Yazılı ve Sözlü Sorular Araştırma Komisyonları Soruşturma Komisyonları
                                                                      Son Tutanak Tutanak Sorgu Tutanak Metinleri Gizli Oturum Tutanakları
                                                                                                                                            Uluslararası Komisyonlar Dostluk Grupları
                                                                                      Genel Sekreterlik Mevzuat Telefon Rehberi Etik Komisyon Duyurular

DÖNEM : 21 CİLT : 30 YASAMA YILI : 2

 

T. B. M. M.

TUTANAK DERGİSİ

78 inci Birleşim

11 . 4 . 2000 Salı

 

 

İ Ç İ N D E K İ L E R

  I. — GEÇEN TUTANAK ÖZETİ

II. — GELEN KÂĞITLAR

III. — YOKLAMA

IV.—BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI

A) GÜNDEMDIŞI KONUŞMALAR

1. — Edirne Milletvekili Şadan Şimşek’in, devlet memurluğu sınavına ilişkin gündemdışı konuşması ve Devlet Bakanı Şükrü Sina Gürel’in cevabı

2.—Balıkesir Milletvekili İsmail Özgün’ün, Balıkesir ve çevresinde meydana gelen şiddetli fırtınanın neden olduğu hasarlara ilişkin gündemdışı konuşması ve Orman Bakanı Nami Çağan’ın cevabı

3.—Aksaray Milletvekili Kürşat Eser’in, emniyet teşkilâtının kuruluşunun 155 inci yıldönümüne ilişkin gündemdışı konuşması

B)ÇEŞİTLİ İŞLER

1.—Cumhurbaşkanı adaylarının 16 Nisan 2000 Pazar gününden başlamak üzere 25 Nisan 2000 Salı günü saat 24.00’e kadar TBMM Başkanlık Divanına bildirilmesine ilişkin Başkanlık duyurusu

C) TEZKERELER VE ÖNERGELER

1.—Küba Halkın Gücü Meclisi Uluslararası İlişkiler Komisyonu Başkan Yardımcısı Ramon Pez Ferro’nun, resmî temaslarda bulunmak üzere, beraberlerinde bir parlamento heyetiyle, ülkemizi ziyaretlerinin uygun bulunduğuna ilişkin Başkanlık tezkeresi (3/526)

2.—Gürcistan Parlamentosu Dışişleri Komitesi Başkanı Nino Burcanadze’nin, resmî temaslarda bulunmak üzere beraberinde bir parlamento heyetiyle ülkemizi ziyaretlerinin uygun bulunduğuna ilişkin Başkanlık tezkeresi (3/527)

3. —Rusya Federasyonu Devlet Duması Dış İlişkiler Komitesi Başkanı Dimitri Olegoviç Rogozin’in, resmî temaslarda bulunmak üzere beraberlerinde bir parlamento heyetiyle ülkemizi ziyaretlerinin uygun bulunduğuna ilişkin Başkanlık tezkeresi (3/528)

4. —TBMM’nin açılışının 80 inci yıldönümü kutlamaları programı çerçevesinde TBMM Başkanlığınca belirlenen ülkelerin parlamento başkanlarının veya üyelerinin 21-25 Nisan 2000 tarihleri arasında ülkemize davetine ilişkin Başkanlık tezkeresi (3/529)

5. —TBMM Millî Savunma Komisyonu ile Dışişleri Komisyonu üyelerinden oluşan bir parlamento heyetinin İsrail Parlamentosu Savunma ve Dışişleri Komisyonu Başkanının davetine icabet etmesine ilişkin Başkanlık tezkeresi (3/530)

6. —Elazığ Milletvekili Ahmet Cemil Tunç’un, (6/605) esas numaralı sözlü sorusunu geri aldığına ilişkin önergesi (4/176)

7. —Giresun Milletvekili Mustafa Yaman’ın, Yükseköğretim Kurumları Teşkilâtı Hakkında 41 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin Değiştirilerek Kabulüne Dair 2809 Sayılı Kanuna Bir Ek Madde Eklenmesi Hakkında Kanun Teklifinin (2/333) doğrudan gündeme alınmasına ilişkin önergesi (4/177)

8. —Balıkesir Milletvekili İsmail Özgün’ün, Yükseköğretim Kurumları Teşkilâtı Hakkında 41 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin Değiştirilerek Kabulüne Dair Kanunun Bir Maddesinde Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun Teklifinin (2/100) doğrudan gündeme alınmasına ilişkin önergesi (4/178)

V.—ÖNERİLER

A)SİYASÎ PARTİ GRUBU ÖNERİLERİ

1.—Genel Kurulun çalışma gün ve saatleri ile gündemdeki sıralamanın yeniden yapılmasına ilişkin DSP, MHP ve ANAP Gruplarının müşterek önerisi

VI.—KANUN TASARI VE TEKLİFLERİYLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER

1.—Organize Sanayi Bölgeleri Kanunu Tasarısı ve Plan ve Bütçe ve Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabiî Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji komisyonları raporları (1/501) (S. Sayısı :367)

VII.—SORULAR VE CEVAPLAR

A) YAZILI SORULAR VE CEVAPLARI

1.—Bursa Milletvekili Teoman Özal’ın, Bursa’daki belediyelere yapılan yardımlara ve borçlarına ilişkin sorusu ve Bayındırlık ve İskân Bakanı Koray Aydın’ın cevabı (7/1442)

2. —Antalya Milletvekili Mehmet Zeki Okudan’ın, Antalya’da kurulacak hidroelektrik santrallerine ilişkin sorusu ve Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanı ve Başbakan Yardımcısı M. Cumhur Ersümer’in cevabı (7/1474)

3. —Antalya Milletvekili Mehmet Zeki Okudan’ın, imar yönetmeliğinde yapılan değişikliğe ilişkin sorusu ve Bayındırlık ve İskân Bakanı Koray Aydın’ın cevabı (7/1481)

4. —Adana Milletvekili Mehmet Metanet Çulhaoğlu’nun, Adana-İmamoğlu-Yedigöze Barajı Projesine ilişkin sorusu ve Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanı ve Başbakan Yardımcısı M. Cumhur Ersümer’in cevabı (7/1482)

5. —Kocaeli Milletvekili Osman Pepe’nin, doğal afete maruz kalan belediyeler için tespit edilen gelir payları çarpım katsayılarına ilişkin Başbakandan sorusu ve Bayındırlık ve İskân Bakanı Koray Aydın’ın cevabı (7/1487)

6. —Yozgat Milletvekili İlyas Arslan’ın, Çekerek, Aydıncık ve Kadışehri ilçelerinin karayolları 65 inci Yozgat Şube Şefliğine bağlanıp bağlanmayacağına ilişkin sorusu ve Bayındırlık ve İskân Bakanı Koray Aydın’ın cevabı (7/1490)

7. —Ankara Milletvekili Saffet Arıkan Bedük’ün, 2000/9 Sayılı Bakanlar Kurulu Kararı kapsamındaki belediyelere ilişkin sorusu ve Bayındırlık ve İskân Bakanı Koray Aydın’ın cevabı (7/1492)

8. —Tokat Milletvekili M. Ergün Dağcıoğlu’nun, atamalarla ilgili genelgeye ilişkin Başbakandan sorusu ve Devlet Bakanı Şükrü Sina Gürel’in cevabı (7/1500)

9.—Hatay Milletvekili Mustafa Geçer’in, bütçeden Hatay İline ayrılan paya ve sağlık personeli açığına ilişkin sorusu ve Sağlık Bakanı Osman Durmuş’un cevabı (7/1532)

10. —Hatay Milletvekili Namık Kemal Atahan’ın, İskenderun’daki elektrik kesintilerine ilişkin sorusu ve Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanı ve Başbakan Yardımcısı M. Cumhur Ersümer’in cevabı (7/1540)

11. —Karaman Milletvekili Zeki Ünal’ın, Karaman’ın Ayrancı İlçesinin içme suyu sorununa ilişkin sorusu ve Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanı ve Başbakan Yardımcısı M. Cumhur Ersümer’in cevabı (7/1546)

12. —Kocaeli Milletvekili Osman Pepe’nin, Kocaeli-Körfez-Tütünçiftlik mevkiinde yapımı devam eden platform ve boru hatları inşaatına ilişkin sorusu ve Bayındırlık ve İskân Bakanı Koray Aydın’ın cevabı (7/1550)

13. —Hatay Milletvekili Metin Kalkan’ın, bakanlıkta çalışan işçilerin maaş ve ikramiyelerinin ödenmediği iddiasına ilişkin sorusu ve Orman Bakanı Nami Çağan’ın cevabı(7/1568)

14.—Hatay Milletvekili Mustafa Geçer’in, Hatay-Altınözü-Hacıpaşa Beldesinin sağlık ocağı ihtiyacına ilişkin sorusu ve Sağlık Bakanı Osman Durmuş’un cevabı (7/1575)

15. —Hatay Milletvekili Mustafa Geçer’in,

— İskenderun-Düğünyurdu Köyünün yol ve içme suyu sorunlarına,

— Hatay -İskenderun -Akşarbeyli Köy yoluna,

İlişkin soruları ve Devlet Bakanı Mustafa Yılmaz’ın cevabı (7/1574, 1576)

16. —Hatay Milletvekili Mustafa Geçer’in, Hatay Altınözü -Altınkaya Beldesi Sağlık Ocağına ilişkin sorusu ve Sağlık Bakanı Osman Durmuş’un cevabı (7/1577)

17.—Nevşehir Milletvekili Mehmet Elkatmış’ın, tarım ve hayvancılık kredilerinde uygulanan faiz oranlarına ilişkin Başbakandan sorusu ve Devlet Bakanı Recep Önal’ın cevabı (7/1578)

18.—Manisa Milletvekili Bülent Arınç’ın, Manisa İlinde yapılacak yatırımlara ilişkin sorusu ve Orman Bakanı Nami Çağan’ın cevabı (7/1594)

19.—Manisa Milletvekili Bülent Arınç’ın, Manisa İlinde yapılacak yatırımlara ilişkin sorusu ve Turizm Bakanı Erkan Mumcu’nun cevabı (7/1595)

20.—Manisa Milletvekili Bülent Arınç’ın, Manisa İlinde yapılacak yatırımlara ilişkin sorusu ve Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Yaşar Okuyan’ın cevabı (7/1599)

21.—Manisa Milletvekili Bülent Arınç’ın, Manisa İlinde yapılacak yatırımlara ilişkin sorusu ve Ulaştırma Bakanı Enis Öksüz’ün cevabı (7/1601)

22.—Manisa Milletvekili Bülent Arınç’ın, Manisa İlinde yapılacak yatırımlara ilişkin sorusu ve İçişleri Bakanı Sadettin Tantan’ın cevabı (7/1607)

23.—Manisa Milletvekili Bülent Arınç’ın, Manisa İlinde yapılacak yatırımlara ilişkin sorusu ve Devlet Bakanı Abdulhaluk Mehmet Çay’ın cevabı (7/1609)

24.—Manisa Milletvekili Bülent Arınç’ın, Manisa İlinde yapılacak yatırımlara ilişkin sorusu ve Devlet Bakanı Fikret Ünlü’nün cevabı (7/1610)

25.—Manisa Milletvekili Bülent Arınç’ın, Manisa İlinde yapılacak yatırımlara ilişkin sorusu ve Devlet Bakanı Şuayip Üşenmez’in cevabı (7/1612)

26.—Manisa Milletvekili Bülent Arınç’ın, Manisa İlinde yapılacak yatırımlara ilişkin sorusu ve Devlet Bakanı Ramazan Mirzaoğlu’nun cevabı (7/1615)

27.—Manisa Milletvekili Bülent Arınç’ın, Manisa İlinde yapılacak yatırımlara ilişkin sorusu ve Devlet Bakanı Rüştü Kâzım Yücelen’in cevabı (7/1617)

28.—Manisa Milletvekili Bülent Arınç’ın, Manisa İlinde yapılacak yatırımlara ilişkin sorusu ve Devlet Bakanı Mehmet Keçeciler’in cevabı (7/1623)

29.—Şanlıurfa Milletvekili Mustafa Niyazi Yanmaz’ın, padişah tapularından doğacak haklara ilişkin sorusu ve Devlet Bakanı Şuayip Üşenmez’in yazılı cevabı (7/1628)

30.—İstanbul Milletvekili Bülent Akarcalı’nın, dış kredi ihtiyacına ilişkin sorusu ve Devlet Bakanı Recep Önal’ın cevabı (7/1633)

31. —Muğla Milletvekili Fikret Uzunhasan’ın, Merkez Bankası “Alt Depo”sunun Muğla Ziraat Bankası Şubesinde faaliyete geçirilmesine ilişkin sorusu ve Devlet Bakanı Recep Önal’ın cevabı (7/1635)

32. —Rize Milletvekili Mehmet Bekaroğlu’nun, kuru çay fiyatlarına yapılan zamlara ve bayilerin satın aldığı çay miktarına ilişkin sorusu ve Devlet Bakanı Rüştü Kâzım Yücelen’in cevabı (7/1636)

33.—Antalya Milletvekili Mehmet Zeki Okudan’ın, Antalya İlinin demiryolu ve limanlarının bakım ihtiyacına ilişkin sorusu ve Ulaştırma Bakanı Enis Öksüz’ün cevabı (7/1642)

34.—Karabük Milletvekili Mustafa Eren’in, Karabük Kültür Merkezi Projesine ilişkin sorusu ve Kültür Bakanı İstemihan Talay’ın cevabı (7/1654)

35.—Şanlıurfa Milletvekili Mustafa Niyazi Yanmaz’ın, Şanlıurfa -Hilvan’da kamulaştırılan bir caddenin bedelinin ne zaman ödeneceğine ilişkin sorusu ve Bayındırlık ve İskân Bakanı Koray Aydın’ın cevabı (7/1655)

36.—Şırnak Milletvekili Abdullah Veli Seyda’nın, Şırnak İlinin veteriner hekim ihtiyacına ilişkin sorusu ve Tarım ve Köyişleri Bakanı Hüsnü Yusuf Gökalp’in cevabı (7/1668)

37.—Karaman Milletvekili Zeki Ünal’ın, Türkiye’ye alınmayan çeçen mültecilere ilişkin sorusu ve İçişleri Bakanı Sadettin Tantan’ın cevabı (7/1694)

I. —GEÇEN TUTANAK ÖZETİ

TBMM Genel Kurulu saat 15.00'te açılarak iki oturum yaptı.

Bursa Milletvekili Orhan Şen, Bursa İlinin dağ ilçelerinin sorunlarına ve çözüm önerilerine ilişkin gündemdışı bir konuşma yaptı.

Balıkesir Milletvekili İlyas Yılmazyıldız'ın, çiftçilerin tarım kredi kooperatiflerine ve Ziraat Bankasına olan borçları konusunda,

İstanbul Milletvekili Erol Al'ın, Anadolu Ajansının kuruluş yıldönümü münasebetiyle,

Yaptıkları gündemdışı konuşmalara Tarım ve Köyişleri Bakanı Hüsnü Yusuf Gökalp cevap verdi.

Sivas Milletvekili Musa Demirci, Tarım ve Köyişleri Bakanı Hüsnü Yusuf Gökalp'in, konuşması sırasında şahsına sataştığı iddiasıyla bir konuşma yaptı.

Genel Kurulu ziyaret eden Macaristan Millî Savunma Bakanına Başkanlıkça "Hoş geldiniz" denildi.

Diyarbakır Milletvekili Ömer Vehbi Hatipoğlu ve 21 arkadaşının, Diyarbakır İlinin nüfus artışı ve göç sonucu oluşan sorunlarının araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla bir Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/130) Genel Kurulun bilgisine sunuldu; önergenin gündemde yerini alacağı ve öngörüşmesinin, sırası geldiğinde yapılacağı açıklandı.

Gündemin "Kanun Tasarı ve Teklifleriyle Komisyonlardan Gelen Diğer İşler " kısmının 1 inci sırasında bulunan, Organize Sanayi Bölgeleri Kanunu Tasarısının (1/501) (S.Sayısı: 367) görüşmelerine devam edilerek 10 uncu maddesine kadar kabul edildi.

11 Nisan 2000 Salı günü saat 15.00'te toplanmak üzere, birleşime 19.03'te son verildi.

Murat Sökmenoğlu

Başkanvekili

Cahit Savaş Yazıcı Sebahattin Karakelle

İstanbul Erzincan

Kâtip Üye Kâtip Üye

 

II. — GELEN KÂĞITLAR

7.4.2000 CUMA No. : 107

Yazılı Soru Önergeleri

1. —Hatay Milletvekili Namık Kemal Atahan’ın, İskenderun’daki Su Ürünleri Fakültesinin tahliyesine ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/1791) (Başkanlığa geliş tarihi : 5.4.2000)

2. —Bursa Milletvekili Turhan Tayan’ın, pancar üreticilerinin sorunlarına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/1792) (Başkanlığa geliş tarihi : 6.4.2000)

3. —İstanbul Milletvekili Bülent Akarcalı’nın, Tekirdağ’da sergilenen bir oyundan sonra gözaltına alınan oyuncuya ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/1793) (Başkanlığa geliş tarihi : 6.4.2000)

4. —Balıkesir Milletvekili İlyas Yılmazyıldız’ın, tarımsal destekleme politikasına ve Balıkesir İlinin pilot uygulama içine alınmama nedenine ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/1794) (Başkanlığa geliş tarihi : 6.4.2000)

5. —Balıkesir Milletvekili İlyas Yılmazyıldız’ın, Bandırma Kuş Cenneti Millî Parkına ilişkin Çevre Bakanından yazılı soru önergesi (7/1795) (Başkanlığa geliş tarihi : 6.4.2000)

10.4.2000 PAZARTESİ

Tasarılar No. : 108

1. — Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Bosna ve Hersek Bakanlar Kurulu Arasında Ankara ve Saraybosna’da Diplomatik Temsilciliklerinin Yerleşimine İlişkin Protokolün Onaylanmasının Uygun Bulunduğu Hakkında Kanun Tasarısı (1/653) (Dışişleri Komisyonuna) (Başkanlığa geliş tarihi : 30.3.2000)

2. —Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Bangladeş Halk Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Gelir Üzerinden Alınan Vergilerde Çifte Vergilendirmeyi Önleme ve Vergi Kaçakçılığına Engel Olma Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı (1/654) (Plan ve Bütçe ve Dışişleri Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi : 30.3.2000)

3.- Özel Karayolu Taşıtlarının Geçici İthaline Dair Gümrük Sözleşmesi Değişikliklerinin Onaylanmasının Uygun Bulunduğu Hakkında Kanun Tasarısı (1/655) (Plan ve Bütçe ve Dışişleri Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi : 30.3.2000)

4.- Uydular Aracılığı ile Haberleşme Avrupa Teşkilâtı Sözleşmesinde Yapılan Değişikliklerin Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı (1/656) (Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm ve Dışişleri Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi : 30.3.2000)

5. —Askeri Hâkimler Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı (1/657) (Millî Savunma ve Adalet Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi : 31.3.2000)

Teklifler

1. —İzmir Milletvekili Işılay Saygın’ın; 657 Sayılı Devlet Memurları Kanunu, 1475 Sayılı İş Kanunu, 506 Sayılı Sosyal Sigortalar Kanunu ve 5434 Sayılı Türkiye Cumhuriyeti Emekli Sandığı Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/502) (Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler ve Plan ve Bütçe Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi : 29.3.2000)

2. —Kocaeli Milletvekili Osman Pepe’nin; Muhtar Ödenek ve Sosyal Güvenlik Yasasının 1 Maddesinin Değiştirilmesi ve Yeni Maddeler Eklenmesine Dair Kanun Teklifi (2/503) (İçişleri ve Plan ve Bütçe Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi : 30.3.2000)

3. —Anavatan Partisi Grup Başkanvekilleri Kastamonu Milletvekili Murat Başesgioğlu ile Denizli Milletvekili Beyhan Aslan’ın; Merkezî İdare ile Mahallî İdareler Arasında Görev Bölüşümü ve Hizmet İlişkilerinin Esaslarının Düzenlenmesi ve Çeşitli Kanunlarda Mahallî İdarelerle İlgili Değişiklikler Yapılması Hakkında Kanun Teklifi (2/504) (İçişleri ve Anayasa ve Plan ve Bütçe Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi : 30.3.2000)

4. —Trabzon Milletvekili Nail Çelebi ve 13 Arkadaşının; Orman Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi (2/505) (Anayasa ve Tarım, Orman ve Köyişleri Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi : 30.3.2000)

5. —Karabük Milletvekili Mustafa Eren’in; Yükseköğretim Kurumları Teşkilâtı Hakkında 41 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin Değiştirilerek Kabulüne Dair 2809 Sayılı Kanuna Bir Madde Eklenmesi Hakkında Kanun Teklifi (2/506) (Millî Eğitim, Kültür, Gençlik ve Spor ve Plan ve Bütçe Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi : 3.4.2000)

6. —Siirt Milletvekili Ahmet Nurettin Aydın’ın; 2809 Sayılı Yükseköğretim Kurumları Hakkındaki Kanunun 1 inci Maddesinde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/507) (Millî Eğitim, Kültür, Gençlik ve Spor ve Plan ve Bütçe Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi : 4.4.2000)

7. —Kastamonu Milletvekilleri Murat Başesgioğlu, M. Hadi Dilekçi ve Mehmet Serdaroğlu’nun; Yükseköğretim Kurumları Teşkilâtı Hakkında 41 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin Değiştirilerek Kabulüne Dair Kanun ile 78 ve 190 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi (2/508) (Millî Eğitim, Kültür, Gençlik ve Spor ve Plan ve Bütçe Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi : 5.4.2000)

Raporlar

1. —Bazı Kurum ve Kuruluşların Korunması ve Güvenliklerinin Sağlanması Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile Aynı Kanunun İki Maddesinde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ve İçişleri Komisyonu Raporu (1/597,1/562) (S. Sayısı: 394) (Dağıtma tarihi : 10.4.2000) (GÜNDEME)

2. —Tasarrufların Teşviki ve Kamu Yatırımlarının Hızlandırılması Hakkında Kanunun, Özelleştirme Uygulamalarının Düzenlenmesine ve Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanunun, Asker Ailelerinden Muhtaç Olanlara Yardım Hakkında Kanunun, Futbol Müsabakalarında Müşterek Bahisler Tertibi Hakkında Kanunun, Gecekondu Kanununun, Sağlık Hizmetleri Temel Kanununun ve Ödeme Güçlüğü İçinde Bulunan Bankerlerin İşlemleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamenin Bazı Maddelerinin Değiştirilmesi ve Yürürlükten Kaldırılması ile Bazı Tekel Maddeleri Fiyatlarına Yapılan Zamlardan Elde Edilen Hâsılatın T.C. Merkez Bankasında Açılacak Bir Deprem Fonu Hesabında Toplanmasına Dair Kanunun Yürürlükten Kaldırılması Hakkında Kanun Tasarısı ve Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (1/645) (S. Sayısı : 395) (Dağıtma tarihi : 10.4.2000) (GÜNDEME)

Sözlü Soru Önergesi

1. —Samsun Milletvekili Musa Uzunkaya’nın, orman yangınlarına ilişkin Orman Bakanından sözlü soru önergesi (6/666) (Başkanlığa geliş tarihi : 7.4.2000)

Yazılı Soru Önergeleri

1. —Konya Milletvekili Teoman Rıza Güneri’nin, Konya’daki Mevlana Müzesinin ziyaretçi sayısının azalmasına ilişkin Kültür Bakanından yazılı soru önergesi (7/1796) (Başkanlığa geliş tarihi : 7.4.2000)

2. —Karaman Milletvekili Zeki Ünal’ın, İ.T.Ü.’nün düzenlediği sempozyuma türbanlı bir gazetecinin rektör tarafından alınmadığı iddiasına ilişkin Millî Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/1797) (Başkanlığa geliş tarihi : 7.4.2000)

3. —Karaman Milletvekili Zeki Ünal’ın, TÜPRAŞ’ın halka satışıyla ilgili açıklamalara ilişkin Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanı ve Başbakan Yardımcısından yazılı soru önergesi (7/1798) (Başkanlığa geliş tarihi : 7.4..2000)

4. —Balıkesir Milletvekili İsmail Özgün’ün, Balıkesir - Ovaköy köylülerinin Tarım Kredi Kooperatifine olan borçlarına ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/1799) (Başkanlığa geliş tarihi : 7.4.2000)

5. —Diyarbakır Milletvekili Sacit Günbey’in, DHMİ Diyarbakır Havaalanı Terminal Binası inşaatına ilişkin Ulaştırma Bakanından yazılı soru önergesi (7/1800) (Başkanlığa geliş tarihi : 7.4.2000)

6. —Hatay Milletvekili Mustafa Geçer’in, meslek liselerinden genel ve özel liselere geçişe ilişkin Millî Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/1801) (Başkanlığa geliş tarihi : 7.4.2000)

11.4.2000 SALI

Raporlar No : 109

1. —Trabzon Milletvekili Şeref Malkoç ve 18 Arkadaşının, Trabzon İli Merkezinde Gazipaşa, Fatih ve Değirmendere Adıyla Üç İlçe Kurulması Hakkında Kanun Teklifi ve İçtüzüğün 37 nci Maddesine Göre Doğrudan Gündeme Alınma Önergesi (2/413) (S. Sayısı: 396) (Dağıtma tarihi : 11.4.2000) (GÜNDEME)

2. —Ankara Milletvekili Aydın Tümen’in; 4.6.1985 Tarih ve 3213 Sayılı Maden Kanununun 2 nci Maddesinin III Numaralı Bendinin Değiştirilmesi ve Bu Kanuna Bir Madde Eklenmesi Hakkında Kanun Teklifi ile Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkanvekili Erzurum Milletvekili İsmail Köse’nin; 4.6.1985 Tarih ve 3213 Sayılı Maden Kanununun Bir Maddesinin Değiştirilmesi ve Bir Geçici Madde Eklenmesi ile 11.12.1936 Tarihli ve 3078 Sayılı Tuz Kanununun Yürürlükten Kaldırılması Hakkında Kanun Teklifi ve Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabiî Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji Komisyonu Raporu (2/380, 2/453) (S. Sayısı : 399) (Dağıtma tarihi : 11.4.2000) (GÜNDEME)

3. —Türkiye Futbol Federasyonu Kuruluş ve Görevleri Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ve Milli Eğitim, Kültür, Gençlik ve Spor Komisyonu Raporu (1/635) (S. Sayısı : 400) (Dağıtma tarihi : 11.4.2000) (GÜNDEME)

4. —Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğü Kuruluşu ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamenin Değiştirilerek Kabulü Hakkında Kanun, Kadastro Kanunu, Devlet Memurları Kanunu, Harcırah Kanunu ile Genel Kadro ve Usulü Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Tasarısı, 190 Sayılı Genel Kadro Usulü Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamenin Eki Cetvellerin Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğüne Ait Bölümünde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı, Genel Kadro ve Usulü Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamede ve Devlet Memurları Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ve Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabiî Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji ve Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler ve Plan ve Bütçe Komisyonları Raporları (1/619, 1/592, 1/622) (S.Sayısı: 401) (Dağıtma tarihi : 11.4.2000) (GÜNDEME)

5. —Fikir ve Sanat Eserleri Kanununun Bazı Maddelerinin Değiştirilmesine İlişkin Kanun Tasarısı ve Millî Eğitim, Kültür, Gençlik ve Spor Komisyonu Raporu (1/538) (S.Sayısı : 402) (Dağıtma tarihi : 11.4.2000) (GÜNDEME)

Sözlü Soru Önergeleri

1. —Samsun Milletvekili Musa Uzunkaya’nın, THK tarafından Samsun İlinde toplanan kurban derilerine ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/667) (Başkanlığa geliş tarihi : 10.4.2000)

2. —Samsun Milletvekili Musa Uzunkaya’nın, bazı sosyal kuruluşların Samsun İlindeki faaliyetlerine ilişkin Devlet Bakanından (Hasan Gemici) sözlü soru önergesi (6/668) (Başkanlığa geliş tarihi : 10.4.2000)

3. —Samsun Milletvekili Musa Uzunkaya’nın, Ladik Derinöz Barajı projesine ilişkin Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanı ve Başbakan Yardımcısından sözlü soru önergesi (6/669) (Başkanlığa geliş tarihi : 10.4.2000)

Yazılı Soru Önergeleri

1. —Ankara Milletvekili Saffet Arıkan Bedük’ün, Güvercinlik Havaalanının yerinin değiştirilip değiştirilmeyeceğine ilişkin Ulaştırma Bakanından yazılı soru önergesi (7/1802) (Başkanlığa geliş tarihi : 10.4.2000)

2. —Balıkesir Milletvekili İlyas Yılmazyıldız’ın, TMO’nun buğday alımlarında yolsuzluk yapıldığı iddialarına ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/1803) (Başkanlığa geliş tarihi : 10.4.2000)

3. —Konya Milletvekili Veysel Candan’ın, GSM-1800 ihalesine ilişkin Ulaştırma Bakanından yazılı soru önergesi (7/1804) (Başkanlığa geliş tarihi : 10.4.2000)

4. —Siirt Milletvekili Ahmet Nurettin Aydın’ın, bir günlük gazeteye verilen ilana ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/1805) (Başkanlığa geliş tarihi : 10.4.2000)

5. —Erzincan Milletvekili Tevhit Karakaya’nın, Erzincan’daki kültürel faaliyetlere ilişkin Kültür Bakanından yazılı soru önergesi (7/1806) (Başkanlığa geliş tarihi : 10.4.2000)

Süresi İçinde Cevaplandırılmayan Yazılı Soru Önergeleri

1. —Ankara Milletvekili Saffet Arıkan Bedük’ün, şeker sanayiinde çalışan mevsimlik işçilerin sorunlarına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/1454)

2. —Antalya Milletvekili Mehmet Zeki Okudan’ın, LPG proje kontrollerine ilişkin Sanayi ve Ticaret Bakanından yazılı soru önergesi (7/1472)

3. —Trabzon Milletvekili Şeref Malkoç’un, Amasya Şeker Fabrikasında çalışan işçilerin ödenmeyen ücretlerine ilişkin Sanayi ve Ticaret Bakanından yazılı soru önergesi (7/1478)

4. —Ankara Milletvekili M. Zeki Çelik’in, enerji sıkıntısına ilişkin Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanı ve Başbakan Yardımcısından yazılı soru önergesi (7/1479)

5. —Erzincan Milletvekili Tevhit Karakaya’nın, Pancar Üreticileri Kooperatifi için yapılan ortaklık kesintisine ilişkin Sanayi ve Ticaret Bakanından yazılı soru önergesi (7/1483)

6. —Ankara Milletvekili Saffet Arıkan Bedük’ün, afet kapsamı tebliğine alınmayan Van’ın Erciş, Karapınar ve Çelebibağı belediyelerine ilişkin Bayındırlık ve İskân Bakanından yazılı soru önergesi (7/1484)

7. —Ankara Milletvekili Saffet Arıkan Bedük’ün, KOBİ’lere ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/1485)

8. —Konya Milletvekili Veysel Candan’ın, gazeteler tarafından düzenlenen promosyon kampanyalarına ilişkin Sanayi ve Ticaret Bakanından yazılı soru önergesi (7/1486)

9. —Erzurum Milletvekili Aslan Polat’ın, Erzurum’dan geçen Nato Petrol Boru Hattı yakınlarındaki sivil depo dolum tesislerine ilişkin Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanı ve Başbakan Yardımcısından yazılı soru önergesi (7/1489)

10. —Bursa Milletvekili Ertuğrul Yalçınbayır’ın, Araçların İmal, Tadil ve Montajı Hakkında Yönetmelikte yapılan değişikliğe ilişkin Sanayi ve Ticaret Bakanından yazılı soru önergesi (7/1491)

11. —Erzurum Milletvekili Aslan Polat’ın, promosyon dağıtımını yasaklayan kanun gereğince basın ve yayın kuruluşlarına verilen cezalara ilişkin Sanayi ve Ticaret Bakanından yazılı soru önergesi (7/1497)

BİRİNCİ OTURUM

Açılma Saati : 15.00

11 Nisan 2000 Salı

BAŞKAN : Başkanvekili Mehmet Vecdi GÖNÜL

KÂTİP ÜYELER : Vedat ÇINAROĞLU (Samsun), Tevhit KARAKAYA (Erzincan)

BAŞKAN – Türkiye Büyük Millet Meclisinin 78 inci Birleşimini en iyi dileklerimle açıyor, saygılar sunuyorum.

Toplantı yetersayımız vardır, görüşmelere başlıyoruz.

Gündeme geçmeden evvel, üç sayın milletvekiline söz vereceğim.

Gündemdışı ilk söz, devlet memurluğu sınavı konusunda söz isteyen Edirne Milletvekili Sayın Şadan Şimşek'e aittir.

Buyurun Sayın Şimşek. (DSP sıralarından alkışlar)

IV.—BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI

A) GÜNDEMDIŞI KONUŞMALAR

1. — Edirne Milletvekili Şadan Şimşek’in, devlet memurluğu sınavına ilişkin gündemdışı konuşması ve Devlet Bakanı Şükrü Sina Gürel’in cevabı

ŞADAN ŞİMŞEK (Edirne) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; son günlerde kamuoyunda sıkça konuşulan DMS; yani, devlet memurları sınavı hakkında şahsım adına konuşma yapmak üzere söz almış bulunuyorum; öncelikle Yüce Meclisi ve televizyonları başlarında bizleri izlemekte olan sevgili vatandaşlarımızı saygıyla selamlarım.

Konuşmama başlamadan önce, can ve mal güvenliğimizin sarsılmaz teminatı olan Polis Teşkilatımızın 155 inci Kuruluş Yıldönümünü kutlar, görevleri başında şehit olan polislerimizi rahmetle anar, tüm Emniyet camiasına çalışmalarında başarılar dilerim.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; ilk defa kamu hizmet ve görevlerine devlet memuru olarak atanacaklar için merkezî seçme sınavı 17 Ekim 1999 tarihinde Öğrenci Seçme ve Yerleştirme Merkezi tarafından yapılmıştır. Bu sınav, özelliği itibariyle ülkemizde örnek teşkil eden model bir uygulamanın ilk aşamasıdır. Bugüne kadar kamu hizmetine memur olarak atanacaklar için yapılan sınavlarda kamuoyunun kanısı, torpil mekanizmasının işleyeceği ve siyasîlere yakın isimlerin kamu kurum ve kuruluşlarına devlet memuru olarak atanmasıydı. Bundan dolayı, herhangi bir sınava girenler, kendisine torpil yapılması için siyasîlere yoğun bir baskı uyguluyorlardı. Hal böyle olunca, milletvekilleri, aslî işleri olan yasama görevlerini yerine getirmekte zorlanıyorlardı. İlk defa Başbakanımız Sayın Bülent Ecevit tarafından telaffuz edilen merkezî sınavın, 2 Şubat 1999 tarih ve 99/12377 sayılı Bakanlar Kurulu Kararıyla yapılan değişiklik sonucunda, yılda ikiden fazla olmamak üzere, Öğrenci Seçme ve Yerleştirme Merkezi Başkanlığına yaptırılması öngörülerek, hakkaniyet ilkesine gerçek anlamda işlerlik kazandırılması ve torpilsiz memur alınması istenmiştir. 17 Ekim ve 12 Aralık 1999 tarihlerinde yapılan sınavlara giren 1 328 959 kişiden, 391 695'i 70 ve üzerinde puan alarak sınavı kazanmışlardır.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; yapılan merkezî sınav uygulamasıyla, kamu kurum ve kuruluşlarına alınacak personelin, aranılan niteliklere sahip olanlar arasından seçilmesi, adama göre iş değil, işe göre adam ilkesinin çalıştırılmasını sağlayarak, adam kayırma iddialarına son vererek, kamuoyu vicdanındaki her türlü kuşkuyu ortadan kaldırmaya yöneliktir.

Uygulama, işleyiş açısından hiçbir aksama olmadan bugünlere gelmiştir. Ancak, içerisinde bulunduğumuz şu günlerde, yani, devlet memurları sınavında 70 ve üzeri puan alan vatandaşlarımızın, tercihlerini yaptıkları bir zamanda insanların kafalarında birtakım soru işaretleri oluşmaya başlamıştır.

Bizlere değişik iletişim araçları kullanarak ulaşan vatandaşlarımızdan, bazı kimselerin, kendilerine siyasî yaptırımı olan kişi süsü vererek, ortalıkta dolaştıkları, hiçbir siyasî anlayış ve parti ahlakına yakışmayacak tavırlarla işe yerleştirmek için liste hazırladıkları, form fotokopilerini topladıkları ve bu listedeki isimlerin kesin olarak işe yerleştirilecekleri şeklinde bilgiler gelmektedir.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; vatandaşlarımızın içerisinde bulunduğu bu durumda, umut tacirliği yapılmaktadır. Hiçbir kimsenin vatandaşlarımızın bir iş ve ekmek kazanmak amacıyla umut bağladığı merkezî sınav uygulamasını baltalamaya ve insanların duygularıyla oynamaya hakkı yoktur.

Bu tür davranışlar toplumumuzda kaygı uyandırdığından, vatandaşımız daha fazla bilgilenmek ihtiyacını duymuş, bu konuda benim gibi diğer milletvekili arkadaşlarımızdan bilgi alma çabasına girmiştir. Şöyle ki, Devlet memurluğu sınavını 391 695 kişinin kazanmasına karşılık, yaklaşık 20 000 kişinin işe yerleştirilecek olması, askerliğini yapmamış, sağlık meslek lisesi mezunlarının, ilgili fakültelerden mezun olmuş veya bu sene mezun olacak öğretmen adaylarımızın ve 35 yaşını geçmiş vatandaşlarımızın durumlarının yayınlanan kadro ve pozisyonlar kitapçığında, aranılan niteliklere sahip olmamasının getirdiği sıkıntılar mevcuttur.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; biz, diğer milletvekili arkadaşlarımızla yöre ziyaretlerimizde, vatandaşlarımıza, bu konuyla ilgili hükümetimizin almış olduğu kararlar ve izlenecek yollar hakkında, Devlet Personel Başkanlığından edindiğimiz bilgiler doğrultusunda açıklık getiriyoruz.

Başbakanımız Sayın Bülent Ecevit Başkanlığındaki 57 nci Hükümeti oluşturan siyasî parti liderlerinin, torpilsiz memur alımına gösterdiği hassasiyet, dürüst yönetim, güvenli, kararlı, popülist politikalardan uzak almış olduğu kararlar halkımız tarafından takdir edilmekte ve dikkatle izlenmektedir.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Sayın Şimşek, lütfen toparlayınız.

Buyurun efendim.

ŞADAN ŞİMŞEK (Devamla) – Devlet memur sınavına yönelik çalışmalar ve ileride yapılacak uygulamalar hakkında vatandaşlarımızın kaygılarını giderecek, kamu vicdanını rahatlatacak açıklamaları, hükümetimiz adına, Sayın Bakanımız Prof. Dr. Şükrü Sina Gürel'in yapmasının yerinde olacağı inancını taşımakta olup, bu duygu ve düşüncelerle Sayın Bakanımıza teşekkürlerimi sunar, Yüce Meclisi saygıyla selamlarım. (DSP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum Sayın Şimşek.

Sayın Bakan, cevap verecek misiniz efendim?

DEVLET BAKANI ŞÜKRÜ SİNA GÜREL (İzmir) – Evet Sayın Başkan.

BAŞKAN – Sayın Devlet Bakanımız Şükrü Sina Gürel; buyurun. (DSP sıralarından alkışlar)

Süreniz 20 dakika efendim.

DEVLET BAKANI ŞÜKRÜ SİNA GÜREL (İzmir) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Sayın Başkan, Türkiye Büyük Millet Meclisinin değerli üyeleri; ben, öncelikle, bu önemli konuda ve kamuoyumuzda sanırım bazı hususların anlaşılmadığı belli olan bu önemli konuda bu gündemdışı konuşmayı yaparak konuyu dile getiren değerli milletvekili arkadaşım Sayın Şadan Şimşek'e teşekkür etmekle söze başlamak istiyorurm.

Gerçekten, aslında, her türlü kayırmacılığa ve objektif değerlendirmenin dışındaki değerlendirmelere son vermek üzere yapılan bir uygulama. Belki de, bir ilk uygulama olduğu için kamuoyumuzda yeteri kadar anlaşılamadı, anlatılamadı; bu fırsatı bana verdikleri için, tekrar, Sayın Şimşek'e teşekkür ediyorum.

Anayasamızın 128 inci maddesinde "memurların ve diğer kamu görevlilerinin nitelikleri, atanmaları, görev ve yetkileri, hakları ve yükümlülükleri, aylık ve ödenekleri ve diğer özlük işleri kanunla düzenlenir" denilmektedir ve 657 sayılı Devlet Memurları Kanununun 50 nci maddesinde de "devlet kamu hizmeti ve görevlerine devlet memuru olarak atanacakların açılacak devlet memurluğu sınavlarına girmeleri ve sınavı kazanmaları şarttır" denilmektedir. Kamu iktisadî teşebbüsleri personel rejimini düzenleyen 399 sayılı Kanunda da benzer bir hüküm vardır ve bir sınav koşulu getirmektedir işe alınmak bakımından.

Yine, bu doğrultuda, 6 Aralık 1985 tarihli bir Bakanlar Kurulu kararıyla, İlk Defa Devlet Kamu Hizmeti ve Görevlerine Devlet Memuru Olarak Atanacaklar İçin Zorunlu Yeterlik ve Yarışma Sınavları Genel Yönetmeliği yürürlüğe konulmuştur. Bu yönetmelik hükümleri çerçevesinde, kamu kurum ve kuruluşları, memur ihtiyaçlarını karşılamak için devlet memurluğu sınavı açmaktaydı, bu sınavları ilan etmekteydi, başvuruları kabul etmekteydi, yazılı, sözlü ve gerekmesi halinde uygulamalı sınavları yaparak başarılı olanları başarı sırasına göre atamaktaydılar; ancak, bu uygulamada, kamu kurum ve kuruluşları tarafından yapılan sınavların farklı biçimlerde duyurulması nedeniyle, sınavlara katılma bakımından herkes eşit olanaklara sahip değildi. Başvuruların kabulü ve değerlendirilmesinde kuruluşlar büyük zorluklarla karşılaşmaktaydı. Her kurum, aynı nitelikteki memurlar için ayrı ayrı sınav yaptığından büyük bir kaynak israfı söz konusu olmaktaydı ve uygun sınav salonları bulunamadığı için, sınavlar, çoğu kere, stadyum ve spor salonları gibi, aslında, sınav yapmaya hiç de elverişli olmayan ortamlarda yapılmaktaydı.

Ayrıca, kurumlarda sınav sorularını hazırlayan kurulların, okulların değişen müfredat programlarını izleyememeleri nedeniyle, yapılan sınavlar, bilgiyi yeterince ölçen sınavlar olarak da gerçekleştirilemiyordu.

Sınavların klasik usulde düzenlenmesi nedeniyle, sınav kâğıtlarının değerlendirilmesinin objektif yapılıp yapılmadığı da yine kuşku yaratan unsurlar arasındaydı.

Eski sınav usulü, sınavlarda siyasal ve bürokratik kayırmacılığın kolaylıkla yapılabilmesi, bazı hallerde değerlendirmelerin adil olmamasına, nitelikli eleman yerine niteliksiz elemanların işe alınmasına ve devlete olan güven duygusunun kaybolmasına da yol açmaktaydı.

Siyasal ve bürokratik makamlara çok sayıda işe yerleştirme talebi gelmekte ve buradaki görevliler, günlük işlerini bile yapamaz hale düşebilmekteydiler.

Bu ve benzeri sakıncaların ortadan kaldırılması amacıyla, 2 Şubat 1999 tarih ve 99/12377 sayılı Bakanlar Kurulu Kararıyla, İlk Kez Devlet Kamu Hizmeti ve Görevlerine Devlet Memuru Olarak Atanacaklar İçin Mecburî Yeterlik ve Yarışma Sınavları Genel Yönetmeliğinde değişiklik yapılmak suretiyle, kamu kurum ve kuruluşlarına ilk defa devlet memuru olarak alınacakların yazılı sınavlarının, yılda iki defadan fazla olmamak üzere, ülke çapında, merkezî olarak, Devlet Personel Başkanlığınca Öğrenci Seçme ve Yerleştirme Merkezi Başkanlığına yaptırılması hükmü getirilmiştir.

Ayrıca, kamu iktisadî teşebbüslerinin 1999 ve 2000 yıllarına ait genel yatırım ve finansman programlarına ilişkin Bakanlar Kurulu kararlarına, kamu iktisadî teşebbüslerine alınacak personelin de merkezî sınavda başarılı olanlar arasından seçilebileceğine dair bir hüküm konulmuştur.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; böylece, bu yeni sistemle, yazılı sınav, yılda iki defadan fazla olmamak üzere, ülke çapında, merkezî olarak yapılacağından, sınav bürokrasisi azaltılmaktadır.

Sınav ülke düzeyinde ilan edildiğinden, memur adayları, rahatlıkla sınavdan haberdar edilebilmektedir.

Sınav başvuruları, il ve ilçelerde oluşturulan bürolarca kabul edilmiş olduğundan ve bundan sonra da bu uygulama böyle sürdürüleceğinden, adayların başka yerlere gitmelerine gerek kalmayacaktır, kalmamıştır.

Merkezî sınavla, kayırmacılık önlenmektedir. Kişiler, başarı puanı ve nitelikleri esas alınmak suretiyle kadrolara yerleştirilmektedir. Böylece, devlet memurluğuna girişte eşitlik sağlanmaktadır.

Kamu kurum ve kuruluşlarının ayrı ayrı sınav yapmalarına gereksinim kalmadığından, kaynak israfının önüne geçilmiştir. Adaylar da, ayrı ayrı her kurumun sınavına girme külfetinden kurtulmuş olmaktadır. Ayrıca, memur adaylarının tamamının aynı sınava tabi tutulması nedeniyle, başarılı olanların seçimi daha objektif olabilecektir.

Merkezî olarak kamu kurum ve kuruluşlarının personel ihtiyacı aynı anda karşılandığından, personelin, kurumlar ve bölgeler bazında adil ve dengeli dağılımı da sağlanmış olmaktadır ve bu doğrultuda ilk merkezî sınav, hepinizin bildiği gibi, 17 Ekim 1999 tarihinde Öğrenci Seçme ve Yerleştirme Merkezi Başkanlığı tarafından yapılmıştır. Kamu kurumlarına personel alımında merkezî sınav uygulaması böylece yaşama geçirilmiştir.

Bu sınavda, sınavı geçerli olan 1 328 929 adaydan 59 808'i ilköğretim, 263 649'u ortaöğretim, 34 023'ü önlisans ve 34 215'i lisans mezunu olmak üzere toplam 391 695 aday başarılı olmuştur. Uygulama süresince, merkezî sınavda başarılı bulunanlar ilan edildikten sonra, ilk olarak, kamu kurum ve kuruluşları, merkezî sınav sonucuna göre atama yapacakları kadrolarının sayısını, unvanını, sınıf ve derecesini ve atanacaklarda aranacak şartları, Devlet Personel Başkanlığına bildirmişlerdir. Devlet Personel Başkanlığı, kamu kurum ve kuruluşları tarafından atama yapılacak boş kadroları, atanacaklarda aranan şartları da belirterek ilan etmiştir.

Merkezî sınavda başarılı olup da, ilan edilen kadrolara atanma şartlarını taşıyanlar, atanmak istedikleri kurumun adı ile kadro unvanını belirterek, Devlet Personel Başkanlığına başvurmaktadırlar. Devlet Personel Başkanlığı tarafından kamu kurum ve kuruluşlarına atama yapılacak memur kadroları ile kamu iktisadî teşebbüsleri tarafından atama yapılacak sözleşmeli personel pozisyonları 15 Mart tarihinde ilan edilmiş olup, 14 Nisan tarihine kadar, adaylar başvurularını gerçekleştirmektedirler.

Devlet Personel Başkanlığı, başvuranların tercihleri, merkezî sınav başarı puanlarına göre atanma hakkını elde ettiği kurumları ve kadroları belirleyerek, kendilerine ve ilgili kuruma durumu bildirecektir. Kamu kurum ve kuruluşlarında oluşturulan sınav komisyonları, Devlet Personel Başkanlığınca bildirilen adayları, görevin gerektirdiği nitelikleri taşıyıp taşımadıkları açısından değerlendirerek, bu nitelikleri taşımadıkları anlaşılanları, gerekçeleriyle birlikte, bu Başkanlığa bildirecek, Devlet Personel Başkanlığı da, bunların yerine, puan sırasına göre, yeni aday gönderecektir.

Bilgiişlem ortamında; yani, bilgisayar ortamında başvuruların değerlendirilmesi sonuçlandırıldıktan sonra, atanma hakkını elde edenlere ve ilgili kurumlara, Devlet Personel Başkanlığı tarafından bilgi verilecektir. Bilgiişlem ortamında başvuruların değerlendirilmesi sonuçlandırıldıktan sonra, atanma hakkını elde edenlere ve ilgili kurumlara bu durum bildirildikten sonra, ilgililerin, bu atama hakkını elde edenlerin atamaları gerçekleştirilebilecektir.

Bu son verilen ilan çerçevesinde, 4 144'ü lisans, 3 626'sı önlisans, 9 938'i ortaöğretim ve 2 075'i ilköğretim mezunu olmak üzere, toplam 19 783 kişinin, durumlarına uygun kadro ve pozisyonlara atanması gerçekleştirilecektir. Bu kadro ve pozisyonların, açıktan atama izinleri 1999 yılı içerisinde alınmış olmakla birlikte, merkezî sınav uygulamasına geçilmesi nedeniyle 1999 yılı sonuna kadar kullanılamadığından, söz konusu kadro ve pozisyonlar, bu yıl içerisinde ilan edilmiştir. İlgili yönetmelik gereğince, boş kadro ve pozisyonlar, kurumlar, ihtiyaç bildirdikçe periyodik olarak ilan edilecektir. Bu doğrultuda, 2000 yılı içerisinde açıktan atama izni alınacak kadro ve pozisyonlar, aynı şekilde, ilan edilerek bu kadrolara eleman atanması gerçekleştirilecektir.

Özellikle sağlık ve yardımcı sağlık hizmetleriyle eğitim ve öğretim hizmetleri sınıflarına dahil kadro ve pozisyonlar olmak üzere, yaklaşık 80 000 kadro ve pozisyon için yıl içerisinde tekrar ilan verilmesi düşünülmektedir.

Öte yandan, merkezî sınavı kazananlar arasında pedagojik formasyona sahip yeterince aday bulunmadığından, bu yıl içerisinde öğretmen adaylarına yönelik ayrıca merkezî sınav yapılması planlanmaktadır.

Diğer taraftan, askerlik ve yaş gibi, kurumlarca, adaylarda aranan nitelikler, öteden beri yapılan sınavlarda da zaten aranan niteliklerdi. Buna ilişkin genel mevzuatın, merkezî sınav uygulamasıyla doğrudan bir ilişkisi bulunmamaktadır. Bu husus, tamamen, kamu kurumlarının hizmet ihtiyaçlarından kaynaklanmaktadır.

Görüldüğü gibi, konuya ilişkin düzenleme çerçevesinde öngörülen sistem, özellikle kayırmacılığa ve tavassuta imkân vermeyecek şekildedir. Adayların kurumlara yerleştirilmelerinde, kurumların aradıkları koşulları taşımaları halinde, merkezî sınavdan aldıkları puan esas alınacaktır. Adaylar, tercih ettikleri kadro ve pozisyonlara, aynı kadro ve pozisyonu tercih eden diğer adaylarla puan karşılaştırması yapılmak suretiyle, en yüksek puan alandan başlanmak üzere, kontenjan kadar yerleştirileceklerdir.

Ancak, sayın milletvekilleri, son günlerde, kamuoyunda, personel yerleştirilmesinde kayırma ve tavassut olabileceği söylentileri çıkarıldığı görülmektedir. Hatta, bu söylentilere göre, bazı kişilerin, kayırma taahhüdüyle adaylardan para aldıkları iddiaları da ortaya atılmaktadır. Yukarıda ve biraz önce sizlere belirtmeye, arz etmeye çalıştığım gibi, personel yerleştirme uygulamasında, adayların tercihleri ve puanları dışında, kesinlikle, herhangi bir başka faktör etkili olamayacaktır. Adayların herhangi bir kuşku içinde bulunmamaları gerekir ve mağduriyetlerine de yol açılmaması için bu kürsüden, birtakım istirmarcılara da, özellikle, itibar etmemeleri çağrısını yapıyorum. Değerli adayların çevresinde dolaşan böyle istismarcılar varsa eğer, değerli memur adaylarımızın, bu kişileri de hızla güvenlik güçlerine bildirmeleri gerekmektedir.

Kamu hizmetlerinin yerine getirilmesi sürecinde, hizmetin verimli ve etkili sunumu açısından, kamu personelinin işin gerektirdiği niteliklere sahip liyakatli kişiler arasından seçilmesi en önemli unsurlardan biridir. Başarıyı önplanda tutan, bunun dışında herhangi bir önceliği olmayan bir uygulamayı gerçekleştiriyoruz ve bu uygulamayı gerçekleştirirken, bugüne kadar olduğu gibi bundan sonra da kamuoyumuzun gerekli desteği vereceğine inanıyoruz.

Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum. (DSP, MHP ve ANAP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Devlet Bakanımız Sayın Gürel'e teşekkür ediyorum.

İkinci gündemdışı söz, Balıkesir İlinde şiddetli fırtına nedeniyle meydana gelen hasarlarla ilgili olarak söz isteyen Balıkesir Milletvekili Sayın İsmail Özgün'e aittir.

Buyurun Sayın Özgün. (FP sıralarından alkışlar)

Süreniz 5 dakikadır.

2.—Balıkesir Milletvekili İsmail Özgün’ün, Balıkesir ve çevresinde meydana gelen şiddetli fırtınanın neden olduğu hasarlara ilişkin gündemdışı konuşması ve Orman Bakanı Nami Çağan’ın cevabı

İSMAİL ÖZGÜN (Balıkesir) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Balıkesir İlinde ve çevresinde 5.4.2000 Çarşamba günü meydana gelen şiddetli fırtınanın ortaya çıkardığı hasarlarla ilgili olarak gündemdışı söz almış bulunmaktayım; bu vesileyle, Muhterem Heyetinizi saygıyla selamlıyorum.

Değerli milletvekilleri, 5 Nisan Çarşamba günü öğle saatlerinde 35 ilâ 40 kilometre/saat hızla başlayan rüzgâr, ilerleyen saatlerde hızını 75 ilâ 100 kilometre/saate ulaştırarak fırtınaya dönüşmüş ve önemli hasarlara ve yangınlara sebep olmuştur. Bu fırtınada hayatını kaybeden vatandaşlarımıza Cenabı Allah'tan rahmet, ailelerine başsağlığı diliyor, yaralı vatandaşlarımıza buradan geçmiş olsun diyorum. Fırtınada çıkan yangında evlerini ve hayvan ahırlarını kaybeden vatandaşlarımıza da geçmiş olsun diyorum.

Değerli milletvekilleri, fırtına nedeniyle 18 muhtelif bölgede, orman mahallinde yangın meydana gelmiş ve 1 250 hektar orman alanı tamamen yanmıştır. İvrindi İlçemizin Kiraz Köyünde 11 ev, 23 ahır; Manyas İlçemizin Süleymanlı Köyünde 13 ev, 12 ahır, 16 samanlık ve 23 baş hayvan tamamen yanmıştır. Balıkesir İlindeki İl Özel İdare İşhanı ve Ticaret Odası binasının çatıları kısmen hasar görmüş, rüzgârdan uçmuştur. Yine, Bandırma ve Gönen spor salonunun çatıları hasar görmüştür. Bigadiç İlçemizin Osmanca Köyünde cami minaresinin yıkılmasıyla, bir vatandaşımız, o yıkıntının altında kalarak hayatını kaybetmiştir. Yine, Balya İlçemizin Semisköy'ünde bir vatandaşımız, ağaç devrilmesi sonucu hayatını kaybetmiştir.

Değerli milletvekilleri, mağdur durumda bulunan bu köylere yaptığım ziyaretlerde şunu gördüm: Özellikle, yangında evini ve ahırlarını kaybetmiş bulunan vatandaşlarımız fevkalade büyük sıkıntı içerisindedir. Evleri tamamen yanmış durumdadır ve şu anda, bu vatandaşlarımız çadırlarda barındırılmaktadır. Hava şartları da olumlu değildir; yüksek bölgeler olduğu için, geceleri çok soğuk olmaktadır ve zor şartlar altında çadırlarda yaşamaktadırlar. Bunların bir an evvel, evlerinin ve ahırlarının yeniden inşa edilmesi lazım gelmektedir ve bizzat vatandaşlarımız devletimizden ve hükümetimizden bunları beklemektedir. Yangın olan yerlerin afet bölgesi olarak ilan edilmesi ve vatandaşlarımızın sorunlarının çözülmesi noktasında hükümetimizden beklentileri en yüksek noktadadır.

Değerli milletvekilleri, bu yangınlar bir defa daha göstermiştir ki, orman yangınlarının önlenmesinde fevkalade titizlik gösterilmesi ve önlemlerin artırılması icap etmektedir. Orman yangını mevsiminde olmadığımız için –öyle tahmin ediyorum– bu yangının söndürülmesinde personel yetersizliği görülmüştür, gözetleme kulelerinde görevlilerin olmadığı ve yangını söndürmede uçak kullanılamaması gibi hususlar bu vesileyle gündeme gelmiştir. O bakımdan, bu orman yangınlarının söndürülmesiyle ilgili kanunî düzenlemenin de gözden geçirilmesi zorunluluğu ortadadır.

Ayrıca, elektrik tellerinden büyük ölçüde bu yangınlar çıkmıştır. Elektrik tellerinin yeraltından geçirilmesi zorunluluğu da açıkça görülmüştür.

Değerli milletvekilleri, ortaya çıkan bu afetle ilgili olarak, başta Balıkesir Valimiz Sayın Alaattin Yüksel olmak üzere, bu yangınların önlenmesinde ve zor durumda bulunan vatandaşlarımızın ihtiyaçlarının giderilmesinde gayret gösteren bütün görevlilere buradan teşekkür ediyorum; ancak, şu anda çok müşkül durumda olan, içinde oturacakları, barınacakları bir evleri dahi olmayan o insanlarımızın elinden tutulması ve bu bölgelerin afet bölgesi olarak ilan edilerek bir an evvel bu vatandaşlarımızın evlerine kavuşturulması noktasında hükümetimizin ve devletimizin üzerine düşen görevi yerine getireceğine olan inancımı ifade ediyor, Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum. (FP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum Sayın Özgün.

Gündemdışı konuşmaya cevap vermek üzere, Orman Bakanı Sayın Nami Çağan, buyurun efendim. (DSP sıralarından alkışlar)

Sayın Bakan, süreniz 20 dakika.

ORMAN BAKANI İ. NAMİ ÇAĞAN (İstanbul) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Sayın İsmail Özgün'ün gündemdışı konuşmasına cevap vermek üzere karşısınızdayım; sizleri saygıyla selamlıyorum.

5 Nisan günü ulusça büyük bir afetle karşı karşıya kaldık. Bu afet, sadece Balıkesir İlimizde değildir, ülkemizin değişik 84 yöresinde orman yangını çıkmıştır ve fırtınadan, çok büyük hasarlar meydana gelmiştir.

İzin verirseniz önce -zaten, durum tespitini Sayın Özgün yaptı- Balıkesir İlimize değineyim. Değerli valimiz afet anından itibaren harekete geçmiş -kendisiyle hep temas halinde olduk- ve özverili bir şekilde çalışmıştır. Sadece Orman Bakanlığımızın, Orman Genel Müdürlüğümüzün değil, bütün kamu kuruluşlarının değerli elemanları, yerel yönetimlerimiz, yurttaşlarımız, elbirliğiyle bu yangınla mücadele etmişlerdir ve ortaya çıkan zararı asgaride tutmaya çalışmışlardır. Hemen sonrasında yangının söndürülmesinden sonra, Bayındırlık Bakanlığımız hasar tespit çalışmalarına 25 ekiple birlikte başlamış durumdadır ve 50 milyar liralık ilk yardımı Bayındırlık Bakanlığımız, 100 milyar liralık ilk yardımı da Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Fonundan, Devlet Bakanı arkadaşımız göndermiştir. Aynı şekilde, Beden Terbiyesi Genel Müdürlüğümüz ve Diyanet İşleri Başkanlığımız da harekete geçmiştir. Orman Bakanlığı olarak da, Or-Köy Genel Müdürümüz, olay yerinde, felaketten zarar gören köylerde, Or-Köy kredilendirmesi için çalışmalarına başlamıştır. Bütün bunlar, Balıkesir Valimiz Sayın Alaattin Yüksel'in koordinasyonunda yürümüştür.

Bu felaket, sadece Balıkesir'i değil, pek çok ilimizi, pek çok yöremizi vurmuştur. Orman Bakanlığında 63 yıldır istatistik tutuluyor, şimdiye kadar böyle bir durumla karşılaşılmamıştır. Bir günde ve nisan ayının başında 84 ayrı orman yangını çıkmıştır ve ilk soruşturma sonuçlarına göre, burada sabotaj kuşkusu da yoktur; çünkü, çok şiddetli bir lodos ve bu lodosun ortaya çıkardığı bir felaket söz konusu. En küçük bir kıvılcım bile o gün yangına dönüşmüştür.

Ülkemizin özellikle kuzeybatı bölgesi etkilenmiştir. Üç dört gündür havalar kurak giderken, o gün fırtınayla birlikte bu 84 yangın meydana geliyor ve hasar tespit çalışmalarımız devam ediyor. Bugün, geçen yılın 365 günlük toplamını aşmıştır; bugünkü tespitimiz itibariyle yanan alan 7 051 hektardır ve yangınların tamamı, ertesi gün, büyük özveriyle çalışan Orman Bakanlığımız mensupları ve valilerimizin katkılarıyla kontrol altına alınabilmiştir.

Bölgelerimizden alınan bilgilere göre, yangınların büyük bir bölümü, şiddetli lodosun neden olduğu enerji nakil hatlarının kopması ya da ark yapması sonucu meydana gelmiştir. Burada, herhangi bir ihmal yoktur; çünkü, TEDAŞ yetkilileri, elektrikleri kesmiştir ki, bazı yerlerde tam yetişebilmiştir, bazı yerlerde ise yetişememiştir.

Ayrıca, tarla temizliği çalışmaları sırasında ihmal ve dikkatsizlikler de var. Özellikle, fındıklık ve zeytinlik alanlarda, tarla temizliği sırasında, yakma esnasında ortaya çıkan bu ufacık kıvılcımlar, yangına dönüşmüştür.

Yangın ihbarlarıyla birlikte, Bakanlığımızın bütün güçleri, yangınlara yönlendirilmiştir ve tamamen söndürülene kadar çalışmalarını aralıksız sürdürmüştür. Bakanlığımız, bu yangınlara, elinde bulunan 276 adet arazöz, 93 adet su tankı, 91 adet dozer, 30 adet loder ve 27 adet treylerden oluşan makine gücüyle müdahale etmiştir.

20 adet yangın söndürme helikopterinin ihalesi, 12 Nisan 2000 tarihinde, yani yarın yapılacaktır ve bu helikopterler, geçen yıla göre onbeş gün daha erken söndürme çalışmalarına başlayacaktır.

Bakanlığımızın elindeki helikopterler, yangın günü hiç kullanılamamıştır; çünkü, o gün uçuşa izin yoktu. Yer yer hızı 100 kilometreye varan rüzgârın etkisiyle, havadan müdahale olanağı bulunamamıştır. Ertesi gün, İstanbul ve Kocaeli yangınlarına ancak müdahale edilebilmiştir. 6 Nisan 2000 Perşembe günü, öğlenden sonra, hava koşulları iyileşmeye başlayınca, Türk Hava Kurumunun elinde bulunan 5 uçaklık bir filo, İstanbul ve Kocaeli'ndeki yangınlara gönderilmiştir.

Bu, büyük bir felakettir; ama, her ne kadar, kötü örne, örnek değilse de, bir günde 7 000 hektar alanı, yangın mevsimi içinde, elimizde 7 adet uçak varken yitirdik. 27 Temmuz 1996 tarihinde Marmaris'te başlayan yangın, 7 000 hektarın yok olmasına sebep olmuştur. O sırada, Orman Bakanlığının elinde uçak da vardı ve bu uçaklardan 2 tanesi amfibikti, 12 tane de helikopterimiz vardı; müdahale edilmesine rağmen, bu hasar ortaya çıkmıştır.

Aynı şekilde, Amerika Birleşik Devletlerinde, teknolojinin bütün olanaklarının kullanılmasına ve 10 000 kişinin görev almasına rağmen, Yellowstown Millî Parkında çıkan yangın bir ay sürmüş ve 180 000 hektar alan yanmıştır. Aynı şekilde, 1998 Florida yangınında, bir yangında 250 000 hektar alan yanmıştır. Geçen yıl, yine Florida'da, teknolojinin bütün olanaklarına rağmen, 70 000 hektar alan yanmıştır. Afet geldiği zaman, bunun önüne geçilemiyor; çünkü, zaten, afetin de tanımında, mücbir sebebin de tanımında karşı konulamaz, engellenemez bir olay olma özelliği vardır. Biz de, 5 Nisan günü, maalesef, bir yangınla karşı karşıya kaldık. Bütün tedbirler, mevsim dışı olmasına rağmen, alınmıştı; bununla birlikte, ortaya çıkan hasar önlenemedi.

Yanan bütün alanlar gözetim altındadır. Bu alanların başka amaçlarla kullanılmaları mümkün değildir. Bu alanlar, Anayasamızın da direktifine uygun olarak, en geç, izleyen yıl ağaçlandırılmış olacaktır. Bu amaçla, şimdi, yanan alanların hava fotoğraflarını çekiyoruz; ağaçlandırıldıktan sonra, tekrar hava fotoğraflarını çekeceğiz. Geçen yıl yaptığımız gibi, basına, yine bu hava fotoğraflarını dağıtacağız ve yanan alanların tümü ağaçlandırılmış olacaktır.

Basınımız bu olaya büyük duyarlılık göstermiştir; fakat, Orman Bakanlığı mensuplarımızın da herhangi bir ihmalleri yoktur. Ben, hem sayın valilerimize hem diğer kamu kuruluşlarına ve yerel yönetimlere, Türkiye Büyük Millet Meclisinin huzurunda, gösterdikleri özverili çabalardan dolayı teşekkür ediyorum.

Hepinize saygılar sunuyorum. (Alkışlar)

BAŞKAN – Orman Bakanımız Sayın Nami Çağan'a, verdiği izahattan dolayı, açıklamadan dolayı teşekkür ediyorum.

Sayın milletvekilleri, gündemdışı son söz, 10 Nisan Polis Günü nedeniyle söz isteyen Aksaray Milletvekili Sayın Kürşat Eser'e aittir.

Buyurun Sayın Eser. (MHP sıralarından alkışlar)

Süreniz 5 dakika efendim.

3.—Aksaray Milletvekili Kürşat Eser’in, emniyet teşkilâtının kuruluşunun 155 inci yıldönümüne ilişkin gündemdışı konuşması

KÜRŞAT ESER (Aksaray) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; emniyet teşkilatımızın kuruluşunun 155 inci yıldönümü vesilesiyle söz almış bulunuyorum; Yüce Heyetinizi saygıyla selamlıyorum.

Milletimizin huzurunu ve güvenliğini sağlayan, devletimizin bölünmez bütünlüğünü korumayı ilke edinmiş olan, hukuk devleti anlayışı içerisinde, Atatürk ilke ve inkılâplarından taviz vermeden görevini ifa eden Türk polis teşkilatının bayramını en içten dileklerimle kutlarım. Bu vesileyle, Türk polis teşkilatımızın, gözümüzden kaçan ya da gözardı ettiğimiz birtakım noktalarına değinmek istiyorum.

Gittikçe globalleşen, sınırların her geçen gün biraz daha önemini yitirdiği bir dünyada yaşıyoruz. Milletler arasındaki ilişkiler, devletlerden bağımsız olarak gelişmekte, daha komplike hale gelmektedir. Bilgisayar ve internet her geçen gün biraz daha hayatımıza girmekte, insan hakları ve benzeri alanlarda herkesin kabul ettiği evrensel değerler ortaya çıkmaktadır. Artık, hiçbir ülke, diğerlerinin ne düşündüğünü umursamadan adım atamamakta, bu benim iç meselemdir iddiasında bulunamamaktadır. Ülkeler, her geçen gün, birbirine, ticarî, ekonomik, siyasî ve kültürel olarak bağlanmaktadır.

Bu gelişmelere bağlı olarak, hiçbir gün geçmiyor ki, yeni bir sorun ortaya çıkmasın. Etnik çatışmalar, insan hakları ihlalleri, sınır aşan organize suçlar, teknolojik suçlar... Dikkat ederseniz, bunların hepsi, İçişlerini ilgilendiren bir soruna sebebiyet verdiği ölçüde, dönüp dolaşıp polis teşkilatımıza gelmektedir. Polisimiz, insanımızın can ve mal güvenliği ve huzuruna yönelik suçlarla mücadelede olduğu gibi, ülkemiz üzerinde oynanmaya çalışılan sinsi oyunları bozmakta da üstün bir başarı göstermiştir. Yeni bir binyıla giren dünyada Türkiye'nin hak ettiği yeri alabilmesi, dünyadaki gelişmeleri takip etmesine ve etkin bir şekilde süratle kullanabilmesine bağlıdır. Türk polis teşkilatı da, üstün hizmet ve görev aşkı içerisinde görevini yerine getirirken, çağın bize sunduğu en üstün teknolojiyi kullanmak zorundadır. Polis teşkilatımızın bu gelişmelere süratle ayak uydurması da kaçınılmaz bir zorunluluktur.

Güvenlik güçleri, örgütlü suçluların sahip oldukları imkânlardan daha fazlasına sahip olmalıdır, ancak bu yolla caydırıcılık özelliğine sahip olunabilir. Bu sebeple, polis teşkilatımızın kadrolarının, eğitilmiş personelle takviyesi yanında, günümüzün mücadele konularına uygun araç ve gereçlerle güçlendirilmesi, emniyet personelinin, mesleğinin çeşitli dallarında uzmanlaşıp, teknik ve yeni bilgiyle donatılması, görev bölgelerinde halkla ilişkilerini güçlendirip, yakın diyaloga girmek suretiyle daha verimli çalışmalarının sağlanması, sorgulama tekniklerinin modernleştirilmesi ve en önemlisi de, karakolların, güven duyulan yerler haline gelmesi önceliklerimiz arasında olmalıdır.

Birtakım olumsuz propagandalara rağmen, çağa uygun teknolojik araç gereçlerle, hukuk çerçevesinde, Anayasa ve yasaların tanıdığı yetkiler içerisinde, Türk polisinin, yüksek bir moral ve disiplinle suça, suçlulara aman vermeyeceğine inancımız tamdır.

Polis teşkilâtımızın yürüttüğü görevin zor ve meşakkatli olduğunu biliyoruz. Amacımız, bu zor görevi yapanların, çeşitli idarî, sosyal ve meslekî problemlerini çözmek, hizmet bayrağının daha ileri taşınmasını sağlamak olmalıdır. Emniyet teşkilatımıza bu teknolojik desteği sağlarken, millete canını feda eden, kurşunlara hedef olan, üniversite bahçesinde taşlanan, kanunsuz yürüyüşlerde horlanan, müdahale etmediği takdirde "niçin seyirci kaldın" diye azarlanan, müdahale ettiği takdirde, faşistlikle suçlanan ve en ağır küfürlere muhatap olan, görevi uğruna çocuklarını günlerce görmeyen ve gerektiğinde 24 saat aralıksız çalışan, yapılan işten dolayı 1985-2000 yılları arasında 410 şehit, 288 görev esnasında vefat eden ve 329 personelini vazife malulüne veren polisimizin içerisinde bulunduğu yaşam koşullarının ve emeklilik haklarının, hükümetimiz tarafından yeniden gözden geçirileceğine inanıyorum.

Milliyetçi Hareket Partisi olarak, bu konuda Grup Başkanvekilimiz Sayın İsmail Köse tarafından verilen kanun teklifinin hızlandırılmasını ve Bakanlar Kurulunda bulunan kanun tasarısının bir an önce Meclis gündemine getirilmesini temenni ediyorum.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Sayın Eser, lütfen toparlayınız.

KÜRŞAT ESER (Devamla) – Değerli milletvekilleri, bu anlamlı günde, bütün aziz şehitlerimizi rahmetle, kahraman gazilerimizi şükranla anıyor; şu anda yurdumuzun her tarafında görevlerini sürdüren Emniyet personelimize takdirlerimi, bize kutsal bir emanet olarak bırakılan dul ve yetimlerimize en içten sevgi ve saygılarımı sunuyor; bu düşünce ve duygularla Yüce Heyetinizi saygıyla selamlıyorum. (MHP ve DSP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum Sayın Eser.

Başkanlığın Genel Kurula diğer sunuşları vardır.

Sayın milletvekilleri, tarihî bir duyuruyu dikkatlerinize sunmak istiyorum.

B)ÇEŞİTLİ İŞLER

1.—Cumhurbaşkanı adaylarının 16 Nisan 2000 Pazar gününden başlamak üzere 25 Nisan 2000 Salı günü saat 24.00’e kadar TBMM Başkanlık Divanına bildirilmesine ilişkin Başkanlık duyurusu

BAŞKAN – Anayasamızın 102 nci maddesine göre, Cumhurbaşkanı adaylarının 16 Nisan 2000 Pazar gününden başlamak üzere 25 Nisan 2000 Salı günü saat 24.00'e kadar Meclis Başkanlık Divanına bildirilmesi gerekmektedir.

Bu başlangıcın hayırlı bir sonuç getirmesini temenni ediyorum.

Genel Kurulun bilgilerine sunarım.

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığının 4 adet tezkeresi vardır; okutup, ayrı ayrı bilgilerinize sunacağım :

C) TEZKERELER VE ÖNERGELER

1.—Küba Halkın Gücü Meclisi Uluslararası İlişkiler Komisyonu Başkan Yardımcısı Ramon Pez Ferro’nun, resmî temaslarda bulunmak üzere, beraberlerinde bir parlamento heyetiyle, ülkemizi ziyaretlerinin uygun bulunduğuna ilişkin Başkanlık tezkeresi (3/526)

7 Nisan 2000

Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kuruluna

TBMM Başkanlık Divanının 31 Mart 2000 tarih ve 47 sayılı kararı ile Küba Halkın Gücü Meclisi Uluslararası İlişkiler Komisyonu Başkan Yardımcısı Ramon Pez Ferro'nun beraberinde bir Parlamento Heyeti olduğu halde, TBMM Dışişleri Komisyonunun konuğu olarak, resmî temaslarda bulunmak üzere ülkemizi ziyareti uygun bulunmuştur.

Türkiye Büyük Millet Meclisinin Dış İlişkilerinin Düzenlenmesi Hakkındaki 3620 sayılı Kanunun 7 nci maddesi gereğince Genel Kurulun bilgisine sunulur.

Yıldırım Akbulut

Türkiye Büyük Millet Meclisi

Başkanı

BAŞKAN – Bilgilerinize sunulmuştur.

İkinci tezkereyi okutuyorum:

2.—Gürcistan Parlamentosu Dışişleri Komitesi Başkanı Nino Burcanadze’nin, resmî temaslarda bulunmak üzere beraberinde bir parlamento heyetiyle ülkemizi ziyaretlerinin uygun bulunduğuna ilişkin Başkanlık tezkeresi (3/527)

7 Nisan 2000

Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kuruluna

TBMM Başkanlık Divanının 31 Mart 2000 tarih ve 47 sayılı kararı ile Gürcistan Parlamentosu Dışişleri Komitesi Başkanı Nino Burcanadze'nin beraberinde bir Parlamento Heyeti olduğu halde, TBMM Dışişleri Komisyonunun konuğu olarak, resmî temaslarda bulunmak üzere ülkemizi ziyareti uygun bulunmuştur.

Türkiye Büyük Millet Meclisinin Dış İlişkilerinin Düzenlenmesi Hakkındaki 3620 sayılı Kanunun 7 nci maddesi gereğince Genel Kurulun bilgisine sunulur.

Yıldırım Akbulut

Türkiye Büyük Millet Meclisi

Başkanı

BAŞKAN – Bilgilerinize sunulmuştur.

Üçüncü tezkereyi okutuyorum :

3. —Rusya Federasyonu Devlet Duması Dış İlişkiler Komitesi Başkanı Dimitri Olegoviç Rogozin’in, resmî temaslarda bulunmak üzere beraberlerinde bir parlamento heyetiyle ülkemizi ziyaretlerinin uygun bulunduğuna ilişkin Başkanlık tezkeresi (3/528)

7 Nisan 2000

Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kuruluna

TBMM Başkanlık Divanının 31 Mart 2000 tarih ve 47 sayılı Kararı ile Rusya Federasyonu Devlet Duması Dış İlişkiler Komitesi Başkanı Dmitri Olegoviç Rogozin'in beraberinde bir Parlamento Heyeti olduğu halde, TBMM Dışişleri Komisyonunun konuğu olarak resmî temaslarda bulunmak üzere ülkemizi ziyareti uygun bulunmuştur.

Türkiye Büyük Millet Meclisinin Dış İlişkilerinin Düzenlenmesi Hakkındaki 3620 sayılı Kanunun 7 nci maddesi gereğince Genel Kurulun bilgisine sunulur.

Yıldırım Akbulut

Türkiye Büyük Millet Meclisi

Başkanı

BAŞKAN – Bilgilerinize sunulmuştur.

Dördüncü ve son tezkereyi okutuyorum:

4. —TBMM’nin açılışının 80 inci yıldönümü kutlamaları programı çerçevesinde TBMM Başkanlığınca belirlenen ülkelerin parlamento başkanlarının veya üyelerinin 21-25 Nisan 2000 tarihleri arasında ülkemize davetine ilişkin Başkanlık tezkeresi (3/529)

7 Nisan 2000

Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kuruluna

TBMM Başkanlık Divanının 8 Mart 2000 tarih ve 43 sayılı kararıyla, TBMM'nin açılışının 80 inci yıldönümü kutlamaları programı çerçevesinde TBMM Başkanlığınca belirlenen ülkelerin parlamento başkanlarının veya üyelerinin 21 - 25 Nisan 2000 tarihleri arasında ülkemize daveti kararlaştırılmıştır.

Türkiye Büyük Millet Meclisinin Dış İlişkilerinin Düzenlenmesi Hakkındaki 3620 sayılı Kanunun 7 nci maddesi gereğince Genel Kurulun bilgisine sunulur.

Yıldırım Akbulut

Türkiye Büyük Millet Meclisi

Başkanı

Davet Edilen Ülkeler

A) Avrupa Birliğine Üye Ülkeler

1. Almanya

2. Fransa

3. İtalya

4. Belçika

5. Hollanda

6. Lüksemburg

7. İngiltere

8. İrlanda

9. Portekiz

10. İspanya

11. Yunanistan

12. İsveç

13. Danimarka

14. Finlandiya

15. Avusturya

B) Türk Cumhuriyetleri ve Kafkas Ülkeleri

1. Azerbaycan Cumhuriyeti

2. Gürcistan Cumhuriyeti

3. Kazakistan Cumhuriyeti

4. Türkmenistan Cumhuriyeti

5. Özbekistan Cumhuriyeti

6. Kırgızistan Cumhuriyeti

C) Balkan Ülkeleri

1. Bulgaristan

2. Romanya

3. Makedonya

4. Arnavutluk

5. Bosna Hersek

D) Diğer ülkeler

1. KKTC

2. İsrail

3. Mısır Arap Cumhuriyeti

4. Çin Halk Cumhuriyeti

5. Japonya

6. ABD

7. Rusya Federasyonu

BAŞKAN – Bilgilerinize sunulmuştur.

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığının oylamaya tabi bir tezkeresi vardır; okutup, oylarınıza sunacağım.

Tezkereyi okutuyorum :

5. —TBMM Millî Savunma Komisyonu ile Dışişleri Komisyonu üyelerinden oluşan bir parlamento heyetinin İsrail Parlamentosu Savunma ve Dışişleri Komisyonu Başkanının davetine icabet etmesine ilişkin Başkanlık tezkeresi (3/530)

7 Nisan 2000

Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kuruluna

Dışişleri Bakanlığının 27 Mart 2000 tarih ve OAGY–I/360 - 150 sayılı yazısında, İsrail Parlamentosu Savunma ve Dışişleri Komisyonu Başkanının TBMM Millî Savunma Komisyonu ile Dışişleri Komisyonu üyelerinden oluşan bir parlamento heyetini İsrail'e davet ettiği bildirilmiştir.

Söz konusu davete icabet edilmesi hususu, Türkiye Büyük Millet Meclisinin Dış İlişkilerinin Düzenlenmesi Hakkındaki 3620 sayılı Kanunun 6 ncı maddesi uyarınca Genel Kurulun tasviplerine sunulur.

Yıldırım Akbulut

Türkiye Büyük Millet Meclisi

Başkanı

BAŞKAN – Tezkereyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Tezkere kabul edilmiştir.

Sözlü soru önergesinin geri alınmasına dair bir önerge vardır; okutuyorum :

6. —Elazığ Milletvekili Ahmet Cemil Tunç’un, (6/605) esas numaralı sözlü sorusunu geri aldığına ilişkin önergesi (4/176)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Gündemin "Sözlü Sorular" kısmının 278 inci sırasında yer alan (6/605) esas numaralı sözlü soru önergemi geri çekiyorum.

Gereğini saygılarımla arz ederim.

7.4.2000

Ahmet Cemil Tunç

Elazığ

BAŞKAN – Sözlü soru önergesi geri verilmiştir.

Sayın milletvekilleri, Demokratik Sol Parti, Milliyetçi Hareket Partisi ve Anavatan Partisi Gruplarının, İçtüzüğün 19 uncu maddesine göre verilmiş müşterek önerileri vardır; önce, tümünü okutup işleme alacağım; sonra, ayrı ayrı okutup, oylarınıza sunacağım :

V.—ÖNERİLER

A)SİYASÎ PARTİ GRUBU ÖNERİLERİ

1.—Genel Kurulun çalışma gün ve saatleri ile gündemdeki sıralamanın yeniden yapılmasına ilişkin DSP, MHP ve ANAP Gruplarının müşterek önerisi

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Danışma Kurulunun 11 Nisan 2000 Salı günü (bugün) yaptığı toplantıda, siyasî parti grupları arasında oybirliği sağlanamadığından, Gruplarımızın ekteki müşterek önerilerinin, Genel Kurulun onayına sunulmasını arz ve teklif ederiz.

Saygılarımızla.

M. Emrehan Halıcı Ömer İzgi

DSP Grup Başkanvekili MHP Grup Başkanvekili

Zeki Çakan

ANAP Grup Başkanvekili

Öneriler :

1. 11 Nisan 2000 tarihli gelen kâğıtlarda yayımlanan ve aynı gün dağıtılan 400 sıra sayılı kanun tasarısının 48 saat geçmeden Gündemin Kanun Tasarı ve Teklifleriyle Komisyonlardan Gelen Diğer İşler Kısmının 2 nci sırasına, 10 Nisan 2000 tarihli Gelen Kâğıtlarda yayımlanan ve aynı gün dağıtılan 395 sıra sayılı kanun tasarısının, 48 saat geçmeden bu kısmın 7 nci sırasına; 10 uncu sırasında bulunan 383 sıra sayılı kanun tasarısının, 8 inci sırasına; 7 nci sırasında bulunan 89 sıra sayılı kanun tasarısının, 9 uncu sırasına; 8 inci sırasında bulunan 368 sıra sayılı kanun tasarısının, 10 uncu sırasına; 11 Nisan 2000 tarihli Gelen Kâğıtlarda yayımlanan ve aynı gün dağıtılan 402 sıra sayılı kanun tasarısının, 48 saat geçmeden bu kısmın 11 inci sırasına; gündemin 9 uncu sırasında bulunan 373 sıra sayılı kanun teklifinin, bu kısmın 12 nci sırasına; 119 uncu sırasında bulunan 357 sıra sayılı kanun tasarısının, 13 üncü sırasına; 143 üncü sırasında bulunan 385 sıra sayılı kanun tasarısının, 14 üncü sırasına; 133 üncü sırasında bulunan 376 sıra sayılı kanun tasarısının, 15 inci sırasına; 109 uncu sırasında bulunan 329 sıra sayılı kanun tasarısının, 16 ncı sırasına; 110 uncu sırasında bulunan 330 sıra sayılı kanun tasarısının, 17 nci sırasına; 67 nci sırasında bulunan 216 sıra sayılı kanun tasarısının, 18 nci sırasına; 2 nci sırasında bulunan 384 sıra sayılı kanun tasarısının, 19 uncu sırasına alınması önerilmiştir.

2. Genel Kurulun 11 Nisan 2000 Salı günkü birleşiminde sözlü sorular ile diğer denetim konularının, 12 Nisan 2000 Çarşamba günü de sözlü soruların görüşülmemesi, Genel Kurulun 11 Nisan 2000 Salı günü 15.00-19.00; 20.00-24.00 saatleri, 12 Nisan 2000 Çarşamba ve 13 Nisan 2000 Perşembe günleri de 13.00-20.00 saatleri arasında çalışmalarını sürdürmesi, 11 Nisan 2000 Salı günü de kanun tasarı ve tekliflerinin görüşülmesi, gündemin 1 inci sırasında bulunan 367 sıra sayılı Organize Sanayi Bölgeleri Kanunu Tasarısının görüşmelerinin bugün saat 24.00'e kadar tamamlanamaması halinde görüşmelerinin bitimine kadar çalışma süresinin uzatılması, tasarının maddeleri üzerinde soru-cevap işleminin 10 dakika ile sınırlandırılması önerilmiştir.

TURHAN GÜVEN (İçel) – Aleyhte söz istiyorum.

ABDÜLLATİF ŞENER (Sivas) – Aleyhte söz istiyorum.

BAŞKAN – İlk söz, Doğru Yol Partisi Grubu Başkanvekili Sayın Turhan Güven'e ait.

Sayın Güven, buyurun.

Süreniz 10 dakikadır.

TURHAN GÜVEN (İçel) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; geçen hafta 101 inci maddenin yorgunluğunu ve bunun yanında da, bir bahar yorgunluğunu beraber yaşıyoruz. Şu andaki Yüce Meclisin de toplantı yetersayısına dahi ulaşması mümkün değil, karar yetersayısı da yok; ama, biz, bu yorgunluğa rağmen, bazı kanun tasarılarını, birdenbire tekrar gündemimize sokmak gayreti içerisindeyiz.

Değerli milletvekilleri, bakınız, bu İçtüzük, öyle, üç günde, beş günde hazırlanmış bir İçtüzük değil. 1920'de Dahilî Nizamname Mecliste çıktıktan sonra, uzun yılların getirdiği tecrübeler sonucu, uygulamalar sonucu, Meclis İçtüzüğü bu hale gelmiştir. Elbette, geçen süre içerisinde yenilenmesi gereken maddeleri vardır; ama, Meclisin çalışma performansı incelenmiş, bu gayretli çalışmanın sonucunda, Meclis, salı, çarşamba, perşembe günleri toplantıya çağrılmış ve yine, bir insanın dikkati göz önüne alınarak, saat 15.00'den 19.00'a kadar çalışma süresi düzenlenmiş. Bütün bunlar, bir çırpıda akla geldiği için mi düzenlenmiş; yoksa, tam yetmiş seksen yıldır bir birikimin sonucunda mı ortaya çıkmış? Eğer, bunlar, hayır, bir çırpıda akla gelmiş diyorsanız, yanılıyorsunuz. Peki, niye bunları değiştiriyoruz? Niye birdenbire Türkiye'nin gündemine bir çalışma gayretini ortaya koyabilmek için, daha doğrusu, çalışmış görünmek için bir zorlama içerisine giriyoruz?

Çok önemli bir kanun tasarısı olur, Türkiye'yi, Türk Milletini, gerçekten, çok yakından ilgilendiren bir tasarı gelebilir; o zaman, Meclis, elbette, çalışma süresini uzatabilir; bütçe gibi... Bütçede, bugüne kadar hiç kimse, çalışma süresinin uzatılmasına itiraz etti mi; seksen yıldır itiraz olmamış. Şimdi, getirdiğiniz şu kanun tasarıları... Ki, çok enteresan, basımı yeni bitip, bir saat evvel dağıtılan bir kanun tasarısını 2 nci sıraya getiriyorsunuz; yapmayın...

Ne zaman inceleyeceksiniz bu tasarıları ve hanginiz inceleme imkânına sahip oldunuz? Şu Futbol Federasyonuyla ilgili kanun tasarısını -bir saat evvel dağıtıldı- hanginiz inceleyip de şuraya geldiniz? Ben inceledim de ona göre geldim diyorsanız süper.

Onun için, değerli arkadaşlar, bakın, asıl meseleyi unutturmak için bu tip palyatif tedbirlere gerek yoktur. Türkiye'nin gündeminden, halen, Cumhurbaşkanı seçimi çıkmamıştır; sonuca kavuşmadı. Eğer, bunu unutturmak için, değerli arkadaşlarım birtakım çalışmalara giriyorlarsa yanılgı içindedirler. Hiç zorlamaya gerek yok. Kaldı ki, biraz değişikliğe uğradı; ama, saat 11.00'de toplantı ne oluyor?... Bakınız, yarın saat 11.00'de toplanacaktık, neyse, sağ olsunlar anlayış gösterdiler saat 13.00'e aldık. Yarın, Doğru Yol Partisinin Grup toplantısı var; yarın, DSP'nin de Grup toplantısı var. İktidarı bir tarafa bırakalım, onların gelip gelmemeleri tabiî, kendi ihtiyarına kalmış; ama, siz, burada muhalefetsiz bir toplantı mı yapmak istiyorsunuz? Grup toplantısının saat 13.00'te biteceğini nereden biliyorsunuz? Genel Kurul çalışması saat 11.00'den 13.00'e alındı; ama, hayır, Türkiye'nin gündeminde çok önemli sorunlar var, meseleler var; bunları çözmek için belki iki saat yetmez. Saat 15.00'ten niye vazgeçtiniz? Ben kendi Grubumda, saat 11.00'den 15.00'e kadar, belki, enine boyuna bu meseleyi tartışacağım. Ha, olmayın efendim... Tamam olmayız. Zaten iş parmak sayısına dayandı mı, siz, muhalefeti bugüne kadar hep yok farz ettiniz; o yanlışın içinde oldunuz. (MHP sıralarından "siz şu anda kaç kişisiniz" sesleri)

Siz, tabiî, 85 kişinin burada olabileceğini de bildiğiniz halde, hep -salonda kaç kişinin bulunduğu gibi, çok hoşa gitmeyen- "şu anda salonda kaç kişisiniz" diyorsunuz; ama, kendinize bakın kaç kişisiniz. 351 milletvekilinden kaç kişi varsınız şurada? Ben biraz evvel saydım 70 kişiydiniz. Yani, biraz sonra, ben karar yetersayısı istersem haksız mı olurum...

Değerli arkadaşlarım, bir başka olayı hep gözden kaçırıyorsunuz. Bu Meclisin en önemli görevlerinden birisi, denetimdir. Denetimi ortadan kaldırdınız. Hatta, bundan onbeş gün evvel, hatırlarsanız, bir salı günüydü, 180 tane soru okundu burada. Okundu... Lütfedip de, bir sayın bakan burada olmadı. Tek birine cevap verilseydi, belki, o gün için, hani "iyi" derdik. 180 tane sorudan bir tekine cevap alınmadı burada; bir süratle, geldi geçti. Böyle denetim mi olur?!

Yüce Meclisin en önemli görevlerinden birisi denetimdir arkadaşlarım. Niçin denetimi ortadan kaldırıyorsunuz? Neden kaldırmak ihtiyacını hissediyorsunuz? Eğer, denetim kaldırılırsa, ileride, ola ki -tabiî, muhalefet olmadan iktidar olmak güzel bir şey de- muhalefet olursunuz, o zaman bunun acısını çekersiniz! Bunun acısını çekersiniz, o zaman bağırırsınız; nerede, biz denetim yapamıyoruz, sorgulama yapamıyoruz, sorduğumuz şeylerin cevabını alamıyoruz diye, o gün arayacaksınız, bakacaksınız... Onun için, muhalefetsiz bir Meclis özlemi içinde olmayın. Bu Parlamento, muhalefetiyle, iktidarıyla, bir ahenk içinde çalışmalıdır.

Şunu söylemek istiyorum size: Eğer, Türkiye'de, geçen hafta yaşadığımız tablonun bir daha yaşanmasını arzu etmiyorsak... Yani, milletvekilleri, hür iradeleriyle geçen hafta oylarını kullandılar; genel başkanların imzasına rağmen hür iradelerini kullandılar dediniz; saygı duyuyoruz. Zaten, başka bir şey yapmamız mümkün değil. O zaman, şu Mecliste, zamanı geldiğinde görüşülmesi gereken kanunlar için de, böyle, alelacele getirilip, inceleme imkânı olmadan yapılan şeylerde de, aynı iradenizi bir kere daha lütfen kullanın. Bundan kuşkum yok; ama, onu kullanın da, Mecliste, sırasıyla görüşülmesi lazım gelen kanun tasarılarını, o sıra içinde ve zorlayarak değil, aceleye getirilmeden, enine boyuna tartışa tartışa çıkaralım; çünkü, bir yanlışlık yapılıyor, onun telafisi için ikinci bir kanun tasarısının getirilme durumu hâsıl oluyor. Bunları yaşadık, bir daha yaşamayalım. Onun için, bu öneri paketini, bu çalışma öneri paketini değerli oylarınızla reddederseniz, hem geleceğimizi güven altına almış oluruz hem de olur olmaz dönemlerde, zamanında görüşülmesi lazım gelen kanun tasarılarını veya tekliflerini öncelikle ele alıp da bir yanlışlığın içinde olmayız. Bakınız, yine, aynı Başkanlık Danışma Kurulunda, Sayın Başkanın başkanlığında toplanan kurula, bir, hayvanları koruma kanunu tasarısı geldi. Hani?!. Durmadan geriye atılıyor... Durmadan geriye atılıyor... Niye? Çok lüzumsuz bir kanun tasarısıysa niye çıkardınız komisyonlardan? Lüzumlu olduğuna inanıyorsanız neden görüştürmüyorsunuz? Yanlışı varsa, burada düzeltiriz; elbirliğiyle düzeltiriz, değerli katkılarınızla düzeltirsiniz, biz de katkılarımızı vermeye hazırız; ama, durmadan yeni birtakım şeyler geliyor ve gündemin en ön sıralarında olan bu kanun tasarısını görüşmek mümkün olmuyor; ama, bazılarının aklına başka şeyler de gelebilir "neden çıkmıyor" diye; o, ayrı bir olay.

Yargının sorunları var; yargının büyük sorunları var. Bugün, gündemin belli bir öncesinde değil de, sonlarına doğru konuldu. Yargıtay bağırıyor, Danıştay bağırıyor; ama, biz, hiçbir şey yapma durumunda olmuyoruz.

Bizim başka tekliflerimiz var... Ben, Sayın Meclis Başkanına şu kürsü için üç defa yazı yazdım değerli arkadaşlarım, basında da çıktı. Bu kürsünün mehabetini korumak mecburiyetindesiniz. Çok biçimsiz kurulmuştur. Efendim, müellif istiyor, istemiyor olayı değil, bunu çözmeniz lazım dedim, daha tek cümleyle bir cevap almadım.

