Yazılı ve Sözlü Sorular Araştırma Komisyonları Soruşturma Komisyonları
                                                                      Son Tutanak Tutanak Sorgu Tutanak Metinleri Gizli Oturum Tutanakları
                                                                                                                                            Uluslararası Komisyonlar Dostluk Grupları
                                                                                      Genel Sekreterlik Mevzuat Telefon Rehberi Etik Komisyon Duyurular

DÖNEM : 21 CİLT : 30 YASAMA YILI : 2

 

T. B. M. M.

TUTANAK DERGİSİ

79 uncu Birleşim

12 . 4 . 2000 Çarşamba

 

 

İ Ç İ N D E K İ L E R

  I. – GEÇEN TUTANAK ÖZETİ

II. – GELEN KÂĞITLAR

III. – BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI

A) GÜNDEMDIŞI KONUŞMALAR

1. – Eskişehir Milletvekili Mehmet Sadri Yıldırım’ın, Eskişehir İlinin sorunlarına ve alınması gereken tedbirlere ilişkin gündemdışı konuşması

2. – Rize Milletvekili Ahmet Kabil’in, kamu kuruluşlarında çalışan teknik elemanların ücretlerinde adaletsizlik olduğu iddialarına ilişkin gündemdışı konuşması ve Devlet Bakanı Şükrü Sina Gürel’in cevabı

3. – Şanlıurfa Milletvekili Mustafa Niyazi Yanmaz’ın, optisyenlik ve fennî gözlükçülük sorunlarına ilişkin gündemdışı konuşması

B) TEZKERELER VE ÖNERGELER

1. – (9/18) esas numaralı Meclis Soruşturması Komisyonu Başkanlığının, iki aylık ek süre isteğine ilişkin tezkeresi (3/531)

2. – (9/19) esas numaralı Meclis Soruşturması Komisyonu Başkanlığının, iki aylık ek süre isteğine ilişkin tezkeresi (3/532)

3. – (9/24) esas numaralı Meclis Soruşturması Komisyonu Başkanlığının, iki aylık ek süre isteğine ilişkin tezkeresi (3/533)

4. – (9/28) esas numaralı Meclis Soruşturması Komisyonu Başkanlığının, iki aylık ek süre isteğine ilişkin tezkeresi (3/534)

C) GENSORU, GENEL GÖRÜŞME, MECLİS SORUŞTURMASI VE MECLİS ARAŞTIRMASI ÖNERGELERİ

1. – Balıkesir Milletvekili Aydın Gökmen ve 20 arkadaşının, Balıkesir İlinin tarımsal, ekonomik, sosyal, kültürel ve kentsel sorunlarının araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/131)

IV. – ÖNERİLER

A) DANIŞMA KURULU ÖNERİLERİ

1. – Genel Kurulun 14.4.2000 Cuma günü saat 15.00’te toplanarak çalışmalarını sürdürmesine ve bu birleşimde de kanun tasarılarının görüşülmesine ilişkin Danışma Kurulu önerisi

V. – KANUN TASARI VE TEKLİFLERİYLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER

1. – Organize Sanayi Bölgeleri Kanunu Tasarısı ve Plan ve Bütçe ve Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabiî Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji komisyonları raporları (1/501) (S. Sayısı : 367)

2. – Türkiye Futbol Federasyonu Kuruluş ve Görevleri Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına DairKanun Tasarısı ve Millî Eğitim, Gençlik ve Spor Komisyonu Raporu (1/635) (S. Sayısı : 400)

3. – TürkSilahlı Kuvvetleri Personel Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ve Millî Savunma Komisyonu Raporu (1/624) (S. Sayı-
sı : 370)

VI. – SORULAR VE CEVAPLAR

A) YAZILI SORULAR VE CEVAPLARI

1. – Ankara Milletvekili M.Zeki Çelik’in, promosyon kampanyalarına ilişkin sorusu ve Sanayi ve Ticaret Bakanı Ahmet Kenan Tanrıkulu’nun cevabı (7/1523)

2. – Şanlıurfa Milletvekili Mustafa Niyazi Yanmaz’ın, ilaç bedellerine ilişkin sorusu ve Maliye Bakanı Sümer Oral’ın cevabı (7/1534)

3. – Ankara Milletvekili Saffet Arıkan Bedük’ün, Ankara İvedik Organize Küçük Sanayi Bölgesi civarındaki hazine arazisine ilişkin sorusu ve Maliye Bakanı Sümer Oral’ın cevabı (7/1537)

4. – Karaman Milletvekili Zeki Ünal’ın, Karaman-Merkez-Sudurağı Beldesi arazilerinin sulama alanı dışında tutulmasına ilişkin sorusu ve Enerji ve Tabiî KaynaklarBakanı ve Başbakan Yardımcısı M. Cumhur Ersümer’in cevabı (7/1547)

5. – Karaman Milletvekili Zeki Ünal’ın, Karaman-Merkez-Sudurağı Belediyesinin ödenek talebine ilişkin sorusu ve Maliye Bakanı Sümer Oral’ın cevabı (7/1548)

6. – KaramanMilletvekili Zeki Ünal’ın, Karaman-Merkez-Sudurağı Beldesindeki pancar üreticilerinin sorunlarına ilişkin sorusu ve Sanayi ve TicaretBakanı Ahmet Kenan Tanrıkulu’nun cevabı (7/1552)

7. – Antalya Milletvekili Mehmet Zeki Okudan’ın, lojman tazminatlarına ilişkin sorusu ve Maliye Bakanı Sümer Oral’ın cevabı (7/1570)

8. – Osmaniye Milletvekili Şükrü Ünal’ın, zihinsel özürlülerin askerlikten muaf tutulmalarına ilişkin sorusu ve Millî Savunma Bakanı Sabahattin Çakmakoğlu’nun cevabı (7/1580)

9. – Manisa Milletvekili Bülent Arınç’ın, Manisa İlinde yapılacak yatırımlara ilişkin sorusu ve Çevre Bakanı Fevzi aytekin’in cevabı (7/1593)

10. – Manisa Milletvekili Bülent Arınç’ın, Manisa İlinde yapılacak yatırımlara ilişkin sorusu ve DevletBakanı Mehmet Ali İrtemçelik’in cevabı (7/1611)

11. – Manisa Milletvekili Bülent Arınç’ın, Manisa İlinde yapılacak yatırımlara ilişkin sorusu ve DevletBakanı Hasan Gemici’nin cevabı (7/1613)

12. – Manisa Milletvekili Bülent Arınç’ın, Manisa İlinde yapılacak yatırımlara ilişkin sorusu ve DevletBakanı Edip Safder Gaydalı’nın cevabı (7/1614)

13. – Manisa Milletvekili Bülent Arınç’ın, Manisa İlinde yapılacak yatırımlara ilişkin sorusu ve DevletBakanı Sadi Somuncuoğlu’nun cevabı (7/1619)

14. – İstanbul Milletvekili Bülent Akarcalı’nın, Hayvanları Koruma Konunu Tasarısının yasalaşması halinde sağlanacak gelirlere ilişkin sorusu ve Çevre Bakanı Fevzi Aytekin’in cevabı (7/1634)

15. – KaramanMilletvekili Zeki Ünal’ın, kurban derilerine ilişkin sorusu ve İçişleri Bakanı Sadettin Tantan’ın cevabı (7/1677)

I. – GEÇEN TUTANAK ÖZETİ

TBMM Genel Kurulu saat 13.00’te açılarak üç oturum yaptı.

Eskişehir Milletvekili Mehmet Sadri Yıldırım, Eskişehir ilinin sorunlarına ve alınması gereken tedbirlere,

Şanlıurfa Milletvekili Mustafa Niyazi Yanmaz, optisyenlik ve fennî gözlükçülük sektöründeki sorunlara,

İlişkin gündemdışı birer konuşma yaptılar.

Rize Milletvekili Ahmet Kabil’in, kamu kuruluşlarında çalışan teknik elemanların ücretlerinde adaletsizlik olduğu iddialarına ilişkin gündemdışı konuşmasına, Devlet Bakanı Şükrü Sina Gürel cevap verdi.

(9/18), (9/19), (9/24) ve (9/28) esas numaralı Meclis Soruşturması Komisyonları Başkanlıklarının iki aylık ek süre istediklerine ilişkin tezkereleri okundu; komisyonlara, daha önce kendilerine verilen çalışma sürelerini doldurmaları nedeniyle iki aylık yeni ve kesin süre verildiği açıklandı.

Balıkesir Milletvekili Aydın Gökmen ve 20 arkadaşının, Balıkesir İlinin tarımsal, ekonomik, sosyal, kültürel ve kentsel sorunlarının araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla bir Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/131), Genel Kurulun bilgisine sunuldu, önergenin gündemdeki yerini alacağı ve öngörüşmelerinin, sırasında yapılacağı açıklandı.

GenelKurulun 14.4.2000 Cuma günü de saat 15.00’te toplanarak çalışmalarını sürdürmesine ve bu birleşimde de kanun tasarılarının görüşülmesine ilişkin Danışma Kurulu önerisi kabul
edildi.

Gündemin “Kanun Tasarı ve Teklifleriyle Komisyonlardan Gelen Diğer İşler” kısmının :

1 inci sırasında bulunan, Organize Sanayi Bölgeleri Kanunu Tasarısının (1/501) (S. Sayısı : 367) görüşmeleri tamamlanarak, kanunlaştığı açıklandı.

2 nci sırasında bulunan (400),

3 üncü sırasında bulunan (370),

Sıra sayılı kanun tasarıları, komisyon yetkilileri Genel Kurulda hazır bulunmadıklarından, ertelendi.

Gündemin diğer sıralarındaki kanun tasarılarının görüşülmesine de imkân kalmadığı açıklanarak, alınan karar gereğince, kanun tasarı ve tekliflerini sırasıyla görüşmek için, 13 Nisan 2000 Perşembe günü saat 13.00’te toplanmak üzere birleşime 18.59’da son verildi.

Mehmet Vecdi Gönül

Başkanvekili

Tevhit Karakaya Vedat Çınaroğlu

Erzincan Samsun

Kâtip Üye Kâtip Üye

 

 

 

 

No. : 110

II. – GELEN KÂĞITLAR

12 . 4 . 2000 Çarşamba

Yazılı Soru Önergeleri

1. – Kocaeli Milletvekili Meral Akşener’in, Kocaeli - Yalova yoluna ve kalıcı konut yapımına ilişkin Bayındırlık ve İskân Bakanından yazılı soru önergesi (7/1807) (Başkanlığa geliş tarihi : 11.4.2000)

2. – Kocaeli Milletvekili Meral Akşener’in, Kocaeli - Kandıra İlçesinde organize sanayi bölgesi kurulup kurulmayacağına ilişkin Sanayi ve Ticaret Bakanından yazılı soru önergesi (7/1808) (Başkanlığa geliş tarihi : 11.4.2000)

3. – Kocaeli Milletvekili Meral Akşener’in, Kocaeli’ndeki konut kooperatiflerine ilişkin DevletBakanından (Sadi Somuncuoğlu) yazılı soru önergesi (7/1809) (Başkanlığa geliş tarihi : 11.4.2000)

4. – İstanbul Milletvekili A. Nazlı Ilıcak’ın, eski Cumhurbaşkanı Kenan Evren hakkında iddianame hazırlayan Adana Cumhuriyet Savcısına ilişkin Adalet Bakanından yazılı soru önergesi (7/1810) (Başkanlığa geliş tarihi : 11.4.2000)

5. – Amasya Milletvekili Akif Gülle’nin, Adıyaman Millî EğitimMüdürlüğü İlköğretim Müfettişleri Başkanının okullara gönderdiği iddia edilen bir yazıya ilişkin Millî Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/1811) (Başkanlığa geliş tarihi : 11.4.2000)

Meclis Araştırma Önergesi

1. – Balıkesir Milletvekili Aydın Gökmen ve 20 arkadaşının, Balıkesir İlinin tarımsal, ekonomik, sosyal, kültürel ve kentsel sorunlarının araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Anayasanın 98 inci, İçtüzüğün 104 ve 105 inci maddeleri uyarınca bir Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/131) (Başkanlığa geliş tarihi : 7.4.2000)

BİRİNCİ OTURUM

Açılma Saati : 13.00

12 Nisan 2000 Çarşamba

BAŞKAN : Başkanvekili Mehmet Vecdi GÖNÜL

KÂTİP ÜYELER : Tevhit KARAKAYA (Erzincan), Vedat ÇINAROĞLU (Samsun)

 

BAŞKAN – Türkiye Büyük Millet Meclisinin 79 uncu Birleşimini en iyi dileklerimle açıyor, saygılar sunuyorum.

Toplantı yetersayısı vardır, görüşmelere başlıyoruz.

Gündeme geçmeden önce, üç arkadaşıma gündemdışı söz vereceğim.

Gündemdışı ilk söz, Eskişehir İlinin sorunları hakkında söz isteyen Eskişehir Milletvekili Sayın Mehmet Sadri Yıldırım'a aittir.

Buyurun Sayın Yıldırım.

Süreniz 5 dakika.

III. – BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI

A) GÜNDEMDIŞI KONUŞMALAR

1. – Eskişehir Milletvekili Mehmet Sadri Yıldırım’ın, Eskişehir İlinin sorunlarına ve alınması gereken tedbirlere ilişkin gündemdışı konuşması

MEHMET SADRİ YILDIRIM (Eskişehir) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Eskişehir'in konumu ve sorunları hakkında gündemdışı söz almış bulunuyorum; Yüce Heyetinizi ve televizyonları başında bizi izleyen aziz halkımızı, demokrat ve saygıdeğer Eskişehirli hemşerilerimi saygıyla selamlıyorum.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Eskişehir, İç Anadolu'nun incisi, iki üniversitesi ve açıköğretim fakültesiyle eğitimin başkenti, ülkenin ilk sanayi fabrikası TÜLOMSAŞ, tarihî demiryolu ve karayolu ağıyla ulaşımın merkezi; tarımıyla, ülkenin tahıl ambarı; Atatürk'ün kurduğu şeker fabrikasıyla, pancarın ve şekerin önderi; ovaları, yaylaları ve meralarıyla hayvancılığın ve besiciliğin merkezi; Yunus Emresi, Nasrettin Hocası, Seyit Battal Gazisi ve Hızır Beyiyle Türk büyüğü yetiştirmiş; Sakarya ve İnönü Savaşlarının yapıldığı tarihî ve kültürel yapısı; ülke ekonomisine hizmet eden esnaf ve sanatkârı, işçi ve emeklisiyle, ülkemizde tek olan beyaz altın adıyla tanınan lületaşıyla, küçük sanayi siteleri, dört organize sanayii ile ülke hizmetinde önde gelen ekonomisiyle örnek, büyük sanayi şehrimizdir.

Eskişehir'in merkez ilçe dahil 13 ilçesi ile toplam nüfusu 660 843 olup, ikisi büyükşehir alt belediyesi olmak üzere 32 belediyesi ve 389 köyü vardır; önemli bir özelliği de merkezin büyük oluşudur.

Güzel Eskişehirimizin bütün bu özelliklerine rağmen sorun ve ihtiyaçları önlem alınmadığından gün geçtikçe çoğalmakta ve büyümektedir. Şehrimiz için çözüm aradığımız sorunlar şunlardır:

Eskişehir'de gelişmelerin hızını ve niteliğini doğru kavramak, bölgenin geleceğini doğru yönlendirmek için master plana ihtiyaç vardır.

Eskişehir'in kara ve demiryolu bağlantılarının günümüz koşullarına göre eskidiği ve yetersiz olduğu ortadadır; ülkenin, demiryollarına önem vermesi gerekir.

Eskişehir-Bilecik-İstanbul yolunun acilen çift yol olması; Eskişehir-Afyon ve Eskişehir-Kütahya yolunun yetersiz olması nedeniyle genişletilmesi veya çift yol olması; yine, Eskişehir-Sivrihisar yolunun çift olması; Eskişehir'in deniz bağlantısını sağlayacak olan ve yıllarca gündemde olmasına rağmen bir türlü gerçekleştirilemeyen Eskişehir-Bandırma veya Gemlik demiryolu bağlantısının gerçekleştirilmesi gerekmektedir.

Eskişehirimizin yüzbeş yıllık Devlet Demiryolları eski adıyla Cer Atölyesi olan ve şimdiki adıyla TÜLOMSAŞ olan top, tüfek yapan fabrika ve 120 000 kişiye bakan Devlet Demiryolları Hastanesi önemine binaen özelleştirme gündeminden çıkarılmalı yani, özelleştirilmemelidir.

Yine ülkemizde tek olan, Eskişehir'de yıllarca makasçı, makinist ve personel yetiştiren; ancak, iki sene evvel kapatılan Devlet Demiryolları Meslek Okulunun, ülkemiz için, Devlet Demiryollarının gelişmesi için acilen açılması gerekir.

Şehrimiz tarihî ve turistik bir şehir olmasına rağmen, bugüne kadar Sakarı Ilıca turizme açılmış, orada yapılan özel idareye ait olan turistik otelin de, maalesef, ruhsatı iptal edilmiştir.

Pessinus (Sivrihisar), Midaeum (Karahöyük), Dolylaeum (Eskişehir), Çifteler Yazılıkaya, Midas Şehri ve Frigya Vadisi olan tarihî yerler, Eskişehir ve ülke turizmine mutlaka kazandırılmalıdır. Ayrıca, Frigya Vadisi millî park haline getirilmelidir.

İlimiz kültür merkezi inşaatının temeli 13 Ekim 1993 tarihinde atılıp, proje keşif bedeli 25 milyar iken, bugüne kadar bitirilememiş ve 2000 yılında bitirilmesi için 940 milyar lira ödenek ayrılarak, acilen bitirilmesi gerekir.

Eşkişehir'de 17 Ağustos 1999 depreminden zarar görenlere devlet ve hükümet elini uzatmalı ve mağduriyetlerini gidermelidir.

Eskişehir'de işsizlik büyük boyutlara ulaşmıştır. Gelir dağılımındaki dengisizlik ise had safhadadır. Bu durumun ortadan kalkması için, mutlaka, sanayi yatırımları teşvik edilmeli, turizm imkânlarının, madenlerin ve lületaşının Eskişehir ekonomisine katkısını sağlayacak tedbirler öncelikle alınmalıdır.

Eskişehir'e ayrı bir güzellik veren, ancak, kirlenmiş ve insan sağlığını tehdit eden Porsuk Çayının temizlenmesi gerekir.

Eskişehir Büyükşehir Belediyesinin 22 Temmuz 1999 tarihli ve 16/106 sayılı kararına göre, mücavir alanını genişletirken, bu kararın, 37 köyün köy kararı istenmeden alınması, vatandaşları mağdur etmiştir; Bayındırlık ve İskân Bakanlığınca bu yanlışın düzeltilmesi gerekir.

Ülkede genel büyüme hızı eksi 6,4'e düşmüş olup, gün geçtikçe halk yoksullaşmakta ve esnaf, vergisini ödeyememektedir. Esnaf, tüccar ve sanayici, ana verginin dışındaki ekvergilerin kaldırılmasını, faizsiz taksit yapılmasını istemektedir.

Hayat pahalılığı karşısında geçinemeyen işçi, memur ve emeklilere ek zam verilmelidir.

Eskişehir Merkezi ile ilçelerinin köy yolları asfaltlanmamış ve halen...

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Sayın Yıldırım, lütfen tamamlar mısınız.

Buyurun.

MEHMET SADRİ YILDIRIM (Devamla) – ...TRT kanallarını, Mihalıççık, Han, Sarıcakaya ve Mihalgazi İlçesinin Karaoğlan Köyü seyredemediklerinden şikâyet etmektedirler.

Tahıl ambarı olan Eskişehir'de, çiftçi, gübre sıkıntısı çekmekte, gübre ve ziraî ilaç bulamamaktadır.

Yine, pancar çiftçisi, kota uygulaması nedeniyle pancar ekemediğinden, mağdur olmuştur. Hükümetin pancar kotasına yardımcı olmasını dilerken, çiftçiye uygulanan cezanın da kaldırılmasını bekliyoruz.

Üniversite, kültür ve sanayi şehri olan Eskişehirimizde sivil havaalanı yapılmasını istiyoruz.

Kırka Eti Boraksın Genel Müdürlüğünün işletme merkezine verilmesini; yani, Kırka'ya veya Ankara'ya naklini istiyoruz.

Et Balık Kurumunun özelleştirilmesiyle birlikte, 86 işçinin işine son verildi; bu işçilerin mağduriyetleri giderilmelidir.

Eskişehir'in en büyük eksikliklerinden birisi de, beş yıldızlı otelinin bulunmamasıdır.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; ben, hükümetimizin, Eskişehirimizin sorunlarını nazara alarak yardımcı olacağına inanıyor; Eskişehir halkı adına çare bulmanızı diliyor; Yüce Heyetinize, Değerli Başkanıma, aziz hemşerilerime saygılarımı sunuyorum. (DYP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum Sayın Yıldırım.

Gündemdışı ikinci söz, kamu kuruluşlarında çalışan teknik elemanların ücret adaletsizliği hakkında söz isteyen Rize Milletvekili Sayın Ahmet Kabil'e aittir.

Buyurun Sayın Kabil. (ANAP sıralarından alkışlar)

Süreniz 5 dakika efendim.

2. – Rize Milletvekili Ahmet Kabil’in, kamu kuruluşlarında çalışan teknik elemanların ücretlerinde adaletsizlik olduğu iddialarına ilişkin gündemdışı konuşması ve DevletBakanı Şükrü Sina Gürel’in cevabı

AHMET KABİL (Rize) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; kamu kurumlarında çalışan teknik elemanlarımızın ücretlerindeki adaletsizliği dile getirmek için söz almış bulunuyorum; Yüce Meclisi ve dinleyen herkesi saygıyla selamlıyorum.

Sayın milletvekilleri, ülkemizin kalkınmasında çok önemli payı olan yatırımlarımızı planlayıp, projelendirip, gerçekleştiren mühendislerimiz, yurdun en ücra köşelerinde, büyük sorumluluklar altında, Türkiye'nin altyapısını oluşturmaktadır. Karayollarında sadece 1 kilometresi 8-10 milyon dolara mal olan 1 750 kilometre otoyol yapılmışsa, Türkiye'de 62 000 kilometre devlet ve il yolu yapımı ve bakımı gerçekleşiyorsa, her köye ulaşan 320 000 kilometre köy yolu yapımı gerçekleşmişse ve halen 114 hidroelektrik santralı, 195 barajımız, 14 adet termik santralımız, 74 adet hidrolik santralının yapımı gerçekleşmişse, bunları, her zaman övündüğümüz Türk mühendisleri projelendirip yapmışlardır; yani, halen Türkiye'de kullanılan 117 milyar kilovat/saat enerjiyi mühendislerimize borçluyuz.

Dünyanın en büyük 10 projesinden biri olan ve 35 milyar dolara mal olacak olan Türkiye'nin guru GAP da Türk mühendisinin yüz akıdır.

Bu kadar sorumluluk yüklediğimiz, bu kadar övündüğümüz mühendislerimizin emeğinin karşılığı olarak aldıkları ücret, ne yaptıkları zor tahsilin ne de yüklendikleri sorumluluğun karşılığı olmaktan uzaktır ve komik rakamlar haline gelmiştir.

Mühendislerimizin, günlük rutin çalışmalarında verebilecekleri herhangi bir yanlış kararın maliyeti, değil kendilerinin, kurumlarında çalışan bütün teknik elemanların ömür boyu alacakları ücretten fazla olabilir; ama, bu hizmetleri gerçekleştirirken, yanlarında çalışan ve günlük emeğinin dışında hiçbir sorumluluğu olmayan işçilerimizin aldıkları aylık üretin en düşüğü, mühendisin aldığı ücretin 2 katıdır. Bugünkü rayiçlerle mukayese edersek: Mühendisler 282 milyon, şef mühendis 292 milyon, teknik şube müdürü 328 milyon, bölge müdürü 415 milyon, genel müdür 558 milyon aylık almaktadır. Buna karşılık, en düşük düz işçi 497 milyon, mühendisin 2 katı; en yüksek düz işçi 760 milyon ve bölge müdürünün aldığı ücretin 2 katına yakın; şoför 721 milyon, genel müdürden 170 milyon daha fazla ücret almaktadır! Üstelik, işçilerimiz, bu ücretlere ilaveten, fazla mesai ve bayram ikramiyesi de almakta ve sözleşme gereği, 1 Nisan itibariyle yüzde 35 zam alacaklardır. Artık, mühendislerimizin çocukları, babalarının durumuna bakarak "baba, ben okumayacağım, işçi olacağım" deme durumuna gelmiştir.

Burada söylediklerim yanlış anlaşılmasın, kesinlikle, ben, işçilerimiz almasın demiyorum, aldıkları helal olsun; ama, hem günlük emeğini veren, hem de bütün yatırımların sorumluluğunu üstlenen, yıllarca bu ihtisas dalı için tahsil görmüş teknik elemanlarımızın, işçilerimizden çok daha az, hatta yarısı kadar aylık almalarını kimse içine sindiremez diye düşünüyorum.

Bu dengesizlik, bu adaletsizlik, bu fark yıldan yıla artmaktadır; dolayısıyla, teknik personel her yıl biraz daha mağdur edilmektedir.

Sayın milletvekilleri, buna "dur" demenin zamanı gelmiştir. Kalkınmanın temeli yatırımlar, yatırımları gerçekleştiren mühendislerdir. 1950-1971 yılları arasında teknik personelimizin sorumluluğuna ve konumuna uygun olarak, 10195 sayılı Yasayla, farklı bir ücret takdiri yapılmıştır; ama, 1971 yılından sonra, 657 sayılı Devlet Memurları Kanununun yürürlüğe girmesiyle, mühendis, masa memuru kabul edilmiş, mahrumiyet bölgelerinde, şantiyelerde yapılan fazla mesai, yüklenilen sorumluluk, yapılan zor bir tahsilin dikkate alınmadığı görülmüştür.

Diğer yandan, değişik devlet kurumlarında, aynı tahsili yapan, aynı işi gören, aynı kıdemdeki elemanlarımızın her kurumda, farklı ücretler almış olmaları nasıl izah edilebilir?!. Örnek olarak, 1999 yılı sonunda, aynı işi yapan, aynı özelliklere sahip kişilerin aldığı ücretlere bir göz atalım: Dört yıllık yüksek tahsil yapan ortalama bir kıdeme sahip elemanlar...

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN– Lütfen toparlar mısınız.

AHMET KABİL (Devamla) – ...Karayolları Genel Müdürlüğünde 294 milyon, BOTAŞ'ta 447 milyon, Yüksek Öğretim Kurumunda 441 milyon, İller Bankasında 369 milyon, Dış Ticaret Müsteşarlığında 645 milyon, Türk Standartları Enstitüsünde 600 milyon, Kalkınma Bankasında 695 milyon ve Merkez Bankasında ise 1 milyar 300 milyon lira aylık almaktadır. Aradaki fark, 1 milyar; yani, 3 katından fazla!

Bu inanılmaz adaletsizliği giderecek yeni bir personel kanunu en kısa zamanda, mutlaka çıkartılmalıdır. Gelin, bu teklifi hep beraber hazırlayıp verelim diyor, Yüce Meclisi ve dinleyen herkesi, tekrar saygıyla selamlıyorum. (ANAP, DSP ve DYP sıralarından alkışlar)

MEHMET GÖZLÜKAYA (Denizli) – Aynen iştirak ediyorum.

TURHAN GÜVEN (İçel) – Katılıyorum.

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum Sayın Kabil.

Devlet Bakanımız Sayın Şükrü Sina Gürel cevap verecekler.

Buyurun efendim.

Süreniz 20 dakika.

DEVLET BAKANI ŞÜKRÜ SİNA GÜREL (İzmir) – Sayın Başkan, Türkiye Büyük Millet Meclisinin değerli üyeleri; ben, sözlerime, öncelikle, Sayın Ahmet Kabil'e içten teşekkürlerimi sunarak başlamak istiyorum; çünkü, kendileri bu gündemdışı konuşmayla, bana da hükümeti temsilen, personel rejimimiz konusunda düşüncelerimizi ve tasarılarımızı açıklama olanağını sağladılar; kendilerine teşekkür ederim.

Sayın Başkan, değerli arkadaşlar; bilindiği gibi, 657 sayılı Devlet Memurları Kanununda dört istihdam biçimi öngörülmüştür; bunlar, memur, sözleşmeli personel, işçi ve geçici personel olarak adlandırılmaktadır.

Kamuda istihdam edilen teknik personel, kurumların görevleri, hizmet gerekleri ve hukukî statüleri bakımından, öteki personelde olduğu gibi, memur, sözleşmeli personel ve işçi olmak üzere, farklı statülerde düzenlenmiştir. Dolayısıyla, kamudaki teknik personelimiz, bu sınıflar içerisinde istihdam edilmektedir.

Memur statüsünde istihdam edilen teknik personelin malî hakları, 657 sayılı Devlet Memurları Kanununda düzenlenmiş ve buna göre, teknik personele aylık zam ve tazminatlardan oluşan ödeme kalemleri dahilinde ücret ödenmektedir. Bu ödemelerin ücrete çevrilmesindeyse bir katsayı uygulanmaktadır ve bu katsayı da, yine, hepimizin bildiği gibi, bütçe yasaları ve Bakanlar Kurulu kararlarıyla saptanmaktadır.

Teknik personele yapılan ödemeler, bu sınıfa dahil olan personel arasında farklılık gösterdiği gibi, öteki memurlar karşısında da farklılık gösterebilmektedir. Şöyle ki, örneğin, 1 inci dereceli bir kadroda bulunan şube müdürüne 2 200 ekgösterge üzerinden ödeme yapıldığı halde, 1 inci dereceli kadroda istihdam edilen bir mühendise, 3 600 ekgösterge üzerinden ödeme yapılabilmektedir.

Ayrıca, sözleşmeli personel statüsünde çalışan teknik personelin sözleşme ücret tavanları, ilgisine göre, bütçe kanunlarıyla, Bakanlar Kurulu ve Yüksek Planlama Kurulu kararlarıyla belirlenebilmektedir ve bu çerçevede belirlenen sözleşme ücretleri, teknik personelin unvanları itibariyle farklılık gösterdiği gibi, öteki sözleşmeli personele göre de farklılık gösterebilmektedir.

Sayın Kabil, sözleşmeli statüde de olsa, başka statülerde de olsa, teknik hizmet personelinin aldığı ücretlerle, aslında, onların yetkilerini ve işlevlerini yerine getirmekten uzak statüde ve işlevde olan işçi olarak istihdam edilenlerin ücretleri arasında bir dengesizlik ve adaletsizlik olduğunu vurguladılar. Anayasamızın 128 inci maddesinde, memurlar ve öteki kamu görevlilerinin malî ve sosyal hakları yasayla düzenlenir hükmü vardır. İşçilerin ücretleriyse, toplusözleşme düzenine göre belirlenmektedir. Yapılan toplusözleşmelerle getirilen ücret artışlarıyla, memurlar ve öteki kamu görevlilerine yapılan ücret artışları arasında zaman zaman oluşmuş bulunan farklılık, bugün itibariyle de görev yetki ve sorumlulukla bağdaşmayacak bir ücret yapısının ortaya çıkmasına, maalesef, yol açmıştır. Bu durumun giderilmesi, toplusözleşme düzeni içerisinde işçilerin mevcut haklarının, elbette, azaltılması biçiminde düşünülemeyeceğine göre, memur ücretlerinin bütçe olanakları çerçevesinde artırılması biçiminde gerçekleştirilmelidir, bu farklılık giderilmelidir.

Esasen, kamu personelinin ücret rejimi içinde tabi olunan statü, aynı statü içindeki unvanlar veya bulunulan kurum ya da yer açısından farklı uygulamalar da gerçekleştirilmektedir. Bu nedenle, öncelikle, hangi kamu hizmetinde işçi, hangisinde memur çalıştırılacağına ilişkin bir düzenleme yapılması ve özellikle, yönetim ve büro hizmetlerinde işçi istihdamının önlenmesi gerekmektedir. Bu dengesizliğin giderilmesi, ancak ve ancak, bir genel personel rejimi reformuyla gerçekleştirilecektir. Bu genel ve kapsamlı düzenleme bir an önce yapılsın diye, hükümetimiz, gerekli hazırlıkları ve çalışmaları sürdürmektedir.

Sayın Başkan, değerli arkadaşlar; hepinizin de takdir edeceği gibi, münferit düzenlemeler, başka haksızlıklar yaratmaktan öte bir sonuç vermeyecektir. Dolayısıyla, bizim personel rejimimizi, bütün bu adaletsizliklerin giderilebilmesi için ve daha verimli bir kamu hizmetini halkımıza sağlayabilmemiz için, bütünüyle gözden geçirmemiz gerekmektedir.

Devlet Personel Başkanlığınca önceki yıllarda hazırlıklarına başlanan ve kamu personelinin hukukî statüsüyle malî ve sosyal haklarını bir bütün olarak ele alan ve şimdi, Sayın Kabil'in de sözünü ettiği sorunların da giderilmesini hedefleyen bir yasa taslağı, hatta birkaç taslak hayata geçirilmeyi beklemektedir. Hükümetimiz, çok yakın bir gelecekte, bu yasa taslaklarını gündemine alacak ve huzurunuza getirecektir.

Saygılar sunar, teşekkür ederim. (Alkışlar)

BAŞKAN – Sayın Devlet Bakanımıza teşekkür ediyorum.

Gündemdışı üçüncü söz, ülkemizde optisyenlik ve fennî gözlükçülük sektöründeki problemler hakkında söz isteyen, Şanlıurfa Milletvekili Sayın Mustafa Niyazi Yanmaz'a aittir.

Buyurun efendim.

Sayın Yanmaz, süreniz 5 dakikadır,

3. – Şanlıurfa Milletvekili Mustafa Niyazi Yanmaz’ın, optisyenlik ve fennî gözlükçülük sorunlarına ilişkin gündemdışı konuşması

MUSTAFA NİYAZİ YANMAZ (Şanlıurfa) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; optisyenlik ve fennî gözlükçülük sektöründeki sorunları dile getirmek üzere huzurlarınızdayım; Yüce Heyetinizi saygıyla selamlıyorum.

Değerli milletvekilleri, ülkemizde nüfusun yüzde 10 gibi büyük bir kısmı özürlü olup, özürlülerin 1/10'unu, yaklaşık 700 000 kişiyi de âmâ vatandaşlarımız teşkil etmektedir. Bu sayının bu denli yüksek olmasının başlıca nedeni, 15 milyonu okul çağında, 15 milyonu da 40 yaşın üzerinde olan ülkemiz nüfusununun göz sağlığı konusunda hiç de iyi bir noktada bulunmaması, bu imkânsızlıklar nedeniyle çok kolayca tedavisi yapılabilecek durumların dahi yüzde yüz görme kaybıyla sonuçlandığı gerçeğidir. Bu sayıların daha da artmaması için, insanlarımızın düzenli, ucuz, kolay görme testi yaptırmalarının sağlanması gerekmektedir.

Bunun için, Avrupa ve dünyanın gelişmiş ülkelerinde görme testi yapma ve reçete düzenleme yetkisi, doktorlar dışında, bu yönde ihtisaslaşmış, özel eğitimle bilgi ve beceri kazanmış optometrislere verilerek, ufak şehir ve kasabalarda, göz doktorlarına ulaşım imkânı zor olan yerlerde, halkın, görme testlerinden geçirilerek, göz hastası olanların en yakın doktora havalesi, görme gereci ihtiyacı olanlara da reçeteler verilerek, bir optisyen eliyle gereçlerin yapılması sağlanmıştır. Bu durum, halkın uzun süreler hastane kuyruklarında sıra beklemesinin önüne geçerek, ucuz ve hızlı muayenesini sağlamıştır.

Dünyadaki gelişmelere paralel olarak, yeni ara sağlık mesleklerine önem verilmesi ve bunların yetiştirilmesi ihtiyacı gün geçtikçe daha çok hissedilmektedir.

Dünyada her alanda vaki olan ihtisaslaşma, görme bilimleri alanında da yaşanmış, Amerika'da 1900'lü yıllarda, İngiltere ve Kanada'da 1920-1930'lu yıllarda, Avrupa'da ise 1950'li yıllardan sonra, optometri dalı ihdas edilmiş; 40'ı aşkın ders ve 4 000 saatlik yoğun bir eğitimle, optik tekniker yetiştiren okullar ve meslekî kanunlar kabul edilmeye başlanmıştır.

Ülkemizde gözlükçülük hizmetleri, 30.12.1940 tarihinde çıkarılan 3958 sayılı Kanunla yürütülmektedir. Sağlık Bakanlığının açmış olduğu dörder aylık kurslarla gözlükçülük eğitimi verilmesi yoluna gidilmiş ve bu kurslar neticesinde başarılı olanlara fennî gözlükçülük ruhsatnamesi verilmiştir. Düzenlenen bu kurslarda, o günün tıbbî ve teknik imkânlarına uygun eğitim amaçlanmaktayken, kanunun yürürlüğe girişinden sonra, bilim ve teknoloji alanında meydana gelen önemli gelişmeler, sağlık alanında olduğu gibi, göz sağlığı alanında da önemli mesafeler kat etmiştir. Türkiye'de, gözlük mağazalarının hiçbirisinde, göz ve görme sağlığına ilişkin kolaylaştırılmış hiçbir uygulama, hiçbir bilgi ve gözlükçüye genel sağlık alanında verilmiş ders ve uygulama mevcut değildir. Usta-çırak ilişkisiyle montajı öğrenen kişi, gözlükçü olmaktadır. Sadece bu uygulama dahi, göz sağlığı gibi, insan sağlığını direkt ilgilendiren bir konunun ülkemizde ne derecede hafife alındığının hazin bir kanıtı sayılabilir.

Sağlık alanında, ara insangücü yetiştirmek amacıyla, Sıvas Cumhuriyet Üniversitesinde, Muğla Üniversitesinde, Samsun 19 Mayıs Üniversitesinde optisyenlik programı açılmıştır; ancak, yarım asrı aşkın bir süredir yürütülmekte olan ve o günün şartlarına göre hazırlanan kanunla, yüksekokul mezunlarının işyeri açma yetkisi bulunmamaktadır. Bu yasal düzensizlik, optisyenlik programı mezunlarının, kazandıkları bilgi, beceri ve aldıkları eğitime yönelik çalışma yapmalarını mümkün kılmamaktadır.

Bu durum, fennî gözlükçülük mesleğini icra etmeye yetkili olanlar ile ilgili bazı değişiklikler yapılmasını zorunlu hale getirmiştir. Mevcut uygulama, ilgililerce, Sağlık Bakanlığı ve yetkililerine müteakip defalar iletilmiş; fakat, Sağlık Bakanlığı, optisyenlik eğitiminin kurslarla sürdürülmesi yerine, önlisans eğitimine dönüştürülmesinin uygun olacağı; ancak, mezunların bakanlıkça istihdamının söz konusu olmaması sebebiyle, konunun, doğrudan Yüksek Öğretim Kurumuyla ilgili olduğu ve özelliği gereği YÖK nezdinde bulunulacak girişimlere destek olunması kararını vermiştir.

Üniversitelerin yoğun çalışmaları ve kamuoyu baskısıyla hazırlanan taslak ise 55 inci hükümet döneminde Bakanlar Kurulunca imzaya açılmış; ancak, Genel Kurula inmemiştir.

Avrupa Birliğine girmeye çaba gösteren Türkiye'nin, bu ülkelerle uyumlu bir yasal düzenleme yapması ve ileride hizmetlerin serbest dolaşımı için şimdiden bu konuda hazırlıklı olması gerekmektedir.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Sayın Yanmaz, lütfen toparlar mısınız.

MUSTAFA NİYAZI YANMAZ (Devamla) – Bu tasarıyla, gözlükçülük mesleğinin yeniden tanımlanması, meslek mensubu olmayanların gözlükçülük ticareti yapmaları suretiyle mesleği kötüye kullanmalarının engellenmesi, disipline edilmesi, ciddî bir kontrol mekanizmasıyla caydırıcılığını kaybetmiş olan cezaların artırılması gibi düzenlemelerle, halkın göz sağlığını korumak bakımından fennî gözlükçülük alanındaki hizmetlerin kalitesini artıracak ve uygulamada görülen bazı problem ve tereddütlerin ortadan kalkmasını sağlayacaktır.

Bilgi çağı olan günümüzde, eğitimden amacın, elde edilen bilgilerin eğitim alan kişiler tarafından en verimli şekilde kullanılacağı gerçeğinden hareketle, Sağlık Bakanlığının, sayıları her geçen gün artan ve kendi işyerlerini açma imkânı bulunmayan optisyenlik programı mezunlarının mağduriyetlerinin giderilmesi amacıyla, mezunlara, fennî gözlükçülere tanınan yetkilerin verilmesini sağlayacak tasarının bir an evvel kanunlaşmasıyla, ülkemizin sağlık elemanı yetiştirilmesi ve çağdaş bilgi ve eğitim düzeyine ulaşması açısından büyük yararlar sağlanayacağına olan inancımızı belirtir; hepinize saygılar sunarım. (Alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum Sayın Yanmaz.

Cevap verecek Sayın Bakan?.. Yok.

Başkanlığın Genel Kurula diğer sunuşları vardır.

Sunuşların fazla olması sebebiyle, Sayın Divan Kâtibinin, bunları oturarak okuması hususunu oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

Önce, (9/18), (9/19), (9/24) ve (9/28) esas numaralı Meclis Soruşturması Komisyonlarının çalışma sürelerinin uzatılmasına dair tezkereleri vardır; ayrı ayrı okutup, bilgilerinize sunacağım.

İlk tezkereyi okutuyorum:

B) TEZKERELER VE ÖNERGELER

1. – (9/18) esas numaralı Meclis Soruşturması Komisyonu Başkanlığının, iki aylık ek süre isteğine ilişkin tezkeresi (3/531)

1.3.2000

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kurulunun 23.11.1999 tarih ve 656 sayılı, geçen yasama döneminde sonuçlandırılamayan Meclis soruşturması önergelerinde belirtilen ilgililer hakkında, Anayasanın 100 üncü maddesine göre, 15 Meclis soruşturması komisyonu kurulmasına ilişkin karar çerçevesinde yeniden kurulan İstanbul-Kurtköy Havaalanı ihalesi için hazırlanmış olan protokol hükümlerini dikkate almadan, ihalenin NATO ENF Dairesi tarafından gerçekleştirilmesini sağlamak suretiyle görevini kötüye kullandığı ve bu eyleminin Türk Ceza Kanununun 240 ıncı maddesine uyduğu iddiasıyla Başbakan Ahmet Mesut Yılmaz hakkında kurulan (9/18) esas numaralı Meclis soruşturmasına ilişkin komisyonumuz; 5.4.2000 tarihinde yaptığı toplantısında, komisyon çalışmalarını süresinde tamamlayamadığı için, Anayasanın 100 üncü ve İçtüzüğün 110 uncu maddesine göre, 18.4.2000 tarihinden itibaren iki aylık eksüre istenmesine karar verilmiştir.

Gereğini bilgilerinize arz ederim.

Necati Albay

Eskişehir

Komisyon Başkanı

BAŞKAN – Bilgilerinize sunulmuştur.

(9/19) esas numaralı Soruşturma Komisyonuyla ilgili tezkereyi okutuyorum:

2. – (9/19) esas numaralı Meclis Soruşturması Komisyonu Başkanlığının, iki aylık ek süre isteğine ilişkin tezkeresi (3/532)

6.4.2000

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

TBMM Genel Kurulunun 23.11.1999 tarihli ve 656 sayılı, geçen yasama döneminde sonuçlandırılamayan Meclis soruşturması önergelerinde belirtilen ilgililer hakkında Anayasanın 100 üncü maddesine göre 15 Meclis soruşturması komisyonu kurulmasına ilişkin kararı çerçevesinde yeniden kurulan, Karadeniz sahil yolunun devamı olan yolların ihalesinde usulsüzlük yaparak devleti zarara uğrattığı ve bu eyleminin Türk Ceza Kanununun 240 ıncı maddesine uyduğu iddiasıyla Bayındırlık ve İskân eski Bakanı Yaşar Topçu hakkında kurulan (9/19) esas numaralı Meclis Soruşturması Komisyonumuz; 6.4.2000 tarihinde yaptığı toplantısında, komisyon çalışmalarını süresinde tamamlayamayacağı için, Anayasanın 100 üncü ve İçtüzüğün 110 uncu maddesine göre, 18.4.2000 tarihinden itibaren iki aylık eksüre istenmesine karar verilmiştir.

