Yazılı ve Sözlü Sorular Araştırma Komisyonları Soruşturma Komisyonları
                                                                      Son Tutanak Tutanak Sorgu Tutanak Metinleri Gizli Oturum Tutanakları
                                                                                                                                            Uluslararası Komisyonlar Dostluk Grupları
                                                                                      Genel Sekreterlik Mevzuat Telefon Rehberi Etik Komisyon Duyurular

DÖNEM : 21        CİLT : 47       YASAMA YILI : 3

 

 

 

T. B. M. M.

TUTANAK DERGİSİ

 

 

25 inci Birleşim

6 . 12 . 2000 Çarşamba

 

 

İ Ç İ N D E K İ L E R

                                                      Sayfa    

  I. – GEÇEN TUTANAK ÖZETİ

 II. – GELEN KÂĞITLAR

III. – YOKLAMALAR

IV. – BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI

A) GÜNDEMDIŞI KONUŞMALAR

 

1. – Nevşehir Milletvekili Mehmet Elkatmış’ın, çiftçilerin, pancar üreticilerinin ve özellikle Nevşehir ve Niğde yöresindeki patates üreticilerinin sorunlarına ve alınması gerekli tedbirlere ilişkin gündemdışı konuşması ve Tarım ve Köyişleri Bakanı Hüsnü Yusuf Gökalp’in cevabı

2. – Adana Milletvekili Adnan Fatin Özdemir’in, çiftçilerin ziraî kredi borçlarının ertelenmesine ilişkin gündemdışı konuşması ve Tarım ve Köyişleri Bakanı Hüsnü Yusuf Gökalp’in cevabı

3. – Tarım ve Köyişleri Bakanı Hüsnü Yusuf Gökalp’in; Nevşehir Milletvekili Mehmet Elkatmış’ın çiftçilerin, pancar üreticilerinin ve özellikle Nevşehir ve Niğde yöresindeki patates üreticilerinin sorunlarına ve alınması gerekli tedbirlere ve Adana Milletvekili Adnan Fatin Özdemir’in, çiftçilerin ziraî kredi borçlarının ertelenmesine ilişkin gündemdışı konuşmalarına cevabı

4. – Mardin Milletvekili Metin Musaoğlu’nun, Mardin İlindeki kamu yatırımları ve genel ekonomik duruma ilişkin gündemdışı konuşması

B) ÇEŞİTLİ İŞLER

1. – Bütçe görüşmeleri için söz almak isteyen milletvekillerinin söz kayıt işlemine ilişkin Başkanlık duyurusu

C) TEZKERELER VE ÖNERGELER

1. – Bursa Milletvekili Mehmet Altan Karapaşaoğlu’nun (6/894) esas numaralı sözlü sorusunu geri aldığına ilişkin önergesi (4/253)

2. – Bursa Milletvekili Mehmet Altan Karapaşaoğlu’nun (6/895) esas numaralı sözlü sorusunu geri aldığına ilişkin önergesi (4/254)

3. – Devlet Bakanı Şuayip Üşenmez’in, 21 Ekim-2 Kasım 2000 tarihleri arasında görüşmelerde bulunmak üzere bir heyetle birlikte Çin’e yaptığı resmî ziyarete Yozgat Milletvekili Mesut Türker’in de iştirak etmesinin uygun bulunduğuna ilişkin Başbakanlık tezkeresi (3/715)

V. – AÇIKLAMALAR VE SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR

1. – Sakarya Milletvekili Cevat Ayhan’ın, gündemdışı konuşma yapan Adana Milletvekili Adnan Fatin Özdemir’in 54 üncü Hükümete sataşması nedeniyle konuşması

2. – Sivas Milletvekili Musa Demirci’nin, gündemdışı konuşmaya cevap veren Tarım ve Köyişleri Bakanı Hüsnü Yusuf Gökalp’in 54 üncü Hükümete sataşması nedeniyle konuşması

VI. – ÖNERİLER

A) SİYASÎ PARTİ GRUBU ÖNERİLERİ

1. – Genel Kurulun çalışma gün ve saatleri ile gündemdeki sıralamanın yeniden düzenlenmesine ilişkin DSP, MHP, ANAP ve FP Gruplarının müşterek önerisi

VII. – KANUN TASARI VE TEKLİFLERİYLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER

1. – Yükseköğretim Kurumları Teşkilâtı Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarıları ve Millî Eğitim, Kültür, Gençlik ve Spor ve Plan ve Bütçe Komisyonları Raporları (1/650, 1/679) (S. Sayısı : 517)

2. – İzmir Milletvekili Rifat Serdaroğlu’nun; İstanbul Milletvekili Bülent Akarcalı’nın; Amasya Milletvekili Ahmet İyimaya’nın; Ankara Milletvekili Yıldırım Akbulut’un; Şırnak Milletvekili Mehmet Salih Yıldırım’ın; Gaziantep Milletvekili Ali Ilıksoy, Konya Milletvekili Ömer İzgi ve Ankara Milletvekili Nejat Arseven’in; İstanbul Milletvekili Ziya Aktaş ve 42 Arkadaşının; Zonguldak Milletvekili Hasan Gemici’nin ve İzmir Milletvekili Işılay Saygın’ın; Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünde Değişiklik Yapılmasına Dair İçtüzük Teklifleri ve Anayasa Komisyonu Raporu (2/94, 2/232, 2/286, 2/307, 2/310, 2/311, 2/325, 2/442, 2/449) (S. Sayısı : 527)

VIII. – SORULAR VE CEVAPLAR

A) YAZILI SORULAR VE CEVAPLARI

1. – Hatay Milletvekili Mustafa Geçer’in, hastanelerde kurulan vakıf ve derneklere ilişkin sorusu ve Sağlık Bakanı Osman Durmuş’un cevabı (7/2830)

2. – Amasya Milletvekili Akif Gülle’nin, Amasya-Merzifon-Kayadüzü Arap Pınarı Deresi ıslah çalışmalarına ilişkin sorusu ve Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanı M. Cumhur Ersümer’in cevabı (7/2879)

3. – Adıyaman Milletvekili Dengir Mir Mehmet Fırat’ın, MHP kongresinde görevli polis panzerlerine parti bayrakları asıldığı iddialarına ilişkin sorusu ve İçişleri Bakanı Sadettin Tantan’ın cevabı (7/2896)

4. – Şanlıurfa Milletvekili Mustafa Niyazi Yanmaz’ın;

Şanlıurfa’da anıtsal koruma kapsamında bulunan Hızmalı köprüye,

Ankara Milletvekili M. Zeki Çelik’in;

Osmanlı arşivlerine,

Trabzon’da yakalanan tarihi eser kaçakçılarına,

Müze ve saraylardaki yazma eserlerin envanterine,

Taşınır kültür varlığı koleksiyonerlerine,

Kolleksiyonerlik belgesi iptal edilen bir işadamına

Osmaniye Milletvekili Şükrü Ünal’ın;

Osmaniye Yarpuz Vilayet Konağı ve Kadirli-Karatepe Açık Hava Müzesine ilişkin soruları ve Kültür Bakanı İstemihan Talay’ın cevabı (7/2914, 2919, 2920, 2921, 2922, 2923, 2936)

5. – Aksaray Milletvekili Ramazan Toprak’ın, faaliyetlerini durduran şirketlere ilişkin sorusu ve Sanayi ve Ticaret Bakanı Ahmet Kenan Tanrıkulu’nun cevabı (7/2929)

6. – Aksaray Milletvekili Murat Akın’ın, şeker pancarı üretiminde uygulanan kotaya ilişkin sorusu ve Sanayi ve Ticaret Bakanı AhmetKenan Tanrıkulu’nun cevabı (7/2941)

7. – Şanlıurfa Milletvekili Mustafa Niyazi Yanmaz’ın, Çeçen halkı için toplanan yardımlara ilişkin sorusu ve Devlet Bakanı Abdulhaluk Mehmet Çay’ın cevabı (7/3067)

I. – GEÇEN TUTANAK ÖZETİ

TBMM Genel Kurulu saat 13.00’te açılarak üç oturum yaptı.

Ankara Milletvekili Esvet Özdoğu ile,

Ankara Milletvekili Oya Akgönenç Muğisuddin ve

Antalya Milletvekili Nesrin Ünal’ın,

Kadınlara seçme ve seçilme hakkının verilmesinin 66 ncı yıldönümüne ilişkin gündemdışı konuşmalarına, Devlet Bakanı Hasan Gemici cevap verdi. İçel Milletvekili Ayfer Yılmaz ile İstanbul Milletvekili Nesrin Nas da aynı konuda görüşlerini bildirdi.

DYP Grup Başkanvekilleri Aydın Milletvekili Ali Rıza Gönül, Sakarya Milletvekili Nevzat Ercan ve İçel Milletvekili Turhan Güven ile 22 arkadaşının, hatalı ve tutarsız ekonomi politikaları izleyerek ülkeyi kriz ortamına sürükledikleri iddiasıyla Başbakan Bülent Ecevit ve Bakanlar Kurulu üyeleri hakkında bir gensoru açılmasına ilişkin önergesinin (11/4), imza sahiplerinden bazılarının imzalarını geri almaları ve gensoru önergesinde yeterli sayıda imza kalmaması nedeniyle gündemden çıkarıldığı,

FP Grubu adına Başkanvekilleri Kahramanmaraş Milletvekili Avni Doğan, Çorum Milletvekili Yasin Hatiboğlu ve Manisa Milletvekili Bülent Arınç’ın, özürlülerin sorunları konusunda bir genel görüşme açılmasına ilişkin önergesi (8/16) Genel Kurulun bilgisine sunuldu; önergenin gündemde yerini alacağı ve öngörüşmesinin, sırası geldiğinde yapılacağı,

Açıklandı.

Bursa Milletvekili Faruk Çelik’in (6/833),

Samsun Milletvekili Musa Uzunkaya’nın (6/875) ve

Hakkâri Milletvekili Hakkı Töre’nin (6/925),

Esas numaralı sözlü sorularını geri aldıklarına ilişkin önergeleri okundu; soruların geri verildiği bildirildi.

Türkmenistan’a resmî ziyarette bulunan Devlet Bakanı Mehmet Abdulhalûk Çay’a refakat eden heyete, Elazığ Milletvekili Mustafa Gül ile İstanbul Milletvekili Bozkurt Yaşar Öztürk’ün,

Irak’a resmî ziyaratte bulunan Devlet Bakanı Tunca Toskay’a refakat eden heyete, İstanbul Milletvekili Nazif Okumuş’un da;

İştirak etmelerinin uygun görüldüğüne ilişkin Başbakanlık tezkeresi kabul edildi.

Sivas Milletvekili Abdüllatif Şener ve 67 arkadaşının, özel bankaların içinin boşaltılarak, Hazinenin ekonomik kayba uğratılmasında kusurları bulunduğu iddiasıyla Başbakan Bülent Ecevit ve Bakanlar Kurulu üyeleri hakkında gensoru açılmasına ilişkin önergesinin (11/3) gündeme alınıp alınmamasına ilişkin görüşmeler tamamlandı; elektronik oylama cihazıyla yapılan açık oylamadan sonra, gensorunun gündeme alınmasının kabul edilmediği açıklandı.

DYPGrup Başkanvekilleri Sakarya Milletvekili Nevzat Ercan, Aydın Milletvekili Ali Rıza Gönül ve İçel Milletvekili Turhan Güven ile 20 arkadaşının, dış politika (8/13),

Ankara Milletvekili Cemil Çiçek ve 20 arkadaşının, Kuzey Irak’ta yaşanan gelişmeler ve uygulanan politikalar (8/4),

Erzurum Milletvekili İsmail Köse ve 52 arkadaşının, Kuzey Irak’ta yaşanan son gelişmeler ile uygulanan politikalar (8/5),

Erzurum Milletvekili Lütfü Esengün ve 19 arkadaşının, sözde Ermeni soykırımı iddialarıyla ilgili olarak ABD Temsilciler Meclisinde alınan karar ve Türkiye-ABDve Ermenistan ilişkileri (8/9),

İstanbul Milletvekili Mehmet Ali İrtemçelik ve 27 arkadaşının, ABD Kongresindeki sözde Ermeni soykırımı iddiaları ve dış politika (8/10),

Erzurum Milletvekili İsmail Köse ve 21 arkadaşının, sözde Ermeni soykırımı iddialarıyla ilgili ABD Temsilciler Meclisinde alınan karar ve Türkiye-ABD ve Ermenistan ilişkileri (8/11),

Aksaray Milletvekili Ramazan Toprak ve 22 arkadaşının, Türkiye-Avrupa Birliği ilişkileri (8/15),

Konusunda genel görüşme açılmasına ilişkin önergelerinin birleştirilen öngörüşmeleri tamamlandı; yapılan oylamadan sonra genel görüşme açılmasının kabul edilmediği açıklandı.

İzmir Milletvekili H. Ufuk Söylemez, DSP Grup Başkanvekili ve Ankara Milletvekili Aydın Tümen’in, konuşmasında, kendisine sataştığı,

Dışişleri Bakanı İsmail Cem de, konuşmalarda, kendisine ve Başbakan Bülent Ecevit’e sataşıldığı,

İddiasıyla birer konuşma yaptılar.

6 Aralık 2000 Çarşamba günü saat 13.00’te toplanmak üzere, birleşime 23.28’de son verildi.

 

Murat Sökmenoğlu

 

 

Başkanvekili

 

 

 

Hüseyin Çelik

Yahya Akman

 

Van

Şanlıurfa

 

Kâtip Üye

Kâtip Üye

 

 

 


                                           No. : 43

II. – GELEN KÂĞITLAR

6 . 12 . 2000 ÇARŞAMBA

 

Sözlü Soru Önergeleri

1. – Tunceli Milletvekili Kamer Genç'in, Başbakanlık Yüksek Denetleme Kurulu üyeliğine atanan bürokrat hakkındaki iddialara ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/1109) (Başkanlığa geliş tarihi : 4.12.2000)

2. – Tunceli Milletvekili Kamer Genç'in, Ziraat Bankasının bilgisayar sisteminin döşenmesi ile bakım ve onarımının yapımına ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/1110) (Başkanlığa geliş tarihi : 4.12.2000)

3. – Tunceli Milletvekili Kamer Genç'in, Ziraat Bankasınca bir firmaya verilen kredinin battığı  iddiasına ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/1111) (Başkanlığa geliş tarihi : 4.12.2000)

 

Yazılı Soru Önergeleri

1. – Tokat Milletvekili M. Ergün Dağcıoğlu'nun, İller Bankasınca Tokat İlindeki belediyelere yapılan yardımlara ilişkin Bayındırlık ve İskân Bakanından yazılı soru önergesi (7/3118) (Başkanlığa geliş tarihi : 4.12.2000)

2. – Tokat Milletvekili M. Ergün Dağcıoğlu'nun, Turhal Şeker Fabrikasında çalışan geçici işçilere ilişkin Sanayi ve Ticaret Bakanından yazılı soru önergesi (7/3119) (Başkanlığa geliş tarihi : 4.12.2000)

3. – Tokat Milletvekili M. Ergün Dağcıoğlu'nun, Tokat İlinde meydana gelen sel felaketinden sonraki çalışmalara ilişkin Bayındırlık ve İskân Bakanından yazılı soru önergesi (7/3120) (Başkanlığa geliş tarihi : 4.12.2000)

4. – Manisa Milletvekili Bülent Arınç'ın, Manisa Millî Eğitim Müdürlüğündeki atamalara ilişkin Millî Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/3121) (Başkanlığa geliş tarihi : 4.12.2000)

5. – Manisa Milletvekili Bülent Arınç'ın, mülkî idare amirleri hakkında rapor hazırlatıldığı iddialarına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/3122) (Başkanlığa geliş tarihi : 4.12.2000)

6. – Rize Milletvekili Mehmet Bekâroğlu'nun, ÇAYKUR Çay Araştırma Merkezinin çalışmalarına ilişkin Devlet Bakanından (Rüştü Kâzım Yücelen) yazılı soru önergesi (7/3123) (Başkanlığa geliş tarihi : 4.12.2000)

7. – Karaman Milletvekili Zeki Ünal'ın, esnaf ve sanatkârların sorunlarına ilişkin Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanından yazılı soru önergesi (7/3124) (Başkanlığa geliş tarihi : 4.12.2000)

8. – İstanbul Milletvekili Bülent Akarcalı'nın, MERCEDES otobüslerinin benzin depolarına ilişkin Sanayi ve Ticaret Bakanından yazılı soru önergesi (7/3125) (Bakanlığa geliş tarihi : 4.12.2000)

9. – İstanbul Milletvekili Bülent Akarcalı'nın, bozuk ve hatalı ürünlerin piyasadan geri çekilmelerine ilişkin Sanayi ve Ticaret Bakanından yazılı soru önergesi (7/3126) (Başkanlığa geliş tarihi : 4.12.2000)

10. – İstanbul Milletvekili Bülent Akarcalı'nın, İstanbul'da okul müdürlüklerine yapılan atamalara ilişkin Millî Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/3127) (Başkanlığa geliş tarihi : 4.12.2000)

11. – Kocaeli Milletvekili Mehmet Batuk'un, Kocaeli Körfez Belediyesince İlimtepe İçme Suyu Göleti projesi kapsamında kamulaştırılan arazilere ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/3128) (Bakanlığa geliş tarihi : 4.12.2000)

12. –  Afyon Milletvekili İsmet Attila'nın, Afyon-Dinar Millî Eğitim Müdürlüğüyle ilgili iddialara ilişkin Millî Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/3129) (Başkanlığa geliş tarihi : 4.12.2000)

13. – Van Milletvekili Hüseyin Çelik'in, Doğu ve Güneydoğunun sorunları konusunda 57. Hükümet programında yer alan projelere ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/3130) (Başkanlığa geliş tarihi : 5.12.2000)

14. – Bursa Milletvekili Ahmet Sünnetçioğlu'nun, Vakıfbank'ın, B grubu hisse senetlerinin satışına ilişkin Devlet Bakanından (Yüksel Yalova) yazılı soru önergesi (7/3131) (Bakanlığa geliş tarihi : 5.12.2000)


BİRİNCİ OTURUM

Açılma Saati : 13.00

6 Aralık 2000 Çarşamba

BAŞKAN: Başkanvekili Murat SÖKMENOĞLU

KÂTİP ÜYELER: Yahya AKMAN (Şanlıurfa), Hüseyin ÇELİK (Van)

BAŞKAN - Türkiye Büyük Millet Meclisinin 25 inci Birleşimini açıyorum.

III. – YOKLAMA

BAŞKAN - Elektronik cihazla yoklama yapacağım.

Yoklama için 5 dakika süre veriyorum efendim.

(Elektronik cihazla yoklama yapıldı)

BAŞKAN - Sayın grup başkanvekilleri, çoğunluğumuz yoktur; kaç dakika ara verelim?

İBRAHİM YAŞAR DEDELEK (Eskişehir) - 10 dakika yeterli.

BAŞKAN - 13.20'de toplanmak üzere, birleşime ara veriyorum.

 

Kapanma Saati : 13.09


İKİNCİ OTURUM

Açılma Saati : 13.25

BAŞKAN: Başkanvekili Murat SÖKMENOĞLU

KÂTİP ÜYELER: Yahya AKMAN (Şanlıurfa), Hüseyin ÇELİK (Van)

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, 25 inci Birleşimin İkinci Oturumunu açıyorum.

III. – YOKLAMA

BAŞKAN – Malumunuz, önceki oturumda toplantı yetersayısı bulunamamıştı.

Şimdi, elektronik cihazla tekrar yoklama yapacağız.

Yoklama için 3 dakika süre veriyorum.

(Elektronik cihazla yoklama yapıldı)

BAŞKAN – Efendim, toplantı yetersayısı vardır; görüşmelere başlıyoruz.

Gündeme geçmeden önce, üç arkadaşıma gündemdışı söz vereceğim.

Gündemdışı ilk söz, Nevşehir çiftçilerinin ve özellikle  patates üreticilerinin sıkıntıları hakkında söz isteyen Nevşehir Milletvekili Sayın Mehmet Elkatmış'a aittir. (FP sıralarından alkışlar)

Buyurun Sayın Elkatmış.

IV. - BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI

A) GÜNDEMDIŞI KONUŞMALAR

1. – Nevşehir Milletvekili Mehmet Elkatmış'ın, çiftçilerin, pancar üreticilerinin ve özellikle Nevşehir ve Niğde yöresindeki patates üreticilerinin sorunlarına ve alınması gerekli tedbirlere ilişkin gündemdışı konuşması ve Tarım ve Köyişleri Bakanı Hüsnü Yusuf Gökalp'in cevabı

MEHMET ELKATMIŞ (Nevşehir) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyor ve Sayın Başkana da, söz verdiği için teşekkür ediyorum.

Hükümetin uyguladığı yanlış ekonomik politikalar ile sözde istikrar programlarının ülkemizi nasıl iflasın içine sürüklediğini, IMF'nin eline düşürdüğünü üzülerek gördük. Çöken, iflas eden, sadece finans sektörü, borsa ve bankalar değildir. Bugün, toplumumuzun bütün kesimleri, özellikle, çiftçilerimiz, esnafımız, emeklilerimiz, memurlarımız, işçilerimiz çok büyük sıkıntı içerisindedirler, âdeta, perişandırlar. Özellikle, çiftçilerimiz, âdeta, var olma, yok olmama mücadelesi vermektedirler. Üstelik, kuraklık, don, dolu, deprem gibi tabiî afetler, büyük miktarda verim düşüklüğüne neden olmuştur. Tarımdaki gübre, mazot gibi girdi fiyatları çok artmıştır. IMF'nin talimatları doğrultusunda taban fiyatları çok düşük tutulmuştur. Şimdi ise, çiftçiler, ürünlerini, maliyetinin altındaki bir fiyattan dahi satamamaktadırlar. Pancar taban fiyatları halen açıklanmamıştır. Pancar üreticisi, pancarını düşük fiyattan, 10 000-15 000 lira gibi bir fiyattan, elinde kotası olanlara satmak zorunda kalmıştır; çünkü, kendisine para lazımdır, mağdur olmuştur.

Değerli milletvekilleri, Nevşehir ve Niğde bölgesi, Türkiye patates üretiminin yarısından fazlasını üretmektedir. Bilindiği gibi, patates üreticisi de, geçen yıl ürettiği ve 40 000 liradan fazla maliyeti olan patatesini, ortalama, 10 000-15 000 liradan satmıştır, hatta, son zamanlarda, satamadıklarını da dökmek zorunda kalmıştır. Patates üreticisi, geçen yıl perişan olmuştur, büyük zararlar etmiştir; tarlasını, traktörünü yok pahasına satmak zorunda kalmıştır; bu yıl daha az ekim yapmıştır. Artan maliyetler karşısında bu yıl patatesin maliyeti, kilogramda 60 000 lira kadardır; ancak, kalitesiz ve hasta tohumluklar ithal edildiğinden ve bir kısmı da soğuk alma ve aşırı sıcaklardan dolayı, bu yıl, üretimde yüzde 50'den fazla ürün kaybı vardır. Şu anda Nevşehir bölgemizde  patates satış fiyatı ortalama, 40 000-50 000 lira arasında değişmekle birlikte, fiyatlar devamlı surette düşmektedir; ancak, bu fiyatlardan dahi piyasa hareketli değildir, üretici, patatesini satamamaktadır. Sıkıntı büyüktür, çiftçilerimiz, büyük bir borç yükü altındadır, borçlarını ödeyemediği için de icralıktır.

Değerli milletvekilleri, geçen yıl, 1998 yılı elektrik borçlarının 31 Aralık 1999 tarihine kadar ödenmesi şartıyla, 1999 yılı elektrik borçları 30 Ekim 2000 tarihine ertelenmiştir; ancak, yukarıda değindiğim gibi, patates, zararına dahi satılamadığından bu borçlar ödenememiş ve erteleme de bir fayda sağlamamıştır. Yüzlerce çiftçi, defalarca, Ankara'ya sayın bakanlarla görüşmeye gelmişlerdir. Sayın bakanlarla yapılan görüşmelerde, yeniden erteleme yapılacağı belirtilmesine rağmen, maalesef, verilen sözler yerine getirilmemiştir. Hatta, bazı sayın bakanlar bölgemizi ziyaret etmişler ve çiftçilerimize, nisan ayından itibaren ucuz mazot verileceğini, patateste tonda 20 dolar olan ihracat teşvik priminin 35 dolara çıkarılacağını ifade etmişlerdir; ancak, bugüne kadar, bu vaatler, maalesef gerçekleşmemiştir.

Değerli milletvekilleri, bölgemizde durum ciddîdir; çiftçilerimiz perişandır. Ülkemizde son günlerde meydana gelen yolsuzluklar, banka hortumlamalar, hayalî ihracatlar, hayalî fatura yolsuzlukları, kaçak ithalatlarla yapılan vurgunlar, soygunlar milletimizin moralini bozmakta, sabrını taşırmakta ve güvenini kaybettirmektedir. Hele, devleti ve milleti soyarak zengin olan birtakım türedi zenginlerin, âdeta milletle alay edercesine çılgınca yaşayışları, disko ve pavyonlarda ceket, peçete yakmaları, tabak kırmaları, metresleriyle zevk ve sefa sürmeleri, öteki Türkiye'de yaşayan milyonlarca vatandaşımızın, çiftçilerimizin, esnafımızın, memur ve işçilerimizin, emeklilerimizin sabrını taşırmaktadır. Bir yanda ekmek bulamayan milyonlar, bir tarafta çılgınca zevk ve sefa içinde yaşayan hırsız türedi zenginler... Hükümetin, öteki Türkiye'de yaşayan bu büyük sessiz çoğunluğu artık görmesi, dikkate alması ve durumlarının düzeltilmesi için gereken tedbirleri alması gerekir.

Değerli milletvekilleri, hükümet, şimdi, af çıkarmaktadır. Birkısım suçlar affedilecek. Çiftçilerimiz, Ziraat Bankasına, tarım kredi kooperatiflerine, TEDAŞ'a olan borçlarını ödeyememektedirler, hepsi icralıktır. Hatta, büyük bir kısmı mal beyanında bulunmamaktan veya taahhüdü ihlalden hapis yatmıştır veya yatmaktadır. Çiftçilerimizin, bu şartlarda ve yüksek faiz oranları karşısında, bu borçlarını ödemeleri mümkün değildir. Hükümet, bankaların içini boşaltanların şirketlerini kurtarmak için, 6 bakandan oluşan bir komisyon kurmuştur.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

MEHMET ELKATMIŞ (Devamla) - Halbuki, hükümetin, bankaların içini boşaltanları değil, asıl, zor durumda olan çiftçilerimizin, esnafımızın, emeklilerimizin, memur ve işçilerimizin kurta-rılması için komisyonlar kurup, çareler araması, destek vermesi gerekir. Bu bakımdan, çiftçileri-mizin, Ziraat Bankasına, tarım kredi kooperatifleri ile, TEDAŞ'a olan borçlarının faizlerinin affı bir zaruret haline gelmiştir.

Patatesin satılabilmesi için ihraç şarttır; bunun için de, patates ihracatında, tonda 40 dolar ihracat destekleme primi verilmelidir. Yine, bizim patateslerimiz, genellikle Kuzey Irak'a satılıyordu, bu, hükümetçe zorlaştırılmıştır. Irak kapısının açılması ve patates kamyonlarına kolaylık sağlanması gerekir.

Ayrıca, diğer ülkelerle yapılacak ikili anlaşmalarla, ihracat imkânlarının araştırılması gerekir. Bölgemizde, patatesin, sanayide yaygın olarak kullanılması için özel teşvikler getirilerek, patatese dayalı sanayilerin kurulması sağlanmalıdır. Patatesin, ekmeğe belli oranlarda katılması teşvik edilmelidir. Bunun için de, patates unundaki yüzde 17 olan Katma Değer Vergisi, buğday unundaki gibi yüzde 1 seviyelerine çekilmelidir.

Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (FP ve DYP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Elkatmış.

Gündemdışı ikinci söz, çiftçilerin ziraî kredi borçlarının ertelenmesi konusunda söz isteyen, Adana Milletvekili Sayın Adnan Fatin Özdemir'e aittir.

Buyurun, Süreniz 5 dakika. (MHP sıralarından alkışlar)

2. – Adana Milletvekili Adnan Fatin Özdemir'in, çiftçilerin ziraî kredi borçlarının ertelenmesine ilişkin gündemdışı konuşması ve Tarım ve Köyişleri Bakanı Hüsnü Yusuf Gökalp'in cevabı

ADNAN FATİN ÖZDEMİR (Adana) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; çiftçi borçlarının ertelenmesi hususunda şahsım adına söz almış bulunmaktayım; Yüce Heyetinizi saygıyla selamlı-yorum.

Ülke genelinde 1999 yılında meydana gelen büyük afetler ve yıllardan bu yana süregelen kuraklık sebebiyle çiftçilerimiz, büyük bir ekonomik sıkıntı içerisine girmişlerdir.

Bunun dışında, tabiî şartların elverişli gittiği yıllarda dahi, tarım ürünlerinden elde edilen gelirin yeterli olmayışı, Ziraat Bankası ve tarım kredi kooperatiflerince verilen kredilerin faiz oranlarının geçtiğimiz yıllarda yüksek olması, çiftçilerimizin, her geçen gün fakirleşmesine, ekonomik sıkıntı içerisine girmelerine sebep olmuştur. Eğer, bunu bir örnekle gösterecek olursak; 1 Eylül 1995 tarihinde, 1996 yılı vadeli olarak 200 milyon lira kredi alan bir çiftçimiz, 31.11.2000 tarihi itibariyle 2 milyar 185 milyon lira ödemek zorunda kalmaktadır. Örnekte de görüldüğü gibi, çiftçilerimizin bu ağır şartların altından kalkması mümkün değildir. Ağır kredi borçları altından kalkamayan çiftçilerimiz, yok pahasına, tarlalarını, ekipmanlarını ve traktörlerini satmak zorunda kalmaktadır.