SEBAHAT VARDAR (Bilecik) – Masraf!..

TURHAN GÜVEN (Devamla) – Masraf... Aman, efendim, o kadar çok masraf yapıyoruz ki, buna gelinceye kadar! Bu kürsünün mehabetini sağlamak mecburiyetindesiniz değerli arkadaşlarım. Bu Meclise yakışan bir kürsünün yerini tespit etmek mecburiyetindesiniz.

SEBAHAT VARDAR (Bilecik) – Güzel konuşuyorsunuz da...

TURHAN GÜVEN (Devamla) – Ben, her zaman güzel konuşurum da, aynı ilgiyi toplamak durumunda değilim. Siz, hoşunuza giden şeyleri ilgiyle dinlemeyeceksiniz; doğruları dinlemek mecburiyetindesiniz; doğrular size ışık verecektir; çünkü, bir gün, o ışığı, siz...

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Lütfen, toparlar mısınız.

MUSTAFA GÜVEN KARAHAN (Balıkesir) – Siz mi doğruyu söylüyorsunuz?!

TURHAN GÜVEN (Devamla) – Doğru söylemeyenleri öğretmeye hazırız. Biz, 60 küsur senedir, hep, doğruların peşinde olduk, yine doğruların peşinde olacağız.

Hepinize saygılar sunuyorum. (DYP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Güven.

İkinci söz, Fazilet Partisi Grubu Başkanvekili Sayın Abdüllatif Şener'e ait.

Sayın Şener, aleyhte mi konuşacaksınız efendim?

ABDÜLLATİF ŞENER (Sıvas) – Evet efendim.

BAŞKAN – Peki, buyurun. (FP sıralarından alkışlar)

Süreniz 10 dakika.

ABDÜLLATİF ŞENER (Sıvas) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; biraz önce okunan, iktidar partisi grup başkanvekillerinin, Danışma Kurulunda oybirliği sağlanamayan önergeleri üzerinde aleyhte söz almış bulunuyorum; Heyetinizi saygıyla selamlıyorum.

İktidar partileri grup başkanvekillerinin önerilerinde özü itibariyle iki şey talep edilmektedir; bunlarından birincisi, Genel Kurulun çalışma saatlerinin yeniden düzenlenmesidir; ikinci talepleri ise, gündemin tekrar tanzim edilmesidir.

Değerli milletvekilleri, aslına bakarsanız, çalışma gün ve saatlerinin oluşturulması ve gündemin tanzimi, yeniden düzenlenmesi, zaman zaman, Genel Kurulun oylarına başvurulmak suretiyle değiştirilmektedir; bunda yadırganacak bir şey yok. Ancak, Danışma Kurulu önerisiyle, gündemin ve çalışma saatlerinin yeniden düzenlenmesi, genellikle, çok acil durumların ortaya çıktığı hallerde, mutlaka, belli bir süre içerisinde tamamlanması gereken kanun tasarı ve tekliflerinin gündeme geldiği sıralarda veya acil denetim konularının Genel Kurul gündemine sokulmasına ihtiyaç duyulduğu hallerde yapılır. Bunun dışındaki durumlar ise, yıllardır, belirli esaslara bağlanmıştır. Genel Kurul, salı, çarşamba ve perşembe günlerinde saat 15.00-19.00 arasında çalışır; salı günleri denetim konularına ayrılır; çarşamba günlerinde denetim konusu olarak ilave sözlü sorular görüşülür; çarşamba ve perşembe günleri de kanun tasarı ve teklifleri görüşülür. Bu çalışma düzeni ve gündem, aslına bakarsanız, yıllar süren tecrübelerin sonrasında, milletvekillerinin diğer görevleri de dikkate alınmak suretiyle oluşturulmuştur ve gerçekçi olan da budur.

Milletvekilleri, sadece Genel Kurul çalışmalarına katılmakla kalmazlar, Genel Kurul çalışmaları dışında kamuoyunda bilinmeyen; ama, Mecliste bulunan herkesin yakınen bildiği sayısız çalışma alanları ve çalışma görevleri vardır. Bir kere, Genel Kurul çalışmaları devam ederken, komisyon çalışmaları sürmektedir. Bu arada, çok sayıda soruşturma komisyonları sürekli toplanmaktadır, çalışmalarına devam etmektedir. Grup toplantıları vardır ve grup toplantılarında milletvekillerinin ve ilgililerin yapacağı hazırlıklar vardır. Bunun dışında, grupların çalışma düzeniyle ilgili hazırlıkları vardır, görevleri vardır ve de Meclis çatısı dışında veya içinde seçmenle birtakım ilişkiler, diyaloglar, değişik sivil kitle örgütlerinin toplantıları, çalışmalar milletvekillerinin yoğun olarak içerisinde yer aldığı faaliyetler arasındadır. İşte, bütün bunlar dikkate alınmak suretiyle, Genel Kurul çalışmalarının da salı, çarşamba, perşembe ve belirli saatler içerisinde olması gerektiği yıllar süren tecrübelerin neticesinde oluşturulmuştur; ama, bu yasama döneminde görüyoruz ki, iktidar partileri, rasyonel olan, çalışmaları verimli hale getiren bu düzeni, bu çalışma esaslarını gerekli gereksiz sürekli zorlamaktadır ve bozmaktadır; çalışma günlerini ve mesai saatlerini sürekli uzatma eğilimindedir; herhangi olağanüstü bir durumun olmadığı, Meclisten belli bir süre içerisinde mutlaka geçirilmesi gereken kanun tasarı ve teklifleri bulunmadığı halde, sürekli olarak Meclis mesaisini uzatma eğilimindedir ve de bu tempo, Genel Kurulda görüşülen kanun tasarı ve tekliflerinin hangi anlama geldiği, neler getirdiği, neleri değiştirdiği konusunda milletvekillerinin dahi düzenli bilgi sahibi olmamasını sağlamaktadır. Eğer, milletvekillerinin yeterli bilgiye sahip olmadan, yeterli hazırlıklara sahip olmadan birtakım kanun tasarı ve tekliflerinin Meclisten geçmesi faydalı ise, iktidar partileri, bu getirdikleri önerinin de faydalı olduğunu söyleyebilirler; ama, böyle bir çalışma anlayışının, ne ülkemiz için ne de sayın milletvekilleri için yararlı olduğunu söyleyebilecek hiç kimsenin olduğunu zannetmiyorum.

İktidarın bu anlayıştan vazgeçmesi lazım. Efendim, biz milletvekillerimizi boş bırakmayalım, gece gündüz ne olduğunu takip edemedikleri kanun tasarı ve tekliflerinin peşine düşsünler ve de büyüklerimizin yaptığı işleri fazla izlemesinler diyorlarsa, maksatları buysa, bu önerileri sürekli getireceklerdir. Nitekim de bu öneriler sürekli olarak gelmektedir. Bir hakkın iyiniyetle kullanılması gerekir; ama, bu getirilen öneri sık sık tekrarlanmaktadır, Meclis çoğunluğuna dayanılarak Meclis gündemi bu şekilde düzenlenmektedir; ama, bir hakkın iyiniyetle kullanılması anlamına gelemeyeceğini hemen belirtmek isterim.

Diğer taraftan, bu yasama döneminde iktidar partilerinin bir önemli hassasiyetleri daha var. Bu ikinci önemli hassasiyetleri de, Meclisin denetim faaliyetlerini, denetime yönelik çalışmalarını mümkün olduğunca azaltma hassasiyetidir. Yıllardan beri süren deneyimler sonucunda, Meclis Genel Kurulunun, salı günleri -sözlü sorular ve diğer denetim konuları olmak üzere- denetim konuları üzerinde çalışması faydalı görülmüştür; salı günü kısmen sözlü sorularla denetim konularına devam edilmesi, Meclis çalışmalarının verimli olabilmesi için gerekli görülmüştür ve yıllardır bu çalışma düzeni devam etmektedir; ancak, şu anda müzakere ettiğimiz önergede de gördüğümüz gibi, iktidar grupları "aman, Meclis, denetim konularıyla fazla uğraşmasın; denetim konularını gündemden kaldıralım, sürekli, yoğun bir şekilde kanun tasarı ve teklifleriyle uğraşalım" diyor.

Değerli arkadaşlar, denetim konularını kaldırmak suretiyle, aslında, yasama organının aslî fonksiyonlarından birini, aslî faaliyetlerinden birini askıya alıyorsunuz. Meclis, sadece kanun çıkarmaz, sadece yasama görevini yerine getirmez, aynı zamanda, yasama görevi kadar önemli, belki daha da önemli olan, denetim görevidir. Yasama denetimi, en etkili denetim yollarından biridir. Yasama denetimi sürekli işlemezse, gerektiği gibi işlemezse ve engellenirse, Meclisin temel fonksiyonlarından birini askıya almış olursunuz, sağlıksız bir çalışma düzeni ortaya çıkmış olur. Onun için, hemen, salı günü, hem sözlü soruları hem de diğer denetim konularını bir tarafa bırakalım; salı günü denetim konusu olarak sözlü soruları görüşmeyelim; haftaboyu, uzun mesailerle, yoğun bir tempo içerisinde geceyarılarına kadar kanun tasarı ve teklifleriyle uğraşalım dediğiniz zaman, burada bir yetkinin, bir hakkın iyiniyetle kullanılıp kullanılmadığı konusunda herkesin tereddüt etme hakkı vardır.

Onun için, ben, umut ediyorum, diliyorum ki, çok gerekli haller olmadığı sürece, iktidar partileri, alışılagelen çalışma düzenini bozmazlar, gündemi gereksiz yere zorlamazlar. Bunu, sadece bu öneri üzerinde aleyhte söz almış bir arkadaşınız olarak değil, bir milletvekili olarak diliyorum, temenni ediyorum ve bu yola, artık, iktidar partilerinin sık sık başvurmayacağı dileği, temennisi içerisinde, hepinize saygılarımı sunuyorum. (FP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Sayın Şener'e teşekkür ediyorum.

Öneri üzerinde başka söz talebi?.. Yok.

Öneriyi maddeler halinde okutup, ayrı ayrı oylarınıza sunacağım.

MEHMET ALTAN KARAPAŞAOĞLU (Bursa) – Karar yetersayısının aranmasını istiyorum Sayın Başkan.

BAŞKAN – Önerinin 1 inci maddesini okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Danışma Kurulunun 11 Nisan 2000 Salı günü (bugün) yaptığı toplantıda, siyasî parti grupları arasında oybirliği sağlanamadığından, gruplarımızın ekteki müşterek önerilerinin Genel Kurulun onayına sunulmasını arz ve teklif ederiz.

Saygılarımızla.

M. Emrehan Halıcı Ömer İzgi

DSP Grup Başkanvekili MHP Grup Başkanvekili

Zeki Çakan

ANAP Grup Başkanvekili

Öneriler :

1. 11 Nisan 2000 tarihli Gelen Kâğıtlarda yayımlanan ve aynı gün dağıtılan 400 sıra sayılı kanun tasarısının, 48 saat geçmeden, gündemin "Kanun Tasarı ve Teklifleriyle Komisyonlardan Gelen Diğer İşler" kısmının 2 nci sırasına; 10 Nisan 2000 tarihli Gelen Kâğıtlarda yayımlanan ve aynı gün dağıtılan 395 sıra sayılı kanun tasarısının, 48 saat geçmeden, bu kısmın 7 nci sırasına; 10 uncu sırasında bulunan 383 sıra sayılı kanun tasarısının, 8 inci sırasına; 7 nci sırasında bulunan 89 sıra sayılı kanun tasarısının, 9 uncu sırasına; 8 inci sırasında bulunan 368 sıra sayılı kanun tasarısının, 10 uncu sırasına; 11 Nisan 2000 tarihli Gelen Kâğıtlarda yayımlanan ve aynı gün dağıtılan 402 sıra sayılı kanun tasarısının, 48 saat geçmeden, bu kısmın 11 inci sırasına; gündemin 9 uncu sırasında bulunan 373 sıra sayılı kanun teklifinin, bu kısmın 12 nci sırasına; 119 uncu sırasında bulunan 357 sıra sayılı kanun tasarısının, 13 üncü sırasına; 143 üncü sırasında bulunan 385 sıra sayılı kanun tasarısının, 14 üncü sırasına; 133 üncü sırasında bulunan 376 sıra sayılı kanun tasarısının, 15 inci sırasına; 109 uncu sırasında bulunan 329 sıra sayılı kanun tasarısının, 16 ncı sırasına; 110 uncu sırasında bulunan 330 sıra sayılı kanun tasarısının, 17 nci sırasına; 67 nci sırasında bulunan 216 sıra sayılı kanun tasarısının, 18 nci sırasına; 2 nci sırasında bulunan 384 sıra sayılı kanun tasarısının, 19 uncu sırasına alınması önerilmiştir.

BAŞKAN – Önerinin 1 inci maddesini oylarınıza sunacağım.

ASLAN POLAT (Erzurum) – Sayın Başkan, karar yetersayısının aranmasını istiyorum.

BAŞKAN – İki ayrı sayın milletvekili karar yetersayısının aranmasını istemiştir; işarî oyda karar yetersayısını arayacağım.

Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul etmeyenler... Karar yetersayısı yoktur.

15 dakika ara veriyorum.

Kapanma Saati : 16.18

İKİNCİ OTURUM

Açılma Saati : 16.35

BAŞKAN : Başkanvekili Mehmet Vecdi GÖNÜL

KÂTİP ÜYELER : Vedat ÇINAROĞLU (Samsun), Tevhit KARAKAYA (Erzincan)

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 78 inci Birleşiminin İkinci Oturumunu açıyorum.

Bir önceki oturumda, üç grup başkanvekilinin müştereken verdiği önerinin 1 inci maddesini oylatmış, ancak, karar yetersayısı bulunamadığı için birleşime ara vermiştik.

V.—ÖNERİLER (Devam)

A)SİYASÎ PARTİ GRUBU ÖNERİLERİ (Devam)

1.—Genel Kurulun çalışma gün ve saatleri ile gündemdeki sıralamanın yeniden yapılmasına ilişkin DSP, MHP ve ANAP Gruplarının müşterek önerisi (Devam)

BAŞKAN – Şimdi, sayım zorluğu sebebiyle, önerinin 1 inci maddesiyle ilgili oylamayı elektronik cihazla yapacağız.

Sayın milletvekilleri, oylama için 3 dakika süre veriyorum ve oylama işlemini başlatıyorum.

(Elektronik cihazla oylama yapıldı)

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, karar yetersayısı vardır; önerinin 1 inci maddesi kabul edilmiştir.

Şimdi, önerinin 2 nci maddesini okutuyorum:

2. Genel Kurulun 11 Nisan 2000 Salı günkü birleşiminde sözlü sorular ile diğer denetim konularının, 12 Nisan 2000 Çarşamba günü de sözlü soruların görüşülmemesi; Genel Kurulun 11 Nisan 2000 Salı günü 15.00-19.00, 20.00-24.00 saatleri, 12 Nisan 2000 Çarşamba ve 13 Nisan 2000 Perşembe günleri de 13.00-20.00 saatleri arasında çalışmalarını sürdürmesi; 11 Nisan 2000 Salı günü de kanun tasarı ve tekliflerinin görüşülmesi; gündemin 1 inci sırasında bulunan 367 sıra sayılı Organize Sanayi Bölgeleri Kanunu Tasarısının görüşmelerinin bugün saat 24.00'e kadar tamamlanamaması halinde, görüşmelerinin bitimine kadar çalışma süresinin uzatılması, tasarının maddeleri üzerinde soru-cevap işleminin 10 dakikayla sınırlandırılması önerilmiştir.

BAŞKAN – Önerinin 2 nci maddesini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

İçtüzüğün 37 nci maddesine göre verilmiş doğrudan gündeme alma önergeleri vardır. İki önergeyi ayrı ayrı okutup işleme alacağım, sonra, oylarınıza sunacağım.

İlk önergeyi okutuyorum :

IV.—BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI (Devam)

C) TEZKERELER VE ÖNERGELER (Devam)

7. — Giresun Milletvekili Mustafa Yaman’ın, Yükseköğretim Kurumları Teşkilâtı Hakkında 41 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin Değiştirilerek Kabulüne Dair 2809 Sayılı Kanuna Bir Ek Madde Eklenmesi Hakkında Kanun Teklifinin (2/333) doğrudan Gündeme alınmasına ilişkin önergesi (4/177)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

1.11.1999 tarihinde (2/333) sayıyla "Giresun Üniversitesi" adında bir üniversitenin kurulmasıyla ilgili kanun teklifimin, İçtüzüğün 37 nci maddesi gereğince doğrudan gündeme alınmasını arz ederim.

Saygılarımla. 22.2.2000

Mustafa Yaman

Giresun

BAŞKAN – Sayın Yaman, konuşacak mısınız efendim?

MUSTAFA YAMAN (Giresun) – Evet efendim.

BAŞKAN – Önerge sahibi sıfatıyla; buyurun. (MHP ve DSP sıralarından alkışlar)

Süreniz 5 dakika.

MUSTAFA YAMAN (Giresun) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bizleri televizyonları başında izleyen saygıdeğer vatandaşlarımızı ve siz sayın milletvekillerini saygıyla selamlıyorum.

Giresun İlimize "Giresun Üniversitesi" isminde bir üniversitenin kurulması hakkındaki kanun teklifimin doğrudan gündeme alınması hakkında verdiğim önergeye ilişkin söz almış bulunmaktayım.

Üniversite, fakülte ve yüksekokulların açılmasıyla, bölgelerin, ekonomik, sosyal ve kültürel yapılarıyla daha çok ilgilenildiği gerçeğini hepimiz bilmekteyiz. Ülkemizdeki gençlerin eğitimdeki başarı oranlarını gören bazı Batı ülkeleri, hızla, bu gençlere üniversite kapılarını açmaktadırlar. Bu gençlerimizin başarılarını hepimiz bilmekteyiz; zaman zaman, gazetelerden ve internetten takip etmekteyiz. Bu gençlerimizin muazzam başarıları karşısında ise gurur duymaktayız.

Saygıdeğer milletvekilleri, ülkemizde, halen, erkek nüfusumuzun yüzde 10,7'si lise ve dengi okul, yüzde 4,7'si fakülte veya yüksekokul mezunudur. Kadın nüfusun yüzde 7,6'sı lise ve dengi okul mezunu, yüzde 2,6'sı ise yüksekokul mezunudur. Avrupa Birliğine girmek için aday olduğumuzu hesaba katarsak, bu rakam, Birlikteki diğer üye ülkelerin rakamlarının çok çok altında kalmaktadır. Bilgi çağını yaşayan dünyamızda, bu bilgileri öğrenmeleri için, birer bilim yuvası olan üniversiteleri ülkemizdeki gençlerin eğitimine sunmazsak, yarın onlara hesap vermekte güçlük çekeceğiz inancındayım.

Büyük Atatürk'ün de dediği gibi, ülkemizin insanları, doğusundan batısına, kuzeyinden güneyine kadar çalışkan, akıllı ve zekidir. Bu gençliğe, hiç olmazsa, imkânlarımız ölçüsünde, ilim ve irfan yuvaları olan üniversiteleri sunalım.

Giresun İlimiz, bugüne kadar, hep, doğasının ve denizinin güzelliğiyle anımsanmıştır. İlimizin 600 000'den fazla olan insanı, artık, hep bir ağızdan, gençlerimizin, ilim ve irfan öğrenmek için metropollere gitmek yerine kendi şehirlerinde üniversite tahsili yapmalarının zamanının geldiğini haykırmaktadır.

İlimizde 2 tane fakülte ve çeşitli yüksekokullar bulunmaktadır. Bağlı bulunduğumuz üniversitenin değerli rektörü ise, ilimizde üçüncü bir fakülte kurulması için gerekli teklifi yapacaklarına dair, ilimizin valisi ve sivil toplum derneklerinin önde gelen insanlarının bulunduğu bir toplulukta "olur" sözü vermiştir.

Giresun üniversitesinin kurulması, bölgemizin kültürel ve sosyoekonomik hayatına sağlayacağı olumlu katkıların yanı sıra, il ve bölge gençlerine sağlayacağı yükseköğrenim imkânıyla, akademik alanda yapacağı araştırmalarla ve geliştireceği projelerle de birinci derecede önem arz etmektedir. Ulaşımı, yapımı hızla devam eden Karadeniz duble sahil yolu ve yapılacak olan Or-Gi havalimanıyla, daha da kolay ve rahat olacaktır.

Bugün, bölgemizdeki yüksekokul ve fakültelerde, 3 000'den fazla öğrenci öğrenim görmektedir. Üniversitenin kurulmasıyla, bu sayı çok daha artacaktır. İlimizde, öğrenci yurtları için çeşitli binalar bulunmaktadır; yurt hizmetleri ise halen verilmektedir. Açılacak olan üniversitenin teknik eleman sıkıntısının ise, emekli olan öğretmenlerimizin değerli katkılarıyla çözümlenebileceğinden şüphem yoktur.

Üniversitelerin azlığı yüzünden, devam ettikleri kurslara rağmen, öğrencilerin büyük bölümü, yine de üniversiteye girememektedirler. Öğrencilerimize beceri sağlamayan ve iş bulmasına yardımcı olamayan lise eğitiminde ve kursta geçen hayat süresi heba edilmiş olmaktadır. O zaman, gençlerimiz, işsiz değil, aynı zamanda, mutsuz olmaktadırlar. Türkiye'de izlenen yanlış politikalar yüzünden, hızla, işsiz ve mutsuz insanlar ülkesi olmaktayız; üniversitelerin önünde yığılmalar, her geçen gün, hızla artmaktadır.

"Her ile bir üniversite" sloganı popülist bir istek gibi görünse de, gerçekçi politikalarla, yeterli sayı ve nitelikte öğretim elemanı yetiştirilerek ve gerekli altyapı desteği sağlanarak, bu istek gerçekleştirilebilir.

İlimize kurulacak Giresun üniversitesiyle, gençlerimiz, artık, kahve köşelerinde değil, ilim ve irfan yuvalarında eğitim ve araştırmalarını yapacaklardır. Giresun halkı, maddî ve manevî yardımlarıyla, bu güzel olaya sahip çıkacaktır.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; üniversitelerin kurulmasında amacımız, Türk Milletine mensubiyetin gurur ve şuuruna sahip, milletimizin ahlak ve faziletiyle donanmış, manevî ve kültürel değerlerimizi taşıyan, devletine ve ailesine karşı sorumluluklarının bilincinde, Türkiye'yi çağdaş uygarlık düzeyine ulaştıracak bilgi, beceri ve donanıma sahip, fikri hür, vicdanı hür, irfanı hür, insan sevgisine sahip gençler yetiştirmektir.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Sayın Yaman, lütfen, toparlayınız.

Buyurun efendim.

MUSTAFA YAMAN (Devamla) – Bugüne kadar, bazı illerin arasına sıkışan ve yatırımlarından nasibini alamayan ilimize, geç kalınmadan, öncelikle, Giresun üniversitesinin kurulmasında, siz sayın parlamenterlerin samimî desteklerini bekliyor, hepinize, şimdiden şükranlarımı sunuyorum. (MHP ve DSP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum Sayın Yaman.

Başka söz talebi?.. Yok.

Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmiştir. (MHP sıralarından alkışlar)

Diğer önergeyi okutuyorum :

8. — Balıkesir Milletvekili İsmail Özgün’ün, Yükseköğretim Kurumları Teşkilâtı Hakkında 41 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin Değiştirilerek Kabulüne Dair Kanunun Bir Maddesinde Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun Teklifinin (2/100) doğrudan gündeme alınmasına ilişkin önergesi (4/178)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

22.6.1999 tarih ve 104 sayıyla Balıkesir Üniversitesine bağlı tıp fakültesi kurulmasıyla ilgili vermiş olduğum kanun teklifim ilgili komisyonda 45 gün içinde görüşülmediğinden, İçtüzüğün 37 nci maddesine göre işlem yapılmasını saygılarımla arz ederim. 22.2.2000

İsmail Özgün

Balıkesir

BAŞKAN – Sayın Özgün, konuşacak mısınız?

İSMAİL ÖZGÜN (Balıkesir) – Konuşacağım Sayın Başkan.

BAŞKAN – Buyurun efendim. (FP sıralarından alkışlar)

Süreniz 5 dakika efendim.

İSMAİL ÖZGÜN (Balıkesir) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Yükseköğretim Kurumları Teşkilatı Hakkında 41 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin Değiştirilerek Kabulüne Dair Kanunun Bir Maddesinde Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun Teklifimin gündeme alınması hususunda söz almış bulunmaktayım; bu vesileyle, Muhterem Heyetinizi saygıyla selamlıyorum.

Değerli milletvekilleri, gündeme alınmasını talep ettiğim husus, kurulu bulunan Balıkesir Üniversitesi çatısı altında bir tıp fakültesinin kurulmasını amaçlamaktadır.

Balıkesir Üniversitesi 1992 yılında kurulmuş olup halen 4 fakülte, 3 yüksekokul, 10 meslek yüksekokulu ve 4 enstitüye sahip bulunmaktadır.

Balıkesir il merkezinde Fen-Edebiyat Fakültesi, Mühendislik-Mimarlık Fakültesi ve Necatibey Eğitim Fakültesi; Bandırma İlçemizde de İktisadî ve Ticarî Bilimler Fakültesi mevcut bulunmaktadır. Bigadiç İlçesi yolu üzerindeki Çağış mevkiindeki kampus alanının inşaatlarının bir kısmı tamamlanmış, rektörlük binası dahil olmak üzere, fakülte inşaatlarımızın bir kısmı da halihazırda devam etmektedir.

Değerli milletvekilleri, Balıkesir İlimiz, 1 milyonu aşkın nüfusa sahip, Çanakkale, Bandırma, Gönen, Edremit, Soma, Akhisar gibi yüksek nüfus yoğunluğuna sahip olunan il ve ilçelerin merkezinde bulunan önemli bir yerleşim birimidir, önemli bir ilimizdir; ancak, bugüne kadar, bu büyük nüfusuna orantılı olarak, ne sanayileşmede ne de kültür alanında, özellikle yükseköğrenim konusunda, komşu illerle olan yarışta gereken noktaya gelememiştir. Özellikle, Bursa ve Manisa gibi, sanayileşmede ve yükseköğrenim konusunda önemli aşamalar kaydetmiş olan bu iki ilimiz arasına, ne yazık ki, Balıkesir İlimiz, sıkışıp kalmıştır. Şimdi, Balıkesirli hemşerilerimiz, bu atmosferden kendilerini kurtarmak istemektedirler. Balıkesir, kabuğunu kırmak istemektedir. Balıkesirli, Manisa ile Bursa arasına sıkışıp kalmanın sıkıntısından kurtulmak istemektedir.

Balıkesirli bugün ne istemektedir diye baktığımız zaman, Balıkesirli, bugün, organize sanayi bölgesini istemektedir, organize sanayi bölgesinde yapılmakta olan fabrikaların, bir an evvel bitirilip, bacalarının tütmesini beklemektedir.

Balıkesirli, bugün, ulaşımla ilgili sorunlarının çözümünü beklemektedir. Adı "ölüm yolu"na çıkmış olan Susurluk yolunun bir an evvel tamamlanmasını, körfezdeki Havran-Edremit yolunun bir an evvel tamamlanmasını, Balıkesir'i Kütahya'ya bağlayan yolun bir an evvel bitirilmesini istemektedir

Balıkesirli, bugün, başta, üniversite inşaatlarının bir an evvel tamamlanmasını, rektörlük inşaatının bir an evvel bitirilmesini; önceden elinde olan, ama sonradan kaçırdığı İşletme Fakültesinin tekraren Balıkesir'e getirilmesini; Savaştepe İlçemize, ilköğretim öğretmeni yetiştirecek olan, sınıf öğretmeni yetiştirecek olan yüksekokulun kurulmasını istemektedir; ama, hepsinden önemlisi ve önceliklisi, Balıkesir tıp fakültesini istemektedir.

Devlet hastanesi ve SSK hastanesi ihtiyaca cevap vermemektedir. Hastalarımız, Bursa'ya ve İzmir'e gönderilmekte ve zaten dargelirli olan insanlarımız için, bu gidip gelmeler, büyük sorun teşkil etmektedir.

O bakımdan, 1 milyonu aşkın nüfusuyla Balıkesir İlimiz, kanaatime göre, bir tıp fakültesini hak etmiş bulunmaktadır. Getirdiğimiz kanun teklifi de bunu amaçlamaktadır.

Değerli milletvekilleri, bahsettiğim sebeplerden dolayı, Balıkesir Üniversitesi çatısı altında bir tıp fakültesinin kurulması hususunda siz değerli parlamenterlerimizin desteğini istemekteyiz, Balıkesirlimiz bunu beklemektedir, kamuoyu da bu konuyu yakından takip etmektedir ve arzu etmektedir.

Desteklerinizi bekliyor, Yüce Meclisi saygılarımla selamlıyorum. (Alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum Sayın Özgün.

TURHAN GÜVEN (İçel) – Sayın Başkan, Sayın Özgün'ün teklifinin gündeme alınmasına Doğru Yol Partisi Grubu olarak katıldığımızı ifade ediyoruz.

İSMAİL KÖSE (Erzurum) – Sayın Başkan, biz de Milliyetçi Hareket Partisi Grubu olarak Balıkesir'e tıp fakültesinin açılmasını destekliyoruz.

BEYHAN ASLAN (Denizli) – Sayın Başkan, biz de Anavatan Partisi Grubu olarak Balıkesir Üniversitesine bağlı tıp fakültesi açılmasını destekliyoruz.

TURHAN GÜVEN (İçel) – Açılması değil, teklifin gündeme alınması...

ABDÜLLATİF ŞENER (Sıvas) – Görünen o ki, bütün gruplar destekliyor...

MEHMET EMREHAN HALICI (Konya) – Sayın Başkan, teklifin gündeme alınmasını Demokratik Sol Parti Grubu da destekliyor.

BAŞKAN – Teklifin gündeme alınmasını bütün gruplar destekliyor; oylamaya hacet yok diyeceğim; ama, İçtüzük beni oylamaya zorluyor. Kabul edenler lütfen işaret buyursunlar... Kabul etmeyenler... İttifakla kabul edilmiştir; teşekkür ederim. (Alkışlar)

İSMAİL ÖZGÜN (Balıkesir) – Sayın Başkanım, bütün parti gruplarına şahsım ve Balıkesirliler adına teşekkür ediyorum.

BAŞKAN – Ben de teşekkür ediyorum.

Sayın milletvekilleri, biraz evvel aldığımız karar gereğince, sözlü sorular ile diğer denetim konularını görüşmüyor ve gündemin "Kanun Tasarı ve Teklifleriyle Komisyonlardan Gelen Diğer İşler" kısmına geçiyoruz.

Organize Sanayi Bölgeleri Kanunu Tasarısı ve Plan ve Bütçe ve Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabiî Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji Komisyonları raporlarının görüşmelerine kaldığımız yerden devam ediyoruz.

VI. —KANUN TASARI VE TEKLİFLERİYLE KOMİSYONLARDAN

GELEN DİĞER İŞLER

1.—Organize Sanayi Bölgeleri Kanunu Tasarısı ve Plan ve Bütçe ve Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabiî Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji Komisyonları Raporları (1/501) (S. Sayısı :367) (1)

BAŞKAN – Komisyon?.. Hazır.

Hükümet?.. Hazır.

Daha önce tasarının 9 uncu maddesi kabul edilmişti; şimdi, 10 uncu maddesini okutuyorum:

Bölge müdürlüğü

MADDE 10. – Bölge müdürlüğü, bölge müdürü ile yeteri kadar idarî ve teknik personelden oluşur. Kredi kullanan OSB’lerinde, müdürlüğün teşkilât şeması ve kadrosu Bakanlık onayı ile oluşur ve değişir.

Bölge müdürü, müteşebbis heyet tarafından atanır. Bölge müdürü, Yönetim Kurulunun kararları ve talimatları doğrultusunda OSB’nin sevk ve idaresini yürütmek ve verilen diğer görevleri yapmakla yükümlüdür.

Kredi kullanan OSB’lerinde bölge müdürünün ve OSB’nde görevlendirilecek diğer personelin nitelikleri ve sayıları Bakanlıkça çıkarılacak yönetmelikte düzenlenir.

BAŞKAN – Gruplar adına ilk söz, Fazilet Partisi Grubu adına, Konya Milletvekili Sayın Veysel Candan'ın...

ABDÜLLATİF ŞENER (Sıvas) – Sayın Başkan, İstanbul Milletvekili Sayın Ali Oğuz konuşacak...

BAŞKAN – İstanbul Milletvekili Sayın Ali Oğuz; buyurun efendim. (FP sıralarından alkışlar)

Süreniz 10 dakikadır.

FP GRUBU ADINA ALİ OĞUZ (İstanbul) – Muhterem Başkanım, değerli arkadaşlarım; müzakere konusu 367 sıra sayılı Organize Sanayi Bölgeleri Kanunu Tasarısı üzerinde görüş ve kanaatlerimizi arz etmek üzere huzurlarınıza gelmiş bulunuyorum.

9 uncu maddede denetim kurulunu, 10 uncu maddede de bölge müdürlüğünü görüyoruz. "Bölge müdürlüğü, bölge müdürü ile yeteri kadar idarî ve teknik personelden oluşur. Kredi kullanan organize sanayi bölgelerinde müdürlüğün teşkilat şeması ve kadrosu bakanlık onayıyla oluşur ve değişir.

Bölge müdürü, müteşebbis heyetin teklifi ve Bakanlığın onayıyla atanır. Bölge müdürü, yönetim kurulunun kararları ve talimatları doğrultusunda bölgenin sevk ve idaresini yürütmek ve verilen diğer görevleri yapmakla yükümlüdür."

Değerli arkadaşlarım, madde gerekçesinde, bölge müdürü ile müdürlükte görev yapacak idarî ve teknik personelin ne şekilde atanacağı belirtilmektedir.

Memleketimizde organize sanayiin gelişmesi ve özellikle, bu kurulan sanayilerde sanayicilerimizin iştirakiyle arsa temini ve kredi temini hususundaki işbirliği ve gayretlerle oluşan bu güç, memleketimize bugüne kadar birçok organize sanayi kazandırmıştır. Özellikle, Orta Anadolu'da, Konya'da, Kayseri'de ve özellikle büyük merkezlerde, bir değil, birkaç tane organize sanayi kurulmuş ve buralara yerleştirilen teçhizat ve makinelerle memleketimizde büyük çapta adımlar atılarak, sanayimiz ilerlemeler kaydetmiştir.

Ancak, şunu ifade etmek istiyorum ki, organize sanayiyle birlikte ağır sanayii ve gelişmiş sanayii memleketimizin her köşesinde herkes istemektedir; ancak, görüyoruz ki, arsa temin edilirse, kredi temin edilemiyor; kredi temin edilirse, yeterli olmuyor ve bu organize sanayilerin hepsi, güdük kesilmiş kuyruklar gibi, o vilayetlerde halkımızın ibret dolu nazarları içerisinde gelişmeden uzak kalıyor ve bütün gayretleriyle herkesin çalışmasına rağmen, ilerleme kaydedilemiyor.

Bizim gönlümüz istiyor ki, organize sanayiler büyüsün, birkaç tanesi bir araya gelsin ve memleketin sanayi hamlesinde büyük çapta hizmet yapacak kuruluşlar olsunlar, memleketimizin sanayiini ileri noktalara kadar götürsünler; ancak, bunun için de para lazım olduğu içindir ki, yatırıma lazım gelen para, özellikle, kredi temini hususundaki yetersizlik, bu sanayiin ve bu organize sanayiin ilerlemesine imkân vermiyor.

Memleketimizde en çok sıkıntı çektiğimiz husus, gerek kredi temininde gerekse para teminindeki sıkıntılardır. Halkımızdan, sanayicimizden, tüccarımızdan, esnafımızdan topladığımız, hatta, dargelirlilerden, vergi vermek, mükellefiyet konusunda vecibe altında olan, mükellef olanlardan topladığımız paraları, hepinizin bildiği gibi, maalesef, memleketin organize sanayiinde, sanayiin ilerlemesinde, ağır sanayiin kurulmasında ve gelişmesinde kullanacağımıza, maalesef ve maalesef, bunun nerede ise, yüzde 100'e yakınını rantiyeye, faizcilere veriyoruz. Geriye kalan cari harcamalar için devletin ve hükümetimizin önünde çok az bir miktar para kalmakta ve özellikle, krediye ihtiyacı olan bu organize sanayimize de verecek bir şey kalmamaktadır.

Geçen sene, neredeyse 21 veya 23-24 katrilyon liralık bir parayı rantiyeye, faize verdiğimizi, acı acı mevcut neşriyattan öğreniyor, gazete sayfalarından takip ediyorduk; ama, Meclisimiz buna bir şey yapamıyordu. Bu sene ise, bu seviye daha da yükseldi. Söz alan arkadaşlarımızın bildirdiğine ve ticaret odalarının bize gelen verilerine göre, 30 veya 33-34 katrilyon lira mertebesindeki parayı faizcilere vermek durumunda kaldığımız hepinizin malumudur.

Ne yapıp yapıp, bir an evvel bu sarmaldan veya bu sömürüden kurtulma mecburiyetimiz vardır; yoksa, aksi halde, Ankara Ticaret Odasının ilan ettiği ve hepinizin malumu olduğu gibi, 1,5 GAP'ı, 250 milyon dolar değerinde 192 adet Boğaziçi Köprüsünü, 500 milyon dolar değerinde 96 adet Atatürk Barajını, 50 milyon dolar değerinde 63 adet fabrikayı, 100 milyon dolar değerinde 481 adet tam teşekküllü hastaneyi, 20 000 dolar değerinde 2 408 000 adet 100 metrekarelik konutu, 500 adet Ankara-İstanbul otobanını, 16 derslikli 182 500 okulu rantiyecilere vermek mecburiyetinde kalıyoruz.

Yetkili arkadaşlara soruyoruz, yahu bu ne zaman bitecek kardeşim; bir yerden piyango filan mı bekliyorsunuz; yani, hükümete, devlete piyango mu vuracak, neyle kapatacaksınız? Yetkili bir bakan arkadaşıma geçen dert yandım, "bunun bir çaresi yok mu, memleketin 34 katrilyon liralık imkânlarını götürüp, boyuna bu faizcilere veriyorsunuz; bunların doyacağını bekliyorsanız, bunların doyması mümkün değil; 34 katrilyon yerine 134 katrilyon verseniz, bunlar, yine doymaz; öyleyse, buna bir çare bulmak lazım, Sayın Bakanım ne yapacaksınız" dedim. "Ağabey, ne yapalım, bu bir kurum haline gelmiş; faizle alıyoruz, faizle veriyoruz" dedi. Allah memleketimizin yardımcısı olsun.

Buna rağmen, yine, çıkarılacak kanunun, özellikle, mevcut organize sanayi bölgelerinde az da olsa ilerleme kaydedilmesine vesile olacağı gerçeği karşısında hayırlı olmasını diliyor, hepinizi saygılarımla selamlıyorum. (FP ve DSP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum Sayın Oğuz.

Gruplar adına ikinci söz, Doğru Yol Partisi Grubu adına, Isparta Milletvekili Sayın Ramazan Gül'e aittir.

Buyurun Sayın Gül. (DYP sıralarından alkışlar)

Sayın Gül, süreniz 10 dakika efendim.

DYP GRUBU ADINA RAMAZAN GÜL (Isparta) – Sayın Başkan, Yüce Meclisin değerli üyeleri; görüşülmekte olan 367 sıra sayılı Organize Sanayi Bölgeleri Kanunu Tasarısının 10 uncu maddesi hakkında Doğru Yol Partisi Grubu adına düşüncelerimi arz etmek üzere söz almış bulunuyorum; Yüce Heyetinizi saygıyla selamlarım.

Bilindiği gibi, ülkemizde, 1961 yılından itibaren planlı döneme geçilmiş, ekonomik ve sosyal kalkınmaya ilişkin faaliyetler, plan ve yıllık programlara göre yürütülmeye başlanmış; bu çerçevede, bölgesel kalkınmada dengeleri sağlamak amacıyla, organize sanayi bölgelerinin oluşturulması çalışmalarına başlanılmıştır.

28.7.1967 tarihli Kalkınma Planının Uygulanması Esaslarına Dair Kanun ile 77 sayılı Uzun Vadeli Planın Yürürlüğe Konulması ve Bütünlüğünün Korunması Hakkında Kanun hükümleri, söz konusu faaliyetlerin yasal dayanaklarını teşkil etmiştir. Halen, organize sanayi bölgelerinin faaliyetleri, 1982 tarih ve 17591 sayılı Resmî Gazetede yayımlanan Sanayi ve Ticaret Bakanlığı Fonlar Yönetmeliğine göre yürütülmektedir; ancak, söz konusu yönetmelik, münhasıran müteşebbis teşekküller ile bakanlık arasındaki kredi ilişkilerini düzenleyen hususları içerdiğinden, söz konusu teşekküllerin kuruluş, çalışma usul ve esasları konusunda mevzuat boşluğu bulunmakta, bu durum, sanayicilerin kredi kullanımını olumsuz yönde etkilemektedir.

Değerli milletvekilleri, tasarı bu yönleriyle incelendiğinde, organize sanayi bölgelerine hükmü şahsiyet kazandırılmasının, iştirakçi kuruluşların bölge işlemlerini kendi adlarına yürütebilmelerinin ve getirilen muafiyet ve istisnalarla bölge oluşumlarına teşvik verilmesinin amaçlandığı anlaşılmaktadır.

Değerli milletvekilleri, kalkınmanın ana unsurlarından olan bölgesel kalkınmada dengelerin sağlanmasına ve gümrük birliği sürecinde olan ülkemiz sanayii açısından büyük önem taşıyan organize sanayi bölgelerinin yapılandırılmasına ilişkin tasarı olumlu karşılanmaktadır.

Organize sanayi bölgelerinden inşaat aşamasında olanların fizikî gerçekleşmeleri çok düşük olduğu için ve bir an önce tamamlanması için bakanlığa ekkaynak sağlanması gerekmektedir.

Küçük sanayi sitelerinin sadece bina olarak değil, aynı zamanda çağın gereklerine uygun olarak yeni teknolojinin yaygınlaştırılması için de teşvik edilmesi gerekmektedir.

Sanayiin kurulacağı yerin tespiti, bununla uyumlu organize sanayi modelinin oluşturulması, fon ve kredi sisteminin yeniden ele alınarak sisteme işlerlik sağlayacak şekilde finansman modelinin modernize edilmesi ve pazarlama ve ihracatı teşvik edici önlemlerle birlikte, bir model yaklaşımı içerisinde sistemin tümüyle ele alınması gerekmektedir.

Tarım alanlarının organize sanayi bölgeleri için tahsis edilecek alanlar dışında tutulması, ülke tarımı açısından önem arz etmektedir.

Değerli milletvekilleri, görüşülmekte olan 10 uncu madde bölge müdürlüklerini düzenlemektedir. Bu maddede "Bölge müdürlüğü, bölge müdürü ile yeteri kadar idarî ve teknik personelden oluşur. Kredi kullanan organize sanayi bölgelerinde, müdürlüğün teşkilat şeması ve kadrosu, Bakanlık onayıyla oluşur ve değişir.

Bölge müdürü, müteşebbis heyet tarafından atanır. Bölge müdürü, yönetim kurulunun kararları ve talimatları doğrultusunda organize sanayi bölgesinin sevk ve idaresini yürütmek ve verilen diğer görevleri yapmakla yükümlüdür.

Kredi kullanan organize sanayi bölgelerinde bölge müdürünün ve organize sanayi bölgesinde görevlendirilecek diğer personelin nitelikleri ve sayıları Bakanlıkça çıkarılacak yönetmelikte düzenlenir" denilmektedir.

Değerli milletvekilleri, madde böyle düzenlenmiştir; ancak, bu haliyle kanunlaşması durumunda birçok sakıncayı da beraberinde getirecektir. Şöyle ki: Tasarıda "bölge müdürü, müteşebbis heyet tarafından atanır" denilmektedir; ancak, müteşebbis heyet içerisinden mi, yoksa dışarıdan mı atanacağı konusunda net bir açıklık yoktur. Her iki durumda da, yani, müteşebbis heyet içerisinden ya da dışarıdan atanması durumunda da, bazı sakıncalar ortaya çıkacaktır. Her iki durumu da incelediğimiz takdirde, bölge müdürü, eğer müteşebbis heyet içerisinden atanacaksa, doğal olarak müteşebbis heyeti oluşturan hükmî şahısların temsilcilerinden birisi olacaktır.

Tasarının 7 nci maddesinde "müteşebbis heyet, organize sanayi bölgesinin oluşumuna katılan kurum ve kuruluşların yetkili organlarınca, mensupları arasından tespit edilecek üyelerden oluşur" denilmektedir. Tasarının 4 üncü maddesine göre ise, organize sanayi bölgesinin kurulmasına, il özel idareleri, organize sanayi bölgesinin içinde bulunacağı il, ilçe veya belde belediyesi; büyük şehirlerde, büyükşehir belediyesi; il ve ilçelerde, mevcudiyete göre sanayi odası veya ticaret ve sanayi odası; her ikisinin bulunmadığı yerlerde ise, ticaret odası ve sanayici dernek veya kooperatifler katılır denilmektedir.

Bu şartlar altında, bölge müdürünün, sanayi veya ticaret odası bünyesinden atanması oldukça güçtür ve pratikte işlerin aksamasına neden olur; çünkü, sanayi ya da ticaret odasına kayıtlı olmak, gerekli şartları taşıyan bir sanayici ya da tüccar kimliğini gerektirmektedir. Bir sanayici ya da tüccarın, kendi işlerini bırakarak bölge müdürlüğü yapması, kanımızca oldukça güçtür. Aynı zamanda, bölgenin imkânlarını, kendi işletmesi lehine kullanma tehlikesi vardır.

Bir özel idare mensubunun veya belediye çalışanının, bölge müdürü olabilmesi ise, yürürlükteki mevzuat hükümlerine aykırıdır.

Bu saydığımız nedenleri gözönüne aldığımız takdirde, bölge müdürünün, müteşebbis heyet içerisinden atanmasının önü kapatılmalıdır.

İkinci durum ise, bölge müdürünün, müteşebbis heyet dışından atanmasıdır. Ülkemizde, pratikte işleyen yol da budur. Profesyonel kişilerin bu işlere atanması daha başarılı olacaktır. 10 uncu maddede yer alan bu belirsizliğin giderilmesi gerekmektedir.

Bu düşüncelerle, bu tasarıya, Doğru Yol Partisi olarak olumlu baktığımızı ifade ediyor, bu tasarının ülkemize hayırlı ve uğurlu olmasını diliyor, Yüce Heyetinizi saygıyla selamlıyor, teşekkür ediyorum. (Alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Gül.

Gruplar adına başka söz talebi?.. Yok.

Şahıslar adına, Erzurum Milletvekili Sayın Aslan Polat?..

ASLAN POLAT (Erzurum) – Vazgeçtim Sayın Başkan.

BAŞKAN – Konuşmayacaklar.

Sakarya Milletvekili Sayın Cevat Ayhan?.. Yok.

Maddeyle ilgili bir önerge vardır; okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

367 sıra sayılı kanun tasarısının 10 uncu maddesi birinci fıkrasından "kredi kullanan OSB'lerinde, müdürlüğün teşkilat şeması ve kadrosu Bakanlık onayıyla oluşur ve değişir" cümlesinin ve son fıkrasının madde metninden çıkarılmasını arz ederiz.

Cevat Ayhan Sacit Günbey

Sakarya Diyarbakır

Osman Yumakoğulları Latif Öztek

İstanbul Elazığ

Yakup Budak

Adana

BAŞKAN – Sayın Komisyon önergeye katılıyor mu efendim?

SANAYİ, TİCARET, ENERJİ, TABİÎ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU BAŞKANI OKTAY VURAL (İzmir) – Katılmıyoruz.

BAŞKAN – Sayın Hükümet katılıyor mu?

SANAYİ VE TİCARET BAKANI AHMET KENAN TANRIKULU (İzmir) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Önerge sahipleri konuşacak mı yoksa gerekçeyi mi okutalım efendim?

ABDÜLLATİF ŞENER (Sıvas) – Gerekçe okunsun Sayın Başkan.

BAŞKAN – Gerekçeyi okutuyorum:

Gerekçe:

Kredi sebebiyle OSB yönetimini vesayet altına almak, OSB üzerinde bürokratik zorluk getirir. Kamu bankaları dağıttıkları kredileri kullanan firmaların teşkilatlarına, kadrolarına karışmadıklarına göre ve doğrusu da bu olduğuna göre, Bakanlığa verilen bu yetki kaldırılmalıdır.

BAŞKAN – Görüşmekte olduğumuz 10 uncu madde üzerinde verilen önergeye Komisyon ve Hükümet katılmadı.

Bu önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.

10 uncu maddeyi, komisyondan geldiği şekliyle oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... 10 uncu madde kabul edilmiştir.

11 inci maddeyi okutuyorum:

Temsil ve ilzam

MADDE 11. – OSB’leri; yönetim kurulu başkanı veya başkanvekili tarafından temsil edilir. OSB’ni ilzam edici yazılar Yönetim Kurulu Başkanı veya vekili ile birlikte bir diğer yönetim kurulu üyesi veya yetkilendirilmiş OSB bölge müdürü tarafından imzalanır ve böylece çift imzalı olarak tekemmül eder.

BAŞKAN – 11 inci madde üzerinde gruplar adına ilk söz, Doğru Yol Partisi Grubu adına, Balıkesir Milletvekili Sayın İlhan Aytekin'in.

Buyurun efendim. (DYP sıralarından alkışlar)

Sayın Aytekin, süreniz 10 dakika.

DYP GRUBU ADINA İLHAN AYTEKİN (Balıkesir) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; görüşmekte olduğumuz 367 sıra sayılı Organize Sanayi Bölgeleri Kanunu Tasarısının 11 inci maddesiyle ilgili olarak Doğru Yol Partisi Grubunun görüşlerini takdim etmek için söz almış bulunuyorum; Muhterem Başkanımızı ve Yüce Heyetinizi saygıyla selamlıyorum.

Değerli milletvekilleri, büyük bir boşluğu dolduracak ve önemli ihtiyaçlara cevap verecek olan Organize Sanayi Bölgeleri Kanunu Tasarısını, onbinlerce işyerinin kapandığı, milyon kere çekin ödenmediği, senetlerin protesto olduğu, hacizlerin, icranın, mahkemelerin devam ettiği, fabrikaların tatil edildiği, işçilerin çıkarıldığı bir günde görüşmek, biliyorum ki hepimiz için talihsizliktir ve üzücüdür. Ancak, bu hazin durum sürpriz değildir; tevali eden hatalar ve yanlış, zamansız, realist olmayan ekonomik uygulamalar, ülkeyi bu sonuca getirmiştir; yani, perşembenin geleceği çarşambadan belliydi ve bu netice mukadderdi. Bunun sorumlusu vatandaş olamaz, bunun sorumlusu ülkeyi yönetenlerdir.

Düzensizliği düzen gibi, beceriksizliği beceri gibi kabullenmek akıl kârı değildir. Daha dün, Devlet İstatistik Enstitüsü 1999 yılı büyüme hızını eksi 6,4 olarak açıkladı; buna, nüfus artışını da eklediğimizde, esasen, günlük hayatımızda çektiğimiz sıkıntı, daralma ve yoksullaşmanın resmî rakamlarını görmüş oluruz. Sanayimizin büyüme hızı da, bu eksi büyüme hızı içinde eksi 5 olarak tespit edilmiştir. İstikrar ifade ettiği söylenilen 57 nci hükümetin varlığındaki akıbetimiz budur. Daha da vahimi, vergi gelirlerinin en çok toplandığı 2000 yılının ilk üç ayındaki bütçe açığımız 2,7 katrilyondur. Bakın, şimdi, Türkiye, millî gelirde, Afrika standartları seviyesinde görülüyor; vatandaşımızın dolar bazında bir yıldaki kaybı yüzde 11 olarak tespit edilmiş oluyor.

Devlet İstatistik Enstitüsünün açıklamalarından sonra, malî kesimin 5,3 büyümesine rağmen, beş bankanın batması anlamlı geliyor ve izahı zor gözüküyor, 22 milyar 400 milyon dolar yıllık kaybın 5 milyar dolarının batık bankalara gitmesi... Bugün de, batık bankaları satabilmek için rehabilitasyonuna ayırmayı düşündüğünüz 4,5-5 milyar dolar, fakir fukaranın rızkıdır, Türk iş hayatının mahrum edileceği imkânlardır.

Organize sanayi bölgelerine lazım olan 700 trilyona mukabil, yok diye, 38 trilyon ayırıyorsunuz; ama, batık bankalara milyar dolarlar bulunuyor!.. Yapılan işin mantığı yoktur, ahlakı yoktur.

Nisan ayında toplam içborç geri ödemesi 4 katrilyon 649,8 trilyon liradır. Hazine, bu sebeple, 5 Nisanda tekrar tahvil ihracına başladı. Bunun anlamı, içinde bulunduğumuz yılın da kayıpta olduğu ve konulan ekonomik hedeflerin tutturulamayacağıdır. Dolayısıyla, fukaralaşma devam edecek, çile de bitmeyecektir.

Muhterem milletvekilleri, Organize Sanayi Bölgeleri Kanunu Tasarısının 11 inci maddesi "Temsil ve ilzam" maddesidir. Hükümetin teklif ve Plan ve Bütçe Komisyonunun kabul ettiği metinde var olan "protokol" kaydı çıkarılmıştır ve "...yetkilendirilmiş OSB bölge müdürü tarafından imzalanır" cümlesi, Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabiî Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji Komisyonunun metnine ilave edilmiştir. Böylece, bize göre doğru olan bulunmuştur.

Eğer, bu çıkarma ve ilave yapılmasaydı, o takdirde iki husus zihnimizde berraklaşmamış olacaktı: Birincisi, protokol noktasındadır; çünkü, burada mevzubahis olunan protokolde temsil değil, organize sanayi bölgesi hükmî şahsiyetinin üçüncü kişilere karşı temsilidir. Hukukumuza göre, temsil yetkisi, organa, yani organize sanayi bölgesi yönetim kuruluna aittir. Binaenaleyh, burada yapılacak olan, temsil yetkisini kullanacak üyenin imza şeklinin tespitinden ibarettir; olmuştur.

İkincisi, bölge müdürünün durumudur; yani, tayin edilen seçilene takaddüm mü ediyor?.. Çünkü, netice itibariyle, bölge müdürü, son aşamada memurdur ve yönetim kurulunun karar ve talimatları doğrultusunda ve diğer görevleri yapmakla yükümlüdür.

Müdürlüğün teşkilat şeması ve kadrosunun Bakanlık onayıyla oluşması ve değişmesi, keza bölge müdürünün ve diğer personelin nitelikleri ve sayıları, Bakanlıkça çıkarılacak yönetmelikle düzenlenmiş olması, bağlantıları itibariyle, "bölge müdürü, organize sanayi bölgesi içinde, devletin bir uzantısı mıdır, gölgesi midir?" düşüncesini akla getiriyor. Çifte fonksiyonlu; yani, hem müdür hem yönetim kurulu üyesi sıfatıyla güçlendirilmesi, bir amaca mı yöneliktir? Yine, seçilmemişlerin önüne, bir yolla, tayin edilenlerin takaddüm ettirilmesi mi söz konusudur? İşte, bu, Türkiye'nin hassasiyeti, bizim hassasiyetimizdir.

"Temsil ve ilzam" maddesinde "yetkilendirilmiş OSB bölge müdürü" denilmek suretiyle, mesele halledilmiştir. Yine, anladığımız ve kabulümüz, bölge müdürünün devamlı işbaşında bulunmasından kaynaklanmaktadır. Aksi düşünce, özelleştirmeyi benimsemiş hükümet politikalarına da aykırı düşerdi. Söz buraya gelmişken, bizim anladığımız, yetkilendirmenin, organize sanayi bölgesi yönetim kurulu tarafından yapılacağıdır. Bu noktayı da kaydeten belirtmek istiyorum.

Muhterem milletvekilleri, 1961, 1967,1982 ve diğer aşamalardan sonra bugüne gelinmiş olması sevindiricidir. Böylece, Türkiye, bir eksiğini daha ikmal etmiş oluyor. Bundan sonraki hedefimiz, ihtisaslaşma ve ihtisas organize sanayi bölgelerindeki organizasyonlar, koordinasyonlar, kendilerine bağlı özel eğitim kurumlarıdır. Organize Sanayi Bölgeleri Kanunu Tasarısının 11 inci maddesi üzerinde, Doğru Yol Partisi Grubu adına, görüş ve düşüncelerimizi arz ve ifade ettim; hayırlı olması dilek ve temennisiyle Yüce Heyetinizi, tekrar saygıyla selamlıyorum. (Alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum Sayın Aytekin.

Gruplar adına başka söz talebi?.. Yok.

Şahıslar adına, Sayın Aslan Polat?..

ASLAN POLAT (Erzurum) – Vazgeçtim.

BAŞKAN – Konuşmayacaklar.

Sayın Cevat Ayhan?.. Yoklar.

Madde üzerinde önerge yok.

11 inci maddeyi bu şekliyle oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Madde kabul edilmiştir.

Müteakip maddeyi okutuyorum :

DÖRDÜNCÜ BÖLÜM

Malî Konular

Gelirler

MADDE 12. – OSB’nin gelirleri şunlardır:

a) Müteşebbis heyete katılan kurum ve kuruluşların verdikleri iştirak payları,

b) Arsa tahsisi yapılan veya satışı yapılan ve OSB’nde faaliyet gösterecek olan ve gösteren katılımcıların ödedikleri aidatlar ile arsa ve altyapı katılım payları ve hizmet karşılıkları,

c) OSB altyapı ve sosyal tesislerinin ihalesi için hazırlanan dosyaların satış bedelleri ile bölge içinde kurulacak olan işletmelerin projelerinin tasdik ve vize bedelleri,

d) Yönetim aidatları,

e) Su, elektrik, doğalgaz, sosyal tesis, arıtma ve benzerî işletme gelirleri ile iştirak gelirleri,

f) Arsa satışından sağlanan gelirler,

g) Bağışlar,

h) Bölge ortak mülklerinin kira ve hizmet gelirleri,

i) Banka faizleri,

j) Gecikme cezaları,

k) İlan ve reklam gelirleri

l) Diğer gelirler.

BAŞKAN – 367 sıra sayılı tasarının, Dördüncü Bölümünün, malî konularla ilgili ve gelirleri gösteren 12 nci maddesi üzerinde, gruplar adına söz talebi?..

ABDÜLLATİF ŞENER (Sıvas) – Fazilet Partisi Grubu adına, Kütahya Milletvekili Sayın Ahmet Derin konuşacak efendim.

BAŞKAN – Fazilet Partisi Grubu adına, Kütahya Milletvekili Sayın Ahmet Derin; buyurun efendim. (FP sıralarından alkışlar)

Süreniz 10 dakikadır.

FP GRUBU ADINA AHMET DERİN (Kütahya) – Sayın Başkan, saygıdeğer milletvekilleri; görüşülmekte olan 367 sıra sayılı Organize Sanayi Bölgeleri Kanunu Tasarısının 12 nci maddesi üzerinde, Fazilet Partisi Grubu adına söz almış bulunmaktayım; öncelikle, hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Başkanımın da ifade ettiği gibi, tasarının Dördüncü Bölümü "Malî Konular" başlıklı 12 nci maddesinde, organize sanayi bölgelerinin gelirlerinin dökümü yapılmış. Aslında, buna, Plan ve Bütçe Komisyonda bir ilave yapılmıştı; kredileri de gelirler kapsamına almıştık; ancak, Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabiî Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji Komisyonunda, sadece bu ilave tasarı metninden çıkarılarak, Plan ve Bütçe Komisyonunda kabul edilen şekliyle, sadece bir krediler bölümü eksikliğiyle, kabul edilerek Genel Kurula sunulmuş.

Malum olduğu üzere, bu kanun tasarısıyla, hakikaten, bir hükmî şahsiyeti olmayan, yönetmelikle idare edilen, daha önceki kanunlarla idare edilen, kendine has bir kanunu olmayan organize sanayi bölgelerinin, tüzelkişilik kazanmasını, tüm işlemlerin bir kanunda toplanmasını gerçekleştiriyoruz ki, yapılması gereken yapılıyor. Bu konuda, Sayın Bakana, gösterdiği hassasiyetten ve işi bu noktaya getirdiğinden dolayı da teşekkür ediyorum.

Organize sanayi bölgelerinin gelirlerine bakıldığında, üyelerden alınan arsa satış payları, eldeki mevcutların banka faizleri, yönetim aidatları, eğer ödeme yapılmamışsa gecikme cezaları, ilan ve reklam gelirleri gibi konuları kapsaması itibariyle, yine, organize sanayi bölgelerine katılan veya yatırım yapacak olan müteşebbislerden elde edildiğini görüyoruz. Böyle olunca da, bazen, bu organize sanayi bölgelerinin altyapı çalışmaları çok gecikiyor. Yeterli gelir düzeyine ulaşamadıkları için öyle bir noktaya geliniyor ki, borç ödeme zamanı geliyor, henüz müteşebbisler gelir kaynağı yaratacak üretimlerini oluşturamamışlar ve -nasıl ödüyorlar bu borçlarını- hakikaten, daha sonra, değer kazanarak satmaları gereken arazilerini ve ortak mülkiyetlerindeki belli yerleri daha düşük fiyata satarak borç ödemek zorunda kalıyorlar. Böyle olunca da, organize sanayi bölgelerinden beklenen sonucu her bölgede alabildik diyemeyiz.

Bu açıdan, organize sanayi bölgelerinin, mutlaka ve mutlaka başka yönlerden de takviye edilmesi; organize sanayi bölgelerinin oluşumunda -sadece oraya yatırım yapacak müteşebbislerden sağlanan kaynak değil- altyapıyı hazırlayacak başka kaynakların da bulunması gerektiğine inanıyorum. Bunlardan birini hemen belirtmek istiyorum. 1993 yılına kadar, tek abone sistemi vardı, tek trafo merkezi konuluyordu ve bu tek trafodan, TEDAŞ (o zaman için Türkiye Elektrik Kurumu) elektriği, organize sanayi bölgesinin tek abonesine veriyordu. Böyle olunca da, organize sanayi bölgesi yönetimleri, o elektrik bedelleri üzerinden belli paylar alarak, üye aidatlarına bağlı kalmaksızın, ayrıca bir gelir elde ediyorlardı kuruluş aşamasında. Daha sonra bu kaldırıldı. Tabiî, tekrar bu dönüşümün sağlanabilmesi ve organize sanayi bölgelerine böyle bir gelirin sağlanması için ve organize sanayi bölgesine yatırım yapacakların her birinin ayrı ayrı abone olarak teminat yatırmaları, büyük oranlarda teminat yatırmaları, organize sanayie yeni yatırım yapanlar için de bir engel olduğundan dolayı, Teşvik Yasasında bir değişiklik yaparsak, 3096 sayılı Yasada tekrar bir değişiklik yaparsak -TEDAŞ, nasıl olsa dağıtımı ihaleye çıkardı, özelleştiriyor dağıtımı- bu arada, belki işinin kolaylaşması açısından, oraya yapılan yatırımların, müteşebbislerin, daha da kolayca, ayrı ayrı teminat yatırmadan, tek abonelik çatısı altında, sadece organize sanayi bölgesi yönetimine ve o aboneye bağlı olarak çalışabileceği bir organizasyonu sağlayabilecek olursak, hakikaten, her bir işletmeye bir rahatlama sağlamış oluruz, zaten kıt olan kaynaklarını TEDAŞ'ta bloke etmesine engel olmuş veya ona öyle bir kolaylık getirmiş oluruz. Bunun için, tabiî, malum olduğu üzere, organize sanayi bölgesinde yatırım yapanlara enerji teşviki var. Bu enerji teşviki şahsa veriliyor. Eğer Teşvik Yasasında bir değişiklik yapılarak, oraya bir madde konularak, organize sanayi bölgelerinde şahıslara, fertlere, müteşebbislere sağlanmış olan teşvik, fert fert sağlanan teşvik, bu istifade etme, daha düşük enerji kullanma hakkı, orada yatırım yapanlara değil de -yatırım yapanları da zaten içine alacağından dolayı- organize sanayi bölgesi tüzelkişilik kazandığından dolayı, sadece tüzelkişiliğe verilecek olursa... Ayrıca, teşvikin dışında, 3096 sayılı Yasada da bir değişiklik yapılarak organize sanayi bölgelerine o teşvik, nasıl vergi, resim, harç muafiyeti tanınıyor organize sanayi bölgelerine, aynı şekliyle... Madem ki, tüzelkişilik kazanılıyor... Önceki teşviklerde, organize sanayi bölgelerinin tüzelkişiliği olmadığından dolayı belki böyle bir uygulamadan vazgeçilmiş olabilir. Artık, şu anda, bu kanun tasarısı burada geçtikten sonra, kanunlaştıktan sonra, organize sanayi bölgeleri tüzelkişilik kazanıyor; bir fert gibi değerlendirilebilir. Aynı teşvik kapsamı, düşük enerji kullanımı, organize sanayi bölgesinin tüzelkişiliğine sağlanarak, oradaki yönetim kurulunun veyahut da uygulamaların, orada çalışacak personelin ücretlerini ödeyecek, bazı masrafları gerçekleştirebilecek bir gelir ortamını da ayrıca sağlamış oluruz diye düşünüyorum.

Tabiî ki, bu kanun bu şekilde geçecek; ancak, bunun, organize sanayi bölgelerine bakan Bakanlığımızın, bu bağlamda, organize sanayi bölgelerinin gelirlerini artırma bağlamında teşvik uygulaması ve 3096 sayılı Yasada bir değişiklik yapması, mutlaka, organize sanayi bölgesinden beklenen sonuçları elde etmenin altyapısını hazırlayacaktır diye düşünüyorum.

Malum olduğu üzere, sanayiin uygun alanlarda yapılanması, plansız ve sağlıksız bir kentleşmeyi önlemek, insanları illerinde ve yörelerinde ekmek bulur hale getirmek, ülke kaynaklarının rasyonel kullanılmasını sağlamak, çevre sorunlarını önlemek, imalat sanayii türlerinin bir plan dahilinde yerleştirilmesi ve geliştirilmesi arzulanmakta. Sosyal tesisler ve teknoparklarla donatılıp, planlı bir şekilde ve belirli sistemler dahilinde sanayi için tahsis edilmesiyle üretim bölgeleri oluşturulmasına ve yine, en son, çağımıza daha uygun, 21 inci Asırda daha da ehemmiyet kazanan yeni sanayi kavramını ticaret kavramıyla birlikte mütalaa edebilecek bir organizasyonun -kaynaksız, sadece üyelerden yatırım yapmak- zaten, masraf yapacak üyelerden elde edilecek gelirlerle sağlanabileceğine, beklenen bu faydaları en üst düzeye çıkarabileceğine, ben, bir türlü inanamıyorum. Bu açıdan, mutlaka, kredilerin, ödeneklerin, bir an önce ve yeterli seviyede verilmesi, organize sanayi bölgelerinin altyapılarının çok kısa bir dönemde bitirilmesi, onlar için verilecek en büyük gelirdir diye düşünüyorum.

Bu duygu ve düşünce içerisinde, tasarının hayırlı olmasını temenni ediyor, saygılar sunuyorum. (FP ve DYP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum Sayın Derin.

Gruplar adına ikinci söz, Doğru Yol Partisi Grubu adına, Hatay Milletvekili Sayın Mehmet Dönen'e aittir.

Buyurun Sayın Dönen. (DYP sıralarından alkışlar)

Süreniz 10 dakika.

DYP GRUBU ADINA MEHMET DÖNEN (Hatay) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; görüşülmekte olan tasarının 12 nci maddesi üzerinde, Grubum adına söz almış bulunuyorum; Grubum ve şahsım adına, hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Değerli arkadaşlarım, aşağı yukarı dört oturumdan bu yana Organize Sanayi Bölgeleri Kanunu Tasarısını görüşüyoruz. Organize Sanayi Bölgeleri Kanunu Tasarısı, Sanayi ve Ticaret Bakanlığımız hazırlamış, Bakanlar Kurulunda görüşülmüş, ihtisas komisyonlarında görüşülmüş ve Genel Kurulumuzun önüne getirilmiş; fakat, üzülerek görüyorum ki, Genel Kurulda, bu tasarı, verilen önergelerle baştan aşağı değiştiriliyor ve hatta, ihtisas komisyonunun başkanı, sürekli, sıralar arasında önerge dolaştırmakla meşgul. Hakikaten, bu içine düştüğümüz durum, hazin bir durum. Bakanlığın, böyle bir yasa tasarısını, ilgili gruplarla ve kurumlarla, yani, organize sanayi bölgesinde bulunan sanayicilerle, organize sanayi bölgesinin müteşebbis heyetleriyle, belediyelerle, sanayicilerle ve orada çalışan diğer bütün katmanlarla görüşerek, onların da katılımını, katkısını alarak, ciddî bir yasal çalışmayı yapıp Bakanlar Kurulundan geçirdikten sonra, özellikle, ihtisas komisyonlarında da son şeklini almasıyla Genel Kurulun önüne getirmesi gerektiği kanısındayım; ama, bunlar yapılamamış. Görüyorum ki, Sanayi ve Ticaret Bakanlığı çok ciddî anlamda bir kayıpla karşı karşıya. Böyle bir yasayı organize edemez duruma düşmüş bir Sanayi ve Ticaret Bakanlığını görmekten, doğrusu, eski bir Sanayi ve Ticaret Bakanı olarak da üzüntü duyuyorum. Burada, biz, çok daha komplike yasaları, daha iyi bir biçimde organize edip, çalışıp, Meclisin önüne getirmiştik ve burada bu kadar yoğun mesai harcamaya da gerek yok.

Değerli arkadaşlarım, bu görüştüğümüz 12 inci madde, organize sanayi bölgelerinin gelirleriyle ilgili maddedir. Burada, bence, en önemli şık da "diğer gelirler" şıkkıdır; çünkü, artık, önümüzdeki süreçte, hangi kaynaktan ne kadar gelir getireceğini bugünden tahmin etmek zor, güç. Organize sanayi bölgelerinin oluşumuna, gerçekten, kentleşme dahil, organize sanayi bölgelerinin ciddî anlamda disiplinize edilmesine ve organize sanayi bölgeleri ile sanayiin disiplinize edilmesine yönelik çalışmalar yapıyoruz burada; ama, burada verdiğimiz bir önergeyle, biz, belediyelerin organize sanayi bölgelerindeki imar hakkını elinden aldık.

Bazı sanayicilerimiz geçmişte bizlere de başvurdu. İlk bakışta doğru gibi de gözüküyor; ama, 32 000 işyerinin olduğu İkitelli Organize Sanayi Bölgesine bir bakın, şehir merkezinde kalmış bir organize sanayi bölgesi; çünkü, sanayi ile kentleşmeyi eşzamanda planlamadığınız zaman, çok sıkıntılı bir sürece girersiniz. Yani, belediyeleri dışlayarak, siz, organize sanayi bölgelerini organize edemezsiniz. Niye; çünkü, belediyeler, sonuçta o kentin kentsel yapısını, kentsel planlamasını yapan kurumlardır, temel kurumlardır. O kentin nereye kayacağını, o kentin ne kadar oksijene ihtiyaç duyacağını, o kentin yollarının ne kadar genişlikte olacağını, o kentsel planlamayı o belediyeler yapacak. Peki, siz, bu belediyeyi dışarıda bırakırsanız, sonuçta, orada belediyeler ile organize sanayi bölgesinin yönetimi arasında çıkacak kavgayı nasıl önleyeceksiniz, hangi kriterle önleyeceksiniz; önlemeniz mümkün değil. Bunun, belki daha makul bir biçimde, belediyelerle birlikte müteşebbis heyetlerin görevlendirebileceği teknik kadrolarla yapılması düşünülebilirdi; ama, siz, belediyeleri tümden dışarı çıkardığınız zaman "ana yoldan verilecek kılçık yolları ben kestim" derse belediye "benim ana yollarım bu kadar yoğunluğu kaldırmıyor, burada oluşan sanayiin yükünü ben taşımıyorum ve buraya yol vermiyorum" derse ne dersiniz?! Yarın belediye başkanı, şurada, Siteler Organize Sanayi Bölgesinin E-5'ten olan kılçık yolunu kestiği zaman ne dersiniz, ne yapabilirsiniz?!

Arkadaşlar, biz, kurumları kavga ettirmek değil, var olan sorunları o kurumlarla birlikte çözmeye yönelmek zorundayız. Aksi takdirde, bu kurumlarla kavga ederek_ Elbette ki, organize sanayi bölgelerinde birtakım olumsuzluklar olmuştur. Ben bunu kabul ediyorum; ama, organize sanayi bölgelerinden belediyelerin tamamen çıkarılması çok doğru bir tercih değil.

Şimdi, değerli arkadaşlarım, bugünkü organize sanayi bölgelerinin, özellikle sanayimize katkısı hiçbir zaman tartışılamaz, çok önemli katkıları var; ama, sanayimizin dünyada yön bulabilmesi, dünyadaki gelişmeleri takibiyle mümkündür.

Dünyadaki sanayileşmiş ülkelerde, 1972 petrol kriziyle birlikte, sanayide yeni bir aşama kaydedildi. Özellikle, meadowların çalışmaları sonucunda, nüfusların çok hızlı arttığı, atmosferin çok hızlı kirlendiği ve dünyanın bittiği yönünde bir çalışmanın sonucu olarak, dünya, yeni bir sanayileşmeyi kendisine ilke edindi; o da, sürdürülebilir sanayi; yani, çevreyi koruyan, oksijen dahil, su kaynakları dahil, dünyanın bütün kaynaklarını koruyan yeni bir sanayi anlayışı. İşte, bu doğrultuda, Amerika Birleşik Devletleri, 1970'li yıllarda, 120 000 kişiyle 100 milyon ton çelik üretirken, bugün aynı çeliği 20 000 kişiyle ve o gün tükettiği enerjinin de yarısıyla üretir hale gelmiştir; yani, kas gücünden ve atmosferi kirleten birtakım enerji türlerinden ciddî anlamda tasarrufa yönelmiştir. Tüm dünya buna doğru yönelmektedir. Hatta, sanayide, özellikle, daha az kaynakla daha çok üretim alabilmenin temel koşulunu da bilgiye bağlamışlardır. Yani, bugün kurduğumuz şu 43 organize sanayi bölgesinden daha fazla üretim yapacak olan, bugünkü bacasız üniversitelerimizdir. Günlerdir bunlarla uğraşacağımıza, gelin, hep birlikte, akıl birliği yapalım. Tarımdan sanayie geçişte çok ciddî anlamda geciktik. İkiyüz yıla varan bir gecikmeyle özel sanayileşme sürecine girdik ve hâlâ, bölgemizin, ülkemizin çok büyük bir bölümünü de sanayileştiremedik. O zaman, gelin, bilgi toplumunun koşullarını, kurallarını, kuramlarını ve kurumlarını oluşturalım ve hiç olmazsa bu alanda geç kalmayalım.

Burada her zaman söylüyorum. Ben sanayiciyi koruyacağım... Ona teşvik vermekle onu koruyamazsınız; işçiyi koruyamazsınız, çiftçiyi koruyamazsınız, esnafı koruyamazsınız. Dünyada oluşan büyük pastadan pay almak zorundasınız. Dünyada oluşan o büyük pasta, bilgi pastasıdır. Eğer bundan pay alamıyorsanız, hâlâ geleneksel sanayiyle Türkiye'yi bir yere götüreceğinizi sanıyorsanız, yanılıyorsunuz ve hiçbir kesimi, siz, ciddî anlamda destekleyemezsiniz; çünkü, dünyadaki büyük pastadan pay almanın yolu, özellikle, bizim yönümüzü oraya dördürmemizdir.

Değerli arkadaşlarım, çok önemli bir yazarın bir sözü var: "Nerede durduğunuz çok önemli değil, yönünüzü nereye döndüğünüz çok önemli." Şu anda, bizim sanayimizin geldiği noktayı ben tartışmıyorum. Şöyle veya böyle bir noktaya geldik; ama, yönümüzü, artık, bilgi çağının bilgi teknolojisine, bilgiye erişime döndürmek...

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Lütfen, toparlar mısınız.

MEHMET DÖNEN (Devamla) – Toparlıyorum.

...o bilgiyi işleyip kullanılabilir hale getirerek, ülkemize dünyadaki büyük pastadan pay getirmek ve fakirliğimizi fukaralığımızı da böylece yenmek zorunda olduğumuzu huzurunuzda bir kez daha yeniliyor, hepinize saygılar sunuyorum. (DYP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum.

Sayın milletvekilleri, esas komisyon söz istemiştir.

Sanayi Komisyonu Başkanı Sayın Oktay Vural'a söz veriyorum.

Yerinizden mi konuşacaksınız, kürsüden mi?

SANAYİ, TİCARET, ENERJİ, TABİÎ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU BAŞKANI OKTAY VURAL (İzmir) – Yerimden konuşacağım.

BAŞKAN – Peki efendim, buyurun.

SANAYİ, TİCARET, ENERJİ, TABİÎ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU BAŞKANI OKTAY VURAL (İzmir) – Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; Sayın Mehmet Dönen, tabiatıyla "komisyon başkanı, önerge dolaştırıyor" diye ifade etti. Aslında, bugün, milletvekillerimizin bazı önergeleri var ve bu önergeleri doğrultusunda ortak bir anlayışı temin etme noktasındaki çabamızı, açıkçası, milletvekillerinin demokrasideki değiştirebilme gücünü kullanması olarak görüyorum. Bunu da yadırgamamak lazım. Milletvekillerinin iradelerinin kanuna yansımasını yadırgadıkları için de, şahsen üzülüyorum. Nitekim, bu önergeler içerisinde, muhalefet partilerinin önergeleri de vardı.

Meclisimiz, yaşayan bir meclistir. Komisyonda yaptığımız çalışmalar gibi, elbette, Büyük Millet Meclisinin takdirleri doğrultusunda bazı değişiklikler meydana getirilecektir. Komisyonda yapılan bütün görüşmelerde, bütün kurumların ve ilgili tarafların görüşleri alınmıştır ve Komisyondaki kararlarımızın hepsi de -muhalefette olsun, iktidarda olsun- tüm milletvekillerimizin takdirleriyle alınmıştır. Komisyon çalışmalarının, Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kurulunda yeniden değerlendirilerek birtakım değişikliklere tabi tutulmasını da, şahsen, ben, çok makul görüyorum. Önemli olan, bu değiştirebilme gücümüzü de kullanmaktır.

Bunları ifade etmek istedim. Teşekkür ediyorum.

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum.

Yine aynı madde üzerinde Sayın Bakan söz istemiştir.

Buyurun efendim.

Yerinizden mi konuşacaksınız?

SANAYİ VE TİCARET BAKANI AHMET KENAN TANRIKULU (İzmir) – Sayın Başkanım, müsaade ederseniz, yerimden konuşacağım.

BAŞKAN – Buyurun Sayın Tanrıkulu.

SANAYİ VE TİCARET BAKANI AHMET KENAN TANRIKULU (İzmir) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bu madde üzerinde iki değerli sayın milletvekilimiz söz almışlardır. Ben, müsaadenizle, konunun vuzuha kavuşması açısından görüşlerimizi iletmek istiyorum.

Sayın Ahmet Derin'in bahsettiği konu, elektrik alım, dağıtım ve satım yapılması hususu, madde 20'de mümkün kılınmıştır; daha önceden, 3096 sayılı Yasaya istinaden, bu, mümkün olamıyordu. Böyle bir değişikliği getirmiş olduk.

Sayın Mehmet Dönen'in bahsettiği konuya gelince: Kendisinin bakanlık yaptığı o günden bu güne, Sanayi ve Ticaret Bakanlığı büyük bir gelişme içindedir. Tahmin ediyorum, kendisi de, bunu, memnuniyet ve onurla izleyeceklerdir efendim.

Teşekkür ederim.

BAŞKAN – Sayın Sanayi Bakanına teşekkür ediyorum.

Şimdi, söz sırası, şahsı adına, Erzurum Milletvekili Sayın Aslan Polat'ta...

ASLAN POLAT (Erzurum) – Vazgeçtim.

BAŞKAN – Görüşmüyorlar.

Sakarya Milletvekili Sayın Cevat Ayhan?.. Mevcut değil.

Madde üzerinde önerge yok.

Maddeyi bu şekliyle oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Madde kabul edilmiştir.

13 üncü maddeyi okutuyorum:

Katılma payları

MADDE 13. — Organize sanayi bölgesinin oluşumuna katılan kurum ve kuruluşlar Bakanlıkça belirlenecek kuruluş masraflarına katılmayı Bakanlığa taahhüt ederler. Bu taahhüt hükmî şahsiyet iktisabından itibaren organize sanayi bölgesine karşı da geçerlidir.

Katılım paylarının geri ödeme şekil ve şartları kuruluş protokolünde belirlenir. Bu konudaki uyuşmazlıklar asliye hukuk mahkemelerince çözümlenir.

BAŞKAN – Madde üzerinde ilk söz, Doğru Yol Partisi Grubu adına Batman Milletvekili Sayın Burhan İsen'e ait.

Buyurun Sayın İsen.

Süreniz 10 dakika.

DYP GRUBU ADINA BURHAN İSEN (Batman) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; görüşmekte olduğumuz 367 sıra sayılı Organize Sanayi Bölgeleri Kanunu Tasarısının 13 üncü maddesi üzerinde Grubum adına söz almış bulunuyorum. Hepinizi saygıyla selamlarım.

Bir ülkenin gelişmesinde organize sanayi bölgeleri büyük önem taşımaktadır. Planlı ve sağlıklı büyümenin temelinde sanayileşme yatmaktadır. Bunu sağlamak için organize sanayi bölgelerine gereken ilgi, önem ve destek devlet tarafından mutlaka sağlanmalıdır. Şunu açıkça ifade etmek isterim ki, özellikle son üç yılda organize sanayi bölgelerimiz ihmal edilmiştir. Bu konuda, nihayet, önümüze bir tasarı getirilmiştir; ancak, getirilen bu tasarı beklentilere cevap vermekten çok uzaktır. Bu tasarı belirsizlikler ve çelişkilerle doludur. Şu anda görüşmekte olduğumuz kanun tasarısının 13 üncü maddesi, organize sanayi bölgelerinin oluşumuna katılan kurum ve kuruluşların katılma paylarını ve bu konudaki anlaşmazlıkların çözümünü düzenlemektedir.

Değerli milletvekilleri, tasarının bu maddesi eski metinden çok daha geride kalmaktadır. Eski metinde, bu konuda açık bir tanımlama yer alıyordu ve alınan katılma paylarının, projenin keşif tutarının yüzde 10'unun taahhüt edilmesi olduğu ifade ediliyordu. Oysa, getirilen tasarıda, kuruluş masraflarına ilişkin açık bir tanım ve miktara değinilmemiş "Organize sanayi bölgesinin oluşumuna katılan kurum ve kuruluşlar Bakanlıkça belirlenecek kuruluş masraflarına katılmayı Bakanlığa taahhüt ederler" gibi son derece muğlak bir kavrama yer verilmiştir. Halbuki, projenin keşif tutarı için belli bir oranın tespit edilmesi gerekirdi. Burada şu sorular akla gelmektedir:

Kuruluş masrafları nelerdir? Kuruluş aşaması hangi süreyi kapsamakta ve bu sürecin içerisinde hangi işlerin görülmesi vardır? Kuruluş aşaması içerisinde yer alan işleri ve bunlara ait masrafları Bakanlık takdir edebilir mi? Altyapı inşaatları keşif bedeli ve satın alınacak araziyle ilgili tutar, kuruluş masraflarına dahil midir? Kuruluş masraflarının dışında kalan giderler nereden karşılanacaktır? Müteşebbis heyet içerisinde yer alacak kurum ve kuruluşların bu ölçüde büyük ve belirsiz tutarları içerisine alan taahhüt altına girmeleri, pratikte ne ölçüde mümkün olabilecektir? Söz konusu kurum ve kuruluşların böyle bir teşebbüsün içerisinde olmakla ne gibi bir çıkarları mevcuttur?

Bu kurum ve kuruluşların bu kadar büyük bir taahhüt altına girmeleri için, maddî, elle tutulur sebeplerin mevcut olması gerekir. Kendi öz ihtiyaçları dahi son derece yetersiz olduğu sürekli olarak ileri sürülen bütçe koşulları karşısında, özellikle belediyelerin ve diğer müteşebbis heyet üyelerinin bu ölçüde büyük ve belirsiz tutarları içerisine alan taahhütlerin altına nasıl girecekleri konusunda ciddî endişeler taşıyoruz.

Yeni, kurulan ve kurulacak olan organize sanayi bölgelerinde, sanayici ve esnafın teşfik edilmesi için, katılım payı gibi maliyet unsurlarının alınmaması gerekir. Yani, yatırımcıyı caydırıcı değil, özendirici olmalıyız. Organize sanayi bölgelerinin faaliyete geçmesi demek, yeni iş, üretim, satış, ihracat ve iktisadî büyüme demektir.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; tasarıda, kurum ve kuruluşların sadece taahhütlerinden söz edilmektedir; ancak, daha sonra, geri ödeme kavramının ortaya çıktığını görüyoruz. Demek ki, söz konusu taahhütler fiilî ödemelere dönüşüyor. Organize sanayi bölgesinin üstleneceği kredinin kullanılması ve miktarı ile söz konusu kurum ve kuruluşların fiilen ödeyecekleri tutarların dengesinin nasıl sağlanacağı bilinmemektedir.

Açıklamaya çalıştığım bu konuların madde metninde açıkça ifade edilmesi gerekiyordu.

Bu duygu ve düşüncelerle, hepinizi saygıyla selamlıyorum.

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum Sayın İsen.

Gruplar adına ikinci söz, Fazilet Partisi Grubu adına, Bursa Milletvekili Sayın Altan Karapaşaoğlu'na ait.

Buyurun Sayın Karapaşaoğlu. (FP sıralarından alkışlar)

Süreniz 10 dakika efendim.

FP GRUBU ADINA MEHMET ALTAN KARAPAŞAOĞLU (Bursa) – Sayın Başkanım, değerli milletvekili arkadaşlarım; hepinizi saygıyla selamlıyorum. Görüşmekte olduğumuz organize sanayi bölgeleriyle ilgili yasa tasarısının katılma paylarını düzenleyen 13 üncü maddesiyle ilgili olarak, Grubum adına görüşlerimizi belirtmek üzere söz almış bulunuyorum.

Değerli arkadaşlar, organize sanayi bölgelerinin oluşumuyla ilgili yasa düzenlemeleri, bildiğiniz gibi, çok eski tarihlere dayanıyor. Hatta, elimizde en son basılı örneğini bulundurduğumuz tasarı da 1998 yılından; ancak, bugüne kadar, bu, getirilemedi, komisyonlardan geçirilemedi çeşitli vesilelerle; ama, bugün getirilmiş ve önümüze konulmuş bulunuyor. Bir defa, bunun önümüze getirilmiş olması, önemli bir gelişmedir, önemli bir başarıdır.

Ayrıca, bu yasa tasarısının eksikliklerinin veya şu anda hatıra gelen eksikliklerinin birtakım önergelerle düzeltilmiş olması da, bir eksiklik değil, tam tersine, ilgililerden alınan birtakım bilgilerin yerine monte edilmesi anlamındadır; ama, bu demek değildir ki, her çıkan yasa, çok mükemmeldir, ilelebet böyle gidecektir; hayır; her çıkan yasaya olduğu gibi, gelişmenin önünün ilme dayalı olarak, bilime dayalı olarak, tekniğe dayalı olarak açıldığı günümüzde, belki de, her yıl, yeni gelişmeler karşısında bu yasa tasarısına da birtakım ilaveler yapılacaktır, birtakım değişiklikler gündeme gelecektir. Dolayısıyla, bunu da kınamamak lazım.

Değerli arkadaşlar, organize sanayi bölgeleri, işletmelerin, yani, reel ekonomiyi oluşturan işletmelerin bir arada bulunduğu bir başka işletmedir; yani, o işletmelerin müşterek hizmetlerini daha ucuza mal edebilmeleri için, daha disiplin altına alabilmeleri için, denetimin daha kolay yapılabilmesi için, ülkenin reel ekonomisinin, gerek ihracata dönük olarak gerek çevre bilincine dönük olarak gerekse kaliteye dönük olarak daha şuurlu bir şekilde yapılmasını temin edici mekânlar olacaktır. Dolayısıyla, bu yasa tasarısıyla ilgili olarak tenkit edici davranmaktan daha ziyade, eğer eksiklikler varsa, düzenleme teklif edici, eksiklikleri giderici birtakım tekliflerde bulunmak lazım.

Tabiî, bu katılım paylarına gelince; katılım paylarının hesabı sırasında, bugüne kadar yapılan uygulamalarda, Bakanlık, bir yönetmelik çıkarıyor, organize sanayi bölgesi kurmak isteyenlere, katılımınız şu şekilde olacak diyor; ama, organize sanayi bölgelerinin gelişimi sırasında birtakım değişik gelişimler gündeme gelebiliyor ve o katılım payları az kalıyor, o katılım payları yetersiz kalıyor. Dolayısıyla, bu organize sanayi bölgelerinin oluşumu sırasında katılım paylarının çok dikkatlice tespit edilmesi lazım. Hatta, Bakanlığın öngördüğü katılımın dışında, Sayın Bakanlığımızın "evet, ben bu katılımı öngördüm; ama, senin yapılanmanı izledikçe, seni gördükçe, seni takip ettikçe veya niyetini bana bildirdikçe, senin katılımının da artırılması lazım" diyebilmesi lazım. Bunun için, ben şahsen, ifadede buna uygun bir düzenlemenin yapılması gerektiği kanaatini taşıyorum; tabiî, takdir Bakanlığımızındır. Bir çatışma içerisine girmeyecek tarzda, bir çatışmayı oluşturmayacak tarzda bu düzenlemenin yapılması lazım.

Değerli arkadaşlar, bakın, şimdi, bu konuda, sanayi bölgesi oluşturulurken, ben, size, örnek olsun diye, daha kolay anlaşılsın diye, Bursa bölgesinde kurulmuş olan Demirtaş Organize Sanayi Bölgesinden bir örnek vermek istiyorum. Bu organize sanayi bölgesi, çok iyi niyetlerle kuruldu. Bursa Ovasının gerçekten çok verimsiz bir alanı üzerine kuruldu; kurulduğu yerde, Tofaş Fabrikasının kurulduğu yerde büyük bir bataklık vardı, o bataklık değerlendirildi. Ancak, sanayi bölgesi gelişme istidadı gösterdi ve geçtiğimiz yılda, Demirtaş Organize Sanayi Bölgesi (DOSAB) birtakım problemlerinin olduğunu, bu problemlerin giderilmesi için Bakanlığın kendisine destek olması gerektiğini ifade eden bir düzenleme yaptı. Bunlar nelermiş; bunlara baktığımız zaman, önem derecesi açısından DOSAB'ın en önemli problemleri için şöyle deniliyor: "Efendim, yüzde 31,8 itibariyle yollar çok büyük problem." Evet, tabiî, çok önemli bir problem yollar. Bu organize sanayi bölgesi kurulurken, belki de Bakanlığın karşısına 50 fabrikalık bir teklif gelmiştir; ama, bugün 250 fabrikalık teklifle karşı karşıyadır bölge. Dolayısıyla, Bakanlığın burada denetimini sürdürmesi gerekir, bu denetimini sürdürürken de bir yaptırım gücüne sahip olması gerekir "arkadaş, sen bunu yapıyorsun, buraya geliyorsun, bu bölgeyi genişletiyorsun; ama, bu bölgeye gerekli işletme sermaseyisine katıl bakalım" diyebilmesi lazım. Ben, bu amaçla, yasa tasarısının bu maddesinin bir önergeyle düzeltilmesi teklifinde bulunuyorum. Eğer böyle bir düzenleme yapılırsa destekleyeceğimizi de belirtmek istiyorum.

Bakın "yüzde 25,1'i de altyapı ve kanalizasyon" deniliyor. Tabiî, haklı. Altyapıyı isteyecek, kanalizasyonu isteyecek. Çevre bilinci gelişmiş durumda memleketimizde. 50 fabrikayla kurulmuş bir sanayi bölgesi, bugün, 300 fabrikaya çıkınca, altyapıdaki künklerin çapı değişecek; efendim, bir arıtma tesisi kurulacak, o arıtma tesisi belediyenin hangi istasyonuna bağlanacak, gibi problemler gelecek önüne. İşte, bunları görebilecek, bunları denetleyebilecek birtakım düzenlemeleri, bu düzenlemelere karşı da, Bakanlığın "birtakım katılım paylarına, buyurun beyler, katılın bakalım" diyebilecek düzenlemeyi yapması gerekiyor. Ben, bunu, bir örnek olarak verdim. Tabiî, burada sıralanan yaklaşık 30 madde var. 30 maddeyi de burada okumak istemiyorum; çünkü, zamanınızı alacaktır. Ancak, organize sanayi bölgeleriyle ilgili olarak... Tabiî, yalnız organize sanayi bölgeleriyle ilgili değil; ama, Türkiye'deki bütün gelişimin önünü açacak nitelikte...

Bugün, 1 saat kadar önce, değerli dostum bir bilgi ulaştırdı, bir beyin fırtınası ulaştırdı bana "Neden Türkiye'de Bilim Egemen Değil" başlıklı bir not. Hepinize tavsiye ederim, arkadaşımızdan talep edin, okuyun. Bakın, burada enteresan şeyler var. Mesela, yirmibeşinci paragrafta "rant ekonomisinden üretim ekonomisine geçişin koşullarının yaratılması lazım" deniliyor.

Değerli arkadaşlar, işte, rant ekonomisinden üretim ekonomisine geçişin koşullarından bir tanesi, sağlıklı organize sanayi bölgelerini yapmaktır. Çeşitlilik arz edecek tarzda, ihtisas organize sanayi bölgelerini, hatta, yatırımcıların büyüklüklerini de çeşitlendirecek şekilde organize sanayi bölgeleri kurmak lazım. Ne faydası var: İşte, biraz önce saydığımız faydaların yanında, ayrıca, devletimizin, gelirini denetimi altında tutma faydası var. Organize sanayi bölgesinin kapısına vergi dairesinden sadece bir denetim elemanı koyduğunuz zaman, işte, bütün, 300 sanayici, denetimi altındadır. Dolayısıyla, devletimizin geliri açısından, devletimizin kaliteli üretimi açısından, devletimizin sanayiinin söz sahibi olması açısından, bu tip çalışmalara ihtiyaç var.

Bakın, bu beyin fırtınasında, bir başka maddede deniliyor ki: "Rekabet üstünlüğü gerekir. Ekonomide büyüme ve yaşam kalitesi için tek seçeneğin bilimde ve teknolojide yetkinlik kazanmak olduğu bilincinin topluma yerleştirilmesi lazım."

Değerli arkadaşlar, işte, biz, organize sanayi bölgelerinin kuruluşunu çeşitlendirmek, sağlamlaştırmak ve sanayiciye veya üreticiye sevdirmek açısından, bir taraftan destek olurken, bir taraftan da onun parmağının taşın altına girmesini temin edersek, o zaman, mülküne sahip çıkacak, organizasyonuna sahip çıkacak ve bu düzenlemelere de sahip çıkacak ve bu düzenlemeler de, gelecek günlerde, kendi ihtiyacı istikametinde gelişecektir.

