Yazılı ve Sözlü Sorular Araştırma Komisyonları Soruşturma Komisyonları
                                                                      Son Tutanak Tutanak Sorgu Tutanak Metinleri Gizli Oturum Tutanakları
                                                                                                                                            Uluslararası Komisyonlar Dostluk Grupları
                                                                                      Genel Sekreterlik Mevzuat Telefon Rehberi Etik Komisyon Duyurular

DÖNEM : 21        CİLT : 47       YASAMA YILI : 3

 

 

 

T. B. M. M.

TUTANAK DERGİSİ

 

 

26 ncı Birleşim

7 . 12 . 2000 Perşembe

 

 

İ Ç İ N D E K İ L E R

                                                      Sayfa    

  I. - GEÇEN TUTANAK ÖZETİ

 II. - GELEN KÂĞITLAR

III. - YOKLAMALAR

IV. - BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI

A) GÜNDEMDIŞI KONUŞMALAR

1. - İstanbul Milletvekili İsmail Aydınlı’nın, son günlerde kamuoyunun ve basının gündemine çok sık gelen cezaevlerine ve cezaevlerinde başlatılan açlık grevleri ve ölüm oruçlarına ilişkin gündemdışı konuşması ve Adalet Bakanı Hikmet Sami Türk’ün cevabı

2. - Tokat Milletvekili Reşat Doğru’nun, 18 incisi kutlanmakta olan Vakıf Haftasına ilişkin gündemdışı konuşması

3. - Gümüşhane Milletvekili Lütfi Doğan’ın, eğitim kurumlarımızın içinde bulunduğu duruma ilişkin gündemdışı konuşması

V. -  KANUN TASARI VE TEKLİFLERİYLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER

1. - Yükseköğretim Kurumları Teşkilâtı Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarıları ve Millî Eğitim, Kültür, Gençlik ve Spor ve Plan ve Bütçe Komisyonları Raporları (1/650), (1/679) (S. Sayısı : 517)

2. - İzmir Milletvekili Rifat Serdaroğlu’nun; İstanbul Milletvekili Bülent Akarcalı’nın; Amasya Milletvekili Ahmet İyimaya’nın; Ankara Milletvekili Yıldırım Akbulut’un; Şırnak Milletvekili Mehmet Salih Yıldırım’ın; Gaziantep Milletvekili Ali Ilıksoy, Konya Milletvekili Ömer İzgi ve Ankara Milletvekili Nejat Arseven’in; İstanbul Milletvekili Ziya Aktaş ve 42 Arkadaşının; Zonguldak Milletvekili Hasan Gemici’nin ve İzmir Milletvekili Işılay Saygın’ın; Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünde Değişiklik Yapılmasına Dair İçtüzük Teklifleri ve Anayasa Komisyonu Raporu (2/94, 2/232, 2/286, 2/307, 2/310, 2/311, 2/325, 2/442, 2/449) (S.Sayısı : 527)

VI. - SORULAR VE CEVAPLAR

A) YAZILI SORULAR VE CEVAPLARI

1. - Rize Milletvekili Mehmet Bekaroğlu’nun, Doğu ve Güneydoğu Anadolu’da yaşanan bazı asayiş olaylarına ilişkin sorusu ve İçişleri Bakanı Sadettin Tantan’ın cevabı (7/2828)

2. - Karaman Milletvekili Zeki Ünal’ın, bütçeden memurlara ayrılan payların silâh alımında kullanılacağı iddialarına ilişkin sorusu ve Maliye Bakanı Sümer Oral’ın cevabı (7/2849)

3. - Bursa Milletvekili Ertuğrul Yalçınbayır’ın, 30.12.1940 tarihli ve 3958 sayılı Gözlükcülük Kanununun uygulamasına ilişkin sorusu ve Sağlık Bakanı Osman Durmuş’un cevabı (7/2861)

4. - Afyon Milletvekili İsmet Attila’nın, Afyon-Bolvadin İlçesine bağlı bazı köylerde yarım kalan tesislere ilişkin sorusu ve Bayındırlık ve İskân Bakanı Koray Aydın’ın cevabı (7/2871)

5. - Bursa Milletvekili Ertuğrul Yalçınbayır’ın, büyükşehir belediyesi, il, ilçe ve belde kurulmasıyla ilgili çalışmalara ilişkin sorusu ve İçişleri Bakanı Sadettin Tantan’ın cevabı (7/2876)

6. - Balıkesir Milletvekili İlyas Yılmazyıldız’ın, Balıkesir İlindeki belediyelere yapılan yardımlara ilişkin sorusu ve Maliye Bakanı Sümer Oral’ın cevabı (7/2906)

7. - Ordu Milletvekili Eyüp Fatsa’nın, Ordu İlindeki belediyelere yapılan yardımlara ilişkin sorusu ve Maliye Bakanı Sümer Oral’ın cevabı (7/2912)


I. - GEÇEN TUTANAK ÖZETİ

TBMM Genel Kurulu saat 13.00'te açılarak beş oturum yaptı.

Nevşehir Milletvekili Mehmet Elkatmış'ın, çiftçilerin, pancar üreticilerinin ve özellikle Nevşehir ve Niğde yöresindeki patates üreticilerinin sorunlarına ve alınması gerekli  tedbirlere,

Adana Milletvekili Adnan Fatin Özdemir'in, çiftçilerin ziraî kredi borçlarının ertelenmesine,

İlişkin gündemdışı konuşmalarına, Tarım ve Köyişleri Bakanı Hüsnü Yusuf Gökalp cevap verdi.

Sakarya Milletvekili Cevat Ayhan,  gündemdışı konuşma yapan Adana Milletvekili Adnan Fatin Özdemir'in,

Sivas Milletvekili Musa Demirci de, gündemdışı konuşmaya cevap veren Tarım ve Köyişleri Bakanı Hüsnü Yusuf Gökalp'in,

54 üncü Hükümete sataştıkları iddiasıyla birer konuşma yaptılar.

Mardin Milletvekili Metin Musaoğlu, Mardin İlindeki kamu yatırımları ve genel ekonomik duruma ilişkin gündemdışı bir konuşma yaptı.

Başkanlıkça, bütçe görüşmeleri için söz almak isteyen milletvekillerinin söz kayıt işlemine ilişkin duyuruda bulunuldu.

Bursa Milletvekili Mehmet Altan Karapaşaoğlu'nun,  (6/894) ve (6/895) esas numaralı sözlü sorularını geri aldığına ilişkin önergeleri okundu; sözlü soruların geri verildiği bildirildi.

(1/780) esas numaralı 23 Nisan 1999 Tarihine Kadar İşlenen Suçlardan Dolayı Şartla Salıverilmeye, Dava ve Cezaların Ertelenmesine Dair Kanun Tasarısının, Başkanlıkça havale edildiği Anayasa ve Adalet Komisyonlarında İçtüzüğün 36 ncı maddesi uyarınca 48 saat geçmeden görüşülmesinin tavsiye edilmesine; Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kurulunun 8 Aralık 2000 Cuma günü 13.00-16.00 ve 18.00-23.00 saatleri arasında çalışmalarını sürdürmesine ve bu birleşimde de kanun tasarı ve tekliflerinin görüşülmesine ilişkin DSP, MHP, ANAP ve FP Gruplarının müşterek önerileri, yapılan görüşmelerden sonra,

Devlet Bakanı Şuayip Üşenmez'in, 21 Ekim - 2 Kasım 2000 tarihleri arasında görüşmelerde bulunmak üzere bir heyetle birlikte Çin'e yaptığı resmî ziyarete Yozgat Milletvekili Mesut Türker'in de iştirak etmesinin uygun bulunduğuna ilişkin Başbakanlık tezkeresi,

Kabul edildi.

Gündemin "Kanun Tasarı ve Teklifleriyle Komisyonlardan Gelen Diğer İşler" kısmında bulunan:

Yükseköğretim Kurumları Teşkilâtı Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair (1/650, 1/679) (S. Sayısı: 517) Kanun Tasarısının görüşmeleri, Komisyon yetkilileri Genel Kurul salonunda hazır bulunmadığından, ertelendi;

Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünün Bazı Maddelerinin Değiştirilmesine Dair İçtüzük Teklifi (2/94, 2/232, 2/286, 2/307, 2/310, 2/311, 2/325, 2/442, 2/449) (S. Sayısı: 527) bir süre görüşülerek, 4 üncü maddesine kadar kabul edildi.

İstem üzerine elektronik cihazla yapılan yoklamalar sonucunda Genel Kurulda toplantı yetersayısı bulunmadığı anlaşıldığından, 7 Aralık 2000 Perşembe günü saat 13.00'te toplanmak üzere, birleşime 19.37'de   son verildi.

 

 

Murat Sökmenoğlu

 

 

 

Başkanvekili

 

 

Yahya Akman

 

Hüseyin Çelik

 

Şanlıurfa

 

Van

 

Kâtip Üye

 

Kâtip Üye


                                                                           No. : 44

II. - GELEN KÂĞITLAR

7.12.2000 PERŞEMBE

Tasarılar

1.- Umumî Hayata Müessir Afetler Dolayısıyla Alınacak Tedbirlerle Yapılacak Yardımlara Dair Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı (1/781) (Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm ve Plan ve Bütçe Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi : 29.11.2000)

2.- Zorunlu Deprem Sigortası Kanunu Tasarısı (1/782) (Adalet ve Plan ve Bütçe Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi : 29.11.2000)

3.- Emniyet Teşkilâtı Uçuş Hizmetleri Tazminat Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı (1/783) (İçişleri ve Plan ve Bütçe Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi: 29.11.2000)

Teklifler

1.- Çanakkale Milletvekili Nevfel Şahin ve 2 Arkadaşının; Öğretmenlerimizin Ekonomik ve Sosyal Haklarının İyileştirilmesine Yönelik Olarak, 14.07.1965 Tarih ve 657 Sayılı Devlet Memurları Kanununun Ek 32'nci Maddesinin  Değiştirilmesine ve Bazı Fıkralar Eklenmesine Dair Kanun Teklifi (2/629) (Plan ve Bütçe Komisyonuna) (Başkanlığa geliş tarihi : 24.11.2000)

2.- Ankara Milletvekili M. Zeki Çelik'in; Umumî Hayata Müessir Afetler Dolayısıyla Alınacak Tedbirlerle Yapılacak Yardımlara Dair Kanun Teklifi (2/630) (Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm ve Plan ve Bütçe Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi : 28.11.2000)

3.- Afyon Milletvekili H. İbrahim Özsoy ve 17 Arkadaşının; 657 Sayılı Devlet Memurları Kanununun Bazı Maddelerinin Yeniden Düzenlenmesi Hakkındaki Kanun Teklifi (2/631) (Plan ve Bütçe Komisyonuna) (Başkanlığa geliş tarihi : 29.11.2000)

4.- Bursa Milletvekili Ali Arabacı ve 7 Arkadaşının; 657 Sayılı Devlet Memurları Kanununun Bazı Maddelerinde Değişiklik Yapılması ve Bir Ek Geçici Madde Eklenmesi Hakkında Kanun Teklifi (2/632) (Plan ve Bütçe Komisyonuna) (Başkanlığa geliş tarihi : 29.11.2000)

5.- Balıkesir Milletvekili Aydın Gökmen'in; Yükseköğretim Kurumları Teşkilâtı Hakkında 41 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin Değiştirilerek Kabulüne Dair Kanunun Bir Maddesinde Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun Teklifi (2/633) (Millî Eğitim, Kültür, Gençlik ve Spor ve Plan ve Bütçe Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi : 29.11.2000)

6.- Gaziantep Milletvekili Mehmet Ay ve 13 Arkadaşının;   Yükseköğretim Kurumları Teşkilâtı Hakkında 41 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin Değiştirilerek Kabulüne Dair Kanun ile 78 ve 190 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi (2/634) (Millî Eğitim, Kültür, Gençlik ve Spor ve Plan ve Bütçe Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi : 30.11.2000)

Yazılı Soru Önergeleri

1.- Muğla Milletvekili Hasan Özyer'in, Bakanlıklarda çalışan kadrolu ve geçici personele ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/3132) (Başkanlığa geliş tarihi : 5.12.2000)

2.- Muğla Milletvekili Hasan Özyer'in,  Millî Olimpiyat  Komitesine ilişkin Devlet Bakanından (Fikret Ünlü) yazılı soru önergesi (7/3133) (Başkanlığa geliş tarihi : 5.12.2000)

3.-Balıkesir Milletvekili İlhan Aytekin'in, Abdullah  Öcalan'a yapılan harcamalara ilişkin Adalet Bakanından yazılı soru önergesi (7/3134) (Başkanlığa geliş tarihi : 6.12.2000)

4.- Samsun Milletvekili Musa Uzunkaya'nın,  Samsun İdare Mahkemesi üyeleri hakkında soruşturma açıldığı iddialarına ilişkin Adalet Bakanından yazılı soru önergesi (7/3135) (Başkanlığa geliş tarihi : 6.12.2000)

5.- Bursa Milletvekili Ertuğrul Yalçınbayır'ın, Tüpraş'ın Kırıkkale Yeni Reformlar ve Dizel Kükürt Giderme Üniteleri projesine ilişkin Sanayi ve Ticaret Bakanından yazılı soru önergesi (7/3136) (Başkanlığa geliş tarihi : 6.12.2000)

6.- Bursa Milletvekili Ertuğrul Yalçınbayır'ın, Tüpraş'ın Kocaeli-Körfez projesine ilişkin Sanayi ve Ticaret Bakanından yazılı soru önergesi (7/3137) (Başkanlığa geliş tarihi : 6.12.2000)

7.- Bursa Milletvekili Ertuğrul Yalçınbayır'ın, DSİ'nin Sınır Fırat projesine ilişkin Enerji ve Tabiî Kaynaklar  Bakanından yazılı soru önergesi (7/ 3138) (Başkanlığa geliş tarihi : 6.12.2000)

8.- Bursa Milletvekili Ertuğrul Yalçınbayır'ın, DSİ'nin Deriner projesine ilişkin Enerji ve Tabiî Kaynaklar  Bakanından yazılı soru önergesi (7/3139) (Başkanlığa geliş tarihi : 6.12.2000)

9.- Bursa Milletvekili Ertuğrul Yalçınbayır'ın, DSİ'nin Obruk projesine ilişkin Enerji ve Tabiî Kaynaklar  Bakanından yazılı soru önergesi (7/3140) (Başkanlığa geliş tarihi : 6.12.2000)

10.- Bursa Milletvekili Ertuğrul Yalçınbayır'ın, DSİ'nin Alpaslan I ve II Baraj ile HES  projesine ilişkin Enerji ve Tabiî Kaynaklar  Bakanından yazılı soru önergesi (7/ 3141) (Başkanlığa geliş tarihi: 6.12.2000)

11.- Bursa Milletvekili Ertuğrul Yalçınbayır'ın, TEAŞ'ın  Çan Termik Santrali projesine ilişkin Enerji ve Tabiî Kaynaklar  Bakanından yazılı soru önergesi (7/3142) (Başkanlığa geliş tarihi: 6.12.2000)

12.- Bursa Milletvekili Ertuğrul Yalçınbayır'ın, TCDD'nin Kars-Tiflis Demiryolu Bağlantısı projesine ilişkin Ulaştırma  Bakanından yazılı soru önergesi (7/3143) (Başkanlığa geliş tarihi: 6.12.2000)

13.- Bursa Milletvekili Ertuğrul Yalçınbayır'ın,  TCDD'nin Gebze-Haydarpaşa ve Sirkeci Halkalı Banliyö projesine ilişkin Ulaştırma  Bakanından yazılı soru önergesi  (7/3144) (Başkanlığa geliş tarihi: 6.12.2000)

14.- Bursa Milletvekili Ertuğrul Yalçınbayır'ın, DHMİ'nin GAP Uluslararası Havaalanı İnşaatı projesine ilişkin Ulaştırma  Bakanından yazılı soru önergesi (7/3145) (Başkanlığa geliş tarihi: 6.12.2000)

15.- Bursa Milletvekili Ertuğrul Yalçınbayır'ın, Bakanlığın II. Sağlık projesine ilişkin Sağlık  Bakanından yazılı soru önergesi (7/3146) (Başkanlığa geliş tarihi : 6.12.2000)

16.- Bursa Milletvekili Ertuğrul Yalçınbayır'ın, Sabiha Gökçen Havaalanı inşaatı projesine ilişkin Ulaştırma  Bakanından yazılı soru önergesi (7/3147) (Başkanlığa geliş tarihi  : 6.12.2000)

17.- Bursa Milletvekili Ertuğrul Yalçınbayır'ın, Bakanlığın Akdeniz-Ege Turizm Altyapı Kıyı Yönetimi projesine  ilişkin  Turizm  Bakanından yazılı soru önergesi (7/3148) (Başkanlığa  geliş tarihi: 6.12.2000)

18.- Bursa Milletvekili Ertuğrul Yalçınbayır'ın, Bakanlığın Biyolojik Kontrol ve Aşı Serum ve Biyolojik Ünite Üretim Merkezi Serum Purikasyon Merkezi inşaatı projesine ilişkin Sağlık  Bakanından yazılı soru önergesi (7/3149) (Başkanlığa geliş tarihi : 6.12.2000)

19.- Bursa Milletvekili Ertuğrul Yalçınbayır'ın, Telsiz Genel Müdürlüğünün Millî Monitör Sistemi  projesine  ilişkin   Ulaştırma    Bakanından  yazılı soru önergesi (7/3150) (Başkanlığa geliş tarihi: 6.12.2000)

20.- Bursa Milletvekili Ertuğrul Yalçınbayır'ın, DSİ'nin Büyük İstanbul İçmesuyu  Büyük Melen  projesine ilişkin Enerji ve Tabiî Kaynaklar  Bakanından yazılı soru önergesi (7/3151) (Başkanlığa geliş tarihi : 6.12.2000)

21.- Bursa Milletvekili Ertuğrul Yalçınbayır'ın, DSİ'nin Gölhisar-Acıpayam I. Merhale projesine ilişkin Enerji ve Tabiî Kaynaklar  Bakanından yazılı soru önergesi (7/3152) (Başkanlığa geliş tarihi : 6.12.2000)

22.- Bursa Milletvekili Ertuğrul Yalçınbayır'ın, DSİ'nin Kralkızı-Dicle Merhale projesine ilişkin Enerji ve Tabiî Kaynaklar  Bakanından yazılı soru önergesi (7/3153) (Başkanlığa geliş tarihi : 6.12.2000)

23.- Bursa Milletvekili Ertuğrul Yalçınbayır'ın, DSİ'nin Aşağı Büyük Menderes projesine ilişkin Enerji ve Tabiî Kaynaklar  Bakanından yazılı soru önergesi (7/3154) (Başkanlığa geliş tarihi : 6.12.2000)

24.- Bursa Milletvekili Ertuğrul Yalçınbayır'ın, DSİ'nin Çivril-Işıklı Baklan projesine ilişkin Enerji ve Tabiî Kaynaklar  Bakanından yazılı soru önergesi (7/3155) (Başkanlığa geliş tarihi: 6.12.2000)

25.- Bursa Milletvekili Ertuğrul Yalçınbayır'ın, DSİ'nin Erzurum-Kuzgun-Daphan projesine ilişkin Enerji ve Tabiî Kaynaklar  Bakanından yazılı soru önergesi (7/3156) (Başkanlığa geliş tarihi : 6.12.2000)

26.- Bursa Milletvekili Ertuğrul Yalçınbayır'ın, DSİ'nin İpsala II. Merhale projesine ilişkin Enerji ve Tabiî Kaynaklar  Bakanından yazılı soru önergesi (7/3157) (Başkanlığa geliş tarihi: 6.12.2000)

27.- Bursa Milletvekili Ertuğrul Yalçınbayır'ın, Tüpraş'ın İzmir Raf. İzom. Projesine ilişkin Sanayi ve Ticaret  Bakanından yazılı soru önergesi (7/3158) (Başkanlığa geliş tarihi : 6.12.2000)

28.- Bursa Milletvekili Ertuğrul Yalçınbayır'ın, Petkim'in Aliağa Kom. Fab. Rehab.ve Tevsiî projesine  ilişkin  Sanayi  ve Ticaret  Bakanından yazılı soru önergesi (7/3159) (Başkanlığa geliş tarihi: 6.12.2000)

29.- Bursa Milletvekili Ertuğrul Yalçınbayır'ın, Tüpraş'ın İzmir Raf. CCR ve İzom. projesine ilişkin Sanayi ve Ticaret  Bakanından yazılı soru önergesi (7/3160) (Başkanlığa geliş tarihi: 6.12.2000)

30.- Bursa Milletvekili Ertuğrul Yalçınbayır'ın, Tüpraş'ın İzmir-Aliağa Dizel Kükürt Giderme Ünitesi projesine ilişkin Sanayi ve Ticaret  Bakanından yazılı soru önergesi (7/3161) (Başkanlığa geliş tarihi : 6.12.2000)

31.- Manisa Milletvekili Rıza Akçalı'nın, Soma Termik Santraline ilişkin Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanından yazılı soru önergesi (7/3162) (Başkanlığa geliş tarihi : 6.12.2000)


BİRİNCİ OTURUM

Açılma Saati : 13.00

7 Aralık 2000 Perşembe

BAŞKAN : Başkanvekili Nejat ARSEVEN

KÂTİP ÜYELER: Yahya AKMAN (Şanlıurfa), Cahit Savaş YAZICI (İstanbul)

BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 26 ncı Birleşimini açıyorum.

Toplantı yetersayısı vardır, görüşmelere başlıyoruz.

Gündeme geçmeden önce, üç sayın milletvekili arkadaşıma söz vereceğim.

Gündemdışı ilk söz, cezaevleri ve açlık grevleri konusunda söz isteyen İstanbul Milletvekili Sayın İsmail Aydınlı'ya aittir.

Buyurun Sayın Aydınlı.

IV. - BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI

A) GÜNDEMDIŞI KONUŞMALAR

1. - İstanbul Milletvekili İsmail Aydınlı’nın, son günlerde kamuoyunun ve basının gündemine çok sık gelen cezaevlerine ve cezaevlerinde başlatılan açlık grevleri ve ölüm oruçlarına ilişkin gündemdışı konuşması ve Adalet Bakanı Hikmet Sami Türk’ün cevabı

İSMAİL AYDINLI (İstanbul) -  Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; son günlerde af konusuyla birlikte kamuoyunun ve  basının  gündemine  sık sık gelen bir konuda söz  almış bulunuyorum. Bu konu cezaevleri ve cezaevlerinde başlatılan açlık grevleri ve ölüm oruçları eylemleridir.

Cezaevleri sorunu, ülkemizde ve özellikle son yıllarda, son aylarda kanayan bir yaradır. Ayrıca toplumsal, siyasal ve hukuksal bir yaradır. Afla birlikte cezaevleri sorunu, toplumun ve basının gündeminde baş sıralara geçti. Şu anda, çeşitli cezaevlerimizde, kimi siyasî mahkûm ve tutukluların başlattıkları  ölüm  orucu  eylemleri sürüyor. Yakında,  bu konuda, üzücü, telafisi olanaksız gelişmeler ve ölümler meydana gelebilir; bu konuda ne yapabiliriz; bunu birlikte düşünmek zorundayız.

Son yıllarda ve aylarda ülkemiz cezaevlerinde meydana gelen isyanlar, katliam boyutundaki toplu cinayetler, işkenceler ve insan onuruna aykırı eylemler hepimizi derinden etkiledi, toplumu, adalet sistemimizi sarstı. Cezaevlerinde meydana gelen  olayların mahiyetini  biliyoruz, ibretle izliyoruz. Bunlar yönetim ve denetim zaaflarından, boşluklarından tutun da, anarşiye, teröre çete egemenliğine, işkenceye, cinayetlere varan bir dizi düşündürücü olaylardır. Bunları, kimin, kimlerin, ne amaçla yaptığından çok, bunların, cezaevlerinde yaşanan gerçekler haline gelmesi önemlidir.

Hepimizin arzusu, cezaevlerinde düzenin, disiplinin egemen olmasıdır; ama, bundan da önce, hukuka, insan haklarına, çağdaş ölçütlere uygun koşulların ve olanakların sağlanmasıdır, hükümlü ve tutukluların can güvenliğinin sağlanmasıdır, cezaevlerinin, ceza çekilen yerler yanında, ıslah olunan yerler de olabilmesidir.

Afla birlikte bir kez daha gündeme geldiği gibi, çoğu cezaevimiz, kapasitelerinin üstünde hükümlü ve tutuklu barındırıyor, koğuş sistemi, zaman zaman çete egemenliğine neden oluyor, cezaevi yönetimi ve denetiminde zaaflara yol açıyor. Bunda, kuşkusuz, bir bütün olarak adalet sistemimizin, infaz sistemimizin yetersizlikleri, çağdışılığı da rol oynuyor; adalete ayırdığımız bütçe paylarının, yıllar içinde, yüzde 3'lerden yüzde 1'lerin altına düşmesi de yatıyor.

Son günlerde, cezaevleri, basına ve kamuoyunun gündemine, açlık grevleriyle ve ölüm oruçlarıyla bir kez daha geldi. Şu anda Türkiye'nin çeşitli cezaevlerinde açlık eylemleri sürüyor; yakında üzücü olaylar olabilir. Konuyla, Adalet Bakanlığımızın yakından ilgilendiğini biliyorum.

Adalet Bakanlığımız, F tipi cezaevlerinde ısrarlı. Bu cezaevlerinden çoğu yapıldı, yapılıyor. Bu cezaevlerine karşı olanlar,  özellikle bu cezaevlerindeki tek kişilik hücrelere, hücrelerde ceza çekmeye şiddetle karşılar. Anlaşmazlık, yalnız hücre tipi cezaevleri konusunda değil kuşkusuz. Koğuş sisteminin sakıncaları biliniyor, yaşandı; ama, bunun yerine getirilmek istenen sisteme de ciddî eleştiriler ve tepkiler var. Cezaevlerimiz, insan haklarına, insan onuruna ve çağdaş ölçütlere uygun olmalı. Cezaevlerimiz, işkence, zulüm yuvaları olmaktan çıkarılmalı. Cezaevlerimizde, isyan bastırıyoruz diye, katliam da yapılmamalı; ama, cezaevlerimizde çete egemenliği de olmamalı; cezaevleri suçlu üretmemeli; suçluyu ıslah etmeli. Unutmayalım ki, suç kazınırsa altından insan çıkar.

Adalet Bakanlığımızın ve Adalet Bakanımızın cezaevlerini de iyileştirmek için çok yönlü ve iyiniyetli çalışmalarını biliyoruz; ama, bunlar yeterli mi? Yakın geçmişte yaşanan çok üzücü olayların bir daha yaşanmaması için, hepimize ve özellikle de Yüce Meclisimize görev ve sorumluluklar düştüğü kanısındayım.

Ayrıca, her zaman değer verdiğim, ancak, cezaevlerindeki açlık grevlerinin ve ölüm oruçlarının sona erdirilmesi için çaba harcaması gerekirken, onu, dolaylı teşvik eden bazı sivil toplum kuruluşlarını, bu kürsüden kınıyorum. Hiçbir şey, insan yaşamından daha değerli değildir. Ölüm orucundaki insanlar da bizim insanlarımızdır. (DSP sıralarından alkışlar) Onların düşüncelerini ve eylemlerini benimsemeyebiliriz, karşı da olabiliriz; ama, onların yaşam haklarını savunmakla sorumluyuz.

Ayrıca, Türkiye Büyük Millet Meclisi Basın ve Halkla İlişkiler Daire Başkanlığının sayın üyelere dağıttığı Katılım Ortaklığı Belgesinin 11 inci sayfasında "siyasî kriterler" başlığı altında, hapishanelerdeki mahkûmiyet şartlarının, tutuklulara muameleye ilişkin Birleşmiş Milletler minimum standart kurallarına ve diğer uluslararası normlara uygun hale getirilmesi şartı, 57 nci cumhuriyet hükümetimizin gündemindedir.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Buyurun Sayın Aydınlı.

İSMAİL AYDINLI (Devamla) - Bunun için, buradan, cezaevinde açlık grevinde bulunanlara ve yakınlarına sesleniyorum: Kendi kararınızla giriştiğiniz ölüm orucu eylemlerine son veriniz. Yarın, hepimiz için çok geç olabilir ve telafisi mümkün olmayan ölümler, sakatlanmalar gerçekleşebilir. Bu ölümlerden, ölenler de dahil, hepimiz sorumlu oluruz.

Bu duygu ve düşüncelerle, hepinize saygılar sunuyorum. (DSP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Aydınlı.

Gündemdışı konuşmaya, Adalet Bakanı Sayın Hikmet Sami Türk cevap  verecekler. (DSP sıralarından alkışlar)

Buyurun Sayın Bakan.

ADALET BAKANI HİKMET SAMİ TÜRK (Trabzon) - Sayın başkan, değerli milletvekilleri; Sayın Aydınlı'nın, cezaevlerimizdeki açlık grevleri ve ölüm oruçlarını Yüce Meclisin gündemine taşımasını memnuniyetle karşılıyorum; çünkü, bu konu, gerçekten, hepimizi çok yakından ilgilendiren bir konudur.

Bilindiği gibi, bir süreden beri, F tipi kapalı cezaevlerinin açılmasını protesto etmek amacıyla, süresiz açlık grevi eylemleri başlatılmıştır.

Bu eylemler, 19 Kasım 2000 tarihinden itibaren, bazı cezaevlerimizde ölüm orucuna dönüştürülmüştür. Bugün itibariyle ölüm orucuna katılan tutuklu ve hükümlü sayısı 199, süresiz açlık grevine katılan tutuklu ve hükümlü sayısı ise 245'tir.

Eyleme katılan tutuklu ve hükümlüler, eylemlerini sona erdirmek için,  F tipi cezaevlerinin kapatılması yanında, siyasî program niteliğinde bazı isteklerde bulunmaktadırlar.

1996 yılında meydana gelen ölüm orucu eylemleri sonucunda rahatsızlanan veya sakat kalan tutuklu ve hükümlülerin cezalarının infazının, Ceza Muhakemeleri Usulü Kanununun 399 uncu maddesi uyarınca iyileştikten sonraya bırakılması veya Anayasanın 104 üncü maddesi gereğince özel aftan yararlandırılmaları için gerekli çalışmalar başlatılmıştır.

F tipi kapalı cezaevleri, barınma, iaşe, havalandırma, aydınlatma standartları itibariyle, Birleşmiş Milletler ve Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesince belirlenen standartların üzerinde olduğu gibi, eğitim, sağlık, spor, psikososyal yardım hizmetleri ve iş yurdunda çalışma koşulları açısından, mevcut kapalı cezaevlerinden çok daha uygun koşullara sahiptir.

Açlık grevi ve ölüm orucu eyleminde bulunan tutuklu ve hükümlüler, tedaviyi kabul etmemektedirler. Bu konuda kritik bir safhaya yaklaşılmaktadır. Tedaviyi kabul edecek tutuklu ve hükümlülerin, tedavilerinin en kısa sürede ve en iyi şekilde yapılabilmesi amacıyla Sağlık Bakanlığıyla işbirliği içerisinde hareket edilmekte; ayrıca, Türkiye Büyük Millet Meclisi İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu, Türk Tabipler Birliği, Türkiye Barolar Birliği gibi sivil toplum kuruluşlarınca ve ilgili cumhuriyet başsavcılıklarımızda çeşitli çabalar, eylemin sona erdirilmesi için sarf edilmektedir; ancak, bugüne kadar, bu çalışmalardan somut bir sonuç alınamamıştır.

F tipi kapalı cezaevlerinin geçici kabul işlemleri devam etmekte olup, personel alımı çalışmaları da sürdürülmektedir. Ayrıca, bu cezaevlerinin açılması için yeterli hukukî altyapının hazırlanması amacıyla, üç yasa tasarısı hazırlanmıştır. Bu yasa tasarılarından birincisiyle, Terörle Mücadele Kanununun 16 ncı maddesinin değiştirilerek, tek ve üç kişilik odalardan oluşan F tipi cezaevlerinde ortak yaşam alanlarının kullanılmasına olanak sağlanacaktır. Ayrıca, F tipi cezaevleri hakkında ve genel olarak bütün cezaevlerimizde her çeşit uygulamaların, her çeşit işlemin yargı denetimi altına alınması için İnfaz Hâkimliği Kanun Tasarısı hazırlanmıştır. Bundan başka, cezaevlerimizin yönetimini saydamlaştırmak için, Cezaevleri İzleme Kurulları Kanun Tasarısı da hazırlanmış bulunmaktadır.

Bu tasarılar, cezaevleriyle ilgili olarak yaptığımız çeşitli kanun tasarısı hazırlıklarının sadece bir bölümüdür; ancak, sözünü ettiğim üç kanun tasarısı yürürlüğe girmeden, F tipi kapalı cezaevlerinin açılmayacağını, daha önce ifade ettiğim gibi, burada da, bir kez daha belirtmek isterim. Bu durumda, F tipi kapalı cezaevlerimizin, en az altı ay sonra hizmete açılabileceği anlaşılmaktadır. Bu süre içerisinde, kamuoyundaki duyarlılıkları, F tipi cezaevlerine yöneltilen eleştirileri ve ilgili kamu kurumu niteliğinde meslek kuruluşlarının yapıcı önerilerini değerlendirmeye hazırız. Ayrıca, geçmişte olduğu gibi, bu yıl içinde de, Türkiye'ye her gelişinde cezaevlerimizi ziyaret eden Avrupa İşkencenin Önlenmesi Komitesinin de, şimdi inşaatları tamamlanmakta olan F tipi cezaevlerinde incelemeler yapması için Türkiye'ye davet edildiğini de ifade etmek isterim. Amacımız, F tipi cezaevlerinin, her yönden, insan haklarına en uygun duruma getirildikten sonra hizmete açılmasını sağlamaktır.

Ölüm orucu ve süresiz açlık grevi eyleminde bulunan tutuklu ve hükümlülerin bu eylemlerinden vazgeçmeleri, üzücü bir olaya meydan verilmemesi, en içten dileğimizdir. İnsan hayatının korunması, önem verdiğimiz en üstün değerdir. Eylemler sonucunda meydana gelebilecek ölüm olayları, bütün milletimizi üzeceği gibi, çeşitli çevrelerce de istismar edilebilecektir. Cezaevlerinde başlatılan açlık grevi ve ölüm orucu eylemlerinin sona erdirilmesi için, Adalet Bakanlığı olarak, biz, gereken çabayı gösteriyoruz; ancak, Bakanlığımızın yanında, başta, bu eylemleri yürüten tutuklu ve hükümlülerin aileleri olmak üzere, konuyla ilgili herkesin, tüm kurum, kuruluş ve sivil toplum örgütlerinin  de,   başlatılan   bu   eylemlerin bitirilmesi amacıyla, üzerlerine düşen sorumlulukları yerine getirmelerini beklemekteyiz.

Herkesin, F tipi cezaevlerinin, insan haklarına aykırı en ufak bir uygulamaya meydan vermeyecek bir biçime, bir duruma getirilmeden hizmete açılmayacağından emin olmasını isterim. Biz, cezaevlerimizin de, suç işlemiş olan insanların topluma yeniden kazandırılması için, insan onuruna uygun yaşam koşulları içinde hizmet görmesi gerektiğini düşünüyoruz. Nitekim, bugün, Türkiye Büyük Millet Meclisi Adalet Komisyonunda, Ceza İnfaz Kurumları ve Tutukevleri Personeli Eğitim Merkezleri Kanunu Tasarısı kabul edilmiştir. Yakında, Cezaların İnfazı Hakkında Kanun Tasarısı, hükümlü ve tutukluların cezaevlerinde sahip oldukları hakları ve yükümlülükleri, bir insan hakları kataloğu olarak belirleyecektir.

Bütün bu çalışmalarla, cezaevlerimizi, bütün dünyada örnek gösterilebilecek bir konuma getirmek istiyoruz. Bu konuda, Yüce Meclisin gerekli desteği sağlayacağına inanıyoruz ve şu anda, güncel sorun olarak, ölüm oruçlarının, açlık grevlerinin  en  kısa zamanda sona erdirilmesini bekliyoruz. Bu eylemlerin hareket noktasında bulunan F tipi cezaevleri konusunda, hiç kimsenin herhangi bir endişeye, kaygıya kapılmasına gerek yoktur; bunu bir kez daha tekrarlıyorum ve insan hayatının kurtarılması için, hiçbir insanımızın bu eylemlerde kaybedilmemesi için herkesin üzerine düşen görevi yapmasını bekliyoruz.

Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum. (Alkışlar)

BAŞKAN - Gündemdışı konuşmaya cevap veren Sayın Adalet Bakanımıza teşekkür ediyoruz.

Gündemdışı ikinci söz, 18 inci Vakıf Haftası nedeniyle söz isteyen Tokat Milletvekili Reşat Doğru'ya aittir.

