DÖNEM : 21 CİLT : 47 YASAMA
YILI : 3 T. B. M. M. TUTANAK
DERGİSİ 25 inci
Birleşim 6 . 12 . 2000 Çarşamba İ Ç İ N D E K İ L E R Sayfa I. – GEÇEN TUTANAK ÖZETİ II. – GELEN KÂĞITLAR III. – YOKLAMALAR IV. – BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI A) GÜNDEMDIŞI KONUŞMALAR 1. – Nevşehir Milletvekili Mehmet Elkatmış’ın, çiftçilerin, pancar
üreticilerinin ve özellikle Nevşehir ve Niğde yöresindeki patates
üreticilerinin sorunlarına ve alınması gerekli tedbirlere ilişkin gündemdışı
konuşması ve Tarım ve Köyişleri Bakanı Hüsnü Yusuf Gökalp’in cevabı 2. – Adana Milletvekili Adnan Fatin Özdemir’in, çiftçilerin ziraî kredi
borçlarının ertelenmesine ilişkin gündemdışı konuşması ve Tarım ve Köyişleri
Bakanı Hüsnü Yusuf Gökalp’in cevabı 3. – Tarım ve Köyişleri Bakanı Hüsnü Yusuf Gökalp’in; Nevşehir
Milletvekili Mehmet Elkatmış’ın çiftçilerin, pancar üreticilerinin ve özellikle
Nevşehir ve Niğde yöresindeki patates üreticilerinin sorunlarına ve alınması
gerekli tedbirlere ve Adana Milletvekili Adnan Fatin Özdemir’in, çiftçilerin
ziraî kredi borçlarının ertelenmesine ilişkin gündemdışı konuşmalarına cevabı 4. – Mardin Milletvekili Metin Musaoğlu’nun, Mardin İlindeki kamu
yatırımları ve genel ekonomik duruma ilişkin gündemdışı konuşması B) ÇEŞİTLİ İŞLER 1. – Bütçe görüşmeleri için söz almak isteyen milletvekillerinin söz
kayıt işlemine ilişkin Başkanlık duyurusu C) TEZKERELER VE ÖNERGELER 1. – Bursa Milletvekili Mehmet Altan Karapaşaoğlu’nun (6/894) esas
numaralı sözlü sorusunu geri aldığına ilişkin önergesi (4/253) 2. – Bursa Milletvekili Mehmet Altan Karapaşaoğlu’nun (6/895) esas
numaralı sözlü sorusunu geri aldığına ilişkin önergesi (4/254) 3. – Devlet Bakanı Şuayip Üşenmez’in, 21 Ekim-2 Kasım 2000 tarihleri
arasında görüşmelerde bulunmak üzere bir heyetle birlikte Çin’e yaptığı resmî
ziyarete Yozgat Milletvekili Mesut Türker’in de iştirak etmesinin uygun
bulunduğuna ilişkin Başbakanlık tezkeresi (3/715) V. – AÇIKLAMALAR VE SATAŞMALARA İLİŞKİN
KONUŞMALAR 1. – Sakarya Milletvekili Cevat Ayhan’ın, gündemdışı konuşma yapan Adana
Milletvekili Adnan Fatin Özdemir’in 54 üncü Hükümete sataşması nedeniyle
konuşması 2. – Sivas Milletvekili Musa Demirci’nin, gündemdışı konuşmaya cevap
veren Tarım ve Köyişleri Bakanı Hüsnü Yusuf Gökalp’in 54 üncü Hükümete
sataşması nedeniyle konuşması VI. – ÖNERİLER A) SİYASÎ PARTİ GRUBU ÖNERİLERİ 1. – Genel Kurulun çalışma gün ve saatleri ile gündemdeki sıralamanın
yeniden düzenlenmesine ilişkin DSP, MHP, ANAP ve FP Gruplarının müşterek
önerisi VII. – KANUN TASARI VE TEKLİFLERİYLE
KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER 1. – Yükseköğretim Kurumları Teşkilâtı Kanununda Değişiklik Yapılmasına
Dair Kanun Tasarıları ve Millî Eğitim, Kültür, Gençlik ve Spor ve Plan ve Bütçe
Komisyonları Raporları (1/650, 1/679) (S. Sayısı : 517) 2. – İzmir Milletvekili Rifat Serdaroğlu’nun; İstanbul Milletvekili
Bülent Akarcalı’nın; Amasya Milletvekili Ahmet İyimaya’nın; Ankara Milletvekili
Yıldırım Akbulut’un; Şırnak Milletvekili Mehmet Salih Yıldırım’ın; Gaziantep
Milletvekili Ali Ilıksoy, Konya Milletvekili Ömer İzgi ve Ankara Milletvekili
Nejat Arseven’in; İstanbul Milletvekili Ziya Aktaş ve 42 Arkadaşının; Zonguldak
Milletvekili Hasan Gemici’nin ve İzmir Milletvekili Işılay Saygın’ın; Türkiye
Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünde Değişiklik Yapılmasına Dair İçtüzük Teklifleri
ve Anayasa Komisyonu Raporu (2/94, 2/232, 2/286, 2/307, 2/310, 2/311, 2/325,
2/442, 2/449) (S. Sayısı : 527) VIII. – SORULAR VE CEVAPLAR A) YAZILI SORULAR VE CEVAPLARI 1. – Hatay Milletvekili Mustafa Geçer’in, hastanelerde kurulan vakıf ve
derneklere ilişkin sorusu ve Sağlık Bakanı Osman Durmuş’un cevabı (7/2830) 2. – Amasya Milletvekili Akif Gülle’nin, Amasya-Merzifon-Kayadüzü Arap
Pınarı Deresi ıslah çalışmalarına ilişkin sorusu ve Enerji ve Tabiî Kaynaklar
Bakanı M. Cumhur Ersümer’in cevabı (7/2879) 3. – Adıyaman Milletvekili Dengir Mir Mehmet Fırat’ın, MHP kongresinde
görevli polis panzerlerine parti bayrakları asıldığı iddialarına ilişkin sorusu
ve İçişleri Bakanı Sadettin Tantan’ın cevabı (7/2896) 4. – Şanlıurfa Milletvekili Mustafa Niyazi Yanmaz’ın; Şanlıurfa’da anıtsal koruma kapsamında bulunan Hızmalı köprüye, Ankara Milletvekili M. Zeki Çelik’in; Osmanlı arşivlerine, Trabzon’da yakalanan tarihi eser kaçakçılarına, Müze ve saraylardaki yazma eserlerin envanterine, Taşınır kültür varlığı koleksiyonerlerine, Kolleksiyonerlik belgesi iptal edilen bir işadamına Osmaniye Milletvekili Şükrü Ünal’ın; Osmaniye Yarpuz Vilayet Konağı ve Kadirli-Karatepe Açık Hava Müzesine
ilişkin soruları ve Kültür Bakanı İstemihan Talay’ın cevabı (7/2914, 2919,
2920, 2921, 2922, 2923, 2936) 5. – Aksaray Milletvekili Ramazan Toprak’ın, faaliyetlerini durduran
şirketlere ilişkin sorusu ve Sanayi ve Ticaret Bakanı Ahmet Kenan Tanrıkulu’nun
cevabı (7/2929) 6. – Aksaray Milletvekili Murat Akın’ın, şeker pancarı üretiminde
uygulanan kotaya ilişkin sorusu ve Sanayi ve Ticaret Bakanı AhmetKenan
Tanrıkulu’nun cevabı (7/2941) 7. – Şanlıurfa Milletvekili Mustafa Niyazi Yanmaz’ın, Çeçen halkı için
toplanan yardımlara ilişkin sorusu ve Devlet Bakanı Abdulhaluk Mehmet Çay’ın
cevabı (7/3067) I. – GEÇEN TUTANAK ÖZETİ TBMM Genel Kurulu saat 13.00’te açılarak üç oturum yaptı. Ankara Milletvekili Esvet Özdoğu ile, Ankara Milletvekili Oya Akgönenç Muğisuddin ve Antalya Milletvekili Nesrin Ünal’ın, Kadınlara seçme ve seçilme hakkının verilmesinin 66 ncı yıldönümüne
ilişkin gündemdışı konuşmalarına, Devlet Bakanı Hasan Gemici cevap verdi. İçel
Milletvekili Ayfer Yılmaz ile İstanbul Milletvekili Nesrin Nas da aynı konuda
görüşlerini bildirdi. DYP Grup Başkanvekilleri Aydın Milletvekili Ali Rıza Gönül, Sakarya
Milletvekili Nevzat Ercan ve İçel Milletvekili Turhan Güven ile 22 arkadaşının,
hatalı ve tutarsız ekonomi politikaları izleyerek ülkeyi kriz ortamına
sürükledikleri iddiasıyla Başbakan Bülent Ecevit ve Bakanlar Kurulu üyeleri
hakkında bir gensoru açılmasına ilişkin önergesinin (11/4), imza sahiplerinden
bazılarının imzalarını geri almaları ve gensoru önergesinde yeterli sayıda imza
kalmaması nedeniyle gündemden çıkarıldığı, FP Grubu adına Başkanvekilleri Kahramanmaraş Milletvekili Avni Doğan,
Çorum Milletvekili Yasin Hatiboğlu ve Manisa Milletvekili Bülent Arınç’ın,
özürlülerin sorunları konusunda bir genel görüşme açılmasına ilişkin önergesi
(8/16) Genel Kurulun bilgisine sunuldu; önergenin gündemde yerini alacağı ve
öngörüşmesinin, sırası geldiğinde yapılacağı, Açıklandı. Bursa Milletvekili Faruk Çelik’in (6/833), Samsun Milletvekili Musa Uzunkaya’nın (6/875) ve Hakkâri Milletvekili Hakkı Töre’nin (6/925), Esas numaralı sözlü sorularını geri aldıklarına ilişkin önergeleri
okundu; soruların geri verildiği bildirildi. Türkmenistan’a resmî ziyarette bulunan Devlet Bakanı Mehmet Abdulhalûk
Çay’a refakat eden heyete, Elazığ Milletvekili Mustafa Gül ile İstanbul
Milletvekili Bozkurt Yaşar Öztürk’ün, Irak’a resmî ziyaratte bulunan Devlet Bakanı Tunca Toskay’a refakat eden
heyete, İstanbul Milletvekili Nazif Okumuş’un da; İştirak etmelerinin uygun görüldüğüne ilişkin Başbakanlık tezkeresi
kabul edildi. Sivas Milletvekili Abdüllatif Şener ve 67 arkadaşının, özel bankaların
içinin boşaltılarak, Hazinenin ekonomik kayba uğratılmasında kusurları
bulunduğu iddiasıyla Başbakan Bülent Ecevit ve Bakanlar Kurulu üyeleri hakkında
gensoru açılmasına ilişkin önergesinin (11/3) gündeme alınıp alınmamasına
ilişkin görüşmeler tamamlandı; elektronik oylama cihazıyla yapılan açık
oylamadan sonra, gensorunun gündeme alınmasının kabul edilmediği açıklandı. DYPGrup Başkanvekilleri Sakarya Milletvekili Nevzat Ercan, Aydın
Milletvekili Ali Rıza Gönül ve İçel Milletvekili Turhan Güven ile 20
arkadaşının, dış politika (8/13), Ankara Milletvekili Cemil Çiçek ve 20 arkadaşının, Kuzey Irak’ta yaşanan
gelişmeler ve uygulanan politikalar (8/4), Erzurum Milletvekili İsmail Köse ve 52 arkadaşının, Kuzey Irak’ta
yaşanan son gelişmeler ile uygulanan politikalar (8/5), Erzurum Milletvekili Lütfü Esengün ve 19 arkadaşının, sözde Ermeni
soykırımı iddialarıyla ilgili olarak ABD Temsilciler Meclisinde alınan karar ve
Türkiye-ABDve Ermenistan ilişkileri (8/9), İstanbul Milletvekili Mehmet Ali İrtemçelik ve 27 arkadaşının, ABD
Kongresindeki sözde Ermeni soykırımı iddiaları ve dış politika (8/10), Erzurum Milletvekili İsmail Köse ve 21 arkadaşının, sözde Ermeni
soykırımı iddialarıyla ilgili ABD Temsilciler Meclisinde alınan karar ve
Türkiye-ABD ve Ermenistan ilişkileri (8/11), Aksaray Milletvekili Ramazan Toprak ve 22 arkadaşının, Türkiye-Avrupa
Birliği ilişkileri (8/15), Konusunda genel görüşme açılmasına ilişkin önergelerinin birleştirilen
öngörüşmeleri tamamlandı; yapılan oylamadan sonra genel görüşme açılmasının
kabul edilmediği açıklandı. İzmir Milletvekili H. Ufuk Söylemez, DSP Grup Başkanvekili ve Ankara
Milletvekili Aydın Tümen’in, konuşmasında, kendisine sataştığı, Dışişleri Bakanı İsmail Cem de, konuşmalarda, kendisine ve Başbakan
Bülent Ecevit’e sataşıldığı, İddiasıyla birer konuşma yaptılar. 6 Aralık 2000 Çarşamba günü saat 13.00’te toplanmak üzere, birleşime
23.28’de son verildi.
No. : 43 II. – GELEN
KÂĞITLAR 6 . 12 . 2000
ÇARŞAMBA Sözlü Soru
Önergeleri 1. – Tunceli Milletvekili Kamer Genç'in, Başbakanlık
Yüksek Denetleme Kurulu üyeliğine atanan bürokrat hakkındaki iddialara ilişkin
Başbakandan sözlü soru önergesi (6/1109) (Başkanlığa geliş tarihi : 4.12.2000) 2. – Tunceli Milletvekili Kamer Genç'in, Ziraat
Bankasının bilgisayar sisteminin döşenmesi ile bakım ve onarımının yapımına
ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/1110) (Başkanlığa geliş tarihi :
4.12.2000) 3. – Tunceli Milletvekili Kamer Genç'in, Ziraat
Bankasınca bir firmaya verilen kredinin battığı iddiasına ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/1111)
(Başkanlığa geliş tarihi : 4.12.2000) Yazılı Soru
Önergeleri 1. – Tokat Milletvekili M. Ergün Dağcıoğlu'nun, İller
Bankasınca Tokat İlindeki belediyelere yapılan yardımlara ilişkin Bayındırlık
ve İskân Bakanından yazılı soru önergesi (7/3118) (Başkanlığa geliş tarihi :
4.12.2000) 2. – Tokat Milletvekili M. Ergün Dağcıoğlu'nun, Turhal
Şeker Fabrikasında çalışan geçici işçilere ilişkin Sanayi ve Ticaret Bakanından
yazılı soru önergesi (7/3119) (Başkanlığa geliş tarihi : 4.12.2000) 3. – Tokat Milletvekili M. Ergün Dağcıoğlu'nun, Tokat
İlinde meydana gelen sel felaketinden sonraki çalışmalara ilişkin Bayındırlık
ve İskân Bakanından yazılı soru önergesi (7/3120) (Başkanlığa geliş tarihi :
4.12.2000) 4. – Manisa Milletvekili Bülent Arınç'ın, Manisa Millî
Eğitim Müdürlüğündeki atamalara ilişkin Millî Eğitim Bakanından yazılı soru
önergesi (7/3121) (Başkanlığa geliş tarihi : 4.12.2000) 5. – Manisa Milletvekili Bülent Arınç'ın, mülkî idare
amirleri hakkında rapor hazırlatıldığı iddialarına ilişkin İçişleri Bakanından
yazılı soru önergesi (7/3122) (Başkanlığa geliş tarihi : 4.12.2000) 6. – Rize Milletvekili Mehmet Bekâroğlu'nun, ÇAYKUR Çay
Araştırma Merkezinin çalışmalarına ilişkin Devlet Bakanından (Rüştü Kâzım
Yücelen) yazılı soru önergesi (7/3123) (Başkanlığa geliş tarihi : 4.12.2000) 7. – Karaman Milletvekili Zeki Ünal'ın, esnaf ve
sanatkârların sorunlarına ilişkin Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanından yazılı
soru önergesi (7/3124) (Başkanlığa geliş tarihi : 4.12.2000) 8. – İstanbul Milletvekili Bülent Akarcalı'nın,
MERCEDES otobüslerinin benzin depolarına ilişkin Sanayi ve Ticaret Bakanından
yazılı soru önergesi (7/3125) (Bakanlığa geliş tarihi : 4.12.2000) 9. – İstanbul Milletvekili Bülent Akarcalı'nın, bozuk
ve hatalı ürünlerin piyasadan geri çekilmelerine ilişkin Sanayi ve Ticaret
Bakanından yazılı soru önergesi (7/3126) (Başkanlığa geliş tarihi : 4.12.2000) 10. – İstanbul Milletvekili Bülent Akarcalı'nın,
İstanbul'da okul müdürlüklerine yapılan atamalara ilişkin Millî Eğitim
Bakanından yazılı soru önergesi (7/3127) (Başkanlığa geliş tarihi : 4.12.2000) 11. – Kocaeli Milletvekili Mehmet Batuk'un, Kocaeli
Körfez Belediyesince İlimtepe İçme Suyu Göleti projesi kapsamında
kamulaştırılan arazilere ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi
(7/3128) (Bakanlığa geliş tarihi : 4.12.2000) 12. – Afyon
Milletvekili İsmet Attila'nın, Afyon-Dinar Millî Eğitim Müdürlüğüyle ilgili
iddialara ilişkin Millî Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/3129) (Başkanlığa
geliş tarihi : 4.12.2000) 13. – Van Milletvekili Hüseyin Çelik'in, Doğu ve
Güneydoğunun sorunları konusunda 57. Hükümet programında yer alan projelere
ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/3130) (Başkanlığa geliş tarihi :
5.12.2000) 14. – Bursa Milletvekili Ahmet Sünnetçioğlu'nun,
Vakıfbank'ın, B grubu hisse senetlerinin satışına ilişkin Devlet Bakanından
(Yüksel Yalova) yazılı soru önergesi (7/3131) (Bakanlığa geliş tarihi :
5.12.2000) BİRİNCİ OTURUM Açılma Saati : 13.00 6 Aralık 2000 Çarşamba BAŞKAN: Başkanvekili Murat SÖKMENOĞLU KÂTİP ÜYELER: Yahya AKMAN (Şanlıurfa), Hüseyin ÇELİK (Van) BAŞKAN - Türkiye Büyük
Millet Meclisinin 25 inci Birleşimini açıyorum. III. – YOKLAMA BAŞKAN - Elektronik
cihazla yoklama yapacağım. Yoklama için 5 dakika
süre veriyorum efendim. (Elektronik cihazla
yoklama yapıldı) BAŞKAN - Sayın grup
başkanvekilleri, çoğunluğumuz yoktur; kaç dakika ara verelim? İBRAHİM YAŞAR DEDELEK
(Eskişehir) - 10 dakika yeterli. BAŞKAN - 13.20'de
toplanmak üzere, birleşime ara veriyorum. Kapanma Saati : 13.09 İKİNCİ OTURUM Açılma Saati : 13.25 BAŞKAN: Başkanvekili Murat SÖKMENOĞLU KÂTİP ÜYELER: Yahya AKMAN (Şanlıurfa), Hüseyin ÇELİK (Van) BAŞKAN – Sayın
milletvekilleri, 25 inci Birleşimin İkinci Oturumunu açıyorum. III. – YOKLAMA BAŞKAN – Malumunuz,
önceki oturumda toplantı yetersayısı bulunamamıştı. Şimdi, elektronik cihazla
tekrar yoklama yapacağız. Yoklama için 3 dakika
süre veriyorum. (Elektronik cihazla
yoklama yapıldı) BAŞKAN – Efendim,
toplantı yetersayısı vardır; görüşmelere başlıyoruz. Gündeme geçmeden önce, üç
arkadaşıma gündemdışı söz vereceğim. Gündemdışı ilk söz,
Nevşehir çiftçilerinin ve özellikle
patates üreticilerinin sıkıntıları hakkında söz isteyen Nevşehir
Milletvekili Sayın Mehmet Elkatmış'a aittir. (FP sıralarından alkışlar) Buyurun Sayın Elkatmış. IV. - BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI A) GÜNDEMDIŞI KONUŞMALAR 1. – Nevşehir Milletvekili Mehmet Elkatmış'ın, çiftçilerin,
pancar üreticilerinin ve özellikle Nevşehir ve Niğde yöresindeki patates
üreticilerinin sorunlarına ve alınması gerekli tedbirlere ilişkin gündemdışı
konuşması ve Tarım ve Köyişleri Bakanı Hüsnü Yusuf Gökalp'in cevabı MEHMET ELKATMIŞ
(Nevşehir) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla
selamlıyor ve Sayın Başkana da, söz verdiği için teşekkür ediyorum. Hükümetin uyguladığı
yanlış ekonomik politikalar ile sözde istikrar programlarının ülkemizi nasıl
iflasın içine sürüklediğini, IMF'nin eline düşürdüğünü üzülerek gördük. Çöken,
iflas eden, sadece finans sektörü, borsa ve bankalar değildir. Bugün,
toplumumuzun bütün kesimleri, özellikle, çiftçilerimiz, esnafımız,
emeklilerimiz, memurlarımız, işçilerimiz çok büyük sıkıntı içerisindedirler,
âdeta, perişandırlar. Özellikle, çiftçilerimiz, âdeta, var olma, yok olmama
mücadelesi vermektedirler. Üstelik, kuraklık, don, dolu, deprem gibi tabiî
afetler, büyük miktarda verim düşüklüğüne neden olmuştur. Tarımdaki gübre,
mazot gibi girdi fiyatları çok artmıştır. IMF'nin talimatları doğrultusunda
taban fiyatları çok düşük tutulmuştur. Şimdi ise, çiftçiler, ürünlerini,
maliyetinin altındaki bir fiyattan dahi satamamaktadırlar. Pancar taban
fiyatları halen açıklanmamıştır. Pancar üreticisi, pancarını düşük fiyattan, 10
000-15 000 lira gibi bir fiyattan, elinde kotası olanlara satmak zorunda
kalmıştır; çünkü, kendisine para lazımdır, mağdur olmuştur. Değerli milletvekilleri,
Nevşehir ve Niğde bölgesi, Türkiye patates üretiminin yarısından fazlasını
üretmektedir. Bilindiği gibi, patates üreticisi de, geçen yıl ürettiği ve 40
000 liradan fazla maliyeti olan patatesini, ortalama, 10 000-15 000 liradan
satmıştır, hatta, son zamanlarda, satamadıklarını da dökmek zorunda kalmıştır.
Patates üreticisi, geçen yıl perişan olmuştur, büyük zararlar etmiştir;
tarlasını, traktörünü yok pahasına satmak zorunda kalmıştır; bu yıl daha az
ekim yapmıştır. Artan maliyetler karşısında bu yıl patatesin maliyeti,
kilogramda 60 000 lira kadardır; ancak, kalitesiz ve hasta tohumluklar ithal
edildiğinden ve bir kısmı da soğuk alma ve aşırı sıcaklardan dolayı, bu yıl, üretimde
yüzde 50'den fazla ürün kaybı vardır. Şu anda Nevşehir bölgemizde patates satış fiyatı ortalama, 40 000-50 000
lira arasında değişmekle birlikte, fiyatlar devamlı surette düşmektedir; ancak,
bu fiyatlardan dahi piyasa hareketli değildir, üretici, patatesini
satamamaktadır. Sıkıntı büyüktür, çiftçilerimiz, büyük bir borç yükü
altındadır, borçlarını ödeyemediği için de icralıktır. Değerli milletvekilleri,
geçen yıl, 1998 yılı elektrik borçlarının 31 Aralık 1999 tarihine kadar ödenmesi
şartıyla, 1999 yılı elektrik borçları 30 Ekim 2000 tarihine ertelenmiştir;
ancak, yukarıda değindiğim gibi, patates, zararına dahi satılamadığından bu
borçlar ödenememiş ve erteleme de bir fayda sağlamamıştır. Yüzlerce çiftçi,
defalarca, Ankara'ya sayın bakanlarla görüşmeye gelmişlerdir. Sayın bakanlarla
yapılan görüşmelerde, yeniden erteleme yapılacağı belirtilmesine rağmen,
maalesef, verilen sözler yerine getirilmemiştir. Hatta, bazı sayın bakanlar
bölgemizi ziyaret etmişler ve çiftçilerimize, nisan ayından itibaren ucuz mazot
verileceğini, patateste tonda 20 dolar olan ihracat teşvik priminin 35 dolara
çıkarılacağını ifade etmişlerdir; ancak, bugüne kadar, bu vaatler, maalesef
gerçekleşmemiştir. Değerli milletvekilleri,
bölgemizde durum ciddîdir; çiftçilerimiz perişandır. Ülkemizde son günlerde
meydana gelen yolsuzluklar, banka hortumlamalar, hayalî ihracatlar, hayalî
fatura yolsuzlukları, kaçak ithalatlarla yapılan vurgunlar, soygunlar
milletimizin moralini bozmakta, sabrını taşırmakta ve güvenini
kaybettirmektedir. Hele, devleti ve milleti soyarak zengin olan birtakım türedi
zenginlerin, âdeta milletle alay edercesine çılgınca yaşayışları, disko ve
pavyonlarda ceket, peçete yakmaları, tabak kırmaları, metresleriyle zevk ve
sefa sürmeleri, öteki Türkiye'de yaşayan milyonlarca vatandaşımızın,
çiftçilerimizin, esnafımızın, memur ve işçilerimizin, emeklilerimizin sabrını
taşırmaktadır. Bir yanda ekmek bulamayan milyonlar, bir tarafta çılgınca zevk
ve sefa içinde yaşayan hırsız türedi zenginler... Hükümetin, öteki Türkiye'de
yaşayan bu büyük sessiz çoğunluğu artık görmesi, dikkate alması ve durumlarının
düzeltilmesi için gereken tedbirleri alması gerekir. Değerli milletvekilleri,
hükümet, şimdi, af çıkarmaktadır. Birkısım suçlar affedilecek. Çiftçilerimiz,
Ziraat Bankasına, tarım kredi kooperatiflerine, TEDAŞ'a olan borçlarını
ödeyememektedirler, hepsi icralıktır. Hatta, büyük bir kısmı mal beyanında
bulunmamaktan veya taahhüdü ihlalden hapis yatmıştır veya yatmaktadır.
Çiftçilerimizin, bu şartlarda ve yüksek faiz oranları karşısında, bu borçlarını
ödemeleri mümkün değildir. Hükümet, bankaların içini boşaltanların şirketlerini
kurtarmak için, 6 bakandan oluşan bir komisyon kurmuştur. (Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı) MEHMET ELKATMIŞ (Devamla)
- Halbuki, hükümetin, bankaların içini boşaltanları değil, asıl, zor durumda
olan çiftçilerimizin, esnafımızın, emeklilerimizin, memur ve işçilerimizin
kurta-rılması için komisyonlar kurup, çareler araması, destek vermesi gerekir.
Bu bakımdan, çiftçileri-mizin, Ziraat Bankasına, tarım kredi kooperatifleri
ile, TEDAŞ'a olan borçlarının faizlerinin affı bir zaruret haline gelmiştir. Patatesin satılabilmesi
için ihraç şarttır; bunun için de, patates ihracatında, tonda 40 dolar ihracat
destekleme primi verilmelidir. Yine, bizim patateslerimiz, genellikle Kuzey
Irak'a satılıyordu, bu, hükümetçe zorlaştırılmıştır. Irak kapısının açılması ve
patates kamyonlarına kolaylık sağlanması gerekir. Ayrıca, diğer ülkelerle
yapılacak ikili anlaşmalarla, ihracat imkânlarının araştırılması gerekir.
