Yazılı ve Sözlü Sorular Araştırma Komisyonları Soruşturma Komisyonları
                                                                      Son Tutanak Tutanak Sorgu Tutanak Metinleri Gizli Oturum Tutanakları
                                                                                                                                            Uluslararası Komisyonlar Dostluk Grupları
                                                                                      Genel Sekreterlik Mevzuat Telefon Rehberi Etik Komisyon Duyurular

DÖNEM : 21 CİLT : 29 YASAMA YILI : 2

 

T. B. M. M.

TUTANAK DERGİSİ

74 üncü Birleşim

30 . 3 . 2000 Perşembe

 

 

İ Ç İ N D E K İ L E R

  I. – GEÇEN TUTANAK ÖZETİ

II. – GELEN KÂĞITLAR

III. – YOKLAMALAR

IV. – BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI

A) GÜNDEMDIŞI KONUŞMALAR

1. – Hakkâri Milletvekili Evliya Parlak’ın, köye dönüş projesine ilişkin gündemdışı konuşması

2. – Adıyaman Milletvekili Hasari Güler’in, Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgeleri tütün üreticilerinin sorunlarına ilişkin gündemdışı konuşması

3. – Balıkesir Milletvekili İsmail Özgün’ün, vergi haftası nedeniyle vergilere ve vergi sistemimize ilişkin gündemdışı konuşması

B) GENSORU, GENEL GÖRÜŞME, MECLİS SORUŞTURMASI VE MECLİS ARAŞTIRMASI ÖNERGELERİ

1. – İstanbul Milletvekili Cahit Savaş Yazıcı ve 20 arkadaşının, İstanbul’un ulaşım sorunlarının araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/127)

2. – Samsun Milletvekili Musa Uzunkaya ve 25 arkadaşının, kamu çalışanları ve özellikle teknik personel arasındaki ücret eşitsizliği konusunda Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/128)

C) TEZKERELER VE ÖNERGELER

1. – Devlet Bakanı Edip Safder Gaydalı’nın 6-13 Mart 2000 tarihlerinde Nijerya’ya yaptığı resmî ziyarete katılmaları uygun görülen milletvekillerine ilişkin Başbakanlık tezkeresi (3/517)

V. – ÖNERİLER

1. – Genel Kurulun çalışma gün ve saatleri ile gündemdeki sıralamanın yeniden yapılmasına ve 4.4.2000 Salı günkü birleşimde sözlü soruların görüşülmemesine, aynı birleşimde Kanun Tasarılarının görüşülmesine, 5.4.2000 Çarşamba günkü birleşimde Anayasa Değişiklik Teklifinin ikinci görüşmelerinin saat 24.00’e kadar bitirilememesi halinde çalışma süresinin uzatılmasına ilişkin Danışma Kurulu önerisi

VI. – KANUN TASARI VE TEKLİFLERİYLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER

1. – Organize Sanayi Bölgeleri Kanunu Tasarısı ve Plan ve Bütçe ve Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabiî Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji Komisyonları Raporları (1/501) (S. Sayısı : 367)

VII. – SORULAR VE CEVAPLAR

A) YAZILI SORULAR VE CEVAPLARI

1. – Osmaniye Milletvekili Şükrü Ünal’ın, özürlü ve özürlü ailelerinin vergi indiriminden yararlanmalarına ilişkin sorusu ve Devlet Bakanı Şuayip Üşenmez’in cevabı (7/1507)

2. – İstanbul Milletvekili İsmail Aydınlı’nın, Camialtı ve Haliç tersanelerinin kapatılacağı iddialarına ilişkin sorusu ve Devlet Bakanı Ramazan Mirzaoğlu’nun cevabı (7/1509)

3. – Muğla Milletvekili Fikret Uzunhasan’ın, Aydın-Çine Barajı gölet sahasında kalan tarihî İnce Kemer Köprüsüne ilişkin sorusu ve Kültür Bakanı M. İstemihan Talay’ın cevabı (7/1581)

4. – Şırnak Milletvekili Abdullah Veli Seyda’nın, Şırnak’ta içme suyu amaçlı yapılan tesis, kuyu, montaj sayısına ilişkin sorusu ve Devlet Bakanı Mustafa Yılmaz’ın cevabı (7/1669)

I. – GEÇEN TUTANAK ÖZETİ

TBMM Genel Kurulu saat 11.00’de açılarak dört oturum yaptı.

Birinci Oturum

Gündemin “Kanun Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler” kısmının :

1 inci sırasında bulunan 367 sıra sayılı Kanun Tasarısının görüşmeleri, ilgili komisyon yetkilileri Genel Kurulda hazır bulunmadıklarından, ertelendi;

2 nci sırasında bulunan Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının Bazı Maddelerinin Değiştirilmesine İlişkin Kanun Teklifinin birinci görüşmesine başlanarak (2/479, 2/478, 2/477) (S. Sayısı : 389) tümü üzerinde bir süre görüşüldü.

Ali Ilıksoy

Başkanvekili

Levent Mıstıkoğlu Mehmet Elkatmış

Hatay Nevşehir

Kâtip Üye Kâtip Üye

İkinci, Üçüncü ve Dördüncü Oturum

Görüşmelerine devam olunan Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının Bazı Maddelerinin Değiştirilmesine İlişkin Kanun Teklifinin tümü üzerindeki görüşmeler tamamlandı.

Teklifin maddelerine geçilmesinin oylanmasından sonra, Başkanın, teklifin maddelerine geçilmesinde salt çoğunluğun kabul oylarının yeterli olacağı görüşü üzerine usul tartışması açıldı; yapılan görüşmelerden sonra, bu görüşün uygun olduğu ve bu hususta ayrıca bir oylamaya gerek bulunmadığı açıklandı.

Teklifin maddelerinin görüşülmesinden sonra yapılan gizli oylamalarda maddelerinin kabulü için gerekli beşte üç oy çoğunluğunun sağlanamadığı, bu maddelerin ikinci görüşmede de gerekli çoğunlukta kabul oyu alamazsa reddedilmiş olacağı, ikinci görüşmeye en az kırksekiz saat geçtikten sonra başlanabileceği bildirildi.

30 Mart 2000 Perşembe günü saat 15.00’te toplanmak üzere, birleşime 00.41’de son verildi.

Yıldırım Akbulut

Başkan

Levent Mıstıkoğlu Tevhit Karakaya

Hatay Erzincan

Kâtip Üye Kâtip Üye

Mehmet Elkatmış

Nevşehir

Kâtip Üye

No. : 103

II. – GELEN KÂĞITLAR

30 . 3 . 2000 PERŞEMBE

Rapor

1. – Aksaray Milletvekili Sadi Somuncuoğlu ve Kürşat Eser'in, Yükseköğretim Kurumları Teşkilatı Hakkında 41 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin Değiştirilerek Kabulüne Dair 2809 Sayılı Kanun ile 78 ve 190 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi ve İçtüzüğün 37 nci Maddesine Göre Doğrudan Gündeme Alınma Önergesi (2/376) (S.Sayısı : 390) (Dağıtma tarihi : 30.3.2000) (GÜNDEME)

Sözlü Soru Önergeleri

1. – Hatay Milletvekili Namık Kemal Atahan’ın, elektrik iletişim hatlarındaki enerji kayıplarına ilişkin Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı ve Başbakan Yardımcısından sözlü soru önergesi (6/653) (Başkanlığa geliş tarihi : 28.3.2000)

2. – İzmir Miletvekili Güler Aslan’ın, turistik tesislerde acil sağlık hizmeti zorunluluğu getirilip getirilmeyeceğine ilişkin Sağlık Bakanından sözlü soru önergesi (6/654) (Başkanlığa geliş tarihi : 28.3.2000)

3. – Samsun Milletvekili Musa Uzunkaya’nın, Bafra Hıdırellez Köyünde yaşanan heyelan tehlikesine ve köylere yapılan afet yardımlarına ilişkin Bayındırlık ve İskân Bakanından sözlü soru önergesi (6/655) (Başkanlığa geliş tarihi : 28.3.2000)

4. – Samsun Milletvekili Musa Uzunkaya’nın, TÜPRAŞ’ın özel bankalardaki hesaplarına ilişkin Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanı ve Başbakan Yardımcısından sözlü soru önergesi (6/656) (Başkanlığa geliş tarihi : 28.3.2000)

Yazılı Soru Önergeleri

1. – Sakarya Milletvekili Cevat Ayhan’ın, T.C. Merkez Bankasında çalışan mühendislerin ücretlerine ilişkin Devlet Bakanından (Recep Önal) yazılı soru önergesi (7/1699) (Başkanlığa geliş tarihi : 28.3.2000)

2. – Sakarya Milletvekili Cevat Ayhan’ın, Türkiye Atom Enerjisi Kurumunda çalışan mühendislerin ücretlerine ilişkin Devlet Bakanından (Edip Safder Gaydalı) yazılı soru önergesi (7/1700) (Başkanlığa geliş tarihi : 28.3.2000)

3. – Sakarya Milletvekili Cevat Ayhan’ın, M.K.E. Genel Müdürlüğünde çalışan mühendislerin ücretlerine ilişkin Sanayi ve Ticaret Bakanından yazılı soru önergesi (7/170l) (Başkanlığa geliş tarihi : 28.3.2000)

4. – Sakarya Milletvekili Cevat Ayhan’ın, T.R.T.’ de çalışan mühendislerin ücretlerine ilişkin Devlet Bakanından (M.Ali İrtemçelik) yazılı soru önergesi (7/1702) (Başkanlığa geliş tarihi : 28.3.2000)

5. – Sakarya Milletvekili Cevat Ayhan’ın, Özelleştirme İdaresi Başkanlığında çalışan mühendislerin ücretlerine ilişkin Devlet Bakanından (Yüksel Yalova) yazılı soru önergesi (7/1703) (Başkanlığa geliş tarihi : 28.3.2000)

6. – İstanbul Milletvekili Bülent Akarcalı’nın, Türkiye’ye vize uygulayan ülkelerin temsilciliklerinin vatandaşlarımıza kötü muamele yaptığı iddialarına ilişkin Dışişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/1704) (Başkanlığa geliş tarihi : 28.3.2000)

7. – İstanbul Milletvekili Bülent Akarcalı’nın, Türk Telekom’un telefon rehberi çıkarmamasının nedenine ilişkin Ulaştırma Bakanından yazılı soru önergesi (7/1705) (Başkanlığa geliş tarihi : 28.3.2000)

8. – İstanbul Milletvekili Bülent Akarcalı’nın, Türkiye’ye vize uygulayan ülkelere ilişkin Dışişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/1706) (Başkanlığa geliş tarihi : 28.3.2000)

9. – Hatay Milletvekili Namık Kemal Atahan’ın, TÜPRAŞ’a ilişkin Devlet Bakanından (Yüksel Yalova) yazılı soru önergesi (7/1707) (Başkanlığa geliş tarihi : 28.3.2000)

10. – Hatay Milletvekili Namık Kemal Atahan’ın, General Elektrik Ampul Firması’na ilişkin Sanayi ve Ticaret Bakanından yazılı soru önergesi (7/1708) (Başkanlığa geliş tarihi : 28.3.2000)

11. – İzmir Milletvekili Hakan Tartan’ın, trafik kazalarına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/1709) (Başkanlığa geliş tarihi : 28.3.2000)

12. – İzmir Milletvekili Hakan Tartan’ın, SSK emeklilerine ilişkin Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanından yazılı soru önergesi (7/1710) (Başkanlığa geliş tarihi : 28.3.2000)

13. – İzmir Milletvekili Hakan Tartan’ın, İzmir’deki yatırımlara ilişkin Ulaştırma Bakanından yazılı soru önergesi (7/1711) (Başkanlığa geliş tarihi : 28.3.2000)

14. – Rize Milletvekili Mehmet Bekaroğlu’nun Devlet ihaleleri ile ilgili iddialara ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/1712) (Başkanlığa geliş tarihi : 28.3.2000)

15. – Bursa Milletvekili Ahmet Sünnetçioğlu’nun, ambulans teknikerlerinin kadro mecburiyeti olup olmadığına ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/1713) (Başkanlığa geliş tarihi : 28.3.2000)

Meclis Araştırması Önergeleri

1. – İstanbul Milletvekili Cahit Savaş Yazıcı ve 20 arkadaşının, İstanbul’un ulaşım sorunlarının araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Anayasanın 98 inci, İçtüzüğün 104 ve 105 inci maddeleri uyarınca bir Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/127) (Başkanlığa geliş tarihi : 28.3.2000)

2. – Samsun Milletvekili Musa Uzunkaya ve 25 arkadaşının, kamu çalışanları ve özellikle teknik personel arasındaki ücret eşitsizliği konusunda Anayasanın 98 inci, İçtüzüğün 104 ve 105 inci maddeleri uyarınca bir Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/128) (Başkanlığa geliş tarihi : 28.3.2000)

BİRİNCİ OTURUM

Açılma Saati : 15.00

30 Mart 2000 Perşembe

BAŞKAN : Başkanvekili Ali ILIKSOY

KÂTİP ÜYELER : Mehmet ELKATMIŞ (Nevşehir), Levent MISTIKOĞLU (Hatay)

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 74 üncü Birleşimini açıyorum.

III. – Y O K L A M A

BAŞKAN – Elektronik cihazla yoklama yapacağız.

Yoklama için 5 dakika süre vereceğim. Bu süre içerisinde sisteme giremeyen arkadaşlarımızın burada hazır bulunduklarına dair oy pusulalarını Başkanlığımıza ulaştırmalarını rica ediyorum ve yoklama işlemini başlatıyorum.

(Elektronik cihazla yoklama yapıldı)

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, toplantı yetersayımız yoktur. Saat 15.30'da toplanmak üzere birleşime ara veriyorum.

Kapanma Saati : 15.05

İKİNCİ OTURUM

Açılma Saati : 15.30

BAŞKAN : Başkanvekili Ali ILIKSOY

KÂTİP ÜYELER : Mehmet ELKATMIŞ (Nevşehir), Levent MISTIKOĞLU (Hatay)

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 74 üncü Birleşiminin İkinci Oturumunu açıyorum.

III. – Y O K L A M A

BAŞKAN – Bir önceki oturumda toplantı yetersayısına erişilememişti.

Şimdi, elektronik cihazla, yeniden, yoklama yapacağım.

Yoklama için 5 dakikalık süre vereceğim. Bu süre içinde sisteme giremeyen arkadaşlarımızın burada hazır bulunduklarına dair oy pusulalarını Başkanlığımıza ulaştırmalarını rica ediyorum ve yoklama işlemini başlatıyorum.

(Elektronik cihazla oylama yapıldı)

BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, toplantı yetersayımız vardır; görüşmelere başlıyoruz.

Gündeme geçmeden önce, üç arkadaşıma gündemdışı söz vereceğim.

Gündemdışı ilk söz, köye dönüş projesiyle ilgili olarak söz isteyen Hakkâri Milletvekili Sayın Evliya Parlak'a aittir.

Buyurun Sayın Parlak.

IV. – BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI

A) GÜNDEMDIŞI KONUŞMALAR

1. – Hakkâri Milletvekili Evliya Parlak’ın, köye dönüş projesine ilişkin gündemdışı konuşması

EVLİYA PARLAK (Hakkâri) – Sayın Başkan, Yüce Meclisin saygıdeğer üyeleri; sözlerime başlarken, hepinize en içten saygılarımı sunmak isterim.

Değerli arkadaşlar, bölgede terörün bitmesiyle birlikte, hükümet programında yer alan köye dönüş projesi üzerinde bölge insanının düşüncelerini arz etmek ve sayın hükümetimizin de bu yönde gerekli karar ve tedbirleri almasına yönelik konuşmak üzere huzurunuza çıktım

Değerli arkadaşlar, geçen yıl kurulan 57 nci hükümet, gerçekten yerinde bir kararla, programına, köylünün, halkın büyük isteğini dikkate alarak, terörün bitişine paralel olarak köye dönüş projesi çerçevesi içerisinde birtakım yatırımları öngörmüştür. Ancak, köye dönüş programı, bugüne kadar, belli merkezlerde planlı, programlı, ihaleli birtakım işlemlerle başlamıştır. Bunun sonucunda, pahalıya mal olan bu işlem, hem gecikmelere sebep olmuş hem neticeye varmayı mümkün kılmamıştır. Vatandaşın arzusu, bir an önce köyüne dönüşünü sağlayan önlemlerin alınması yöndedir. Bugün, devletin, proje bazında, ihaleyle yapmak istediği binaların -betonarme bina yaparak- keşif bedeli, maliyeti 5-6 milyarla başlıyor, bittiği tarihte 10-11 milyarı bulacak. Halbuki, köylümüz, böyle betonarme bina değil, kendi köy yaşamına uygun nitelikte, icabında toprak damlı eve bile razıdır. Onun için, istirhamımız, valiliklerimiz kanalıyla, köye dönmek isteyen insanımıza malzeme ve işçilik bedeli olarak yardım yapılması ve 4-5 milyara mal olacak köylünün yaptığı ev, onun ihtiyacını gerçek anlamda karşılayacaktır. Köylü, aynı zamanda 10-15 hayvana, 1-2 ineğe sahip kılınırsa ve tarlasının başına dönerse, il ve ilçelerin varoşlarındaki perişanlığından ancak kurtulacaktır.

İkinci husus, dağınık yerleşimi önlemek istiyor isek, mutlaka, muhtarlık merkezlerini yerleşim merkezi olarak tayin etmeliyiz; tabiî ki, güvenlik yönünden müsait olan köyleri. Eğer, köylümüz, kendi tarlasını ekecek imkâna sahip olmazsa, içerisinde tavuğunu besleyemezse, afedersiniz, ineğini, keçisini otlatamazsa, merasından, yaylasından yararlanamayacaksa, zaten köye dönmesi için anlam taşıyan bir durum olmaz. O zaman, şehirlerin kenarında kalır, hamallık yapar, çocuğu boyacılık yapar; icabında, aşevinden sıcak çorba almaya devam eder, onu da bulamazsa, çöplükten ekmek almaya başlar.

Üçüncü konu, bu dönüş projesinin gerçekten sağlıklı olabilmesi için, mutlak surette, valilerimize çok geniş yetkiler verilmesi lazım; yani, özet olarak şunu arz etmek istiyorum: Hangi il veya ilçede, güvenlik nedeniyle dönüşü müsait olmayan veya dönüşü müsait olan köylerin tespitine mutlak surette valilerin karar vermesine yönelik bir kararname hazırlanmalıdır. Hiçbir vali, tahmin ediyorum ki, bu kararı zaten kendi başına vermez; mutlaka, askerî ve diğer güvenlik kuvvetleriyle işbirliği yapar ve gereken kararı birlikte verirler. Eğer, valilerimiz bu kararı sağlıklı verirlerse ve biraz önce arz ettiğim iki hususu dikkate alarak, malzemeyi ve işçilik bedelini köylüye verirsek, köylüler de, kendi köylerine ama... Çünkü, Anadolu'da, biliyorsunuz, zaman zaman geçmişte görmüşüzdür, tavuğu filanın bahçesine girdiği zaman cinayet işleniyor, keçisi girdi diye olaylar çıkıyor! Eğer, köylü, kendi köyündeki tarlasının başına dönme imkânına sahip olmazsa, bu olayın olması mümkün değildir; o insanlar, yine, illerde, ilçelerde ve onların çevresinde perişan yaşamlarını sürdüreceklerdir.

Değerli arkadaşlar, bu konuları Sayın İçişleri Bakanımıza da arz ettim...

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Sayın Parlak, 1 dakika eksüre veriyorum; toparlayınız.

EVLİYA PARLAK (Devamla) – Kendileri de bu görüşlerimizi paylaştıklarını vurguladılar. Şuradan kendilerine seslenmek istiyorum ve gerçekten sözlerimi üç noktada özetliyorum. Köylünün 5-6 milyar liraya mal edeceği köy evini, ihaleyle, belirli insanları zengin etmek yoluyla yaparsak, bu, yılları alır ve 11-12 milyar lirayı bulur; bu devlet bu kadar zengin değildir. Bizim, Hakkâri'nin, bu yıl 1 trilyon 300 milyar lira kadar bir proje ödeneği vardır. Eğer, Hakkâri Valisi, bunu, malzeme alarak, işçilik bedeli vererek köylüye yaptırırsa -1999'da tek bir köyün ihalesi yapılamamıştır- tahmin ediyorum ki, büyük çoğunlukla, çok kalabalık köyler dönme imkânı elde ederler. Zaten, Millî Eğitim Bakanlığı da bu durumu bildiği için, bölgede yatılı ilköğretim bölge okullarına ağırlık vermiştir; eğitim sorunu da bu şekilde çözümlenmiş olacaktır.

Yüce Meclisi saygıyla selamlıyor, hükümetimizin bu yönde karar çıkaracağına inanıyorum.

BAŞKAN – Teşekkür ederiz Sayın Parlak.

Gündemdışı konuşmaya yanıt verecek Sayın Bakan?.. Yok.

Gündemdışı ikinci söz, Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgeleri tütün ve tütün üreticilerinin sorunları hakkında söz isteyen Adıyaman Milletvekili Hasari Güler'e aittir.

Buyurun Sayın Güler.

Süreniz 5 dakika efendim.

2. – Adıyaman Milletvekili Hasari Güler’in, Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgeleri tütün üreticilerinin sorunlarına ilişkin gündemdışı konuşması

HASARİ GÜLER (Adıyaman) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bugün, Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgelerimizdeki tütün üreticilerinin problemlerini sizlerle paylaşmak için söz almış bulunmaktayım; bu vesileyle, Yüce Heyetinizi saygıyla selamlıyorum.

Sayın milletvekilleri, tarih boyunca acıların ve ıstırapların yoğun olarak yaşandığı bu bölgede, insanlarımız, bazen tabiî afetler bazen de terörle içiçe yaşamak zorunda kalmışlardır. Bölgenin sosyoekonomik durumu iyi olmadığından, sürekli göç vermiştir. Bugün, tarım ve sanayi işçiliği istihdam edilen bütün bölgelerde Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgelerinden göç eden insanlarla karşılaşmak mümkündür. Bu bölgenin sosyoekonomik yapısını sağlamlaştırmak için bölgede acil önlemler alınması gerekmektedir.

Bölge insanlarının geçim kaynağının yüzde 80'i tarıma dayalıdır. Tarımdaysa, başta Adıyaman olmak üzere, Malatya, Diyarbakır, Muş, Batman ve Bitlis halkının geçim kaynaklarının en büyük bölümünü tütün oluşturmaktadır.

Atatürk Barajının inşaıyla beraber, Adıyaman'ın 80 köyü, 1 ilçesi ve vadilerde bulunan binlerce hektarlık verimli arazisi baraj gölü sahası altında kalmış ve onbinlerce insan evini ve işini kaybetmiştir.

1990 yılına kadar Adıyaman merkez nüfusu 50 000-60 000 civarında seyrederken, 1990'dan sonra, bugün, merkez nüfusu 215 000'e ulaşmıştır. Bugün, Adıyaman merkezde 145 köy, 27 202 ekici; Besni'de 67 köy, 9 680 ekici; Çelikhan'da 20 köy, 1 681 ekici; Gölbaşı'da 5 köy, 172 ekici; Kâhta'da 97 köy, 12 011 ekici; Samsat'ta da 19 köy 3 682 ekici olmak üzere, toplam 54 428 aile geçimlerini tütüncülükle sağlamaktadır. Adıyaman'da nüfus yoğunluğu göz önüne alındığında, 54 428'i ortalama 7'yle çarptığımızda, yaklaşık 400 000 kişi geçimini tütüncülükle sağlamaktadır.

Bölgelerdeki küçük tütün ekicilerine kaçak tütün ekicilerini de eklersek, yaklaşık 400 000 insana tekabül eder ki, bu, toplam nüfusun yüzde 60'ıdır.

Sayın milletvekilleri, kaldı ki, diğer bölgelerimizdeki tütün ekicilerinden farklı olarak, Adıyaman'da, geçimini bu yolla sağlayanların yüzde 75'i, bir metrekare dahi arazisi olmayan yarıcılardır.

1998 yılı tütün üretimi 26 000 ton, 1999 yılı için beklenen 26 000-27 000 ton civarındadır. Kotalı tütünlerimizi 13 000-14 000 ton olarak hesaplarsak, geriye 12 000 ton kota dışı tütün kalmaktadır. Kota dışı tütüne uygulanan yüzde 50 fiyat indirimi, yaklaşık 4-5 trilyon Türk Lirasıdır. Bu, yöre çiftçisinin cebine 4-5 trilyon lira daha eksik para girmesi demektir ki, zaten fakir olan bölge halkını, daha da fakirleştirecektir.

Ortalama 2 000 kilogram tütün üreten 7 kişilik bir ailenin eline 700 milyon Türk Lirası geçtiği hesabıyla, 1 kişiye düşen yıllık ücret 100 milyon Türk Lirası; bunu 12 aya bölersek, kişinin eline geçen, yaklaşık 8,5-9 milyon lira civarındadır. Ülkemizde, asgarî ücretin, yıllık, net 990 milyon lira olduğunu hesaplarsak, durumun vahameti daha da iyi anlaşılacaktır.