Buyurun Sayın Doğru. (MHP sıralarından alkışlar)

2. - Tokat Milletvekili Reşat Doğru’nun, 18 incisi kutlanmakta olan Vakıf Haftasına ilişkin gündemdışı konuşması

REŞAT DOĞRU (Tokat) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Yüce Heyetinizi saygıyla selamlıyorum. 18 incisi kutlanmakta olan Vakıf Haftasıyla ilgili söz almış bulunuyorum.

Yeryüzünde en yüce, en şerefli ve en kabiliyetli varlık, insandır. Evrendeki her şey, insana hizmet etmek için vardır. Amaç, insandır; ama, özlenen, özgür insandır. Bütün sosyal sistemler ve kurumlar insana hizmet için vardır. Bütün kurum ve kuruluşlarda, önce insan anlayışı esas olmalıdır. Bütün sosyal müesseseler gibi, din de, devlet de insana hizmet için vardır. İnsana hizmeti esas alan sosyal müesseselerin başında da tarihten günümüze intikal eden vakıflar ve uygulamalarıdır.

Dünyadaki bütün milletler bir kalkınma mücadelesi vermektedir. Bazıları neticeye daha çabuk ulaşır; diğerleri ise, aynı noktada çabalayıp durur. Bunların durumu incelendiğinde, vakıfların tesirleri apaçık görülmüştür. Amerika Birleşik Devletlerindeki vakıflara ait okul ve hastaneleri saymakla bitmez. Rusya'da ise, vakıf adına bir şey göremezsiniz. Bu devletlerin biri süper güç iken, diğeri, dağılmış, parçalanmış bir devlettir.

Vakıf, kişilerin, hiç kimsenin etkisi altında kalmadan, kendi isteğiyle, sahip olduğu nakit ve mallarını, şahsî mülkiyetinden çıkarıp, toplum yararına ebedî olarak tahsis etmesinden doğmuş bir kurumdur.

Ülkemizin son 900 yıllık tarihinde vakıflar çok önemli sosyokültürel, ekonomik fonksiyon ifa etmiştir. Sosyal hayatın değişik alanlarında hizmet vermekle kalmamış, meydana getirdiği birçok eserle, ülkemiz kültürüne ve sanatına da büyük hizmetlerde bulunmuştur. Türk toplumunun en eski, ekonomik, sosyal ve hukukî kurumu olan vakıflar, geçmişte olduğu gibi, bugün  de insanlar arasında yardımlaşma, sosyal dayanışma, karşılıklı sevgi ve saygı hislerinin geliştirilmesini sağlamışlardır.

Günümüzde de bu özelliğini devam ettiren vakıflar, yurt dışında açtığı okullar sayesinde Türk Dilini, eğitim ve öğretim dili olarak kullanmışlardır; haftada iki defa, İstiklal Marşımızı, yabancı çocuklara okutup, ay yıldızlı hilali göndere  çekip, dalgalandırma şerefine nail olmuşlardır. Bu türde hizmet veren bütün vakıfları ve diğer sosyal müesseseleri huzurlarınızda kutluyor ve tebrik ediyorum.

Vakıfların, fakir öğrencilerin okutulması ve sahip çıkılması noktasındaki çalışmalarını da destekliyorum. Vakıf öğrenci yurtları kapatılmamalı; imkânları daha fazla artırılmalıdır.

Ayrıca, ecdat yadigârı vakıf eserlerine sahip çıkılmalıdır. Son yıllarda, vakıf eserleri onarım ve restorasyon hizmetleri yapılmaktadır; fakat, Tokat İlinden örnek vermek gerekirse, şu anda, Tokat'ta, dört seneden beri, onarım hizmetine alınan birçok müessese kapalı durumdadır. Kapalı olan yerler içerisinde, toplumun kullandığı camiler de bulunmaktadır. Birçok ilimizde, uzun süren bu tamir, onarım hizmetlerinden vatandaşlar da rahatsız olmaktadır. Buralar, süratle onarımı yapılıp hizmete açılmalıdır.

Vakıf eserlerine, devlet tam olarak sahip çıkmalıdır. Zaman zaman basında çıkan "vakıf yağması" yazıları gözardı edilmemelidir. Atalarımız, fakir fukara için kurulan bu kurumların hakkını yiyen ve onu korumayan insanlar için bedduada bulunmuşlardır.

Değerli milletvekilleri, toplumsal yaşamımızda çok önemli görevler üstlenen bir kurum olan vakıflarla ilgili yasalar bir an önce çıkarılmalıdır. Vakıflar Genel Müdürlüğünün, vakıfları denetim altına alıp çalıştırması şarttır. Yasalardaki boşlukları kullanarak kurulan ticarî ve siyasî vakıflarla ilgili yasal düzenlemeler yapılarak, onların da gerçek amaçlarına uygun hale getirilmesi sağlanmalıdır; çünkü "komşusu açken tok yatan, bizden değildir" düşüncesinin bir ürünü olan vakıfların, toplum hizmetine verimli bir şekilde kazandırılması, toplumsal huzur ve barışa önemli katkıda bulunacaktır. Toplumsal dayanışma kurumu olan vakıflar, toplumda, sevginin, saygının ve kardeşliğin yayılmasında ve pekişmesinde önemli bir mihenk taşıdır.

Sayın milletvekilleri, geçmişle gelecek arasındaki medeniyetimizin köprüsü olan bu vakıfların sayısını artırmak gerekmektedir. Bu da, emaneti, en iyi, en doğru ve vakfiyesinde belirtilen amaçlar doğrultusunda idare etmekle, kullanmakla mümkün olacaktır; çünkü, vakıf şartı, kanun koyucunun hükmü gibidir...

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Buyurun Sayın Doğru; tamamlayın efendim...

REŞAT DOĞRU (Devamla) - Bu açıdan baktığımızda, İstanbul'daki Vakıf Gureba Hastanesinin, çalışanlara hizmet veren Çalışma Bakanlığına bağlı SSK hastanesi gibi kullanılması bir tezadı teşkil etmektedir. Bunun yerine, toplumun bütün kesimlerine hizmet veren, bilhassa sosyal güvencesi olmayanların, yeşil kartlıların, yediden yetmişe herkese hizmet veren Sağlık Bakanlığına devri daha uygun olmaz mıydı diye düşünüyorum.

Vakıflar, milletimizin helal emeğini tekrar onun hizmetine sunmak için kurulmuş sosyal kurumlardır. Kâr gayesinden uzak, hizmeti hedefleyen bu kurumlar, insanın maddeten ve manen mutluluğunu istemektedir.

Bu amaçlar doğrultusunda hizmet veren vakıfların sayısının artması, amacına uygun çalışması dileklerimle, Yüce Heyetinizi saygıyla selamlıyorum. (MHP ve DSP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Doğru.

Değerli milletvekilleri, gündemdışı üçüncü söz, eğitim kurumlarımız hakkında söz isteyen, Gümüşhane Milletvekili Lütfi Doğan'a aittir.

Buyurun Sayın Doğan. (FP sıralarından alkışlar)

3. - Gümüşhane Milletvekili Lütfi Doğan’ın, eğitim kurumlarımızın içinde bulunduğu duruma ilişkin gündemdışı konuşması

LÜTFİ DOĞAN (Gümüşhane) - Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; eğitim kurumlarımızla ve eğitimimizle  alakalı  olarak gündemdışı söz almış bulunuyorum. Sözlerime başlamazdan önce, hepinizi en derin saygılarımla selamlıyor, içinde bulunduğumuz ramazanı şerifinizi tebrik ediyor; bu ramazanı şerifin, milletimize, bütün insanlık âlemine, beklediği her türlü hayırların gelmesine vesile olmasını Allahü Teâlâ'dan diliyorum.

Efendim, bendenizden önce konuşan değerli iki arkadaşımı şükranla anıyor, kendilerini tebrik ediyorum; çok önemli olan konulara parmak bastılar. Bilhassa, Tokat Milletvekili arkadaşımız, vakıflar üzerinde durdu çok güzel cümleleriyle ve "İnsanın, hiç etki altında kalmadan, kendi varlığını, insanlığın faydasına ebedî olarak sunmasıdır" dedi. Değerli arkadaşımızın izniyle "bunu, Allah rızası için yapmasıdır" cümlesini ilave etmek istiyorum. Söyledikleri doğrudur, son derece yerindedir, kendilerini tebrik ediyorum.

Hemen arzumu sizlere takdim etmeye geçiyorum: Efendim, canlı varlığın, yaşamak için,  havaya, temiz, berrak suya, güneş ışığına ne kadar ihtiyacı varsa, insan varlığının da, eğitim ve öğretime o kadar ihtiyacı vardır. Yani, temiz hava, berrak, temiz su, berrak güneş ışığı ne kadar önemliyse canlı varlık için, eskiden talim ve terbiye dediğimiz, şimdi eğitim öğretim dediğimiz bu konu da, insan için o kadar önemlidir. Eğitim öyle olmalıdır ki, insanın doğumundan, hayatının noktalanacağı ana kadar devam etmelidir; bu bir zarurettir.

Hakikaten, yeryüzünün süsü, değeri, kıymeti insan varlığıdır. Bizim inancımıza göre, insan, bütün yaratılmışların en üstünüdür, en mükemmelidir, en mükerremidir. Ancak, insanlar için çok önemli olan, bizim için çok önemli olan bir konu, insanın kadrinin, kıymetinin, değerinin bilinmesidir. İnsanın değeri ne ölçüde bilinir ne ölçüde takdir edilirse, insanın hukukuna o kadar saygı gösterilir, eğitimine o kadar önem verilir ve eğitimini öğretimini yapması için, fert de, aile de, millet de, devlette de el ele seferber olurlar.

Daha önce, yüksek huzurunuzda arz ettiğimi zannediyorum, bizim, millet olarak, Türkiye Cumhuriyeti Devleti olarak, gerçekten, iftihar hakkımız çok büyük. Şu anda, 14 milyondan fazla insanımız eğitim öğretim görmektedir; pek çok devletten fazla bir nüfusumuz, genç yavrularımız eğitim görüyor. Bu ne büyük zenginlik,  ne  büyük  üstünlüktür;  bundan  dolayı,  Cenabı  Hak hamdederiz.

Ancak, bir, bu insanımıza yeterince eğitim verebiliyor muyuz; iki, eğitimdeki ana gayemiz nedir, bunun üzerinde yeterince Millî Eğitim Bakanlığımız durmuş mudur? Bu iki noktaya yüksek dikkatlerinizi teksif buyurmayı ve maruzatımı sizlere sunmayı düşünüyorum. O da şudur: Şimdi, elbette, eğitimde her türlü fedakârlığı aile de, fert de, toplumumuz da, devletimiz de yapmaktadır; ama, şunu da çok iyi biliyoruz ki, bütün insanlarımız, eğitimden yeterince hakkını alamamaktadır.

Birkaç gün önce bir hanımefendi öğretmenle konuşurken şunu söyledi: "Benim bulunduğum okulumda lastik ayakkabı, hatta terlik giyerek okula gelen çocuklar var; içim pişiyor, ama, kendi imkânlarım yok ki, o çocukların ihtiyaçlarını karşılayayım." O halde, demek ki, bu bir vaka; bu vakayı dikkate alarak, sadece Millî Eğitim Bakanlığımız değil, millet olarak el ele vermeli, okumak imkânından yoksun bulunan veya okumak istediği halde maddî imkânları elvermeyen insanlara mutlaka el uzatmalıyız; bunun zaruretini duyuyorum.

İkincisini de arz etmek istiyorum. İkinci durum şudur; acaba, eğitimde gaye nedir? Takdir, buyurursunuz ki, bugün arz üzerinde yaşayan toplumların hepsinin eğitimdeki gayesi, kendi prensiplerine göre, kendi geleneklerine, millî düşüncelerine göre kendi ülkelerine iyi vatandaş yetiştirmektir; ana gayeleri budur. Araçlar değişik olabilir; ama, bu düşüncede bütün toplumların birlik olduğundan şüphe etmemek gerekiyor. Acaba, bundan daha üstün bir düşünce var mıdır eğitimle alakalı; yüksek huzurunuzda, bunu arz etmek istiyorum: Elbette vardır, evet, bizim, Türk eğitimimizde gaye, iyi vatandaş yetiştirmektir. Bir başka devlette de elbette iyi vatandaş yetiştirmek gayesi vardır ve araçlarını, gereçlerini ona göre hazırlamaktadır; ama, asıl mesele, değerli arkadaşlarım, bundan daha ileri bir noktadadır; o da, eğitimden ana gaye, hedef, iyi insan yetiştirmek olmalıdır. Biz, iyi insan yetiştirmeyi başardığımız zaman, bu iyi insan, kendi şahsiyetini bilir, ailesinin değerini bilir, milletinin değerini bilir, vatanının değerini bilir, insanlığın kadrü kıymetini bilir, insanlık haysiyet ve şerefini daima yüceltmek için bütün gücüyle, bütün iktidarıyla gayret gösterir. İşte, biz, bunu hedef almalıyız bence; bendenizin eksik gördüğü nokta budur; bunu belirtmek istiyorum ve biz, bunu başardığımız takdirde, çok büyük başarılar elde edeceğimizden de emin bulunuyorum.

Müsaade ederseniz, şunu da arz edeyim: Bizim milletimiz, bizim toplumumuz, gerek komşu ülkelere gerek dünyadaki toplumlara, naçiz kanaatime göre, örnek olmak durumundadır. Bunu nasıl başarabiliriz; iyi insan yetiştirdik miydi, eğitimizde, öğretimimizde insanımızı iyi insan olarak yetiştirmek hedefine yöneldik  miydi  bütünümüzle,  hiçbir ayrılık  gözetmeden,  eminim ki, birbirimizi çok daha fazla severiz, çok daha sayarız, birbirimizin fikirlerinden fevkalade yararlanırız; hatta, bir insanın hayatını kurtarmanın, bütün insanlığın hayatını kurtarmak gibi üstün bir meziyet olduğunu düşünürüz, yaşarız. Bir insanın hayatını söndürmenin de, bütün insanlığın hayatını söndürmek gibi ağır bir cürüm olduğunu, memleketimizin bütün fertleri idrak eder, hatta, bu düşünceyi insanlığa da duyururuz ve barışa, sükûna, huzura katkıda bulunabiliriz; ama, bendenizi düşündüren bir başka üzüntü kaynağı var; o da şu: Şu veya bu sebeple, birkısım insanlarımız, eğitim ve öğretim haklarından yoksun bırakılıyor. Bir kişi olsa bile -tek bir kişi- bu bizim için kayıptır değerli milletvekili arkadaşlarım. İnsanlarımızın eğitimine yardımcı olmalıyız. Mesela, biraz daha açık söyleyeyim. Efendim, siyasî simgedir diye, şu kıyafetle gelmesine müsaade etmiyorum...

İzin verirseniz, şunu arz edeyim. Bu, çok sathi bir düşüncedir, çok gerilerde kalmış bir düşüncedir. Eğer, biz, aklıselimi, ilmi, tecrübeyi, insanî değerleri, inançlara saygıyı esas alırsak, milletimizin, devletimizin birliğini, bütünlüğünü ele alacak olursak ve insanımızı da böyle yetiştirecek olursak, hangi simge?!. Simge diye bir mesele yoktur; sathi bir şeydir. Şahıs, inancından dolayı böyle giriyor... Yeter ki, okulun nizamına, disiplinine uysun; mesele yoktur. Ne okulumuza ne öğretmenimize ne devletimize ne milletimize zarar vermediği sürece, binlerce kitap okusun, binlerce problemi çözsün, biz iftihar ederiz, tebrik ederiz ve böyle yapmamız  lazımdır;  bunda zaruret görüyorum. Kaldı ki, Türkiye Cumhuriyeti Anayasası, bu konuları kendisi teminat altına almıştır ve bize de yol göstermiştir. Nedir o "eğitim hakkı önlenemez" demiş; bitti... Ee devleti yıkmak için çalışanlar var... Benim adalet müessesem var; devleti yıkmaya kim gayret edebilir, kim teşebbüs, kim cüret edebilir?!

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Sayın Doğan, lütfen, toparlar mısınız efendim.

Buyurun.

LÜTFİ DOĞAN (Devamla) - Çok teşekkür ederim Sayın Başkanım, hemen toparlıyorum.

Böyle kötü düşünce taşıyan insan yok mudur; olabilir; ama, benim emniyet gücüm var, benim öğretmenlerim var, benim adliye teşkilatım var. Kim bu yanlışlığı yapacak olursa, devletin kolu uzundur, tutar, adaletin eline verir, hepimiz de adalete yardımcı oluruz; ama, vehmlere dayanarak şu şöyle düşünüyor, böyle düşünüyor demeye hiçbirimizin hakkı olmadığını hepiniz takdir buyurursunuz.

Sonuç olarak şunu arz etmek istiyorum : İnsanımızı iyi insan olarak yetiştirelim ve bunun için de Millî Eğitim Bakanlığımıza elbirliğiyle, gönül birliğiyle destek olalım; ama, hiçbir ferdimizi okuma, tahsil görme, eğitim alma hakkından yoksun bırakmayalım, öğretmenimize de yeterince değer verelim, hiç kimseye muhtaç bir durumda bırakmayalım. Şunu da bilelim ki değerli arkadaşlarım; Amerikalı bir iş adamı şunu söylüyor...

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Hocam, lütfen, tamamlar mısınız.

Buyurun.

LÜTFİ DOĞAN (Devamla) - Hemen toparlıyorum Sayın Başkanım, müsamahanızı suiistimal ettim, affınıza güveniyorum.

...benim fabrikalarımı, varlığımın hepsini tahrip edin; ama, benim insanlarımı bana bırakın, çok kısa süre zarfında, ben, eski varlığıma, servetime kavuşabilirim.

İnsanımızı iyi insan olarak yetiştirelim, insanımızı birbirini Allah için seven insanlar olarak yetiştirelim, hiçbir endişeye mahal yoktur.

Hepinize saygılarımı arz ediyorum. (Alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Doğan.

Sayın milletvekilleri, gündeme geçiyoruz.

Gündemin "Kanun Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler" kısmının görüşmelerine başlayacağız.

517 sıra sayılı Yükseköğretim Kurumları Teşkilatı Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarıları ve Millî Eğitim, Kültür, Gençlik ve Spor ve Plan ve Bütçe Komisyonları Raporlarının görüşmelerine kaldığımız yerden devam edeceğiz.

V. - KANUN TASARI VE TEKLİFLERİYLE KOMİSYONLARDAN

GELEN DİĞER İŞLER

1. - Yükseköğretim Kurumları Teşkilatı Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarıları ve Millî Eğitim, Kültür, Gençlik ve Spor ve Plan ve Bütçe Komisyonları Raporları (1/650, 1/679) (S.Sayısı: 517)

Komisyon ve hükümet yok.

Ertelenmiştir.

527 sıra sayılı, İzmir Milletvekili Rifat Serdaroğlu'nun; İstanbul Milletvekili Bülent Akarcalı'nın; Amasya Milletvekili Ahmet İyimaya'nin; Ankara Milletvekili Yıldırım Akbulut'un; Şırnak Milletvekili Mehmet Salih Yıldırım'ın; Gaziantep Milletvekili Ali Ilıksoy, Konya Milletvekili Ömer İzgi ve Ankara Milletvekili Nejat Arseven'in; İstanbul Milletvekili Ziya Aktaş ve 42 Arkadaşının; Zonguldak Milletvekili Hasan Gemici'nin ve İzmir Milletvekili Işılay Saygın'ın; Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünde Değişiklik Yapılmasına Dair İçtüzük Teklifleri ve Anayasa Komisyonu Raporunun müzakerelerine kaldığımız yerden devam ediyoruz efendim.

2. - İzmir Milletvekili Rifat Serdaroğlu'nun; İstanbul Milletvekili Bülent Akarcalı'nın; Amasya Milletvekili Ahmet İyimaya'nın; Ankara Milletvekili Yıldırım Akbulut'un; Şırnak Milletvekili Mehmet Salih Yıldırım'ın; Gaziantep Milletvekili Ali Ilıksoy, Konya Milletvekili Ömer İzgi ve Ankara Milletvekili Nejat Arseven'in; İstanbul Milletvekili Ziya Aktaş ve 42 Arkadaşının; Zonguldak Milletvekili Hasan Gemici'nin ve İzmir Milletvekili Işılay Saygın'ın; Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünde Değişiklik Yapılmasına Dair İçtüzük Teklifleri ve Anayasa Komisyonu Raporu (2/94, 2/232, 2/286, 2/307, 2/310, 2/311, 2/325, 2/442, 2/449) (S.Sayısı: 527)(1)

BAŞKAN - Komisyon ve Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanını temsilen, Başkanvekili yerinde.

Teklifin 4 üncü maddesi üzerindeki müzakereler tamamlanmıştı.

Madde üzerinde verilen 7 önergenin aykırılık işlemine geçilmiş ve 5 önerge reddedilmişti; Van Milletvekili Fethullah Erbaş ve arkadaşlarının önergesinin oylanmasında kalınmıştı.

Şimdi, Komisyon ve Başkanlık Temsilcisinin katılmadığı önergeyi, hatırlatmak için, tekrar okutacağım ve siz sayın milletvekillerinin, tekraren oylarına sunacağım efendim.

Kâtip üyenin, sunuşları oturarak okuması hususunu takdirlerinize arz ediyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.

 Önergeyi okutuyorum:.

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 527 sıra sayılı, Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünde Değişiklik Yapılmasına Dair Teklifin çerçeve 4 üncü maddesinin birinci fıkrasının "Türkiye Büyük Millet Meclisi adına, Türkiye Büyük Millet Meclisinin manevî şahsiyetine yönelik hakaret, sövme ve saldırı halleri dahil, dava açmak, suç duyurusunda bulunmak" olarak değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

         Fethullah Erbaş

(Van) ve arkadaşları.

BAŞKAN - Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Önergeyi kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge reddedilmiştir.

Son önergeyi okutuyorum:

 

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 527 sıra sayılı, Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünde Değişiklik Yapılmasına Dair Teklifin çerçeve 4 üncü maddesinin birinci fıkrasının "Türkiye Büyük Millet Meclisi adına, Türkiye Büyük Millet Meclisinin manevî şahsiyetine ve Türkiye Büyük Millet Meclisi üyelerine vaki hakaret, sövme ve saldırı halleri dahil, dava açmak, suç duyurusunda bulunmak" olarak değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

         Fethullah Erbaş

(Van) ve arkadaşları

BAŞKAN - Komisyon önergeye katılıyor mu efendim?

ANAYASA KOMİSYONU BAŞKANI TURHAN TAYAN (Bursa)- Katılmıyoruz efendim.

                                               

(1) 527 S.Sayılı Basmayazı 30.11.2000 tarihli 23 üncü Birleşim tutanağına eklidir.

BAŞKAN - Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığı katılıyor mu efendim?

TBMM BAŞKANVEKİLİ ALİ ILIKSOY (Gaziantep)- Katılmıyoruz Sayın Başkan.

MUSTAFA GEÇER (Hatay) - Karar yetersayısının aranılmasını istiyorum Sayın Başkan.

BAŞKAN - Karar yetersayısı arayacağım efendim.

Gerekçeyi mi okutalım, yoksa önerge üzerinde konuşacak mısınız efendim?

YASİN HATİBOĞLU (Çorum) - Gerekçeyi okutun Sayın Başkan.

BAŞKAN - Gerekçeyi okutuyorum:

Gerekçe:

5 inci maddesiyle İçtüzüğün 14 üncü maddesinin birinci fıkrasının bir numaralı bendinin sonuna eklenmiş bulunan "Türkiye Büyük Millet Meclisi adına Türkiye Büyük Millet Meclisinin manevî şahsiyetine yönelik hakaret, sövme ve saldırı halleri dahil; dava açmak, suç duyurusunda bulunmak" Başkanın görevleri arasına sokulmuştur.

Önergemizle, Türkiye Büyük Millet Meclisinin manevî şahsiyetine yönelik sövmeyi de dahil ederek, Başkana dava açma ve suç duyurusunda bulunma gibi görevler yüklenmiştir. Bir numaralı bendin sonuna eklenen bu cümlenin çok olumlu olduğunu, yazılı ve görsel basında, milletvekillerinin maaşları, lojmanları ve özel yaşamları irdelenerek milletvekillerini küçük düşürücü, maneviyatlarını kırıcı, kamuoyunda yıpratıcı yayınlara karşı şimdiye kadar hiçbir işlem yapılmadığı gibi, bu konuda şimdiye kadar olumlu bir adım da atılmış değildir. Bu nedenle, Başkanın görevleri arasına, milletvekillerine vaki saldırı, hakaret ve sövmelerin defedilmesi de Başkana görev olarak yüklemek olumlu olur görüşündeyiz.

BAŞKAN - Komisyonun ve Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığının katılmamış olduğu önergeyi oylarınıza sunacağım ve karar yetersayısı arayacağım.

Önergeyi kabul edenler... Etmeyenler... Karar yetersayısı yoktur, toplantıya 10 dakika ara veriyorum.

 

Kapanma Saati : 13.44

 

 


İKİNCİ OTURUM

Açılma Saati: 13.50

BAŞKAN : Başkanvekili Nejat ARSEVEN

KÂTİP ÜYELER: Hüseyin ÇELİK (Van), Yahya AKMAN (Şanlıurfa)

BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, 26 ncı Birleşimin İkinci Oturumunu açıyorum.

Görüşmelere kaldığımız yerden devam ediyoruz.

V. - KANUN TASARI VE TEKLİFLERİYLE KOMİSYONLARDAN

GELEN DİĞER İŞLER (Devam)

2.- İzmir Milletvekili Rifat Serdaroğlu'nun; İstanbul Milletvekili Bülent Akarcalı'nın; Amasya Milletvekili Ahmet İyimaya'nın; Ankara Milletvekili Yıldırım Akbulut'un; Şırnak Milletvekili Mehmet Salih Yıldırım'ın; Gaziantep Milletvekili Ali Ilıksoy, Konya Milletvekili Ömer İzgi ve Ankara Milletvekili Nejat Arseven'in; İstanbul Milletvekili Ziya Aktaş ve 42 Arkadaşının;  Zonguldak Milletvekili Hasan Gemici'nin ve İzmir Milletvekili Işılay Saygın'ın; Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünde Değişiklik Yapılmasına Dair İçtüzük Teklifleri ve Anayasa Komisyonu Raporu (2/94, 2/232, 2/286, 2/307, 2/310, 2/311, 2/325, 2/442, 2/449) (S.Sayısı: 527) (Devam)

BAŞKAN - Komisyon ve Başkanlık Temsilcisi?.. Yerinde.

Görüşmekte olduğumuz 527 sıra sayılı kanun teklifinin 4 üncü maddesi üzerinde verilen son önergenin oylamasında karar yetersayısı bulunamamıştı.

Şimdi, Van Milletvekili Fethullah Erbaş ve arkadaşlarının, Komisyonun ve Başkanlık Temsilcisinin katılmadığı bu önergesini yeniden oylarınıza sunacağım ve karar yetersayısını arayacağım.

Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Önergeyi kabul edenler... Etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir; karar yetersayı vardır.

Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Madde kabul edilmiştir.

Müteakip maddeyi okutuyorum:

MADDE 5. - Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünün 20 nci maddesinin kenar başlığı ile birinci fıkrası aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.

"Komisyonların adları ve görevleri"

"Türkiye Büyük Millet Meclisi komisyonlarının adları ve görevleri şunlardır:

1. Anayasa Komisyonu : Anayasa yapımına, değiştirilmesine veya kaldırılmasına yönelik kanun tekliflerini, yetki kanunlarıyla ilgili tasarıları, yasama meclisinin seçimi, faaliyetleri, üyelerin statüsü ve hakları hakkındaki kanun tasarı ve teklifleri ile kanun hükmünde kararnameleri, Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğü hakkındaki teklifleri, Anayasa değişikliğini yasalara yansıtmak için hazırlanacak kanun tasarı ve tekliflerini, Bakanlar Kurulunun ve bakanlıkların kuruluş ve çalışma usulleri hakkındaki kanun tasarı ve teklifleri ile kanun hükmünde kararnameleri, siyasî partilerin statüsü ile ilgili kanun tasarı ve tekliflerini, Türkiye Büyük Millet Meclisinin faaliyetleri ve görevlerinin yerine getirilmesi ile ilgili olarak Başkanlık veya Genel Kurulca yapılacak görüş istemlerini, Anayasaya aykırılık gerekçesine dayanılarak Cumhurbaşkanınca tekrar görüşülmek üzere Türkiye Büyük Millet Meclisine geri gönderilen kanunları incelemek, İçtüzükte öngörülen diğer görevleri yapmakla görevlidir.

2. Adalet Komisyonu : Adalet işleri ve temel kanunlarla ilgili kanun tasarı ve teklifleri ile kanun hükmünde kararnameleri inceler; genel tedvin ahengini sağlamak üzere havale edilen işlere bakar.

3. Millî Savunma Komisyonu : Millî güvenlik, savunma ve askerlik ile ilgili kanun tasarı ve teklifleri ile kanun hükmünde kararnameleri inceler.

4. İçişleri Komisyonu : Merkezî idarenin ve mahallî idarelerin genel olarak düzenlenmesi, emniyet, jandarma, sivil savunma ve içişleri ile ilgili diğer kanun tasarı ve teklifleri ile kanun hükmünde kararnameleri inceler.

5. Dışişleri Komisyonu : Milletlerarası andlaşmaların onaylanmasının ve milletlerarası andlaşmalara katılmanın uygun bulunması hakkındaki kanun tasarılarını, Türkiye Cumhuriyetinin dış münasebetlerinin teşkilâtlandırılması ve idaresi hakkındaki kanun tasarı ve teklifleri ile kanun hükmünde kararnameleri ve dış münasebetlerle ilgili diğer kanun tasarı, teklif ve kanun hükmünde kararnameleri inceler.

6. Millî Eğitim, Kültür, Gençlik ve Spor Komisyonu : Eğitim, kültür, gençlik ve spor konuları ile ilgili kanun tasarı ve teklifleri ile kanun hükmünde kararnameleri inceler.

7. Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm Komisyonu : Bayındırlık, imar ve iskân, ulaştırma ve turizm işleri ile ilgili kanun tasarı ve teklifleri ile kanun hükmünde kararnameleri inceler.

8. Çevre Komisyonu : Doğal, kültürel ve sosyal çevrenin korunması, iyileştirilmesi, geliştirilmesi ve çevre sorunlarının önlenmesi ile ilgili kanun tasarı ve teklifleri ile kanun hükmünde kararnameleri inceler.

9. Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler Komisyonu : Çalışma, aile, sosyal güvenlik, sağlık ve sosyal yardım ile ilgili kanun tasarı ve teklifleri ile kanun hükmünde kararnameleri inceler.

10. Tarım, Orman ve Köyişleri Komisyonu : Tarım, orman ve köyişleri ile ilgili kanun tasarı ve teklifleri ile kanun hükmünde kararnameleri inceler.

11. Sanayi, Ticaret, Enerji ve Tabiî Kaynaklar Komisyonu : Sanayi, enerji, madencilik, akaryakıt, bilgi ve teknoloji, iç ve dış ticaret ve tekel ile ilgili kanun tasarı ve teklifleri ile kanun hükmünde kararnameleri inceler.

12. Türkiye Büyük Millet Meclisi Hesaplarını İnceleme Komisyonu : Bu İçtüzükle verilen görevleri yerine getirir.

13. Dilekçe Komisyonu : Vatandaşlarca Türkiye Büyük Millet Meclisine yapılan dilek ve şikayetler hakkındaki yazılı başvuruları inceler.

14. Plan ve Bütçe Komisyonu : Başkanlıkça veya Genel Kurulca kalkınma planı ile ilgili görülen kanun tasarı ve tekliflerini, kamu harcama veya gelirlerinde artış veya azalışı gerektiren kanun tasarı ve tekliflerini veyahut sadece belli hükümleri bu niteliği taşıyan kanun tasarı ve tekliflerinin söz konusu hükümlerini, vakıflar, millî emlak, vergi, resim ve harçlarla ilgili kanun tasarı ve tekliflerini, genel ve katma bütçe kanun tasarılarını, cari yıl bütçesindeki ödenek artışını öngören değişiklik tasarıları ile cari ve ileriki yıl bütçelerinde malî yük getirecek nitelikteki kanun tasarı ve tekliflerini, kesinhesap kanunu tasarıları ile malî işlerle ilgili diğer kanun tasarı, teklif ve kanun hükmünde kararnameleri ve Sayıştay tarafından kanun gereğince verilen raporları incelemekle görevlidir.

15. Kamu İktisadî Teşebbüsleri Komisyonu : Sermayesinin yarısından fazlası doğrudan doğruya veya dolaylı olarak Devlete ait olan kamu kuruluş ve ortaklıklarını özel kanunundaki hükümlere göre denetler.

16. İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu : 5.12.1990 tarihli ve 3686 sayılı Kanunda belirtilen görevleri yapar.

Komisyonların bu maddede belirtilen yetki alanı dışında kalan herhangi kanun tasarı, teklif ve kanun hükmünde kararnameler bu maddedeki ölçüler de kıyasen değerlendirilerek Başkan tarafından uygun görülen komisyonlara havale edilir."

BAŞKAN - Madde üzerinde, Fazilet Partisi Grubu adına, Manisa Milletvekili Sayın Bülent Arınç...

YASİN HATİBOĞLU (Çorum) - Efendim,  Sayın  Arınç'ın  mazereti  var;  bendeniz  görüşlerimizi arz edeceğim.

BAŞKAN - Fazilet Partisi Grubu adına, Sayın Hatiboğlu; buyurun. (FP sıralarından alkışlar)

FP GRUBU ADINA YASİN HATİBOĞLU (Çorum) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; İçtüzük değişikliğiyle ilgili teklifleri müzakere ediyoruz; şu anda, yeni sıralamaya göre 5 inci maddeyi, yürürlükteki İçtüzüğün 20 nci maddesini müzakere ediyoruz; bu vesileyle, Grubum adına, Başkanlığınızı ve Yüce Heyeti saygıyla selamlıyorum.

Değerli milletvekilleri, zannediliyor ki, muhalefet olunca, mutlaka muhalefet edilir, muhalefet olunca, doğru olan işe de eğri denilir. Hatta, atalarımıza kim isnat etti, kim izafe etti, kim yakıştırdı, bilmiyorum, ben yakıştırmıyorum; bir söz vardır, hani, tarizde bulunulurken muhalefete "efendim, eğri oturup doğru konuşalım" derler. E mübarek, doğru oturup doğru konuşmak varken, eğri oturup doğru konuşmak nereden çıktı? Yani, oturmada bir eğrilik varsa, konuşmada doğruluk nasıl olacak?! Onun için, doğru oturup doğru konuşmak mecburiyetindeyiz. Biz, muhalefet görevimizi yapıyoruz.

Bakın, şimdi, bu maddenin düzenleniş biçimi vesilesiyle, Uyum Komisyonuna, katkısı bulunan Başkanlığa, Anayasa Komisyonuna teşekkür ediyorum, Grubum adına. Gerçekten, bizim bir kavgamızı önledi. Bu kavga, tabiî, tatlı bir kavgadır- mecazî anlamda söylüyorum- kafa, göz kırma değil; tartışma, halkın deyimiyle ideşme. Bunu ortadan kaldıracak.

Hatırlayacaksınız, geçen hafta, bu fakir-ü pürtaksir arkadaşınız burada konuşurken, çok ısrarla ve yüreğim yarıla yarıla bir şeyi haykırdım... Özellikle, bana çok yakın komşu olan -her kürsüye çıktığımda, komşuluktaki yakınlıklarının sıcaklığını yüreğimde hissederim- DSP'li arkadaşlarımın, çok sağ olsunlar, bana olan özel muhabbetlerinden dolayı bir şey de demiyorlar; ama, o tebessümlerinde bile bir tarizin olduğunu, bir sıkıntının olduğunu ben hissediyorum. Geçen hafta bir şeyi haykırdım, üzüntümü ifade ettim, dedim ki, yapmayın. Mesela, ombudsman- nereden geldi bu kelime, bilmiyorum; ama, kullanılıyor- yani, kamu hakemliği gibi, çok önemli, Anayasayı birebir ve doğrudan doğruya ilgilendiren, alakadar eden bir konu; yeni bir müessese kuruyoruz. Kamu hakemliği ne yapacak; hükümetle ilişkisi ne olacak; halkla ilişkisi ne olacak; anayasal kurumlarla ilişkisi ne olacak; anayasal kurumlar yanındaki hizası ne olacak; yani, hangi hizada bulunacak; amir midir, memur mudur; yoksa, böyle, işte, artık emekli olmuş, yeniden emekli olması mümkün olmayan bir zata iş mi arıyoruz; nedir yani bu ombudsmanlık, kamu hakemliği?

