Yazılı ve Sözlü Sorular Araştırma Komisyonları Soruşturma Komisyonları
                                                                      Son Tutanak Tutanak Sorgu Tutanak Metinleri Gizli Oturum Tutanakları
                                                                                                                                            Uluslararası Komisyonlar Dostluk Grupları
                                                                                      Genel Sekreterlik Mevzuat Telefon Rehberi Etik Komisyon Duyurular

DÖNEM : 21 YASAMA YILI : 2

 

T. B. M. M.

TUTANAK DERGİSİ

CİLT : 31

 

80 inci Birleşim

13 . 4 . 2000 Perşembe

İ Ç İ N D E K İ L E R

  I. – GEÇEN TUTANAK ÖZETİ

II. – GELEN KÂĞITLAR

III. – BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI

A) GÜNDEMDIŞI KONUŞMALAR

1. – Balıkesir Milletvekili İlyas Yılmazyıldız’ın, şiddetli fırtına nedeniyle Balıkesir’de meydana gelen can ve mal kaybına ilişkin gündemdışı konuşması

2. – Hatay Milletvekili Mehmet Şandır’ın, orman yangınlarına ilişkin gündemdışı konuşması ve Orman Bakanı Nami Çağan’ın cevabı

3. – Antalya Milletvekili Mehmet Zeki Okudan’ın, tarım ürünlerindeki taban fiyat ve tarım politikasına ilişkin gündemdışı konuşması

B) TEZKERELER VE ÖNERGELER

1. – (9/27) esas numaralı Meclis Soruşturması Komisyonu Başkanlığının, iki aylık ek süre isteğine ilişkin tezkeresi (3/535)

2. – (9/31) esas numaralı Meclis Soruşturması Komisyonu Başkanlığının, iki aylık ek süre isteğine ilişkin tezkeresi (3/536)

3. – (9/32) esas numaralı Meclis Soruşturması Komisyonu Başkanlığının, iki aylık ek süre isteğine ilişkin tezkeresi (3/537)

4. – (9/33) esas numaralı Meclis Soruşturması Komisyonu Başkanlığının, iki aylık ek süre isteğine ilişkin tezkeresi (3/538)

5. – Elazığ Milletvekili Ahmet Cemil Tunç’un (6/563) esas numaralı sözlü sorusunu geri aldığına ilişkin önergesi (4/179)

6. – Elazığ Milletvekili Ahmet Cemil Tunç’un (6/641) esas numaralı sözlü sorusunu geri aldığına ilişkin önergesi (4/180)

7. – Samsun Milletvekili Musa Uzunkaya’nın (6/656) esas numaralı sözlü sorusunu geri aldığına ilişkin önergesi (4/181)

IV. – KANUN TASARI VE TEKLİFLERİYLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER

1. – Türkiye Futbol Federasyonu Kuruluş ve Görevleri Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ve Millî Eğitim, Kültür, Gençlik ve Spor Komisyonu Raporu (1/635) (S. Sayısı : 400)

V. – SORULAR VE CEVAPLAR

A) YAZILI SORULAR VE CEVAPLARI

1. – Manisa Milletvekili Bülent Arınç’ın, Manisa İlinde yapılacak yatırımlara ilişkin sorusu ve Devlet Bakanı Mustafa Yılmaz’ın cevabı (7/1616)

 

I. – GEÇEN TUTANAK ÖZETİ

TBMM Genel Kurulu saat 13.00'te açılarak üç oturum yaptı.

Eskişehir Milletvekili Mehmet Sadri Yıldırım, Eskişehir İlinin sorunlarına ve alınması gereken tedbirlere,

Şanlıurfa Milletvekili Mustafa Niyazi Yanmaz, optisyenlik ve fennî gözlükçülük sektöründeki sorunlara,

İlişkin gündemdışı birer konuşma yaptılar.

Rize Milletvekili Ahmet Kabil'in, kamu kuruluşlarında çalışan teknik elemanların ücretlerinde adaletsizlik olduğu iddialarına ilişkin gündemdışı konuşmasına, Devlet Bakanı Şükrü Sina Gürel cevap verdi.

(9/18), (9/19), (9/24) ve (9/28) esas numaralı Meclis Soruşturması Komisyonları Başkanlıklarının iki aylık ek süre istediklerine ilişkin tezkereleri okundu; komisyonlara, daha önce kendilerine verilen çalışma sürelerini doldurmaları nedeniyle iki aylık yeni ve kesin süre verildiği açıklandı.

Balıkesir Milletvekili Aydın Gökmen ve 20 arkadaşının, Balıkesir İlinin tarımsal, ekonomik, sosyal, kültürel ve kentsel sorunlarının araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla bir Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/131), Genel Kurulun bilgisine sunuldu, önergenin gündemdeki yerini alacağı ve öngörüşmelerinin, sırasında yapılacağı açıklandı.

Genel Kurulun 14.4.2000 Cuma günü de saat 15.00'te toplanarak çalışmalarını sürdürmesine ve bu birleşimde de kanun tasarılarının görüşülmesine ilişkin Danışma Kurulu önerisi kabul edildi.

Gündemin "Kanun Tasarı ve Teklifleriyle Komisyonlardan Gelen Diğer İşler " kısmının:

1 inci sırasında bulunan, Organize Sanayi Bölgeleri Kanunu Tasarısının (1/501) (S.Sayısı: 367) görüşmeleri tamamlanarak, kanunlaştığı açıklandı.

2 nci sırasında bulunan (400),

3 üncü sırasında bulunan (370),

Sıra sayılı kanun tasarıları, komisyon yetkilileri Genel Kurulda hazır bulunmadıklarından, ertelendi.

Gündemin diğer sıralarındaki kanun tasarılarının görüşülmesine de imkân kalmadığı açıklanarak, alınan karar gereğince, kanun tasarı ve tekliflerini sırasıyla görüşmek için, 13 Nisan 2000 Perşembe günü saat 13.00'te toplanmak üzere birleşime 18.59'da son verildi.

Mehmet Vecdi Gönül

Başkanvekili

Tevhit Karakaya Vedat Çınaroğlu

Erzincan Samsun

Kâtip Üye Kâtip Üye

 

No. : 111

II. – GELEN KÂĞITLAR

13 . 4 . 2000 PERŞEMBE

Raporlar

1. – Ağrı Milletvekili Nidai Seven ve 73 Arkadaşının, Yükseköğretim Kurumları Teşkilâtı Hakkında 41 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin Değiştirilerek Kabulüne Dair Kanun ile 78 ve 190 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi ve İçtüzüğün 37 nci Maddesine Göre Doğrudan Gündeme Alınmasına İlişkin Önergesi (2/190) (S.Sayısı: 397) (Dağıtma tarihi: 13.4.2000) (GÜNDEME)

2. – İspirto ve İspirtolu İçkiler İnhisarı Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Tasarısı ve Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabiî Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji ve Plan ve Bütçe Komisyonları Raporları (1/443) (S.Sayısı: 398) (Dağıtma tarihi: 13.4.2000) (GÜNDEME)

Sözlü Soru Önergeleri

1. – İstanbul Milletvekili Ahmet Güzel’in, Marmara Denizinde trol avcılığının yasaklanmasına ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından yazılı soru önergesi (6/670) (Başkanlığa geliş tarihi: 12.4.2000)

2. – Şırnak Milletvekili Abdullah Veli Seyda’nın, Şırnak, Cizre ve Silopi sanayi siteleri projelerine ilişkin Sanayi ve Ticaret Bakanından sözlü soru önergesi (6/671) (Başkanlığa geliş tarihi: 12.4.2000)

Yazılı Soru Önergeleri

1. – Tekirdağ Milletvekili Nihan İlgün’ün, Tekirdağ İline yapılan yardımlara ve Trakya Bölgesindeki yatırım projelerine ilişkin Çevre Bakanından yazılı soru önergesi (7/1812) (Başkanlığa geliş tarihi: 12.4.2000)

2. – Balıkesir Milletvekili İlyas Yılmazyıldız’ın, Bakanlıkça yapılan ihalelere ilişkin Bayındırlık ve İskân Bakanından yazılı soru önergesi (7/1813) (Başkanlığa geliş tarihi: 12.4.2000)

3. – İstanbul Miletvekili Mehmet Ali Şahin’in, GAP Bölgesindeki arazi satışlarına ilişkin Devlet Bakanından (Mustafa Yılmaz) yazılı soru önergesi (7/1814) (Başkanlığa geliş tarihi: 12.4.2000)

4. – Şırnak Milletvekili Abdullah Veli Seyda’nın, Şırnak-İdil Yatılı İlköğretim Bölge Okulu arsasına kapalı spor salonu yapılıp yapılmayacağına ilişkin Millî Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/1815) (Başkanlığa geliş tarihi: 12.4.2000)

BİRİNCİ OTURUM

Açılma Saati : 13.00

13 Nisan 2000 Perşembe

BAŞKAN : Başkanvekili Mehmet Vecdi GÖNÜL

KÂTİP ÜYELER : Tevhit KARAKAYA (Erzincan), Vedat ÇINAROĞLU (Samsun)

BAŞKAN – Türkiye Büyük Millet Meclisinin 80 inci Birleşimini, en iyi dileklerimle açıyor, saygılar sunuyorum.

Toplantı yetersayısı vardır; görüşmelere başlıyoruz.

Gündeme geçmeden önce, üç sayın milletvekiline gündemdışı söz vereceğim.

Gündemdışı ilk söz, Balıkesir İlinde şiddetli fırtına nedeniyle meydana gelen can ve mal kaybı hakkında söz isteyen, Balıkesir Milletvekili Sayın İlyas Yılmazyıldız'a aittir.

Buyurun Sayın Yılmazyıldız.

Süreniz 5 dakika.

III. – BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI

A) GÜNDEMDIŞI KONUŞMALAR

1. – Balıkesir Milletvekili İlyas Yılmazyıldız’ın, şiddetli fırtına nedeniyle Balıkesir’de meydana gelen can ve mal kaybına ilişkin gündemdışı konuşması

İLYAS YILMAZYILDIZ (Balıkesir) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; geçen hafta, 5 Nisan günü, hızlı esen lodos fırtınası nedeniyle ülkemizde ve özellikle Balıkesir'de maydana gelen köy ve orman yangınları felaketiyle ilgili olarak gündemdışı söz almış bulunmaktayım. Yüce Heyetinizi saygıyla selamlarım.

5 Nisan günü, Balıkesir, Bursa, Çanakkale, İzmir, Zonguldak, Trabzon, İstanbul (Adalar ve Şile), Bolu İllerimizi kapsayan, özellikle Batı ve İç Anadolu Bölgelerimizde 81 adet orman yangını çıkmış, onbinlerce dönüm orman yanmış, özellikle Balıkesir, Bursa, Çanakkale illerimizde olmak üzere, 10'a yakın köyümüz tamamen veya kısmen yanmış, çok büyük miktarda mal kaybı olmuş, bazı vatandaşlarımız hayatını kaybetmiş veya yaralanmış olup, büyük bir felaket yaşanmıştır.

Felakete uğrayan bütün vatandaşlarımıza, milletimize, özellikle Balıkesirli hemşerilerimize geçmiş olsun derken, ölenlere Allah'tan rahmet, yaralılara acil şifa dilerim. Allah'tan, milletimize, memleketimize, bir daha böyle felaket yaşatmamasını niyaz ederim.

6 Nisan günü, yine bu kürsüden, çiftçilerimizin sorunlarını dile getiren bir konuşma yaptıktan sonra, 7, 8, 9, 10 Nisan 2000 tarihlerinde, seçim bölgem olan Balıkesir İline giderek afet bölgelerini gezdim. Manyas-Süleymanlı Köyünde 13 ev, 12 ahır, 16 samanlık ve 23 baş hayvan; İvrindi-Kiraz Köyünde 11 ev, 23 ahır; Bandırma-Çamlı Köyünde 1 ev; Susurluk-Karaköy'de 1 ev; Gönen-Geyikli Köyünde 200 keçi; Erdek-Turanlar Köyünde 1 000 zeytin ağacı tamamen yanmıştır.

Ayrıca, Gönen-Geyikli, Armutlu, Turplu, Dişbudak ve Çifteçeşmeler Köylerinin bulunduğu alanda 12 000 dönüm orman ile Erdek-Turanlar ve Ormanlı Köylerinin bulunduğu alanda 3 500 dönüm orman, İvrindi-Kiraz Köyü yakınında ve Balıkesir İlinde toplam olarak meydana gelen 18 orman yangınında, yaklaşık olarak 17 000 dönüm ormanlık alan yanmış olup, 2 trilyon lira civarında zarar meydana gelmiştir.

Bigadiç-Osmanca Köyünde cami minaresi devrilmesi ve Balya-Semizköy'de kavak ağacı devrilmesi sonucunda iki vatandaşımız ölmüş; Bandırma Spor Salonu, Atatürk Stadyumu kapalı tribünleri, Gönen Spor Salonu, Bigadiç Atatürk Öğrenci Yurdu ve Balıkesir İl Özel İdaresi 1 Nolu İşhanının çatılarının uçması; Susurluk Sultaniye Mahallesinde camiin minare kubbesinin düşmesi ve İvrindi Merkez Camii minare kubbesinin yerinden oynaması gibi olaylar sonucunda, 50 civarında vatandaşımız yaralanmıştır.

Felakete uğrayan yerlere Balıkesir Valimiz ve bürokratların hızlı müdahalesi takdire şayandır; ancak, bundan sonra yaraların sarılması, yanan evlerin yeniden yapılabilmesi, zarar gören çiftçilerimizin zararlarının tazmini gibi konular, hükümetin sorumluluğundadır. Bu konuda, hükümeti, adil, dikkatli, duyarlı ve parti farkı gözetmeksizin, bütün mağdur olan vatandaşları kucaklayan politikalar izlemeye davet ediyorum.

55, 56 ve 57 nci Anasol-D ve M hükümetlerinin, hem Balıkesir İlimizde üç yıl önce meydana gelen Manyas, Salur, Hamamlı, Börülceağaç, Gömeç, Ayvalık, Altınova sel baskınlarında geçen yıl meydana gelen Merkez Şamlı, Halkapınar tarla yangınlarında ve Balıkesir Merkez, Yakupköy, Köylüköy, Aslıhantepecik, Halalca, Atköy, Yenice Köyleri ve Kepsut'un bazı köylerinde yaşanan dolu felaketlerinde ve hem de 17 Ağustos ve 12 Kasımda Marmara Bölgesinde yaşanan deprem felaketleri sonrasında yaptığı partizanca yanlı uygulamalar, mağdur vatandaşlarımızın acılarını bir kat daha artırmıştır. Vatandaşlarımız "Allah'tan gelen felakete ne yapalım, bunda da Allah'ın bir hikmeti vardır; kader" deyip katlanırken, hükümetten beklediği sıcak ve adil ilgi yerine partizanca yaklaşımlar görünce, uğradığı felaketi unutup hükümetin yanlı uygulamaları acılarını daha da artırmakta, yaralarını kanatmaktadır.

Örneğin, Gömeç'te üç yıl önce selden yıkılan 50 ev hâlâ bitirilememiştir. Salur ve civarındaki sel baskınlarına, dolu ve yangın felekatine uğrayan köylerimizde zarara uğrayan çiftçilerimizin zararları bir şekilde eksik tespit edilirken, fazla zarar görmeyen, ancak, iktidar partisi yandaşlarının zararları fazla gösterilerek, hak etmedikleri halde borçları ertelenmiştir.

Benzer şekilde, ülkemizin yaşadığı deprem felaketinden sonra hükümetin bütün vatandaşlarımızın ve belediyelerimizin yaralarını adil olarak sarması gerekirken, 8 Şubat 2000 tarihinde yayınlanan Bakanlar Kurulu kararına göre, 358 belediyenin "Tabiî Afet Nedeniyle Gelir Kaybına Uğrayan Belediyelere Yapılacak Yardımlar" listesine alındığını görüyoruz. 2 857 belediyenin gelirlerinin yüzde 20'si kesilerek bu 358 belediyeye daha fazla yardım yapılmaktadır; ancak, bu 358 belediyeden sadece 123'ü deprem bölgesindedir, deprem afetine uğrayan 197 belediyenin 74'ü -Bolu, Seben, Yalova, Tavşanaltı gibi- bu listeye dahil edilmezken...

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Lütfen tamamlayın.

İLYAS YILMAZYILDIZ (Devamla) – ...deprem afetine uğramayan İstanbul, Şişli, Kırıkkale Merkez gibi iktidar parti belediye başkanlarına sahip 235 belediye bu listeye dahil edilmiştir.

Bu, ancak, paslı, kararmış gönüllerin yapabileceği bir iştir. Hükümeti, hiç olmazsa afet konusunda adil olmaya davet ediyorum.

Bunun dışında, özellikle, mal varlığının yüzde 40'ını kaybetmeyen çiftçilerimiz, o yılki ürünlerinin yüzde 40'ını kaybetseler bile, 2090 sayılı Kanun gereği, yardımdan istifade edememektedirler. Bu konuda, ürünlerinin yüzde 40'ını kaybetmesi durumunda da bu yardımlardan istifade edecek, borçlarının erteleneceği bir kanun teklifi hazırladık. Hükümeti, bu kanun teklifini desteklemeye davet ediyorum.

Hükümetin, bu yaraları sarmada daha adil olmasını özellikle rica ediyorum ve biraz daha hızlı davranmasını istirham ediyorum.

Saygılar sunuyorum. (DYP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum Sayın Yılmazyıldız.

Gündemdışı ikinci söz, orman yangınları hakkında söz isteyen Hatay Milletvekili Sayın Mehmet Şandır'a aittir.

Buyurun Sayın Şandır. (MHP sıralarından alkışlar)

Süreniz 5 dakika efendim.

2. – Hatay Milletvekili Mehmet Şandır’ın, orman yangınlarına ilişkin gündemdışı konuşması ve Orman Bakanı Nami Çağan’ın cevabı

MEHMET ŞANDIR (Hatay) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; ülkemizin, önemli ve yoğun gündemi içinde yeterince üzerinde durulamayan son orman yangınları hakkında ve bu vesileyle, ormancılık gerçeğimiz üzerinde kanaatlerimi bilgilerinize sunmak üzere söz aldım. Muhterem Heyetinizi saygılarımla selamlıyorum.

Malumlarınız olduğu üzere, 5 Nisan 2000 tarihinde -yani, geçen çarşamba günü- özellikle, ülkemizin kuzeybatı bölgesinde, bir günde 84 adet orman yangını çıkmıştır ve 7 051 hektar ormanımız, maalesef, yanmıştır. Özellikle, Bursa, Çanakkale, İstanbul, Balıkesir, Adapazarı bölgelerindeki tahribat çok fazladır. Tahribatı, yangının büyüklüğünün anlaşılması açısından söylüyorum. 1999 yılı içerisinde tüm yıl boyunca ve tüm ülke boyutunda yanan orman alanı 5 804 hektardır; bu iki günde yanan ise 7 051 hektardır ve bu alan, maalesef, iyi vasıflı koru ormanıdır, yangınların çoğu da tepe yangını şeklindedir.

Orman Bakanlığımızın, ilgili kuruluşlarımızın ve halkımızın yoğun gayretleriyle, yangın, büyümeden, çok önemli, çok büyük boyutlara ulaşmadan söndürülmüştür. Emeği geçen tüm insanlarımıza, şahsım ve Meclisimiz adına, teşekkür ediyorum.

Aslında, nisan ayı, yangın mevsiminde değildir. Nisan ayı ortalamaları, yanan saha yönüyle 358 hektardır; ancak, 2000 yılı nisan ayı, ormancılığımız açısından bir felaket ayı olmuştur. Tüm insanımıza, tüm ülkemize geçmiş olsun diyorum. Allah, bir daha, böyle yangınlarla, böyle afetlerle ülkemizi muhatap etmesin diye dua ediyorum.

Değerli milletvekilleri, dua etmekten öte, yapacaklarımız ve sorumluluklarımız olduğuna inanıyorum. Hepiniz biliyorsunuz; ormanlar, gelecek nesillerin bize emanetidir. Nüfusumuzun artışına paralel olarak, tükenmeden, artan ihtiyaçlarımızı karşılamak için ormanlarımızın korunması, geliştirilmesi, yaygınlaştırılması ve bu haliyle gelecek kuşaklara aktarılması bir zorunluluktur. Ayrıca, ormanlarımız, tabiî servetlerimiz, zenginliklerimiz olmanın ötesinde, artık, yeni anlayışlar doğrultusunda, dünyanın, uluslararası camianın ortak malı olarak algılanmaktadır. Sürdürülebilir orman anlayışlarıyla, ormancılık, artık, uluslararası camianın önemli bir gündem maddesidir.

Birçok yönüyle ormanlar, toplum hayatındaki vazgeçilmez fonksiyonlarıyla, stratejik özellikte varlıklardır; yerine konulmaları uzun zaman alan ve yokluklarındaki zararları bir başka varlıkla da karşılanması mümkün olmayan, çok stratejik değerde zenginliklerimizdir. Maalesef, dünya, hızla ormansızlaşmaktadır. Yılda 11 milyon hektar orman yok olmaktadır. Ülkemizde de, maalesef, yılda 20 000 hektar orman, orman rejimi dışına çıkmakta, 100 000 hektara yakın orman da, vasıf itibariyle bir alt kategoriye düşmektedir.

Bugün, ülkemizde kişi başına düşen orman alanı miktarı 0,34 hektardır. 1970'li yıllarda bu miktar 0,50 hektardır. Bu rakam, Kanada'da yaklaşık 18 hektar, Amerika'da ve İskandinav ülkelerinde yaklaşık 2 hektardır; bizim ülkemizde 0,34 hektara düşmüştür.

Ülkemizin odun hammadesi açığı, mevcut üretimimizin yüzde 50'si oranındadır. Yaklaşık 17 milyon metreküp odun hammaddesi açığımız vardır. Bunu, usulsüz kesimlerden, kavakçılıktan ve yurt dışından, ithalattan karşılamaktayız. Görülüyor ki, önümüzdeki dönemde, odun hammaddesi açığı, ülkemiz ekonomisi açısından da bir handikap haline gelecektir.

Bugün, ülkemizde, çok sinsi bir ormansızlaşma yaşanmaktadır. Ormansızlaşmanın temel faktörlerinden biri yangınlar olmakla beraber, bir acı gerçeğin altını burada çizmek mecburiyetindeyim: Türkiyemizdeki, ülkemizdeki ormansızlaşmanın bir diğer önemli sebebi, maalesef, Meclisimizde çıkarılan kanunlardır. 1998 sonu itibariyle bu Mecliste çıkarılan kanunlarla, ormanlarımızın, verimli ormanlarımızın yaklaşık yüzde 10,84'ü -yani, yaklaşık 1 milyon hektar- orman rejimi dışına çıkarılmıştır. Bu, acı bir gerçektir, ülkemiz ormancılığının acı gerçeklerindendir.

Ülke ormancılığımız, her yönüyle problem içindedir. Ülkemiz ormanlarında yaşayan insanlarımız hızla şehirlere taşınmaktadır. Bunların geçimleri ormanlarımız tarafından karşılanamaz hale gelmiştir.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Lütfen tamamlar mısınız efendim; buyurun.

MEHMET ŞANDIR (Devamla) – Bugünü ve geleceği insanımızın yararına tanzim etmekle sorumlu olduğuna inandığım Türkiye Büyük Millet Meclisinin bir orman mühendisi üyesi olarak dikkatlerinizi çekmek istiyorum, dikkatinize arz etmek istiyorum: Artık, ülke ormancılığı, yapılması gereken neyse yapılması noktasına gelmiştir. Geç kalınmadan desteklenmeli...

ALİ ŞEVKİ EREK (Tokat) – Maalesef, çok geç kalındı.

MEHMET ŞANDIR (Devamla) – ...ve hızla, ülkemizin tüm dinamikleri bir araya gelerek, öncelikle, orman yangınlarıyla mücadelede yeni bir konsept teşkil edilmelidir. Orman yangınları, ülke zenginliklerimizi alıp götürmektedir. Bu, yalnız ormancıların meselesi olamaz. Bütçelerimizde tahsis ettiğimiz ödeneklerle orman yangınlarıyla mücadele etmek mümkün değildir. Bu, bu ülkenin meselesidir. Gündemimizde bulunan ormancılıkla ilgili kanun tasarıları, teklifler hızla yasalaştırılmalıdır.

Ayrıca, Sayın Bakanımız buradayken bir arzım var ve değerlendirilmesini teklif ediyorum, talep ediyorum: Orman Bakanlığının öncülüğünde, ülkemizin tüm dinamiklerinin de katılacağı bir orman yangınlarıyla mücadele konsepti...

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Sayın Şandır, son cümleniz için mikrofonu açıyorum; buyurun efendim.

MEHMET ŞANDIR (Devamla) – Orman yangınlarını ekosistemin önemli bir parçası olarak algılayarak, orman teşkilatını yangın amenajmanı anlayışına götürmek mecburiyetindeyiz. Ormancı büyüğümüz de burada.

Orman yangınlarıyla mücadele, toplumsal tepki psikolojilerinden ve siyasî şovlardan arındırılarak, ilmî metot bütünlüğü ve disiplini içerisinde ancak, mutlaka yeterli kaynaklarla desteklenerek, ülkenin temel sorunu ve gündem maddesi haline getirilmelidir. Orman yangınlarıyla kaybettiklerimiz, yangınları önlemek için harcayacaklarımızla mukayese edilemeyecek kadar büyüktür.

Tekrar, ülkemize geçmiş olsun der, heyetinizi saygıyla selamlarım. (Alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum Sayın Şandır.

Orman Bakanımız Sayın Nami Çağan cevap verecekler; buyurun efendim.

Süreniz 20 dakika.

ORMAN BAKANI İ. NAMİ ÇAĞAN (İstanbul) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Balıkesir Milletvekili Sayın İlyas Yılmazyıldız ve Hatay Milletvekili Sayın Mehmet Şandır'ın konuşmalarını, birlikte, kısaca cevaplandırmaya çalışacağım.

Balıkesir Milletvekilimiz Sayın İlyas Yılmazyıldız, 5 Nisan 2000'de şiddetli fırtına ve rüzgâr nedeniyle ortaya çıkan yangının Balıkesir İlinde yarattığı tahribatı ortaya koydu. Bu hafta içinde, salı günü, yine Balıkesir Milletvekilimiz Sayın İsmail Özgün de aynı konuya değinmişti ve onu da yanıtlamaya çalışmıştım.

Önce, ilk konuşmadan başlamak istiyorum. Gerçekten, Balıkesir İlimiz, Çanakkale ve Bursa İllerimizle birlikte, Kuzey Ege'de bu doğal afetten en çok zarar gören illerimizin başında gelmiştir. Balıkesir Valimiz Sayın Alaattin Yüksel, bütün devlet yönetimi birimleriyle eşgüdüm içinde, derhal yaraları sarmaya başlamıştır. Bu çerçevde, Bayındırlık ve İskân Bakanlığımız, Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Fonundan sorumlu Devlet Bakanlığımız, Gençlik ve Spor Genel Müdürlüğümüzün bağlı olduğu Devlet Bakanlığımız, Balıkesir İlimize de, bugüne kadar burada sözcüleri konuşmamış olan diğer illerimize de, devletimiz derhal bu yardım elini uzatmıştır ve valilerimiz çok büyük bir çaba içinde bu yaraları sarmaya başlamışlardır.

Biz de, Orman Bakanlığı olarak, orman yangınlarından zarar gören köylerimize, Or-Köy kaynaklarımızı, uygun koşullu krediler için seferber etmiş durumdayız. Genel Müdürlüğümüz elemanları bu köylerde incelemelerini sürdürüyorlar.

Sayın Mehmet Şandır'ın da belirttiği gibi, ülke gündemimiz çok yoğundu; ama, buna rağmen, bu doğal afet gündemde yer aldı, hatta, duygusal bazı tepkiler -ki, bunları da doğal karşılamak gerekiyor- ortaya kondu.

Orman yangınlarıyla ilgili 63 yıldır istatistikler tutuluyor. Bu 63 yıllık istatistiklerde böyle bir gün yaşanmamış; günde 84 yangın ve 7 000 hektar alanın üstünde bir kayıp. Buna benzer bir istatistik 27.7.1996'da var; Muğla-Marmaris yangını. 7 090 hektar alan; ama, sadece tek yangında ve Marmaris'te kaybedilmiş. Tabiî, bu da bir diğer felaket .

Orman yangınları konusunda duyarlılık doğaldır; ama, dünya istatistiklerine baktığımız zaman da, çok büyük felaketlerin yaşanmış olduğunu görüyoruz. Örneğin, 1994 yılında, sadece Kuzey Amerika'da 2 877 353 hektar alan yanmış; eski Sovyet Sosyalist Cumhuriyetleri Birliğinde yine aynı yıl, 1 169 507 hektar alan yanmış. Aynı yıl Türkiye'de yanan alan ise, 20 982 hektar.

Geçtiğimiz yıl, Türkiye'de 5 800 hektar alan kaybettik ve bu konuda Avrupa'nın en başarılı ülkesi olduk. Bu da, tabiî, orman teşkilatımızın başarısıdır.

5 Nisan günü yaşanan olay tam bir doğal afettir, tam bir doğal felakettir; fakat, burada da, yine orman idaremizin de, hükümet birimlerimizin de büyük bir başarısı var; o da, 84 yangın bir günde söndürülebilmiştir, ertesi gün sadece İstanbul ve Kocaeli yangını devam etmiştir, diğer bütün yangınlar orman idaremizin, valilerimizin özverili çalışmaları sonunda kontrol altına alınabilmiştir.

Şimdi yaraların sarılması ki, yine, devletimizin bütün birimleri canla başla, başta orman teşkilatımız olmak üzere, bu yaraları sarmaya çalışıyor. Devletimiz güçlüdür. Bu gücünü deprem felaketinde kanıtlamıştır. Aynı şekilde, bu şiddetli rüzgâr, fırtına ve yangından ortaya çıkan zararların telafi edilmesi konusunda da, yine, elinden geleni yapmaktadır, yapacaktır.

Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (DSP ve MHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Sayın Orman Bakanına teşekkür ediyorum.

İLYAS YILMAZYILDIZ (Balıkesir) – Sayın Başkan, Sayın Orman Bakanımızın moral veren konuşmasına teşekkür ederiz; ama, örneğin, Gönen'deki yangında bir söndürme yoktur, bütün ormanlık alan yandıktan sonra kendiliğinden sönmüştür; birçok orman yangını kendiliğinden sönmüştür.

BAŞKAN – Efendim, cevaba cevap diye bir usulümüz yok.

İLYAS YILMAZYILDIZ (Balıkesir) – Cevaba cevap değil, bir şey söyleyeceğim.

BAŞKAN – Belki Sayın Bakanın bilgilerine sunulacak bir husustur diye...

İLYAS YILMAZYILDIZ (Balıkesir) – Özellikle, yanan köyler çam ormanları içinde olduğu için, köylüler, köy civarındaki ağaçlandırmada çamlık değil de, meşe veya kestane gibi zor yanan ağaçlardan ağaçlandırmayı talep etmektedirler. Birçok köyün yanmasının sebebi de budur. Bunu özellikle arz etmek istiyorum.

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum.

TURHAN GÜVEN (İçel) – Yangın söndürme işçileri uzun süre çalıştırılırlarsa iyi olur.

ORMAN BAKANI İ. NAMİ ÇAĞAN (İstanbul) – Tabiî, Doğru Yol Partisi iktidarı olsaydı daha çabuk söndürülürdü diyorlarsa, bilemem... (DSP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim efendim.

Sayın milletvekilleri, gündemdışı üçüncü söz, tarım ürünlerindeki taban fiyat ve tarım politikası hakkında söz isteyen, Antalya Milletvekili Sayın Mehmet Zeki Okudan'a aittir.

Buyurun. (FP sıralarından alkışlar)

Süreniz 5 dakika efendim.

3. – Antalya Milletvekili Mehmet Zeki Okudan’ın, tarım ürünlerindeki taban fiyat ve tarım politikasına ilişkin gündemdışı konuşması

MEHMET ZEKİ OKUDAN (Antalya) – Sayın Başkanım, değerli milletvekili arkadaşlarım; bilindiği gibi, hafta sonlarında seçim bölgelerine gidiyoruz ve oradaki halkımızın şikâyetlerini yerinde dinleyip, tespit ediyoruz. Bir durumu sizlere aktarmak için buradayım.

Gezdiğimiz yerlerde, ekip halinde dolaştığımız yerlerde, bir kilo etin maliyetinin 1 910 000 lira olduğunu, resmî belgelerle ve konuşmalarımızla anladık. 1 910 000 liraya mal olan etin 1 800 000 liradan Et Balık'a teslim edildiğini biliyor muydunuz? Buna akıl erdirmek biraz zor.

Süt ürünlerine gelince: Üretici, yerinde, bir kilo sütü, en pahalı şekilde, ancak 130 000 liraya satabiliyor ve parasını da iki üç ay sonra alabiliyor. 1997'de yemin 50 kilosu 700 000 lira iken, şu anda 6 800 000 lira civarında. 1997'de sütün litre fiyatı ise 95 000 lira civarında iken, şu anda 130 000 lira civarında. Yemde, arada çok büyük bir fiyat artışı olmasına rağmen, süt fiyatında artma söz konusu değil. Bunun neticesi nereye gidiyor? Düşünün, bir kasaba 16 ton süt verirken, şu anda, sadece 6 ton süt verebiliyor. Tabiî, bu, daha da azalacak; çünkü, rakamlar ortada, zarar devam ediyor. Süt ve süt ürünlerinin azalmasının, ülkemizde, sağlık açısından ne kadar önemli olduğunu takdirlerinize bırakıyorum.

Ayrıca, yine, köylülerimiz, pancar ve anason ekiyor. Pancara ve anasona kota uygulanmaya başlandı. Anason için 200 kilogram; 1 ton teslim eden de 200 kilogram anason verebilecek, 100 kilo veren de. O da, önceden kayıt yaptırırsanız. Pancar için de "maksimum 10 ton" deniliyor. 10 ton pancarı, 3 dönüm yerden temin etmek mümkün. Böylelikle, çiftçi, 2 dönüm anason ile 3 dönüm pancara mahkûm olmuş durumda. Buradan gelecek olan para da, yıllık, yaklaşık 350 - 400 milyon lira yapar ki, bunu da takdirlerinize bırakıyorum.

Şu anda, pancarla ilgili bir diğer sorun da şudur: Pancar teslim edilmiş; ancak, geçen sezon ürününün parası daha alınamamıştır. Geçen sezonun parası ödenmediği için, çiftçi, yeni ekeceği pancarın hesabını yapmaktadır; tohuma verecek, gübreye verecek parası yok. Kaldı ki, bir de bununla geçinecek.

Bunları duymanızı istedim.

Patates tohumunun kilosu 375 000 lira ve patatesin kilosu 20 000 - 30 000 lira. Patatesle ilgili durumu biliyorsunuz, Meclisin gündemine taşındı; ancak, geçerli bir çözüm getirilemedi.

Gübre meselesine gelince: Gübre için, daha önce, geçmiş yıllarda yüzde 50 nispetinde sübvansiyon yapılmış ve bu da 11 000 liraya tekabül ediyor. Bugün sübvansiyon hâlâ 11 000 lira; ama, gübrenin fiyatı, almış başını gidiyor. Gübrenin kilosu 6 - 7 milyon liraya kadar çıkmış; 11 000 liralık sübvansiyon... Geriye bunun bürokrasisi kalmış. Kişi, saksıdaki çiçeğine gübre verecek olsa, çiftçi belgesi almak zorunda. Bunlara çözüm getirmemiz lazım arkadaşlar.

Pamuk ve hububatla ilgili sıkıntılar hâlâ devam ediyor. Sebze üreticilerinin durumu ortada. Sivribibere 1 milyon lira verildi diye çığlık atanlara şimdi soruyorum: Bu sorunları nasıl çözeceğiz?

Bir diğeri ve en önemlisi, pancar çiftçisi; ama, Bağ-Kura kayıtlı, parasını alamamış... Bağ-Kura primlerin yüzde 65 zamlı ödenmesi lazım ve Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanuna göre bu primlerin tahsil edilmesi isteniliyor; fakat, adamın elinde parası yok. Bağ-Kur Genel Müdürlüğü, tutuyor, telefonunu kesiyor. Temenni etmiyoruz; ama -inşallah bunlar düzeltilir- bu gidişle, adamın tapusuna da el konulacak.

Serik'in Çandır Beldesi ile etrafındaki 12 köyde dolu vurgunu yaşanmıştı, 1 trilyon liradan bahsedilmişti; bir kuruş ödenmedi. Üstelik, geçtiğimiz hafta, tekrar, bir kere daha hortum oldu, bütün camlar yerle bir oldu. Lütfen... Afet Kanunuyla ilgili değişiklikleri süratle gözden geçirmek zorundayız.

Bir de, bu kişilerin 1997, 1998 yıllarından kalan borçları var; domatesi 8 000 liraya sattılar, 95 000 liraya mal ettiler; 1997, 1998, 1999'un borçları birikti ve halen çok büyük sıkıntı içindeler.

BAŞKAN – Sayın Okudan, lütfen toparlayınız.

MEHMET ZEKİ OKUDAN (Devamla) – Açıklaması olan varsa, açıklasın. Lütfen, bunlarla ilgili düzeltmeleri yapalım; benden söylemesi. Partizanlık yapmıyorum, particilik hiç yapmıyorum; ama, durumu bildiriyorum.

Bu arada, bir hususu belirteceğim: Mazot fiyatı, 1997 yılından bu tarafa, tam 7,27 kat artmıştır; 7,27 kat...

Taban fiyatlarla ilgili rakamları insafınıza bırakıyorum.

Takdirle, hepinizi selamlıyorum.

Hürmet ettim efendim; sağ olun. (FP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum Sayın Okudan.

Sayın milletvekilleri, Başkanlığın Genel Kurula diğer sunuşları vardır.

Sunuşların fazla miktarda olması ve bugünkü mesaimizin de 7 saat aralıksız devam etmesi itibariyle, Sayın Divan Üyesinin oturarak sizlere takdimini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

(9/27), (9/31), (9/32) ve (9/33) esas numaralı Meclis Soruşturması Komisyonlarının çalışma sürelerinin uzatılmasına dair tezkereler vardır; ayrı ayrı okutup, bilgilerinize sunacağım.

İlk tezkereyi okutuyorum:

B) TEZKERELER VE ÖNERGELER

1. – (9/27) esas numaralı Meclis Soruşturması Komisyonu Başkanlığının, iki aylık ek süre isteğine ilişkin tezkeresi (3/535)

12.4.2000

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

(9/27) esas numaralı Meclis Soruşturması Komisyonumuz, 12.4.2000 tarihinde yaptığı toplantısında, Komisyonun çalışmalarını süresinde tamamlayamayacağı düşüncesiyle, Anayasanın 100 üncü ve İçtüzüğün 110 uncu maddesine göre, 18.4.2000 tarihinden itibaren 2 aylık ek süre istenmesine karar vermiştir.

Gereğini bilgilerinize arz ederim.

Faruk Bal

Konya

Komisyon Başkanı

BAŞKAN – Bilgilerinize sunulmuştur.

Diğer tezkereyi okutuyorum:

2. – (9/31) esas numaralı Meclis Soruşturması Komisyonu Başkanlığının, iki aylık ek süre isteğine ilişkin tezkeresi (3/536)

11.4.2000

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Sosyal Sigortalar Kurumu Genel Müdürlüğünce 1996 Aralık ayında gerçekleştirilen personel sınavında usulsüzlük yapılmasına yol açarak görevini kötüye kullandığı ve bu eyleminin Türk Ceza Kanununun 240 ıncı maddesine uyduğu iddiasıyla Çalışma ve Sosyal Güvenlik eski Bakanı Necati Çelik hakkında Anayasanın 100 üncü ve İçtüzüğün 107 nci maddeleri uyarınca kurulan (9/31) esas numaralı Meclis Soruşturması Komisyonumuzun görev süresi 18.4.2000 tarihinde bitmektedir. Ancak, soruşturmanın bitirilebilmesi için ek süreye ihtiyaç duyulmuş ve 11.4.2000 tarihli toplantıda bu konuda karar alınmıştır.

Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünün 110 uncu maddesinin üçüncü fıkrasına göre Komisyonumuza 19.4.2000 tarihinden itibaren iki aylık ek süre verilmesini arz ederim.

Saygılarımla.

Mehmet Telek

Afyon

Komisyon Başkanı

BAŞKAN – Bilgilerinize sunulmuştur.

Diğer tezkereyi okutuyorum:

3. – (9/32) esas numaralı Meclis Soruşturması Komisyonu Başkanlığının, iki aylık ek süre isteğine ilişkin tezkeresi (3/537)

12.4.2000

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Petrol Ofisi AŞ'nin (POAŞ) özelleştirilmesinde ihaleye fesat karıştırdıkları ve usulsüzlük yapmak suretiyle görevlerini kötüye kullandıkları ve bu eylemlerinin Türk Ceza Kanununun 339 ve 240 ıncı maddelerine uyduğu iddiasıyla eski Başbakan Ahmet Mesut Yılmaz ve Devlet eski Bakanı Işın Çelebi haklarında Anayasanın 100 üncü ve İçtüzüğün 107 nci maddeleri uyarınca kurulan (9/32) esas numaralı Meclis Soruşturması Komisyonumuzun görev süresi 18.4.2000 tarihinde bitmektedir. Ancak, soruşturmanın bitirilebilmesi için ek süreye ihtiyaç duyulmuş ve 12.4.2000 tarihli toplantıda bu konuda karar alınmıştır.

Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünün 110 uncu maddesinin üçüncü fıkrasına göre Komisyonumuza 19.4.2000 tarihinden itibaren iki aylık ek süre verilmesini arz ederim.

Saygılarımla.

Cemal Özbilen

Kırklareli

Komisyon Başkanı

BAŞKAN – Bilgilerinize sunulmuştur.

Son tezkereyi okutuyorum :

4. – (9/33) esas numaralı Meclis Soruşturması Komisyonu Başkanlığının, iki aylık ek süre isteğine ilişkin tezkeresi (3/538)

6.4.2000

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

İzmit körfez geçiş projesi ihalesinde devletin zarara uğratılmasına göz yumarak görevini kötüye kullandığı ve bu eyleminin Türk Ceza Kanununun 240 ıncı maddesine uyduğu iddiasıyla eski Başbakan Ahmet Mesut Yılmaz hakkında Anayasanın 100 üncü ve İçtüzüğün 107 nci maddeleri uyarınca kurulan (9/33) esas numaralı Meclis Soruşturması Komisyonumuzun görev süresi 18.4.2000 tarihinde bitmektedir. Ancak, soruşturmanın bitirilebilmesi için ek süreye ihtiyaç duyulmuş ve 6.3.2000 tarihli toplantıda bu konuda karar alınmıştır.

Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünün 110 uncu maddesinin üçüncü fıkrasına göre Komisyonumuza 19.4.2000 tarihinden itibaren iki aylık ek süre verilmesini arz ederim.

Saygılarımla.

Tarık Cengiz

Samsun

Komisyon Başkanı

BAŞKAN – Bilgilerinize sunulmuştur.

Sayın milletvekilleri, bu komisyonların tamamı daha önce iki ay süre kullanmışlardır. Anayasanın 100 üncü ve İçtüzüğün 110 uncu maddeleri, soruşturmasını iki ay içerisinde bitiremeyen komisyona, iki aylık yeni ve kesin süre verileceğini hükme bağlamıştır; bu sebeple, komisyonlara, iki aylık yeni ve kesin bir süre verilmiştir.

Sözlü soru önergelerinin geri alınmasına dair 3 adet önerge vardır; okutuyorum:

5. – Elazığ Milletvekili Ahmet Cemil Tunç’un (6/563) esas numaralı sözlü sorusunu geri aldığına ilişkin önergesi (4/179)

13.4.2000

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Gündemin "Sözlü Sorular" kısmının 236 ncı sırasında yer alan (6/563) esas numaralı sözlü soru önergemi geri alıyorum.

Gereğini saygılarımla arz ederim.

Ahmet Cemil Tunç

Elazığ

BAŞKAN – Sözlü soru önergesi geri verilmiştir.

Diğer önergeyi okutuyorum:

6. – Elazığ Milletvekili Ahmet Cemil Tunç’un (6/641) esas numaralı sözlü sorusunu geri aldığına ilişkin önergesi (4/180)

13.4.2000

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Gündemin "Sözlü Sorular" kısmının 314 üncü sırasında yer alan (6/641) esas numaralı sözlü soru önergemi geri alıyorum.

Gereğini saygılarımla arz ederim.

Ahmet Cemil Tunç

Elazığ

BAŞKAN – Sözlü soru önergesi geri verilmiştir.

Son önergeyi okutuyorum:

7. – Samsun Milletvekili Musa Uzunkaya’nın (6/656) esas numaralı sözlü sorusunu geri aldığına ilişkin önergesi (4/181)

13.4.2000

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Gündemin "Sözlü Sorular" kısmında 329 uncu sırada bulunan (6/656) esas sıra numaralı önergemi geri alıyorum.

Gereğini arz ederim.

Musa Uzunkaya

Samsun

BAŞKAN – Sözlü soru önergesi geri verilmiştir.

Sayın milletvekilleri, gündemin "Kanun Tasarı ve Teklifleriyle Komisyonlardan Gelen Diğer İşler" kısmına geçiyoruz.

Türkiye Futbol Federasyonu Kuruluş ve Görevleri Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ve Millî Eğitim, Kültür, Gençlik ve Spor Komisyonu raporunun müzakeresine başlıyoruz.

IV. – KANUN TASARI VE TEKLİFLERİYLE KOMİSYONLARDAN GELEN

DİĞER İŞLER

1. – Türkiye Futbol Federasyonu Kuruluş ve Görevleri Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ve Millî Eğitim, Kültür, Gençlik ve Spor Komisyonu Raporu (1/635) (S.Sayısı: 400) (1)

BAŞKAN – Komisyon?.. Yerinde.

Hükümet?.. Yerinde.

Sayın milletvekilleri, komisyon raporunun okunup okunmaması hususunu oylarınıza sunacağım: Raporun okunmasını kabul edenler_ Kabul etmeyenler_ Raporun okunması kabul edilmemiştir.

Tasarının tümü üzerinde gruplar adına ilk konuşma, Demokratik Sol Parti Grubu adına, İstanbul Milletvekili Sayın Bahri Sipahi'ye ait.

Buyurun efendim. (DSP sıralarından alkışlar)

Süreniz 20 dakika.