Yine asgarî ücretten hesaplarsak, 7 kişilik bir ailenin eline 6 milyar 930 milyon Türk Lirası geçmesi gerekirken, bölgede, insanlarımızın eline, yıllık, ancak 100 milyon Türk Lirası geçmektedir. Tütün üreticisine ödenen toplam 22 trilyon lirayı 400 000'e böldüğünüz zaman da, bu insanların yaklaşık bir yıllık geliri 55 milyon lira civarında olmaktadır.

Geçmiş hükümetlerin uyguladığı politikalar nedeniyle bölgemizde tütün ekimi bir türlü kontrol altına alınamamıştır.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Sayın Güler, size 1 dakika eksüre veriyorum; toparlayınız.

HASARİ GÜLER (Devamla) – Yıllar itibariyle Adıyaman'da gerçekleşen rekolte -1994 yılında uygulanan prim politikası nedeniyle– 1994 yılında 12 770 ton, 1995'te 15 464 ton, 1996'da 15 177 ton olmuştur; ancak, daha sonra bu uygulamadan vazgeçilmiş ve rekolte, 1997'de 28 640 ton, 1998'de de 23 000 ton civarında gerçekleşmiştir.

İleriki yıllarda tütün ekiminin disiplin altına alınması isteniyorsa -yöremizin arazisi Virjinya tipi tütün üretimine müsaittir- bu bölgede Virjinya tipi tütün üretimini sağlayabilirsek, zannediyorum ki, tütün üreticilerini rahatlatacağız.

Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; doğu ve güneydoğunun rehabilitasyonunu gerçekleştirmek için, devletimizin ve hükümetimizin, bu konuyu mutlak halletmesi gereklidir.

Adıyamanlı tütün üreticileri adına, tüm milletvekillerimizden, bu konuya duyarlı olmalarını rica ediyor, sevgi ve saygılarımı sunuyorum. (MHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederiz Sayın Güler.

Gündemdışı konuşmaya yanıt verecek Sayın Bakan?.. Yok.

Gündemdışı üçüncü söz, vergi haftası nedeniyle söz isteyen, Balıkesir Milletvekili Sayın İsmail Özgün'ündür.

Buyurun Sayın Özgün. (FP sıralarından alkışlar)

3. – Balıkesir Milletvekili İsmail Özgün’ün, vergi haftası nedeniyle vergilere ve vergi sistemimize ilişkin gündemdışı konuşması

İSMAİL ÖZGÜN (Balıkesir) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; vergi haftası münasebetiyle gündemdışı söz almış bulunmaktayım; bu vesileyle, Muhterem Heyetinizi saygıyla selamlıyorum.

Değerli arkadaşlar, dikkatimi çeken bir şey var: Burada gündemdışı konuşmalar yapılıyor; benden önce iki arkadaşımız konuştu, fevkalade önemli konuları gündeme getirdiler. Şimdi, vergi haftasını kutluyoruz; vergi, önemli bir konu; vergiyle ilgili sorunu çözemeyen hiçbir hükümetin, diğer sorunları çözmesi mümkün değildir. Bu kadar önemli bir konuda görüşlerimizi arz edeceğiz, sorularımız olacak hükümete; ancak, görüyorum ki, gündemdışı konuşmalara cevap verecek hiçbir bakan ortalıkta yok! Bu, Sayın Bakanlarımızın, sayın hükümetimizin, gündemdışı konuşmalara ve sorulara ne kadar kayıtsız kaldıklarını burada göstermektedir; bunu, üzüntüyle ifade etmek mecburiyetindeyim.

Değerli milletvekilleri, vergi konusu, gerçekten, önemli bir konudur. Vergiyle ilgili sorunu çözemeyen bir hükümetin, diğer sorunları da çözmesi mümkün değildir. Bugüne kadar vergiyle ilgili birçok düzenlemeler yapılmıştır. Vergi konusu, çok çeşitli tartışmalara sebep olmuştur ve yapılan düzenlemelerde, kısa sürelerle tekrar birtakım değişikliklere gidilmiştir; ama, bugün geldiğimiz noktada görüyoruz ki, vergiyle ilgili sorunlar devam ediyor ve ne yazık ki, bugün, oturmuş bir vergi sistemimiz yoktur.

Değerli milletvekilleri, o bakımdan, tartışmalar bugün de devam etmektedir. Vergi sistemimiz bugün, ne kadar adildir; vergi sistemimiz, bugün, üretimi ve yatırımları ne kadar teşvik etmektedir; toplanılan vergilerin ne kadarı üretime gitmektedir; bunların hepsi, kafalarımızda soru işareti olarak durmaktadır ve vergi mükellefleri de, ödedikleri vergilerin nereye gittiği konusunda acaba ne kadar bilgilendirilmektedir?

Değerli milletvekilleri, önümde, son iki ayın gerçekleşmiş rakamları var. Bu rakamlara baktığımız zaman, gerçekten, endişe verici bir tabloyla karşı karşıya olduğumuzu görüyoruz. Neden; çünkü, iki aylık toplam gelir 4,931 katrilyon ve bu iki aylık gelirin 4,98 katrilyonu vergi gelirlerinden elde edilmiş; yani, gelirlerin neredeyse tamamı, vergi gelirlerinden elde edilmiş. Bunun iki sebebi var; birisi, ek vergiler ve diğeri de, yüksek oranlı Akaryakıt Tüketim Vergilerinden kaynaklanmaktadır. Gelir ve Kurumlar Vergisi, normal oranların, ortalama oranların çok altındadır; ama, bu toplanılan vergiler acaba nereye harcanmış diye baktığımız zaman, işte, asıl hazin tablo oradadır. Toplanılan vergilerin tamamı, borç faizlerini ödemeye yetmemiştir, ancak yüzde 87'sini karşılayabilmiştir; vergi gelirlerine ilaveten, diğer gelirlerinin de tamamını üzerine koyduğumuz zaman, ancak borç faizlerini ödemekle iktifa etmiştir. Bu, bana kalırsa, bütçenin iflası demektir; yani, ne var ne yok, topluyoruz, ancak borcun faizini ödeyebiliyoruz.

Değerli arkadaşlar "vergi al, faiz öde" mantığıyla bu bütçenin bir yere varması ve bugün, ülkemizin içinde bulunduğu sorunların çözülmesi mümkün değildir. Esnafımız, özellikle, dargelirli insanlarımız, memurumuz, işçimiz ve çiftçimiz, fevkalade büyük sıkıntı içerisindedir. Onlar, evlerine ekmek götüremezken, geçimlerini çok zor şartlar altında temin ederken, rızkından keserek verdiği vergileri, bizim, bugün götürüp borç faizi olarak ödememiz, ne kadar doğrudur, ne kadar doğru bir bütçe anlayışıdır; onu, sizlerin takdirine bırakıyorum.

Değerli milletvekilleri, bu rakamlardan da görülmektedir ki, hükümetimiz, çiftçimizi, esnafımızı, dargelirlimizi, son günlerde çok büyük bir perişanlık içerisine itmiştir.

Balıkesir Esnaf ve Sanatkârlar Odası Birliği Başkanını ziyaret etmiştik geçtiğimiz günlerde, bakınız, ne dedi Esnaf ve Sanatkârlar Odası Birliği Başkanı Sayın Mesut Aşanel "esnafımız, cumhuriyet tarihinin en kötü günlerini yaşıyor." Bu, sayın başkanın ifadesidir.

BAŞKAN – Sayın Özgün, 1 dakika eksüre veriyorum; toparlayınız...

İSMAİL ÖZGÜN (Devamla) – Bitiriyorum...

Gerçekten de, esnaf ve sanatkârımız, dargelirlimiz çok büyük sıkıntı içerisindedir; bu uygulamaları hak etmemektedir.

Değerli arkadaşlar, bu hafta vesilesiyle, hükümetten, iki konuda talebimiz olacaktır; birincisi, malî tatil konusunun süratle gündeme getirilmesi ve kanunlaştırılması gerekir. Diğer bir konu, harcama reformunun süratle Meclisin gündemine getirilmesi gerekir ve ayrıca, uzmanların ortaya attığı vergi konseyinin mutlaka, en kısa sürede kurulması gerekir. Vergi Usul Kanununun 227 nci maddesiyle ilgili aksaklıkların da Maliye Bakanlığı tarafından süratle düzeltilmesi lazım gelir diye ifade ediyorum; ama, keşke, Sayın Maliye Bakanımız burada olsaydı da, bu sözlerimizi duymuş olsaydı diyorum.

Muhterem Heyetinizi, tekrar, saygıyla selamlıyorum. (FP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederiz Sayın Özgün.

Gündemdışı konuşmaya yanıt verecek sayın bakan?.. Yok.

Başkanlığın Genel Kurula diğer sunuşları vardır.

Meclis araştırması önergeleri vardır; okutuyorum:

B) GENSORU, GENEL GÖRÜŞME, MECLİS SORUŞTURMASI VE MECLİS ARAŞTIRMASI ÖNERGELERİ

1. – İstanbul Milletvekili Cahit Savaş Yazıcı ve 20 arkadaşının, İstanbul’un ulaşım sorunlarının araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/127)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Yıllardır uygulanan yanlış politikaların ortaya çıkardığı plansız gelişmeler, nüfusu hızla artan İstanbul'un ulaşım sorunlarının korkunç boyutlara ulaşmasına neden olmuştur.

Bu durumun nedenleri ve çözümleriyle ilgili gerekli önlemlerin alınması için Anayasanın 98 inci, İçtüzüğün 104 ve 105 inci maddeleri uyarınca bir Meclis Araştırması açılmasını saygıyla arz ederiz.

1- Cahit Savaş Yazıcı (İstanbul)

2- Erol Al (İstanbul)

3- Ahmet Arkan (Kocaeli)

4- Erdoğan Toprak (İstanbul)

5- Burhan Bıçakçıoğlu (İzmir)

6- Perihan Yılmaz (İstanbul)

7- Mustafa Düz (İstanbul)

8- Fadlı Ağaoğlu (İstanbul)

9- Yücel Erdener (İstanbul)

10- Hüseyin Mert (İstanbul)

11- İsmail Aydınlı (İstanbul)

12- Bülent Ersin Gök (İstanbul)

13- Rıdvan Budak (İstanbul)

14- Hasan Macit (Burdur)

15- M. Turhan İmamoğlu (Kocaeli)

16- Ziya Aktaş (İstanbul)

17- Salih Dayıoğlu (İzmir)

18- Mahmut Erdir (Eskişehir)

19- Atilla Mutman (İzmir)

20- Mehmet Özcan (İzmir)

21- Tayyibe Gülek (Adana)

Gerekçe:

Ulaşım, dünya ülkelerinin büyük kentlerinin en öncelikli ve önemli sorunları arasında yer almaktadır. Ülkemizin olduğu kadar dünyanın da en büyük kentleri arasında yer alan İstanbul'da da, ulaşım, en önemli sorun olarak ortaya çıkmaktadır.

Ülkemizin şehir nüfusunun yaklaşık olarak yüzde 21'i İstanbul'da yaşamaktadır ve yine göç nedeniyle İstanbul nüfusu, ülkenin nüfus artış oranının 2 katından fazla artmaktadır; ancak, artan bu nüfusun ulaşım taleplerindeki artışa aynı oranda cevap verilememektedir.

İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığının verilerine göre, İstanbul ulaşımının yaklaşık olarak yüzde 89'u karayolu, yüzde 4'ü denizyolu ve yüzde 6'sı ise raylı sistemle gerçekleştirilmektedir. Taşıma sistemleri arasındaki orantısız dağılım, maliyetleri etkilediği gibi, birçok sorunu da beraberinde getirmektedir; ayrıca, bu tablo, yetersiz altyapıyla birlikte, trafiğin kilitlenmesine, yakıt tüketiminin artmasına ve araçlarda aşınma gibi maddî kayıplara sebep olmakta; bunların yanında, çevre kirliliğinin önemli ölçüde artmasında rol oynamakta ve ulaşıma harcanan zamanın artmasından dolayı sosyal sorunları da ortaya çıkarmaktadır.

İstanbul'un tarihî, kültürel dokusu ve imar yapısı da taşıma türleri arasında yapılan tercihlerin, uygun taşıma türüne göre yapılmasını zorlaştırmaktadır. Bununla birlikte, toplutaşımada sunulan hizmetin düzeyinin düşüklüğü, özel araç sahiplerini araçlarını daha yoğun kullanmaya itmekte, bu ise ulaşımda yaşanan sorunları daha da artırmaktadır.

Kasım 1999 tarihi itibariyle, ülkemizde, 6 580 522 adet moturlu kara taşıtı bulunmakta ve bunların 1 242 657'si; yani, yüzde 18,9'u İstanbul'da kayıtlı bulunmaktadır. Ülkemizde, sadece 1999 yılı Kasım ayında trafiğe kaydı yapılan motorlu taşıt sayısının 35 487 adet olduğu ve bunun önemli bir bölümünün İstanbul'da trafiğe çıktığı düşünülürse, sorunların katlanarak arttığı görülmektedir.

İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığınca 1996 yılında yaptırılan ve 65 855 kişiyi kapsayan Ev Halkı Yolculuk Anketine göre, İstanbul'da motorlu araçlarla günde yaklaşık 9,3 milyon yolculuk yapılmaktadır; ayrıca, günde yaklaşık 5 milyon yolculuk da yaya olarak gerçekleştirilmektedir. Araç yolculuklarının yüzde 70'ini iş ve okul amacıyla yapılan yolculuklar oluşturmaktadır. İstanbul'da yolculuk süresinin uzunluğu düşünülecek olursa, çalışanlarımızın ve çocuklarımızın yaşamlarından çalınmış bu sürenin, çağdaş yaşamın gerekleriyle bağdaşmayacağı görülecektir.

Ulaşımda diğer sorunlu bir alan da Boğazlardır. İstanbul'un iki yakası arasında, günde ortalama 1,1 milyon yolculuk yapılmaktadır. Diğer bir deyimle, İstanbul'da günlük toplam yolculukların yüzde 11,3'ü Boğazın iki yakası arasında yapılmaktadır. Bu veri ışığında, Boğaz geçişlerinde de önemli sıkıntılar yaşandığını söyleyebiliriz.

İstanbul'daki ulaştırma sektörünün yönetsel yapısı incelendiğinde, dağınık ve çoklu bir yapının varlığı görülmektedir. Ulaşım, merkezî yönetim, yerel yönetim ve özel kişilerce gerçekleştirilmekte, koordinasyon birimlerine yer verilmekle birlikte, bu yapının eşgüdüm içinde çalıştığını söylemek mümkün olmamaktadır.

Kentte yaşanan sorunların bir diğeri de park sorunudur. İstanbul'da var olan yaklaşık 1,5 milyon aracın yüzde 60'ının park halinde bulunduğu ve yüzde 40'ının da seyir halinde olduğu düşünülürse, bu sorunun vahameti daha iyi görülecektir.

Bu gerekçelerle, İstanbul'un ulaşım sorununun araştırılmasını Yüce Meclisimizin takdirlerine sunarız.

BAŞKAN – Meclis araştırması önergesi bilgilerinize sunulmuş olup, gündemdeki yerine alacak ve Meclis araştırması açılıp açılmaması hususundaki öngörüşme, sırası geldiğinde yapılacaktır.

Diğer Meclis araştırması önergesini okutuyorum:

2. – Samsun Milletvekili Musa Uzunkaya ve 25 arkadaşının, kamu çalışanları ve özellikle teknik personel arasındaki ücret eşitsizliği konusunda Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/128)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Değişik kurum ve statülerdeki mevcut maaş ve ücret uygulamalarının ortaya konulabilmesi, durumun kamu çalışanları üzerindeki etkileri ile daha adil bir maaş ve ücret uygulamasına geçiş için yapılabileceklerin tespiti amacıyla Anayasanın 98 inci ve İçtüzüğün 104 ve 105 inci maddeleri gereğince Meclis araştırması açılmasını saygıyla arz ederiz.

1- Musa Uzunkaya (Samsun)

2- Eyüp Fatsa (Ordu)

3- Mustafa Geçer (Hatay)

4- Abdullah Veli Seyda (Şırnak)

5- Mahmut Göksu (Adıyaman)

6- Mehmet Bekâroğlu (Rize)

7- Mehmet Zeki Çelik (Ankara)

8- Rıza Ulucak (Ankara)

9- Ali Coşkun (İstanbul)

10- Hüseyin Arı (Konya)

11- Ahmet Cemil Tunç (Elazığ)

12- Sacit Günbey (Diyarbakır)

13- Mehmet Batuk (Kocaeli)

14- Sabahattin Yıldız (Muş)

15- Latif Öztek (Elazığ)

16- Yaşar Canbay (Malatya)

17- Lütfi Doğan (Gümüşhane)

18- Aslan Polat (Erzurum)

19- Bahri Zengin (İstanbul)

20- Cemil Çiçek (Ankara)

21- Mehmet Altan Karapaşaoğlu (Bursa)

22- Suat Pamukçu (Bayburt)

23- Hüsamettin Korkutata (Bingöl)

24- Kemal Albayrak (Kırıkkale)

25- Nezir Aydın (Sakarya)

26- İsmail Özgün (Balıkesir)

Gerekçe:

Ülkemiz kalkınma hamlesinde büyük katkısı bulunan teknik personel (mühendis, mimar, jeolog, kimyager, fizikçi, matematikçi vesaire) son yıllarda uygulanan maaş politikaları nedeniyle, ekonomik yönden olumsuz bir noktaya itilmişlerdir. Ülke kalkınmasında daha çok üretim, daha verimli çalışmayı hedefleyen teknik personel ile diğer çalışanlar arasındaki mevcut ücret dengesizliği, hizmette kalite anlayışını erozyona uğratmakta ve çalışanlar arasında huzursuzluk nedeni olmaktadır.

Dünyanın hiçbir ülkesinde, proje geliştiren, uygulayan, sorumluluk taşıyan teknik personelin, maiyetinde çalışan personelden daha düşük ücret aldığı görülemezken, örneğin DSİ'de çalışan 1 inci derecenin 4 üncü kademesindeki bir mühendis 270 milyon TL aylık alırken, kadrolu bir işçi 678 milyon TL almaktadır. Bu durum, Merkez Bankası, BOTAŞ, Hazine Müsteşarlığı, TAEK, Dış Ticaret Müsteşarlığı, ÖİB ve TRT gibi bazı ayrıcalıklı kuruluşların dışında kalan tüm teknik personel için geçerlidir. Aynı meslek grubunda olmasına rağmen, farklı kamu kuruluşlarında çalışanlar arasındaki büyük ücret farklılıkları da eşitlik ve adalet ilkeleriyle bağdaşmayan uygulamalardır.

İktidarlar, bahse konu ayrıcalıklı kuruluşlara geçme taleplerini nereye kadar karşılayabilecek, bu gayri adil yapılaşmaya daha ne kadar göz yumabileceklerdir?

Yıllardır, hükümetlerce dile getirilen; fakat, bir türlü uygulamaya konulamayan "eşit işe, eşit ücret" sistemi, ücret adaletsizliğinin bugün için ulaştığı noktada, bir an önce hayatiyete geçirilmelidir. Ayrıca, dört yıllık fakülte mezunu olan biyolog, kimyager, matematikçi v.b. gibi teknik personelin özel hizmet tazminatı ve ek göstergelerinde geçmişte yapılan birtakım düzenlemelerle, bu meslek grupları ile mühendisler arasında büyük ücret farklılıkları oluşmasına sebebiyet verilmiştir. 1991 yılında yapılan söz konusu düzenlemeler sonucunda, örneğin, aynı kurumda çalışan kimya mühendisler ile kimyagerler arasında, hiçbir gelişmiş ülkede görülemeyecek ücret farklılıkları meydana getirmiştir.

Kamuda çalışan teknik personelin statü, branş, unvan, maaş ve ücret karmaşasına son vermek, bu sınıftakiler ile işçi statüsünde çalışanlar arasında işçiler lehine gelişen ücret farklılıklarının önüne geçebilmek ve daha adil bir ücret uygulamasının temini için yapılması gerekenlerin tespiti amacıyla, Anayasanın 98 inci ve İçtüzüğün 104 ve 105 inci maddeleri gereğince bir Meclis araştırması açılmasını saygıyla arz ederiz.

BAŞKAN – Bu Meclis araştırması önergesi de bilgilerinize sunulmuş olup, gündemdeki yerini alacak ve Meclis araştırması açılıp açılmaması hususundaki öngörüşme, sırası geldiğinde yapılacaktır.

Başbakanlığın bir tezkeresi vardır; okutup, oylarınıza sunacağım:

C) TEZKERELER VE ÖNERGELER

1. – Devlet Bakanı Edip Safder Gaydalı’nın 6-13 Mart 2000 tarihlerinde Nijerya’ya yaptığı resmî ziyarete katılmaları uygun görülen milletvekillerine ilişkin Başbakanlık tezkeresi (3/517)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Devlet Bakanı Edip Safder Gaydalı'nın, görüşmelerde bulunmak üzere, bir heyetle birlikte, 6-13 Mart 2000 tarihleri arasında Nijerya'ya yaptığı resmî ziyarete, ekli listede adları yazılı milletvekillerinin de iştirak etmesi uygun görülmüş ve bu konudaki Bakanlar Kurulu kararının sureti ilişikte gönderilmiştir.

Anayasamızın 82 nci maddesine göre gereğini arz ederim.

Bülent Ecevit

Başbakan

LİSTE

Nazif Okumuş (İstanbul)

Süleyman Çelebi (Mardin)

Mehmet Güneş (Şanlıurfa)

BAŞKAN – Kabul edenler... Etmeyenler... Tezkere kabul edilmiştir.

Danışma Kurulunun önerileri vardır, önce okutup işleme alacağım, daha sonra ayrı ayrı okutup oylarınıza sunacağım.

V. – ÖNERİLER

1. – Genel Kurulun çalışma gün ve saatleri ile gündemdeki sıralamanın yeniden yapılmasına ve 4.4.2000 Salı günkü birleşimde sözlü soruların görüşülmemesine, aynı birleşimde Kanun Tasarılarının görüşülmesine, 5.4.2000 Çarşamba günkü birleşimde Anayasa Değişiklik Teklifinin ikinci görüşmelerinin saat 24.00’e kadar bitirilememesi halinde çalışma süresinin uzatılmasına ilişkin Danışma Kurulu önerisi

Danışma Kurulu Önerisi

No: 39 Tarihi: 30.3.2000

Danışma Kurulunca aşağıdaki önerilerin Genel Kurulun onayına sunulması uygun görülmüştür.

Yıldırım Akbulut

Türkiye Büyük Millet Meclisi

Başkanı

Mehmet Emrehan Halıcı İsmail Köse

DSP Grubu Başkanvekili MHP Grubu Başkanvekili

Bülent Arınç Zeki Çakan

FP Grubu Başkanvekili ANAP Grubu Başkanvekili

Turhan Güven

DYP Grubu Başkanvekili

Öneriler:

1 – Gündemin "Kanun Tasarı ve Teklifleriyle Komisyonlardan Gelen Diğer İşler" kısmının 148 inci sırasında yer alan 384 sıra sayılı kanun tasarısının bu kısmın 3 üncü sırasına, 6 ncı sırasında yer alan 35 sıra sayılı kanun tasarısının 4 üncü sırasına, 36 ncı sırasında yer alan 125 sıra sayılı kanun tasarısının 5 inci sırasına, 45 inci sırasında yer alan 164 sıra sayılı kanun tasarısının 6 ncı sırasına, 44 üncü sırasında yer alan 163 sıra sayılı kanun tasarısının 7 nci sırasına, 47 nci sırasında yer alan 166 sıra sayılı kanun tasarısının 8 inci sırasına, 48 inci sırasında yer alan 169 sıra sayılı kanun tasarısının 9 uncu sırasına, 54 üncü sırasında yer alan 179 sıra sayılı kanun tasarısının 10 uncu sırasına, 10 uncu sırasında yer alan 46 sıra sayılı kanun tasarısının 11 inci sırasına, 137 nci sırasında yer alan 371 sıra sayılı kanun tasarısının 12 nci sırasına, 132 nci sırasında yer alan 370 sıra sayılı kanun tasarısının 13 üncü sırasına, 138 inci sırasında yer alan 374 sıra sayılı kanun tasarısının 14 üncü sırasına, 150 nci sırasında yer alan 380 sıra sayılı kanun tasarısının 15 inci sırasına, 139 uncu sırasında yer alan 375 sıra sayılı kanun tasarısının 16 ncı sırasına, 3 üncü sırasında yer alan 89 sıra sayılı kanun tasarısının 17 nci sırasına, 4 üncü sırasında yer alan 368 sıra sayılı kanun tasarısının 18 inci sırasına, 134 üncü sırasında yer alan 373 sıra sayılı kanun teklifinin 19 uncu sırasına, 149 uncu sırasında yer alan 383 sıra sayılı kanun tasarısının 20 nci sırasına alınması önerilmiştir.