Gereğini bilgilerinize arz ederim.

Mehmet Çakar

Samsun

Komisyon Başkanı

BAŞKAN – Bilgilerinize sunulmuştur.

(9/24) esas numaralı Soruşturma Komisyonuyla ilgili tezkereyi okutuyorum:

3. – (9/24) esas numaralı Meclis Soruşturması Komisyonu Başkanlığının, iki aylık ek süre isteğine ilişkin tezkeresi (3/533)

11.4.2000

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

TBMM Genel Kurulunun 23.11.1999 tarih ve 656 sayılı, geçen yasama döneminde sonuçlandırılamayan Meclis soruşturması önergelerinde belirtilen ilgililer hakkında Anayasanın 100 üncü maddesine göre 15 Meclis soruşturması komisyonu kurulmasına ilişkin karar çerçevesinde yeniden kurulan, 6.1.1998 tarih ve 98/10496 sayılı Bakanlar Kurulu Kararnamesiyle, mevzuata aykırı bir şekilde, İstanbul'da yeni turizm merkezleri ilan ettiği ve bu suretle partizanlık yapılmasına yol açarak görevini kötüye kullandığı ve bu eyleminin Türk Ceza Kanununun 240 ıncı maddesine uyduğu iddiasıyla, Başbakan A. Mesut Yılmaz hakkında kurulan (9/24) esas numaralı Meclis soruşturması açılmasına ilişkin komisyonumuz, 11.4.2000 tarihinde yaptığı toplantısında, komisyon çalışmalarını süresinde tamamlayamadığı için, Anayasanın 100 üncü ve İçtüzüğün 110 uncu maddesine göre, 18.4.2000 tarihinden itibaren iki aylık eksüre istenmesine karar verilmiştir.

Gereğini bilgilerinize arz ederim.

Bedri Yaşar

Gümüşhane

Komisyon Başkanı

BAŞKAN – Bilgilerinize sunulmuştur.

Son tezkereyi okutuyorum:

4. – (9/28) esas numaralı Meclis Soruşturması Komisyonu Başkanlığının, iki aylık ek süre isteğine ilişkin tezkeresi (3/534)

6.4.2000

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

TBMM Genel Kurulunun 23.11.1999 tarih ve 656 sayılı, geçen yasama döneminde sonuçlandırılamayan Meclis soruşturması önergelerinde belirtilen ilgililer hakkında Anayasanın 100 üncü maddesine göre 15 Meclis soruşturması komisyonu kurulmasına ilişkin karar çerçevesinde yeniden kurulan, İzmit'te SEKA'ya ait bir araziyi Ford Otomotiv Sanayii AŞ'ne bedelsiz vermek suretiyle görevlerini kötüye kullandıkları ve bu eylemlerinin Türk Ceza Kanununun 240 ıncı maddesine uyduğu iddiasıyla Başbakan A. Mesut Yılmaz ve Sanayi ve Ticaret Bakanı E. Yalım Erez haklarında kurulan (9/28) esas numaralı Meclis Soruşturması Komisyonumuz, 6.4.2000 tarihinde yaptığı toplantısında, komisyon çalışmalarını süresinde tamamlayamayacağı için, Anayasanın 100 üncü ve İçtüzüğün 110 uncu maddesine göre, 18.4.2000 tarihinden itibaren iki aylık eksüre istenmesine karar verilmiştir.

Saygılarımla bilgilerinize arz ederim.

İ. Yaşar Dedelek

Eskişehir

Komisyon Başkanı

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, bu komisyonların tamamı, daha önce iki aylık sürelerini kullanmışlardır. Anayasanın 100 üncü ve İçtüzüğün 110 uncu maddeleri, soruşturmalarını iki ay içerisinde bitiremeyen komisyonlara iki aylık kesin süre verileceği hükmünü derpiş etmektedir.

Bu sebeple, komisyonlara iki aylık yeni, kesin ve oylamasız eksüre verilmiştir; bilgilerinize sunuyorum.

Bir Meclis araştırması önergesi vardır; okutuyorum:

C) GENSORU, GENEL GÖRÜŞME, MECLİS SORUŞTURMASI VE MECLİS ARAŞTIRMASI ÖNERGELERİ

1. – Balıkesir Milletvekili Aydın Gökmen ve 20 arkadaşının, Balıkesir ilinin tarımsal, ekonomik, sosyal, kültürel ve kentsel sorunlarının araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/131)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Balıkesir İlimizin tarımsal, ekonomik, sosyal, kültürel ve kentsel sorunlarıyla, özellikle Balıkesir'in kamu yatırımları ve özel sektörü teşvik edici tedbirler ile kamu hizmetleri yönünden ihmal edilmesinin ortaya çıkardığı sorunların araştırılarak, alınması gerekli tedbirlerin belirlenmesi amacıyla Anayasanın 98, TBMM İçtüzüğünün 104 ve 105 inci maddeleri gereğince Meclis araştırması açılmasını arz ederiz.

Aydın Gökmen Süleyman Coşkuner

Balıkesir Burdur

Bekir Ongun Ersoy Özcan

Aydın Bolu

Hasan Çalış Mükerrem Levent

Karaman Niğde

Mükremin Taşkın Osman Müderrisoğlu

Nevşehir Antalya

Kürşat Eser Nesrin Ünal

Aksaray Antalya

Mustafa Yaman Hüseyin Akgül

Giresun Manisa

Mustafa Haykır Reşat Doğru

Kırşehir Tokat

Ahmet Aydın Nidai Seven

Samsun Ağrı

Arslan Aydar Seydi Karakuş

Kars Kütahya

İbrahim Halil Oral Yalçın Kaya

Bitlis İçel

Mehmet Pak

İstanbul

Gerekçe:

Körfez bölgemiz, yakın zamanda hazırlanmış gelişme master planı bulunmayan, Türkiye'nin az gelişmiş bölgelerinden biridir. Tarım ve hayvancılığa ayrılan teşviklerin azalması ve son yıllarda, ekonomide ağırlıklı yeri olan turizmde yaşanan olumsuzluklar, bölgemizi ekonomik yönden bir durgunluğa itmiş ve turizm gelirlerinde önemli ölçüde azalma olmuştur. Bu nedenlerle, ilimiz, her yönüyle çok ciddî sorunlarla karşı karşıyadır.

Yüzölçümü 14 292 000 kilometrekare olan ilin, 977 yerleşim birimi bulunmaktadır. 1997 yılı itibariyle toplam nüfusu 1 033 468 ve nüfus yoğunluğu 72'dir. Şehir nüfusu 537 428'dir.

Ancak, yaz aylarında, kıyı yerleşim birimleri nüfusunda dikkati çeken bir artış meydana gelmekte ve ilimiz imkânları hizmet vermede büyük zorluklar yaşamaktadır.

Nüfus artış hızı, Türkiye geneli için yaklaşık yüzde 15,3, Marmara Bölgesi için yüzde 1,2, Balıkesir için yüzde 1,6'dır. Yatırımların azlığı ve bölgenin ekonomik imkânsızlıkları sonucu oluşan göç nedeniyledir.

Balıkesir'de, toplam arazi 1 307 374 hektardır. İlimizde tarım ve hayvancılığın yanı sıra sanayi ve ticaret alanında da atılımlarını sürdürmektedir. Balıkesir'de, tarımın geniş alana yayılı olması, tarıma dayalı endüstri kollarının gelişmesini sağlamaktadır.

İlimizde faaliyet gösteren SEKA kâğıt fabrikası, bugün için özelleştirmeye bağlı olarak faaliyet göstermekte ve çalışmadığı zaman kârlı olan bir kuruluşumuz olup, yakın zamanda tasfiyesine karar verileceği düşünülmekte olup, diğer taraftan Eti-Bor tesislerinin özelleştirilmek suretiyle başka bir ile taşınması gündeme gelmiştir.

Bizler, ilimize, üretim ve istihdam alanı yaratmak düşüncesiyle projeler üretip, önermekteyken, ilimizdeki bir kuruluş tesisleri, buradan alınarak, ülke ekonomisi gereği başka illere götürülmek istenmektedir.

İlin ekonomisi, halen, tarım, hayvancılık, zeytincilik, turizme dayandığı halde, arzulanan ekonomik gelişmeyi de sağlayamamıştır. Nüfusun yüzde 60'ı, bu faaliyetlerle elde edilen gelirle geçimini sağlamaktadır. Ticaret, turizm, sanayi, el sanatları, inşaat ve diğer hizmet alanında istihdam edilenler ise, nüfusun yüzde 40'ını oluşturmaktadır.

İlimiz, kamu yatırımlarından, ihtiyaç duyduğu oranın çok altında pay almıştır. Bunun sonucu olarak da, şehrin gelişip büyümesi engellenmiş ve nüfus, büyük kentlere göç etmektedir.

Anılan sebeplerin asgarî düzeye indirilebilmesi için, ilimiz, mutlaka, acil destek kapsamına alınmalıdır. Nüfusunun yüzde 60'ı kırsal kesimde yaşayan Balıkesir, kişi başına gayri safî hâsıla miktarı 2 744 dolarla Türkiye genelinde 20 nci sıradadır.

Arazi bakımından hem geniş hem de iskânın dağınık oluşu, köy yollarının yetersiz olması, devlet hizmetlerinin kısa sürede ve etkin bir şekilde vatandaşlara ulaşmasını engellemektedir. 1999 yılı sonu itibariyle, il yolu 586 kilometre, toplam köy yolu ise 5 636 kilometredir. Bunun, 1 809 kilometresi asfalt, 2 702 kilometresi stablize, 409 kilometresi tesviye, 716 kilometresi ise ham yoldur. Bu da gösteriyor ki, ulaşımda zaman zorluğu ve araçların sağlıksız ulaşım şartlarından, amortisman giderleri ve yakıt giderinin de çoğalması, üretim maliyetinin yükselmesine neden olmakta, çiftçi ve üretici, bu durumda, geçimini sağlayacak bitkisel ve hayvansal üretimlerini yerine getirememekte ve zor duruma düşmektedir.

Balıkesir'de, organize sanayi bölgesi, 1976 yılında Bakanlar Kurulu kararıyla kurulmuş olmasına rağmen, Birinci Organize Sanayi Bölgesi halen faaliyete geçememiştir. Bölgedeki küçük işletmelere yönelik KOBİ kredilerinin artırılması, bölgedeki işsizliğe bir çözüm olabilecektir.

Burada en önemli sebep, halkımızın refah seviyesinin yükselmesi, asgarî yaşam standardını yakalamasıdır.

Balıkesir'in, yukarıda belirtilen sorunlarından bir an önce kurtulması için, sorunlar ve çözümlerinin yerinde tespitiyle ilgili bir Meclis araştırması komisyonunun kurulması, Balıkesir İlimiz, bölgemiz ve Türkiyemiz için faydalı olacağı kanaatindeyiz.

BAŞKAN – Bilgilerinize sunulmuştur.

İSMAİL ÖZGÜN (Balıkesir) – Sayın Başkan, önergeye ben de katılıyorum.

BAŞKAN – Balıkesir Milletvekili Sayın İsmail Özgün de önergeye katıldığını ifade ettiler.

Önerge, gündemdeki yerini alacak ve Meclis araştırması açılıp açılmaması konusundaki öngörüşme, sırası geldiğinde yapılacaktır.

Sayın milletvekilleri, Danışma Kurulunun bir önerisi vardır; okutup, oylarınıza suna-
cağım:

IV. – ÖNERİLER

A) DANIŞMA KURULU ÖNERİLERİ

1. – Genel Kurulun 14.4.2000 Cuma günü saat 15.00’te toplanarak çalışmalarını sürdürmesine ve bu birleşimde de kanun tasarılarının görüşülmesine ilişkin Danışma Kurulu önerisi

Danışma Kurulu Önerisi

No.40 Tarihi: 12.4.2000

Genel Kurulun 14.4.2000 Cuma günü de saat 15.00'de toplanarak çalışmalarını sürdürmesinin ve bu birleşimde de kanun tasarılarının görüşülmesinin Genel Kurulun onayına sunulması Danışma Kurulunca uygun görülmüştür.

Mehmet Vecdi Gönül

Türkiye Büyük Millet Meclisi

Başkanı V.

Mehmet Emrehan Halıcı İsmail Köse

DSP Grubu Başkanvekili MHP Grubu Başkanvekili

Abdüllatif Şener Zeki Çakan

FP Grubu Başkanvekili ANAP Grubu Başkanvekili

Turhan Güven

DYP Grubu Başkanvekili

BAŞKAN – Öneriyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Öneri kabul edilmiştir.

Alınan karar gereğince sözlü soruları görüşmüyor ve gündemin "Kanun Tasarı ve Teklifleriyle Komisyonlardan Gelen Diğer İşler" kısmına geçiyoruz.

Organize Sanayi Bölgeleri Kanunu Tasarısı ve Plan ve Bütçe ve Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabiî Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji Komisyonları raporlarının görüşmelerine kaldığımız yerden devam ediyoruz.

V. – KANUN TASARI VE TEKLİFLERİYLE KOMİSYONLARDAN

GELEN DİĞER İŞLER

1. – Organize Sanayi Bölgeleri Kanunu Tasarısı ve Plan ve Bütçe ve Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabiî Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji Komisyonları Raporları (1/501) (S.Sayısı: 367) (1)

BAŞKAN – Komisyon?.. Hazır.

Hükümet?.. Hazır.

Hatırlanacağı üzere, dün gece 22 nci maddenin müzakerelerini tamamlamıştık.

Şimdi, 22 nci maddenin kabulünü oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Madde kabul edilmiştir.

23 üncü maddeyi okutuyorum:

Bakanlığın yetkileri

MADDE 23. – OSB kuruluş protokolü müteşebbis heyetlerce hazırlanır ve Bakanlıkça onaylanır.

Bakanlık kanalıyla kredi kullanan bölgelerin altyapı, sosyal hizmet tesisleri ve proje ihalelerinde, ihale komisyonu teşkil edilmesi de dahil olmak üzere ihale ile ilgili bütün işlemler, Bakanlıkça belirlenecek usul ve esaslar dahilinde OSB yönetimi tarafından yürütülür ve sonuçlandırılır. Sözkonusu krediden faydalanmayan OSB’lerde ihale işlemlerinin yürütülmesi ve sonuçlandırılması müteşebbis heyetlerin yetki ve sorumluluğundadır. İhalelerin ne şekilde yapılacağı ve komisyonların teşkili ile hakedişlerin düzenlenmesi ve onaylanmasıyla ilgili hususlar çıkarılacak yönetmelikte düzenlenir.

Bu Kanunun geçici 1 inci maddesinin birinci fıkrası gereğini yerine getirmeyen müteşebbis heyetlerin ve yapılacak denetim sonucunda organları bu Kanunla verilen görevleri yapmadığı belirlenen OSB’lerin, kredi talepleri kabul edilmez. Bunlara verilmiş kredilerin geri ödenmesi muaccel olur.

BAŞKAN – 23 üncü madde üzerinde gruplar adına ilk söz, Fazilet Partisi Grubu adına, Bursa Milletvekili Sayın Ahmet Sünnetçioğlu'na aittir.

Buyurun efendim. (FP sıralarından alkışlar)

Süreniz 10 dakikadır.

FP GRUBU ADINA AHMET SÜNNETÇİOĞLU (Bursa) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Organize Sanayi Bölgeleri Kanunu Tasarısının 23 üncü maddesi üzerinde, Fazilet Partisi Grubu adına söz almış bulunuyorum; bu vesileyle, Yüce Meclisi selamlıyorum.

Organize sanayi bölgeleri, sanayiin uygun görülen alanlarda yapılanmasını sağlamak, kentleşmeyi yönlendirmek, çevre sorunlarını önlemek, imalat sanayii türlerinin belirli bir plan dahilinde yerleştirilmeleri ve geliştirilmeleri amacıyla, sınırları tasdikli arazi parçalarının, gerekli altyapı hizmetleriyle ve ihtiyaca göre tayin edilecek sosyal tesisler ve teknoparklarla donatılıp, planlı bir şekilde, belirli sistemler dahilinde sanayi için tahsis edilmesiyle oluşturulan ve kanun hükümlerine göre işletilen mal ve hizmet üretim bölgeleri olarak tarif edilmiştir.

Bu tasarı, organize sanayi bölgelerine hükmî şahsiyet kazandırmakta, hak ve borç edinebilme imkânı getirmekte, devlet gözetiminde, fakat müstakil organlarla yönetimini öngörmektedir.

Görüştüğümüz maddeyle, organize sanayi bölgeleri kuruluş protokolü hazırlanması, müteşebbis heyetlere verilmiştir. Organize sanayi bölgelerinin ihtiyacı olan elektrik, su, kanalizasyon, doğalgaz, arıtma tesisi, yol, haberleşme, spor tesisleri gibi altyapı ve genel hizmet tesislerini kurma ve işletme, kamu ve özel kuruluşlardan satın alarak dağıtım ve satışını yapma, üretim tesisleri kurma ve işletme hakkı, organize sanayi bölgelerinin yetki ve sorumluluğundadır. Bunların proje ve ihalelerinde, ihale komisyonu teşkil edilmesi de dahil olmak üzere, ihaleyle ilgili bütün işlemler, Bakanlıkça belirlenecek usul ve esaslar dahilinde, organize sanayi bölgesi yönetimi tarafından yürütülür.

Ayrıca, üretim, temin, pazarlama kooperatifleri kurulması, yeni teknolojik gelişmelerin altyapısını oluşturan bilgiyi araştırmak, dijital ortamda süratle temin etmek, internet kanalıyla dünyaya açılan bilgisayar kullanımını yaygınlaştırmak, araştırma-geliştirme faaliyetlerinde bulunmak, isteyen işletmelere yardımcı olmak, gümrük birliği ve Avrupa Birliğine entegrasyon çalışmaları, patent, endüstriyel tasarımlar, coğrafî işaretler, markalar, tescil çalışmaları çok önemlidir.

Bütün bu yukarıda saydığım önemli görevler, bilhassa çevreyle ilgili yatırımlar, hep müteşebbis heyet ve yönetim kurullarının görevleridir. Bursa, Manisa, Eskişehir, Denizli, İnegöl gibi çok başarılı müteşebbis heyetlerce yönetilen organize sanayi bölgeleri, yukarıda saydığım görevleri başarıyla yerine getirmişler ve örnek olmuşlardır.

Şimdi, biz, ilerideki maddelerde, işletme sayısı üçte 1'e ulaştığında bir miktar ve üçte 2'ye ulaştığında da tamamen, bu müteşebbis heyetleri devre dışı bırakıyoruz.

Bursa Ticaret Odası Meclisi, organize sanayi kurulurken, 1960 rakamlarıyla, 26 200 000 liralık bir krediye talip olmuş ve Bursa Ticaret Odası Meclisi birçok üyesinin muhalefet şerhine rağmen, eğer bu proje başarısız olursa, bu borçları ödemek zorunda kalacaklarını bilmelerine rağmen, bu kredi riskini üzerlerine alarak yatırımı yapmışlar ve o günden beri de, alınan krediye takviye yaparak, Türkiye'nin en gelişmiş organize sanayiini ortaya çıkarmışlar, başarıyla da yönetiyorlar.

Şimdi, bu kanunu uygulamaya koyduğumuzda, bir ticaret ve sanayi odasının yatırımına "siz, artık, buradan çıkın gidin; biz, bunu, burada çalışan 160 sanayicinin kontrolüne devredeceğiz" denilmektedir. "Oda meclisinin talebi olmaması halinde 25 inci madde hükümleri uygulanmaz" diye bir düzeltme yapılmalıdır diye düşünüyorum.

Aynı şey, özel organize sanayi bölgeleri için de geçerlidir. Bir sanayici veya işadamı, cebinden parasını çıkaracak, herhangi bir arsayı satın alacak, her türlü altyapıyı yapacak, bunu sanayicilere tahsis edecek ve üçte 1 aşamasına geldiğinde bir miktar ve üçte 2 aşamasına geldiği zaman da tamamen, bu özel girişimcinin elinden alınacak... Hangi özel sektör girişimcisi bu yatırımı yapar?! Bu konu muhakkak değerlendirilmelidir diye düşünüyorum.

Organize sanayi bölgeleri müteşebbis heyetleri ve yönetim kurulları ne kadar iyi yönetim yaparlarsa yapsınlar, yukarıda saydığım görevlerini ne kadar yerine getirirlerse getirsinler, bu bölgelerdeki sanayicilerimiz eğer ürettiklerini satamıyorlarsa, ekonomik istikrar yoksa, maliyetler yüksek ise, en gelişmiş sanayi bölgelerinde bile firmalar kapanma tehlikesiyle karşı karşıyadır.

Uludağ İhracatçılar Birliklerinin rakamları, mart ayı ihracatının geçen yılın aynı ayına göre yüzde 6,6 gerilediğini gösteriyor. Uludağ İhracatçılar Birliğinin içinde bulunduğu 9 ihracatçı birliğin mart ayı ihracatında, yüzde 2,5 ile yüzde 50 arasında düşüş vardır. Ocak ayı toplam ihracat artışı yüzde 8,1; şubat ayı toplam ihracat artışı yüzde 0,7; fakat, mart ayı ihracat artışı yüzde eksi 4,4 olarak tespit edilmiştir.

Uludağ İhracatçı Birlikleri Başkanlar Kurulu Başkanı Orhan Yıldırımçakar "göstergeler hayra alamet değil, gidiş de gidiş değil; ben, olacakları şubatta söyledim; ihracat gerilemesinin sebebi, kur makasının açılması ve girdi maliyetlerindeki artıştır" diyor. "Kaldı ki, yılın ilk üç ayındaki ihracat bağlantıları, geçen yılın bağlantılarıydı. Enflasyonla ilgili tereddütlerin olması, ikinci üç aylık ihracat bağlantılarını zora sokuyor. İç piyasanın bu kapasiteleri karşılayacak talebi yok, ihracat şart; ancak, hiçbir şey düşündükleri de yok. İhracatta birim fiyatları düşüyor, fiyat ucuzluyor, girdi maliyetleri yükseliyor; ancak, bankalar, hâlâ, tekstili en riskli sektör olarak görüyorlar. Eximbank kaynakları ihtiyaca yetmiyor. Üç aylık enflasyonun yüzde 10'u aşmayacağını, aşarsa tedbir alacaklarını söylemişlerdi; hani nerede!" diye feryat ediyor.

Yine, Bursa'da, Bursalı esnafın çok yakından tanıdığı, kırkiki yıldır Bursa tekstilinin içinde olan Sayın Feridun Malcıoğlu, bakın ne diyor: "İhracat gerileyince herkes iç piyasaya yüklendi, fiyatlar dibe vurdu, vadeler uzadı. Haftada üç dört gün çalışmayla, dur kalkla bu iş nasıl yürür... Harcanan elektriğe, suya değmiyor ki. Elli yıldır iş yaşamının içindeyim, bundan daha kötüsünü yaşamadım. Bütün piyasa dur kalka döndü. Sekiz ay vadeli satılan bir malın KDV'si hemen alınmamalı. Sattığımız malın parasını alıp alamayacağımız daha belli değilken, ne yapalım?.. Bursa'da kapanan işyerleri sayısının da arttığını düşünürsek, kimse, işyerleri kapatılmış sanayi bölgeleri istemez sanırım."

Aynı sorunlar, İnegöl Organize Sanayi Bölgesi için de geçerlidir. İşyeri kapanmaları önlenmeli ve ekonomik tedbirler muhakkak alınmalıdır. Organize sanayi bölgelerinde ekonomik krize girip, yangın afetiyle karşılaşıp, elektrik borçlarını ödeyemedikleri için elektrik borçları birikmiş olan firmalar vardır. Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanlığı, 31 Mart 2000 tarihine kadar, belediye ve belediyeye bağlı kuruluşların borçlarının anaparalarını ödemeleri halinde gecikme cezası uygulanmaması kararı almıştır. İnegöl Organize Sanayi Bölgesi, İnegöl Belediyesi ve İnegöl Ticaret ve Sanayi Odası ortak teşebbüsü olarak İnegöl Belediyesi Ticaret ve Sanayi Odası mülkiyeti ve yönetiminde kurulmuştur. Bahsedilen tarihe kadar da anapara borcunu ödeme gayreti içerisinde olmuşlardır.

Bu vesileyle, organize sanayi bölgelerinde, bu durumdan, piyasa durgunluğundan veya yangın gibi herhangi bir afetten dolayı elektrik borcunu ödeyemeyen firmaların elektrik borçlarının da bu kapsamda değerlendirilmesi gerektiğine inanıyorum ve 31 Marta kadar verilmiş olan bu sürenin, böyle organize sanayi bölgeleri için bir kere daha düşünülerek uzatılmasını talep ediyorum ve bu vesileyle, Yüce Meclisi tekrar selamlıyorum. (FP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum Sayın Sünnetçioğlu.

Doğru Yol Partisi Grubunun görüşlerini, Balıkesir Milletvekili Sayın İlhan Aytekin ifade edecekler.

Buyurun.

Konuşma süreniz 10 dakika.

DYP GRUBU ADINA İLHAN AYTEKİN (Balıkesir) – Muhterem Başkan, değerli milletvekilleri; görüşmekte olduğumuz 367 sıra sayılı Organize Sanayi Bölgeleri Kanunu Tasarısının 23 üncü maddesiyle ilgili olarak Doğru Yol Partisinin görüşlerini takdim etmek için söz almış bulunuyorum; Grubum ve şahsım adına, Yüce Meclisi ve Değerli Başkanımızı saygıyla selamlıyorum.

"Bakanlığın yetkileri" başlıklı 23 üncü madde, Organize Sanayi Bölgeleri Kanunu Tasarısı içerisinde en arındırılmış olanıdır. Hem hükümetin teklifinde hem de Plan ve Bütçe Komisyonunda kabul edilen metinde, birinci fıkranın ikinci cümlesinde yer alan "bölgelerin her türlü hesap ve işlemleri Bakanlığın denetimine tabidir" ibaresi, Bakanlığın vesayeti anlamına geleceğinden, çıkarılmıştır.

Keza, maddenin ikinci fıkrası, hükümetin teklifinde ve Plan ve Bütçe Komisyonunun kabul ettiği metinde "ihale komisyonu Bakanlık tarafından teşkil edilir ve komisyonun alacağı karar, Bakanlık onayıyla uygulamaya konulur. Bakanlık, gerekli gördüğü takdirde, ihaleyle ilgili tüm işlemlerin yapılması ve sonuçlandırılması konusunda müteşebbis heyetlere yetki verebilir" iken, Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabiî Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji Komisyonunda "Bakanlık kanalıyla kredi kullanan bölgelerin altyapı, sosyal hizmet tesisleri ve proje ihalelerinde, ihale komisyonu teşkil edilmesi de dahil olmak üzere, ihaleyle ilgili bütün işlemler, organize sanayi bölgesi yönetimi tarafından yürütülür ve sonuçlandırılır. Söz konusu krediden faydalanmayan organize sanayi bölgelerinde, ihale işlemlerinin yürütülmesi ve sonuçlandırılması, müteşebbis heyetlerin yetki ve sorumluluğundadır" şekline dönüştürülmüştür.

Böylece, organize sanayi bölgelerinin yönetimi ve işleyişinden sorumlu olan organlara güvensizlik anlamına gelecek husus ortadan kalkmış ve daha liberal bir hüviyet kazandırılmıştır.

Söz bu noktaya gelmişken, samimî bir demokrat kişiliğe sahip Sayın Bakanımızın tutumunu ve katkılarını takdirle karşıladığımı ifade etmek istiyorum.

23 üncü madde, Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabiî Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji Komisyonunda müzakere edilirken, gerek komisyon üyesi milletvekili arkadaşlarımız gerekse sivil toplum örgütlerinden toplantıya katılan uygulamacı temsilciler, özellikle belediyelerle münasebetlerinde çok enteresan olaylar anlatmışlar, sıkıntılarını ifade etmişlerdir. Duyduklarımıza üzülmemek, isyan etmemek, anlatılanlara hak vermemek mümkün değil. Binnetice, çıkışı, yakın zamanda önümüze gelecek yerel yönetimler yasasına sığınmakta bulduk. İnşallah, böylece, haklı şikâyetleri giderme imkânımız olur ve yine, belediyelerin içinde bulunduğu sıkıntıları belli ölçüde gideririz.

Muhterem milletvekilleri, Doğru Yol Partisi olarak, önemsediğimiz ve büyük bir boşluğu dolduracağına inandığımız organize sanayi bölgesi yasa tasarısının kanunlaşması istikametinde pozitif tutum ve davranışımızı sürdüreceğiz. Temel anlamda, sıkıntılarımızın, ekonomide tıkanılmışlık ve tükenilmişlikten kaynaklandığını ve demokratikleşmemizi tamamlayamadığımızdan meydana geldiğini ifade etmek istiyorum.

Sayın Komisyon Başkanımızın, bir vesileyle, başlanılmış olan organize sanayi bölgelerinin ne zaman bitirilebileceğini sorması üzerine, Sayın Bakanımızın, gayet samimî "bu tempoyla, yirmi yılda" demesi, hepimiz için üzücü ve aynı zamanda düşündürücüdür; ancak, bunun çaresini bulmak da biz siyasîlere düşüyor.

Mayıs ayında tekrar, kontrole geleceğini duyduğumuz elin oğlu Bay Cottarelli'den, Türkiye'ye lazım olanı yapıvermesini, buluvermesini beklemek, hem hakkımız değil hem de ayıbımızdır.

Değerli milletvekilleri, memleket meseleleri, âdeta, birilerine ihale edilmiş gibi gözüküyor; başkaları bu işi yapacaksa, sizin hikmeti vücudunuz neye yarıyor diye sorarlar. Hükümet, ihale komisyonu değil, icra heyetidir; olup bitenleri gördükten sonra, hükümetlerin, görev ve yetkileri itibariyle yeniden tarifi âdeta zaruret haline gelmiştir. Millet, ne bürokrasinin öne çıkarak memur zihniyetinin hortlamasını istiyor ne de hükümetin siyasî tercih ve takdirlerinin dışarıdan birilerine kullandırılmasına taraftardır. Güdümlü ve vesayet altında yönetim, aziz milletimizin bağımsızlık onurunu incitir. Millet, memleketin idaresini, hak sahibi olarak, seçilenlerden bekliyor.

Muhterem milletvekilleri, Türkiye, son yıllarda, dert ve meselelerini bitirerek değil, biriktirerek yol almaya çalışıyor; biz yapamıyoruz, ama, birileri dertlerini yenmede başarılı oluyor. Nitekim, dünyada ekonomisi daralan ülkeler arasında ikinci sırayı alırken, bize göre daha naimkân şartlarda olan Güney Kore yüzde 13, Malezya yüzde 10, Endonezya yüzde 5,8 büyümeyi gerçekleştirebiliyor. Söz konusu olan küçülmenin endüstri ve ticaret kesimine yansıması yüzde 19,3 olmuştur. Bu haliyle Türk ekonomisi çukura düşürülmüştür, cidden vahimdir. Bu menfi gelişmelerle ülkemiz yangın yerine dönmüştür; vatandaşımız huzursuzdur. O itibarla, toplumsal bir stresi yaşıyoruz. Ne işçi memnun ne işveren; ne alan memnun ne satan. İşte, bu, bir ülkenin iktisadiyatının bozuk olduğunun resmidir.

Sıra numaralarını unutursak, üç yıldır, bir anlamda, ha Mehmet Ali, ha Ali Mehmet olarak devam eden hükümet, bu süratli inişe ne zaman dur diyecek? İşte, ufukta o gözükmüyor. 2 trilyon dolar uluslararası dolaşan para var; Türkiye'nin yanından, üstünden geçiyor, bize düşeni yok. Büyük ümitle Tahkim Kanunu çıktı, dış sermayenin hâlâ girdisi yok, teveccühü yok. Demek ki, bazı hallerde sadece istikrar kâfi gelmiyor. Esas olan, istikrarla birlikte bilmek ve becermektir. İşte, bu iktidarda da maalesef o yok. Halbuki, ülkemiz, genç nüfusu, toprak büyüklüğü, stratejik konumu, yeraltı, yerüstü zenginlikleri itibariyle dünya sıralamasında çok iyi yerdedir. Kısır çekişmeleri bırakarak kendimize lazım olanı konuşsak, lazım olanı yapsak, cümle âlem biliyor ki, dünya devletleri arasındaki konumumuz ilk 10'da gözüküyor. İşte, bugün, ülke kalkınması için gerekli olan bir kanun tasarısını müzakere ederek, lazım olanı yapıyoruz. Bu kanunu ihata edecek, besleyecek ve hayata geçirecek ne varsa, onları da yerine getirdikten sonra güzelliklerini ve semerelerini göre-
ceğiz.

Büyük Türkiye idealini bu ülkenin insanları gerçekleştirecektir. Bu azim, bu gayret ve bu inanç, milletimizde mevcuttur; yeter ki ona fırsat verilsin. İnsan temel hak ve özgürlükleri anlamına gelen, demokratikleşmesini tamamlamış Türkiye, bölgesinde güçlü, dünya devletleri arasındaki saygın yerini alacaktır.

Bu hissiyat ve temenni içerisinde yasanın hayırlı olmasını diliyor, Yüce Heyetinizi saygıyla selemlıyorum. (Alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum Sayın Aytekin.

Şahısları adına, Erzurum Milletvekili Sayın Aslan Polat?.. Yoklar.

Sakarya Milletvekili Sayın Cevat Ayhan?.. Yoklar.

İstanbul Milletvekili Sayın Masum Türker?.. Yoklar.

Madde üzerinde iki önerge vardır; sırasıyla okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 367 sıra sayılı kanun tasarısının 23 üncü maddesinin ikinci fıkrasında geçen "Söz konusu krediden faydalanamayan OSB'lerde ihale işlemlerinin yürütülmesi ve sonuçlandırılması müteşebbis heyetin yetki ve sorumluluğundadır." cümlesinin çıkarılarak üçüncü fıkra olarak düzenlenmesini arz ve teklif ederiz.

Emrehan Halıcı İsmail Köse Zeki Çakan

Konya Erzurum Bartın

Abdüllatif Şener M. Necati Çetinkaya

Sıvas Manisa

BAŞKAN – İkinci önergeyi okutup işleme alacağım.

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan Organize Sanayi Bölgeleri Kanunu Tasarısının 23 üncü maddesinin birinci fıkrasından sonra gelmek üzere aşağıdaki fıkranın ilave edilmesini arz ve teklif ederiz.

Emrehan Halıcı Ömer İzgi Nihat Gökbulut

Konya Konya Kırıkkale

Turhan Güven İsmail Kahraman

İçel İstanbul

"Bakanlık gerekli gördüğü hallerde veya şikâyet üzerine OSB'lerde her türlü hesap ve işlemlerini denetlemeye ve tedbirler alamaya yetkilidir."

BAŞKAN – Sayın Komisyon katılıyor mu efendim?

SANAYİ, TİCARET, ENERJİ, TABİÎ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU SÖZCÜSÜ FAHRETTİN GÜLENER (Bursa) – Katılıyoruz Sayın Başkanım.

TURHAN GÜVEN (İçel) – Efendim, Komisyonun çoğunluğu yok, nasıl katılıyorlar?

BAŞKAN – Sayın Hükümet katılıyor mu?

SANAYİ VE TİCARET BAKANI AHMET KENAN TANRIKULU (İzmir) – Katılıyoruz efendim.

TURHAN GÜVEN (İçel) – Sayın Başkan, İçtüzüğümüze göre, Komisyonun çoğunluğu yok, takdire bıraksınlar efendim.

BAŞKAN – Komisyon takdire bıraktı diyelim.

Komisyonun takdire bıraktığı, Hükümetin katıldığı önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler...

SUAT PAMUKÇU (Bayburt) – Sayın Başkanım, karar yetersayısının aranılmasını isti-
yorum.

BAŞKAN – Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmiştir.

Sayın Pamukçu, sorduktan sonra müdahale ettiniz.

Şimdi, ilk okuttuğum önergeyi okutuyorum; ancak, bir önceki önerge kabul edildiği için, oradaki "üçüncü fıkra" ifadesi "dördüncü fıkra" olarak okunacaktır.

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 367 sıra sayılı kanun tasarısının 23 üncü maddesinin ikinci fıkrasında geçen "Söz konusu krediden faydalanamayan OSB'lerde ihale işlemlerinin yürütülmesi ve sonuçlandırılması müteşebbis heyetin yetki ve sorumluluğundadır." cümlesinin çıkarılarak, dördüncü fıkra olarak düzenlenmesini arz ve teklif ederiz.

Emrehan Halıcı

Konya

ve arkadaşları

BAŞKAN – Sayın Komisyon, önergeye katılıyor musunuz?

SANAYİ, TİCARET, ENERJİ, TABİÎ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU SÖZCÜSÜ FAHRETTİN GÜLENER (Bursa) – Takdire bırakıyoruz Sayın Başkanım.

BAŞKAN – Sayın Hükümet katılıyor mu?

SANAYİ VE TİCARET BAKANI AHMET KENAN TANRIKULU (İzmir) – Katılıyoruz efendim.

TURHAN GÜVEN (İçel) – Arkadaşın bir talebi vardı, dikkate alınız.

BAŞKAN – Siz de karar yetersayısına katılıyorsunuz galiba?

TURHAN GÜVEN (İçel) – Hayır, ben takdire bırakılan kısmına katılıyorum.

BAŞKAN – Önergenin Komisyon tarafından takdire bırakıldığını, hükümet tarafından katılındığını hatırlatarak oylatacağım; ancak, karar yetersayısı istenmiştir.

MEHMET ALTAN KARAPAŞAOĞLU (Bursa) – Vazgeçtik Sayın Başkan.

ZEKİ ÇAKAN (Bartın) – Vazgeçmişler Sayın Başkan.

NECMİ HOŞVER (Bolu) – Vazgeçtiler Sayın Başkan.

BAŞKAN – Vazgeçtiniz mi Sayın Pamukçu?

SUAT PAMUKÇU (Bayburt) – Hayır efendim, vazgeçmedim.

BAŞKAN – Tüzüğümüz gereği, bir arkadaşımızın karar yetersayısının aranılmasını istemesi, bizim aramamız için yeterlidir. Oylamada karar yetersayısı arayacağım.

Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Karar yetersayısı
yoktur.

Birleşime 10 dakika ara veriyorum.

Kapanma Saati: 14.11

 

İKİNCİ OTURUM

Açılma Saati : 14.23

BAŞKAN : Başkanvekili Mehmet Vecdi GÖNÜL

KÂTİP ÜYELER : Tevhit KARAKAYA (Erzincan), Vedat ÇINAROĞLU (Samsun)

 

BAŞKAN – Türkiye Büyük Millet Meclisinin 79 uncu Birleşiminin İkinci Oturumunu açıyorum.

Kanun tasarı ve tekliflerinin, komisyonlardan gelen diğer işlerle beraber görüşülmesine devam ediyoruz.

V. – KANUN TASARI VE TEKLİFLERİYLE KOMİSYONLARDAN
GELEN DİĞER İŞLER (Devam)

1. – Organize Sanayi Bölgeleri Kanunu Tasarısı ve Plan ve Bütçe ve Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabiî Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji Komisyonları Raporları (1/501) (S.Sayısı: 367) (Devam)

BAŞKAN – Komisyon?.. Hazır.

Hükümet?.. Hazır.

Sayın milletvekilleri, görüşmekte olduğumuz 367 sıra sayılı tasarının 23 üncü maddesi üzerinde verilmiş olan, Sayın Emrehan Halıcı ve diğer sayın milletvekillerinin imzalarını taşıyan önergenin oylanması sırasında karar yetersayısı istenmiş; ancak, buna ulaşılamamıştı.

Şimdi, herhangi bir tereddüte mahal kalmaması için, elektronik cihazla oylarınıza başvuracağım.

CEMAL ENGİNYURT (Ordu) – Sayın Başkan, 5 dakika süre verin.

BAŞKAN – Umumî arzu üzerine 5 dakika süre veriyorum.

İSMAİL KÖSE (Erzurum) – Sayın Başkanım, affınıza sığınarak, ad okunarak oylama yapar mısınız?

NECMİ HOŞVER (Bolu) – Öyle bir şey olmaz; olmayacağını biliyorsunuz. Bu elektronik cihazları niye yaptılar ad okunacaktı da?!

BAŞKAN – 5 dakika süre veriyorum ve oylamayı başlatıyorum.

(Elektronik cihazla oylamaya başlandı)

ASLAN POLAT (Erzurum) – Sayın Başkan, pusulaları okuyarak kontrol edelim.

(Oylamaya devam edildi)

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, karar yetersayısına ulaşılamamıştır.

Toplantıya, saat 15.00'e kadar ara veriyoruz efendim. Bu son aradır...

TURHAN GÜVEN (İçel) – Sayın Başkan, İçtüzüğün neresinde var üç defa ara verileceği?! İçtüzüğün 57 nci maddesi yoklamadan bahsederken, Anayasanın 96 ncı maddesi karar yetersayısından bahseder; ama, üç defa ara verme nereden çıktı?!

BAŞKAN – Divan kararı alınmış.

TURHAN GÜVEN (İçel) – Divan böyle karar vermiş olamaz.

BAŞKAN – Ben de o karara uyuyorum efendim.

TURHAN GÜVEN (İçel) – İki defa karar yetersayısına ulaşılamadığı zaman, birleşimi kapatmanız lazım.

BAŞKAN – Ben buna uyuyorum; takdirimi de bu istikamette kullanıyorum efendim.

TURHAN GÜVEN (İçel) – Yanlış... Başkanlık Divanının böyle bir karar vermeye hakkı
yoktur.

BAŞKAN – Saat 15.00'e toplanmak üzere, birleşime ara verilmiştir.

Teşekkür ederim.

Kapanma Saati: 14.30

 

ÜÇÜNCÜ OTURUM

Açılma Saati : 15.00

BAŞKAN : Başkanvekili Mehmet Vecdi GÖNÜL

KÂTİP ÜYELER : Tevhit KARAKAYA (Erzincan), Vedat ÇINAROĞLU (Samsun)

 

BAŞKAN – Türkiye Büyük Millet Meclisinin 79 uncu Birleşiminin Üçüncü Oturumunu açıyorum.

Kanun tasarı ve teklifleriyle komisyonlardan gelen diğer işleri görüşmeye devam ediyoruz.

367 sıra sayılı tasarının 23 üncü maddesi üzerinde verilmiş bir önergenin oylamasında kal-
mıştık.

V. – KANUN TASARI VE TEKLİFLERİYLE KOMİSYONLARDAN
GELEN DİĞER İŞLER (Devam)

1. – Organize Sanayi Bölgeleri Kanunu Tasarısı ve Plan ve Bütçe ve Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabiî Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji Komisyonları Raporları (1/501) (S.Sayısı: 367) (Devam)

BAŞKAN – Komisyon?.. Yerinde.

Hükümet?.. Yerinde.

Oylamayı, tekrar, elektronik cihazla yapacağız.

Oylama için 5 dakika süre vereceğim.

Oylama işlemini başlatıyorum.

(Elektronik cihazla oylama yapıldı)

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, görüşmekte olduğumuz 23 üncü madde üzerindeki, ilk imzası Sayın Emrehan Halıcı’ya ait olup 5 grup tarafından desteklenen değişiklik önergesi, kabul edilmiştir.

23 üncü maddeyi, daha önce kabul ettiğimiz ve şimdi kabul ettiğimiz iki değişiklik önergesiyle beraber, bu değişiklikleriyle beraber oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... 23 üncü madde kabul edilmiştir.

24 üncü maddeyi okutuyorum:

Denetim

MADDE 24. – OSB’nin her türlü hesap ve işlemleri OSB yönetimince yıllık olarak, müteakip yılın ocak ayında ve gerekli görülen hallerde her zaman yeminli malî müşavire inceletilir. Bağımsız denetim yapan yeminli malî müşavir, düzenlediği denetim raporunu OSB yönetimine ve Bakanlığa eş zamanlı olarak verir.

BAŞKAN – 24 üncü madde üzerinde ilk söz, Fazilet Partisi Grubu adına, Balıkesir Milletvekili Sayın İsmail Özgün’e ait.

Buyurun Sayın Özgün. (FP sıralarından alkışlar)

Konuşma süreniz 10 dakika efendim.

FP GRUBU ADINA İSMAİL ÖZGÜN (Balıkesir) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; görüşmekte olduğumuz 367 sıra sayılı kanun tasarısının 24 üncü maddesinde Fazilet Partisi Grubu adına söz almış bulunmaktayım. Bu vesileyle, Muhterem Heyetinizi saygıyla selamlıyorum.