Bölgemizde, patatesin, sanayide yaygın olarak kullanılması için özel teşvikler
getirilerek, patatese dayalı sanayilerin kurulması sağlanmalıdır. Patatesin,
ekmeğe belli oranlarda katılması teşvik edilmelidir. Bunun için de, patates
unundaki yüzde 17 olan Katma Değer Vergisi, buğday unundaki gibi yüzde 1
seviyelerine çekilmelidir. Hepinizi saygıyla
selamlıyorum. (FP ve DYP sıralarından alkışlar) BAŞKAN - Teşekkür ederim
Sayın Elkatmış. Gündemdışı ikinci söz,
çiftçilerin ziraî kredi borçlarının ertelenmesi konusunda söz isteyen, Adana
Milletvekili Sayın Adnan Fatin Özdemir'e aittir. Buyurun, Süreniz 5
dakika. (MHP sıralarından alkışlar) 2. – Adana Milletvekili Adnan Fatin Özdemir'in, çiftçilerin
ziraî kredi borçlarının ertelenmesine ilişkin gündemdışı konuşması ve Tarım ve
Köyişleri Bakanı Hüsnü Yusuf Gökalp'in cevabı ADNAN FATİN ÖZDEMİR
(Adana) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; çiftçi borçlarının ertelenmesi
hususunda şahsım adına söz almış bulunmaktayım; Yüce Heyetinizi saygıyla
selamlı-yorum. Ülke genelinde 1999
yılında meydana gelen büyük afetler ve yıllardan bu yana süregelen kuraklık
sebebiyle çiftçilerimiz, büyük bir ekonomik sıkıntı içerisine girmişlerdir. Bunun dışında, tabiî
şartların elverişli gittiği yıllarda dahi, tarım ürünlerinden elde edilen
gelirin yeterli olmayışı, Ziraat Bankası ve tarım kredi kooperatiflerince
verilen kredilerin faiz oranlarının geçtiğimiz yıllarda yüksek olması,
çiftçilerimizin, her geçen gün fakirleşmesine, ekonomik sıkıntı içerisine
girmelerine sebep olmuştur. Eğer, bunu bir örnekle gösterecek olursak; 1 Eylül
1995 tarihinde, 1996 yılı vadeli olarak 200 milyon lira kredi alan bir çiftçimiz,
31.11.2000 tarihi itibariyle 2 milyar 185 milyon lira ödemek zorunda
kalmaktadır. Örnekte de görüldüğü gibi, çiftçilerimizin bu ağır şartların
altından kalkması mümkün değildir. Ağır kredi borçları altından kalkamayan
çiftçilerimiz, yok pahasına, tarlalarını, ekipmanlarını ve traktörlerini satmak
zorunda kalmaktadır. Bir milletvekili olmanın
ötesinde, bir çiftçi olarak, çiftçimizin tarlasına bakış açısını, ya-şadığım
bir örnekle size anlatmak istiyorum: Kendim de çiftçiyim; yani, tarımı, kitapta
okuyup öğrenmedim, işin direkt uygulamasından gelen, traktörün üzerinden inip
buraya gelen çiftçi bir arkadaşınız olarak konuşuyorum. (DYP sıralarından
"Bravo" sesleri, alkışlar) Tarlaya ilk gittiğimizde, babam, bize
tarlayı göstermiş "oğlum, bu tarlaya iyi bakın. Bu tarla sizin namusunuzdur,
namus ölçüsünde değer verin. Namusunuza nasıl sahip çıkıyorsanız bu tarlanıza
da öyle sahip çıkın" demiş ve tarlayı bize teslim etmiştir. Babamızın bize
vermiş olduğu bu nasihat, Türk çift-çisinin, tarlasına bakış açısıdır. Maalesef, ağır şartlar
altında ezilen çiftçilerimiz, namus ölçüsünde değer verdiği tarlasını,
traktörünü ve ekipmanını satmak zorunda kalmaktadır. (FP ve DYP sıralarından
"Bravo" sesleri, alkışlar) Memleketin bütün
sıkıntılarında olduğu gibi, çiftçilerimizin sıkıntılarını da, biz, 57 nci
hükümet olarak kucağımızda bulduk. (FP ve DYP sıralarından "Allah
Allah!.." sesleri) MUSTAFA ÖRS (Burdur) -
Ortaklarına sor. ADNAN FATİN ÖZDEMİR
(Devamla) - Kışın ayazında, yaz aylarının yakıcı sıcağı altında para kazanmak
için değil, variyetini devam ettirmek için çalışan gariban Türk çiftçisinin
içine düştüğü durumun vebali, suçlusu 57 nci hükümet değildir. METİN MUSAOĞLU (Mardin) -
56'dır, 56... ADNAN FATİN ÖZDEMİR
(Devamla) - Çiftçilerimizin geçmiş yıllara ait vadesi geçmiş borçlarını
incelersek, bu işin sorumlularını da ortaya çıkarmış oluruz. Örneğin, tarım
kredi kooperatif-lerinin yıllara göre alacağını size, burada belirtmek,
bildirmek istiyorum: 1995 yılı, çiftçinin ödeyemediği tarım kredi ve ziraat
Bankasının idarî, kanunî takibe aldığı borç 9 trilyon; 1996 yılı, bunun üzerine
27 trilyon daha binmiş ve 1997 yılı, bunun üzerine 42 trilyon daha yük binmiş
ve 1998 yılı, 101 trilyon daha bunun üzerine yük gelmiş, 1999 yılına girerken
147 trilyon daha bunun üzerine yük binmiş. Bu, sadece, tarım kredi
kooperatiflerinin idarî, kanunî takibe aldığı borç; toplam 327 trilyon. 200
trilyon civarında da, Ziraat Bankasının, bugün, idarî, kanunî takibe aldığı
borç var. Seçim mitinglerinde
çiftçilerin alınteri üzerine siyaset yapan ve iktidara geldiklerinde çiftçinin
borcunu affedeceğiz diyen siyasî partiler ve dönemin iktidar partilerinin af
sözü üzerine borcunu yatıramayan, bir kısmı yatırmayan bir kısmı da yatıramayan
çiftçilerimiz, son yıllarda iyice batağa saplanmıştır. (Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı) BAŞKAN- Bir dakika sayın
milletvekilim... (FP ve DYP sıralarından gürültüler) Efendim, çiftçinin sözünü
de kesecek değiliz ya; bir dakika sabredin... Bırakın da konuşsun,
adımıza konuşuyor... (FP ve DYP sıralarından alkışlar) ADNAN FATİN ÖZDEMİR
(Devamla)- Özellikle, basından takip ettiğimiz kadarıyla, 1997 yılında Refahyol
Hükümeti ve dönemin Başbakanı Sayın Erbakan, çiftçi borçlarının faizlerinin
affedileceğini söylüyordu. O günkü gazeteden aynen okumak istiyorum: TURHAN GÜVEN (İçel)-
Şimdi affedin işte!.. ADNAN FATİN ÖZDEMİR
(Devamla)- İşte, Türkiye Gazetesi ve tarih 24.5.1997. Türkiye Ziraat Odaları
Birliği 20 nci Genel Kurulu, Başkent Öğretmenevi: "Erbakan : Devletin
imkânlarını çiftçiye değil de rantiyeciye mi vereceğiz, elbette çiftçiye
vereceğiz. (FP sıralarından alkışlar) "Vatandaşın devlete 2 milyar dolar
borcu var; biz, bunun 1 milyar dolar olan faizini sileceğiz, borçlarını da 10
takside böleceğiz" diye konuştu, işte, ip burada koptu. Çiftçiler,
affedileceği düşüncesiyle borçlarını yatırmadılar. Bunun sonucunda cezaî
müeyyideye girerek, biraz önce vermiş olduğumuz rakamların üzerine yüzde 112
faiz bindi.(FP sıralarından gürültüler) AVNİ DOĞAN
(Kahramanmaraş) - Cezayı siz vermediniz mi, kim verdi cezayı? BAŞKAN - Bir dakika
efendim, sabredin... ADNAN FATİN ÖZDEMİR
(Devamla) - Çünkü, verilen söz yerine getirilmedi, af gerçekleşmedi. BAŞKAN - Efendim, maziyi
unutan geleceğe bakamaz; bırakın da konuşsun. (FP ve DYP sıralarından alkışlar) ADNAN FATİN ÖZDEMİR
(Devamla) - 1998-1999 yıllarının borcu da çiftçinin sırtına binince, altından
kalkılamaz dramatik bir durum ortaya çıktı. Bu sıkıntının vebalini, suçlusunu
Aziz Türk Milleti değerlendirecektir; onlar kendilerini biliyor zaten. Elbette,
çiftçi, bir ülkenin Başbakanına inanmayacak da kime inanacaktı.(MHP
sıralarından alkışlar, FP sıralarından gürültüler) Dönemin Başbakanı bu sözü
vermiş, çiftçi de borcunu yatırmamış... (FP ve DYP sıralarından gürültüler) TURHAN GÜVEN (İçel) -
Şimdi yatırıyor mu?! ADNAN FATİN ÖZDEMİR
(Devamla) - Geçmiş yıllara ve hükümetlere ait bir enkaz da olsa, ortada bir
sıkıntı vardır ve çözüm beklemektedir. Yıllar boyu süregelen bu sıkıntıların,
57 nci hükümet olarak bilincindeyiz. Bu sıkıntı, Türk Milleti olarak hepimizin
sıkıntısıdır ve bir an önce çözüme kavuşturulması gerekmektedir. MUSTAFA ÖRS (Burdur) -
Gübreyi pasaportla alıyorlar!.. ADNAN FATİN ÖZDEMİR
(Devamla) - İdarî, kanunî takip gereği köylülerden mal beyanı istenmekte, icra
gitmekte, köylü mal beyanını bilmez ve mal beyanında bulunamayanlar da kanun
gereği, maalesef, hapsedilmekte. Üstelik, bir köyün tamamı, müteselsil
kefaletle birbirine kefil olduğu için herkes borçlu durumdadır. Tüm köyü
satamayacağımıza göre, tüm köylüyü hapsedemeyeceğimize göre de, devletin
alacağını bir an önce -verdiğim örnekte olduğu gibi- kâğıt üzerinde çıkmaz alacak
olarak büyüyüp gitmekten kurtarmamız gerekmektedir. Ülke olarak ciddî bir
ekonomik kriz içerisindeyken, tarım kredi kooperatiflerinin ve Ziraat
Bankasının idarî, kanunî takibe aldığı 500-600 trilyon civarında, kâğıt
üzerinde, çıkmaz alacağı bulunmaktadır. Çiftçilerimize imkân tanıyalım,
tarımsal üretimlerini ve variyetlerini sürdürebilsinler. BAŞKAN - Sayın Özdemir,
toparlayın lütfen. ADNAN FATİN ÖZDEMİR
(Devamla) - Kredi borçlarını 3 yıl süreyle faizsiz erteleyelim. Yılda 2 taksit
olmak üzere, 6 eşit taksitte ödemelerine imkân verelim. İlk taksiti hemen
yatıracakları için, 100 trilyon civarında bir paranın nakit akışı da sağlanmış
olacaktır. Hem devlet çıkmaz alacağını tahsil etmiş olacak hem de çiftçilerimiz
rahatlayarak, variyetlerini sürdürebileceklerdir. (Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı) BAŞKAN - Efendim,
toparlayın lütfen; teşekkür edin. ADNAN FATİN ÖZDEMİR
(Devamla) - Tarımsal kredi almak suretiyle borçlanan çiftçilerimizin
mağduriyetinin giderilmesi için, çiftçilerimiz adına hükümetimizin yardım ve
desteklerini bekliyor, Yüce Heyetinizi saygıyla selamlıyorum. Teşekkür ederim. (MHP,
DYP ve FP sıralarından alkışlar) BAŞKAN - Teşekkür ederim
Sayın Özdemir. CEVAT AYHAN (Sakarya) -
Sayın Başkan... TARIM VE KÖYİŞLERİ BAKANI
HÜSNÜ YUSUF GÖKALP (Sivas) - Söz istiyorum. BAŞKAN - Biliyorum
efendim, zatıâlinizden evvel 54 üncü hükümete sataşma var. MUSTAFA ÖRS (Burdur) - 57
nci hükümete sataştı. BAŞKAN - 57 değil
efendim, 54. Allah Allah... Biz de sayıyı şaşırdık yani. Müsaade buyurun... "54" dedim,
doğru söyledim efendim. Efendim, yerinizden
lütfeder misiniz... CEVAT AYHAN (Sakarya) -
Müsaade ederseniz kürsüden konuşmak istiyorum. BAŞKAN - Buyurun, buradan
konuşun; fark etmez efendim. V. – AÇIKLAMALAR VE SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR 1. – Sakarya Milletvekili Cevat Ayhan'ın, gündemdışı konuşma
yapan Adana Milletvekili Adnan Fatin Özdemir'in 54 üncü Hükümete sataşması
nedeniyle konuşması CEVAT AYHAN (Sakarya) -
Muhterem Başkan, muhterem üyeler; daha önce gündemdışı konuşan milletvekili
arkadaşımız, 54 üncü hükümet zamanında çiftçilere gerekli desteğin
verilmediğini, çiftçilerin yanıltıldığını ifade ettiler. 54 üncü hükümetin bir
bakanı olarak, kısaca arz edeyim ki, Türk çiftçisinin en iyi dönemi 54 üncü
hükümet dönemi olmuştur. Neden derseniz, bakın; pancara verdiğimiz fiyat -siz
daha pancar fiyatını bile ilan edemediniz (FP sıralarından alkışlar) -buğdaya
verdiğimiz fiyat, fındığa verdiğimiz fiyat, tarım destekleri... Biz, 54 üncü
hükümet olarak, bütçeden çiftçiye 1 milyar 659 milyon dolar vermişiz. Sizin, 2000 yılı bütçesinden verdiğiniz, 548
milyon dolardır. 2001 yılı bütçesinde de daha bizim seviyemize ulaşamadınız.
Siz, çiftçiden kesip, faize ödüyorsunuz. Bakın, ayda 3 milyar dolar faiz
ödüyorsunuz rantiyeye, çiftçiyi unuttunuz. Çiftçiye bunun hesabını bir gün
seçim sandığında vereceksiniz. Şimdi, değerli Tarım
Bakanımız, burada, birtakım projeleri anlatacaklar, kendilerine başarılar
dilerim; ama, şu projelerden önce çiftçi ölüm-kalım savaşı veriyor, çiftçi
ümidini kaybetmiş -değerli milletvekili de söyledi, traktörünü satıyor, her
şeyini satıyor, müşteri de bulamıyor- çiftçi batmış vaziyette; çiftçinin ipini
Cotarelli'ye teslim ettiniz ve çiftçinin de canına okudunuz; ama, çiftçi,
sizden bunun hesabını sorar diyorum, hepinizi hürmetle selamlıyorum. (FP sıralarından
alkışlar) BAŞKAN - Teşekkür ederim
Sayın Ayhan. Sayın Bakan, buyurun.
(MHP ve DSP sıralarından alkışlar) IV. – BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI (Devam) A) GÜNDEMDIŞI KONUŞMALAR (Devam) 3. – Tarım ve Köyişleri Bakanı Hüsnü Yusuf Gökalp'in;
Nevşehir Milletvekili Mehmet Elkatmış'ın çiftçilerin, pancar üreticilerinin ve
özellikle Nevşehir ve Niğde yöresindeki patates üreticilerinin sorunlarına ve
alınması gerekli tedbirlere ve Adana Milletvekili Adnan Fatin Özdemir'in, çiftçilerin
ziraî kredi borçlarının ertelenmesine ilişkin gündemdışı konuşmalarına cevabı TARIM VE KÖYİŞLERİ BAKANI
HÜSNÜ YUSUF GÖKALP (Sivas) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi
saygıyla selamlıyorum. Tarımla ilgili 2
gündemdışı konuşmaya kısaca cevap vermek istiyorum; ancak, müsaade ederseniz,
şunu tüm samimiyetimle söylemek istiyorum: Gönül isterdi ki, 2000 yılında, Yüce
Meclisin çatısı altında, çiftçilerin bu içerisinde bulunduğu sıkıntıları bu
cümlelerle değil de daha farklı cümlelerle konuşabilseydik. Şimdi, sorun
burada; sorun ne 57 nci hükümette, ne 56 ncı hükümette ne de 54 üncü
hükümette... AVNİ DOĞAN
(Kahramanmaraş) - 57'de var Sayın Bakan... TARIM VE KÖYİŞLERİ BAKANI
HÜSNÜ YUSUF GÖKALP (Devamla) -Şimdi, sormak lazım, 1938, Yüce Kurtarıcının
vefatından sonra, 1938-1950 yılları arası tarımda hangi politika
oluşturulmuştur, üretim için ne yapılmıştır, çiftçi için ne yapılmıştır; onu
buraya getirmek lazım, bir. İki; 1950-1960 arasını
getirelim, 1960-1970 arasını, 1970-1980 arasını... MEHMET HALİT DAĞLI
(Adana) - 2000'e gel Sayın Bakan, 2000'e!.. TARIM VE KÖYİŞLERİ BAKANI
HÜSNÜ YUSUF GÖKALP (Devamla) - 1980 ile 1990 ve 1990 ile 1999 Mayıs 28
arasında, günübirlik politikaların haricinde hangi politikalar oluşturuldu;
bunları getirelim, nerede doğru yaptık, nerede yanlış yaptık ve bunu,
televizyonlardan, biraz da değerli izleyicilerimizin takip edecekleri tarzda
anlatalım; halkımız da, bunu tam gereği bir şekilde öğrensin. Şimdi, 54 üncü hükümet
zamanında şu verildi, 55 inci hükümet zamanında bu verildi, 57 inci hükümet
zamanında verilmedi... Peki, buradan, bizi izleyen değerli çiftçilerimize
sormak lazım; hakikaten, 54 üncü hükümet zamanında çok mu kazandınız... MEHMET HALİT DAĞLI
(Adana) - Evet. TARIM VE KÖYİŞLERİ BAKANI
HÜSNÜ YUSUF GÖKALP (Devamla) - ...çok mu mutluydunuz? MEHMET HALİT DAĞLI
(Adana) - Evet. HACI FİLİZ (Kırıkkale) -
Köylere gidin sorun! TARIM VE KÖYİŞLERİ BAKANI
HÜSNÜ YUSUF GÖKALP (Devamla) - İşte, o zaman şu söylenir : Bugün, çiftçinin
borcu, 1990'dan bu tarafa aldığı kredilerin faiz borcudur. Bu faiz borçları,
1994, 1995, 1996, 1997, 1998 devam edip gidiyor; asıl, biriken bu borçların
temerrüt faizinin altından kalkamıyor. Mesele burada yatıyor. Onun için,
değerli konuşmacı milletvekili arkadaşımızın sözlerindeki doğruluk payı şu:
İpin koptuğu yıllara baktığımız zaman, bir yılda kopmamış ki, her yılda kopmuş.
Şimdi, değerli
arkadaşlarım, ben, burada, rakamlara girmek istemiyorum; herhangi bir hükümetle
diğerini, çiftçilere ne verip vermediği açısından karşılaştırmak istemiyorum;
ancak, şunu kabul edelim: Çiftçiye, 1950'lerden 1960'lardan bu tarafa verilen
bir şey yoktur. Çiftçiye verildi diye gösterilenler, her zaman o çiftçiye
verilmeye çalışılan paranın faizine gitmiştir; işte 1996 yılı, işte 1995
yılı... Bakınız, müsaade
ederseniz, size şunu söyleyeyim: Toprak Mahsulleri Ofisi -bu Mecliste birkaç
kez söyledim- çiftçinin kara gün dostu. Bu nasıl kara gün dostu ki, 1990'dan bu
tarafa, kullandığı kredilerin faizinden dolayı... 1999'un ortasında hükümeti
devralıyoruz, devraldığımız zaman ödediğimiz faizin günlük miktarı 3 trilyon 11
milyar ve 1999'da 418 trilyonluk alım yapıyoruz, 418 trilyona ödediğimiz faiz
393 trilyon, 120 trilyon da, bankalarla görüşüp temerrüt faizlerini
sildirdiğimiz halde. Yoksa, 393 trilyonun üzerine 120 trilyon daha koyarsanız,
bu, 513 trilyon ediyor. Peki, Toprak Mahsulleri
Ofisinin bu yılki durumuna bir bakalım: Bir politika oluşturmaya çalışıyoruz.
Bu sene Toprak Mahsulleri Ofisi olarak -şimdi, vakit kaybı olmaması ve konuyu
da dağıtmamak için, yüksek fiyat verdik, düşük fiyat verdik, biz aldık, özel
sektör aldı, onlara girmiyorum- 350 trilyonluk ürün aldık. 350 trilyon için
ödediğimiz faiz, yalnız ve yalnız 10 trilyondur. İşte, çiftçinin kara gün dostu
olan Toprak Mahsulleri Ofisi, oluşturulan politikalarla maddî durumunu
düzeltiyor, finans kaynaklarını, akıllı yerden para kullanarak alıyor ve Toprak
Mahsulleri Ofisi, günde ödediği 3 trilyon faizin altından kurtarılıyor. Değerli arkadaşlarım,
bakınız, Sayın Elkatmış'ın söylediklerine, ben, kalkıp da, yanlış, olmaz,
muhalefet sözcüsü böyle konuşmamalıdır demiyorum; ancak, biz, 2000 yılında,
halen tohum meselesini konuşuyorsak -patatesin tohum meselesini- acaba, bunun
suçlusu 57 nci cumhuriyet hükümeti ve onun Tarım Bakanı mıdır? METİN MUSAOĞLU (Mardin) -
56 ncı... TARIM VE KÖYİŞLERİ BAKANI
HÜSNÜ YUSUF GÖKALP (Devamla) - Türkiye'de tek bir tohum üretilmiyor. Bir
sandalye, bir telefon, bir masayla Türkiye'ye ne idiği belli olmayan bir sürü
tohumlar giriyordu. Biz, 1984 yılında çıkan bir kanunun bir kelimesinden
istifade ederek getirdiğimiz uygulamayla şunu söyledik : Tohum ithal edecekler,
burada da üretimini yapacaklar, laboratuvarlarını kuracaklar. Nitekim, İzmir'de
bir laboratuvar kurdurduk, Toros'ta 2 000 metre yükseklikte özel sektör arazi
aldı, yakında orada bir biyoteknoloji, genetik mühendisliğine dayanan bir
laboratuvar kuruluyor. Sayın Elkatmış'a, bize
verdiği destekler için de teşekkür ediyorum. Biz şunu söyledik : Sertifikasız
tohum girişine müsaade etmeyeceğiz dedik ve Sayın Elkatmış da bilir -bu konuda
da, değerli milletvekillerimizle beraber Nevşehir, Niğde ve Sakarya;
iktidarıyla muhalefetiyle tüm milletvekillerine teşekkür ediyorum- Nevşehir'de
bazıları rahatsız oldular; niye; şimdiye kadar hastalıklı tohum soktunuz
buraya, şimdiye kadar virüslü tohum soktunuz... Ancak, şurada Sayın
Elkatmış'a, değerli milletvekilime katılmıyorum; dediler ki : "Geçmiş yıl
patateste problem vardı" doğru; "bu sene de problem var" doğru;
ama hastalıklı tohum girişi... Ama, Sayın Elkatmış, şunu söylüyorum 28 Mayıs 1999'dan
bu tarafa hangi hastalıklı tohum girdiyse ben onun sorumluluğuna varım, ama
benden öncekiler de bu sorumluluğu üzerlerine alsınlar, doğruyu ortaya koyup
burada tartışalım. (MHP sıralarından alkışlar) Onun için, patatesteki
problemimiz şu: Haklısınız, geçen sene patatesi pazarlayamadık, çok patates
üretilmişti. Buradaki üretim çokluğundan kastım şu: Dünya pazarlarında kalıcı
olmamışsınız. Dünyanın istediği patatesi üretmemişiz, gıda sanayiinde
kullanılan patatesi üretmemişiz, bazı ülkelerin, diğer bazı ülkelere
satamadıkları tohumlukları almışız, patates üretmişiz; ama, içerisinde kuru
maddesi yok, içerisindeki besin öğeleri dengeli değil, sanayide kullanılacak
patatesin içerisinde yüzde 22 kuru madde olması lazım; maalesef, benim köylüme
sabah ezanından gece yarısına kadar çalışan, çoluğuyla, çocuğuyla çalışan, 160
metreden su çıkarıp, o elektrik faturası altında üretim yapan köylüye,
içerisinde yüzde 13 kuru maddesi olan patates ürettirildi; işte, sıkıntı bu.
Onun için, tohum meselesini halletme mecburiyetimiz var. Bugün, Nevşehir'in,
Niğde'nin hâlâ tarlaları sulanamıyorsa, hâlâ Toprak Su oraya hizmet
götürememişse -1980'lerden sonra Toprak Su kapatılmış- üretici 160 metreden
elektrikle su çı-kararak tarla suluyorsa, bu köylünün bu seneki elektrik
borcunu ertelesen ne olacak; gelecek sene de aynısı olacak. Nitekim, 1997,
1998, 1999'un borçları ertelendi, geldi, bu sene büyük bir borç olarak
karşımıza çıktı. Şimdi, bu sene
patatesteki problemlerimizi, geçen seneyle mukayese ettiğimiz zaman, vicdan
ölçüsünde konuştuğumuzda, yüzde 60-70'ini hallettik; ama, şunu söylüyorum: Ben,
devletteki tüm sorumluluklarımın yanında, bana özellikle yüklenen birinci
sorumluluk, Tarım ve Köyişleri Bakanı olarak, üreticinin meselesinin hallidir,
tüketicinin sağlıklı gıda tüketmesidir ve tüketicinin alım gücü içerisinde
tarım ürünlerini alabilmesidir, nasıl, Sağlık Bakanlığının, Adalet Bakanlığının,
İçişleri Bakanlığının öncelikli görevleri varsa... Onun için, müsaade
ederseniz, bu Yüce Meclisin çatısı altında da söylüyorum: Ben, burada
köylülerin temsilcisiyim ve onun için de, sizin söylediğiniz ve değerli
milletvekillerimizin söylediği pek çok kararnameyi, biz ilgili makamlara
sunduk; ancak, görüyorsunuz, 57 nci cumhuriyet hükümetinin devraldığı bütçe
imkânları ortada, 57 nci cumhuriyet hükümetinin devraldığı enflasyon oranı ve
faizler ortada. Tarım Bakanlığı olarak, Toprak Mahsulleri Ofisi olarak,
Vakıflar Bankasına ve diğer bazı bankalara ödediğimiz faiz oranı yüzde 220 idi.
Köylülerin aldığı kredilere ödediği faiz oranlarına baktığımız zaman -yıllara
göre- 1996 yılında bitkisel üretimdeki faiz yüzde 50, enflasyon yüzde 74,6;
1997'de bitkisel üretimdeki kredi faizlerinin oranı yüzde 70, enflasyon yüzde
81; 1998'de bitkisel üretim kredi faiz oranları yüzde 65, enflasyon yüzde 54;
ama, 2000 yılına geldiğimizde, yüzde 70'lerde seyreden ziraî kredilerin
faizlerini, 1 martta yüzde 40,36'ya ve kasımın içerisinde yüzde 39'a düşürdük. Hükümetin uyguladığı
kararlı ekonomik istikrar programından rahatsız olan çevreler var; içeride,
rahatsız olan bazı çevreler var, dışarıda, rahatsız olan bazı çevreler var,
bazı parmaklar var; ama, bunlara, asla
ve asla, hükümet olarak, Meclis olarak, muhalefetin de desteğiyle, bu istikrar
programımızdan taviz vermeyeceğiz. (MHP sıralarından alkışlar) Şunu herkes iyi bilsin:
Burada, isim söylediği için söylüyorum. Türk çiftçisini ve Türk ekono-misini,
57 nci cumhuriyet hükümeti -isim, burada söylendi; ama, ben, tekrar
söylemiyorum IMF'nin herhangi bir yetkilisine teslim etmemiştir ve teslim
etmeye de niyeti yoktur. (MHP ve DSP sıralarından alkışlar) IMF, uluslararası
bir kuruluştur; bir teklif getirir, bir öneri getirir, hükümetimiz
değerlendirir, Meclisimiz değerlendirir. Sonra, IMF, burada çok
konuşuluyor da, buna yabancı da değilsiniz değerli muhalefet temsilcileri;
bizden önce, 16 kez, zaten, siz, bu IMF'yle tanışıyorsunuz. Biz, ilk defa
tanıştık IMF'yle. (MHP ve DSP sıralarından alkışlar) ALİ RIZA GÖNÜL (Aydın) -
Sana yakışmıyor hoca! TARIM VE KÖYİŞLERİ BAKANI
HÜSNÜ YUSUF GÖKALP (Devamla) - Ben, buradan söylendiği için söylüyorum. (DYP
sıralarından gürültüler) TURHAN GÜVEN (İçel) - O
zaman, ortaklarına söyle. BAŞKAN- Efendim,
karşılıklı konuşmayın. TARIM VE KÖYİŞLERİ BAKANI
HÜSNÜ YUSUF GÖKALP (Devamla) - Değerli arkadaşlarım, bakınız, ben, birkaç
üründe... Değerli çiftçilerimiz, üreticilerimiz de bizi izlediği için ve siz
değerli milletvekillerimizi bilgilendirmek için söylüyorum. Ben, her gün de
köylünün içerisindeyim. Sırf Nevşehir'e gitmiyorum; Hakkâri'ye gidiyorum,
Hakkâri'de kalıyorum; Sakarya'ya gidi-yorum, Sakarya'da kalıyorum; Şırnak'a
gidiyorum, kimsenin, birkaç sene önce gidemediği yerlerde Şırnak'ta kalıyorum,
köylere kadar ulaşıyorum. Çiftçinin memnun olduğu kısımları, ben, size
söyleyeyim. YASİN HATİBOĞLU (Çorum) -
Sayın Bakan, gidiyorsunuz da, gittiğinizi sormuyoruz, ne götürüyorsunuz?.. TARIM VE KÖYİŞLERİ BAKANI
HÜSNÜ YUSUF GÖKALP (Devamla) - Çiftçinin sıkıntısı var. Memnun olduğu kısımları
söyleyeyim. Bundan hiç rahatsızlık da duymamamız gerekli. Bundan dolayı, memnun
olmamız gerekli. Değerli arkadaşlarım, bir
kere, bu sene, çok şükür, ne iktidar sırasında oturan sayın milletvekillerimiz
ne de muhalefet sırasında oturan sayın milletvekillerimiz, beni arayıp da,
buğday, Toprak Mahsulleri Ofisinin kapısında kaldı demediler, tek bir telefon
almadım. Bu sene, buğday, değeri fiyatıyla satılabildi. ALİ RIZA GÖNÜL (Aydın) -
Götüren var mı?!.. BAŞKAN - Karşılıklı
konuşmayın efendim. TARIM VE KÖYİŞLERİ BAKANI
HÜSNÜ YUSUF GÖKALP (Devamla) - Değeri fiyatıyla derken de, yine mukayeseli
olarak söylüyorum. Bakınız, değerli
arkadaşlarım, bu sene, buğday üreticisi... ÖMER BARUTÇU (Zonguldak)
- Böyle bir usul yok Sayın Başkan. BAŞKAN - Hangi usul
efendim? ÖMER BARUTÇU (Zonguldak)
- Konuyla ilgili konuşmuyor. BAŞKAN - Konuşuyor
efendim. Derdimize derman olmaya çalışıyor. Buyurun Sayın Bakanım. TARIM VE KÖYİŞLERİ BAKANI
HÜSNÜ YUSUF GÖKALP (Devamla) - Ben, bunu, burada söylüyorum, seçim
bölgelerinizde test edersiniz; eğer bir yanlışlığım varsa, hatam varsa, bu yüce
kürsüden de benim yüzüme vurursunuz. Ben, açık ve netim, buradayım her gün.
