DÖNEM : 21 CİLT : 47 YASAMA
YILI : 3 T. B. M. M. TUTANAK
DERGİSİ 26 ncı
Birleşim 7 . 12 . 2000 Perşembe İ Ç İ N D E K İ L E R Sayfa I. -
GEÇEN TUTANAK ÖZETİ II. - GELEN KÂĞITLAR III. - YOKLAMALAR IV. - BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI A) GÜNDEMDIŞI KONUŞMALAR 1. - İstanbul Milletvekili İsmail Aydınlı’nın, son günlerde kamuoyunun
ve basının gündemine çok sık gelen cezaevlerine ve cezaevlerinde başlatılan
açlık grevleri ve ölüm oruçlarına ilişkin gündemdışı konuşması ve Adalet Bakanı
Hikmet Sami Türk’ün cevabı 2. - Tokat Milletvekili Reşat Doğru’nun, 18 incisi kutlanmakta olan
Vakıf Haftasına ilişkin gündemdışı konuşması 3. - Gümüşhane Milletvekili Lütfi Doğan’ın, eğitim kurumlarımızın içinde
bulunduğu duruma ilişkin gündemdışı konuşması V. -
KANUN TASARI VE TEKLİFLERİYLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER 1. - Yükseköğretim Kurumları Teşkilâtı Kanununda Değişiklik Yapılmasına
Dair Kanun Tasarıları ve Millî Eğitim, Kültür, Gençlik ve Spor ve Plan ve Bütçe
Komisyonları Raporları (1/650), (1/679) (S. Sayısı : 517) 2. - İzmir Milletvekili Rifat Serdaroğlu’nun; İstanbul Milletvekili
Bülent Akarcalı’nın; Amasya Milletvekili Ahmet İyimaya’nın; Ankara Milletvekili
Yıldırım Akbulut’un; Şırnak Milletvekili Mehmet Salih Yıldırım’ın; Gaziantep
Milletvekili Ali Ilıksoy, Konya Milletvekili Ömer İzgi ve Ankara Milletvekili
Nejat Arseven’in; İstanbul Milletvekili Ziya Aktaş ve 42 Arkadaşının; Zonguldak
Milletvekili Hasan Gemici’nin ve İzmir Milletvekili Işılay Saygın’ın; Türkiye
Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünde Değişiklik Yapılmasına Dair İçtüzük Teklifleri
ve Anayasa Komisyonu Raporu (2/94, 2/232, 2/286, 2/307, 2/310, 2/311, 2/325,
2/442, 2/449) (S.Sayısı : 527) VI. - SORULAR VE CEVAPLAR A) YAZILI SORULAR VE CEVAPLARI 1. - Rize Milletvekili Mehmet Bekaroğlu’nun, Doğu ve Güneydoğu
Anadolu’da yaşanan bazı asayiş olaylarına ilişkin sorusu ve İçişleri Bakanı
Sadettin Tantan’ın cevabı (7/2828) 2. - Karaman Milletvekili Zeki Ünal’ın, bütçeden memurlara ayrılan
payların silâh alımında kullanılacağı iddialarına ilişkin sorusu ve Maliye
Bakanı Sümer Oral’ın cevabı (7/2849) 3. - Bursa Milletvekili Ertuğrul Yalçınbayır’ın, 30.12.1940 tarihli ve
3958 sayılı Gözlükcülük Kanununun uygulamasına ilişkin sorusu ve Sağlık Bakanı
Osman Durmuş’un cevabı (7/2861) 4. - Afyon Milletvekili İsmet Attila’nın, Afyon-Bolvadin İlçesine bağlı
bazı köylerde yarım kalan tesislere ilişkin sorusu ve Bayındırlık ve İskân
Bakanı Koray Aydın’ın cevabı (7/2871) 5. - Bursa Milletvekili Ertuğrul Yalçınbayır’ın, büyükşehir belediyesi,
il, ilçe ve belde kurulmasıyla ilgili çalışmalara ilişkin sorusu ve İçişleri
Bakanı Sadettin Tantan’ın cevabı (7/2876) 6. - Balıkesir Milletvekili İlyas Yılmazyıldız’ın, Balıkesir İlindeki
belediyelere yapılan yardımlara ilişkin sorusu ve Maliye Bakanı Sümer Oral’ın
cevabı (7/2906) 7. - Ordu Milletvekili Eyüp Fatsa’nın, Ordu İlindeki belediyelere
yapılan yardımlara ilişkin sorusu ve Maliye Bakanı Sümer Oral’ın cevabı
(7/2912) I. - GEÇEN TUTANAK ÖZETİ TBMM Genel Kurulu saat 13.00'te açılarak beş oturum yaptı. Nevşehir Milletvekili Mehmet Elkatmış'ın, çiftçilerin, pancar
üreticilerinin ve özellikle Nevşehir ve Niğde yöresindeki patates
üreticilerinin sorunlarına ve alınması gerekli
tedbirlere, Adana Milletvekili Adnan Fatin Özdemir'in, çiftçilerin ziraî kredi
borçlarının ertelenmesine, İlişkin gündemdışı konuşmalarına, Tarım ve Köyişleri Bakanı Hüsnü Yusuf
Gökalp cevap verdi. Sakarya Milletvekili Cevat Ayhan,
gündemdışı konuşma yapan Adana Milletvekili Adnan Fatin Özdemir'in, Sivas Milletvekili Musa Demirci de, gündemdışı konuşmaya cevap veren
Tarım ve Köyişleri Bakanı Hüsnü Yusuf Gökalp'in, 54 üncü Hükümete sataştıkları iddiasıyla birer konuşma yaptılar. Mardin Milletvekili Metin Musaoğlu, Mardin İlindeki kamu yatırımları ve
genel ekonomik duruma ilişkin gündemdışı bir konuşma yaptı. Başkanlıkça, bütçe görüşmeleri için söz almak isteyen milletvekillerinin
söz kayıt işlemine ilişkin duyuruda bulunuldu. Bursa Milletvekili Mehmet Altan Karapaşaoğlu'nun, (6/894) ve (6/895) esas numaralı sözlü
sorularını geri aldığına ilişkin önergeleri okundu; sözlü soruların geri
verildiği bildirildi. (1/780) esas numaralı 23 Nisan 1999 Tarihine Kadar İşlenen Suçlardan
Dolayı Şartla Salıverilmeye, Dava ve Cezaların Ertelenmesine Dair Kanun
Tasarısının, Başkanlıkça havale edildiği Anayasa ve Adalet Komisyonlarında
İçtüzüğün 36 ncı maddesi uyarınca 48 saat geçmeden görüşülmesinin tavsiye
edilmesine; Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kurulunun 8 Aralık 2000 Cuma
günü 13.00-16.00 ve 18.00-23.00 saatleri arasında çalışmalarını sürdürmesine ve
bu birleşimde de kanun tasarı ve tekliflerinin görüşülmesine ilişkin DSP, MHP,
ANAP ve FP Gruplarının müşterek önerileri, yapılan görüşmelerden sonra, Devlet Bakanı Şuayip Üşenmez'in, 21 Ekim - 2 Kasım 2000 tarihleri
arasında görüşmelerde bulunmak üzere bir heyetle birlikte Çin'e yaptığı resmî
ziyarete Yozgat Milletvekili Mesut Türker'in de iştirak etmesinin uygun
bulunduğuna ilişkin Başbakanlık tezkeresi, Kabul edildi. Gündemin "Kanun Tasarı ve Teklifleriyle Komisyonlardan Gelen Diğer
İşler" kısmında bulunan: Yükseköğretim Kurumları Teşkilâtı Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair
(1/650, 1/679) (S. Sayısı: 517) Kanun Tasarısının görüşmeleri, Komisyon
yetkilileri Genel Kurul salonunda hazır bulunmadığından, ertelendi; Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünün Bazı Maddelerinin
Değiştirilmesine Dair İçtüzük Teklifi (2/94, 2/232, 2/286, 2/307, 2/310, 2/311,
2/325, 2/442, 2/449) (S. Sayısı: 527) bir süre görüşülerek, 4 üncü maddesine
kadar kabul edildi. İstem üzerine elektronik cihazla yapılan yoklamalar sonucunda Genel
Kurulda toplantı yetersayısı bulunmadığı anlaşıldığından, 7 Aralık 2000
Perşembe günü saat 13.00'te toplanmak üzere, birleşime 19.37'de son verildi.
No. : 44 II. - GELEN
KÂĞITLAR 7.12.2000
PERŞEMBE Tasarılar 1.- Umumî Hayata
Müessir Afetler Dolayısıyla Alınacak Tedbirlerle Yapılacak Yardımlara Dair
Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı (1/781) (Bayındırlık, İmar,
Ulaştırma ve Turizm ve Plan ve Bütçe Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi :
29.11.2000) 2.- Zorunlu
Deprem Sigortası Kanunu Tasarısı (1/782) (Adalet ve Plan ve Bütçe
Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi : 29.11.2000) 3.- Emniyet
Teşkilâtı Uçuş Hizmetleri Tazminat Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısı (1/783) (İçişleri ve Plan ve Bütçe Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş
tarihi: 29.11.2000) Teklifler 1.- Çanakkale
Milletvekili Nevfel Şahin ve 2 Arkadaşının; Öğretmenlerimizin Ekonomik ve
Sosyal Haklarının İyileştirilmesine Yönelik Olarak, 14.07.1965 Tarih ve 657
Sayılı Devlet Memurları Kanununun Ek 32'nci Maddesinin Değiştirilmesine ve Bazı Fıkralar
Eklenmesine Dair Kanun Teklifi (2/629) (Plan ve Bütçe Komisyonuna) (Başkanlığa
geliş tarihi : 24.11.2000) 2.- Ankara
Milletvekili M. Zeki Çelik'in; Umumî Hayata Müessir Afetler Dolayısıyla
Alınacak Tedbirlerle Yapılacak Yardımlara Dair Kanun Teklifi (2/630)
(Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm ve Plan ve Bütçe Komisyonlarına)
(Başkanlığa geliş tarihi : 28.11.2000) 3.- Afyon
Milletvekili H. İbrahim Özsoy ve 17 Arkadaşının; 657 Sayılı Devlet Memurları
Kanununun Bazı Maddelerinin Yeniden Düzenlenmesi Hakkındaki Kanun Teklifi
(2/631) (Plan ve Bütçe Komisyonuna) (Başkanlığa geliş tarihi : 29.11.2000) 4.- Bursa
Milletvekili Ali Arabacı ve 7 Arkadaşının; 657 Sayılı Devlet Memurları
Kanununun Bazı Maddelerinde Değişiklik Yapılması ve Bir Ek Geçici Madde
Eklenmesi Hakkında Kanun Teklifi (2/632) (Plan ve Bütçe Komisyonuna)
(Başkanlığa geliş tarihi : 29.11.2000) 5.- Balıkesir
Milletvekili Aydın Gökmen'in; Yükseköğretim Kurumları Teşkilâtı Hakkında 41
Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin Değiştirilerek Kabulüne Dair Kanunun Bir
Maddesinde Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun Teklifi (2/633) (Millî Eğitim,
Kültür, Gençlik ve Spor ve Plan ve Bütçe Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş
tarihi : 29.11.2000) 6.- Gaziantep
Milletvekili Mehmet Ay ve 13 Arkadaşının;
Yükseköğretim Kurumları Teşkilâtı Hakkında 41 Sayılı Kanun Hükmünde
Kararnamenin Değiştirilerek Kabulüne Dair Kanun ile 78 ve 190 Sayılı Kanun
Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi (2/634)
(Millî Eğitim, Kültür, Gençlik ve Spor ve Plan ve Bütçe Komisyonlarına)
(Başkanlığa geliş tarihi : 30.11.2000) Yazılı Soru
Önergeleri 1.- Muğla Milletvekili Hasan Özyer'in, Bakanlıklarda
çalışan kadrolu ve geçici personele ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi
(7/3132) (Başkanlığa geliş tarihi : 5.12.2000) 2.- Muğla Milletvekili Hasan Özyer'in, Millî Olimpiyat Komitesine ilişkin Devlet Bakanından (Fikret Ünlü) yazılı soru
önergesi (7/3133) (Başkanlığa geliş tarihi : 5.12.2000) 3.-Balıkesir Milletvekili İlhan Aytekin'in,
Abdullah Öcalan'a yapılan harcamalara
ilişkin Adalet Bakanından yazılı soru önergesi (7/3134) (Başkanlığa geliş
tarihi : 6.12.2000) 4.- Samsun Milletvekili Musa Uzunkaya'nın, Samsun İdare Mahkemesi üyeleri hakkında
soruşturma açıldığı iddialarına ilişkin Adalet Bakanından yazılı soru önergesi
(7/3135) (Başkanlığa geliş tarihi : 6.12.2000) 5.- Bursa Milletvekili Ertuğrul Yalçınbayır'ın,
Tüpraş'ın Kırıkkale Yeni Reformlar ve Dizel Kükürt Giderme Üniteleri projesine
ilişkin Sanayi ve Ticaret Bakanından yazılı soru önergesi (7/3136) (Başkanlığa
geliş tarihi : 6.12.2000) 6.- Bursa Milletvekili Ertuğrul Yalçınbayır'ın,
Tüpraş'ın Kocaeli-Körfez projesine ilişkin Sanayi ve Ticaret Bakanından yazılı
soru önergesi (7/3137) (Başkanlığa geliş tarihi : 6.12.2000) 7.- Bursa Milletvekili Ertuğrul Yalçınbayır'ın, DSİ'nin
Sınır Fırat projesine ilişkin Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanından yazılı soru önergesi (7/ 3138)
(Başkanlığa geliş tarihi : 6.12.2000) 8.- Bursa Milletvekili Ertuğrul Yalçınbayır'ın, DSİ'nin
Deriner projesine ilişkin Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanından yazılı soru önergesi (7/3139) (Başkanlığa geliş tarihi
: 6.12.2000) 9.- Bursa Milletvekili Ertuğrul Yalçınbayır'ın, DSİ'nin
Obruk projesine ilişkin Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanından yazılı soru önergesi (7/3140) (Başkanlığa geliş tarihi
: 6.12.2000) 10.- Bursa Milletvekili Ertuğrul Yalçınbayır'ın,
DSİ'nin Alpaslan I ve II Baraj ile HES
projesine ilişkin Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanından yazılı soru önergesi (7/ 3141) (Başkanlığa geliş
tarihi: 6.12.2000) 11.- Bursa Milletvekili Ertuğrul Yalçınbayır'ın,
TEAŞ'ın Çan Termik Santrali projesine
ilişkin Enerji ve Tabiî Kaynaklar
Bakanından yazılı soru önergesi (7/3142) (Başkanlığa geliş tarihi:
6.12.2000) 12.- Bursa Milletvekili Ertuğrul Yalçınbayır'ın,
TCDD'nin Kars-Tiflis Demiryolu Bağlantısı projesine ilişkin Ulaştırma Bakanından yazılı soru önergesi (7/3143)
(Başkanlığa geliş tarihi: 6.12.2000) 13.- Bursa Milletvekili Ertuğrul Yalçınbayır'ın, TCDD'nin Gebze-Haydarpaşa ve Sirkeci Halkalı
Banliyö projesine ilişkin Ulaştırma
Bakanından yazılı soru önergesi
(7/3144) (Başkanlığa geliş tarihi: 6.12.2000) 14.- Bursa Milletvekili Ertuğrul Yalçınbayır'ın,
DHMİ'nin GAP Uluslararası Havaalanı İnşaatı projesine ilişkin Ulaştırma Bakanından yazılı soru önergesi (7/3145)
(Başkanlığa geliş tarihi: 6.12.2000) 15.- Bursa Milletvekili Ertuğrul Yalçınbayır'ın,
Bakanlığın II. Sağlık projesine ilişkin Sağlık
Bakanından yazılı soru önergesi (7/3146) (Başkanlığa geliş tarihi :
6.12.2000) 16.- Bursa Milletvekili Ertuğrul Yalçınbayır'ın, Sabiha
Gökçen Havaalanı inşaatı projesine ilişkin Ulaştırma Bakanından yazılı soru önergesi (7/3147) (Başkanlığa geliş
tarihi : 6.12.2000) 17.- Bursa Milletvekili Ertuğrul Yalçınbayır'ın,
Bakanlığın Akdeniz-Ege Turizm Altyapı Kıyı Yönetimi projesine ilişkin
Turizm Bakanından yazılı soru
önergesi (7/3148) (Başkanlığa geliş
tarihi: 6.12.2000) 18.- Bursa Milletvekili Ertuğrul Yalçınbayır'ın,
Bakanlığın Biyolojik Kontrol ve Aşı Serum ve Biyolojik Ünite Üretim Merkezi
Serum Purikasyon Merkezi inşaatı projesine ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/3149)
(Başkanlığa geliş tarihi : 6.12.2000) 19.- Bursa Milletvekili Ertuğrul Yalçınbayır'ın, Telsiz
Genel Müdürlüğünün Millî Monitör Sistemi
projesine ilişkin Ulaştırma Bakanından yazılı soru
önergesi (7/3150) (Başkanlığa geliş tarihi: 6.12.2000) 20.- Bursa Milletvekili Ertuğrul Yalçınbayır'ın,
DSİ'nin Büyük İstanbul İçmesuyu Büyük
Melen projesine ilişkin Enerji ve Tabiî
Kaynaklar Bakanından yazılı soru
önergesi (7/3151) (Başkanlığa geliş tarihi : 6.12.2000) 21.- Bursa Milletvekili Ertuğrul Yalçınbayır'ın,
DSİ'nin Gölhisar-Acıpayam I. Merhale projesine ilişkin Enerji ve Tabiî
Kaynaklar Bakanından yazılı soru
önergesi (7/3152) (Başkanlığa geliş tarihi : 6.12.2000) 22.- Bursa Milletvekili Ertuğrul Yalçınbayır'ın,
DSİ'nin Kralkızı-Dicle Merhale projesine ilişkin Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanından yazılı soru önergesi (7/3153)
(Başkanlığa geliş tarihi : 6.12.2000) 23.- Bursa Milletvekili Ertuğrul Yalçınbayır'ın,
DSİ'nin Aşağı Büyük Menderes projesine ilişkin Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanından yazılı soru önergesi (7/3154)
(Başkanlığa geliş tarihi : 6.12.2000) 24.- Bursa Milletvekili Ertuğrul Yalçınbayır'ın,
DSİ'nin Çivril-Işıklı Baklan projesine ilişkin Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanından yazılı soru önergesi (7/3155)
(Başkanlığa geliş tarihi: 6.12.2000) 25.- Bursa Milletvekili Ertuğrul Yalçınbayır'ın,
DSİ'nin Erzurum-Kuzgun-Daphan projesine ilişkin Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanından yazılı soru önergesi (7/3156)
(Başkanlığa geliş tarihi : 6.12.2000) 26.- Bursa Milletvekili Ertuğrul Yalçınbayır'ın,
DSİ'nin İpsala II. Merhale projesine ilişkin Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanından yazılı soru önergesi (7/3157)
(Başkanlığa geliş tarihi: 6.12.2000) 27.- Bursa Milletvekili Ertuğrul Yalçınbayır'ın,
Tüpraş'ın İzmir Raf. İzom. Projesine ilişkin Sanayi ve Ticaret Bakanından yazılı soru önergesi (7/3158)
(Başkanlığa geliş tarihi : 6.12.2000) 28.- Bursa Milletvekili Ertuğrul Yalçınbayır'ın,
Petkim'in Aliağa Kom. Fab. Rehab.ve Tevsiî projesine ilişkin Sanayi ve Ticaret
Bakanından yazılı soru önergesi (7/3159) (Başkanlığa geliş tarihi:
6.12.2000) 29.- Bursa Milletvekili Ertuğrul Yalçınbayır'ın,
Tüpraş'ın İzmir Raf. CCR ve İzom. projesine ilişkin Sanayi ve Ticaret Bakanından yazılı soru önergesi (7/3160)
(Başkanlığa geliş tarihi: 6.12.2000) 30.- Bursa Milletvekili Ertuğrul Yalçınbayır'ın,
Tüpraş'ın İzmir-Aliağa Dizel Kükürt Giderme Ünitesi projesine ilişkin Sanayi ve
Ticaret Bakanından yazılı soru önergesi
(7/3161) (Başkanlığa geliş tarihi : 6.12.2000) 31.- Manisa
Milletvekili Rıza Akçalı'nın, Soma Termik Santraline ilişkin Enerji ve Tabiî
Kaynaklar Bakanından yazılı soru önergesi (7/3162) (Başkanlığa geliş tarihi :
6.12.2000) BİRİNCİ
OTURUM Açılma Saati
: 13.00 7 Aralık 2000
Perşembe BAŞKAN :
Başkanvekili Nejat ARSEVEN KÂTİP ÜYELER:
Yahya AKMAN (Şanlıurfa), Cahit Savaş YAZICI (İstanbul) BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet
Meclisinin 26 ncı Birleşimini açıyorum. Toplantı yetersayısı vardır, görüşmelere başlıyoruz. Gündeme geçmeden önce, üç sayın milletvekili arkadaşıma
söz vereceğim. Gündemdışı ilk söz, cezaevleri ve açlık grevleri
konusunda söz isteyen İstanbul Milletvekili Sayın İsmail Aydınlı'ya aittir. Buyurun Sayın Aydınlı. IV. - BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI A) GÜNDEMDIŞI KONUŞMALAR 1. - İstanbul Milletvekili İsmail
Aydınlı’nın, son günlerde kamuoyunun ve basının gündemine çok sık gelen cezaevlerine
ve cezaevlerinde başlatılan açlık grevleri ve ölüm oruçlarına ilişkin
gündemdışı konuşması ve Adalet Bakanı Hikmet Sami Türk’ün cevabı İSMAİL AYDINLI (İstanbul) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; son günlerde af konusuyla
birlikte kamuoyunun ve basının gündemine
sık sık gelen bir konuda söz
almış bulunuyorum. Bu konu cezaevleri ve cezaevlerinde başlatılan açlık
grevleri ve ölüm oruçları eylemleridir. Cezaevleri sorunu, ülkemizde ve özellikle son yıllarda,
son aylarda kanayan bir yaradır. Ayrıca toplumsal, siyasal ve hukuksal bir
yaradır. Afla birlikte cezaevleri sorunu, toplumun ve basının gündeminde baş
sıralara geçti. Şu anda, çeşitli cezaevlerimizde, kimi siyasî mahkûm ve
tutukluların başlattıkları ölüm orucu
eylemleri sürüyor. Yakında, bu
konuda, üzücü, telafisi olanaksız gelişmeler ve ölümler meydana gelebilir; bu
konuda ne yapabiliriz; bunu birlikte düşünmek zorundayız. Son yıllarda ve aylarda ülkemiz cezaevlerinde meydana
gelen isyanlar, katliam boyutundaki toplu cinayetler, işkenceler ve insan
onuruna aykırı eylemler hepimizi derinden etkiledi, toplumu, adalet sistemimizi
sarstı. Cezaevlerinde meydana gelen
olayların mahiyetini biliyoruz,
ibretle izliyoruz. Bunlar yönetim ve denetim zaaflarından, boşluklarından tutun
da, anarşiye, teröre çete egemenliğine, işkenceye, cinayetlere varan bir dizi
düşündürücü olaylardır. Bunları, kimin, kimlerin, ne amaçla yaptığından çok,
bunların, cezaevlerinde yaşanan gerçekler haline gelmesi önemlidir. Hepimizin arzusu, cezaevlerinde düzenin, disiplinin
egemen olmasıdır; ama, bundan da önce, hukuka, insan haklarına, çağdaş
ölçütlere uygun koşulların ve olanakların sağlanmasıdır, hükümlü ve
tutukluların can güvenliğinin sağlanmasıdır, cezaevlerinin, ceza çekilen yerler
yanında, ıslah olunan yerler de olabilmesidir. Afla birlikte bir kez daha gündeme geldiği gibi, çoğu
cezaevimiz, kapasitelerinin üstünde hükümlü ve tutuklu barındırıyor, koğuş
sistemi, zaman zaman çete egemenliğine neden oluyor, cezaevi yönetimi ve
denetiminde zaaflara yol açıyor. Bunda, kuşkusuz, bir bütün olarak adalet
sistemimizin, infaz sistemimizin yetersizlikleri, çağdışılığı da rol oynuyor;
adalete ayırdığımız bütçe paylarının, yıllar içinde, yüzde 3'lerden yüzde
1'lerin altına düşmesi de yatıyor. Son günlerde, cezaevleri, basına ve kamuoyunun
gündemine, açlık grevleriyle ve ölüm oruçlarıyla bir kez daha geldi. Şu anda
Türkiye'nin çeşitli cezaevlerinde açlık eylemleri sürüyor; yakında üzücü
olaylar olabilir. Konuyla, Adalet Bakanlığımızın yakından ilgilendiğini biliyorum. Adalet Bakanlığımız, F tipi cezaevlerinde ısrarlı. Bu
cezaevlerinden çoğu yapıldı, yapılıyor. Bu cezaevlerine karşı olanlar, özellikle bu cezaevlerindeki tek kişilik
hücrelere, hücrelerde ceza çekmeye şiddetle karşılar. Anlaşmazlık, yalnız hücre
tipi cezaevleri konusunda değil kuşkusuz. Koğuş sisteminin sakıncaları
biliniyor, yaşandı; ama, bunun yerine getirilmek istenen sisteme de ciddî
eleştiriler ve tepkiler var. Cezaevlerimiz, insan haklarına, insan onuruna ve
çağdaş ölçütlere uygun olmalı. Cezaevlerimiz, işkence, zulüm yuvaları olmaktan
çıkarılmalı. Cezaevlerimizde, isyan bastırıyoruz diye, katliam da yapılmamalı;
ama, cezaevlerimizde çete egemenliği de olmamalı; cezaevleri suçlu üretmemeli;
suçluyu ıslah etmeli. Unutmayalım ki, suç kazınırsa altından insan çıkar. Adalet Bakanlığımızın ve Adalet Bakanımızın
cezaevlerini de iyileştirmek için çok yönlü ve iyiniyetli çalışmalarını
biliyoruz; ama, bunlar yeterli mi? Yakın geçmişte yaşanan çok üzücü olayların
bir daha yaşanmaması için, hepimize ve özellikle de Yüce Meclisimize görev ve
sorumluluklar düştüğü kanısındayım. Ayrıca, her zaman değer verdiğim, ancak,
cezaevlerindeki açlık grevlerinin ve ölüm oruçlarının sona erdirilmesi için
çaba harcaması gerekirken, onu, dolaylı teşvik eden bazı sivil toplum
kuruluşlarını, bu kürsüden kınıyorum. Hiçbir şey, insan yaşamından daha değerli
değildir. Ölüm orucundaki insanlar da bizim insanlarımızdır. (DSP sıralarından
alkışlar) Onların düşüncelerini ve eylemlerini benimsemeyebiliriz, karşı da
olabiliriz; ama, onların yaşam haklarını savunmakla sorumluyuz. Ayrıca, Türkiye Büyük Millet Meclisi Basın ve Halkla
İlişkiler Daire Başkanlığının sayın üyelere dağıttığı Katılım Ortaklığı
Belgesinin 11 inci sayfasında "siyasî kriterler" başlığı altında,
hapishanelerdeki mahkûmiyet şartlarının, tutuklulara muameleye ilişkin
Birleşmiş Milletler minimum standart kurallarına ve diğer uluslararası normlara
uygun hale getirilmesi şartı, 57 nci cumhuriyet hükümetimizin gündemindedir. (Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı) BAŞKAN - Buyurun Sayın Aydınlı. İSMAİL AYDINLI (Devamla) - Bunun için, buradan,
cezaevinde açlık grevinde bulunanlara ve yakınlarına sesleniyorum: Kendi
kararınızla giriştiğiniz ölüm orucu eylemlerine son veriniz. Yarın, hepimiz
için çok geç olabilir ve telafisi mümkün olmayan ölümler, sakatlanmalar
gerçekleşebilir. Bu ölümlerden, ölenler de dahil, hepimiz sorumlu oluruz. Bu duygu ve düşüncelerle, hepinize saygılar sunuyorum.
(DSP sıralarından alkışlar) BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Aydınlı. Gündemdışı konuşmaya, Adalet Bakanı Sayın Hikmet Sami
Türk cevap verecekler. (DSP
sıralarından alkışlar) Buyurun Sayın Bakan. ADALET BAKANI HİKMET SAMİ TÜRK (Trabzon) - Sayın
başkan, değerli milletvekilleri; Sayın Aydınlı'nın, cezaevlerimizdeki açlık
grevleri ve ölüm oruçlarını Yüce Meclisin gündemine taşımasını memnuniyetle
karşılıyorum; çünkü, bu konu, gerçekten, hepimizi çok yakından ilgilendiren bir
konudur. Bilindiği gibi, bir süreden beri, F tipi kapalı
cezaevlerinin açılmasını protesto etmek amacıyla, süresiz açlık grevi eylemleri
başlatılmıştır. Bu eylemler, 19 Kasım 2000 tarihinden itibaren, bazı
cezaevlerimizde ölüm orucuna dönüştürülmüştür. Bugün itibariyle ölüm orucuna
katılan tutuklu ve hükümlü sayısı 199, süresiz açlık grevine katılan tutuklu ve
hükümlü sayısı ise 245'tir. Eyleme katılan tutuklu ve hükümlüler, eylemlerini sona
erdirmek için, F tipi cezaevlerinin
kapatılması yanında, siyasî program niteliğinde bazı isteklerde
bulunmaktadırlar. 1996 yılında meydana gelen ölüm orucu eylemleri
sonucunda rahatsızlanan veya sakat kalan tutuklu ve hükümlülerin cezalarının
infazının, Ceza Muhakemeleri Usulü Kanununun 399 uncu maddesi uyarınca
iyileştikten sonraya bırakılması veya Anayasanın 104 üncü maddesi gereğince
özel aftan yararlandırılmaları için gerekli çalışmalar başlatılmıştır. F tipi kapalı cezaevleri, barınma, iaşe, havalandırma,
aydınlatma standartları itibariyle, Birleşmiş Milletler ve Avrupa Konseyi
Bakanlar Komitesince belirlenen standartların üzerinde olduğu gibi, eğitim,
sağlık, spor, psikososyal yardım hizmetleri ve iş yurdunda çalışma koşulları
açısından, mevcut kapalı cezaevlerinden çok daha uygun koşullara sahiptir. Açlık grevi ve ölüm orucu eyleminde bulunan tutuklu ve
hükümlüler, tedaviyi kabul etmemektedirler. Bu konuda kritik bir safhaya
yaklaşılmaktadır. Tedaviyi kabul edecek tutuklu ve hükümlülerin, tedavilerinin
en kısa sürede ve en iyi şekilde yapılabilmesi amacıyla Sağlık Bakanlığıyla
işbirliği içerisinde hareket edilmekte; ayrıca, Türkiye Büyük Millet Meclisi
İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu, Türk Tabipler Birliği, Türkiye Barolar
Birliği gibi sivil toplum kuruluşlarınca ve ilgili cumhuriyet
başsavcılıklarımızda çeşitli çabalar, eylemin sona erdirilmesi için sarf
edilmektedir; ancak, bugüne kadar, bu çalışmalardan somut bir sonuç
alınamamıştır. F tipi kapalı cezaevlerinin geçici kabul işlemleri
devam etmekte olup, personel alımı çalışmaları da sürdürülmektedir. Ayrıca, bu
cezaevlerinin açılması için yeterli hukukî altyapının hazırlanması amacıyla, üç
yasa tasarısı hazırlanmıştır. Bu yasa tasarılarından birincisiyle, Terörle
Mücadele Kanununun 16 ncı maddesinin değiştirilerek, tek ve üç kişilik
odalardan oluşan F tipi cezaevlerinde ortak yaşam alanlarının kullanılmasına
olanak sağlanacaktır. Ayrıca, F tipi cezaevleri hakkında ve genel olarak bütün
cezaevlerimizde her çeşit uygulamaların, her çeşit işlemin yargı denetimi
altına alınması için İnfaz Hâkimliği Kanun Tasarısı hazırlanmıştır. Bundan
başka, cezaevlerimizin yönetimini saydamlaştırmak için, Cezaevleri İzleme
Kurulları Kanun Tasarısı da hazırlanmış bulunmaktadır. Bu tasarılar, cezaevleriyle ilgili olarak yaptığımız
çeşitli kanun tasarısı hazırlıklarının sadece bir bölümüdür; ancak, sözünü
ettiğim üç kanun tasarısı yürürlüğe girmeden, F tipi kapalı cezaevlerinin
açılmayacağını, daha önce ifade ettiğim gibi, burada da, bir kez daha belirtmek
isterim. Bu durumda, F tipi kapalı cezaevlerimizin, en az altı ay sonra hizmete
açılabileceği anlaşılmaktadır. Bu süre içerisinde, kamuoyundaki duyarlılıkları,
F tipi cezaevlerine yöneltilen eleştirileri ve ilgili kamu kurumu niteliğinde
meslek kuruluşlarının yapıcı önerilerini değerlendirmeye hazırız. Ayrıca,
geçmişte olduğu gibi, bu yıl içinde de, Türkiye'ye her gelişinde cezaevlerimizi
ziyaret eden Avrupa İşkencenin Önlenmesi Komitesinin de, şimdi inşaatları
tamamlanmakta olan F tipi cezaevlerinde incelemeler yapması için Türkiye'ye
davet edildiğini de ifade etmek isterim. Amacımız, F tipi cezaevlerinin, her
yönden, insan haklarına en uygun duruma getirildikten sonra hizmete açılmasını
sağlamaktır. Ölüm orucu ve süresiz açlık grevi eyleminde bulunan
tutuklu ve hükümlülerin bu eylemlerinden vazgeçmeleri, üzücü bir olaya meydan
verilmemesi, en içten dileğimizdir. İnsan hayatının korunması, önem verdiğimiz
en üstün değerdir. Eylemler sonucunda meydana gelebilecek ölüm olayları, bütün
milletimizi üzeceği gibi, çeşitli çevrelerce de istismar edilebilecektir.
Cezaevlerinde başlatılan açlık grevi ve ölüm orucu eylemlerinin sona
erdirilmesi için, Adalet Bakanlığı olarak, biz, gereken çabayı gösteriyoruz;
ancak, Bakanlığımızın yanında, başta, bu eylemleri yürüten tutuklu ve
hükümlülerin aileleri olmak üzere, konuyla ilgili herkesin, tüm kurum, kuruluş
ve sivil toplum örgütlerinin de, başlatılan
bu eylemlerin bitirilmesi amacıyla, üzerlerine düşen sorumlulukları
yerine getirmelerini beklemekteyiz. Herkesin, F tipi cezaevlerinin, insan haklarına aykırı
en ufak bir uygulamaya meydan vermeyecek bir biçime, bir duruma getirilmeden
hizmete açılmayacağından emin olmasını isterim. Biz, cezaevlerimizin de, suç
işlemiş olan insanların topluma yeniden kazandırılması için, insan onuruna
uygun yaşam koşulları içinde hizmet görmesi gerektiğini düşünüyoruz. Nitekim,
bugün, Türkiye Büyük Millet Meclisi Adalet Komisyonunda, Ceza İnfaz Kurumları
ve Tutukevleri Personeli Eğitim Merkezleri Kanunu Tasarısı kabul edilmiştir.
Yakında, Cezaların İnfazı Hakkında Kanun Tasarısı, hükümlü ve tutukluların
cezaevlerinde sahip oldukları hakları ve yükümlülükleri, bir insan hakları
kataloğu olarak belirleyecektir. Bütün bu çalışmalarla, cezaevlerimizi, bütün dünyada
örnek gösterilebilecek bir konuma getirmek istiyoruz. Bu konuda, Yüce Meclisin
gerekli desteği sağlayacağına inanıyoruz ve şu anda, güncel sorun olarak, ölüm
oruçlarının, açlık grevlerinin en kısa zamanda sona erdirilmesini bekliyoruz.