Değerli arkadaşlar, 24 üncü madde, denetim konusuyla ilgili getirilmiş hususları içermektedir ve maddede aynen şöyle söylenmektedir: “OSB’nin her türlü hesap ve işlemleri OSB yönetimince yıllık olarak, müteakip yılın ocak ayında ve gerekli görülen hallerde her zaman yeminli malî müşavire inceletilir. Bağımsız denetim yapan yeminli malî müşavir, düzenlediği denetim raporunu OSB yönetimine ve Bakanlığa eşzamanlı olarak verir.” Demek ki, buradan anladığımız şudur: Organize sanayi bölgesinin hesapları, yıllık olarak, 3568 sayılı yasaya göre denetleme yetkisine sahip olan yeminli malî müşavirlere ocak ayı içerisinde incelettirilecek ve bunun dışında, gerekli görüldüğü haller olursa, bu hesaplar, yine aynı şekilde, yeminli malî müşavirlere incelettirilecek. Yeminli malî müşavirler de, düzenleyecekleri raporları, eşzamanlı olarak, hem organize sanayi bölgesi yönetimine hem de Bakanlığa verecektir. Konunun esası budur.

Esasında, bu 24 üncü madde, hükümetin getirdiği 24 üncü madde değildir; Komisyonda, hükümetin getirdiği 24 üncü madde geçici 6 ncı madde olarak düzenlenmiş ve 24 üncü maddeye denetimle ilgili olan bu husus konulmuştur. Esasında, doğru da yapılmıştır; çünkü, organize sanayi bölgelerinin bu hesaplarının incelenmesi, raporlarının düzenlenmesi ve yetkili makamlara verilmesi hususu da önemli bir konudur. O bakımdan, Komisyonda bu hususun bu şekilde düzenlenmiş olması fevkalade isabetli olmuştur.

Değerli arkadaşlar, bu kanun tasarısı, esas itibariyle, olumlu karşıladığımız bir kanun tasarısıdır. Bugüne kadar, organize sanayi bölgelerinin oluşmasında ve yürütülmesinde ortaya çıkan pek çok hukukî ve diğer uygulamalardan doğan aksaklıkların giderilmesine yarayacak, bunları bertaraf edecek birtakım düzenlemelere sahiptir ve ümit ediyoruz ki, faydalı sonuçları olacaktır. Tabiî, bu kanun tasarısıyla, organize sanayi bölgelerinin yönetimi, her şeyden önemlisi, bir tüzelkişiliğe kavuşmuş olacaktır ve işler, inşallah, daha düzgün götürülecektir.

Dün, burada, verilmiş olan bir önerge üzerinde, birtakım tartışmalar yapıldı. Bence, dün gündeme gelmiş olan bu önerge, yani, organize sanayi bölgelerinin teşviki hususunda, yani, 3 500 dolar ve onun altında kalmış olan bölgelerdeki organize sanayi bölgelerinin, kalkınmada öncelikli yörelerdeki istihdamın artırılması ve teşvik edilmesiyle ilgili hususlarda, faydalanıyor hale getirilmiş olması, hakikaten, önemli bir konudur. Burada, şu zannedilmesin ki, doğu ve güneydoğunun dışında kalan diğer bölgelerde, mesela, İç Anadolu Bölgesinde veya Ege’nin herhangi bir ilinde bütün kalkınma işleri tamamlanmış, bu iller kalkınmalarını sağlamışlar, bütün yatırımlarını yapmışlar, her şey tamam olmuş. Kütahya’nın ilçelerine gidip baktığınız zaman, onun ötesinde, Balıkesir İlimizin birçok ilçesine, hatta merkezine baktığınız zaman, ne yazık ki, geçmiş zaman içerisinde, yatırımların yapılamadığı ve sanayileşmenin sağlanamadığı bir hakikattir. Balıkesir İlimiz -burada, her vesileyle ifade ediyoruz- ta 1976’larda başlamış olan organize sanayi bölgesi hayalini, şu ana kadar gerçekleştirebilmiş değildir. Çevremizdeki birçok illerde, birinci, ikinci, üçüncü, dördüncü organize sanayi bölgeleri yapılıyorken, Balıkesir’de, henüz, bir organize sanayi bölgesine sahip değiliz. Şu günlerde, altyapının tamamlanması için fevkalade büyük gayretler gösterilmektedir.

Şimdi, bu vesileyle, şunu söylemek istiyorum: Gerçekten, bugün itibariyle, biz, Balıkesirliler olarak, Bursa İlinin ötesinde, sanayileşmek isteyen, organize sanayiini kurmak isteyen bir Balıkesir İlinin varlığını bilen, buradaki sorunları bilen bir Bakana sahip olmanın kıymetini biliyoruz. Sayın Bakanımıza da bu vesileyle teşekkür ediyorum. Kredilerle ilgili konularda, içine düştüğümüz sıkıntılarda bize fevkalade yardımcı oluyorlar. Geçtiğimiz günlerde yine bu kanun görüşmeleri vesilesiyle burada, önümüzdeki günlerde Balıkesir Organize Sanayi Bölgesinin iç kredi konusunda birtakım sıkıntılarının olabileceğini ifade etmiştim, Sayın Bakan, sağ olsunlar, bana, bu konuda ileride gelişebilecek olan bu sorunun çözülmesi noktasında çalışmalarının olduğunu ve herhangi bir sıkıntının olmayacağını ifade ettiler. O bakımdan, bu vesileyle bir kere daha teşekkür ediyorum ve inşallah, Balıkesir Organize Sanayi Bölgesi, Sayın Bakanımızın da destekleriyle, altyapısını tamamlamış ve inşaatları da süratle yapılmış, bitmiş bir noktaya en kısa zamanda ulaşacaktır. Bunu temenni ediyoruz.

Değerli milletvekilleri, artık, sanayiin teşvik edilmesi iller bazında olmamalıdır, ilçeler de dikkate alınmalıdır. Ben, Balıkesir İlinden ilçeler bazında örnek verecek olursam, 19 ilçenin aşağı yukarı yarıya yakın kısmı, 7 - 8 tanesi, Türkiye genelinde ilçelerin gelişmişlik sıralamasını şöyle bir önümüze koyduğumuz zaman, ortalamanın altında kalmak durumundadır. Bir Dursunbey İlçemiz, bir Kepsut İlçemiz, Sındırgı, Savaştepe, Bigadiç, Balya İlçelerimiz fevkalade büyük sıkıntı içerisinde olan ve geçimini tarımla sağlamaya çalışan; ama, çok büyük perişanlık içerisinde olan ilçelerimizdir. O bakımdan, ilçelerin de gelişmişlik düzeyleri dikkate alınarak, oralardaki fert başına düşen millî hâsıla dikkate alınarak, ilçelerin gelişmişliğini de dikkate almak suretiyle, sanayileşmeyi, bir noktada, yeniden organize etmemiz gerekir diye düşünüyorum.

Değerli milletvekilleri, sonuç olarak şunu söylememiz mümkündür: Bu kanun tasarısı, organize sanayi bölgelerinin daha güzel, daha faydalı bir şekilde sanayiin önünü açacak, uluslararası rekabette daha ileri noktalara getirecek birtakım düzenlemeleri içeriyor; ancak, tabiî yeterli değildir, daha ileri adımlar atılması gerekir; özellikle ihtisas organize sanayi bölgelerinin desteklenmesi ve kurulması gerekir diye düşünüyorum. Örnek olarak, bizim Gönen Deri Organize Sanayii Bölgesi, bu ihtisas organize sanayi bölgelerinden biridir; ama, ne yazık ki, konulmuş olan ödeneklere bakıldığı zaman, kısa sürede tamamlanması mümkün görülmemektedir.

Bu vesileyle de, bu ihtisas organize sanayi bölgelerinin daha çok desteklenmesi, gerekirse eködeneklerle takviye edilmesi yönünde çalışmaların olacağı kanaatimi ifade ediyor, kanun tasarısının milletimiz ve memleketimiz için hayırlı olmasını temenni ediyor, saygılarımı sunuyorum. (FP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum Sayın Özgün.

Gruplar adına ikinci söz, Doğru Yol Partisi Grubu adına, Hatay Milletvekili Sayın Mehmet Dönen’e ait.

Buyursunlar efendim.

Süreniz 10 dakika.

DYP GRUBU ADINA MEHMET DÖNEN (Hatay) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; görüşmekte olduğumuz yasa tasarısının 24 üncü maddesi, özellikle, denetimle ilgili. Yeminli malî müşavirlerin, her türlü işlemi denetleyip, raporunu, eşzamanlı olarak, hem organize sanayi bölgelerinin yönetimine hem de Bakanlığa sunmasıyla ilgili bir madde; olması gereken, rutin bir madde.

Benim belirtmek istediğim şu: Dünkü konuşmamda da burada bir nebze değindiğim bu yasa tasarısı, aslında, Bakanlık kadrolarınca hazırlanmış, ihtisas komisyonlarında belli bir olgunluğa erişmiş bir yasa tasarısıydı. Bence, o haliyle de, gerçekten bugünkü organize sanayi bölgelerinin tıkanıklıklarını belirli ölçüde aşacak, aşmaya yardımcı olacak bir yasa tasarısıydı.

Ben, dün, Sayın Bakana, buradan, bu yasa tasarısı delik deşik olmuş derken, tabiî, hepimizin, milletvekili arkadaşlarımızın, birçok kesimden gelen talepleri buraya yansıtmakla görevli olduğunu düşünüyorum; ama, Bakanlığın da, bu hazırladığı, Bakanlar Kurulundan ve ihtisas komisyonlarından geçirdiği bu yasa tasarısına da, burada, ciddî anlamda sahip çıkmasından yana olduğumu söylemiştim. Yine, o kanıdayım.

Şimdi, burada, biz, verdiğimiz önergelerle, aslında yasa tasarısının ruhunu değiştirdik. Yani, elbette ki, verdiğimiz önergelerle, birçok değişiklik yapmak gerekebilir, unutulmuş, eksik kalmış yerler olabilir; ancak, biz, organize sanayi bölgelerinde sorunları çözeceğimiz yerde, ciddî anlamda yeni sorunlar yaratacak önergelerle, yasa tasarısını delik deşik ettik.

Değerli arkadaşlarım, bakın, belediyelerin imar yetkisini aldık. 3194 sayılı Yasaya göre, özellikle belediye sınırları içerisindeki imar yetkisi belediyelere ait, onun dışında kalan Bayındırlık ve İskân Bakanlığına ait. Şimdi, belediyelerin bu yetkisini alırken, 3194’te sayılan hangi yetkilerini aldığımızı bilmiyoruz. Orada, belediyelerin birçok yetkisi var; yani, imar yapma yetkisi var, artı, orada bulunan kuruluşlara ruhsat verme yetkisi var... Hangilerini aldık?.. Birçok yetkileri var. Hangilerini aldığımız belli değil. Oraya eklediğimiz bir maddeyle, biz, 3194’ü tamamen değiştirdik mi? Eğer bu gerekliyse, bunun yapılması gerekliyse, tıpkı serbest bölgelerde olduğu gibi, yeni bir düzenleme gerekirdi. Serbest bölgelerde, bunlar, belediyelerin dışına çıkarıldı; ama, yeni bir düzenlemeyle çıkarıldı. Böyle çıkarırsanız, bu, kargaşa yaratır, çok ciddî anlamda sıkıntı yaratır; çünkü, nereye kadar görevi belli, nereye kadar belli değil... Şimdi, burada belli değil. Belediyelere sorun, organize sanayi bölgelerine sorun; bu değişiklikle ne yaptığımızı, biz de çok iyi bildiğimiz kanısında değiliz. İmar yetkisini aldık; ama, biz, oradaki ruhsat yetkisini de aldık mı? Orada, özellikle “harçlardan ve vergiden muaf” diyoruz. Bunları, ciddî anlamda düzenlememiz lazım. Özellikle, Emlak Vergisini, Çöp Vergisini belediyelerin elinden aldık mı; diğer birtakım vergileri aldık mı? Tüm bunları, çok ciddî anlamda düzenlemek lazım. Yani, bizim burada yaptığımız yasanın, bir başka yasayla çelişir durumda olmaması ve uygulanamaz hale gelmemesi gerekir diye düşünüyorum.

Başka ne yaptık; özellikle, sanayi ve ticaret odalarının ayrı ayrı bulunduğu yerlerde, ticaret odalarını da kattık. Katılabilir; ama, sanayi odası dururken ticaret odasını katmak ne kadar doğru, onu da takdirlerinize bırakıyorum.

Yine, dün gece, bir önergeyle ne yaptık; bugüne kadar yıllık geliri 1 600 doların altında kalan yerlerde -yani, az gelişmiş bölgelerde- uygulanan, Güneydoğu Anadolu Bölgesini teşvik amacıyla çıkardığımız ve adına da “olağanüstü hal teşvik kararı” dediğimiz kararı burada yeniden dizayn ettik, yeniden düzenledik ve 3 500 dolara çıkardık. Şimdi, bunun bütün dengelerini tam olarak hesapladık mı arkadaşlar; yani, bunu uygulama şansımız var mı? Bu kadar kaynağımız varsa, Türkiye’nin her yerini teşvik edelim. Yani, biz istemiyor muyuz her yeri teşvik etmeyi?! Eğer, bu kadar yoğun kaynağımız varsa, niye bugüne kadar bunları kullanarak ülkemizin her yerinin gelişmesini sağlayacak teşvikler uygulamadık?! Kaynaklarımız kıt. Bu kıt kaynakları, teşvikleri, bazı yerlerde ekonomik olarak, bazı yerlerde sosyal statünün gereği olarak bu iki temel kritere göre bugüne kadar uygulamaya çalıştık. Hepsi doğru demiyorum, yanlış uygulamalar da var muhakkak ki; ama, esas üstünde durmak istediğim şudur: Bir ülkede teşvik uygulaması yapılırken belli kriterler olması lazım elinizde. Neye göre teşvik ediyorsunuz; ekonomik ömrüne, ekonomik gelişmişliğe göre veya ekonomik geleceğimize göre... Yani, ülkemizin geleceğini kurtarmaya yönelik teşvikler vereceksek, o zaman, bizim, o teşvikleri, hiçbir zaman bölge bazında vermemiz mümkün değil. Biz, o teşvikler doğrultusunda kurulacak işletmeleri eğer teşvik edeceksek, biz, onları sektörel bazda ilan etmek zorundayız. Yani, ben, ülkemin geleceğini bu sektörde görüyorum ve bunu da teşvik etmek istiyorum demeniz gerekir ve oraya yönlendirmeniz gerekir ülke kaynaklarını. Şunu da diyebilirsiniz: Her ne kadar ekonomik olarak düşünüyorsam da, benim bir bölgemde çok ciddî sıkıntılar var, bir kalkışmaya yönelik sıkıntılar var; işsizlik var, fakirlik var, fukaralık var. Bunun hangi bölgeniz olduğu önemli değil. Ben bu bölgeyi kalkındırmak istiyorum, o bölgeye kendi kaynaklarımı teksif etmek istiyorum, kıt kaynaklarımı o bölgede kullanmak istiyorum diyebilirsiniz. Bu bir tercihtir ve bunu uygulayabilirsiniz; hiçbir mahzuru yok. Bunlar birer tercih, birer kriter. Başka bir şey de diyebilirsiniz... 3 500 dolarla sınırlamak doğru değil. İstanbul’da, örneğin, bilgisayar teknolojisinde, yazılım teknolojisinde veya iletişim teknolojisinde çok önemli işlev görecek bir işletme kuracak olur insanlar, siz de ülkenizin geleceğini orada görürsünüz ve bunları teşvik edersiniz. Yani, gelişmiş bölgeleri de teşvik etme şansınız var. Bu sizin tercihiniz ve bu tercihi yaparken kullanacağınız kriterler çok önem taşımaktadır. Ben burada bir önerge versem... Yarın 5 000 dolara çıkaralım... Çıkardık... Yani, hiçbir kriteri yok ki bu işin! 10 000 dolara çıkaralım; ne olacak?.. Yani, eğer varsa böyle bir kaynak ve kullanmıyorsak, zaten, bu bizim suçumuz; eğer kaynağımız kıt, bu kıt kaynakla çok iş yapmak istiyorsak, iyi işler yapmak istiyorsak, o kıt kaynaklarımızı çok iyi dizayn etmek zorundayız, bunları belirli bir mantığa oturtmak zorundayız.

Bakın, çok ilginç, hükümet programında diyoruz ki: “Biz, yerel yönetim yasalarını çıkaracağız, yerel yönetimleri güçlendireceğiz.” Öyle değil mi?.. Hükümet programında da var bu. Şimdi, bir taraftan yerelleşmeye çalışıyoruz, bir taraftan yerel yönetimlerin yetkilerini kısıyoruz. Bunun bir mantığı olması lazım. Bunu yaparken, hükümet içinde, bu hükümet programı çerçevesinde yapmaları gerekir. Ben diyorum ki, herhalde, Bakanlar Kurulu bu yasayı geliştirirken, bu yasayı düzenlerken, Bakanlar Kurulunda tüm bunlar göz önüne alınarak yapılmış ve önümüze getirilmiş. Ben demiyorum ki, bu yasa dört dörtlük bir yasa değil; ama, bu yasa, bugün var olan sorunları komisyondan geldiği haliyle çözebilecek nitelikteyken, şimdi öyle bir hale getirdik ki, her birimiz, ayrı ayrı -belki bunda benim de imzam olan var- doğal olarak, kendi bölgemizi düşünmek zorundayız. Biz üniversitelerde de bunu yaşadık değerli arkadaşlarım, kıt kaynaklarla her yerde üniversite kurmaya çalıştık, hâlâ çalışıyoruz; ama, onların hem mekânsal hem de eğitimsel niteliklerini güçlendirebildik mi?! Var olan kaynaklarımızı, yaygınlaştırmadan, ciddî biçimde teksif etmek zorundayız. Onun için de, değerli arkadaşlarım, bizim burada yasayı yapıcı olan...

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Sayın Dönen, lütfen tamamlar mısınız.

MEHMET DÖNEN (Devamla) – Tamamlıyorum.

Benim demek istediğim kısaca şu: Bu yasa, elbette ki, Türkiye’yi 21 inci Yüzyıla taşıyacak bir çalışmanın ürünü değil; var olan sıkıntıları aşmaya yönelik bir yasa tasarısı; ama, burada, biz, bunu öyle bir hale getirdik ki diye düşünüyorum ve Sayın Bakanın, hiç olmazsa bundan sonra, kalan maddelerde sahip çıkarak bu yasanın diğer maddelerinin komisyonlardan geldiği gibi geçmesi dileğiyle hepinize saygılar sunuyorum. (DYP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum Sayın Dönen.

Şahıslar adına ilk söz, Erzurum Milletvekili Sayın Aslan Polat’a ait.

Buyurun Sayın Polat. (FP sıralarından alkışlar)

Süreniz 5 dakikadır efendim.

ASLAN POLAT (Erzurum) – Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Bu madde -biraz önce arkadaşlar da belirttiler- daha ziyade malî müşavirlikçe organize sanayi bölgelerinde yapılan işlemlerin kontrolüyle ilgilidir ve doğrudur. Yalnız, bir konuyu söylemek istiyorum.

Bu yeminli malî müşavir konusunda doğu ve güneydoğudaki birtakım illerimizde problemler var; yani, bulunamıyor veya çok az sayıda bulunuyor. O zaman da, o yeminli malî müşavirler, ister istemez, ücret konusunda biraz daha farklı davranmak zorunda kalıyorlar; o müesseseler de, o yönden sıkıntıya düşüyorlar. Onun için -tabiî, Sanayi Bakanlığının görevi değil ama- Sanayi Bakanlığı da bu konuda devreye girse, Maliye Bakanlığınca bu yeminli malî müşavirleri, hiç olmazsa, böyle geçici görevlerle yeminli malî müşavirlerin olmadığı yerlere görevlendirseler, bu konu çok daha rahat çıkar, daha rahat çözülür. Doğrusu da odur; yani, yeminli malî müşavirlerce bu organize sanayi bölgesi hesaplarının kontrolü işe hız getirmektedir; ama, bütün vilayetlerin bunlardan eşit faydalanması isteniyorsa, yeminli malî müşavir konusunda sıkıntılı olan illere, diğer gelişmiş illerimizden geçici görevlerle veya herhangi bir şekilde kademeli olarak görevlendirilse, daha iyi olur diye düşünüyorum.

Bir de Sayın Bakanım, burada, bir önceki maddede görüşüldü; bu organize sanayi bölgelerindeki, kredi alan organize sanayi bölgelerindeki bayındırlık işleri, ihale işleriyle ilgili bir iki konuyu söylemek istiyorum. Her ne kadar, Sanayi Bakanlığında, kredi alan organize sanayi bölgeleri için yönetmelikle esaslar düzenlenir deniyorsa da, bu yönetmeliğin Bayındırlık Bakanlığı ihale yönetmeliğine paralel olmasında büyük fayda görüyorum. Zaten, genellikle paralellik var; ama, şundan dolayı söylemek istiyorum. Son yıllarda, bazı çeşit çeşit yönetmeliklerle ihale esasları değiştirilince, aynı bakanlık içerisinde dahi bazen birkaç tane ihale şekli oluyor. Mesela, Millî Eğitim Bakanlığında Ankara’da yapılan ihaleler başka, diğer vilayetlerde yapılan ihaleler başka, İstanbul Menkul Kıymetlerin yaptığı okulların ihaleleri başka... Aynı konuda iki üç tane ihale şekli olunca, bu birliği sağlamakta bir zorluk çıkıyor.

Onun için, ben, şunu söylemek istiyorum: Bilhassa, organize sanayi bölgelerinde, kredi alan organize sanayi bölgelerinde yapacağınız yönetmeliklerin, Bayındırlık Bakanlığı ihale yönetmeliğiyle çok önemli şekilde uyuşmasında, sizin açınızdan da, yine, müteahhitler açısından da, eşitlik açısından da fayda olduğu kanaatindeyim.

Bir de, esasında, sizinle ihalede bir problem şu oluyor: Bir müteahhit, hakedişini bitiriyor, size gönderiyor; siz, Ankara’dan bir mühendis tayin ediyorsunuz; o mühendis, uçağa atlıyor, geliyor o vilayete, o yeri de geziyor, fotoğraflarını alıyor, tekrar Ankara’ya götürüyor, orada tekrar inceliyor; ondan sonra, bu, bankaya gidiyor, bankaya gittikten sonra da “iki ay içerisinde öderim” diyorsunuz.

Şimdi, Erzurum’u ele alalım; zaten, inşaat mevsimi beş ay, beşbuçuk ay. Burada, müteahhit, bir ay sonra hakedişi yaptı, size yolladı; siz, onu, bir hafta orada incelediniz; oradan bir mühendis yolladınız, geldi Erzurum’da kontrol etti, tekrar gitti Ankara’ya, bir hafta on gün de o kontrol etti, bankaya gönderdi; bankada da “iki ayda para ödeyeceğim” dediğiniz zaman, iş mevsiminin yarısı geçiyor. Yarısı geçtiği zaman da, işin hızlandırılmasında büyük problem meydana geliyor ve işlerin aksamasına sebep oluyor ve çok kısa zamanda bitecek işler, biraz daha fazla vakit alıyor.

Onun için, ben şunu söylemek istiyorum: Bilhassa kredili olanlarda size hakediş geldiği zaman, doğrudur, mühendisi yollayın; ama, onu biraz hızlandırın ve bilhassa istihkak, hakediş muhasebeye indiği anda da, özellikle doğu ve güneydoğu gibi inşaat mevsimi kısa olan yerlere öncelik tanımak üzere, bir an önce paralarını öderseniz, işler hızlı gider. Zamanında ödemediğiniz zaman ne oluyor; bunun size yansımasını ben size söyleyeyim: O zaman, zamanında parasını alamayan müteahhitler, tenzilatlarda bu sefer kısıntaya gidiyorlar ve yine aynı konu oluyor. Aynı işi Bayındırlık Bakanlığında yüzde 10 tenzilatla yapan müteahhit, size yüzde 20 tenzilatla yaptığı zaman, siz o zaman pahalı bir finans kaynağı olmuş oluyorsunuz ve bu da, hem işin pahalı olmasına, dolayısıyla, hak sahipleri, sanayicilere daha pahalı olarak bunun yansıtılmasına sebep oluyor ve işin de gelişmesine mâni oluyor ve aynı parayla daha az iş ihale edilmiş oluyor.

Ben, bu konuda neticeyi şuna bağlamak istiyorum: Bilhassa bir önceki maddede, siz ihale yönetmeliğinizi yapın; ama, bu yönetmeliğinizi Bayındırlık Bakanlığının İhale Yönetmeliğine oldukça paralel yapın.

Bir şey daha söyleyeyim: Mesela, Bayındırlık Bakanlığı, 1992 veya 1993 senesinde, fiyatlarda fark olduğu için bir ek fiyat kararnamesi çıkardı; fakat, Sanayi Bakanlığı bunu uygulamadı, bu kredilerde uygulamadı; niye “ben, Bayındırlık Bakanlığının şartlarına tabi değilim” diye.

Şimdi, size bir şey soruyorum: Birim fiyatlarınız aynı Bayındırlık Bakanlığı birim fiyatları, şartlarınız büyük ölçüde Bayındırlık Bakanlığı şartları; ama, devlet, yani hükümet, fiyat artışları olduğu için ek fiyat kararnamesi çıkarıyor, zam kararnamesi çıkarıyor, siz bunu uygulamıyorsunuz. Uygulamadığınız zaman da, orada haksızlık yapılmış oluyor. Onun için, ben, bu uygulamalarda, Bayındırlık Bakanlığı ile Sanayi Bakanlığı arasında bir fiyat paralelliği olursa, işlerin daha hızlı yürüyeceğini, müteahhitlerin buna daha iyi intibak edeceğini düşünüyor; hepinize saygılar sunuyorum. (FP ve MHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum Sayın Polat.

Şahısları adına ikinci söz, Sakarya Milletvekili Sayın Cevat Ayhan’ın.

Sayın Cevat Ayhan?.. Yoklar.

İstanbul Milletvekili Sayın Masum Türker; buyurun efendim. (DSP sıralarından alkışlar)

Süreniz 5 dakika.

MASUM TÜRKER (İstanbul) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.

Görüşmekte olduğumuz Organize Sanayi Bölgeleri Kanunu Tasarısının tüm maddeleri, aslında, Türkiye’nin gelişmesi, kalkınması ve gerekli büyümenin sağlanması için belirli bir rantın, belirli bir kontrol çerçevesinde teşvik amacıyla aktarılmasına yöneliktir. Böylesine bir aktarımda, özellikle bu rantın kullanımında, başlangıçta belki ihtiyacı olan, ama, sonradan önemli bir ekonomik büyüklüğe ulaşan bu kurumların ciddî bir denetime tabi tutulması da büyük bir önem kazanmaktadır. Bir önceki maddede verilen önergeyle, özellikle organize sanayi bölgelerinde, Bakanlığa, gerektiği zamanlarda denetim yapma veya bu konularda, rutin bağlamında, önlem alınmasıyla ilgili yapılan düzenleme, belki de yasanın önemli eksikliklerinden birinin giderilmesini sağla-
mıştır.

Bu maddede, organize sanayi bölgelerindeki bu yönetimlerin, yıllık olarak, bir yeminli malî müşavir tarafından denetlenmesi gündeme gelmektedir. İlkönce, ben, bu konuda, biraz evvel konuşan değerli arkadaşımız Sayın Aslan Polat’ın “bu çok iyidir; ama, Türkiye’de her yerde yaygın değildir; ödünç istiyoruz” ifadesine de bir karşılık olması bakımından söyleyeyim: Geçtiğimiz yılın aralık ayında kendi ilinde, Erzurum’da bir yeminli malî müşavir, sınavı kazanarak iş yapmaya başlamıştır. Aynı dönemde, yine, Erzincan’da ve bugün, Türkiye’nin bütün illerinde yeminli malî müşavirler, kazandıkları sınavlarla devreye girmektedirler. Bu nedenle, bu konuda çok fazla sıkıntı çekilmeyecektir; ancak, maddenin tedvirinden, burada, biz kanun koyucu olarak bazı açıklamalar yapmalıyız ki, geleceğe yönelik yeminli malî müşavirliğin işleyişi, amacın gerçekleşmesi bakımından hedefe ulaşsın. Bu da nedir; bir kere, yeminli malî müşavirin, burada, yıllık olarak, organize sanayi bölgeleri yönetimi tarafından atanacağı söylenmektedir; arkasından da, bu denetimin, bağımsız denetim olacağı söylenildiği için, bağımsızlık kuralına göre, yapılan bu atamanın, dilendiği anda, rapor eğer amaca yönelik çıkmıyorsa, değiştirme imkânını ortadan kaldırmak için, Bakanlğın bu konuda hazırlayacağı yönetmelikte, yeminli malî müşavirin başlayan yılın belli bir ayına kadar belirlenmesini, sözleşmesinin yapılıp Bakanlığa gönderilmesini tanzim etmesi gerekmektedir. Bu tanzim edilği takdirde, yeminli malî müşavirin raporu olumsuz olduğunda, organize sanayi bölgesi yönetimi onu değiştirme yoluna gidemeyecektir; değiştirme yoluna gitmenin de bildirim kurallarının muhakkak aynı şekilde belirtilmesi gerekir.

Burada ikinci önemli husus, yapılan yeminli malî müşavir atamalarının, mümkünse, organize sanayi bölgesinin bir sonraki maddede görüşülecek genel kurullarında da onaylanmasıdır; çünkü, burada aslolan raporlar, yönetim adına değil, genel kurul adına ve kamu yararını da korumak için eşzamanlı olarak Bakanlığa gönderildiği için, kamu yararının gözetilmesi bakımından önem kazanmaktadır. Yeminli malî müşavirlerin -özellikle açıklık getirmek açısından söylüyorum- ileride uygulamada bunu çok daha yozlaştırmak, basitleştirmek yoluna gidilmesin diye, Maliye Bakanlığı tarafından şu anda yayımlanmış olan yeminli malî müşavirlerin çalışma usul ve esaslarına ve oradaki tasdik yönetmeliğine uygun kuralları taşıması gerekmektedir. Eğer bu kurallar taşınmazsa, bu takdirde, burada yapılan düzenleme hedefe ulaşamayacaktır.

Bizim dileğimiz, bu düzenlemeyle birlikte, gelecekte, Türkiye’de kamu niteliğinde olan tüm anonim şirketlerin, muhakkak, ekonomik denetim düzeni kapsamında denetlenmesidir. Zaten öteden beri ülkemizde konuşulan ve bir türlü kayıtdışı ekonominin kayıt altına alınamaması, kayıt altına alınmak için başka yöntemlere başvurulmasının temelinde olan, kamu yararı elde etmiş şirketlerin bir bağımsız denetimden geçirilmemesidir. Ben, özellikle, bütün dünyada olan bu mesleğin Sanayi ve Ticaret Bakanlığının talepleri doğrultusunda oluşmasına olanak verildiği için, bu kanun tasarısını hazırlayanlara ve ilgili komisyona teşekkür ediyorum. Sanıyorum ki, Sayın Bakanın yönetiminde, Türkiye’de yetmişbeş yıldır “Bakanlık bu işle ilgilidir” deyişini gerçekleştirdiği için de tarihe geçmiş olacaktır.

Saygılar sunuyorum. (DSP ve MHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum Sayın Türker.

Görüşmekte olduğumuz 24 üncü madde üzerinde herhangi bir önerge yoktur.

Maddeyi, komisyondan geldiği şekliyle oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler_ Kabul etmeyenler_ Madde kabul edilmiştir.

25 inci maddeyi okutuyorum:

Genel Kurul

MADDE 25. – OSB’inde üretime geçtiğini Bakanlıkça istenecek belgelerle tevsik eden ve kuruluş protokolünde tarifi yapılan işletmelerin sayısı bölgede kurulacak işletme sayısının 1/3’üne ulaştığında, kendilerine yer tahsis edilen veya satılan ve böylece katılımcı sıfatını iktisap eden gerçek ve tüzelkişiler, temsil ve ilzama yetkili birer temsilcilerinin kendi aralarında seçecekleri üyeler vasıtasıyla müteşebbis heyette temsil edilirler. Bu suretle seçilen üyelerin sayısı müteşebbis heyet üye sayısının yarısını geçemez.

Bölgede kurulacak tüm işletmelerin 2/3’ü üretime geçtiklerini belgeledikleri takdirde ve bölgenin kredi borcunun tamamen ödenmesi durumunda, katılımcılar veya temsilcilerinin müteşebbis heyet üyeleri ile birlikte en geç altı ay içinde yapacakları ilk genel kurul toplantısında müteşebbis heyet, yönetim kurulu ve denetim kurulunun görevi sona erer.

Üretime geçmiş katılımcıların salt çoğunluğu müteşebbis heyetin devam etmesini istedikleri takdirde müteşebbis heyet devam eder. Müteşebbis heyetin devam etmesi durumunda müteşebbis heyete katılacak katılımcıların sayısı müteşebbis heyet üye sayısının yarısından bir fazla olur.

Genel kurulun ilk toplantısında, mevcut kuruluş protokolü tüzelkişiliğin ana sözleşmesi olarak değiştirilir, kararlar salt çoğunlukla alınır.

Genel kurulun teşkilini müteakip bu Kanunda aksine bir hüküm bulunmadığı takdirde, OSB’lerinin organları ile ilgili olarak Türk Ticaret Kanununun anonim şirketlerin organları ile ilgili hükümleri kıyasen uygulanır.

Genel kurulun oluşumunu müteakip müteşebbis heyet, yönetim kurulu ve denetim kurulu OSB ile ilgili herhangi bir karar alamaz, alacakları karar uygulanmaz.

Genel kurul toplantılarının esas ve usulleri ile yönetim kurulu ve denetim kurulu seçimine ve bölge müdürlüğü teşkiline ilişkin esas ve usuller yönetmelikle belirlenir.

BAŞKAN – Gruplar adına ilk söz, Fazilet Partisi Grubu adına, Tokat Milletvekili Sayın Bekir Sobacı’ya ait.

İSMAİL KAHRAMAN (İstanbul) – Efendim, Bursa Milletvekilimiz Sayın Altan Karapaşaoğlu konuşacaklardır.

BAŞKAN – Peki; Bursa Milletvekili Sayın Altan Karapaşaoğlu, buyurun efendim.

Süreniz 10 dakikadır.

FP GRUBU ADINA MEHMET ALTAN KARAPAŞAOĞLU (Bursa) – Sayın Başkanım, değerli Bakanım, değerli milletvekili arkadaşlarım; 25 inci maddemiz, genel kurulun tanzimiyle ilgili, genel kurulla ilgili.

Ben, aslında, bu konuda konuşmayacaktım da, maddenin ikinci paragrafındaki bir konuyu gündeme getirmek istiyorum; deniliyor ki: “Bölgede kurulacak tüm işletmelerin üçte 2’si yönetime geçtiklerini belgeledikleri takdirde” oraya kadar tamam “ve bölgenin kredi borcunun tamamen ödenmesi durumunda...” Bir soru soracağım; o soruya cevap gelebilirse mesele yok. Bölgenin geçici yönetimindeyim; bölge oluşturulurken, bir arıtma tesisi için, İspanya kredisi var -şimdi gündemde, geliyor- otuz yıl vadeli. Şimdi, bölgenin yönetimini değiştirebilmem için otuz yıl beklemem gerekecek gibi bir ifade, bir anlayış alıyorum buradan; ben böyle anlıyorum. Eğer bu böyle değilse mesele yok; ama, böyle ise, o zaman bu yönetimi otuz sene değiştiremezsiniz; çünkü “kredi borcunun tamamen ödenmesi durumunda” deniliyor. Bu konuda bir sıkıntı olabilir. Bunu bir irdeleyin, bir düşünün diye teklif ediyorum.

Ben, bu vesileyle söz aldım; madenin diğer bölümlerinde bir sıkıntı yok, gayet güzel düzenlenmiş; Plan ve Bütçe Komisyonunda ifade ettiğimiz hususlar da burada yer almış; ama, şu konu da düşünülmesi gereken bir husustur diyorum.

Saygılarımı sunuyorum; herhalde gerekli düzenlemeler yapılır diye de düşünüyorum. (FP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum Sayın Karapaşaoğlu.

Doğru Yol Partisi Grubu adına, Hatay Milletvekili Sayın Mehmet Dönen; buyurun efendim. (DYP sıralarından alkışlar)

DYP GRUBU ADINA MEHMET DÖNEN (Hatay) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; görüşülmekte olan tasarının bu maddesi, özellikle organize sanayi bölgelerinin yönetimiyle ilgili, genel kuruluyla ilgili. Organize sanayi bölgeleri üçte 1 doluluğa kavuştuğu zaman, o organize sanayi bölgesini oluşturan müteşebbis heyetin yarısı kadarını, o bölgede yatırım yapan kişilerin seçmesine yönelik; üçte 2 doluluk oranına ulaştığı zaman da, özellikle, isterse tümünü isterse yarısını -en az yarısını- orada yatırım yapan müteşebbislerin seçmesine yönelik bir madde, olumlu bir madde.

Ancak, burada birtakım netlikler olmadığı kanısındayım. Şimdi, organize sanayi bölgelerinin üçte 1’inin veya üçte 2’sinin dolu olup olmadığı kriteri çok muğlak bir kriterdir. Şimdi, Adana Organize Sanayi Bölgesini alın; Adana Organize Sanayi Bölgesi, birinci etap, ikinci etap, üçüncü etap ve özellikle 200 000 dönüme yakın rezerv alanı olan bir organize sanayi bölgesi; peki, burada nasıl bir kriterle üçte 1’inin veya üçte 2’sinin dolu olduğunu bulacaksınız; burada çok netlik yok. Yani, özellikle rezerv alanı olmayan organize sanayi bölgelerinde bunları yapabilirsiniz; ama, rezerv alanı çok yoğun olan organize sanayi bölgelerinde bunları yapmanız hayli zor olur.

Bu aksaklıklar giderilebilir; ancak, organize sanayi bölgelerinin esas olarak çok ciddî sıkıntılarından birisi, daha önceki konuşmalarımda da söylediğim gibi, Meadowsların 1970’li yıllardaki çalışmasından sonra çevre ve sanayi uyumu çok öne çıkmıştır; yani, her organize sanayi bölgesinde, çevreye zarar vermeyecek ciddî yatırımlar yapılması gerekir. Yani, eğer bacalı sanayi kuruyorsanız, orada sülfürleri tutacak bacaları koymanız, yani filitrasyon sistemini gerçekleştirmeniz veya kimyasal atıkların olduğu bir organize sanayi bölgesiyse, oralarda da biyolojik arıtma yapmanız gerekir. Bunların her ikisinin de çok ciddî maliyetleri var.

İstanbul Tuzla Deri Organize Sanayi Bölgesini ele alın; Türkiye, deride, dünyada çok ciddî anlamda iddia taşıyan bir ülke ve Tuzla Organize Sanayi Bölgesi, çok iyi niyetlerle, çok iyi bir biçimde organize edilmiş, faaliyete geçmiş; ama, oradaki arıtma tesisleri, birim başına çok önemli maliyetler oluşturmaktadır. İşte bunun için, o organize sanayi bölgesine gelip insanlar yatırım yapmıyor; daha çok, çevreyi kirletse bile, gidip, arıtma tesisi maliyeti olmayan yerlerde yatırım yapmaya çalışıyor ve bu da, çevreye çok büyük anlamda zarar veriyor; çevreye zarar vermekle kalmıyor değerli arkadaşlarım...

Şimdi, tüm dünya, artık, çevre koşullarına uygun üretimi almak istiyor. Yani, çevre koşullarına uygun biçimde üretim yapmamışsanız, zaten onu ihraç etme şansınız yoktur. Yani, derilerde ne yapıyorsunuz; yeşil damga vuruyorsunuz. Bu yeşil damgayı, yani “bu ürün çevre koşullarına uygun olarak üretilmiştir” damgasını vurmadan zaten bunu ihraç etme şansınız yok. Peki, ne yapmamız gerekir; bizim, sanayicimiz, girişimcimiz üzerinden, bu bölgelerdeki bu arıtma maliyetini almamız gerekir. İşte, az önce söylediğim teşvikleri falan bu bağlamda yönlendirebilirsek, biz, dünyadaki rekabet gücümüzü artırırız ve bu rekabet gücünü artırarak da, sanayicimizi ve ülkemiz ekonomisini daha iyi bir konuma getirmiş oluruz. Aksi takdirde, biz, hem doğal çevreye çok ciddî anlamda zarar vermeye devam ederiz... Bir de, zarar ettiği, satamadığı veya maliyet olarak rekabet edemediği bir ürünü insanlar üretmekte elbette ki zorluk çekerler. Şimdi, İstanbul Tuzla Deri Organize Sanayiinde bu iş böyle.

Bakıyorsunuz, bir başka bacalı organize sanayiinde, sülfür tutucular, filtrasyon sistemi, çok ciddî bir maliyet getiriyor; yani, dünyadaki rekabet gücünüzü ciddî biçimde etkiliyor. Şimdi, yönetmelik gereği, bu sülfür sistemini bu bacaya yerleştiren sanayicimiz, haklı olarak, fırsat buldukça, gece fırsat bulursa, bu filtrasyon sistemini gece kapatıyor; doğaya verdiği zarar, onu, o anda çok fazla etkilemiyor; çünkü, rekabet gücünü kaybediyor veya filtrasyon sistemini denetimden kaçırarak, o maliyetten kurtulmaya çalışıyor. Burada, bizim, temel olarak yaklaşımımız, eğer, sanayimizi koruyacaksak, dünyayla rekabet eden ürünler üreteceksek bu organize sanayi bölgelerinde, işte, bunların, bu tür maliyet artırıcı birçok tesislerini desteklemek zorundayız. Bunu, kamunun kaynaklarıyla destekliyorsunuz. Kamunun burada çıkarı da var; temiz hava, temiz su ve kirlenmemiş doğada yaşayan insanlar da buradan bir çıkar sağlıyor; bunun bedelini de bu insanlar ödeyebilir. Yani, kamu kaynaklarından buraların desteklenmesinin bir mantığı var; bire bir sanayicinin cebine giren bir destekleme unsuru değil. Bu kaynaklar, doğayı koruyarak, toplumumuza temiz, yaşanabilir bir doğa kazandırıyor. Onun için, değerli arkadaşlarım, bizim yapmamız gereken şeyler, böyle, genel teşviklerin ötesinde...

Organize sanayi bölgelerinin, her yerde, her bölgede çok ciddî sıkıntıları var. Sayın Karapaşaoğlu hep burada anlatıyor, özellikle Bursa’yla ilgili sorunları anlatıyor. Her bölgenin çok ciddî sorunları var. Bakın, öyle sanayi tesislerimiz var ki, bacasından SO3 gazı atıyor; bu gazlar, havanın özellikle nemiyle, yani, H2O dediğimiz suyun, hidrojeni de alarak, H2SO4 dediğimiz sülfürikaside dönüşerek, geri, doğayı yok etmeye, mahvetmeye yönelik bir sistemi teşvik ediyor.

Değerli arkadaşlarım, hem doğayı koruyabilmenin hem dünya pazarlarında rekabet etmenin temel koşulu, bu maliyetleri, bu işletmelerin üzerinden büyük ölçüde almaktan geçer. Yoksa, siz, tesisleri kurarsınız, maliyetiniz yüksekse, yine de dünya pazarlarında rekabet edemezsiniz. Dünya pazarlarında rekabet etmeyen hiçbir ürünün hiçbir ekonomik değeri yoktur. Çünkü, o, rekabet edebilme koşullarına uygun üretilmeli ki, bizim ülkemize yararlı bir kaynak olarak tekrar geri dönsün diye düşünüyorum ve teşvikleri bir bölümüyle bu bağlamda -tümüyle bu bağlamda düşünülmesi elbette ki mümkün değil- düşünerek organize sanayi bölgelerini yeniden tanzim ederken, yeniden düzenleyen yasayı çıkarırken bunları da göz önünde bulundurmak gerektiği kanısındayım.

Hepinize saygılar sunarım. (DYP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum Sayın Dönen.

Şahıslar adına ilk söz, Erzurum Milletvekili Sayın Aslan Polat’ın.

Sayın Polat?.. Yoklar.

Sakarya Milletvekili Sayın Cevat Ayhan?.. Yoklar.

Böylece, 25 inci madde üzerindeki konuşmalar tamamlanmış oldu.

Madde üzerinde verilmiş bir önerge var; ancak, Sayın Karapaşaoğlu, bir sorunuz var mıydı efendim?.. Bir soru yöneltiyordunuz.