Bu duygu ve düşüncelerle, saygılarımı sunuyorum.

Bu konuda yapılan çalışmalardan dolayı da, ilgililere başarılar diliyorum.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

MEHMET ALTAN KARAPAŞAOĞLU (Devamla) – İnşallah, iyi gelişmeleri karşılarız. (FP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum Sayın Karapaşaoğlu.

Şahsı adına, Erzurum Milletvekili Sayın Aslan Polat?..

ASLAN POLAT (Erzurum) – Konuşmayacağım Sayın Başkan.

BAŞKAN – Sakarya Milletvekili Sayın Cevat Ayhan?..

CEVAT AYHAN (Sakarya) – Konuşmayacağım.

BAŞKAN – Madde üzerinde değişiklik önergesi yok.

Maddeyi bu şekliyle oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler...

MEHMET DÖNEN (Hatay) – Karar yetersayısının aranılmasını istiyoruz Sayın Başkan. (MHP sıralarından "Oylamaya geçildi" sesleri)

BAŞKAN – Kabul etmeyenler... Madde kabul edilmiştir.

Lütfen, oylamadan önce söyleyin.

14 üncü maddeyi okutuyorum:

Krediler

MADDE 14. — OSB’nin yetkili organları projenin keşif tutarı ile ilgili olarak, Bakanlıktan kredi talep edebilirler. Bu kredinin miktarı gösterilen teminatlarla sınırlıdır. Krediye ait tip sözleşme Bakanlıkça hazırlanır.

Kredi talebi ve bunun geri ödeme usul ve esasları Bakanlıkça çıkarılacak yönetmelikle belirlenir.

Kredinin amacına uygun bir biçimde kullanılmasını Bakanlık denetler.

Ayrıca ihtiyaç duyulması halinde başka iç kaynaklar ile dış kaynaklardan kredi kullanabilirler.

Kalkınmada öncelikli yörelerde yapılacak organize sanayi bölgesi ile yüksek teknoloji gerektiren ihtisas organize sanayi bölgesine arsa kredisi de verilir.

Gelişmiş ve normal yörelerde; ilk defa yapılan organize sanayi bölgesinin alt yapısı için Bakanlıkça belirlenen şartlarda kredi kullandırılır. Yeni proje veya tevsii şeklinde yapılacak müteakip bölümlerde ise faiz oranları Bakanlıkça belirlenecek miktarlarda artırılarak uygulanır.

Kamulaştırma için verilecek kredi miktarı Bakanlıkça belirlenir.

BAŞKAN – 14 üncü madde üzerinde gruplar adına ilk söz, Fazilet Partisi Grubu adına Erzurum Milletvekili Sayın Aslan Polat'a ait.

Buyurun Sayın Polat.

Süreniz 10 dakikadır.

FP GRUBU ADINA ASLAN POLAT (Erzurum) – Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; 367 sıra sayılı Organize Sanayi Bölgeleri Kanunu Tasarısının "Krediler" bölümünü düzenleyen 14 üncü maddesi üzerinde Fazilet Partisi Grubu adına söz almış bulunuyorum; hepinizi saygıyla selamlarım.

Düzenlenen bu maddeyle, özel olarak "organize sanayi bölgelerinin yetkili organları, proje keşif tutarıyla ilgili olarak Bakanlıktan kredi talep edebilirler. Bu kredinin miktarı, gösterilen teminatlarla sınırlıdır.

Kalkınmada öncelikli yörelerde yapılacak organize sanayi bölgesi ile yüksek teknoloji gerektiren ihtisas organize sanayi bölgesine arsa kredisi de verilir.

Gelişmiş ve normal yörelerde; ilk defa yapılan organize sanayi bölgesinin altyapısı için Bakanlıkça belirlenen şartlarda kredi kullandırılır. Yeni proje veya tevsii şeklinde yapılacak müteakip bölümlerde ise faiz oranları Bakanlıkça belirlenecek miktarlarda artırılarak uygulanır" şeklindedir.

Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; 1962-1998 yılları arasında 43 adet organize sanayi bölgesinin bitirilip faaliyete geçirildiğini, inşaatı devam eden organize sanayi bölgelerinin 143 adet olduğunu, bu biten ve inşaatı devam eden 186 adet organize sanayi bölgesinden yalnızca 26 adet organize sanayi bölgesinde arıtma projelerinin inşaat safhasında olduğunu düşünürsek, şu sonuçlara ulaşırız:

1. Takriben otuzaltı yıl boyunca yılda 1-2 organize sanayi bölgesi bitirebilmişiz. Bu organize sanayi bölgelerimizin bir vilayette birden fazla kurulduğunu bir kenara bıraksak dahi ve her vilayette 1'er adet kurulduğunu kabul etsek, kalan 38 vilayetimiz için, bu hızla gidersek, tüm vilayetlerimizde organize sanayi bölgesi kurulabilmesi için daha yirmi yıl beklememiz gerekir ki, eğer sanayileşmek ve Avrupa Birliğine girmek istiyorsak, bu kadar bekleyecek zamanımız yoktur.

2. Otuzaltı yıl boyunca bitirebildiğimiz organize sanayi bölgelerinin 4 katından fazla inşaat halinde organize sanayi bölgelerimizin olduğunu düşünür isek, o zaman da, organize sanayi bölgelerinin bitirilmesinde önemli bir kredi sorunumuzun olduğu ortaya çıkar.

3. Avrupa Birliğinde, çevreyle uyumlu sanayileşmeye önem verildiği ve birçok Avrupa Birliği üyesi ülkenin, sırf çevrecilerin baskısından kaçmak için sanayi tesislerini az gelişmiş yörelere taşıdığı günümüzde, Avrupa Birliğine aday ülke olarak faaliyete geçmiş ve inşaı devam eden 186 organize sanayi bölgesinden yalnızca 26 adet organize sanayi bölgesinde arıtma projelerinin devam ettiğini, yani, mevcut organize sanayi bölgelerinin ancak yedide 1'inde arıtma tesislerinin devam ettiğini, diğerlerine henüz hiç başlanılmadığını düşünür isek, bu konuda önemli problemlerin olduğu, bu arıtma tesislerine bir an önce başlamamız gerektiği, âşikar olarak önümüze çıkmaktadır.

Bu konular dikkate alınarak söylenecek olan, organize sanayi bölgelerine, küçük sanayi sitelerine ayrılacak kredi, göstermelik değil, gerçeğe uygun bir şekilde bütçe içerisinde artırılmalıdır. 2000 yılı bütçesinde bu bölüm için ayrılan 36 trilyon 850 milyar TL son derece yetersizdir ve mutlaka artırılmalıdır. Bu miktar içerisinde küçük sanayi sitelerine 11,6 trilyon, organize sanayi bölgelerine ise 24,6 trilyon pay ayrıldığını biliyoruz. Bu bütçeyle faize her gün 57 trilyon lira ayrılırken, organize sanayi bölgelerine bir yılda ancak bir günlük faiz parasının yüzde 40'ını ayırıyorsak, bu tercih, sanayie, kalkınmaya verdiğimiz değerin göstergesidir. Ülkemizi, bu ayıptan, bir an önce kurtarmamız gerekmektedir.

Ayrıca, organize sanayi bölgelerine verilecek kredi miktarlarının gösterilen teminatlarla sınırlı olması, kredi mevzuatı için doğru; fakat, Doğu ve Güneydoğu Anadolu'da tasarrufların düşüklüğü ve teminat göstermede zorlanılacağı düşünülürse, hiç olmazsa, bu bölgelerde, kredi kullanımını sıkı takip ederek, organize sanayi bölgelerinin arsa ve altyapı imalatlarına ipotek koyarak bu problemi aşmanın bölge gerçekleri açısından uygun olacağı kanaatindeyiz.

Kalkınmada öncelikli yörelerde yapılacak organize sanayi bölgelerine arsa kredisi verilmesi, getirilen olumlu bir adımdır ve tarafımızdan desteklenmektedir; yalnız, gelişmiş illerde yüzde 50, normal illerde yüzde 40, kalkınmada öncelikli yörelerde yüzde 25 olan kredi faizleri, enflasyonun düşürülmesine paralel olarak yeniden gözden geçirilmelidir. Hazinenin, son borçlanma ihalesinde kendisi yüzde 36'yla borçlanırken, sanayiciye yüzde 50'yle kredi vermesi, ona destek değil, aldığı krediyi ödeyememesi durumunda onun için bir yıkım olmaktadır. Dolayısıyla, reel faizleri dikkate alarak, bu faiz oranlarının ilk etapta yarı yarıya indirilmesi, eğer sanayi teşvik edilmek isteniyorsa, bu kredi uygulamalarının "olmazsa olmaz" şartı olmaktadır.

"Gelişmiş ve normal yörelerde; ilk defa yapılan organize sanayi bölgesinin altyapısı için Bakanlıkça belirlenen şartlarda kredi kullandırılır" hükmü, doğru bir hükümdür; çünkü, kalkınmada öncelikli yörelerde, bilhassa Doğu ve Güneydoğu Anadolu'da, bir tek organize sanayi bölgesi dahi yokken, gelişmiş yörelerde birden fazla organize sanayi bölgesi için teşvik sağlamak, zaten gelişmiş bölgelerle rekabet edemeyen bu yöreleri iyice fakirleştirir; fakat, Doğu ve Güneydoğu Anadolu'da, yani, kalkınmada öncelikli yörelerde kanunen bir sınırlama yokken, bu bölgelerde yapılmak istenilen ikinci organize sanayi bölgelerine kredi istememe şartıyla müsaade etmek, son derece hatalı bir tutumdur.

Bunun neticesinde, yöreye getirilen teşviklerden, bu bölgeler yeterince faydalanamamaktadır. Örneğin, 1998 yılında getirilen teşvik yasasından, ikinci organize sanayi bölgesi olmadığı için ve birincisi de dolduğu için, Erzurum İlimiz hiç yararlanamamıştır. Bu teşviklerden, yine, orta ve batı yörelerimize yakın illerimiz yararlanmışlardır.

Devlet Planlama Teşkilatının yaptığı bir araştırmaya göre, kalkınmada öncelikli illerde, 1989 ile 1998 arasında, bu kapsamdaki illerden, sanayi tesislerinin dağılımı olarak, Şanlıurfa'da yüzde 514 artış sağlanırken, bu oran, Erzurum İlimizde yüzde 19 olmuş; Kars'ta ise gerilemiş, eksi yüzde 62, Tunceli'de yine eksi yüzde 40, Van'da eksi yüzde 11 azalma olmuştur. Bunun neticesi olarak, 1979 yılında, gayri safî yurtiçi hâsıla oranı olarak iller arasında 24 üncü sıradaki Erzurum İlimiz, 1999 yılında 66 ncı sıraya düşmüş, bunun neticesi olarak, 1985-1990 yılları arasında, Kars'ta binde 181, Tunceli'de binde 170, Erzurum İlimizde ise binde 119 net göç hızı olmuştur.

Bir taraftan, bölgeler arasındaki gelişmişlik farkını gidermek için, sanayiin en şişkin noktalarından başlayarak, tedricen, azgelişmiş bölgelere yayan eksenlerden, kurallardan bahsederiz; Doğu ve Güneydoğu Anadoluda cazibe merkezleri inşa ederek, göçün batıya değil bu yörelere yapılarak, bunların gelişmesiyle Doğu ve Güneydoğu Anadolu'yu kalkındırmayı planlarız; bir yandan da, bu bölgelere yapılacak ikinci organize sanayi bölgeleri için kanunî bir mâni olmadığı halde, izin verirken, organize sanayi bölgeleri yetkililerinden, kredi istemeyeceklerine dair imza alırız. Bu çelişkinin reel bir mantığı yoktur. Uygulamadaki bu yanlışlık mutlaka düzeltilmelidir.

Bu konuyla ilgili olarak, Sayın Bakanımıza, Plan ve Bütçe Komisyonunda "Erzurum İli, size -MHP'ye- 3 milletvekili verdi; borcunuzu ödeyin" dediğimizde -tutanaklara geçtiği şekliyle- "borcumuzu ödeyeceğiz", "hemen ödeyin" dediğimizde "hemen ödeyeceğiz", "miktarı 7-8 trilyon" dediğimizde de "ne kadarsa o kadar ödeyeceğiz" dediler. Fakat, yatırım programına baktığımızda, 2000 yılı için, Erzurum ikinci organize sanayi bölgesi için 1 milyon TL ödenek ayrıldığını gördük ve çok üzüldük.

Şimdi, Sayın Bakanımızdan ricamız, kanunen bir zorluk olmayan uygulama engelini siz aşarak, Erzurum'a verdiğiniz sözü, lütfen, yerine getiriniz. Bunun cevabını sizlerden duymaktan son derece memnun olacağımızı burada belirtmek isterim.

Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; biraz da, organize sanayi bölgelerinde kurulan KOBİ'lerin yapısı ve sorunları üzerinde durmak isterim.

Dünyada, genellikle, 500 kişinin altında işçi çalıştıran yerler KOBİ kapsamında ele alınırsa da, ülkemizde, 1-50 arası işçi çalıştıran yerler küçük ölçekli işletmeler, 51-150 arası işçi çalıştıran müesseseler ise orta ölçekli işletmeler olarak kabul edilmektedir. Ülkemizde imalat sanayiinde faaliyet gösteren işletmelerin yüzde 99.5'ini oluşturan KOBİ'lerin istihdamdaki payı yüzde 61,1, katmadeğerdeki payı ise yüzde 27,3'tür. İstihdamdaki bu kadar yüksek orana rağmen katmadeğerdeki düşüklüğün ana sebebi, KOBİ'lerin teknolojideki geriliği, bir aile şirketi şeklinde idare edilişi ve kredi payının yalnızca yüzde 4'lerde olmasıyla izah edilebilir.

1992 yılında yapılan bir araştırmaya göre, küçük ve orta ölçekli işletmeler içinde de 1-9 arası işçi çalıştıran grup, işyerlerinin yüzde 94,4'ünü, 10-49 arası işçi çalıştıran grup ise yüzde 4'ünü teşkil etmektedir. Yine aynı sayımda, 1-49 arası işçi çalıştıran işyerleri oranı yüzde 98,4, orta ölçekli işyeri (50-199) yüzde 1,1; 200 kişinin üzerinde işçi çalıştıran işyeri oranı ise yüzde 0,5'tir. Küçük ve orta işletmelerin istihdamdaki payına bakıldığında ise; küçük işletmeler yüzde 61,1, büyük sanayi işletmeleri yüzde 38,9'dur. Katmadeğer itibariyle de aynı oran devam etmektedir.

Bu noktada şunu önemle belirtek isteriz ki; 21 inci Yüzyılın küresel rekabet ortamında yaşamanın başlıca unsurları arasında, kapasite, ölçek ve teknoloji birikimi yer almaktadır. Eskiden sekiz on yılda eskiyen teknolojiler, şimdi dört beş yılda eskimektedir.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

ASLAN POLAT (Devamla) – Sayın Başkanım, şahsım adına da söz istemiştim; onu da verirseniz beraber, bitiririm.

BAŞKAN – Peki efendim, şahsınız adına da 5 dakika süre veriyorum.

ASLAN POLAT (Devamla) – Yine araştırmalarda, küçük işletmelerin yüzde 55'e varan bir kesiminin en önemli makinelerini yurt içinden temin ettiği, orta ve büyük işletmelerde ise bu oranın yüzde 10'lara düştüğü görülmektedir. Bunun neticesi olarak, küçük işletmelerin ancak yüzde 28'i yurtdışı pazarlarla rekabet edebilecek güce sahip olduğuna inanırken, yurtdışı pazarda rekabet edebilecek güce sahip olduğuna inanan işletmeler, yüksek teknoloji kullanımına paralel olarak, bu, orta ölçeklilerde yüzde 71, büyük ölçeklilerde ise yüzde 88'e çıkmaktadır.

Uluslararası dev şirketlerin dahi, rekabet güçlerini artırabilmek adına birleştikleri günümüzde, Türkiye KOBİ'leri, öncelikle, içeride sektör içi ve sektör dışı birleşmelere son derece açık olmalıdır. Globalleşen dünyamızda, uluslararası ticaretin önündeki engeller azalınca, yerli sanayimiz uluslararası pazara açılınca, gelişmiş ülkeler, iç pazarın dış rekabete karşı korunması amacıyla, yani korumacılık adı da verilen bir uygulamayla, çeşitli teknik standartlar ve çevreyi koruma adı altında, gelişmiş ülke pazarlarını, dış rekabete karşı koruma altına almaya başlamışlardır. Bu nedenle, KOBİ'lerimiz, yabancı pazarlara girmeye zorlanırken, kendi iç piyasalarında ise, yüksek teknoloji kullanan yabancı sanayi kuruluşlarıyla, gerekli teşvik verilmediğinden, rekabet edemeyip, kapanmaya veya gerilemeye başlamışlardır.

Mesela, Erzurum İlimizde çalışan 34 fabrikaya mukabil 19 fabrika kredi yokluğundan kapalı vaziyette olup, bu oran, Van'da 16'ya karşı 11, Erzincan'da 8'e karşı 11 olup, Doğu Anadolu'daki 12 ilde çalışan toplam 74 fabrikaya mukabil, 67 fabrika kredi yetersizliğinden kapalı veya atıl vaziyettedir. Bunun için, öncelikle yeterli yatırımlar için, işletme sermayesi olmayan bu işletmelere yeterli kredi sağlanarak istihdama geçmeleri sağlanmalıdır.

24 Şubat 2000 tarihli Devlet İstatistik Enstitüsü verilerine göre, 2000 yılı ocak ayında, Ocak 1999 tarihine göre yeni açılan şirket sayısında eksi yüzde 8,8 azalma olurken, kapanan şirket ve kooperatif olarak artış yüzde 46,6'dır. Yani, 1999 yılında DSP azınlık hükümetinin şirket kapatma rekorunu, bu hükümet, yüzde 50 farkla kırmış bulunmaktadır.

Bu gidiş, açık işsizlik ve eksik istihdamdaki işgücü oranlarından oluşan yüzde 15'lik işsiz oranımız için bir felaketin habercisi durumundadır.

Yine, globalleşen dünya ve yüksek teknoloji yarışına girdiğimiz günümüzde, KOBİ'lerde çalışanların eğitim düzeyinin düşüklüğü de çok önemlidir. Çalışanların yüzde 90'ı ilköğretim düzeyindeyken, üniversite mezunu oranı yüzde 1-2 arasındadır. Ayrıca, ILO şartlarına aykırı olarak, ülkemizdeki işletmelerin yüzde 40'ında 15 yaşın altında çocuk emeği kullanıldığı anlaşılmaktadır.

Ülkemizdeki bir önemli sorun da, işsiz kalan genç nüfusumuzdur. Örneğin, hızlı nüfus artışımızın bir sonucu olarak, ülkemiz nüfusunun yaklaşık üçte 1'i 14 yaş altı nüfusu teşkil ederken, toplam istihdamın yarıdan biraz fazlası 15 ilâ 25 yaş grubundadır.

Dolayısıyla, hayata yeni atılan bu nüfusumuza iş bulmaya mecburuz. Burada, küçük ve orta ölçekli organize sanayilere yarım günlük faiz parasını ayırmakla bu sorunları çözemeyiz.

Netice olarak şunu söylemek isteriz: 1960'lı yıllardan beri hep bölgelerarası dengesizliği gidermekten bahsettik; fakat, hep tersini yaptık. Örneğin, özel yatırım teşviklerinden Doğu Anadolu'ya, 1999 yılında, yüzde 1,87 verirken, Marmara Bölgesine yüzde 44,1 verdik; kamu yatırımlarından Doğu Anadolu'ya yüzde 9,98'ini ayırırken, Marmara Bölgesine yüzde 23,68 ayırdık.

Netice, doğu ile batı arasındaki fert başına millî gelirde 1 000 dolar ile 7 000 - 8 000 dolar arasında pay alan, birbiriyle gelişmişlik yönünden çok farklı iki ayrı bölge meydana getirdik ve bunun sonucu olarak da doğudan batıya sürekli göç verdik. Önceleri gelişmiş Türkiye ile gelişmemiş Türkiye arasında hat, Gaziantep ile Zonguldak eksenini üzerindeyken, şimdi GAP sayesinde bu hat, Samsun ile Şanlıurfa eksenine, yani biraz doğuya kaydı; ama, bu hattın doğusunda yine yoksulluk ve sefalet bulunmaktadır.

Onun için, hükümetimizin, Doğu ve Güneydoğu Anadolu'nun kalkınmasına gerekli desteği sağlamasını, Erzurum'a verdikleri sözleri de bu vesileyle yerine getirmesini diler, hepinize saygılar sunarım. (FP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum Sayın Polat.

Gruplar adına ikinci söz, Doğru Yol Partisi Grubu adına, Aksaray Milletvekili Sayın Murat Akın'a ait.

Buyurun efendim. (DYP sıralarından alkışlar)

Süreniz 10 dakika.

DYP GRUBU ADINA MURAT AKIN (Aksaray) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; görüşülmekte olan tasarının 14 üncü maddesi üzerinde Grubum adına söz almış bulunmaktayım; bu vesileyle, Yüce Heyetinizi saygıyla selamlıyorum.

14 üncü madde, organize sanayi bölgelerinin Bakanlıktan alacağı krediye ilişkin esasları hükme bağlamaktadır.

Değerli milletvekilleri, bilindiği üzere, organize sanayi bölgelerindeki işletmeler, Anadolu'nun, ülkemizin dünyaya uzanan kollarıdır. Anadolu, yıllarca geri kalmışlığın acısıyla kavruldu; yokluk gördü, yoksulluk çekti, horlandı, dışlandı; ancak, 1980'lerin başlarında, yani, Adalet Partisinin iktidarda olduğu dönemde, kalkınma tohumlarının atıldığı ve yeniden yapılanma hareketinin başladığı anda, buna paralel olarak, Anadolu ve Anadolu insanı makûs talihini yenmek için inanılmaz bir şekilde mücadele verdi.

Şimdi bu mücadelenin semereleri alınmak üzere iken, üç yıldır hükümetin uygulamış olduğu sözde ekonomik istikrar programlarıyla, nerede ise, 1980 öncesine dönüş, o krizli dönemlerdeki sanayiin yaşandığı, sanayiin gerileme ve çöküntü devresinde olduğu bir hal üzerine gelindi.

Değerli milletvekilleri, üç yıldır ezilmiş bir milletin, bu ekonomik istikrar programıyla, ne kadar daha sıkıntı çekeceği belli değildir. Tipik bir Ortodoks IMF programı olan ve başta Latin Amerika'da olmak üzere, uygulanan hiçbir ülkede netice vermeyen bu sözde ekonomik istikrar programı, başta organize sanayi bölgelerinde olmak üzere, diğer tüm sanayi kesimimizdeki üretimi, istihdamı etkilemektedir.

Değerli milletvekilleri, arkadaşlarımızın biraz önce bahsettiği gibi, 2000 yılında organize sanayi bölgelerine kredi olarak, yatırım olarak ayrılan para ile küçük sanayi bölgelerine ayrılan para, kaynak, aşağı yukarı birbirine yakın; toplamı, 30 trilyonu bulmayan bir rakamdır. Şimdi, Bakanlık, vermiş olduğu kredileri denetleyecek ve dışarıdan da ucuz kredi alınmasını sağlayacak.

Değerli milletvekilleri, geçmişte baktığımız zaman, bu kredinin denetimi, hiçbir zaman dikkatli bir şekilde yapılamamıştır. İlim Aksaray'dan örnek vermek istiyorum: 1998'in eylül ayında, Aksaray'da, başta Sayın Cumhurbaşkanımız ve o zamanın başbakanı ve bakanlarının katılımıyla, bu kredi çerçevesinde temeli atılan bir yatırım vardı. Bu yatırım, Fransızlarla ortaklık olarak devam edecek bir şeker fabrikasıydı. Ne yazık ki, Hazineden 12 milyara alınan arsa üzerine kurulacak olan bu şeker fabrikası, aradan bir ay geçmeden, Vakıflar Bankasına teminat gösterilmek suretiyle, 17 trilyon kredi alındı ve bu kredi de, biraz önce ifade ettiğim gibi, amacına uygun olarak kullanılmadı. Yabancılarla ortaklık olarak devam edecek ve 19 ayda biteceği planlanan bu şeker fabrikası, aradan 2 yıl geçmesine rağmen, o gün atılan temeldeki harç neyse, bekçisiyle bugüne kadar beklemektedir.

Şimdi, bu kıt kaynakların, böyle hoyratça kullanılması, diğer yandan da, organize sanayi bölgelerinde yapılmakta olan ve yapılacak olan binlerce işletmenin kredi beklemesi, doğru bir yaklaşım değildir.

Bir vilayete şeker fabrikası temeli atılacak, cumhurbaşkanı gelecek, başbakanı gelecek; o şeker fabrikasının müdürü, hükümette, iktidarda olan partinin il başkanı olacak ve bu çerçevede, Vakıflar Bankasından kredi alınacak, kredi için teminat gösterilen arsa, bir ay önce Hazineden 12 milyara alınacak; ama, öbür taraftan, 17 trilyon, karşılığı teminat gösterilmek suretiyle, devlet bankası hortumlanacak.

Şimdi, Maya diye bir dergi çıkmaktadır. Derginin ilk sayfasında, bilhassa, halen hükümette olan bir partinin, devletin imkânlarını müsrif bir şekilde nasıl hortumladığı ve seçilememiş, eski milletvekili ve bakanlardan, bu bankanın yönetim kuruluna ve etkili yerlerine getirilenler isim isim ifade edilmektedir.

Değerli milletvekilleri, hafta sonu ilim olan Aksaray'daydım. Beri tarafta, Sultanhanı Kasabasında, devletin imkânları belirli kişilere peşkeş çekiliyor; ama, 30 kilometre uzaktaki Ekecik köylerimizde, dağ köylerimizde, insanlar, hakikaten, giyecek ayakkabı, yiyecek ve içecek su bulamıyor. Devlet, iki yıl önce kuyusunu vurduğu, hazırladığı Babakonağı Köyünün suyunu, köy içine dağıtmak için -icabında- 2 milyar lira parayı bulamıyor.

Bir taratfa trilyonların, devletin imkânlarının belirli kişilere peşkeş çekilmesi için göz yumuluyor, icabında kredi alınabilmesi için o temel atılan yerlere cumhurbaşkanı geliyor -1998'in eylülünde- başbakan geliyor, 5-6 tane bakan geliyor sadece o kişinin devletten o krediyi almasına ve o imkânı hortumlamasına bir nevi göz yumar şekilde, destek sağlar şekilde geliniyor; ama, aradan iki yıl geçiyor, daha o konulan harcın üzerine harç konulmuyor.

Değerli milletvekilleri, bu istismar, bu sömürü halen devam ediyor. Aksaray'ın Güzelyurt, Gülağaç'ta, Nevşehir'in bazı ilçe ve köylerinde, Niğde'nin de büyük köylerinde üretilen pancar ve soğan vardır, hepinizce malum. Bunlar, yurtdışına, bilhassa Kuzey Irak'a kamyonlarla mazot ve benzin getirmek için giderken, satış için 1-2 ton patates, 1-2 ton soğan götürüp, satarlar, dönüşte de, o müsaadeli, müsamahalı mazotu getirirlerdi. Ne yazık ki, eski bakanlar, yine orada bir ortaklık kurmak suretiyle, yeni bakanlarımızdan da destek almak suretiyle, hükümetin bir kanadını teşkil eden bakanların da müsamahalı kurduğu şirketle, o fakir fukaranın patatesinin, soğanının dışarıda satılmasına engel olundu ve bu patatesler çimlendi, insanlarımız perperişan haldedir. Mevcut milletvekillerimiz de, bunu, Millî Güvenlik Kurulunda, muhtelif yerlerde, Başbakan, başbakan yardımcıları nezdinde dile getirmek suretiyle beş altı aylarını oradan oraya, oradan oraya koşmak suretiyle kaybettiler ve patatesler çimlendi.

Şimdi, burada bakan olacaksınız, milletvekili olacağız, fakirin, fukarının sattığı patatese, soğana karşılık getireceği mazota göz koyacağız ve diğer taraftan da, bu milletin yanında olduğumuzu ifade edeceğiz. Hakikaten, öyle fakir köylerimiz var ki, bilhassa, Ekecik köylerinde ve Hasandağı'nın eteklerinde şu son ilkbaharlarda, ayaklarında kışın giymiş olduğu ayakkabılar yırtılmış, yiyecek ekmekleri, içecek suları kalmamış, inşaat sektöründe çalışmak istiyorlar, inşaat sektörü açılmamış, durgunluk ve vurgunluk devam ediyor.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Lüften toparlayınız Sayın Akın.

MURAT AKIN (Devamla) – Bu çerçevede, insanlarımız nereye gidecek?

Değerli milletvekilleri, 45 katrilyonluk bütçenin içinde ayrılan 2,3 katrilyonluk yatırım harcamaları var. Bu yatırım harcamalarının 30 veya 50 trilyon civarındaki kısmı, KÜSGEP dediğimiz küçük sanayi geliştirme merkezleri ile organize sanayi bölgelerinde yapılacak yatırımlara ayrılmış. Bu 2,3 katrilyonluk yatırım da, eğer, bu sene beklenen 7 milyar dolarlık özelleştirme gerçekleşirse, bu çerçevede yapılacaktır. On yıldır özelleştirmeden 6 milyar dolar gelmiş; 6 milyar dolar da özelleştirmenin masrafları, giderleri olmuş; yani, gelirleriyle gideri baş başa; ancak, sadece bu yıl için 7 milyar dolar özelleştirmeden bir para geleceği bekleniyor. Bununla da toplam yapılacak yatırım harcamaları 2,3 katrilyon. Bu 2,3 katrilyon yatırım harcamaları içerisinde ise, organize sanayi bölgelerine ayrılmış olan yatırım 17 trilyondur. Bununla, ülkenin hangi meselesi çözülecek? İşte, ilkönce, bakanlığın denetim görevini iyi yapması lazım.

Değerli milletvekilleri, bu hortumlama işine son verilmesi lazım. Eğer, bir ülkede bir insanın devlet bankasından çaldığı 17 trilyon o ülkede toplam organize sanayi bölgelerine yapılacak yatırıma eşitse, demek ki, bu hükümet ve bu Meclis yeterli denetimini yapmıyor demektir.

Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (DYP ve FP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Akın.

Gruplar adına başka söz talebi?.. Yok.

Şahsı adına, Sakarya Milletvekili Sayın Cevat Ayhan; buyurun efendim.

CEVAT AYHAN (Sakarya) – Sayın Başkan, bir arkadaşımız söz istemişti, söz hakkımı ona devrediyorum.

BAŞKAN – Buyurun Sayın Reşat Doğru. (MHP sıralarından alkışlar)

Sayın Doğru, süreniz 5 dakika efendim.

REŞAT DOĞRU (Tokat) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Yüce Heyetinizi saygıyla selamlıyorum. 367 sıra sayılı, Organize Sanayi Bölgeleri Kanun Tasarısının 14 üncü maddesi üzerinde söz almış bulunuyorum.

Ülkemize şöyle bir baktığımız zaman, ülkemizin, güneyinden kuzeyine, doğusundan batısına, az gelişmiş bölgesinden çok gelişmiş bölgesine kadar her tarafta organize sanayi bölgeleri kurulmuş veyahut da kurulmaya çalışılmaktadır. Ayrıca, son zamanlarda, sizlerin de malumu olduğu üzere, ülkemizde özelleştirmeye doğru yoğun bir şekilde kayma vardır. Dünya devletlerine bakıldığı zaman, birçok devlet, özellikle Romanya olsun veya Bulgaristan olsun, birtakım devletler, özelleştirmeye bizden çok sonra başlamış olmalarına rağmen, özelleştirmelerini tamamlamışlar; fakat, bizim ülkemiz tamamlayamamıştır. İnanıyorum ki, önümüzdeki dönemde özelleştirme tamamlanmış olacak ve bizler de bu mesafeyi çok süratli bir şekilde almış olacağız. Artık, devlet, birtakım sektörlerden elini çekmek üzeredir.

Özellikle bakıldığı zaman, işsizliğin ülkemizde yoğun olarak artmış olduğunu ve insanlarımızın büyük bir kısmının da devlet kapısından birtakım imkânlar beklemekte olduğunu görüyoruz. Şurası da bir gerçektir ki, artık, devlet kapısının iş imkânı olmaktan çıkması gerekmektedir. İşte, özelleştirmenin olması veyahut diğer birtakım yatırımların yapılmaya başlanmış olması da bunun göstergesi olarak kabul edilmektedir.

İnsanlarımızın işsizlik sorununun çözümlenmesinin başlıca yolu, KOBİ'lerin, küçük sanayi sitelerinin ve organize sanayi bölgelerinin kurulmasıdır. Buralara yapılacak olan birtakım yatırımlar, insanlarımızı devlet kapısında beklemekten kurtaracak, insanlarımız aşını ve işini bulmuş olacaktır.

KOBİ'lere, küçük sanayi sitelerine veya organize sanayi sitelerine yatırım yapılan yerlerde demokrasinin tam olarak yerleşmiş olduğunu görüyoruz. KOBİ'lerin gelişmemiş olduğu yerlere şöyle bir bakıldığı zaman, buralarda orta sınıfın tamamen ortadan kalktığı ve dolayısıyla demokrasinin yerleşmemiş olduğunu görmekteyiz. İşte, bunlardan dolayı, organize sanayi bölgelerinin her yönüyle desteklenmesi gerekmektedir.

Değerli milletvekilleri, gerçi, şu anda çeşitli yerlere organize sanayi bölgeleri kurulmaya çalışılmaktadır. Hatta, bazı yerlerde birincisi kurulmuş, ikincisine ve üçüncüsüne de başlanmıştır; ama, şunu da bilmek gerekir ki, organize sanayi bölgesinin kurulması değil de, buralara yapılacak olan yatırımlar çok önemlidir. Eğer, biz buralara yatırımları getiremiyorsak, oralara yatırım yapamıyorsak, o zaman kurulacak olan organize sanayi bölgelerinin de çok fazla bir faydası olmayacağı kanaatindeyim.

Hatırlanırsa, 1998'in ocak ayında, kalkınmada öncelikli illerle ilgili 4325 sayılı Kanun çıkarıldı. 4325 sayılı Kanunun çıkmasının çok hayırlı olduğu kanaatindeyim. Önümüzdeki dönemde; yani, 2000 senesinin aralık ayı sonlarında bu kanunun süresi dolacaktır. İnanıyorum ki, Yüce Meclisimiz, tekrar bu konuda yeni bir tasarıyı gündeme getirecek ve bu bölgelere; yani, şu anda, içerisinde 26 vilayet bulunan bu bölgelere, tekrar birtakım imkânlar sağlayacaktır.

Değerli milletvekilleri, 4325 sayılı Kanuna şöyle bir bakıldığı zaman, bu kanunun getirmiş olduğu çok güzel özelliklerin var olduğu görülecektir. İşte, bunlardan bir tanesi, 5 vergilendirme döneminde, Gelir ve Kurumlar Vergisinden muaf bulunmalarıdır. Ayrıca, yine, 31.12.2007 tarihine kadar kurulmuş olan işletmelere, yine bu kanun dolayısıyla, belirli bir oranda indirim yapılması gerekmektedir.

Yine, işçilere, ücretler yönünden olsun, diğer birtakım yönlerden olsun çeşitli kolaylıklar getirilmiştir. Sosyal Sigortalar primlerinin ödenmesi noktasından tutun da, organize sanayi bölgelerinde olsun veya diğer bölgelerde olsun, yapılacak olan yatırımlarda, yer temininde de, bu kanundan çok büyük oranda istifade edilmektedir.

Değerli milletvekilleri, özellikle, bizim Tokatımız gibi Sıvas, Amasya, Giresun ve Trabzon'un bulunduğu bölgelerde, şu anda, büyük bir işsizlik ve göç vardır. İşte, görüşmekte olduğumuz kanunun 14 üncü maddesiyle, buralardaki insanlarımızın yolunu açmamız veyahut da organize sanayi bölgelerine birtakım imkânlar getirmemiz gerekmektedir. Ondan dolayı, biz de, 14 üncü maddeye bir fıkra eklenmesiyle ilgili olarak bir önerge hazırlamış bulunuyoruz. Bu önergeyle, gayri safî yurtiçi hâsıla miktarı 3 500 doların altında olan bölgelerin, 4325 sayılı Kanundan faydalanmasını istiyoruz; yani, bir şahıs, eğer organize sanayi bölgesine yatırım yapacaksa, bu kanundan faydalansın diye bir önerge vermiş oluyoruz.

İnşallah, inanıyorum ki, bu önerge, tüm milletvekillerimiz tarafından desteklenecektir; çünkü, bizler, Türkiye Büyük Millet Meclisine yeni gelmiş bulunuyoruz; ama, değerli eski arkadaşlarımız da bileceklerdir, hepimizin kapısına, yoğun bir şekilde, işsiz insanlar gelmektedirler...

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Sayın Doğru, lütfen tamamlayınız.

REŞAT DOĞRU (Devamla) – Yani, organize sanayi bölgelerini bu şekilde güçlendirdiğimiz zaman, göç sorununu ortadan kaldırmış olacağız, işsizlik sorununu tamamen ortadan kaldıracağız.

Değerli milletvekilleri, küçük bir anekdotla sözlerimi bitirmek istiyorum. Malatya'da, aşağı yukarı 4 000-5 000 insana iş veren Mahmut Çalık isimli bir müteşebbis, yazarın "siz, çalışma hayatınızda en çok neyle mutlu olursunuz" sorusuna karşı, aynen şu şekilde cevap veriyor: "İşçilerimin yemek yediğini gördüğüm zaman çok mutlu oluyorum, onlarla birlikte yemek yediğim zaman çok mutlu oluyorum" diyor değerli milletvekilleri. Yani, oradaki müteşebbis insan, oradaki işçilerle beraber, o iş vermiş olduğu insanlarla beraber olduğu zaman ne kadar büyük bir mutluluk içerisinde olduğunu söylüyor. Hatırlarsanız, bazen bir insana bir iş bulduğumuz zaman, o insanın gözlerinin dolduğunu, hatta ailesinin ağladığını çoğu zaman görürüz.

Ondan dolayı da, bu kanun tasarısına vereceğiniz destekle, bir maddeye bir fıkra eklenmesiyle, organize sanayi bölgelerine çok büyük yatırımlar yapılacak ve belki de, bir sürü anamızı, gençlerimizi sevindirmiş olacağız.

Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (MHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum Sayın Doğru.

Sayın milletvekilleri, görüşmekte olduğumuz 14 üncü madde üzerinde 3 önerge vardır.

ASLAN POLAT (Erzurum) – Sayın Başkan, Sayın Bakanıma bir soru sormak istiyorum.

BAŞKAN – Önergelere geçmeden evvel, buyurun Sayın Polat.

ASLAN POLAT (Erzurum) – Sayın Başkanım, delaletinizle, Sayın Bakanıma şu soruyu sormak istiyorum: Bu maddede verilecek birtakım önergelerle, gayri safî millî hâsılada fert başına düşen gelir oranı 3 500 doların altında olan illerde de organize sanayi bölgeleri varsa, çıkarılan teşvik kanunundan faydalanması istenmektedir. Şimdi, bu çıkarılan teşvik kanununun bütün gayesi, Doğu ve Güneydoğu Anadolu'daki gelişmemiş illerde gelişmeyi sağlamaktı. Örneğin, Erzurum İlimizde fert başına düşen millî gelir 1 400 dolar, Ağrı'da 600-700 dolardır. Şimdi, biz, o yörelere yatırım yapmak için bir kanun getirmişken, fert başına düşen millî geliri 3 500 dolara kadar olan illerimizi de bu teşvik kapsamına alırsak, batı bölgelerindeki bu illeri de bu kapsama alırsak, o zaman, Doğu ve Güneydoğu Anadolu'ya nasıl yatırım götüreceğiz? Onlar için özel bir kanun getirecek misiniz?

Sayın Bakanımdan bunları öğrenmek istiyorum. Saygılarımla.

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum.

Başka soru?.. Yok.

Sayın Bakan, buyurun efendim.

SANAYİ VE TİCARET BAKANI AHMET KENAN TANRIKULU (İzmir) – Sayın Başkanım, izninizle, sayın milletvekilimizin sorusunu incelettirip, teferruatlı bir şekilde yazılı olarak cevaplandıracağım efendim.

BAŞKAN – Yazılı olarak cevap vereceksiniz.

Üç önergeyi sırasıyla okutacağım, son okunan önergeyi işleme alarak, devam edeceğiz.

Buyurun.

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 367 sıra sayılı Organize Sanayi Bölgeleri Kanun Tasarısının 14. maddesinin sonuna aşağıdaki fıkranın eklenmesini arz ve teklif ederiz.

Reşat Doğru Tevhit Karakaya

Tokat Erzincan

Lütfi Ceylan Hasan Hüseyin Balak

Tokat Tokat

Mustafa Yaman Mükremin Taşkın

Giresun Nevşehir

Hüseyin Kalkan Ramazan Mirzaoğlu

Balıkesir Kırşehir

Birol Büyüköztürk Vedat Çınaroğlu

Osmaniye Samsun

Nail Çelebi Hadi Dilekçi

Trabzon Kastamonu

Mustafa Haykır Abdüllatif Şener

Kırşehir Sıvas

Mihrali Aksu Ahmet Aydın

Erzincan Samsun

Mehmet Serdaroğlu Bekir Ongun

Kastamonu Aydın

Eyüp Doğanlar Halit Dikmen

Niğde Aydın

Kürşat Eser Ahmet Güzel

Aksaray İstanbul

Ali Gebeş Hakkı Duran

Konya Çankırı

M. Ergun Dağcıoğlu

Tokat

Fert başına GSYİH miktarı 3500 dolar ve aşağıdaki gelir miktarını bulan organize sanayi bölgesi bulunan yerler, 4325 sayılı Kalkınmada Öncelikli Yörelerde istihdam yaratılması ve yatırımların teşvik edilmesi ile 193 sayılı Gelir Vergisi Kanunundaki değişikliklerden faydalanırlar.

BAŞKAN – Diğer önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 367 sıra sayılı Organize Sanayi Bölgeleri Kanun Tasarısının 14 üncü maddesine aşağıdaki şekilde bir fıkra eklenmesini arz ve teklif ederiz.

Saygılarımızla.

Saffet Arıkan Bedük Turhan Güven

Ankara İçel

Murat Akın Kemal Kabataş

Aksaray Samsun

Cihan Paçacı Mehmet Sadri Yıldırım

Ankara Eskişehir

Sanayi ve Ticaret Bakanlığı adına organize sanayi bölgesine kredilerin kullandırılması, Bakanlık lehine alınacak ipoteğin tesis olunması, kredi ve taksitlerin tahsil edilmesi, işyerlerinin üyelere intikali aşamasında ferdî münasebete geçilmesi, kredi taksitlerinin zamanında tahsil edilememesi halinde kanunî takibe geçilmesi, bugüne kadar olduğu gibi bundan sonra da Türkiye Halk Bankası tarafından yapılır. Adı geçen bankanın özelleştirilmesi halinde, sayılan işlerin yapılması aynı bankayla veya diğer bir bankayla yaptırılması hususunda Sanayi ve Ticaret Bakanlığı yetkilidir.

BAŞKAN – Son önergeyi okutup işleme alacağım :

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

367 sıra sayılı kanun tasarısının 14 üncü madde başlığının "Kredi ve Teşvikler" olarak değiştirilmesi ve ikinci fıkranın aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ederiz.

Cevat Ayhan Musa Demirci

Sakarya Sıvas

Akif Gülle Ahmet Sünnetçioğlu

Amasya Bursa

Rıza Ulucak

Ankara

"Kredi talebi ve bunun geri ödeme usul ve esasları, kuruluş yeri ve konusuna göre farklı şekilde Bakanlıkça çıkarılacak yönetmelikle belirlenir."

BAŞKAN – Bu önergeye hükümet katılıyor mu efendim?

SANAYİ VE TİCARET BAKANI AHMET KENAN TANRIKULU (İzmir) – Katılmıyoruz efendim.

BAŞKAN – Komisyon?..

SANAYİ, TİCARET, ENERJİ, TABİÎ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU BAŞKANI OKTAY VURAL (İzmir) – Katılmıyoruz.

BAŞKAN – Sayın Ayhan, görüş mü bildireceksiniz efendim?

CEVAT AYHAN (Sakarya) – Evet Sayın Başkan.

BAŞKAN – Buyurun.

Süreniz 5 dakika.

CEVAT AYHAN (Sakarya) – Muhterem Başkan, muhterem üyeler; 367 sıra sayılı, Organize Sanayi Bölgeleri Kanun Tasarısının 14 üncü maddesinde vermiş olduğum bir önergeyle ilgili olarak söz almış bulunuyorum.

Maddenin ikinci fıkrasında "kredi talebi ve bunun geri ödeme usul ve esasları Bakanlıkça çıkarılacak yönetmelikle belirlenir" denilmektedir. Biz -Başkanlık tarafından da okunduğu üzere- bu fıkranın "kredi talebi ve bunun geri ödeme usul ve esasları, kuruluş yeri ve konusuna göre, farklı şekilde, Bakanlıkça çıkarılacak yönetmelikle belirlenir" şeklinde olmasını istiyoruz.

Buradaki maksat şudur: Tabiî, Bakanlık, kredi talepleri ve geri ödemeyle ilgili genel bir çerçeve yönetmelik neşredecek, düzenleme yapacak; ama, kredi taleplerini karşılarken, organize sanayi bölgelerinin bulunduğu yerleri, coğrafî bölgeleri -il olarak, ilçe olarak- farklı mütalaa etmemiz gerekir. Çok fakir iller vardır, bir ilin fakir ilçeleri vardır. Siz, bir ilin fakir bir ilçesine yatırım götürmek istiyorsanız, oradaki organize sanayii, yani sanayiciyi, çok uygun şartlarla -hatta hibe şeklinde- oraya cezbetmeye çalışırsınız veya belli bölgelerde, belli konularda özel bir organize sanayi bölgesi kurmak istersiniz, oraya yatırımı teşvik etmek istersiniz -yani, organize sanayi bölgesine verilen destekler de bir teşviktir; yatırım teşvikleriyle ilgili, ihracat teşvikleriyle ilgili benzeri bir teşviktir- Bakanlığın elinde bu yetki olsun diye ben buradaki cümleyi ilave ettim; Bakanlığı, sanayileşme politikaları bakımından güçlendirebilmek için ilave ettim.

Bugün, Türkiye'de zengin illerimiz var; fert başına 8 000 dolar mertebesinde millî geliri olan illerimiz var; ama, çok fakir illerimiz de var. Bazı illerde fert başına millî gelir çok çok düşüktür. Mesela, Muş'ta fert başına millî gelir 828 dolardır, Malatya'da 1 972 dolardır, Ordu'da 1 659 dolardır, Siirt'te 1 401 dolardır, Sıvas'ta 1 945 dolardır, Van'da 1 212 dolardır, Şanlıurfa'da 1 455 dolardır -tabiî GAP'tan sonra süratle kalkınır ama, ben bugünkü rakamları söylüyorum- Bayburt'ta 1 275 dolardır, Yozgat'ta 1 511 dolardır, Şırnak'ta 1 121 dolardır, Iğdır'da 1 341 dolardır; yani, bu kalkınmamış olan, geri kalmış olan illerin bu farklılığını, organize sanayi bölgelerini kredilendirirken de desteklerken de ortaya koyabilelim. Ağrı'da fert başına millî gelir 827 dolardır; yani, gelişmiş bölgelerin onda 1'i, onikide 1'i kadardır. Fevkalade fakir illerimiz var, zengin görünen bir ilin içinde de fakir ilçeler var; yani, Bakanlığın eline, biz bu mekanizmaları vermek istiyoruz; bunda, Bakanlığı, bölgelerarası kalkınmadaki farklılıkları gidermek için daha güçlü birtakım aletlere kavuşturmak istiyoruz. Önergemizin mahiyeti budur.

Hepinizi hürmetle selamlıyorum. (FP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Ayhan.

Hükümetin ve Komisyonun katılmadığı önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.

Diğer önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 367 sıra sayılı Organize Sanayi Bölgeleri Kanun Tasarısının 14 üncü maddesine aşağıdaki şekilde bir fıkra eklenmesini arz ve teklif ederiz.

Saygılarımızla.

Saffet Arıkan Bedük

(Ankara)

ve arkadaşları

Sanayi ve Ticaret Bakanlığı adına organize sanayi bölgesine kredilerin kullandırılması, Bakanlık lehine alınacak ipoteğin tesis olunması, kredi taksitlerinin tahsil edilmesi, işyerlerinin üyelere intikali aşamasında ferdî münasebete geçilmesi, kredi taksitlerinin zamanında tahsil edilememesi halinde kanunî takibe geçilmesi, bugüne kadar olduğu gibi bundan sonra da Türkiye Halk Bankası tarafından yapılır. Adı geçen bankanın özelleştirilmesi halinde, sayılan işlerin yapılması, aynı banka ile veya diğer bir bankaya yaptırılması hususunda Sanayi ve Ticaret Bakanlığı yetkilidir.

BAŞKAN – Sayın Komisyon katılıyor mu efendim?

SANAYİ, TİCARET, ENERJİ, TABİî KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU BAŞKANI OKTAY VURAL (İzmir) – Katılmıyoruz efendim.

BAŞKAN – Sayın hükümet katılıyor mu?

SANAYİ VE TİCARET BAKANI AHMET KENAN TANRIKULU (İzmir) – Sayın Başkanım, önergede bahis konusu olan konular yönetmelikle belirtilecek konular zaten, bu konuyu orada düşünüyoruz. Yönetmelik çerçevesinde halledeceğiz efendim. Dolayısıyla, katılmıyoruz.

BAŞKAN – Komisyonun ve Hükümetin katılmadığı önergeyi oylarınıza sunuyorum...

TURHAN GÜVEN (İçel) – Sayın Başkan, önergenin gerekçesi okunsun veya önerge sahibine, konuşacak mısınız diye sorun efendim.

BAŞKAN – Affedersiniz.

Sayın Bedük, önerge, zatıâlinizin değil mi efendim?

SAFFET ARIKAN BEDÜK (Ankara) – Evet.

Gerekçe okunsun efendim.

BAŞKAN – Gerekçeyi okutuyorum :

Gerekçe :

Aksi halde, sayılan işlemlerin yaptırılması konusunda kanundan doğan bir boşluk olacaktır.

SAFFET ARIKAN BEDÜK (Ankara) – Sayın Başkan, müsaade ederseniz, yerimden bir açıklama yapmak istiyorum.

BAŞKAN – Çok kısa olmak üzere, buyurun efendim.

SAFFET ARIKAN BEDÜK (Ankara) – Sayın Başkan, özellikle organize sanayi bölgesinde bulunan birkısım küçük ve orta boy işletmelerin, gerçekten bankadan aldıkları krediler karşısında çok büyük sıkıntı içerisine girdiklerini biliyoruz. Bu önergemiz, gerçek anlamıyla, fevkalade önemli bir ihtiyacın giderilmesine yöneliktir. Aksi halde, organize sanayi bölgelerinde bulunan küçük ve orta boy işletmelerin, özellikle daha fazla geri kalmasına ve birkısım iş ve hizmetlerinin aksamasına neden olacaktır.

Biz, doğrudan doğruya, burada, Türkiye Halk Bankasının yapacağı bir işlemden sonra, Sanayi ve Ticaret Bakanlığına bir yetki verilmesi istikametinde teklif verdik. Beklerdim ki, bu teklifi, Sayın Sanayi ve Ticaret Bakanı olumlu bulsun, bunu, kanuna koysun; çünkü, bu, ancak kanunla düzenlenebilir. Kanun olmadığı takdirde, gelecekte, uygulamada çok büyük sıkıntılar çekileceği konusunda tereddütlerim vardır ve bu, aynı zamanda, sanayi odalarının da bir talebidir.

Sivil toplum örgütleri, vazgeçilmez temel kaidelerimiz, unsurlarımızdır. Bu, sivil toplum örgütlerinin, sanayi ve ticaret odalarının sıkıntısını da giderebilecek bir teklif idi.

Ümit ediyorum ki, Sayın Sanayi ve Ticaret Bakanı, bunun, kanunda bulunan bir başka maddeden kaynaklanan yetkisini kullanmak suretiyle, yönetmelikle düzenleneceği hususundaki, özellikle açıklamasını, uygulamada gerçekleştirebilsin diyorum.

Teşekkür ediyorum.

BAŞKAN – Teşekkür ederim.

Sayın Bakan, bunun yönetmelikle düzenleneceğini ifade ettiler.

Hükümetin ve Komisyonun katılmadığı, gerekçesini ve izahatını dinlediğiniz önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.

Sayın milletvekilleri, çalışma saatimizin sonuna geldik.

Bir önerge var; bir hayli de rağbete mazhar bir önerge.

Bu önergenin görüşmelerinin bitimine kadar çalışma süresinin uzatılmasını oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler...

ASLAN POLAT (Erzurum) – Karar yetersayısının aranılmasını istiyorum Sayın Başkan.

BAŞKAN – Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

Oylamadan evvel talepte bulunun lütfen.

Önergeyi tekrar okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 367 sıra sayılı, Organize Sanayi Bölgeleri Kanunu Tasarısının 14 üncü maddesinin sonuna aşağıdaki fıkranın eklenmesini arz ve teklif ederiz.

Reşat Doğru

(Tokat)

ve arkadaşları

Fert başına gayri safî yurtiçi hâsıla miktarı 3 500 dolar ve aşağıdaki gelir miktarını bulan organize sanayi bölgesi bulunan yerler, 4325 sayılı Kalkınmada Öncelikli Yörelerde İstihdam Yaratılması ve Yatırımların Teşvik Edilmesi ile 193 sayılı Gelir Vergisi Kanunundaki değişikliklerden faydalanırlar.

BAŞKAN – Önergeye, Sayın Komisyon katılıyor mu efendim?

SANAYİ, TİCARET, ENERJİ, TABİÎ KAYNAKLAR, BİLGİ ve TEKNOLOJİ KOMİSYONU BAŞKANI OKTAY VURAL (İzmir) – Takdire bırakıyoruz efendim.

BAŞKAN – Sayın Hükümet?..

SANAYİ VE TİCARET BAKANI AHMET KENAN TANRIKULU (İzmir) – Takdire bırakıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Komisyonun ve Hükümetin takdire bıraktığı önergenin gerekçesini mi okuyalım, imza sahipleri söz isterler mi?

REŞAT DOĞRU (Tokat) – Gerekçesi okunsun efendim.

BAŞKAN – Gerekçeyi okutuyorum:

"Gerekçe:

Organize sanayi bölgelerinde sanayiin daha süratle kurulması, istihdamın artırılması, iş imkânının sağlanması, fakir, mağdur olan insanlara yardım yapılması."

ASLAN POLAT (Erzurum) – Karar yetersayısının aranılmasını istiyorum Sayın Başkan.

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, karar yetersayısının aranılması istenmiştir.

Önerge, Hükümet ve Komisyon tarafından takdire bırakılmıştır.

Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Önergeyi kabul edenler lütfen işaret etsinler. Kabul etmeyenler... Karar yetersayısı vardır ve önerge kabul edilmiştir. (MHP ve FP sıralarından alkışlar)

Sayın milletvekilleri, saat 20.00'ye kadar birleşime ara veriyorum.

Kapanma Saati : 19.03

ÜÇÜNCÜ OTURUM

Açılma Saati : 20.00

BAŞKAN : Başkanvekili Mehmet Vecdi GÖNÜL

KÂTİP ÜYELER : Vedat ÇINAROĞLU (Samsun), Tevhit KARAKAYA (Erzincan)

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 78 inci Birleşiminin Üçüncü Oturumunu açıyorum.

VI.—KANUN TASARI VE TEKLİFLERİYLE KOMİSYONLARDAN

GELEN DİĞER İŞLER (Devam)

1.—Organize Sanayi Bölgeleri Kanunu Tasarısı ve Plan ve Bütçe ve Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabiî Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji Komisyonları Raporları (1/501) (S. Sayısı :367) (Devam)

BAŞKAN – Komisyon?.. Mevcut.

Hükümet?.. Mevcut.

Ara vermeden evvel, 14 üncü maddeyle ilgili olarak müzakereleri tamamlamıştık; üç önergeden ikisi reddolmuş, birisi kabul edilmişti.

Şimdi, 14 üncü maddeyi bu değişik şekliyle oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Madde kabul edilmiştir. (MHP sıralarından alkışlar)

15 inci maddeyi okutuyorum:

Arsa satışları

MADDE 15. — Arsa satışları müteşebbis heyetin belirleyeceği prensipler içerisinde yönetim kurulunun yetki ve sorumluluğu ile gerçekleştirilir ve Bakanlığa bilgi verilir. Kredi kullanan organize sanayi bölgelerinde kredi borcu ödeninceye kadar Bakanlığın ilgili bankaya bildirdiği bu satışları banka takip eder, tahsis ve satıştan elde edilen meblağ ile kredi taksitlerinin süresinde ödenmesini sağlar.

Arazi satışlarından elde edilen meblağı yönetim kurulunun yatırmadığının tespit edilmesi durumunda; söz konusu tutar peşinat ise satış sözleşmesinin yapıldığı tarihten, taksit ise vade tarihinden yatırılış tarihine kadar geçen süre için banka, Bakanlık lehine 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanunun 51 inci maddesinde belirtilen oranlarda gecikme zammı oranını uygular ve tahsilini takiben fon hesabına alacak kaydeder.

Organize sanayi bölgesince teminat olarak gösterilmiş bölge alanı dahilindeki gayrimenkullerin icraen satışı ancak, bölgenin kuruluş protokolünde öngörülen niteliklere haiz alıcılara yapılır. Satış ilanında kuruluş protokolü şartlarına da yer verilir.

BAŞKAN – 15 inci madde üzerinde, gruplar adına ilk söz, Fazilet Partisi Grubu adına, İstanbul Milletvekili Sayın Osman Yumakoğulları'na aittir.

Buyurun Sayın Yumakoğulları.

Süreniz 10 dakika efendim.

FP GRUBU ADINA OSMAN YUMAKOĞULLARI (İstanbul) – Muhterem Başkan, sayın milletvekilleri; Organize Sanayi Bölgeleri Kanunu Tasarısının 15 inci maddesi üzerinde, Fazilet Partisi Grubu adına söz almış bulunmaktayım; bu vesileyle, Yüce Heyetinizi saygıyla selamlıyorum.

Değerli milletvekilleri, Organize Sanayi Bölgeleri Kanunu Tasarısının 15 inci maddesi "Arsa satışları" başlığı altında yer almıştır. Halen 40'ın üzerinde organize sanayi bölgesi bitmiş durumdadır; ancak, birçok organize sanayi bölgesi, inşaat aşamasındadır. Bu inşaatların tamamlanması için, hükümet tarafından ivedilikle kaynak sağlanarak, bir an önce bitirilerek, ülke ekonomisine katkıları sağlanmalıdır.

Sayın milletvekilleri, 2000 yılı bütçe rakamları, hükümetin sanayimize yapacak hiçbir şeyinin olmadığının göstergesidir. Bu nedenle, 57 nci Ecevit-Bahçeli-Yılmaz Hükümetine baktığımızda, Türk sanayii adına hiçbir şey yapamayacakları kanaatindeyiz. Bu ifadeyi üzülerek kullanıyoruz; çünkü, kaybeden ülkemiz oluyor, halkımız oluyor, hepimiz oluyoruz.

Değerli milletvekilleri, ülkemizde yetmişbeş yıllık bir sanayileşme süreci vardır. Sanayileşmemiz, 1961 yılından başlayarak, planlı dönem içerisinde önemli gelişmeler katetmiştir; ama, en önemlisi, 1980'li yılların ortalarında başlayan sanayileşme hareketi, ülkemiz açısından bir dönüm noktasıdır. 1980'li yılların ortalarında başlayan dışticaret liberasyonu sonucu artan Türkiye-Avrupa Birliği ilişkileri ve yapılan Gümrük Birliği Anlaşması da sanayimize ivme kazandırmıştır.

Değerli milletvekilleri, 1980 yılında ihracatımız 2,9 milyar dolar iken, 1987 yılında ihracatımız 10 milyar dolara çıkmıştır. Günümüzde ise ihracatımız 30 milyar dolara yaklaşmıştır. İhracatımız içerisinde sanayi mallarının payı, 80'li yıllarda yüzde 36 iken, günümüzde yüzde 85'lere yükselmiştir. İhracatımız içerisindeki sanayi ürünlerinin başında dokuma, giyim, demir-çelik, doğal kaynaklar gelmektedir. İhracat mallarımızın içerisinde sanayi mallarının payının artmasına rağmen, ülkemiz, genel olarak, sanayi toplumundan ziyade, az gelişmiş ülkeler gibi, tarıma dayalı bir toplum görüntüsünden kurtulamamıştır.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; otuz yıllık sanayimiz istenilen hedefleri tutturamamıştır. 1970'li yılların başında olumlu bir seyir izleyen sanayimiz, 1980'li yıllarda ihracata yönelik sanayileşme politikası sonucunda çok büyük bir ivme kazanmıştır, 1990'lı yılların başında yeniden duraklama dönemine girmiştir; fakat, gelinen noktada, sanayideki durumumuz, çok kötü bir tablo arz etmektedir.

Büyük umutlar vaat eden ve aşırı uç tabir edilen partilerin ideolojilerini geri plana atarak "halka hizmet ve istikrarı düşündük" adı altında kurulan 55, 56 ve 57 nci cumhuriyet hükümetleri, ülkeyi faizli bir ekonomiye mahkûm etmişlerdir. Toplanan vergilerin neredeyse tamamı faize giderken, sanayie ayrılacak pay kalmamıştır. Hele, ülkemizi irticadan, geriye götürmekten kurtaracak 55 inci Mesut Yılmaz-Bülent Ecevit Hükümeti, ülkeyi, 500 büyük sanayi firmasının gelirlerinin yüzde 90'ını faizden karşılamaları noktasına getirmiştir. Ülkenin kalkınması sanayileşmeyle mümkünken, işsizliğin de tek çaresi yeni sanayi alanlarını açmadan geçtiğine göre, sanayicilerin gelirlerini faiz yoluyla karşılamaları büyük bir çöküntüye gidildiğinin belirtileridir.

Değerli milletvekilleri, 57 nci hükümetin bütçe rakamları ve hükümetin programı, ülkemizin gidişatının iyi olmayacağını çok rahat ortaya koymaktadır. Bu göstergelerle, sanayimiz, ülke ekonomisine ve kalkınmasına istenilen faydayı sağlayamayacaktır; dolayısıyla, Avrupa Birliğine girme şartları da oluşmayacaktır. Sanayi sektörünün gayri safî millî hâsıla içerisindeki payı düşüktür. Tarım sektörünün gayri safî millî hâsıla içerisindeki payı yüksek olduğu müddetçe, tarıma dayalı bir ekonomiyle Avrupa Birliğine girmemiz hayal olacaktır.

Şimdi, bütçe rakamlarına göz attığımızda şöyle bir tabloyla karşı karşıyayız: 1999 yılında yatırımların bütçe içindeki payı yüzde 4,9; gayri safî millî hâsıla içindeki payı ise yüzde 1,6'dır. 2000 yılına ait tahminî olarak tespit edilen yatırımların bütçe içindeki payı yüzde 5, gayri safî millî hâsıla içindeki payı ise yüzde 1,9'dur. Oysa 1999 yılı bütçesinde faize ayrılan pay yüzde 37,9; 2000 yılı bütçesinin yüzde 45'i faize ayrılmıştır. Yıl sonunda bu yüzde 45 rakamı daha da büyüyecektir.

1999 ile 2000 yıllarına ait bütçe rakamlarının ortaya koyduğu tabloyla sanayileşmemizi gerçekleştirmemiz mümkün değildir. Daha önce Genel Kurulunuz tarafından çıkarılan kalkınmada öncelikli illerde sanayiin geliştirilmesi ve bölgelerarası kalkınmışlık farkını azaltmaya yönelik kanun bile fayda sağlayamamıştır. Bu çerçevede, sanayi tesisi kuracak firmalara hazine arazisi tahsisinin yapılması, yatırımları hızlandırmıştır; çünkü, yatırım yapacak firmalar, devletin hazine bonosunu, tahvilini daha kârlı görerek buraya yönelmişlerdir; böylece, bir rant sektörü oluşturulmuştur. 24 katrilyon lira vergi toplamayı hedefleyen hükümet, 21,3 katrilyon lirayı faiz ödemelerine ayırarak, daha başta, faizcilere ve rantçılara teslim olmuştur. 57 inci hükümet, yatırımlara ise 2,3 katrilyon lira ayırabilmiştir; ki, bu 2,3 katrilyon lira, devletin mevcut kamu hizmetlerini yürütmek için zarurî yatırımlarına bile yetmemektedir. Sanayiin desteklenmesine ayrılacak para ise yok denecek kadar azdır.

İşte bu rakamlar neticesinde sanayimizdeki büyüme, geçen yıl ortalama eksi yüzde 6 olmuştur. Ülkemiz, büyümesi, sanayileşmesi gerekirken, maalesef yüzde 6 küçülmüştür.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; ülkemizin, bir dünya devleti, bir Avrupa Birliği ülkesi olmasının kaçınılmaz göstergeleri vardır. Gelişmiş ülkelerin sanayileşme oranı yıllık ortalama yüzde 3'tür. Avrupa Birliğinin sanayileşme oranı yüzde 4,8'dir. Oysa bizim ülkemizin, kendisini bir Avrupa ailesi olarak telaffuz etmesine karşın, sanayileşmesi, eksi yüzde 6'dır.

Ülkemizin can damarı olan imalat sanayii can çekişmektedir. Aşırı girdi maliyetlerindeki artış, özellikle birçok mamulün hammaddesinin petrol olması nedeniyle ve 55, 56 ve 57 nci hükümetlerin yüz akı (!) olan otomatik petrol fiyat artışları imalat sanayiini perişan etmiştir. Yine, 57 nci hükümetin en bariz özelliklerinden biri, belki de, dünyada ne kadar çok vergi çeşidi varsa hepsini Türkiye'de uygulamak, hatta, ekonomi literatüründe olmayan ne kadar vergi çeşidi varsa hepsinin kanununu çıkarmaktır; bununla, halkı perişan etmişlerdir.

Sanayici, hükümetin, ekonomik politikalarındaki istikrarsız ve kararsız tutumları nedeniyle sanayie olan ağırlığını, daha kolay, maliyeti düşük ve risksiz gördüğü faiz, repo, kamu kâğıtlarına yöneltmiştir. Türkiye'deki önemli ve büyük 500 sanayi firmasının, gelirlerinin yüzde 90'ını faizden kazandıkları herkesçe bilinen bir gerçek olmuştur.

Ülkenin önemli sanayi kollarına baktığımızda, gıda ürünlerinin imalatında düşüş vardır, tekstil ürünlerinin imalatında düşüş vardır, derinin işlenmesi imalatında düşüş vardır, hatta, deri sektörünün çöktüğünü ve uzun yıllar eski haline gelinmeyeceğini, firmalarımız, yüksek sesle ifade etmişlerdir. Kâğıt ürünlerinin imalatında, plastik ve kauçuk ürünlerinin imalatında, ana metal sanayiinde, metal eşya sanayiinde, ulaşım araçları imalatında, mobilya imalatında çok büyük gerilemeler vardır. Ankara'nın ve Türkiye'nin mobilya sanayiinin kalbi durumundaki Siteler esnafı batmış durumdadır.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Lütfen toparlayınız.

OSMAN YUMAKOĞULLARI (Devamla) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; yüzelli yıldır Batılılaşma sevdasında olan bir ülkeyiz. Batı'da organize sanayi bölgeleri köylere kadar inmiştir, bizde ise, maalesef, daha bunun kanunu üzerinde duruyoruz. İnşallah, kısa zamanda bu kanunu çıkarır, arzu ettiğimiz sanayi bölgelerine Türkiye'yi kavuşturmuş oluruz diyerek sözlerimi tamamlıyorum.

Hepinize saygılar sunuyorum. (FP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Yumakoğulları.

Doğru Yol Partisi Grubunun görüşlerini, Balıkesir Milletvekili Sayın İlhan Aytekin ifade edecekler.

Buyurun Sayın Aytekin. (DYP sıralarından alkışlar)

Süreniz 10 dakika.

DYP GRUBU ADINA İLHAN AYTEKİN (Balıkesir) – Sayın Başkan, muhterem milletvekilleri; görüşülmekte olan 367 sıra sayılı, Organize Sanayi Bölgeleri Kanunu Tasarısının 15 inci maddesi üzerinde, Doğru Yol Partisi Grubunun görüşlerini arz ve ifade edeceğim. Sözlerime başlarken, Yüce Heyetinizi ve Muhterem Başkanımızı saygıyla selamlıyorum.

Muhterem milletvekilleri, Organize Sanayi Bölgeleri Kanunu Tasarısıyla yakalamak istediğimiz, dünyadan kopmamak ve dünyadan düşmemektir; diğer bir ifadeyle, Türkiye'nin endüstriyel demokrasiden nasibini alması gayretidir. Bunun kâmil anlamda gerçekleşebilmesi için üç temel unsur olan özelleştirme, yerinde yönetim ve küreselleştirmeyle organize sanayi bölgelerini ne kadar bütünleştirebildik veya ne kadar irtibatlandırabildik veya organize sanayi bölgelerinin kuruluş ve işleyişini devletin kontrol ve yetkisinden kurtarabildik mi yahut projenin aslî sahibi özel sektör kuruluşlarının pratikteki başarısı ve dinamizmi dikkate alınarak, sonuçta girişimci sanayiciyi önplana çıkarabildik mi?

Muhterem milletvekilleri, devlet, moralimizdir; ancak, özel sektör için deniz bitmiştir, hâlâ kulaç attırmaya gerek yoktur. Özel teşebbüs sahibinin prangaları koyverilmeli, idarî vesayet kaldırılmalıdır ve önce, zihinlerde liberalleşme sağlanmalıdır. Bu anlayışı hâkim kılmadığımız ve bu uygulamayı yapmadığımız sürece kayıptayız. Esasen, vesayet iddiasında olan devlet, yorgun düşmüştür. Ne zamana kadar, millete "ben sizden daha iyi düşünür, sizin menfaatınızı sizden daha iyi yaparım" masalını söyleyeceğiz? Lee Aya Koka "kişi, menfaatını herkesten iyi bilir" diyor. Bu tarif, insan fıtratına uygundur. Türkiye, başarıdaki bu fıtrî ve evrensel doğru boyutuyla buluşmak ve bütünleşmek zorundadır. Sanayileşmesini ve kalkınmasını tamamlamamış ülkelerin yaptığı da budur. Yapmazsak ne olur; yapmazsak, Devlet İstatistik Enstitüsünün açıkladığı menfi tabloyla yüz yüze geliriz. Türkiye, bir yılını daha kaybetmiş, büyüme eksi 6,4. Fert başına gelir 3 250 dolardan 2 750 dolara düşmüş; yani, sekiz yıl geriye gitmişiz. Talip olduğumuz Avrupa Birlğinin en fukara ülkesi olan Portekiz'de fert başına millî gelir 10 500 dolar gözüküyor.

Yapmazsak ne olur; yapmazsak, Ankara Ticaret Odası Başkanının açıkladığı vahim sonuçla yüz yüze geliriz. Nedir o; Ankara Ticaret Odası Başkanı açıklamasında, Ticaret Odasına kayıtlı 7 000 işletmenin kapandığını, 17 500 mükellefin çek ve senetten dolayı yargılandığını söylüyor. Bu rakamlar, sadece bir odaya ve bir ilimize aittir; bunu bütün Türkiye'ye yaydığımızda, durum, gerçekten korkunç boyuta ulaşmıştır; bu anlamda kevgire dönmüş illerden biri de Balıkesir'dir. Geçtiğimiz 1999 yılında Balıkesir'de kapanan işyeri sayısı 2 447'dir; 2000 yılının üç ayında kapanan işyeri sayısı da 837'dir. Şimdi, belli yaşa gelmiş, çoluk çocuk ve iş sahibi baba, bir o kadar da yanında çalışanıyla birlikte sokaktadır, eli böğründe kalmıştır; hangi işi yapar, hangi olmayan geliriyle evine ekmek götürür, yürekler acısıdır.

Nasıl ki, iyiler kendiliğinden olmuyorsa, kötüler de kendiliğinden olmuyor. Bu işin sorumluları bellidir. Bu işin sorumlusu, ülke yönetimini elinde bulunduranlardır. Devlet, ekonomiden elini çekmelidir. Siyaset, ekonomide pay dağıtan konumdan, devlet idare etme sanatına dönmelidir. Piyasa ekonomisinin aslî unsurları, üreten müesseselerdir. Devletin belirleyici rolü, girişimcinin yaratıcı gücünü ateşlemek, para bulmak, kredi bulmak ve bazı teşvikler, muafiyetlerle, yeni yeni projeler hedeflemesini çekici hale getirmektir. Bürokratik engeller, güvensizlik, korku salmak ve vesayet, çağımız yönetiminin dışındadır.

Muhterem milletvekilleri, kalkınan, üreten, ürettiğini hakça bölüşen demokrat Türkiye'yi ancak böyle gerçekleştirebiliriz. Devlet, vatandaşın kasasına, kesesine, rafına, ambar ve sermayesine çeşitli nam ve isim altında uzattığı elini çekmelidir. Vatandaşın bilgi noksanından kaynaklanan yanlışını, eksiğini kâr sayarak, ekonomi trafiğindeki imkânını elinden almak marifet sayılmamalıdır. Devletin fırsat düşkünü olması da şanından değildir.

Şimdi, görüşmekte olduğumuz Organize Sanayi Bölgeleri Kanunu Tasarısının 15 inci maddesine baktığımızda, metnin ikinci paragrafında, aynen "Arazi satışlarından elde edilen meblağı yönetim kurulunun yatırmadığının tespit edilmesi durumunda; söz konusu tutar peşinat ise satış sözleşmesinin yapıldığı tarihten, taksit ise vade tarihinden yatırılış tarihine kadar geçen süre için banka, Bakanlık lehine 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanunun 51 inci maddesinde belirtilen oranlarda gecikme zammı oranını uygular ve tahsilini takiben fon hesabına alacak kaydeder" denilmektedir.

Organize sanayi bölgesinin tasarrufundaki arsaları satarak aldığı paralar başka şey, bakanlık aracılığıyla bir bankadan aktedilen kredi sözleşmesiyle aldığı para başka şeydir; binaenaleyh, arsa satışı bedelleri bir amme alacağı değildir. Söz konusu kredi sözleşmesinde kredinin faizi yazılıdır; faiz oranı günün koşullarına göre tayin edilmektedir. Halbuki, 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanunda bu oran önceden tespitlidir ve şartlarla bağlantı içinde değildir; dolayısıyla, anılan Kanunun 51 inci maddesine göre tahsili cihetine gidilmesi söz konusu olamaz. Aktedilecek kredi sözleşmesi hükümleri içinde yaptırımların onanması ve düzenlenmesi, buna göre yapılması daha doğru olur diye düşünüyoruz.

Dikkat nazarlarınıza sunuyor, Yüce Heyetinizi saygıyla selamlıyorum. (DYP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum Sayın Aytekin.

Gruplar adına başka söz talebi?.. Yok.

Şahıslar adına, Erzurum Milletvekili Sayın Aslan Polat, ilk söz sizin; buyurun efendim. (FP sıralarından alkışlar)

Süreniz 5 dakika.

ASLAN POLAT (Erzurum) – Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlarım.

Demin, organize sanayi bölgeleriyle ilgili tasarı görüşülürken, bir önceki maddede bir önerge verildi; biz, ona itiraz ettik; neden itiraz ettiğimiz tam anlaşılmadı; şimdi, neden itiraz ettiğimizi belirtmek istiyorum.

Şimdi, 1998 yılında iller itibariyle fert başına düşen millî gelir sıralaması yapılmış. 3 500 doları baz aldığımız zaman, bu tasarıya göre, Türkiye'de 21 vilayet hariç, 81 vilayetin, 60'ını teşvik kapsamına alıyorsunuz. Şimdi, 81 vilayet içerisinde 60 vilayeti, siz, teşvik kapsamına alıyorsunuz demek, açık konuşalım, hiçbir vilayeti bu kapsama almıyorsunuz demektir.

NAİL ÇELEBİ (Trabzon) – Doğru değil...

Madde üzerinde konuş. Grup adına mı konuşuyorsun?

ASLAN POLAT (Devamla) – Bir dakika arkadaşlar... Bir dakika, beni dinleyin.

Şimdi, siz bu tasarıyla, Aydın'ı, Sakarya'yı, Denizli'yi, Konya'yı, Kastamonu'yu, hepsini teşvik kapsamına alırsanız, Doğu Anadolu'daki insanlara, yani doğuya gelip kim yatırım yapacak?

NAİL ÇELEBİ (Trabzon) – Zengin hemşerilerin gelsin...

ASLAN POLAT (Devamla) – Bakınız, ben, size bir misal vereyim; hassas olarak dinleyin. Türkiye'nin en az gelişmiş ili olan Ağrı'da fert başına düşen millî gelir 827 dolar, Muş'ta 828 dolar, Bitlis'te 1 075 dolar, Erzurum'da 1 448 dolar... Teşvikten maksat, altta bulunan bu yerleri de Türkiye ortalamasına kavuşturmaktır, bu yerlerdeki göçü önlemektir. Yoksa, biz, gelişmiş bölgelerimize teşvik verip bu yatırımları yaptırırsak, geri kalmış bölgelerle gelişmiş bölgeler arasındaki farkı daha çok artırırsak, bu kanunu maksadına uygun olarak kullanmış olmayız.

Gerçeklere bakalım: Şimdi bakınız, ben, Devlet Planlamanın rakamlarını veriyorum. Yine, Devlet Planlama Teşkilatı, 1989 ile 1998 yılları arasında dokuz yıl içerisinde Türkiye'de -Güneydoğu Anadolu'da, bir tek Şanlıurfa gelişmiş; o da, GAP'tan, Atatürk Barajından dolayı- yüzde 514 sanayi artısı varken, bu, Erzurum'da yüzde 19, Kars'ta eksi 62; sanayide gerileme var; Van'da 11 gerileme var, Tunceli'de yüzde 40 gerileme var diyor. Siz, buralarda, bırakın, dokuz senede sanayii artırmayı, mevcut sanayii bile koruyamamışsınız, işte bu yanlış olaylardan dolayı. Neticesi ne olmuş; yine Devlet Planlama diyor ki, 1985 ile 1990 arasında Kars'ta binde 181, Erzurum'da binde 119, Tunceli'de binde 170 göç olmuş; burada vatandaşı tutamamışız. Onun için, demek ki, bu bölgeleri kalkındırmamız lazım, teşvikteki maksadımız bu olmalı.

Yine, bakın, en son gelen oranlarda, deniliyor ki, Erzurum İlinde, 34 çalışan fabrikaya mukabil, 19 fabrika işletme sermayesi nedeniyle kapalıdır; Van'da 16 fabrika çalışırken 11 fabrika kapalıdır; Erzincan'da 8 fabrika çalışırken 11 fabrika kapalıdır. Şimdi, Doğu Anadolu'da bu kadar çok kapalı fabrika varken, bu kadar fabrika çalıştırılamazken, bunları teşvik etmekten vazgeçip, açık konuşayım, en gelişmiş illerimizi, Türkiye'nin en gelişmiş illerini, Ege Bölgesi vilayetlerini kapsama sokmak demek, onlara da o parayı vermeyeceksiniz demektir. Bunun da yine size bir misalini söyleyeyim; en son olarak geçen yıl, yani 1999 yılında Marmara Bölgesinde özel sektöre yüzde 44,1 teşvik verilirken, Doğu Anadolu'ya verilen teşvik 1,87'dir; hemen hemen otuzda 1'idir. Siz böyle bir yatırım yaptıktan sonra, doğu ile batı arasındaki gelişmişlik farkını nasıl önleyeceksiniz?! Nasıl olur; Sanayi Bakanlığının yatırım programına açar bakarsınız, 2000 yılında yatırım programı, Erzurum İli, İspir küçük sanayie 1 milyon, Tortum küçük sanayie 1 milyon, Aşkale küçük sanayie 1 milyon, Erzurum organize sanayie 1 milyon... Bunlarla yatırım olmaz ki!.. Biz, bunun için size itiraz ettik ve bunun için dedik ki, açık konuşalım, eğer maksadımız geri kalmış bölgeleri kalkındırmaksa, eğer maksadımız göçleri önlemekse, eğer maksadımız Türkiye'nin doğusu ile batısı arasındaki kalkınmışlık farkını giderip dengeyi sağlamaksa, teşvikleri doğru yapalım; yoksa, o zaman, yazın, bir kanun yapın, Türkiye'nin 81 vilayetinin 81'ine teşvik vardır deyin. Bu ne demektir; hiçbir yerde teşvik yok demektir. Biz, bunun için size itiraz ettik; yoksa, bizim başka bir itiraz gayemiz yoktur.

MÜCAHİT HİMOĞLU (Erzurum) – Diğer illeri de küstürme!

ASLAN POLAT (Devamla) – Biz kimseyi küstürmüyoruz, biz sadece doğruyu konuşuyoruz. Sen de Erzurum milletvekilisin, Erzurum'da vatandaşın durumunu benden çok biliyorsun; herkes doğudan batıya göçüyor; bunu önlemek için söyledik; yoksa, başkaları için söylemedik.

BAŞKAN – Karşılıklı konuşmayalım...

ALİ GEBEŞ (Konya) – Anadolu'daki güneydoğuyu gör.

ASLAN POLAT (Devamla) – Sayın milletvekilleri, şimdi, Sanayi Bakanlığı bu kanunda... Epeyce maddeleri var. Esasında, ben, bugün, burada risk sermayesi hakkında konuşacaktım; ama, vakit kalmadı. Bir başka maddede konuşmak üzere, hepinize saygılar sunarım. (FP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Polat.

Sakarya Milletvekili Sayın Cevat Ayhan?..

CEVAT AYHAN (Sakarya) – Konuşmayacağım Sayın Başkan.

BAŞKAN – Konuşmuyorlar.

Ankara Milletvekili Sayın Saffet Arıkan Bedük; buyurun efendim. (DYP sıralarından alkışlar)

Süreniz 5 dakika.

SAFFET ARIKAN BEDÜK (Ankara) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Organize Sanayi Bölgeleri Kanunu Tasarısının 15 inci maddesi üzerinde, şahsım adına söz almış bulunuyorum; Yüce Heyetinizi saygıyla selamlıyorum.

14 üncü maddede, fert başına düşen gayri safî yurtiçi hâsıla miktarının 3 000 dolar ve aşağısında olan yerlerde, organize sanayi bölgesi, organize küçük sanayi bölgesi bulunan yerlerle ilgili olarak getirilmiş olan, Gelir Vergisinden muafiyeti temin eden önergenin kabul edilmesinden duyduğum memnuniyeti belirtiyorum ve özellikle de, Türkiye Büyük Millet Meclisinin, böylesine bir kararı milletvekilleri olarak almasından da, fevkalade mutluluk duyduğumu belirtmek istiyorum. Bu suretle, özellikle bir taraftan Orta Anadolu'da -Orta Anadolu, ağırlıklı olarak söylüyorum- bir taraftan Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgesinde, küçük sanayi ile organize sanayi bölgelerinde, fevkalade büyük sıkıntı duyulan yerler olmaları itibariyle, bu şekilde getirilmiş olan bir teklifin, özellikle, teşvik edici ve bu bölgelerin kalkınması için de fevkalade ehemmiyet arz eden bir teklif olduğunu vurgulamak istiyorum.

Değerli milletvekilleri, organize sanayi bölgeleri, belli merkezlerde toplanan işletmelere gerekli altyapı yatırımlarını daha ucuz ve sağlıklı bir biçimde gerçekleştirebilmekte ve ölçek ekonomilerinden dolayı, kaynak tasarrufu sağlamaktadır. Ayrıca, bu bölgeler, çevreye zararlı üretim yöntemlerinin denetlenmesini de kolaylaştırmaktadır. Bu bölgelerde faaliyette bulunan işletmeler, bölgenin kendilerine sağladığı dışsal ekonomilerden de yararlanma ve böylece, daha verimli ve etkin çalışma fırsatını da yaratmaktadır.

Organize sanayi bölgelerinin, yeterli kaynak aktarılmaması ve bürokratik engellerin fazlalığından dolayı, her geçen gün çok büyük bir sıkıntı içerisinde olduklarını bilhassa hatırlatmak istiyorum.

Sorunlar yumağı haline getirilen organize sanayi bölgeleri, müteşebbisleri çekme yerine daha da fazla itmekte ve müteşebbisler pişmanlık duygusu içerisinde kalmaktadırlar. O sebeple, özellikle organize sanayi bölgelerinin teşvik edilmesi ve buradaki sıkıntıların giderilmesi babında getirilmiş olan bu kanun tasarısının fevkalade isabetli olduğunu belirtiyorum. Ancak, eğer, sanayi odaları, ticaret odaları ve diğer sivil toplum örgütleriyle görüşmek suretiyle getirilmiş olsaydı, belki, çok daha iyi sonuçlar almak mümkün olabilirdi.

Bu kanun tasarısında, organize sanayi bölgesindeki katılımcıların, borcundan dolayı haczedilmiş olan, bölge hudutları içerisindeki gayrimenkullerine ne gibi bir işlem yapılacağına dair açıklık getirilmemiştir. Organize sanayi bölgelerinde yıllarca çalışmış eski bir idareci olarak söylüyorum, çok büyük sıkıntılar vardır. Buna açıklık getirilebilmesi için, bu maddenin üçüncü fıkrasının "organize sanayi bölgesince teminat olarak gösterilmiş veya katılımcıların borcundan dolayı haczedilmiş olan bölge hudutları içerisindeki gayrimenkullerin icraen satışı ancak, bölgenin kuruluş protokolünde öngörülen nitelikleri haiz alıcılara yapılır" şeklinde düzeltilmesinde ve düzenlenmesinde fayda var. Yine "satış ilanında kuruluş protokolü şartlarına da yer verilir" şeklinde bir ifadenin, bir ibarenin mutlak surette eklenmesinde fayda mütalaa ediyorum. Bu sebeple de, özellikle bu maddeyle ilgili bir önergemi Yüce Meclisin takdirine sunmuştum. Biraz evvel aldığım bilgiye göre, bütün siyasî parti grupları da bu önergemi desteklediklerini belirtmişler, ondan dolayı da memnuniyetimi tekrar ifade etmek istiyorum.

Bu değişiklikteki amaç, katılımcıların borcundan dolayı haczedilip, satışa çıkarılan taşınmazların ihalelerine, kuruluş protokolünde öngörülen nitelikleri haiz alıcıların; yani, sanayicilerin girmesini temin ve satışın sanayicilere yapılmasını sağlamaktır; kısaca, işin ehli olanına verilmesidir. Aksi takdirde, alacak kişinin işletmeyi devamlı çalıştırabileceğine bakmaksızın istediği kişiye, istediği şartlarda satabilmektedir veya alacaklı banka, alacağını kurtarma uğruna, işletmenin çalıştırılabileceğine bakmaksızın satabilmektedir. Kişi, satın aldığı yeri atıl durumda tutup, pasifize edebilmekte ve amaç dışında da kullanabilmektedir. Kısaca, bu değişiklikteki amaç, bunu ortadan kaldırmaktır.

Organize sanayi bölgelerinin yapılması, büyük bir maliyet ve zaman da gerektirmektedir. Aksi takdirde, bu tür yerlerin atıl durumda durması, ülke ekonomisine, beklenen fayda yerine zarar vermesine de sebep olmaktadır.

Bu konuda gerekli hassasiyetin gösterilerek, bu önergeye destek vereceğinize inanıyorum ve Yüce Heyetinizi saygıyla selamlıyorum. (DYP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum Sayın Bedük.

Görüşmekte olduğumuz 15 inci madde üzerinde iki önerge vardır. Önergeleri sırasıyla okutacağım ve son önergeden itibaren işleme alacağım.

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 367 sıra sayılı Organize Sanayi Bölgeleri Kanunu Tasarısının 15 inci maddesinin üçüncü fıkrasının aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

Saygılarımızla.

Saffet Arıkan Bedük Emrehan Halıcı

Ankara Konya

İsmail Köse Beyhan Aslan

Erzurum Denizli

Abdüllatif Şener Murat Akın

Sıvas Aksaray

Mehmet Sadri Yıldırım Aydın Ayaydın

Eskişehir İstanbul

Cihan Paçacı Kemal Kabataş

Ankara Samsun

"Organize sanayi bölgesince teminat olarak gösterilen ve bu nedenle satışına karar verilen veya katılımcıların borcundan dolayı satışına karar verilen gayrimenkullerin icra yoluyla satışı halinde; bölgenin kuruluş protokolünde öngörülen niteliklere sahip alıcılara satış yapılabilir. Satış ilanlarında kuruluş protokolünde yer alan katılımcı niteliklerine de yer verilir."

BAŞKAN – Son önergeyi okutup, işleme alacağım:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

367 sıra sayılı kanun tasarısı 15 inci maddesi sonuna aşağıdaki fıkra ilave edilmiştir.

“Organize sanayi bölgesi kurulması için kamu kurum ve kuruluşlarından alınarak kullanılan arsa ve araziler için Maliye Bakanlığı veya diğer kamu kurumları tarafından vefa hakkı tesis edilemez ve tesis edilmiş olanlar kaldırılır.”

Cevat Ayhan Fethullah Erbaş

Sakarya Van

Ali Oğuz Rıza Ulucak

İstanbul Ankara

Mehmet Ergün Dağcıoğlu

Tokat

BAŞKAN – Teşekkür ederim.

Sayın Komisyon önergeye katılıyor mu?

SANAYİ, TİCARET, ENERJİ, TABİÎ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU BAŞKANI OKTAY VURAL (İzmir) – Katılmıyoruz efendim.

BAŞKAN – Sayın Hükümet katılıyor mu?

SANAYİ VE TİCARET BAKANI AHMET KENAN TANRIKULU (İzmir) – Katılmıyoruz efendim.

BAŞKAN – Önerge sahipleri görüşmeyi arzu ediyorlar mı, yoksa gerekçeyi mi okutalım?

CEVAT AYHAN (Sakarya) – Sayın Başkan, konuşacağım efendim.

BAŞKAN – Önerge sahibi olarak Sakarya Milletvekili Sayın Cevat Ayhan, buyurun efendim.

Süreniz 5 dakika efendim.

CEVAT AYHAN (Sakarya) – Sayın Başkan, muhterem üyeler; 367 sıra sayılı kanun tasarısının 15 inci maddesinde vermiş olduğum önergeyle ilgili görüşlerimi arz etmek üzere huzurunuza gelmiş bulunuyorum.

Bu madde, arsa satışlarıyla ilgili bir düzenlemedir; ancak, bu kanun tasarısı burada görüşülürken, organize sanayi bölgesine sahip olan ve halen faaliyet halinde olan birçok ilimizden telefonlar, fakslar alıyoruz; bunlardan biri İzmir’den, biri İçel’den ve başkaları da var. En son, İzmir Atatürk Organize Sanayi Bölgesindeki idarecilerin gönderdiği bir faksla -kendileriyle telefonla da görüştüm- istedikleri husus şudur: Organize sanayi bölgesinde kullanılmak üzere alınan arsalarla, Hazineden alınan, kamu kurumlarından alınan arsalarla ilgili olarak, Maliye Bakanlığı, tapuda, bunlar üzerinde vefa hakkı tesis etmektedir.

Vefa hakkı, 10 yıl süreyle tesis edilmekte; yani, bu, geriye alma hakkı demektir. Bu hak, tesis edilince, bu arsaları kullanan sanayiciler, arsalarda yatırım yapan sanayiciler, bankalarla münasebetlerinde, arsalarını ve üzerindeki gayrimenkullerini, binalarını, tesislerini oraya ipotek olarak kabul ettirememektedirler.

Bu, hayatı yaşayan sanayicilerden gelen bir taleptir. "Vefa hakkı tesis edilmez ve mevcutlar da kaldırılır" diye bir fıkra koyarsak, organize sanayi bölgelerindeki sanayicilerin çalışmasını, finansman temin etmesini kolaylaştıracağız. Tamamen teknik bir düzenlemedir aslında. Tabiî, komisyona gidip izah etmem gerekirdi; ama, bana gelen faks üzerine alelacele önergeyi hazırladığım için buna da vakit bulamadım.

Tekrar ifade ediyorum: Organize sanayi bölgeleri kurulurken, kamu kurumlarından, Hazineden arsa alırlar, verilir kendilerine. Alınan bu arsalar, sanayicilere parsellenir, dağıtılır; sanayiciler de, bu arsalarını ve üzerindeki tesislerini bankalara ipotek gösterme durumundadırlar; ama, vefa hakkı tesis edildiği için bu imkândan yararlanamıyorlar; dolayısıyla, bankalarla olan münasebetleri zorlaşıyor. Tabiî, sanayiciler, bütün varını yoğunu üretime, tesise, makineye, binaya yatıran insanlardır. Bir tarafta birçok gayrimenkul olup da bunları ipotek gösterme şansları da yoktur. Biz bunu kaldırırsak, burada Maliyenin bir kaybı olmaz, Hazinenin bir kaybı olmaz; ama, sanayii de çalışır hale getiririz. Bizim kanunlarımızdaki böyle birtakım manasız hususlar, sanayileşmeyi engellemekte ve durdurmaktadır.

Bakın, elimde, verilen teşvik belgelerinin yıllar itibariyle listesi var; yatırım tutarları var, dolar olarak hesaplanmış yatırım tutarları var değerli arkadaşlar. 1998'de biz burada bir kanun görüştük. Vergi Kanunuydu bu. O Vergi Kanununda, yatırım indirimiyle ilgili epey cesur teşvikler getirdik 1998'in temmuz ayında; ama, o teşvikler için de "1.1.1999'dan sonra uygulanır" diye kanunun geçici maddesine hüküm koyduk. Ben, o zaman Genel Kurulda epey anlattım, izah ettim, çırpındım "yapmayın" dedim. "Siz, 1998 yılında alınmış olan teşvik belgesi sahiplerini yatırımdan caydırırsınız; çünkü, yeni mevzuat lehte hükümler getiriyor; ama, mevcut teşvik belgelerine ve müracaat halinde olanlara da bu hak verilmediği için bunlar yatırım yapmazlar, yatırımlarını bir yıl geriye bırakırlar, ertelerler" dedim.

Nitekim, tabiî, 1.1.1999'dan sonra müracaat demek, teşvikin alınması, çalışmaların, projelerin hazırlanması, yatırımların da müteakip yıllara kayması demektir. Genel ekonomik konjonktürdeki küçülmelerin temelinde, yani, 1999 yılında yüzde 6,4 mertebesinde küçülmenin temelinde, birçok sebeplerle beraber, birtakım yanlış mevzuat düzenlemelerinin de bulunduğunu ifade etmek istiyorum. Nitekim, bakın, 1997'de 23 milyar dolarlık yatırım teşvik belgesi alındığı halde, 1998'de 15 milyar dolara, 1999'da da 11 milyar dolara düşmüş bulunmaktadır.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Sayın Ayhan, lütfen tamamlayınız.

CEVAT AYHAN (Devamla) – Bitiriyorum...