(MHP sıralarından alkışlar) ALİ RIZA GÖNÜL (Aydın) -
O kadar çok ki. TARIM VE KÖYİŞLERİ BAKANI
HÜSNÜ YUSUF GÖKALP (Devamla) - Değerli arkadaşlarım, bakınız, buğdayda, tahılda
belirli bir rahatlığa kavuştuk, mısırda belirli bir rahatlığa kavuştuk,
meyvede, sebzede -içimizde Karamanlılar var, Niğdeliler var, Nevşehirliler var-
bu sene elmanın altına dökülen elma dahi para etti. Niye; ben, size
söyleyeyim: Sizin zamanınızda kapıları açıp da, ne üretildiyse; ilaçlı,
kalıntılı, küflü, bozuk ne kadar ürün varsa, içeri aldınız; Türk köylüsünün
ürünü satılmadı. İşte, bu, 57 nci Cumhuriyet hükümetinin, Türk köylüsüne verdiği
trilyonlarca bir destektir. Sınır ticaretinden 52 çeşit ürün giriyordu bu
ülkeye, meyve suyu fabrikalarında işlenen meyve suyu konsantreleri bile sınır
ticaretiyle giriyordu. Ben, size ürünlerin
fiyatını söyleyeyim, belki sizler bilmezsiniz. Afyon'da, vişne 500 000 liradan
satıldı. Herkes memnun. YASİN HATİBOĞLU (Çorum) -
Sayın Bakan, buffalodan söz et!.. TARIM VE KÖYİŞLERİ BAKANI
HÜSNÜ YUSUF GÖKALP (Devamla) - Ben, size şunu da söyleyeyim. Afyon'da, kiraz
-siz de söyleyin sizin bölgenizdeki ürünlerin fiyatını- 1 milyon 200 bin
liradan satıldı. TURHAN GÜVEN (İçel) -
Buğdayla samanın fiyatını söyle bakalım... TARIM VE KÖYİŞLERİ BAKANI
HÜSNÜ YUSUF GÖKALP (Devamla) - Antalya'da da çiftçi memnun. Bu sene İran'ın karpuzunu
sokmadık, bazılarınız rahatsız oldunuz; ama, girmeyecek onlar; çünkü, benim
üreticimin karpuzu orada üretilecek. (MHP sıralarından alkışlar) Değerli arkadaşlarım,
onun için, bunlar bir politikadır, politika. Liberal ekonomiye evet; ama,
mevzuatlar içerisinde kendi üreticimizin ürettiği ürünler, satılana,
pazarlanana kadar bir politika oluşturmaktır bunlar. Bakınız, pazarlama
konusunda, şimdiye kadar, Tarım ve Köyişleri Bakanlığında bir İç Pazarlama ve
Dış Ticaret Daire Başkanlığı yoktu. Müsaade ederseniz, Yüce
Mecliste, kayıtlara, tutanaklara geçmesi için, tarımın tarifini yapmak
istiyorum. (FP sıralarından "Bravo[!]" sesleri) Evet, kayıtlara
geçsin; çünkü, bilim ve teknoloji süzgecinden geçmelidir her şey burada; yoksa,
günübirlik siyasî yaklaşımlarla değil... Sayın Başkanım, sayın
milletvekillerim; tarımı tarif ediyorum... MUSTAFA ÖRS (Burdur) -
Tarif edin de, millet de dinlesin... TARIM VE KÖYİŞLERİ BAKANI
HÜSNÜ YUSUF GÖKALP (Devamla) - Evet, bilgileneceksiniz; daha çok şeyler
öğreneceksiniz bizden; dinlemeye devam edin siz. (MHP sıralarından alkışlar) MUSTAFA ÖRS (Burdur) -
Millet de dinlesin... TARIM VE KÖYİŞLERİ BAKANI
HÜSNÜ YUSUF GÖKALP (Devamla) - Bakınız, tarım şudur; öğrenin... (FP ve DYP
sıralarından gürültüler) Eğer müsaade ederseniz...
Tarım şudur: Bitkisel,
hayvansal ürünlerin üretimi, işlenmesi -şimdiye kadar işlenmesiyle hiç iştigal
edilmedi; onun için bu problemler geldi- artı, pazarlanmasıdır; pazarlanmasıyla
uğraşmadığınız için bu durumlara geldi. (MHP sıralarından alkışlar) Tarım
budur. Bu tanımı yapan ve göçüp gidenlere de Allahü Teala'dan rahmet diliyorum. Değerli arkadaşlarım,
niye bu tanımı yaptım; çünkü, Sayın Elkatmış patates unu konusunda bir rakam
söyledi de, onun için bu tanımı yaptım. "Patates unundaki KDV yüzde 17, bu
KDV'nin düşürülmesi gerekli" dediniz; ama, bakıyorum, bizden önce, 54, 55,
53, ne zaman olursa... TURHAN GÜVEN (İçel) - 56,
55... TARIM VE KÖYİŞLERİ BAKANI
HÜSNÜ YUSUF GÖKALP (Devamla) - Tamam, olur... Tarım ürünlerine
uygulanan KDV'nin yüzde 1'e düşürülmesi teklifi, ilk defa bizim zamanımızda
getirilmiştir. Patates, lüks bir tüketim
maddesi değildir; gübre, lüks bir tüketim maddesi değildir. Gübredeki KDV'nin
yüzde 17'den yüzde 1'e düşürülmesi, bizim hazırladığımız raporlarla, ilgili
makamlara sunuluyor. Burada her zaman
söylüyorum, gübredeki sübvansiyon köylünün eline ulaşmıyor. İlk defa, köylünün
kullandığı mazot ile diğer mazotun fiyat farkı olması, bizim zamanımızda
gündeme getirilmiştir. Hep, mazot fiyatlarının yüksekliği konuşulmuştur. Evet,
mazot fiyatları yüksek; ama, bugün, Avrupa, Amerika, çiftçinin kullandığı mazot
ile diğer mazota fark veriyor; bu, bizim zamanımızda getirilmiştir. Sonuç ne oldu; sonucu
söyleyeyim : Eğer, bazıları, ekonomik istikrardan, faizlerin düşüşünden,
ekonomideki tünelin ucunun görünmesinden, ışığın görünmesinden rahatsız
olmadığı takdirde, bu hazine doldurulacaktır, bu borçlar ödenecektir ve
hazinenin dolmasıyla biriken paralar da, tüm sektörlere, memurumuza, işçimize,
köylümüze, muhakkak ki verilecektir. Bakınız, değerli
arkadaşlarım... (DYP sıralarından gürültüler) (Mikrofon otamatik cihaz
tarafından kapatıldı) MUSTAFA ÖRS (Burdur) -
IMF'den onun için mi borç alıyorsunuz?! ALI RIZA GÖNÜL (Aydın) -
Sayın Bakan, siz, evvela, devleti soydurmayın da, ondan sonra para biriktirmeyi
düşünün. Gübrede KDV'yi yüzde 1'e indirdiniz mi Sayın Bakan? BAŞKAN - Sayın Bakanım,
süreniz bitti; ancak... TARIM VE KÖYİŞLERİ BAKANI
HÜSNÜ YUSUF GÖKALP (Devamla) - 40 dakika sürem var Sayın Başkan. BAŞKAN - 40 dakika olur
mu efendim... TARIM VE KÖYİŞLERİ BAKANI
HÜSNÜ YUSUF GÖKALP (Devamla) - İki gündemdışı... BAŞKAN - Hayır efendim...
Böyle bir usulümüz yok Sayın Bakanım. Afedersiniz, çok özür dilerim... Bir şey arz edeceğim
efendim. YASİN HATİBOĞLU (Çorum) -
Sayın Başkan, tarımın tarifini bitiremedi, bir 20 dakika daha verin!.. BAŞKAN - Şimdi de,
çiftçilerin, fakrü zaruret içinde olan çiftçilerin borçlarının ertelenmesi
konusunda cevap verirseniz minnettar kalacağım; buyurun efendim. (FP ve DYP
sıralarından "Bravo" sesleri, alkışlar!..) TARIM VE KÖYİŞLERİ BAKANI
HÜSNÜ YUSUF GÖKALP (Devamla) - Değerli Başkanım, iki gündemdışı konuşma; her
gündemdışı konuşmaya 20'şer dakikadan, 40 dakika eder; ama, ben kararınıza
saygı duyuyorum. BAŞKAN - Estağfurullah...
Böyle bir usulumüz yok, maalesef... TARIM VE KÖYİŞLERİ BAKANI
HÜSNÜ YUSUF GÖKALP (Devamla) - Saygı duyuyorum efendim. BAŞKAN - Ama, çiftçi
borçlarıyla ilgili taahhüdünüzü bekliyoruz... (FP ve DYP sıralarından
"Bravo" sesleri, alkışlar) TARIM VE KÖYİŞLERİ BAKANI
HÜSNÜ YUSUF GÖKALP (Devamla) - Müsaade ederseniz, arz edeyim, madde madde... BAŞKAN - Buyurun... NİDAİ SEVEN (Ağrı) -
Taahhüt yok... Gerçekleşmiş... Taahhüt olmaz... İlk defa çiftçi borçları
ertelenmiştir. BAŞKAN - Hepsi
ertelenmedi efendim; rica ederim... MUSTAFA GÜL (Elazığ) -
Sayın Başkan, çiçekçilerin borcu da ertelendi. BAŞKAN - Sayın Gül, ben
biliyorum; hepsi ertelenmediği için, bırakın da Sayın Bakan bu konuda bildiğini
söylesin. Yaşayan mı bilir, okuyan mı bilir? TARIM VE KÖYİŞLERİ BAKANI
HÜSNÜ YUSUF GÖKALP (Devamla) - Efendim, müsaade ederseniz, maddeler halinde
söylüyorum. BAŞKAN - Tabiî, efendim,
özür dilerim. TARIM VE KÖYİŞLERİ BAKANI
HÜSNÜ YUSUF GÖKALP (Devamla) - Müsaade ederseniz, maddeler halinde söylüyorum
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri. Birincisi, bu kadar
ekonomik sıkıntıya rağmen, tabiî afetlerden zarar gören çiftçilerin borçlarının
ertelenmesi ve yeniden kredilendirilmesi kararnamesi çıkmış ve yürürlüktedir.
Bu da, elliye yakın ilimizin farklı ilçelerinin farklı köylerinde
uygulanmaktadır. Tabiî afetlerden kuraklık, don, dolu -Allah vermesin- yangın
gibi afetlerden zarar gören çiftçilerin borçları, faizleri dondurularak bir yıl
ertelenmiş, yeni kredi alma imkânları sağlanmıştır. Kredi almamış olan
çiftçilere de düşük faizle kredi verme imkânı getirilmiştir. İkincisi, 2000 yılında,
kuraklık nedeniyle -burası çok önemli- köy tüzelkişiliğine veya şahıslarına ait
çayır, meraları ile yem bitkileri zarar gören hayvan yetiştiricilerinin kredi
borçları ertelenmiştir; bu bir yenidir. Böyle bir kararname de, 1997 yılında,
Sayın Mesut Yılmaz'ın Başbakanlığı zamanındaki hükümet zamanında çıkmıştır.
Yani, köyde kuraklık var, köyün merasında ot yok. Biz, bunu bahane ederek
gittik; bu sene de, bu kadar ekonomik sıkıntılara rağmen, köyde kuraklık var
diye, hayvancılık kredi borçlarını erteledik -ki, buna, sevgili Karslılar,
Erzurumlular "çevirme kredisi" derler- ve bu kredi borçlarını ben,
gidip, Kars'ta, Erzurum'da yerlerinde de takip ettim; bunlar ertelendi Sayın
Başkan. Üçüncüsü, patates
üreticilerinin, Türkiye Cumhuriyeti Ziraat Bankasına olan tarımsal kredi
borçlarının faizsiz olarak ertelenmesi hakkındaki kararname, Tarım ve Köyişleri
Bakanlığımız tarafından ocak ayının 5'inde yazılmıştır Sayın Elkatmış. ALİ RIZA GÖNÜL (Aydın) -
Netice ne olmuş? TARIM VE KÖYİŞLERİ BAKANI
HÜSNÜ YUSUF GÖKALP (Devamla) - Neticeyi söyleyeceğim eğer dinlerseniz. Ancak, Hazinenin,
Maliyenin ve yıllarca, bu kadar zengin potansiyele sahip olan ülkenin, ekonomik
olarak -hepiniz iktidarlarda bulundunuz- bu duruma getirilişinden dolayı
Hazinede imkân yok ki, ertelenemedi; ama, ben bunun takipçisiyim; yani, bunu
söylüyorum, takipçisiyim. ALİ RIZA GÖNÜL (Aydın) -
Bir de KDV için bilgi verseniz... TARIM VE KÖYİŞLERİ BAKANI
HÜSNÜ YUSUF GÖKALP (Devamla) - KDV için de, o raporları da size takdim ederim.
KDV'yi... Şimdi, biz, gübrede 100 trilyondan fazla sübvansiyon ayırıyoruz.
Bizim teklifimiz şu: Yüzde 17 olan KDV'yi yüzde 1'e indirelim, bu sübvansiyonu
da kaldıralım... ALİ RIZA GÖNÜL (Aydın) -
Hayır, Sayın Bakan, biraz evvel yüzde 1'e inmiş gibi bir söyleminiz oldu... TARIM VE KÖYİŞLERİ BAKANI
HÜSNÜ YUSUF GÖKALP (Devamla) - Hayır... Hayır... ALİ RIZA GÖNÜL (Aydın) -
Şu mazotu nasıl ucuzlattınız, onu da bir açıklayın da, millet görsün, duysun! (MHP sıralarından
"Siz devam edin Sayın Bakan" sesleri) BAŞKAN - Demedi, demedi
efendim. Buyurun Sayın Bakanım. Siz karşılıklı konuşmayın
Sayın Bakanım... İstirham edeyim... ALİ RIZA GÖNÜL (Aydın) -
Sayın Bakanım, yüzde 1'e indirdiğinizi söylüyorsunuz, şimdi de
"hayır" diyorsunuz... BAŞKAN - Efendim,
bırakın, Sayın Bakan söylesin... Bırakmıyorsunuz ki... İSMAİL KÖSE (Erzurum) -
Sayın Bakan, siz devam edin. TARIM VE KÖYİŞLERİ BAKANI
HÜSNÜ YUSUF GÖKALP (Devamla) - Sayın Bakanım, kayıtlarda incelenirse, bir
yanlış duyum olmuş olabilir. İnmesi için söyledim. ALİ RIZA GÖNÜL (Aydın) -
Hayır... Hayır... Siz, yüzde 17'den yüzde 1'e indiği yolunda bir laf ettiniz. BAŞKAN - Hayır efendim,
demedi... Demedi efendim... GÖNÜL SARAY ALPHAN
(Amasya) - Hepimiz dinliyoruz... ALİ RIZA GÖNÜL (Aydın) -
Halk da görsün bunları... YÜCEL ERDENER (İstanbul)
- Görüyor... BAŞKAN - Sayın Bakanım,
lütfen... TARIM VE KÖYİŞLERİ BAKANI
HÜSNÜ YUSUF GÖKALP (Devamla) - Dördüncüsü, 1999-2000 sezonunda tarımsal
faaliyetlerde kullanılan mazot için üreticilere verilecek destek hakkındaki bir
kararname taslağı, tarafımızdan hazırlanmış, 3 Mart 2000 tarihinde Bakanlar
Kurulumuza arz edilmiştir... (Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı) BAŞKAN - Sayın Bakanım,
toparlar mısınız lütfen... TARIM VE KÖYİŞLERİ BAKANI
HÜSNÜ YUSUF GÖKALP (Devamla) - Toparlıyorum. BAŞKAN - İstirham
edeceğim...Evet... TARIM VE KÖYİŞLERİ BAKANI
HÜSNÜ YUSUF GÖKALP (Devamla) - Sayın Başkanım, o kadar açıklanması gerekli
hususlar var; çünkü, burada "çiftçiler öldürüldü, çiftçilere sırt
çevirdiniz" diye konuşmalar oldu, onun için söylüyorum. Şimdi... METİN MUSAOĞLU (Mardin) -
Genel görüşme yapar, konuşursunuz! BAŞKAN - Sayın Bakanım,
affedersiniz, böyle bir usulümüz yok. Dün, dışişleriyle ilgili genel görüşmede
de aynı sıkıntı yaşandı. TARIM VE KÖYİŞLERİ BAKANI
HÜSNÜ YUSUF GÖKALP (Devamla) - Sayın Başkanım, tamam, bitiriyorum; ama, siz de,
eğer hakkımdan alınan zamanlara dikkat ederseniz, yine zamanımı aşmamış
oluyorum. 1999-2000 sezonunda
tarımsal faaliyetlerde kullanılan mazot için üreticilere verilecek destek
hakkındaki bir karar tasarısı hazırlanmış, Bakanlar Kurulumuza götürülmüş,
Bakanlar Kurulumuzda bir saat tartışılmış, Bakanlar Kurulumuzda, başta Sayın
Başbakanımız olmak üzere bu projenin Türk tarımı için olumlu bir proje olduğu
kabul edilmiştir... MEHMET GÖZLÜKAYA
(Denizli) - Sayın Başkan... BAŞKAN - Bir dakika
efendim... TARIM VE KÖYİŞLERİ BAKANI
HÜSNÜ YUSUF GÖKALP (Devamla) - ancak, yine aynı cevabı veriyorum: Bu proje
reddedilmemiştir. MEHMET GÖZLÜKAYA
(Denizli) - Sayın Bakan konuya ilişkin bir şey söylemiyor... TARIM VE KÖYİŞLERİ BAKANI
HÜSNÜ YUSUF GÖKALP (Devamla) - Bu proje geri çevrilmemiştir; ancak, projeye
kaynak aranmaktadır. MEHMET GÖZLÜKAYA
(Denizli) - Sayın Bakan, çiftçi borçlarını... BAŞKAN - Efendim, rahat
bırakın... Sayın Bakan bitirsin efendim, toparlasın... MEHMET GÖZLÜKAYA (Denizli)
- Hükümet içindeki müzakereler bunlar... BAŞKAN - Sayın Bakan,
toparlar mısınız efendim, rica edeceğim... İSMAİL KÖSE (Erzurum) -
Niye rahatsız oluyorsunuz? MEHMET GÖZLÜKAYA
(Denizli) - Net olarak, çiftçi borçları erteleniyor mu, ertelenmiyor mu? BAŞKAN - Efendim, siz
karışmayın; Sayın Bakan, toparlıyor... Buyurun Sayın Bakanım. MEHMET GÖZLÜKAYA
(Denizli) - Sayın Bakan, icraatın içinden yapıyor!.. NAİL ÇELEBİ (Trabzon) -
Türkiye'nin meselesini konuşuyor. METİN MUSAOĞLU (Mardin) -
Genel görüşme yapalım o zaman. BAŞKAN - Sayın Bakanım,
mesele derin; bir genel görüşmede bu işi halletmek mümkün olur. Bir gün, İçtüzük madde
59'a göre gündemdışı bir söz isteyin; bütün gruplara da bu imkânı tanıyalım,
enine boyuna tartışalım efendim. TARIM VE KÖYİŞLERİ BAKANI
HÜSNÜ YUSUF GÖKALP (Devamla) - Son cümlemi söylüyorum Sayın Başkanım. BAŞKAN - Çok teşekkür
ediyorum. TARIM VE KÖYİŞLERİ BAKANI
HÜSNÜ YUSUF GÖKALP (Devamla) - Tekrar söylüyorum : O zaman iki tane gündemdışı
konuşmaya, iki farklı, istediğim sürede söz hakkı vereceksiniz. Son cümlemi söylüyorum... BAŞKAN - Usulümüzde yok
efendim. Tarım Bakanlığı
bütçesinde enine boyuna tartışacağız efendim; üç gün kaldı. Buyurun. TARIM VE KÖYİŞLERİ BAKANI
HÜSNÜ YUSUF GÖKALP (Devamla) - Efendim, o zaman, burada, bazıları çıkıp,
köylülerimize, çiftçilerimize yanlış mesajlar vermeye kalkışmasın. Son cümlemi söylüyorum... BAŞKAN - Sayın Bakanım,
lütfen... Sayın Bakanım, ben müşkül
durumda kalıyorum. ASLAN POLAT (Erzurum) -
Yanlış mesaj vermeye çalışmıyoruz. ALİ RIZA GÖNÜL (Aydın) -
Sayın Bakan, siz, çiftçiyi tanımıyorsunuz... TARIM VE KÖYİŞLERİ BAKANI
HÜSNÜ YUSUF GÖKALP (Devamla) - Ben, size gülüp geçiyorum; ben çiftçiyi tanıyor
muyum, tanımıyor muyum... BAŞKAN - Efendim,
istirham edeceğim.. Ben müşkül durumda kalıyorum. TARIM VE KÖYİŞLERİ BAKANI
HÜSNÜ YUSUF GÖKALP (Devamla) - Çiftçilerin, Ziraat Bankasına, Tarım Kredi
Kooperatiflerine olan tarımsal kredi borçlarının üç yıl süreyle faizsiz
ertelenmesine -bunu iyi dinlesin muhalefet de- dair tasarı Bakanlığım
tarafından hazırlanmıştır. Üç yıla yayalım borçları, altışar taksitlerle... ALİ RIZA GÖNÜL (Aydın) -
Netice... Netice... Sayın Bakan, oldu mu, olmadı mı? TARIM VE KÖYİŞLERİ BAKANI
HÜSNÜ YUSUF GÖKALP (Devamla) - Müsaade eder misiniz cümlemi bitireyim Sayın
Başkan... BAŞKAN - Siz bitirin
efendim... Genel Kurula hitap edin, bitsin efendim... TARIM VE KÖYİŞLERİ BAKANI
HÜSNÜ YUSUF GÖKALP (Devamla) - Beni konuşturmamak için bir amacınız mı var? ALİ RIZA GÖNÜL (Aydın) -
Hayır, ben sonucu soruyorum... BAŞKAN - Efendim,
istirham ediyorum... Bırakın da söylesin... TARIM VE KÖYİŞLERİ BAKANI
HÜSNÜ YUSUF GÖKALP (Devamla) - Ben konuştuktan sonra sonucu sorarsınız. ALİ RIZA GÖNÜL (Aydın) -
Sayın Bakan, niye sinirleniyorsunuz?! BAŞKAN - Sayın Bakanım... ALİ RIZA GÖNÜL (Aydın) -
Yarım saattir dinliyoruz... (MHP sıralarından gürültüler) TARIM VE KÖYİŞLERİ BAKANI
HÜSNÜ YUSUF GÖKALP (Devamla) - Dinleyeceksiniz efendim. BAŞKAN - Sayın Bakanım,
lütfen, efendim... OKTAY VURAL (İzmir) -
Dinlemesini öğrenin... BAŞKAN - Arkadaşlar,
lütfen... Sayın Bakanım, lütfen... ALİ RIZA GÖNÜL (Aydın) -
Hayır, ben sonucu öğrenmek istiyorum. BAŞKAN - Sayın Gönül,
istirham ederim efendim... TARIM VE KÖYİŞLERİ BAKANI
HÜSNÜ YUSUF GÖKALP (Devamla) - Çiftçilerin, Ziraat Bankası ve tarım krediye
olan borçlarının faizlerinin dondurularak üç yıla yayılması, altışar ay
taksitlerle ödenmesi tasarısı tarafımızdan Bakanlar Kuruluna götürülmüştür,
Bakanlar Kurulumuz bunu kabullenmiştir; ancak, sonucu iyi dinleyin...
Bıraktığınız bütçe bu... Para yok ki, ödesin Bakanlar Kurulu. Bıraktığınız
bu... (MHP sıralarından alkışlar; DYP sıralarından gürültüler) ALİ RIZA GÖNÜL (Aydın) -
Ne demek para yok?!. BAŞKAN - Teşekkür ederim
efendim, sağ olun Sayın Bakan. Sayın Demirci... ALİ RIZA GÖNÜL (Adın) -
Bahaneye bak, bahaneye!.. İşte, sonuç bu... BAŞKAN - Efendim,
lütfen... TARIM VE KÖYİŞLERİ BAKANI
HÜSNÜ YUSUF GÖKALP (Devamla) - Sizin zamanınızda... Sizin zamanınızda... MUSTAFA KEMAL AYKURT
(Denizli) - Bir profesör olarak bu cümleleri söylemek ayıp. Utanır insan... BAŞKAN - Efendim, Sayın
Bakanım, zatıâllerinizin sözünü... MUSTAFA ÖRS (Burdur) -
Siz, bütçeyi 56 ncı hükümetten devraldınız. ALİ RIZA GÖNÜL (Aydın) -
Bütçeyi oradan aldınız, oradan; bizden almadınız... BAŞKAN - Sayın Bakanım,
istirham ediyorum, bitirin. TARIM VE KÖYİŞLERİ BAKANI
HÜSNÜ YUSUF GÖKALP (Devamla) - Zamanınızda ödenen... ALİ RIZA GÖNÜL (Aydın) -
Sayın Bakan, siz, bütçeyi Anayol hükümetinden aldınız, bizden almadınız. BAŞKAN - Sayın Bakanım,
Genel Kurula... TARIM VE KÖYİŞLERİ BAKANI
HÜSNÜ YUSUF GÖKALP (Devamla) - Zamanınızda hayvancılık kredileri dağıttınız,
sıfır faizsiz; onların listesini vereceğim birgün. Hiçbirisi köylüye gitmedi. BAŞKAN - Sayın Bakanım... ALİ RIZA GÖNÜL (Aydın) -
Siz de o kadar yapabilseniz... TARIM VE KÖYİŞLERİ BAKANI
HÜSNÜ YUSUF GÖKALP (Devamla) - Hepinize saygılar arz ediyorum. (MHP
sıralarından "Bravo" sesleri, alkışlar ) BAŞKAN - Teşekkür ederim. Sayın Demirci... YASİN HATİBOĞLU (Çorum) -
Sayın Başkan izin verir misiniz? BAŞKAN - Efendim, Sayın
Demirci'ye sataşma var. 54 üncü hükümetin Tarım Bakanı Sayın Demirci. Müsaade
buyurursanız... Sizin mesajınızı da aldım. YASİN HATİBOĞLU (Çorum) -
Efendim, izin verir misiniz? BAŞKAN - Hayır. Ben,
Sayın Demirci'ye söz vermiştim efendim. YASİN HATİBOĞLU (Çorum) -
Efendim, ben bir hususu arz edeyim, sonra, Sayın Demirci konuşsun. Söz verir misiniz? BAŞKAN - Peki, buyurun
Sayın Başkan. YASİN HATİBOĞLU (Çorum) -
Sayın Başkan, zatıâlinizin bu yönetim biçimini yadırgadığımızı, çok ehven bir tabir
kullanıyorum, yadırıgadığımızı ifade etmek isterim. (DYP sıralarından
"Başkandan memnunuz" sesleri) MUSTAFA GÜVEN KARAHAN
(Balıkesir) - Seni de gördük... YASİN HATİBOĞLU (Çorum) -
1. Sayın Bakanın, tarımın tarifi yapacağına, evvela, kürsüye çıkarken,
İçtüzüğün hangi hükmüne dayanarak oraya geldiğini, o hükmün kendisine ne kadar
süre tanıdığını bilerek gelmesi lazım. 2. Sayın Bakan, hakkı
olan süresinin dışındaki süre içerisinde kürsüyü işgal etmiştir; bunu bi-lerek,
anlamını kavrayarak ifade ediyorum. (MHP sıralarından gürültüler) 3. Sayın Bakan, tavrıyla,
tutumuyla, buradakilere tarımı tarif ediyor ve tarımı tarif ederken, ifadesi şu
: -tutanakları getirin bakın, bunun düzeltilmesi lazım- "Evet, benden çok
şey dinleyecek ve çok şey öğreneceksiniz, eğer müsaitseniz" sözünü
kullandı. (MHP sıralarından gürültüler) YASİN HATİBOĞLU (Çorum) -
Müsaade buyurun... MUSTAFA GÜVEN KARAHAN
(Balıkesir) - Güzel demiş. YASİN HATİBOĞLU (Çorum) -
"Eğer müsaitseniz" dedi. Eğer, müsaitlikten, dinleme imkânımız, vaktimiz
var, onu kastettiyse bir diyeceğim yoktur, bu doğrudur; ama, kabiliyet kastıyla
konuştuysa, bilsin ki, dinleyen, anlatandan ve söyleyenden bin defa daha
kabiliyetlidir. (FP ve DYP sıralarından "Bravo" sesleri, alkışlar;
MHP sıralarından "belli, belli" sesleri) Teşekkür ederim. BAŞKAN - Sayın Hatiboğlu,
tutumum hakkında, idarem hakkında söyledikleriniz doğrudur; ancak, bir Sayın
Bakanın da yazılı olan İçtüzüğü kullanırken, ikazlarımıza rağmen konuşmaya
devam etmesi karşısında -siz de Başkanvekilliği yaptınız- çare nedir?! YASİN HATİBOĞLU (Çorum) -
Çare, işgal diye tescil ettirmektir. BAŞKAN - Hayır. Çare
nedir efendim; sözünü kesersiniz... YASİN HATİBOĞLU (Çorum) -
Çare efendim, sözünü kesersiniz, yapmayın... BAŞKAN - Efendim, yani,
üç sefer sözünü kestim Sayın Bakanın; ama, yine de... YASİN HATİBOĞLU (Çorum) -
Efendim 3 dakikayı anlarım, 5 dakikayı anlarım... BAŞKAN - Efendim, ben
bahane aramıyorum. Hata mı etmişiz? YASİN HATİBOĞLU (Çorum) -
5 dakikayı anlarım, ama, 40 dakika diyorum. BAŞKAN - Hayır, 40 dakika
konuşmadı efendim. YASİN HATİBOĞLU (Çorum) -
Bakın... BAŞKAN - Efendim 5 dakika
geçti... 40 dakika konuşmak istedi, Sayın Bakanın ifadesini de size söyleyeyim
"tarımla ilgili iki gündemdışı konuşma var, peş peşe konuşayım" dedi.
İçtüzükte böyle bir şey olmadığını görünce de, 5 dakikada kestirdik. İstirham
ederim efendim... Sayın Demirci, buyurun
efendim, 54 üncü hükümetin Tarım Bakanı olarak buyurun efendim. İSMAİL KÖSE (Erzurum) -
Sayın Başkan, bir istirhamım var. BAŞKAN - Ne istiyorsunuz?.. İSMAİL KÖSE (Erzurum) -
İzin verir misiniz. BAŞKAN - Söz verdim,
buyurun efendim. İSMAİL KÖSE (Erzurum) -
Kürsüden konuşabilir miyim Sayın Başkan, usulle ilgili... BAŞKAN - Yerinizden
konuşur musunuz; anlamıyorum ne olduğunu... İSMAİL KÖSE (Erzurum) -
Sayın Başkanım, teşekkür ederim. Dün, dış politikayla
ilgili genel görüşme konuşmaları devam ederken, sizi kutluyorum, ülkenin çok
önemli bir meselesi olduğunun idraki içerisinde, çok önemli bir konu olduğu
için, Sayın Dışişleri Bakanımıza tolerans göstererek, ek olarak on onbeş
dakikalık bir konuşma imkânı sağladınız ve arkasından da, diğer hatiplere,
konuşmacılara da o toleransınız devam etti. Şimdi, bugün, iki kişi,
iki milletvekili arkadaşımız, ülkemizin, yine, en önemli konusu olan ve yüzde
40 nüfusumuzun bulunduğu Türk köylüsü ve çiftçisiyle ilgili çok önemli iki
gündemdışı konuşma yapmışlar; Sayın Tarım Bakanı, bu gündemdışı konuşmalara
cevap vermek üzere kürsüye gelmiştir. Bir defa, Fazilet Partisi
Grup Başkanvekili Sayın Hatiboğlu'nun, Sayın Bakanın meseleyi bile-rek kürsüyü
işgal ettiği şeklindeki o beyanını kabul etmiyorum. Sayın Bakan, kendisine,
üzerine atfedilen ve Bakanlığıyla ilgili bir konunun açıklığa kavuşturulması ve
Türk köylüsüne, çiftçisine duyduğu saygıdan dolayı, o insanları tatmin etmek
için bilgi vermek mecburiyetindedir. Kaldı ki, kendisinin bir de bilimsel
kariyeri vardır. O kariyeri çerçevesinde, meselenin bilimsel süzgeçten
geçmesinin gereğini vurgulayarak, Yüce Meclise de "eğer, beni dinleme
lütfunda bulunursanız, benim anlattıklarım, yalnız, siyasî, popülist bir
düşünce değildir; aynı zamanda, bilimin süzgecinden geçen ve Türkiye'nin tarım politikalarını
da ilgilendiren, çok önemli, getireceğim politikaları da içeren düşüncelerimi
ifade ediyorum" demişlerdir ve burada, Sayın Bakanın, hiçbir şekilde,
Sayın Hatiboğlu'yla ilgili, o şekildeki bir düşünceyi ifade ettiğini de kabul etmiyorum.