2 – 4.4.2000 Salı günkü birleşimde sözlü sorular ile diğer denetim konularının, 5.4.2000 Çarşamba günkü birleşimde de sözlü soruların görüşülmemesi; 4.4.2000 Salı günkü birleşimde de kanun tasarılarının görüşülmesi; gündemin 13 üncü sırasına kadar olan tasarıların görüşmelerinin bitimine kadar çalışma süresinin uzatılması; Genel Kurulun 5.4.2000 Çarşamba günü 13.00-19.00, 20.00-24.00 saatleri arasında çalışması, Anayasa Değişiklik Teklifinin ikinci görüşmelerinin saat 24.00'e kadar bitirilememesi halinde, bitimine kadar çalışma süresinin uzatılması önerilmiştir.

BAŞKAN – Danışma Kurulu önerisinin lehinde-aleyhinde söz isteği?.. Yok.

Birinci öneriyi okutup, oylarınıza sunacağım:

Öneriler:

1 – Gündemin "Kanun Tasarı ve Teklifleriyle Komisyonlardan Gelen Diğer İşler" kısmının 148 inci sırasında yer alan 384 sıra sayılı kanun tasarısının bu kısmın 3 üncü sırasına, 6 ncı sırasında yer alan 35 sıra sayılı kanun tasarısının 4 üncü sırasına, 36 ncı sırasında yer alan 125 sıra sayılı kanun tasarısının 5 inci sırasına, 45 inci sırasında yer alan 164 sıra sayılı kanun tasarısının 6 ncı sırasına, 44 üncü sırasında yer alan 163 sıra sayılı kanun tasarısının 7 nci sırasına, 47 nci sırasında yer alan 166 sıra sayılı kanun tasarısının 8 inci sırasına, 48 inci sırasında yer alan 169 sıra sayılı kanun tasarısının 9 uncu sırasına, 54 üncü sırasında yer alan 179 sıra sayılı kanun tasarısının 10 uncu sırasına, 10 uncu sırasında yer alan 46 sıra sayılı kanun tasarısının 11 inci sırasına, 137 nci sırasında yer alan 371 sıra sayılı kanun tasarısının 12 nci sırasına, 132 nci sırasında yer alan 370 sıra sayılı kanun tasarısının 13 üncü sırasına, 138 inci sırasında yer alan 374 sıra sayılı kanun tasarısının 14 üncü sırasına, 150 nci sırasında yer alan 380 sıra sayılı kanun tasarısının 15 inci sırasına, 139 uncu sırasında yer alan 375 sıra sayılı kanun tasarısının 16 ncı sırasına, 3 üncü sırasında yer alan 89 sıra sayılı kanun tasarısının 17 nci sırasına, 4 üncü sırasında yer alan 368 sıra sayılı kanun tasarısının 18 inci sırasına, 134 üncü sırasında yer alan 373 sıra sayılı kanun teklifinin 19 uncu sırasına, 149 uncu sırasında yer alan 383 sıra sayılı kanun tasarının 20 nci sırasına alınması önerilmiştir.

BAŞKAN – Öneriyi kabul edenler... Etmeyenler.. Öneri kabul edilmiştir.

İkinci öneriyi okutuyorum:

2 – 4.4.2000 Salı günkü birleşimde sözlü sorular ile diğer denetim konularının, 5.4.2000 Çarşamba günkü birleşimde de sözlü soruların görüşülmemesi; 4.4.2000 Salı günkü birleşimde de kanun tasarılarının görüşülmesi; gündemin 13 üncü sırasına kadar olan tasarıların görüşmelerinin bitimine kadar çalışma süresinin uzatılması; Genel Kurulun 5.4.2000 Çarşamba günü 13.00-19.00, 20.00-24.00 saatleri arasında çalışması, Anayasa Değişiklik Teklifinin ikinci görüşmelerinin saat 24.00'e kadar bitirilememesi halinde, bitimine kadar çalışma süresinin uzatılması önerilmiştir.

BAŞKAN – Öneriyi kabul edenler... Etmeyenler... Öneri kabul edilmiştir.

Gündemin "Kanun Tasarı ve Teklifleriyle Komisyonlardan Gelen Diğer İşler" kısmına geçiyoruz.

Organize Sanayi Bölgeleri Kanunu Tasarısı ve Plan ve Bütçe ve Sanayi, Ticaret, Enerji Tabiî Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji Komisyonları raporlarının görüşmelerine kaldığımız yerden devam ediyoruz.

VI. – KANUN TASARI VE TEKLİFLERİYLE KOMİSYONLARDAN

GELEN DİĞER İŞLER

1. – Organize Sanayi Bölgeleri Kanunu Tasarısı ve Plan ve Bütçe ve Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabiî Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji Komisyonları Raporları (1/501) (S. Sayısı : 367) (1)

BAŞKAN – Komisyon?.. Hazır.

Hükümet?.. Hazır.

Sayın milletvekilleri, daha önce, tasarının 3 üncü maddesinin görüşmeleri tamamlanmış ve madde üzerinde verilen önergenin oylanmasında kalınmıştı.

Komisyonun takdire bıraktığı; Hükümetin katıldığı önergeyi, hatırlatmak için tekrar okutup, oylarınıza sunacağım:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan Organize Sanayi Bölgeleri Kanunu Tasarısının 3 üncü maddesinin ilk paragrafının aşağıdaki şekilde değiştirimesini arz ederiz.

Emrehan Halıcı Işın Çelebi Ahmet Sancar Sayın

Konya İzmir Antalya

İsmail Köse Akif Serin Nihat Gökbulut

Erzurum İçel Kırıkkale

Ahmet Alkan

Kocaeli

Madde 3.– Bu kanunun uygulanmasında;

Organize Sanayi Bölgeleri: Sanayiin uygun görülen alanlarda yapılanmasını sağlamak, kentleşmeyi yönlendirmek, çevre sorunlarını yönlendirmek, bilgi ve bilişim teknolojilerinden yararlanmak, imalat sanayii türlerinin belirli bir plan dahilinde yerleştirilmeleri ve geliştirilmeleri amacıyla, sınırları tasdikli arazi parçalarının gerekli altyapı hizmetleriyle ve ihtiyaca göre tayin edilecek sosyal tesisler ve teknoparklar ile donatılıp, planlı bir şekilde ve belirli bir sistemler dahilinde sanayi için tahsis edilmesiyle oluşturulan ve bu kanun hükümlerine göre işletilen mal ve hizmet üretim bölgelerini..."

BAŞKAN– Sayın milletvekilleri, redaksiyon yetkisiyle birlikte, önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.

3 üncü maddeyi, kabul edilen önerge doğrultusunda oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.

(1) 367 S. Sayılı Basmayazı 22.3.2000 tarihli 70 inci Birleşim tutanağına eklidir.

4 üncü maddeyi okutuyorum:

İKİNCİ BÖLÜM

Kuruluş ve Nitelikler

Kuruluş

MADDE 4. – OSB, Yer Seçimi Yönetmeliğine göre uygun görülen yerlerde Bakanlığın onayı ile kurulur.

OSB’lere ait yer seçimi Bakanlığın koordinatörlüğünde ilgili kurum ve kuruluşların temsilcilerinin katılımıyla oluşan Yer Seçimi Komisyonunun yerinde yaptığı inceleme sonucunda, varsa 1/25000 ölçekli çevre düzeni planı kararları dikkate alınarak oybirliği ile yapılır ve OSB ilan edilir. Mer’i mevzuat gereğince korunması gereken ve sanayi tesislerinin kurulmasına izin verilmeyen alanlar OSB yeri olarak incelemeye alınmaz.

Mülkiyet sınırları içinde Sağlık Bakanlığınca öngörülen sağlık koruma bandı bırakılır.

Yer seçiminin kesinleşmesinden sonra OSB sınırları dışında kalan alanların planlanması Bayındırlık ve İskân Bakanlığı veya ilgili belediye tarafından en geç bir yıl içinde yapılır. Bununla ilgili usul ve esaslar Bakanlık ve Bayındırlık ve İskân Bakanlığınca müştereken belirlenir.

Yer seçiminin Hazine veya kamu kurum ve kuruluşlarına ait arazilerden yapılması halinde, bu araziler, talep edilmesi ve başkaca bir sakıncası bulunmaması durumunda, 2886 sayılı Devlet İhale Kanununun 13 üncü maddesinin birinci fıkrasında belirtilen Komisyonca günün rayicine göre takdir edilecek bedelleri üzerinden peşin veya taksitle ödenmek üzere pazarlık usulüyle OSB’lerine satılabilir. Bu konudaki esas ve usuller Bakanlık ve Maliye Bakanlığınca ortaklaşa belirlenir. Arsa Ofisi Genel Müdürlüğü mülkiyetinde bulunan stok araziler ise usulüne göre OSB tüzelkişiliğine tapuda devredilirken Arsa Ofisi Kanununun 11 inci maddesinde belirtilen şerh tapuya işlenmez.

Seçilen bölgede özel mülkiyette olan araziler bulunması halinde bu araziler rızaen satın alma veya kamulaştırma yoluyla iktisap edilir. Bu nitelikte taşınmazlar hakkında 2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu hükümleri uygulanır.

Organize Sanayi Bölgesi;

a) İl Özel İdaresinin,

b) OSB’nin içinde bulunacağı il, ilçe veya belde belediyesinin, büyükşehirlerde büyükşehir belediyesinin,

c) İl ve ilçelerdeki mevcudiyet durumuna göre sanayi odası veya ticaret ve sanayi odasının, her ikisinin de bulunmadığı yerlerde ticaret odasının,

d) Sanayici dernek veya kooperatiflerinin,

Biri veya daha fazlasının temsilcilerince imzalı ve valinin olumlu görüşünü muhtevi kuruluş protokolünün Bakanlıkça onaylanmasıyla tüzelkişilik kazanır.

İhtisas OSB’lerinde konuyla ilgili meslekî kuruluşlar ve teşekküllerin temsilcileri talepleri halinde müteşebbis heyete dahil edilirler.

Bu madde ile ilgili esas ve usuller yönetmelikle belirlenir.

BAŞKAN – Madde üzerinde, Fazilet Partisi Grubu adına, Adana Milletvekili Sayın Yakup Budak; buyurun efendim. (FP sıralarından alkışlar)

Süreniz 10 dakika Sayın Budak.

FP GRUBU ADINA YAKUP BUDAK (Adana) – Sayın Başkan, değerli üyeler; Organize Sanayi Bölgeleri Kanunu Tasarısının 4 üncü maddesinde söz almış bulunuyorum; Grubum ve şahsım adına, hepinize saygılar sunuyorum.

4 üncü madde, kuruluş ve yer seçimiyle ilgilidir. Malumlarınız olduğu üzere, organize sanayi bölgeleri, ülkemizin sanayileşmesinde, ülkemizin kalkınmasında, toplumumuzun sosyal refahının yükselmesinde, istihdam sorununda önemli roller oynamaktadır. Özellikle planlı kalkınma dönemine geçtiğimiz 1961 yılından sonra, süratle, Türkiye'nin çok değişik bölgelerinde organize sanayi bölgeleri kurulmaya başlanmıştır; fakat, üzülerek ifade edelim ki, bu organize sanayi bölgeleri, planlanmalarına rağmen, bölgeler arasındaki dengesizlikleri ortadan kaldıracak, istihdam sorununa katkıda bulunacak, özellikle gelişmemiş bölgelerimizdeki sanayileşmeyi ve insanlarımızın sorunlarına katkıda bulunacak şekilde planlanmalarına rağmen, kaynakların çok kıt olması ve kaynakların rantabl şekilde kullanılmamasından ve özellikle de organize sanayi bölgelerinin ve küçük sanayi sitelerinin kaynaklarının büyük ölçüde Sanayi Bakanlığının bütçesine bağlı olmasından dolayı beklenen hedefler gerçekleştirilememiş, organize sanayi bölgelerinin ülke kalkınması için arzu edilen katkıları, gereğince sağlanamamıştır.

Bunun neticesinde, ülkemizde çarpık bir sanayileşme oluşmuş, özellikle korunması lazım gelen birinci sınıf tarım arazileri üzerine, oldukça korkunç denecek şekilde, fabrikalar kurulmuştur. Malumlarınız olduğu üzere, toprağın geri dönüştürülmesi mümkün değildir ve Allah'ın insanlara bir lütfudur; dolayısıyla, bu alanlar harap edilmiştir.

Özellikle dikkatlerinizi çekmek istiyorum; organize sanayi bölgelerinin kurulmasında geç kalındığı için, plan hedefleri gerçekleştirilemediği için, kaynaklar kıt kullanıldığı ve rantabl olarak değerlendirilemediği için, ülke sanayileşmesi geri kalmış, sanayicimiz de, kendi başına arsa üretmeye ve sanayi tesislerini kurmaya çalışmıştır. Elbette, sanayiciler, kendileri açısından, ulaşımı kolay olan, altyapısının kurulması kolay olan bölgeleri tercih etmişlerdir. Mesela, İstanbul, Sakarya ve İzmit bölgelerini düşündüğümüzde, bunun yanında, Mersin ile İskenderun arasında Türkiye'nin en verimli arazilerini düşündüğümüzde, Maraş Ovasını düşündüğümüzde, genellikle, ülkemizin temel sanayilerinin de bu bölgeler üzerinde kurulduğunu görüyoruz. Bunun temel sebebi nedir; organize sanayi bölgelerinin kurulmasında, maalesef, geç kalınmıştır, geç bir yapılanma olmuştur. Bu zamana kadar bu işleri yürütmekle görevli olan organize sanayi bölgeleri müteşebbis heyetleri de, gerekli hukukî statüye, sorumluluğa ve yetkiye sahip olamadıkları için gerekli kararları almakta yetersiz kalmışlar ve Bakanlıkla aralarındaki iletişim kopukluğundan dolayı da gerekli düzenlemeleri yerine getirememişlerdir. Bunun neticesinde, inşallah, bu kanun çıkarıldığı zaman, bu hukukî boşluk ortadan kaldırılacak, organize sanayi bölgelerinin müteşebbis heyetlerinin sıkıntıları ve o bölgelerde yatırım yapan sanayicilerin sıkıntıları da ortadan kaldırılacaktır.

Özellikle, sanayi bölgelerinin kurulmasında, yer seçimi önemli bir konuyu arz etmektedir. Biraz önce arz etmeye çalıştığım kıstaslar ölçüsünde, özellikle, ülkemizin, gelecekte, dünyadaki gıda problemini de dikkate almak suretiyle, sanayilerimizin, verimsiz alanlara, kırsal bölgelere kaydırılması gerekmektedir.

Özellikle, güney bölgelerimizde, Mersin'de, Adana'da, İskenderun'da o güzelim sahil kıyıları sanayileşmeye açılmıştı. Halbuki, 2 kilometre, 3 kilometre yukarısında olmuş olsa, hem sulanamayan, tarıma elverişli olmayan araziler kullanılmış olacak hem ekolojik dengeye dikkat edilmiş olacak hem de tarımsal üretimimiz daha sağlıklı şartlarda, daha verimli ölçülerde gerçekleştirilmiş olacaktı. Maalesef, sanayi kurarken, doğanın dengesini, bitki örtüsünü de dikkate almadığımız için, çok ciddî sıkıntıların ileride çıkması muhtemeldir. Onun için, özellikle, sadece organize sanayi bölgelerinin yerleri tespit edilirken, birinci sınıf arazilerin ve korunmaya muhtaç arazilerin dışına kaydırılması önemli değil, aynı zamanda, özel yatırımcılarımızın da, arazi seçimleri yapılırken, onlara ruhsat verilirken, fabrikaları kurdurulurken de, aynen, organize sanayi bölgelerinin kurulması için tercih edilen yerler ölçülerine ve kıstaslarına uymak suretiyle, yer seçmelerine yardımcı olunması, gerekirse, bu sanayicilerimize de katkıda bulunulması gerekmektedir.

Özellikle, istihdam sorununu halledememiş, yatırımını gerçekleştirememiş, üretimini halledememiş toplumların, kalkınması, sosyal devlet ilkesini hayata geçirmeleri de mümkün değildir. Bu açıdan baktığımız zaman, Türkiye bütçesi oldukça yetersizdir. Oldukça yetersiz bir bütçesi olan Sanayi Bakanlığımızın, gerekli hizmetleri görebilmesi için ayırmış olduğumuz bütçe de oldukça komik rakamlardadır. Özellikle, sanayi hizmetlerinin görülmesi için ayrılan rakam, 39 trilyon lira gibi, bütçemizin binde 9'u nispetinde bir rakamdır ki, kalkınmak isteyen, Avrupa Birliğine girmek isteyen, Avrupa Birliğinin dev firmalarıyla ve tarımsal firmalarıyla rekabet edebilmek isteyen Türkiye'nin sanayi üretimine, sanayi hizmetlerine, organize sanayi bölgelerine, küçük sanayie, serbest bölgelere bu kadar komik bir rakamın ayrılmış olması da ayrıca bir yürek yarasıdır. Bunun yanında, bu 39 trilyon liranın hepsi sanayi hizmetlerine ayrılmıyor; 28 trilyon lirası, sadece yapı hizmetleri için, altyapı için ayrılıyor; kamulaştırma bedelleri için de 6,5 trilyon liranın ayrıldığını görüyoruz ki, bu, yapılacak hizmetlerin yanında, organize sanayi bölgelerinde yatırım yapmak isteyen sanayicilerimizin beklentilerinin yanında bir hiç mesabesindedir. 1999 fiyatlarıyla bu organize sanayi bölgelerimize 258 trilyon liralık yatırım yapılması lazım gelirken, bu zamana kadar, 1961 yılından 1999 yılına kadar harcanan para 58 trilyon mesabesindedir ki, harcanması lazım gelen rakamın ancak beşte 1'i mesabesindedir. Bu sene ayrılan rakam ise oldukça küçüktür, 28 trilyon lira mesabesindedir ki, bunun da, bu kalkınmayı sağlaması, beklentilere cevap vermesi, kalkınmamıza katkıda bulunması mümkün değildir. Bunun için, organize sanayi bölgelerinin yapılarının gerçekleşmesi güçleşmektedir; on seneye, yirmi seneye, otuz seneye sarkan organize sanayi bölgelerinin kurulması vardır ki, organize sanayi bölgeleri otuz sene önce planlanmış, fabrikalar kurulmuş; ama, hâlâ altyapısı bitmemiş. Dolayısıyla, organize sanayi bölgelerinin altyapısı bitirilmeden oradaki fabrikaların teknolojileri eskimekte, fabrikalara yeni yatırım yerleri ayrılması düşünülmektedir. Bunun için, bu sürenin kısıtlanması, bu sürenin en asgariye indirilebilmesi için bütün kaynakların seferber edilmesi gerekmektedir.

Bu yer tespiti yapılırken, tespit edilen önemli hususlardan birisi de, özel organize sanayi bölgelerinin kurulmasına müsaade edilmesi de oldukça olumlu bir gelişmedir. Hiç değilse, kaynakları yeterli olan, bir araya geldikleri zaman böyle bir organize sanayi bölgesi kurma imkânına sahip olan sanayicilerimiz, işadamlarımız, bir araya gelmek suretiyle, belki de devletten daha uygun rakamlarla, uygun yerlere, uygun şartlarla organize sanayi kurmaları da mümkün hale gelebilecektir ki, bu da olumlu bir gelişmedir.

Ayrıca, bunun yanında, küçük sanayi sitelerimiz, genelde KOBİ'lerimize hizmet veren, çok küçük esnafımıza hizmet veren kuruluşlarımızdır. Maalesef, bu sanayi tesislerine ayrılan rakamların içerisinde küçük sanayi sitelerine ayrılan paylar oldukça küçüktür. Belki onlara "küçük sanayi siteleri" veya "esnaf" diyoruz; ama, bugün, esnaflarımız kurdukları atölyelerde, büyük fabrikalara yan hizmetler vermekte, yedek parçalar üretmektedirler. Dolayısıyla, istihdama katkıları, belki de büyük sanayicilerimizin çok daha fevkinde olmakta, sanayimize katkıları çok daha fazla olmaktadır. Onun için, küçük sanayi siteleri deyip küçümsemememiz lazım. Bu, teknolojinin gelişmesine, kalifiye elemanların yetişmesine en ücra yerlere ulaştırmak suretiyle insan kalitemizin yükseltilmesine vesile olmaktadır. Düşünün, 8-10 bin nüfuslu bir ilçede 30 işyerine sahip olan bir küçük sanayi sitesi kuruluyor. Burada, o bölgenin gençleri üretime katkıda bulunuyorlar; dolayısıyla, ummadığımız yerlerde, küçük bölgelerimizde, sanayiin altyapısını ve kalifiye eleman ihtiyacını karşılayacak olan insanların yetişmesine, kalfaların yetişmesine, çırakların yetişmesine vesile oluyorlar. Dolayısıyla, organize sanayi bölgeleri kadar, serbest bölgeler kadar, aynı zamanda, küçük sanayi siteleri de ülkemizin kalkınmasına katkı sağlayacak, insan kalitemizin yükselmesine katkı sağlayacak, istihdama katkı sağlayacak, üretime katkı sağlayacak ve büyük sanayiin altyapısı olacak tesisler diye düşünüyorum.

Getirilmiş olan bu Organize Sanayi Bölgeleri Kanunu Tasarısını olumlu bulduğumuzu ifade ediyor, hepinize sevgiler, sayılar sunuyorum. (FP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkürler Sayın Budak.

Doğru Yol Partisi Grubu adına, Aksaray Milletvekili Sayın Murat akın; buyurun efendim.

Süreniz 10 dakika.

DYP GRUBU ADINA MURAT AKIN (Aksaray) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 4 üncü madde üzerinde Grubum adına söz almış bulunmaktayım; Yüce Heyetimizi saygıyla selamlıyorum.

Değerli milletvekilleri, 4 üncü madde, "Organize Sanayi Bölgeleri, Yer Seçimi Yönetmeliğine göre uygun görülen yerlerde Bakanlığın onayıyla kurulur" diye başlayan uzun bir maddedir. Bu madde, adı da üzerinde olduğu gibi, sanayiin, geçmişte gelişigüzel yerleşim alanları içinde altyapısı dünya standartlarına uygun olmayacak bir biçimde kurulması yerine, organizeli bir şekilde kurulmasının, nerede ise, en ince detaylarına kadar düzenlenen, yönetmelikle düzenlenmesi gerekecek bazı hususların dahi buraya alındığı bir tasarı maddesidir.

Değerli milletvekilleri, geçen hafta konuşmamda da ifade ettiğim üzere, bundan sonraki tüm yatırımlarda, bunun gözardı edilmemesi lazım ve Türkiye'nin, finansmandan önce, ayrıca, meslekî eğitim konusundaki problemini de çözmesi gerekir.

Şunu her fırsatta ifade ediyoruz: Bir küçük ve orta boy sanayi işletmesinin, finansman konusundaki sıkıntısını giderebilecek çeşitli yöntemleri yolları vardır. Birikimleri varsa, bilhassa, küçük esnaf, sanayici satar; birinden borç alır; emlakını satar, gayri menkulünü satar, borç alır, finansman sıkıntısını geçici olsa da giderebilir; ancak, meslekî eğitim konusunda gidip bir başkasının emanet ustasını, mühendisini alıp kendi işkolunda çalıştırması mümkün değildir.

Uzakdoğu'dan gelen birçok mallar, bilhassa insan yönetimi sayesinde ucuza mal edilmek suretiyle, bir traş makinesi, Urfa'da veya Gaziantep'te pazarda, pasajlarda 3 dolara satılmaktadır. Aynı şeyler, icabında Türkiye'de standart işçilik kullanılmaması nedeniyle 50 dolara üretilmektedir. Şimdi, Uzakdoğu ülkelerinde üretilen 3 dolara Türkiye hududundan giren bir malın, pazarlanması ve kolay satış miktarı fazladır; 50 dolara mal olan bir malın, değil Uzakdoğu ülkelerinde, başka ülkelerde, kendi ülkemde dahi satılması, pazarlanması çok zordur. Ucuz maliyete, ucuz işçiliğe mal edilen bu mamuller, daha ziyade, organize sanayi bölgesinde istihsal edilen mallardır. Bu durum da, yerli sanayii ciddî bir şekilde tehdit etmektedir; ancak, bu konuda yapılacak olan çalışmaların yüzde 99'u, inşallah, bu kanun tasarısının kanunlaşmasıyla birlikte gerçekleşmiş olacaktır.

Değerli milletvekilleri, bilhassa, dünyada, bu konuda yapılması, alınması gereken standart tedbirler vardır; bunları 11-12 madde şeklinde tadat edebiliriz.

Birincisi, bilhassa, organize sanayi bölgesinde yapılacak yatırımlar, dünyadaki teşvik sistemleriyle incelenmeli, koordineli bir şekilde incelenmeli; ayrıca, sanayi envanterleri çıkarılmalı, sanayi alanları tespit edilmeli, girdi maliyetleri ciddî bir şekilde düşürülmeli, yatırım indiriminden stopaj kaldırılmalıdır.