Bir milletvekili olmanın ötesinde, bir çiftçi olarak, çiftçimizin tarlasına bakış açısını, ya-şadığım bir örnekle size anlatmak istiyorum: Kendim de çiftçiyim; yani, tarımı, kitapta okuyup öğrenmedim, işin direkt uygulamasından gelen, traktörün üzerinden inip buraya gelen çiftçi bir arkadaşınız olarak konuşuyorum. (DYP sıralarından "Bravo" sesleri, alkışlar) Tarlaya ilk gittiğimizde, babam, bize tarlayı göstermiş "oğlum, bu tarlaya iyi bakın. Bu tarla sizin namusunuzdur, namus ölçüsünde değer verin. Namusunuza nasıl sahip çıkıyorsanız bu tarlanıza da öyle sahip çıkın" demiş ve tarlayı bize teslim etmiştir. Babamızın bize vermiş olduğu bu nasihat, Türk çift-çisinin, tarlasına bakış açısıdır.

Maalesef, ağır şartlar altında ezilen çiftçilerimiz, namus ölçüsünde değer verdiği tarlasını, traktörünü ve ekipmanını satmak zorunda kalmaktadır. (FP ve DYP sıralarından "Bravo" sesleri, alkışlar)

Memleketin bütün sıkıntılarında olduğu gibi, çiftçilerimizin sıkıntılarını da, biz, 57 nci hükümet olarak kucağımızda bulduk. (FP ve DYP sıralarından "Allah Allah!.." sesleri)

MUSTAFA ÖRS (Burdur) - Ortaklarına sor.

ADNAN FATİN ÖZDEMİR (Devamla) - Kışın ayazında, yaz aylarının yakıcı sıcağı altında para kazanmak için değil, variyetini devam ettirmek için çalışan gariban Türk çiftçisinin içine düştüğü durumun vebali, suçlusu 57 nci hükümet değildir.

METİN MUSAOĞLU (Mardin) - 56'dır, 56...

ADNAN FATİN ÖZDEMİR (Devamla) - Çiftçilerimizin geçmiş yıllara ait vadesi geçmiş borçlarını incelersek, bu işin sorumlularını da ortaya çıkarmış oluruz. Örneğin, tarım kredi kooperatif-lerinin yıllara göre alacağını size, burada belirtmek, bildirmek istiyorum: 1995 yılı, çiftçinin ödeyemediği tarım kredi ve ziraat Bankasının idarî, kanunî takibe aldığı borç 9 trilyon; 1996 yılı, bunun üzerine 27 trilyon daha binmiş ve 1997 yılı, bunun üzerine 42 trilyon daha yük binmiş ve 1998 yılı, 101 trilyon daha bunun üzerine yük gelmiş, 1999 yılına girerken 147 trilyon daha bunun üzerine yük binmiş. Bu, sadece, tarım kredi kooperatiflerinin idarî, kanunî takibe aldığı borç; toplam 327 trilyon. 200 trilyon civarında da, Ziraat Bankasının, bugün, idarî, kanunî takibe aldığı borç var.

Seçim mitinglerinde çiftçilerin alınteri üzerine siyaset yapan ve iktidara geldiklerinde çiftçinin borcunu affedeceğiz diyen siyasî partiler ve dönemin iktidar partilerinin af sözü üzerine borcunu yatıramayan, bir kısmı yatırmayan bir kısmı da yatıramayan çiftçilerimiz, son yıllarda iyice batağa saplanmıştır.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN- Bir dakika sayın milletvekilim... (FP ve DYP sıralarından gürültüler)

Efendim, çiftçinin sözünü de kesecek değiliz ya; bir dakika sabredin...

Bırakın da konuşsun, adımıza konuşuyor... (FP ve DYP sıralarından alkışlar)

ADNAN FATİN ÖZDEMİR (Devamla)- Özellikle, basından takip ettiğimiz kadarıyla, 1997 yılında Refahyol Hükümeti ve dönemin Başbakanı Sayın Erbakan, çiftçi borçlarının faizlerinin affedileceğini söylüyordu. O günkü gazeteden aynen okumak istiyorum:

TURHAN GÜVEN (İçel)- Şimdi affedin işte!..

ADNAN FATİN ÖZDEMİR (Devamla)- İşte, Türkiye Gazetesi ve tarih 24.5.1997. Türkiye Ziraat Odaları Birliği 20 nci Genel Kurulu, Başkent Öğretmenevi: "Erbakan : Devletin imkânlarını çiftçiye değil de rantiyeciye mi vereceğiz, elbette çiftçiye vereceğiz. (FP sıralarından alkışlar) "Vatandaşın devlete 2 milyar dolar borcu var; biz, bunun 1 milyar dolar olan faizini sileceğiz, borçlarını da 10 takside böleceğiz" diye konuştu, işte, ip burada koptu. Çiftçiler, affedileceği düşüncesiyle borçlarını yatırmadılar. Bunun sonucunda cezaî müeyyideye girerek, biraz önce vermiş olduğumuz rakamların üzerine yüzde 112 faiz bindi.(FP sıralarından gürültüler)

AVNİ DOĞAN (Kahramanmaraş) - Cezayı siz vermediniz mi, kim verdi cezayı?

BAŞKAN - Bir dakika efendim, sabredin...

ADNAN FATİN ÖZDEMİR (Devamla) - Çünkü, verilen söz yerine getirilmedi, af gerçekleşmedi.

BAŞKAN - Efendim, maziyi unutan geleceğe bakamaz; bırakın da konuşsun. (FP ve DYP sıralarından alkışlar)

ADNAN FATİN ÖZDEMİR (Devamla) - 1998-1999 yıllarının borcu da çiftçinin sırtına binince, altından kalkılamaz dramatik bir durum ortaya çıktı. Bu sıkıntının vebalini, suçlusunu Aziz Türk Milleti değerlendirecektir; onlar kendilerini biliyor zaten. Elbette, çiftçi, bir ülkenin Başbakanına inanmayacak da kime inanacaktı.(MHP sıralarından alkışlar, FP sıralarından gürültüler) Dönemin Başbakanı bu sözü vermiş, çiftçi de borcunu yatırmamış... (FP ve DYP sıralarından gürültüler)

TURHAN GÜVEN (İçel) - Şimdi yatırıyor mu?!

ADNAN FATİN ÖZDEMİR (Devamla) - Geçmiş yıllara ve hükümetlere ait bir enkaz da olsa, ortada bir sıkıntı vardır ve çözüm beklemektedir. Yıllar boyu süregelen bu sıkıntıların, 57 nci hükümet olarak bilincindeyiz. Bu sıkıntı, Türk Milleti olarak hepimizin sıkıntısıdır ve bir an önce çözüme kavuşturulması gerekmektedir.

MUSTAFA ÖRS (Burdur) - Gübreyi pasaportla alıyorlar!..

ADNAN FATİN ÖZDEMİR (Devamla) - İdarî, kanunî takip gereği köylülerden mal beyanı istenmekte, icra gitmekte, köylü mal beyanını bilmez ve mal beyanında bulunamayanlar da kanun gereği, maalesef, hapsedilmekte. Üstelik, bir köyün tamamı, müteselsil kefaletle birbirine kefil olduğu için herkes borçlu durumdadır. Tüm köyü satamayacağımıza göre, tüm köylüyü hapsedemeyeceğimize göre de, devletin alacağını bir an önce -verdiğim örnekte olduğu gibi- kâğıt üzerinde çıkmaz alacak olarak büyüyüp gitmekten kurtarmamız gerekmektedir. Ülke olarak ciddî bir ekonomik kriz içerisindeyken, tarım kredi kooperatiflerinin ve Ziraat Bankasının idarî, kanunî takibe aldığı 500-600 trilyon civarında, kâğıt üzerinde, çıkmaz alacağı bulunmaktadır. Çiftçilerimize imkân tanıyalım, tarımsal üretimlerini ve variyetlerini sürdürebilsinler.

BAŞKAN - Sayın Özdemir, toparlayın lütfen.

ADNAN FATİN ÖZDEMİR (Devamla) - Kredi borçlarını 3 yıl süreyle faizsiz erteleyelim. Yılda 2 taksit olmak üzere, 6 eşit taksitte ödemelerine imkân verelim. İlk taksiti hemen yatıracakları için, 100 trilyon civarında bir paranın nakit akışı da sağlanmış olacaktır. Hem devlet çıkmaz alacağını tahsil etmiş olacak hem de çiftçilerimiz rahatlayarak, variyetlerini sürdürebileceklerdir.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Efendim, toparlayın lütfen; teşekkür edin.

ADNAN FATİN ÖZDEMİR (Devamla) - Tarımsal kredi almak suretiyle borçlanan çiftçilerimizin mağduriyetinin giderilmesi için, çiftçilerimiz adına hükümetimizin yardım ve desteklerini bekliyor, Yüce Heyetinizi saygıyla selamlıyorum.

Teşekkür ederim. (MHP, DYP ve FP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Özdemir.

CEVAT AYHAN (Sakarya) - Sayın Başkan...

TARIM VE KÖYİŞLERİ BAKANI HÜSNÜ YUSUF GÖKALP (Sivas) - Söz istiyorum.

BAŞKAN - Biliyorum efendim, zatıâlinizden evvel 54 üncü hükümete sataşma var.

MUSTAFA ÖRS (Burdur) - 57 nci hükümete sataştı.

BAŞKAN - 57 değil efendim, 54. Allah Allah... Biz de sayıyı şaşırdık yani. Müsaade buyurun...

"54" dedim, doğru söyledim efendim.

Efendim, yerinizden lütfeder misiniz...

CEVAT AYHAN (Sakarya) - Müsaade ederseniz kürsüden konuşmak istiyorum.

BAŞKAN - Buyurun, buradan konuşun; fark etmez efendim.

V. – AÇIKLAMALAR VE SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR

1. – Sakarya Milletvekili Cevat Ayhan'ın, gündemdışı konuşma yapan Adana Milletvekili Adnan Fatin Özdemir'in 54 üncü Hükümete sataşması nedeniyle konuşması

CEVAT AYHAN (Sakarya) - Muhterem Başkan, muhterem üyeler; daha önce gündemdışı konuşan milletvekili arkadaşımız, 54 üncü hükümet zamanında çiftçilere gerekli desteğin verilmediğini, çiftçilerin yanıltıldığını ifade ettiler.

54 üncü hükümetin bir bakanı olarak, kısaca arz edeyim ki, Türk çiftçisinin en iyi dönemi 54 üncü hükümet dönemi olmuştur. Neden derseniz, bakın; pancara verdiğimiz fiyat -siz daha pancar fiyatını bile ilan edemediniz (FP sıralarından alkışlar) -buğdaya verdiğimiz fiyat, fındığa verdiğimiz fiyat, tarım destekleri... Biz, 54 üncü hükümet olarak, bütçeden çiftçiye 1 milyar 659 milyon dolar vermişiz.  Sizin, 2000 yılı bütçesinden verdiğiniz, 548 milyon dolardır. 2001 yılı bütçesinde de daha bizim seviyemize ulaşamadınız. Siz, çiftçiden kesip, faize ödüyorsunuz. Bakın, ayda 3 milyar dolar faiz ödüyorsunuz rantiyeye, çiftçiyi unuttunuz. Çiftçiye bunun hesabını bir gün seçim sandığında vereceksiniz.

Şimdi, değerli Tarım Bakanımız, burada, birtakım projeleri anlatacaklar, kendilerine başarılar dilerim; ama, şu projelerden önce çiftçi ölüm-kalım savaşı veriyor, çiftçi ümidini kaybetmiş -değerli milletvekili de söyledi, traktörünü satıyor, her şeyini satıyor, müşteri de bulamıyor- çiftçi batmış vaziyette; çiftçinin ipini Cotarelli'ye teslim ettiniz ve çiftçinin de canına okudunuz; ama, çiftçi, sizden bunun hesabını sorar diyorum, hepinizi hürmetle selamlıyorum. (FP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Ayhan.

Sayın Bakan, buyurun. (MHP ve DSP sıralarından alkışlar)

IV. – BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI (Devam)

A) GÜNDEMDIŞI KONUŞMALAR (Devam)

3. – Tarım ve Köyişleri Bakanı Hüsnü Yusuf Gökalp'in; Nevşehir Milletvekili Mehmet Elkatmış'ın çiftçilerin, pancar üreticilerinin ve özellikle Nevşehir ve Niğde yöresindeki patates üreticilerinin sorunlarına ve alınması gerekli tedbirlere ve Adana Milletvekili Adnan Fatin Özdemir'in, çiftçilerin ziraî kredi borçlarının ertelenmesine ilişkin gündemdışı konuşmalarına cevabı

TARIM VE KÖYİŞLERİ BAKANI HÜSNÜ YUSUF GÖKALP (Sivas) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Tarımla ilgili 2 gündemdışı konuşmaya kısaca cevap vermek istiyorum; ancak, müsaade ederseniz, şunu tüm samimiyetimle söylemek istiyorum: Gönül isterdi ki, 2000 yılında, Yüce Meclisin çatısı altında, çiftçilerin bu içerisinde bulunduğu sıkıntıları bu cümlelerle değil de daha farklı cümlelerle konuşabilseydik. Şimdi, sorun burada; sorun ne 57 nci hükümette, ne 56 ncı hükümette ne de 54 üncü hükümette...

AVNİ DOĞAN (Kahramanmaraş) - 57'de var Sayın Bakan...

TARIM VE KÖYİŞLERİ BAKANI HÜSNÜ YUSUF GÖKALP (Devamla) -Şimdi, sormak lazım, 1938, Yüce Kurtarıcının vefatından sonra, 1938-1950 yılları arası tarımda hangi politika oluşturulmuştur, üretim için ne yapılmıştır, çiftçi için ne yapılmıştır; onu buraya getirmek lazım, bir.

İki; 1950-1960 arasını getirelim, 1960-1970 arasını, 1970-1980 arasını...

MEHMET HALİT DAĞLI (Adana) - 2000'e gel Sayın Bakan, 2000'e!..

TARIM VE KÖYİŞLERİ BAKANI HÜSNÜ YUSUF GÖKALP (Devamla) - 1980 ile 1990 ve 1990 ile 1999 Mayıs 28 arasında, günübirlik politikaların haricinde hangi politikalar oluşturuldu; bunları getirelim, nerede doğru yaptık, nerede yanlış yaptık ve bunu, televizyonlardan, biraz da değerli izleyicilerimizin takip edecekleri tarzda anlatalım; halkımız da, bunu tam gereği bir şekilde öğrensin.

Şimdi, 54 üncü hükümet zamanında şu verildi, 55 inci hükümet zamanında bu verildi, 57 inci hükümet zamanında verilmedi... Peki, buradan, bizi izleyen değerli çiftçilerimize sormak lazım; hakikaten, 54 üncü hükümet zamanında çok mu kazandınız...

MEHMET HALİT DAĞLI (Adana) - Evet.

TARIM VE KÖYİŞLERİ BAKANI HÜSNÜ YUSUF GÖKALP (Devamla) - ...çok mu mutluydunuz?

MEHMET HALİT DAĞLI (Adana) - Evet.

HACI FİLİZ (Kırıkkale) - Köylere gidin sorun!

TARIM VE KÖYİŞLERİ BAKANI HÜSNÜ YUSUF GÖKALP (Devamla) - İşte, o zaman şu söylenir : Bugün, çiftçinin borcu, 1990'dan bu tarafa aldığı kredilerin faiz borcudur. Bu faiz borçları, 1994, 1995, 1996, 1997, 1998 devam edip gidiyor; asıl, biriken bu borçların temerrüt faizinin altından kalkamıyor. Mesele burada yatıyor. Onun için, değerli konuşmacı milletvekili arkadaşımızın sözlerindeki doğruluk payı şu: İpin koptuğu yıllara baktığımız zaman, bir yılda kopmamış ki, her yılda kopmuş.

Şimdi, değerli arkadaşlarım, ben, burada, rakamlara girmek istemiyorum; herhangi bir hükümetle diğerini, çiftçilere ne verip vermediği açısından karşılaştırmak istemiyorum; ancak, şunu kabul edelim: Çiftçiye, 1950'lerden 1960'lardan bu tarafa verilen bir şey yoktur. Çiftçiye verildi diye gösterilenler, her zaman o çiftçiye verilmeye çalışılan paranın faizine gitmiştir; işte 1996 yılı, işte 1995 yılı...

Bakınız, müsaade ederseniz, size şunu söyleyeyim: Toprak Mahsulleri Ofisi -bu Mecliste birkaç kez söyledim- çiftçinin kara gün dostu. Bu nasıl kara gün dostu ki, 1990'dan bu tarafa, kullandığı kredilerin faizinden dolayı... 1999'un ortasında hükümeti devralıyoruz, devraldığımız zaman ödediğimiz faizin günlük miktarı 3 trilyon 11 milyar ve 1999'da 418 trilyonluk alım yapıyoruz, 418 trilyona ödediğimiz faiz 393 trilyon, 120 trilyon da, bankalarla görüşüp temerrüt faizlerini sildirdiğimiz halde. Yoksa, 393 trilyonun üzerine 120 trilyon daha koyarsanız, bu, 513 trilyon ediyor.

Peki, Toprak Mahsulleri Ofisinin bu yılki durumuna bir bakalım: Bir politika oluşturmaya çalışıyoruz. Bu sene Toprak Mahsulleri Ofisi olarak -şimdi, vakit kaybı olmaması ve konuyu da dağıtmamak için, yüksek fiyat verdik, düşük fiyat verdik, biz aldık, özel sektör aldı, onlara girmiyorum- 350 trilyonluk ürün aldık. 350 trilyon için ödediğimiz faiz, yalnız ve yalnız 10 trilyondur. İşte, çiftçinin kara gün dostu olan Toprak Mahsulleri Ofisi, oluşturulan politikalarla maddî durumunu düzeltiyor, finans kaynaklarını, akıllı yerden para kullanarak alıyor ve Toprak Mahsulleri Ofisi, günde ödediği 3 trilyon faizin altından kurtarılıyor.

Değerli arkadaşlarım, bakınız, Sayın Elkatmış'ın söylediklerine, ben, kalkıp da, yanlış, olmaz, muhalefet sözcüsü böyle konuşmamalıdır demiyorum; ancak, biz, 2000 yılında, halen tohum meselesini konuşuyorsak -patatesin tohum meselesini- acaba, bunun suçlusu 57 nci cumhuriyet hükümeti ve onun Tarım Bakanı mıdır?

METİN MUSAOĞLU (Mardin) - 56 ncı...

TARIM VE KÖYİŞLERİ BAKANI HÜSNÜ YUSUF GÖKALP (Devamla) - Türkiye'de tek bir tohum üretilmiyor. Bir sandalye, bir telefon, bir masayla Türkiye'ye ne idiği belli olmayan bir sürü tohumlar giriyordu. Biz, 1984 yılında çıkan bir kanunun bir kelimesinden istifade ederek getirdiğimiz uygulamayla şunu söyledik : Tohum ithal edecekler, burada da üretimini yapacaklar, laboratuvarlarını kuracaklar. Nitekim, İzmir'de bir laboratuvar kurdurduk, Toros'ta 2 000 metre yükseklikte özel sektör arazi aldı, yakında orada bir biyoteknoloji, genetik mühendisliğine dayanan bir laboratuvar kuruluyor.

Sayın Elkatmış'a, bize verdiği destekler için de teşekkür ediyorum. Biz şunu söyledik : Sertifikasız tohum girişine müsaade etmeyeceğiz dedik ve Sayın Elkatmış da bilir -bu konuda da, değerli milletvekillerimizle beraber Nevşehir, Niğde ve Sakarya; iktidarıyla muhalefetiyle tüm milletvekillerine teşekkür ediyorum- Nevşehir'de bazıları rahatsız oldular; niye; şimdiye kadar hastalıklı tohum soktunuz buraya, şimdiye kadar virüslü tohum soktunuz...

Ancak, şurada Sayın Elkatmış'a, değerli milletvekilime katılmıyorum; dediler ki : "Geçmiş yıl patateste problem vardı" doğru; "bu sene de problem var" doğru; ama hastalıklı tohum girişi... Ama, Sayın Elkatmış, şunu söylüyorum 28 Mayıs 1999'dan bu tarafa hangi hastalıklı tohum girdiyse ben onun sorumluluğuna varım, ama benden öncekiler de bu sorumluluğu üzerlerine alsınlar, doğruyu ortaya koyup burada tartışalım. (MHP sıralarından alkışlar)

Onun için, patatesteki problemimiz şu: Haklısınız, geçen sene patatesi pazarlayamadık, çok patates üretilmişti. Buradaki üretim çokluğundan kastım şu: Dünya pazarlarında kalıcı olmamışsınız. Dünyanın istediği patatesi üretmemişiz, gıda sanayiinde kullanılan patatesi üretmemişiz, bazı ülkelerin, diğer bazı ülkelere satamadıkları tohumlukları almışız, patates üretmişiz; ama, içerisinde kuru maddesi yok, içerisindeki besin öğeleri dengeli değil, sanayide kullanılacak patatesin içerisinde yüzde 22 kuru madde olması lazım; maalesef, benim köylüme sabah ezanından gece yarısına kadar çalışan, çoluğuyla, çocuğuyla çalışan, 160 metreden su çıkarıp, o elektrik faturası altında üretim yapan köylüye, içerisinde yüzde 13 kuru maddesi olan patates ürettirildi; işte, sıkıntı bu. Onun için, tohum meselesini halletme mecburiyetimiz var.

Bugün, Nevşehir'in, Niğde'nin hâlâ tarlaları sulanamıyorsa, hâlâ Toprak Su oraya hizmet götürememişse -1980'lerden sonra Toprak Su kapatılmış- üretici 160 metreden elektrikle su çı-kararak tarla suluyorsa, bu köylünün bu seneki elektrik borcunu ertelesen ne olacak; gelecek sene de aynısı olacak. Nitekim, 1997, 1998, 1999'un borçları ertelendi, geldi, bu sene büyük bir borç olarak karşımıza çıktı.

Şimdi, bu sene patatesteki problemlerimizi, geçen seneyle mukayese ettiğimiz zaman, vicdan ölçüsünde konuştuğumuzda, yüzde 60-70'ini hallettik; ama, şunu söylüyorum: Ben, devletteki tüm sorumluluklarımın yanında, bana özellikle yüklenen birinci sorumluluk, Tarım ve Köyişleri Bakanı olarak, üreticinin meselesinin hallidir, tüketicinin sağlıklı gıda tüketmesidir ve tüketicinin alım gücü içerisinde tarım ürünlerini alabilmesidir, nasıl, Sağlık Bakanlığının, Adalet Bakanlığının, İçişleri Bakanlığının öncelikli görevleri varsa... Onun için, müsaade ederseniz, bu Yüce Meclisin çatısı altında da söylüyorum: Ben, burada köylülerin temsilcisiyim ve onun için de, sizin söylediğiniz ve değerli milletvekillerimizin söylediği pek çok kararnameyi, biz ilgili makamlara sunduk; ancak, görüyorsunuz, 57 nci cumhuriyet hükümetinin devraldığı bütçe imkânları ortada, 57 nci cumhuriyet hükümetinin devraldığı enflasyon oranı ve faizler ortada. Tarım Bakanlığı olarak, Toprak Mahsulleri Ofisi olarak, Vakıflar Bankasına ve diğer bazı bankalara ödediğimiz faiz oranı yüzde 220 idi. Köylülerin aldığı kredilere ödediği faiz oranlarına baktığımız zaman -yıllara göre- 1996 yılında bitkisel üretimdeki faiz yüzde 50, enflasyon yüzde 74,6; 1997'de bitkisel üretimdeki kredi faizlerinin oranı yüzde 70, enflasyon yüzde 81; 1998'de bitkisel üretim kredi faiz oranları yüzde 65, enflasyon yüzde 54; ama, 2000 yılına geldiğimizde, yüzde 70'lerde seyreden ziraî kredilerin faizlerini, 1 martta yüzde 40,36'ya ve kasımın içerisinde yüzde 39'a düşürdük.

Hükümetin uyguladığı kararlı ekonomik istikrar programından rahatsız olan çevreler var; içeride, rahatsız olan bazı çevreler var, dışarıda, rahatsız olan bazı çevreler var, bazı parmaklar var; ama, bunlara,  asla ve asla, hükümet olarak, Meclis olarak, muhalefetin de desteğiyle, bu istikrar programımızdan taviz vermeyeceğiz. (MHP sıralarından alkışlar)

Şunu herkes iyi bilsin: Burada, isim söylediği için söylüyorum. Türk çiftçisini ve Türk ekono-misini, 57 nci cumhuriyet hükümeti -isim, burada söylendi; ama, ben, tekrar söylemiyorum IMF'nin herhangi bir yetkilisine teslim etmemiştir ve teslim etmeye de niyeti yoktur. (MHP ve DSP sıralarından alkışlar) IMF, uluslararası bir kuruluştur; bir teklif getirir, bir öneri getirir, hükümetimiz değerlendirir, Meclisimiz değerlendirir.

Sonra, IMF, burada çok konuşuluyor da, buna yabancı da değilsiniz değerli muhalefet temsilcileri; bizden önce, 16 kez, zaten, siz, bu IMF'yle tanışıyorsunuz. Biz, ilk defa tanıştık IMF'yle. (MHP ve DSP sıralarından alkışlar)

ALİ RIZA GÖNÜL (Aydın) - Sana yakışmıyor hoca!

TARIM VE KÖYİŞLERİ BAKANI HÜSNÜ YUSUF GÖKALP (Devamla) - Ben, buradan söylendiği için söylüyorum. (DYP sıralarından gürültüler)

TURHAN GÜVEN (İçel) - O zaman, ortaklarına söyle.

BAŞKAN- Efendim, karşılıklı konuşmayın.

TARIM VE KÖYİŞLERİ BAKANI HÜSNÜ YUSUF GÖKALP (Devamla) - Değerli arkadaşlarım, bakınız, ben, birkaç üründe... Değerli çiftçilerimiz, üreticilerimiz de bizi izlediği için ve siz değerli milletvekillerimizi bilgilendirmek için söylüyorum. Ben, her gün de köylünün içerisindeyim. Sırf Nevşehir'e gitmiyorum; Hakkâri'ye gidiyorum, Hakkâri'de kalıyorum; Sakarya'ya gidi-yorum, Sakarya'da kalıyorum; Şırnak'a gidiyorum, kimsenin, birkaç sene önce gidemediği yerlerde Şırnak'ta kalıyorum, köylere kadar ulaşıyorum. Çiftçinin memnun olduğu kısımları, ben, size söyleyeyim.

YASİN HATİBOĞLU (Çorum) - Sayın Bakan, gidiyorsunuz da, gittiğinizi sormuyoruz, ne götürüyorsunuz?..

TARIM VE KÖYİŞLERİ BAKANI HÜSNÜ YUSUF GÖKALP (Devamla) - Çiftçinin sıkıntısı var. Memnun olduğu kısımları söyleyeyim. Bundan hiç rahatsızlık da duymamamız gerekli. Bundan dolayı, memnun olmamız gerekli.

Değerli arkadaşlarım, bir kere, bu sene, çok şükür, ne iktidar sırasında oturan sayın milletvekillerimiz ne de muhalefet sırasında oturan sayın milletvekillerimiz, beni arayıp da, buğday, Toprak Mahsulleri Ofisinin kapısında kaldı demediler, tek bir telefon almadım. Bu sene, buğday, değeri fiyatıyla satılabildi.

ALİ RIZA GÖNÜL (Aydın) - Götüren var mı?!..

BAŞKAN - Karşılıklı konuşmayın efendim.

TARIM VE KÖYİŞLERİ BAKANI HÜSNÜ YUSUF GÖKALP (Devamla) - Değeri fiyatıyla derken de, yine mukayeseli olarak söylüyorum.

Bakınız, değerli arkadaşlarım, bu sene, buğday üreticisi...

ÖMER BARUTÇU (Zonguldak) - Böyle bir usul yok Sayın Başkan.

BAŞKAN - Hangi usul efendim?

ÖMER BARUTÇU (Zonguldak) - Konuyla ilgili konuşmuyor.

BAŞKAN - Konuşuyor efendim. Derdimize derman olmaya çalışıyor.

Buyurun Sayın Bakanım.

TARIM VE KÖYİŞLERİ BAKANI HÜSNÜ YUSUF GÖKALP (Devamla) - Ben, bunu, burada söylüyorum, seçim bölgelerinizde test edersiniz; eğer bir yanlışlığım varsa, hatam varsa, bu yüce kürsüden de benim yüzüme vurursunuz. Ben, açık ve netim, buradayım her gün. (MHP sıralarından alkışlar)

ALİ RIZA GÖNÜL (Aydın) - O kadar çok ki.

TARIM VE KÖYİŞLERİ BAKANI HÜSNÜ YUSUF GÖKALP (Devamla) - Değerli arkadaşlarım, bakınız, buğdayda, tahılda belirli bir rahatlığa kavuştuk, mısırda belirli bir rahatlığa kavuştuk, meyvede, sebzede -içimizde Karamanlılar var, Niğdeliler var, Nevşehirliler var- bu sene elmanın altına dökülen elma dahi para etti.

Niye; ben, size söyleyeyim: Sizin zamanınızda kapıları açıp da, ne üretildiyse; ilaçlı, kalıntılı, küflü, bozuk ne kadar ürün varsa, içeri aldınız; Türk köylüsünün ürünü satılmadı. İşte, bu, 57 nci Cumhuriyet hükümetinin, Türk köylüsüne verdiği trilyonlarca bir destektir. Sınır ticaretinden 52 çeşit ürün giriyordu bu ülkeye, meyve suyu fabrikalarında işlenen meyve suyu konsantreleri bile sınır ticaretiyle giriyordu.

Ben, size ürünlerin fiyatını söyleyeyim, belki sizler bilmezsiniz. Afyon'da, vişne 500 000 liradan satıldı. Herkes memnun.

YASİN HATİBOĞLU (Çorum) - Sayın Bakan, buffalodan söz et!..

TARIM VE KÖYİŞLERİ BAKANI HÜSNÜ YUSUF GÖKALP (Devamla) - Ben, size şunu da söyleyeyim. Afyon'da, kiraz -siz de söyleyin sizin bölgenizdeki ürünlerin fiyatını- 1 milyon 200 bin liradan satıldı.

TURHAN GÜVEN (İçel) - Buğdayla samanın fiyatını söyle bakalım...

TARIM VE KÖYİŞLERİ BAKANI HÜSNÜ YUSUF GÖKALP (Devamla) - Antalya'da da çiftçi memnun.