DSP GRUBU ADINA BAHRİ SİPAHİ (İstanbul) – Yüce Parlamentomuzun Sayın Başkanı, saygıdeğer milletvekilleri; 3813 sayılı Türkiye Futbol Federasyonu Kuruluş ve Görevleri Hakkında Kanunda yapılması gereken değişikliklerle ilgili kanun tasarısı hakkında, Demokratik Sol Parti Grubunun görüşlerini dile getirmek amacıyla söz almış bulunuyorum. Grubum ve şahsım adına, hepinizi saygılarımla selamlıyorum.

Sayın milletvekilleri, futbol, ülkemizin gündemine 1900'lü yıllarda girmiştir; yaklaşık bir asırdır, basın ve kamuoyumuz nezdinde önemini ve güncelliğini hiçbir zaman yitirmemiştir. Peki, milletimizi bu derece meşgul eden, her hareketiyle büyük ilgi çeken, bu sayede maddî ve manevî yönden destek alan, var olduğu sürece siyasetten de popülaritesini kaybetmeyen futbolu kimler yönetmektedir? Bunların seçimleri ve kamuoyundaki yerleri nedir? Neden, futbolun yasasında futbolun ve onu yöneteceklerin lehine yapılacak ufak çaptaki değişiklikler bile her kesimden yoğun ilgiyle karşılanmaktadır?

Hepimizin bildiği gibi, Futbol Federasyonu özerk bir kuruluştur; özerk yapısının önündeki engellerin kaldırılarak Batı'daki anlamıyla özerk hale getirilmesi yönündeki gayretler, bilhassa futbol camiasınca alkışlanıp desteklenirken, Futbol Federasyonunun mevcut yönetimi tarafından, benimsendiği yönünde neden hiçbir açıklama yapılmamıştır?

Yasada yapılmak istenen değişiklikler, spor camiasının, futbolla ilgili her gruptan kişilerin görüşleri alınarak, çok uzun ve titiz çalışma sonunda hazırlanmıştır; şu anda, Millî Eğitim, Kültür, Gençlik ve Spor Komisyonunda yapılan son düzeltmelerle, üzerinde geniş spor kitlesinin uzlaştığı, nadir ve çok olumlu bir yasa haline gelmiştir.

Aslında, Sayın Bakanımızın, sadece özerklik değil, federasyonların yeniden yapılanması, kulüplerimizin dernek statüsünden çıkarılarak profesyonel kulüp yapısına kavuşturulması ve sponsorluk yasasıyla ilgili çalışmaları da devam etmektedir. Bütün bu konular, Sayın Bakanımızın, 1999 Spor Şûrasında ele alınmasına öncülük ettiği ve en kısa zamanda Meclis gündemimize yasa tasarıları olarak getirilecek çalışmalardır.

Yasayla, Futbol Federasyonuna sağlanan özerklik, esas anlamda, tüm spor branşlarında devletin ağırlığını azaltmayı, devletin denetleyici ve yönlendirici işlevini önplana çıkarmayı amaçlamaktadır. Özerklik, kamu yararı gözetmek üzere, bilimi ve teknolojiyi spor alanına doğru aktarmak ve uygulamaktır. Özerklik, hukuk devleti içindedir. Sporun ulusal ve evrensel amaçlarına yabancı hiçbir odaktan etkilenmeyecek bir yapılanmaya yönelmek, özerkliğin hem amacı hem de önkoşulu olmalıdır.

Sayın milletvekilleri, kısaca, futbol yasasında yapılan değişiklikler az ve öz olmasına rağmen, herkes için önemlidir; Yüce Parlamentomuz tarafından da aynı ciddiyette ve önemde olduğuna inanıyoruz.

3813 sayılı Yasada yapılan değişiklikleri şöyle sıralayabiliriz:

Genel Kurulun yapısı ile ilgili değişiklikler: Yapılan değişiklikle, 229 olan Genel Kurul üyelerinin sayısı 108'e indirilmiştir; Federasyonda, onu oluşturan kulüplerin ağırlıklı olarak Genel Kurulda yer almaları sağlanmıştır. 3813 sayılı Yasanın yürürlüğe girdiği 1992 yılından itibaren iyi niyetle getirilen düzenlemelerde, Genel Kurul yapısından doğan sorunlar nedeniyle, huzurlu, etkili, verimli, güvenli ve özerk bir ortam yaratılamamıştır. Genel Kurulun dört yıllık süresince, bazı delegeler, aslında temsil ettikleri kulüp veya kuruluşlarla hiçbir ilgileri kalmadığı halde, seçimlere katılmışlardır. Bazı kuruluşlara blok halinde delegelik hakkı tanınmıştır. Bu hakkı alan kişi ve kuruluşlar, Federasyonun seçimlerini pazarlık konusu haline getirmişlerdir. Süregelen dedikodular ve menfaat pazarlıkları, tehditler, şantajlar, vaatler, hatır gönül ilişkileri, kongrelerin havasına hâkim olmuştur. Bunun sonucu, sonuçlanmayan, masraflı genel kurullar dönemini getirmiştir. Futbol Federasyonu özerk ise, ilkönce onun Genel Kurulu akla gelmeli ve sağlıklı oluşturulmalıdır.

Genel Kurulun toplanması: 3813 sayılı Yasada en çok sorun yaratan konuların başında, Genel Kurulun toplanması gelmiştir. Genel Kurul üyelerinin fazlalığı nedeniyle yüksek maliyet ve zorlukla toplanabilen genel kurullarda üçte 2 çoğunluk aranırdı. Toplanmazsa ne olacağının belirsizliği de mevcut yasanın en önemli eksikliğidir. Kısaca, Futbol Federasyonu Genel Kurulunun toplanması her zaman olay olmuştur, zor olmuştur. Yapılan değişiklikle, olağan ve olağanüstü toplantının yapılabilmesi için, üye tamsayısının yarısından fazlasının katılımı gerekir; ilk toplantıda bu çoğunluk sağlanmadığı takdirde, ikinci toplantı, ertesi gün, üye tamsayısının üçte 1'iyle yapılır; ikinci toplantıda da bu çoğunluk sağlanmadığı takdirde, üçüncü toplantı, bir hafta sonra, çoğunluk aranmaksızın yapılır; kararlar, bu toplantıda hazır bulunan üyelerin yarıdan fazlasının oyuyla alınır. Bu yasayla, Genel Kurula işlerlik kazandırılmaya çalışılmıştır. Bu nedenle, kolaylıkla toplanıp, sorunların çözümüne yardımcı olabilecek delege sayısı ve Genel Kurul yapabilme olanağı sağlanmıştır.

Yönetim Kurulunun oluşturulması: Mevcut yasada, Genel Kurul, Başkan ve 14 kişilik Yönetim Kurulunu seçmekteydi. Bu maddede yapılan değişiklikle, Genel Kurul, Başkan ve 11 Yönetim Kurulu üyesini belirler; Başkan, kalan 3 üyeyi, isterse, Genel Kurul üyeleri dışından seçebilir. Yani, Federasyon Başkanı, kendisiyle çalışabilecek bilim adamları, işadamları, ekonomistler ve diğer sektörlerden kişileri, isterse, profesyonel anlamda sözleşmeli, ücretli atayabilecektir; bu da, özerkliğin özüne ve tanımına uygundur.

Merkez Hakem Kurulunun yapısı ve oluşturulması: Yasada yapılan değişiklikle, Merkez Hakem Kurulunun seçimi Federasyon Başkanının yetkisine bırakılmıştır. Buna göre Federasyon Başkanı, 9 asil ve 9 yedek üyeyi, faal olmayan hakemlerden veya dışarıdan en fazla 2 kişi olmak üzere kendisi belirleyecektir. Burada da, Merkez Hakem Kurulunda, hakem eğitimi ve diğer çalışmalar için, bilgi ve tecrübe sahibi kişilerin yer alması hedeflenmiştir.

Federasyonun harcamaları: Federasyonun her yıl için yapacağı bütçesini Genel Kurulun onaylaması ve harcamaların, kabul edilen bütçe doğrultusunda yapılması esastır. Bütçe dışından harcamalar gerekli olursa, bunun, yine Genel Kurul tarafından kabul edilmesi benimsenmiş, kimsenin keyfî harcama yapmasına olanak verilmemiştir. Federasyonun yıllık toplam gelirlerinin en az yüzde 10'u, proje karşılığında olmak üzere, ikinci ve üçüncü lig kulüplerine, en az yüzde 15'i ise, altyapı ve spor faaliyetlerinde kullanılmak üzere, dereceye giren amatör spor kulüplerine eşit oranda dağıtılır; yüzde 5'i ise, futbola eğitim ve altyapı hizmeti veren kurum ve kuruluşlara, Federasyon yönetimince belirlenecek şartlar dahilinde dağıtılır.

Sayın milletvekilleri, Sayın Bakanımızın çalışmaları doğrultusunda, Spor Toto ve Spor Loto da Futbol Fedarasyonuna devredildiğinde, Federasyonun kaynak sorunu kalmayacaktır.

Maç yayın hakları: Futbol müsabakalarının naklen yayınından ortaya çıkan sorunlar nedeniyle, kamuoyu, haber amaçlı da olsa, müsabakaları televizyonlardan şifresiz olarak izleyemiyordu. Millî müsabakalara, âdeta, birileri tarafından yayın ambargosu konulmuştur. Yapılan değişiklikle "lig ve kupa maçlarının televizyon ve radyodan yayınlanmasıyla ilgili düzenlemelerde Federasyon Yönetim Kurulu yetkilidir; millî müsabakalar şifreli yayınlanamaz" denilmiştir. Bu maddeyle, maç yayınlarıyla ilgili kaos da son bulacaktır.

Sayın milletvekilleri, mevcut kanunda yapılması zorunluluk haline gelen bu değişikliklere bile tahammülü olmayan kesimlere karşı eleştirileri göğüsleyecek, her kesimden insanları dinleyecek, kanunun tanıtımını yapacak, mesai harcayacak, çevresini bu işe tahsis edecek, bütün bunların sonucunda da kamu adına istediğini elde edebilecek ve kendisi adına hiçbir talepte bulunmama erdemliğini gösteren Sayın Bakanımız Fikret Ünlü'ye, olağanüstü çabalarından dolayı teşekkür ediyorum, şükranlarımı sunuyorum.

Bu kanun tasarısının, bundan evvel Türkiye Büyük Millet Meclisinden çıkarılan spor kanunları gibi, iktidarıyla muhalefetiyle bir bütün halinde kabul göreceğine ve ittifakla yürürlüğe konulacağına inanıyorum. Spor, siyasetüstü bir konudur, onun kuralları evrenseldir; bunu hepimiz biliyoruz.

Sayın milletvekilleri, sözlerime burada son verirken, başta, kanun tasarısını Yüce Meclisimize kadar getiren spordan sorumlu Devlet Bakanımız Fikret Ünlü'ye, alt komisyonda görev yapan milletvekillerimize, Millî Eğitim, Kültür, Gençlik ve Spor Komisyonu üyelerine ve bu yasayı destekleyen tüm kişi ve kuruluşlara teşekkür ederken, elbirliğiyle yasanın yürürlüğe girmesine yardımcı olanların, spor tarihindeki mümtaz yerlerini alacaklarına, unutulmayacaklarına, yaptıkları katkının büyüklüğüne inancım tamdır.

Bu duygu ve düşüncelerle, futbolumuz adına saygı ve sevgilerimi sunuyorum. (Alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum Sayın Sipahi.

Doğru Yol Partisi Grubu adına, Giresun Milletvekili Sayın Rasim Zaimoğlu; buyurun efendim. (DYP sıralarından alkışlar)

Süreniz 20 dakikadır.

DYP GRUBU ADINA RASİM ZAİMOĞLU (Giresun) – Sayın Başkanım, değerli milletvekili arkadaşlarım; hepinizi en derin saygı ve sevgilerimle selamlıyorum.

3813 sayılı Türkiye Futbol Federasyonu Kuruluş ve Görevleri Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısına ilişkin Doğru Yol Partisi Grubunun görüşlerini aktarmak için huzurlarınızdayım; Yüce Heyetinizi saygıyla selamlıyorum.

Değerli Başkanım, değerli milletvekili arkadaşlarım; bu konuya girmeden önce, özellikle son günlerin en önemli olayı olan, dolayısıyla, Değerli Başbakanımızı, Değerli Bakanımızı, Yüce Parlamentomuzu, milletvekillerimizi ve milletimizi yakinen ilgilendiren önemli bir olay dolayısıyla, birkaç konuda uyarıda bulunmak istiyorum.

Bildiğiniz üzere, geçtiğimiz hafta çok güzel bir netice aldı Galatasaray Spor Kulübümüz; canı gönülden kutluyorum; Millî Takımımızı da başarılarından ötürü kutluyorum. Ancak, bu olaydan bir gün kadar önce çok adi bir cinayet işlendi, bunu da, bütün Yüce Parlamento adına, Türk Milleti adına şiddetle kınıyorum. Bu, gönüllerde arzu etmediğimiz, maalesef, çok üzücü bir hadisedir. Burada, 2 İngiliz vatandaşı, maalesef, rahmetli olmuştur; bu, bizim hiçbirimizin arzu etmediği bir konudur.

Burada, Sayın Fatih Terim'i ve değerli sporcu kardeşlerimi canı gönülden kutlamak hepimizin borcudur. Ancak, son günlerde, bu olayla, masa başında, âdeta futbol sahasında alınan başarıyı gölgelemek üzere, İngiliz kamuoyunda bulvar gazeteleri aracılığıyla bir kamuoyu oluşturma hissi yaratılmaktadır. Aynı zamanda, buna, Leeds Kulübü Başkanı da önayak olmuş ve hadise, Galatasarayın boyutlarından çıkıp, Türkiye Cumhuriyeti Devletinin, Hükümetinin meselesi haline gelmiştir.

Şimdi, buraya kadar konu çok açıktır. Ancak, geçtiğimiz zaman dilimi içerisinde, yine, İtalya'nın ünlü Juventus Kulübünün, bir Apo krizi dolayısıyla Türkiye'nin İtalya'yla olan münasebetleri nedeniyle, devletten bir güvence isteyerek, buraya, devlet güvencesi altında nasıl gelmek zorunda kaldığını ve bizim hükümetimizin ve devletimizin bu konuda ne kadar duyarlı olduğunu, ne güzel tedbirler aldığını ve Türk'ün medeniyetini, Türk'ün cesaretini ve gücünü burada gösterdiğini görüyoruz.

Buradan, özellikle değerli milletvekili arkadaşlarıma bir çağrıda bulunmak istiyorum; basın yoluyla da bu çağrıyı yaptım. Şimdi, Galatasaraylı futbolcularımız Türkiye'yi temsil etmektedir. Bu olayla, Türkiye, artık, uluslararası platformda, dünya kamuoyu üzerinde büyük bir tanıtım yapma şansına sahip olmuştur. Hele hele, gönlümüz öyle arzu ediyor ki, inşallah, UEFA kupasını da alacak, Türkiye'nin şanlı şerefli tarihine, futbol tarihine güzel bir altın imza attıracaktır. Yalnız, burada, masa başındaki bu oyuna, İngilizlerin bu oyununa -hatta, 2 cenazenin bile hâlâ kaldırılmadığını düşünürsek- gelmememiz gerektiğini düşünüyorum. O niyetle, ben, başta değerli milletvekili arkadaşlarım olmak üzere, bütün Parlamentoya ve bütün Türk vatandaşlarına, yurt dışındaki bütün vatandaşlarımıza sesleniyorum: Bu hadiseye, bir Türkiye meselesi açısından bakarak, orada Türkiye'nin gençlerini yalnız bırakmamak için, onbinlerce vatandaşlarımızla beraber, başta milletvekillerimizin katılmasını canı gönülden arzu ediyorum. (Alkışlar) Teşekkür ediyorum. Değerli arkadaşlarım, bu konuda hepinizin duyarlı olduğunuzu biliyorum. Hepinize çağrı mektubu gönderdim ve bu çağrıya uyarak, lütfen, hep birlikte, beraber hareket edelim diyorum.

Şimdi, bu hadisede, maalesef, çeşitli konularda eksiklikler olmuştur. Gönül arzu ediyordu ki, daha önce, Sayın Dışişleri Bakanımız, spordan sorumlu Sayın Bakanımız, ilgili sayın bakanlarımız bu konuyla ilgili bir girişimde bulunsalardı ve devlet güvencesini İngiltere'den alsalardı; ama, maalesef, bu konuda biraz geri kaldık diye düşünüyorum, geç kaldık diye düşünüyorum ve buradan hükümeti tekrar uyarıyorum.

Ben, Türk seyircisinin başına gelebilecek en ufak bir talihsizliğin, bizim için, İngiltere'nin, medeniyet ülkesi olan İngiltere'nin, insan haklarına saygılı İngiltere'nin tutumuyla ne kadar paralel olduğunu düşünüyorum. Her ne kadar "Türk seyircisi gelmesin" deseler bile, oraya münferit olarak Türk vatandaşlarının gideceğini, cesur Türk vatandaşları olduğunu hepimiz çok iyi biliyoruz. Bu konuda hükümeti, ayrıca, bir defa daha uyarmak istiyorum.

Ayrıca, bu konuda, Tanıtım Fonunun şimdiye kadar harekete geçirilmesi lazımdı. Belki, aleyhte yapılan bu propagandanın lehe çevrilmesi gerekirdi; ama, maalesef bu konuda da şu ana kadar atılmış bir adım göremiyoruz.

Ayrıca, bunu kullanarak, turizmde olsun, diğer konularda olsun, Türkiye’nin pozitif imajını negatife çevirmek isteyen dünya ülkeleri olacaktır. Onu da gözardı etmemek için, vize işlemlerinden başlayarak -milletvekilleri dahil, vize almak zorunda olduğumuzu bir kere daha hatırlatıyorum- İngiltere hükümetinin Dışişleri Bakanlığı ile gerekli iletişim kurularak, vize alan vatandaşların dahi kapıdan geçişlerinin yüzde yüz garanti altına alınmasının, otel rezervasyonlarının durumunun; ayrıca, Avrupa’ya münferit gidecek vatandaşlarımızın durumunun devlet güvencesi altına alınmasının; yine, bu vatandaşlarımız için ne gibi önlemler alındığının, bir kere daha altını çizmek istiyorum.

Ayrıca, diyorum ki, bu tanıtımda Türkiye’nin üzerine düşen vazifenin yapılacağına inanıyorum. Türk Hava Yollarının charter uçak seferleriyle ve bütün özel havayolu şirketlerinin Türk vatandaşlarına yardımcı olmaları, çeşitli indirimler sağlamaları ve Türk vatandaşının gücünü 11 gencimizin sırtında bırakmamak için, Fatih’in aslanlarıyla beraber orada olmamız gerektiğini bir kere daha vurguluyorum. Bu konuda hepinizi uyarmak istedim. (Alkışlar) Teşekkür ediyorum.

Sayın Başkanım, değerli milletvekili arkadaşlarım; dünyada ve günümüz dünyasında spor faaliyetleri, ülkeleri ve insanları birbirine yaklaştıran, barış, kardeşlik bağlarını pekiştiren sosyal olaylar olmaya artarak devam etmektedir.

Yine, küreselleşen dünyada, özellikle haberleşme teknolojisindeki ilerleme, kültür alışverişini ve eskiden komşu şehirlerdeki olaylardan haber almak uzun sürerken, bugün Çin Halk Cumhuriyetindeki veya Bolivya'nın küçük bir şehrindeki bir olayı naklen yayınlarla gündeme getirmeyi artık çok kolaylaştırmış bulunmaktadır. Bu açıdan bakıldığında, spor etkinliklerinin, özellikle de futbolun, popülarite açısından ne kadar önemli bir vaka olduğunu bir kere daha burada vurgulamak istiyorum.

Biz, Doğru Yol Partisi olarak, çıkarılacak bu kanunun, önce ülkemize hayırlı uğurlu olmasını diliyoruz ve Doğru Yol Partisi olarak bu konudaki görüşümüz tamamen pozitiftir. Bu konuda özerk yasalar çıkarılırken -3813 sayılı Yasa çıkarılırken ve daha önceki yasa çıkarılırken- yaptığı katkılar nedeniyle, buradan, eski Cumhurbaşkanımız rahmetli Özal'ı bir kere daha minnetle ve şükranla anıyorum. Değerli bakanlarımızın ve Doğru Yol Partisi iktidarı zamanında Sayın Mehmet Ali Yılmaz'ın girişimleri sonucu, 3813 sayılı Yasayla bu konuda özerkliğe geçiş sayesinde, Türkiye'nin ne kadar aşama kaydettiğine, burada, hep beraber şahit olmaktayız.

Millî Takımımızın aldığı neticeler, Galatasaray Spor Kulübünün aldığı neticeler, diğer takımlarımıza da örnek olacak. Ben ümit ediyorum ve inanıyorum ki, bir Fenerbahçemiz bir Beşiktaşımız bir Trabzonsporumuz, Türkiye Birinci Ligindeki ve diğer liglerdeki takımlarımız, bundan sonra daha başarılı olacaklardır.

Onun için, özerklik sayesinde ne kadar geniş bir açılım yaşandığını, ne kadar güzel bir perspektif yakalandığını ve Türkiye'nin tanıtımında, turizminde ve spor alanlarında ne kadar ilerleme kaydedildiğini hep beraber görmekteyiz. Bu durum, aslında, gelişmekte olan ülke olma vasfıyla Büyük Türkiye hayali kuran ve Avrupa Birliğine geçişte büyük iddiaları olan Türkiye için çok önemlidir. Avrupa Birliğine geçişte, bizim takımlarımızın da bu kadar başarılı olması, bu kadar önde olması, hepimize son derece güç verecektir, kuvvet verecektir. Bu ileri ülkeler arasına girmek için tüm dinamiklerin harekete geçirilmesi, spor potansiyelinin de harekete geçirilmesini sağlayacaktır.

Değerli kurucumuz, her şeyden önce cumhuriyetimizin kurucusu, Saygıdeğer Cumhurbaşkanımız Sayın Mustafa Kemal'in, burada, önemli sözlerinden olan "Sağlam kafa sağlam vücutta bulunur" sözünü bir kere daha hatırlatmak istiyorum.

Türkiye için en doğru netice, doğru tanıtım sorunudur. Bu doğru tanıtımı da, çok popüler bir spor olan futbolla yakalamamız büyük imkân dahilindedir. Yine, turizmde geçtiğimiz sezon yaşanan bir krizde, belki futbol nedeniyle alınan bu güzel tanıtımla bir yerde yeniden aşama kaydedilmesi ve güzel bir turizm potansiyeli yakalamamız bu sayede mümkün olacaktır.

Ben, burada, değerli Bakanımızın, bu yasa tasarısıyla ilgili ne tür sıkıntılar yaşadığını bizzat yaşamış bir arkadaşınızım; çünkü, futbol federasyonlarında, çeşitli yıllarda -hem Şenez Erzik federasyonunda hem de Ali Uras federasyonunda- hem yönetim kurullarında hem de dışişleri kurullarında çeşitli görevler yaptım.

Diyorum ki: Futbolda siyaset olmaz, futbolda doğru olur; burada, doğruları yapmak zorundayız. Hükümetin yaklaşımına pozitif olarak yanaşacağız; bunu açıklıkla ifade ediyorum. Sayın Bakanımın ve değerli milletvekili arkadaşlarımın büyük katkılarıyla geniş çalışmaları sonucunda, çağdaş bir futbol yasa tasarısını, biz, hep beraber buradan çıkarabilirsek, bunun, ileride Türkiye'ye getireceği faydaları hep beraber göreceğiz, izleyeceğiz inancındayım.

Daha önce yapılmış özerk federasyon yasası nedeniyle, bir Coca Cola içerken bile diğer futbolcuların giydiği eşofmana gıptayla bakan futbolcularımız, bugün, beş yıldızlı otellerde kamp yapıyor, en mükemmel şekilde yeşil sahalarda çalışıyor. Futboldan gelen sorumlu bakanların da güzel girişimleri sonunda çim sahalarda aldığımız neticeler açıktır; ancak, bizim, burada, futbolun önünü, özellikle de çağdaş sporun en popüleri olan ve Türkiye'nin en güzel sporlarından biri olan futbolun önünü kesmememiz lazım.

Tasarının maddelerine gelindiğinde detaylarıyla açıklamaya çalışacağız; ancak, kanun tasarısının özel olan kısımlarına biraz değinmek istiyorum. Özellikle, genel kurulun yapısı açısından, bence -açıkça ifade ediyorum- eski yapının; yani, özellikle, kulüpler bazında, kulüplerin delege sayıları bazında... Sayın Bakanın sıkıntısını biliyorum; Sayın Bakanın en büyük sıkıntısı, delege sayısından çok, daha ziyade, toplantı yetersayısının çok yüksek tutularak, üçte 2'lik bir çoğunlukla tutularak -ki, Sayın Bakan haklıdır- bir sıkıntıya sebebiyet verip, çeşitli masraflar olduğunu, çeşitli sıkıntılarla bu konunun aşılamadığını biliyorum. Ancak, kulüpler bazında 160 olan delege sayısının, bugün, biz, 87'ye düşürüldüğünü görüyoruz alt komisyon raporuyla ve bunun da 59'unun kulüp başkanı olduğunu kabul edersek, burada, birinci, ikinci ve üçüncü lig takımlarından sadece 28 kişinin seçilebilme imkânına sahip olduğunu görmekteyiz.

Yine, eski rakamla, toplam sayı 229 iken, bugün, bu sayı 110'a indirilmiş gibi görülse bile üst komisyon raporuyla, maalesef, seçilebileceklerin sayısı burada 49'a düşmektedir; çünkü, bunun 59'u, birinci, ikinci ve üçüncü ligdeki başkanları ancak kapsamaktadır ki, bu, ikinci ve üçüncü lige çok büyük haksızlık demektir. Yani, neticede, bir ikinci lig veya üçüncü ligin başkanının seçilebilmesi için, o üyenin kulüp başkanlığından istifa etmesi gerektiği şartı konulması, burada, bu çok vahim bir durumdur. Biz de, burada başkanların seçilebilme imkânı olmadığına göre, istifa edip seçilmesi ancak mümkün olabildiğine göre, başkanların veya kulüplerin yönetim kuruluna seçilecek temsilcilerin, burada delege olabilmeleri hususunun tasarıya konulmasında fayda vardır diye düşünüyoruz.

Yine, komisyondan gelen şekil benimsenecekse, birinci ligde, sadece şampiyon olmuş takımların kulüplerine, bence, burada birer adet delege sayısı ilave etmekte fayda vardır diye düşünüyorum; çünkü, birinci lig takımlarının şampiyon olması gerçekten çok zor bir hadisedir. Bugün, Galatasaray'ın, Fenerbahçe'nin, Beşiktaş'ın ve Trabzonsporun şampiyon olduğunu biliyoruz. O takımlarımıza, hiç olmazsa, eğer bu yapı konulacaksa, birer tane ilave delege verilmesinde doğruluk payı buluyoruz. Çünkü, hem tanıtımlarıyla hem seyirci potansiyeliyle bu takımların, bir de şampiyon olmaları için, bir teşvik unsuru olması nedeniyle, delege sayısının birer tane artırılmasında fayda vardır. Bu şekilde düzeltilmesi için önergemiz de olacaktır.

Yine, sadece kulüp başkanlarının delege olması bence büyük bir zorluğa sebebiyet verecek ve biraz önce söylediğim gibi, ikinci ve üçüncü ligde çok büyük sıkıntılar yaşanacak, temsilci imkânı buraya konulamayacaktır.

Yine, Türkiye spor yazarlarının, bu kadro içerisinde, önemli bir yeri vardır. Aslında Hükümet tasarısında, Türkiye spor yazarlarının delege olması için böyle bir madde vardı, ama bu madde, maalesef üst komisyonda kaldırıldı. Özellikle, çok geniş bir kamuoyuna hitap eden Türkiye spor yazarlarının burada mutlaka delege yapılması önemlidir.

Burada, yönetim kurulu başkan ve 14 üyesinin, mutlaka genel kurulca seçimle gelmesi gerektiğine inanıyoruz.

Değerli arkadaşlarım, eğer, tasarı, komisyondan gelen rapor doğrultusunda çıkacak olursa 3 tane delege, maalesef, başkan tarafından atanma şeklinde buraya girme şansına sahip olabilecektir. Bu, kanun tasarısının en hassas yeridir. Burada, atanmışlarla seçilmişleri bir arada tutamazsınız. Hatta bunların bazılarına para verilebilme imkânının, yani profesyonel olarak seçilebilme imkânının olması bu konuda çok büyük hassasiyet ortaya koymaktadır. Siz, para verdiğiniz kişilerin sizin aleyhinize bir fiiliyatı olduğunda veya oy kullandığında, parmak kaldırdığında onların, oradan yok olması için, o başkanın, gelecek başkanın ne tür bir tutum izleyeceğini hep beraber göreceğiz. İnşallah bu şekilde çıkmaz. Onunla ilgili de önergemiz olacak.

Yine, Merkez Hakem Komitesi Başkanı ve üyelerinden 2 kişinin bu şekilde profesyonel olması ve para alması, bence, tasarının yanlış yönlerinden birisidir.

Sadece dört seneliğine, sadece başkan tarafından atanması, bir yerde, ileride zafiyet doğurabilir. Çok önemli konularda, bu hassasiyet olabilir. Onun için, herhalde, Sayın Bakanım bu konuya açıklık getirecek. Merkez Hakem Kuruluna seçilecek kişilerin, genel kurulca senede bir kere onaylanması, bence, çok doğru olacaktır; çünkü, atanacak kişiler, her zaman atandıkları gibi, başkan tarafından da görevden alınabilirler diye düşünüyoruz.

Yönetim Kurulunun 3 üyesiyle Merkez Hakem Kurulunun 2 üyesinin dışarıdan olması çok yanlıştır.

Yurt dışında temsilcilik açılması konusunda Bakanlar Kuruluna yetki verilmesi, Doğru Yol Partisi olarak yaptığımız çok geniş araştırmalar sonucunda elde ettiğimiz bilgilere göre, bürokrasiyi genişletecek, başka bir şey doğurmayacak. Biz burada diyoruz ki, Sayın Bakana bir favour yapalım ve Sayın Bakan, Dışişleri Bakanlığının olurunu alarak, temsilcilik açılması hakkında Sayın Bakanın onayı kâfidir diyoruz.

İkinci ve üçüncü lig kulüpleri ile amatör spor kulüplerinin, belki ikinci lig ve üçüncü lig ayağının oranı biraz az olmuştur; amatör liglere yüzde 15 asgarî pay ayrılırken, belki ikinci ve üçüncü liglere de yüzde 15 dolayında bir pay ayrılmasında doğruluk payı olacaktır diye düşünüyorum.

Başta da söyledim, her zaman her yerde de söylüyorum, futbolda, sporda asla ve asla siyaset yapılmaz.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Lütfen toparlar mısınız Sayın Zaimoğlu.

RASİM ZAİMOĞLU (Devamla) – Toparlıyorum Sayın Başkanım.

Bu Yüce Parlamento çatısı altında, hep beraber, çok doğru bir karar verelim, bütün partilere yakışan bir karar verelim.

Sayın Bakanımıza, iyi niyetinden dolayı gerçekten teşekkür ediyorum. Biz bu olaya, Doğru Yol Partisi Grubu olarak, pozitif yaklaşacağız. Arkadaşlarımızla, maddeler üzerindeki konuşmalarımızda, her zaman, hükümetimizin yanında olduğumuzu söylemek istiyoruz. Ancak, bizce ve Parlamentoca kabul edilebilecek büyük bir çoğunlukla, tasarının eksik yönlerinin tamamlanmasını canı gönülden istiyorum.

Beni dinlemek lütfunda bulunduğu için bütün Parlamentoya en içten dileklerimi ve saygılarımı sunuyor, Galatasarayımıza da bu yapılacak maçta başarılar diliyorum. Milletvekili arkadaşlarıma oraya gitmek için tekrar çağrıda bulunuyorum.

Hepinize en derin saygı ve sevgilerimi sunuyorum. (Alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ediyoruz Sayın Zaimoğlu.

Fazilet Partisi Grubunun görüşlerini Amasya Milletvekili Sayın Akif Gülle ifade edecekler.

Buyurun Sayın Gülle. (FP sıralarından alkışlar)

Süreniz 20 dakika efendim.

FP GRUBU ADINA AKİF GÜLLE (Amasya) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; görüşmekte olduğumuz 400 sıra sayılı Futbol Federasyonu Yasasında Değişiklik Yapan Kanun Tasarısının tümü üzerinde Fazilet Partisi Grubu adına söz almış bulunuyorum; hepinizi en içten duygularla selamlıyorum.

Değerli milletvekilleri, Futbol Federasyonu Yasasında 1988 yılından itibaren bu yaptığımız üçüncü değişikliktir. 1988 yılında 3461 sayılı Yasayla birtakım değişiklikler yapılmıştı, daha sonra, 1992 senesinde 3813 sayılı Yasayla ciddî değişiklikler yapıldı. Şimdi ise, söz konusu 3813 sayılı Yasada birtakım değişiklikler yapma ihtiyacı doğmuş ve şu anda Yüce Parlamentoda bunu müzakere ediyoruz.

Aslında, bu tür tasarılar hazırlanırken üzerinde iyi düşünülmesi, iyi tartışılması, çok genel konsensüsler sağlanması ve sonunda da uzun ömürlü olması elbette arzu edilen bir neticedir. Şayet ihtiyaç hâsıl olursa, gerektiğinde, gerekli değişikliklerin yapılmasından, elbette, çekinilmemesi icap etmektedir.

Değerli milletvekilleri, şu anda huzurunuza gelen yasa tasarısı, bu noktaya gelinceye kadar, birçok yerde tartışıldı, değerlendirildi. Daha hazırlık safhasında, elbette, çok geniş bir kamuoyunu ilgilendirmesi bakımından, büyük tartışmalara sebep oldu. Nihayet, Millî Eğitim, Kültür, Gençlik ve Spor Komisyonuna geldi, orada konuşuldu, tartışıldı; bir miktar daha konuşulup, tartışılmasına ihtiyaç hissedildiği için bir altkomisyona tevdi edildi. Altkomisyonda da değerlendirildi, tartışıldı; değişik kesimlerin görüşlerinin alınmasına gayret sarf edildi. Tekrar komisyonda görüşüldükten sonra, huzurlarınıza getirilmiş oldu. Bendenizin de bulunduğu altkomisyonda, 5 arkadaşımızla beraber, tasarı üzerinde, değişik kesimlerden aldığımız görüşleri, tasarının komisyonda görüşülmesi sırasında değerlendirmeye tabi tuttuk.

Değerli milletvekilleri, Fazilet Partisi olarak, biz, bu tasarı komisyona geldiği andan itibaren, hadisenin günlük siyasî anlayışların ötesinde değerlendirilmesi gerektiği inancıyla beraber, objektif kriterler doğrultusunda bir değerlendirmeye tabi tuttuk. Elbette, tasarı üzerinde birtakım rezervlerimiz vardı; bunları kısaca ifade etmemiz gerekirse, baştan, genel kurulun daha demokratik olması bakımından daha geniş katılımlı, genel kurul delegelerinin çok daha fazla olması arzu edilen bir sebep idi. Çünkü, özerk bir yasa, daha demokratik katılımlarla çok daha ciddî bir anlam ifade edecekti. Ancak, Sayın Bakanın bu konudaki sıkıntıları da tarafımızdan bilinmiyor değil idi. Aynı zamanda, yine, genel kurul delegeleri üzerinde, özellikle, amatör küme takımlarının daha fazla temsil edilmesinin gereğine inanıyor idik. Bilindiği gibi, bugün, ülkemizde 6 000 civarında amatör küme takımı 400 000 civarında bunların bünyesinde futbolcu mevcut; bir yılda 63 000 civarında da müsabaka amatör kümelerde yapılmaktadır. Bunların sadece iki temsilciyle genel kurulda temsil edilmesi, bizim tarafımızdan uygun görülmemişti. Bu, rezervlerimiz vardı. Yönetim kurulunun oluşmasında, az önce sayın konuşmacının da ifade ettiği gibi, yönetim kuruluna, beş tane atamayla yönetim kurulu üyesinin getirilmesi, özerklik ve demokratiklik anlayışımıza hiç de uygun olmayan bir anlayış idi; bununla ilgili rezervlerimiz vardı. Kulüplerin federasyondan aldığı paylar konusunda tasarı üzerinde rezervlerimiz vardı. Merkez Hakem Kurulunun oluşmasında birtakım rezervlerimiz vardı.

Bahsettiğimiz alt komisyonda bu konuda birtakım, bize göre yeni ve daha iyi düzenlemeler nispeten yapılmış oldu. Genel kurulda atanmış yönetim kurulu üyelerinin sayısı, beşten üçe indirildi; amatör küme takımlarının genel kurul delegeleri, ikiden üçe çıkarıldı; kulüplerin federasyondan aldığı pay, yüzde 20'den 25'e çıkarılmış oldu. Yine bu arada, millî maçların şifresiz olarak gösterilmesi de, bu manada, bizim kayda değer oldukça müspet gelişmeler olarak değerlendirdiğimiz noktalar idi.

Ancak, elbette bunların yeterli olduğunu söyleme durumunda değiliz. Bugün, bu tasarı, Yüce Meclisin huzurunda konuşuluyor, tartışılıyor. Futbol camiası ve sporumuz adına Yüce Meclisin huzurunda da getirilecek müspet, mantıklı, makul değerlendirmelere elbette elimizden geldiği kadar katkılarımızın devam edeceğini bu noktada ifade etmek istiyorum.

Değerli milletvekilleri, bizler bu yasa tasarısını bugün bir buruk sevinç ve heyecan içerisinde görüşüyoruz. Galatasaray takımımızın başarıları, sevincimize sevinç, coşkumuza coşku katıyor; ama, içimizde bir burukluk var: Futbol adına İstanbul'da yaşananlar, elbette, bizi üzdü. Yanlış ve hatalı davranışları, kimden, hangi taraftan gelirse gelsin, karşı olmak, tavır koymak bizim görevimiz. Bu tür sahneleri kınıyor, bir daha görmek istemiyoruz. Ne var ki, böyle bir ortamda, bazı basın organlarının ajitasyon yapmalarını da, aynı ölçüde kınıyor ve tehlikeli buluyoruz. Neye ve kime hizmet etmek istedikleri konusunda da ciddî endişelerimiz var. Bugün, değişik basın organlarına da yansıdığı gibi, UEFA Başkanının açıklamaları var; bu olayları, Türk spor kamuoyundan elbette ayrı düşünmek, ayrı değerlendirmek mecburiyetindeyiz. Bu hadiseyle ilgili bugün gazetelere intikal eden gelişmeleri de, ayrıca, dehşet verici boyutlarda buluyoruz. Sayın Terim'in haklı feryadına aynen katılıyoruz. Olay, bir spor faaliyeti olmaktan çıkmış, diplomasi boyutuna doğru ulaşmıştır; ama, yetkililerin sessizliğini de üzüntüyle karşılıyoruz. Başta, Dışişleri yetkililerimiz olmak üzere, hükümetin, bu olay karşısında neler yaptığını, neler yapmak istediğini, ne tür tedbirler aldığını ve alacağını, başta Yüce Meclisimize, spor kamuoyuna ve Türk kamuoyuna hiç vakit geçirmeden açıklamasını da arzu ediyor ve bekliyoruz.

Bu arada, futbolun ve medeniyetin beşiği olduğunu iddia eden İngiltere'de, bugünlerde yaşanan olaylar, bize, bu ülkenin futbolda katettiği sürece uygun, sosyal olgunluk ve moral değer bakımından hiç de iyi bir noktada olmadığını gösteriyor. Temennimiz, İngiliz yetkililerinin, daha fazla zaman kaybetmeden, önce Galatasarayın başarısını kabullenebilmeleri, hazmedebilmeleri, peşinden de üzerlerine düşen görevlerini eksiksiz yapmalarıdır.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; yaşanılan bu olaylar da bize gösterdi ki, spor, salt bir müsabakadan ibaret değil, kitleleri yönlendiren, kitleleri coşturan, heyecan veren, ümit aşılayan veya arzu edilmeyen sonuçlara sebebiyet veren çok önemli bir kitle iletişim aracı. Sağlıklı nesillerin oluşması, dostlukların kurulması, kötü alışkanlıkların ortadan kaldırılması konusunda sporun önemi, hiç şüphesiz, küçümsenemeyecek kadar büyük.

Bizler, spor geleneği olan bir milletiz. Bizim içinde bulunduğumuz bu noktada, daha Ortaasya'da, siyasî ve sosyal şartlar, bizim milletimizi, harbe ve mücadeleye hazır olmaya yönlendirmiş, buna bağlı olarak da, binicilik, okçuluk, av, güreş, kılıç mübarezeleri, ağırlık kaldırma ve koşu gibi sportif faaliyetler öne çıkmıştı; bu özellikler, milletimizin örf ve âdeti haline de gelmişti. Aslında, sporun, bir milletin örf ve âdeti haline gelme örneğini, bizim dışımızda pek de görmek mümkün değil. Göçler ve akınlarla, gidilen her bölgeye de bu özellikler taşınmıştı.

Değişik isimlerde kurulan Türk devletlerinin hepsinde, müşterek ananeyi, bu ananeyi bulmak mümkün. Bu maksatla, geçmişte birçok tesisler de kurulmuştu. Özellikle Osmanlı İmparatorluğundan bugüne intikal eden vesikalar ve eserlerden de anlıyoruz ki, bu imparatorluğun büyük şehirlerinde ok meydanları, at meydanları, okçular ve pehlivanlar tekkesi gibi mekânlar, bugünkü anlamda spor tesisleri diye değerlendirebileceğimiz kuruluşlardı. Bugünkü manada beden eğitimi ise, okul faaliyeti olarak, sınırlı da olsa, Tanzimat yıllarında ülkemize girmişti. İlk spor kulubü, bilindiği gibi, 1889 yılında kurulmuş; ama, uzun ömürlü olamamıştı. Düzenli kulüplerin kurulması ise, 1908 yılından itibaren mümkün olmuştu. Bu alanda, 1911 yılında, İsveç Jimnastik Enstitüsündeki tahsilinden dönen Selim Sırrı Tarcan'ın hizmetlerini, rahmetle anmak istiyorum. Bizim, Beden Terbiyesi Genel Müdürlüğünün teşekkülüyle beraber, olimpiyatlar gibi büyük ölçüde milletlerarası müsabakalara katılmamız, 1923'lerden itibaren de devam etmiştir.

Futbol tarihimiz ise, bilindiği gibi, 1899 tarihinde İstanbul'da kurulan Siyah Çoraplar Kulubü ile başlamıştı. Bunu, 1901 yılında Kadıköy Futbol Kulubü takip etmiştir. O günden bugüne kadar aldığımız mesafe, elbette büyüktür ve aldığımız sonuçlar da, bunu açıkça göstermektedir. Bütün bunlara rağmen, toplumumuza sağlıklı bir spor bilincini, maalesef, hâlâ, yerleştirebilmiş değiliz. Özellikle, gençlerimizde, bu bilinç, hâlâ, gereği gibi yerleşmemiştir. Yapılan bir araştırmaya göre, gençlerimizin, sadece, 12,3'ü boş zamanlarında sporla uğraşmaktadır. Bu oran, kahvehane köşelerinde geçirdikleri vakte de eşdeğer bir orandır. Ancak, unutulmamalıdır ki, yüzde 12,3'lük oran, spor yapan gençlerimiz anlamını da taşımamaktadır. Ağırlıklı olarak, spor izleyen gençlerimizden oluşmaktadır; yani, daha gençlik yıllarında spor yapma, sağlıklı bir hayat için, yaşam için spor özelliğini, kabiliyetini kavratabilmekten, bugün için, maalesef, hâlâ mahrumuz. Bu konuda spordan sorumlu Sayın Bakanımıza, Gençlik ve Spor Genel Müdürlüğümüze, Millî Eğitim Bakanlığımıza ve üniversitelerimize çok büyük görevlerin düştüğünü, bu noktada ifade etmek istiyor, hiç vakit kaybetmeden bu konuyla ilgili gerekli tedbirlerin alınmasını ve çalışmaların yapılmasını özellikle ifade etmek istiyorum.

Sayın milletvekilleri, sporun geniş kitlelere ulaşması bakımından amatör spor kulüplerine özel önem vermemiz gerekiyor. Amatör spor kulüpleri, kamu yararına çalışan dernekler statüsündedirler. Bugün, baştan da ifade ettiğim gibi, konfederasyon bünyesinde 6 000 kulüp ve yaklaşık 400 000 civarında futbolcusu bulunan geniş bir kitleyi ifade etmektedir. Bunların bir yılda yaptıkları müsabakaların sayısı 63 000'i bulmaktadır. Bunlar -baştan ifade etmeye çalıştığım- sporun tabana yayılması konusunda çok ciddî kuruluşlardır. Bunların desteklenmesi, bununla beraber, özellikle Anadolu kulüplerinin içinde bulunduğu sıkıntıların ortadan kaldırılması için yeni kaynakların mutlaka aktarılması gerekmektedir.

Kendi seçim bölgemde Amasyaspor ikinci ligdedir, 1999-2000 yılına sıfır bütçeyle girmiştir, ciddî hiçbir kaynağı yoktur. Kendi sahasında oynadığı her maçın Amasyaspor'a maliyeti yaklaşık 1,5 milyar civarındadır. Yine, Merzifonspor üçüncü ligdedir, Sayın Bakanımızın -sağ olsunlar- da katkılarıyla Gençlik ve Spor Genel Müdürlüğüne ait bir arsa kendi hizmetlerine verilmiştir; ancak, ağırlıklı olarak amatör kulüplerin de yararlanabileceği bu tesisin yapımı için 150 milyar liraya ihtiyaç vardır. Maalesef, bunları gerçekleştirmek için hiçbir imkân da yoktur. Bunun gibi, Anadolu kulüplerinin hemen hemen hepsinin durumu da bundan farksızdır.

Bu manada, kulüplerimizi sadece müsabaka yapan ve müsabakada başarılı olan birer araç gibi görmek yerine, baştan ifade ettiğimiz, sporun tabana yayılmasında, sağlıklı nesillerin yetişmesinde en önemli unsur ve araç gibi görmemiz, başta Meclis olmak üzere, bütün yetkililerimizin bu manada çalışmalar, düzenlemeler ve gayret içerisinde olmasının gereğini bir kez daha ifade ediyor, kanunlaşacak olan tasarının spor camiamıza hayırlı olmasını diliyor, hepinize saygılar sunuyorum. (Alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum Sayın Gülle.

Gruplar adına dördüncü söz, Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına, Kütahya Milletvekili Sayın Seydi Karakuş'a ait.

Buyurun Sayın Karakuş.