Değerli milletvekilleri, bilhassa, vergi indirimi olarak bilinen yatırım indirimleri, Gelir ve Kurumlar Vergisinden istisna kılınmakta; ama, diğer bir yandan da, stopaj adı altında, kurumlardan Gelir Vergisi alınmaktadır. Bu da, vergilendirmenin değişik bir şeklidir ve yatırımların geniş tutulmasına, kısmen de olsa bir engel teşkil etmektedir.

Ayrıca, yatırımlarla hızlandırılmış amortisman uygulamasına geçilmeli, dış kredi teminat mektubu için bazı bankalara yetki verilmeli, KOBİ tanımı iyi yapılmalı, yeni teknolojiye ve dış rekabete açık, verimli KOBİ'lere destek verilmeli, yatırım teşviklerinin teşhisinde sanayi ve ticaret odalarının etkinliği sağlanmalı, organize sanayi bölgesi hizmetlerine KDV istisnası, Katma Değer Vergisi istisnası getirilmeli, cins tahsis harçlarından organize sanayi bölgesindeki yapı ve arsalar muaf tutulmalı, mutemetlik müessesesi yeniden ihdas edilmelidir.

Değerli milletvekilleri, ülkemizin esnaf sicili rakamlarına göre, sayılı 2 035 000'e yakın, sicile kayıtlı olmayanlarla ilgili yapılan tahminlerle beraber 3,5 milyona ulaşmış, bir nevi organize sanayi bölgesi ve dağınık yerlerde faaliyet gösteren küçük boy işletmelerimiz mevcuttur; aileleriyle bu, toplumun aşağı yukarı dörtte 1'ini teşkil etmektedir. Ülkemiz nüfusu içinde bu denli önemli bir ağırlığa ulaşmış esnaf ve sanatkârlar, sosyal dengelerin ve sistemin güvencesi olarak, demokrasinin, serbest piyasa ekonomisinin vazgeçilmez unsurlarıdır. Ayrıca, Türk esnaf ve sanatkârları, yüksek ahlakî değerlerle, toplumumuzun omurgasını oluşturmaktadırlar.

Esnaf ve sanatkârların geliştirilip güçlendirilmesi, toplumumuzda istikrarın ve toplumsal dengenin sağlanması yönünden son derece yaşamsal bir öneme sahiptir. Bu kesimin, devletçe uygulanacak politikalarla desteklenip geliştirilmesi konusu, günümüzde, tartışmasız bir gereklilik olarak kabul edilmektedir. Bugün tartışılan, esnaf ve sanatkârlarımızın ve KOBİ'lerimizin desteklenip desteklenmeyeceği değil, nasıl ve hangi politikalarla desteklenmesi gerektiğidir. Bilhassa, KOBİ'lerimiz, alışkanlıklarından ve yönetim biçimlerinden vazgeçerek, yeni teknolojilere yönelik yapılanma sürecine girmek durumundadır. Dünyada, böylesine hızlı değişim ve gelişmeler yaşanırken, KOBİ'lerimizin de bunlara ayak uydurması gerekir.

Dünyamız, sanayi toplumundan bilgi toplumuna geçerken, ülkemizde de, aynı şekilde hassasiyet gösterilmeli, hazırlanacak yapısal dönüşüm programlarında, bu kesim, global değil, sektörel bazda ve selektif bir yaklaşımla ele alınmalıdır. Bu bağlamda, KOBİ'lerimiz, çağdaş teknolojiyi içeren ürünlerin üretimiyle ilgilenen elektrik, elektronik, mikroelektronik ve telekomünikasyon gibi geleceğin gözde sektörlerinde faaliyet gösterebilecektir. Devlete, destekleme ve geliştirme politikalarının yanı sıra, uygun hukuksal altyapı oluşturma, esnaf ve sanatkârların yaptığı üretim ve hizmetin kalitesini denetleme çalışmalarını koordine etme görevi de verilmelidir.

Üretilen ürünün ya da hizmetin dünya piyasalarında rekabet edebilmesi için kaliteli olması, uluslararası standartlara uyması vazgeçilmez bir şarttır. Böylece, bir üretimi yapabilmek ise, teknoloji üreten ve kullanabilen eğitilmiş insanlarla mümkündür. Bu denilen hususların da en iyi şekilde yapılacağı yer, organize sanayi bölgeleri alanlarıdır.

Bu nedenle, Türk esnaf ve sanatkârlarının, gümrük birliği sürecinde ayakta kalabilmesinde eğitimin önem ve fonksiyonu büyüktür. Esnaf ve küçük sanatkârların meslekî eğitimlerine de gerekli önem ve öncelik mutlaka verilmelidir.

Değerli milletvekilleri, Dünya Bankası temsilcisi Ajan Chibber, Türkiye'deki bürolarını kapatıp, giderken şu sözü sarfetmişlerdir: "bir ülkenin Dünya Bankasına ihtiyaç duymamasının en büyük sebebi -çok mühimdir- başlangıç olarak...

BAŞKAN - Sayın Akın, 1 dakika eksüre veriyorum; toparlayınız.

MURAT AKIN (Devamla) – Dünya Bankası Türkiye direktörü Ajan Chibber, Türkiye'deki bürolarını kapatıp, giderlerken "Bir ülkenin Dünya Bankasına ihtiyaç duymamasının en büyük sebebi, başlangıç olarak dünyanın birçok ülkesinde -ifade ettiği cümleyi kullanıyorum- çalışmanın sonucu olarak edindiğim izlenimlere dayanarak, Türkiye için farklı olan şeyin, Türkiye'de çok dinamik bir KOBİ sektörünün bulunduğu, özel sektörün ve Türkiye'nin gerçek gücü olduğunu belirtmek isterim" demiştir.

Dolayısıyla, KOBİ'lerimiz, bu organize sanayi bölgelerinde iyi bir şekilde, üretimde koordineli bir şekilde istihdam sağlarsa işsizliğin ülkemizde önlenmesinde de büyük bir katkı sağlayacaktır.

Yüce Heyetimizi saygıyla selamlıyorum. (Alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederiz Sayın Akın.

Gruplar adına başka söz isteği?.. Yok.

Şahısı adına, Erzurum Milletvekili Sayın Aslan Polat; buyurun. (FP sıralarından alkışlar)

Süreniz 5 dakika efendim.

ASLAN POLAT (Erzurum) – Sayın Bakana konuşmak istiyorum; ama etrafı kalabalık, ayrılsalarda rahat konuşsam.

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, konuşmacı arkadaşımızın, önemli suallerinin olduğu yönünde bir isteği var, Sayın Bakanı rahat bırakırsanız, onları dinleme imkânı bulur.

Buyurun Sayın Polat, siz başlayın; o zaman dinler herhalde arkadaşlarımız.

ASLAN POLAT (Erzurum) – Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlarım. Bu kanunun bu maddesinde daha ziyade organize sanayi bölgelerinin yer seçimiyle ilgili görüşlerimizi belirteceğiz. Ben, bu arada genel olarak organize sanayi bölgelerinin yer tespitiyle ilgili şunları söylemek istiyorum. Bilhassa burada da belirtildiği gibi, ziraat arazilerinde yer teslimi yapılmaması, en güzel ve doğru bir şey olmakla beraber, bir de organize sanayi bölgelerine yer seçerken, şehrin ihtiyacınıda göz önüne almak zorundayız. Çoğu zaman, bu yer seçimlerinde ihtiyacı karşalamayacak kadar küçük yerler seçiliyor, bir müddet sonra bu sahalar dolunca ikinci, üçüncü sahalarda yer seçiliyor, onlar da ayrı ayrı mekânlarda oldukları zaman, her organize sanayi bölgesinde ayrı ayrı sosyal tesislerin yapılması ve altyapıların yapılmasıyla bu masraflı olmaktadır. Halbuki, bu organize sanayi bölgeleri seçilirken, etrafları gelişmeye açık olan yerler seçilirse ve o taraflara doğru da geliştiği zaman, ikinci ve üçüncü sanayi bölgeleri yan yana alındığı zaman, aynı sosyal tesisten de faydalanacakları için hem daha ucuz olacak hem de bütün sanayi aynı yerde olacağı için çok daha faydalı olacaktır diye düşünüyorum.

Sayın milletvekilleri, şimdi, bir de burada, bu kanun maddesinde bir konu var; Sağlık Bakanlığınca, organize sanayi bölgelerinin etrafında sağlık bantları kurulmalıdır deniliyor; ama, ben, şimdi Sayın Bakana, Erzurum Organize Sanayi Bölgesinin ihtiyaçlarıyla ilgili bir iki şey diyeceğim; ama, Sayın Bakanın dinleme şansı yok. Sayın Bakanın etrafındakiler, lütfen, ayrılıncaya kadar bekleyeceğim burada. Benim Sayın Bakandan isteğim var; ama, etrafını sarmışlar, dinletemiyoruz.

BAŞKAN – Sayın Polat, siz lütfen devam edin. Arkadaşlarımız sanıyorum boşaltmak üzereler Sayın Bakanın çevresini. Kuşatma kaldırıldı, konuşmanıza devam edin efendim.

ASLAN POLAT (Devamla) – Sayın Bakanım, size Erzurum'la ilgili birkaç konu söyleyeceğim.

Şimdi, Erzurum Organize Sanayi Bölgesinde, bırakın sağlık bantlarını, 3 000 kişinin çalıştığı yerde bir tane bile doktor yok, sağlık ocağı yapılmış, doktor yok. Şimdi dersiniz ki, doktorla ilgili konuya Sağlık Bakanlığı bakıyor; ama, öyle bir kanun getirmişsiniz ki, organize sanayi bölgesinde doktor ihtiyacı konumuz var, ona Sağlık Bakanlığı bakıyor; elektrikle ilgili konumuz var, ona Enerji Bakanlığı bakıyor dediğiniz zaman olmaz. Madem siz burada hükümet adına varsınız, Erzurum'un şu ihtiyaçlarını gidermenizi istiyorum:

Birincisi, organize sanayi bölgesindeki o sağlık ocağına bir tane doktor gönderin. Erzurum'a 12 kilometre uzaklıkta olan bu yörede bir sakatlık meydana geldiği zaman, yaralanma meydana geldiği zaman, bir doktor olmadığı için orada büyük bir problem meydana geliyor ve hakikaten, hiç arzu edilmeyen olaylar meydana geliyor.

İkincisi, Erzurum Organize Sanayi Bölgesinde şu anda elektrik indiriminden faydalanılamamaktadır. Her ne kadar Doğu Anadolu teşvik kapsamına alınmış ise de, organize sanayi bölgesine giren elektrik tek bir merkezden sanayi içinde dağıtıldığı için, tek tek abone olunmadığı belirtilerek Enerji Bakanlığınca, kanunen verilmiş olan bu enerji indirimi Erzurum'da uygulanamamaktadır; Erzurum'da uygulanamadığı gibi, birçok sanayide de uygulanamamaktadır.

Sayın Bakanım, sizden bir önemli ricamız, arzumuz da, bu enerji indirimlerinden bu organize sanayi bölgelerinin yararlanabilmesi için gerekli tedbiri almanızdır.

Sayın Bakanım, bakın, sizden bir önemli isteğimiz de şu: Şimdi, şu yatırım programınız. Yatırım programında demişsiniz ki: Erzurum Organize Sanayi Bölgesine 1 milyon lira ayrıldı. Erzurum-Aşkale Küçük Sanayi Sitesine 1 milyon lira, Erzurum-Tortum Küçük Sanayi Sitesine 1 milyon, Erzurum-Horasan Küçük Sanayi Sitesine 1 milyon, Erzurum-Pasinler Küçük Sanayi Sitesine 1 milyon, Erzurum-İspir Küçük Sanayi Sitesine 1 milyon, Erzurum merkez Aziziye Küçük Sanayi Sitesine 1 milyon; toplam 7 milyon lira para ayırmışsınız; 7 tane ilçemizdeki organize sanayi sorununu çözdüğünüzü zannediyorsunuz.

Sayın Bakanım, şimdi çok açık olarak söylüyorum: Sizin lisede okuyan çocuğunuz, Kızılay'a giderken sizden para istese, 7 milyon lira verseniz çocuğunuz Kızılay'a gitmez. Siz, burada 7 tane ilçemizin ihtiyacını, 1'er milyon liradan 7 milyon lirayla çözdüğünüzü söylüyorsunuz; bu, çok yanlış oluyor. Bunun için sizden arzumuz, isteğimiz, bu yatırımlara ayırdığınız paraları gerçekçi yatırımlara ayırınız. Bu konuda en büyük problem yer seçimlerinde oluyor. Sanayi Bakanlığından gelen arkadaşlar, o ilçelerin gösterdiği yerleri bir türlü beğenmeyerek, bahane ediyorlar, erteliyorlar; bu yatırımlara geçilemiyor. Bu arada, bunu da size belirtmek istiyorum; inşallah bunu çözersiniz diye düşünüyorum.

Bir önemli konu da, küçük sanayi sitelerinden geri ödemesi başlayanlar, ki, mesela, Erzurum Oltu bu durumdadır, şimdi bunlar Doğu Anadolu'da ve bilhassa Türkiye genelinde yatırımların durmasından dolayı, işyerlerinin iş yapamamasından dolayı bu kredileri geri ödemekte problemlere düşmüşlerdir; bunlara, bilhassa doğudan başlayarak, bir avantaj, bir öncelik sağlamanız gerekmektedir.

BAŞKAN – Sayın Polat, size 1 dakika süre veriyorum, toparlayınız.

ASLAN POLAT (Devamla) – Sayın Bakanım, bakın, bugün, İstanbul Sanayi Odasının verdiği anketlere göre, 1998 senesinde yüzde 66,1 olan küçük sanayi sitesindeki kapasite kullanım oranı, şimdi yüzde 54,8'e düşmüştür. Bu oran, 1997'de yüzde 70 idi, şimdi yüzde 54'e düştü. Bu neyi gösteriyor; Türkiye'de büyük bir işsizlik vardır, işsizlikten dolayı da küçük sanayi siteleri borçlarını ödeyememektedirler ve kredi geri ödemede probleme düşmüşlerdir. Bizim sizden arzumuz, bunların bu kredi erteleme ihtiyaçlarını anlayışla karşılamanızdır. Bilhassa doğu ve güneydoğuda, hem Türkiye genelinde sanayi sitelerindeki kapasite kullanım oranlarının düşmesi ve kapanmaları nedeniyle iş yapamamalarından dolayı hem de genel krizden dolayı, bunlara bu anlayışı göstererek kredilerini ertelemenizi rica ediyorum. Ayrıca, Erzurum'u 7 milyon lirayla avutmadan, gerçek kredi taleplerini yerine getirmenizi diler, saygılar sunarım. (FP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederiz Sayın Polat.

İkinci sırada, Sakarya Milletvekili Sayın Cevat Ayhan?.. Yok.

Üçüncü sırada, Konya Milletvekili Sayın Veysel Candan?.. Yok.

Dördüncü sırada, Elazığ Milletvekili Sayın Ahmet Cemil Tunç; buyurun. (FP sıralarından alkışlar)

Süreniz 5 dakikadır.

AHMET CEMİL TUNÇ (Elazığ) – Sayın Başkan, değerli milletvekili arkadaşlarım; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Organize sanayi bölgeleri tasarısını görüşüyoruz. Şüphesiz, organize sanayi bölgeleri, Türkiye'nin sanayileşmesi, gelişmesi, kalkınması için son derece önemli hususlardır; ancak, bunun yanında, Türkiye'de, önemsenmesi, geliştirilmesi, kaynak ayrılması gereken hususlardan birisinin de, sanıyorum, hayvan ürünleri organize sanayi bölgeleri olması gerekir; çünkü, Türkiye'nin bir tarım ve hayvancılık ülkesi olduğunu, her vesileyle, hepimiz söylüyoruz. Ne yazık ki, bu potansiyelimizi gereğince kullanamadığımızı da çok açık bir şekilde ifade etmek istiyorum. Bu potansiyeli daha reel bir şekilde kullanabilmek ve Türkiye'nin gayri safî millî hâsılasına olan katkısını daha da artırabilmek için, hayvan ürünleri organize sanayi bölgelerinin, Türkiye'de kurulması ve yaygınlaştırılması gerekir diye düşünüyorum.

Bakın, bunun Türkiye'de bir de ilk adımı var. Elazığ'da, hayvan ürünleri organize sanayi bölgesi, Sanayi Bakanlığı tarafından yatırım programına alınmış; yer seçimi yapılmış; 185 000 metrekarelik yer, Sanayi Bakanlığından 22 milyar lira kredi alınmak suretiyle alınmış; Çevre Bakanlığından ÇED raporu da alınmış; artı, Elazığ Valiliği, Elazığ Belediye Başkanlığı, Ticaret Odası ve Özel İdare Müdürlüğünün iştirakiyle, mütevelli heyet de oluşmuş. 1994 yılında kurulmuş ve şu anda, altyapısı yapılıyor; ama, bunun altyapısını, mahallî imkânlarla, bu müteşebbis heyet yapmaya çalışıyor.

Sayın Bakandan istirhamımız, isteğimiz, Türkiye'de ilk olan bu hayvan ürünleri organize sanayi bölgelerine daha fazla ilgi göstermeleri, kaynak ayırmaları ve inşallah, Elazığ'dan başlamak suretiyle, bütün Türkiye'de, bu tür yatırımların gelişmesini, artmasını temin etmeye çalışmaktır; çünkü, hayvancılık stratejik bir sektör ve Türkiye'de, şu anda, hangi şartlarda hayvancılığın yapıldığını hepimiz biliyoruz. Aslında, Türkiye'de, bir proje, bir plan dahilinde, gelişmiş ülkelerde olduğu gibi hayvancılık yapma teşvik edilirse, şu andaki mevcut potansiyelini, çok kısa bir zaman içerisinde ikiye, üçe katlayabilecek bir potansiyele de sahiptir.

Hayvancılıkla uğraşanlar, hayvanları besliyorlar; ama, pazarlayamıyorlar. Bir örnek vermek istiyorum: Bu yıl, Elazığ'da, besiciler, sattıkları hayvanlarının 500 milyar lira üzerindeki bedellerini alamadılar. Şirketler alıyor, veriyorlar, çek alınıyor; ama, daha sonra, çek, mafyanın, şunun bunun eline geçerken, besici, bir yıl emek verdiği, bütün sermayesini, bütün emeğini vermiş olduğu hayvanını satıyor, ne yazık ki parasını geri alamıyor. Geçen yıl aynı şey olmuştu; yine, besiciler, hayvanlarını satmış; ama, 500 milyar lira civarında bir parayı tahsil edememişlerdi. Buradan, bu hususu, sayın ilgililere de açıklamak istiyorum. Yani, vatandaş, bu kadar sahipsiz bırakılır mı? Elinde çeki var, senedi var, parasını tahsil edemiyor; ama, hiçbir şey de yapamıyor. Dolayısıyla, ilgililerin sahiplenmesi gerektiği düşüncesiyle, bunu ifade etmek istedim.

Bu hayvan ürünleri organize sanayi bölgelerinin, öncelikle, doğu ve güney illerimizde yaygınlaştırılmaları, geliştirilmeleri gerekir; çünkü, toplam 30 milyon hayvan varlığımız var, bunun 10 milyonu, sadece Doğu Anadolu Bölgesindedir; 10 milyon civarında sığır (büyükbaş hayvan) varlığımız var, bunun da 2,5 milyonu Doğu Anadolu Bölgesinde bulunuyor. Dolayısıyla, hayvan ürünleri organize sanayi bölgelerinin yapımına...

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Lütfen toparlayınız Sayın Tunç.

AHMET CEMİL TUNÇ (Devamla) – Bitiriyorum Sayın Başkan.

... bu bölgeden başlanması gerekir diye düşünüyorum. Bir rakam vermek istiyorum: Hayvancılık sektöründe, 1999 yılında, kullanılan toplam kredi miktarı 683 trilyon 927 milyar liradır; bunun, sadece, 17 trilyon 530 milyar lirasını Doğu Anadolu Bölgesi hayvancıları almıştır; bu da, yüzde 2,5'e tekabül ediyor. Bu, çok büyük bir haksızlıktır, dengesiz bir dağılımdır.

Dolayısıyla, bu tür haksızlıkların da giderilebilmesi için, bu organize sanayi bölgelerinin yapımına bu bölgeden başlanılması gerektiğini düşünüyor, bu vesileyle, hepinize saygılar sunuyorum. (FP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederiz Sayın Tunç.

Maddeyle ilgili başka söz isteyen?.. Yok.

Madde üzerindeki konuşmalar tamamlanmıştır.

Maddeyle ilgili 5 adet önerge vardır.

Önergeleri, geliş sırasına göre okutup, aykırılık derecesine göre işleme alacağım.

Önergeleri okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

367 sıra sayılı tasarının 4 üncü maddesi beşinci fıkrasından sonra gelmek üzere aşağıdaki fıkranın ilavesini arz ederiz.

"Bakanlar Kurulu kararıyla Hazine veya kamu kurum ve kuruluşlarına ait araziler bedelsiz olarak organize sanayi bölgesi kurulmak üzere tahsis edilebilir."

Cevat Ayhan Ali Sezal Faruk Çelik

Sakarya Kahramanmaraş Bursa

M. Altan Karapaşaoğlu Sacit Günbey Fethullah Erbaş

Bursa Diyarbakır Van

BAŞKAN – İkinci sırada okutacağım önerge ile üçüncü sırada okunacak önerge aynı mahiyettedir; okuttuktan sonra işleme alırken, ikisini birlikte işleme alacağım.

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 367 sıra sayılı Organize Sanayi Bölgeleri Kanun Tasarısının 4 üncü maddesinin yedinci fıkrasının (c) bendinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

"c) İl ve ilçelerdeki mevcudiyet durumuna göre, ticaret ve sanayi odası, ticaret odası ve sanayi odasının,"

Sefer Ekşi Mehmet Gözlükaya Meral Akşener

Kocaeli Denizli Kocaeli

Sevgi Esen Ahmet İyimaya Oğuz Tezmen

Kayseri Amasya Bursa

BAŞKAN – Üçüncü önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan Organize Sanayi Bölgeleri Tasarısının 4 üncü maddesi yedinci fıkrasının (c) bendinin aşağıdaki şekilde düzenlenmesini arz ve teklif ederiz.

Ahmet Arkan Emrehan Halıcı M. Altan Karapaşaoğlu

Kocaeli Konya Bursa

Şükrü Ünal İsmail Köse

Osmaniye Erzurum

"c) İl ve ilçelerdeki mevcudiyet durumuna göre, sanayi odası, ticaret odası veya ticaret ve sanayi odasının,"

BAŞKAN – Dördüncü önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

367 sıra sayılı kanun tasarısının 4 üncü maddesi yedinci fıkrasında (d) bendinden sonra gelmek üzere aşağıdaki (e) bendinin ilavesini arz ederiz.

"e) Esnaf ve Sanatkâr Odaları Birliğinin,"

Cevat Ayhan Sacit Günbey Latif Öztek

Sakarya Diyarbakır Elazığ

Aslan Polat Mustafa Geçer

Erzurum Hatay

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, okutacağım beşinci önerge, aynı zamanda en aykırı önergedir; okuttuktan sonra, işleme alacağım:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan "Organize Sanayi Bölgeleri Kanunu Tasarısı"nın 4 üncü maddesinin dördüncü fıkrasından sonra gelmek üzere aşağıdaki iki fıkranın eklenmesini arz ve teklif ederiz.

Emrehan Halıcı İsmail Köse Beyhan Aslan

Konya Erzurum Denizli

Turhan Güven Akif Serin Sevgi Esen

İçel İçel Kayseri

"Organize Sanayi Bölgeleri sınırları içerisinde yapılacak mevzii imar ve parselasyon planları ve değişiklikleri Organize Sanayi Bölgesi tarafından yönetmeliğe uygun olarak hazırlanacak ve Bakanlığın onayına sunularak, İl İdare Kurulu kararı ile yürürlüğe girer. Onaylı Organize Sanayi Bölgesi imar planları ilgili kurumlara bilgi için gönderilir.

Yürürlüğe giren mevzii imar planına göre arazi kullanımı, yapı ve tesislerinin projelendirilmesi, inşası ve kullanımıyla ilgili ruhsat ve izinler Organize Sanayi Bölgesince verilir ve denetlenir."

BAŞKAN – Sayın Komisyon, önergeye katılıyor musunuz?

SANAYİ, TİCARET, ENERJİ, TABİÎ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU BAŞKANI OKTAY VURAL (İzmir) – Efendim, katılıyoruz. Yalnız, metindeki "Organize Sanayi Bölgeleri" uzun olarak yazılmış; aslında, kanunun ilk maddesinde kısaltma olarak yer alacağı ifade edilmiş...

BAŞKAN – Redaksiyon yetkisiyle diyorsunuz.

SANAYİ, TİCARET, ENERJİ, TABİÎ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU BAŞKANI OKTAY VURAL (İzmir) – Bu şekliyle uygundur.

BAŞKAN – Sayın Hükümet?..

SANAYİ VE TİCARET BAKANI AHMET KENAN TANRIKULU (İzmir) – Katılıyoruz efendim.