Doğru değil midir ki, uygun olan o değil miydi ki, bunu, asıl komisyon olarak Anayasa Komisyonunda oturalım, konuşalım, tartışalım?.. Hayır, asıl komisyon, Plan ve Bütçe Komisyonu... Biz figan ettik; dedi ki, yahu, biraz merhametli olmamız lazım. Bakınız, 657 sayılı Kanunla ilgili geçmişte ne görüşmüşsek, haklı olarak ve doğru olarak, asıl komisyon olarak, Anayasa Komisyonunda görüşmüşüz. Biz geçen gün figan ettik; dedik ki, yapmayın... Ne olur yani; reddedilebilir... Ee, ihtisas komisyonudur bu; tabiî, reddedilecekse, bırakın reddetsinler; çünkü, doğrusu odur. Bunu, peşin, sayısal garantiye almak, hukuku garantiye almak değildir, hatta, hukuku garantinin dışına çıkarmak demektir; onun için, bırakınız, kendi uzman komisyonu görüşsün dedik; yapmadınız... Örnekler verdik; işte, örneği meydanda... Hayır, bizim sayımız, iktidarın sayısı 40'ta 25'tir, bu da Plan ve Bütçe Komisyonundadır; dolayısıyla, biz bunu burada görüştürürüz dediniz.

Ee, bunu dediğiniz yerde, bir de önümüze İçtüzükle ne getirdiniz şimdi; İçtüzüğün 1 inci bendinde Anayasa Komisyonunun görevlerini sayarken, işte, bunları sayıyorsunuz; diyorsunuz ki, bu işleri Anayasa Komisyonu yapar. Ne zaman diyorsunuz; 657'yi, 177'yi, 399 sayılı Kanun Hükmünde Kararnameyi Plan ve Bütçeye asıl komisyon olarak sevk ettiğiniz gün, diyorsunuz ki "bu işi Anayasa Komisyonu yapar." Yapmayın... Yapmayın... Bak, hukukta aslolan; söylenenin yapılmasıdır, yapılmayacak olanın söylenmemesidir. Yani, burada, bilmiyorum, muhalefet olduğum için mi böyle söylüyorum, yoksa haklı olduğum için mi böyle söylüyorum; bunu sizin vicdanlarınıza bırakıyorum. Bak, örnek veriyorum; işte ortada, işte tüzük. Tüzüğü hazırlamışız, gündemde müzakere sırasını beklerken diyorsunuz ki, bu konuları, işte, 657'yi, herhangi bir bakanlığın teşkilat kanunundaki tadilatı, değişikliği, Adalet Komisyonu, Anayasa Komisyonu asıl komisyon olarak inceler ve şimdi onu müzakere ediyorsunuz. Bize "lütfen bunu böyle kabul edin" diyeceksiniz. Şimdi, ben, muhalefet olarak sormaz mıyım, anamuhalefet olarak; e be mübarekler, bir hafta evvel biz söyledik, niye kabul etmediniz?.. Niye kabul etmediniz?.. Bu hakkı kabul etmeme nereye kadar gidecek?.. Bu hakkı kabul etmeme bizi nereye götürecek?..

Değerli milletvekilleri, bir başka şey daha var. Bakınız, hiç gördünüz mü, allahaşkına söyleyin bana; ben örneğini vermeyeyim, emsalini vermeyeyim; Hâkimler ve Savcılar Kanununda değişiklik yapılıyor, asıl komisyon Plan ve Bütçe. Şunu anlarım; kadro cetvelleriyle ilgili bir şey olur, bir cetvel ekli olur, tali komisyon olarak Plan ve Bütçeye de sorarsınız, dersiniz ki, kardeşim 300 tane kadro verilmiş, bilmem ne maaş konmuş, bu uygun mudur, imkânımız var mıdır, devletin planlamasına uygun mudur, devletin bütçe tasarrufuna uygun tetabuk ediyor mu; bunu sorarsınız; ama, şurada, Plan ve Bütçe Komisyonu Başkanı oturmaz, Hâkimler Savcılar Kanunu görüşülüyorsa. Burada Adalet Komisyonu Başkanı oturur. "Hayır, Plan ve Bütçe oturacak" diyorsunuz. Niye?.. Hesap aynı. Hesap şu: 40'ta 25 ağırlık...

Beyler! Ağırlık bazen iyidir. Yani, tahterevallide çökme olur; karşı tarafa ağırlığı koyarsanız düzeltir, faydası olur; ama, suda ağırlık adamı batırır, batırır, batırır! Ağırlık her zaman iyi değildir! (FP sıralarından alkışlar)

Değerli milletvekilleri, tekrar ediyorum, teşekkür ediyorum, hiç olmazsa, Parlamentoyu bir sıkıntıdan, bu düzenleme kurtaracaktır ve biz, buna, bu maddeye olumlu oy vereceğiz; çünkü, mücadelesini yaptığımız bir hususu, nasıl olmuşsa düzenlemiş getirmişler. Biz zamanında da ihsası reyde bulunmadık haa; böyle bir düzenleme olursa oy veririz demedik; ne olur ne olmaz, iktidar, galiba, muhalefetin burada bir çıkarı vardır diye, böyle bir düzenlemeden vazgeçebilirdi; onu söylemedik.

Efendim, ben, vakti iyi kullanmış olayım diye sözü burada bitiriyorum; hayırlı olsun diyorum. Bakın, bu İçtüzüğün tek düzgün düzenlenmiş maddesi, muhalefetin de göğsünü gere gere "hah, benim aradığım madde budur" diyebileceği maddesi budur.

Sayın Başkanlığı, Sayın Heyetinizi saygıyla selamlıyorum. (FP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ediyorum efendim, sağ olun.

Gruplar adına ikinci söz, Doğru Yol Partisi Grubu adına, Eskişehir Milletvekili Sayın Sadri Yıldırım'a aittir.

Buyurun efendim. (DYP sıralarından alkışlar)

DYP GRUBU ADINA MEHMET SADRİ YILDIRIM (Eskişehir) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 527 sıra sayılı Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünde Değişiklik Yapılmasına Dair İçtüzük Teklifinin 6 ncı maddesi -20 nci maddeyi değiştiren- üzerinde, Doğru Yol Partisi Grubu adına söz almış bulunuyorum; Yüce Heyetinize saygılarımı sunuyorum; İçtüzük değişikliğine emeği geçenlere de teşekkür ediyorum.

Ben, önce, İçtüzüğün önemi üzerinde durmak istiyorum. Demokratik ülkelerde, toplumların uyması gereken kanunlar vardır; bizim de, önce, temel Anayasamız vardır.

Anayasamızın 2 nci maddesinde, Türkiye Cumhuriyetinin, demokratik, laik ve sosyal bir hukuk devleti olduğu belirtilmiştir.

Yine, Anayasamızın 6 ncı maddesinde "egemenlik, kayıtsız şartsız milletindir. Türk Milleti, egemenliğini, Anayasanın koyduğu esaslara göre, yetkili organları eliyle kullanır" hükmü ve esası konulmuştur.

İşte, Anayasamızın 7 nci maddesinde "Yasama yetkisi Türk Milleti adına Türkiye Büyük Millet Meclisinindir. Bu yetki devredilemez" denilmek suretiyle, açıkça, kesin bir hükümle, millet adına yasama yetkisi Yüce Meclisimize verilmiştir. Bu yetkinin devredilemeyeceğini de, amir hüküm olarak belirlenmiştir.

Yine, Anayasamızın 95 inci maddesinde "Türkiye Büyük Millet Meclisi, kendi İçtüzüğüne göre çalışır" denilerek, açık bir şekilde ifade edilmiştir.

Anayasamızın 88 inci maddesinde ise "Kanun teklif etmeye Bakanlar Kurulu ve milletvekilleri yetkilidir. Kanun tasarı ve tekliflerinin Türkiye Büyük Millet Meclisinde görüşülme usul ve esasları İçtüzükte düzenlenir" denilmek suretiyle, Yüce Meclisin uyması gereken kurallar ve çalışma şeklinin İçtüzüğe göre belirleneceği ve İçtüzüğün önemi açıkça belirtilmektedir. Yani, İçtüzük, gücünü ve önemini Anayasadan almaktadır. Öyleyse, İçtüzüğü ihlal, Anayasa ihlali demektir. Bundan çıkan netice, İçtüzük hükümlerine, milletvekillerinin ve Meclis Başkanlığının, mutlak, millet adına uyma zorunluluğu vardır.

Değerli milletvekilleri, öyleyse, görüşmekte olduğumuz İçtüzük, çok çok önemlidir. Kimin adına önemlidir diye sorarsak; millet adına önemlidir, Türkiye Büyük Millet Meclisi adına önemlidir, Anayasa adına önemlidir, demokrasi adına önemlidir. Öyleyse, tüm milletvekillerinin, Meclis Başkanlığının, İçtüzük hükümlerine, mutlak uyması ve dikkat etmesi, mecburidir ve şarttır. Öyleyse "canım, uyuyoruz ya, bir kere uymazsak ne olur" diyemeyiz ve demeye de hakkımız yoktur.

Değerli milletvekilleri, görüşmekte olduğumuz 5 inci maddeyle, "İçtüzüğün 20 nci maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir" denilerek, şu andaki İçtüzüğün 20 nci maddesinde Türkiye Büyük Millet Meclisi komisyonları şunlardır denilerek, Mecliste bulunan 16 komisyon tek tek belirtilmiştir. Ben, yine, isimlerini kısaca okumak istiyorum: Anayasa, Adalet, Millî Savunma, İçişleri, Dışişleri, Millî Eğitim, Bayındırlık, Çevre, Sağlık ve Aile, Tarım ve Orman, Sanayi, Türkiye Büyük Millet Meclisi Hesaplarını İnceleme, Dilekçe, Plan ve Bütçe, Kamu İktisadî Teşebbüsleri ve İnsan Haklarını İnceleme Komisyonları.

Görülüyor ki, şu andaki 20 nci maddede komisyonların isimleri belirtilmiş olmasına rağmen, görevleri tarif edilmemiş. Meclis Başkanları, siyasî baskı altında kalıyorlar. Görevleri nedeniyle, havaledeki uygulama hataları, zaman zaman İçtüzük ihlalleri ve komisyonlar arasındaki yetki tecavüzü olmakta ve hatta, yolsuzluk boyutuna ulaşmış olabilir. Anayasa ve Adalet Komisyonlarından kaçıldığı ve kaçınıldığı olmuştur. İşte, bu İçtüzük eksikliğine son vermek için isabetli ve haklı olarak bu değişiklik öngörülmüştür. Bu değişikliğe göre, her komisyonun görevi tarif edilmekte, genel sınırlar çizilmekte ve bu alandaki keyfiliğe olabildiğince son verilmektedir. Böylece, bizim Anayasamız, görev ve yetkilerin belirlenmesi prensibine dayalı bir düzenlemeyi öngördüğü için, bu madde de Anayasaya uygun hale getirilmiş olmaktadır;  doğrusu da budur.

Mesela, geçen yıl Af Kanunu Tasarısında öngörülen öğrenci affı Adalet Komisyonunda görüşüldü. Esasen, öğrenci affının Millî Eğitim Komisyonunda görüşülmesi gerekirdi. Yine, 13.11.2000 tarihinde, Plan ve Bütçe Komisyonunda, 657 sayılı Devlet Memurları Kanunundaki disiplin cezalarına dair tasarı görüşülmüştü. Bu tasarının, esasen, Adalet veya Anayasa Komisyonlarında, öncelikle, görüşülmesi gerekirken, kasıtlı olarak, Plan ve Bütçeye getirilmesi, açıkça tüzük ihlalidir. Bu görüşmeye orada da muhalif kalmıştık; ama, itirazlarımız bir netice vermedi; iktidarın oy çokluğu olduğundan, itirazımız reddolmuştur.

Değerli milletvekilleri, hukuk, herkesi, tüm komisyonlarda bağlayan bir uygarlık ölçüsüdür. Burada, parlamento hukukunun doğru uygulanması, çalışmaların ve çıkarılacak kanunların standardını ve normatif  yapıya uygunluğunu veya aykırılığını ortaya çıkaracaktır.

Burada, komisyonlar, sadece fizikî varlık değil, bir kimlik ve misyon varlığıdır. Yani, kanun tasarılarının Genel Kurula gelmeden evvel altyapısını oluştururlar. Onun için, komisyonların görevleri çok önemlidir ve her kanun tasarısı kendi komisyonunda görüşülürse, çıkacak kanun verimli hale gelir, Anayasaya aykırılık olmaz, İçtüzüğe aykırılık olmaz. İşte, bu değişiklik, komisyonların görevleri hususunda kavga ve münakaşaları önleyecektir.

Değerli milletvekilleri, burada iki önemli değişiklik yapılmaktadır. Birincisi, komisyonların görevleri izah edilmiş; hele hele, Plan ve Bütçe Komisyonunun görevleri de tek tek sayılmıştır. İkincisi, "komisyonların, bu maddede belirtilen yetki alanı dışında kalan herhangi kanun tasarı, teklif ve kanun hükmünde kararnameler, bu maddedeki ölçüler de kıyasen değerlendirilerek, Başkan tarafından uygun görülen komisyonlara havale edilir" denilmektedir. Ancak, burada da yine, Başkana, takdir hakkı verilmemekte; maddedeki ölçüler kıyasen değerlendirilerek havale yapılacaktır. Öyleyse, Meclis Başkanlığı, kanun teklif ve tasarılarını, ilgili komisyonlara gönderebilecektir. Yani, keyfi uygulamalar kaldırılmış olacaktır.

Değerli milletvekilleri, 21 inci Asra girdiğimiz şu zamanda, demokrasinin önemi bir kere daha öne çıkmaktadır. Ülkemizin bu sıkıntılı gününde, kurtuluşumuzun çaresi, demokraside, hukukun üstünlüğünde ve millet iradesindedir. Öyleyse, Meclis olarak, milletvekili olarak, demokrasiyi, gönülden inanarak ve samimî olarak sonuna kadar savunmalıyız; hukukun üstünlüğüne, yine, inanarak riayet etmeliyiz ve savunmalıyız; demokrasinin temeli olan millet iradesini üstün tutarak, milletin sesine kulak vermeliyiz ve böylece, ülkemizde demokrasiyi sonuna kadar yaşatmalıyız diyor, bu maddeye kabul oyu vereceğinize inanarak, Yüce Heyetinize saygılarımı sunuyorum. (Alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ediyorum efendim.

Madde üzerinde, şahsı adına, Adana Milletvekili Sayın Yakup Budak; buyurun efendim. (FP sıralarından alkışlar)

 

YAKUP BUDAK (Adana) - Sayın Başkan, değerli üyeler; 527 sıra sayılı, Meclis İçtüzüğünde değişiklik yapan teklifin 5 inci maddesi üzerinde söz almış bulunuyorum; bu vesileyle, hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Bu maddede komisyonların görevleri belirtilmektedir. Daha önceki İçtüzükte, komisyonların isimleri -16 komisyonun ismi- sayılmış, hangi konulara bu komisyonların bakacakları tadat edilmemişti; fakat, son zamanlardaki uygulamalardaki birtakım şikâyetlerden, aksaklıklardan olacak ki, bu maddeyle, hangi komisyonun hangi işlere bakacağı teker teker sayılmaktadır.

Muhterem arkadaşlar, komisyonlar, elbette önemlidir ve komisyonlar, âdeta Meclisimizin, Genel Kurulumuzun mutfağıdır. Orada yasalar hazırlanmakta, orada hazırlanacak metinler üzerinde tartışılmakta, konuşulmakta, teklifler ortaya konulmakta, hatta hükümetten gelen tasarılar üzerinde değişiklik yapılmak suretiyle son şekli verilmeye çalışılmaktadır; ama, komisyon çalışmalarına  baktığımız  zaman,  bütün bu  komisyonlardaki  çalışmalarda,  acaba komisyonlar, gayelerine, maksatlarına uygun şekilde çalışıyorlar mı, toplumun beklentilerine ve taleplerine uygun şekilde görevlerini icra ediyorlar mı diye bir soruyu soracak olursak, buna, gönül rahatlığıyla evet demek mümkün değildir. Niye diyecek olursak; yasalar başka yerlerde hazırlanıyor, komisyonlarda da, âdeta, bu, benim iktidar partilerimin yasa tasarısıdır, hükümetin yasa tasarısıdır; dolayısıyla, tek kelime, tek cümle, tek harf değiştirtmeden buradan geçireceğiz mantığıyla hareket edilmektedir. Eğer, bu mantıkla hareket edilecekse, ediliyorsa, o zaman, bu komisyonlarda, bu yasaların, formaliteden başka hangi maksat ve gayeyle görüştürüldüğünü de ifade etmekte güçlük çekiyorum.

Yine, bunun yanında, Meclisimiz, üç yıldır -zaten, hükümetten gelen yasa tasarılarında da vardır, birtakım tekliflerde de var- ya AB'den gelen teklifleri yasalaştırmak istiyor yahut IMF'den gelen talepleri yasalaştırmak istiyor ya da başka yerlerden gelenleri yasalaştırmak istiyor; yoksa, komisyonlar, milletvekillerinin ve halkın taleplerini yasalaştırma noktasında görevlerini icra etmiyorlar. Komisyonlar, sadece, göstermelik, şeklî bir unsur olarak vazife almaktadırlar. Dolayısıyla, komisyonların gerçek manada görevlerini yapabilmeleri için, muhakkak surette, tasarıların ve tekliflerin üzerinde değerlendirme yapması, üyelerin, ne olacak diye değil, benim partim ne der diye değil, ülkenin yararına olan, halkın beklentisi olan nedir diye, onun üzerinde durması gerekmektedir.

Yine, komisyonların, Meclisin bir görevi de... Yasama, yürütme ve yargı erki, bizim sistemimizde ayrılmıştır. Bugünkü komisyonların yapısıyla, bugünkü oluşturulan şeklî unsurlarla, âdeta, yasama, yürütmenin denetimi altına alınmıştır, komisyonlardaki parmak hesaplarıyla yürütmenin denetimi altına alınmıştır. Halbuki, yasamanın bir görevi, hem kanun yapmak, yasa koymak hem de hükümeti denetlemektir. Komisyonların bugünkü mevcut şekliyle, uygulanış biçimiyle, yasama, hükümeti denetleyecekken, bu sistemle, yürütme, yasamayı denetlemektedir, kanunları da, buradan, istediği gibi geçirebilmektedir; âdeta, Meclisimiz ve komisyonlarımız, hükümetten gelen tasarıların geçirilmesinde bir noter görevi işlevi yerine getirmektedir.

Onun dışında, dikkat edecek olursanız, arkadaşlarımız dikkatle takip ediyorlar; bu ülke hepimizindir ve ülkenin yararına olan hiçbir konuda, muhalefet, sırf muhalefet olsun diye görüşlerini ortaya koymaz, iktidar da, elbette, bile bile, hükümetin ve ülkenin zararına olabilecek hiçbir işlemi yapmaz; ama, bazen partizanlık, bazen iktidar olmak insanın gözünü kör ediyor, basiretini bağlıyor ve bilmeden veyahut bilerek partizanlık yapmak için yanlışlar yapılıyor.

Bir de görüyoruz ki, bu yasalar komisyonlardan geçiriliyor, Meclisten geçiriliyor; bu yasaları kabul eden insanlar, bakanlar bile "içimize sindiremedik" diyorlar. Nasıl iştir anlamıyoruz; komisyonlardan geçmiş, Meclisten geçmiş, onları komisyonlara ve Meclise gönderen hükümetin üyeleri "içimize sindiremedik" diyorlar. Hükümetin içine sindiremediği, bakanların içine sindiremediği, milleti hasta ediyor; ülkenin ekonomisi içinden çıkılmaz hale geliyor. Bir de bakıyoruz ki, içine sindiremedikleri yasalar, bir ay sonra, üç ay sonra, dört ay sonra, bir sene sonra, yine Meclisimizin huzuruna geliyor ve yine, ondan sonra, tekrar tekrar değişiklik teklifleriyle Meclisimiz oyalanmaktadır.

Bu uygulamanın değiştirilmesi için, burada, 5 inci maddede sayılan komisyonların, kendi üzerlerine düşen görevleri muhakkak surette yerine getirmeleri gerekir. Yerine getirmedikleri için, komisyonlar da tıpkı Meclis gibi çalıştığı için "harf değiştirtmeyiz" denildiği için de ne yapılmaktadır; görevlerini yerine getirememektedirler.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN- Sayın Budak, lütfen tamamlayın.

YAKUP BUDAK (Devamla)- Muhterem arkadaşlar, neticede, eğer, komisyonlarda birtakım kanunlar uzlaşılarak çıkarılacak olursa, geçirilecek olursa, Meclisimizden de aynı kanunlar kolaylıkla geçmektedir ve hatta, bir ara, 250 maddeye yakın, gümrük mevzuatıyla ilgili bir yasa, çok kısa süre içerisinde Meclisimizden geçmiştir. Niye; çünkü, komisyonlarda üzerinde uzlaşılmıştır, anlaşılmıştır, muhalefetin de sesi dinlenilmiştir, ortak bir metin ortaya çıktığı için de kolaylıkla geçmiştir. Üzerinde uzlaşılmadan, komisyonlarda gerekli değerlendirmeler yapılmadan, fikirler ve düşünceler tam ortaya konulmadan çıkarılacak yasalar, netice itibariyle, Meclisimizden geçse bile, ne hükümete ne de millete fayda vermemektedir; ama, hükümette, ne kadar kısa sürede ne kadar çok kanun çıkarırsak o kadar faydalı oluruz, o kadar iş yapmış gözükürüz gibi bir anlayış hâkim. Onun da, ülkemizin ekonomisini, siyasal ve sosyal hayatını ne hale getirdiğini görüyoruz.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN- Teşekkür ediyorum Sayın Budak.

YAKUP BUDAK (Devamla)- Bu düşüncelerle hepinize saygılar sunuyorum. (FP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN- Şahsı adına, ikinci söz, Şanlıurfa Milletvekili Sayın Ahmet Karavar'a aittir.

Sayın milletvekilleri, yine, madde üzerinde, Sayın Mehmet Bekâroğlu, Sayın Mahmut Göksu, Sayın Musa Uzunkaya, Sayın Şeref Malkoç, Sayın İlyas Yılmazyıldız, Sayın Yasin Hatiboğlu ve Sayın Fethullah Erbaş'ın da söz talepleri vardır; ancak, İçtüzük gereğince yerine getiremiyorum.

Buyurun efendim. (FP sıralarından alkışlar)

AHMET KARAVAR (Şanlıurfa) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; İçtüzük değişikliğiyle ilgili 527 sıra sayılı teklifin 6 ncı maddesi üzerinde, şahsım adına söz almış bulunuyorum; bu vesileyle, Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.

Yürürlükte olan İçtüzük, Meclisin önünü tıkadığı, sorunları çözmekten çok, sorunların kaynağı olduğu gerekçesiyle, değişik tarihlerde 5 defa tadil edilmiştir. Şimdiki değişiklik teklifi de aynı gerekçelerle Genel Kurulun gündemine gelmiştir. Sadece eskiyi tadil etmek veya değiştirmekle sorunlar çözülmez. Bununla birlikte, mantık yenilemesi de gerekir.

İlgili teklifin 6 ncı maddesinde, Meclis komisyonlarının adları sayılmakta ve görevleri düzenlenmektedir. Yapılan düzenlemede, komisyon isimleri ve sayıları muhafaza edilmekle birlikte, sadece, "Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabiî Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji Komisyonu" isminden "Bilgi ve Teknoloji" ibaresi çıkarılarak, bu komisyonun ismi yeniden düzenlenmiştir. 6 ncı maddeyle yapılan en büyük değişiklik, komisyon isimlerinin yanında, görevlerinin de belirtilmesidir.

Aslında, bu değişiklik, Meclisin daha verimli çalışması için daha önce yapılması gereken bir düzenleme olması gerekirken, şimdi yapılması bile bir kazançtır; çünkü, getirilen 6 ncı maddeyle, İçtüzüğün 23 üncü maddesine göre "tasarı, teklif veya kanun hükmünde kararnamelerin hangi komisyonlarda görüşüleceği Başkanlık tarafından tespit edilir" hükmü ortadan kaldırılarak, Başkanlığın takdir yetkisi ve olabilecek keyfî uygulamaların önüne geçilmiş olunacaktır.

Her ne kadar getirilen yeni düzenlemeyle, örnek olarak, Anayasa Komisyonunun görev alanına giren bir işin Başkanlık tarafından Adalet Komisyonuna havale edilmesi durumunda, sorunun nasıl halledileceği ve bu konuyla ilgili herhangi bir müeyyidenin bulunmaması, kanımca, bir eksikliktir. Komisyonların by-pass edilmesi durumunda, nasıl önlem alınacak ne yapılacaktır.

Anayasamız, bütçe ve kesinhesap kanun tasarıları ile yetki kanun tasarıları ve bunlara bağlı olarak çıkarılacak kanun hükmünde kararnamelerle ilgili düzenlemelerde Meclis komisyonlarına atıf yapsa da, asıl düzenlemeyi 88 inci maddenin ikinci fıkrasında yapmıştır. Anayasamız, bu maddenin "Kanun tasarı ve tekliflerinin Türkiye Büyük Millet Meclisinde görüşülme usul ve esasları İçtüzükle düzenlenir" hükmüyle, kural olarak, Meclisin çalışma düzenini ve bu bağlamda Meclis komisyonlarını, İçtüzüğün uygulama alanına bırakmıştır.

Anayasadaki ve İçtüzükteki düzenlemelere rağmen, kanun tasarı ya da tekliflerinin Meclis ilgili komisyonlarında görüşülme usul ve esaslarına uyulması, görüşülen kanun tasarı veya tekliflerinin iptali için yeterli bir şart değildir.

Bütün bunlara rağmen, tasarı ya da tekliflerin Meclis komisyonlarında görüşülmesi, Meclis Genel Kurulunun çalışma yükünü azaltmak, yasama faaliyetlerini çabuk ve verimli yürütebilmek için bir zorunluluktur. Kısacası, komisyonlar, Meclis Genel Kurulunun çalışmalarını hızlandıran kuruluşlardır. Anayasadaki düzenleme karşısında, bütçe ve kesinhesap kanun tasarıları dışında öteki kanun tasarı ve tekliflerin komisyonlarda incelenmesinden vazgeçileceği söylenemez; çünkü, Parlamentomuzda, yasama çalışmalarının tabiî ve zorunlu aşamasını oluşturan Meclis komisyonları ihmal edilemez. Hükümeti oluşturan partiler, Meclisteki sayısal çoğunluğu kullanarak Meclis komisyonlarını ve Genel Kurul çalışmalarını keyfî kullanmamalı, muhalefetin sesini dinlemelidir.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Sayın Karavar, açıyorum mikrofonunuzu; lütfen tamamlayın efendim.

AHMET KARAVAR (Devamla) - Teşekkür ediyorum Başkan.

Yapılan değişikliklerle, Meclisin komisyonlarının, kısmen de olsa hükümet protokollerinin bir maddesi olmaktan çıkacağı, komisyonların, yürütmenin değil de yasamanın bir birimi, parçası olduklarının farkına varılacağı temennisiyle Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum. (FP ve DYP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Karavar.

Değerli milletvekilleri, madde üzerinde, 6 adet önerge vardır. Önergeleri, önce geliş sıralarına göre okutacağım; daha sonra da, aykırılıklarına göre işleme koyacağım:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

527 sıra sayılı teklifin 5 inci maddesiyle değiştirilen İçtüzüğün 20 nci maddesinin son fıkrasının sonuna aşağıdaki cümlenin eklenmesini arz ederiz.

                       

Mahfuz Güler

Sabahattin Yıldız

Latif Öztek

 

 

Bingöl

Muş

Elazığ

 

Şükrü Ünal

Maliki Ejder Arvas

Mustafa Niyazi Yanmaz

 

Osmaniye

Van

 Şanlıurfa

 

Yakup Budak

Osman Aslan

Mustafa Geçer

 

Adana

Diyarbakır

Hatay

 

Yahya Akman

Osman Yumakoğulları

Mehmet Batuk

 

Şanlıurfa

İstanbul

Kocaeli

 

Ali Oğuz

Musa Uzunkaya

 

 

İstanbul

Samsun

 

Teklif: "Meclis Başkanı, yukarıda sayılan komisyon görevlerini dikkate alarak teklif ve tasarıları havale etmek zorundadır."

BAŞKAN - Diğer önergeyi okutuyorum :

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan İçtüzük değişiklik teklifinin çerçeve 5 inci maddesinin çerçevesinin aşağıdaki şekilde değiştirmesini arz ve teklif ederiz.

 

Aydın Tümen

İsmail Köse

Zeki Çakan

 

Ankara

Erzurum

Bartın

"Madde 6.- Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünün 20 nci maddesinin başlığıyla birlikte birinci fıkrası değiştirilmiş ve maddeye aşağıdaki fıkra ikinci fıkra olarak eklenmiştir."

TURHAN GÜVEN (İçel) - Fıkra yok ki Sayın Başkanım.

AYDIN TÜMEN (Ankara) - Çerçeve maddeyi düzenliyoruz.

BAŞKAN - Diğer önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 527 sıra sayılı teklifin 5 nci maddesinin 1 inci fıkrasının Çevre Komisyonu görevleriyle ilgili 8 inci bendindeki cümlenin sonuna gelmek üzere "konusuyla ilgili alanlarda gerekli araştırma ve incelemeler yaparak hazırladığı rapor ve görüşleri Çevre Bakanlığına sunar" İbaresinin eklenmesini arz ve teklif ederiz.

                       

Mustafa Geçer

M. Zeki Çelik

Rıza Ulucak

 

 

 

Hayat

Ankara

Ankara

 

 

Ali Oğuz

Şükrü Ünal

Mahmut Göksu

 

 

İstanbul

Osmaniye

Adıyaman

 

 

Dengir Fırat

Nurettin Aktaş

Hüsamettin Korkutata

 

 

Adıyaman

Gaziantep

Bingöl

 

 

Aslan Polat

Sabahattin Yıldız

Mehmet Elkatmış

 

 

Erzurum

Muş

Nevşehir

 

 

Cevat Ayhan

 

Oya Akgönenç

 

 

Sakarya

 

Ankara

 

BAŞKAN - Diğer önergeyi okutuyorum :

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 527 sıra sayılı Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünde Değişiklik Yapılmasına Dair Teklifin çerçeve 5 inci maddesiyle değiştirilen Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünün 20 nci maddesinin 1 inci fıkrasının 15 inci bendinin " Kamu İktisadi Teşebbüsleri Komisyonu: Sermayesinin yarısından fazlası doğrudan doğruya veya dolaylı olarak devlete ait olan kamu kuruluş ve ortaklıklarını özel kanunundaki hükümlere göre TBMM adına denetler. Denetlediği kurumların hesaplarını uygun görürse ibra eder, görmezse sorumlular hakkında mahkemelere suç duyurusunda bulunur" olarak değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

                       

Fethullah Erbaş

M. Zeki Çelik

Aslan Polat

 

 

 

Van

Ankara

Erzurum

 

 

Mustafa Niyazi Yanmaz

Mahmut Göksu

Mahfuz Güler

 

 

Şanlıurfa

Adıyaman

Bingöl

 

 

Rıza Ulucak

Ali Oğuz

Mustafa Geçer

 

 

Ankara

İstanbul

Hatay

 

 

Şükrü Ünal

Hüsamettin Korkutata

Ali Gören

 

 

Osmaniye

Bingöl

Adana

 

 

Dengir Fırat

Eyüp Fatsa

Mehmet Elkatmış

 

 

Adıyaman

Ordu

 Nevşehir

 

 

Cevat Ayhan

 

 Oya Akgönenç

 

 

Sakarya

 

Ankara

 

BAŞKAN - Diğer önergeyi okutuyorum :

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 527 sıra sayılı TBMM İçtüzüğünün Bazı Maddelerinin Değiştirilmesine Dair İçtüzük Teklifinin 5 inci maddesiyle değiştirilen TBMM İçtüzüğünün 20 nci maddesinin 1 inci fıkrasının 11 nolu bendinde yer alan "Sanayi, Ticaret, Enerji ve Tabiî Kaynaklar Komisyonu" ibaresi "Sanayi, Ticaret, Enerji ve Tabiî Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji Komisyonu" şeklinde ve "tekel" ibaresi de "rekabet" şeklinde değiştirilmiştir.

Saygılarımızla.

                       

Aydın Tümen

Oktay Vural

İsmail Köse

 

 

Ankara

İzmir

Erzurum

 

Zeki Çakan

 

Mükerrem Levent

 

Bartın

 

Niğde

BAŞKAN - Son önergeyi, en aykırı önerge olduğu için, okutacağım ve aynı zamanda işleme alacağım efendim :

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 527 sıra sayılı TBMM İçtüzüğünde değişiklik yapılmasına dair kanun tasarısının 5 inci maddesiyle TBMM İçtüzüğünün 20 nci maddesinde yapılan değişiklik çerçevesinde 16 ncı bendinden sonra gelmek üzere yeni bir bent ilave edilerek:

 "17. Avrupa Birliği ile İlişkiler Komisyonu:

AB ile uyum sürecinde, Avrupa Parlamentosuyla ilişkiler ve hazırlanan kanun tekliflerinin AB müktesebatına uyumuna ilişkin çalışmaları koordine etmek."

İbaresinin de kanun metninde yer almasının sağlanmasını arz ve teklif ederiz.

                       

Mehmet Sağlam

Yıldırım Ulupınar

Ayfer Yılmaz

 

 

Kahramanmaraş

İzmir

İçel

 

Saffet Arıkan Bedük

İbrahim Konukoğlu

Ali Rıza Gönül

 

Ankara

Gaziantep

Aydın

 

Ali Şevki Erek

Doğan Baran

Hüseyin Çelik

 

Tokat

Niğde

Van

BAŞKAN - Komisyon önergeye katılıyor mu efendim?

ANAYASA KOMİSYONU BAŞKANI TURHAN TAYAN (Bursa) - Katılmıyoruz efendim.

BAŞKAN - Meclis Başkanlığı?..

TBMM BAŞKANVEKİLİ ALİ ILIKSOY (Gaziantep) - Katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN - Komisyonun ve Meclis Başkanlığının katılmamış olduğu önerge üzerinde, önerge sahibi olarak Sayın Sağlam söz istemiştir.

Buyurun Sayın Sağlam.

MEHMET SAĞLAM (Kahramanmaraş) - Sayın Başkan, değerli arkadaşlarım; bu önergeyi vermemizin sebebi şu: Bildiğiniz gibi, şu anda Başbakanımız, Dışişleri Bakanımızla beraber Nice'de. Orada, Katılım Ortaklığı Belgesi son halini aldığı şekliyle kabul edilecek. Sonra, Türkiye, 2001 yılı sonuna kadar -yani, aşağı yukarı, önümüzdeki 13 ay içerisinde- Katılım Ortaklığı Belgesinde 17 başlık altında sayılan, kısa vadeli ev ödevini yapmaya çalışacak. Bunun nasıl yapılacağını ve hangi takvimle yapılacağını da bir ulusal programla ortaya koyacak. Bunun için, bir Avrupa Topluluğu Genel Sekreterliği kuruldu, Başbakan Yardımcısı ve Devlet Bakanımız da bunun başında bulunuyor. İdarî bakımdan, yapı tamamlanmış durumda. Yalnız, bir taraftan, katılım ortaklığıyla ilgili bu vecibelerimizi yerine getirirken, 17 başlık altında 104 kalemde sayılan, tarım reformundan ulaştırmaya, insan haklarından anayasa değişikliğine kadar çok çeşitli yasal düzenlemeler de yapılacak.

Bizimle beraber Avrupa Birliğine aday gösterilen diğer ülkelerin parlamentolarında "Avrupa Birliğiyle İlişkiler Komisyonu" adı altında birer komisyon kurulmuş durumda. Bu komisyonların görevlerine baktığınız zaman da, bütün bu yapılacak işlerin özellikle Türkiye Büyük Millet Meclisinde cerayanı sırasında -tabiî ki, ilgili komisyonlara gidecek, ama- bunun koordinasyonundan sorumlu bir komisyon olarak bulunması; ayrıca, önümüze çıkan - farzedelim, Morillon raporu var, Avrupa Birliği Parlamentosu kabul etmiş; Kıbrıs raporu var, Avrupa Birliği Parlamentosu kabul etmiş; Ermeni tasarıları var, çeşitli Avrupa Birliği ülkelerinin, Fransa gibi, İtalya gibi, kabul ettikleri raporlar var- konularda, bunlara muhatap olacak -hem katılım ortaklığında ve ulusal programda ortaya konan işleri koordine etmek hem de Türkiye Büyük Millet Meclisinin bu konuyla ilgili konularda  koordinasyonunu  ve  görüşlerini sağlamak üzere-  bir  daimî  komisyonun -diğer komisyonlar gibi- 17 nci komisyon olarak ilave edilmesinde, ülkemizin millî menfaatları ve Meclisimizin de sürekli işin içerisinde olması bakımından, fayda mülahaza ediyoruz.