MEHMET ALTAN KARAPAŞAOĞLU (Bursa) – Soru değil de efendim, müteakip maddede konuşacağım.

BAŞKAN – Peki efendim.

Siz cevap verecek misiniz? Konuşmasında bir şeye temas etmişti.

SANAYİ, TİCARET, ENERJİ, TABİÎ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU BAŞKANI OKTAY VURAL (İzmir) – Redaksiyonla ilgili bir talebimiz olacaktı efendim; madde oylanmadan önce, belki önergeden sonra...

BAŞKAN – Peki efendim, önergeden sonra.

Önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 367 sıra sayılı kanun tasarısının 25 inci maddesinin son fıkrasında geçen “ve bölge müdürlüğü teşkiline” ibaresinin çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.

İsmail Köse Emrehan Halıcı Abdüllatif Şener

Erzurum Konya Sıvas

Zeki Çakan Necati Çetinkaya

Bartın Manisa

BAŞKAN – Sayın Komisyon katılıyor mu efendim?

SANAYİ, TİCARET, ENERJİ, TABİÎ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU BAŞKANI OKTAY VURAL (İzmir) – Takdire bırakıyoruz efendim.

BAŞKAN – Takdire bıraktınız.

Sayın Hükümet katılıyor mu?

DEVLET BAKANI FİKRET ÜNLÜ (Karaman) – Katılıyoruz efendim.

BAŞKAN – Katılıyorsunuz.

Komisyonun takdire bıraktığı, Hükümetin katıldığı önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmiştir.

BAŞKAN – Redaksiyonu buyurun efendim.

SANAYİ, TİCARET, ENERJİ, TABİÎ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU BAŞKANI OKTAY VURAL (İzmir) – İkinci fıkranın ilk cümlesinde “belgeledikleri takdirde”den sonra gelen “ve” bağlacının “veya” olarak düzeltilmesi.

BAŞKAN – “Veya” olarak düzeltilmesi...

Görüşmekte olduğumuz 25 inci maddeyi, biraz önce kabul ettiğimiz önerge ve Komisyon Başkanımızın işaret ettiği redaksiyon da dikkate alınmak suretiyle oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler...

YAHYA ÇEVİK (Bitlis) – Karar yetersayısının aranılmasını istiyoruz.

BAŞKAN – Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

Oylamaya girmeden lütfen efendim.

YAHYA ÇEVİK (Bitlis) – Oylamaya girmeden söyledik.

BAŞKAN – Biraz sonra yine oylama yapacağız.

Müteakip maddeyi okutuyorum:

Özel organize sanayi bölgeleri

MADDE 26. – Bu Kanundaki usullere göre belirlenen yerlerde, özel hukuk tüzelkişilerince ve gerçek kişilerce de OSB kurulabilir. Ancak, özel OSB kuracak olanlar kamulaştırma yapamazlar.

OSB’nin kuruluş talebi, kurulacağı ilin valiliğinin uygun görüşü ile Bakanlığa iletilir.

OSB’nin yer seçimi Bakanlığa yapılan talep üzerine, dördüncü maddedeki usule göre yapılır.

Arazi temini, OSB’nin planlanması, projelendirilmesi, altyapı inşaatı ile ilgili harcamalar bölgeyi kuracak gerçek ve tüzelkişilerce karşılanır. OSB ile ilgili plan ve projeler bu konudaki yetkili kurum ve kuruluşlar yanında Bakanlığın uygun görüşü ve onayına tâbidir.

OSB’ndeki arazi, parseller halinde veya işletme binaları da yapılmak suretiyle satılabilir veya kiraya verilebilir.

BAŞKAN – Madde üzerindeki ilk söz, Fazilet Partisi Grubunun görüşlerini ifade etmek üzere, Konya Milletvekili Sayın Hüseyin Arı’ya aittir; buyurun efendim. (FP sıralarından alkışlar)

Süreniz 10 dakika.

FP GRUBU ADINA HÜSEYİN ARI (Konya) – Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; Organize Sanayi Bölgeleri Kanunu Tasarısının 26 ncı maddesi üzerinde söz almış bulunuyorum; Yüce Heyetinizi saygıyla selamlıyorum.

Demokratik sistemlerde planlı ve programlı kalkınma, bu sistemin ekonomik temelini teşkil eder. Bu çerçevede, bölgesel kalkınmada dengelerin sağlanması amacıyla organize sanayi bölgeleri uygulamasına geçilmiştir.

Ülke kalkınmasında önemli bir yeri olan ve aynı zamanda, demokratik sistemlerde temel hak ve hürriyetlerden olan müteşebbis hürriyetinin gereği olan bu uygulamayla çok geniş bir istihdam sahası yaratarak, kalifiye eleman yetişmesiyle de teknolojiye katkı sağlanmaktadır.

Organize sanayi bölgelerinin faaliyetleri, 1967 yılından itibaren alınan palyatif tedbirlerle hayata geçirilmeye çalışılmış, daha sonra da, insanımızın müteşebbis karakterinin gereği, hükümetler, geç de olsa, her alanda olduğu gibi, bu önemli alanda da, 1982 yılında çıkarılan Sanayi ve Ticaret Bakanlığı Fonlar Yönetmeliğine göre yürütülmeye başlanmıştır.

Demokratikleşmeden korkmayalım. Gelin, bu konuda, insanımızın önünü bir an evvel açalım. Başta düşünce olmak üzere, sosyal alanda, ekonomik alanda ve temel hak ve özgürlükler alanında ne kadar yanlışlar varsa hepsini düzeltelim. Ancak bu şekilde, Batı’daki, ekonomisi güçlü, insanlarının refah ve mutluluğu sağlanmış ülkeler seviyesini yakalayabiliriz.

Dogmatik ideolojilerle düşünce üzerinde baskılar kurarak, devlet için milleti feda ederek güçlü Türkiye idealine kavuşamayız.

Bakın, bu kanun tasarısından da anlaşıldığı gibi, maalesef, biz, orta ölçekli sanayicimizin önünü kırk yıldan beri tıkamışız; ancak, bugün, bu tasarıyla onlara bir tüzelkişilik sağlayabileceğiz. Kırk yıl, bir ülke kalkınmasında çok büyük bir zaman kaybıdır. Bırakalım artık bu devletçi, statükocu ve merkeziyetçi düşünce ve yapılanmayı. Bunun neticesini bugün hep birlikte görüyoruz ve bedelini de bu ülkenin insanları ağır bir şekilde ödüyor. İnsanlarımız bu hantal devlet yapılanması altında eziliyor ve her gün biraz daha fakirleşerek, umudunu kaybediyor.

Değerli milletvekilleri, bu tasarının önceki 25 maddesine baktığımızda, halen, bugünkü merkeziyetçi uygulamanın tam bir karakterini görmekteyiz. Tasarı, tamamen bakanlığın kontrol ve denetimini getiriyor. Halbuki, yakında yine bu Yüce Meclis gündemine gelecek olan mahallî idareler kanunu tasarısına paralel ve onunla örtüşecek tarzda ve daha ziyade valilik ve belediyelerin denetim ve gözetimine ağırlık verilerek bu tasarı hazırlansaydı, hem ademimerkeziyetçi bir sistemin uygulamasının önünü açacak ve hem de demokratikleşme yönünde adımlar atılmış olacaktı. Tasarıya bakıyoruz; yine, her zaman olduğu gibi; müteşebbisi, âdeta, bıktıracak tarzda bürokratik engellere ve evraka teslim ediyoruz; yani, Ankara’ya bağımlı kılıyoruz. Hani, bir gerçek vardır, hep söylenir: En kötü plan, hiç plansızlıktan daha iyidir. Biz de bu tasarıyı, şimdilik, böyle değerlendiriyoruz. Bilhassa, mahallî idareler yasa tasarısı görüşülürken, sanırım, bu kanunun bazı maddeleri o zaman da gündeme gelecek ve yanlışlıkların düzeltilme fırsatı doğacaktır.

Tasarının 26 ncı maddesiyle, özel organize sanayi bölgeleri kurulabileceği öngörülmektedir. “Bu kanundaki usul ve çerçeveler dahilinde, özel hukuk hükmî şahıslarınca ve gerçek kişilerce organize sanayi bölgesi kurulabilir” denilmektedir. 29 madde ve 5 geçici maddeden oluşan bu kanun tasarısında, yalnız bir maddeyle yer alan, özel organize sanayi bölgeleri kuruluşuna dair husus -sanırım, bir maddeye sıkıştırılmış- bu haliyle tam açıklığa kavuşturulamamıştır.

Ümit ediyoruz ki, gerek bu kanun tasarısının merkeziyetçi yapısı, müteşebbisi ürküten bürokratik yoğunluğu ve gerekse özel organize sanayi bölgeleri kuruluşuna dair daha geniş açıklamalar ve düzenlemeler de, çıkarılacak olan yönetmeliklerle kanunun uygulanabilirliği sağlanacaktır.

Sayın Bakan, çıkarılacak olan yönetmeliklerde sanayicilerimizin teşviki, üretim artışını direkt etkileyebileceğinden şu konular bilhassa önem arz etmektedir: Organize sanayi bölgelerine verilecek olan enerjiyi, bölge dışındaki benzer tüketici tarifelerinden daha ucuz -örneğin, yüzde 10 gibi- verilmeli ve bunun işletilmesi de tüzelkişilik eliyle olmalıdır. Tüzelkişilik, içme ve kullanma suyu temini ve işletilmesi konusunda yetkili olmalı, temini mümkün olmadığı hallerde, belediye ve veya Devlet Su İşlerinden alınması halinde, tarifelerde belli indirimler sağlanmalıdır.

Çevre kirliliği konusunda tüzelkişilik yetkisi artırılmalı, çevre kirlenmesinin önlenmesi, her şeyin önünde yer almalıdır.

Sanayicilerin bir bölgede, yani, organize sanayi bölgelerinde toplanmalarının sayısız faydaları bilinmektedir. Bu nedenle, bu bölgeler dışında tesis kuracaklara, belediyeler ve ilgili bakanlıklar engel olmalıdırlar.

Bölge sanayicilerinin teşviki için, devlete ödemekte oldukları vergi, fon, prim ödeme ve benzeri gibi konular yeniden gözden geçirilmelidir. Bölge sanayicilerinin kendi ürünlerinin ihracatında birtakım kolaylıklar sağlanmalı -SSK primleri, KDV, Kurumlar ve Gelir vergileri gibi- teşvik edici mahiyette olmalıdır.

Değerli milletvekilleri, bu vesileyle, bir konuyu da burada vurgulamadan geçemeyeceğim.

Hepinizin malumları, 17 Ağustos depremini yaşadık. Bunun neticesini, ülke olarak, çok ağır hasar ve zayiatla ödedik. Kocaeli yarımadasında yoğunlaşan sanayimizde, yıllardır yapılan iki yanlışlık, maalesef, gözden kaçırılmıştı. Fay hattı olduğu bilinmesine rağmen, bu dar bölgede, Marmara’nın güzel sahilleri, yoğun bir sanayileşmeye maruz bırakılmıştır.

Ayrıca, yine, Genelkurmay Başkanlığımızın, zannederim görüşleri alınmış olmasına rağmen, harp ekonomisi yönünden ikinci bir yanlışlık yapılmıştır aynı bölgede. Efendim, bu ikinci husus, ikinci yanlışlık, bilhassa ülkenin o bölgesi, birçok silahın etki alanı içerisindedir. Yarın seferi bir durumda, bu bölgeye hedeflenen füzeler ve düşman hava kuvvetleri sayesinde, yoğunluklu olan Türkiye’nin bu sanayi bölgesi, bir anda elden çıkabilir. Dolayısıyla, seferi durumda da, ülkemiz, bir anda, harbin en şiddetli anında, silahlı kuvvetleri, topyekûn harbi destekleyecek harp ekonomisinden mahrum kalabilir. Bu nedenlerden dolayı, bu yanlışlıkları bundan sonraki hükümetlerimizin devam ettirmemesi için, Devlet Planlama Teşkilatının bu konular üzerinde hassasiyet göstererek siyasî gücü de yönlendirmesi çok önemlidir. Bu vesileyle, bunu da sizlere arz etmeden geçmedim.

Bu duygu ve düşüncelerle, hepinize saygı ve sevgiler sunarım. (FP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum Sayın Arı.

Bize intikal etmiş, gruplar adına başka söz talebi yok.

Şahsı adına Erzurum Milletvekili Sayın Aslan Polat?.. Yok.

Sakarya Milletvekili Sayın Cevat Ayhan?.. Yok.

Madde üzerinde değişiklik önergesi yok.

Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Madde kabul edilmiştir.

27 nci maddeyi okutuyorum:

Yönetmelikler ve düzenlemeler

MADDE 27. – Bu Kanunda öngörülen yönetmelikler, “OSB Uygulama Yönetmeliği” adı ile tek bir yönetmelik olarak, Kanunun yayımı tarihinden itibaren bir yıl içerisinde çıkarılır. Bakanlık bu Kanunun uygulanmasıyla ilgili olarak mevzuat çerçevesinde gerekli tedbirleri almaya ve düzenlemeleri yapmaya yetkilidir.

BAŞKAN – Madde üzerinde, Doğru Yol Partisi Grubu adına Hatay Milletvekili Sayın Mehmet Dönen konuşacaklar; buyurun efendim.

DYP GRUBU ADINA MEHMET DÖNEN (Hatay) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; görüşülmekte olan yasa tasarısının 27 nci maddesi üzerinde söz almış bulunuyorum; bu madde de, yine, yönetmeliklerle ilgili bir madde. Yasa tasarısının bundan önce görüştüğümüz maddesi, özel organize sanayi bölgelerinin kurulmasına ilişkin bir maddeydi.

Değerli arkadaşlarım, elbette ki, ülkemizde, devlet eliyle yatırım yapma süreci, milletimizin elinde ne kaynak birikimi ne de bilgi birikimi olmadığı dönemlerin ürünüdür. Yani, insanlarımız, hem fakir -ekonomik olarak kaynakları yok- hem de bilgi birikimleri olmadığı için, o dönemlerde, devlet sanayie öncülük yapmış, yatırıma öncülük yapmış ve ciddî mesafeler de katedilmiştir; ancak, geldiğimiz noktada, artık, milletimizin, hem bilgi hem de kaynak olarak, artık, yeterli birikimi olduğu kanısındayım ve özel organize sanayi bölgelerinin kurulmasını da bu açıdan çok önemli buluyorum. Ancak, buradaki amaç, benim gördüğüm kadarıyla, özel organize sanayi bölgelerinin kurulmasını teşvik etmek değil; zira, devlet eliyle kurulan organize sanayi bölgeleri birtakım resim ve harçlardan muaf olduğu halde bu maddede bu husus çok belirgin değil. Onun için bu maddenin daha belirgin hale getirilerek, bu özel organize sanayi bölgelerinin gerçekten özendirilmesi gerektiği kanısındayım.

Sevgili arkadaşlarım, biz bunları burada konuşuyoruz ve zannediyoruz ki, bunlar Türkiye’de yaşanmıyor; siz hiç merak etmeyin, zaten özel organize sanayi bölgeleri kuruluyor hem de öyle bir kuruluyor ki, serbest bölge anlamında kuruluyor. Bugün ülkemizde hem serbest bölge hem organize sanayi bölgesi biçiminde kurulan organize sanayi bölgeleri var ve bunlar şu anda faaliyet gösteriyor zaten. Biz burada bunun yasal çalışmasını yaparken, bizim girişimcilerimiz, bizim insanımız bu konuda bizim daha da önümüzde ve bu tür yatırımları, boşluk bularak, bulduğu yasal boşluklardan da yararlanarak, bunları geliştiriyor zaten. Bugün Tekirdağ sınırları içerisinde böyle bir organize sanayi bölgesi de kuruldu; bu özel organize sanayi bölgesinin hangi aşamada olduğunu ben takip edemedim; ama, çok ciddî yol aldığı kanısındayım. Onun için bu özel organize sanayi bölgelerinin kurulmasını ben, gerçekten, benimsiyorum.

Değerli arkadaşlarım, Hakkâri gibi, Şırnak gibi illerimizde, yani, işsizliğin had safhaya ulaştığı, gelir düzeyinin çok düşük olduğu illerde ya bu özel organize sanayi bölgeleri özendirilmeli; yani, müteşebbislerimiz daha yüksek teşvikle özendirilmeli ya da devlet eliyle kurulacak organize sanayi bölgeleri, daha yüksek teşvikten yararlanan özel organize sanayi bölgeleri statüsü kazanmalı. Çünkü, buralarda, artık, bizim, ciddî anlamda yatırım yapmamız ve oradaki insanların işsizlik sorununu ciddî anlamda -belirli oranda- çözmemiz gerekir diye düşünüyorum.

Değerli arkadaşlarım, Türkiye’de, organize sanayi bölgelerinin gelişme süreci belirli bir noktaya gelmiştir. Bu, hiç tartışma götürmeyen bir konu. Önümüzdeki süreçte, önümüzdeki dönemde, şimdi burada düşünmediğimiz, düşünemediğimiz birçok alanda, yeni organize sanayi bölgeleri kurulacaktır; çünkü, kavramlar değişmekte. İşte, onun için diyorum ki, bu tasarı, var olan sistemin tıkanıklığını gidermektedir.

Bakın, tarım ve sanayi, çok ciddî anlamda iki ayrı sektör olarak önümüzde durmaktaydı. Tarım doğanın hâkim olduğu bir sektördü, sanayi ise insanın doğaya hâkimiyetini simgeleyen bir sektördü. Şimdi, gelişmiş ülkelere bakıyoruz; artık, tarım sanayileşmiyor, makineleşmiyor; tarım, sanayi haline dönüşüyor. Yani, önümüzdeki süreçte, önümüzdeki dönemde, domates yetiştiren fabrikalar, biber ve patlıcan yetiştiren fabrikalar olacaktır; bu, uç vermiştir, bu başlamıştır. Türkiye’nin, bunları da kapsayacak biçimde, yeni bir organizasyona ihtiyacı vardır.

Hepimiz, özellikle, kendi bölgemizde var olan sıkıntıları yüzeysel olarak görüyoruz; ama, bunun derinliğini, bunun gelecekte nasıl çözüleceğini hiçbir zaman kavrayarak, özellikle yasalara bunu aktarmıyoruz.

Şimdi, önümüzdeki süreçte, tarımın sanayie dönüşmesi sürecinde doğacak yeni oluşumları görmemiz gerekir; yani, bizim, vizyonumuzun olması gerekir, geleceği görmemiz gerekir. Sadece, bugün fabrikaların, bugün kurduğumuz kurumların ihtiyaçlarına yönelik değil. Birçok kez buradan söyledim; artık sanayinin tarifi değişirken, sanayi, ciddî bir evrimleşmeye girmektedir.

Sayın milletvekilleri, 1950’lerde Amerika Birleşik Devletleri’nin toplam nüfusunun, toplam işgücünün yüzde 65’i tarımdaydı. 1970’li yıllara geldiğimizde, Amerika Birleşik Devletleri’nin toplam işgücünün yüzde 80’i sanayide istihdam edilmeye başladı. Bugün, Amerika Birleşik Devletleri’nin toplam istihdamının ancak ve ancak yüzde 40’ı sanayide istihdam edilmeye başladı.

Bakın, 1950’de yüzde 65’i tarımda istihdam edilirken, bugün yüzde 2,5’i tarımda istihdam ediliyor. 1970’li yıllarda, yüzde 80’i sanayide istihdam edilirken, bugün yüzde 40’ı sanayide istihdam ediliyor...

NİDAİ SEVEN (Ağrı) – 94’te neydi?

MEHMET DÖNEN (Devamla) – Ben, sana 94’ü de anlatırım, çok güzel anlatırım...

NİDAİ SEVEN (Ağrı) – Söyle... Söyle, rakamı söyle!

MEHMET DÖNEN (Devamla) – Bunları öğrenesiniz diye, geleceği göresiniz diye anlatıyorum; yani, iş olsun diye anlatmıyoruz burada.

NİDAİ SEVEN (Ağrı) – 94’ün rakamlarını söyler misiniz!

MEHMET DÖNEN (Devamla) – Biz de burada, birbirimizi bilgilendirelim diye anlatıyoruz.

Değerli arkadaşlarım, şimdi, sanayi sürecinin evrimleştiği yeni bir sürece giriyoruz. Sanayi devriminin bu sürecinde öne çıkan birinci kademe, hizmet sektörüydü; ama, şimdi, onu da aşarak, bilgi sektörüne doğru çok hızlı yol alınmaktadır.

İşte, ülkemizin sanayi devrimine geçişte sıkıntılar çektiği dönemin acısını, bugün, bütün çocuklarımız işsizlikle, fukaralıkla çekiyor. Biz, önümüzdeki süreçte -dünyada çok yeni bir evrimleşme süreci, yeni bir değişim, dönüşüm süreci yaşanıyor- hiç olmazsa, bunun gerisinde kalmayarak, bunu yakalayarak ülkemizin geleceğini daha gönençli, daha zengin hale getirelim diye düşünüyoruz. Tüm çabalarımız, burada söylediklerimiz buna yöneliktir, buna yönelik katkı yapmak istiyoruz. Bizim, burada, hiç kimseyi küçük düşürmek veya eleştirmek niyetimiz yok. Biz, burada, kendi bildiklerimizi, tecrübelerimizi sizlerle paylaşmaya çalışıyoruz; burada, bizim yaptığımız bu. Dinlersiniz, dinlemezsiniz; bu, sizin bileceğiniz bir iş. Bizim, burada, muhalefet olarak, yapıcı bir muhalefet olarak temel görevimiz, bildiklerimizi sizlerle paylaşmaktır; ülkemizin geleceğini, en az sizler kadar biz de düşünüyor ve ülkemizin geleceğinin şekillenmesine katkıda bulunmak istiyoruz.

Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (DYP ve FP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum Sayın Dönen.

27 nci madde üzerinde, Fazilet Partisi Grubunun görüşlerini, Bursa Milletvekili Sayın Altan Karapaşaoğlu ifade edecekler.

Buyurun Sayın Karapaşaoğlu. (FP sıralarından alkışlar)

FP GRUBU ADINA MEHMET ALTAN KARAPAŞAOĞLU (Bursa) – Sayın Başkanım, Değerli Bakanım ve değerli milletvekili arkadaşlarım; hepinizi saygıyla selamlıyorum. 27 nci maddeyle ilgili görüşlerimizi iletmek üzere söz almış bulunuyorum.

27 nci maddede, yönetmeliklerden ve düzenlemelerden bahsediliyor. Yalnız, burada bizim dikkatimizi çeken bir husus var; bu hususu, bilgilerinize arz etmek istiyorum; eğer, uygun görülürse, bir redaksiyonla düzelmesi mümkün.

Burada, şu ifade var: “Bu Kanunda öngörülen yönetmelikler Organize Sanayi Bölgeleri Uygulama Yönetmeliği adı ile tek bir yönetmelikle düzenlenir.” Değerli arkadaşlar, organize sanayi bölgeleri uygulama yönetmeliği, içerisinde muhtelif yönetmelikleri de barındıracak; yani, öyle bir yönetmelik çıkacak ki, kanun emri gereğince, içinde başka yönetmelikleri de barındıracak ve hatta, başka bölgelere göre kurulacak olan, mesela, kalkınmada öncelikli bir bölgede kurulacak olan organize sanayi bölgesine, çok başka, birtakım imkânlar temin edecek bir yönetmelik hazırlanabilir. Dolayısıyla, burada “tek bir yönetmelik olarak” yerine, “bir yönetmelik tespit edilir” demek daha akılcı olur diye düşünüyorum. Yapılacak olan düzenleme, redaksiyon düzenlemesiyle mümkündür.

Buna ilişkin olarak da, size, bir örnek vermek istiyorum; bu örnek de şudur: Tabiî en gelişmiş ülkelerden örnek vereceğiz, gerek Japonya’da gerek Amerika Birleşik Devletlerinde irili ufaklı, çok detaylı, çok çeşitli organize sanayi bölgeleri var. Bunların bir bölümü, kendi bölgeleriyle ilgili olarak kurulmuş; bir bölümü, sektörel olarak kurulmuş; bir bölümü de, o bölgenin istihdamına katkı temin edilsin diye kurulmuş ve herbirinin, kendi bölgesine yatırım yapacak olan yatırımcıya getirdiği menfaatlar da, ayrı ayrı olarak tespit edilmiş. Kimine, çalıştırdığı işçi başına bir vergi iadesi uygulanıyor; kimine, üretimini ihraç ettiği noktada, ihraç ettiği kadar Kurumlar Vergisinden muafiyet tanınıyor; kimine de, bir başka şekilde muafiyetler getiriliyor. Dolayısıyla, Sayın Bakanlığımızın, kendini, bir tek yönetmelikle bağlaması yerine “bir yönetmelik çıkarılır” ifadesini kullanarak bu düzenlemeyi yaparsa, önünün açık olacağını düşünüyorum. Gelecek günlerde yapılacak olan düzenlemeleri buna göre yapabileceğini, daha bir kolaylık, daha bir esneklik temin edeceğini düşünüyorum.

Şimdi, ülkemizde birtakım konular var, diyoruz ki, ihtisas organize sanayi bölgeleri kurulsun. Mesela, elektronikçiler bir araya gelsin, elektronikle ilgili bir sanayi bölgesi kursun. Bu sanayi bölgesinin, genel anlamda çıkarılacak bir yönetmelikle kurulması mümkün de olabilir; ama şu ifadeyle bakanlığın çıkardığı bir tek yönetmeliğe bağlı olarak mümkün de olmayabilir. Çünkü birtakım maliyet farklılıkları da getirebilir. Bu bakımdan, bu hususu belirtme lüzumu hissettim, tabiî yine Yüce Kurulumuzun ve Sayın Bakanımızın takdirlerine arz ediyorum.

Saygılar sunuyorum. (FP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum Sayın Karapaşaoğlu.

Şahıslar adına söz talebinde bulunan Sayın Aslan Polat ve Sayın Ayhan?.. Yoklar.

Madde üzerinde bir önerge vardır, okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan “Organize Sanayi Bölgeleri Kanunu Tasarısının “Yönetmelikler ve düzenlemeler” şeklinde olan 27. madde başlığının “Üst kuruluş, yönetmelikler ve düzenlemeler” şeklinde değiştirilmesini,

Aynı maddeye birinci fıkra olarak aşağıdaki fıkranın ilave edilmesini, mevcut birinci fıkranın ise 2 nci fıkra olarak düzenlenmesini arz ve teklif ederiz.

Emrehan Halıcı Ömer İzgi Nihat Gökbulut

Konya Konya Kırıkkale

Turhan Güven İsmail Kahraman

İçel İstanbul

Üst kuruluş, yönetmelikler ve düzenlemeler

OSB’lerinin kendi aralarında yardımlaşmaları ve ortak sorunlarını çözüme kavuşturmalarını sağlamak üzere oluşturulacak OSB üst kuruluşlarının görev ve çalışma şekilleri çıkarılacak yönetmelikte belirlenir.

BAŞKAN – Sayın Komisyon katılıyor mu efendim?

SANAYİ, TİCARET, ENERJİ, TABİÎ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU SÖZCÜSÜ FAHRETTİN GÜLENER (Bursa) – Takdire bırakıyoruz Sayın Başkanım.

BAŞKAN – Sayın Hükümet katılıyor mu?

SANAYİ VE TİCARET BAKANI AHMET KENAN TANRIKULU (İzmir) – Katılıyoruz efendim.

TURHAN GÜVEN (İçel) – Karar yetersayısının aranılmasını istiyorum.

BAŞKAN – Komisyonun takdire bıraktığı, Hükümetin katıldığı önergeyi oylarınıza sunacağım; ancak, karar yetersayısının aranılması istenmiştir. Karar yetersayısında, sayım zorluğu sebebiyle oylamayı cihazla yaptıracağım.

Oylama için 5 dakika süre veriyorum efendim.

Oylamayı başlatıyorum.

(Elektronik cihazla oylama yapıldı)

BAŞKAN – Karar yetersayısı vardır; önerge kabul edilmiştir.

27 nci maddeyi, kabul edilen önerge yönündeki değişik şekliyle oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Madde kabul edilmiştir.

Geçici madde 1’i okutuyorum:

ALTINCI BÖLÜM

Geçici Hükümler

GEÇİCİ MADDE 1. – Bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten önce Kanunun amacına uygun biçimde oluşan, organize sanayi bölgeleri, Kanunun yayımı tarihinden itibaren bir yıl içinde durumlarını bu Kanuna uygun hale getirirler.

Bu Kanunun yayımı tarihinden önce kurulmuş olan organize sanayi bölgelerinin organları, bu Kanuna intibak süresi içinde işlevlerini sürdürürler. Bu organların almış olduğu kararlar, imzaladıkları malî, idarî ve iltizamî akit ve sözleşmeler, intibak işleminin tamamlanmasından sonra da geçerliliğini aynen korur. OSB’lerde çalışmakta olanların özlük hakları mahfuz tutulur.

BAŞKAN – Geçici madde üzerinde, Fazilet Partisi Grubunun görüşlerini Konya Milletvekili Sayın Özkan Öksüz ifade edeceklerdir.

Buyurun. (FP sıralarından alkışlar)

Süreniz 10 dakikadır.

FP GRUBU ADINA ÖZKAN ÖKSÜZ (Konya) – Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; Organize Sanayi Bölgeleri Kanunu Tasarısının geçici 1 inci maddesiyle ilgili olarak söz almış bulunmaktayım; bu vesileyle, hepinize saygı ve selamlarımı sunuyorum.

Bu tasarının geçici 1 inci maddesi, bu kanunun yürürlüğe girdiği tarihten önce, kanunun amacına uygun olarak kurulmuş olan organize sanayi bölgelerinin durumlarının, bu kanunun yayımından itibaren bir yıl içerisinde bu kanuna uygun hale getirilmesini; organize sanayi bölgelerinin organlarının işlevlerini sürdüreceklerini, bu organların yapmış olduğu fiillerin aynen geçerli olacağını hüküm altına almaktadır.

Birleşmiş Milletler Teşkilatı, organize sanayi bölgelerini, birbiriyle işbirliği halinde üretim yapan orta ve küçük ölçekli işletmelerin, planlı bir alanda ve ortak altyapı hizmetlerinden yararlanacak şekilde standart fabrika binaları ve içerisinde toplantı yerleri olan mekanlar olarak tarif etmektedir.

Türkiye’de, organize sanayi bölgeleri uygulaması 1960 yılından sonra başlamış; beş yıllık kalkınma planlarında, organize sanayi bölgelerine ağırlık verilmiştir. Altıncı Beş Yıllık Kalkınma Planının hedefler bölümünde “imalat sanayiinde dışa dönük ve rekabet gücü olan bir yapının geliştirilmesi, ihracatın sürekliliğinin ve çeşitliliğinin sağlanması esas alınarak, mevcut tesislerde gerekli yapısal dönüşümün gerçekleştirilmesi, verimliliğin artırılması ve yeni tesislerin optimal ölçeklerde kurulması özendirilecektir” denilmektedir.

Ülkemizde, organize sanayi bölgelerinin kurulması, denetlenmesi, kredilendirilmesi ve çeşitli kuruluşlarla koordinasyonun sağlanmasında, Sanayi ve Ticaret Bakanlığı görevli ve yetkili kılınmıştır. Böylece, bölgesel dengesizlikler yaratmadan, geri kalmış yörelerin kalkınmalarını teşvik etmek, sanayi yatırımlarını bu bölgelere çekmek suretiyle planlı ve dengeli kalkınmayı sağlamak, sanayi tesisleri için gerekli arazinin temini, bu tesisler için gerekli enerji, haberleşme, ulaşım, arıtma tesisleri gibi altyapı hizmetlerinin götürülmesi ve idarî binaların tesis edilmesi suretiyle, organize sanayi bölgelerinin, devlet desteği ve denetimi altında gerçekleştirilmesi amaçlanmıştır. Böylece, organize sanayi bölgeleri, şehirlerin planlı gelişmesine katkıda bulunmuş, sanayiin az gelişmiş bölgelerde yaygınlaşmasını sağlamış, tarım alanlarının sanayide kullanılması engellenmiş, sanayi kuruluşları arasında ilişkiler kolaylaşmış, sanayicilere sağlıklı, ucuz, güvenli ortak tesisler ve altyapı imkânı sağlanmış, müşterek arıtma tesisiyle çevre kirliliği büyük ölçüde önlenmiştir.

Ülkemizde halen faaliyet gösteren 45 organize sanayi bölgesi bulunmaktadır. Halen yapımı devam eden çok sayıda organize sanayi bölgesi bulunmaktadır. Bu yatırımların bir an önce tamamlanması için, hükümetin gereken kaynağı aktarması, ülkemiz ekonomisi açısından çok önemlidir.

Ülkede KOBİ sayısı yaklaşık olarak 200 000 kadardır. Bu işletmelerin istihdam ettiği kişi sayısı yaklaşık olarak 1,5 milyondur; yani, 1,5 milyon aile KOBİ’lerden ekmek yemekte ve geçimini sağlamaktadır. Bu da, imalat sanayiinin yüzde 40’ına eşittir. Bu işletmeler, toplam sanayi işletmelerinin yüzde 20’sini oluşturmaktadır. KOBİ’ler, imalat sanayiinde katma değerin yüzde 24’ünü üretmektedir.

KOBİ’lerin kuruluş yerlerine bakıldığında, işletmelerin yüzde 70’i 10 büyük şehirde toplanmıştır. Sanayide kurulu gücün yüzde 40’ı KOBİ’lerdedir. KOBİ’lerin çoğunluğu, tekstil ve makine sektöründe yoğunlaşmıştır. Bunları, gıda, orman ürünleri izlemektedir.

Tekstil sektöründe özellikle 1997 yılından sonra Uzakdoğu’dan başlayarak ülkemizi etkisi altına alan global kriz, ülkemizde organize sanayi bölgelerindeki dokuma ve tekstil üzerine kurulmuş birçok işyerinin kapanmasına neden olmuş veya kapanma noktasına getirmiştir. Maalesef, bu durumdaki firmalara, hükümet yeterli desteği sağlayamamıştır. Halen de bu firmalarımızın sorunları artarak devam etmektedir; çünkü, döviz kurlarındaki artış, iç maliyetlerdeki artışı karşılayamamaktadır.

KOBİ’lere, gereken ihracat desteği verilmemektedir. Aslında, sektörün lokomotifi olan KOBİ’lere ihracat desteğinin kaynaktan sağlanması lazımdır. Bugün, verilen kredilerin hepsi Eximbank kaynaklı olduğundan, bu Eximbank kaynaklarını da belirli firmalar kullandığından, bizim “Anadolu aslanları” dediğimiz KOBİ’ler, bu kredilerden yeterince faydalanamamakta. Onun için, hükümete tavsiyemiz şudur: Kaynaktan bu KOBİ’lere destek verilmelidir. Nedir bu destekler; işçilerin muhtasar beyannameyle ödenen vergilerinin ve SSK primlerinin bir kısmının hükümet tarafından karşılanması veya enerji giderlerinin bir kısmının, yine, devlet tarafından karşılanması; Uzakdoğu’ya, daha önce uygulandığı gibi, yapılan uçak seferlerinin birkısım navlun bedelleri devlet tarafından karşılandığı takdirde, KOBİ’lerimiz, ayağa kalkıp, kendi işlerini yaparak sektöre de kuvvetli bir destek sağlayacaklardır.

Devlet tarafından verilen teşviklerde KOBİ’lerin payı çok azdır; bu pay yüzde 4 civarındadır. Ülkemizde, KOBİ’lerin yatırım payı, toplam ihracatımızdaki payı ve kredi payları, gelişmiş ülkelere göre çok küçüktür. Birkısım rant gruplarına 2000 yılının ocak ve şubat aylarında 5,3 katrilyon lira faiz ödemesi yapan hükümetin, KOBİ’lerin de, artık, sesini duyması gerekmektedir. Organize sanayi bölgeleriyle birlikte küçük ve orta ölçekli işletmenin sorunlarının çözülmesi için gerekli çabaların sarf edilmesi gerekir. Bu işletmelerin sorunlarının çözülmemesi durumundaysa, organize sanayi bölgeleri için yapılacak yatırımlar heba olacaktır.

Dün 14 üncü maddeyle ilgili bir önerge verilmişti. Bu önergede, fert başına 3 500 dolar gayri safî millî hâsılası olan illerimizin 193 üncü madde kapsamına alınacağı zikredilmekteydi. Burada şöyle bir örnek vermek gerekir: Öyle illerimiz vardır ki, bu illerimizde, fert başına olan gayri safî millî hâsıla 3 500 doları geçebiliyor; fakat, bu illere bağlı öyle ilçelerimiz var ki, bunlara fert başına düşen hâsıla ise 800-900 dolar dolayındadır; ama, bunlar, o zaman, bundan faydalanamamaktadır; yani, bu önergenin il bazında değil de, bölgesel bazda ele alınmasında fayda görüyoruz.

Organize sanayi bölgeleri, artı, öncelikle başlamış olan organize sanayi bölgeleri tamamlanmalıdır. Organize sanayi bölgelerinin sorunları, sadece kanun çıkarmakla çözülmez; çıkarılan yasalar, alınacak tedbirlerle desteklenmelidir. Bu nedenle, organize sanayi bölgelerinin kaynak sorunları giderilmeli, altyapı sorunları çözülmelidir. Dünyadaki teknolojik gelişmeler de dikkate alınarak bilgi altyapısı desteklenmeli ve bilimsel araştırma-geliştirmeye büyük önem verilmelidir.

KOBİ’lerin sermaye eksikliği ve özkaynak ihtiyacı yeterli değildir; dış pazarlara açılabilmesi için çeşitli destek kredileri sağlanması gerekmektedir.

Nitelikli işgücü bulmak, KOBİ’lerin önemli darboğazlarından birisini oluşturmaktadır. Bu nedenle, işyerleri ile meslek liseleri ve üniversiteler arasında iyi bir işbirliği yapılmalıdır.

KOBİ’lerin makine ve teçhizat ihtiyaçlarının karşılanması gerekmektedir. Üretim, pazarlama, eğitim, yönetim, malî ve hukukî alanda bilgi eksikliği yaşanmaktadır. Kamu kuruluşlarıyla koordinasyon eksikliği bulunmaktadır. Bunlar gibi, KOBİ’lerin önemli temel eksiklikleri ve sorunları vardır. Bu sorunların öncelikle çözülmesinden yanayım.

Bu duygularla, hepinize saygı ve selamlarımı sunuyorum. (FP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum Sayın Öksüz.

Gruplar adına başka söz talebi?.. Yok.

Şahıslar adına söz talebinde bulunan Sayın Polat?.. Yok.

Sayın Ayhan?.. Mevcut değil.

Geçici madde 1 üzerinde önerge yok.

Maddeyi, komisyondan geldiği şekliyle oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Madde kabul edilmiştir.

Müteakip maddeyi okutuyorum:

GEÇİCİ MADDE 2. – Bu Kanunun yürürlüğe girmesinden önce 5590 sayılı “Ticaret ve Sanayi Odaları”, “Ticaret Odaları”, “Sanayi Odaları”, “Deniz Ticaret Odaları”, “Ticaret Borsaları” ve “Türkiye Ticaret, Sanayi, Deniz Ticaret Odaları ve Ticaret Borsaları Birliği” Kanununun 5 inci maddesinin (r) bendinin (5) numaralı alt bendine göre kurulup yönetilmekte olan OSB’leri, bu Kanunda adı geçen OSB’lerinden sayılır.

Bu tür OSB’lerinde, genel kurulun kabul etmesi halinde, müteşebbis heyet görevlerini oda meclisi, yönetim kurulu görevlerini yürürlükteki OSB mevzuatı uyarınca oluşturulmuş kurullar, denetim kurulu görevlerini ise oda meclis bütçe komisyonu yerine getirebilir.

BAŞKAN – Geçici madde 2 üzerinde gruplar adına ilk söz, Fazilet Partisi Grubu adına, Bursa Milletvekili Sayın Faruk Çelik’e ait.

Buyurun Sayın Çelik. (FP sıralarından alkışlar)

Süreniz 10 dakika efendim.

FP GRUBU ADINA FARUK ÇELİK (Bursa) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; görüşülmekte olan Organize Sanayi Bölgeleri Kanunu Tasarısının geçici 2 nci maddesiyle ilgili, Fazilet Partisi Grubunun görüşlerini açıklamak üzere söz almış bulunuyorum; Yüce Heyetinizi saygıyla selamlıyorum.

Değerli milletvekilleri, organize sanayi bölgeleri kavramı, dünyada 19 uncu Yüzyılın sonlarına doğru ortaya çıkmış ve ilk olarak İngiltere ve Amerika Birleşik Devletlerinde uygulamaya konulmuştur. Türkiye’de organize sanayi bölgelerinin kurulması fikri ise, diğer ülkelere göre daha yeni sayılabilir. Bölgesel kalkınmada dengelerin sağlanması için, 1961 yılında planlı döneme geçişle, organize sanayi bölgelerinin oluşturulması fikri ülkemizde de gündeme gelmiştir. Bu amaçla ortaya konulan çalışmalarla gerçekleştirilen Bursa Organize Sanayi Bölgesi, organize sanayi bölgeleri içerisinde ilki ve en başarılı olanıdır. Bursa Organize Sanayi Bölgesi, Türkiye’deki en mükemmel organize sanayi bölgesidir. Oda yönetimini, iki arıtma tesisi ve enerji santralı kurdukları, ilave 3 milyon metrekare altyapısı hazır alan hazırladıkları için kutluyoruz. Bu vesileyle, tüm ilgili kurum ve kuruluşlara, Bursa Organize Sanayi Bölgesini görmelerini, örnek almalarını da tavsiye ediyoruz.

Bilindiği gibi, arıtma tesislerinin kurulması yerel yönetimlerin görevidir. Bursa Organize Sanayi Bölgesi arıtma tesisinin atığı keklerin kaldırılması konusunda Çevre Bakanlığının ve belediyelerin daha duyarlı davranmasını ve oda yönetimine yardımcı olmalarını da buradan talep ediyoruz.

Değerli milletvekilleri, organize sanayi bölgelerinin kurulmasıyla, planlı, modern kentlerin oluşması, sanayi alanlarının tahsis edilmiş olması, şehirlerin, tarım alanlarının tarihî ve kültürel özelliklerinin korunması, üretimin planlanması, üretimin teşviki ve ihracatın standardizasyonu, istihdamın artırılması, altyapı tesislerinde inşaat maliyetlerinin azaltılması, modernleşmek için çaba gösteren küçük ve orta ölçekli girişimcilere teşvik olunması amaçlanmaktadır. Bu kanun tasarısının amacı, organize sanayi bölgelerinin kuruluş, yapım ve işletilmesi esaslarını düzenlemek, dolayısıyla organize sanayi bölgelerine hükmî şahsiyet kazandırmak, amacı çerçevesinde hak ve borç edinebilme imkânı getirmektir.

Değerli milletvekilleri, ticaret ve sanayi odaları tarafından kurulmuş ve işletilmekte olan 6 organize sanayi bölgesinin tüzelkişilik ve yönetim sorunları olmadığından, tamamı mükemmel bir gelişme sergilemiş ve tamamı, ilk dönemi dışında, hiçbir kamu kaynağı kullanmadan altyapılarını tam olarak bitirmişlerdir. Daha sonra, ikinci, üçüncü ve hatta dördüncü organize sanayi bölgelerini kurmuş ve işletmeye almışlardır. Büyük kısmı da enerji santrallarını kurmuşlardır. Gerçekleştirdikleri ve üstlendikleri bütün bu yatırımlar için, odalar adına özel dışkrediler kullanarak kefalet altına girmişlerdir. Bu nedenle, tek bir oda tarafından kurulup yönetilen organize sanayi bölgeleri, oda gibi kamu kurumu niteliğinde bir kuruluşun idaresindeki organize sanayi bölgelerinin ne kadar başarılı olduğunun somut birer örnekleridir. Böyle başarılı bir örneğin yönetim tarzı değiştirilecekse, bu, “organize sanayi bölgelerindeki müteşebbis heyetin görevlerini genel kurul kabul etmesi halinde” değil, “oda meclisi isterse” şeklinde olmalıdır. Örneğin, bu kanun tasarısına göre, yaklaşık, 28 000 üyeli Bursa Ticaret ve Sanayi Odasının oluşturduğu oda meclisi değil, yaklaşık 160 kişiden oluşan organize sanayi bölgesindeki sanayicilerin karar vermesi, kanunun maksadına da aykırıdır; başarısı ortada olan bir yönetimden bu görev alınarak, ne yapabileceği belli olmayan bir yönetime verilmesi tercih edilmemelidir. Bilindiği gibi oda meclisleri, zaten, sanayicilerden oluşmaktadır. Meclisteki sanayiciler, arzu ettikleri takdirde yönetim tarzını da değiştirebilirler.