Ancak, bir hususu daha
yadırgıyorum : Bir başka grubun, DYP Grubunun Grup Başkanvekilinin, Sayın
Bakanın konuşmasının -zabıtlarda vardır Sayın Başkanım- her cümlesine, yerinden
kalkarak müdahale etmesini de fevkalade yadırgıyorum... BAŞKAN - Efendim,
anlaşılmıştır mesele; teşekkür ediyorum. İSMAİL KÖSE (Erzurum) -
...ve sizin, Türk köylüsüne... TURHAN GÜVEN (İçel) -
Sayın Bakan, gayet güzel konuşan biri; yani, sen onun avukatı mısın?!. İSMAİL KÖSE (Erzurum) -
Sayın Başkanım, sizin, içerisinde bulunmuş olduğunuz, o köyün bir parçası olan
insan olarak da, onun hisleri içerisinde bu toleransı göstererek, hem kredi
faizlerinin, beraberce kredilerin ertelenmesi hem Türk köylüsünün gerçekten iki
yıl içerisinde... TURHAN GÜVEN (İçel) -
Saman mı daha pahalı buğday mı; siz daha onu bilmiyorsunuz, onu öğrenin önce!.. İSMAİL KÖSE (Erzurum) -
...çok önemli noktaya geleceği hususunda başarılı hizmet veren Sayın Bakana bu
fırsatı verdiğiniz için teşekkür ediyorum. Sağolun Başkanım. (MHP
sıralarından alkışlar) BAŞKAN - İnşallah
efendim... Ben teşekkür ederim. MUSA DEMİRCİ (Sıvas) -
Sayın Başkanım, Sayın Bakanın bazı açıklamalarına cevap vermek istiyorum. (DSP
ve MHP sıralarından gürültüler) BAŞKAN - Efendim, Sayın
Bakan sataşma olduğu için söz istediler. Buyurun efendim. V. – AÇIKLAMALAR VE SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR (Devam) 2. – Sivas Milletvekili Musa Demirci'nin, gündemdışı
konuşmaya cevap veren Tarım ve Köyişleri Bakanı Hüsnü Yusuf Gökalp'in 54 üncü
Hükümete sataşması nedeniyle konuşması MUSA DEMİRCİ (Sivas) -
Sayın Başkan, Cumhuriyet hükümetlerinin bütün bakanları, hangi partiden, hangi
sıralarda oturursa otursunlar, mutlaka sorumluluğunu kabul eder; dolayısıyla,
elbette, biz de bu sorumluluğu kabul ediyoruz. Sayın Başkanım, 1997
yılında, hububata yüzde 83 ve pancara da yüzde 150 taban fiyat verilmiştir.
Özellikle söylüyorum, üzülerek söylüyorum. Bu taban fiyatlar, IMF'nin
talimatıyla olmamıştır ve 54 üncü hükümet zamanında da IMF gelmemiş ve talimat vermemiştir.
(FP sıralarından alkışlar) Özellikle söylüyorum;
Sayın Bakan, doğrudur, şu anda, Toprak Mahsuller Ofisi faiz yükü altındadır;
ama, lütfen, tetkik etsin, 1997 yılını 10 trilyon kârla kapattı. Ondan sonraki
zamanda, biri-leri, Toprak Mahsulleri Ofisini, Beslen Makarna’ya peşkeş
çekmişlerdir; takip etsin, Toprak Mahsulleri Ofisi nereden zarar girdi,
bulacaklardır. Sayın Başkanım, yine
tekrar ediyorum, hiçbir hükümet döneminde, hiçbir bakanlık döneminde,
Türkiye'ye hastalıklı tohum sokulmaz; sokulduysa, şayet bizim zamanımızda
varsa, müsebbipleri de varsa, mutlaka işlem yapılmalıdır; yoksa, bizim
kanunlarımız ve tüzüklerimiz, hastalıklı mahsulün Türkiye'ye girmesine engeldir.
Teşekkür ediyorum. (FP
sıralarından alkışlar) BAŞKAN - Teşekkür ederim
efendim. Gündemdışı üçüncü söz,
Mardin'deki kamu yatırımları ve genel ekonomik durum konusunda söz isteyen
Mardin Milletvekili Metin Musaoğlu'na aittir. Buyurun Sayın Musaoğlu.
(DYP sıralarından alkışlar) IV. – BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI (Devam) A) GÜNDEMDIŞI KONUŞMALAR (Devam) 4. – Mardin Milletvekili Metin Musaoğlu'nun, Mardin İlindeki
kamu yatırımları ve genel ekonomik duruma ilişkin gündemdışı konuşması METİN MUSAOĞLU (Mardin) -
Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; Mardin İlindeki kamu yatırımları ve genel
ekonomik durumla ilgili olarak gündemdışı söz almış bulunmaktayım; hepinize
saygılarımı sunarım. Geçtiğimiz 21 Kasımda, 81
inci kurtuluşunu kutladığımız Mardin, 2000'li yılların uzay çağına girdiğimiz
bugünlerde sefalet ve geri kalmışlık işgalinden kurtulabilmiş midir? Bu sorunun
cevabı, maalesef, hayırdır. 57 nci Cumhuriyet hükümetinin programında doğu ve
güneydoğuyla ilgili olarak, terör nedeniyle boşaltılan köylere dönüşün
sağlanması için özel projeler üretileceği, sınır ticaretine kolaylık ve
geliştirici önlemlerin alınacağı, bölge için özel teşvik sistemlerinin
getirileceği gibi birtakım vaatler dile getirilmişti. Aradan birbuçuk yıl
geçmesine rağmen, bu vaatler ne ölçüde yerine gelmiştir hep beraber görelim : 2000 yılı kamu yatırım
programını incelediğimizde göreceğiz ki, Mardin İlindeki tüm yatırım toplamı
6,8 trilyondur. Bu rakama, 3 trilyon olarak öngörülmüş ve kullanılmamış olan
Ilısu Barajı ödeneği de dahildir; yani, Mardin İlinde, 2000 yılında yapılması
öngörülen kamu yatırımının gerçek rakamı 3,8 trilyondur. 2000 yılında
gerçekleştirilen nüfus sayımına göre, Türkiye'nin toplam nüfusu 72 milyon
civarında tahmin edilmektedir. Mardin İlinin nüfusu ise 835 000'dir. 3,8 trilyon
liralık toplam kamu yatırımından 835 000 kişinin istifade edeceğini düşünürsek
karşımıza son derece yetersiz bir oran çıkmaktadır. Şöyle ki: 2000 yılında,
Türkiye genelindeki kamu yatırımlarından kişi başına düşen rakam 108 milyon lira
iken, Mardin'de, tüm kamu yatırımlarından kişi başına düşen rakam ise sadece
4,5 milyon liradır; yani, Mardin, tüm Türkiye'de yapılacak kamu yatırımlarından
kişi başına ancak 1/24 oranında pay almaktadır. Sağlık sektöründe, Türkiye genelindeki
kişi başına düşen kamu yatırımı 5,3 milyon lira iken, Mardin'de, sadece 951 000
liradır; yani, Mardin, sağlık alanındaki tüm kamu yatırımlarından ancak 1/5,5
oranında pay alabilmektedir. Eğitim sektöründe de,
ayın vahim durum, daha çarpıcı olarak karşımıza çıkmaktadır. Türkiye genelinde
kişi başına düşen eğitim yatırımı 14 milyon lira iken, Mardin'de kişi başına
düşen eğitim yatırımı sadece 1,5 milyon liradır; Mardin, eğitim yatırımlarından
ancak 1/9,5 oranında yararlanabilmektedir. İlimiz ve bölgemiz için
hayatî öneme sahip olan Köye Dönüş Projesiyle ilgili yazılı soru önergeme
İçişleri Bakanının vermiş olduğu cevapta, bu proje kapsamında, 2001 yılında ele
alınan 6 il arasında Mardin İlinin olmadığı tarafıma bildirilmiştir. Yani, ne
2000 yılında ne 2001 yılında Mardin İli köye dönüş projesinden
yararlanmayacaktır. Keza, ilgili bakan tarafından bana gönderilen yazılı
cevapta, Nusaybin İlçemizde gümrük kapısının transite açılması ve açıkpazar
kurulması yolundaki talebimin gerçekleştirilmesinin düşünülmediği
bildirilmiştir. Oysa, sınır ticaretinin önemi ve açıkpazarın kurulmamasıyla,
sadece ilimiz değil, tüm bölge mağdur edilmiştir. İlimizin köy yolları
asfalt miktarı ise son derece gülünçtür. 2000 yılında asfalt kaplama olarak
sadece 30 kilometrelik bir büyüklük öngörülmüştür. Güneydoğu Anadolu Projesinin
Mardin anakanalları yıllardır ihale edilmediğinden, kuru ziraat yapan ilimizde,
çiftçilerimiz, iki yıldır süregelen kuraklık nedeniyle, ektikleri tahılın
hasadını yapamamışlardır. Bu sebeple, aldıkları kredileri ödeyememişler, haciz
üstüne haciz görmüşlerdir. Ayrıca, Ömerli İlçemizde,
üzüm alımının yapılmaması nedeniyle, üzüm yetiştiricilerinin, ürünlerini
Diyarbakır'a götürme zorunda kalmaları mağduriyetlerine sebep olmaktadır. Dargeçit İlçemizde hiçbir
banka şubesi yoktur; evet, hiçbir banka şubesi, bir ilçede yoktur. Büyük
ilçelerimizden biri olan Midyat'ta, halen küçük sanayi sitesinin olmaması
şayanı dikkattir. Ömerli ve Mazıdağı
İlçelerimizdeki yarım kalan devlet hastanelerinin inşaatlarının tamamlanmadığı
ve Mazıdağı Fosfat İşletmesinin atıl kalması, ayrıca düşündürücüdür. Her şeyden önemlisi de,
ilimiz için olmazsa olmaz önemde olan üniversite meselemizdir. Bir grup
milletvekili arkadaşlarımla beraber, Mardin Üniversitesi kuruluşuyla ilgili
kanun teklifimi Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına verdim. Sırası
geldiğinde, Yüce Meclisin oylarıyla, Mardin üniversitesi kuruluşuyla ilgili
kanun teklifimin doğrudan Genel Kurulda gündeme alınmasını sağlayacağınıza
inanıyorum. Şüphesiz, yukarıdaki
tablo, hepimizi karamsarlığa sevk etmektedir. BAŞKAN - Sayın Musaoğlu,
sözlerinizi toparlar mısınız efendim. METİN MUSAOĞLU (Devamla) - Yüzyıllar boyunca,
Kuzey Mezopotamya Bölgesine uygarlık merkezi olmuş, bağrında, yıllar boyu tüm
uygarlıkları barındırmış ve başkentlik etmiş zamanın müreffeh ve zengin
Mardin'i, günümüzde kişi başına düşen 1 300 dolar millî gelirle Türkiye'de 64
üncü il seviyesine düşmüştür. 57 nci hükümet göreve
geldiği günden itibaren, icraatlarıyla Mardin'i, bölgeyi ve tüm Türkiye'yi
sadece oyalamış, programın gereğini yerine getirmemiş ve maalesef, şov
yapmıştır. Siyaset adabı yerine koalisyon adabını esas alanların, ülkede
saygınlık yerine soygunluğa neden olduklarını ve bu sebeple yatırım yapamaz
hale geldiklerini görmeleri temennisiyle hepinize saygılarımı sunarım. (DYP
sıralarından alkışlar) BAŞKAN - Teşekkür ederim
Sayın Musaoğlu. Sayın milletvekilleri,
bütçe üzerinde kişisel söz kaydıyla ilgili olarak Başkanlığın bir duyurusu
vardır. B) ÇEŞİTLİ İŞLER 1. – Bütçe görüşmeleri için söz almak isteyen
milletvekillerinin söz kayıt işlemine ilişkin Başkanlık duyurusu BAŞKAN - Bütçenin
görüşülme programı bastırılıp dağıtılmıştır. Bütçeler üzerinde söz
almak isteyen sayın üyelerin söz kayıt işlemi 7 Aralık 2000 Perşembe günü saat
9.00 ile 10.00 arasında Demokratik Sol Parti ve Fazilet Partisi Grupları
Toplantı Salonunda Başkanlık Divanı kâtip üyelerince imza karşılığında
yapılacaktır. Bu saatten sonra söz kaydına Kanunlar ve Kararlar Müdürlüğünde
devam edilecektir. Söz kaydını her sayın üyenin bizzat yaptırması
gerekmektedir, başkası adına söz kaydı yapılmayacaktır. Genel Kurulun aldığı
karara uygun olarak kişisel söz kaydı, her tur için, lehte ve aleyhte olmak
üzere ve sadece biri hakkında yapılacaktır. Bir milletvekili sadece bir tur için
söz kaydı yaptırabilecektir. Duyuru ayrıca ilan
tahtasına da asılmıştır. Sayın üyelerin
bilgilerine sunarım efendim. Sözlü soru önergelerinin
geri alınmasına dair önergeler vardır, okutuyorum; ancak, okutmadan evvel
okunacak çok şeyimiz olduğu için, Kâtip Üyenin yerinde oturarak okuması
hususunu oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul
edilmiştir. C) TEZKERELER VE ÖNERGELER 1. – Bursa Milletvekili Mehmet Altan Karapaşaoğlu'nun
(6/894) esas numaralı sözlü sorusunu geri aldığına ilişkin önergesi (4/253) Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına Gündemin sözlü sorular
kısmının 380 inci sırasında yer alan (6/894) esas numaralı sözlü soru önergemi
geri alıyorum. Gereğini saygılarımla arz
ederim. Mehmet
Altan Karapaşaoğlu Bursa BAŞKAN - Sözlü soru
önergesi geri verilmiştir efendim. Diğerini okutuyorum : 2. – Bursa Milletvekili Mehmet Altan Karapaşaoğlu'nun
(6/895) esas numaralı sözlü sorusunu geri aldığına ilişkin önergesi (4/254) Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına Gündemin sözlü sorular
kısmının 381 inci sırasında yer alan (6/895) esas numaralı sözlü soru önergemi
geri alıyorum. Gereğini saygılarımla arz
ederim. Mehmet
Altan Karapaşaoğlu Bursa BAŞKAN - Sözlü soru
önergesi geri verilmiştir. Sayın milletvekilleri,
Demokratik Sol Parti, Milliyetçi Hareket Partisi, Anavatan Partisi ve Fazilet
Partisi Gruplarının İçtüzüğün 19 uncu maddesine göre verilmiş grup önerileri
vardır; önce tümünü okutup işleme alacağım, sonra da ayrı ayrı okutup,
oylarınıza sunacağım. VI. – ÖNERİLER A) SİYASÎ PARTİ GRUBU ÖNERİLERİ 1. – Genel Kurulun çalışma gün ve saatleri ile gündemdeki
sıralamanın yeniden düzenlenmesine ilişkin DSP, MHP, ANAP ve FP Gruplarının
müşterek önerisi Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına Danışma Kurulu, bir
siyasî parti grubunun katılamaması nedeniyle toplanamadığından, Gruplarımızın
ekteki müşterek önerilerinin, İçtüzüğün 19 uncu maddesi gereğince Genel Kurulun
onayına sunulmasını arz ederiz. Saygılarımızla.
Öneriler : 1. (1/780) esas numaralı,
23 Nisan 1999 Tarihine Kadar İşlenen Suçlardan Dolayı Şartla Salıverilmeye,
Dava ve Cezaların Ertelenmesine Dair Kanun Tasarısının Başkanlıkça havale
edildiği Anayasa ve Adalet Komisyonlarında İçtüzüğün 36 ncı maddesi uyarınca 48
saat geçmeden görüşülmesinin tavsiye edilmesi önerilmiştir. 2. Türkiye Büyük Millet
Meclisi Genel Kurulunun 8 Aralık 2000 Cuma saat 13.00-16.00 ve 18.00-23.00
saatleri arasında çalışmalarını sürdürmesi ve bu birleşimde de kanun tasarı ve
tekliflerinin görüşülmesi önerilmiştir. BAŞKAN - Sayın Hatiboğlu,
öneriler üzerinde söz istiyor musunuz? YASİN HATİBOĞLU (Çorum)-
Efendim, ben, önerilerin lehinde konuşacağım. TURHAN GÜVEN (İçel) -
Sayın Başkan, ben aleyhinde konuşacağım. BAŞKAN - Buyurun efendim. TURHAN GÜVEN (İçel) -
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Türkiye, birbuçuk yıldan beri bir af
teranesiyle çalkandı, durdu; gündeme girdi, gündemden çıktı. İktidar ortakları
için "anlaştılar" denildi; anlaşılamadı, kaldı, tekrar ısıtıldı
geldi. Hatırlıyorsunuz, daha
geçen sene, büyük bir deprem geçirildikten birkaç gün sonra, Türkiye acı
içerisindeyken, her ne hikmetse, af kanun tasarısı getirildi, buradan süratle
geçti; fakat, dokuzuncu Cumhurbaşkanı Sayın Demirel tarafından da bir kere daha
görüşülmek üzere, iade edildi. Tam birbuçuk yıl geçti. Eğer, af, bir zaruret
ise, birbuçuk yıldan beri, insana sormazlar mı ne yaptınız diye; niye
Türkiye'nin gündeminden bunu çıkarmadınız diye. Demek ki, sizce de bir zaruret
değil. Sizce, birilerinin affı istediklerinden kaynaklanan bir fikirden
hareketle, bu noktaya kadar gelindi. Değerli arkadaşlarım, af,
bir atıfettir, doğru; ama, af, bir gereklilik değildir. Çıkarmadığınız zaman ne
getirir, çıkardığınız zaman ne götürür, bunu, iyice düşündük mü; hayır,
düşünmedik. Cezaevlerinde çok sıkışık bir durum olduğundan, aslında, cezaevleri
devletin elinden çıktığından bu tarafa, çetelerin eline geçtiğinden bu tarafa,
siz, devamlı olarak bir affı işlediniz. Türkiye'de önemli bir olay olduğu
zaman, gündem dolsun diye bir af geldi. Şimdi, yılbaşından evvel çıkarmayı
tasarladığınız anlaşılıyor. Elbette, parmak hesabıyla olduğu zaman, bu
çıkacaktır. Çıkaracaksınız; ama, neyi affettiğinizi iyice bilmenizi isteriz. MUSTAFA GÜVEN KARAHAN
(Balıkesir) – Çıkaracağız tabiî; sana mı soracağız?! TURHAN GÜVEN (Devamla) -
Ban soracaksın da, öğreneceğin şey de var tabiî! Değerli arkadaşlarım,
bakın, tasarı elimize geçti, dün akşam geçti. Siz, acaba, 1 inci madde, ki, tek
madde olarak düzenlenmiş, çerçeve madde diyelim buna, verilen ölüm cezaları
yerine getirilmez. Neden, hangi suçtan; 23 Nisan 1999 tarihine kadar işlenen
tüm suçlardan. Ha, istisnasını getirmişsiniz; doğru. Aşağılarda... Acaba, o,
güzel bir cümle midir, güzel bir düzenleme midir? Siz, farkında mısınız acaba
kimi affın içine sokuyorsunuz, kimi çıkarıyorsunuz? Bunu, iyice düşünün. Bu nedenle, biz, bugünkü
Danışma Kurulu toplantısına girmedik. Bilerek girmedik. Evet, Doğru Yol Partisi
olarak, biz, bu affın karşısında olduğumuzdan girmedik. Bakın, birbuçuk sene
içerisinde, üç veya dört yıl hapis cezasına çarptırılan arkadaşlar yahut kader
mahkûmu dediğiniz insanlar zaten cezaevini terk etti, çıktı. Meşruten
tahliyeden yararlandı veya bihakkın tahliyeden yararlandı, çıktı. Siz, şimdi,
kime getirmek istiyorsunuz affı?! Yani, bu birbuçuk sene evvel çıktığında
onansaydı, o arkadaşlar yararlanacaktı, belki 25 000 kişi, belki 30 000 kişi
yararlanacaktı. Şimdi, uzun süreli hapis cezası olabilen şeylere getiriyorsunuz
-ama, bunun yanında, yine, Anayasa Mahkemesinden, basın suçlarının ertelenmesi
döndüğü gibi, yine, Anayasa Mahkemesine gittiği zaman iptal görecek- belki de
sizin kurtuluşunuz olacak bir hükmü getirmeye çalışıyorsunuz. Siz, bu madde, bu
kanun çıksın; fakat, Anayasa Mahkemesine gitsin, bizim af dışında
bıraktıklarımızı da nasıl olsa iptal içine sokar diye getirmeye çalışıyorsunuz;
bunu millet biliyor. OKTAY VURAL (İzmir) -
Mahkemeyle mi görüştünüz?!. TURHAN GÜVEN (Devamla) -
Bunu millet biliyor; çünkü, 1974 affı böyle bir olaya şahit oldu, 1800 sayılı
Af Yasası böyle bir olaya şahit oldu ve cezaevinden çıkanların yüzde 90 küsuru
da tekrar cezaevine döndü; yaşamayan bilmez, bu işin içinde olanlar bilir. Değerli arkadaşlarım,
onun için, af kanunu çok hassas bir konudur. Neyi getirip neyi götüreceğinizi
iyice hesaplayın ve getirdiğiniz tasarı içinde hiç muhal olan, uygulaması
olmayan hükümlerin de neler olup olmadığını iyice bir düşünün. Erteleyeceksiniz...
Neyi erteliyorsunuz; yani, binlerce dosya, yine yargıda, adliye mahzeninde mi
kalacak?! Bu kişi, kabahatlerde bir, öbüründe beş yıl içinde bir suç işlerse,
siz ne yapacaksınız?! İstanbul'da işlenen bir suçtan ötürü, dosya, İstanbul'da
mahzendeyken, siz, Elazığ'dan işlenen bir suçtan veya Ardahan'da işlenen bir
suçtan veya Erzurum'da işlenen bir suçtan haberiniz mi olacak ki, o dosyayı
tekrar işleme koyacaksınız?! Elinizde ne var, hangi istatistikî belge var?!
Demek, siz, muhalle uğraşıyorsunuz. Onun için, bırakın değerli arkadaşlarım;
gelin, birileri istiyor diye değil, birilerinin de tuzukuru olduğu için de
istemiyor diye değil... Ne demek tuzukuru olmak?! Tuzukuru olanlar istemiyormuş
af kanununu; yani, suçsuz olanlar mı demek istiyorsunuz; yoksa, bu af
dosyasının içinde olmayanlar mı demek istiyorsunuz; olanlar mı demek
istiyorsunuz; onun iyice idrak edilmesi lazım. Hepinize saygılar
sunuyorum. (DYP sıralarından alkışlar) BAŞKAN - Teşekkür ederim
Sayın Güven. Sayın Hatiboğlu, buyurun.
(FP sıralarından alkışlar) YASİN HATİBOĞLU (Çorum) -
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; İçtüzüğümüzün 19 ve 36 ncı maddelerine
göre bir Danışma Kurulu talebi oldu. Şimdi, burada, şu an, Danışma Kurulu
önerisi oluşmadığına göre, grup önergeleriyle, arzu edileni yerine getirelim
mi, getirmeyelim mi; bunu konuşuyoruz. Af Kanununun kapsamı, kapasitesi ve
şümulü hakkında, zannediyorum ki, bizim rezervimiz daha da çok . Af kanunu
tartışılırken, ariz amik, enine boyuna bunu arz ve ifade edeceğiz Yüce Heyetinize.
Ama, şimdi, bu af kanununu, Anayasa Komisyonumuz süreyi beklemeden, Adalet
Komisyonumuz süreyi beklemeden, yani, İçtüzüğün öngördüğü süreyi beklemeden
konuşsun mu, Genel Kurulumuz bunu tartışmaya alsın mı, almasın mı, onu
konuşuyoruz şimdi. Yani, neyi konuşacağımızın çerçevesini burada şimdi
konuşuyoruz, içeriğini geldiği zaman konuşacağız. O konudaki söz hakkımızı,
minel bidâye, ilânihâye, başından sonuna kadar saklı tutuyoruz. Şimdi, bu, hem Anayasa
Komisyonunda hem Adalet Komisyonunda, hem Yüce Heyetinizde, süratle, neden
görüşülsün? Bize göre birkaç sebebi var. Değerli milletvekilleri, Sayın
Başkanım, tarımı konuşmadığımız için rahatız... Sayın Başkanım, Anayasa
Mahkemesinin bir iptal kararı var. Anayasa Mahkemesi diyor ki: Sen, Anayasanın
10 uncu maddesiyle ortaya getirip koyduğu eşitlik ilkesini ihlal edemezsin.
Tamam, Parlamento oluşuna bir itirazım yok benim, sen Parlamentosun; ama, seni de
bağlayan tabiî hukuk kuralları vardır, seni de bağlasın diye, bağlayıcı
yaptığın Anayasan vardır; dolayısıyla, sen de bağlısın. Öyleyse, eşitlik
ilkesini ihlal edemezsin; ettin, ben de iptal ediyorum. Yeni bir düzenlemeyi
yap süratle. Ha, denilebilir ki, efendim, işte, süre vermiştir; bir yıl.
Yapamayız... Yani, eğer, hukuka bağlı bir parlamento, bir hükmün iptal
edildiğini görürse, kendisine verilen toleranslı süreyi kullanamaz,
kullanmamalıdır; süratle tashihini yapmalıdır, kendi hatasını kendi tashih
etmelidir. Bundan dolayı, Danışma Kurulu önerisi olmasa bile, bu grup
öneri-lerinin kabulü gerekir; sebebin biri bu. İkincisi; 70 000 insan
perişandır. Herkes, sabahtan akşama, celladını bekleyen idam mahkûmu gibi,
elinde kalem, hesap yapıyor, benim kaç yılım var, ne kadar kaldı, ben ne kadar
istifade ede-rim, ne kadar edemem, sabaha kadar... İdama mahkûmlar onlardan
rahat "idam yok" diyorlar. Konuşulanlar o; ama, her mahkûm, sabaha
kadar bu hesabı yapıyor. Bundan dolayı, uzatamayız, bekletemeyiz. Bir de söz
verdik, psikolojik ortam oluştu. Bu ortamı yok sayamayız. Onun için, süratle, bunu
görüşmemiz lazım. Arz ettiğim gibi, içeriği hakkındaki itirazlarımızı saklı
tutuyoruz. Bir de, bu eksiği; yani,
bunu, eksik kalan diğer bir hususu düzenlemeyle de doldurmamız, doyurmamız
lazım. Hatırlayacaksınız, Anayasadaki 69, 86, 101 ve geçici 15 inci maddeyi,
geçen dönem, yasama yılında konuşmuş idik. Süratle, o teklifi de getirmemiz
lazım. İSMAİL KÖSE (Erzurum) -
Hayırlı olsun... HASAN GÜLAY (Manisa) -
Affa karşısınız?.. YASİN HATİBOĞLU (Devamla)
- Biz, Fazilet Partisi olarak, affa karşı değiliz, uygun olmayan affa karşıyız.
Saygılar sunuyorum
efendim. (FP sıralarından alkışlar) BAŞKAN - Teşekkür
ediyorum Sayın Hatiboğlu. Önerileri tek tek okutup,
oylarınıza sunacağım: "Öneriler : 1. (1/780) esas numaralı
23 Nisan 1999 Tarihine Kadar İşlenen Suçlardan Dolayı Şartla Salıverilmeye,
Dava ve Cezaların Ertelenmesine Dair Kanun Tasarısının Başkanlıkça havale
edildiği Anayasa ve Adalet Komisyonlarında İçtüzüğün 36 ncı maddesi uyarınca 48
saat geçmeden görüşülmesinin tavsiye edilmesi önerilmiştir." BAŞKAN - Öneriyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir
efendim. İkinci öneriyi okutuyorum
: "2. Türkiye Büyük
Millet Meclisi Genel Kurulunun 8 Aralık 2000 Cuma saat 13.00-16.00 ve
18.00-23.00 saatleri arasında çalışmalarını sürdürmesi ve bu birleşimde de
kanun tasarı ve tekliflerinin görüşülmesi önerilmiştir." BAŞKAN - Öneriyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir
efendim. Başbakanlığın Anayasanın
82 nci maddesine göre verilmiş tezkeresi vardır; okutup, oylarınıza sunacağım. IV. – BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI (Devam) C) TEZKERELER VE ÖNERGELER (Devam) 3. – Devlet Bakanı Şuayip Üşenmez'in, 21 Ekim-2 Kasım 2000
tarihleri arasında görüşmelerde bulunmak üzere bir heyetle birlikte Çin'e
yaptığı resmî ziyarete Yozgat Milletvekili Mesut Türker'in de iştirak etmesinin
uygun bulunduğuna ilişkin Başbakanlık tezkeresi (3/715) 5.12.2000 Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına Devlet Bakanı Prof. Dr.