Bu eylemlerin hareket noktasında bulunan F tipi cezaevleri konusunda, hiç
kimsenin herhangi bir endişeye, kaygıya kapılmasına gerek yoktur; bunu bir kez
daha tekrarlıyorum ve insan hayatının kurtarılması için, hiçbir insanımızın bu
eylemlerde kaybedilmemesi için herkesin üzerine düşen görevi yapmasını
bekliyoruz. Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum. (Alkışlar) BAŞKAN - Gündemdışı konuşmaya cevap veren Sayın Adalet
Bakanımıza teşekkür ediyoruz. Gündemdışı ikinci söz, 18 inci Vakıf Haftası nedeniyle
söz isteyen Tokat Milletvekili Reşat Doğru'ya aittir. Buyurun Sayın Doğru. (MHP sıralarından alkışlar) 2. - Tokat Milletvekili Reşat Doğru’nun,
18 incisi kutlanmakta olan Vakıf Haftasına ilişkin gündemdışı konuşması REŞAT DOĞRU (Tokat) - Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; Yüce Heyetinizi saygıyla selamlıyorum. 18 incisi kutlanmakta
olan Vakıf Haftasıyla ilgili söz almış bulunuyorum. Yeryüzünde en yüce, en şerefli ve en kabiliyetli
varlık, insandır. Evrendeki her şey, insana hizmet etmek için vardır. Amaç,
insandır; ama, özlenen, özgür insandır. Bütün sosyal sistemler ve kurumlar
insana hizmet için vardır. Bütün kurum ve kuruluşlarda, önce insan anlayışı
esas olmalıdır. Bütün sosyal müesseseler gibi, din de, devlet de insana hizmet
için vardır. İnsana hizmeti esas alan sosyal müesseselerin başında da tarihten
günümüze intikal eden vakıflar ve uygulamalarıdır. Dünyadaki bütün milletler bir kalkınma mücadelesi
vermektedir. Bazıları neticeye daha çabuk ulaşır; diğerleri ise, aynı noktada
çabalayıp durur. Bunların durumu incelendiğinde, vakıfların tesirleri apaçık
görülmüştür. Amerika Birleşik Devletlerindeki vakıflara ait okul ve hastaneleri
saymakla bitmez. Rusya'da ise, vakıf adına bir şey göremezsiniz. Bu devletlerin
biri süper güç iken, diğeri, dağılmış, parçalanmış bir devlettir. Vakıf, kişilerin, hiç kimsenin etkisi altında kalmadan,
kendi isteğiyle, sahip olduğu nakit ve mallarını, şahsî mülkiyetinden çıkarıp,
toplum yararına ebedî olarak tahsis etmesinden doğmuş bir kurumdur. Ülkemizin son 900 yıllık tarihinde vakıflar çok önemli
sosyokültürel, ekonomik fonksiyon ifa etmiştir. Sosyal hayatın değişik
alanlarında hizmet vermekle kalmamış, meydana getirdiği birçok eserle, ülkemiz
kültürüne ve sanatına da büyük hizmetlerde bulunmuştur. Türk toplumunun en
eski, ekonomik, sosyal ve hukukî kurumu olan vakıflar, geçmişte olduğu gibi,
bugün de insanlar arasında yardımlaşma,
sosyal dayanışma, karşılıklı sevgi ve saygı hislerinin geliştirilmesini
sağlamışlardır. Günümüzde de bu özelliğini devam ettiren vakıflar, yurt
dışında açtığı okullar sayesinde Türk Dilini, eğitim ve öğretim dili olarak
kullanmışlardır; haftada iki defa, İstiklal Marşımızı, yabancı çocuklara
okutup, ay yıldızlı hilali göndere
çekip, dalgalandırma şerefine nail olmuşlardır. Bu türde hizmet veren
bütün vakıfları ve diğer sosyal müesseseleri huzurlarınızda kutluyor ve tebrik
ediyorum. Vakıfların, fakir öğrencilerin okutulması ve sahip
çıkılması noktasındaki çalışmalarını da destekliyorum. Vakıf öğrenci yurtları
kapatılmamalı; imkânları daha fazla artırılmalıdır. Ayrıca, ecdat yadigârı vakıf eserlerine sahip
çıkılmalıdır. Son yıllarda, vakıf eserleri onarım ve restorasyon hizmetleri
yapılmaktadır; fakat, Tokat İlinden örnek vermek gerekirse, şu anda, Tokat'ta,
dört seneden beri, onarım hizmetine alınan birçok müessese kapalı durumdadır.
Kapalı olan yerler içerisinde, toplumun kullandığı camiler de bulunmaktadır.
Birçok ilimizde, uzun süren bu tamir, onarım hizmetlerinden vatandaşlar da
rahatsız olmaktadır. Buralar, süratle onarımı yapılıp hizmete açılmalıdır. Vakıf eserlerine, devlet tam olarak sahip çıkmalıdır.
Zaman zaman basında çıkan "vakıf yağması" yazıları gözardı
edilmemelidir. Atalarımız, fakir fukara için kurulan bu kurumların hakkını
yiyen ve onu korumayan insanlar için bedduada bulunmuşlardır. Değerli milletvekilleri, toplumsal yaşamımızda çok
önemli görevler üstlenen bir kurum olan vakıflarla ilgili yasalar bir an önce
çıkarılmalıdır. Vakıflar Genel Müdürlüğünün, vakıfları denetim altına alıp
çalıştırması şarttır. Yasalardaki boşlukları kullanarak kurulan ticarî ve
siyasî vakıflarla ilgili yasal düzenlemeler yapılarak, onların da gerçek
amaçlarına uygun hale getirilmesi sağlanmalıdır; çünkü "komşusu açken tok
yatan, bizden değildir" düşüncesinin bir ürünü olan vakıfların, toplum
hizmetine verimli bir şekilde kazandırılması, toplumsal huzur ve barışa önemli
katkıda bulunacaktır. Toplumsal dayanışma kurumu olan vakıflar, toplumda,
sevginin, saygının ve kardeşliğin yayılmasında ve pekişmesinde önemli bir
mihenk taşıdır. Sayın milletvekilleri, geçmişle gelecek arasındaki
medeniyetimizin köprüsü olan bu vakıfların sayısını artırmak gerekmektedir. Bu
da, emaneti, en iyi, en doğru ve vakfiyesinde belirtilen amaçlar doğrultusunda
idare etmekle, kullanmakla mümkün olacaktır; çünkü, vakıf şartı, kanun
koyucunun hükmü gibidir... (Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı) BAŞKAN - Buyurun Sayın Doğru; tamamlayın efendim... REŞAT DOĞRU (Devamla) - Bu açıdan baktığımızda,
İstanbul'daki Vakıf Gureba Hastanesinin, çalışanlara hizmet veren Çalışma
Bakanlığına bağlı SSK hastanesi gibi kullanılması bir tezadı teşkil etmektedir.
Bunun yerine, toplumun bütün kesimlerine hizmet veren, bilhassa sosyal
güvencesi olmayanların, yeşil kartlıların, yediden yetmişe herkese hizmet veren
Sağlık Bakanlığına devri daha uygun olmaz mıydı diye düşünüyorum. Vakıflar, milletimizin helal emeğini tekrar onun
hizmetine sunmak için kurulmuş sosyal kurumlardır. Kâr gayesinden uzak, hizmeti
hedefleyen bu kurumlar, insanın maddeten ve manen mutluluğunu istemektedir. Bu amaçlar doğrultusunda hizmet veren vakıfların
sayısının artması, amacına uygun çalışması dileklerimle, Yüce Heyetinizi
saygıyla selamlıyorum. (MHP ve DSP sıralarından alkışlar) BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Doğru. Değerli milletvekilleri, gündemdışı üçüncü söz, eğitim
kurumlarımız hakkında söz isteyen, Gümüşhane Milletvekili Lütfi Doğan'a aittir. Buyurun Sayın Doğan. (FP sıralarından alkışlar) 3. - Gümüşhane Milletvekili Lütfi
Doğan’ın, eğitim kurumlarımızın içinde bulunduğu duruma ilişkin gündemdışı
konuşması LÜTFİ DOĞAN (Gümüşhane) - Sayın Başkan, sayın
milletvekilleri; eğitim kurumlarımızla ve eğitimimizle alakalı
olarak gündemdışı söz almış bulunuyorum. Sözlerime başlamazdan önce,
hepinizi en derin saygılarımla selamlıyor, içinde bulunduğumuz ramazanı
şerifinizi tebrik ediyor; bu ramazanı şerifin, milletimize, bütün insanlık
âlemine, beklediği her türlü hayırların gelmesine vesile olmasını Allahü
Teâlâ'dan diliyorum. Efendim, bendenizden önce konuşan değerli iki
arkadaşımı şükranla anıyor, kendilerini tebrik ediyorum; çok önemli olan
konulara parmak bastılar. Bilhassa, Tokat Milletvekili arkadaşımız, vakıflar
üzerinde durdu çok güzel cümleleriyle ve "İnsanın, hiç etki altında
kalmadan, kendi varlığını, insanlığın faydasına ebedî olarak sunmasıdır"
dedi. Değerli arkadaşımızın izniyle "bunu, Allah rızası için
yapmasıdır" cümlesini ilave etmek istiyorum. Söyledikleri doğrudur, son
derece yerindedir, kendilerini tebrik ediyorum. Hemen arzumu sizlere takdim etmeye geçiyorum: Efendim,
canlı varlığın, yaşamak için, havaya,
temiz, berrak suya, güneş ışığına ne kadar ihtiyacı varsa, insan varlığının da,
eğitim ve öğretime o kadar ihtiyacı vardır. Yani, temiz hava, berrak, temiz su,
berrak güneş ışığı ne kadar önemliyse canlı varlık için, eskiden talim ve
terbiye dediğimiz, şimdi eğitim öğretim dediğimiz bu konu da, insan için o
kadar önemlidir. Eğitim öyle olmalıdır ki, insanın doğumundan, hayatının noktalanacağı
ana kadar devam etmelidir; bu bir zarurettir. Hakikaten, yeryüzünün süsü, değeri, kıymeti insan
varlığıdır. Bizim inancımıza göre, insan, bütün yaratılmışların en üstünüdür,
en mükemmelidir, en mükerremidir. Ancak, insanlar için çok önemli olan, bizim
için çok önemli olan bir konu, insanın kadrinin, kıymetinin, değerinin
bilinmesidir. İnsanın değeri ne ölçüde bilinir ne ölçüde takdir edilirse,
insanın hukukuna o kadar saygı gösterilir, eğitimine o kadar önem verilir ve
eğitimini öğretimini yapması için, fert de, aile de, millet de, devlette de el
ele seferber olurlar. Daha önce, yüksek huzurunuzda arz ettiğimi
zannediyorum, bizim, millet olarak, Türkiye Cumhuriyeti Devleti olarak,
gerçekten, iftihar hakkımız çok büyük. Şu anda, 14 milyondan fazla insanımız
eğitim öğretim görmektedir; pek çok devletten fazla bir nüfusumuz, genç
yavrularımız eğitim görüyor. Bu ne büyük zenginlik, ne büyük üstünlüktür; bundan dolayı, Cenabı
Hak hamdederiz. Ancak, bir, bu insanımıza yeterince eğitim verebiliyor
muyuz; iki, eğitimdeki ana gayemiz nedir, bunun üzerinde yeterince Millî Eğitim
Bakanlığımız durmuş mudur? Bu iki noktaya yüksek dikkatlerinizi teksif
buyurmayı ve maruzatımı sizlere sunmayı düşünüyorum. O da şudur: Şimdi,
elbette, eğitimde her türlü fedakârlığı aile de, fert de, toplumumuz da, devletimiz
de yapmaktadır; ama, şunu da çok iyi biliyoruz ki, bütün insanlarımız,
eğitimden yeterince hakkını alamamaktadır. Birkaç gün önce bir hanımefendi öğretmenle konuşurken
şunu söyledi: "Benim bulunduğum okulumda lastik ayakkabı, hatta terlik
giyerek okula gelen çocuklar var; içim pişiyor, ama, kendi imkânlarım yok ki, o
çocukların ihtiyaçlarını karşılayayım." O halde, demek ki, bu bir vaka; bu
vakayı dikkate alarak, sadece Millî Eğitim Bakanlığımız değil, millet olarak el
ele vermeli, okumak imkânından yoksun bulunan veya okumak istediği halde maddî
imkânları elvermeyen insanlara mutlaka el uzatmalıyız; bunun zaruretini
duyuyorum. İkincisini de arz etmek istiyorum. İkinci durum şudur;
acaba, eğitimde gaye nedir? Takdir, buyurursunuz ki, bugün arz üzerinde yaşayan
toplumların hepsinin eğitimdeki gayesi, kendi prensiplerine göre, kendi
geleneklerine, millî düşüncelerine göre kendi ülkelerine iyi vatandaş
yetiştirmektir; ana gayeleri budur. Araçlar değişik olabilir; ama, bu düşüncede
bütün toplumların birlik olduğundan şüphe etmemek gerekiyor. Acaba, bundan daha
üstün bir düşünce var mıdır eğitimle alakalı; yüksek huzurunuzda, bunu arz
etmek istiyorum: Elbette vardır, evet, bizim, Türk eğitimimizde gaye, iyi
vatandaş yetiştirmektir. Bir başka devlette de elbette iyi vatandaş yetiştirmek
gayesi vardır ve araçlarını, gereçlerini ona göre hazırlamaktadır; ama, asıl
mesele, değerli arkadaşlarım, bundan daha ileri bir noktadadır; o da, eğitimden
ana gaye, hedef, iyi insan yetiştirmek olmalıdır. Biz, iyi insan yetiştirmeyi
başardığımız zaman, bu iyi insan, kendi şahsiyetini bilir, ailesinin değerini
bilir, milletinin değerini bilir, vatanının değerini bilir, insanlığın kadrü
kıymetini bilir, insanlık haysiyet ve şerefini daima yüceltmek için bütün
gücüyle, bütün iktidarıyla gayret gösterir. İşte, biz, bunu hedef almalıyız
bence; bendenizin eksik gördüğü nokta budur; bunu belirtmek istiyorum ve biz,
bunu başardığımız takdirde, çok büyük başarılar elde edeceğimizden de emin
bulunuyorum. Müsaade ederseniz, şunu da arz edeyim: Bizim
milletimiz, bizim toplumumuz, gerek komşu ülkelere gerek dünyadaki toplumlara,
naçiz kanaatime göre, örnek olmak durumundadır. Bunu nasıl başarabiliriz; iyi
insan yetiştirdik miydi, eğitimizde, öğretimimizde insanımızı iyi insan olarak
yetiştirmek hedefine yöneldik
miydi bütünümüzle, hiçbir ayrılık gözetmeden, eminim ki,
birbirimizi çok daha fazla severiz, çok daha sayarız, birbirimizin
fikirlerinden fevkalade yararlanırız; hatta, bir insanın hayatını kurtarmanın,
bütün insanlığın hayatını kurtarmak gibi üstün bir meziyet olduğunu düşünürüz,
yaşarız. Bir insanın hayatını söndürmenin de, bütün insanlığın hayatını
söndürmek gibi ağır bir cürüm olduğunu, memleketimizin bütün fertleri idrak
eder, hatta, bu düşünceyi insanlığa da duyururuz ve barışa, sükûna, huzura
katkıda bulunabiliriz; ama, bendenizi düşündüren bir başka üzüntü kaynağı var;
o da şu: Şu veya bu sebeple, birkısım insanlarımız, eğitim ve öğretim
haklarından yoksun bırakılıyor. Bir kişi olsa bile -tek bir kişi- bu bizim için
kayıptır değerli milletvekili arkadaşlarım. İnsanlarımızın eğitimine yardımcı
olmalıyız. Mesela, biraz daha açık söyleyeyim. Efendim, siyasî simgedir diye,
şu kıyafetle gelmesine müsaade etmiyorum... İzin verirseniz, şunu arz edeyim. Bu, çok sathi bir
düşüncedir, çok gerilerde kalmış bir düşüncedir. Eğer, biz, aklıselimi, ilmi,
tecrübeyi, insanî değerleri, inançlara saygıyı esas alırsak, milletimizin,
devletimizin birliğini, bütünlüğünü ele alacak olursak ve insanımızı da böyle
yetiştirecek olursak, hangi simge?!. Simge diye bir mesele yoktur; sathi bir
şeydir. Şahıs, inancından dolayı böyle giriyor... Yeter ki, okulun nizamına,
disiplinine uysun; mesele yoktur. Ne okulumuza ne öğretmenimize ne devletimize
ne milletimize zarar vermediği sürece, binlerce kitap okusun, binlerce problemi
çözsün, biz iftihar ederiz, tebrik ederiz ve böyle yapmamız lazımdır;
bunda zaruret görüyorum. Kaldı ki, Türkiye Cumhuriyeti Anayasası, bu
konuları kendisi teminat altına almıştır ve bize de yol göstermiştir. Nedir o
"eğitim hakkı önlenemez" demiş; bitti... Ee devleti yıkmak için
çalışanlar var... Benim adalet müessesem var; devleti yıkmaya kim gayret
edebilir, kim teşebbüs, kim cüret edebilir?! (Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı) BAŞKAN - Sayın Doğan, lütfen, toparlar mısınız efendim. Buyurun. LÜTFİ DOĞAN (Devamla) - Çok teşekkür ederim Sayın
Başkanım, hemen toparlıyorum. Böyle kötü düşünce taşıyan insan yok mudur; olabilir;
ama, benim emniyet gücüm var, benim öğretmenlerim var, benim adliye teşkilatım
var. Kim bu yanlışlığı yapacak olursa, devletin kolu uzundur, tutar, adaletin
eline verir, hepimiz de adalete yardımcı oluruz; ama, vehmlere dayanarak şu
şöyle düşünüyor, böyle düşünüyor demeye hiçbirimizin hakkı olmadığını hepiniz
takdir buyurursunuz. Sonuç olarak şunu arz etmek istiyorum : İnsanımızı iyi
insan olarak yetiştirelim ve bunun için de Millî Eğitim Bakanlığımıza
elbirliğiyle, gönül birliğiyle destek olalım; ama, hiçbir ferdimizi okuma,
tahsil görme, eğitim alma hakkından yoksun bırakmayalım, öğretmenimize de
yeterince değer verelim, hiç kimseye muhtaç bir durumda bırakmayalım. Şunu da
bilelim ki değerli arkadaşlarım; Amerikalı bir iş adamı şunu söylüyor... (Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı) BAŞKAN - Hocam, lütfen, tamamlar mısınız. Buyurun. LÜTFİ DOĞAN (Devamla) - Hemen toparlıyorum Sayın
Başkanım, müsamahanızı suiistimal ettim, affınıza güveniyorum. ...benim fabrikalarımı, varlığımın hepsini tahrip edin;
ama, benim insanlarımı bana bırakın, çok kısa süre zarfında, ben, eski varlığıma,
servetime kavuşabilirim. İnsanımızı iyi insan olarak yetiştirelim, insanımızı
birbirini Allah için seven insanlar olarak yetiştirelim, hiçbir endişeye mahal
yoktur. Hepinize saygılarımı arz ediyorum. (Alkışlar) BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Doğan. Sayın milletvekilleri, gündeme geçiyoruz. Gündemin "Kanun Tasarı ve Teklifleri ile
Komisyonlardan Gelen Diğer İşler" kısmının görüşmelerine başlayacağız. 517 sıra sayılı Yükseköğretim Kurumları Teşkilatı
Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarıları ve Millî Eğitim, Kültür,
Gençlik ve Spor ve Plan ve Bütçe Komisyonları Raporlarının görüşmelerine
kaldığımız yerden devam edeceğiz. V. - KANUN
TASARI VE TEKLİFLERİYLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER
İŞLER 1. -
Yükseköğretim Kurumları Teşkilatı Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarıları ve Millî Eğitim, Kültür, Gençlik ve Spor ve Plan ve Bütçe
Komisyonları Raporları (1/650, 1/679) (S.Sayısı: 517) Komisyon ve hükümet yok. Ertelenmiştir. 527 sıra sayılı, İzmir Milletvekili Rifat Serdaroğlu'nun;
İstanbul Milletvekili Bülent Akarcalı'nın; Amasya Milletvekili Ahmet
İyimaya'nin; Ankara Milletvekili Yıldırım Akbulut'un; Şırnak Milletvekili
Mehmet Salih Yıldırım'ın; Gaziantep Milletvekili Ali Ilıksoy, Konya
Milletvekili Ömer İzgi ve Ankara Milletvekili Nejat Arseven'in; İstanbul
Milletvekili Ziya Aktaş ve 42 Arkadaşının; Zonguldak Milletvekili Hasan
Gemici'nin ve İzmir Milletvekili Işılay Saygın'ın; Türkiye Büyük Millet Meclisi
İçtüzüğünde Değişiklik Yapılmasına Dair İçtüzük Teklifleri ve Anayasa Komisyonu
Raporunun müzakerelerine kaldığımız yerden devam ediyoruz efendim. 2. - İzmir
Milletvekili Rifat Serdaroğlu'nun; İstanbul Milletvekili Bülent Akarcalı'nın;
Amasya Milletvekili Ahmet İyimaya'nın; Ankara Milletvekili Yıldırım Akbulut'un;
Şırnak Milletvekili Mehmet Salih Yıldırım'ın; Gaziantep Milletvekili Ali
Ilıksoy, Konya Milletvekili Ömer İzgi ve Ankara Milletvekili Nejat Arseven'in;
İstanbul Milletvekili Ziya Aktaş ve 42 Arkadaşının; Zonguldak Milletvekili
Hasan Gemici'nin ve İzmir Milletvekili Işılay Saygın'ın; Türkiye Büyük Millet
Meclisi İçtüzüğünde Değişiklik Yapılmasına Dair İçtüzük Teklifleri ve Anayasa
Komisyonu Raporu (2/94, 2/232, 2/286, 2/307, 2/310, 2/311, 2/325, 2/442, 2/449)
(S.Sayısı: 527)(1) BAŞKAN - Komisyon ve Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanını temsilen, Başkanvekili yerinde. Teklifin 4 üncü maddesi üzerindeki müzakereler
tamamlanmıştı. Madde üzerinde verilen 7 önergenin aykırılık işlemine
geçilmiş ve 5 önerge reddedilmişti; Van Milletvekili Fethullah Erbaş ve
arkadaşlarının önergesinin oylanmasında kalınmıştı. Şimdi, Komisyon ve Başkanlık Temsilcisinin katılmadığı
önergeyi, hatırlatmak için, tekrar okutacağım ve siz sayın milletvekillerinin,
tekraren oylarına sunacağım efendim. Kâtip üyenin, sunuşları oturarak okuması hususunu
takdirlerinize arz ediyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir. Önergeyi
okutuyorum:. Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına Görüşülmekte olan 527 sıra sayılı, Türkiye Büyük Millet
Meclisi İçtüzüğünde Değişiklik Yapılmasına Dair Teklifin çerçeve 4 üncü
maddesinin birinci fıkrasının "Türkiye Büyük Millet Meclisi adına, Türkiye
Büyük Millet Meclisinin manevî şahsiyetine yönelik hakaret, sövme ve saldırı
halleri dahil, dava açmak, suç duyurusunda bulunmak" olarak
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz. Fethullah
Erbaş (Van) ve
arkadaşları. BAŞKAN - Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Önergeyi kabul
edenler... Kabul etmeyenler... Önerge reddedilmiştir. Son önergeyi okutuyorum: Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına Görüşülmekte olan 527 sıra sayılı, Türkiye Büyük Millet
Meclisi İçtüzüğünde Değişiklik Yapılmasına Dair Teklifin çerçeve 4 üncü
maddesinin birinci fıkrasının "Türkiye Büyük Millet Meclisi adına, Türkiye
Büyük Millet Meclisinin manevî şahsiyetine ve Türkiye Büyük Millet Meclisi
üyelerine vaki hakaret, sövme ve saldırı halleri dahil, dava açmak, suç
duyurusunda bulunmak" olarak değiştirilmesini arz ve teklif ederiz. Fethullah
Erbaş (Van) ve
arkadaşları BAŞKAN - Komisyon önergeye katılıyor mu efendim? ANAYASA KOMİSYONU BAŞKANI TURHAN TAYAN (Bursa)-
Katılmıyoruz efendim. (1) 527
S.Sayılı Basmayazı 30.11.2000 tarihli 23 üncü Birleşim tutanağına eklidir. BAŞKAN - Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığı
katılıyor mu efendim? TBMM BAŞKANVEKİLİ ALİ ILIKSOY (Gaziantep)- Katılmıyoruz
Sayın Başkan. MUSTAFA GEÇER (Hatay) - Karar yetersayısının
aranılmasını istiyorum Sayın Başkan. BAŞKAN - Karar yetersayısı arayacağım efendim. Gerekçeyi mi okutalım, yoksa önerge üzerinde konuşacak
mısınız efendim? YASİN HATİBOĞLU (Çorum) - Gerekçeyi okutun Sayın
Başkan. BAŞKAN - Gerekçeyi okutuyorum: Gerekçe: 5 inci maddesiyle İçtüzüğün 14 üncü maddesinin birinci
fıkrasının bir numaralı bendinin sonuna eklenmiş bulunan "Türkiye Büyük
Millet Meclisi adına Türkiye Büyük Millet Meclisinin manevî şahsiyetine yönelik
hakaret, sövme ve saldırı halleri dahil; dava açmak, suç duyurusunda
bulunmak" Başkanın görevleri arasına sokulmuştur. Önergemizle, Türkiye Büyük Millet Meclisinin manevî
şahsiyetine yönelik sövmeyi de dahil ederek, Başkana dava açma ve suç
duyurusunda bulunma gibi görevler yüklenmiştir. Bir numaralı bendin sonuna
eklenen bu cümlenin çok olumlu olduğunu, yazılı ve görsel basında,
milletvekillerinin maaşları, lojmanları ve özel yaşamları irdelenerek
milletvekillerini küçük düşürücü, maneviyatlarını kırıcı, kamuoyunda yıpratıcı
yayınlara karşı şimdiye kadar hiçbir işlem yapılmadığı gibi, bu konuda şimdiye
kadar olumlu bir adım da atılmış değildir. Bu nedenle, Başkanın görevleri
arasına, milletvekillerine vaki saldırı, hakaret ve sövmelerin defedilmesi de
Başkana görev olarak yüklemek olumlu olur görüşündeyiz. BAŞKAN - Komisyonun ve Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığının katılmamış olduğu önergeyi oylarınıza sunacağım ve karar
yetersayısı arayacağım. Önergeyi kabul edenler... Etmeyenler... Karar
yetersayısı yoktur, toplantıya 10 dakika ara veriyorum. Kapanma Saati
: 13.44 İKİNCİ OTURUM Açılma Saati:
13.50 BAŞKAN :
Başkanvekili Nejat ARSEVEN KÂTİP ÜYELER:
Hüseyin ÇELİK (Van), Yahya AKMAN (Şanlıurfa) BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, 26 ncı Birleşimin
İkinci Oturumunu açıyorum. Görüşmelere kaldığımız yerden devam ediyoruz. V. - KANUN
TASARI VE TEKLİFLERİYLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER
İŞLER (Devam) 2.- İzmir
Milletvekili Rifat Serdaroğlu'nun; İstanbul Milletvekili Bülent Akarcalı'nın;
Amasya Milletvekili Ahmet İyimaya'nın; Ankara Milletvekili Yıldırım Akbulut'un;
Şırnak Milletvekili Mehmet Salih Yıldırım'ın; Gaziantep Milletvekili Ali
Ilıksoy, Konya Milletvekili Ömer İzgi ve Ankara Milletvekili Nejat Arseven'in;
İstanbul Milletvekili Ziya Aktaş ve 42 Arkadaşının; Zonguldak Milletvekili Hasan Gemici'nin ve İzmir Milletvekili
Işılay Saygın'ın; Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünde Değişiklik
Yapılmasına Dair İçtüzük Teklifleri ve Anayasa Komisyonu Raporu (2/94, 2/232,
2/286, 2/307, 2/310, 2/311, 2/325, 2/442, 2/449) (S.Sayısı: 527) (Devam) BAŞKAN - Komisyon ve Başkanlık Temsilcisi?.. Yerinde. Görüşmekte olduğumuz 527 sıra sayılı kanun teklifinin 4
üncü maddesi üzerinde verilen son önergenin oylamasında karar yetersayısı
bulunamamıştı. Şimdi, Van Milletvekili Fethullah Erbaş ve
arkadaşlarının, Komisyonun ve Başkanlık Temsilcisinin katılmadığı bu önergesini
yeniden oylarınıza sunacağım ve karar yetersayısını arayacağım. Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Önergeyi kabul
edenler... Etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir; karar yetersayı vardır. Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler...
Etmeyenler... Madde kabul edilmiştir. Müteakip maddeyi okutuyorum: MADDE 5. - Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünün 20
nci maddesinin kenar başlığı ile birinci fıkrası aşağıdaki şekilde
değiştirilmiştir. "Komisyonların adları ve görevleri" "Türkiye Büyük Millet Meclisi komisyonlarının
adları ve görevleri şunlardır: 1. Anayasa Komisyonu : Anayasa yapımına,
değiştirilmesine veya kaldırılmasına yönelik kanun tekliflerini, yetki
kanunlarıyla ilgili tasarıları, yasama meclisinin seçimi, faaliyetleri,
üyelerin statüsü ve hakları hakkındaki kanun tasarı ve teklifleri ile kanun
hükmünde kararnameleri, Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğü hakkındaki
teklifleri, Anayasa değişikliğini yasalara yansıtmak için hazırlanacak kanun
tasarı ve tekliflerini, Bakanlar Kurulunun ve bakanlıkların kuruluş ve çalışma
usulleri hakkındaki kanun tasarı ve teklifleri ile kanun hükmünde
kararnameleri, siyasî partilerin statüsü ile ilgili kanun tasarı ve
tekliflerini, Türkiye Büyük Millet Meclisinin faaliyetleri ve görevlerinin
yerine getirilmesi ile ilgili olarak Başkanlık veya Genel Kurulca yapılacak
görüş istemlerini, Anayasaya aykırılık gerekçesine dayanılarak Cumhurbaşkanınca
tekrar görüşülmek üzere Türkiye Büyük Millet Meclisine geri gönderilen
kanunları incelemek, İçtüzükte öngörülen diğer görevleri yapmakla görevlidir. 2. Adalet Komisyonu : Adalet işleri ve temel kanunlarla
ilgili kanun tasarı ve teklifleri ile kanun hükmünde kararnameleri inceler;
genel tedvin ahengini sağlamak üzere havale edilen işlere bakar. 3. Millî Savunma Komisyonu : Millî güvenlik, savunma ve
askerlik ile ilgili kanun tasarı ve teklifleri ile kanun hükmünde kararnameleri
inceler. 4. İçişleri Komisyonu : Merkezî idarenin ve mahallî
idarelerin genel olarak düzenlenmesi, emniyet, jandarma, sivil savunma ve
içişleri ile ilgili diğer kanun tasarı ve teklifleri ile kanun hükmünde
kararnameleri inceler. 5. Dışişleri Komisyonu : Milletlerarası andlaşmaların
onaylanmasının ve milletlerarası andlaşmalara katılmanın uygun bulunması
hakkındaki kanun tasarılarını, Türkiye Cumhuriyetinin dış münasebetlerinin
teşkilâtlandırılması ve idaresi hakkındaki kanun tasarı ve teklifleri ile kanun
hükmünde kararnameleri ve dış münasebetlerle ilgili diğer kanun tasarı, teklif
ve kanun hükmünde kararnameleri inceler. 6. Millî Eğitim, Kültür, Gençlik ve Spor Komisyonu :
Eğitim, kültür, gençlik ve spor konuları ile ilgili kanun tasarı ve teklifleri
ile kanun hükmünde kararnameleri inceler. 7. Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm Komisyonu :
Bayındırlık, imar ve iskân, ulaştırma ve turizm işleri ile ilgili kanun tasarı
ve teklifleri ile kanun hükmünde kararnameleri inceler. 8. Çevre Komisyonu : Doğal, kültürel ve sosyal çevrenin
korunması, iyileştirilmesi, geliştirilmesi ve çevre sorunlarının önlenmesi ile
ilgili kanun tasarı ve teklifleri ile kanun hükmünde kararnameleri inceler. 9. Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler Komisyonu :
Çalışma, aile, sosyal güvenlik, sağlık ve sosyal yardım ile ilgili kanun tasarı
ve teklifleri ile kanun hükmünde kararnameleri inceler. 10. Tarım, Orman ve Köyişleri Komisyonu : Tarım, orman
ve köyişleri ile ilgili kanun tasarı ve teklifleri ile kanun hükmünde
kararnameleri inceler. 11. Sanayi, Ticaret, Enerji ve Tabiî Kaynaklar
Komisyonu : Sanayi, enerji, madencilik, akaryakıt, bilgi ve teknoloji, iç ve
dış ticaret ve tekel ile ilgili kanun tasarı ve teklifleri ile kanun hükmünde
kararnameleri inceler. 12. Türkiye Büyük Millet Meclisi Hesaplarını İnceleme
Komisyonu : Bu İçtüzükle verilen görevleri yerine getirir. 13. Dilekçe Komisyonu : Vatandaşlarca Türkiye Büyük
Millet Meclisine yapılan dilek ve şikayetler hakkındaki yazılı başvuruları
inceler. 14. Plan ve Bütçe Komisyonu : Başkanlıkça veya Genel
Kurulca kalkınma planı ile ilgili görülen kanun tasarı ve tekliflerini, kamu
harcama veya gelirlerinde artış veya azalışı gerektiren kanun tasarı ve
tekliflerini veyahut sadece belli hükümleri bu niteliği taşıyan kanun tasarı ve
tekliflerinin söz konusu hükümlerini, vakıflar, millî emlak, vergi, resim ve
harçlarla ilgili kanun tasarı ve tekliflerini, genel ve katma bütçe kanun
tasarılarını, cari yıl bütçesindeki ödenek artışını öngören değişiklik
tasarıları ile cari ve ileriki yıl bütçelerinde malî yük getirecek nitelikteki
kanun tasarı ve tekliflerini, kesinhesap kanunu tasarıları ile malî işlerle
ilgili diğer kanun tasarı, teklif ve kanun hükmünde kararnameleri ve Sayıştay
tarafından kanun gereğince verilen raporları incelemekle görevlidir. 15. Kamu İktisadî Teşebbüsleri Komisyonu : Sermayesinin
yarısından fazlası doğrudan doğruya veya dolaylı olarak Devlete ait olan kamu
kuruluş ve ortaklıklarını özel kanunundaki hükümlere göre denetler. 16. İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu : 5.12.1990
tarihli ve 3686 sayılı Kanunda belirtilen görevleri yapar. Komisyonların bu maddede belirtilen yetki alanı dışında
kalan herhangi kanun tasarı, teklif ve kanun hükmünde kararnameler bu maddedeki
ölçüler de kıyasen değerlendirilerek Başkan tarafından uygun görülen
komisyonlara havale edilir." BAŞKAN - Madde üzerinde, Fazilet Partisi Grubu adına,
Manisa Milletvekili Sayın Bülent Arınç... YASİN HATİBOĞLU (Çorum) - Efendim, Sayın Arınç'ın mazereti var;
bendeniz görüşlerimizi arz edeceğim. BAŞKAN - Fazilet Partisi Grubu adına, Sayın Hatiboğlu;
buyurun. (FP sıralarından alkışlar) FP GRUBU ADINA YASİN HATİBOĞLU (Çorum) - Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; İçtüzük değişikliğiyle ilgili teklifleri müzakere
ediyoruz; şu anda, yeni sıralamaya göre 5 inci maddeyi, yürürlükteki İçtüzüğün
20 nci maddesini müzakere ediyoruz; bu vesileyle, Grubum adına, Başkanlığınızı
ve Yüce Heyeti saygıyla selamlıyorum. Değerli milletvekilleri, zannediliyor ki, muhalefet
olunca, mutlaka muhalefet edilir, muhalefet olunca, doğru olan işe de eğri
denilir. Hatta, atalarımıza kim isnat etti, kim izafe etti, kim yakıştırdı,
bilmiyorum, ben yakıştırmıyorum; bir söz vardır, hani, tarizde bulunulurken
muhalefete "efendim, eğri oturup doğru konuşalım" derler. E mübarek,
doğru oturup doğru konuşmak varken, eğri oturup doğru konuşmak nereden çıktı?