Süreniz 20 dakika efendim.

MHP GRUBU ADINA SEYDİ KARAKUŞ (Kütahya) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; görüşülmekte olan 3813 sayılı Türkiye Futbol Federasyonu Kuruluş ve Görevleri Hakkında Kanunun bazı maddelerinde değişiklik yapan ve bazı maddeler ilave eden tasarı üzerinde, Milliyetçi Hareket Partisi adına görüşlerimi arz etmek üzere söz aldım; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Sayın milletvekilleri, spor, ülkeleri ve insanları kaynaştırmada, dostluk ve barışı temin etmede en büyük araç olarak kabul gören sosyal bir olgudur. Bunun yanında, siyasî, ekonomik ve sosyal rant temini yönüyle de büyük önem taşımaktadır.

Günümüzde, spor denilince akla gelen ve bütün branşlar içerisinde yaklaşık yüzde 75 oranında yer tutan futboldur. Dünyada ilk olarak Karahanlılar döneminde Kaşgarlı Mahmud tarafından yazılan ve 1072-1074 yılları arasında yazıya alınan Divanü Lûgat-it-Türk eserinde "tepik" olarak ifade edilen futbol, Türklerde görülen ve oynanan bir oyun olmasına rağmen, İngilizler tarafından ata sporu olarak propagandası yapılmakta ve dünyada yediden yetmişe, aktif ve pasif olarak her vatandaşı etkilemektedir. Amatöründen profesyoneline futbolcuları, sağlık ve zevk için faaliyette bulunanların yanında, seyircileri de düşündüğümüzde, dünyada, insanların büyük çoğunluğu, bu rüzgârın tesiri altında kalmaktadır. Elbette, böyle bir etkinlikten ülkemiz insanının etkilenmemesi mümkün değildir. Ülkemizde, yaklaşık 6 000 spor kulübü vardır -bunların büyük çoğunluğu futbolla ilgilidir- ve 63 000 civarında da futbol müsabakası organize edilmektedir.

Bu kadar büyük kitleleri etkileyen bir faaliyetin, yasalarla, iyi organize edilmesi gerekmektedir; çünkü, sporla, yukarıda da bahsetmeye çalıştığım gibi, sadece eğlence ve kazanmak gibi günübirlik sonuçları değil, ülkeler mücadelesinde bayrağı göndere çekmenin ve millî marşları dinletmenin mücadelesi ortaya konulmaktadır. Bir bakıma, savaşta kazanılan topraklarda da, öncelikle bayrağın dikilmesinde aynı durumları görüyor olmamız, savaşsız kazanılan başarının göstergesi olan sporun önemini bir kat daha artırmaktadır.

Ülkelerin çoşturulmasında ya da üzülmesinde, sporla olan mücadelenin sonucu açıkça görülmektedir. Millî futbol takımımız, güreşçilerimiz, haltercilerimiz ve başarılı olduğumuz diğer branşların da olduğu ve şu günlerde, başarısını yakinen takip ettiğimiz Galatasaray ve Efes Pilsen takımlarımız gibi örnekleri artırabiliriz. Şu günlerde tekrar finallere devam eden bu iki takımımıza da başarılar diliyoruz.

Sayın milletvekilleri, 3813 sayılı Futbol Yasasıyla ilgili değişiklik hükümet tasarısı olarak komisyonumuza geldiğinde, alt komisyona havale edilmiştir. Alt komisyona havale edilmesini yanlış yorumlayan ve değerlendiren bazı kişi ve kurumlar olmuştur. Alt komisyona inmesinin esas gayesi, hükümet tasarısı içerisinde gelen, belki ileride değişik dedikodulara sebep olabilecek birtakım eksiklik ve yanlışların olup olmadığı bir kere daha teyit edilmek için çalışmalara başlanmıştır. Kamuoyunda iddia edildiği gibi, bazı kurum ve kuruluşlar kendileriyle irtibat kurulmadığını, bu yasa hakkında kendilerine bilgi verilmediğini iddia etmişlerdir. Bu çalışmalar içerisinde, biz, bu iddiaları da dikkate alarak, sanki hiç görüşülmemiş gibi, birinci lig, ikinci lig ve üçüncü lig kulüpleriyle telefon, faks, mektup ve yüz yüze haberleşerek konu hakkında değerlendirmeler aldık. Daha sonra futbolla ilgili demokratik kuruluşların görüşleri de dikkate alınarak, ciddî bir alt komisyon çalışması olarak üst komisyona sunulmuştur ve üst komisyon da gerekli çalışmaları hazırlayarak takdirlerinize bırakmıştır.

Sayın milletvekilleri, görüşmekte olduğumuz 3813 sayılı Futbol Federasyonuyla ilgili kanun tasarısı futbolumuzun özerkliğinin artırılması, centilmenliğin geliştirilmesi, profesyonel futbolun profesyonelce yönetilmesi, gelişmiş ülkelerle yapılacak mücadelelerde daha ileri başarı sağlanması hedeflenmiştir.

17 Haziran 1992 tarihinden evvel Gençlik ve Spor Genel Müdürlüğü bünyesinde organize olan futbol, bu tarihten itibaren büyük oranda özerkliğe kavuşmuştur. Böylece, bilhassa birinci profesyonel ligi seviyesinde büyük gelirler elde edilmiş ve bu gelirlerden, kulüplerin daha iyi geliştirilmesinin yanında, ikinci ve üçüncü lig ve de amatör liglere de katkı sağlanmıştır; ancak, Futbol Federasyonu Genel Kurulunu oluşturan delegeler (A) sınıfı, (B) sınıfı gibi sınıflandırılarak, aynı işi yapan insanlar arasında ayırım yapılmış, profesyonel iş yapanlar amatör olarak değerlendirilmiştir. Bu değerlendirmeler, yaşadığımız hadiselerden de görülmüştür ki, profesyonelce yapılan işin amatörce değerlendirilmesi birtakım yanlış söylentilere ve nahoş durumlara sebebiyet vermiştir.

Sayın milletvekilleri, görüştüğümüz bu kanun tasarısıyla, delegelerin sayısı azaltılmış, delegelerarası ayırım ortadan kaldırılmıştır, kongrelerde meydana gelen ekonomik kaynakların israfı engellenmiş, rant paylaşımında ortaya çıkabilecek yanlışlıkların önüne geçilmeye çalışılmıştır.

Delege sayısının azaltılması konusunda, ikinci ve üçüncü lig kulüplerinden ve de amatör kulüplerden büyük talep gelmiştir. Kendileriyle görüştüğümüzde büyük çoğunluğu ikna olmuştur; ancak, bazıları sadece delege bazında talepte bulunmuştur. Oysa, delege ile futbolun kalkınması arasında çok ciddî bir bağlantı bulunmamaktadır. Delegeyle sağlanabilecek en büyük menfaat, zannediyorum rant paylaşımı. Halbuki, kanımca, istenilen şu noktada olmalıydı: Delegeler, genel kurullarda, Türk futbolunun daha ileri noktaya taşınması, altyapıların daha iyi geliştirilmesi, spor eğitimcilerinin daha iyi desteklenmesi noktasında yardım edebilmenin mücadelesini verebilmeliydi. Büyük orandaki kulüp yöneticilerimizin olaya bakışı sadece ve sadece delege bazında olmuştur. Tahmin ediyorum, bu da, kulüplerimizin ekonomik sıkıntı çekmesi sebebiyle, Federasyon gelirlerinden kendilerine aktarılacak payın artırılması noktasında, bir oyun daha fazla olmasıdır diye düşündük; fakat, gelirleri federasyona temin eden esas müesseseler de, birinci lig kulüpleridir.

Sayın milletvekilleri, millî duygularımızın ve heyecanımızın paylaşıldığı millî futbol maçlarımızın yayınları herkese açılmış, amatör yönetim anlayışının profesyonel olarak yürütülmesi düşünülmüştür. Ayrıca, federasyon paylarından, ikinci ve üçüncü lig kulüplerine de, bilhassa profesyonel futbolumuzun altyapısı olan amatör futbola katkı payları da artırılmıştır.

Bu konuda da birkaç söz söylemek istiyorum. Türkiye'de, 5 000'e yakın amatör futbol kulübü var. Bu kulüpler, gerçekten, sporu, sadece sağlık için değerlendiren, belki profesyonel futbola zemin hazırlayan, altyapısını oluşturan kurumlar.

İllerimizde, her semtte, bazen müesseseler kulüpler oluşturarak ilk etapta ortaya koydukları ekonomik kolaylığı, daha sonra futboldaki tescil olayları, transfer olayları, kulüpleri ciddî sıkıntıya sokmuştur. Kendi seçim bölgemde, Kütahya'da, 133 amatör kulüp vardır. Bu kulüplerden sadece 25-30'u, müessese ve ekonomik durumu iyi olan kulüp yöneticileri tarafından yönetilmektedir. Diğerleri, yeteri kadar destek bulamadığı için son dakikada müsabakalara çıkmakta, bir önceki eskimiş formaları kullanmak zorunda kalmaktadır.

İşte, bu yasa tasarısıyla, belki istenilen düzeyde olmasa da, yüzde 5 daha ilave edilerek, amatör futbola gelir temini yolları açılmıştır.

Ayrıca, bu konuda, Spor-Toto ve benzeri organizasyonlardan da elde edilecek paylardan, özellikle o amatör spora ayrılan kısmın -tesis, araç, gereç, altyapıda harcanmak üzere- artırılmasının sağlanması konusunda Hükümetimizden, bilhassa Sayın Bakanımızdan, önümüzdeki günlerde, ayrıca çalışmalar beklemekteyiz.

Futbolumuzun saha içindeki eğitimcileri ve hâkimleri olan futbol hakemleri de, görevleri esnasında kamu görevi yerine getirdikleri için, bu yasa tasarısıyla, devletin güvencesi altına alınmışlardır. FİFA ve UEFA gibi uluslararası görevlerde bulunan, futbola değişik biçimlerde hizmet etmiş ve başarı sağlamış yönetici, hakem ve bu hizmet sınıfındaki şahıslara taltif sağlanmış, ilerisi için teşvik yolları açılmıştır.

Sayın milletvekilleri, hükümet tasarısı olarak hazırlanan, Millî Eğitim, Kültür, Gençlik ve Spor Komisyonunun alt aomisyonu ve Komisyon çalışmalarıyla yüce takdirinize sunulan 3813 sayılı Türkiye Futbol Federasyonu Kuruluş ve Görevleri Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısının, Türk futboluna ve büyük milletimize hayırlı olmasını diler, çalışmalarda bulunan arkadaşlarımıza teşekkür ederim.

Bu yasada, ileriki yıllarda, uygulamada ortaya çıkabilecek eksiklikleri de giderecek daha mükemmel yasaların çıkması arzusuyla, tekrar, hepinizi saygıyla selamlar, bu yasanın ülkemize ve milletimize hayırlar getirmesini dilerim.

Saygılar sunarım Sayın Başkan. (Alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Karakuş.

Tasarının tümü üzerinde son söz, Anavatan Partisi Grubunun görüşlerini ifade edcek olan, Sakarya Milletvekili Sayın Ersin Taranoğlu'na aittir.

Buyurun Sayın Taranoğlu. (ANAP sıralarından alkışlar)

Süreniz 20 dakikadır efendim.

ANAP GRUBU ADINA ERSİN TARANOĞLU (Sakarya) – Sayın Başkan, değerli milletvekili arkadaşlarım; Türkiye Futbol Federasyonu Kuruluş ve Görevleri Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı hakkında, Anavatan Partisinin görüşlerini sunmak üzere huzurlarınızdayım; bu vesileyle, Yüce Heyetinizi saygıyla selamlıyorum.

Değerli arkadaşlarım, futbol, organizasyonu, oynanması, sonuçları itibariyle, hem mahallî hem ülke içinde hem de uluslararası sansasyonları hiçbir sosyal olayla mukayese edilmeyecek kadar fevkalade önemli bir organizasyondur. Böyle sansasyonel organizasyonlar hakkındaki tartışmalar, düzenlemeler de, ona paralel olarak, toplumda, tezahür etmektedir.

Bugün, hükümetimizce huzurunuza getirilen yasa tasarısı, 3813 sayılı Kanunun zaman içerisinde eskiyen, yanlış olarak ortaya çıkan, hatalı, kusurlu yönlerini düzeltmeye matuf bir tasarıdır. Dolayısıyla, bu tasarının hazırlanmasında emek sarf eden, başta Sayın Bakan olmak üzere, Komisyon üyelerine ve buna destek veren bütün siyasî partilere, bir spor adamı ve bir spor sevdalısı parlamenter olarak teşekkür ve şükranlarımı sunmak istiyorum. Spordan sorumlu eski bir Bakan olarak, Sayın Bakanın bu gayretlerini takdirle değerlendirdiğimi de ifade etmek istiyorum.

Spor, özü itibariyle, ne siyasî ne de bir başka mahrece çekilecek bir konudur. Meclisin kuruluşundan bu yana görev yapan bütün spor bakanları ve bütün hükümetler, sporla ilgili konularda ittifakla karar vermişler ve bütün meseleler konsensüsle çözülmüştür; ama, ilk defa, bir yasa tasarısı, fevkalade siyasî anlam yüklenecek polemikler yaratılarak gelmiştir ve bu polemiklerin büyük bir çoğunluğu da Partimiz üzerine yoğunlaşmıştır. Toplumda görüşlerini ifade eden köşe yazarlarıdır, spor adamlarıdır, siyasetçilerdir, hiçbirine cevap vermedik. Esas olan, burada, bu mukaddes çatı altında, bu hür mikrofonda söylediklerimizdir.

Şimdi, herkesin, kafasına çok net kazıması ve sağa sola çekmemesi için söylüyorum, Anavatan Partisi bu yasaya karşı değildir. Anavatan Partisi ve onun Genel Başkanı ve onun milletvekilleri, kendi düşünce ve fikriyatını, hiçbir kuruluşun, kişinin şahsî menfaatına peşkeş çektirmeyecek kadar hür ve özgürlükçü bir partidir. Anavatan Partisi, bu tasarının hükümete geldiği ilk günde, bakanları tarafından imzasını vermek suretiyle desteklemiştir. Komisyona geldiğinde, parlamenterler hür fikirleriyle buna destek sağlamışlardır. Tasarı, önünde bekleyen yüzlerce tasarı olmasına rağmen, grup başkanvekillerinin katkısıyla da -diğer gruplarda olduğu gibi- ikinci sıraya çekilmiş ve bugün görüşülmesi de, iktidara mensup partilerin ve diğer siyasî partilerin katkısıyla olmuştur. Dolayısıyla, bugüne kadarki safhasında kimsenin engel olacak hiçbir şeyi yoktur.

Tasarıların komisyonlarda en ufak noktasına kadar görüşüldükten sonra Genel Kurulda konuşulmasının anlamı, yasanın doğru düzgün çıkması ve parlamenterlerin, vicdanlarıyla, hür fikirleriyle, yasaya müspet yönde katkılarının sağlanması içindir. Farklı siyasî partilerde insanların, olaylara farklı pencerelerden bakması ve farklı fikirler ortaya koyması, aslında, yasanın doğru çıkması için bir zenginlik unsurudur. Bu zenginliği, (A) fikrine karşı B'nin yanında gibi anlamlar yüklemek, çoğulculuk anlayışına ters bir davranıştır.

Bizim şu anda yaptığımız, Sayın Bakanın ve Hükümetin tasarısına destek verirken, kendi zaviyemizden katkı olabilecek, doğru gördüğümüz görüşleri, bu kürsüden ifade etmektir. Sayın milletvekilleri bu görüşlere katılır veya katılmazlar; katılırlarsa, yasaya katkı olur, katılmadıkları takdirde, tarihin sayfalarında yerini alır, önümüzdeki yıllarda, tarih, doğru ve yanlış görüşleri, bu zabıtlardan yerli yerine oturtur.

Şimdi, biz isterdik ki, bu tasarı, çok daha iyi tartışılsın; ama, yanlış bir yola girilmiş, maalesef çıkılmamıştır. Belli siyasî partiler belli görüşlerin yanında, belli siyasî partiler belli görüşlere karşı gibi takdim edilmiştir. Bu inatlaşma ve sabit düşünce, aslında çağdaş tartışma felsefesine ters bir yaklaşımdır.

Şimdi, Anavatan Partisinin temsilcisi olarak diyorum ki, yaklaşık 14-15 maddelik bu yasa tasarısında, işin büyük çoğunluğu doğrudur. Sayın Bakanın hazırladığı bu tasarının, üçte 2 çoğunlukla toplanmasını değiştirmesi doğrudur; ikinci toplantıda daha az kişiyle toplantıyı yapması doğrudur; dışardan üç üye seçilmesi, beş üye seçilmesi bir siyasî yaklaşımdır, doğrudur; Merkez Hakem Kurulunun, Başkan tarafından atanması doğrudur. Bunu, çağdaş dünyayla beraberlik unsuru olarak görebilirsiniz. Bunların hepsi doğrudur.

Bence, çağdaşlığın şartı, Batı'da olanları olduğu gibi taklit etmek değildir. Çağın doğrusu, çağdaşlığın bizatihi kendisidir. O zaman çağın doğrusu nedir; çağın üç tane doğrusu vardır; birincisi, kamuda değil mahallinde olacaksınız; ikincisi, merkezde değil yerelde olacaksınız; üçüncüsü, devleti değil bireyi savunacaksınız. Öyleyse, her kuruluşta olduğu gibi, sporun da önündeki bütün engelleri, zincirleri kaldırıp atacaksınız.

Bu yasa, bir reform değildir. Bu yasa, bir yasadaki boşlukları düzenleme yasasıdır. Reform, özerkliktir. Reform, 3813'tür. Bu yasayla, Türk sporuna bir şey gelmeyecektir, Türk futbolunda bir aşama olmayacaktır; çünkü, işin özü, kulüplerdir. Ben, Sayın Bakana şöyle destek vermek isterim ve bundan sonra da veririm: Bu memlekette hazır bu kadar konsensüs var, çok kuvvetli de bir iktidar var, son on yılda kimseye nasip olmayacak kadar, 350 oy var. Gelin, Türk sporunu kökünden değiştirelim. Gelin, bu Türk sporunun tarlasını yeniden sürelim, tersinden sürelim. Dünyada komünist iki ülkede, Rusya'da ve Küba'da olan örneklerin dışında bir üçüncü örnek Türkiye'de oldu. Bu yıkılması gereken sistemi gelin, yıkalım; gelin, buna destek verelim. O zaman yapacağımız iş şudur: Çıkarılacak ilk kanun kulüpler yasasıdır. Eğer kulüpler yasasını çıkarırsak Türk sporuna hizmet ederiz; ama, bugünkü yasa, Türk sporunun çatısını düzenlemektedir ve daha çok da, Genel Kurul ağırlıklıdır. Yapılan düzenlemeler de yanlıştır demiyorum.

İşin özü şudur: Dünyada olduğu gibi, kulüpler yasasını çıkaracaksınız, onun üzerine federasyonlar yasasını koyacaksınız; hepsini, özerk hale getireceksiniz ve onun tepesine de bir büyük Türk spor konfederasyonu kuracaksınız; bunların hepsi sivil olacak, hepsi mahallî olacak, içinde kamu olmayacak. Örnek istiyorsanız İtalya'daki gibi, CONİ gibi; yani bizim de bir Havelange'miz olmalı. Bizim Gençlik ve Spor Genel Müdürümüzün dünyada muadili yok. Bizde, yurtdışına en az giden genel müdür, Gençlik ve Spor Genel Müdürüdür; çünkü, eşi yoktur. Dünyada bizim gibi sporu bakanlıkla idare eden ülke de yoktur. Spor, kendi dinamizmi içerisinde kendi yürüyecektir. Bugün, Galatasarayın başarısına herkes gıpta ediyor, bir Fenerbahçeli olarak ben de gıpta ediyorum. Galatasarayın başarısı, Türk sporunun başarısı değildir. Galatasarayın başarısı, Galatasaray Kulübünün kendi kurumsal transformasyonu neticesinde elde ettiği bir üründür. Dolayasıyla, başarı, kurumsal değildir; onun için, diğer kulüplerle arasında fark vardır. Millet Meclisine düşen görev, yasalarla bunları kurumsal hale getirip Türk sporuna sıçrama yaptırmaktır.

Değerli milletvekilleri, bu tasarıya müspet oy vereceğiz, bu tasarıyı engellemeyeceğiz; dün olduğu gibi bugün de; ama, size arz ediyorum, parti taassuplarımızı bir kenara bırakmamız lazım. Tamamen vitesimizi, düşünce vitesimizi, beynimizi boşa almamız lazım ve doğruda, ittifak etmemiz lazım; aksi takdirde, doğruyu yakalamamış oluruz.

Bu yasada, iki noktada önerimiz var, lütfen, bunlara, Sayın Bakanın da -son bir kez daha rica ediyoruz, arz ediyoruz- bir taassup içerisinde bakmaması lazım. Genel kurulun üye sayısının 110'a düşürülmesi doğrudur; buna itiraz etmiyoruz. Bu bir mantıktır. Bazen çoğulculuktan yana oluruz, çoğaltalım, herkes katılsın deriz, bazen de azaltırız, daha doğruyu bulalım deriz. Demek ki, bugünün doğrusu, 110'a getirmektir. Tarih, bunun doğru yanlışına karar verir; ama, biz, bunu desteklemeye mecburuz, destekliyoruz da.

Şimdi, değerli arkadaşlarım, madem her şeyi çağdaş yapacağız, madem her şeyi Batı'da olduğu gibi yapacağız; o zaman, reform yapacaksak, şunu yapmamamız lazım: Seçkincilik yapmamamız lazım. Demokrasi, sade insanların rejimidir. Demokrasi, çok akıllıların rejimi değildir. Eğer, parlamentoya hep okumuşlar gelsin dersek, seçkincilik olur; bu, halkın demokrasisi olmaz. Bu felsefeyi, bütün kurumlara yaymamız lazım. Öyleyse, bir genel kurul ihdas ediyorsak, genel kurulda herkesin seçilme hakkı olmalıdır.

Düşünebiliyor musunuz, bizim Siyasî Partiler Kanununa şöyle bir madde koyup, herkes milletvekili olur; bakanlar, Türkiye Büyük Millet Meclisinin içinden çıkar; ama, İngilizce bilmeyen, yüksekokul mezunu olmayan bir parlamenteri bakan yapamazsınız derseniz, siz buna oy verir misiniz; bu doğru bir davranış olur mu; olmaz.

Şimdi, biz, Genel Kurul için Sayın Bakanın getirdiği kalıpların hiçbirine itiraz etmiyoruz. Birinci lig kulüpleri için 46 kişi getirmiştir; doğrudur. Bana sorarsanız, şahsen, ben bunu 66 yapmak isterdim; çünkü, Türkiye'de sporun motor gücünü birinci lig kulüpleri taşır; ortaya çıkan rantın yüzde 95'ini de onlar sağlarlar. Daha fazla olsa iyiydi; ama, bu haliyle destekliyoruz.

İkinci lig, üçüncü lig; bunlara bir şey demiyorum; ama, delegenin tarif edilmesi doğru bir davranış değildir. "Kulüp başkanları delegedir" derseniz ve tasarının ileriki bir maddesinde de "kulüp başkanları yönetim kuruluna girdiği zaman görevi bırakacak" derseniz, aslında, o insanların seçilme hürriyetlerini kısıtlarsınız. Hukukun genellik prensibine de ters düşersiniz.

Şimdi, seçilecek insan sayısı ne kadar çok olursa ve kongreye gelenler de seçilecek insanın çokluğundan rekabet ortamını görür, daha iyisini seçerlerse, Türk sporuna, daha kaliteli ve rekabet şartları oluşmuş bir heyet hizmet verir. Dolayısıyla, bu doğru bir davranış değildir. Bakın, 110 kişilik kurulun 30 kişisinin değil, 20-25 kişisinin seçilme hürriyeti vardır. Yani, bu genel kurulda 2 aday çıkamaz; 2 aday çıkarsa, liste yapamazlar.

Şimdi, 3 grup var: Birinci lig grupları 46 kişi; onların 18 kulüp başkanı var, aday olamaz, kalan 28 kişi seçilecek. İkinci ligde 25 kişi var; kulüp başkanıdır, seçilme hürriyeti yoktur. Üçüncü ligde 16 kişi vardır, seçilme hürriyeti yoktur. Hiç kimse, Futbol Federasyonuna gireceğim diye, bu görevini bırakmaz.

Türkiye Millî Olimpiyat Komitesi üyesi... Bu görevi bırakıp da, kimse Futbol Federasyonuna girmez. Aslında, çağdaş dünyanın hiçbir yerinde, millî olimpiyat komitesi üyesinin futbol federasyonunda yeri yoktur. Olimpiyat komitesi amatördür, futbol federasyonu profesyoneldir. İtalya örneğinde olduğu gibi, olimpiyat komiteleri, üst kuruluşlardır. Üst kuruluşlar, alt kuruluşlarda olmaz; ama, alt kuruluşun delegesi üst kuruluşta olur. Bu da olmayacaktır.

Bakın, bir yanlış daha var. 8 500 üyesi olan Antrenör Derneğini 1 delegeyle temsil ettireceğiz; ama, Türkiye Futbol Vakfına 1 delegelik vereceğiz. Bunda adalet prensibi yok. 8 000 kişiye 1 delege, 50-100 kişiye 1 delege... Futbolun dört ayağı vardır: Bir, antrenör; iki, futbolcu; üç, hakem; dört, yönetici. Eğer, sizin yasanız, sizin sosyal grubunuz, bunların üzerine basarsa, doğru yapıyorsunuz demektir.

Değerli arkadaşlarım, bir de, Sayın Bakanın getirdiği (i) maddesi var; (i) maddesi komisyonda değiştirilmiştir. Komisyonda yapılan bu değişiklik doğru değildir, Sayın Bakanın ilk getirdiği şekli doğrudur; çünkü, burada, UEFA'nın komisyonlarında 5 yıl görev yapanlar deniliyor. Bunun, Türk sporuyla, sporun kalkınmasıyla ne alakası var?!

Değerli arkadaşlarım, şahsa endeksli anayasa değişikliği yapmayan bu Meclis, şahsa tarifli, adresli tahsis yapamaz. Bu, doğru bir davranış değildir. Dolayısıyla, biz, Sayın Bakanın bu sayısına hiç dokunmadan, sayısını hiç bozmadan, gruplar arasındaki ağırlıkları bozmadan, kulüp başkanlarını delege yapmayı değiştirelim, kulüp yönetimleri karar verdiği kişileri yapsın diyoruz. Kulüp istiyorsa başkanını, başkanını yapsın, eğer başka bir şey istiyorsa onu da yapsın. Dolayısıyla, bizim talebimiz, bu kadar masumane bir taleptir.

Değerli arkadaşlarım, bir noktayı daha söyleyeceğim. Tasarının 10 uncu maddesinde bir ilave var, diyor ki, devredilen -devletin elindeki bazı statlar kulüplere devredildi- statlardaki şeref tribünlerinin düzenlemesini Gençlik ve Spor Genel Müdürlüğüne alalım. Şimdi, reform, şeref tribünlerinin idaresini mahalline devretmektir, reformdan dönüş, bu yetkiyi tekrar geriye almaktır. Yine söylüyorum, demokrasi, sade insanların rejimidir, demokrasilerde sınıf olmaz. Ben de Spor Bakanlığı yaptım; ilk yaptığım iş, şeref tribününü değiştirmekti. Şeref tribünü, imtiyazlı insanların, avantacı sınıfın en imtiyazlı şekilde, en lüks yerde maç seyretme ayrıcalığıdır. Bu, kale arkasında simit parasından fedakârlık eden taraftarlara haksızlıktır; bunu değiştirdik. O zaman kimse gelmedi. Buranın parasını da çoğalttık. Ortaya para çıkınca avantacılar hep kaçtı, tribünler boş kaldı; ama, şimdi, görüyorum ki, şeref tribünleri tekrar doluyor. Benim yaptığım şuydu; orada zenginden parasını alıp, amatör sporculara vermekti. Bir Ankara stadının o günkü parayla yıllık kazancı 50 milyar liraydı. O günkü parayla on tane çim sahası yapılıyordu. Dört senedir bu iş değişti. Demek ki, bir Ankara sahasının, stadının şeref tribünüyle, biz, beş senede 100'e yakın stat, saha yapabilirdik. Dolayısıyla, bu, geriye dönüş maddesidir. İşte, Sayın Bakan, yurt dışına gidecek, Avrupa Şampiyonasına gidecek resmî konuk olarak. Orada hiç böyle bir şey yok. Orada beden terbiyesi il müdürleri teşrifatçılık yapamazlar, hiçbiri sandalye taşıyamazlar. Bizim de bunu yapmamız lazım. Halk, bu Parlamentodan sade yaşamayı istiyor, ayrıcalık istemiyor, kendisi gibi yaşasın istiyor; tribüne girerken kendisi gibi statda beklesin, bilet alsın, öyle girsin istiyor. Biz bu kadar maaş alıyoruz, biz, niye girelim şeref tribününe; verelim parayı girelim. Dolayısıyla, bu maddenin kesinlikle geriye gelmesini tasvip etmiyorum, doğru bir davranış değildir.

Değerli arkadaşlarım, son sözlerim şunun üzerine olacak: Son yaşadığımız Galatasaray-Leeds maçı üzerine, maç nedeniyle ülkemize takımlarını desteklemek maksadıyla gelen ve bizlerin misafiri olan İngiliz taraftarların kaybı, vefatı, bütün milletçe hepimizi üzmüştür. İngilizlerin kaybını bizim kaybımız olarak değerlendirdiğimi, bu mukaddes çatı altında ve bu kürsüden ifade etmek istiyorum. İngiliz halkının bu konudaki üzüntüsünün, Türk Milletinin üzüntüsü olduğunu ifade etmek istiyor ve o üzüntülerine katıldığımızı söylemek istiyorum.

Sporun dostluk ve barış unsuru olduğunu ve dünya barışına, dostluğuna hizmet eden bir araç olduğunu ifade etmek istiyorum. Bu barışın bozulmaması için, başta İngiltere olmak üzere, iki ülkenin çocukları, medyası, siyasetçileri ve idarecileri olarak hepimize görev düştüğünü, bu görevin sorumluluğuna müdrik olduğumuzu ifade etmek istiyor ve son sözümü şöyle bağlıyorum: Çanakkale savaşlarında bir dünya savaşının üzerine barış kuran ve sekseniki yıldır bu barışı devam ettiren Türk Milletinin çocukları olarak, Leeds-Galatasaray maçının dostluğa hizmet edeceğini ifade ediyor, hepinize saygılar sunuyorum. (Alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum Sayın Taranoğlu.

Tasarının tümü üzerinde gruplar adına yapılan konuşmalar tamamlanmış bulunuyor.

Şimdi, tasarının tümü üzerinde, şahısları adına ilk, söz Bursa Milletvekili Sayın Altan Karapaşaoğlu'na ait.

Buyurun Sayın Karapaşaoğlu.

Süreniz 10 dakika efendim.

MEHMET ALTAN KARAPAŞAOĞLU (Bursa) – Sayın Başkanım, değerli Bakanım, değerli milletvekili arkadaşlarım; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Ben, görüşmekte olduğumuz yasa tasarısıyla ilgili olarak geneli üzerinde kişisel söz almış bulunuyorum. Konuyla ilgili, ilimizde yaptığımız çalışmalardan birtakım örnekler vermek ve bize intikal eden birtakım söylentileri burada gündeme getirmek suretiyle, maddelerle ilgili de birtakım görüşlerimizi belirtmek üzere söz almış bulunuyorum.

Değerli arkadaşlar, bir defa, Türkiye, 65 milyon insanıyla ve çok önemli miktarda genç nüfusuyla, sportif faaliyetler içerisinde olması gereken, hele hele özellikle son beş-on yıldan bu tarafa, anarşinin kol gezdiği, ülkemizi büyük bir tahribata uğrattığı bu dönemden sonra, gençlerimizin kahve köşelerinde değil; spor salonlarında, sporun her koluyla iştigal etmesinde çok yarar olduğu kanaatini taşıyoruz. Bakanlığımızın da böyle bir girişimde, böyle bir faaliyette bulunduğu; ancak, yeterli bütçesi olmaması dolayısıyla etkili bir faaliyette bulunamadığını da üzülerek görüyoruz.

Federasyonlar kuruluyor, spor faaliyetleri destekleniyor; ama, çok önemsediğimiz, bizim geleneksel spor kollarımız, maalesef, gerekli desteği göremiyor, oldukça büyük şikâyetler alıyoruz. Türkiye'de, şu anda, tabiî, kesin rakamları bilemiyorum; ama, elimizdeki bilgilere göre 6 000 civarında spor kulübü bulunuyormuş, bu 6 000 civarındaki spor kulübünde yaklaşık 400 000 civarında bu faaliyetten yararlanan insanımız, amatör sporcumuz yahut futbolcumuz bulunuyormuş. Ben, bu rakamlar, yalnız futbolcuya dönük rakamlar olsa gerek diye düşünüyorum; ama, sporu elimize aldığımız zaman, sporu bütünüyle elimize aldığımız zaman, amatör sporun bütününü ele almak mecburiyetindeyiz ve imkânlarımızın büyük bölümünü de buraya ayırmak mecburiyetindeyiz.

Değerli arkadaşlar, bu yasa düzenlemesi içerisinde, özellikle 1 inci maddede "Türkiye Amatör Spor Kulüpleri Konfederasyonu Genel Başkanı ve Yönetim Kurulu tarafından belirlenecek iki temsilciyle temsil edilir" deniliyor. Ben, öyle zannediyorum ki, bu 2 temsilcinin azlığına, Sayın Bakanlık yetkilileri de inanıyorlar; ama, amatör sporun içerisine sızmış olan birtakım yanlış etkilerin önlenmesi açısından, kişileri daha etkili denetim altında tutmak bakımından böyle bir karar alınmış olsa gerek. Yine de, bu sayının, 2 temsilcinin az olduğu, çok az olduğu kanaatini taşıyoruz; hiç olmazsa, bunun, bir öncekinin yarısı kadar, yani, 5 kişiden oluşması yararlı olacaktır diye düşünüyorum. Eğer, amatör sporumuzun içerisine kötü amaçlı fikirler, kötü amaçlı niyetler sızmışsa, bu, bizim için gerçekten çok üzülünecek bir konu.

Yine, aynı maddenin (h) harfiyle belirtilen bir bendi var; "FİFA ve UEFA'nın icra kurullarında görev yapanlar ile Komisyonlarında en az beş yıl görev yapan Türkiye Cumhuriyeti vatandaşları ve büyükler veya gençler kategorisinde Olimpiyat, Dünya ve Avrupa finalinden birini yönetmiş hakemler" deniliyor. Bilemiyorum, düşünüyorum, Türkiye'de final yönetmiş hakem sayımız ne kadardır; ben bunu bilmiyorum; ama, olsa olsa 1'dir veya 2'dir gibi geliyor bana. O zaman, bu maddeyle de biz insan tarif ediyoruz gibi geliyor, kişi tarif ediyoruz gibi geliyor; bu tarifi de yapmamak lazım diye düşünüyorum. Hiç olmazsa, buraya "yarıfinal" lafını da eklemek suretiyle, "final ve yarıfinal yönetmiş hakemler" demek suretiyle, biraz daha, hakem arkadaşlarımızın sayısını genişletmekte yarar var diye düşünüyorum.

Yine, aynı madde içerisinde (j) fıkrasında "Türkiye Faal Futbol Hakemleri ve Gözlemcileri Derneği Genel Başkanı ve Yönetim Kurulu tarafından belirlenecek bir temsilci" deniliyor. Burada, faal futbol hakemleri deyince, gayri faal olanları ne yapacağız?! Öyle değerli hakemlerimiz var ki, gayri faaldir; ama, düşüncelerinden, tecrübelerinden yararlanmak çok yerinde olabilir. Dolayısıyla, buradaki maddede "faal veya gayri faal" demek lazım; gayri faal hakemlerden de yararlanma imkânını vermek lazım. En azından, kendilerini emekliye ayırmış olan bu insanları rencide etmemek lazım diye düşünüyorum.

Tabiî, eksiklikler veya farklılıklar bunlardan ibaret değil. Ben, burada, fırsat elimize geçmişken, amatör sporla ilgili olarak bir şeyler söylemek istiyorum; çünkü, Türkiye'nin en büyük ihtiyacının amatör spora bağlı olduğunu düşünüyorum.

Bakınız, cinayetler işleniyor futbol maçlarında, stadyumda yüzbinlerce kişi yahut da binlerce kişi küfürlerle birbirlerine hitap ediyorlar. Demek ki, profesyonel sporun getirdiği birtakım sıkıntılarla da karşı karşıya kalıyoruz; ama, amatör spor faaliyetlerinin altında yatan özellik, bir defa, ruh terbiyisedir, ahlak terbiyesidir. Amatör spor hocalarının sporculara verdikleri ilk öğreti, ilk eğitim, ahlaklı, karakterli, dürüst, seciyeli insanlar olmalarını temin eden bir yaklaşımdır. Hal böyleyken, işte, birkaç gün önce başımıza gelen bir olay, 2 İngiliz vatandaşının öldürülmesi olayı, bakın, bütün Türkiye'ye ne kadar sarstı, ne kadar üzdü ve ne kadar bizi sıkıntılara soktu. Dolayısıyla, amatör spora ayrılan paranın çok önemli miktarda artırılması gerektiği kanaatini taşıyorum. Bugün, kulüplerinize böldüğünüz zaman, bilemiyorum; ama, kulüp başına 200 milyondan fazla para düşmez gibi geliyor bana, amatör spor kulüplerine düşen para 200 milyondan fazla olamaz gibi geliyor; yanlış hesap yapmış olabilirim. Ama, öyle yerlere para harcıyoruz ki, öyle işlere para harcıyoruz ki... Mutlaka ve mutlaka, amatör spor kulüplerimize, amatör sporcularımıza önem vermek mecburiyetimiz olduğunu düşünüyorum. Profesyonel sporun, zaten, altyapısını teşkil eden, altyapısını oluşturan amatör spordur. Amatör kulüplerden yetişenler, amatörce bu spora gönül verenler, bir gün, bakıyorsunuz profesyonelliği seçiyorlar veya kabiliyetleri o noktada gelişiyor ve çok yararlı işler yapıyorlar.

Dolayısıyla, özellikle söylemek istediğim, 1 inci maddedeki unsurları ifade ettim. Sayın Bakanımız zannediyorum not aldılar. Birtakım kötülükler bizi, cimri davranmaya teşvik etmesin; ama, o kötülüklerin önünü alacak birtakım tedbirleri alalım, gayret içinde olalım. Özellikle, geleneksel spor kollarımıza, bir daha belirtiyorum, geleneksel spor kollarımıza öncelik vermek suretiyle, hem tarihimizi yaşatalım hem gençlerimizi geçmişimizle barıştıralım hem de amatör spora öncelik ve farklı bir yaklaşımla, gençlerimizin, amatör sporcularımızın ahlakî yapılarını da, yani, onların altyapıları olan ahlakî yapılarını da denetim ve kontrol altına alalım, yönlendirelim diye düşünüyorum.

Değerli arkadaşlarım, benim gönlüm arzu ederdi ki, bilhassa, Türkiye'deki sporla ilgili bir konu bu Parlamentoda görüşülürken, bütün parlamenter arkadaşlarımız burada bulunsunlar. Öyle zannediyorum ki, komisyonların dışında, herhalde, arkadaşlarımız antreman yapıyorlar, inşallah, bu antremandan da yararlanırlar, istifade ederler.

Hepinize saygılar sunuyor, bu yasanın hayırlı olmasını diliyorum. (Alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum Sayın Karapaşaoğlu.

Tasarının tümü üzerindeki son söz, İstanbul Milletvekili Sayın Mehmet Ali Şahin'e ait.

Sayın Şahin?..

MEHMET ALİ ŞAHİN (İstanbul) – Vazgeçtim Sayın Başkan.

BAŞKAN – Başka söz talebi?.. Yok.

Tasarının tümü üzerindeki müzakereler tamamlanmıştır.

Maddelerine geçilmesini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Maddelere geçilmesi ittifakla kabul edilmiştir.

1 inci maddeyi okutuyorum:

TÜRKİYE FUTBOL FEDERASYONU KURULUŞ VE GÖREVLERİ HAKKINDA

KANUNDA DEĞİŞİKLİK YAPILMASINA DAİR KANUN TASARISI

MADDE 1. – 17.6.1992 tarihli ve 3813 sayılı Türkiye Futbol Federasyonu Kuruluş ve Görevleri Hakkında Kanunun 5 inci maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir:

Madde 5. – Genel Kurul, çağrı tarihinde, aşağıdaki üyelerden oluşur:

a) Türkiye Profesyonel Birinci Lig takımlarının kulüp başkanları ile bu ligin ilk on sırasında olan kulüplerin yönetim kurullarınca belirlenecek ikişer ve diğer kulüplerin Yönetim Kurulları tarafından belirlenecek birer temsilci.

b) Türkiye Profesyonel İkinci Liginde her gruptan ilk beş sırada olan kulüplerin başkanları.

c) Türkiye Profesyonel Üçüncü Liginde her gruptan ilk iki sırada olan kulüplerin başkanları.

d) Türkiye Amatör Spor Kulüpleri Konfederasyonu Genel Başkanı ve Yönetim Kurulu tarafından belirlenecek iki temsilci.

e) Türkiye Millî Olimpiyat Komitesi Başkanı ve Yönetim Kurulunca belirlenecek bir temsilci.

f) Türkiye Futbol Adamları Derneği Başkanı.

g) Türkiye Futbol Vakfı Genel Başkanı.

h) FİFA ve UEFA’nın icra kurullarında görev yapanlar ile Komisyonlarında en az beş yıl görev yapan Türkiye Cumhuriyeti vatandaşları ve büyükler veya gençler kategorisinde Olimpiyat, Dünya ve Avrupa finalinden birini yönetmiş hakemler.

i) Türkiye Futbol Federasyonu Başkanlığını altı aydan fazla asaleten yapmış olanlar.

j) Türkiye Faal Futbol Hakemleri ve Gözlemcileri Derneği Genel Başkanı ve Yönetim Kurulu tarafından belirlenecek bir temsilci.

k) Profesyonel Futbolcular Derneği Başkanı. 

l) Türkiye Futbol Antrenörleri Derneği Başkanı.

Birinci fıkranın (b) ve (c) bentlerinde belirtilen profesyonel liglerdeki kulüplerin puan ve averajlarının eşitliği halinde; grup sırasının tespitinde, UEFA kriterleri de dikkate alınarak, kulüpler, Genel Kurul temsilcilerini Federasyon gözetiminde ve kendi aralarında çekecekleri kur’a ile belirler. Takımların maç sayılarında eşitsizlik bulunması halinde ise, o ligdeki puan sıralaması dikkate alınarak hangi kulübün delegesinin Genel Kurulda temsil edileceğini belirlemeye Federasyon yetkilidir.

Türkiye liglerinde statü değişiklikleri yapılması veya liglerdeki takım sayılarında azalma veya artış olması nedeniyle yeniden oluşturulacak lige dahil takımların temsilci sayısını, Genel Kurulda temsil edilen liglerin delege sayısının yüzde onunu geçmemek ve bir defaya mahsus olmak üzere, artırmaya veya azaltmaya Federasyon yetkilidir.

Genel Kurul dört yılda bir futbol sezonu bitiminden sonra en geç bir ay içinde, Malî Genel Kurul ise her yıl Haziran ayının ilk yarısında, Yönetim Kurulunun belirleyeceği bir tarihte olağan olarak toplanır. Toplantının gündemi ve tarihi en az onbeş gün önceden günlük ulusal iki gazetede ilan edilir ve Federasyonca, Genel Kurul delegelerine yazılı olarak bildirilir. Genel Kurul, gerektiğinde, toplam delege sayısının yüzde kırkının noter kanalıyla yazılı müracaatları, Federasyon Yönetim Kurulunun kararı veya Spordan Sorumlu Bakanın çağrısı üzerine olağanüstü toplanır.

Olağan ve olağanüstü toplantının yapılabilmesi için üye tam sayısının yarısından fazlasının katılımı gerekir. İlk toplantıda bu çoğunluk sağlanamadığı takdirde, ikinci toplantı ertesi gün üye tam sayısının üçte biri ile yapılır. İkinci toplantıda da bu çoğunluk sağlanamadığı takdirde üçüncü toplantı bir hafta sonra çoğunluk aranmaksızın yapılır. Kararlar bu toplantıda hazır bulunan üyelerin yarısından fazlasının oyu ile alınır.

Gerek olağan, gerek olağanüstü toplantıda Federasyon Başkanı, Yönetim Kurulu ve diğer kurulların seçimi yenilenebilir.

Uhdesinde bu Kanuna göre birden fazla Genel Kurul üyeliği bulunduran üyeler, sadece bir oy hakkına sahiptirler.

Federasyonda ücretli veya sözleşmeli statü ile görev yapanlar, Genel Kurul üyesi olamazlar.

BAŞKAN – 1 inci madde üzerinde, gruplar adına ilk söz, Fazilat Partisi Grubu adına, Konya Milletvekili Sayın Lütfi Yalman’a ait.

Buyurun Sayın Yalman. (FP sıralarından alkışlar)

Süreniz 10 dakika.

FP GRUBU ADINA LÜTFİ YALMAN (Konya) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 400 sıra sayılı Türkiye Futbol Federasyonu Kuruluş ve Görevleri Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısının 1 inci maddesi üzerinde, Fazilet Partisi Grubunun görüşlerini arz etmek üzere huzurlarınızdayım; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Sözlerimin başında, profesyonel futbolda mutlaka gelişmeyi, uluslararası norm ve standartlara uygun bir yapıya kavuşturma yolunda gayret gösteren ve bunları hedefleyen Değerli Bakanımızı, sporun içerisinden gelen Bakanımızı tebrik ediyor, kendisine teşekkür ediyorum.

Samimî ve iyiniyetli gayretlerinden dolayı, Gençlik ve Spor Genel Müdürlüğü yetkililerine, ilgililerine ve ekibine teşekkürlerimi ve tebriklerimi arz ediyorum.

Yine, sözlerimin başında, Millî Takımımızın ve Galatasaray Futbol Takımının başarılarını, uluslararası alandaki başarılarını tebrik ediyorum ve devamını temenni ediyorum.

Değerli arkadaşlarım tabiî ki, spor, küreselleşen dünyada en iyi tanıtım (en iyi propaganda) ve en iyi diyalogu kurma yollarından birisi haline gelmiştir. Sporun bu yönünden, mutlaka, ülkemizin istifade etmesi gerekir. Değişik, uluslararası ülkelerin de bu konudaki çabaları hepimiz tarafından bilinmektedir. Ancak, sporda centilmenlik, sporda birliktelik, sporda sevgi ve kardeşlik çok önemli unsurlardır. Spor, centilmenlikle birlikte güzeldir.