Yani, aşağı yukarı yüzde 40'a düşmüş bulunmaktadır. Bir kanunu geçirirken, bir maddeyi düzenlerken, ekonomiyi bir bütün olarak görüp, hangi dengeleri nasıl etkiler diye bunlara beraberce bakmak gerekmektedir. Vergi Kanununu düzenleyen Maliye Bakanlığıdır; ama, sanayiden sorumlu, Sanayi Bakanlığıdır. Tabiî, bu düzenlemelerde, bir bakanlık bir düzenlemeyi yaparken, genel ekonomiye, ne tip tesirler -lehte, aleyhte- getireceğini de dikkatle değerlendirme durumundadır.

Bu bilgiler ışığında, umut ederim, önergemiz tekrar değerlendirilir ve bu önerge kabul edilir.

Hepinizi hürmetle selamlıyorum. (FP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum Sayın Ayhan.

Hükümetin ve Komisyonun katılmadığı önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.

Diğer önergeyi okutuyorum :

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 367 sıra sayılı Organize Sanayi Bölgeleri Kanun Kanunu Tasarısının 15 inci maddesinin üçüncü fıkrasının aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

Saygılarımızla.

Saffet Arıkan Bedük

(Ankara)

ve arkadaşları

Organize sanayi bölgesince teminat olarak gösterilen ve bu nedenle satışına karar verilen veya katılımcıların borcundan dolayı satışına karar verilen gayrimenkullerin icra yoluyla satışı halinde, bölgenin kuruluş protokolünde öngörülen niteliklere sahip alıcılara satış yapılabilir. Satış ilanlarında, kuruluş protokolünde yer alan katılımcı niteliklerine de yer verilir.

BAŞKAN – Sayın Komisyon katılıyor mu efendim?

SANAYİ, TİCARET, ENERJİ, TABİÎ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU BAŞKANI OKTAY VURAL (İzmir) – Efendim, takdire bırakıyoruz; çoğunluğumuz yok.

BAŞKAN – Sayın Hükümet katılıyor mu?

SANAYİ VE TİCARET BAKANI AHMET KENAN TANRIKULU (İzmir) – Katılıyoruz efendim.

CEVAT AYHAN (Sakarya) – Karar yetersayısının aranılmasını istiyoruz.

BAŞKAN – Sayın Komisyonun takdire bıraktığı, Sayın Hükümetin katıldığı önergeyi, karar yetersayısı arayarak oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Karar yetersayısı yoktur.

Birleşime saat 20.55'e kadar ara veriyorum.

Kapanma Saati : 20.43

DÖRDÜNCÜ OTURUM

Açılma Saati : 20.55

BAŞKAN : Başkanvekili Mehmet Vecdi GÖNÜL

KÂTİP ÜYELER : Vedat ÇINAROĞLU (Samsun), Tevhit KARAKAYA (Erzincan)

BAŞKAN – Türkiye Büyük Millet Meclisinin 78 inci Birleşiminin Dördüncü Oturumunu açıyorum.

VI.—KANUN TASARI VE TEKLİFLERİYLE KOMİSYONLARDAN

GELEN DİĞER İŞLER (Devam)

1.—Organize Sanayi Bölgeleri Kanunu Tasarısı ve Plan ve Bütçe ve Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabiî Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji Komisyonları Raporları (1/501) (S. Sayısı :367) (Devam)

BAŞKAN – Komisyon?.. Yerinde.

Hükümet?.. Yerinde.

Görüşmekte olduğumuz 367 sıra sayılı tasarının 15 inci maddesi üzerinde verilmiş önergelerden bir tanesi reddedilmişti; diğer önergenin oylanmasında karar yetersayısı aranmıştı ve karar yetersayısı bulunamadığı için görüşmelere ara vermiştik.

Sayın milletvekilleri, İçtüzüğümüzde düzenlenmemiş olmakla beraber, karar yetersayısının, 3 defa üst üste bulunamaması halinde, birleşimin tatil edileceğiyle ilgili bir başkanlar kurulu mutabakatı vardır. Bunu da bilgilerinize sunmak istiyorum.

Şimdi, görüştüğümüz önergenin oylamasına geçiyorum.

Önergeyi kabul edenler... Kabul etmeyenler... Karar yetersayısı vardır ve önerge kabul edilmiştir. (MHP sıralarından alkışlar)

15 inci maddeyi, bu değişiklikle oylarınıza sunuyorum : Kabul edenler... Kabul etmeyenler...15 inci madde kabul edilmiştir.

16 ncı maddeyi okutuyorum :

Yönetim aidatları

MADDE 16. – Yönetim aidatları ve hizmetlerin karşılıkları müteşebbis heyet tarafından hizmetlerin özelliklerine göre belirlenir. Yönetim kurulunun yıllık bütçesinde belirtilen, bölgenin altyapı ve müşterek hizmetlerine ait tüm masraflar önceki yıla ait kesinhesap da dikkate alınarak sanayiciler tarafından karşılanır. Belirtilen hizmetlerden yararlanmadıkları gerekçesi ile yönetim aidatlarının ödenmesinden kaçınılamaz.

Müteşebbis heyetin yönetim aidatı ile ilgili kararları ilam hükmünde olup, ilamların icrasına ilişkin yolla takip edilirler.

BAŞKAN – Teşekkür ederim.

Madde üzerindeki ilk söz, Fazilet Partisi Grubu adına, Tokat Milletvekili Sayın Bekir Sobacı'ya ait.

Buyurun Sayın Sobacı. (FP sıralarından alkışlar)

Süreniz 10 dakika.

FP GRUBU ADINA BEKİR SOBACI (Tokat) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Çıkmasında faydalar olan ve bir boşluğu dolduracak olan, organize sanayi bölgelerini düzenleyen kanun tasarısının 16 ncı maddesi üzerinde söz aldım; konuşmamı çok kısa tutacağım.

Yönetim aidatları ve arsa satışlarıyla ilgili bu peşpeşe maddeler, organize sanayi müteşebbis heyetinin finansmanını sağlayan maddelerdir. Bir konuyu arz etmek istiyorum ki, bu arsa satışları ve arsa tahsislerinde, evet, yine, 18 inci maddede düzenleme var; ama, spekülasyona konu olan uygulamaları, bugün, Türkiye'de, maalesef görmekteyiz. Bu manada, inşallah, bundan sonra, ben, şahsen, yine, Bakanlığımızın yönetmeliklerle, bu spekülatif uygulamaların, istismarların önüne geçeceğine inanıyorum.

Burada, bir konuyu da işaret etmek istiyorum ki, bu müteşebbis heyetin boş arsaları tahsis ve satışlarında nasıl bir ölçü ve ekspertiz ve değer koydukları konusunda da, ben, Sayın Bakanımızın, ilgililerin ve Bakanlığımızın dikkatini çekiyorum; çünkü, belki, başlangıcında, organize sanayide müteşebbis heyette yer almamış, arsa almamış yatırımcılar, bilahara, arsa talebiyle gittiklerinde, bugün, metrekaresi 150 dolar gibi çok yüksek rakamlar karşılarına çıkmaktadır. Bunun da, bir ölçüde, yatırımcıyı caydıran bir etkisi vardır. Bu manada da bir ölçü getirilirse Bakanlığımızın düzenlemelerinde, bence, yatırımcı için gerçekten bir kolaylık olacak ve boş arsalar da, bir noktada, daha kolay olarak yatırımcıyı organize sanayi bölgeleri kendisine çekmiş ve cezbetmiş olacaktır.

Burada, yönetim aidatları da, ilgili bütçemizden... Tabiî, yeterli ödenekler konulmadığı için, geçmişte de, yaptıkları arsa satışlarıyla altyapıları ancak tamamlayabildiği için organize sanayi müteşebbis heyetleri, yönetim aidatlarını ödeyen sanayicilerimizin birçok konuda şikâyetleri vardır. Özellikle, aidatları ödeyen sanayiciler, çevre düzenlemesi ve yine, altyapı eksikliklerinin tamamlanmadığı gibi bazı şikâyetleri de iletmektedirler bizlere, valiliklerimize ve organize sanayi bölgelerinin yönetim yetkililerine.

İnşallah, bu kanunla, bir boşluğu doldurmuş oluyoruz ve spekülatif istismarların önüne geçmesi dileğiyle, hepinize saygılar sunuyor, teşekkür ediyorum.

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum Sayın Sobacı.

İkinci konuşma, Doğru Yol Partisi Grubu adına, Balıkesir Milletvekili Sayın İlyas Yılmazyıldız'a ait.

Buyurun efendim. (DYP sıralarından alkışlar)

Süreniz 10 dakika.

DYP GRUBU ADINA İLYAS YILMAZYILDIZ (Balıkesir) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; görüşülmekte olan 367 sıra sayılı Organize Sanayi Bölgeleri Kanunu Tasarısının 16 ncı maddesi hakkında söz almış bulunmaktayım; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Bu maddede "Yönetim aidatları ve hizmetlerin karşılıkları müteşebbis heyet tarafından hizmetlerin özelliklerine göre belirlenir. Yönetim kurulunun yıllık bütçesinde belirtilen, bölgenin altyapı ve müşterek hizmetlerine ait tüm masraflar önceki yıla ait kesinhesap da dikkate alınarak sanayiciler tarafından karşılanır. Belirtilen hizmetlerden yararlanmadıkları gerekçesiyle yönetim aidatlarının ödenmesinden kaçınılamaz.

Müteşebbis heyetin yönetim aidatı ile ilgili kararları ilam hükmünde olup, ilamların icrasına ilişkin yolla takip edilirler" denilerek, yönetim aidatlarının nasıl belirleneceğini, ne şekilde tahsil edileceğini, ödenmemesi durumunda ne şekilde işlem yapılacağı tanımlanmıştır. Özellikle, organize sanayi bölgelerinde çok sayıda müteşebbis olduğu için, altyapıyla ilgili hizmetlerin zaman zaman aksaması durumunda, aidatların ödenmemesi durumunda, bu tür kooperatiflerde hizmetlerin devamının sağlanmasında güçlükler olabilmektedir. Bu maddede, bunların açıklığa kavuşturulmuş olması önemlidir. Yalnız, yönetim aidatları ve hizmetlerin çok net tanımlanmamış olması, zaman zaman, hangi konuların yönetim aidatları ve hizmetlerinin içerisine gireceği, hangi konuların kapsamayacağı tartışmalara sebep olacaktır. Belki, bu konuların, uygulamalarda, yönetmelikle giderilebileceği kanaatindeyim.

Burada, bu madde hakkında konuşurken, seçim bölgem Balıkesir'le ilgili bir konuyu daha özellikle ifade etmek istiyorum: Balıkesir organize sanayi bölgesinin Avrupa Konseyi Sosyal Kalkınma Fonundan kullandığı paralar, borç ödeme süreleri geldiği için zaman zaman bloke edilmektedir ve inşaatta aksamalar olmaktadır. Sayın Bakandan, bu konuda, daha önceki dilimle ilgili bir yardım görmüştük. Yine, yeni ödeme dilimlerinin geldiğini; ancak, inşaatın yüzde 70'inin tamamlandığını, önceki bloke kararı nedeniyle inşaatın bir yıla yakın süredir yapılamadığını, oysa, şu anda Balıkesir organize sanayiinde 30 civarında fabrikanın inşa halinde olduğunu, müteşebbis heyetin, 250 milyar lira gibi tutan elektrik altyapısını tümüyle özkaynaklarıyla yaptığı halde, diğer altyapılar için bu kredinin kullanılmasına ihtiyaç olduğu dikkate alınarak, bu borçların, bundan sonraki ödeme dilimleri içerisinde, 2001 yılı sonuna kadar ertelenmesini ve bu kredinin kullandırılmasının önemli olduğu kanaatindeyim.

Bugüne kadar harcanan paralar, eğer, bu blokaj devam ederse -diğer altyapılar tamamlanmadığı için, buradaki fabrika inşaatları aksayacağı için- bir yerde, atıl kalmış olacaktır. Özellikle işsizliğin arttığı günümüzde, pek çok işletmenin kapandığı günümüzde, yeni fabrikaların, bir an önce tamamlananarak, yeni istihdam sahalarının yaratılması gerektiği bir ortamda, bu tür organize sanayi bölgelerin altyapılarının tamamlanmasının gecikmeye tahammülü olmadığı kanaatindeyim. Bu konuda, Sayın Bakanın ve Hazineden sorumlu Devlet Bakanı Sayın Recep Önal'ın, Balıkesir organize sanayi bölgesi müteşebbis heyetinin taleplerine olumlu cevap vereceğini düşünmekteyim. Bunun dışında, zaten ekonominin daraldığı bir ortamda, iyi olmadığı bir ortamda, devletin, özellikle yatırımcılara daha fazla destek, teşvik vermesi gerektiği bir ortamda altyapıyı daha pahalı hale getirmek değil, daha da ucuzlatmak için birkısım maliyetleri de üstlenmesinin yararlı olacağı kanaatindeyim.

Bu maddeyi desteklediğimizi bildirir, kanunun hayırlı olmasını diler, hepinize saygılar sunarım. (Alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Yılmazyıldız.

Şahsı adına, Erzurum Milletvekili Sayın Aslan Polat?..

ASLAN POLAT (Erzurum) – Vazgeçtim Sayın Başkan.

BAŞKAN – Konuşmuyorlar.

Sakarya Milletvekili Sayın Cevat Ayhan?..

CEVAT AYHAN (Sakarya) – Vazgeçtim Sayın Başkan.

BAŞKAN – Konuşmuyorlar.

Madde üzerinde iki önerge var; önce, geliş sırasına göre okutup, daha sonra aykırılık sırasına göre işleme koyacağım.

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 367 sıra sayılı Organize Sanayi Bölgeleri Kanun Tasarısının 16 ncı maddesinin birinci fıkra, birinci cümlesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

Emrehan Halıcı İsmail Köse

Konya Erzurum

Beyhan Aslan Abdüllatif Şener

Denizli Sivas

Akif Serin

İçel

Madde 16 - Yönetim aidatları ve hizmetlerinin karşılıkları müteşebbis heyet tarafından, arıtma tesisi işletme masrafları hariç, parsel büyüklüğüne göre belirlenir. Arıtma tesisi işletme masraflarına katılım payları ise, debi ve kirletme parametreleri esas alınarak yönetim kurulunca tespit edilir.

BAŞKAN – Son önergeyi okutup, işleme alacağım:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 367 sıra sayılı Organize Sanayi Bölgeleri Kanun Tasarısının 16 ncı maddesinin birinci fıkrasının aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

Saygılarımızla.

Turhan Güven Murat Akın

İçel Aksaray

Saffet Arıkan Bedük Kemal Kabataş

Ankara Samsun

Cihan Paçacı Mehmet Sadri Yıldırım

Ankara Eskişehir

Yönetim aidatları ve hizmetlerin karşılıkları müteşebbis heyet tarafından üyenin istifade ettiği kapalı alan metrekaresine göre belirlenir. Yönetim kurulunun yıllık bütçesinde belirtilen, bölgenin altyapı ve müşterek hizmetlerine ait tüm masraflar, önceki yıla ait kesinhesaplar da dikkate alınarak sanayiciler tarafından karşılanır. Belirtilen hizmetlerden yararlanmadıkları gerekçesiyle yönetim aidatlarının ödenmesinden kaçınılamaz.

BAŞKAN – Sayın Komisyon katılıyor mu efendim?

SANAYİ, TİCARET, ENERJİ, TABİÎ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU BAŞKANI OKTAY VURAL (İzmir) – Katılmıyoruz efendim.

BAŞKAN – Sayın Hükümet katılıyor mu?

SANAYİ VE TİCARET BAKANI AHMET KENAN TANRIKULU (İzmir) – Katılmıyoruz efendim.

BAŞKAN – Sayın Güven, konuşacak mısınız; gerekçeyi mi okuyalım?

TURHAN GÜVEN (İçel) – Gerekçeyi okuyun.

BAŞKAN – Gerekçeyi okuyoruz.

Gerekçeyi okutuyorum:

"Gerekçe: Ülkenin tümünde belli bir esasa göre üyelerin ödeyecekleri yıllık aidatlar belirlenmiş olacak ve böylece de değişik, farklı uygulamalar olmayacağı için, şikâyetler de ortadan kalkacaktır. Keyfî tasarruflar yapılamayacak ve neticede bu hususta yeknesaklık sağlanacaktır.

CEVAT AYHAN (Sakarya) – Karar yetersayısının aranılmasını istiyorum.

BAŞKAN – Komisyonun ve Hükümetin katılmadığı önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.

SAFFET ARIKAN BEDÜK (Ankara) – Sayın Cevat Ayhan karar yetersayısının aranılmasını istemişti.

BAŞKAN – İkinci önergede de istenirse, dikkate alacağım efendim.

İkinci önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 367 sıra sayılı Organize Sanayi Bölgeleri Kanunu Tasarısının 16 ncı maddesinin birinci fıkra birinci cümlesinin aşağıdaki şekilde değiştirlimesini arz ve teklif ederiz.

Mehmet Emrehan Halıcı

(Konya)

ve arkadaşları

Madde 16 - Yönetim aidatları ve hizmetlerin karşılıkları müteşebbis heyet tarafından arıtma tesisi işletme masrafları hariç parsel büyüklüğüne göre belirlenir. Arıtma tesisi işletme masraflarına katılım payları ise debi ve kirletme parametreleri esas alınarak yönetim kurulunca tespit edilir.

BAŞKAN – Sayın Komisyon katılıyor mu efendim?

SANAYİ, TİCARET, ENERJİ, TABİÎ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU BAŞKANI OKTAY VURAL (İzmir) – Takdire bırakıyoruz efendim.

BAŞKAN – Sayın Hükümet katılıyor mu?

SANAYİ VE TİCARET BAKANI AHMET KENAN TANRIKULU (İzmir) – Katılıyoruz efendim.

BAŞKAN – Komisyon takdire bırakıyor, Hükümet katılıyor.

CEVAT AYHAN (Sakarya) – Karar yetersayısının aranılmasını istiyorum.

BAŞKAN – Komisyonun takdire bıraktığı, Hükümetin katıldığı önergeyi oylarınıza sunacağım ve karar yetersayısının aranılması istenildiği için, karar yetersayısını arayacağım.

Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Karar yetersayısı vardır; önerge kabul edilmiştir.

16 ncı maddeyi, bu değişikliğiyle birlikte oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Madde kabul edilmiştir.

17 nci maddeyi okutuyorum :

Parasal haklar ve özlük hakları :

MADDE 17. — Müteşebbis heyet, yönetim kurulu başkan ve üyeleri ile denetim kurulu üyelerinden kamu personeli olanlara toplantı başına huzur hakkı, diğerlerine de huzur hakkı veya aylık ücret ödenebilir. Söz konusu ödemeler müteşebbis heyetin Bakanlıktan aldığı kredi dışında, kendi kaynaklarından yapılır. Huzur hakları ve ödenecek ücretin aylık miktarı her yıl müteşebbis heyet tarafından tespit edilir.

Bölge müdürü ve sair personel 1475 sayılı İş Kanunu hükümlerine göre çalıştırılır. Kredi kullanan organize sanayi bölgelerinde OSB personelinin parasal ve özlük haklarının asgarî ve azamî miktarları Bakanlık tarafından belirlenir.

BAŞKAN - Madde üzerinde gruplar adına ilk söz, Fazilet Partisi Grubu adına Osmaniye Milletvekili Sayın Şükrü Ünal'a aittir.

Buyurun Sayın Ünal. (FP sıralarından alkışlar)

Konuşma süreniz 10 dakika.

FP GRUBU ADINA ŞÜKRÜ ÜNAL (Osmaniye) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; görüşülmekte olan 367 sıra sayılı Organize Sanayi Bölgeleri Kanun Tasarısı hakkında söz almış bulunuyorum; Yüce Heyetinizi saygıyla selamlıyorum.

Değerli milletvekilleri, bölgesel kalkınmada dengelerin sağlanması bakımından organize sanayi bölgelerinin önemi çok büyüktür. Ayrıca, getirdiği geniş avantajlar yönüyle de, organize sanayi bölgeleri, sanayici ve yatırımcılarımızın ilgi odağı olmuştur. Diğer taraftan, işsizliğin had safhalara ulaştığı ülkemizde, organize sanayi bölgelerimiz ve buralara yapılacak yatırımlar, işsiz insanlarımızın ve ilgili yatırımcı kuruluşların, âdeta, cankurtaran simidi olmuştur. Gönül ister ki, organize sanayi bölgesi teşebbüsleri bürokrasinin çarkları arasında kaybolup gitmesin; ciddî ve kararlı müteşebbisler, yıldırıcı ve caydırıcı engellerle karşılaşmasınlar.

Sayın milletvekilleri, üzerinde konuştuğumuz kanun tasarısının 17 nci maddesi, müteşebbis heyet, yönetim kurulu başkan ve üyelerinin parasal ve özlük haklarıyla ilgilidir. Bu maddede denilmektedir ki "Müteşebbis heyet, yönetim kurulu başkan ve üyeleri ile denetim kurulu üyelerinden kamu personeli olanlara toplantı başına huzur hakkı, diğerlerine de huzur hakkı veya aylık ücret ödenebilir. Söz konusu ödemeler, müteşebbis heyetin Bakanlıktan aldığı kredi dışında, kendi kaynaklarından yapılır. Huzur hakları ve ödenecek ücretin aylık miktarı, her yıl müteşebbis heyet tarafından tespit edilir.

Bölge müdürü ve sair personel 1475 sayılı İş Kanunu hükümlerine göre çalıştırılır. Kredi kullanan organize sanayi bölgelerinde OSB personelinin parasal ve özlük haklarının asgarî ve azamî miktarları Bakanlık tarafından belirlenir."

Burada ifade edilen, çalışan ve hak eden kişiye hakkının verilmesidir. Organize sanayi bölgelerinin fonksiyonlarını icra edebilmeleri, bir yerde, disiplin içerisinde çalışan gayretli yöneticilere bağlıdır. Bir yönetimin verimli ve başarılı olabilmesi, üretken bir duruma gelebilmesi için, formaliteler ve yoğun mevzuatla önünün kesilmemesi gerekir.

Sayın milletvekilleri, bu konuda bir örnek olması bakımından, sizlere, kendi seçim bölgem olan Osmaniye Organize Sanayi Bölgesine ait hazırlanan bir rapordan bölümler sunmak istiyorum ve burada belirtilen hususları, Sayın Bakanımızın da dikkatlerine arz ediyorum ki, inşallah, Osmaniye Organize Sanayi Bölgemize biraz daha ihtimam gösterirler.

Bahsi geçen raporda şöyle denilmektedir: Osmaniye Organize Sanayi Bölgesi 1994 yılında kurulmuş olup, Sanayi ve Ticaret Bakanlığından, bugüne kadar, 90 milyar lira kredi kullanılmıştır. Bu kredinin içinde, organize sanayi bölgesi personelinin maaş ve büro masrafları da bulunmaktadır. Kredi, Sanayi ve Ticaret Bakanlığı Fonlar Yönetmeliğinin 30 uncu maddesine göre verilmektedir. Buna göre, Halk Bankasıyla kredi sözleşmesi imzalanmakta, ayrıca, tapuda ipotek verilmektedir. Bu işleme en az 5 milyar TL masraf yapılmaktadır; yani, 90 milyarlık kredi karşılığında 5 milyarlık bir masraf yapılmakta ki, bu da, bu miktar paraya göre gerçekten çok büyük bir meblağ olmaktadır. Bütçede ayrılan ödenek, hiçbir zaman, müteşebbis teşekkülün eline geçmemektedir. Özellikle, ihale yoluyla yaptırılan işlerde, hakediş, organize sanayi bölge müdürlüğünce düzenlendikten sonra Bakanlığa intikal ettirilmekte, Bakanlığın görevlendirdiği elamanın bölgeyi yerinde incelemesini müteakip, hakediş Bakanlıkça onaylanmakta, onay tarihinden itibaren, iki ay içinde ödeme şartı bulunmaktadır. Hakediş tutarı, Halk Bankası Genel Müdürlüğündeki mevcut fondan, genellikle parçalar halinde ödenmekte, zaman zaman iki ay geçen ödemeler müteahhit firmalara süre ve ödenek hakkı aktarımı hakkı doğurduğundan, hem bitim süresi uzamakta hem de maliyet artmaktadır.

Osmaniye Organize Sanayi Bölgesinin tamamı volkanik, bazalt kayaların üzerinde bulunduğundan, zaten zor olan imalat çalışmaları ödeme zorluklarıyla birleştiğinde, müteahhit firmalar için cazibesini kaybetmektedir. Bu nedenlerden dolayı, altyapı müteahhidi mukavelesinin tasfiyesini isteyerek işi bırakmıştır. Kuruluş amaçları arasında ilin kalkınmasına katkısı olacak yatırımlara destek sağlamak olan il özel idaresinden ayrılan bütçeyle 203 milyar lira harcanarak, bakanlık kredileriyle iki, üç yılda yapılan işlerden daha fazlası dokuz aylık bir süre içerisinde bitirilmiştir.

Organize sanayi bölgemizde bulunan içmesuyu şebeke inşaatı 46 milyar 719 milyon lira harcanarak tamamlanmış, altyapı müteahhidince yarım bırakılan kanalizasyon çalışmaları 60 milyar Türk Lirası, su depoları inşaatları ise 1999 yılı fiyatlarıyla 85 milyar 500 milyon Türk Lirasına ihale edilmiş olup, çalışmalar devam etmektedir.

Bölgeye şantiye elektriği temin etmek amacıyla 3 milyar 500 milyon Türk Lirası harcanarak geçici enerji sağlanmıştır. Eksik kalan işlerimizden bölgeye enerji getirecek enerji dağıtım hattının projesi Enerji Bakanlığı tarafından onaylanmış, 2000 yılı birim fiyatlarıyla 128 milyar Türk Lirası keşif bedeliyle ihale aşamasına gelinmiştir.

Osmaniye Organize Sanayi Bölgesinin süratle bitirilmesi için neler yapılabilir? Bu konuyu, özellikle Sayın Bakanımızın dikkatlerine arz etmek istiyorum:

Bir, Sanayi Bakanlığı Fonlar Yönetmeliğinin 30 uncu maddesinin değişmesi gerekir veya bu maddeye bir fıkra eklenerek, Sanayi ve Ticaret Bakanlığı il özel idareleriyle yapılacak olan organize sanayi bölgesi çalışmalarında Halk Bankasını devreden çıkararak, il özel idareleriyle protokol yapıp, ayrılan yılın ödeneğini özel idarelere aktarması sağlanmalıdır. İl özel idarelerinden de, bunun karşılığında, bütçesinde organize sanayilerin kurulması için ödenek ayrılması istenir. Bu durum, organize sanayi bölgelerinin yıllarca sürüncemede kalmasını önleyip, süratle altyapılarının bitirilmesini sağlar.

İki, Fonlar Yönetmeliğinde bu değişiklik yapılmayacaksa, Osmaniye Organize Sanayi Bölgesine, Başbakanlık Acil Destek Fonundan veya diğer fonlardan gerekli yardımların sağlanması gerekmektedir. Bu sağlanmadığı takdirde, Osmaniye Organize Sanayi Bölgesinin altyapı yatırımları on yıl daha uzayacaktır ki, bu da, bölgemiz için ve sanayimiz için büyük bir kayıptır. Bu konuya, Sayın Bakanımızın süratle eğileceğini umuyor, gereken yardımları yapacağını temenni ediyoruz.

Tasarının bu maddesinin hayırlı olduğuna inanıyoruz, faydalı olduğuna inanıyoruz; ülkemize, milletimize, sanayicimize ve işadamlarımıza da hayırlı olmasını diliyor, şahsım ve Fazilet Partisi Grubu adına Yüce Heyetinizi saygıyla selamlıyorum. (Alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum Sayın Ünal.

Doğru Yol Partisi Grubu adına, Diyarbakır Milletvekili Sayın Nurettin Atik görüşlerini ifade edecekler.

Buyurun Sayın Atik.

Süreniz 10 dakika efendim.

DYP GRUBU ADINA NURETTİN ATİK (Diyarbakır) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Doğru Yol Partisi Grubu adına, Organize Sanayi Bölgeleri Kanunu Tasarısının 17 nci maddesi üzerinde söz almış bulunuyorum; bu itibarla, Grubum ve şahsım adına Yüce Meclisi saygıyla selamlarım.

Organize sanayi bölgeleri, gerek genel ekonominin gerekse ulusal ekonominin gelişimi açısından önemli bir rol oynamaktadır.

Ülkemiz, 1961 yılından itibaren, ekonomik ve sosyal kalkınma adına planlı bir yapılanmaya gitmiştir. Bölgesel kalkınmanın dengeli olabilmesi için, organize sanayi bölgelerinin varlığı önemli bir adım olmuştur. Bu bölgelerin kuruluşuna yasal dayanaklar, 1967'den 1984'e kadar çıkarılan bir dizi kanunla belirlenmiştir; ancak, günümüzde, maalesef, bu kanunlar, mevcut şartlarda, yetersiz ve eksik kalmıştır. Mevzuat boşluğu gibi sorunlar devam etmektedir.

Muhterem milletvekilleri, organize sanayi bölgelerinin etkin ve verimli olabilmesi için günümüz şartlarına uygun bu değişikliklerin yapılması ve kanunların çıkarılması elzem olmuştur.

Buradan, hemen, Diyarbakır Organize Sanayi Bölgesinin sıkıntılarıyla ilgili birkaç örnek vermek istiyorum: Bölgede 20 000 kişiye istihdam sağlayacak olan Diyarbakır Organize Sanayi Bölgesine tahsisi düşünülen kredi ve ödenek yeterli değildir. Diyarbakır Organize Sanayi Bölgesinin altyapısı, kısım kısım, belli sahalarda yüzde 65-90 arası tamamlanmıştır; elektrik şebeke tesis inşaatıysa, yüzde 75 fizikî gerçekleşme oranına ulaşmıştır.

Değerli milletvekilleri, bunun yanında, ödenek yetersizliği, Acil Destek Programının yardımının ulaşmaması, organize sanayi bölgesinin tüzelkişiliğinin bulunmamasından kaynaklanan sorunlar, organize sanayi bölgesinin içerisinde bulunan çıraklık okulu inşaatına bir türlü başlanamaması, yüksek kredi faizlerinin bölge arsa fiyatlarını ve maliyetini artırması, Diyarbakır Organize Sanayi Bölgesinin yükünü bir kat daha çoğaltmaktadır.

Bölgelerdeki sorunlar çözüm beklemektedir. Diyarbakır'daki organize sanayi bölgesinin altyapı inşaatı devam etmekte olup, ödenek yetersizliğinden dolayı faaliyetler sık sık aksamaktadır. Diyarbakır Organize Sanayi Bölgesi, Acil Destek Programından talep edilen 500 milyar liraya, bir an evvel ihtiyaç duymaktadır. Ayrıca, bu bölgelerin ödenek, altyapı ve kredi sorunları devam etmektedir.

Değerli milletvekilleri, işte, bu açıdan, millî ekonominin bölgesel itici motoru olan organize sanayi bölgeleri, acilen, gerekli bu yasalara ihtiyaç duymaktadır.

Organize Sanayi Bölgeleri Kanunu Tasarısının 17 nci maddesi, bu organlarda görev alacak kişilerin, parasal ve özlük haklarının tespit şeklini belirlemektedir.

Hazırlanmış olan bu tasarıyla, organize sanayi bölgesine hükmî şahsiyet kazandırarak, ağırlıklı sermayesi devlet kredisinden oluşan bu kuruluşun, devlet gözetiminde; ancak, müstakil organlarca yönetimi sağlanmaktadır.

Bu itibarla, Organize Sanayi Bölgeleri Kanunu Tasarısı, ihtiyaca binaen olumlu bir adımdır; çıkarılması, birçok açıdan mevzuat boşluğunu giderecektir. Ayrıca, bu yasayla, organize sanayi bölgeleri tüzelkişilik kazanacak ve özel sanayi bölgeleri kurulmasına imkân tanınmış olacaktır.

Çıkarılacak olan bu yasanın, ülkemiz ve milletimiz adına hayırlı olmasını diler; Yüce Meclisi saygıyla selamlarım. (DYP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum Sayın Atik.

Gruplar adına başka söz talebi?.. Yok.

Şahıslar adına, Erzurum Milletvekili Sayın Aslan Polat?..

ASLAN POLAT (Erzurum) – Konuşmayacağım efendim.

BAŞKAN – Sakarya Milletvekili Sayın Cevat Ayhan?..

CEVAT AYHAN (Sakarya) – Konuşmayacağım efendim.

BAŞKAN – 17 nci madde üzerinde bir değişiklik önergesi vardır; okutup, işleme alacağım:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

367 sıra sayılı kanun tasarısının 17 nci maddesinin ikinci fıkrasının madde metninden çıkarılmasını arz ederiz.

Cevat Ayhan Aslan Polat

Sakarya Erzurum

Fethullah Erbaş Hüseyin Arı

Van Konya

Mustafa Niyazi Yanmaz Şükrü Ünal

Şanlıurfa Osmaniye

BAŞKAN – Sayın Komisyon katılıyor mu efendim?..

AKİF SERİN (İçel) – Katılmıyoruz.

BAŞKAN – Sayın Hükümet katılıyor mu?..

SANAYİ VE TİCARET BAKANI AHMET KENAN TANRIKULU (İzmir) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Sayın Ayhan?..

CEVAT AYHAN (Sakarya) – Konuşacağım efendim.

BAŞKAN – Buyurun efendim.

Süreniz 5 dakikadır.

CEVAT AYHAN (Sakarya) – Muhterem Başkan, muhterem üyeler; 367 sıra sayılı kanun tasarısının 17 nci maddesi üzerinde vermiş olduğum bir önerge hakkında bilgi arz etmek üzere huzurunuza gelmiş bulunuyorum.

Dikkat buyurulursa, bu maddenin ikinci fıkrasında "bölge müdürü ve sair personel, 1470 sayılı İş Kanunu hükümlerine göre çalıştırılırlar" deniliyor. Organize sanayi bölgesi yönetimiyle ilgili personel bunlar. "Kredi kullanan organize sanayi bölgelerinde, organize sanayi bölgesi personelinin parasal ve özlük haklarının asgarî ve azamî miktarları Bakanlık tarafından belirlenir" deniliyor. Yani, bir ilde organize sanayi bölgesi kuruyorsunuz, müteşebbisler orada fabrikalar kuracaklar; bu organize sanayi bölgesinde yönetim hizmetlerini, altyapı inşaatlarını, yollarını, su şebekesini, kanalizasyon, enerji, haberleşme, bütün altyapıyı tesis edecek, müteşebbis heyet, organize sanayi bölgesi yönetimi. Kim bunlar; fabrika kuracak olan iş adamlarıdır. Bunları yönetmek için, genel müdür yahut organize sanayi bölgesi müdürü tayin edecekler, mühendisler alacaklar, muhasebeciler, ekonomistler alacaklar. Bu kişilere kaç lira ücret ödeneceğini, bunun alt ve üst limitini Bakanlık tespit edecek! Bunun mantığını anlayabiliyor musunuz?! O zaman, falan fabrikadaki genel müdürün de mühendisin de maaşlarının alt ve üst limitini siz tayin edin! Niye?.. "Efendim, kredi veriyoruz biz buraya..." Peki, kredi veriyorsanız, bankaların milyonlarca dolar kredi verdiği işyerlerinde çalışanların, mühendislerin, idarecilerin, yöneticilerin maaşını bankalar mı tayin ediyor?.. Burada şu iddia edilebilir: "Efendim, bunlar, adamlarına yüksek maaş verirler ve krediden kullanırlar..." Kullanırlarsa, borcu da onlar ödeyecekler. Yani, bunun mantığı yok. Özel teşebbüse ait bir kurumu, bürokrasinin emrine veriyorsunuz. Bürokrasi neyi iyi yönetiyor, kendini nasıl yönetiyor ki, gelip de organize sanayi bölgesini yönetecek! Bu, hiç kabul edilebilir bir mesele değildir.

Bürokraside ücretler çok azdır, memurlarımız çok düşük ücretle çalışır, mühendislerimiz çok düşük ücretle çalışır; hatta, yanlarında çalışan şoförlerin yarı ücretine çalışırlar. İl müdürleri, şube müdürleri, daire başkanları... Bunlar, kamu yönetiminin kanayan bir başka yarasıdır.

Şimdi, siz, kamu yönetimindeki bu yaklaşımınızı, getirip de, özel teşebbüsün süratle icra etmesi, yatırım yapması, netice alması gereken bir yerde diyorsunuz ki, burada çalışacak olan teknikere şu maaşı vereceksin, burada çalışacak olan mühendise şu maaşı vereceksin, burada çalışacak olan elektrik mühendisine -şebekenizi döşeyecek, yapacak veya kontrol mühendisi olarak çalışacak- şu maaşı vereceksin... Peki, o maaşa insanlar çalışmazsa ne olacak?.. Bürokrasi hazretlerine gidecek organize sanayi bölgesi, Bakanlıkta diz çökecek, aman, şunu artırın diyecek. Böyle mantıksız bir iş olur mu değerli arkadaşlar?! Bugün, özel sektörde, bir teknik ressam veya sıradan bir mühendis -ismi mühendistir, ama- devlette genel müdürlük seviyesinde maaş almaktadır. Yaptığı işe bağlı bu. Pazarlamada çalışan, ithalatta çalışan, dışticarette çalışan veya konstrüksiyonda çalışan, teknolojik birtakım hatlarda çalışan mühendisler, devletin daire başkanlarından çok daha fazla maaş alırlar. Organize sanayi bölgesi süratle işini yapacaksa, oraya kabiliyetli inşaat mühendislerini, kabiliyetli tesisat mühendislerini getirecek, kontrol şebekesini kuracak, yönetecek ve netice alacak. Yani, bunun elini kolunu bağlamanın ne mantığı var diye, bu fıkranın çıkarılmasını teklif ettim. Takdir sizlerindir.

Hepinizi hürmetle selamlıyorum. (FP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum Sayın Ayhan.

TURHAN GÜVEN (İçel) – Sayın Başkan, usul hakkında söz istiyorum...

BAŞKAN – Önergenin usulü hakkında mı?

TURHAN GÜVEN (İçel) – Hayır; sizin tutumunuz hakkında ve Komisyon hakkında.

BAŞKAN – Efendim, önergenin oylamasını yapayım, sonra konuşalım. Önergenin usulü hakkındaysa, tabiî, şimdi...

TURHAN GÜVEN (İçel) – Hayır; sizin tutumunuz hakkında Sayın Başkan.

BAŞKAN – O zaman, önergeyi oylatayım, ondan sonra...

Komisyonun ve Hükümetin katılmadığı önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.

Hangi konuda olduğunu açıklar mısınız Sayın Güven; ona göre söz vereceğim.

TURHAN GÜVEN (İçel) – Tabiî efendim.

Biraz evvel, önergeyle ilgili soru sordunuz. Önergeye Hükümet katılmadığını, Komisyon adına da Sayın Akif Serin katılmadığını beyan ettiler. Başkanlık Divanınca dikkat edilmedi. Sayın Komisyon Başkanı yerinde yoktu. Akif Beyin de özel bir kâtip durumu yoktur. O nedenle, bu soruya muhatap olacak kişinin, Sayın Komisyon Başkanı veya İçtüzükteki açık hükme göre yetkili bir üye olması lazım. Yani, oylamanız ve sormanız yanlış olmuştur.

BAŞKAN – Teşekkür ederim.

O zaman, önergeyi oylatmadan önce sorsaydınız, ben, Komisyon Başkanına tekrar sorardım.

TURHAN GÜVEN (İçel) – Çünkü, İçtüzük 24'te diyor ki: "Gereken hallerde, komisyon başkanının teklifi üzerine belli bir konu için özel sözcü seçilir..." Özel sözcü olup olmadığını nereden bileceğim... Bendeniz rapora baktım; Sayın Serin'in özel bir sözcü durumu yok. Bu nedenle, sonra Anayasa Mahkemesine giderse, Anayasa Mahkemesi tarafından bozulur. O bakımdan söyledim.

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum.

Devam ediyoruz.

17 nci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... 17 nci madde kabul edilmiştir.

18 inci maddeyi okutuyorum :

BEŞİNCİ BÖLÜM

Çeşitli Hükümler

Arsa tahsisleri

MADDE 18. – Katılımcılara arsa tahsisi, Bakanlık tarafından çıkarılacak yönetmelik hükümlerine göre müteşebbis heyet tarafından yapılır.

Bakanlık gerekli gördüğü takdirde OSB’de yer tahsis edilecek özel ya da tüzelkişilerin temel vasıfları ile iştigal konularını kuruluş protokolünde belirleyebilir.

Katılımcılara tahsis veya satışı yapılan arsalar hiçbir şekilde tahsis amacı dışında kullanılamaz. Bu arsalar sanayiciler ve mirasçıları tarafından borcun tamamı ödenmeden ve tesis üretime geçmeden satılamaz, devredilemez ve temlik edilemez. Bu husus tapuya şerh edilir. Arsa tahsis ve satışının şirket statüsündeki sanayicilere yapılması halinde, borcu ödenmeden ve tesis üretime geçmeden arsanın satışını ve spekülatif amaçlı işlemlerle mülkiyet hakkının devrini önlemeye yönelik tedbirleri almakla Bakanlık yetkilidir.

Ancak, arsa tahsisi veya satışı yapılacak firmanın tasfiyesi halinde, firmanın sanayici vasfını taşıyan ortağına veya ortaklarına tahsis hakkının devri mümkündür. Bu konudaki işlemlerin muvazaalı olup olmadığını tetkikle ve sonucuna göre gerekli tedbirleri almakla Bakanlık yetkilidir.

Bu husustaki yasaklara aykırılığın mahkemece tespiti halinde, arsa kimin tasarrufunda olursa olsun tahsis veya satış tarihindeki bedeli ile geri alınarak bir başka sanayiciye tahsis ve satışı yapılır.

OSB’lerinde yer alacak sanayi kuruluşlarının müşterek yararlarına yönelik hizmet vermek üzere, Küçük ve Orta Ölçekli Sanayi Geliştirme ve Destekleme İdaresi Başkanlığı, Sosyal Sigortalar Kurumu, Türk Standartları Enstitüsü, Posta İşletmesi Genel Müdürlüğü, T. Telekomünikasyon A.Ş., Türk Patent Enstitüsü, Müteşebbis Heyette temsil edilen oda gibi kurum ve kuruluşlara müteşebbis heyet tarafından mülkiyeti OSB’nde kalmak üzere arsa tahsis edilebilir.

BAŞKAN – Madde üzerindeki ilk söz, Fazilet Partisi Grubu adına Kütahya Milletvekili Sayın Ahmet Derin'e ait.

İSMAİL KAHRAMAN (İstanbul) – Sayın Başkan, Aksaray Milletvekili Sayın Ramazan Toprak konuşacaklar.

BAŞKAN – Buyurun Ramazan Bey. (FP sıralarından alkışlar)

Süreniz 10 dakikadır.

FP GRUBU ADINA RAMAZAN TOPRAK (Aksaray) – Sayın Başkan, Yüce Meclisin değerli üyeleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Görüşmekte olduğumuz tasarının 18 inci madde başlığı "arsa tahsisleri"dir. Tabiî, ben, hadiseye, biraz daha farklı ve daha geniş bir perspektiften yaklaşmak istiyorum.

Öncelikle, sayın hükümet, tasarının genel gerekçesinde, amacın ne olduğuna ilişkin, gerçekten, olumlu tespitler yapmıştır. Aynen, tasarıdaki gerekçeden ifade ediyorum: "Düzenli ve planlı bir sanayileşmenin, sanayi altyapısı hazırlanması yoluyla ve sanayicilerin yönlendirilmesiyle gerçekleşebileceği; sanayiin düzenli gelişmesini sağlamada, sanayicilerin mekân sorununun halledilmesinin gerektiği, bu yapılırken de kentlerin sağlıklı ve planlı gelişmelerinin sağlanmasının, organize sanayi bölgesi projelerinde olduğu vurgulanmıştır."

Yine, gerekçenin baş kısmında, ülkemizin planlı ekonomiye 1961 yılından itibaren geçtiği, bu çerçevede, bölgesel kalkınmada dengeleri sağlamak amacıyla organize sanayi bölgelerinin oluşturulması çalışmalarının başlatıldığı ifade edilmiştir.

Fevkalade olumlu, yararlı, ülkemiz sanayicileri için oldukça beklenen, hatta geciken bir tasarıdır. Yüce Meclisin huzuruna getirildiği için, Sayın Hükümete ve Sayın Bakana teşekkürlerimi arz ediyorum.

Ben, hadiseye farklı bir perspektiften bakacağımı ifade etmiştim. Tasarının genel gerekçesinde, bölgesel kalkınmanın önplana alınması gerektiği ifade edilmiştir. Anayasamızın 166 ncı maddesinde, ülkenin ekonomik, sosyal ve kültürel planlarının yapılması ve uygulanmasının devletin bir ödevi olduğu ifade edilmiştir. Yine, 2 nci maddesinde, sosyal devlet vurgusu bu şekilde Anayasada yerini almıştır.

Bu kapsamda hadiseye baktığımız zaman, aslında, organize sanayi bölgelerine, elbette, tüzelkişilik kazandırılması, hareket kabiliyetinin, karar alma mekanizmalarının hızlandırılması, yerel karar organlarının tesisi, hakikaten, yararlı bir düzenlemedir; buna kimsenin bir diyeceği yok; ancak, ben, hadiseye farklı yaklaşacağımı ifade ederken, bir hususu dile getirmek istemiştim.

Dünyanın en gelişmiş ülkelerine bakıldığında, bu ülkelerde, büyük sanayi kuruluşlarının, kurumlarının, devlet tarafından makro planla planlamaya dahil edildiği ve uygulandığıdır; yani, müteşebbislerin özel taleplerine, sübjektif taleplerine bırakılmamıştır; devlet, bu konuda, genel bir planlama, bir düzenleme yapmıştır. Bu planlamadan, kesinlikle, gelişmiş ülkelerde en ufak bir taviz verilmemektedir. Müteşebbislerin, bir anlamda, keyfî olarak, ben, falan bölgede böyle bir yatırıma girmek istiyorum gibi talepleri, ülkenin makro planları açısından sınırlandırılmıştır. Bu, ülke yararınadır.

Ben, bunu, biraz daha özele indirgemek istiyorum. Haziran 1998'de, 55 inci hükümet tarafından, gerçekten, ülkeye kazandırılmak istenilen ve son derece yararlı bir proje var. Gölcük'teki SEKA arazisinde, bir şirkete tahsis edilen 1 600 dönüm üzerinde bir otomotiv sektörü inşaı faaliyete geçirilmişti; ancak, 17 Ağustos depremi sonrasında bu tesis çok büyük bir zarara uğramıştır. Soruşturma komisyonunda olduğum için ifade ediyorum; mahallinde yaptığımız keşiflerde, ilgili şirketin genel müdürü, bize, aynen, bu deprem nedeniyle 25 milyon dolar zararları olduğunu ifade etmiştir. Yine, önümüzdeki kırk elli yıl içerisinde 6 ilâ 7 şiddetinde bir deprem beklendiği, ikiyüzelli yıl içerisinde de 7,4'ün üzerinde bir deprem beklendiği, Kaliforniya Üniversitesi tarafından yapılan bir araştırmayla ortaya konulmuş ve bize, bu, bizzat, şirket genel müdürü tarafından ifade edilmiştir.

Değerli milletvekilleri, gerçekten, çok büyük ve ülke için yararlı olduğu tartışılmayan bir büyük proje nerde yapılıyor_ Deprem Araştırma Dairesinin bu konuda çıkarılan deprem haritaları gözümüzün önünde. Bu tesisin kurulduğu bölge birinci derece deprem bölgesidir. Evet, birinci derece deprem bölgesidir. Bugün itibariyle, bu tesisin maliyeti 650 milyon doları aşmıştır. Yan kuruluşlarla, ihtiyaca göre eklenecek diğer birimlerle ve çevrede, yine yan sanayiini oluşturacak kuruluşlarla, bu büyük tesis 1 milyar doları aşacak bir tesistir; ancak, bu kadar büyük ve gerçekten, ülke ekonomisi için bu kadar yararlı bir projeyi birinci derecede deprem bölgesine mahkûm etmek suretiyle, acaba makro planlama konusunda isabetli karar mı alınmış oluyor... Demek ki, bu, bu konuda ciddî bir çalışma yapılmadığını göstermektedir. Hiçbir zemin etüt çalışması yapılmadığı, 17 Ağustos depremiyle ispatlanmıştır. Şu an için, yine şirketin kendi ifadesiyle, önümüzdeki kırk elli yıl içerisinde Richter ölçeğine göre 6 ilâ 7 şiddetinde bir depreme maruz kalacak bir büyük tesistir. Aslında, sayın hükümetin ve özelde de Sayın Bakanın, bu konuda yapabileceği şeyler olduğunu düşünüyorum.

Yüce Meclisin Anayasamıza göre iki aslî fonksiyonu vardır; bir, yasama; iki, denetim. Bu denetim fonksiyonları kapsamında olmak üzere, 55 inci hükümet tarafından, bölgede, bu kadar büyük bir tesisle ilgili verilen kararın, 17 Ağustos depremiyle ne kadar yanlış olduğunun ortaya çıkması karşısında, ispatlanmış olması karşısında, ben, hâlâ, bu büyük tesisin 25 milyon dolarlık zararla kalmasını ve Sayın Bakanın bu konuda yapabileceği şeyler olduğunu düşünüyorum.

O da şudur: Ülkemiz, 1'den 5'e kadar deprem bölgesine ayrılmaktadır. En riskli bölge, birinci bölgedir, en az risk taşıyan bölgeler, beşinci derece deprem kuşağında yer alan bölgelerdir. Bu kadar büyük bir tesis, birinci derece deprem kuşağının ortasındadır ve yine şirketin kendi tespitleriyle, çok yakın bir gelecekte, çok büyük bir deprem riski taşıdığı ifade edilmiştir.

Türkiyemizin en az deprem riski taşıyan -evet, bu, resmî haritalarla ortaya konulmuştur- en düşük deprem riski taşıyan bölgesi, benim de seçim bölgem olan Aksaray'dır. Bu, bir seçim veya seçmene hitap konuşması değildir -teknik ayrıntılarını ifade ettim- ortaya koyduğum hususlar, tamamen, Deprem Araştırma Dairesinin, devletin resmî organlarının, birimlerinin verilerine dayanmaktadır. Bu kadar güzel, yararlı bir tesisin, bu deprem riskinden kurtarılması ve en az risk taşıyan bölgeye taşınması, aslında, bu tasarının amacı doğrultusundadır. Buna yürekten inanıyorum. Gerçekten ülkeye yapılacak yararlı bir faaliyet varsa, bu, bu kadar büyük bir tesisi deprem riskinden kurtarmaktır. Ben, Sayın Bakanın bu konuda yapabileceği şeyler olduğunu düşünüyorum ve sayın hükümeti bu konuda bilgilendirmek suretiyle, Türkiye'nin en az deprem riski olan bu bölgesine, bu kadar yararlı, güzel bir tesisin taşınması konusunda devletimizin tüm imkânlarını seferber etmesini zatıâlilerinden istirham ediyorum.

Burada temas edeceğim bir husus daha var. Genelde Marmara'da, özellikle de Körfez bölgesinde, Gölcük'te, bu tür sanayi atıkları nedeniyle, deniz, mavi değil, siyahtır, kirli bir yağ görüntüsündedir. Yani, aslında, bu bölgenin, gerçekten bir doğa katliamı bölgesi olduğu ortaya konulmuştur, apaçıktır bu.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Lütfen toparlayınız.

RAMAZAN TOPRAK (Devamla) – Teşekkür ediyorum.

Yine, İngiltere'nin Exeter Üniversitesi Greenpace Araştırma Laboratuvarından Dr. Paul Johnston, geçtiğimiz günlerde, bir basın toplantısında bu konuyu ifade etmiştir. Bu bölgenin, ağır metallerle, özellikle civa ve toksik organik kirleticilerle kirlendiğinin tespit edildiği ortaya konulmuştur ve bu madde, beslenme yoluyla alındığında kansere yol açan, kanserojen bir maddedir. Bu, resmî verilerle ispatlanmıştır, buna ilişkin basın kupürü de elimizdedir. Bu doğa katliamını da bir anlamda engellemiş oluyoruz. Aslında, bunun, sayın hükümetin bir görevi olduğunu düşünüyorum. Bir kişinin, özel, kişisel mülahazalarla böyle bir yaklaşımına, sayın hükümetin, 70 milyonun menfaatını da göz önüne alarak, körfez bölgesinde yaşayan milyorlarca insamızın haklarını da dikkate almak suretiyle, yine, bu büyük projenin sağlığını, esenliğini, ülke ekonomisinde lokomotif olma özelliğini de korumasını bekliyoruz.

Bu doğa katliamı yapılırken, nedense, çevreciler tarafından, hakikaten faaliyetlerine yürekten katıldığımız çevrecilerimiz tarafından herhangi bir tepki de ortaya konulabilmiş değildir. Biz, bunu da anlayabilmiş değiliz. Gerçekten, bölgede, çok büyük bir sanayi kirliliği söz konusudur. Ben, bu tarz sanayi tesislerinin deniz kenarında yapılmış olmasının bir başka nedenini daha aklıma getiriyorum; o da şudur: Atıkların denize atılması, en kolay, en ucuz atılma şeklidir ve sonuç ortadadır; körfez, simsiyah bir yağ denizine, kapkara bir denize dönüşmüştür.

Ben, sayın hükümetin, bu güzel tasarıyı, böyle, güzel bir çalışmayla simgeleştirmesini ve bu tasarının ülkemize, milletimize ve sanayicilerimize hayırlı olmasını temenni ediyor, hepinize saygılar sunuyorum.

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum Sayın Toprak.

Doğru Yol Partisinin görüşlerini, Kayseri Milletvekili Sayın Sevgi Esen ifade edeceklerdir. (DYP sıralarından alkışlar)

Buyurun Sayın Esen.

Süreniz 10 dakika.

DYP GRUBU ADINA SEVGİ ESEN (Kayseri) – Sayın Başkan, Yüce Meclisin değerli üyeleri; Organize Sanayi Bölgeleri Kanunu Tasarısının 18 inci maddesi hakkında Doğru Yol Partisi Grubu adına ve şahsım adına söz almış bulunmaktayım; hepinizi saygıyla selamlarım.

Değerli milletvekilleri, Organize Sanayi Bölgeleri Kanunu Tasarısıyla, uzun yıllardır süren bir boşluk doldurulmaktadır. Bu tasarıyla, organize sanayi bölgelerine tüzelkişilikler kazandırılmakta, bu bölgelerin daha etkin yönetimi arzulanmaktadır. Fiilî olarak 1982 yılından itibaren devam eden bu boşluk Yüce Kurulunuzca doldurulmaya çalışılırken, organize sanayi bölgelerinin yönetimiyle ilgili eksik kalmış bütün hususlar göz önüne alınmalı, bu tasarı, mükemmel hale getirilerek kanunlaştırılmalıdır.

Sayın üyeler, 18 inci Yüzyılda buhar gücünün üretimde kullanılmaya başlanmasıyla, dünyamız yeni bir döneme girdi. Makineleşme ve seri üretimin temel dinamiklerini oluşturduğu bu dönem "sanayi devri" olarak adlandırıldı. Tarım toplumundan sanayi toplumuna geçen ülkeler, dünya siyasasında da liderliği ele geçirdiler. Osmanlı İmparatorluğunda bu süreç yaşanmadı. Genç Türkiye Cumhuriyeti kurulduğunda ise, Batılı ülkeler arayı bir hayli açmışlardı.

Gelişmiş olarak addedilen toplumlar, sanayi toplumu devresini de geçerek "bilgi çağı" olarak adlandırılan yeni bir üretim biçimiyle liderliklerini sürdürüyorlar. Bilgi çağıyla birlikte, ülkelerarası gelişmişlik farklarının daha kolay ve hızlı kapanması mümkün oldu; ancak, sanayi devrimini tam anlamıyla yaşamamış toplumlar, bilgi çağına geçişte de zorlandılar. Ülkemizde yaşanılan sıkıntıların temelinde ise, tarım toplumundan bilgi toplumuna atlanılması, yani, sanayi toplumu aşamasının tam olarak yaşanmaması yatıyor.

Kabul etmek gerekir ki, refah düzeyi, doğrudan, üretimle ilgilidir. Ne kadar fazla üretip satabilirseniz, o kadar gelişmiş olursunuz, refah düzeyiniz de o kadar artar; ama, üzülmek gerekir ki, yeni çağa girdiğimiz bu günlerde, biz, halen, sanayi bölgelerimizle ilgili kanunu çıkarmaya çalışıyoruz. Sanıyorum, bu durum, neden yeteri kadar sanayileşmediğimizi, tek başına açık olarak ortaya koymaktadır.

Değerli milletvekilleri, temsilcisi olduğum Kayseri, bir sanayi şehridir. İlimde, toplam 6 adet organize sanayi bölgesi mevcut olup, bunlardan, ancak birinci organize sanayi bölgesinde kuruluşlar tamamlanmıştır. Birinci organize sanayi bölgesinde, bugün, 1 000 mühendis ve kalifiye eleman ile 30 000 işçi çalışmaktadır. 6 sanayi bölgesi tesisi kurulduğu zaman, bu çalışmanın 5 katı daha fazla, hem üretim hem de istihdam artacaktır.

Kayseri organize sanayi bölgesinde toplam yıllık ihracat tutarı 200 milyon dolar, toplam yıllık yatırım tutarı 100 trilyon liradır. Bunun, ekonomimiz için ne değer atfettiği Yüce Kurulun takdirlerindedir; fakat, organize sanayi bölgelerinin önündeki en büyük engel bürokrasidir. Görüştüğümüz tasarıyla, merkezî bürokrasi bir ölçüde azaltılmaktadır; ancak, organize sanayi bölgeleri en büyük sıkıntıyı, imar planlarının hazırlanması ve projelerin onaylanması aşamasında yaşamaktadır. Geçen görüşmelerde verilen ve kabul edilen önergeyle bu sınır aşılmıştır.

Görüşmekte olduğumuz tasarının 18 inci maddesi "arsa tahsisleri" başlığını taşımaktadır. Burada, birinci fıkrasında kamunun bir müdahalesi söz konusudur. Metinden "yönetmelik" ifadesinin çıkarılarak, arsa tahsisi yetkisinin yönetim kuruluna verilmesi, arsa tahsis ilkelerinin ise müteşebbis heyet tarafından belirleneceğine ilişkin yeni düzenlemeye gidilmesi gerekir.

Yine, aynı maddenin ikinci fıkrasında, yer tahsis edilecekler bakımından, Bakanlığa, keyfî uygulamalara yönelik tamamen açık bir yetki verilmektedir. Bu fıkra da metinden tamamen çıkarılmalıdır.

Bir sanayi kentinin -Kayseri'nin- temsilcisi olarak, bu tasarının eksiksiz çıkmasını istiyorum. Bu kanun tasarısını Kayseri'de bulunan sanayicilerle görüştüm. Bana ilettikleri en önemli sıkıntı; bölge sınırları içerisinde imar yetkileri olmayışı, ilave olarak da, bürokratik engellerin organize sanayi bölgelerinin kuruluş sürecini uzatması ve sanayicileri bürokrasiyle boğuşmak durumunda bırakmasıdır. Bu durum, hem üretimin geç başlamasına neden olmakta hem emek kaybına sebep olmakta hem de zaten sınırlı olan sanayi sermeyasinin erimesine neden olmaktadır.

Doğru Yol Partisi olarak, iktidar-muhalefet çekişmesi yapmadan, hükümetin getirdiği bu tasarıyı destekliyoruz.

Diğer yandan, organize sanayi bölgeleri kanununun çıkarılması Türk sanayii için ileri bir adım olacaktır; ancak, yeterli değildir. Bu kanunla birlikte bazı yapısal tedbirlerin de alınması gerekir. Bu tespitleri, aşağıda, kısa başlıklarla ifade etmek istiyorum.

Devlet, sanayileşme politikalarının ana ilkelerini tespit etmekle yetinmeli, sanayi üretimi alanından hızla çekilmeli, yani özelleştirmeleri hızla yapmalı ve tamamlamalıdır.

Dış dünyayla rekabet edebilecek bir ekonomi için sektör sınıflandırılması yeniden yapılmalı ve kaynaklar öncelikle sektöre aktarılmalıdır.

Yabancı sermayenin ülkemizde yatırım yapması için gerekli girişimler yapılmalıdır.

Kaynak aktarımında nesnel kriterler göz önüne alınmalı, aktarılan kaynakların, verilen kredilerin üretimde kullanılması sağlanmalıdır.

Rekabet gücünü ve üretim kalitesini artırabilmek için ar-ge çalışmaları desteklenmelidir ve en önemlisi, sanayileşme konusunda heyecan sürekli canlı tutulmalı ve tahrik edilmelidir.

Değerli milletvekilleri, hepinizin malumu olduğu üzere, Kayseri, sanayi şehridir. Sanayi, sanayicilerle kurulur. Sanayi odaları, organize sanayi bölgelerinin kuruluşunda önemli görevler üstlenmektedir; ancak, kuruluş aşamasından sonra sanayi odalarına yetki verilmemektedir.

Yüce Heyetinizi, bu önerilerimizi dikkate alacağınızı umarken, saygıyla selamlarım. (Alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum Sayın Esen.

Gruplar adına başka söz talebi?.. Yok.

Şahsı adına, Erzurum Milletvekili Sayın Aslan Polat; buyurun efendim.

Süreniz 5 dakika.

ASLAN POLAT (Erzurum) – Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Şimdi, bu maddede de, arsa tahsisleri yapıldıktan sonra, bu tahsisler üzerindeki binalar bitinceye, borçlar ödeninceye kadar devredilemeyeceğinden bahsedilmektedir. Bu, bir para ve kredi bölümü konusu. Esasen, üzerinde duracağım konulardan bir tanesi de şu: Maddede "organize sanayi bölgelerinde yer alacak sanayi kuruluşlarının müşterek yararlarına yönelik hizmet vermek üzere, Küçük ve Orta Ölçekli Sanayi Geliştirme ve Destekleme İdaresi Başkanlığı, Sosyal Sigortalar Kurumu, Türk Standartları Enstitüsü, Posta İşletmesi Genel Müdürlüğü..." gibi sayılmış; bir sürü kamu kuruluşuna, organize sanayi bölgesinden, bedel alınmadan, mülkiyeti organize sanayi bölgelerinin üzerinde olmak üzere arsa tahsisi yapılır deniyor.

Sayın Başkanım, bu konuda Sayın Bakanıma bir şey söylemek istiyorum. Sayın Bakanım, bilhassa doğu ve güneydoğuda birçok sanayicinin -Erzurum'da bilhassa- organize sanayi bölgesinin bir itirazı da buradadır. Sanayi Bakanlığından tam bir kredi alamıyorlar, sadece bir arsa tahsisi yapılıyor; ama, bizim arsalarımızdan alın, işte, Posta İdaresi var, biz de arsa vereceğiz, o arsa verecek, bu arsa verecek; biz arsaların bedellerini veriyoruz. Yani, hiç olmazsa, doğu ve güneydoğu gibi gelişmemiş yerlerde, bugün fert başına millî geliri 3 500 dolara kadar olan illere kredi verildi, bari fert başına millî geliri 1 000 dolar olan, 1 500 dolar olan illerde de, hiç olmazsa bu kamu kuruluşları paralarını ödesin ve bu yörelere gelsinler. Çünkü, bu yöreler, kamu kuruluşlarından daha da zengin değiller. Yani, kamu kuruluşlarının, evet, o mülkiyetlerinden kendileri de faydalanacaklar; ama, şunu da kabul edelim ki, zaten o bölgelerin insanları kendi arsalarını almakta bile bir problem içerisindeler. Kendi arsalarını almak için bile sizden kredi isteyen şahıslara, siz -onlardan kredi bekler gibi, arsa bekler gibi- bu idarelere, Posta İdaresine, Türk Standartları Enstitüsüne arsa tahsis et dediğiniz zaman, bu bölgelerde bir sıkıntı olduğundan bahsetmek istiyorum.

Sayın Başkanım, bir de, bugün, bütün arkadaşlar, herkes burada konuşurken, küçük sanayi sitelerinde, KOBİ'lerde, organize sanayide kredi konusundan bahsettiler. Bu kredi konularında ben bir başka, farklı konuya dikkat çekmek isteyeceğim vaktim yettiği kadar; o da, bu, projeye verilen kredi; yani, parası olmayan, yalnız bilgisi olan, bir bilgi üreten insanların, parası olmadığı için, bu kredileri, teminat gösteremedikleri için, bankalardan kredi alamadıkları için işletmeye sokamadıkları birtakım projelere, Batı'da risk kredisi denilen, ülkemizde ise teknolojiye verilen kredi denilen kredilerle, bunların üretime geçmesi çalışmalarından bahsedeceğim. Evet, gerçi, biraz sonra bahsedeceğim, Bakanlığın bu yönde bazı çalışmaları var; ama, bu çalışmalar hiçbir zaman için realiteye, hayata geçecek duruma da pek gelmemiştir.

Risk kredisi dediğimiz "bir risk sermayedarı tarafından büyümeye yönelmiş, küçük ya da orta büyüklükteki bir işletmenin hedeflerine ulaşabilmesini sağlamak için ve bu işletmede küçük bir paya veya bunu elde etmek için feshedilemez haklara sahip olarak yapılan bir özkaynak ya da özkaynak benzeri yatırım" olarak da tanımlanmaktadır.

Bu krediler daha ziyade 1950'li yıllardan sonra Amerika Birleşik Devletlerinde ortaya çıkmış ise de -esas bu konuda söylemek istiyorum- bu, İslam Dinindeki emek-sermaye ortaklığı biçimiyle de örtüşmektedir. Bu model bugünkü İslam bankacılığının da temel finansman modelidir; dolayısıyla -ülkemizde hem genç ve dinamik beyinlerin olması hem de bu finans modelinin bizim kültür kaynaklarımızda yerinin olması- ülkemiz açısından gelişmeye son derece açık bir modeldir. Bugünlerde Amerika Birleşik Devletlerinde Wall Street Gazetesinin sahibi olan Dow Jones Şirketine ait olan Dow Jones Üniversitesinin "İslam sermayesinin prensipleri" isimli ders koyması ve kâr payının öğretilmesinin, bizlere, bilhassa, 28 Şubat sonrası girdiğimiz çıkmaz sokaktan kurtulmamıza, vesile olmasını da dilerim.

Yalnız, bunun için, bu tip yatırımlara en çok açık olan KOBİ'lerde eğitim düzeyi yüksek ve yeniliklere açık gençlerin çalışmasına imkân tanımalıyız. Araştırmalar ise, bize bu konuda hiç ümit vermemektedir. Hâlâ KOBİ'lerde çalışanlar içinde yüksekokul mezunlarının oranı yüzde 2, yüzde 3'lerde. KOBİ'lerin candamarı olan meslek liseleri, sırf imam-hatiplerin önünü keseceğiz diye, kesilmekte. Teknolojik gelişmelerin önünü açacak olan ar-ge çalışmalarına Avrupa ve Amerika Birleşik Devletlerinde millî gelirin yüzde 2'si, yüzde 3'ü harcanırken, 1996 yılında, ülkemizde, ar-ge çalışmalarına gayri safî yurtiçi hâsılanın ancak yüzde 0,45 nispetinde ayırdığımız payla, bu konuda atılım yapmamız imkânsız gibidir.

Ar-ge çalışmalarında finansal yükün katlanılabilir olması için, yeniliğin ve verimliliğin çok inandırıcı olması gerekir; bunun için de araştırmanın çok sağlam verilere dayandırılması ve çağın bütün fikirlerinden istifade etmemiz lazım. Halbuki, internet ve bilgisayarlı eğitime gerekli kaynak aktarmada son derece isteksiz davranan ülkemizde, son yıllarda, silah alımına 9 katrilyon lira para ayırdığımızı düşünürsek, bu konudaki yanlışlığımızı da herhalde anlarız diye düşünüyorum.

Ülkemizde ise, KOBİ'lerin finansman sorunları ve çözümleri konusunda...

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Sayın Polat, lütfen toparlayınız.

ASLAN POLAT (Devamla) – ...son beş yıllık planda bazı tedbirlerden bahsedilmiş, 1986 yılında Teşebbüs Destekleme Ajansı kurulmuş; yine, DPT'nin 1992 yılı programında, KOBİ'lerin geliştirilmesi ve yeni teknolojilerin uygulanması amacıyla, faizsiz ve ortaklık bazında risk sermayesi aktarılması, yeni teknolojilerin bulunması ve geliştirilmesi, girişimci gücün desteklenmesi için risk sermayesi modelinden yararlanılacağı açıkça belirtilmiştir. Yine, neticede, Sermaye Piyasası Kurulu, 6 Temmuz 1993 tarihinde bu yönde tebliğ yayımlamış, hatta, Türkiye'de ilk izni de Finansbank almış olmasına rağmen, gerekli çalışmalar, istediğimiz çalışmalar burada olmamıştır.

Benim, Sayın Bakana son olarak bu konuda söyleyeceğim şudur: Çalışan ve okuyan genç beyinlerin en büyük ümit ışığı olan bu risk sermayesine gerekli önemi verip, bu konudaki engellerin bir bir kaldırılmasını diler, bu konudaki çalışmalarınıza, muhalefet olarak peşin desteği sağlayacağımızı belirtir, Yüce Meclisi saygıyla selamlarım. (FP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum Sayın Polat.

İkinci söz, Sakarya Milletvekili Sayın Cevat Ayhan'a ait...

CEVAT AYHAN (Sakarya) – Konuşmayacağım Sayın Başkan.

BAŞKAN – Kendileri konuşmuyorlar.

Önergelere geçmeden evvel, sorular var.

İlk soru sırası, Sayın Bedük'te.

Buyurun efendim.

SAFFET ARIKAN BEDÜK (Ankara) – Sayın Başkan, delaletinizle sorularımı Sayın Bakana sunmak istiyorum; ama, Sayın Devlet Bakanımız orada. Soracağım sorular fevkalade teknik sorulardır. Ümit ediyorum ki, bu sorularımı, teknik olması itibariyle, Sayın Sanayi ve Ticaret Bakanı yetişir, cevaplandırır veya Sayın Bakan belki cevaplandırma fırsatını elde eder.

Sayın Başkanım, organize sanayi bölgeleri, yönetim şekli itibariyle bir nevi yerel yönetimlerdir. Yerel yönetimlerin yetkilerinin artırılmasının düşünüldüğü bir ortamda, organize sanayi bölgelerinin yönetimine ait ve yönetimine bırakılması gereken birkısım yetkilerin Bakanlıkça yürütülmesi doğru mudur? Birinci sorum bu.

İkinci sorum: Organize sanayi bölgeleri yönetim kurullarının yetkilerinin artırılması gerekmesine rağmen, burada, Sanayi ve Ticaret Bakanlığı hemen hemen her konuda müdahil olmakta ve yetkileri kendisinde toplamaktadır; bu doğru mudur?

Bir diğer sorum: Madde metninde tahsisten bahsedilmekte; ama, satış yoluyla mülkiyetin devri konusu yer almamaktadır. Oysa, maddelerin fıkraları daha sonra gündeme geldiğinde, hem "tahsis veya satış yoluyla" diye bir ibare girmektedir. Oysa, birinci paragraf dahil olmak üzere, satış yoluyla dahi olsa, arsaların devri konusunun gündeme getirilmesi gerekmez mi; yani, o paragrafa "satış" ifadesinin girmesi gerekmez mi?

Bir diğer husus: Madde metninde, ayrıca tasfiyeye uğrayan firmaya arsa satışı yapılmışsa "tahsis hakkının devri" ifadesi yerine "mülkiyetin devri" ifadesinin konulması daha doğru bir tanım olmaz mıydı?

Üçüncü sorum...

BAŞKAN – Dördüncü sorunuz...

SAFFET ARIKAN BEDÜK (Ankara) – Dördüncü sorum... Peki Sayın Başkan... Nasıl olsa, zamanımız var...

Arsa satışı yapılacak firmanın tasfiyesi halinde "tahsis hakkının devri" sözü ne anlama geliyor? Tasfiye halinde, ortaklar, şirket aktifini aralarında paylaşabilirler mi? Türk Ticaret Kanununa göre, tasfiyeye uğramış olan bir anonim şirketin, aktiflerini bir başkasına devretme hakkı söz konusu mu? Türk Ticaret Kanununa göre, bu mümkün değil. Dolayısıyla, buradaki ifade itibariyle, âdeta, yeni birkısım hizmetler getirilmekte ve şahsa ait olan bir mülkiyetin devri söz konusu olmaktadır. Burada söz konusu firmanın, tasfiye haline ulaşmış bir anonim şirket olduğunu varsaydığımızda, şirket organlarının tüm yetkileri tasfiye memurlarına geçiyor. Tasfiye memurları yetkili; ama, buna karşılık da, tasfiye memurlarının hâkim olduğu bir noktada tahsisin devri söz konusu oluyor. Nasıl oluyor; anlamakta zorluk çekiyorum. Bunu da bir ifade ederlerse, açıklarlarsa, memnun olurum.

Beşinci sorum: Tasarıda, sürekli olarak, arsa tahsisinin sadece sanayicilere devredilebileceği ifade ediliyor. Oysa, organize sanayi bölgesiyle ilgili bu kanun tasarısının müzakeresi sırasında, ticaret odası üyelerinin de organize sanayi bölgelerine girmesi hususu kabul edildi. O halde, ticaret erbabı burada ne yapacaktır? Bunlar sanayici değildir. Bunlar ne yapacaktır; sosyal tesislerle ilgili dükkân açacaktır, market açacaktır. Benzeri birkısım ihtiyaçlarla ilgili ne yapılacaktır? Tabiî, verilecek olan cevaplardan bir tanesi “hazırlanacak yönetmelikte açıklanacak” denilecektir. Oysa -biraz evvel de ifade ettim- organize sanayi bölgesi yönetim kurulunun kesinlikle yetkilendirilmesi, ilkeleri onların belirlemesi, yönetmelikle ilgili temel anlayışı onların tespit etmesi esasken, Sanayi ve Ticaret Bakanlığının “ Ben, her konuyu, bu konuyla ilgili olarak yönetmeliğe koyacağım” şeklindeki açıklamasını inandırıcı bulamıyorum. Acaba kendileri ne derler?

Teşekkür ediyorum.

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum Sayın Bedük.

İkinci soru, Sayın Fikret Uzunhasan'ın.

Buyurun efendim.

FİKRET UZUNHASAN (Muğla) – Sayın Başkan, aracılığınızla Sayın Sanayi ve Ticaret Bakanına aşağıdaki soruları yöneltmek istiyorum:

İlimiz Muğla’da, tarihî, doğal ve kültürel özellikleri koruyarak ve çevre kirliliği yaratmayacak şekilde, sanayi yatırımlarına yön verilmesi ilkesi doğrultusunda, İl Merkezi, Milas, Yatağan ve Fethiye İlçelerinde olmak üzere 4 adet organize sanayi bölgesi kurulması çalışmaları yapılmaktadır.

Bunlardan:

1. Milas organize sanayi bölgesinin, etüt, proje ve mühendislik hizmetlerinin ihalesi 8.7.1999 tarihinde yapılmış olmasına rağmen, bakanlığınızca henüz onaylanmamıştır; ne zaman onaylanacaktır?

2. Yatağan organize sanayi bölgesi için yer seçiminin bitirilmiş olduğu ve müteşebbis heyet kurulması çalışmalarına devam edildiği bilinmektedir; ancak, son yıllarda Muğla İlimizde hızla gelişmekte olan mermer sanayiinden dolayı, daha çok Yatağan-Muğla karayolu güzergâhı, âdeta, Afyon İlimizin girişini andıran görüntü ve çevre kirliliğine doğru ilerlemektedir.

Bu bakımdan, daha çok, mermer sanayiini bünyesinde toplama amacına yönelik olduğundan, kurulmasını ivedilikle beklediğimiz Yatağan organize sanayi için Bakanlığınız ne gibi çalışmalar yapmaktadır?

Arz eder, saygılar sunarım.

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum Sayın Uzunhasan.

Son soru, Sayın Ziya Aktaş'ın.

Buyurun efendim.

A. ZİYA AKTAŞ (İstanbul) – Sayın Başkan, izniniz olursa, tutanaklara geçmesi dileğiyle, usul hakkında bir konuyu dile getirmek istiyorum. İçtüzüğümüzün "Meclis soruşturması komisyonunun çalışma usulü ve süresi" başlıklı 110 uncu maddesinde "komisyonun çalışmaları gizlidir" hükmü var. 18 inci maddeyle ilgili olarak Fazilet Partisi Grubu adına konuşma yapan Aksaray Milletvekili Sayın Ramazan Toprak, komisyonda dile getirdiği ve defalarca tekrarladığı görüşleri az önce bu kürsüden tekrarlamıştır. Komisyon çalışmaları devam etmektedir. O komisyonun bir üyesi olduğum için yakından biliyorum. Komisyon çalışmaları bitmeden bu çalışmalarla ilgili bilgiyi bu kürsüden dile getirmesini doğru bulmadığımı ve yadırgadığımı ben sizin bilginize sunmak istedim.

Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.

BAŞKAN – Sayın Bakana soru sormuyorsunuz?..

A. ZİYA AKTAŞ (İstanbul) – Hayır.

BAŞKAN – Peki, teşekkür ederim.

Sayın Bakan?..

DEVLET BAKANI FİKRET ÜNLÜ (Karaman) – Sorular yazılı olarak cevaplandırılacaktır Sayın Başkan.

BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Bakan.

Şimdi önergelere geçiyoruz.

SAFFET ARIKAN BEDÜK (Ankara) – Sayın Başkan, redaksiyonla ilgili bir şey hatırlatacağım.

Dördüncü paragrafta "Ancak, arsa tahsisi veya satışı yapılacak..." deniliyor; oysa, bunun "yapılan" olması gerekmez mi?

Bu redaksiyonu dikkatlerinize sunuyorum.

BAŞKAN – Evet, dikkate sunulmuştur.

3 adet önerge var; sırasıyla okutup, sonuncusundan işleme alacağım.

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

367 sıra sayılı kanun tasarısının 18 inci maddesinde dördüncü fıkrasından sonra gelmek üzere aşağıdaki fıkra ilave edilmiştir:

"Tahsis edilen arsada, OSB altyapı inşaatlarının tamamlanmasını takip eden üç yıl içinde tesisi kuramayan veya işletemeyen hak sahiplerinin, işlerine devam edemeyeceğinin tespiti halinde, sahip olduğu arsa ve tesislerini, OSB mevzuatı çerçevesinde bir başka müteşebbise devrine izin verilir."

Cevat Ayhan Bekir Sobacı

Sakarya Tokat

Mustafa Geçer Mustafa Niyazi Yanmaz

Hatay Şanlıurfa

Aslan Polat

Erzurum

BAŞKAN – Teşekkür ederim.

İkinci önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

367 sıra sayılı kanun tasarısının 18 inci maddesinin altıncı fıkrasında "Türk Patent Enstitüsü" ibaresinden sonra ve "müteşebbis heyette..." ibaresinden önce gelmek üzere "gaz, su, yemek tesisi, yükleme, boşaltma ve benzeri yardımcı ve ortak tesis işletmeleri ve" ibaresinin ilavesini arz ederiz.

Cevat Ayhan Bekir Sobacı

Sakarya Tokat

Aslan Polat Mustafa Geçer

Erzurum Hatay

Mustafa Niyazi Yanmaz

Şanlıurfa

BAŞKAN – Teşekkür ederim.

Şimdi, son önergeyi okutup işleme alacağım:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 367 sıra sayılı Organize Sanayi Bölgeleri Kanun Tasarısının 18 inci maddesine aşağıdaki fıkranın eklenmesini arz ve teklif ederiz.

Saygılarımızla.

Turhan Güven Murat Akın

İçel Aksaray

Saffet Arıkan Bedük Kemal Kabataş

Ankara Samsun

Cihan Paçacı Mehmet Sadri Yıldırım

Ankara Eskişehir

"Gerek Arsa Ofisi tarafından kamulaştırılarak Organize Sanayi Bölgesine tahsis edilecek veya organize sanayi bölgelerini de yetkilendirdikten sonra bunların kendi adlarına geçirecekleri veya satıcılardan rızaen satın almak suretiyle iktisap edecekleri gayri menkuller üzerine Sanayi ve Ticaret Bakanlığı veya organize sanayi bölgeleri lehlerine ipotek konulması veya bunların fek edilmesi 14 üncü maddede de belirtildiği şekilde bankaca yapılır."

BAŞKAN – Teşekkür ederim.

Sayın Komisyon katılıyor mu?

SANAYİ, TİCARET, ENERJİ, TABİÎ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU BAŞKANI OKTAY VURAL (İzmir) – Katılmıyoruz efendim.

BAŞKAN – Sayın Hükümet katılıyor mu?

DEVLET BAKANI FİKRET ÜNLÜ (Karaman) – Katılmıyoruz Sayın Başkanım.

BAŞKAN – Önerge sahipleri... Sayın Güven, gerekçesini mi okuyalım, yoksa konuşacak mısınız?

TURHAN GÜVEN (İçel) – Gerekçe okunsun.

BAŞKAN – Gerekçeyi okutuyorum:

Gerekçe :

Arsa tahsisi işlemlerinin de, kredi işlerini yapan banka tarafından yürütülmesi, yeknesaklığın sağlanması ve takiplerin düzenli bir şekilde olması bakımından yararlıdır.

BAŞKAN – Komisyonun ve Hükümetin katılmadığı önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.

Diğer önergeyi okutup, işleme alacağım:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

367 sıra sayılı kanun tasarısının 18 inci maddesinin altıncı fıkrasında "Türk Patent Enstitüsü" ibaresinden sonra ve "müteşebbis heyette..." ibaresinden önce gelmek üzere "gaz, su, yemek tesisi, yükleme, boşaltma ve benzeri yardımcı ve ortak tesis işletmeleri ve" ibaresinin ilavesini arz ederiz.

Cevat Ayhan

(Sakarya)

ve arkadaşları

BAŞKAN – Sayın Komisyon katılıyor mu?

SANAYİ, TİCARET, ENERJİ, TABİÎ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU BAŞKANI OKTAY VURAL (İzmir) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Sayın Hükümet katılıyor mu?

DEVLET BAKANI FİKRET ÜNLÜ (Karaman) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.

TURHAN GÜVEN (İçel) – Karar yetersayısının aranılmasını istiyoruz.

CEVAT AYHAN (Sakarya) – Sayın Başkan, söz istiyorum.

BAŞKAN – Sayın Ayhan, konuşacaksınız.

Sayın Güven, karar yetersayısı isteminiz biraz erken oldu.

TURHAN GÜVEN (İçel) – Sayın Ayhan konuşmayacak zannettim...

BAŞKAN – Sayın Ayhan, buyurun efendim; süreniz 5 dakika.

CEVAT AYHAN (Sakarya) – Muhterem Başkan, muhterem üyeler; 367 sıra sayılı kanun tasarısının 18 inci maddesiyle ilgili vermiş olduğum bir önerge üzerinde söz aldım.

Bu önergeyle yapmak istediğimiz, biraz önce de okunduğu gibi, bu tasarının 18 inci maddesinin altıncı fıkrasında "OSB'lerinde yer alacak sanayi kuruluşlarının müşterek yararlarına yönelik hizmet vermek üzere, Küçük ve Orta Ölçekli Sanayi Geliştirme ve Destekleme İdaresi Başkanlığı, Sosyal Sigortalar Kurumu, Türk Standartları Enstitüsü, Posta İşletmesi Genel Müdürlüğü, T. Telekomünikasyon A.Ş., Türk Patent Enstitüsü, Müteşebbis Heyette temsil edilen oda gibi kurum ve kuruluşlara müteşebbis heyet tarafından mülkiyeti OSB'nde kalmak üzere arsa tahsis edilebilir" denilmektedir.

Şimdi, organize sanayi bölgelerinde, yardımcı ve ortak tesis ihtiyaçları var. Bunlar nedir; doğalgaz ihtiyacı vardır, tesislerde doğalgaz kullanırsınız veya LPG tesisi kurarsınız oraya, her firma için saat koyarsınız ve bir depodan -ortak dağıtım ağını kurarsınız, her firmanın LPG depo tesisleri kurmasına lüzum yok- su dağıtır gibi gaz dağıtırsınız.

Başka ne ihtiyacı olur; su dağıtırsınız. Kalitesiz bir su vardır, onu alır arıtırsınız, kullanma ve içmesuyu olarak bölgedeki sanayie dağıtırsınız.

Başka ne ihtiyacı olur; yemek hizmeti verecek bir firma, orada ortak bir tesis kurar, orada bulunan fabrikalara, işyerlerine yemek servisi yapar.

Organize sanayi bölgelerine yükleme boşaltma tesisleri kurulabilir. Biz istiyoruz ki -zannediyorum bu tasarının müzakeresi sırasında konuştuk, zaman zaman görüşüyoruz- demiryolu hattı bağlantısı yapılsın, iltisak hattı; orada yükleme boşaltma yapılsın; yani, yük nakli, her türlü mamul nakli, hammadde naklinde, demiryolu şebekesi, organize sanayi bölgesinin içerisine kadar girsin, orada tahmil tahliye yapılsın.

Organize sanayi bölgesi sahildedir, liman, iskele işletme hizmetleri olabilir; indirme bindirme... Sayabileceğim daha çok şey var; ama, vakit almak istemiyorum.

Organize sanayi bölgesi, bu hizmetleri yapacak olan şahıslara, kurumlara ihale etsin, versin; benim buradaki teklifim budur. Organize sanayi bölgesinin, bu yetkisini kullanmasına cevaz veren bir hüküm getiriyoruz burada ve altıncı fıkranın sonuna doğru bu ibareyi ilave ediyoruz; ne diyoruz; gaz, su, yemek tesisi, yükleme boşlatma ve benzeri yardımcı ve ortak tesisler... İngilizce "utility and the off side" dediğimiz böyle sanayi tesislerinde, komplekslerin içerisinde bu hizmetleri veren birtakım şeylerin olması lazım. Bunların buraya ilavesidir, teknik bir tekliftir.

Sayın Bakan da burada yok; ama, şunu söylemek istiyorum: Değerli bürokrasimiz, geçmişten gelen birtakım tecrübeleri yaşıyor, onun ışığında bir kanun tasarısı hazırladı. Haklıdır, doğrudur; ama, Türkiye, yepyeni bir ufka doğru gidiyor, süratle sanayileşme ihtiyacı var, süratle bunların özelleşme ihtiyacı var. Biz, organize sanayi bölgelerinde tekrar, OSB'lere bağlı bir sürü, böyle, kamu kuruluşu gibi kurumlar kurup, kötü işletme numuneleri vermeye mecbur değiliz. Yetkisi olsun ve bunları kullanabilsin diye bir önergedir.

Takdirlerinize arz ediyorum.

Teşekkür ederim.

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum Sayın Ayhan.

Hükümetin katılmadığı, Komisyonun katılmadığı önergeyi oylarınıza sunuyorum : Kabul edenler... Kabul etmeyenler...

Karar yetersayısı istenmişti...

CEMAL ENGİNYURT (Ordu) – Sayın Başkan, karar yetersayısı arayacağınızı söylemediniz; "kabul edenler" dediniz, "kabul etmeyenler" dediniz...

BAŞKAN – Efendim "Kabul edenler" dedim, siz de "kabul etmeyenler" diye el kaldırıyorsunuz...

Evet, buyurun, sayalım.

Teşekkür ederim.

Önerge kabul edilmemiştir; karar yetersayısı vardır.

Son önergeyi okutuyorum :

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

367 sıra sayılı kanun tasarısının 18 inci maddesinde dördüncü fıkrasından sonra gelmek üzere aşağıdaki fıkra ilave edilmiştir.

"Tahsis edilen arsada, OSB altyapı inşaatlarının tamamlanmasını takip eden üç yıl içinde tesisi kuramayan veya işletemeyen hak sahiplerinin, işlerine devam edemeyeceğinin tespiti halinde, sahip olduğu arsa ve tesislerini, OSB mevzuatı çerçevesinde bir başka müteşebbise devrine izin verilir."

Cevat Ayhan

(Sakarya)

ve arkadaşları

BAŞKAN – Teşekkür ederim.

Sayın Komisyon katılıyor mu?

SANAYİ, TİCARET, ENERJİ, TABİÎ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU BAŞKANI OKTAY VURAL (İzmir) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Sayın hükümet katılıyor mu?

DEVLET BAKANI FİKRET ÜNLÜ (Karaman) – Katılmıyoruz Sayın Başkanım.

BAŞKAN – Teşekkür ederim.

Sayın Ayhan; buyurun.

Süreniz 5 dakika.

CEVAT AYHAN (Sakarya) – Muhterem Başkan, muhterem üyeler; 367 sıra sayılı kanun tasarısının 18 inci maddesine bir fıkra ilavesiyle ilgili önergemi görüşüyoruz.

Önergede, arsa tahsisiyle ilgili bir düzenleme getiriyoruz. Dikkatle okunursa, madde, organize sanayi bölgelerinden arsa alan kişi ve kurumların, bunları spekülatif amaçlarla alıp satmasını engellemeye göre düzenlenmiş; işin bir tarafı bu. Evet, tamam, istismarı önleyelim; ama, işin bir tarafı da şu: Siz gittiniz, organize sanayi bölgesinde bir arsa aldınız, bir fabrika kuracaksınız; fakat, sonra işleriniz bozuldu, malî sıkıntıya düştünüz, burada inşaatınızı tamamlayamıyorsunuz, inşaata başlayamıyorsunuz. İnşaata başlayamadıysanız kolay, devredersiniz geriye, paranızı alırsınız. Tabiî, onu da, yine, değeri kaybetmeyecek olan bir alım, geri ödeme programıyla yapmak lazım; TL üzerinden aldığınızı öderseniz, o şahsa da büyük haksızlık olur; bir.

İkincisi, inşaata başladınız, tamamlayamadınız. İnşaatı bitirdiniz, tesisi kurdunuz, işletmeye geçtiniz, işletemiyorsunuz, işletme sermayesi sıkıntınız var; özel sektörün hemen her gün karşılaştığı sıkıntılardır bunlar; biri satar, biri alır; ama, işletme devam eder. Bizim aradığımız nedir; bizim aradığımız, organize sanayi bölgeleri kurulsun, buralarda üretim yapılsın, insanlar istihdam edilsin, millî gelire katkı olsun ve Türkiye zenginleşsin ve kalkınsın istiyoruz. Şimdi, bir firma gelmiş, kurmuş, işletemiyor; hayır, sen satamazsın da, devredemezsin de, bu tesisi burada çürüt diyorsunuz ve bir sürü hukukî ihtilaflara gideceksiniz organize sanayi bölgesiyle. Yani, burada makul olmak lazım.

Getirdiğim hüküm nedir?.. Tabiî, teknik olarak eksiği varsa tamamlanır; ama, ne diyorum ben burada. Tahsis edilen arsada, OSB altyapı inşaatlarının tamamlanmasını takip eden üç yıl içinde tesisi kuramayan veya işletemeyen hak sahiplerinin işlerine devam edemeyeceğinin tespiti halinde... Ki, bunu, bir organize sanayi bölgesi, o yatırımcıyı, malî yönden aktifini, pasifini tetkik eder, bakar, nakit durumunu tetkik eder, onun malî durumunu iyice tetkik ettikten sonra, bir eksper grup buna karar verir; evet, bu arkadaş, bu yatırıma devam edemez... Ya yanına ortak alacak, ki, ortak da bulamayabilir. Nitekim, böyle meselelerde bazen ortak da çıkmaz ortaya. Onun için, bunun satmasına izin vermek lazım; bunu vermediğiniz zaman, o tesis orada çürür, birçok istihdam engellenir ve üretim engellenir diye bu değişikliğin yapılmasını teklif ettim. Tabiî, takdir Heyetinizindir; ama, iş hayatına, böyle çok katı bürokratik gözlerle ve bir maliyeci gözüyle, bir hırsız polis gözüyle bakmak, iş hayatını bloke eder. Yani, Türkiye'nin, zaman zaman önünü tıkayan ve Türkiye'yi kilitleyen bir anlayış tarzıdır bu. Biz, fevkalade liberal yaklaşmaya mecburuz. Mecellede bir kaide var "beraatı zimmet asıldır" diyor. Yani, kişilerin iyi niyeti esastır diyor. Varsa bir kötülük, varsa bir suiistimal, onun üzerine gidecek olan bir hük getirelim; ama, idareyi de kilitlemeyelim ve kendimizi de çuvalın içine sokup, ağzını da bağlamayalım diye bunları teklif ediyorum. Bu değişikliğin yapılmasında fayda görüyorum.

Hepinizi hürmetle selamlarım. (FP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum Sayın Ayhan.

Sayın Ayhan ve arkadaşlarının önergesine, Hükümet ve Komisyon katılmamıştır.

Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.

Sayın milletvekilleri, şimdi, 18 inci maddeyi oylarınıza sunacağım. Yalnız, Hükümet ve Komisyon, Sayın Bedük tarafından işaret edilen redaksiyona katılmışlardır. Bu da, 18 inci maddenin dördüncü paragrafında, dördüncü fıkrasında yer alan "yapılacak" kelimesinin "yapılan" şeklinde değiştirilmesidir.

Tamam değil mi efendim?

SANAYİ, TİCARET, ENERJİ, TABİî KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU BAŞKANI OKTAY VURAL (İzmir) – Tamam.

BAŞKAN – Maddeyi, bu redaksiyon değişikliğiyle, Komisyondan geldiği şekliyle oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Madde, bu şekliyle kabul edilmiştir.

SAFFET ARIKAN BEDÜK (Ankara) – Sayın Başkan, burada sanayicilere devirden bahsediliyor. Oraya "katılımcılar" denilerek bir redaksiyon yapılması gerekiyor. Daha önce, tasarının organize sanayi bölgelerinin kuruluşuyla ilgili 4 üncü maddesinin müzakeresi sırasında, ticaret odalarına üye olanların da müteşebbis heyette yer alabilecekleri, ticaret odasının temsil edilebileceği bir önergeyle kabul edilmişti. Ayrıca, daha önceki maddelerde "sanayicilere devredilir" yerine "katılımcılara devredilir" de dendi. Yani, burada "firmanın sanayici vasfını taşıyan ortağına veya ortaklarına" ifadesinin "firmanın sanayici vasfını taşıyan ortağına veya diğer katılımcılara" şeklinde düzeltilmesi gerekir.

BAŞKAN – Sayın Bedük, madde geçti; ama, Komisyon ve Hükümet kabul ederse, tümünün oylanması sırasında onu işaret ederler ve ben de sizlere arz ederim.

19 uncu maddeyi okutuyorum :

Ortak yerler

MADDE 19. — OSB alanından sanayicilerin ortak yararlanmasına tahsis edilenlerin giderleri, OSB bütçesinden karşılanır.

Organize sanayi bölgesi alanının sanayicilere devir ve temlik edilmemiş kısımları ile OSB imar planı hudutları içindeki yollar ve rekreasyon alanları, OSB tasarrufundadır. Bu husus şüyulandırma aşamasında tapuya işlenir.

OSB’nin, altyapı ya da genel hizmet tesislerinin geçtiği veya geçeceği sanayi parsellerinde ayrıca irtifak ve/veya intifa hakkı tesis edilmez.