Yani, oturmada bir eğrilik varsa, konuşmada doğruluk nasıl olacak?! Onun için,
doğru oturup doğru konuşmak mecburiyetindeyiz. Biz, muhalefet görevimizi
yapıyoruz. Bakın, şimdi, bu maddenin düzenleniş biçimi
vesilesiyle, Uyum Komisyonuna, katkısı bulunan Başkanlığa, Anayasa Komisyonuna
teşekkür ediyorum, Grubum adına. Gerçekten, bizim bir kavgamızı önledi. Bu
kavga, tabiî, tatlı bir kavgadır- mecazî anlamda söylüyorum- kafa, göz kırma
değil; tartışma, halkın deyimiyle ideşme. Bunu ortadan kaldıracak. Hatırlayacaksınız, geçen hafta, bu fakir-ü pürtaksir
arkadaşınız burada konuşurken, çok ısrarla ve yüreğim yarıla yarıla bir şeyi
haykırdım... Özellikle, bana çok yakın komşu olan -her kürsüye çıktığımda,
komşuluktaki yakınlıklarının sıcaklığını yüreğimde hissederim- DSP'li
arkadaşlarımın, çok sağ olsunlar, bana olan özel muhabbetlerinden dolayı bir
şey de demiyorlar; ama, o tebessümlerinde bile bir tarizin olduğunu, bir
sıkıntının olduğunu ben hissediyorum. Geçen hafta bir şeyi haykırdım, üzüntümü
ifade ettim, dedim ki, yapmayın. Mesela, ombudsman- nereden geldi bu kelime,
bilmiyorum; ama, kullanılıyor- yani, kamu hakemliği gibi, çok önemli, Anayasayı
birebir ve doğrudan doğruya ilgilendiren, alakadar eden bir konu; yeni bir
müessese kuruyoruz. Kamu hakemliği ne yapacak; hükümetle ilişkisi ne olacak;
halkla ilişkisi ne olacak; anayasal kurumlarla ilişkisi ne olacak; anayasal
kurumlar yanındaki hizası ne olacak; yani, hangi hizada bulunacak; amir midir,
memur mudur; yoksa, böyle, işte, artık emekli olmuş, yeniden emekli olması
mümkün olmayan bir zata iş mi arıyoruz; nedir yani bu ombudsmanlık, kamu
hakemliği? Doğru değil midir ki, uygun olan o değil miydi ki,
bunu, asıl komisyon olarak Anayasa Komisyonunda oturalım, konuşalım,
tartışalım?.. Hayır, asıl komisyon, Plan ve Bütçe Komisyonu... Biz figan ettik;
dedi ki, yahu, biraz merhametli olmamız lazım. Bakınız, 657 sayılı Kanunla
ilgili geçmişte ne görüşmüşsek, haklı olarak ve doğru olarak, asıl komisyon
olarak, Anayasa Komisyonunda görüşmüşüz. Biz geçen gün figan ettik; dedik ki,
yapmayın... Ne olur yani; reddedilebilir... Ee, ihtisas komisyonudur bu; tabiî,
reddedilecekse, bırakın reddetsinler; çünkü, doğrusu odur. Bunu, peşin, sayısal
garantiye almak, hukuku garantiye almak değildir, hatta, hukuku garantinin
dışına çıkarmak demektir; onun için, bırakınız, kendi uzman komisyonu görüşsün
dedik; yapmadınız... Örnekler verdik; işte, örneği meydanda... Hayır, bizim
sayımız, iktidarın sayısı 40'ta 25'tir, bu da Plan ve Bütçe Komisyonundadır;
dolayısıyla, biz bunu burada görüştürürüz dediniz. Ee, bunu dediğiniz yerde, bir de önümüze İçtüzükle ne
getirdiniz şimdi; İçtüzüğün 1 inci bendinde Anayasa Komisyonunun görevlerini
sayarken, işte, bunları sayıyorsunuz; diyorsunuz ki, bu işleri Anayasa
Komisyonu yapar. Ne zaman diyorsunuz; 657'yi, 177'yi, 399 sayılı Kanun Hükmünde
Kararnameyi Plan ve Bütçeye asıl komisyon olarak sevk ettiğiniz gün, diyorsunuz
ki "bu işi Anayasa Komisyonu yapar." Yapmayın... Yapmayın... Bak,
hukukta aslolan; söylenenin yapılmasıdır, yapılmayacak olanın söylenmemesidir.
Yani, burada, bilmiyorum, muhalefet olduğum için mi böyle söylüyorum, yoksa
haklı olduğum için mi böyle söylüyorum; bunu sizin vicdanlarınıza bırakıyorum.
Bak, örnek veriyorum; işte ortada, işte tüzük. Tüzüğü hazırlamışız, gündemde
müzakere sırasını beklerken diyorsunuz ki, bu konuları, işte, 657'yi, herhangi
bir bakanlığın teşkilat kanunundaki tadilatı, değişikliği, Adalet Komisyonu,
Anayasa Komisyonu asıl komisyon olarak inceler ve şimdi onu müzakere
ediyorsunuz. Bize "lütfen bunu böyle kabul edin" diyeceksiniz. Şimdi,
ben, muhalefet olarak sormaz mıyım, anamuhalefet olarak; e be mübarekler, bir
hafta evvel biz söyledik, niye kabul etmediniz?.. Niye kabul etmediniz?.. Bu hakkı
kabul etmeme nereye kadar gidecek?.. Bu hakkı kabul etmeme bizi nereye
götürecek?.. Değerli milletvekilleri, bir başka şey daha var.
Bakınız, hiç gördünüz mü, allahaşkına söyleyin bana; ben örneğini vermeyeyim,
emsalini vermeyeyim; Hâkimler ve Savcılar Kanununda değişiklik yapılıyor, asıl
komisyon Plan ve Bütçe. Şunu anlarım; kadro cetvelleriyle ilgili bir şey olur,
bir cetvel ekli olur, tali komisyon olarak Plan ve Bütçeye de sorarsınız,
dersiniz ki, kardeşim 300 tane kadro verilmiş, bilmem ne maaş konmuş, bu uygun
mudur, imkânımız var mıdır, devletin planlamasına uygun mudur, devletin bütçe
tasarrufuna uygun tetabuk ediyor mu; bunu sorarsınız; ama, şurada, Plan ve
Bütçe Komisyonu Başkanı oturmaz, Hâkimler Savcılar Kanunu görüşülüyorsa. Burada
Adalet Komisyonu Başkanı oturur. "Hayır, Plan ve Bütçe oturacak"
diyorsunuz. Niye?.. Hesap aynı. Hesap şu: 40'ta 25 ağırlık... Beyler! Ağırlık bazen iyidir. Yani, tahterevallide çökme
olur; karşı tarafa ağırlığı koyarsanız düzeltir, faydası olur; ama, suda
ağırlık adamı batırır, batırır, batırır! Ağırlık her zaman iyi değildir! (FP
sıralarından alkışlar) Değerli milletvekilleri, tekrar ediyorum, teşekkür
ediyorum, hiç olmazsa, Parlamentoyu bir sıkıntıdan, bu düzenleme kurtaracaktır
ve biz, buna, bu maddeye olumlu oy vereceğiz; çünkü, mücadelesini yaptığımız
bir hususu, nasıl olmuşsa düzenlemiş getirmişler. Biz zamanında da ihsası reyde
bulunmadık haa; böyle bir düzenleme olursa oy veririz demedik; ne olur ne
olmaz, iktidar, galiba, muhalefetin burada bir çıkarı vardır diye, böyle bir
düzenlemeden vazgeçebilirdi; onu söylemedik. Efendim, ben, vakti iyi kullanmış olayım diye sözü
burada bitiriyorum; hayırlı olsun diyorum. Bakın, bu İçtüzüğün tek düzgün
düzenlenmiş maddesi, muhalefetin de göğsünü gere gere "hah, benim aradığım
madde budur" diyebileceği maddesi budur. Sayın Başkanlığı, Sayın Heyetinizi saygıyla
selamlıyorum. (FP sıralarından alkışlar) BAŞKAN - Teşekkür ediyorum efendim, sağ olun. Gruplar adına ikinci söz, Doğru Yol Partisi Grubu
adına, Eskişehir Milletvekili Sayın Sadri Yıldırım'a aittir. Buyurun efendim. (DYP sıralarından alkışlar) DYP GRUBU ADINA MEHMET SADRİ YILDIRIM (Eskişehir) -
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 527 sıra sayılı Türkiye Büyük Millet
Meclisi İçtüzüğünde Değişiklik Yapılmasına Dair İçtüzük Teklifinin 6 ncı
maddesi -20 nci maddeyi değiştiren- üzerinde, Doğru Yol Partisi Grubu adına söz
almış bulunuyorum; Yüce Heyetinize saygılarımı sunuyorum; İçtüzük değişikliğine
emeği geçenlere de teşekkür ediyorum. Ben, önce, İçtüzüğün önemi üzerinde durmak istiyorum.
Demokratik ülkelerde, toplumların uyması gereken kanunlar vardır; bizim de,
önce, temel Anayasamız vardır. Anayasamızın 2 nci maddesinde, Türkiye Cumhuriyetinin,
demokratik, laik ve sosyal bir hukuk devleti olduğu belirtilmiştir. Yine, Anayasamızın 6 ncı maddesinde "egemenlik,
kayıtsız şartsız milletindir. Türk Milleti, egemenliğini, Anayasanın koyduğu
esaslara göre, yetkili organları eliyle kullanır" hükmü ve esası
konulmuştur. İşte, Anayasamızın 7 nci maddesinde "Yasama
yetkisi Türk Milleti adına Türkiye Büyük Millet Meclisinindir. Bu yetki
devredilemez" denilmek suretiyle, açıkça, kesin bir hükümle, millet adına
yasama yetkisi Yüce Meclisimize verilmiştir. Bu yetkinin devredilemeyeceğini
de, amir hüküm olarak belirlenmiştir. Yine, Anayasamızın 95 inci maddesinde "Türkiye
Büyük Millet Meclisi, kendi İçtüzüğüne göre çalışır" denilerek, açık bir
şekilde ifade edilmiştir. Anayasamızın 88 inci maddesinde ise "Kanun teklif
etmeye Bakanlar Kurulu ve milletvekilleri yetkilidir. Kanun tasarı ve
tekliflerinin Türkiye Büyük Millet Meclisinde görüşülme usul ve esasları
İçtüzükte düzenlenir" denilmek suretiyle, Yüce Meclisin uyması gereken
kurallar ve çalışma şeklinin İçtüzüğe göre belirleneceği ve İçtüzüğün önemi
açıkça belirtilmektedir. Yani, İçtüzük, gücünü ve önemini Anayasadan
almaktadır. Öyleyse, İçtüzüğü ihlal, Anayasa ihlali demektir. Bundan çıkan
netice, İçtüzük hükümlerine, milletvekillerinin ve Meclis Başkanlığının,
mutlak, millet adına uyma zorunluluğu vardır. Değerli milletvekilleri, öyleyse, görüşmekte olduğumuz
İçtüzük, çok çok önemlidir. Kimin adına önemlidir diye sorarsak; millet adına
önemlidir, Türkiye Büyük Millet Meclisi adına önemlidir, Anayasa adına
önemlidir, demokrasi adına önemlidir. Öyleyse, tüm milletvekillerinin, Meclis
Başkanlığının, İçtüzük hükümlerine, mutlak uyması ve dikkat etmesi, mecburidir
ve şarttır. Öyleyse "canım, uyuyoruz ya, bir kere uymazsak ne olur" diyemeyiz
ve demeye de hakkımız yoktur. Değerli milletvekilleri, görüşmekte olduğumuz 5 inci
maddeyle, "İçtüzüğün 20 nci maddesi aşağıdaki şekilde
değiştirilmiştir" denilerek, şu andaki İçtüzüğün 20 nci maddesinde Türkiye
Büyük Millet Meclisi komisyonları şunlardır denilerek, Mecliste bulunan 16
komisyon tek tek belirtilmiştir. Ben, yine, isimlerini kısaca okumak istiyorum:
Anayasa, Adalet, Millî Savunma, İçişleri, Dışişleri, Millî Eğitim, Bayındırlık,
Çevre, Sağlık ve Aile, Tarım ve Orman, Sanayi, Türkiye Büyük Millet Meclisi
Hesaplarını İnceleme, Dilekçe, Plan ve Bütçe, Kamu İktisadî Teşebbüsleri ve
İnsan Haklarını İnceleme Komisyonları. Görülüyor ki, şu andaki 20 nci maddede komisyonların
isimleri belirtilmiş olmasına rağmen, görevleri tarif edilmemiş. Meclis
Başkanları, siyasî baskı altında kalıyorlar. Görevleri nedeniyle, havaledeki
uygulama hataları, zaman zaman İçtüzük ihlalleri ve komisyonlar arasındaki
yetki tecavüzü olmakta ve hatta, yolsuzluk boyutuna ulaşmış olabilir. Anayasa
ve Adalet Komisyonlarından kaçıldığı ve kaçınıldığı olmuştur. İşte, bu İçtüzük
eksikliğine son vermek için isabetli ve haklı olarak bu değişiklik
öngörülmüştür. Bu değişikliğe göre, her komisyonun görevi tarif edilmekte,
genel sınırlar çizilmekte ve bu alandaki keyfiliğe olabildiğince son
verilmektedir. Böylece, bizim Anayasamız, görev ve yetkilerin belirlenmesi
prensibine dayalı bir düzenlemeyi öngördüğü için, bu madde de Anayasaya uygun
hale getirilmiş olmaktadır; doğrusu da
budur. Mesela, geçen yıl Af Kanunu Tasarısında öngörülen
öğrenci affı Adalet Komisyonunda görüşüldü. Esasen, öğrenci affının Millî
Eğitim Komisyonunda görüşülmesi gerekirdi. Yine, 13.11.2000 tarihinde, Plan ve
Bütçe Komisyonunda, 657 sayılı Devlet Memurları Kanunundaki disiplin cezalarına
dair tasarı görüşülmüştü. Bu tasarının, esasen, Adalet veya Anayasa
Komisyonlarında, öncelikle, görüşülmesi gerekirken, kasıtlı olarak, Plan ve
Bütçeye getirilmesi, açıkça tüzük ihlalidir. Bu görüşmeye orada da muhalif
kalmıştık; ama, itirazlarımız bir netice vermedi; iktidarın oy çokluğu
olduğundan, itirazımız reddolmuştur. Değerli milletvekilleri, hukuk, herkesi, tüm
komisyonlarda bağlayan bir uygarlık ölçüsüdür. Burada, parlamento hukukunun
doğru uygulanması, çalışmaların ve çıkarılacak kanunların standardını ve
normatif yapıya uygunluğunu veya aykırılığını
ortaya çıkaracaktır. Burada, komisyonlar, sadece fizikî varlık değil, bir
kimlik ve misyon varlığıdır. Yani, kanun tasarılarının Genel Kurula gelmeden
evvel altyapısını oluştururlar. Onun için, komisyonların görevleri çok
önemlidir ve her kanun tasarısı kendi komisyonunda görüşülürse, çıkacak kanun
verimli hale gelir, Anayasaya aykırılık olmaz, İçtüzüğe aykırılık olmaz. İşte,
bu değişiklik, komisyonların görevleri hususunda kavga ve münakaşaları
önleyecektir. Değerli milletvekilleri, burada iki önemli değişiklik
yapılmaktadır. Birincisi, komisyonların görevleri izah edilmiş; hele hele, Plan
ve Bütçe Komisyonunun görevleri de tek tek sayılmıştır. İkincisi,
"komisyonların, bu maddede belirtilen yetki alanı dışında kalan herhangi
kanun tasarı, teklif ve kanun hükmünde kararnameler, bu maddedeki ölçüler de
kıyasen değerlendirilerek, Başkan tarafından uygun görülen komisyonlara havale
edilir" denilmektedir. Ancak, burada da yine, Başkana, takdir hakkı
verilmemekte; maddedeki ölçüler kıyasen değerlendirilerek havale yapılacaktır.
Öyleyse, Meclis Başkanlığı, kanun teklif ve tasarılarını, ilgili komisyonlara
gönderebilecektir. Yani, keyfi uygulamalar kaldırılmış olacaktır. Değerli milletvekilleri, 21 inci Asra girdiğimiz şu
zamanda, demokrasinin önemi bir kere daha öne çıkmaktadır. Ülkemizin bu
sıkıntılı gününde, kurtuluşumuzun çaresi, demokraside, hukukun üstünlüğünde ve
millet iradesindedir. Öyleyse, Meclis olarak, milletvekili olarak, demokrasiyi,
gönülden inanarak ve samimî olarak sonuna kadar savunmalıyız; hukukun
üstünlüğüne, yine, inanarak riayet etmeliyiz ve savunmalıyız; demokrasinin
temeli olan millet iradesini üstün tutarak, milletin sesine kulak vermeliyiz ve
böylece, ülkemizde demokrasiyi sonuna kadar yaşatmalıyız diyor, bu maddeye
kabul oyu vereceğinize inanarak, Yüce Heyetinize saygılarımı sunuyorum.
(Alkışlar) BAŞKAN - Teşekkür ediyorum efendim. Madde üzerinde, şahsı adına, Adana Milletvekili Sayın
Yakup Budak; buyurun efendim. (FP sıralarından alkışlar) YAKUP BUDAK (Adana) - Sayın Başkan, değerli üyeler; 527
sıra sayılı, Meclis İçtüzüğünde değişiklik yapan teklifin 5 inci maddesi
üzerinde söz almış bulunuyorum; bu vesileyle, hepinizi saygıyla selamlıyorum. Bu maddede komisyonların görevleri belirtilmektedir.
Daha önceki İçtüzükte, komisyonların isimleri -16 komisyonun ismi- sayılmış,
hangi konulara bu komisyonların bakacakları tadat edilmemişti; fakat, son
zamanlardaki uygulamalardaki birtakım şikâyetlerden, aksaklıklardan olacak ki,
bu maddeyle, hangi komisyonun hangi işlere bakacağı teker teker sayılmaktadır. Muhterem arkadaşlar, komisyonlar, elbette önemlidir ve
komisyonlar, âdeta Meclisimizin, Genel Kurulumuzun mutfağıdır. Orada yasalar
hazırlanmakta, orada hazırlanacak metinler üzerinde tartışılmakta,
konuşulmakta, teklifler ortaya konulmakta, hatta hükümetten gelen tasarılar
üzerinde değişiklik yapılmak suretiyle son şekli verilmeye çalışılmaktadır;
ama, komisyon çalışmalarına
baktığımız zaman, bütün bu
komisyonlardaki
çalışmalarda, acaba komisyonlar,
gayelerine, maksatlarına uygun şekilde çalışıyorlar mı, toplumun beklentilerine
ve taleplerine uygun şekilde görevlerini icra ediyorlar mı diye bir soruyu
soracak olursak, buna, gönül rahatlığıyla evet demek mümkün değildir. Niye diyecek
olursak; yasalar başka yerlerde hazırlanıyor, komisyonlarda da, âdeta, bu,
benim iktidar partilerimin yasa tasarısıdır, hükümetin yasa tasarısıdır;
dolayısıyla, tek kelime, tek cümle, tek harf değiştirtmeden buradan geçireceğiz
mantığıyla hareket edilmektedir. Eğer, bu mantıkla hareket edilecekse,
ediliyorsa, o zaman, bu komisyonlarda, bu yasaların, formaliteden başka hangi
maksat ve gayeyle görüştürüldüğünü de ifade etmekte güçlük çekiyorum. Yine, bunun yanında, Meclisimiz, üç yıldır -zaten,
hükümetten gelen yasa tasarılarında da vardır, birtakım tekliflerde de var- ya
AB'den gelen teklifleri yasalaştırmak istiyor yahut IMF'den gelen talepleri
yasalaştırmak istiyor ya da başka yerlerden gelenleri yasalaştırmak istiyor;
yoksa, komisyonlar, milletvekillerinin ve halkın taleplerini yasalaştırma
noktasında görevlerini icra etmiyorlar. Komisyonlar, sadece, göstermelik, şeklî
bir unsur olarak vazife almaktadırlar. Dolayısıyla, komisyonların gerçek manada
görevlerini yapabilmeleri için, muhakkak surette, tasarıların ve tekliflerin
üzerinde değerlendirme yapması, üyelerin, ne olacak diye değil, benim partim ne
der diye değil, ülkenin yararına olan, halkın beklentisi olan nedir diye, onun
üzerinde durması gerekmektedir. Yine, komisyonların, Meclisin bir görevi de... Yasama,
yürütme ve yargı erki, bizim sistemimizde ayrılmıştır. Bugünkü komisyonların
yapısıyla, bugünkü oluşturulan şeklî unsurlarla, âdeta, yasama, yürütmenin
denetimi altına alınmıştır, komisyonlardaki parmak hesaplarıyla yürütmenin
denetimi altına alınmıştır. Halbuki, yasamanın bir görevi, hem kanun yapmak,
yasa koymak hem de hükümeti denetlemektir. Komisyonların bugünkü mevcut
şekliyle, uygulanış biçimiyle, yasama, hükümeti denetleyecekken, bu sistemle,
yürütme, yasamayı denetlemektedir, kanunları da, buradan, istediği gibi
geçirebilmektedir; âdeta, Meclisimiz ve komisyonlarımız, hükümetten gelen
tasarıların geçirilmesinde bir noter görevi işlevi yerine getirmektedir. Onun dışında, dikkat edecek olursanız, arkadaşlarımız
dikkatle takip ediyorlar; bu ülke hepimizindir ve ülkenin yararına olan hiçbir
konuda, muhalefet, sırf muhalefet olsun diye görüşlerini ortaya koymaz, iktidar
da, elbette, bile bile, hükümetin ve ülkenin zararına olabilecek hiçbir işlemi
yapmaz; ama, bazen partizanlık, bazen iktidar olmak insanın gözünü kör ediyor,
basiretini bağlıyor ve bilmeden veyahut bilerek partizanlık yapmak için
yanlışlar yapılıyor. Bir de görüyoruz ki, bu yasalar komisyonlardan
geçiriliyor, Meclisten geçiriliyor; bu yasaları kabul eden insanlar, bakanlar
bile "içimize sindiremedik" diyorlar. Nasıl iştir anlamıyoruz;
komisyonlardan geçmiş, Meclisten geçmiş, onları komisyonlara ve Meclise
gönderen hükümetin üyeleri "içimize sindiremedik" diyorlar. Hükümetin
içine sindiremediği, bakanların içine sindiremediği, milleti hasta ediyor;
ülkenin ekonomisi içinden çıkılmaz hale geliyor. Bir de bakıyoruz ki, içine
sindiremedikleri yasalar, bir ay sonra, üç ay sonra, dört ay sonra, bir sene
sonra, yine Meclisimizin huzuruna geliyor ve yine, ondan sonra, tekrar tekrar
değişiklik teklifleriyle Meclisimiz oyalanmaktadır. Bu uygulamanın değiştirilmesi için, burada, 5 inci
maddede sayılan komisyonların, kendi üzerlerine düşen görevleri muhakkak
surette yerine getirmeleri gerekir. Yerine getirmedikleri için, komisyonlar da
tıpkı Meclis gibi çalıştığı için "harf değiştirtmeyiz" denildiği için
de ne yapılmaktadır; görevlerini yerine getirememektedirler. (Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı) BAŞKAN- Sayın Budak, lütfen tamamlayın. YAKUP BUDAK (Devamla)- Muhterem arkadaşlar, neticede,
eğer, komisyonlarda birtakım kanunlar uzlaşılarak çıkarılacak olursa,
geçirilecek olursa, Meclisimizden de aynı kanunlar kolaylıkla geçmektedir ve
hatta, bir ara, 250 maddeye yakın, gümrük mevzuatıyla ilgili bir yasa, çok kısa
süre içerisinde Meclisimizden geçmiştir. Niye; çünkü, komisyonlarda üzerinde
uzlaşılmıştır, anlaşılmıştır, muhalefetin de sesi dinlenilmiştir, ortak bir
metin ortaya çıktığı için de kolaylıkla geçmiştir. Üzerinde uzlaşılmadan,
komisyonlarda gerekli değerlendirmeler yapılmadan, fikirler ve düşünceler tam
ortaya konulmadan çıkarılacak yasalar, netice itibariyle, Meclisimizden geçse
bile, ne hükümete ne de millete fayda vermemektedir; ama, hükümette, ne kadar
kısa sürede ne kadar çok kanun çıkarırsak o kadar faydalı oluruz, o kadar iş
yapmış gözükürüz gibi bir anlayış hâkim. Onun da, ülkemizin ekonomisini,
siyasal ve sosyal hayatını ne hale getirdiğini görüyoruz. (Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı) BAŞKAN- Teşekkür ediyorum Sayın Budak. YAKUP BUDAK (Devamla)- Bu düşüncelerle hepinize
saygılar sunuyorum. (FP sıralarından alkışlar) BAŞKAN- Şahsı adına, ikinci söz, Şanlıurfa Milletvekili
Sayın Ahmet Karavar'a aittir. Sayın milletvekilleri, yine, madde üzerinde, Sayın
Mehmet Bekâroğlu, Sayın Mahmut Göksu, Sayın Musa Uzunkaya, Sayın Şeref Malkoç,
Sayın İlyas Yılmazyıldız, Sayın Yasin Hatiboğlu ve Sayın Fethullah Erbaş'ın da
söz talepleri vardır; ancak, İçtüzük gereğince yerine getiremiyorum. Buyurun efendim. (FP sıralarından alkışlar) AHMET KARAVAR (Şanlıurfa) - Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; İçtüzük değişikliğiyle ilgili 527 sıra sayılı teklifin 6 ncı
maddesi üzerinde, şahsım adına söz almış bulunuyorum; bu vesileyle, Yüce
Meclisi saygıyla selamlıyorum. Yürürlükte olan İçtüzük, Meclisin önünü tıkadığı,
sorunları çözmekten çok, sorunların kaynağı olduğu gerekçesiyle, değişik
tarihlerde 5 defa tadil edilmiştir. Şimdiki değişiklik teklifi de aynı
gerekçelerle Genel Kurulun gündemine gelmiştir. Sadece eskiyi tadil etmek veya
değiştirmekle sorunlar çözülmez. Bununla birlikte, mantık yenilemesi de
gerekir. İlgili teklifin 6 ncı maddesinde, Meclis
komisyonlarının adları sayılmakta ve görevleri düzenlenmektedir. Yapılan
düzenlemede, komisyon isimleri ve sayıları muhafaza edilmekle birlikte, sadece,
"Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabiî Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji
Komisyonu" isminden "Bilgi ve Teknoloji" ibaresi çıkarılarak, bu
komisyonun ismi yeniden düzenlenmiştir. 6 ncı maddeyle yapılan en büyük
değişiklik, komisyon isimlerinin yanında, görevlerinin de belirtilmesidir. Aslında, bu değişiklik, Meclisin daha verimli çalışması
için daha önce yapılması gereken bir düzenleme olması gerekirken, şimdi
yapılması bile bir kazançtır; çünkü, getirilen 6 ncı maddeyle, İçtüzüğün 23
üncü maddesine göre "tasarı, teklif veya kanun hükmünde kararnamelerin
hangi komisyonlarda görüşüleceği Başkanlık tarafından tespit edilir" hükmü
ortadan kaldırılarak, Başkanlığın takdir yetkisi ve olabilecek keyfî
uygulamaların önüne geçilmiş olunacaktır. Her ne kadar getirilen yeni düzenlemeyle, örnek olarak,
Anayasa Komisyonunun görev alanına giren bir işin Başkanlık tarafından Adalet
Komisyonuna havale edilmesi durumunda, sorunun nasıl halledileceği ve bu
konuyla ilgili herhangi bir müeyyidenin bulunmaması, kanımca, bir eksikliktir.
Komisyonların by-pass edilmesi durumunda, nasıl önlem alınacak ne yapılacaktır.
Anayasamız, bütçe ve kesinhesap kanun tasarıları ile
yetki kanun tasarıları ve bunlara bağlı olarak çıkarılacak kanun hükmünde
kararnamelerle ilgili düzenlemelerde Meclis komisyonlarına atıf yapsa da, asıl
düzenlemeyi 88 inci maddenin ikinci fıkrasında yapmıştır. Anayasamız, bu
maddenin "Kanun tasarı ve tekliflerinin Türkiye Büyük Millet Meclisinde
görüşülme usul ve esasları İçtüzükle düzenlenir" hükmüyle, kural olarak,
Meclisin çalışma düzenini ve bu bağlamda Meclis komisyonlarını, İçtüzüğün
uygulama alanına bırakmıştır. Anayasadaki ve İçtüzükteki düzenlemelere rağmen, kanun
tasarı ya da tekliflerinin Meclis ilgili komisyonlarında görüşülme usul ve
esaslarına uyulması, görüşülen kanun tasarı veya tekliflerinin iptali için
yeterli bir şart değildir. Bütün bunlara rağmen, tasarı ya da tekliflerin Meclis
komisyonlarında görüşülmesi, Meclis Genel Kurulunun çalışma yükünü azaltmak,
yasama faaliyetlerini çabuk ve verimli yürütebilmek için bir zorunluluktur.
Kısacası, komisyonlar, Meclis Genel Kurulunun çalışmalarını hızlandıran
kuruluşlardır. Anayasadaki düzenleme karşısında, bütçe ve kesinhesap kanun
tasarıları dışında öteki kanun tasarı ve tekliflerin komisyonlarda
incelenmesinden vazgeçileceği söylenemez; çünkü, Parlamentomuzda, yasama
çalışmalarının tabiî ve zorunlu aşamasını oluşturan Meclis komisyonları ihmal
edilemez. Hükümeti oluşturan partiler, Meclisteki sayısal çoğunluğu kullanarak
Meclis komisyonlarını ve Genel Kurul çalışmalarını keyfî kullanmamalı,
muhalefetin sesini dinlemelidir. (Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı) BAŞKAN - Sayın Karavar, açıyorum mikrofonunuzu; lütfen
tamamlayın efendim. AHMET KARAVAR (Devamla) - Teşekkür ediyorum Başkan. Yapılan değişikliklerle, Meclisin komisyonlarının,
kısmen de olsa hükümet protokollerinin bir maddesi olmaktan çıkacağı,
komisyonların, yürütmenin değil de yasamanın bir birimi, parçası olduklarının
farkına varılacağı temennisiyle Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum. (FP ve DYP
sıralarından alkışlar) BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Karavar. Değerli milletvekilleri, madde üzerinde, 6 adet önerge
vardır. Önergeleri, önce geliş sıralarına göre okutacağım; daha sonra da,
aykırılıklarına göre işleme koyacağım: Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına 527 sıra sayılı teklifin 5 inci maddesiyle değiştirilen
İçtüzüğün 20 nci maddesinin son fıkrasının sonuna aşağıdaki cümlenin
eklenmesini arz ederiz.
Teklif: "Meclis Başkanı, yukarıda sayılan komisyon
görevlerini dikkate alarak teklif ve tasarıları havale etmek zorundadır." BAŞKAN - Diğer önergeyi okutuyorum : Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına Görüşülmekte olan İçtüzük değişiklik teklifinin çerçeve
5 inci maddesinin çerçevesinin aşağıdaki şekilde değiştirmesini arz ve teklif
ederiz.
"Madde 6.- Türkiye Büyük Millet Meclisi
İçtüzüğünün 20 nci maddesinin başlığıyla birlikte birinci fıkrası değiştirilmiş
ve maddeye aşağıdaki fıkra ikinci fıkra olarak eklenmiştir." TURHAN GÜVEN (İçel) - Fıkra yok ki Sayın Başkanım. AYDIN TÜMEN (Ankara) - Çerçeve maddeyi düzenliyoruz. BAŞKAN - Diğer önergeyi okutuyorum: Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına Görüşülmekte olan 527 sıra sayılı teklifin 5 nci
maddesinin 1 inci fıkrasının Çevre Komisyonu görevleriyle ilgili 8 inci
bendindeki cümlenin sonuna gelmek üzere "konusuyla ilgili alanlarda
gerekli araştırma ve incelemeler yaparak hazırladığı rapor ve görüşleri Çevre
Bakanlığına sunar" İbaresinin eklenmesini arz ve teklif ederiz.
BAŞKAN - Diğer önergeyi okutuyorum : Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına Görüşülmekte olan 527 sıra sayılı Türkiye Büyük Millet
Meclisi İçtüzüğünde Değişiklik Yapılmasına Dair Teklifin çerçeve 5 inci
maddesiyle değiştirilen Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünün 20 nci
maddesinin 1 inci fıkrasının 15 inci bendinin " Kamu İktisadi Teşebbüsleri
Komisyonu: Sermayesinin yarısından fazlası doğrudan doğruya veya dolaylı olarak
devlete ait olan kamu kuruluş ve ortaklıklarını özel kanunundaki hükümlere göre
TBMM adına denetler. Denetlediği kurumların hesaplarını uygun görürse ibra
eder, görmezse sorumlular hakkında mahkemelere suç duyurusunda bulunur"
olarak değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
BAŞKAN - Diğer önergeyi okutuyorum : Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına Görüşülmekte olan 527 sıra sayılı TBMM İçtüzüğünün Bazı
Maddelerinin Değiştirilmesine Dair İçtüzük Teklifinin 5 inci maddesiyle
değiştirilen TBMM İçtüzüğünün 20 nci maddesinin 1 inci fıkrasının 11 nolu
bendinde yer alan "Sanayi, Ticaret, Enerji ve Tabiî Kaynaklar
Komisyonu" ibaresi "Sanayi, Ticaret, Enerji ve Tabiî Kaynaklar, Bilgi
ve Teknoloji Komisyonu" şeklinde ve "tekel" ibaresi de
"rekabet" şeklinde değiştirilmiştir. Saygılarımızla.
BAŞKAN - Son önergeyi, en aykırı önerge olduğu için,
okutacağım ve aynı zamanda işleme alacağım efendim : Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına Görüşülmekte olan 527 sıra sayılı TBMM İçtüzüğünde
değişiklik yapılmasına dair kanun tasarısının 5 inci maddesiyle TBMM
İçtüzüğünün 20 nci maddesinde yapılan değişiklik çerçevesinde 16 ncı bendinden
sonra gelmek üzere yeni bir bent ilave edilerek: "17. Avrupa
Birliği ile İlişkiler Komisyonu: AB ile uyum sürecinde, Avrupa Parlamentosuyla ilişkiler
ve hazırlanan kanun tekliflerinin AB müktesebatına uyumuna ilişkin çalışmaları
koordine etmek." İbaresinin de kanun metninde yer almasının sağlanmasını
arz ve teklif ederiz.
BAŞKAN - Komisyon önergeye katılıyor mu efendim? ANAYASA KOMİSYONU BAŞKANI TURHAN TAYAN (Bursa) -
Katılmıyoruz efendim. BAŞKAN - Meclis Başkanlığı?.. TBMM BAŞKANVEKİLİ ALİ ILIKSOY (Gaziantep) -
Katılmıyoruz Sayın Başkan. BAŞKAN - Komisyonun ve Meclis Başkanlığının katılmamış
olduğu önerge üzerinde, önerge sahibi olarak Sayın Sağlam söz istemiştir. Buyurun Sayın Sağlam. MEHMET SAĞLAM (Kahramanmaraş) - Sayın Başkan, değerli
arkadaşlarım; bu önergeyi vermemizin sebebi şu: Bildiğiniz gibi, şu anda
Başbakanımız, Dışişleri Bakanımızla beraber Nice'de. Orada, Katılım Ortaklığı
Belgesi son halini aldığı şekliyle kabul edilecek. Sonra, Türkiye, 2001 yılı
sonuna kadar -yani, aşağı yukarı, önümüzdeki 13 ay içerisinde- Katılım
Ortaklığı Belgesinde 17 başlık altında sayılan, kısa vadeli ev ödevini yapmaya
çalışacak. Bunun nasıl yapılacağını ve hangi takvimle yapılacağını da bir
ulusal programla ortaya koyacak. Bunun için, bir Avrupa Topluluğu Genel
Sekreterliği kuruldu, Başbakan Yardımcısı ve Devlet Bakanımız da bunun başında
bulunuyor. İdarî bakımdan, yapı tamamlanmış durumda. Yalnız, bir taraftan,
katılım ortaklığıyla ilgili bu vecibelerimizi yerine getirirken, 17 başlık
altında 104 kalemde sayılan, tarım reformundan ulaştırmaya, insan haklarından
anayasa değişikliğine kadar çok çeşitli yasal düzenlemeler de yapılacak. Bizimle beraber Avrupa Birliğine aday gösterilen diğer
ülkelerin parlamentolarında "Avrupa Birliğiyle İlişkiler Komisyonu"
adı altında birer komisyon kurulmuş durumda. Bu komisyonların görevlerine
baktığınız zaman da, bütün bu yapılacak işlerin özellikle Türkiye Büyük Millet
Meclisinde cerayanı sırasında -tabiî ki, ilgili komisyonlara gidecek, ama-
bunun koordinasyonundan sorumlu bir komisyon olarak bulunması; ayrıca, önümüze
çıkan - farzedelim, Morillon raporu var, Avrupa Birliği Parlamentosu kabul
etmiş; Kıbrıs raporu var, Avrupa Birliği Parlamentosu kabul etmiş; Ermeni
tasarıları var, çeşitli Avrupa Birliği ülkelerinin, Fransa gibi, İtalya gibi,
kabul ettikleri raporlar var- konularda, bunlara muhatap olacak -hem katılım
ortaklığında ve ulusal programda ortaya konan işleri koordine etmek hem de
Türkiye Büyük Millet Meclisinin bu konuyla ilgili konularda koordinasyonunu ve görüşlerini sağlamak
üzere- bir daimî komisyonun -diğer
komisyonlar gibi- 17 nci komisyon olarak ilave edilmesinde, ülkemizin millî
menfaatları ve Meclisimizin de sürekli işin içerisinde olması bakımından, fayda
mülahaza ediyoruz. Meclisimiz niçin sürekli işin içerisinde olmalı?