Galatasaray maçı öncesi meydana gelen olaylar ve bu olaylarda 2 İngilizin vefat etmiş olması, gerçekten hepimizi üzmüştür; çünkü, uluslararası boyutu da vardır bu işin. Ancak, holiganların da dünya spor kamuoyundaki çirkeflikleri bilinen bir gerçektir. Galatasaray maçına, bu sebepten dolayıdır ki -Zaimoğlu arkadaşımızın sözlerine katılıyorum- mutlak manada, Türkiye Büyük Millet Meclisinden de bir heyetin resmî olarak görevlendirilmesi gerektiği, Türkiye Futbol Federasyonundan ve sporla ilgili kamu kuruluşlarından, kurumlardan heyetlerin mutlaka gitmesi ve bunun bir organizesinin yapılması gerektiği kanaatindeyim. Zira, bu, en azından, psikolojik ve sosyal bir destek olacaktır.

Değerli arkadaşlarım, kanunların, bir hazırlanış sebepleri, gerekçeleri vardır, bir de, kanunların hedefleri vardır. Tabiî ki, elimizde bulunan mevcut kanun tasarısının hazırlanış sebebi, 3813 sayılı Türkiye Futbol Federasyonu Kuruluş ve Görevleri Hakkında Kanunundaki aksaklıkların veya kopuklukların, eksikliklerin giderilmesidir; hedefi ise, profesyonel futbolda gelişmeye engel teşkil eden hususların kaldırılması ve futbolun, idarî, malî ve hukukî açıdan özerk bir yapıya kavuşturulmasıdır; yine, hedeflerinden bir tanesi, uluslararası norm ve standartlara uygun bir yapıya, mutlak manada kavuşturulmasıdır.

Kanun tasarısının gerekçesi doğrudur değerli arkadaşlar, tasarının hedefi de güzeldir; ancak, birtakım eksikliklerin, aksaklıkların bulunabileceğini, mutlaka, görüşmeler neticesinde, tartışmalar neticesinde bu aksaklıkların da giderilebileceğini söylememde fayda var.

Türkiye'de, kamuoyunda, mevcut yasa tasarısının hazırlanışı sırasında, çok değişik boyutlarda tartışmalar yapıldı. Özellikle, basına yansıyan tartışmaların boyutu, hakikaten ilgi çekici, benim açımdan bir o kadar da üzücü olmuştur. Bunu şunun için ifade ediyorum; çünkü, olaya, sanki bir spor olayı gözüyle bakılmamış -halbuki öyle bakılması gerekirdi- ekonomik boyutuyla yaklaşıldığı iddiaları gazetelere yansımıştır . Milyonlarca doların döndüğü bu büyük pastadan rant elde edebilmek için, işin, külhanbeyliğe ve hatta, daha da ileri boyutlara götürülmesi, hepimiz açısından, tabiî ki, üzüntü vericidir.

Değerli arkadaşlar, ben, 1 inci madde üzerinde söz aldım. Kanun tasarısının 1 inci maddesi, hemen hemen, bu tasarının en önemli maddesidir ve yoğun olarak üzerinde durulan ve yoğun olarak tartışılan maddedir. Burada, bir şeyi, özellikle ifade etmek istiyorum: Değişik kulüplerden ve kuruluşlardan ya da şahıslardan, bu kanun tasarısıyla ilgili görüşler almak istediğimiz zaman, farklı fakslar geldi; ama, bu fakslardan bir kısmının aynı ifadeleri taşıdığı, aynı kalıp kelimeleri kullandığını gördük. Bu, bir merkezden yönlendirildiği ihtimalini kuvvetlendirdi. Bunu doğru bulmadığımı özellikle ifade etmek istiyorum; çünkü, spor kulüplerimizin, böyle bir yönlendirme yerine, kanun tasarısı üzerinde eksik olarak tespit ettikleri, aksak olarak tespit ettikleri konuları mutlaka ortaya koymaları, buna karşılık, önerilerini dile getirmeleri gerektiği kanaatindeyim; bunun, daha doğru olduğunu düşünüyorum.

Tabiî ki, Futbol Federasyonunun, kulüplerden, sporculardan kopuk olmasını düşünmek mümkün değildir. Federasyonların -özellikle ifade ediyorum- amatör kulüplerden, sporculardan ve hele, amatör ruhtan hiç uzak olmaması gerekir.

Şimdi, kanun tasarısının 1 inci maddesinde -özellikle, doğru bulduğum bir şeyi ifade etmek istiyorum- birinci, ikinci ve üçüncü ligdeki kulüp başkanlarının Futbol Federasyonuna üye olduğu ifade ediliyor. Bu, bir noktada, işin sahiplerinin, olayın içine çekilmesi demektir. Şöyle veya böyle tespit edilen üyelerin, zaman zaman ilgisizliğinin, önceki yıllarda Futbol Federasyonu genel kurullarında ne tür sıkıntılar meydana getirdiği, yine, hepimizin malumudur.

Değerli arkadaşlar, yine, 1 inci maddede, bir konunun daha üzerinde durmak istiyorum: Amatör spor kulüpleri, biliyorsunuz, 1992'de çıkan 3813 sayılı Yasada 10 kişiyle temsil ediliyordu; bu tasarıda ise, 2 kişiyle temsil ediliyor. Halbuki, Türkiye'de, 6 000'i aşkın amatör spor kulübü var, 60 000 kulüp yöneticisi var, yıllık olarak 63 000 civarında amatör futbol müsabakası yapılmaktadır, 400 000 civarında da futbolcu vardır. Şimdi, bu kadar geniş bir potansiyelin mutlaka dikkate alınması ve Futbol Federasyonu yönetiminde, 2 sayısının yukarıya çekilmesi kanaatindeyim. Arkadaşlarımızla birlikte bu konuda bir öneri de hazırladık.

Değerli arkadaşlarım, amatör spor kulüpleri, sporun temelidir ve hakikaten, Amatör Spor Kulüpleri Federasyonunun da çektiği faksta ifade ettiği gibi, aysbergin görünmeyen asıl büyük yönü, bölümü, boyutudur. Şimdi amatör spor kulüplerine destek vermezsek ve temeli sağlam atmazsak, temeli sağlam atılmayan hiçbir olgu, oluşum veya kuruluşun başarılı olduğu görülmemiştir, başarılı olması da düşünülemez. Onun için, amatör spora ve amatör spor kulüplerine, mutlak manada, destek vermemiz gerekir.

Değerli arkadaşlarım, arkadaşlarımız da ifade ettiler, kanunun 5 inci maddesini değiştiren bu tasarının 1 inci maddesinin (h) fıkrasında "FIFA ve UEFA'nın icra kurullarında görev yapanlar ile Komisyonlarında en az beş yıl görev yapan Türkiye Cumhuriyeti vatandaşları ve büyükler veya gençler kategorisinde Olimpiyat, Dünya ve Avrupa finalinden birini yönetmiş hakemler" ifadesi var. Tahmin ediyorum, Sayın Bakanımız da bu konuyu olgunlukla karşılayacaktır, Türkiyemizde yarıfinal yöneten çok değerli hakemlerimiz de var; bu yüzden, en azından, uluslararası maçlarda yarıfinalleri yöneten hakemlerimizin de bu işin içerisine dahil edilmesinde, bu değerli hakemlerimizin de onurlandırılmasında ve değerlendirilmesinde, kendilerinden istifade edilmesinde büyük fayda olduğu kanaatindeyim.

Biz, tasarıya müspet olarak bakıyoruz. Bir, iki konuyla ilgili değişiklik önergelerimiz var.

Şimdiden hayırlı olması dileğiyle, hepinize saygılar sunuyorum. (Alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum Sayın Yalman.

Gruplar adına, 1 inci madde üzerinde ikinci söz, Doğru Yol Partisi Grubu adına, Erzurum Milletvekili Sayın Ayvaz Gökdemir'e aittir. (DYP sıralarından alkışlar)

Buyurun Sayın Gökdemir.

Süreniz 10 dakika.

DYP GRUBU ADINA AYVAZ GÖKDEMİR (Erzurum) – Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; Grubum ve şahsım adına hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Değerli hatipler tarafından da dile getirildiği ve herkesçe malum olduğu üzere, futbol, en çok alaka çeken bir kitle sporudur; sporun en gösterişli bir dalıdır günümüzde. Bugün bu mahiyetini de aşarak, milletlerearası münasebetlerin, ülke tanıtımının önemli bir unsuru haline de gelmiş bulunuyor.

Galatasarayın bu sene aldığı neticeler, bir felaket yılında, milletimizin yüzünü güldüren başlıca hadise olmuştur; yani, sporun bir kendi mahiyeti var bir de sosyal tesirleri var; sosyal tesirleri bakımından, başka hiçbir aletle elde edilemeyecek neticeler elde edilebiliyor.

Sözü uzatmadan ifade edeyim ki, Galatarasayın muhatap olduğu hadise, sadece Galatasarayın hadisesi değildir ve olmamalıdır. Galatasarayın bir haksızlığa uğramaması için, devletimiz de, uygun usuller içerisinde, zarif şekillerde Galatasaraya yardımcı olmalıdır. Şu anda yaratılan stres dahi bir haksızlık teşkil etmiştir.

İstanbul'daki olay elbette müessif bir olaydır; ama, spor zemininde geçmiş bir olay değildir, sporcular arasında geçmiş bir olay değildir. Holiganların kim olduğunu, ne yapıda insanlar olduğunu herkes biliyor. Esasen, dünyanın her tarafında da belasını arayan insanlar vardır. Bunlar, bir kere de İstanbul'da buluşmuşlar, bir araya gelmişler ve böyle bir müessif olayı meydana getirmişlerdir. Olay, bu haliyle, tamamen bir zabıta olayıdır, bir spor olayı değildir ve tamamen, yargının konusu haline gelmiştir. Ne holiganlar İngiliz Milletini ve Leeds takımının taraftarlarını temsil ediyorlar, ne onların muhatapları Türk Milletinin ve Galatasarayın taraftarlarını temsil ediyorlar. Olmasa iyi olurdu. Bunu, bu serinlikte almak lazım. Futbol sahasında alınamayan neticeyi, kalkıp da birtakım oyunlarla elde etmeye çalışmak, doğrusu, ayıp oluyor.

Galatasaray, maçtan önce de, herhangi bir kazaya uğramama konusunda, ümit ediyorum ki, gereği şekilde desteklenecektir.

Tasarının 1 inci maddesine gelince; Sayın Bakan, bu tasarıyı çok titizlikle hazırladığını ifade ettiler; inandık, samimiyetlerinden de hiçbir şüphemiz yoktur. Yalnız, kendilerini, işin başından beri aşırı bir hassasiyet içerisinde gördüm; yani, gelen tasarı, harfi, virgülü değişmeden geçsin isteyen bir hassasiyet içerisindeydi. Kendi yaptığı işe yardımcı olmak istiyoruz biz; daha iyisi olsun diyoruz. Mümkündür ki, müşterek akıl, tek akıldan biraz daha fazla işe yarayabilir. Önergeler sırasında bu anlayışı göstereceğini ümit ediyorum.

Maddeyle ilgili olarak, şahsen, başlıca itirazım, demokratik zeminin daraltılmış olmasınadır. Eskiden, birinci, ikinci, üçüncü ligden 160 delege bulunurken, bugün, 87 delegeye düşmüş. Birinci ligde 80 iken 46 olmuş, ikinci ligde 50 iken 25 olmuş, üçüncü ligde 30 iken 16 olmuş. Bunda da bir nispet, bir paralellik görülmüyor. 80'in 46'ya dönüşmesinde yarıdan fazla, ikinci ligde yüzde 50'lik bir fark var, üçüncü ligde yarıdan bir fazla konulmuş; bunun mantığını anlamak mümkün değil. Bunun geniş tutulması daha iyi olurdu.

Elbette, başkanların delege olması iyidir; işin sahiplerinin uygun zeminde görev yapmalarını sağlar; ama, belli ki, başkanlar da yönetim kurulu üyesi olmazlar. Bu 80 delegeden 59 başkanı düştüğünüz zaman 28 kişi kalıyor; yani, 15 kişilik yönetim kurulu seçmek için, birinci, ikinci, üçüncü ligden gelen delegelerden sadece 28 kişi kalıyor. İki ekip olsanız, iki ayrı liste yapacak kadar bile bir zemin kalmıyor. Bunun eski halinde bırakılması veya biraz daha geniş tutulması, bence hiçbir mahzur teşkil etmezdi.

Deniliyor ki "efendim, rasgele delege geliyor, onlar da istenmeyen birtakım olaylara sebebiyet veriyor." Ciddî delegeler getirilmesi için başka tedbirler de alınabilirdi.

Şimdi, seçkinci bir anlayış var; yani, bu, belli kimselerin işidir, âdeta her şey baştan belirlenmiş olarak, bir formalite gibi kongreler yapılacak demektir ki, dediğim gibi, bu, fazlaca demokratik bir davranış değil.

Bunun dışında, benim şahsen başlıca itirazlarımdan biri de, seçimle gelip fahrî görev yapan bir heyette tayin edilmiş üyelerin bulunması uygun değildir; hele hele bu üyelerin ücretle çalışıyor olması, fevkalade mahzurludur. Tasavvur edelim, bir heyetin içindesiniz, bizzat o görevi yapacak arkadaşlar bakımından sıkıntıdır. Seçilmiş olanın seçilmişlik emniyeti var; öbürü seçilmemiş... Üstelik, bir de, bir kısmının, büyük ekseriyetin fahrî yaptığı bir görevi parayla yapacak. Bizzat o arkadaşların itibarları ve fonksiyonlu olmaları açısından, ben, çok mahzurlu görüyorum. Bilgisinden, tecrübesinden istifade edilecek kimselerin, uygun maaşlarla danışman olarak, müşavir, uzman olarak görevlendirilmeleri, hem başkanı hem yönetim kurulunu bilgilendirmeleri, dolayısıyla, tecrübenin, bilginin, görgünün feda edilmemesi imkânı o suretle de sağlanabilirdi. Şahsen, bu hususta da bir önergemiz olacaktır. Bizzat o statüde çalışan arkadaşlar rahat çalışamayacaklardır.

Kaldı ki, tasarının bu 1 inci maddesinin sonunda, işte "Federasyonda ücretle görev yapanlar delege olamaz" diye bir hüküm var. Yönetim kurulu üyesi olacak, dört sene işleyecek, dört senenin sonunda genel kurulda delege olamayacak. Bu tabiî, tam bir tezattır, mantıkî bir tutarsızlıktır; yönetim kurulu üyeliğine layık gördüğünüz adamı, delegeliğe layık görmüyorsunuz! Bu itibarla, bu tezattan bu tasarının kurtarılması isabetli olur diye düşünüyorum.

Bir de hakemlerle ilgili şu bölüm var: "Final yöneten hakemler" deniliyor; buna da şahıslarla ilgili çıkarıldı, bir şahsa göre çıkarıldı; filan filan kıymetli şahıslar dışlandı gibi, o camiadan gelen itirazlar var. Bunun da olimpiyat, Avrupa, dünya şampiyonalarında, ister çeyrek final ister yarı final isterse final yönetmiş hakemler olarak genişletilmesi, hem final yönetmiş hakemi kapsar hem de diğerlerini küstürmemiş ve bir kişi için kanuna madde ilave etmemiş duruma düşeriz diye düşünüyorum.

Kanunun hayırlı olmasını diliyorum. Halil Bey "olumlu olsun"dedi; Sayın Bakan "bu işin son müzakeresinde iyi ki sen yoksun" dedi. Baştan beri iyi niyet içerisinde, mümkün olan azamî uzlaşmayla bir kanun çıksın diye uğraştık; başkaca bir emelimiz yoktu.

Saygılar sunarım. (DYP ve DSP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Gökdemir.

Gruplar adına başka söz talebi?.. Yok.

Şahıslar adına, İstanbul Milletvekili Sayın Bahri Sipahi; buyurun. (DSP sıralarından alkışlar)

Sayın Sipahi, süreniz 5 dakikadır.

BAHRİ SİPAHİ (İstanbul) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; konuşmacıların deminden beri dile getirdikleri birinci, ikinci ve üçüncü ligdeki delege sayısı üzerinde görüşlerimi belirtmek için söz aldım.

Eski yasada, delege sayısı, toplam 229 idi; buna göre, birinci lig kulüplerinin 80 delegesi vardı. Bu orantıyı kurduğumuzda, birinci lig kulüplerinin yüzde 46'yla temsil edildiğini göreceksiniz. İkinci lig kulüplerinin ise, 229'u 50'yle orantılarsanız, yüzde 21'le temsil edildiğini göreceksiniz. Üçüncü lig kulüpleri ise, eski yasaya göre, 209'u 30'la orantılarsanız yüzde 13'le temsil ediliyordu.

Yeni yasada, birinci lig kulüpleri, yüzde 46, yani, futbolumuzun lokomotifi, özellikle federasyonun lokomotifi olan birinci lig kulüpleri, yüzde 46'yla temsil ediliyor; ikinci lig kulüpleri, yeni getirilen düzenlemeyle yüzde 23, yani, yüzde 2 gibi bir artışla temsil ediliyor; üçüncü lig kulüpleri ise, eskiden yüzde 13'tü, şimdi, yeni getirilen düzenlemeyle, yüzde 15'le temsil ediliyor. Demek ki, buradaki temsil oranı yükselmiştir, düşme olmamıştır.

Saygılar sunuyorum. (DSP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum Sayın Sipahi.

Şimdi, hükümet adına, Sayın Bakan konuşacaklar; buyurun efendim. (DSP sıralarından alkışlar)

Süreniz 10 dakika.

DEVLET BAKANI FİKRET ÜNLÜ (Karaman) – Sayın Başkan, çok değerli arkadaşlarım; hepinizi saygıyla selamlıyorum. Değerli arkadaşlarıma, katkıları ve uyarıları için de teşekkür ediyorum.

Uzun konuşacak değilim; ama, bir yanlış anlama var, ısrarla, önergelerle de sürdürülmek isteniliyor; o konuda kısa bir açıklama yapmak istiyorum:

Değerli arkadaşlarım, şimdi, yasanın özü, belki de en can alıcı noktası, genel kurulun oluşumuyla ilgili olan maddedir takdir edeceğiniz gibi; nitekim ediyorsunuz da. Orada, çağrı tarihinde genel kurulu oluşturan üyelerin ismen belli olmasına büyük özen gösterilmiştir. Ben, ayrıntıya, geçmişte yaşanan olaylara girmek istemiyorum. Hasbelkader bana bağlı bir kurum hakkında yapılan tartışmalar, yazılanlar çizilenler, her şey geride kaldı. Bizim amacımız, meşru zeminde, yasal düzenlemelerle, yaşanan olaylara çözüm aramaktır, onu bulmaktır. İsmen belli olmadığı takdirde, takdir edersiniz ki ve yaşandığı gibi, büyük kulislere, kulüplerin kendi iç işlerini dahi karıştıracak kadar büyük tartışmalara neden olabiliyor. O açıdan, şimdi, kulüp başkanları, kulüplerini temsil eden en yetkili insandır. İstiyoruz ki, kulübünü temsilen gelsin, genel kurula otursun. Büyük kulüplerimizden başlamak üzere, Fenerbahçesi, Galatasarayı, Beşiktaşı ve diğerleri; üçüncü lig kulüplerine varıncaya kadar, işte, bu genel kurulda üye olmaya hak kazanan bütün kulüplerin başkanları, 59 kişi, gelsinler, otursunlar. Artı, eğer, ikinci kişiyle temsil ediliyorlarsa, yönetim kurulları üyelerinden ikinci kişi de, yine, bu genel kurula katılsın, sivil toplum örgütlerinin başkanları katılsınlar.

Arkadaşlarımız diyorlar ki, yönetim kurulu seçsin; başkan gelir veya gelmez, o seçsin. İşte, o zaman, bu tartışmalar devam ediyor.

İkincisi, bir de deniliyor ki, kulüp başkanı seçilirse, kulüp başkanlığı düşüyor! Aslında, yalnız o değil, yönetim kurulu üyeliği de düşüyor; yönetim kurulu üyesiyse de o görevi sona eriyor. Burada güdülen amaç, Federasyon Yönetim Kurulunun tarafsızlığını korumaktır. Yaşanan olaylar ortada. Hele, orada, Yönetim Kurulunda, hangi kulübün olursa olsun, bir kulübün başkanı ya da bir kulübün yönetim kurulu üyesi bulunursa, bu tartışmaların arkası gelmez.

Şimdi, gözden kaçırılmak istenen nokta şudur: Genel Kurul, Yönetim Kurulunu, kendi içerisinden, Genel Kurul üyeleri arasından seçer demiyoruz. Genel Kurul, Genel Kurulun dışından da seçme hakkına sahip. 59 kulübün başkanı gelir, oturur; ama, dışarıdan, istediği bir arkadaşı, kulübün uygun gördüğü bir arkadaşı Yönetim Kurulu üyesi olarak önerebilir; 65 milyon insan içerisinden seçme hakkına sahip. O şartları taşıyan herkesi seçebilirler, böyle bir rahatlık var. O açıdan, o gözden kaçırılmak isteniliyor. Arkadaşlarımız önergelerle de ısrar ediyorlar. Eğer, o değişirse, yasanın tüm özü kayboluyor. Sayı azalmış, azalmamış, hiçbir şey ifade etmez.

Bugün derseniz ki, kulüpler, Yönetim Kurulunun üyeleri tarafından genel kurul üyelerini belirlerler, işte, o gün, Vanspordan tutun, Galatasaray Kulübüne varıncaya kadar hepsinin iç işleri karıştırılacaktır. Adaylar, yönetim kurulu üyesi adayı olsun veya başkan adayı olsun, kulüplerin iç işlerine karışarak, kendilerine oy verecek insanları seçtirmek için büyük çaba sarf edeceklerdir. Bunları hep yaşayacaksınız; hiç gerek yok.

Kulüp başkanları, firmanın, holdingin -öyle düşünelim- sahibidirler, müessesenin sahibi kulüp başkanları, gelsinler, otursunlar, hem Türkiye içinde hem Türkiye dışında ülkemizi en iyi biçimde temsil edecek olan bir federasyonu oluştursunlar. Herkes seçilme, seçme hakkına sahiptir.

Şöyle bir şey anlaşılıyor: 59'u kulüp başkanı, zaten, onlar seçilemiyor; geriye kalıyor 49 kişi, onlar mı kendi içerisinden seçecek! Böyle bir şey yok. Kaldı ki, o, 49 da değil o şekilde hesap ederseniz; o, 21'e düşüyor. Herkesi seçme hakkına sahipler. O açıdan, böyle bir rahatlık var.

Bunun dışında, diğer konulara girmek istemiyorum. Arkadaşlarımız, aşağı yukarı, yasa hakkında görüş birliğine varmış durumdalar.

Ben, bütün arkadaşlarıma yeniden teşekkür ediyorum ve sizleri saygıyla selamlıyorum. (Alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum.

Son söz, İstanbul Milletvekili Sayın Mehmet Ali Şahin'e ait.

MEHMET ALİ ŞAHİN (İstanbul) – Efendim, daha sonraki madde üzerinde konuşacağım; o yüzden vazgeçtim.

BAŞKAN – Elazığ Milletvekili Sayın Ahmet Cemil Tunç?.. Yoklar.

Böylece, madde üzerindeki konuşmalar tamamlanmış oluyor.

Maddenin birinci fıkrasıyla ilgili Başkanlığa 9 önerge intikal etmiş bulunuyor; geliş sırasına göre ilk 4'ünü sizlerin bilgilerine sunuyorum; sonuncusundan itibaren işleme almaya başlıyoruz.

Buyurun efendim.

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 400 sıra sayılı Türkiye Futbol Federasyonu Kuruluş ve Görevleri Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısının 1 inci maddesi ile düzenlenen 5 inci maddesinin (a) bendinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

Saygılarımızla.

Sefer Ekşi Nihat Gökbulut Murat Başesgioğlu

Kocaeli Kırıkkale Kastamonu

Hasan Özyer Cengiz Aydoğan Ersin Taranoğlu

Muğla Antalya Sakarya

a) Türkiye profesyonel birinci lig takımlarından ilk on sıradaki kulüplerin yönetim kurullarınca belirlenecek üçer ve diğer kulüplerin yönetim kurulları tarafından belirlenecek ikişer temsilci.

BAŞKAN – Diğer önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 400 sıra sayılı Türkiye Futbol Federasyonu Kuruluş ve Görevleri Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısının 1 inci maddesiyle düzenlenen 5 inci maddesinin (b) bendinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

Saygılarımızla.

Sefer Ekşi Nihat Gökbulut Murat Başesgioğlu

Kocaeli Kırıkkale Kastamonu

Cengiz Aydoğan Hasan Özyer Ersin Taranoğlu

Antalya Muğla Sakarya

b) Türkiye profesyonel ikinci liginde her gruptan ilk beş sırada olan kulüplerin yönetim kurullarınca belirlenecek birer temsilci.

BAŞKAN – Üçüncü önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 400 sıra sayılı Türkiye Futbol Federasyonu Kuruluş ve Görevleri Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısının 1 inci maddesiyle düzenlenen 5 inci maddesinin (c) bendinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

Saygılarımızla.

Sefer Ekşi Nihat Gökbulut Murat Başesgioğlu

Kocaeli Kırıkkale Kastamonu

Cengiz Aydoğan Hasan Özyer Ersin Taranoğlu

Antalya Muğla Sakarya

c) Türkiye profesyonel üçüncü liginde her gruptan ilk iki sırada olan kulüplerin yönetim kurullarınca belirlenecek birer temsilci.

BAŞKAN – Dördüncü ve son önergeyi okutup, işleme alacağım:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 400 sıra sayılı Türkiye Futbol Federasyonu Kuruluş ve Görevleri Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısının 1 inci maddesiyle düzenlenen 5 inci maddesinin (h) bendinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

Saygılarımızla.

Sefer Ekşi Nihat Gökbulut Murat Başesgioğlu

Kocaeli Kırıkkale Kastamonu

Hasan Özyer Cengiz Aydoğan Ersin Taranoğlu

Muğla Antalya Sakarya

h) FİFA ve UEFA'nın icra kurullarında görev yapanlar ve büyükler veya gençler kategorisinde olimpiyat, dünya ve Avrupa finalinden birini yönetmiş hakemler.

BAŞKAN – Sayın Komisyon, okunan önergeye katılıyor mu efendim?

MİLLÎ EĞİTİM, KÜLTÜR, GENÇLİK VE SPOR KOMİSYONU BAŞKANI ABDURRAHMAN KÜÇÜK (Ankara) – Katılmıyoruz.

BAŞKAN – Katılmıyorsunuz.

Sayın Hükümet, katılıyor musunuz?

DEVLET BAKANI FİKRET ÜNLÜ (Karaman) – Sayın Başkan, bir açıklama yapmama izin verir misiniz.

BAŞKAN – Tabiî efendim, buyurun.

DEVLET BAKANI FİKRET ÜNLÜ (Karaman) – Sayın Başkan, çok değerli arkadaşlarım; ısrarla... Tabiî, diyeceksiniz ki, Bakan olarak sen de ısrar ediyorsun! Haklısınız; ama, bu yasanın temel felsefesi budur. Benimle veya bir başka siyasî partiyle ilgili bir durum söz konusu değil takdir edersiniz ki. Futbol Federasyonu genel kurulunda, tüm kulüplerin başkanlarını, yasada öngörülen kulüplerin başkanlarını bulunmaya mecbur kılmak kadar güzel bir şey var mıdır? Öyle değil de, bırakın, kulüpler kendisi, kendi içinden seçsin denildiği anda, bu yasanın hiçbir anlamı kalmaz.

Bunu, saygıyla, takdirlerinize sunmak istiyorum; çok rica ediyorum değerli arkadaşlar...

Katılmıyoruz efendim.

BAŞKAN – Katılmıyorsunuz.

Komisyonun ve Hükümetin katılmadığı önergenin gerekçesi mi okunsun?

MURAT BAŞESGİOĞLU (Kastamonu) – Gerekçesi okunsun efendim.

BAŞKAN – Gerekçeyi okutuyorum:

"Gerekçe: Hükümet tasarısının muhafazasıyla millî hakemlerimiz açısından bir ilave, tasarının bütünlüğü ve genelliği açısından uygun düşmektedir."

BAŞKAN - Gerekçesini arz ettiğimiz önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.

Diğer önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 400 sıra sayılı Türkiye Futbol Federasyonu Kuruluş ve Görevleri Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısının 1 inci maddesiyle düzenlenen 5 inci maddesinin (c) bendinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

Saygılarımızla.

Murat Başesgioğlu

(Kastamonu) ve arkadaşları

(c) Türkiye profesyonel üçüncü liginde her gruptan ilk iki sırada olan kulüplerin yönetim kurullarınca belirlenecek birer temsilci.

BAŞKAN - Sayın Komisyon önergeye katılıyor mu?

MİLLÎ EĞİTİM, KÜLTÜR, GENÇLİK VE SPOR KOMİSYONU BAŞKANI ABDURRAHMAN KÜÇÜK (Ankara) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN - Sayın Hükümet katılıyor mu efendim?

DEVLET BAKANI FİKRET ÜNLÜ (Karaman) - Katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN - Sayın Başesgioğlu, gerekçeyi mi okuyalım efendim?

MURAT BAŞESGİOĞLU (Kastamonu) – Gerekçe okunsun Sayın Başkan.

BAŞKAN - Gerekçeyi okutuyorum:

"Gerekçe: Genel kurula katılacak olan kulüp temsilcilerinin katılımcı bir anlayışla tespitini sağlamak ve (a) bendiyle paralellik sağlaması amaçlanmıştır.

BAŞKAN – Gerekçesini okuduğumuz, hükümetin ve komisyonun katılmadığı önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.

Diğer önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 400 sıra sayılı Türkiye Futbol Federasyonu Kuruluş ve Görevleri Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısının 1 inci maddesiyle düzenlenen 5 inci maddesinin (b) bendinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

Saygılarımızla.

Murat Başesgioğlu

(Kastamonu) ve arkadaşları

b) Türkiye profesyonel ikinci liginde her gruptan ilk beş sırada olan kulüplerin yönetim kurullarınca belirlenecek birer temsilci.

BAŞKAN – Sayın Komisyon katılıyor mu?

MİLLÎ EĞİTİM, KÜLTÜR, GENÇLİK VE SPOR KOMİSYONU BAŞKANI ABDURRAHMAN KÜÇÜK (Ankara) – Katılmıyoruz efendim.

BAŞKAN – Sayın hükümet katılıyor mu?

DEVLET BAKANI FİKRET ÜNLÜ (Karaman) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Sayın Başesgioğlu?..

MURAT BAŞESGİOĞLU (Kastamonu) – Gerekçe okunsun.

BAŞKAN – Gerekçeyi okutuyoruz:

"Gerekçe: Genel Kurula katılacak olan kulüp temsilcilerinin katılımcı bir anlayışla tespitini sağlamak ve (a) bendiyle paralellik sağlanması amaçlanmıştır."

BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.

Sonuncu önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 400 sıra sayılı Türkiye Futbol Federasyonu Kuruluş ve Görevleri Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısının 1 inci maddesiyle düzenlenen 5 inci maddesinin (a) bendinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

Murat Başesgioğlu

(Kastamonu) ve arkadaşları

a) Türkiye profesyonel birinci lig takımlarından ilk on sıradaki kulüplerin yönetim kurullarınca belirlenecek üçer ve diğer kulüplerin yöneim kurulları tarafından belirlenecek ikişer temsilci.

BAŞKAN – Sayın Komisyon katılıyor mu?

MİLLÎ EĞİTİM, KÜLTÜR, GENÇLİK VE SPOR KOMİSYONU BAŞKANI ABDURRAHMAN KÜÇÜK (Ankara) – Katılmıyoruz.

BAŞKAN – Sayın Hükümet katılıyor mu?

DEVLET BAKANI FİKRET ÜNLÜ (Karaman) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Sayın Başesgioğlu...

MURAT BAŞESGİOĞLU (Kastamonu) – Gerekçeyi okuyunuz.

BAŞKAN – Gerekçeyi okutuyorum.

"Gerekçe: Genel Kurula katılacak olan kulüp temsilcilerinin katılımcı bir anlayışla tespitini sağlaması amaçlanmıştır."

BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.

Sayın milletvekilleri, tasarının 1 inci maddesini Komisyondan geldiği şekliyle oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Madde kabul edilmiştir.

2 nci maddeyi okutuyorum.

MADDE 2. – 3813 sayılı Kanunun 6 ncı maddesinin (b) bendi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.

“b) Başkanı, Yönetim Kurulunun onbir üyesini, Tahkim ve Denetleme Kurullarını seçmek,”

BAŞKAN – 2 nci madde üzerinde ilk söz, Doğru Yol Partisi Grubu adına Karabük Milletvekili Sayın Mustafa Eren'e ait; buyurun Sayın Eren. (DYP sıralarından alkışlar)

Süreniz 10 dakika.

DYP GRUBU ADINA MUSTAFA EREN (Karabük) – Sayın Başkan, değerli arkadaşlarım; Grubum ve şahsım adına Yüce Heyetinizi saygıyla selamlıyorum. Sözlerimin hemen başında, Sayın Başbakanımıza Cenabı Allah'tan acil şifalar diliyorum. (DSP sıralarından alkışlar)

Değerli arkadaşlarım, Galatasaray-Leeds maçı öncesinde meydana gelen olayları, bir Türk insanı olarak kabullenmemiz mümkün değil, tasvip etmemiz de mümkün değil; çünkü, sporun temelinde dostluk ve kardeşlik yatmaktadır. Ancak, bütün bunları ifade ederken, bazı gerçekleri de gözden kaçırmamamız gerekiyor. Türk Devletini ve Türk Milletini tahrik etmeye, tehdit eder şekilde hareketlerde bulunmaya ne bir ülkenin ne de kişilerin hakkı vardır. Türk Bayrağına hakaret edebilen, Türk insanının millî ve manevî değerlerine saldıran holiganların çıkardığı olayların sorumlusu olarak, hiç kimse Türk Milletini suçlu olarak da göremez. Türkiye, hangi birliğe, hangi kuruluşa girerse girsin, tüm dünya şunu iyi bilmeli ki, hem ezanıyla hem Bayrağıyla girecektir. Holigan denilen zibidilerin hakaret etme cüretini göstermiş olduğu şanlı Türk Bayrağımız için, 65 milyon insanın her ferdi, her saniye canını vermeye hazırdır. Bunu, herkes, böyle bilmelidir değerli arkadaşlarım! (DYP, DSP ve MHP sıralarından alkışlar)

Masa başında oynanan oyunlarla bazı şeyleri kazanmaya alışanlar, maalesef, yine aynı oyunun bir başka sahnesini tekrarlamaya çalışmaktadırlar. Hafızalarımızı tazelersek, Galatasarayın Juventusla yapacağı maçtan önce de aynı oyun sahneye konulmuş ve İtalya, Türkiye Devletinden garanti istemiş, biz de devlet olarak İtalya'ya garanti vermiştik ve İtalyanlar da buraya gelip maçlarını yapmışlardı.

Değerli arkadaşlarım, maalesef, her gün, İngiltere'de Türk vatandaşlarına karşı yapılan saldırıları, gazetelerden ve televizyonlardan üzüntüyle izlemekteyiz; ama, bütün bu gelişmelere rağmen, bütün bu olaylara rağmen, maalesef, ilgililerimizin hiçbir tepkisi olmamakta, hiç sesi çıkmamaktadır.

Bu olaylar, baştan beri, Galatasaray Kulübünün meselesi değildir, Galatasaray Kulübünün meselesi de olamaz. Maçtan 24 saat önce meydana gelen olayın sorumluluğunu bir kulübün üzerine atmak mümkün değildir; ama, sesi çıkması gerekenler, maalesef, bu konuda gereğini yerine getirmemişlerdir. Bu nedenle, başta Dışişleri Bakanımız olmak üzere, spordan sorumlu Devlet Bakanımızdan ve ilgililerden, bu konuda ciddî şekilde tavır almalarını bekliyoruz. Galatasaray Kulübü, şu anda, kaderiyle baş başa bırakılmıştır. Bugün Galatasarayın başına gelen hadisenin, yarın, bir Fenerbahçemizin, bir Beşiktaşımızın, bir Trabzonsporumuzun veya bir başka kulübümüzün başına gelmeyeceğini kim garanti edebilir! Onun için, bu konuda, ciddî şekilde kararlı olmak zorundayız değerli arkadaşlar ve bu kararlılığımızı da mutlaka ortaya koymalıyız.

20 Nisanda 65 milyon insanın kalbi İngiltere'de olacak; buna yürekten inanıyoruz ve sahaya çıkacak o pırıl pırıl gençlerimiz, Türk Milletinin sesini kalplerinin derinliklerinde hissedecekler. Masabaşı oyunlarına, Türk Milletinin boyun eğmesi gibi bir şeyi hiç kimse düşünemez. Galatasaray, Leeds'i, İstanbul'da Ali Sami Yen'in çimlerine nasıl gömmüşse, İngiltere'de de o çimleri onlara yoldurtturacaktır; bundan hiç kimsenin şüphesi olmasın; ama, burada, devlet olarak, millet olarak, kararlılığımızı da göstermek zorundayız. Bu mesele, biraz önce de ifade ettiğim gibi, Galatasarayın meselesi değildir, Türk Milletinin meselesi haline gelmiştir.

Değerli arkadaşlarım, Türkiye'deki önemli maçlarda, hepimiz -kendimi de bu işe katarak söylüyorum- protokol tribününde abone gibi yerimizi alıyoruz. İngiltere'de yapılacak maçta da bize düşen görev, öyle inanıyorum ki, gidip, orada, bize ayrılan yerlerde yerimizi almamızdır. Bu olayı, kesinlikle bir siyaset malzemesi olarak gündeme getirmek istemiyorum; ama, şunu da belirtmek istiyorum; biz, Doğru Yol Partisi milletvekilleri olarak, Cenabı Allah nasip ederse, inşallah, 20 Nisanda, Sayın Genel Başkanımızla birlikte maçı izlemek üzere İngiltere'de olacağız. İnanıyorum ki, aynı duyarlılığı, burada bulunan diğer arkadaşlarımız da göstereceklerdir.

Değerli arkadaşlarım, tasarının 2 nci maddesinde "3813 sayılı Kanunun 6 ncı maddesinin 'b' bendi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.

'b) Başkanı, Yönetim Kurulunun onbir üyesini, Tahkim ve Denetleme Kurullarını seçmek" denilmektedir. Biraz önce de geneli üzerinde görüşlerini ifade eden arkadaşlarımızın belirttiği gibi, seçilmişlerle atanmışların bir kurulda bulunmasının sakıncalarını hepiniz takdir edersiniz. Bu nedenle, vereceğimiz önergelerde bu sakıncaların giderileceğini ümit ediyor, Fatih'in aslanlarının, 20 Nisanda, Türk Milletinin göğsünü yine kabartacaklarına olan inancımı tekrarlayarak, Yüce Heyetinizi saygıyla selamlıyorum. (Alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Eren.

2 nci madde üzerinde, Fazilet Partisi Grubunun görüşlerini, İstanbul Milletvekili Sayın Mehmet Ali Şahin ifade edecekler.

Buyurun efendim.

Süreniz 10 dakikadır.

FP GRUBU ADINA MEHMET ALİ ŞAHİN (İstanbul) – Muhterem Başkanım, saygıdeğer milletvekili arkadaşlarım; şahsım ve Grubum adına hepinizi saygıyla, sevgiyle selamlıyorum. Görüşmekte olduğumuz kanun tasarısının 2 nci maddesi üzerinde, Fazilet Partisi Grubumuzun görüşlerini arz etmek üzere huzurunuzdayım.

2 nci madde, Futbol Federasyonu Yönetim Kurulunun görevlerini düzenleyen maddenin bir bendinde değişiklik içeriyor.

Önce, bu tasarının gerekçesini okuduğumuzda, niçin hazırlandığına, hangi amaçla hazırlandığına dair bilgiler alıyoruz. Tasarıda, gerekçe bölümünde şöyle deniyor: "Futbolla ilgili kişi ve kuruluşların Genel Kurulda yeterli ve etkin bir şekilde temsil edilmesini sağlamak." Bu tasarının sevk gerekçelerinden biri, futbolla ilgili kişi ve kuruluşların Genel Kurulda yeterli ve etkin bir şekilde temsil edilmesini sağlamak olarak gösterilmiş. Bununla kastedilen -hemen gelen cümlede- böylece, demokratik bir ortam meydana getirmek ve yine devam ediliyor gerekçede, "Türkiye'de futbolun altyapısını oluşturan kuruluşların -bu arada- profesyonel ve amatör kulüplerin, Futbol Federasyonu Genel Kurulunda demokratik ve eşit bir şekilde temsil edilmesini sağlamak."

Hiç şüphesiz ki, bu gerekçelere katılmamak mümkün değil. Bu gerekçeler güzel gerekçeler, ileriye doğru adımlar atmayı hedefleyen gerekçeler; ancak, tasarıyı incelediğimizde, bu gerekçelerle paralellik teşkil etmeyen düzenlemelerle karşılaşıyoruz.

Biraz önce üzerinde müzakereleri yapıldı; tasarının 1 inci maddesinde -ki, Türkiye Futbol Federasyonu Kuruluş ve Görevleri Hakkında Kanunun 5 inci maddesini değiştiren bir maddedir- Yönetim Kurulunun oluşumuyla ilgili düzenlemeler yapılıyor. Düzenlemeler yapılırken; referans, demokrasidir, eşit şekilde temsildir.

Şöyle bir göz gezdirdiğimizde ne görüyoruz; şu anda, birinci ligimizde 18 takım var, ikinci ligde 50 futbol takımımız mücadele ediyor, üçüncü ligde 134 ve federe amatör kulüplerimizin sayısının da -bildiğim kadarıyla- 6 000 civarında olduğu ifade ediliyor.

Şimdi, bu tasarı kanunlaşırsa, birinci ligde futbol oynayan, kulüplerimizin Genel Kuruldaki temsilci oranı 46 olacak, ikinci lig 25, üçüncü lig 16 olacak. Peki, demin sayısını verdiğim amatör kulüplerimiz Genel Kurulda kaç temsilciyle temsil edilecekler; sadece 3 temsilciyle temsil edilecekler.

Mevcut kanuna göre, birinci ligde futbol oynayan kulüplerimizin genel kuruldaki temsilci sayısı 80, ikinci ve üçüncü ligden giden temsilcilerin sayısı bunun üzerinde; ama, şimdi, bu oran düşüyor; yani, ikinci, üçüncü ve amatör kulüplerimizin genel kuruldaki temsilci sayısı düşüyor. Buna, gerekçede ifade edildiği gibi "demokratik ve eşit bir temsil" demek, bizim anlayışımıza göre, pek isabetli olmuyor.

Saygıdeğer arkadaşlarım, bu söylediklerimden şu sonucu çıkarmamız mümkündür: Bu değişiklik, Futbol Federasyonu Yönetim Kurulunda, tabanın sesini, arzu edildiği gibi yansıtamıyor; hatta, daha da kısıyor. "Demokratik ve eşit temsil" iddiaları, bu sebeple, havada kalıyor; biraz önce de ifade ettiğim gibi, binlerce amatör spor kulübümüzün temsilci sayısı azalıyor. Bugün, üçüncü, ikinci ve birinci ligte oynayan futbolcuların amatör kulüplerden yetiştiğini düşünecek olursak, asıl, tabana önem vermemiz, Genel Kurulda tabanın temsilini sağlamamız gerekir; buradan uzaklaşıldığını görüyoruz.

Ayrıca, Genel Kurulda, futbolla ilgili kuruluş ve derneklerin temsil oranları da düşüyor.

Bir şey daha söylemek istiyorum; mevcut kanunda, başarı teşvikinden bahsediliyor; yani, mevcut kanunda deniliyor ki: "A Millî Futbol Takımında, en az 20 defa millî formayı giymiş olan sporcularımız içerisinden 15 kişi, Futbol Federasyonu Yönetim Kurulunda temsil edilir." Şimdi, bundan vazgeçiliyor. Buradan, şöyle bir sonuç çıkarıyorum: Siz, teşviki, millî forma giyme yarışını teşvik etmeyi düşünmüyorsunuz, bundan bir fayda görmüyorsunuz... Böyle bir yargıya varıyor insan, ister istemez. O bakımdan, bu tasarıyla, başarının teşvikinden vazgeçildiği gerçeğiyle de karşı karşıyayız.

Bu noktaya gelmişken, Sayın Bakanıma sormak istiyorum: Biliyorsunuz, millî futbol takımımız finallere kaldı; ama, finallere kalmakla ilgili bir vaat yapıldı kendilerine; her bir futbolcumuza bir cip verilecekti. Bu, ne oldu diye sormak istiyorum; bu vaat yerine getirilecek mi? Burada, teşvikten vazgeçtiğinize göre, acaba, millî futbolcularımıza vaat ettiğiniz cip teşvikinden de vazgeçiyor musunuz?

İBRAHİM HALİL ORAL (Bitlis) – Mercedes olarak verildi onlar.

MEHMET ALİ ŞAHİN (Devamla) – Verildi mi efendim... Benim malumatım yok. Verilmişse, verenlere teşekkür ediyoruz. Devlet, hiç şüphesiz ki, verdiği sözü yerine getirmelidir; getirilmişse, getirenlere teşekkür ederiz.

Değerli arkadaşlarım, bunun dışında, yeni düzenlemede, Genel Kurulun dört yılda bir toplanacağından bahsediliyor. İşte, amatör, üçüncü, ikinci, birinci, profesyonel lig ve futbolla ilgili kuruluşlardan oluşan Genel Kurul, normalde, dört yılda bir, bir araya gelecekmiş. Şimdi, ben, bunu, hiç rasyonel bulmuyorum; bunun uygulanabileceğini de zannetmiyorum. Hemen denecek ki, olağanüstü toplanma imkânı var, olağanüstü toplantıya da çağırılabilir.