BAŞKAN – 19 uncu madde üzerinde Fazilet Partisi Grubunun görüşlerini, Şanlıurfa Milletvekili Sayın Niyazi Yanmaz ifade edeceklerdir.

Buyurun Sayın Yanmaz. (FP sıralarından alkışlar)

Sayın Yanmaz, süreniz 10 dakika.

FP GRUBU ADINA MUSTAFA NİYAZİ YANMAZ (Şanlıurfa) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; görüşülmekte olan 367 sıra sayılı kanun tasarısının geçici 19 uncu maddesiyle ilgili Fazilet Partisinin görüşlerini açıklamak maksadıyla söz almış bulunuyorum; Yüce Heyetinizi saygıyla selamlıyorum.

Değerli milletvekilleri, dünyamızın tarım toplumundan sanayi toplumuna, 20 nci Yüzyılla beraber bilgi ve teknoloji çağına geçişiyle birlikte, ülkemizin bu konjonktürel gelişmeye ayak uydurma çabasının sonuçlarından biri olarak, organize sanayi bölgeleri kurulmuştur. Organize sanayi bölgesi, ağır sanayi ve kompleksleri dışında, küçük ve orta ölçekli imalat sanayii türlerinin belirli bir plan dahilinde yenileştirilmesi ve geliştirilmesi için, sınırları tasdikli arazi parçalarının gerekli altyapı hizmetleriyle ve ihtiyaca göre tayin edilecek sosyal kurumlarla donatıldıktan sonra planlı bir şekilde ve belli standartlar dahilinde sanayi için tahsis edilmiş ve işletilebilir hale getirilerek organize edilmiş sanayi bölgesidir. Ülke kalkınmasında bölgesel dengesizlikler yaratmadan geri kalmış bölgelerin kalkınmasını teşvik ederek sanayi yatırımlarının bu bölgelere kaydırılması suretiyle dengeli kalkınmanın hedeflendiği bu sistem 1900'lü yıllarla birlikte tüm dünyada uygulama alanı bulurken, maalesef, ülkemizin bu alandaki çalışmaları çok yenidir.

Tüm dünyanın bilgi ve teknoloji çağını yaşadığı bir dönemde, ülkemizde, halen sanayi alanındaki gelişmesini tamamlayamamış olmasının yanında, sektörel gelişmede bölgeler arasında da büyük farklılıklar gözlenmektedir. Bu anlamda, Güneydoğu Anadolu Bölgesinin uzun yıllar ihmal edilmiş olması, sosyoekonomik durum, feodal yapı, terör gibi sebepler de göz önünde bulundurulduğunda, bölgedeki tüm sektörlerde olduğu gibi sanayi sektöründeki geri kalmışlık da çok bariz şekilde hissedilmektedir. Bu gelişmelere katkıda bulunmak maksadıyla, GAP bölgesine kalkınmada öncelikli yöre statüsü kazandırılmış ve lgede organize sanayi bölgeleri kurulmuştur; fakat, bu, bölgenin sektördeki sorunlarının giderilmesinde yeterli olmamıştır. Örneğin, Urfamızda, 141 işletmeli birinci organize sanayi bölgesi ihtiyaca cevap vermediğinden ikinci organize sanayi bölgesinin kurulması gündeme gelmiş; ancak, 650 müracaatı bulunan bu girişim, iki yıldır, ödenek yokluğundan sonuçlandırılamamıştır.

Değerli milletvekilleri, bildiğiniz gibi, GAP, Türkiye Cumhuriyeti Devletinin en büyük projelerinden biridir, 35 milyar dolara mal olan bir projedir. Bu proje, sadece tarımı amaçlamamıştır; bu projede sanayi, enerji, tarım, madencilik ve bunun gibi birçok sektör amaçlanmıştır.

Değerli milletvekilleri, Türkiye Cumhuriyeti Devleti, bu ekonomik darboğazda, bu bölgeye böyle bir yatırım yapmış. Biz de, GAP bölgesinin çocukları, insanları olarak, ülkemize yaptığı bu yatırımın bedelini, ahde vefa göstererek yerine getirmek istiyoruz. Hepiniz çok iyi bilirsiniz ki, eskiden devlet büyükleri bir bölgeye geldiklerinde, orada insanlar ellerine "fabrika istiyoruz" yazılı pankartlar alırlardı. Şimdi artık o devirler geçti. Biz, GAP bölgesinin insanları olarak, Şanlıurfa'nın çocukları olarak, devletin yaptığı bu yatırımlardan dolayı, insanlarımızda biriken sermaye birikimini, finans birikimini daha aktif bir hale geçirmek istiyoruz.

Burada, bizim, devletten istediğimiz, özellikle hükümetten istediğimiz şey şu: Bu işi çok iyi bir şekilde koordine etmesi, bir sanayi stratejisi oluşturması ve bu organizasyonla... Biraz önce ifade ettim; şu anda, Şanlıurfa'da, birinci organize sanayi bölgesinde 141 işletme var, ikinci organize sanayi bölgesi için 650 tane müracaat var.

Arkadaşlar, sizler de takdir edersiniz ki, rant ekonomisinin geçerli olduğu bu dönemde, insanların alınteri dökmeden, emek vermeden rahatlıkla para kazandığı bir zamanda 650 tane müteşebbisin, girişimcinin böyle bir teşebbüsü takdirle karşılanır. Burada devletten beklenen, özellikle hükümetten beklenen şey şudur: Zaten, organize sanayi bölgesinin yeri tahsis edilirken, daha doğrusu o yerler istimlak edilirken, bunlar, sanayicilerimize, belli bir para karşılığında, belli bir ücret karşılığında veriliyor. Burada devletimize düşen, hükümetimize düşen, sadece, bu organizasyonun iyi yapılması, bu istimlaklerin bir an evvel yapılmasıdır.

Diğer bir konu da şudur: Şanlıurfamız, kalkınmada öncelikli bölgededir. Biliyorsunuz, 4325 sayılı Yasanın 8 inci maddesine göre kalkınmada öncelikli bölgede arazi tahsisi, yatırımcıya, girişimciye bedelsiz olarak yapılmaktadır; fakat, Urfa'nın bu bölge içerisinde ayrı bir şanssızlığı var. Nedir o şanssızlığı; 3083 sayılı Tarım Reformu Yasasına göre, bedelsiz arazi, sadece kamuya ve topraksız çiftçiye verilmektedir.

Arkadaşlar, buradaki çelişkiyi şöyle izah edeyim: Şimdi, düşünebiliyor musunuz, bir yatırımcı, fabrika yapmak isteyen bir insan, sanayi kompleksi kurmak isteyen bir insan Urfa'ya geliyor; ama, organize sanayi bölgesi olmadığı için, sanayi kuruluşu kuramıyor. Kalkınmada öncelikli yöre olduğu için -diğer şehirlerde, diğer bölgelerde bu imkân tanınıyor; fakat, Urfa, kalkınmada öncelikli bölge olduğu için- diyor ki: "Bana bedelsiz arsa tahsis et, bedelsiz arsa ver; ben kompleksi yapayım, sanayi tesisini, fabrikayı kurayım." Fakat, orada, Şanlıurfa'da, pilot bölge olduğu için, 3083 sayılı Toprak Reformu Yasası karşısına çıkıyor. O zaman da deniliyor ki: "Biz, sana bedelsiz arsa veremeyiz; çünkü, Reform Yasasında bedelsiz arsa vermenin koşulları belli." Nedir koşulları; koşulları şunlar: Sadece kamuya tahsis edilir ve topraksız çiftçiye verilir.

Arkadaşlar, Urfa'da, bir sanayici, bir yatırımcı bunu yapamazken, bitişiğimizdeki bir Gaziantep'te, bir Adıyaman'da, bir Mardin'de bu çok daha rahatlıkla yapılabilmektedir.

Biraz önce ifade etmiştim; sizlerin de malumu olduğu üzere, sosyologlar, fütürologlar, bunu şu şekilde nitelendiriyorlar: Birinci dalga, tarım toplumu; ikinci dalga, sanayi toplumu; üçüncü dalga, bilgi ve teknoloji toplumu.

Arkadaşlar, biz, daha, tarım toplumu olmayı bile tam beceremedik; fakat, 1955 yılında, Güney Kore'de kişi başına düşen millî gelir 86 dolarken, Türkiye'de kişi başına düşen millî gelir 200 dolardı. Ancak, onlar ihracata yönelik bir ekonomik politika izledikleri için, bugün onların kişi başına düşen millî geliri 10 000 dolar düzeyinde; biz, o süreç içerisinde ithal ikameci bir ekonomik politika sürdürdüğümüz için, bugün geldiğimiz noktada kişi başına düşen millî gelirimiz 3 000 dolar düzeyinde. Daha 1999 rakamlarını da açıklamıyorum. Eksi yüzde 6,4 daralmayla, kişi başına düşen millî gelirimiz de 2 808 dolar oldu.

Arkadaşlar, ben, Şanlıurfa'nın bir evladı olarak, şunu demek istiyorum: Türkiye Cumhuriyeti Devletinin Şanlıurfa'ya yaptığı bu yatırımın bedelini, Şanlıurfalılar olarak, ülkemize ödemek istiyoruz. Bu büyük bir imkân, bu büyük bir rezerv; GAP bölgesi, GAP Projesi, hakikaten büyük bir rezerv. Sermaye birikimi olan insanlar, bunu sanayie kanalize etmek istiyorlar; ancak, gel gör ki, Sanayi Bakanlığının bu konuda bir sanayi stratejisinin olmayışı ve bu bütçede de, özellikle organize sanayi bölgesi ve küçük sanayi bölgeleri için 38 trilyon lira gibi komik bir rakamın ayrılmış olması, yani 700 trilyon lira lazımken 38 trilyon lira gibi küçük bir rakamın ayrılmış olması, tabiî, durumun vahametini ortaya koyuyor. Bu bağlamda, GAP bölgesinde, özellikle Şanlıurfa'da bu kadar büyük bir potansiyel varken, müteşebbis potansiyeli varken, sanayici potansiyeli varken, ümit ediyorum ki, Sanayi Bakanlığı ve hükümetimiz, bu potansiyeli en güzel şekilde değerlendirecektir.

Ben, buradan, Yüce Heyetinize en derin saygılarımı sunuyorum.

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum Sayın Yanmaz.

Doğru Yol Partisi Grubunun görüşlerini, Balıkesir Milletvekili Sayın İlhan Aytekin ifade edecekler.

Buyurun Sayın Aytekin.

DYP GRUBU ADINA İLHAN AYTEKİN (Balıkesir) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; görüşmekte olduğumuz 367 sıra sayılı Organize Sanayi Bölgeleri Kanunu Tasarısının 19 uncu maddesi üzerinde, Doğru Yol Partisi Grubunun düşüncelerini arz etmek üzere huzurunuzda bulunuyorum; Muhterem Başkanımızı ve Yüce Heyetinizi saygıyla selamlıyorum.

Değerli milletvekilleri, kanunun gerekçesinde, komisyonlarda ve Meclis Genel Kurulunda konuşan milletvekili arkadaşlarımızın ittifak ettiği bir husus var; o da, görüşmekte olduğumuz Organize Sanayi Bölgeleri Kanunu Tasarısının büyük bir hukukî boşluğu dolduracağı, sanayiin motivasyonunun düzenli ve planlı sanayileşmeyi sağlayacağı ve şehirleşmedeki sıhhatsizliği disipline edeceğidir. Öte yandan, maliyet, kalite, üretim, istihdam gibi konularda da söz konusu yasa tasarısının önemi belirtilmiş ve ittifak edilmiştir. Yani, grup adına ve kişisel düşünceler ifade edilirken, hiçbir menfî beyanda bulunulmamıştır. Demek ki, doğru bir kanun tasarısı üzerinde çalışıyoruz.

Değerli milletvekilleri, her aşamadaki müzakereler esnasında bir ittifak daha görülüyor ki, o da, organize sanayi bölgelerinde inşaat aşamasında olanların fizikî gerçekleşmelerinin çok düşük olduğu, zaman ve imkân israfıdır.

Şimdi, herhalde, bize düşen, ittifak ettiğimiz bu doğru teşhisin doğru iyileştirilmesi olmalıdır. Türkiye'deki organize sanayi bölgelerinin altyapısının tamamlanması için 700 trilyona ihtiyaç var; 2000 yılı bütçesine koyduğumuz 38 trilyondur. Bunun yarısı da altyapı, yarısı da kamulaştırmaya yönelikse, yemede yanında yat gibi bir miktar oluyor. Söz konusu miktarların bile zamanında yerine masruf olacağına da, ayrıca, inanmıyoruz. Sonra, bu imkânlar ve tempoyla önümüze çıkan, koskoca bir yirmi yıl, otuz yıl; asgarîde yirmi yıl, otuz yıl.

Muhterem arkadaşlarım, bu yirmi yıl, başlayanın aşabileceği bir zaman bölümü değildir. 40-50 yaşındaki işadamına bir 20 yıl daha eklediğinizde, tükenir gider. Âhır ömründe bile, bu işyerlerine, bırakın çalışmayı, girip oturacak kimseyi bulmamız mümkün değildir. Bu zaman zarfında işi bozulanlar, sıhhati bozulanlar ile iş değiştirenler de dikkate alınacak olursa, bir başkası veya torun tombalak bunların sefasını sürebilir. Yani, şirket ve işadamı, yatırımı bir başkasına yapıveriyor olmaktan kurtarılmalı ve bu haliyle, kârı, sadece cefa olmamalıdır. Organize sanayi bölgelerimizin gerçeği budur ve bu gerçek cümlemizin malumudur. Her birimizin seçim bölgelerindeki küçük sanayi siteleri, sanayi bölgeleri ile organize sanayi bölgeleri vardır ve yine, hepimizin karın ağrısıdır, derdidir.

Benim seçim bölgem Balıkesir'de organize sanayi bölgesi, haddeciler, Gönen'de deri ve Bandırma'da organize sanayi bölgeleri var; hikâyeler, şikâyetler hep aynı.

Balıkesir Organize Sanayi Bölgesi, bugüne kadar 5 trilyon harcamış, yüzde 90 altyapısını gerçekleştirmiş; 35-40 fabrika inşaatı devam ediyor, 25 000 kişi çalışacak; ama, iç-dış kredi problemleri de mevcut, sıkıntılar sürüyor.

Bu vesileyle, görev şuuru içinde hassasiyet gösteren ve yakın alakalarını esirgemeyen Muhterem Bakanımız Sayın Tanrıkulu'na şükranlarımı arz ediyorum; esirgemediği ilgilerinin devam edeceğine de inanıyorum.

Değerli milletvekilleri, organize sanayi bölgelerinin manzarai umumiyesi bu. Eski yüzde 6,4 kalkınma hızıyla, lazım olan 700 trilyona 38 trilyon -yani, yüzde 5'ini- ayırmakla, 24 katrilyon vergi gelirinizi faiz ödemekle, bütçenizden 2,7 katrilyon yatırım payı ayırmakla bu işlerin hiçbirinin realize edilemeyeceğini, evini bulacak kadar aklı olan herkes biliyor; ancak, bizim herkesten farkımız, bilmenin ötesinde, çare bulmak mevkiinde olduğumuz ve bu mesuliyeti taşımamızdır. Görev mesuliyetini müdrik, namuslu insanlar olarak, izzet, ikbal içinde günümüzü gün etmek, devletli halimizi sürdürmekle bu aziz millete borcumuzu ödemiş olamayız; tarih bizim için iyi yazmaz. "Kul hakkıyla huzuruma gelmeyin" diyen Allah'ın huzuruna, biz, millet hakkıyla gidersek, hiç hesap veremeyiz. 65 milyon insanın vebali üzerimizde duruyor.

Değerli milletvekilleri, organize sanayi bölgelerinin önemine inanıyorsak, o önem ölçüsünde imkân getirmek lazım. Ülkenin öncelikleri arasında ise, tevziatta bu sıra hiç kaybedilmemelidir. Teşvikler, krediler, primler, muafiyetler, hep bu ciddiyet içerisinde olmalı ve uygulanmalıdır. Daha, birçok özendirici, cazip hale getirici şekiller bulunmalı, ihtiyar edilmelidir. Ömrü içinde bitiremeyeceği bir yatırıma, insanoğlu, niye dönüp baksın veya bakarsa, onun nasıl zevkine ersin? O itibarla, organize sanayi bölgelerinin hayata geçirilmesi süresi mutlaka kısaltılmalıdır.

İmkânlar, hiçbir işe yaramayacak gibi dağıtılmamalı, bu israfın önüne geçilmelidir. Türkiye'nin her tarafında mantar gibi kötü örnekler olacağına, bitirilmiş, faaliyete geçirilmiş, az da olsa iyi örnekler olmalıdır. Bunun için de, hiçbir etki altında kalmadan ipe yakınlar üzerinde durulmalı, imkânlar oraya teksif edilmelidir.

Muhterem milletvekilleri, üzerinde konuştuğumuz tasarı maddesinin ikinci fıkrasında yapılan değişiklik, organize sanayi bölgeleri alanının sanayicilere devir ve temlik edilmemiş kısımları ile organize sanayi bölgeleri imar planı hudutları içindeki yolların ve rekreasyon alanlarının organize sanayi bölgeleri tasarrufunda olduğuna açıklık kazandırılmış. Bu hususun şüyulandırma aşamasında tapuya işleneceğinin hükme bağlanmış olmasını, özellikle bugüne kadar uygulamadaki şikâyetleri ortadan kaldıracağından fevkalede önemli bulduğumuzu ifade ediyor; Yüce Heyetinize saygılar sunuyorum. (DYP ve FP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum Sayın Aytekin.

Şahısları adına ilk söz, Erzurum Milletvekili Sayın Aslan Polat?..

ASLAN POLAT (Erzurum) – Van Milletvekili Fethullah Erbaş konuşacak Sayın Başkan.

BAŞKAN – Van Milletvekili Sayın Fethullah Erbaş konuşacak.

Buyurun Sayın Erbaş. (FP sıralarından alkışlar)

Süreniz 5 dakikadır efendim.

FETHULLAH ERBAŞ (Van) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 367 sıra sayılı Organize Sanayi Bölgeleri Yasa Tasarısının 19 uncu maddesi üzerinde şahsım adına söz almış bulunuyorum. Hepinizi saygıyla selamlarken, hicri 1421 inci yılınızı ve yaklaşmakta olan aşure gününüzü tebrik ediyor; yeni hicri yılın size, aziz milletimize ve İslam âlemine hayırlar getirmesini, ülkemizi her türlü kazalardan, afetlerden, belalardan, enflasyon canavarından, özellikle işsizlik belasından, işkence ve insan hakları ihlalleri belasından kurtarmasını bütün kalbimle temenni ediyorum.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 19 uncu maddede "organize sanayi bölgeleri alanında sanayicilerin ortak yararlanmasına tahsis edilenlerin giderleri, organize sanayi bölgesi bütçesinden karşılanır" denilmektedir. Yine "organize sanayi bölgeleri alanının sanayicilere devir ve temlik edilmemiş kısımları ile organize sanayi bölgesi imar planı hudutları içindeki yollar ve rekreasyon alanları, organize sanayi bölgesi tasarrufundadır" denilmek suretiyle, bu yerlerin organize sanayi bölgesi idaresinde olduğu kesinleşmiş oluyor. Bireyselleştirme sırasında da, yine, bu yerlerin tapuya kaydedilmesi hükme bağlanıyor.

Maddedeki "organize sanayi bölgelerinin altyapı ya da genel hizmet tesislerinin geçtiği veya geçeceği sanayi parsellerinde, ayrıca katlandırım veya yararlanma hakkı tesis edilmez" hükmünü, ileride idare ile sanayiciler arasındaki ihtilafları önceden önlemesi açısından da çok önemli bulduğumuzu itiraf etmek lazım.

Hepinizin bildiği gibi, Türkiye'nin sanayileşmesi için KOBİ'lere, KOBİ'lerin de daha rahat çalışması ve çalışma ortamı bulabilmesi için organize sanayi bölgelerine ihtiyaç vardır. Bu ihtiyacın karşılanması için, önümüze getirilen bu tasarının bir boşluğu doldurması ve organize sanayi bölgesine hükmî şahsiyet kazandırması açısından çok olumlu bir tasarı olarak görüyor ve bu tasarıyı destekliyoruz.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; tasarının genel gerekçesine baktığımız zaman, sanayileşme sürecinin en önemli safhalarından birinin sanayi altyapısının kurulması olduğu, bu şekilde sanayileşme için uygun ortam sağlanarak sanayi kuruluşları arasında işbirliğinin arttığı ve sanayiin kurumsallaştığı ve organize sanayi bölgelerinin de, orta ölçekli sanayicilerin üzerinde tesis kurup işlettikleri, devlet tarafından projelendirilen ve kredilendirilen altyapı tesisi olduğu vurgulandıktan sonra, yine, 1961 yılında planlı kalkınmaya geçildiği, bölgesel kalkınmada dengelerin sağlanması amacıyla organize sanayi bölgelerinin oluşturulmasının gündeme geldiği yazılmaktadır.

Bu hedef 1961'de ortaya konulduğuna göre, aradan otuzdokuz yıl geçmiş, bölgeler arasındaki kalkınmışlık farkı devamlı açılmaya başlamıştır. O dönemde, doğudaki iller, batı illerine göre daha zengin ve daha müreffehtiler; ancak, organize sanayi bölgelerinin dağılımındaki adaletsizlikler nedeniyle, doğu yerinde saydı, hatta, geriledi; buna mukabil, batı illerinin ilçelerinde dahi organize sanayi bölgeleri kurularak refah seviyeleri yükseltildi. Yukarıda yazılı organize sanayi bölgelerinin denge amacı, doğu aleyhine bozuldu. Doğu Anadolu Bölgesinde, Malatya, Elazığ ve Erzurum dışında organize sanayi bölgesi yapılmış il yoktur. 1996 yılından itibaren, bu illerde, organize sanayi bölgelerinin yapılması için çalışmalar başlatılmış, 13 ilde programa alınmış, temelleri atılmıştır ve inşallah, ileride biter ümidiyle beklemekteyiz.

Bölgemdeki bazı illerdeki sanayi kuruluşları ve çalıştırdıkları işçi adedine bakacak olursak, durum daha iyi anlaşılır kanaatindeyim. 850 000 nüfuslu Van İlinde 14 sanayi tesisi var; bunun 7 adedi özel sektöre, 7 adedi de kamu sektörüne ait. Çalıştırılan toplam işçi sayısı ise 1 413'tür. Yani, sanayide istihdam edilen nüfus, yüzde 1 bile değildir. Bunun gibi, Siirt'te, 6 sanayi tesisinde toplam 500 işçi; Muş'ta, 18 sanayi tesisinde toplam 1 480 işçi; Bitlis'te, 6 sanayi tesisinde toplam 338 işçi çalıştırılmakta; keza, Bingöl'de, 6 sanayi tesisinde toplam 490 işçi, Ardahan'da, 8 sanayi tesisinde 255 işçi...

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Sayın Erbaş, lütfen toparlayınız.

FETHULLAH ERBAŞ (Devamla) – ... Ağrı'da, 38 sanayi tesisinde 1 460 işçi istihdam edilebilmektedir.

Bu durum da gösteriyor ki, bölgelerarası uçurum, her geçen gün biraz daha büyümektedir. Devlet büyüklerimiz, bölgenin kalkınması için, sayısını bizim dahi unuttuğumuz kadar çok paket açtılar; ama, paketlerinden hiçbir şey çıkmadı ve hatta, ipini dahi bulamadık.

2000 yılı bütçesinde bölgedeki organize sanayi bölgelerine ayrılan ödeneklere baktığımız zaman, yine moralimiz bozulmaktadır. Ağrı'nın, 1 trilyon 300 milyar liralık proje tutarı var, 2000 yılında 1 lira, bir tek lira ödenek ayrılmış; Bingöl'e 132 milyar lira ödenek ayrılmış; Elazığ Hayvan Ürünleri Organize Sanayi Bölgesine 14 milyar lira, Elazığ İkinci Organize Sanayi Bölgesine 294 milyar lira; Gümüşhane'ye tek kuruş yok; Hakari'ye 14 milyar 505 milyon lira; Kars'a 97 milyar lira; Malatya Organize Sanayi Bölgesi arıtma tesislerine 388 milyar lira; Malatya Darende'ye 1 lira...

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Sayın Erbaş, son cümleniz için mikrofonu tekrar açıyorum.

FETHULLAH ERBAŞ (Devamla) – Efendim, son olarak şunu söylüyorum: Van'a 291, Bayburt'a 14 milyar, Ardahan'a 14 milyar ve Iğdır'a 1 lira ayrılmıştır. Hükümetimizin doğu illerimizdeki organize sanayi bölgelerine verdiği önem, 1 liralık ödeneklerle görülüyor.

Durumu düzeltmesi için hükümetimize istirham ediyor, hepinizi saygıyla selamlıyorum. (FP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum Sayın Erbaş.

Şahısları adına ikinci söz, Sakarya Milletvekili Sayın Cevat Ayhan?.. Yoklar.

İstanbul Milletvekili Sayın Masum Türker; buyurun efendim. (DSP sıralarından alkışlar)

Süreniz 5 dakika.

MASUM TÜRKER (İstanbul) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; sözlerime başlamadan, Yüce Heyetinizi saygıyla selamlıyorum.

Görüşmekte olduğumuz kanun tasarısının bundan önce kabul edilen 16 ncı maddesi ve bundan sonra görüşülecek olan 19, 20, 23 ve 25 inci maddeleri, organize sanayi bölgesinde önemli bir ölçüde tekelleşme ve belli bir kartel oluşturma amacı güdüldüğünde karşı konulacak maddelerdir. Bu nedenle, bu maddelerin düzenlenişine bakıldığı zaman, özellikle imar planı hudutları içindeki yolların, rekreasyon alanlarının, muhakkak, organize sanayi bölgesinin tasarrufunda bırakıldığı görülmektedir. Bu, tasarrufunda bırakılırken, aslında, bu maddeyi tek başına değerlendirmemek... 16 ncı maddede, bundan sonra kurulacak altyapı tesislerinde -özellikle arıtma tesisi gibi- çevrenin değer kazandığı bir zaman diliminde, burada, nasıl bir maliyet yüklemesi yapılacağı belirtilmiştir.

Ben, burada söz alırken, gerek bu ortak yerlerin kullanılması gerek bir önergeyle değiştirilen 16 ncı maddenin birinci fıkrasına göre, yapılacak işlemlerde organize sanayi bölgesi yöneticilerinin yaptıracakları gecikmelerden dolayı, muhakkak, bakanlık tarafından yapılacak düzenlemelerle, bir kamu sorumlusu gibi bunların ayrıca cezalandırılabileceğine yer verilmesi gerekmektedir; çünkü, bu verilmediği takdirde... Bir organize sanayi bölgesi düşünelim; kurulacak; ilkönce, büyük bir heyecanla onbeş yirmi kişi bir araya gelecek ve bunlar başlayacaklar çalışmaya. Belli bir dönem sonra, özellikle, biraz evvel, örneğin, Sayın Fethullah Erbaş'ın kendi bölgesi için dile getirdiği, diğer maddelerde diğer arkadaşların dile getirdiği konularda bir ekonomik hamle yaratılmak istenirse, eski, kurmuş olan çalışanlar, yavaş yavaş, bu yeni gelenleri bekletmeye ve engellemeye çalışacaklardır. İşte, bu ortak yerlerin kullanımıyla ilgili olarak, özellikle, ciddî bir analiz yapılması, bu ortak yerlerin kullanımında bahane edilerek, burada yatırım yapmak isteyenlere belge verilmemesi gibi bürokratik engellerin kaldırılması gerekmektedir.

Ben, burada bunlara dikkati çekerken, yapılacak uygulamaların, çalışmaların yalnız bu kanunla halledilmeyeceğini düşünüyorum. Gerek belediyelerin uygulamalarında gerek teşvik uygulamalarında yapılacak çalışmalarda bu tür organizasyonlarla ilgili "hele bir halledelim, sonra bu işi getiririz" deyişlerine izin verilmemesi gerektiğini düşünüyorum. Kanun koyucu olarak bizim amacımızın, bu maddenin oylanmasında, bundan sonra yatırım yapacak kişilere aslında olanak tanıma amacı güttüğünün, bunların geciktirilmemesi amacı güttüğünün muhakkak vurgulanması gerekir. Eğer bu vurguyu biz burada dikkate almazsak, bu kadar iyi niyetle ve büyük bir emekle hazırlanan bu kanunun uygulanmasında kendisine rant yaratmak isteyenlerin, kendisinden sonra gelmek isteyenlere yol vermek istemeyenlerin engellemeleriyle karşılaşırız ki, sanıyorum, bu açıklamalardan sonra, bu konuda, uygulayıcılar çok daha dikkatli olacaklardır ve özellikle yöre valilerinin bu konularda gerekli hassasiyeti göstereceklerini sanıyorum.

Yüce Heyeti saygıyla selamlıyorum. (DSP ve MHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum Sayın Türker.

Madde üzerinde önerge yoktur.

Madde üzerinde, Hükümet ve Komisyonun, müştereken, bir redaksiyon teklifi vardır. O da, ilk satırda ve ikinci fıkranın ilk satırında yer alan "sanayicilerin" kelimesinin "katılımcıların" olarak değiştirilmesi ve daha kapsamlı bir hale gelmesidir.

19 uncu maddeyi bu şekliyle oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Madde kabul edilmiştir.

20 nci maddeyi okutuyorum:

Altyapı tesisleri kurma, kullanma ve işletme hakkı

MADDE 20. – OSB’lerinin ihtiyacı olan; elektrik, su, kanalizasyon, doğalgaz, arıtma tesisi, yol, haberleşme, spor tesisleri gibi altyapı ve genel hizmet tesislerini kurma ve işletme, kamu ve özel kuruluşlardan satın alarak dağıtım ve satışını yapma, üretim tesisleri kurma ve işletme hakkı sadece OSB’nin yetki ve sorumluluğundadır. Ancak, atıkların ortak arıtma tesisinin kabul edebileceği standartlara düşürülmesi amacıyla münferiden ön arıtma tesisi yapılması gerekir.

OSB’nde yer alan kuruluşlar, altyapı ihtiyaçlarını OSB’nin tesislerinden karşılamak zorundadır. OSB’nin izni olmaksızın alt yapı ihtiyaçları başka bir yerden karşılanamaz ve bu amaçla münferiden tesis kurulamaz. Bu kuruluşlar kendilerine tahsis edilen altyapı kullanma hakkını başka kuruluşlara devir ve temlik edemez ve başkalarının istifadesine tahsis edemez.

Bu maddenin uygulanmasına ilişkin diğer hususlar Bakanlıkça çıkarılacak yönetmelikte düzenlenir.

BAŞKAN – 20 nci madde üzerinde, Fazilet Partisinin görüşlerini Tokat Milletvekili Sayın Bekir Sobacı ifade edecekler.

Buyurun Sayın Sobacı. (FP sıralarından alkışlar)

Süreniz 10 dakikadır.

FP GRUBU ADINA BEKİR SOBACI (Tokat) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Organize sanayi bölgelerinin altyapı tesislerinin kurulması, kullanım ve işletme hakkını düzenleyen 20 nci madde üzerinde, partimiz adına görüşlerimizi arz etmek istiyorum.

Şimdi, elbette, burada -çok haklı gerekçelerle- organize sanayi bölgesi tüzelkişiliği yetkili kılınıyor bu altyapı tesisleri konusunda; fakat, burada, bir şeyi arz etmek istiyorum.

Ülkemizde, özelleştirme çalışmaları sonucunda, bölgelere göre, elektrik işletme ve dağıtım hakkı ihaleleleri yapıldı; Trakya gibi sanayi bölgelerimizde, kalkınmış bölgelerimizde, belli firmalar bu hakkı aldılar.

Şimdi, burada, özellikle elektrik konusunda ileride sıkıntıların çıkacağını düşünüyorum; çünkü, mevcut büyüme hızı Türkiye'de yükseldiği zaman, zaten bir enerji açığı riskini her zaman barındıran ülkemizde, elektrik sıkıntısı, enerji sıkıntısı ortaya çıktığında, organize sanayi bölgeleri tüzelkişiliği, muhtemeldir ki, bu ihtiyacı karşılayacak bir çalışmayı yapamayacaktır. Ben, bu endişemi ifade etmek istiyorum.

O manada, organize sanayi bölgesinde yer alan kuruluşların, kendi kapasitelerine göre, böyle bir sıkıntıyla karşı karşıya kaldığında, yapım gücü, sermayesi yeterli ise, otoprodüktör olarak, kendi elektriğini, enerjisini üretme hakkının burada engellenmemesi gerektiğini düşünüyorum şahsen. Bu madde de bunu engelliyor; yani, bu noktada, orada faaliyet gösteren firmalar, organize sanayi bölgesi tüzelkişiliğinin daha önünde bir aktiviteyle bu yatırımı yapmak istediği zaman, maalesef, işte, yasalaşacak tasarıdaki bu madde, bir noktada, onların karşısına engel olarak çıkacaktır diye düşünüyorum.

Bir diğer hususu da arz ederek sözlerimi tamamlayacağım. 21 inci maddedeki muafiyet düzenlemesinde, atıksu arıtma tesisi işleten bölgelerden belediyelerce atıksu bedeli alınmayacağı belirtiliyor.

Değerli arkadaşlar, belediyeler, sadece atıksu konusunda organize sanayi bölgeleriyle muhatap değil, onun dışında, yol, çevre ve diğer düzenlemelerde de belediyelere birtakım yükümlülükler geliyor. Burada, belediyelerden hizmet bekleniyor ve bugün, özellikle büyük şehir çapındaki yerleşim bölgelerimizden bir İstanbul Büyükşehir Belediyesini düşünün; Tuzla'da Organize Deri Sanayii var, arıtma tesisi var; ama, o tesisten çıkan atık, arıtılmış su -derecesi tartışılır, teknik standardı; o da ayrı- İstanbul Büyükşehir Belediyesinin düzenlediği ve çok büyük malî yükümlülükler altına girdiği kuşaklama kolektörlerine veriliyor. Büyükşehir Belediyesi, Tuzla'da biyolojik arıtma tesisi yapmış denize yakın yerde. Bu manada, belediyelerin böyle bir gelirden mahrum edilmemesi gerektiğini düşünüyorum. İzmir'e gidin, Çiğli Organize Sanayi aynı, Menemen'e bakın aynı; yani, bu manada, belediyelerin, zaten dar olan kaynaklarının, burada, bir muafiyetle, bu atıksu ücretinden, gelirinden mahrum edilmemesi gerektiğini ifade ediyorum.

Hepinize saygılar sunuyorum. (FP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum Sayın Sobacı.

Doğru Yol Partisi Grubu adına, Isparta Milletvekili Sayın Ramazan Gül; buyurun efendim. (DYP sıralarından alkışlar)

Süreniz 10 dakika.

DYP GRUBU ADINA RAMAZAN GÜL (Isparta) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; görüşülmekte olan 367 sıra sayılı Organize Sanayi Bölgeleri Kanunu Tasarısının 20 nci maddesi hakkında Doğru Yol Partisi Grubu adına söz almış bulunuyorum; Yüce Heyetinizi saygıyla selamlıyorum.

Görüşülmekte olan bu maddeyle, organize sanayi bölgelerindeki altyapı tesislerini kurma, kullanma, işletme konularına açıklık getirilmektedir.

Değerli milletvekilleri, Türkiye'nin öteden beri ana hedefi hızla sanayileşmektir; ancak, bu sanayileşme hamlesinin dengeli ve yurt düzeyine dağılımının sağlıklı olması gerekmektedir. Bu çerçevede cumhuriyet hükümetlerinin çaba gösterdikleri malumlarınızdır. Bugün görüşmekte olduğumuz tasarının ana hedefi de budur. Bu açıdan, biz, Türkiye'nin sanayileşmesi yönünde atılacak her adımı, takdir ve şükranla karşılıyoruz.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; malumlarınız olduğu üzere, sanayileşme, tek başına ele alınacak bir konu değildir. Sanayileşmenin bir bütün olarak ele alınıp planlanması ve yönlendirilmesi gerekmektedir. Mesela, sanayileşme, bir yandan çevre, bir yandan hava kirliliği demektir; bir yandan gelir dağılımı demektir; bir yandan büyük kentlere göçü önleyen bir mekanizma demektir. Bu çerçevede olaya baktığımızda, sanayileşme hamlesinin çok boyutlu olarak ele alınıp değerlendirilmesi gerektiği açıktır.

Değerli milletvekilleri, organize sanayi bölgeleri, Türkiye'nin sanayileşmesi açısından hayatî önem taşıyan kuruluşlardır. Bu bölgelerin oluşturulmasında dikkat edilmesi gereken ilk husus çevredir. Özellikle, tarım arazileri yok edilerek bu bölgelere organize sanayi bölgeleri kurulması son derece yanlış bir politikadır; çünkü, tarım alanları asla ve asla sanayileşmeye kurban edilmemelidir. Dünyada bu konuda izlenen politika, organize sanayi bölgelerini verimsiz topraklara kurmaktır. Bu açıdan bakıldığında, Türkiye'de, tüm organize sanayi bölgelerinin oluşturulmasında bu politikanın izlenmediğini görmekteyiz.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; organize sanayi bölgelerinin gelişmesinde devletin üzerine düşen en büyük görev, bu bölgelerin altyapı yatırımlarının ivedilikle tamamlanmasıdır. Bir yerde organize sanayi bölgesi kurma kararı almak önemli değildir; önemli olan, organize sanayi bölgesini tüm altyapısıyla tamamlayıp, bir an önce sanayicinin hizmetine açmaktır.

Bugün, ülkemizde, aşağı yukarı 3,5 milyon esnaf ve sanatkâr mevcuttur. Oysa, uygulamada, yeni kurulan ve kurulacak olan organize sanayi bölgelerinde katılım payları çok yüksektir; halbuki, sanayici, esnaf, teşvik edilmesi gerekir. Hatta, bir an evvel üretime geçsin diye teşvik edilmeli ki, katılım payı gibi, sanayiciyi, esnafı zora sokacak maliyet unsurlarının hiç alınmaması gerekir; yani, yatırımcıyı caydırıcı değil, özendirici olmalıdır diyoruz; çünkü, organize sanayi bölgesinin tam faaliyete geçmesi demek, yeni iş, üretim, satış, ihracat ve iktisadî büyüme demektir. KOBİ kredileri çok yetersiz, mevzuatı zorlaştırıcı unsurlar taşımaktadır. Bugün bir KOBİ kredisi için başvuruda bulunduğumuzda olmadık formalitelerle, zorluklarla karşılaşmaktayız.

Değerli milletvekilleri, bugün Batı'da kredi alırken, ipotek yerine sigorta sistemi getirilmiştir. Genç girişimciye yardımcı olunmalı, iyi niyetli küçük girişimcilere yeterli devlet desteği sağlanmalıdır. Art niyetli sözde girişimciler, dağı taşı ipotek edip kredi alma yollarını bulmaktadırlar, yani, devleti dolandırmaktadırlar. Özellikle Halk Bankası kredileri geri dönmemektedir; yani, devlet zarar görmektedir. İyi niyetli girişimcilerin önü tıkanmaktadır. Öyle inanıyorum ki, Anadolu'nun saf, temiz, küçük girişimcisinden ipotek bile almasanız, devlete olan borcunu, son kuruşuna kadar zamanından önce öder. Bu tür girişimcileri, gerçekten bulup, desteklememiz gerekmektedir.

Hükümet "cek cak"larla vakit geçirmektedir; cilalı laflar, güzel sözler edilmektedir. Zira, bugün organize sanayi bölgeleri için 2000 yılı bütçesinde 700 trilyon liraya ihtiyaç vardır, oysa, 2000 yılının bütçesine konulan para 38 trilyon liradır. Zaman zaman basında rastlıyoruz, gerçek anlamda bir faaliyet yok; oysa "Anadolu aslanları" dediğimiz KOBİ'ler, küçülen ekonomi ve yanlış vergi politikaları nedeniyle kapanmış veya işçi çıkarmıştır. Eksi 6 büyüme; millî gelir 3 250 dolardan 2 750 dolara düşmüştür; yani, ülke, sekiz dokuz yıl geriye gitmiştir. Bu işin sorumluları acaba kimdir; herhalde muhalefet değil.

Örneğin, Uşak, Denizli, Bursa, Gaziantep, Kayseri, Kahramanmaraş'taki KOBİ'ler kapanmıştır. Özellikle, tekstil çok kötü durumdadır. Oysa, orta ölçekli işletmeler, demokrasinin omurgalarıdır ve istihdam kapılarıdır. Görülen gerçek, onbinlerce işsiz ordusunun çözüm beklediğidir.

Bakınız, bugün, pek çok organize sanayi bölgesi, altyapı yetersizliği nedeniyle çalışamamaktadır. Örneğin, enerji sorununu çözememiş ya da sorunu yaşayan organize sanayi bölgelerimiz vardır. Oysa, devletin, sağlıklı bir planlamayla bu sorunları çözmesi gerekirdi.

Değerli milletvekilleri, Türkiye'nin, organize sanayi bölgeleri kurarken, üzerinde ciddiyetle durması gereken bir konu da çevredir. Malumlarınız olduğu üzere, çevre, artık, bütün dünyanın ortak sorunu haline gelmiştir. Bizler, çocuklarımıza temiz bir çevre, yaşanabilir dünya bırakmak zorundayız. Şayet, organize sanayi bölgesi kuracağız diye, çevreyi ihmal edersek, insanımıza hizmet etmemiş oluruz. Türkiye'de, bu konuda ciddî ihmaller yaşandığını biliyoruz. Günlük basında, bunun acı örneklerini maalesef izliyoruz. Bu konuda, Çevre Bakanlığının pek de duyarlı olmadığını biliyoruz. Oysa, Çevre Bakanlığı ile Sanayi ve Ticaret Bakanlığı, bu konuda ortak projeler gerçekleştirmeli ve birlikte hareket etmeleri gerekir; çünkü, bu yapılmadığında, bir süre sonra, çevrenin deformasyonunu önleyemeyiz, daha sonra alacağımız önlemlerin maliyetinin de daha pahalı olacağını unutmamalıyız. Burada, sizlerin huzurunda, Çevre Bakanlığını daha duyarlı olmaya davet ediyorum.

Değerli milletvekilleri, organize sanayi bölgelerinin yaşadığı diğer bir sorun da, sağlıklı kentleşmeyi sağlayamamalarıdır. Bu gerçeğin, çevreyle birlikte ele alınıp değerlendirilmesi gerekir. Oysa, organize sanayi bölgeleri, çevre bilinciyle oluşturulan ve temel bazı hizmetlerin topluca sunulmasını öngören bir düşünceyle oluşturulmuşlardır. Dolayısıyla, organize sanayi bölgesi, aynı zamanda, sağlıklı kentleşme demektir; ancak, ne yazık ki, bu konuda da olumsuz örneklerle karşılaştığımız bir gerçektir. Bazı illerde oluşturulan organize sanayi bölgeleri, iyi planlanmadığından kent dokusunu bozmuştur. Bugün için, bu olumsuz uygulamaları düzeltmek bir hayli zordur ve oldukça pahalı bir maliyeti gerektirmektedir.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; organize sanayi bölgelerinin, sanayicilerin ortak ihtiyaçlarını karşılayacak ünitelerle donatılması gerekir. Örneğin, bu bölgelerin pek çoğunda bir sağlık ünitesi bile yoktur. Oysa, bu bölgelerde çalışan binlerce işçinin, şu veya bu şekilde sağlık sorunu ortaya çıkmaktadır; bu durumda, hem işçi hem işveren zaman kaybına uğramakta, iş verimsizliği meydana gelmektedir. Bu bakanlığın da, organize sanayi bölgelerinde sağlık ünitesi oluşturulması için Sosyal Sigortalar Kurumunu harekete geçirmesi gerekir.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Sayın Gül, lütfen, toparlayınız.

RAMAZAN GÜL (Devamla) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bu arada, seçim bölgem olan Isparta'daki Süleyman Demirel Organize Sanayi Bölgesinin bazı sıkıntılarını size sunmak istiyorum. İnşaatı devam eden Süleyman Demirel Organize Sanayi Bölgesi içinden demiryolu geçmektedir. Şimdiye kadar, mevcut demiryolundan 2 adet vagon geçmekte, fazla ağır yük taşınmamaktaydı; gelecekte, organize sanayi bölgesi tam faaliyete geçtiğinde, ağır yüklerin taşınması kaçınılmazdır. Bu nedenle, mevcut demiryolunun sıfırlanması, yani yenilenmesi; ayrıca, organize sanayi bölgesi içerisinde uygun görülecek bir yere istasyon yapılması gerekmektedir.

Öte yandan, Isparta Süleyman Demirel Organize Sanayi Bölgesinin arıtma tesisi yapımına başlanılmıştır; maliyeti yaklaşık 2 trilyon lira civarındadır; Bakanlığın ayırdığı ödenek çok azdır; Sayın Bakandan dileğim, ödeneğin artırılması noktasındadır.

Hepinizi hürmetle selamlarım.

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum Sayın Gül.

Şahıslar adına ilk konuşma, Erzurum Milletvekili Sayın Aslan Polat'a ait.

Sayın Aslan Polat?.. Yok.

Sakarya Miletvekili Sayın Cevat Ayhan?..

CEVAT AYHAN (Sakarya) – Masum Türker Bey söz istemişti efendim. Eğer buradaysa, sıramı ona vereceğim; yoksa, ben konuşacağım.

BAŞKAN – Sayın Türker, konuşmayı arzu ediyor musunuz?

MASUM TÜRKER (İstanbul) – Evet.

BAŞKAN – Buyurun efendim.

Süreniz 5 dakika.

MASUM TÜRKER (İstanbul) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Yüce Heyetinizi saygıyla selamlıyorum ve söz hakkını bana devrettiği için Sakarya Miletvekili Sayın Ayhan'a, huzurunuzda teşekkürlerimi sunuyorum.

Görüşmekte olduğumuz 20 nci maddede, organize sanayi bölgelerinin ihtiyacı olan elektrik, su, doğalgaz, arıtma tesisi, yol, haberleşme gibi altyapı yatırımlarıyla ilgili bir düzenleme yapılmıştır. Burada, sizin huzurunuzda, özellikle elektrik tesisi kurulmasına, bu organize sanayi bölgelerinde kendi ihtiyaçlarını karşılamak üzere bir otoprodüktör kurmalarına, hazırlanacak yönetmeliklerde olanak verilmesi gerektiğini düşünüyorum; çünkü, bilindiği gibi, bunlar kurulduğu zaman, hem organize sanayi bölgelerinin elektrik ihtiyacını karşılayacak hem de buralarda fazladan üretilecek elektrik enerjisini enterkonekte sistemiyle ulusal elektrik sistemine daha ucuz fiyatlarla aktarma imkânı bulabileceklerdir. Eğer, hazırlanacak yönetmeliklerde bu altyapı tesislerinin yapılanmasıyla ilgili bir planlama önceden öngörülmez ise, bir önceki maddede dile getirdiğim benzer sorunlarla tekrar karşılaşmayı ve burada yatırım yapmak isteyen yeni kişilerin devreye girmesinin engellenebileceğini dikkate almamız gerekiyor.

Değerli milletvekilleri, bu maddenin uygulanmasında özellikle iki düzenleme çok önemlidir. Birisi, ikinci fıkrada yer alan "organize sanayi bölgesinde yer alan kuruluşlar, altyapı ihtiyaçlarını OSB'nin tesislerinden karşılamak zorundadır. OSB'nin izni olmaksızın altyapı ihtiyaçları başka bir yerden karşılanamaz" tabirinden, aslında, bunun tersine organize sanayi bölgelerinin gerekli izni verebileceği manasını çıkarıyoruz. Daha başlangıçta, bu iznin hangi koşullar içinde belirleneceğinin, muhakkak, son fıkra gereği hazırlanacak yönetmelikte yer alması gerektiğini düşünüyorum; bu vesileyle, Yüce Heyetinizi saygıyla selamlıyorum. (DSP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum Sayın Türker.

Son söz, Tunceli Milletvekili Sayın Kamer Genç'e ait.

Buyurun Sayın Genç. (DYP sıralarından alkışlar)

KAMER GENÇ (Tunceli) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bu tasarı üzerinde pek söz almak istemedim; çünkü, öyle bir ilin milletvekiliyim ki, tek sanayi kuruluşu olmayan bir ilin milletvekiliyim; ama, tabiî, aslında, Türkiye'nin milletvekili olduğumuza göre, Türkiye'nin menfaatlarını savunmamız gerektiği konusunda hepimiz hemfikiriz.

Aslında, tabiî, sanayileşerek köylülükten kurtulmak gerekir. Çağımızda, ülkelerin en büyük ideali, rant ekonomisinden, üretim ekonomisine geçmek için, sanayiin çok geniş boyutlu olarak gelişmesi gerekir. Bizim ilimizde, maalesef, bir sanayi kuruluş yoktur; Pertek'te bir iplik fabrikası var; ona da terör nedeniyle güvenlik kuvvetlerimiz geldi yerleşti. Tabiî ki, biz, o yerleşimden dolayı şikâyetçi değiliz; bir ülkenin bütünlüğünün korunması için, her şeyden önce, o devletin, o ülkenin bütün olanaklarının devletin güvenlik kuvvetlerinin emrine verilmesi doğaldır. Ancak, terör bittikten sonra, dileğimiz, bu tesisin de üretime açılması, orada çalışan 100'ün üzerindeki personelin boş oturmasını önleyerek, ülke ekonomisine katkı sağlayabilecek bir üretimin sağlanmasıdır.

Organize sanayi bölgeleriyle ilgili olarak hazırlanan bu tasarı, yeni bir tasarıdır, herhangi bir kanundan bir değişiklik getirmiyor; ancak, çok eksiklikleri olan ve idareye çok geniş takdir hakkı verilen bir tasarıdır.

Değerli milletvekilleri, şimdi, yargıda çalışmış biri ve davaların görülmesi sırasında, o kanun hükümlerinin yorumlanmasında büyük güçlüklerle karşılaşıldığını görmüş bir insan olarak belirtiyorum; bu tasarı düzenlenirken çok ayrıntılı düşünülmemiştir. Mesela, şimdi burada altyapı hizmetlerini kurma ve dağıtım hizmetleri -mesela elektrik, kanalizasyon gibi hizmetler- aslında kamu hizmetidir; ama, biz, buradan, yap-işlet-devret veya yap-işlet kanununu, Tahkim Kanununu çıkardık; onlar çok büyük kavgalarla çıktı. Şimdi, aslında getirilen bu madde, orayla biraz çelişiyor. Yani, orada, elektrik üretimi ve dağıtımını veya kanalizasyon ve benzeri kamu hizmetleri niteliği bulunan hizmetleri, biz, eğer, özel bir hizmet statüsüne sokarak, belirli kişilere verirsek, dağıtım konusunu burada da organize sanayi bölgelerine verirsek, biraz çelişki meydana geliyor. Tabiî, Türkiye'deki hukuk yapısını bilmeden, anayasal sistemi, hukuk yapısını ve çeşitli kanunları çok iyi kavramadan böyle münferit bir kanun getirirseniz, çok iyi de, ama bu getirilen kanun, o işte Tahkim Kanunundaki benimsediğimiz ilkelere aykırı olacak. Organize sanayi bölgesinde, mesela, tüketilen elektriğin boyutunu göz önüne aldığınız zaman, yarına, işte, sizlerin özel mukaveleyle elektrik dağıtımını verdiğiniz firmalarla nasıl bir çatışmaya gidileceğini acaba hükümetimiz ve bu kanunu hazırlayan gerek bürokratlar ve gerekse komisyon üyeleri düşündüler mi; düşünmemişlerdir. Ben, tabiî, bunun, ileride çok ciddî bir çatışmaya meydan vereceğini tahmin ediyorum. Yani, düşünebiliyor musunuz, bir şehrin elektrik dağıtım işini alan bir kişi, bu kanunun bu hükmü karşısında ne yapacak? Mesela, oradaki arıtma tesisinden elde edilen enerjinin, yine orada kullanılması durumunda ne olacak? Orada elektrik dağıtım işini alan firma diyecek ki, kardeşim, sen benimle sözleşme yaptın, ben burada en büyük potansiyel olan bir sanayi kuruluşuna elektrik vermediğim zaman, köydeki vatandaşa elektrik vererek, sizin bana verdiğiniz bu özel hizmeti yerine getiremem ki.

Ben bunları niye söylüyorum; bu şekilde gelmesini, Tahkim Kanununa karşı olan bir kişi olarak böyle bir düzenlemenin yapılmasını da yerinde buluyorum; ancak, işte bu düzenleme, ülkede daha başka zamanlarda yapılan düzenlemelerin mahiyeti kavranılmadan böyle bir düzenleme getirildiği için, ileride, uygulamada büyük çatışmalara sebep olabilir.

Ayrıca, getirilen bu kanunda idareye çok büyük yetkiler verilmiştir. idare, bu yetkilerini kullanırken, hangi sistemde, hangi takdir yetkisini kullanacağı da bu kanunda pek belirtilmemiştir. İşte, yönetmelik çıkarır... Yönetmelik çıkarır da, hangi şartlarda yönetmelik çıkarır; yönetmelik çıkarırken hangi kurallara uyar; bunlar pek ayrıntılı belirtilmemiştir.

Tabiî, yasama organının görevi...

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Sayın Genç, lütfen toparlayınız.

KAMER GENÇ (Devamla) – Kanun yapıcının görevi, kanun yaparken, ülkenin gerçeklerini, dünyanın gerçeklerini göz önünde tutmak ve idarenin de takdir hakkını kullanırken, o takdir hakkını kullandığı ferde karşı onun haklarını çıkmaz duruma sokmayacak bir biçimde, hak ve adalet ölçüleri içerisinde takdir hakkının kullanılmasını sağlayacak düzenlemeler yapmaktır. Yönetmelik yapılır diyor... Biraz önce de, arsaların tahsisi, tahsisin iptali gibi hükümlere yer verildi. Orada, maalesef, muvazaayı önleyecek çok ciddî bir düzenleme getirilmemiştir.

Yine, burada, siyasî iktidarlar, özellikle Bakanlık, belirli düzenlemeler yaparken, hep siyasî amacı önplana çıkardığı için, bence, burada kullanılacak takdir hakkının sağlıklı işlemesini sağlayacak bir mekanizma getirilmemiştir; daha ziyade, idareye takdir hakkı kullanılmıştır. İdarenin de, takdir hakkını kullanırken -özellikle Bakanlık- kendi siyasî yandaşlarının menfaatlarını gözeteci suretle takdir hakkını kullanacağını göreceğiz. Zamanımız olmadığı için çok fazla da konuşmuyorum.

Saygılar sunuyorum. (DYP ve FP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum Sayın Genç.

Madde üzerinde verilmiş iki önerge var; sırasıyla okutup, sonuncusundan başlayarak işleme koyacağım.

Buyurun.

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

367 sıra sayılı kanun tasarısının 20 nci maddesinin birinci fıkrasının birinci cümlesi sonundaki "sorumluluğundadır" kelimesinden sonra gelmek üzere "Bu yetki ve sorumluluk çerçevesinde organize sanayi bölgesi yönetimi, uygun gördüğü tesis ve işletmelerin kurulmasını ve/veya işletilmesini yap-işlet veya işletme hakkı olarak özel kuruluşlara devredebilir."

Cevat Ayhan Fethullah Erbaş

Sakarya Van

Mustafa Geçer M.Niyazi Yanmaz

Hatay Şanlıurfa

Mehmet Çiçek M.Ergün Dağcıoğlu

Yozgat Tokat

Özkan Öksüz

Konya

BAŞKAN – Sonuncu önergeyi okutup işleme alıyorum.

11.04.2000

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

367 sıra sayılı OSB kanun tasarısı 20 nci maddesi ikinci fıkrasından sonra gelmek üzere, aşağıdaki fıkra ilave edilmiştir.

"OSB'lerinin otoprodüktör olarak ürettikleri enerjinin fazlası, elektrik enerji üretip satan enerji santrallarına uygulanan şartlarla satın alınır."

Cevat Ayhan M. Niyazi Yanmaz

Sakarya Şanlıurfa

Fethullah Erbaş Mustafa Geçer

Van Hatay

Mehmet Çiçek

Yozgat

BAŞKAN – Sayın Komisyon katılıyor mu efendim?

SANAYİ, TİCARET, ENERJİ, TABİÎ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU BAŞKANI OKTAY VURAL (İzmir) – Katılmıyoruz efendim.

BAŞKAN – Sayın Hükümet katılıyor mu?

SANAYİ VE TİCARET BAKANI AHMET KENAN TANRIKULU (İzmir) – Katılmıyoruz efendim.

BAŞKAN – Sayın Ayhan?..

CEVAT AYHAN (Sakarya) – Açıklamada bulunacağım.

BAŞKAN – Açıklamada bulunacaksınız; buyurun efendim.

Süreniz 5 dakika.

CEVAT AYHAN (Sakarya) – Muhterem Başkan, muhterem üyeler; 367 sıra sayılı kanun tasarısının 20 nci maddesinde vermiş olduğum önergeyle ilgili olarak malumat arz etmek üzere söz almış bulunuyorum.

20 nci maddede "altyapı tesisleri kurma, kullanma ve işletme hakkı" başlığı altında "OSB'lerinin ihtiyacı olan; elektrik, su, kanalizasyon, doğalgaz, arıtma tesisi, yol, haberleşme, spor tesisleri gibi altyapı ve genel hizmet tesislerini kurma ve işletme, kamu ve özel kuruluşlardan satın alarak dağıtım ve satışını yapma, üretim tesisleri kurma ve işletme hakkı sadece OSB'nin yetki ve sorumluluğundadır. Ancak, atıkların ortak arıtma tesisinin kabul edebileceği standartlara düşürülmesi amacıyla münferiden ön arıtma tesisi yapılması gerekir" deniliyor. Bu, birinci fıkradır. Ayrıca, maddenin başlığına "genel hizmet tesisleri" ibaresinin de ilave edilmesinde fayda görürüm; bir redaksiyon meselesidir, tabiî, komisyonun takdirindedir.

Benim teklifim, burada "sadece OSB'nin yetki ve sorumluluğundadır" cümlesinden sonra gelmek üzere...

Evet, öbür önergeyi görüşüyoruz herhalde Sayın Başkan. Ben, yanlış beyanda bulundum.

Bu ikinci fıkra da "OSB'de yer alan kuruluşlar, altyapı ihtiyaçlarını OSB'nin tesislerinden karşılamak zorundadır" diye devam eden bir fıkradır. Bu fıkranın sonuna "OSB'lerin otoprodüktör olarak ürettikleri enerjinin fazlası elektrik enerjisi üretip satan enerji santrallarına uygulanan şartlarla satın alınır" diye bir fıkra ilave ediyoruz.

Tabiî, redaksiyon üzerinde çalışılabilir; cümlede, ibarede eksiklik olabilir; ama, bunun manası şudur, buradan murat şudur: Türkiye'de, enerji üretiminin ihtiyacın çok altında olduğu malum, enerji ihtiyacı var. Zaman zaman elektrik kesintilerine de maruz kalıyoruz. Organize sanayi bölgelerinde de otoprodüktör tesisler kurulmaktadır. Bunlar bir hayli yekûn de tutmaktadır ve giderek de yaygınlaşmaktadır. Ancak, biz, bunların enerji fazlalarını, ürettikleri elektriğin fazlasını, yap-işlet veya sadece işlet şeklinde devrettiğimiz veya inşa ettirdiğimiz santrallardan, enerji santrallarından satın aldığımız şartlarla, makul fiyatlarla bunlardan da enerji almayı taahhüt edersek, organize sanayi bölgelerinde daha büyük kapasitelerde otoprodüktör tesisler kurulur; hem kendi enerjilerini kullanırlar hem de enerji ihtiyacının karşılanmasında hizmet ederler diye, buraya böyle bir fıkra ilave edelim dedik. Tabiî, Bakanlık, bu fıkraya lüzum yoktur, bu bir başka şekilde düzenlenmektedir diyorsa, onu da bilmemizde fayda var.

Geçenlerde, Enerji Millî Komitesinin Türkiye'de düzenlenlediği bir toplantıda bendeniz de bulunmuştum. Orada, bu otoprodüktör enerji üretenlerin bir temsilcisi, Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanlığının kendilerinden aldığı enerji miktarına sınır getirdiğini, bu sınırın da otoprodüktör tesislerinin cesaretle kurulmasını engellediğini, bu sınırın kaldırılmasını ve bu organize sanayi bölgelerindeki tesislerden enerji almanın önünün açılmasını, bunun da enerji üretimini teşvik edeceğini ifade etmişlerdi.

Bu, bu ihtiyaçtan kaynaklanmaktadır; ayrıca, İzmir Atatürk Organize Sanayi Bölgesinden de aldığım bir faksta, aynı ihtiyaç ortaya konulmaktadır; yani, bu enerji üreten OSB’lerdeki tesislerin ve OSB’lerin; yani, organize sanayi bölgelerinin, 3096 sayılı Kanuna göre mütalaa edilip, kendileriyle enerji sözleşmesi yapılması ve o kanundaki yap-işlet-devretle ilgili, enerjiyle ilgili haklardan kendilerinin de faydalandırılmasını talep etmektedirler. Bu önergemin mahiyeti budur diyorum ve hepinizi hürmetle selamlıyorum.

BAŞKAN– Teşekkür ediyorum Sayın Ayhan.

Hükümetin ve komisyonun katılmadığı önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.

Diğer önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

367 sıra sayılı kanun tasarısının 20 inci maddesinin birinci fıkrasının birinci cümlesi sonundaki “...sorumluluğundadır” kelimesinden sonra gelmek üzere “Bu yetki ve sorumluluk çerçevesinde organize sanayi bölgesi yönetimi uygun gördüğü tesis ve işletmelerin kurulmasını ve/veya işletilmesini, yap-işlet veya işletme hakkı olarak özel kuruluşlara devredebilir.”

Cevat Ayhan

(Sakarya)

ve arkadaşları

BAŞKAN – Sayın Komisyon?..

SANAYİ, TİCARET, ENERJİ, TABİÎ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU BAŞKANI OKTAY VURAL (İzmir) – Katılmıyoruz efendim.

BAŞKAN – Sayın Hükümet?..

SANAYİ VE TİCARET BAKANI AHMET KENAN TANRIKULU (İzmir) – Katılmıyoruz efendim.

BAŞKAN – Sayın Ayhan, konuşacak mısınız?

CEVAT AYHAN (Sakarya) – Gerekçeyi okuyalım.

BAŞKAN – Gerekçeyi okutuyorum :

Gerekçe :

Yukarıda teklif edilen değişiklik, organize sanayi bölgesi yönetiminin ihtiyaç duyduğu yardımcı ve ortak tesislerin, yap-işlet usulüyle yaptırabilmesine imkân verir.

BAŞKAN – Hükümetin ve Komisyonun katılmadığı önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.

CEVAT AYHAN (Sakarya) – Karar yetersayısının aranılmasını istiyorum.

BAŞKAN – 20 nci maddeyi, komisyondan geldiği şekliyle oylarınıza sunacağım ve karar yetersayısını arayacağım: 20 nci maddeyi kabul edenler... Kabul etmeyenler... Karar yetersayısı yoktur.

Birleşime 10 dakika ara veriyorum.

Kapanma Saati : 23.39

BEŞİNCİ OTURUM

Açılma Saati : 23.49

BAŞKAN : Başkanvekili Mehmet Vecdi GÖNÜL

KÂTİP ÜYELER : Vedat ÇINAROĞLU (Samsun), Tevhit KARAKAYA (Erzincan)

BAŞKAN – Türkiye Büyük Millet Meclisinin 78 inci Birleşiminin Beşinci Oturumunu açıyorum.

VI.—KANUN TASARI VE TEKLİFLERİYLE KOMİSYONLARDAN

GELEN DİĞER İŞLER (Devam)

1.—Organize Sanayi Bölgeleri Kanunu Tasarısı ve Plan ve Bütçe ve Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabiî Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji Komisyonları Raporları (1/501) (S. Sayısı :367) (Devam)

BAŞKAN – Komisyon?.. Yerinde.

Hükümet?.. Yerinde.

20 nci maddenin oylamasında kalmıştık ve karar yetersayısı bulunamamıştı.

Tereddüte mahal vermemek için, oylamayı elektronik cihazla yapacağım ve 3 dakika süre vereceğim.

Oylamayı başlatıyorum.

(Elektronik cihazla oylama yapıldı)

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, karar yetersayısı vardır ve madde kabul edilmiştir.

21 inci maddeyi okutuyorum :

Muafiyet

MADDE 21. – OSB tüzelkişiliği bu Kanunun uygulanması ile ilgili işlemlerde her türlü vergi, resim ve harçtan muaftır.

Atıksu arıtma tesisi işleten bölgelerden, belediyelerce atıksu bedeli alınmaz.

BAŞKAN – 21 inci madde üzerinde, Fazilet Partisi Grubunun görüşlerini, Adıyaman Milletvekili Sayın Mahmut Göksu ifade edecekler; buyurun efendim. (FP sıralarından alkışlar)

Süreniz 10 dakika.

FP GRUBU ADINA MAHMUT GÖKSU (Adıyaman) – Değerli Başkan, kıymetli arkadaşlar; Organize Sanayi Bölgeleri Kanunu Tasarısının 21 inci maddesi üzerinde, Fazilet Partisi Grubu adına söz almış bulunmaktayım; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Değerli arkadaşlar, sanayiin planlı ve dengeli bir şekilde kurulabilmesi, çevrenin korunabilmesi ve ülkemizde adil bir paylaşımın olabilmesi için böyle bir kanunun geç bile kaldığını burada beyan etmek durumundayız. Zira, ülkemizde sanayi dağılımı, maalesef, adilane bir şekilde olmamaktadır. 1996 yılında Devlet Planlama Teşkilatının yapmış olduğu bir araştırmada, ülkemizde bulunan bölgelerarası denge farklılığı, sosyoekonomik farklılığı yönünden, birinci sırada, Marmara Bölgesinin yer aldığı, Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgelerinin ise en son sırada yer aldığı ortaya çıkmaktadır.

Bugün, ülke nüfusunun yüzde 25'inin ve ülke sanayiinin de yüzde 49'unun Marmara Bölgesi içerisinde yer aldığını tespit etmekteyiz. İşte, organize sanayi bölgeleriyle beraber, sanayimizin daha planlı bir şekilde, belki de bu sanayi yatırımlarından mahrum olan, özellikle, Anadolu kentlerine yayılması noktasında bir atılım olacak, bir girişim olacaktır. Dolayısıyla, bu kanun tasarısını her fırsatta desteklediğimizi beyan ediyoruz.

Değerli arkadaşlar, SEKA arazisinin tahsisiyle ilgili bir soruşturma komisyonunda görev yapmaktayım. Orada, bizatihi yapmış olduğumuz müşahedeler ve gözlemler vardır. Güzel bir tesis kurulmakta, ne var ki, deprem kuşağında böyle bir tahsis yapılmış. Orada da beyan ettiğim gibi, huzurlarınızda da beyan etmekteyim. 17 Ağustosta ülkemiz bir deprem yaşadı. Yaşanan bu depremde, şehirler yıkıldı, sanayi tesislerimiz yerle bir oldu. Biz, yıllardan beri sanayimizi İzmit, İstanbul ve Adapazarı üçgenine hapsetmenin cezasını, bir manada, bu depremde onbinlere varan ölülerle vermek durumunda kaldık. İşte, o SEKA arazisindeki tahsisin yanlışlığını orada da söyledim.

Tabiî "suç unsuru var, yok" o, ileride ortaya çıkacak da, burada bir şeyin altını çiziyorum. Keşke, böylesine önemli sanayi kuruluşlarımızı, sadece Marmara Bölgesinde değil de, Anadolu'nun diğer kentlerine de yayabilsek ve böylece, o bölgelerden Marmara'ya, İstanbul, İzmit, Adapazarı, Bursa gibi illerimize göçü önleyebilsek; keşke, insanlar, doğdukları yerlerde doyabilecek imkân ve fırsatı yakalayabilseler diyoruz. Dolayısıyla, milletin Meclisi, yani bizler, ülkemizde her insanın refah seviyesinin yükselebilmesi için, bunların daha planlı bir şekilde organize edilmesi gerekliliğine inandığı için, işte, her grubun bu tasarıya destek verdiğini görmekteyiz, bundan da cidden memnun olmaktayız. Zira, ülke hepimizindir, insanımız da bizden hizmet beklemektedir.

Değerli arkadaşlar, bu manada, Devlet Planlama Teşkilatının yapmış olduğu araştırmada, Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgesinin sosyoekonomik açıdan çok geri olması gerçeğinin altı çizildikten sonra, buraların kalkınabilmesi için de Sanayi Bakanlığımıza özel görevler düşmekte olduğu ifade edilmektedir. Tabiî, en başta, hükümet bu işi göğüslemek durumundadır. Zira, bu bölgede görev yapan sanayicimizin, tüccar ve ihracatçıların kredi talepleri öncelikle karşılanmalıdır. Eximbank kredileri, maalesef, ya şartlı kullandırılmakta veya kullandırılmamaktadır. Oysaki, sadece büyük ölçekli firmalarda değil, KOBİ'lerde de Eximbank kredileri mutlaka kullandırılmalıdır diye düşünüyoruz.

Değerli arkadaşlar, toplumsal düzenimizin teminatı, ekonomimizin belkemiği olan KOBİ'lerimiz, pek çok finansal ve bürokratik engellere takılmaktadır. Bakınız, 1999 yılı içerisinde, seçim bölgem Adıyaman'da, sadece 990 milyar KOBİ kredisi tahsis edilmiştir; ama, bundan istifade eden iştirakçi sayısı da, maalesef çok az sayıdadır. Mesela, Gölbaşı İlçesinde 1 kişi, Besni'de 3 kişi gibi, çok az insan ancak bundan istifade edebiliyor. Dolayısıyla, bu manada KOBİ'lerden daha çok insanımızın, müteşebbisin istifade edebilmesi için, önündeki finansal ve bürokratik engeller kaldırılmalıdır. Adıyaman'da kurulan organize sanayi bölgemizin yüzde 90'ı bitirilmiş durumdadır; parsel satışları büyük ölçüde tamamlanmış; ancak, çok az, elektrik tesisatlarının parsellere ulaştırılması sorunu vardır, bununla ilgili 500 milyar kadar bir talepleri var, burada, Sayın Bakanımdan talep etmekteyiz bütün müteşebbisler adına. Adıyamanımızda, bu organize sanayi bölgesinin bir an önce hayata geçmesi için, bu 500 milyarlık ödeneği gönderirlerse, kendisine şükranlarımızı arz edeceğiz.

Bu yetmez, ikinci organize sanayi bölgemizin de kurulması lazım. Bu manada, sanayi yönünden bölgemizin gelişmiş şehri olan Gaziantep'e yakınlığıyla, atılımcılığıyla, girişimciliğiyle meşhur Besni İlçemize, böyle bir organize sanayi bölgesinin kurulması elzemdir, ki, Valiliğimizin de bu noktada görüşü, Besni İlçesine böyle bir sanayi kuruluşunun, organize sanayi bölgesinin kurulmasının doğru olduğu noktasındadır. Bakanlığımızın da, bu manada gerekli gayreti göstererek, Besni'de, ikinci organize sanayi bölgesinin kurulmasına katkıda bulunmasını arzu etmekteyiz.

Değerli arkadaşlar, Adıyaman, bir GAP ilidir; ama, ne var ki, bunun imkânlarından istifade edememektedir. Dolayısıyla, bizler, Adıyaman İlinin vekilleri olarak, burada, bir GAP bölge müdürlüğünün kurulmasını da arzu etmekteyiz. Zira, Adıyaman'ın dış dünyayla entegrasyonu, yeteri kadar tanınabilmesi, yabancı sermayenin ilimize gelebilmesi, ekonomik ve sosyal bir canlanmanın olabilmesi, sanayi noktasında teknik bilginin verilebilmesi, kalifiye eleman sıkıntısının giderilebilmesi, gerekli olan sanayi ivmesinin kazandırılabilmesi ve Adıyaman'ın, GAP'ın arka bahçesi olmaktan çıkarılması için, Adıyaman'a, mutlaka bir GAP bölge müdürlüğünün kurulması elzemdir. Zira, GAP bölgesi içerisinde 9 il vardır; bu illerden biri de Adıyaman'dır. Bugün, Atatürk Barajının gölet bölümü ekseriyetle Adıyaman toprakları üzerinde -ki, yüzde 61'ini teşkil etmektedir- kurulmuştur; ama, ne var ki, bundan yeteri derecede istifade edememektedir.

Bakınız, gurur abidemiz Atatürk Barajının millî ekonomiye katkısı geçen yılki rakamlara göre 110 trilyon, sulama projeleriyle 120 trilyon. Bugün, Türkiye'de üretilen petrolün yüzde 61'i, yine Adıyaman'da çıkmakta; millî ekonomiye katkısı, geçen yılki rakamlara göre 30 trilyondur.

Millî ekonomiye böyle büyük rakamlarla katkıda bulunan Adıyamanımız, ne var ki, bundan yeteri derecede istifade edememektedir. Değerli arkadaşlar, Adıyaman'ın bundan istifade edebilmesi için, orada kurulacak sanayi tesislerine bakanlığımızın destek vermesi lazım.

Bakınız, Adıyaman, kalkınmada öncelikli iller arasındadır. Devlet Planlama Teşkilatının "Kalkınmada Öncelikli İllerde Sanayi Tesisleri" diye yayımladığı bir kitap var. Adıyaman'da 68 tane sanayi kuruluşu var; 1 tanesi kamuya ait, 67 tanesi özel.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Lütfen toparlayınız Sayın Göksu.

MAHMUT GÖKSU (Devamla) – Yani, buradan anlıyoruz ki, Adıyaman, kamudan yeteri derecede istifade edememektedir. Bu bölgeye sanayicilerimizi teşvik etmek ve buranın bir cazibe merkezi olduğunu açıklamak adına, ilerideki maddelerde söz alacağım.

Hepinizi saygıyla selamlarım. (FP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum Sayın Göksu.

Doğru Yol Partisi Grubu adına, Balıkesir Milletvekili Sayın İlyas Yılmazyıldız; buyurun efendim.

Süreniz 10 dakikadır.

DYP GRUBU ADINA İLYAS YILMAZYILDIZ (Balıkesir) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Organize Sanayi Bölgeleri Kanunu Tasarısının 21 inci maddesi üzerinde, Doğru Yol Partisi Grubu adına söz almış bulunmaktayım; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Bu maddede "Organize sanayi bölgelerinin tüzelkişiliği, bu kanunun uygulamasıyla ilgili işlemlerde her türlü vergi, resim ve harçtan muaftır, atıksu arıtma tesisi işleten bölgelerden belediyelerce atıksu bedeli alınmaz" denilerek, hangi durumlarda muafiyetten yararlanacağı belirtilmiştir; yani, bir diğer deyişle, organize sanayi bölgelerine verilen teşviklerin birkısmı bu maddede belirtilmiştir.

Şunu belirtmek istiyorum: Bu kanun tasarısı Sanayi Komisyonumuzda görüşülürken Niğde milletvekili bir arkadaşımız "bizim ilimiz olağanüstü hal bölgelerine çok yakın, tekstille ilgili sanayi fabrikaları, oradaki avantajları görünce, sanayi bölgesinden bu tesisleri alıp diğer tarafa götürüyorlar ve boşalıyor" demişti. Dolayısıyla, buradan da anlaşılıyor ki, bir yere teşvik verilirken bu teşviklerin yeterli seviyede olması ve amacına uygun olması çok önemlidir. Birden fazla organize sanayi bölgesi olan illerdeki organize sanayi bölgeleri ile hiç organize sanayi bölgesi olmayan veya bir tane organize sanayi bölgesi olan illerdeki organize sanayi bölgelerine aynı teşvikleri verirseniz, aslında, teşvik etmemiş olursunuz.

Örneğin, Balıkesir İli, sanayi açısından çok gelişmiş Bursa ve Manisa İlleri arasında kalmış, nüfusunun yüzde 55'i tarımla geçinen, aslında, kişi başına tasarrufun en yüksek olduğu illerden biri olmakla birlikte, sanayiin gelişmediği bir ilimizdir. İşte, Balıkesir İlinde de, öncelikle, sanayiin yerleşip gelişebilmesi için, henüz bir tek organize sanayi bölgesi tamamlanmamış olduğu dikkate alınarak, mutlaka, Balıkesir İlindeki organize sanayi bölgesine ve bunun gibi, henüz bir tek organize sanayi bölgesi olan veya yeni kurulan illere özel teşviklerin verilmesi gerekmektedir. Zaten, bu, Balıkesir İlinde sanayicilerin bir toplantısında, Türkiye'deki iş dünyasının duayeni sayılan Rahmi Koç'un konuşmasında da ifade edilmiştir; "eğer, biz Balıkesir'e sanayi istiyorsanız, mutlaka özel teşvikleri de getirmelisiniz" denilmiştir. Eğer, sanayiin yeni başlama aşamasında bu teşvikler olmazsa, yansanayii gelişmiş, kalifiye elemanın bol olduğu, istihdamın sanayi dolayısıyla geliştiği bir ortamda, sanayiin gelişmediği yerlerde yeni sanayi tesisleri kurulması çok zor.

Bu açıdan baktığımızda, sanayiin kurulabilmesi için, örneğin gümrük müdürlüğünün olması bir teşviktir. Görüyoruz ki, Balıkesir İlindeki mevcut gümrük müdürlüğü, maalesef, 57 nci hükümet tarafından kapatılmıştır. Balıkesir'e gelecek sanayiin desteklenebilmesi için, kapatılan bu gümrük müdürlüğünün acilen açılması gerekmektedir.

Bunun dışında... (MHP sıralarından, anlaşılamayan bir müdahale)

Biz uyumayanlara konuşuyoruz.

HÜSEYİN KALKAN (Balıkesir) – Uyudular, uyudular...

İLYAS YILMAZYILDIZ (Devamla) – Hiç merak etmeyin; onlar, günü geldiğinde, sandıkta, uyumadıklarını gösterirler. Biz gördük, siz de göreceksiniz, üzülmeyin. Yakında, seçimler nasıl olsa gelecek, 18 Nisanda bizim gördüğümüzü siz de dört yıl sonra göreceksiniz. Üzülmenize gerek yok.

BAŞKAN – Karşılıklı olarak konuşmayalım.

İLYAS YILMAZYILDIZ (Devamla) – Balıkesir'deki gümrük müdürlüğünün gitmesi, Balıkesir'deki Eti Borun genel müdürlüğünün taşınmaya çalışılması ve Karesi treninin iptal edilmesiyle ilgili konularda, seçmenler, gereken cevabı bunların müsebbiplerine verirler, hiç üzülmeyin.

HÜSEYİN KALKAN (Balıkesir) – Maddeyle ne alakası var bunların?

BAŞKAN – Karşılıklı konuşmayalım efendim.

İLYAS YILMAZYILDIZ (Devamla) – Siz soru soruyorsunuz, ben de cevap veriyorum. Maddeyle alakası var. Eğer, Karesi Ekspresini iptal ederseniz, gümrük müdürlüğünü kapatırsanız, Balıkesir'e organize sanayi yapmanızın da çok anlamı kalmaz, yatırımcı gelmez. Çünkü, herhalde, bir yatırımcının, bir sanayicinin, kalkıp, İzmir'e veya Bursa'ya gidip de gümrük işlemlerini yapacak hali yok; öncelikle Balıkesir'de yapmak isteyecektir. O zaman, onun yerine gider, tesisini Bursa'ya kurar, Manisa'ya kurar, İzmir'e kurar. Onun için, biraz öğrenmeniz gerekiyor, çalışırsanız öğrenirsiniz.

Ben, bu arada, bir başka şeyi daha, özellikle ifade etmek istiyorum. Organize sanayi bölgelerinin kurulması, maalesef, çok uzun zaman almaktadır. Bunların kuruluş süreleri mutlaka kısaltılmalıdır. Sanayi Bakanımızın, bu konuda komisyonumuzda yaptığımız konuşmalara duyarlılığını şükranla karşılıyoruz; ancak, birkaç örnek vermek istiyorum. Örneğin, Bigadiç Küçük Sanayi Sitesine, 2000 yılında 426 milyar 900 milyon lira ödenek istenmiş, konabilen para 75 milyar lira; Edremit Oto Sanatkârları Küçük Sanayi Sitesine 209 milyar lira ödenek istenmiş, konabilen para 100 milyar lira; Sındırgı Küçük Sanayi Sitesine 452 milyar lira ödenek istenmiş, konabilen para sadece 1 milyon lira; Burhaniye Küçük Sanayi Sitesine 263 milyon lira ödenek istenmiş -isteyen, yine Bakanlık- konabilen para 1 milyon lira; Bandırma Küçük Sanayi Sitesine 447 milyar lira ödenek istenmiş, konabilen para 50 milyar lira olmuştur. Bu ödeneklerle, bunların kısa sürede tamamlanabilme imkânı maalesef yoktur.

Yine, Balıkesir Merkez Organize Sanayi Bölgesine 1,6 trilyon lira istenmiş, konabilen para 520 milyar lira, bitmesi gereken yıl 2001; Bandırma Organize Sanayi Bölgesine konabilen para sadece 400 milyar lira, 2001'de bitmesi lazım; Gönen Deri Organize Sanayi Bölgesine 935 milyar lira istenmiş, konabilen para 500 milyar ve Balıkesir İlinin içini her gün zehirleyen Haddeciler Organize Sanayi Bölgesi için sadece 15 milyar ödenek konulabilmiş. Şimdi, bunlar, 1993'ten bu yana, Doğru Yol Partisi iktidarları döneminde konulan şeyler, devam eden sanayi bölgeleri; yani, 2001 yılında bitmesi gerekiyor. Biz, burada, öncelikle, hükümetin önceliğinin, özellikle uyguladığı ekonomik politikalarla işsizliği artıran bu hükümetin, hiç olmazsa, yeni istihdam alanları sağlayacak bu organize sanayi bölgelerini ve küçük sanayi sitelerini hızla tamamlayacak önlemleri alması, bu ödenekleri artırması gerektiğini düşünüyoruz.

NİDAİ SEVEN (Ağrı) – Hüseyin Bey takip ediyor.

İLYAS YILMAZYILDIZ (Devamla) – Hüseyin Bey, bir sonraki seçimden sonra, emekli olunca takip edecekmiş; şu anda, laf atmakla meşgul. Ben, o da öğrensin diye söylüyorum; çünkü, bu yazılar yok onda, bu bilgilerin Sayın Kalkan'da olduğunu zannetmiyorum; benim konuşmamı tutanaklardan alırsa, belki bilgisi olur, Balıkesir'de de kullanır diye söylüyorum.

ORHAN BIÇAKÇIOĞLU (Trabzon) – Seçmen yattı, Balıkesirli yattı!

İLYAS YILMAZYILDIZ (Devamla) – Şimdi, şunu söylemek istiyorum; bunların tamamlanabilmesi için, gerekiyorsa, hükümetin, yap-işlet-devret modeli gibi, yap-işlet modeli gibi veya burada yatırım yapan sanayicilerin altyapıya daha fazla katkıda bulunacağı teşvikler gibi yeni modelleri getirmesi lazım.

Bu düşüncelerle, Yüce Heyetinizi saygıyla selamlıyorum; kanunun hayırlı olmasını diliyorum.

Sağ olun. (DYP sıralarından alkışlar, MHP sıralarından alkışlar[!])

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum Sayın Yılmazyıldız.

Şahıslar adına ilk söz, Erzurum Milletvekili Sayın Aslan Polat'a ait.

ASLAN POLAT (Erzurum) – Konuşmayacağım.

BAŞKAN – Konuşmuyorlar.

Sakarya Milletvekili Sayın Cevat Ayhan, konuşacak mısınız efendim?

CEVAT AYHAN (Sakarya) – Evet Sayın Başkan.

HÜSEYİN KALKAN (Balıkesir) – Sayın Başkan, sataşma var; söz hakkı doğdu.

BAŞKAN – Peki, daha sonra...

Biraz uykunuz dağıldı, fena olmadı.

İLYAS YILMAZYILDIZ (Balıkesir) – Sayın Başkan, uykudan yeni uyandı!

BAŞKAN – Buyurun Sayın Ayhan.

Süreniz 5 dakika.

CEVAT AYHAN (Sakarya) – Muhterem Başkan, muhterem üyeler; organize sanayi bölgeleriyle ilgili kanun tasarısını müzakare ediyoruz. Gecenin bu ilerlemiş saatinde, önümüzde, daha 15 tane madde var; ancak, tabiî, organize sanayi bölgelerini, Türkiye'yi sanayileştirmek için kuruyoruz, destekliyoruz.

Dünkü basında bir haber vardı. Bakın, ekonomi basınında, ciddî bir ekonomi basınında "kaçak mal cenneti olduk" deniliyor. "Türkiye'ye, çeşitli yollardan, kayıtdışı giren mal ve hizmet pazarı 20 milyar doları aştı" deniliyor. Mazot, İran'dan, Irak'tan; kömür, Rusya'dan; demir-çelik, Rusya ve diğer ülkelerden; et, Bulgaristan'dan; canlı hayvan, İran, Irak, Suriye'den; çay, Çin, Seylan, Hindistan'dan; züccaciye, Çin, Seylan, Hindistan, Tayvan, Güney Kore'den; şeker, Irak, Suriye, Bulgaristan'dan; kırtasiye, Çin'den..." Saymış ve bunların rakamlarını da vermiş. Elektrik tesisatı malzemeleri 500 milyon dolar -hangi ülkeden, ne kadar kaçak geliyor- çay 300 milyon dolar -ülkelerini de saydım- züccaciye 500 milyon dolar, şeker 250 milyon dolar, kırtasiye -saymış- silah, 5 milyar dolar; yıllık giriş, Türkiye'ye; Bulgaristan'dan, Polonya'dan, Almanya'dan...

Yani, evet, şimdi, biz, bir taraftan organize sanayi bölgeleri kuruyoruz, yatırım yapacağız; ama, öbür taraftan da, gümrük diye bir şey yok, kontrol diye bir şey yok. Pazara, yıllık 20 milyar dolar kaçak mal giriyor. Tabiî, öbür taraftan, koruma imkânlarınız da yok. Uruguay, GATT, Avrupa Topluluğu Gümrük Birliği Anlaşması ve aday üyelik safahatında... Yani, biz, eğer, gümrükleri de zapturapt altına alamazsak, küçük sanayi de çöker, ortası da çöker, büyüğü de çöker, hepsi tepe taklak olur gider; zaten, ayakta durmakta zorlanıyor bunlar. Faizler fevkalade yüksek. Ben bu hafta esnaf odaları birliğinin toplantısına katıldım, orada bana verilen rakamlar; faizler, esnaf ve sanayici için yüzde 55 mertebesinde. Ayrıca, 1 milyar lira kredi alan bir sanayici, bir KOBİ sahibinden, hemen, yüzde 10 ortaklık payı, 100 milyon lira kesiliyor Halk Bankasına, kooperatif hissesi diye yüzde 3, 30 milyon lira kesiliyor, bölge birliğine kesilen 10 milyon lira, vergi dairesine 7,5 milyon lira, verilen kredinin sigortasına 5 milyon lira, toplam 152,5 milyon lira kesiliyor; yani, 1 milyarda 152,5; yüzde 15; yüzde 55 de faizi var zaten, yüzde 70. Zaten, sanayici yüzde 70 faizle çalışıyor. Piyasada borçlanma faizini yüzde 40'a düşürdük diyoruz; ama, imalat yapan, üretim yapan, istihdam sağlayan sektör yüzde 70 faizle çalışıyor.

Bir taraftan da, işte, şu manşetlere yansıyan, kaçak mal cenneti olmaya devam edersek, bu organize sanayi bölgelerini boşuna kuruyoruz. Buralarda ne fabrika çalışır ne iş yapar. Bundan 20 sene önce, 25 sene önce, 1970'li yıllarda, Erzurum'da organize sanayi bölgesi kuruldu. Bendenizin mühendis olarak projelendirdiğim ve ayrıca genel müdür olarak da yatırımını yaptığım iki tesis de orada kuruldu; ama, şimdi soruyorum Erzurumlu arkadaşlara, ne üretim var; yok. Yani, organize sanayi bölgelerinin birçoğu da boş duruyor; yani, bu bölgelere yatırımı götürecek, üretimi götürecek, oralara destek sağlayacak; ama, bir taraftan da gümrükleri zapturapt altına alıp ülke ekonomisini koruyacak, ciddî ve kararlı, bu meseleleri çözecek bir iradeye ihtiyaç var. Tabiî, bir günde, bu hükümet zamanında bu olmadı şüphesiz; ama, Türkiye yol geçen hanı haline gelmiş ve han olmaya da devam ediyor.

Ben, bunları burada size söyleyeyim dedim.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Lütfen toparlayınız Sayın Ayhan.

CEVAT AYHAN (Sakarya) – Tabiî, sanayileşme, Türkiye'nin 150 yıllık rüyasıdır, taa tanzimat öncesi başlayan bir rüyasıdır; ama, bu rüya, daha, bugüne kadar gerçek olmadı. Millî gelirimiz 2 800 dolar, Avrupa Topluluğu 30 000 dolar mertebesinde, daha, dünkü Güney Kore 10 000-12 000 dolar mertebesinde, Malezya bizden ileride. Yani, Türkiye şartları budur, Türkiye'nin ciddî gündemi budur aslında; ama, inşallah, Türkiye, bunları çözecek bir kararlılığa, güce ulaşır, iradeye kavuşur diyorum.

Hepinizi hürmetle selamlıyorum.

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum Sayın Ayhan.

Son söz, Tunceli Milletvekili Sayın Kamer Genç'in.

Buyurun efendim.

HÜSEYİN KALKAN (Balıkesir) – Kamer Bey konuşmayacak.

KAMER GENÇ (Tunceli) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Çok önemli bir kanun tasarısını müzakere ediyoruz; ama, bakıyorum bu saatte iktidar grubu biraz sabırsız. Aslında, çok önemli, ülkenin menfaatını çok yakından ilgilendiren bir tasarı. Bu tasarı, organize sanayi bölgelerindeki işlemleri her türlü vergi, resim ve harçtan muaf tutuyor. Aslında, vergi muafiyeti ve istisnayla ilgili hükümlerin vergi yasalarında yer alması lazım. İşte, Gelir veya Kurumlar Vergisiyle ilgili kanunlarda yer alması lazım veyahut da harçlarla ilgiliyse Harçlar Kanununda yer alması lazım. Her kanuna bu şekilde bir korsan hüküm koyarsanız, ileride bunların altından çıkılmaz ve uygulamada da çok büyük zorluklar meydana gelir. Biliyorsunuz, Anayasamızın 73 üncü maddesine göre, herkes malî gücüne göre vergi vermek zorundadır. Verginin dengeli şekilde dağıtılması da, maliyenin sosyal politikasının bir gereğidir.

Şimdi, çok kısa bir maddeyle, diyoruz ki: "OSB tüzelkişiliği, bu Kanunun uygulanmasıyla ilgili işlemlerde her türlü vergi, resim ve harçtan muaftır." Hangi işlemler?.. Bunların belirtilmesi lazım değerli milletvekilleri. Bakın, daha önce kalkınmada öncelikli yörelerle ilgili çıkan bir kanuna göre, 20 il kalkınmada öncelikli il, kapsamına alınmıştı; ancak, biraz önce burada bir önerge verdiniz, 3 500 dolar, fert başına millî gelirin seviyesini çıkardınız ve 80 ilin 60 ilini kalkınmada öncelikli bölge kapsamına koydunuz. Böyle, ülkenin menfaatı bir tarafa atılarak, sırf kendinizi veyahut da bölgenizi düşünerek önergeleri verirseniz memleketi çıkmaza sokarsınız. Bunlar çok önemli şeyler.

Bu Parlamentodan bu kanunlar çıkarken, çok enine boyuna tartışılması lazım, incelenmesi lazım. Hele, burada, saat 24.00'ten sonra, bir de arkadaşlarımızın "konuşmayın yahu, çıkaralım, okumadan çıkaralım" demesi, bu memlekete faydalı iş yapmak anlamına gelmez. Bunların enine boyuna tartışılması lazım. Başka ülkelerde kanunlar çıktığı zaman, uzun zaman bunlar uygulamada kalır; niye uygulamada kalır; o kanun çıkarılırken, noktasına, virgülüne dahi en iyi şekilde riayet edilir; yani, bir tez hazırlanırcasına kanunlar incelenir öyle verilir. Burada, bir bakıyoruz, işte, arkadaşlarımız, birileri ya kendi menfaatları veyahut da çeşitli kuruluşların menfaatlarını gözetmek için kanuna bir fıkra ekliyorlar, bir madde ekliyorlar, kanun da anlamını kaybediyor, ülke de çok şey kaybediyor değerli arkadaşlarım.

Burada, getirilen bu muafiyet ve istisna, hakikaten yersiz. Haa, yerli olabilir; ama, bunu vergi kanunlarında ele alalım; Kurumlar Vergisinde, Harçlar Kanununda, Gelir Vergisinde, ilgili maddelerinde koyalım, orada yerini alsın. Her teşkilat kanununda "bu teşkilat yaptığı her türlü muamelelerde vergi, resim harçtan muaftır" dediğiniz zaman, devleti vergi toplayamaz hale sokacaksınız. Peki, devlet vergi almazsa, bu devletin harcamaları nereden karşılanacak? Onun için, bunlar, böyle, burada düzenlenecek hükümler değil.

İşte, bugün, devletin içine düştüğü faiz batağının esasını incelerseniz, 1983-1984'lerden itibaren hayalî ihracatın teşvik edilmesi ve o sırada, Maliye teşkilatının hazırladığı bir genelgeyle vergiden vazgeçilmesinin sonucu, devletin, özellikle özel bankalardan yüzde 200-250'lerle gidip de borç para almasının sonucu, bugün biz, 47 katrilyonluk bütçenin 24 katrilyonunu faize ödüyoruz. Bu, buralardan geldi. Onun için, buralarda, gerçekten, vergi almayan bir ülke, vergi toplamayan bir ülke, kendisinin geleceğini tehlikeye sokuyor, halkının geleceğini tehlikeye sokuyor.

Türkiye'de, organize sanayi kurmak çok güzel de, bu organize sanayinin de, ülkenin geleceğine, gerçeklerine uygun olması lazım, geleceğini aydınlatacak... Biliyorsunuz, geçmişte belirli yerlere sanayiler toplandı, Marmara Bölgesine, İstanbul'a; ama, maalesef, burası bir deprem bölgesi oldu. Burada çok şiddetli bir depremin meydana gelmesi dolayısıyla, aşağı yukarı oradaki sanayi kuruluşlarının büyük bir kısmı deprem nedeniyle yok olunca, bu uygulanan sanayi politikasının yanlışlığı sonucu, ülkemizin, millî gelirimizin büyük bir kısmı heba oldu. Onun için, bu kanunu çıkarırken, bana göre, ülkede, özellikle sanayiin...

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Sayın Genç, lütfen tamamlayınız.