Biliyorsunuz, Türkiye, çok kritik bir dönemde, çok önemli olayları yerine
getirmek zorunda, çok önemli şartları yerine getirmek zorunda; karşı çıktığı
Kıbrıs gibi, Ege gibi, ülkenin üniter yapısı gibi konularda istenilenlerle
ilgili, ancak millî mutabakla, üzerinde millî mutabakat sağladığı takdirde
başarılı olabilecek bazı şeyleri yapmak zorunda. Şimdi, bütün bunlar olurken, Meclisimizin konunun
içinde olmasının, gerek Avrupa Birliği Parlamentosu nezdinde yapılacak
girişimler bakımından gerekse burada hazırlayacağı raporlar bakımından, ülkenin
millî menfaatlarına uygun olur düşüncesindeyiz. Bu teklifi bunun için verdik. Bakınız, bizimle beraber aday olan ülkelerin
parlamentoları, Katılım Ortaklığı Belgesinden kendilerine düşen ulusal
programlar hazırlanırken, kendi üzerlerine düşeni yapmak üzere daha aktif bir
biçimde bu sürece katılırken, Türkiye Cumhuriyeti Parlamentosu da bu sürece
daha aktif biçimde katılırsa, buradaki başarılarımızın daha da sürekli olacağı
kanaatimiz var. Bildiğiniz gibi, koalisyon hükümeti içerisinde fikir
ayrılıkları olabilir. Bu programın hazırlanması konusunda ve uygulanması
konusunda fikir ayrılıkları olabilir, gecikmeler olabilir. Halbuki, sürekli bir
komisyon bu işlerin yapılmasının koordinatörlüğünü üzerine alırsa, hem Millet
Meclisinin sürekli olarak konuyla ilgisinin devamı sağlanır hem uluslararası
düzeydeki bazı raporlara, biz de, Türkiye Cumhuriyeti Parlamentosu olarak cevap
verme, karşı rapor hazırlama imkânına kavuşuruz hem de ülkemizin şöyle veya
böyle vecibelerini geciktirmesinde, giderek... Avrupa'da, 2002 yılında, 2003
yılında yapılacak seçimlerle gelecek iktidarların neler düşüneceği, nasıl bir
tavır alacakları da belli olmadığına göre, konunun uzmanları, zaman kaybının
Türkiye'nin aleyhinde olacağını sürekli ortaya koyuyorlar. İşte, bu düşüncelerle, böyle bir ilave komisyonun
kurulmasını istiyoruz. Burada, özellikle hazırlanacak olan malî yardımlar
konusunda -dünkü konuşmasında Sayın Ayfer Yılmaz arkadaşımızın da belirlediği
çerçevenin... (Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı) BAŞKAN - Açıyorum efendim mikrofonunuzu. Buyurun Sayın Sağlam. MEHMET SAĞLAM (Devamla) - ...malî yardımların
uygulamaya aktarılabilmesi için- hazırlanacak olan çerçeve yönetmelik çok önem
kazanıyor. Bu konuda, dikkat buyurulursa, Türkiye'nin bugüne kadar aldığı malî
yardımların, başka ülkelerde kişi başına düşen yardımının onda 1'ine yakın
olduğunu görüyoruz. Türkiye'nin, bu paralarla, bu reformların birçoğunu yapması, Helsinki'deki eşit muamele
kriterine de uymuyor. Bütün bu konularda, Meclisin, çok daha dinamik, çok
daha aktif görev almasıyla, millî menfaatlarımızı daha da perçinleyerek, daha
da sürekli bir biçimde koruyacağına inandığımız için bu önergeyi verdik. Arkadaşlarımızdan ve Yüce Meclisten destek bekliyor,
hepinize saygılar sunuyorum. (DYP sıralarından alkışlar) BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Sağlam. TURHAN GÜVEN (İçel) - Sayın Başkan, önergenin oylanmasında karar yetersayısının aranılmasını istiyorum. BAŞKAN - Efendim, önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler... TURHAN GÜVEN (İçel) - Sayın Başkan, bir saattir
bağırıyorum... BAŞKAN - Ben de sizi bir saattir görüyorum efendim;
dikkate alacağım. TURHAN GÜVEN (İçel) - Mesele yok o zaman Sayın Başkan. BAŞKAN - Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler... Etmeyenler... Karar yetersayısı yoktur. Birleşime 10 dakika ara veriyorum. Kapanma Saati
: 14.49 ÜÇÜNCÜ OTURUM Açılma Saati:
15.00 BAŞKAN:
Başkanvekili Nejat ARSEVEN KÂTİP ÜYELER:
Hüseyin ÇELİK (Van), Yahya AKMAN (Şanlıurfa) BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, 26 ncı Birleşimin
Üçüncü Oturumunu açıyorum. V. - KANUN TASARI
VE TEKLİFLERİYLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER
İŞLER (Devam) 2. - İzmir
Milletvekili Rifat Serdaroğlu'nun; İstanbul Milletvekili Bülent Akarcalı'nın;
Amasya Milletvekili Ahmet İyimaya'nın; Ankara Milletvekili Yıldırım Akbulut'un;
Şırnak Milletvekili Mehmet Salih Yıldırım'ın; Gaziantep Milletvekili Ali
Ilıksoy, Konya Milletvekili Ömer İzgi ve Ankara Milletvekili Nejat Arseven'in;
İstanbul Milletvekili Ziya Aktaş ve 42 Arkadaşının; Zonguldak Milletvekili Hasan Gemici'nin ve İzmir Milletvekili
Işılay Saygın'ın; Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünde Değişiklik
Yapılmasına Dair İçtüzük Teklifleri ve Anayasa Komisyonu Raporu (2/94, 2/232,
2/286, 2/307, 2/310, 2/311, 2/325, 2/442, 2/449) (S.Sayısı :527) (Devam) BAŞKAN - Sayın Komisyon ve Başkanlık temsilcisi
yerlerini aldılar. Görüşmekte olduğumuz 527 sıra sayılı İçtüzük teklifinin
5 inci maddesi üzerinde verilen Kahramanmaraş Milletvekili Mehmet Sağlam ve
arkadaşlarının önergesinin oylamasında karar yetersayısı bulunamamıştı. Şimdi, Komisyonun ve Başkanlık temsilcisinin
katılmadığı önergeyi yeniden oylarınıza sunacağım ve karar yetersayısı
arayacağım. Oylama işlemini başlatıyorum ve oylama için 3 dakika
süre veriyorum efendim. (Elektronik cihazla oylama yapıldı) BAŞKAN - Değerli milletvekilleri, karar yetersayısı
vardır; önerge kabul edilmemiştir. Diğer önergeyi okutuyorum: Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına Görüşülmekte olan İçtüzük değişiklik teklifinin çerçeve
5 inci maddesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz. Aydın Tümen (Ankara) ve
arkadaşları Madde 5.- Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünün 20
nci maddesinin başlığı ile birlikte birinci fıkrası değiştirilmiş ve maddeye
aşağıdaki fıkra ikinci fıkra olarak eklenmiştir. BAŞKAN - Komisyon katılıyor mu efendim? ANAYASA KOMİSYONU BAŞKANI TURHAN TAYAN (Bursa) -
Ekseriyetimiz yoktur; takdire bırakıyoruz. BAŞKAN - Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığı?.. TBMM BAŞKANVEKİLİ ALİ ILIKSOY (Gaziantep) - Katılıyoruz
Sayın Başkan. BAŞKAN - Evet, Komisyonun takdire bıraktığı ve Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığının da katılmış olduğu önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Önerge kabul edilmiştir. Diğer önergeyi okutuyorum: Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına 527 sıra sayılı teklifin 5 inci maddesiyle değiştirilen
İçtüzüğün 20 nci maddesinin son fıkrasının sonuna aşağıdaki cümlenin
eklenmesini arz ederiz. Mahfuz Güler (Bingöl) ve
arkadaşları Teklif: "Meclis Başkanı, yukarıda sayılan komisyon
görevlerini dikkate alarak teklif ve tasarıları havale etmek zorundadır." BAŞKAN - Komisyon katılıyor mu efendim?.. ANAYASA KOMİSYONU BAŞKANI TURHAN TAYAN (Bursa) -
Katılmıyoruz efendim. BAŞKAN - Başkanlık?.. TBMM BAŞKANVEKİLİ ALİ ILIKSOY (Gaziantep) -
Katılmıyoruz Sayın Başkan. BAŞKAN - Önerge üzerinde söz alacak mısınız efendim? ALİ OĞUZ (İstanbul) - Evet efendim. BAŞKAN - Buyurun Sayın Ali Oğuz. (FP sıralarından
alkışlar) ALİ OĞUZ (İstanbul) - Muhterem Başkanım, değerli
arkadaşlarım; 527 sıra sayılı İçtüzüğümüzün değiştirilmesiyle ilgili teklif
üzerinde müzakere yapıyoruz; 5 inci
maddede önergeler hakkında söz almış bulunuyorum; bu vesileyle, önce Sayın
Başkanı, sonra siz değerli arkadaşlarımı hürmet ve muhabbetle selamlıyorum
efendim. Değerli arkadaşlarım, 5 inci maddede, özellikle
"527 sıra sayılı teklifin 5 inci maddesiyle değiştirilen İçtüzüğün 20 nci
maddesinin son fıkrasının sonuna aşağıdaki cümlenin eklenmesini arz
ederiz" diyerek, arkadaşlarımız bir önerge vermiş bulunuyorlar. Bu
önergeyle "Meclis Başkanı, yukarıda sayılan komisyon görevlerini dikkate
alarak teklif ve tasarıları havale etmek zorundadır" şeklinde bir tadil
istemiş bulunmaktadırlar. Bu tadil münasebetiyle "Meclis Başkanının, zaman
zaman tasarı ve teklifleri ilgisi bulunmayan komisyonlara havale ettiğine dair
şikâyetler olmaktadır" diyerek de, bir gerekçe ifade etmişler. Değerli arkadaşlarım, bu konu, defaatle bu kürsüden
dile getirildi ve arkadaşlarımız "siz, bu kabil teklif ve tasarıları ait
olduğu komisyonlara havale etmek yerine, maalesef, hangi komisyonlarda
çoğunluktaysanız, oralara havale ederek meseleyi kolay yoldan çoğunluğunuzla
halletmenin çarelerini arıyorsunuz" diyerek burada yakındılar. Ben de,
aynı mahiyette ifade ederek diyorum ki, mademki komisyonlarımız var, bunların
çoğu ihtisas komisyonudur; o komisyonlara, bu teklif ve tasarılar, sadece
"işte komisyonu gördü, geldi" şeklinde müzakere edilip döneceğine
veya tali komisyon mahiyetinde olması gerekirken esas komisyon mahiyetinde
görüşülmesi muktezi bulunduğuna göre, ilgili komisyona gönderilmek gerekirken,
niye işi zora sokarız veya şeklen "işte, bir komisyona gitti, geldi, Genel
Kurula indi" dedirtiriz?! Değerli arkadaşlarım, hepiniz biliyorsunuz ki,
komisyonlara, bu kabil teklif ve tasarılar "eh, işte, sadece bir komisyona
gitti, müzakere edildi, geldi, Meclise inmeye de hak kazandı" şeklindeki
bir mütalaa ve mülahazayla inmesi fevkalade yanlış bulunmaktadır. Hepiniz
biliyorsunuz ki, asıl, yani ana komisyonu bulup oraya göndermek, eğer diğer
tali komisyonlardan da bu kabil teklif ve tasarılar hakkında görüş almak icap
ediyorsa, onlara da gerekli görüşlerin alınması için göndermenin bir zaruret
olduğuna inanıyorum. Bu hayatî kanunlarımızda, memlekete hizmet edecek, her
şeyiyle mükemmel, dört başı mamur olarak çıkması gereken teklif ve tasarıların
tali komisyonlardan "kolay geçireceğiz mülahazasıyla geçirilmesinin ve
hele hele çoğunluğunuzun bulunduğu bu komisyonlarda bunların zaman kaybederek
Meclise inmesinin fevkalade yanlış olduğunu ifade ediyor ve bu vesileyle, Yüce
Heyetinizi hürmet ve muhabbetle selamlıyorum efendim. (FP sıralarından
alkışlar) BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Oğuz. Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler...
Etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir. Diğer önergeyi okutuyorum: Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına Görüşülmekte olan 527 sayılı teklifin 5 inci maddesi
birinci fıkrasının Çevre Komisyonu görevleriyle ilgili 8 inci bendindeki
cümlenin sonuna gelmek üzere "konusu ile ilgili alanlarda gerekli
araştırma ve incelemeler yaparak hazırladığı rapor ve görüşleri Çevre
Bakanlığına sunar" ibaresinin eklenmesini arz ve teklif ederiz. Mustafa Geçer (Hatay) ve
arkadaşları BAŞKAN - Komisyon önergeye katılıyor mu efendim? ANAYASA KOMİSYONU BAŞKANI TURHAN TAYAN (Bursa) -
Katılmıyoruz efendim. BAŞKAN - Meclis Başkanlığı?.. TBMM BAŞKANVEKİLİ ALİ ILIKSOY (Gaziantep) -
Katılmıyoruz Sayın Başkan. BAŞKAN - Komisyon ve Meclis Başkanlığının katılmadığı
önerge üzerinde konuşacak mısınız efendim? MUSTAFA GEÇER (Hatay) - Evet efendim. BAŞKAN - Buyurun. MUSTAFA GEÇER (Hatay) - Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; görüşülmekte olan 527 sayılı teklifin 5 inci maddesinin 8 inci
bendindeki Çevre Komisyonunun görevleri üzerinde vermiş olduğumuz değişiklik
önergesi hususunda konuşmak üzere söz almış bulunuyorum; bu vesileyle,
heyetinizi selamlıyor, saygılar sunuyorum. Değerli milletvekilleri, daha önceki İçtüzüğümüzde
komisyonların sadece isimleri sayılmış, ama, görevleri sayılmamıştı. Yeni gelen
teklifte, komisyonların görevleri de sayılıyor. Biz, burada önergemizi verirken,
belki de biraz, İçtüzük hukuku, tekniği açısından aykırı görünmekle birlikte
şöyle düşünmekteyiz: Çevre Komisyonunun son derece önemli, insanlarımızın ve
tüm canlı formlarının sağlığını ilgilendiren çevre kirliliğine ve çevrenin,
ekolojik dengenin korunmasına ilişkin görevleri olduğu için, Çevre Komisyonuna
gelen işler babından "kanun tasarı ve teklifleri ile kanun hükmünde
kararnameleri inceler" şeklinde tahdit edilmiş bir görev alanının dışına
çıkılarak; bir koruyucu hekimlik gibi, belki de gelecek nesillere yaşanabilir bir Türkiye'nin
aktarılması yönünden başka görevlerin de verilmesi ve konusuyla ilgili,
ülkemizdeki çevreyle ilgili alanlarda incelemeler yaparak Çevre Bakanlığımıza
gerekli servislerin ve hizmetlerin veya tekliflerin yapılmasına ilişkin hükmü
Çevre Komisyonun görevine ekleyerek bu önergeyi verdik ve burada önergemizde,
Çevre Komisyonunun, sadece kanun teklif, tasarı ve kararnameleri değil,
konusuyla ilgili alanlarda gerekli inceleme ve araştırmaları yaparak, Çevre
Bakanlığına rapor ve incelemeler sunması öngörülmektedir. Bu, son derece
önemlidir; çünkü, testi kırıldıktan sonra alınan tedbirin hiçbir faydası
yoktur. Türkiye'de bugün, şu anda, Yatağan termik santralı
faciası yaşanmaktadır. Yatağan termik santralında yapılan onca çalışmalara
rağmen, gaz çökmesi adı altında, çevrede yaşayan insanlarımızı zehirleyen,
karbonmonoksit, karbonsülfür gibi tüm zehirli gazların insanlar üzerine
boşaltılmasına ve bir çevre faciasının yaşanmasına şu anda şahit oluyoruz.
Aslında, burada, bu tip santralların kurulmasında insan sağlığı önplana
alınsaydı ve Çevre Bakanlığı veya Çevre Komisyonu -aslında, daha demokratik
olan, tüm partilerden üye bulundurduğu için- o bölgelerde daha önce incelemeler
yapıp, böyle bir facianın önceden önlenmesi için tedbir alınabilseydi, belki
bugün bu sağlık skandalı yaşanmayacaktı. Yine, aynı şekilde, kendi bölgemizde, Hatay'ın Erzin
İlçesi ve Adana'nın Yumurtalık İlçesi Sugözü yöresinde kurulan ve Sayın
Başbakan Yardımcısı Mesut Yılmaz tarafından geçen kasım ayı içerisinde temeli
atılan tesislerde, ithal kömüre dayalı, aslında Batı'da terk edilmiş bir
teknolojinin uygulanmasına şahit olduk. O bölgede, gerçekten Dörtyol'dan
Yumurtalık bölgesine kadar uzanan, belki de Havai Adalarındaki sahillerden,
kumsallardan çok daha güzel olan kumsallarımız, şu anda tahrip edilmiştir.
Gerek BOTAŞ'ın Batman'dan
getirmiş olduğu boru hattıyla
indirme yükleme istasyonunun orada kurulması gerekse Irak'tan gelen boru
hattının indirme ve yükleme istasyonunun orada bulunmasıyla birlikte, tamamen
deniz kirlenmiş, sahil, artık orada yaşanmaz hale getirilmiştir. Buna ek olarak, şu anda da, temeli atılan bu termik
santralın kalitesiz ithal kömüre dayalı enerji üretmesinin bedelinin, aslında
halkımızın sağlığı olmaması gerekir ve bu temel atılmış, ne hassa Çevre
Bakanlığı tarafından da ÇED raporu verilmiştir ve şu anda, 3,5 milyon ton ithal
kalitesiz kömür yakarak, günde aşağı yukarı 10 000 ton kömür yakarak, havaya
karbonsülfür ve zehirli gazları verecek, o bölgenin girilmez denizi, yaşanmaz
karasına karşılık, temiz olan havası da kirletilecektir. İşte, buna benzer faciaların önceden önlenmesi için
Çevre Komisyonumuza bu tip görevler verildiğinde, Bakanlığımızı da uyarıcı
raporlar düzenleyerek, daha yaşanabilir bir Türkiye'nin gelecek nesillere
bırakılmasına vesile olunacak diye düşünüyorum; çünkü, insanların
çalışmalarının veya tüm uğraşılarının neticesi, nihaî sonucu, insanları mutlu
etmektir. İnsanların mutlu olabilmesi için de, muhakkak, mutluluğun en birinci
ve öncelikli şartı, insanların sağlıklı olabilmesidir. Sağlıktan da öte,
insanların sağlıklı yaşayabilmesi için, sağlıklı, temiz bir çevrede yaşaması
elzemdir ve maalesef, ülkemiz, bugün -Türkiye ve Anadolu coğrafyası- belki
dünyanın var oluşundan bu yana, cumhuriyetin son ikinci yarısından bu yana en
büyük tahribata, en büyük çevre kirliliğine vesile olan sanayi kuruluşlarına
şahit olmuştur. (Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı) BAŞKAN - Sayın Geçer, lütfen tamamlayın efendim,
mikrofonunuzu açıyorum. MUSTAFA GEÇER (Devamla) - İnsanların sağlıklı yaşaması,
mutluluğunun en önemli gereğidir. Onun için sağlık koşullarını tehdit eden
alanların ve yatırımların önlenmesi, daha sağlıklı alternatif yatırımların
tercih edilmesi için, Çevre Komisyonunun görev alanının bu şekilde
genişletilmesine ilişkin bu teklifin kabul edilmesini ve desteklerinizi
bekliyor, saygılar sunuyorum. (FP sıralarından alkışlar) BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Geçer. Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler...
Etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir. Diğer önergeyi okutuyorum: Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına Görüşülmekte olan 527 sıra sayılı TBMM İçtüzüğünün Bazı
Maddelerinin Değiştirilmesine Dair İçtüzük Teklifinin 5 inci maddesiyle
değiştirilen TBMM İçtüzüğünün 20 nci maddesinin birinci fıkrasının (11) nolu
bendinde yer alan "Sanayi, Ticaret, Enerji ve Tabiî Kaynaklar
Komisyonu" ibaresi "Sanayi, Ticaret, Enerji ve Tabiî Kaynaklar, Bilgi
ve Teknoloji Komisyonu" şeklinde ve "tekel" ibaresi de
"rekabet" şeklinde değiştirilmiştir. Saygılarımızla. Aydın Tümen (Ankara) ve
arkadaşları BAŞKAN - Komisyon katılıyor mu efendim? ANAYASA KOMİSYONU BAŞKANI TURHAN TAYAN (Bursa) -
Ekseriyetimiz yoktur; takdire bırakıyoruz. BAŞKAN - Başkanlık?.. TBMM BAŞKANVEKİLİ ALİ ILIKSOY (Gaziantep) - Katılıyoruz
Sayın Başkanım. BAŞKAN - Efendim, Başkanlığın katıldığı, komisyonun
takdire bırakmış olduğu önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler...
Etmeyenler... Önerge kabul edilmiştir. Son önergeyi okutuyorum: Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına Görüşülmekte olan 527 sıra sayılı Türkiye Büyük Millet
Meclisi İçtüzüğünde Değişiklik Yapılmasına Dair Teklifin çerçeve 5 inci
maddesiyle değiştirilen Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünün 20 nci
maddesinin birinci fıkrasının 15 inci bendinin "Kamu İktisadî Teşebbüsleri
Komisyonu: Sermayesinin yarısından fazlası doğrudan doğruya veya dolaylı olarak
devlete ait olan kamu kuruluş ve ortaklıklarını özel kanunundaki hükümlere göre
TBMM adına denetler. Denetlediği kurumların hesaplarını uygun görürse ibra
eder, görmezse sorumlular hakkında mahkemelere suç duyurusunda bulunur"
olarak değiştirilmesini arz ve teklif ederiz. Fethullah
Erbaş (Van) ve
arkadaşları BAŞKAN - Komisyon katılıyor mu efendim? ANAYASA KOMİSYONU BAŞKANI TURHAN TAYAN (Bursa) -
Katılmıyoruz efendim. BAŞKAN - Başkanlık?.. TBMM BAŞKANVEKİLİ ALİ ILIKSOY (Gaziantep) -
Katılmıyoruz Sayın Başkan. BAŞKAN - Sayın Polat, buyurun efendim. ASLAN POLAT (Erzurum) - Sayın Başkan, sayın
milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlarım. Şimdi, bu önergede söylenen ne; gayet basit, deniliyor
ki:"Kamu İktisadî Teşebbüsleri Komisyonu: Sermayesinin yarısından fazlası
doğrudan doğruya veya dolaylı olarak devlete ait olan kamu kuruluş ve
ortaklıklarını özel kanunundaki hükümlere göre Türkiye Büyük Millet Meclisi
adına denetler. Denetlediği kurumların hesaplarını uygun görürse ibra eder,
görmezse sorumlular hakkında mahkemelere suç duyurusunda bulunur." Şimdi, biz, neye göre bunları inceleyeceğiz; işte,
Sayıştayın bizlere gönderdiği raporlar, Hazine raporları var, bunlara göre
inceleyeceğiz. Peki, Hazine, KİT sermayeleri hakkında ne diyor burada, bilgi
vermek için söylüyorum: "İç Ödemeler Saymanlığı, yıl içinde, toplam tutarı
2,3 katrilyon olan mükerrer kayıt yapmıştır. Bunun 1 katrilyon 326 trilyon
liralık bir işlemi iki muhasebe fişiyle yapılmıştır, hem 1999 hem de 2000 yılı
hesaplarına kaydedilmesi; 936 trilyon liralık bir işlem de, yine iki muhasebe
fişiyle, hem 1998 hem de 1999 yılına kaydedilmesiyle gerçekleştirilmiştir. Bu
işlemin bu şekilde mükerrer kaydedilmesi yanlıştır" diyor; Sayıştay diyor
bunu ve devam ediyor: "Hesabın yıl sonu bakiyesinin 1,6 katrilyon lira
olduğu göz önüne alındığında, yıl içinde yapılan söz konusu işlemlerin
hesabının tamamen geçersiz kılındığı görülmektedir." Kim diyor bunu;
Sayıştay diyor. Biz, şimdi, bu rapora göre, alacağız bu KİT'lerin hesaplarını,
onaylayacağız; kabul edenler, etmeyenler... Nasıl kabul edersin yani?! Sayıştay
"bu hesaplarda ciddiyet yok" diyor ve neticede ne söylüyor; yine
devam ediyor: "Sonuç: 1999 yılı -geçen yıl, yani bu hükümete ait olduğu
yılı söylüyorum- genel bütçe dışı dairelere yatırılan sermayeler hesabı,
muhasebe açısından geçersiz ve yanlış yöntemlerle tutulduğu gerekçesiyle,
2.10.2000 tarih ve 4967 sayılı Sayıştay Genel Kurulu kararıyla
reddedilmiştir" diyor. Şimdi, ne reddedilmiş; bu KİT'lere ait tutulan 1999
yılı hesapları reddedilmiş. Bu rakamlar burada ve Sayıştay bir öneride
bulunuyor Meclise ve "hesabı tam olarak tutun" diyor. Hazinenin,
KİT'lerdeki sermayesinin gerçek tutarını ve yıl içi sermaye artış ve azalışlarını
göstermesi gerekir, hesabın uygun olması gerekir, tüm sermaye kayıtlarının
muhasebe ilkeleri ve mevzuata uygun yapılması gerekir, hesabın doğru olması
gerekir; kayıtların, hesabı önemli ölçüde saptıracak maddî hatalardan uzak olması
gerekir" diyor. Kim diyor bunları; Sayıştay ve "ancak bu şekilde
hesaplar yaparsanız, bir hesabın incelenmesinin ciddiyeti olur" diyor;
ama, şimdi, getirmişiz, burada, Türkiye Büyük Millet Meclisi adına biz
inceleyeceğiz. Verecek bize raporları; verdiği raporlar ne? Hesapların ciddî
olmadığına dair... Bakın, yine Sayıştay Hazine hesapları 2000 yılı izleme
raporundan okuyorum, diyor ki; çok önemli burası da "1998 yılında,
Hazineye, genel ve katma bütçeli kuruluşlar tarafından 110 trilyon lirayı aşan
tutarda dışkredi kullanımı bildirilmiştir; ancak, bu tutarın dışborç kaydının
yapılması yıl sonunu bulmuş, ardından Maliye Bakanlığına gönderilen bu
kullanımlar karşılığında ödenek kaydı yapılmamıştır." Ve yine devam
ediyor, diyor ki "1999 yılı -yani, bu hükümetin en çok güvendiği konu-
dışborç kaydı yapılan 605 trilyon
liralık kullanım Maliye
Bakanlığı tarafından bütçeleştirilmemiştir." Ve dolayısıyla devam
ediyor, diyor ki: "Bunlar bütçeleştirilmediği için de, hükümetin
gösterdiği bütçe açığının azlığında sapma var." Kim diyor; Sayıştay diyor.
Şimdi, biz, bunu alacağız burada, Sayıştay ile orada, KİT bütçesinde, biraz
önce Plan ve Bütçe Komisyonunda, yine maddede devam ediyordu. Plan ve Bütçe
Komisyonu ne diyordu burada "kesinhesap kanunu tasarılarıyla, malî işlerle
ilgili diğer kanun tasarı, teklif ve kanun hükümünde kararnameleri ve Sayıştay
tarafından kanun gereğince verilen raporları incelemekle görevlidir." Ben
inceleyeceğim; ama, Sayıştay bu raporların hiçbirini beğenmiyor ki ve diyor ki,
bakın, yine devam ediyor, çok ilginç: "Hazine 2000 yılı içinde -yani, bu
sene- bu kuruluşlarla irtibata geçerek kullanımlarını bildirmelerini sağlamaya
çalışmıştır; ancak, bu yöndeki çalışmalar henüz istenilen seviyeye ulaşmamış
olup, genel ve katma bütçe dışındaki kuruluşların kredi kullanımlarının sadece
yüzde 4'ü Hazine Müsteşarlığına bildirilmiştir." Hazineye yüzde 4'ünü
bildireceğiz, biz, o yüzde 4 bilgimizle geleceğiz, Plan ve Bütçe Komisyonunda,
burada, bu kuruluşların bütçelerini kabul ettik diyeceğiz, ondan sonra da, bu,
nasıl kabul edildi... İşte, bir günde repo faizlerinin yüzde 1 500'e
çıkmasıyla, bono faizlerinin yüzde 60'lara çıkmasından, hemen IMF'ye koşup
dışkredi istememizden belli olacaktır. İşte, bakın, burada yine çok önemli bir
şey var, Hazine dediği için okuyorum Sayıştay raporundan : "Karşılığı
bütçe gideri olarak kaydedilmeyen kullanımların en önemli özelliği, kuruluşlar
tarafından Hazinenin ve Maliyenin bilgisi..." (MHP sıralarından
gürültüler) (Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı) BAŞKAN - Sayın Polat, lütfen, tamamlayın efendim. Çok teşekkür ediyorum. ASLAN POLAT (Devamla) - Bakın, ben, burada katrilyonluk
hesaplardan bahsediyorum, katrilyonluk bütçeler hakkında, devlet hakkında
bilmeden oy kullanmayın diyorum. Dinleyin beni, siz de ilgilenin. "...dışında kullanılmalarıdır. Bu kullanımların
bütçeleştirilmemesi sonucunda dikkatle takip edilmesi gereken dışborç
kullanımları bütün denetim ve kontrol mekanizmalarından bağımsız olarak ve
Meclisin bilgisi dışında ve iradesi dışında harcanmaktadır." Sayıştay bir taraftan diyor ki "bunlar senin
iraden dışında kullanılıyor" bir taraftan da, biz bunları kaydediyoruz. Yine, Sayıştayın çok önemli bir notuyla konuşmamı
bitiriyorum : "Kesinhesap Grubu Başkanı tarafından yapılan çalışmalar, bu
tutarları karşılığında Maliye Bakanlığı tarafından ödenek ve gider kaydının
yapılmadığını göstermiştir. Bu, 1999 yılı konsolide bütçe açığının gider
kaydedilmeyen tutar kadar az gösterildiği anlamına gelmektedir"
denilmektedir. Şimdi, bu bilgiler ışığında, biz, bu bilgilerle... (Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı) BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Polat. ASLAN POLAT (Devamla) - Bu bilgiler ışığında konuyu
takdirlerinize sunuyor, saygılarımı sunuyorum. (FP sıralarından alkışlar) BAŞKAN - Teşekkür ediyorum efendim. Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler...
Etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir. Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler...
Etmeyenler... Madde kabul edilmiştir efendim. Müteakip maddeyi okutuyorum: MADDE 6. - Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünün 21
inci maddesinin üçüncü fıkrasında geçen "belli edilecek bir süre
içerisinde" ibaresi "on gün içinde" şeklinde değiştirilmiş, son
fıkrasına aşağıdaki cümle eklenmiştir. "Anayasa ve Adalet komisyonları üyelikleri bir
üyede birleşemez." BAŞKAN - Madde üzerinde söz talebi?.. Yok. ASLAN POLAT (Erzurum) - Sayın Başkan, karar
yetersayısının aranılmasını istiyorum. YASIN HATİBOĞLU (Çorum) - Sayın Başkan, Grubumuzun söz
hakkını kullanmıyoruz. BAŞKAN - Teşekkür ediyorum efendim. Madde üzerinde söz talebi yok. Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler...
Etmeyenler... Madde kabul edilmiştir. Değerli milletvekilleri, saat 18.00'de toplanmak üzere,
birleşime ara veriyorum. Kapanma Saati
: 15.27 DÖRDÜNCÜ
OTURUM Açılma Saati:
18.00 BAŞKAN:
Başkanvekili Nejat ARSEVEN KÂTİP ÜYELER:
Hüseyin ÇELİK (Van), Yahya AKMAN (Şanlıurfa) BAŞKAN- Sayın milletvekilleri, 26 ncı Birleşimin
Dördüncü Oturumunu açıyorum. Çalışmalarımıza kaldığımız yerden devam ediyoruz. V. - KANUN
TASARI VE TEKLİFLERİYLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER
İŞLER (Devam) 2.- İzmir
Milletvekili Rifat Serdaroğlu'nun; İstanbul Milletvekili Bülent Akarcalı'nın;
Amasya Milletvekili Ahmet İyimaya'nın; Ankara Milletvekili Yıldırım Akbulut'un;
Şırnak Milletvekili Mehmet Salih Yıldırım'ın; Gaziantep Milletvekili Ali
Ilıksoy, Konya Milletvekili Ömer İzgi ve Ankara Milletvekili Nejat Arseven'in;
İstanbul Milletvekili Ziya Aktaş ve 42 Arkadaşının; Zonguldak Milletvekili Hasan Gemici'nin ve İzmir Milletvekili
Işılay Saygın'ın; Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünde Değişiklik
Yapılmasına Dair İçtüzük Teklifleri ve Anayasa Komisyonu Raporu (2/94, 2/232,
2/286, 2/307, 2/310, 2/311, 2/325, 2/442, 2/449) (S.Sayısı: 527) (Devam) BAŞKAN - Komisyon ve Başkanlık Temsilcisi?.. Yerinde. Görüşmekte olduğumuz 527 sıra sayılı İçtüzük değişiklik
teklifinin 6 ncı maddesi kabul edilmişti. Şimdi 7 nci maddeyi okutuyorum: MADDE 7 - Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünün 22
nci maddesinin ikinci fıkrasında geçen "en kısa zamanda" ibaresi
"on gün içinde" ve son fıkrasının son cümlesi aşağıdaki şekilde
değiştirilmiştir. "Tespit sonunda temsil sayısı azalan partiden,
azalan sayıda üyenin çekilmesi istenir. Partinin beş gün içinde işlem yapmaması
durumunda Başkan, kur'a ile çekilecek ismi belirler." BAŞKAN - Madde üzerinde, Fazilet Partisi Grubu adına,
Sayın Fethullah Erbaş?.. Yok. AVNİ DOĞAN (Kahramanmaraş) - Efendim, daha sonraki
konularda konuşacağız. BAŞKAN - Doğru Yol Partisi Grubu adına, Sayın Faris
Özdemir?.. Yok. Şahısları adına, Sayın Oya Akgönenç?.. Yok. Sayın Fethullah Erbaş?.. Yok. Sayın Mahmut Göksu?.. Yok Sayın Musa Uzunkaya?.. Yok. Sayın Şeref Malkoç?.. Yok. Sayın Yasin Hatiboğlu?.. Yok. Madde üzerinde dört adet önerge vardır; önergeleri önce
geliş sıralarına göre okutacağım, sonra aykırılıklarına göre işleme alacağım
efendim. Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına 527 sıra sayılı kanun teklifinin çerçeve 7 nci
maddesiyle değiştirilen 22 nci maddesinin son fıkrasının son cümlesinin
aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ederiz.
Teklif : Tespit sonunda temsil sayısı azalan partiden
azalan sayıda üyenin çekilmesi istenir. Partinin on gün içinde işlem yapmaması
durumunda, Başkan, kurayla çekilecek ismi belirler. BAŞKAN - Diğer önergeyi okutuyorum: Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına Görüşülmekte olan 527 sıra sayılı Türkiye Büyük Millet
Meclisi İçtüzüğünde Değişiklik Yapılmasına Dair Teklifin çerçeve 7 nci
maddesiyle, Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünün 22 nci maddesinin ikinci
fıkrasında geçen "en kısa zamanda" ibaresinin "beş gün
içinde" olarak düzeltilmesini arz ve teklif ederiz.