Bu sene İran'ın karpuzunu sokmadık, bazılarınız rahatsız oldunuz; ama, girmeyecek onlar; çünkü, benim üreticimin karpuzu orada üretilecek. (MHP sıralarından alkışlar)

Değerli arkadaşlarım, onun için, bunlar bir politikadır, politika. Liberal ekonomiye evet; ama, mevzuatlar içerisinde kendi üreticimizin ürettiği ürünler, satılana, pazarlanana kadar bir politika oluşturmaktır bunlar.

Bakınız, pazarlama konusunda, şimdiye kadar, Tarım ve Köyişleri Bakanlığında bir İç Pazarlama ve Dış Ticaret Daire Başkanlığı yoktu.

Müsaade ederseniz, Yüce Mecliste, kayıtlara, tutanaklara geçmesi için, tarımın tarifini yapmak istiyorum. (FP sıralarından "Bravo[!]" sesleri) Evet, kayıtlara geçsin; çünkü, bilim ve teknoloji süzgecinden geçmelidir her şey burada; yoksa, günübirlik siyasî yaklaşımlarla değil...

Sayın Başkanım, sayın milletvekillerim; tarımı tarif ediyorum...

MUSTAFA ÖRS (Burdur) - Tarif edin de, millet de dinlesin...

TARIM VE KÖYİŞLERİ BAKANI HÜSNÜ YUSUF GÖKALP (Devamla) - Evet, bilgileneceksiniz; daha çok şeyler öğreneceksiniz bizden; dinlemeye devam edin siz. (MHP sıralarından alkışlar)

MUSTAFA ÖRS (Burdur) - Millet de dinlesin...

TARIM VE KÖYİŞLERİ BAKANI HÜSNÜ YUSUF GÖKALP (Devamla) - Bakınız, tarım şudur; öğrenin... (FP ve DYP sıralarından gürültüler)

Eğer müsaade ederseniz...

Tarım şudur: Bitkisel, hayvansal ürünlerin üretimi, işlenmesi -şimdiye kadar işlenmesiyle hiç iştigal edilmedi; onun için bu problemler geldi- artı, pazarlanmasıdır; pazarlanmasıyla uğraşmadığınız için bu durumlara geldi. (MHP sıralarından alkışlar) Tarım budur. Bu tanımı yapan ve göçüp gidenlere de Allahü Teala'dan rahmet diliyorum.

Değerli arkadaşlarım, niye bu tanımı yaptım; çünkü, Sayın Elkatmış patates unu konusunda bir rakam söyledi de, onun için bu tanımı yaptım. "Patates unundaki KDV yüzde 17, bu KDV'nin düşürülmesi gerekli" dediniz; ama, bakıyorum, bizden önce, 54, 55, 53, ne zaman olursa...

TURHAN GÜVEN (İçel) - 56, 55...

TARIM VE KÖYİŞLERİ BAKANI HÜSNÜ YUSUF GÖKALP (Devamla) - Tamam, olur...

Tarım ürünlerine uygulanan KDV'nin yüzde 1'e düşürülmesi teklifi, ilk defa bizim zamanımızda getirilmiştir.

Patates, lüks bir tüketim maddesi değildir; gübre, lüks bir tüketim maddesi değildir. Gübredeki KDV'nin yüzde 17'den yüzde 1'e düşürülmesi, bizim hazırladığımız raporlarla, ilgili makamlara sunuluyor.

Burada her zaman söylüyorum, gübredeki sübvansiyon köylünün eline ulaşmıyor. İlk defa, köylünün kullandığı mazot ile diğer mazotun fiyat farkı olması, bizim zamanımızda gündeme getirilmiştir. Hep, mazot fiyatlarının yüksekliği konuşulmuştur. Evet, mazot fiyatları yüksek; ama, bugün, Avrupa, Amerika, çiftçinin kullandığı mazot ile diğer mazota fark veriyor; bu, bizim zamanımızda getirilmiştir.

Sonuç ne oldu; sonucu söyleyeyim : Eğer, bazıları, ekonomik istikrardan, faizlerin düşüşünden, ekonomideki tünelin ucunun görünmesinden, ışığın görünmesinden rahatsız olmadığı takdirde, bu hazine doldurulacaktır, bu borçlar ödenecektir ve hazinenin dolmasıyla biriken paralar da, tüm sektörlere, memurumuza, işçimize, köylümüze, muhakkak ki verilecektir.

Bakınız, değerli arkadaşlarım... (DYP sıralarından gürültüler)

(Mikrofon otamatik cihaz tarafından kapatıldı)

MUSTAFA ÖRS (Burdur) - IMF'den onun için mi borç alıyorsunuz?!

ALI RIZA GÖNÜL (Aydın) - Sayın Bakan, siz, evvela, devleti soydurmayın da, ondan sonra para biriktirmeyi düşünün. Gübrede KDV'yi yüzde 1'e indirdiniz mi Sayın Bakan?

BAŞKAN - Sayın Bakanım, süreniz bitti; ancak...

TARIM VE KÖYİŞLERİ BAKANI HÜSNÜ YUSUF GÖKALP (Devamla) - 40 dakika sürem var Sayın Başkan.

BAŞKAN - 40 dakika olur mu efendim...

TARIM VE KÖYİŞLERİ BAKANI HÜSNÜ YUSUF GÖKALP (Devamla) - İki gündemdışı...

BAŞKAN - Hayır efendim... Böyle bir usulümüz yok Sayın Bakanım. Afedersiniz, çok özür dilerim...

Bir şey arz edeceğim efendim.

YASİN HATİBOĞLU (Çorum) - Sayın Başkan, tarımın tarifini bitiremedi, bir 20 dakika daha verin!..

BAŞKAN - Şimdi de, çiftçilerin, fakrü zaruret içinde olan çiftçilerin borçlarının ertelenmesi konusunda cevap verirseniz minnettar kalacağım; buyurun efendim. (FP ve DYP sıralarından "Bravo" sesleri, alkışlar!..)

TARIM VE KÖYİŞLERİ BAKANI HÜSNÜ YUSUF GÖKALP (Devamla) - Değerli Başkanım, iki gündemdışı konuşma; her gündemdışı konuşmaya 20'şer dakikadan, 40 dakika eder; ama, ben kararınıza saygı duyuyorum.

BAŞKAN - Estağfurullah... Böyle bir usulumüz yok, maalesef...

TARIM VE KÖYİŞLERİ BAKANI HÜSNÜ YUSUF GÖKALP (Devamla) - Saygı duyuyorum efendim.

BAŞKAN - Ama, çiftçi borçlarıyla ilgili taahhüdünüzü bekliyoruz... (FP ve DYP sıralarından "Bravo" sesleri, alkışlar)

TARIM VE KÖYİŞLERİ BAKANI HÜSNÜ YUSUF GÖKALP (Devamla) - Müsaade ederseniz, arz edeyim, madde madde...

BAŞKAN - Buyurun...

NİDAİ SEVEN (Ağrı) - Taahhüt yok... Gerçekleşmiş... Taahhüt olmaz... İlk defa çiftçi borçları ertelenmiştir.

BAŞKAN - Hepsi ertelenmedi efendim; rica ederim...

MUSTAFA GÜL (Elazığ) - Sayın Başkan, çiçekçilerin borcu da ertelendi.

BAŞKAN - Sayın Gül, ben biliyorum; hepsi ertelenmediği için, bırakın da Sayın Bakan bu konuda bildiğini söylesin. Yaşayan mı bilir, okuyan mı bilir?

TARIM VE KÖYİŞLERİ BAKANI HÜSNÜ YUSUF GÖKALP (Devamla) - Efendim, müsaade ederseniz, maddeler halinde söylüyorum.

BAŞKAN - Tabiî, efendim, özür dilerim.

TARIM VE KÖYİŞLERİ BAKANI HÜSNÜ YUSUF GÖKALP (Devamla) - Müsaade ederseniz, maddeler halinde söylüyorum Sayın Başkan, değerli milletvekilleri.

Birincisi, bu kadar ekonomik sıkıntıya rağmen, tabiî afetlerden zarar gören çiftçilerin borçlarının ertelenmesi ve yeniden kredilendirilmesi kararnamesi çıkmış ve yürürlüktedir. Bu da, elliye yakın ilimizin farklı ilçelerinin farklı köylerinde uygulanmaktadır. Tabiî afetlerden kuraklık, don, dolu -Allah vermesin- yangın gibi afetlerden zarar gören çiftçilerin borçları, faizleri dondurularak bir yıl ertelenmiş, yeni kredi alma imkânları sağlanmıştır. Kredi almamış olan çiftçilere de düşük faizle kredi verme imkânı getirilmiştir.

İkincisi, 2000 yılında, kuraklık nedeniyle -burası çok önemli- köy tüzelkişiliğine veya şahıslarına ait çayır, meraları ile yem bitkileri zarar gören hayvan yetiştiricilerinin kredi borçları ertelenmiştir; bu bir yenidir. Böyle bir kararname de, 1997 yılında, Sayın Mesut Yılmaz'ın Başbakanlığı zamanındaki hükümet zamanında çıkmıştır. Yani, köyde kuraklık var, köyün merasında ot yok. Biz, bunu bahane ederek gittik; bu sene de, bu kadar ekonomik sıkıntılara rağmen, köyde kuraklık var diye, hayvancılık kredi borçlarını erteledik -ki, buna, sevgili Karslılar, Erzurumlular "çevirme kredisi" derler- ve bu kredi borçlarını ben, gidip, Kars'ta, Erzurum'da yerlerinde de takip ettim; bunlar ertelendi Sayın Başkan.

Üçüncüsü, patates üreticilerinin, Türkiye Cumhuriyeti Ziraat Bankasına olan tarımsal kredi borçlarının faizsiz olarak ertelenmesi hakkındaki kararname, Tarım ve Köyişleri Bakanlığımız tarafından ocak ayının 5'inde yazılmıştır Sayın Elkatmış.

ALİ RIZA GÖNÜL (Aydın) - Netice ne olmuş?

TARIM VE KÖYİŞLERİ BAKANI HÜSNÜ YUSUF GÖKALP (Devamla) - Neticeyi söyleyeceğim eğer dinlerseniz.

Ancak, Hazinenin, Maliyenin ve yıllarca, bu kadar zengin potansiyele sahip olan ülkenin, ekonomik olarak -hepiniz iktidarlarda bulundunuz- bu duruma getirilişinden dolayı Hazinede imkân yok ki, ertelenemedi; ama, ben bunun takipçisiyim; yani, bunu söylüyorum, takipçisiyim.

ALİ RIZA GÖNÜL (Aydın) - Bir de KDV için bilgi verseniz...

TARIM VE KÖYİŞLERİ BAKANI HÜSNÜ YUSUF GÖKALP (Devamla) - KDV için de, o raporları da size takdim ederim. KDV'yi... Şimdi, biz, gübrede 100 trilyondan fazla sübvansiyon ayırıyoruz. Bizim teklifimiz şu: Yüzde 17 olan KDV'yi yüzde 1'e indirelim, bu sübvansiyonu da kaldıralım...

ALİ RIZA GÖNÜL (Aydın) - Hayır, Sayın Bakan, biraz evvel yüzde 1'e inmiş gibi bir söyleminiz oldu...

TARIM VE KÖYİŞLERİ BAKANI HÜSNÜ YUSUF GÖKALP (Devamla) - Hayır... Hayır...

ALİ RIZA GÖNÜL (Aydın) - Şu mazotu nasıl ucuzlattınız, onu da bir açıklayın da, millet görsün, duysun!

(MHP sıralarından "Siz devam edin Sayın Bakan" sesleri)

BAŞKAN - Demedi, demedi efendim.

Buyurun Sayın Bakanım.

Siz karşılıklı konuşmayın Sayın Bakanım... İstirham edeyim...

ALİ RIZA GÖNÜL (Aydın) - Sayın Bakanım, yüzde 1'e indirdiğinizi söylüyorsunuz, şimdi de "hayır" diyorsunuz...

BAŞKAN - Efendim, bırakın, Sayın Bakan söylesin... Bırakmıyorsunuz ki...

İSMAİL KÖSE (Erzurum) - Sayın Bakan, siz devam edin.

TARIM VE KÖYİŞLERİ BAKANI HÜSNÜ YUSUF GÖKALP (Devamla) - Sayın Bakanım, kayıtlarda incelenirse, bir yanlış duyum olmuş olabilir. İnmesi için söyledim.

ALİ RIZA GÖNÜL (Aydın) - Hayır... Hayır... Siz, yüzde 17'den yüzde 1'e indiği yolunda bir laf ettiniz.

BAŞKAN - Hayır efendim, demedi... Demedi efendim...

GÖNÜL SARAY ALPHAN (Amasya) - Hepimiz dinliyoruz...

ALİ RIZA GÖNÜL (Aydın) - Halk da görsün bunları...

YÜCEL ERDENER (İstanbul) - Görüyor...

BAŞKAN - Sayın Bakanım, lütfen...

TARIM VE KÖYİŞLERİ BAKANI HÜSNÜ YUSUF GÖKALP (Devamla) - Dördüncüsü, 1999-2000 sezonunda tarımsal faaliyetlerde kullanılan mazot için üreticilere verilecek destek hakkındaki bir kararname taslağı, tarafımızdan hazırlanmış, 3 Mart 2000 tarihinde Bakanlar Kurulumuza arz edilmiştir...

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Sayın Bakanım, toparlar mısınız lütfen...

TARIM VE KÖYİŞLERİ BAKANI HÜSNÜ YUSUF GÖKALP (Devamla) - Toparlıyorum.

BAŞKAN - İstirham edeceğim...Evet...

TARIM VE KÖYİŞLERİ BAKANI HÜSNÜ YUSUF GÖKALP (Devamla) - Sayın Başkanım, o kadar açıklanması gerekli hususlar var; çünkü, burada "çiftçiler öldürüldü, çiftçilere sırt çevirdiniz" diye konuşmalar oldu, onun için söylüyorum. Şimdi...

METİN MUSAOĞLU (Mardin) - Genel görüşme yapar, konuşursunuz!

BAŞKAN - Sayın Bakanım, affedersiniz, böyle bir usulümüz yok. Dün, dışişleriyle ilgili genel görüşmede de aynı sıkıntı yaşandı.

TARIM VE KÖYİŞLERİ BAKANI HÜSNÜ YUSUF GÖKALP (Devamla) - Sayın Başkanım, tamam, bitiriyorum; ama, siz de, eğer hakkımdan alınan zamanlara dikkat ederseniz, yine zamanımı aşmamış oluyorum.

1999-2000 sezonunda tarımsal faaliyetlerde kullanılan mazot için üreticilere verilecek destek hakkındaki bir karar tasarısı hazırlanmış, Bakanlar Kurulumuza götürülmüş, Bakanlar Kurulumuzda bir saat tartışılmış, Bakanlar Kurulumuzda, başta Sayın Başbakanımız olmak üzere bu projenin Türk tarımı için olumlu bir proje olduğu kabul edilmiştir...

MEHMET GÖZLÜKAYA (Denizli) - Sayın Başkan...

BAŞKAN - Bir dakika efendim...

TARIM VE KÖYİŞLERİ BAKANI HÜSNÜ YUSUF GÖKALP (Devamla) - ancak, yine aynı cevabı veriyorum: Bu proje reddedilmemiştir.

MEHMET GÖZLÜKAYA (Denizli) - Sayın Bakan konuya ilişkin bir şey söylemiyor...

TARIM VE KÖYİŞLERİ BAKANI HÜSNÜ YUSUF GÖKALP (Devamla) - Bu proje geri çevrilmemiştir; ancak, projeye kaynak aranmaktadır.

MEHMET GÖZLÜKAYA (Denizli) - Sayın Bakan, çiftçi borçlarını...

BAŞKAN - Efendim, rahat bırakın... Sayın Bakan bitirsin efendim, toparlasın...

MEHMET GÖZLÜKAYA (Denizli) - Hükümet içindeki müzakereler bunlar...

BAŞKAN - Sayın Bakan, toparlar mısınız efendim, rica edeceğim...

İSMAİL KÖSE (Erzurum) - Niye rahatsız oluyorsunuz?

MEHMET GÖZLÜKAYA (Denizli) - Net olarak, çiftçi borçları erteleniyor mu, ertelenmiyor mu?

BAŞKAN - Efendim, siz karışmayın; Sayın Bakan, toparlıyor...

Buyurun Sayın Bakanım.

MEHMET GÖZLÜKAYA (Denizli) - Sayın Bakan, icraatın içinden yapıyor!..

NAİL ÇELEBİ (Trabzon) - Türkiye'nin meselesini konuşuyor.

METİN MUSAOĞLU (Mardin) - Genel görüşme yapalım o zaman.

BAŞKAN - Sayın Bakanım, mesele derin; bir genel görüşmede bu işi halletmek mümkün olur.

Bir gün, İçtüzük madde 59'a göre gündemdışı bir söz isteyin; bütün gruplara da bu imkânı tanıyalım, enine boyuna tartışalım efendim.

TARIM VE KÖYİŞLERİ BAKANI HÜSNÜ YUSUF GÖKALP (Devamla) - Son cümlemi söylüyorum Sayın Başkanım.

BAŞKAN - Çok teşekkür ediyorum.

TARIM VE KÖYİŞLERİ BAKANI HÜSNÜ YUSUF GÖKALP (Devamla) - Tekrar söylüyorum : O zaman iki tane gündemdışı konuşmaya, iki farklı, istediğim sürede söz hakkı vereceksiniz.

Son cümlemi söylüyorum...

BAŞKAN - Usulümüzde yok efendim.

Tarım Bakanlığı bütçesinde enine boyuna tartışacağız efendim; üç gün kaldı.

Buyurun.

TARIM VE KÖYİŞLERİ BAKANI HÜSNÜ YUSUF GÖKALP (Devamla) - Efendim, o zaman, burada, bazıları çıkıp, köylülerimize, çiftçilerimize yanlış mesajlar vermeye kalkışmasın.

Son cümlemi söylüyorum...

BAŞKAN - Sayın Bakanım, lütfen...  Sayın Bakanım, ben müşkül durumda kalıyorum.

ASLAN POLAT (Erzurum) - Yanlış mesaj vermeye çalışmıyoruz.

ALİ RIZA GÖNÜL (Aydın) - Sayın Bakan, siz, çiftçiyi tanımıyorsunuz...

TARIM VE KÖYİŞLERİ BAKANI HÜSNÜ YUSUF GÖKALP (Devamla) - Ben, size gülüp geçiyorum; ben çiftçiyi tanıyor muyum, tanımıyor muyum...

BAŞKAN - Efendim, istirham edeceğim.. Ben müşkül durumda kalıyorum.

TARIM VE KÖYİŞLERİ BAKANI HÜSNÜ YUSUF GÖKALP (Devamla) - Çiftçilerin, Ziraat Bankasına, Tarım Kredi Kooperatiflerine olan tarımsal kredi borçlarının üç yıl süreyle faizsiz ertelenmesine -bunu iyi dinlesin muhalefet de- dair tasarı Bakanlığım tarafından hazırlanmıştır. Üç yıla yayalım borçları, altışar taksitlerle...

ALİ RIZA GÖNÜL (Aydın) - Netice... Netice... Sayın Bakan, oldu mu, olmadı mı?

TARIM VE KÖYİŞLERİ BAKANI HÜSNÜ YUSUF GÖKALP (Devamla) - Müsaade eder misiniz cümlemi bitireyim Sayın Başkan...

BAŞKAN - Siz bitirin efendim... Genel Kurula hitap edin, bitsin efendim...

TARIM VE KÖYİŞLERİ BAKANI HÜSNÜ YUSUF GÖKALP (Devamla) - Beni konuşturmamak için bir amacınız mı var?

ALİ RIZA GÖNÜL (Aydın) - Hayır, ben sonucu soruyorum...

BAŞKAN - Efendim, istirham ediyorum... Bırakın da söylesin...

TARIM VE KÖYİŞLERİ BAKANI HÜSNÜ YUSUF GÖKALP (Devamla) - Ben konuştuktan sonra sonucu sorarsınız.

ALİ RIZA GÖNÜL (Aydın) - Sayın Bakan, niye sinirleniyorsunuz?!

BAŞKAN - Sayın Bakanım...

ALİ RIZA GÖNÜL (Aydın) - Yarım saattir dinliyoruz... (MHP sıralarından gürültüler)

TARIM VE KÖYİŞLERİ BAKANI HÜSNÜ YUSUF GÖKALP (Devamla) - Dinleyeceksiniz efendim.

BAŞKAN - Sayın Bakanım, lütfen, efendim...

OKTAY VURAL (İzmir) - Dinlemesini öğrenin...

BAŞKAN - Arkadaşlar, lütfen...

Sayın Bakanım, lütfen...

ALİ RIZA GÖNÜL (Aydın) - Hayır, ben sonucu öğrenmek istiyorum.

BAŞKAN - Sayın Gönül, istirham ederim efendim...

TARIM VE KÖYİŞLERİ BAKANI HÜSNÜ YUSUF GÖKALP (Devamla) - Çiftçilerin, Ziraat Bankası ve tarım krediye olan borçlarının faizlerinin dondurularak üç yıla yayılması, altışar ay taksitlerle ödenmesi tasarısı tarafımızdan Bakanlar Kuruluna götürülmüştür, Bakanlar Kurulumuz bunu kabullenmiştir; ancak, sonucu iyi dinleyin... Bıraktığınız bütçe bu... Para yok ki, ödesin Bakanlar Kurulu. Bıraktığınız bu... (MHP sıralarından alkışlar; DYP sıralarından gürültüler)

ALİ RIZA GÖNÜL (Aydın) - Ne demek para yok?!.

BAŞKAN - Teşekkür ederim efendim, sağ olun Sayın Bakan.

Sayın Demirci...

ALİ RIZA GÖNÜL (Adın) - Bahaneye bak, bahaneye!..

İşte, sonuç bu...

BAŞKAN - Efendim, lütfen...

TARIM VE KÖYİŞLERİ BAKANI HÜSNÜ YUSUF GÖKALP (Devamla) - Sizin zamanınızda... Sizin zamanınızda...

MUSTAFA KEMAL AYKURT (Denizli) - Bir profesör olarak bu cümleleri söylemek ayıp. Utanır insan...

BAŞKAN - Efendim, Sayın Bakanım, zatıâllerinizin sözünü...

MUSTAFA ÖRS (Burdur) - Siz, bütçeyi 56 ncı hükümetten devraldınız.

ALİ RIZA GÖNÜL (Aydın) - Bütçeyi oradan aldınız, oradan; bizden almadınız...

BAŞKAN - Sayın Bakanım, istirham ediyorum, bitirin.

TARIM VE KÖYİŞLERİ BAKANI HÜSNÜ YUSUF GÖKALP (Devamla) - Zamanınızda ödenen...

ALİ RIZA GÖNÜL (Aydın) - Sayın Bakan, siz, bütçeyi Anayol hükümetinden aldınız, bizden almadınız.

BAŞKAN - Sayın Bakanım, Genel Kurula...

TARIM VE KÖYİŞLERİ BAKANI HÜSNÜ YUSUF GÖKALP (Devamla) - Zamanınızda hayvancılık kredileri dağıttınız, sıfır faizsiz; onların listesini vereceğim birgün. Hiçbirisi köylüye gitmedi.

BAŞKAN - Sayın Bakanım...

ALİ RIZA GÖNÜL (Aydın) - Siz de o kadar yapabilseniz...

TARIM VE KÖYİŞLERİ BAKANI HÜSNÜ YUSUF GÖKALP (Devamla) - Hepinize saygılar arz ediyorum. (MHP sıralarından "Bravo" sesleri, alkışlar )

BAŞKAN - Teşekkür ederim.

Sayın Demirci...

YASİN HATİBOĞLU (Çorum) - Sayın Başkan izin verir misiniz?

BAŞKAN - Efendim, Sayın Demirci'ye sataşma var. 54 üncü hükümetin Tarım Bakanı Sayın Demirci. Müsaade buyurursanız... Sizin mesajınızı da aldım.

YASİN HATİBOĞLU (Çorum) - Efendim, izin verir misiniz?

BAŞKAN - Hayır. Ben, Sayın Demirci'ye söz vermiştim efendim.

YASİN HATİBOĞLU (Çorum) - Efendim, ben bir hususu arz edeyim, sonra, Sayın Demirci konuşsun.

Söz verir misiniz?

BAŞKAN - Peki, buyurun Sayın Başkan.

YASİN HATİBOĞLU (Çorum) - Sayın Başkan, zatıâlinizin bu yönetim biçimini yadırgadığımızı, çok ehven bir tabir kullanıyorum, yadırıgadığımızı ifade etmek isterim. (DYP sıralarından "Başkandan memnunuz" sesleri)

MUSTAFA GÜVEN KARAHAN (Balıkesir) - Seni de gördük...

YASİN HATİBOĞLU (Çorum) - 1. Sayın Bakanın, tarımın tarifi yapacağına, evvela, kürsüye çıkarken, İçtüzüğün hangi hükmüne dayanarak oraya geldiğini, o hükmün kendisine ne kadar süre tanıdığını bilerek gelmesi lazım.

2. Sayın Bakan, hakkı olan süresinin dışındaki süre içerisinde kürsüyü işgal etmiştir; bunu bi-lerek, anlamını kavrayarak ifade ediyorum. (MHP sıralarından gürültüler)

3. Sayın Bakan, tavrıyla, tutumuyla, buradakilere tarımı tarif ediyor ve tarımı tarif ederken, ifadesi şu : -tutanakları getirin bakın, bunun düzeltilmesi lazım- "Evet, benden çok şey dinleyecek ve çok şey öğreneceksiniz, eğer müsaitseniz" sözünü kullandı. (MHP sıralarından gürültüler)

YASİN HATİBOĞLU (Çorum) - Müsaade buyurun...

MUSTAFA GÜVEN KARAHAN (Balıkesir) - Güzel demiş.

YASİN HATİBOĞLU (Çorum) - "Eğer müsaitseniz" dedi. Eğer, müsaitlikten, dinleme imkânımız, vaktimiz var, onu kastettiyse bir diyeceğim yoktur, bu doğrudur; ama, kabiliyet kastıyla konuştuysa, bilsin ki, dinleyen, anlatandan ve söyleyenden bin defa daha kabiliyetlidir. (FP ve DYP sıralarından "Bravo" sesleri, alkışlar; MHP sıralarından "belli, belli" sesleri)

Teşekkür ederim.

BAŞKAN - Sayın Hatiboğlu, tutumum hakkında, idarem hakkında söyledikleriniz doğrudur; ancak, bir Sayın Bakanın da yazılı olan İçtüzüğü kullanırken, ikazlarımıza rağmen konuşmaya devam etmesi karşısında -siz de Başkanvekilliği yaptınız- çare nedir?!

YASİN HATİBOĞLU (Çorum) - Çare, işgal diye tescil ettirmektir.

BAŞKAN - Hayır. Çare nedir efendim; sözünü kesersiniz...

YASİN HATİBOĞLU (Çorum) - Çare efendim, sözünü kesersiniz, yapmayın...

BAŞKAN - Efendim, yani, üç sefer sözünü kestim Sayın Bakanın; ama, yine de...

YASİN HATİBOĞLU (Çorum) - Efendim 3 dakikayı anlarım, 5 dakikayı anlarım...

BAŞKAN - Efendim, ben bahane aramıyorum. Hata mı etmişiz?

YASİN HATİBOĞLU (Çorum) - 5 dakikayı anlarım, ama, 40 dakika diyorum.

BAŞKAN - Hayır, 40 dakika konuşmadı efendim.

YASİN HATİBOĞLU (Çorum) - Bakın...

BAŞKAN - Efendim 5 dakika geçti... 40 dakika konuşmak istedi, Sayın Bakanın ifadesini de size söyleyeyim "tarımla ilgili iki gündemdışı konuşma var, peş peşe konuşayım" dedi. İçtüzükte böyle bir şey olmadığını görünce de, 5 dakikada kestirdik. İstirham ederim efendim...

Sayın Demirci, buyurun efendim, 54 üncü hükümetin Tarım Bakanı olarak buyurun efendim.

İSMAİL KÖSE (Erzurum) - Sayın Başkan, bir istirhamım var.

BAŞKAN - Ne istiyorsunuz?..

İSMAİL KÖSE (Erzurum) - İzin verir misiniz.

BAŞKAN - Söz verdim, buyurun efendim.

İSMAİL KÖSE (Erzurum) - Kürsüden konuşabilir miyim Sayın Başkan, usulle ilgili...

BAŞKAN - Yerinizden konuşur musunuz; anlamıyorum ne olduğunu...

İSMAİL KÖSE (Erzurum) - Sayın Başkanım, teşekkür ederim.

Dün, dış politikayla ilgili genel görüşme konuşmaları devam ederken, sizi kutluyorum, ülkenin çok önemli bir meselesi olduğunun idraki içerisinde, çok önemli bir konu olduğu için, Sayın Dışişleri Bakanımıza tolerans göstererek, ek olarak on onbeş dakikalık bir konuşma imkânı sağladınız ve arkasından da, diğer hatiplere, konuşmacılara da o toleransınız devam etti.

Şimdi, bugün, iki kişi, iki milletvekili arkadaşımız, ülkemizin, yine, en önemli konusu olan ve yüzde 40 nüfusumuzun bulunduğu Türk köylüsü ve çiftçisiyle ilgili çok önemli iki gündemdışı konuşma yapmışlar; Sayın Tarım Bakanı, bu gündemdışı konuşmalara cevap vermek üzere kürsüye gelmiştir.

Bir defa, Fazilet Partisi Grup Başkanvekili Sayın Hatiboğlu'nun, Sayın Bakanın meseleyi bile-rek kürsüyü işgal ettiği şeklindeki o beyanını kabul etmiyorum. Sayın Bakan, kendisine, üzerine atfedilen ve Bakanlığıyla ilgili bir konunun açıklığa kavuşturulması ve Türk köylüsüne, çiftçisine duyduğu saygıdan dolayı, o insanları tatmin etmek için bilgi vermek mecburiyetindedir. Kaldı ki, kendisinin bir de bilimsel kariyeri vardır. O kariyeri çerçevesinde, meselenin bilimsel süzgeçten geçmesinin gereğini vurgulayarak, Yüce Meclise de "eğer, beni dinleme lütfunda bulunursanız, benim anlattıklarım, yalnız, siyasî, popülist bir düşünce değildir; aynı zamanda, bilimin süzgecinden geçen ve Türkiye'nin tarım politikalarını da ilgilendiren, çok önemli, getireceğim politikaları da içeren düşüncelerimi ifade ediyorum" demişlerdir ve burada, Sayın Bakanın, hiçbir şekilde, Sayın Hatiboğlu'yla ilgili, o şekildeki bir düşünceyi ifade ettiğini de kabul etmiyorum.