İleriki maddeleri gözden geçirdiğimizde, Genel Kurulun, bir defa, her yıl toplanma zorunluluğu var. Niçin; bakın, isabetli bir düzenlemeyle -sırası geldiğinde de söyleyeceğim- mevcut kanunun 23 üncü maddesinde bir değişiklik yapılıyor; Federasyonun yıllık gelirlerinin en az yüzde 10'u, proje karşılığında, ikinci ve üçüncü lig takımlarına eşit oranda dağıtılıyor. Bunu, çok önemli, ileriye doğru atılmış, sevindirici bir adım olarak görüyorum; ancak, bunun için, Genel Kurulun karar vermesi gerekiyor. Şimdi, her yıl, Futbol Federasyonu bütçesinden yüzde 10'u ayıracaksınız; ama, bunun onayını Genel Kurul yapacak. Genel Kurulu her yıl toplamaya zaten mecbursunuz; o nedenle, buraya "dört yılda bir toplanır" demenin hiçbir anlamı yoktur. O bakımdan, bunun, isabetli olmadığı düşüncesini ifade etmek istiyorum.

Değerli arkadaşlarım, tasarı gerekçesinde, bu tasarıyla, Genel Kurulların yetkilerinin artırılmasından bahsedilmekte.

Sayın Başkanım, sürem doluyor; 1 dakika daha istirham edeyim, hemen tamamlayacağım.

BAŞKAN – Hayhay; buyurun efendim.

MEHMET ALİ ŞAHİN (Devamla) – Teşekkür ederim.

Tasarının gerekçesinde deniliyor ki, biz, bu düzenlemeyi, Genel Kurulların yetkilerinin artırılması, Genel Kurulun yetkisinin artırılması için düşündük. Şimdi, acaba, gerçekten, bu tasarıyla, Genel Kurulun yetkileri artıyor mu diye şöyle bir inceleme yaptım. Şu anda yürürlükte olan mevcut kanunda, başkanvekillerini Genel Kurul seçiyor; ama, şimdi, bu yetki, Genel Kuruldan alınıyor, Başkana veriliyor. Şimdi, böyle bir düzenlemeye, Genel Kurulun yetkilerini artırmak olarak bakabilir misiniz?..

Başka?.. Ayrıca, İdare Kurulunun, Yönetim Kurulunun üyelerini de Genel Kurul seçiyor. Şimdi, bu üyelerden birini de, yine, Başkana seçme görevi veriyorsunuz. Yani, burada da, Yönetim Kurulunu seçme noktasında, Genel Kurul aleyhine geriye doğru bir gidiş söz konusu.

Ayrıca, mevcut kanunda, Merkez Hakem Kurulunu seçme görevi Genel Kurula ait iken, şimdi, 9 kişiden oluşan Merkez Hakem Kurulunu seçme görevini, siz, Başkana veriyorsunuz.

Şimdi, böyle bir düzenlemeye, ben, demokratik bir adım olarak bakamıyorum; çünkü, demokrasi, yetkilerin tabana yayılmasıdır. Yani, siz, yetkileri tavanda toplayarak demokrasiye hizmet ettiğinizi iddia ederseniz, buna inanmamız mümkün değildir. Yetkilerin, mümkün olduğu kadar tabana yayıldığı bir yönetim biçimidir demokrasi. O bakımdan, bu düzenlemenin, demokrasi ve eşitlik açısından uygun olmadığı düşüncesiyle, hepinizi saygıyla selamlıyorum. (FP sıralarından alkışlar)

Sayın Başkan, teşekkür ederim.

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum Sayın Şahin.

Gruplar adına başka söz talebi?.. Yok.

Şahsı adına, İstanbul Milletvekili Sayın Bahri Sipahi?..

BAHRİ SİPAHİ (İstanbul) – Vazgeçtim efendim.

BAŞKAN – Evet, başkaca söz talebi?.. Yok.

Madde üzerinde bir önerge var; okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Genel Kurulda görüşülmekte olan 400 sıra sayılı Türkiye Futbol Federasyonu Kuruluş ve Görevleri Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısının 2 nci maddesinde değiştirilen 6 ncı maddenin (b) bendinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini saygılarımızla arz ederiz.

Ayvaz Gökdemir Mümtaz Yavuz Rasim Zaimoğlu

Erzurum Muş Giresun

Mehmet Gölhan Mustafa Örs Mustafa Eren

Konya Burdur Karabük

"Madde 2.- 3813 sayılı Kanunun 6 ncı maddesinin (b) bendi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.

b) Başkanı, Yönetim Kurulunun ondört üyesini, Tahkim ve Denetleme Kurullarını seçmek ve Merkez Hakem Kurulunu onaylamak,"

EYYÜP SANAY (Ankara) – Sayın Başkanım, karar yetersayısının aranılmasını istiyoruz.

BAŞKAN – Sayın Komisyon, önergeye katılıyor mu efendim?

MİLLÎ EĞİTİM, KÜLTÜR, GENÇLİK VE SPOR KOMİSYONU BAŞKANI ABDURRAHMAN KÜÇÜK (Ankara) – Katılamıyoruz efendim.

BAŞKAN – Sayın Hükümet katılıyor mu?

DEVLET BAKANI FİKRET ÜNLÜ (Karaman) – Sayın Başkanım, kısa bir açıklama yapmama izin verir misiniz...

BAŞKAN – Tabiî, buyurun.

DEVLET BAKANI FİKRET ÜNLÜ (Karaman) – Değerli arkadaşlarım, tabiî, haklılar; Genel Kurul böyle bir görevi yapsın, Federasyon Başkanına bırakmasın isteniliyor; ama, takdir edersiniz ki, Türkiye Futbol Federasyonu Başkanı, kendisiyle birlikte çalışacak yönetimin içerisinden "parası olan yönetim kurulu üyesi olsun; olmayan, olmasın" şeklindeki bir mantığa, bir yaklaşıma, tabiî, arkadaşlarımızın da gönül vereceğini zannetmiyorum.

Burada güdülen amaç şu: Genel Kurul, 14 üyenin 11'ini seçiyor, 3 tanesini de Futbol Federasyonu Başkanı, ülkede, bilgisiyle, birikimiyle tanınmış, dil yeteneğiyle her bakımdan kendisine yardımcı olabilecek kişiler arasından -2 başkanvekili ile 1 Yönetim Kurulu üyesini- seçme hakkına sahip olsun. Diyoruz ki tasarıda, gerektiğinde, parası da yoksa -yani, orada mesai verecek- Federasyon, ücret ödesin. Bunun eleştirecek bir tarafı yok diye düşünüyorum. O nedenle, önergeye katılmıyoruz efendim.

BAŞKAN – Önergedeki imza sahipleri adına, Sayın Rasim Zaimoğlu söz istemişlerdir.

Buyurun efendim.

Konuşma süreniz 5 dakika.

RASİM ZAİMOĞLU (Giresun) – Sayın Başkanım, değerli milletvekili arkadaşlarım; Sayın Bakanımızı dikkatle dinledim ve bu konuyu çok özel olarak bir kere daha gündeme getirmek istiyorum.

Gerçekten, tasarının en hassas olduğu; yani, şu anda, tasarı çıkarılırken, bence, en hassas olan konu budur; çünkü, siz, burada, 15 üyeli, 1 başkan, 14 üyesi olan Kurulda, 3 kişiyi, dışarıdan, Başkanın arzu ettiği kişiler atanmak suretiyle, oraya seçtireceksiniz. Yani, Başkan atayacak 3 kişiyi ve icabında, bunlara, profesyonel olarak, para verme imkânına da sahip olacak. Bu Kurulda hem seçilmişler hem de atanmışlar bir yerde olacak. Siz, böyle bir kurulda -şirkette veya yönetim kurulunda- böyle bir müessese teşkil edildiğinde, yönetim kurulu olarak sağlıklı karar alabileceğinizi düşünebiliyor musunuz...

Şunu söylüyorum. Böyle bir kurul oluştuğunda, Başkan tarafından atanan 3 kişi, paralı 3 kişi, acaba, Başkan hilafına, Başkan aleyhine oy kullanma hakkına sahip olabilir mi... Olsa bile, o Başkan tarafından, her dakika, kolaylıkla, o kuruldan çıkarılabilir düşüncesindeyim.

Sayın Bakanım, burada, biraz önce de konuyu izah ederek "profesyonel, yetişmiş kişileri yönetime alalım" dedi. Yönetime girmesi, yönetimde oy hakkına sahip olması o kadar önemli değil diye düşünüyorum ben. Biz, burada, siyaset yapmak amacıyla bunu söylemiyoruz. Burada diyoruz ki, eski, 3813 sayılı Yasada olduğu gibi, 1 başkan ve 14 üyenin tamamı Genel Kurul tarafından seçilsin; ama, şayet, profesyonel kişilere ihtiyacı var ise -ki, profesyonel kişiye her kurumda ihtiyaç olabilir- onları, uzman olarak veya genel sekreteryada, parasını da vererek çalıştırsın; icabında, raportör olarak Yönetim Kuruluna da alabilir ve onları, o şekilde değerlendirebiliriz diye düşünüyorum.

Burada, bir yanlışlığa sebebiyet vermemek için -ben, parti bazında bunu düşünmüyorum- bütün milletvekili arkadaşlarımın, bu konuda duyarlı olacaklarını düşünüyorum. Değiştirilmesi istenilen 3813 sayılı Yasanın görüşmelerinde de ben buradaydım. O yasadaki bu madde, bence çok sağlıklıydı; ama, şimdi, çeşitli nedenlerden dolayı böyle bir değişiklik yapılmak isteniyor. Ben, özellikle rica ediyorum, bu önergemizin dikkatle incelenerek -tekrar, Sayın Bakanımızdan da rica ediyorum- bütün milletvekillerimiz aracılığıyla bunun düzeltilmesinde fayda olduğuna inanıyorum.

Bu düşüncelerle, hepinize en derin saygı ve sevgilerimi sunuyorum. (DYP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum Sayın Zaimoğlu.

Gerekçesini dinlediğiniz önergeyi oylarınıza sunacağım; ancak, karar yetersayısının aranılması istenmiştir.

DEVLET BAKANI FİKRET ÜNLÜ (Karaman) – Vazgeçtiler galiba...

RASİM ZAİMOĞLU (Giresun) – Vazgeçtiler...

EYYÜP SANAY (Ankara) – Vazgeçmedim; gelsinler efendim.

BAŞKAN – Israr ediyorsunuz; evet efendim.

Önergeyi kabul edenler_ Kabul etmeyenler_ Karar yetersayısı yoktur.

Birleşime 10 dakika ara veriyorum.

Kapanma Saati : 16.25

İKİNCİ OTURUM

Açılma Saati : 16.37

BAŞKAN : Başkanvekili Mehmet Vecdi GÖNÜL

KÂTİP ÜYELER : Tevhit KARAKAYA (Erzincan), Vedat ÇINAROĞLU (Samsun)

 

BAŞKAN – Türkiye Büyük Millet Meclisinin 80 inci Birleşiminin İkinci Oturumunu açıyorum.

Kanun Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler kısmındaki 400 sıra sayılı tasarıyı görüşmeye devam edeceğiz.

IV. – KANUN TASARI VE TEKLİFLERİYLE KOMİSYONLARDAN GELEN

DİĞER İŞLER (Devam)

1. – Türkiye Futbol Federasyonu Kuruluş ve Görevleri Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ve Millî Eğitim, Kültür, Gençlik ve Spor Komisyonu Raporu (1/635) (S.Sayısı: 400) (Devam)

BAŞKAN – Komisyon ve Hükümet mevcut.

2 nci madde üzerinde verilen önergenin oylanması sırasında karar yetersayısının aranılması istenmiş ve bu sayıya ulaşılamamıştı.

Sayım kolaylığı bakımından, karar yetersayısıyla ilgili oylamayı elektronik cihazla yapacağız.

Oylama için 5 dakika süre vereceğim; bu süre içerisinde elektronik cihaza giremeyen sayın milletvekillerinin, oy pusulalarını Başkanlığa göndermelerini rica ediyorum.

Oylama işlemini başlatıyorum.

(Elektronik cihazla oylama yapıldı)

BAŞKAN – Karar yetersayısına ulaşılmıştır; önerge kabul edilmemiştir.

Görüşülmekte olan 2 nci maddeyi, komisyondan geldiği şekliyle oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Madde kabul edilmiştir.

3 üncü maddeyi okutuyorum:

MADDE 3. – 3813 sayılı Kanunun 7 nci maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir:

“Madde 7. – Başkan ve başkanvekillerinin görev süresi dört yıldır. Başkanın seçimi, Genel Kurulda Yönetim Kurulunun onbir üyesinin seçiminden önce yapılır. Başkan tarafından, biri amatör futbol faaliyetlerinden sorumlu olmak üzere, iki başkanvekili atanır. Genel Kurulda Başkan adayı olabilmek için Genel Kurul üyelerinin beşte birinin yazılı teklifleri gerekir. Başkanın yokluğunda görevlerini, Başkanın belirleyeceği başkanvekili yürütür. Başkan, Genel Kurula katılan üyelerin oy çokluğu ile seçilir. Süresi dolan Başkan yeniden seçilebilir.

Gençlik ve Spor teşkilâtının yönetim kademelerinde görev alanlar, bu görevlerinden asgarî bir ay önce ayrılmış olmadıkları sürece, Başkanlığa aday olamaz ve seçilemezler.

Başkanın ölümü veya istifası halinde, üç ay içinde tekrar seçim yapılması şartıyla, Spordan Sorumlu Bakan tarafından başkanvekillerinden birisi seçime kadar Başkan olarak atanır. Ancak Genel Kurula altı aydan az bir süre varsa yönetimdeki boşalmalar nedeniyle olağanüstü Genel Kurula gidilmez.”

BAŞKAN – 3 üncü madde üzerinde gruplar adına ilk söz, Fazilet Partisi Grubu adına, Tokat Milletvekili Sayın Ergün Dağcıoğlu'na aittir.

Buyurun efendim. (FP sıralarından alkışlar)

Süreniz 10 dakikadır.

FP GRUBU ADINA MEHMET ERGÜN DAĞCIOĞLU (Tokat) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 400 sıra sayılı Türkiye Futbol Federasyonu Kuruluş ve Görevleri Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısının 3 üncü maddesi üzerinde, Grubum adına söz almış bulunmaktayım; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Arkadaşlar, bildiğiniz gibi, 3813 sayılı Türkiye Futbol Federasyonu Kuruluş ve Görevleri Hakkında Kanun çıkalı henüz sekiz yıl olmuş; ancak, 1992 yılından günümüze kadar, dünyadaki hızlı değişim sürecine paralel olarak, çağdaş dünya futbolunda da pek çok değişim ve gelişim yaşanmış bulunmakta olmasına rağmen, bu süre içerisinde, biz, hâlâ, ülkemizde, uygulamada ortaya çıkan mevzuat boşlukları ve eşitsizliklerin tamiriyle meşgul olmuşuz.

3813 sayılı Kanunla işin içinden çıkılamayacağının anlaşılması üzerine, hükümet ve Sayın Bakan, konjonktürün de dayattığı ihtiyaçlara ve kamuoyunun beklentilerine cevap verebilmek için, henüz sekiz yıl olmasına rağmen, ikinci defa bir düzenleme yapılmasından başka bir çare bulamamışlardır.

Getirilen tasarıya baktığımızda, genel olarak, tüzelkişiliği haiz özerk bir futbol federasyonunun mevcut yapısının güçlendirilmesi ile başkan ve genel kurulun yetkilerinin artırılarak, amatör ve profesyonel futbolun altyapı çalışmalarının desteklenmesinin amaçlandığı anlaşılmaktadır. Ancak, bu arada, özellikle üçüncü lig takımları müthiş ekonomik krizde. Bu problemi aşabilmek için hamle gerekli. Kısa vadede ne yapalım dersek; mesela, benim İlim olan Tokat'ın Tokatspor Kulübünün, şu anda, sadece Tele On'dan, gelirlerden kendi hissesine düşen 7 milyar liralık kaynağının bugüne kadar aktarılmamasından ötürü inim inim inlediğini görüyoruz oradaki sporseverlerin ve yöneticilerinin. Bunu, bütün illere teşmil ettiğimizde, bu kaynağın bile, bir talimatla, süratle intikalinin önemli bir ekonomik rahatlama ve rehabilitasyon oluşturacağı inancımı ifade ediyorum. Bunu yaparsak şayet, bu takımlarımızın, yani, üçüncü lig takımlarımızın, şehir takımlarımızın üvey evlat psikozundan kurtulabileceğini ifade etmek istiyorum; bu, bir örnekti.

Tasarının 3 üncü maddesi ise, 3813 sayılı Kanunun 7 nci maddesinin değiştirilmesiyle ilgilidir. Buna göre, genel kurulda başkan adayı olabilmek için genel kurul üyelerinin beşte 1'inin yazılı teklifi gerekmektedir. Sonra, başkanın seçimi, yönetim kurulu üyelerinin seçiminden önce yapılacak ve başkan, genel kurula katılan üyelerin oy çokluğuyla seçilecektir denilmektedir. Süresi dolan başkan ise yeniden seçilebilmektedir.

Ayrıca, aynı maddeye göre, genel kurulda seçilen başkan tarafından, biri amatör futbol faaliyetlerinden sorumlu olmak üzere, iki başkanvekili atanacaktır.

Başkanın ölümü veya istifası halinde, üç ay içerisinde tekrar seçim yapılması şartıyla, spordan sorumlu bakanımız tarafından başkanvekillerinden birisinin seçime kadar başkan olarak atanacağı ve başkan ile başkanvekillerinin görev sürelerinin ise dört yıl olacağı tasarının yine 3 üncü maddesinde öngörülmüş bulunmaktadır.

Bu maddeyle, ayrıca, başkanın ölmesi veya istifası halinde, genel kurula altı aydan az bir süre kalmışsa, normal genel kurul süresinin beklenerek, olağanüstü genel kurul masraflarının ve zaman kaybının minimize edilmesi hükme bağlanmaktadır.

Tasarının bu maddesiyle, genel olarak, başkanın güçlendirilmesi -bakın, başkanın güçlendirilmesi- ve yetkilerinin artırılması suretiyle, Federasyon hizmetlerinin daha verimli hale getirilmesinin amaçlandığı anlaşılmaktadır.

3 üncü madde, Millî Eğitim, Kültür, Gençlik ve Spor Komisyonunca, 2 nci maddedeki değişikliğe uygun olarak yeniden düzenlenerek, kabul edilmiştir. Daha önce, bu maddeyle, aslında, başkanla birlikte 15 üye olan yönetim kurulunun 5 üyesinin atamayla getirilmesi teklif edilmişti; ancak, komisyonda güzel bir çalışmayla, bu 5 atamanın 3'e indirildiğini görüyor, seviniyoruz; ama, yeterli mi deyince, maalesef, yeterli değildir; çünkü, aslında, bu 3 üyenin de, atamayla değil, seçimle işbaşına getirilmesinin daha uygun olduğunu ifade etmek istiyorum.

Sayın milletvekilleri, hükümetin getirdiği bu değişiklik tasarısına göre, 1992 yılında yürürlüğe giren 3813 sayılı Kanun, öyle görülüyor ki, profesyonel futbolun gelişmesine engel teşkil eden hususlar taşıdığı, futbol için idarî, malî ve hukukî yönden özerk bir yapı sağlamadığı anlaşıldığından değiştirilmek istenilmektedir. Ayrıca, artık Yüce Meclisin önüne getirilen her kanun tasarısında tekrarlandığı gibi, kanunların uluslararası norm ve standartlara uygun hale getirilmesi ileri sürülmektedir; zira, UEFA ve FIFA gibi üst kuruluşlarla uyum sağlanabilmesi, altyapıda ciddî bazı yeni düzenlemeleri zorunlu kılmaktadır. Çünkü, sekiz yıldır, ülkemizde, futbolun çağdaş bir ortama kavuşturulacağı ve bu suretle futbolla ilgili tüm sorunların giderileceğine dair beklentiler, maalesef, kanunun yürürlüğe girdiği tarihten bu yana meydana gelen gelişmeler karşısında, futbol kamuoyumuzda hayal kırıklığıyla sonuçlanmıştır. Spor kulüpleri ve futbol sektörüne aktarılması gereken kaynaklar, maalesef, başka yerlerde de olduğu gibi, israf edilmiş, heba edilmiştir. Olağan ve olağanüstü genel kurul toplantıları, yüksek maliyetlerle, sık sık yapılır hale gelmiş, maalesef, Federasyon kurullarında devamlı istikrar ortamı sağlanamamıştır. Elbette, Federasyonla ilgili basında yer alan olumsuz haber ve yorumlar da buna eklenince, mevcut yapının çözüm olamadığı açıkça ortaya çıkmış bulunmaktadır.

Tasarının genel gerekçesine, genel açılımda, genel olarak bakıldığında, Federasyonun özerk yapısının güçlendirilmesi, başkan ve genel kurulların yetkilerinin artırılması, amatör ve profesyonel futbol kulüplerinin altyapı çalışmaları ile faaliyetlerinin desteklenmesi hususlarına önem verildiği ifade edilmektedir.

Ayrıca, tasarının yasalaşması halinde, kamuoyumuzun yakından ilgilendiği futbol altyapımızın, ulusça gurur duyabileceğimiz bir noktaya ulaşacağı, Futbol Federasyonumuzun yurtiçi ve yurtdışı platformlarda etkinliğinin ve verimliliğinin artacağı ve hatta diğer ülke federasyonlarına bile örnek olacağına dair, bana göre, oldukça abartılı bir ifade kullanılmıştır.

Halbuki, Türkiye Futbol Federasyonu Yasasında yapılmak istenilen bu değişiklik tekrar gözden geçirildiğinde görülecektir ki, bırakınız örnek olmayı, Türkiye’nin uyum için çaba gösterdiği AB ülkelerindeki demokratikleşme sürecine bile ters düşmektedir. Örneğin, ülkemizde kamu yararına çalışan dernekler statüsünde Türkiye Amatör Spor Kulüpleri Konfederasyonu, mevcut yasada genel kurulda 10 delegeyle temsil edilmekte idi. Arkadaşlar, bakınız, mevcut yasada 10 delege ile temsil edilmekte idi; ancak, mevcut tasarıyla, Türkiye’de mevcut 6 000 amatör spor kulübünün, bir yılda 63 000 futbol müsabakası, 60 000 yönetici ve 400 000 futbolcuyu temsil eden bu kuruluşun, 10 delegeyle genel kurulda temsili bile aslında az iken, şu anda getirilen yasayla, bu, başkan dahil, 3 kişiye kadar, maalesef, düşürülmüştür. Hatta hükümet tasarısında, bu, başkan dahil, 2 delege olarak teklif edilmişti.

Elbette tasarı, bu yönüyle, gerekçesinde belirtilen, profesyonel ve amatör kulüplerin Futbol Federasyonunda eşit bir şekilde temsil edilebilmesi düşüncesiyle hiç uyuşmamakta, 6 000 amatör spor kulübünün, 2 delegeyle temsili hakkaniyet kurallarına, maalesef, aykırı bulunmaktadır diye ifade ediyorum.

5 inci maddede, getirilmek istenen değişikliklerle, amatör futbolla uğraşan yerel spor kulüpleri devre dışı bırakılmış, âdeta, onlara bu Federasyon sizin federasyonunuz değildir denilmiştir gibi görünüyor.

Ayrıca, 3 üncü maddeyle, amatör futbol faaliyetlerinden sorumlu başkanvekilinin de atamayla belirlenmesi öngörülmektedir. Atamalar sırasında çeşitli kişi ve kuruluşların ne denli baskılarının söz konusu olduğu ve ülkemizdeki egemen ahbap-çavuş ilişkilerinin haksızlığı herkesçe bilinmektedir şu ana kadar. Bu bakımdan, ilgili başkanvekilinin Amatör Spor Kulüpleri Konfederasyonunca seçimle belirlenmesi daha demokratik ve isabetli olacakken, tasarıyla, bu başkanvekillerinin belirlenmesinin yalnızca Federasyon Başkanının yetkisi ve uhdesinde bırakılmış bulunmasını ben doğru bulmuyorum.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Sayın Dağcıoğlu, lütfen tamamlar mısınız.

MEHMET ERGÜN DAĞCIOĞLU (Devamla) – Tamamlıyorum.

BAŞKAN – Buyurun efendim.

MEHMET ERGÜN DAĞCIOĞLU (Devamla) – Kaldı ki, tasarının 7 nci ve 8 inci maddelerinin, önlenmek istenen pazarlık ve kulisleri -ki, katılıyorum buna- daha da yoğunlaştıracağını ifade etmek istiyorum.

Sayın milletvekilleri, genel kurulun dört yılda bir yapılmasının da hiçbir geçerli gerekçesinin olmadığını, dünyada -birkaç örnek dışında- demokratik tüm örgütlerin ve organların seçimlerinin iki yılda bir yapıldığını biliyoruz; böylece, futbol camiasındaki demokrasinin eksikliklerinin tamamlanmasına ve kendisini geliştirmesine ortam sağlayabiliyor dış ülkeler. Biz de buna adaptasyon sağlamalıyız diyorum.

Bütün bu sebeplerle, tasarının bu şekliyle yasalaşması halinde, zaten tartışmalı olan özerklik ve demokratik temsil ilkelerinin de zedeleneceği endişesini ifade ederken, her şeye rağmen, iyiniyetle Sayın Bakanın verdiği mücadeleyi uzun zamandır izliyor, takdir ifadelerimi arz ediyor, tebriklerimi arz ediyor; yine de, bütün bu eksi eleştirilerime rağmen, bu düşünce ve kanaatlerimize rağmen, kanunun Türk futboluna yararlı olması dileğiyle, Yörük göçünün gide gide düzeleceği mantığıyla hayırlı olmasını diliyor, hepinizi saygıyla selamlıyorum. (FP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum Sayın Dağcıoğlu.

Doğru Yol Partisi Grubu adına, Erzincan Milletvekili Sayın Sebahattin Karakelle.

Buyurun efendim.

Süreniz 10 dakikadır.

DYP GRUBU ADINA SEBAHATTİN KARAKELLE (Erzincan) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Türkiye Futbol Federasyonu Kuruluş ve Görevleri Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısının 3 üncü maddesi üzerinde Doğru Yol Partisi Grubu adına söz almış bulunuyorum; Yüce Heyetinizi Grubum ve şahsım adına saygıyla selamlıyorum.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; görüşülmekte olan bu kanun tasarısıyla, profesyonel futbolun gelişmesine engel teşkil eden hususların ortadan kaldırılması; futbolun, malî, idarî ve hukukî yönden özerk bir yapıya kavuşturularak, uluslararası norm ve standartlara uygun bir yapılaşmanın gerçekleşmesi tek arzumuzdur.

Milletlerin ilerlemeleri, fertlerin her yönüyle refah seviyesine ulaşmalarıyla ya da asgarî anlamda bu seviyeye yaklaşmış olmalarıyla ölçülür. Ferdin refahı, bir bakıma, beden ve ruh sağlığının tam ve devamlı olmasına bağlıdır. Spor faaliyetlerinin, vücut yapısını geliştirici ve eğitici rol oynamasının yanında, fikir ve ruh eğitiminde de önemli rolü vardır. Cumhuriyet hükümetleri, geçmişten günümüze kadar programlarında bu konulara yer vermişler, belli bir mesafe de katetmişlerdir.

Günümüzde spor, sadece insan sağlığı için yapılan bir aktivite olmaktan çok, iletişim araçlarının küçülttüğü dünyamızda büyük bir tanıtım vasıtası, etkili bir propaganda aracı olarak da kullanılmaktadır. Sosyal manada ise, milletlerin birbirlerine üstünlüklerini ispat etmede önemli bir unsur olarak karşımıza çıkmaktadır. Örneğin, Yaşar Doğuların, Ahmet Ayıkların, Hamza Yerlikayaların başarıları, Naim Süleymanoğlu'nun ve Halil Mutlu'nun halterdeki "Türk gibi kuvvetli" güç gösterileri, Millî Takımımızın ve Galatasarayımızın Avrupa kupalarında geldiği seviye, Türkiye'yi spor konusunda Avrupa ve dünya gündemine taşıyan bir güç olarak karşımıza çıkan iftihar tablomuzdur. Başarılarıyla hepimizin gönlünde taht kuran Galatasarayımızı kutluyor, İngiltere'de spor tarihimize bir altın sayfa yazacaklarına yürekten inanıyor, onları, sevgi sembolümüz Yunusumuzun şu dörtlüğüyle İngiltere'ye uğurluyoruz ve diyoruz ki Yunus'un diliyle:

"Ben gelmedim dava için,

Benim işim sevi için.

Dostun evi gönüllerdir,

Gönüller yapmaya geldik."

Biz, İngiltere'ye, gönüller yıkmaya değil, gönüller yapmaya geliyoruz ve Sayın Zaimoğlu'nun İngiltere'ye hepimizi davetine gönülden katılıyor, bunun tarihî bir sorumluluk olduğuna da yürekten inanıyorum. Bütün partilerimizin, bütün gruplarımızın, zaten, böyle bir dileği var.

ORHAN BIÇAKÇIOĞLU (Trabzon) – Sayın Zaimoğlu bilet paralarını verecek mi?

SEBAHATTİN KARAKELLE (Devamla) – Böyle tarihî bir buluşmada, herhalde, biz, artık, bilet paralarını tartışmayız burada. Bunu da hoşgörünüze sığınarak söylüyorum.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; kültürel varlık anlamında da sporun vazgeçilmez bir yeri vardır. Sanat, bilim, felsefe, bir kültürün seçkinleşmesi için ne kadar gerekliyse, spor da o kadar önemli bir yere sahiptir. Bugün, dünya şampiyonaları, olimpiyatlar gibi büyük organizasyonları düzenlemek için, ülkelerin, en büyük bütçeleri ayırdıkları, ne kadar etkili lobi çalışmaları yaptıkları malumlarınızdır.

Geçmişte, spor etkinliklerinin, nasıl medeniyetler yarışı, devletler yarışı, ideolojiler yarışı olduğunu gördük. Dağılan Sovyet Sosyalist Cumhuriyetleri Birliği ve Doğu Bloku ülkelerinin madalyaları, kapitalizme karşı kazanılan bir ideolojinin göstergesi olarak lanse edilirken, Muhammed Ali'nin şampiyonluklarının spora kültürlerarası bir rekabet mahiyeti kazandırdığı da tarihî bir gerçektir. 2000'li yılların başında bulunduğumuz bugünlerde, sporun çok büyük bir reklam aracı olduğu muhakkaktır. Bu nedenle, ülkeler, spor vasıtasıyla kendi ülkelerini, hem de çok daha az maliyetlerle tanıtma yoluna gitmektedirler; böylece, hem tanıtım hem ekonomik yönden hem de ülkelerine tesis kazandırmak açısından ve özellikle de, kendi millî birlik ve beraberlikleri açısından bu tür organizasyonlara talip olmaktadırlar.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; her zaman genç ve dinamik bir nüfus potansiyeline sahip olmakla, haklı olarak, övünüp duruyoruz. Bu nedenle, ülkemizde, spor konusunda gösterilen gayretler ve ayrılan kaynaklara rağmen, futbol dışındaki spor dallarında, son yıllarda, basketbol, halter ve güreş branşları hariç, diğer dallarda büyük bir ilerleme uyandırılamamıştır. Günümüzde, büyük halk kitlelerine inen ve yayılan spor dalı, bütün dünyada olduğu üzere, ülkemizde de futbol olmuştur. Futbolda, plana, programa dayanmayan, hedefi belirsiz ve altyapı kurumlarıyla geliştirilmeyen uygulamalar neticesinde kalite yükseltilememiş, geçici olan, saman alevi başarılarla idare edilmiştir; ancak, Millî Takımımızın ve Galatasaray'ın son yıllardaki başarılarını, bundan muaf tutmak gerekir.

Türk futbolunun arzu edilen seviyesine gelebilmesi, gerekli altyapı yatırımlarının sağlıklı bir şekilde yapılabilmesine bağlıdır. Spora küçük yaşlarda başlanılması muteber olduğundan, yerel tesislerin kurulmasına özel önem verilmelidir. Tesislerin uluslararası norm ve standartlarda olması, ayrıca önemlidir. Bugün, Türk futbolunun futbolcu yetiştirme açısından tarlası konumundaki ikinci, üçüncü lig takımları ve amatör takımların, gerek malî bakımdan gerekse tesis bakımından desteklenmesi çok önemlidir. Futbol Federasyonunun, bu konuya duyarlı olarak yeterli kaynak ayırması, kanımca, Türk futbolunun topyekûn gelişmesine önemli katkı sağlayacaktır.

Özellikle, Anadolu kulüplerinin mahallî idarelerle işbirliği yapmaları desteklenmelidir. Bu kulüplerin malî sıkıntıları, yasal düzenlemelerle bertaraf edilmeli ve malî özerkliği, ne pahasına olursa olsun, kazandırılmalıdır.

Seçilen başkan, başkanvekillerinin, yönetim kurullarının tecrübelerinden istifade etmek, ekonomik israfı önlemek amacıyla, genel kurullarının 4 yılda bir yapılmasını uygun buluyoruz; ancak, başkan tarafından, biri amatör futbol faaliyetlerinden sorumlu olmak üzere, 2 başkanvekilinin atanmasını, seçilmişler ve atanmışlar açısından demokratik bulmuyoruz. Böyle bir atama, yönetim kurulunun bütünlüğünü bozacağı gibi, söz konusu kişilerin atamaları sırasında oluşacak çeşitli kişi ve kuruluşların baskıları sonucu başkanın isabetli bir seçim yapamayacağı kanaatini taşıyorum. Bu nedenle, başkanvekillerinin de genel kurul tarafından seçilmesi, yönetim kurullarındaki seçilmişler ve atanmışlar ayırımını ortadan kaldıracaktır. Zira, Futbol Federasyonu yasalarında amaç olarak gösterilen özerklik teriminin mahiyetinde, başta, ekonomik özerklik, denetleme özerkliği, idarî özerklik gibi unsurlar bulunmaktadır. Bu tasarının gerekçesinde de, aynı kaygılar taşınmıştır.

Türk futbolunun, dolayısıyla Türk sporunun gelişmesini sağlayacak olan altyapı yatırımlarının önemini bir kez daha hatırlatarak, vereceğimiz yapıcı önergelerle, Futbol Federasyonunun kuruluş aşamalarını düzenleyen bu yasanın ülkemizin tanıtımı açısından, profesyonel ve amatör kulüplere getireceği yararları nedeniyle destekliyor, kulüplerimize ve sporcularımıza hayırlı ve uğurlu olmasını diliyor, Yüce Heyetinizi saygıyla selamlıyorum. (Alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum Sayın Karakelle.

Gruplar adına başka söz talebi?.. Yok.

Şahısları adına, İstanbul Milletvekili Sayın Mehmet Ali Şahin söz istemişlerdir.

Buyurun Sayın Şahin.

Süreniz 5 dakika.

MEHMET ALİ ŞAHİN (İstanbul) – Sayın Başkanım, değerli arkadaşlar; görüşmekte olduğumuz kanun tasarısının 3 üncü maddesi üzerinde şahsım adına söz aldım.

Tasarının 3 üncü maddesi mevcut kanunun 7 nci maddesinde değişiklik içeriyor. Aslında, mevcut kanundan önemli bir farkı da yok; ancak, buradaki en önemli yenilik, Futbol Federasyonu başkanvekillerinden birinin amatör futbol faaliyetlerinden sorumlu kılınacak olmasıdır. Böyle bir düzenlemeyi olumlu, ileriye doğru bir adım olarak telakki ediyorum.

Saygıdeğer arkadaşlarım, gerçekten, şu günlerde, son yıllarda futbol alanında önemli başarılar elde ediyorsak, A Millî Futbol Takımımız Avrupa Şampiyonasında finale kadar yükselme başarısını göstermişse ve Galatasaray Futbol Takımımızın da, hepinizin yakından takip ettiği gibi, UEFA Kupasında finale doğru gittiği gerçeği karşısında bütün bu başarıların altında tabandaki amatör spor çalışmalarının yattığını hiçbir zaman unutmamalıyız. O bakımdan, tasarıda, amatör sporla ilgilenecek Futbol Federasyonunda bir başkanvekilinin atanıyor olmasını -atanma şekliyle ilgili itirazlarımızı mahfuz tutma şartıyla- fevkalade olumlu, iyi bir adım olarak telakki ediyoruz.

Türkiye genelinde, şu anda, 6 000 civarında amatör spor kulübümüz var, gençlerimize hizmet ediyor; ancak, çok büyük zorluklar içerisinde olduğunu, yakinen ilgilenen arkadaşlarımız biliyorlardır. Ben de, geçmişte, İstanbul'da amatör spor kulüplerinde yöneticilik ve başkanlık yapmıştım; bu zorluğu çok yakinen biliyorum. Tesis problemleri var ve hatta bazı amatör spor kulüplerimizin, sezon açılırken malzeme almakta bile zorluk çektiklerini yakinen biliyorum; çocukların, antrenman yapacak sahalarının olmadığını, sokak aralarında, izbe yerlerde antrenman yapmak zorunda kaldıklarını yakinen biliyorum. O bakımdan, amatör spor kulüplerimizin bu sorunlarını çözmek için, özel olarak bir başkanvekilinin görevlendirilmiş olması, inşallah, bu sorunları azaltır diye temenni ediyorum. Ancak, amatör spor deyince de aklımıza sadece futbol gelmesin. Sporun her dalında amatörlüğü teşvik etmemiz lazım; yani, sporu tabana yaymamız gerekir. Gönlümüz arzu eder ki, herkes spor yapabilsin; çünkü, sağlam kafa sağlam vücutta bulunur. Gençlerimizi sağlıklı yetiştirmeliyiz ki, ülkemize çok daha sağlam hizmet etme imkânına sahip olabilsinler. O bakımdan, futbol dışında da amatör sporu ciddî şekilde teşvik etmemiz gerekiyor, futbola verilen değerin diğer spor dallarına da verilmesi gerekiyor.

Bizi dünya minderlerinde çok başarıyla temsil etmiş olan güreşçilerimizi, şimdi, şükranla yâd ediyoruz; ama, aynı başarıyı şimdi gösterememenin de acısı ve sıkıntısı içerisideyiz.

Sayın Bakanımız da burada, kendisinden istirham ediyoruz, sadece futbol alanında değil, diğer spor dallarında da amatör sporu teşvik edici -güreşte, atıcılıkta, okçulukta, binicilikte, her alanda- çalışmalar yapmasını kendilerinden bekliyoruz. Eğer amatör sporu her dalda teşvik edersek, uluslararası yarışmalarda da her alanda başarı elde etmiş oluruz; çünkü, spor, bugün, ülkeler arasında tanıtım ve propaganda için kullanılıyor; bunu da gözardı etmemek durumundayız.

Sürem dolmakta olduğu için, kıymetli vakitlerinizi fazla almayacağım. Sayın Bakanımdan istirhamım, amatör spora gerekli desteği vermesidir.

Bu dilek ve temenniyle hepinizi saygıyla, sevgiyle selamlıyorum efendim.

BAŞKAN- Teşekkür ediyorum Sayın Şahin.

3 üncü madde üzerinde verilmiş bir önerge var, okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 400 sıra sayılı kanun tasarısının 3 üncü maddesiyle değiştirilen 7 nci maddesinin "biri amatör futbol faaliyetlerinden sorumlu olmak üzere iki başkanvekili atanır" şeklinin "amatör futbol faaliyetlerinden sorumlu başkanvekilini Türkiye Amatör Spor Kulüpleri Konfederasyonu seçimle belirler" olarak değiştirilmesini arz ederiz.

Mehmet Ergün Dağcıoğlu Faruk Çelik Ahmet Sünnetçioğlu

Tokat Bursa Bursa

Yaşar Canbay Mehmet Ali Şahin Mehmet Altan Karapaşaoğlu

Malatya İstanbul Bursa

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu efendim?

MİLLÎ EĞİTİM, KÜLTÜR, GENÇLİK VE SPOR KOMİSYONU BAŞKANVEKİLİ HALİL ÇALIK (Kocaeli) – Katılmıyoruz efendim.

BAŞKAN – Hükümet önergeye katılıyor mu?

DEVLET BAKANI FİKRET ÜNLÜ (Karaman) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Gerekçeyi mi okuyalım, konuşur musunuz?

MEHMET ALİ ŞAHİN (İstanbul) – Gerekçe okunsun.

BAŞKAN – Gerekçeyi okutuyorum:

Gerekçe:

Seçilmişler-atanmışlar ayırımı kuvvetle muhtemeldir. Atanmışlar, başkanın dudakları arasındaki azledilme endişesiyle rahat çalışamayacaklardır. Atayan, her zaman azledebilir.

MUSTAFA NİYAZİ YANMAZ (Şanlıurfa) – Karar yetersayısının aranmasını istiyoruz.

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, Komisyonun ve Hükümetin katılmadığı önergeyi oylarınıza sunacak ve karar yetersayısı arayacağım: Önergeyi kabul edenler... Kabul etmeyenler... Karar yetersayısı yoktur.

Birleşime 10 dakika ara veriyorum.

Kapanma Saati: 17.17

ÜÇÜNCÜ OTURUM

Açılma Saati : 17.29

BAŞKAN : Başkanvekili Mehmet Vecdi GÖNÜL

KÂTİP ÜYELER : Tevhit KARAKAYA (Erzincan), Vedat ÇINAROĞLU (Samsun)

 

BAŞKAN – Türkiye Büyük Millet Meclisinin 80 inci Birleşiminin Üçüncü Oturumunu açıyorum.

"Kanun Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler" kısmındaki 400 sıra sayılı tasarıyı görüşmeye devam edeceğiz.

IV. – KANUN TASARI VE TEKLİFLERİYLE KOMİSYONLARDAN GELEN

DİĞER İŞLER (Devam)

1. – Türkiye Futbol Federasyonu Kuruluş ve Görevleri Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ve Millî Eğitim, Kültür, Gençlik ve Spor Komisyonu Raporu (1/635) (S.Sayısı: 400) (Devam)

BAŞKAN – Komisyon?..Yerinde.

Hükümet ?..Yerinde.

Sayın milletvekilleri, 3 üncü maddeyle ilgili olarak verilen önergede karar yetersayısı istenmiş; ancak, karar yetersayısına ulaşılamamıştı.

Oylayacağımız önergeye, komisyon ve hükümet katılmamıştı.

Şimdi, sayımda tereddüde mahal vermemek için, elektronik cihazla oylama yapacağız.

Oylama için 5 dakika süre veriyorum ve oylama işlemini başlatıyorum.

(Elektronik cihazla oylama yapıldı)

BAŞKAN – Kararyetersayısına ulaşılmış ve önerge kabul edilmemiştir.

Görüşmekte olduğumuz 3 üncü maddeyi Komisyondan geldiği şekliyle oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Madde kabul edilmiştir.

4 üncü maddeyi okutuyorum:

MADDE 4. – 3813 sayılı Kanunun 8 inci maddesine aşağıdaki bentler eklenmiştir:

“h) Yönetim Kurulunun Başkanvekilleri dahil üç üyesini belirlemek.

ı) Merkez Hakem Kurulunun dokuz üyesini belirlemek.”

BAŞKAN – 4 üncü madde üzerinde gruplar adına ilk söz, Doğru Yol Partisi Grubu adına, Batman Milletvekili Sayın Burhan İsen'e aittir.

Buyurun Sayın İsen. (DYP sıralarından alkışlar)

Süreniz 10 dakika efendim.

DYP GRUBU ADINA BURHAN İSEN (Batman) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Türkiye Futbol Federasyonunun Kuruluş ve Görevleri Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısının 4 üncü maddesi üzerinde Doğru Yol Grubu adına söz almış bulunmaktayım; Yüce Heyetinizi saygıyla selamlıyorum.

Değerli milletvekilleri, yüksek müsaadelerinizle, öncelikle, tasarının geneliyle ilgili fikirlerimi satırbaşlarıyla ifade etmek arzusundayım.

Türk futbolunun gelişmesi, ilerlemesi, Avrupa ve dünyada itibar sahibi olabilmesi için ve bu hedefler kadar önemlisi, holiganizm denilen futbol teröründen uzak kalabilmesi için, kanun koyucu merci olarak bizlerin, yarınlardaki sportif verimliliklere katkılarımız, ergonomik planlamamız, küçümsenemez bir fonksiyondur.

Türk futbolunu halihazırda tehdit eden şiddet, yaralanma ve cinayet olaylarının önlenerek, futbolun, kardeşlik tutumu ve barışçıl fonksiyonuna ulaşması için acil teşvik ve tedbirler alarak, bu futbol şiddetinin daha da büyümesini engellememiz gerekmektedir; yoksa, yakın gelecekte, İngiliz holiganizmi kadar büyük tehlikeler bizi de beklemektedir.

İnsanımızı futbol teröründen koruyabilmek ve futbolumuzun kendisinden beklenen insanî versiyona ulaştırılabilmesi için, politik, sosyal ve ekonomik alanlarda kurumsallaşmasına ihtiyaç bulunmaktadır. Bu bağlamda alınacak tedbirlerle, işsizliği, eğitimsizliği ve verimsizliği had safhada yaşamakta olan Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgelerindeki vatandaşlarımıza, sporun, barış, dostluk, kardeşlik ve verimliliği artırıcı fonksiyonunu bir an önce hayata geçirmeleri yönünde destekleme önceliğinin verilmesi gerekmektedir. Batman İlinin bu konudaki bir sıkıntısını da dile getirmeden geçemeyeceğim.

İlimizde, 2 ikinci lig, 2 üçüncü lig takımı olmak üzere toplam 26 amatör futbol takımı mevcut olduğu halde, gerek coğrafî gerek sosyoekonomik yönden de hazır olmasına rağmen, bugüne kadar Futbol Federasyonu bölge müdürlüğü kurulmamasını bir eksiklik olarak görüyor, bu konuda acilen gerekli girişimlerin yapılması gerektiğine inanıyorum.

Değerli milletvekilleri, Doğru Yol Partisi olarak bizler, öteden beri Türk futbolunun özerk yapısını savunduk ve bu özerkliğin korunması yolundaki tavırları benimsedik. Bugünkü Federasyonu beğenmeyebilirsiniz ya da Başkanını tasvip etmeyebilirsiniz; fakat, sadece bugüne özel şartlar nedeniyle sistemi değiştirmeye kalkarsanız, geleceği de kaybetme durumuna düşebilirsiniz.

Türk futbolunun kalkınmasında ve gelişmesinde, Federasyonun bugün için özerk sayılabilecek ya da yarı özerk diyebileceğimiz vasfının hiç mi katkısı yoktur? Millî Takım, eğer, son iki Avrupa Şampiyonası finallerine katılıyor, takımlarımız Avrupa kupalarında finallere oynayabiliyorsa, burada Futbol Federasyonunun katkısını inkâr edemeyiz. Tam olmasa da bugünkü yarı özerk sistem sayesinde, artık, Federasyon kendi bütçesini rahatça kendisi hazırlayabilmekte, milyon dolarlarla ifade edilebilen yayın ve reklam giderlerini tamamen kendi iradesiyle tayin edebilmektedir.