Değerli milletvekilleri, organize sanayi bölgeleriyle ilgili kanun tasarısının geçici 2 nci maddesinin ikinci paragrafının şöyle düzenlenmesinde fayda görüyoruz: Sanayi odaları, kendi kurdukları organize sanayi bölgelerine yeterli hizmeti vermekten uzak kalıyorlarsa -ki, Ege Bölgesindeki sanayi odası böyledir- bu tür sanayi bölgelerinde müteşebbis heyet görevlerini oda meclisi, yönetim kurulu görevlerini oda yönetim kurulu veya yürürlükteki organize sanayi bölge talimatnamesinin öngördüğü biçimde oluşturulmuş kurullar, denetim kurulu görevlerini ise oda meclis bütçe komisyonu yerine getirir.

Bu organize sanayi bölgelerinde müteşebbis heyetin; yani, oda meclisinin talebi olmaması halinde 25 inci madde hükümleri uygulanmaz. Bu tür organize sanayi bölgelerinde organların teşekkkülü, temsil, ilzam, yetki ve sorumlulukları bölge müdürünün ve diğer personelin atanması gibi hususlar eskiden olduğu gibi aynen muhafaza edilir şeklinde bir paragraf koymak suretiyle, bu statüye uymak isteyenleri veya eski statüde devam etmek isteyenleri de kapsaması sağlanmalıdır. Tek bir oda tarafından kurulup işletilen organize sanayi bölge yönetimlerinin değiştirilmesi kamusal menfaatlara da uygun değildir; çünkü, bu odalar, bu uygulamalardan kaynaklanan deneyim ve imkânlarla, sürekli, yeni organize sanayi bölgeleri ve bu organize sanayi bölgelerinin ihtiyacı olan müşterek tesislere yatırım yapmakta; böylece, yörelerinin hem istihdamına hem de katmadeğerine büyük katkıda bulunmaktadırlar.

Geçici 2 nci madde yumuşatılmalı, yönetimde kalitenin bozulmaması için mevcut yönetimlerin devamına imkân verilmelidir. Bu konuda yapılacak olan girişimi veya önergeyi destekleyeceğimizi ifade ediyor, bu tasarının, büyük bir özveriyle maddî ve manevî tüm gücünü ortaya koyarak ülkemizin kalkınmasında önemli rol oynayan sanayicilerimize ve ticaret erbabına hayırlı olmasını diliyor, Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum. (FP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum Sayın Çelik.

Gruplar adına başka söz talebi?.. Yok.

Şahsı adına söz talebinde bulunan Sayın Polat?.. Yok.

Sayın Ayhan?.. Yok

Geçici madde 2 üzerinde 3 adet önerge vardır. Bu önergeleri sırasıyla okutacağım; ancak, önergelerin 3’ünün de aynı mahiyette olduğunu, şimdiden dikkatlerinize sunmak istiyorum.

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 367 sıra sayılı kanun tasarısının geçici 2 nci maddesinin ikinci fıkrasındaki “Bu tür OSB’lerde” sözcüğünden sonra gelen “genel kurulun kabul etmesi halinde” ifadesinin çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.

Hüseyin Akgül Süleyman Coşkuner Mükerrem Levent Manisa Burdur Niğde

Mustafa Enöz Oğuz Tezmen Ahmet Sünnetçioğlu

Manisa Bursa Bursa

Altan Karapaşaoğlu Fahrettin Gülener Reşat Doğru

Bursa Bursa Tokat

BAŞKAN – İkinci önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 367 sıra sayılı, Organize Sanayi Bölgeleri Kanun Tasarısının geçici 2 nci maddesinin ikinci fıkrası olarak aşağıdaki şekilde eklenmesini arz ve teklif ederiz.

Saygılarımızla.

Turhan Güven Saffet Arıkan Bedük Mehmet Sadri Yıldırm

İçel Ankara Eskişehir

Kemal Kabataş Murat Akın

Samsun Aksaray

“Bu tür organize sanayi bölgelerinde, müteşebbis heyeti görevlerini oda meclisi, yönetim kurulu görevlerini yürürlükteki organize sanayi bölgeler mevzuatı uyarınca oluşturulmuş kurullar, denetim kurulu görevlerini ise oda meclisi bütçe komisyonu yerine getirir.”

BAŞKAN – Son önergeyi okutup işleme alacağım.

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 367 sıra sayılı kanun tasarısının geçici 2 nci maddesinin ikinci fıkrasındaki “Bu tür OSB’lerde” sözcüğünden sonra gelen “genel kurulun kabul etmesi halinde” ifadesinin çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.

Mehmet Emrehan Halıcı İsmail Köse Beyhan Aslan

Konya Erzurum Denizli

Mehmet Altan Karapaşaoğlu Hüseyin Akgül Orhan Şen

Bursa Manisa Bursa

Turhan Tayan Fahrettin Gülener Mükerrem Levent

Bursa Bursa Niğde

Ahmet Sünnetçioğlu Bekir Ongun

Bursa Aydın

BAŞKAN – Sayın Komisyon, katılıyor musunuz efendim?

SANAYİ, TİCARET, ENERJİ, TABİÎ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU SÖZCÜSÜ FAHRETTİN GÜLENER (Bursa) – Sayın Başkanım, takdire bırakıyoruz.

BAŞKAN – Sayın Hükümet katılıyor mu?

SANAYİ VE TİCARET BAKANI AHMET KENAN TANRIKULU (İzmir) – Katılıyoruz efendim.

BAŞKAN – Komisyonun takdire bıraktığı, Hükümetin katıldığı önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmiştir.

Diğer iki önerge de aynı mahiyette olduğundan, diğer iki önergeyi işlemden kaldırıyorum.

Geçici madde 2’yi bu değişikliğiyle oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Madde kabul edilmiştir.

Geçici madde 3’ü okutuyorum:

GEÇİCİ MADDE 3. – Bu Kanunun yürürlüğe girmesinden önce kurulan organize sanayi bölgelerinin müteşebbis heyetlerine, 4 üncü maddenin yedinci fıkrasında sayılanlardan başka kurum ve kuruluşlar iştirak etmişler ise bunların hak ve mükellefiyetleri aynen devam eder veya isterlerse, iştirak paylarının iade edilmesi şartıyla ayrılabilirler.

BAŞKAN – Geçici madde 3 üzerinde, Fazilet Partisi Grubunun görüşlerini, Yozgat Milletvekili Sayın Mehmet Çiçek ifade edeceklerdir.

Buyurun Sayın Çiçek. (FP sıralarından alkışlar)

Süreniz 10 dakika.

FP GRUBU ADINA MEHMET ÇİÇEK (Yozgat) – Sayın Başkanım, saygıdeğer milletvekilleri; 367 sıra sayılı kanun tasarısının geçici 3 üncü maddesi üzerinde, Grubum adına söz almış bulunuyorum; hepinizi, saygıyla selamlıyorum.

Geçici 3 üncü maddede, biraz önce ifade edildiği gibi “bu Kanunun yürürlüğe girmesinden önce kurulan organize sanayi bölgelerinin müteşebbis heyetlerine, 4 üncü maddenin yedinci fıkrasında sayılanlardan başka kurum ve kuruluşlar iştirak etmişler ise bunların hak ve mükellefiyetleri aynen devam eder” denilmektedir.

Saygıdeğer milletvekilleri, dünyamız, sanayi devrimini gerçekleştirdiği zamandan bu yana, akıl almaz bir hızla gelişmektedir. Sanayi devrimi, insanlığın yaşamında büyük değişiklik yapmıştır; tarım toplumundan sanayi toplumuna geçişteki hız, akıl almaz süratle olmuştur. Gelişen sanayi, tarımı, ticareti, sosyal yaşantıyı süratle düzenlemiştir. Gelişen sanayi sayesinde üretim artmıştır; insanlık, sanayinin berebaberinde getirdiği teknolojiyle rahata kavuşmuştur.

İnsangücünün yerini makinenin aldığı tarihten bu yana, insanlık, devrim üstüne devrim gerçekleştirmektedir. Küçük atölyelerden başlayan sanayileşme süreci, dev entegre ağır sanayi kuruluşlarıyla, en son, en yüksek konumuna ulaşmıştır.

Bugün, artık, bilgi çağını yaşıyoruz. Bilgisayarın hayatımıza girmesiyle sanayi de farklı bir boyut kazanmıştır. Bugün, dev, ağır sanayi kuruluşları yerlerini organize sanayi kuruluşlarına bırakmaya başlamıştır. Elbette, ülkemiz de, bu gelişmede yerini almıştır.

Ülkemizin dört bucağında ilçelerde küçük sanayi kuruluşları, illerde ise organize sanayi bölgeleri oluşmaktadır. Ülkemiz insanının emeği ve küçük birikimlerinin üretime katkısı sağlanmıştır. Artık, ülkemizde de arabanın parçaları ayrı ayrı yerlerde imal ediliyor, bir yerde montajı yapılıyor. Dev araba fabrikaları, yerlerini yavaş yavaş bu organizasyonlara bırakıyor. Anadolu insanı üretiyor, üretmenin hazzını yaşıyor. Ülkemizin her köşesi fabrikalarla donanıyor. Bir zamanlar çiviyi, raptiyeyi bile ithal eden ülkemiz, sanayi mamulleri ihraç eden ülke haline gelmiştir. Bu, müteşebbis, çalışkan Türk insanının eseridir.

Saygıdeğer milletvekilleri, ülke kalkınmasının temel esaslarından biri de, nüfusa, doğduğu yerde istihdam imkânı sağlamaktır. Devlet olarak bu konuda başarılı bir politika takip ettiğimiz söylenemez. Verimli tarım alanları sanayie açılmıştır. En mümbit araziler sanayi kuruluşlarına verilmiştir. Sanayide yanlış planlamamız sebebiyle, neredeyse, ülkemizin nüfusunun yarısı, Marmara, Ege ve Akdeniz Bölgesine yığılmış bulunmaktadır. Fabrikalar burada, üniversiteler burada, ticaret merkezleri burada, turizm yatırımları burada yapılıyor. Deprem bölgelerine yapılan bu yatırımın ne kadar hatalı olduğunu yaşadığımız depremle tekrar gördük ve yaşadık. Birkaç yıldan beri, Anadolu’nun bakireliğinin farkına yeni varmaya başladık. Güneydoğu ve Doğu Anadolu’ya işadamlarımız yönelmeye çalışıyor.

Orta Anadolu ise, hâlâ, bakir, kaderine terk edilmiş. Mesela, benim ilim Yozgat’ta, cumhuriyetin yetmiş yılında üretim yapan kamuya ait iki sanayi tesisi bulunuyor. Bunlardan birisi 1976 yılında faaliyete geçen Tekel Bira Fabrikası; diğeri ise, 1998 yılında üretime başlayan Yozgat Şeker Fabrikasıdır. Yozgat, sanayi ve ticaret çokortaklı şirket örneğini Türkiye’de ilk sergileyen kuruluş olan YİMPAŞ Holdingin kuruluşuyla farklı bir boyut kazanmıştır. Bu holdingin başlattığı sanayi ve ticaret hamlesi büyüyerek devam etmektedir.

Ayrıca, ilimizde, 1995 yılında organize sanayi bölgesinin temelleri atılmıştır. 1996 yılında enerji ihaleleri yapılmış, altyapı tamamlanmış, 1997 yılında isale hattı tamamlanmış, organize sanayi hizmete hazır hale gelmiştir. Bölgemiz, önce, kalkınmada birinci öncelikli iller kapsamına alındı, arkasından, OHAL kapsamına alınarak, yatırım yapılacak cazip iller arasına alındı. Başkentin kapısında, hemen kenarında bulunan, Anadolu’nun göbeğindeki bu ilin, Yozgat’ın, bu konumda oluşu, ülkemiz için elbette bir eksikliktir. İlimizin misafirperver, fedakâr insanlarının, ülkemizin yatırımcılarını, tüccarlarını, sanayicilerini Yozgat’ta ağırlamaktan mutlu olacaklarını buradan bütün ülkemize duyurmak istiyorum.

Hükümetimizin, tüm organize sanayi bölgeleri için, fon kredilerinde kullanılan kredi faizlerini, 2000 yılından itibaren, Yozgat gibi kalkınmada öncelikli illerde yüzde 10, normal illerde yüzde 15, gelişmiş illerde yüzde 20 olarak uygulamayı düşünmesi memnuniyet vericidir. Bu kararın, daha önce kredi alan müteşebbislere de uygulanmasının faydalı olacağı kanaatindeyiz. Bu karar geçmişe de uygulanırsa, geçmişte kredi alanlar cezalandırılmamış olurlar.

İlimizde ve bölgemizdeki yatırımlar genellikle KOBİ’dir. KOBİ’lere tahsis edilen 75 milyar kredi enflasyonla erimiştir; bu miktar mutlaka artırılmalıdır.

Değerli milletvekilleri, ülkemiz gelişmişlik sırasında Yozgat 58 inci sıradadır. Bir ilin gelişmesi için imalat sanayii artırılmalıdır. Devlet, organize sanayimizin her türlü problemlerini çözmeli ve üretimlerinin artırılmasını temin etmelidir.

Ülkemizde israf ekonomisi kesinlikle durdurulmalıdır.

Ülkemiz genelinde, organize sanayi bölgelerimizin ve ilimizin organize sanayi bölgesinin gelişmesi için, illerin ve ilimizin ulaşım problemlerinin acilen halledilmesi gerekir.

Türkiye’nin en önemli karayolu Yozgat’tan geçmektedir. Ayrıca, Türkiye ihracatının güney-kuzey istikametinde en önemli yolu, İskenderun-Samsun yolu Yozgat’tan geçerek, Türkiye’yi tam ortasından ikiye bölmektedir. Bu yolların, ihracatımızın gelişmesinde rolü elbette çok büyüktür.

Projesi hazırlanan Yozgat-Sıvas-Erzurum tren yolunun acilen yapılması, Orta Anadolu’nun sanayi ve ticaret gelişmesine hayat verecektir.

Orta Anadolu’nun tam ortasındaki ilimizde istimlaki yapılan havaalanının, hükümetimizce ihalesinin yapılmasını istiyoruz.

İlimizde süratle artan sanayi kuruluşlarımızın doğalgaz ihtiyacının karşılanması için, proje çalışması yapılan Türkmen doğalgazının Yozgat-Ankara bağlantısı projelendirilmeli ve süratle ihalesi yapılmalıdır.

Saygıdeğer milletvekilleri, bölgemizin su kaynakları, Orta Anadolu’nun su kaynakları mutlaka değerlendirilmelidir. Projeleri yapılan ve inşaata başlanması planlanan barajlar, Yozgat ve çevresine hayat verecektir.

Saygıdeğer milletvekilleri, küçük sanayi kuruluşlarının, sitelerinin ve organize sanayi bölgelerinin, ülke kalkınmamızın can damarları olduğunu çok iyi biliyoruz.

Hükümetimiz ve bundan sonraki hükümetler, bundan önce yapılan hataları tekrar etmemelidir. Tarım alanları, önümüzdeki yıllarda nesillerimizin hayat kaynağı olan, beslenme kaynağı olan arazilerimiz, kesinlikle sanayi kuruluşlarının yapımına kapatılmalıdır.

İzmit’te Ford fabrikası kurulacak diye kullanıma açılacak o mükemmel arazinin yerine, Orta Anadolu’nun illeri, Yozgat, Çorum, Sıvas, Kırşehir, Nevşehir tercih edilmeliydi; fakat, akıl almaz bir plan hatası sebebiyle, maalesef, deprem bölgesinin göbeğine Ford tesislerinin yapılmasına izin verilmiştir.

Saygıdeğer milletvekilleri, küçük sanayi siteleri ve organize sanayi bölgeleri ülke kalkınmamızın candamarıdır, ülkemizin kalkınmasının mihenk taşlarıdır. Türk müteşebbis insanının alınteri, göznuruyla gerçekleştirdiği bu kalkınma hamlesi, devletçe teşvik edilmeli, ihtiyaçları acilen tespit edilerek, anında halledilmeye çalışılmalıdır.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Sayın Çiçek, lütfen, toparlayınız.

MEHMET ÇİÇEK (Devamla) – İşsizliğin önlenmesinde, göçün durdurulmasında organize sanayi bölgeleri en büyük amildir. Bu kanunla, ülkemizin dört bucağına serpilip büyüyen sanayicilerimizin problemlerinin halledileceğini ümit ediyor, kanunun ülkemize ve sanayicilerimize hayırlı olmasını diliyor, hepinizi saygıyla selamlıyorum. (Alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum Sayın Çiçek.

Gruplar adına başka söz talebi?.. Yok.

Şahısları adına söz talebinde bulunan Sayın Polat?.. Yok.

Sayın Ayhan?.. Yok.

ALİ ŞEVKİ EREK (Tokat) – Sayın Başkan, şahsım adına söz istiyorum.

BAŞKAN – Buyurun efendim.

Sayın Erek, süreniz 5 dakikadır.

ALİ ŞEVKİ EREK (Tokat) – Sayın Başkanım, değerli milletvekili arkadaşlarım; günlerdir görüşmekte olduğumuz Organize Sanayi Bölgeleri Yasa Tasarısının sonuna gelmiş bulunuyoruz.

İlgili madde konusunda, hükümetin teklif ettiği ve komisyonun ona göre aldığı karara aynen uyuyoruz. Yüce Mecliste, daha evvel, bu tasarı konusunda yaptığım konuşmalarda, organize sanayi bölgelerinin küçük ve orta boy işletmelerle çok yakından alakadar olduğunu, küçük ve orta boy işletmelerin Türk ekonomisine katkısını, krediden aldığı payı, ihracata olan ilavesini; özellikle gençler arasında yapılan bir ankette özel sektör hevesinin nasıl desteklenmesi konusunda bir teşvike muhatap olduğunu ve 4325 sayılı Kanunda organize sanayi bölgelerindeki teşvik adaletsizliğinin giderilmesini Yüce Heyete arz etmeye çalışmıştım.

Değerli arkadaşlarım, bu hafta sonu, Uşak ve Denizli’de, özellikle organize sanayi bölgelerinde vatandaşlarımızla yaptığımız sohbetin çok açık ve gerçek yönünü Yüce Heyete takdim etmek istiyorum. Bununla vurgulamak istediğim nokta şudur: Bu kanun bir büyük boşluğu dolduruyor, bu büyük boşluğu doldurmakla, organize sanayi bölgeleri, özellikle statü bakımından yepyeni bir veçheye kavuşacak; isabetlidir. Yapılan değişikliklere, hele, 4325 sayılı Kanunla ilişkilendirilmesine, kişisel olarak tümüne müspet oy vereceğimi arz ediyorum.

Ancak, vurgulamak istediğim nokta şudur: Statüyü değiştirmekle, statü bakımından bir boşluğu doldurmakla, Türkiye’de ekonominin fevkalade felce yönelik bugünkü durumu arasındaki açıklığı belirtmekte fayda var.

Bakınız, değerli arkadaşlarım, bugün, Denizli’de, tekstil sanayiin aşağı yukarı 80 000 işçiye maişet temin ettiğinde şek ve şüphe yok. Bundan bir iki ay evvel, Denizli sanayicileri, Almanya’da ihracat sözleşmesi yapmışlar. Bunlar, bizzat, sanayi ve ticaret odalarından aldığım bilgi. Heim’de yaptıkları sözleşmeden sonra Denizli’ye döndüklerinde, kullanacakları ipliğin zammı yüzde 40 nispetine ulaşmış. Dolayısıyla, şu anda Denizli’nin tekstil sanayicisi, sözleşmeyle bağlandığı ihracat mükellefiyetini yerine getirememe durumunda.

Bunun bir diğerini Uşak’ta, Türkiye’nin mamul deri imalâtında yüzde 80 payı olan Uşak Organize Sanayi Bölgesinde gördük. Uşak Organize Sanayi Bölgesinde yarı yarıya işçi çıkarma var. Sebebini söyleyeyim: SSK prim borcu, normal yıllık enflasyon yüzde 68,9 üzerinden hesaplanmış ve asgarî ücretten alınması gereken SSK prim payı 86 milyon liraya ulaşmış. Buna yüzde 25 stopaj ilave edin, 10 işçiden fazla çalıştıranlara uygulanan yüzde 12 Tasarrufu Teşvik Fonu ilavesini koyun... İşyerleri SSK primini ödemekten, stopajı ödemekten, yasal olarak işçi çalıştırma imkânından ve çarklarını döndürmekten mahrum hale gelmişler.

Sözlerimi toparlıyorum. Statü, yani Organize Sanayi Bölgeleri Tasarısı fevkalade bir büyük boşluğu dolduruyor, yaralara da merhem olacak bir düzenleme getirecektir; ama, Anadolu Kaplanlarının durumu budur, ihracat bu durumdadır...

İş sahipleri, küçük ve orta boy işletmeler, bir büyük, maalesef ve maalesef, ekonomik matemin içerisindedirler. 4325 sayılı Kanunun dengesizliğini, özellikle seçim yöremdeki küçük ve orta boy işletmelerin fevkalade büyük sıkıntılarını, daha evvelki konuşmalarımda Yüce Heyete arz etmiştim.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Sayın Erek, lütfen, toparlayınız.

Buyurun efendim.

ALİ ŞEVKİ EREK (Devamla) – Hemen toparlıyorum Sayın Başkanım.

Özellikle, verilen değişiklik önergeleriyle, 4325 sayılı Kanunla, organize sanayi bölgeleri yasasının ilişkilendirilmesi, bu dengesizliği önemli ölçüde gidermektedir. Umuyoruz ki, bu organize sanayi bölgeleri yasası, yeni iyilikler, yeni ekonomik ivmeler getirir. Kişisel olarak bu yasa tasarısına “evet” oyu vereceğimi belirtiyor ve bu kanunun, sanayicilerimize, müteşebbislerimize, çalışanlarımıza hayırlı uğurlu olmasını diliyor, Sayın Başkanıma ve Yüce Heyete sevgi ve saygılarımı sunuyorum. (Alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum Sayın Erek.

Sayın milletvekilleri, geçici madde 3’ü, Komisyondan geldiği şekliyle oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Madde kabul edilmiştir.

Geçici madde 4’ü okutuyorum:

GEÇİCİ MADDE 4. – Bu Kanunun yürürlüğe girmesinden önce başlatılan kamulaştırma işlemleri, ilgili kurumlarca sonuçlandırılır.

BAŞKAN – Madde üzerinde ilk söz, Fazilet Partisi Grubu adına, Adıyaman Milletvekili Sayın Mahmut Göksu’ya aittir.

Buyurun Sayın Göksu.

Süreniz 10 dakikadır.

FP GRUBU ADINA MAHMUT GÖKSU (Adıyaman) – Sayın Başkan, değerli arkadaşlar; Organize Sanayi Bölgeleri Kanunu Tasarısının geçici 4 üncü maddesi üzerinde Grubum adına söz almış bulunmaktayım; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

1980’lerden bu yana bekleyen ve büyük bir boşluğu dolduracak olan organize sanayi bölgeleri kanunu, görüyorum ki, bütün grupların istek ve arzusuyla, ittifakla çıkmaktadır. Bu da, ülkemiz adına, insanımız adına gerçekten sevindirici bir hadisedir. Zira, değerli arkadaşlar, bu kanunla, bölgelerarası kalkınma farklılığının ortadan kalkacağına inanan insanlarız. Bundan önce, bölgelerarası kalkınmışlıkta çok büyük farklılıkların olduğunu hepimiz bilmekteyiz. 1987-1996 döneminde gayri safî yurtiçi hâsıla bakımından en fazla büyüyen iller, Şanlıurfa istisna edilirse -ki, bu kentin büyümesi, esas olarak GAP’a yönelik kamu yatırımlarından dolayı olmuştur- daha çok batı bölgelerinde olmuştur. Diğer yandan, en düşük büyüme hızına sahip iller sıralamasında yer alan illerin de, Zonguldak, Gümüşhane ve Niğde dışarıda tutulursa, daha çok, Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgelerinde olduğunu görmekteyiz.

Bölgelerarası kalkınma farklılığını yaratan temel unsurlar:

1. Eğitim yetersizilği,

2. Sermaye birikimi,

3. Yerel pazarın yeterince kurulamaması ve geliştirilememesi,

4. Girdi temini ve vasıflı kalifiye elemanın temininde karşılaşılan zorluklar,

5. Coğrafî konum ve altyapı eksiklikleridir.

Bütün bunlarla beraber, Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgelerinde ise, en temel sorunlardan bir tanesi, yaşanan göçtür değerli arkadaşlar.

Bölgelerarası kalkınma farklılığını yaratan temel unsurların başında eğitim yetersizliğinin geldiğini söylemiştim. İşte, değişik illerimizde kurulan üniversitelerimiz, sanayiyle bütünleşerek, çevreyle bütünleşerek, öncelikle o yörenin kalkınmasına büyük payı olan eğitim kurumlarımızdır. Bu manada, bir Adıyaman Milletvekili olarak kanun teklifimiz verilmiştir. Ekonominin, her alanda, özellikle insangücüne ihtiyaç duyduğu bir ortamda, kendi yöremizde de, kendi ilimizde de böyle bir üniversitenin kurulmasını arzu etmekteyiz; ki, bu arzu, afaki bir arzu değildir; şu anda Adıyaman’da 2 fakülte, 5 yüksekokul mevcuttur. Bununla beraber, 1 255 öğrencimiz vardır, artı, 900 kişilik yurdumuz da hazır beklemektedir.

Yine, 58 ilde mevcut olan bu üniversitelerin bir tanesinin de Adıyaman’da kurulmasının, GAP illeri arasında yer alan ve önemli bir yer tutan Adıyaman’ın kalkınmasına ve böylece, en azından, çevre iller itibariyle kalkınmışlığı geride bulunan Adıyaman’a büyük bir katkı sağlayacağına inanmaktayız; çünkü, kalkınma ve sanayileşmenin, ancak, bilgili, eğitilmiş ve nitelikli insan unsuruyla olacağına herkes inanmaktadır.

Değerli arkadaşlar, bölgemizde yaşanan en büyük sorunlardan birinin göç olduğunu söylemiştik. Bu göç, yıllarca, doğu ve güneydoğuda, terör nedeniyle oldu; ama, Adıyaman, bir nedenle daha göç yaşadı, nedir o; en verimli topraklarını Atatürk Barajının altında bırakmasından dolayı yaşanan göçün yüzde 80’i bu şekilde gerçekleşti. İşte bundan dolayı, konuşmalarımda sık sık altını çizdiğim, bu bölgelerin bu sorunları göz önünde bulundurularak, kamu yatırımlarında öncelik verilmesi en doğal haktır diye inanıyorum.

Değerli arkadaşlar, zira, bakınız, Adıyaman Valiliğinin, millî ekonomiye katkısı açısından çıkardığı bir bilanço vardır; kişi başına millî ekonomiye olan katkısı 563 milyondur. Bu, petrol, enerji katkısı, tarımsal sulama katkısı ve vergi gelirleri olarak ortaya çıkmakta; ama, kişi başına, millî ekonomiden aldığı pay 68 milyon. Yani, 563 milyon, kişi başına, millî ekonomiye katkıda bulunuyor; ama, aldığı pay, ancak neredeyse onda 1’i.

İllerin sosyoekonomik gelişmişlik sırasına baktığımızda, yine, ilimiz Adıyaman’ın 61 inci sırada olduğunu görmekteyiz. Gelişmişlik derecesine göre, yine, Adıyaman beşinci grupta yer almakta ki, en son gruptur. Biliyorsunuz, ülkemizde 858 ilçe vardır; bu ilçelerin sosyoekonomik gelişmişlik sıralaması yapılmış ve Gerger 841, Samsat 806 ve Sincik de 854 üncü olarak en son sıralarda yer almaktadır. Bu da, bu yörelerin ne kadar geri olduğunu ortaya koymaktadır.

Değerli arkadaşlar, gecenin geç saatinde, biraz yorgun, biraz da uykusuz olarak, bu kanun tasarısını belki bitirebilirdik; ama, bu kanun tasarısı vesilesiyle, birçok arkadaşım, sanayiin genel durumu ve yörelerin sorunlarını dile getirme fırsatı buldular. Bu kanun tasarısı, bir manada, birçok güzel şeylerin konuşulmasına vesile oldu; böyle daha diri, daha dinlenmiş bir şekilde konuşulması daha doğrudur. Dolayısıyla, bazı arkadaşlarımızın “bir an önce bitse de gitsek” gibi bir yaklaşımı bana göre doğru değildir; çünkü, bu, memleketin sorunudur, hep beraber bunları konuşup, çözüm üretmek durumunda olduğumuza inanıyoruz.

Değerli milletvekilleri, Sayın Başbakana, yöremizle ilgili, kamu yatırımlarının ve belediyelere yapılan yatırımların, verilen paraların, ödeneklerin hangi durumda olduğunu öğrenmek bakımından soru sorduğumda, Başbakan adına, değerli bakanlarımız ve başbakan yardımcılarımız cevap vermiştir.

“1999 yılı içerisinde Adıyaman’daki KOBİ’lere verilen tutar ne kadardır” diye sormuşuz, 990 milyar olarak beyan edilmiş.

“Devlet yatırımları itibariyle Adıyaman kaçıncı sıradadır” diye sorduğumda, 81 il içerisinde 47 nci sırada. Ki, biliyorsunuz, iller sıralamasında, çok yakında il olan ilçelerimiz de var.

Değerli arkadaşlar “Adıyaman’ın, 2000 malî yılı bütçesinden aldığı pay nedir” diye sorduğumda “11 trilyon” cevabını aldım.

Son beş yılda, anılan illere verilen kamu yatırım ödeneklerini yıl yıl istemişiz. Adıyaman’ı merkez alırsak, çevremizde, Gaziantep, Malatya, Şanlıurfa, Kahramanmaraş gibi 4 tane gelişmiş il vardır. Biz, çevremizdeki bu gelişmiş illerle yarışmak istiyoruz. Bunların ileri düzeyde olmasını kıskanmıyoruz; gıpta ediyoruz. Gaziantep, Malatya, Şanlıurfa ve Kahramanmaraş’la gurur duyuyoruz; çünkü, bunlar, gelişmiş, ulusal markalar yaratabilecek, tekstilde belli noktalara gelmiş illerimizdir.

Bakınız, 2000 yılında, Gaziantep’e, 111 trilyon 562 milyar gibi bir kamu yatırım ödeneği düşünülürken, Şanlıurfa’ya 65 trilyon 401 milyar düşünülürken, Kahramanmaraş’a 129 trilyon 568 milyar düşünülürken, Adıyaman’a sadece 11 trilyon!...

Değerli arkadaşlar, Adıyaman, nüfus olarak o illerimizden aşağı değil. Benim bildiğim, çevre iller içerisinde nüfus olarak en düşüğü; ama, böyle, 10 kat fazla bir ödeneği öbür illere tanırken, Adıyaman’a onda 1 tanımak, gerçekten, hakkaniyet ölçüsüne uymadığı kanaatindeyim.

Yine, belediyelere yapılan yardımlar -Sayın Maliye Bakanımız cevap vermiş- Malatya’ya 1999 yılında 499 milyar, Kahramanmaraş’a 629 milyar, Adıyaman’a 228 milyar; yani, üçte 1’i, dörtte 1’i mesabesinde. GAP bölgesinde yer alan 9 ilimiz vardır; bunlar arasında Adıyaman, GAP illeri sıralamasında dördüncü sırada. Halbuki, en verimli topraklarını Atatürk Barajına hediye etmiş ve bugün Atatürk Barajının yüzde 61’i Adıyaman toprakları üzerine kurulmuştur. Ne var ki, hep kendinden ödün vermiş; ama, nimetinden, maalesef, istifade edememiştir.

İşte, bundan dolayı, Sayın Bakanımızdan yine istirham etmekteyiz; Adıyaman’da halıcılık önemli bir yer tutmaktadır. Ayrıca, hammadde ve yetişmiş insangücü bakımından da, Adıyaman, halıcılığa elverişlidir; 1999 yılında 404 milyar Türk Liralık gelir elde edilmiş...

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Sayın Göksu, lütfen, toparlar mısınız.

Buyurun efendim.

MAHMUT GÖKSU (Devamla) – ...42 000 metrekare halı dokunmuştur. Eğer, Sayın Bakanımız genel bütçe imkânlarıyla desteklerse, valilik 10 000 insana iş vermeyi düşünmekte ve bu noktada projeler yapmaktadır. Sayın Bakanımızdan bu manada yardım talep etmekteyiz; inşallah, bu yardım taleplerimiz havada kalmaz, gerçekleşir diye düşünüyor, hepinizi saygıyla selamlıyorum. (FP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum Sayın Göksu.

Gruplar adına başka söz talebi?.. Yok.

Şahısları adına talepte bulunanlardan Sayın Polat?.. Yok.

Sayın Ayhan?.. Yok.

Madde üzerinde değişiklik önergesi yok.

Geçici madde 4’ü oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Geçici madde 4 kabul edilmiştir.

Müteakip maddeyi okutuyorum:

GEÇİCİ MADDE 5. – Bu Kanunun yürürlüğe girmesinden önce kurulmuş olan küçük sanayi sitelerinden oluşan Organize Küçük Sanayi Bölgelerindeki Kooperatifler Birliği talepleri halinde Müteşebbis Heyete dahil edilirler.

Küçük sanayi sitelerinden oluşan organize küçük sanayi bölgelerinde her kooperatif bir iştirakçi sayılır. Kooperatifler feshedildiğinde her bir site aralarından seçtiği bir kişi ile genel kurulda temsil edilir.

BAŞKAN – Geçici madde 5 üzerinde, Fazilet Partisi Grubunun görüşlerini, Tokat Milletvekili Sayın Ergün Dağcıoğlu ifade edeceklerdir.

Buyurun efendim. (FP sıralarından alkışlar)

Süreniz 10 dakikadır.

FP GRUBU ADINA MEHMET ERGÜN DAĞCIOĞLU (Tokat) – Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; 367 sayılı Organize Sanayi Bölgeleri Kanunu Tasarısının Geçici 5 inci maddesi üzerinde Grubum adına söz almış bulunmaktayım, hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Arkadaşlar, organize sanayi bölgelerinin oluşturulmasının ülkemizde otuz yıllık bir geçmişi bulunmaktadır; ancak, planlı dönemle birlikte bölgesel kalkınmada dengelerin sağlanması amacıyla gündeme gelen sanayi bölgelerinin esaslı bir yasal dayanağa kavuşturulması, maalesef, bugüne kadar mümkün olmamıştır. Bugün için yasal dayanak olarak, yalnızca, 31.1.1982 tarihli ve 17591 sayılı Resmî Gazetede, Sanayi ve Ticaret Bakanlığınca yayınlanmış olan Fonlar Yönetmeliği gösterilmektedir. Çok ilginçtir!..

Bilindiği gibi, bu yönetmelik sadece, organize sanayi müteşebbisleriyle bakanlık arasındaki kredi münasebetlerini düzenlemektedir. Bugüne kadar maalesef, kalkınmamız için umut bağlanan bu kuruluşların tüzelkişiliği bile sağlanamamıştır. Dolayısıyla, bu teşekküllerin kuruluş, çalışma usul ve esasları konusundaki yasal boşluk, takriben otuz yıllık geçmişlerine rağmen, maalesef, doldurulamamıştır.

Hazırlanmış olan tasarı, bu anlamda memnuniyet vericidir. Katkıda bulunanlara müteşekkir olduğumuzu ifade etmek istiyorum. Böylece, organize sanayi bölgelerine tüzelkişik kazandırmakla, amacı çerçevesinde hak ve borç edinebilme, hak ve borç edinebilme imkânı getirilmekte, ağırlıklı sermayesi devlet kredisinden oluşan, ağırlıklı sermayesi yalnızca devlet kredisinden oluşan bu kuruluşların devlet gözetiminde olmakla birlikte, kendi müstakil organlarınca yönetilebilmeleri sağlanmaktadır. Ümit ederiz ki, tasarının gerekçesinde iyiniyetle sözü edilen amaçların gerçekleşmesi sağlansın ve özellikle, iştirakçi kuruluşların, bundan böyle, bölge işlemlerini kendi adlarına yürütebilmelerindeki güçlükler giderilebilmiş olsun.

Ayrıca, getirilen muafiyet ve istisnalarla, yeni bölge oluşumlarının da teşvik edilmeleri, inanıyoruz ki, ülkemizin yerel sanayi potansiyelini harekete geçirme konusunda faydalı olacak ve hayırlı bir politika olarak gündeme gelecektir.

Bu tasarının katılım paylarını düzenleyen 13 üncü maddesinde, bakınız “Organize sanayi bölgesinin oluşumuna katılan kurum ve kuruluşlar Bakanlıkça belirlenecek kuruluş masraflarına katılmayı Bakanlığa taahhüt ederler. Bu taahhüt hükmî şahsiyet iktisabından itibaren organize sanayi bölgesine karşı da geçerlidir” denilmektedir. Aynı maddeye göre, katılım paylarının geri ödeme şekil ve şartları kuruluş protokolünde belirlenecek ve bu konudaki uyuşmazlıklar asliye hukuk mahkemelerince çözümlenecektir denilmektedir.

Yine, müteakip 14 üncü madde de, OSB’nin Bakanlıktan alacağı krediye ilişkin esasları hükme bağlamaktadır. OSB’nin yetkili organları projenin keşif tutarı ile ilgili olarak, Bakanlıktan kredi talep edebileceklerdir. Bakın, keşif tutarı olarak Bakanlıktan kredi talep edebileceklerdir. Ancak, bu kredinin miktarı gösterilen teminatlarla sınırlı kalacak, Bakanlık, kredi talebi ve bunun geri ödeme usul ve esaslarını çıkaracağı bir yönetmelikle belirleyeceği gibi, kredinin amacına uygun bir biçimde kullanılmasını da resen denetleme yetkisine sahip olmaktadır. Ancak, uygulamada bu konu bir dizi olumsuzluklara neden olmaktadır arkadaşlar. Olayın içerisinde olan, olayı birebir yaşayan arkadaşlarımızla yaptığımız istişarelerde, bunun, uygulamada büyük problemler çıkardığını gözlemlemekteyiz.

Sonuçta, sanayicilerin, bırakın teşvik edilmeleri, âdeta, ürkütülmeleri suretiyle, yatırımların yarım kalmasıyla karşı karşıya kalınmaktadır.

Bu çok ciddî problemleri örnekleyecek olursak, kendi ilimden örnek vermek istiyorum. Yıllardır, kurulması için büyük çabalar sarfedilen Tokat Organize Sanayi Bölgesi, bugün böyle bir kıskaçla karşı karşıyadır maalesef. Tokat Organize Sanayi Bölgesinin, arsa satışları dışında geliri bulunmamakta ve arsa satış gelirleri de, kullanılan kredilerin yıl sonu faiz, komisyon ve gider vergisi ile kredi taksitlerinin ödenmesine tahsis edilmektedir. Bu durumu, daha önce Sayın Bakana soru önergesi olarak da sormuştum. Bu durum kendilerine intikal ettirildi ve taraflarınca bilindiği halde, sayın bakanlık, ikinci kısım inşaatı devam eden organize sanayi bölgesinin sevk ve idare giderlerinin karşılanmayacağını -organize sanayi bölgesi devam ediyor- ve bu giderlerin, bölgede yatırım yapan sanayicilerden karşılanması gerektiğini ifade etmektedir.

Tokat Organize Sanayi Bölgesinin toplam 1 493 000 metrekarelik alanının, sadece bugün için 492 000 metrekarelik kısmında 40 sanayici fiilen üretime geçmiş bulunmakta, geriye kalan 491 000 metrekaresinde 47 sanayicimiz inşaat aşamasında, 229 000 metrekarelik bölümündeyse 38 sanayicimize henüz yer tahsis edilmiş ve 279 000 metrekaresiyse, maalesef, halen boş bulunmaktadır.

İşte, bu portre içerisinde halen devam ettirilmeye çalışılan, hayatiyeti hiç değilse ortadan kalkmasın diye gayret edilen Tokat Organize Sanayi Bölgesine, bu ödemeler dengesindeki icbarlar, hayatiyetini ortadan kaldırmak için Demokles’in kılıcı gibi tepesine dikilmiştir; bunu aşmamız gerekir kanaatini ifade etmek istiyorum.

Henüz tam olarak bitirilip üretime geçemeyen Tokat Organize Sanayi Bölgesi, sevk ve idare giderlerinin tam da destek verilmesi, tam da destek verilmesi ve sonuçlandırılması için teşvik edilmesi aşamasındayken, bu noktada; aksine, Bakanlıkça karşılanamayacağı ifade edilen bu giderlerin anlamı, burada canlandırılmaya çalışılan üretim ve istihdam potansiyelinin kavrulup, bırakılmasından başka bir şey değildir maalesef.

Bugün için, Tokat Organize Sanayi Bölgemizin toplam alanının, yaklaşık, yalnızca, yüzde 30’u fiilen bitip, üretime geçebilmiştir; geri kalan yüzde 70’lik kısmı ise, halen inşaat halinde ya da tahsislidir. Tokat Organize Sanayi Bölgesinin müteşebbis sanayicilerinin yatırımlarını tamamlayıp, ülke ekonomisine kazandırmak için daha da teşvik edilmeleri gerekirken, sevk ve idare giderlerinin tümünü karşılamak zorunda bırakılmaları, gerçekten, düşündürücü ve üzücüdür. Ülkedeki ekonomik kriz ve bütün olumsuzluklara rağmen, bu bölgede yatırım yapmaya çalışan zor şartlar altındaki sanayiciye, üretime geçip, kazanmadan, henüz kazanmadan böylesine yüklenilmesini biz doğru bulmuyoruz.

Arkadaşlar, o bölgede sanayi faaliyetlerini yürütmeye çalışan insanlar, bizlerin gıpta ettiği büyük fedakârlıklar ve özveriyle olaya yaklaşmaktadır; hatta, biri diğerinden daha büyük kuruluş halindeki bazı sanayi kuruluşlarımız, kendileri üretimlerini rehabilite etmelerine rağmen, kendilerine yan ürün hazırlayan firmalara, âdeta, tırnaklarından, dişlerinden artırmak suretiyle ek sübvansiyonları, devlet değil, bizatihi ağabey kuruluş olarak o bölgede çalışan sanayicilerimiz ve işadamlarımız sağlamaktadır. İşte, bu özverili çalışmaları, bizler de, bu kanun muvacehesinde dikkate alıp, o kardeşlerimize biraz daha suhuletle, mültefit bir şekilde yaklaşmamız gerekir kanaatimi arz etmek istiyorum.

Ümit ediyoruz ki, Sayın Bakan bu ağır uygulamadan en kısa zamanda vazgeçecek ya da organize sanayi yetkilileriyle görüşerek, taraflarca makul şartlarda hafifletecektir olayı. Tasarıda,daha önce kurulmuş olan organize küçük sanayi bölgelerinin müteşbebbis heyet oluşumu ile genel kurul teşkiline de açıklık getirilmektedir. Buna göre, şu anda konuştuğumuz geçici 5 inci maddede, kanunun yürürlüğe girmesinden önce kurulmuş olan küçük sanayi sitelerinden oluşan kooperatifler, talepleri halinde organize küçük sanayi bölgesi müteşebbis heyeti haline dahil edilebilecekler. Şayet kooperatifler feshedilirse, her bir site, aralarından seçtiği bir kişiyle genel kurulda temsil edilebileceklerdir. Bu maddenin son derece yararlı bir madde olduğunu ifade etmek istiyor ve bizim birebir yaşadığımız sıkıtıların bu görüşmelerle aşılmasını niyaz ediyorum.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Lütfen, toparlar mısınız Sayın Dağcıoğlu.

MEHMET ERGÜN DAĞCIOĞLU (Devamla) – Çünkü, o bölgedeki insanlarımıza adaletle hükmedecek, adaletle yaklaşacak ve onların problemlerini çözmeye gayret edecek olursak, tabanımızla devletimiz arasındaki iyiniyet bağlarını güçlendirmiş olacağız ve bunun sonucunda insanlarımızı, hükümetine, Meclisine dua eden insanlar olarak karşımızda göreceğiz.