Ancak, bir hususu daha yadırgıyorum : Bir başka grubun, DYP Grubunun Grup Başkanvekilinin, Sayın Bakanın konuşmasının -zabıtlarda vardır Sayın Başkanım- her cümlesine, yerinden kalkarak müdahale etmesini de fevkalade yadırgıyorum...

BAŞKAN - Efendim, anlaşılmıştır mesele; teşekkür ediyorum.

İSMAİL KÖSE (Erzurum) - ...ve sizin, Türk köylüsüne...

TURHAN GÜVEN (İçel) - Sayın Bakan, gayet güzel konuşan biri; yani, sen onun avukatı mısın?!.

İSMAİL KÖSE (Erzurum) - Sayın Başkanım, sizin, içerisinde bulunmuş olduğunuz, o köyün bir parçası olan insan olarak da, onun hisleri içerisinde bu toleransı göstererek, hem kredi faizlerinin, beraberce kredilerin ertelenmesi hem Türk köylüsünün gerçekten iki yıl içerisinde...

TURHAN GÜVEN (İçel) - Saman mı daha pahalı buğday mı; siz daha onu bilmiyorsunuz, onu öğrenin önce!..

İSMAİL KÖSE (Erzurum) - ...çok önemli noktaya geleceği hususunda başarılı hizmet veren Sayın Bakana bu fırsatı verdiğiniz için teşekkür ediyorum.

Sağolun Başkanım. (MHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - İnşallah efendim... Ben teşekkür ederim.

MUSA DEMİRCİ (Sıvas) - Sayın Başkanım, Sayın Bakanın bazı açıklamalarına cevap vermek istiyorum. (DSP ve MHP sıralarından gürültüler)

BAŞKAN - Efendim, Sayın Bakan sataşma olduğu için söz istediler.

Buyurun efendim.

V. – AÇIKLAMALAR VE SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR (Devam)

2. – Sivas Milletvekili Musa Demirci'nin, gündemdışı konuşmaya cevap veren Tarım ve Köyişleri Bakanı Hüsnü Yusuf Gökalp'in 54 üncü Hükümete sataşması nedeniyle konuşması

MUSA DEMİRCİ (Sivas) - Sayın Başkan, Cumhuriyet hükümetlerinin bütün bakanları, hangi partiden, hangi sıralarda oturursa otursunlar, mutlaka sorumluluğunu kabul eder; dolayısıyla, elbette, biz de bu sorumluluğu kabul ediyoruz.

Sayın Başkanım, 1997 yılında, hububata yüzde 83 ve pancara da yüzde 150 taban fiyat verilmiştir. Özellikle söylüyorum, üzülerek söylüyorum. Bu taban fiyatlar, IMF'nin talimatıyla olmamıştır ve 54 üncü hükümet zamanında da IMF gelmemiş ve talimat vermemiştir. (FP sıralarından alkışlar)

Özellikle söylüyorum; Sayın Bakan, doğrudur, şu anda, Toprak Mahsuller Ofisi faiz yükü altındadır; ama, lütfen, tetkik etsin, 1997 yılını 10 trilyon kârla kapattı. Ondan sonraki zamanda, biri-leri, Toprak Mahsulleri Ofisini, Beslen Makarna’ya peşkeş çekmişlerdir; takip etsin, Toprak Mahsulleri Ofisi nereden zarar girdi, bulacaklardır.

Sayın Başkanım, yine tekrar ediyorum, hiçbir hükümet döneminde, hiçbir bakanlık döneminde, Türkiye'ye hastalıklı tohum sokulmaz; sokulduysa, şayet bizim zamanımızda varsa, müsebbipleri de varsa, mutlaka işlem yapılmalıdır; yoksa, bizim kanunlarımız ve tüzüklerimiz, hastalıklı mahsulün Türkiye'ye girmesine engeldir.

Teşekkür ediyorum. (FP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederim efendim.

Gündemdışı üçüncü söz, Mardin'deki kamu yatırımları ve genel ekonomik durum konusunda söz isteyen Mardin Milletvekili Metin Musaoğlu'na aittir.

Buyurun Sayın Musaoğlu. (DYP sıralarından alkışlar)

IV. – BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI (Devam)

A) GÜNDEMDIŞI KONUŞMALAR (Devam)

4. – Mardin Milletvekili Metin Musaoğlu'nun, Mardin İlindeki kamu yatırımları ve genel ekonomik duruma ilişkin gündemdışı konuşması

METİN MUSAOĞLU (Mardin) - Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; Mardin İlindeki kamu yatırımları ve genel ekonomik durumla ilgili olarak gündemdışı söz almış bulunmaktayım; hepinize saygılarımı sunarım.

Geçtiğimiz 21 Kasımda, 81 inci kurtuluşunu kutladığımız Mardin, 2000'li yılların uzay çağına girdiğimiz bugünlerde sefalet ve geri kalmışlık işgalinden kurtulabilmiş midir? Bu sorunun cevabı, maalesef, hayırdır. 57 nci Cumhuriyet hükümetinin programında doğu ve güneydoğuyla ilgili olarak, terör nedeniyle boşaltılan köylere dönüşün sağlanması için özel projeler üretileceği, sınır ticaretine kolaylık ve geliştirici önlemlerin alınacağı, bölge için özel teşvik sistemlerinin getirileceği gibi birtakım vaatler dile getirilmişti. Aradan birbuçuk yıl geçmesine rağmen, bu vaatler ne ölçüde yerine gelmiştir hep beraber görelim :

2000 yılı kamu yatırım programını incelediğimizde göreceğiz ki, Mardin İlindeki tüm yatırım toplamı 6,8 trilyondur. Bu rakama, 3 trilyon olarak öngörülmüş ve kullanılmamış olan Ilısu Barajı ödeneği de dahildir; yani, Mardin İlinde, 2000 yılında yapılması öngörülen kamu yatırımının gerçek rakamı 3,8 trilyondur. 2000 yılında gerçekleştirilen nüfus sayımına göre, Türkiye'nin toplam nüfusu 72 milyon civarında tahmin edilmektedir. Mardin İlinin nüfusu ise 835 000'dir. 3,8 trilyon liralık toplam kamu yatırımından 835 000 kişinin istifade edeceğini düşünürsek karşımıza son derece yetersiz bir oran çıkmaktadır. Şöyle ki: 2000 yılında, Türkiye genelindeki kamu yatırımlarından kişi başına düşen rakam 108 milyon lira iken, Mardin'de, tüm kamu yatırımlarından kişi başına düşen rakam ise sadece 4,5 milyon liradır; yani, Mardin, tüm Türkiye'de yapılacak kamu yatırımlarından kişi başına ancak 1/24 oranında pay almaktadır. Sağlık sektöründe, Türkiye genelindeki kişi başına düşen kamu yatırımı 5,3 milyon lira iken, Mardin'de, sadece 951 000 liradır; yani, Mardin, sağlık alanındaki tüm kamu yatırımlarından ancak 1/5,5 oranında pay alabilmektedir.

Eğitim sektöründe de, ayın vahim durum, daha çarpıcı olarak karşımıza çıkmaktadır. Türkiye genelinde kişi başına düşen eğitim yatırımı 14 milyon lira iken, Mardin'de kişi başına düşen eğitim yatırımı sadece 1,5 milyon liradır; Mardin, eğitim yatırımlarından ancak 1/9,5 oranında yararlanabilmektedir.

İlimiz ve bölgemiz için hayatî öneme sahip olan Köye Dönüş Projesiyle ilgili yazılı soru önergeme İçişleri Bakanının vermiş olduğu cevapta, bu proje kapsamında, 2001 yılında ele alınan 6 il arasında Mardin İlinin olmadığı tarafıma bildirilmiştir. Yani, ne 2000 yılında ne 2001 yılında Mardin İli köye dönüş projesinden yararlanmayacaktır. Keza, ilgili bakan tarafından bana gönderilen yazılı cevapta, Nusaybin İlçemizde gümrük kapısının transite açılması ve açıkpazar kurulması yolundaki talebimin gerçekleştirilmesinin düşünülmediği bildirilmiştir. Oysa, sınır ticaretinin önemi ve açıkpazarın kurulmamasıyla, sadece ilimiz değil, tüm bölge mağdur edilmiştir.

İlimizin köy yolları asfalt miktarı ise son derece gülünçtür. 2000 yılında asfalt kaplama olarak sadece 30 kilometrelik bir büyüklük öngörülmüştür. Güneydoğu Anadolu Projesinin Mardin anakanalları yıllardır ihale edilmediğinden, kuru ziraat yapan ilimizde, çiftçilerimiz, iki yıldır süregelen kuraklık nedeniyle, ektikleri tahılın hasadını yapamamışlardır. Bu sebeple, aldıkları kredileri ödeyememişler, haciz üstüne haciz görmüşlerdir.

Ayrıca, Ömerli İlçemizde, üzüm alımının yapılmaması nedeniyle, üzüm yetiştiricilerinin, ürünlerini Diyarbakır'a götürme zorunda kalmaları mağduriyetlerine sebep olmaktadır.

Dargeçit İlçemizde hiçbir banka şubesi yoktur; evet, hiçbir banka şubesi, bir ilçede yoktur. Büyük ilçelerimizden biri olan Midyat'ta, halen küçük sanayi sitesinin olmaması şayanı dikkattir.

Ömerli ve Mazıdağı İlçelerimizdeki yarım kalan devlet hastanelerinin inşaatlarının tamamlanmadığı ve Mazıdağı Fosfat İşletmesinin atıl kalması, ayrıca düşündürücüdür.

Her şeyden önemlisi de, ilimiz için olmazsa olmaz önemde olan üniversite meselemizdir. Bir grup milletvekili arkadaşlarımla beraber, Mardin Üniversitesi kuruluşuyla ilgili kanun teklifimi Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına verdim. Sırası geldiğinde, Yüce Meclisin oylarıyla, Mardin üniversitesi kuruluşuyla ilgili kanun teklifimin doğrudan Genel Kurulda gündeme alınmasını sağlayacağınıza inanıyorum.

Şüphesiz, yukarıdaki tablo, hepimizi karamsarlığa sevk etmektedir.

BAŞKAN - Sayın Musaoğlu, sözlerinizi toparlar mısınız efendim.

 METİN MUSAOĞLU (Devamla) - Yüzyıllar boyunca, Kuzey Mezopotamya Bölgesine uygarlık merkezi olmuş, bağrında, yıllar boyu tüm uygarlıkları barındırmış ve başkentlik etmiş zamanın müreffeh ve zengin Mardin'i, günümüzde kişi başına düşen 1 300 dolar millî gelirle Türkiye'de 64 üncü il seviyesine düşmüştür.

57 nci hükümet göreve geldiği günden itibaren, icraatlarıyla Mardin'i, bölgeyi ve tüm Türkiye'yi sadece oyalamış, programın gereğini yerine getirmemiş ve maalesef, şov yapmıştır. Siyaset adabı yerine koalisyon adabını esas alanların, ülkede saygınlık yerine soygunluğa neden olduklarını ve bu sebeple yatırım yapamaz hale geldiklerini görmeleri temennisiyle hepinize saygılarımı sunarım. (DYP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Musaoğlu.

Sayın milletvekilleri, bütçe üzerinde kişisel söz kaydıyla ilgili olarak Başkanlığın bir duyurusu vardır.

B) ÇEŞİTLİ İŞLER

1. – Bütçe görüşmeleri için söz almak isteyen milletvekillerinin söz kayıt işlemine ilişkin Başkanlık duyurusu

BAŞKAN - Bütçenin görüşülme programı bastırılıp dağıtılmıştır.

Bütçeler üzerinde söz almak isteyen sayın üyelerin söz kayıt işlemi 7 Aralık 2000 Perşembe günü saat 9.00 ile 10.00 arasında Demokratik Sol Parti ve Fazilet Partisi Grupları Toplantı Salonunda Başkanlık Divanı kâtip üyelerince imza karşılığında yapılacaktır. Bu saatten sonra söz kaydına Kanunlar ve Kararlar Müdürlüğünde devam edilecektir. Söz kaydını her sayın üyenin bizzat yaptırması gerekmektedir, başkası adına söz kaydı yapılmayacaktır.

Genel Kurulun aldığı karara uygun olarak kişisel söz kaydı, her tur için, lehte ve aleyhte olmak üzere ve sadece biri hakkında yapılacaktır. Bir milletvekili sadece bir tur için söz kaydı yaptırabilecektir.

Duyuru ayrıca ilan tahtasına da asılmıştır.

Sayın üyelerin bilgilerine sunarım efendim.

Sözlü soru önergelerinin geri alınmasına dair önergeler vardır, okutuyorum; ancak, okutmadan evvel okunacak çok şeyimiz olduğu için, Kâtip Üyenin yerinde oturarak okuması hususunu oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

C) TEZKERELER VE ÖNERGELER

1. – Bursa Milletvekili Mehmet Altan Karapaşaoğlu'nun (6/894) esas numaralı sözlü sorusunu geri aldığına ilişkin önergesi (4/253)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Gündemin sözlü sorular kısmının 380 inci sırasında yer alan (6/894) esas numaralı sözlü soru önergemi geri alıyorum.

Gereğini saygılarımla arz ederim.

                        Mehmet Altan Karapaşaoğlu

                                               Bursa

BAŞKAN - Sözlü soru önergesi geri verilmiştir efendim.

Diğerini okutuyorum :

2. – Bursa Milletvekili Mehmet Altan Karapaşaoğlu'nun (6/895) esas numaralı sözlü sorusunu geri aldığına ilişkin önergesi (4/254)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Gündemin sözlü sorular kısmının 381 inci sırasında yer alan (6/895) esas numaralı sözlü soru önergemi geri alıyorum.

Gereğini saygılarımla arz ederim.

                        Mehmet Altan Karapaşaoğlu

                                               Bursa

BAŞKAN - Sözlü soru önergesi geri verilmiştir.

Sayın milletvekilleri, Demokratik Sol Parti, Milliyetçi Hareket Partisi, Anavatan Partisi ve Fazilet Partisi Gruplarının İçtüzüğün 19 uncu maddesine göre verilmiş grup önerileri vardır; önce tümünü okutup işleme alacağım, sonra da ayrı ayrı okutup, oylarınıza sunacağım.

VI. – ÖNERİLER

A) SİYASÎ PARTİ GRUBU ÖNERİLERİ

1. – Genel Kurulun çalışma gün ve saatleri ile gündemdeki sıralamanın yeniden düzenlenmesine ilişkin DSP, MHP, ANAP ve FP Gruplarının müşterek önerisi

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Danışma Kurulu, bir siyasî parti grubunun katılamaması nedeniyle toplanamadığından, Gruplarımızın ekteki müşterek önerilerinin, İçtüzüğün 19 uncu maddesi gereğince Genel Kurulun onayına sunulmasını arz ederiz.

Saygılarımızla.

 

Aydın Tümen

Oktay Vural

Yasin Hatiboğlu

 

DSP Grup Başkanvekili

MHP Grup Başkanvekili

FP Grup Başkanvekili

 

 

Zeki Çakan

 

 

 

ANAP Grup Başkanvekili

 

Öneriler :

1. (1/780) esas numaralı, 23 Nisan 1999 Tarihine Kadar İşlenen Suçlardan Dolayı Şartla Salıverilmeye, Dava ve Cezaların Ertelenmesine Dair Kanun Tasarısının Başkanlıkça havale edildiği Anayasa ve Adalet Komisyonlarında İçtüzüğün 36 ncı maddesi uyarınca 48 saat geçmeden görüşülmesinin tavsiye edilmesi önerilmiştir.

2. Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kurulunun 8 Aralık 2000 Cuma saat 13.00-16.00 ve 18.00-23.00 saatleri arasında çalışmalarını sürdürmesi ve bu birleşimde de kanun tasarı ve tekliflerinin görüşülmesi önerilmiştir.

BAŞKAN - Sayın Hatiboğlu, öneriler üzerinde söz istiyor musunuz?

YASİN HATİBOĞLU (Çorum)- Efendim, ben, önerilerin lehinde konuşacağım.

TURHAN GÜVEN (İçel) - Sayın Başkan, ben aleyhinde konuşacağım.

BAŞKAN - Buyurun efendim.

TURHAN GÜVEN (İçel) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Türkiye, birbuçuk yıldan beri bir af teranesiyle çalkandı, durdu; gündeme girdi, gündemden çıktı. İktidar ortakları için "anlaştılar" denildi; anlaşılamadı, kaldı, tekrar ısıtıldı geldi.

Hatırlıyorsunuz, daha geçen sene, büyük bir deprem geçirildikten birkaç gün sonra, Türkiye acı içerisindeyken, her ne hikmetse, af kanun tasarısı getirildi, buradan süratle geçti; fakat, dokuzuncu Cumhurbaşkanı Sayın Demirel tarafından da bir kere daha görüşülmek üzere, iade edildi. Tam birbuçuk yıl geçti. Eğer, af, bir zaruret ise, birbuçuk yıldan beri, insana sormazlar mı ne yaptınız diye; niye Türkiye'nin gündeminden bunu çıkarmadınız diye. Demek ki, sizce de bir zaruret değil. Sizce, birilerinin affı istediklerinden kaynaklanan bir fikirden hareketle, bu noktaya kadar gelindi.

Değerli arkadaşlarım, af, bir atıfettir, doğru; ama, af, bir gereklilik değildir. Çıkarmadığınız zaman ne getirir, çıkardığınız zaman ne götürür, bunu, iyice düşündük mü; hayır, düşünmedik. Cezaevlerinde çok sıkışık bir durum olduğundan, aslında, cezaevleri devletin elinden çıktığından bu tarafa, çetelerin eline geçtiğinden bu tarafa, siz, devamlı olarak bir affı işlediniz. Türkiye'de önemli bir olay olduğu zaman, gündem dolsun diye bir af geldi. Şimdi, yılbaşından evvel çıkarmayı tasarladığınız anlaşılıyor. Elbette, parmak hesabıyla olduğu zaman, bu çıkacaktır. Çıkaracaksınız; ama, neyi affettiğinizi iyice bilmenizi isteriz.

MUSTAFA GÜVEN KARAHAN (Balıkesir) – Çıkaracağız tabiî; sana mı soracağız?!

TURHAN GÜVEN (Devamla) - Ban soracaksın da, öğreneceğin şey de var tabiî!

Değerli arkadaşlarım, bakın, tasarı elimize geçti, dün akşam geçti. Siz, acaba, 1 inci madde, ki, tek madde olarak düzenlenmiş, çerçeve madde diyelim buna, verilen ölüm cezaları yerine getirilmez. Neden, hangi suçtan; 23 Nisan 1999 tarihine kadar işlenen tüm suçlardan. Ha, istisnasını getirmişsiniz; doğru. Aşağılarda... Acaba, o, güzel bir cümle midir, güzel bir düzenleme midir? Siz, farkında mısınız acaba kimi affın içine sokuyorsunuz, kimi çıkarıyorsunuz? Bunu, iyice düşünün.

Bu nedenle, biz, bugünkü Danışma Kurulu toplantısına girmedik. Bilerek girmedik. Evet, Doğru Yol Partisi olarak, biz, bu affın karşısında olduğumuzdan girmedik. Bakın, birbuçuk sene içerisinde, üç veya dört yıl hapis cezasına çarptırılan arkadaşlar yahut kader mahkûmu dediğiniz insanlar zaten cezaevini terk etti, çıktı. Meşruten tahliyeden yararlandı veya bihakkın tahliyeden yararlandı, çıktı. Siz, şimdi, kime getirmek istiyorsunuz affı?! Yani, bu birbuçuk sene evvel çıktığında onansaydı, o arkadaşlar yararlanacaktı, belki 25 000 kişi, belki 30 000 kişi yararlanacaktı. Şimdi, uzun süreli hapis cezası olabilen şeylere getiriyorsunuz -ama, bunun yanında, yine, Anayasa Mahkemesinden, basın suçlarının ertelenmesi döndüğü gibi, yine, Anayasa Mahkemesine gittiği zaman iptal görecek- belki de sizin kurtuluşunuz olacak bir hükmü getirmeye çalışıyorsunuz. Siz, bu madde, bu kanun çıksın; fakat, Anayasa Mahkemesine gitsin, bizim af dışında bıraktıklarımızı da nasıl olsa iptal içine sokar diye getirmeye çalışıyorsunuz; bunu millet biliyor.

OKTAY VURAL (İzmir) - Mahkemeyle mi görüştünüz?!.

TURHAN GÜVEN (Devamla) - Bunu millet biliyor; çünkü, 1974 affı böyle bir olaya şahit oldu, 1800 sayılı Af Yasası böyle bir olaya şahit oldu ve cezaevinden çıkanların yüzde 90 küsuru da tekrar cezaevine döndü; yaşamayan bilmez, bu işin içinde olanlar bilir.

Değerli arkadaşlarım, onun için, af kanunu çok hassas bir konudur. Neyi getirip neyi götüreceğinizi iyice hesaplayın ve getirdiğiniz tasarı içinde hiç muhal olan, uygulaması olmayan hükümlerin de neler olup olmadığını iyice bir düşünün. Erteleyeceksiniz... Neyi erteliyorsunuz; yani, binlerce dosya, yine yargıda, adliye mahzeninde mi kalacak?! Bu kişi, kabahatlerde bir, öbüründe beş yıl içinde bir suç işlerse, siz ne yapacaksınız?! İstanbul'da işlenen bir suçtan ötürü, dosya, İstanbul'da mahzendeyken, siz, Elazığ'dan işlenen bir suçtan veya Ardahan'da işlenen bir suçtan veya Erzurum'da işlenen bir suçtan haberiniz mi olacak ki, o dosyayı tekrar işleme koyacaksınız?! Elinizde ne var, hangi istatistikî belge var?! Demek, siz, muhalle uğraşıyorsunuz. Onun için, bırakın değerli arkadaşlarım; gelin, birileri istiyor diye değil, birilerinin de tuzukuru olduğu için de istemiyor diye değil... Ne demek tuzukuru olmak?! Tuzukuru olanlar istemiyormuş af kanununu; yani, suçsuz olanlar mı demek istiyorsunuz; yoksa, bu af dosyasının içinde olmayanlar mı demek istiyorsunuz; olanlar mı demek istiyorsunuz; onun iyice idrak edilmesi lazım.

Hepinize saygılar sunuyorum. (DYP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Güven.

Sayın Hatiboğlu, buyurun. (FP sıralarından alkışlar)

YASİN HATİBOĞLU (Çorum) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; İçtüzüğümüzün 19 ve 36 ncı maddelerine göre bir Danışma Kurulu talebi oldu. Şimdi, burada, şu an, Danışma Kurulu önerisi oluşmadığına göre, grup önergeleriyle, arzu edileni yerine getirelim mi, getirmeyelim mi; bunu konuşuyoruz. Af Kanununun kapsamı, kapasitesi ve şümulü hakkında, zannediyorum ki, bizim rezervimiz daha da çok . Af kanunu tartışılırken, ariz amik, enine boyuna bunu arz ve ifade edeceğiz Yüce Heyetinize. Ama, şimdi, bu af kanununu, Anayasa Komisyonumuz süreyi beklemeden, Adalet Komisyonumuz süreyi beklemeden, yani, İçtüzüğün öngördüğü süreyi beklemeden konuşsun mu, Genel Kurulumuz bunu tartışmaya alsın mı, almasın mı, onu konuşuyoruz şimdi. Yani, neyi konuşacağımızın çerçevesini burada şimdi konuşuyoruz, içeriğini geldiği zaman konuşacağız. O konudaki söz hakkımızı, minel bidâye, ilânihâye, başından sonuna kadar saklı tutuyoruz.

Şimdi, bu, hem Anayasa Komisyonunda hem Adalet Komisyonunda, hem Yüce Heyetinizde, süratle, neden görüşülsün? Bize göre birkaç sebebi var. Değerli milletvekilleri, Sayın Başkanım, tarımı konuşmadığımız için rahatız... Sayın Başkanım, Anayasa Mahkemesinin bir iptal kararı var. Anayasa Mahkemesi diyor ki: Sen, Anayasanın 10 uncu maddesiyle ortaya getirip koyduğu eşitlik ilkesini ihlal edemezsin. Tamam, Parlamento oluşuna bir itirazım yok benim, sen Parlamentosun; ama, seni de bağlayan tabiî hukuk kuralları vardır, seni de bağlasın diye, bağlayıcı yaptığın Anayasan vardır; dolayısıyla, sen de bağlısın. Öyleyse, eşitlik ilkesini ihlal edemezsin; ettin, ben de iptal ediyorum. Yeni bir düzenlemeyi yap süratle. Ha, denilebilir ki, efendim, işte, süre vermiştir; bir yıl. Yapamayız... Yani, eğer, hukuka bağlı bir parlamento, bir hükmün iptal edildiğini görürse, kendisine verilen toleranslı süreyi kullanamaz, kullanmamalıdır; süratle tashihini yapmalıdır, kendi hatasını kendi tashih etmelidir. Bundan dolayı, Danışma Kurulu önerisi olmasa bile, bu grup öneri-lerinin kabulü gerekir; sebebin biri bu.

İkincisi; 70 000 insan perişandır. Herkes, sabahtan akşama, celladını bekleyen idam mahkûmu gibi, elinde kalem, hesap yapıyor, benim kaç yılım var, ne kadar kaldı, ben ne kadar istifade ede-rim, ne kadar edemem, sabaha kadar... İdama mahkûmlar onlardan rahat "idam yok" diyorlar. Konuşulanlar o; ama, her mahkûm, sabaha kadar bu hesabı yapıyor. Bundan dolayı, uzatamayız, bekletemeyiz. Bir de söz verdik, psikolojik ortam oluştu. Bu ortamı yok sayamayız.

Onun için, süratle, bunu görüşmemiz lazım. Arz ettiğim gibi, içeriği hakkındaki itirazlarımızı saklı tutuyoruz.

Bir de, bu eksiği; yani, bunu, eksik kalan diğer bir hususu düzenlemeyle de doldurmamız, doyurmamız lazım. Hatırlayacaksınız, Anayasadaki 69, 86, 101 ve geçici 15 inci maddeyi, geçen dönem, yasama yılında konuşmuş idik. Süratle, o teklifi de getirmemiz lazım.

İSMAİL KÖSE (Erzurum) - Hayırlı olsun...

HASAN GÜLAY (Manisa) - Affa karşısınız?..

YASİN HATİBOĞLU (Devamla) - Biz, Fazilet Partisi olarak, affa karşı değiliz, uygun olmayan affa karşıyız.

Saygılar sunuyorum efendim. (FP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Hatiboğlu.

Önerileri tek tek okutup, oylarınıza sunacağım:

"Öneriler :

1. (1/780) esas numaralı 23 Nisan 1999 Tarihine Kadar İşlenen Suçlardan Dolayı Şartla Salıverilmeye, Dava ve Cezaların Ertelenmesine Dair Kanun Tasarısının Başkanlıkça havale edildiği Anayasa ve Adalet Komisyonlarında İçtüzüğün 36 ncı maddesi uyarınca 48 saat geçmeden görüşülmesinin tavsiye edilmesi önerilmiştir."

BAŞKAN - Öneriyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir efendim.

İkinci öneriyi okutuyorum :

"2. Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kurulunun 8 Aralık 2000 Cuma saat 13.00-16.00 ve 18.00-23.00 saatleri arasında çalışmalarını sürdürmesi ve bu birleşimde de kanun tasarı ve tekliflerinin görüşülmesi önerilmiştir."

BAŞKAN - Öneriyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir efendim.

Başbakanlığın Anayasanın 82 nci maddesine göre verilmiş tezkeresi vardır; okutup, oylarınıza sunacağım.

IV. – BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI (Devam)

C) TEZKERELER VE ÖNERGELER (Devam)

3. – Devlet Bakanı Şuayip Üşenmez'in, 21 Ekim-2 Kasım 2000 tarihleri arasında görüşmelerde bulunmak üzere bir heyetle birlikte Çin'e yaptığı resmî ziyarete Yozgat Milletvekili Mesut Türker'in de iştirak etmesinin uygun bulunduğuna ilişkin Başbakanlık tezkeresi (3/715)

        5.12.2000

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Devlet Bakanı Prof. Dr. Şuayip Üşenmez'in vaki davete icabetle, insan kaynakları ve kamu yönetimi reformu konularında Türkiye ile Çin Halk Cumhuriyeti arasındaki işbirliğini geliştirmek amacıyla görüşmelerde bulunmak üzere bir heyetle birlikte 21 Ekim-2 Kasım 2000 tarihleri arasında adıgeçen ülkeye yaptığı resmî ziyarete, Yozgat Milletvekili Mesut Türker'in de iştirak etmesi uygun görülmüş ve bu konudaki Bakanlar Kurulu kararının sureti ilişikte gönderilmiştir.

Anayasamızın 82 nci maddesine göre gereğini arz ederim.

                                  Bülent Ecevit

                                         Başbakan

BAŞKAN - Oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir efendim.

Alınan karar gereğince, sözlü soruları görüşmüyor ve gündemin "Kanun Tasarı ve Teklifleriyle Komisyonlardan Gelen Diğer İşler" kısmına geçiyoruz.

Önce, yarım kalan işlerden başlayacağız.

Yükseköğretim Kurumları Teşkilatı Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasa-rıları ve Millî Eğitim, Kültür, Gençlik ve Spor ve Plan Bütçe Komisyonları Raporlarının görüşmeleri-ne kaldığımız yerden başlayacağız.

VII. – KANUN TASARI VE TEKLİFLERİYLE KOMİSYONLARDAN
GELEN DİĞER İŞLER

1. – Yükseköğretim Kurumları Teşkilatı Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarıları ve Milli Eğitim, Kültür, Gençlik ve Spor ve Plan ve Bütçe Komisyonları Raporları (1/650, 1/679) (S.Sayısı : 517)

BAŞKAN - Komisyon?.. Yok.