Değerli milletvekilleri, bu yasa tasarısı, genel olarak Futbol Federasyonunun özerkliğini biraz daha kısıtlamak istemektedir. Futbolumuz üzerindeki devlet baskısı ve müdahalesi artarsa, kulüplerimiz ve hakemlerimiz daha da politize olacak ve ilerlemesi beklenen futbolumuz maalesef yerinde sayacaktır.

Şimdi, müsaadelerinizle, 4 üncü madde, yani 3813 sayılı Kanunun 8 inci maddesine eklenecek bentler üzerinde fikirlerimi arz etmek isterim.

Özerk futbol ve gelişmiş futbol özlemlerimizin önemli tamamlayıcıları, kuşkusuz, hakemlerdir. Oynanan bir maçın olmazsa olmazları, elbette hakemlerdir. Bizler de, öteden beri, futbolcular, antrenörler ve seyircilerle, tartışmasız halde, maalesef hakemleri görmezden geliyoruz, onları sadece hatalarında anıyoruz; üstelik, pek de olumlu ifadeler bulunmayan bir tarzla anıyoruz. Televizyon programlarında saatlerce analizler yapılıp, kulüp yöneticileri tarafından hakemlere hakaretler yağdırılıyor. Oysa, hakemler, maçlardaki yegâne adalet merciidir. Mahkemede yargıç neyse, sahada da hakem odur; fakat, teoride böyle iken, pratikte, hakemlerimiz, şöhretli futbolcular ve agresif antrenörlerin gölgesinde kalmaya mahkûm hale getirilmiştir.

Öyle görülüyor ki, Türkiye'de, profesyonel hakemlik gelişmediği için, mevcut sistemle devam etmek zorunda kalacağız. Zaten, mevcut Hakem Kurulu, fazlasıyla Futbol Federasyonunun güdümünde iken, bu maddeyle, Merkez Hakem Kurulunun 9 üyesini, Federasyon Başkanının seçme yetkisine vermek, anlaşılır gibi değildir.

Bakınız, bu uygulamayla, hem Federasyon devlet güdümünde olacak hem de Merkez Hakem Kurulu, Federasyonun güdümüne girecek ve güdümlü hale gelecektir.

Değerli milletvekilleri, biz, Federasyonun nasıl özerk olmasını istiyor, siyasetten uzak kalmasını talep ediyor ve diliyorsak, hakemlik müessesesinin de, Federasyonun güdümünden uzak kalmasını istiyoruz.

Hakemler, kendi içlerinde özgür olmalı ve rahat bir ortam bulmalıdırlar; aksi takdirde, özerk ve yansız olamazlar. 4 üncü maddeyle getirilen bu 9 üye kararı, Federasyonunun, Merkez Hakem Kurulu üzerindeki baskısını artıracak ve büyük bunalımlara yol açacaktır.

Hakemler, arkalarında cesur, kararlı ve siyasî baskıdan uzak bir Merkez Hakem Kurulu bulamazlarsa, sahalarda ister istemez tereddüt içinde olacaklardır.

Değerli milletvekilleri, trilyonluk oyunculara kırmızı kart gösteren, gereğinde seyirciden koro halinde küfür işiten hakemler, maddî yönden de takviye edilmelidirler.

Doğru Yol Partisi olarak, Federasyonun, temelde özerk ve siyasetten uzak bir yapıda çalışmasını temenni ediyoruz ve yasanın da bu yönde neticelenmesi için katkıda bulunmaya çalışıyoruz. Özerk bir Federasyon ve özerk bir Merkez Hakem Kurulu, Türk futbolunun gelişmesi ve ilerlemesi yönünde en önemli özlemlerimizdendir. Bu nedenle, Federasyonun, Merkez Hakem Komitesinin 9 üyesini ve Yönetim Kurulunun 3 üyesini belirlemesi, tamamen antidemokratik bir uygulamadır; kabul edilebilir bir teklif de değildir.

Değerli milletvekilleri, elbette, Merkez Hakem Kurulu içinde, Federasyon temsilcisi olmalı; ama, bu, iki üç üyeyle sembolik bir düzeyde olmalıdır. Yönetim Kurulunda ise, Başkanın, sadece Başkanvekili belirlemesi gerekirdi diye düşünüyorum.

Son olarak, menfaat ve politizasyondan uzak bir yasayla özerk bir futbol Federasyonu dileyerek, şahsım ve Doğru Yol Grubu adına, Yüce Heyetinize saygılarımı sunuyorum. (DYP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum Sayın İsen.

Madde üzerinde başka konuşma talebi?.. Yok.

4 üncü maddeyle ilgili olarak verilmiş iki önerge var; sırasıyla okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Genel Kurulda görüşülmekte olan 400 sıra sayılı Türkiye Futbol Federasyonu Kuruluş ve Görevleri Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısının 4 üncü maddesinde değiştirilen 3813 sayılı Kanunun 8 inci maddesinin (h) fıkrasının aşağıdaki şekilde değiştirilmesini saygılarımızla arz ederiz.

Rasim Zaimoğlu Mümtaz Yavuz Ayvaz Gökdemir

Giresun Muş Erzurum

Mustafa Örs Mehmet Gölhan Mustafa Eren

Burdur Konya Karabük

h) Yönetim Kurulunun Başkanvekillerini belirlemek.

BAŞKAN – İkinci önergeyi okutup, işleme alacağım:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Genel Kurulda görüşülmekte olan 400 sıra sayılı Türkiye Futbol Federasyonu Kuruluş ve Görevleri Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısının 4 üncü maddesinde değiştirilen 3813 sayılı Kanunun 8 inci maddesinin (ı) fıkrasının aşağıdaki gibi değiştirilmesini saygılarımızla arz ederiz.

Rasim Zaimoğlu Mümtaz Yavuz Ayvaz Gökdemir

Giresun Muş Erzurum

Saffet Arıkan Bedük Turhan Güven

Ankara İçel

ı) Merkez Hakem Kurulunun 9 üyesini belirlemek ve her yılki genel kurulda, sürelerini Genel Kurula oylatmak.

BAŞKAN – Sayın Komisyon katılıyor mu efendim?

MİLLÎ EĞİTİM, KÜLTÜR, GENÇLİK VE SPOR KOMİSYONU BAŞKANI ABDURRAHMAN KÜÇÜK (Ankara) – Katılamıyoruz efendim.

BAŞKAN – Sayın Hükümet katılıyor mu?

DEVLET BAKANI FİKRET ÜNLÜ (Karaman) – Sayın Başkanım, önerge, yasadaki önerilenle aynı. Bir yanlış anlaşılma var galiba, katılmıyoruz; yani, yasada olduğu için katılmıyoruz.

BAŞKAN – Sonradan bir ekleme yapmışlar.

DEVLET BAKANI FİKRET ÜNLÜ (Karaman) – Aynısı...

BAŞKAN – "Merkez Hakem Kurulunun 9 üyesini belirlemek ve her yılki Genel Kurulda, sürelerini Genel Kurula oylatmak" diye bir ibare eklenmiş.

DEVLET BAKANI FİKRET ÜNLÜ (Karaman) – Yasada olduğu için katılmıyoruz.

BAŞKAN – Önerge sahipleri konuşacaklar mı, gerekçeyi mi okuyalım?

RASİM ZAİMOĞLU (Giresun) – Gerekçe okunsun.

BAŞKAN – Peki efendim.

Gerekçeyi okutuyorum:

Gerekçe: Federasyon Başkanına yönetimde etkinlik yaratmak maksadıyla geniş manevra sağlayabilecek bir oluşum amaçlanmıştır.

BAŞKAN – Hükümetin ve komisyonun katılmadığı önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.

Diğer önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Genel Kurulda görüşülmekte olan 400 sıra sayılı Türkiye Futbol Federasyonu Kuruluş ve Görevleri Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısının 4 üncü maddesinde değiştirilen 3813 sayılı Kanunun 8 inci maddesinin (h) fıkrasının aşağıdaki şekilde değiştirilmesini saygılarımızla arz ederiz.

Rasim Zaimoğlu

(Giresun) ve arkadaşları

h) Yönetim Kurulunun Başkanvekillerini belirlemek.

BAŞKAN – Sayın Komisyon katılıyor mu?

MİLLÎ EĞİTİM, KÜLTÜR, GENÇLİK VE SPOR KOMİSYONU BAŞKANI ABDURRAHMAN KÜÇÜK (Ankara) – Katılmıyoruz efendim.

BAŞKAN – Sayın Hükümet katılıyor mu?

DEVLET BAKANI FİKRET ÜNLÜ (Karaman) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Sayın Zaimoğlu, gerekçeyi mi okuyalım, konuşacak mısınız efendim?

RASİM ZAİMOĞLU (Giresun) – Gerekçeyi okutunuz efendim.

BAŞKAN – Gerekçesini okutuyorum:

Gerekçe:

Demokratik yapılanmanın sağlanması ve Federasyon Başkanının etkin çalışması amaçlanmaktadır.

BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.

Tasarının 4 üncü maddesini komisyondan geldiği şekliyle oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Madde kabul edilmiştir.

5 inci maddeyi okutuyorum:

MADDE 5. – 3813 sayılı Kanunun 9 uncu maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.

“Madde 9. – Yönetim Kurulu, Federasyon Başkanı ve onun tarafından belirlenecek üç üye ile Genel Kurulun seçeceği onbir üye olmak üzere, onbeş üyeden oluşur.

Genel Kurulda aynı sayıda yedek üye seçilir. Yönetim Kurulunun görev süresi dört yıldır.

Yönetim Kurulu üyeliğine seçilen kulüp temsilcileri, kulüplerinin başkanı veya yönetim kurulu üyesi iseler, seçilmekle bu sıfatları sona erer.”

BAŞKAN – Gruplar adına ilk söz, Doğru Yol Partisi Grubu adına, Karabük Milletvekili Sayın Mustafa Eren'e ait...

TURHAN GÜVEN (İçel) – Efendim, önce Fazilet Partisi Grubu konuşsun.

BAŞKAN – Başka söz talebi?.. Yok.

İki önerge var...

ASLAN POLAT (Erzurum) – Şahsım adına söz istiyorum.

BAŞKAN – Efendim, Sayın Lütfi Yalman talep etmişti, görüşmeyecek dediniz ve grup adına şey yaptık.

İSMAİL KAHRAMAN (İstanbul) – Grup adına değil efendim, şahsı adına konuşacaklar.

BAŞKAN – Tabiî, şahsı adına mümkün.

Buyurun.

Süreniz 5 dakika.

ASLAN POLAT (Erzurum) – Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlarım.

Şimdi, amatör sporları da ilgilendiren bu kanun tasarısında, doğru, bazı yenilikler var; ama, bazı konulara da kafamız takıldı, onu da sormak istiyorum; o da şu: Bu tasarıyla, Futbol Federasyonu Başkanının görevleri artırılıyor; Yönetim Kuruluna, Başkanın ve arkadaşlarının gösterdiği üyelerden 2 Başkanvekili, 1 Yönetim Kurulu üyesi seçiliyor ve dolayısıyla da, yönetim kurulunda son derece ağırlıklı oluyor, etkili bir hale geliyor. Yalnız, bunun sonunda bir konu var, o konuyu ben anlayamadım "Yönetim Kurulu üyeliğine seçilen kulüp temsilcileri, kulüplerinin başkanı veya yönetim kurulu üyesi iseler, seçilmekle bu sıfatları sona erer "deniliyor. İşte bu konu üzerinde bir şey söylemek istiyorum, o da şu: Bilhassa Doğu Anadolu gibi, Anadolu kulüplerinde, siz de kabul edin ki, kulüp başkanı seçmek bile bir problem oluyor. Bazı yıllarda, mesela Erzurum'da birkaç defa olmuştur, kulüp başkanı seçilemediği için, kulüp, belediye başkanlarına cebren bırakılmıştır ve belediye başkanları, kulüp başkanı da seçilemediği için, o vilayette yıllarca kulüp başkan olarak vazife görmek zorunda kalmışlardır; yani, kulübe bir kulüp başkanı seçmekte, Doğu ve Güneydoğu Anadolu'da bu kadar zorluklar olduğu dönemlerde -çünkü, bunların, maddî, manevî yükleri var- buraya seçilen, yani kulüp başkanı olan şahısların, Yönetim Kuruluna seçildikleri zaman, bir üst kurula seçildikleri zaman, o şehir takımlarını o genel kurullarda ve yönetim kurullarında temsil etmek için atandıkları zaman, onların kulüple irtibatlarını kesmek, bence yanlış olmakta. Bu sefer, Anadolu kulüpleri bir ikilem içerisinde kalmaktadırlar; ya kulüp başkanlarını istifa ettirip Ankara'ya göndereceklerdir veya Ankara'ya gönderdikleri zaman kulüplerini başsız bırakacaklardır ve kendilerini Ankara'da gerektiği şekilde temsil ettiremeyeceklerdir.

Şimdi, burada şunu söylemek istiyorum; gerçekten böyledir, bugün futbol müsabakalarına bakın... Bir misal vereyim, Erzurumspor, bugün Türkiye'nin gururu olan Galatasarayla bile berabere kalmış, hatta, santraforumuz az daha dikkatli olsaydı, Galatasarayı her zaman mağlup edebilecek kadar güçlü bir takım olmamıza rağmen -bunu hepiniz televizyonlardan da seyrettiniz- Avrupa'nın yenemediği Cimbom, Erzurum'da az daha kazaya uğruyordu; ama, aynı Erzurumsporun kaç penaltısının verilmediğini biliyoruz. Mesela, Antalya maçında, bütün hakemlerin gözünün önünde penaltısının verilmediğini hepimiz gördük. Demek ki, bu Anadolu kulüplerinin haklarını Ankara'da güçlü bir şekilde savunacak Yönetim Kurulu üyelerine ihtiyaç vardır; onlar kulüp başkanı da olabilirler. Burada, onların istifa ettirilmesinin yanlış olduğu kanaatindeyim.

Saygılar sunuyorum. (Alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum Sayın Polat.

Şahsı adına, Karabük Milletvekili Sayın Mustafa Eren; buyurun efendim.

Süreniz 5 dakika efendim.

MUSTAFA EREN (Karabük) – Sayın Başkanım, değerli arkadaşlarım; şahsım adına hepinize saygılarımı sunuyorum.

Görüşmekte olduğumuz 400 sıra sayılı Türkiye Futbol Federasyonu Kuruluş ve Görevleri Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısının 5 inci maddesi üzerinde söz almış bulunuyorum.

Futbol, her toplumda, her ülkede milyonlarca insanı dolaylı ve dolaysız olarak ilgilendiren sportif bir aktivitedir; hemen hemen her insanın, çocukluğundan itibaren, heyecanla ilgilendiği bir spor dalıdır. Bunun içindir ki, futbol, spor dalları içinde en yaygın olanıdır.

Futbol, bir spor aktivitesinin ötesinde, insanları, toplumları, hatta milletleri birbiriyle kaynaştıran, dolayısıyla kültürel alışverişi de beraberinde getiren ortak bir heyecandır. Ayrıca, futbol, insanların, yoğun iş yaşamındaki streslerinden kurtulup neşe içerisinde izleyebildiği veya yaptığı bir faaliyettir. Aynı zamanda, başka kültürlerden insanların bir araya gelip, futbolla ortak heyecanı paylaşmalarıdır. İnsanları bu denli kaynaştıran, farklı kültürleri bir araya getiren futbolun heyecanını gölgeleyen olaylardan mutlaka kaçınılmalıdır.

Değerli arkadaşlarım, bu maddede iki yanlışlık yapılmakta; dolayısıyla tüm emeklere gölge düşmektedir. Birincisi "Yönetim Kurulu, Federasyon Başkanı ve onun tarafından belirlenecek üç üye ile" ifadesidir. Bu tür yapılanma şekline, gelişmiş dünya ülkelerinde rastlamamız mümkün değildir; çünkü, bu tür yapılanma, demokrasi ve demokratikleşmeyle bağdaşmaz. Sivil toplum örgütlerinin yapılanmasının temelinde, hür, demokratik seçilmişlik yatmaktadır. Bu tür sivil toplum örgütlerinde seçilmişlerle atanmışların bir arada olduğu bir yapılanma olamaz, olmamalıdır. Başkan, kanunun vermiş olduğu bu yetkiye dayanarak, Yönetim Kurulu üzerinde baskı yapma inisiyatifine sahip olmaktadır; bu ise, Yönetim Kurulunun etkin çalışmasını engelleyici önemli bir unsurdur. Federasyon Başkanının atayacağı Yönetim Kurulu üyeleri, Yönetim Kurulunun ahengini bozacağı gibi, bu üyelere "profesyonel olma" adı altında ücret ödenecek olması da ayrı bir ahenk bozucu unsurdur. Bu durum, öte yandan, eşitlik ilkesiyle bağdaşmayacak bir yapıdır. Halbuki, bütün örgütsel oluşumlarda oluşturulan yönetim ve denetim kurulları, bir bütün olarak düşünülmektedir. Bu bütünlüğü bozabilecek en küçük yapılanma, kurulun var oluş amacını tehlikeye atacaktır. Dolayısıyla, Türk Futbol Federasyonu da, bu maddenin tutarsızlığı yüzünden, beklenen faydayı sağlayamama riskiyle karşı karşıya gelebilecektir.

Ayrıca, Federasyon Yönetim Kurulu üyeleri, fert olarak değil, kurul olarak, Genel Kurula karşı hesap vermek zorundadırlar. Oysa, size soruyorum: Başkan tarafından seçilen 3 üye kime hesap verecektir; bunların sorumluluğu kime ait olacaktır?

İkincisi, kanun tasarısında belirtilen kıstaslarda, bazı Anadolu kulüplerinin başkanları Federasyonun Genel Kurul üyesidir; gerek maddî gerekse manevî yönden en mağdur olanları da bu kulüplerdir. Bu kulüp başkanları, kulüp başkanlığı veya Federasyon Yönetim Kurulu üyeliği arasında bir tercihle karşı karşıya bırakılmamalıdırlar.

Kulüp başkanlarının doğal delege sayılıp, onların Federasyon Yönetim Kurulu üyeliğine gelme yollarının tıkanmış olması ve ilgili kişilere seçme zorunluluğunun getirilmiş olması, demokratik katılım açısından zaaf teşkil eder; yani, bu durum, kanun tasarısının çelişkisidir. Zaten sıkıntı içerisinde olan Anadolu kulüpleri daha çok yalnızlığa itilecek, kendi kaderleriyle başbaşa bırakılacaktır.

Federasyon bir üst kuruldur; temsil ettiği grubun veya toplumun aynası olmalıdır; olmak zorundadır; demokrasinin gereği de budur. Sivil toplum örgütleri yapılanmalarında, temsil ettiği başkanlıktan uzaklaştırılmasına rastlanılmaz; rastlanılması da mümkün değildir. Bu tür yapılanma, sadece demokratik olmayan ülkelerde olur. Biz üçüncü dünya ülkesi değiliz. Nasıl, hedefimiz gelişmiş ülkeler arasında ön sıraları almaksa, bu, her yönüyle de böyle olmalıdır.

Çıkacak kanunumuzun, başta Futbol Federasyonumuza, sporcularımıza hayırlı olması dileğiyle, hepinize saygılar sunuyorum. (DYP ve DSP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum Sayın Eren.

5 inci madde üzerinde iki önerge vardır; sırasıyla okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Genel Kurulda görüşülmekte olan 400 sıra sayılı Türkiye Futbol Federasyonu Kuruluş ve Görevleri Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısının, 5 inci maddesinde değiştirilen 3813 sayılı Kanunun 9 uncu maddesinin aşağıdaki gibi değiştirilmesini saygılarımızla arz ederiz. 13.4.2000

Rasim Zaimoğlu Oğuz Tezmen Ali Şevki Erek

Giresun Bursa Tokat

Takiddin Yarayan Ayvaz Gökdemir

Siirt Erzurum

Madde 9- Yönetim kurulu federasyon başkanı ile genel kurulun seçeceği ondört üye olmak üzere, onbeş üyeden oluşur.

Genel kurulda aynı sayıda yedek üye seçilir. Yönetim kurulunun görev süresi dört yıldır.

Yönetim kurulu üyeliğine seçilen kulüp temsilcileri kulüplerin başkanı veya yönetim kurulu iseler, seçilmekle bu sıfatları sona erer.

BAŞKAN – Sonuncu önergeyi okutup, işleme alacağım:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 400 sıra sayılı Türkiye Futbol Federasyonu kuruluş ve görevleri hakkında kanun tasarısının 5 inci maddesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

Saygılarımızla.

Mustafa Eren Mehmet Gözlükaya Saffet Arıkan Bedük

Karabük Denizli Ankara

Ayvaz Gökdemir Rasim Zaimoğlu Mehmet Gölhan

Erzurum Giresun Konya

Mümtaz Yavuz

Muş

Madde 5- 3813 sayılı Kanunun 9 uncu maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.

Madde 9- Yönetim kurulu, genel kurulun seçeceği onbeş üyeden oluşur.

Genel kurulda aynı sayıda yedek üye seçilir. Yönetim kurulunun görev süresi dört yıldır.

BAŞKAN – Sayın Komisyon katılıyor mu efendim?..

MİLLÎ EĞİTİM, KÜLTÜR, GENÇLİK VE SPOR KOMİSYONU BAŞKANI ABDURRAHMAN KÜÇÜK (Ankara) – Katılmıyoruz efendim.

BAŞKAN – Sayın Hükümet katılıyor mu?..

DEVLET BAKANI FİKRET ÜNLÜ (Karaman) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Önerge sahipleri görüşlerini bildirecekler.

Buyurun Sayın Zaimoğlu.

Süreniz 5 dakikadır.

RASİM ZAİMOĞLU (Giresun) – Sayın Başkanım, değerli milletvekili arkadaşlarım; bu önerge, biraz önce de vurgulamaya çalıştığımız konuyla yakinen ilgilidir.

Ben, burada, bir defa daha, Yüce Heyetinizi uyarmayı bir vazife addediyorum. Açıkça ifade ediyorum: Değerli Doğru Yol Partisi milletvekili arkadaşlarımla beraber, bir siyaset yapma amacıyla değil, atanmışlar ile seçilmişlerin bir arada olamayacağı bizce objektif olduğundan ve böyle bir yanlışlığa sebebiyet vermemek üzere, atanacak bu 3 kişinin olmaması gerektiği inancıyla, ısrarla bu önergeyi verdik. Diyoruz ki, burada, 1 başkan olsun, beraberinde 14 üye... Ücretli olmayan... Bakın, altını özellikle çizerek söylüyorum; ücret alan bir üyenin, başkan hilafına oy vermesi, başkanın hilafına bir hareket yapması düşünülemez.

Ben, burada, özellikle bir partiyi vurgulamak istemiyorum; ama, bir yanlışlık yapıyoruz. Özellikle, bu yanlışlığı düzeltmek için bunu söylüyorum; çünkü, tamamen genel kurulun seçeceği 14 üye artı başkan, burada, daha objektif bir görev yapacaklardır. Şayet, başkan arzu ediyorsa dışarıdan danışman tutabilir veya bunları, genel kurul haricinde, yönetim kurulunda da değerlendirmek istiyorsa, yönetim kuruluna oyu olmaksızın sokabilir; yani, her halukârda sokabilir, danışman olarak sokar, raportör olarak sokar veya "genel sekreter veya sekreterya hizmetleri" gibi isimler altında profesyonel kişileri buraya sokabilir.

Ama, burada, ısrarla, atanmış 3 kişinin olmaması gerektiğini bir defa daha vurguluyorum. Çok büyük bir yanlışlık yapıyoruz. Bu yanlışlıktan dönmek için bu önergeye olumlu oy verirseniz, müspet bir şey yapmış oluruz. Yüce Parlamento Heyetine, bunu özellikle belirtmek istedim.

Hepinize en derin saygılarımı sunuyorum. (DYP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Zaimoğlu.

Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.

İkinci önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 400 sıra sayılı Türkiye Futbol Federasyonu Kuruluş ve Görevleri Hakkında Kanun Tasarısının 5 inci maddesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

Saygılarımızla.

Saffet Arıkan Bedük

(Ankara) ve arkadaşları

Madde 5 - 3813 sayılı Kanunun 9 uncu maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir:

Madde 9 - Yönetim Kurulu, Genel Kurulun seçeceği 15 üyeden oluşur.

Genel Kurulda aynı sayıda yedek üye seçilir. Yönetim Kurulunun görev süresi dört yıldır.

BAŞKAN – Sayın Komisyon katılıyor mu efendim?

MİLLÎ EĞİTİM, KÜLTÜR, GENÇLİK VE SPOR KOMİSYONU BAŞKANI ABDURRAHMAN KÜÇÜK (Ankara) – Efendim, katılmıyoruz; çünkü, bir önceki madde kabul edilmişti, onunla çelişir.

BAŞKAN – Sayın Hükümet katılıyor mu?

DEVLET BAKANI FİKRET ÜNLÜ (Karaman) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.

Sayın Zaimoğlu, gerekçeyi mi okutayım, konuşacak mısınız?

RASİM ZAİMOĞLU (Giresun) – Gerekçeyi okutun Sayın Başkan.

BAŞKAN – Gerekçeyi okutuyorum:

Gerekçe:

Sivil toplum örgütlerinin yapılanmasının temelinde hür demokratik seçilmişlik yatmaktadır. Bu tür sivil toplum örgütlerinde, seçilmişler ile atanmışların bir arada olduğu bir yapılanma olamaz, olmamalıdır. Federasyon Başkanının atayacağı yönetim kurulu üyeleri, yönetim kurulunun ahengini bozacağı gibi, bu üyelere profesyonel olma adı altında ücret ödenecek olması da ayrı bir ahenk bozucu unsurdur. Bu durum, öte yandan, eşitlik ilkesiyle bağdaşmayacak bir yapıdır. Halbuki, bütün örgütsel oluşumlarda oluşturulan yönetim ve denetim kurulları bir bütün olarak düşünülmektedir. Bu bütünlüğü bozabilecek en küçük yapılanma, kurulun var oluş amacını tehlikeye atacaktır. Dolayısıyla, Türk Futbol Federasyonu da, bu maddenin tutarsızlığı yüzünden, beklenen faydayı sağlayamama riskiyle karşı karşıya gelebilecektir. Ayrıca, federasyon yönetim kurulu üyeleri, fert olarak değil, kurul olarak genel kurula karşı hesap vermektedir. Kanunda belirtilen kıstaslarda bazı Anadolu kulüplerinin başkanları Federasyonun Genel Kurul üyesidir. Gerek maddî gerekse manevî yönden en mağdur olanlar da bu kulüplerdir. Bu kulüp başkanları kulüp başkanlığı veya Federasyon Yönetim Kurulu üyeliği arasında bir tercihle karşı karşıya bırakılmamalıdır. Kulüp başkanlarını doğal delege sayıp onların Federasyon Yönetim Kurulu üyeliğine gelme yollarının tıkanmış olması ve ilgili kişilere seçme zorunluluğunu getirmiş olması, demokratik katılım açısından zaaf teşkil eder. Yani bu durum kanunun çelişkisidir. Zaten sıkıntı içinde olan Anadolu kulüpleri daha çok yalnızlığa itilecek, kendi kaderleriyle baş başa bırakılacaktır.

BAŞKAN – Gerekçesini dinlediğimiz önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.

Görüşmekte olduğumuz 5 inci maddeyi, komisyondan geldiği şekliyle oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Madde kabul edilmiştir.

6 ncı maddeyi okutuyorum:

MADDE 6. – 3813 sayılı Kanunun 10 uncu maddesinin (f) bendi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.

“f) Federasyonun merkez, taşra ve yurt dışı görevlerinde çalışan personelin, gerektiğinde Başkan tarafından atanan iki başkanvekili ve Yönetim Kurulunun bir üyesi ile Merkez Hakem Kurulunun profesyonel olarak istihdam edilecek en fazla üç üyesinin ücretleri ve sosyal haklarını ve gerekli görülen Federasyon Kurullarının huzur haklarını, tazminatlarını, yolculuk ve ikâmet giderlerini ve yolluklarını tespit etmek.”

BAŞKAN – Gruplar adına ilk söz, Fazilet Partisi Grubu adına, İstanbul Milletvekili Sayın Mehmet Ali Şahin'e ait.

Buyurun efendim. (FP sıralarından alkışlar)

Süreniz 10 dakika.

FP GRUBU ADINA MEHMET ALİ ŞAHİN (İstanbul) – Sayın Başkan, değerli arkadaşlarım; görüşmekte olduğumuz kanun tasarısının 6 ncı maddesi, Türkiye Futbol Federasyonu Kuruluş ve Görevleri Hakkında Kanunun 10 uncu maddesinde değişiklik öngörmektedir. Şu anda yürürlükte bulunan ilgili kanunun 10 uncu maddesi, Futbol Federasyonu Yönetim Kurulunun görevlerini saymaktadır. Gerçekten, Futbol Federasyonunda tüm yük, Yönetim Kurulundadır. 10 uncu maddede 17 bent halinde sayılan bu görevler, Yönetim Kuruluna gerçekten ağır bir sorumluluk yüklemektedir.

Hükümet tasarısı (f) bendinde değişiklik öngörüyor. 10 uncu maddenin (f) bendi, personelle ilgili malî hakları, sosyal hakları, huzur haklarını, tazminatları, yolculuk ve ikamet giderlerini ve ayrıca, yollukların ödenmesi hususunda tespit görevini, Yönetim Kuruluna veriyor. Hiç şüphesiz ki, sporun ve futbolun gelişimiyle ilgili çalışan, gayret eden insanlara, personele, emeklerinin karşılığını vermek gerekir; çünkü, marifet iltifata tabidir. Mevcut düzenleme personelle ilgili bu imkânı Yönetim Kuruluna verirken, şimdiki değişiklik acaba mevcuttan hangi bakımlardan ayrılıyor; bu hususla ilgili tespit ve düşüncelerimi, siz değerli arkadaşlarımla paylaşmak istiyorum.

Şu andaki mevcut kanunda, personelle ve ilgililerle ilgili malî ve sosyal hakları düzenleme görevini Yönetim Kuruluna verirken, şimdi, bunlarla birlikte, şu kişilere de, ayrıca, ücret ödenmesi ilkesini, düzenlemesini getiriyor: İki başkanvekiline; evet, bundan sonra, -deminden beri görüştüğümüz- Futbol Federasyonu Başkanının yardımcılığı görevini yürütecek olan iki başkanvekiline de ücret ödenecek. Ayrıca, Yönetim Kurulunun bir üyesine de ücret ödeme imkânı getiriliyor. Ayrıca, Merkez Hakem Kurulunun en fazla üç üyesine de ücret ödeme imkânı getiriliyor. Bitmedi; bu yeni düzenleme, Yönetim Kuruluna, Federasyon Kurullarının huzur haklarını, tazminatlarını, yolculuk ve ikamet giderleri ile yolluklarını tespit etme görevini yüklüyor.

İki başkanvekili ve bir Yönetim Kurulu üyesi, aynı zamanda, Genel Kurulun da üyeleridir. Şimdi, bu şahıslara ücret ödendiğinde, acaba, bu kişiler, Başkana bağımlı hale gelebilirler mi endişesini, biraz önce, Sayın Zaimoğlu ifade etmişti; bu endişeyi ben de taşıyorum. Asıl vurgulamak istediğim husus şu: Tasarının gerekçesinde şöyle bir cümle var: " Federasyonun olağan ve olağanüstü Genel Kurul toplantılarının yüksek maliyet ve sıklıkla yapılması sebebiyle, spor kulüpleri ve futbol sektörüne aktarılması gereken kaynaklar israf edilmiştir." Yani, bu tasarı hazırlanırken, israf yollarını tıkamak amaçlanmış. Bu cümleden, ben bunu anlıyorum. Yani, Genel Kurulun yılda bir değil, 4 yılda bir toplanmasını düşünüyoruz; çünkü, burada masraf oluyor, her yıl yapılan Genel Kurul toplantıları, Futbol Federasyonu bütçesine ilave yükler getiriyor; aslında, buralar için harcanacak paranın, spor kulüplerine ve futbol sektörüne aktarılması icap eder deniliyor.

Şimdi, bu gerekçeyi göz önünde bulundurduğumuz da, ben, Sayın Bakanıma sormak istiyorum: İsraf noktasında bu kadar hassas davranmışsınız, gerekçeye de, bunu bir cümleyle eklemişsiniz. Şimdi, başkanvekillikleri daha önce de vardı, yani, 8 yıldır var; çünkü, 1992'de çıkmış kanun, Yönetim Kurulu üyelikleri 8 yıldır var, Merkez Hakem Kurulu üyelikleri 8 yıldır var, Federasyon Kurulları var; peki, bu kurullara, bu zamana kadar herhangi bir ücret ödenmemesi, acaba, görevin aksamasına mı neden oldu ki, böyle bir ekonomik imkân getiriyorsunuz? Biraz önce gerekçede ifade ettik, hani israf kapılarını kapatıp da, bu kaynakları kulüplere, futbol kulüplerine aktaracağız diyordunuz; acaba, bu gerekçenizle bir çelişki teşkil etmiyor mu? Bunu, Sayın Bakana sorma ihtiyacını hissediyorum.

Hiç şüphesiz ki, Futbol Federasyonumuz, futbol faaliyetlerini yürütmek ve geliştirmekle görevlidir; zaten, ilgili kanunda da, kendisine bu görev verilmiştir. Ancak, bu görev ifa edilirken -gerekçedeki o cümleye aynen katılıyorum- israftan ve savurganlıktan da kaçınmak mecburiyetindeyiz ve bütçede oluşan, yani, Futbol Federasyonunun bütçesinde oluşacak olan ekonomik imkânların, Türkiye'de sporun veya futbolun daha ileri noktalara gitmesi için harcanması gerekir.

Saygıdeğer arkadaşlarım, hiç kuşkusuz spor barıştır, dostluktur. Spor, dostluğa ve barışa hizmet ettiği sürece güzeldir ve mutlaka desteklenmelidir. Ben, sporun, ülkeler arasındaki dostluğun ve barışın artmasına ve pekişmesine yardımcı olduğuna yürekten inanıyorum; ancak, arkadaşlarımız da biraz önce ifade ettiler, ayın 20'sinde yapılacak olan İngiltere'deki futbol maçıyla ilgili olarak ifade ediyorum; hükümetin, mutlaka, İngiltere hükümeti nezdinde girişimlerde bulunması gerekir; çünkü, Galatasaray'ın rakibi futbol kulübünün başkanı "sizin güvenliğinizi sağlayamayız" demiş, gerçi güvenliği sağlama görevi, futbol kulüplerinin değil, İngiltere hükümetinin, İçişleri Bakanlığının ve emniyet teşkilatınındır. O bakımdan, kulüp başkanının o sözünü zait addediyorum, hiçbir hukukî değeri olmayan bir cümledir; ama, inanıyorum ki, Sayın Bakanımız bu noktada gayretler gösteriyor. Birtakım olumsuzlukların yaşanmaması için, hükümet düzeyinde, hatta Sayın Başbakanımızın İngiltere Başbakanını arayarak, oradaki müsabakanın hepimizi üzecek birtakım gelişmelere yol açmaması için, gerekli tavassutta bulunmasını da anamuhalefet partisinin bir üyesi olarak ve milletimiz adına istirham ediyorum ve hepinize saygılar sunuyorum efendim. (FP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum Sayın Şahin.

Doğru Yol Partisi Grubu adına, Muş Milletvekili Sayın Mümtaz Yavuz, buyurun efendim. (DYP sıralarından alkışlar)

Süreniz 10 dakika efendim.

DYP GRUBU ADINA MÜMTAZ YAVUZ (Muş) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; görüşülmekte olan Türkiye Futbol Federasyonu Kuruluş ve Görevleri Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısının 6 ncı maddesi üzerinde Grubum adına söz almış bulunmaktayım. Sözlerime başlamadan önce, Yüce Heyetinizi, şahsım ve Grubum adına saygıyla selamlarım.

Avrupa'da Türkiye'yi en güzel şekilde temsil eden ve bizleri gururlandıran, göğsümüzü kabartan Galatasaray futbol takımını da kutlamayı bir görev kabul ediyorum.

Değerli milletvekilleri, kanun tasarısının 6 ncı maddesi vasıtasıyla, Türkiye Futbol Federasyonu Kuruluş ve Görevleri Hakkında Kanunun Futbol Federasyonu Yönetim Kurulunun görevlerini düzenleyen 10 uncu maddesinin (f) bendi "Federasyonun merkez, taşra ve yurt dışı görevlerinde çalışan personelin, gerektiğinde Başkan tarafından atanan iki başkanvekili ve Yönetim Kurulunun üç üyesi ile Merkez Hakem Kurulunun profesyonel olarak istihdam edilecek en fazla üç üyesinin ücretleri ve sosyal haklarını ve gerekli görülen Federasyon kurullarının huzur haklarını, tazminatlarını, yolculuk ve ikamet giderlerini ve yolluklarını tespit etmek" şeklinde düzenlenmektedir.

Sayın milletvekilleri, dikkatinizi çekmek isterim, bu düzenlemeyle öyle bir yönetim tablosu oluşturuluyor ki, 15 üyelik bu yönetimin 2 başkanvekiliyle 1 üyesini tayin etme ve onlara istedikleri maaşı bağlama görevi bu kurulun başkanına veriliyor. Seçilip gelen 11 üyeye ise, bu şekilde bir maaş öngörülmüyor. Başkanvekilleri de seçilmişlerden değil, atanmışlardan tespit ediliyor. Sormak gerekir, başkanın atayıp, dilediği maaşı bağlayacağı bu üyeler, başkanın isteği dışında herhangi bir fikir beyanında ve icraatta bulunabilirler mi? Bu noktada, vicdanları mı; yoksa, başkanın iradesi mi önplana çıkacaktır? Gerçekçi olalım. Maaş ve kaderleri başkanın iki dudağının arasında olan bu üyeler, başkan, doğru da yanlış da olsa onu tasdik etmek zorunda olacaklardır. Bir de, işin öbür yanı var. Bu heyette birileri maaş alacak, aynı görevi yapan diğerleri ise maaş almayacak, doğrusu olacak şey değil. Birileri seçimle yönetim kurulu üyesi olacak, birileri de atanarak. Hele bir de seçilmişler maaş almayacak, atanmışlar maaş alacak, olacak şey değil. Görev aynı, sorumluluk aynı, statü aynı, ücret farklı. Bu durumu nasıl izah edebiliriz? Bu, ne eşitlik ilkesine uyuyor ne de demokratik bir tarafı vardır.

Sayın milletvekilleri, teşbihte hata olmaz denilir. Şimdi, 550 üyeli bu Yüce Meclisin 150 üyesini Meclis Başkanı atasa ve sadece bu 150 üyeye maaş bağlansa, seçimle gelen 400 milletvekiline de maaş bağlanmasa, bu Meclisin hali ne olur?! Bu Meclisin neresi demokratik olur?! Bu Meclis, o zaman, en büyük partiden fazla üye tayin eden Meclis Başkanının tekelinde olmaz mı?! Aklın alacağı bir şey değil bu. Burada yapılmak istenen de farklı bir şey değil. Şayet, başkan, kendisine bilgi ve idarî yönden yardımcı ihtiyacı duyuyorsa, onun da bir çaresi bulunur elbet; kendisine, ihtiyaç duyduğu konularda danışmanlar tutar; aksi halde, eşitlik ilkesi çiğnenmiş olur, demokratik bir yönetim olmaz.

Ayrıca, mevcut değişiklikle, Yönetim Kurulu Başkanı, Merkez Hakem Kurulunun 9 üyesinden 3'ünü maaşa bağlayacak, 6'sı maaş alamayacak; sonra da, hakemlerimizden, oturup, hak ve adalet dağıtmasını bekleyeceğiz. Kuruluşunda haksızlık ve adaletsizlik bulunan bu kurumdan, daha sonra, adil ve tarafsız kararlar almasını nasıl talep edebiliriz?! Neden bu 3 üyeye maaş bağlanıyor da, Merkez Hakem Kurulunun diğer üyelerine maaş bağlanmıyor? Bunun da, eşitlik ve hakkaniyete uyacağı kanaatinde değilim. İşin doğrusu, Merkez Hakem Kurulunun tüm üyelerinin aynı haklara sahip olmasıdır. Aksi halde, maaş alan bu kurul üyeleri, bir karar vermeden önce başkanın ağzına bakacak; başkanın ağzından çıkan, en azından, ihtilaflarla ilgili eğilim ya da ima, bu üyeler için yönlendirici bir unsur olacaktır; başkan ne kadar adalet dağıt derse, bu maaşlı üyeler de o kadar adalet dağıtacaktır.

Değerli arkadaşlar, bir yanlışı düzeltmek için iki yanlış yaparsak, bu işin düzeltilmesi mümkün olmayacaktır. Getirilmek istenilen bu düzenlemeyle, ne yazık ki, futbolun en önemli iki kurumu içine fitne ve fesat girmiş olacaktır. Bu kurumlar demokratik olmaktan çıkacak, başkan bu kurumlar üzerinde büyük bir nüfuz sahibi olacaktır. Kuruluş ve işleyişleri demokratik ve adil olmayan bu kurumlar, futbola nasıl adalet dağıtabilir?! Ülkemizde en çok şaibeye müsait bir spor dalı olan futbola nasıl şeffaflık sağlayabilir?! Oysa, Türk futbolu, son yıllarda takımlarıyla, millî takımlarıyla başarılı sonuçlar almaktadır. Türk futbolunda yaşanan başarıların artarak devamını sağlayabilmemiz için, Futbol Federasyonumuzu her yönüyle adil ve demokratik bir yapıya kavuşturmak zorundayız. Bunun için, önerim, bütün üyelerin seçimle işbaşına gelip, hiçbirine maaş bağlanmamasıdır; şayet, bağlanacaksa da herkese eşit şekilde maaş bağlanmalıdır. Aksi takdirde, bu iki kurumun içinde, bildiği doğruları değil, sadece "başkan öyle istiyor" diye onun isteklerini körü körüne yerine getiren kurşun üyeler olur.

Belirttiğimiz sakıncalar nedeniyle (f) bendinde yapılmak istenen değişikliğin "federasyonun merkez, taşra ve yurtdışı görevlerinde çalışan personel ücretleri ve sosyal hakları ile gerekli görülen federasyon kurullarının huzur haklarını, tazminatlarını, yolculuk ve ikamet giderlerini ve yolluklarını tespit etmek" şeklinde olması Anayasamızın eşitlik ilkesine de uygun olacaktır.

Futbolumuzu geliştirip güçlendirmek için demokratik ortamlarda yapılan seçimlerle işbaşına gelen kurumların daha etkin ve faydalı olacağı inancındayım. Bugün, ülkemizde kulüplerin yönetim kadroları seçimle işbaşına gelmektedir. Bu seçimle işbaşına gelen kurumları, atanmışlarla idare etmek fevkalade yanlış olacaktır. Futbol Federasyonumuzun da demokratik ve hakkaniyet ölçüler içerisinde yeniden yapılanması hepimizin ortak dileğidir.

Sayın milletvekilleri, Anayasamızın 59 uncu maddesi "devlet, her yaştaki Türk vatandaşlarının beden ve ruh sağlığını geliştirecek tedbirleri alır, sporun kitlelere yayılmasını teşvik eder. Devlet başarılı sporcuları korur" hükmünü içermektedir. Sporun, günümüz toplum hayatında kazandığı önemi dikkate alırsak, bu Anayasa maddesi, devlete spor konusunda her türlü desteği vermiş; sporun geliştirilmesi için her türlü önlemi alması ve herkesi spora özendirmesi görevini vermektedir. Devlet, spor yapanları, spora katkıda bulunanları ve başarılı sporcuları korumak ve ödüllendirmek, gönüllü kuruluşları desteklemek zorundadır. Bunlara ilaveten, federasyonlar bunların taşra birimlerinin demokratik ve katılımcı bir şekilde yönetilmesini sağlayacak tedbirleri almak da devletin görevi olmaktadır. Sporun yerinde yönetilmesi esastır şeklinde yorumlanması ve hatta değiştirilmesi, Türk sporunun ve aynı zamanda futbolumuzun gelişmesinin önünü açacaktır.

Yine, bu konuda, yerel yönetimlerle ilgili yasalarda değişiklik yaparak, belediyelerin, sadece kendi bünyelerindeki spor kulüplerine değil, o beldedeki tüm semt ve gençlik spor kulüplerine her türlü maddî ve aynî yardımı yapabilecekleri hükmü getirilmelidir.

Sayın milletvekilleri, Türk sporunun ve futbolunun önünü açacak tedbirler sadece bu kanunla sınırlı görülemez. Hiçbir sosyal güvenlik kuruluşuna bağlı olmayan amatör sporcularla ilgili düzenlemeler yapılıp, bu tür sporcuların devlet desteğiyle sosyal güvenliğe kavuşturulması sporcularımızı teşvik edici olacaktır.

Türkiye Birinci Futbol Ligi müsabakalarının televizyondan yayını konusunda ülkemizde uygulamaya başlatılan havuz sisteminde, bir taraftan Anayasayla teminat altına alınan haber alma özgürlüğünün korunması; diğer taraftan, açıklık ve rekabet ilkelerinin zedelenmemesi ve bu arada sözleşme hükümlerinin uygulanmasının sağlanması için yapılan işlemlerin Anayasaya ve hukuka uygunluğu hususunda spordan sorumlu Devlet Bakanlığı tarafından gözetim, denetim yetki ve görevi titizlikle yerine getirilmelidir.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Sayın Yavuz, lütfen, toparlar mısınız.

Buyurun efendim.

MÜMTAZ YAVUZ (Devamla) – Sayın milletvekilleri, Spor Kulüpleri Kanun Tasarısı taslağı, Devlet Sporcuları Kanun Tasarısı taslağı, Futbol Antrenörleri Birliği Kanun Tasarısı taslağı, Olimpiyat, dünya ve Avrupa şampiyonalarında birinci olan sporculara maaş bağlanması hakkındaki kanun tasarısı taslağı, sponsorluk yasa tasarısının kamuoyunda tartışmaya açılmasında yarar görmekteyiz.

Bu düşünceyle, Türkiye Futbol Federasyonu Kuruluş ve Görevleri Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısının 6 ncı maddesinin mevcut haliyle yaratacağı mahzurlara tekrar dikkatinizi çekerek, gerekli düzeltmenin yapılarak Meclisten geçirilmesi ve Türk sporuna hayırlı olması dileğiyle Yüce Heyetinizi saygıyla selamlarım. (DYP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum Sayın Yavuz.

Şahsı adına, Sayın Güven.

Buyurun efendim.