Meclisimiz niçin sürekli işin içerisinde olmalı? Biliyorsunuz, Türkiye, çok kritik bir dönemde, çok önemli olayları yerine getirmek zorunda, çok önemli şartları yerine getirmek zorunda; karşı çıktığı Kıbrıs gibi, Ege gibi, ülkenin üniter yapısı gibi konularda istenilenlerle ilgili, ancak millî mutabakla, üzerinde millî mutabakat sağladığı takdirde başarılı olabilecek bazı şeyleri yapmak zorunda.

Şimdi, bütün bunlar olurken, Meclisimizin konunun içinde olmasının, gerek Avrupa Birliği Parlamentosu nezdinde yapılacak girişimler bakımından gerekse burada hazırlayacağı raporlar bakımından, ülkenin millî menfaatlarına uygun olur düşüncesindeyiz. Bu teklifi bunun için verdik.

Bakınız, bizimle beraber aday olan ülkelerin parlamentoları, Katılım Ortaklığı Belgesinden kendilerine düşen ulusal programlar hazırlanırken, kendi üzerlerine düşeni yapmak üzere daha aktif bir biçimde bu sürece katılırken, Türkiye Cumhuriyeti Parlamentosu da bu sürece daha aktif biçimde katılırsa, buradaki başarılarımızın daha da sürekli olacağı kanaatimiz var.

Bildiğiniz gibi, koalisyon hükümeti içerisinde fikir ayrılıkları olabilir. Bu programın hazırlanması konusunda ve uygulanması konusunda fikir ayrılıkları olabilir, gecikmeler olabilir. Halbuki, sürekli bir komisyon bu işlerin yapılmasının koordinatörlüğünü üzerine alırsa, hem Millet Meclisinin sürekli olarak konuyla ilgisinin devamı sağlanır hem uluslararası düzeydeki bazı raporlara, biz de, Türkiye Cumhuriyeti Parlamentosu olarak cevap verme, karşı rapor hazırlama imkânına kavuşuruz hem de ülkemizin şöyle veya böyle vecibelerini geciktirmesinde, giderek... Avrupa'da, 2002 yılında, 2003 yılında yapılacak seçimlerle gelecek iktidarların neler düşüneceği, nasıl bir tavır alacakları da belli olmadığına göre, konunun uzmanları, zaman kaybının Türkiye'nin aleyhinde olacağını sürekli ortaya koyuyorlar.

İşte, bu düşüncelerle, böyle bir ilave komisyonun kurulmasını istiyoruz. Burada, özellikle hazırlanacak olan malî yardımlar konusunda -dünkü konuşmasında Sayın Ayfer Yılmaz arkadaşımızın da belirlediği çerçevenin...

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Açıyorum efendim mikrofonunuzu.

Buyurun Sayın Sağlam.

MEHMET SAĞLAM (Devamla) - ...malî yardımların uygulamaya aktarılabilmesi için- hazırlanacak olan çerçeve yönetmelik çok önem kazanıyor. Bu konuda, dikkat buyurulursa, Türkiye'nin bugüne kadar aldığı malî yardımların, başka ülkelerde kişi başına düşen yardımının onda 1'ine yakın olduğunu görüyoruz. Türkiye'nin, bu paralarla, bu reformların birçoğunu  yapması, Helsinki'deki eşit muamele kriterine de uymuyor.

Bütün bu konularda, Meclisin, çok daha dinamik, çok daha aktif görev almasıyla, millî menfaatlarımızı daha da perçinleyerek, daha da sürekli bir biçimde koruyacağına inandığımız için bu önergeyi verdik.

Arkadaşlarımızdan ve Yüce Meclisten destek bekliyor, hepinize saygılar sunuyorum. (DYP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Sağlam.

TURHAN GÜVEN (İçel) - Sayın Başkan, önergenin  oylanmasında  karar yetersayısının aranılmasını istiyorum.

BAŞKAN - Efendim, önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler...

TURHAN GÜVEN (İçel) - Sayın Başkan, bir saattir bağırıyorum...

BAŞKAN - Ben de sizi bir saattir görüyorum efendim; dikkate alacağım.

TURHAN GÜVEN (İçel) - Mesele yok o zaman Sayın Başkan.

BAŞKAN - Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Karar yetersayısı yoktur.

Birleşime 10 dakika ara veriyorum.

Kapanma Saati : 14.49

ÜÇÜNCÜ OTURUM

Açılma Saati: 15.00

BAŞKAN: Başkanvekili Nejat ARSEVEN

KÂTİP ÜYELER: Hüseyin ÇELİK (Van), Yahya AKMAN (Şanlıurfa)

 

BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, 26 ncı Birleşimin Üçüncü Oturumunu açıyorum.

V. - KANUN TASARI VE TEKLİFLERİYLE KOMİSYONLARDAN

GELEN DİĞER İŞLER (Devam)

2. - İzmir Milletvekili Rifat Serdaroğlu'nun; İstanbul Milletvekili Bülent Akarcalı'nın; Amasya Milletvekili Ahmet İyimaya'nın; Ankara Milletvekili Yıldırım Akbulut'un; Şırnak Milletvekili Mehmet Salih Yıldırım'ın; Gaziantep Milletvekili Ali Ilıksoy, Konya Milletvekili Ömer İzgi ve Ankara Milletvekili Nejat Arseven'in; İstanbul Milletvekili Ziya Aktaş ve 42 Arkadaşının;  Zonguldak Milletvekili Hasan Gemici'nin ve İzmir Milletvekili Işılay Saygın'ın; Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünde Değişiklik Yapılmasına Dair İçtüzük Teklifleri ve Anayasa Komisyonu Raporu (2/94, 2/232, 2/286, 2/307, 2/310, 2/311, 2/325, 2/442, 2/449) (S.Sayısı :527) (Devam)

BAŞKAN - Sayın Komisyon ve Başkanlık temsilcisi yerlerini aldılar.

Görüşmekte olduğumuz 527 sıra sayılı İçtüzük teklifinin 5 inci maddesi üzerinde verilen Kahramanmaraş Milletvekili Mehmet Sağlam ve arkadaşlarının önergesinin oylamasında karar yetersayısı bulunamamıştı.

Şimdi, Komisyonun ve Başkanlık temsilcisinin katılmadığı önergeyi yeniden oylarınıza sunacağım ve karar yetersayısı arayacağım.

Oylama işlemini başlatıyorum ve oylama için 3 dakika süre veriyorum efendim.

(Elektronik cihazla oylama yapıldı)

BAŞKAN - Değerli milletvekilleri, karar yetersayısı vardır; önerge kabul edilmemiştir.

Diğer önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan İçtüzük değişiklik teklifinin çerçeve 5 inci maddesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

  Aydın Tümen

(Ankara) ve arkadaşları

Madde 5.- Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünün 20 nci maddesinin başlığı ile birlikte birinci fıkrası değiştirilmiş ve maddeye aşağıdaki fıkra ikinci fıkra olarak eklenmiştir.

BAŞKAN - Komisyon katılıyor mu efendim?

ANAYASA KOMİSYONU BAŞKANI TURHAN TAYAN (Bursa) - Ekseriyetimiz yoktur; takdire bırakıyoruz.

BAŞKAN - Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığı?..

TBMM BAŞKANVEKİLİ ALİ ILIKSOY (Gaziantep) - Katılıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN - Evet, Komisyonun takdire bıraktığı ve Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığının da katılmış olduğu önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Önerge kabul edilmiştir.

Diğer önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

527 sıra sayılı teklifin 5 inci maddesiyle değiştirilen İçtüzüğün 20 nci maddesinin son fıkrasının sonuna aşağıdaki cümlenin eklenmesini arz ederiz.

Mahfuz Güler

(Bingöl) ve arkadaşları

Teklif:

"Meclis Başkanı, yukarıda sayılan komisyon görevlerini dikkate alarak teklif ve tasarıları havale etmek zorundadır."

BAŞKAN - Komisyon katılıyor mu efendim?..

ANAYASA KOMİSYONU BAŞKANI TURHAN TAYAN (Bursa) - Katılmıyoruz efendim.

BAŞKAN - Başkanlık?..

TBMM BAŞKANVEKİLİ ALİ ILIKSOY (Gaziantep) - Katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN - Önerge üzerinde söz alacak mısınız efendim?

ALİ OĞUZ (İstanbul) - Evet efendim.

BAŞKAN - Buyurun Sayın Ali Oğuz. (FP sıralarından alkışlar)

ALİ OĞUZ (İstanbul) - Muhterem Başkanım, değerli arkadaşlarım; 527 sıra sayılı İçtüzüğümüzün değiştirilmesiyle ilgili teklif üzerinde  müzakere yapıyoruz; 5 inci maddede önergeler hakkında söz almış bulunuyorum; bu vesileyle, önce Sayın Başkanı, sonra siz değerli arkadaşlarımı hürmet ve muhabbetle selamlıyorum efendim.

Değerli arkadaşlarım, 5 inci maddede, özellikle "527 sıra sayılı teklifin 5 inci maddesiyle değiştirilen İçtüzüğün 20 nci maddesinin son fıkrasının sonuna aşağıdaki cümlenin eklenmesini arz ederiz" diyerek, arkadaşlarımız bir önerge vermiş bulunuyorlar. Bu önergeyle "Meclis Başkanı, yukarıda sayılan komisyon görevlerini dikkate alarak teklif ve tasarıları havale etmek zorundadır" şeklinde bir tadil istemiş bulunmaktadırlar. Bu tadil münasebetiyle "Meclis Başkanının, zaman zaman tasarı ve teklifleri ilgisi bulunmayan komisyonlara havale ettiğine dair şikâyetler olmaktadır" diyerek de, bir gerekçe ifade etmişler.

Değerli arkadaşlarım, bu konu, defaatle bu kürsüden dile getirildi ve arkadaşlarımız "siz, bu kabil teklif ve tasarıları ait olduğu komisyonlara havale etmek yerine, maalesef, hangi komisyonlarda çoğunluktaysanız, oralara havale ederek meseleyi kolay yoldan çoğunluğunuzla halletmenin çarelerini arıyorsunuz" diyerek burada yakındılar. Ben de, aynı mahiyette ifade ederek diyorum ki, mademki komisyonlarımız var, bunların çoğu ihtisas komisyonudur; o komisyonlara, bu teklif ve tasarılar, sadece "işte komisyonu gördü, geldi" şeklinde müzakere edilip döneceğine veya tali komisyon mahiyetinde olması gerekirken esas komisyon mahiyetinde görüşülmesi muktezi bulunduğuna göre, ilgili komisyona gönderilmek gerekirken, niye işi zora sokarız veya şeklen "işte, bir komisyona gitti, geldi, Genel Kurula indi" dedirtiriz?!

Değerli arkadaşlarım, hepiniz biliyorsunuz ki, komisyonlara, bu kabil teklif ve tasarılar "eh, işte, sadece bir komisyona gitti, müzakere edildi, geldi, Meclise inmeye de hak kazandı" şeklindeki bir mütalaa ve mülahazayla inmesi fevkalade yanlış bulunmaktadır. Hepiniz biliyorsunuz ki, asıl, yani ana komisyonu bulup oraya göndermek, eğer diğer tali komisyonlardan da bu kabil teklif ve tasarılar hakkında görüş almak icap ediyorsa, onlara da gerekli görüşlerin alınması için göndermenin bir zaruret olduğuna inanıyorum. Bu hayatî kanunlarımızda, memlekete hizmet edecek, her şeyiyle mükemmel, dört başı mamur olarak çıkması gereken teklif ve tasarıların tali komisyonlardan "kolay geçireceğiz mülahazasıyla geçirilmesinin ve hele hele çoğunluğunuzun bulunduğu bu komisyonlarda bunların zaman kaybederek Meclise inmesinin fevkalade yanlış olduğunu ifade ediyor ve bu vesileyle, Yüce Heyetinizi hürmet ve muhabbetle selamlıyorum efendim. (FP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Oğuz.

Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.

Diğer önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 527 sayılı teklifin 5 inci maddesi birinci fıkrasının Çevre Komisyonu görevleriyle ilgili 8 inci bendindeki cümlenin sonuna gelmek üzere "konusu ile ilgili alanlarda gerekli araştırma ve incelemeler yaparak hazırladığı rapor ve görüşleri Çevre Bakanlığına sunar" ibaresinin eklenmesini arz ve teklif ederiz.

Mustafa Geçer

(Hatay) ve arkadaşları

BAŞKAN - Komisyon önergeye katılıyor mu efendim?

ANAYASA KOMİSYONU BAŞKANI TURHAN TAYAN (Bursa) - Katılmıyoruz efendim.

BAŞKAN - Meclis Başkanlığı?..

TBMM BAŞKANVEKİLİ ALİ ILIKSOY (Gaziantep) - Katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN - Komisyon ve Meclis Başkanlığının katılmadığı önerge üzerinde konuşacak mısınız efendim?

MUSTAFA GEÇER (Hatay) - Evet efendim.

BAŞKAN - Buyurun.

MUSTAFA GEÇER (Hatay) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; görüşülmekte olan 527 sayılı teklifin 5 inci maddesinin 8 inci bendindeki Çevre Komisyonunun görevleri üzerinde vermiş olduğumuz değişiklik önergesi hususunda konuşmak üzere söz almış bulunuyorum; bu vesileyle, heyetinizi selamlıyor, saygılar sunuyorum.

Değerli milletvekilleri, daha önceki İçtüzüğümüzde komisyonların sadece isimleri sayılmış, ama, görevleri sayılmamıştı. Yeni gelen teklifte, komisyonların görevleri de sayılıyor. Biz, burada önergemizi verirken, belki de biraz, İçtüzük hukuku, tekniği açısından aykırı görünmekle birlikte şöyle düşünmekteyiz: Çevre Komisyonunun son derece önemli, insanlarımızın ve tüm canlı formlarının sağlığını ilgilendiren çevre kirliliğine ve çevrenin, ekolojik dengenin korunmasına ilişkin görevleri olduğu için, Çevre Komisyonuna gelen işler babından "kanun tasarı ve teklifleri ile kanun hükmünde kararnameleri inceler" şeklinde tahdit edilmiş bir görev alanının dışına çıkılarak; bir koruyucu hekimlik gibi, belki de gelecek  nesillere yaşanabilir bir Türkiye'nin aktarılması yönünden başka görevlerin de verilmesi ve konusuyla ilgili, ülkemizdeki çevreyle ilgili alanlarda incelemeler yaparak Çevre Bakanlığımıza gerekli servislerin ve hizmetlerin veya tekliflerin yapılmasına ilişkin hükmü Çevre Komisyonun görevine ekleyerek bu önergeyi verdik ve burada önergemizde, Çevre Komisyonunun, sadece kanun teklif, tasarı ve kararnameleri değil, konusuyla ilgili alanlarda gerekli inceleme ve araştırmaları yaparak, Çevre Bakanlığına rapor ve incelemeler sunması öngörülmektedir. Bu, son derece önemlidir; çünkü, testi kırıldıktan sonra alınan tedbirin hiçbir faydası yoktur.

Türkiye'de bugün, şu anda, Yatağan termik santralı faciası yaşanmaktadır. Yatağan termik santralında yapılan onca çalışmalara rağmen, gaz çökmesi adı altında, çevrede yaşayan insanlarımızı zehirleyen, karbonmonoksit, karbonsülfür gibi tüm zehirli gazların insanlar üzerine boşaltılmasına ve bir çevre faciasının yaşanmasına şu anda şahit oluyoruz. Aslında, burada, bu tip santralların kurulmasında insan sağlığı önplana alınsaydı ve Çevre Bakanlığı veya Çevre Komisyonu -aslında, daha demokratik olan, tüm partilerden üye bulundurduğu için- o bölgelerde daha önce incelemeler yapıp, böyle bir facianın önceden önlenmesi için tedbir alınabilseydi, belki bugün bu sağlık skandalı yaşanmayacaktı.

Yine, aynı şekilde, kendi bölgemizde, Hatay'ın Erzin İlçesi ve Adana'nın Yumurtalık İlçesi Sugözü yöresinde kurulan ve Sayın Başbakan Yardımcısı Mesut Yılmaz tarafından geçen kasım ayı içerisinde temeli atılan tesislerde, ithal kömüre dayalı, aslında Batı'da terk edilmiş bir teknolojinin uygulanmasına şahit olduk. O bölgede, gerçekten Dörtyol'dan Yumurtalık bölgesine kadar uzanan, belki de Havai Adalarındaki sahillerden, kumsallardan çok daha güzel olan kumsallarımız, şu anda tahrip edilmiştir. Gerek  BOTAŞ'ın  Batman'dan  getirmiş  olduğu boru hattıyla indirme yükleme istasyonunun orada kurulması gerekse Irak'tan gelen boru hattının indirme ve yükleme istasyonunun orada bulunmasıyla birlikte, tamamen deniz kirlenmiş, sahil, artık orada yaşanmaz hale getirilmiştir.

Buna ek olarak, şu anda da, temeli atılan bu termik santralın kalitesiz ithal kömüre dayalı enerji üretmesinin bedelinin, aslında halkımızın sağlığı olmaması gerekir ve bu temel atılmış, ne hassa Çevre Bakanlığı tarafından da ÇED raporu verilmiştir ve şu anda, 3,5 milyon ton ithal kalitesiz kömür yakarak, günde aşağı yukarı 10 000 ton kömür yakarak, havaya karbonsülfür ve zehirli gazları verecek, o bölgenin girilmez denizi, yaşanmaz karasına karşılık, temiz olan havası da kirletilecektir.

İşte, buna benzer faciaların önceden önlenmesi için Çevre Komisyonumuza bu tip görevler verildiğinde, Bakanlığımızı da uyarıcı raporlar düzenleyerek, daha yaşanabilir bir Türkiye'nin gelecek nesillere bırakılmasına vesile olunacak diye düşünüyorum; çünkü, insanların çalışmalarının veya tüm uğraşılarının neticesi, nihaî sonucu, insanları mutlu etmektir. İnsanların mutlu olabilmesi için de, muhakkak, mutluluğun en birinci ve öncelikli şartı, insanların sağlıklı olabilmesidir. Sağlıktan da öte, insanların sağlıklı yaşayabilmesi için, sağlıklı, temiz bir çevrede yaşaması elzemdir ve maalesef, ülkemiz, bugün -Türkiye ve Anadolu coğrafyası- belki dünyanın var oluşundan bu yana, cumhuriyetin son ikinci yarısından bu yana en büyük tahribata, en büyük çevre kirliliğine vesile olan sanayi kuruluşlarına şahit olmuştur.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Sayın Geçer, lütfen tamamlayın efendim, mikrofonunuzu açıyorum.

MUSTAFA GEÇER (Devamla) - İnsanların sağlıklı yaşaması, mutluluğunun en önemli gereğidir. Onun için sağlık koşullarını tehdit eden alanların ve yatırımların önlenmesi, daha sağlıklı alternatif yatırımların tercih edilmesi için, Çevre Komisyonunun görev alanının bu şekilde genişletilmesine ilişkin bu teklifin kabul edilmesini ve desteklerinizi bekliyor, saygılar sunuyorum. (FP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Geçer.

Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.

Diğer önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 527 sıra sayılı TBMM İçtüzüğünün Bazı Maddelerinin Değiştirilmesine Dair İçtüzük Teklifinin 5 inci maddesiyle değiştirilen TBMM İçtüzüğünün 20 nci maddesinin birinci fıkrasının (11) nolu bendinde yer alan "Sanayi, Ticaret, Enerji ve Tabiî Kaynaklar Komisyonu" ibaresi "Sanayi, Ticaret, Enerji ve Tabiî Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji Komisyonu" şeklinde ve "tekel" ibaresi de "rekabet" şeklinde değiştirilmiştir.

Saygılarımızla.

                                                                 Aydın Tümen

(Ankara) ve arkadaşları

BAŞKAN - Komisyon katılıyor mu efendim?

ANAYASA KOMİSYONU BAŞKANI TURHAN TAYAN (Bursa) - Ekseriyetimiz yoktur; takdire bırakıyoruz.

BAŞKAN - Başkanlık?..

TBMM BAŞKANVEKİLİ ALİ ILIKSOY (Gaziantep) - Katılıyoruz Sayın Başkanım.

BAŞKAN - Efendim, Başkanlığın katıldığı, komisyonun takdire bırakmış olduğu önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Önerge kabul edilmiştir.

Son önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 527 sıra sayılı Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünde Değişiklik Yapılmasına Dair Teklifin çerçeve 5 inci maddesiyle değiştirilen Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünün 20 nci maddesinin birinci fıkrasının 15 inci bendinin "Kamu İktisadî Teşebbüsleri Komisyonu: Sermayesinin yarısından fazlası doğrudan doğruya veya dolaylı olarak devlete ait olan kamu kuruluş ve ortaklıklarını özel kanunundaki hükümlere göre TBMM adına denetler. Denetlediği kurumların hesaplarını uygun görürse ibra eder, görmezse sorumlular hakkında mahkemelere suç duyurusunda bulunur" olarak değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

         Fethullah Erbaş

(Van) ve arkadaşları

BAŞKAN - Komisyon katılıyor mu efendim?

ANAYASA KOMİSYONU BAŞKANI TURHAN TAYAN (Bursa) - Katılmıyoruz efendim.

BAŞKAN - Başkanlık?..

TBMM BAŞKANVEKİLİ ALİ ILIKSOY (Gaziantep) - Katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN - Sayın Polat, buyurun efendim.

ASLAN POLAT (Erzurum) - Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlarım.

Şimdi, bu önergede söylenen ne; gayet basit, deniliyor ki:"Kamu İktisadî Teşebbüsleri Komisyonu: Sermayesinin yarısından fazlası doğrudan doğruya veya dolaylı olarak devlete ait olan kamu kuruluş ve ortaklıklarını özel kanunundaki hükümlere göre Türkiye Büyük Millet Meclisi adına denetler. Denetlediği kurumların hesaplarını uygun görürse ibra eder, görmezse sorumlular hakkında mahkemelere suç duyurusunda bulunur."

Şimdi, biz, neye göre bunları inceleyeceğiz; işte, Sayıştayın bizlere gönderdiği raporlar, Hazine raporları var, bunlara göre inceleyeceğiz. Peki, Hazine, KİT sermayeleri hakkında ne diyor burada, bilgi vermek için söylüyorum: "İç Ödemeler Saymanlığı, yıl içinde, toplam tutarı 2,3 katrilyon olan mükerrer kayıt yapmıştır. Bunun 1 katrilyon 326 trilyon liralık bir işlemi iki muhasebe fişiyle yapılmıştır, hem 1999 hem de 2000 yılı hesaplarına kaydedilmesi; 936 trilyon liralık bir işlem de, yine iki muhasebe fişiyle, hem 1998 hem de 1999 yılına kaydedilmesiyle gerçekleştirilmiştir. Bu işlemin bu şekilde mükerrer kaydedilmesi yanlıştır" diyor; Sayıştay diyor bunu ve devam ediyor: "Hesabın yıl sonu bakiyesinin 1,6 katrilyon lira olduğu göz önüne alındığında, yıl içinde yapılan söz konusu işlemlerin hesabının tamamen geçersiz kılındığı görülmektedir." Kim diyor bunu; Sayıştay diyor. Biz, şimdi, bu rapora göre, alacağız bu KİT'lerin hesaplarını, onaylayacağız; kabul edenler, etmeyenler... Nasıl kabul edersin yani?! Sayıştay "bu hesaplarda ciddiyet yok" diyor ve neticede ne söylüyor; yine devam ediyor: "Sonuç: 1999 yılı -geçen yıl, yani bu hükümete ait olduğu yılı söylüyorum- genel bütçe dışı dairelere yatırılan sermayeler hesabı, muhasebe açısından geçersiz ve yanlış yöntemlerle tutulduğu gerekçesiyle, 2.10.2000 tarih ve 4967 sayılı Sayıştay Genel Kurulu kararıyla reddedilmiştir" diyor. Şimdi, ne reddedilmiş; bu KİT'lere ait tutulan 1999 yılı hesapları reddedilmiş. Bu rakamlar burada ve Sayıştay bir öneride bulunuyor Meclise ve "hesabı tam olarak tutun" diyor. Hazinenin, KİT'lerdeki sermayesinin gerçek tutarını ve yıl içi sermaye artış ve azalışlarını göstermesi gerekir, hesabın uygun olması gerekir, tüm sermaye kayıtlarının muhasebe ilkeleri ve mevzuata uygun yapılması gerekir, hesabın doğru olması gerekir; kayıtların, hesabı önemli ölçüde saptıracak maddî hatalardan uzak olması gerekir" diyor. Kim diyor bunları; Sayıştay ve "ancak bu şekilde hesaplar yaparsanız, bir hesabın incelenmesinin ciddiyeti olur" diyor; ama, şimdi, getirmişiz, burada, Türkiye Büyük Millet Meclisi adına biz inceleyeceğiz. Verecek bize raporları; verdiği raporlar ne? Hesapların ciddî olmadığına dair...

Bakın, yine Sayıştay Hazine hesapları 2000 yılı izleme raporundan okuyorum, diyor ki; çok önemli burası da "1998 yılında, Hazineye, genel ve katma bütçeli kuruluşlar tarafından 110 trilyon lirayı aşan tutarda dışkredi kullanımı bildirilmiştir; ancak, bu tutarın dışborç kaydının yapılması yıl sonunu bulmuş, ardından Maliye Bakanlığına gönderilen bu kullanımlar karşılığında ödenek kaydı yapılmamıştır." Ve yine devam ediyor, diyor ki "1999 yılı -yani, bu hükümetin en çok güvendiği konu- dışborç  kaydı  yapılan  605  trilyon  liralık  kullanım  Maliye  Bakanlığı tarafından bütçeleştirilmemiştir." Ve dolayısıyla devam ediyor, diyor ki: "Bunlar bütçeleştirilmediği için de, hükümetin gösterdiği bütçe açığının azlığında sapma var." Kim diyor; Sayıştay diyor. Şimdi, biz, bunu alacağız burada, Sayıştay ile orada, KİT bütçesinde, biraz önce Plan ve Bütçe Komisyonunda, yine maddede devam ediyordu. Plan ve Bütçe Komisyonu ne diyordu burada "kesinhesap kanunu tasarılarıyla, malî işlerle ilgili diğer kanun tasarı, teklif ve kanun hükümünde kararnameleri ve Sayıştay tarafından kanun gereğince verilen raporları incelemekle görevlidir." Ben inceleyeceğim; ama, Sayıştay bu raporların hiçbirini beğenmiyor ki ve diyor ki, bakın, yine devam ediyor, çok ilginç: "Hazine 2000 yılı içinde -yani, bu sene- bu kuruluşlarla irtibata geçerek kullanımlarını bildirmelerini sağlamaya çalışmıştır; ancak, bu yöndeki çalışmalar henüz istenilen seviyeye ulaşmamış olup, genel ve katma bütçe dışındaki kuruluşların kredi kullanımlarının sadece yüzde 4'ü Hazine Müsteşarlığına bildirilmiştir." Hazineye yüzde 4'ünü bildireceğiz, biz, o yüzde 4 bilgimizle geleceğiz, Plan ve Bütçe Komisyonunda, burada, bu kuruluşların bütçelerini kabul ettik diyeceğiz, ondan sonra da, bu, nasıl kabul edildi... İşte, bir günde repo faizlerinin yüzde 1 500'e çıkmasıyla, bono faizlerinin yüzde 60'lara çıkmasından, hemen IMF'ye koşup dışkredi istememizden belli olacaktır. İşte, bakın, burada yine çok önemli bir şey var, Hazine dediği için okuyorum Sayıştay raporundan : "Karşılığı bütçe gideri olarak kaydedilmeyen kullanımların en önemli özelliği, kuruluşlar tarafından Hazinenin ve Maliyenin bilgisi..." (MHP sıralarından gürültüler)

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Sayın Polat, lütfen, tamamlayın efendim.

Çok teşekkür ediyorum.

ASLAN POLAT (Devamla) - Bakın, ben, burada katrilyonluk hesaplardan bahsediyorum, katrilyonluk bütçeler hakkında, devlet hakkında bilmeden oy kullanmayın diyorum. Dinleyin beni, siz de ilgilenin.

"...dışında kullanılmalarıdır. Bu kullanımların bütçeleştirilmemesi sonucunda dikkatle takip edilmesi gereken dışborç kullanımları bütün denetim ve kontrol mekanizmalarından bağımsız olarak ve Meclisin bilgisi dışında ve iradesi dışında harcanmaktadır."

Sayıştay bir taraftan diyor ki "bunlar senin iraden dışında kullanılıyor" bir taraftan da, biz bunları kaydediyoruz.

Yine, Sayıştayın çok önemli bir notuyla konuşmamı bitiriyorum : "Kesinhesap Grubu Başkanı tarafından yapılan çalışmalar, bu tutarları karşılığında Maliye Bakanlığı tarafından ödenek ve gider kaydının yapılmadığını göstermiştir. Bu, 1999 yılı konsolide bütçe açığının gider kaydedilmeyen tutar kadar az gösterildiği anlamına gelmektedir" denilmektedir.

Şimdi, bu bilgiler ışığında, biz, bu bilgilerle...

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Polat.

ASLAN POLAT (Devamla) - Bu bilgiler ışığında konuyu takdirlerinize sunuyor, saygılarımı sunuyorum. (FP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ediyorum efendim.

Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.

Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Madde kabul edilmiştir efendim.

Müteakip maddeyi okutuyorum:

MADDE 6. - Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünün 21 inci maddesinin üçüncü fıkrasında geçen "belli edilecek bir süre içerisinde" ibaresi "on gün içinde" şeklinde değiştirilmiş, son fıkrasına aşağıdaki cümle eklenmiştir.

"Anayasa ve Adalet komisyonları üyelikleri bir üyede birleşemez."

BAŞKAN - Madde üzerinde söz talebi?.. Yok.

ASLAN POLAT (Erzurum) - Sayın Başkan, karar yetersayısının aranılmasını istiyorum.

YASIN HATİBOĞLU (Çorum) - Sayın Başkan, Grubumuzun söz hakkını kullanmıyoruz.

BAŞKAN - Teşekkür ediyorum efendim.

Madde üzerinde söz talebi yok.

Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Madde kabul edilmiştir.

Değerli milletvekilleri, saat 18.00'de toplanmak üzere, birleşime ara veriyorum.

Kapanma Saati : 15.27

DÖRDÜNCÜ OTURUM

Açılma Saati: 18.00

BAŞKAN: Başkanvekili Nejat ARSEVEN

KÂTİP ÜYELER: Hüseyin ÇELİK (Van), Yahya AKMAN (Şanlıurfa)

BAŞKAN- Sayın milletvekilleri, 26 ncı Birleşimin Dördüncü Oturumunu açıyorum.

Çalışmalarımıza kaldığımız yerden devam ediyoruz.

V. - KANUN TASARI VE TEKLİFLERİYLE KOMİSYONLARDAN

GELEN DİĞER İŞLER (Devam)

2.- İzmir Milletvekili Rifat Serdaroğlu'nun; İstanbul Milletvekili Bülent Akarcalı'nın; Amasya Milletvekili Ahmet İyimaya'nın; Ankara Milletvekili Yıldırım Akbulut'un; Şırnak Milletvekili Mehmet Salih Yıldırım'ın; Gaziantep Milletvekili Ali Ilıksoy, Konya Milletvekili Ömer İzgi ve Ankara Milletvekili Nejat Arseven'in; İstanbul Milletvekili Ziya Aktaş ve 42 Arkadaşının;  Zonguldak Milletvekili Hasan Gemici'nin ve İzmir Milletvekili Işılay Saygın'ın; Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünde Değişiklik Yapılmasına Dair İçtüzük Teklifleri ve Anayasa Komisyonu Raporu (2/94, 2/232, 2/286, 2/307, 2/310, 2/311, 2/325, 2/442, 2/449) (S.Sayısı: 527) (Devam)

BAŞKAN - Komisyon ve Başkanlık Temsilcisi?.. Yerinde.

Görüşmekte olduğumuz 527 sıra sayılı İçtüzük değişiklik teklifinin 6 ncı maddesi kabul edilmişti.

Şimdi 7 nci maddeyi okutuyorum:

MADDE 7 - Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünün 22 nci maddesinin ikinci fıkrasında geçen "en kısa zamanda" ibaresi "on gün içinde" ve son fıkrasının son cümlesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.

"Tespit sonunda temsil sayısı azalan partiden, azalan sayıda üyenin çekilmesi istenir. Partinin beş gün içinde işlem yapmaması durumunda Başkan, kur'a ile çekilecek ismi belirler."

BAŞKAN - Madde üzerinde, Fazilet Partisi Grubu adına, Sayın Fethullah Erbaş?.. Yok.

AVNİ DOĞAN (Kahramanmaraş) - Efendim, daha sonraki konularda konuşacağız.

BAŞKAN - Doğru Yol Partisi Grubu adına, Sayın Faris Özdemir?.. Yok.

Şahısları adına, Sayın Oya Akgönenç?.. Yok.

Sayın Fethullah Erbaş?.. Yok.

Sayın Mahmut Göksu?.. Yok

Sayın Musa Uzunkaya?.. Yok.

Sayın Şeref Malkoç?.. Yok.

Sayın Yasin Hatiboğlu?.. Yok.

Madde üzerinde dört adet önerge vardır; önergeleri önce geliş sıralarına göre okutacağım, sonra aykırılıklarına göre işleme alacağım efendim.

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

527 sıra sayılı kanun teklifinin çerçeve 7 nci maddesiyle değiştirilen 22 nci maddesinin son fıkrasının son cümlesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ederiz.

                       

Mahfuz Güler

Sabahattin Yıldız

Latif Öztek

 

 

Bingöl

Muş

Elazığ

 

Şükrü Ünal

Maliki Ejder Arvas

Mustafa Niyazi Yanmaz

 

Osmaniye

Van

Şanlıurfa

 

Yakup Budak

Osman Aslan

Mustafa Geçer

 

Adana

Diyarbakır

Hatay

 

Yahya Akman

Mehmet Batuk

Ali Oğuz

 

Şanlıurfa

Kocaeli

İstanbul

 

 

Osman Yumakoğulları

 

 

 

İstanbul

 

Teklif : Tespit sonunda temsil sayısı azalan partiden azalan sayıda üyenin çekilmesi istenir. Partinin on gün içinde işlem yapmaması durumunda, Başkan, kurayla çekilecek ismi belirler.

BAŞKAN - Diğer önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 527 sıra sayılı Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünde Değişiklik Yapılmasına Dair Teklifin çerçeve 7 nci maddesiyle, Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünün 22 nci maddesinin ikinci fıkrasında geçen "en kısa zamanda" ibaresinin "beş gün içinde" olarak düzeltilmesini arz ve teklif ederiz.

                       

Fethullah Erbaş

M. Zeki Çelik

Aslan Polat

 

 

Van

Ankara

Erzurum

Mahfuz Güler

Mahmut Göksu

Mustafa Niyazi Yanmaz

 

 

Bingöl

Adıyaman

Şanlıurfa

 

Rıza Ulucak

Ali Oğuz

Mustafa Geçer

 

Ankara

İstanbul

Hatay

 

Şükrü Ünal

Hüsamettin Korkutata

Dengir Fırat

 

Osmaniye

Bingöl

Adıyaman

 

Sabahattin Yıldız

Eyüp Fatsa

Ali Gören

 

Muş

Ordu

Adana

 

Mehmet Elkatmış

Cevat Ayhan

Oya Akgönenç

 

Nevşehir

Sakarya

Ankara

BAŞKAN - Diğer önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 527 sıra sayılı Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünde Değişiklik Yapılmasına Dair Teklifin çerçeve 7 nci maddesiyle, Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünün 22 nci maddesinin son fıkrasının son cümlesindeki "Tespit sonunda temsil sayısı azalan partiden azalan sayıda üyenin çekilmesi istenir. Partinin on gün işlem yapmaması durumunda, Başkan, kurayla çekilecek ismi belirler" olarak değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

                                                       

 

Fethullah Erbaş

Aslan Polat

Mahfuz Güler

 

Van

Erzurum

Bingöl

 

Mahmut Göksu

Mustafa Niyazi Yanmaz

Rıza Ulucak

 

Adıyaman

Şanlıurfa

Ankara

Ali Oğuz

Mustafa Geçer

Şükrü Ünal

 

 

İstanbul

Hatay

Osmaniye

 

Hüsamettin Korkutata

Ali Gören

Dengir Fırat

 

Bingöl

Adana

Adıyaman

Eyüp Fatsa

Mehmet Elkatmış

Cevat Ayhan

 

 

Ordu

Nevşehir)

Sakarya

 

M. Zeki Çelik

 

Oya Akgönenç

 

Ankara

 

Ankara

BAŞKAN - Son önergeyi okutuyorum.

Aynı zamanda, en aykırı önerge olduğu için, okutup, işleme de alacağım efendim.

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 527 sıra sayılı Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünde Değişiklik Yapılmasına Dair Teklifin çerçeve 7 nci maddesinin teklif metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.