Hükümet?..  Yok.

Ertelenmiştir.

İzmir Milletvekili Rıfat Serdaroğlu'nun; İstanbul Milletvekili Bülent Akarcalı'nın; Amasya Milletvekili Ahmet İyimaya'nın; Ankara Milletvekili Yıldırım Akbulut'un; Şırnak Milletvekili Mehmet Salih Yıldırım'ın; Gaziantep Milletvekili Ali Ilıksoy'un; Konya Milletvekili Ömer İzgi ve Ankara Milletvekili Nejat Arseven'in; İstanbul Milletvekili Ziya Aktaş ve 42 arkadaşının; Zonguldak Milletvekili Hasan Gemici'nin ve İzmir Milletvekili Işılay Sayın'ın; Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünde Değişiklik Yapılmasına Dair  İçtüzük Teklifleri ve Anayasa Komisyonu Raporunun görüşmelerine kaldığımız yerden devam ediyoruz.

2. – İzmir Milletvekili Rifat Serdaroğlu'nun; İstanbul Milletvekili Bülent Akarcalı'nın; Amasya Milletvekili Ahmet İyimaya'nın; Ankara Milletvekili Yıldırım Akbulut'un; Şırnak Milletvekili Mehmet Salih Yıldırım'ın; Gaziantep Milletvekili Ali Ilıksoy, Konya Milletvekili Ömer İzgi ve Ankara Milletvekili Nejat Arseven'in; İstanbul Milletvekili Ziya Aktaş ve 42 Arkadaşının;  Zonguldak Milletvekili Hasan Gemici'nin ve İzmir Milletvekili Işılay Saygın'ın; Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünde Değişiklik Yapılmasına Dair İçtüzük Teklifleri ve Anayasa Komisyonu Raporu (2/94, 2/232, 2/286, 2/307, 2/310, 2/311, 2/325, 2/442, 2/449) (S. Sayısı : 527) (1)

BAŞKAN - Komisyon?.. Yerinde.

Başkanlık Temsilcisi Sayın Başkanvekilimiz?.. Yerinde.

Teklifin 5 inci maddesini 4 üncü madde olarak okutuyorum:

MADDE 4. - Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünün 14 üncü maddesinin birinci fıkrasının (1) numaralı bendinin sonuna aşağıdaki cümle, fıkraya (10) ve (11) numaralı bentler eklenmiş, mevcut (10) numaralı bent (12) olarak ve ikinci fıkrası aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.

"Türkiye Büyük Millet Meclisi adına; Türkiye Büyük Millet Meclisinin manevi şahsiyetine yönelik hakaret ve saldırı halleri dahil, dava açmak, suç duyurusunda bulunmak ve diğer işlemleri yapmak,"

"10. Başkanlık Divanınca oluşturulacak "Türkiye Büyük Millet Meclisi Bilgi ve Teknoloji Kurulu" aracılığı ile bilgi ve teknoloji alanında ilgili kurum ve kuruluşlarla işbirliği dahil gerekli çalışmaları yapmak, ilgili mercilere görüş bildirmek;

11. Başkanlık Divanınca oluşturulacak "Türkiye Büyük Millet Meclisi Kadın-Erkek Eşitliğini İzleme Kurulu" aracılığı ile, kadın-erkek eşitliğini her alanda sağlamak, bu konudaki uygulamaları incelemek, talepleri değerlendirmek, yasama denetimine ve kurallaşmaya yönelik öneriler oluşturmak amacıyla çalışmalar yapmak."

"Başkan gerektiğinde, görevlerini yerine getirmek üzere, Başkanvekillerinden birisini kendisine yazıyla vekil olarak tayin eder."

BAŞKAN - 4 üncü madde üzerinde söz isteyen, Fazilet Partisi Grubu adına, İstanbul Milletvekili Sayın Mehmet Ali Şahin.

Buyurun Sayın Şahin.

FP GRUBU ADINA MEHMET ALİ ŞAHİN (İstanbul)- Sayın Başkan, değerli arkadaşlarım; Meclis İçtüzüğümüzün 77 maddesini ilgilendiren bir teklif üzerinde görüşmeler yapıyoruz.

Teklifin 4 üncü maddesi, İçtüzüğümüzün 14 üncü maddesinde 4 ayrı değişiklik yapmaktadır. Bu değişikliklerin neler olduğuna girmeden önce şunu söyleyeyim: 1 Eylül 1973 tarihinde yürürlüğe giren İçtüzüğümüz, bu zamana kadar iki önemli değişiklik geçirmektedir. 16 Mayıs 1996 yılında çok maddeyi ilgilendiren değişiklik yapılmış; 89 maddede değişiklik yapılarak 24 de yeni madde getirilmiş. Şimdi aradan dört yıl gibi bir zaman geçtikten sonra, yine Meclis İçtüzüğünde -demin de ifade ettiğim gibi- 77 maddeyi ilgilendiren, yine, temel birtakım değişiklikler yapılmaktadır.

Tabiî, Meclis İçtüzüğü, Meclisin nasıl çalışacağına dair kuralları, âdeta, oyunun kurallarını ortaya koyan bir metindir. Meclis İçtüzüğünde bu kadar sık aralıklarla esaslı değişiklikler yapılması acaba doğru mudur, değil midir; bunu takdirlerinize bırakarak grubumuzun madde üzerindeki görüşlerini arz etmeye geçiyorum.

Biraz önce de ifade etmiştim; bu teklif, 14 üncü maddede 4 değişiklik yapıyor: Birincisi, Meclis Başkanına yeni bir görev yüklüyor. İkincisi, Bilgi ve Teknoloji Kurulu adıyla Başkanlık Divanının oluşturacağı yeni bir kurul ihdası öngörülüyor. Ayrıca, Türkiye Büyük Millet Meclisi Kadın-Erkek Eşitliğini İzleme Kurulu adıyla yeni bir kurulun oluşturulmasına imkân tanıyor ve bu maddede yapılan dördüncü değişiklikle de, Başkana vekâlet edecek olan başkanvekilini atama noktasında yeni bir düzenleme getiriliyor.

Saygıdeğer arkadaşlarım, 14 üncü maddede, Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanının görevleri sayılmış; bu görevleri iki kategoriye ayırarak da inceleyebiliriz. Bu görevlerden bir tanesi, idarî nitelikte görevlerdir. Bunlar, dokuz ayrı bent halinde ifade edilebilir. İşte, Genel Kurul görüşmelerini yönetmekten tutunuz da, Başkanlık Divanına başkanlık etmeye ve Divanın gündemini hazırlamaya kadar devam eden, Danışma Kuruluna başkanlık etmek gibi -şu anda, vaktim dar olduğu için hepsini sayamıyorum- birtakım görevler, Meclis Başkanının idarî nitelikte görevleridir. Bir de, Meclis Başkanının, temsilî nitelikte görevi vardır; Türkiye Büyük Millet Meclisini, Meclis dışında temsil etme görevi.

Değerli arkadaşlarım, Türkiye Büyük Millet Meclisi, bir tüzelkişilik değildir. Türkiye Büyük Millet Meclisi, yürütme ve yargı organlarıyla birlikte, devlet tüzelkişiliği içinde yer alan ayrı ayrı organlardır; ancak, Türkiye Büyük Millet Meclisi, âdeta, milletin kendisidir; Türkiye Büyük Millet Meclisi, Türkiye'nin küçültülmüş halidir. Hiç şüphesiz ki, Başkan, Meclisimizi temsil ediyor; Meclisi temsil etmek de milleti temsil etmek anlamına gelir. Anayasanın 6 ncı maddesine göre, egemenlik kayıtsız şartsız milletindir ve millet, bu egemenlik yetkisini, yetkili organları eliyle kullanır. Milletimizin egemenlik hakkını kullandığı yetkili organların başında da Türkiye Büyük Millet Meclisi gelmektedir. Türkiye Büyük Millet Meclisi, milletimizin adına yasama yetkisini kullanan en üst organımızdır.

Değerli arkadaşlarım, 14 üncü maddede yapılan bu değişikliğin birincisinin, Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanının temsil görevine, yeni bir ifadenin, yeni bir cümlenin ilave edildiğini biraz önce arz etmiştim. 14 üncü maddede, Meclis Başkanının görevleri sayılırken "Türkiye Büyük Millet Meclisini Meclis dışında temsil etmek" görevine, şimdi, şu ibare ekleniyor: "Türkiye Büyük Millet Meclisi adına; Türkiye Büyük Millet Meclisinin manevî şahsiyetine yönelik hakaret ve saldırı halleri dahil, dava açmak, suç duyurusunda bulunmak ve diğer işlemleri yapmak."

Şimdi, şöyle bir soru sorulabilir : Meclis Başkanına, böylesine yeni bir görev vermeye ihtiyaç var mı acaba? Türkiye Büyük Millet Meclisinin manevî şahsiyeti tehdit altında mı ki, Meclis Başkanına, böylesine yeni bir görev veriyoruz diye, kafalarda istifhamlar oluşabilir.

Saygıdeğer arkadaşlarım, Meclisimizin saygınlığını korumak, ona, âdeta, toz kondurmamak, hepimizin, bu ülkede yaşayan, Türkiye Cumhuriyeti Devletine vatandaşlık bağıyla bağlı olan herkesin aslî görevidir, görevi olmalıdır; ancak, şunu hemen belirtmeliyim ki, bu görev, önce, bu Parlamentoda görev yapan bizlere düşmektedir. Hiç şüphesiz ki, her bir arkadaşımız, buna, gerçekten büyük özen gösteriyor. Milletin vekilleri olarak, Meclisimizin saygınlığına gölge düşürmemeye azamî özeni göstermek mecburiyetindeyiz; âdeta, dokuz düşünüp bir konuşmaya, davranışlarımıza dikkat etmeye itina göstermek zorundayız. Özellikle, Anayasanın 82 nci maddesinde sayılan, üyelikle bağdaşmayan işleri yapmamaya -bir milletvekilinin yaptığını izhar etmek için söylemiyorum- itina göstermek, özen göstermek zorundayız. Ayrıca, Anayasanın 82 nci maddesine dayanarak çıkarılmış olan o yasada sayılan işleri yapmama noktasında da titiz olmak mecburiyetindeyiz.

Hiç şüphesiz ki, milletvekilleri olarak Meclisin saygınlığını koruma noktasında üzerimizde görevler olduğu gibi, bu Meclisten çıkmış bulunan hükümetlerin de Meclisin saygınlığına azamî önemi vermeleri gerekmektedir.

Yargıtay Başkanımız Sayın Doç. Dr. Sami Selçuk, geçenlerde bir konferansında şöyle bir cümle kullandılar: "Türkiye Büyük Millet Meclisine ait olan yasama yetkisinin yüzde 90'ını hükümetler, yüzde 5'ini yargı, geriye kalan yüzde 5'ini de Türkiye Büyük Millet Meclisi kullanıyor" diye bir ifadede bulundular. Bu, tartışılabilir; ben üzerinde durmak istemiyorum; ancak, böyle bir izlenim veriyor demek ki Türkiye Büyük Millet Meclisi.

Şimdi -vaktim de kısaldı- elimde, Türkiye'de çok satan dergilerinden birinden almış olduğum bir haber var: Haberin başlığı "gizli kanunlarla yönetiliyoruz" diyor ve devam ediyor :  "1982 ile 1986 arasında, içeriği, ne kamuoyunca ne de Parlamento tarafından bilinen tam 92 kanun hükmünde kararname yayımlandı. Yani, bu dönem, toplum, ne olduğunu bilmediği yasalarla yönetildi." Haberin içeriğini okursam, tabiî, vakit geçer. Yani, 1982 ile 1986 tarihleri arasında görevde bulunan hükümetler döneminde, Türkiye Büyük Millet Meclisinden, Anayasanın 91 inci maddesine göre yetki kanunu çıkarılarak bir yetki alınmış, hükümetler bu yetki kanununa dayanarak kanun hükmünde kararnameler çıkarmışlar. Anayasanın 91 inci maddesine göre çıkarılan bu kanun hükmünde kararnamelerin Resmî Gazetede yayımlanmaları gerekiyor. Çünkü, yayımlanırsa ancak geçerliliği olacak. Aynı zamanda, yine 91 inci maddeye göre, bu kanun hükmünde kararnameler Resmî Gazetede yayımlandıkları gün Türkiye Büyük Millet Meclisine gönderilecek.

Şimdi, bu konuda ciddî bir çalışma yapmış olan Prof. Dr. Necmi Yüzbaşıoğlu'nun kitabında bu konuda çok daha geniş bilgi var. Tespit şu : Bu 92 tane kanun hükmünde kararname Resmî Gazetede yayımlanmadan yürürlüğe girmiş, Türkiye Büyük Millet Meclisine de bildirilmemiş. Şimdi, dergilere ve gazetelere konu olan bu durum, acaba...

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Sayın Şahin, toparlar mısınız efendim. Sayın Hatiboğlu bizi tenkit etmeden siz toparlarsanız memnun olurum.

ALİ ŞEVKİ EREK (Tokat) - Biz, sizi tasvip ediyoruz ve beğeniyoruz.

MEHMET ALİ ŞAHİN (Devamla) - Tamamlıyorum Sayın Başkan.

Meclisin saygınlığına gölge düşürmemeye özen göstereceğiz; ama, Türkiye Büyük Millet Meclisi de, Meclisten alınan yetkiye dayanarak çıkarmış olduğu bu kanun hükmünde kararnameleri Resmî Gazetede yayımlamadan yürürlüğe koyan ve Meclise de bilgi vermeyen hükümetleri siygaya çekmelidir. Niçin yayımlanmamıştır, bunun içeriği nedir?.. Bu 92 tane kanun hükmünde kararname hangi amaçla çıkarılmış, niçin Parlamentodan ve milletten gizli tutulmaktadır?

Eğer, bu soruların cevabını Parlamento ortaya çıkarırsa, işte o zaman, Meclisin saygınlığını kamuoyu nezdinde de artırırız. Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanına, hiç şüphesiz ki, Meclisin saygınlığını zedeleyecek yayınlar için dava açma yetkisi getiriliyor; bu bağlamda bunları söyledim. Tabiî, vaktim çok kısıtlı... Bu konuda da, Meclis Başkanlığından almış olduğum örnekler vardı. Meclise yönelik yazılar çıkmakta...

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Sayın Şahin, teşekkür edelim efendim.

MEHMET ALİ ŞAHİN (Devamla) - Son cümlemi söylüyorum Sayın Başkan.

Elimde birkaç tane de örnek var; onlarla vaktinizi almayacağım; ama, bu maddede yapılan düzenlemeleri, Fazilet Partisi Grubu olarak isabetli gördüğümüzü ifade ediyor, hepinize saygılar sunuyorum efendim. (FP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Şahin.

Sayın Dayanıklı, söz mü istediniz?

BAYRAM FIRAT DAYANIKLI (Tekirdağ) - Soru soracağım Sayın Başkan.

BAŞKAN - Hay hay; biliyorsunuz, soru sorma işlemi daha sonra.

Efendim, söz sırası, Doğru Yol Partisi Grubu adına, Kayseri Milletvekili Sayın Sevgi Esen'de.

Sayın Esen, buyurun efendim. (DYP sıralarından alkışlar)

DYP GRUBU ADINA SEVGİ ESEN (Kayseri) - Sayın Başkan, Yüce Meclisin değerli üyeleri; 4 üncü madde olarak takdim edilen; ancak, Meclis İçtüzüğümüzün 14 üncü maddesinde yapılan değişiklikleri içeren, hem de çok önemli değişiklikleri içeren bu teklif üzerinde, şahsım ve Grubum adına, görüşlerimizi bildirmek üzere söz almış bulunmaktayım; bu vesileyle, hepinizi saygıyla selamlarım.

Görüldüğü gibi, bu madde, gerçekten, iki önemli kurulun kurulduğu ve Meclis Başkanına çok önemli görevlerin tevdi edildiği bir madde.

Büyük Atatürk'ün "en büyük eserim" dediği Türkiye Büyük Millet Meclisinin çalışma esaslarının yeniden düzenlenmesi ve bu konuda birtakım sıkıntılar olması, görüşülmekte olan teklifin önemini de gözler önüne sermektedir.

Hepimiz biliyoruz ki, dünyanın değişim ve gelişim çizgisi, günümüzde büyük bir ivme kazanmıştır. Ülkemizin de gelişmişlik yörüngesinde yerini alması, ivedi ve kaçınılmaz bir gerekliliktir.

Türkiye Büyük Millet Meclisi, Türkiye Cumhuriyetinin temel taşı, varlık sebebidir ve demokrasinin yeşerebileceği, millet ve devletin buluşabileceği tek çatıdır.

İç ve dış sorunların yumak olduğu günümüzde, her ne kadar, Danışma Kurulu kararıyla, 21 inci Dönemin ilk yarısındaki çalışma sürelerimiz, cumhuriyet tarihinin en uzun çalışma süresi olarak arşivlerde yerini almış ise de, çok uzun süre çalışma, her zaman verimli çalışma olarak sunulamayacağından, verimli çalışmak ve halkın gündemini yakalamak, Türkiye Büyük Millet Meclisinin birinci derecede görevi olmalıdır. Oysa, bu gündemin yakalandığını bugün söylemek mümkün değildir. Bu bakımdan, öncelikle ifade etmek gerekir ki, Türkiye Büyük Millet Meclisinin çalışma esaslarını devamlı gündemde tutarak değişiklik teklifini gündeme getirmek, hoş görülecek bir olay değildir, hukukun sürekliliği kavramına da aykırıdır.

Ülkemizde yetişmiş insan potansiyeli, iletişimin boyutları ve neticede bilgi çağı, her konuda ciddî reformları gerektirmektedir. Son damlalar, artık, bardakları taşırmaktadır. Şimdiye kadar uygulanan yöntem ve gündem, maalesef, büyümek isteyen Türk Milletinin en büyük engeli olmaktadır. Bunu anlamak için televizyon kanallarını izlemek yeterlidir.

Birçok vesileyle huzurlarınızda ifade ettiğimiz üzere, başta Anayasa ve hayata yön veren temel konular olmak üzere, kurumların, kuruluşların yeniden yapılandırılmamasının önünde geçen her gün, şüpheniz olmasın ki, ileride hepimizin sorumluluğu olacaktır. Bugün, belki bir kısım tüzük maddelerinde yapılan değişiklikle, beklenenlerin kapısı aralanacaktır; ancak, temel anlayışımız, Doğru Yol Partisi olarak, Türkiye Büyük Millet Meclisinde çoksesliliğin temsil edilmesidir. Unutmamak gerekir ki, iktidarlar hiç kimse için kalıcı değildir.

Genel görüşlerimi bu şekilde arz ettikten sonra madde metnine geçmek istiyorum.

Değerli milletvekilleri, görüşülmekte olan tasarının 5 inci maddesinin en önemli bölümlerinden biri de, Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanının temsilidir. Bu maddeyle, maalesef, mevcut tüzüğümüzde Meclis Başkanının Türkiye Büyük Millet Meclisini temsili şekil olarak kalmıştır. Çünkü, düzenleme, aynen, "Meclis dışında temsil etmek" olarak geçmektedir. Oysa, kanunları ve tüzükleri lafzı ve ruhuyla ele almak esastır. Lafız ve ruh, birbirini tamamlayan iki unsurdur.

Temsil, çok geniş anlamda kullanılabilen bir kavramdır; ancak, gerçek temsil, milletin Yüce Meclisinin, Türkiye Büyük Millet Meclisinin şahsiyetini ve itibarını korumak, Türkiye Büyük Millet Meclisinin kişilik haklarının ihmaline, ihlaline mâni olmak ve yasal her türlü yola başvurmaktır. Oysa, burada büyük bir boşluk yaşanmıştır, Meclis Başkanlarının temsili konusunda hukukî dayanak tartışılmıştır.

Bu nedenle, mevcut mevzuatımıza bir göz atmakta  fayda vardır. Borçlar Kanunumuzun 49 uncu maddesinde şahsî menfaatların haleldar olması düzenlenmiştir. Bu maddenin özü, şahsiyet hakkının hukuka aykırı bir şekilde tecavüze uğraması halidir. Burada iki önemli olay öne çıkmaktadır: Şahsiyet ve hukuka aykırılık. O nedenledir ki, Türkiye Büyük Millet Meclisinin kişilik haklarının ihlali dahil, hangi hukukî dava doğarsa doğsun, Sayın Başkan -manevî tazminat, maddî tazminat, tespit- dava açabilmeli ve husumete ehil olmalıdır. Buradaki incelik, milletvekilleri adına işlem yapmaya yetkili olması değil, her zaman, Türkiye Büyük Millet Meclisinin adına hukukî ehliyetidir.

Değerli milletvekilleri, bu tüzük değişikliğiyle çok önemli bir adım daha atılmıştır. Türkiye Büyük Millet Meclisi Bilgi ve Teknoloji Kurulu kurulmaktadır. Amaçlarını burada bir kere arz etmekte fayda görüyorum. Bilgi çağıyla birlikte hızla değişim ve dönüşüme uğrayan bilginin ve bilgi ve teknoloji biriminin, kamu yararı dikkate alınarak, kamuda, özel sektörde ve bireylerde en verimli şekilde kullanılmasını sağlamak, eğitimden ticarete, bankacılıktan güvenliğe, sağlıktan enerjiye, haberleşmeden ulaştırmaya kadar her konuda, kamu sektörünün, üniversitelerin, özel sektörün ve sivil toplum kuruluşlarının da görüşlerini alarak, ülke düzeyinde gereken hazırlıkları yapmaktır şeklindedir.

Benim de bir üye olarak görev aldığım bu kurulun, dileğim odur ki, bu amaçla, bir gün, bakanlık olarak görevini, yerini almasıdır. Ben, burada, huzurlarınızda emeği geçenlere teşekkür ediyorum.

Diğer yandan, 10 numaralı bent 12 olarak düzenlenerek "Başkanın, özürlü olduğu veya  Türkiye Büyük Millet Meclisi toplantı halindeyken Ankara dışında bulunduğu zaman, görevlerini ye-rine getirmek üzere Başkanvekillerinden birisini, kendisine, yazıyla vekil tayin eder" cümlesidir. "Başkan, gerektiğinde, görevlerini yerine getirmek üzere, Başkanvekillerinden birisini yazıyla tayin eder" şekline dönüşmüş olan bu cümlede "gerektiğinde" sözü, çok geniş ve sübjektif bir sözcük olarak her türlü takdire açık olabilir. Böyle, ciddî bir Başkanlık görevlerini vekâlet yoluyla devretmesi hali çok ciddî esaslara bağlanmalı ve sorumluluk, en yüksek biçimde şekillendirilmelidir.

Tüzükte yer alan diğer bir değişiklik ise, Türkiye Büyük Millet Meclisi Kadın-Erkek Eşitliğini İzleme Kurulunun oluşturulmasıdır. Doğru Yol Partisi olarak kadına bakış açımız, birey hakları çerçevesinde, bütün bireylerin, uluslararası belgelerde belirlenmiş ve Atatürk ilkeleri doğrultusundaki haklarını kullanabilmesidir. Kadın haklarına yönelik tüm çalışmaların hareket noktası insan olmalıdır. Günümüzde, insan haklarının evrensel, temel bir değer olarak önem kazandığı ve yerleşip kurumsallaştığı  ülkelerde, kadınlar, sosyal, ekonomik, siyasal yaşama katılmakta ve tüm haklardan, erkeklerle eşit şekilde yararlanmaktadır.

Ülkemiz açısından bakıldığında, Türkiye Cumhuriyetinin kuruluşuyla ulaşılması hedeflenen hukuk devrimini simgeleyen Medenî Kanun aracılığla, kadın-erkek eşitliği gerek yasalarda gerekse kamusal hayatta sağlanmış ise de, birtakım eksikliklerin bu vesileyle giderileceği ümit edilmektedir.

1934 yılında yasal ve kamusal hakların kazanma süreci tamamlanmış olmasına rağmen, bugün baktığımızda, kadının yalnızca kamusal alanda haklarını eşit kullanması için önemli bir altyapının  oluştuğu; fakat, yasal mevcut hakların fiilî kullanımında ciddî aksaklıklar olduğu gözlenmektedir. Bu nedenle, Türk hukuk sisteminde yapılan tüm düzenlemelerde, bütün insanlığın ortak çıkarları amaçlanarak, kadının, insan haklarının korunması, geliştirilmesi ve yükseltilmesi amacına hizmet  etmesi zorunludur.

Yüce Meclisimize sevk edilecek olan yasalarımızda, kadınlara karşı  ayırımcılık içeren hükümlerin de yer almaması açısından, Kadın-Erkek İzleme Kurulunun oluşturulması önem arz etmektedir. Kuruluşundan bu yana, Türkiye Cumhuriyeti Devletinin ilkeleriyle amaçlanan, kadının erkekle eşit duruma getirilmesi hedefinin gerçekleştirilmesi yolunda önemli bir adım olması nedeniyle, Kadın-Erkek İzleme Kurulunun oluşturulmasının, kadınlar, insanlık ve toplum açısından çok önemli olduğunu düşünmekteyim. Doğru Yol Partisinin 21 inci Yüzyıl için hedeflediği İkinci Demokrasi Projesinde de, aynen, bu hususlar yer almış olduğundan, sevinerek, bu kurulun kurulduğunu ifade etmek isterim.

Ben, burada, ne Pekin Konferansı ne CEDAW Anlaşması...

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

SEVGİ ESEN (Devamla) - 1 dakika Sayın Başkanım...

Yıllar önce, Avrupa Birliği ülkelerine henüz seçme ve seçilme hakkının verilmediği günlerde, Ulu Önderimizin söylediği şu sözlerin, bugün, çok daha büyük anlam taşıdığını düşünüyorum. Büyük Atatürk'ün şu sözleri bizim anayasamız olmalıdır: "Bir toplum, cinslerinden yalnız birisinin, yüzyılımızın gerektirdiklerini elde etmesiyle yetinirse, o toplum, yarı yarıya zayıflamış olur. Bizim toplumumuzun uğradığı başarısızlıkların sebebi, kadınlarımıza karşı ihmal ve kusurun sonucudur. Bir toplumun bir ucu faaliyette bulunurken, öteki ucu atalette olursa, o toplum felce uğramış demektir." Bu sözler, bugün için çok daha büyük önem kazanmıştır.

Ben de, bu duygu ve düşüncelerle hepinizi saygıyla selamlarım. (Alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Esen.

Şimdi, söz sırası, Anavatan Partisi Grubu adına, İzmir Milletvekili Sayın Işılay Saygın'da.

Buyurun Sayın Saygın. (Alkışlar)

ANAP GRUBU ADINA IŞILAY SAYGIN (İzmir) - Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünde bazı değişiklikler yapan kanun teklifinin 5 inci maddesinde, Anavatan Partisi Grubu adına söz almış bulunuyorum; bu vesileyle hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Kuruluşundan bu yana büyük sosyal ve siyasal değişim yaşayan Türkiye Cumhuriyeti, 1926 yılından bu yana kadın-erkek eşitliği alanında da ilerici, öncü açılımlara sahne olmuştur. 1930 ve 1940'lı yıllarda, o dönem için oldukça ilerici olan eşitlik hamlelerini gerçekleştirmiştir. Ne var ki, Türkiye, gerek toplumsal yaşamda gerek siyasal yaşamda kadınları öne çıkaran bu kazanımları ileri götürmekte gecikmiştir. Eğitimde, ekonomik ve siyasal yaşama katılımda ve her alanda kadınlarımızın durumunu burada tekrar tekrar dile getirmek istemiyorum. 1960'lı yıllardan başlayarak birçok ülke, kadın-erkek eşitliği konusunda ilerici atılımlar yaparak yasalarını yeniden düzenlemiş, kadınların statüsünü yükseltmek için gerekli önlemleri hayata geçirmeyi başarmıştır.

Sayın Başkan, değerli Meclis üyeleri; Avrupa Birliği adaylık sürecinde bulunduğumuz şu dönemde, her alanda köklü gelişmeleri gerçekleştireceğimize inanıyorum. Kadın-erkek eşitliğinin sağlanması alanında da, Yüce Önder Atatürk'ün çizdiği yolu izleyerek, geç kaldığımız birçok iyileştirici düzenlemeyi yaşama geçirmemiz gerektiği hepimizin malumudur.

Gerek Helsinki kriterleri gerekse Katılım Ortaklığı Belgesi, kadın-erkek eşitliğinin her alanda tesisini öngörmektedir. Bu eşitliğin sağlanması için, birçok ülke parlamentolarında, kadın-erkek eşitliği izleme komisyonları, Finlandiya, Avusturya, İrlanda, Lüksemburg, Portekiz'de kadın hakları alt komiteleri, Kanada ve Almanya'da kadın-erkek eşitliği izleme kurulları ve komiteleri bulunmaktadır.

Avusturya'da Eşit Muamele Komisyonu vardır. Komisyon, yasa taslaklarını ele alıp, mevzuatta bulunan aykırılıklara ilişkin görüşlerini yürütme organına iletmekte, yasaların ve yürütmenin uygulamalarının, Eşit Muamele Yasasına uygunluğunu izlemektedir.

Portekiz'de kadın-erkek eşitliği konusu, tüm vatandaşlara fırsat eşitliği ve ailenin korunması konularında faaliyet gösteren Eşitlik, Fırsat Eşitliği ve Aile Komisyonunun görev alanında bulunmaktadır; yapısı bir yönetmelikle belirlenmiştir.

Kanada, Almanya, İsviçre, Belçika, İngiltere, İsveç gibi ülkelerde, mevcut daimî komisyonlar, zaman zaman, kadın-erkek eşitliğiyle ilgili konuları incelemektedirler.

İngiltere'de gayriresmî ve geçici nitelikteki gruplardan biri de Cinsiyet Eşitliği Grubudur. Avam ve Lordlar Kamarasında üyeleri vardır. Grup, cinsiyet eşitliğinin, temel haklar arasında yer almasını teşvik etmek, kadın- erkek eşitliği konusunda gündeme gelen sorunlar hakkında milletvekillerine bilgi vermek, kadın-erkek eşitliği konusunda hazırlanan tasarılara ilişkin meclis görüşmelerinde milletvekillerini aydınlatmak görevlerini yürütmektedir.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; günümüzün çağdaş demokrasileri, yönetiminde yalnızca birkaç kadının yer alabildiği bir anlayışa ve sisteme izin vermemektedir. Kadınların önünü tıkayan kimi engeller de, ancak birtakım özel önlemlerin hayata geçirilmesiyle ortadan kaldırılabilecektir. Bu önlemlerin en önemlilerinden biri de, parlamento çatısı altında kadın-erkek eşitliğinin sağlanmasını izleyecek bir mekanizmanın oluşturulmasıdır.