TURHAN GÜVEN (İçel) – Sayın Başkan, değerli üyeler; şahsım adına hepinizi sevgi ve saygıyla selamlıyorum. Bugün, Futbol Federasyonuyla ilgili bir kanun tasarısını görüşürken, üzerindeki yanlışlıklar bir tarafa, önümüzdeki günlerde Türkiye'yi yakından ilgilendirecek, Türk millî şuurunu yakından ilgilendirecek bir sportif olaya da muhatap olacağız.

Bugüne kadar yapılan işlemlere göre, devlet, Galatasaray Kulübünün İngiltere'de yapacağı maça gereken ilgiyi göstermemiştir. Çok süratle yapılması lazım gelen, diplomatik münasebetlerin mutlaka bir çerçeve içine oturtulmasıdır. Biz, Parlamento olarak burada kendimize düşen görevi yerine getirmeye çalışırız; ama, yeterli olur muyuz bilmiyorum. O nedenle, öncelikle, bu işin, Galatasarayın maç yapma güvenliği ve orada sportif bir olaya katılacak olan futbolcularımızın güvenliğini sağlama durumu, mutlaka, doğrudan doğruya devlete ait bir olaydır.

Değerli milletvekilleri, buradan, geliyorum başa, maddeye; bakınız, Futbol Federasyonunun çalışma sistemi maaşlı bir devlet sistemine döndürülmek istenmektedir. Bu yapılırken de yanlışlıklar yapılmıştır. Biraz evvel kabul buyurduğunuz maddeyi dikkatle izlemediniz veya izleme imkânına sahip olmadınız. Bakın, Yönetim Kuruluna onbir üyeyi Federasyonun Genel Kurulu seçecek, üç üyeyi de başkan seçecek; yani, onbeş kişilik bir kurul. Arkadaşlarımız bu konuda gereğini yaptılar, söylediler.

Peki, ikinci fıkraya bakın "Genel Kurulda aynı sayıda yedek üye seçilir." Şimdi, bakın, Başkan kadar -o da dahil- onbeş mi yedek üye seçeceksiniz? Futbol Federasyonunun Yönetim Kurulu onbeş üye; bunun biri Başkan, onbir üyeyi Genel Kurul seçiyor, üçünü de Futbol Federasyonu Başkanı seçiyor; siz, onbeş yedek üye mi seçeceksiniz?! Yani, herhangi bir nedenle, Federasyon Başkanının seçtiği üç üyeden üçü de ayrılsa veya biri ayrılsa, yedeklerden biri mi gelecek, yoksa, seçilen bu kişi ayrıldığı için, tayin edilen bu kişi ayrıldığı için yeni bir tayin mi olacak; hiçbir açıklık yok. İleride, bu, yeniden atama...

A. TURAN BİLGE (Konya) – Başkan, yeniden atama yapacak.

TURHAN GÜVEN (Devamla) – O zaman, aynı sayıda demiyeceksiniz; diyeceksiniz ki, "Başkan, üç de yedek üye seçer." Yani, tayin ettiği üç kişiden biri ayrıldığı zaman, yine, tayinle yedek olarak tayin ettiği kişiden birinin gelmesi doğru olmaz mı?! Ama, siz, burayı atlamış görünüyorsunuz; noksanlıktır, ihtilat yaratır; bu bir.

İkincisi, 6 ncı maddenin (f) bendinde ne diyorsunuz -personeli falan geçiyorum, çok doğaldır hakları- "gerektiğinde Başkan tarafından atanan iki başkanvekili..." Yani, bu Federasyona seçilen üyelerden ikisini, Başkan, kendine yakın gördüğü iki kişiyi başkanvekili seçecek ve bunlara ödeme yapılacak; öbürlerinin hakları nerede, onbeş üyeden ondördünün hakkı nerede?! Niye iki başkanvekiline veriyorsunuz?!.

Başka "Yönetim Kurulunun bir üyesi..." Şimdi, iki kişiyi garantiye aldık, bir de bir Yönetim Kurulu üyesine masraflarını vereceksiniz yahut hakkı huzur, neyse, para vereceksiniz, bütün huzur haklarını, tazminatlarını vereceksiniz. Bu, yanlış; bu, taraflı davranmanın en güzel örneği olur. Bugün bir federasyon başkanı bu şekilde davranır, kendine yakın adamları bu şekilde seçerse, o federasyonun huzurlu çalışması, Türk futboluna hizmet vermesi mümkün olmaz. Peki, "istihdam edilecek en fazla üç üyesi..." Nedir o; Merkez Hakem Kurulunun profesyonel kişilerden seçeceği, yani, eski hakemlerimizden seçeceği yalnız, en fazla üç üyeye para veriyorsunuz, ücret veriyorsunuz, hakkı huzur veriyorsunuz, tazminat veriyorsunuz, bütün masraflarını karşılıyorsunuz. Değerli arkadaşlarım, Anayasanın eşitlik ilkesi vardır. Bir yere onbeş üye seçiyorsanız, eşitlik ilkesi içerisinde, Anayasa hükümlerine uygun davranmanız lazımdır; ya onbeşine de verirsiniz yahut hiçbirine vermezsiniz. Yani "bana şirin görünene veriyorum" zihniyetini bertaraf etmek lazım, bir tarafa atmak lazım.

Bu bakımdan, bu madde, fevkalade yanlış düzenlenmiş bir maddedir. Bundan evvelki madde de yanlış düzenlenmiştir. Ben umut ediyorum ki, gerek Komisyon gerek Hükümet, bir tekriri müzakereyle, bu maddeler üzerinde yeniden bir görüşme açma imkânını sağlar ve düzgün, Türk sporuna yakışır bir düzenleme, yeniden yapma imkânı hâsıl olur ve ileride Türk sporuna hizmet edilmesi de bu suretle mümkün hale getirilir.

Hepinize sevgi ve saygılar sunuyorum.

Teşekkür ederim. (Alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Güven.

Başkaca söz talebi?.. Yok.

Madde üzerinde bir adet önerge var; okutup, işleme alacağm.

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Genel Kurulda görüşülmekte olan 400 sıra sayılı, Türkiye Futbol Federasyonu Kuruluş ve Görevleri Hakkında Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısının 6 ncı maddesiyle değiştirilen 3813 sayılı Kanunun 10 uncu maddesinin (f) bendinin aşağıdaki gibi değiştirilmesini saygılarımızla arz ederiz.

Rasim Zaimoğlu Mümtaz Yavuz Ayvaz Gökdemir

Giresun Muş Erzurum

Mehmet Gölhan Mustafa Örs

Sakarya Burdur

(f) Federasyonun merkez, taşra ve yurtdışı görevlerinde çalışan personelin ücretleri ve sosyal haklarını, gerekli görülen federasyon kurullarının huzur haklarını, tazminatlarını, yolculuk ve ikamet giderlerini ve yolluklarını tespit etmek.

BAŞKAN – Sayın Komisyon katılıyor mu efendim?

MİLLÎ EĞİTİM, KÜLTÜR, GENÇLİK VE SPOR KOMİSYONU BAŞKANI ABDURRAHMAN KÜÇÜK (Ankara) – Komisyonda yeterince tartışılmıştı; onun için katılmıyoruz.

BAŞKAN – Sayın Hükümet?..

DEVLET BAKANI FİKRET ÜNLÜ (Karaman) – Sayın Başkanım, izin verir misiniz, çok kısa bir açıklama yapmak istiyorum?

BAŞKAN – Buyurun efendim.

DEVLET BAKANI FİKRET ÜNLÜ (Karaman) – Çok değerli arkadaşlarım, daha önce de izah etmeye çalıştım. Burada, iki başkanvekili ve bir Yönetim Kurulu üyesi ile Merkez Hakem Kurulunun en fazla üç üyesi, gerekirse, böyle bir ihtiyaç doğarsa, Yönetim Kurulunun takdir edeceği bir ücretle görevlendirilir; yaklaşımımız bu. Neden; çünkü, yalnız parası olan Merkez Hakem Kurulunda görev yapar ya da Türkiye Futbol Federasyonu Yönetim Kurulunda görev yapar diye bir yaklaşım yanlış olur. Üniversitelerimizde, hatta, başka kurumlarda çalışan, benim de bildiğim, sizlerin de bildiğiniz çok değerli futbol adamları var; ama, federasyon başkanları bunları Yönetim Kurulu üyesi yapmak istedikleri veya Merkez Hakem Kurulunda görevlendirmek istedikleri zaman, görevlerini bırakıp gelemiyorlar. Bildiğiniz gibi, haftada yüzlerce, hatta, binin üzerinde futbol müsabakası yapılıyor bütün liglerde. Bunlar gece gündüz çalışıyorlar; yani, en fazla üç üye ücretli olarak çalıştırılabilsin; ne zaman; gerektiğinde, istenildiği kadar. Yoksa, 274 kişinin maaş aldığı bir Futbol Federasyonunda; yani, 6 kişi -o da gerekirse- maaş alacak diye böyle bir tedirginlik duymaya gerek yok diye düşünüyorum.

Teşekkür ederim.

Katılmıyoruz efendim.

BAŞKAN – Teşekkür ederim.

Gerekçeyi mi okuyalım, imza sahiplerinden konuşacak arkadaşımız var mı?

TURHAN GÜVEN (İçel) – Gerekçe okunsun.

BAŞKAN – Gerekçeyi okutuyorum:

Gerekçe:

Federasyonun merkez, taşra ve yurtdışı bürolarında görevlendireceği personelin özlük hakları düzenlenmiştir; fakat, bu personel görevlilerden oluşmaktadır. Yönetim ve Denetim Kurul üyelerinin ücret almaları kurul etiğine ve eşitlik prensibine aykırıdır.

BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.

6 ncı maddeyi, Komisyondan geldiği şekliyle oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Madde kabul edilmiştir.

7 nci maddeyi okutuyorum:

MADDE 7. – 3813 sayılı Kanunun 15 inci maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.

“Madde 15. – Merkez Hakem Kurulu, Federasyon Başkanı tarafından, faal olmayan hakemlerden veya en fazla ikisi bilgi ve tecrübesine güvenilir kişiler arasından olmak üzere dört yıl süre ile atanacak toplam dokuz üyeden oluşur.”

BAŞKAN – Madde üzerinde gruplar adına ilk söz, Fazilet Partisi Grubu adına, Bursa Milletvekili Sayın Ahmet Sünnetçioğlu'nun.

Buyurun efendim. (FP sıralarından alkışlar)

Süreniz 10 dakika.

FP GRUBU ADINA AHMET SÜNNETÇİOĞLU (Bursa) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Türkiye Futbol Federasyonu Kuruluş ve Görevleri Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısının 7 nci maddesi hakkında Fazilet Partisi Grubu adına söz almış bulunuyorum; bu vesileyle, Yüce Meclisi selamlıyorum.

Hepimizin bildiği gibi, futbol, artık, ülkemizde ve dünyada, spor olmanın yanı sıra, bir sektör olmuştur. Eskiden, bir baba, mahalle arasında çocuğunu futbol oynarken yakaladığında, kulağından çekerek, derslerini ihmal etmesinden dolayı azarlarken, şimdi, özellikle Galatasaray futbol takımının Avrupa kupalarındaki başarısından sonra ve transfer aylarındaki transfer ücretlerinin çokluğu sebebiyle, aynı babalar, aynı anneler, çocuğunun kolundan tutup, 10-12 yaşındaki yavruları, kendi elleriyle kulüplere teslim etmek durumundadırlar. Basketbol ve diğer branşların da bu yönden düşünülmesi mümkün; ancak, futbolun bu konudaki üstünlüğü tartışılmaz. Bu bakımdan, bu kanun tasarısında, aynen Bankalar Üst Kurulu kuruluyormuş gibi, hassasiyet ve dikkat göstermemiz gerektiğine inanıyorum. En mükemmelini, en iyisini bulmak zorundayız; bu sektörde, hep beraber, üretimi birinci kalitede düşünmek zorundayız. Bu sebeple, 7 nci maddeden önce, diğer maddelerle ilgili görüşlerimi de aktarmak istiyorum.

Bu tasarıyla, Genel Kurul üyelerinde bir azaltıma gidiliyor. Olağan ve olağanüstü toplantının yapılabilmesi, üye tamsayısının yarısından bir fazlası, olmazsa ertesi gün üçte 1'i ve bir hafta sonra da çoğunluk aranmaksızın şartına bağlanıyor. Bu çok doğru bir yaklaşım; çünkü, geçtiğimiz yıllarda Genel Kurulun toplanamamasından, Federasyon Başkanlığı seçimlerinin yapılamadığını hep biliyoruz; ancak, bu konuda amatör futbol temsilcilerine bir haksızlık yapıldığı kanaatindeyim. Daha önceki yasada, Amatör Spor Kulüpleri Konfederasyonu 10 delegeyle temsil edilirken, bugün 3 delegeye düşürülüyor. Halbuki, 6 000 spor kulübü, 60 000 yönetici, bir yılda 63 000 amatör futbol müsabakası ve 400 000 futbolcuyu temsil eden Amatör Spor Kulüpleri Konfederasyonu 3 kişiyle temsil edilmemeli, en azından eski sayısı korunmalıydı.

Yine, amatör futbol faaliyetlerinden sorumlu başkanvekili, Türkiye Amatör Spor Kulüpleri Konfederasyonuyla istişare edilerek belirlenebilirdi.

Büyükler veya gençler kategorisinde, olimpiyat, dünya ve Avrupa finallerinden birini yönetmiş hakemlerin Genel Kurul üyesi olmasını sağlayan madde, âdeta bir hakemin tarifinin yapıldığı özel bir madde intibaını veriyor. Faal Futbol Hakemleri ve Gözlemcileri Derneği 2 kişiyle temsil edilirken, bir hakeme özel kanun maddesi, hakem camiasını rencide etmektedir.

Görüşmekte olduğumuz tasarının 7 nci maddesine göre, Merkez Hakem Kurulu, Federasyon Başkanı tarafından faal olmayan hakemlerden veya en fazla ikisi, bilgi ve tecrübesine güvenilir kişiler arasından olmak üzere dört yıl süreyle atanacak dokuz kişiden oluşuyor.

Burada iki önemli husus göze çarpıyor; birincisi, Merkez Hakem Kurulu daha önce seçimle işbaşına gelirken, şimdi Federasyon Başkanı tarafından atanmakta. Tabiî ki, seçimle atama tercihinde, seçim önplanda olmalıdır. Atama olursa, çeşitli baskı gruplarının etkisiyle, Merkez Hakem Kurulu değişebilir. 1990 ile 1992 yılları arasında 7 Merkez Hakem Komitesi ve 3813 sayılı Kanun çıkmadan önce, 1992’de kulüplerin baskısıyla da 3 Merkez Hakem Komitesinin görev yapması buna misaldir.

Atamayı savunanlar ise, seçimlerde belirli lobi oluşturanlar hep kendi adaylarına oy veriyorlar; âdeta, bir kartel oluşuyor. Bu seçilenler hata yaparsa "ben, seçildim" diyorlar ve Federasyon Başkanının yapacak bir şeyi kalmadığını iddia ediyorlar. Seçilen Merkez Hakem Kurulu dönemlerinde bile bakan talimatıyla hafta içerisinde hakemlerin değiştiğinden söz ediyorlar.

İkinci olarak da, bu maddeyle, Futbol Federasyonu Başkanı, hakem olmayan, bilgi ve tecrübesine güvenilir iki kişiyi kurula atayabilir hükmü getiriliyor. Bu durum, bundan kırk-elli yıl önce hakem tertip komitelerinde yer alan kulüp üyeleri veya kulüp sempatizanlarını çağrıştırıyor. Bu oluşum o günlerde çok ciddî kaoslara yol açmıştı. Artık, bütün dünyada hakemlik profesyonel meslek haline dönüştürülmeye çalışılırken, bizim Merkez Hakem Kurulunda meslekdışı olanların bulunabilmesi düşündürücüdür.

Merkez Hakem Kurulunun görevleri arasında sadece hakemleri atamak değil, hakemlerin ve gözlemcilerin eğitimlerini yapmak, bunların klasmanlarını, yükselme ve düşme şartlarını belirlemek de vardır. Bunun için -bu dokuz kişi, Türkiye'de dokuz ayrı bölgede yapar- herhalde, bu görevler için hakemlikten anlamak gerekir diye düşünüyorum. Hakemlik bir ihtisas işi, Merkez Hakem Kurulu da bir ihtisas komisyonudur. Bu durumun aksini savunanlar ise, Merkez Hakem Kuruluna dışarıdan atananların, orada bir gözlemci görevi yapacaklarını, oluşmuş olan bir karteli bozacaklarını, dokuz kişide iki kişinin neticeyi fazla etkilemeyeceğini savunuyorlar. Bana göre, her iki yaklaşım da çok yanlış. Bir kere, biz, müesseselerimize güvenmek zorundayız; şayet güvenmezsek, Futbol Federasyonu, Merkez Hakem Kurulu ve Türk futbolu büyük yaralar alır. Atama veya seçimde tercihimiz güvensizlik olmamalıdır, doğruyu bulmalıyız. Yoksa, en mükemmel kanunu bile çıkarsak, sonuç hüsran olur. Mustafa Kemal Atatürk, Atatürk Orman Çiftliğini kurarken, 154 700 dönüm bataklık arazi kurutularak kuruldu. Sonradan burası özel bir kanunla korunarak, buraya karşı işlenen suçlar devlete karşı işlenmiş hükmü getirilmesine rağmen, bugün Atatürk Orman Çiftliğinde kalan parça 32 000 dönümdür. Yani, kanunla, en dokunulmazlarımızı bile koruyamamışız. Mühim olan, müesseselerin yıpranmamasıdır. Hakemlik, futbol olgusunun tek vazgeçilmez, onsuz olmaz kurumudur. Her türlü spor müsabakası, teknik adamsız, sporcusuz veya az sporcuyla, yöneticisiz, başkansız, medyasız gerçekleştirilebilir; ama, hakemsiz yapılamaz.

Fransa Olimpiyat Komitesi ile Futbol Federasyonunun ortaklaşa hayata geçirdikleri çok önemli bir belge olan kitabın adı Yaşasın Hakem, Hakemsiz Spor Olmaz'dır. Türk Merkez Hakem Kuruluna hakem olmayan birilerini yerleştirmek, her şeyden önce, Türk hakemine güvenin sarsılmasıdır; bizim size güvenimiz yok, başınıza adam dikeceğiz demektir; bu ise, hakemlerin gururunun kırılması, motivasyonlarının bozulması anlamına gelir.

Hakemler yanlış karar verebilirler; 1986 Dünya Kupasında, Maradona'nın İngilizlere elle attığı golün geçerli sayılışı, bunun en önemli, en geçerli örneğidir. Dünyanın en ünlü hakemi olan İtalyan Collina "hata insana mahsustur, saliselik bir zaman diliminde karar vermek durumundayız. Hatalıysam özür dilemesini de bilirim; yeter ki kasıt olmasın" diyor; ama, bu durum ve bu kafa, bizi, ligimize, yani birinci profesyonel ligimize, daha önceki yıllarda olduğu gibi hakem ithal etme günlerine, lütfen geri döndürmesin. Hakemlerimize güvenelim, hiçbir şey yapamazsak bilgi ve tecrübesine güvenilir kişilerin tarifini yapmalıyız. Kimdir bunlar? Bilgi ve tecrübesine güvenilen kişiler kimdir, bunların kanunda açık açık belirtilmesi gerekmektedir; Yargıtay mensupları mı, falanca fakülte mensupları mı; hangi konuda tecrübeliler; yoksa, basında, bu konuda ahkâm kesenler mi? Bunların açık açık kanuna yazılması gerekir. Hukukçu olsa anlarım; yani, o Merkez Hakem kurulunda herhangi bir şey oluyorsa, bunu bir hukukçu gözüyle inceler ve o konuda rapor verir; ama, "bilgisine ve tecrübesine güvenilir kişiler" dediğiniz zaman, çok muğlak bir ifadedir; bunun açılması gerekir diye düşünüyorum.

Bu konuda hem atama hem de seçimin orta yolu olarak, "Merkez Hakem Kurulu, Federasyon Başkanı tarafından, faal olmayan hakemlerden dokuz üye olarak atanır ve bu atama Genel Kurul tarafından onaylanır" şeklinde bir önergemiz olacaktır. Bu önergemize şimdiden desteklerinizi bekliyorum ve Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum. (Alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum Sayın Sünnetçioğlu.

Doğru Yol Partisi Grubunun görüşlerini Mardin Milletvekili Sayın Veysi Şahin ifade edecekler.

Buyurun efendim. (DYP sıralarından alkışlar)

Süreniz 10 dakika.

DYP GRUBU ADINA VEYSİ ŞAHİN (Mardin) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; görüşmekte olduğumuz Türkiye Futbol Federasyonu Kuruluş ve Görevleri Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısının 7 nci maddesi üzerinde söz almış bulunmaktayım; Yüce Meclisi, Grubum ve şahsım adına en derin saygılarımla selamlıyorum.

Değerli milletvekilleri, yürürlükteki 3813 sayılı Türkiye Futbol Federosyunu Kuruluş ve Görevleri Hakkında Kanunla, profesyonel futbolun gelişmesine engel teşkil eden hususların ortadan kaldırılması; futbolu, idarî, malî ve hukukî yönden özerk bir yapıya kavuşturarak uluslararası norm ve standartlara uygun bir yapının sağlanması hedef alınmış ve bu da belli oranda sağlanmıştır. Toplumun yoğun olarak benimsediği ve kamuoyunun ilglisine açık futbolun özerkliğiyle ilgili olarak görüştüğümüz tasarıyla, özerk yapının daha da özerkleştirilmesi amaçlanmaktadır.

3813 sayılı Yasanın 15 inci maddesinin değiştirilmesiyle, FIFA kokartlı faal olmayan hakemlerin bulunamaması halinde, Merkez Hakem Kurulunun oluşturulmasında sistemin tıkanması ve Merkez Hakem Kurulu üyelerinin Futbol Federasyonu Genel Kurulu tarafından seçilmesinin ortaya çıkardığı sorunun giderilmesini teminen, kurul üyelerinin Federasyon Başkanı tarafından seçilerek atanması öngörülmektedir.

Yapılması düşünülen bu değişiklikle Merkez Hakem Kurulu atamayla göreve getiriliyor. Merkez Hakem Kurulunun atamayla göreve getirilmesinin sakıncaları, zaman içerisinde, uygulamalarla ortaya çıkması kaçınılmazdır.

Değerli milletvekilleri, atamayla göreve gelen Merkez Hakem Kurulu üyeleri, dolayısıyla kulüplerden gelecek baskılar sonucunda Federasyon Başkanını zor durumda bırakacaktır. Baskıdan kurtulmak ve yanlış bir atamaya meydan vermemek için, Merkez Hakem Kurulu üyelerinin, Genel Kurulca, malî kurul nedeniyle her seneki toplantısında onaylanmaları gerekmektedir. Sadece hakem tecrübesine sahip kişilerden oluşuturulması gereken bu kurulda, hangi konuda bilgi ve tecrübesine güvenilir olduğu net olarak anlaşılır olmayan iki kişinin atanması hükmü getirilmek isteniyor.

Bu madde, denetim yönünden çok zayıf kalmaktadır. Merkez Hakem Kurulu üyeleri üzerinde çeşitli tasarruflarda bulunma hakkını elde etmektedir. Namzet Türk Futbol Federasyonu başkanlarını tenzih etmekle beraber, kanunun tekniği bakımından bu tür boşlukların giderilmesi önem taşımaktadır.

Merkez Hakem Kurulunun, Futbol Federasyonu tarafından seçimi, yıllarca ülkemizde yaşanan kaosu geri getireceği aşikârdır. Her ne kadar, bu kurulu, başkan, dört yıl için seçiyorsa da, hukukun genel ilkeleri gereği, seçimi yapan Federasyon Başkanı, seçtiği kişileri geri alabileceğine göre, dört yıl için atanan bir kurul üyesi, bu görevde acaba dört yıl boyunca kalabilecek midir?

Geçmişteki gibi, Merkez Hakem Kurulu yenilemelerine geri mi dönülecektir? Bu durum, bu kuruldaki hakemleri tedirgin edecek ve otorite boşluğu doğabilecektir. Bu değişiklik sonucu, Merkez Hakem Kuruluna yöneltilecek tüm eleştirilerin muhatabı, tek seçici olan Federasyon Başkanı olacaktır.

Değerli milletvekilleri, futbol camiası için çok önemli olan Futbol Federasyonu Kuruluşu ve Görevleri Hakkında Kanunun değiştirilmesi, bu büyük camianın tümünün mutabakatı ve katkısıyla gerçekleştirilebilseydi daha verimli olurdu sanıyorum.

Kulüplerimizden ve derneklerimizden gelen bilgiler, bu tasarının, dar bir çerçevede hazırlanarak Meclise getirildiği yönündedir. Yapılacak değişikliklerle, yeni tartışmaların başlayacağını ve en kısa sürede yeni önerilerin kamuoyunda tartışılacağını hep beraber göreceğiz.

Baştan beri savunduğumuz, sporda, çağdaş özerklik düzeyinde atamalı modeli benimsemeyen delegasyon yapısını doğru düzenleyerek, hukuk kurulunu oluşturarak, sporcu haklarını gözetleyerek yeni düzenlemelere gidilmelidir.

Tabiî, aslında, bu kürsünün yeri uygun değil. Doğru Yol Partisi Grubu olarak biz bunu her zaman izah ediyoruz; ama, herhalde, Sayın Meclis Başkanımız veya yetkililer bunu pek umursamıyorlar. Kime hitap ettiğimizi bilemiyoruz açıkçası. Bakanlık bu tarafta, komisyon üyesi arkadaşlarımız bazen değişik yerlerde oturuyorlar. Lütfen, bu kürsünün yerini değiştirelim ki, kime hitap ettiğimizi bilelim.

Bu arada, ben, bir güneydoğu milletvekili olarak Sayın Bakanımdan bir ricada bulunmak istiyorum. Bugün, Diyarbakırspor harikalar yaratıyor; güneydoğu insanı artık devletle barışık olmak istiyor, Siirtsporda aynı şey var, Muşsporda aynı şey var, Mardinsporda aynı şey var... Lütfen, güneydoğu insanının, hiç olmazsa, çok önem verdiği, çok büyük paralar harcamadan yapabileceği bir spor dalı olan futbolu geliştirmek için, bölge takımlarına, Sayın Bakanımdan elinden geldiğince, yani, imkânları dahilinde katkıda bulunmasını diliyorum. Bunu, ben, daha önce, size, Plan ve Büe Komisyonunda da aktardım; fakat, şu ana kadar bir gelişme olmadı. Güneydoğu için özellikle diliyorum, lütfen...

ASLAN POLAT (Erzurum) – Doğu ve güneydoğu için...

VEYSİ ŞAHİN (Devamla) – Tabiî, doğu ve güneydoğu insanı için, bu konuda, lütfen, duyarlı olmanızı istiyorum.

Yüce Heyetinizi saygıyla selamlıyorum. (DYP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Şahin.

Sayın Güven de zaman zaman kürsünün yerinden şikâyet ediyor.

TURHAN GÜVEN (İçel) – Ben resmî yazışma yapıyorum; ama, bugüne kadar sağırları oynamakla meşgulüz; hiç cevap alamadık, beş defa yazdık.

BAŞKAN – Sayın Başkanlık ne düşünür, bilmiyorum, yalnız bizim Başkanlık Divanı olarak bildiğimiz husus, henüz buranın kabulünün yapılmadığı ve kürsünün yerinin değişmesi konusunda da proje müellifinin rızasının olmadığıdır; hukukî problemler aşıldığı zaman yapılacaktır.

AHMET GÜZEL (İstanbul) – Hayır Başkan...

MEHMET SADRİ YILDIRIM (Eskişehir) – Bir çaresi bulunur...

TURHAN GÜVEN (İçel) – Demokrasilerde çare tükenmez.

BAŞKAN – Hukukçu olarak, siz bunların ne manaya geldiğini bilirsiniz.

Şahısları adına İstanbul Milletvekili Sayın Bahri Sipahi?..

BAHRİ SİPAHİ (İstanbul) – Konuşmayacağım.

BAŞKAN – İstanbul Milletvekili Sayın Mehmet Ali Şahin?.. Yoklar.

Madde üzerinde 2 önerge var; sırasıyla okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 400 sıra sayılı kanun tasarısının 7 nci maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.

MADDE 7 – 3813 sayılı Kanunun 15 inci maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.

MADDE 15 – Merkez Hakem Kurulu, Federasyon Başkanı tarafından, faal olmayan hakemlerden dokuz üye olarak atanır. Bu atamayı Genel Kurul onaylar.

Ahmet Sünnetçioğlu M. Altan Karapaşaoğlu Aslan Polat

Bursa Bursa Erzurum

M. Zeki Okudan Rıza Ulucak Faruk Çelik

Antalya Ankara Bursa

BAŞKAN – İkinci önergeyi okutup, işleme alacağım.

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 400 sıra sayılı tasarının çerçeve 7 nci maddesiyle düzenlenen 3813 sayılı Kanunun 15 inci maddesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

MADDE 15 – Merkez Hakem Kurulu Federasyon Başkanı tarafından, yedisi faal olmayan hakemlerden, ikisi de, bilgi ve tecrübesine güvenilir kişiler arasından seçilmek üzere, dört yıl süreyle atanacak toplam dokuz üyeden oluşur. Üyeler, kendi aralarından bir başkan seçer.

Mehmet Emrehan Halıcı Ömer İzgi Murat Başesgioğlu

Konya Konya Kastamonu

Hasan Fehmi Konyalı Mehmet Arslan

Ordu Ankara

BAŞKAN – Sayın Komisyon katılıyor mu?

MİLLÎ EĞİTİM, KÜLTÜR, GENÇLİK VE SPOR KOMİSYONU BAŞKANI ABDURRAHMAN KÜÇÜK (Ankara) – Çoğunluğumuz olmadığı için takdire bırakıyoruz.

BAŞKAN – Sayın Hükümet katılıyor mu?

DEVLET BAKANI FİKRET ÜNLÜ (Karaman) – Katılıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Sayın Komisyonun takdire bıraktığı, Sayın Hükümetin katıldığı önergeyi oylarınıza sunuyorum : Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmiştir.

İkinci önergeye hacet kalmadı; çünkü, o da tümünü düzenliyordu; böylece, tek önergeyle mesele çözülmüş oldu.

MEHMET ZEKİ ÇELİK (Ankara) – Sayın Başkan, oylamada karar yetersayısının aranması istiyoruz.

BAŞKAN – Maddeyi oylarken karar yetersayısını arayacağım.

Sayın milletvekilleri, görüşmekte olduğumuz 7 nci maddeyi, biraz evvel kabul ettiğiniz önerge istikametinde, değiştirilmiş şekliyle oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Madde kabul edilmiştir; karar yetersayısı vardır.

AHMET SÜNNETÇİOĞLU (Bursa) – Aynı mahiyette değil ki önerge; niye işleme koymuyorsunuz?

BAŞKAN – Efendim, aynı konuyu kapsadığı için işlemden kaldırdık.

AHMET SÜNNETÇİOĞLU (Bursa) – Önergemiz aynı mahiyette değil.

BAŞKAN – Aynı düzenlemeyi yaptığı için işlemden kaldırdık.

AHMET SÜNNETÇİOĞLU (Bursa) – Değil efendim; orada, birinde iki kişi dışarıdan atanıyor hakem olmayan, benim önergemde hepsi hakem olması... Aynı mahiyette değil efendim.

BAŞKAN – Kabul edilen önergede değişiklik de öngörüldüğü için ve önerge kabul edildiğinden dolayı işlemden kaldırdık, demin, eksik ifade ettim.

Ümit ederim tatmin olmuşsunuzdur.

AHMET SÜNNETÇİOĞLU (Bursa) – Tamam efendim.

BAŞKAN – 8 inci maddeyi okutuyorum:

MADDE 8. – 3813 sayılı Kanunun 18 inci maddesine aşağıdaki fıkra eklenmiştir.

“Bu Kanunla verilen görevleri yürütmek ve düzenlemek amacıyla, Federasyonun, merkez, taşra ve yurt dışı teşkilâtı bünyesinde yer alacak birimlerde yeni görevlendirilecek idarî ve teknik personelin sayısının mevcut personelin toplam sayısının % 5’ini geçmesi halinde; bu sayının artırılması, azaltılması ve sözleşme ücretleri limitlerinin belirlenmesi Başkanın teklifi ve Genel Kurulun onayına tâbidir. Ayrıca Türkiye Futbol Federasyonunun organize ettiği futbol müsabakalarında görevlendirilen hakemler, görevli oldukları müsabakalarda kamu görevlisi sayılırlar.”

BAŞKAN – Madde üzerindeki ilk söz, Doğru Yol Partisinin görüşlerini ifade edecek olan Sinop Milletvekili Sayın Kadir Bozkurt'a aittir.

Turhan Bey, Sayın Bozkurt yoklar mı efendim?

TURHAN GÜVEN (İçel) – Yok efendim.

BAŞKAN – Başka bir konuşmacı?..

TURHAN GÜVEN (İçel) – Konuşmacımız yok efendim.

BAŞKAN – Gruplar adına başka söz talebi?.. Yok.

Şahsı adına, İstanbul Milletvekili Sayın Mehmet Ali Şahin?.. Yok.

Bir önergemiz var; okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan tasarıyla 3813 sayılı Türkiye Futbol Federasyonu Kuruluş ve Görevleri Hakkında Kanunun 18 inci maddesine eklenen fıkranın aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ederiz.

Zeki Çakan İsmail Köse Mücahit Himoğlu

Bartın Erzurum Erzurum

Bekir Ongun Bahri Sipahi Turhan Güven

Aydın İstanbul İçel

İsmail Kahraman Mehmet Emrehan Halıcı

İstanbul Konya

"Bu Kanunla verilen görevleri yürütmek ve düzenlemek amacıyla, Federasyonun merkez, taşra ve yurtdışı teşkilatı bünyesinde yer alacak birimlerde görevlendirilecek idarî ve teknik personelin sayısının mevcut personelin yüzde 5'ini geçmesi halinde; bu sayının artırılması, azaltılması ve sözleşme ücretleri limitlerinin belirlenmesi Başkanın teklifi ve Genel Kurulun onayına tabidir.

Ayrıca, Türkiye Futbol Federasyonunun organize ettiği futbol müsabakalarında görevlendirilen hakemler, müşahit ve temsilcileri görevli oldukları müsabakalarda herhangi bir saldırıya maruz kaldıklarında; ceza kanunlarının uygulanması bakımından, bunların işledikleri suçlarla, bunlara karşı işlenen suçlarda devlet memurlarına ilişkin hükümler uygulanır."

BAŞKAN – Sayın Komisyon katılıyor mu efendim?

MİLLÎ EĞİTİM, KÜLTÜR, GENÇLİK VE SPOR KOMİSYONU BAŞKANI ABDURRAHMAN KÜÇÜK (Ankara) – Takdire bırakıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Sayın Hükümet katılıyor mu?

DEVLET BAKANI FİKRET ÜNLÜ (Karaman) – Sayın Başkanım, katılıyoruz; ancak, sanıyorum, sehven bir sözcük okunmadı. "Birimlerde görevlendirilecek" yerine "birimlerde yeni görevlendirilecek" olması gerekir; çünkü, madde onu düzenliyor "yeni" sözcüğü eksik.

MİLLÎ EĞİTİM, KÜLTÜR, GENÇLİK VE SPOR KOMİSYONU BAŞKANI ABDURRAHMAN KÜÇÜK (Ankara) – Bir redaksiyon...

DEVLET BAKANI FİKRET ÜNLÜ (Karaman) – Redaksiyon evet.

BAŞKAN – Bir de "toplam sayısının" kelimeleri yok önergede; kaldırdınız mı?

DEVLET BAKANI FİKRET ÜNLÜ (Karaman) –Hayır, kaldırmadık.

BAŞKAN– Kaldırmadıysanız, okunmadı.

DEVLET BAKANI FİKRET ÜNLÜ (Karaman) – "Toplam sayısının yüzde 5'i" olacak.

Hızla yazıldığı için, tabiî, öyle oluyor...

BAŞKAN – "Mevcut personelin toplam sayısının" ibaresi var değil mi efendim?

DEVLET BAKANI FİKRET ÜNLÜ (Karaman) – "Yeni görevlendirilecek" bir de "toplam sayısının."

BAŞKAN – "Yeni" kelimesini ekliyoruz.

DEVLET BAKANI FİKRET ÜNLÜ (Karaman) – Tamam "toplam sayısının" da eklenmesi... Bu şekliyle önergeye katılıyoruz.

BAŞKAN – Tamam.

DEVLET BAKANI FİKRET ÜNLÜ (Karaman) – "Toplam sayısının" ibaresini de ekliyoruz değil mi Sayın Başkan?

BAŞKAN – Yazılmamış...

DEVLET BAKANI FİKRET ÜNLÜ (Karaman) – "toplam sayısının yüzde 5'i."

BAŞKAN – Evet "toplam sayısının yüzde 5'i."

Önerge sahipleri mutabık mı efendim?

BEKİR ONGUN (Aydın) – Mutabıkız.

DEVLET BAKANI FİKRET ÜNLÜ (Karaman) – "Toplam sayısının yüzde 5'i."

BAŞKAN – "Toplam sayısının..." O da okunmadı çünkü.

A. TURAN BİLGE (Konya) – Sayın Başkan, muğlak taraf kalmasın diye teklif ediyorum; Kâtip Üye önergeyi yeniden okusun.

KÂTİP ÜYE TEVHİT KARAKAYA (Erzincan) – Yeniden yazarsanız okuruz efendim. Metin okunmuyor.

BAŞKAN – Bu düzeltmelerle, ifade "yeni görevlendirilecek personelin toplam sayısının" şeklinde düzeltilmiş oluyor.

Komisyonun takdire bıraktığı, Hükümetin katıldığı önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmiştir.

8 inci maddeyi, bu yapılan değişiklikle oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Madde kabul edilmiştir.

9 uncu maddeyi okutuyorum:

MADDE 9. – 3813 sayılı Kanunun 20 nci maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.

“Madde 20. – Yönetim Kurulunca gerekli görülen ülkelerde yeteri kadar personelden oluşan Federasyon temsilciliklerinin açılması veya bunların kapatılması Bakanlar Kurulunun kararına tâbidir.”

BAŞKAN – Madde üzerindeki ilk konuşma, Fazilet Partisi Grubu adına, Ordu Milletvekili Sayın Eyüp Fatsa'ya aittir.

Buyurun Sayın Fatsa, süreniz 10 dakikadır.

FP GRUBU ADINA EYÜP FATSA (Ordu) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; görüşmekte olduğumuz 400 sıra sayılı Türkiye Futbol Federasyonu Kuruluş ve Görevleri Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısının 9 uncu maddesi üzerinde, Grubum ve şahsım adına söz almış bulunuyorum. Bu vesileyle, Yüce Heyetinizi saygıyla selamlıyorum.

Değerli arkadaşlar, bu kanun tasarısının hazırlanmasındaki en önemli etken, futbolumuzun özerk bir yapıya kavuşturulması ve uluslararası standartlara uygun hale getirilmesinin amaçlanmasıdır. Bu kararı desteklediğimizi ifade etmek istiyorum.

Üzerinde söz almış olduğum 400 sıra sayılı Kanun Tasarısının 9 uncu maddesi, Türkiye Futbol Federasyonunun, yabancı ülkelerde temsilcilik açması esasını düzenlemektedir. Türkiye dışında, özellikle, Avrupa Birliği ülkelerinde, yaklaşık 4 milyon vatandaşımızın, yüzbinlerce gencimizin varlığı dikkate alındığında, bu yasanın çok geç kalmış bir yasa olduğu görülmektedir.

Değerli arkadaşlar, uluslararası yarışmalarda, özellikle, başka ülke bayrakları altında büyük başarılara imza atan futbol dışındaki diğer branşlarda da sporcularımız mevcuttur. Bu temsilciliklerin, yalnız Futbol Federasyonuyla sınırlı tutulmaması gerekir. Vatandaşlarımızın yoğun olarak bulunduğu ülkelerde, büyükelçiliklerimizin ve konsolosluklarımızın bünyesinde bulunan kültür, eğitim, çalışma ve ticaret ataşelikleri gibi, spor ataşeliklerinin de açılıp, gençlerimiz ve sporcularımız için çalışması fevkalade önemlidir.

Değerli arkadaşlar, bu maddeyle, Türkiye Futbol Federasyonu, ülkemiz kulüplerine, uluslararası boyutta yardımcı olmayı amaçlamaktadır; fakat, özellikle, Avrupa Birliği ülkelerinde yaşayan vatandaşlarımız tarafından kurulmuş olan ve faaliyet göstermiş olduğu her alanda ülkemizi başarıyla temsil eden başta futbol, güreş, tekvando ve judo gibi kulüplerimizin de, bu temsilcilikler tarafından desteklenmesi ve sahip çıkılması gerekmektedir.

Değerli arkadaşlar, bu yapılanma, yurtdışında yaşayan kabiliyetli gençlerimizi hem sahiplenmek hem de onların kabiliyet ve becerilerini ortaya çıkararak, Türk sporuna kazandırmak açısından fevkalade önemlidir. Bu, gençlerimizin millî bir şuurla bir araya gelmelerini temin ettiği gibi, zararlı alışkanlıklardan ve kriminal olaylardan uzaklaşmalarını da sağlayacaktır.

Değerli arkadaşlar, açılacak bu temsilcilikler, yurt içindeki başarılı sporcularımızı Avrupa ve dünyaya taşıyabileceği gibi, Türkiye dışındaki sporcularımızı da hem Türk sporuna kazandırmak hem de bulundukları ülkelerdeki başarılarına yardımcı olmak açısından fevkalade önemlidir.

Değerli arkadaşlar, Avrupa'da bulunduğum uzun yıllar içerisinde, özellikle uluslararası yarışmalar için yurt dışına gitmek durumunda olan özürlü sporcularımıza, gerekli ilgi, alaka ve desteğin verilmediğine şahit oldum. Spordan sorumlu bakanlığımızın, ilgili federasyonların ve açılacak bu temsilciliklerin, özürlü sporcularımıza da gerekli ilgi, alaka ve desteği sağlayacağını ümit ediyorum.

Çıkacak yasanın Türk futboluna hayırlı olmasını diler, 20 Nisan'da yapılacak Galatasaray-Leeds United karşılaşmasında Galatasaray futbol takımımıza başarılar diler, Yüce Heyetinizi saygıyla selamlarım. (Alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum Sayın Fatsa.

Doğru Yol Partisinin görüşlerini, Siirt Milletvekili Sayın Takiddin Yarayan ifade edecekler.

Buyurun Sayın Yarayan. (DYP sıralarından alkışlar)

Süreniz 10 dakika efendim.

DYP GRUBU ADINA TAKİDDİN YARAYAN (Siirt) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 400 sıra sayılı Türkiye Futbol Federasyonu Kuruluş ve Görevleri Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısının 9 uncu maddesi üzerinde, Doğru Yol Partisinin görüşlerini aktarmak amacıyla, söz almış bulunuyorum; bu vesileyle, Yüce Heyetinizi en derin saygılarımla selamlarım.

Bilindiği üzere, futbol, ülkemizde ve tüm dünyada büyük kitlelerin çoşkusuna namzet olmuş bir spor dalıdır. Dolayısıyla, ülkemiz futbolunun çağdaş Batı normlarına uygun seviyeye gelmesi önemlidir. Ülke nüfusumuzun büyük bir kısmının da gençlerden oluştuğunu düşünürsek, sporun ve dolayısıyla futbolun, ülkemiz için ne kadar önemli olduğu, bir kez daha ortaya çıkacaktır.

Değerli milletvekilleri, futbolun ülkeler ve toplumlar arasında barış ve kardeşliği perçinleme etkisini de düşündüğümüz zaman, ülkemizin uluslararası arenada tanıtımının yapılabilmesi için sporun kullanılması çok önemli bir unsur olmaktadır. Bugün, Galatasaray Spor Kulübünün ve millî takımımızın sağlamış olduğu başarılar, ekonomimizin sıkıntı içinde olduğu şu günlerde, hepimizin yüzünü güldürmüştür. Galatasarayın ve diğer tüm futbol kulüplerimizin başarılarının devamını diliyorum.

Sayın milletvekilleri, futbol, yapısı gereği, tüm dünyaya mal olmuş bir spor dalıdır. Bu yüzden, uluslararası platformlarda açılacak veya kapatılacak temsilcilikler, hem ülkemizin dışpolitikasına uygun olması ve hem de Türk futbolunun dünya normlarına ulaşabilmesi açısından önemlidir. Bu yüzden, kanun tasarısının 9 uncu maddesiyle değiştirilen 3813 sayılı Kanunun 20 nci maddesi, gerekli görülen ülkelerde futbol federasyonu temsilciliklerinin açılmasını veya kapatılmasını Bakanlar Kurulu kararına bırakmaktadır. Bakanlar Kurulunun, bu kadar teknik bir konuda karar mercii olarak öngörülmesi, bürokrasiyi artırmaktan başka bir işe yaramayacaktır. Bakanlar Kurulunun, ayrıntılardan öte, daha genel kararlarda belirleyici olması, gerekli görülen kamu hizmetinin daha hızlı yapılabilmesi için önem taşımaktadır. Bu tür teknik bir konuda, kararın, Bakanlar Kuruluna değil, Dışişleri Bakanlığının onayıyla, spordan sorumlu hükümet üyesi Sayın Bakana bırakılmasının, hizmetin, daha hızlı yerine getirilmesi açısından yeterli olacağı kanaatini taşıyorum.

Değerli milletvekilleri, Türkiye Futbol Federasyonu, ilgili işlemlerden geçtikten sonra açacağı her bir dış temsilcilikle, Türk barış ve hoşgörüsünü, o ülkeye, sportmence ihraç etmiş olacaktır. Bu temsilcilikler, ayrıca, Türk futbolunun gelişmesine ve dünya futboluyla entegre olmasına da yol açacaktır. Doğru Yol Partisi olarak, bizim, bu maddenin tasarrufundan beklentimiz budur.

Sayın milletvekilleri, Türk futbolunun gelişmesi, özellikle Anadolu'daki spor altyapısının iyileştirilmesine bağlıdır. Yeterli altyapısı olmayan bir coğrafyada hiçbir oluşumun gelişmeyeceği gibi, futbolun da gelişeceğini ummak safdillik olacaktır. Bu yüzden, Türkiye Futbol Federasyonu, gelir kaynaklarının önemli bir kısmını Anadolu kulüplerine ve amatör spor kulüplerine aktarmalıdır.