BAŞKAN – Sayın Komisyonun ve Sayın Hükümetin katıldığı önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.

Diğer önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

367 sıra sayılı Tasarının 4 üncü maddesi beşinci fıkrasından sonra gelmek üzere aşağıdaki fıkranın ilavesini arz ederiz.

"Bakanlar Kurulu kararıyla Hazine veya kamu kurum ve kuruluşlarına ait araziler bedelsiz olarak organize sanayi bölgesi kurulmak üzere tahsis edilirler."

Cevat Ayhan

(Sakarya)

ve arkadaşları

BAŞKAN – Sayın Komisyon katılıyor mu efendim?..

SANAYİ, TİCARET, ENERJİ, TABİÎ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU BAŞKANI OKTAY VURAL (İzmir) – Katılmıyoruz efendim.

BAŞKAN – Sayın Hükümet?..

SANAYİ VE TİCARET BAKANI AHMET KENAN TANRIKULU (İzmir) – Katılmıyoruz efendim.

BAŞKAN – Sayın Cevat Ayhan?.. Yok.

Gerekçeyi okutuyorum:

Gerekçe:

Geri kalmış bölgeler ile ilçelerde sanayileşmeyi, yatırımı teşvik için gereklidir.

BAŞKAN – Komisyonun ve Hükümetin katılmadığı, gerekçesini dinlediğiniz önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.

Sayın Akşener'in ve Sayın Arkan'ın önergeleri aynı mahiyette olduğu için, bir tanesini okutup işleme alacağım.

Önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan Organize Sanayi Bölgeleri Tasarısının 4 üncü maddesi yedinci fıkrasının (c) bendinin aşağıdaki şekilde düzenlenmesini arz ve teklif ederiz.

Ahmet Arkan

(Kocaeli)

ve arkadaşları

"c) İl ve ilçelerdeki mevcudiyet durumuna göre sanayi odası, ticaret odası veya ticaret ve sanayi odasının,"

BAŞKAN – Sayın Komisyon?..

SANAYİ, TİCARET, ENERJİ, TABİÎ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU BAŞKANI OKTAY VURAL (İzmir) – Efendim, katılıyoruz. Yalnız, Genel Kurulun bilgisi için... Sanayi odası ve diğerleri var. Burada, sadece, ticaret odasını eklemiş oluyoruz. Bu bilgiyle...

BAŞKAN – Redaksiyon yetkisiyle diyorsunuz...

SANAYİ, TİCARET, ENERJİ, TABİÎ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU BAŞKANI OKTAY VURAL (İzmir) – Evet efendim.

SAFFET ARIKAN BEDÜK (Ankara) – Sayın Başkan, bir hususu yerimden sorabilir miyim?

BAŞKAN – Bir dakika Sayın Bedük.

"İl ve ilçelerdeki mevcudiyet durumuna göre sanayi odası, ticaret odası veya ticaret ve sanayi odası..."

Yani, bazı illerde ticaret ve sanayi odaları ayrı ayrı, bazı illerde de ikisi birliktedir. Bu haliyle zaten yazılmış...

SANAYİ, TİCARET, ENERJİ, TABİÎ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU BAŞKANI OKTAY VURAL (İzmir) – Yazılmış. Eklediğimiz, sadece, ticaret odasıdır; değişiklik sadece ticaret odasını eklemek içindir. Onu ifade etmek için...

BAŞKAN – O ayrı. Sayın Akşener ve Sayın Arkan'ın önergeleri, ikisi de aynı mahiyettedir. Bu haliyle katılıyorsunuz...

SANAYİ, TİCARET, ENERJİ, TABİÎ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU BAŞKANI OKTAY VURAL (İzmir) – Evet.

BAŞKAN – Sayın Hükümet?..

SANAYİ VE TİCARET BAKANI AHMET KENAN TANRIKULU (İzmir) – Katılıyoruz efendim.

BAŞKAN – Buyurun Sayın Bedük.

SAFFET ARIKAN BEDÜK (Ankara) – Sayın Başkan, ben de uygulamadan gelen bir kişi olarak, burada o eksikliği gördüm; çünkü, illerde gerçekten hem sanayi ve ticaret odası var hem ticaret odası var hem sanayi odası var; hatta bir yerde hiç sanayi odası yok, sadece ticaret odası var.

BAŞKAN – O şekilde yazılmış zaten efendim.

SAFFET ARIKAN BEDÜK (Ankara) – Çok teşekkür ediyorum; iyi tespit etmişsiniz.

BAŞKAN – Ben teşekkür ederim.

Komisyonun ve Hükümetin katıldığı önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.

Son önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

367 sıra sayılı kanun tasarısı 4 üncü maddesi yedinci fıkrasında (d) bendinden sonra gelmek üzere aşağıdaki (e) bendinin ilavesini arz ederiz.

"e) Esnaf ve sanatkâr odaları birliğinin,"

Cevat Ayhan

(Sakarya)

ve arkadaşları

BAŞKAN – Sayın Komisyon?..

SANAYİ, TİCARET, ENERJİ, TABİÎ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU BAŞKANI OKTAY VURAL (İzmir) – Efendim, konu dışında olduğundan katılmıyoruz; çünkü, küçük sanayi siteleriyle esas itibariyle alakalı bir kurum olduğundan...

BAŞKAN – Sayın Hükümet?..

SANAYİ VE TİCARET BAKANI AHMET KENAN TANRIKULU (İzmir) – Katılmıyoruz efendim.

BAŞKAN – Sayın Ayhan gerekçenizi mi okuyalım, açıklamada mı bulunacaksınız?

CEVAT AYHAN (Sakarya) – Konuşayım efendim.

BAŞKAN – Buyurun efendim.

Konuşma süreniz 5 dakika.

CEVAT AYHAN (Sakarya) – Teşekkür ederim.

Muhterem Başkan, muhterem üyeler; organize sanayi bölgelerinin kurulmasıyla ilgili müteşebbis heyetin içinde esnaf ve sanatkâr odalarının bulunmasını da istemişim; önergemin mahiyeti budur. Bunu isteme gerekçem de şu:

Organize sanayi bölgelerinde -yeni bir yaklaşım bu- hemen onların içinde, bir köşesinde de -daha önce konuşmamda arz ettiğim gibi- imalat sanayi siteleri kurulmaktadır. Bunlar, esnaftır; ticaret ve sanayi odası üyesi değil, esnaf odaları üyeleridir. 3-5 kişi çalıştıran, 8-10 kişi çalıştıran; ama, tamir yapmayan, imalat yapan muhtelif sektörlerde, organize sanayi bölgelerinde, -ki, tahmin ederim Bakanlığın da bu istikamette bir değerlendirmesi vardır, olacaktır- tabiî, 10 dönümlük parseller üzerinde dağıtım yapıyorsunuz veya isteyene daha çok, ihtiyaca göre, 20 dönüm 30 dönüm veriyorsunuz. Bir de küçük sanayi sitelerine sığmayan esnaf var, orada 100-150 metrekareye sığamıyor. Değerli milletvekili arkadaşlar, bunu, bu sanayi bölgelerini gezdikleri zaman görürler. Bir tamircinin, parçacının yanında 8-10 kişi çalışan; ama, belli konularda imalat yapan insanlar var. Bunlar çevreleri için uygun olmuyor, çevreleri de onlar için uygun olmuyor. Bunların da -bendenizin imalat sanayi sitesi dediğim, 500 metrekare modül sistemde bitişik iki dükkan alır 1 000 metrekare, üç dükkân alır 1 500 metrekare- organize sanayi bölgelerinin köşelerine konulması lazım. Bizim Sakarya'daki organize sanayi bögesinde, 300 dönümlük kısmı -yanlış hatırlamıyorsam- buna ayırdılar. Bu, aynı zamanda, organize sanayi bölgesindeki büyük işletmelerin de parça imalatını yapıyor; onlarla beraber yakın münasebet içinde oluyor.

Şimdi, organize sanayi bölgeleri için böyle bir yaklaşım içinde olursak, burada, esnaf odalarının da müteşebbis heyette bir temsilcisinin bulunmasında hiçbir mahzur yok. Tabiî, takdir, Muhterem Heyetinizindir; ama, bunu yapmakta hiçbir mahzur yok; çünkü, organize sanayi bölgelerine giden insanlar, küçük esnaftan geliyor. Önce, bir tornayla başlıyor, ondan sonra bir kaç torna oluyor, diğer tezgahları alıyor, parça imalatına geçiyor, kriko imal ediyor, piyasaya doğrudan, nihaî mamul olarak takdim ediyor. Bakıyorsunuz, 8-10 sene sonra, 20 sene sonra, ortaya belli cesamette bir sanayi çıkmış. Onun için, bu insanların yolu organize sanayi bölgesinden geçer diye bunu teklif ettim. Takdir Yüce Heyetindir.

Hepinizi hürmetle selamlıyorum. (FP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederiz Sayın Ayhan.

Komisyonun ve Hükümetin katılmadığı, gerekçesini Sayın Ayhan'dan dinlediğiniz önergeyi oylarınıza sunuyorum: Önergeyi kabul edenler_ Kabul etmeyenler_ Önerge kabul edilmemiştir.

4 üncü maddeyi, kabul edilen değişiklik önergeleriyle birlikte oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler_ Kabul etmeyenler_ Kabul edilmiştir.

5 inci maddeyi okutuyorum:

Nitelikleri

MADDE 5. – Organize sanayi bölgesi, kamu yararı gerekçesiyle adına kamulaştırma yapılabilen veya yaptırılabilen bir özel hukuk hükmî şahsiyetidir.

Kamu yararı kararı, organize sanayi bölgesi müteşebbis heyetinin başvurusu üzerine Bakanlıkça verilir. Arazinin mülkiyetinin edinilebilmesinde yapılan masraflar ile arazi bedeli ödeme yükümlülüğü OSB hükmî şahsiyetine aittir

BAŞKAN – 5 inci maddeyle ilgili olarak, Fazilet Partisi Grubu adına, Hatay Milletvekili Mustafa Geçer.

Buyurun Sayın Geçer. (FP sıralarından alkışlar)

Süreniz 10 dakika.

FP GRUBU ADINA MUSTAFA GEÇER (Hatay) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; görüşmekte olduğumuz 367 sıra sayılı Organize Sanayi Bölgeleri Kanunu Tasarısının 5 inci maddesiyle ilgili olarak konuşmak üzere söz almış bulunuyorum; bu vesileyle, Grubum ve şahsım adına, hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; organize sanayi bölgeleri, 1961 yılından sonra, planlı kalkınmaya geçmemizden sonra gündeme gelmiştir. Organize sanayi bölgeleri, aslında, düşünce ve uygulama olarak son derece güzel... Türkiye'de kalkınmanın daha hızlı bir şekle getirilmesi ve sanayiin bölgelerarası dengesizliği giderecek şekilde yaygınlaştırılması ve ülkenin diğer alanlarındaki ekonomik kıymetleri, iktisadî kıymetleri, tarım arazileri, çevre sorunları en güzel şekilde, planlı şekilde, çözücü şekilde gündeme getirilmiş; ancak, bugüne kadar, ne hikmetse, bunlarla ilgili önemli mevzuatlar oluşturulmamıştır. Yani, burada, bir yasal boşluğun olduğunu görüyoruz; ancak, buna rağmen, organize sanayi bölgeleri, bugüne kadar gündemde olmuş ve 1961 yılından bu yana, daha çok Sanayi ve Ticaret Bakanlığının yayınlamış olduğu fonlar yönetmeliğine göre, aşağı yukarı, organize olmuşlar ve sorunlarını bu mevzuatlarla çözmeye çalışmışlar. Bugüne kadar, gerçekten, organize sanayi bölgeleri müteşebbis heyetlerinin veya onları ilzam edecek, temsil edecek organlarının tüzelkişiliği olmamıştır; ama, buna rağmen, az da olsa, aşağı yukarı kırk yılı kapsayan bir gündem dahilinde, devletin kredi desteğiyle, bugüne kadar 43 adet organize sanayi bölgesi oluşturulmuştur. Gerçekten, bunlar da, küçümsenmeyecek kadar, ülkemizin ekonomik kalkınmasına, sanayiin yaygınlaştırılmasına büyük hizmetler yapmış, 331 000 -aslında 500 000'e yakın- istihdam alanı oluşturarak, ülkemize büyük hizmetler yapmıştır; ama, bu organize sanayi bölgelerinin ihmal edildiğini görüyoruz. Kırk yıl içerisinde, ortalama, her yıl bir tane organize sanayi bölgesi teşekkül ettirilebilmiştir. Buna rağmen, yine de, bu bölgeler, ülkemizde çok güzel işlevler yapmış ve büyük hizmetlerde bulunmuştur. Şu anda, organize sanayi bölgelerinin oluşumuyla ilgili yasal boşluğun doldurulması adına veya mevzuat eksikliğinin giderilmesi için, bugün görüşmekte olduğumuz Organize Sanayi Bölgeleri Yasa Tasarısı, Meclisimizin gündemine gelmiştir.

Şu anda üzerinde konuşmakta olduğum tasarının 5 inci maddesinde de, aslında, organize sanayi bölgelerinin büyük bir yasal eksikliği olan -belki de- tüzelkişilik kazandırılması konusuna yer verilmiş ve düzenlenmiştir. Aslında, bu tasarının en önemli maddelerinden biri budur veya bu tasarının asıl ağırlığını oluşturan madde budur; çünkü, daha önceki organize sanayi bölgelerinin, iştirak halinde mülkiyette olduğu gibi, mecburî dava arkadaşlığı olduğu gibi, birtakım işlemlerin yürütülmesi, o organize sanayi bölgesine katılan tüm kurumların tek tek ittifaklarıyla oluyoryordu. Bu maddeyle, artık, organize sanayi bölgeleri tüzelkişilik kazanmaktadır ve o tüzelkişiliği temsil ve ilzam eden organlar belirlenecek, onların yapacakları kredi işlemleri veya diğer kurumlarla muamelelerini bu tüzelkişiler, tüzelkişiliği temsil eden organlar yürütecektir. Bu açıdan, yasa, burada büyük bir kolaylık getirmektedir; ancak, yasalarda düzenlenen bazı alanlarda, yani, burada, organize sanayi bölgelerinin tüzelkişilik kazanmalarıyla bu sorun çözülecek değildir ve burada, tüzelkişiliklerin muameleleri daha rahat yürütmesi adına bir yasal boşluk ortadan kaldırılmaktadır. Ancak, organize sanayi bölgelerinin gelişmesi, ülkemiz sanayiine büyük katkılarının bulunması ve sanayiin yurt sathına yaygınlaştırılması adına, diğer alanlarda da düzenlemelerin yapılması gerekir. Bu düzenlemelerin, sadece yasal düzenlemeler olarak değil, aslında, bir anlayış, bir zihniyet değişikliğiyle yürütülmesi gerektiği inancındayım; çünkü, sadece, burada, organize sanayi bölgelerine tüzelkişilik kazandırılmasının, sorunun noktasal olarak çözümü olduğuna inanıyorum. Diğer alanlarda da, koordineli ve koordinasyon içinde bulunduğu diğer devlet kurumları ve özel kurumlarla da olan ilişkilerini çok daha rahat yürütecek, gerçekten, hangi kamu faydalarının, hangi kamu yararlarının önceliğine karar verecek, sadece Sanayi ve Ticaret Bakanlığı ve organize sanayi bölgesi tüzelkişiliği değil, diğer bakanlıkları da ilgilendiren çok önemli alanlar vardır. Burada, organize sanayi bölgelerinin gerçekten hızlı bir şekilde oluşması ve yaygınlaşması amacına yönelik olarak, diğer bakanlıklarımızın da gerekli çabayı harcaması gerekli çabayı harcaması, gerekli kolaylığı göstermesi gerektiği inancındayım. Zira, aynı maddede "kamu yararı kararını Sanayi ve Ticaret Bakanlığı verir" denilmektedir. Diğer bakanlıkların ilgi alanlarının farklılığı nedeniyle, kamu yararı farklı farklı düşünülebilir. Sanayi ve Ticaret Bakanlığı açısından kamu yararı olan bir alanda, belki, Çevre Bakanlığı açısından kamu yararı görülmeyebilir. Buradan, artık, bu organize sanayi bölgelerini oluşturmakla ilgili tüm alanlarda, tüm kamu kurumlarında ve bakanlıklarda, kamu yararının neler olduğu, önceliklerinin neler olduğu... Yani, hangi alanda kamu yararından vazgeçilerek veya feda edilerek daha önemli kamu yararı alanının önceliğinin kabul edilmesi kriterlerinin de belirlenmesi gerektiği inancındayım.

Bugün, organize sanayi bölgelerinin, tüzelkişilik dışında, dağınık mevzuatlarla bugüne kadar başarmış oludukları yatırımlar ve oluşturdukları organize sanayi bölgelerinin müteşebbis heyetlerinin, organize sanayi bölgesi arazilerinin oluşumu için müracaatlarında -öncelikle Çevre Bakanlığının ve diğer bakanlıkların mevzuatları da bunları ilgilendirdiğinden- birtakım engellerle karşılaştıklarını görüyoruz. Ben bir örnek vermek istiyorum. Mesela, Hatay'ın Erzin İlçesi organize sanayi bölgesi oluşumunda, aslında, ulaşım açısından ve belki de Sanayi ve Ticaret Bakanlığı açısından son derece elverişli olan bir arazinin, Çevre Bakanlığı ÇED raporu alınması aşamasında, orada birtakım sudan bahanelerle, belki de, kamu yararının hangi alanda artısı daha çoktur şeklinde bir irdeleme yapılmadan, bu organize sanayi bölgesi arazisinin göçmen kuşların göç yolu altında olduğu için, aslında, o arazinin, kesinlikle, o bölgede kullanılabilir bir su havzasında olmadığı halde bekletildiğine, Çevre Bakanlığı ÇED raporu açısından olumsuz görüş bildirildiğine şahit olduk. Yani, göçmen kuşların o bölgeden geçmesi veya göç yolu üzerinde olması... Yani, sonbahar aylarında, Finlandiya, İskandinav ülkelerinden kalkan kuşların -bir aylık bir göç süresi içerisinde- Hatay üzerinden Nil vadisine gittikleri o göç yolu altında oluşturulabilecek organize sanayi bölgesinin oluşturacağı kamu yararı göz önünde bulundurulduğunda, belki de, feda edilebilir bir kamu yararı olarak göçmen kuşların göç yolu göz önünde bulundurulup, daha büyük bir kamu yararı olduğu için, o bölgenin organize sanayi bölgesi olarak tahsis edilmesi düşünülebilirdi. Gerçi, bu engeller, şu anda, belki aşılmış durumdadır; zira, o bölgede Çevre Bakanlığı açısından kamuoyu yararı olarak kuvvetle vurgulanan, su havzası bölgesi olması, o bölgede genellikle yerleşim alanı bulunmaması hesabıyla organize sanayi bölgesinin kurulmasında daha büyük kamuoyu yararı olacağını takdir edecek veya bunu karara bağlayacak diğer bakanlıkların da, bu alanda gerekli kolaylığı göstermesi gerektiği inancındayım. Yani, Sanayi ve Ticaret Bakanlığı ve organize sanayi bölgeleri noktasında getirilen bu yasal düzenlemeye ek olarak, ülkenin topyekûn kalkınmasında koordineli olarak çalışan diğer bakanlıklarla ilgili de birtakım düzenlemelerin derhal yapılması gerektiğine inanıyorum.

Diğer taraftan -tabiî ki, bir zihniyet meselesidir- sadece yasal boşlukların doldurulması veya mevzuatların tamamlanması da, ülkemizde, gerçekten, ileri adımların atılmasını gerektirecek, belki de, birtakım engelleri ortadan kaldırmayacaktır. Yani, bir noktada, ülkeninin kalkınmasını biraz da zihniyet meselesi olarak ele alıp, sadece mevzuat meselesi olarak ele almamak lazım. Maalesef, Türkiye'de, bugün, dünyanın da bir seline kapıldığı liberal bir müzikle, âdeta, devletçi ve totaliler bir dans yapılmaktadır. Yani, kurumların, kuruluşların ve özel teşebbüsün önüne sürekli bürokratik engeller, sürekli, âdeta bürokratik dukalıklar kurularak bütün işverenlerin ve müteşebbis kişilerin karşısına her alanda bu engeller dikilmekte, yatırıma karar vermiş bir müteşebbisimizin önüne, en azından on, onbeş tane bürokratik engel dikilmektedir. Gerçi, gerçekten samimî, ülkenin makro açıdan ve millî ekonomisini düşünerek bu alanda görev yapan bürokratlarımızı tenzih ederiz; ama, gerçekten hayatımızda bunlara sık sık rastlıyoruz, çok sudan bahanelerle dahi birtakım önümüze engellerin dikildiğini görüyoruz.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Sayın Geçer, 1 dakika eksüre veriyorum, toparlayınız.

MUSTAFA GEÇER (Devamla) – Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.

Bu alanda da birtakım kolaylaştırmanın yapılması gerektiğine inanıyorum.

Diğer taraftan, muafiyetliklerle ilgili 21 inci maddede, organize sanayi bölgesi tüzelkişiliğine istinat ettirilen muafiyetler sayılmış, harçlar ve diğer vergilerle ilgili muafiyetler sağlanacağı zikredilmiş; ama, tüzelkişiliği, organize sanayi bölgesinin tüzelkişiliğinden öte, o bölgede yatırım yapacak müteşebbislerin muafiyet ve istisnalarının hangi yasalarla, genel ilkelerle mi düzenlendiği burada pek zikredilmemiş. Onlara da, organize sanayi bölgelerinde yatırım yapacak müteşebbislerimizle ilgili istisna ve muafiyetlere de açıklık getirilmesi gerektiğinde ve mahallî idarelerle aralarındaki birtakım sürtüşmelerin çözülmesi adına, mahallî idarelerin, Belediye Gelirler Yasası dahilinde, organize sanayi bölgelerinden alacakları ruhsat harçları, elektrik tüketim vergisi, Çevre Temizlik Vergisi ve buna benzer vergi paylarının neler olacağı ve bunları alıp almayacakları noktasında da burada bir açıklık getirilmediği için mahallî idarelerle organize sanayi bölgelerinin tüzelkişilikleri arasında sorun çıkacağına inanıyorum.

Bu vesileyle, hepinizi saygıyla selamlıyorum, bu yasanın hayırlı olmasını diliyorum. (FP ve DYP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederiz Sayın Geçer.

Gruplar adına başka söz isteği?..

SAFFET ARIKAN BEDÜK (Ankara) – Sayın Başkan, Grumuzun adına, Eskişehir Milletvekili Sayın Mehmet Sadri Yıldırım konuşacaklar.

BAŞKAN – Buyurun Sayın Yıldırım.

SAFFET ARIKAN BEDÜK (Ankara) – Sayın Başkan, biraz önce söz almak istedim; ama, alamadım.

BAŞKAN – Estağfurullah efendim. Siz isteyin, biz istediğiniz kadar söz veririz. İçtüzükten doğan bütün haklarınızı kullanma muhtariyetini zaten haizsiniz.

SAFFET ARIKAN BEDÜK (Ankara) – Biraz önceki maddede istemiştim; bakınız, mikrofonun ışığı halen yanıyor efendim.

BAŞKAN – Buyurun Sayın Yıldırım.

DYP GRUBU ADINA MEHMET SADRİ YILDIRIM (Eskişehir) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; görüşülmekte olan 367 sıra sayılı organize sanayi bölgelerine ilişkin yasa tasarısının 5 inci maddesi üzerinde Doğru Yol Partisi Grubu adına söz almış buluyorum. Konuşmama başlamadan evvel, Grubum ve şahsım adına, Yüce Milletimi ve Yüce Parlamentonun saygıdeğer üyelerini saygıyla selamlıyorum.

Türkiye'nin kalkınmasının temeli ve ekonominin kalbi olan çok önemli bir kanun tasarısını görüşüyoruz. Ancak, konuşmama geçmeden evvel, yine, Eskişehir'in Alpu ve Çifteler İlçelerinden, pancar çiftçileri telefon ederek "Sayın Sanayi Bakanımız oradayken, bu ekimde pancar kotasını artırmak mümkün olur mu" diye rica ediyorlar; ben, çiftçilerin isteklerini Sayın Bakanıma iletiyorum, inşallah, Sayın Bakanımız, bunu değerlendirir ve pancar çiftçisini sıkıntıdan kurtarır diyorum.

Değerli milletvekilleri, tasarının 5 inci maddesinde "organize sanayi bölgesi, kamu yararı gerekçesiyle adına kamulaştırma yapılabilen veya yaptırılabilen bir özel hukuk hükmî şahsiyetidir.

Kamu yararı kararı, organize sanayi bölgesi müteşebbis heyetinin başvurusu üzerine Bakanlıkça verilir. Arazinin mülkiyetinin edinilebilmesinde yapılan masraflar ile arazi bedeli ödeme yükümlülüğü organize sanayi bölgesi hükmî şahsiyetine aittir."