Hepimizin bildiği gibi, 1975 yılından bu yana gerçekleştirilen, dünya çapındaki kadın konferansları ve diğer çabalar sonucu, birçok ülkede kadın bakanlıkları, parlamentolarda kadın-erkek eşitliği komisyonları, kadın hakları komisyonları kurulmasının yanı sıra, kadın erkek eşitliği çerçeve yasası da yürürlüğe konulmuş bulunmaktadır.

Uygar toplumların en temel göstergelerinden biri olan kadın-erkek eşitliğinin yaşama geçirilmesi, eşitlikçi ve paylaşımcı aile modelinin benimsenerek, öncelikle, aile içi demokrasinin yerleştirilmesi amacıyla, ülkemizde de benzer gelişmelerin sağlanması kaçınılmaz görülmektedir. Bu yolda atılacak yasal, idarî ve kurumsal adımların, Türkiye'nin taraf olduğu bu konudaki uluslararası sözleşmeler, deklarasyonlar ve 1969 tarihli Viyana Anlaşmaları Hukuku Sözleşmesi uyarınca kaçınılmaz olduğu, hepimizin bildiği bir gerçektir.

1985 yılında Türkiye Büyük Millet Meclisinde onaylanan Birleşmiş Milletler Kadınlara Karşı Her Türlü Ayırımcılığın Önlenmesi Uluslararası Sözleşmesi, taraf devletleri, kadınlara karşı ayırımcılık oluşturan mevcut yasa, yönetmelik, âdet ve uygulamaları değiştirmek ve feshetmek ve kadın-erkek eşitliğini fiilen sağlamak üzere, geçici ve özel önlemler almakla yükümlü kılmaktadır.

Sayın Başkan, değerli Meclis üyeleri; hatırlayacağınız üzere, Türkiye Büyük Millet Meclisi Kadının Statüsünü Araştırma Komisyonu kurulmuş ve komisyon raporu, 3 Kasım 1998 tarihinde Genel Kurulda görüşülmüştü. Adı geçen bu komisyon raporunda yer alan şu faaliyetleri de bir kez daha gündeme getirmek istiyorum:

Cumhuriyetin getirdiği yurttaşlık ve seçme ve seçilme hakkı gibi temel haklardan yararlanan kadınlarımızın, günümüz koşullarında, çağdaş kazanımlardan tam ve eşit olarak yararlanmasını sağlamak üzere, Türkiye Büyük Millet Meclisine sevk edilecek yasaları bu çerçevede değerlendirecek ve temel hak ihlalleri konusunda görüş bildirecek bir yapının Meclis bünyesinde bulunmasında yarar vardır.

Kadının erkekle eşit duruma getirilmesi, kuruluşundan bu yana, Türkiye Cumhuriyeti devrimleriyle amaçlanan bir hedefin gerçekleştirilmesi yolunda önemli ve kalıcı bir adım olacaktır.

Bu gerçekler ışığında, Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünde değişiklik yapılarak, Kadın-Erkek Eşitliğini İzleme Kurulu kurulmasında büyük yarar vardır.

Bu kurulun kurulmasıyla ilgili hazırlamış olduğum yasa teklifimi, geçen dönemki Komisyon Başkanımız Sayın Ertuğrul Yalçınbayır da büyük ölçüde desteklemiş ve kanun teklifimin kabul edilmesini sağlamıştı. Komisyon Başkanımıza ve o günkü Komisyon üyelerine candan teşekkür ediyorum.

Kadın-Erkek Eşitliğini İzleme Kurulu kurulmasıyla önemli bir konuya önder olacak siz değerli milletvekili arkadaşlarımı da saygıyla selamlıyorum. (Alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Saygın.

Şimdi, Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına, Çorum Milletvekili Sayın Melek Denli Karaca'ya söz veriyorum.

Buyurun Sayın Karaca. (MHP sıralarından alkışlar)

MHP GRUBU ADINA MELEK DENLİ KARACA (Çorum) - Sayın Başkan, Yüce Meclisin değerli üyeleri; hepinizi, şahsım ve Partim adına saygılarımla selamlıyor, içerisinde bulunduğumuz ramazanı şerifin Türk-İslam âlemine hayırlar ve saadetler getirmesini diliyorum.

Madde 4 olarak görüşülen; ancak, değişiklik yapılması için çalışmalara başladığımız, İçtüzüğün 14 üncü maddesine 11 inci bendin aşağıdaki şekilde eklenmesine destek verilmesinin gerekliliğine inanıyorum.

Şöyle ki : "Başkanlık Divanınca oluşturulacak Türkiye Büyük Millet Meclisi Kadın Erkek Eşitliğini İzleme Kurulu aracılığıyla kadın-erkek eşitliğini her alanda sağlamak, bu konudaki uygulamaları incelemek, talepleri değerlendirmek, yasama denetimine ve kurallaşmaya yönelik öneriler oluşturmak amacıyla çalışmalar yapmak."

İşte, bu değişikliğin yapılması çok önemlidir. Zira, her alanda olduğu gibi, kadın erkek eşitliği de fazlasıyla istismar edilmektedir. Zira, değişik kültür ve akımların istismarına açık olan bu konunun, Türkiye Büyük Millet Meclisinde oluşturulacak bir komisyon bünyesinde kontrol altına alınması, denetlenmesi, kadın-erkek eşitliği adına ahlak ve kültür erozyonu meydana getirecek girişimleri de engelleyecektir. Zira, öne sürülen eşitlik kavramının yasal dayanağı yok ise, ölçü ne olmalıdır?

Kadın-erkek eşitliği göreceli bir kavramdır. Binaenaleyh, sosyal yapımızın, ahlak anlayışımızın değişmesine kadar varacak uygulamalara zemin hazırlanabilir. Bu açıdan bakıldığında, Tüzükteki değişiklik büyük önem arz etmektedir.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Türk kadınının eşitlik çabaları ve mücadelesi, ancak 20 nci Yüzyılda başlayabilmiş ve cumhuriyet dönemiyle de hız kazanmıştır. Birçok Batı ülkesinde uygulanmadığı halde, Büyük Atatürk'ün sayesinde Türk kadını seçme ve seçilme hakkını elde etmiş, nüfus sayımında sayılmış, tahsil yapabilmeleri için okul kapıları açılmıştır.

Bu itibarla, diyebiliriz ki, kadın haklarının geliştirilmesi ve kadınların statülerinin yükseltilmesi için, Türkiye Cumhuriyeti Devleti çok özgün bir deneyim geçirmiştir. Cumhuriyetin kuruluşundan bu yana, kadınların yönetime aktif olarak katılmaları, medenî ve siyasî haklarını elde etmeleri doğrultusunda hedefler belirlemek, bir devlet politikası haline gelmiştir.

1980'den bu yana, kadın konusu, ulusal ve uluslararası platformlarda tartışılmaya açılmıştır. İşte, bu yoğun ve yaygın faaliyetler, doğal olarak, değişik felsefî bakış açılarında, değişik kültürlerin etkisinde şekillenirken, Türkiye Büyük Millet Meclisindeki Kadın-Erkek Eşitliğini İzleme Kurulunun kontrolünden de geçmelidir.

Şu anda, Meclis İçtüzüğüne göre, 16 komisyon faaliyet göstermektedir. Oluşturulacak Kadın-Erkek Eşitliğini İzleme Komisyonu bunların hiçbirinden daha önemsiz değildir. Mecliste 17 nci komisyon olarak Kadın-Erkek Eşitliğini İzleme Komisyonunun kurulması halinde, yasalar, kanunlaşmadan önce, kadın-erkek eşitliğine uygunluk açısından incelemeye alınacak, herhangi bir aykırılık varsa, bu komisyonda fark edilerek düzeltilebilecektir. Başkanlık tarafından, doğrudan kadınlarla veya kadın-erkek eşitliğiyle ilgili konular, esas komisyon olarak bu komisyona havale edilebilecektir.

Bilindiği gibi, kanunları yürürlüğe girdikten sonra değiştirmek oldukça zordur. Söz konusu komisyonun kurulması halinde, yasalar, kanunlaşmadan önce, kadın-erkek eşitliği bakış açısıyla irdelenecek ve gerekirse düzeltilebilecektir. Uluslararası alanda kadın-erkek eşitliğini sağlama konusunda verdiğimiz taahhütler de düşünüldüğünde, böyle bir komisyonun kurulmasının, bir tür denetim getirerek sıkıntıları azaltacağı aşikârdır.

İşte, bütün bu sebeplere istinaden, Meclis düzenini ve çalışma yöntemini belirleyen İçtüzüğün 14 üncü maddesinin 11 inci bendinin getirilen teklif doğrultusunda değiştirilmesinin gerekliliğine inanıyoruz ve destekliyoruz.

Netice olarak, bütün erkeklerimizle ve bütün kadınlarımızla, önce insan olmanın bilinci ve onuruyla hareket ederek, milletimize ve devletimize hizmet esas alınmalıdır diyorum ve hepinizi, tekrar, saygılarımla selamlıyorum. (MHP ve DSP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Karaca.

Şimdi, söz sırası, Demokratik Sol Parti Grubu adına Amasya Milletvekili Sayın Gönül Saray Alphan'da.

Buyurun Sayın Alphan. (DSP sıralarından alkışlar.)

DSP GRUBU ADINA GÖNÜL SARAY ALPHAN (Amasya) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünün 14 üncü maddesi birinci fıkrasına eklenen 11 inci bentle, Türkiye Büyük Millet Meclisi Kadın-Erkek Eşitliğini İzleme Kurulu kurulmasını tartışmak ve bu konuda, Demokratik Sol Parti Grubu ve bir kadın milletvekili olarak şahsım adına görüşlerimizi arz etmek üzere huzurlarınızdayım. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Anayasamızın 10 uncu maddesi aynen şöyle diyor: "Herkes, dil, ırk, renk, cinsiyet, siyasî düşünce, felsefî inanç, din, mezhep ve benzeri sebeplerle ayırım gözetilmeksizin kanun önünde eşittir." Yine, Anayasamızın 41 inci maddesi "Aile, Türk toplumunun temelidir" başlığından sonra "Devlet, ailenin huzur ve refahı ile özellikle ananın ve çocukların korunması ve aile planlamasının öğretimi ile uygulanmasını sağlamak için gerekli tedbirleri alır, teşkilatı kurar" diyor. Yani, Anayasamız, kanun önünde, kanun güvencesiyle kadın ve erkeğin eşit haklara sahip olduğunu söylüyor.

Yine, Türkiye Cumhuriyetinin imzaladığı uluslararası anlaşmalarla, kadın ve erkeğin eşitliği konusunda uluslararası güvenceler veriliyor kadına. Birleşmiş Milletler Kadınlara Karşı Her Türlü Ayırımcılığın Önlenmesi Sözleşmesi, bildiğiniz gibi 1985'te Bakanlar Kurulunca onaylanmış ve 12 Temmuz 1999'da da, üzerindeki tüm çekinceler kaldırılmıştır.

Kanun diyor; kadın ve erkek eşit. Kanun bu eşitliği özellikle ailede, eğitimde, çalışmada ve siyasal yaşamda güvence altına almasına rağmen, kadın bugün nerede; onu bir irdelememiz gerekiyor. Neden böyle bir kurulun gerekliliğini düşünüyoruz ve neden bu konuda olumlu düşünü-yoruz? Kadın, karar mekanizmalarında nerede, siyasette nerede, üniversitede nerede, yerel yönetimlerde nerede? Bugün, çokpartili dönemin en çok kadın milletvekilinin olduğu dönemi yaşıyoruz; yüzde 4,2. Kaç tane kadın 57 hükümet dönemince hangi bakanlıklarda, Başbakanlıkta, Cumhurbaşkanlığında, Meclis Başkanlığında, komisyon başkanlığında oldular; bunu düşünmek lazım. Gurur duyduğumuz teknisyenlerimiz, teorisyenlerimiz, kadın oranında gurur duyduğumuz Avrupa'da -ki, yüzde 40 oranlarındayız- kaç tane kadın dekan seviyesinde, rektör seviyesinde; bunu düşünmemiz lazım. Kaç tane kadın yerel yönetimlerde, il genel meclisi üyeliklerinde, belediye başkanlığı ve valilik yapmakta; kaç tane kadın, ticaret odalarında, meslek kuruluşunda ve sendikalarda karar mekanizmalarında ve karar verme pozisyonunda... Bu nedenle, bu kurulun kurulmasını istiyoruz.

Ne kadar kadın eğitimli; daha geçen günlerde görüştük, güneydoğu kadınının yüzde 60'ı  Türkçe bilmiyor, yüzde 35 kadar kadınımız okuma yazma bilmiyor. Türkiye'nin profili, net kadın cephesi bu değerli arkadaşlarım. Kaç tane kadının ekonomik bağımsızlığı var? Türkiye'de girişimci kadın, yani kendi işine, kendi mesleğine sahip olan kadın oranı yüzde 1,27 ki, doktor, avukat gibi eğitimli, bırakın özel sektörü, kendi işine sahip olmayı, sadece eğitiminden kaynaklanan işyeri açan kadınlarımız da bu yüzde 1,27'nin içerisinde.

Dünya üzerinde kadınlar, tüm üretilen ekonomik değerlerin yüzde 74'ünü üretiyor; ama, yüzde 74'ten kadınların aldığı pay sadece yüzde 18. Bütün bunları da irdelememiz lazım.

Yine, yakınlarda, intiharlar okuyoruz, kadının sosyal statüsünün gelişmesini okuyoruz, geliştirilmesini okuyoruz. Bütün bunların da, bu kurulacak kurulla çalışmalarının yapılması ve tavsiye kararlarının alınması lazım. Bunlar sadece, hukuksal açıdan, kadının statüsünü, kadın-erkek eşitliğini izleme açısından olması gerekmiyor, çağdaş anlayış açısından da gerekiyor. Anayasa ve yasalar, güncel uluslararası hakları yansıtıyor olabilir; Ancak, esas olan, bu hukukî normların uygulanması için gerekli koşullar Türkiye'de, memleketimizde oluşturuluyor mu, eğer oluşturulmuşsa uygulanıyor mu, uygulanmaması durumunda kovuşturma ve cezalandırma soruşturmaları yapılıyor mu, bu yasaları uygulamakla sorumlu kişi ve kuruluşların iradeleri ve niyetleri ne derece samimî ve öncelikli; bütün bunlar için de gerekli. Değerli milletvekili arkadaşlarım, yani, Kadın-Erkek Eşitliğini İzleme Kuruluyla bizler, kadın-erkek eşitliğini her alanda sağlamayı amaçlıyoruz, mevcut uygulamaları incelemeyi amaçlıyoruz, talepleri değerlendirmeyi amaçlıyoruz, yasama denetimine ve kurallaşmaya yönelik öneriler oluşturmayı amaçlıyoruz ve yüzümüzü döndüğümüz Batı standartlarını, normlarını yakalamaya çalışıyoruz.

1925 Ekiminde, Atatürk aynen şöyle söylemiş: "Türk kadını, dünyanın en aydın, en erdemli ve en ağır kadını olmalıdır. Her halde kadın, çok yüksek olmalıdır." Burada, merhum Fikret'in bir sözünü anımsatarak, ilginiz için teşekkür etmek istiyorum. "Elbette sefil olursa kadın, alçalır beşer."

Parlamentomuzu, Türkiyemizi ve kadınımızı yükseltmek durumundayız.

Teşekkürler ederim. (Alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederim efendim.

Şahısları adına, Karaman Milletvekili Sayın Zeki Ünal. (FP sıralarından alkışlar)

ZEKİ ÜNAL (Karaman) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; İçtüzükle ilgili değişiklik teklifinin 5 inci maddesi üzerindeki görüşlerimi arz etmek üzere, şahsım adına söz almış bulunuyorum; bu vesileyle, hepinize saygılar sunuyorum.

Değerli milletvekilleri, bu maddeye eklenen bir bentle, Türkiye Büyük Millet Meclisi bünyesinde Kadın Erkek Eşitliğini İzleme Kurulu oluşturulmak istenmektedir. Böyle bir kurulun oluşturulmasını, elbette ki çok olumlu bir davranış olarak kabul ediyoruz; ancak, Türkiye'deki uygulamalara bakarak, bazı çekince ve endişelerimin bulunduğunu burada belirtmek istiyorum.

Halen yürürlükteki yasalara ve Anayasanın ilgili hükümlerine ve altına imza atmış olduğumuz uluslararası anlaşmalara baktığımız zaman, teorik olarak kadın-erkek eşitliğinin bulunduğunu; ancak, uygulamalarda çok büyük farkların olduğunu görmekteyiz.

Her şeyden evvel, yazılı olarak çok güzel, kadın-erkek eşitliğinden bahseden metinlerde, kâmil manada, hakikaten, yalnız kadınlar değil, kadınların da, erkeklerin de kendi aralarında adaletin sağlanmış olduğunu görüyoruz; ama, bugün, maalesef, uygulamalar bunun tamamen tersi cereyan etmektedir. Örneğin, Anayasanın 10 uncu maddesini inceleyecek olursak, burada kadın-erkek eşitliğinden söz edilmektedir; ancak, bugün, Türkiye'de, inancı gereği örtünen bir bayan kamu hizmetlerinden men edilmektedir. Hatta -kadınlara seçme ve seçilme hakkı verildiği burada ifade edildi, daha evvelki grup sözcüleri burada çok güzel konuşmalar yaptılar- 66 sene önce kadınlara seçme ve seçilme hakkı verildiği halde, bu salonun içerisinde hiç de bunun kâmil manada uygulanmadığını, hepimiz, dehşetli bir şekilde temaşa etmedik mi?!

İşin ilginç tarafı, bu kabil yasaklar, YÖK ve Millî Eğitim Bakanlığının uygulamalarıyla üni-versite kampuslarına, özel dershanelere ve özel sürücü kurslarına kadar da uzanmıştır. Anayasanın 12 nci maddesinde, özetle "herkes, temel hak ve özgürlüklere sahiptir" denildiği halde, uygulamada, maalesef, yine aynı şekilde, bazı farklılıklar görülmektedir. Anayasanın 24 ve 25 inci maddelerinde, özetle "herkes, dinî inanç ve kanaat hürriyetine sahiptir. Hiç kimse, dinî inanç ve kanaatlerinden dolayı kınanamaz" denilmektedir. Biz, kınamaktan vazgeçtik; bugün, örtülü birkısım memurlar, öğretmenler, doktorlar, hemşireler mesleklerini yapamamaktadırlar.

Anayasanın 42 nci maddesinde "Kimse eğitim ve öğrenim hakkından yoksun bırakılamaz" denilmektedir; ancak, bugün, imam hatip liselerinde ve üniversitelerde başörtülü kız öğrenciler coplanmakta, horlanmakta ve maalesef, polis arabalarına bindirilmekte, hatta, hapislere tıkılmaktadırlar. Bu çarpık ve despotik uygulamayı haklı gösterebilmek için, yönetmeliklerin arkasına sığınılmaktadır. Halbuki, Anayasanın 13 üncü maddesinde, özetle "temel hak ve özgürlükler, ancak ve ancak kanunla sınırlanabilir" denilmektedir ve kadınların kılık kıyafetiyle ilgili olarak, 77 yıllık Türkiye Cumhuriyeti tarihinde bir düzenleme olmamakla beraber, bazı, özellikle askerî dönemde çıka-rılmış yönetmeliklerin arkasına sığınmak suretiyle, bu keyfî uygulamalar, maalesef, sürdürülmek istenmektedir.

Kaldı ki, üniversitelerde kılık kıyafetin serbest olduğuna dair 2547 sayılı YÖK Yasasının ek 17 nci maddesi hâlâ yürürlüktedir. Bu da, YÖK'ün marifetiyle, maalesef, yürürlükten kaldırılmıştır. Gerçekte, yürürlükteki bir yasayı hukukî hokkabazlıklarla yürürlükten kaldırmayı beceren ender ülkelerden birisiyiz. Peki, bu hukukî hokkabazlık nasıl yapılmıştır; arz etmek istiyorum.

1990 yılında, 2547 sayılı YÖK Yasasına ek madde 17 eklenmiştir. Madde metni aynen şöyledir: "Yürürlükteki yasalara aykırı olmamak şartıyla, yüksek öğretim kurumlarında kılık kıyafet serbesttir."

Vaktiyle, SHP'nin Genel Başkanı Erdal İnönü, iptal için Anayasa Mahkemesine dava açmış; ancak, 1991 yılında, Anayasa Mahkemesi, bu iptal istemini reddetmiştir.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Efendim, toparlar mısınız lütfen.

ZEKİ ÜNAL (Devamla) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Ancak, böyle bir iptal istemini ret kararı olmasına rağmen, Anayasa Mahkemesi bir yorum getirmiş ve "bu, türbanı kapsamaz" demiştir. İşte, buna dayanarak, maalesef, YÖK ve Millî Eğitim Bakanlığı ve şu andaki yönetim, başörtüsünü yasaklamıştır. Halbuki, Anayasa Mahkemesinin böyle bir yetkisi yoktur. Anayasanın 153 üncü maddesinin ikinci fıkrası gayet açıktır. Bu fıkrada "Anayasa Mahkemesi bir kanun veya kanun hükmünde kararnamenin tamamını veya bir hükmünü iptal ederken, kanun koyucu gibi hareketle, yeni bir uygulamaya yol açacak biçimde hüküm tesis edemez" denilmektedir.

Değerli arkadaşlar, Anayasa Mahkemesi, ek 17 nci maddeyi iptal dahi etmemişken, kanun koyucu gibi hareketle, yeni bir uygulamaya yol açacak biçimde nasıl hüküm tesis edebiliyor, dikkatlerinize arz etmek istiyorum.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Efendim toparlayın lütfen.

Anayasa Mahkemesi bütçesinde...

ZEKİ ÜNAL (Devamla) - Efendim, 5 dakika lütfen...

BAŞKAN - Hayır efendim, lütfen... Bitirelim. İftara çok az kaldı; şunu bitirelim. İstirham ede-rim... Lütfen...

ZEKİ ÜNAL (Devamla) - 2 saniye Sayın Başkan.

BAŞKAN - 2 saniye... Buyurun, önemli değil. Sonra, pazarlık oluyor, Sayın Hatiboğlu bana kızıyor.

ZEKİ ÜNAL (Devamla) - Değerli arkadaşlar, şahsen, bu konuda benim fazla bir ümidim yoktur; çünkü, iktidar partilerinin tavırları ortadadır. 14 asırlık İslamî tesettürü tutsaklık işareti olarak gören Demokratik Sol Parti hayatta oldukça, halkın reyleriyle seçilip gelen bir bayan milletvekiline sırf başörtüsünden dolayı "bu hanıma haddini bildirin" diyen bir Başbakan başımızda bulundukça, Milliyetçi Hareket Partisi ve Anavatan Partisi... (DSP sıralarından gürültüler)

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

HASAN GÜLAY (Manisa) - Sen, hâlâ orada mısın?!

BAŞKAN - Efendim, ben sizden rica ettim... Buyurun, yerinize oturun.

Şimdi, bir sataşmaya mahal verdiniz. Demokratik Sol Partiyle bu maddenin ne ilgisi var?!

İSMAİL AYDINLI (İstanbul) - Kadınları imam mı yapacaksınız?

BAŞKAN - Manisa Milletvekili Sayın Bülent Arınç buradalar mı efendim? Yoklar.

YASİN HATİBOĞLU (Çorum) - Efendim, bir dakika; Sayın Fethullah Erbaş konuşacak.

BAŞKAN - Sıra geldi efendim.

Van milletvekili Sayın Fethullah Erbaş, buyurun efendim.

İstirham edeceğim, 5 dakikalık süreyi aşmayın.

FETHULLAH ERBAŞ (Van) - 1 dakika da eksüre verin.

BAŞKAN - Efendim, niye peşin peşin pazarlık ediyorsunuz? Bu maddeyi bitirmeden ara vermeyeceğim; ona göre...

Buyurun.

FETHULLAH ERBAŞ (Van) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; sözlerime başlarken Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.

Bu maddeyle getirilmek istenilen üç tane değişiklik var. Bunlardan bir tanesi, birinci bende eklenen cümle. O da "Türkiye Büyük Millet Meclisi adına, Türkiye Büyük Millet Meclisinin manevî şahsiyetine yönelik hakaret ve saldırı halleri dahil dava açmak, suç duyurusunda bulunmak ve diğer işlemleri yapmak" diyerek, bununla, Türkiye Büyük Millet Meclisinin Başkanına bir görev daha tevdi etmiş oluyor.

Ancak, biraz evvel burada yapılan görüşmelerde şunu gördük : Türkiye Büyük Millet Meclisinin manevî şahsiyetinin zedelenmesi, herhalde hiç kimsenin kârına değil; ama, maalesef, basınımız, şu anda içerisinde bulunduğumuz bu salon hakkında bile o kadar büyük dedikodular yaptı ki, şu oturduğunuz bütün koltukları ceylan derisine çevirdi. Halbuki, öyle bir şey yok; ama, halkımızın yüzde 50'sinin üzerinde bir kesimi açlık sınırında yaşarken, milletvekilleri ceylan derisinde oturuyor diye, Türkiye Büyük Millet Meclisinin, hakikaten manevî şahsiyetini, saygınlığını zedeleyici birtakım yayınlar yapıldı. Bu konuda, beklerdik ki, bu gazetelerin hepsine dava açılsın; ama, açılmadı.

Değerli arkadaşlar, yine, bir dergide "Gizli kanunlarla yönetiliyoruz" başlıklı bir yazı çıktı. Bakıyoruz buraya; deniliyor ki: "1982 Anayasasının 91 inci maddesine göre, kanun hükmünde kararnameler, Resmî Gazetede yayımlandıkları gün yürürlüğe giriyor; ancak, kararnamede, yürürlük tarihi olarak daha sonraki bir tarih gösteriliyorsa, o gün yürürlüğe girebiliyor. Yine, Resmî Gazetede yayımlandıkları gün, Türkiye Büyük Millet Meclisine, bu kanun hükmünde kararname-ler sunulmak mecburiyetinde. Şu anda, tespite göre, 92 tane kanun hükmünde kararname Meclise sunulmamış, Resmî Gazetede de yayımlanmamış." Yani, şu anda, 92 kanun hükmünde kararname, Türkiye Büyük Millet Meclisinin verdiği yetkiye göre bizi idare ediyor, o hükümlerle idare edili-yoruz; ama, içeriği ne, bunu soran yok. Meclis Başkanımızı şimdiden göreve çağırıyoruz. Böyle bir şeyden haberi var mı; varsa, niçin bugüne kadar bir girişimde bulunmamıştır? Bu 92 kanun hükmünde kararnamenin, bir an önce Meclise getirilerek kanunlaştırılması veya reddedilmesi bizim arzumuzdur.

Değerli arkadaşlar, ikinci önemli değişiklik... Tabiî, birinci konuda birçok şeyler söylenebilir. Basınımız, Türkiye Büyük Millet Meclisi üyelerine, milletvekillerimize, her konuda, olur olmaz yerde sataşma yapmaktadır. Her bir milletvekili, sanki, basının merceği altındadır; olur olmaz şekilde, çeşitli şekillerde iftiralara uğramaktadırlar, çeşitli şekillerde tezyif edilmektedirler, hakarete uğramaktadırlar; ama, bu, milletvekillerinin şahsında, yine bu Meclisi yıpratmaya yönelik bir çalışmadır. Bu çalışmanın da, bir an önce, Meclis Başkanı tarafından durdurulması, bu konuda gerekli ihtimamın gösterilmesi bizce çok önemlidir ve Meclis Başkanımıza, bu görev de tevdi edilmiş olu-yor; sadece mahkemelerde dava açmasını değil, bu konuda daha büyük önlemler almasını istiyoruz.

Sevindirici iki konu var: Birisi, bu maddenin 10 uncu bendi herhalde kaldırılıyor. "Başkanlık Divanınca oluşturulacak Türkiye Büyük Millet Meclisi Bilgi ve Teknoloji Kurulu aracılığıyla, bilgi ve teknoloji alanında ilgili kurum ve kuruluşlarla işbirliği dahil gerekli çalışmaları yapmak, ilgili mercilere görüş bildirmek."

Değerli arkadaşlar, bu kurul kuruldu; ama, araştırma-geliştirmeye Türkiye'de ne kadar pay ayrılıyor? Yani, hemen hemen bütçemizin binde 1'i bile araştırma-geliştirmeye ayrılmıyor. Şimdi, bu kurul, acaba, bütçe görüşülürken, araştırma-geliştirmeye bir kaynak aktaracak mı; onu bilmiyoruz. Temennimiz odur.

Son konu; Hemen hemen bütün Gruplar, kadın-erkek eşitliği üzerinde konuştular.

Değerli arkadaşlar, elbette ki, insanlar eşittir. Bu konuya insan hakları bağlamında el atmak lazımdır diyor, hepinizi saygıyla selamlıyorum. (FP, DSP, MHP ve ANAP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Erbaş.

Efendim, bu madde üzerinde 7 önerge vardır. Çalışma saatimizin tamamlanmasına da 6-7 dakika var. Müsaadenizle, erteliyorum.

Saat 18.00'de toplanmak üzere, birleşime ara veriyorum.

 

Kapanma Saati : 15.51

 

 

ÜÇÜNCÜ OTURUM

Açılma Saati : 18.00

BAŞKAN : Başkanvekili Murat SÖKMENOĞLU

KÂTİP ÜYELER : Yahya AKMAN (Şanlıurfa), Hüseyin ÇELİK (Van)

BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, 25 inci Birleşimin Üçüncü Oturumunu açıyorum.

Çalışmalarımıza kaldığımız yerden devam ediyoruz.