 

Fethullah Erbaş

Mahfuz Güler

Aslan Polat

 

Van

Bingöl

Erzurum

 

Mustafa Niyazi Yanmaz

Mahmut Göksu

Ali Oğuz

 

Şanlıurfa

Adıyaman

İstanbul

 

Rıza Ulucak

Mustafa Geçer

Şükrü Ünal

 

Ankara

Hatay

Osmaniye

 

Hüsamettin Korkutata

Dengir Fırat

Nurettin Aktaş

 

Bingöl

Adıyaman

Gaziantep

 

Mehmet Elkatmış

Cevat Ayhan

M. Zeki Çelik

 

Nevşehir

Sakarya

Ankara

BAŞKAN - Komisyon önergeye katılıyor mu efendim?

ANAYASA KOMİSYONU BAŞKANI TURHAN TAYAN (Bursa) - Katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN - Başkanlık?..

TBMM BAŞKANVEKİLİ ALİ ILIKSOY (Gaziantep) - Katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN - Komisyonun ve Başkanlığın katılmadığı önerge üzerinde...

RIZA ULUCAK (Ankara) - Gerekçe okunsun.

BAŞKAN - Gerekçeyi okutuyorum:

"Gerekçe:

Temsil sayısı azalan partiden azalan sayıda üyenin çekilmesi konusunda Başkana kura ile düşecek üyelerin belirlenmesi yetkisi verilmektedir. Bu konuda iki önemli hata yapılmaktadır. Birinci hata, 21 inci maddedeki düzenleme ile ilgili bir hüküm içermediği gibi, bu konuda düzenleme de yapılmamaktadır. Dolayısıyla, boşalan üyenin yerine nasıl ve hangi prosedür ile üye seçileceği ortada kalmaktadır. Eski metin daha uygun ve doyurucu olduğu gibi, atıflar yoluyla daha doyurucu düzenlemeler getirmektedir. Bu nedenle, 7 nci maddenin teklif metninden çıkarılmasını istemekteyiz."

LÜTFÜ ESENGÜN (Erzurum) - Sayın Başkan, karar yetersayısının aranılmasını istiyorum.

BAŞKAN - Önergeyi oylarınıza sunuyorum ve karar yetersayısını arayacağım.

Önergeyi kabul edenler... Etmeyenler... Karar yetersayısı yoktur.

Birleşime 10 dakika ara veriyorum efendim.

 

Kapanma Saati: 18.10


BEŞİNCİ OTURUM

Açılma Saati: 18.20

BAŞKAN: Başkanvekili Nejat ARSEVEN

KÂTİP ÜYELER : Hüseyin ÇELİK (Van), Yahya AKMAN (Şanlıurfa)

BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, 26 ncı Birleşimin Beşinci Oturumunu açıyorum.

V. - KANUN TASARI VE TEKLİFLERİYLE KOMİSYONLARDAN

GELEN DİĞER İŞLER (Devam)

2.- İzmir Milletvekili Rifat Serdaroğlu'nun; İstanbul Milletvekili Bülent Akarcalı'nın; Amasya Milletvekili Ahmet İyimaya'nın; Ankara Milletvekili Yıldırım Akbulut'un; Şırnak Milletvekili Mehmet Salih Yıldırım'ın; Gaziantep Milletvekili Ali Ilıksoy, Konya Milletvekili Ömer İzgi ve Ankara Milletvekili Nejat Arseven'in; İstanbul Milletvekili Ziya Aktaş ve 42 Arkadaşının;  Zonguldak Milletvekili Hasan Gemici'nin ve İzmir Milletvekili Işılay Saygın'ın; Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünde Değişiklik Yapılmasına Dair İçtüzük Teklifleri ve Anayasa Komisyonu Raporu (2/94, 2/232, 2/286, 2/307, 2/310, 2/311, 2/325, 2/442, 2/449) (S.Sayısı: 527) (Devam)

BAŞKAN - Komisyon ve Başkanlık Temsilcisi yerinde.

527 sıra sayılı İçtüzük teklifinin 7 nci maddesi üzerinde verilen önergenin oylamasında karar yetersayısı bulunamamıştı.

Komisyonun ve Başkanlık Temsilcisinin katılmadığı Van Milletvekili Fethullah Erbaş ve arkadaşlarının önergesini yeniden oylarınıza sunacağım ve karar yetersayısını arayacağım.

Oylamayı elektronik cihazla yapacağım ve 2 dakika süre veriyorum efendim.

(Elektronik cihazla oylama yapıldı)

BAŞKAN - Değerli milletvekilleri, karar yetersayısı vardır; önerge kabul edilmemiştir.

Diğer önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 527 sıra sayılı Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünde Değişiklik Yapılmasına Dair Teklifin çerçeve 7 nci maddesi ile Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünün 22 nci maddesinin ikinci fıkrasında geçen "en kısa zamanda" ibaresinin "beş gün içinde" olarak düzeltilmesini arz ve teklif ederiz.

         Fethullah Erbaş

 (Van) ve arkadaşları

BAŞKAN - Komisyon önergeye katılıyor mu efendim?

ANAYASA KOMİSYONU BAŞKANI TURHAN TAYAN (Bursa) - Katılmıyoruz.

BAŞKAN - Başkanlık?..

TBMM BAŞKANVEKİLİ ALİ ILIKSOY (Gaziantep) - Katılmıyoruz.

BAŞKAN - Komisyonun ve Başkanlığın katılmamış olduğu önerge üzerinde, Sayın Aslan Polat; buyurun efendim.

ASLAN POLAT (Erzurum) - Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlarım.

Şimdi, teklifin bu maddesinde, şu konu üzerinde önergemizi verdik. Burada bir belirsizlik var. Deniyor ki : "Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünün 22 nci maddesinin ikinci fıkrasında geçen 'en kısa zamanda' ibareleri 'on gün içinde' şeklinde değiştirilmiştir." Burada "en kısa zamanda" ibareleri geçiyordu, bunlar "on gün içinde" şeklinde değiştirilmiş; ama, biz, bunu beş güne çevirmek istiyoruz. Neden beş gün olmasını istedik? Onu da şunun için söyledik: Birincisi, bizim istediğimiz, bir belirsizlik olmasın; yani "en kısa zamanda" denilince, bu en kısa  zamanda süre,  bir  gün de oluyor, bir ay da oluyor. İşte bugün bir af kanunu tasarısı var, en kısa zamanda çıkacak deniyordu, birbuçuk seneden beri bekliyor. Bir müddet tespit etmediğimiz zaman "en kısa zamanda" dediğimiz zaman uzayıp gidiyor. Onun için burada, Başkanlık olarak getirilen yeni teklifte, "on gün içinde" denilmiş. Biz de, bunu, daha da hızlandıralım- esasında, biz, bu belirsizlikleri azaltmaktan yana olduğumuz için- on gün değil, beş gün olsun dedik. Bir üyelik boşaldığı zaman veya yenisi seçilinceye kadar, eski komisyon göreve devam edecek; ama, boşalan üyeliğin yerine de mutlaka beş gün içerisinde yenisi seçilsin ve komisyon çalışmalarına devam etsin diyoruz. Biz, burada, bunu derken, esasında, Sayın Başkan, sizin vasıtanızla şunu da söylemek istiyoruz, hükümete de duyurmak istiyoruz; komisyonları tamamladıktan sonra da lütfen, komisyonların haklarına riayet edelim.

Mesela, şu Mecliste, geçen dönemde ve bu dönemde geçirilen ek vergi kanunlarının en önemli maddeleri komisyonlarda görüşülerek değil, komisyondan gelen tasarılar burada görüşülürken verilen önergelerle geçti. Mesela, geçen dönemde gelen faiz vergisi ki, 1 katrilyon 600 trilyon liraydı, komisyonda görüşülmeden, komisyon tamam olmasına rağmen, görüşülmeden, sadece akşam vakti burada verilen bir önergeyle 1,6 katrilyonluk vergi getirildi; bu sefer de getirilirken aynı şey oldu; Ek Motorlu Taşıtlar Vergisi görüşülürken, yine, komisyon üyeleri tamam olmasına rağmen, ne komisyonda ne alt komisyonda görüşülmeden, hayat standartlarına ait olan vergi, yine bir önergeyle, hemen, akşam, burada komisyon geçici olarak toplandı "katılıyor musunuz; katılıyoruz, evet efendim" denildi; kabul edilip geçti.

Neticede şu meydana geliyor: Bir taraftan geliniyor, komisyonun boş üyesini hemen tamamlayalım, beş günde tamamlayalım, on günde tamamlayalım diye bir hızlandırma içine giriliyor, bir taraftan da tamamlanmış komisyonlar tamamen devredışı bırakılıyor. Hiçbir konu orada görüşülmeden, sadece önergelerle komisyonlar by-pass edilerek... Hatta, dahası da var burada, tasarıya yeni bir madde ilave edildi; o yeni madde de ne komisyonda görüşüldü ne alt komisyonda görüşüldü, burada ilave edildi ve kanunlaştı, geçti. Böyle bir çıkmaz meydana getirince, neticede, şu çok açık olarak ortaya çıkıyor; bugünkü Türkiye'nin durumu ortaya çıkıyor. Bütçe yapıyorsun, bütçe açıkları kendisini tutmuyor. IMF'den bir gün kredi aldım diyorsun, o kredi sözüyle borsada bir gün yüzde 20 artış oluyor, diğer gün yüzde 10 geriye gidiyor; çünkü, ne borsası belli bu hükümetin, ne planı belli ne programı belli. Böyle olunca da, işte, tasarılar da kendisine benziyor.

Netice olarak biz şunu söylüyoruz; evet, her şey belirgin olsun. Komisyondan bir üyelik boşalacak mı, bilelim; beş günde, on günde, yirmi günde, neyse bu tayin edilecek; ama, biz, istiyoruz ki, bu -on gün de fazladır- beş günde tamamlansın, komisyonlar tam hazır olarak yerlerinde bulunsun; ama, lütfen, hükümet de, komisyonun haklarına riayet etsin; getirmiş olduğu tasarıları, önce komisyonlarda tartışsın, alt komisyonlarda tartışsın, gerçekten komisyonda tartışılan tasarılar, teklifler buralara getirilsin; buradan çıkarken de bir konsensüs sağlanmış olsun. Öyle, tasarı kanunlaştıktan, on gün sonra, bir ay sonra, iki ay sonra, tekrardan düzenlenmek için, tekrardan yinelenmek için Meclise getirilmesin. Meclisin de bir saygınlığı var. Yapmış olduğu kanunların bir gerçekliği, ağırlığı olmalı diye düşünüyorum ve neticede de,  bu önergemize, hiç olmazsa, oy vereceğinizi umarak, hepinizi saygıyla selamlıyorum. (FP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Polat.

Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.

Değerli milletvekilleri, Van Milletvekili Sayın Fethullah Erbaş ve arkadaşları ile Bingöl Milletvekili Sayın Mahfuz Güler ve arkadaşlarının vermiş olduğu önergeler aynı mahiyettedir. Dolayısıyla, son iki önergeyi birlikte işleme alacağım.

Önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 527 sıra sayılı Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünde Değişiklik Yapılmasına Dair Teklifin çerçeve 7 nci maddesi ile Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünün 22 nci maddesinin son fıkrasının son cümlesindeki "Tespit sonunda temsil sayısı azalan partiden, azalan sayıda üyenin çekilmesi istenir. Partinin on gün içinde işlem yapmaması durumunda Başkan, kura ile çekilecek ismi belirler" olarak değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

         Fethullah Erbaş

(Van) ve arkadaşları

BAŞKAN - Komisyon önergeye katılıyor mu efendim?

ANAYASA KOMİSYONU BAŞKANI TURHAN TAYAN (Bursa) - Katılmıyoruz efendim.

BAŞKAN - Başkanlık?..

TBMM BAŞKANVEKİLİ ALI ILIKSOY (Gaziantep) - Katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN - Komisyon ve Başkanlığın katılmamış olduğu önerge üzerinde, Sayın Erbaş, konuşacak mısınız efendim?

FETHULLAH ERBAŞ (Van) - Evet efendim.

BAŞKAN - Önerge sahibi olarak Sayın Fethullah Erbaş, buyurun. (FP sıralarından alkışlar)

FETHULLAH ERBAŞ (Van) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; eski 8, şimdiki 7 nci maddeye göre "Tespit sonunda temsil sayısı azalan partiden, azalan sayıda üyenin çekilmesi istenir. Partinin beş gün içinde işlem yapmaması durumunda Başkan, kura ile çekilecek ismi belirler" demektedir.

Biz, önergemizde diyoruz ki, noksan üyelik için tespitler yapıldıktan sonra, üye vermek durumunda olan siyasî parti grubu, elbette ki, en kısa zamanda, o komisyondaki üyesini tamamlamak ister ve o, bu partinin lehine bir durumdur;  niçin  boş  bıraksın... Ancak,  bazı durumlarda, o komisyona, en liyakatli üyeyi bulmak için, icabında, başka komisyonlardaki bir üyesini çekebilir veya bu üyelik için birden fazla milletvekilinin talebi olursa, bunlar arasından en ehliyetlisini seçme konusunda grubunda müzakere açabilir. Bu hususlarda, gruplara rahat hareket etme imkânı tanınması lazım. Bu, daha demokratiktir ve böylece daha isabetli üyelerin seçileceği aşikârdır.

Hem, sonra, 22 nci maddenin birinci fıkrası "bir komisyon üyeliğinde boşalma olursa, yenisi seçilinceye kadar komisyon görev ve yetkisi aynen devam eder"demektedir. Bu, komisyon çalışmalarına da bir aksaklık getirmemektedir. İçtüzük değişikliğinin genel gerekçesinde yazılı olan işlerin yavaşlatılması gibi bir sonucu da olmadığına göre, bu değişikliğin uygun olmadığını ve o fıkradaki "on gün içinde" ibaresinin metinden çıkarılmasını biz uygun bulmuştuk.

22 nci maddenin ikinci değişikliği ise, son fıkrasındaki son cümlesinde olmaktadır. "Bunun üzerine 21 inci madde uyarınca gereken işlem yapılır" cümlesi madde metninden çıkarılıyor, yerine getirilen düzenleme ise, temsil sayısı azalan partiden, azalan sayıda üyenin çekilmesi konusunda başkana kurayla düşecek üyeleri belirleme yetkisi tanımaktadır.

Bu konuda da iki önemli hata yapılmaktadır. Birinci hata, çıkarılan cümleyle ilgilidir, ki, yapılan düzenleme, çıkarılan cümlede atıfta bulunulan 21 inci maddedeki düzenlemeyle ilgili bir hüküm içermediği gibi, bu konuda düzenleme de yapmamaktadır, dolayısıyla, boşalan üyenin yerine nasıl ve hangi prosedürle üye seçileceği konusu da ortada kalmaktadır. Eski metin, daha uygun ve doyurucu olduğu gibi, atıflar yoluyla daha doyurucu düzenlemeler getirmektedir. Bu yönüyle son cümlenin değiştirilmesi de hatalıdır.

İkinci olarak da, İçtüzüğün genel gerekçesinde belirtildiğine göre,  bütün  tartışmaların  komisyonlarda olması ve komisyonlara da siyasî parti gruplarınca, konusunda uzman, ehliyetli, bilgili milletvekillerinin atanmaları veya görevlendirilmeleri esasını getiriyordu. Şimdi bu gerekçeyle, kurayla belirlenecek ismi nasıl kabili telif edeceğiz? Komisyona çok katkıları olan ve partisince de komisyondan çekilmesi düşünülmeyen bir üyenin kurayla düşürülmesi, bu konuda başkana yetki verilmesi, bana göre, içtüzük değişikliği ana esprisine aykırıdır. Beş günlük süreye uymayan bir parti grubunun, üyesinin bu şekilde düşürülmesini insaflı ve haklı bulmamız mümkün değildir diyor, bu konudaki değişikliğin uygun olmadığını, önergemizdeki gibi buna belli bir süre verilmek suretiyle -ki, bu  süre  on  gün  olabilir- gruplara  daha  rahat  hareket imkânı tanınmasını daha uygun buluyoruz.

Önergemizin desteklenmesini istiyor, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (FP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Erbaş.

Efendim, gerekçesini dinlemiş olduğunuz önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Önerge reddedilmiştir.

Şimdi, maddeyi oylamaya geçmeden önce, bir redaksiyon talebi var, Başkanlık, o görüşünü açıklasın, daha sonra da bir yoklama talebi var, dikkate alacağım efendim.

TBMM BAŞKANVEKİLİ ALİ ILIKSOY (Gaziantep) - Sayın Başkanım, burada isteğimiz şu: "Tespit sonunda temsil sayısı azalan partiden" ibaresi geçmektedir; oysa, İçtüzüğümüze göre genellikle siyasî parti grubundan bahsedilmektedir. O nedenle "azalan" kelimesinden sonra "siyasî parti grubundan" şeklinde bir redaksiyon yetkisini istiyoruz, o hususu bilgilerinize arz ediyoruz.

Teşekkür ederim.

BAŞKAN - Teşekkür ediyorum efendim.

III. - YOKLAMA

BAŞKAN - Değerli milletvekilleri, teklifin 7 nci maddesini oylarınıza sunacağım; ancak, oylamadan önce yoklama talebinde bulunulmuştur.

Şimdi, yoklama talebinde bulunan sayın milletvekillerinin salonda olup olmadıklarını tespit edeceğim, yeterli sayıda arkadaşımız salonda hazırsa, yoklama yapacağım.

Sayın Pamukçu?.. Burada.

Sayın Karamollaoğlu?.. Burada.

Sayın Erbaş?.. Burada.

Sayın Budak?.. Burada.

Sayın Hatiboğlu?.. Burada.

Sayın Gören?..

MUSTAFA BAŞ (İstanbul) - Takabbül ediyorum.

BAŞKAN - Sayın Polat?.. Burada.

Sayın Karagöz?.. Burada.

Sayın Sezal?.. Burada.

Sayın Uzunkaya?.. Burada.

Sayın Alçelik?.. Burada.

Sayın Güven?.. Burada.

Sayın Bedük?.. Burada.

Sayın Erek?.. Burada.

Sayın İlgün?.. Burada.

Sayın Akçalı?.. Burada.

Sayın Paçacı?.. Burada.

Sayın Yıldırım?.. Burada.

Sayın Özdemir?.. Burada.

Sayın Tezmen?.. Burada.

Sayın Ertugay?.. Burada.

Yoklama işlemini başlatıyorum.

Yoklama için 5 dakika süre veriyorum.

(Elektronik cihazla yoklama yapıldı)

BAŞKAN- Değerli milletvekilleri, toplantı yetersayısı vardır.

Maddeyi oylarınıza sunmadan önce, Başkanlığın ifade etmiş olduğu redaksiyonlu haliyle bir kere daha maddeyi okuyacağım.

7 nci maddeyi tekraren okuyorum:

Madde 7: Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünün 22 nci maddesinin ikinci fıkrasında geçen "en kısa zamanda" ibaresi "on gün içinde" ve son fıkrasının son cümlesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir:

"Tespit sonunda temsil sayısı azalan" denildikten sonra "partiden" kelimesi çıkıyor ve onun yerine "siyasî parti grubundan azalan sayıda üyenin çekilmesi istenir" deniliyor. Devamında, "Partinin" kelimesiyle başlayan cümlede "partinin" kelimesi çıkıyor "siyasî parti grubunun beş gün içinde işlem yapmaması durumunda Başkan, kura ile çekilecek ismi belirler" haline geliyor.

Maddeyi bu haliyle oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Madde kabul edilmiştir.

8 inci maddeyi okutuyorum:

MADDE 8. - Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünün 23 üncü maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.

Madde 23. - Tasarı, teklif veya kanun hükmünde kararnameler İçtüzüğün 20 nci maddesindeki ölçüler esas alınarak Başkanlık tarafından esas komisyonlara havale edilir.

İşin, esas komisyon dışında başka bir komisyon veya komisyonları ilgilendirmesi halinde yalnızca bu yönleriyle sınırlı olarak, onlara dahi havale yapılır. Bu durumda havale, esas komisyon ve diğer komisyonlara birlikte yapılır.

Raporu  Genel  Kurul  görüşmelerine  esas olacak komisyona, esas komisyon denir. Tali komisyonlar, işin kendilerini ilgilendiren yönü veya maddeleri üzerinde esas komisyona görüş bildiren komisyonlardır.

Tali komisyonun süresi içinde bir görüş bildirmemesi halinde esas komisyon raporunu hazırlar. Şu kadar ki esas komisyonun çalışmaları sona ermeden tali komisyonun raporunun ulaşması halinde, bu rapor esas komisyonca dikkate alınır.

BAŞKAN - Madde üzerinde, Fazilet Partisi Grubunun görüşlerini Sayın Yakup Budak açıklayacaklar.

Buyurun Sayın Budak.

FP GRUBU ADINA YAKUP BUDAK (Adana) - Sayın Başkan, değerli üyeler; sözlerime başlarken hepinizi saygıyla selamlıyorum. İçtüzük Değişikliği Teklifinin eski 9 uncu, yeni 8 inci maddesi üzerinde Grubum adına söz almış bulunuyorum.

Bu maddede tali komisyonların ve esas komisyonların neler yapacakları, hangi süreler içerisinde raporlarını hazırlayıp Başkanlığa sunacakları konusunda yeni esaslar getirilmektedir.

Bilindiği gibi, daha önce geçen maddelerde de ifadesini bulduğu şekliyle, gelen tasarı ve teklifler, belirlenen ölçüler içerisinde, Başkanlıkça bu komisyonlara havale edilmektedir. Getirilen bu teklifle, getirilen bu tasarı ve teklifler tali komisyonlara ve esas komisyonlara birlikte havale edilmektedir.

Malumlarınız olduğu üzere, esas komisyonlar, Genel Kurulda raporu esas alınacak olan komisyonlar; tali komisyonlar ise kendileriyle ilgili maddelerde ve konularda sınırlı şekilde raporlarını hazırlayacak olan komisyonlardır.

Tali komisyonlar, raporlarını, on gün içerisinde hazırlayıp esas komisyona sunmakla görevlidirler. Şimdiye kadar, zamanla ilgili konularda çok ciddî sıkıntılar meydana geliyordu. Bazen, esas komisyonlar da raporlarını hazırladıkları halde, tali komisyonlardan raporlar geç geliyordu  Getirilen bu düzenlemeyle, tali komisyonların raporları geç gelse bile, eğer esas komisyon raporunu tamamlamamışsa, tali komisyondan gelen raporları dikkate alma hususiyeti de birlikte getiriliyor.

Muhterem arkadaşlar, dikkat edecek olursak, tasarıların ve raporların hazırlanması üzerinde duruyoruz, tali komisyonlar, esas komisyonlar üzerinde duruyoruz; ama, maalesef, bu zamana kadar Meclisimizde esas komisyonlar, tali komisyonlar konusunda çok ciddî sıkıntılar yaşanmıştır, hatta komisyonlar arasında karşılıklı olarak şikayetleşmeler de söz konusu olmuştur. Geçtiğimiz dönemlerde bunun kötü uygulamaları da olmuştur. Esas komisyon olarak Anayasa Komisyonunun belirlenmesi lazım gelirken, Plan ve Bütçe Komisyonuna gönderilmiştir; Adalet Komisyonuna gelmesi gerekli olan bir konu, başka bir komisyona gönderilmiştir; dolayısıyla da, Meclisimizin sağlıklı çalışması önlenmiştir.

Gerçi, hangi komisyona gönderilirse gönderilsin, bu komisyonlarda görev alan arkadaşlarımız, milletvekili arkadaşlarımız, çok değerli gruplarımızın komisyonlardaki temsilcileri kendi özgür iradeleriyle düşüncelerini ortaya koymakta, raporu yazmakta ve oylarını belirlemekte de, maalesef, çok özgürce hareket edemiyorlar.

Daha geçtiğimiz günlerde, memurların, iki müfettiş raporuyla işten atılmalarını kolaylaştıran tasarı, Anayasa Komisyonuna gönderilmesi lazım gelirken, Başkanlıkça, hiç de Anayasaya ve İçtüzüğümüze uymamakla beraber, Plan ve Bütçe Komisyonuna gönderilmiştir. Orada, komisyon üyeleri oylarını kullanmışlardır. Hükümetin gönderdiği tasarının dışında bir netice ortaya çıktığı için ne olmuştur; güya, oylama yapılmıştır, oylamalardan sonra, tekrar, milletvekilleri ikna odalarına alınmışlardır ve birtakım telefon diplomasisi kurulmak suretiyle, telefonla, insanların vicdanları üzerinde, milletvekillerinin vicdanları ve özgür iradeleri üzerinde bağ kurulmak suretiyle, baskı yapılmak suretiyle de ne yapılmıştır; tekrar müzakereler yapılmış, tekrar oylamalar yapılmıştır. Netice itibariyle, formalite yerini bulmuş, bu komisyondan rapor geçmiş ve bundan sonra da Genel Kurula inmiş durumdadır. Böyle olduktan sonra, hangi komisyonda hangi rapor hazırlanırsa hazırlansın, nasıl hazırlanırsa hazırlansın, ne anlamı olacaktır?!

Daha önceki maddelerdeki konuşmalarımızda ifade ettiğimiz gibi, komisyonlar, Meclisimizin mutfağıdır. Burada, üzerinde, enine boyuna, bütün detaylarıyla, incelikleriyle ve derinlemesine incelemeler yapılmalı, milletvekillerimizin konuşmalarına süreler getirilmemek suretiyle, bütün konular detaylı bir şekilde ele alınmalıdır, ki, bu hazırlanacak olan ve Meclisimiz huzuruna getirilecek olan teklifler ve tasarılar, milletimizin kabul edebileceği, sorunlarımızı çözebilecek tasarılar ve teklifler olsun.

Böyle yapılmadığı için, Meclisimiz ve komisyonlarımız, hükümetten gelen ve başka yerlerden gelen tasarı ve teklifleri, âdeta, kabul etmek durumunda olan bir heyet gibi, bir noter gibi telakki ediliyor. "Bu gönderildi, muhakkak surette geçmesi gerekir" gibi bir felsefeyle de hareket edilmektedir. Bu tür hareket edilmesi, Meclisimizin saygınlığına  gölge düşürmekte, milletvekili iradesine ipotek koymakta, aynı zamanda, milletvekilliği müessesesini toplum huzurunda ve Meclisimizi izleyen insanlar huzurunda yıpratmaktadır, Meclisimizin saygınlığına gölge düşürmektedir ve Meclis İçtüzüğümüzü ve partiler arasındaki, gruplar arasındaki münasebetleri de aşındırmaktadır.

Dolayısıyla, sağlıklı bir demokrasinin oluşturulabilmesi, İçtüzüğün ve yasaların, en azından, Meclisin kendi iç yapısında, komisyonlarında ve Genel Kurulunda eksiksiz uygulanmasıyla mümkündür. Maalesef, maalesef, özellikle bu dönemde, Meclisin sağlıklı çalıştırılmaması konusunda bir gayreti de gözlemliyoruz. Özellikle, getirilen bu değişiklik teklifine göz atacak olursak ve bu komisyon çalışmalarıyla ilgili mevzuata da bakacak olursak ve üzerinde konuşmaya çalıştığımız esas ve talî komisyonların işleyişine bakacak olursak, demokratik bir yapıdan çıkıyoruz, çok seslilikten çıkıyoruz, katılımcılıktan çıkıyoruz, âdeta, nereden komut verilirse, nereden bir ses gelirse, emir-komuta zinciri içerisinde bir yasalaşma sürecini ve komisyonlardaki bir çalışma sürecini de birlikte yaşıyoruz. Dolayısıyla böyle emir komuta zinciri içerisinde bir yerden talimat geldi, Başbakan böyle buyurdu, bakanlar böyle tensip buyurdular, muhakkak surette bunun şu gün, şu süre zarfı içerisinde geçmesi gerekir gibi bir anlayış, ne parlamento hukukuyla bağdaşır ne İçtüzükle bağdaşır ne de komisyonun esas ruhu ve mantığıyla bağdaşır. Onun için, Meclisimizin çalışmalarına, parlamento hukukunun mantığını, Meclis çalışmalarının mantığını, partizan düşüncelerden uzak, kısa sürede çok mesafe alarak; ama, kazayla, belayla mesafe alarak yol kat etme noktasından değil de, öz alalım, az alalım; ama, aldığımız kararlar, çıkardığımız yasalar, komisyonlardan geçirdiğimiz raporlar milletimizin dertlerine çözüm getirsin, sıkıntılarımızı gidersin noktasında yoğunlaştırmamız gerekir.

Arkadaşlarımız bu maddeleri hazırlarken "efendim, biz Meclisi hızlı çalıştıracağız. Dolayısıyla, çok kısa sürede yasaların çıkmasını sağlayacağız" diyorlar. Bu mantığın neticesidir Türkiye'de sosyal kaynaşmayı sağlıyor, bu mantığın neticesidir ekonomimizde krizler ortaya çıkarıyor, bu mantığın neticesidir toplumsal barışı ve dayanışmayı sağlaması gerekirken bu mantığın ürünü olarak çıkarılan yasalar, maalesef, barışımızı, bütünlüğümüzü bozmakta, toplumsal huzursuzluğu artırmaktadır. Onun için, bu yasalar çıkarılırken, muhakkak surette komisyonlarda uzlaşmayı esas almamız lazım, uzlaşma kültürünü en azından komisyonlarımızda ve Meclisimizde gerçekleştirmemiz gerekir ki çıkarılan yasalar da toplumda uzlaştırıcı bir mahiyet arz etsin.

Eğer, biz, Meclis çalışmalarında ve komisyon çalışmalarında uzlaşmayı esas almaz da, bildiğim bildiktir, yaptığım yaptıktır, gücüm var, parmak sayım var, bunun neticesinde bu raporları yazar, Genel Kurula indirir ve orada da parmak sayımla geçiririm mantığıyla hareket edecek olursak, o, hak ölçülerine, adalet ölçülerine uymaz; çünkü, adalet demek parmak sayısı demek değildir, hak demek, parmak sayısı demek değildir, hukuk demek, parmak sayısı demek değildir. Hukuk demek, adalet demek, toplumun ve o yasaları çıkarmakla görevli olan insanların, hür iradeleriyle, vicdanlarında kendilerinin kabul edebilecekleri ve gönül rahatlığıyla da "biz bunu yaptık, toplumun huzurunu, saadetini ve mutluluğunu hedefliyoruz, toplum da buna uymak mecburiyetinde" diyebilecekleri yasalardır. Maalesef, bu zamana kadar çıkarılan yasalar, özellikle birkaç yıldır çıkarılan yasalar, o yasaları çıkaranlar tarafından bile toplumun huzurunda savunulamamakta, o yasalar için parmak kaldıran, o teklifler için parmak kaldıran arkadaşlarımız ve komisyonlarda rapor hazırlayan ve bu raporlarını da Genel Kurulumuza takdim eden arkadaşlarımız tarafından sıkıntıyla, rahatsızlıkla karşılanmakta; ama, partizanlıkla, iktidar olmanın getirdiği birtakım baskılaşma süreçleriyle bunlar geçirilmeye çalışılmaktadır. Bu mantıktan kurtulmamız lazım, bu baskıcı mantıktan kurtulacak olursak, bu baskıcı anlayıştan kurtulacak olursak, toplumsal uzlaşmayı sağlayabilmek için, ilk uzlaşmayı Meclisimizde sağlayacak olursak, ben öyle inanıyorum ki, Türkiyemizin önü daha da açılacak, Parlamentomuzun saygınlığı artacak ve Parlamentomuzdan çıkan yasalara, milletimizin bağlılığı ve uyması da çok daha fazla olacaktır.

Onun için, muhakkak surette komisyonlarda ve Meclis çalışmalarımızda çıkarılacak yasaların uzlaşmayla çıkarılması, ittifakla çıkarılması ve topluma da bütün Meclisimiz tarafından "biz bu yasaları çıkardık, zorunluluk olsun için çıkardık, krizler nedeniyle çıkardık" değil, "Türkiye'nin menfaatı buradaydı, sizin menfaatınız buradaydı, milletimizin menfaatı buradaydı, onun için çıkardık" diyebilecek bir açıklığı sağlamak mecburiyetindeyiz.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Sayın Budak, lütfen tamamlar mısınız efendim.

YAKUP BUDAK (Devamla) - ... Elbette konuları konuşacağız, tartışacağız ve tahammüllü olacağız. Tahammül ettiğimiz sürece de, aydınlığa ve huzura kavuşacağız diyorum.

Bu duygularla, hepinize saygılar sunuyorum. (FP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ediyorum efendim.

Madde üzerinde gruplar adına ikinci söz, Tokat Milletvekili Sayın Ali Şevki Erek'e aittir.

Buyurun Sayın Erek.

DYP GRUBU ADINA ALİ ŞEVKİ EREK (Tokat) - Sayın Başkanım, değerli arkadaşlarım; 527 sıra sayılı teklifin eski 9, şu andaki 8 inci maddesi üzerinde -yani, mevcut İçtüzüğümüzün 23 üncü maddesinin değişikliği konusunda- Doğru Yol Partisi Grubu adına söz almış bulunuyorum; Değerli Başkanımızı ve Yüce Meclisi sevgilerimle, saygılarımla selamlıyorum.

Değerli arkadaşlarım, 23 üncü madde, genel olarak, esas ve tali komisyonları tarif etmiş. Esas komisyon neye denir, tali komisyon neye denir; esas ve tali komisyonun görevleri nelerdir; Başkanlık, meseleyi, hangi konuda esas komisyona, hangi konuda tali komisyona sevk edecektir; sevk etme zamanlaması birlikte mi olacaktır, ayrı ayrı zamanlarda mı olacaktır şeklinde bir yeni düzenlemeyi getirmiştir.

Değerli arkadaşlarım, eski 23 üncü madde ile yeni 23 üncü madde, biraz daha açıklığa kavuşması bakımından, esas itibariyle, fazla farklı gözükmemektedir. Ancak, sadece 20 nci maddede yapılan değişiklikle; yani, daha evvel ismen zikredilen Türkiye Büyük Millet Meclisi ihtisas komisyonlarının hangi konulara bakacağına dair tarife açıklık getiren 20 nci madde, 23 üncü maddedeki Başkanlığın havalesinde de bir büyük kıstas olacaktır. Diğer bir ifadeyle, Başkanlık, 20 nci maddedeki komisyonların hangi konularla meşgul olacağına dair sözcüklere bakarak, havalesini ona göre yapacaktır.

Bu 23 üncü maddeyi, sadece 20 nci maddeyle beraber değil, İçtüzüğümüzün 34 üncü ve 38 inci maddesiyle birlikte de mütalaa etmekte yarar vardır. Diğer bir ifadeyle, 23 üncü madde, İçtüzüğümüzün 34 ve 38 inci  maddeleriyle bir  kül  olarak,  esas  komisyonlarımızın ve tali komisyonlarımızın görev dağılımını tanzim etmektedir; öyle ki, 38 inci madde, her şeyden önce, bir meselenin Anayasaya uygun olup olmadığına dair, komisyonun karar vermesini öngörmekte; 34 üncü madde, bir konu, eğer, havale edilen komisyonun görevi dışında kalıyorsa o komisyonun kendisini görevli görmesini kabul etmekte, ihtiyaç duyulduğunda başka bir tali komisyondan görüş almasını bir hükme bağlamaktadır.

Değerli arkadaşlarım, Türkiye Cumhuriyeti, şu anda, mevzu, meri kanunlarına göre, bize göre, aradığı her türlü yetkiyi kanunlarında bulabilecek durumdadır. Bize göre İçtüzükte de böyledir; meğer ki, bir müddeti 5 dakikadan 10 dakikaya çıkarmak, gündemdışı söz alacak arkadaşlarımızın sayısını çok somut şekilde tayin etmek gibi konularda bu değişikliklerin yararlı olduğu şek ve şüpheden azadedir; ama, esas itibariyle mevcut kanunların tatbik edilebilmesi keyfiyeti birinci derecede önemlidir. Tatbik edenin bu konudaki niyeti ve uygulama düşüncesi öncelik kazanmaktadır. Eğer biz, bu maddeleri doğru dürüst uygulayabilirsek, eğer muhteviyatlarına göre hareket edebilirsek ne âlâ; ama, bugüne kadar göregeldiğimiz gibi, hele hele, son günlerde, Türkiye Büyük Millet Meclisinin müşahede ettiği, bilhassa 657 sayılı Kanunun 125 inci maddesinin değişikliğine dair tasarının Anayasa Komisyonuna gitmesi gerekirken, havaleyle Plan ve Bütçe Komisyonuna sevk edilmesi gibi bir örnek, maalesef ve maalesef, acaba bu değişikliklerin yerinde ve zamanında ve sağduyuyla uygulanıp uygulanmayacağı konusunda da, bizi haklı olarak tereddüte sevk etmektedir.