Bir mali müşavir kardeşiniz olarak, Tokat Organize Sanayi Bölgesinde yaptığım hesaplamalarda, bugün, Tokat’ta, 4325 sayılı Kanundan faydalanmadığı için 9,80 dolara mal edilen bir pantolonun maliyeti, mücavir alanda olmamasına rağmen -Yozgatlı kardeşlerim gücenmesin- yanlış kriterler ve kıstaslardan ötürü, 4325 sayılı muafiyet ve istisnalar kanunundan faydalanan bitişiğimizdeki Yozgat’ta 6 dolardır. Dolayısıyla, bu, korkunç bir rekabet problemi çıkarmakta, iki komşu ili birbirleriyle husumet içerisine sokmaktadır. İşte “adaletle hükmetme” derken bunu söylemek istiyordum. Organize sanayi bölgeleriyle ilgili olarak günlerdir yaptığımız bu tartışmalar sonucunda, bu kanun tasarısı, inşallah, hayırla çıkacak ve milletimize yeni bir nefes aldıracaktır diye ümit ediyorum. Eksiklerine rağmen, hayırlı maddelerini milletimize takdim edebilmenin heyecanıyla, hepinizi sevgi ve saygıyla selamlıyorum. (Alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum Sayın Dağcıoğlu.

Gruplar adına başka söz talebi?.. Yok.

Şahsı adına söz talebinde bulunan Sayın Polat?.. Yok.

Sayın Ayhan?.. Yok.

Madde üzerinde önerge yok.

SANAYİ, TİCARET, ENERJİ, TABİÎ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU BAŞKANI OKTAY VURAL (İzmir) – Sayın Başkan, bir kelimenin redaksiyonu gerekiyor.

BAŞKAN – Buyurun Sayın Komisyon Başkanı.

SANAYİ, TİCARET, ENERJİ, TABİÎ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU BAŞKANI OKTAY VURAL (İzmir) – Geçici 5 inci maddenin ikinci fıkrasının ilk cümlesinde yer alan “iştirakçi” kelimesinin “katılımcı” olarak düzeltilmesi gerekiyor.

BAŞKAN – Sayın Hükümet katılıyor mu efendim?

SANAYİ VE TİCARET BAKANI AHMET KENAN TANRIKULU (İzmir) – Katılıyoruz efendim.

MEHMET ERGÜN DAĞCIOĞLU (Tokat) – Sayın Başkan...

BAŞKAN – Buyurun efendim.

MEHMET ERGÜN DAĞCIOĞLU (Tokat) – Affedersiniz. Bir kelimemi tashin etme ihtiyacını hissettim. Tokat’la Yozgat arasında, hak etmediği halde iki komşu ilin belki husumet içerisinde olabileceği imajı, meselesi... Şu anda böyle bir şey yoktur; yani, bir ihtimaldir. Olmaması için, biz, gayret etmeliyiz manasındaydı.

Kayıtlarda, bu manada düzeltilmesini istiyor, Yozgatlı hemşerilerime selam ve saygılarımı sunuyorum. (FP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum efendim.

Sayın milletvekilleri, görüşmekte olduğumuz geçici madde 5’i, Komisyonun teklif ettiği, Hükümetin katıldığı redaksiyon; yani, ifade düzeltmesiyle oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Madde kabul edilmiştir.

Geçici madde 6’yı okutuyorum:

GEÇİCİ MADDE 6. – Kanunun yürürlüğe girmesinden önce OSB kurmak amacı ile müteşebbis heyeti meydana getiren kurum ve kuruluşlar adına iktisap edilmiş bulunan tüm arsalar, araziler ve tüm gayrimenkuller ile bilahare bunlar üzerinde müteşebbis heyeti meydana getiren kurum ve kuruluşlar adına inşa edilmiş olan tüm binalar ve ortak tesisler OSB tüzelkişiliği lehine tapuda tashihen tescil edilir.

Arsa Ofisi Genel Müdürlüğünden satın alınmış olan arsa ve arazilerde Arsa Ofisi Kanununun 11 inci maddesine göre tapuya işlenmiş olan şerhler kaldırılır.

BAŞKAN - Madde üzerindeki ilk söz, Fazilet Partisi Grubu adına Adıyaman Milletvekili Sayın Mahmut Göksu’ya ait.

Buyurun Sayın Göksu.(FP sıralarından alkışlar)

Konuşma süreniz 10 dakika efendim.

FP GRUBU ADINA MAHMUT GÖKSU (Adıyaman) – Sayın Başkan, değerli arkadaşlar; mezkûr yasa tasarısının geçici 6 ncı maddesi üzerinde Grubum adına söz almış bulunmaktayım, hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Burada da yerel manada ve genel manada sanayici ve işadamlarımızın karşılaştığı sorunları dile getirmek ve bazı çözüm önerilerini sizlere arz etmek istiyorum.

Bunlar:

1. İşletme sermayesi ihtiyacı nedeniyle sıkıntı çeken yatırımlar için, ucuz işletme sermayesinin karşılanması,

2. Yatırımcıların, Kalkınma Bankasındaki alacaklarının bir an önce ödenmesi ve geri ödemelerde kolaylık sağlanması,

3. Yatırımcılardan belli bir süre SSK primi ve KDV alınmaması,

4. Bölgedeki banka mevduatlarının kredi olarak bölgeye dönmesinin sağlanması,

5. Şu anda verilmeyen Kaynak Kullanımı Destekleme Fonu yerine, düşük faizli kredi verilmesi,

6. Bölgedeki yatırımlar için şirket sermaye artırımından kesilen yüzde 2 Tüketim Kurumu Fonu payının alınmaması,

7. Verilecek teşviklerde -ki, bu çok önemli; zira, birtakım teşvikler alınıyor, inşaat safhasında yarım bırakılıyor. Orada devletin, milletin, kamunun milyarları, trilyonları helak oluyor. Dolayısıyla, verilen teşviklerde istihdam garantisinin aranması önemli bir arzudur- istihdam garantisinin aranması,

8. Bölgedeki bu tedbir ve ihtiyaçların uygulanması ve denetiminin valiliklere bırakılması,

9. İlimizde; yani, Adıyaman’da KOSGEB temsilciliğinin bir an önce açılması,

10. Küçük sanayi ve el sanatları için şahsî kredilerin açılması ve yatırım danışmanlık merkezlerinin kurulması,

11. Bankaların, bölgedeki hisseli gayrimenkulleri teminat olarak kabul etmemesinden dolayı ortaya çıkan sıkıntıların aşılması için tedbir alınması,

12. Kalkınma Bankasının fon kaynaklı kredilerinden Güneydoğu Anadoluya yönelik olanlarına öncelik verilmesi,

13. Sınaî yatırımlar için, inşaat aşamasında değil, üretim bazında teşvik verilmesi,

14. SSK primi, muhtasar vergi, enerji, akaryakıt ve benzeri konularda kolaylık sağlanması,

15. Yurt dışından yapılan makine ithalatlarında Hazine kefaleti sağlanması,

16. KDV ertelemesinde, teminat yerine, ipotek aranılmasının sağlanması,

17. Hayvancılıkla ilgili teşvik, bilgilendirme, yatırım danışmanlık hizmetlerinin hayata geçirilmesi ve süt teşvik priminin, yüzde 3’ten yüzde 5’e çıkarılması,

18. Yine bölgemize yönelik bir istek, arzu; Adımayan’da gümrük muhafaza müdürlüğünün açılması elzemdir.

Değerli milletvekilleri, ilimiz Adıyaman, kalkınmak ve gelişmek için potansiyeli oldukça yüksek bir şansa sahiptir. Kalkınmanın ve gelişmenin bütün unsurları, Adıyaman’da vardır. Buraya çıkan bazı milletvekili arkadaşlarımız, kendi yörelerine, kendi illerine birtakım yatırımcıları teşvik etmişler ve davet etmişlerdir; onları kutluyorum; çünkü “herkes evinin önünü temizlese, cadde tertemiz olur” atasözünden hareketle, her insan kendi ilinin kalkınmasını sağlarsa, ülke topyekûn ayağa kalkacak demektir. Bundan dolayı, vekillerimizin kendi illerini öne çıkarmasını, yadırganacak değil, belki takdir edilecek bir husus olarak görmekteyim.

Bu manada, Adıyaman İlimizin kalkınmada öncelikli iller arasında olması hasebiyle...Yani özel sektörün ve yatırımcıların gelmesi için bütün unsurlar var. İşte, bu unsurlardan bazı örnekler veriyorum:

Adıyaman, Kalkınmada öncelikli iller arasındadır. Adıyaman, teşvik tedbirleri çerçevesinde, Olağanüstü Hal Bölgesinde ve Kalkınmada Öncelikli Yörelerde İstihdam Yaratılması ve Yatırımların Teşvik Edilmesi ile 193 Sayılı Gelir Vergisi Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanunda yer alan teşvik tedbirlerinden faydalanmaktadır.

İlimiz, KOBİ kredilerinde acil destek kapsamında olduğundan dolayı, buraya yapılacak yatırımlarda bu kredilerden istifade etme şansı vardır.

Yatırımcılarımızın, 4325 sayılı Yasa gereği, Gelir ve Kurumlar Vergisi istisnası, diğer vergi, resim, harç istisnaları vardır.

Hazineye ait taşınmazların bedelsiz olarak devri gibi hususlardan istifade edebilme şansları vardır.

Bu manada, Adıyaman’da, gıda sanayiinden tekstile, su ürünlerinden oto yan sanayiine kadar, son derece geniş bir sektörel yelpaze ve hammadde altyapısı söz konusudur.

Şu anda 150 000 traktör işler haldedir; eğer, GAP Projeleri gereği sulu tarıma geçersek, 2 milyon civarında traktör olacaktır, ki, şu anda, Kâhta’da bir adet traktör yedek parça sanayiine yatırım yapılmıştır ve kârlı bir iş koludur. Yatırımcılarımız, burada, traktör yedek parçası hususunda yatırım yapabilirler.

Yine, su ürünleri, Adıyaman için oldukça önemlidir; bu konuda yatırım yapabilirler.

Seracılık yapılabilir.

Yine, Adıyaman, yeraltı kaynakları itibariyle zengin bir ilimizdir. Yatırımcıların, bu noktada da dikkatlerini çekmek istiyorum.

Bölge girişimcileriyle, ağırlıklı olarak, tekstil, konfeksiyon ve gıda üretimi konularında ortak yatırımlara girmek mümkündür.

Yine, pamuğa dayalı sanayilerden dokuma, boyama, yuvarlak örgü ve konfeksiyon fabrikalarına ihtiyaç vardır.

Adıyaman’da, hububat ürünleri sanayiinde, çok miktarda un fabrikası vardır; ama, ne var ki, makarna, irmik, bisküvi ve gofret gibi fabrikalar yoktur; yatırımcılarımıza buradan sesleniyorum.

Yine, kesilen hayvanların derileri yaş yaş dışarıya gitmektedir; deri işleme fabrikası kurabilirler.

Yine, tarımın ana geçim kaynağı olduğu ve sulamayla birlikte entansif tarımın yaygınlaşacağı, bölgede hammadde kaynakları araştırılarak, gübre ve tarım aletleri makinelerinin kurulabileceği öngörülmektedir.

Bu, Adıyaman Ticaret ve Sanayi Odasının, yatırımcılara yönelik olarak bir seslenişidir.

PVC boru ve sulama ekipmanları için aynı önerimiz geçerlidir.

Yine, doğal, çayır meraya dayalı hayvancılığın entansif hayvancılığa dönüştürülmesi gerekmektedir. Bunun için de, buğday ve arpa saplarını değerlendirerek, selüloz ve kâğıt fabrikası kurulması söz konusudur.

Yine, bölgede üretilen birçok ham mamul ve ürünün temizlenmesi, boyanması ve paketlenmesi, ayrıca, ambalajlanmasını yapacak tesislere ihtiyaç vardır.

Sayın milletvekilleri, yine, konut ve işyeri ihtiyacının önemli boyutlarda olduğu bölgede inşaat malzemeleri, hazır beton elemanları, prefabrike elemanlar yatırımı yapılabilir.

Yine, bölgemizde bol miktarda fıstık yetişmekte, fıstık işleme fabrikası açılabilir.

Sallama poşet çay fabrikası kurulabilir; sistem 1,5 milyon marka mal olup, 18 ayda amorti etmektedir.

TIR brandası üretilebilir, dondurulmuş hazır gıda yatırımları yapılabilir; duvar kâğıdı, yer muşambası yapılabilir.

Değerli arkadaşlar, madencilik oldukça bakir bir alanımızdır, yatırımcıları buraya da bu şekilde davet ediyoruz.

Değerli arkadaşlar, GAP deyince nedense hep Şanlıurfa akla gelir, oysa ki, Adıyamanımız bütün bu yatırımlara müsait ve açıktır. Buradan bütün yatırımcılara seslenerek gelin, buyurun, Adıyaman size kucağını açmıştır, her türlü imkânlarıyla arkanızda olacaktır.

Sözlerimi burada bitirirken, çıkan bu kanunun bölgeler arasındaki dengesizliği gidereceği ümidiyle hayırlara vesile olmasını diliyor, hepinizi tekrar saygıyla selamlıyorum. (Alkışlar)

BAŞKAN – Sayın Göksu’ya teşekkür ediyorum.

Madde üzerinde söz isteyen Sayın Ayhan, Sayın Polat yoklar.

Madde üzerinde bir değişiklik önergesi vardır; okutuyorum.

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 367 sıra sayılı Kanun tasarısının geçici 6 ncı maddesine aşağıdaki fıkranın, 2 nci fıkra olarak ilave edilmesini arz ve teklif ederiz.

“Organize Sanayi Bölgesi Müteşebbis Heyetinin uhdesinde bulunan OSB’ye ait tüm menkul kıymetler ve iştirak hisseleri bedelsiz olarak OSB tüzelkişiliğine devredilir.

Emrehan Halıcı İsmail Köse Zeki Çakan

Konya Erzurum Bartın

Abdüllatif Şener Necati Çetinkaya

Sıvas Manisa

BAŞKAN – Sayın Komisyon katılıyor mu efendim?..

SANAYİ, TİCARET, ENERJİ, TABİÎ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU BAŞKANI OKTAY VURAL (İzmir) – Takdire bırakıyoruz efendim.

BAŞKAN – Sayın Hükümet katılıyor mu?

SANAYİ VE TİCARET BAKANI AHMET KENAN TANRIKULU (İzmir) – Katılıyoruz efendim.

BAŞKAN – Komisyonun takdire bıraktığı, hükümetin katıldığı önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmiştir.

SANAYİ, TİCARET, ENERJİ, TABİÎ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU BAŞKANI OKTAY VURAL (İzmir) – Sayın Başkan, bir redaksiyon talebimiz var.

BAŞKAN – Buyurun efendim.

SANAYİ, TİCARET, ENERJİ, TABİÎ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU BAŞKANI OKTAY VURAL (İzmir) – Efendim, son fıkranın son kelimesi “şerhler kaldırılır” olmuş. Hukuk terminolojisi açısından “kaldırılır” kelimesinin “silinir” olarak düzeltilmesinin daha uygun olacağı kanaati taşımaktayız.

BAŞKAN – Sayın hükümet katılıyor mu?

SANAYİ VE TİCARET BAKANI AHMET KENAN TANRIKULU (İzmir) – Katılıyoruz efendim.

BAŞKAN – Geçici madde 6’yı, yapılan değişiklik doğrultusunda ve bu redaksiyon teklifiyle oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Geçici madde 6 kabul edilmiştir.

Geçici madde 6’dan sonra gelmek üzere geçici madde 7 olarak bir değişiklik önergesi vardır; okutuyorum:

rkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan Organize Sanayi Bölgeleri Kanunu Tasarısına aşağıdaki hükmün geçici 7 nci madde olarak eklenmesini arz ve teklif ederiz.

Emrehan Halıcı İsmail Köse Murat Başesgioğlu

Konya Erzurum Kastamonu

İsmail Kahraman Turhan Güven

İstanbul İçel

Geçici Madde 7. – 4342 sayılı Mera Kanununun yürürlüğe girdiği tarihe kadar mera olarak nitelendirilen alanlara yapılmış organize sanayi bölgeleri, Sanayi ve Ticaret Bakanlığı tarafından onaylanmış ve yatırım programına alınmış olmaları şartıyla mera vasfını kaybetmiş olur. Bu alanlar 4342 sayılı Mera Kanununun hükümlerine tabi değildirler. İl mera komisyonlarının bu alanlarla ilgili daha önce aldıkları kararlar hükümsüzdür.

BAŞKAN – Sayın Komisyon önergeye katılıyor mu efendim?

SANAYİ, TİCARET, ENERJİ, TABİÎ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU BAŞKANI OKTAY VURAL (İzmir) – Takdire bırakıyoruz efendim.

BAŞKAN – Sayın Hükümet katılıyor mu?

SANAYİ VE TİCARET BAKANI AHMET KENAN TANRIKULU (İzmir) – Katılıyoruz efendim.

BAŞKAN – Komisyonun takdire bıraktığı, Hükümetin katıldığı önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

Böylece, bu önergeyle, tasarıya, 7 nci geçici madde eklenmiş bulunmaktadır.

Şimdi, 28 inci maddeyi okutuyorum:

Yürürlük

Madde 28.- Bu Kanun, yayımı tarihinde yürürlüğe girer.

BAŞKAN – Gruplar adına söz talebi?..

SAFFET ARIKAN BEDÜK (Ankara) – DYP Grubu adına söz istiyorum Sayın Başkan.

BAŞKAN – Ankara Milletvekili Sayın Saffet Arıkan Bedük, Doğru Yol Grubu adına konuşacaklardır.

Buyurun efendim.

Süreniz 10 dakika.

DYP GRUBU ADINA SAFFET ARIKAN BEDÜK (Ankara) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; görüşülmekte olan kanun tasarısının yürürlük maddesi üzerinde Doğru Yol Partisinin görüşlerini sunmak üzere söz almış bulunuyorum; Yüce Heyetinizi saygıyla selamlıyorum.

Değerli milletvekilleri, tasarı, organize sanayi bölgelerine hükmî şahsiyet kazandırmak bakımından fevkalade önemli bir eksikliği gidermektedir. Bugüne kadar, uzun bir süreçten geçmek suretiyle, görüşülmüş olan bu kanun tasarısı, gerçekten Türkiye Büyük Millet Meclisinin gündemine getirilmesi ve nihayet, komisyonda da süratle görüşmek suretiyle Genel Kurula aktarılmasından duyduğum memnuniyeti belirtiyor ve bu eksikliğin giderilmesi sebebiyle, başta Sanayi ve Ticaret Bakanımız olmak üzere, Komisyon Başkanımıza da ayrıca teşekkürlerimizi ifade ediyoruz.

Sayın milletvekilleri, tasarıyla ilgili tereddütlerimiz halen devam etmektedir; ancak, müzakereler sırasında birkısım maddelerle ilgili getirilmiş olan değişiklik önerilerinin bütün siyasal partilerce tasvip edilmesi tasarıya ayrı bir anlam kazandırmış ve birkısım eksikliklerin giderilmesine de vesile olmuştur; ancak, her şeye rağmen, tasarının muhtevası itibariyle, özellikle organize sanayi bölgelerinin hükmî şahsiyetlerine yönelik, Sanayi ve Ticaret Bakanlığının müdahil olma anlayışı ve birkısım maddelerde yetkilerin çoğunun Bakanlıkta toplanmış olması, tereddütlerimizi ortadan kaldırmamaktadır.

Her şeye rağmen, Sanayi ve Ticaret Bakanımızın, çıkarılacak olan yönetmelikleri, Bakanlığın organize sanayi bölgesinin hükmî şahsiyetine ve hür iradesine müdahale etmeyeceği bir anlayış içerisinde hazırlayıp çıkaracağına inanıyoruz. Eğer böyle olmazsa, o takdirde, Avrupa Birliğine girme sürecine girdiğimiz bir dönemde, özel sektörün organize sanayi bölgelerindeki faaliyetleri itibariyle, hür bir anlayış içerisinde çalışmadıkları veya ona bakanlıkların müdahale ettiği ve bu suretle de Avrupa Birliği normlarından uzaklaştığı anlayışının hakim olması halinde tereddütlerimiz devam edecek. Aynı zamanda, Avrupa Birliğinde de bir kısım tereddütlerin doğabileceği endişesini taşıyorum. O sebeple, yönetmelikte, bilhassa sanayicinin yetkisine veya ilkelerin belirlenmesine yönelik müdahale etme anlayışının en asgarî seviyede tutulması konusunda gerekli hassasiyetin gösterilmesini diliyorum.

Devlet eliyle kredilendirilmiş ve inşaatı tamamlanmış 43 adet organize sanayi bölgesinin yapılmasından bahsedilmekte ve halen bunların da, çalışma konusunda, faaliyet içerisinde olduğu ifade edilmektedir.

Tabiî, Ankara’da da, Ankara İkinci Organize Sanayi Bölgesi ve Şereflikoçhisar ve Polatlı Organize Sanayi Bölgerinin de, merkezde bir başka organize sanayi bölgesiyle -ki, Ankara’nın ekonomik, sosyal yapısını fevkalede etkilemiş olan, şu anda faal bulunan diğer organize sanayi bölgesiyle- bütünleşmek suretiyle daha ileri seviyeye gitmesini ve bu konuda da Sanayi ve Ticaret Bakanlığının desteğine ihtiyacımız olduğunu belirtmek istiyorum.

Ayrıca, buna ek olarak, 10 160 hektar üzerinde inşaatı devam edenlerin de devreye girmesiyle, küçük ve orta boy işletmelerimiz, KOBİ’lerimiz, daha sağlıklı, daha düzenli bir şekilde, kendine ait olacak işyerlerinde çalışma imkânına, Türkiye genelinde kavuşacaklardır.

Planlı ve programlı bir çalışma sonucunda ülkenin daha hızlı kalkınacağını kabul ettiğimiz tarih olan 1961’den bu yana, gerçekten, organize sanayi bölgelerinin, sanayi bakımından kalkınmamızda çok büyük katkıları olmuştur. Sanayi bölgelerinin kurulması faaliyetleri bu tarihten sonra önem kazanmış ve kalkınmamız hızlı bir şekilde gelişmeye başlamıştır. Bu bağlamda, yukarıda belirttiğim gibi, 43 organize sanayi bölgesi, tam olarak, şu anda, faaliyetini sürdürmektedir.

Ülkemizin planlı bir şekilde kalkınmasının yararlarına, Doğru Yol Partisi olarak, tüm kalbimizle inanmaktayız. Bunların, ekonomi ve sanayimize yaptıkları katkılara ve faydalara özde inanmış bir partiyiz. Bu sebeple de, iktidar ortağı olduğumuz dönemlerde, esnaf, sanatkâr ve küçük işletmeler ile KOBİ’lerin, gerçekten yüzü gülmüştür.

Biz, tam anlamıyla hür teşebbüse gönül bağlamış ve ülke kalkınmasının, ekonomide devletle değil, serbest piyasayla olacağına yürekten inanmışız. Bizim ekonomik anlayışımız ve politikamız budur ve böyle devam edecektir.

İktidar dönemimizde, esnaf, sanatkâr ve küçük işletmelere verilen kredilerin miktarı ve plasman tutarları ile şahıs başına verilen limitler artmış ve yine, bizim, bu dönemimizde, bu kredilere uygulanan faiz oranları da yüzde 10 düşürülmüştür. Ayrıca, esnaf, sanatkâr ve küçük işletmelere verilen kredi limiti, 1951’den 1993’e kadar; yani, yaklaşık kırk yılda 2,6 trilyon lira iken, daha sonra yüzde 3 000 artırılmak suretiyle 84 trilyon liraya çıkarılmıştır. Şahıs limitlerinin 50 milyon liradan 1 milyar Türk Lirasına yükseltildiğini de belirtmek isteriz. Daha sonra, hükümetlerin yapacağı artıştan da -eğer artırırlarsa- memnuniyet duyarız.

Daha önemlisi, o tarihlere kadar hiç telaffuz edilemeyen “KOBİ” sözcüğünü, bizim hükümetimiz tanıtmaya ve anlatmaya başladı. Bunun neticesi olarak da, 1996 yılında, hükümetimiz, o günkü hükümet, KOBİ’ler Teşvik Kararnamesini yürürlüğe koyarak, bunlara bir kişilik kazandırdı ve bugüne kadar getirilmesine de vesile oldu.

Genç girişimci kredilerini biz uygulamaya koyduk.

Ev kadınlarının ürettiklerini ekonomiye kazandırmak amacıyla, bunların da kredilendirilmesi, yine, bizim dönemimizde gerçekleştirilmiştir.

Bu nedenle, göğsümüzü kabartarak övünüyor ve diyoruz ki, biz, esnaf ve sanatkârı ve küçük işletmeleriyle KOBİ’leri seviyoruz ve ülkemizin kalkınmasının ancak KOBİ’lerle olabileceği inancını taşıyoruz. “Kalkınmanın yolu KOBİ’lerden geçer” ilkesiyle, iktidar olduğumuzda, kaldığımız yerden, yine aynı şekilde, aynı şartlarda desteğimizi sürdüreceğiz.

Değerli milletvekilleri, şanslı bir ülkeyiz ve şanslı olduğumuz kadar da gurur duyuyoruz; çünkü, bizim, hür teşebbüsümüz; çünkü, bizim, gerçekten genç, dinamik, enerjik, eğitilmiş insangücümüz, sadece yurt içinde değil, yurt dışında da, özellikle hür teşebbüsün en güzel örneğini göstererek birkısım işletmeler kurmuş ve burada da başarılı olmuştur. KOBİ’ler sayesinde de istihdam imkânı sağlanmıştır. Ülkenin işsizliğine çare bulmak, yine, KOBİ’lere düşmüştür. Ayrıca, bunlar, artı değer yaratarak, ülke ekonomisine sayılamayacak yararlar sağlamıştır. Vergi ödeyerek devletin gelirini çoğaltmışlar, SSK ve Bağ - Kur primleri ödemek suretiyle de, ülke kalkınmasına faydalı hizmetler vermişlerdir.

Bu kadar faydalı çalışmalarıyla ülke kalkınmasında önemli bir yeri olan bu kesimdeki küçük işletmelerimiz ile KOBİ’lerimize sağlıklı ve düzenli bir işyeri temin etmek, organize sanayi bölgeleri kurmak ve bunların sayısını artırmakla mümkündür. Hepimizin önemli görevi de, bunu gerçekleştirmek ve bu fırsatı, bu hür teşebbüsümüze vermektir.

Değerli milletvekilleri, özellikle geçici 5 inci maddede, genel kurula bağlı olarak çıkarılmış olan ve aslında, Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabiî Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji Komisyonunun kabul ettiği metin aynen kabul edilmesi gerekirken, Plan ve Bütçe Komisyonunda -nedense- ilave edilmiş olan “genel kurul” sözcüğünü çıkardığınızdan dolayı sizlere teşekkür ediyorum. Çünkü, gerçekten, bu, uygulamada fevkalade büyük bir problem yaratacak ve hür teşebbüsün önüne, biz, birkısım sıkıntıları ortadan kaldırmaya yönelik bir kanun tasarısı çıkarmaya yönelirken, maalesef, bunu daha çapraşık bir hale getirmiş olacaktık; ama, tekrar ifade ediyorum; organize sanayi bölgeleriyle ilgili olarak, bu kanun tasarısı, şu Mecliste, bütün milletvekilleriyle ve tüm siyasal partilerle, özellikle birkısım önergelerde bir konsensüsün yaratılması, örnek bir davranış olarak, mutlaka, arşivimizde ve tutanaklarımızda yerini alacaktır.

Eksikliklerin ve müdahalelerin yönetmeliklerle asgariye indirileceği inancını tekrar taşıyor ve özellikle arsa, elektrik veya benzeri birkısım maliyet unsurlarını artıran ve üretimi fevkalade pahalı bir noktaya doğru götürme noktasında birkısım eksikliklerimizin de, yine, hükümetler tarafından ve Bakanlık tarafından giderilmesi çarelerinin hükümette dile getirileceğine inanıyorum.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Sayın Bedük, lütfen toparlar mısınız.

SAFFET ARIKAN BEDÜK (Devamla) – Eğer, biz, elektrik veya benzeri maliyet unsurlarını artırıcı birkısım girdileri ucuzlatmazsak, o zaman, Avrupa Birliğine girdiğimizde ve özellikle rekabet edecek olan KOBİ’lerimizin ürünlerinin pazar bulması mümkün olmayacak, rekabet etme şansı zayıflayacak ve bu bakımdan da, kendi hür teşebbüsümüze bir katkıda bulunmamış olacağız. Ümit ediyorum ki, girdilerde de, azaltma noktasında, hükümet, gerekli desteği yapacaktır.

Bu duygular içerisinde, Doğru Yol Partisi olarak, bu kanunun, ülkemize, milletimize ve organize sanayi bölgesinde görev almış, hizmet almış katılımcılarımıza ve bütün hür teşebbüsümüze hayırlara vesile olmasını diliyor ve Yüce Heyetinizi saygıyla selamlıyorum. (Alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum Sayın Bedük.

KAMER GENÇ (Tunceli) – Sayın Başkan, biraz önce bir uygulama yaptınız; ben, dışarıda dinledim. Geçici 7 nci madde eklenmesine ilişkin önergeyi kabul ettirdiniz; fakat, maddeyi müzakereye açmadınız. Bizim uygulamalarımıza göre, bir madde eklenmesine ilişkin olarak verilen önergeler önce oylanır, eğer kabul edilirse, o madde üzerinde müzakere açılır, ondan sonra oylanır. Siz, bunu yapmadınız. Ayrıca, o önergenin de İçtüzüğün 87 nci maddesine göre işleme konulma niteliği olup olmadığının tartışılması lazım; çünkü, başka bir kanunda düzenleme getiriyor. İçtüzüğün 87 nci maddesi...

BAŞKAN – Sayın Genç, müsaade eder misiniz... Onu tartıştık...

KAMER GENÇ (Tunceli) – Ama, müzakereye açmadınız...

BAŞKAN – 87’nin dördüncü bendine göre değil de geçici madde olduğu için önerge olarak kabulünün uygun olacağını ve bugüne kadarki uygulamaların da...

KAMER GENÇ (Tunceli) – Efendim, geçici veya ek madde; önemli değil; doğruları yapmak lazım... Takdir sizin.

BAŞKAN – Efendim, bu, geçmiş bir uygulama.

KAMER GENÇ (Tunceli) – Efendim, geçmiş olmaz!

BAŞKAN – Efendim, ben, geri dönmeyeceğim; lütfen zamanımızı almayın!

KAMER GENÇ (Tunceli) – Ne demek zamanı almayın!

BAŞKAN – O madde geçti.

KAMER GENÇ (Tunceli) – Efendim, doğruyu uygulayın... Maddeyi müzakere etmeden nasıl geçebilirsiniz?! Maddeyi müzakere etmeden geçtiniz.

BAŞKAN – Şu anda, bir başka maddeyi müzakere ediyoruz; onunla ilgili bir görüşünüz varsa, alayım efendim.

KAMER GENÇ (Tunceli) – Olur mu öyle şey! Ben sizi ikaz ediyorum; dönme imkânınız varsa, dönün, maddeyi müzakere edin, oylayın.

BAŞKAN – Sayın Genç, bugüne kadar olan uygulamayı sordum, böyleymiş; biz de öyle uyguladık.

KAMER GENÇ (Tunceli) – Yüzlerce uygulamamız var.

BAŞKAN – 28 inci madde üzerinde bir önerge var; onu işleme koyacağım. Yalnız, bir şey hatırlatmak istiyorum. Bu tasarının malî hükümler ihtiva etmesi sebebiyle, tümünün oylaması açık oylamaya tabidir. Bu sebeple, son oylamada karar yetersayısı aranması tabiîdir; bunu şimdiden sizlere duyurmak istiyorum.

Değişiklik önergesini okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan kanun tasarısının 28 inci maddesinin aşağıdaki şekilde yeniden düzenlenmesini arz ve teklif ederiz.

Emrehan Halıcı İsmail Köse Beyhan Aslan

Konya Erzurum Denizli

Cemal Enginyurt Akif Serin

Ordu İçel

Madde 28. – Bu kanunun 14 üncü maddesinin son fıkrası 31.12.2000 tarihinde, diğer maddeleri yayımı tarihinde yürürlüğe girer.

BAŞKAN – Sayın Komisyon katılıyor mu?

SANAYİ, TİCARET, ENERJİ, TABİÎ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU BAŞKANI OKTAY VURAL (İzmir) – Takdire bırakıyoruz; 2001 olarak...

BAŞKAN – Sayın Hükümet katılıyor mu?

SANAYİ VE TİCARET BAKANI AHMET KENAN TANRIKULU (İzmir) – Sayın Başkanım, Sayın Kâtip Üyenin okuduğu 31.12.2000 mi, 2001 mi efendim? 2001 diye biliyoruz da, onun için...

KÂTİP ÜYE TEVHİT KARAKAYA (Erzincan) – Efendim, burada düzeltme olmuş; özür diliyorum, 2001...

SANAYİ VE TİCARET BAKANI AHMET KENAN TANRIKULU (İzmir) – Tamam; katılıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – 2001 olarak katılıyorsunuz.

Komisyonun takdire bıraktığı, Hükümetin katıldığı önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmiştir.

28 inci maddeyi, bu önergeyle yapılan değişiklikle oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... 28 inci madde kabul edilmiştir.

29 uncu maddeyi okutuyorum:

Yürütme

MADDE 29. – Bu Kanun hükümlerini Bakanlar Kurulu yürütür.

BAŞKAN – 29 uncu madde üzerinde, Fazilet Partisi Grubunun görüşlerini, Bayburt Milletvekili Sayın Suat Pamukçu ifade edecekler.

Buyurun Sayın Pamukçu. (FP sıralarından alkışlar)

Süreniz 10 dakikadır efendim.

FP GRUBU ADINA SUAT PAMUKÇU (Bayburt) – Sayın Başkan, değerli milletvekili arkadaşlarım; hepinizi saygıyla selamlıyorum. Görüşmekte olduğumuz 367 sıra sayılı kanun tasarısının 29 uncu maddesi üzerinde, Grubumuz görüşlerini arz etmek üzere huzurlarınızdayım; bu vesileyle, tekrar saygılarımı sunuyorum.

Şimdi, görüşmekte olduğumuz kanun tasarısının son maddesi, yürütme maddesi, malum; “bu Kanun hükümlerini Bakanlar Kurulu yürütür” ibaresini havi. Şimdi, bu kanunu, bu Bakanlar Kurulu yürütür mü, yürütmez mi; müsaade ederseniz, bu konu üzerinde birazcık durmak istiyorum ya da hangi Bakanlar Kurulu yürütebilir; bunun üzerinde durmak istiyorum.

Biraz önce tasarının bir maddesini oyladık, geçtik. Dünkü müzakereler sırasında da, birtakım arkadaşların, haklı olarak, illerini 4325 sayılı Teşvik Yasasından yararlandırmak için üstün gayret gösterdiklerine şahit olduk. Tabiî, bu arada, itiraz eden arkadaşlarımız da oldu. Bu teşvikler bölünürse, geri kalmış iller, özellikle Doğu Anadolu’daki illerimiz yeterli miktarda teşvik alamaz; zaten kalkınmış olan iller bunlardan yararlanır; dolayısıyla, bizim illerimize, Doğu Anadolu Bölgesindeki kalkınmamış illere herhangi bir teşvikli yatırım gelme imkânı ortadan kalkar düşüncesiyle itirazda bulunan arkadaşlarımız da oldu.

Ben, şimdi, müsaade ederseniz, iline teşvik gelsin diye gayret eden arkadaşlarımıza şunu söylemek istiyorum: Sevinmeyin, bir şey geleceği yok. Efendim “teşvikler ilimize gelmeyecek” diyen arkadaşlara da söylüyorum: Üzülmeyin, zaten, daha önce de geldiği yoktu. (DSP sıralarından gürültüler)

Şimdi, teşviki bıraksınlar, engel olmasınlar, gölge etmesinler; zaten, vatandaş başka bir şey istemiyor, sizden teşvik falan da istemiyor. Bakın, size bir misal vereyim. Daha önce sözlü soru önergesi olarak bir önerge vermiştik, şekerpancarının kotalarıyla alakalı. Sayın Bakan oturuyor, o zaman gelmemişlerdi. Bakınız, alın Bayburt’u; geri kalmış bir il. Bu ilde teşvik görmek için sermaye lazım değil mi?.. Kim yapacak yatırımı; müteşebbis. Müteşebbisin hali yok, mecali yok. O yetmiyor; birazcık para getirecek imkânı bile elinden alıyorsunuz. Onun için, diyorum ki, bırakın teşviki, gölge etmeyin yeter. Pancar kotası koymuşsunuz. Bayburt’un iklimine bakın; üç ay yazı var. Burada başka bir ürün yetişmez. Bir tek pancardan üç beş kuruş para kazanacak, kotayla onun önünü kesmişsiniz. Neye dayanarak kesmişsiniz; efendim, üretim artışı fazla, üretim artışı olacak, elimizde kalacak. Niye kalıyor?.. Alın Fransa; 60 milyon nüfuslu ülke değil mi, Türkiye kadar bir ülke; Fransa’da 40 milyon ton şekerpancarı üretimi yapılıyor, 5 milyon ton şeker üretiliyor. Almanya, 31 milyon ton pancardan 3,5 milyon ton şeker üretiyor. Türkiye, 13 milyon ton pancardan 1,5 milyon -300 bin ton da özel sektörün ürettiğini koyun- 1,8 milyon ton şeker üretiyor. Aynı nüfusa sahip Fransa, 5 milyon ton şeker üretiyor, elinde kalmıyor da niye sizin elinizde kalıyor; beceriksizliğinizden, ben satamıyorum diyorsun. (FP sıralarından alkışlar) Sonra, bu kanunu yürüteceğim diyorsun. (MHP sıralarından “Bakanlar Kurulu yürütür’e gel” sesleri)

Bakanlar Kuruluna da geleceğim; önce, şu Sanayi Bakanlığıyla ilgili konuyu bir bitirelim; müsaade buyurun...

Şimdi, bu yetmedi; sanayiin haline bir bakın. Alın, İstanbul Ticaret Odasının yayımladığı rakamlar:

Kapasite kullanım oranlarının düşük çıkmasında etkilen firma sayısı 1998’de -hepsini saymıyorum- toplam 419 iken, 1999’da 483’e çıkmış.

Talep yetersizliğinden etkilen firma sayısı 1998’de -en büyük rakamı oluşturuyor-154, 1999’da 188’e çıkmış.

Kapasite etkilenme oranı yüzde 36’dan yüzde 38,9’a çıkmış. Neden; talep yetersizliğinden. Vatandaşın alım gücü yok ki, sanayici üretim yapsın ya!.. Perişan etmişsiniz. Sonra da Bakanlar Kurulu yürütecek!.. Neyi yürüteceksiniz?.. Yürütemediğiniz ortada. Bu yetmedi.

Bakın, tartısız kapasite kullanım oranlarını, yine, İstanbul Ticaret Odasının rakamlarıyla söylüyorum: 1994 yılında -yüzde olarak- 57 -küsuratını atıyorum- 1995 yılında 62; 1996 yılında 58; 1997 yılında 62; 1998 yılında 58; 1999 yılında 51. Bakın, 1994 yılı, 5 Nisan kararlarının alındığı yıldır, sanayicinin ürktüğü yıldır, korktuğu yıldır, darbe yediği yıldır; ama, 57 olmuş; siz, ortada hiçbir şey yok, istikrar var diyorsunuz, 51’e düşürmüşsünüz, 5 Nisana göre Bakanlar Kurulu, o tarihte bile bu işi, o rakamlara göre, sizden daha iyi yürütmüş. İşte, rakamlar ortada.

Talep yetersizliğinin dışında ikinci büyük rakam da finansman sıkıntısından geliyor. Bu da çok enterasan. Yani, üretim kapasitesinin düşmesinin en önemli sebeplerinden biri de finansman yetersizliği. Vatandaş, yüzde 100 faizlerle, şu kadar yüksek faizlerle, nereden finansman bulacak, sanayici nereden kaynak bulup da üretim yapacak?

HASAN GÜLAY (Manisa) – Düştü!..

SUAT PAMUKÇU (Devamla) – Düştü dediğiniz rakamlar burada.

Bakın, size başka bir rakam daha ifade edeyim: Aylık sanayi üretim endeksi, 1997’de 100 kabul edilmiş; 1998 Ocak ayında 90, şubat ayında 93; 1999 Ocak ayında 81, şubat ayında 86; 2000 yılının ocak ayında 84, şubat ayında 92. Daha 1997 yılı rakamlarına henüz ulaşamamışsınız. Önce, bir kere, 1997’nin rakamını bir yakalayın da, sanayii yürütüyoruz deyin.

Şimdi, rakamlar sadece bu kadarla da değil. İşte, size, 1 Nisan 2000 tarihli Hürriyet Gazetesinin ekonomi sayfası: “1999 yılında sektörel büyüme..” diyor. “Küçülme” demek lazım, “büyüme” demişler; herhalde, insaflı davranmışlar yine. Tarımda yüzde 4,6; sanayide yüzde 5; inşaatta yüzde 12,7 vesaire, vesaire, gayri safî millî hâsıla yüzde 6,4; bunun rakamsal değerleri yüzde 10’dur, dolar bazında.

ASLAN POLAT (Erzurum) – Küçülme...

SUAT PAMUKÇU (Devamla) – Tabiî küçülme.

Şimdi, normal diyorsanız bir şey demiyorum. Bakanlar Kurulu bu kanunu yürütemez, önce kendisinin yürümesi lazım bir kere. Bakanlar Kurulunun kendisi yürümüyor ki kanunu yürütsün.

Bakın, size, enteresan bir vesika: “Fazilet Partisi Genel Başkanı Sayın Recai Kutan, 12 Kasım 1999 tarihinde meydana gelen deprem felaketinde evimi ve her şeyimi kaybettim. Bundan dolayı, 6 kişilik ailemle kendi imkânlarımla yaptığım barakada kalıyorum. Ben, Emekli Sandığına bağlı Millî Eğitim Bakanlığının taşra teşkilatında yirmiiki yıldır çalışmaktayım. Yirmiiki yıldır belirli miktarda yapılan emekli keseneklerim, yani, param, kesilmektedir. Bu nedenle, falan tarihte -bu memur kardeşimizin başı belaya girmesin diye, sayı ve tarihi vermiyorum- Türkiye Cumhuriyeti Emekli Sandığı Genel Müdürlüğüne müracaat ederek, karşılıksız olmak kaydıyla, bana ve benim durumumda bulunan diğer mağdurlara ne gibi bir yardımda bulunabileceklerini sordum. Türkiye Cumhuriyeti Emekli Sandığı Genel Müdürlüğü Borç Verme Dairesi Başkanlığı falan tarih, falan sayılı yazılarıyla cevap verdiler -tabiî, falan diye geçtiğim tarih, sayı ve rakamlar burada var- aynı cevabın bir nüshasını size gönderiyorum.”

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Sayın Pamukçu, toparlar mısınız lütfen.

Buyurun.

SUAT PAMUKÇU (Devamla) – Verilen bu cevabı dikkatlerinize sunuyorum:

“Sayın falan filan, 5434 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Emekli Sandığı Kanununun 115 inci maddesi, yer sarsıntısından ve depremden zarar gören bölgeler, Bakanlar Kurulunca belirtilecek yerlerde veya yangın, sel gibi önemli olaylara maruz kalan yerlerde yardıma muhtaç olacak derecede malca veya bedence mühim zarara uğradıkları, o yerlerin idarî heyetleri tarafından tasdik olunan emekli, adi malul, vazife malulü, dul ve yetimlere, aylıklarının 3 mislini geçmemek üzere, yönetim kurulunca uygun görülecek miktarda avans verilir hükmüne amirdir” dedikten sonra, aşağıya, verebilecekleri rakamları yazmışlar.

Bakın, ne yazmışlar:

“1 inci derece memura 3 000 000 lira,

2, 3, 4 üncü derece memurlara 2 250 000 lira,

5, 6, 7 nci derece memurlara 1 500 000 lira,

8 ile 15 arasındakiler de 750 000 lira.”

İşte, Bakanlar Kurulunuz bu!.. Sizin yürüttüğünüz memleketin hali bu! Bu Bakanlar Kurulu, bu kanunu, ancak bu şekilde yürütür. (DSP ve MHP sıralarından gürültüler)

BAŞKAN – Karşılıklı konuşmayalım...

SUAT PAMUKÇU (Devamla) – Ha, şunu söyleyeyim: Güzel bir kanun çıkıyor, inşallah çıkacak. Bu memleket de sahipsiz değil. Bu Bakanlar Kurulu yürütemezse, bunun yerine gelecek bir Bakanlar Kurulu, bu kanunu en güzel şekilde yürütecektir.

Bu inançla, hepinize saygılar sunuyorum.