KAMER GENÇ (Devamla) – ...hem dengeli hem çevreye zarar vermeyecek hem de özellikle belirli bölgelere... Türkiye'de, çorak araziler çok -ormanlar kesiliyor, sanayi tesisi kuruluyor- o çorak arazilere altyapı yatırımları yapılmak suretiyle, elektrik getirilmek suretiyle, ağaç dikilmek suretiyle veyahut kanalizasyon yapılmak suretiyle oraya kaydırılması lazımken, Türkiye'nin en güzel yerleri, gözbebeği ormanlar kesiliyor, sanayi tesisi kuruluyor; yani, bunu, Türkiye'den başka da uygulayan... İlerlemiş, sanayici veyahut da en azından kültür seviyesi yüksek, devleti yönetenlerin yönetim sorumluluğu aldığı ülkelerde, böyle bir sanayi politikası uygulanamaz, böyle bir yatırım politikası uygulanamaz; ama, tabiî, gecenin bu saatinde, aslında, bu tasarıyı böyle çok müzakere etmeden geçirmekle, ülkeye çok da faydalı iş yapılacağı inancında değilim. Özellikle iktidar partisindeki milletvekili arkadaşlarımız gözlerimize bakıyor "konuşma" diyorlar; ama, bunlar, hayatî kanunlar. (MHP sıralarından "konuş, konuş" sesleri)

Bugüne kadar da bu tasarıda pek konuşmadım; ama, bakıyorum ki, yanlış kanunlar.

Hepinize saygılar sunuyorum.

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum Sayın Genç.

21 inci madde üzerinde önerge yok.

Maddeyi, komisyondan geldiği şekliyle oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Madde kabul edilmiştir.

22 nci maddeyi okutuyorum :

Sorumluluk

MADDE 22. — Müteşebbis heyet, yönetim ve denetim kurulu üyeleri ve bölge müdürü ile sair personel kendi kusurlarından ileri gelen zararlardan sorumludurlar. Bunlar, para ve para hükmündeki evrak ve senetler ile bilanço, tutanak, rapor, defter ve belgeler üzerinde işledikleri suçlardan dolayı devlet memurları gibi cezalandırılırlar.

BAŞKAN – Madde üzerinde, Fazilet Partisi Grubu adına, İstanbul Milletvekili Sayın Ali Oğuz; buyurun efendim.

FP GRUBU ADINA ALİ OĞUZ (İstanbul) – Muhterem Başkan, değerli arkadaşlarım; 367 sıra sayılı kanun tasarısının müzakeresinin sonlarına gelmiş bulunuyoruz. Arkadaşlarımızın da sabırları tükendi; uzun konuşan arkadaşları dinlemekten çok, tepki gösteriyorlar. Halbuki, arkadaşlar izah ettiler; bunlar, arizamik üzerinde titizlikle durulacak kanun maddeleridir; ama, inşallah, birkaç dakika içerisinde bunların müzakeresini bitirip geçireceğiz.

Üzerinde konuştuğum madde, 22 nci madde, hepinizin bildiği gibi. Arkadaşımız madde metnini okudu. Burada, sorumlulukla ilgili hükümler tespit edilmiş. Buna göre, her şeyden evvel, müteşebbis heyet, yönetim ve denetim kurulu üyeleri ve bölge müdürü ile sair personel, kendi kusurlarından ileri gelen zararlardan sorumlu tutulmaktadırlar. Tabiî, herkes, kendi fiilinden, sorumluluğundan doğan mesuliyeti kabullenmiş olacaktır; bu, tabiî bir şey.

Maddede "Bunlar, para ve para hükmündeki evrak, senetler ile bilanço, tutanak, rapor, defter ve belgeler üzerinde işledikleri suçlardan dolayı da devlet memuru gibi cezalandırılırlar" denilmektedir.

Değerli arkadaşlarım, tabiî ki, hizmetin yanında mesuliyet de olacaktır, sorumluluk da olacaktır; bu, çok tabiî bir şey. Ancak, hepinizin bildiği gibi, bugün, memleketimizin birçok yerinde mantar gibi fışkıran -hamdolsun- bu sanayi siteleri, bir gün gelecek, tabiî dolacak ve memleketimizin hayrına da büyük hizmetler görecektir. Bu tasarının genelinde, özellikle mevzuatla ilgili ayarlamaları ve tanzim ettiğimiz hükümleri koyduk; son kısımlarında da, sorumluluk, bakanlık yetkileri ve muafiyetler filan şeklindeki hükümleri müzakere ediyoruz. Böylece, 9 madde kaldı, bu şekilde bitirmiş olacağız; ama, her şeyden evvel, başlanmışların, hiç olmazsa bitirilmesi hususundaki gayretlerimiz, bunların verimli hale gelmesinde büyük rol oynayacaktır.

Benim oturduğum İkitelli'de, İkitelli Sanayi Sitesi var. Bir rivayete göre, 35-40 bin işyerini ihtiva ettiği ifade ediliyor, bir rivayete göre de 80-85 bin işyeri olduğu ifade ediliyor. Bunların daha yüzde 10'u dahi dolmadı ve inşaatların bir kısmı yarım; ama, bir müddet sonra, tahmin ediyorum ki, manifaturacılar sitesi yapıldığı zaman, Perpa ve buna benzer, İSTOÇ siteleri yapıldığı zaman nasıl uzun müddet boş kaldıysa, bunlar da bir müddet boş kalıyor, sanayi kuruluşlarının bunlara olan itibarları ve özellikle sanayicilerin bunlara olan alakası az gibi görünüyor; ama, zaman içerisinde buraya taşınıyorlar, yerleşiliyor ve geniş bir sanayi sitesi kurulmuş oluyor. Bunların da, kısa zamanda, inşallah, hepsinin, gerek inşaatlarının tamamlanması gerekse sanayicilerin buraya verdikleri itibarın artması şeklinde, buralarda canlı bir sanayi sitesi oluşacaktır.

Bu tasarının, her yönüyle, arkadaşlarımız, güzelliklerini, iyiliklerini, memlekete olan faydalarını dile getirdiler. Ben de hayırlı olmasını diliyor ve sizi gecenin bu saatinde üzmemek için, saygı ve hürmetle selamlıyorum efendim. (Alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum Sayın Oğuz.

Doğru Yol Partisi Grubunun görüşlerini, Aksaray Milletvekili Sayın Murat Akın ifade edecekler.

Buyurun Sayın Akın. (DYP sıralarından alkışlar)

DYP GRUBU ADINA MURAT AKIN (Aksaray) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 367 sıra sayılı tasarının 22 nci maddesi üzerinde Grubum adına söz almış bulunmaktayım; bu vesileyle Yüce Heyetinizi saygıyla selamlıyorum.

22 nci madde, müteşebbis heyet, yönetim ve denetim kurulu üyeleri ve bölge müdürü ile sair bunlara bağlı personelin kendi kusurlarından ileri gelen zararlardan dolayı sorumlu tutulacakları ve bunlarla ilgili para ve para hükmündeki evrak ve senetler ile muhasebeye ait bilanço, tutanak, rapor, defter ve buna benzer ticarî vesikalar üzerindeki ihmallerinden dolayı, eski, yürürlükten, meriyetten kalkan Memurin Muhakematı Kanunu yerine kaim olan Kamu Görevlilerinin Yargılanmasına Dair Kanun çerçevesinde yargılanacağını, burada, zımnen, atıf yapmak suretiyle tasarı hüküm altına almıştır.

Değerli milletvekilleri, bilindiği üzere, geçmiş maddelerde, tasarının kabul edilen maddelerinde, müteşebbis heyetin seçimle geleceği ve denetim kurulu üyelerinin müteşebbis heyet içerisinden seçileceği, bölge müdürünün de, keza, bu müteşebbis heyet tarafından atanacağına dair hükümler yer almaktaydı. Seçimle gelen bir yönetimin ve müteşebbis heyetin, Memurin Muhakematı Kanunu yerine kaim olan, Kamu Görevlileri ya da 657 sayılı Devlet Memurları Kanununun disiplin suçlarına ilişkin hükümleri çerçevesinde yargılanmasının, pek de yerinde bir düzenleme olmaması gerekir.

Değerli milletvekilleri, esas olan, organize sanayide ülkenin kalkınmasını ve refahını temin etmektir. Alınan istikrar tedbirleriyle, geçmişte, bu mutluluk, bu refah temin edilemedi; ama, yeni alınan istikrar tedbirleriyle de bunun temin edilmesinin mümkün olmadığını rakamlar göstermiştir. 1998 yılında ülkemizin yüzde 5 kalkınma sağlayacağı ifade edildiği halde 3,6 gerileme, 1999 yılında da 5,5 büyüme temin edileceği ifade edildiği halde 6,4 eksi büyüme rakamları ortaya çıkmış oldu. Dolayısıyla, 1998 ve 1999 yılında, toplam, ülkemizde küçülme, yüzde 10; son iki yılı dahil etmediğimizde geçmiş sekiz on senenin ortalaması, ortalama 8 ilâ 10 büyümeyi göstermiştir. Şimdi, iki yılda artı 10 büyüme temin edilemediğine göre, 20 orada büyüme, geri kalmışlık rakamı ortaya çıkmaktadır; eksi iki yılın toplamı, 10 da küçülme olduğuna göre, son iki yıl içerisinde ülkemizde yüzde 30 küçülme olmuştur.

Değerli milletvekilleri, bu küçülmeyi büyümeye çevirmek üzere, 9 Aralık 1999'da, hükümetin açıklamaya cesaret edemeyip, Merkez Bankasına, bir bürokratına açıklattığı 9 Aralık 1999 istikrar tedbirlerine baktığımızda, açıklanan para ve kur politikası, maliye politikasıyla eşgüdümlü olarak 2000-2002 yıllarında uygulanacağı enflasyonla mücadele, deenflasyon programının esasını oluşturmaktadır. Bu programın ana hedefi, birbiriyle tutarlı ve süreklilik arz eden maliye, gelir, para ve kur politikalarının uyumlu bir şekilde uygulanmasıyla, enflasyonun TÜFE'de 2000 yılı sonunda yüzde 25, 2001 yılı sonunda yüzde 12'yle, 2002 yılında yüzde 7'ye indirmek ve reel faiz oranlarını düşürmeyi esas almaktadır. 2000-2002 yılları arasında uygulanacak ekonomi politikalarıyla ülke ekonomisinin kaldıramayacağı düzeylere yükselen reel faiz oranları makul düzeylere düşürülerek, hem kamunun hem de özel sektörün borçlanma maliyetinin azaltılması, kamu kesiminde ciddî bir faiz dışı ve bütçe fazlası oluşturulması, makro ekonomik dengelerin yeniden kurulması, daha etkin, adil bir kaynak dağılımına ulaşılması ve böylece, ekonomik büyümenin potansiyelinin artırılması hedeflenmektedir.

Program hedefine ulaşılabilmesi için, temel araçların bütçe gelirlerini artırırken, bütçe giderlerinin azaltılması suretiyle, faiz dışı bütçe fazlası oluşturularak, bu yolla, yüzde 14'lere, kamu kesim borçlanma gereğini makul düzeylere çekerek, kamunun malî piyasalar üzerindeki baskısını azaltacak bir maliye politikası, malî piyasaların ve reel ekonominin daha etkin işleyişini temin etmek gayesiyle özelleştirmenin ve yapısal reformaların yapılması, enflasyonu düşürmeye odaklanmış kur ve maliye politikalarıdır.

Üç yıllık sürede iki farklı kur politikası uygulanacaktır. Birincisi, 18 aylık ilk dönemde uygulanacak döviz kur politikasıyla, ABD doları, artı, 0,70 EURO'dan oluşan kur sepetinin bir yıllık gelişiminin günlük ilan edilmesi ve yıllık kur sepetinin artış oranının ise TEFE endeksi için öngörülen yüzde 20'lik artışlar arasıyla sınırlandırılması ve bu yolla enflasyonist beklentilerin kırılması. Takip eden ikinci dönemde ise, göreceli olarak işleyen bir bant içinde daha serbest bir kur politikasının uygulanması öngörülmektedir.

Bunlar, Sayın Gazi Erçel tarafından açıklanmış, hükümetin hazineden sorumlu bir bakanının açıklamayıp da, Merkez Bankasının açıklamış olduğu bir program.

Şimdi, şöyle bir bakıyoruz, bu programın mutlaka devamının gelmesi gerekir. En mühim devamı da nedir; biraz sonra ifade edeceğim; ama, bunun devamını temin edecek kudretli, dirayetli, hazineden sorumlu bir bakan da meydanda yok, açıklaması yok...

Nedir bu? Biliyoruz ki, hepimizce malum, bu sözde ekonomi istikrar politikası uygulanmadan önce...

BAŞKAN – Sayın Akın, bütçe konuşması yapmıyoruz. Lütfen, yalnız maddeyle ilgili konuşur musunuz...

MURAT AKIN (Devamla) – Maddeyle ilgili, organize sanayi bölgeleriyle ilgili konuşuyorum.

BAŞKAN – Evet, lütfen...

MURAT AKIN (Devamla) – ...üç sene vadeli, mecburiyetten çıkarılmış Hazine bonolarının, vaktinden evvel itfa edilmesi politikası ele alınmalıdır. Yani, yüzde 115'lere, mürekkep faiziyle yüzde 140'lara ulaşan iki-üç sene itfa faizli Hazine bonoları, Merkez Bankası tarafından süratle emisyon fazlasıyla çekilmeli; bir diğer deyişle, insanların çalışmadan para kazanması yerine, vadesi dolmadan tahviller itfa etmesi ve hükümet politikasına uygun faiz oranlarıyla yeni itfa edilecek faizine, düşük faizli bonolarla değiştirilmesi gerekir.

Değerli milletvekilleri, bu istikrar tedbirlerini almadığımız sürece, organize sanayi bölgelerinde üretilen malın pazarlanması mümkün değildir. Sayın Başkan, ben, buradan, işte organize sanayide üretilen malın pazarlanmasına geliyorum. Siz, ne kadar organize sanayi yaparsanız yapınız, orada ürettiğiniz malı satamaz iseniz, biraz önce ifade ettiğim para programlarıyla dövizi kur baskısı altında tutarsanız, ürettiğiniz malı satamadığınız sürece, organize sanayi bölgelerine yapılan trilyonlarca yatırım, bir süre sonra, üretimden geri kalmış vaziyette, atıl bir vaziyette kalacaktır.

Hükümetin takip etmiş olduğu narh ekonomisi. Serbest rekabet piyasası içerisinde yatırım yapacaksın, mal ve hizmet üreteceksin; diğer taraftan, bunun fiyatlandırılmasını narh ekonomisine göre yapacaksın; ama, organize sanayi bölgelerinde de sanayinin ve endüstrinin gelişmesi için kıt bütçeden trilyonlar harcayacaksın. Ne kadar çelişkili...

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Lütfen, toparlayınız Sayın Akın.

MURAT AKIN (Devamla) – Demek ki, narh ekonomisine göre organize sanayi bölgelerinde ürettiğiniz emtiayı satmanız mümkün değildir. Küreselleşmenin sebep olduğu değişme ve gelişmelere kayıtsız kalınması sonucunda, kaybeden, insanlarımız ve aileleri oluyor. Aynı şekilde, sorumlu olmalarına rağmen, ortaya çıkan krizlerin faturaları işsizlere ve yoksul kesime ödetiliyor.

Değerli milletvekilleri, alınan ekonomik istikrar tedbirlerin kül halinde değerlendirilmesi lazım. Münferit kararlar, bir süre sonra, sadece organize sanayi bölgeleri değil, endüstri organize sanayi bölgeleri dahi ülkenin kalkınmasını temin etmekten uzak kalacaktır.

Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (DYP ve FP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum Sayın Akın.

Şahsı adına ilk söz, Erzurum Milletvekili Sayın Aslan Polat'a ait...

ASLAN POLAT (Erzurum) – Konuşmayacağım.

BAŞKAN – Sakarya Milletvekili Sayın Cevat Ayhan...

CEVAT AYHAN (Sakarya) – Konuşmayacağım.

BAŞKAN – Oylamaya geçeceğim; ancak, geçmeden önce, Başkanlık Divanına yoklama talebi intikal etmiş bulunuyor; okutuyorum :

III. —YOKLAMA

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Toplantı yetersayısı yoktur; yoklama yapılmasını arz ederiz.

BAŞKAN – Önergede imzası bulunanların burada bulunup bulunmadığına bakacağım:

Aslan Polat?.. Burada.

Mehmet Çiçek?.. Burada.

Ahmet Sünnetçioğlu? Burada.

Rıza Ulucak?.. Burada.

Ali Oğuz?.. Burada.

Mahmut Göksu?.. Burada.

Rıza Güneri?.. Burada.

Özkan Öksüz?.. Burada.

Mustafa Geçer?.. Burada.

Bekir Sobacı?.. Burada.

Hüseyin Karagöz?.. Burada.

Temel Karamollaoğlu?.. Burada.

Murat Akın?.. Burada.

İlyas Yılmazyıldız?.. Burada.

Saffet Arıkan Bedük?..Burada.

Ergün Dağcıoğlu?.. Burada.

Hüseyin Arı?.. Burada.

Fethullah Erbaş?.. Burada.

Musa Demirci?.. Burada.

Nurettin Aktaş?.. Burada.

Kamer Genç?..Burada.

Eyüp Fatsa?.. Burada.

Faruk Çelik?.. Burada.

KÂTİP ÜYE VEDAT ÇINAROĞLU (Samsun) – Önergedeki imza sahiplerinden birisinin ismini okuyamadık.

NİDAİ SEVEN (Ağrı) – Sayın Başkan, önergedeki imza okunamadığı için, önerge işleme tabi tutulmamalıdır.

Arz ederim.

SEDAT ÇEVİK (Ankara) – Doğru söylüyor, Sayın Başkan.

BAŞKAN – Teşekkür ederim. Maksat hâsıl olmuştur.

Efendim, demek ki, bu saatten sonra yazılar da biraz bozuluyor.

Yoklamanın elektronik cihazla yapılması hususunu oylamaya lüzum yok; ya ad okuyarak ya da elektronik cihazla yoklama yapacağız.

Yoklamayı elektronik cihazla yapıyoruz.

Yoklama için 3 dakika süre veriyorum.

Yoklamayı başlatıyorum.

(Elektronik cihazla yoklama yapıldı)

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, toplantı yetersayısı 184'tür; elektronik cihazla yoklamaya katılan 138 milletvekili, pusulayla yoklamayla katılan 3 milletvekili vardır; böylece, 141 rakamına ulaşıyoruz.

Ara verdikten sonra tekrar toplanma imkânı olmayacağından, alınan karar gereğince, kanun tasarı ve tekliflerini sırasıyla görüşmek için, 12 Nisan Çarşamba günü saat 13.00'te toplanmak üzere birleşimi kapatıyor, hepinize saygılar sunuyorum.

Kapanma Saati : 00.51

 

VII. – SORULAR VE CEVAPLAR

A) YAZILI SORULAR VE CEVAPLARI

1. – Bursa Milletvekili Teoman Özalp’in, Bursa’daki belediyelere yapılan yardımlara ve borçlarına ilişkin sorusu ve Bayındırlık ve İskân Bakanı Koray Aydın’ın cevabı (7/1442)

Türkiye Büyük MilletMeclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın Bayındırlık ve İskân Bakanı Sayın Koray Aydın tarafından yazılı olarak cevaplandırılması hususunu arz ederim.

Saygılarımla.

Teoman Özalp

Bursa

Sorular :

1. 17 Ağustos 1999 günü meydana gelen deprem felaketi sonrası belediyelerin genel bütçeden aldıkları payların çarpım katsayısı hangi kıstaslara göre yapılmıştır?

2. Bursa İlimiz, ilçelerimiz ve beldelerimizin birçoğunda genel bütçe paylarının çarpım katsayısı artarken, Sölöz, Yenisölöz, Narlıca, Boyalıca ve Demirtaş belediyelerinin genel bütçe paylarının çarpım katsayısı neden artırılmamıştır? Söz konusu belediyelerinin çarpım katsayılarının artırılmama gerekçesi nedir?

3. Depremden etkilenen belediyeler baz alındıysa yukarıda açıklanan belediyeler depremden etkilenmemiş midir? Yoksa siyasî bir tercih mi yapılmıştır?

4. Deprem sonrası su kaynaklarının yer değiştirmesi, su borularında meydana gelen hasarların karşılanması, büyük maddî külfet içermektedir. Geliri çok düşük olan Sölöz, Yenisölöz, Narlıca, Boyalıca ve Demirtaş belediyelerinin genel bütçeden aldıkları payların çarpım katsayısının da diğer belediyeler gibi aynı olması Devlet olma gerekliliğinin bir sonucudur. Bu konuda bir çalışma yapacak mısınız?

5. Bursa İli Orhangazi İlçesi Narlıca Belediyesinin İller Bankasına olan borçları nedeniyle para gitmemektedir. Genel amacı kamu hizmeti olan belediyelerin personeline maaş ödeyememesi düşündürücüdür. İller Bankasının ticarî bankalar gibi faaliyet göstermesi kamu yönetiminin zaafiyetidir. Narlıca Belediyesinin borcunun ertelenerek kamu hizmeti vermesi sağlanacak mıdır?

T.C.

Bayındırlık ve İskân Bakanlığı 6.4.2000

Araştırma, Planlama ve Koordinasyon

Kurulu Başkanlığı

Sayı : B.09.0.APK.0.22.00.00.17/379

Konu : Bursa Milletvekili Teoman Özalp’in yazılı soru önergesi

Türkiye Büyük MilletMeclisi Başkanlığına

İlgi : TBMM Genel Sekreterliğinin 22.2.2000 tarih ve KAN.KAR.MD.A.01.0.GNS.0.10.-00.02-7/1442-4149/10041 sayılı yazısı.

İlgi yazı ilişiğinde alınan; Bursa Milletvekili Teoman Özalp’in, Bursa’daki belediyelere yapılan yardımlar ve borçları hakkında Bakanlığıma yöneltmiş olduğu TBMM/1442 esas sayılı yazılı soru önergesi inelenmiş olup, sorular itibariyle cevaplarımız aşağıda sunulmuştur.

Soru 1. 17 Ağustos 1999 günü meydana gelen deprem felaketi sonrası belediyelerin genel bütçeden aldıkları payların çarpım katsayısı hangi kıstaslara göre yapılmıştır?

Cevap 1. 17 Ağustos 1999 tarihinde Marmara Bölgesinde meydana gelen deprem nedeniyle; Kocaeli, Sakarya, Bolu, Yalova ve İstanbul illeri sınırları dahilinde hasara uğrayan belediyelerin hasarlarının tespiti ile Eskişehir, Bursa, Zonguldak ve Balıkesir illeri sınırları dahilinde hasara uğrayan ve hasar tespit talebinde bulunan belediyelerin hasar tespitleri Bakanlığımız teknik ekiplerince yapılmıştır.

Bu tespitler sonucunda; tabiî afetten dolayı hasar gören belediyeler için 24.9.1998 tarih ve 23473 sayılı Resmî Gazetede, (Değişiklik 10.2.2000 tarih ve 23960 sayılı Resmî Gazete) Bakanlığımızca yayımlanan “Tabiî Afet Nedeniyle Gelir Kaybı ve Altyapı Hasarına Uğrayan Belediyelerin Yapmaları Gereken İşlemler Hakkında Tebliğ”in 4 üncü maddesi gereğince, Bakanlar Kurulu Kararı alınarak işlem yapılmaktadır.

Böylece kararnamede belirtilen gelir payı çarpım katsayıları, belediyelerin gelir kayıplarını telafi etmek amacıyla ve belediyelerin sahip oldukları alt ve üst yapılardaki hasarların onarımı için gereken bedeller üzerinden aşağıdaki formüle göre hesaplanmaktadır.

Gelir Payı Çarpım Katsayısı = Belediyenin hasar toplamı +1

Belediyenin 1999 yılı tahmini payı

Soru 2. Bursa İlimiz, ilçelerimiz ve beldelerimizin birçoğunda genel bütçe paylarının çarpım katsayısı artarken, Sölöz, Yenisölöz, Narlıca, Boyalıca ve Demirtaş belediyelerinin genel bütçe paylarının çarpım katsayısı neden artırılmamıştır? Söz konusu belediyelerinin çarpım katsayılarının artırılmama gerekçesi nedir?

Cevap 2. Bursa İli sınırları dahilindeki Sölöz, Yenisölöz, Narlıca, Boyalıca ve Demirtaş belediyelerinin; 24.9.1999 tarih ve 23473 sayılı Resmî Gazetede, Bakanlığımızca yayımlanan “Tabiî Afet Nedeniyle Gelir Kaybı ve Altyapı Hasarına Uğrayan Belediyelerin Yapmaları Gereken İşlemler Hakkında Tebliğ”in 1 inci maddesinde belirtilen şekilde İller Bankası Genel Müdürlüğümüzden herhangi bir bildirim ve inceleme talepleri olmamıştır.

Soru 3. Depremden etkilenen belediyeler baz alındıysa yukarıda açıklanan belediyeler depremden etkilenmemiş midir? Yoksa siyasî bir tercih mi yapılmıştır?

Cevap 3. Pay artımlarında 24.9.1999 tarih ve 23473 sayılı Resmî Gazetede yayımlanan tebliğin 2 ve 3 üncü maddeleri uyarınca tespit edilen, belediyenin uğradığı tabiî afet hasarları ile 1999 yılında dağıtılan paylar esas alınarak hazırlanan Bakanlar Kurulu Kararı Taslağı 8.2.2000 tarih ve 23958 sayılı Resmî Gazetede yayımlanarak yürürlüğe girmiştir.

Dolayısıyla, adı geçen belediyeler, konuyla ilgili Bakanlığımız tebliğinin 1 inci maddesinde belirtilen süre içerisinde başvuruda bulunmadıkları için kapsam dışında kalmış olup, herhangi bir siyasî tercih söz konusu değildir.

Bu itibarla, Bursa İli dahilindeki belediyelerin yıllara göre aldıkları katsayısı oranları şöyledir;

15.12.1999/23907 Sayılı Resmî Gazetede Yayınlanan

Bakanlar Kurulunun 99/1715 Sayılı Kararı ile

Aralık/1999 Ayında Bursa İline Bağlı Afet Payı Alan Belediyeler

Belediye Adı Afet Katsayısı

Gemlik 1.58

Küçükkumla 1.28

Belediye Adı Afet Katsayısı

Gürsu 1.15

Elbeyli 1.31

İznik 1.21

Mudanya 1.79

Görükle 1.03

Çakırlı 1.37

Orhangazi 1.08

Yeniköy 1.23

8.2.2000/23958 Sayılı Resmî Gazete’de Yayınlanan

BakanlarKurulunun 2000/67 Sayılı Kararı ile

Ocak Ayından İtibaren Bursa İline Bağlı 6 Ay

Afet Payı Alacak Belediyeler

Belediye Adı Afet Katsayısı

Gemlik 1.58

Küçükkumla 1.28

Gürsu 2.15

İznik 1.21

Elbeyli 1.31

Mudanya 1.79

Görükle 1.22

Orhangazi 1.08

Çakırlı 1.37

Yeniköy 1.23

Orhangazi 1.27

Yıldırım 1.40

Nilüfer 1.18

Kestel 1.53

Soru 4. Deprem sonrası su kaynaklarının yer değiştirmesi, su borularında meydana gelen hasarların karşılanması, büyük maddî külfet içermektedir. Geliri çok düşük olan Sölöz, Yenisölöz, Narlıca, Boyalıca ve Demirtaş belediyelerinin genel bütçeden aldıkları payların çarpım katsayısının da diğer belediyeler gibi aynı olması Devlet olma gerekliliğinin bir sonucudur. Bu konuda bir çalışma yapacak mısınız?

Cevap 4. Yerel yönetimlerin İllerBankasının programında bulunan işlerinin yıl içi yatırımlarının bir kısmı belediyelere açılan kredilerin taksitleri ile finanse edildiğinden, yatırımların gerçekleştirilebilmesi için, açılan bu kredilere ait taksitlerin vadeleri geldiğinde yıllar itibariyle dağıtımı yapılan banka paylarından borçlarının kesilmesi zorunludur.

Ayrıca, muhtelif kurumlara olan ve bu kurumlar tarafından İller Bankasına bildirilen borçlarını da 3986 ve 6183 sayılı Yasalara istinaden, ilgili Belediyenin Bankaca dağıtılan paylarından kesilerek, alacaklı kurumlara ödenmesi zorunlu bulunmaktadır.

Soru 5. Bursa İli Orhangazi İlçesi Narlıca Belediyesinin İller Bankasına olan borçları nedeniyle para gitmemektedir. Genel amacı kamu hizmeti olan belediyelerin personeline maaş ödeyememesi düşündürücüdür. İller Bankasının ticarî bankalar gibi faaliyet göstermesi kamu yönetiminin zaafiyetidir. Narlıca Belediyesinin borcunun ertelenerek kamu hizmeti vermesi sağlanacak mıdır?

Cevap 5. Belediyelerin İller Bankası Genel Müdürlüğümüze verdiği yetki ve yapılan kredi sözleşmelerine istinaden kesilmekte olan borçlarının ertelenmesi mümkün olamamaktadır.

Bilgilerinizi ve gereğini arz ederim.

Koray Aydın

Bayındırlık ve İskân Bakanı

2. – Antalya Milletvekili Mehmet Zeki Okudan’ın, Antalya’da kurulacak hidroelektrik santrallerine ilişkin sorusu ve Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanı ve Başbakan Yardımcısı M. Cumhur Ersümer’in cevabı (7/1474)

Türkiye Büyük MilletMeclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın Enerji Bakanı Sayın Cumhur Ersümer tarafından yazılı cevaplandırılabilmesi için gereğinin yapılmasını arz ederim.

Saygılarımla.

17.2.2000

Mehmet Zeki Okudan

Antalya

Enerji sıkıntısı bulunan ülkemizde enerji santrallerinin ilavesi önem arz etmektedir.

Özellikle Antalya’da kurulması planlanan hidroelektrik santrallerinin bir an önce başlatılması için ne gibi çalışmalarınız vardır?

Antalya’nın turizm sezonunun başlaması ile yaz sezonunda enerji ihtiyacının iki misline çıkacağı dikkate alınmalıdır.

T.C.

Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanlığı 7.4.2000

Araştırma, Planlama ve Koordinasyon

Kurulu Başkanlığı

Sayı : B.15.0.APK.0.23-300-632/6074

Konu : Yazılı soru önergesi

Türkiye Büyük MilletMeclisi Başkanlığına

İlgi : TBMM Başkanlığının 24.2.2000 tarih ve A.01.0.GNS.0.10.00.02-7/1474-4280/10249 sayılı yazısı.

Antalya Milletvekili Sayın Mehmet Zeki Okudan’ın tarafıma tevcih ettiği, 7/1474-4280 esas no’lu yazılı soru önergesi TBMM İçtüzüğünün 99 uncu maddesi uyarınca hazırlanarak ekte gönderilmiştir.

Bilgilerinize arz ederim.

M. Cumhur Ersümer

Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanı ve

Başbakan Yardımcısı

Antalya Milletvekili Sayın Mehmet Zeki Okudan’ın yazılı soru önergesi ve cevabı (7/1474-4280) :

Soru :

Enerji sıkıntısı bulunan ülkemizde enerji santrallerinin ilavesi önem arz etmektedir.

Özellikle Antalya’da kurulması planlanan hidroelektrik santrallerinin bir an önce başlatılması için ne gibi çalışmalarınız vardır?

Antalya’nın turizm sezonunun başlaması ile yaz sezonunda enerji ihtiyacının iki misline çıkacağı dikkate alınmalıdır.

Cevap :

Antalya Bölgesinde yer alan Beşkonak II Baraj ve HES (96 MW, 446 milyon kWh/yıl), Sinanhoca Baraj ve HES (102 MW, 447 milyon kWh) Alarahan I-Alarahan II ve Gündoğmuş (70 MW+52 MW+64 MW; 218 milyon kWh/yıl+157 milyon kWh/yıl+247 milyon kWh/yıl), Bolasan (82 MW, 416 milyon kWh) Üzümdere HES (21 MW, 74 milyon kWh/yıl) projelerinin Yap-İşlet-Devret modeline göre gerçekleştirmek üzere çeşitli firmalardan fizibilite raporları teslim alınmış, değerlendirme çalışmaları devam etmektedir.

Ayrıca kurulu gücü 10 MW’ın altında olan Aykırca HES, Finike HES ve Aksu-Akdeniz HES için fizibilite raporları da alınmış olup, bu raporların da değerlendirme çalışmaları devam etmektedir.

Ülkemizin diğer bölgelerindeki hidrolik potansiyelin değerlendirilerek ülke ekonomisine en kısa sürede kazandırmak için yapılan yoğun çalışmalar Antalya Bölgesi için de geçerli olup, projelere ilişkin çalışmalar hızlı bir şekilde devam etmektedir.

Antalya İlindeki su kaynaklarının enerji potansiyelinin değerlendirilmesi amacıyla Bakanlığıma bağlı DSİ Genel Müdürülğünce geliştirilerek uygulama programına alınan sulama, enerji ve içme suyu amaçlı “Antalya II. Merhale Projesi-Dim Projesi ve HES ile Alanya Sulaması” kapsamındaki Dim Barajının inşaatı devam etmektedir. Devlet ödenekleri çerçevesinde inşaatı sürdürülen tesislerin 2004 yılında tamamlanması öngörülmektedir. Alanya İlçesideki Dim Çayı üzerinde planlanan talvegden yüksekliği 123,50 m ve toplam göl hacmi 265 milyon m3 olan ön yüzü beton kaplı kaya dolgu tipindeki Dim Barajında depolanacak sularla 38,3 MW kurulu gücündeki santralde yılda toplam 123 milyon kWh enerji üretilmesi, 5312 ha alanın sulanması ve Antalya İlçesinin içme suyu ihtiyacının karşılanması planlanmaktadır.

Diğer taraftan, Antalya İlinde, Bakanlığım Enerji İşleri Genel Müdürlüğünce yürütülen çalışmalar çerçevesinde, 3096 sayılı Kanun kapsamında Yap-İşlet-Devret (YİD) modeli uyarınca tesis edilip işletilmeleri planlanan hidroelektrik santral projelerinden; Finike İlçesinde önerilen Gürce HES’in (12 MW, 65 milyon kWh/yıl) sözleşmesi imzalanmıştır.

Ayrıca, YİD modeli ile yapılması düşünülen Bolasan, Beşkonak II, Sinanhoca, Alarahan I-II, Gündoğmuş, Aksu (Akdeniz), Aykırca ve Finike HES ‘lerin fizibilite çalışmaları; Elmalı, Salamur, Kozdere ve Çaydağı HES’lerin ise başvuru raporları Bakanlığım Enerji İşleri Genel Müdürlüğünce değerlendirilmektedir.

3. – Antalya Milletvekili MehmetZeki Okudan’ın, imar yönetmeliğinde yapılan değişikliğe ilişkin sorusu ve Bayındırlık ve İskân Bakanı Koray Aydın’ın cevabı (7/1481)

Türkiye Büyük MilletMeclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın Bayındırlık ve İskân Bakanı Sayın Koray Aydın tarafından yazılı olarak cevaplandırılması için gereğini arz ederim.

Saygılarımla.

17.2.2000

Mehmet Zeki Okudan

Antalya

Özellikle Marmara Bölgesinde 17 Ağustos günü meydana gelen depremin yol açtığı hasarlar ve mevcut yapılara yöneltilen eleştirilerin de etkisi ile Bakanlığınız tarafından mevcut imar yönetmeliğinde alelacele değişiklik yapılmıştır.

Ancak, yönetmeliğin bazı maddelerinin mevcut ya da yapımı devam eden yapılara uygulanması mümkün olmadığı gibi, uygulanması halinde de büyük sakıncalara yol açacağı görülmektedir.

Bu nedenle yönetmeliğin 9, 14, 27, 28, 31, 34, 35, 41 inci maddelerinin iptal edilmesi gerekmektedir.

Bu konuda Bakanlık olarak ne yapmayı düşünüyorsunuz?

T.C.

Bayındırlık ve İskân Bakanlığı 7.4.2000

Araştırma, Planlama ve Koordinasyon

KuruluBaşkanlığı

Sayı : B.09.0.APK.0.22.00.00.17/383

Konu : Yazılı soru önergesi (7/1481-4311)

Türkiye Büyük MilletMeclisi Başkanlığına

İlgi : TBMM Genel Sekreterliğinin 25.2.2000 gün ve A.01.0.GNS.0.10.00.02/4442 sayılı yazısı.

İlgi yazı ekinde alınan Antalya Milletvekili Dr. Mehmet Zeki Okudan’ın İmar Yönetmeliğinde yapılan değişikliğe ilişkin Bakanlığıma yöneltmiş oldukları (7/1481-4311) Esas Nolu Yazılı Soru Önergesi incelenmiş olup, cevabı ekte sunulmuştur.

Bilgilerinizi ve gereğini arz ederim.

Koray Aydın

Bayındırlık ve İskân Bakanı

Antalya Milletvekili Dr. Mehmet Zeki Okudan’ın (7/1481-4311) esas nolu yazılı soru önergesinin soru ve cevapları

Sorular :

Özellikle Marmara Bölgesinde 17 Ağustos günü meydana gelen depremin yol açtığı hasarlar ve mevcut yapılara yöneltilen eleştirilerin de etkisi ile Bakanlığınız tarafından mevcut imar yönetmeliğinde alelacele değişiklik yapılmıştır.

Ancak, yönetmeliğin bazı maddelerinin mevcut ya da yapımı devam eden yapılara uygulanması mümkün olmadığı gibi, uygulanması halinde de büyük sakıncalara yol açacağı görülmektedir.

Bu nedenle yönetmeliğin 9, 14, 27, 28, 31, 34, 35, 41 inci maddelerinin iptal edilmesi gerekmektedir.

Bu konuda Bakanlık olarak ne yapmayı düşünüyorsunuz?

Cevaplar :

Tip İmar Yönetmeliğinde yapılan değişiklikler; Özürlüler İdaresi Başkanlığı ve diğer özürlü kuruluşlarının da görüşü alınarak 17 Ağustos 1999 tarihinden önce Bakanlığımızca hazırlığı tamamlanan ve yine bu tarihten önce yayımlanmak üzere Başbakanlık Kanunlar ve Kararlar Genel Müdürlüğüne iletilen değişikliklerdir.

Madde 9. – Yönetmelik değişikliğinin 9 uncu maddesi ile 3030 sayılı Kanun Kapsamı Dışında Kalan BelediyelerTip İmar Yönetmeliğinin 12 nci maddenin değiştirildiği, “Ruhsat süresi içinde tamamlanması mümkün olamayacağı için beşinci yıl içinde ruhsat yenilemek üzere ilgili idareye başvurarak ruhsat yenilemesi yapılan yapılar hakkında ruhsat alma tarihinde yürürlükte bulunan mevzuat hükümleri uygulanır” hükmü getirildiği, bu hüküm uygulandığında eski yönetmeliğe göre ruhsat alarak dördüncü katı bitirilen binanın ruhsat süresi dolmuş ise yeniden ruhsat alırken ruhsat tarihinde yürürlükte bulunan mevcut yönetmelik hükümlerine tâbi olacağı, yeni yönetmeliğin 29 uncu maddesi ile değiştirilen 45 inci maddeye eklenen hükümle eskiden 5 kattan sonra asansör zorunluluğu getirdiği, bu durumda ruhsat süresi dolan ve 4 katı bitmiş olan binaya asansör koyulamayacağı iddiası,

2 Eylül 1999 tarih, 23804 sayılı Resmî Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 3030 sayılı Kanun Kapsamı Dışında Kalan Belediyeler Tip İmar Yönetmeliğinde Değişiklik Yapılmasına Dair yönetmelik; 6.6.1997 tarih, 23011 sayılı Resmî Gazetede Yayımlanan Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına İlişkin 572 sayılı Kanun Hükmünde Kararname uyarınca İmar Kanununa eklenen Ek 1 inci madde ve Geçici 9 uncu madde hükümleri, Yönetmeliğin yanlış anlaşılması ve uygulanması, 7269 sayılı Umumî Hayata Müessir Afetler Dolayısıyla Alınacak Tedbirlerle Yapılacak Yardımlara Dair Kanun, 2.7.1998 tarih, 23390 sayılı Resmî Gazetede Yayımlanan ve 1.1.1998 tarihinde yürürlüğe giren Afet Bölgelerinde YapılacakYapılar Hakkında Yönetmelik, diğer Yasa ve Yönetmeliklerin hatalı uygulanması, Erzincan ve Adana depremlerinin, hemen her gün olan yangınların ülkemize yaşattığı acılar ve telafisi zor ekonomik kayıplar, Danıştay Altıncı Dairesinin 28.12.1994 günlü E:1994/64 K:1994/5094 sayılı Kararı ile Danıştay İdarî Dava Daireleri Genel Kurulunun 8.11.1996 günlü E:1996/313 K:1996/936 sayılı kararı, Avrupa Birliğine uyum sürecinde olan ülkemizin yapı ve yapılaşma konusunda Avrupa Birliği ve diğer uluslararası standartlar dikkate alınarak oluşturulan Türk Standartlarına uygunluğun mutlaka sağlanması gereği, imar planlarında yapılaşmaya ilişkin kararlar verilirken, gerek teknik kurallar gerekse yasal mevzuat uyarınca Jeolojik/jeoteknik etütler yapılmak zorunda olduğu halde konunun bu yönünün dikkate alınmaması, yapıların statik projeleri hazırlanırken, temel tipleri ve ebatları belirlenirken zemine ilişkin sağlıklı ve doğru bilgiyi verecek olan zemin etütlerinin yapılmaması, yapıların inşa aşamasında teknik personelin bulunmaması, inşaatın usta, kalfa işçi marifetiyle tamamlanması, İmar Kanunu ile fennî mesuliyet üstlenme görevi verilen ve belediyeye, kendi mesleğine, meslek odasına ve zarar görenlere karşı sorumluluğu bulunan yasa çerçevesinde kamu adına denetim yetkisine sahip mühendis ve mimarların bu görevini maalesef layıkıyla yerine getirmemeleri çoğu kez inşaatın yerini dahi görmeden sorumluluk üstlenmeleri, herhangi meslekî eğitim almayan ehliyet sahibi olmayan kişilerce proje çizilmesi ve denetim görevinin üstlenilmesi ve bu konuda Bakanlığımıza iletilen yakınmalar, imar planları ile belirlenmesi zorunlu olan, yapı-altyapı-yeşil alan dengesi ve nüfus projeksiyonu dikkate alınarak belirlenen yoğunluğun, Tip İmar Yönetmeliği hükümlerine sığınarak bozulması ve bu yolla planların ve kararlarının fiilen değiştirilmesi, ülkemizde yapı ruhsatı alınarak inşaasına başlanmış yapıların denetimsiz olarak inşa edilmesi yapı kullanma izni alınmadan iskân edilmesi ilgili idarelerce bunun kontrolünün yapılmaması, cins değişikliğine ilişkin Başbakanlık Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğünün 21.8.1997 tarih, 1997/8 sayılı Genelgesi dikkate alınarak hazırlanmıştır.

572 sayılı Kanun Hükmünde Kararname ile İmar Kanununa getirilen Ek 1 inci maddede fiziksel çevrenin özürlüler için ulaşılabilir ve yaşanılabilir kılınması için imar planları ile kentsel, sosyal teknik altyapı alanlarında ve yapılarda Türk Standartları Enstitüsünün ilgili standardına uyulmasının zorunlu olduğu, Geçici 9 uncu maddesinde ise bu Kanunun Ek 1 inci Maddesinde öngörülen düzenlemelerin yapılmış ve yapılacak altyapı alanlarında ve yapılarda gerçekleştirilmesi için imar yönetmelikleri ve kamu binaları ile ilgili mevzuatta 1.6.1998 tarihine kadar Bayındırlık ve İskân Bakanlığı tarafından gerekli değişikliklerin yapılacağı hüküm altına alınmıştır.

572 sayılı Kanun Hükmünde Kararname yapılmış ve yapılacak bütün yapı ve altyapılarda özürlülere ilişkin önlemlerin alınmasını ve TSE standartlarına uygunluğu öngördüğünden ve mevcut yapıların standartlara uygunluğunun sağlanmasının teknik, ekonomik ve mükteseplikler açısından yaratacağı güçlük nedeniyle Başbakanlık Özürlüler İdaresi Başkanlığı ve ilgili özürlü kuruluşları ile yaşanan uzlaşma süreci nedeniyle Yönetmeliğin yayımlanması gecikmiştir. Ancak sonuçta mevzuata uygun olarak inşa edilen can ve mal güvenliği açısından herhangi bir tehlike arzetmeyen yapı kullanma izni alarak iskân edilmiş yapılar ile mevzuata uygun olarak ruhsat almış ve ruhsatsız duruma düşmeden inşaasına yürürlükteki mevzuat ve teknik kurallara uygun olarak devam edilen yapılar ruhsat alındığı tarihteki mevzuat kapsamında kalmıştır. Bu haliyle Yönetmeliğin 9 uncu Maddesi İmar Kanununun 21, 22, 29, 30, 31 ve 32 nci maddelerine uygundur. Kanunun 21 inci maddesinde Kanun kapsamına giren bütün yapılar için yapı ruhsatiyesi alınmasının mecburi olduğu ruhsat alınmış yapılarda herhangi bir değişiklik yapılmasının da yeniden ruhsat alınmasına bağlı olduğu, bu durumda bağımsız bölümlerin brüt alanı artmıyorsa ve nitelik değiştirmiyorsa ruhsatın hiçbir vergi, resim ve harca tâbi olmayacağı, 29 uncu maddesinde yapıya başlama müddetinin ruhsat tarihinden itibaren iki yıl olduğu, bu müddet zarfında yapıya başlanmadığı veya yapıya başlanıp da her ne sebeple olursa olsun başlama müddetiyle birlikte beş yıl içinde bitirilmediği takdirde verilen ruhsatın hükümsüz sayılacağı, başlanmış inşaatlarda müktesep hakların saklı olduğu, ruhsat yenilenmesi ve plan tadili sırasında ayrıca harç alınmayacağı, 30 uncu maddesinde, yapı tamamen bittiği takdirde tamamının, kısmen kullanılması mümkün kısımları tamamlandığı takdirde bu kısımlarının kullanılabilmesi için inşaat ruhsatını veren belediye ve valiliklerden izin alınmasının mecburi olduğu, mal sahibinin müracaatı üzerine yapının ruhsat ve eklerine uygun olduğu ve kullanılmasında fen bakımından mahzur görülmediğinin tespiti gerektiği, bu maddeye göre verilen iznin yapı sahibini, kanuna, ruhsat ve eklerine riayetsizlikten doğacak mesuliyetten kurtarmayacağı gibi, her türlü vergi, resim ve harç ödeme mükellefiyetinden de kurtaramayacağı 31 inci maddesinde, inşaatın bitme gününün, kullanma izninin verildiği tarih olduğu kullanma izni verilmeyen ve alınmayan yapıların alınıncaya kadar elektrik, su ve kanalizasyon hizmetlerinden ve tesislerinden faydalandırılamayacakları, ancak kullanma izni alan bağımsız bölümlerin bu hizmetlerden istifade ettirileceği, 32 nci maddesinde bu Kanun hükümlerine göre ruhsat alınmadan yapılabilecek yapılar hariç, ruhsat alınmadan yapıya başlandığı veya ruhsat ve eklerine aykırı yapı yapıldığının ilgili idarece tespiti, fennî mesulce tespiti ve ihbarı veya herhangi bir şekilde bu duruma muttali olunması üzerine belediye veya valiliklerce o andaki inşaat durumunun tespit edileceği, yapı mühürlenerek inşaatın durdurulacağı, hüküm altına alınmıştır.

Ayrıca, 7269 sayılı Yasa uyarınca Bakanlığımız deprem, sel ve yangın felaketlerine karşı her türlü önlemi almakla görevli ve yetkili Bakanlıktır.

Bilindiği üzere 3194 sayılı İmar Kanununun amacı yerleşme yerleri ile bu yerlerdeki yapılaşmaların; plan, fen, sağlık ve çevre şartlarına uygun teşekkülünü sağlamaktır. Belediye ve mücavir alan sınırları içinde ve dışında kalan yerlerde yapılacak planlar ile inşa edilecek resmî ve özel bütün yapılar bu Kanun hükümlerine tâbidir.

Kanunun 29 uncu maddesinden de anlaşılacağı üzere inşaasına başlanıpta 5 yıl içinde bitirilemeyen veya bu süre içinde bitirilemeyeceği anlaşılıpta ruhsat yenilemesi yapılmayan yapılar ruhsatsız ve mevzuata aykırı yapı durumuna düşmektedir. Bu durumda yapı hakkında İmar Kanununun 32 nci maddesi uyarınca işlem yapılmak ve yeniden ruhsat alınmak zorunda olup, ayrıca mal sahibi, müteahhit ve fennî mesuller hakkında 42 nci madde uyarınca ceza uygulanması gerekir. Yönetmelikle yapılan değişiklikler insanların can ve mal güvenliğini, ulusal ekonomiyi ilgilendiren ve diğer mevzuatlarda ve yargı kararlarında yer alan hükümlerin uygulanmasını sağlamak amaçlı olduğundan, denetimsizlik nedeni ile ruhsatsız duruma düşen yapıların 5 yıllık süreyi de geçtiği halde yapılmayan bölümleri için bir mükteseplik Kanun hükümleri kapsamında söz konusu değildir. Dolayısıyla yapılan düzenleme Kanun Hükümlerine uygun olup, yasal olmayan bir yönetmelik hükmü değildir.

Yasayla belirlenen 5 yıllık inşaat süresi maksimum süredir. Gelişen teknoloji ve depremsellik üzerine bilinmeyenlerin artık bilinir olması, inşaatların bilhassa temel, perde duvar, kolon, kiriş, taşıyıcı ve bölme duvarlarının optimum süre içinde tamamlanmasını ve mutlaka su vb. korozyona karşı yalıtılmasını ve kaplanmasını gerektirmektedir. Aksi halde yapının taşıyıcı unsurları gerekli izolasyon yapılmaması nedeniyle fonksiyonunu yitirmektedir. Bugünkü teknoloji ile ülkemizde ortalama inşaat süresi 18-24 aydır. Süresi içinde tamamlanmayan yapıların fennî mesullerinin bilhassa statik fennî mesul ve mimarî fennî mesullerin sorumluluk üstlendikleri yapıların sahiplerini ve müteahhitlerini uyarmaları gerekmekte olup, öncelikli görevleri yapıların meslekî kurallara ve yasalara uygun yapılmasını sağlamaktır. Ruhsatı veren idare de rutin denetlemelerle bu tür sorunlara yol açılmasını önlemek ve herhangi bir tehlike vukuunda insanların can ve mal güvenliğine zarar gelmemesi için tedbir almak zorundadır. Süresi içinde tamamlanmayan yapılarda, yeniden ruhsat alınması ve yapı kullanma izni düzenlenmesi öncesinde mutlaka temel beton, demir ve taşıyıcı duvar testleri yapılmalı yapı deprem koşullarına uygunluk taşımıyorsa mutlaka ya takviye projeleri ile olası depreme uygun hale getirilmeli ya da yıkılmalıdır. Fen, sağlık ve çevre şartlarına uygunluk sağlamayan yapılara yapı kullanma izni düzenlenemez.

Yönetmelik, mevzuata aykırı olarak ruhsatsız duruma düşen ve denetimi yapılmayan yapıların müktesep hakkını elinden almamakla, inşa edildiği kadarıyla gerekli işlem ve kontroller yapıldıktan ve tedbirler alındıktan sonra kullanılmasına izin verilmekte ancak yeni kat ilave edilerek tamamlanması talebinde yürürlükteki mevzuat hükümlerine uygunluğun sağlanması kaydıyla tamamlanmasına ve yapı kullanma izni düzenlenmesine olanak tanımaktadır.

Aksi halde mevzuata uygun yapı inşa eden yasalara saygılı vatandaşlar ve meslek adamları ile bilim ve tekniği ve yasaları hiçe sayan vatandaşlar ve diğer ilgililer arasında bir fark gözetilmemiş olacaktır. Yasanın 29 uncu maddesinin kuralının bir anlamı kalmayacak, sonuçta yasa maddesinin ihlali için bir teşvik olarak değerlendirilecektir.

Yasa kuralı ihlali ile ruhsatsız duruma düşen bir yapının yapılmayan bölümlerinin kazanılmış bir hak olarak değerlendirilmesi toplum ve kamu yararına yapılan değişiklerden muaf tutulması geçerli ve Kanuna uygun bir görüş olarak değerlendirilmemektedir. Bu nedenle iddia yetersizdir. Kaldıki bu husus 16 Nisan 1990 tarih, 07737 sayılı Genelge ile tüm belediyelere iletilmek üzere Valiliklere duyurulmuştur. Ancak aradan geçen 10 yıl zarfında bu konuda Bakanlığımız aleyhine herhangi bir dava açılmadığı gibi herhangi bir yakınma da iletilmemiştir.

Yapılar, gerek ülkemizde gerekse dünyanın diğer ülkelerinde ortalama 30 ile 35 yıllık dönemde insanların kullanımında olan önemli enstrümanlardan biri olup, maliyeti açısından millî ekonomide önemli bir yer tutmaktadır. Gerek özürlüler, yaşlılar, hamileler ve çocukların günlük yaşama katılımının sağlanması, gerek % 92’si deprem bölgesi içinde bulunan ülkemizde bu koşullarda dünyada yapı nasıl yapılıyorsa aynı şekilde yapılması zorunluğu, gelişen teknoloji, doğal gazın yaygınlaşması gibi nedenlerle yangın riskinin daha da artması, Avrupa Birliğine uyum süreci, Ülkemizi tehdit eden deprem olasılığı, gerekse Ülkemizde kalitesiz yapıların ve yapılaşmanın yaygınlaşması, ruhsat alınmamış yapılarda yönetmelik değişikliğine uygun proje tadilatına gidilmesine gerektirmektedir.

Sonuç olarak Bakanlığımız, ruhsat alınmış, ancak yasal inşaatı süresi dolmasına rağmen herhangi bir işlem yapılmamış yapılara, denetimsiz yapı olarak değerlendirilmektedir. 3194 sayılı İmar Kanunu, yapıların inşaasının denetlenmesi hususunda gerek ilgili idarelere gerekse fennî mesullere görev vermektedir. Beş yıllık inşaat süresi içinde bitirilemeyen ruhsat yenilemesi yapılmaması nedeniyle ruhsatsız duruma düşen ve ruhsat alınması ya da yıkılması zorunlu olan yapı layıkıyla denetlenmiş olsa idi mal sahibinin ruhsat yenilemek üzere fennî mesul ve/veya ilgili idarece uyarılmış olması, mal sahibince aksine bir davranış içinde bulunulması durumunda yapının ruhsatsız kaldığı tarihten itibaren fennî mesulün görevini bırakması ve en geç 3 gün içinde ilgili idareye bildirilmesi ve ilgili idarece işlem yapılması gerekirdi.

Bu nedenle mevzuata aykırı olarak inşa edilip ruhsatsız duruma düşen ve denetlenmeyen yapıların yapılmış kısımları müktesep hak olarak kabul edilmekte ancak, yapının yürürlükteki mevzuata, teknik ve bilimsel kurallara uygun olarak yapıldığının, yerinde ve gerektiğinde laboratuvar testleri ile incelenmesi, kullanılmasında herhangi bir engel olmadığının ilgili idarece kabul edilmesi gerekmektedir. Asansör vb. özürlüler, yaşlılar, hamileler, çocuklar ve hastalar için getirilen yeni hükümlere uygunluğu sağlanması durumunda kalan kısımlarının tamamlanması gerekmektedir. Teknik olarak tadilat projeleri ile bu gibi sorunların çözülmesi mümkün olup, bilimsel ve teknik kurallara göre yapılan ve denetlenen tadilatlar ülkemizde ve dünyanın diğer ülkelerinde uygulanmaktadır.

Madde 27 : Yönetmelik değişikliğin 27 nci maddesi ile 3030 sayılı Kanun Kapsamı Dışında Kalan Belediyeler Tip İmar Yönetmeliğinin 44 üncü maddesinin değiştirildiği, eskiden 5 kattan sonra yangın merdiveni öngörülmüş iken, yeni yönetmelikte 3 üncü kattan sonra yangın merdiveni öngörüldüğü, 4 katı bitmiş bir binanın ruhsat yenilemesinde yeni yönetmelik uygulanacağından, bu hükmün nasıl uygulanacağı ve yangın merdivenin nasıl yerleştirileceği hususu:

Gelişen teknoloji, doğal gazın yaygın kullanıma açılması, millî gelirin artması sonucu elektrikli ev aletlerinin ülkenin her yerinde yaşamın içinde yerini alması ilgili idarelerin elinde bulunan yangın söndürme araçlarının belirli katların üzerine erişimde yetersiz kalması, çağdaş ülkelerde olduğu gibi, öncelikle yangının çıkmamasını sağlamak, çıkması durumunda can güvenliğinin ilk amaç olduğunu benimsemek ve yangına anında müdahale etmeyi sağlamak. Avrupa Birliğine girme sürecinde olan ülkemizde temel politika olarak saptanmıştır. Çıkan yangınlarda yaşanan dram haklılığın göstergesi olup, ülkemizde mevcut yapılara da yangın merdiveni yapılmasını sağlayacak meslek adamlarımız mevcuttur.

Yönetmelik, kat adedi 1’den fazla olan tüm umumî binalar ile, kat adedi 3’den fazla olan tüm yapılarda yangın merdivenini ve yangın önlemlerini zorunlu tutmaktadır. Bitişik nizama tâbi parsellerde komşu parseldeki yapıyla ortak yangın merdiveni düzenlenebileceğini de belirtmektedir. Yangın kaçış yolları, yangın kaçış hortumu gibi özel önlemler Yönetmelikten de anlaşılacağı gibi tüm konut yapılarında zorunlu olarak aranmamaktadır. Sadece yüksek katlı umumî binalar ve yüksek katlı yapılarda aranmaktadır. Tip İmar Yönetmeliğinin 15/25 maddesinde yüksek katlı bina 10 kat ve daha yüksek binalar olarak tanımlanmıştır. Bu konuda hem ülkemizde hem dünyada hızlı gelişmeler olmaktadır. Gerek Türk Standartları gerek 4.11.1995 tarih, 22453 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan ve bu yönetmelikle uyulma zorunluluğu getirilen Kamu Binalarının Korunması Hakkında Yönetmelik gerekse yayımlanmış bilimsel eserler ve üniversitelerimiz, bu konuda mimarî proje müelliflerine yol gösterecektir.

Sonuç olarak, vatandaşlarımızın can ve mal güvenliği Anayasamız ile teminat altına alınmış olup, yönetmelik değişikliği Kanuna aykırı olmayıp, mal sahibinin sadece kendisinin kullanacağı yapı olmadığı açıkça belli olan ve 4 ve daha fazla katlı yapılarda toplum yararına değişiklikleri içermektedir. 3194 sayılı İmar Kanununun verdiği yetki ile yapılan değişiklikler Anayasanın 17, 35, 56 ve 57 nci maddelerinin ruhuna uygun olarak yapılmıştır.

Madde 28 : Yönetmelik değişikliğinin 28 inci maddesi ile 3030 sayılı Kanun Kapsamı Dışında Kalan Belediyeler Tip İmar Yönetmeliğinin 45 inci maddesinin değiştirildiği, eski halinde 5 kattan fazla yapılarda asansör zorunluluğu varken, değişiklikle 3 kattan fazla yapılarda asansör zorunluluğunun getirilmesinin maliyeti artırdığı hususu,

Yönetmelik değişiklikleri fiziksel çevrenin özürlüler için ulaşılabilir ve yaşanabilir kılınmasına olanak sağlamaya yönelik 572 sayılı Kanun Hükmünde Kararname uyarınca hazırlanmıştır. Değişiklik yapılırken yaşanan Erzincan, Dinar, Adana-Ceyhan depremleri, yangınlar ve bunların sonuçları değerlendirilmiş, Avrupa Birliğine uyum sürecinde olan ülkemizde mevcut İmar Kanunu kapsamında yapılabilecek değişiklikler saptanmıştır.

Özürlüler İdaresi Başkanlığı ve ilgili özürlü kuruluşlarının görüşü alınmış ve mutabakat sağlanmıştır.

Asansör, yapılarda merdiven hariç, düşey sirkülasyonu sağlayan ve Türk Standartlarına giren en ucuz iletim elemanıdır. Ülkemizde artan yaş ortalaması, genç nüfusun fazlalığı, teknolojinin getirdiği bazı rahatsızlıklar, hamileler, çocuklar, yaşlılar ve hastalarla birlikte, herkesin bir gün yaşlı olacağı veya özürlü olabileceği gerçeği ile nüfusun % 10’u mertebesinde bulunan özürlüler birlikte değerlendirildiğinde, bu insanların yaşam kalitesinin artırılması ve toplumsal yaşama katılabilmesi için bazı önlemlerin alınması gerekmiştir. Üç kattan fazla yapılara teknik ve yasal zorunluluk nedeni ile getirilen ek önlemler yapılarda bir miktarda maliyet artırımı getirmekte ise de yaşam kalitesinin artırılması, Türk ve Uluslararası standartlara uyma zorunluluğu, sağlık nedenleri düşünüldüğünde asansör, yangın merdivenleri diğer önlemlerinin getireceği maliyet, deprem ve yangın vukuunda oluşacak can ve mal kaybı ile birlikte değerlendirildiğinde kesinlikle dikkate alınmayacak büyüklüktedir. Ayrıca bu Yönetmelikle getirilen önlemler, rant amaçlı belediyelere kat artırımı gibi usulsüz plan değişikliği teklifinde bulunma isteğini azaltacak ve belediyelerin plan değişiklikleri ile imar planlarını uygulanmaz hale getirmeleri önlenecektir.

Anayasanın 135 inci maddesi uyarınca kurulan, kamu tüzel kişiliği olan kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşlarının öncelikli görevi, değerlendirmelerini ve uygulamalarını meslek ilkeleri, bilimsel kurullar ve kişi menfaatlarından çok kamu yararına yapmak ve bu doğrultuda tedbir almaktadır.

Madde 31 : Yönetmelik değişikliğinin 31 inci maddesi ile 3030 sayılı Kanun Kapsamı Dışında Kalan Belediyeler Tip İmar Yönetmeliğinin 50 inci Maddesinin (a) bendinin değiştirildiği, su deposu yapmaktaki amacın su arızaları nedeniyle suyun kesilmesi halinde ihtiyacı karşılamak olduğu, bir binada günlerce su kesilmesinin düşünülmez olduğu, yapı sahiplerini buna zorlamada kamu yararı bulunmadığı iddiası,

Tip İmar Yönetmeliğinde yapılan değişiklikle daha önce umumî binalar, otel ve benzerlerinde zorunluluk olan su depoları konut yapılarına da getirilmiştir. Su deposu, birisi yangın vukuunda kullanabilmek, diğeri ise su kesintileri esnasında devreye girmek amaçlıdır. Zaten bir çok Büyükşehir Belediyesinin İmarYönetmeliklerinde su deposu ve hidrofor zorunlu müştemilattır. Bu, insanlarımızın yaşam kalitesinin artırılmasına yönelik bir uygulamadır. Çağdaş dünyada zayi etmeden tüketilen enerji ve su bir ölçü olarak algılanmakta ve gelişmişliğin göstergesi olmaktadır. Yapılan yapıların en az 30-35 yıl kullanılacağı ve artan sıcaklık ve azalan su kaynakları ve gelişmişlik süreci ve yangın önlemi birlikte değerlendirildiğinde, iddia yersizdir.

İller Bankasının yaptığı su depoları ile, yapılar için önerilen su deposunun ilgisi bulunmamakta olup, farklı fonksiyonlar ihtiva etmektedirler. Su depoları ile ilgili madde, 4.11.1995 tarih, 224533 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren Kamu Binalarının Yangından Korunması Hakkında Yönetmelik hükümleri çerçevesinde hazırlanmış olup, miktarlar anılan yönetmelikte yer alan değerlerin altındadır. Su depolarının yapılacağı alan ile hidrofor ve benzeri iletim araçları ve bunlara ait mekanlar mimar, inşaat, makine ve elektrik mühendislerinin ortak çalışması sonucu tespit edilecek bir husus olup, mimarî projelerde de gösterilmek durumundadır.

Çağdaş standartlara ve mevzuata aykırı olarak, küçük parsellere yüksek yoğunluk verilmesini de engelleyeceği de düşünülmektedir. Su depoları ile ilgili değişiklik sadece yapı sahipleri için değil, iddia edildiği üzere 14 daireli bir yapıda ikâmet eden 14 bağımsız bölümde yaşayacak vatandaşlar ile, yapının bulunduğu parsele komşu parsellerde yer alan yapılar ile kullanıcılarının düşünülerek yapılmış olması, oluşacak yangın vukuunda can ve mal güvenliğini sağlamaya yönelik olması ve millî ekonomiye yansımasının önlenmesi amaçlı olduğundan kamu yararınadır.

Madde 34 : Yönetmelik değişikliğinin 34 üncü maddesi ile 3030 sayılı Kanun Kapsamı Dışında Kalan Belediyeler Tip İmar Yönetmeliğinin 57 nci Maddesinin değiştirildiği, yapılan değişikliğin 1 inci Bendi ile yeni inşaat ilave ve esaslı tadillerde yapı ruhsatı almak için yapılan başvurularda, parselin durumunu belirleyen jeolojik rapor dilekçeye eklenir hükmünün getirildiği parsel bazında jeolijik rapor istenemeyeceği parsel bazında istenmesi gereken zemin etüd raporu olduğu, bu nedenle bu madde hükmünün uygulanması gereğinin ve olanağının olmadığı iddiası,

Jeolojik/jeoteknik etüd ve raporları, planların hazırlanması sırasında, yapılaşma alanlarının ve bu alanlara ilişkin kat yüksekliği, yapı büyüklüğü hakkında verilen kararların belirlenmesinde hem ekonomi hem de can güvenilği açısından en önemli veridir. Ancak ülkemizde bazı belediyeler hariç İller Bankası tarafından yapılmayan imar planlarında ve İller Bankası tarafından yapılmış olsa dahi, bu planların ilaveleri, revizyonu, değişikliğinde, jeolojik/jeoteknik etüd raporu sonuçlarının kullanılmadığı veya bu alanla ilgili olarak rapora istinaden belirlenen kararların değiştirildiği tespit edilmiştir.

Jeolojik/jeoteknik raporlar, imar planını yapan, yaptıran ve onaylayan idarenin sorumluluğu altındadır. Yapı ruhsatı talebinde bulunan kişiler, ilgili idareden plan yapımı sırasında hazırlanmış olan jeolojik/jeoteknik raporun kendi parseli ile ilgili kısmına ait onaylı bir örneğini almak ve bunu bir örneğini ruhsatı düzenleyecek birime diğerini ise zemin ilişkin bilgileri ve değerleri aktaracak meslek adamlarına iletilmek üzere yapının statik projesini yapacak proje müellifine vermek zorundadır. Jeolojik/jeoteknik raporuna dayanan zemin etüd raporu bulunmayan parsellerde yapıya ait statik proje ve hesapları yapılamaz ve ilgili idarelerce onaylanamaz. Bu husus Bakanlığımızca hazırlığı sürdürülen Genelgemizde de açıklanmıştır. Yönetmeliğin bu maddesinde şahıslarca parsel bazında jeolojik/jeoteknik etüd yapılacağına dair bir hüküm bulunmamaktadır.

Yönetmeliğin bu hüküm ile, imar planlarının yapımında, yapılaşma alanlarının belirlenmesi ve yapıya ilişkin kararlar alınmasında konuya ciddi olarak yaklaşılmasını sağlamak amaçlanmış olup, böylelikle vatandaşlardan gelen her talebin teknik ve bilimsel kurallar hiçe sayılarak kabul edilmesinin veya girişimde bulunulmasının önü kesilecektir. Bu nedenle önemlidir. Artık gerek idarelerin gerek meslek adamlarının ve odalarının konuya bu boyutu ile yaklaşmaları gerekmektedir.

Değişiklikle, parsel bazında jeolojik/jeoteknik etüd yapılması değil, jeolojik, jeoteknik etüd yapılmadan imar planı revizyonu, ilavesi, değişikliği, mevziî imar planı yapılmasının engellenmesi, yapılmış ise bu eksikliğin giderilmesi öngörülmüştür.

Madde 35 : Yönetmelik değişikliğinin 35 inci Maddesi ile 3030 sayılı Kanun kapsamı Dışında Kalan BelediyelerTip İmar Yönetmeliğinin 57 nci Maddesinde değişiklik yapıldığı, projenin parsele aplikasyonu ve temelden subasman seviyesine kadar yapının yatay ve düşey konumunun belirlenmesi ile ilgili fennî mesuliyetin harita mühendislerince, peyzaj projesi içeren yapılarda bu konuda fennî mesuliyetin peyzaj mimarlarınca üstlenileceği hükmünün getirildiği, bunun ülke gerçeklerine uymadığı, ayrıca aynı madde ile fennî mesuliyet üstlenebilmesi için, yapının kanuna, plana, mevzuata, fen ve sağlık kurallarına, projelerine uygun yaptırılacağına dair noter taahhütnamesi ve fennî mesuliyet üstlenilen her konuda ayrı ayrı düzenlenen büro tescil belgesi istenildiği, fennî mesulün yapı ruhsatına attığı imza ile zaten taahhüt altına girdiği, ayrıca noterden tasdikli taahhütname istenildiğinde, gereksiz malî külfet yüklendiği, noter tasdikli taahhütnameler düzenlenirken 1 yıl esas alınmak suretiyle harç tahakkuk ettirildiği ve tahsil edildiği, yasa uyarınca fennî mesulün 1 yıl çalışması gerektiğine dair bir önkoşul bulunmadığı, ayrıca her konuda ayrı ayrı büro tescil belgesi düzenlenmesinin haklı bir nedeni bulunmadığı iddiası,

Yönetmelik değişikliğin 34 üncü Maddesi ile değiştirilen Tip İmar Yönetmeliğinin 57-3/a maddesinde, mimarî proje ile birlikte, 1/200, 1/100, 1/50 ölçekle, harita mühendisi tarafından hazırlanan aplikasyon belgesi ile nüfusu 10 000’in üzerinde olan belediyelerde ve 10 000 altında olmakla beraber yerleşme ve yapının özelliği nedeniyle ilgili idarece istenecek peyzaj projelerinin hazırlanması ve tasdik edilmesi öngörülmüştür.

Bakanlığımıza gelen şikayetler ve yapılan incelemeler, gerek parsellerin yer teslimi, gerek yapıların yapı yaklaşma sınırı dışına taşılarak yapılması, gerek kat adedi ve yüksekliklerinin imar planına, ruhsat eki projelerine aykırı olması nedeniyle sorunların çıktığını, yapıların yıkılmak zorunda kaldığı veya yargıya intikal etmesi sonucu sürüncemede kaldığı, kentlerin harabe haline gelen yapılar nedeniyle çirkin bir görünüm sergilendiğini göstermiştir. Sonuç olarak insanlarımız birbirleri ile kavgalı olmakta, yapıların yıkılması durumunda millî servetimiz zarar görmekte ya da yapılar harabe halinde durmakta ve hatta kullanılmaktadır.

İmar planında yer alan parseller ile bu parsellere yapılacak yapıların parsel üzerindeki yeri, kat ve alan büyüklüğü ile ilgili olduğundan, konu imar planı kararlarının ve halihazır haritanın uygulanması olarak değerlendirilmiş, Yönetmeliğin 57-3/a maddesi ile mimarî projenin eki olarak aplikasyon belgesi istenmiş olup, 3194 sayılı İmar Kanununun 22, 28, 38 ve 44 üncü maddelerine ve Danıştay Altıncı Dairesinin 28.12.1994 günlü E:1994/64, K:1994/5094 sayılı Kararı ile Danıştay İdarî Dava Daireleri Genel Kurulunun 8.11.1996 günlü, E:1996/313 K:1996/936 sayılı Kararına ve 6235 sayılı TMMOB Kanununa uygundur.

Peyzaj projesi belirli alanlarda yapılması zorunlu olan ve mimarî projenin eki olarak Yönetmeliğin 57-3/a maddesine dahil edilmiştir. Gündeme getirilmesi zorunlu olduğundan, kentlerin beton yığını olmaktan kurtarılması gerektiğinden, inşaatın tamamlanması sonrasında, parsellerin bahçelerinin inşaat artıkları ile bırakıldığı tespit edildiğinden, yapının yakın ve uzak çevresi ile bir bütün olması ve sadece kamuya ait alanların değil kendi konutlarının bahçesinin de birer yaşam mekanı olarak değerlendirilmesi gerektiğinden, yapı kullanma sürecinde bahçelerin depo ve çöp yığını olarak kullanılmasının engellenmesi ve yapıda yaşayanların bu yöntemle bahçelerine sahip çıkacakları düşünüldüğünden, peyzaj projesinin Avrupa Birliğine uyum sürecinde olan ülkemizin gündemine getirilmesinin bir zorunluluk olduğu düşünülmüş ve Tip İmar Yönetmeliğinde hüküm altına alınmıştır. Peyzaj projelerine ait açıklamalar Bakanlığımız Genelgeleri ile ilgili idarelere duyurulacaktır.

Mimarî proje eki olarak istenen peyzaj projelerine ait hüküm, 3194 sayılı İmar Kanununun 22, 28, 34, 38 ve 44 üncü Maddelerine ve Danıştay Altıncı Dairesinin 28.12.1994 günlü, E:1994/64 K:1994/5094 sayılı kararına ve Danıştay İdarî Dava Daireleri Genel Kurulunun 8.11.1996 günlü E:1996/313, K:1996/936 sayılı kararına ve 6235 sayılı TMMOB Kanununa uygundur.

Fennî mesullerinden noter tasdikli taahhütname istenmesi hususu İçişleri ve Maliye Bakanlığınca hazırlanarak, 7 Ağustos 1991 tarih, 20953 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 210 sıra no.lu Vergi Usul Kanunu Genel Tebliği uyarınca, Türk Standartları Enstitüsü tarafından hazırlanan TS 8737 no.lu Yapı Ruhsatı Belgesi ile taahhütname zorunlu kılınmış ve bu belgenin fennî mesul hanesinde bulunan 51 inci Maddesinde bu alana, fennî mesulden alınacak noter tasdikli taahhütnamenin tarih ve sayısının yazılacağı belirtilmiştir. Bakanlığımızca yönetmelik değişikliğinde yapılan işlem, imar mevzuatına yeni bir hüküm getirmek değil, var olan bir hükmün ve uygulamanın yönetmelikte yer almasını sağlamaktır. 3194 sayılı İmar Kanununda fennî mesuliyet süresine ilişkin bir hüküm bulunmamaktadır. Fennî mesuller ücretini alacakları mal sahipleri ile yapacakları sözleşmede bu süreyi belirleyebilirler. Sürenin ortalama yapı yapılması süresi olarak belirlenmesini, yapıların kalite ve dayanıklılığına olumlu etkisi olacağı kesindir. Böylece yine yönetmelikle getirilen aynı anda alınacak fennî mesuliyet sayısının hem fennî mesullere hem de idarelere sıkıntı yaratmaması, hem de sürüncemede bırakılmayan yapının denetimi sağlanacaktır.

İmar mevzuatında, fennî mesullerden alınacak harçlarla ilgili bir hüküm bulunmamaktadır. Bu nedenle sorunun kaynağı harçlar ve alınma şekilleri ise, bu konuda, Maliye ve Adalet Bakanlığı yetkili olup, Bakanlığımızca yapılacak bir işlem bulunmamaktadır.

Bakanlığımızın 28 Ağustos 1989 tarih, 18942 sayılı Genelgesinden de anlaşılacağı üzere, Kamu Kurum ve Kuruluşlarında çalışmayan fennî mesullerin meslek odasına kaydolmaları ve vergi kayıt belgesine sahip olmaları gerekmektedir. Mimar ve mühendislerin, meslekleri ile ilgili olarak serbest çalışmaları için 6235 sayılı Kanun uyarınca, serbest bürolarını kurmaları ve bürolarını tescil ettirmeleri gerekmektedir. Bugünkü uygulamada büro açıldıktan sonra her yıl Odalarca incelenerek yeniden tescil edilmektedir. Bu uygulama imar mevzuatı uyarınca verilen görevleri layıkıyla yapmayan meslek adamlarının denetlenmesi anlamına gelmektedir. Mimarlık ve mühendislik hizmetleri ciddiyet gösterilmesi gereken ve sonucu itibariyle Türk insanının can ve mal güvenliğini ilgilendiren bir konudur.Bakanlığımıza gelen yakınmalarda bir defa alınan büro tescil belgesinin fotokopisinin kullanılması sonucu, fotokopilerde tahrifat yapıldığı, mimarlık ve mühendislik eğitimi almayan kişilerin uygulamanın içine girdiği anlaşıldığından ve fennî mesuliyet üstlenilmesi, otokontrolun yapılması hususunda yönetmelik meslek odalarına görev yüklenmiştir.

Her iş için istenen ve büro tescili yapılan üyelere düzenlenen büro tescil belgesi bir defada alınabilecek fennî mesuliyetin Odalar tarafından denetlenmesi ve mevzuata aykırı bir durumun ortaya çıkması durumunda ilgili tüm idarelerin meslek odalarınca uyarılması açısından önemlidir. Ayrıca, İmar Kanununun 28 inci ve 44/II maddesi uyarınca müteahhitlerin ve mühendisler, mimarlar ve fen adamları dışında kalan fen adamlarının sicilleri, belediyeler ve valilikler ve Bakanlığımız tarafından tutulmakta iken, mühendis, mimar ve şehir plancılarının sicilleri 6235 sayılı Yasa uyarınca, Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliğine bağlı meslek odalarınca tutulmaktadır. Bu işlem ile büro tescili yapılmış, mesleğini serbest olarak iştigal eden meslek adamına her iş için büro tescil belgesi verilmesi sicillerin oluşturulmasında da bir etkendir. Her iş için büro tescil belgesi düzenlenmesi sonucu itibariyle, sağlıklı bir istatistik çıkarılmasına sebep olabileceği gibi, ülkemizde meslek adamları eliyle yapılan imar faaliyetlerinden hem meslek odasının bilgisinin olmasını sağlayacak hem de bu konuda araştırma ve inceleme yapan meslek ve bilim adamlarına katkısı olacaktır. Başarı ve başarısızlık kriterlerinin tespitinde faydalı olabileceği gibi, idareler ile diyalog ine girilerek aksaklıklar hakkında üyesi bulunan meslek adamlarının uyarılması sağlanacaktır. Kısaca bu uygulama ile denetim hizmetlerinin disipline edilmesi amaçlanmıştır.

34 üncü Madde : Yönetmelik değişikliğinin 34 üncü Maddesi ile 3030 sayılı Kanun Kapsamı Dışında Kalan Belediyeler Tip İmar Yönetmeliğinin 57 nci Maddesinin değiştirildiği, 57-3/b maddesinde yer alan “Ayrıca ilgili idare jeoloji ve/veya jeofizik mühendisi ve jeolojik etüd raporu ve zemin etüd raporu ister.” hükmünün zemin etüdünün jeoloji mühendisi, jeofizik mühendisi ve jeolog tarafından yapılmasının yanlış olduğu hususu.

Deprem ve benzeri felaketler olması durumunda kesinlikle zarar görmemesi ve yıkılmaması öngörülen büyük yatırım projelerine ilişkin imar planlarının hazırlanmasında, zemin konusunda üst eğitim görmüş inşaat mühendisleri ile üst yapı proje hesaplarını yapan inşaat mühendislerinin, jeolojik/jeoteknik etüd raporlarının hazırlanmasında görev alması Bakanlığımızın da aradığı şarttır. Bu yapılar Tip İmar Yönetmeliği kapsamında yapılan yapılar değildir. Tip İmar Yönetmeliğinde, zemin etüd raporunun statik proje ekinde verilmesi, statik proje ve hesaplarının bu rapor çerçevesinde hazırlanması ve idarece bunun kontrolunun yapılması amaçlanmıştır. Statik projeye esas Zemin Etüd Raporunun konu ve zemin yapısına göre tek bir meslek grubu eleman tarafından yapılamayacağı, Türkiye Petrolleri A.O. GenelMüdürlüğü, Teknik Araştırma ve Uygulama Genel Müdürlüğü, Yapı İşleri Genel Müdürlüğü, İller Bankası Genel Müdürlüğü, Karayolları Genel Müdürlüğü, Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğü, MTA, Afet İşleri Genel Müdürlüğü ile yapılan toplantılarda ortak görüş olarak ortaya çıkmış, YÖK’ten alınan 22.11.1999 tarihli yazıda ise zemin etüdlerinde, zemin mekaniği, zemin dinamiği, zemin emniyet gerilmesi hesaplarının zemin mekaniği ve temel mühendisliği konusunda uzmanlaşmış inşaat mühendislerince, ancak bu aşama öncesinde yapılması gerekli, sondaj, arazi ve zemin/kaya mekaniği, laboratuvar deneylerini kapsayan zemin-yapı etkileşiminin analizinde kullanılacak temel zemini, profili ve profil içerisinde yer alan birimlerin fiziksel ve mekanik özelliklerinin sunulduğu araştırma raporlarının jeoloji mühendislerince hazırlanması gerektiği belirtilmiştir.

Belirtilen gerekçeler, zemin etüd raporunun, yönetmelikten çıkarılma nedeni olamaz.

Yapılarda, içme ve kullanma suyunun binaya girişi ve atık su olarak çıkışına kadar projelendirmenin inşaat, makine ve çevre mühendislerince beraberce yapıldığına ilişkin bir belge Bakanlığımıza intikal etmemiş olup, İmar Kanunu ve Tip İmar Yönetmeliği kapsamında olan alanda yapılmış binalarda böyle bir uygulamanın yapılıp yapılmadığı, yapıldı ise projelerinin birer örneğinin Bakanlığımıza iletilmesi istenmiştir. Kamu yatırımları ile özel uzmanlık ve proje gerektiren yapıların bu yönetmelik kapsamı dışında olduğu unutulmamalıdır.

Madde 35 : Yönetmelik değişikliğinin 35 inci Maddesi ile Yönetmeliğin 57 nci Maddesinin değiştirildiği, aynı anda en fazla 10 adet yapının fennî mesuliyetinin üstlenebileceği hükmünün getirildiği soruna yol açacağından, düzenlemenin iptali gerektiği hususu ile zorunlu sürveyanlık hizmetlerinin getirilmesine ilişkin düzenlemenin yanlış olduğu ve kamu yararı bulunmadığı hususu,

Fennî mesuliyet hizmetleri, kamu adına yapılarda denetim görevi üstlenen mimar ve mühendislere ilişkin bir hizmet olup, ilgili idareye, mal sahibine ve olası bir hasardan zarar görenlere karşı sorumluluk gerektirmektedir. Sadece ticarî bir kazanç sağlamaya yönelik olarak değerlendirilemez.

Uluslararası standartlar, yapıların proje, uygulama ve denetim olarak üç temel teknik hizmetle yapılması zorunluluğu getirmektedir. Ancak, Ülkemizde kamu yapıları hariç diğer yapılarda, böyle bir zorunluluk bulunmamakta, sadece proje denetim hizmetleri, zorunlu teknik hizmet olarak değerlendirilmektedir. Nedeni ise yapı maliyetlerinin artmasıdır. Fennî mesullerin ücretleri ise Bakanlığımızca tespit edilmemekte olup, meslek odalarının Asgarî Ücret Yönetmelikleri ile belirlenmektedir.

Yapı ruhsatı, mevzuatımızda parsel bazında düzenlenmekte, bir parselde birden fazla yapı var ise tek bir ruhsata konu olmaktadır. Fennî mesullerde sayı belirlenirken ruhsat esas olup, her ruhsat bir fennî mesuliyet olarak değerlendirilmelidir. Yine yönetmelikle bu görev, her iş için alınan büro tescil belgesinde belirtilmek üzere fennî mesullerin mesleğine göre, ilgili meslek odalarına verilmiştir.

Ülkemizde, yapı yerini görmeden sadece sorumluluk üstlenen fennî mesullerin de olduğu bilinmektedir. Bunun sonuçları yaşanan deprem, sel, yangın gibi felaketlerle görülmüştür. Fennî mesullere her an inşaat başında olma zorunluluğu getirilmemiş, ancak mesleği ile ilgili konuda yapılan imalatın ilgili aşamalarında projesine, fen kurallarına uygunluğunu denetleme görevi verilmiştir. Yapı yerinde bulunan sürveyanlar sayesinde fennî mesuller işin uygulamasını denetleyebileceklerdir. Sürveyan sayesinde işin usta, kalfa eliyle değil, yardımcı teknik elemanların müdahaleleriyle yapılması sağlanacaktır. Küçük yapının daha kısa sürede, büyük yapının daha uzun sürede yapılacağı gerçeği dikkate alındığında ve ücret belirlenmesinde bu koşullar değerlendirildiğinde sorun çıkması söz konusu olamaz. Ayrıca, yapılarda projesine göre her meslek grubunun kendi projesine ilişkin uygulamayı yapmasına ilişkin hüküm sayesinde, meslek adamları eğitimini almadığı bir konuda sorumluluk almamış olacaklar, böylece yapılar da daha sağlıklı yapılacaktır.

Sürveyanlık hizmetlerine ilişkin maddenin uygulanması ile ilgili usul ve esaslar ile açıklayıcı hususların Türk Mühendis ve Mimarlar Odaları Birliğinden görüş alınarak Bakanlıkça belirleneceği yönetmelik hükmü olduğundan, önümüzde enflasyon nedeniyle miktarlarda olan küçülmenin sorun yaratmayacağı açıktır. Yapıların uygulanmasının da teknik elemanlarca sürdürülmesinin gerektiğinin kabulü gereken bir ortamda, hem fennî mesuliyet hem de sürveyanlık hizmetleri için getirilen kararlar kamu yararına olup, yapı maliyetlerine ilişkin miktarlar haricinde günceldir.

41 inci Madde : Yönetmelik değişikliğinin 41 inci Maddesi ile 3030 sayılı Kanun Kapsamı Dışı Kalan Belediyeler Tip İmar Yönetmeliğinin 64 üncü Maddesinin değiştirildiği, bu maddeden yapının ilgili idarece, sadece yapı kullanma izni verilmesi sırasında denetlendiğinin anlaşılması hususu.

İmar mevzuatı uyarınca yapıların fen, sanat ve sağlık kurallarına uygun olarak inşa edilip edilmediğinin denetlenmesi görevi zorunlu olarak tutulmuş, bu görev belediye ve mücavir alan sınırları içinde belediyeler, dışında ise valiliklerle, her iki alanda fennî mesullere verilmiştir. İlgili belediyeler ve valilikler ile fennî mesuller yapıları sürekli denetlemekle görevlidir. Belediyeler ve valilikler devlet kurumları olup, devlet kurumlarının denetleme görevi kaldırılamaz, aksatılamaz, engellenemez.

Yapı kullanma izni başlıklı bu madde Tip İmar Yönetmeliğine yapılan değişiklikle girmiş olup, yapı kullanma izin belgesi düzenlenmeden yapıların iskân edilmesi veya yapı ruhsatı formunda yer alan işlemlerin dışında yapı denetlenmeden yapı kullanma izin belgesinin düzenlenmesinin tespit edilmesi sonucudur. Yapı kullanma izin belgesi, yapıyı kullanmakta olan insanlarımıza, ilgili idarece, fennî mesullerce ve proje müellifince bu yapının yürürlükteki mevzuata, imar planına, sanat ve sağlık kurallarına, Türk Standartlarına uygun yapıldığını belirten bir taahhütnamedir. Bu nedenle son kez yapı kullanımına açılmadan yapı yerine gidilmesi gerekli bulunmaktadır.

Bir yapı sadece betonarme aksamdan oluşmamaktadır. Bütün fennî mesuller de yapının betonarmesinden sorumlu değildir. Ayrıca, hem TS 8737 numaralı yapı ruhsatı formu, hem de Teknik Araştırma ve Uygulama Genel Müdürlüğümüzün 11.2.1992 tarih ve 2230 sayılı yazısı ile 16.4.1990/7737, 23.10.1989/22657, 6.5.1992/7371 ve 1.6.1992/9396 sayılı Genelgelerinde yapıların hangi aşamalarda denetleneceği açıklanmıştır. Bu itibarla, söz konusu uygulamalar yönetmelik uyarınca değil, 3194 sayılı İmar Kanunu Hükümlerine istinaden yayımlanmaktadır.

Sonuçta bu hususta yasal mevzuat açısından bir eksiklik olmayıp, tüm ilgililerin ve kamuoyunun aydınlatılması ve yasalara uyulması yönünde eğitilmesi gerekmektedir. Öncelikli görev tüm kamu kurum ve kuruluşlarının yanısıra, meslek odalarınındır.

Yapıların inşasında Türk Standartlarına aykırı malzeme kullanılması yasak olup, fennî mesullerce, meslek odalarınca, insanlarımızca kullanıldığının tespit edilmesi durumunda ilgili idarelere ve Bakanlığımıza yasal gereği sağlamak üzere bildirilmesi vatandaşlık görevidir.

3030 Sayılı Kanun Kapsamı Dışında Kalan BelediyelerTip İmar Yönetmeliğinin Büyükşehir Belediyelerinde uygulanmamasının eşitsiz ve çelişkili bir durum çıkardığı hususu ile TSE’ye uygun malzeme kullanma zorunluluğunun, Büyükşehirlerde olmamasının getirdiği adaletsizlik hususu,

İçişleri Bakanlığı ve Maliye ve Gümrük Bakanlığınca birlikte hazırlanan, 7 Ağustos 1991/209353 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 210 sıra no.lu Vergi Usul Kanunu Genel Tebliği uyarınca Türk Standartları Enstitüsünce hazırlanan TS 8737 Yapı Ruhsatı Formuna ilişkin standart zorunlu standartdır. Büyükşehir Belediyeleri dahil tüm belediyeler ve valiliklerde bu yapı ruhsatı formu kullanılmaktadır. Bu ruhsat formu yasa uyarınca özel hükümler içermekte olup, bunlardan bir tanesi, inşaatlarda Türk Standartlarına uygun malzeme kullanılması zorunluluğudur.

3030 Sayılı Kanun Kapsamı Dışında Kalan Belediyeler Tip İmar Yönetmeliği 3194 sayılı İmar Kanununun 44 üncü Maddesi kapsamında hazırlanmış ve Geçici 8 inci Maddesi uyarınca 2.11.1985/18916 mükerrer sayılı Resmî Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe girmiş olup, Büyükşehir Belediyeleri bu yönetmelik hükümlerine tâbi değildir. İmar Kanununun İstisnalar başlıklı 4 üncü maddesi 3030 sayılı Büyükşehir Belediyelerinin Yönetimi Hakkında Kanun ile belirlenecek yerlerde İmar Kanununun Özel Kanunlara aykırı olmayan hükümlerinin uygulanacağını hüküm altına almıştır. 27.6.1984 tarih ve 3030 sayılı Büyükşehir Belediyelerinin Yönetimi Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamenin Değiştirilerek Kabulü Hakkında Kanunun 23 üncü Maddesi uyarınca çıkarılan 3030 Sayılı Kanunun uygulanması ile ilgili Yönetmeliğin 8/E ve F maddeleri, imar mevzuatının, şehirlerin imarı ve imar planları konusunda mülga İmar ve İskân Bakanlığına vermiş olduğu yetkileri kullanmayı ve Büyükşehir ve mücavir alanlarının bütününü kapsayacak Büyükşehir İmar Yönetmeliğinin düzenlenmesi görevini Büyükşehir Belediyelerine vermiştir. Büyükşehir Belediyelerinin kendi yönetmeliklerini çıkarttıkları günden beri ülkemizde bir tarafta Bakanlığımızca hazırlanan 3030 sayılı Kanun Kapsamı Dışında Kalan Belediyeler Tip İmar Yönetmeliği, diğer tarafta her Büyükşehir Belediyesinin kendi İmar Yönetmelikleri ayrı ayrı yürürlüktedir.

Dolayısıyla bu husustaki iddia 2 Eylül 1999 tarih ve 23804 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan 3030 sayılı Kanun Kapsamı Dışında Kalan BelediyelerTip İmar Yönetmeliğinde Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmelikten değil, 3194 sayılı İmar Kanununun istisnalar hükmü ve 3030 sayılı Büyükşehir Belediyelerinin Yönetimi Hakkında Kanun Hükmünde KararnameninDeğiştirilerek Kabulü HakkındaKanunun 23 üncü Maddesi uyarınca çıkarılan 3030 sayılı Kanunun Uygulanması ile İlgili Yönetmeliğin 8/E ve F maddeleri hükümlerinden kaynaklanmaktadır. Bu konuda Bakanlığımızca yapılacak herhangi bir işlem bulunmamaktadır.

Ayrıca, Büyükşehirler ile örnek verilen Hakkâri’nin Şemdinli İlçesi arasında gerek ekonomik gerekse kültürel belirgin bir fark olup, nüfus yoğunlukları ve göçe maruz kalma etkileri farklıdır. Tip İmar Yönetmeliğinin uygulandığı alanlarda belediyeler plan yaparken bu gerçekleri mutlak irdelemek zorundadır. İmar planları çok yönlü inceleme ve irdeleme sonucu hazırlanmak zorundadır. Bu alanlarda 4-5 katlı yapı yapılmasındaki zorunluluğun hangi gerekçelere dayandığı anlaşılamamıştır. Kaldı ki hem ülkemizde hem de diğer ülkelerde, insanlar mülkiyeti kendilerinde olma sebebiyle parsellerine istedikleri büyüklük ve nitelikte yapı yapamazlar. Bu nedenle iddia doğru değildir.

Ayrıca, Büyükşehir Belediyelerinin imar yönetmeliklerinde 572 sayılı Kanun Hükmünde Kararname uyarınca özürlülerin toplumsal yaşama tam katılımının sağlanmasına yönelik değişiklik yapılması gerekmektedir. Asansör ve benzeri hükümler Özürlüler İdaresi Başkanlığınca yapılan toplantılarda uzlaşılan hükümlerdir. Devlet geleneğinde idareler, bir konuda hazırlayacakları yasa ve yönetmelikler yayımlanmadan önce ilgi kurum ve kuruluşlardan görüş almak zorunda olduğundan, büyükşehir belediyelerince 572 sayılı Kanun Hükmünde Kararname uyarınca yapılacak değişikliklerde Özürlüler İdaresi ve ilgili özürlü kuruluşlarından alınacak görüşler neticesinde farklı bir sonuç çıkmayacaktır.

3030 sayılı Kanun Kapsamı Dışında Kalan Belediyeler Tip İmar Yönetmeliğinde yapılan değişiklikler, 3194 sayılı İmar Kanunu, 3458 sayılı Mimarlık ve Mühendislik Hakkında Kanun, 6235 sayılı TMMOB Kanunu, 3030 sayılı Büyükşehir Belediyelerinin Yönetimi Hakkında Kanun, 1580 sayılı Belediyeler Kanunu ve Borçlar Kanunu ile diğer ilgili Kanun, Tüzük ve Yönetmelikler yürürlükte olduğundan ve bunlarda herhangi bir değişiklik yapma yetkisi Bakanlığımızda bulunmadığından, anılan yasaların izin verdiği ölçüde, konusuna göre alınan Danıştay Kararlarına uygun olarak yapılmıştır.