Şuayip Üşenmez'in vaki davete icabetle, insan kaynakları ve kamu yönetimi
reformu konularında Türkiye ile Çin Halk Cumhuriyeti arasındaki işbirliğini
geliştirmek amacıyla görüşmelerde bulunmak üzere bir heyetle birlikte 21 Ekim-2
Kasım 2000 tarihleri arasında adıgeçen ülkeye yaptığı resmî ziyarete, Yozgat
Milletvekili Mesut Türker'in de iştirak etmesi uygun görülmüş ve bu konudaki
Bakanlar Kurulu kararının sureti ilişikte gönderilmiştir. Anayasamızın 82 nci
maddesine göre gereğini arz ederim. Bülent
Ecevit Başbakan BAŞKAN - Oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir efendim. Alınan karar gereğince,
sözlü soruları görüşmüyor ve gündemin "Kanun Tasarı ve Teklifleriyle
Komisyonlardan Gelen Diğer İşler" kısmına geçiyoruz. Önce, yarım kalan
işlerden başlayacağız. Yükseköğretim Kurumları
Teşkilatı Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasa-rıları ve Millî
Eğitim, Kültür, Gençlik ve Spor ve Plan Bütçe Komisyonları Raporlarının
görüşmeleri-ne kaldığımız yerden başlayacağız. VII. – KANUN TASARI VE TEKLİFLERİYLE KOMİSYONLARDAN 1. – Yükseköğretim Kurumları Teşkilatı Kanununda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarıları ve Milli Eğitim, Kültür, Gençlik ve Spor ve
Plan ve Bütçe Komisyonları Raporları (1/650, 1/679) (S.Sayısı : 517) BAŞKAN - Komisyon?.. Yok. Hükümet?.. Yok. Ertelenmiştir. İzmir Milletvekili Rıfat
Serdaroğlu'nun; İstanbul Milletvekili Bülent Akarcalı'nın; Amasya Milletvekili
Ahmet İyimaya'nın; Ankara Milletvekili Yıldırım Akbulut'un; Şırnak Milletvekili
Mehmet Salih Yıldırım'ın; Gaziantep Milletvekili Ali Ilıksoy'un; Konya
Milletvekili Ömer İzgi ve Ankara Milletvekili Nejat Arseven'in; İstanbul
Milletvekili Ziya Aktaş ve 42 arkadaşının; Zonguldak Milletvekili Hasan
Gemici'nin ve İzmir Milletvekili Işılay Sayın'ın; Türkiye Büyük Millet Meclisi
İçtüzüğünde Değişiklik Yapılmasına Dair
İçtüzük Teklifleri ve Anayasa Komisyonu Raporunun görüşmelerine
kaldığımız yerden devam ediyoruz. 2. – İzmir Milletvekili Rifat Serdaroğlu'nun; İstanbul
Milletvekili Bülent Akarcalı'nın; Amasya Milletvekili Ahmet İyimaya'nın; Ankara
Milletvekili Yıldırım Akbulut'un; Şırnak Milletvekili Mehmet Salih Yıldırım'ın;
Gaziantep Milletvekili Ali Ilıksoy, Konya Milletvekili Ömer İzgi ve Ankara
Milletvekili Nejat Arseven'in; İstanbul Milletvekili Ziya Aktaş ve 42
Arkadaşının; Zonguldak Milletvekili
Hasan Gemici'nin ve İzmir Milletvekili Işılay Saygın'ın; Türkiye Büyük Millet
Meclisi İçtüzüğünde Değişiklik Yapılmasına Dair İçtüzük Teklifleri ve Anayasa
Komisyonu Raporu (2/94, 2/232, 2/286, 2/307, 2/310, 2/311, 2/325, 2/442, 2/449)
(S. Sayısı : 527) (1) BAŞKAN - Komisyon?..
Yerinde. Başkanlık Temsilcisi
Sayın Başkanvekilimiz?.. Yerinde. Teklifin 5 inci maddesini
4 üncü madde olarak okutuyorum: MADDE 4. - Türkiye Büyük
Millet Meclisi İçtüzüğünün 14 üncü maddesinin birinci fıkrasının (1) numaralı
bendinin sonuna aşağıdaki cümle, fıkraya (10) ve (11) numaralı bentler
eklenmiş, mevcut (10) numaralı bent (12) olarak ve ikinci fıkrası aşağıdaki
şekilde değiştirilmiştir. "Türkiye Büyük
Millet Meclisi adına; Türkiye Büyük Millet Meclisinin manevi şahsiyetine
yönelik hakaret ve saldırı halleri dahil, dava açmak, suç duyurusunda bulunmak
ve diğer işlemleri yapmak," "10. Başkanlık
Divanınca oluşturulacak "Türkiye Büyük Millet Meclisi Bilgi ve Teknoloji
Kurulu" aracılığı ile bilgi ve teknoloji alanında ilgili kurum ve
kuruluşlarla işbirliği dahil gerekli çalışmaları yapmak, ilgili mercilere görüş
bildirmek; 11. Başkanlık Divanınca
oluşturulacak "Türkiye Büyük Millet Meclisi Kadın-Erkek Eşitliğini İzleme
Kurulu" aracılığı ile, kadın-erkek eşitliğini her alanda sağlamak, bu
konudaki uygulamaları incelemek, talepleri değerlendirmek, yasama denetimine ve
kurallaşmaya yönelik öneriler oluşturmak amacıyla çalışmalar yapmak." "Başkan
gerektiğinde, görevlerini yerine getirmek üzere, Başkanvekillerinden birisini
kendisine yazıyla vekil olarak tayin eder." BAŞKAN - 4 üncü madde
üzerinde söz isteyen, Fazilet Partisi Grubu adına, İstanbul Milletvekili Sayın
Mehmet Ali Şahin. Buyurun Sayın Şahin. FP GRUBU ADINA MEHMET ALİ
ŞAHİN (İstanbul)- Sayın Başkan, değerli arkadaşlarım; Meclis İçtüzüğümüzün 77
maddesini ilgilendiren bir teklif üzerinde görüşmeler yapıyoruz. Teklifin 4 üncü maddesi,
İçtüzüğümüzün 14 üncü maddesinde 4 ayrı değişiklik yapmaktadır. Bu
değişikliklerin neler olduğuna girmeden önce şunu söyleyeyim: 1 Eylül 1973
tarihinde yürürlüğe giren İçtüzüğümüz, bu zamana kadar iki önemli değişiklik
geçirmektedir. 16 Mayıs 1996 yılında çok maddeyi ilgilendiren değişiklik
yapılmış; 89 maddede değişiklik yapılarak 24 de yeni madde getirilmiş. Şimdi aradan
dört yıl gibi bir zaman geçtikten sonra, yine Meclis İçtüzüğünde -demin de
ifade ettiğim gibi- 77 maddeyi ilgilendiren, yine, temel birtakım değişiklikler
yapılmaktadır. Tabiî, Meclis İçtüzüğü,
Meclisin nasıl çalışacağına dair kuralları, âdeta, oyunun kurallarını ortaya
koyan bir metindir. Meclis İçtüzüğünde bu kadar sık aralıklarla esaslı
değişiklikler yapılması acaba doğru mudur, değil midir; bunu takdirlerinize
bırakarak grubumuzun madde üzerindeki görüşlerini arz etmeye geçiyorum. Biraz önce de ifade
etmiştim; bu teklif, 14 üncü maddede 4 değişiklik yapıyor: Birincisi, Meclis
Başkanına yeni bir görev yüklüyor. İkincisi, Bilgi ve Teknoloji Kurulu adıyla
Başkanlık Divanının oluşturacağı yeni bir kurul ihdası öngörülüyor. Ayrıca,
Türkiye Büyük Millet Meclisi Kadın-Erkek Eşitliğini İzleme Kurulu adıyla yeni
bir kurulun oluşturulmasına imkân tanıyor ve bu maddede yapılan dördüncü
değişiklikle de, Başkana vekâlet edecek olan başkanvekilini atama noktasında
yeni bir düzenleme getiriliyor. Saygıdeğer arkadaşlarım,
14 üncü maddede, Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanının görevleri sayılmış; bu
görevleri iki kategoriye ayırarak da inceleyebiliriz. Bu görevlerden bir
tanesi, idarî nitelikte görevlerdir. Bunlar, dokuz ayrı bent halinde ifade
edilebilir. İşte, Genel Kurul görüşmelerini yönetmekten tutunuz da, Başkanlık
Divanına başkanlık etmeye ve Divanın gündemini hazırlamaya kadar devam eden,
Danışma Kuruluna başkanlık etmek gibi -şu anda, vaktim dar olduğu için hepsini
sayamıyorum- birtakım görevler, Meclis Başkanının idarî nitelikte görevleridir.
Bir de, Meclis Başkanının, temsilî nitelikte görevi vardır; Türkiye Büyük
Millet Meclisini, Meclis dışında temsil etme görevi. Değerli arkadaşlarım,
Türkiye Büyük Millet Meclisi, bir tüzelkişilik değildir. Türkiye Büyük Millet
Meclisi, yürütme ve yargı organlarıyla birlikte, devlet tüzelkişiliği içinde
yer alan ayrı ayrı organlardır; ancak, Türkiye Büyük Millet Meclisi, âdeta,
milletin kendisidir; Türkiye Büyük Millet Meclisi, Türkiye'nin küçültülmüş
halidir. Hiç şüphesiz ki, Başkan, Meclisimizi temsil ediyor; Meclisi temsil
etmek de milleti temsil etmek anlamına gelir. Anayasanın 6 ncı maddesine göre,
egemenlik kayıtsız şartsız milletindir ve millet, bu egemenlik yetkisini,
yetkili organları eliyle kullanır. Milletimizin egemenlik hakkını kullandığı
yetkili organların başında da Türkiye Büyük Millet Meclisi gelmektedir. Türkiye
Büyük Millet Meclisi, milletimizin adına yasama yetkisini kullanan en üst
organımızdır. Değerli arkadaşlarım, 14
üncü maddede yapılan bu değişikliğin birincisinin, Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanının temsil görevine, yeni bir ifadenin, yeni bir cümlenin ilave
edildiğini biraz önce arz etmiştim. 14 üncü maddede, Meclis Başkanının
görevleri sayılırken "Türkiye Büyük Millet Meclisini Meclis dışında temsil
etmek" görevine, şimdi, şu ibare ekleniyor: "Türkiye Büyük Millet
Meclisi adına; Türkiye Büyük Millet Meclisinin manevî şahsiyetine yönelik
hakaret ve saldırı halleri dahil, dava açmak, suç duyurusunda bulunmak ve diğer
işlemleri yapmak." Şimdi, şöyle bir soru
sorulabilir : Meclis Başkanına, böylesine yeni bir görev vermeye ihtiyaç var mı
acaba? Türkiye Büyük Millet Meclisinin manevî şahsiyeti tehdit altında mı ki,
Meclis Başkanına, böylesine yeni bir görev veriyoruz diye, kafalarda
istifhamlar oluşabilir. Saygıdeğer arkadaşlarım,
Meclisimizin saygınlığını korumak, ona, âdeta, toz kondurmamak, hepimizin, bu
ülkede yaşayan, Türkiye Cumhuriyeti Devletine vatandaşlık bağıyla bağlı olan
herkesin aslî görevidir, görevi olmalıdır; ancak, şunu hemen belirtmeliyim ki,
bu görev, önce, bu Parlamentoda görev yapan bizlere düşmektedir. Hiç şüphesiz
ki, her bir arkadaşımız, buna, gerçekten büyük özen gösteriyor. Milletin
vekilleri olarak, Meclisimizin saygınlığına gölge düşürmemeye azamî özeni
göstermek mecburiyetindeyiz; âdeta, dokuz düşünüp bir konuşmaya,
davranışlarımıza dikkat etmeye itina göstermek zorundayız. Özellikle,
Anayasanın 82 nci maddesinde sayılan, üyelikle bağdaşmayan işleri yapmamaya
-bir milletvekilinin yaptığını izhar etmek için söylemiyorum- itina göstermek,
özen göstermek zorundayız. Ayrıca, Anayasanın 82 nci maddesine dayanarak
çıkarılmış olan o yasada sayılan işleri yapmama noktasında da titiz olmak
mecburiyetindeyiz. Hiç şüphesiz ki,
milletvekilleri olarak Meclisin saygınlığını koruma noktasında üzerimizde
görevler olduğu gibi, bu Meclisten çıkmış bulunan hükümetlerin de Meclisin
saygınlığına azamî önemi vermeleri gerekmektedir. Yargıtay Başkanımız Sayın
Doç. Dr. Sami Selçuk, geçenlerde bir konferansında şöyle bir cümle kullandılar:
"Türkiye Büyük Millet Meclisine ait olan yasama yetkisinin yüzde 90'ını
hükümetler, yüzde 5'ini yargı, geriye kalan yüzde 5'ini de Türkiye Büyük Millet
Meclisi kullanıyor" diye bir ifadede bulundular. Bu, tartışılabilir; ben
üzerinde durmak istemiyorum; ancak, böyle bir izlenim veriyor demek ki Türkiye
Büyük Millet Meclisi. Şimdi -vaktim de kısaldı-
elimde, Türkiye'de çok satan dergilerinden birinden almış olduğum bir haber
var: Haberin başlığı "gizli kanunlarla yönetiliyoruz" diyor ve devam
ediyor : "1982 ile 1986 arasında,
içeriği, ne kamuoyunca ne de Parlamento tarafından bilinen tam 92 kanun
hükmünde kararname yayımlandı. Yani, bu dönem, toplum, ne olduğunu bilmediği
yasalarla yönetildi." Haberin içeriğini okursam, tabiî, vakit geçer. Yani,
1982 ile 1986 tarihleri arasında görevde bulunan hükümetler döneminde, Türkiye
Büyük Millet Meclisinden, Anayasanın 91 inci maddesine göre yetki kanunu
çıkarılarak bir yetki alınmış, hükümetler bu yetki kanununa dayanarak kanun
hükmünde kararnameler çıkarmışlar. Anayasanın 91 inci maddesine göre çıkarılan
bu kanun hükmünde kararnamelerin Resmî Gazetede yayımlanmaları gerekiyor.
Çünkü, yayımlanırsa ancak geçerliliği olacak. Aynı zamanda, yine 91 inci
maddeye göre, bu kanun hükmünde kararnameler Resmî Gazetede yayımlandıkları gün
Türkiye Büyük Millet Meclisine gönderilecek. Şimdi, bu konuda ciddî
bir çalışma yapmış olan Prof. Dr. Necmi Yüzbaşıoğlu'nun kitabında bu konuda çok
daha geniş bilgi var. Tespit şu : Bu 92 tane kanun hükmünde kararname Resmî
Gazetede yayımlanmadan yürürlüğe girmiş, Türkiye Büyük Millet Meclisine de
bildirilmemiş. Şimdi, dergilere ve gazetelere konu olan bu durum, acaba... (Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı) BAŞKAN - Sayın Şahin,
toparlar mısınız efendim. Sayın Hatiboğlu bizi tenkit etmeden siz toparlarsanız
memnun olurum. ALİ ŞEVKİ EREK (Tokat) -
Biz, sizi tasvip ediyoruz ve beğeniyoruz. MEHMET ALİ ŞAHİN
(Devamla) - Tamamlıyorum Sayın Başkan. Meclisin saygınlığına
gölge düşürmemeye özen göstereceğiz; ama, Türkiye Büyük Millet Meclisi de,
Meclisten alınan yetkiye dayanarak çıkarmış olduğu bu kanun hükmünde
kararnameleri Resmî Gazetede yayımlamadan yürürlüğe koyan ve Meclise de bilgi
vermeyen hükümetleri siygaya çekmelidir. Niçin yayımlanmamıştır, bunun içeriği
nedir?.. Bu 92 tane kanun hükmünde kararname hangi amaçla çıkarılmış, niçin
Parlamentodan ve milletten gizli tutulmaktadır? Eğer, bu soruların
cevabını Parlamento ortaya çıkarırsa, işte o zaman, Meclisin saygınlığını
kamuoyu nezdinde de artırırız. Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanına, hiç
şüphesiz ki, Meclisin saygınlığını zedeleyecek yayınlar için dava açma yetkisi
getiriliyor; bu bağlamda bunları söyledim. Tabiî, vaktim çok kısıtlı... Bu
konuda da, Meclis Başkanlığından almış olduğum örnekler vardı. Meclise yönelik
yazılar çıkmakta... (Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı) BAŞKAN - Sayın Şahin,
teşekkür edelim efendim. MEHMET ALİ ŞAHİN
(Devamla) - Son cümlemi söylüyorum Sayın Başkan. Elimde birkaç tane de
örnek var; onlarla vaktinizi almayacağım; ama, bu maddede yapılan
düzenlemeleri, Fazilet Partisi Grubu olarak isabetli gördüğümüzü ifade ediyor,
hepinize saygılar sunuyorum efendim. (FP sıralarından alkışlar) BAŞKAN - Teşekkür ederim
Sayın Şahin. Sayın Dayanıklı, söz mü
istediniz? BAYRAM FIRAT DAYANIKLI
(Tekirdağ) - Soru soracağım Sayın Başkan. BAŞKAN - Hay hay;
biliyorsunuz, soru sorma işlemi daha sonra. Efendim, söz sırası,
Doğru Yol Partisi Grubu adına, Kayseri Milletvekili Sayın Sevgi Esen'de. Sayın Esen, buyurun
efendim. (DYP sıralarından alkışlar) DYP GRUBU ADINA SEVGİ
ESEN (Kayseri) - Sayın Başkan, Yüce Meclisin değerli üyeleri; 4 üncü madde
olarak takdim edilen; ancak, Meclis İçtüzüğümüzün 14 üncü maddesinde yapılan
değişiklikleri içeren, hem de çok önemli değişiklikleri içeren bu teklif
üzerinde, şahsım ve Grubum adına, görüşlerimizi bildirmek üzere söz almış
bulunmaktayım; bu vesileyle, hepinizi saygıyla selamlarım. Görüldüğü gibi, bu madde,
gerçekten, iki önemli kurulun kurulduğu ve Meclis Başkanına çok önemli
görevlerin tevdi edildiği bir madde. Büyük Atatürk'ün "en
büyük eserim" dediği Türkiye Büyük Millet Meclisinin çalışma esaslarının
yeniden düzenlenmesi ve bu konuda birtakım sıkıntılar olması, görüşülmekte olan
teklifin önemini de gözler önüne sermektedir. Hepimiz biliyoruz ki,
dünyanın değişim ve gelişim çizgisi, günümüzde büyük bir ivme kazanmıştır.
Ülkemizin de gelişmişlik yörüngesinde yerini alması, ivedi ve kaçınılmaz bir
gerekliliktir. Türkiye Büyük Millet
Meclisi, Türkiye Cumhuriyetinin temel taşı, varlık sebebidir ve demokrasinin
yeşerebileceği, millet ve devletin buluşabileceği tek çatıdır. İç ve dış sorunların
yumak olduğu günümüzde, her ne kadar, Danışma Kurulu kararıyla, 21 inci Dönemin
ilk yarısındaki çalışma sürelerimiz, cumhuriyet tarihinin en uzun çalışma
süresi olarak arşivlerde yerini almış ise de, çok uzun süre çalışma, her zaman
verimli çalışma olarak sunulamayacağından, verimli çalışmak ve halkın gündemini
yakalamak, Türkiye Büyük Millet Meclisinin birinci derecede görevi olmalıdır.
Oysa, bu gündemin yakalandığını bugün söylemek mümkün değildir. Bu bakımdan,
öncelikle ifade etmek gerekir ki, Türkiye Büyük Millet Meclisinin çalışma
esaslarını devamlı gündemde tutarak değişiklik teklifini gündeme getirmek, hoş
görülecek bir olay değildir, hukukun sürekliliği kavramına da aykırıdır. Ülkemizde yetişmiş insan
potansiyeli, iletişimin boyutları ve neticede bilgi çağı, her konuda ciddî
reformları gerektirmektedir. Son damlalar, artık, bardakları taşırmaktadır.
Şimdiye kadar uygulanan yöntem ve gündem, maalesef, büyümek isteyen Türk
Milletinin en büyük engeli olmaktadır. Bunu anlamak için televizyon kanallarını
izlemek yeterlidir. Birçok vesileyle
huzurlarınızda ifade ettiğimiz üzere, başta Anayasa ve hayata yön veren temel
konular olmak üzere, kurumların, kuruluşların yeniden yapılandırılmamasının
önünde geçen her gün, şüpheniz olmasın ki, ileride hepimizin sorumluluğu
olacaktır. Bugün, belki bir kısım tüzük maddelerinde yapılan değişiklikle,
beklenenlerin kapısı aralanacaktır; ancak, temel anlayışımız, Doğru Yol Partisi
olarak, Türkiye Büyük Millet Meclisinde çoksesliliğin temsil edilmesidir. Unutmamak
gerekir ki, iktidarlar hiç kimse için kalıcı değildir. Genel görüşlerimi bu
şekilde arz ettikten sonra madde metnine geçmek istiyorum. Değerli milletvekilleri,
görüşülmekte olan tasarının 5 inci maddesinin en önemli bölümlerinden biri de,
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanının temsilidir. Bu maddeyle, maalesef,
mevcut tüzüğümüzde Meclis Başkanının Türkiye Büyük Millet Meclisini temsili
şekil olarak kalmıştır. Çünkü, düzenleme, aynen, "Meclis dışında temsil
etmek" olarak geçmektedir. Oysa, kanunları ve tüzükleri lafzı ve ruhuyla
ele almak esastır. Lafız ve ruh, birbirini tamamlayan iki unsurdur. Temsil, çok geniş anlamda
kullanılabilen bir kavramdır; ancak, gerçek temsil, milletin Yüce Meclisinin,
Türkiye Büyük Millet Meclisinin şahsiyetini ve itibarını korumak, Türkiye Büyük
Millet Meclisinin kişilik haklarının ihmaline, ihlaline mâni olmak ve yasal her
türlü yola başvurmaktır. Oysa, burada büyük bir boşluk yaşanmıştır, Meclis
Başkanlarının temsili konusunda hukukî dayanak tartışılmıştır. Bu nedenle, mevcut
mevzuatımıza bir göz atmakta fayda
vardır. Borçlar Kanunumuzun 49 uncu maddesinde şahsî menfaatların haleldar
olması düzenlenmiştir. Bu maddenin özü, şahsiyet hakkının hukuka aykırı bir
şekilde tecavüze uğraması halidir. Burada iki önemli olay öne çıkmaktadır:
Şahsiyet ve hukuka aykırılık. O nedenledir ki, Türkiye Büyük Millet Meclisinin
kişilik haklarının ihlali dahil, hangi hukukî dava doğarsa doğsun, Sayın Başkan
-manevî tazminat, maddî tazminat, tespit- dava açabilmeli ve husumete ehil
olmalıdır. Buradaki incelik, milletvekilleri adına işlem yapmaya yetkili olması
değil, her zaman, Türkiye Büyük Millet Meclisinin adına hukukî ehliyetidir. Değerli milletvekilleri,
bu tüzük değişikliğiyle çok önemli bir adım daha atılmıştır. Türkiye Büyük
Millet Meclisi Bilgi ve Teknoloji Kurulu kurulmaktadır. Amaçlarını burada bir
kere arz etmekte fayda görüyorum. Bilgi çağıyla birlikte hızla değişim ve
dönüşüme uğrayan bilginin ve bilgi ve teknoloji biriminin, kamu yararı dikkate
alınarak, kamuda, özel sektörde ve bireylerde en verimli şekilde kullanılmasını
sağlamak, eğitimden ticarete, bankacılıktan güvenliğe, sağlıktan enerjiye,
haberleşmeden ulaştırmaya kadar her konuda, kamu sektörünün, üniversitelerin,
özel sektörün ve sivil toplum kuruluşlarının da görüşlerini alarak, ülke
düzeyinde gereken hazırlıkları yapmaktır şeklindedir. Benim de bir üye olarak
görev aldığım bu kurulun, dileğim odur ki, bu amaçla, bir gün, bakanlık olarak
görevini, yerini almasıdır. Ben, burada, huzurlarınızda emeği geçenlere
teşekkür ediyorum. Diğer yandan, 10 numaralı
bent 12 olarak düzenlenerek "Başkanın, özürlü olduğu veya Türkiye Büyük Millet Meclisi toplantı
halindeyken Ankara dışında bulunduğu zaman, görevlerini ye-rine getirmek üzere
Başkanvekillerinden birisini, kendisine, yazıyla vekil tayin eder"
cümlesidir. "Başkan, gerektiğinde, görevlerini yerine getirmek üzere,
Başkanvekillerinden birisini yazıyla tayin eder" şekline dönüşmüş olan bu
cümlede "gerektiğinde" sözü, çok geniş ve sübjektif bir sözcük olarak
her türlü takdire açık olabilir. Böyle, ciddî bir Başkanlık görevlerini vekâlet
yoluyla devretmesi hali çok ciddî esaslara bağlanmalı ve sorumluluk, en yüksek
biçimde şekillendirilmelidir. Tüzükte yer alan diğer
bir değişiklik ise, Türkiye Büyük Millet Meclisi Kadın-Erkek Eşitliğini İzleme
Kurulunun oluşturulmasıdır. Doğru Yol Partisi olarak kadına bakış açımız, birey
hakları çerçevesinde, bütün bireylerin, uluslararası belgelerde belirlenmiş ve
Atatürk ilkeleri doğrultusundaki haklarını kullanabilmesidir. Kadın haklarına
yönelik tüm çalışmaların hareket noktası insan olmalıdır. Günümüzde, insan
haklarının evrensel, temel bir değer olarak önem kazandığı ve yerleşip
kurumsallaştığı ülkelerde, kadınlar,
sosyal, ekonomik, siyasal yaşama katılmakta ve tüm haklardan, erkeklerle eşit
şekilde yararlanmaktadır. Ülkemiz açısından
bakıldığında, Türkiye Cumhuriyetinin kuruluşuyla ulaşılması hedeflenen hukuk
devrimini simgeleyen Medenî Kanun aracılığla, kadın-erkek eşitliği gerek
yasalarda gerekse kamusal hayatta sağlanmış ise de, birtakım eksikliklerin bu
vesileyle giderileceği ümit edilmektedir. 1934 yılında yasal ve
kamusal hakların kazanma süreci tamamlanmış olmasına rağmen, bugün
baktığımızda, kadının yalnızca kamusal alanda haklarını eşit kullanması için
önemli bir altyapının oluştuğu; fakat,
yasal mevcut hakların fiilî kullanımında ciddî aksaklıklar olduğu
gözlenmektedir. Bu nedenle, Türk hukuk sisteminde yapılan tüm düzenlemelerde,
bütün insanlığın ortak çıkarları amaçlanarak, kadının, insan haklarının
korunması, geliştirilmesi ve yükseltilmesi amacına hizmet etmesi zorunludur. Yüce Meclisimize sevk
edilecek olan yasalarımızda, kadınlara karşı
ayırımcılık içeren hükümlerin de yer almaması açısından, Kadın-Erkek
İzleme Kurulunun oluşturulması önem arz etmektedir. Kuruluşundan bu yana, Türkiye
Cumhuriyeti Devletinin ilkeleriyle amaçlanan, kadının erkekle eşit duruma
getirilmesi hedefinin gerçekleştirilmesi yolunda önemli bir adım olması nedeniyle,
Kadın-Erkek İzleme Kurulunun oluşturulmasının, kadınlar, insanlık ve toplum
açısından çok önemli olduğunu düşünmekteyim. Doğru Yol Partisinin 21 inci
Yüzyıl için hedeflediği İkinci Demokrasi Projesinde de, aynen, bu hususlar yer
almış olduğundan, sevinerek, bu kurulun kurulduğunu ifade etmek isterim. Ben, burada, ne Pekin
Konferansı ne CEDAW Anlaşması... (Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı) SEVGİ ESEN (Devamla) - 1
dakika Sayın Başkanım... Yıllar önce, Avrupa
Birliği ülkelerine henüz seçme ve seçilme hakkının verilmediği günlerde, Ulu
Önderimizin söylediği şu sözlerin, bugün, çok daha büyük anlam taşıdığını
düşünüyorum. Büyük Atatürk'ün şu sözleri bizim anayasamız olmalıdır: "Bir
toplum, cinslerinden yalnız birisinin, yüzyılımızın gerektirdiklerini elde
etmesiyle yetinirse, o toplum, yarı yarıya zayıflamış olur. Bizim toplumumuzun
uğradığı başarısızlıkların sebebi, kadınlarımıza karşı ihmal ve kusurun sonucudur.
Bir toplumun bir ucu faaliyette bulunurken, öteki ucu atalette olursa, o toplum
felce uğramış demektir." Bu sözler, bugün için çok daha büyük önem
kazanmıştır. Ben de, bu duygu ve
düşüncelerle hepinizi saygıyla selamlarım. (Alkışlar) BAŞKAN - Teşekkür ederim
Sayın Esen. Şimdi, söz sırası,
Anavatan Partisi Grubu adına, İzmir Milletvekili Sayın Işılay Saygın'da. Buyurun Sayın Saygın.
(Alkışlar) ANAP GRUBU ADINA IŞILAY
SAYGIN (İzmir) - Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; Türkiye Büyük Millet
Meclisi İçtüzüğünde bazı değişiklikler yapan kanun teklifinin 5 inci
maddesinde, Anavatan Partisi Grubu adına söz almış bulunuyorum; bu vesileyle
hepinizi saygıyla selamlıyorum. Kuruluşundan bu yana
büyük sosyal ve siyasal değişim yaşayan Türkiye Cumhuriyeti, 1926 yılından bu
yana kadın-erkek eşitliği alanında da ilerici, öncü açılımlara sahne olmuştur.
1930 ve 1940'lı yıllarda, o dönem için oldukça ilerici olan eşitlik hamlelerini
gerçekleştirmiştir. Ne var ki, Türkiye, gerek toplumsal yaşamda gerek siyasal
yaşamda kadınları öne çıkaran bu kazanımları ileri götürmekte gecikmiştir.