BAŞKAN - Diğer önergeyi okutuyorum: Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına Görüşülmekte olan 527 sıra sayılı Türkiye Büyük Millet
Meclisi İçtüzüğünde Değişiklik Yapılmasına Dair Teklifin çerçeve 7 nci
maddesiyle, Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünün 22 nci maddesinin son
fıkrasının son cümlesindeki "Tespit sonunda temsil sayısı azalan partiden
azalan sayıda üyenin çekilmesi istenir. Partinin on gün işlem yapmaması
durumunda, Başkan, kurayla çekilecek ismi belirler" olarak
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
BAŞKAN - Son önergeyi okutuyorum. Aynı zamanda, en aykırı önerge olduğu için, okutup,
işleme de alacağım efendim. Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına Görüşülmekte olan 527 sıra sayılı Türkiye Büyük Millet
Meclisi İçtüzüğünde Değişiklik Yapılmasına Dair Teklifin çerçeve 7 nci
maddesinin teklif metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
BAŞKAN - Komisyon önergeye katılıyor mu efendim? ANAYASA KOMİSYONU BAŞKANI TURHAN TAYAN (Bursa) -
Katılmıyoruz Sayın Başkan. BAŞKAN - Başkanlık?.. TBMM BAŞKANVEKİLİ ALİ ILIKSOY (Gaziantep) -
Katılmıyoruz Sayın Başkan. BAŞKAN - Komisyonun ve Başkanlığın katılmadığı önerge
üzerinde... RIZA ULUCAK (Ankara) - Gerekçe okunsun. BAŞKAN - Gerekçeyi okutuyorum: "Gerekçe: Temsil sayısı azalan partiden azalan sayıda üyenin
çekilmesi konusunda Başkana kura ile düşecek üyelerin belirlenmesi yetkisi
verilmektedir. Bu konuda iki önemli hata yapılmaktadır. Birinci hata, 21 inci
maddedeki düzenleme ile ilgili bir hüküm içermediği gibi, bu konuda düzenleme
de yapılmamaktadır. Dolayısıyla, boşalan üyenin yerine nasıl ve hangi prosedür
ile üye seçileceği ortada kalmaktadır. Eski metin daha uygun ve doyurucu olduğu
gibi, atıflar yoluyla daha doyurucu düzenlemeler getirmektedir. Bu nedenle, 7
nci maddenin teklif metninden çıkarılmasını istemekteyiz." LÜTFÜ ESENGÜN (Erzurum) - Sayın Başkan, karar
yetersayısının aranılmasını istiyorum. BAŞKAN - Önergeyi oylarınıza sunuyorum ve karar
yetersayısını arayacağım. Önergeyi kabul edenler... Etmeyenler... Karar
yetersayısı yoktur. Birleşime 10 dakika ara veriyorum efendim. Kapanma
Saati: 18.10 BEŞİNCİ
OTURUM Açılma Saati:
18.20 BAŞKAN:
Başkanvekili Nejat ARSEVEN KÂTİP ÜYELER
: Hüseyin ÇELİK (Van), Yahya AKMAN (Şanlıurfa) BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, 26 ncı Birleşimin
Beşinci Oturumunu açıyorum. V. - KANUN
TASARI VE TEKLİFLERİYLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER
İŞLER (Devam) 2.- İzmir
Milletvekili Rifat Serdaroğlu'nun; İstanbul Milletvekili Bülent Akarcalı'nın;
Amasya Milletvekili Ahmet İyimaya'nın; Ankara Milletvekili Yıldırım Akbulut'un;
Şırnak Milletvekili Mehmet Salih Yıldırım'ın; Gaziantep Milletvekili Ali
Ilıksoy, Konya Milletvekili Ömer İzgi ve Ankara Milletvekili Nejat Arseven'in;
İstanbul Milletvekili Ziya Aktaş ve 42 Arkadaşının; Zonguldak Milletvekili Hasan Gemici'nin ve İzmir Milletvekili
Işılay Saygın'ın; Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünde Değişiklik
Yapılmasına Dair İçtüzük Teklifleri ve Anayasa Komisyonu Raporu (2/94, 2/232,
2/286, 2/307, 2/310, 2/311, 2/325, 2/442, 2/449) (S.Sayısı: 527) (Devam) BAŞKAN - Komisyon ve Başkanlık Temsilcisi yerinde. 527 sıra sayılı İçtüzük teklifinin 7 nci maddesi
üzerinde verilen önergenin oylamasında karar yetersayısı bulunamamıştı. Komisyonun ve Başkanlık Temsilcisinin katılmadığı Van
Milletvekili Fethullah Erbaş ve arkadaşlarının önergesini yeniden oylarınıza
sunacağım ve karar yetersayısını arayacağım. Oylamayı elektronik cihazla yapacağım ve 2 dakika süre
veriyorum efendim. (Elektronik cihazla oylama yapıldı) BAŞKAN - Değerli milletvekilleri, karar yetersayısı
vardır; önerge kabul edilmemiştir. Diğer önergeyi okutuyorum: Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına Görüşülmekte olan 527 sıra sayılı Türkiye Büyük Millet
Meclisi İçtüzüğünde Değişiklik Yapılmasına Dair Teklifin çerçeve 7 nci maddesi
ile Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünün 22 nci maddesinin ikinci
fıkrasında geçen "en kısa zamanda" ibaresinin "beş gün
içinde" olarak düzeltilmesini arz ve teklif ederiz. Fethullah
Erbaş (Van) ve arkadaşları BAŞKAN - Komisyon önergeye katılıyor mu efendim? ANAYASA KOMİSYONU BAŞKANI TURHAN TAYAN (Bursa) -
Katılmıyoruz. BAŞKAN - Başkanlık?.. TBMM BAŞKANVEKİLİ ALİ ILIKSOY (Gaziantep) -
Katılmıyoruz. BAŞKAN - Komisyonun ve Başkanlığın katılmamış olduğu
önerge üzerinde, Sayın Aslan Polat; buyurun efendim. ASLAN POLAT (Erzurum) - Sayın Başkan, sayın
milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlarım. Şimdi, teklifin bu maddesinde, şu konu üzerinde
önergemizi verdik. Burada bir belirsizlik var. Deniyor ki : "Türkiye Büyük
Millet Meclisi İçtüzüğünün 22 nci maddesinin ikinci fıkrasında geçen 'en kısa
zamanda' ibareleri 'on gün içinde' şeklinde değiştirilmiştir." Burada
"en kısa zamanda" ibareleri geçiyordu, bunlar "on gün
içinde" şeklinde değiştirilmiş; ama, biz, bunu beş güne çevirmek
istiyoruz. Neden beş gün olmasını istedik? Onu da şunun için söyledik:
Birincisi, bizim istediğimiz, bir belirsizlik olmasın; yani "en kısa
zamanda" denilince, bu en kısa
zamanda süre, bir gün de oluyor, bir ay da oluyor. İşte bugün
bir af kanunu tasarısı var, en kısa zamanda çıkacak deniyordu, birbuçuk seneden
beri bekliyor. Bir müddet tespit etmediğimiz zaman "en kısa zamanda"
dediğimiz zaman uzayıp gidiyor. Onun için burada, Başkanlık olarak getirilen
yeni teklifte, "on gün içinde" denilmiş. Biz de, bunu, daha da
hızlandıralım- esasında, biz, bu belirsizlikleri azaltmaktan yana olduğumuz
için- on gün değil, beş gün olsun dedik. Bir üyelik boşaldığı zaman veya yenisi
seçilinceye kadar, eski komisyon göreve devam edecek; ama, boşalan üyeliğin
yerine de mutlaka beş gün içerisinde yenisi seçilsin ve komisyon çalışmalarına
devam etsin diyoruz. Biz, burada, bunu derken, esasında, Sayın Başkan, sizin
vasıtanızla şunu da söylemek istiyoruz, hükümete de duyurmak istiyoruz;
komisyonları tamamladıktan sonra da lütfen, komisyonların haklarına riayet
edelim. Mesela, şu Mecliste, geçen dönemde ve bu dönemde
geçirilen ek vergi kanunlarının en önemli maddeleri komisyonlarda görüşülerek
değil, komisyondan gelen tasarılar burada görüşülürken verilen önergelerle
geçti. Mesela, geçen dönemde gelen faiz vergisi ki, 1 katrilyon 600 trilyon
liraydı, komisyonda görüşülmeden, komisyon tamam olmasına rağmen, görüşülmeden,
sadece akşam vakti burada verilen bir önergeyle 1,6 katrilyonluk vergi
getirildi; bu sefer de getirilirken aynı şey oldu; Ek Motorlu Taşıtlar Vergisi
görüşülürken, yine, komisyon üyeleri tamam olmasına rağmen, ne komisyonda ne
alt komisyonda görüşülmeden, hayat standartlarına ait olan vergi, yine bir
önergeyle, hemen, akşam, burada komisyon geçici olarak toplandı "katılıyor
musunuz; katılıyoruz, evet efendim" denildi; kabul edilip geçti. Neticede şu meydana geliyor: Bir taraftan geliniyor,
komisyonun boş üyesini hemen tamamlayalım, beş günde tamamlayalım, on günde
tamamlayalım diye bir hızlandırma içine giriliyor, bir taraftan da tamamlanmış
komisyonlar tamamen devredışı bırakılıyor. Hiçbir konu orada görüşülmeden,
sadece önergelerle komisyonlar by-pass edilerek... Hatta, dahası da var burada,
tasarıya yeni bir madde ilave edildi; o yeni madde de ne komisyonda görüşüldü
ne alt komisyonda görüşüldü, burada ilave edildi ve kanunlaştı, geçti. Böyle
bir çıkmaz meydana getirince, neticede, şu çok açık olarak ortaya çıkıyor;
bugünkü Türkiye'nin durumu ortaya çıkıyor. Bütçe yapıyorsun, bütçe açıkları
kendisini tutmuyor. IMF'den bir gün kredi aldım diyorsun, o kredi sözüyle
borsada bir gün yüzde 20 artış oluyor, diğer gün yüzde 10 geriye gidiyor;
çünkü, ne borsası belli bu hükümetin, ne planı belli ne programı belli. Böyle
olunca da, işte, tasarılar da kendisine benziyor. Netice olarak biz şunu söylüyoruz; evet, her şey
belirgin olsun. Komisyondan bir üyelik boşalacak mı, bilelim; beş günde, on
günde, yirmi günde, neyse bu tayin edilecek; ama, biz, istiyoruz ki, bu -on gün
de fazladır- beş günde tamamlansın, komisyonlar tam hazır olarak yerlerinde
bulunsun; ama, lütfen, hükümet de, komisyonun haklarına riayet etsin; getirmiş
olduğu tasarıları, önce komisyonlarda tartışsın, alt komisyonlarda tartışsın,
gerçekten komisyonda tartışılan tasarılar, teklifler buralara getirilsin;
buradan çıkarken de bir konsensüs sağlanmış olsun. Öyle, tasarı kanunlaştıktan,
on gün sonra, bir ay sonra, iki ay sonra, tekrardan düzenlenmek için, tekrardan
yinelenmek için Meclise getirilmesin. Meclisin de bir saygınlığı var. Yapmış
olduğu kanunların bir gerçekliği, ağırlığı olmalı diye düşünüyorum ve neticede
de, bu önergemize, hiç olmazsa, oy
vereceğinizi umarak, hepinizi saygıyla selamlıyorum. (FP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Polat. Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul
etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir. Değerli milletvekilleri, Van Milletvekili Sayın
Fethullah Erbaş ve arkadaşları ile Bingöl Milletvekili Sayın Mahfuz Güler ve
arkadaşlarının vermiş olduğu önergeler aynı mahiyettedir. Dolayısıyla, son iki
önergeyi birlikte işleme alacağım. Önergeyi okutuyorum: Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına Görüşülmekte olan 527 sıra sayılı Türkiye Büyük Millet
Meclisi İçtüzüğünde Değişiklik Yapılmasına Dair Teklifin çerçeve 7 nci maddesi
ile Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünün 22 nci maddesinin son fıkrasının
son cümlesindeki "Tespit sonunda temsil sayısı azalan partiden, azalan
sayıda üyenin çekilmesi istenir. Partinin on gün içinde işlem yapmaması
durumunda Başkan, kura ile çekilecek ismi belirler" olarak değiştirilmesini
arz ve teklif ederiz. Fethullah
Erbaş (Van) ve
arkadaşları BAŞKAN - Komisyon önergeye katılıyor mu efendim? ANAYASA KOMİSYONU BAŞKANI TURHAN TAYAN (Bursa) -
Katılmıyoruz efendim. BAŞKAN - Başkanlık?.. TBMM BAŞKANVEKİLİ ALI ILIKSOY (Gaziantep) -
Katılmıyoruz Sayın Başkan. BAŞKAN - Komisyon ve Başkanlığın katılmamış olduğu
önerge üzerinde, Sayın Erbaş, konuşacak mısınız efendim? FETHULLAH ERBAŞ (Van) - Evet efendim. BAŞKAN - Önerge sahibi olarak Sayın Fethullah Erbaş,
buyurun. (FP sıralarından alkışlar) FETHULLAH ERBAŞ (Van) - Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; eski 8, şimdiki 7 nci maddeye göre "Tespit sonunda temsil
sayısı azalan partiden, azalan sayıda üyenin çekilmesi istenir. Partinin beş
gün içinde işlem yapmaması durumunda Başkan, kura ile çekilecek ismi
belirler" demektedir. Biz, önergemizde diyoruz ki, noksan üyelik için
tespitler yapıldıktan sonra, üye vermek durumunda olan siyasî parti grubu,
elbette ki, en kısa zamanda, o komisyondaki üyesini tamamlamak ister ve o, bu
partinin lehine bir durumdur; niçin boş
bıraksın... Ancak, bazı
durumlarda, o komisyona, en liyakatli üyeyi bulmak için, icabında, başka
komisyonlardaki bir üyesini çekebilir veya bu üyelik için birden fazla
milletvekilinin talebi olursa, bunlar arasından en ehliyetlisini seçme
konusunda grubunda müzakere açabilir. Bu hususlarda, gruplara rahat hareket
etme imkânı tanınması lazım. Bu, daha demokratiktir ve böylece daha isabetli
üyelerin seçileceği aşikârdır. Hem, sonra, 22 nci maddenin birinci fıkrası "bir
komisyon üyeliğinde boşalma olursa, yenisi seçilinceye kadar komisyon görev ve
yetkisi aynen devam eder"demektedir. Bu, komisyon çalışmalarına da bir
aksaklık getirmemektedir. İçtüzük değişikliğinin genel gerekçesinde yazılı olan
işlerin yavaşlatılması gibi bir sonucu da olmadığına göre, bu değişikliğin
uygun olmadığını ve o fıkradaki "on gün içinde" ibaresinin metinden
çıkarılmasını biz uygun bulmuştuk. 22 nci maddenin ikinci değişikliği ise, son
fıkrasındaki son cümlesinde olmaktadır. "Bunun üzerine 21 inci madde
uyarınca gereken işlem yapılır" cümlesi madde metninden çıkarılıyor,
yerine getirilen düzenleme ise, temsil sayısı azalan partiden, azalan sayıda
üyenin çekilmesi konusunda başkana kurayla düşecek üyeleri belirleme yetkisi
tanımaktadır. Bu konuda da iki önemli hata yapılmaktadır. Birinci
hata, çıkarılan cümleyle ilgilidir, ki, yapılan düzenleme, çıkarılan cümlede
atıfta bulunulan 21 inci maddedeki düzenlemeyle ilgili bir hüküm içermediği
gibi, bu konuda düzenleme de yapmamaktadır, dolayısıyla, boşalan üyenin yerine
nasıl ve hangi prosedürle üye seçileceği konusu da ortada kalmaktadır. Eski
metin, daha uygun ve doyurucu olduğu gibi, atıflar yoluyla daha doyurucu
düzenlemeler getirmektedir. Bu yönüyle son cümlenin değiştirilmesi de
hatalıdır. İkinci olarak da, İçtüzüğün genel gerekçesinde
belirtildiğine göre, bütün tartışmaların komisyonlarda olması ve komisyonlara da siyasî parti gruplarınca,
konusunda uzman, ehliyetli, bilgili milletvekillerinin atanmaları veya görevlendirilmeleri
esasını getiriyordu. Şimdi bu gerekçeyle, kurayla belirlenecek ismi nasıl
kabili telif edeceğiz? Komisyona çok katkıları olan ve partisince de
komisyondan çekilmesi düşünülmeyen bir üyenin kurayla düşürülmesi, bu konuda
başkana yetki verilmesi, bana göre, içtüzük değişikliği ana esprisine
aykırıdır. Beş günlük süreye uymayan bir parti grubunun, üyesinin bu şekilde
düşürülmesini insaflı ve haklı bulmamız mümkün değildir diyor, bu konudaki
değişikliğin uygun olmadığını, önergemizdeki gibi buna belli bir süre verilmek
suretiyle -ki, bu süre on
gün olabilir- gruplara daha
rahat hareket imkânı tanınmasını
daha uygun buluyoruz. Önergemizin desteklenmesini istiyor, Genel Kurulu
saygıyla selamlıyorum. (FP sıralarından alkışlar) BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Erbaş. Efendim, gerekçesini dinlemiş olduğunuz önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Önerge reddedilmiştir. Şimdi, maddeyi oylamaya geçmeden önce, bir redaksiyon
talebi var, Başkanlık, o görüşünü açıklasın, daha sonra da bir yoklama talebi
var, dikkate alacağım efendim. TBMM BAŞKANVEKİLİ ALİ ILIKSOY (Gaziantep) - Sayın
Başkanım, burada isteğimiz şu: "Tespit sonunda temsil sayısı azalan
partiden" ibaresi geçmektedir; oysa, İçtüzüğümüze göre genellikle siyasî
parti grubundan bahsedilmektedir. O nedenle "azalan" kelimesinden
sonra "siyasî parti grubundan" şeklinde bir redaksiyon yetkisini
istiyoruz, o hususu bilgilerinize arz ediyoruz. Teşekkür ederim. BAŞKAN - Teşekkür ediyorum efendim. III. -
YOKLAMA BAŞKAN - Değerli milletvekilleri, teklifin 7 nci
maddesini oylarınıza sunacağım; ancak, oylamadan önce yoklama talebinde
bulunulmuştur. Şimdi, yoklama talebinde bulunan sayın
milletvekillerinin salonda olup olmadıklarını tespit edeceğim, yeterli sayıda
arkadaşımız salonda hazırsa, yoklama yapacağım. Sayın Pamukçu?.. Burada. Sayın Karamollaoğlu?.. Burada. Sayın Erbaş?.. Burada. Sayın Budak?.. Burada. Sayın Hatiboğlu?.. Burada. Sayın Gören?.. MUSTAFA BAŞ (İstanbul) - Takabbül ediyorum. BAŞKAN - Sayın Polat?.. Burada. Sayın Karagöz?.. Burada. Sayın Sezal?.. Burada. Sayın Uzunkaya?.. Burada. Sayın Alçelik?.. Burada. Sayın Güven?.. Burada. Sayın Bedük?.. Burada. Sayın Erek?.. Burada. Sayın İlgün?.. Burada. Sayın Akçalı?.. Burada. Sayın Paçacı?.. Burada. Sayın Yıldırım?.. Burada. Sayın Özdemir?.. Burada. Sayın Tezmen?.. Burada. Sayın Ertugay?.. Burada. Yoklama işlemini başlatıyorum. Yoklama için 5 dakika süre veriyorum. (Elektronik cihazla yoklama yapıldı) BAŞKAN- Değerli milletvekilleri, toplantı yetersayısı
vardır. Maddeyi oylarınıza sunmadan önce, Başkanlığın ifade
etmiş olduğu redaksiyonlu haliyle bir kere daha maddeyi okuyacağım. 7 nci maddeyi tekraren okuyorum: Madde 7: Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünün 22
nci maddesinin ikinci fıkrasında geçen "en kısa zamanda" ibaresi
"on gün içinde" ve son fıkrasının son cümlesi aşağıdaki şekilde
değiştirilmiştir: "Tespit sonunda temsil sayısı azalan"
denildikten sonra "partiden" kelimesi çıkıyor ve onun yerine
"siyasî parti grubundan azalan sayıda üyenin çekilmesi istenir"
deniliyor. Devamında, "Partinin" kelimesiyle başlayan cümlede
"partinin" kelimesi çıkıyor "siyasî parti grubunun beş gün
içinde işlem yapmaması durumunda Başkan, kura ile çekilecek ismi belirler"
haline geliyor. Maddeyi bu haliyle oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler... Etmeyenler... Madde kabul edilmiştir. 8 inci maddeyi okutuyorum: MADDE 8. - Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünün 23
üncü maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir. Madde 23. - Tasarı, teklif veya kanun hükmünde kararnameler
İçtüzüğün 20 nci maddesindeki ölçüler esas alınarak Başkanlık tarafından esas
komisyonlara havale edilir. İşin, esas komisyon dışında başka bir komisyon veya
komisyonları ilgilendirmesi halinde yalnızca bu yönleriyle sınırlı olarak,
onlara dahi havale yapılır. Bu durumda havale, esas komisyon ve diğer
komisyonlara birlikte yapılır. Raporu
Genel Kurul görüşmelerine esas olacak komisyona, esas komisyon denir. Tali komisyonlar,
işin kendilerini ilgilendiren yönü veya maddeleri üzerinde esas komisyona görüş
bildiren komisyonlardır. Tali komisyonun süresi içinde bir görüş bildirmemesi
halinde esas komisyon raporunu hazırlar. Şu kadar ki esas komisyonun
çalışmaları sona ermeden tali komisyonun raporunun ulaşması halinde, bu rapor
esas komisyonca dikkate alınır. BAŞKAN - Madde üzerinde, Fazilet Partisi Grubunun
görüşlerini Sayın Yakup Budak açıklayacaklar. Buyurun Sayın Budak. FP GRUBU ADINA YAKUP BUDAK (Adana) - Sayın Başkan,
değerli üyeler; sözlerime başlarken hepinizi saygıyla selamlıyorum. İçtüzük
Değişikliği Teklifinin eski 9 uncu, yeni 8 inci maddesi üzerinde Grubum adına
söz almış bulunuyorum. Bu maddede tali komisyonların ve esas komisyonların
neler yapacakları, hangi süreler içerisinde raporlarını hazırlayıp Başkanlığa
sunacakları konusunda yeni esaslar getirilmektedir. Bilindiği gibi, daha önce geçen maddelerde de ifadesini
bulduğu şekliyle, gelen tasarı ve teklifler, belirlenen ölçüler içerisinde,
Başkanlıkça bu komisyonlara havale edilmektedir. Getirilen bu teklifle,
getirilen bu tasarı ve teklifler tali komisyonlara ve esas komisyonlara
birlikte havale edilmektedir. Malumlarınız olduğu üzere, esas komisyonlar, Genel
Kurulda raporu esas alınacak olan komisyonlar; tali komisyonlar ise
kendileriyle ilgili maddelerde ve konularda sınırlı şekilde raporlarını
hazırlayacak olan komisyonlardır. Tali komisyonlar, raporlarını, on gün içerisinde
hazırlayıp esas komisyona sunmakla görevlidirler. Şimdiye kadar, zamanla ilgili
konularda çok ciddî sıkıntılar meydana geliyordu. Bazen, esas komisyonlar da
raporlarını hazırladıkları halde, tali komisyonlardan raporlar geç
geliyordu Getirilen bu düzenlemeyle,
tali komisyonların raporları geç gelse bile, eğer esas komisyon raporunu
tamamlamamışsa, tali komisyondan gelen raporları dikkate alma hususiyeti de
birlikte getiriliyor. Muhterem arkadaşlar, dikkat edecek olursak, tasarıların
ve raporların hazırlanması üzerinde duruyoruz, tali komisyonlar, esas
komisyonlar üzerinde duruyoruz; ama, maalesef, bu zamana kadar Meclisimizde
esas komisyonlar, tali komisyonlar konusunda çok ciddî sıkıntılar yaşanmıştır,
hatta komisyonlar arasında karşılıklı olarak şikayetleşmeler de söz konusu
olmuştur. Geçtiğimiz dönemlerde bunun kötü uygulamaları da olmuştur. Esas
komisyon olarak Anayasa Komisyonunun belirlenmesi lazım gelirken, Plan ve Bütçe
Komisyonuna gönderilmiştir; Adalet Komisyonuna gelmesi gerekli olan bir konu,
başka bir komisyona gönderilmiştir; dolayısıyla da, Meclisimizin sağlıklı
çalışması önlenmiştir. Gerçi, hangi komisyona gönderilirse gönderilsin, bu komisyonlarda
görev alan arkadaşlarımız, milletvekili arkadaşlarımız, çok değerli
gruplarımızın komisyonlardaki temsilcileri kendi özgür iradeleriyle
düşüncelerini ortaya koymakta, raporu yazmakta ve oylarını belirlemekte de,
maalesef, çok özgürce hareket edemiyorlar. Daha geçtiğimiz günlerde, memurların, iki müfettiş
raporuyla işten atılmalarını kolaylaştıran tasarı, Anayasa Komisyonuna
gönderilmesi lazım gelirken, Başkanlıkça, hiç de Anayasaya ve İçtüzüğümüze
uymamakla beraber, Plan ve Bütçe Komisyonuna gönderilmiştir. Orada, komisyon
üyeleri oylarını kullanmışlardır. Hükümetin gönderdiği tasarının dışında bir
netice ortaya çıktığı için ne olmuştur; güya, oylama yapılmıştır, oylamalardan
sonra, tekrar, milletvekilleri ikna odalarına alınmışlardır ve birtakım telefon
diplomasisi kurulmak suretiyle, telefonla, insanların vicdanları üzerinde,
milletvekillerinin vicdanları ve özgür iradeleri üzerinde bağ kurulmak
suretiyle, baskı yapılmak suretiyle de ne yapılmıştır; tekrar müzakereler
yapılmış, tekrar oylamalar yapılmıştır. Netice itibariyle, formalite yerini
bulmuş, bu komisyondan rapor geçmiş ve bundan sonra da Genel Kurula inmiş
durumdadır. Böyle olduktan sonra, hangi komisyonda hangi rapor hazırlanırsa
hazırlansın, nasıl hazırlanırsa hazırlansın, ne anlamı olacaktır?! Daha önceki maddelerdeki konuşmalarımızda ifade
ettiğimiz gibi, komisyonlar, Meclisimizin mutfağıdır. Burada, üzerinde, enine
boyuna, bütün detaylarıyla, incelikleriyle ve derinlemesine incelemeler
yapılmalı, milletvekillerimizin konuşmalarına süreler getirilmemek suretiyle,
bütün konular detaylı bir şekilde ele alınmalıdır, ki, bu hazırlanacak olan ve
Meclisimiz huzuruna getirilecek olan teklifler ve tasarılar, milletimizin kabul
edebileceği, sorunlarımızı çözebilecek tasarılar ve teklifler olsun. Böyle yapılmadığı için, Meclisimiz ve komisyonlarımız,
hükümetten gelen ve başka yerlerden gelen tasarı ve teklifleri, âdeta, kabul
etmek durumunda olan bir heyet gibi, bir noter gibi telakki ediliyor. "Bu
gönderildi, muhakkak surette geçmesi gerekir" gibi bir felsefeyle de
hareket edilmektedir. Bu tür hareket edilmesi, Meclisimizin saygınlığına gölge düşürmekte, milletvekili iradesine
ipotek koymakta, aynı zamanda, milletvekilliği müessesesini toplum huzurunda ve
Meclisimizi izleyen insanlar huzurunda yıpratmaktadır, Meclisimizin
saygınlığına gölge düşürmektedir ve Meclis İçtüzüğümüzü ve partiler arasındaki,
gruplar arasındaki münasebetleri de aşındırmaktadır. Dolayısıyla, sağlıklı bir demokrasinin
oluşturulabilmesi, İçtüzüğün ve yasaların, en azından, Meclisin kendi iç
yapısında, komisyonlarında ve Genel Kurulunda eksiksiz uygulanmasıyla
mümkündür. Maalesef, maalesef, özellikle bu dönemde, Meclisin sağlıklı
çalıştırılmaması konusunda bir gayreti de gözlemliyoruz. Özellikle, getirilen
bu değişiklik teklifine göz atacak olursak ve bu komisyon çalışmalarıyla ilgili
mevzuata da bakacak olursak ve üzerinde konuşmaya çalıştığımız esas ve talî
komisyonların işleyişine bakacak olursak, demokratik bir yapıdan çıkıyoruz, çok
seslilikten çıkıyoruz, katılımcılıktan çıkıyoruz, âdeta, nereden komut
verilirse, nereden bir ses gelirse, emir-komuta zinciri içerisinde bir
yasalaşma sürecini ve komisyonlardaki bir çalışma sürecini de birlikte
yaşıyoruz. Dolayısıyla böyle emir komuta zinciri içerisinde bir yerden talimat
geldi, Başbakan böyle buyurdu, bakanlar böyle tensip buyurdular, muhakkak surette
bunun şu gün, şu süre zarfı içerisinde geçmesi gerekir gibi bir anlayış, ne
parlamento hukukuyla bağdaşır ne İçtüzükle bağdaşır ne de komisyonun esas ruhu
ve mantığıyla bağdaşır. Onun için, Meclisimizin çalışmalarına, parlamento
hukukunun mantığını, Meclis çalışmalarının mantığını, partizan düşüncelerden
uzak, kısa sürede çok mesafe alarak; ama, kazayla, belayla mesafe alarak yol
kat etme noktasından değil de, öz alalım, az alalım; ama, aldığımız kararlar,
çıkardığımız yasalar, komisyonlardan geçirdiğimiz raporlar milletimizin
dertlerine çözüm getirsin, sıkıntılarımızı gidersin noktasında yoğunlaştırmamız
gerekir. Arkadaşlarımız bu maddeleri hazırlarken "efendim,
biz Meclisi hızlı çalıştıracağız. Dolayısıyla, çok kısa sürede yasaların
çıkmasını sağlayacağız" diyorlar. Bu mantığın neticesidir Türkiye'de
sosyal kaynaşmayı sağlıyor, bu mantığın neticesidir ekonomimizde krizler ortaya
çıkarıyor, bu mantığın neticesidir toplumsal barışı ve dayanışmayı sağlaması
gerekirken bu mantığın ürünü olarak çıkarılan yasalar, maalesef, barışımızı,
bütünlüğümüzü bozmakta, toplumsal huzursuzluğu artırmaktadır. Onun için, bu
yasalar çıkarılırken, muhakkak surette komisyonlarda uzlaşmayı esas almamız
lazım, uzlaşma kültürünü en azından komisyonlarımızda ve Meclisimizde
gerçekleştirmemiz gerekir ki çıkarılan yasalar da toplumda uzlaştırıcı bir
mahiyet arz etsin. Eğer, biz, Meclis çalışmalarında ve komisyon
çalışmalarında uzlaşmayı esas almaz da, bildiğim bildiktir, yaptığım yaptıktır,
gücüm var, parmak sayım var, bunun neticesinde bu raporları yazar, Genel Kurula
indirir ve orada da parmak sayımla geçiririm mantığıyla hareket edecek olursak,
o, hak ölçülerine, adalet ölçülerine uymaz; çünkü, adalet demek parmak sayısı
demek değildir, hak demek, parmak sayısı demek değildir, hukuk demek, parmak
sayısı demek değildir. Hukuk demek, adalet demek, toplumun ve o yasaları
çıkarmakla görevli olan insanların, hür iradeleriyle, vicdanlarında
kendilerinin kabul edebilecekleri ve gönül rahatlığıyla da "biz bunu
yaptık, toplumun huzurunu, saadetini ve mutluluğunu hedefliyoruz, toplum da
buna uymak mecburiyetinde" diyebilecekleri yasalardır. Maalesef, bu zamana
kadar çıkarılan yasalar, özellikle birkaç yıldır çıkarılan yasalar, o yasaları
çıkaranlar tarafından bile toplumun huzurunda savunulamamakta, o yasalar için
parmak kaldıran, o teklifler için parmak kaldıran arkadaşlarımız ve
komisyonlarda rapor hazırlayan ve bu raporlarını da Genel Kurulumuza takdim
eden arkadaşlarımız tarafından sıkıntıyla, rahatsızlıkla karşılanmakta; ama,
partizanlıkla, iktidar olmanın getirdiği birtakım baskılaşma süreçleriyle
bunlar geçirilmeye çalışılmaktadır. Bu mantıktan kurtulmamız lazım, bu baskıcı
mantıktan kurtulacak olursak, bu baskıcı anlayıştan kurtulacak olursak,
toplumsal uzlaşmayı sağlayabilmek için, ilk uzlaşmayı Meclisimizde sağlayacak
olursak, ben öyle inanıyorum ki, Türkiyemizin önü daha da açılacak,
Parlamentomuzun saygınlığı artacak ve Parlamentomuzdan çıkan yasalara,
milletimizin bağlılığı ve uyması da çok daha fazla olacaktır. Onun için, muhakkak surette komisyonlarda ve Meclis
çalışmalarımızda çıkarılacak yasaların uzlaşmayla çıkarılması, ittifakla
çıkarılması ve topluma da bütün Meclisimiz tarafından "biz bu yasaları
çıkardık, zorunluluk olsun için çıkardık, krizler nedeniyle çıkardık"
değil, "Türkiye'nin menfaatı buradaydı, sizin menfaatınız buradaydı,
milletimizin menfaatı buradaydı, onun için çıkardık" diyebilecek bir
açıklığı sağlamak mecburiyetindeyiz. (Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı) BAŞKAN - Sayın Budak, lütfen tamamlar mısınız efendim. YAKUP BUDAK (Devamla) - ... Elbette konuları
konuşacağız, tartışacağız ve tahammüllü olacağız. Tahammül ettiğimiz sürece de,
aydınlığa ve huzura kavuşacağız diyorum. Bu duygularla, hepinize saygılar sunuyorum. (FP
sıralarından alkışlar) BAŞKAN - Teşekkür ediyorum efendim. Madde üzerinde gruplar adına ikinci söz, Tokat
Milletvekili Sayın Ali Şevki Erek'e aittir. Buyurun Sayın Erek. DYP GRUBU ADINA ALİ ŞEVKİ EREK (Tokat) - Sayın
Başkanım, değerli arkadaşlarım; 527 sıra sayılı teklifin eski 9, şu andaki 8
inci maddesi üzerinde -yani, mevcut İçtüzüğümüzün 23 üncü maddesinin
değişikliği konusunda- Doğru Yol Partisi Grubu adına söz almış bulunuyorum;
Değerli Başkanımızı ve Yüce Meclisi sevgilerimle, saygılarımla selamlıyorum. Değerli arkadaşlarım, 23 üncü madde, genel olarak, esas
ve tali komisyonları tarif etmiş. Esas komisyon neye denir, tali komisyon neye
denir; esas ve tali komisyonun görevleri nelerdir; Başkanlık, meseleyi, hangi
konuda esas komisyona, hangi konuda tali komisyona sevk edecektir; sevk etme
zamanlaması birlikte mi olacaktır, ayrı ayrı zamanlarda mı olacaktır şeklinde
bir yeni düzenlemeyi getirmiştir. Değerli arkadaşlarım, eski 23 üncü madde ile yeni 23
üncü madde, biraz daha açıklığa kavuşması bakımından, esas itibariyle, fazla
farklı gözükmemektedir. Ancak, sadece 20 nci maddede yapılan değişiklikle;
yani, daha evvel ismen zikredilen Türkiye Büyük Millet Meclisi ihtisas
komisyonlarının hangi konulara bakacağına dair tarife açıklık getiren 20 nci
madde, 23 üncü maddedeki Başkanlığın havalesinde de bir büyük kıstas olacaktır.