Müteşebbis heyet ise, "organize sanayi bölgesinin oluşumuna katılan kurum ve kuruluşların yetkili organlarınca, mensupları arasından tespit edilecek üyelerden oluşur." Yani, bu maddede, hükmî şahsiyet tanınmış ve organize sanayi bölgesi kurulmuş demektir.

Değerli milletvekilleri, sanayileşmenin önemine baktığımızda, buharlı makinelerin icadıyla başlayan sanayileşme hareketiyle İngiltere, dünyanın ilk sanayileşen ve bu yolla zenginleşen ülkesi olmuştur.

Sanayi sektörü, tarım ve hizmet sektörlerine göre daha fazla katmadeğer yaratan bir sektör olduğundan, sanayileşmenin getirdiği zenginlikten yararlanmak isteyen diğer ülkeler de sanayileşmeyi hedef aldılar ve sanayileşme, devlet politikalarıyla desketlenmiştir.

Devlet desteği olmadan sanayileşmiş ülke olmamasına rağmen, sanayileşmelerini tamamlamış ülkeler, aralarına sanayileşen yeni ülkelerin katılmasını engellemek için, bu defa, gelişme için uluslararası ticaretin serbestleştirilmesinin erdemlerini savunmuşlardır.

Değerli milletvekilleri, ülkemizde, sanayileşme hareketi, 1930'larda devletin ekonomiye müdahalesiyle başladı ve sanayi kurma görevini, başlangıçta, devlet üstlendi. Daha sonra, 1950-1960 döneminde, altyapı yatırımları ve makine kullanımındaki artışlar nedeniyle önemli bir bilgi ve deneyim birikimi olmuştur. 1960-1970 yıllarında, dışalım yerine yerli üretim politikasının uygulanmasıyla, genellikle tüketim ve aramalları üreten, özel sektörün de içerisinde yer aldığı bir sanayi oluşmuştur. 1980'li yıllarla beraber, Türkiye'nin, sanayileşmede, dışalım yerine yerli üretim politikalarını terk edip dışsatıma dayalı, yani, ihracata dayalı sanayileşme politikasını benimsediğini görmekteyiz. Günümüzde, ülkemizin büyük sanayi kuruluşlarının çoğunluğu, teknolojinin sahibi yabancı şirketlerin Türk ortaklarla kurdukları, yabancı ortaklı yerli şirketlerdir.

Değerli milletvekilleri, müsaade buyurursanız, ben, sizlere, ülkemizin 105 yıllık sanayi okulundan bahsetmek istiyorum. Bu okul, İç Anadolu'nun tarih ve kültür şehri olan, İnönü ve Sakarya Savaşlarının yapıldığı güzelim Eskişehir'de 1894 yılında cer atölyesi olarak kurulmuş olup, şimdiki adı TÜLOMSAŞ'tır.

Bakınız, cer atölyesiyle ilgili tarihî bir gerçeği size aktarmak istiyorum: Garp Cephesi Komutanı Miralay İsmet Paşa, düzenli orduyu kurmak, ilerleyen Yunan birliklerini durdurmak zorundadır. Anlatıyor:

"Elbette, ilk esaslı vazifem orduyu hazırlamaktı. Birinci Cihan Harbindeki tecrübeme dayanarak ağır top istedim. Elimizde 7 adet 15'lik obüs vardı. Bunları muhtelif depolarda terk edilmiş olarak bulmuş idim. Lakin kamaları alınmış, boru halinde duruyorlardı. Yani muhaberede kullanılmaları mümkün değildi. Bu obüslerin kamalarını yaptırmak için iki sene uğraşmıştım. Eskişehir Demiryolu Atölyesinde bu kamaları yaptırdım ve Sakarya Savaşında kullandım. Umumî taarruzda muharebe çok intizamlı topçu ateşiyle başladı. Mustafa Kemal Paşa, topçunun pek iyi hazırlanmış ve teçhizatının, yani, topların vazifelerini fevkalade muvaffakıyetle yerine getirdiğini, pek ziyade memnun kaldığını, harp sahasında defaaten ifade buyurmuştur."

Cumhuriyetin tayinle seçilmiş ilk milletvekili, Eskişehir Cer Atölyesi işçisi Ahmet Özdemir, İsmet İnönü'nün bilmediği ayrıntıları anlatıyor "Türkiye'de ilk sanayi cer atölyesidir. Bunun kıymetini ülke bilmiştir ve bilmelidir. Eskişehir cer dedin mi, duracaksın. Bu kumpanyanın ustasının, çırağının, müdürünün, mühendisinin elinden gelmeyen yoktur. Bak, bu memleketin demiryollarının her bir santiminde alınterimiz vardır" diyor ve böylece önemini arz ediyor.

Değerli milletvekilleri, Eskişehir, şu anda, dördüncü organize sanayi bölgesi açılmış, iki üniversitesiyle birlikte kültür ve sanayi şehridir, sanayi bakımından ülkemizin önde gelen şehirlerinden biridir; ancak, ekonomik sıkıntı nedeniyle birçok fabrikası kapanmış durumdadır. Ayrıca, Eskişehir'in büyük ilçesi olan Sivrihisar'da organize sanayi bölgesi 1998 yılında kurulmuş ve müteşebbis heyeti oluşturulmuştur; bakanlığımız maddî destek sağlarsa, faaliyete geçecektir.

Değerli milletvekilleri, sanayileşmenin en belirgin öğesi, teknoloji üretebilmektir. Teknoloji üretebildiğiniz, bilgiyi üreten tasarlamada kullanabildiğiniz takdirde, ticarette rekabet üstünlüğünü, savunma sistemlerinde de caydırıcılığı sağlayabilirsiniz. Kimse, kendisine üstünlük sağlayan bir şeyi başkasına vermeyeceğine göre, salt teknoloji transferi yaparak sanayileşmemiz ve kalkınmamız, savunma sistemlerinde de caydırıcılığı sağlamamız olası değildir. Bu nedenle, amaç, kendi teknolojimizi kendimizin üretmesi olmalıdır. Kendi teknolojisini üreten bir sanayileşmeyle, ulusal ekonomiye, ülkenin mühendislik gücüne ve ulusal teknolojiye en yüksek katkıyı sağlayabilir, beyin göçünü önleyebilirsiniz.

Değerli milletvekilleri, Türkiye'de sanayiin gelişmesi için, devlet, desteğini vermeli ve ucuz kredi sağlamalıdır. Bilgi çağının gereklerine ve donanımlarına sahip organize sanayi bölgeleri oluşturmak durumundayız.

Ülkemizin kalkınması temennisiyle, bu yasanın ülkemize ve milletimize hayırlı olmasını diliyor, Doğru Yol Partisi Grubu ve şahsım adına, Yüce Heyetinize saygılar sunuyorum. (Alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederiz Sayın Yıldırım.

Gruplar adına başka söz isteği?.. Yok.

Sayın Bedük, söz isteğiniz mi vardı efendim?

SAFFET ARIKAN BEDÜK (Ankara) – Efendim, yerimden, Sayın Bakana birkaç sual sormak istiyorum.

BAŞKAN – Efendim, şahısları adına konuşmalar tamamlansın, sual bölümüne geçtiğimizde hatırlatınız.

SAFFET ARIKAN BEDÜK (Ankara) – Teşekkür ederim.

BAŞKAN – Şahsı adına, Sayın Aslan Polat?..

ASLAN POLAT (Erzurum) – Sayın Ahmet Cemil Tunç konuşacak.

BAŞKAN – Buyurun Sayın Cemil Tunç.

AHMET CEMİL TUNÇ (Elazığ) – Sayın Başkan, değerli milletvekili arkadaşlarım; geçen hafta bu Mecliste olağanüstü hal üzerinde konuşulurken, arkadaşlarımız, konuşmacılar, bölgenin ekonomik hayatının nasıl çöktüğünü ifade ettiler. Tabiî, bu çöküntünün, terörün bitmesinden sonra düzelmesi lazım ve oradaki insanların ekonomik faaliyetlerinin devlet tarafından düzenlenmesi lazım; aksi takdirde, oranın ekonomisini kendi başına düzenlemesini beklemek mantıkî değil, doğru değil.

Bakıyoruz olağanüstü halin, terörün getirmiş olduğu çöküntüye... Türkiye'de fert başına düşen millî hâsıla 3 176 dolar; fakat, bu bölgelere bakıyoruz, Muş 828 dolar, Ağrı 827 dolar, Bitlis 1 075 dolar, Hakkâri 1 181 dolar, Van 1 212 dolar, Bingöl 1 221 dolar, Elazığ 2 621 dolar... Bunun niye yüksek olduğunu biliyorum da, Tunceli 2 397 dolar, bunun neden yüksek olduğunu, böyle iyi bir rakamda olduğunu, doğrusu, ben çözemedim. Kamer Bey de yok. Olsaydı, belki açıklamasını isteyecektim.

Bu illerimizde, bu bölgelerimizde ekonomik ve sosyal gelişmişlik endeksine bakıyoruz, eksi sıfır. Yine, bu illerimize bakıyoruz, bu illerimizin bütünü beşinci grup iller arasında; yani, hiç gelişmeyen iller arasında.

Şimdi, kamu yatırımlarına, acaba, bu ekonomik çöküntüyü düzeltmek için hükümetin bir çabası var mı diye bakıyoruz; sadece yüzde 3,3. Dolayısıyla, bu yatırımlarla... Nüfusu, Türkiye nüfusunun yüzde 10'una tekabül ediyor; fakat, kamu yatırımları içindeki payı, sadece yüzde 3,3. Keşke, yüzde 10 olsaydı.

Bunları niçin söylüyorum; bunları söylememin maksadı şu: Olağanüstü halden dolayı, yani, terörden dolayı 1-1,5 milyon insan bu bölgeyi terk etmiş. Terör bitti; inşallah bir daha olmayacak, bunu temenni ediyoruz Cenabı Hak’tan ve olmaması için herkesin üzerine düşen şeyi yapacağı kanaatimi de bir kez daha ifade etmek istiyorum; ama, bu insanların ekonomik durumlarının iyileştirilmesi lazım ve bunun yolu da sanayileşmekten geçiyor.

Bakıyoruz sanayileşmeye; bu bölgelerde sanayileşme de yok, belli havzalarda sanayileşme çabası var, Diyarbakır gibi, Van gibi, Elazığ gibi; ancak, bölgenin diğer illerinde sanayileşmede bir atılım yapmanın bu aşamada mümkün olmadığını hepimiz biliyoruz. Gerçi, 193 sayılı kanunla bu bölgelere sanayi yatırımı teşviki için bazı şeyler getirildi; ama, yanlış getirildi. Şimdi, siz, Tunceli’ye, Bingöl’e teşvik veriyorsunuz, burada sanayi yatırımı yapılsındiye; ama, herkes biliyor ki, burada kimse sanayi yatırımı yapmaz Sayın Bakan. Orada sanayi yatırımı yapılamıyor; niye; sanayi için de, bir kültür, bir altyapı lazım ve bu, orada yok ve bunların bağlantıları da Elazığlı; Elazığ’da sanayi olunca, orada da sanayi olacak, olmayınca, oranın da yalnız kendi başına sanayileşmesi mümkün değil; ama, ne yazık ki, Elazığ da bu teşvik kapsamının dışında tutuldu. Belki fazla söylüyorum; ama, tekrarda fayda var diye düşünüyorum.

Şimdi, bizim bir organize sanayi bölgemiz var, burada 40 civarında işletmemiz var, bu yetmiyor; bir ikinci kısım var, bunun altyapısı tamamen bitirildi; ama, bu kanun çıktıktan sonra, buraya yatırım yapacak müteşebbis bulunamıyor. Dolayısıyla, Sayın Bakandan istirhamım -madem Türkiye’nin sanayileşmesiyle görevli bir bakanımız- Elazığ’ın da bu kanun kapsamının içine alınması hususunda kendisinden bekleneni yapmasını diliyorum, temenni ediyorum. Ben inanıyorum ki, Sayın Bakan bu hususta bizde düş kırıklığı yaratmayacaklar.

Üçüncü kısım, arazi satın alınmış, inşallah bu da yatırıma hazır bir vaziyete getirilecek; ama, mevcut...

BAŞKAN – Sayın Tunç, 1 dakika eksüre veriyorum. Lütfen...

AHMET CEMİL TUNÇ (Devamla) – Bitiriyorum Sayın Başkanım.

Mevcut organize sanayi bölgemizin yolları toprak Sayın Bakan; ödenek yok; o hususta ödenek...

Orada, trilyonluk yatırımlar var; ama, bir yangın çıkarsa-Allah korusun- bir itfaiye aracı yok.

Belediye, temizlik hizmetlerini vermediği için, organize sanayiin kendisi temizlik hizmetlerini yapacak; ama, bir temizlik aracı yok. Dolayısıyla, büyük ihtiyaçları var.

Bu hususta da, ben, ilginizi bekler, bu kanun tasarısının hayırlı olmasını diler, hepinize saygılar sunarım.

Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım. (FP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederiz Sayın Tunç.

Sayın Cevat Ayhan...

CEVAT AYHAN (Sakarya) – Sayın Başkan, Mehmet Bey söz istiyor. Söz hakkımı ona devrediyorum.

MEHMET DÖNEN (Hatay) – Sayın Başkan, ben devam edeceğim.

BAŞKAN – Burada söz isteğiniz yok.

Masum Türker...

MEHMET DÖNEN (Hatay) – Söz istemeden devredilmiyor mu?

BAŞKAN – Söz istemeden devir olmaz ki...

MEHMET DÖNEN (Hatay) – Ben şimdi istiyorum.

BAŞKAN – Buyurun Sayın Türker.

MASUM TÜRKER (İstanbul) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; görüşmekte olduğumuz kanun tasarısı, Türkiye'de özellikle ekonominin geliştirilmesinde, orta dereceli ve daha düşük sermaye yapısına sahip olan işletmeleri çok yakından ilgilendirmektedir.

Bu kanun tasarısından önce, geçtiğimiz dönemlerde başka düzenlemelerle organize sanayi bölgeleri düzenlemiş, ancak, uygulamada birçok eksiklikler olmuştu. Bu nedenle, söz aldığım bu esnada, özellikle, bu kanun tasarısının bu noktaya kadar getirilmesinde emeği geçen, başta Sayın Bakan olmak üzere, tüm yetkilileri, ilgili arkadaşları kutluyorum. Ancak, yapılmak istenilen şeylerin, bu arada, buraya yansımamış kısımlarını da gözden geçirmek gerekir. Bundan sonraki maddelerde gelecek olan düzenlemelerde, özellikle Sayın Bakanın görüşlerine sunmak ve gerekirse, ilerideki maddelerde birer önergeyle şimdi söyleyeceğim problemlere çözüm bulmak üzere bazı önlemlerin burada alınması gerektiğini düşünüyorum.

Bilindiği gibi, organize sanayi bölgeleri yönetimi, kuruldukları yerlerde, genellikle gelişmekte olan illerde, valilerin başkanlığı altında toplanmakta ve orada, Sanayi ve Ticaret Bakanlığının da ilgili müdürü ya da ilgili temsilcisi katılmaktadır. Bilahara, oradaki organize sanayi bölgesinde çalışmaya başlayan işletmelerin yetkililerine, yönetim, yavaş yavaş devredilmektedir.

Adını söyleyemeyeceğim -Sayın Bakana da özel bir notla sunduğum- bir ilimizde, çok vahim ve burada millî irade adına yapmak istediğimize aksi bir uygulama yapılmaktadır. Yapılan uygulama şu: Bundan sonra gelecek olan işadamlarının önünü kesmek, bir nevi onlardan rant almak amacıyla, buraya başlayabilmek için, özellikle yeraltı tesisleri, yapılacak kanalizasyon vesaire adı altında para istenmektedir.

Çok yakından takip ettiğim ve özel bir dosya hazırlayıp haber haline getirmeye çalıştığımız bir vakıada, ilgili kişi gitti "verin, ne istiyorsunuz, bir rakam çıkarın ödeyeyim" dedi. "Hayır, sen, mahsuben 700-800 milyar para vereceksin" deniliyor. Şimdi, böylesine bir yatırım yapılacak bir yerde, bir organize sanayi bölgesi buna benzer bir para istiyorsa, o ilin valisi, o ilin Sanayi ve Ticaret Bakanlığı yetkilileri seyirci kalıyorsa, bu yeni yasada vereceğimiz yetkilerle, Sayın Bakan ya da bundan sonra bakanlık yapacak olan kişilerin, siyasî irade olarak, millî iradenin kalkınma yönünde göstereceği eğilimi düzeltebileceğini düşünemiyorum. Bu nedenle, ben, burada, Sayın Bakanın, ilgili yetkililerin dikkatine şu hususu sunmak istiyorum: Bu organize sanayi bölgeleri, bir nevi servet transferidir. Millî irade, burada, devlete ait olan bazı kaynakların, arazilerin, ucuz fiyatlarla ve devlet tarafından bazı olanakları sağlanarak, transferi kararını alıyor. Bu kanunla aldığımız karar budur. Bu kararla, devlet adına, Bakanlık, dilediği zaman, bu şekilde işi sermayenin rant yaratmasına dönüştürmek isteyenlere dur diyebilmeli, ilgili yönetimleri görevden alabilmeli, gerekli işlemler yapılmalıdır.

Burada, özellikle, ben, not düşülsün, Hazine Müsteşarlığı bu işte de gerekli düzenlemeyi yapsın diye, bir noktaya daha dikkati çekmek istiyorum. İşadamı, bir proje hazırladığı zaman, bu proje için verilecek olan teşvikler için, kendisinden, organize sanayi bölgesinden ve ilgili belediyeden bir belge getirmesi isteniliyor. Belediye, bu belgeyi, yani inşaat yapılabilirlik yazısını, organize sanayi bölgesi müdürlüğünden bir yazı almadıkça veremiyor. Organize sanayi bölgesi de bu paraları almadığına göre, bu, uzun bir süreyi almakta ve bu yatırımlar düşmektedir.

Ben, süremin sonuna geldiği bir anda, bu madde vesilesiyle, Sayın Bakanın, devlet adına yetkisini sağlam tutacak bir düzenlemenin, ilerideki maddelerde yapılmasını ve bütün valiliklerin bu konuda uyarılmasını, Sanayi ve Ticaret Bakanlığı temsilcilerinin, özellikle bu tür gelişmeleri bakanlığa rapor etmeleri gerektiğini huzurunuzda dile getiriyor, saygılarımı sunuyorum. (DSP ve MHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederiz Sayın Türker.

Maddeyle ilgili görüşmeler tamamlanmıştır.

Önerge yoktur.

Sayın Bedük, sorunuz vardı; buyurun.

SAFFET ARIKAN BEDÜK (Ankara) – Sayın Başkan, delaletinizle Sayın Bakana soracağım sorular arasında, özellikle Sayın Masum Türker'in dile getirdiği konu vardı. Bu konunun, Sanayi ve Ticaret Bakanlığı tarafından kesinlikle takip edilmesi ve kontrol altında tutulması gerekir. Gelişmekte olan birkısım illerimizde organize sanayi bölgelerinin geliştirilmesi ve o bölgedeki sanayiin gerçekleştirilebilmesi için, oradaki birkısım usulsuzlüklerin ve yolsuzlukların önünü alıcı, koordinasyonda etkili, denetimde söz sahibi olunması gerekir. Aksi halde, orayı serbest bırakırsanız, rant mücadelesi haline gelir ve milyarlar, bazı yerlere akmak durumunda bırakılır.

Kamulaştırmada, Maliye Bakanlığımızın, daha doğrusu hazinenin, son derece geniş kıraç arazileri var. Sayın Sanayi ve Ticaret Bakanımızın, bu kıraç arazilerin, organize sanayi bölgelerine çok ucuz bir fiyatla tahsisi hususunda ayrı bir çalışması var mıdır?

İkinci sorum: Biraz evvel önergesini kabul ettiğimiz... Söz istemiştim; ama, herhalde dikkatten kaçtığı için de dile getiremediğim bir noktayı ifade etmek istiyorum. 4 üncü maddenin, organize sanayi bölgesinin oluşumuyla ilgili bölümünün (c) fıkrasında: "İl ve ilçelerdeki mevcudiyet durumuna göre sanayi odası veya ticaret ve sanayi odası..." Doğru. "...her ikisinin de bulunmaması halinde ticaret odasına..." şeklindeydi; ama, bu değiştirildi. Sanayi odasının anlamı, manası, sanayicilerin organize olması ve onların, özellikle bu bölgede daha fazla genişlemesi, yaygınlaşması ve sanayi bakımından kalkınmasına yöneliktir, yani sanayidir, sanayiciliktir. Buraya biz ticaret odasını, sanayi odası olmasına rağmen, ticaret ve sanayi odası değil de sanayi odası olmasına rağmen, ayrıca ticaret odasını koymakla acaba neyi kastettik, yani, ticaret odası, her halükârda sanayi odası olmasına rağmen, orada müteşebbis heyette rol alacak mı, buraya girebilecek mi; birinci sorum bu; çünkü bu, uygulamada illerde gerçekten çok büyük bir münakaşa konusu oluyor, birbirleriyle hepsi sürtüşme halindeler.

Bir diğer husus da, sanayici dernek ve kooperatiflerden bahsediyoruz. Bir bölgede birden fazla sanayici dernekleri var ve sanayici kooperatifleri var; bunların hepsi girebilecek mi? Bu konuda bir açıklık da yok. O zaman, birden fazla sanayici dernekleri, eğer az bile olsa, daha fazla kurulacak ve böylece bir rant mücadelesi halinde organize sanayi bölgesinde çok büyük sürtüşmeler yaşanacak.

Teşekkür ediyor, saygılar sunuyorum.

BAŞKAN – Ben teşekkür ederim.

Buyurun Sayın Bakanım.

SANAYİ VE TİCARET BAKANI AHMET KENAN TANRIKULU (İzmir) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Sayın Bedük'ün ve aynı zamanda Sayın Masum Türker'in konuşmasına cevap vermek üzere sözlerime başlıyorum.

Madde 7 ve madde 25'te ilgili konular düzenlenmekte ve Bakanlıkça onaylanan OSB iç talimatnamesiyle bu konular düzenlenmektedir. Bu konuyla ilgili, Bakanlık, bütün yetkilerini ve bütün denetim hakkını herhangi bir yere zaten devretmemektedir, bizzat üst denetim kuruluşu olarak görevlerine devam etmektedir. Aynı zamanda, müteşebbis heyet zaten iki yıllık bir süre için göreve seçilmektedir; öyle görevi bırakmamak veya keyfî bir şekilde uygulama yapmak durumunda değildir; bir süre sonra görevini genel kurula devretmek durumundadır. Görev devredilmezse, Bakanlık, denetim hakkını ve yetkisini sonuna kadar kullanacaktır.

Kıraç arazilerin tahsisiyle ilgili... Tabiî ki yer seçimi noktasından baktığımız zaman, arazi temini noktasında, Hazinenin elindeki arazilere biz öncelik veriyoruz; zaten müteşebbis heyet, ilkönce Hazine arazilerini götürüyor, araştırıyor ve ondan sonra bize başvuruyor, biz de o konuda, zaten, yer seçiminde 20'ye yakın kuruluş ve bunun içinde Çevre Bakanlığı da olduğu için, kıraç araziye bakıldığı zaman, çevresel faktörlere, çevresel etki değerlendirme raporunda da yer verileceği için, önce o noktadan geçiliyor, bakılıyor, kriter olarak ona göz atılıyor ve daha sonra da, uygun bir yer seçimi olarak kabul ediliyor.

SAFFET ARIKAN BEDÜK (Ankara) - Yani, ucuza verilebilecek mi? Geri kalmış iller için söylüyorum.

SANAYİ VE TİCARET BAKANI AHMET KENAN TANRIKULU (İzmir) – Tabiî efendim. Zaten, o konuda da bir düzenlememiz var. Acil destek kapsamına aldığımız zaman ucuza vermiş oluyoruz bunları.

Sizin 4 üncü madde (c) fıkrasıyla ilgili söylediğiniz; orada, tahmin ediyorum, madde çok açık geliyor. "İl ve ilçelerdeki mevcudiyet durumuna göre" diye başladığına göre Sayın Bedük, önce sanayi odası, daha sonra ticaret odası, daha sonra da ticaret ve sanayi odası -bazı yerlerde olduğuna göre- diye, birbirlerinin olup olmaması durumuna göre bu gidiyor; mevcut durumu da ona göre ayarlamış oluyorlar; herhangi bir yetki karmaşası olmuyor burada.

SAFFET ARIKAN BEDÜK (Ankara) - Sayın Başkan, bu açıklamanın tutanaklarda 4 üncü maddeyle ilgili görüşmeler kısmına alınmasını takdirlerinize sunuyorum.

MEHMET DÖNEN (Hatay) –Tutanakla bu açıklama ters.

BAŞKAN – Teşekkür ederim.

SANAYİ VE TİCARET BAKANI AHMET KENAN TANRIKULU (İzmir) – Devam edebilir miyim Sayın Başkan? Sayın Bedük'ün bir açıklaması daha vardı...