Eğitimde, ekonomik ve siyasal yaşama katılımda ve her alanda kadınlarımızın
durumunu burada tekrar tekrar dile getirmek istemiyorum. 1960'lı yıllardan
başlayarak birçok ülke, kadın-erkek eşitliği konusunda ilerici atılımlar
yaparak yasalarını yeniden düzenlemiş, kadınların statüsünü yükseltmek için
gerekli önlemleri hayata geçirmeyi başarmıştır. Sayın Başkan, değerli
Meclis üyeleri; Avrupa Birliği adaylık sürecinde bulunduğumuz şu dönemde, her
alanda köklü gelişmeleri gerçekleştireceğimize inanıyorum. Kadın-erkek eşitliğinin
sağlanması alanında da, Yüce Önder Atatürk'ün çizdiği yolu izleyerek, geç
kaldığımız birçok iyileştirici düzenlemeyi yaşama geçirmemiz gerektiği
hepimizin malumudur. Gerek Helsinki kriterleri
gerekse Katılım Ortaklığı Belgesi, kadın-erkek eşitliğinin her alanda tesisini
öngörmektedir. Bu eşitliğin sağlanması için, birçok ülke parlamentolarında,
kadın-erkek eşitliği izleme komisyonları, Finlandiya, Avusturya, İrlanda,
Lüksemburg, Portekiz'de kadın hakları alt komiteleri, Kanada ve Almanya'da
kadın-erkek eşitliği izleme kurulları ve komiteleri bulunmaktadır. Avusturya'da Eşit Muamele
Komisyonu vardır. Komisyon, yasa taslaklarını ele alıp, mevzuatta bulunan
aykırılıklara ilişkin görüşlerini yürütme organına iletmekte, yasaların ve
yürütmenin uygulamalarının, Eşit Muamele Yasasına uygunluğunu izlemektedir. Portekiz'de kadın-erkek
eşitliği konusu, tüm vatandaşlara fırsat eşitliği ve ailenin korunması
konularında faaliyet gösteren Eşitlik, Fırsat Eşitliği ve Aile Komisyonunun
görev alanında bulunmaktadır; yapısı bir yönetmelikle belirlenmiştir. Kanada, Almanya, İsviçre,
Belçika, İngiltere, İsveç gibi ülkelerde, mevcut daimî komisyonlar, zaman
zaman, kadın-erkek eşitliğiyle ilgili konuları incelemektedirler. İngiltere'de gayriresmî
ve geçici nitelikteki gruplardan biri de Cinsiyet Eşitliği Grubudur. Avam ve
Lordlar Kamarasında üyeleri vardır. Grup, cinsiyet eşitliğinin, temel haklar
arasında yer almasını teşvik etmek, kadın- erkek eşitliği konusunda gündeme
gelen sorunlar hakkında milletvekillerine bilgi vermek, kadın-erkek eşitliği
konusunda hazırlanan tasarılara ilişkin meclis görüşmelerinde milletvekillerini
aydınlatmak görevlerini yürütmektedir. Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; günümüzün çağdaş demokrasileri, yönetiminde yalnızca birkaç
kadının yer alabildiği bir anlayışa ve sisteme izin vermemektedir. Kadınların
önünü tıkayan kimi engeller de, ancak birtakım özel önlemlerin hayata
geçirilmesiyle ortadan kaldırılabilecektir. Bu önlemlerin en önemlilerinden
biri de, parlamento çatısı altında kadın-erkek eşitliğinin sağlanmasını
izleyecek bir mekanizmanın oluşturulmasıdır. Hepimizin bildiği gibi,
1975 yılından bu yana gerçekleştirilen, dünya çapındaki kadın konferansları ve
diğer çabalar sonucu, birçok ülkede kadın bakanlıkları, parlamentolarda
kadın-erkek eşitliği komisyonları, kadın hakları komisyonları kurulmasının yanı
sıra, kadın erkek eşitliği çerçeve yasası da yürürlüğe konulmuş bulunmaktadır. Uygar toplumların en
temel göstergelerinden biri olan kadın-erkek eşitliğinin yaşama geçirilmesi,
eşitlikçi ve paylaşımcı aile modelinin benimsenerek, öncelikle, aile içi
demokrasinin yerleştirilmesi amacıyla, ülkemizde de benzer gelişmelerin
sağlanması kaçınılmaz görülmektedir. Bu yolda atılacak yasal, idarî ve kurumsal
adımların, Türkiye'nin taraf olduğu bu konudaki uluslararası sözleşmeler,
deklarasyonlar ve 1969 tarihli Viyana Anlaşmaları Hukuku Sözleşmesi uyarınca
kaçınılmaz olduğu, hepimizin bildiği bir gerçektir. 1985 yılında Türkiye
Büyük Millet Meclisinde onaylanan Birleşmiş Milletler Kadınlara Karşı Her Türlü
Ayırımcılığın Önlenmesi Uluslararası Sözleşmesi, taraf devletleri, kadınlara
karşı ayırımcılık oluşturan mevcut yasa, yönetmelik, âdet ve uygulamaları
değiştirmek ve feshetmek ve kadın-erkek eşitliğini fiilen sağlamak üzere,
geçici ve özel önlemler almakla yükümlü kılmaktadır. Sayın Başkan, değerli
Meclis üyeleri; hatırlayacağınız üzere, Türkiye Büyük Millet Meclisi Kadının
Statüsünü Araştırma Komisyonu kurulmuş ve komisyon raporu, 3 Kasım 1998
tarihinde Genel Kurulda görüşülmüştü. Adı geçen bu komisyon raporunda yer alan
şu faaliyetleri de bir kez daha gündeme getirmek istiyorum: Cumhuriyetin getirdiği
yurttaşlık ve seçme ve seçilme hakkı gibi temel haklardan yararlanan
kadınlarımızın, günümüz koşullarında, çağdaş kazanımlardan tam ve eşit olarak
yararlanmasını sağlamak üzere, Türkiye Büyük Millet Meclisine sevk edilecek
yasaları bu çerçevede değerlendirecek ve temel hak ihlalleri konusunda görüş
bildirecek bir yapının Meclis bünyesinde bulunmasında yarar vardır. Kadının erkekle eşit
duruma getirilmesi, kuruluşundan bu yana, Türkiye Cumhuriyeti devrimleriyle
amaçlanan bir hedefin gerçekleştirilmesi yolunda önemli ve kalıcı bir adım
olacaktır. Bu gerçekler ışığında,
Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünde değişiklik yapılarak, Kadın-Erkek
Eşitliğini İzleme Kurulu kurulmasında büyük yarar vardır. Bu kurulun kurulmasıyla
ilgili hazırlamış olduğum yasa teklifimi, geçen dönemki Komisyon Başkanımız
Sayın Ertuğrul Yalçınbayır da büyük ölçüde desteklemiş ve kanun teklifimin
kabul edilmesini sağlamıştı. Komisyon Başkanımıza ve o günkü Komisyon üyelerine
candan teşekkür ediyorum. Kadın-Erkek Eşitliğini
İzleme Kurulu kurulmasıyla önemli bir konuya önder olacak siz değerli
milletvekili arkadaşlarımı da saygıyla selamlıyorum. (Alkışlar) BAŞKAN - Teşekkür ederim
Sayın Saygın. Şimdi, Milliyetçi Hareket
Partisi Grubu adına, Çorum Milletvekili Sayın Melek Denli Karaca'ya söz
veriyorum. Buyurun Sayın Karaca.
(MHP sıralarından alkışlar) MHP GRUBU ADINA MELEK
DENLİ KARACA (Çorum) - Sayın Başkan, Yüce Meclisin değerli üyeleri; hepinizi,
şahsım ve Partim adına saygılarımla selamlıyor, içerisinde bulunduğumuz
ramazanı şerifin Türk-İslam âlemine hayırlar ve saadetler getirmesini
diliyorum. Madde 4 olarak görüşülen;
ancak, değişiklik yapılması için çalışmalara başladığımız, İçtüzüğün 14 üncü
maddesine 11 inci bendin aşağıdaki şekilde eklenmesine destek verilmesinin
gerekliliğine inanıyorum. Şöyle ki :
"Başkanlık Divanınca oluşturulacak Türkiye Büyük Millet Meclisi Kadın
Erkek Eşitliğini İzleme Kurulu aracılığıyla kadın-erkek eşitliğini her alanda
sağlamak, bu konudaki uygulamaları incelemek, talepleri değerlendirmek, yasama
denetimine ve kurallaşmaya yönelik öneriler oluşturmak amacıyla çalışmalar
yapmak." İşte, bu değişikliğin
yapılması çok önemlidir. Zira, her alanda olduğu gibi, kadın erkek eşitliği de
fazlasıyla istismar edilmektedir. Zira, değişik kültür ve akımların istismarına
açık olan bu konunun, Türkiye Büyük Millet Meclisinde oluşturulacak bir
komisyon bünyesinde kontrol altına alınması, denetlenmesi, kadın-erkek eşitliği
adına ahlak ve kültür erozyonu meydana getirecek girişimleri de
engelleyecektir. Zira, öne sürülen eşitlik kavramının yasal dayanağı yok ise,
ölçü ne olmalıdır? Kadın-erkek eşitliği
göreceli bir kavramdır. Binaenaleyh, sosyal yapımızın, ahlak anlayışımızın
değişmesine kadar varacak uygulamalara zemin hazırlanabilir. Bu açıdan
bakıldığında, Tüzükteki değişiklik büyük önem arz etmektedir. Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; Türk kadınının eşitlik çabaları ve mücadelesi, ancak 20 nci
Yüzyılda başlayabilmiş ve cumhuriyet dönemiyle de hız kazanmıştır. Birçok Batı
ülkesinde uygulanmadığı halde, Büyük Atatürk'ün sayesinde Türk kadını seçme ve
seçilme hakkını elde etmiş, nüfus sayımında sayılmış, tahsil yapabilmeleri için
okul kapıları açılmıştır. Bu itibarla, diyebiliriz
ki, kadın haklarının geliştirilmesi ve kadınların statülerinin yükseltilmesi
için, Türkiye Cumhuriyeti Devleti çok özgün bir deneyim geçirmiştir.
Cumhuriyetin kuruluşundan bu yana, kadınların yönetime aktif olarak
katılmaları, medenî ve siyasî haklarını elde etmeleri doğrultusunda hedefler
belirlemek, bir devlet politikası haline gelmiştir. 1980'den bu yana, kadın
konusu, ulusal ve uluslararası platformlarda tartışılmaya açılmıştır. İşte, bu
yoğun ve yaygın faaliyetler, doğal olarak, değişik felsefî bakış açılarında,
değişik kültürlerin etkisinde şekillenirken, Türkiye Büyük Millet Meclisindeki
Kadın-Erkek Eşitliğini İzleme Kurulunun kontrolünden de geçmelidir. Şu anda, Meclis
İçtüzüğüne göre, 16 komisyon faaliyet göstermektedir. Oluşturulacak Kadın-Erkek
Eşitliğini İzleme Komisyonu bunların hiçbirinden daha önemsiz değildir.
Mecliste 17 nci komisyon olarak Kadın-Erkek Eşitliğini İzleme Komisyonunun
kurulması halinde, yasalar, kanunlaşmadan önce, kadın-erkek eşitliğine uygunluk
açısından incelemeye alınacak, herhangi bir aykırılık varsa, bu komisyonda fark
edilerek düzeltilebilecektir. Başkanlık tarafından, doğrudan kadınlarla veya
kadın-erkek eşitliğiyle ilgili konular, esas komisyon olarak bu komisyona
havale edilebilecektir. Bilindiği gibi, kanunları
yürürlüğe girdikten sonra değiştirmek oldukça zordur. Söz konusu komisyonun
kurulması halinde, yasalar, kanunlaşmadan önce, kadın-erkek eşitliği bakış
açısıyla irdelenecek ve gerekirse düzeltilebilecektir. Uluslararası alanda
kadın-erkek eşitliğini sağlama konusunda verdiğimiz taahhütler de
düşünüldüğünde, böyle bir komisyonun kurulmasının, bir tür denetim getirerek
sıkıntıları azaltacağı aşikârdır. İşte, bütün bu sebeplere
istinaden, Meclis düzenini ve çalışma yöntemini belirleyen İçtüzüğün 14 üncü
maddesinin 11 inci bendinin getirilen teklif doğrultusunda değiştirilmesinin
gerekliliğine inanıyoruz ve destekliyoruz. Netice olarak, bütün
erkeklerimizle ve bütün kadınlarımızla, önce insan olmanın bilinci ve onuruyla
hareket ederek, milletimize ve devletimize hizmet esas alınmalıdır diyorum ve
hepinizi, tekrar, saygılarımla selamlıyorum. (MHP ve DSP sıralarından alkışlar) BAŞKAN - Teşekkür ederim
Sayın Karaca. Şimdi, söz sırası,
Demokratik Sol Parti Grubu adına Amasya Milletvekili Sayın Gönül Saray
Alphan'da. Buyurun Sayın Alphan.
(DSP sıralarından alkışlar.) DSP GRUBU ADINA GÖNÜL
SARAY ALPHAN (Amasya) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Türkiye Büyük
Millet Meclisi İçtüzüğünün 14 üncü maddesi birinci fıkrasına eklenen 11 inci
bentle, Türkiye Büyük Millet Meclisi Kadın-Erkek Eşitliğini İzleme Kurulu
kurulmasını tartışmak ve bu konuda, Demokratik Sol Parti Grubu ve bir kadın
milletvekili olarak şahsım adına görüşlerimizi arz etmek üzere
huzurlarınızdayım. Hepinizi saygıyla selamlıyorum. Anayasamızın 10 uncu
maddesi aynen şöyle diyor: "Herkes, dil, ırk, renk, cinsiyet, siyasî
düşünce, felsefî inanç, din, mezhep ve benzeri sebeplerle ayırım
gözetilmeksizin kanun önünde eşittir." Yine, Anayasamızın 41 inci maddesi
"Aile, Türk toplumunun temelidir" başlığından sonra "Devlet,
ailenin huzur ve refahı ile özellikle ananın ve çocukların korunması ve aile
planlamasının öğretimi ile uygulanmasını sağlamak için gerekli tedbirleri alır,
teşkilatı kurar" diyor. Yani, Anayasamız, kanun önünde, kanun güvencesiyle
kadın ve erkeğin eşit haklara sahip olduğunu söylüyor. Yine, Türkiye
Cumhuriyetinin imzaladığı uluslararası anlaşmalarla, kadın ve erkeğin eşitliği
konusunda uluslararası güvenceler veriliyor kadına. Birleşmiş Milletler
Kadınlara Karşı Her Türlü Ayırımcılığın Önlenmesi Sözleşmesi, bildiğiniz gibi
1985'te Bakanlar Kurulunca onaylanmış ve 12 Temmuz 1999'da da, üzerindeki tüm
çekinceler kaldırılmıştır. Kanun diyor; kadın ve
erkek eşit. Kanun bu eşitliği özellikle ailede, eğitimde, çalışmada ve siyasal
yaşamda güvence altına almasına rağmen, kadın bugün nerede; onu bir irdelememiz
gerekiyor. Neden böyle bir kurulun gerekliliğini düşünüyoruz ve neden bu konuda
olumlu düşünü-yoruz? Kadın, karar mekanizmalarında nerede, siyasette nerede,
üniversitede nerede, yerel yönetimlerde nerede? Bugün, çokpartili dönemin en
çok kadın milletvekilinin olduğu dönemi yaşıyoruz; yüzde 4,2. Kaç tane kadın 57
hükümet dönemince hangi bakanlıklarda, Başbakanlıkta, Cumhurbaşkanlığında,
Meclis Başkanlığında, komisyon başkanlığında oldular; bunu düşünmek lazım.
Gurur duyduğumuz teknisyenlerimiz, teorisyenlerimiz, kadın oranında gurur
duyduğumuz Avrupa'da -ki, yüzde 40 oranlarındayız- kaç tane kadın dekan
seviyesinde, rektör seviyesinde; bunu düşünmemiz lazım. Kaç tane kadın yerel
yönetimlerde, il genel meclisi üyeliklerinde, belediye başkanlığı ve valilik
yapmakta; kaç tane kadın, ticaret odalarında, meslek kuruluşunda ve
sendikalarda karar mekanizmalarında ve karar verme pozisyonunda... Bu nedenle,
bu kurulun kurulmasını istiyoruz. Ne kadar kadın eğitimli;
daha geçen günlerde görüştük, güneydoğu kadınının yüzde 60'ı Türkçe bilmiyor, yüzde 35 kadar kadınımız
okuma yazma bilmiyor. Türkiye'nin profili, net kadın cephesi bu değerli
arkadaşlarım. Kaç tane kadının ekonomik bağımsızlığı var? Türkiye'de girişimci
kadın, yani kendi işine, kendi mesleğine sahip olan kadın oranı yüzde 1,27 ki,
doktor, avukat gibi eğitimli, bırakın özel sektörü, kendi işine sahip olmayı,
sadece eğitiminden kaynaklanan işyeri açan kadınlarımız da bu yüzde 1,27'nin
içerisinde. Dünya üzerinde kadınlar,
tüm üretilen ekonomik değerlerin yüzde 74'ünü üretiyor; ama, yüzde 74'ten
kadınların aldığı pay sadece yüzde 18. Bütün bunları da irdelememiz lazım. Yine, yakınlarda,
intiharlar okuyoruz, kadının sosyal statüsünün gelişmesini okuyoruz,
geliştirilmesini okuyoruz. Bütün bunların da, bu kurulacak kurulla
çalışmalarının yapılması ve tavsiye kararlarının alınması lazım. Bunlar sadece,
hukuksal açıdan, kadının statüsünü, kadın-erkek eşitliğini izleme açısından
olması gerekmiyor, çağdaş anlayış açısından da gerekiyor. Anayasa ve yasalar,
güncel uluslararası hakları yansıtıyor olabilir; Ancak, esas olan, bu hukukî
normların uygulanması için gerekli koşullar Türkiye'de, memleketimizde
oluşturuluyor mu, eğer oluşturulmuşsa uygulanıyor mu, uygulanmaması durumunda
kovuşturma ve cezalandırma soruşturmaları yapılıyor mu, bu yasaları uygulamakla
sorumlu kişi ve kuruluşların iradeleri ve niyetleri ne derece samimî ve
öncelikli; bütün bunlar için de gerekli. Değerli milletvekili arkadaşlarım,
yani, Kadın-Erkek Eşitliğini İzleme Kuruluyla bizler, kadın-erkek eşitliğini
her alanda sağlamayı amaçlıyoruz, mevcut uygulamaları incelemeyi amaçlıyoruz,
talepleri değerlendirmeyi amaçlıyoruz, yasama denetimine ve kurallaşmaya
yönelik öneriler oluşturmayı amaçlıyoruz ve yüzümüzü döndüğümüz Batı
standartlarını, normlarını yakalamaya çalışıyoruz. 1925 Ekiminde, Atatürk
aynen şöyle söylemiş: "Türk kadını, dünyanın en aydın, en erdemli ve en
ağır kadını olmalıdır. Her halde kadın, çok yüksek olmalıdır." Burada,
merhum Fikret'in bir sözünü anımsatarak, ilginiz için teşekkür etmek istiyorum.
"Elbette sefil olursa kadın, alçalır beşer." Parlamentomuzu,
Türkiyemizi ve kadınımızı yükseltmek durumundayız. Teşekkürler ederim.
(Alkışlar) BAŞKAN - Teşekkür ederim
efendim. Şahısları adına, Karaman
Milletvekili Sayın Zeki Ünal. (FP sıralarından alkışlar) ZEKİ ÜNAL (Karaman) -
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; İçtüzükle ilgili değişiklik teklifinin 5
inci maddesi üzerindeki görüşlerimi arz etmek üzere, şahsım adına söz almış
bulunuyorum; bu vesileyle, hepinize saygılar sunuyorum. Değerli milletvekilleri,
bu maddeye eklenen bir bentle, Türkiye Büyük Millet Meclisi bünyesinde Kadın
Erkek Eşitliğini İzleme Kurulu oluşturulmak istenmektedir. Böyle bir kurulun
oluşturulmasını, elbette ki çok olumlu bir davranış olarak kabul ediyoruz;
ancak, Türkiye'deki uygulamalara bakarak, bazı çekince ve endişelerimin
bulunduğunu burada belirtmek istiyorum. Halen yürürlükteki
yasalara ve Anayasanın ilgili hükümlerine ve altına imza atmış olduğumuz
uluslararası anlaşmalara baktığımız zaman, teorik olarak kadın-erkek
eşitliğinin bulunduğunu; ancak, uygulamalarda çok büyük farkların olduğunu
görmekteyiz. Her şeyden evvel, yazılı
olarak çok güzel, kadın-erkek eşitliğinden bahseden metinlerde, kâmil manada,
hakikaten, yalnız kadınlar değil, kadınların da, erkeklerin de kendi aralarında
adaletin sağlanmış olduğunu görüyoruz; ama, bugün, maalesef, uygulamalar bunun
tamamen tersi cereyan etmektedir. Örneğin, Anayasanın 10 uncu maddesini
inceleyecek olursak, burada kadın-erkek eşitliğinden söz edilmektedir; ancak,
bugün, Türkiye'de, inancı gereği örtünen bir bayan kamu hizmetlerinden men
edilmektedir. Hatta -kadınlara seçme ve seçilme hakkı verildiği burada ifade
edildi, daha evvelki grup sözcüleri burada çok güzel konuşmalar yaptılar- 66
sene önce kadınlara seçme ve seçilme hakkı verildiği halde, bu salonun
içerisinde hiç de bunun kâmil manada uygulanmadığını, hepimiz, dehşetli bir
şekilde temaşa etmedik mi?! İşin ilginç tarafı, bu
kabil yasaklar, YÖK ve Millî Eğitim Bakanlığının uygulamalarıyla üni-versite
kampuslarına, özel dershanelere ve özel sürücü kurslarına kadar da uzanmıştır.
Anayasanın 12 nci maddesinde, özetle "herkes, temel hak ve özgürlüklere
sahiptir" denildiği halde, uygulamada, maalesef, yine aynı şekilde, bazı
farklılıklar görülmektedir. Anayasanın 24 ve 25 inci maddelerinde, özetle
"herkes, dinî inanç ve kanaat hürriyetine sahiptir. Hiç kimse, dinî inanç
ve kanaatlerinden dolayı kınanamaz" denilmektedir. Biz, kınamaktan
vazgeçtik; bugün, örtülü birkısım memurlar, öğretmenler, doktorlar, hemşireler
mesleklerini yapamamaktadırlar. Anayasanın 42 nci
maddesinde "Kimse eğitim ve öğrenim hakkından yoksun bırakılamaz"
denilmektedir; ancak, bugün, imam hatip liselerinde ve üniversitelerde
başörtülü kız öğrenciler coplanmakta, horlanmakta ve maalesef, polis arabalarına
bindirilmekte, hatta, hapislere tıkılmaktadırlar. Bu çarpık ve despotik
uygulamayı haklı gösterebilmek için, yönetmeliklerin arkasına sığınılmaktadır.
Halbuki, Anayasanın 13 üncü maddesinde, özetle "temel hak ve özgürlükler,
ancak ve ancak kanunla sınırlanabilir" denilmektedir ve kadınların kılık
kıyafetiyle ilgili olarak, 77 yıllık Türkiye Cumhuriyeti tarihinde bir
düzenleme olmamakla beraber, bazı, özellikle askerî dönemde çıka-rılmış
yönetmeliklerin arkasına sığınmak suretiyle, bu keyfî uygulamalar, maalesef,
sürdürülmek istenmektedir. Kaldı ki, üniversitelerde
kılık kıyafetin serbest olduğuna dair 2547 sayılı YÖK Yasasının ek 17 nci
maddesi hâlâ yürürlüktedir. Bu da, YÖK'ün marifetiyle, maalesef, yürürlükten
kaldırılmıştır. Gerçekte, yürürlükteki bir yasayı hukukî hokkabazlıklarla
yürürlükten kaldırmayı beceren ender ülkelerden birisiyiz. Peki, bu hukukî
hokkabazlık nasıl yapılmıştır; arz etmek istiyorum. 1990 yılında, 2547 sayılı
YÖK Yasasına ek madde 17 eklenmiştir. Madde metni aynen şöyledir:
"Yürürlükteki yasalara aykırı olmamak şartıyla, yüksek öğretim
kurumlarında kılık kıyafet serbesttir." Vaktiyle, SHP'nin Genel
Başkanı Erdal İnönü, iptal için Anayasa Mahkemesine dava açmış; ancak, 1991
yılında, Anayasa Mahkemesi, bu iptal istemini reddetmiştir. (Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı) BAŞKAN - Efendim,
toparlar mısınız lütfen. ZEKİ ÜNAL (Devamla) -
Teşekkür ederim Sayın Başkan. Ancak, böyle bir iptal
istemini ret kararı olmasına rağmen, Anayasa Mahkemesi bir yorum getirmiş ve
"bu, türbanı kapsamaz" demiştir. İşte, buna dayanarak, maalesef, YÖK
ve Millî Eğitim Bakanlığı ve şu andaki yönetim, başörtüsünü yasaklamıştır.
Halbuki, Anayasa Mahkemesinin böyle bir yetkisi yoktur. Anayasanın 153 üncü
maddesinin ikinci fıkrası gayet açıktır. Bu fıkrada "Anayasa Mahkemesi bir
kanun veya kanun hükmünde kararnamenin tamamını veya bir hükmünü iptal ederken,
kanun koyucu gibi hareketle, yeni bir uygulamaya yol açacak biçimde hüküm tesis
edemez" denilmektedir. Değerli arkadaşlar,
Anayasa Mahkemesi, ek 17 nci maddeyi iptal dahi etmemişken, kanun koyucu gibi
hareketle, yeni bir uygulamaya yol açacak biçimde nasıl hüküm tesis edebiliyor,
dikkatlerinize arz etmek istiyorum. (Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı) BAŞKAN - Efendim
toparlayın lütfen. Anayasa Mahkemesi
bütçesinde... ZEKİ ÜNAL (Devamla) -
Efendim, 5 dakika lütfen... BAŞKAN - Hayır efendim,
lütfen... Bitirelim. İftara çok az kaldı; şunu bitirelim. İstirham ede-rim...
Lütfen... ZEKİ ÜNAL (Devamla) - 2
saniye Sayın Başkan. BAŞKAN - 2 saniye...
Buyurun, önemli değil. Sonra, pazarlık oluyor, Sayın Hatiboğlu bana kızıyor. ZEKİ ÜNAL (Devamla) - Değerli
arkadaşlar, şahsen, bu konuda benim fazla bir ümidim yoktur; çünkü, iktidar
partilerinin tavırları ortadadır. 14 asırlık İslamî tesettürü tutsaklık işareti
olarak gören Demokratik Sol Parti hayatta oldukça, halkın reyleriyle seçilip
gelen bir bayan milletvekiline sırf başörtüsünden dolayı "bu hanıma
haddini bildirin" diyen bir Başbakan başımızda bulundukça, Milliyetçi
Hareket Partisi ve Anavatan Partisi... (DSP sıralarından gürültüler) (Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı) HASAN GÜLAY (Manisa) -
Sen, hâlâ orada mısın?! BAŞKAN - Efendim, ben
sizden rica ettim... Buyurun, yerinize oturun. Şimdi, bir sataşmaya
mahal verdiniz. Demokratik Sol Partiyle bu maddenin ne ilgisi var?! İSMAİL AYDINLI (İstanbul)
- Kadınları imam mı yapacaksınız? BAŞKAN - Manisa
Milletvekili Sayın Bülent Arınç buradalar mı efendim? Yoklar. YASİN HATİBOĞLU (Çorum) -
Efendim, bir dakika; Sayın Fethullah Erbaş konuşacak. BAŞKAN - Sıra geldi
efendim. Van milletvekili Sayın
Fethullah Erbaş, buyurun efendim. İstirham edeceğim, 5
dakikalık süreyi aşmayın. FETHULLAH ERBAŞ (Van) - 1
dakika da eksüre verin. BAŞKAN - Efendim, niye
peşin peşin pazarlık ediyorsunuz? Bu maddeyi bitirmeden ara vermeyeceğim; ona
göre... Buyurun. FETHULLAH ERBAŞ (Van) -
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; sözlerime başlarken Genel Kurulu
saygıyla selamlıyorum. Bu maddeyle getirilmek
istenilen üç tane değişiklik var. Bunlardan bir tanesi, birinci bende eklenen
cümle. O da "Türkiye Büyük Millet Meclisi adına, Türkiye Büyük Millet Meclisinin
manevî şahsiyetine yönelik hakaret ve saldırı halleri dahil dava açmak, suç
duyurusunda bulunmak ve diğer işlemleri yapmak" diyerek, bununla, Türkiye
Büyük Millet Meclisinin Başkanına bir görev daha tevdi etmiş oluyor. Ancak, biraz evvel burada
yapılan görüşmelerde şunu gördük : Türkiye Büyük Millet Meclisinin manevî
şahsiyetinin zedelenmesi, herhalde hiç kimsenin kârına değil; ama, maalesef,
basınımız, şu anda içerisinde bulunduğumuz bu salon hakkında bile o kadar büyük
dedikodular yaptı ki, şu oturduğunuz bütün koltukları ceylan derisine çevirdi.
Halbuki, öyle bir şey yok; ama, halkımızın yüzde 50'sinin üzerinde bir kesimi
açlık sınırında yaşarken, milletvekilleri ceylan derisinde oturuyor diye,
Türkiye Büyük Millet Meclisinin, hakikaten manevî şahsiyetini, saygınlığını
zedeleyici birtakım yayınlar yapıldı. Bu konuda, beklerdik ki, bu gazetelerin
hepsine dava açılsın; ama, açılmadı. Değerli arkadaşlar, yine,
bir dergide "Gizli kanunlarla yönetiliyoruz" başlıklı bir yazı çıktı.
Bakıyoruz buraya; deniliyor ki: "1982 Anayasasının 91 inci maddesine göre,
kanun hükmünde kararnameler, Resmî Gazetede yayımlandıkları gün yürürlüğe
giriyor; ancak, kararnamede, yürürlük tarihi olarak daha sonraki bir tarih
gösteriliyorsa, o gün yürürlüğe girebiliyor. Yine, Resmî Gazetede
yayımlandıkları gün, Türkiye Büyük Millet Meclisine, bu kanun hükmünde
kararname-ler sunulmak mecburiyetinde. Şu anda, tespite göre, 92 tane kanun
hükmünde kararname Meclise sunulmamış, Resmî Gazetede de yayımlanmamış."
Yani, şu anda, 92 kanun hükmünde kararname, Türkiye Büyük Millet Meclisinin
verdiği yetkiye göre bizi idare ediyor, o hükümlerle idare edili-yoruz; ama,
içeriği ne, bunu soran yok. Meclis Başkanımızı şimdiden göreve çağırıyoruz.
Böyle bir şeyden haberi var mı; varsa, niçin bugüne kadar bir girişimde
bulunmamıştır? Bu 92 kanun hükmünde kararnamenin, bir an önce Meclise
getirilerek kanunlaştırılması veya reddedilmesi bizim arzumuzdur. Değerli arkadaşlar,
ikinci önemli değişiklik... Tabiî, birinci konuda birçok şeyler söylenebilir.