Teşekkür ediyorum. (FP sıralarından alkışlar; DSP ve MHP sıralarından gürültüler)

BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Pamukçu.

Gruplar adına başka söz talebi?.. Yok.

Şahsı adına, Sayın Polat, buyurun efendim.

TURHAN GÜVEN (İçel) – Sayın Başkan, Doğru Yol Partisi Grubu adına, Sayın Çetinkaya konuşacaktı...

BAŞKAN – Müracaatınız yok...

TURHAN GÜVEN (İçel) – Şifahî müracaatımız oldu Sayın Başkan.

BAŞKAN – Hay hay...

Buyurun Sayın Polat.

Süreniz 5 dakika.

ASLAN POLAT (Erzurum) – Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlarım.

Bir haftadan beri, yoğun bir mesaiyle görüşülen bu kanun tasarısı, bugün, bu son maddenin de kabulüyle yürürlüğe giriyor ve bu maddede “Bakanlar Kurulu bu kanunu yürütür” deniliyor. Şimdi, bu kanun tasarısının içerisindeki bir maddeden bahsedeceğim; o kanunu, bu Bakanlar Kurulu nasıl yürütecek, onu, beraberce, hemen tartışalım.

Biraz önce verdiğiniz ve hükümetin de katıldığı bir önergede “bu kanunun 14 üncü maddesinin son fıkrası 31.12.2001 tarihinde yürürlüğe girer, diğerleri de yayımı tarihinde girer” deniliyor. Esasında, 2003 denilmiş de, sonradan 2001 olarak değiştirilmiş.

Bir kanunun Bakanlar Kurulunca yürütülebilmesi için, bence iki şart lazım: Bir, o kanunu, o Bakanlar Kurulunun inanarak çıkarması lazım; ikincisi de, onu yürütecek maddî gücünün olması lazım. Şimdi, Bakanlar Kurulu, eğer, bu kanuna aynen inanıyorsa, niye bunun yürürlüğünü bugüne koymadı da 2001’e, iki sene sonraya attı? Bunu, size sorarım. Eğer, buna inanmıyorsanız, buraya niye koydunuz?.. İnanıyorsanız, bugün niye yürütmüyorsunuz?..

Buradaki noktada, büyük çelişkileriniz var. Birincisi, bu teşvik kapsamına, Türkiye’deki 81 vilayetin 60’ını aldınız. Ne yaptınız 60’ını almakla? Diyorsunuz ki: Biz, size yüzde 60 vergi muafiyeti uygulayacağız; 10 kişiden fazla eleman çalıştırırsanız, sigorta paralarınızı istemeyeceğiz, arsa indirimi var, birtakım faydalar var...

Şimdi, ben, size sorarım; eğer, siz, yüzde 60, bu sanayi kuruluşlarını Türkiye’nin 60 vilayetinde de, teşviki 60’a çıkararak almamayı düşünüyorsanız, bu konuda yapmış olduğunuz ekvergi kanunları, memurlara yüzde 15 zam verip para toplama konularınız, vergileri artırmak için çabanız niye? Şimdi, bir yerden, geliyorsunuz, Türkiye’de enflasyonu düşüreceğiz diye vergi kanunlarında bir sürü sıkıştırmalara gidiyorsunuz, ekvergi almaya gidiyorsunuz, bir taraftan da “yapılacak yatırımlardan yüzde 60 vergi almayacağız, Türkiye’nin 81 vilayetinin 60’ında” diyorsunuz. Burada bir tutarsızlık vardır arkadaşlar, bunu hiç inkâr etmeyelim.

İkincisi, siz, diyorsunuz ki burada “biz, 10 kişiden fazla eleman çalıştıran işyerlerinden sigortalarını almayacağız...” Peki, SSK’nın durumu müsaitse, Sosyal Sigortaların da bunu almayacak kadar durumu müsaitse, niçin bundan iki ay evvel, hem de o afetin olduğu günlerde, sabahlara kadar bu Meclisi çalıştırarak, erkekleri 60 yaşında emekli etmeye, hanımları 58 yaşında emekli etmeye çalıştınız ve bu kadar, SSK’da karadelik var dediniz. İkisinde bir tezat vardır.

HASAN GÜLAY (Manisa) – Heyecanlanma...

ASLAN POLAT (Devamla) – Tezat var, bunu anlatıyorum. Bunu siz dinleyin.

Eğer, sizin SSK primlerinde bu kadar sıkışıklığınız yok idiyse, bu yaptığınız neydi? Neden, Türkiye’de, 60 yaşına kadar vatandaşları çalıştırmaya, primlerini artırmaya, prim ödeme miktarlarını artırmaya çalıştınız? Eğer, onlar için müsait durumunuz var idiyse, niye o kanunu çıkardınız? Yoksa, bunu niye çıkardınız? Bu aradaki tezatı açıklamak zorundasınız. Ha, popülist politika, işte, bak, buna derler arkadaşım. Popülizm budur. Sizin yürütemeyeceğiniz bir politikayı 2002 senesine, 2003 senesine atmak popülizmdir. İnanıyorsanız, getirirsiniz bunun tarihini bugüne atarsınız, inanmıyorsanız da, bunu, gelip burada uygulamazsınız. Bunu, bütün Türkiye, burada, sizinle beraber dinliyor arkadaşlar. Yani, sadece böyle, kanunları ben çıkardım, yaptım demekle olmaz. Kimse de bu konulara artık inanmıyor. Herkes, bu Türkiye’nin her yerinde bulunan sanayiciler de bunların farkında. Ha, teşvikin anası nedir; teşvikin özelliği şudur: rkiye’nin 81 vilayeti arasında büyük bir uçurum var. Ağrı’da fert başına düşen il bazında millî gelir 880 dolar civarındayken, bu, İzmit’te 8 000 dolara yaklaşmıştır. Türkiye Cumhuriyeti de demiştir ki, bu iki tane fark olduğu zaman, ben, doğudaki vatandaşlarımı yaşatamıyorum, bu doğudaki insanların da batıdaki insanlar kadar, hiç olmazsa ortalama Türkiye geliri kadar bir para alabilmeleri için, ben, bunları yatırıma teşvik etmeliyim diyor. Bu da, teşvik etmek de, özellikle olur. Bari, 80 vilayetin 80’ine de çıkarın, bu 3 500 doları, 8 000 dolar yapın, Kocaeli’n de buna sokun, bu iş bitsin; o zaman da, bunu uygulamamış olursunuz.

Ben, burada size bunu söylüyorum; bu popülist politikalara... Kimse de, artık, bunların böyle kâğıtta çıkmasıyla oldu kabul etmiyor; herkes de bunun farkında; işte, onun için, burada, bu Bakanlar Kurulu bu kanunu yürütemez diyoruz.

Bunun başka bir misali var: Sanayi Bakanlığı bunu yürütebilir mi; yürütemediği rakamlardan belli; Türkiye ekonomisindeki eksi 6,4 küçülmeyle, yetmiş yıldaki en büyük gerilemeyi yaparak, bunu yürütemeyeceğinizi ispat ettiniz; bu sene yürütür müsünüz; inşallah yürütürsünüz.

Bu tasarı, her şeye rağmen, sanayicilerin beklediklerine yüzde 100 değilse de, yüzde 50-60 olumlu randıman veren bir tasarıdır.

Siz yürütemezseniz yürütenler gelir yürütür diye düşünüyor; hepinize saygılar sunuyorum. (FP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum Sayın Polat.

Kişisel ikinci söz, Sakarya Milletvekili Sayın Cevat Ayhan’a ait.

Sayın Cevat Ayhan?.. Yok.

Sayın Necati Çetinkaya; buyurun efendim. (DYP sıralarından alkışlar)

Süreniz 5 dakikadır.

M. NECATİ ÇETİNKAYA (Manisa) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; konuşmama başlamadan önce, hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Hakikaten, yıllardır ihtiyaç duyulan ve bir türlü çıkarılamayan organize sanayi bölgeleriyle ilgili yasa tasarısının, bugün, Meclisimizce kanunlaştırılması büyük bir başarıdır; ama, kanunun yürürlüğüyle ilgili, bundan sonra, üzerimize büyük görevler düşmektedir. Nedir onlar; bir kere, Türkiye’de sanayiin, kalkınma hamlesinin eksi 6,4 seviyesinde küçülmesi, organize sanayideki Türk müteşebbislerinin önündeki engellerin ve darboğazların dikkate alınmamasından ileri gelmektedir. Bugün, size bazı örnekler verecek olursam, yalnız, 1999 yılında, Gaziantep Organize Sanayiinde 12 000 işçi işten çıkarılmıştır. Malatya Organize Sanayi Bölgesi yüzde 30 nispetinde çalışmaktadır. Adıyaman ve Maraş Organize Sanayi Bölgelerinde birçok sanayi tesislerine kilit vurulmuştur. Halbuki, tekstil bölgesi haline gelen ve dolayısıyla, Türkiye’nin gururu durumunda olan, ürettikleri birçok dış ülkeye Türk malı olarak ihraç edilen ve pazar bulan bu sanayi tesislerimizin kapanması, işte, o, eksi 6,4’ün sebebidir. Bunun sebepleri nedir diye bunu çok iyi araştırıp, hükümetin, buna bir an önce çare araması lazım.

Müteşebbis, bugün, devletin önündedir; ama, gelin görün ki, devlet, hâlâ devletçiliğini elinden bırakmamaktadır. Bugün, dünyada bir komünizm ülkesi aranacak olursa, bu kadar devletçi zihniyetle hareket eden yegâne ülke olarak Türkiye gösterilmektedir. Bu, fevkalade yanlış bir uygulamadır. Türkiye, artık, bunları aşmalıdır. Türkiye, bu yanlış uygulamadan kurtulmalıdır.

Şimdi, tabiî, organize sanayilerle, biz, çok geç tanıştık. İngiltere’de, Amerika’da yaptığımız incelemelerde, organize sanayiler... İngiltere’deki ilk organize sanayii 1924 yılında kurulmuştur. Gayet tabiî bu ülke kalkınacak ve bu ülke sanayide dev adımlarla ileri gidecektir. Ha, şimdi zararın neresinden dönülürse kârdır; ama, Sayın Bakanım, organize sanayilerin kuruluş yerlerini çok iyi incelememiz lazım. Uygulamadan gelen bir arkadaşınızım, çok iyi biliyorum... O birinci derecedeki tarımsal alanlara, maalesef, uygulamada, üçüncü derecede, tarım alanı dışında diye raporlar verilmekte ve dolayısıyla Türkiye’de tarım alanları bu şekilde tamamen işgal edilmektedir. Bunun önüne geçmemiz lazım. Uygulamadan gelen arkadaşlarınız bunu çok iyi bilmektedirler.

Ekolojik denge çok önemlidir Türkiye’de. Çevrenin, doğal dengenin korunması bugün göz önünde bulundurulmadığı takdirde, Körfezde yaşadığımız durum Türkiye’nin her tarafında kendisini gösterecektir. Haliç’te görülen o anormal kirlenme ve her gelenin, gerek İzmir Körfezinin temizlenmesi, Kocaeli’nde, Gemlik Körfezinde ve Haliç’te, altın boynuz dediğimiz, dünyada, Allah’ın bahşetmiş olduğu en güzel yerlerin, en güzel beldelerin ve en güzel mekânların bu şekilde kullanılamayacak durumda olmasının yegâne sebebi, zamanında bunu dikkate alarak, bu ekolojik dengenin burada korunup korunmayacağına gereken titizliği göstermeyişimizden ileri gelmiştir. Eğer, Çerkezköy Organize Sanayi kurulmamış olsaydı, bugün, İstanbul, tamamen yaşanacak bir yer olmaktan çıkardı; ki, o duruma gelmek üzeredir.

İspanya’da ve Amerika’da gördüm; bugün, şehir içindeki organize sanayiler tamamen boşaltılmakta ve insanlar, artık, şehirlerde yaşayan bir mekân bulmaktadır; temiz hava teneffüs et-
mekte.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Sayın Çetinkaya, lütfen toparlar mısınız.

Buyurun efendim.

M. NECATİ ÇETİNKAYA (Devamla) – Ne yapılmakta; şehir dışlarında kurulan organize sanayiler avantajlı bir duruma getirilmekte ve müteşebbis oraya sanayiini taşımakta. Oralar ne yapılmakta; gidin Barselona’yı görün; gidin Madrid’teki durumu görün... Nasıl uygulama; oradaki yerler restore edilerek, turizme açılmakta eski fabrikalar. Türkiye’de bu uygulamaya gitmeden önce, bir an önce, belli sanayiin bir yerde temerküz edilmesine, gerek bakanlık olarak gerek bu Meclis olarak... Geçen gün, bir komisyon toplantısında da ben bunu söyledim; Bugün, diyoruz ki, Gemlik Körfezi kirlendi, Marmara, artık, girilemeyecek bir duruma geldi. Belli bir süreden sonra Marmara Denizinde balık da yaşamayacaktır. Peki, bunun önüne nasıl geçilir; işte, şimdiden, kurulacak organize sanayilerin yerlerinin çok iyi tespit edilmesi lazım.

Otomotiv sanayiini, siz, artık, belli bir yerde kuramazsanız. Bugün, işte, beraber görev yaptığımız, eski Bursa Belediye Başkanlığını yapan Teoman Bey burada.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

M. NECATİ ÇETİNKAYA (Devamla) – Sayın Başkanım, bir dakika verirseniz...

BAŞKAN – Cümlenizi tamamlamanız için mikrofonu tekrar açıyorum; lütfen tamamlayınız.

M. NECATİ ÇETİNKAYA (Devamla) – Evet, Sayın Başkanımla görev yaptığımız sırada, Bursa’nın hali pürmelalini gördüğümüz zaman içimiz kan ağlıyordu. Bursa, hakikaten bugün fevkalade büyük bir sıkıntı içerisindedir. Onun için, artık, oralara bu sanayi türünü kuramazsınız. Öyleyse, nelere; Eskişehir vardır, Anadolu’nun değişik yerleri vardır ve böylelikle, Anadolu’nun kalkınmasını, eşit bir şekilde kalkınmasını sağlamak.

Manisa’da başlatılan 5 tane organize sanayii vardır, valiliğim zamanında başlatılmıştır. Sizden özellikle istirham ediyorum, buralara destek veriniz ve bir an önce buraların tamamlanmasını ve sanayiin eşit bir şekilde Anadolu’ya yayılmasını sağlayınız.

Bu kanunun ülkemize hayırlı olmasını diliyor ve hepinize saygılar sunuyorum. (Alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum Sayın Çetinkaya.

Görüşmekte olduğumuz 29 uncu madde üzerinde önerge yoktur.

Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Madde kabul edilmiştir.

Sayın milletvekilleri, demin de arz ettiğim gibi, tasarının tümü açık oylamaya tabidir.

Açık oylamaya geçmeden evvel, Sayın Komisyonumuzun, redaksiyon sadedinde işaret edeceği hususlar vardır; şimdi, onları dinleyeceğiz efendim.

Buyurun.

SANAYİ TİCARET, ENERJİ, TABİÎ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU BAŞKANI OKTAY VURAL (İzmir) – Sayın Başkanım, tasarının tümünde geçen “hükmî şahsiyet” ibaresinin “tüzelkişilik”, madde 3’te geçen “çevre sorunlarını yönlendirmek” ibaresindeki “yönlendirmek” kelimesinin “önlemek” şeklinde değiştirilmesi; 4 üncü maddenin (b) bendinde “büyükşehirlerde” kelimesinden sonra “ayrıca” kelimesinin konulması; 13 üncü maddenin ikinci fıkrasındaki “geri” kelimesinin, yanlışlıkla yazıldığından çıkarılması; 16 ve 18 inci maddelerde geçen “sanayici” kelimesinin “katılımcı” olarak düzeltilmesi ve ayrıca, 14 üncü maddede Genel Kurulun kabul ettiği önergede, 14 üncü maddenin sonuna eklenen fıkrada “faydalanırlar” kelimesinden önce yer alan kanun isminin, kanundaki şekliyle yer almasını ve “4325 sayılı Olağanüstü Hal Bölgesinde ve Kalkınmada Öncelikli Yörelerde İstihdam Yaratılması ve Yatırımların Teşvik Edilmesi ile 193 Sayılı Gelir Vergisi Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanundan” şeklinde düzeltilmesi hususunu Genel Kurula arz ediyorum.

Bu vesileyle, bu tasarının faydalı bir hale getirilmesi için katkı sağlayan grup başkanvekillerine, milletvekillerimize ve tüm komisyon üyelerine saygılarımı arz ediyorum.

Teşekkür ediyorum.

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum.

KAMER GENÇ (Tunceli) – Sayın Başkan, bu, redaksiyonu aştı; kanunu neredeyse baştan sona kadar değiştirdiler.

BAŞKAN – Hükümet katılıyor mu?

SANAYİ VE TİCARET BAKANI AHMET KENAN TANRIKULU (İzmir) – Katılıyoruz efendim.

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, Sayın Komisyonun tespit ettiği redaksiyonları tespit edebildik mi, işaret edebildik mi?.. Ettik.

Kanun tasarısının tümünü oylamadan evvel, Sakarya Milletvekili Sayın Cevat Ayhan’ın, oyunun rengini belli etmek üzere, bir söz talebi var...Yoklar.

Başka söz talebi var mı?

ALİ ŞEVKİ EREK (Tokat) – Benim söz talebim var Sayın Başkan.

BAŞKAN – Sayın Ali Şevki Erek; buyurun.

Lehte mi, aleyhte mi?..

ALİ ŞEVKİ EREK (Tokat) – Lehte Sayın Başkan.

NİDAİ SEVEN (Ağrı) – Sayın Başkan, ben de söz istiyorum.

BAŞKAN – Bir lehte, bir aleyte söz veriyoruz; Sayın Ali Şevki Erek lehinde konuşacaklar.

NİDAİ SEVEN (Ağrı) – Aleyte konuşacağım Sayın Başkan.

BAŞKAN – Peki.

Sayın Erek, çok kısa olmak üzere, buyurun.

ALİ ŞEVKİ EREK (Tokat) – Değerli Başkanım, değerli milletvekili arkadaşlarım; daha evvelki yaptığım konuşmalarda, büyük bir boşluğu dolduracak olan Organize Sanayi Bölgesi Yasa Tasarısına olumlu oy vereceğimi kişisel olarak arz etmiştim. Benden evvel konuşan, Grubumuzun çok değerli başkanları da, aynı konuda görüş serd etmişlerdi. Son olarak ifade ediyorum; kanun önemli bir boşluğu dolduracaktır; oyum müspettir.

İki noktayı bir kere daha vurgulamak ihtiyacını duyuyorum. Bunlardan birincisi, sadece bu yasayı çıkarmakla, şu anda, ekonominin içerisinde bulunduğu, küçük ve orta boy işletmelerin içerisinde bulunduğu, ihracatı, istihdamı menfi yönde etkileyen duruma bir yarar gelmeyecektir, gerekli teşvikler layıkı veçhile bir nispete ulaşmadıkça. Bu birinci konudur. Diğer bir ifadeyle, bu yasayı çıkarmakla bir statü boşluğunu dolduruyoruz; ama, kesini şu ki: Ekonominin gidişatına ne ölçüde bir müspet katkı sağlayacağız, o, hükümetin önümüzdeki ekonomik uygulamalarıyla eşdeğerdir.

Bir diğer söyleyeceğim husus samimiyetle ilgilidir. 14 üncü maddeye ilave edilen bir fıkra vardı, 4325 sayılı Kanunla bir ilişki meydana getirilmişti; 28 inci maddeyle, bunun uygulanması birbuçuk yıl sonraya, 31.12.2001’e bırakılmıştır. Bir taraftan 14 üncü maddeye olağanüstü hal kapsamının genişletilmesine dair Yüce Meclisin verdiği bir kabul, ondan bir müddet sonra, bunun iki yıla yakın bir zaman ertelenmesi. Bu tutumu, kişisel olarak uygun görmediğimi, böyle bir ertelemeye gidilmemesi gerektiğini; ama, tasarının tümüne evet diyeceğimi bildiriyor, hayırlı, uğurlu olması dileklerimle Aziz Başkanıma ve değerli arkadaşlarıma sevgilerimi, saygılarımı sunuyorum. (Alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum Sayın Erek.

86 ncı maddeye göre, ikinci söz, aleyhte, Ağrı Milletvekili Sayın Nidai Seven’in.

Buyurun efendim. (MHP sıralarından alkışlar)

NİDAİ SEVEN (Ağrı) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bugün görüşülmekte olan tasarının daha önceleri yerine getirilmesi gerekiyordu. Bu manada tenkit ediyorum, niye yapılmamıştır diye.

Bu kanunun hayırlı, uğurlu olmasını diliyorum. Oyum da müspettir. (MHP, DSP, ANAP ve FP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum.

TURHAN GÜVEN (İçel) – Olmaz... Kırmızı oy kullanacak Sayın Başkan. Siyasî etik önemlidir burada...

BAŞKAN – Efendim, herkes kanunu sizin gibi anlamak zorunda değil; öyle anlamışlar.

TURHAN GÜVEN (İçel) – Yok efendim, olur mu öyle şey; bazı konuları herkes aynı şekilde algılamalıdır.

BAŞKAN – Neticeye tesir etmiyor, nihayet şahsî kanaatidir.

Sayın milletvekilleri, tasarının tümünün açık oylamaya tabi olduğunu arz etmiştim.

5 dakikalık süre vereceğim ve bu tümünün oylanmasında. Komisyonun teklif ettiği. Hükümetin de katıldığı değişikliklerin dikkate alınacağı lütfen hatırınızda olsun.

Biliyorsunuz, açık oylama için üç ayrı şekil var. Açık oylamanın elektronik cihazla yapılmasını oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

5 dakikalık süreyi başlatıyorum.

(Elektronik cihazla oylamaya başlandı)

BAŞKAN – Oy kullanan arkadaşlarımız ayrılıyorlar; Sayın Bakanımız teşekkür konuşması yapacaklar; bilgilerinize sunmak istiyorum.

(Oylamaya devam edildi)

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, görüşmekte olduğumuz kanun tasarısının tümünün açık oylamasının sonucunu açıklıyorum:

Kullanılan oy sayısı : 278

Ret : 1

Çekimser : 4

Mükerrer : 3

Kabul : 270

Böylece, çok önemli bir kanun tasarısı, sizlerin verdiği değerli mesaiyle kabul edilmiş oluyor; memleketimize ve milletimize, Bakanlığımıza ve sanayicilerimize hayırlı olsun. (Alkışlar)

Sanayi ve Ticaret Bakanımız Sayın Tanrıkulu teşekkür konuşması yapacaklar.

Buyurun efendim. (Alkışlar)

SANAYİ VE TİCARET BAKANI AHMET KENAN TANRIKULU (İzmir) – Sayın Başkan, çok değerli milletvekilleri; entegre devlet tesislerinin kurulmasıyla başlayan Türkiye’deki sanayileşme hamlesi, 1950 yılından sonra, özel sektörün münferit tesisler kurmasıyla devam etmiştir. Dağınık ve düzensiz sanayileşme, beraberinde pek çok kentsel ve çevresel sorunu getirmiş, sanayileşme disiplin altına alınamamış ve kurumsallaşmamıştır.

Organize sanayi bölgeleri uygulamalarının başlamasıyla, sanayicinin altyapı ihtiyacı büyük ölçüde karşılanmış, yatırım yapmak kolaylaşmış ve sanayicilerimizin üzerindeki tereddütler de kalkmıştır.

Organize sanayi bölgeleri uygulamaları, devlet öncülüğünde başlamış ve devlet eliyle de yürütülmüş. Geçen süre içerisinde, devletle beraber işin içinde olan sanayicilerimiz tecrübe kazanmış ve devletin gözetim ve denetimi altında, organize sanayi bölgelerini yürütecek bilgi ve beceriyi de kazanmışlardır. Sanayicimizin devletin yürüttüğü birtakım sorumlulukları üstlenmesi, devletimizin daha başka işlere zaman ayırmasına ve enerji tahsisine de imkân sağlayacaktır.

Diğer taraftan, gelişen teknolojilere paralel olarak, organize sanayi bölgesi anlayışı da dünyada ve ülkemizde değişikliklere uğramıştır. Organize sanayi bölgeleri, teknoloji yoğun ve tevziatın kaynağında yapıldığı yerler halini almaya başlamıştır.

Yaklaşık kırk yıldır yürütülen organize sanayi bölgeleri, bugüne kadar, maalesef, yasadan yoksun, teamül ve düzenlemelerle yürütülmekteydi. Organize sanayi bölgeleri, hazırlanan yasayla iki temel esasa dayandırılmıştır; bunlardan birincisi, sanayicilerimizin birikimini ekonomik sürece dahil etmek ve devlet yükünü hafifleterek sanayicinin önünü açmak; bir diğeri ise, organize sanayi bölgesi tanımını genişletmek ve çağdaş yatırımlara öncülük etmektir.

Yeni Organize Sanayi Bölgesi Yasamız, Plan ve Bütçe ve Sanayi Komisyonlarımızın, istisnasız bütün üyelerinin katkılarıyla mevcut şeklini almıştır. Değerli Komisyon üyelerine ve Genel Kurulumuza, gösterdikleri iyiniyet ve katkılardan dolayı teşekkür ediyorum.

Kanunun, Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kurulunda görüşülmeye başlandığı andan itibaren, her oturumda ve her maddede, Türkiye’nin önemli bir ihtiyacına cevap verecek ve büyük bir boşluğu dolduracak ifadeleriyle verdiğiniz desteğe de çok teşekkür ediyorum.

Memleketimizin sanayileşme mücadelesinde, bugünlere kadar devam eden gecikme sürecini de dikkate aldığımızda, geçtiğimiz beş altı birleşimlik gecikmenin pek önemli olmadığını da düşünüyorum. Yasanın, sanayicilerimize ve ülkemize hayırlı olmasını tekrar diliyor, hepinize saygı ve sevgilerimi sunuyorum. (Alkışlar)

BAŞKAN – Sanayi ve Ticaret Bakanımız Sayın Kenan Tanrıkulu’ya teşekkür ediyorum.

Sayın milletvekilleri, Türkiye Futbol Federasyonu Kuruluş ve Görevleri Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ve Millî Eğitim, Kültür, Gençlik ve Spor Komisyonu raporunun görüşmelerine başlayacağız.

2. – Türkiye Futbol Federasyonu Kuruluş ve Görevleri Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ve Millî Eğitim, Kültür, Gençlik ve Spor Komisyonu Raporu (1/635) (S. Sayısı: 400)

BAŞKAN – Komisyon?.. Yok.

Tasarının görüşülmesi ertelenmiştir.

Türk Silahlı Kuvvetleri Personel Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ve Millî Savunma Komisyonu raporunun görüşülmesine başlayacağız.

3. – Türk Silahlı Kuvvetleri Personel Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ve Millî Savunma Komisyonu Raporu (1/624) (S. Sayısı: 370)

BAŞKAN – Sayın Millî Savunma Bakanımız?.. Yoklar.

Sayın Komisyon?.. Yok.

Tasarının görüşülmesi ertelenmiştir.

Başkanlık olarak, gündemin diğer sıralarındaki kanun tasarılarının görüşülmesine de imkân kalmadığı düşüncesiyle, alınan karar gereğince, kanun tasarı ve tekliflerini sırasıyla görüşmek için, 13 Nisan 2000 Perşembe günü ve saat 13.00’te toplanmak üzere birleşimi kapatıyor, hepinize saygılar sunuyorum.

Kapanma Saati : 18.59

VI. – SORULAR VE CEVAPLAR

A) YAZILI SORULAR VE CEVAPLARI

1. – Ankara Milletvekili M. Zeki Çelik’in, promosyon kampanyalarına ilişkin sorusu ve Sanayi ve Ticaret Bakanı Ahmet Kenan Tanrıkulu’nun cevabı (7/1523)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorulardan oluşan soru önergemin Sanayi ve Ticaret Bakanı Sayın Ahmet Kenan Tanrıkulu tarafından sözlü olarak cevaplandırılmasını delaletlerinize arz ederim.

M. Zeki Çelik

Ankara

1. Promosyon kampanyaları sebebiyle bugüne kadar hangi medya kuruluşları hakkında ne gibi cezaî işlemler yapılmıştır?

2. Bakanlığınızca medya kuruluşlarına yönelik açılan davalar var mıdır? Bu davalar hangi medya kuruluşlarına, hangi sebeplerle açılmıştır?

3. Bugüne kadar açılan bu davalarda hangi medya kuruluşları ne kadar para cezasına çarptırılmıştır?

4. Bu cezalar tahsil edilmiş midir?

T.C.

Sanayi ve Ticaret Bakanlığı 10.4.2000

Basın ve Halkla İlişkiler Müşavirliği

Sayı : B 14.BHİ 01-123

Konu : Yazılı soru önergesi

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

İlgi : 7.3.2000 tarih ve A.01.0.GNS.0.10.00.02-7/1523-4385/10518 sayılı yazınız.

Ankara Milletvekili M. Zeki Çelik’in, “Promosyon kampanyalarına” ilişkin olarak tarafımdan cevaplandırılmasını istediği (7/1523) esas nolu yazılı soru önergesiyle ilgili cevabımız ekte takdim edilmiştir.

Bilgilerinizi ve gereğini arz ederim.

Ahmet Kenan Tanrıkulu

Sanayi ve Ticaret Bakanı

Ankara Milletvekili Sayın M. Zeki Çelik’in Yazılı Sorularına İlişkin Cevaplarımız

Bilindiği üzere 4077 sayılı Kanunun 11 inci maddesine 15.1.1997 tarih ve 4226 sayılı Kanun ile eklenen üçüncü ve dördüncü fıkralar ile yazılı basın kuruluşlarının kültürel ürünler dışında kalan mamuller için promosyon kampanyası düzenlemeleri yasaklanmıştır. Kanunla getirilen bu yasağa rağmen daha önce yazılı basın kuruluşları tarafından düzenlenen promosyon kampanyaları, yine kendi bünyelerindeki dağıtım şirketleri tarafından devam ettirilmiştir. Bu durum Bakanlığımız tarafından kanuna karşı hile (muvazaa) olarak değerlendirilmiş ve ilgili kuruluşlar önce yazılı olarak uyarılmıştır. Bu uyarılarımızın dikkate alınmaması üzerine Hürriyet, Milliyet ve Sabah gazeteleri tarafından devam ettirilen promosyon kampanyalarının durdurulması talebi ile Ankara 8 inci Asliye Ticaret Mahkemesine davalar açılmıştır. Açılan bu davalar ile başlatılan yargı süreci yaklaşık iki yıl kadar sürdükten sonra tamamlanmış ilgili mahkeme tarafından Bakanlığımız lehine verilen kararlar Yargıtay 4 üncü Hukuk Dairesi tarafından da onaylanarak kesinleşmiştir.

Bugüne kadar, 4077 sayılı Kanunun 4226 sayılı Kanunla değişik 11 inci maddesinin 3 üncü ve 4 üncü fıkralarına aykırılık nedeniyle yazılı basın kuruluşlarına uygulanan idarî para cezaları aşağıda gösterilmiştir.

– Milliyet Gazetesi : 3 372 000 000 000 TL ( üç trilyon üç yüz yetmiş iki milyar)

– Hürriyet Gazetesi : 865 000 000 000 TL (sekiz yüz altmış beş milyar)

– Sabah Gazetesi : 460 000 000 000 TL (dört yüz altmış milyar)

– Star Gazetesi : 115 000 000 000 TL (yüz on beş milyar)

– Akit Gazetesi : 80 000 000 000 TL (seksen milyar)

Söz konusu cezalar 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsili Usulu Hakkında Kanun Hükümlerine göre tahsil edilmesi amacıyla gazetelerin merkezlerinin bulunduğu İstanbul İli Defterdarlığına intikal ettirilmiştir. Bu cezaların tahsil edilip edilmediklerinin, Maliye Bakanlığından sorulmasının uygun olacağı düşünülmektedir.

2. – Şanlıurfa Milletvekili Mustafa Niyazi Yanmaz’ın, ilaç bedellerine ilişkin sorusu ve Maliye Bakanı Sümer Oral’ın cevabı (7/1534)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın Sayın Maliye Bakanı Sümer Oral tarafından yazılı olarak cevaplandırılmasının teminini saygılarımla arz ederim.

25.2.2000

Mustafa Niyazi Yanmaz

Şanlıurfa

Ülkemizde yaşanan ekonomik sıkıntı toplumumuzun hemen her kesimi tarafından hissedilmektedir. 2000 yılında resmî dairelerin giderleri içinde büyük bir oran teşkil eden ilaç bedelleri eczanelere hâlâ ödenmemiştir. Bu durum eczanelerimizi adeta iflas noktasına getirmiştir.

1. Tedavi giderleri ödeneğini yakın bir zamanda sağlayacak mısınız?

2. İlâve taleplerin düzenli bir şekilde karşılanabilmesi için ilaç bedellerini ödenek bağımlılığından kurtaracak bir düzenleme yapmayı düşünüyor musunuz?

T.C.

Maliye Bakanlığı 12.4.2000

Bütçe ve Malî Kontrol

Genel Müdürlüğü

Sayı : B.07.0.BMK.0.11.600/6464

Konu : Yazılı soru önergesi

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

İlgi : 7.3.2000 tarih ve A.01.0.GNS.0.10.00.02-4577 sayılı yazınız.

Şanlıurfa Milletvekili Sayın Mustafa Niyazi Yanmaz’ın 7/1534 esas no.lu yazılı soru önergesinde yer alan sorulara ait cevaplar aşağıda sunulmuştur.

Bilindiği üzere, 4494 sayılı 2000 Malî Yılı Bütçe Kanununun 5 inci maddesi uyarınca, konsolide bütçeye dahil kurum ve kuruluşların ödenekleri, 1.2.2000 tarihinde yayımlanan (5) Sıra No.’lu Bütçe Uygulama Talimatında belirtilen ilkeler ve Bakanlık Makamının 26.1.2000 tarihli onayları uyarınca vize edilen ayrıntılı harcama programları dahilinde kullanılmaktadır.

Bu çerçevede, kurum bütçelerinin “İlaç Ödemeleri” faaliyetinde yer alan ödenekler de harcama programları dahilinde serbest bırakılmış ve eczanelerin ilaç bedelleri alacaklarını karşılamak üzere yeterli ödenek ilgili kuruluşlara gönderilmiştir.

Öte yandan, bütçe sistemimizin temeli, kurum ve kuruluşların bütçe kanunu ile kendilerine tahsis edilen ödenekler dahilinde harcama yapmaları esasına dayanmaktadır.

Bu itibarla, ilaç ödemelerinin ödenek aranmaksızın yapılabilmesi 1050 sayılı Muhasebe-i Umumiye Kanunu hükümlerine göre mümkün bulunmamaktadır.

Bilgilerinize arz ederim.

Sümer Oral

Maliye Bakanı

3. – Ankara Milletvekili Saffet Arıkan Bedük’ün, Ankara İvedik Organize Küçük Sanayi Bölgesi civarındaki hazine arazisine ilişkin sorusu ve Maliye Bakanı Sümer Oral’ın cevabı (7/1537)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın Maliye Bakanı Sayın Sümer Oral tarafından yazılı olarak cevaplandırılması hususunda gereğini arz ederim.

Saffet Arıkan Bedük

Ankara

Ankara içindeki küçük sanayinin kent dışına çıkarılması amacıyla kurulmuş olan İvedik Organize Küçük Sanayi Bölgesi, 200 000 çalışanı istihdam imkânı ile ( 1 milyon nüfuslu yerleşimin finanse edilmesi anlamına gelmektedir.) başkentimizin içinde sanayiden kaynaklanan kirliliğin azaltılması, dağınık halde bulunan sektörlerin bir araya getirilerek üretim entegrasyonunun sağlanması, büyük sanayiye destek ve tamamlayıcı unsur görevini üstlenmesi, gelir ve katma değer vergisi ile yerel yönetim gelirlerine katkı gibi önemli katkılar da bulunacaktır. 477 hektar alan arazide kurulmuştur. Bünyesinde 37 kooperatif, 12 000 işyeri olarak planlanan İvedik-Organize Küçük Sanayi Bölgesi, bu bölgede “Taşlık-Ekilemez arazi vasfında bulunan 48 hektarlık tescil dışı değersiz alanlar ile Hazine arazisi bulunmaktadır.

Bu bölgede bulunan 48 hektarlık araziyi nasıl değerlendirmeyi düşünüyorsunuz? Küçük Sanayilerinin gelişmesi ve yaygınlaştırması bağlamında, İvedik-Organize Küçük Sanayisine destek yapmayı düşünüyor musunuz?

T.C.

Maliye Bakanlığı 12.4.2000

Millî Emlak Genel Müdürlüğü

Sayı : B.07.0.MEG.0.23/3307-11788/16524

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığı

Genel Sekreterliğine

(Kanunlar ve Kararlar Dairesi Başkanlığı)

İlgi : 7.3.2000 gün ve KAN.KAR.MD. A.01.0.GNS.0.10.00.02.4577 sayılı yazınız.

Ankara Milletvekili Sayın Saffet Arıkan Bedük tarafından yazılı olarak cevaplandırılmak üzere ilgi yazı ekinde gönderilen soru önergesinde belirtilen hususlara ilişkin cevaplar aşağıda sunulmuştur.

31.8.1989 gün, 3 sayılı İl Hıfzıssıhha Kurulu Kararı ile Ankara’da faaliyet gösteren Küçük Sanayi İşyerlerinin Ankara dışına taşınması öngörülmüştür.

Bu karar sonucunda kooperatifleşen küçük sanayiciler Ankara Büyükşehir Belediyesine başvurarak, kendilerine yer gösterilmesini talep etmişlerdir. Büyükşehir Belediyesi tarafından İvedik yöresi bu amaç için uygun görülerek, “Küçük Sanayi Bölgesi” olarak belirlenmiş olup hazırlanan 1/5000 ölçekli Nazım İmar Planı onaylanmıştır.

İlgili kooperatiflerden alınan avanslar ile Büyükşehir Belediyesi tarafından gerekli kamulaştırma işlemlerine başlanmıştır. Ayrıca kooperatifler tarafından hazırlanan imar ve parselasyon planları onaylanmış, yapı ruhsatları verilmiştir.

Ayrıca, bölgede “taşlık-ekilemez arazi,” vasfında ve tescil harici alanların da bu plan kapsamında kalması üzerine Büyükşehir Belediye Başkanlığınca 2942 sayılı Kamulaştırma Kanununun 30 uncu maddesi gereğince İvedik Organize Sanayi Bölgesi alanı olarak kullanılmak üzere satışı talep edilen 29 parçada toplam 358 694 m2 yüzölçümlü taşınmaz malın dosyası üzerinde yapılan incelemede;

1. 2 adette toplam 87 154 m2 yüzölçümlü taşınmaz malın Emekli Sandığı Genel Müdürlüğü ile Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğüne tahsisli olduğu,

2. İmar Uygulaması sonucu 20 adette toplam 4563 m2 yüzölçümlü taşınmaz mal Hazine adına tescil edilmiş olup buna ilişkin bilgi ve belgelerin Bakanlığımıza intikal ettirildiği,

3. Belediyece imar uygulaması yapılan 7 adette toplam 266 977 m2 yüzölçümlü taşınmaz malların henüz Hazine adına imar parselleri olarak tescil edilmediği ve talebin büyük bir bölümünü de bu taşınmaz malların oluşturduğu,

Anlaşılmıştır.

1/5000 ölçekli nazım imar planında Hazine taşınmaz mallarının da bulunduğu alanın “Küçük Sanayi Bölgesi” olarak belirlenmiş olması nedeniyle söz konusu Hazine taşınmaz mallarının uygulama imar planı neticesinde parselasyon planlarının yapılmasından sonra bu amaç doğrultusunda kullanılmak üzere değerlendirilmesi mümkündür.

Ancak, 1998 ve 1999 Malî Yılı Bütçe Kanunlarının 68/a ve 65/a maddeleri uyarınca küçük sanayi bölgelerinin kurulmasında arsa teminine yönelik olmak üzere pazarlıkla Hazine taşınmaz mallarının doğrudan satışına olanak sağlanmıştı. Söz konusu bu uygulama bütçe kanunları ile sınırlı bulunması ve kanunda öngörülen bu hükmün 2000 yılı bütçesinden çıkarılması nedeniyle 2000 Malî Yılı içerisinde bahse konu uygulamaya devam edilmesi mümkün bulunmamaktadır.

Ayrıca, 3030 sayılı Büyükşehir Belediyelerinin Yönetimi Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamenin Değiştirilerek Kabülü Hakkında Kanun uyarınca büyükşehir belediyelerinin görevleri arasında sanayi alanları kurmak gibi bir görevin bulunmaması nedeniyle Hazine taşınmaz mallarının 2942 sayılı Kamulaştırma Kanununun 30 uncu maddesi uyarınca doğrudan büyükşehir belediyelerine satışına imkân bulunmamaktadır.

Ankara Büyükşehir Belediyesinin konuya ilişkin talebi, Hazine taşınmaz mallarının 1164 sayılı Kanun uyarınca Arsa Ofisine devredilmek suretiyle değerlendirilebilecektir.

Diğer taraftan, Ülkemiz sanayiinin gelişmesinde önemli bir yer tutan küçük sanayi sitelerinin gelişmesi ve yaygınlaşmasını sağlamak amacıyla yapılacak yatırımlar için arsa teminine yönelik olmak üzere Bakanlık olarak sürdürülen desteğimiz devam etmekte, bu bağlamda İvedik Organize Küçük Sanayi Sitesinin bu amaçlı taleplerinin de karşılanması için gerekli çalışmalarımız yürütülmektedir.

Bilgilerinize arz ederim.

Sümer Oral

Maliye Bakanı

4. – Karaman Milletvekili Zeki Ünal’ın, Karaman-Merkez-Sudurağı Beldesi arazilerinin sulama alanı dışında tutulmasına ilişkin sorusu ve Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanı ve Başbakan Yardımcısı M. Cumhur Ersümer’in cevabı (7/1547)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanı Sayın Cumhur Ersümer tarafından yazılı olarak cevaplandırılmasını saygılarımla arz ederim.

28.2.2000

Zeki Ünal

Karaman

Yapılmış olan sulama projesinde, yıllardır İbrala Çayından faydalanan Karaman, Merkez Sudurağı Beldesi arazileri, inşaatı devam eden İbrala Barajının sulama sahası dışında tutulmuştur. Ayrıca, Sudurağı Beldesi arazi toplulaştırmak amacıyla Köy Hizmetleri İl Müdürlüğüne başvurduklarında, il müdürlüğü, DSİ, kanalların güzergâhlarını tesbit etmedikçe, toplulaştırma uygulamasına girilmesinin mümkün olmadığını ifade etmişlerdir.

Sorularım Şunlardır :

1. Sudurağı Beldesinin mağduriyetini gidermek için proje sahasında yeniden bir değerlendirme yapılacak mıdır?

2. Toplulaştırma işlemine başlayabilmek için; DSİ’ce yapılacak ana kanalların güzergâhlarını şimdiden belirlemek mümkün müdür? Değilse sebebi nedir?

T.C.

Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanlığı 11.4.2000

Araştırma, Planlama ve Koordinasyon

Kurulu Başkanlığı

Sayı : B.15.O.APK.0.23.300-653/6294

Konu : Yazılı soru önergesi

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

İlgi : TBMM Başkanlığının 7.2.2000 tarih ve A.01.0.GNS.0.10.00.02-4577 sayılı yazısı.

Karaman Milletvekili Sayın Zeki Ünal’ın tarafıma tevcih ettiği, 7/1547-4494 esas no. lu yazılı soru önergesi TBMM İç Tüzüğünün 99 uncu maddesi uyarınca hazırlanarak ekte sunulmuştur.

Bilgilerinize arz ederim.

M. Cumhur Ersümer

Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanı ve

Başbakan Yardımcısı

Karaman Milletvekili Sayın Zeki Ünal’ın Soru Önergesi ve Cevabı

(7/1547-4494 Esas No. lu)

Soru 1 :

Sudurağı Beldesinin mağduriyetini gidermek için proje sahasında yeniden bir değerlendirme yapılacak mıdır?

Cevap 1 :

Sudurağı Beldesi arazisi, Karaman II. Merhale Projesi kapsamında bulunan İbrala sulaması ve boşaltım şebekesi ile Konya Çumra III. Merhale Projesi kapsamında bulunan Karadağ Sulaması içinde yer almakta olup, kat’i proje çalışmaları sırasında değerlendirilecektir.

Soru 2 :

Toplulaştırma işlemine başlayabilmek için; DSİ’ce yapılacak ana kanalların güzergâhlarını şimdiden belirlemek mümkün müdür? Değilse sebebi nedir?