VII. – KANUN TASARI VE TEKLİFLERİYLE KOMİSYONLARDAN
GELEN DİĞER İŞLER (Devam)

2. – İzmir Milletvekili Rifat Serdaroğlu'nun; İstanbul Milletvekili Bülent Akarcalı'nın; Amasya Mil-letvekili Ahmet İyimaya'nın; Ankara Milletvekili Yıldırım Akbulut'un; Şırnak Milletvekili Mehmet Salih Yıldırım'ın; Gaziantep Milletvekili Ali Ilıksoy, Konya Milletvekili Ömer İzgi ve Ankara Milletvekili Nejat Arseven'in; İstanbul Milletvekili Ziya Aktaş ve 42 Arkadaşının; Zonguldak Milletvekili Hasan Gemici'nin ve İzmir Milletvekili Işılay Saygın'ın; Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünde Değişiklik Yapılmasına Dair İçtüzük Teklifleri ve Anayasa Komisyonu Raporu (2/94, 2/232, 2/286, 2/307, 2/310, 2/311, 2/325, 2/442, 2/449) (S. Sayısı : 527) (Devam)

BAŞKAN - Komisyon yerinde.

Meclis Başkanvekilimiz yerinde.

Görüşmekte olduğumuz 527 sıra sayılı İçtüzük teklifinin 4 üncü maddesi üzerindeki konuşmalar tamamlanmıştı.

Şimdi, maddeyle ilgili sorulara geçiyorum.

Sayın Uzunkaya'dan başlıyorum efendim.

Sayın Uzunkaya?.. Yok.

Sayın Dayanıklı, buyurun.

BAYRAM FIRAT DAYANIKLI (Tekirdağ) - Sayın Başkanım, konuşmacılar, bu madde üzerinde daha çok, kadın-erkek eşitliği izleme kurulu üzerinde durdular. Oysa, bu maddede, Türkiye Büyük Millet Meclisinde iki tane değişik kurul oluşturuluyor. Bunlardan bir tanesi de, Bilgi ve Teknoloji Kurulu. Bileceğiniz gibi, bu Parlamentoda, Bilgi ve Bilgi Teknolojileri Grubu adıyla bir grup, iki yıla yakın bir süreyle, bir düşünce ortamı olarak faaliyetteydi ve bu grubun, kurul olarak İçtüzükte yer alması, bence, Meclisin bilgiye ve bilgi çağına verdiği önemin bir göstergesi; ancak, maddede açık olmayan bazı hususları kayda geçirmek amacıyla şu soruları sayın heyete yöneltmek istiyorum :

Bu kurulun çalışma esasları ne olacak; bunları kim belirleyecek? Kurul üyeleri, aynı diğer komisyonlar gibi parti grupları tarafından mı belirlenecek? Kurulun kanun teklifi hazırlama yetkisi olacak mı? Kurul, kanun teklifleri veya tasarıları üzerinde görüş bildirebilecek mi? Bilgi ve Bilgi Teknolojileri Grubunda eski parlamenterler ve sivil toplum üyeleri de yer alıyordu. Yeni oluşturulan kurulda bu eski üyeler yer alabilecekler mi?

Son olarak da, Türkiye Büyük Millet Meclisinin harcamalarını kontrol altına alması gereken bir dönemde bu kurullar diğer komisyonlar gibi mi çalışacaklar; yani, sekretaryası, ayrı toplantı odası, ayrıca her komisyon başkanında olduğu gibi kurul başkanlarına makam arabası vesaire tahsis edilecek mi?

Bu soruların yanıtlarını kayda geçirmek için burada verebilir misiniz lütfen.

Teşekkür ediyorum.

BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Dayanıklı.

Sayın Polat?.. Yok.

Sayın Karapaşaoğlu, buyurun efendim.

MEHMET ALTAN KARAPAŞAOĞLU (Bursa) - Sayın Başkanım, delaletinizle, Bilgi ve Teknoloji Kuruluyla ilgili olarak şöyle bir soruyu sormak istiyorum: Biliyorsunuz, odalarımızda şu anda bir internet bağlantısı var. Bu internet bağlantısından oldukça önemli miktarda yararlanıyoruz. Bu internet bağlantılarını lojmanlara kadar iletmek mümkün değil mi? Lojmanlara iletilse, sanıyorum çalışma kapasitemiz biraz daha artacak. Böyle bir çalışma var mı; yapılabilir mi? Bununla ilgili bir cevap bekliyorum efendim.

BAŞKAN - Teşekkür ederim efendim.

Sayın Başkan, buyurun.

TBMM BAŞKANVEKİLİ NEJAT ARSEVEN (Ankara) - Soruyu anlayamadık efendim. Bir kere daha bu son soruyu rica ediyorum.

BAŞKAN - Son soru şu efendim: İnterneti lojmanlara kadar taşıyacak mısınız? Eğer taşırsanız, bilgi akışı daha hızlı olur, çalışmalarımız daha iyi olur. Meclis nasıl takdir ediyor?.

SAFFET ARIKAN BEDÜK (Ankara) - Parasını biz öderiz, milletvekilleri öder.

BAŞKAN - Sayın Başkanım, buyurun.

TBMM BAŞKANVEKİLİ NEJAT ARSEVEN (Ankara) - Efendim, sorulara cevap vermek istiyorum.

Bu düzenlenecek Bilgi ve Teknoloji Kurulunun oluşumu konusunda, bugün, İçtüzüğümüzde yazılı olduğu gibi, diğer komisyonlarımızın oluşma usul ve esaslarına göre bu kurul oluşabilir veya bunun dışında, Meclisimizde halen görev yapan Kültür Sanat ve Yayın Kurulunun oluşum şekli gibi, yani bir Türkiye Büyük Millet Meclisi başkanvekilinin başkanlığında yine böyle bu kurul oluşturulabilir. Burada, Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı ve Divanına inisiyatif bırakmak için bu husus açıkça yazılmamıştır. Eğer, Yüce Heyetiniz kabul eder ve bu değişiklik yapılırsa, bu konuda, Başkanlık olarak bir düzenleme yapacağız.

Bunun dışında, internetin lojmanlara ulaşma meselesini de Başkanlık Divanına götüreceğiz. Bu konu, Başkanlık Divanının yetkisi içindedir ve bu konuyu da orada değerlendireceğiz.

BAŞKAN - Teşekkür ederim efendim.

BAYRAM FIRAT DAYANIKLI (Tekirdağ) - Sayın Başkan, tam net cevap alamadım.

BAŞKAN - Efendim, Sayın Dayanıklı, sorularına tam net cevap vermediğinizi ifade ediyor. Araba... Ayrıcalık tanıyacak mısınız bu komisyona demişlerdi.

TBMM BAŞKANVEKİLİ NEJAT ARSEVEN (Ankara) - Bu konuyu Başkanlık Divanında değerlendireceğiz. Henüz, bu konuda, Meclis Başkanlığı olarak verilmiş bir karar yoktur.

BAŞKAN - Teşekkür ederim efendim.

Madde üzerinde verilmiş 7 adet önerge vardır; önce geliş sırasına göre okutup, sonra da aykırılık derecesine göre işleme koyacağım :

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

527 sıra sayılı İçtüzük teklifinin 4 üncü maddesiyle değiştirilen 14 üncü maddesinin ikinci fıkrasının metinden çıkarılmasını arz ve teklif ederim.

                              Yasin Hatiboğlu

                                             Çorum

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan İçtüzük değişikliği teklifinin 4 üncü maddesinin son fıkrasının "üzere Başkanvekillerinden" kısmının "üzere, sırasıyla Başkanvekillerinden " biçiminde değiştirilmesini saygılarımla arz ederim.

                                    Kamer Genç

                                            Tunceli

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan, 527 sıra sayılı İçtüzükle ilgili değişiklik teklifinin 5 inci maddesini 11 inci bendinin üçüncü satırının başındaki "incelemek" sözcüğünden sonra gelmek üzere "inceleme sonunda kadın erkek eşitliğini ihlal eden bir durum var ise ilgili şahıs, kurum veya kuruluşları uyarmak, şikâyet ve" ibaresinin eklenmesini arz ve teklif ederiz.

 

Zeki Ünal

Fethullah Erbaş

Ahmet Sünnetçioğlu

 

Karaman

Van

Bursa

 

Aslan Polat

Musa Demirci

İsmail Özgün

 

Erzurum

Sıvas

Balıkesir

 

Fahrettin Kukaracı

Özkan Öksüz

Şeref Malkoç

 

Erzurum

Konya

Trabzon

 

 

Musa Uzunkaya

 

 

 

Samsun

 

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

527 sıra sayılı teklifin 5 inci maddesiyle değiştirilen İçtüzüğün 14 üncü maddesinin birinci fıkrasının 1 numaralı bendinin sonuna eklenen cümlenin aşağıdaki şekilde düzeltilmesini arz ederiz.

 

Mahfuz Güler

Osman Yumakoğulları

Sabahattin Yıldız

 

Bingöl

İstanbul

Muş

 

Latif Öztek

Şükrü Ünal

Maliki Ejder Arvas

 

Elazığ

Osmaniye

Van

 

Mustafa Niyazi Yanmaz

Yakup Budak

Osman Aslan

 

Şanlıurfa

Adana

Diyarbakır

 

Mustafa Geçer

Yahya Akman

Mehmet Batuk

 

Hatay

Şanlıurfa

Kocaeli

 

Ali Oğuz

Musa Uzunkaya

 

 

İstanbul

Samsun

 

Teklif : "Türkiye Büyük Millet Meclisi adına, Türkiye Büyük Millet Meclisinin manevî şahsiyetine yönelik hakaret ve saldırı halleri dahil, dava açmak, suç duyurusunda bulunmak, her zeminde millet iradesinin üstünlüğüne sahip çıkmak ve diğer işlemleri yapmak."

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 527 sıra sayılı Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünde Değişiklik Yapılmasına Dair Teklifin çerçeve 4 üncü maddesinin birinci fıkrasına eklenen 10 numaralı bendin teklif metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.

 

Aslan Polat

Fethullah Erbaş

Mustafa Niyazi Yanmaz

 

Erzurum

Van

Şanlıurfa

 

Mahmut Göksu

Mahfuz Güler

Rıza Ulucak

 

Adıyaman

Bingöl

Ankara

 

Hüsamettin Korkutata

Sabahattin Yıldız

Dengir Fırat

 

Bingöl

Muş

Adıyaman

 

Mehmet Zeki Çelik

Eyüp Fatsa

Nezir Aydın

 

Ankara

Ordu

Sakarya

 

Ali Sezal

Mehmet Elkatmış

Cevat Ayhan

 

Kahramanmaraş

Nevşehir

Sakarya

 

 

Oya Akgönenç

 

 

 

Ankara

 

 

 

 

 

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 527 sıra sayılı Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünde Değişiklik Ya-pılmasına Dair Teklifin çerçeve 4 üncü maddesinin birinci fıkrasının "Türkiye Büyük Millet Meclisi adına; Türkiye Büyük Millet Meclisinin manevî şahsiyetine yönelik hakaret, sövme ve saldırı halleri dahil dava açmak, suç duyurusunda bulunmak" olarak değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

 

Fethullah Erbaş

Aslan Polat

Sabahattin Yıldız

 

Van

Erzurum

Muş

 

Mahmut Göksu

Mustafa Niyazi Yanmaz

Mahfuz Güler

 

Adıyaman

Şanlıurfa

Bingöl

 

Rıza Ulucak

Ali Oğuz

Dengir Fırat

 

Ankara

İstanbul

Adıyaman

 

Mustafa Geçer

Şükrü Ünal

Hüsamettin Korkutata

 

Hatay

Osmaniye

Bingöl

 

Eyüp Fatsa

Mehmet Elkatmış

Mehmet Zeki Çelik

 

Ordu

Nevşehir

Ankara

 

Cevat Ayhan

Oya Akgönenç

 

 

Sakarya

Ankara

 

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 527 sıra sayılı Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünde Değişiklik Ya-pılmasına Dair Teklifin çerçeve 4 üncü maddesinin birinci fıkrasının "Türkiye Büyük Millet Meclisi adına; Türkiye Büyük Millet Meclisinin manevî şahsiyetine ve Türkiye Büyük Millet Meclisi üyelerine vaki hakaret, sövme ve saldırı halleri dahil dava açmak, suç duyurusunda bulunmak" olarak değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

 

Fethullah Erbaş

Aslan Polat

Mustafa Niyazi Yanmaz

 

Van

Erzurum

Şanlıurfa

 

Mahmut Göksu

Sabahattin Yıldız

Mahfuz Güler

 

Adıyaman

Muş

Bingöl

 

Rıza Ulucak

Ali Oğuz

Mustafa Geçer

 

Ankara

İstanbul

Hatay

 

Şükrü Ünal

Hüsamettin Korkutata

Ali Gören

 

Osmaniye

Bingöl

Adana

 

Eyüp Fatsa

Dengir Fırat

Mehmet Elkatmış

 

Ordu

Adıyaman

Nevşehir

 

Oya Akgönenç

Cevat Ayhan

Mehmet Zeki Çelik

 

Ankara

Sakarya

Ankara

BAŞKAN - Önergeleri aykırılık derecesine göre tekrar okutup, işleme koyacağım :

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

527 sıra sayılı İçtüzük teklifinin 4 üncü maddesiyle değiştirilen 14 üncü maddesinin ikinci fıkrasının metinden çıkarılmasını arz ve teklif ederim.

                              Yasin Hatiboğlu

                                             Çorum

BAŞKAN - Sayın Komisyon, önergeye katılıyor musunuz?

ANAYASA KOMİSYONU BAŞKANVEKİLİ NAMIK KEMAL ATAHAN (Hatay) - Katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN - Sayın Başkan?..

TBMM BAŞKANVEKİLİ NEJAT ARSEVEN (Ankara) - Katılmıyoruz efendim.

BAŞKAN - Sayın Hatiboğlu, konuşacak mısınız efendim?

YASİN HATİBOĞLU (Çorum) - Sayın Başkan, lütfederseniz, bir hususu arz edeyim efendim.

BAŞKAN - Buyurun efendim.(FP sıralarından alkışlar)

YASİN HATİBOĞLU (Çorum) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 527 sıra sayılı teklifin sonradan 4 üncü madde olan madde değişikliğinde, 14 üncü maddenin, yani yürürlükteki İçtüzüğün 14 üncü maddesinin ikinci fıkrasının sonuna bir cümle eklenmiş. O cümlede getirilmek istenen, ek-lenen husus şu: "Başkan, gerektiğinde, görevlerini yerine getirmek üzere, Başkanvekillerinden biri-sini kendisine yazıyla vekil olarak tayin eder."

Değerli milletvekilleri, Anayasanın 95 inci maddesi, siyasî parti gruplarının Parlamento çalışmalarına kuvvet oranları ölçüsünde katılmasını amirdir. Bu kuvvet oranları dikkate alınarak zaten, hangi siyasî parti grubuna Başkanvekilliği, hangisine İdare Amirliği, hangisine Divan Üyeliği, Kâtip Üyelik verilecek, orada bellidir. Siz, şimdi, bunu, Anayasanın kuvvet oranlarına göre katılma mecburiyetini ortadan kaldırır, Sayın Başkanın inisiyatifine özellikle verirseniz, bu, yanlış olur. Geçmişte vekâlet müessesesi, yok mu; var tabiî, halen de var; ama, geçmişteki vekâlet müessesesi mazerete binaen vekâlet müessesesidir. Dikkat buyurunuz, Başkan, özürlü olduğu veya Türkiye Büyük Millet Meclisi toplantı halindeyse, Ankara dışında bulunduğu ahvalde vekâlet verebilir. Biz, bu düzenlemeyi getirirsek; yani, bendenizin teklifini kabul etmezseniz, bu teklif muhalefetten gelmiştir, öyleyse, mutlaka burada bir yanlışlık var diye peşin hükümle önergemi reddederseniz, olacak şudur : Sayın başkanlardan biri, bugün Sayın İzgi, yarın da bir başkası, öbür gün bir başkası, bir başka gruba mensup bir sayın Meclis başkanı, kendi grubuna mensup başkanvekillerinden birisine yazıyla vekâlet verir; yani, Anayasanın ve İçtüzüğün geneli içerisinde Meclis Başkanlığının temsil yetkisinin bölünmediği bir yerde, Sayın Başkan, bir başkanvekiline vekâlet verir ve kendi vekiliymiş gibi, Ankara'da olduğu halde, hatta makamda olduğu halde, vekilin tasarrufta bulunmasına imkân verir; bu, doğru değildir. Onun için, benim istirhamım şudur; bu eklenen "Başkan gerektiğinde, görevlerinin bir kısmını devretmek üzere yazıyla vekil tayin eder" hükmünü buradan çıkaralım. Benim istirhamım budur.

Bir başka şey daha var. Bir iki komisyon kuruyoruz, bir tanesi de kadın erkek eşitliği. Hanımefendiler beni anlayışla karşılasınlar lütfen; bizim bu eşitliğe karşı olduğumuz falan yok; ama, bana ters gelen şudur; niye kadın erkek eşitliği; yani, bu bile bir ayırım kokuyor, burada bile. O zaman, başlarsınız, çocuk hakları, kadın hakları, yaşlı hakları, özürlü hakları, ana baba hakları, evlat hakları... Yapmayın... Gelin, bakın, bunun bir ifadesi var; insan hakları derseniz, bunun içerisinde kadın hakları da vardır, erkek hakları da vardır, herkesin hakkı vardır. O bakımdan, onun için bir önerge vermedim; ama, bir itirazımı, bir sıkıntımı, bir endişemi ifade edeyim: Yani "kadın erkek eşitliği" vurgusunda bile, hani, kadın erkek derken, arada bir tire var gibi geliyor sanki, ona bile gönlüm razı olmuyor benim.

İHSAN ÇABUK (Ordu) - Var ama, tire var...

YASİN HATİBOĞLU (Devamla) - Ee, yok canım, ne varı... Bizim evde yok kardeş...

Değerli milletvekilleri, bir başka şey daha: Kanun yapmak kolay şey, yönetmelik, tüzük, içtüzük de yapmak kolay şey. Biz kanun yaptık. 2547 sayılı Kanunu bütün arkadaşlarımız söylüyorlar. Yani, ben tekrar etmek istemiyorum; ama, yüreğimde oktur, acıdır, ıstıraptır, 2547 sayılı Kanunda değişiklik yaptık, bu Parlamento yaptı. Nerede?.. Kim uyguluyor?.. Siz, İçtüzüğe hüküm koyacaksınız, kim uygulayacak?.. Yürekleri düzeltmemiz lazım, yürekleri ya da koyduğunuz, yaptığınız kanunu uygulamayan adamdan hesap sormanız lazım. Eğer hesap soramıyorsanız, yani, yaptığınız yasayı uygulamayan için bir müeyyide öngörmemişseniz ya da var olan müeyyideyi uygulaması lazım gelenler uygulamıyorsa, kanun yapmanın bir anlamı yok ve biz, itibarımızda, bilesiniz ki, zelzele geçiriyoruz Parlamento olarak; üzülerek ifade ediyorum bunu, sizin içinizde naçiz bir üyeyim ben, bir arkadaşınızım. Onun için, tüzüklere hüküm koymak yetmiyor; konulan hükümlerin uygulanabilir olup olmadığını, kim uygulamıyorsa onun yakasına yapışıp yapışamadığımızı kontrol etmemiz lazım; evvela kendimizi denetlememiz lazım. Ne yapıyoruz biz; ha bire kanun ihraç ediyoruz maşallah, yani, götürü sipariş vermiş gibi. Yapmayın sayın milletvekilleri...

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Sayın başkan...

YASİN HATİBOĞLU (Devamla) - Efendim, ben sizin vaktinizi almıyorum, hemen, kitaplarımı, defterlerimi topluyorum. Zatıâlinize ve Heyetinize saygı sunuyor, önergeme destek bekliyorum. (FP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Efendim...

ASLAN POLAT (Erzurum) - Sayın Başkan, karar yetersayısının aranılmasını istiyoruz.

BAŞKAN - Komisyonun ve Başkanlığın katılmadığı önergeyi, karar yetersayısını arayarak, oylarınıza sunacağım efendim.

Müsaade ederseniz, oylamayı elektronik cihazla yapacağım, 3 dakika da süre vereceğim efendim.

Oylamayı başlatıyorum :

(Elektronik cihazla oylama yapıldı)

BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, anlaşılan Galatasaray heyecanı şimdiden sarmış, karar yetersayısı yoktur!..

İHSAN ÇABUK (Ordu) - Başkan, kâğıt gönderdik.

BAŞKAN - Efendim, kağıtlar da kâfi gelmiyor.

Sayın Grup Başkanvekilleri, kaç dakika ara verelim?

MEHMET EMREHAN HALICI (Konya) - 5 dakika Sayın Başkan.

BAŞKAN - Birleşime 10 dakika ara veriyorum efendim.

 

Kapanma Saati : 18.29

 

DÖRDÜNCÜ OTURUM

Açılma Saati : 18.42

BAŞKAN: Başkanvekili Murat SÖKMENOĞLU

KÂTİP ÜYELER : Yahya AKMAN (Şanlıurfa), Hüseyin ÇELİK (Van)

BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 25 inci Birleşimin Dördüncü Oturumunu açıyorum.

Görüşmelere kaldığımız yerden devam ediyoruz.

VII. – KANUN TASARI VE TEKLİFLERİYLE KOMİSYONLARDAN
GELEN DİĞER İŞLER (Devam)

2. – İzmir Milletvekili Rifat Serdaroğlu'nun; İstanbul Milletvekili Bülent Akarcalı'nın; Amasya Milletvekili Ahmet İyimaya'nın; Ankara Milletvekili Yıldırım Akbulut'un; Şırnak Milletvekili Mehmet Salih Yıldırım'ın; Gaziantep Milletvekili Ali Ilıksoy, Konya Milletvekili Ömer İzgi ve Ankara Milletvekili Nejat Arseven'in; İstanbul Milletvekili Ziya Aktaş ve 42 Arkadaşının; Zonguldak Milletvekili Hasan Gemici'nin ve İzmir Milletvekili Işılay Saygın'ın; Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünde Değişiklik Yapılmasına Dair İçtüzük Teklifleri ve Anayasa Komisyonu Raporu (2/94, 2/232, 2/286, 2/307, 2/310, 2/311, 2/325, 2/442, 2/449) (S.Sayısı : 527) (Devam)

BAŞKAN - Başkanlık ve Komisyon?.. Yerinde.

4 üncü madde üzerinde verilen önergeler sırasıyla okunmuştu; aykırılık derecelerine göre ilk önergenin oylamasında karar yetersayısı istenmiş ve karar yetersayısı bulunamamıştı.

Şimdi, Çorum Milletvekili Yasin Hatiboğlu'nun, Komisyonun ve Başkanlık Temsilcisinin katılmadığı önergesini tekrar oylarınıza sunacağım ve karar yetersayısını arayacağım.

Oylama için 3 dakika süre vereceğim.

Bu süre zarfında, elektronik sisteme giremeyen sayın arkadaşlarımın, pusulalarını Başkanlığımıza takdim etmelerini rica ediyorum efendim.

Oylama işlemini başlatıyorum.

(Elektronik cihazla oylama yapıldı)

BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, sisteme giremeyen arkadaşlarımızın, Başkanlık Divanına oy pusulalarını göndermelerini rica ediyorum efendim.

TURHAN GÜVEN (İçel) - Salonda olup olmadıklarına bakalım Sayın Başkan; bakacaksınız muhakkak ama...

BAŞKAN - Efendim, önerge kabul edilmemiştir.

İkinci önergeyi okutuyorum :

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 527 sıra sayılı Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünde değişiklik yapılmasına dair teklifin çerçeve 4 üncü maddesinin birinci fıkrasına eklenen 10 numaralı bendin teklif bendinden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.

                        Fethullah Erbaş (Van) ve arkadaşları

BAŞKAN - Komisyon önergeye katılıyor mu?

ANAYASA KOMİSYONU BAŞKANVEKİLİ NAMIK KEMAL ATAHAN (Hatay) - Katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN - Sayın Başkanım, katılıyor musunuz?

TBMM BAŞKANVEKİLİ NEJAT ARSEVEN (Ankara) - Katılmıyoruz efendim.

BAŞKAN - Sayın Erbaş, buyurun efendim.

FETHULLAH ERBAŞ (Van) - Gerekçe okunsun Sayın Başkan.

BAŞKAN - Teşekkür ederim efendim.

Gerekçeyi okutuyorum :

"Gerekçe :

Başkanlık Divanınca oluşturulacak Türkiye Büyük Millet Meclisi Bilgi ve Teknoloji Kurulu aracılığıyla bilgi ve teknoloji alanında ilgili kurum ve kuruluşlarla işbirliği dahil gerekli çalışmaları yapmak, ilgili mercilere görüş bildirmek görevini başkana yüklemektedir. Ancak, 21 inci Yüzyılın bilgi ve teknoloji çağı olduğu aşikâr olmakla birlikte, Meclis, her zaman, TÜBİTAK, üniversiteler, Ar-Ge'lerden her zaman bilgi alma imkânına sahip olduğu halde, böyle bir kurula ihtiyaç duyulmasını anlamak mümkün değildir. Ayrıca, bu kurulda istihdam edilecek personelin sayısı da belli değildir. Zaten şişkin olan Meclis kadrolarını biraz daha şişirecektir. Bu nedenle, madde metninden çıkarılmasını uygun görmekteyiz."

BAŞKAN - Komisyonun ve Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanvekilimizin katılmadığı önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.

Üçüncü önergeyi okutuyorum :

Sayın Başkanlığa

Görüşülmekte olan İçtüzük değişikliği teklifinin 4 üncü maddesinin son fıkrasının "üzere, başkanvekillerinden" kısmının "üzere, sırasıyla başkanvekillerinden" biçiminde değiştirilmesini saygılarımla arz ederim.

                                    Kamer Genç

                                            Tunceli

BAŞKAN - Komisyon?..

ANAYASA KOMİSYONU BAŞKANVEKİLİ NAMIK KEMAL ATAHAN (Hatay) - Katılmıyoruz.

BAŞKAN - Sayın Başkanım, katılıyor musunuz?

TBMM BAŞKANVEKİLİ NEJAT ARSEVEN (Ankara) - Katılmıyoruz efendim.

BAŞKAN - Sayın Genç?.. Burada yok.

Gerekçeyi okutalım mı efendim?

MUSTAFA KEMAL AYKURT (Denizli) - Bekleyelim efendim.

BAŞKAN - Hayır, gerekçeyi okutuyorum efendim; bekleyemem.

ALİ RIZA GÖNÜL (Aydın) - Bekleyelim...

BAŞKAN - Efendim, olmaz böyle şey!

Gerekçeyi okutuyorum :

Gerekçe :

Türkiye Büyük Millet Meclisi ve başkanvekillerinin tarafsız olmaları ve görevini tarafsızlık ilkeleri içinde yerine getirmeleri esastır.

Hal böyle olunca, Başkanın başkanvekilleri arasında fark gözetmemesi ve bir görev verecekse, her Başkanvekiline karşı eşit davranması gerekir.

BAŞKAN - Efendim, Komisyonun ve Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanvekilinin katılmadığı önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.

4 üncü önergeyi okutuyorum :

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 527 sıra sayılı İçtüzükle ilgili değişiklik teklifinin 4 üncü maddesinin 11 inci bendinin üçüncü satırının başındaki "incelemek" sözcüğünden sonra gelmek üzere "inceleme sonunda kadın-erkek eşitliğini ihlal eden bir durum varsa ilgili şahıs, kurum veya kuruluşları uyarmak, şikâyet ve" ibaresinin eklenmesini arz ve teklif ederiz.

                        Zeki Ünal (Karaman) ve arkadaşları

BAŞKAN - Komisyon?..

ANAYASA KOMİSYONU BAŞKANVEKİLİ NAMIK KEMAL ATAHAN (Hatay) - Katılmıyoruz.

BAŞKAN - Sayın Başkanım, katılıyor musunuz?

TBMM BAŞKANVEKİLİ NEJAT ARSEVEN (Ankara) - Katılmıyoruz efendim.

BAŞKAN - Sayın Ünal, buyurun efendim. (FP sıralarından alkışlar)

Süreniz 5 dakikadır; ilave süre vermeyeceğim.

ZEKİ ÜNAL (Karaman) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; önergem üzerinde görüşlerimi arz etmek üzere söz almış bulunuyorum; bu vesileyle, hepinize saygılar sunuyorum.

Değerli arkadaşlar, 4 üncü maddeye eklenen "kadın-erkek eşitliğini her alanda sağlamak, bu konudaki uygulamaları incelemek" cümlesinden sonra gelmek üzere "inceleme sonunda kadın-erkek eşitliğini ihlal eden bir durum varsa ilgili şahıs, kurum ve kuruluşları uyarmak, şikâyet ve" ibaresini koyuyoruz ve cümle "şikâyet ve talepleri değerlendirmek" şeklinde devam edip gidiyor. Bu ilavedeki esas amacımız, oluşturulacak olan kurulun daha etkin biçimde, daha faydalı biçimde çalışabilmesini sağlamaktır.

Değerli arkadaşlar, bildiğiniz gibi, insan haklarıyla ilgili olsun, kadın haklarıyla ilgili olsun, kadın-erkek eşitliğiyle ilgili olsun, birçok kurum ve kuruluş kurulmuştur. Hatta, insan haklarından sorumlu bir Devlet Bakanlığımız da vardır; ancak, bugün Türkiye'deki uygulamalara baktığımız zaman, maalesef, insan hakları ihlallerinin önemli, ciddî boyutlarda olduğunu görüyoruz. Mesela, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine 3 000'e yakın dava açılmıştı bu yüzden ve 191 ülke arasında insan hakları ve demokrasi açısından, maalesef, 136 ncı sıradayız. Türkiye, 40 Avrupa ülkesi arasında, insan haklarını ihlal konusunda iki defa kınama cezası almıştır. Dolayısıyla, şimdiye kadar, Türkiye'de, gerçekten, belki samimiyetle bu işe başlanılmıştır; ama, uygulamalarda büyük aksaklıkların olduğu, maalesef, görülmüştür. Önemli olan, herhangi bir müessese oluşturulurken, fonksiyonel hale sokabilmektir. Daha evvel buna benzer birçok kurum ve kuruluş varken ve bunlar üzerlerine düşen görevleri hakkıyla yapamamışken, böyle bir kurulun kurulmasını şahsen ben fazla addedi-yorum; ancak, hemen şunu ifade etmek istiyorum: Eğer bu kurul, daha evvel oluşturulan kurulların ötesinde, insan haklarıyla ilgili, kadın-erkek eşitliğiyle ilgili konularda ciddî bir şekilde ağırlığını hissettirecek olursa, mutlaka fonksiyonel de olacaktır. O amaçla biz burada dedik ki, bu kurul, sadece ve sadece gelen talepleri incelemesin; aynı zamanda, gelen şikâyetleri de incelesin ve şikâyetlerin de ötesinde, ilgili kurum ve kuruluşları da ikaz etsin.