Değerli arkadaşlarım, 657 sayılı Kanunun 125 inci maddesinin değişikliği, Türkiye Büyük Millet Meclisinde de, komisyonlarda da, kamuoyunda da büyük münakaşalara sebebiyet veren, Türkiye'nin demokratikleşmesi itibariyle büyük önemi haiz olan bir tasarıdır. Bu tasarının, öncelikle Anayasa Komisyonunda veya Adalet Komisyonunda görüşülmesi lazım gelirken, çok daha garantili olsun diye Plan ve Bütçe Komisyonuna havale edilmesinin kabul edilir yanı yoktur.

Bu bakımdan, 23 üncü madde değişikliğinin, eğer, yarın, ileride gelecek böyle hayatî konularda, demokrasiye tam ve gerçek anlamıyla ihtiyaç duyulduğu bir ortamda, hele hele içinde yaşadığımız Türkiye Cumhuriyetinin, tarihinin ender bunalımlarının içerisinde büyük bir krize daldığı noktada, bu tüzükleri layıkı veçhile uygulama yeteneğini kendimizden uzak tutarsak, içinden çıkılmazlığı bir kat daha artırırız düşüncesini burada ifade etmek istiyorum.

Geçenlerde, aynı konuda, yine Tüzüğümüzün açık bir konusunda, yerleşmiş geleneklere göre karar ittihaz edildi. Şüphesiz ki, Türkiye Büyük Millet Meclisinde konuşulan konularda, daha evvel Millet Meclisimizin kararı gereğince bir teamül oluşabilir, bu teamüle uymak da, gayet doğaldır; ancak, şurası kesindir ki: Tüzükte gayet açık ve net hükümler varken, burada, açık ve kesin hükümleri uygulamak gerekir. Bir teklifin, bir tasarının, komisyondan geçtiği, Yüce Meclisin huzuruna geldiği bir ortamda, Yüce Mecliste önerge veren arkadaşlarımız yeni bir maddenin ilave edilmesine ihtiyaç duyuyorlarsa, bu eklenecek yeni maddenin veya yeni bir maddenin değişik halde metne zerk edilmesinin, kanunun konusuyla çok yakın ilişkisi varsa, o anda hazır bulunan komisyon, salt çoğunluğuyla, bu maddenin metne ilavesi konusunda bir karara varmışsa, meselenin, Türkiye Büyük Millet Meclisinde, komisyonun getirdiği mevcut madde gibi müzakeresi gereklidir. Halbuki, uygulamada -daha evvelki kararlar, bir yönüyle haklı görülebilir; ama- çok açık ve kesin hüküm varken, daha evvelki uygulamalar nazarı itibara alınarak, önergeyle komisyonun önündeki maddelere ilave edilen madde, komisyonun salt çoğunluğuyla kabul edilmiş; ama, Millet Meclisinde bir müzakere ortamına getirilmemiştir.

Değerli arkadaşlarım, bu değişikliği, Grup olarak da, kişisel olarak da pek tabiî uygun görüyoruz. Hayırlı ve uğurlu olmasını diliyoruz; ama, Türkiye Cumhuriyetinin, hepimizin, ihtiyaç duyduğu ana ilkeler vardır. Bu ilkelerin, İçtüzüğün uygulanmasında da katiyen saf dışı bırakılmamasını -bu madde vesilesiyle- temenni ediyoruz. O şudur: Sağduyunun hâkim olması, bir; sağduyunun ötesinde, Türkiye'de gerçek ve tam demokrasinin, tüm yönleriyle, mutlaka, ama, mutlaka, Türkiye Büyük Millet Meclisinin İçtüzüğünde de,  Türkiye  Cumhuriyetinin ekonomisinde de, iç ve dış ilişkilerinde de, kişisel haklarda da, anayasal haklarda da tam anlamıyla uygulanması gerektiğini, bu Tüzüğün uygulanmasında da gözardı etmememiz dileğiyle, Yüce Meclisi şahsım ve Grubum adına sevgi ve saygılarımla selamlıyor, 23 üncü maddenin, Meclisimize hayırlı ve uğurlu olmasını diliyorum. (Alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Erek.

Şahsı adına, Şanlıurfa Milletvekili Sayın Niyazi Yanmaz; buyurun. (FP sıralarından alkışlar)

MUSTAFA NİYAZİ YANMAZ (Şanlıurfa) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 527 sıra sayılı İçtüzük değişikliği teklifinin 9 uncu maddesi üzerinde şahsım adına söz almış bulunuyorum; Yüce Heyetinizi saygıyla selamlıyorum.

Değerli arkadaşlar, 9 uncu maddede, halihazırdaki İçtüzüğümüzün 23 üncü maddesinin tamamen değiştiğini görüyoruz. Buradaki değişiklikle, Meclis Başkanlığınca, esas komisyonların, tali komisyonların yeniden tarifi, belirlenmesi, fonksiyonları, neleri icra edeceği belirleniyor ve İçtüzüğümüzün 20 nci maddesi ölçü alınarak komisyonlar tespit ediliyor ve hangi konuların o komisyonlara havale edileceği belirtiliyor. Bunun yapılması gerekliydi ve de yapılmış.

Değerli arkadaşlar, 21 inci Yüzyıldayız. Çağımız hızlı seyrediyor, bilgi ve teknoloji çağı... Mutlaka, Türkiye Büyük Millet Meclisinin de bu çağa ayak uydurması, eski tüzüklerden kendi kendisini sıyırması lazım. Yalnız, teorikte her şey iyi, kolay, hoş da, pratikte bir başka türlü oluyor.

Değerli arkadaşlar, biz, İçtüzüğü, Meclisin daha rantabıl, daha randımanlı çalışması için değiştiriyoruz, değişikliğine gidiyoruz; ancak, görünen o ki, Genel Kurulumuz hantal bir çalışma içerisinde. Nasıl; ben şöyle nitelendiriyorum: Eğer, muhalefet grubu olmasa, herhalde, bu Genel Kurul hiç çalışmayacak. Allah bizden razı olsun -Allah hepimizden razı olsun da- sık sık karar yetersayısı, toplantı yetersayısı, yoklamalar istiyoruz; o sayede bir nebze olsun bulunabiliyorsunuz; yoksa, hiç gelmeyeceksiniz.

ZEKİ ÇAKAN (Bartın) - 2 dakikada arkadaşlar geliyorlar... Dışarıda bekliyorlar.

MUSTAFA NİYAZİ  YANMAZ (Devamla) - Değerli  arkadaşlar,  saat  13.00'te  açılış   var diyoruz. TRT-3'te bakıyoruz; hep, açılışlar 13.00'ten 13.30'a kaldı, 14.00'e kaldı falan gibi... Bunlar, tabiî, bizim, hem iktidar grubunu diri tuttuğumuzu hem de iktidar grubunu çalıştırdığımızı gösteriyor.

Arkadaşlar, görünen o ki, artık, çağımızda, iktidarların ve muhalefetin uzlaşı mantığı içerisinde hareket etmesi lazım. Ne iktidarın, muhalefetin her söylediğine, noktası virgülüne kadar karşı çıkması gerekir ne de muhalefetin, iktidarın her yaptığı yalan yanlış gibi bir anlayıştan, öyle bir mantaliteden kendi kendisini sıyırması lazım. Ancak, bugün çok canlı bir olay cereyan etti. Bugün, özellikle Sağlık Komisyonunda gözlükçülerle ilgili bir kanun tasarısı vardı. Bu kanun tasarısı, oftalmologları (göz doktorlarımızı), eczacılarımızı ve özellikle gözlükçülerimizi, önlisansa sahip olan optisyenlerimizi çok yakından ilgilendirmekteydi ve Anadolumuzun çeşitli yerlerinden insanlarımız Sağlık Komisyonuna geldiler. Sıvas'tan, Samsun'dan, Muğla'dan, İstanbul'dan ve Ankara'dan gözlükçüler derneği geldi. Görseydiniz, Komisyonun önünde ve içinde çok büyük bir kalabalık, bir izdiham vardı. Ancak, görüşmeler başladığında, Sayın Komisyon Başkanı, oraya gelen Bakanlık yetkilisine sordu: "Sizin yetkiniz nedir?" Yetkili "ben daire başkanıyım" dedi. Açtılar İçtüzüğü, baktılar, daire başkanı olmuyor. "Peki, elinizde yazılı bir belge var mı, Sayın Bakan tarafından görevlendirilmiş olarak?.." O da yok. Olduğu gibi, toplantıya son verildi ve bitirildi toplantı. Şimdi, tabiî, ondan sonra, ah vahları dinlemeye başladık. Adam diyor ki: "Ben Sıvas'tan geldim, bunun için geldim; hemen şimdi geri dönmem lazım; bir dahaki hafta bir daha gelmem lazım."

Değerli arkadaşlar, ben, geçen yıl da yine Sağlık, Aile, Çalışma Komisyonundaydım. Hatırlarsınız, geçen yıl, , Sağlık Bakanlığında 45 000 personel istihdamı söz konusuydu, kadro veriliyordu, norm kadrolar veriliyordu; fakat, Sağlık Bakanımız yine gelmemişti. O zaman, Sağlık Bakanını tekrar çağırmak mecburiyetinde ve bir süre beklemek durumunda kaldık. Ben hatırlıyorum, geçen birbuçuk yıl içerisinde, Sayın Sağlık Bakanımız bir defa Sağlık Komisyonuna geldi.

Arkadaşlar, İçtüzüğü değiştirelim, her şeyi hızlandıralım, rantabl hale getirelim, Genel Kurul çok iyi çalışsın; bunların hepsi iyi, doğru güzel, teoride güzel olan şeyler;  fakat,  pratiğe yansımıyor, pratikte olmuyor. Biz, burada gündemdışı konuşmalar yapıyoruz, hiçbir muhatap sayın bakanı bulamıyoruz. Şimdi, yine öyle; Sayın Bakan yok. Gündemdışı konuşmalarda öyle. Soru önergeleri veriyoruz; soru önergelerine cevap gelmiyor. Yazılı soru önergelerine, sözlü soru önergelerine, hiçbirine cevap alamıyoruz...

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Sayın Yanmaz, lütfen, tamamlar mısınız efendim.

Buyurun.

MUSTAFA NİYAZİ YANMAZ (Devamla) - Genel görüşme talebinde bulunuyoruz, öngörüşmelerde kesiyorsunuz, reddediyorsunuz; çünkü, kemiyet, keyfiyetten fazla çıkıyor. Arkadaşlar, demokrasiler, çoğunluğun, azınlığa tahakkümü değil; yanlış anlamayın. Burada, bir uzlaşıyla, bu ülkeyi kalkındıracağız, çağdaş bir ülke haline getireceğiz ve insanlarımızın refah düzeyini yükselteceğiz; ama, görünen o ki, siz, her gün duvara tosluyorsunuz. Olmuyor böyle! Yine, bir 10 milyarlık krizden, bir oksijen çadırından kurtuldunuz! Şimdilik kriz ertelenmiş oldu; ama, nihayetinde, bu kafayla, bu mantaliteyle yine toslayacaksınız.

Yüce Heyetinize saygılar sunuyorum. (FP ve DYP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ediyorum efendim.

Şahsı adına, ikinci söz talebi, Sayın Aslan Polat'a aittir; buyurun...

ASLAN POLAT (Erzurum) - Sayın Başkan, İstanbul Milletvekili Sayın Oya Akgönenç konuşacaklar.

BAŞKAN - Efendim, bu arada, bu  madde  üzerinde  şahsı adına,  İçtüzük gereği taleplerini yerine getiremediğim, Sayın Kukaracı, Sayın Göksu, Sayın Uzunkaya, Sayın Malkoç söz talebinde bulunmuşlardır.

Buyurun Sayın Akgönenç.

OYA AKGÖNENÇ MUĞİSUDDİN (Ankara) - Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; İçtüzükte yapılması düşünülen bu değişikliklerle ilgili olarak, 8 inci madde üzerinde şahsım adına konuşma yapmak üzere burada bulunuyorum; kendim ve Grubum adına hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Efendim, şimdi, burada öngörülen kısaltma işlemlerinden bahsediyoruz ve ben, olaya, bir parça daha değişik bir şekilde yaklaşmak istiyorum. Her şeyden önce şuna inanıyorum ki, bazı şartlar altında kısaltma işleminin yapılması veya hızlandırılma işleminin yapılması uygundur. Yine, diyorum ki, bekleme, işleri o kadar uzatmaktadır ki -biraz önceki arkadaşımın ifade ettiği gibi- gelenleri sukutu hayale uğratmaktadır, bizleri sukutu hayale uğratmaktadır. Böyle şartlar içinde pratik sonuçlar almak için, yine, sürelerin kısaltılmasında fayda var diyorum. Dolayısıyla, bu olumlu yaklaşımı söyledikten sonra, bazı sakıncalarımı da sizinle paylaşmak istiyorum.

Türkiye, artık, 2000'li yıllarda, çok daha çağdaş, çok daha dinamik bir tempo içinde çalışmak ve her konuda zamanını iyi değerlendirmek zorunda olan bir ülkedir. Niçin diyeceksiniz; çünkü, özellikle, önümüzde Avrupa Birliğine girme süreci başlamıştır, dağ gibi mühim problemler vardır, ekonomi konusu vardır, af konusu vardır; yani, halledilecek namütenahi işlemler vardır ve böyle kritik bir dönemde zaman kavramı, en az, para kadar; en az, kapital kadar, hatta ondan da daha önemli bir hale gelebilmektedir.

Etrafımızda çeşitli politik oyunların oynandığını hepimiz biliyoruz. İçerde ve dışarda gayet önemli problemlerle karşı karşıyayız. Türkiye, âdeta bir kuşatma altındadır. O zaman, biz, haklı olarak, bu zaman mefhumunu her şeyden öne almak zorundayız; fakat, zaman mefhumunu öne alalım derken, bu, sadece, bir sözden ibaret kalmamalı, hakikat de olmalıdır; yani, hızlı iş üretme mefhumuyla çalışmalıdır.

O halde, denilebilir ki, sebepler ve yerinde olmak şartıyla, bu zaman kazanma işlemleri yapılmalıdır; ama, burada iki ana prensip vardır ki, bu ihlal edilmemelidir: Birincisi, demokratik uygulamaların tam olarak işlemesi, demokratik hoşgörü konseptinin gerektiği şekilde uygulanması. İkincisi, yapılan işlerdeki zamanlama durumu; yani, bir işlem yapılıyor da, acaba tam zamanında mı yapılıyor, yanlış zamanda mı yapılıyor...

İlkönce, ikinci husustan başlamak istiyorum: Ülkemiz, şu anda, çok az rastlanan büyük bir ekonomik sıkıntının içindedir. "Her ne kadar, başka ülkelerde de benzer olaylar olmuştur" şeklinde söylemler kullanılmışsa da yahut "işte, nihayet düzlüğe çıktık" gibi ifadeler kullanılıyorsa da, bizim için mühim olan, Türkiye'nin, bu sıkıntıyı nasıl atlatacağı ve ekonomiyi hangi metotlarla düzlüğe çıkaracağıdır. 

Şimdi, böyle günlerde, öncelik olması icap eden husus nedir; muhakkak ki, ekonomidir ve bu sıkıntılardır. O halde, tam bu olayların orta yerinde bunları konuşacağımıza, neden, İçtüzük düzeltmeleriyle bu değerli zamanlarımızı harcıyoruz; acaba, bu, başka bir zaman yapılamaz mıydı?

Birinci husus, yapılan değişikliklerin mahiyeti üzerinde: Bunlar daha çok -bakın, burası çok hassas- muhalefeti susturmak; yani, soru sorulmasını, tenkit yapılmasını kısıtlamak maksadıyla yapılmış işlemler görüntüsü vermektedir. Demokrasilerde soru sorulmalıdır arkadaşlar; gensorular açılmalı, cevaplar verilmeli, olaylar tartışılmalıdır. Bunun iki önemli etkisi vardır:

Birincisi, sıkıntıyı çeken milletin, ekranlardan, temsilcileri tarafından bu konuların tartışıldığını görmesi gerekmektedir, yani -hiçbir şey olmasa bile- hepimizin, birlikte çare aradığımız onlara bir mesaj şeklinde verilmelidir.

İkincisi, bu boyuttaki önemli problemler, ancak, bir Meclis konsensüsüyle halledilebilir ve biz de bunu sağlamak zorundayız. Eğer sürekli olarak, muhalefetin ağzına bant yapıştırırsak, söyleyeceklerini önlersek, düşünce ve ifadeleri, çeşitli manevralara boğulursa, o zaman, haklı olarak halkın kafasında şöyle bir sual oluşur.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Buyurun efendim.

OYA AKGÖNENÇ MUĞİSUDDİN (Devamla) - Demokrasi bu mudur? Hayır, arkadaşlar, bu demokrasi olmaz, baskı ve susturma rejimi olur. O halde, biz burada ne yapmak istiyoruz sualini de sormalıyız? Mühim olan, bir tarafı tamamen susturarak, çabuk çabuk, böyle geçirmek mi lazım; yoksa, birlikte çalışarak bir konsensüs mü lazım? Konsensüs sağlandığı takdirde, o iş uygulanır, biz, sizlerin arkasında sonuna kadar dururuz; ama, sürekli olarak önümüz kesilirse, o zaman, belki de, hepimiz çıkıp gitsek, daha da hayırlı olur diye düşünüyorum.

Neyse, tabiî, bunlar bir tarafa bırakılırsa, şunu söylemek istiyorum: Her ne olursa olsun, İçtüzük değişiklikleri demokrasinin daha iyi işlemesi için yapılmalıdır; yoksa, onu katletmek veya engellemek için değil.

Bu düşüncelerle, hepinizi saygıyla selamlıyorum. (FP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederim efendim.

Sayın Sanay, sorunuzu yöneltebilirsiniz.

EYYÜP SANAY (Ankara) - Sayın Başkan, delaletinizle bir soru sormak istiyorum.

Şu anda önemli bir konu tartışıyoruz tabiî. Mevcut olan Tüzüğün 23 üncü maddesinin son fıkrasında, "tali komisyon, süresi içinde rapor vermezse, esas komisyon raporunu hazırlar" diyor. Yeni durumda ise, ifade ettiğimiz durum için "tali komisyonun, süresi içinde bir görüş bildirmemesi halinde esas komisyon raporunu hazırlar. Şu kadar ki, esas komisyonun çalışmaları sona ermeden tali komisyonun raporunun ulaşması halinde, bu rapor esas komisyonca dikkate alınır" deniliyor.

O zaman, burada, ister istemez insanın zihnine şu sorular takılıyor:

Bu süreyi kim tayin edecek, kim verecek? Birinci sorum bu.

İkinci sorum, süre ne kadar olacak?

Üçüncü sorum da, eğer tali komisyonlara gerek yok ise, madem ki, burada "beklenmez" deniliyor, o zaman bu tali komisyonlar niçin çalışıyorlar, varlar? Eğer, bu tali komisyonlara gerek varsa, bu durumda tali komisyon raporunu beklemek gerekmez mi? Ayrıca, ileride böyle bir durum suiistimale açık olmaz mı?

Nitekim, şu anda Anayasa Komisyonunun görüşmüş olduğu Af Yasa Tasarısı, Anayasa Komisyonu üyelerinin eline çok kısa süre önce geçti. Komisyon üyesi arkadaşlarımız etraflıca inceleyemeden, hemen komisyon toplandı. O zaman, bu sürelere bir açıklık getirmek lazım; yoksa, bunlar, çok kısa sürede hemen istenilebilir, suiistimal edilebilir. Bu konunun açıklığa kavuşmasını arz ediyorum.

Teşekkür ederim.

BAŞKAN - Teşekkür ediyorum efendim.

Sayın Başkan, cevaplayabilirsiniz soruyu efendim; buyurun.

TBMM BAŞKANVEKİLİ ALİ ILIKSOY (Gaziantep) - Başka soru var mı Sayın Başkanım?

BAŞKAN - Evet, ikinci soruyu da alalım.

Sayın Fatsa, buyurun.

EYÜP FATSA (Ordu) - Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.

Sayın Başkanım, aracılığınızla, Sayın Başkanvekilimize, aşağıdaki  sorularımı  arz etmek istiyorum.

Ana kanunları, mesela, Millî Eğitim Temel Kanunu gibi veya memurların işine son verilmesini öngören kanun gibi, biri Millî Eğitim Komisyonunu, diğeri Anayasa Komisyonunu direkt ilgilendirdiği halde, neden Plan ve Bütçe Komisyonuna gönderdiniz? Millî Eğitim ve Anayasa Komisyonlarının görüşleri alınmadan neden Genel Kurula getirdiniz? Bütün bunlar için aceleniz neydi?

Teşekkür ediyorum.

BAŞKAN - Buyurun Sayın Yıldırım.

MEHMET SADRİ YILDIRIM (Eskişehir) - Sayın Başkanım, delaletinizle, Sayın Komisyon Başkanımızdan sormak istiyorum.

Tasarıda "esas komisyonla birlikte tali komisyona havale edilir" deniliyor; fakat, raporda "tali komisyonun raporu yetişmezse, esas komisyon raporunu yazar, bildirir" deniliyor. Bence, birlikte havale edildiğine göre, tali komisyonun raporunun da beklenilmesi gerekmez mi? Bu hususun açıklanmasını istiyorum.

BAŞKAN - Teşekkür ediyorum.

Buyurun Sayın Başkan, cevaplayabilirsiniz efendim soruları.

TBMM BAŞKANVEKİLİ ALİ ILIKSOY (Gaziantep) - Sayın Başkan, ilk önce, süre yönünden sorulan birinci soruyu cevaplandırayım. İçtüzüğümüzün 37 nci maddesine göre, tali komisyonlara verilen süre on gündür; bu husus, İçtüzükte belirtilmiştir. İçtüzüğün 37 nci maddesinin son fıkrasında "Başkanlıkça esas komisyon dışında, tali komisyonlara da havale edilmiş olan bir konu bu komisyonlarca on gün içinde sonuçlandırılır" ibaresi yer almaktadır. O zaman, tali komisyonların on gün içinde cevap vermemesi halinde, esas komisyon, bu sürede cevap gelmediğine göre, kendisi, doğrudan işe girer ve bir karara bağlar.

Burada, sanıyorum, Sayın Yıldırım'ın sorusu da cevaplandırılmış oluyor birinci soruyla bağlantılı olarak.

Diğer konu, eğer, komisyonlarda 48 saat geçmeden bir işin görüşülmesi gerekiyorsa, Danışma Kurulunun önerisi ve Genel Kurulun kararıyla, bu süreler beklenilmeksizin, komisyonlarda görüşme yapılır. Bugüne kadarki uygulamalar da bu yöndedir. Bunu da, sayın milletvekili arkadaşlarımızın bilmesi gerekir diye düşünüyorum, teşekkür ediyorum.

BAŞKAN - Teşekkür ediyorum efendim.

Madde üzerinde verilmiş 5 adet önerge vardır.

Önergeleri, geliş sırasına göre okutacağım; ancak, okutmadan önce, Sayın Erbaş'a bir şey sormak istiyorum.

Sayın Erbaş, 3 adet önergeniz var; aynı metin, yalnız, Başkanlığa havale konusunda 3 ayrı tarih öneriyorsunuz; birisinde "derhal" diğerinde "beş gün" bir diğerinde de "on gün" diyorsunuz. Acaba, bunlardan hangisinin?..

FETHULLAH ERBAŞ (Van) - Genel Kurul hangisini kabul ederse...

BAŞKAN - Talep aynı olduğu için soruyorum. Yani, Heyet değerlendirme yapacak netice itibariyle, oy verecek...

FETHULLAH ERBAŞ (Van) - Efendim, Genel Kurul hangisini uygun görürse, onu kabul ediyoruz.

BAŞKAN - Siz, önerge sahibi olarak, hangisinin uygun olduğu mülahazasıyla 3 ayrı önerge... Çünkü, konu aynı. Yani, Başkanın havalesine bir sınır getiren 3 ayrı önerge vermişsiniz; birisinde, Sayın Başkanın, "derhal" ikinci önergenizde "beş gün içinde" üçüncü önergenizde de "on gün içinde" havale etmesini öneriyorsunuz.

Efendim, lütfen, açayım mikrofonunuzu, cevap verin.

Buyurun Sayın Erbaş

FETHULLAH ERBAŞ (Van) - Sayın Başkanım, vermiş olduğumuz önergeler, en aykırısından başlanarak işleme konulacaktır.

Şimdi, Genel Kurul, en aykırısını kabul ederse, ben onu kabul ediyorum; ama, hiç süre vermeden, yani, Başkanın inisiyatifine bırakılmış bir süreyle, ilanihaye, nasıl olsa ben havale edeceğim diye, hiç havale etmezse veya bir ay sonra havale ederse, o kanun teklifinin durumu ne olur? Yani, süre konusunda, Genel Kurulumuz hangisine karar verirse, biz, onu kabul ederiz; ama, bu, on günü geçmesin, derhal olsun, beş gün içinde olsun, on gün içinde olsun; ama, daha fazla olmasın diye üç tane ayrı ayrı önerge verdim.

BAŞKAN - Peki, anladım efendim.

Önergeleri okutuyorum:

Şimdi, Genel Kurul önergeleri dinledikten sonra daha iyi anlayacak.

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 527 sıra sayılı Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünde Değişiklik Yapılmasına Dair Teklifin çerçeve 8 inci maddesi ile Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünün 23 üncü maddesinin "Madde 23: Tasarı, teklif ve kanun hükmünde kararnameler İçtüzüğün 20 nci maddesindeki ölçüler esas alınarak Başkanlık tarafından esas komisyonlara en geç beş gün içinde havale edilir" olarak değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

 

Fethullah Erbaş

Aslan Polat

Mustafa Niyazi Yanmaz

 

Van

Erzurum

Şanlıurfa

 

Mahmut Göksu

Mahfuz Güler

Rıza Ulucak

 

Adıyaman

Bingöl

Ankara

 

Ali Oğuz

Mustafa Geçer

Şükrü Ünal

 

İstanbul

Hatay

Osmaniye

 

Hüsamettin Korkutata

Dengir Mir Mehmet Fırat

Mehmet Elkatmış

 

Bingöl

Adıyaman

Nevşehir

 

Sabahattin Yıldız

M. Zeki Çelik

Cevat Ayhan

 

Muş

Ankara

Sakarya

 

 

Oya Akgönenç Muğisuddin

 

 

 

Ankara

 

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 527 sıra sayılı Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünde Değişiklik Yapılmasına Dair Teklifin çerçeve 8 inci maddesi ile Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünün 23 üncü maddesinin "Madde 23: Tasarı, teklif ve kanun hükmünde kararnameler İçtüzüğün 20 nci maddesindeki ölçüler esas alınarak Başkanlık tarafından esas komisyonlara en geç on gün içerisinde havale edilir" olarak değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

 

Fethullah Erbaş

Aslan Polat

Mustafa Niyazi Yanmaz

 

Van

Erzurum

Şanlıurfa

 

Mahmut Göksu

Mahfuz Güler

Ali Oğuz

 

Adıyaman

Bingöl

İstanbul

 

Rıza Ulucak

Mustafa Geçer

Şükrü Ünal

 

Ankara

Hatay

Osmaniye

 

Dengir Mir Mehmet Fırat

Nurettin Aktaş

Hüsamettin Korkutata

 

Adıyaman

Gaziantep

Bingöl

 

Sabahattin Yıldız

Mehmet Elkatmış

Cevat Ayhan

 

Muş

Nevşehir

Sakarya

 

 

M. Zeki Çelik

 

 

 

Ankara

 

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 527 sıra sayılı Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünde Değişiklik Yapılmasına Dair Teklifin çerçeve 8 inci maddesiyle Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünün 23 üncü maddesinin "Madde 23: Tasarı, teklif ve kanun hükmünde kararnameler İçtüzüğün 20 nci maddesindeki ölçüler esas alınarak Başkanlık tarafından esas komisyonlara derhal havale edilir." Olarak değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

                       

Fethullah Erbaş

Aslan Polat

Mustafa Niyazi Yanmaz

 

 

Van

Erzurum

Şanlıurfa

 

Mahmut Göksu

Mahfuz Güler

Rıza Ulucak

 

Adıyaman

Bingöl

Ankara

 

Sabahattin Yıldız

Hüsamettin Korkutata

Dengir Mir Mehmet Fırat

 

Muş

Bingöl

Adıyaman

 

Eyüp Fatsa

Nezir Aydın

Ali Sezal

 

Ordu

Sakarya

Kahramanmaraş

 

Mehmet Elkatmış

Cevat Ayhan

M. Zeki Çelik

 

Nevşehir

Sakarya

Ankara

BAŞKAN - Diğer önergeyi okutuyorum efendim:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

527 sıra sayılı teklifin 8 inci maddesiyle değiştirilen İçtüzüğün 23 üncü maddesinin son fıkrasının aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

 

Mahfuz Güler

Osman Yumakoğulları

Sabahattin Yıldız

 

Bingöl

İstanbul

Muş

 

Latif Öztek

Şükrü Ünal

Maliki Ejder Arvas

 

Elazığ

Osmaniye

Van

 

M. Niyazi Yanmaz

Yakup Budak

Osman Aslan

 

Şanlıurfa

Adana

Diyarbakır

 

Mustafa Geçer

Yahya Akman

Mehmet Batuk

 

Hatay

Şanlıurfa

Kocaeli

 

 

Ali Oğuz

 

 

 

İstanbul

 

Teklif: "Tali komisyonun süresi içinde bir görüş bildirmemesi halinde esas komisyon raporunu hazırlar. Şu kadar ki; esas komisyon raporunu hazırlamadan, tali komisyon raporunun ulaşması halinde bu rapor esas komisyonca dikkate alınır."

BAŞKAN - Son önergeyi okutuyorum ve en aykırı olan bu önergeyi okuttuktan sonra işleme alacağım.

Buyurun.

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

527 sıra sayılı teklifin 8 inci maddesiyle değiştirilen 23 üncü maddenin sonuna aşağıdaki hükmün beşinci fıkra olarak eklenmesini arz ve teklif ederim.

               Yasin Hatiboğlu

             Çorum

Teklif: "Komisyonlar, esas komisyon meselesini öncelikle görüşür, üçte iki çoğunlukla karara bağlar."

BAŞKAN - Önergeye Komisyon katılıyor mu efendim?

ANAYASA KOMİSYONU BAŞKANI TURHAN TAYAN (Bursa) - Katılmıyoruz efendim.

BAŞKAN - Başkanlık?..

TBMM BAŞKANVEKİLİ ALİ ILIKSOY (Gaziantep) - Katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN - Başkanlığın ve Komisyonun katılmamış olduğu önerge üzerinde, önerge sahibi olarak, Sayın Hatiboğlu, buyurun efendim. (FP sıralarından alkışlar)

YASİN HATİBOĞLU (Çorum) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Heyetinizi, Başkanlığınızı saygıyla selamlıyorum.

Değerli milletvekilleri, yeni düzenlemeyle, hangi konunun hangi komisyonda görüşüleceği hususu, daha önce kabul buyurduğunuz maddede bir anlamda tasrih edildi. Bu maddenin düzenlemeyi istediği husus, havale yapılırken, bir önce kabul ettiğimiz maddedeki ölçüler dikkate alınmak suretiyle yapılsın ve böylece -bendenizin, müsamahanıza da sığınarak arz ve ifade ettiğim gibi- itişme ve didişme olmasın; arzu edilen bu.

Peki, yalnız tüzüksel düzenleme; yani, Tüzüğün yaptığı düzenleme bizi maksadımıza ulaştıracak mı; çünkü, ameller niyetlere göredir, sadece fizikî düzenleme, sadece fıkralar, maddeler, bentler, hükümler yetmiyor; yetmediğini gördük. Niye gördük, şimdi zaten yürürlükte olan 23 üncü maddede deniliyor ki: Başkanlık havaleyi yaparken meseleye bakar, maslahata göre hareket eder; yani, şu konu, şu teklif, şu tasarı veya şu kanun hükmünde kararname hangi komisyonu  ilgilendiriyorsa, Başkanlık oraya havaleyi yapar. Peki, böyle deniliyor olduğu halde, biz, aylardır, günlerdir hep onu tartışıyoruz, temcit pilavına döndü, hep onu getiriyoruz, niye; çünkü yüreğimizi yakan o. Anayasalık bir konuyu, Anayasa Komisyonunun müzakere etmesi lazımgeldiği bir hususu, Plan ve Bütçe Komisyonuna götürüyoruz. Buradan söylemek istediğim şu: Öyle yandı ki canımız, bu düzenleme bile bendenizi tatmin etmiyor; yetmiyor. Yani, bir kayda, bir kayıt daha; bir kayda, bir kayıt daha teklif etmek geliyor içimden. Bu biraz da güvensizliğin ifadesi. Yani, bizim halimiz ne olacak; nereye varacağız? Güven kalmadı; çünkü, güveni bozduk.

Onun için, bendeniz, bir teklif getiriyorum. Diyorum ki, bu da yetmez, maddenin altına "komisyonlar, esas komisyon meselesini öncelikle görüşür, üçte 2 çoğunlukla karara bağlar." Ne demek istiyorum... Bir kere, zannediyorum, 6 ncı maddede düzenledik; yani, orada ölçüler bellidir; tabiri caizse, ceza hukuku ifadesiyle, unsurlar bellidir. O, bizim için yeterli gelir; olabilir ki, yetmeyebilir. O takdirde, Sayın Başkan havale ederek, o ölçüler tahtında havale edecek; o da yetmelidir bize; uygulama gösteriyor ki, yetmiyor. Onun için, bendeniz, Ceza Muhakemeleri Usulü Kanununda ve Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununda olduğu gibi, komisyon, her sevkte, mutlaka bir usul tartışması açmalı.

Yani, komisyon, önce, görevli olup olmadığını belirlemelidir. Ceza usulünde de, hukuk usulünde de bu esastır. O mahkeme, görevli midir değil midir, göreve karar verir. Görevli olduğuna karar verdikten sonra, ancak diğer usulî meseleleri görüşür, arkasından da esasa müdahale eder.

O halde, bendenizin teklifi şudur: Bir teklif, tasarı, kararname, Başkanlığa geldiği zaman Başkan, elbette 6 ncı maddeye göre bir havale  yapacak; ama, 6 ncı maddenin unsurlarını çok inceleyerek yapacak; olabilir, yanılmış olabilir, hata yapmış olabilir, hatta ve hatta kasten de yapmış olabilir. O halde, komisyon, kendi meselesine sahip çıkmalı, meseleyi, tasarıyı, teklifi, kararnameyi görüşmeden önce, Başkan "arkadaşlar, bizim görevimize giriyor mu, girmiyor mu, biz mi inceleyeceğiz; başka refik komisyon mu inceleyecek bunu karara bağlayalım" demelidir. Bu, gerçekten çok gereklidir; gereksiz tartışmaları ortadan kaldıracak bir tekliftir. Teklife, bütün grupların destek vermelerini rica ediyorum.

Başkanlığı, Komisyonu ve Yüce Heyetinizi saygılarımla selamlıyorum. (FP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Hatiboğlu.

Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler...

EYÜP FATSA (Ordu) - Karar yetersayısının aranılmasını istiyorum.

BAŞKAN - Etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.

Diğer önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

527 sıra sayılı teklifin 8 inci maddesiyle değiştirilen İçtüzüğün 23 üncü maddesinin son fıkrasının aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

Mahfuz Güler 

(Bingöl) ve arkadaşları

"Teklif:

Talî komisyonun, süresi içinde bir görüş bildirmemesi halinde, esas komisyon raporunu hazırlar. Şu kadar ki, esas komisyon raporunu hazırlamadan, tali komisyonun raporunun ulaşması halinde, bu rapor, esas komisyonca dikkate alınır."

BAŞKAN - Komisyon önergeye katılıyor mu efendim?

ANAYASA KOMİSYONU BAŞKANI TURHAN TAYAN (Bursa) - Katılmıyoruz efendim.

BAŞKAN - Başkanlık?..

TBMM BAŞKANVEKİLİ ALİ ILIKSOY (Gaziantep) - Katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN - Gerekçeyi mi okutalım efendim?

YASİN HATİBOĞLU (Çorum) - Gerekçeyi okutunuz efendim.

BAŞKAN - Gerekçeyi okutuyorum:

"Gerekçe: Değişiklik teklifinde, esas komisyon çalışmalarının hangi safhasına kadar tali komisyonun raporu ulaşırsa dikkate alınacağı belli olmadığından, işbu değişiklik teklifi verilmiştir. "

EYÜP FATSA (Ordu) - Karar yetersayısının aranılmasını istiyorum.

BAŞKAN - Efendim, karar yetersayısını arayacağım.

Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Karar yetersayısı yoktur.

Birleşime 10 dakika ara veriyorum efendim.

 

Kapanma Saati: 19.34


ALTINCI OTURUM

Açılma Saati: 19.45

BAŞKAN: Başkanvekili Nejat ARSEVEN

KÂTİP ÜYELER : Hüseyin ÇELİK (Van), Yahya AKMAN (Şanlıurfa)

BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 26 ncı Birleşimin Altıncı Oturumunu açıyorum.