Basınımız, Türkiye Büyük Millet Meclisi üyelerine, milletvekillerimize, her
konuda, olur olmaz yerde sataşma yapmaktadır. Her bir milletvekili, sanki,
basının merceği altındadır; olur olmaz şekilde, çeşitli şekillerde iftiralara
uğramaktadırlar, çeşitli şekillerde tezyif edilmektedirler, hakarete
uğramaktadırlar; ama, bu, milletvekillerinin şahsında, yine bu Meclisi
yıpratmaya yönelik bir çalışmadır. Bu çalışmanın da, bir an önce, Meclis
Başkanı tarafından durdurulması, bu konuda gerekli ihtimamın gösterilmesi bizce
çok önemlidir ve Meclis Başkanımıza, bu görev de tevdi edilmiş olu-yor; sadece
mahkemelerde dava açmasını değil, bu konuda daha büyük önlemler almasını
istiyoruz. Sevindirici iki konu var:
Birisi, bu maddenin 10 uncu bendi herhalde kaldırılıyor. "Başkanlık
Divanınca oluşturulacak Türkiye Büyük Millet Meclisi Bilgi ve Teknoloji Kurulu
aracılığıyla, bilgi ve teknoloji alanında ilgili kurum ve kuruluşlarla
işbirliği dahil gerekli çalışmaları yapmak, ilgili mercilere görüş
bildirmek." Değerli arkadaşlar, bu
kurul kuruldu; ama, araştırma-geliştirmeye Türkiye'de ne kadar pay ayrılıyor?
Yani, hemen hemen bütçemizin binde 1'i bile araştırma-geliştirmeye ayrılmıyor.
Şimdi, bu kurul, acaba, bütçe görüşülürken, araştırma-geliştirmeye bir kaynak
aktaracak mı; onu bilmiyoruz. Temennimiz odur. Son konu; Hemen hemen
bütün Gruplar, kadın-erkek eşitliği üzerinde konuştular. Değerli arkadaşlar,
elbette ki, insanlar eşittir. Bu konuya insan hakları bağlamında el atmak
lazımdır diyor, hepinizi saygıyla selamlıyorum. (FP, DSP, MHP ve ANAP
sıralarından alkışlar) BAŞKAN - Teşekkür ederim
Sayın Erbaş. Efendim, bu madde
üzerinde 7 önerge vardır. Çalışma saatimizin tamamlanmasına da 6-7 dakika var.
Müsaadenizle, erteliyorum. Saat 18.00'de toplanmak
üzere, birleşime ara veriyorum. Kapanma Saati : 15.51 ÜÇÜNCÜ OTURUM Açılma Saati : 18.00 BAŞKAN : Başkanvekili Murat SÖKMENOĞLU KÂTİP ÜYELER : Yahya AKMAN (Şanlıurfa), Hüseyin ÇELİK (Van) BAŞKAN - Sayın
milletvekilleri, 25 inci Birleşimin Üçüncü Oturumunu açıyorum. Çalışmalarımıza
kaldığımız yerden devam ediyoruz. VII. – KANUN TASARI VE TEKLİFLERİYLE KOMİSYONLARDAN 2. – İzmir Milletvekili Rifat Serdaroğlu'nun; İstanbul
Milletvekili Bülent Akarcalı'nın; Amasya Mil-letvekili Ahmet İyimaya'nın;
Ankara Milletvekili Yıldırım Akbulut'un; Şırnak Milletvekili Mehmet Salih
Yıldırım'ın; Gaziantep Milletvekili Ali Ilıksoy, Konya Milletvekili Ömer İzgi
ve Ankara Milletvekili Nejat Arseven'in; İstanbul Milletvekili Ziya Aktaş ve 42
Arkadaşının; Zonguldak Milletvekili Hasan Gemici'nin ve İzmir Milletvekili
Işılay Saygın'ın; Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünde Değişiklik
Yapılmasına Dair İçtüzük Teklifleri ve Anayasa Komisyonu Raporu (2/94, 2/232,
2/286, 2/307, 2/310, 2/311, 2/325, 2/442, 2/449) (S. Sayısı : 527) (Devam) BAŞKAN - Komisyon
yerinde. Meclis Başkanvekilimiz
yerinde. Görüşmekte olduğumuz 527
sıra sayılı İçtüzük teklifinin 4 üncü maddesi üzerindeki konuşmalar
tamamlanmıştı. Şimdi, maddeyle ilgili
sorulara geçiyorum. Sayın Uzunkaya'dan
başlıyorum efendim. Sayın Uzunkaya?.. Yok. Sayın Dayanıklı, buyurun. BAYRAM FIRAT DAYANIKLI
(Tekirdağ) - Sayın Başkanım, konuşmacılar, bu madde üzerinde daha çok,
kadın-erkek eşitliği izleme kurulu üzerinde durdular. Oysa, bu maddede, Türkiye
Büyük Millet Meclisinde iki tane değişik kurul oluşturuluyor. Bunlardan bir
tanesi de, Bilgi ve Teknoloji Kurulu. Bileceğiniz gibi, bu Parlamentoda, Bilgi
ve Bilgi Teknolojileri Grubu adıyla bir grup, iki yıla yakın bir süreyle, bir
düşünce ortamı olarak faaliyetteydi ve bu grubun, kurul olarak İçtüzükte yer
alması, bence, Meclisin bilgiye ve bilgi çağına verdiği önemin bir göstergesi;
ancak, maddede açık olmayan bazı hususları kayda geçirmek amacıyla şu soruları
sayın heyete yöneltmek istiyorum : Bu kurulun çalışma
esasları ne olacak; bunları kim belirleyecek? Kurul üyeleri, aynı diğer
komisyonlar gibi parti grupları tarafından mı belirlenecek? Kurulun kanun
teklifi hazırlama yetkisi olacak mı? Kurul, kanun teklifleri veya tasarıları
üzerinde görüş bildirebilecek mi? Bilgi ve Bilgi Teknolojileri Grubunda eski
parlamenterler ve sivil toplum üyeleri de yer alıyordu. Yeni oluşturulan
kurulda bu eski üyeler yer alabilecekler mi? Son olarak da, Türkiye
Büyük Millet Meclisinin harcamalarını kontrol altına alması gereken bir dönemde
bu kurullar diğer komisyonlar gibi mi çalışacaklar; yani, sekretaryası, ayrı
toplantı odası, ayrıca her komisyon başkanında olduğu gibi kurul başkanlarına
makam arabası vesaire tahsis edilecek mi? Bu soruların yanıtlarını
kayda geçirmek için burada verebilir misiniz lütfen. Teşekkür ediyorum. BAŞKAN - Teşekkür ederim
Sayın Dayanıklı. Sayın Polat?.. Yok. Sayın Karapaşaoğlu,
buyurun efendim. MEHMET ALTAN KARAPAŞAOĞLU
(Bursa) - Sayın Başkanım, delaletinizle, Bilgi ve Teknoloji Kuruluyla ilgili
olarak şöyle bir soruyu sormak istiyorum: Biliyorsunuz, odalarımızda şu anda
bir internet bağlantısı var. Bu internet bağlantısından oldukça önemli miktarda
yararlanıyoruz. Bu internet bağlantılarını lojmanlara kadar iletmek mümkün
değil mi? Lojmanlara iletilse, sanıyorum çalışma kapasitemiz biraz daha
artacak. Böyle bir çalışma var mı; yapılabilir mi? Bununla ilgili bir cevap
bekliyorum efendim. BAŞKAN - Teşekkür ederim
efendim. Sayın Başkan, buyurun. TBMM BAŞKANVEKİLİ NEJAT
ARSEVEN (Ankara) - Soruyu anlayamadık efendim. Bir kere daha bu son soruyu rica
ediyorum. BAŞKAN - Son soru şu
efendim: İnterneti lojmanlara kadar taşıyacak mısınız? Eğer taşırsanız, bilgi
akışı daha hızlı olur, çalışmalarımız daha iyi olur. Meclis nasıl takdir
ediyor?. SAFFET ARIKAN BEDÜK
(Ankara) - Parasını biz öderiz, milletvekilleri öder. BAŞKAN - Sayın Başkanım,
buyurun. TBMM BAŞKANVEKİLİ NEJAT
ARSEVEN (Ankara) - Efendim, sorulara cevap vermek istiyorum. Bu düzenlenecek Bilgi ve
Teknoloji Kurulunun oluşumu konusunda, bugün, İçtüzüğümüzde yazılı olduğu gibi,
diğer komisyonlarımızın oluşma usul ve esaslarına göre bu kurul oluşabilir veya
bunun dışında, Meclisimizde halen görev yapan Kültür Sanat ve Yayın Kurulunun
oluşum şekli gibi, yani bir Türkiye Büyük Millet Meclisi başkanvekilinin
başkanlığında yine böyle bu kurul oluşturulabilir. Burada, Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanı ve Divanına inisiyatif bırakmak için bu husus açıkça
yazılmamıştır. Eğer, Yüce Heyetiniz kabul eder ve bu değişiklik yapılırsa, bu
konuda, Başkanlık olarak bir düzenleme yapacağız. Bunun dışında, internetin
lojmanlara ulaşma meselesini de Başkanlık Divanına götüreceğiz. Bu konu,
Başkanlık Divanının yetkisi içindedir ve bu konuyu da orada değerlendireceğiz. BAŞKAN - Teşekkür ederim
efendim. BAYRAM FIRAT DAYANIKLI
(Tekirdağ) - Sayın Başkan, tam net cevap alamadım. BAŞKAN - Efendim, Sayın
Dayanıklı, sorularına tam net cevap vermediğinizi ifade ediyor. Araba...
Ayrıcalık tanıyacak mısınız bu komisyona demişlerdi. TBMM BAŞKANVEKİLİ NEJAT
ARSEVEN (Ankara) - Bu konuyu Başkanlık Divanında değerlendireceğiz. Henüz, bu
konuda, Meclis Başkanlığı olarak verilmiş bir karar yoktur. BAŞKAN - Teşekkür ederim
efendim. Madde üzerinde verilmiş 7
adet önerge vardır; önce geliş sırasına göre okutup, sonra da aykırılık
derecesine göre işleme koyacağım : Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına 527 sıra sayılı İçtüzük
teklifinin 4 üncü maddesiyle değiştirilen 14 üncü maddesinin ikinci fıkrasının
metinden çıkarılmasını arz ve teklif ederim. Yasin
Hatiboğlu Çorum Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına Görüşülmekte olan İçtüzük
değişikliği teklifinin 4 üncü maddesinin son fıkrasının "üzere
Başkanvekillerinden" kısmının "üzere, sırasıyla Başkanvekillerinden
" biçiminde değiştirilmesini saygılarımla arz ederim. Kamer
Genç Tunceli Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına Görüşülmekte olan, 527
sıra sayılı İçtüzükle ilgili değişiklik teklifinin 5 inci maddesini 11 inci
bendinin üçüncü satırının başındaki "incelemek" sözcüğünden sonra
gelmek üzere "inceleme sonunda kadın erkek eşitliğini ihlal eden bir durum
var ise ilgili şahıs, kurum veya kuruluşları uyarmak, şikâyet ve"
ibaresinin eklenmesini arz ve teklif ederiz.
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına 527 sıra sayılı teklifin
5 inci maddesiyle değiştirilen İçtüzüğün 14 üncü maddesinin birinci fıkrasının
1 numaralı bendinin sonuna eklenen cümlenin aşağıdaki şekilde düzeltilmesini
arz ederiz.
Teklif : "Türkiye
Büyük Millet Meclisi adına, Türkiye Büyük Millet Meclisinin manevî şahsiyetine
yönelik hakaret ve saldırı halleri dahil, dava açmak, suç duyurusunda bulunmak,
her zeminde millet iradesinin üstünlüğüne sahip çıkmak ve diğer işlemleri
yapmak." Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına Görüşülmekte olan 527
sıra sayılı Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünde Değişiklik Yapılmasına
Dair Teklifin çerçeve 4 üncü maddesinin birinci fıkrasına eklenen 10 numaralı
bendin teklif metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına Görüşülmekte olan 527
sıra sayılı Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünde Değişiklik Ya-pılmasına
Dair Teklifin çerçeve 4 üncü maddesinin birinci fıkrasının "Türkiye Büyük
Millet Meclisi adına; Türkiye Büyük Millet Meclisinin manevî şahsiyetine
yönelik hakaret, sövme ve saldırı halleri dahil dava açmak, suç duyurusunda
bulunmak" olarak değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına Görüşülmekte olan 527
sıra sayılı Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünde Değişiklik Ya-pılmasına
Dair Teklifin çerçeve 4 üncü maddesinin birinci fıkrasının "Türkiye Büyük
Millet Meclisi adına; Türkiye Büyük Millet Meclisinin manevî şahsiyetine ve
Türkiye Büyük Millet Meclisi üyelerine vaki hakaret, sövme ve saldırı halleri
dahil dava açmak, suç duyurusunda bulunmak" olarak değiştirilmesini arz ve
teklif ederiz.
BAŞKAN - Önergeleri
aykırılık derecesine göre tekrar okutup, işleme koyacağım : Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına 527 sıra sayılı İçtüzük
teklifinin 4 üncü maddesiyle değiştirilen 14 üncü maddesinin ikinci fıkrasının
metinden çıkarılmasını arz ve teklif ederim. Yasin
Hatiboğlu Çorum BAŞKAN - Sayın Komisyon,
önergeye katılıyor musunuz? ANAYASA KOMİSYONU
BAŞKANVEKİLİ NAMIK KEMAL ATAHAN (Hatay) - Katılmıyoruz Sayın Başkan. BAŞKAN - Sayın Başkan?.. TBMM BAŞKANVEKİLİ NEJAT
ARSEVEN (Ankara) - Katılmıyoruz efendim. BAŞKAN - Sayın Hatiboğlu,
konuşacak mısınız efendim? YASİN HATİBOĞLU (Çorum) -
Sayın Başkan, lütfederseniz, bir hususu arz edeyim efendim. BAŞKAN - Buyurun
efendim.(FP sıralarından alkışlar) YASİN HATİBOĞLU (Çorum) -
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 527 sıra sayılı teklifin sonradan 4 üncü
madde olan madde değişikliğinde, 14 üncü maddenin, yani yürürlükteki İçtüzüğün
14 üncü maddesinin ikinci fıkrasının sonuna bir cümle eklenmiş. O cümlede
getirilmek istenen, ek-lenen husus şu: "Başkan, gerektiğinde, görevlerini
yerine getirmek üzere, Başkanvekillerinden biri-sini kendisine yazıyla vekil
olarak tayin eder." Değerli milletvekilleri,
Anayasanın 95 inci maddesi, siyasî parti gruplarının Parlamento çalışmalarına
kuvvet oranları ölçüsünde katılmasını amirdir. Bu kuvvet oranları dikkate
alınarak zaten, hangi siyasî parti grubuna Başkanvekilliği, hangisine İdare
Amirliği, hangisine Divan Üyeliği, Kâtip Üyelik verilecek, orada bellidir. Siz,
şimdi, bunu, Anayasanın kuvvet oranlarına göre katılma mecburiyetini ortadan
kaldırır, Sayın Başkanın inisiyatifine özellikle verirseniz, bu, yanlış olur.
Geçmişte vekâlet müessesesi, yok mu; var tabiî, halen de var; ama, geçmişteki
vekâlet müessesesi mazerete binaen vekâlet müessesesidir. Dikkat buyurunuz,
Başkan, özürlü olduğu veya Türkiye Büyük Millet Meclisi toplantı halindeyse,
Ankara dışında bulunduğu ahvalde vekâlet verebilir. Biz, bu düzenlemeyi
getirirsek; yani, bendenizin teklifini kabul etmezseniz, bu teklif muhalefetten
gelmiştir, öyleyse, mutlaka burada bir yanlışlık var diye peşin hükümle
önergemi reddederseniz, olacak şudur : Sayın başkanlardan biri, bugün Sayın
İzgi, yarın da bir başkası, öbür gün bir başkası, bir başka gruba mensup bir
sayın Meclis başkanı, kendi grubuna mensup başkanvekillerinden birisine yazıyla
vekâlet verir; yani, Anayasanın ve İçtüzüğün geneli içerisinde Meclis
Başkanlığının temsil yetkisinin bölünmediği bir yerde, Sayın Başkan, bir
başkanvekiline vekâlet verir ve kendi vekiliymiş gibi, Ankara'da olduğu halde,
hatta makamda olduğu halde, vekilin tasarrufta bulunmasına imkân verir; bu,
doğru değildir. Onun için, benim istirhamım şudur; bu eklenen "Başkan
gerektiğinde, görevlerinin bir kısmını devretmek üzere yazıyla vekil tayin
eder" hükmünü buradan çıkaralım. Benim istirhamım budur. Bir başka şey daha var.
Bir iki komisyon kuruyoruz, bir tanesi de kadın erkek eşitliği. Hanımefendiler
beni anlayışla karşılasınlar lütfen; bizim bu eşitliğe karşı olduğumuz falan
yok; ama, bana ters gelen şudur; niye kadın erkek eşitliği; yani, bu bile bir
ayırım kokuyor, burada bile. O zaman, başlarsınız, çocuk hakları, kadın
hakları, yaşlı hakları, özürlü hakları, ana baba hakları, evlat hakları...
Yapmayın... Gelin, bakın, bunun bir ifadesi var; insan hakları derseniz, bunun
içerisinde kadın hakları da vardır, erkek hakları da vardır, herkesin hakkı
vardır. O bakımdan, onun için bir önerge vermedim; ama, bir itirazımı, bir
sıkıntımı, bir endişemi ifade edeyim: Yani "kadın erkek eşitliği"
vurgusunda bile, hani, kadın erkek derken, arada bir tire var gibi geliyor
sanki, ona bile gönlüm razı olmuyor benim. İHSAN ÇABUK (Ordu) - Var
ama, tire var... YASİN HATİBOĞLU (Devamla)
- Ee, yok canım, ne varı... Bizim evde yok kardeş... Değerli milletvekilleri,
bir başka şey daha: Kanun yapmak kolay şey, yönetmelik, tüzük, içtüzük de
yapmak kolay şey. Biz kanun yaptık. 2547 sayılı Kanunu bütün arkadaşlarımız
söylüyorlar. Yani, ben tekrar etmek istemiyorum; ama, yüreğimde oktur, acıdır,
ıstıraptır, 2547 sayılı Kanunda değişiklik yaptık, bu Parlamento yaptı.
Nerede?.. Kim uyguluyor?.. Siz, İçtüzüğe hüküm koyacaksınız, kim uygulayacak?..
Yürekleri düzeltmemiz lazım, yürekleri ya da koyduğunuz, yaptığınız kanunu
uygulamayan adamdan hesap sormanız lazım. Eğer hesap soramıyorsanız, yani,
yaptığınız yasayı uygulamayan için bir müeyyide öngörmemişseniz ya da var olan
müeyyideyi uygulaması lazım gelenler uygulamıyorsa, kanun yapmanın bir anlamı
yok ve biz, itibarımızda, bilesiniz ki, zelzele geçiriyoruz Parlamento olarak;
üzülerek ifade ediyorum bunu, sizin içinizde naçiz bir üyeyim ben, bir
arkadaşınızım. Onun için, tüzüklere hüküm koymak yetmiyor; konulan hükümlerin
uygulanabilir olup olmadığını, kim uygulamıyorsa onun yakasına yapışıp
yapışamadığımızı kontrol etmemiz lazım; evvela kendimizi denetlememiz lazım. Ne
yapıyoruz biz; ha bire kanun ihraç ediyoruz maşallah, yani, götürü sipariş
vermiş gibi. Yapmayın sayın milletvekilleri... (Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı) BAŞKAN - Sayın başkan... YASİN HATİBOĞLU (Devamla)
- Efendim, ben sizin vaktinizi almıyorum, hemen, kitaplarımı, defterlerimi
topluyorum. Zatıâlinize ve Heyetinize saygı sunuyor, önergeme destek
bekliyorum. (FP sıralarından alkışlar) BAŞKAN - Efendim... ASLAN POLAT (Erzurum) -
Sayın Başkan, karar yetersayısının aranılmasını istiyoruz. BAŞKAN - Komisyonun ve
Başkanlığın katılmadığı önergeyi, karar yetersayısını arayarak, oylarınıza
sunacağım efendim. Müsaade ederseniz,
oylamayı elektronik cihazla yapacağım, 3 dakika da süre vereceğim efendim. Oylamayı başlatıyorum : (Elektronik cihazla
oylama yapıldı) BAŞKAN - Sayın
milletvekilleri, anlaşılan Galatasaray heyecanı şimdiden sarmış, karar
yetersayısı yoktur!.. İHSAN ÇABUK (Ordu) -
Başkan, kâğıt gönderdik. BAŞKAN - Efendim,
kağıtlar da kâfi gelmiyor. Sayın Grup
Başkanvekilleri, kaç dakika ara verelim? MEHMET EMREHAN HALICI
(Konya) - 5 dakika Sayın Başkan. BAŞKAN - Birleşime 10
dakika ara veriyorum efendim. Kapanma Saati : 18.29 DÖRDÜNCÜ OTURUM Açılma Saati : 18.42 BAŞKAN: Başkanvekili Murat SÖKMENOĞLU KÂTİP ÜYELER : Yahya AKMAN (Şanlıurfa), Hüseyin ÇELİK (Van) BAŞKAN - Sayın
milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 25 inci Birleşimin Dördüncü
Oturumunu açıyorum. Görüşmelere kaldığımız
yerden devam ediyoruz. VII. – KANUN TASARI VE TEKLİFLERİYLE KOMİSYONLARDAN 2. – İzmir Milletvekili Rifat Serdaroğlu'nun; İstanbul
Milletvekili Bülent Akarcalı'nın; Amasya Milletvekili Ahmet İyimaya'nın; Ankara
Milletvekili Yıldırım Akbulut'un; Şırnak Milletvekili Mehmet Salih Yıldırım'ın;
Gaziantep Milletvekili Ali Ilıksoy, Konya Milletvekili Ömer İzgi ve Ankara
Milletvekili Nejat Arseven'in; İstanbul Milletvekili Ziya Aktaş ve 42
Arkadaşının; Zonguldak Milletvekili Hasan Gemici'nin ve İzmir Milletvekili
Işılay Saygın'ın; Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünde Değişiklik
Yapılmasına Dair İçtüzük Teklifleri ve Anayasa Komisyonu Raporu (2/94, 2/232,
2/286, 2/307, 2/310, 2/311, 2/325, 2/442, 2/449) (S.Sayısı : 527) (Devam) BAŞKAN - Başkanlık ve
Komisyon?.. Yerinde. 4 üncü madde üzerinde
verilen önergeler sırasıyla okunmuştu; aykırılık derecelerine göre ilk
önergenin oylamasında karar yetersayısı istenmiş ve karar yetersayısı
bulunamamıştı. Şimdi, Çorum Milletvekili
Yasin Hatiboğlu'nun, Komisyonun ve Başkanlık Temsilcisinin katılmadığı
önergesini tekrar oylarınıza sunacağım ve karar yetersayısını arayacağım. Oylama için 3 dakika süre
vereceğim. Bu süre zarfında,
elektronik sisteme giremeyen sayın arkadaşlarımın, pusulalarını Başkanlığımıza
takdim etmelerini rica ediyorum efendim. Oylama işlemini
başlatıyorum. (Elektronik cihazla
oylama yapıldı) BAŞKAN - Sayın
milletvekilleri, sisteme giremeyen arkadaşlarımızın, Başkanlık Divanına oy
pusulalarını göndermelerini rica ediyorum efendim. TURHAN GÜVEN (İçel) -
Salonda olup olmadıklarına bakalım Sayın Başkan; bakacaksınız muhakkak ama... BAŞKAN - Efendim, önerge
kabul edilmemiştir. İkinci önergeyi
okutuyorum : Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına Görüşülmekte olan 527
sıra sayılı Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünde değişiklik yapılmasına
dair teklifin çerçeve 4 üncü maddesinin birinci fıkrasına eklenen 10 numaralı
bendin teklif bendinden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz. Fethullah
Erbaş (Van) ve arkadaşları BAŞKAN - Komisyon
önergeye katılıyor mu? ANAYASA KOMİSYONU
BAŞKANVEKİLİ NAMIK KEMAL ATAHAN (Hatay) - Katılmıyoruz Sayın Başkan. BAŞKAN - Sayın Başkanım,
katılıyor musunuz? TBMM BAŞKANVEKİLİ NEJAT
ARSEVEN (Ankara) - Katılmıyoruz efendim. BAŞKAN - Sayın Erbaş,
buyurun efendim. FETHULLAH ERBAŞ (Van) -
Gerekçe okunsun Sayın Başkan. BAŞKAN - Teşekkür ederim
efendim. Gerekçeyi okutuyorum : "Gerekçe : Başkanlık Divanınca
oluşturulacak Türkiye Büyük Millet Meclisi Bilgi ve Teknoloji Kurulu
aracılığıyla bilgi ve teknoloji alanında ilgili kurum ve kuruluşlarla işbirliği
dahil gerekli çalışmaları yapmak, ilgili mercilere görüş bildirmek görevini
başkana yüklemektedir. Ancak, 21 inci Yüzyılın bilgi ve teknoloji çağı olduğu
aşikâr olmakla birlikte, Meclis, her zaman, TÜBİTAK, üniversiteler,
Ar-Ge'lerden her zaman bilgi alma imkânına sahip olduğu halde, böyle bir kurula
ihtiyaç duyulmasını anlamak mümkün değildir. Ayrıca, bu kurulda istihdam
edilecek personelin sayısı da belli değildir. Zaten şişkin olan Meclis
kadrolarını biraz daha şişirecektir. Bu nedenle, madde metninden çıkarılmasını uygun
görmekteyiz." BAŞKAN - Komisyonun ve
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanvekilimizin katılmadığı önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir. Üçüncü önergeyi
okutuyorum : Sayın Başkanlığa Görüşülmekte olan İçtüzük
değişikliği teklifinin 4 üncü maddesinin son fıkrasının "üzere,
başkanvekillerinden" kısmının "üzere, sırasıyla
başkanvekillerinden" biçiminde değiştirilmesini saygılarımla arz ederim. Kamer
Genç Tunceli BAŞKAN - Komisyon?.. ANAYASA KOMİSYONU
BAŞKANVEKİLİ NAMIK KEMAL ATAHAN (Hatay) - Katılmıyoruz. BAŞKAN - Sayın Başkanım,
katılıyor musunuz? TBMM BAŞKANVEKİLİ NEJAT
ARSEVEN (Ankara) - Katılmıyoruz efendim. BAŞKAN - Sayın Genç?..
Burada yok. Gerekçeyi okutalım mı
efendim? MUSTAFA KEMAL AYKURT
(Denizli) - Bekleyelim efendim. BAŞKAN - Hayır, gerekçeyi
okutuyorum efendim; bekleyemem. ALİ RIZA GÖNÜL (Aydın) -
Bekleyelim... BAŞKAN - Efendim, olmaz
böyle şey! Gerekçeyi okutuyorum : Gerekçe : Türkiye Büyük Millet
Meclisi ve başkanvekillerinin tarafsız olmaları ve görevini tarafsızlık
ilkeleri içinde yerine getirmeleri esastır. Hal böyle olunca,
Başkanın başkanvekilleri arasında fark gözetmemesi ve bir görev verecekse, her
Başkanvekiline karşı eşit davranması gerekir. BAŞKAN - Efendim,
Komisyonun ve Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanvekilinin katılmadığı önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul
edilmemiştir. 4 üncü önergeyi
okutuyorum : Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına Görüşülmekte olan 527
sıra sayılı İçtüzükle ilgili değişiklik teklifinin 4 üncü maddesinin 11 inci
bendinin üçüncü satırının başındaki "incelemek" sözcüğünden sonra
gelmek üzere "inceleme sonunda kadın-erkek eşitliğini ihlal eden bir durum
varsa ilgili şahıs, kurum veya kuruluşları uyarmak, şikâyet ve" ibaresinin
eklenmesini arz ve teklif ederiz. Zeki
Ünal (Karaman) ve arkadaşları BAŞKAN - Komisyon?.. ANAYASA KOMİSYONU
BAŞKANVEKİLİ NAMIK KEMAL ATAHAN (Hatay) - Katılmıyoruz. BAŞKAN - Sayın Başkanım,
katılıyor musunuz? TBMM BAŞKANVEKİLİ NEJAT
ARSEVEN (Ankara) - Katılmıyoruz efendim. BAŞKAN - Sayın Ünal,
buyurun efendim. (FP sıralarından alkışlar) Süreniz 5 dakikadır;
ilave süre vermeyeceğim. ZEKİ ÜNAL (Karaman) -
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; önergem üzerinde görüşlerimi arz etmek
üzere söz almış bulunuyorum; bu vesileyle, hepinize saygılar sunuyorum. Değerli arkadaşlar, 4
üncü maddeye eklenen "kadın-erkek eşitliğini her alanda sağlamak, bu
konudaki uygulamaları incelemek" cümlesinden sonra gelmek üzere "inceleme
sonunda kadın-erkek eşitliğini ihlal eden bir durum varsa ilgili şahıs, kurum
ve kuruluşları uyarmak, şikâyet ve" ibaresini koyuyoruz ve cümle
"şikâyet ve talepleri değerlendirmek" şeklinde devam edip gidiyor. Bu
ilavedeki esas amacımız, oluşturulacak olan kurulun daha etkin biçimde, daha
faydalı biçimde çalışabilmesini sağlamaktır. Değerli arkadaşlar,
bildiğiniz gibi, insan haklarıyla ilgili olsun, kadın haklarıyla ilgili olsun,
kadın-erkek eşitliğiyle ilgili olsun, birçok kurum ve kuruluş kurulmuştur.
Hatta, insan haklarından sorumlu bir Devlet Bakanlığımız da vardır; ancak,
bugün Türkiye'deki uygulamalara baktığımız zaman, maalesef, insan hakları
ihlallerinin önemli, ciddî boyutlarda olduğunu görüyoruz. Mesela, Avrupa İnsan
Hakları Mahkemesine 3 000'e yakın dava açılmıştı bu yüzden ve 191 ülke arasında
insan hakları ve demokrasi açısından, maalesef, 136 ncı sıradayız. Türkiye, 40
Avrupa ülkesi arasında, insan haklarını ihlal konusunda iki defa kınama cezası
almıştır. Dolayısıyla, şimdiye kadar, Türkiye'de, gerçekten, belki samimiyetle
bu işe başlanılmıştır; ama, uygulamalarda büyük aksaklıkların olduğu, maalesef,
görülmüştür. Önemli olan, herhangi bir müessese oluşturulurken, fonksiyonel
hale sokabilmektir. Daha evvel buna benzer birçok kurum ve kuruluş varken ve
bunlar üzerlerine düşen görevleri hakkıyla yapamamışken, böyle bir kurulun
kurulmasını şahsen ben fazla addedi-yorum; ancak, hemen şunu ifade etmek
istiyorum: Eğer bu kurul, daha evvel oluşturulan kurulların ötesinde, insan
haklarıyla ilgili, kadın-erkek eşitliğiyle ilgili konularda ciddî bir şekilde
ağırlığını hissettirecek olursa, mutlaka fonksiyonel de olacaktır. O amaçla biz
burada dedik ki, bu kurul, sadece ve sadece gelen talepleri incelemesin; aynı
zamanda, gelen şikâyetleri de incelesin ve şikâyetlerin de ötesinde, ilgili
kurum ve kuruluşları da ikaz etsin. Bugün YÖK kendi başına
bir buyruktur ve yürürlükteki yasalara rağmen zulüm devam etmektedir.