BAŞKAN – Tabiî, buyurun.

SANAYİ VE TİCARET BAKANI AHMET KENAN TANRIKULU (İzmir) – Özellikle (d) fıkrasıyla ilgili. "Sanayici dernek ve kooperatiflerde bir karışıklık olur mu" diyordu. Sayın Bedük'ün, özellikle, hassasiyetle durduğu bir konu var. Zaten, bu konuda valiler karar verecek Sayın Büdük. Valilik onayıyla oluyor; herhangi bir karışıklık olacağını tahmin etmiyorum.

Teşekkür ederim.

BAŞKAN – Teşekkür ederiz Sayın Bakanım.

Sayın Akın buyurun.

MURAT AKIN (Aksaray) – Sayın Başkan, delaletinizle, aşağıdaki sorumu, Sayın Bakanımızın cevaplandırması için tevcih ediyorum.

Aksaray ve Karaman İlleri, deprem bölgesi dışında olan yerleşim yerleridir. Son deprem nedeniyle, deprem bölgesinde olan ağır sanayimiz büyük hasar gördü, bundan ülke ekonomisi de, malumlarınız olduğu üzere, belki, daha artan oranda zarar gördü.

Yeni sanayi politikasında, yerleşim yeri olarak Aksaray İli ve Karaman İli, buraları, yerleşim alanı olarak, sanayileşmede teşvik olarak veya diğer yönlendirmelerle, sanayinin bu deprem bölgesi dışında olan illere kaydırılması konusunda, Bakanlıkta bir çalışma veya bir düşünce var mıdır?

Teşekkür ederim.

BAŞKAN – Teşekkür ederiz.

Buyurun Sayın Bakanım.

SANAYİ VE TİCARET BAKANI AHMET KENAN TANRIKULU (İzmir) – Efendim, bu konuya şöyle cevap vereyim: Bu konuda arazi keşfi, bizim Bakanlığımızın görevi içinde değil. Ancak, yer seçimi noktasında, biz, son iki deprem felaketinden sonra, yer zemin etütlerinde çok hassasiyetli davranmaya karar verdik. Özellikle, bu raporların daha hassas bir şekilde alınıp, yer zemin etütlerininin de yer seçimi komisyonlarına dahil edilmesine karar verdik; ancak bu noktada bizim Bakanlığımızı ilgilendiriyor efendim.

BAŞKAN – Teşekkür ederiz Sayın Bakanım.

Sayın Ayhan; buyurun.

CEVAT AYHAN (Sakarya) – Muhterem Başkan, delaletinizle, Muhterem Bakana tevcih etmek istediğim soruları arz ediyorum.

Bir tanesi; biraz önce, Masum Beyin konuşmasında ifade ettiği, sonradan organize sanayi bölgesine gelip parsel almak isteyenlerden fahiş bedel talebi, yatırımları engellemekte. Bazen, bu, rekabeti önlemek için de, rakipler tarafından -müteşebbis heyet nezdinde güçlü olan- kullanılabilmektedir.

Onun için, kanun tasarısının bir yerine "organize sanayi bölgelerinden parsel almak isteyenler, yapılmış olan altyapı -üstyapı, her türlü masraflara kendi parselleri oranında katılırlar ve müteakip masraflara da, yine, ortak olma hüviyeti çerçevesinde katılırlar" diye bir hüküm konulması düşünülüyor mu?

İkinci sorum: Organize sanayi bölgelerinde, arsa alıp, parsel alıp, bunu kapatanlar oluyor -il ismi vermeyeyim- buralar depo olarak kullanılıyor, başka kendi ihtiyaçları için kullanılıyor; ama, ilde yatırım yapmak isteyenler de, organize sanayi bölgesinde arsa bulamıyorlar. Bu organize sanayi bölgelerinde parsel alanların, parsel alış tarihinden sonra, belli bir sürede inşaat yapıp, üretime geçme şartını, yani yatırımı tamamlama şartını herhangi bir yere koymayı düşünüyor musunuz? Bu, bir zarurettir. Tabiî, pratiğe uygun bir hükmün bir yere konulması lazım ki, organize sanayi bölgeleri maksadına uygun olarak kullanılabilsin.

Üçüncüsü, geçen hafta Sakarya'da il meclisi toplantısı yapıldı. Şeker Fabrikası dolayısıyla -deprem bölgesi olarak- Vali beyle beraber, ildeki sivil toplum kuruluşlarıyla, meslek odalarıyla, siyasilerle, milletvekilleriyle toplantı yaptık. Sakarya'da şeker fabrikası yıkıldı. Bu şeker fabrikasının kireç ünitesi yıkıldı; bazı proses hatlarında, kazanlarında vesairede arızalar var. Tabiî, 17 Ağustosda yıkılan fabrikanın, 1 Ekim 1999'da, o kadar kısa bir sürede çalışması beklenemezdi; ama, şimdi, önümüzde 1 Ekim 2000 tarihi var. Ekim ayı onuncu ay; üç ay çıkarırsanız, yedi ay var, onuncu ayı katmayacaksınız, aşağı yukarı altı ay var, 1 Ekimde kampanyanın açılması lazım. Ben, milletvekili olarak, 23 Aralıkta, Adapazarı Şeker Fabrikasının Ankara'daki genel kuruluna katıldım. Orada, Pankobirlikte -Şeker Şirketi temsilcileri de oradaydı- bir proje çalışmanız var mı, yatırım tutarı nedir, nereden ne alacaksınız, ne kadar sürede inşaatı ve montajı tamamlayıp 2000 yılının 1 Ekiminde bu fabrikayı çalıştıracaksınız diye sorduğumda -23 Aralık itibariyle söylüyorum, geçtiğimiz 1999'da- hiçbir çalışmanın olmadığını, hiçbir hesabın yapılmadığını; zira, para olmadığını ifade ettiler.

BAŞKAN – Sayın Ayhan, sorunuza gelir misiniz efendim.

CEVAT AYHAN (Sakarya) – Bitiriyorum sorumu.

Tabiî, bu bilgiyi de Bakana arz etmem lazım ki, cevap şey olsun diye. Yine, geçen hafta Adapazarı'nda yaptığımız toplantıda da, aynı şeyin olduğunu tespit ettim. Bu altı aylık süre içerisinde Adapazarı Şeker Fabrikasının çalışır halde -1 Ekimde- teslim edilmesi için bugüne kadar ne çalışmalar yapılmıştır ve 1 Ekim 2000 tarihinde bu fabrika çalışacak mıdır? Bu, yüzbinlerce pancar ekicisinin problemidir; bunu arz edeyim dedim.

Teşekkür ederim.

BAŞKAN – Teşekkür ederiz.

Buyurun Sayın Bakanım.

SANAYİ VE TİCARET BAKANI AHMET KENAN TANRIKULU (İzmir)– Sayın Başkanım, Sayın Ayhan'ın sorularının başlangıcında sorduğu iki soru, tasarımızın 27 nci maddesinde, çıkaracağımız uygulama yönetmeliği, OSB Uygulama Yönetmeliği diye geçen hükmün altında derc edilmiş durumda. Bu çıkaracağımız yönetmelikte, bahsettiğiniz konuları da kapsayacağız.

Son sorduğunuz soruya gelince, Bakanlığımızda ve Türkiye Şeker Fabrikaları Anonim Şirketinde bu konuyla ilgili bir çalışma vardır. Çok ciddî ve ayrıntılı bir fizibilite etüdü hazırlattık. Ortaya çıkacak olan malî tablonun hangi kaynaktan karşılanacağına dair bir çalışma içindeyiz ve büyük bir ihtimalle, Hazine kaynaklarına başvurmamız gerekecek; çünkü, Şeker Fabrikalarının kendi finansman kaynakları bu konuda yetersiz kalıyor, öyle görünüyor. Dolayısıyla, o kaynak temini noktasında çalışmalarımız devam ediyor.

CEVAT AYHAN (Sakarya) – 1 Ekime yetişecek mi? Onu soruyorum özellikle.

SANAYİ VE TİCARET BAKANI AHMET KENAN TANRIKULU (İzmir)– Bu soruya cevap verebilmem için, Hazine yetkilileriyle yaptığımız görüşmenin neticelenmesini beklemem lazım.

Teşekkür ederim.

BAŞKAN – Teşekkür ediyoruz Sayın Bakanım.

Maddeyle ilgili görüşmeler tamamlanmıştır.

Maddeyle ilgili önerge yoktur.

MEHMET DÖNEN (Hatay) – Karar yetersayısının aranılmasını istiyorum Sayın Başkan.

BAŞKAN – 5 inci maddeyi oylarınıza sunacağım ve karar yetersayısı arayacağım; bu nedenle, oylamayı elektronik cihazla yapacağız.

Oylama için 5 dakikalık süre veriyorum.

Süreyi başlatıyorum.

(Elektronik cihazla oylama yapıldı)

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, oy pusulası gönderen arkadaşlarımız, işaret buyursunlar...

Karar yetersayısı yoktur; 18.05'te toplanmak üzere, birleşime ara veriyorum.

Kapanma Saati : 17.58

ÜÇÜNCÜ OTURUM

Açılma Saati : 18.05

BAŞKAN : Başkanvekili Ali ILIKSOY

KÂTİP ÜYELER : Mehmet ELKATMIŞ (Nevşehir), Levent MISTIKOĞLU (Hatay)

BAŞKAN – Türkiye Büyük Millet Meclisinin 74 üncü Birleşiminin Üçüncü Oturumunu açıyorum.

Görüşmelere kaldığımız yerden devam ediyoruz.

VI. – KANUN TASARI VE TEKLİFLERİYLE KOMİSYONLARDAN

GELEN DİĞER İŞLER (Devam)

1. – Organize Sanayi Bölgeleri Kanunu Tasarısı ve Plan ve Bütçe ve Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabii Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji Komisyonları Raporları (1/501) (S. Sayısı : 367) (Devam)

BAŞKAN – 5 inci maddenin oylaması sırasında karar yetersayısı aranılması istenmişti, birinci oylamada karar yetersayısına erişemedik.

Şimdi, ikinci kere 5 inci maddeyi oylayacağım ve karar yetersayısı arayacağım.

Bu arada şunu belirtmek istiyorum: Burada bulunmayan milletvekili arkadaşımız adına, hiç kimse, Başkanlığımıza oy pusulası göndermesin. Özellikle bunu rica ediyorum. Bu, bize yakışmaz.

Bu hususu ben tekrar tekrar hatırlatıyorum. Bir daha, buraya gönderilen oy pusulalarını okurum; çünkü, bazılarını biliyorum, burada olmadığını gördüm. Bu hoş bir durum değildir. Hiçbir arkadaşımızın buna tevessül etmemesini, birileri adına tevessül etmemesini özellikle istiyorum. (Alkışlar)

Arkadaşlar, biz, kendi dürüstlüğümüze saygı göstermek zorundayız. Birileri adına pusula göndermeyiniz.

A. TURAN BİLGE (Konya) – Sayın Başkan, bu tarafa bakmak suretiyle bu grubu töhmet altında bırakıyorsunuz.

BAŞKAN – Hayır, bütün gruplara söylüyorum, sadece bir gruba söylemiyorum.

HÜSAMETTİN KORKUTATA (Bingöl) – Kim göndermişse açıklayın Sayın Başkan.

BAŞKAN – Bir dahaki sefere açıklayacağım.

Oylama işlemini başlatıyorum:

(Elektronik cihazla oylama yapıldı)

BAŞKAN – Oylama işlemi sona ermiştir.

Millî Eğitim Bakanına vekâleten Sayın Fevzi Aytekin?.. Burada.

Sayın Toskay'a vekâleten Sayın Tanrıkulu?.. Burada.

Sayın Ahmet Tan?.. Burada.

Sayın milletvekilleri, 5 inci maddenin yapılan oylamasında karar yetersayısı vardır; 5 inci madde kabul edilmiştir.

6 ncı maddeyi okutuyorum:

ÜÇÜNCÜ BÖLÜM

Organlar

Organlar

MADDE 6. – Organize sanayi bölgesinin organları;

a) Müteşebbis heyet (işletme aşamasında genel kurul),

b) Yönetim kurulu,

c) Denetim kurulu,

d) Bölge müdürlüğü,

dür.

BAŞKAN – 6 ncı maddeyle ilgili olarak, Fazilet Partisi Grubu adına, Adıyaman Milletvekili Sayın Mahmut Göksu; buyurun efendim.

FP GRUBU ADINA MAHMUT GÖKSU (Adıyaman) – Sayın Başkan, değerli arkadaşlar; 367 sıra sayılı Organize Sanayi Bölgeleri Kanunu Tasarısı hakkında, Grubum adına söz almış bulunmaktayım; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Üzerinde konuştuğumuz madde, 6 ncı maddedir. Bu madde, organize sanayi bölgelerinin organlarını ortaya koymaktadır. Bunlardan birincisi müteşebbis heyet (işletme aşamasında genel kurul) ikincisi yönetim kurulu, üçüncüsü denetim kurulu, dördüncüsü bölge müdürlüğüdür. Daha sonra, her bir madde -bundan sonra gelen maddeler- bu kurulların ayrı ayrı tanzimini ele almaktadır.

Değerli arkadaşlar, hazırlanan bu yasa tasarısı, illerimizde kurulan organize sanayi bölgelerine hükmî şahsiyet kazandırmakta, bu amaçla, müteşebbis heyete ve üyelerine hak ve borç edinebilme imkânı getirmektedir. Zira, bundan önceki organize sanayi bölgeleri, Sanayi ve Ticaret Bakanlığının, 31.1.1982 tarih ve 17591 sayılı Resmî Gazetede yayımlanan bir yönetmeliğine göre faaliyetlerini yürütmekteydi. Ne var ki, hukukî bir boşluk olduğundan dolayı, birtakım muafiyetlerden ve imkânlardan istifade edememekte idiler. İşte, bu kanun tasarısını, bu manada, çok olumlu, çok yararlı, bölgelerin kalkınmasında önemli bir boşluğu dolduran bir düzenleme olarak gördüğümüzden dolayı desteklediğimizi, sözlerimin başında ifade etmek isterim.

Organize sanayi bölgeleri, ağırlıklı olarak, devlet kredisiyle oluşan ve devlet gözetiminde olan bölgeler olmakla beraber, müstakil organlarca yönetimleri öngörülmüştür. İşte, 6 ncı madde de, o organları birer birer tadat etmektedir.

Değerli arkadaşlar, organize sanayi bölgelerinin tarihçesini, arkadaşlarımız, zaman zaman dile getirdiler. 1961 yılından itibaren, ülkemizde, planlı, programlı bir kalkınma başlatılmış, ekonomik ve sosyal kalkınmaya ilişkin raporlar gereği, organize sanayi bölgelerinin, ülkenin ekonomik olarak ilerlemesindeki, bölgelerarası kalkınmışlık farkının ortadan kaldırılabilmesindeki ve çevrecilik, şehircilik açısından yararları düşünülerek organize sanayiler geliştirilmeye başlanılmıştır; ancak, bu organize sanayilerin altyapısını oluşturan küçük sanayi siteleri vardır ki, maalesef, bunların kurulması, yapılması yıllar almaktadır. Ben, burada, biraz, bunlardan bahsetmek istiyorum. Mesela, Adıyaman'da, 1969 yılında karar verilen küçük sitesinin yapımı, ancak 1988 yılında başlayabilmiş; 350 ortağı var ve bitirildiği takdirde de 3 000 kişiye istihdam imkânı sağlayacaktır. Ne var ki, 1969'da ortaya atılan bu sanayi sitesinin yapılması işi, ancak yeni yeni bitirilebilme aşamasına gelmiştir.

Modern şehircilik ve çevre temizliği açısından huzurlu ve rahat bir mekân olmasından dolayı, bu sanayi sitelerinin, özellikle Anadolu'nun il ve ilçelerinde yaygın hale getirilmesi elzemdir.

Adıyaman'ın bir başka ilçesi olan Besni'de, 1993 yılında ihale edilmiş 278 ortaklı bir site olmasına rağmen, bugüne kadar, ancak 80 tanesinin karkas inşaatı yapılmıştır. Bayram münasebetiyle bu ilçemize gittim; küçük sanayi sitesini gezdiğimde, yedi yıllık geçmişi olmasına rağmen, ancak yüzde 30'unun tamamlanabilmiş olduğunu gördüm. Bu demektir ki, bu şekilde giderse, daha onbeş yıl sürecek. Yani, bir küçük sanayi sitesinin bitimi eğer yirmi yıl gibi bir süre devam ederse, bu, hiçbir zaman rantabl olmayacak, gelişen teknoloji karşısında, belki, yapılanların da boşa olduğu anlaşılacaktır. Çünkü, geçen, Adıyaman'ın mahallî bir gazetesinde, Adıyaman küçük sanayi sitesinin yıkılmaya başladığı yazıyordu. Yani, bir taraftan yapmaya çalışırken, bir taraftan ilgisizlik ve ödeneğin verilmemesinden dolayı, ihaleyi alan kişinin devam ettirememesinden dolayı yıkıldığını, maalesef, gazetelerden okuyoruz. Onun için, Sayın Bakanımızdan burada rica ediyorum; Besni İlçemizdeki küçük sanayi sitesinin bitirilebilmesi için 1 trilyon gibi bir ödeneğe ihtiyaç var. Elbette, bunu bir anda vermesi belki zor; ama, ne var ki, atılımcı, ilerici, daima kendi kaynaklarıyla ayağa kalkmasını beceren bu ilçe halkımıza, 1 trilyon olmasa bile, belli bir düzeye getirilebilecek bir ödenek vermesini buradan istirham ediyorum.

Yine, Gölbaşı İlçemizde 1989'da küçük sanayi sitesi fikri ortaya atılmış, 58 ortağı var; ama, ödenek yokluğundan dolayı ihalesi bile yapılamamıştır. Oysa ki, bir an önce ihale yapılabilmesi için ne olması lazım; ödeneğin verilmesi lazım.

Değerli arkadaşlar, küçük sanayi siteleri, büyük organize sanayi bölgelerinin altyapısını oluşturan sanayici esnafımızı ayakta tutan kuruluşlardır. Esnafımız kan ağlamakta, büyük sıkıntıları var. Yine, bayram münasebetiyle gittiğim Besni İlçesinde, esnaf kefalet kooperatifinin bir toplantısına katıldım. Mesela, Halk Bankasından, bu kooperatif aracılığıyla, esnafımız -şimdi limitler 3,5 milyara çıkarılmış- bir kredi almakta; ama, ne var ki, alınan bu krediler, bir sürü bürokratik engele takılmaktadır. Yani, bir esnafımız, 1 milyar gibi bir kredi almaya çalışıyorsa, harçtı, puldu, ipotekti... Üç tane kefil bulacak ve bir sürü tapu işlemiyle beraber 1 milyarlık kredide eline geçen 600-700 milyon gibi bir para; ama, ne var ki, 1 milyarın da faizini ödemek durumunda kalıyor. Ayrıca, banka yüzde 5 bloke etmektedir. Bu esnafımız, zaten bu paraya ihtiyacı olduğu için alabilmek gayretindedir; dolayısıyla, birtakım bürokratik engellerle atılım yapan bu insanlarımıza set çekmememiz lazım.

Değerli arkadaşlar, organize sanayi bölgesi, genelde Marmara Bölgesindeki illerimizde; yani, sanayimiz, Marmara Bölgesinde yoğunlaşmıştır. 17 Ağustosta, biz, bir deprem yaşadık; bu depremde on binlerce insanımız öldü. Niçin; çünkü, bugüne kadar, sanayimizi, İzmit, İstanbul, Adapazarı ve Bursa dörtgenine hapsetmişiz. Oysaki, bugün, Gaziantep, Kayseri, Van, Elazığ gibi illerimizde sanayinin altyapısı vardır.

İşte, buradan, Sanayi Bakanlığından, yine istirham ediyorum. Sanayimizin sadece Marmara Bölgesine değil, Anadolu'nun bütün illerine kaydırılabilmesi için, altyapıyı oluşturması ve teşvik etmesi lazımdır; değilse, Marmara Bölgesinde yapılan bu sanayi tesisleri, bir deprem nedeniyle on binlerce insanın ölümüne neden oluyor; çünkü, Doğu ve Güneydoğu, İç Anadolu'dan, binlerce, yüz binlerce insan, iş bulabilmek amacıyla bu bölgelere göç etmek durumunda kalıyor.

Değerli arkadaşlar, GAP, Türkiye'nin bir kazancıdır. Biliyorsunuz, Atatürk Barajı, Şanlıurfa, Adıyaman arasına kurulmuş. Ne var ki, GAP'ın; yani, Atatürk Barajının imkânlarından çevre illeri istifade ederken, Adıyaman, sadece külfetine katlanmak durumunda kalmıştır. Sadece bu baraj münasebetiyle Adıyaman 1 ilçesini ve 80 köyünü sular altında bırakmıştır; verimli toprakları sular altında kalmıştır. Sadece Atatürk Barajıyla değil; Çat Barajı, yine Adıyaman topraklarında Malatya Ovasını suluyor; Çataltepe Barajı diye Gölbaşında kurulan bir baraj var, bununla, Gaziantep'e içmesuyu temin edilmeye çalışılıyor; Birecik Barajı var -gittiğimde gördüm, yine Besni topraklarının bir kısmı istimlak ediliyordu- bununla, Gaziantep'in Barak Ovası sulanacak; Atatürk Barajıyla Şanlıurfa sulanıyor... Dikkat ederseniz, Adıyaman hep kendisinden vermiş; ama, hiçbir şey alamıyor. Bundan dolayı, yine, Bakanımıza, buradan istirham ediyorum. Adıyamanımızı ayağa kaldırabilmek için...

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Buyurun Sayın Göksu.

MAHMUT GÖKSU (Devamla) – Teşekkür ederim.

Çevre illerimiz, Gaziantep, Şanlıurfa, Kahramanmaraş ve Malatya büyük illerdir; onların o imkânlarını, o ekonomik seviyelerini kazanabilmesi için, Sanayi Bakanımız, Adıyaman'a ilgi göstermelidir; çünkü, Adıyaman mağdur bir ildir. Geçenlerde Bayındırlık Bakanlığı, bir kararnameyle afete maruz bölgeler ilan etti. Adıyaman da afete maruz kalmıştır GAP'la. GAP'la Türkiye kazandı; ama, maalesef, Adıyaman kaybetti. İnşallah, bu külfet nimete dönüşür. Sayın Bakanımızın ilgi ve alakasıyla, oradaki küçük sanayi sitelerine diğer bölgelere nazaran biraz daha fazla göndererek o insanlarımızın mağduriyetini giderme, sular altında kalan o verimli arazilerden kaybettiklerimizi bu şekilde kazanma durumunda oluruz diye düşünüyorum.

Gündemdışı konuşmalarda, demin, Hasari Bey arkadaşımız tütünden bahsetti. Adıyaman'da tarım önemli bir sektör; bunun da yüzde 60'ı tütünle meşgul. Ne var ki kota geldi; yani...

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

MAHMUT GÖKSU (Devamla) – Bitiriyorum Sayın Başkan.

BAŞKAN – Süreniz bitti efendim. 1 dakikalık eksüreye itibar edeceğinizi umuyorum...

MAHMUT GÖKSU (Devamla) – Cümlemi bitirmeme müsaade ederseniz...

BAŞKAN – Efendim, benim prensiplerime aykırı.

MAHMUT GÖKSU (Devamla) – Teşekkür ederim.

Saygıyla selamlıyorum. (FP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederiz.

Doğru Yol Partisi Grubu adına, Samsun Milletvekili Kemal Kabataş; buyurun efendim. (DYP sıralarından alkışlar)

DYP GRUBU ADINA KEMAL KABATAŞ (Samsun) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; görüşülmekte olan 367 sıra sayılı tasarının 6 ncı maddesi üzerinde, Doğru Yol Partisi Grubunun görüşlerini sunmak üzere söz almış bulunuyorum; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Sanayileşme, organizasyon içinde sanayileşme, toplumda tüm kesimlerin tüm yerleşim birimlerinin çok sıcak ilgisini çeken kavramlar; dolayısıyla, bugün hukukî alt yapısını gerçek anlamda oluşturmaya çalıştığımız organize sanayi hareketinin ilk adımları 1967 yılında atılmış, 933 sayılı Kalkınma Planının Uygulanması Esaslarına Dair Kanunla dolaylı ifadelerle düzenlenmiş, 77 sayılı Uzun Vadeli Planın Yürürlüğe Konulması ve Bütünlüğünün Korunması Hakkında Kanunla getirilen hükümlerle Devlet Planlama Teşkilatının yönetiminde nüveleri ve uygulamaları başlatılmıştır.

1982 yılında hukukî açıdan pek çok sorun yaratan, Sanayi Bakanlığı tarafından hazırlanan fonlar yönetmeliğiyle organize sanayi bölgesi modeli ve uygulaması, bütün aksaklıklarına rağmen, eksikliklerine rağmen Türk sanayileşme stratejisinde önemli bir kurum olarak yer almıştır.