V. - KANUN TASARI VE TEKLİFLERİYLE KOMİSYONLARDAN

GELEN DİĞER İŞLER (Devam)

2.- İzmir Milletvekili Rifat Serdaroğlu'nun; İstanbul Milletvekili Bülent Akarcalı'nın; Amasya Milletvekili Ahmet İyimaya'nın; Ankara Milletvekili Yıldırım Akbulut'un; Şırnak Milletvekili Mehmet Salih Yıldırım'ın; Gaziantep Milletvekili Ali Ilıksoy, Konya Milletvekili Ömer İzgi ve Ankara Milletvekili Nejat Arseven'in; İstanbul Milletvekili Ziya Aktaş ve 42 Arkadaşının;  Zonguldak Milletvekili Hasan Gemici'nin ve İzmir Milletvekili Işılay Saygın'ın; Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünde Değişiklik Yapılmasına Dair İçtüzük Teklifleri ve Anayasa Komisyonu Raporu (2/94, 2/232, 2/286, 2/307, 2/310, 2/311, 2/325, 2/442, 2/449) (S.Sayısı: 527) (Devam)

BAŞKAN - Komisyon ve Başkanlık Temsilcisi yerinde.

Görüşmekte olduğumuz 527 sıra sayılı İçtüzük teklifinin 8 inci maddesi üzerinde verilen, Komisyonun ve Başkanlık Temsilcisinin katılmadığı, Van Milletvekili Sayın Fethullah Erbaş ve arkadaşlarının önergesinin oylamasında karar yetersayısı bulunamamıştı.

Şimdi, önergeyi tekrar oylarınıza sunacağım ve karar yetersayısını arayacağım.

Oylamayı elektronik cihazla yapacağım.

Oylama için 3 dakika süre veriyorum.

Oylama işlemini başlatıyorum efendim.

(Elektronik cihazla oylama yapıldı)

BAŞKAN - Efendim, karar yetersayısı vardır; önerge kabul edilmemiştir.

Müteakip önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 527 sıra sayılı Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünde değişiklik yapılmasına dair teklifin çerçeve 8 inci maddesiyle Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünün 23 üncü maddesinin "Madde 23.- Tasarı, teklif ve kanun hükmünde kararnameler İçtüzüğün 20 nci maddesindeki ölçüler esas alınarak Başkanlık tarafından esas komisyonlara derhal havale edilir" olarak değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

         Fethullah Erbaş

(Van) ve arkadaşları

BAŞKAN - Komisyon önergeye katılıyor mu efendim?

ANAYASA KOMİSYONU BAŞKANI TURHAN TAYAN (Bursa) - Katılmıyoruz efendim.

BAŞKAN - Başkanlık?..

TBMM BAŞKANVEKİLİ ALİ ILIKSOY (Gaziantep) - Sayın Başkan, bir işin derhal havalesinin sakıncaları olabilir; çünkü, gelen tasarı, teklif veya kanun hükmünde kararnameleri, Başkanlık, Anayasaya uygunluk bakımından, belli süreler içerisinde incelemeye alıyor; onun için, süreye tabi kılmak doğru değildir.

Başkanlık, zaten, bugüne kadar, havale konusunda herhangi bir sıkıntı yaşamamıştır. Eğer, böyle bir sıkıntı olsaydı "evet" diyebilirdik; ama, buna hiç gerek yoktur diyoruz; o nedenle de, katılmıyoruz.

BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.

Sayın Erbaş, önergeniz üzerinde konuşacak mısınız efendim?

FETHULLAH ERBAŞ (Van) - Konuşacağım.

BAŞKAN - Buyurun Sayın Erbaş. (FP sıralarından alkışlar)

FETHULLAH ERBAŞ (Van) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; önergemizde, çerçeve 8 inci maddeyle değiştirilmiş bulunan aslıyla tamamen farklı bir madde oluşuyor şu anda. Madde 23'te "tasarı, teklif veya kanun hükmünde kararnameler İçtüzüğün 20 nci maddesindeki ölçüler esas alınarak -yani, komisyonların isimleri sayılıyor- Başkanlık tarafından -eski metinde "Başkan" deniliyordu, şimdi "Başkanlık" tabiri kullanılmış- esas komisyonlara havale edilir" deniliyor.

"Havale edilir"den maksat ne? Yani, belli bir süre, makul bir süre bırakmak, elbette ki, lazım. Başkanlık, keyfine, işine gelmediği bir kanun teklifini havale etmedi; bir ay havale etmedi; ne olacak sonuçta? Kimsenin bir şey diyeceği yok; çünkü, madde açık "belli bir süre içerisinde olmadığı için havale edilir" diyor. Hangi süre içerisinde, beş günde mi, on günde mi, derhal mi; bu konuda bir açıklık yok. Biz, onun için, Başkanın inisiyatifine bırakmıyoruz bu işi; diyoruz ki, -bundan önce de gördük, İçtüzüğün uygulamaları sırasında- 1991 yılından beri takip ediyorum, her başkanın bir uygulama felsefesi var, her yiğidin bir yoğurt yiyişi gibi, her başkanın da farklı uygulamalarını ve yorumlarını görüyoruz.

Meclisi idare eden başkanvekillerinin de farklı tutum ve uygulamalarına şahit oluyoruz. Bazı başkanlar yasa çıkarmada aceleci davranıyorlar, İçtüzüğün birçok maddesini görmezlikten geliyorlar. Bu sefer, burada sıkıntı doğuyor.

Şimdi, yeni metne bakarsak, eski metinde Başkan ilgili komisyonu tespit ediyordu; yenide ise, Başkanlık havale ediyor. Havale işlemini kaç günde, kaç ayda yapar, Başkanlığın bu husustaki görüşü, kıstası ne olacaktır?

Değerli arkadaşlar, şunu belirtmek istiyorum: Bugün yapılan düzenlemelerle, zaten, iktidarla muhalefet partileri arasında, milletvekili farkından dolayı, muhalefet partileri Mecliste çok cılız muhalefet yapabilmektedirler. Hiçbir önerileri kabul edilmediği gibi, hiçbir iyiniyetli teklifleri de kabul görmemektedir. Muhalefetin İçtüzükten doğan bazı haklarını da, iktidar partileri çok görerek, bu İçtüzük değişikliğini gündeme getirmeleri, gerçek niyetlerinin, muhalefetsiz bir Meclis isteklerinin bir tezahürüdür. Şu anda,  353'e 187 oranı var; iktidar partileri 353, muhalefet partilerinin toplamı 184'tür. Parlamentoda iktidarın istediği her kanun, hiç, noktasına, virgülüne dokundurulmadan, komisyonlardan da çıkıyor, Genel Kuruldan da çıkıyor ve çıkmasına da bu sayı yetmektedir. Zaten, bazen bir iki günlük bir gecikmeyle çıkmaktadır. Bu gecikmeyi de içine sindiremiyor iktidar. Şunu hatırlatmak istiyorum: Her gün, sel gelip, kütük getirmez. Bugün iktidar partisi olan, yarın muhalefet partisi olabilir; bu bir ihtimaldir ve bir gün, bu İçtüzük, beyler, size de lazım olabilir. Yarın, sizin de sesiniz kısılır. Eğer, Meclis içinde muhalefet yapamaz hale gelen muhalefet partileri, bu sefer, muhalefetlerini  Meclis dışında meydanlara götürürlerse, zarar eden iktidar partileri olur. Parlamenter demokrasilerde, parlamento, hükümetin emrinde kanun yapma makinesi değil; bilakis, parlamentonun denetiminde icraatını yürüten bir erktir.

Lütfen, Yüce Meclisin konumunu değiştirmeyin diyor, hepinizi saygıyla selamlıyorum. (FP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Erbaş.

Efendim, gerekçesini de dinlemiş olduğunuz önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.

Müteakip önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 527 sıra sayılı Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünde Değişiklik Yapılmasına Dair Teklifin çerçeve 8 inci maddesiyle Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünün 23 üncü maddesinin "Madde 23.- Tasarı, teklif ve kanun hükmünde kararnameler, İçtüzüğün 20 nci maddesindeki ölçüler esas alınarak, Başkanlık tarafından esas komisyonlara en geç beş gün içinde havale edilir" olarak değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

                                  Fethullah Erbaş

(Van) ve arkadaşları

BAŞKAN - Komisyon katılıyor mu?

ANAYASA KOMİSYONU BAŞKANI TURHAN TAYAN (Bursa) - Katılmıyoruz.

BAŞKAN - Başkanlık?..

TBMM BAŞKANVEKİLİ ALİ ILIKSOY (Gaziantep) - Efendim, biraz önce de arz ettiğim üzere, süre koymanın doğru olmadığını... Bir teklif veya tasarı, tek maddeden de ibaret olabilir, bir Ceza Kanunu değişikliği gibi, yüzlerce maddeyi de ihtiva edebilir. O zaman, üç beş gün içinde incelemek pek mümkün olmaz. Önergeye, bu sebeplerle "katılmıyoruz" diyorum.

BAŞKAN - Teşekkür ediyorum efendim.

Sayın Erbaş, gerekçeyi okutturuyorum efendim...

FETHULLAH ERBAŞ (Van) - Sayın Başkan, Ali Oğuz konuşacaklar.

BAŞKAN - Ali Beyin imzası var.

Buyurun efendim. (FP sıralarından alkışlar)

ASLAN POLAT (Erzurum) - Sayın Başkan, bu akşam, sizi, en az bir önergede ikna edeceğiz konuşa konuşa...

BAŞKAN - Buyurun Sayın Oğuz.

ALİ OĞUZ (İstanbul) - Sayın Başkan, değerli arkadaşlarım; görüşülmekte olan 527 sıra sayılı Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünde Değişiklik Yapılmasına Dair Teklifin çerçeve 8 inci maddesi ve Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünün 23 üncü maddesinin "Madde 23.- Tasarı, teklif ve kanun hükmünde kararnameler, İçtüzüğün 20 nci maddesindeki ölçüler esas alınarak, Başkanlık tarafından, esas komisyonlara, en geç beş gün içinde havale edilir" olarak değiştirilmesini arz ve teklif ederiz diye önerge verilmiş bulunuyor.

Gerekçede de, Başkanlık tarafından esas komisyonlara havale edilmesi, Başkanın inisiyatifine bırakılmaktadır. Zaman zaman da, bu havale süresinin uzadığı veya kısaldığı görülmüştür. Bu nedenle, havale süresinin, beş gün, onbeş gün veya hemen havale edilmesi şeklinde üç önergemiz huzurunuza gelmiş bulunmaktadır. Bunlardan, süre bakımından en gerisi olarak, hemen havale edilmesi, beş gün içerisinde havale edilmesi, onbeş gün içerisinde havale edilmesi şeklindeki önergeler müzakere edilerek, reddedilmiş bulunuyor.

Arkadaşlarımız, ne kadar dikkat edildiği hususunu göstermek bakımından, madde metnini, aynen önerge gibi verdiler; o da reddedildi; yani, getirmiş olduğunuz teklifi kendiniz reddetmiş oldunuz. Komisyon da katıldı redde, Hükümet de katıldı. Yani, görülüyor ki, artık, bir ret mekanizması işliyor ve hiçbir esbabı mucibesi de yok. Öyle olunca, şimdi, ortaya bir gerçek çıkıyor; eğer, üzerinde titizlikle durulur da, en isabetlisini, en güzelini bulursak, bu, herhalde, en isabetlisi olur, en güzeli olur; ama, geleni mutlaka reddedeceğiz haleti ruhiyesi içerisinde hareket edersek, böyle abes neticeler ortaya çıkıyor.

Zaten, şu İçtüzüğün tadil edilmesi zaruretinin, ben, neden kaynaklandığını da anlamış değilim. Genel gerekçede buyuruyorsunuz ki, efendim, bunu yapmak zaruretindeyiz; çok maddeli kanunlar geliyor; bunlarla yüz gün, yüzelli gün uğraşmak noktasına geleceğiz; bu da hiçbir kanunu geçirme imkânımızın olmadığını ortaya koymaktadır; öyleyse, biz, İçtüzüğün tadil edilmesiyle, rahatlıkla, bu kanunları süratle ve çok kısa zamanda müzakere etme imkân ve iktidarını da bulmuş olacağız; onun için, bunu böylece kısaltmak veya bu hale getirmek mecburiyetindeyiz gibi bir esbabı mucibe doğuyorsa da, benim anlayışım şu ki; bu süratle veya bu şekil kısaltmalarla veya muhalefetin sesini kısmakla elinize bir şey geçmez. Bir dikensiz gül bahçesi özleseniz ve bunu temin etseniz de, bu da size şeref kazandırmaz.

O bakımdan,  ben diyorum ki, hiç  olmazsa  verilen  önergeleri  nazara  alarak,  dikkatle inceleyerek, müzakere ederek, en isabetlisini bulursak, bundan mutlaka Meclisimiz, memleketimiz, milletimiz de faydalanır, istifade eder. Yoksa, aksi takdirde, gelen her şeyi çoğunluğumuza güvenerek reddedeceğiz mülahazası içerisinde davranırsanız, bunun, memleketimize, milletimize, hatta size hiçbir şey kazandırmayacağını ifade ediyor ve önergemizin kabulü istikametinde oy kullanacağınızı ümit ederek, saygılarımı sunuyorum efendim.

Teşekkür ederim. (FP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Oğuz.

Önergeyi oylarınıza sunuyorum : Kabul edenler... Etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.

Son önergeyi okutuyorum :

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 527 sıra sayılı Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünde Değişiklik Yapılmasına Dair Teklifin çerçeve 8 inci maddesiyle Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünün 23 üncü maddesinin ;

“Madde 23.- Tasarı, teklif ve kanun hükmünde kararnameler, İçtüzüğün 20 nci maddesindeki ölçüler esas alınarak, Başkanlık tarafından esas komisyonlara en geç on gün içerisinde havale edilir.”

Olarak değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

         Fethullah Erbaş

Van ve arkadaşları

BAŞKAN - Komisyon katılıyor mu efendim önergeye?

ANAYASA KOMİSYONU BAŞKANI TURHAN TAYAN (Bursa) - Katılmıyoruz efendim.

BAŞKAN - Başkanlık?..

TBMM BAŞKANVEKİLİ ALİ ILIKSOY (Gaziantep) - Katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN - Başkanlık ve Komisyonun katılmadığı önerge üzerinde Sayın Aslan Polat konuşacaklar. (FP sıralarından alkışlar)

Buyurun Sayın Aslan Polat

ASLAN POLAT (Erzurum) - Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlarım. (DSP sıralarından alkış!..)

Arkadaşım, dinle, ondan sonra zaten alkışlayacak durum hissedersin.

Şunu söyleyeyim; iktidar partisine mensup arkadaşları pek anlayamıyorum. Yani, burada konuşan, çaba gösteren biziz, kulislerde çay içip, eğlenen sizsiniz; daha sonra, size ne oluyor; onu anlayamadım! Oturun, orada dinleyin!

Sayın Başkanım, bu önergedeki maksat şu;  bu  Meclisteki  tartışmanın  esası  şundan ileri geliyor : Bütün komisyonlarda, komisyon üyeleri, iktidar partisiyle muhalefet partisinin üye sayısı esas alınarak seçilmesine rağmen, bir komisyonda, Plan ve Bütçe Komisyonunda, kanunla, "40 kişinin 25'i iktidardan olur, 15'i muhalefetten olur" denmiş. Bunun da böyle denmesinde haklılık var; hükümetler, parayla ilgili, malî durumlarla ilgili getirecekleri kanun tasarılarını bir an önce Plan ve Bütçe Komisyonundan rahatlıkla geçirsinler diye, o komisyonda iktidar grubuna bir ağırlık tanınmış. Bunun üzerine, hükümetler de, bilhassa parayla ilgili olan hemen hemen bütün kanun tasarılarını  Plan ve Bütçe Komisyonunu esas komisyon kabul ederek, diğer komisyonları bir nevi by-pass ederek, komisyonlarda görüşülmeden acele Meclisten geçirmeyi esas edinmişlerdir; işin tuhaf noktası budur; fakat, bu hükümetin, esasında buna da ihtiyacı yok; çünkü, 550 milletvekilinin 350 milletvekili iktidara mensup olduğu için, zaten, 350'nin 550'ye oranı yüzde 60-63 ediyor, 25'in 40'a oranı da aynıdır; dolayısıyla, bu hükümetin, hemen hemen  bütün komisyonlarda zaten yeterli ağırlığı var. O halde, gelen kanun tasarıları, gerçekten, hangi komisyon esas komisyon, hangi komisyon tali komisyonsa o komisyona havale edilmeli. Bunun için de biz, Başkanlığa on günlük bir müddet veriyoruz ve diyoruz ki, çok bekletmenin de manası yok, bir kanun tasarısı geldiği zaman, sizin hukukî danışmanlarınız var, gelen kanunların mazisi var, bunlara bakarak, konuları daha çok bekletmeden, on gün içerisinde komisyona havale edin. Bilhassa, hepimizin de bildiği gibi, milletvekillerinin şahsen verdiği birtakım kanun teklifleri oluyor; şehirlerinde üniversite açmak istiyorlar, belediyelerle ilgili sorunları oluyor, şehirleriyle ilgili sorunları oluyor veya çeşitli maddî sorunlarıyla ilgili teklifleri oluyor, bu teklifler zamanında komisyonlara havale edilmediği için veya havale edilse de komisyonlarda görüşülmediği için; hemen hemen hepimiz de görüyoruz, işte, 45 günde komisyonda görüşülmedi, Genel Kurula görüşülmeden gelsin diye hep önergelerle Genel Kurula direkt alınıyor; yani, komisyonlar, bir nevi by-pass ediliyor.

Bizim bütün isteğimiz, bütün endişemiz, burada arkadaşlarımıza dediğimiz şu: Bu teklifler, bir kanun tasarısı geldiği zaman, Başkanlık, ciddî ciddî incelesin, on gün içerisinde de, hangisi esas komisyonsa, ona yollasın; ama, bizde öyle mi oluyor?!. Mesela, şu anda, meşhur, memurların çok kolaylıkla işten atılmasını sağlayan kanun, şahsî, özlük haklarıyla ilgili olduğu halde, kesinlikle vatandaşların özlük haklarıyla ilgili olduğu halde, Anayasa Komisyonunun, hukuk kuruluşunun hiçbir görüşü alınmadan, Plan ve Bütçe Komisyonuna havale edildi. Plan ve Bütçe Komisyonu da -bununla, ömür boyu işten atılacak bir memuru- acaba, benim yaptığım bu iş Anayasaya aykırı mı değil mi diye, Anayasa Komisyonunun raporunu dahi beklemeye lüzum hissetmeden Genel Kurula bunu gönderdi. Biz, bu tip yanlışlıkların önlenmesini istiyoruz ve bu tasarıdaki bizim niyetimiz bu. Biz bunları yapıyoruz; ama, hükümet de diyor ki: Hayır efendim, bizde çoğunluk var; ben böyle getiririm, istediğim komisyonu  esas  komisyon  olarak tespit ederim;  orada da, bir günde -altkomisyon da oluşturmam- sabaha kadar görüşürüm; bunu, o gün orada bitirir, Genel Kurula yollarım ve bunu kanunlaştırırım... Dedikten sonra ne oluyor?.. Bakın, size bir şey daha okuyayım, Sayıştay Başkanlığının, sizin, 2000 yılında, yani, bu yıl, 1999 yılı için yapmış olduğunuz, çıkardığınız kanunlar hakkındaki raporunu okuyayım; bakın, sizin yaptığınız raporlar, siz yaptınız bunları: "Hazine saymanlıkları 1999 yılı mizanlarında yer alan ana hesaplardan dışborçlar, kredi anlaşmaları, kullanılacak dış krediler, genel bütçe dışındaki daire ve kurum borçları, genel bütçe dışındaki daire sermaye hesapları tam, doğru ve uygun bulunmamış ve 1999 yılı hesapları reddedilmiştir" deniliyor. Hazine, niye bunları diyor; çünkü, Hazine, sizin gayri ciddî olarak havale ettiğiniz, bu komisyonlarda gayri ciddî olarak görüştüğünüz bu önergeleri kabul etmiyor, hesaplarını kabul etmiyor.

Bakın, yine, Sayıştay ne diyor: "Bugüne kadar Meclise gönderilen Sayıştay raporlarında yer alan ve Plan ve Bütçe Komisyonunda da onaylanarak kabul edilen prensiplerden henüz gereği yerine getirilemeyenlerin gerçekleştirilmesine öncelik verilmelidir ve bunlar da verilmemiştir."

Ben, burada neyi anlatmak için söylüyorum; şunu söylüyorum: Siz derseniz ki, bizim çoğunluğumuz var, biz istediğimiz kanunu buraya getirir geçiririz... Getirdiğinizi eğer ciddî ciddî incelemezseniz, ciddî ciddî komisyonlara sevk etmezseniz, bunları Sayıştay da kabul etmez; Anayasa Mahkemesine müracaat ettik mi, orada da yüzde 70'ini biz iptal ettiririz; işte, kanun hükmünde kararnamelerde olduğu gibi. Şimdi, siz, yine, bankaları özelleştirmeyi getirdiniz; onlarda da Anayasa Mahkemesine gideceğiz, yine, onları da iptal ettireceğiz ve bunları, ne zamana kadar...

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

ASLAN POLAT (Devamla) - Bitiriyorum Sayın Başkan.

BAŞKAN - Lütfen tamamlayın Sayın Polat.

Buyurun efendim.

ASLAN POLAT (Devamla) - Tamam Sayın Başkanım; teşekkür ederim.

Ne zamana kadar bunları iptal ettireceğiz; size, hukuka, adalete uymayı kabul ettirinceye kadar. Ne zaman ki hukuk ve adaleti kabul edersiniz, kanun önünüze geldiği zaman, esas komisyonlara, ana komisyonlara göndermeyi ve onlara uymayı kabul edersiniz, ciddî ciddî kanunları incelersiniz, o zaman, Sayıştay da raporlarında kabul eder, biz de kabul ederiz ve buradan çıkan kanunların da bir manası olur.

Hepinize saygılar sunarım. (FP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Polat.

Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.

Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Madde kabul edilmiştir.

Sayın milletvekilleri, yeni madde ihdasına dair bir önerge vardır. Malumlarınız olduğu üzere, görüşülmekte olan tasarı veya teklife konu kanunun, komisyon metninde bulunmayan; ancak, tasarı ve teklifle çok yakın ilgisi bulunan bir maddesinin değiştirilmesini isteyen ve komisyonun salt çoğunlukla katıldığı önergeler üzerinde yeni bir madde olarak görüşme açılacağı, İçtüzüğümüzün 87 nci maddesinin dördüncü fıkrasının amir hükmüdür.

Bu nedenle, önergeyi okutup Komisyona soracağım. Komisyon, önergeye salt çoğunlukla; yani, en az 13 üyesiyle katılırsa, önerge üzerinde yeni bir madde olarak görüşme açacağım; Komisyonun salt çoğunlukla katılmaması halinde ise, önergeyi işlemden kaldıracağım.

Şimdi, önergeyi okutuyorum:

Sayın Başkanlığa

527 sıra sayılı teklifin çerçeve 8 inci maddesinden sonra yeni bir madde olarak gelmek üzere, aşağıdaki çerçeve 9 uncu maddenin eklenmesini arz ve teklif ederim.

               Yasin Hatiboğlu

             Çorum

"Madde 9.- Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünün 24 üncü maddesinin ikinci fıkrasına aşağıdaki cümle eklenmiştir.

Başkanvekili, anamuhalefete mensup üyeler arasından seçilir."

BAŞKAN - Komisyon önergeye katılıyor mu?

ANAYASA KOMİSYONU BAŞKANI TURHAN TAYAN (Bursa) - Salt çoğunluğumuz olmadığından katılamıyoruz.

BAŞKAN - O zaman, başka bir işleme de gerek yok; önergeyi işlemden kaldırıyorum.

Müteakip maddeyi okutuyorum:

MADDE 9. -Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünün 26 ncı maddesinin birinci fıkrasının sonuna aşağıdaki cümle eklenmiştir.

"Başkan, toplantı ve gündem için başkanvekili, sözcü ve kâtibin görüşüne başvurur."

BAŞKAN- Madde üzerinde, Fazilet Partisi Grubunun görüşlerini, Adıyaman Milletvekili Sayın Dengir Mir Mehmet Fırat ifade edecekler.

Buyurun efendim. (FP sıralarından alkışlar)

FP GRUBU ADINA DENGİR MİR MEHMET FIRAT (Adıyaman)- Sayın Başkanım, değerli arkadaşlarım; Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzük değişikliğiyle ilgili teklifin 9 uncu maddesi -ki, çerçeve 26 ncı maddeye tekabül ediyor- üzerinde Grubumun görüşlerini aktarmak üzere huzurlarınızda bulunuyorum.

Birkaç gündür, İçtüzük değişikliğiyle ilgili konu gündemimizde ve herhalde, bir hafta civarında da bu devam edeceğe benziyor. Tamamen, Parlamentomuzun çalışmasıyla ilgili olan İçtüzüğün eskiyen maddelerinin değişmesi ve güncel hale getirilmesi, daha iyi işler hale getirilmesi, tabiî ki, memnuniyetle karşılanır ve genelde 50 küsur madde olarak karşımıza getirilmiş olan bu teklifin, birkaç maddesi hariç, tümüne iştirak etmemek mümkün değil; ancak, bu birkaç madde, hakikaten, Parlamentonun çalışmasına yönelik değil, tamamen, iktidar tarafının muhalefeti susturmaya yönelik veya bazı kanunları daha kısa sürede, görüşülmeden hayata geçirmeyle ilgili.

26 ncı maddede yapılmış olan değişiklik de, tamamen usulî değişikliklerdir ve kabul edilebilir. Süreler kısaltılmaktadır ve bunun haricinde de pek bir şey yoktur. Dolayısıyla, bunu kabul ediyoruz. Ancak, Türkiye Büyük Millet Meclisi, Türkiye'nin bugünkü gündemini çok iyi tespit edip, zamanının büyük kısmını buna ayırmakla mükelleftir. Türkiye büyük bir kriz döneminden geçmektedir. Türkiye'deki durumu tespit edip, bunun üzerinde konuşmakta, bence, büyük yarar vardır.

Bu konuda, oldukça meşhur bir köşe yazarımızın, Türkiye'nin durumunu tespit eden yazısını ıttılaınıza sunmakta fayda görüyorum ve bütün arkadaşlarıma da bu yazının tümünü okumalarını tavsiye ediyorum; çünkü, Türkiye'nin bugünkü fotoğrafının çekilmiş olduğunu görmekteyim ve ıttılaınıza kesbetmekte fayda görüyorum:

"Sizce, neden, tam banka talanlarının ve laiklik adına soygunlarla komplolar düzenlendiğinin ortaya çıktığı bir sırada birden yöneticilerimiz Avrupa'yla ilişkileri berhava etmeye karar verdi? Ulusal onurlarını koruduklarını söylüyorlar. İnanıyor musunuz? İftiracı generallerin yargı önüne çıkarılmaması, 1 000 Amerikan Dolarına karşılık 700 milyon Türk Lirası ödenmesi, yaşam standardı sıralamasında Yunanistan'ın 65 basamak altında kalınması, işkencenin alıp yürümesi, hapishanelerin mafyanın denetimine geçmesi, Kıbrıs Rum kesiminin Türkiye'den 5 misli daha zengin olması, bankaların iktidarlar tarafından sistematik olarak soyulması, mafya üyelerinin cebinden devlet yöneticilerine verilen pasaportların çıkması, onların ulusal onuruna dokunmuyor. Bir ilişkinin, bir aşkın, bir savaşın, bir kan davasının, bir soygunun en tehlikeli, en kanlı, en korkulacak bölümü son bölümüdür.

Sevdiğini kaybettiğine inanan insanın, savaşı kaybettiğini gören komutanın, kan davasında yenildiğini anlayan ailenin, yakalanacağını fark eden soyguncunun, yitirdiğini kazanmak için elindeki bütün kozu, gücü, kötülüğü, kaybetmişlerin vahşi öfkesiyle fütursuzca ortaya sürdüğü bölümdür bu. Sezar'ın yoluna çıkan kâhine Shakespeare şöyle dedirtmişti:

-Martın 15'inden sakın.

Sezar, martın 15'inde öldürüldü. Eğer, ben de o kâhin gibi konuşabilseydim size şöyle derdim: 'Sonlardan sakının' Bunu söylemenin de tam zamanı olurdu; çünkü, korkunç bir sürece dönüşebilecek bir sona yaklaşıyoruz. Hepimizin hayatını etkileyebilecek bir döneme giriyoruz. Yetmişbeş yıllık bir ilişki, ağır bir hesaplaşmanın yaşanabileceği bir finale doğru gidiyor.

Bazı iktidar sortağı siyasetçilerin, gazeteciler ve bankacılarla birlikte büyük talanlara karıştığının, devletin neredeyse tüm kurumlarının uyuşturucu kaçakçılarıyla içiçe girdiğinin açıkça ortaya çıktığı bir zaman parçası yaşıyoruz.

Bu gerçekler gözler önüne serildikten sonra, artık tehlike herkes için başlamış demektir. Suçüstü yakalananların yalnızca makamlarını ya da şöhretlerini kaybetmeleri değil, yargılanıp hapse girmeleri söz konusudur. Onlar, bu korkunç sondan kurtulabilmek için, her şeyi, her yolu deneyeceklerdir. Banka soygunlarının asıl düzenleyicisi olmasından şüphe edilen ismin, iktidarın en tepesinde oturan biri olduğunu düşünürseniz, ne demek istediğimi daha rahat anlarsınız.

Sizce, neden, tam banka talanlarının  ve laiklik adına soygunlarla komplolar düzenlendiğinin ortaya çıktığı bir sırada, birden, yöneticilerimiz, Avrupa ile ilişkileri berhava etmeye karar verdi? Ulusal onurlarını koruduklarını söylüyorlar; inanıyor musunuz? Bazılarının yargı önüne çıkarılmaması, 1 000 Amerikan Dolarına karşılık 700 milyon Türk lirası ödenmesi, yaşam standardı sıralamasında Yunanistan'ın 65 basamak altında kalınması, işkencenin alıp yürümesi, hapishanelerin mafyanın denetimine geçmesi, Kıbrıs Rum kesiminin Türkiye'den 5 misli daha zengin olması, bankaların iktidarlar tarafından sistematik olarak soyulması, mafya üyelerinin cebinden devlet yöneticilerine verilen pasaportların çıkması, işçilerin zekâta muhtaç bırakılması, gelir dağılımı adaletinde Tanzanya'nın bile ardından gelinmesi, onların ulusal onuruna dokunmuyor. Bu, nasıl bir onur peki?

Gerçek bir hukuk uygulanırsa, İçişleri Bakanının deyimiyle, önünde düğme iliklenen çok adam hapishanenin yolunu tutmalı. Buna kolayca razı olurlar mı sizce?

Bir dönemin sonuna geldiğini onlar da görüyor; şimdi peçelerini atıp asıl yüzlerini gösterebilirler.

Çok ürpertici bir gerçek; ama, talana bulaşan bütün bu güçleri yakalayıp yargılayacak bir başka güç yok Türkiye'nin içinde. Hukukun burada uygulanabilmesi için "Avrupa ve dünya ölçülerinde" evrensel bir yardımlaşmaya muhtacız.

Bunu onlar da bildiklerinden, daha önce "laiklik" maskesi ardına saklanıp bankaları soydukları gibi, şimdi de "ulusal onur" maskesinin ardında hukuk sınırlarını çiğneyip parçalamak istiyorlar.

Öylesine büyük ve öylesine pervasızca suç işlemişler ki, bu büyüklükteki bir soygunu ve suçu saklayabilmek için aynı büyüklükte olaylar çıkarmak zorundalar.

Eğer dünyanın denetiminden..."

BAŞKAN - Sayın Fırat...

DENGİR MİR MEHMET FIRAT (Devamla) - Efendim...

BAŞKAN -  İçtüzük görüşüyoruz...

DENGİR MİR MEHMET FIRAT (Devamla) - Evet efendim, İçtüzük görüşüyoruz; ama, İçtüzüğün...

BAŞKAN - Hangi madde üzerinde konuştuğumuzu da, zannediyorum, biliyorsunuz.

DENGİR MİR MEHMET FIRAT (Devamla) - Tabiî efendim...

BAŞKAN - Ayrıca, zannediyorum, bu Genel Kurulda bulunan bütün sayın milletvekilleri okuma yazma da biliyorlar...

DENGİR MİR MEHMET FIRAT (Devamla) - Evet efendim...

BAŞKAN - Eğer, arzu ederlerse, gidip, kütüphaneden, o sizin burada okuduğunuz makaleyi okuyabilirler...

DENGİR MİR MEHMET FIRAT (Devamla) - Mutlaka efendim...

BAŞKAN - Bunu dinlemeye kimsenin ihtiyacı da yok.

DENGİR MİR MEHMET FIRAT (Devamla) - Mutlaka... Kesinlikle...

BAŞKAN - Lütfen, maddeyle ilgili konuşursanız, çok memnun olacağım.

DENGİR MİR MEHMET FIRAT (Devamla) - Hemen, zaten oraya geliyorum.

BAŞKAN - Lütfen... Rica ediyorum...

DENGİR MİR MEHMET FIRAT (Devamla) - Tabiî...

Şimdi, sayın arkadaşlar, birileri bir tespit yapıyor ve doğru olan tespit. Aslında, bunun tümünün okunması lazım. Türkiye'de, bugün, şu İçtüzüğün mutlaka görüşülmesi lazım; hatta, bir gün veya iki günde geçirilmesi lazım. Ancak, bundan çok daha mühim olaylar cereyan ediyor. Eğer, bir süre sonra, basın merkezlerine geçen bazı bilgi notlarını okursanız, şununla tıpa tıp uyuştuğunu göreceksiniz.

Bugün, Sayın Başbakanımız Avrupa'da, Nice'te Avrupa Birliğiyle görüşmeler yapıyor, mühim görüşmeler yapıyor. Türkiye'nin önünü açacak görüşmeler belki bunlar. Ancak, bunları, birileri sabote ediyor. Bu sabote karşısında, mutlak surette, demokratik güçler, muhalefet ve iktidar farklılığı gözetmeksizin, mutlak surette, bir tek cephe halinde, birlikte ve beraber hareket etmek durumundayız. Ben, bunu izah etmek istiyorum.

Doğrusu, 26 ncı maddedeki iki günlük sürenin, üç güne, bir güne indirilmesi bence çok mühim bir olay değil. Bunu, çok kısa sürede halledebiliriz ve bunun karşısında, bir engellemeye de bence gerek yoktur. Belki, bir iki maddesinin üstünde hakikaten durulması lazım, başımda söylediğim gibi. Aslında, muhalefeti veya başka bir kitleyi susturmakla bir yere varabilmenin faydalı olduğu kanısında değilim. Faydalı olan, aslında, Türkiye'nin, bugün,  hukuk  devleti olabilmesi için gösterilen çabanın arkasında, iktidarıyla muhalefetiyle bir güç olarak bulunmasında ve Türkiye'nin önünün açılması gerektiği kanısıyla hepinizi saygıyla selamlıyor, hayırlı uğurlu olmasını diliyorum

Teşekkür ederim. (FP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Efendim, madde üzerinde ikinci söz, Doğru Yol Partisi Grubu adına Batman Milletvekili Sayın Faris Özdemir'e ait. (DYP sıralarından alkışlar)

Buyurun Sayın Özdemir.

DYP GRUBU ADINA FARİS ÖZDEMİR (Batman) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; konuşmama başlarken hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Eski 10, yeni 9 uncu madde üzerinde söz almış bulunmaktayım. Yalnız, Türkiye'nin gündemi İçtüzük olmadığı için, konuşmam biraz onun dışında olacak, Başkandan şimdiden özür diliyorum.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; sözlerim kimseyi incitmek, kırmak, üzmek amacını taşımıyor.

Cümlelerim, içinizden biri, Batmanlı vekilin vicdanî muhasebesidir.

Niyetim, milletime özeleştirimi arz etmektir.

Duygularım, bizi biz yapan değerleri ihmal etmemizden kaynaklanan hüzünlerin demetidir.

Düşüncem, "ne oldu bize" sorusuna cevap aramamdır.

Öfkem, bizi, bize düşman edenedir.

Arayışım, 1923 Meclis ruhu ve coşkusudur.

Sıkıntım, bugün milletim için ne yaptım sorusuna iç huzurla cevap veremememdir.

İdealim ve hayalim, güçlü Türkiye, müreffeh millettir.

Ülkemin gün geçtikçe çığ gibi büyüyen sorunları var. Asil milletimin çok sayıda düşmanı da var. İçimizdeki gafil ve bedhahların sayısı bir hayli var.