Bugün YÖK kendi başına bir buyruktur ve yürürlükteki yasalara rağmen zulüm devam etmektedir. İmam-hatip liselerinde aynı şekilde zulüm devam etmektedir. Sırf başını örttüğünden dolayı birkısım kadın ayrımcılığa tabi tutulmaktadır. Hem bir taraftan kadın-erkek eşitliğinden bahsediyoruz, bir taraftan da, göz göre göre bu ihlalleri biz de âdeta zımnen destekliyoruz.

Değerli arkadaşlar, hemen şunu ifade edeyim, bugün, şu anda, kadın-erkek eşitliği üzerinde duruyoruz; ama, bunun çok çok ötesinde meseleye bakmamız gerekiyor. Kadınlar ile kadınların arasında, erkekler ile erkeklerin arasında, uygulamada bazı farklar olduğu da herkes tarafından bilinmektedir.

Hemen şunu ifade etmek istiyorum; uluslararası anlaşmalara baktığımız zaman, kadın-erkek eşitliğiyle ilgili çok ciddî ikazlar vardır. Mesela, Anayasanın 90 ıncı maddesinde "usulüne göre yürürlüğe konulmuş milletlerarası andlaşmalar kanun hükmündedir" deniliyor. Hatta, bunlar hakkında Anayasa Mahkemesine, Anayasaya aykırılık iddiasıyla bir dava açılamaz denildiği halde, bugün, uluslararası anlaşmaların hükümleri Türkiye'de uygulanmamaktadır. Mesela, İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi, Helsinki Nihai Senedi, Avrupa Sosyal Şartı, Paris Şartı, Kadınlara Karşı Her Türlü Ayırımcılığın Önlenmesine Dair Sözleşme; hemen şunu ifade edeyim; bu sözleşmenin 2 nci maddesinin (f) fıkrasında aynen şöyle bir ibare var -sözleşmeler burada, biliyorsunuz, 1985 yılında, zaten, kanun çıkarılmıştır; o zaman, Anavatan Partisi iktidardaydı. 1999 yılında da, bir maddesi değişikliğe uğramıştır- "Eğer, kadın-erkek eşitliğini zedeleyecek herhangi bir yasal düzenlemeniz varsa, olmasa bile, eğer, şu anda ihlal ediliyorsa, bunu ortadan kaldırmayı taahhüt eder." Bu açık bir hükümdür.

Bu duygu ve düşüncelerle, hepinize saygılar sunuyorum.

Teşekkür ediyorum.

BAŞKAN - Teşekkür ederim efendim. (FP sıralarından alkışlar)

Efendim, Komisyonun ve Başkanlığın katılmadığı önergeyi oylarınıza sunuyorum : Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.

Altıncı önergeyi okutuyorum :

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

527 sıra sayılı teklifin 4 üncü maddesiyle değiştirilen İçtüzüğün 14 üncü maddesinin birinci fıkrasının 1 numaralı bendinin sonuna eklenen cümlenin aşağıdaki şekilde düzeltilmesini arz ederiz.

Teklif :

"Türkiye Büyük Millet Meclisi adına, Türkiye Büyük Millet Meclisinin manevî şahsiyetine yönelik hakaret ve saldırı halleri dahil, dava açmak, suç duyurusunda bulunmak her zeminde millet iradesinin üstünlüğüne sahip çıkmak ve diğer işlemleri yapmak"

                        Mahfuz Güler (Bingöl) ve arkadaşlarının önergesi

BAŞKAN - Komisyon önergeye katılıyor mu?

ANAYASA KOMİSYONU BAŞKANVEKİLİ NAMIK KEMAL ATAHAN (Hatay) - Katılmıyoruz.

BAŞKAN - Başkanvekilimiz?..

TBMM BAŞKANVEKİLİ NEJAT ARSEVEN (Ankara) - Katılmıyoruz.

BAŞKAN - Önerge sahiplerinden Sayın Öztek, buyurun.

LATİF ÖZTEK (Elazığ) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; görüşmekte olduğumuz İçtüzük değişiklikleri teklifinin 4 üncü maddesi üzerinde vermiş olduğumuz önerge üzerine söz almış bulunuyorum. Bu vesileyle Yüce Heyetinizi saygıyla selamlıyorum.

Değerli milletvekilleri, İçtüzüğün 14 üncü maddesinin birinci fıkrasının (1) numaralı bendinin sonuna eklenmesi düşünülen cümleye "her zeminde millet iradesinin üstünlüğüne sahip çıkmak" ibaresinin de eklenmesinde büyük yarar vardır.

14 üncü maddenin birinci fıkrasına eklenilmesi öngörülen cümle olan "Türkiye Büyük Millet Meclisi adına; Türkiye Büyük Millet Meclisinin manevi şahsiyetine yönelik hakaret ve saldırı halleri dahil, dava açmak, suç duyurusunda bulunmak ve diğer işlemleri yapmak" cümlesine "her zeminde millet iradesinin üstünlüğüne sahip çıkmak" ibaresinin de eklenmesinin Büyük Millet Meclisimize itibar kazandıracağı kanaatindeyim.

Değerli milletvekilleri, önergemizle 14 üncü maddeye yapılacak ilaveyle her zeminde millet iradesinin üstünlüğüne sahip çıkmak, millet adına egemenliğin kullanılması noktasında önemli bir aşama olacaktır.

Türkiye Büyük Millet Meclisi en üst kurumdur. Bu Meclisin itibarının korunması millet iradesinin üstünlüğünün korunması demektir.

Milletin seçtiği vekillerin her zeminde millet iradesinin üstünlüğüne sahip çıkması gerekir; ama, bu görev öncelikle Meclis Başkanına düşmektedir. Ülkeyi ilgilendiren önemli konular hakkındaki açıklamaları, genel müdürler, müsteşarlar değil, başbakan, bakanlar ve özellikle milleti temsil yetkisini elinde bulunduran Türkiye Büyük Millet Meclisi üyeleri ve onun Başkanın yapması gerekir.

Başbakanın ve bakanların açıklamalarının yetersiz kaldığı durumlarda, Meclis Başkanı, millet iradesini temsil etmede, kayıtsız ve şartsız tavrını ortaya koymalıdır.

Yıllardan beri girmeye çalıştığımız Avrupa Birliği konusunda, Katılım Ortaklığı Belgesi söz konusu olduğunda, halkın iradesine vekâlet eden kişilerin, diğer bir ifadeyle, bürokratların değil, seçilmiş kişilerin fikir beyan etmesi gerekir.

Sayın milletvekilleri, geniş katılımlı kamuoyu yoklamaları yapılmakta ve anket sonuçları yayınlanmaktadır. Bu anket sonuçlarına göre, Türkiye'nin en güvenilir insanları arasında olmasını arzuladığımız Türkiye Büyük Millet Meclisi üyelerini, maalesef, en ön sıralarda göremiyoruz. Bunun nedeni, Türkiye Büyük Millet Meclisi ve milletvekilleri hakkındaki olumsuz yayınlardır. Meclis üzerine düşen gölgeleri bertaraf etme görevi, her bir milletvekilinin; ama, öncelikle Meclis Başkanının üzerine düşer.

Meclis Genel Kurul Salonunda düzenleme yapılması sırasında, söz konusu olan yolsuzluk söylentileri, medyada çok farklı biçimlerde yer aldı. Meclis Başkanı, kamuoyunda oluşan, Meclis üzerindeki olumsuz söylentilere net ve inandırıcı cevap vermeli, bir şekilde açıklama yapmalı, milletimizi aydınlatmalıdır.

657 sayılı Devlet Memurları Kanununda değişiklik yapılmasını öngören yasa tasarısının Anayasa ve Adalet Komisyonlarına gönderilmeyip Plan ve Bütçe Komisyonuna gönderilmesinin nedenleri açık ve net bir biçimde kamuoyuna açıklanmalıdır. Böyle bir işlemi yapması için, hü-kümetçe, Meclisimize bir baskının olup olmadığı izah edilmelidir.

Meclis Başkanlığınca, toplumun büyük kesimini ilgilendiren konulardaki kanunlara öncelik verilmeli ve çıkarılmasına çalışılmalıdır. Meclis Başkanı, hükümetten gelen talepleri, her ne pahasına olursa olsun gerçekleştirmek için bir gayret içinde olmamalı; hatta, gerektiğinde Meclis Başkanı, toplumda huzursuzluk meydana getiren tasarıların yasalaşmasına  engel olmalıdır.

Bunları yapabilmesi için Meclis Başkanının yetkilerini artıralım diyor, bu duygularla, verdiğimiz önergeyi destekleyeceğinizi umuyor, hepinize saygılar sunuyorum.  (FP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Öztek.

Efendim, Komisyonun ve Başkanlığın katılmadığı önergeyi oylarınıza sunuyorum : Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge, kabul edilmemiştir.

6 ncı sıradaki önergeyi okutuyorum :

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 527 sıra sayılı, Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünde Değişiklik Yapılmasına Dair Teklifin çerçeve 4 üncü maddesinin birinci fıkrasının "Türkiye Büyük Millet Meclisi adına, Türkiye Büyük Millet Meclisinin manevî şahsiyetine yönelik hakaret, sövme ve saldırı halleri dahil, dava açmak, suç duyurusunda bulunmak" olarak değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

                        Fethullah Erbaş (Van) ve arkadaşları

BAŞKAN - Komisyon?..

ANAYASA KOMİSYONU BAŞKANVEKİLİ NAMIK KEMAL ATAHAN (Hatay) - Katılmıyoruz.

BAŞKAN - Başkanlık?..

TBMM BAŞKANVEKİLİ NEJAT ARSEVEN (Ankara) - Katılmıyoruz efendim.

ASLAN POLAT (Erzurum) - Sayın Başkan...

BAŞKAN - Buyurun efendim, Sayın Polat, buyurun. (FP sıralarından alkışlar)

Malumunuz olduğu veçhile, süreniz 5 dakikadır.

ASLAN POLAT (Erzurum) - Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlarım.

Bu içtüzük değişikliği için verdiğimiz önergede, "Türkiye Büyük Millet Meclisi üyelerine vaki hakaret, sövme ve saldırı halleri dahil, dava açmak, suç duyurusunda bulunmak" diyoruz. Şimdi, bu Türkiye Büyük Millet Meclisi çatısı altında üyelerine birtakım saldırılar yapıldığını hepimiz bili-yoruz. Hatta öyle biliyoruz ki, en tabiî hakkı Cumhurbaşkanlığına aday olmak için müracaat eden bir üyenin bile bir saldırıya uğradığını ve o hakkına mâni olunduğunu da biliyoruz.

YUSUF KIRKPINAR (İzmir) - Ne alakası var!...

ASLAN POLAT (Devamla) - Burada bizim önergemiz bu efendim... Önergemiz bu, önergemiz...

Ha, bundan rahatsız olmayın ve bunun için Türkiye Büyük Millet Meclisinin...

BAŞKAN - Efendim, hatibi rahat bırakın, laf atmayın.

YUSUF KIRKPINAR (İzmir) - Başkanım, bunun Cumhurbaşkanı adaylığıyla ne alakası var!..

BAŞKAN - Efendim?..

ASLAN POLAT (Devamla) - İşte, önergenin aslı... Önergeyi okur musunuz lütfen... Önergeyi bir daha okuyun, bir daha okuyun...

Dinleyin.

BAŞKAN - Sayın Polat, bir dakika...

YUSUF KIRKPINAR (İzmir)-  Konuyla ne alakası var  Sayın Başkan, Cumhurbaşkanlığı adaylığıyla bunun ne alakası var?...

ASLAN POLAT (Devamla) - Dinlemedin, dinle...

BAŞKAN - Efendim, müsaade buyurursanız konuya gelecekler Sayın Polat.

ASLAN POLAT (Devamla) - Hayır, konu o zaten, dinlemiyorsunuz...

BAŞKAN - Bir  dakika efendim...

Konuya gelecekler...

Buyurun efendim.

ASLAN POLAT (Devamla) - Sayın Başkanım, herhalde hemşerim dinlememiş, bir daha oku-yorum, bir daha dinleyin.

Siz de dinleyin.

"Türkiye Büyük Millet Meclisinin manevî şahsiyetine ve Türkiye Büyük Millet Meclisi üyele-rine vaki hakaret, sövme, saldırı halleri dahil..."

YUSUF KIRKPINAR (İzmir) - Kime saldırı; ne alakası var ?

ASLAN POLAT (Devamla) - "...dava açmak, suç duyurusunda bulanmak" olarak değiştirin diyorum ve diyorum ki, Türkiye Büyük Millet Meclisinde, bu Meclisin çatısı altında, bundan daha birkaç ay önce bir üye, Cumhurbaşkanlığına aday olmak için müracaat ettiği zaman birtakım üyeler tarafından vaki hakarete ve saldırıya uğradı. İşte, bunların bir daha olmaması için, böyle hareketler anında, Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanının dava açması hakkında bir önerge veriyoruz ve bundan dolayı, bu yapılan, hepimizi rahatsız eden olayın bir daha olmaması için söylüyoruz. Bunu bir dinleyin, ondan sonra okuyun, ne olduğunu anlayın.

YUSUF KIRKPINAR (İzmir) -Ne alakası var...

ASLAN POLAT (Devamla) - Sayın Milletvekili, şimdi beni burada susturamazsınız, dinleyin beni.

Onun için, bir daha kimsenin bu hareketlere sebebiyet vermemesi için Sayın Meclis Başkanının resen bu hareketlere müdahale etmesini biz bir önergeyle Meclisten istiyoruz. Siz de, kendiniz, en tabiî hakkınızı, şu Türkiye Büyük Millet Meclisi içerisinde en tabiî hakkınızı, ister bir müracaat, ister bir oy verme hakkınızı, demokratik olarak, hür iradenizle kullanmak istemez misiniz? Bunu hangi üye istemez... Bu hareketi yapmak en tabiî hakkınızdır. Yani bir üyeliğe başvurma olabilir, bir oy kullanma... Şu Mecliste oy kullandıktan sonra, birtakım gazetelerde Türkiye Büyük Millet Meclisi üyesine "Yuh Olsun" diye başlık atıldığını da gördük. Şimdi, ben, üye olarak oy verdiğim zaman herhangi bir medya, benim vermiş olduğum bu oyu beğenmezse, bana "yuh olsun" diye manşet atabilecekse, buna karşı Türkiye Büyük Millet Meclisi, lütfen, biraz ağırlığını koysun diyorum, başka bir şey için söylemiyorum. Benim burada söylemiş olduğum vaki hak budur, demokratik haktır. Bir milletvekilinin demokratik hakkını kullanıp da şurada herhangi bir yere üye olmaya, aday olmaya hakkı olmayacak mı? Aday olmak için müracaat ettiği zaman, onun önü kesilip de, resmen hakaret edilip, arabası yumruklandığı zaman, Meclis Başkanlığı müracaat etsin ve bunlar için gerekli kanunî işlemler yapılsın diyoruz ve bunun doğru olduğu kanaatindeyiz. (FP sıralarından "Doğru" sesleri, alkışlar)

Ha, şimdi, arkadaşlar, sadece böyle şeylerden üzülmemekten değil, yapılan hareketleri... Bir hareket sizi yıllar sonra üzecekse, onu hiç yapmayın; onu yaparsanız, her zaman gelir karşınıza çıkar. Bugün ortak olduğunuz arkadaşlar da yarın söylerler bunu; bakmayın siz şimdi ortak olduğunuza. Yarın, seçim meydana geldiği zaman, bu itirafları sadece bizden değil, o arkadaşlardan, buradan, buradan, her yerden alırsınız.

Onun için, biz diyoruz ki, Türkiye Büyük Millet Meclisindeki üyelerin her bakımdan bağımsız olmaları lazım ve bunun için de Meclis Başkanlığının çok titiz olması ve üyelerin hür iradeleriyle hareket etmelerine yardımcı olmalarını istiyoruz. Bunun için biz bir önerge veriyoruz ve bu önergeyi en önce sizin, Milliyetçi Hareket Partisinin desteklemesini de bekliyoruz burada; eğer, bu hareketlerin karşısındaysanız, en önce sizden bekliyoruz. Ha, bunlara karşı olmayacaksanız, o zaman, gelip de bizim burada lafımızı kesmeye kalkmayın.

OKTAY VURAL (İzmir) - Siz, kendinize bakın önce...

ASLAN POLAT (Devamla) - Şimdi, burada, esasında, bu kanun maddesi çok önemli. Burada, bilgiler üzerinde de çok konuşma var, konuşacaktık...

BAŞKAN - Süreniz bitmek üzere.

ASLAN POLAT (Devamla) - Bitmek üzere, ben de farkına vardım.

Zaten, Sayın Başkanım, burada, 5 dakikalık müddet var; bu 5 dakikada derdimizi anlatamıyoruz. Şimdi, getirilen İçtüzükle, bu 5 dakikayı da 2 dakikaya düşürüp bizi hiç konuşturmayacaklar ki rahat edeler; ama, rahat etmeniz mümkün değil. Biz, bu Mecliste olduğumuz müddetçe, sizi de rahat ettirmeyiz.

Saygılar sunarım. (FP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Sayın Polat, teşekkür ederim.

Sayın Polat, hüner, uzun konuşmak değil; kısa cümlelerle de istediğinizi söyleyebilirsiniz. Süreyle hiç ilgisi yok tabiî bunun.

(DYP sıralarından bir grup milletvekili ayağa kalktı.)

TURHAN GÜVEN (İçel) - Sayın Başkan, oylamadan evvel yoklama yapılmasını istiyoruz. Sağlama alıyoruz... (DSP ve MHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Sayın Köse... Sayın Köse, söz mü istediniz?

İSMAİL KÖSE (Erzurum) - Sayın Başkan...

BAŞKAN - Söz mü istediniz? Mikrofonunuzu açın efendim, şifreyi girin. Ah, şu şifreyi girmek bu kadar uzun mu ya! (DYP sıralarından "Biz istedik biz, Sayın Başkan" sesleri)

Efendim isteyeceğiz, bir dakika...

Buyurun efendim.

İSMAİL KÖSE (Erzurum) - Teşekkür ederim.

Sayın Başkanım...

TURHAN GÜVEN (İçel) - Oylamaya geçtiğiniz zaman söz verilmez!

BAŞKAN - Geçmedim efendim öyle bir şeye.

TURHAN GÜVEN (İçel) - Geçtiniz efendim.

BAŞKAN - Affedersiniz, ben geçmedim... Oylama falan değil, sayın hatibin...

İSMAİL KÖSE (Erzurum) - Sayın Başkan, istirahat buyursunlar...

BAŞKAN - Bir dakika, Sayın Başkanım...

Sayın hatip daha yerine oturmadan siz ayağa kalktınız yoklama istediniz; hiç sabrınız yok.

ALİ RIZA GÖNÜL (Aydın) - Sayın Köse de söz istemedi ki!

BAŞKAN - Ama ne yapalım efendim.

TURHAN GÜVEN (İçel) - Hayır, hayır; konuşsun...

BAŞKAN - Efendim, söz istemişti daha evvel, istirham ederim.

ALİ RIZA GÖNÜL (Aydın) - Hayır efendim.

BAŞKAN - Efendim, münakaşa etmeyelim ne olur.

Buyurun efendim.

İSMAİL KÖSE (Erzurum) - Teşekkür ederim Sayın Başkanım.

İstirahat buyursunlar lütfen, rahatsız olmasınlar, biraz sonra, eğer varsa birşeyler, talepleri olacaksa...

BAŞKAN - Efendim, lütfen konuya girin, istirham ediyorum.

İSMAİL KÖSE (Erzurum) - Değerli Başkanım, çok teşekkür ediyorum.

Tabiî, zatıâlinizin çok toleranslı yönetiminden istifade ederek konuyu çok saptırıyor değerli konuşmacılar. Burada, madde görüşülürken, bir başka partinin içerisinde ve hiç alakası olmayan bir konunun gündeme getirilmesi suretiyle maddeyle ilişkilendirmek fevkalade cehalettir. (DYP sıralarından "Oo" sesleri)

Çünkü, bakın...

HACI FİLİZ (Kırıkkale) - Hemşerine atma!

YUSUF KIRKPINAR (İzmir) - Hazreti İsa'yı getirin, mesihleri getirin!

İSMAİL KÖSE (Erzurum) - Eğer, burada bir maddeyi konuşurken, o maddenin gerekçesine, varsa birikiminiz, varsa bilginiz ona ilave edeceğiniz bir şeyi söylersiniz ve oturursunuz. Başka yerlerde ayıp arayanlar kendilerinin ayıplarına baksınlar.

BAŞKAN - Teşekkür ederim efendim.

Mesele anlaşılmıştır.

ASLAN POLAT (Erzurum) - Sayın Başkan...

İSMAİL KÖSE (Erzurum) - Daha bir hafta içerisinde, birkaç defa gazete yazdı, biz bunlara inanmıyoruz ve inançlarımızın gereği de, bu mübarek günlerde insanların ayıbını yüzüne vurmayacak kadar da inancımıza saygılı olduğumuzu söylüyorum.

Teşekkür ederim.

BAŞKAN - Efendim teşekkür ederim.

Anlaşılmıştır.

ASLAN POLAT (Erzurum) - Sayın Başkan, bir dakika...

BAŞKAN - Yerinizden efendim, yerinizden...

ASLAN POLAT (Erzurum) - Sayın Başkanım, ben, konuşmamda...

BAŞKAN - İstirham ederim, lütfen, yeni bir sataşmaya...

ASLAN POLAT (Erzurum) - Hayır, hayır, ben hiç sataşmam.

BAŞKAN - Teşekkür ederim.

ASLAN POLAT (Erzurum) - Çünkü, ben kendime güvenen insanım, güvenmeyen insan sataşır.

BAŞKAN - Tamam efendim...

Buyurun.

ASLAN POLAT (Erzurum) - Şimdi, okuduğum önergeyi bir daha okuyorum. Önerge şu : "Türkiye Büyük Millet Meclisinin manevî şahsiyetine ve Türkiye Büyük Millet Meclisi üyelerine vaki hakaret, sövme ve saldırı halleri dahil, dava açmak, suç duyurusunda bulunmak için, Meclis Başkanlığına... İçtüzükte bir tadilat yapıyor. Ben de, bunu konuşurken, şu Türkiye Büyük Millet Meclisindeki bir üyenin saldırıya uğradığından bahsederek, böyle olaylar olmasın, Başkanlık buna müdahale etsin dedim. Bunun, cahiliyet neresinde, bunun cahiliyet?!. Bunu demek, okumaktan, düşünmekten âciz olanların diyeceği bir şeydir.

Saygılar sunarım. (FP sıralarından alkışlar)

YUSUF KIRKPINAR (İzmir) - Saldırıya uğrayan falan yok. Saldırıya uğrayan hakkını arar.

BAŞKAN - Teşekkür ederim efendim.

III. – YOKLAMA

BAŞKAN - Efendim, oylamaya geçmeden evvel yoklama talebi var.

YASİN HATİBOĞLU (Çorum) - Sayın Başkanım, bir hususu... İzin verirseniz, ben, zaman almayacağım...

BAŞKAN - Buyurun.

YASİN HATİBOĞLU (Çorum) - Sayın Köse "konuşmacılar" çoğulunu kullandıktan sonra, "cehalet" nitelemesinde bulundu...

BAŞKAN - Hayır, "konuşmacı" dedi efendim.

YASİN HATİBOĞLU (Çorum) - Hayır efendim... Tutanağı getirtiniz, lütfen inceletiniz.

BAŞKAN - Getirteyim efendim.

YASİN HATİBOĞLU (Çorum) - Lütfen...

BAŞKAN - Sayın Köse, siz "konuşmacı" dediniz, değil mi efendim?

YASİN HATİBOĞLU (Çorum) - Efendim, tutanağı getirtiniz.

TURHAN GÜVEN (İçel) - Kem söz sahibine aittir.

BAŞKAN - Getirteyim efendim... Peki...

20 kişi efendim... İsimleri tespit edin...

18 kişi var efendim.

TURHAN GÜVEN (İçel) - Olur mu efendim 18; kaç kişi var?!.

BAŞKAN - Oturur musunuz...

Okuyalım lütfen...

Sayın Güven?.. Burada.

Sayın Aykurt?.. Burada.

Sayın Ercan?.. Burada.

Sayın Gönül?.. Burada.

Sayın Sağlam?.. Burada.

Sayın Bedük?.. Burada.

Sayın Yıldırım?.. Burada.

Sayın Özalp?.. Burada.

Sayın Konukoğlu?.. Burada.

TURHAN GÜVEN (İçel) - Sayın Başkan, ben, ilkokulda 24'e kadar saymayı öğrendim; ben, burada 24 üyeyle beraber oturuyorum...

BAŞKAN - Sayın Tezmen?.. Burada.

Sayın Filiz?.. Burada.

Bugün hakikaten çok heyecanlısınız efendim.

TURHAN GÜVEN (İçel) - Hayır, maç var da onun için!

BAŞKAN - Yani, inanılmaz bir şey... Buradaki listede 18 kişi var... (DYP sıralarından gürültüler)

TURHAN GÜVEN (İçel) - Efendim, ayağa kalkanlar...

BAŞKAN - Sayın Şahin?.. Burada.

Sayın Adnan?.. Burada.

Sayın İlgün?.. Burada.

Sayın Özdemir?.. Burada.

Sayın Kabataş?.. Burada.

Sayın Konyar?.. Burada.

Sayın Baran?.. Burada.

Sayın Örs?.. Burada.

İsimleri yazmadıklarımız...

Sayın Baysarı?.. Burada.

Sayın Kaya?.. Burada.

Sayın Ulupınar?.. Burada.

Sayı tamamlanmıştır efendim.

SAFFET ARIKAN BEDÜK (Ankara) - Daha istiyor musunuz Sayın Başkan?

HACI FİLİZ (Kırıkkale) - Daha kaç kişi istiyorsunuz?

İSMAİL KÖSE (Erzurum) - Sayın Başkan, yoklamaya geçmeden bir hususu belirtmek istiyorum, hatibin söylemiş olduğu konuya açıklık getirmek için.

"Konuşmacılara toleransınızdan dolayı böyle oluyor" dedim.

BAŞKAN - Efendim, bugün faturayı niye bana kesiyorsunuz hep, "kızım sana söylüyorum, gelinim, sen anla" misali?..

Şimdi, elektronik cihazla yoklama yapacağız.

(Elektronik cihazla yoklama yapıldı)

BAŞKAN - Toplantı yetersayısı yoktur. Sayın grup başkanvekilleri, kaç dakika ara vereyim efendim?

MEHMET EMREHAN HALICI (Konya) - 15 dakika...

MUSTAFA KEMAL AYKURT (Denizli) - 3 dakika... Yoklamada öyle yaptınız.

BAŞKAN - Efendim, saat 19.25'te toplanmak üzere, birleşime ara veriyorum.

 

Kapanma Saati : 19.17

 

BEŞİNCİ OTURUM

Açılma Saati: 19.32

BAŞKAN: Başkanvekili Murat SÖKMENOĞLU

KÂTİP ÜYELER: Yahya AKMAN (Şanlıurfa), Hüseyin ÇELİK (Van)

BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 25 inci Birleşiminin Beşinci Oturumunu açıyorum.

Görüşmelere kaldığımız yerden devam ediyoruz.

VII. – KANUN TASARI VE TEKLİFLERİYLE KOMİSYONLARDAN
GELEN DİĞER İŞLER (Devam)

2. – İzmir Milletvekili Rifat Serdaroğlu'nun; İstanbul Milletvekili Bülent Akarcalı'nın; Amasya Milletvekili Ahmet İyimaya'nın; Ankara Milletvekili Yıldırım Akbulut'un; Şırnak Milletvekili Mehmet Salih Yıldırım'ın; Gaziantep Milletvekili Ali Ilıksoy, Konya Milletvekili Ömer İzgi ve Ankara Milletvekili Nejat Arseven'in; İstanbul Milletvekili Ziya Aktaş ve 42 Arkadaşının; Zonguldak Milletvekili Hasan Gemici'nin ve İzmir Milletvekili Işılay Saygın'ın; Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünde Değişiklik Yapılmasına Dair İçtüzük Teklifleri ve Anayasa Komisyonu Raporu (2/94, 2/232, 2/286, 2/307, 2/310, 2/311, 2/325, 2/442, 2/449) (S. Sayısı : 527) (Devam)

BAŞKAN - Başkanlık ve Komisyon yerinde.

Önceki Oturumda, 4 üncü madde üzerinde verilen bir önergenin oylamasından önce istenen yoklama sonucunda toplantı yetersayısı bulunamamıştı.

Şimdi, yeniden yoklama yapacağım ve toplantı yetersayısını arayacağım.

Yoklama için 3 dakika süre veriyorum.

(Elektronik cihazla yoklama yapıldı)

BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, anlaşılıyor ki çoğunluğu sağlayamayacağız; Galatasaray heyecanı, bize bu imkânı vermiyor; o da millî bir maçtır, millî bir vazifedir.

Komisyonda af tasarısı da görüşülüyor, arkadaşlarımız gelemediler. Onun için, daha fazla ısrar etmenin yanlış olduğu kanaatindeyim.

Kanun tasarı ve tekliflerini sırasıyla görüşmek için, 7 Aralık 2000 Perşembe günü saat 13.00'te toplanmak üzere, birleşimi kapatıyorum.

Hayırlı geceler efendim.

 

Kapanma Saati : 19.37

 

 

BİRLEŞİM 25 İN SONU

Türkiye Büyük Millet Meclisi Resmi internet Sitesi
© 2009 T.B.M.M.