Diğer bir ifadeyle, Başkanlık, 20 nci maddedeki komisyonların hangi konularla
meşgul olacağına dair sözcüklere bakarak, havalesini ona göre yapacaktır. Bu 23 üncü maddeyi, sadece 20 nci maddeyle beraber
değil, İçtüzüğümüzün 34 üncü ve 38 inci maddesiyle birlikte de mütalaa etmekte
yarar vardır. Diğer bir ifadeyle, 23 üncü madde, İçtüzüğümüzün 34 ve 38
inci maddeleriyle bir kül
olarak, esas komisyonlarımızın ve tali komisyonlarımızın
görev dağılımını tanzim etmektedir; öyle ki, 38 inci madde, her şeyden önce,
bir meselenin Anayasaya uygun olup olmadığına dair, komisyonun karar vermesini
öngörmekte; 34 üncü madde, bir konu, eğer, havale edilen komisyonun görevi
dışında kalıyorsa o komisyonun kendisini görevli görmesini kabul etmekte,
ihtiyaç duyulduğunda başka bir tali komisyondan görüş almasını bir hükme
bağlamaktadır. Değerli arkadaşlarım, Türkiye Cumhuriyeti, şu anda,
mevzu, meri kanunlarına göre, bize göre, aradığı her türlü yetkiyi kanunlarında
bulabilecek durumdadır. Bize göre İçtüzükte de böyledir; meğer ki, bir müddeti
5 dakikadan 10 dakikaya çıkarmak, gündemdışı söz alacak arkadaşlarımızın
sayısını çok somut şekilde tayin etmek gibi konularda bu değişikliklerin
yararlı olduğu şek ve şüpheden azadedir; ama, esas itibariyle mevcut kanunların
tatbik edilebilmesi keyfiyeti birinci derecede önemlidir. Tatbik edenin bu
konudaki niyeti ve uygulama düşüncesi öncelik kazanmaktadır. Eğer biz, bu
maddeleri doğru dürüst uygulayabilirsek, eğer muhteviyatlarına göre hareket
edebilirsek ne âlâ; ama, bugüne kadar göregeldiğimiz gibi, hele hele, son
günlerde, Türkiye Büyük Millet Meclisinin müşahede ettiği, bilhassa 657 sayılı
Kanunun 125 inci maddesinin değişikliğine dair tasarının Anayasa Komisyonuna
gitmesi gerekirken, havaleyle Plan ve Bütçe Komisyonuna sevk edilmesi gibi bir
örnek, maalesef ve maalesef, acaba bu değişikliklerin yerinde ve zamanında ve
sağduyuyla uygulanıp uygulanmayacağı konusunda da, bizi haklı olarak tereddüte
sevk etmektedir. Değerli arkadaşlarım, 657 sayılı Kanunun 125 inci
maddesinin değişikliği, Türkiye Büyük Millet Meclisinde de, komisyonlarda da,
kamuoyunda da büyük münakaşalara sebebiyet veren, Türkiye'nin demokratikleşmesi
itibariyle büyük önemi haiz olan bir tasarıdır. Bu tasarının, öncelikle Anayasa
Komisyonunda veya Adalet Komisyonunda görüşülmesi lazım gelirken, çok daha
garantili olsun diye Plan ve Bütçe Komisyonuna havale edilmesinin kabul edilir
yanı yoktur. Bu bakımdan, 23 üncü madde değişikliğinin, eğer, yarın,
ileride gelecek böyle hayatî konularda, demokrasiye tam ve gerçek anlamıyla
ihtiyaç duyulduğu bir ortamda, hele hele içinde yaşadığımız Türkiye
Cumhuriyetinin, tarihinin ender bunalımlarının içerisinde büyük bir krize
daldığı noktada, bu tüzükleri layıkı veçhile uygulama yeteneğini kendimizden
uzak tutarsak, içinden çıkılmazlığı bir kat daha artırırız düşüncesini burada
ifade etmek istiyorum. Geçenlerde, aynı konuda, yine Tüzüğümüzün açık bir
konusunda, yerleşmiş geleneklere göre karar ittihaz edildi. Şüphesiz ki,
Türkiye Büyük Millet Meclisinde konuşulan konularda, daha evvel Millet
Meclisimizin kararı gereğince bir teamül oluşabilir, bu teamüle uymak da, gayet
doğaldır; ancak, şurası kesindir ki: Tüzükte gayet açık ve net hükümler varken,
burada, açık ve kesin hükümleri uygulamak gerekir. Bir teklifin, bir tasarının,
komisyondan geçtiği, Yüce Meclisin huzuruna geldiği bir ortamda, Yüce Mecliste
önerge veren arkadaşlarımız yeni bir maddenin ilave edilmesine ihtiyaç
duyuyorlarsa, bu eklenecek yeni maddenin veya yeni bir maddenin değişik halde
metne zerk edilmesinin, kanunun konusuyla çok yakın ilişkisi varsa, o anda
hazır bulunan komisyon, salt çoğunluğuyla, bu maddenin metne ilavesi konusunda
bir karara varmışsa, meselenin, Türkiye Büyük Millet Meclisinde, komisyonun
getirdiği mevcut madde gibi müzakeresi gereklidir. Halbuki, uygulamada -daha
evvelki kararlar, bir yönüyle haklı görülebilir; ama- çok açık ve kesin hüküm
varken, daha evvelki uygulamalar nazarı itibara alınarak, önergeyle komisyonun
önündeki maddelere ilave edilen madde, komisyonun salt çoğunluğuyla kabul
edilmiş; ama, Millet Meclisinde bir müzakere ortamına getirilmemiştir. Değerli arkadaşlarım, bu değişikliği, Grup olarak da,
kişisel olarak da pek tabiî uygun görüyoruz. Hayırlı ve uğurlu olmasını
diliyoruz; ama, Türkiye Cumhuriyetinin, hepimizin, ihtiyaç duyduğu ana ilkeler
vardır. Bu ilkelerin, İçtüzüğün uygulanmasında da katiyen saf dışı
bırakılmamasını -bu madde vesilesiyle- temenni ediyoruz. O şudur: Sağduyunun
hâkim olması, bir; sağduyunun ötesinde, Türkiye'de gerçek ve tam demokrasinin,
tüm yönleriyle, mutlaka, ama, mutlaka, Türkiye Büyük Millet Meclisinin
İçtüzüğünde de, Türkiye Cumhuriyetinin ekonomisinde de, iç ve dış
ilişkilerinde de, kişisel haklarda da, anayasal haklarda da tam anlamıyla
uygulanması gerektiğini, bu Tüzüğün uygulanmasında da gözardı etmememiz
dileğiyle, Yüce Meclisi şahsım ve Grubum adına sevgi ve saygılarımla
selamlıyor, 23 üncü maddenin, Meclisimize hayırlı ve uğurlu olmasını diliyorum.
(Alkışlar) BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Erek. Şahsı adına, Şanlıurfa Milletvekili Sayın Niyazi
Yanmaz; buyurun. (FP sıralarından alkışlar) MUSTAFA NİYAZİ YANMAZ (Şanlıurfa) - Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; 527 sıra sayılı İçtüzük değişikliği teklifinin 9 uncu
maddesi üzerinde şahsım adına söz almış bulunuyorum; Yüce Heyetinizi saygıyla
selamlıyorum. Değerli arkadaşlar, 9 uncu maddede, halihazırdaki
İçtüzüğümüzün 23 üncü maddesinin tamamen değiştiğini görüyoruz. Buradaki
değişiklikle, Meclis Başkanlığınca, esas komisyonların, tali komisyonların
yeniden tarifi, belirlenmesi, fonksiyonları, neleri icra edeceği belirleniyor
ve İçtüzüğümüzün 20 nci maddesi ölçü alınarak komisyonlar tespit ediliyor ve
hangi konuların o komisyonlara havale edileceği belirtiliyor. Bunun yapılması
gerekliydi ve de yapılmış. Değerli arkadaşlar, 21 inci Yüzyıldayız. Çağımız hızlı
seyrediyor, bilgi ve teknoloji çağı... Mutlaka, Türkiye Büyük Millet Meclisinin
de bu çağa ayak uydurması, eski tüzüklerden kendi kendisini sıyırması lazım.
Yalnız, teorikte her şey iyi, kolay, hoş da, pratikte bir başka türlü oluyor. Değerli arkadaşlar, biz, İçtüzüğü, Meclisin daha
rantabıl, daha randımanlı çalışması için değiştiriyoruz, değişikliğine
gidiyoruz; ancak, görünen o ki, Genel Kurulumuz hantal bir çalışma içerisinde.
Nasıl; ben şöyle nitelendiriyorum: Eğer, muhalefet grubu olmasa, herhalde, bu
Genel Kurul hiç çalışmayacak. Allah bizden razı olsun -Allah hepimizden razı
olsun da- sık sık karar yetersayısı, toplantı yetersayısı, yoklamalar
istiyoruz; o sayede bir nebze olsun bulunabiliyorsunuz; yoksa, hiç
gelmeyeceksiniz. ZEKİ ÇAKAN (Bartın) - 2 dakikada arkadaşlar
geliyorlar... Dışarıda bekliyorlar. MUSTAFA NİYAZİ
YANMAZ (Devamla) - Değerli
arkadaşlar, saat 13.00'te
açılış var diyoruz. TRT-3'te
bakıyoruz; hep, açılışlar 13.00'ten 13.30'a kaldı, 14.00'e kaldı falan gibi...
Bunlar, tabiî, bizim, hem iktidar grubunu diri tuttuğumuzu hem de iktidar
grubunu çalıştırdığımızı gösteriyor. Arkadaşlar, görünen o ki, artık, çağımızda,
iktidarların ve muhalefetin uzlaşı mantığı içerisinde hareket etmesi lazım. Ne
iktidarın, muhalefetin her söylediğine, noktası virgülüne kadar karşı çıkması
gerekir ne de muhalefetin, iktidarın her yaptığı yalan yanlış gibi bir
anlayıştan, öyle bir mantaliteden kendi kendisini sıyırması lazım. Ancak, bugün
çok canlı bir olay cereyan etti. Bugün, özellikle Sağlık Komisyonunda
gözlükçülerle ilgili bir kanun tasarısı vardı. Bu kanun tasarısı,
oftalmologları (göz doktorlarımızı), eczacılarımızı ve özellikle
gözlükçülerimizi, önlisansa sahip olan optisyenlerimizi çok yakından
ilgilendirmekteydi ve Anadolumuzun çeşitli yerlerinden insanlarımız Sağlık
Komisyonuna geldiler. Sıvas'tan, Samsun'dan, Muğla'dan, İstanbul'dan ve
Ankara'dan gözlükçüler derneği geldi. Görseydiniz, Komisyonun önünde ve içinde
çok büyük bir kalabalık, bir izdiham vardı. Ancak, görüşmeler başladığında,
Sayın Komisyon Başkanı, oraya gelen Bakanlık yetkilisine sordu: "Sizin
yetkiniz nedir?" Yetkili "ben daire başkanıyım" dedi. Açtılar
İçtüzüğü, baktılar, daire başkanı olmuyor. "Peki, elinizde yazılı bir
belge var mı, Sayın Bakan tarafından görevlendirilmiş olarak?.." O da yok.
Olduğu gibi, toplantıya son verildi ve bitirildi toplantı. Şimdi, tabiî, ondan
sonra, ah vahları dinlemeye başladık. Adam diyor ki: "Ben Sıvas'tan
geldim, bunun için geldim; hemen şimdi geri dönmem lazım; bir dahaki hafta bir
daha gelmem lazım." Değerli arkadaşlar, ben, geçen yıl da yine Sağlık,
Aile, Çalışma Komisyonundaydım. Hatırlarsınız, geçen yıl, , Sağlık Bakanlığında
45 000 personel istihdamı söz konusuydu, kadro veriliyordu, norm kadrolar
veriliyordu; fakat, Sağlık Bakanımız yine gelmemişti. O zaman, Sağlık Bakanını
tekrar çağırmak mecburiyetinde ve bir süre beklemek durumunda kaldık. Ben
hatırlıyorum, geçen birbuçuk yıl içerisinde, Sayın Sağlık Bakanımız bir defa
Sağlık Komisyonuna geldi. Arkadaşlar, İçtüzüğü değiştirelim, her şeyi
hızlandıralım, rantabl hale getirelim, Genel Kurul çok iyi çalışsın; bunların
hepsi iyi, doğru güzel, teoride güzel olan şeyler; fakat, pratiğe
yansımıyor, pratikte olmuyor. Biz, burada gündemdışı konuşmalar yapıyoruz,
hiçbir muhatap sayın bakanı bulamıyoruz. Şimdi, yine öyle; Sayın Bakan yok.
Gündemdışı konuşmalarda öyle. Soru önergeleri veriyoruz; soru önergelerine
cevap gelmiyor. Yazılı soru önergelerine, sözlü soru önergelerine, hiçbirine
cevap alamıyoruz... (Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı) BAŞKAN - Sayın Yanmaz, lütfen, tamamlar mısınız
efendim. Buyurun. MUSTAFA NİYAZİ YANMAZ (Devamla) - Genel görüşme
talebinde bulunuyoruz, öngörüşmelerde kesiyorsunuz, reddediyorsunuz; çünkü,
kemiyet, keyfiyetten fazla çıkıyor. Arkadaşlar, demokrasiler, çoğunluğun,
azınlığa tahakkümü değil; yanlış anlamayın. Burada, bir uzlaşıyla, bu ülkeyi
kalkındıracağız, çağdaş bir ülke haline getireceğiz ve insanlarımızın refah
düzeyini yükselteceğiz; ama, görünen o ki, siz, her gün duvara tosluyorsunuz.
Olmuyor böyle! Yine, bir 10 milyarlık krizden, bir oksijen çadırından kurtuldunuz!
Şimdilik kriz ertelenmiş oldu; ama, nihayetinde, bu kafayla, bu mantaliteyle
yine toslayacaksınız. Yüce Heyetinize saygılar sunuyorum. (FP ve DYP
sıralarından alkışlar) BAŞKAN - Teşekkür ediyorum efendim. Şahsı adına, ikinci söz talebi, Sayın Aslan Polat'a
aittir; buyurun... ASLAN POLAT (Erzurum) - Sayın Başkan, İstanbul
Milletvekili Sayın Oya Akgönenç konuşacaklar. BAŞKAN - Efendim, bu arada, bu madde
üzerinde şahsı adına, İçtüzük gereği taleplerini yerine getiremediğim,
Sayın Kukaracı, Sayın Göksu, Sayın Uzunkaya, Sayın Malkoç söz talebinde
bulunmuşlardır. Buyurun Sayın Akgönenç. OYA AKGÖNENÇ MUĞİSUDDİN (Ankara) - Sayın Başkan, sayın
milletvekilleri; İçtüzükte yapılması düşünülen bu değişikliklerle ilgili
olarak, 8 inci madde üzerinde şahsım adına konuşma yapmak üzere burada
bulunuyorum; kendim ve Grubum adına hepinizi saygıyla selamlıyorum. Efendim, şimdi, burada öngörülen kısaltma işlemlerinden
bahsediyoruz ve ben, olaya, bir parça daha değişik bir şekilde yaklaşmak
istiyorum. Her şeyden önce şuna inanıyorum ki, bazı şartlar altında kısaltma
işleminin yapılması veya hızlandırılma işleminin yapılması uygundur. Yine,
diyorum ki, bekleme, işleri o kadar uzatmaktadır ki -biraz önceki arkadaşımın
ifade ettiği gibi- gelenleri sukutu hayale uğratmaktadır, bizleri sukutu hayale
uğratmaktadır. Böyle şartlar içinde pratik sonuçlar almak için, yine, sürelerin
kısaltılmasında fayda var diyorum. Dolayısıyla, bu olumlu yaklaşımı söyledikten
sonra, bazı sakıncalarımı da sizinle paylaşmak istiyorum. Türkiye, artık, 2000'li yıllarda, çok daha çağdaş, çok
daha dinamik bir tempo içinde çalışmak ve her konuda zamanını iyi
değerlendirmek zorunda olan bir ülkedir. Niçin diyeceksiniz; çünkü, özellikle,
önümüzde Avrupa Birliğine girme süreci başlamıştır, dağ gibi mühim problemler
vardır, ekonomi konusu vardır, af konusu vardır; yani, halledilecek namütenahi
işlemler vardır ve böyle kritik bir dönemde zaman kavramı, en az, para kadar;
en az, kapital kadar, hatta ondan da daha önemli bir hale gelebilmektedir. Etrafımızda çeşitli politik oyunların oynandığını
hepimiz biliyoruz. İçerde ve dışarda gayet önemli problemlerle karşı
karşıyayız. Türkiye, âdeta bir kuşatma altındadır. O zaman, biz, haklı olarak,
bu zaman mefhumunu her şeyden öne almak zorundayız; fakat, zaman mefhumunu öne
alalım derken, bu, sadece, bir sözden ibaret kalmamalı, hakikat de olmalıdır;
yani, hızlı iş üretme mefhumuyla çalışmalıdır. O halde, denilebilir ki, sebepler ve yerinde olmak
şartıyla, bu zaman kazanma işlemleri yapılmalıdır; ama, burada iki ana prensip
vardır ki, bu ihlal edilmemelidir: Birincisi, demokratik uygulamaların tam
olarak işlemesi, demokratik hoşgörü konseptinin gerektiği şekilde uygulanması.
İkincisi, yapılan işlerdeki zamanlama durumu; yani, bir işlem yapılıyor da,
acaba tam zamanında mı yapılıyor, yanlış zamanda mı yapılıyor... İlkönce, ikinci husustan başlamak istiyorum: Ülkemiz,
şu anda, çok az rastlanan büyük bir ekonomik sıkıntının içindedir. "Her ne
kadar, başka ülkelerde de benzer olaylar olmuştur" şeklinde söylemler
kullanılmışsa da yahut "işte, nihayet düzlüğe çıktık" gibi ifadeler
kullanılıyorsa da, bizim için mühim olan, Türkiye'nin, bu sıkıntıyı nasıl
atlatacağı ve ekonomiyi hangi metotlarla düzlüğe çıkaracağıdır. Şimdi, böyle günlerde, öncelik olması icap eden husus
nedir; muhakkak ki, ekonomidir ve bu sıkıntılardır. O halde, tam bu olayların
orta yerinde bunları konuşacağımıza, neden, İçtüzük düzeltmeleriyle bu değerli
zamanlarımızı harcıyoruz; acaba, bu, başka bir zaman yapılamaz mıydı? Birinci husus, yapılan değişikliklerin mahiyeti
üzerinde: Bunlar daha çok -bakın, burası çok hassas- muhalefeti susturmak;
yani, soru sorulmasını, tenkit yapılmasını kısıtlamak maksadıyla yapılmış
işlemler görüntüsü vermektedir. Demokrasilerde soru sorulmalıdır arkadaşlar;
gensorular açılmalı, cevaplar verilmeli, olaylar tartışılmalıdır. Bunun iki
önemli etkisi vardır: Birincisi, sıkıntıyı çeken milletin, ekranlardan,
temsilcileri tarafından bu konuların tartışıldığını görmesi gerekmektedir, yani
-hiçbir şey olmasa bile- hepimizin, birlikte çare aradığımız onlara bir mesaj
şeklinde verilmelidir. İkincisi, bu boyuttaki önemli problemler, ancak, bir
Meclis konsensüsüyle halledilebilir ve biz de bunu sağlamak zorundayız. Eğer
sürekli olarak, muhalefetin ağzına bant yapıştırırsak, söyleyeceklerini
önlersek, düşünce ve ifadeleri, çeşitli manevralara boğulursa, o zaman, haklı
olarak halkın kafasında şöyle bir sual oluşur. (Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı) BAŞKAN - Buyurun efendim. OYA AKGÖNENÇ MUĞİSUDDİN (Devamla) - Demokrasi bu mudur?
Hayır, arkadaşlar, bu demokrasi olmaz, baskı ve susturma rejimi olur. O halde,
biz burada ne yapmak istiyoruz sualini de sormalıyız? Mühim olan, bir tarafı
tamamen susturarak, çabuk çabuk, böyle geçirmek mi lazım; yoksa, birlikte
çalışarak bir konsensüs mü lazım? Konsensüs sağlandığı takdirde, o iş
uygulanır, biz, sizlerin arkasında sonuna kadar dururuz; ama, sürekli olarak
önümüz kesilirse, o zaman, belki de, hepimiz çıkıp gitsek, daha da hayırlı olur
diye düşünüyorum. Neyse, tabiî, bunlar bir tarafa bırakılırsa, şunu
söylemek istiyorum: Her ne olursa olsun, İçtüzük değişiklikleri demokrasinin
daha iyi işlemesi için yapılmalıdır; yoksa, onu katletmek veya engellemek için
değil. Bu düşüncelerle, hepinizi saygıyla selamlıyorum. (FP
sıralarından alkışlar) BAŞKAN - Teşekkür ederim efendim. Sayın Sanay, sorunuzu yöneltebilirsiniz. EYYÜP SANAY (Ankara) - Sayın Başkan, delaletinizle bir
soru sormak istiyorum. Şu anda önemli bir konu tartışıyoruz tabiî. Mevcut olan
Tüzüğün 23 üncü maddesinin son fıkrasında, "tali komisyon, süresi içinde
rapor vermezse, esas komisyon raporunu hazırlar" diyor. Yeni durumda ise,
ifade ettiğimiz durum için "tali komisyonun, süresi içinde bir görüş
bildirmemesi halinde esas komisyon raporunu hazırlar. Şu kadar ki, esas komisyonun
çalışmaları sona ermeden tali komisyonun raporunun ulaşması halinde, bu rapor
esas komisyonca dikkate alınır" deniliyor. O zaman, burada, ister istemez insanın zihnine şu
sorular takılıyor: Bu süreyi kim tayin edecek, kim verecek? Birinci sorum
bu. İkinci sorum, süre ne kadar olacak? Üçüncü sorum da, eğer tali komisyonlara gerek yok ise,
madem ki, burada "beklenmez" deniliyor, o zaman bu tali komisyonlar
niçin çalışıyorlar, varlar? Eğer, bu tali komisyonlara gerek varsa, bu durumda
tali komisyon raporunu beklemek gerekmez mi? Ayrıca, ileride böyle bir durum
suiistimale açık olmaz mı? Nitekim, şu anda Anayasa Komisyonunun görüşmüş olduğu
Af Yasa Tasarısı, Anayasa Komisyonu üyelerinin eline çok kısa süre önce geçti.
Komisyon üyesi arkadaşlarımız etraflıca inceleyemeden, hemen komisyon toplandı.
O zaman, bu sürelere bir açıklık getirmek lazım; yoksa, bunlar, çok kısa sürede
hemen istenilebilir, suiistimal edilebilir. Bu konunun açıklığa kavuşmasını arz
ediyorum. Teşekkür ederim. BAŞKAN - Teşekkür ediyorum efendim. Sayın Başkan, cevaplayabilirsiniz soruyu efendim;
buyurun. TBMM BAŞKANVEKİLİ ALİ ILIKSOY (Gaziantep) - Başka soru
var mı Sayın Başkanım? BAŞKAN - Evet, ikinci soruyu da alalım. Sayın Fatsa, buyurun. EYÜP FATSA (Ordu) - Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım. Sayın Başkanım, aracılığınızla, Sayın Başkanvekilimize,
aşağıdaki sorularımı arz etmek istiyorum. Ana kanunları, mesela, Millî Eğitim Temel Kanunu gibi
veya memurların işine son verilmesini öngören kanun gibi, biri Millî Eğitim Komisyonunu,
diğeri Anayasa Komisyonunu direkt ilgilendirdiği halde, neden Plan ve Bütçe
Komisyonuna gönderdiniz? Millî Eğitim ve Anayasa Komisyonlarının görüşleri
alınmadan neden Genel Kurula getirdiniz? Bütün bunlar için aceleniz neydi? Teşekkür ediyorum. BAŞKAN - Buyurun Sayın Yıldırım. MEHMET SADRİ YILDIRIM (Eskişehir) - Sayın Başkanım,
delaletinizle, Sayın Komisyon Başkanımızdan sormak istiyorum. Tasarıda "esas komisyonla birlikte tali komisyona
havale edilir" deniliyor; fakat, raporda "tali komisyonun raporu
yetişmezse, esas komisyon raporunu yazar, bildirir" deniliyor. Bence,
birlikte havale edildiğine göre, tali komisyonun raporunun da beklenilmesi
gerekmez mi? Bu hususun açıklanmasını istiyorum. BAŞKAN - Teşekkür ediyorum. Buyurun Sayın Başkan, cevaplayabilirsiniz efendim
soruları. TBMM BAŞKANVEKİLİ ALİ ILIKSOY (Gaziantep) - Sayın
Başkan, ilk önce, süre yönünden sorulan birinci soruyu cevaplandırayım.
İçtüzüğümüzün 37 nci maddesine göre, tali komisyonlara verilen süre on gündür;
bu husus, İçtüzükte belirtilmiştir. İçtüzüğün 37 nci maddesinin son fıkrasında
"Başkanlıkça esas komisyon dışında, tali komisyonlara da havale edilmiş
olan bir konu bu komisyonlarca on gün içinde sonuçlandırılır" ibaresi yer
almaktadır. O zaman, tali komisyonların on gün içinde cevap vermemesi halinde,
esas komisyon, bu sürede cevap gelmediğine göre, kendisi, doğrudan işe girer ve
bir karara bağlar. Burada, sanıyorum, Sayın Yıldırım'ın sorusu da
cevaplandırılmış oluyor birinci soruyla bağlantılı olarak. Diğer konu, eğer, komisyonlarda 48 saat geçmeden bir
işin görüşülmesi gerekiyorsa, Danışma Kurulunun önerisi ve Genel Kurulun
kararıyla, bu süreler beklenilmeksizin, komisyonlarda görüşme yapılır. Bugüne
kadarki uygulamalar da bu yöndedir. Bunu da, sayın milletvekili
arkadaşlarımızın bilmesi gerekir diye düşünüyorum, teşekkür ediyorum. BAŞKAN - Teşekkür ediyorum efendim. Madde üzerinde verilmiş 5 adet önerge vardır. Önergeleri, geliş sırasına göre okutacağım; ancak,
okutmadan önce, Sayın Erbaş'a bir şey sormak istiyorum. Sayın Erbaş, 3 adet önergeniz var; aynı metin, yalnız,
Başkanlığa havale konusunda 3 ayrı tarih öneriyorsunuz; birisinde
"derhal" diğerinde "beş gün" bir diğerinde de "on
gün" diyorsunuz. Acaba, bunlardan hangisinin?.. FETHULLAH ERBAŞ (Van) - Genel Kurul hangisini kabul
ederse... BAŞKAN - Talep aynı olduğu için soruyorum. Yani, Heyet
değerlendirme yapacak netice itibariyle, oy verecek... FETHULLAH ERBAŞ (Van) - Efendim, Genel Kurul hangisini
uygun görürse, onu kabul ediyoruz. BAŞKAN - Siz, önerge sahibi olarak, hangisinin uygun
olduğu mülahazasıyla 3 ayrı önerge... Çünkü, konu aynı. Yani, Başkanın
havalesine bir sınır getiren 3 ayrı önerge vermişsiniz; birisinde, Sayın
Başkanın, "derhal" ikinci önergenizde "beş gün içinde" üçüncü
önergenizde de "on gün içinde" havale etmesini öneriyorsunuz. Efendim, lütfen, açayım mikrofonunuzu, cevap verin. Buyurun Sayın Erbaş FETHULLAH ERBAŞ (Van) - Sayın Başkanım, vermiş
olduğumuz önergeler, en aykırısından başlanarak işleme konulacaktır. Şimdi, Genel Kurul, en aykırısını kabul ederse, ben onu
kabul ediyorum; ama, hiç süre vermeden, yani, Başkanın inisiyatifine bırakılmış
bir süreyle, ilanihaye, nasıl olsa ben havale edeceğim diye, hiç havale etmezse
veya bir ay sonra havale ederse, o kanun teklifinin durumu ne olur? Yani, süre
konusunda, Genel Kurulumuz hangisine karar verirse, biz, onu kabul ederiz; ama,
bu, on günü geçmesin, derhal olsun, beş gün içinde olsun, on gün içinde olsun;
ama, daha fazla olmasın diye üç tane ayrı ayrı önerge verdim. BAŞKAN - Peki, anladım efendim. Önergeleri okutuyorum: Şimdi, Genel Kurul önergeleri dinledikten sonra daha
iyi anlayacak. Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına Görüşülmekte olan 527 sıra sayılı Türkiye Büyük Millet
Meclisi İçtüzüğünde Değişiklik Yapılmasına Dair Teklifin çerçeve 8 inci maddesi
ile Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünün 23 üncü maddesinin "Madde 23:
Tasarı, teklif ve kanun hükmünde kararnameler İçtüzüğün 20 nci maddesindeki
ölçüler esas alınarak Başkanlık tarafından esas komisyonlara en geç beş gün
içinde havale edilir" olarak değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına Görüşülmekte olan 527 sıra sayılı Türkiye Büyük Millet
Meclisi İçtüzüğünde Değişiklik Yapılmasına Dair Teklifin çerçeve 8 inci maddesi
ile Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünün 23 üncü maddesinin "Madde 23:
Tasarı, teklif ve kanun hükmünde kararnameler İçtüzüğün 20 nci maddesindeki
ölçüler esas alınarak Başkanlık tarafından esas komisyonlara en geç on gün
içerisinde havale edilir" olarak değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına Görüşülmekte olan 527 sıra sayılı Türkiye Büyük Millet
Meclisi İçtüzüğünde Değişiklik Yapılmasına Dair Teklifin çerçeve 8 inci
maddesiyle Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünün 23 üncü maddesinin
"Madde 23: Tasarı, teklif ve kanun hükmünde kararnameler İçtüzüğün 20 nci
maddesindeki ölçüler esas alınarak Başkanlık tarafından esas komisyonlara
derhal havale edilir." Olarak değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
BAŞKAN - Diğer önergeyi okutuyorum efendim: Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına 527 sıra sayılı teklifin 8 inci maddesiyle değiştirilen
İçtüzüğün 23 üncü maddesinin son fıkrasının aşağıdaki şekilde değiştirilmesini
arz ve teklif ederiz.
Teklif: "Tali komisyonun süresi içinde bir görüş
bildirmemesi halinde esas komisyon raporunu hazırlar. Şu kadar ki; esas
komisyon raporunu hazırlamadan, tali komisyon raporunun ulaşması halinde bu
rapor esas komisyonca dikkate alınır." BAŞKAN - Son önergeyi okutuyorum ve en aykırı olan bu
önergeyi okuttuktan sonra işleme alacağım. Buyurun. Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına 527 sıra sayılı teklifin 8 inci maddesiyle değiştirilen
23 üncü maddenin sonuna aşağıdaki hükmün beşinci fıkra olarak eklenmesini arz
ve teklif ederim. Yasin
Hatiboğlu Çorum Teklif: "Komisyonlar, esas komisyon meselesini
öncelikle görüşür, üçte iki çoğunlukla karara bağlar." BAŞKAN - Önergeye Komisyon katılıyor mu efendim? ANAYASA KOMİSYONU BAŞKANI TURHAN TAYAN (Bursa) -
Katılmıyoruz efendim. BAŞKAN - Başkanlık?.. TBMM BAŞKANVEKİLİ ALİ ILIKSOY (Gaziantep) - Katılmıyoruz
Sayın Başkan. BAŞKAN - Başkanlığın ve Komisyonun katılmamış olduğu
önerge üzerinde, önerge sahibi olarak, Sayın Hatiboğlu, buyurun efendim. (FP
sıralarından alkışlar) YASİN HATİBOĞLU (Çorum) - Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; Heyetinizi, Başkanlığınızı saygıyla selamlıyorum. Değerli milletvekilleri, yeni düzenlemeyle, hangi
konunun hangi komisyonda görüşüleceği hususu, daha önce kabul buyurduğunuz
maddede bir anlamda tasrih edildi. Bu maddenin düzenlemeyi istediği husus,
havale yapılırken, bir önce kabul ettiğimiz maddedeki ölçüler dikkate alınmak
suretiyle yapılsın ve böylece -bendenizin, müsamahanıza da sığınarak arz ve
ifade ettiğim gibi- itişme ve didişme olmasın; arzu edilen bu. Peki, yalnız tüzüksel düzenleme; yani, Tüzüğün yaptığı
düzenleme bizi maksadımıza ulaştıracak mı; çünkü, ameller niyetlere göredir,
sadece fizikî düzenleme, sadece fıkralar, maddeler, bentler, hükümler yetmiyor;
yetmediğini gördük. Niye gördük, şimdi zaten yürürlükte olan 23 üncü maddede
deniliyor ki: Başkanlık havaleyi yaparken meseleye bakar, maslahata göre
hareket eder; yani, şu konu, şu teklif, şu tasarı veya şu kanun hükmünde
kararname hangi komisyonu
ilgilendiriyorsa, Başkanlık oraya havaleyi yapar. Peki, böyle deniliyor
olduğu halde, biz, aylardır, günlerdir hep onu tartışıyoruz, temcit pilavına
döndü, hep onu getiriyoruz, niye; çünkü yüreğimizi yakan o. Anayasalık bir
konuyu, Anayasa Komisyonunun müzakere etmesi lazımgeldiği bir hususu, Plan ve
Bütçe Komisyonuna götürüyoruz. Buradan söylemek istediğim şu: Öyle yandı ki
canımız, bu düzenleme bile bendenizi tatmin etmiyor; yetmiyor. Yani, bir kayda,
bir kayıt daha; bir kayda, bir kayıt daha teklif etmek geliyor içimden. Bu
biraz da güvensizliğin ifadesi. Yani, bizim halimiz ne olacak; nereye
varacağız? Güven kalmadı; çünkü, güveni bozduk. Onun için, bendeniz, bir teklif getiriyorum. Diyorum
ki, bu da yetmez, maddenin altına "komisyonlar, esas komisyon meselesini
öncelikle görüşür, üçte 2 çoğunlukla karara bağlar." Ne demek istiyorum...
Bir kere, zannediyorum, 6 ncı maddede düzenledik; yani, orada ölçüler bellidir;
tabiri caizse, ceza hukuku ifadesiyle, unsurlar bellidir. O, bizim için yeterli
gelir; olabilir ki, yetmeyebilir. O takdirde, Sayın Başkan havale ederek, o
ölçüler tahtında havale edecek; o da yetmelidir bize; uygulama gösteriyor ki,
yetmiyor. Onun için, bendeniz, Ceza Muhakemeleri Usulü Kanununda ve Hukuk Usulü
Muhakemeleri Kanununda olduğu gibi, komisyon, her sevkte, mutlaka bir usul
tartışması açmalı. Yani, komisyon, önce, görevli olup olmadığını
belirlemelidir. Ceza usulünde de, hukuk usulünde de bu esastır. O mahkeme,
görevli midir değil midir, göreve karar verir. Görevli olduğuna karar verdikten
sonra, ancak diğer usulî meseleleri görüşür, arkasından da esasa müdahale eder.
O halde, bendenizin teklifi şudur: Bir teklif, tasarı,
kararname, Başkanlığa geldiği zaman Başkan, elbette 6 ncı maddeye göre bir
havale yapacak; ama, 6 ncı maddenin
unsurlarını çok inceleyerek yapacak; olabilir, yanılmış olabilir, hata yapmış
olabilir, hatta ve hatta kasten de yapmış olabilir. O halde, komisyon, kendi
meselesine sahip çıkmalı, meseleyi, tasarıyı, teklifi, kararnameyi görüşmeden
önce, Başkan "arkadaşlar, bizim görevimize giriyor mu, girmiyor mu, biz mi
inceleyeceğiz; başka refik komisyon mu inceleyecek bunu karara bağlayalım"
demelidir. Bu, gerçekten çok gereklidir; gereksiz tartışmaları ortadan
kaldıracak bir tekliftir. Teklife, bütün grupların destek vermelerini rica
ediyorum. Başkanlığı, Komisyonu ve Yüce Heyetinizi saygılarımla
selamlıyorum. (FP sıralarından alkışlar) BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Hatiboğlu. Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... EYÜP FATSA (Ordu) - Karar yetersayısının aranılmasını
istiyorum. BAŞKAN - Etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir. Diğer önergeyi okutuyorum: Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına 527 sıra sayılı teklifin 8 inci maddesiyle değiştirilen
İçtüzüğün 23 üncü maddesinin son fıkrasının aşağıdaki şekilde değiştirilmesini
arz ve teklif ederiz. Mahfuz Güler (Bingöl) ve
arkadaşları "Teklif: Talî komisyonun, süresi içinde bir görüş bildirmemesi
halinde, esas komisyon raporunu hazırlar. Şu kadar ki, esas komisyon raporunu
hazırlamadan, tali komisyonun raporunun ulaşması halinde, bu rapor, esas
komisyonca dikkate alınır." BAŞKAN - Komisyon önergeye katılıyor mu efendim? ANAYASA KOMİSYONU BAŞKANI TURHAN TAYAN (Bursa) -
Katılmıyoruz efendim. BAŞKAN - Başkanlık?.. TBMM BAŞKANVEKİLİ ALİ ILIKSOY (Gaziantep) -
Katılmıyoruz Sayın Başkan. BAŞKAN - Gerekçeyi mi okutalım efendim? YASİN HATİBOĞLU (Çorum) - Gerekçeyi okutunuz efendim. BAŞKAN - Gerekçeyi okutuyorum: "Gerekçe: Değişiklik teklifinde, esas komisyon
çalışmalarının hangi safhasına kadar tali komisyonun raporu ulaşırsa dikkate
alınacağı belli olmadığından, işbu değişiklik teklifi verilmiştir. " EYÜP FATSA (Ordu) - Karar yetersayısının aranılmasını
istiyorum. BAŞKAN - Efendim, karar yetersayısını arayacağım. Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler...