Bütün bu varlara karşı, birbirimize tahammülümüz yok. Sevgiyi, ekmeği, umudu paylaşma duygumuz yok. Bahanelerin ardına takılmışız, dayanışmamız yok. Varlarla yokların boyutunu böylesine yoğun yaşayan ülkenin önüne, elbette, Ermeni Soykırımı Tasarısını koyarlar; elbette, Avrupa Birliği üyeliğine bizi almamak için bahane üretirler; elbette, Kıbrıs sorununun yanına Ege konusunu da koyarlar.

Bütün bunlara karşın, iktidar, beceriksiz, çaresiz, kendi içinde tutarsız, muhalefetin sesi cılız ve korkaksa; "100 liranın 88 lirasını faize veriyorum" diyenler hicap duymuyorsa, nüfuz ajanlığından, yolsuzluk ekonomisinden bahsedenler, sadece ahkâm kesip gerekeni yapmakta yavaş davranıyorsa, dürüstlükten dem vuranlar, bakanlıklarında alabildiğine partizanlık yapıyorsa, demokrasiden, özgürlüklerden, Avrupa Birliğine üye olma adına ortalarda boy gösterenler, ruhlarında ve partilerinde demokratça davranmıyorsa; sunî gündemlerle halkın kafası karıştırılıyorsa, ulusal medyamız kendi iç yapısını bir türlü sağlıklı yapıya oturtamıyorsa; RTÜK, özgür basının önünde hâlâ engel olmaya devam ediyorsa, hiç kimsenin şikâyet etmeye hakkı yoktur!.. (DYP ve FP sıralarından alkışlar)

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; yetmişyedi yıl öncesine bir göz atalım. Ulus'ta tek katlı bir bina, dar salona tahta sıralar dizilmiş. Mikrofon ne demek; doğal bir ses. Kapısında, öyle, son model arabalar ne gezer; tek tük birkaç fayton. Oturanların elbisesi temiz; ama, en az on yıllık; ama, bir ruh ki, şaha kalkmış, tek bilek tek yürek: Ya istiklal ya ölüm! (DYP sıralarından alkışlar) Şimdi, ceylan derisi koltuklara baktıkça, o kahramanlardan özür diliyorum : Affedin ne olur bizi, emanetinizi hoyratça harcadık.

Modernleşmek, asla savurganlık değil. Biz, savurganlığı, kendimize yaşam biçimi yaptık. Çöplükte ekmek arayanların ülkesi olduk.

Bir yanda, evine bir kilogram et götüremeyen memurum varken, kıyak maaşlara sessiz kaldık.

Paparazzi programlarında çılgınca, vahşice eğlenceleri, sadece seyrettik.

Keyfî yurtdışı gezilerinden balolara, düğünlere, resepsiyonlara koşuşturup durduk.

"Milletin hizmetkârıyız" dedik; ardından, dokunulmazlık zırhının arkasına gizlendik; sonra da "Meclisin saygınlığı azalıyor" diye yakınmaya başladık. Hayır, Meclise değil, bize saygı duyulmuyor arkadaşlar. Milletten saygı, hürmet bekliyorsak eğer, liderin önünde ayrı, kuliste ayrı tavır takınmamalıyız. (DYP sıralarından alkışlar)

Siyasî istikbal korkusuyla, eğriye, yanlışa "evet" dememeliyiz. Siyasetin kutsal olduğunu, dürüst, erdemli ve ilkeli davranmanın politikacının simgesi olduğunu, asla unutmamalıyız.

Psikolojik kandırmacalarla, ilkel entrikalarla duygu sömürüsü yapıp, insanları kandırmamalıyız.

İşte, o an, saygıyı, hürmeti ve sevgiyi hak ederiz.

Sadece bunlar yetmez. Mensubu olmakla gurur, onur ve şeref duyduğum, kurumum Millet Meclisini yüceltmek adına, bedenimizi, ruhumuzu ortaya koymalıyız.

Üç Y'ye (yasama, yürütme, yargı) üç B'yi (bilim, barış, bireycilik) taban yapmalıyız.

 "Ye kürküm ye" zihniyetine karşı durmalıyız.

ABD Başkanı bu kürsüde konuşurken gösterdiğimiz ilgi, hayranlık ve dikkati, bu coğrafyanın yetiştirdiği liderlere de göstermeliyiz. (DYP sıralarından "Bravo" sesleri, alkışlar)

Biz bize saygı duymazsak, dünya da bize değer vermez. Üç kıtadan, elimizde, bir avuç Anadolu toprağı kaldı; hâlâ uyanamadık. Solcu-sağcı diye birbirimizi kırdık. Yetmedi; Türk-Kürt kavgasını yaptık. Şimdi de mezhep kavgası yapmaya hazırlanıyoruz. Renksiz, kişiliksiz, seviyesiz  bir toplum olup, birbirimize, hep şüpheyle baktık.

Çanakkale'de şehit düşenlerin torunlarını bu hale getirenlere lanet olsun ! Lanet olsun bu kirli oyuna ! Bu hallere düşecek millet değildik biz...

Haçlı seferlerinde işkencenin en orijinal örneğini yapan Fransızın, Almanın, İtalyanın önünde boynu bükük kaldık. Tanzimatçı, Avrupalı olacağız dedikçe, alaya alındık; geleneklerimizden, örflerimizden utanır olduk. Mafyalaştık, rantçı olduk. Çabuk unuttuk, kolay sevindik. Bazen de kendimize küstük.

Çeteleşme, banka hortumlama, cezaevi isyanları bu ülkenin kaderi değil. Suç, halkın hiç değil. Bu millet bunu hak etmiyor. Yeni binyıl, milenyum çağını yakalama sözleri boş. Bugün, yurtta vatandaşlar nasıl yaşıyor; asıl sorun bu. (DSP sıralarından "Maddeye ne zaman geleceksin" sesi)

Geçeceğim maddeye.

BAŞKAN - Sayın Özdemir...

FARİS ÖZDEMİR (Devamla) - Sözlerim içimi yakıyor.

Biliyorum ki, bu millet, enflasyonu da yener, işsizliği de. Kurtuluş Savaşı en iyi örnek. Yeter ki, inanç, samimiyet ve güven duygusu oluşsun. İnanç olsun ki, millet parası soyguncuya, talancıya verilmeyecek. Güven olsun ki, hak ve hukuk herkese eşit olacak.

BAŞKAN - Sayın Özdemir, lütfen maddeyle ilgili konuşur musunuz. Süreniz bitmek üzere de, onun için...

FARİS ÖZDEMİR (Devamla) - Geçiyorum Sayın Başkanım.

İşte o zaman, analar, kollarındaki bileziği, yüzüğü çıkarıp devlete verir.

Af konusunu milletin gündemine getiriyoruz, sonra da işi çığırından, zıvanadan çıkarıyoruz.

MEHMET EMREHAN HALICI (Konya) - Af yarın, yarın.

FARİS ÖZDEMİR (Devamla) - Bağışlamak güzeldir; asıl güzellik ise, kişinin hatasını bir daha yapmamasıdır. Suçluyla mağdur arasında böyle bir akit kurdunuz mu? Biz, ülke yönetiminden sorumlu olanlar milletten özür dilemedikçe, günahlarımızı, hatalarımızı, suçlarımızı söylemedikçe, bu cesareti göstermedikçe, nice af yasaları çıkarsak da hikâye. Millet vicdanında, kendi vicdanımızda affolmamışsak, ne çare.

Hükümete diyorum ki, af yasasını kader mahkûmu için çıkarıyorsanız eğer, millet kaderini böylesine olumsuz etkileyen herkese bir af yasası diyorum. Her şeye rağmen umudumu yitirmiyorum. Geleceğe umutla bakmalıyız. Hepimiz, bu ülkeyi karşılıksız sevdik, hem de çok sevdik, ölene dek seveceğiz. Bu fani dünyada, birbirimize hoşgörülü olmayı, birbirimizi dinlemeyi öğreneceğiz. Bileceğiz ki, bizden başka bizi seven yok; inanacağız ki, sorunlar bu Mecliste çözülür. Parlamentomuz, bu tıkanmayı elbette aşacak ve bunu başardığımızda dünyaya "biriz, bütünüz, bölünmeyeceğiz" diye haykıracağız ve tarihe bir gün "zoru başardılar" notunu düşeceğiz.

Maddeyi desteklediğimizi... (DYP ve FP sıralarından alkışlar; DSP, MHP ve ANAP sıralarından gülüşmeler, alkışlar [!])

Yüce Meclise saygılar sunuyorum. (DYP ve FP sıralarından alkışlar)

TBMM BAŞKANVEKİLİ ALİ ILIKSOY (Gaziantep) - Sayın Başkan, bir hususu arz etmek istiyorum.

BAŞKAN - Buyurun Sayın Başkan.

TBMM BAŞKANVEKİLİ ALİ ILIKSOY (Gaziantep) - Sayın Başkanım, tabiî, İçtüzükle ilgili görüşmeler yapıyoruz. Bu, çok önemli. Gruplarımızın görüşlerini almak ve o konuda belki bir değişikliğe gidebilme imkânı elde etmek için grupların konuşmalarını dinliyoruz; ama, Doğru Yol Partisi Grubu adına konuşan Sayın Özdemir'in maddeyle ilgili herhangi bir ifadede bulunmaması, bizim aydınlanmamızı engelledi.

Bu hususta, Başkanlığın, biraz hassasiyet göstermesini ve hatiplerin madde üzerinde de görüş serd etmelerini, özellikle Başkanlıktan istirham ediyorum. (FP ve DYP sıralarından gürültüler)

BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.

TURHAN GÜVEN (İçel) - Sayın Başkan, müsaade eder misiniz.

BAŞKAN - Bir dakika Sayın Güven... Nedir?..

TURHAN GÜVEN (İçel) - Sayın Başkanvekiline saygım sonsuz; ama, konuşmacının lafı üzerinde birtakım eleştirilerde bulunuyor. Peki, o zaman, kendi partisinden  niye  kimse konuşmuyor canım?! Onların da değerli fikirlerini alalım.

BAŞKAN - Efendim, o, o partinin meselesi.

Sonra, Sayın Başkanvekiline "kendi partisi" diye de lütfen hitap etmeyin. Bizim İçtüzükteki sıfatımız bellidir Sayın Güven. Siz, bu işi çok iyi bilirsiniz.

TURHAN GÜVEN (İçel) - O zaman, o da, Doğru Yol Partisinin konuşmacısından bahsetmesin ama...

BAŞKAN - Efendim, Doğru Yol Partisinin konuşmacısından bahseder. Eğer, belli bir gündemle toplanan ve belli bir madde üzerinde, belli bir kanun tasarısı üzerinde görüşme yapan Mecliste, gündemdışı konuşma niteliğinde bir konuşma yapılırsa, tabiî ki, Sayın Başkanı temsilen, Başkanvekilimiz de bu konuşmayı yapar.

TURHAN GÜVEN (İçel) - Taraflı olarak konuştuğu için biz de öyle ifade ediyoruz; hiç konuşmasaydı daha iyiydi.

BAŞKAN - Sayın Güven, lütfen... Çok rica ediyorum...

TBMM BAŞKANVEKİLİ ALİ ILIKSOY (Gaziantep) - Taraf olmadım, görüş istedim ben. Görüş istemek taraf olmaksa...

TURHAN GÜVEN (İçel) - Neyi değiştirir ki...

BAŞKAN - Çok rica ediyorum... Yani, ifadenizden bir şey anlayamıyorum; zannediyorum, Yüce Heyet de anlayamıyor.

TURHAN GÜVEN (İçel) - Yüce Heyet çok iyi anlıyor. Anlayan anlıyor da, sizin işinize gelmiyor.

BAŞKAN - Siz, Grup Başkanvekilisiniz efendim. Siz, işin usulüne uygun gitmek...

TURHAN GÜVEN (İçel) - Efendim, Meclis Başkanvekili benim konuşmacım üzerinde söylemde bulunursa, bana da hak doğar.

BAŞKAN - Size hak doğmaz efendim bu konuda.

TURHAN GÜVEN (İçel) - Doğar efendim, doğar.

BAŞKAN - Doğmaz efendim, doğmaz.

TURHAN GÜVEN (İçel) - Doğar... İçtüzüğü değiştirmekle sonuca ulaşamazsınız; bunu da bilin.

BAŞKAN - Şahsı adına, Sayın Çelik; buyurun efendim. (FP sıralarından alkışlar)

MEHMET ZEKİ ÇELİK (Ankara) - Teşekkür ederim.

Değerli Başkan, değerli milletvekilleri; 527 sıra sayılı, Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünün 9 uncu maddesinin birinci fıkrasına bir cümle eklenmesine dair değişikliği ihtiva eden konuda şahsım adına söz almış bulunuyorum; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Tabiî, hep, madde üzerinde konuşmamız isteniyor; hem onun üzerinde konuşacağım hem de teklifimi yapacağım Sayın Başkan. Bu ilave ibarede "Başkan, toplantı ve gündem için başkanvekili, sözcü ve kâtibin görüşüne başvurur" denilmektedir. Komisyondan da ittifakla çıkmış bir değişiklik. Meclis komisyonlarının iç işleyişiyle ilgili demokratik bir düzenleme olarak değerlendiriyorum; ancak, ben, bu ibarenin biraz daha sarahate kavuşturulmasında fayda görüyorum; çünkü, anlaşılan, buradaki başvuru, istişarî mahiyette bir durum. Başkan, başkanvekili, sözcü ve kâtibin ortak görüşü istikametinde hareket edilecek bir hüküm yok. En azından, bunların çoğunluğunun görüşü istikametinde hareketi sağlayacak bir değişiklik yapılsaydı daha isabetli olurdu diye düşünüyorum.

Her değişiklik teklifi üzerinde, bu maddede olduğu gibi iyimser sözler sarf etmek, tabiî, maalesef, mümkün olamamaktadır; ama, bir  çiçekle de  bahar  gelmediği malum. Gönül  isterdi ki, ülkemiz için bu kadar önemli olan bir tüzük değişikliği tüm komisyonlardan ittifakla geçebilseydi; ama, maalesef, bu durum mümkün olmamıştır.

Ben, biraz evvel Polatlı'daydım; oradan geldim. Bizim burada konuştuklarımızla halkın gündemi biraz farklı. Enflasyonu sordular bize, ne oluyor diye. Hükümet "enflasyon yüzde 20, yüzde 40'larda" diyor; ama, vatandaş  kendi  gündemine bakıyor,  enflasyonun düşmediğini bize ifade ediyor. Hatta, devletin, yarıdan fazla mal ürettiği için KİT zamlarına el- koyduğunu, dolayısıyla, zam yapmadığını ve zam yapılmaması sebebiyle de fiyatları baskı altında tuttuğunu; ama, meydana gelen açıkları bir taraftan da Hazineden karşıladığını... Öbür taraftan, işte, dövizi baskı altında tuttunuz tuttunuz, gördünüz ne oldu. Neredeyse, devalüasyon yapmak durumundasınız ve mecburen de bunu yapacaksınız.

BAŞKAN - Sayın Çelik, efendim, çok rica ediyorum... Devalüasyon falan görüşmüyoruz, bütçe de görüşmüyoruz.

MEHMET ZEKİ ÇELİK (Devamla) - Haklısınız da efendim, ben...

BAŞKAN - Biz, burada, İçtüzüğümüzün bir maddesiyle ilgili bir görüşme yapıyoruz.

MEHMET ZEKİ ÇELİK (Devamla) - Şimdi,  efendim,  ben,  size  biraz  evvel  teklifimi söyledim; ama, bırakın, biraz da vatandaşın söylediğini ifade edelim burada, müsaade ederseniz.

BAŞKAN - Böyle bir usul yok efendim. Burası vatandaşın söylediğinin söyleneceği bir yer değil. Hangi madde üzerinde söz almışsanız onu söyleyeceksiniz Sayın Çelik.

MEHMET ZEKİ ÇELİK (Devamla) - Peki efendim... Peki...

BAŞKAN - Çok rica ediyorum...

MEHMET ZEKİ ÇELİK (Devamla) - Yani, bize, İçtüzükte başkan, başkanvekilinin ne olacağını sormuyorlar; batan bankaları soruyorlar (FP sıralarından alkışlar) Bu kış gününde odun, kömür derdi var. Geçen sene 60-70 milyon olan kömürün tonu bu sene 120-130 milyon. Memur "nasıl geçineceğim; maaşıma zam yapılmadı; bunu nasıl karşılayacağım, çoluk çocuğumun okul masraflarını nasıl karşılayacağım?” diyor ve geçen sene 2 milyon 600 bin lira olan tüpün şu anda 5 milyon 750 bin lira olduğunu, bu ramazan günü nasıl geçim sağlayacağını soruyor. Elbette, burada gündeme getirmemiz gerekiyor.

BAŞKAN - Ama, yerinde ve sırasında getireceksiniz Sayın Çelik. Burası bir usule göre çalışıyor.

MEHMET ZEKİ ÇELİK (Devamla) - Tamam efendim.

MEHMET ERGÜN DAĞCIOĞLU (Tokat) - Evet efendim, biraz evvelki hatip gibi hakikaten maddeye uygun konuşması lazım (!)

MEHMET ZEKİ ÇELİK (Devamla) - Şimdi, malum; yani, gerçekten, vatandaşımızın sıkıntısını da burada ifade etmemiz gerekiyor. Ben, bu madde üzerinde teklifimi de söyledim. Bir tarım bölgesi olan Polatlı'dan geldiğimi söyledim. Buğdaydan zaten istediğini alamadı. Pancar fiyatını hâlâ açıklamadığınızdan ve -pancarın fabrikaya gittiğini, şeker olduğunu, şekere zam yapıldığını, ama- hâlâ fiyatını bilemediğinden, bize soruyorlar. Biz ne diyelim?! cevap veremiyoruz. Sizinkiler de gidip, orada cevap vermedikleri için, maalesef, bu konuda, biz de mustarip oluyoruz. Bu bakımdan, beni mazur görün.

Evet, biz vatandaşın gündemiyle uğraşalım. Gelin, bunları, normal birkaç maddenin dışında olanı hep beraber tartışalım; bir gecede, bir iki saat içerisinde geçirelim; çözüm bulunacak diğer meselelere, yerde yatan, batan 11 bankanın mevtalardan, cesetlerden geçilmeyen, çözüm bekleyen meselelerine bir çare bulalım diyor; saygılar sunuyorum. (FP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Çelik.

Madde üzerinde şahsı adına ikinci söz, Konya Milletvekili Sayın Veysel Candan'a aittir.

Aynı madde üzerinde, Sayın Göksu, Sayın Uzunkaya, Sayın Malkoç, Sayın Yanmaz'ın söz taleplerini de, İçtüzük gereği yerine getiremiyorum efendim.

Buyurun Sayın Candan. (FP sıralarından alkışlar)

VEYSEL CANDAN (Konya) - Sayın Başkan, değerli milletvekili arkadaşlarım; görüşülmekte olan 527 sıra sayılı Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğü değişiklik teklifinin 10 uncu maddesi üzerinde kişisel görüşlerimi açıklayacağım. Muhterem heyetinizi saygıyla selamlıyorum.

Şimdi, tabiî, bir kısır döngünün içinde dönüyoruz. Buraya gelen arkadaşlarımız, gündem maddeleri üzerinden ziyade, dış konularda görüşlerini belirtme ihtiyacı hissediyorlar. Acaba, hükümet, milletvekillerinin neden böyle bir yola...

BAŞKAN - Siz, inşallah, o ihtiyaçta değilsiniz Sayın Candan.

VEYSEL CANDAN (Devamla) - Hayır... Kesmeyin Başkan... Kesme bir kere... Konsantrasyonumuzu bozmayın. (FP sıralarından alkışlar)

Bakın, ben, burada ne söyleyeceğim size; bir yol işaret edeceğim. Acaba, hükümet, buraya gelen maddelerde hiçbir değişikliği kabul etti mi ki, Sayın Başkan burada diyor ki, muhalefetin görüşünü alacağız. Hangi maddede, hangi önergeye?.. Bakın, kurşun asker gibi oy veriyorsunuz; talimatla oy veriliyor. Buradaki arkadaş geliyor, biliyor ki bir değişiklik olmayacak, bildiğini okuyup gidiyor. Kaldı ki, DYP'li arkadaşımızı tebrik ediyorum, gayet güzel bir konuşma yaptı. Tabiî, böyle hükümete, böyle konuşma yapılır; ama, ben, öyle yapmayacağım. (FP sıralarından alkışlar)

MUSTAFA GÜVEN KARAHAN (Balıkesir) - Meclis burası, Meclis!..

VEYSEL CANDAN (Devamla) - Değerli arkadaşlar, hepimiz komisyonlarda görev yapıyoruz. 10 uncu maddede yapılan değişiklik nedir? Komisyon başkanları, komisyonun gündemini belirler. Burada ne getirmişsiniz; başkan, başkanvekili, sözcü ve kâtibe de sorar. Sorarsa ne olur; hiçbir şey olmaz. O zaman, böyle bir maddeyi değişiklik yaptık diye getirmenin mantığı nedir?! Evvela, bunu bir geri çekin. Hiçbir faydası yok, hiçbir esprisi de yok. Korkarım ki, bu İçtüzük değişikliği 50 maddeyse, yarın, çıkıp "biz, 50 tane ayrı ayrı kanun çıkardık" diye cetvelin yekûnuna ilave edersiniz. Bu da, topluma saygısızlık olur.

Şimdi, değerli arkadaşlar, biz, burada ne konuşuyoruz esasta; Türkiye Büyük Millet Meclisinin çalışma usul ve esaslarını konuşuyoruz. Peki, bu usul ve esaslar konuşulurken, adil, dürüst, hukuk kurallarına uyumlu olursa, sonunda çıkacak metinler de, hukuk kurallarına uygun olur, toplumsal barışı sağlar ve sonunda, millî irade tecelli eder.

Şimdi, eski komisyonlarda başkanlar nasıl yürütüyordu? Şimdi, siz, burada, nezaketen, bir de, başkanvekiline sorar... Tersini de yapar. Ne olur; bir şey olmaz. O zaman, böyle bir maddeyi getirip, İçtüzükte değişiklik yaparız demenin manası yok. Kaldı ki, bakın, 1996 da, dört yıl önce bu Tüzüğün 124 maddesini değiştirmişiz. Aradan dört yıl geçmiş, hükümet 50 tane maddeyle tekrar ortaya gelmiş. Demek ki, sağlıklı yapmıyoruz.

Şimdi, arkadaşlarımız -muhalefetten de söylediler- "efendim, biz, bu Tüzüğün birçok maddesine olumlu diyoruz; ama, bazılarına karşı çıkıyoruz" dediler.

Değerli arkadaşlar, temel bir yasa nasıl görüşülüyordu eskiden; Danışma Kurulu toplanıyordu, bütün partilerin temsilcileri "tamam" dediği zaman, öyle görüşülüyordu. Şimdi, siz, ne getirmişsiniz buraya; beşte 3 çoğunluk; yani, 330 milletvekili Genel Kurulda "tamam" dedi mi, o madde öylece geçer. Şimdi, bu, muhalefetin sesini kesmek anlamına gelir değerli arkadaşlar. Şimdi, anamuhalefet az önerge verecek, az konuşacak, tasarıya hiç katkıda bulunmayacak. Biraz önce arkadaşlarımın yaptığı gibi, madde dışında konuşmalar yapılacak. Komisyon başkanları tam yetkili olacak. Komisyon başkanlarının hepsi hükümetten seçiliyor. Peki, o zaman, muhalefet ne olacak? O zaman, bu idarenin, sistemin adı nasıl demokrasi olacak?

Şimdi, aslında, bu hükümetin, yani, sizin, 57 nci hükümetin İçtüzüğe falan ihtiyacı yok. Elinize geldiği zaman yasalar, gayet rahat, dolanarak çözüyorsunuz. Bakın, salı günleri denetim vardı, şimdi yok. Neden; Danışma Kurulunu topluyorsunuz, araştırma önergelerine lüzum yok, bugün kanun çıkaralım diyorsunuz, atlıyorsunuz; soru önergelerine altı ayda cevap veriliyor, atlıyorsunuz; soru cevap bölümü geliyor kanunlarda, 10-20 dakikayla sınırlıyorsunuz. Şimdi de, İçtüzükle, muhalefetin sesini kesiyorsunuz, bu bir temel kanundur diyorsunuz, 330'la geçiriyorsunuz. Peki, o zaman burada oturan muhalefet partilerine ne kalıyor; güzel, hamasi, halkın anlayacağı ekonomi, enflasyon, vatanseverlik; madde dışında, millete bunu anlatmak kalıyor. Acaba, hükümet kendini niye sorgulamıyor? Bu milletvekilleri niye böyle konuşma ihtiyacı hissediyor diye kendi kendinize sorumluluk hissinde olmuyorsunuz?

Değerli arkadaşlar, hükümetin iddası nedir; az çalışıyoruz. Bugün kaç defa yoklama yapıldı burada; 4 defa. Peki, hükümet üyeleri, milletvekilleri, niye devam etmiyor değerli arkadaşlar? Bakın, burada Bayındırlığı görüştük. Bayındırlıkta getirdiniz bir geçici maddede usulsüz olarak; bu uygulama böyledir, bize göre böyledir, çoğunluğumuz vardır dediniz...

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Sayın Candan, mikrofonunuzu açıyorum, lütfen tamamlayın efendim.

VEYSEL CANDAN (Devamla) - ...müzakeresiz madde geçirdiniz. Bu yasalara aykırıdır ve Anayasada iptal gerekçesidir.

Arkasından, Devlet Memurları Kanununu -arkadaşlarım hep ifade ettiler- niye Plan ve Bütçe Komisyonuna gönderdiniz; çoğunluğunuz orada olduğu için. Niye Anayasa, Adalet Komisyonuna göndermediniz? Cumhuriyet tarihi bunu hep yazacak ve her zaman da karşınıza konulacak. Anayasa Komisyonunda kabul edilmeyen bir madde Plan ve Bütçe Komisyonundan geçerse, bu hukukî oluyor mu?! Demek ki, bu İçtüzük müzakereleri, hükümetin -hepsinde, aslında, bir yerde- boşluklarından istifade ederek kanunları sulandırdığının işaretidir. Halbuki -konuşmamın başında ifade ettim- toplumsal uzlaşı olarak hükümet ve muhalefet, ortaklaşa bir metin üzerinde İçtüzük hazırlamış olsaydı, bir gecede, saat 12'den 2'ye kadar iki saatte bu İçtüzük temelli geçerdi, tamamı da müzakere edilebilirdi.

Değerli arkadaşlar, gerekçeyi okudum, hükümetin iddia ettiği gerekçelerden birçoğu sağlıklı değil.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

VEYSEL CANDAN (Devamla) - Olumlu maddeler olmasına rağmen, ben kişisel olarak bu İçtüzük değişikliğinin yeterli olmadığını ve olumlu oy vermeyeceğimi ifade eder, saygılar sunarım. (FP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Candan.

Sayın Sünnetçioğlu, sorunuzu yöneltebilirsiniz; buyurun.

AHMET SÜNNETÇİOĞLU (Bursa)- Teşekkür ederim Sayın Başkanım.

Aslında bu sorumu bir önerge olarak vermek istiyordum; ama, önergelerin hepsi reddedildiği için, belki soru yoluyla dikkati çekebilirim diye düşünüyorum. Aracılığınızla Sayın Başkanıma bu soruyu yöneltiyorum.

Şimdi, 9 uncu madde de "26 ncı maddenin birinci fıkrasının sonuna, aşağıdaki cümle eklenmiştir. 'Başkan, toplantı ve gündem için başkanvekili, sözcü ve kâtibin görüşüne başvurur'" diyor. Yani, buradan anlaşılan veya benim anladığım, gündemi, başkan, başkanvekili, sözcü ve kâtip beraber hazırlarlar manası çıkıyor. Halbuki, yürürlükteki İçtüzüğün 26 ncı maddesinin ikinci paragrafında "Bu çağrıda komisyon başkanınca  hazırlanan gündem de  belirtilir" diyor. Orada, "komisyon başkanınca hazırlanan gündem..." Değiştirilmiyor, yani. Değiştirilen, sadece birinci paragrafın sonuna bir ekleme oluyor; ama, ikinci paragrafta "bu çağrıda komisyon başkanınca hazırlanan gündem belirtilir" deniliyor.

Ben, buranın da düzeltilmesi gerekir diye düşünüyorum, komisyon başkanı, başkanvekili, sözcü ve kâtiple hazırlanan gündem diye buraya da ekleme yapmak gerekir diye düşünüyorum; doğru mu acaba?

BAŞKAN - Teşekkür ediyorum efendim.

Buyurun Sayın Başkan, cevaplandırabilirsiniz efendim.

TBMM BAŞKANVEKİLİ ALİ ILIKSOY (Gaziantep) - Sayın Başkan, burada amaçlanan, komisyon başkanının kendi görüşünün, ayrıca, diğer  başkanlık  divanı  üyesi arkadaşların görüşlerine de başvurmak suretiyle belirtilmesinden ibarettir; onun dışında bir şey yoktur.

Kaldı ki, bu, bizim hazırladığımız metinde yoktu; fakat, sonradan, Anayasa Komisyonunda ilave edilen bir metindir. Sanıyorum, bu metinle ilgili önergeler vardır. Birazdan, o önergelerin görüşülmesi sırasında, konu daha da açıklığa kavuşacaktır.

BAŞKAN - Madde üzerinde 4 adet önerge vardır. Önergeleri geliş sıralarına göre okutacağım; aykırılık derecelerine göre işleme alacağım.

İlk önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

527 sıra sayılı teklifin 9 uncu maddesiyle İçtüzüğün 26 ncı maddesinin birinci fıkrasının sonuna eklenen cümlenin madde metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.

                       

Mahfuz Güler

Veysel Candan

Ali Oğuz

 

 

Bingöl

Konya

İstanbul

 

Osman Yumakoğulları

Sabahattin Yıldız

Latif Öztek

 

İstanbul

Muş

Elazığ

 

Şükrü Ünal

Maliki Ejder Arvas

M.Niyazi Yanmaz

 

Osmaniye

Van

Şanlıurfa

 

Yakup Budak

Osman Aslan

Mustafa Geçer

 

Adana

Diyarbakır

Hatay

 

Yahya Akman

 

Mehmet Batuk

 

Şanlıurfa

 

Kocaeli

BAŞKAN - Diğer önergeyi okutuyorum efendim:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

527 sıra sayılı İçtüzük teklifinin çerçeve 9 uncu maddesiyle getirilen hükmün metinden çıkarılmasını, meri 26 ncı maddesinin ikinci fıkrasının ikinci cümlesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederim.

               Yasin Hatiboğlu

             Çorum

Teklif:

"...çağrının günü ve gündemi komisyon başkanlık divanınca belirlenir."

BAŞKAN - Diğer önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 527 sıra sayılı Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünde Değişiklik Yapılmasına Dair Teklifin çerçeve 9 uncu maddesiyle, Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünün 26 ncı maddesinin birinci fıkrasının sonuna aşağıdaki cümle eklenmiştir.

"Başkan, toplantı ve gündem için başkanvekili ve kâtibin görüşüne başvurur" olarak değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

 

Fethullah Erbaş

Aslan Polat

Mustafa Niyazi Yanmaz

 

Van

Erzurum

Şanlıurfa

 

Mahmut Göksu

Mahfuz Güler

Sebahattin Yıldız

 

Adıyaman

Bingöl

Muş

 

Ali Oğuz

Rıza Ulucak

Mustafa Geçer

 

İstanbul

Ankara

Hatay

 

Şükrü Ünal

Dengir Fırat

Nurettin Aktaş

 

Osmaniye

Adıyaman

Gaziantep

 

Hüsamettin Korkutata

Mehmet Elkatmış

M. Zeki Çelik

 

Bingöl

Nevşehir

Ankara

 

Cevat Ayhan

 

Oya Akgönenç

 

Sakarya

 

Ankara

BAŞKAN - Son önergeyi okutuyorum ve en aykırı önerge olan bu önergeyi okuttuktan sonra da işleme alacağım efendim:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

 Görüşülmekte olan İçtüzük değişiklik teklifinin çerçeve 9 uncu maddesinin metinden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.

                       

Aydın Tümen

Oktay Vural

Zeki Çakan

 

 

Ankara

İzmir

Bartın

BAŞKAN - Komisyon önergeye katılıyor mu efendim?

ANAYASA KOMİSYONU BAŞKANI TURHAN TAYAN (Bursa) - Ekseriyetimiz olmadığı için katılamıyoruz; takdire bırakıyoruz.

BAŞKAN - Başkanlık?..

TBMM BAŞKANVEKİLİ ALİ ILIKSOY (Gaziantep) - Katılıyoruz efendim.

BAŞKAN - Efendim, komisyonun takdire bıraktığı ve Başkanlığın katılmış olduğu önergeyi oylarınıza sunacağım.

III. - YOKLAMA

BAŞKAN - Yalnız, bu sırada, bir yoklama talebi vardır. Önce, yoklama talebinde bulunan sayın milletvekillerinin salonda bulunup bulunmadıklarını arayacağım; daha sonra da yoklama yapacağım.

İsmi okunan arkadaşım işaret buyursun lütfen.

M. Niyazi Yanmaz?.. Burada.

Osman Yumakoğulları?.. Burada.

Eyyüp Sanay?.. Burada.

Musa Uzunkaya?.. Burada.

Mustafa Geçer?.. Burada.

Fethullah Erbaş?..

HÜSAMETTİN KORKUTATA (Bingöl) - Tekabbül ediyorum Sayın Başkan.

BAŞKAN - Tekabbül ediyorsunuz.

Yakup Budak?.. Burada.

Yasin Hatiboğlu?.. Burada.

Ali Oğuz?.. Burada.

Şükrü Ünal?.. Burada.

Ahmet Sünnetçioğlu?.. Burada.

Zeki Ünal?.. Burada.

İsmail Alptekin?.. Burada.

Cevat Ayhan?.. Burada.

Faruk Çelik?..

LÜTFİ YALMAN (Konya) - Tekabbül ediyorum efendim.

BAŞKAN - Peki efendim.

Yaşar Canbay?.. Burada.

Ahmet Karavar?.. Burada.

Veysel Candan?.. Burada.

Hüseyin Kansu?.. Burada.

Eyüp Fatsa?..

ASLAN POLAT (Erzurum) - Tekabbül ediyorum Sayın Başkan.

BAŞKAN - Yoklama işlemini başlatıyorum.

Yoklama için 3 dakika süre veriyorum

(Elektronik cihazla yoklama yapıldı)

BAŞKAN - Toplantı yetersayısı yoktur.

YASİN HATİBOĞLU (Çorum) - Sayın Başkan...

BAŞKAN - Buyurun efendim.

YASİN HATİBOĞLU (Çorum) - Sayın Başkanım, uygun görürseniz, zannediyorum, ikinci aradan sonra da çoğunluğun bulunamayacağı kanaatini bendeniz taşıyorum. Katılamayabilirler arkadaşlar; çünkü, gerçekten, milletvekillerimizin çoğunluğu, Adalet Komisyonundaki çalışmalarla çok ilgili ve bir kısım milletvekili oradadır; yani, buradan da, oradan da mahrum bırakmayalım. Eğer uygun görürseniz, yarın gelmek üzere...

BAŞKAN - Efendim, eğer diğer parti grup başkanvekilleri de zatıâlinizle aynı görüşü paylaşıyorlarsa, benim için bir mesele yok.

MEHMET EMREHAN HALICI (Konya) - Sayın Başkan, 10 dakika ara verirseniz...

BAŞKAN - Toplantı yetersayısının bulunma  ihtimaline  binaen,  birleşime  10 dakika ara veriyorum.

 

 

Kapanma saati: 20.56


YEDİNCİ OTURUM

Açılma Saati: 21.05

BAŞKAN: Başkanvekili Nejat ARSEVEN

KÂTİP ÜYELER: Hüseyin ÇELİK (Van), Yahya AKMAN (Şanlıurfa)

 

BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, 26 ncı Birleşimin Yedinci Oturumunu açıyorum.

Görüşmekte olduğumuz 527 sıra sayılı İçtüzük değişiklik teklifinin 9 uncu maddesi üzerinde verilen Ankara Milletvekili Sayın Aydın Tümen, İzmir Milletvekili Sayın Oktay Vural ve Bartın Milletvekili Sayın Zeki Çakan'ın önergesinin oylanmasından önce istem üzerine yapılan yoklamada toplantı yetersayısı bulunamamıştı.

                               III.- Y O K L A M A

BAŞKAN - Şimdi, yeniden yoklama yapacağım ve yoklama için 2 dakika süre veriyorum efendim.

(Elektronik cihazla yoklama yapıldı)

BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, toplantı yetersayısı yoktur.

Alınan karar gereğince, kanun tasarı ve tekliflerini sırasıyla görüşmek için, 8 Aralık 2000 Cuma günü saat 13.00'te toplanmak üzere, birleşimi kapatıyorum.

 

Kapanma Saati : 21.09


 

Türkiye Büyük Millet Meclisi Resmi internet Sitesi
© 2009 T.B.M.M.