Yapıların en az 30-35 yıl süre ile toplumun kullanımına açık olduğu, ülkemizin % 92’sinin deprem bölgesi olduğu, jeolojik/jeoteknik etüd ve zemin etüdü gibi yapılması zorunlu olduğu halde yapılmadığının anlaşılması hususları, Ülkemizin Avrupa Birliği norm ve standartlarına uyum sürecinde olması, nüfus artış hızının düşmesi, mutlak dayanıklılık ve inşaat kalitesi ile mekansal kalite ve gelişmenin, toplam kalite ve topyekûn gelişme ve kalkınmanın anahtarı olacağı gerçeği ile bir afet sonrası kaybedilen millî servet, işgücü kayıpları ile birlikte değerlendirildiğinde yapılan değişiklikler, kamu yararına, millî çıkarlara uygun olup, insanlarımızın Anayasamızda hedeflenen hükümlere uygun yaşamasını sağlamak amaçlıdır.

Konu hakkında Genel Müdürlüğümüze intikal eden şikayetlerden Yönetmeliğin yanlış anlaşıldığı görülmüş ve 31 Ocak 2000 tarih ve 86-2023 sayılı Genelge ile açıklık getirilmiştir.

Gerek ilgili tüm idarelerden, gerek meslek odalarından ve meslek adamlarından, gerekse vatandaşlardan gelen talepler ve dikkate alınarak, 3030 sayılı Kanun Kapsamı Dışında Kalan Belediyeler Tip İmar Yönetmeliğinin tamamı, bilimsel ve teknik kurullar ve ilgili yasalar kapsamında yeniden gözden geçirilmektedir.

Sonuç olarak Yönetmelik değişikliği, Avrupa Birliğine ve normlarına uyum sürecinde olan ülkemizde bundan sonra yapılacak uygulamaların bilimsel ve teknik kurullar, planlı ve çağdaş yaklaşımlar doğrultusunda yapılması, her konuda millî menfaatlerin korunması amacıyla yapılmış olup, insanlarımızın sağlıklı çevrelerde yaşaması, can ve mal güvenliğinin öncelikli olması gibi kamu ve toplum yararına değerler içermektedir.

T.C.

Bayındırlık ve İskân Bakanlığı 31.1.2000

Teknik Araştırma ve Uygulama

Genel Müdürlüğü

Ankara

Sayı: B.09.0.TAU.0.15.00.00.000096017-86/2023

Konu : 3030 Sayılı Kanun Kapsamı Dışında Kalan Belediyeler

Tip İmar Yönetmeliği

GENELGE

2.9.1999 tarihli ve 23804 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan yönetmelik ile 3194 sayılı İmar Kanununa ilişkin “3030 sayılı Kanun Kapsamı Dışında Kalan Belediyeler Tip İmar Yönetmeliğinin” bazı maddelerinde değişiklik yapılmıştır.

Bu değişiklikler ile, 572 sayılı Kanun Hükmünde Kararname uyarınca özürlülerin yaşam kalitesini artırmak ve yönetmelikle ilgili olarak bugüne dek yaşanan aksaklıkların 3194 sayılı Kanuna uygun olarak giderilmesi amaçlanmıştır.

3030 sayılı Kanun Kapsamı Dışında Kalan Belediyeler Tip İmar Yönetmeliğinin değişiklikleri ile getirilen hükümlerin uygulanması ile ilgili olarak, gerek ilgili idarelerden gerekse şahıslardan birçok tereddüt, soru ve sorun Bakanlığımıza iletilmiş olup, bu genelge ile ortak konulara açıklık getirilmesi gereği duyulmuştur.

A) Parselasyon Planı

İmar Kanununun 18 inci ve 23 üncü maddeleri uyarınca, imar planı hükümleri çerçevesinde uygulama yapılabilmesi için parselasyon yapılarak imar parsellerinin oluşturulması gerekmektedir. Bu işlem yapılmadan kadastral parsel üzerinden inşaat ruhsatı düzenlenmesi söz konusu olmayıp, istisnaî hallere ilişkin açıklamalara, Yönetmeliğin 23 üncü Maddesinde ve “İmar Kanununun 18 inci Maddesi Uyarınca Yapılacak Arazi ve Arsa Düzenlenmesi ile İlgili Esaslar Hakkında Yönetmelik”in 5 inci maddesinde yer verilmiştir. Diğer taraftan, İmar Kanununun 15 ve 16 ncı maddeleri ile belirlenen ifraz ve tevhit işlemleri, 18 inci madde kapsamında yapılacak arazi ve arsa düzenlemesi işlemi yerine geçecek bir işlem değildir. Bu maddeler uyarınca yapılacak işlemler, 18 inci madde uygulaması yapılarak imar parseli oluşturulmuş alanlarda gündeme getirilebilecek uygulamalardır.

İmar planlarının uygulanması, düzenli ve plana uygun gelişmeyi sağlamak amacı ile, öncelikle İmar Kanununun 18 inci maddesi uyarınca işlem yapılması ve imar parsellerinin elde edilmesi, kamu hizmet ve kullanım alanlarının kamu eline geçişinin sağlanması zorunludur.

B)Yapılanma

İnşaat Ruhsatı İşlemleri

İmar Kanununun 21 inci maddesi ile, Kanunun 27 nci maddesinde belirtilen ve ruhsat alınmadan yapılması mümkün olan köy ve mezraların yerleşik alanlarında ve civarında, köyde sürekli oturan ve köy nüfusuna kayıtlı olanlar tarafından yapılacak konut, tarım ve hayvancılık amaçlı yapılar dışında kalan tüm yapılar için inşaat ruhsatı ve yapı kullanma izni alınması zorunluluğu hükme bağlanmıştır. Yönetmeliğe göre, inşaat ruhsatı taleplerinde, dilekçe ekinde parsel durumunu belirleyen jeolojik raporun bulunması gerekmektedir.

Burada sözü edilen rapor, imar planı yapımı için zorunlu olan ve imar planına veri olan, yapılaşma kararlarını etkileyen, arazi yapısına göre gözlemsel ve/veya aletsel etütlerle elde edilen ve parselin bulunduğu bölge genelini kapsayan jeolojik etüt raporunun ilgili bölümüdür. Bu raporun şahıslar tarafından yaptırılması söz konusu olmayıp, idare tarafından, imar durumu düzenlenmesi sırasında dikkate alınması gereken ve risk durumunu da belirleyerek imar durumunda gerekli açıklamaları getirmeyi sağlayan, imar durumuna eklenerek talep sahibi şahsa verilen bir belgedir. Dolayısıyla inşaat ruhsatı talep aşamasında dilekçeye eklenmesi sağlanmış olacaktır.

İmar planı yapımı için jeolojik etüt raporu yapılması zorunlu ve imar planı kararlarına esas olmakla birlikte, raporun plan yapımı sırasında yapılmamış olması halinde ilgili idarece ivedilikle yaptırılması ve planların buna göre gözden geçirilmesi, bu aşamada imar durumu ve inşaat ruhsatı verilmemesi gerekmektedir.

Yönetmelikle ruhsata esas statik projelerin hazırlanmasından önce zemin etüdü yapılması gereği belirtilmiştir. Zemin etütleri ile ilgili jeolojik etütler, yerinde ve/veya laboratuvarda yapılacak zemin/kaya mekaniği deneylerini ve gerekli görülmesi halinde sondajları kapsayan araştırmalar jeoloji mühendislerince yapılacaktır. Temel kayanın bozuşmuş veya örtülü olduğu durumlarda, bozuşmuş kesim ve sağlam kayaya kadar olan derinlik, deprem riski, olası bir deprem anında zemine gelecek dinamik yüklere karşı zeminin davranışının ve zemin-temel-yapı etkileşiminin belirlenmesinde esas teşkil eden sismik dalga hızı değerlerinin zemin hâkim titreşim periyodunun, zemin büyütmesinin belirlendiği araştırmalar jeofizik mühendislerince yapılacak, zemini oluşturan birimlerin fiziksel ve mekanik özelliklerini belirten rapor, jeoloji ve jeofizik mühendislerinin ortak çalışması ile hazırlanacaktır.

Zemin mekaniği, zemin dinamiği ve zemin emniyet gerilmesi hesaplarının bu konuda uzmanlaşmış inşaat mühendislerince yapılarak söz konusu rapora eklenmesi ve statik projelerin bu sonuçlara göre hazırlanması gerekmektedir.

Zemin etütlerinin, ilgili idarelerin bünyesinde kurulacak, ilgili meslek mensuplarının görev aldığı birimlerde yapılması da mümkündür.

Şayet bu rapora göre ruhsat talep edilen parsel; birinci ve ikinci derece deprem bölgesinde kalmıyor, jeolojik/jeofizik ve jeoteknik etütler sonucu yapılaşması yönünde hiçbir sakınca olmayan, doğal afet riski taşımayan, sıvılaşma, oturma, göçme, şişme ve kayma yönünden riski bulunmayan “yerleşmeye uygun alan” ise; toprak zemine oturan temeller için 2, kaya zeminlere oturan temeller için 4 katı geçmeyen konut yapıları için ayrıca “zemin etüdü” aranmaz. Bu alanlarda kalan resmî yapılar ile organize ve küçük sanayi alanlarında yapılacak yapılara ait zemin etütleri, jeolojik/jeofizik ve jeoteknik etüt raporlarında adanın bir kısmı için özel bir etüt türü önerilmemişse, imar adası bütününde yapılır.

Birinci ve ikinci derece deprem bölgesinde kalan parsellerde jeolojik etüt raporunda sahanın kaya zemin ve homojen olduğu belirtilmiş ise, iki katı geçen yapılarda imar adası veya parsel bazında, sahanın toprak zemin olduğu durumlarda her parsel için zemin etüdü istenecektir.

Parsel, birinci ve ikinci derece deprem bölgesi dışında olmakla birlikte, jeolojik etüt raporunda “önlemli alan olarak sınırlanan alanlarda” olup dagerekli önlemler alınması kaydı ile yapılaşmaya açılmış ise, ilgili idarece yapı sahibinden parsel bazında zemin etüdü yaptırılması ve statik projelerin zemin etüdü sonuçlarına göre hazırlanması istenir.

Söz konusu etütlerle ilgili rapor, Bakanlığımızca yayımlanan “Zemin ve Temel Etüdü Raporunun Hazırlanmasına İlişkin Esaslar”a uygun olarak düzenlenecektir.

Her koşulda, “Afet Bölgelerinde Yapılacak Yapılar Hakkında Yönetmelik” hükümlerine uyulması zorunludur.

Aynı şekilde Yönetmeliğin 57 nci maddesinde getirilen değişiklik uyarınca; parselin köşe noktalarının tespit edildiği belge temin edildikten sonra, yapının, imar durumuna uygun olarak projelendirilmesi amacı ile, ilgili idare tarafından aplikasyon krokisi düzenlenir.

Proje müellifi, bu kroki ve yönetmelikte sayılan diğer veriler (yol kotu tutanağı, kanal kotu tutanağı) ile birlikte harita mühendisi tarafından ölçekli olarak hazırlanan ve yapının oturacağı noktaları kesin olarak belirleyen aplikasyon belgesini esas alarak, Yönetmelikte öngörülen hususlar çerçevesinde, projesini hazırlamakla yükümlüdür. Yapının inşasına başlarken harita mühendisi, düzenlenen aplikasyon belgesinin araziye doğru olarak uygulanmasını sağlar. Ayrıca, özelliği olan yapılarda (kültür merkezi, ticaret merkezi, sağlık ve eğitim tesisleri, toplu konut ve kooperatif yapıları vb.) mimarî projeye eklenen peyzaj projelerinin peyzaj mimarları tarafından hazırlanması zorunludur.

Projelerin teslimi sırasında idareye verilecek büro tescil belgesinin her iş için ayrı ayrı düzenlenmesi zorunlu olmayıp, yılda bir kez düzenlenen büro tescil belgesi örneği yeterlidir. Bu husus fenni mesuliyet uygulamalarında her iş için ayrı büro tescil belgesi aranması zorunluluğunu ortadan kaldırmamaktadır.

Daha Önce Yapılmış Müracaatlar

İmar Kanununun 29 uncu maddesinde, “başlanmış inşaatlarda müktesep haklar saklıdır” hükmü yeralmaktadır. Bu hüküm, 5 yıllık ruhsat süresi içerisinde tamamlanamamakla birlikte bu süre dolmadan yenilenme ruhsatı talebinde bulunulan yapılar için geçerlidir. Dolayısıyla 2.9.1999 tarihinden önce, tüm projeler hazırlanarak ruhsat almak üzere ilgili idareye teslim edilmiş ancak, o tarihte ruhsat düzenlenmemiş ya da düzenlenmiş olmakla birlikte 2 yıl içinde yapının inşasına başlanmamış ise, bu durumda yukarıdaki hükümden yararlanmak mümkün değildir. Bu gibi hallerde, projelerin yürürlükteki plan, yönetmelik ve ilgili mevzuat hükümlerine uygun olarak yeniden düzenlenmesi gerekmektedir.

Ruhsat Yenileme İşlemleri

İmar Kanununun 31 inci maddesi, inşaatın bittiği günün yapı kullanma izninin verildiği tarih olduğunu 5 yıl içinde bitirilemeyen yapılar için ruhsat yenilemesi yapılmadığı takdirde ruhsatın hükümsüz olacağını, bu durumda yeniden ruhsat düzenlenmesi gerekeceğini hükme bağlamıştır. Yapıldığı tarihte yürürlükte bulunan plan ve mevzuat hükümlerine uygun olarak inşaat ruhsatına bağlanmış ancak, ruhsat süresinde yapı kullanma izni alınmamış yapının en az kaba inşaatının 5 yıllık süre içerisinde ruhsat ve eklerine uygun olarak tamamlandığının kanıtlanması halinde, ilgili idarece yapının yapıldığı tarihteki mevzuat uyarınca, yeniden ruhsat ve yapı kullanma izni düzenlenmesi mümkündür. Bu belge düzenlenmeden önce tapu müdürlüklerinden “cins tashihi” yapılması istenir.

Yapı Kullanma İzni

Yönetmeliğin 64 üncü maddesi ile, yapı kullanma izni düzenlenmeden önce, proje müelliflerinden yapının projelerine, fen ve sağlık kurallarına uygun olarak yapılıp yapılmadığını belirten rapor istenmektedir. Bu hüküm ile, 5846/4110 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu kapsamında kalan projelerin, aslına uygun olarak inşa edildiğinin, proje müellifi tarafından da kontrolü amaçlanmıştır.

Yapı kullanma izninin kısmî olarak düzenlenebileceği, İmar Kanunu hükmüdür. Yapının tamamı veya tamamlanan kısımları için yapı kullanma izni düzenlenmesi sırasında, sadece bağımsız bölüme yapı kullanma izni düzenlenmesi söz konusu olmadığı gibi, kullanıma hazır hale gelmiş bağımsız bölümlerle birlikte ortak kullanım alanlarının da kullanıma hazır hale gelmiş olması zorunludur. Yapının ortak kullanım alanları tamamlanarak kullanıma hazır hale gelmeden, yapının tamamının veya tamamlanan kısımlarının kullanılması mümkün değildir. Sadece bağımsız bölümler için kullanma izni düzenlenmesi halinde, yapının ortak kullanım alanlarının kullanma izni olmadığından, İmar Kanunu hükümlerine aykırı davranılmış olacak. Kanunun 29 uncu maddesi ile ilgili uygulamalarda da süre açısından aşılamaz sorunlarla karşılaşılacaktır. Zira, kısmî kullanma izni düzenlenmiş olması, 29 uncu maddedeki süreleri etkilememektedir.

Daha önce kısmî kullanma izni düzenlenmiş olması, yapının tamamının bitmesi sonrasında düzenlenmesi gereken ve yapının tamamının kullanılmasında sakınca bulunmadığını belirleyen yapı kullanma izninin ayrıca düzenlenmesi zorunluluğunu ortadan kaldırmaz. Ancak daha önce kısmî yapı kullanma izni düzenlenen yapı bölümleri için tekrar harç alınmaz.

Yapının tamamı veya bir bölümünün ruhsat ve eklerine aykırı olarak inşa edilmesi halinde, bu kısımlar mevzuata uygun hale getirilmeden, uygun olan kısımları için de kullanma izni düzenlenemez.

Kamu Yapıları

İmar Kanununun 26 ncı maddesi, kamu kurum ve kuruluşlarınca yapılacak veya yaptırılacak yapıların, imar planında o maksada ayrılmış olmak, plan ve mevzuata aykırı olmamak üzere, mimari, statik ve her türlü fennî mesuliyeti ilgili kurum ve kuruluşça üstlenilmesi ve mülkiyetin belgelenmesi kaydıyla avan projeye göre ruhsata bağlanabileceğini hükme bağlamıştır.

Buna göre, kamu kuruluşlarınca yapılacak ya da yaptırılacak her türlü yapı için, imar planı kararı bulunması zorunludur. Bu tür yapıların fennî mesuliyetinin, yapı sahibi ilgili kurum tarafından üstlenilmesi ve bu sorumluluğu alacak kişilerin o kurum tarafından istihdam edilmesi gerekir. Ancak, ilgili kurumda bu nitelikte eleman bulunmaması halinde, yine kamu kurumu niteliğinde olmak kaydıyla başka bir kurumdan da fennî mesul/mesuller temin edilmesi mümkündür.

Ancak, diğer tüm yapılarda olduğu gibi, kamu yapılarında da fennî mesuliyet üstlenilmesi için, her türlü ihtisas konusu ile ilgili olarak, mimar, inşaat mühendisi, makine mühendisi, elektrik mühendisi, harita mühendisi ve gerektiğinde peyzaj mimarı bulundurulması zorunludur.

Ayrıca, kamu yapılarının inşasında, Bayındırlık İşleri Kontrol Yönetmeliği esaslarına uyulması zorunlu olup, bu yapılar için Yönetmeliğin 2.9.1999 tarihinde yürürlüğe giren Yönetmelikle değişik 35 inci maddesinde yer alan “sürveyanlık hizmetleri” ile ilgili esaslara uyulması da gerekmektedir.

Diğer taraftan, Yönetmeliğin değişik 59 uncu maddesinde de kamu kurum veya kuruluşlarınca yapılacak veya yaptırılacak olan karayolu, demiryolu, tünel, köprü, menfez, baraj, hidroelektrik santralı, sulama ve su taşıma hatları, enerji nakil hatları, boru hatları (doğalgaz, petrol boru hattı vb.), silo, rafineri gibi enerji, sulama, doğal kaynaklar, ulaştırma hizmetleri ile ilgili tesisler ve bunların müştemilatı niteliğinde olan kontrol kulübesi, trafo, eşanjör, elevatör, konveyör gibi yapıların inşaat ruhsatına tâbi olmadığı, bu tür tesislerin inşasına başlanacağının ilgili yatırımcı kamu kurum ve kuruluşu tarafından mülkiyete ilişkin bilgiyle birlikte yazılı olarak ilgili idareye bildirilmesi gerektiği, hükme bağlanmıştır. Bu maddede sözü edilen “ulaştırma hizmetleri ile ilgili tesisler” ifadesi ile karayolu, demiryolu, tünel, köprü vb. tesisler kastedilmekte olup madde hükmü terminal, gar, otogar ve benzeri tesisleri, maddede sayılan tesislerle bağlantılı da olsa lojman, sosyal tesis ve benzeri tesisleri kapsamamaktadır.

Konut Alanlarında Yapılabilecek Gündelik İhtiyaçlar Kapsamındaki Yapılar

Yönetmeliğin 32 nci maddesi ile, imar planında konut alanında kalmakla birlikte, belediyece uygun görülen yol güzergâhlarında, binaların zemin katlarında halkın günlük zorunlu ihtiyaçlarını karşılamaya yönelik ticarî kullanımların yer alabileceği belirlenmiştir. Bu madde kapsamında kalan ticarî kullanımlar bakkal, kasap, manav, kuaför, tuhafiyeci, eczane (üretim yapılmadan) olarak sayılabilir. Bu hükme dayanılarak, imar planında konut alanı olarak belirlenmiş alanlarda bulunan tüm yapıların zemin katlarının ticarî kullanıma dönüştürülmesi söz konusu olmadığı gibi, parsel derinliğince de yapı yapılamaz. Bu alanlarda Gayri Sıhhî Müesseseler Yönetmeliği kapsamında kalan ticarî kullanımlara ve depolama faaliyetlerine izin verilmez. Ticarî kullanımlar nedeniyle binaların zemin katlarında taşıyıcı unsurları etkileyen ve zayıflatan tadilatlara izin verilmez.

Su Depoları

Su depolarının bina büyüklüğüne dayalı olarak belirlenecek hacimde yapılması gerekmektedir. Depoların, binaların bodrum katlarında, çatıda veya bahçede (yer altında veya yer üstünde) düzenlenmesi mümkündür.

C)Denetim

İlgili İdarelerin Denetimi

İlgili idareler ruhsat verilen yapıların denetimlerini yapmakla yükümlüdürler. Bu amaçla, belirli dönemlerde yapının kontrollerinin yapılması gerekmektedir. Bu kontroller, inşaata başlama ve inşaatın bitimine dair sürelerin aşılarak yapıların ruhsatsız konuma düşmemesi için de gereklidir. İdare, ruhsat düzenlediği yapıları, süre, mevzuata ve projelere uygunluk, Kanun ve Yönetmelikte belirlenen çalışma yöntemine uygunluk, Yapı defterlerinin tutulup tutulmadığı ve yapının durumuna dair incelemeler kapsamında yapmalıdır.

Yapının fennî mesullerinin ve diğer teknik görevlileri ile yapı sahibi ve müteahhidin sorumlulukları, ilgili idarenin kontrol sorumluluğunu ortadan kaldırmamaktadır.

Fennî Mesuliyet

3194 Sayılı İmar Kanununun 38 inci maddesi; yapıların mimarî, statik ve her türlü plan, proje, resim ve hesaplarının hazırlanması ve bunların uygulanması ile ilgili fennî mesuliyetlerin, uzmanlık konularına ve ilgili kanunlarına göre mühendisler, mimarlar ve görev yetki ve sorumlulukları yönetmelikle düzenlenecek olan fen adamlarınca deruhte edileceğini hüküm altına almıştır. Buna göre mimari projelerin mimarlar, peyzaj projelerinin peyzaj mimarları, statik projelerin inşaat mühendisleri, tesisat projelerinin makine mühendisleri, elektrik projelerinin ve asansör vb. projelerin elektrik mühendisleri ile yapının özelliğine göre elektrik ve makine mühendislerince birlikte hazırlanması, projenin zemine aplikasyon aşamasında harita mühendisinin de bu konu ile ilgili sorumluluğu üstlenmesi gerekmektedir. Fen adamlarının fennî mesuliyet üstlenmelerine dair kurallar, “İmar Kanununun 38 inci maddesinde Sayılan Mühendisler, Mimarlar ve Şehir Plancıları Dışında Kalan Fen Adamlarının Yetki, Görev ve Sorumlulukları Hakkında Yönetmelik” hükümleri ile belirlenmiştir. Buna göre, mimar ve mühendis bulunmayan hallerde, fen adamları yönetmelikte belirlenen yetki sınırları çerçevesinde fennî mesuliyet üstlenebilmektedir.

Proje müelliflerinin, Yönetmeliğin ilgili diğer hükümlerine uymak koşulu ile, yapının inşası sırasında kendi uzmanlık konuları ile ilgili fennî mesuliyetini de üstlenmeleri mümkündür. Ancak, yapının müteahhidinin aynı yapıda fennî mesuliyet ve/veya sürveyanlık üstlenmesi mümkün değildir.

Yönetmelikte aynı anda üstlenilecek fennî mesuliyet sayısı sınırlandırılmış ve fennî mesuliyet üstlenilecek yapı sayısının aynı anda 10 adetten fazla olamayacağı hükme bağlanmıştır. Yönetmeliğin yürürlüğe girdiği tarihten önce alınmış fennî mesuliyet yükümlülüğü hangi sayıda olursa olsun devam edebilecektir. Ancak, 2.9.1999 tarihinden sonra 10’dan fazla yapı ile ilgili fennî mesuliyet devam ediyor ise, fennî mesuliyet sayısı 10’un altına düşene kadar ilave fennî mesuliyet alınması mümkün olmayacaktır. Bu sayının 10’dan az olması durumunda 10 sayısını tamamlayacak miktarda fennî mesuliyet alınabilecektir. Bu sayının kontrolü, fennî mesuliyeti üstlenilmek istenen yapıların her birisi için alınacak ro tescil belgesi ile ilgili meslek odası tarafından yapılacaktır.

İmar mevzuatına göre inşaat ruhsatı tapu esas alınarak her bir parsel için düzenlendiğinden, bir parselde birden fazla sayıda yapı bulunması halinde parsel üzerindeki yapılar tek yapı olarak değerlendirilecektir.

Gerek idarelerden gerekse şahıslardan intikal eden sorunların başında fennî mesuliyet üstlenecek meslek mensubu sayısının yetersizliği gelmektedir. Kanunun 29 uncu maddesinde belirlenen yapıma ilişkin süreler maksimum süreler olduğundan, bu sorunun çözümlenebilmesi için, yapı sahibi ile fennî mesul arasında yapılacak noter tasdikli sözleşme ile yapının türü ve büyüklüğüne göre, olabilecek en kısa sürede tamamlanacağı taahhüt altına alınabilir. Bu belgenin bir örneği de ilgili idareye verilir.

Yönetmelikle, yapının belli aşamalarında fennî mesullerin bizzat inşaat mahallinde bulunması zorunlu kılınmıştır. İşin konusuna göre ilgili fennî mesuller, yapının inşasının belli aşamalarında yerinde bulunarak tespitlerini yapı denetim defterine işlemekle yükümlüdürler. Yapı denetim defteri, TMMOB tarafından hazırlanacak ve fennî mesuller söz konusu defteri ilgili meslek odalarından büro tescil belgeleri ile birlikte parselde bulunan her yapı için bir adet olacak şekilde temin edeceklerdir. Bu defter sürekli şantiyede bulunacak, ruhsatı düzenleyen idare tarafından belli aralıklarla denetlenecektir.

Ç)Ceza

Bilindiği üzere 3194 sayılı Kanunun 42 nci maddesi uyarınca, uygulanacak para cezalarının miktarları, 7.12.1988 Tarih ve 3506 Sayılı Kanun ile 6.12.1989 Tarih ve 3591 Sayılı Kanuna göre hesaplanmaktayken, 1.8.1999 tarihli Resmî Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 4421 sayılı Türk Ceza Kanunu ile Cezaların İnfazı Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanunun 4 üncü maddesinin 7 no.lu bendi ile 9.1.1981 tarihinden 31.12.1987 tarihine kadar yürürlüğe girmiş bulunan kanunlardaki para cezaları üçyüzdoksanüç (393) misline çıkartıldığından, 3506 sayılı Kanunun bu maddelere ilişkin hükümleri yürürlükten kalkmıştır. Dolayısıyla, 3194 sayılı İmar Kanununun 42 nci maddesindeki para cezalarının artırımında 500 000 TL. ve 25 000 000 TL. esas alınarak işlem yapılması gerekmektedir. Ancak 4421 sayılı Kanunun 5 inci maddesi ile kanunlardaki para cezalarının her takvim yılı başından geçerli olmak üzere o yıl için 4.1.1961 Tarih ve 213 Sayılı Vergi Usul Kanununun mükerrer 298 inci maddesi uyarınca tespit ve ilan edilen “Yeniden Değerleme” oranında artırılarak uygulanacağı ifade edildiğinden, 393 misli artırma ile belirlenen para cezalarının 1.1.2000 tarihinden itibaren 1999 yılı Aralık ayında ilan edilen yeniden değerleme oranında artırılacaktır.

Buna göre, 1.8.1999 tarihinden sonra geçerli para cezaları;

Alt limit: 500 000x393=196 500 000 TL.

Üst limit: 25 000 000x393=9 825 000 000 TL. olarak belirlenmektedir.

Belirlenen bu miktarlar 2000 yılında, 18.11.1999 tarih ve 23880 sayılı Resmî Gazetede yayımlanan tebliğ ile %52.1 olarak belirlenen yeniden değerleme oranında artırılarak uygulanacaktır.

Bilgilerinizi, gereğinin bu doğrultuda yerine getirilmesi için, Genelgenin iliniz dahilindeki belediyelere duyurulmasını rica ederim.

Koray Aydın

Bayındırlık ve İskân Bakanı

4. — Adana Milletvekili Mehmet Metanet Çulhaoğlu’nun, Adana-İmamoğlu-Yedigöze Barajı Projesine ilişkin sorusu ve Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanı ve Başbakan Yardımıcısı M. Cumhur Ersümer’in cevabı (7/1482)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorumun Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanı Sayın Cumhur Ersümer tarafından, aracılığınız vasıtasıyla sözlü olarak cevaplandırılmasını arz ederim.

Dr. M. Metanet Çulhaoğlu

Adana

Soru :

1. İmamoğlu Ovası sulama projesi düşünülerek planlamadan geçen ve ihalesi de yapılmış olan Yedigöze Barajına ne zaman başlanacak?

2. Yedigöze Barajını alan firma Çatalan Barajını inşa eden firma ile aynı firma mıdır?

3. Bu firma Çatalan Barajının elektrik üretim ve dağıtımı ile ilgili bakanlığınızla bir sözleşme yaptı mı? Yaptı ise hangi tarihte ve kaç yıllığına?

4. İmamoğlu Ovasının sulanması bahanesiyle aynı firmanın Çatalan Barajının 14,5 m. yükseltilmesi yönünde bir talebi var mıdır?

5. Yedigöze Barajından, İmamoğlu Ovasının cazibeli olarak sulanacağı halde, Çatalan barajının 14,5 m yükseltilmesine DSİ’nin ve DPT’nın rantabl olmayan bir proje olması nedeni ile olumsuz görüş bildirmelerine rağmen bakanlığınızın konuya nokta koymaması neticesinde Çatalan bölgesinde binlerce dönüm arazinin sulama projesinin köy hizmetleri tarafından işleme konulmadığı bu nedenle millî ekonomiye verdiğiniz zararın ne kadar olduğu yönünde araştırmanız var mı?

T.C.

Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanlığı

Araştırma, Planlama ve Koordinasyon 7.4.2000

Kurulu Başkanlığı

Sayı : B.15.0.APK.0.23-300-627-6069

Konu : Yazılı soru önergesi

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

İlgi : TBMM Başkanlığının 25.2.2000 tarih ve A.01.0.GNS.0.10.00.02-4441 sayılı yazısı.

Adana Milletvekili Sayın M. Metanet Çulhaoğlu’nun tarafıma tevcih ettiği, 7/1482-4312 esas no.lu yazılı soru önergesi TBMM İçtüzüğünün 99 uncu maddesi uyarınca hazırlanarak ekte gönderilmiştir.

Bilgilerinize arz ederim.

M. Cumhur Ersümer

Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanı ve

Başbakan Yardımcısı

Adana Milletvekili Sayın M. Metanet Çulhaoğlu’nun
Yazılı Soru Önergesi ve Cevabı (7/1482-4312)

Soru 1 : İmamoğlu Ovası sulama projesi düşünülerek planlamadan geçen ve ihalesi de yapılmış olan Yedigöze Barajına ne zaman başlanacak?

Cevap 1 : 3096 sayılı Kanun ve ilgili yönetmelik hükümleri doğrultusunda Yedigöze Barajı ve Hidroelektrik Santralının yapımı, işletilmesi ve üretilecek elektrik enerjisinin Türkiye Elektrik Üretim-İletim Anonim Şirketine satışına ilişkin İmtiyaz Sözleşmesi Bakanlığım ile ERG İnşaat Kollektif Şirketi arasında 15 Aralık 1999 tarihinde imzalanmıştır.

Şirket imzalanmış olan sözleşmenin yürürlük şartlarını yerine getirmek üzere, çalışmalarına başlamış olup, yine sözleşme hükümleri doğrultusunda tesislerin inşaatına en erken bir yıl, en geç iki yıl içerisinde başlanacaktır.

Soru 2 : Yedigöze Barajını alan firma Çatalan Barajını inşa eden firma ile aynı firma mıdır?

Cevap 2 : Yedigöze Barajı ve Hidroelektrik Santralının Yap-İşlet-Devret modeli ile tesis edilip işletilmesi için Bakanlığımla imtiyaz sözleşmesi imzalayan ERG İnşaat Kollektif Şirketi aynı zamanda Çatalan Barajını inşa edip tamamlamıştır.

Soru 3 : Bu firma Çatalan Barajının elektrik üretim ve dağıtımı ile ilgili Bakanlığınızla bir sözleşme yaptı mı? Yaptı ise hangi tarihte ve kaç yıllığına?

Cevap 3 : ERG İnşaat Kollektif Şirketi, Çatalan Baraj ve Hidroelektrik Santralı Görev Bölgesinde bulunan, Çatalan Hidroelektrik Santralını 20 yıl süreyle işletmek, elektrik enerjisi üretmek ve ticaretini yapmak üzere Çatalan Elektrik Üretim ve Ticaret Limited Şirketini kurmuş ve söz konusu şirket 3.3.1999 tarih ve 99/12621 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı ile görevli şirket ilan edilmiştir. Çatalan Hidrolik Santralının işletilmesi için görev verilmesine ilişkin imtiyaz sözleşmesi Danıştay Başkanlığı incelemesinden geçmiş olup henüz imzalanmamıştır.

Soru 4 : İmamoğlu Ovasının sulanması bahanesiyle aynı firmanın Çatalan Barajının 14,5 m yükseltilmesi yönünde bir talebi var mıdır?

Cevap 4 : ERG İnşaat Kollektif Şirketi Çatalan Barajının 14.5 m. yükseltilmesi ve İmamoğlu sulamasının yükseltilmiş Çatalan Barajından yapılması hususunda hazırlamış olduğu fizibilite raporunu Bakanlığıma vermiştir.

Soru 5 : Yedigöze Barajından İmamoğlu Ovasının cazibeli olarak sulanacağı halde, Çatalan Barajının 14.5 m. yükseltilmesine DSİ’nin ve DPT’nin rantabl olmayan bir proje olması nedeni ile olumsuz görüş bildirmelerine rağmen Bakanlığınızın konuya nokta koymaması neticesinde Çatalan bölgesinde binlerce dönüm arazinin sulama projesinin Köy Hizmetleri tarafından işleme konulmadığı bu nedenle millî ekonomiye verdiğiniz zararın ne kadar olduğu yönünde araştırmanız var mı?

Cevap 5 : ERG İnşaat Kollektif Şirketi tarafından Çatalan Barajının 14.5 m yükseltilmesi için hazırlanmış olan fizibilite raporu DSİ Genel Müdürlüğü ve Bakanlığımca havza bazında titizlikle değerlendirilmiş ve bu değerlendirme sonucunda şirketin teklifi uygun bulunmamış ve bu durum 22 Şubat 2000 tarihli yazımız ile taraflara bildirilmiştir.

5. — Kocaeli Milletvekili Osman Pepe’nin, doğal afete maruz kalan belediyeler için tespit edilen gelir payları çarpım katsayılarına ilişkin Başbakandan sorusu ve Bayındırlık ve İskân Bakanı Koray Aydın’ın cevabı (7/1487)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın Başbakan Sayın Bülent Ecevit tarafından yazılı olarak cevaplandırılmasını arz ederim. 21.2.2000

Osman Pepe

Kocaeli

Tabiî afet nedeniyle gelir kaybı altyapı hasarına uğrayan belediyelere yapılacak yardımlara ilişkin gelir payı çarpım katsayıları 13.1.2000 tarihinde Bakanlar Kurulunca kabul edilmiş ve 8.2.2000 tarih ve 23958 sayılı Resmî Gazetede yayımlanarak yürürlüğe girmiştir. Söz konusu BakanlarKurulu Kararı ile 358 adet belediyenin gelir payı katsayıları artırıldı. Katsayıları arttırılan belediyelerin bir kısmı deprem bölgesi ve tabiî afete maruz kalmıştır. Ancak söz konusu belediyelerin büyük bir kısmı tabiî afete maruz kalmadığı halde, katsayıları yüksek oranda arttırılmıştır.

Mesela, Ankara-Gölbaşı Belediyesinin katsayısı 2; Ankara-Sincan-Yenikentin katsayısı 3; Kırıkkale-Merkez Belediyesinin katsayısı 3; Trabzon-Akçaabat-Söğütlü Belediyesinin katsayısı ise 3.70’dir. Bu belediyelerin hiçbiri deprem, sel felaketi veya herhangi bir tabiî afete maruz kalmamıştır.

Ankara-Gölbaşı’nda sel olmadı, deprem olmadı, göl taşmadı. Akçaabat-Söğütlü’de deniz yada Kalanima Deresi taşmadı. Dolayısıyla yukarıda söz konusu olan belediyelerin hiçbiri tabiî afetten etkilenmedi. Bu misalleri çoğaltmak mümkündür.

Halbuki depremin merkez üssü Gölcük olan ve 7.4 şiddetine maruz kalan Gölcük-Değirmendere’nin katsayısı 5’ten 2’ye indirildi. Yine Kocaeli-Merkeze bağlı Yuvacık Belediyesine 2.92 katsayısını verildi.

Yukarıda izahına çalıştığımız söz konusu belediyelerin katsayılarının arttırılmasında büyük haksızlık ve uçurum denilecek farklar vardır. Acaba yanlışlıkla tabiî afete maruz kalan belediyeler ile tabiî afete maruz kalmayan belediyeler yer mi değiştirdi diye düşünmekten insan kendini alıkoyamıyor? Hükümet bu katsayıları tespit edip karara bağlarken hangi mühendislik bilgilerini, nasıl kullanmıştır? Hangi adalet terazisi ile bu rakamlar belirlenmiştir?

Bu bilgiler muvacehesinde sorularım aşağıdadır :

1. Yukarıda izah edildiği üzere gelir payları çarpım katsayıları tespit edilirken hangi kriterler dikkate alınmıştır?

2. Gölcük-Değirmendere’nin katsayısının 5’den 2’ye indirilmesinin gerekçesi nedir?

3. Depremde büyük hasar görüp % 70’i yılıkan, Kocaeli-Yuvacık Belediyesinin sağı ve solundaki belediyelerin katsayısı 5 iken, 2.92 olan katsayısı nasıl izah edilebilir? Katsayıyı yükseltmeyi düşünüyor musunuz?

4. Katsayı belirlemelerinde söz konusu belediyelerin mensup oldukları partilerin etkisi var mıdır?

5. Bütün belediyelerin ağır bir borç batağında olduğu bir dönemde siyasî yakınlıktan dolayı bazı belediyelere ayrıcalık tanınması, eşitlik ve adalet prensiplerine uymakta mıdır?

T.C.

Bayındırlık ve İskân Bakanlığı

Araştırma,Planlama ve Koordinasyon

Kurulu Başkanlığı 7.4.2000

Sayı : B.09.0.APK.0.22.00.00.17/385

Konu : Yazılı soru önergesi

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

İlgi : a) TBMM Genel Sekreterliğinin 25.2.2000 gün ve A.01.0.GNS.0.10.00.02-7/1487-4335/10365 sayılı yazısı.

b) Başbakanlığın 3.3.2000 gün ve B.02.0.KKG.0.12/106-172-8/1278 sayılı yazısı.

İlgi (b) yazı ekinde alınan, Kocaeli Milletvekili Osman Pepe’nin (7/1487-4335) Esas No.lu yazılı soru önergesi incelenmiş olup, cevabı ekte sunulmuştur.

Bilgilerinize arz ederim.

Koray Aydın

Bayındırlık ve İskân Bakanı

Kocaeli Milletvekili OsmanPepe’nin (7/1487-4335)
Esas No.lu Yazılı Soru Önergesinin Soruları ve Cevapları

Sorular :

Tabiî afet nedeniyle gelir kaybı altyapı hasarına uğrayan belediyelere yapılacak yardımlara ilişkin gelir payı çarpım katsayıları 13.1.2000 tarihinde Bakanlar Kurulunca kabul edilmiş ve 8.2.2000 tarih ve 23958 sayılı Resmî Gazetede yayımlanarak yürürlüğe girmiştir. Söz konusu Bakanlar Kurulu kararı ile 358 adet belediyenin gelir payı katsayıları artırıldı. Katsayıları artırılan belediyelerin bir kısmı deprem bölgesi ve tabiî afete maruz kalmıştır. Ancak söz konusu belediyelerin büyük bir kısmı tabiî afete maruz kalmadığı halde, katsayıları yüksek oranda artırılmıştır.

Mesela, Ankara-Gölbaşı Belediyesinin katsayı 2; Ankara-Sincan-Yenikentin katsayısı 3; Kırıkkale-Merkez Belediyesinin katsayısı 3; Trabzon-Akçaabat-Söğütlü Belediyesinin katsayısı ise 3.70’dir. Bu belediyelerin hiçbiri deprem, sel felaketi veya herhangi bir tabiî afete maruz kalmamıştır.

Ankara-Gölbaşında sel olmadı, deprem olmadı, göl taşmadı. Akçaabat-Söğütlü’de deniz ya da Kalanima Deresi taşmadı. Dolayısıyla yukarıda söz konusu olan belediyelerin hiçbiri tabiî afetten etkilenmedi. Bu misalleri çoğaltmak mümkündür.

Halbuki depremin merkez üssü Gölcük olan ve 7.4 şiddetine maruz kalan Gölcük-Değirmendere’nin katsayısı 5’ten 2’ye indirildi. Yine Kocaeli-Merkeze bağlı Yuvacık Belediyesine 2.92 katsayısı verildi.

Yukarıda izahına çalıştığımız söz konusu belediyelerin katsayılarının artırılmasında büyük haksızlık ve uçurum denilecek farklar vardır. Acaba yanlışlıkla tabiî afete maruz kalan belediyeler ile tabiî afete maruz kalmayan belediyeler yer mi değiştirdi diye düşünmekten insan kendini alıkoyamıyor? Hükümet bu katsayıları tespit edip karara bağlarken hangi mühendislik bilgilerini, nasıl kullanmıştır? Hangi adalet terazisi ile bu rakamlar belirlenmiştir?

Bu bilgiler muvacehesinde sorularım aşağıdadır :

1. Yukarıda izah edildiği üzere gelir payları çarpım katsayıları tespit edilirken hangi kriterler dikkate alınmıştır?

Bakanlığımızca, tabiî afete uğramış belediyelerin zararlarının en kısa sürede karşılanması amacıyla “Tabiî Afet Nedeniyle Gelir ile Alt ve Üstyapı Hasarına Uğrayan Belediyelerin Yapmaları Gereken İşlemler Hakkında” bir Tebliğ hazırlanmış ve bu Tebliğ 24.9.1998 tarih ve 23473 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanmıştır. Ancak daha sonra söz konusu Tebliğ mevzuat hükümlerinin uygulanması ile gelen tecrübeler de dikkate alınarak yeniden düzenlenmiş olup, yeni Tebliğde 10.2.2000 tarih ve 23960 sayılı Resmî Gazetede yayımlanarak yürürlüğe girmiştir.

Bakanlığımız, afete maruz kalan belediyelerin hasar tespitlerini ve yapılacak pay artış oranlarını söz konusu tebliğler doğrultusunda yapmaktadır.

Belediye paylarının artırılmasında; Talepte bulunan belediyelerin hudutları dahilinde yapılan teknik çalışmalar sonucu tespit edilen hasar tutarlarına göre bir önceki yılın payları esas alınarak yardım oranları tespit edilmekte ve Bakanlar Kurulu Kararı Taslağı hazırlanarak Başbakanlığa sunulmaktadır.

Ayrıca, 8.2.2000 tarih ve 23958 sayılı Resmî Gazetede yayımlanan “Tabiî Afet Nedeniyle Gelir Kaybı ve Altyapı Hasarına Uğrayan Belediyelere Yapılacak Yardımlara Dair 2000/9 Sayılı Bakanlar Kurulu Kararı” uyarınca yapılan 2000 yılı ilk 6 aylık dönem yardımlarının ölçüsü ve kriterleri ise, belediyelerin gelir kayıplarını telafi etmek amacıyla belediyelerin sahip oldukları alt ve üstyapılardaki hasarların onarımı için gereken bedeller üzerinden gelir payı çarpım katsayıları aşağıdaki formüle göre hesaplanmaktadır.

Belediyelerin Hasar Toplamı

Gelir Payı Çarpım Katsayısı = + 1

Belediyelerin 1999 Ylı Tahmini Payı

Buna göre yapılan hasar tespitleri yukarıdaki formül doğrultusunda belirlenen katsayılar ile yalnızca belediyelere ait alt ve üst yapı tesislerinde meydana gelen hasarlar dikkate alınmaktadır.

Belediye paylarının artırılmasında herhangi bir ayırımın yapılması söz konusu değildir. Bu yardımlar yayımlanan tebliğler doğrultusunda, aynı kıstaslar dikkate alınarak yapılmıştır. Ülke genelinde hasara uğrayan 358 belediye hiçbir ayırım gözetilmeksizin BakanlarKurulu Kararı kapsamına alınmıştır.

Ayrıca, 8.2.2000 tarih ve 23958 sayılı Resmî Gazetede yayımlanan “Tabiî Afet Nedeniyle Gelir Kaybı ve Alt Yapı Hasarına Uğrayan Belediyelere Yapılacak Yardımlara Dair 2000/9 Sayılı Bakanlar Kurulu Kararı” uyarınca yapılan 2000 yılı ilk 6 aylık dönem yardımlarının ölçüsü ve kriterleri ise belediyelerin gelir kayıplarını telafi etmek amacıyla belediyelerin sahip oldukları alt ve üst yapılardaki hasarların onarımı için gereken bedeller üzerinden gelir payı çarpım katsayıları aşağıdaki formüle göre hesaplanmaktadır.

Belediyelerin Hasar Toplamı

Gelir Payı Çarpım Katsayısı = + 1

Belediyelerin 1999 Ylı Tahmini Payı

Buna göre yapılan hasar tespitleri yukarıdaki formül doğrultusunda belirlenen katsayılar ile yalnızca belediyelere ait alt ve üst yapı tesislerinde meydana gelen hasarlar dikkate alınmaktadır.

Belediye paylarının artırılmasında herhangi bir ayırımın yapılması söz konusu değildir. Bu yardımlar, yayımlanan tebliğler doğrultusunda yukarıda belirtilen aynı kıstaslar dikkate alınarak yapılmıştır. Ülkemiz genelinde hasara uğrayan 358 belediye, hiçbir ayırım gözetilmeksizin Bakanlar Kurulu Kararı kapsamına alınmıştır.

Kocaeli İlimizde Toplam 45 belediyeye yardım yapılmış olup, gelir payı çarpım katsayılarının 1,11 ile 5,00 olarak belirlenmesinde de yukarıda ifade edilen kıstaslar uygulanmıştır. Bu yardımlar yapılırken de hiçbir ayırım söz konusu olmamıştır.

6. — Yozgat Milletvekili İlyas Arslan’ın, Çekerek, Aydıncık ve Kadışehri İlçelerinin Karayolları 65 inci Yozgat Şube Şefliğine bağlanıp bağlanmayacağına ilişkin sorusu ve Bayındırlık ve İskân Bakanı Koray Aydın’ın cevabı (7/1490)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın Bayındırlık veİskân Bakanı Sayın Koray Aydın tarafından yazılı olarak cevaplandırılmasını arz ederim.

İlyasArslan

Yozgat

Yozgat İlimiz karayolları hizmet ağı açısından büyük bir bölümü 6 ncı Kayseri Bölge Müdürlüğüne ve 65 inci Yozgat Şube Şefliğine bağlı olarak hizmet görmektedir. Çekerek, Aydıncık ve Kadışehri İlçelerimizde bir bölümü 7 nci Samsun Bölge Müdürlüğü, 73 üncü Çorum Şube Şefliğine ve 74 üncü Tokat Şube Şefliğine bağlı olarak hizmet görmektedir.

Çekerek, Aydıncık ve Kadışehri İlçelerimizde sorumluluk alanlarına göre 3 üncü Şube Şefliğinin hizmet vermesi nedeniyle iller arası hizmette öncelik sırası açısından aksamalara neden olduğu, çoğunlukla bu bölgenin en son hizmeti aldığı görülmektedir.

Karayollarının daha iyi kontrol altında tutulması ve zamanında müdahalelerin yapılması açısından 74 üncü Tokat Şube Şefliğine bağlı Çekerek bakım evinin müştemilatı ile birlikte 65 inci Yozgat Şube Şefliğine bağlanması ve il sınırları dikkate alınarak, bölge için karayolları sorumluluk ağının tekrar belirlenerek, adı geçen yerlerin zamanında ve daha iyi hizmet alacağı kanaatindeyim. Bu amaçla;

1. Çekerek, Aydıncık, Kadışehri ilçelerimizin 7 nci Bölge, 73 üncü ve 74 üncü şube şefliklerinin sorumluluk alanından alınarak 6 ncı bölge, 65 inci şube şefliği sorumluluk alanına, Çekerek bakım evinin müştemilatı ile birlikte geçirilmesi hususunu inceleyerek gereğini yapabilir misiniz?

T.C.

Bayındırlık İskân Bakanlığı

Araştırma,Planlama ve Koordinasyon

Kurulu Başkanlığı 7.4.2000

Sayı : B.09.0.APK.0.22.00.00.17/382

Konu : Yazılı soru önergesi

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

İlgi : TBMM Genel Sekreterliğinin 25.2.2000 gün ve A.01.0.GNS.0.10.00.02-4442 sayılı yazısı.

İlgi yazı ekinde alınan Yozgat Milletvekili İlyas Arslan’ın, Çekerek, Aydıncık ve Kadışehri İlçelerinin Karayolları 65 inci Yozgat Şube Şefliğine bağlanması hususunda Bakanlığıma yöneltmiş oldukları (7/1490-4338) Esas No.lu yazılı soru önergesi incelenmiş olup, cevabı ilişikte sunulmuştur.

Bilgilerinize arz ederim.

Koray Aydın

Bayındırlık ve İskân Bakanı

Yozgat Milletvekili İlyas Arslan’ın (7/1490-4338)
Esas No.lu Yazılı Soru Önergesinin Soru ve Cevabı

Soru : Yozgat İlimiz karayolları hizmet ağı açısından büyük bir bölümü 6 ncı Kayseri Bölge Müdürlüğüne ve 65 inci Yozgat şube şefliğine bağlı olarak hizmet görmektedir. Çekerek, Aydıncık, Kadışehri İlçelerimizin de bir bölümü 7 nci SamsunBölge Müdürlüğü, 73 üncü Çorum şube şefliğine ve 74 üncü Tokatşube şefliğine bağlı olarak hizmet görmektedir.

Çekerek, Aydıncık ve Kadışehri İlçelerimize sorumluluk alanlarına göre 3 üncü şube şefliğinin hizmet vermesi nedeniyle iller arası hizmette öncelik sırası açısından aksamalara neden olduğu, çoğunlukla bu bölgenin en son hizmeti aldığı görülmektedir.

Karayollarının daha iyi kontrol altında tutulması ve zamanında müdahalelerin yapılması açısından 74 üncü Tokat şube şefliğine bağlı Çekerek bakım evinin müştemilatı ile birlikte 65 inci Yozgat şube şefliğine bağlanması ve il sınırları dikkate alınarak, bölge için karayolları sorumluluk ağının tekrar belirlenerek, adı geçen yerlerin zamanında ve daha iyi hizmet alacağı kanaatindeyim. Bu amaçla;

1. Çekerek, Aydıncık, Kadışehri İlçelerimizin 7 nci bölge, 73 üncü ve 74 üncü şube şefliklerinin sorumluluk alanından alınarak 6 ncı bölge, 65 inci şube şefliği sorumluluk alanına, Çekerek bakım evinin müştemilatı ile birlikte geçirilmesi hususunu inceleyerek gereğini yapabilir misiniz?

Cevap : Karayolları Genel Müdürlüğümüzün idarî bölümü içerisinde yer alan bölge müdürlüklerinin sınırları; yerel şartlar, topografik yapı, trafik yoğunluğu gibi faktörler gözönünde bulundurularak belirlenmiştir.

Karayolları 7 nci (Samsun) Bölge Müdürlüğüne bağlı;

73 üncü (Çorum) Bakım Şube Şefliği sorumluluğunda 577 km

74 üncü (Tokat) Bakım Şube Şefliği sorumluluğunda 488 km. yol ağı bulunmaktadır.

Karayolları 6 ncı (Kayseri) Bölge Müdürlüğüne bağlı;

65 inci (Yozgat) Bakım Şube Şefliği sorumluluğunda ise 510 km yol ağı bulunmaktadır.

Bölge sınırının il sınırı olarak belirlenmesi durumunda;

73 üncü (Çorum) Bakım Şube Şefliği Yol Ağı 554 km’ye,

74 üncü (Tokat) Bakım Şube Şefliği Yol Ağı 382 km’ye düşecektir.

65 inci (Yozgat) Bakım Şube Şefliği Yol Ağı ise 634 km’ye yükselecektir.

Bu durum hizmetin, aksamasına neden olacaktır.

Karayolları Genel Müdürlüğümüz Bölgeler esasına göre çalıştığından yolun trafik yoğunluğu ve bakıma olan ihtiyacı hizmetin öncelik sırasını belirlemektedir. İller arası hizmette öncelik sırası söz konusu değildir.

Bu nedenlerle Bölge Müdürlükleri arasında sınır değişikliği yapılması uygun görülmemektedir.

7. —Ankara Milletvekili Saffet Arıkan Bedük’ün, 2000/9 Sayılı Bakanlar Kurulu Kararı kapsamındaki belediyelere ilişkin sorusu ve Bayındırlık ve İskân Bakanı Koray Aydın’ın cevabı (7/1492)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın Bayındırlık ve İskân Bakanı Sayın Koray Aydın’ın yazılı olarak cevaplandırması hususunu arz ederim.

Saygılarımla.

Saffet Arıkan Bedük

Ankara

13.1.2000 tarihli ve 2000/9 sayılı Kanun Hükmünde Kararname ile ilgili olarak;

1. Kanun Hükmündeki Kararnamenin ekli listesinde bulunan belediyeler tespit edilirken hangi kıstaslar uygulanmıştır?

2. Ankara İli sınırları içerisinde bulunan belediyeler tespit edilirken, belediye bazında hangi kriterler uygulanmıştır? Bu belediyelere uygulanan gelir payı çarpım katsayısını yeterli buluyor musunuz? Ankara İline bağlı ilçe ve belde belediyelerinin afet bölgesi kapsamına alınması suretiyle yardım almalarını olumlu buluyoruz. Ancak kapsama alınmayan belediyelerin çok büyük sıkıntıları ve çözümlenmesi gereken meseleleri olduğundan diğer belediyelere katkılarınız nasıl ve hangi şartlarda gerçekleşecektir? Bu belediyeleri ne zaman kapsama alacaksınız?

3. Ankara İlinin 67 belediyesi bulunmaktadır. Bu KHK’de 20 belediyeye yer verilmiştir. Afete maruz kalmış aynı kriterlere sahip olan birbirine çok yakın belediyelerin olmasına rağmen örneğin Elmadağ-Hasanoğlan’a yakın Lalahan ve Yeşildere, Şereflikoçhisar-Kaçarlı ve Çalören, Keçiören-Pursaklar belediyelerinin bu kapsama alınmamasının sebebi nedir?

4. Ankara sınırlarında 20 belediye tespit ederken 14 ünün Belediye Başkanının MHP’li olması bir tesadüf müdür? Bu belediyelerin gelir payı çarpım katsayısının yüksek olmasının gerekçesi nedir?

5. Belediyelerin gelirlerinin yetmediği günümüzde diğer belediyelerinde gelirlerini artırıcı çalışmalarınız var mıdır? Varsa bunlar nelerdir? Ne zaman uygulamayı düşünüyorsunuz?

T.C.

Bayındırlık ve İskân Bakanlığı 7.4.2000

Araştırma, Planlama ve Koordinasyon

Kurulu Başkanlığı

Sayı: B.09.0.APK.0.22.00.00.17/384

Konu: Yazılı soru önergesi

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

İlgi: TBMMGenel Sekreterliğinin 25.2.2000 gün ve A.01.0.GNS.0.10.00.02-7/1492-4358/10388 sayılı yazısı.

İlgi yazı ekinde alınan, Ankara Milletvekili Saffet Arıkan Bedük’ün (7/1492-4358) Esas No.lu yazılı soru önergesi incelenmiş olup, cevabı ekte sunulmuştur.

Bilgilerinize arz ederim.

Koray Aydın

Bayındırlık ve İskân Bakanı

Saffet Arıkan Bedük’ün (7/1492-4358) Esas No.lu Yazılı

Soru Önergesinin Soruları ve Cevapları

Sorular:

13.1.2000 tarihli ve 2000/9 sayılı Kanun Hükmünde Kararname ile ilgili olarak;

1. Kanun Hükmündeki Kararnamenin ekli listesinde bulunan belediyeler tespit edilirken hangi kıstaslar uygulanmıştır?

2. Ankara İli sınırları içerisinde bulunan belediyeler tespit edilirken, belediye bazında hangi kriterler uygulanmıştır? Bu belediyelere uygulanan gelir payı çarpım katsayısını yeterli buluyor musunuz? Ankara İline bağlı ilçe ve belde belediyelerinin afet bölgesi kapsamına alınması suretiyle yardım almalarını olumlu buluyoruz. Ancak kapsama alınmayan belediyelerin çok büyük sıkıntıları ve çözümlenmesi gereken meseleleri olduğundan diğer belediyelere katkılarınız nasıl ve hangi şartlarda gerçekleşecektir? Bu belediyeleri ne zaman kapsama alacaksınız?

3. Ankara İlinin 67 belediyesi bulunmaktadır. Bu KHK’de 20 belediyeye yer verilmiştir. Afete maruz kalmış aynı kriterlere sahip olan birbirine çok yakın belediyelerin olmasına rağmen örneğin Elmadağ-Hasanoğlan’a yakın Lalahan ve Yeşildere, Şereflikoçhisar-Kaçarlı ve Çalören, Keçiören-Pursaklar belediyelerinin bu kapsama alınmamasının sebebi nedir?

4. Ankara sınırlarında 20 belediye tespit ederken 14 ünün Belediye Başkanının MHP’li olması bir tesadüf müdür? Bu belediyelerin gelir payı çarpım katsayısının yüksek olmasının gerekçesi nedir?

5. Belediyelerin gelirlerinin yetmediği günümüzde diğer belediyelerinde gelirlerini artırıcı çalışmalarınız var mıdır? Varsa bunlar nelerdir? Ne zaman uygulamayı düşünüyorsunuz?

Cevaplar:

Tabiî afet nedeniyle meydana gelen hasar ve tahribata ilişkin hizmetlerin yürütülmesine dair 4123 sayılı Kanunun 6 ncı maddesine göre;tabiî afete maruz kalan yörelerdeki belediyeler ve özel idarelere 2380 sayılı Kanun ve ilgili yılların Bütçe Kanunlarındaki hükümler uyarınca, tahakkuk eden paylar Bakanlar Kurulunca azami 5 katına kadar artırılabilmekte ve bu yardımların süresi de Bakanlar Kurulunca belirlenmektedir.

Bakanlığımızca, Tabiî Afete uğramış belediyelerin zararlarının en kısa sürede karşılanması amacıyla, “Tabiî Afet Nedeniyle Gelir ile Alt ve Üst Yapı Hasarına Uğrayan Belediyelerin Yapmaları Gereken İşlemler Hakkında” bir tebliğ hazırlanmış ve bu tebliğ 24.9.1998 tarih ve 23473 sayılı Resmî Gazetede yayımlanmıştır. Ancak daha sonra söz konusu tebliğ mevzuat hükümlerinin uygulanması ile gelen tecrübeler de dikkate alınarak yeniden düzenlenmiş olup, yeni tebliğde 10.2.2000 tarih ve 23960 sayılı Resmî Gazetede yayımlanarak yürürlüğe girmiştir.

Bakanlığımız, afete maruz kalan belediyelerin hasar tespitlerini ve yapılacak pay artış oranlarını söz konusu tebliğler doğrultusunda yapmaktadır.

Belediye paylarının arttırılmasında; Talepte bulunan belediyelerin hudutları dahilinde yapılan teknik çalışmalar sonucu tespit edilen hasar tutarlarına göre bir önceki yılın payları esas alınarak yardım oranları tespit edilmekte ve Bakanlar Kurulu Kararı Taslağı hazırlanarak Başbakanlığa sunulmaktadır.

Ayrıca, 8.2.2000 tarih ve 23958 sayılı Resmî Gazetede yayımlanan “Tabiî Afet Nedeniyle Gelir Kaybı ve Alt Yapı Hasarına Uğrayan Belediyelere Yapılacak Yardımlara Dair 2000/9 Sayılı Bakanlar Kurulu Kararı” uyarınca yapılan 2000 yılı ilk 6 aylık dönem yardımlarının ölçüsü ve kriterleri ise, belediyelerin gelir kayıplarını telafi etmek amacıyla belediyelerin sahip oldukları alt ve üst yapılardaki hasarların onarımı için gereken bedeller üzerinden Gelir Payı Çarpım katsayıları aşağıdaki formüle göre hesaplanmaktadır.

Belediyelerin Hasar Toplamı

Gelir Payı Çarpım Katsayısı = +1

Belediyelerin 1999 Yılı Tahmini Payı

Buna göre yapılan hasar tespitleri yukarıdaki formül doğrultusunda belirlenen katsayılar ile yalnızca belediyelere ait alt ve üst yapı tesislerinde meydana gelen hasarlar dikkate alınmaktadır.

Belediye paylarının arttırılmasında herhangi bir ayırımın yapılması söz konusu değildir. Bu yardımlar yayımlanan tebliğler doğrultusunda, aynı kıstaslar dikkate alınarak yapılmıştır.Ülke genelinde hasara uğrayan 358 belediye hiçbir ayırım gözetilmeksizin Bakanlar Kurulu Kararı kapsamına alınmıştır.

Ankara İlimizde toplam 30 Belediyeye yardım yapılmış olup, Gelir Payı Çarpım Katsayılarının 2,00 ile 3,00 olarak belirlenmesinde de yukarda ifade edilen kıstaslar uygulanmıştır. Bu yardımlar yapılırken de hiçbir ayırım söz konusu olmamıştır.

8. – Tokat Milletvekili M. Ergün Dağcıoğlu’nun, atamalarla ilgili genelgeye ilişkin Başbakandan sorusu ve Devlet Bakanı Şükrü Sina Gürel’in cevabı (7/1500)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın Başbakan Sayın Bülent Ecevit tarafından yazılı olarak cevaplandırımasını saygılarımla arz ederim. 23.2.2000

M. Ergün Dağcıoğlu

Tokat

13.1.1999 tarihli genelge ile Kamu kurum ve kuruluşlarında her türlü atama durdurulmuş ve kamu hizmetlerinde aksamaya yol açacak ivedi zorunlu hallerde atama yapılması Başbakanlık iznine bağlanmıştı. Bu defa Başbakanlığın 3.1.2000 tarihli genelgesiyle her türlü atamanın 1 Ocak 2000 tarihinden itibaren “Sayısal Bilgi Aktarma İşlemi” çerçevesinde belirlenen formların doldurulması suretiyle yapılması buna göre yapılmayan atama izin taleplerinin işleme alınmayacağı belirtilmektedir.

1. Merkezi idarenin küçültülmesi, yerel idarelere daha fazla kaynak ve yetki aktarımının gündemde olduğu bir dönemde, tam tersi bir anlayışla; merkezi idareyi daha da güçlendiren, bürokrasiyi arttıran ve kamu kuruluşları ile belediyeleri adeta işlemez hale getiren bu uygulamanın amacı nedir?

2. Atamaların açılması beklenirken mevcut halin daha da ağırlaştırarak ısrarla sürdürülmesi anlamına gelen yeni genelgenin kamu yararı ve hizmet gerekleri bakımından faydasının ne olması beklenmektedir?

3. Genelgeye göre “Kurum içi kadro ve unvan değişikliği olmaksızın yapılacak atamalar” bile Başbakanlık iznine bağlanmaktadır. Kamu kuruluşları ve mahalli idarelerin tamamen yetkilerini elinden alan, onları hizmetin gereği en küçük bir yer değişikliğini bile yapamaz hale getiren bu uygulamadan vazgeçmeyi düşünüyor musunuz?

4. Bir birimdeki memuru bir başka birime veremeyen, yetenekli bir elemanını şef yapamayan, bunun için Başbakanlıktan izin istemek durumuna düşen, her ay kuşa çevrilen İller Bankası payları ile memur maaşlarını bile ödeyemez hale getirilmiş, kısıtlı ekonomik imkanlara karşılık elindeki insan kaynağını en verimli biçimde kullanmak suretiyle hizmet vermeye çalışan, demokratik ve meşru yollarla seçilmiş belediye, başkanlarının; elinden alınmış bu yetkilerle yöneticilik görevlerini nasıl yapmalarını bekliyorsunuz?

T.C.

Devlet Bakanlığı 7.4.2000

Sayı: B.02.0.00-7/0867

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

İlgi: a) TBMM Başkanlığının, 7.3.2000 tarih ve A.01.0.GNS.0.10.00.02-7/1500-4406/10573 sayılı yazısı.

b) Başkanlığın 10.3.2000 tarih ve B.02.KKG.0.12/106-181-1/1373 sayılı yazısı.

Tokat Milletvekili Sn. M. Ergün Dağcıoğlu’nun, Sayın Başbakanımıza tevcih ettiği, Sayın Başbakanımızın da kendileri adına Bakanlığım koordinatörlüğünde cevaplandırılmasını istediği, 7/1500-4406 esas nolu yazılı soru önergesi cevabı ekte sunulmuştur.

Bilgilerinizi ve gereğini arz ederim.

Prof. Dr. Şükrü S. Gürel

Devlet Bakanı

T.C.

Başbakanlık 31.3.2000

Personel ve Prensipler Genel Müdürlüğü

Sayı: B.02.0.PPG.0.12-106/5626

Devlet Bakanlığına

İlgi: 22.3.2000 tarih ve B.02.0.007/0712 sayılı yazınız.

Tokat Milletvekili M. Ergün Dağcıoğlu tarafından, TBMM Başkanlığına gönderilen ve ilgi yazınız ekinde alınan 23.2.2000 tarihli soru önergesinde belirtilen hususlarla ilgili olarak;

13.1.1999 tarihinde yayımlanan 1999/9 sayılı genelge, tüm kamu kurum ve kuruluşlarındaki açıktan atama, nakil, unvan değişikliği vs. gibi personel hareketlerinin belli bir düzen içinde ve Başbakanlığın eşgüdümünde yapılmasını sağlamaya yöneliktir. Kurumların zorunlu sebeplere dayanan açıktan atama, nakil, unvan değişikliği gibi talepleri Başbakanlıkça değerlendirilmekte ve gerekli izin verilmektedir.

18.4.1999 tarih ve 23670 sayılı Resmî Gazetede yayımlanan “Devlet Memurlarının Görevde Yükselme Esaslarına Dair Genel Yönetmelik” ile “liyakat” ve “kariyer” ilkeleri çerçevesinde hizmet gerekleri esas alınarak Devlet Memurlarının görevde yükselmelerine ilişkin usul ve esaslar belirlenmiştir. Söz konusu Yönetmeliğin 15 inci maddesi; kamu kurum ve kuruluşlarının bu Yönetmelik kapsamına giren görevlere ilişkin usul ve esasları, Devlet Personel Başkanlığının olumlu görüşünü alarak çıkaracakları Görevde Yükselme yönetmelikleriyle düzenleyeceklerini öngörmektedir.

Bu itibarla; yukarıda sözü edilen 1999/9 sayılı genelgeye bağlı olarak yayımlanan 3.1.2000 tarih ve 0043 sayılı dağıtımlı yazı ile “Kurumlar Arası Naklen Atamalar”, “Kurum içi Unvan ve Kadro Değişikliği Suretiyle Yapılacak Atamalar”, “Kurum içi Kadro ve Unvan Değişikliği Olmaksızın Yapılacak Atamalar” gibi personel hareketlerinin, kamu kurum ve kuruluşlarınca Sayısal Bilgi Aktarma İşlemine ait açıklamalarda belirtilen usul ve esaslar çerçevesinde belli bir düzen içinde yürütülerek, takibinin sağlanabilmesi amaçlanmıştır.

Bilgilerini ve gereğini rica ederim.

Ahmet Şağar

Başkan a. Müsteşar

9. – Hatay Milletvekili Mustafa Geçer’in, bütçeden Hatay İline ayrılan paya ve sağlık personeli açığına ilişkin sorusu ve Sağlık Bakanı Osman Durmuş’un cevabı (7/1532)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularıma Sağlık Bakanı Sayın Osman Durmuş’un yazılı cevap vermesini delaletlerinize arz ederim.

Mustafa Geçer

Hatay

S-1. 2000 yılı bütçesinden Hatay İlimize ayırdığınız pay ne kadardır?

S-2. 2000 yılı içerisinde gerek mevcut sağlık birimlerinin günün şartlarına göre araç-gereç ve tıbbi donanıma kavuşturulması, gerekse yeni sağlık birimlerinin yapılmasıyla ilgili herhangi bir çalışmanız varmı?

S-3. Hatay İlimizde bulunan sağlık birimlerinin bir çoğunda yeterli miktarda sağlık elemanları bulunmadığından sağlık hizmetleri aksamakta ve hasta vatandaşlarımız yüzlerce km. uzaklıktaki sağlık birimlerine gitmek zorunda kalmakta, imkan bulamayanlar ise çaresizlik içerisinde kıvranmaktadır.

Bu duruma nasıl bir çözüm getirmeyi düşünüyorsunuz?

S-4. DMS sınavında başarılı olanlardan Hatay İlimize kaç sağlık elemanı atamayı düşünüyorsunuz?

T.C.

Sağlık Bakanlığı 5.4.2000

Araştırma, Planlama ve Koordinasyon

Kurulu Başkanlığı

Sayı: B100APK0000000/651

Konu: Yazılı soru önergesi

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

İlgi: 25.2.2000 tarih ve A.0.10.GNS.0.10.00.02-7/1532-4475 sayılı yazıları.

Hatay Milletvekili Sayın Mustafa Geçer tarafından Hatay İline bütçeden ayrılan pay ve yatırımlar, sağlık kuruluşu ve sağlık personeli ihtiyacı ile alakalı olarak verilen yazılı soru önergesinin cevabı ilişikte sunulmaktadır.

Arz ederim.

Doç. Dr. Osman Durmuş

Sağlık Bakanı

Hatay Milletvekili Sayın Mustafa Geçer’in “Hatay İline bütçeden ayrılan pay ve yatırımlar, sağlık kuruluşu ve sağlık personeli ihtiyacı”na ilişkin önergenin cevabıdır

Sorular:

1. 2000 yılı bütçesinden Hatay İlimize ayırdığınız pay ne kadardır?

2. 2000 yılı içerisinde gerek mevcut sağlık birimlerinin günün şartlarına göre araç-gereç ve tıbbi donanıma kavuşturulması, gerekse yeni sağlık birimlerinin yapılmasıyla ilgili herhangi bir çalışmanız varmı?

3. Hatay İlimizde bulunan sağlık birimlerinin bir çoğunda yeterli miktarda sağlık elemanları bulunmadığından sağlık hizmetleri aksamakta ve hasta vatandaşlarımız yüzlerce km. uzaklıktaki sağlık birimlerine gitmek zorunda kalmakta, imkan bulamayanlar ise çaresizlik içerisinde kıvranmaktadır.

Bu duruma nasıl bir çözüm getirmeyi düşünüyorsunuz?

4. DMS sınavında başarılı olanlardan Hatay İlimize kaç sağlık elemanı atamayı düşünüyorsunuz?

Cevaplar:

1. Hatay İline 2000 yılı yatırımları için Genel Bütçeden 810 426 000 000 TL. ödenek ayrılmıştır.

Ayrıca Temel Sağlık Hizmetleri Genel Müdürlüğü tarafından; 2000 Malî Yılı içerisinde I. Dönemde 200 Harcama kaleminden 3 000 000 000 TL. 300 Harcama kaleminden 750 000 000 TL. ve 400 Harcama kaleminden 4 500 000 000 TL., yemek ödeneği olarak da 2 046 000 000 TL.’sı olmak üzere toplam 10 296 000 000 TL. ödenek gönderilmiş olup; II, III ve VI. Dönemlerde ise ödeneklerin serbest bırakılma oranlarına göre ödenek gönderilecektir.

2. 2000 Yılında Hatay İli yataklı tedavi kurumlarının makine-teçhizat amaçlı yıl içerisinde intikal edecek ihtiyaçları bütçe imkanları nispetinde değerlendirilecektir.

2000 Yılında Hatay İlinde yatırım programında yer alan mevcut yatırımlar;

1. Hatay Devlet Hast. (250 yataklı)

2. Hassa Devlet Hast. (50 yataklı+10 lojman)

3. Erzin Devlet Hast. (50 yataklı+10 lojman)

4. İskenderun Devlet Hast. (250 yataklı)

5. Kırıkhan Devlet Hast. (ek bina)

6. Reyhanlı Devlet Hast. (100 yataklı)

7. Altınözü Devlet Hast. (50 yataklı)

8. Samandağı Devlet Hast. (ek bina-ameliyathane)

2000 Yılı bütçe görüşmeleri sırasında ülke genelinde (deprem bölgesi hariç) Sağlık Ocağı ve Sağlık Evleri Yatırımları TBMM’nce kabul görmediğinden ve DPT.’nca da onaylanmadığından; 2000 yılında yeni yatırımlarla ilgili herhangi bir çalışma yapılmamaktadır.

Ayrıca 2000 yılı başından 29.2.2000 tarihine kadar da 1 adet Sağlık Evi planlanmış ve hizmete açılmıştır. Sağlık Ocağı ve Sağlık Evlerinin tıbbi cihaz ve malzeme ihtiyaçları mevcut bütçe imkanları ölçüsünde ve ilin talepleri doğrultusunda karşılanmaya çalışılacaktır.

3. Başbakanlık tarafından 13.1.1999 tarih ve 1999/9 sayı ile yayımlanan genelge doğrultusunda Türkiye genelinde eş durumu ve öğrenim durumu tayinleri hariç atama ve nakiller ikinci bir emre kadar durdurulmuştur. Bu nedenle, ilgi yazınıza ekli yazılı soru önergesinin 3 üncü maddesi ile ilgili Genel Müdürlüğümüzce yapılacak bir işlem bulunmamaktadır.

Ayrıca, 17.10.1999 tarihinde yapılan Devlet Memurluğu Sınavını kazanan adayların kamu kurum ve kuruluşlarında atanabilecekleri kadro ve pozisyonlar ile aranacak nitelikler Başbakanlıkça belirlenmiştir.

4. Başbakanlık tarafından Bakanlığımıza, 2000 yılına ait atama müsaadesi ile Maliye Bakanlığı tarafından kadro izni verildiği takdirde Hatay İlinin yardımcı sağlık personeli açığı giderilmeye çalışılacaktır.

10. – Hatay Milletvekili Namık Kemal Atahan’ın, İskenderun’daki elektrik kesintilerine ilişkin sorusu ve Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanı ve Başbakan Yardımcısı M. Cumhur Ersümer’in cevabı (7/1540)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorumun Başbakan Yardımcısı Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanı Sayın Cumhur Ersümer tarafından yazılı olarak cevaplandırılması hususunda müsaadelerinizi arz ederim.

Saygılarımla.

Namık Kemal Atahan

Hatay

Hatay’ın İl olmayı bekleyen İskenderun İlçesinde ani elektrik kesintileri gün içinde sayılamayacak hale gelmiştir.

Bu kesintiler tüm elektrikle çalışan cihazlarda büyük zararlar oluşturmakta, halkın sağlığını bile tehlikeye sokacak boyutlarda olmaktadır.

Bu kesintilerin önüne geçecek, bakanlığınızca alınacak önlemler nedir? Bu hususta projenizi açıklar mısınız?

T.C.

Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanlığı 7.4.2000

Araştırma, Planlama ve Koordinasyon

Kurulu Başkanlığı

Sayı: B.15.0.APK.0.23.300-630-6072

Konu: Yazılı soru önergesi

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

İlgi: TBMM Başkanlığının 7.3.2000 tarih ve A.01.0.GNS.0.10.00.02-4577 sayılı yazısı.

Hatay Milletvekili Sayın Namık Kemal Atahan’ın tarafıma tevcih ettiği, 7/1540-4486 esas nolu yazılı soru önergesi TBMM İç Tüzüğünün 99 uncu maddesi gereği cevaplandırılarak ekte gönderilmiştir.

Bilgilerinize arz ederim.

M. Cumhur Ersümer

Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanı ve

Başbakan Yardımcısı

Hatay Milletvekili Sayın Namık Kemal Atahan’ın Yazılı Soru Önergesi ve Cevabı (7/1540-4486)

Soru:

Hatay’ın il olmayı bekleyen İskenderun İlçesinde ani elektrik kesintileri gün içinde artık sayılamayacak hale gelmiştir.

Bu kesintiler tüm elektrikle çalışan cihazlarda büyük zararlar oluşturmakta, halkın sağlığını bile tehlikeye sokacak boyutlarda olmaktadır.

Bu kesintilerin önüne geçecek, Bakanlığınızca alınacak önlemler nedir? Bu hususta projenizi açıklar mısınız?

Cevap:

İskenderun Şehir Şebekesi, Çukurova Bölgesinde elektriği üretmek, iletmek, şehire ve köylere toptan elektrik vermek ve satmakla görevlendirilmiş ve yetkilendirilmiş olan ÇEAŞ’a ait 154/33 kV’luk İskenderun II isimli trafo merkezinden 33 kV’luk bir adet fider üzerinden elektrik almaktadır. Bu fiderden yaklaşık 30 MW yük çeken İskenderun şehir şebekesi beslendiği gibi ayrıca ilçeye bağlı köyler de elektrik almaktadır.

TEDAŞ Genel Müdürlüğünce, İskenderun şehir şebekesinin yıpranan bölümlerinin yenilenmesi ve giderek artan elektrik tüketiminin sağlıklı olarak karşılanabilmesi için 1990 yılında yatırım çalışmalarına başlanmış ve bugüne kadar bu çalışmalar aralıksız sürdürülerek büyük bir kısmı tamamlanmıştır. Henüz ele alınamayan bölgelerin de 2000-2001 yılı içinde tamamlanması planlanmış ve bu amaçla TEDAŞ Genel Müdürlüğünce Yatırım Programına gerekli projeler alınmıştır.

İskenderun İlçesinde oluşan elektrik kesintilerini asgariye indirmek ve daha kaliteli ve sürekli enerji temin etmek amacıyla, Çukurova Elektrik A.Ş.’nin 1998 yılı fiyatlarıyla 935 milyar TL. tutarındaki keşif bedelli yatırımının, 14.9.1998 tarihinde yüklenici firma ile sözleşmesi imzalanmış ve iş programı çerçevesinde yatırım çalışmaları sürdürülmektedir. İşin bitim tarihi 14.10.2001 olup, bu yatırım tamamlandığında kesintiler asgariye inecektir.

Diğer taraftan Çukurova Elektrik A.Ş. İskenderun İlçesinin enerji ihtiyacını teminen 154/30 kW’lık yeni bir indirici merkezinin tesisi için etüt ve proje çalışmalarına başlamıştır. Ayrıca, Çukurova Elektrik A.Ş.’ce İskenderun İlçesi Arsuz Beldesinin yazın artan enerji ihtiyacını temin etmek amacıyla yeni bir Enerji Nakil Hattı (ENH) tesis etmek için etüt ve proje çalışmalarına başlamıştır.

11. – Karaman Milletvekili Zeki Ünal’ın, Karaman’ın Ayrancı İlçesinin içme suyu sorununa ilişkin sorusu ve Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanı ve Başbakan Yardımcısı M. Cumhur Ersümer’in cevabı (7/1546)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorumun Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanı Sayın, Cumhur Ersümer tarafından yazılı olarak cevaplandırılmasını saygılarımla arz ederim. 28.2.2000

Zeki Ünal

Karaman

Karaman İli Ayrancı ilçesi içmesuyu, sondaj kuyusundan sağlanmaktadır. Ancak su yeterli olmadığı gibi maliyeti de çok yüksektir.

Bundan dolayı Ayrancı Belediyesi, Ayrancı Barajını beslemek amacıyla DSİ’ce inşaası sürdürülen “Hışılayk projesi”nden faydalanarak, içmesuyu ihtiyaçlarının karşılanmasını talep etmektedir. Yetkililerce, Hışılayk mağarasından çıkan kaynağın içmesuyuna elverişli olduğu belirtilmiştir.

Sorum şudur:

Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanlığı ile temasa geçilerek, Ayrancı Belediyesi tarafından gündeme getirilen talebin karşılanması konusunda bir çalışma yapılacak mıdır?

T.C.

Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanlığı 7.4.2000

Araştırma, Planlama ve Koordinasyon

Kurulu Başkanlığı

Sayı: B.15.0.APK.0.23.300-633-6075

Konu: Yazılı soru önergesi

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

İlgi: TBMM Başkanlığının 7.3.2000 tarih ve KAN. KAR.MD. A.01.0.GNS.0.10.00.02-4577 sayılı yazısı.

Karaman Milletvekili Sayın Zeki Ünal’ın tarafıma tevcih ettiği, 7/1546-4493 esas nolu yazılı soru önergesi TBMM İç Tüzüğünün 99 uncu maddesi gereği cevaplandırılarak ekte gönderilmiştir.

Bilgilerinize arz ederim.

M. Cumhur Ersümer

Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanı ve

Başbakan Yardımcısı

Karaman Milletvekili Sayın Zeki Ünal’ın Yazılı Soru Önergesi ve Cevabı (7/1546-4493)

Soru:

Karaman İli Ayrancı ilçesi içmesuyu, sondaj kuyusundan sağlanmaktadır. Ancak su yeterli olmadığı gibi maliyeti de çok yüksektir.

Bundan dolayı Ayrancı Belediyesi, Ayrancı Barajını beslemek amacıyla DSİ’ce inşaası sürdürülen “Hışılayk projesi” nden faydalanarak, içmesuyu ihtiyaçlarının karşılanmasını talep etmektedir. Yetkililerce, Hışılayk mağarasından çıkan kaynağın içmesuyuna elverişli olduğu belirtilmiştir.

Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanlığı ile temasa geçilerek, Ayrancı Belediyesi tarafından gündeme getirilen talebin karşılanması konusunda bir çalışma yapılacak mıdır?

Cevap:

Su kaynağının yetersiz olması nedeniyle 30 000 ha’lık ovanın ancak 4 600 ha’lık bölümünü sulayacak şekilde boyutlandırılan Ayrancı Projesi kapsamında, 34 m yüksekliğindeki Ayrancı Barajı ve toplam 25 km ana kanal ile 40 km uzunluğunda yedek kanal beton kaplamalı olarak inşa edilmiştir.

Bu tesislerden yararlanarak Ayrancı İlçesi ile ilçeye bağlı 10 köyün yaklaşık 10 000 ha arazisi 1964 yılında hazırlanan bir su dağıtım protokolüne uygun olarak yetersiz de olsa sulanmaktadır.

Ayrancı Projesi kapsamında bulunan sulama sahalarına gerekli suyu sağlayamayan Ayrancı barajına ilave su temin etmek amacıyla Karaman İli Ibrala deresi membaında bulunan Hışlayık mağarasından geçen suyun etüdü ve kullanımına yönelik çalışmalara devam edilmektedir. Yüzeyden yaklaşık 32 m derinlikte olan yeraltı akarsuyunun derivasyonu ile ilgili çalışmalar devam etmektedir. Çalışmaların tamamlanmasından sonra baraja derive edilecek suyun miktar ve kalitesinin ölçüm işlemlerine başlanacaktır. En az 5 yıllık bir ölçüm sonucunda, minimum akımların Ayrancı İlçesi içme suyu ihtiyacını karşılayacak seviyede bulunması ve su kalitesinin ise içilebilir olması durumunda Ayrancı Belediyesine gerekli tahsis yapılabilecektir.

12. – Kocaeli Milletvekili Osman Pepe’nin, Kocaeli-Körfez-Tütünçiftlik mevkiinde yapımı devam eden platform ve boru hatları inşaatına ilişkin sorusu ve Bayındırlık ve İskân Bakanı Koray Aydın’ın cevabı (7/1550)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın Bayındırlık ve İskân Bakanı Sayın Koray Aydın tarafından yazılı olarak cevaplandırılmasını arz ederim. 29.2.2000

Osman Pepe

Kocaeli

Kocaeli Körfez Tütünçiftlik Kabakoz mevkiinde Aytemiz Petrol San. ve Tic. A.Ş. ile Opet Petrolcülük A.Ş.’leri tarafından planlanan platform ve boru hatları inşaatı yapımı, hızlı bir şekilde devam etmektedir. CED raporu ile diğer kamu kurumlarından alınması gereken yasal izinlerin mevcut olmadığı yapılan araştırmadan anlaşılmıştır. Diğer yandan söz konusu şirketlerin yaptırmış olduğu platform ve boru hatları inşaatları ile ilgili Körfez Asliye Hukuk Mahkemesinde 1999/372 E. Sayı ile açılan ve devam eden bir dava vardır.

Platform Petrol Boru Hattının, Tütünçiftlik koyundan sahile ulaşacak olması; liman trafiğinin petrol tankerleri tarafından yoğunluk kazanmasına sebep olacağı aşikârdır. Taşınacak petrolün denizi kirletmesinin yanında iskâna açık bu bölgede yaşayan insanların can güvenliklerinin büyük bir tehlike ile karşı karşıya olacağı kaçınılmazdır. Tütünçiftlik Limanında inşası devam eden petrol boru hatları inşaatı limanın aktivitesini kaybedeceği endişelerini akla getirmektedir. Ayrıca sahil çevresinin doğal güzelliklerine telafisi güç zararlar vereceği de muhakkaktır. Hakkında dava açılmış olan inşaatın, bütün uyarı ve şikâyet dilekçelerine rağmen, çevre sağlık ve güvenliğini hiçe sayarak hızla devam etmesi son derece düşündürücüdür. Balıkçı barınaklarının olduğu bölümde vatandaşların denize ulaşabilecekleri tek nokta burasıdır. Bu proje hem balıkçı esnafını hem rekrasyon alanı olan bu bölümü işlevsiz kılacaktır.

Yukarıda izah edildiği üzere sorularım şunlardır:

1. Aytemiz Petrol San. ve Tic. A.Ş. ile Opet Petrolcülük A.Ş. şirketlerine, Bakanlığınızca izin verilmiş midir?

2. Söz konusu şirketlere yapım izni verilmiş ise, devam etmekte olan inşaatların İmar ve Kıyı Kanunlarına göre uygunluğu kontrol ve takip edilmekte midir?

3. İzin alınması gerektiği halde birçok kamu kuruluşunun müsaadesi olmadan; hakkında birçok şikâyet ve uyarı olmasının yanında ayrıca mahkemelik olan söz konusu tesisin inşaatının hızlı bir şekilde devam etmesinin yasal dayanağı var mıdır?

4. Bu konuda herhangi bir işlem yapmayı düşünüyor musunuz?

T.C.

Bayındırlık ve İskân Bakanlığı 6.4.2000

Araştırma, Planlama ve Koordinasyon

Kurulu Başkanlığı

Sayı: B.09.0.APK.0.22.00.00.17/337

Konu: Yazılı soru önergesi

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

İlgi: TBMM Genel Sekreterliğinin 7.3.2000 gün ve A.01.0.GNS.0.10.00.02-7/1550-4503/10764 sayılı yazısı.

İlgi yazı ekinde alınan, Kocaeli Milletvekili Osman Pepe’nin (7/1550-4503) Esas No.lu yazılı soru önergesi incelenmiş olup, cevabı ekte sunulmuştur.

Bilgilerinizi arz ederim.

Koray Aydın

Bayındırlık ve İskân Bakanı

Kocaeli Milletvekili Osman Pepe’nin (7/1550-4503) Esas No.lu

Yazılı Soru Önergesinin Soruları ve Cevapları

Sorular:

Kocaeli Körfez Tütünçiftlik Kabakoz mevkinde Aytemiz Petrol San. ve Tic. A.Ş. ile Opet Petrolcülük A.Ş.’leri tarafından planlanan platform ve boru hatları inşaatı yapımı, hızlı bir şekilde devam etmektedir. CED raporu ile diğer kamu kurumlarından alınması gereken yasal izinlerin mevcut olmadığı yapılan araştırmadan anlaşılmıştır. Diğer yandan söz konusu şirketlerin yaptırmış olduğu platform ve boru hatları inşaatları ile ilgili Körfez Asliye Hukuk Mahkemesinde 1999/372 E. Sayı ile açılan ve devam eden bir dava vardır.

Platform Petrol Boru Hattının, Tütünçiftlik koyundan sahile ulaşacak olması liman trafiğinin petrol tankerleri tarafından yoğunluk kazanmasına sebep olacağı aşikârdır. Taşınacak petrolün denizi kirletmesinin yanında iskâna açık bu bölgede yaşayan insanların can güvenliklerinin büyük bir tehlike ile karşı karşıya olacağı kaçınılmazdır. Tütünçiftlik Limanında inşaası devam eden petrol boru hatları inşaatı limanın aktivitesini kaybedeceği endişelerini akla getirmektedir. Ayrıca sahil çevresinin doğal güzelliklerine telafisi güç zararlar vereceği de muhakkaktır. Hakkında dava açılmış olan inşaatın, bütün uyarı ve şikayet dilekçelerine rağmen, çevre sağlık ve güvenliğini hiçe sayarak hızla devam etmesi son derece düşündürücüdür. Balıkçı barınaklarının olduğu bölümde vatandaşların denize ulaşabilecekleri tek nokta burasıdır. Bu proje hem balıkçı esnafını hem rekrasyon alanı olan bu bölümü işlevsiz kılacaktır.

Yukarıda izah edildiği üzere sorularım şunlardır:

1. Aytemiz Petrol San. ve Tic. A.Ş. ile Opet Petrolcülük A.Ş. şirketlerine, Bakanlığınızca izin verilmiş midir?

2. Söz konusu şirketlere yapım izni verilmiş ise, devam etmekte olan inşaatların İmar ve Kıyı Kanunlarına göre uygunluğu kontrol ve takip edilmekte midir?

3. İzin alınması gerektiği halde birçok kamu kuruluşunun müsaadesi olmadan, hakkında bir çok şikayet ve uyarı olmasının yanında ayrıca mahkemelik olan söz konusu tesisin inşaatının hızlı bir şekilde devam etmesinin yasal dayanağı var mıdır?

4. Bu konuda herhangi bir işlem yapmayı düşünüyor musunuz?

Cevaplar:

1. Kocaeli Valiliğinin 5.12.1997 gün ve 5098 sayılı 8.7.1999 gün ve 2389 sayılı yazıları ile Körfez İlçesi, Tütünçiftlik Beldesi, Kabakoz mevkiinde Aytemiz Petrol Sanayi ve Ticaret Anonim Şirketince yapımı planlanan boru hattı ve platform talebinin 3621/3830 sayılı Kıyı Kanunu uyarınca Bakanlığımızca incelenmesi teklif edilmiştir.

Konunun incelenebilmesi için 23.3.1998 gün ve 3383-446 sayılı dağıtımlı yazımız ile Başbakanlık Denizcilik Müsteşarlığı, Ulaştırma Bakanlığı, Çevre Bakanlığı, Millî Savunma Bakanlığı görüşleri, 9.3.2000 gün ve 4601-379 sayılı yazımız ile de Deniz Kuvvetleri Komutanlığı (Seyir Hidrofiği ve Oşinografi Dairesi Başkanlığı)’nın görüşü istenilmiş ve Deniz Kuvvetleri Komutanlığı dışında diğer görüşler tamamlanmış olup, söz konusu görüş geldiğinde konu Bakanlığımızca değerlendirilecektir.

2. Söz konusu şirket tarafından izinsiz olarak inşaatlara başlandığı ihbarı Bakanlığımıza da ulaşmış, 17.5.1999 tarih 7053/736 sayılı yazımızla Kocaeli Valiliğine ve 13.9.1999 tarih ve 14776/1370 sayılı dağıtımlı yazılar ile konu Kocaeli Valiliğine intikal ettirilerek, konunun incelenmesi ve yasal gereğinin temini istenmiş, Kocaeli Valiliğinden alınan 3.12.1999 tarih ve 5463 sayılı yazı ve eki incelenmesinden, izinsiz inşasına başlanan kara boru hattı inşaatın imar mevzuatı uyarınca mühürlendiği ve ilgililerine para cezası verildiği anlaşılmıştır.

3. Bakanlığımız Teknik Araştırma ve Uygulama Genel Müdürlüğümüzde mevcut dosyasında konu ile ilgili herhangi bir yargı kararı bulunmamaktadır. Ayrıca Hukuk Müşavirliğimizce yürütülen herhangi bir hukukî işlem de bulunmamaktadır.

4. 3621/3830 sayılı Kıyı Kanunu uyarınca kıyı yapılarının denetlenmesi görevi belediye ve mücavir alan sınırları içinde Belediyelere, dışında ise Valiliklere aittir.

13. – Hatay Milletvekili Metin Kalkan’ın, Bakanlıkta çalışan işçilerin maaş ve ikramiyelerinin ödenmediği iddiasına ilişkin sorusu ve Orman Bakanı Nami Çağan’ın cevabı (7/1568)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın Orman Bakanı Sayın Nami Çağan tarafından yazılı olarak cevaplandırılmasını saygılarımla arz ederim.

S. Metin Kalkan

Hatay

1. Orman Bakanlığında işçi statüsünde çalışan personele maaşları ve ikramiyeleri dahil hiç bir ödeme yapılmadığı iddia edilmektedir. Bu doğru mudur? Doğru ise ne zamandan beri ödenmemektedir?

2. Alacaklar ne zaman ödenecektir ve niçin böyle bir uygulamaya geçilmiştir?

3. Kurban Bayramı öncesinde bu alacaklardan dolayı herhangi bir ödeme yapılması düşünülüyor mu?

4. Orman işçisinin ödenmeyen alacakları için herhangi bir faiz işletilmekte midir? Bu insanların mağduriyetlerini önlemeye yönelik ne gibi bir çalışma yapılmaktadır?

T.C.

Orman Bakanlığı 7.4.2000

Araştırma Planlama ve Koordinasyon Kurulu

Başkanlığı Koordinasyon ve Mevzuat

Dairesi Başkanlığı

Sayı: KM.1.SOR/302-959

Konu: Sn. Metin Kalkan’ın yazılı soru önergesi

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

(Kanunlar ve Kararlar Dairesi Başk.)

İlgi: TBMM’nin 21.3.2000 tarih ve A.01.0.GNS.0.10.00.02-7/1568-533/10815 sayılı yazısı.

İlgi yazı ekinde alınan Hatay Milletvekili Sayın Metin Kalkan’ın “Bakanlıkta çalışan işçilerin maaş ve ikramiyelerinin ödenmediği iddiasına ilişkin” 7/1568 Esas No.lu yazılı soru önergesi Bakanlığımızca incelenmiş olup, cevabi yazımız ilişikte gönderilmektedir.

Arz ederim.

Prof. Dr. Nami Çağan

Orman Bakanı

Hatay Milletvekili Sayın Metin Kalkan’ın Bakanlıkta Çalışan İşçilerin Maaş ve

İkramiyelerinin Ödenmediği İddiasına İlişkin 7/1568 Esas No.lu Yazılı Soru

Önergesi Hakkında Orman Bakanlığının Cevabı

1. Orman Genel Müdürlüğünde işçi statüsünde çalışan personelin, maaş ve ikramiyelerinin bir bölümü nakit sıkıntısı nedeniyle zamanında ödenememiştir.

2. İşçi ücretlerinden kaynaklanan borçların ödenmesi için ihtiyaç duyulan nakitler 7.3.2000 ve 9.3.2000 tarihlerinde Orman Bölge Müdürlüklerine gönderilmiştir.