Etmeyenler... Karar yetersayısı yoktur. Birleşime 10 dakika ara veriyorum efendim. Kapanma
Saati: 19.34 ALTINCI
OTURUM Açılma Saati:
19.45 BAŞKAN:
Başkanvekili Nejat ARSEVEN KÂTİP ÜYELER
: Hüseyin ÇELİK (Van), Yahya AKMAN (Şanlıurfa) BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet
Meclisinin 26 ncı Birleşimin Altıncı Oturumunu açıyorum. V. - KANUN
TASARI VE TEKLİFLERİYLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER
İŞLER (Devam) 2.- İzmir
Milletvekili Rifat Serdaroğlu'nun; İstanbul Milletvekili Bülent Akarcalı'nın;
Amasya Milletvekili Ahmet İyimaya'nın; Ankara Milletvekili Yıldırım Akbulut'un;
Şırnak Milletvekili Mehmet Salih Yıldırım'ın; Gaziantep Milletvekili Ali
Ilıksoy, Konya Milletvekili Ömer İzgi ve Ankara Milletvekili Nejat Arseven'in;
İstanbul Milletvekili Ziya Aktaş ve 42 Arkadaşının; Zonguldak Milletvekili Hasan Gemici'nin ve İzmir Milletvekili
Işılay Saygın'ın; Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünde Değişiklik Yapılmasına
Dair İçtüzük Teklifleri ve Anayasa Komisyonu Raporu (2/94, 2/232, 2/286, 2/307,
2/310, 2/311, 2/325, 2/442, 2/449) (S.Sayısı: 527) (Devam) BAŞKAN - Komisyon ve Başkanlık Temsilcisi yerinde. Görüşmekte olduğumuz 527 sıra sayılı İçtüzük teklifinin
8 inci maddesi üzerinde verilen, Komisyonun ve Başkanlık Temsilcisinin
katılmadığı, Van Milletvekili Sayın Fethullah Erbaş ve arkadaşlarının
önergesinin oylamasında karar yetersayısı bulunamamıştı. Şimdi, önergeyi tekrar oylarınıza sunacağım ve karar
yetersayısını arayacağım. Oylamayı elektronik cihazla yapacağım. Oylama için 3 dakika süre veriyorum. Oylama işlemini başlatıyorum efendim. (Elektronik cihazla oylama yapıldı) BAŞKAN - Efendim, karar yetersayısı vardır; önerge
kabul edilmemiştir. Müteakip önergeyi okutuyorum: Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına Görüşülmekte olan 527 sıra sayılı Türkiye Büyük Millet
Meclisi İçtüzüğünde değişiklik yapılmasına dair teklifin çerçeve 8 inci
maddesiyle Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünün 23 üncü maddesinin
"Madde 23.- Tasarı, teklif ve kanun hükmünde kararnameler İçtüzüğün 20 nci
maddesindeki ölçüler esas alınarak Başkanlık tarafından esas komisyonlara derhal
havale edilir" olarak değiştirilmesini arz ve teklif ederiz. Fethullah
Erbaş (Van) ve
arkadaşları BAŞKAN - Komisyon önergeye katılıyor mu efendim? ANAYASA KOMİSYONU BAŞKANI TURHAN TAYAN (Bursa) -
Katılmıyoruz efendim. BAŞKAN - Başkanlık?.. TBMM BAŞKANVEKİLİ ALİ ILIKSOY (Gaziantep) - Sayın
Başkan, bir işin derhal havalesinin sakıncaları olabilir; çünkü, gelen tasarı,
teklif veya kanun hükmünde kararnameleri, Başkanlık, Anayasaya uygunluk
bakımından, belli süreler içerisinde incelemeye alıyor; onun için, süreye tabi
kılmak doğru değildir. Başkanlık, zaten, bugüne kadar, havale konusunda
herhangi bir sıkıntı yaşamamıştır. Eğer, böyle bir sıkıntı olsaydı
"evet" diyebilirdik; ama, buna hiç gerek yoktur diyoruz; o nedenle
de, katılmıyoruz. BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Başkan. Sayın Erbaş, önergeniz üzerinde konuşacak mısınız
efendim? FETHULLAH ERBAŞ (Van) - Konuşacağım. BAŞKAN - Buyurun Sayın Erbaş. (FP sıralarından
alkışlar) FETHULLAH ERBAŞ (Van) - Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; önergemizde, çerçeve 8 inci maddeyle değiştirilmiş bulunan
aslıyla tamamen farklı bir madde oluşuyor şu anda. Madde 23'te "tasarı,
teklif veya kanun hükmünde kararnameler İçtüzüğün 20 nci maddesindeki ölçüler
esas alınarak -yani, komisyonların isimleri sayılıyor- Başkanlık tarafından
-eski metinde "Başkan" deniliyordu, şimdi "Başkanlık"
tabiri kullanılmış- esas komisyonlara havale edilir" deniliyor. "Havale edilir"den maksat ne? Yani, belli bir
süre, makul bir süre bırakmak, elbette ki, lazım. Başkanlık, keyfine, işine
gelmediği bir kanun teklifini havale etmedi; bir ay havale etmedi; ne olacak
sonuçta? Kimsenin bir şey diyeceği yok; çünkü, madde açık "belli bir süre
içerisinde olmadığı için havale edilir" diyor. Hangi süre içerisinde, beş
günde mi, on günde mi, derhal mi; bu konuda bir açıklık yok. Biz, onun için,
Başkanın inisiyatifine bırakmıyoruz bu işi; diyoruz ki, -bundan önce de gördük,
İçtüzüğün uygulamaları sırasında- 1991 yılından beri takip ediyorum, her
başkanın bir uygulama felsefesi var, her yiğidin bir yoğurt yiyişi gibi, her
başkanın da farklı uygulamalarını ve yorumlarını görüyoruz. Meclisi idare eden başkanvekillerinin de farklı tutum
ve uygulamalarına şahit oluyoruz. Bazı başkanlar yasa çıkarmada aceleci
davranıyorlar, İçtüzüğün birçok maddesini görmezlikten geliyorlar. Bu sefer,
burada sıkıntı doğuyor. Şimdi, yeni metne bakarsak, eski metinde Başkan ilgili
komisyonu tespit ediyordu; yenide ise, Başkanlık havale ediyor. Havale işlemini
kaç günde, kaç ayda yapar, Başkanlığın bu husustaki görüşü, kıstası ne
olacaktır? Değerli arkadaşlar, şunu belirtmek istiyorum: Bugün
yapılan düzenlemelerle, zaten, iktidarla muhalefet partileri arasında,
milletvekili farkından dolayı, muhalefet partileri Mecliste çok cılız muhalefet
yapabilmektedirler. Hiçbir önerileri kabul edilmediği gibi, hiçbir iyiniyetli
teklifleri de kabul görmemektedir. Muhalefetin İçtüzükten doğan bazı haklarını
da, iktidar partileri çok görerek, bu İçtüzük değişikliğini gündeme
getirmeleri, gerçek niyetlerinin, muhalefetsiz bir Meclis isteklerinin bir
tezahürüdür. Şu anda, 353'e 187 oranı
var; iktidar partileri 353, muhalefet partilerinin toplamı 184'tür.
Parlamentoda iktidarın istediği her kanun, hiç, noktasına, virgülüne
dokundurulmadan, komisyonlardan da çıkıyor, Genel Kuruldan da çıkıyor ve
çıkmasına da bu sayı yetmektedir. Zaten, bazen bir iki günlük bir gecikmeyle
çıkmaktadır. Bu gecikmeyi de içine sindiremiyor iktidar. Şunu hatırlatmak
istiyorum: Her gün, sel gelip, kütük getirmez. Bugün iktidar partisi olan,
yarın muhalefet partisi olabilir; bu bir ihtimaldir ve bir gün, bu İçtüzük,
beyler, size de lazım olabilir. Yarın, sizin de sesiniz kısılır. Eğer, Meclis
içinde muhalefet yapamaz hale gelen muhalefet partileri, bu sefer,
muhalefetlerini Meclis dışında meydanlara
götürürlerse, zarar eden iktidar partileri olur. Parlamenter demokrasilerde,
parlamento, hükümetin emrinde kanun yapma makinesi değil; bilakis,
parlamentonun denetiminde icraatını yürüten bir erktir. Lütfen, Yüce Meclisin konumunu değiştirmeyin diyor,
hepinizi saygıyla selamlıyorum. (FP sıralarından alkışlar) BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Erbaş. Efendim, gerekçesini de dinlemiş olduğunuz önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul
edilmemiştir. Müteakip önergeyi okutuyorum: Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına Görüşülmekte olan 527 sıra sayılı Türkiye Büyük Millet
Meclisi İçtüzüğünde Değişiklik Yapılmasına Dair Teklifin çerçeve 8 inci
maddesiyle Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünün 23 üncü maddesinin
"Madde 23.- Tasarı, teklif ve kanun hükmünde kararnameler, İçtüzüğün 20
nci maddesindeki ölçüler esas alınarak, Başkanlık tarafından esas komisyonlara
en geç beş gün içinde havale edilir" olarak değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz. Fethullah Erbaş (Van) ve
arkadaşları BAŞKAN - Komisyon katılıyor mu? ANAYASA KOMİSYONU BAŞKANI TURHAN TAYAN (Bursa) -
Katılmıyoruz. BAŞKAN - Başkanlık?.. TBMM BAŞKANVEKİLİ ALİ ILIKSOY (Gaziantep) - Efendim,
biraz önce de arz ettiğim üzere, süre koymanın doğru olmadığını... Bir teklif
veya tasarı, tek maddeden de ibaret olabilir, bir Ceza Kanunu değişikliği gibi,
yüzlerce maddeyi de ihtiva edebilir. O zaman, üç beş gün içinde incelemek pek
mümkün olmaz. Önergeye, bu sebeplerle "katılmıyoruz" diyorum. BAŞKAN - Teşekkür ediyorum efendim. Sayın Erbaş, gerekçeyi okutturuyorum efendim... FETHULLAH ERBAŞ (Van) - Sayın Başkan, Ali Oğuz
konuşacaklar. BAŞKAN - Ali Beyin imzası var. Buyurun efendim. (FP sıralarından alkışlar) ASLAN POLAT (Erzurum) - Sayın Başkan, bu akşam, sizi,
en az bir önergede ikna edeceğiz konuşa konuşa... BAŞKAN - Buyurun Sayın Oğuz. ALİ OĞUZ (İstanbul) - Sayın Başkan, değerli
arkadaşlarım; görüşülmekte olan 527 sıra sayılı Türkiye Büyük Millet Meclisi
İçtüzüğünde Değişiklik Yapılmasına Dair Teklifin çerçeve 8 inci maddesi ve
Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünün 23 üncü maddesinin "Madde 23.-
Tasarı, teklif ve kanun hükmünde kararnameler, İçtüzüğün 20 nci maddesindeki
ölçüler esas alınarak, Başkanlık tarafından, esas komisyonlara, en geç beş gün
içinde havale edilir" olarak değiştirilmesini arz ve teklif ederiz diye
önerge verilmiş bulunuyor. Gerekçede de, Başkanlık tarafından esas komisyonlara
havale edilmesi, Başkanın inisiyatifine bırakılmaktadır. Zaman zaman da, bu
havale süresinin uzadığı veya kısaldığı görülmüştür. Bu nedenle, havale
süresinin, beş gün, onbeş gün veya hemen havale edilmesi şeklinde üç önergemiz
huzurunuza gelmiş bulunmaktadır. Bunlardan, süre bakımından en gerisi olarak,
hemen havale edilmesi, beş gün içerisinde havale edilmesi, onbeş gün içerisinde
havale edilmesi şeklindeki önergeler müzakere edilerek, reddedilmiş bulunuyor. Arkadaşlarımız, ne kadar dikkat edildiği hususunu
göstermek bakımından, madde metnini, aynen önerge gibi verdiler; o da
reddedildi; yani, getirmiş olduğunuz teklifi kendiniz reddetmiş oldunuz.
Komisyon da katıldı redde, Hükümet de katıldı. Yani, görülüyor ki, artık, bir
ret mekanizması işliyor ve hiçbir esbabı mucibesi de yok. Öyle olunca, şimdi,
ortaya bir gerçek çıkıyor; eğer, üzerinde titizlikle durulur da, en
isabetlisini, en güzelini bulursak, bu, herhalde, en isabetlisi olur, en güzeli
olur; ama, geleni mutlaka reddedeceğiz haleti ruhiyesi içerisinde hareket
edersek, böyle abes neticeler ortaya çıkıyor. Zaten, şu İçtüzüğün tadil edilmesi zaruretinin, ben,
neden kaynaklandığını da anlamış değilim. Genel gerekçede buyuruyorsunuz ki,
efendim, bunu yapmak zaruretindeyiz; çok maddeli kanunlar geliyor; bunlarla yüz
gün, yüzelli gün uğraşmak noktasına geleceğiz; bu da hiçbir kanunu geçirme
imkânımızın olmadığını ortaya koymaktadır; öyleyse, biz, İçtüzüğün tadil
edilmesiyle, rahatlıkla, bu kanunları süratle ve çok kısa zamanda müzakere etme
imkân ve iktidarını da bulmuş olacağız; onun için, bunu böylece kısaltmak veya
bu hale getirmek mecburiyetindeyiz gibi bir esbabı mucibe doğuyorsa da, benim
anlayışım şu ki; bu süratle veya bu şekil kısaltmalarla veya muhalefetin sesini
kısmakla elinize bir şey geçmez. Bir dikensiz gül bahçesi özleseniz ve bunu
temin etseniz de, bu da size şeref kazandırmaz. O bakımdan, ben
diyorum ki, hiç olmazsa verilen
önergeleri nazara alarak,
dikkatle inceleyerek, müzakere ederek, en isabetlisini bulursak, bundan
mutlaka Meclisimiz, memleketimiz, milletimiz de faydalanır, istifade eder. Yoksa,
aksi takdirde, gelen her şeyi çoğunluğumuza güvenerek reddedeceğiz mülahazası
içerisinde davranırsanız, bunun, memleketimize, milletimize, hatta size hiçbir
şey kazandırmayacağını ifade ediyor ve önergemizin kabulü istikametinde oy
kullanacağınızı ümit ederek, saygılarımı sunuyorum efendim. Teşekkür ederim. (FP sıralarından alkışlar) BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Oğuz. Önergeyi oylarınıza sunuyorum : Kabul edenler...
Etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir. Son önergeyi okutuyorum : Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına Görüşülmekte olan 527 sıra sayılı Türkiye Büyük Millet
Meclisi İçtüzüğünde Değişiklik Yapılmasına Dair Teklifin çerçeve 8 inci
maddesiyle Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünün 23 üncü maddesinin ; “Madde 23.- Tasarı, teklif ve kanun hükmünde kararnameler,
İçtüzüğün 20 nci maddesindeki ölçüler esas alınarak, Başkanlık tarafından esas
komisyonlara en geç on gün içerisinde havale edilir.” Olarak değiştirilmesini arz ve teklif ederiz. Fethullah
Erbaş Van ve
arkadaşları BAŞKAN - Komisyon katılıyor mu efendim önergeye? ANAYASA KOMİSYONU BAŞKANI TURHAN TAYAN (Bursa) -
Katılmıyoruz efendim. BAŞKAN - Başkanlık?.. TBMM BAŞKANVEKİLİ ALİ ILIKSOY (Gaziantep) -
Katılmıyoruz Sayın Başkan. BAŞKAN - Başkanlık ve Komisyonun katılmadığı önerge
üzerinde Sayın Aslan Polat konuşacaklar. (FP sıralarından alkışlar) Buyurun Sayın Aslan Polat ASLAN POLAT (Erzurum) - Sayın Başkan, sayın
milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlarım. (DSP sıralarından alkış!..) Arkadaşım, dinle, ondan sonra zaten alkışlayacak durum
hissedersin. Şunu söyleyeyim; iktidar partisine mensup arkadaşları
pek anlayamıyorum. Yani, burada konuşan, çaba gösteren biziz, kulislerde çay
içip, eğlenen sizsiniz; daha sonra, size ne oluyor; onu anlayamadım! Oturun,
orada dinleyin! Sayın Başkanım, bu önergedeki maksat şu; bu
Meclisteki tartışmanın esası
şundan ileri geliyor : Bütün komisyonlarda, komisyon üyeleri, iktidar
partisiyle muhalefet partisinin üye sayısı esas alınarak seçilmesine rağmen,
bir komisyonda, Plan ve Bütçe Komisyonunda, kanunla, "40 kişinin 25'i
iktidardan olur, 15'i muhalefetten olur" denmiş. Bunun da böyle denmesinde
haklılık var; hükümetler, parayla ilgili, malî durumlarla ilgili getirecekleri
kanun tasarılarını bir an önce Plan ve Bütçe Komisyonundan rahatlıkla
geçirsinler diye, o komisyonda iktidar grubuna bir ağırlık tanınmış. Bunun
üzerine, hükümetler de, bilhassa parayla ilgili olan hemen hemen bütün kanun
tasarılarını Plan ve Bütçe Komisyonunu
esas komisyon kabul ederek, diğer komisyonları bir nevi by-pass ederek,
komisyonlarda görüşülmeden acele Meclisten geçirmeyi esas edinmişlerdir; işin
tuhaf noktası budur; fakat, bu hükümetin, esasında buna da ihtiyacı yok; çünkü,
550 milletvekilinin 350 milletvekili iktidara mensup olduğu için, zaten, 350'nin
550'ye oranı yüzde 60-63 ediyor, 25'in 40'a oranı da aynıdır; dolayısıyla, bu
hükümetin, hemen hemen bütün
komisyonlarda zaten yeterli ağırlığı var. O halde, gelen kanun tasarıları,
gerçekten, hangi komisyon esas komisyon, hangi komisyon tali komisyonsa o
komisyona havale edilmeli. Bunun için de biz, Başkanlığa on günlük bir müddet
veriyoruz ve diyoruz ki, çok bekletmenin de manası yok, bir kanun tasarısı
geldiği zaman, sizin hukukî danışmanlarınız var, gelen kanunların mazisi var,
bunlara bakarak, konuları daha çok bekletmeden, on gün içerisinde komisyona
havale edin. Bilhassa, hepimizin de bildiği gibi, milletvekillerinin şahsen
verdiği birtakım kanun teklifleri oluyor; şehirlerinde üniversite açmak
istiyorlar, belediyelerle ilgili sorunları oluyor, şehirleriyle ilgili
sorunları oluyor veya çeşitli maddî sorunlarıyla ilgili teklifleri oluyor, bu
teklifler zamanında komisyonlara havale edilmediği için veya havale edilse de
komisyonlarda görüşülmediği için; hemen hemen hepimiz de görüyoruz, işte, 45
günde komisyonda görüşülmedi, Genel Kurula görüşülmeden gelsin diye hep
önergelerle Genel Kurula direkt alınıyor; yani, komisyonlar, bir nevi by-pass
ediliyor. Bizim bütün isteğimiz, bütün endişemiz, burada
arkadaşlarımıza dediğimiz şu: Bu teklifler, bir kanun tasarısı geldiği zaman,
Başkanlık, ciddî ciddî incelesin, on gün içerisinde de, hangisi esas
komisyonsa, ona yollasın; ama, bizde öyle mi oluyor?!. Mesela, şu anda, meşhur,
memurların çok kolaylıkla işten atılmasını sağlayan kanun, şahsî, özlük
haklarıyla ilgili olduğu halde, kesinlikle vatandaşların özlük haklarıyla
ilgili olduğu halde, Anayasa Komisyonunun, hukuk kuruluşunun hiçbir görüşü
alınmadan, Plan ve Bütçe Komisyonuna havale edildi. Plan ve Bütçe Komisyonu da
-bununla, ömür boyu işten atılacak bir memuru- acaba, benim yaptığım bu iş
Anayasaya aykırı mı değil mi diye, Anayasa Komisyonunun raporunu dahi beklemeye
lüzum hissetmeden Genel Kurula bunu gönderdi. Biz, bu tip yanlışlıkların
önlenmesini istiyoruz ve bu tasarıdaki bizim niyetimiz bu. Biz bunları
yapıyoruz; ama, hükümet de diyor ki: Hayır efendim, bizde çoğunluk var; ben
böyle getiririm, istediğim komisyonu
esas komisyon olarak tespit ederim; orada da, bir günde -altkomisyon da
oluşturmam- sabaha kadar görüşürüm; bunu, o gün orada bitirir, Genel Kurula
yollarım ve bunu kanunlaştırırım... Dedikten sonra ne oluyor?.. Bakın, size bir
şey daha okuyayım, Sayıştay Başkanlığının, sizin, 2000 yılında, yani, bu yıl,
1999 yılı için yapmış olduğunuz, çıkardığınız kanunlar hakkındaki raporunu
okuyayım; bakın, sizin yaptığınız raporlar, siz yaptınız bunları: "Hazine
saymanlıkları 1999 yılı mizanlarında yer alan ana hesaplardan dışborçlar, kredi
anlaşmaları, kullanılacak dış krediler, genel bütçe dışındaki daire ve kurum
borçları, genel bütçe dışındaki daire sermaye hesapları tam, doğru ve uygun
bulunmamış ve 1999 yılı hesapları reddedilmiştir" deniliyor. Hazine, niye
bunları diyor; çünkü, Hazine, sizin gayri ciddî olarak havale ettiğiniz, bu
komisyonlarda gayri ciddî olarak görüştüğünüz bu önergeleri kabul etmiyor,
hesaplarını kabul etmiyor. Bakın, yine, Sayıştay ne diyor: "Bugüne kadar
Meclise gönderilen Sayıştay raporlarında yer alan ve Plan ve Bütçe Komisyonunda
da onaylanarak kabul edilen prensiplerden henüz gereği yerine
getirilemeyenlerin gerçekleştirilmesine öncelik verilmelidir ve bunlar da
verilmemiştir." Ben, burada neyi anlatmak için söylüyorum; şunu
söylüyorum: Siz derseniz ki, bizim çoğunluğumuz var, biz istediğimiz kanunu
buraya getirir geçiririz... Getirdiğinizi eğer ciddî ciddî incelemezseniz,
ciddî ciddî komisyonlara sevk etmezseniz, bunları Sayıştay da kabul etmez;
Anayasa Mahkemesine müracaat ettik mi, orada da yüzde 70'ini biz iptal
ettiririz; işte, kanun hükmünde kararnamelerde olduğu gibi. Şimdi, siz, yine,
bankaları özelleştirmeyi getirdiniz; onlarda da Anayasa Mahkemesine gideceğiz,
yine, onları da iptal ettireceğiz ve bunları, ne zamana kadar... (Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı) ASLAN POLAT (Devamla) - Bitiriyorum Sayın Başkan. BAŞKAN - Lütfen tamamlayın Sayın Polat. Buyurun efendim. ASLAN POLAT (Devamla) - Tamam Sayın Başkanım; teşekkür
ederim. Ne zamana kadar bunları iptal ettireceğiz; size,
hukuka, adalete uymayı kabul ettirinceye kadar. Ne zaman ki hukuk ve adaleti
kabul edersiniz, kanun önünüze geldiği zaman, esas komisyonlara, ana
komisyonlara göndermeyi ve onlara uymayı kabul edersiniz, ciddî ciddî kanunları
incelersiniz, o zaman, Sayıştay da raporlarında kabul eder, biz de kabul ederiz
ve buradan çıkan kanunların da bir manası olur. Hepinize saygılar sunarım. (FP sıralarından alkışlar) BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Polat. Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler...
Etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir. Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler...
Etmeyenler... Madde kabul edilmiştir. Sayın milletvekilleri, yeni madde ihdasına dair bir
önerge vardır. Malumlarınız olduğu üzere, görüşülmekte olan tasarı veya teklife
konu kanunun, komisyon metninde bulunmayan; ancak, tasarı ve teklifle çok yakın
ilgisi bulunan bir maddesinin değiştirilmesini isteyen ve komisyonun salt
çoğunlukla katıldığı önergeler üzerinde yeni bir madde olarak görüşme
açılacağı, İçtüzüğümüzün 87 nci maddesinin dördüncü fıkrasının amir hükmüdür. Bu nedenle, önergeyi okutup Komisyona soracağım.
Komisyon, önergeye salt çoğunlukla; yani, en az 13 üyesiyle katılırsa, önerge
üzerinde yeni bir madde olarak görüşme açacağım; Komisyonun salt çoğunlukla
katılmaması halinde ise, önergeyi işlemden kaldıracağım. Şimdi, önergeyi okutuyorum: Sayın Başkanlığa 527 sıra sayılı teklifin çerçeve 8 inci maddesinden sonra
yeni bir madde olarak gelmek üzere, aşağıdaki çerçeve 9 uncu maddenin
eklenmesini arz ve teklif ederim. Yasin
Hatiboğlu Çorum "Madde 9.- Türkiye Büyük Millet Meclisi
İçtüzüğünün 24 üncü maddesinin ikinci fıkrasına aşağıdaki cümle eklenmiştir. Başkanvekili, anamuhalefete mensup üyeler arasından
seçilir." BAŞKAN - Komisyon önergeye katılıyor mu? ANAYASA KOMİSYONU BAŞKANI TURHAN TAYAN (Bursa) - Salt
çoğunluğumuz olmadığından katılamıyoruz. BAŞKAN - O zaman, başka bir işleme de gerek yok;
önergeyi işlemden kaldırıyorum. Müteakip maddeyi okutuyorum: MADDE 9. -Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünün 26
ncı maddesinin birinci fıkrasının sonuna aşağıdaki cümle eklenmiştir. "Başkan, toplantı ve gündem için başkanvekili,
sözcü ve kâtibin görüşüne başvurur." BAŞKAN- Madde üzerinde, Fazilet Partisi Grubunun
görüşlerini, Adıyaman Milletvekili Sayın Dengir Mir Mehmet Fırat ifade
edecekler. Buyurun efendim. (FP sıralarından alkışlar) FP GRUBU ADINA DENGİR MİR MEHMET FIRAT (Adıyaman)-
Sayın Başkanım, değerli arkadaşlarım; Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzük
değişikliğiyle ilgili teklifin 9 uncu maddesi -ki, çerçeve 26 ncı maddeye
tekabül ediyor- üzerinde Grubumun görüşlerini aktarmak üzere huzurlarınızda
bulunuyorum. Birkaç gündür, İçtüzük değişikliğiyle ilgili konu
gündemimizde ve herhalde, bir hafta civarında da bu devam edeceğe benziyor.
Tamamen, Parlamentomuzun çalışmasıyla ilgili olan İçtüzüğün eskiyen
maddelerinin değişmesi ve güncel hale getirilmesi, daha iyi işler hale
getirilmesi, tabiî ki, memnuniyetle karşılanır ve genelde 50 küsur madde olarak
karşımıza getirilmiş olan bu teklifin, birkaç maddesi hariç, tümüne iştirak
etmemek mümkün değil; ancak, bu birkaç madde, hakikaten, Parlamentonun
çalışmasına yönelik değil, tamamen, iktidar tarafının muhalefeti susturmaya
yönelik veya bazı kanunları daha kısa sürede, görüşülmeden hayata geçirmeyle
ilgili. 26 ncı maddede yapılmış olan değişiklik de, tamamen
usulî değişikliklerdir ve kabul edilebilir. Süreler kısaltılmaktadır ve bunun
haricinde de pek bir şey yoktur. Dolayısıyla, bunu kabul ediyoruz. Ancak,
Türkiye Büyük Millet Meclisi, Türkiye'nin bugünkü gündemini çok iyi tespit
edip, zamanının büyük kısmını buna ayırmakla mükelleftir. Türkiye büyük bir
kriz döneminden geçmektedir. Türkiye'deki durumu tespit edip, bunun üzerinde
konuşmakta, bence, büyük yarar vardır. Bu konuda, oldukça meşhur bir köşe yazarımızın,
Türkiye'nin durumunu tespit eden yazısını ıttılaınıza sunmakta fayda görüyorum
ve bütün arkadaşlarıma da bu yazının tümünü okumalarını tavsiye ediyorum;
çünkü, Türkiye'nin bugünkü fotoğrafının çekilmiş olduğunu görmekteyim ve
ıttılaınıza kesbetmekte fayda görüyorum: "Sizce, neden, tam banka talanlarının ve laiklik
adına soygunlarla komplolar düzenlendiğinin ortaya çıktığı bir sırada birden
yöneticilerimiz Avrupa'yla ilişkileri berhava etmeye karar verdi? Ulusal
onurlarını koruduklarını söylüyorlar. İnanıyor musunuz? İftiracı generallerin
yargı önüne çıkarılmaması, 1 000 Amerikan Dolarına karşılık 700 milyon Türk
Lirası ödenmesi, yaşam standardı sıralamasında Yunanistan'ın 65 basamak altında
kalınması, işkencenin alıp yürümesi, hapishanelerin mafyanın denetimine geçmesi,
Kıbrıs Rum kesiminin Türkiye'den 5 misli daha zengin olması, bankaların
iktidarlar tarafından sistematik olarak soyulması, mafya üyelerinin cebinden
devlet yöneticilerine verilen pasaportların çıkması, onların ulusal onuruna
dokunmuyor. Bir ilişkinin, bir aşkın, bir savaşın, bir kan davasının, bir
soygunun en tehlikeli, en kanlı, en korkulacak bölümü son bölümüdür. Sevdiğini kaybettiğine inanan insanın, savaşı
kaybettiğini gören komutanın, kan davasında yenildiğini anlayan ailenin,
yakalanacağını fark eden soyguncunun, yitirdiğini kazanmak için elindeki bütün
kozu, gücü, kötülüğü, kaybetmişlerin vahşi öfkesiyle fütursuzca ortaya sürdüğü
bölümdür bu. Sezar'ın yoluna çıkan kâhine Shakespeare şöyle dedirtmişti: -Martın 15'inden sakın. Sezar, martın 15'inde öldürüldü. Eğer, ben de o kâhin
gibi konuşabilseydim size şöyle derdim: 'Sonlardan sakının' Bunu söylemenin de
tam zamanı olurdu; çünkü, korkunç bir sürece dönüşebilecek bir sona
yaklaşıyoruz. Hepimizin hayatını etkileyebilecek bir döneme giriyoruz.
Yetmişbeş yıllık bir ilişki, ağır bir hesaplaşmanın yaşanabileceği bir finale
doğru gidiyor. Bazı iktidar sortağı siyasetçilerin, gazeteciler ve
bankacılarla birlikte büyük talanlara karıştığının, devletin neredeyse tüm
kurumlarının uyuşturucu kaçakçılarıyla içiçe girdiğinin açıkça ortaya çıktığı
bir zaman parçası yaşıyoruz. Bu gerçekler gözler önüne serildikten sonra, artık
tehlike herkes için başlamış demektir. Suçüstü yakalananların yalnızca
makamlarını ya da şöhretlerini kaybetmeleri değil, yargılanıp hapse girmeleri
söz konusudur. Onlar, bu korkunç sondan kurtulabilmek için, her şeyi, her yolu
deneyeceklerdir. Banka soygunlarının asıl düzenleyicisi olmasından şüphe edilen
ismin, iktidarın en tepesinde oturan biri olduğunu düşünürseniz, ne demek
istediğimi daha rahat anlarsınız. Sizce, neden, tam banka talanlarının ve laiklik adına soygunlarla komplolar
düzenlendiğinin ortaya çıktığı bir sırada, birden, yöneticilerimiz, Avrupa ile
ilişkileri berhava etmeye karar verdi? Ulusal onurlarını koruduklarını
söylüyorlar; inanıyor musunuz? Bazılarının yargı önüne çıkarılmaması, 1 000
Amerikan Dolarına karşılık 700 milyon Türk lirası ödenmesi, yaşam standardı
sıralamasında Yunanistan'ın 65 basamak altında kalınması, işkencenin alıp
yürümesi, hapishanelerin mafyanın denetimine geçmesi, Kıbrıs Rum kesiminin
Türkiye'den 5 misli daha zengin olması, bankaların iktidarlar tarafından
sistematik olarak soyulması, mafya üyelerinin cebinden devlet yöneticilerine
verilen pasaportların çıkması, işçilerin zekâta muhtaç bırakılması, gelir
dağılımı adaletinde Tanzanya'nın bile ardından gelinmesi, onların ulusal
onuruna dokunmuyor. Bu, nasıl bir onur peki? Gerçek bir hukuk uygulanırsa, İçişleri Bakanının
deyimiyle, önünde düğme iliklenen çok adam hapishanenin yolunu tutmalı. Buna
kolayca razı olurlar mı sizce? Bir dönemin sonuna geldiğini onlar da görüyor; şimdi
peçelerini atıp asıl yüzlerini gösterebilirler. Çok ürpertici bir gerçek; ama, talana bulaşan bütün bu
güçleri yakalayıp yargılayacak bir başka güç yok Türkiye'nin içinde. Hukukun
burada uygulanabilmesi için "Avrupa ve dünya ölçülerinde" evrensel
bir yardımlaşmaya muhtacız. Bunu onlar da bildiklerinden, daha önce
"laiklik" maskesi ardına saklanıp bankaları soydukları gibi, şimdi de
"ulusal onur" maskesinin ardında hukuk sınırlarını çiğneyip
parçalamak istiyorlar. Öylesine büyük ve öylesine pervasızca suç işlemişler
ki, bu büyüklükteki bir soygunu ve suçu saklayabilmek için aynı büyüklükte
olaylar çıkarmak zorundalar. Eğer dünyanın denetiminden..." BAŞKAN - Sayın Fırat... DENGİR MİR MEHMET FIRAT (Devamla) - Efendim... BAŞKAN -
İçtüzük görüşüyoruz... DENGİR MİR MEHMET FIRAT (Devamla) - Evet efendim,
İçtüzük görüşüyoruz; ama, İçtüzüğün... BAŞKAN - Hangi madde üzerinde konuştuğumuzu da,
zannediyorum, biliyorsunuz. DENGİR MİR MEHMET FIRAT (Devamla) - Tabiî efendim... BAŞKAN - Ayrıca, zannediyorum, bu Genel Kurulda bulunan
bütün sayın milletvekilleri okuma yazma da biliyorlar... DENGİR MİR MEHMET FIRAT (Devamla) - Evet efendim... BAŞKAN - Eğer, arzu ederlerse, gidip, kütüphaneden, o
sizin burada okuduğunuz makaleyi okuyabilirler... DENGİR MİR MEHMET FIRAT (Devamla) - Mutlaka efendim... BAŞKAN - Bunu dinlemeye kimsenin ihtiyacı da yok. DENGİR MİR MEHMET FIRAT (Devamla) - Mutlaka...
Kesinlikle... BAŞKAN - Lütfen, maddeyle ilgili konuşursanız, çok
memnun olacağım. DENGİR MİR MEHMET FIRAT (Devamla) - Hemen, zaten oraya
geliyorum. BAŞKAN - Lütfen... Rica ediyorum... DENGİR MİR MEHMET FIRAT (Devamla) - Tabiî... Şimdi, sayın arkadaşlar, birileri bir tespit yapıyor ve
doğru olan tespit. Aslında, bunun tümünün okunması lazım. Türkiye'de, bugün, şu
İçtüzüğün mutlaka görüşülmesi lazım; hatta, bir gün veya iki günde geçirilmesi
lazım. Ancak, bundan çok daha mühim olaylar cereyan ediyor. Eğer, bir süre
sonra, basın merkezlerine geçen bazı bilgi notlarını okursanız, şununla tıpa
tıp uyuştuğunu göreceksiniz. Bugün, Sayın Başbakanımız Avrupa'da, Nice'te Avrupa
Birliğiyle görüşmeler yapıyor, mühim görüşmeler yapıyor. Türkiye'nin önünü
açacak görüşmeler belki bunlar. Ancak, bunları, birileri sabote ediyor. Bu
sabote karşısında, mutlak surette, demokratik güçler, muhalefet ve iktidar
farklılığı gözetmeksizin, mutlak surette, bir tek cephe halinde, birlikte ve
beraber hareket etmek durumundayız. Ben, bunu izah etmek istiyorum. Doğrusu, 26 ncı maddedeki iki günlük sürenin, üç güne,
bir güne indirilmesi bence çok mühim bir olay değil. Bunu, çok kısa sürede
halledebiliriz ve bunun karşısında, bir engellemeye de bence gerek yoktur.
Belki, bir iki maddesinin üstünde hakikaten durulması lazım, başımda söylediğim
gibi. Aslında, muhalefeti veya başka bir kitleyi susturmakla bir yere
varabilmenin faydalı olduğu kanısında değilim. Faydalı olan, aslında,
Türkiye'nin, bugün, hukuk devleti olabilmesi için gösterilen çabanın
arkasında, iktidarıyla muhalefetiyle bir güç olarak bulunmasında ve Türkiye'nin
önünün açılması gerektiği kanısıyla hepinizi saygıyla selamlıyor, hayırlı
uğurlu olmasını diliyorum Teşekkür ederim. (FP sıralarından alkışlar) BAŞKAN - Efendim, madde üzerinde ikinci söz, Doğru Yol
Partisi Grubu adına Batman Milletvekili Sayın Faris Özdemir'e ait. (DYP
sıralarından alkışlar) Buyurun Sayın Özdemir. DYP GRUBU ADINA FARİS ÖZDEMİR (Batman) - Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; konuşmama başlarken hepinizi saygıyla selamlıyorum. Eski 10, yeni 9 uncu madde üzerinde söz almış
bulunmaktayım. Yalnız, Türkiye'nin gündemi İçtüzük olmadığı için, konuşmam biraz
onun dışında olacak, Başkandan şimdiden özür diliyorum. Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; sözlerim kimseyi
incitmek, kırmak, üzmek amacını taşımıyor. Cümlelerim, içinizden biri, Batmanlı vekilin vicdanî
muhasebesidir. Niyetim, milletime özeleştirimi arz etmektir. Duygularım, bizi biz yapan değerleri ihmal etmemizden
kaynaklanan hüzünlerin demetidir. Düşüncem, "ne oldu bize" sorusuna cevap
aramamdır. Öfkem, bizi, bize düşman edenedir. Arayışım, 1923 Meclis ruhu ve coşkusudur. Sıkıntım, bugün milletim için ne yaptım sorusuna iç
huzurla cevap veremememdir. İdealim ve hayalim, güçlü Türkiye, müreffeh millettir. Ülkemin gün geçtikçe çığ gibi büyüyen sorunları var.