Cevap 2 :

Her iki sulama projesi içerisinde yer alan Sudurağı arazilerinin toplulaştırma işine ait esas olacak ana kanalların güzergâhını belirlemek, kat’i projeleri henüz bitmediğinden mümkün değildir.

5. – Karaman Milletvekili Zeki Ünal’ın, Karaman-Merkez-Sudurağı Belediyesinin ödenek talebine ilişkin sorusu ve Maliye Bakanı Sümer Oral’ın cevabı (7/1548)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın Maliye Bakanı Sayın Sümer Oral tarafından yazılı olarak cevaplandırılmasını saygılarımla arz ederim.

28.2.2000

Zeki Ünal

Karaman

Bazı belediyeler hariç genelde tüm belediyeler kamu kesimine borçludurlar. Bu borçları nedeniyle yeni yatırımlar yapamamaktadırlar. Bunlardan biri de büyük bir sıkıntı içinde bulunan Karaman-Merkez-Sudurağı Beldesi Belediyesidir. Bakanlığınızdan 11.2.2000 tarih ve 5104 sayılı yazı ile 90 milyar ödenek talebinde bulunmuştur.

Sorularım şunlardır :

1. Bir defaya mahsus olmak üzere belediyelere geçmişe dönük borçlarının affı konusunda Bakanlığınızda herhangi bir çalışma var mıdır?

2. Sudurağı Belediyesinin talebini karşılayacak mısınız?

T.C.

Maliye Bakanlığı 12.4.2000

Bütçe Malî Kontrol Genel Müdürlüğü

Sayı : B.07.0.BMK.011.600/6463

Konu : Yazılı soru önergesi

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığı

İlgi : 7.3.2000 tarihli ve A.01.0.GNS.0.10.00.02-4577 sayılı yazınız.

Karaman Milletvekili Zeki Ünal’ın 7/1548 esas no. lu yazılı soru önergesinde yer alan sorulara ait cevaplar aşağıda sunulmuştur.

1. Belediyelerin borçlarının affına ilişkin olarak Bakanlığımızda herhangi bir çalışma yapılmamaktadır. Ancak, belediyeler de dahil olmak üzere, çok zor durumda olmaları sebebiyle borçlarını defaten ödeyemeyen mükelleflerin bağlı oldukları vergi dairesine müracaat ederek 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanunun 48 inci maddesi uyarınca borçlarının taksitlendirilmesini talep etmeleri halinde bu talepleri değerlendirilmektedir.

2. Karaman İli Sudurağı Belediyesine mevcut bütçe imkânları çerçevesinde Bakanlığımız Bütçesinin “Belediyelere Yapılacak Yardım ve Ödemeler” tertibinden 3.4.2000 tarihinde 6 milyar lira yardım yapılmıştır.

Bilgilerinize arz ederim.

Sümer Oral

Maliye Bakanı

6. – Karaman Milletvekili Zeki Ünal’ın, Karaman-Merkez-Sudurağı Beldesindeki pancar üreticilerinin sorunlarına ilişkin sorusu ve Sanayî ve Ticaret Bakanı Ahmet Kenan Tanrıkulu’nun cevabı (7/1552)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorumun Sanayî ve Ticaret Bakanı Sayın Ahmet Kenan Tanrıkulu tarafından yazılı olarak cevaplandırılmasını saygılarımla arz ederim.

29.2.2000

Zeki Ünal

Karaman

Geçen yıl iklim şartlarının elverişsiz gitmesi nedeniyle bir çok çiftçi şekerpancarı üretiminde taahhüt ettikleri kotayı dolduramadıkları için eksik kota cezasına çarptırılmaktadırlar. Örneğin; bu sebeple Karaman Merkez Beldelerinden Sudurağı üreticilerinin yaklaşık 30 milyar lira zarara uğrayacakları tahmin edilmektedir. Ceza uygulaması çiftçilerimizin zaten kötü olan durumlarını daha da kötüleştirecektir.

Sorum şudur :

Şekerpancarı üreticilerini bu kötü durumdan kurtarmak için hangi tedbirler düşünülmektedir?

T.C.

Sanayi ve Ticaret Bakanlığı 10.4.2000

Basın ve Halkla İlişkiler Müşavirliği

Sayı : B 14 .0.BHİ 01-121

Konu : Yazılı soru önergesi

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

İlgi : 7.3.2000 tarih ve A.01.0.GNS.0.10.00.02-7/1552-4505/10766 sayılı yazınız.

Karaman Milletvekili Zeki Ünal’ın, “Karaman-Sudurağı Beldesindeki pancar üreticilerinin sorunlarına” ilişkin olarak tarafımdan cevaplandırılmasını istediği (7/1552) esas no. lu yazılı soru önergesiyle ilgili cevabımız ekte takdim edilmiştir.

Bilgilerinizi ve gereğini arz ederim.

Ahmet Kenan Tanrıkulu

Sanayî ve Ticaret Bakanı

Karaman Milletvekili Sayın Zeki Ünal’ın Yazılı Sorularına İlişkin Cevabımız

Pancar üretiminde kota uygulamasının temel amacı yurt içi şeker talebini karşılayacak ölçüde pancar üretiminin gerçekleştirilmesini sağlamaktır. Bu yıl kotalı üretimin tolerans sınırı + % 25 olarak uygulanmaktadır. Buna göre üreticilerimiz, kendilerine tahsis edilen kotanın % 25 altında veya üzerinde ürettikleri pancar için de kota dahili pancar üretimi için uygulanan fiyatı almaktadırlar. Ancak, tolerans sınırının altında veya üzerinde üretim yapmaları durumunda, sadece sınırın dışında üretilen veya eksik kalan pancar için her yıl belirlenen oranlarda düşük fiyat almaktadırlar. Bu kotayı uygulayabilmek için gerekli temel şartlardan biridir.

Şeker Pancarı Üretim Sözleşmesine göre don, sel, aşırı kuraklık ve ilgili kuruluşumuz T. Şeker Fabrikaları A.Ş. Genel Müdürlüğü tarafından kabul edilebilecek diğer mücbir sebeplerden dolayı düşük üretim gerçekleştiren üreticilerin pancar bedellerinde herhangi bir fiyat indirimi yapılmaz. Ancak bu durumdaki üreticilerin hasardan sonra 10 gün içerisinde Kuruluşumuza yazılı olarak başvurmaları ve bunun ardından üretici temsilcisi ve Kuruluşumuz elemanlarından oluşan komisyon tarafından yapılacak incelemeler sonucunda, belirtilen sebeplerin geçerli sayılması gerekmektedir. Durumlarını bildirmek üzere süresi içerisinde yazılı ihbarda bulunmayan üreticilerin bu konudaki talepleri sözleşme gereği değerlendirmeye alınmamaktadır.

7. – Antalya Milletvekili Mehmet Zeki Okudan’ın, lojman tazminatlarına ilişkin sorusu ve Maliye Bakanı Sümer Oral’ın cevabı (7/1570)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın Maliye Bakanı Sayın Sümer Oral tarafından yazılı olarak cevaplandırılması hususunda delaletlerinizi arz ederim.

Dr. Mehmet Zeki Okudan

Antalya

30.6.1989 tarihli Resmî Gazetede yayınlanan Kanun Hükmünde Kararname ile 657 sayılı Devlet Memurlarına;

2500 (dahil) ve daha fazla olanlara – 600 000

1500 (dahil) ve 255 arası olanlara – 400 000

Diğerlerine (ek göstergesi olmayanlar dahil) 200 000 lira tutarında her ay lojman tazminatı ödenir.

Devlet memurlarının her ay aldıkları lojman tazminatlarının miktarlarının azlığı takdire şayandır.

– Buna göre lojman tazminatlarının iyileştirilmesi ile ilgili bir çalışmanız mevcut mudur?

– Değilse iyileştirmeyi düşünüyor musunuz?

T.C.

Maliye Bakanlığı 12.4.2000

Bütçe Malî Kontrol Genel Müdürlüğü

Sayı : B.07.0.BMK.011.600/6462

Konu : Yazılı soru önergesi

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığı

İlgi : 21.3.2000 tarihli ve A.01.0.GNS.0.10.00.02-4702 sayılı yazınız.

Antalya Milletvekili Sayın Mehmet Zeki Okudan’ın 7/1570 esas no. lu yazılı soru önergesinde yer alan sorulara ait cevaplar aşağıda sunulmuştur.

27.6.1989 tarihli ve 375 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin 18.5.1994 tarihli ve 527 sayılı Kanun Hükmünde Kararname ile yeniden düzenlenen 1 inci maddesinin (B) bendine göre, aylıklarını 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu, 926 sayılı Türk Silâhlı Kuvvetleri Personel Kanunu, 3466 sayılı Uzman Jandarma Kanunu, 2914 sayılı Yükseköğretim Personel Kanunu ve 2802 sayılı Hâkim ve Savcılar Kanununa göre almakta olan personelden, aylıklarının hesaplanmasında esas alınan ek göstergeleri;

2500 (dahil) ve daha fazla olanlara 600 000,

1500 (dahil) ve 255 arası olanlara 400 000,

Diğerlerine (ek göstergesi olmayanlar dahil) 200 000,

tutarında her ay lojman tazminatı ödenmektedir.

Öte yandan anılan bendin (2) numaralı bölümünün 23.2.1995 tarihli ve 547 sayılı Kanun Hükmünde Kararname ile değişik 4 üncü fıkrasında, lojman tazminatı miktarını 5000 gösterge rakamının memur aylık katsayısı ile çarpımı sonucu bulunacak miktarı aşmayacak şekilde Bakanlığımızın teklifi üzerine yeniden tespit etmeye Bakanlar Kurulunun yetkili olduğu hükme bağlanmış bulunmaktadır.

Ancak, kamu kesiminde disiplinli bir malî program uygulayarak, enflasyonun hızla aşağı çekilmesini temin etmek, kamu kesimi borçlanma gereğini azaltmak suretiyle iç borç stokundaki artışı yavaşlatmak, Marmara Bölgesinde meydana gelen depremin ekonomi üzerinde yarattığı tahribatı bir an önce gidermek gibi temel hedefleri bulunan 2000 yılı bütçesi, lojman tazminatının artırılmasına imkân vermemektedir.

Bu nedenle, lojman tazminatlarının iyileştirilmesi yönünde Bakanlığımızca şu anda herhangi bir çalışma bulunmadığı gibi, 2000 yılı içerisinde de bu yönde bir çalışma yapılması düşünülmemektedir.

Bilgilerine arz ederim.

Sümer Oral

Maliye Bakanı

8. – Osmaniye Milletvekili Şükrü Ünal’ın, zihinsel özürlülerin askerlikten muaf tutulmalarına ilişkin sorusu ve Millî Savunma Bakanı Sabahattin Çakmakoğlu’nun cevabı (7/1580)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın Millî Savunma Bakanı Sayın Sabahattin Çakmakoğlu tarafından yazılı olarak cevaplandırılmasını delaletlerinizi saygılarımla arz ederim.

Şükrü Ünal

Osmaniye

Sorular :

1. Şu an uygulanan mevzuata göre, askerlik çağına gelmiş “zihinsel özürlü gençlerimiz” askerlik görevinden muaf tutulmaları için nasıl bir yol izlemeleri gerekmektedir?

2. Zihinsel özürlü gençlerimiz “askerlik yapamaz” raporunu, ilçelerimizde bulunan Devlet Hastanelerinden veya Sağlık Bakanlığına bağlı sağlık ocaklarından almaları durumunda; askerlikten muaf tutulmaları konusunda bir çalışma var mıdır?

3. Bakanlığınız zihinsel özürlü gençlerimizin askerlik görevinden muaf tutulmaları konusunda nasıl bir çalışma yapmaktadır?

T.C.

Millî Savunma Bakanlığı 11.4.2000

KAN. KAR : 2000/7010-GK

Konu : Yazılı soru önergesi

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

İlgi : TBMM Bşk. lığının 21 Mart 2000 tarihli ve KAN.KAR.MD. A.01.0.GNS.0.10.00.02-7/1580-4573/10932 sayılı yazısı.

Osmaniye Milletvekili Şükrü Ünal tarafından verilen, “zihinsel özürlülerin askerlikten muaf tutulmalarına ilişkin” 7/1580 sayılı yazılı soru önergesinin cevabı Ek’te sunulmuştur.

Arz ederim.

Sabahattin Çakmakoğlu

Millî Savunma Bakanı

Osmaniye Milletvekili Şükrü Ünal Tarafından Verilen 7/1580 Sayılı

Yazılı Soru Önergesinin Cevabı

1. Yürürlükteki mevzuat ve uygulamaya göre; askerlik çağına giren yükümlüler askerliğe elverişli olup olmadıklarının tespiti maksadıyla, son yoklama döneminde askerlik şubelerinde kurulan askerlik meclislerinde muayeneye tâbi tutulmaktadırlar.

Askerlik meclislerinin kurulu olmadığı zamanlarda veya son yoklama süresi dışında ise askerlik şubelerine başvuran yükümlüler çift tabibe muayene ettirilerek, askerliklerine karar alınmaktadır.

Askerlik durumlarına karar verilemeyenler, her askerlik şubesi için belirlenen askerî hastaneye sevk edilmekte ve sıhhî kurul muayenesi ile askerliğe elverişli olup olmadıkları tespit edilmektedir.

Bu uygulama kapsamında zihinsel özürlü gençlerimiz de ikâmetlerine en yakın askerî hastaneye sevk edilerek, askerliğe elverişli olup olmadıkları tespit edilmektedir.

2. Zihinsel özürlü vatandaşlarımıza askerî hastaneler dışında, Devlet Hastaneleri ya da sağlık ocakları tarafından “Askerliğe Elverişli Değildir.” kararlı rapor verilebilmesi mevzuat gereği mümkün bulunmamaktadır. Bu yükümlüler hakkkında da askerlik meclislerince veya askerî hastanelerce rapor düzenlenmesi gerekmektedir.

3. Daha önce Millî Savunma Bakanlığına yapmış olduğunuz müracaat üzerine zihinsel özürlü, akıl ve ruh hastası, felçli vb. hasta veya arızalı gençlerimizin ve ailelerinin mağduriyetlerini önlemek maksadıyla, yerel askerlik meclislerince “Askerliğe Elverişli Değildir.” raporu düzenlenmesine imkân verecek şekilde gerekli düzenlemeler yapılmıştır.

Bilgilerinize sunarım.

Sabahattin Çakmakoğlu

Millî Savunma Bakanı

9. – Manisa Milletvekili Bülent Arınç’ın, Manisa İlinde yapılacak yatırımlara ilişkin sorusu ve Çevre Bakanı Fevzi Aytekin’in cevabı (7/1593)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın Çevre Bakanı Sayın Fevzi Aytekin tarafından yazılı olarak cevaplandırılmasına delaletlerinizi saygılarımla arz ederim.

7.3.2000

Bülent Arınç

Manisa

Sorular :

1. Manisa İlinde yürütülen mevcut yatırım ve projeler nelerdir?

2. 2000 Malî Yılı için Bakanlığınız bütçesinde Manisa İlinde hâlâ devam eden yatırımlar için ne kadar ödenek ayrılmıştır? Yatırımlar ne zaman bitirilecektir?

3. Bakanlığınız 2000 yılı bütçesi ve iş programına göre Manisa İli için düşünülen yeni bir yatırım var mıdır? Bu hizmetler için ne kadar ödenek verilmesi planlanmıştır ve yıl sonu itibariyle işin gerçekleşme nispeti ne olacaktır?

T.C.

Çevre Bakanlığı 10.4.2000

Araştırma, Planlama ve Koordinasyon

Kurulu Başkanlığı

Sayı : B.19.0.APK.0.22.00.02/0012/355-3761

Konu : Soru önergesi

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

İlgi :24.4.2000 tarih ve A.01.0.GNS.0.10.00.02-7/1593-4608/11029 sayılı yazınız.

İlgide kayıtlı yazınız eki Manisa Milletvekili Sayın Bülent Arınç’a ait yazılı soru önergesi cevaplandırılarak ekte sunulmuştur.

Bilgilerinize arz ederim.

Fevzi Aytekin

Çevre Bakanı

Manisa Milletvekili Sayın Bülent Arınç’a Ait 7/1593-4608 Esas Numaralı

Soru Önergesinin Cevabı

Soru 1. Manisa İlinde yürütülen mevcut yatırım ve projeler nelerdir?

Cevap 1. a) Bakanlığımız ve Fransa Çevre Bakanlığı arasında 5 Mart 1997 tarihinde imzalanan “Çevre İkili İşbirliği Anlaşması” çerçevesinde başlatılan ve Manisa İlini de kapsayan “Büyük Menderes, Küçük Menderes, Gediz ve Kuzey Ege Nehir Havzaları Entegre Su Kaynakları Yönetimi ve Kirlilik Kontrolü Projesi” nin ön fizibilite çalışması 1999 yılında tamamlanmıştır.

Proje ile Gediz Havzasının da içinde yer aldığı Kuzey Ege Nehir Havzalarının endüstriyel ve tarımsal aktiviteler açısından ülkemizin en yoğun bölgesi olduğu, dolayısıyla çevre kirliliği problemlerinin de çok ciddi boyutlarda yaşandığı ve Gediz Havzasındaki kirliliğin acil müdahale noktasına ulaştığı tespit edilmiştir.

Gediz Havzası, tarımsal, endüstriyel ve turistik etkinliklerin gelişmiş olması, kentleşme oranının yüksekliği ve bunların doğal sonucu olarak yer altı ve yer üstü su kaynaklarının hızla artan talepleri (içme-kullanma, sulama ve sanayi suyu) karşılamakta yetersiz kalması ve kirlenmelerin yoğun olması nedeniyle pilot bölge olarak seçilmiştir.

Bu kapsamda, Manisa İlinin de içinde yer aldığı Gediz Havzasında öncelikli olarak ele alınacak alt projeler tespit edilmiş ve Bakanlığımızın çalışma alanına giren “Gediz Nehir Havzası Bor Kirliliğinin Jeolojik ve Hidrojeolojik Etüdü Alt Projesi” 2000 yılı yatırım programında yer almıştır. İhale hazırlıkları yapılan projenin tahmini bedeli 106 milyar TL.’dir. Projesinin 2001 yılı sonunda tamamlanması hedeflenmektedir.

b) “Salihli Nominal 7 000 konut Jeotermal Merkezi Isıtma ve 1 000 konut soğutma İçi Endüstriyel Maksatlı Kullanım Yatırımı, Teknik ve Ekonomik Fizibilite Raporu;

Bakanlığımızca teknik açıdan değerlendirilen rapor kapsamında mevcut jeotermal suyun sıcaklığı 90-96 C ve 145 Lt/sn’lik debisi baz alındığında Salihli İlçe merkezinde 4 000 konutun jeotermal enerji ile ısıtılabileceği tespit edilmiş ve raporun 4 000 konuta göre revize edilmesi Salihli Belediyesi Başkanlığına bildirilmiştir.

Söz konusu proje İller Bankası tarafından yürütülen 2000 Yılı Yatırım Programına alınmıştır.

Soru 2. 2000 Malî Yılı için Bakanlığınız bütçesinde Manisa İlinde hâlâ devam eden yatırımlar için ne kadar ödenek ayrılmıştır? Yatırımlar ne zaman bitirilecektir?

Soru 3. Bakanlığınız 2000 yılı bütçesi ve iş programına göre Manisa İli için düşünülen yeni bir yatırım var mıdır? Bu hizmetler için ne kadar ödenek verilmesi planlanmıştır ve yıl sonu itibariyle işin gerçekleşme nispeti ne olacaktır?

Cevap 2-3. Birinci soruya verilen cevapta belirtilen proje çalışmaları dışında münhasıran Manisa İline ilişkin olarak, Bakanlığımızın devam eden ya da 2000 yılı içerisinde gerçekleştireceği herhangi bir yatırım projesi bulunmamaktadır.

10. – Manisa Milletvekili Bülent Arınç’ın, Manisa İlinde yapılacak yatırımlara ilişkin sorusu ve Devlet Bakanı Mehmet Ali İrtemçelik’in cevabı (7/1161)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın Devlet Bakanı Sayın M. Ali İrtemçelik tarafından yazılı olarak cevaplandırılmasına delaletlerinizi saygılarımla arz ederim.

7.3.2000

Bülent Arınç

Manisa

Sorular :

1. Manisa İlinde yürütülen mevcut yatırım ve projeler nelerdir?

2. 2000 Malî Yılı için Bakanlığınız bütçesinde Manisa İlinde hâlâ devam eden yatırımlar için ne kadar ödenek ayrılmıştır? Yatırımlar ne zaman bitirilecektir?

3. Bakanlığınız 2000 yılı bütçesi ve iş programına göre Manisa İli için düşünülen yeni bir yatırım var mıdır? Bu hizmetler için ne kadar ödenek verilmesi planlanmıştır ve yıl sonu itibariyle işin gerçekleşme nispeti ne olacaktır?

T.C.

Devlet Bakanlığı 11.4.2000

Sayı : B.02.0.0015/438

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

İlgi :Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığının 27.3.2000 tarih ve A.01.0.GNS.0.10.00.102-7/1611-42261/11047 sayılı yazıları.

Manisa Milletvekili Sayın Bülent Arınç’ın Bakanlığımıza yönelttiği 7/1611-4626 sayılı soru önergesi ile ilgili cevaplarımız aşağıda verilmektedir.

Bakanlığımıza bağlı Türkiye Radyo-Televizyon Kurumu Genel Müdürlüğünce 1999 yılının ilk altı ayı içinde hazırlanarak Devlet Planlama Teşkilâtı Müsteşarlığına gönderilen 2000 yılı yatırım programındaki projeler; o tarihte vericilerin yatırım işletmesi Türk Telekom A.Ş. Genel Müdürlüğü bünyesinde bulunması sebebiyle sadece stüdyo yatırımlarını kapsamaktadır. Türk Telekom A.Ş. Genel Müdürlüğü tarafından hazırlanan 2000 Yılı Yatırım Programında Manisa İlinde Türkiye Radyo-Televizyon Kurumu Genel Müdürlüğünün herhangi bir yatırımı bulunmamaktadır.

Bakanlığımıza bağlı Basın-Yayın ve Enformasyon Genel Müdürlüğünün de Manisa İline yönelik herhangi bir yatırım veya projesi bulunmamaktadır.

Saygılarımla arz ederim.

Mehmet Ali İrtemçelik

Devlet Bakanı

11. – Manisa Milletvekili Bülent Arınç’ın, Manisa İlinde yapılacak yatırımlara ilişkin sorusu ve Devlet Bakanı Hasan Gemici’nin cevabı (7/1613)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın Devlet Bakanı Sayın Hasan Gemici tarafından yazılı olarak cevaplandırılmasına delaletlerinizi saygılarımla arz ederim.

7.3.2000

Bülent Arınç

Manisa

Sorular :

1. Manisa İlinde yürütülen mevcut yatırım ve projeler nelerdir?

2. 2000 Malî Yılı için Bakanlığınız bütçesinde Manisa İlinde hâlâ devam eden yatırımlar için ne kadar ödenek ayrılmıştır? Yatırımlar ne zaman bitirilecektir?

3. Bakanlığınız 2000 yılı bütçesi ve iş programına göre Manisa İli için düşünülen yeni bir yatırım var mıdır? Bu hizmetler için ne kadar ödenek verilmesi planlanmıştır ve yıl sonu itibariyle işin gerçekleşme nispeti ne olacaktır?

T.C.

Başbakanlık 12.4.2000

Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme

Kurumu Genel Müdürlüğü

Sayı : B.02.1.SÇE.0.65.00.01/YT-7/0327

Konu : Manisa İlinde yapılacak yatırımlara ilişkin

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

İlgi :Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığı Genel Sekreterliği Kanunlar ve Kararlar Dairesi Başkanlığının 27.3.2000 tarih ve A.01.0.GNS.0.10.00.02/-7/1613-4628/111049 sayılı yazısı.

Manisa Milletvekili Sayın Bülent Arınç’ın Bakanlığıma tevcih ettiği ve yazılı olarak cevaplandırılması tensip edilen 7/1613 esas no. lu soru önergesi incelenmiştir.

Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumu Genel Müdürlüğünün 2000 Yılı yatırım programında Manisa İlinde 1995I001480 proje numaralı Manisa-Akhisar Rehabilitasyon Merkezî projesi yer almaktadır. Söz konusu Rehabilitasyon Merkezî yatırımının 2000 Malî Yılı ödeneği 50 000 000 000.- TL’dir. Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumu Genel Müdürlüğünün 2000 Malî Yılı Bütçesi ve iş programına göre Manisa İli için düşünülen yeni bir yatırım projesi bulunmamaktadır.

Bilgilerinize arz ederim.

Hasan Gemici

Devlet Bakanı

12. – Manisa Milletvekili Bülent Arınç’ın, Manisa İlinde yapılacak yatırımlara ilişkin sorusu ve Devlet Bakanı Edip Safder Gaydalı’nın cevabı (7/1614)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın Devlet Bakanı Sayın Edip Safter Gaydalı tarafından yazılı olarak cevaplandırılmasına delaletlerinizi saygılarımla arz ederim.

7.3.2000

Bülent Arınç

Manisa

Sorular :

1. Manisa İlinde yürütülen mevcut yatırım ve projeler nelerdir?

2. 2000 Malî Yılı için Bakanlığınız bütçesinde Manisa İlinde hâlâ devam eden yatırımlar için ne kadar ödenek ayrılmıştır? Yatırımlar ne zaman bitirilecektir?

3. Bakanlığınız 2000 yılı bütçesi ve iş programına göre Manisa İli için düşünülen yeni bir yatırım var mıdır? Bu hizmetler için ne kadar ödenek verilmesi planlanmıştır ve yıl sonu itibariyle işin gerçekleşme nispeti ne olacaktır?

T.C.

Devlet Bakanlığı 12.4.2000

Sayı : B.02.0.0012/008-3609

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığı

Genel Sekreterliğine

(Kanun ve Kararlar Daire Başkanlığı)

İlgi :TBMM Başkanlığının 27.3.2000 tarih ve KAN.KAR.MD.A.01.0.GNS.0.10.00.02-7/1614-4629-11050 sayılı yazınız.

Manisa Milletvekili Sayın Bülent Arınç’ın Bakanlığımca cevaplandırılması istenen Manisa İlinde yapılacak yatırımlara ilişkin yazılı soru önergesinin cevabî yazısı Bakanlığım bağlı kuruluşu Maden Tetkik ve Arama Genel Müdürlüğünden alınan ilgi yazı ilişikte sunulmuş olup, Bakanlığım bağlı kuruluşu Türkiye Atom Enerjisi Kurumu Başkanlığı ve Bakanlığım ilgili Kuruluşu Türkiye Demir ve Çelik İşletmeleri Genel Müdürülüğünün 1999-2000 yılları içerisinde Manisa İli için herhangi bir yatırım faaliyeti bulunmamaktadır.

Bilgilerinizi arz ederim.

Edip Safder Gaydalı

Devlet Bakanı

T.C.

Başbakanlık 7.4.2000

Maden Tetkik ve Arama

Genel Müdürlüğü

Araştırma, Planlama ve Koordinasyon

Dairesi Başkanlığı

Sayı : B.15.1.MTA.0.65.00.00/180/3347

Konu : Yazılı soru önergesi

Devlet Bakanlığı

Sayın Edip Safder Gaydalı

İlgi : A.01.0.GNS.0.10.00.02-7/1614-4629/1150 sayılı ve 27 Mart 2000 tarihli yazınız.

İlgi yazınız ile istenen, Manisa Milletvekili Sayın Bülent Arınç’ın Sayın Devlet Bakanına tevcih ettiği ve Sayın Bakanımızca cevaplandırılması tensip edilen 7/1614-4629 esas no. lu yazılı soru önergesine ilişkin Genel Müdürümüzün görüşleri ekte verilmiştir.

Bilgilerinize arz ederim.

A. Kemal Işıker

Genel Müdür

Manisa Milletvekili Sayın Bülent Arınç’ın Devlet Bakanı Sayın Edip Safder Gaydalı’ya

Tevcih Ettiği ve Cevaplandırılması tensip edilen Yazılı Soru Önergesine Verilecek Cevaplar

Soru 1. Manisa İlinde yürütülen mevcut yatırım ve projeler nelerdir?

Cevap. Manisa İlinde, MTA Genel Müdürlüğü “Maden ve Jeotermal Kaynak Aramaları” ana projesi altında “Menderes Masifi Endüstriyel Hammadde Aramaları” ve “Manisa-Alaşehir-Azıttepe Titan Aramaları” projelerini 2000 yılı içinde gerçekleştirecektir. Söz konusu projeler 2000 yılında başlayıp bitirilecektir.

Soru 2. 2000 Malî Yılı için Bakanlığınız bütçesinde Manisa İlinde hâlâ devam eden yatırımlar için ne kadar ödenek ayrılmıştır? Yatırımlar ne zaman bitirilecektir?

Cevap. Manisa İlinde, MTA Genel Müdürlüğü “Maden ve Jeotermal Kaynak Aramaları” ana projesi altında “Menderes Masifi Endüstriyel Hammadde Aramaları” projesinin yatırım tutarı 3 000 000 000. - TL, ve “Manisa-Alaşehir-Azıttepe Titan Aramaları” projesinin yatırım tutarı 40 000 000 000. - TL dir. Projeler 2000 yılı içinde tamamlanacaktır.

Soru 3. Bakanlığınız 2000 yılı bütçesi ve iş programına göre Manisa İli için düşünülen yeni bir yatırım var mıdır? Bu hizmetler için ne kadar ödenek verilmesi planlanmıştır ve yıl sonu itibariyle işin gerçekleşme nispeti ne olacaktır?

Cevap. MTA Genel Müdürlüğü, 2000 yılı bütçesi ve iş programı kapsamında, Manisa İli için anılan projeler dışında yeni bir yatırım planlanmamıştır.

13. – Manisa Milletvekili Bülent Arınç’ın, Manisa İlinde yapılacak yatırımlara ilişkin sorusu ve Devlet Bakanı Sadi Somuncuoğlu’nun cevabı (7/1619)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın Devlet Bakanı Sayın Sadi Somuncuoğlu tarafından yazılı olarak cevaplandırılmasına delaletlerinizi saygılarımla arz ederim.

7.3.2000

Bülent Arınç

Manisa

6.4.2000 tarihli 77 nci Bir. tutanak dergisinde yer alan 7/1619’a ek cevap

Sorular :

1. Manisa İlinde yürütülen mevcut yatırım ve projeler nelerdir?

2. 2000 Malî Yılı için Bakanlığınız bütçesinde Manisa İlinde hâlâ devam eden yatırımlar için ne kadar ödenek ayrılmıştır? Yatırımlar ne zaman bitirilecektir?

3. Bakanlığınız 2000 yılı bütçesi ve iş programına göre Manisa İli için düşünülen yeni bir yatırım var mıdır? Bu hizmetler için ne kadar ödenek verilmesi planlanmıştır ve yıl sonu itibariyle işin gerçekleşme nispeti ne olacaktır?

T.C.

Devlet Bakanlığı 10.4.2000

Sayı : B.02.0.008/00544

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığı

Genel Sekreterliğine

İlgi : 27.3.2000 tarih ve A.01.0.GNS.0.10.00.02-7/1619-4634-1105 sayılı yazınız.

İlgi yazınıza istinaden Manisa Milletvekili Bülent Arınç’ın 7/1619 esas no. lu yazılı soru önergesine Bakanlığıma bağlı Toplu Konut İdaresi Başkanlığı ile ilgili 5.4.2000 tarih ve 1807 sayılı yazı ile cevap verilmiş olup, Bakanlığım ilgili kurulu T. Emlak Bankası A.Ş. Genel Müdürlüğünün yatırımcı bir kuruluş olmaması nedeniyle idame ve yenileme projeleri dışında yatırımları bulunmamaktadır.

Arsa Ofisi Genel Müdürlüğü ile ilgili cevap ekte sunulmuştur.

Bilgilerinizi arz ederim.

Sadi Somuncuoğlu

Devlet Bakanı

1. Manisa İlinde yürütülen mevcut yatırım ve projeler nelerdir?

Manisa-Salihli-Karaoğlanlı Küçük Sanayi Sitesi Projesi adı altında bir kamulaştırma projesi yürütülmüştür. Projenin toplam alanı 50 000 00 m2, proje bedeli 27 552 137 500 TL olup, kamulaştırma çalışmalarına 22.5.1996 tarihinde başlanmıştır. Bugüne kadar 29 457 00 m2 alanın tapusu Arsa Ofisi mülkiyetine geçmiş olup, 16 520 750 000 TL kamulaştırma bedeli ödenmiştir. Ayrıca bugüne kadar maliklerce açılmış bulunan ve mahkemece takdir edilen 9 255 700 000 TL bedel artırma tutarı bulunmaktadır.

2. 2000 Malî Yılı için Bakanlığınız bütçesinde Manisa İlinde devam eden yatırımlar için ne kadar ödenek ayrılmıştır? Yatırımlar ne zaman bitirilecektir?

Arsa Ofisi 2000 yılı yatırım programına 27 883 867 000 TL ödenek ayrılmıştır. Kamulaştırma işlemlerinin 2000 yılı sonu itibariyle sonuçlandırılması hedeflenmiştir.

3. Bakanlığınız 2000 yılı bütçesi ve iş programına göre Manisa İli için düşünülen yeni bir yatırım var mıdır? Bu hizmetler için ne kadar ödenek verilmesi planlanmıştır ve yıl sonu itibariyle işin gerçekleşme nispeti ne olacaktır?

Arsa Ofisi tarafından Manisa İli için düşünülen yeni bir yatırım bulunmamaktadır.

Manisa İlinde Gerçekleştirilen Projeler

1. Hazineden Devir Alma Çalışmaları

Yılı İli/İlçesi Sektör Alınan Alan (m2) Bedeli (TL)

1991 Manisa-Osmancalı Konut 342 500 00 778 670 000 00

1995 Manisa-Selimşahlar Konut 30 700 00 1 385 000 000 00

1995 Manisa-Saruhanlı Sanayi 49 600 00 3 100 000 000 00

1995 Manisa-Muradiye Eğitim 9 300 00 748 000 000 00

1997 Manisa-Saruhanlı-İshakçelebi Sanayi 4 200 00 1 100 000 000 00

1997 Manisa-Saruhanlı-Hacırahmanlı Sanayi 13 911 00 6 200 000 000 00

Toplam 450 211 00 13 311 670 000 00

2. Satış İşlemleri

Hazineden 450 211 00 m2 arsa ve arazi alınarak 13 311 670 000 00 TL ödenmiştir.

Sat. Satış

Yılı İli/İlçesi Sektör Alınan Alan (m2) Bedeli (TL) Alıcı

1991-97 Manisa-Osmancalı Konut 327 500 00 5 123 770 000 00 Sahış

1995 Manisa-Selimşahlar Konut 30 700 000 2 288 970 000 00 Bld.

1995 Manisa-Saruhanlı Sanayi 49 600 00 4 000 000 000 00 Şahıs

1995 Manisa-Muradiye Eğitim 9 300 00 1 050 000 000 00 Vakıf

1997 Manisa-Saruhanlı-İ.çelebi Sanayi 4 200 00 1 650 000 000 00 Şahıs

1998 Manisa-Salihli-Karaoğlanlı Sanayi 29 400 00 15 176 000 000 00 Küç. Sn.

Toplam 450 700 00 29 288 740 000 00

Hazineden alınan yerlerden 421 300 00 m2 alan, 14 112 740 000 00 TL bedelle ilgili belediye ve şahıslara satılmıştır. Kalan kısım Ofis stoklarındadır.

14. – İstanbul Milletvekili Bülent Akarcalı’nın, Hayvanları Koruma Kanunu Tasarısının yasalaşması halinde sağlanacak gelirlere ilişkin sorusu ve Çevre Bakanı Fevzi Aytekin’in cevabı (7/1634)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın Çevre Bakanı Sayın Fevzi Aytekin tarafından yazılı olarak cevaplandırılmasını arz ederim.

Bülent Akarcalı

İstanbul

Bakanlığınıza büyük görevler getiren Hayvanları Koruma Yasa Tasarısı’nın 23 üncü Maddesi, Bakanlığınıza bağlı kurulacak Vakıfa kamuya ait gelirlerin aktarılmasını öngörmektedir.

1. Bu gelirlerin yılda ne kadar miktar tutabileceği hesabı yapılmış mıdır?

2. Türk Hava Kurumu kurban derisi, gelirin % 5’i yaklaşık yılda kaç TL tutar?

3. Av tezkeresinden, av silâhlarıyla av malzemeleri satış ücreti gelirinin % 5’i kaç TL’dir?

4. At yarışlarında oynanan biletlerin % 5 geliri kaç TL’dir?

5. Çevre Kirliliğini Önleme Fonu yıllık gelirinin % 3’ü kaç TL’dir?

6. Yasa kapsamındaki hayvan ticaretiyle uğraşan şahsî ve tüzel kişilerden alınacak para kaç TL’dir?

T.C.

Çevre Bakanlığı 10.4.2000

Araştırma, Planlama ve Koordinasyon

Kurulu Başkanlığı

Sayı : B 19 0 APK 0 22 00 02/0012/356-3762

Konu : Soru önergesi

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

İlgi : 27.4.2000 tarih ve A.01.0.GNS.0.10.00.02-7/1634-4660/11121 sayılı yazınız.

İlgide kayıtlı yazınız eki İstanbul Milletvekili Sayın Bülent Akarcalı’ya ait yazılı soru önergesi cevaplandırılarak ekte sunulmuştur.

Bilgilerinize arz ederim.

Fevzi Aytekin

Çevre Bakanı

İstanbul Milletvekili Sayın Bülent Akarcalı’ya Ait 7/1634-4660 Esas Numaralı

Soru Önergesinin Cevabı

Bakanlığınıza büyük göreve getiren Hayvanları Koruma Yasa Tasarısının 23 üncü maddesi, Bakanlığınıza bağlı kurulacak Vakıfa kamuya ait gelirlerin aktarılmasını öngörmektedir.

Soru 1. Bu gelirlerin yılda ne kadar miktar tutabileceği hesabı yapılmış mıdır?

Cevap 1. Tahmini yıllık ortalama gelir; Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kuruluna sevk edilen şekliyle 13 725 890 000 000 TL olarak hesaplanmıştır.

Soru 2. Türk Hava Kurumu kurban derisi, gelirin % 5’i yaklaşık yılda kaç TL tutar?

Cevap 2. Türk Hava Kurumu kurban derisi yıllık ortama 1 700 000 000 000 TL gelir üzerinden % 5’ i yıllık yaklaşık olarak 85 000 000 000 TL dir.

Soru 3. Av tezkeresinden, av silâhlarıyla av malzemeleri satış ücreti gelirinin % 5’i kaç TL’dir?

Cevap 3. Av tezkeresi, av silâhlarıyla av malzemeleri satış ücretleri yıllık ortalama 14 357 798 711 640 000 TL geliri üzerinden % 5’i yılda yaklaşık olarak 717 890 000 000 TL dir.

Soru 4. At yarışlarında oynanan biletlerin % 5 geliri kaç TL’dir?

Cevap 4. At yarışlarında oynanan biletlerin yıllık ortalama 220 000 000 000 000 TL geliri üzerinden (tanıtma fonuna % 5 kesintinin 11 123 000 000 000 TL olduğundan hareketle % 100 bulunarak yapılan hesaplama ile) % 5’i yılda yaklaşık olarak 11 123 000 000 000 TL dir.

Soru 5. Çevre Kirliliğini Önleme Fonu yıllık gelirinin % 3’ü kaç TL’dir?

Cevap 5. Çevre Kirliliğini Önleme Fonu gelirinin ortalama yıllık 60 000 000 000 000 TL geliri üzerinden % 3’ü 1 800 000 000 000 TL dir.

Soru 6. Yasa kapsamındaki hayvan ticaretiyle uğraşan şahsî ve tüzel kişilerden alınacak para kaç TL’dir?

Cevap 6. Yasanın kapsamı içinden gıda amacı ile üretilen hayvanlar çıkarıldığı için; bu kalemden önemli bir kaynak sağlanamayacağı açıktır. Ayrıca, kapsam içindeki hayvanlarla ilgili gayriresmi olarak rakamsal bir bilgiye ulaşılamaması nedeniyle bu konuda resmî yazışma ile bilgi istenilecektir. Diğer yandan, hayvanlara yapılan kötü muameleler genellikle çocuklara ve yaşlılara uygulandığı gibi ispatı zor suçlardır. Bu yönüyle cezaların devamlılık arzeden bir gelir olarak görülmesi de yanlış olacaktır.

Yukarıdaki bilgilere ön araştırma neticesinde ulaşılmış olup, ortalama bir fikir verebilecek niteliktedir.

Bu durumda; yıllık olarak ortalama 13 725 890 000 000 TL bir gelir tablosu ortaya çıkmaktadır.

Ancak hazırlanan Kanunun Genel Kurulda görüşülmesi aşaması için hazırlanan önergelerle Vakfa;

a) Türk Hava Kurumunca toplanacak kurban derisi gelirlerinden % 2 oranında girdi olan 34 000 000 000 TL.

b)At yarışları biletlerinden % 3 oranında girdi olan 6 660 000 000 000 TL

c) Çevre Kirliliğini Önleme Fonunun % 3 oranındaki girdisi olan 1 800 000 000 000 TL’nin Vakıf gelirleri kapsamından çıkarılması ve 8 434 000 000 000 TL lik bir kesinti ile vakıf gelirlerinin 5 291 890 000 000 TL ye düşürülmesi planlanmaktadır.

Sağlık Bakanlığı beyanına göre 1 yılda ülkemizin (1998 yılı için) 40 trilyon lira sadece insan kuduz aşısına harcadığı dikkate alındığında harcanan bu miktarın hayvanların rehabilitasyonuna transferinin, hem insan ve çevre sağlığı, hem de ahlâkî çözümlerin uygulanması açısından önem arz ettiği ortaya çıkmaktadır.

Tüm ülke için önemli olan bu sorunun çözülmesini sağlayacak, sistemli ve bilinçli çözümlere ulaşılması için yeterli finansman kaynağı oluşturulması temel öneme sahiptir.

15. – Karaman Milletvekili Zeki Ünal’ın, kurban derilerine ilişkin sorusu ve İçişleri Bakanı Sadettin Tantan’ın cevabı (7/1677)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın İçişleri Bakanı Sayın Sadettin Tantan tarafından yazılı olarak cevaplandırılmasını saygılarımla arz ederim.

21.3.2000

Zeki Ünal

Karaman

1. Kurban derilerinin THK’na verilmesine dair bir kanun var mıdır? Var ise ne zaman çıkmıştır? Yok ise, bu deriler hangi yasa hükmüne göre THK’na verilmek istenmektedir?

2. Vatandaş kestiği kurbanın derisini istediği yere vermek hakkına sahip midir? Sahip ise, camilere ve diğer hayır derneklerine verilen derilere THK hangi yetkiye dayanarak el koymakta ve el koyarken , Emniyet kuvvetlerini kullanabilmektedir?

T.C.

İçişleri Bakanlığı 10.4.2000

Sayı : B.05.1.EGM.0.12.01.01

Konu : Yazılı soru önergesi

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

İlgi : Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığının 3.4.2000 gün ve A.01.GNS.0.10.00.02-4973 (7/1677)-4777/11347 sayılı yazısı.

Karaman Milletvekili Zeki Ünal tarafından TBMM Başkanlığına sunulan ve tarafımdan yazılı olarak cevaplandırılması istenilen soru önergesinin cevabı aşağıya çıkarılmıştır.

1. 27.12.1999 tarih ve 23919 sayılı Resmî Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren “Yardım Toplama Esas ve Usulleri Hakkındaki Yönetmelik” in 15 inci maddesine göre kurban derileri ve bağırsak toplama ile fitre ve zekat zarfı dağıtmak suretiyle yardım toplama yetkisi Türk Hava Kurumuna verilmiştir.

2. Kişilerin kurban derisi ve bağırsaklarını bizzat kendileri götürerek bir yere (dernek, vakıf vb.) bağışlamasında yasal bir engel bulunmamakla birlikte, yukarıda belirtilen yönetmelik hükümleri doğrultusunda kurban derisi ve bağırsak toplama yetkisi sadece Türk Hava Kurumuna aittir.

Bilgilerinize arz ederim.

Sadettin Tantan

İçişleri Bakanı

 

Türkiye Büyük Millet Meclisi Resmi internet Sitesi
© 2009 T.B.M.M.