3. İşçi statüsünde çalışan personelimizin alacakları, Kurban Bayramı öncesinde ödenmiştir.

4. Orman işçisine zamanında ödenemeyen alacakları için yürürlükteki mevzuatımız gereği herhangi bir faiz işletilmemektedir.

14. – Hatay Milletvekili Mustafa Geçer’in, Hatay-Altınözü-Hacıpaşa Beldesinin sağlık ocağı ihtiyacına ilişkin sorusu ve Sağlık Bakanı Osman Durmuş’un cevabı (7/1575)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularıma Sağlık Bakanı Sayın Osman Durmuş’un yazılı cevap vermesini delaletlerinize arz ederim.

Mustafa Geçer

Hatay

S-1. Altınözü - Hacıpaşa Beldesinde sağlık ocağı hizmet binası bulunmadığından sağlığa uygun olmayan mekanlarda hizmet vermeye çalışmaktadır. Şu anda geçici olarak bir İlköğretim okulunun sınıfında sağlık hizmetlerini yürütmektedir.

Yöremiz insanına daha iyi sağlık hizmeti verebilmesi için Hacıpaşa Beldesi sağlık ocağı hizmet binası yapılması için herhangi bir çalışmanız varmı?

Açıklar mısınız?

T.C.

Sağlık Bakanlığı 7.4.2000

Temel Sağlık Hizmetleri Genel Müdürlüğü

Sayı: B100TSH0130001-4412

Konu: Yazılı soru önergesi cevabı

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

İlgi: 21.3.2000 tarih ve A.01.0.GNS.0.10.00.02-4704 sayılı yazıları

Hatay Milletvekili Sayın Mustafa Geçer tarafından, Hatay İli Altınözü İlçesi Hacıpaşa Beldesindeki sağlık ocağı hizmet binası ihtiyacına ilişkin olarak verilen yazılı soru önergesinin cevabı ilişikte gönderilmektedir.

Arz ederim.

Doç. Dr. Osman Durmuş

Sağlık Bakanı

Hatay Milletvekili Sayın Mustafa Geçer’in “Hatay İli Altınözü İlçesi Hacıpaşa Beldesindeki

Sağlık Ocağı Hizmet Binası İhtiyacı”na İlişkin Yazılı Soru Önergesinin Cevabıdır:

Sorular:

“Hatay İlimiz Altınözü-Hacıpaşa Beldesinde sağlık ocağı hizmet binası bulunmadığından sağlığa uygun olmayan mekanlarda hizmet vermeye çalışmaktadır. Şu anda geçici olarak bir ilköğretim okulunun sınıfında sağlık hizmetlerini yürütmektedir.

Yöremiz insanına daha iyi sağlık hizmeti verebilmesi için Hacıpaşa Beldesi sağlık ocağı hizmet binası yapılması için herhangi çalışmanız varmı?

Açıklarmısınız?

Cevaplar:

Hatay İli Altınözü İlçesi Hacıpaşa Beldesi sağlık ocağı Bakanlığımızın 2000 yılı yatırım programında 941000090 proje no ile yer almakta olup, fizikî gerçekleşmesi % 0’dır. Ayrıca inşaatın yapımını yürüten Bayındırlık ve İskân Bakanlığının Bütçesine yılı ödeneği olarak 8 179 000 000 TL. aktarılmıştır.

Gösterilen ilgiye teşekkür eder, çalışmalarınızda başarılar dilerim.

15. – Hatay Milletvekili Mustafa Geçer’in;

– İskenderun - Düğünyurdu Köyünün yol ve içme suyu sorunlarına,

– Hatay - İskenderun - Akşarbeyli köy yoluna,

İlişkini soruları ve Devlet Bakanı Mustafa Yılmaz’ın cevabı (7/1574, 1576)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularıma Devlet Bakanı Sayın Mustafa Yılmaz’ın yazılı cevap vermesini delaletlerinize arz ederim.

Mustafa Geçer

Hatay

S-1. Otoyol çalışmaları nedeniyle bozulan ve kullanılmaz hale gelen İskenderun - Düğünyurdu köy yolunu ne zaman yapmayı planlıyorsunuz?

S-2. Düğünyurdu Köyüne sağlıklı ve yeterli içme suyu sağlamak için Köy Muhtarlığının Sondaj talebi neden karşılanamamıştır? Açıklar mısınız?

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularıma Devlet Bakanı Sayın Mustafa Yılmaz’ın yazılı cevap vermesini delaletlerinize arz ederim.

Mustafa Geçer

Hatay

S-1. İskenderun - Akşarbeyli Köyünü merkeze bağlayan yolun 1.5 km uzunluğundaki bir bölümün bozuk ve kullanışsız olduğundan zaman zaman trafik akışını aksatma ve bir çok kazalara sebebiyet vermektedir. Aylardır aynı durumda olan Akşarbeyli Köyü yolunu onarım ve asfaltlama işini ne zaman yapmayı düşünüyor sunuz?

T.C.

Devlet Bakanlığı 7.4.2000

Sayı: B.02.0.010/031-5664

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

İlgi: TBMM Başkanlığı Genel Sekreterliğinin 21.3.2000 gün ve A.01.0.GNS.0.10.00.02-4704 sayılı yazısı.

Hatay Milletvekili Mustafa Geçer’in 7/1574 ve 7/1576 sayılı soru önergesi incelenmiştir.

İskenderun - Akşarbeyli ile Doğanyurt köyyolu, Karayolları Genel Müdürlüğünün Hatay-Toprakkale-İskenderun otoyol güzergâhının yapımı devam eden henüz kırmızı kotu tespit edilmeyen Güzelköy-Şekera mevki arasında bulunmaktadır. Otoyol çalışmaları devam ettiğinden adı geçen köyyolları üzerinde çalışma yapılması mümkün değildir. Ancak otoyol inşaatının bitiminden sonra gerekli çalışmalar yapılacaktır.

Doğanyurt Köyünün içme suyu inşaatı 1998 yılında tamamlanarak hizmete açılmıştır. Köyün ihtiyacı olan 2.5 lt/sn su köye akıtılmış olduğundan sondaj kuyusu açılmasına gerek görülmemiştir.

Bilgilerinize arz ederim.

Mustafa Yılmaz

Devlet Bakanı

16. – Hatay Milletvekili Mustafa Geçer’in, Hatay Altınözü - Altınkaya Beldesi Sağlık Ocağına ilişkin sorusu ve Sağlık Bakanı Osman Durmuş’un cevabı

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularıma Sağlık Bakanı Sayın Osman Durmuş’un yazılı cevap vermesini delaletlerinize arz ederim.

Mustafa Geçer

Hatay

S-1. Altınözü - Altınkaya Beldesinde bulunan sağlık ocağı bakımsızlıktan dolayı çökmüş ve kullanılmaz duruma gelmiştir. Altınkaya sağlık ocağının yeniden inşa edilip hizmete açılabilmesi için acilen maddî ve aynî yardım aktarılamaz mı?

T.C.

Sağlık Bakanlığı 7.4.2000

Temel Sağlık Hizmetleri Genel Müdürlüğü

Sayı: B100TSH0130001-4411

Konu: Yazılı soru önergesi cevabı

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

İlgi: 21.3.2000 tarih ve A.01.0.GNS.0.10.00.02-4704 sayılı yazıları

Hatay Milletvekili Sayın Mustafa Geçer tarafından, Hatay İli Altınözü İlçesi Altınkaya Beldesindeki sağlık ocağının inşasına ilişkin olarak verilen yazılı soru önergesinin cevabı ilişikte gönderilmektedir.

Arz ederim.

Doç. Dr. Osman Durmuş

Sağlık Bakanı

Hatay Milletvekili Sayın Mustafa Geçer’in “Hatay İli Altınözü İlçesi Altınkaya Beldesindeki sağlık ocağı hizmet binası ihtiyacı”na ilişkin yazılı soru önergesinin cevabıdır:

Sorular:

“Hatay İlimiz Altınözü - Altınkaya Beldesinde bulunan sağlık ocağı bakımsızlıktan dolayı çürümüş ve kullanılamaz duruma gelmiştir. Altınkaya sağlık ocağının yeniden inşa edilip hizmete açılabilmesi için acilen maddî ve aynî yardım aktarılamaz mı?

Cevaplar:

Hatay İli Altınözü İlçesi Altınkaya Beldesi sağlık ocağı Bakanlığımızın 1979 yılı yatırımına alınmış olup, 30.5.1984 yılında bitirilerek hizmet vermeye başlamıştır.Halen köy tipi olarak 4 lojmanı ile birlikte kendi binasında hizmet vermektedir. Ayrıca söz konusu sağlık ocağı onarım programına alınmıştır.

Gösterilen ilgiye teşekkür eder, çalışmalarınızda başarılar dilerim.

17. – Nevşehir Milletvekili Mehmet Elkatmış’ın, tarım ve hayvancılık kredilerinde uygulanan faiz oranlarına ilişkin Başbakandan sorusu ve Devlet Bakanı Recep Önal’ın cevabı (7/1578)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın Sayın Başbakan tarafından yazılı olarak cevaplandırılması için gereğini saygı ile arz ederim.

Mehmet Elkatmış

Nevşehir

Tarım ve hayvancılıkta kullanılan ziraî ve tarımsal kredilerin yüksek olduğu malûmdur.

Sorular:

1. Son beş yılda (1995 - 1996 - 1997 - 1998 - 1999) Ziraat Bankası ve Tarım Kredi Kooperatifleri tarafından verilen tarım ve hayvancılık kredilerinin; kredi faiz oranları hangi oranlarda gerçekleşmiştir?

2. Bu konuda temerrüt halinde uygulanan faiz oranları nedir?

3. Bakanlar Kurulunun 99/13758 sayılı kararıyla tarımsal kredilerin miktarı azalmıştır. Çiftçilerin sıkıntılarının had safhada olduğu bir dönemde tarımsal kredilerin miktarının azaltılmasının sebebi nedir?

T.C.

Devlet Bakanlığı 10.4.1999

Sayı: B.02.0.004 (16) 1385

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

İlgi: a) Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığının 21.3.2000 tarihli ve KAN. KAR. MD. A.01.0.GNS.0.10.00.02-7/1587-4594/10998 sayılı yazısı.

b) Başbakanlığın 24.3.2000 tarihli ve B.02.0.KKG.0.12/106-185-6/1496 sayılı yazısı.

c) 7.4.2000 tarihli ve B.02.2.TZB.0.06.00.00.09/GENEL:64752, ÖZEL: 184 sayılı yazı.

Nevşehir Milletvekili Mehmet Elkatmış’ın Sayın Başbakanımıza tevcih ettiği ve Sayın Başbakanımız tarafından koordinatörlüğümde cevaplandırılması tensip olunan 7/1587-4594 sayılı yazılı soru önergesi konusunda Bakanlığım ilgili kuruluşu T.C. Ziraat Bankası Genel Müdürlüğünden alınan ilgi (c) yazı ve ekinin suretleri ilişikte gönderilmiştir.

Bilgilerinize arz ederim.

Recep Önal

Devlet Bakanı

T.C.

Ziraat Bankası 7.4.2000

Genel Müdürlüğü

Sermaye: 350 000 000 000 000.- Türk Lirası

Telgraf Adresi: ZERBANK

Sayı: B.02.2.TZB.0.06.00.00-09

Konu: Tarımsal Kredi Faiz Oranları Genel: 64752

Özel: 184

T.C. Devlet Bakanlığı

(Sayın Recep Önal)

İlgi: 27.3.2000 tarih ve B.02.0.004 (16) 1130 sayılı yazınız.

İlgide kayıtlı tarih ve sayısı belirtilen yazınız incelenmiştir.

Nevşehir Milletvekili Sn. Mehmet Elkatmış tarafından Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına sunulan 6.3.2000 tarih ve 1435 sayılı önerge ile ilgili bilgiler yazımız ekinde sunulmuştur.

Bilgi edinilmesini müsaadelerinize arz ederiz.

Türkiye Cumhuriyeti

Ziraat Bankası

B. Çağlar Ünal Osman Tunaboylu

Yönetim Kurulu Üyesi Yönetim Kurulu Başkanı

Genel Müdür Yardımcısı Genel Müdür

 

 

1. Tarımsal Kredi Faiz Oranları

1995-8.9.1997 8.9.1997-1.7.1998 1.7.1998-1.2.2000

arasında arasında arasında

geçerli oranlar geçerli oranlar geçerli oranlar

A- İŞLETME KREDİLERİ % % %

– Bitkisel Üretim 50 70 65

– Kimyevi Gübre 43 70 65

– Hayvansal Üretim 43 59 54

– Su Ürünleri 43 59 54

– Tarımsal Sulama 50 70 65

– Hasat ve Pazarlama Kredisi 65 90 –

– Çiftçi İhtiyaç Kredisi – – 75

B- YATIRIM KREDİLERİ

– Hayvansal Yatırım Krd. 43 59 54

– Su Ürünleri Yatırım Krd. 43 59 54

– Arazi Edindirme Krd. 50 70 65

– Bitkisel Yatırım Krd. 50 70 65

– Tarımsal Sulama 50 70 65

– Traktör Krd. 55 76 71

– Biçer-Döver Krd. 55 76 71

– Diğer Araç ve Gereç Krd. 50 70 65

NOT:

Bankamızca 2000 yılında kullandırılacak tarımsal kredilerden kaynaklanacak görev zararlarının Hazinece karşılanmasına dair 99/13758 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı, 21.12.1999 tarih ve 23913 sayılı Resmî Gazetenin mükerrer sayısında yayımlanarak yürürlüğe girmiş bulunmaktadır.

Söz konusu Bakanlar Kurulu Kararında; 2000 yılında Bankamızca uygulanan faiz oranları ile ekonomik faaliyetleri münhasıran küçük ve orta boy tarımsal işletmelerin işletilmesinden ibaret olan üreticilere doğrudan veya Tarım Kredi Kooperatifleri aracılığı ile kullandırılacak tarımsal kredilerden kaynaklanan gelir kayıplarının Hazinece karşılanması,

Gelir kaybı hesaplamalarında, her ay için önceki üç aylık dönem süresince oluşan 12 ay ve/veya 12 aya en yakın vadeli Hazine Bonosu ihalelerinin faizlerinin ortalamasının % 5 fazlası olarak tespit edilecek gösterge faiz oranı ile Bankamızca konuları itibariyle tarımsal kredilere uygulamakta olduğu faiz oranları arasındaki farkların esas alınması,

Bankamızca uygulanmakta olan tarımsal kredi faiz oranlarının gösterge faiz oranına eşit hale gelinceye kadar değiştirilmemesi, eşit hale gelmesinden itibaren tarımsal kredi faiz oranlarının gösterge faiz oranında meydana gelecek değişikliklere göre ayarlanması,

Bankamızca 2000 yılında açılacak tarımsal kredi tutarının 1999 yılı sonu plasman tutarının % 55’ini geçmemesi,

Öngörülmüş olup uygulamaya 1.1.2000 tarihinde başlanılmıştır.

Buna göre, Gösterge Faiz Oranı, Ocak ayında % 103.27, Şubat ayında % 68.44, Mart ayında ise % 40.36 olarak gerçekleşmiş, buna paralel olarak Şubat ayında, traktör, biçerdöver, pancar hasat makinesi, fıstık sökme makinesi gibi makine ve araçlar için faiz oranları % 68.44’e, Mart ayında ise tarımsal kredilerin tamamının faiz oranı % 40.36’ya indirilmiştir.

2. Tarımsal Kredilere Uygulanan Temerrüt Faiz Oranları

Periyod Uygulama

20.7.1993 - 20.6.1995 Arası İdarî takip hesaplarında kayıtlı alacaklara yürürlükteki faiz oranına 5 puan ilavesiyle, kanuni takip hesaplarında kayıt- lı alacaklara 15 puan ilave edilmesiyle bulunacak oranlar uygulanmıştır.

20.6.1995 - 7.2.1997 Arası Kanuni takip hesaplarında kayıtlı alacaklara yürürlükteki faiz oranına 15 puan ilavesiyle bulunan faiz oranı uygulanmaktadır.

7.2.1997 - 6.2.2000 Arası Kanuni takip hesaplarında kayıtlı alacaklara yürürlükteki faiz oranına 30 puan ilavesiyle bulunan faiz oranı uygulanmaktadır.

6.2.2000 Sonrası Kanuni takip hesaplarında kayıtlı alacaklara yürürlükteki faiz oranına 15 puan ilavesiyle bulunan faiz oranı uygulanmaktadır.

3. Bakanlar Kurulunun 99/13758 Sayılı Kararıyla Açılacak Tarımsal Kredi Miktarı:

233 sayılı Kamu İktisadî Teşebbüsleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararname hükümleri doğrultusunda kaynaklarını verimli, kârlı kullanma ve değerlendirme görevinde olan Bankamız, bu görevinin bilinci ile sorumluluklarını yerine getirirken, gerek tarımsal kredi uygulamasından gerekse verilen ek yükümlülüklerden dolayı bazı sıkıntılarla karşı karşıya bulunmaktadır. 1989 yılında % 31 olan Bankamız kaynak maliyeti son yıllarda giderek yükselmiş, 1994’te % 88.6, 1995’te % 83.5, 1996’da % 91.5, 1997’de % 94.8, 1998’de % 106.79 ve 99’da % 117 olarak gerçekleşmiştir. Bu maliyetler sonucunda Bankamız bugüne kadar tarımsal kredilerden sürekli zarar etmiş, bu durum kaynaklarımızın da daralmasına neden olmuştur. Reel anlamda daima negatif olan tarımsal kredi faizleri nedeniyle tarımsal kredi uygulamalarımız sonucu katlanılan zarar tutarı 1996 yılında 61, 1997’de 110 trilyon lira olup, 1998 yılında 186 trilyon olmuş ve 1999 yılında da 403 trilyon liraya ulaşmıştır.

Bu durumun düzelmesi için tarımsal kredi faiz oranları ile kaynak maliyeti + kâr oranındaki farkın görev zararı olarak Hazinece karşılanması amacıyla yapılan girişimler sonucunda, Bankamızca 2000 yılında kullandırılacak tarımsal kredilerden kaynaklanacak görev zararlarının Hazinece karşılanmasına dair 99/13758 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı ile Bankamızca 2000 yılında açılacak tarımsal kredi miktarı 1999 yıl sonu plasman tutarının % 55 fazlası olarak kararlaştırılmıştır.

Buna göre, tarımsal kredi miktarlarının azaltılması söz konusu olmayıp, 2000 yılında % 55 oranında artırılması kararlaştırılmıştır.

18. – Manisa Milletvekili Bülent Arınç’ın, Manisa İlinde yapılacak yatırımlara ilişkin sorusu ve Orman Bakanı Nami Çağan’ın cevabı (7/1594)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın Orman Bakanı Sayın Nami Çağan tarafından yazılı olarak cevaplandırılmasına delaletlerinizi saygılarımla arz ederim. 7.3.2000

Bülent Arınç

Manisa

Sorular:

1. Manisa İlinde yürütülen mevcut yatırım ve projeler nelerdir?

2. 2000 Malî Yılı için Bakanlığınız bütçesinde Manisa İlinde hâlâ devam eden yatırımlar için ne kadar ödenek ayrılmıştır? Yatırımlar ne zaman bitirilecektir?

3. Bakanlığınız 2000 yılı bütçesi ve iş programına göre Manisa İli için düşünülen yeni bir yatırım var mıdır? Bu hizmetler için ne kadar ödenek verilmesi planlanmıştır ve yıl sonu itibariyle işin gerçekleşme nispeti ne olacaktır?

T.C.

Orman Bakanlığı 7.4.2000

Araştırma, Planlama ve Koordinasyon Kurulu

Başkanlığı Koordinasyon ve Mevzuat

Dairesi Başkanlığı

Sayı: KM.1.SOR/301-958

Konu: Sn. Bülent Arınç’ın yazılı soru önergesi

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

(Kanunlar ve Kararlar Dairesi Başk.)

İlgi: TBMM’nin 27.3.2000 tarih ve 7/1594-4609/11030 sayılı yazısı.

İlgi yazı ekinde alınan Manisa Milletvekili Sayın Bülent Arınç’ın “Manisa İlinde yapılacak yatırımlara ilişkin” 7/1594 esas nolu yazılı soru önergesi Bakanlığımızca incelenmiş olup, cevabî yazımız ilişikte gönderilmektedir.

Arz ederim.

Prof. Dr. Nami Çağan

Orman Bakanı

Manisa Milletvekili Sayın Bülent Arınç’ın Manisa İlinde Yapılacak Yatırımlara İlişkin 7/1594 Esas Nolu Yazılı Soru Önergesi Hakkında Orman Bakanlığının Cevabı

1,2,3. Manisa İlinde 2000 yılı içinde yapılması planlanan yatırımlar ve ödenek miktarları ilişikteki cetvelde (Ek-2) belirtilmiştir. Programlanan yatırımların yılı içinde bitirilmesi esas olup, belirtilen işlerin tamamı 2000 yılı içinde bitirilecektir.

Manisa İlinin 2000 Yılı Yatırım Programı ve Ödenekleri

Milyon TL

Bakanlık

Döner OGM-Döner

Toplam Genel Ağaçlan- Sermaye Sermaye Katma Genel

Faaliyet Çeşidi Birimi Miktarı Bütçe dırma Fonu Bütçesi Bütçesi Bütçe Toplam

Ağaçlandırma Tesis Ha 700 119 200 67 500 186 700

Ağaçlandırma Bakım Ha 2 146 97 000 97 000

Erozyon Kontrolü Ha 400 90 000 90 000

Erozyon Kontrolü Bakım Ha 695 31 300 31 300

Fidan Üretimi Bin adet 3 800 12 000 355 000 367 000

Tohum Üretimi Ton 2 250 600 13 600 14 200

Orköy Yatırımı Adet 1 4 000 4 000

Millî Park Yatırımı Adet 31 500 31 500

Kadastro Bin Ha 30 38 000 38 000

Orman Koruma Yangınla Müc. 8 500 8 500

Yol Aplikasyon Km. 12 960 960

Yeni Yol Km. 5 12 500 12 500

Yol Büyük Onarım Km. 7 8 800 8 800

Sanat Yapısı Km 7 16 100 16 100

Toplam 167 300 285 800 368 600 38 360 46 500 906 560

Not: Programlanan yatırımlar yıl içinde bitirilecektir.

19. – Manisa Milletvekili Bülent Arınç’ın, Manisa İlinde yapılacak yatırımlara ilişkin sorusu ve Turizm Bakanı Erkan Mumcu’nun cevabı (7/1595)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın Turizm Bakanı Sayın Erkan Mumcu tarafından yazılı olarak cevaplandırılmasına delaletlerinizi saygılarımla arz ederim.

7.3.2000

Bülent Arınç

Manisa

Sorular:

1. Manisa İlinde yürütülen mevcut Yatırım ve projeler nelerdir?

2. 2000 Malî Yılı için Bakanlığınız bütçesinde Manisa İlinde hâlâ devam eden yatırımlar için ne kadar ödenek ayrılmıştır? Yatırımlar ne zaman bitirilecektir?

3. Bakanlığınız 2000 Yılı Bütçesi ve iş programına göre Manisa İli için düşünülen yeni bir yatırım var mıdır? Bu hizmetler için ne kadar ödenek verilmesi planlanmıştır ve yıl sonu itibariyle işin gerçekleşme nispeti ne olacaktır?

T.C.

Turizm Bakanlığı 6.4.2000

Hukuk Müşavirliği

Sayı: B.170.HKM.0.00.00.00/867-9461

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığı

Genel Sekreterliği

Kanunlar ve Kararlar Dairesi Başkanlığı

İlgi: 27.3.2000 tarih ve 02-7/1595-4610/11031 sayılı yazınız.

Manisa Milletvekili Sayın Bülent Arınç tarafından Başkanlığınıza tarafımdan cevaplandırılmak üzere verilen yazılı soru önergesi incelenmiştir.

Bakanlığımın Manisa İlinde halihazırda doğrudan yürüttüğü herhangi bir çalışması mevcut değildir. Ancak, Manisa Valiliğiyle ortaklaşa, Sard, Alaşehir ve Akhisar Kiliselerinin çevre düzenleme projeleri yapılmaktadır. Söz konusu projelerin uygulaması için Valiliğe Bakanlık bütçesinden 1996 yılında 2.5 milyar TL. Başbakanlık Tanıtma Fonundan ise 1999 yılında 25 milyar TL. ödenek aktarılmıştır.

Sard, Alaşehir ve Akhisar Kiliselerinin çevre düzenleme projelerine maddî katkı verilmesi devam edecektir. Ayrıca, Manisa İlindeki yerel yönetimlerin (Belediyeler) hazırlayacakları turizm amaçlı altyapı yatırımlarına ait projelerinin Bakanlığıma intikal ettirilmesi halinde, bütçe imkanları çerçevesinde değerlendirilebilecektir.

Bilgilerinize arz ederim.

Erkan Mumcu

Turizm Bakanı

20. – Manisa Milletvekili Bülent Arınç’ın, Manisa İlinde yapılacak yatırımlara ilişkin sorusu ve Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Yaşar Okuyan’ın cevabı (7/1599)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Sayın Yaşar Okuyan tarafından yazılı olarak cevaplandırılmasına delaletlerinizi saygılarımla arz ederim.

7.3.2000

Bülent Arınç

Manisa

Sorular:

1. Manisa İlinde yürütülen mevcut Yatırım ve projeler nelerdir?

2. 2000 Malî Yılı için Bakanlığınız bütçesinde Manisa İlinde hâlâ devam eden yatırımlar için ne kadar ödenek ayrılmıştır? Yatırımlar ne zaman bitirilecektir?

3. Bakanlığınız 2000 Yılı Bütçesi ve iş programına göre Manisa İli için düşünülen yeni bir yatırım var mıdır? Bu hizmetler için ne kadar ödenek verilmesi planlanmıştır ve yıl sonu itibariyle işin gerçekleşme nispeti ne olacaktır?

T.C.

Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı 10.4.2000

Sosyal Güvenlik Kuruluşları Genel Müdürlüğü

Sayı: B.13.0.SGK.0.13.00.01/2783-008851

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

İlgi: 27.3.2000 tarihli ve A.01.0.GNS.0.10.00.02-7/1599-4614/11035 sayılı yazınız.

Manisa Milletvekili Bülent Arınç tarafından hazırlanan “Manisa İline 2000 yılı bütçesinden ayrılan yatırım ödeneklerine ilişkin” 7/1599 esas nolu yazılı soru önergesi incelenmiştir.

Bakanlığımızın Manisa İlinde Bölge Müdürlüğü bulunmadığından, 2000 yılı yatırım programında bu ilimize ait herhangi bir yatırım projesi yer almamaktadır.

Sosyal Sigortalar Kurumunca, Manisa İlinde emekli, dul ve yetimler ile bunların aile bireylerinden oluşan yaklaşık 490 000 kişiye, 1 Sigorta Müdürlüğü, 176 yataklı Manisa Hastanesi, 160 yataklı Soma Hastanesi, 120 yataklı Turgutlu Hastanesi, 4 Dispanser, 7 sağlık istasyonu ile sigorta ve sağlık hizmeti verilmektedir.

Kurumun 2000 yılı yatırım programında, Manisa İlinde Masina Hastanesi Tevsii İnşaatı için 1 milyar TL. Salihli Hastanesi Tevsii İnşaatı için 1 milyar TL. ve Manisa Sigorta Müdürlüğü hizmet binası inşaatı için 150 milyar TL. olmak üzere toplam 152 milyar TL. ödenek ayrılmış olup, söz konusu inşaatlar tasarruf tedbirleri nedeniyle henüz ihale edilememiştir.

Ayrıca, Sosyal Sigortalar Kurumunun 2000 yılı yatırım programı etüd-proje bölümünde yer alan 50 yataklı Akhisar Hastane İnşaatı proje çalışmaları devam etmektedir.

Bağ-Kur Genel Müdürlüğünün 2000 yılı yatırım programı bünyesinde yer alan yatırım projeleri içerisinde Manisa İlinde inşaat projesi yatırımı öngörülmemiştir. Ancak bilgisayar ve makine-teçhizat alımı projesi kapsamında alımı planlanan bilgisayar ve donanımlarının tahsisi, il sigortalı sayıları esas alınarak yapılmaktadır.

Buna göre bilgisayar ve donanımları alımının gerçekleşmesi ile Bağ-Kur Manisa İl Müdürlüğü hizmetlerinin ihtiyacı da gözönünde bulundurularak alımlardan anılan İl Müdürlüğüne de tahsis yapılabilecektir.

İş ve İşçi Bulma Kurumunun Manisa İlinde herhangi bir yatırımı bulunmamakta olup, 2000 yılı yatırım programında da söz konusu il için herhangi bir yatırım öngörülmemektedir.

Bilgilerinize arz ederim.

Yaşar Okuyan

Çalışma ve Sos. Güv. Bakanı

21. – Manisa Milletvekili Bülent Arınç’ın, Manisa İlinde yapılacak yatırımlara ilişkin sorusu ve Ulaştırma Bakanı Enis Öksüz’ün cevabı (7/1601)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın Ulaştırma Bakanı Sayın Enis Öksüz tarafından yazılı olarak cevaplandırılmasına delaletlerinizi saygılarımla arz ederim.

7.3.2000

Bülent Arınç

Manisa

Sorular:

1. Manisa İlinde yürütülen mevcut Yatırım ve projeler nelerdir?

2. 2000 Malî Yılı için Bakanlığınız bütçesinde Manisa İlinde hâlâ devam eden yatırımlar için ne kadar ödenek ayrılmıştır? Yatırımlar ne zaman bitirilecektir?

3. Bakanlığınız 2000 Yılı Bütçesi ve iş programına göre Manisa İli için düşünülen yeni bir yatırım var mıdır? Bu hizmetler için ne kadar ödenek verilmesi planlanmıştır ve yıl sonu itibariyle işin gerçekleşme nispeti ne olacaktır?

T.C.

Ulaştırma Bakanlığı 11.4.2000

Araştırma Planlama ve Koordinasyon

Kurulu Başkanlığı

Sayı: B.11.0.APK.0.10.01.21.EA/517-10372

Konu: Manisa Milletvekili Sayın Bülent Arınç’ın yazılı soru önergesi

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

İlgi:TBMM Başkanlığının 27.3.2000 tarih ve A.01.0.GNS.0.10.00.02-7/1601-4616/11037 sayılı yazısı.

Manisa Milletvekili Sayın Bülent Arınç’ın 7/1601-4616 sayılı yazılı soru önergesinin cevabı ekte sunulmuştur.

Bilgilerinize arz ederim.

Prof. Dr. Enis Öksüz

Ulaştırma Bakanı

Manisa Milletvekili Sayın Bülent Arınç’ın

7/1601-4616 sayılı yazılı soru önergesi ve cevabı

Sorular:

1. Manisa İlinde yürütülen mevcut Yatırım ve projeler nelerdir?

2. 2000 Malî Yılı için Bakanlığınız bütçesinde Manisa İlinde hâlâ devam eden yatırımlar için ne kadar ödenek ayrılmıştır? Yatırımlar ne zaman bitirilecektir?

3. Bakanlığınız 2000 Yılı Bütçesi ve iş programına göre Manisa İli için düşünülen yeni bir yatırım var mıdır? Bu hizmetler için ne kadar ödenek verilmesi planlanmıştır ve yıl sonu itibariyle işin gerçekleşme nispeti ne olacaktır?

Cevap:

Bakanlığımız Merkez Teşkilâtı ile ilgili kuruluşlarınca, Manisa İlinde yürütülen yatırım projeleri ile 2000 yılı için ayrılan ödenekler şu şekildedir.

– DLH İnşaatı GenelMüdürlüğü (Genel Bütçe) : Manisa Kentiçi Raylı Taşıma Sistemleri Etüdü Projesi, DPT Müsteşarlığınca yeterli ödenek tefrik edilememesi nedeniyle Bakanlığımz DLH İnşaatı GenelMüdürlüğünün 2000 yılı yatırım programında 3 milyon TL. iz bedel ile yer almaktadır. Yeterli ödenek temin edilmesi halinde iki yıl içerisinde tamamlanabilecektir.

– Türk Telekomünikasyon A.Ş. Genel Müdürlüğü: 2000 Yılı Yatırım programı kapsamında;

Sayısal Santral Sistemleri, Şebeke çalışmaları, Radyolink sistemleri, Kablosuz telefon sistemi kurulması, Transmisyon (Kuramportör ve radyolink sistemleri), ulusal İnternet Altyapı Projesi (Ttnet), Türkiye Sayısal Data Network Projesi (TSDnet) ve TURPAK Projeleri için toplam 3 trilyon 44 milyar TL. ödenek ayrılmıştır.

Telekomünikasyon yatırımları her yıl talepler doğrultusunda yapılması gereken yatırımlardır. Başlanmış yatırımların kısa zamanda bitirilerek hizmete verilmesi öncelikli hedefimizdir.

– PTT Genel Müdürlüğü: Posta İşletmesi Bilgi İşlem Sistemleri, Posta Hizmet Binaları Projesi kapsamında Alaşehir Posta Hizmet Binasının ihalesi, Posta Hizmetlerinin Mekanizasyonu ve Otomasyonu, İdame-Yenileme, Makine ve Teçhizat Alımı projeleri kapsamındaki işler ile aralarında Ahmetli, Demirci, Gölmarmara, Gördes, Kırkağaç, Köprübaşı, Sarıgöl, Saruhanlı ve Selendi merkezlerinin de yer aldığı otomasyon projesi dahil toplam 127 milyar 643 milyon TL.’lık yatırım planlanmış ve bu ödenekler çerçevesinde yıl sonu itibariyle yatırımların tamamının gerçekleştirilesi hedeflenmiştir.

– TCDD İşletmesi Genel Müdürlüğü : 2000 Yılı Yatırım Programı kapsamında; Manisa-Bandırma hattı 68+100-700 km. arasında hattın her iki tarafına balast tutucu duvar yapılması, Manisa-Bandırma hattı 92+600-850 km. arasında hattın soluna balast tutucu duvar yapılması, Manisa-Bandırma hattı 95+400-97+000 km. arasında hattın her iki tarafına toplam 1 500 m. uzunluğunda balast tutucu duvar yapılması, Manisa-Bandırma hattı 101+220 km.’de L=2x0,45 metre B. A. Açık Menfez yapılması, Manisa-Bandırma hattı 133+650 km.’de L=2x0,45 metre B.A. Açık Menfez yapılması işleri için toplam 198 milyar 61 milyon TL.’lık yatırım planlanmış ve bu ödenekler çerçevesinde yıl soru itibariyle yatırımların tamamının gerçekleştirilmesi hedeflenmiştir.

22. – Manisa Milletvekili Bülent Arınç’ın, Manisa İlinde yapılacak yatırımlara ilişkin sorusu ve İçişleri Bakanı Sadettin Tantan’ın cevabı (7/1607)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın İçişleri Bakanı Sayın Sadettin Tantan tarafından yazılı olarak cevaplandırılmasına delaletlerinizi saygılarımla arz ederim.

7.3.2000

Bülent Arınç

Manisa

Sorular:

1. Manisa İlinde yürütülen mevcut Yatırım ve projeler nelerdir?

2. 2000 Malî Yılı için Bakanlığınız bütçesinde Manisa İlinde hâlâ devam eden yatırımlar için ne kadar ödenek ayrılmıştır? Yatırımlar ne zaman bitirilecektir?

3. Bakanlığınız 2000 Yılı Bütçesi ve iş programına göre Manisa İli için düşünülen yeni bir yatırım var mıdır? Bu hizmetler için ne kadar ödenek verilmesi planlanmıştır ve yıl sonu itibariyle işin gerçekleşme nispeti ne olacaktır?

T.C.

İçişleri Bakanlığı 10.4.2000

Araştırma, Planlama ve Koordinasyon

Kurulu Başkanlığı

Sayı: B050APK0080004-3.63-1/729

Konu: Yazılı soru önergesi

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

İlgi: 7.3.2000 tarih ve A.01.0.GNS.0.10.00.02-7/1607-4622/11043 sayılı yazınız.

İlgi yazınız ekinde Bakanlığımıza gönderilen Manisa Milletvekili Bülent Arınç’ın yazılı soru önergesinde yer alan hususlar Bakanlığımızca incelenmiş ve gerekli bilgiler Ek-1’de sunulmuştur.

Bilgilerinize arz ederim.

Sadettin Tantan

İçişleri Bakanı

EK-1

Yatırımcı Kuruluşlara Göre Değerlendirme (Milyon TL)

Önceki Yıllar Dönem Sonuna Nakdî

Proje Proje Bedelleri Harcamalar 2000 Yılı Kadar Yapılan Gerçekleşme

Sıra Kuruluş Sayısı Toplamı Toplamı Ödeneği Harcama Oranı

Toplam 1264 1 160 063 178 116 754 391 43 490 241 3 604 556 16

1 Celal Bayar Üniversitesi 16 33 647 250 8 663 025 4 224 920 229 153 5

2 Köy Hizmetleri İl Müdürlüğü 753 23 229 746 12 980 810 6 879 263 474 804 7

3 İller Bankası 3. Bölge Müd. 38 37 333 000 3 158 446 2 812 953 - -

4 Karayolları 2. Bölge Müdürlüğü 9 54 715 120 - 2 915 961 66 892 2

5 DSİ 2. Bölge Müdürlüğü 9 50 441 615 1 928 348 2 509 838 137 385 5

6 Vakıflar Bölge Müdürlüğü 4 - 76 000 336 750 - -

7 TCDD 3. Bölge Müdürlüğü - - - - - -

8 MTAEge Bölge Müdürlüğü 4 68 000 132 659 68 000 - -

9 Orman Bak. Ege Bölge Müdürlüğü 9 829 345 - 829 345 140 201 17

10 Orman Bölge Müdürlüğü 3 84 860 34 013 84 860 - -

11 TKİ ELİBölge Müdürlüğü 6 - - 2 278 550 163 208 7

12 Türk Telekom A.Ş. Baş. Müd. 138 5 014 335 1 598 318 993 554 485 383 30

13 TEAŞ Şeb. Tes. 1. Grup Müd. 15 677 791 000 1 317 000 9 881 000 - -

14 TEDAŞ Elkt. Dağ. Mües. Müd. 79 10 599 003 - 3 978 251 250 398 6

15 SEAŞ Soma Elkt. Ür. A.Ş. 7 102 641 000 - 2 517 000 - -

16 Sanayi ve Ticaret Müdürlüğü 12 18 136 005 658 644 660 006 - -

17 Gençlik ve Spor İl Müdürlüğü 11 46 500 27 000 46 500 35 743 60

18 Millî Eğitim Müdürlüğü 49 - 2 106 324 - 351 271 20

Önceki Yıllar Dönem Sonuna Nakdî

Proje Proje Harcamalar 2000 Yılı Kadar Yapılan Gerçekleşme

Sıra Kuruluş Sayısı Toplamı Toplamı Ödeneği Harcama Oranı

19 Sağlık Müdürlüğü 44 6 701 500 - - 1 270 118 95

20 Bayındırlık ve İskân Müdürlüğü 10 2 006 964 116 373 142 035 - -

21 Tarım İl Müdürlüğü 28 206 535 - 206 535 - -

22 Bağcılık Araş. Ens. Müd. 12 - 34 431 22 920 - 25

23 Tekel Başmüdürlüğü 2 131 129 000 83 923 000 1 950 000 - -

24 SSK Sigorta Müdürlüğü 3 3 832 400 - 152 000 - -

25 Sosyal Hizmetler İl Müdürlüğü 1 216 000 - - - -

26 İl Kültür Müdürlüğü 1 1 394 000 - - - -

27 Ege Üniversitesi 1 - - - - -

Not: İçişleri Bakanlığına bağlı ve ilgili kuruluşlara ait 9 adet Proje Bayındırlık ve İskân Müdürlüğü Yatırımları içindedir.

2000 Yılı İçişleri Bakanlığına Bağlı ve İlgili Kuruluşlarınca Manisa İlinde Yürütülen Kamu Yatırım Projeleri

(Milyon TL.)

Önceki

Yıllar

Sıra Başlama Bitiş Proje Harcamalar 2000 Yılı

No. Kuruluş Projenin Adı Tarihi Bedeli Toplamı Yatırımı Açıklamalar

1 Emniyet Müdürlüğü Gölmarmara İlçe Em. Amr. Loj. ve

Hiz. Bin. İnş. (Gölmarmara) 1995-1999 314 364 - - Ödeneksizlikten bekliyor

2. İl Jandarma Komutanlığı Turgutlu-Urganlı Jan. Karakol Hiz. 2000 yılı ödenek tertip emri

Bin. ve Loj. İnş. (Turgutlu-Urganlı) 1999-2000 69 990 35 618 104 000 bekleniyor.

3 İl Jandarma Komutanlığı Alaşehir-Killik Jan. Karakolu Hiz.

ve Loj. İnş. (Alaşahir-Killik) 2000-2001 171 600 - 30 000 Yer teslimi yapıldı

4 İl Jadarma Komutanlığı Akhisar-Akselendi Jan. Karakolu Hiz. İhale talimatları geldi. İhale

Bin. ve 4 adet Loj. İkmal İnş. 1998-2000 95 700 15 641 58 000 dosyası hazırlanıyor.

(Akhisar-Akselendi)

5 İl Jandarma Komutanlığı Gölmarmara Jandarma Kom. Bina

ve Loj. İnş. - 46 500 53 099 9 650 Geçici kabulü yapılacak

6 İl Jandarma Komutanlığı Alaşehir-Kemaliye Jandarma Kom. Keşifleri 2000 yılına

ve Hiz. Bin. Tes. - 184 800 - 20 000 çevrilecek

7 Genel İdare Köprübaşı Hükümet Konağı İnş. 1995-2000 215 000 12 015 47 025 İnşaat devam ediyor.

8 Genel İdare Kırkağaç Hükümet Konağı İnş. - 396 000 - 32 680 2000 yılında ihale talimatı istenecek.

9 Genel İdare Ahmetli Hükümet Konağı İnş. - 396 000 - 32 680 2000 yılında ihale talimatı istenecek.

23. — Manisa Milletvekili Bülent Arınç’ın, Manisa İlinde yapılacak yatırımlara ilişkin sorusu ve Devlet Bakanı Abdulhaluk Mehmet Çay’ın cevabı (7/1609)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın Devlet Bakanı Sayın Abdulhaluk Mehmet Çay tarafından yazılı olarak cevaplandırılmasına delaletlerinizi saygılarımla arz ederim. 7.3.2000

Bülent Arınç

Manisa

Sorular :

1. Manisa İlinde yürütülen mevcut yatırım ve projeler nelerdir?

2. 2000 Malî Yılı için Bakanlığınız bütçesinde Manisa İlinde hâlâ devam eden yatırımlar için ne kadar ödenek ayrılmıştır? Yatırımlar ne zaman bitirilecektir?

3. Bakanlığınız 2000 Yılı Bütçesi ve iş programına göre Manisa İli için düşünülen yeni bir yatırım var mıdır? Bu hizmetler için ne kadar ödenek verilmesi planlanmıştır ve yıl sonu itibariyle işin gerçekleşme nispeti ne olacaktır?

T.C.

DevletBakanlığı 6.4.2000

Sayı : B.02.0.017/00930

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığı Genel Sekreterliğine

(Kanunlar ve Kararlar Dairesi Başkanlığı)

İlgi : 27.3.2000 tarih ve A.01.0.GNS.0.10.00.02-7/1609-4624/11045 sayılı yazınız.

Manisa Milletvekili Sayın Bülent Arınç’ın Bakanlığımca yazılı olarak cevaplanmasını talep ettiği soru önergesi ilgide kayıtlı yazıları ile Bakanlığıma ulaşmıştır. 29.5.1999 tarihi ve 1999/35 sayılı Başbakanlık Genelgesi ile Bakanlığım uhdesine Parlamento ile ilişkiler, Türk Cumhuriyetleri ve Toplulukları ile Kardeş Topluluklarla ilişkiler, bunlarla ilgili araştırma, planlama ve eşgüdümün sağlanması, Bulgaristan’dan gelen göçmenlerle ilgili eşgüdüm ve Ahıska Türklerinin Türkiye’ye kabulü ile ilgili eşgüdüm verilmiş olup; Ekonomik, Kültürel, Eğitim ve Teknik İşbirliği Başkanlığı (TİKA) Bakanlığıma bağlanmıştır.

Bakanlığım görev alanına giren konularla ilgili olarak Beş Yıllık Kalkınma Planı kapsamında yürütülmekte olan projelerimiz bulunmamaktadır. Ayrıca, Bakanlığım bağlı kuruluşu TİKAtarafından yürütülen projeler, yurtdışında yürütülen ekonomik, kültürel, eğitim ve teknik işbirliği konulu projeler olup, sözkonusu projeler de mahiyetleri nedeniyle Beş Yıllık Kalkınma Planı kapsamında bulunmamaktadır.

Bilgilerinize arz ederim.

Prof. Dr. Abdulhaluk Mehmet Çay

DevletBakanı

24. — Manisa Milletvekili Bülent Arınç’ın, Manisa İlinde yapılacak yatırımlara ilişkin sorusu ve DevletBakanı Fikret Ünlü’nün cevabı (7/1610)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımınDevlet Bakanı Sayın Fikret Ünlü tarafından yazılı olarak cevaplandırılmasına delaletlerinizi saygılarımla arz ederim. 7.3.2000

Bülent Arınç

Manisa

Sorular :

1. Manisa İlinde yürütülen mevcut yatırım ve projeler nelerdir?

2. 2000 Malî Yılı içinBakanlığınız bütçesinde Manisa İlinde hâlâ devam eden yatırımlar için ne kadar ödenek ayrılmıştır? Yatırımlar ne zaman bitirilecektir?

3. Bakanlığınız 2000 Yılı Bütçesi ve iş programına göre Manisa İli için düşünülen yeni bir yatırım var mıdır? Bu hizmetler için ne kadar ödenek verilmesi planlanmıştır ve yıl sonu itibariyle işin gerçekleşme nispeti ne olacaktır?

T.C.

Devlet Bakanlığı 6.4.2000

Sayı : B.02.0.0.16/0372

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

İlgi : Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Sekreterliğinin 27 Mart 2000 tarih ve KAN.KAR.-MD.A.01.0.GNS.0.10.00.02-7/1610-4625/11046 sayılı yazısı.

İlgi yazınız ekinde alınan Manisa Milletvekili Bülent Arınç’a ait 27 Mart 2000 tarih ve 7/1610-4625 esas sayılı yazılı soru önergesinin cevabı ektedir.

Bilgilerinize arz ederim.

Fikret Ünlü

DevletBakanı

Manisa Milletvekili Bülent Arınç’a Ait 7/1610-4625 Esas Sayılı Yazılı Soru
Önergesine Devlet Bakanı Sayın Fikret Ünlü Tarafından Verilen Cevaplar

Sorular :

1. Manisa İlinde yürütülen mevcut yatırım ve projeler nelerdir?

2. 2000 Malî Yılı için Bakanlığınız bütçesinde Manisa İlinde hâlâ devam eden yatırımlar için ne kadar ödenek ayrılmıştır? Yatırımlar ne zaman bitirilecektir?

3. Bakanlığınız 2000 Yılı Bütçesi ve iş programına göre Manisa İli için düşünülen yeni bir yatırım var mıdır? Bu hizmetler için ne kadar ödenek verilmesi planlanmıştır ve yıl sonu itibarıyla işin gerçekleşme nispeti ne olacaktır?

Cevaplar :

Bakanlığıma bağlı Gençlik ve Spor Genel Müdürlüğü 2000 Yılı yatırım programında, Manisa İlinde yer alan yatırımlar ve projeler şöyledir;

Manisa/Gördes Antrenman ve Okul Spor Salonu için 188 Milyar 290 Milyon TL, Salihli Stadı Açık ve Kapalı Tribün inşaatı için 44 Milyar 595 Milyon TL ödenek ayrılmıştır. Bu tesisler yıl sonunda bitirilmiş olacaktır. Manisa İl ve İlçeleri Spor Tesisleri bakım ve onarımları için de 10 Milyar TL ödenek ayrılmıştır. Ayrıca; Soma Antrenman Spor Salonu yatırım programında yer almakta olup, ihalesi yapılmadığından ödenek ayrılmamıştır.

Bütçe imkânlarımızın kısıtlı oluşu nedeniyle yeni projelere yer verilememektedir.

Yine Bakanlığıma bağlı Millî Piyango İdaresi Genel Müdürlüğünce Manisa İlinde 2000 yılı için herhangi bir yatırım veya proje planlanmamıştır.

Saygılarımla. 7.3.2000

Fikret Ünlü

Devlet Bakanı

25. —Manisa Milletvekili Bülent Arınç’ın, Manisa İlinde yapılacak yatırımlara ilişkin sorusu ve DevletBakanı Şuayip Üşenmez’in cevabı (7/1612)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın DevletBakanı Sayın Şuayip Üşenmez tarafından yazılı olarak cevaplandırılmasına delaletlerinizi saygılarımla arz ederim. 7.3.2000

Bülent Arınç

Manisa

Sorular :

1. Manisa İlinde yürütülen mevcut yatırım ve projeler nelerdir?

2. 2000 Malî Yılı için Bakanlığınız bütçesinde Manisa İlinde hâlâ devam eden yatırımlar için ne kadar ödenek ayrılmıştır? Yatırımlar ne zaman bitirilecektir?

3. Bakanlığınız 2000 Yılı Bütçesi ve iş programına göre Manisa İli için düşünülen yeni bir yatırım var mıdır? Bu hizmetler için ne kadar ödenek verilmesi planlanmıştır ve yıl sonu itibariyle işin gerçekleşme nispeti ne olacaktır?

T.C.

Devlet Bakanlığı 10.4.2000

Sayı : B.02.0.0.14/2.00-0382

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

İlgi : 27.3.2000 tarih ve KAN.KAR.MD.A.01.0.GNS.0.10.00-02-4881 sayılı yazınız.

Manisa Milletvekili Bülent Arınç’ın tarafımdan cevaplandırılması istenilen 7/1612-4627 Esas No.lu yazılı soru önergesine ait cevap ekte sunulmuştur.

Bilgilerinize arz ederim.

Prof. Dr. Şuayip Üşenmez

Devlet Bakanı

Manisa Milletvekili Bülent Arınç’ın 7/1612-4627 Esas No.lu Soru Önergesi Cevabı

Soru : 1

Manisa İlinde yürütülen mevcut yatırım ve projeler nelerdir.

Cevap : 1

40 km2 Kadastro Çalışması ve 15 460 adet değişiklik işlemleri.

Soru : 2

2000 Malî Yılı için Bakanlığınız bütçesinde Manisa İlinde hâlâ devam eden yatırımlar için ne kadar ödenek ayrılmıştır? Yatırımlar ne zaman bitirilecektir?

Cevap : 2

Devam eden projeler için 20 268 571 000.-TL. ödenek ayrılmış olup, bir yıl içinde bitirilecektir.

Soru : 3

Bakanlığınız 2000 Yılı Bütçesi ve İş Programına göre Manisa İli için düşünülen yeni bir yatırım var mıdır? Bu hizmetler için ne kadar ödenek verilmesi planlanmıştır ve yıl sonu itibariyle işin gerçekleşme nispeti ne olacaktır?

Cevap : 3

Kadastro çalışmaları ve değişiklik işlemleri dışında herhangi bir proje programa alınmamıştır.

26. —Manisa Milletvekili Bülent Arınç’ın, Manisa İlinde yapılacak yatırımlara ilişkin sorusu ve Devlet Bakanı RamazanMirzaoğlu’nun cevabı (7/1615)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın Devlet Bakanı Sayın Ramazan Mirzaoğlu tarafından yazılı olarak cevaplandırılmasına delaletlerinizi saygılarımla arz ederim. 7.3.2000

Bülent Arınç

Manisa

Sorular :

1. Manisa İlinde yürütülen mevcut yatırım ve projeler nelerdir?

2. 2000 Malî Yılı için Bakanlığınız bütçesinde Manisa İlinde hâlâ devam eden yatırımlar için ne kadar ödenek ayrılmıştır? Yatırımlar ne zaman bitirilecektir?

3. Bakanlığınız 2000 Yılı Bütçesi ve iş programına göre Manisa İli için düşünülen yeni bir yatırım var mıdır? Bu hizmetler için ne kadar ödenek verilmesi planlanmıştır ve yıl sonu itibariyle işin gerçekleşme nispeti ne olacaktır?

T.C.

Devlet Bakanlığı 11.4.2000

Sayı : B.02.0.011/710

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığı Genel Sekreterliği

(Kanunlar ve Kararlar Dairesi Başkanlığına)

İlgi : 27.3.2000 tarih ve A.01.0.GNS.0.10.00.02-7/1615-4630/11051 sayılı yazınız.

Manisa Milletvekili Bülent Arınç’ın 7/1616-4630 Esas No.lu Soru Önergesine Bakanlığım ilgili kuruluşu Türk Standartları Enstitüsü Başkanlığı ve bağlı kuruluşu Meteoroloji Genel Müdürlüğünce verilen cevaplar ekte sunulmuştur.

Gereğini bilgilerinize arz ederim.

Prof. Dr. Ramazan Mirzaoğlu

Devlet Bakanı

Türk Standartları Enstitüsü

B.02.2.TSE.0.70.00.00/008836 3.4.2000

T.C.

Devlet Bakanlığı

Özel Kalem Müdürlüğü

(Sn. Prof. Dr. Ramazan Mirzaoğlu)

İlgi : 28.3.2000 tarih ve B.02.0.11/00590 sayılı yazınız.

İlgi yazınız konusu Manisa Milletvekili Sn. Bülent Arınç’ın Devlet Bakanımız Sn. Ramazan Mirzaoğlu tarafından yazılı olarak cevaplandırılmasını istediği soru önergesi ile ilgili olarak Enstitümüzce yapılan işler aşağıda verilmiştir.

Bilgilerinize sunarım.

Saygılarımla.

Türk Standartları Enstitüsü

Genel Sekreter Y.

Enver Başarır

1. Enstitümüzün Manisa’da Mahallî Temsilciliği ile Tekstil ve Kömür Laboratuvarları mevcuttur. Organize Sanayi Bölgesinde Organize Sanayi İdaresi tarafından tahsis edilmiş geçici bir binada faaliyetini sürdürmekte olan temsilciliğimiz ve laboratuvarlarımızın şu andaki yatırım tutarı yaklaşık 1 Milyon ABD Doları’dır.

2. Enstitümüz 132 sayılı Özel Kanunla kurulmuş bir kamu kurumu olup, Devlet bütçesinden herhangi bir yardım olmamaktadır. Dolayısıyla 2000 Malî Yıl bütçesinde enstitümüze ayrılan bir ödenek bulunmamaktadır.

3. Enstitü Yönetim Kurulunun 28.3.2000 tarihli toplantılarında alınan karar gereği Manisa’da Organize Sanayi Bölgesinde Entitümüze tahsis edilen arsa üzerinde 600 m2 idarî bina ve 500 m2. Laboratuvar binası yaptırılması kararlaştırılmış olup, söz konusu inşaatlar 2000 yılı içerisinde bitirilecek şekilde planlanmıştır.

T.C.

Başbakanlık

Devlet Meteoroloji İşleri Genel Müdürlüğü 11.4.2000

Sayı : B.02.1.DMİ.0.73.00.01.Yat.Dos-1006/0777

Konu : Manisa İli Yatırımları

Devlet Bakanlığına

(Sn. Prof. Dr. RamazanMirzaoğlu)

İlgi : 28.3.2000 tarih ve 590 sayılı yazınız.

İlgi yazınızda Manisa İlinde Genel Müdürlüğümüzün yatırımı olup olmadığı sorulmaktadır.

Manisa İli ve ilçelerinde GenelMüdürlüğümüzün herhangi bir yatırımı bulunmamaktadır.

Bilgilerinize arz ederim.

Doç. Dr. Selahattin Sarı

Genel Müdür

27. — Manisa Milletvekili Bülent Arınç’ın, Manisa İlinde yapılacak yatırımlara ilişkin sorusu ve Devlet Bakanı Rüştü Kâzım Yücelen’in cevabı (7/1617)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın Devlet Bakanı Sayın Rüştü Kâzım Yücelen tarafından yazılı olarak cevaplandırılmasına delaletlerinizi saygılarımla arz ederim.

7.3.2000

Bülent Arınç

Manisa

Sorular :

1. Manisa İlinde yürütülen mevcut yatırım ve projeler nelerdir?

2. 2000 Malî Yılı için Bakanlığınız bütçesinde Manisa İlinde hâlâ devam eden yatırımlar için ne kadar ödenek ayrılmıştır? Yatırımlar ne zaman bitirilecektir?

3. Bakanlığınız 2000 Yılı Bütçesi ve iş programına göre Manisa İli için düşünülen yeni bir yatırım var mıdır? Bu hizmetler için ne kadar ödenek verilmesi planlanmıştır ve yıl sonu itibariyle işin gerçekleşme nispeti ne olacaktır?

T.C.

Devlet Bakanlığı

(Sn. Rüştü Kâzım Yücelen)

Sayı : B.02.0.009/791 7.4.2000

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

İlgi : Kanun ve Kararlar Dairesi Başkanlığı ifadeli 27.3.2000 tarih ve A.01.0.GNS.0.10.00.02-7/1617-4632/11053 sayılı yazınız.

Manisa Milletvekili Sn. Bülent Arınç tarafından verilen 7/1617-4632 sayılı yazılı soru önergesinin cevabı ilişikte sunulmaktadır.

Gereğini arz ederim.

Saygılarımla.

Rüştü Kâzım Yücelen

Devlet Bakanı

Manisa Milletvekili Sayın Bülent Arınç’ın 27 Mart 2000 Tarih ve
7/1617-4632 Kayıt No.lu Yazılı Soru Önergesinin Cevabı’dır.

Cevap 1 : Tekel Genel Müdürlüğü 2000 Yılı Yatırım Programında Manisa İlinde yürütülen dört adet yatırım projesi bulunmaktadır.

Bunlar : Akhisar Sigara Fabrikası, Alaşehir Rakı Fabrikası, Akhisar Yaprak Tütün İşletmeleri İdare Binası Yapımı, Demirci Tütün Deposu Yapımı projeleridir.

Cevap 2 : Yukarıda belirtilen işlere toplam 1 trilyon 950 milyar TL. ödenek ayrılmıştır. Akhisar Yaprak Tütün İşletmeleri İdare Binası Yapımı ve Demirci Tütün Deposu Yapımı projelerinin 2000 yılı sonuna kadar tamamlanması planlanmaktadır.

Tekel Genel Müdürlüğü 2000 Yılı Yatırım Programında 1976C030231 proje numarası ile yer alan Akhisar Sigara Fabrikası projesi inşaat tamamlama işleri için 2000 yılında 1 trilyon ödenek ayrılmıştır. Projenin makine-teçhizat ihalesinin gerçekleştirilmesi yönünde çalışmalar ve finansman arayışları sürdürülmektedir.

Cevap 3 : Tekel Genel Müdürlüğü 2000 Yılı Yatırım Programında Manisa İlinde yapılması planlanan yeni yatırım Alaşehir Rakı Fabrikası projesidir.

Söz konusu proje için 200 milyar TL. ödenek ayrılmıştır. Alaşehir Rakı Fabrikası Proje ihalesi bu yıl içinde yapılacak olup, üç yıl içinde tamamlanması planlanmaktadır.

28. — Manisa Milletvekili Bülent Arınç’ın, Manisa İlinde yapılacak yatırımlara ilişkin sorusu ve Devlet Bakanı Mehmet Keçeciler’in cevabı (7/1623)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın Devlet Bakanı Sayın Mehmet Keçeciler tarafından yazılı olarak cevaplandırılmasına delaletlerinizi saygılarımla arz ederim.

7.3.2000

Bülent Arınç

Manisa

Sorular :

1. Manisa İlinde yürütülen mevcut yatırım ve projeler nelerdir?

2. 2000 Malî Yılı için Bakanlığınız bütçesinde Manisa İlinde hâlâ devam eden yatırımlar için ne kadar ödenek ayrılmıştır? Yatırımlar ne zaman bitirilecektir?

3. Bakanlığınız 2000 Yılı Bütçesi ve iş programına göre Manisa İli için düşünülen yeni bir yatırım var mıdır? Bu hizmetler için ne kadar ödenek verilmesi planlanmıştır ve yıl sonu itibariyle işin gerçekleşme nispeti ne olacaktır?

T.C.

Devlet Bakanlığı 7.4.2000

Sayı : B.02.0.003/2.00-1740

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

İlgi : 27 Mart 2000 tarih ve KAN.KAR.MD.A.01.0.GNS.0.10.00.02-7/1623-4638/11059 sayılı yazınız.

Manisa Milletvekili Bülent Arınç tarafından TBMMBaşkanlığına verilen yazılı soru önergesi incelenmiştir.

Bakanlığıma bağlı Gümrük Müsteşarlığının Manisa İline yönelik olarak 2000 Malî Yılı içerisinde herhangi bir yatırımı bulunmamaktadır.

Gereği için bilgilerinize arz ederim.

Mehmet Keçeciler

Devlet Bakanı

29. — Şanlıurfa Milletvekili Mustafa Niyazi Yanmaz’ın, padişah tapularından doğacak haklara ilişkin sorusu ve Devlet Bakanı Şuayip Üşenmez’in yazılı cevabı (7/1628)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın Sayın Devlet Bakanı Şuayip Üşenmez tarafından yazılı olarak cevaplandırılmasının teminini saygılarımla arz ederim.

7.3.2000

Mustafa Niyazi Yanmaz

Şanlıurfa

1. Padişah tapusu adı altında verilen tapu senetlerinin deşifre edilerek hak sahiplerine ya da mirasçılarına doğacak olan haklar konusunda nasıl bir çalışma yapılmaktadır?

2. Soyadı Kanunu, Medenî Kanun ve bunun gibi kanunlar hak sahiplerinin ya da mirasçılarının tespitinde bir sıkıntı meydana getirmeyecek midir?

T.C.

Devlet Bakanlığı 10.4.2000

Sayı : B.02.0.014/2.00-0454

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

İlgi : 27.3.2000 tarih ve KAN.KAR.MD.A.01.0.GNS.0.10.00-02-4881 sayılı yazınız.

Şanlıurfa Milletvekili Mustafa Niyazi Yanmaz’ın tarafımdan cevaplandırılması istenilen 7/1628-4644 Esas No.lu yazılı soru önergesine ait cevap ekte sunulmuştur.

Bilgilerinize arz ederim.

Prof. Dr. Şuayip Üşenmez

Devlet Bakanı

Şanlıurfa Milletvekili Mustafa Niyazi Yanmaz’ın
7/1628-4644 Esas No.lu Soru Önergesi ve Cevabı

Soru : 1

Padişah Tapusu adı altında verilen tapu senetlerinin deşifre edilerek hak sahiplerine ya da mirasçılarına doğacak olan haklar konusunda nasıl bir çalışma yapılmaktadır?

Cevap : 1

İzmir İli, Karaburun İlçesine bağlı Hasseki, Çatalca, Eğlenhoca, Mordoğan ve Kösedere Köyleri ile Urla İlçesine bağlı Balıklıova Köyünü içine alan 10 000 dönüm miktarındaki tapu kapsamı yerler, Padişah 2 nci Abdulhamithan’dan intikalen Hazineye kalmış ve tapunun 17 Mayıs 1340 tarih, 7 sıra numarasında Maliye Hazinesi adına tescil edilmiştir.

Bu tapu kapsamı yerler kadastroca Hazine ve Şahıslar adına tespit edilmiş, Hazinece açılan davalar sonucunda tüm şahıs tapuları iptal edilmiştir.

Bu yerleri uzun yıllardan beri tapuya ve zilyetliğe dayalı olarak kullanan kişilerin, bu arazilerin verilmesi için değişik kurumlara başvurularda bulunmaları üzerine, 19 Şubat 1995 tarih 22207 Sayılı Resmî Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 16 Şubat 1995 tarih ve 4071 sayılı “3 Mart 1340 (1924) tarihli ve 431 Sayılı Kanunla Hazineye Kalan Taşınmaz Mallardan Bazılarının Zilyetlerine Devri Hakkında Kanun” ile bu sorun çözümlenmişti.

Ancak, anılan Kanunun Geçici 1 inci maddesinde belirtilen bir yıllık başvuru süresi 19 Şubat 1996 tarihinde sona ermiştir.

Daha sonra, başvuru süresinin üç ay daha uzatılması için İzmir Milletvekili Işılay Saygın tarafından hazırlanan Kanun Teklifi 14 Ekim 1996 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına sunulmuş ise de, teklif henüz yasalaşmamıştır.

Soru : 2

Soyadı Kanunu, Medenî Kanun ve bunun gibi kanunlar hak sahiplerinin ya da mirasçılarının tespitinde bir sıkıntı meydana getirmeyecek midir?

Cevap : 2

Diğer taraftan, kadastro çalışmaları sırasında tespitler 3402 sayılı Kadastro Kanunu hükümlerine göre yapıldığından, anılan Kanun ile de, Türk Medenî Kanunu arasında herhangi bir uyumsuzluk bulunmadığından, daha sonra hak sahipleri ya da mirasçılarının belirlenmesinde bir sorunla karşılaşılmamaktadır.

30. — İstanbul Milletvekili Bülent Akarcalı’nın, dış kredi ihtiyacına ilişkin sorusu ve Devlet Bakanı Recep Önal’ın cevabı (7/1633)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın Devlet Bakanı SayınRecep Önal tarafından yazılı olarak cevaplandırılmasını arz ederim.

Bülent Akarcalı

İstanbul

Nükleer Santral, tank, helikopter projeleri yaklaşık 10 Milyon Dolar dış kredi gerektirmektedir. Faiziyle birlikte ödendiklerinde Türkiye’nin yükü 20 Milyon Dolar’a yaklaşacaktır. Bu krediler için Hazine garantisi gerekecektir.

1. Hükümetin IMF’ye verdiği niyet mektubunda, Hazine’nin vereceği garantiler sınırlandırıldığına göre, bu projelerin finansmanı hangi garantiler karşılığı olabilecektir?

T.C.

Başbakanlık

Hazine Müsteşarlığı

Dış Ekonomik İlişkiler Genel Müdürlüğü 7.4.2000

Sayı : B.02.1.HM.0.DEİ.08.03/ENJ.27681

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığı Genel Sekreterliğine

(Kanunlar ve Kararlar Dairesi Başkanlığı)

İlgi : 27 Mart 2000 tarih ve A.01.0.GNS.0.10.00.02-4879 sayılı yazınız.

İstanbul Milletvekili Bülent Akarcalı’nın dış kredi ihtiyacına ilişkin 7/1633 esas no.lu ve 4659/11120 evrak kayıt no.lu yazılı soru önergesine ilişkin cevaplar aşağıda verilmektedir.

1. Türkiye Elektrik Üretim-İletim A.Ş. Genel Müdürlüğü tarafından gerçekleştirilmesi planlanan Akkuyu Nükleer Santralı Projesi’nin, uygulanmakta olan “Ekonomik İstikrar ve Enflasyonla Mücadele” programı çerçevesinde dış finansmana ilişkin limitlerimiz dikkate alınarak, 2000 yılı içinde dış kredi ile finansmanının mümkün olamayacağı ilgili kuruluşa bildirilmiştir. Ancak bu görüşümüz, Nükleer Santralın diğer finansman yöntemleri ile yapılmasına engel oluşturmamaktadır.

2. Millî Savunma Bakanlığı tarafından gerçekleştirilmesi planlanan Tank ve Helikopter Alımı Projeleri için Müsteşarlığımıza ulaşmış herhangi bir dış kredi talebi bulunmamaktadır.

Bilgilerinize arz olunur.

Recep Önal

DevletBakanı

31. — Muğla Milletvekili Fikret Uzunhasan’ın, Merkez Bankası “Alt Depo”sunun Muğla Ziraat Bankası Şubesinde faaliyete geçirilmesine ilişkin sorusu ve Devlet Bakanı Recep Önal’ın cevabı (7/1635)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorumun Hazineden Sorumlu Devlet Bakanı Sayın Recep Önal tarafından yazılı olarak cevaplandırılmasını arz ederim.

Saygılarımla.

8.3.2000

Fikret Uzunhasan

Muğla

“Muğla İli”mizin turizme en yoğun hizmet veren bir il olması (Türkiye’nin toplam turizm giderlerinin yaklaşık 1/4’ünü tek başına Muğla İli karşılamaktadır) ve ayrıca son yıllarda giderek artan maden (Feldispat, kuvars, mermer vs.) ile ziraî mahsul (sera ürünleri, orman ürünleri, tütün vs.) ihracatı; beraberinde Merkez Bankası hizmetlerine olan gereksinimini artırmaktadır. Halen bu hizmet, Merkez Bankası Denizli Şubesi tarafından verilmektedir. Ancak bundan kaynaklanan zaman kaybını ve güvenliği de gözönünde tutarak”

Soru :

Merkez Bankası hizmetlerini vermek üzere; Merkez Bankası “Alt Depo”sunu T.C. Ziraat Bankası Muğla Şubesinde faaliyete geçirmek mümkün müdür?

T.C.

Devlet Bakanlığı 10.4.1999

Sayı : B.02.0.004/(16)1384

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

İlgi : a) 27.3.2000 tarihli ve KAN.KAR.MD.A.01.0.GNS.0.10.00.02-4879 sayılı yazınız.

b) 10.4.2000 tarihli ve B.02.2.TCM.0.06.00.02-05/039783 sayılı yazı.

Merkez Bankası “Alt Depo”sunun Muğla Ziraat Bankası Şubesinde faaliyete geçirilmesiyle ilgili olarak Muğla Milletvekili Fikret Uzunhasan tarafından yöneltilen 7/1635-4661 sayılı yazılı soru önergesi konusundaki ilgi (a) yazınız üzerine Bakanlığım ilgili kuruluşu T.C. Merkez Bankası Başkanlığından alınan ilgi (b) yazının sureti ilişikte gönderilmiştir.

Bilgilerine arz ederim.

Recep Önal

DevletBakanı

Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası

Anonim Şirketi

Sermayesi : TL. 25 000 000 000

İdare Merkezi : Ankara 10.4.2000

B.02.2.TCM.0.06.00.02-05.039783

T.C.

Devlet Bakanlığı

(Sayın Recep Önal)

Ankara

İlgi : 28 Mart 2000 tarih B.02.0.004 (16) 1183 Evrak Akış ve Talimat Formu.

İlgi Evrak Akış ve Talimat Formu ile tarafımıza gönderilen, Muğla Milletvekili Sayın Fikret Uzunhasan tarafından verilen yazılı soru önergesinde; Muğla İlinde gelişen turizmin, giderek artan madenciliğin yanı sıra ziraî mahsül ihracatının artması nedeniyle, Merkez Bankası hizmetlerine ihtiyaç duyulduğu ve bu hizmetlerin de Türkiye Cumhuriyet MerkezBankası Denizli Şubesinden verildiği, bunun da zaman ve işgücü kaybına neden olduğu belirtilerek, Türkiye Cumhuriyet Ziraat Bankası Muğla Şubesinde Merkez Bankası alt deposu açılmasına ilişkin talep incelenmiştir.

Bankamızca prensip olarak yeni şube açılması düşünülmemekte ancak, ticarî işlem hacminin yoğun olduğu illerde bankaların para hareketlerinden kaynaklanan sorunların yurtiçi muhabirimiz olan Türkiye Cumhuriyeti Ziraat Bankası nezdinde banknot deposu tesis etmek suretiyle giderilmesine çalışılmaktadır.

Bu çerçevede, Bankamızca yapılan araştırmalar sonucunda Muğla İlinde Bankamız Denizli Şubesi adına bir banknot deposu tesis edilmesine karar verilmiş olup, konuyla ilgili olarakTürkiye Cumhuriyeti Ziraat Bankası Muğla İl Merkez Şubesi nezdinde gerekli incelemeler yapılarak banknot deposu tesisi için yapılması gerekli tadilat işlemleri anılan Bankaya bildirilmiştir.

Türkiye Cumhuriyeti Ziraat Bankasının banknot deposuyla ilgili tadilat işlemlerinin bitirildiğini ve noksanlıkların giderildiğini bildirmesi durumunda anılan Bankanın Muğla İl Merkez Şubesi nezdinde açılması planlanan banknot deposu faaliyete geçirilebilecektir.

Bilgilerinize arz ederiz.

Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası

İdare Merkezi

Gazi Erçel Ergün Anasoy

Başkan Genel Müdür

32. — Rize Milletvekili Mehmet Bekaroğlu’nun, kuru çay fiyatlarına yapılan zamlara ve bayilerin satın aldığı çay miktarına ilişkin sorusu ve Devlet Bakanı Rüştü Kâzım Yücelen’in cevabı (7/1636)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın DevletBakanı Sayın Rüştü KâzımYücelen tarafından yazılı olarak cevaplandırılmasını talep ediyorum.

Gereğini saygılarımla arz ederim. 8.3.2000

Prof. Dr. MehmetBekaroğlu

Rize

1. Çaykur Genel Müdürlüğü 1999 yılı içerisinde kuru çay fiyatına hangi tarihlerde ne kadar zam yapmıştır?

2. 1999 yılı içerisinde Çaykur bayileri, Çaykur’dan hangi tarihlerde ne kadar çay satın almışlardır? (Bu soruma, tüm bayilerin aldıkları kuru çay ve alış tarihlerini bildiren bir liste ile cevap verilmesi.)

T.C.

DevletBakanlığı

(Sn. Rüştü Kâzım Yücelen) 7.4.2000

Sayı : B.02.0.009/792

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

İlgi : Kanunlar ve KararlarDairesi Başkanlığı ifadeli 27.3.2000 tarih ve A.01.0.GNS.0.10.00.02-7/1636-4662/11135 sayılı yazınız.

Rize Milletvekili Sn. Mehmet Bekaroğlu tarafından verilen 7/1636-4662 sayılı yazılı soru önergesinin cevabı ilişikte sunulmaktadır.

Gereğini arz ederim.

Saygılarımla.

Rüştü KâzımYücelen

DevletBakanı

Rize Milletvekili Sayın Prof. Dr. Mehmet Bekaroğlu’nun 8.3.2000 Tarih ve
7/1636-4662/1480 Kayıt No.lu Yazılı Soru Önergesinin Cevabıdır.

Cevap 1. — Çay İşletmeleri Genel Müdürlüğünce üretilen paketli kuru çay fiyatlarının 1999 yılı içerisinde yapılan fiyat ayarlamalarının tarihi ve oranları aşağıda gösterilmiştir.

Fiyat Ayarlama Tarihi Oranı

17.5.1999 % 18

12.7.1999 % 20

1.11.1999 % 13

20.12.1999 % 35

Cevap 2. — 1999 yılı içerisinde Çaykur bayilerinin iller itibariyle kendilerine verilen aylık kota miktarlarına göre, Çaykur ünitelerinden paketli kuru çay satın almış ve faaliyette bulundukları illerde kendilerine tahsis edilen bölgelerde satış işlevini yerine getirmişlerdir.

Konu ile ilgili olarak Çaykur bayilerinin 1999 yılı içerisinde, iller itibariyle kendilerine verilen aylık kotalar doğrultusunda satın aldıkları çay miktarları (ton olarak) ilişik tabloda gösterilmiştir.

SAYFA 527’DEN 542’YE KADAR FİLME ALINACAK.

527-594

528-595

529-596

530-597

531-598

532-599

533-600

534-601

535-602

536-603

537-604

538-605

539-606

540-607

541-608

542-609

 

33. — Antalya Milletvekili Mehmet Zeki Okudan’ın, Antalya İlinin demiryolu ve limanlarının bakım ihtiyacına ilişkin sorusu veUlaştırma Bakanı Enis Öksüz’ün cevabı (7/1642)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın Ulaştırma Bakanı Sayın Prof. Dr. Enis Öksüz tarafından yazılı olarak cevaplandırılması hususunda delaletlerinizi arz ederim.

Prof. Dr. Mehmet Zeki Okudan

Antalya

Antalya İlinde ucuz ve süratli Demiryolu irtibatı olmadığı için, serbest bölgede liman yeterli düzeye ulaşamamıştır.

- Bu ilimize demiryolu yapılması için Bakanlığımızın bir projesi var mı?

- Mevcut limanların yeterli hale getirilmesi konusunda proje çalışmalarınız var mı?

T.C.

Ulaştırma Bakanlığı

Araştırma, Planlama ve Koordinasyon Kurulu Başkanlığı 11.4.2000

Sayı : B.11.0.APK.0.10.01.21./EA/-518-10370

Konu : Antalya Milletvekili Sayın Mehmet Zeki Okudan’ın yazılı soru önergesi

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

İlgi : TBMM Başkanlığının 27.3.2000 tarih ve A.01.0.GNS.0.10.00.02-7/1642-4669/11142 sayılı yazısı.

Antalya Milletvekili Sayın Mehmet Zeki Okudan’ın 7/1642-4669 sayılı yazılı soru önergesinin cevabı ekte sunulmuştur.

Bilgilerinize arz ederim.

Prof. Dr. Enis Öksüz

Ulaştırma Bakanı

Antalya Milletvekili Sayın Mehmet Zeki Okudan’ın
7/1642-4669 Sayılı Yazılı Soru Önergesi ve Cevabı

Soru :

Antalya İlinde ucuz ve süratli Demiryolu irtibatı olmadığı için, Serbest bölgede liman yeterli düzeye ulaşamamıştır.

- Bu ilimize demiryolu yapılması için Bakanlığımızın bir projesi var mı?

-Mevcut limanların yeterli hale getirilmesi konusunda proje çalışmalarınız var mı?

Cevap :

Antalya-Alanya Demiryolu projesinin Yap-İşlet-Devret Modeli ile yaptırılabilmesi için 1.7.1999 tarihinde ihaleye çıkılmış ancak, ihaleye herhangi bir müracaat olmamıştır.

Isparta-Burdur-Antalya Demiryolu hattının fizibilite etüdü 1995 yılında Orta Doğu Teknik Üniversitesine yaptırılmış olup, hat fizibıl çıkmamıştır.

Antalya Limanının İşletme hakkı, Başbakanlık Özelleştirme İdaresi Başkanlığınca özelleştirilmiş olup, Bakanlığımızca bu limanla ilgili herhangi bir proje çalışması bulunmamaktadır.

Ayrıca, Antalya Büyük Yat Limanı ve Kaş Yat Limanı 2 nci kısım inşaatı işlerinin Yap-İşlet-Devret Modeline göre gerçekleştirilmeleri amacıyla ihaleleri yapılmış olup, inşaatlarına başlanacaktır. Alanya’da Yat Turizminin geliştirilmesi amacıyla 425 yat kapasiteli Alanya Yat Limanının inşaatı sürdürülmektedir.

Bakanlığımız DLH İnşaatı Genel Müdürlüğü 2000 Yılı Yatırım Programında yer alan “Gazipaşa Yat Limanının 2 nci Kısım İnşaatı” ile “Antalya Kale İçi Yat Limanının Giriş Ağzı Düzenlemesi” işleri, bütçe imkânları çerçevesinde ileriki yıllarda değerlendirilebilecektir.

34. — Karabük Milletvekili Mustafa Eren’in, Karabük Kültür Merkezi Projesine ilişkin sorusu ve Kültür Bakanı İstemihan Talay’ın cevabı (7/1654)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorumun Kültür Bakanı Sayın İstemihan Talay tarafından sözlü olarak cevaplandırılması hususunda delaletlerinizi arz ederim. 10.11.1999

Mustafa Eren

Karabük

Cumhuriyet Kenti Karabük aynı zamanda ağır sanayimizin kalbinin attığı fabrikalar yapan, fabrika Kardemir A.Ş.’nin de bulunduğu şirin bir İlimiz, aynı zamanda da hakettiği yatırımları alamayan, ilçesiyle sağlıklı bir karayolu bağlantısı olmayan belki de tek ilimiz.

Bu Cumhuriyet Kentine Kültür Merkezi yapılması planlandı, projeler hazırlandı ve 1 Ekim 1997 tarihinde ihale çıkarılması için gerekli prosedürler yerine getirildi ve daha sonra ihale iptal edildi.

Soru : 4 Ekim 1999 tarihinde Karabük İlimizde yayınlanan BölgeninSesi Gazetesinde Demokratik Sol Parti Karabük İl Başkanı İl Kültür Merkezinin yapımını şahsen ben engelledim, bazı kötü işlerin olacağını gördüm engelledim demektedir.

Yatırımların yapılıp yapılmayacağına İl Başkanları mı karar vermektedir? Eğer İl Başkanlarının kararına kalmamışsa ki öyle olması gerekir. Karabük İl Kültür Merkezinin ihalesi ne zaman yapılacaktır?

T.C.

Kültür Bakanlığı

Kültür Merkezleri Dairesi Başkanlığı 6.4.2000

Sayı : B.16.0.KMD.0.00.00.01.10/1245

Konu : Yazılı soru önergesi

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığı Genel Sekreterliğine

(Kanunlar ve Kararlar Dairesi Başkanlığı)

İlgi : 24.3.2000 tarih ve A.01.0.GNS.010.00.02-7/1654-2621/6679 sayılı yazınız.

Karabük Milletvekili Sn. Mustafa Eren’in “Karabük Kültür Merkezi Projesine ilişkin” 7/1654 esas no.lu soru önergesini içeren yazınız incelenmiştir.

Bakanlığımız yatırım programında 1995H040040 proje numarası ile yer alan Karabük Kültür Merkezi inşaatı işini 200 Milyar TL. keşif bedeli üzerinde 2886 Sayılı Devlet İhale Kanununun 35/a maddesine göre kapalı teklif usulü ile yıllara, sari olarak Karabük Valiliğince ihale edilmesi için 4.6.1997 tarih ve 1581 sayılı yazımızla valiliğe gönderilmiştir.

Ancak; Yatırım programımızda yer alan çok sayıda Kültür Merkezi inşaatına başlanmış olması ve Bakanlığımıza ayrılan ödeneklerin çok kısıtlı olması nedeniyle devam eden inşaatlara gerekli hız verilememektedir. Bu durumda yeni bir inşaatın başlaması ve kısa sürede tamamlanamayacağı da gözönüne alınarak 11.9.1997 tarih ve 2702 sayılı Makam Olur’u ile ihalenin yapılmaması Karabük Valiliğinden istenmiştir.

1998 ve 1999 MalîBütçe Kanununun 10 uncu maddesine göre yeterli ödenek sağlanamadığından bugüne kadar ihalesi yapılamamıştır. 2000 yılı yatırım programında yeterli ödenek sağlandığı taktirde, ihale çalışmalarına başlanılacaktır.

Bilgilerinize arz ederim.

İstemihan Talay

Kültür Bakanı

35. — Şanlıurfa Milletvekili Mustafa Niyazi Yanmaz’ın, Şanlıurfa-Hilvan’da kamulaştırılan bir caddenin bedelinin ne zaman ödeneceğine ilişkin sorusu ve Bayındırlık ve İskân Bakanı Koray Aydın’ın cevabı (7/1655)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımınBayındırlık ve İskân Bakanı Sayın Koray Aydın tarafından sözlü olarak cevaplandırılmasına delalet etmenizi saygılarımla arz ederim.

Mustafa Niyazi Yanmaz

Şanlıurfa

Şanlıurfa İlimize bağlı Hilvan İlçemizin en işlek caddesi, aynı zamanda Diyarbakır-Şanlıurfa karayolu ulaşımını da bağlamaktadır. Bu işlek cadde, yolu genişletmek için Diyarbakırkarayolları 9 uncu Bölge tarafından kamulaştırılmıştır. Başlangıçta kamulaştırma bedeli m2 20 milyon olarak belirlenmiş, sonra yeni bir kararla bu bedel 10 milyon olarak değiştirilmiştir. Ancak belirlenen bu bedel üzerinde de henüz bir ödeme yapılmamıştır.

1. Daha önce metrekaresi 20 milyon olarak belirlenen birim fiyat geçerliliğini koruyacak mı?

2. Yol boyu işyerleri bulunan vatandaşlarımızın da yıktırılacak iş yerlerini yeniden yapmaları için çalışmaları biran evvel başlatmayı düşünüyor musunuz?

T.C.

Bayındırlık ve İskân Bakanlığı

Araştırma, Planlama ve Koordinasyon Kurulu Başkanlığı 7.4.2000

Sayı : B.09.0.APK.0.22.00.00.17/380

Konu : Sözlü Soru Önergesinin yazılıya dönüştürülmesi

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

İlgi : a) TBMM Genel Sekreterliğinin 18.11.1999 tarih ve A.01.0.GNS.0.10.00.02-6/260-2631/6719 sayılı yazısı.

b) TBMM Genel Sekreterliğinin 24.3.2000 tarih ve A.01.0.GNS.0.10.00.02-7/1655-2631/6719 sayılı yazısı.

TBMM Genel Sekreterliğinin ilgi yazılarına konu, Şanlıurfa Milletvekili Mustafa Niyazi Yanmaz’a ait (6/260) Esas numaralı sözlü soru önergesi, TBMM İçtüzüğünün 98 inci maddesi uyarınca üç birleşim içinde cevaplandırılamadığından yazılı soru önergesine çevrilmesi nedeniyle, cevabı ekte sunulmuştur.

Bilgilerinize arz ederim.

Koray Aydın

Bayındırlık ve İskân Bakanı

Şanlıurfa Milletvekili Mustafa Niyazi Yanmaz’ın (6/260-2631) Esas No.lu Sözlü Soru Önergesinin Soruları ve Cevapları

Şanlıurfa İlimize bağlı Hilvan İlçemizin en işlek caddesi, aynı zamanda Diyarbakır-Şanlıurfa karayolu ulaşımını da bağlamaktadır. Bu işlek cadde, yolu genişletmek için Diyarbakır Karayolları 9. Bölge tarafından kamulaştırılmıştır. Başlangıçta kamulaştırma bedeli m2’si 20 milyon TL. olarak belirlenmiş, sonra yeni bir kararla bu bedel 10 milyon TL. olarak değiştirilmiştir. Ancak belirlenen bu bedel üzerinden de henüz bir ödeme yapılmamıştır.

Sorular :

1. Başlangıçta kamulaştırma bedeli m2’si 20 000 000 TL. olarak belirlenmiş, sonra yeni bir kararla bu bedel 10 000 000 TL. olarak değiştirilmiştir. Daha önce m2’si 20 000 000 TL. olarak belirlenen birim fiyat geçerliliğini koruyacak mı?

2. Yol boyu işyerleri bulunan vatandaşlarımızın işyerlerini yeniden yapmaları için, çalışmaları bir an evvel başlatmayı düşünüyor musunuz?

Cevaplar :

1. Hilvan Kıymet Takdir Komisyonunun takdir ettiği bedellerin Bakanlığımız Karayolları Genel Müdürlüğümüzce değiştirilmesi kanunen mümkün değildir. Takdir edilen bedeller ödenek ve nakit temin edildiğinde hak sahiplerine noter aracılığı ile bildirilecektir.

2. İmar Koridoru içerisinde bulunup, Bakanlığımız Karayolları Genel Müdürlüğünce kamulaştırmaya tâbi tutulan işyeri ve binalı taşınmaz malların kamulaştırma işlemlerinin, 2000 yılı bütçe imkânları ile biran önce tamamlanmasına çalışılacaktır.

36. – Şırnak Milletvekili Abdullah Veli Seyda’nın, Şırnak İlinin veteriner hekim ihtiyacına ilişkin sorusu ve Tarım ve Köyişleri Bakanı Hüsnü Yusuf Gökalp’in cevabı (7/1668)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın Tarım ve Köyişleri Bakanı Prof. Dr. Hüsnü Yusuf Gökalp tarafından sözlü olarak cevaplandırılmasını arz ederim. 17.11.1999

Abdullah Veli Seyda

Şırnak

Sorular :

1. Şırnak İlimizde ve ilçelerinde kaç veteriner hekim görev yapmaktadır?

2. İlimizde Karantina uygulaması yapılmaktadır. İlimizin karantina kapsamına alınmasında ilde görevli veteriner hekimlerin raporları göz önünde bulundurulmuş mudur?

3. İlimize yeni veteriner hekimlerin tayini konusunda çalışmalarınız var mıdır? Varsa ne zaman göndermeyi düşünüyorsunuz?

T.C.

Tarım ve Köyişleri Bakanlığı

Araştırma, Planlama ve Koordinasyon 10.4.2000

Kurulu Başkanlığı

Sayı : KDD.SÖ.2.01/1067

Konu : Sözlü soru önergesi

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

İlgi : 24.3.2000 tarih ve A.01.0.GNS.010.00.02-7/1668-2759/6995 sayılı yazınız.

Şırnak Milletvekili Sayın Abdullah Veli Seyda’ya ait 6/279-2759 Esas No.lu sözlü soru önergesi, TBMM içtüzüğünün 98 inci maddesi uyarınca üç birleşim içinde cevaplandırılmadığından 7/1668 Esas Numarası ile yazılı soruya dönüştürülmüş olup, konu hakkında görüşlerimiz Ek’te gönderilmektedir.

Bilgilerinize arz ederim.

Prof. Dr. Hüsnü Yusuf Gökalp

Tarım ve Köyişleri Bakanı

Yazılı Soru Önergesi

Önerge Sahibi Milletvekili : Abdullah Veli Seyda

Şırnak Milletvekili

Esas No. : 7/1668

Soru 1. Şırnak İlimizde ve ilçelerinde kaç veteriner hekim görev yapmaktadır?

Cevap 1. Şırnak İlimizde halen 3 veteriner hekim görev yapmakta olup, 2 veteriner hekimin ataması Kasım 1999’da, 1 veteriner hekimin ataması Aralık 1999’da gerçekleştirilmiştir.

Soru 2. İlimizde Karantina uygulaması yapılmaktadır. İlimizin karantina kapsamına alınmasında ilde görevli veteriner hekimlerin raporları göz önünde bulundurulmuş mudur?

Cevap 2. İran’da görülen ASIA-1 tipi şap hastalığının uluslararası salgın hastalıklar ofisi (OIE)’ce Bakanlığımıza ihbarda bulunulmasından sonra Şap Enstitüsü Müdürlüğümüzce sınır illerimizdeki hayvanlardan kan numuneleri alınarak tahlilleri yapılmış ve kan örneklerinde söz konusu şap hastalığına karşı % 19 oranında pozitiflik tespit edilmiştir. Bu nedenle yüksek orandaki müsbetlik hastalığın her an salgın hale geçmesi riskine işaret etmektedir. Hastalığın hem bölgede hem de diğer yörelerimizde çıkmasının önlenmesi amacıyla 3285 sayılı Hayvan Sağlığı ve Zabıtası Kanunu hükümleri gereği sınır illerimizde sözü edilen tedbirler alınmıştır.

Soru 3. İlimize yeni veteriner hekimlerin tayini konusunda çalışmalarınız var mıdır? Varsa ne zaman göndermeyi düşünüyorsunuz?

Cevap 3. Bakanlığımızda görev alan teknik ve sağlık hizmetleri sınıfı mühendis, veteriner hekim, ziraat teknisyeni ve veteriner sağlık teknisyenlerinin, Bakanlık hizmetlerinin ülke geneline dağılımına paralel olarak görevlendirilmeleri ile ilgili çalışmalar sürdürülmektedir. Çalışmaların sonuçlandırılması ile, illerimiz tarımsal potansiyellerine bağlı olarak teknik ve sağlık hizmetleri sınıfı elemanlara kavuşturulacaktır. Diğer taraftan bu çalışmalara paralel olarak yürütülen “Tarım ve Köyişleri Bakanlığı Memurlarının Yer Değiştirme Suretiyle Atanmalarına İlişkin Yönetmelik” Resmî Gazetede yayımlanarak yürürlüğe girmiştir. Bu çalışmalar devam ederken Şırnak İlimizde personel ihtiyaçları da değerlendirilmekte olup, bu çerçevede 3 veteriner hekimin Şırnak İlimize ataması gerçekleştirilmiştir. Yönetmelikler ve tayin dönemine bağlı olarak ihtiyaç duyulan diğer atamaların ise Bakanlığımızda görev alan elemanların sayısı ve tarımsal potansiyel ile doğru orantılı olarak gerçekleştirilmesi sağlanacaktır.

Diğer taraftan; Bakanlığımıza yeni mühendis ve veteriner hekim alınması ile ilgili çalışmalar da, ilgili kurumlar nezdinde sürdürülmektedir. Uzun yıllar eleman alımı sağlayamayan Bakanlığımız, bu yeni elemanların alınmasının gerçekleştirilmesi ile, planlamış olduğu personel politikasını daha arzu edilen seviyede gerçekleştirebilme şansı bulacaktır.

37. – Karaman Milletvekili Zeki Ünal’ın, Türkiye’ye alınmayan Çeçen mültecilere ilişkin sorusu ve İçişleri Bakanı Sadettin Tantan’ın cevabı (7/1694)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorumun İçişleri Bakanı Sayın Sadettin Tantan tarafından yazılı olarak cevaplandırılmasını saygılarımla arz ederim. 24.3.2000

Zeki Ünal

Karaman

Soru : Çeçen 104 mültecinin Türkiye’ye girmesine niçin izin verilmemiştir?

T.C.

İçişleri Bakanlığı

Emniyet Genel Müdürlüğü 3.4.2000

Sayı : B.05.1.EGM.0.12.01.01

Konu : Yazılı soru önergesi

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

İlgi : TBMM Başkanlığının 3.4.2000 gün ve A.01.GNS.0.10.00.02-4975(7/1694)-4885/11547 sayılı yazısı.

Karaman Milletvekili Zeki Ünal tarafından TBMM Başkanlığına sunulan ve tarafımdan yazılı olarak cevaplandırılması istenilen soru önergesinin cevabı aşağıya çıkarılmıştır.

17.2.2000 tarihinde Ardahan İli Posof İlçesi Türkgözü Kara Hudut Kapısındaki yetkililere Çeçen asıllı bir şahıs, Gürcistan Vale Hudut Kapısında kendisiyle birlikte (104) Çeçen asıllı şahsın ülkemize girmek için beklediklerini bildirmiştir.

Ancak, alınan istihbari bilgilerde, kalabalık bir Çeçen grubunun ülkemize giriş yapmasının ve olağanüstü bir yoğunluğun yaşanmasının muhtemel olmasından dolayı, (104) Çeçen asıllı şahsın (diğer Çeçen asıllı şahıslara örnek teşkil edebileceği endişesiyle) sınırda bekletildikleri, bu bekleme esnasında Ardahan Valiliğince temin edilen yardım malzemelerinin Gürcistan Bölgesine gönderildiği, fakat bu malzemelerin Gürcistan Hudut yetkililerince 22.2.2000 tarihinde geri gönderildiği,

Gürcistan Devleti ile 24.2.2000 tarihinde yapılan protokol görüşmeleri neticesinde söz konusu Çeçen asıllı şahısların Ardahan Valiliğince sağlanan yardım malzemeleriyle birlikte (gıda, sağlık, giyim) Doğu Gürcistan bölgesinde Ahmetvan mevkine yerleştirilmek üzere hareket ettikleri anlaşılmıştır.

Bilgilerinize arz ederim.

Sadettin Tantan

İçişleri Bakanı

 

 

NOT : ÇEVİRİSİ YAPILAMAYAN SAYFALAR AYNEN FİLME ALINMIŞTIR

Türkiye Büyük Millet Meclisi Resmi internet Sitesi
© 2009 T.B.M.M.