Sayın milletvekilleri, sporun tüm yurt sathında çağdaş anlamda yaygınlaştırılması, gençlerimizin daha sağlıklı bir bedene ve ruha kavuşması anlamına gelecektir. Gençler arasında sevgi ve kardeşliğin artmasına vesile olacaktır. Zaten sporun ruhunda centilmenlik vardır.

Değerli milletvekilleri, Galatasarayın önümüzdeki hafta İngiltere'de yapacağı maç çok önemli bir konum kazanmıştır. Sayın Zaimoğlu'nun yaptığı çağrıya uyarak, başta milletvekilleri olmak üzere İngiltere'ye gitmeli ve herkesi bu yönde teşvik etmeliyiz. Doğru Yol Partisi olarak, başta Sayın Genel Başkanımız olmak üzere, çok sayıda milletvekiliyle maça gideceğiz. Bu çağrıya tüm milletvekillerimizin katılmasını umuyorum ve en azından, her ilin bir milletvekili bu maça gitmeli ve 70 milyon Türk Milletini orada temsil etmeliyiz. (DYP sıralarından "Bravo" sesleri, alkışlar)

Sayın milletvekilleri, Türk futbolunun geleceğini doğrudan şekillendirecek olan bu yasa tasarının tüm milletimize hayırlı olması dileklerimle, Siirt Milletvekili olarak benim de Sayın Bakanımızdan özel bir istirhamım var. Siirt Jetpasporun emin adımlarla birinci lige çıkacağı bugünlerde, 8 bin kişi kapasiteli olan ve ışıklandırması olmayan stadımızın 20 bin kişi kapasiteye çıkarılması ve ışıklandırılması istikametindeki çalışmalara, geri kalmış memleketimize Sayın Bakanımızın yardım edeceğini umuyor, Yüce Heyetinizi saygılarımla selamlıyorum. (Alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum Sayın Yarayan.

Madde üzerinde, şahısları adına söz talebi?.. Yok.

Bir önergemiz var, okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Genel Kurulda görüşülmekte olan 400 sıra sayılı Türkiye Futbol Federasyonu Kuruluş ve Görevleri Hakkında Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısının 9 uncu maddesinde değiştirilen 3813 sayılı Kanunun 20 nci maddesinin aşağıdaki gibi değiştirilmesini saygılarımızla arz ederiz.

Rasim Zaimoğlu Mümtaz Yavuz Ayvaz Gökdemir

Giresun Muş Erzurum

Saffet Arıkan Bedük Mustafa Örs

Ankara Burdur

Madde 20.– Yönetim kurulunca gerekli görülen ülkelerde yeteri kadar personelden oluşan federasyon temsilciliklerinin açılması veya bunların kapatılması Dışişleri Bakanlığının görüşü alınarak verilecek karar, spordan sorumlu bakanın kararına tabidir.

BAŞKAN – Sayın Komisyon katılıyor mu efendim?

MİLLÎ EĞİTİM, KÜLTÜR, GENÇLİK VE SPOR KOMİSYONU BAŞKANI ABDURRAHMAN KÜÇÜK (Ankara) – Takdire bırakıyoruz.

BAŞKAN – Sayın Hükümet katılıyor mu?

DEVLET BAKANI FİKRET ÜNLÜ (Karaman) – Katılıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Komisyonun takdire bıraktığı, Hükümetin katıldığı önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmiştir.

Efendim, önerge şöyleydi: "Yönetim kurulunca gerekli görülen ülkelerde yeteri kadar personelden oluşan Federasyon temsilciliklerinin açılması veya bunların kapatılması, Dışişleri Bakanlığının görüşü alınarak verilecek karar, spordan sorumlu bakanın kararına tabidir" Burada bir cümle düşüklüğü var; uygun görürseniz redaksiyonunu şöyle yapalım:

"Yönetim Kurulunca, gerekli görülen ülkelerde, yeteri kadar personelden oluşan Federasyon temsilciliklerinin açılması veya bunların kapatılması, Dışişleri Bakanlığının görüşü alınarak, spordan sorumlu bakanın kararına tabidir"

A. TURHAN BİLGE (Konya) – Sayın Başkanım, bu önergede sadece spordan sorumlu bakana bu yetki veriliyor. Böylece, önümüze gelen metne göre Bakanlar Kurulunu çiğnemiş oluyoruz.

BAŞKAN – Önerge kabul edildi; ben yalnız redaksiyon bakımından ele aldım. İki husus var; birisi, Dışişleri Bakanlığının görüşü, diğeri spordan sorumlu devlet bakanının kararı. Birisi görüş, birisi karar oluyor; o bakımdan arz ediyorum, yoksa, kararınız karardır.

MEHMET EMREHAN HALICI (Konya) – Sayın Başkan, yanlış anlaşıldı, yeniden okutun.

RASİM ZAİMOĞLU (Giresun) – Bakan kabul etti ama...

A.TURHAN BİLGE (Konya) – Sayın Başkan, tamamen farklı; ortaya konulan şeylerden birisi; yani madde metni, Bakanlar Kurulunun yetkisine dayandırıyor, diğeri, yani, son kabul edilen önergede "Dışişleri Bakanlığının görüşü alınarak verilecek karar spordan sorumlu bakanın kararına tabidir" deniliyor; tamamen farklı.

BAŞKAN – Evet efendim, siz bunu kabul ettiniz.

A.TURHAN BİLGE (Konya) – Arkadaşlar anlayamadılar efendim.

BAŞKAN – Buyurun Sayın Bakan.

DEVLET BAKANI FİKRET ÜNLÜ (Karaman) – Sayın Başkanım, değerli arkadaşlarım; önergeyi kabul ettik. Değerli arkadaşlarımızın önerisiyle prosedür biraz daha basitleştirilmiş oluyor. Sayın Başkanımızın da uyarıları doğrultusunda, Dışişleri Bakanlığımızın görüşü alınarak, spordan sorumlu bakana yetki tanınmış oluyor; tasarı metninde Bakanlar Kurulu idi. Dediğim gibi, prosedür biraz daha basitleştirilmiş oluyor; katılıyoruz.

BAŞKAN – Teşekkür ederim.

Efendim, "Dışişleri Bakanlığının görüşü alınarak verilecek karar" ifadesinin redaksiyon olarak düzeltildiğini bilgilerinize sunuyorum.

A. TURHAN BİLGE (Konya) – Arkadaşlar tatmin olmadılar.

BAŞKAN – Kabul edilen bu önerge istikametinde 9 uncu maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önergeyle değiştirilen 9 uncu madde kabul edilmiştir.

10 uncu maddeyi okutuyorum:

MADDE 10. – 3813 sayılı Kanunun 23 üncü maddesine aşağıdaki fıkralar eklenmiştir:

“Federasyonun yıllık toplam gelirlerinin en az yüzde onu proje karşılığında olmak üzere, ikinci ve üçüncü ligde takımı bulunan kulüplere eşit oranda, en az yüzde onbeşi ise altyapı eğitim ve spor faaliyetlerinde kullanılmak üzere, ilgili kurum, kuruluş ve spor kulüplerine Federasyon Genel Kurul kararı ile dağıtılır.

Gençlik ve Spor Genel Müdürlüğü tarafından spor kulüplerine veya kamu kurum ve kuruluşlarına protokol karşılığı mülkiyetleriyle devredilen spor sahalarındaki ve kapalı spor salonlarındaki şeref tribünü protokol kısmının tamamının kişi sayısı tespiti ve protokol yönlendirmesi Gençlik ve Spor Genel Müdürlüğüne bağlı il müdürlüklerince yapılır.

BAŞKAN – Fazilet Partisinin bu maddeyle ilgili görüşlerini, Konya Milletvekili Sayın Lütfi Yalman ifade edecekler.

Buyurun efendim. (FP sıralarından alkışlar.

Süreniz 10 dakikadır.

FP GRUBU ADINA LÜTFİ YALMAN (Konya) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Grubum adına hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Değerli arkadaşlar, yasa tasarısının 10 uncu maddesinde, Bakanlar Kurulundan gelen teklif ile Komisyondan geçen metin arasında bir cümle farklılığı var. Bakanlar Kurulundan gelen teklifte "Federasyonun yıllık toplam gelirlerinin en az yüzde onu proje karşığılında olmak üzere, ikinci ve üçüncü lig kulüplerine, en az yüzde onu ise, altyapı ve spor faaliyetlerinde kullanılmak üzere, dereceye giren amatör spor kulüplerine Federasyonca eşit oranda dağıtılır" deniliyor.

Şimdi, komisyonda kabul edilen ve huzurunuza gelen maddedeki değişiklik şu tarz olmuş durumda: "Federasyonun yıllık toplam gelirlerinin en az yüzde onu proje karşılığında olmak üzere, ikinci ve üçüncü ligde takımı bulunan kulüplere eşit oranda, en az yüzde onbeşi ise altyapı eğitim ve spor faaliyetlerinde kullanılmak üzere, ilgili kurum, kuruluş ve spor kulüplerine Federasyon Genel Kurul kararı ile dağıtılır."

Tabiî, bizim, burada, birkaç nokta üzerinde durmamız lazım. Bunlardan bir tanesi "ikinci ve üçüncü ligde takımı bulunan spor kulüplerine eşit oranda dağıtılır" denilirken, proje karşılığında olmak kaydı şartı aranıyor. Bunda bir netlik göremiyoruz, aslında, bir net ifadenin bulunmasında fayda var. Bütün ikinci lig takımları, bütün üçüncü lig takımları birtakım projeler ortaya koyar, buna karşılık bir talepte bulunurlarsa, eşit oranda dağıtılabilir; ama, herhangi bir proje karşılığı değil de, farklı sahalarda kullanılmak üzere, ihtiyaçlarda kullanılmak üzere taleplerde bulunurlarsa, bu imkândan istifade edememe gibi bir durum var.

Yine ikinci bir konu "en az yüzde onbeşi ise altyapı eğitim ve spor faaliyetlerinde kullanılmak üzere, ilgili kurum, kuruluş ve spor kulüplerine, Federasyon Genel Kurul kararı ile dağıtılır" deniliyor.

Değerli arkadaşlar, zamanlama açısından da, bunun dikkate değer bir tarafı var. Acaba, ilk müracaat eden mi ölçü alınacak, yoksa Federasyon mu bu tercihi yapacak; zamanlama tercihini mi yapacak, proje tercihini mi yapacak; bu maddede bir netliğin olmadığını görüyorum.

Bir diğer konu, yine 1 inci madde üzerindeki konuşmamda da ifade etmiştim; Türkiye'de amatör spor kulüplerine verilen değerin yeterince olmadığı kanaati hâkim.

Nitekim, Bakanlar Kurulundan gelen yasa tasarısında "amatör spor kulüplerine federasyonca eşit oranda dağıtılır" denildiği halde, bu ifade Komisyonda değişmiş. Aslında, amatör spor kulüplerinin biraz daha fazla desteklenmesi, biraz daha fazla oranda amatör spor kulüplerine aktarım yapılmasında fayda var; çünkü, birinci ligte takımı bulunan kulüplerin büyük bölümü zengin kulüpler oluyor; halbuki, Anadolu'da, amatör spor kulüplerinde top koşturanların, amatör spor kulüplerinin birçoğu büyük zorluklar ve büyük sıkıntılar içerisinde bu faaliyetlerini yürütüyorlar. Dolayısıyla, bu yasa tasarısını genel manada desteklediğimiz, müspet baktığımız halde -bunu daha önce de ifade etmiştik- keşke, şurada, şu maddede, amatör spor kulüplerine biraz daha fazla imkân verilseydi de, hizmetlerin, faaliyetlerin tabana yayılması noktasında bir destek olsaydı diyorum.

Ayrıca, değerli arkadaşlarım, burada çok önemli bir ifade daha vardı Bakanlar Kurulundan gelen tasarıda; bakın, amatör spor kulüplerine, ama "dereceye giren..." Aslında, bu cümle çok güzeldi; bir teşvik de sağlıyordu dereceye girme konusunda. Dereceye giren amatör spor kulüplerine, dereceye girme kaydı şartıyla, Federasyonca birtakım destekler sağlanıyordu. Bu cümlenin çıkarılmasını -şahsım açısından- yanlış bulduğumu özellikle ifade etmek istiyorum. Biz, amatör spor kulüplerini desteklemeliyiz, teşvik etmeliyiz, başarılı olanlara ödüller vermeliyiz; dolayısıyla, hiç değilse, sporda birtakım aktivitelerin tabana yayılması noktasında bir destek sağlamalıyız diye düşünüyorum.

Grubum adına, tekrar, hepinizi saygıyla selamlıyorum. (FP ve DYP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum Sayın Yalman.

Doğru Yol Partisi Grubunun görüşlerini, Bursa Milletvekili Sayın Oğuz Tezmen ifade edecekler.

Buyurun efendim. (DYP sıralarından alkışlar)

DYP GRUBU ADINA OĞUZ TEZMEN (Bursa) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 400 sıra sayılı Yasa Tasarısının 10 uncu maddesiyle ilgili olarak, Doğru Yol Partisi Grubunun görüşlerini açıklamak üzere huzurunuzdayım.

Bu madde, tasarının önemli maddelerinden birisi. Gerçekten, dünyada, bizim bulunduğumuz coğrafyada, futbol, daha doğrusu "soccer" tabir edilen futbol bir hayli popüler; onun dışında da, basketbol çok yaygın oynanan bir spor dalı. Artık, dünyadaki gelişme, özellikle Avrupa ülkelerinde, profesyonel futbol ligi, daha çok şov ağırlığı kazanmaya başlamış durumda. Büyük paraların döndüğü, büyük seyirci kitlesine hitap eden, televizyonlarla, büyük stadyumlarda bir ciddî şov haline dönüşmüştür ve gerçekten de, kitlelerde fazlasıyla ilgi uyandırmaktadır, gün geçtikçe de ilgi artmaktadır. Ülkelerin millî beraberliğini de besleyici niteliği olduğu için, devletler de bu spor faaliyetlerinin gelişmesi konusunda destek olmaktadırlar.

Tabiî, bu, profesyonelleşme ve ikinci aşamasında, şirketleşmeyi gerektiriyor. Gerçekten de, artık, birinci ligdeki takımların, Türkiye'de de, ülkemizde de şirketleşmesi lazım ve olayın, profesyonelliğin gerektirdiği örgütlenme biçimine dönüşmesi lazım; bu, doğrudur. Yalnız, bu, piramitin üst kısmı. Aslında, piramiti taşıyan tabandaki unsurlar, büyük ölçüde, ikinci ve üçüncü ligde yer alan kulüpler; daha da önemlisi... Ki, gençliği cezbedecek ve sistemi besleyecek tabanı oluşturan amatörlerdir, amatör kulüplerdir. Bugün, ülkemizde, gerek ikinci ve üçüncü lig takımları, birinci ligdeki ya da dünyadaki gelişmelere paralel olarak, büyük ölçüde parayı gerektiren, finansmanı gerektiren bu yarışmalara kaynak ayıramadıkları için, çareler bulmak için çabalamaktadırlar. Ne yaparlar bunlar; belediyelerin imkânlarını devreye sokmaya çalışırlar. Bu kuruluşlar, olabildiğince, belediye başkanlarını kendi kulüp başkanları yaparak, o imkânlardan kalıcı biçimde yararlanma olanaklarını geliştirmeye çalışmaktadırlar ya da devletin birtakım imkânlarını, vilayetin imkânlarını kullanarak ayakta durmaya çalışmaktadırlar. Onun için, aslında, devletin birinci planda yapması gereken, ikinci ve üçüncü lig takımları ile esas kaynağı besleyecek olan amatör kulüplere kaynak aktarımının daha fazla olması ve kurumsallaştırmamız lazım.

Futbol deyince akla birinci lig geliyor; ama, bu birinci ligin kaynağı nereden gelecek; bu birinci ligin kaynağı amatörlerden gelecek ve kademe kademe, üçüncü ve ikinci ligdeki takımlardan gelecek. Onun için, burada, sistemi, bizim, bu kaynağı besleyecek şekilde düzenlememiz gerekmekte. Bunu düzenlemediğimiz takdirde, o zaman, yabancılar ya da başka kulüplerin, daha doğrusu, yıldız futbolcuların peşinde giden, ama, kitlelerden kopmuş, gençleri besleyemeyen, gençlerin sadece stadyumlarda oturup, stadyumları doldurduğu bir gösteri haline gelmesiyle karşı karşıya kalırız. Onun için, amatör spora ayrılacak kaynak fevkalade önemli.

Yalnız, tasarıda, bakıyorum, hükümet teklifinde, getirilen modelde amatör spora daha fazla kaynak ayrılması imkânı sağlanırken, komisyonda yapılan değişiklikle "yüzde onbeşi bu konuda faaliyet gösteren kurumlara ayrılacak" şeklinde bir düzenleme yapılmış. Aslında, kurumlara tabiî ki ayrılması lazımdır, altyapı yatırımları için oluşturulmuş organizasyonlara destek olunması doğrudur; ama, amatör spor kulüplerine de mutlaka kaynak ayrılması, hatta, ayrılan bu kaynağın yüzde 10'lar gibi sınırlı olmayıp, daha ciddî boyutlarda olması lazım. Bunu yapmadığımız takdirde, o zaman, futbolu, sadece, dar bir çerçeveyle ve şov haline dönüşen, finansman oluşan, daha çok müteahhitlerin ilgi gösterdiği ve bundan da belli yararlar sağlayan bir alanla sınırlamış oluruz. Biz, sporu, futbolu geniş kitlelere yaymak durumundayız; ama, yayarken, bunları seyirci değil, katılımcı yapmak durumundayız. Katılımcı yapmadığımız kişiler, gerginlik içinde, aşırılığa kaçan taraftar konumuna düşmektedirler. Ondan sonra da -yaşadığımız olayları biliyorsunuz- şehirler arasında kavgalar, düşmanlıklar, stadyumlarda oturdukları şeyleri kırıp atan insanlar, çıkınca her yeri taşlayan kitlelere dönüşüyor. Onun için, biz, sporu, çok daha rasyonel ve akılcı biçimde ele almak durumundayız. Bunu, böyle yapmadığımız takdirde, o zaman, birilerinin oynadığı tiyatro oyununa dönüştürmek ve o şekilde izole etmek durumunda karşı karşıya kalıyoruz.

Onun için, benim tavsiyem -tavsiye ediyorum burada- lütfen, düşünün; bu amatör spora, ikinci ve üçüncü lig kulüplerine daha fazla kaynak ayırın.

Bir de -yapılan düzenlemeyle- kanun tasarısında, proje karşılığında ikinci ve üçüncü lig takımlarına eşit miktarda dağıtılacaktır deniliyor. Doğrudur; belki eşit miktarda dağıtılması ilkesi doğrudur; ama, burada dikkat edilmesi gereken bir unsur "proje karşılığında" lafı var. "Proje karşılığında" dediğiniz anda, Federasyon, önüne gelen tüm projelerden minimum değerde olanla sınırlanmış oluyor. Düşünün ki, spor kulüplerine 5'er milyar dağıtmak istiyorsunuz; size gelen en düşük bedelli proje 1 milyarsa, eşitlik ilkesi dolayısıyla, öbür kulüplere de 1 milyardan fazla veremezsiniz ya da daha düşük bir proje bedeli sunan, proje sunan bir kuruluşu, tabanını baz alırsınız ve ondan sonra, o çerçeve içinde kalmak durumunda. Kendi elimizi kolumuzu bağlıyoruz.

Aslında, bu maddenin redaksiyona ihtiyacı var. Bu maddenin, belki, komisyonca tekrar ele alınıp, daha ciddî bir işlerliğe kavuşturulması lazım. Yoksa "biz yaptık, olur; hükümet tasarısıdır, gecenin bu saatinde artık tahammülümüzün sonuna geldik, sekiz saattir bu tasarıyı tartışıyoruz; bir an önce bitsin, çıksın" yaklaşımı içinde olursak, ondan sonra, bir zaman sonra bu sıkıntılarla karşı karşıya kaldığımızda, Meclis ve komisyonlar tekrar oturup, bu konuda yeni çözümler üretmek ihtiyacını hissederler.

Onun için, madem yapıyoruz bir şey, doğru dürüst yapalım; işlerliği olsun, bu işlerlik, herkes bakımından da yarar sağlayacak bir hale gelsin.

Bu uyarılarda bulunmak amacıyla söz aldım. Ümit ediyorum ki, bu önerim, bu uyarım dikkate alınır ve kanun tasarısı, teknik olarak gerekli düzenlemeye tabi tutulur ve hepimiz açısından, hem amatör sporu destekleyecek bir hale dönüşür hem de teknik işlerliği de gerçekleştirmiş olur diye düşünüyorum.

Hepinize saygılar sunar, teşekkür ederim. (DYP ve FP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum Sayın Tezmen.

Gruplar adına başka söz talebi?.. Yok.

Şahsı adına, İstanbul Milletvekili Sayın Mehmet Ali Şahin?.. Konuşmuyorlar.

Erzurum Milletvekili Sayın Aslan Polat; buyurun efendim.

Süreniz 5 dakika.

ASLAN POLAT (Erzurum) – Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Şimdi, bu tasarının 10 uncu maddesinde deniliyor ki "Federasyonun yıllık toplam gelirlerinin en az yüzde onu ikinci ve üçüncü lig takımlarına, yüzde onbeşi ise altyapı eğitim ve spor faaliyetlerinde kullanılmak üzere, ilgili kurum, kuruluş ve spor kulüplerine Federasyon Genel Kurul kararıyla dağıtılır."

Şimdi, burada, doğru; yani, ikinci ve üçüncü lig kulüplerine Federasyon gelirinin yüzde 10'unun verilmesi, amatör kulüplere yüzde 15'inin verilmesi doğru, hatta, daha da artırılmasının da biz yanındayız. Yalnız, benim, burada, size belirteceğim bir konu var. Birinci lig takımlarına burada para verilmiyor; doğrudur. Ankara'nın batısındaki şehirler için bir şey demiyorum; ama, size bir şey göstereyim; beni bir dinleyin. Doğu ve Güneydoğu Anadolu'dan birinci lige çıkan takımlar niye kalamıyorlar orada; yani, bir Malatyaspor çıktı, iki sene kadar kaldı, çıktı; bir daha çıkamıyor. Şu anda bir Erzurum, bir Van var; Van zaten düştü, Erzurumsporun da düşüp düşmeyeceği İstanbulspora bağlı.

Şimdi, bunu niye söylüyorum sayın milletvekilleri; bu konuları biraz düşünelim! Spor ve birinci lig takımlarını sevmek, bugün, hepinizin methettiği Beşiktaş, Fenerbahçe ve Türkiye'nin gururu Galatasarayı seyretmek, sadece, Türkiye'nin Ankara ve batısındaki illerin hakkı değil; Ankara'nın doğusundaki iller de o takımları görmek istiyorlar. Onun için, oralarda kendilerinden bir takım olmalı ki, onlar da gelsin, orada, beraberce bir maç seyredebilsinler.

Şimdi, bir düşünelim; yani, neden, bir Erzurumspor, bir Vanspor, Diyarbakırspor, birinci lige herhangi bir şekilde çıktıktan hemen sonra düşmeyle karşı karşıya kalıyor da, yıllarca, batının büyük şehirleri, mesela, bir Bursa'nın, bir Kocaeli'nin takımı düşmek durumunda kalmıyor; çünkü, neden, doğu vilayetlerinde spor için gerekli altyapı da yok.

Şimdi, Erzurum'u ele alalım. Bir ikinci lig takımı... Sadece birinci ligde takımı var, ikinci ligde takımı yok, üçüncü ligde takımı yok; amatör birkaç takımı var; ama, bir İstanbul, bir Ankara'nın ikinci ligi, üçüncü ligi, amatör ligleri de tabiî geniş şekilde olduğu için, o birinci lig takımlarında bol miktar da eleman da bulunuyor ve o takımlar, orada, küme düşmeden kalabiliyorlar. Ben yine bir misal vereyim: Erzurumspor bir bölgesel takımdır; 11 kişiden 2'si Erzurumludur diğerleri yabancıdır; çünkü, o şehirlerde o futbolcuları yetiştiremiyoruz.

Bizim sizden istemiş olduğumuz, Doğu ve Güneydoğu Anadolu'nun birinci lig takımlarına da proje karşılığı olmak üzere bir meblağ ayırmanızdır. Zaten bunu isteseniz de istemeseniz de ayırmak zorundasınız; yoksa, bu takımlar, gelip, sizden, başka türlü yardım istiyorlar; acil destekten yardım istiyorlar, Başbakanlıktan yardım istiyorlar ve veriyorsunuz da. 54 üncü hükümet döneminde ben de almıştım o hükümetten, sonradan da alındı o takımlara yardım; çünkü, zaten kendilerini tutamıyorlar.

Şimdi, siz, o şehirlerdeki... Mesela birinci lig takımıdır Erzurumspor; onun sahasını büyütmezseniz, o seyirci potansiyelini, Beşiktaş, Fenerbahçe ve Galatasaray maçlarını sağlayamazsanız, o takımlara, gerekli meblağı sağlayamıyorsunuz.

Şimdi, bir şey daha söylemek istiyorum: Doğu ve Güneydoğu Anadolu'da, bilhassa bu terörden sonra işsiz kalan gençlere iki şık sağlamak zorundayız; birincisi, iş bulmak zorundayız; ikincisi, iş bulamadığımız zaman, o gençleri spora yönlendirmeliyiz ki, kötü alışkanlıklarından arınsınlar ve hiç olmazsa spor yapsınlar. En azından, biraz yaşlı olanlarına, hiç olmazsa hafta sonlarında iyi bir spor müsabakasını seyrettirerek onları biraz olsun yönlendirmek, biraz olsun dünyadaki bu sıkıntılardan uzaklaştıralım. Onun için -biraz sonra bir önerge de vereceğiz- Doğu ve Güneydoğu Anadolu'nun birinci lig takımlarına, hiç olmazsa proje karşılığı olmak üzere, yüzde 5 olsun bir yardımda bulunursanız, o takımların birinci ligde kalmalarına yardım etmiş olursunuz. Mesela, bundan iki sene evvel Galatasaray lig maçlarını Diyarbakır'da yapsın diye çok konuşuldu. Galatasaray Diyarbakır'da yapsın veya yapmasın, ona karışmam; ama, Diyarbakırlılar der ki "benim takımım birinci ligde olsun ve ben orada onları alkışlayayım; Galatasaray da geliyorsa gelsin." Bunun için, sizlerden, gerçekten, düşünmenizi istiyoruz. Biz bunu sürekli olarak söylediğimiz zaman, siz, bazen, böyle tebessümle seyrediyorsunuz.

Sayın milletvekilleri, bir misal daha vereyim: Sene 1979, Erzurum, fert başına düşen millî gelir sıralamasında 24 üncü sırada; sene 1999, 66 ncı sırada. Burada bir erozyon var. Biz size onu söylemek istiyoruz. Bir şehir, 20 senede 24 üncü sıradan 66 ncı sıraya düşüyorsa, orada bir aksilik vardır. Bu aksiliklerin örtülmesi lazım. Bunu, teşvikte dedik, teşvikte deldiniz. 22 vilayetteki teşvik kararını 60'a çıkardınız. Yapılan teşvik müracaatlarında, Sanayi Bakanlığı, Doğu Anadolu'ya yüzde 1,87 verirken, Marmara'ya yüzde 44 veriyor. Şimdi, spora geldik; bari, sporda verin. Hiç olmazsa, bu gençleri, spora, eylenceye bağlayın da, bunları, hem terörden hem de işsizlikten kurtarın diye düşünüyorum.

Sayın Bakanım, bize, Erzurum'u çok sevdiğini sürekli olarak söylemiştir; vereceğimiz önergeyi destekleyip desteklememesiyle de bu Erzurum sevgisini ölçeceğiz; ütün doğulular da sizi buradan seyredecek Sayın Bakanım!

Hepinize saygılar sunarım. (FP ve DYP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Polat.

Sayın milletvekilleri, 10 uncu madde iki fıkra halinde ve bu iki fıkrayla ayrı ayrı ilişkili 6 önergemiz var; binaenaleyh, süremizin bitmesine 10 dakika var.

Bu 6 önergeyle ilgili işlemlerin ve 10 uncu maddeyle ilgili müzakerelerin tamamlanmasına kadar çalışma süresinin uzatılması hususunu oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

Önergeleri sırasıyla okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 400 sıra sayılı Kanun Tasarısının 10 uncu maddesiyle 3813 sayılı Kanunun 23 üncü maddesine eklenen ilk fıkranın "Federasyonun yıllık toplam gelirinin en az yüzde onbeşi proje karşılığında olmak üzere, ikinci ve üçüncü ligde takımı bulunan kulüplere eşit oranda, en az yüzde onbeşi ise altyapı eğitim ve spor faaliyetlerinde kullanılmak üzere, ilgili kurum, kuruluş ve spor kulüplerine Federasyon Genel Kurul kararı ile dağıtılır" şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

Emrehan Halıcı M. Sait Gönen Bedri Yaşar

Konya Konya Gümüşhane

Murat Başesgioğlu Numan Gültekin

Kastamonu Balıkesir

BAŞKAN – Diğer önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 400 sıra sayılı Türkiye Futbol Federasyonu Kanun Tasarısının 10 uncu maddesinin ikinci fıkrasının aşağıdaki şekilde değiştirilmesini

arz ve teklif ederiz.

Aslan Polat Nurettin Aktaş Osman Aslan

Erzurum Gaziantep Diyarbakır

Fahrettin Kukaracı Mehmet Ergün Dağcıoğlu

Erzurum Tokat

"Federasyonun yıllık toplam gelirlerinin en az yüzde 5'i, proje karşılığında olmak üzere, birinci ligde takımı bulunan Doğu ve Güneydoğu Anadolu şehir kulüplerine eşit oranda; en az yüzde 10'u, proje karşılığında olmak üzere, ikinci ve üçüncü ligde takımı bulunan kulüplere eşit oranda; en az yüzde 15'i ise altyapı eğitim ve spor faaliyetlerinde kullanılmak üzere ilgili kurum, kuruluş ve spor kulüplerine Federasyon Genel Kurulu kararıyla dağıtılır."

BAŞKAN – Diğer önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 400 sıra sayılı kanun tasarısının 10 uncu maddesinin ikinci paragrafının son bölümünün "_kurum, kuruluş ve"den sonra gelmek üzere "amatör" kelimesinin eklenmesini arz ederiz.

Faruk Çelik Ahmet Sünnetçioğlu İsmail Özgün

Bursa Bursa Balıkesir

Rıza Ulucak Mehmet Ergün Dağcıoğlu

Ankara Tokat

BAŞKAN – Diğer önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 3813 sayılı Türkiye Futbol Federasyonu Kuruluş ve Görevleri Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısının, Millî Eğitim, Kültür, Gençlik ve Spor Komisyonu Başkanlığından gelen 10 uncu maddesinin ikinci fıkrasının;

"Gençlik ve Spor Genel Müdürlüğü tarafından spor kulüplerine veya kamu kurum veya kuruluşlarına protokol karşılığında devredilen, kiralanan ve süreli intifa hakkı tesis edilen spor tesislerine ait protokol tiribünlerinin kullanılmasında kişi sayılarının tespiti ve protokol yönlendirmesi, Gençlik ve Spor Genel Müdürlüğü talimatları dahilinde il ve ilçe müdürlüklerince yapılır" şeklinde düzenlenmesini saygılarımızla arz ve teklif ederiz.

İbrahim Halil Oral Bahri Sipahi Seydi Karakuş

Bitlis İstanbul Kütahya

Mücahit Himoğlu Ziya Aktaş

Erzurum İstanbul

BAŞKAN – Diğer önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 3813 sayılı Türkiye Futbol Federasyonu Kuruluş ve Görevleri Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısının, Millî Eğitim, Kültür, Gençlik ve Spor Komisyonu Başkanlığından gelen çerçeve 10 uncu, kanunun 23 üncü maddesine ilk fıkradan sonra gelmek üzere aşağıdaki fıkranın;

"Federasyonun bütçe dışı yapacağı harcamalara (primler dahil) ve yatırımlara ilişkin usul ve esaslar Genel Kurul onayıyla belirlenir" şeklinde eklenmesini saygılarımızla arz ve teklif ederiz.

Emrehan Halıcı Seydi Karakuş İbrahim Halil Oral

Konya Kütahya Bitlis

Bahri Sipahi Mücahit Himoğlu Ziya Aktaş

İstanbul Erzurum İstanbul

Güler Aslan Mehmet Çümen

İzmir İzmir

BAŞKAN – Son önergeyi okutup işleme alıyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Genel Kurulda görüşülmekte olan 400 sıra sayılı Türkiye Futbol Federasyonu Kuruluş ve Görevleri Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısının 10 uncu maddesinde değiştirilen 3813 sayılı Kanunun 23 üncü maddesinin aşağıdaki gibi değiştirilmesini saygılarımızla arz ederiz.

Ayvaz Gökdemir Mümtaz Yavuz Rasim Zaimoğlu

Erzurum Muş Giresun

Saffet Arıkan Bedük Mustafa Eren

Ankara Karabük

Madde 10. – 3813 sayılı Kanunun 23 üncü maddesine aşağıdaki fıkralar eklenmiştir.

Federasyonun yıllık toplam gelirlerinin en az yüzde 12,5 proje karşılığında olmak üzere, ikinci ve üçüncü ligde takımı bulunan kulüplere eşit oranda, en az yüzde 12,5 ise altyapı eğitimi ve spor faaliyetlerinde kullanılmak üzere amatör spor kulüplerine Federasyonca eşit oranda dağıtılır. Gençlik ve Spor Genel Müdürlüğü tarafından spor kulüplerine veya kamu kurum ve kuruluşlarına protokol karşılığı mülkiyetleri ile devredilen spor sahalarındaki ve kapalı spor salonlarındaki şeref tribünü protokol kısmına tamamının kişi sayısı tespiti ve protokol yönlendirmesi Gençlik ve Spor Genel Müdürlüğüne bağlı il müdürlüklerince yapılır.

BAŞKAN – Sayın Komisyon katılıyor mu efendim?

MİLLÎ EĞİTİM, KÜLTÜR, GENÇLİK VE SPOR KOMİSYONU BAŞKANI ABDURRAHMAN KÜÇÜK (Ankara) – Katılmıyoruz.

BAŞKAN – Katılmıyorsunuz.

Sayın Hükümet katılıyor mu?

DEVLET BAKANI FİKRET ÜNLÜ (Karaman) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Önerge sahipleri, gerekçeyi mi okuyalım?

SAFFET ARIKAN BEDÜK (Ankara) – Gerekçe okunsun.

BAŞKAN – Gerekçeyi okutuyorum:

Gerekçe:

Birinci lig kulüplerinin yanında ikinci lig, üçüncü lig ve amatör futbol kulüplerininde gelişerek Türk futboluna beklenen katkıların sağlanması açısından bu kulüplerin altyapı sorunlarının çözülmesi gerekmektedir. Dolayısıyla Türk Futbol Federasyonu kaynaklarından daha fazla payın bahsedilen kulüplere aktarılması önem arz etmektedir.

BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.

Diğer önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 400 sıra sayılı Kanun Tasarısının 10 uncu maddesiyle 3813 sayılı Kanunun 23 üncü maddesine eklenen ilk fıkranın "Federasyonun yıllık toplam gelirinin en az yüzde onbeşi proje karşılığında olmak üzere ikinci ve üçüncü ligde takımı bulunan kulüplere eşit oranda, en az yüzde onbeşi ise altyapı eğitim ve spor faaliyetlerinde kullanılmak üzere ilgili kurum, kuruluş ve spor kulüplerine Federasyon Genel Kurul kararıyla dağıtılır" şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

Emrehan Halıcı

(Konya) ve arkadaşları.

BAŞKAN – Sayın Komisyon katılıyor mu?..

MİLLÎ EĞİTİM, KÜLTÜR, GENÇLİK VE SPOR KOMİSYONU BAŞKANI ABDURRAHMAN KÜÇÜK (Ankara) – Katılıyoruz efendim.

BAŞKAN – Sayın hükümet katılıyor mu?..

DEVLET BAKANI FİKRET ÜNLÜ (Karaman) – Katılıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Komisyon ve hükümetin katıldığı önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmiştir.

Diğer önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 3813 sayılı Türkiye Futbol Federasyonu Kuruluş ve Görevleri Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısının Millî Eğitim, Kültür, Gençlik ve Spor Komisyonu Başkanlığından gelen çerçeve 10 uncu, kanunun 23 üncü maddesine ilk fıkradan sonra gelmek üzere aşağıdaki fıkranın;

"Federasyonun bütçe dışı yapacağı harcamalara (primler dahil) ve yatırımlara ilişkin usul ve esaslar Genel Kurul onayıyla belirlenir" şeklinde eklenmesini saygılarımızla arz ve teklif ederiz.

Emrehan Halıcı

(Konya) ve arkadaşları

BAŞKAN – Sayın Komisyon katılıyor mu?..

MİLLÎ EĞİTİM, KÜLTÜR, GENÇLİK VE SPOR KOMİSYONU BAŞKANI ABDURRAHMAN KÜÇÜK (Ankara) – Katılıyoruz efendim.

BAŞKAN – Sayın hükümet katılıyor mu?..

DEVLET BAKANI FİKRET ÜNLÜ (Karaman) – Katılıyoruz Sayın Başkanım.

BAŞKAN – Komisyon ve Hükümetin katıldığı önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmiştir.

Diğer önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 400 sıra sayılı Türkiye Futbol Federasyonu Kanun Tasarısının 10 uncu maddesinin ikinci fıkrasının aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

"Federasyonun yıllık toplam gelirlerinin en az yüzde 5'i proje karşılığı olmak üzere, birinci ligde takımı bulunan Doğu ve Güneydoğu Anadolu şehir kulüplerine eşit oranda, en az yüzde 10'u proje karşılığında olmak üzere, ikinci ve üçüncü ligde takımı bulunan kulüplere eşit oranda, en az yüzde 15'i ise, altyapı, eğitim ve spor faaliyetlerinde kullanılmak üzere, ilgili kurum kuruluşu spor kulüplerine, Federasyon Genel Kurul kararıyla dağıtılır.

Aslan Polat

(Erzurum) ve arkadaşları

BAŞKAN – Sayın Komisyon katılıyor mu?

MİLLÎ EĞİTİM, KÜLTÜR, GENÇLİK ve SPOR KOMİSYONU BAŞKANI ABDURRAHMAN KÜÇÜK (Ankara) – Katılamıyoruz efendim.

BAŞKAN – Sayın Hükümet katılıyor mu?

DEVLET BAKANI FİKRET ÜNLÜ (Karaman) – Katılmıyoruz Sayın Başkanım.

BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.

Diğer önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 400 sıra sayılı kanun tasarısının 10 uncu maddesinin ikinci paragrafının son bölümünün "kurum, kuruluş ve" den sonra gelmek üzere "amatör" kelimesinin eklenmesini arz ederiz.

Faruk Çelik

(Bursa) ve arkadaşları

BAŞKAN – Sayın Komisyon katılıyor mu?

MİLLÎ EĞİTİM, KÜLTÜR, GENÇLİK ve SPOR KOMİSYONU BAŞKANI ABDURRAHMAN KÜÇÜK (Ankara) – Katılmıyoruz efendim.

BAŞKAN – Sayın Hükümet katılıyor mu?

DEVLET BAKANI FİKRET ÜNLÜ (Karaman) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Gerekçeyi mi okutalım, yoksa...

LÜTFİ YALMAN (Konya) – Gerekçeyi okutun Sayın Başkan.

BAŞKAN – Gerekçeyi okutuyorum:

Gerekçe:

"Federasyon gelirlerinin yüzde 15'i altyapı, eğitim ve amatör spor kulüplerine" şeklinde düzenlenmesi daha hedefi belli bir taksimat olacaktır.

BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.

Son önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 3813 Sayılı Türkiye Futbol Federasyonu Kuruluş ve Görevleri Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısının, Millî Eğitim, Kültür, Gençlik ve Spor Komisyonu Başkanlığından gelen 10 uncu maddesinin ikinci fıkrasının "Gençlik ve Spor Genel Müdürlüğü tarafından spor kulüplerine veya kamu kurum veya kuruluşlarına protokol karşılığında devredilen, kiralanan veya sürekli intifa hakkı tesis edilen spor tesislerine ait protokol tribünlerinin kullanılmasında kişi sayılarının tespiti ve protokol yönlendirilmesi, Gençlik ve Spor Genel Müdürlüğü talimatları dahilinde, il ve ilçe müdürlüklerince yapılır" şeklinde düzenlenmesini saygılarımızla arz ve teklif ederiz.

İbrahim Halil Oral

(Bitlis) ve arkadaşları

BAŞKAN – Sayın Komisyon katılıyor mu?

MİLLÎ EĞİTİM, KÜLTÜR, GENÇLİK VE SPOR KOMİSYONU BAŞKANI ABDURRAHMAN KÜÇÜK (Ankara) – Efendim, katılıyoruz da, eklenen fıkrayla beraber üçüncü fıkra oldu; o şekilde düzelerek katılıyoruz.

BAŞKAN – Sayın Hükümet katılıyor mu?

DEVLET BAKANI FİKRET ÜNLÜ (Karaman) – Katılıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Komisyonun ve Hükümetin katıldığı önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmiştir.

Sayın Divan Kâtibimizin önergelerin okunaklı olarak yazılması konusunda bir arzı vardır; bilgilerinize sunulur.

Üç önerge kabul edilmiş oldu.

Kabul edilen önergeler doğrultusunda maddenin aldığı son şekli oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... 10 uncu madde kabul edilmiştir.

Sayın milletvekilleri, alınan karar gereğince, kanun tasarı ve tekliflerini sırasıyla görüşmek için, 14 Nisan 2000 Cuma günü saat 15.00'te toplanmak üzere birleşimi kapatıyor, hepinize hayırlı akşamlar diliyorum.

Kapanma Saati : 20.04

 

 

 

V. – SORULAR VE CEVAPLAR

A) YAZILI SORULAR VE CEVAPLARI

1. – Manisa Milletvekili Bülent Arınç’ın, Manisa İlinde yapılacak yatırımlara ilişkin sorusu ve Devlet Bakanı Mustafa Yılmaz’ın cevabı (7/1616)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın Devlet Bakanı Sayın Mustafa Yılmaz tarafından yazılı olarak cevaplandırılmasına delaletlerinizi saygılarımla arz ederim. 7.3.2000

Bülent Arınç

Manisa

Sorular :

1. Manisa İlinde yürütülen mevcut yatırım ve projeler nelerdir?

2. 2000 Malî Yılı için Bakanlığınız bütçesinde Manisa İlinde hâlâ devam eden yatırımlar için ne kadar ödenek ayrılmıştır? Yatırımlar ne zaman bitirilecektir?

3. Bakanlığınız 2000 Yılı Bütçesi ve iş programına göre Manisa İli için düşünülen yeni bir yatırım var mıdır? Bu hizmetler için ne kadar ödenek verilmesi planlanmıştır ve yıl sonu itibariyle işin gerçekleşme nispeti ne olacaktır?

T.C.

Devlet Bakanlığı 12.4.2000

Sayı : B.02.0.010/031-5691

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

İlgi : TBMM Başkanlığı Genel Sekreterliğinin 29.3.2000 gün ve A.01.0.GNS.0.10.00.02-7/1616-4631/11052 sayılı yazısı.

Manisa Milletvekili Bülent Arınç’a ait soru önergesi incelenmiştir.

Manisa İli;

Diğer Kamu Hizmetleri sektöründen içme suyu konusunda;

Halen devam eden ve 2000 yılı yapım programında yer alan toplam 29 adet ünitenin 15 ünitesi için 2000 yılında 374 milyar 500 milyon TL. ödenek ayrılmıştır. Ödenekler nispetinde inşaatlar yılı içerisinde bitirilecektir.

Ulaştırma sektörü;

2000 yılı programlarımızda devam eden iş olarak bir adet 108 metre açıklığında Gediz Nehri üzerine köprü yapımı inşaatı bulunmaktadır. Bu yıl için köprü inşaatına 205 milyar TL. ödenek ayrılmıştır. 1997 yılında ihale edilen işin 2000 yılı sonunda bitirilmesine çalışılacaktır. 2000 yılı programında yeni yatırım olarak;

60 km köy yolu onarımı,

50 km. stabilize kaplamalı köy yolu yapımı,

Gerekli görülen yerlere büz-menfez gibi sanat yapıları yapımı için 50 milyar TL. ödenek ayrılmıştır.

Onarım ve stabilize kaplama yapımı İl Müdürlüğümüzün makine parkı ile yapılacağından ayrıca ödenek ayrılmamıştır. Belirtilen işler yıl sonunda mutlaka bitirilecektir. 2000 yılı için programlanan sadece bu işler için 255 milyar TL. ödenek ayrılmıştır.

Diğer kamu hizmetleri sektöründen sosyal alt yapı hizmetlerinde;

2000 yılı yatırım programında, Manisa İlinde 1995K070030 no.lu köysel alanda iç iskânın düzenlenmesi projesi kapsamında birinci ve ikinci sırada yer alan işlerin her birine 10 000 000 000 TL. ödenekle, üçüncü sıradaki işin ise yeni iş olarak 1 000 000 000 TL. olmak üzere toplam 21 000 000 000 TL. ödenek ayrılmıştır.

– Manisa - Demirci - Gömeçler

– Manisa - Gördes - Yeniköy

– Manisa - Merkez - Ortaköy

2000K070030 no.lu kanalizasyon ve atık su tesisleri projesi kapsamında herbiri 1 275 000 000 TL. olmak üzere beş adet iş yer almış olup, toplam 6 375 000 000 TL. ödenek ayrılmış ve isimleri şunlardır;

– Manisa - Akhisar - Göcek

– Manisa - Gördes - Beğenler

– Manisa - Merkez - Ortaköy

– Manisa - Salihli - Tekelioğlu

– Manisa - Alaşehir - İsmetiye

2000 yılı köy içi inşaat kanalizasyon etüt ve proje programında yer alan işler ise şunlardır;

– Manisa - Merkez - Kalemli

– Manisa - Akhisar - Yaykın

– Manisa - Demirci - Büyükkıran

– Manisa - Gördes - Çatalarmut

– Manisa - Salihli - Mevlütlü kanalizasyon etüt projeleri yer almaktadır.

Manisa 2000 Yılı Bütçesinde uygulanacak sulama projeleri için 107 milyar 506 milyon TL. ödenek ayrılmış olup, buna ait tablo ilişikte sunulmuştur.

Bilgilerinize arz ederim.

Mustafa Yılmaz

Devlet Bakanı

 

Türkiye Büyük Millet Meclisi Resmi internet Sitesi
© 2009 T.B.M.M.