Asil milletimin çok sayıda düşmanı da var. İçimizdeki gafil ve bedhahların
sayısı bir hayli var. Bütün bu varlara karşı, birbirimize tahammülümüz yok.
Sevgiyi, ekmeği, umudu paylaşma duygumuz yok. Bahanelerin ardına takılmışız,
dayanışmamız yok. Varlarla yokların boyutunu böylesine yoğun yaşayan ülkenin
önüne, elbette, Ermeni Soykırımı Tasarısını koyarlar; elbette, Avrupa Birliği
üyeliğine bizi almamak için bahane üretirler; elbette, Kıbrıs sorununun yanına
Ege konusunu da koyarlar. Bütün bunlara karşın, iktidar, beceriksiz, çaresiz,
kendi içinde tutarsız, muhalefetin sesi cılız ve korkaksa; "100 liranın 88
lirasını faize veriyorum" diyenler hicap duymuyorsa, nüfuz ajanlığından,
yolsuzluk ekonomisinden bahsedenler, sadece ahkâm kesip gerekeni yapmakta yavaş
davranıyorsa, dürüstlükten dem vuranlar, bakanlıklarında alabildiğine
partizanlık yapıyorsa, demokrasiden, özgürlüklerden, Avrupa Birliğine üye olma
adına ortalarda boy gösterenler, ruhlarında ve partilerinde demokratça davranmıyorsa;
sunî gündemlerle halkın kafası karıştırılıyorsa, ulusal medyamız kendi iç
yapısını bir türlü sağlıklı yapıya oturtamıyorsa; RTÜK, özgür basının önünde
hâlâ engel olmaya devam ediyorsa, hiç kimsenin şikâyet etmeye hakkı yoktur!..
(DYP ve FP sıralarından alkışlar) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; yetmişyedi yıl
öncesine bir göz atalım. Ulus'ta tek katlı bir bina, dar salona tahta sıralar
dizilmiş. Mikrofon ne demek; doğal bir ses. Kapısında, öyle, son model arabalar
ne gezer; tek tük birkaç fayton. Oturanların elbisesi temiz; ama, en az on
yıllık; ama, bir ruh ki, şaha kalkmış, tek bilek tek yürek: Ya istiklal ya
ölüm! (DYP sıralarından alkışlar) Şimdi, ceylan derisi koltuklara baktıkça, o
kahramanlardan özür diliyorum : Affedin ne olur bizi, emanetinizi hoyratça
harcadık. Modernleşmek, asla savurganlık değil. Biz,
savurganlığı, kendimize yaşam biçimi yaptık. Çöplükte ekmek arayanların ülkesi
olduk. Bir yanda, evine bir kilogram et götüremeyen memurum
varken, kıyak maaşlara sessiz kaldık. Paparazzi programlarında çılgınca, vahşice eğlenceleri,
sadece seyrettik. Keyfî yurtdışı gezilerinden balolara, düğünlere,
resepsiyonlara koşuşturup durduk. "Milletin hizmetkârıyız" dedik; ardından,
dokunulmazlık zırhının arkasına gizlendik; sonra da "Meclisin saygınlığı
azalıyor" diye yakınmaya başladık. Hayır, Meclise değil, bize saygı
duyulmuyor arkadaşlar. Milletten saygı, hürmet bekliyorsak eğer, liderin önünde
ayrı, kuliste ayrı tavır takınmamalıyız. (DYP sıralarından alkışlar) Siyasî istikbal korkusuyla, eğriye, yanlışa
"evet" dememeliyiz. Siyasetin kutsal olduğunu, dürüst, erdemli ve
ilkeli davranmanın politikacının simgesi olduğunu, asla unutmamalıyız. Psikolojik kandırmacalarla, ilkel entrikalarla duygu
sömürüsü yapıp, insanları kandırmamalıyız. İşte, o an, saygıyı, hürmeti ve sevgiyi hak ederiz. Sadece bunlar yetmez. Mensubu olmakla gurur, onur ve
şeref duyduğum, kurumum Millet Meclisini yüceltmek adına, bedenimizi, ruhumuzu
ortaya koymalıyız. Üç Y'ye (yasama, yürütme, yargı) üç B'yi (bilim, barış,
bireycilik) taban yapmalıyız. "Ye kürküm
ye" zihniyetine karşı durmalıyız. ABD Başkanı bu kürsüde konuşurken gösterdiğimiz ilgi,
hayranlık ve dikkati, bu coğrafyanın yetiştirdiği liderlere de göstermeliyiz.
(DYP sıralarından "Bravo" sesleri, alkışlar) Biz bize saygı duymazsak, dünya da bize değer vermez.
Üç kıtadan, elimizde, bir avuç Anadolu toprağı kaldı; hâlâ uyanamadık.
Solcu-sağcı diye birbirimizi kırdık. Yetmedi; Türk-Kürt kavgasını yaptık. Şimdi
de mezhep kavgası yapmaya hazırlanıyoruz. Renksiz, kişiliksiz, seviyesiz bir toplum olup, birbirimize, hep şüpheyle
baktık. Çanakkale'de şehit düşenlerin torunlarını bu hale
getirenlere lanet olsun ! Lanet olsun bu kirli oyuna ! Bu hallere düşecek
millet değildik biz... Haçlı seferlerinde işkencenin en orijinal örneğini
yapan Fransızın, Almanın, İtalyanın önünde boynu bükük kaldık. Tanzimatçı,
Avrupalı olacağız dedikçe, alaya alındık; geleneklerimizden, örflerimizden
utanır olduk. Mafyalaştık, rantçı olduk. Çabuk unuttuk, kolay sevindik. Bazen
de kendimize küstük. Çeteleşme, banka hortumlama, cezaevi isyanları bu
ülkenin kaderi değil. Suç, halkın hiç değil. Bu millet bunu hak etmiyor. Yeni
binyıl, milenyum çağını yakalama sözleri boş. Bugün, yurtta vatandaşlar nasıl
yaşıyor; asıl sorun bu. (DSP sıralarından "Maddeye ne zaman
geleceksin" sesi) Geçeceğim maddeye. BAŞKAN - Sayın Özdemir... FARİS ÖZDEMİR (Devamla) - Sözlerim içimi yakıyor. Biliyorum ki, bu millet, enflasyonu da yener, işsizliği
de. Kurtuluş Savaşı en iyi örnek. Yeter ki, inanç, samimiyet ve güven duygusu
oluşsun. İnanç olsun ki, millet parası soyguncuya, talancıya verilmeyecek.
Güven olsun ki, hak ve hukuk herkese eşit olacak. BAŞKAN - Sayın Özdemir, lütfen maddeyle ilgili konuşur
musunuz. Süreniz bitmek üzere de, onun için... FARİS ÖZDEMİR (Devamla) - Geçiyorum Sayın Başkanım. İşte o zaman, analar, kollarındaki bileziği, yüzüğü
çıkarıp devlete verir. Af konusunu milletin gündemine getiriyoruz, sonra da
işi çığırından, zıvanadan çıkarıyoruz. MEHMET EMREHAN HALICI (Konya) - Af yarın, yarın. FARİS ÖZDEMİR (Devamla) - Bağışlamak güzeldir; asıl
güzellik ise, kişinin hatasını bir daha yapmamasıdır. Suçluyla mağdur arasında
böyle bir akit kurdunuz mu? Biz, ülke yönetiminden sorumlu olanlar milletten
özür dilemedikçe, günahlarımızı, hatalarımızı, suçlarımızı söylemedikçe, bu
cesareti göstermedikçe, nice af yasaları çıkarsak da hikâye. Millet vicdanında,
kendi vicdanımızda affolmamışsak, ne çare. Hükümete diyorum ki, af yasasını kader mahkûmu için
çıkarıyorsanız eğer, millet kaderini böylesine olumsuz etkileyen herkese bir af
yasası diyorum. Her şeye rağmen umudumu yitirmiyorum. Geleceğe umutla
bakmalıyız. Hepimiz, bu ülkeyi karşılıksız sevdik, hem de çok sevdik, ölene dek
seveceğiz. Bu fani dünyada, birbirimize hoşgörülü olmayı, birbirimizi dinlemeyi
öğreneceğiz. Bileceğiz ki, bizden başka bizi seven yok; inanacağız ki, sorunlar
bu Mecliste çözülür. Parlamentomuz, bu tıkanmayı elbette aşacak ve bunu
başardığımızda dünyaya "biriz, bütünüz, bölünmeyeceğiz" diye
haykıracağız ve tarihe bir gün "zoru başardılar" notunu düşeceğiz. Maddeyi desteklediğimizi... (DYP ve FP sıralarından
alkışlar; DSP, MHP ve ANAP sıralarından gülüşmeler, alkışlar [!]) Yüce Meclise saygılar sunuyorum. (DYP ve FP
sıralarından alkışlar) TBMM BAŞKANVEKİLİ ALİ ILIKSOY (Gaziantep) - Sayın
Başkan, bir hususu arz etmek istiyorum. BAŞKAN - Buyurun Sayın Başkan. TBMM BAŞKANVEKİLİ ALİ ILIKSOY (Gaziantep) - Sayın
Başkanım, tabiî, İçtüzükle ilgili görüşmeler yapıyoruz. Bu, çok önemli.
Gruplarımızın görüşlerini almak ve o konuda belki bir değişikliğe gidebilme
imkânı elde etmek için grupların konuşmalarını dinliyoruz; ama, Doğru Yol
Partisi Grubu adına konuşan Sayın Özdemir'in maddeyle ilgili herhangi bir
ifadede bulunmaması, bizim aydınlanmamızı engelledi. Bu hususta, Başkanlığın, biraz hassasiyet göstermesini
ve hatiplerin madde üzerinde de görüş serd etmelerini, özellikle Başkanlıktan
istirham ediyorum. (FP ve DYP sıralarından gürültüler) BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Başkan. TURHAN GÜVEN (İçel) - Sayın Başkan, müsaade eder
misiniz. BAŞKAN - Bir dakika Sayın Güven... Nedir?.. TURHAN GÜVEN (İçel) - Sayın Başkanvekiline saygım
sonsuz; ama, konuşmacının lafı üzerinde birtakım eleştirilerde bulunuyor. Peki,
o zaman, kendi partisinden niye kimse konuşmuyor canım?! Onların da değerli
fikirlerini alalım. BAŞKAN - Efendim, o, o partinin meselesi. Sonra, Sayın Başkanvekiline "kendi partisi"
diye de lütfen hitap etmeyin. Bizim İçtüzükteki sıfatımız bellidir Sayın Güven.
Siz, bu işi çok iyi bilirsiniz. TURHAN GÜVEN (İçel) - O zaman, o da, Doğru Yol
Partisinin konuşmacısından bahsetmesin ama... BAŞKAN - Efendim, Doğru Yol Partisinin konuşmacısından
bahseder. Eğer, belli bir gündemle toplanan ve belli bir madde üzerinde, belli
bir kanun tasarısı üzerinde görüşme yapan Mecliste, gündemdışı konuşma
niteliğinde bir konuşma yapılırsa, tabiî ki, Sayın Başkanı temsilen,
Başkanvekilimiz de bu konuşmayı yapar. TURHAN GÜVEN (İçel) - Taraflı olarak konuştuğu için biz
de öyle ifade ediyoruz; hiç konuşmasaydı daha iyiydi. BAŞKAN - Sayın Güven, lütfen... Çok rica ediyorum... TBMM BAŞKANVEKİLİ ALİ ILIKSOY (Gaziantep) - Taraf
olmadım, görüş istedim ben. Görüş istemek taraf olmaksa... TURHAN GÜVEN (İçel) - Neyi değiştirir ki... BAŞKAN - Çok rica ediyorum... Yani, ifadenizden bir şey
anlayamıyorum; zannediyorum, Yüce Heyet de anlayamıyor. TURHAN GÜVEN (İçel) - Yüce Heyet çok iyi anlıyor.
Anlayan anlıyor da, sizin işinize gelmiyor. BAŞKAN - Siz, Grup Başkanvekilisiniz efendim. Siz, işin
usulüne uygun gitmek... TURHAN GÜVEN (İçel) - Efendim, Meclis Başkanvekili
benim konuşmacım üzerinde söylemde bulunursa, bana da hak doğar. BAŞKAN - Size hak doğmaz efendim bu konuda. TURHAN GÜVEN (İçel) - Doğar efendim, doğar. BAŞKAN - Doğmaz efendim, doğmaz. TURHAN GÜVEN (İçel) - Doğar... İçtüzüğü değiştirmekle
sonuca ulaşamazsınız; bunu da bilin. BAŞKAN - Şahsı adına, Sayın Çelik; buyurun efendim. (FP
sıralarından alkışlar) MEHMET ZEKİ ÇELİK (Ankara) - Teşekkür ederim. Değerli Başkan, değerli milletvekilleri; 527 sıra
sayılı, Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünün 9 uncu maddesinin birinci
fıkrasına bir cümle eklenmesine dair değişikliği ihtiva eden konuda şahsım
adına söz almış bulunuyorum; hepinizi saygıyla selamlıyorum. Tabiî, hep, madde üzerinde konuşmamız isteniyor; hem
onun üzerinde konuşacağım hem de teklifimi yapacağım Sayın Başkan. Bu ilave
ibarede "Başkan, toplantı ve gündem için başkanvekili, sözcü ve kâtibin
görüşüne başvurur" denilmektedir. Komisyondan da ittifakla çıkmış bir
değişiklik. Meclis komisyonlarının iç işleyişiyle ilgili demokratik bir
düzenleme olarak değerlendiriyorum; ancak, ben, bu ibarenin biraz daha sarahate
kavuşturulmasında fayda görüyorum; çünkü, anlaşılan, buradaki başvuru, istişarî
mahiyette bir durum. Başkan, başkanvekili, sözcü ve kâtibin ortak görüşü
istikametinde hareket edilecek bir hüküm yok. En azından, bunların çoğunluğunun
görüşü istikametinde hareketi sağlayacak bir değişiklik yapılsaydı daha
isabetli olurdu diye düşünüyorum. Her değişiklik teklifi üzerinde, bu maddede olduğu gibi
iyimser sözler sarf etmek, tabiî, maalesef, mümkün olamamaktadır; ama, bir çiçekle de
bahar gelmediği malum.
Gönül isterdi ki, ülkemiz için bu kadar
önemli olan bir tüzük değişikliği tüm komisyonlardan ittifakla geçebilseydi;
ama, maalesef, bu durum mümkün olmamıştır. Ben, biraz evvel Polatlı'daydım; oradan geldim. Bizim
burada konuştuklarımızla halkın gündemi biraz farklı. Enflasyonu sordular bize,
ne oluyor diye. Hükümet "enflasyon yüzde 20, yüzde 40'larda" diyor;
ama, vatandaş kendi gündemine bakıyor, enflasyonun düşmediğini bize ifade ediyor. Hatta, devletin,
yarıdan fazla mal ürettiği için KİT zamlarına el- koyduğunu, dolayısıyla, zam
yapmadığını ve zam yapılmaması sebebiyle de fiyatları baskı altında tuttuğunu;
ama, meydana gelen açıkları bir taraftan da Hazineden karşıladığını... Öbür
taraftan, işte, dövizi baskı altında tuttunuz tuttunuz, gördünüz ne oldu.
Neredeyse, devalüasyon yapmak durumundasınız ve mecburen de bunu yapacaksınız. BAŞKAN - Sayın Çelik, efendim, çok rica ediyorum...
Devalüasyon falan görüşmüyoruz, bütçe de görüşmüyoruz. MEHMET ZEKİ ÇELİK (Devamla) - Haklısınız da efendim,
ben... BAŞKAN - Biz, burada, İçtüzüğümüzün bir maddesiyle
ilgili bir görüşme yapıyoruz. MEHMET ZEKİ ÇELİK (Devamla) - Şimdi, efendim,
ben, size biraz
evvel teklifimi söyledim; ama,
bırakın, biraz da vatandaşın söylediğini ifade edelim burada, müsaade
ederseniz. BAŞKAN - Böyle bir usul yok efendim. Burası vatandaşın
söylediğinin söyleneceği bir yer değil. Hangi madde üzerinde söz almışsanız onu
söyleyeceksiniz Sayın Çelik. MEHMET ZEKİ ÇELİK (Devamla) - Peki efendim... Peki... BAŞKAN - Çok rica ediyorum... MEHMET ZEKİ ÇELİK (Devamla) - Yani, bize, İçtüzükte
başkan, başkanvekilinin ne olacağını sormuyorlar; batan bankaları soruyorlar
(FP sıralarından alkışlar) Bu kış gününde odun, kömür derdi var. Geçen sene
60-70 milyon olan kömürün tonu bu sene 120-130 milyon. Memur "nasıl
geçineceğim; maaşıma zam yapılmadı; bunu nasıl karşılayacağım, çoluk çocuğumun
okul masraflarını nasıl karşılayacağım?” diyor ve geçen sene 2 milyon 600 bin
lira olan tüpün şu anda 5 milyon 750 bin lira olduğunu, bu ramazan günü nasıl geçim
sağlayacağını soruyor. Elbette, burada gündeme getirmemiz gerekiyor. BAŞKAN - Ama, yerinde ve sırasında getireceksiniz Sayın
Çelik. Burası bir usule göre çalışıyor. MEHMET ZEKİ ÇELİK (Devamla) - Tamam efendim. MEHMET ERGÜN DAĞCIOĞLU (Tokat) - Evet efendim, biraz
evvelki hatip gibi hakikaten maddeye uygun konuşması lazım (!) MEHMET ZEKİ ÇELİK (Devamla) - Şimdi, malum; yani,
gerçekten, vatandaşımızın sıkıntısını da burada ifade etmemiz gerekiyor. Ben,
bu madde üzerinde teklifimi de söyledim. Bir tarım bölgesi olan Polatlı'dan
geldiğimi söyledim. Buğdaydan zaten istediğini alamadı. Pancar fiyatını hâlâ
açıklamadığınızdan ve -pancarın fabrikaya gittiğini, şeker olduğunu, şekere zam
yapıldığını, ama- hâlâ fiyatını bilemediğinden, bize soruyorlar. Biz ne
diyelim?! cevap veremiyoruz. Sizinkiler de gidip, orada cevap vermedikleri için,
maalesef, bu konuda, biz de mustarip oluyoruz. Bu bakımdan, beni mazur görün. Evet, biz vatandaşın gündemiyle uğraşalım. Gelin,
bunları, normal birkaç maddenin dışında olanı hep beraber tartışalım; bir
gecede, bir iki saat içerisinde geçirelim; çözüm bulunacak diğer meselelere,
yerde yatan, batan 11 bankanın mevtalardan, cesetlerden geçilmeyen, çözüm
bekleyen meselelerine bir çare bulalım diyor; saygılar sunuyorum. (FP
sıralarından alkışlar) BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Çelik. Madde üzerinde şahsı adına ikinci söz, Konya
Milletvekili Sayın Veysel Candan'a aittir. Aynı madde üzerinde, Sayın Göksu, Sayın Uzunkaya, Sayın
Malkoç, Sayın Yanmaz'ın söz taleplerini de, İçtüzük gereği yerine getiremiyorum
efendim. Buyurun Sayın Candan. (FP sıralarından alkışlar) VEYSEL CANDAN (Konya) - Sayın Başkan, değerli
milletvekili arkadaşlarım; görüşülmekte olan 527 sıra sayılı Türkiye Büyük
Millet Meclisi İçtüzüğü değişiklik teklifinin 10 uncu maddesi üzerinde kişisel
görüşlerimi açıklayacağım. Muhterem heyetinizi saygıyla selamlıyorum. Şimdi, tabiî, bir kısır döngünün içinde dönüyoruz.
Buraya gelen arkadaşlarımız, gündem maddeleri üzerinden ziyade, dış konularda
görüşlerini belirtme ihtiyacı hissediyorlar. Acaba, hükümet, milletvekillerinin
neden böyle bir yola... BAŞKAN - Siz, inşallah, o ihtiyaçta değilsiniz Sayın
Candan. VEYSEL CANDAN (Devamla) - Hayır... Kesmeyin Başkan...
Kesme bir kere... Konsantrasyonumuzu bozmayın. (FP sıralarından alkışlar) Bakın, ben, burada ne söyleyeceğim size; bir yol işaret
edeceğim. Acaba, hükümet, buraya gelen maddelerde hiçbir değişikliği kabul etti
mi ki, Sayın Başkan burada diyor ki, muhalefetin görüşünü alacağız. Hangi
maddede, hangi önergeye?.. Bakın, kurşun asker gibi oy veriyorsunuz; talimatla
oy veriliyor. Buradaki arkadaş geliyor, biliyor ki bir değişiklik olmayacak,
bildiğini okuyup gidiyor. Kaldı ki, DYP'li arkadaşımızı tebrik ediyorum, gayet
güzel bir konuşma yaptı. Tabiî, böyle hükümete, böyle konuşma yapılır; ama,
ben, öyle yapmayacağım. (FP sıralarından alkışlar) MUSTAFA GÜVEN KARAHAN (Balıkesir) - Meclis burası,
Meclis!.. VEYSEL CANDAN (Devamla) - Değerli arkadaşlar, hepimiz
komisyonlarda görev yapıyoruz. 10 uncu maddede yapılan değişiklik nedir?
Komisyon başkanları, komisyonun gündemini belirler. Burada ne getirmişsiniz;
başkan, başkanvekili, sözcü ve kâtibe de sorar. Sorarsa ne olur; hiçbir şey
olmaz. O zaman, böyle bir maddeyi değişiklik yaptık diye getirmenin mantığı nedir?!
Evvela, bunu bir geri çekin. Hiçbir faydası yok, hiçbir esprisi de yok.
Korkarım ki, bu İçtüzük değişikliği 50 maddeyse, yarın, çıkıp "biz, 50 tane
ayrı ayrı kanun çıkardık" diye cetvelin yekûnuna ilave edersiniz. Bu da,
topluma saygısızlık olur. Şimdi, değerli arkadaşlar, biz, burada ne konuşuyoruz
esasta; Türkiye Büyük Millet Meclisinin çalışma usul ve esaslarını konuşuyoruz.
Peki, bu usul ve esaslar konuşulurken, adil, dürüst, hukuk kurallarına uyumlu
olursa, sonunda çıkacak metinler de, hukuk kurallarına uygun olur, toplumsal
barışı sağlar ve sonunda, millî irade tecelli eder. Şimdi, eski komisyonlarda başkanlar nasıl yürütüyordu?
Şimdi, siz, burada, nezaketen, bir de, başkanvekiline sorar... Tersini de
yapar. Ne olur; bir şey olmaz. O zaman, böyle bir maddeyi getirip, İçtüzükte
değişiklik yaparız demenin manası yok. Kaldı ki, bakın, 1996 da, dört yıl önce
bu Tüzüğün 124 maddesini değiştirmişiz. Aradan dört yıl geçmiş, hükümet 50 tane
maddeyle tekrar ortaya gelmiş. Demek ki, sağlıklı yapmıyoruz. Şimdi, arkadaşlarımız -muhalefetten de söylediler-
"efendim, biz, bu Tüzüğün birçok maddesine olumlu diyoruz; ama, bazılarına
karşı çıkıyoruz" dediler. Değerli arkadaşlar, temel bir yasa nasıl görüşülüyordu
eskiden; Danışma Kurulu toplanıyordu, bütün partilerin temsilcileri
"tamam" dediği zaman, öyle görüşülüyordu. Şimdi, siz, ne
getirmişsiniz buraya; beşte 3 çoğunluk; yani, 330 milletvekili Genel Kurulda
"tamam" dedi mi, o madde öylece geçer. Şimdi, bu, muhalefetin sesini
kesmek anlamına gelir değerli arkadaşlar. Şimdi, anamuhalefet az önerge
verecek, az konuşacak, tasarıya hiç katkıda bulunmayacak. Biraz önce
arkadaşlarımın yaptığı gibi, madde dışında konuşmalar yapılacak. Komisyon
başkanları tam yetkili olacak. Komisyon başkanlarının hepsi hükümetten
seçiliyor. Peki, o zaman, muhalefet ne olacak? O zaman, bu idarenin, sistemin
adı nasıl demokrasi olacak? Şimdi, aslında, bu hükümetin, yani, sizin, 57 nci
hükümetin İçtüzüğe falan ihtiyacı yok. Elinize geldiği zaman yasalar, gayet
rahat, dolanarak çözüyorsunuz. Bakın, salı günleri denetim vardı, şimdi yok.
Neden; Danışma Kurulunu topluyorsunuz, araştırma önergelerine lüzum yok, bugün
kanun çıkaralım diyorsunuz, atlıyorsunuz; soru önergelerine altı ayda cevap
veriliyor, atlıyorsunuz; soru cevap bölümü geliyor kanunlarda, 10-20 dakikayla
sınırlıyorsunuz. Şimdi de, İçtüzükle, muhalefetin sesini kesiyorsunuz, bu bir
temel kanundur diyorsunuz, 330'la geçiriyorsunuz. Peki, o zaman burada oturan
muhalefet partilerine ne kalıyor; güzel, hamasi, halkın anlayacağı ekonomi,
enflasyon, vatanseverlik; madde dışında, millete bunu anlatmak kalıyor. Acaba,
hükümet kendini niye sorgulamıyor? Bu milletvekilleri niye böyle konuşma
ihtiyacı hissediyor diye kendi kendinize sorumluluk hissinde olmuyorsunuz? Değerli arkadaşlar, hükümetin iddası nedir; az
çalışıyoruz. Bugün kaç defa yoklama yapıldı burada; 4 defa. Peki, hükümet
üyeleri, milletvekilleri, niye devam etmiyor değerli arkadaşlar? Bakın, burada
Bayındırlığı görüştük. Bayındırlıkta getirdiniz bir geçici maddede usulsüz olarak;
bu uygulama böyledir, bize göre böyledir, çoğunluğumuz vardır dediniz... (Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı) BAŞKAN - Sayın Candan, mikrofonunuzu açıyorum, lütfen
tamamlayın efendim. VEYSEL CANDAN (Devamla) - ...müzakeresiz madde
geçirdiniz. Bu yasalara aykırıdır ve Anayasada iptal gerekçesidir. Arkasından, Devlet Memurları Kanununu -arkadaşlarım hep
ifade ettiler- niye Plan ve Bütçe Komisyonuna gönderdiniz; çoğunluğunuz orada
olduğu için. Niye Anayasa, Adalet Komisyonuna göndermediniz? Cumhuriyet tarihi
bunu hep yazacak ve her zaman da karşınıza konulacak. Anayasa Komisyonunda
kabul edilmeyen bir madde Plan ve Bütçe Komisyonundan geçerse, bu hukukî oluyor
mu?! Demek ki, bu İçtüzük müzakereleri, hükümetin -hepsinde, aslında, bir
yerde- boşluklarından istifade ederek kanunları sulandırdığının işaretidir.
Halbuki -konuşmamın başında ifade ettim- toplumsal uzlaşı olarak hükümet ve
muhalefet, ortaklaşa bir metin üzerinde İçtüzük hazırlamış olsaydı, bir gecede,
saat 12'den 2'ye kadar iki saatte bu İçtüzük temelli geçerdi, tamamı da
müzakere edilebilirdi. Değerli arkadaşlar, gerekçeyi okudum, hükümetin iddia
ettiği gerekçelerden birçoğu sağlıklı değil. (Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı) VEYSEL CANDAN (Devamla) - Olumlu maddeler olmasına
rağmen, ben kişisel olarak bu İçtüzük değişikliğinin yeterli olmadığını ve
olumlu oy vermeyeceğimi ifade eder, saygılar sunarım. (FP sıralarından
alkışlar) BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Candan. Sayın Sünnetçioğlu, sorunuzu yöneltebilirsiniz;
buyurun. AHMET SÜNNETÇİOĞLU (Bursa)- Teşekkür ederim Sayın
Başkanım. Aslında bu sorumu bir önerge olarak vermek istiyordum;
ama, önergelerin hepsi reddedildiği için, belki soru yoluyla dikkati
çekebilirim diye düşünüyorum. Aracılığınızla Sayın Başkanıma bu soruyu
yöneltiyorum. Şimdi, 9 uncu madde de "26 ncı maddenin birinci
fıkrasının sonuna, aşağıdaki cümle eklenmiştir. 'Başkan, toplantı ve gündem
için başkanvekili, sözcü ve kâtibin görüşüne başvurur'" diyor. Yani,
buradan anlaşılan veya benim anladığım, gündemi, başkan, başkanvekili, sözcü ve
kâtip beraber hazırlarlar manası çıkıyor. Halbuki, yürürlükteki İçtüzüğün 26
ncı maddesinin ikinci paragrafında "Bu çağrıda komisyon başkanınca hazırlanan gündem de belirtilir" diyor. Orada,
"komisyon başkanınca hazırlanan gündem..." Değiştirilmiyor, yani.
Değiştirilen, sadece birinci paragrafın sonuna bir ekleme oluyor; ama, ikinci
paragrafta "bu çağrıda komisyon başkanınca hazırlanan gündem
belirtilir" deniliyor. Ben, buranın da düzeltilmesi gerekir diye düşünüyorum,
komisyon başkanı, başkanvekili, sözcü ve kâtiple hazırlanan gündem diye buraya
da ekleme yapmak gerekir diye düşünüyorum; doğru mu acaba? BAŞKAN - Teşekkür ediyorum efendim. Buyurun Sayın Başkan, cevaplandırabilirsiniz efendim. TBMM BAŞKANVEKİLİ ALİ ILIKSOY (Gaziantep) - Sayın
Başkan, burada amaçlanan, komisyon başkanının kendi görüşünün, ayrıca,
diğer başkanlık divanı
üyesi arkadaşların görüşlerine de başvurmak suretiyle belirtilmesinden
ibarettir; onun dışında bir şey yoktur. Kaldı ki, bu, bizim hazırladığımız metinde yoktu;
fakat, sonradan, Anayasa Komisyonunda ilave edilen bir metindir. Sanıyorum, bu
metinle ilgili önergeler vardır. Birazdan, o önergelerin görüşülmesi sırasında,
konu daha da açıklığa kavuşacaktır. BAŞKAN - Madde üzerinde 4 adet önerge vardır.
Önergeleri geliş sıralarına göre okutacağım; aykırılık derecelerine göre işleme
alacağım. İlk önergeyi okutuyorum: Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına 527 sıra sayılı teklifin 9 uncu maddesiyle İçtüzüğün 26
ncı maddesinin birinci fıkrasının sonuna eklenen cümlenin madde metninden
çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
BAŞKAN - Diğer önergeyi okutuyorum efendim: Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına 527 sıra sayılı İçtüzük teklifinin çerçeve 9 uncu
maddesiyle getirilen hükmün metinden çıkarılmasını, meri 26 ncı maddesinin
ikinci fıkrasının ikinci cümlesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve
teklif ederim. Yasin
Hatiboğlu Çorum Teklif: "...çağrının günü ve gündemi komisyon başkanlık
divanınca belirlenir." BAŞKAN - Diğer önergeyi okutuyorum: Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına Görüşülmekte olan 527 sıra sayılı Türkiye Büyük Millet
Meclisi İçtüzüğünde Değişiklik Yapılmasına Dair Teklifin çerçeve 9 uncu
maddesiyle, Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünün 26 ncı maddesinin birinci
fıkrasının sonuna aşağıdaki cümle eklenmiştir. "Başkan, toplantı ve gündem için başkanvekili ve
kâtibin görüşüne başvurur" olarak değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
BAŞKAN - Son önergeyi okutuyorum ve en aykırı önerge
olan bu önergeyi okuttuktan sonra da işleme alacağım efendim: Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına Görüşülmekte
olan İçtüzük değişiklik teklifinin çerçeve 9 uncu maddesinin metinden
çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
BAŞKAN - Komisyon önergeye katılıyor mu efendim? ANAYASA KOMİSYONU BAŞKANI TURHAN TAYAN (Bursa) -
Ekseriyetimiz olmadığı için katılamıyoruz; takdire bırakıyoruz. BAŞKAN - Başkanlık?.. TBMM BAŞKANVEKİLİ ALİ ILIKSOY (Gaziantep) - Katılıyoruz
efendim. BAŞKAN - Efendim, komisyonun takdire bıraktığı ve
Başkanlığın katılmış olduğu önergeyi oylarınıza sunacağım. III. -
YOKLAMA BAŞKAN - Yalnız, bu sırada, bir yoklama talebi vardır.
Önce, yoklama talebinde bulunan sayın milletvekillerinin salonda bulunup
bulunmadıklarını arayacağım; daha sonra da yoklama yapacağım. İsmi okunan arkadaşım işaret buyursun lütfen. M. Niyazi Yanmaz?.. Burada. Osman Yumakoğulları?.. Burada. Eyyüp Sanay?.. Burada. Musa Uzunkaya?.. Burada. Mustafa Geçer?.. Burada. Fethullah Erbaş?.. HÜSAMETTİN KORKUTATA (Bingöl) - Tekabbül ediyorum Sayın
Başkan. BAŞKAN - Tekabbül ediyorsunuz. Yakup Budak?.. Burada. Yasin Hatiboğlu?.. Burada. Ali Oğuz?.. Burada. Şükrü Ünal?.. Burada. Ahmet Sünnetçioğlu?.. Burada. Zeki Ünal?.. Burada. İsmail Alptekin?.. Burada. Cevat Ayhan?.. Burada. Faruk Çelik?.. LÜTFİ YALMAN (Konya) - Tekabbül ediyorum efendim. BAŞKAN - Peki efendim. Yaşar Canbay?.. Burada. Ahmet Karavar?.. Burada. Veysel Candan?.. Burada. Hüseyin Kansu?.. Burada. Eyüp Fatsa?.. ASLAN POLAT (Erzurum) - Tekabbül ediyorum Sayın Başkan. BAŞKAN - Yoklama işlemini başlatıyorum. Yoklama için 3 dakika süre veriyorum (Elektronik cihazla yoklama yapıldı) BAŞKAN - Toplantı yetersayısı yoktur. YASİN HATİBOĞLU (Çorum) - Sayın Başkan... BAŞKAN - Buyurun efendim. YASİN HATİBOĞLU (Çorum) - Sayın Başkanım, uygun
görürseniz, zannediyorum, ikinci aradan sonra da çoğunluğun bulunamayacağı
kanaatini bendeniz taşıyorum. Katılamayabilirler arkadaşlar; çünkü, gerçekten,
milletvekillerimizin çoğunluğu, Adalet Komisyonundaki çalışmalarla çok ilgili
ve bir kısım milletvekili oradadır; yani, buradan da, oradan da mahrum
bırakmayalım. Eğer uygun görürseniz, yarın gelmek üzere... BAŞKAN - Efendim, eğer diğer parti grup başkanvekilleri
de zatıâlinizle aynı görüşü paylaşıyorlarsa, benim için bir mesele yok. MEHMET EMREHAN HALICI (Konya) - Sayın Başkan, 10 dakika
ara verirseniz... BAŞKAN - Toplantı yetersayısının bulunma ihtimaline
binaen, birleşime 10 dakika ara veriyorum. Kapanma
saati: 20.56 YEDİNCİ
OTURUM Açılma Saati:
21.05 BAŞKAN:
Başkanvekili Nejat ARSEVEN KÂTİP ÜYELER:
Hüseyin ÇELİK (Van), Yahya AKMAN (Şanlıurfa) BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, 26 ncı Birleşimin
Yedinci Oturumunu açıyorum. Görüşmekte olduğumuz 527 sıra sayılı İçtüzük değişiklik
teklifinin 9 uncu maddesi üzerinde verilen Ankara Milletvekili Sayın Aydın
Tümen, İzmir Milletvekili Sayın Oktay Vural ve Bartın Milletvekili Sayın Zeki
Çakan'ın önergesinin oylanmasından önce istem üzerine yapılan yoklamada
toplantı yetersayısı bulunamamıştı. III.- Y
O K L A M A BAŞKAN - Şimdi, yeniden yoklama yapacağım ve yoklama
için 2 dakika süre veriyorum efendim. (Elektronik cihazla yoklama yapıldı) BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, toplantı yetersayısı
yoktur. Alınan karar gereğince, kanun tasarı ve tekliflerini
sırasıyla görüşmek için, 8 Aralık 2000 Cuma günü saat 13.00'te toplanmak üzere,
birleşimi kapatıyorum. Kapanma Saati
: 21.09 |
|