İmam-hatip liselerinde aynı şekilde zulüm devam etmektedir. Sırf başını
örttüğünden dolayı birkısım kadın ayrımcılığa tabi tutulmaktadır. Hem bir
taraftan kadın-erkek eşitliğinden bahsediyoruz, bir taraftan da, göz göre göre
bu ihlalleri biz de âdeta zımnen destekliyoruz. Değerli arkadaşlar, hemen
şunu ifade edeyim, bugün, şu anda, kadın-erkek eşitliği üzerinde duruyoruz;
ama, bunun çok çok ötesinde meseleye bakmamız gerekiyor. Kadınlar ile
kadınların arasında, erkekler ile erkeklerin arasında, uygulamada bazı farklar
olduğu da herkes tarafından bilinmektedir. Hemen şunu ifade etmek
istiyorum; uluslararası anlaşmalara baktığımız zaman, kadın-erkek eşitliğiyle
ilgili çok ciddî ikazlar vardır. Mesela, Anayasanın 90 ıncı maddesinde
"usulüne göre yürürlüğe konulmuş milletlerarası andlaşmalar kanun
hükmündedir" deniliyor. Hatta, bunlar hakkında Anayasa Mahkemesine,
Anayasaya aykırılık iddiasıyla bir dava açılamaz denildiği halde, bugün,
uluslararası anlaşmaların hükümleri Türkiye'de uygulanmamaktadır. Mesela, İnsan
Hakları Evrensel Beyannamesi, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi, Helsinki Nihai Senedi,
Avrupa Sosyal Şartı, Paris Şartı, Kadınlara Karşı Her Türlü Ayırımcılığın
Önlenmesine Dair Sözleşme; hemen şunu ifade edeyim; bu sözleşmenin 2 nci maddesinin
(f) fıkrasında aynen şöyle bir ibare var -sözleşmeler burada, biliyorsunuz,
1985 yılında, zaten, kanun çıkarılmıştır; o zaman, Anavatan Partisi
iktidardaydı. 1999 yılında da, bir maddesi değişikliğe uğramıştır- "Eğer,
kadın-erkek eşitliğini zedeleyecek herhangi bir yasal düzenlemeniz varsa,
olmasa bile, eğer, şu anda ihlal ediliyorsa, bunu ortadan kaldırmayı taahhüt
eder." Bu açık bir hükümdür. Bu duygu ve düşüncelerle,
hepinize saygılar sunuyorum. Teşekkür ediyorum. BAŞKAN - Teşekkür ederim
efendim. (FP sıralarından alkışlar) Efendim, Komisyonun ve
Başkanlığın katılmadığı önergeyi oylarınıza sunuyorum : Kabul edenler... Kabul
etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir. Altıncı önergeyi
okutuyorum : Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına 527 sıra sayılı teklifin
4 üncü maddesiyle değiştirilen İçtüzüğün 14 üncü maddesinin birinci fıkrasının
1 numaralı bendinin sonuna eklenen cümlenin aşağıdaki şekilde düzeltilmesini
arz ederiz. Teklif : "Türkiye Büyük
Millet Meclisi adına, Türkiye Büyük Millet Meclisinin manevî şahsiyetine
yönelik hakaret ve saldırı halleri dahil, dava açmak, suç duyurusunda bulunmak
her zeminde millet iradesinin üstünlüğüne sahip çıkmak ve diğer işlemleri
yapmak" Mahfuz
Güler (Bingöl) ve arkadaşlarının önergesi BAŞKAN - Komisyon
önergeye katılıyor mu? ANAYASA KOMİSYONU
BAŞKANVEKİLİ NAMIK KEMAL ATAHAN (Hatay) - Katılmıyoruz. BAŞKAN -
Başkanvekilimiz?.. TBMM BAŞKANVEKİLİ NEJAT
ARSEVEN (Ankara) - Katılmıyoruz. BAŞKAN - Önerge
sahiplerinden Sayın Öztek, buyurun. LATİF ÖZTEK (Elazığ) -
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; görüşmekte olduğumuz İçtüzük
değişiklikleri teklifinin 4 üncü maddesi üzerinde vermiş olduğumuz önerge
üzerine söz almış bulunuyorum. Bu vesileyle Yüce Heyetinizi saygıyla
selamlıyorum. Değerli milletvekilleri,
İçtüzüğün 14 üncü maddesinin birinci fıkrasının (1) numaralı bendinin sonuna
eklenmesi düşünülen cümleye "her zeminde millet iradesinin üstünlüğüne
sahip çıkmak" ibaresinin de eklenmesinde büyük yarar vardır. 14 üncü maddenin birinci
fıkrasına eklenilmesi öngörülen cümle olan "Türkiye Büyük Millet Meclisi
adına; Türkiye Büyük Millet Meclisinin manevi şahsiyetine yönelik hakaret ve
saldırı halleri dahil, dava açmak, suç duyurusunda bulunmak ve diğer işlemleri
yapmak" cümlesine "her zeminde millet iradesinin üstünlüğüne sahip
çıkmak" ibaresinin de eklenmesinin Büyük Millet Meclisimize itibar kazandıracağı
kanaatindeyim. Değerli milletvekilleri,
önergemizle 14 üncü maddeye yapılacak ilaveyle her zeminde millet iradesinin
üstünlüğüne sahip çıkmak, millet adına egemenliğin kullanılması noktasında
önemli bir aşama olacaktır. Türkiye Büyük Millet
Meclisi en üst kurumdur. Bu Meclisin itibarının korunması millet iradesinin
üstünlüğünün korunması demektir. Milletin seçtiği
vekillerin her zeminde millet iradesinin üstünlüğüne sahip çıkması gerekir;
ama, bu görev öncelikle Meclis Başkanına düşmektedir. Ülkeyi ilgilendiren
önemli konular hakkındaki açıklamaları, genel müdürler, müsteşarlar değil,
başbakan, bakanlar ve özellikle milleti temsil yetkisini elinde bulunduran
Türkiye Büyük Millet Meclisi üyeleri ve onun Başkanın yapması gerekir. Başbakanın ve bakanların
açıklamalarının yetersiz kaldığı durumlarda, Meclis Başkanı, millet iradesini
temsil etmede, kayıtsız ve şartsız tavrını ortaya koymalıdır. Yıllardan beri girmeye
çalıştığımız Avrupa Birliği konusunda, Katılım Ortaklığı Belgesi söz konusu
olduğunda, halkın iradesine vekâlet eden kişilerin, diğer bir ifadeyle,
bürokratların değil, seçilmiş kişilerin fikir beyan etmesi gerekir. Sayın milletvekilleri,
geniş katılımlı kamuoyu yoklamaları yapılmakta ve anket sonuçları
yayınlanmaktadır. Bu anket sonuçlarına göre, Türkiye'nin en güvenilir insanları
arasında olmasını arzuladığımız Türkiye Büyük Millet Meclisi üyelerini,
maalesef, en ön sıralarda göremiyoruz. Bunun nedeni, Türkiye Büyük Millet
Meclisi ve milletvekilleri hakkındaki olumsuz yayınlardır. Meclis üzerine düşen
gölgeleri bertaraf etme görevi, her bir milletvekilinin; ama, öncelikle Meclis
Başkanının üzerine düşer. Meclis Genel Kurul
Salonunda düzenleme yapılması sırasında, söz konusu olan yolsuzluk
söylentileri, medyada çok farklı biçimlerde yer aldı. Meclis Başkanı,
kamuoyunda oluşan, Meclis üzerindeki olumsuz söylentilere net ve inandırıcı cevap
vermeli, bir şekilde açıklama yapmalı, milletimizi aydınlatmalıdır. 657 sayılı Devlet
Memurları Kanununda değişiklik yapılmasını öngören yasa tasarısının Anayasa ve
Adalet Komisyonlarına gönderilmeyip Plan ve Bütçe Komisyonuna gönderilmesinin
nedenleri açık ve net bir biçimde kamuoyuna açıklanmalıdır. Böyle bir işlemi
yapması için, hü-kümetçe, Meclisimize bir baskının olup olmadığı izah
edilmelidir. Meclis Başkanlığınca,
toplumun büyük kesimini ilgilendiren konulardaki kanunlara öncelik verilmeli ve
çıkarılmasına çalışılmalıdır. Meclis Başkanı, hükümetten gelen talepleri, her
ne pahasına olursa olsun gerçekleştirmek için bir gayret içinde olmamalı;
hatta, gerektiğinde Meclis Başkanı, toplumda huzursuzluk meydana getiren
tasarıların yasalaşmasına engel
olmalıdır. Bunları yapabilmesi için
Meclis Başkanının yetkilerini artıralım diyor, bu duygularla, verdiğimiz
önergeyi destekleyeceğinizi umuyor, hepinize saygılar sunuyorum. (FP sıralarından alkışlar) BAŞKAN - Teşekkür
ediyorum Sayın Öztek. Efendim, Komisyonun ve
Başkanlığın katılmadığı önergeyi oylarınıza sunuyorum : Kabul edenler... Kabul
etmeyenler... Önerge, kabul edilmemiştir. 6 ncı sıradaki önergeyi
okutuyorum : Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına Görüşülmekte olan 527
sıra sayılı, Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünde Değişiklik Yapılmasına
Dair Teklifin çerçeve 4 üncü maddesinin birinci fıkrasının "Türkiye Büyük
Millet Meclisi adına, Türkiye Büyük Millet Meclisinin manevî şahsiyetine
yönelik hakaret, sövme ve saldırı halleri dahil, dava açmak, suç duyurusunda
bulunmak" olarak değiştirilmesini arz ve teklif ederiz. Fethullah
Erbaş (Van) ve arkadaşları BAŞKAN - Komisyon?.. ANAYASA KOMİSYONU
BAŞKANVEKİLİ NAMIK KEMAL ATAHAN (Hatay) - Katılmıyoruz. BAŞKAN - Başkanlık?.. TBMM BAŞKANVEKİLİ NEJAT
ARSEVEN (Ankara) - Katılmıyoruz efendim. ASLAN POLAT (Erzurum) -
Sayın Başkan... BAŞKAN - Buyurun efendim,
Sayın Polat, buyurun. (FP sıralarından alkışlar) Malumunuz olduğu veçhile,
süreniz 5 dakikadır. ASLAN POLAT (Erzurum) -
Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlarım. Bu içtüzük değişikliği
için verdiğimiz önergede, "Türkiye Büyük Millet Meclisi üyelerine vaki
hakaret, sövme ve saldırı halleri dahil, dava açmak, suç duyurusunda
bulunmak" diyoruz. Şimdi, bu Türkiye Büyük Millet Meclisi çatısı altında
üyelerine birtakım saldırılar yapıldığını hepimiz bili-yoruz. Hatta öyle
biliyoruz ki, en tabiî hakkı Cumhurbaşkanlığına aday olmak için müracaat eden
bir üyenin bile bir saldırıya uğradığını ve o hakkına mâni olunduğunu da
biliyoruz. YUSUF KIRKPINAR (İzmir) -
Ne alakası var!... ASLAN POLAT (Devamla) -
Burada bizim önergemiz bu efendim... Önergemiz bu, önergemiz... Ha, bundan rahatsız
olmayın ve bunun için Türkiye Büyük Millet Meclisinin... BAŞKAN - Efendim, hatibi
rahat bırakın, laf atmayın. YUSUF KIRKPINAR (İzmir) -
Başkanım, bunun Cumhurbaşkanı adaylığıyla ne alakası var!.. BAŞKAN - Efendim?.. ASLAN POLAT (Devamla) -
İşte, önergenin aslı... Önergeyi okur musunuz lütfen... Önergeyi bir daha
okuyun, bir daha okuyun... Dinleyin. BAŞKAN - Sayın Polat, bir
dakika... YUSUF KIRKPINAR
(İzmir)- Konuyla ne alakası var Sayın Başkan, Cumhurbaşkanlığı adaylığıyla bunun
ne alakası var?... ASLAN POLAT (Devamla) -
Dinlemedin, dinle... BAŞKAN - Efendim, müsaade
buyurursanız konuya gelecekler Sayın Polat. ASLAN POLAT (Devamla) -
Hayır, konu o zaten, dinlemiyorsunuz... BAŞKAN - Bir dakika efendim... Konuya gelecekler... Buyurun efendim. ASLAN POLAT (Devamla) -
Sayın Başkanım, herhalde hemşerim dinlememiş, bir daha oku-yorum, bir daha
dinleyin. Siz de dinleyin. "Türkiye Büyük
Millet Meclisinin manevî şahsiyetine ve Türkiye Büyük Millet Meclisi üyele-rine
vaki hakaret, sövme, saldırı halleri dahil..." YUSUF KIRKPINAR (İzmir) -
Kime saldırı; ne alakası var ? ASLAN POLAT (Devamla) -
"...dava açmak, suç duyurusunda bulanmak" olarak değiştirin diyorum
ve diyorum ki, Türkiye Büyük Millet Meclisinde, bu Meclisin çatısı altında,
bundan daha birkaç ay önce bir üye, Cumhurbaşkanlığına aday olmak için müracaat
ettiği zaman birtakım üyeler tarafından vaki hakarete ve saldırıya uğradı.
İşte, bunların bir daha olmaması için, böyle hareketler anında, Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanının dava açması hakkında bir önerge veriyoruz ve bundan
dolayı, bu yapılan, hepimizi rahatsız eden olayın bir daha olmaması için
söylüyoruz. Bunu bir dinleyin, ondan sonra okuyun, ne olduğunu anlayın. YUSUF KIRKPINAR (İzmir)
-Ne alakası var... ASLAN POLAT (Devamla) -
Sayın Milletvekili, şimdi beni burada susturamazsınız, dinleyin beni. Onun için, bir daha
kimsenin bu hareketlere sebebiyet vermemesi için Sayın Meclis Başkanının resen
bu hareketlere müdahale etmesini biz bir önergeyle Meclisten istiyoruz. Siz de,
kendiniz, en tabiî hakkınızı, şu Türkiye Büyük Millet Meclisi içerisinde en
tabiî hakkınızı, ister bir müracaat, ister bir oy verme hakkınızı, demokratik
olarak, hür iradenizle kullanmak istemez misiniz? Bunu hangi üye istemez... Bu
hareketi yapmak en tabiî hakkınızdır. Yani bir üyeliğe başvurma olabilir, bir
oy kullanma... Şu Mecliste oy kullandıktan sonra, birtakım gazetelerde Türkiye
Büyük Millet Meclisi üyesine "Yuh Olsun" diye başlık atıldığını da
gördük. Şimdi, ben, üye olarak oy verdiğim zaman herhangi bir medya, benim
vermiş olduğum bu oyu beğenmezse, bana "yuh olsun" diye manşet
atabilecekse, buna karşı Türkiye Büyük Millet Meclisi, lütfen, biraz ağırlığını
koysun diyorum, başka bir şey için söylemiyorum. Benim burada söylemiş olduğum
vaki hak budur, demokratik haktır. Bir milletvekilinin demokratik hakkını
kullanıp da şurada herhangi bir yere üye olmaya, aday olmaya hakkı olmayacak
mı? Aday olmak için müracaat ettiği zaman, onun önü kesilip de, resmen hakaret
edilip, arabası yumruklandığı zaman, Meclis Başkanlığı müracaat etsin ve bunlar
için gerekli kanunî işlemler yapılsın diyoruz ve bunun doğru olduğu
kanaatindeyiz. (FP sıralarından "Doğru" sesleri, alkışlar) Ha, şimdi, arkadaşlar,
sadece böyle şeylerden üzülmemekten değil, yapılan hareketleri... Bir hareket
sizi yıllar sonra üzecekse, onu hiç yapmayın; onu yaparsanız, her zaman gelir
karşınıza çıkar. Bugün ortak olduğunuz arkadaşlar da yarın söylerler bunu;
bakmayın siz şimdi ortak olduğunuza. Yarın, seçim meydana geldiği zaman, bu
itirafları sadece bizden değil, o arkadaşlardan, buradan, buradan, her yerden
alırsınız. Onun için, biz diyoruz
ki, Türkiye Büyük Millet Meclisindeki üyelerin her bakımdan bağımsız olmaları
lazım ve bunun için de Meclis Başkanlığının çok titiz olması ve üyelerin hür
iradeleriyle hareket etmelerine yardımcı olmalarını istiyoruz. Bunun için biz
bir önerge veriyoruz ve bu önergeyi en önce sizin, Milliyetçi Hareket
Partisinin desteklemesini de bekliyoruz burada; eğer, bu hareketlerin
karşısındaysanız, en önce sizden bekliyoruz. Ha, bunlara karşı olmayacaksanız,
o zaman, gelip de bizim burada lafımızı kesmeye kalkmayın. OKTAY VURAL (İzmir) -
Siz, kendinize bakın önce... ASLAN POLAT (Devamla) -
Şimdi, burada, esasında, bu kanun maddesi çok önemli. Burada, bilgiler üzerinde
de çok konuşma var, konuşacaktık... BAŞKAN - Süreniz bitmek
üzere. ASLAN POLAT (Devamla) -
Bitmek üzere, ben de farkına vardım. Zaten, Sayın Başkanım,
burada, 5 dakikalık müddet var; bu 5 dakikada derdimizi anlatamıyoruz. Şimdi,
getirilen İçtüzükle, bu 5 dakikayı da 2 dakikaya düşürüp bizi hiç
konuşturmayacaklar ki rahat edeler; ama, rahat etmeniz mümkün değil. Biz, bu
Mecliste olduğumuz müddetçe, sizi de rahat ettirmeyiz. Saygılar sunarım. (FP
sıralarından alkışlar) BAŞKAN - Sayın Polat,
teşekkür ederim. Sayın Polat, hüner, uzun
konuşmak değil; kısa cümlelerle de istediğinizi söyleyebilirsiniz. Süreyle hiç
ilgisi yok tabiî bunun. (DYP sıralarından bir
grup milletvekili ayağa kalktı.) TURHAN GÜVEN (İçel) -
Sayın Başkan, oylamadan evvel yoklama yapılmasını istiyoruz. Sağlama
alıyoruz... (DSP ve MHP sıralarından alkışlar) BAŞKAN - Sayın Köse...
Sayın Köse, söz mü istediniz? İSMAİL KÖSE (Erzurum) -
Sayın Başkan... BAŞKAN - Söz mü
istediniz? Mikrofonunuzu açın efendim, şifreyi girin. Ah, şu şifreyi girmek bu
kadar uzun mu ya! (DYP sıralarından "Biz istedik biz, Sayın Başkan"
sesleri) Efendim isteyeceğiz, bir
dakika... Buyurun efendim. İSMAİL KÖSE (Erzurum) -
Teşekkür ederim. Sayın Başkanım... TURHAN GÜVEN (İçel) -
Oylamaya geçtiğiniz zaman söz verilmez! BAŞKAN - Geçmedim efendim
öyle bir şeye. TURHAN GÜVEN (İçel) -
Geçtiniz efendim. BAŞKAN - Affedersiniz,
ben geçmedim... Oylama falan değil, sayın hatibin... İSMAİL KÖSE (Erzurum) -
Sayın Başkan, istirahat buyursunlar... BAŞKAN - Bir dakika,
Sayın Başkanım... Sayın hatip daha yerine
oturmadan siz ayağa kalktınız yoklama istediniz; hiç sabrınız yok. ALİ RIZA GÖNÜL (Aydın) -
Sayın Köse de söz istemedi ki! BAŞKAN - Ama ne yapalım
efendim. TURHAN GÜVEN (İçel) -
Hayır, hayır; konuşsun... BAŞKAN - Efendim, söz
istemişti daha evvel, istirham ederim. ALİ RIZA GÖNÜL (Aydın) -
Hayır efendim. BAŞKAN - Efendim,
münakaşa etmeyelim ne olur. Buyurun efendim. İSMAİL KÖSE (Erzurum) -
Teşekkür ederim Sayın Başkanım. İstirahat buyursunlar
lütfen, rahatsız olmasınlar, biraz sonra, eğer varsa birşeyler, talepleri
olacaksa... BAŞKAN - Efendim, lütfen
konuya girin, istirham ediyorum. İSMAİL KÖSE (Erzurum) -
Değerli Başkanım, çok teşekkür ediyorum. Tabiî, zatıâlinizin çok
toleranslı yönetiminden istifade ederek konuyu çok saptırıyor değerli
konuşmacılar. Burada, madde görüşülürken, bir başka partinin içerisinde ve hiç
alakası olmayan bir konunun gündeme getirilmesi suretiyle maddeyle
ilişkilendirmek fevkalade cehalettir. (DYP sıralarından "Oo" sesleri) Çünkü, bakın... HACI FİLİZ (Kırıkkale) -
Hemşerine atma! YUSUF KIRKPINAR (İzmir) -
Hazreti İsa'yı getirin, mesihleri getirin! İSMAİL KÖSE (Erzurum) -
Eğer, burada bir maddeyi konuşurken, o maddenin gerekçesine, varsa birikiminiz,
varsa bilginiz ona ilave edeceğiniz bir şeyi söylersiniz ve oturursunuz. Başka
yerlerde ayıp arayanlar kendilerinin ayıplarına baksınlar. BAŞKAN - Teşekkür ederim
efendim. Mesele anlaşılmıştır. ASLAN POLAT (Erzurum) -
Sayın Başkan... İSMAİL KÖSE (Erzurum) -
Daha bir hafta içerisinde, birkaç defa gazete yazdı, biz bunlara inanmıyoruz ve
inançlarımızın gereği de, bu mübarek günlerde insanların ayıbını yüzüne
vurmayacak kadar da inancımıza saygılı olduğumuzu söylüyorum. Teşekkür ederim. BAŞKAN - Efendim teşekkür
ederim. Anlaşılmıştır. ASLAN POLAT (Erzurum) -
Sayın Başkan, bir dakika... BAŞKAN - Yerinizden
efendim, yerinizden... ASLAN POLAT (Erzurum) -
Sayın Başkanım, ben, konuşmamda... BAŞKAN - İstirham ederim,
lütfen, yeni bir sataşmaya... ASLAN POLAT (Erzurum) -
Hayır, hayır, ben hiç sataşmam. BAŞKAN - Teşekkür ederim. ASLAN POLAT (Erzurum) -
Çünkü, ben kendime güvenen insanım, güvenmeyen insan sataşır. BAŞKAN - Tamam efendim... Buyurun. ASLAN POLAT (Erzurum) -
Şimdi, okuduğum önergeyi bir daha okuyorum. Önerge şu : "Türkiye Büyük
Millet Meclisinin manevî şahsiyetine ve Türkiye Büyük Millet Meclisi üyelerine
vaki hakaret, sövme ve saldırı halleri dahil, dava açmak, suç duyurusunda
bulunmak için, Meclis Başkanlığına... İçtüzükte bir tadilat yapıyor. Ben de,
bunu konuşurken, şu Türkiye Büyük Millet Meclisindeki bir üyenin saldırıya
uğradığından bahsederek, böyle olaylar olmasın, Başkanlık buna müdahale etsin
dedim. Bunun, cahiliyet neresinde, bunun cahiliyet?!. Bunu demek, okumaktan,
düşünmekten âciz olanların diyeceği bir şeydir. Saygılar sunarım. (FP
sıralarından alkışlar) YUSUF KIRKPINAR (İzmir) -
Saldırıya uğrayan falan yok. Saldırıya uğrayan hakkını arar. BAŞKAN - Teşekkür ederim
efendim. III. – YOKLAMA BAŞKAN - Efendim,
oylamaya geçmeden evvel yoklama talebi var. YASİN HATİBOĞLU (Çorum) -
Sayın Başkanım, bir hususu... İzin verirseniz, ben, zaman almayacağım... BAŞKAN - Buyurun. YASİN HATİBOĞLU (Çorum) -
Sayın Köse "konuşmacılar" çoğulunu kullandıktan sonra,
"cehalet" nitelemesinde bulundu... BAŞKAN - Hayır,
"konuşmacı" dedi efendim. YASİN HATİBOĞLU (Çorum) -
Hayır efendim... Tutanağı getirtiniz, lütfen inceletiniz. BAŞKAN - Getirteyim
efendim. YASİN HATİBOĞLU (Çorum) -
Lütfen... BAŞKAN - Sayın Köse, siz
"konuşmacı" dediniz, değil mi efendim? YASİN HATİBOĞLU (Çorum) -
Efendim, tutanağı getirtiniz. TURHAN GÜVEN (İçel) - Kem
söz sahibine aittir. BAŞKAN - Getirteyim
efendim... Peki... 20 kişi efendim...
İsimleri tespit edin... 18 kişi var efendim. TURHAN GÜVEN (İçel) -
Olur mu efendim 18; kaç kişi var?!. BAŞKAN - Oturur
musunuz... Okuyalım lütfen... Sayın Güven?.. Burada. Sayın Aykurt?.. Burada. Sayın Ercan?.. Burada. Sayın Gönül?.. Burada. Sayın Sağlam?.. Burada. Sayın Bedük?.. Burada. Sayın Yıldırım?.. Burada. Sayın Özalp?.. Burada. Sayın Konukoğlu?..
Burada. TURHAN GÜVEN (İçel) -
Sayın Başkan, ben, ilkokulda 24'e kadar saymayı öğrendim; ben, burada 24 üyeyle
beraber oturuyorum... BAŞKAN - Sayın Tezmen?..
Burada. Sayın Filiz?.. Burada. Bugün hakikaten çok
heyecanlısınız efendim. TURHAN GÜVEN (İçel) -
Hayır, maç var da onun için! BAŞKAN - Yani, inanılmaz
bir şey... Buradaki listede 18 kişi var... (DYP sıralarından gürültüler) TURHAN GÜVEN (İçel) -
Efendim, ayağa kalkanlar... BAŞKAN - Sayın Şahin?..
Burada. Sayın Adnan?.. Burada. Sayın İlgün?.. Burada. Sayın Özdemir?.. Burada. Sayın Kabataş?.. Burada. Sayın Konyar?.. Burada. Sayın Baran?.. Burada. Sayın Örs?.. Burada. İsimleri
yazmadıklarımız... Sayın Baysarı?.. Burada. Sayın Kaya?.. Burada. Sayın Ulupınar?.. Burada. Sayı tamamlanmıştır
efendim. SAFFET ARIKAN BEDÜK
(Ankara) - Daha istiyor musunuz Sayın Başkan? HACI FİLİZ (Kırıkkale) -
Daha kaç kişi istiyorsunuz? İSMAİL KÖSE (Erzurum) -
Sayın Başkan, yoklamaya geçmeden bir hususu belirtmek istiyorum, hatibin
söylemiş olduğu konuya açıklık getirmek için. "Konuşmacılara
toleransınızdan dolayı böyle oluyor" dedim. BAŞKAN - Efendim, bugün
faturayı niye bana kesiyorsunuz hep, "kızım sana söylüyorum, gelinim, sen
anla" misali?.. Şimdi, elektronik cihazla
yoklama yapacağız. (Elektronik cihazla
yoklama yapıldı) BAŞKAN - Toplantı
yetersayısı yoktur. Sayın grup başkanvekilleri, kaç dakika ara vereyim efendim? MEHMET EMREHAN HALICI
(Konya) - 15 dakika... MUSTAFA KEMAL AYKURT
(Denizli) - 3 dakika... Yoklamada öyle yaptınız. BAŞKAN - Efendim, saat
19.25'te toplanmak üzere, birleşime ara veriyorum. Kapanma Saati : 19.17 BEŞİNCİ OTURUM Açılma Saati: 19.32 BAŞKAN: Başkanvekili Murat SÖKMENOĞLU KÂTİP ÜYELER: Yahya AKMAN (Şanlıurfa), Hüseyin ÇELİK (Van) BAŞKAN - Sayın
milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 25 inci Birleşiminin Beşinci
Oturumunu açıyorum. Görüşmelere kaldığımız
yerden devam ediyoruz. VII. – KANUN TASARI VE TEKLİFLERİYLE KOMİSYONLARDAN 2. – İzmir Milletvekili Rifat Serdaroğlu'nun; İstanbul
Milletvekili Bülent Akarcalı'nın; Amasya Milletvekili Ahmet İyimaya'nın; Ankara
Milletvekili Yıldırım Akbulut'un; Şırnak Milletvekili Mehmet Salih Yıldırım'ın;
Gaziantep Milletvekili Ali Ilıksoy, Konya Milletvekili Ömer İzgi ve Ankara
Milletvekili Nejat Arseven'in; İstanbul Milletvekili Ziya Aktaş ve 42
Arkadaşının; Zonguldak Milletvekili Hasan Gemici'nin ve İzmir Milletvekili
Işılay Saygın'ın; Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünde Değişiklik
Yapılmasına Dair İçtüzük Teklifleri ve Anayasa Komisyonu Raporu (2/94, 2/232,
2/286, 2/307, 2/310, 2/311, 2/325, 2/442, 2/449) (S. Sayısı : 527) (Devam) BAŞKAN - Başkanlık ve
Komisyon yerinde. Önceki Oturumda, 4 üncü
madde üzerinde verilen bir önergenin oylamasından önce istenen yoklama
sonucunda toplantı yetersayısı bulunamamıştı. Şimdi, yeniden yoklama
yapacağım ve toplantı yetersayısını arayacağım. Yoklama için 3 dakika
süre veriyorum. (Elektronik cihazla
yoklama yapıldı) BAŞKAN - Sayın
milletvekilleri, anlaşılıyor ki çoğunluğu sağlayamayacağız; Galatasaray
heyecanı, bize bu imkânı vermiyor; o da millî bir maçtır, millî bir vazifedir. Komisyonda af tasarısı da
görüşülüyor, arkadaşlarımız gelemediler. Onun için, daha fazla ısrar etmenin
yanlış olduğu kanaatindeyim. Kanun tasarı ve
tekliflerini sırasıyla görüşmek için, 7 Aralık 2000 Perşembe günü saat 13.00'te
toplanmak üzere, birleşimi kapatıyorum. Hayırlı geceler efendim. Kapanma Saati : 19.37 BİRLEŞİM 25 İN SONU |
|