Bugün, sadece kurumsal açıdan baktığımızda, Sanayi Bakanlığının ve hükümetin Genel Kurulun gündemine getirdiği tasarı, bu anlamda, çok önemli bir eksikliği giderecek ve sanayileşme stratejilerimizde önemli bir sorunu ya da sorunlar silsilesini ortadan kaldıracak ve sistemi kurumsal açıdan sağlıklı bir hukukî temele oturtacak düzenlemeler içeriyor; bu bakımdan, fevkalade yerinde hükümler içeren bir tasarı. Ben de şahsım adına ve Grubumuz adına, burada getirilen düzenlemelere candan katıldığımızı ifade etmek istiyorum.

Değerli milletvekilleri, tabiî ki, Türkiye'deki sanayinin ya da sanayileşmenin ana sorunu bunlardan ibaret değil. Yani, bu düzenlemeyle biz, sistematik açıdan, kurumsal açıdan, hukukî açıdan, organize sanayiler modelini bir baza oturtuyoruz. Bu güzel; ama, sanayileşmenin ya da organize sanayi modelinin Türkiye'de başka önemli sorunları var. Bunlara işaret etmek ve bu anlamda, Sayın Bakana ve değerli yöneticilerine, görüşlerimizi bu vesileyle sunmak istiyorum.

Bugün, organize sanayi bölgeleri modelinde Türkiye'nin çok önemli bir finansman sorunu vardır. Bu sistem fevkalade yaygınlaştırılmıştır. Her ildeki yönetici, her ildeki politikacı, sanayileşmenin ve bu modelin cazibesi içinde kendi bölgesine, iline, merkezine bu organize sanayilerden birisinin kurulması için seferber olmuş ve bunda da ilk adımların atılmasını sağlamıştır.

Bugünkü tarih itibariyle, halen inşaatı devam etmekte olan, Sanayi Bakanlığının fonlar yönetmeliği kapsamında inşaatı devam etmekte olan organize sanayilerin 700 trilyon liralık finansman ihtiyacı, kaynak ihtiyacı vardır. Buna karşılık, 2000 yılı bütçesiyle verilebilen, ayrılabilen kaynak, sadece 38 trilyon liradır. Dolayısıyla, bu anlamda, işin finansal boyutu anlamında, Türkiye, bu modelde çok önemli bir finansal kayıpla, kaynak kaybıyla karşı karşıyadır. Burada, bir organize sanayi bölgesinin on yıl, onbeş yıllık bir inşaat dönemi içinde tamamlanabiliyor olması, önemli bir kayıptır, önemli bir israftır; önceliklerin doğru ortaya konulamaması anlamına gelmektedir.

Dolayısıyla, ben, Sayın Bakana öncelikle şunu öneriyorum: Bu, bir ihtiyaçtır; bu kadar çok sayıda organize sanayinin tamamlanması için yeteri kadar kaynak yoksa, bulunamıyorsa, lütfen, öncelikleri, katkıları ve ihtiyaçları yönünden, finanse edilecekleri bir skalaya, bir listeye oturtalım ve bu kayıpları yaygın olmaktan çıkaralım.

Organize sanayi bölgeleriyle ilgili olarak ikinci önemli konu da şudur: Türkiye, bir sanayileşme stratejisini, doğru dürüst tanımlamış ve ortaya koyabilmiş değildir. Nedir strateji eksikliği; bir ilde, bir bölgede kurduğunuz organize sanayi, sadece organize sanayiin fizikî altyapısını oluşturuyor; oysa, sanayi, ortak stratejiyle oluşturulacak bir ekonomik aktivitedir. Sanayiniz var, yolunuz yok; yolunuz var, limanınız yok; limanınız var, çalışmıyor; havaalanınız var, kargo tesisi yok, nitelikli işgücünüz yok, bundan öteye, bu organize sanayi bölgesinde yatırım yapılmasını teşvik edecek teşvik sisteminiz yok. Dolayısıyla, fizikî altyapıyı kurmuşsunuz, oluşturmuşsunuz, sanayi hâlâ gelmemiş. Kaynak, bu anlamda israftır. Dolayısıyla, Türkiye, organize sanayi bölgelerinin oluşumunda bir bütünlük aramak, bir strateji aramak zorundadır. Yolu olmayan yerde, ulaşımı olmayan yerde, limanı çalışmayan yerde, havaalanında ihracat tesisleri olmayan yerde, organize sanayi için yapılan büyük harcamalar, sanayileşmeyi o bölgeye, o ile taşımıyor. Dolayısıyla, bu açıdan da sisteme bir bütünlük içerisinde bakmak ihtiyacı vardır. Türkiye, bu anlamda da önemli eksiklikler sergilemektedir.

Değerli milletvekilleri, benim ilimde, Samsun'da, Türkiye'nin, önemli, büyük, merkez illerinden birinde, yirmi yıl önce başlatılmış olan organize sanayi inşaatı, henüz tamamlanmak üzeredir ve bu ilin bu kadar büyük potansiyeline rağmen, kapasitenin sadece yüzde 40'ı kullanılabilmektedir. Bunun nedenleri üzerinde düşünmek ve sorunları çözücü bir yaklaşım içerisinde konuyu ele almak zorundayız. Bunun nedenlerine baktığımızda, Samsun'daki sanayi niye gelişmiyor; çünkü, buradaki sanayiin gelişimini sağlayacak teşvik sistemi yok, potansiyel var, yatırım yok, kaynak yok, liman çalışmıyor, havaalanı yoktu, şimdi var; ihracat için organize sanayi bölgesindeki havaalanının kargo tesisleri yok. Dolayısıyla, devlet, altyapıdan birinci derecede sorumlu kurum olarak bu ihtiyaçları bir bütünlük ve zamanlama açısından da, gecikmeyi önleyecek bir yapı içinde ele almak zorunda. Aynı şekilde, iki yeni organize sanayi bölgesi Samsun'da yatırım programına alınmış durumda. Bunlardan, Türkiye'nin en büyük tarımsal organize sanayii olma potansiyeline sahip Bafra Organize Sanayii ciddî sorunlarla karşı karşıya. Bafra, Türkiye'deki tarımsal üretimin merkezi, üssü olacak konumda; ama, 3,2 trilyon liralık bir yatırım ihtiyacı için 2000 yılı bütçesinde ayırabildiğimiz ödenek sadece 15 milyar lira.

Değerli milletvekilleri, Türkiye, önceliklerini ortaya doğru koymak, önceliklerine göre bir strateji oluşturmak ve bunu, bu büyüklük içinde götürmek zorunda. Aynı şekilde, ikinci organize sanayi olan Kavak Organize Sanayii de 1995'ten bu yana yatırım programında, bu yıl için ayrılabilen ödenek sadece 15 milyar lira. Bu, bu işe inançsızlığımızın ifadesidir, bu işi ciddiye almadığımızın ifadesidir. Ben diyorum ki, öncelikleri doğru set edelim ve stratejik yaklaşalım bu olaya. Sadece genel kurullarla, sadece denetim kurullarının oluşturulmasıyla, sadece yönetmelikten kanuna geçmiş olmakla sorunu çözebilmiş olamıyoruz. İstirhamım bu, Sayın Bakandan da istirhamım bu. Lütfen, sanayileşmenin içerdiği büyük ağırlıkla, bu konudaki öncelikleri doğru ortaya koyalım, stratejiyi belirleyelim ve daha fazla, bu bölgelerde, bu önemli kurumlarda israfa neden olmayalım, zaman açısından büyük kayıplara neden olmayalım, sanayicinin sanayileşme heyecanını kırmayalım, uygun teşvik modelini de bu bölgeler için lütfen gecikmeden getirelim. Türkiye'nin bu kurumlara ihtiyacı var, Türkiye'nin sanayileşmeye ihtiyacı var. Bu, fevkalade özellikli, öncelikli bir konu.

Görüşlerimi bu çerçevede özetle sundum, Grubum adına tekrar teşekkür ediyor, saygılar sunuyorum. (DYP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederiz Sayın Kabataş.

Gruplar adına başka söz isteği?.. Yok.

Şahısları adına, Sayın Aslan Polat?..

ASLAN POLAT (Erzurum) – Vazgeçtim.

BAŞKAN – Sayın Cevat Ayhan; buyurun. (FP sıralarından alkışlar)

CEVAT AYHAN (Sakarya) – Muhterem Başkan, muhterem arkadaşlar; organize sanayi bölgeleriyle ilgili 367 sıra sayılı kanun tasarısının 6 ncı maddesi üzerinde söz almış bulunuyorum.

Madde, organize sanayi bölgesinin organlarını düzenlemektedir. Bunlar, müteşebbis heyet (işletme aşamasında genel kurul), yönetim kurulu, denetim kurulu, bölge müdürlüğüdür; bunlarla ilgili konuşuyoruz.

Tabiî, bu tasarı, mühim bir tasarı; organize sanayi bölgelerinin yeni imkânlara kavuşması, süratle kurulması, bir kere, kanunî bir temele kavuşması ve özel organize sanayi bölgeleri kurulmasına imkân verdiği için. Umut ederim, mühim bir engel aşılmış ve gelişmek için mühim imkân da getirilmiş olur.

Konuşan arkadaşlar, tabiî, illerinde organize sanayi bölgelerinin kurulmasının uzun zaman almasından, bir türlü tamamlanmamasından şikâyetçidirler haklı olarak; Anadolu illerinin birçoğunda bu şikâyetler var. Gelişmiş iller, genellikle arsa almak isteyenlerden elde ettikleri paralarla altyapıyı yapıyorlar; ama, bazı illerde bu imkân yok. Nitekim, biraz önce, Adıyaman'la ilgili, arkadaşımız ifade etti; yine, Samsun'la ilgili, Sayın Kabataş haklı olarak şikâyetelerini ortaya koydu. Birçok ilimizde organize sanayi bölgeleri ihtiyacı had safhada. Tabiî, Sanayi ve Ticaret Bakanlığı da bunları bir an önce yapmak istiyor, herkes yatırım yapmak istiyor; ama, imkân yok değerli arkadaşlar.

Bakın, tabiî, şevk kırmak istemiyorum; ümit, insanın çalışmasında en mühim dinamik güçtür, insan ümit ederse çalışır, inanırsa çalışır; ama, çok zor bir durum; nereden para bulacağız? Şimdi, bütçeye baktığımızda -iki aylık uygulama- bakın, ocak ayında vergi gelirleri 1 katrilyon 622 trilyon lira, faize ödenen 2 katrilyon 70 trilyon lira; bütün gelirleri hesaba katsanız yine yetmiyor; yani, trafik cezasına kadar koysanız devletin bütün geliri 2 katrilyon 40 trilyon lira, faize giden, 2 katrilyon 70 trilyon lira, daha çok.

Yine, şubat ayına bakıyoruz, şubat ayında da, vergi gelirleri 2 katrilyon 475 trilyon lira, faize ödenen 2 katrilyon 620 trilyon lira; diğer gelirleri de hesaba katsanız, yine, 2 katrilyon 891 trilyon lira. İki aylık ocak, şubat rakamlarına baktığınız zaman, vergi dışındaki gelirler de dahil devletin bütün gelirleri 4 katrilyon 931 trilyon lira, sadece borç faizine giden 4 katrilyon 690 trilyon lira; yani, aradaki fark, aşağı yukarı 200 trilyon lira, sadece diğer ihtiyaçlara harcayacaksınız, personel, cari giderler, yatırımlar...

Bu iki aylık dönemde yatırımlara yaptığımız harcama sadece 40 trilyon liradır; faize giden 4,7 katrilyon liradır... Bu yatırım talepleri, sıkıntıları doğru; yani, her bakanlık, Tarım Bakanlığı, Sanayi Bakanlığı, hepsi bunu arzu ediyor, Türkiye bunu arzu ediyor; ama, böyle zor bir duruma düşmüş Türkiye; yani, sıkıntı bu noktadadır. Ben bakan olan arkadaşlara da Allah kolaylık versin diyorum; yani, Türkiye'nin süratle bu bataktan çıkması lazım. Bu bataktan çıkmazsa, Sayın Cumhurbaşkanı, geçmişte, zaman zaman "devlet iflas etmez" der; ama, iflas etmezse ne olur; onun adını gelin beraber koyalım sonra.

Teşekkür eder, hepinizi hürmetle selamlarım. (FP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederiz Sayın Ayhan.

Şahsı adına, Tokat Milletvekili Sayın Ali Şevki Erek; buyurun.

ALİ ŞEVKİ EREK (Tokat) – Sayın Başkanım, çok değerli milletvekili arkadaşlarım; gerçekten, 367 sıra sayılı yasa tasarısıyla, Türkiyemizin çok önemli bir meselesini, Türkiye Büyük Millet Meclisi gündemine getirmiş bulunuyoruz. Her şeyden önce, bu tasarıyı sevk etmelerinden dolayı, değerli Bakanımıza, onunla beraber çalışan bürokratlara ve bu yasa tasarısının temelini atıp 1996'lardan beri sürdüregelen eski Sanayi ve Ticaret Bakanlarımız Sayın Erez, Sayın Gönül ve diğer arkadaşlarımıza burada, huzurlarınızda şükranlarımı sunuyorum.

Bu yasa tasarısının büyük bir boşluğu doldurduğunda şek ve şüphe yok. Esasında, 1982'de çıkarılan bir fon yönetmeliğiyle, bugüne kadar idare edilegelen organize sanayi bölgelerinin oluşumuna kesinlikle bir çözüm getirilmek isteniyor. Bunun faydalı olduğu muhakkak, bir boşluğu doldurduğu muhakkak.

Değerli arkadaşlarım, bu tasarı, bu meselenin halli için hangi ölçüde, hangi yüzdede etkili olacak sorusunu sorduğumuzda, sadece, şeklî altyapı, statüsel altyapı itibariyle meseleyi bitiremeyeceğimizi görmüş bulunuyoruz. Nedir o; o şudur: Bugün, Türkiye'de, küçük ve orta boy işletmeler dediğimizde, yani KOBİ dediğimizde, bunların organize sanayi bölgeleriyle eşdeğer anlamda, eşanlamda telakki edildiğini hepimiz biliyoruz. Organize sanayi bölgesi, bir ölçüde eksisiyle artısıyla KOBİ, küçük ve orta boy işletmeler. Küçük ve orta boy işletmeler, Türkiye'de, genelde işletmelerin yüzde 99'unu teşkil ediyor; dünyada da bu genelde böyle, üretimdeki payı itibariyle yüzde 50'lerde ve yüzde 60'larda, Avrupa Birliği ülkelerinde, Amerika Birleşik Devletlerinde de böyle.

Katmadeğer konusunda da, yüzde 50 ile yüzde 65'ler arasında bir katkıda bulunuyor küçük ve orta boy işletmeler, genelde, Türkiyemizde de böyle, ancak, bir noktada ayrılıyoruz; ihracata katkı bakımından Avrupa Birliği ülkelerinde verilen rakam, İstanbul Ticaret Odasının mart ayında yayımlanan bildirgelerine göre yüzde 35'ler civarında; Amerika Birleşik Devletleri için bunu yüzde 45 olarak gösteriyor İstanbul Ticaret Odası; Türkiye'de ihracata katkı nispeti yüzde 8. En çarpıcı, en önemli, en vurgulanması lazım gelen nokta kredilerden aldığı pay; Avrupa Birliği ülkelerinde, ortalama kredilerden aldığı pay yüzde 40'lar civarında, Amerika Birleşik Devletlerinde yüzde 50 civarında, Türkiye'de tüm desteklerden ve kredilerden aldığı pay İstanbul Ticaret Odasının rakamlarına göre yüzde 3, birkısım değerli konuşmacı arkadaşlarımızın verdiği rakama göre yüzde 4...

Değerli arkadaşlarım, eğer bu destekleri sağlayabilirsek -ki, bugünkü rakamlara göre yine 3,5-4 milyon civarında küçük ve orta boy işletmeye sahip olduğumuz biliniyor- bunları tam anlamıyla destekleyebildiğimiz ölçüde, her işletmenin bir adet istihdam imkânı yarattığını düşünürsek, bir vatandaşımıza iş sağlayabileceğini hesap edersek, gayet açık ve net, bir kalemde 4 milyon işsiz gencimize iş verme imkânının konuşulduğu veya beklendiği bir meseleyi görüştüğümüzü hemen derhal anlayabiliriz. Bunun tek şartı desteklemek; ama, tabiî, bugünkü Türkiye'nin bütçesi, bugünkü Türkiye'nin ekonomik durumu gayet açık ve kesin -biraz evvel arkadaşlarımız ifade ettiler- şu anda, Türkiye'deki organize sanayi bölgelerinin altyapısının tamamlanması için 700 trilyon liraya ihtiyaç var, 2000 yılı bütçesine konulmuş para 38 trilyon; bunun da altyapıya yönelik kısmı 15-18 trilyon civarında, öbürleri kamulaştırmayla ilgili.

Benim vilayetimde -biraz sonra soru sorma fırsatımız olursa, Sayın Bakanımıza soracağım- 200'e yakın işletme var, 100 tane inşaat var idi.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

ALİ ŞEVKİ EREK (Devamla) – Değerli arkadaşlarım, son iki yılda, inşaatı duran, yarıda kalan işletme sayısı 50 civarında. Erbaa, Niksar, Zile ve Turhal organize sanayi bölgeleri 1997 yatırım programına alınmış olmasına rağmen, üç yıldan beri -tabirimi mazur görünüz- uykuda.

Bunun hakkından nasıl geleceğiz; bunun hakkından... Bu konu, Türkiye'nin, öncelikli ve en önemli konusu; desteklenmeye layık. Yüzde 3 kredi payıyla bunu götürebilir miyiz götüremez miyiz; bize göre, götüremeyiz. O zaman, batan bankalara tahsis edilecek trilyonlar yerine, 4 milyon küçük ve orta boy işletmeyi öncelikle ele almamızda büyük zaruret var diyorum.

Yüce Heyetinizi, sevgilerimle, saygılarımla selamlıyorum. (DYP, FP ve ANAP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederiz Sayın Erek.

6 ncı maddeyle ilgili konuşmalar tamamlanmıştır.

Önerge yok.

Sayın Erek, soru mu soracaktınız efendim?

ALİ ŞEVKİ EREK (Tokat) – Evet.

BAŞKAN – Buyurun efendim.

ALİ ŞEVKİ EREK (Tokat) – Sayın Başkanım, aracılığınızla, Değerli Bakanımızdan, şu sorularıma cevap lütfetmelerini arz ediyorum:

Tokatımızda, 1997'de -biraz evvel de arz ettiğim gibi- 4 tane yeni organize sanayi bölgesi var; Zile, Turhal, Erbaa ve Niksar. 2000 yılında, Sanayi ve Ticaret Bakanlığımızın programlarına göre, bu her bir organize sanayi bölgemize ne kadar bir tahsisat yapıldı?

Bu tahsisata göre, bitirilme müddeti konusunda, Değerli Bakanımız, acaba bir müddet verebiliyor mu? Bu konuda, organize sanayi bölgelerinin bir an evvel faaliyete geçmesi konusunda, 2000 yılında belirtilen esaslar üzerinde, ayrıca, yıl sonuna kadar ilave bir öncelik veya bir tahsisat düşünülüyor mu?

Teşekkür ederim.

BAŞKAN – Teşekkür ederiz.

Sayın Bakanım, yanıtlayacak mısınız?

SANAYİ VE TİCARET BAKANI AHMET KENAN TANRIKULU (İzmir) – Müsaade ederseniz Sayın Başkanım.

BAŞKAN – Rica ederim, buyurun.

SANAYİ VE TİCARET BAKANI AHMET KENAN TANRIKULU (İzmir) – Turhal, Niksar, Erbaa organize sanayi bölgeleriyle ilgili olarak; kamulaştırma safhası bitmiş, şu anda, bunlar inşaat safhasındalar. Biz, ihale için gerekli müsaadeyi ve izni verecek duruma geldik. İhale açılacak bu sene; bu noktada, ihale açılması için gerekli ödenek de verilecek.

Ek bir ödenek talebi ise; biz, fonda biriken para durumumuza göre yıl ortasında kaynaklarımızı araştırıyoruz -önceliklerimizi, Sayın Kabataş'ın belirttiği gibi, bir sanayi stratejisi çerçevesi içerisinde- bir an önce bitirilmesi gerekli olan organize sanayi bölgelerine de ilave eködenek imkânı çıkarmaya çalışacağız.

Teşekkür ederim.

BAŞKAN – Teşekkür ederiz Sayın Bakanım.

6 ncı maddeyle ilgili müzakereler tamamlanmıştır.

6 ncı maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... 6 ncı madde kabul edilmiştir.

7 nci maddeyi okutuyorum:

Müteşebbis heyet

MADDE 7. – Müteşebbis Heyet OSB’nin oluşumuna katılan kurum ve kuruluşların yetkili organlarınca, mensupları arasından tespit edilecek üyelerden oluşur. Müteşebbis heyeti oluşturacak üye sayısı 15 asıl ve 15 yedek üyeden fazla olamaz. Müteşebbis heyet, en az 4’ü kendi üyeleri arasından olmak üzere Yönetim Kuruluna 5 asıl ve 5 yedek üye, denetim kuruluna da 2 asıl ve 2 yedek üye seçer.

Katılan kurum ve kuruluşların müteşebbis heyette temsil edilecekleri üye sayısı, katılım oranları dikkate alınarak kuruluş protokolünde belirlenir.

Müteşebbis heyette yer alan üyeler iki yıl için seçilir ve temsil ettikleri kurum ve kuruluşlardaki görevleri sona erdiğinde üyelikleri düşer. Üyelikten düşen veya ayrılan üyenin yerine, temsil ettiği kurum ve kuruluşun ön sıradaki yedek üyesi geçer. Katılan üye yerine geçtiği üyeden kalan süreyi tamamlar.

Müteşebbis heyet ilk toplantısında, valinin başkan olması durumunda, 4 üncü maddenin yedinci fıkrasında sayılan kuruluşlardan il özel idaresi ve belediye temsilcileri dışında kalanlardan bir başkanvekili; aksi takdirde bir başkan ve bir başkanvekili seçer.

Müteşebbis heyet en az üç ayda bir defa başkan veya başkanın yokluğunda başkanvekili başkanlığında salt çoğunluk ile toplanır. Kararlar mevcudun salt çoğunluğu ile alınır. Oyların eşitliği halinde başkanın oyuna itibar edilir.

Müteşebbis heyette görevli üyeler, geçerli sayılan bir mazeretleri olmaksızın üst üste yapılan üç toplantıya veya mazeretli olsa dahi bir yıl içinde yapılan toplantıların en az yarıdan bir fazlasına katılmamaları halinde üyelikten çekilmiş sayılırlar.

Müteşebbis heyet, OSB’nin kuruluş amacını gerçekleştirmek için gerekli kararları ve tedbirleri almak, yer seçimi raporunda belirtilen hususları yerine getirmek, kanun, yönetmelik, kuruluş protokolü ve benzeri düzenlemelerle verilen görevleri yapmak, yönetim ve denetim kurulu çalışmalarını ve hesaplarını ibra etmek, OSB’ye ait para ve diğer kaynakları kuruluş amacına uygun kullanmakla yükümlü ve görevlidir.

Müteşebbis heyet üyeleri ile yönetim ve denetim kurulu üyelerinin görevlendirilme usul ve esasları, kuruluş protokolünün tanzim şekli ve ihtiva edeceği hususlar ile görev ve çalışmalarına ilişkin esaslar Bakanlıkça çıkarılacak yönetmelikle düzenlenir.

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, 7 nci maddeyi okuttum; ancak, görüşme yapmak -bir konuşmacının dahi konuşması- için süremiz kalmamıştır; çalışmalarımızın sonuna geldik.

Bu nedenle, kanun tasarı ve tekliflerini sırasıyla görüşmek için, 4 Nisan 2000 Salı günü saat 15'te toplanmak üzere, birleşimi kapatıyorum.

Kapanma Saati : 18.50

VII. – SORULAR VE CEVAPLAR

A) YAZILI SORULAR VE CEVAPLARI

1. – Osmaniye Milletvekili Şükrü Ünal’ın, özürlü ve özürlü ailelerinin vergi indiriminden yararlanmalarına ilişkin sorusu ve Devlet Bakanı Şuayip Üşenmez’in cevabı (7/1507)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın Yozgat Milletvekili ve Devlet Bakanı Sayın Şuayip Üşenmez tarafından yazılı olarak cevaplandırılmasını delaletlerinizi saygılarımla arz ederim.

1. Özürlü ve özürlü aileleri vergi indiriminden nasıl ve ne oranda yararlanıyorlar.

2. a) Ortopedik Özürlüler,

b) Zihinsel Özürlüler,

c)Görme Özürlüler,

d)İşitme Özürlüler ve ailelerinin vergi indiriminden faydalanabilmeleri için ne gibi bir işlem gerekmektedir.

Şükrü Ünal

Osmaniye

T.C.

Devlet Bakanlığı 29.3.2000

Sayı : B.02.0.014/2.00-1346

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

İlgi :Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığının 7.3.2000 gün ve Kan. Kar. Md. A.01.0.GNS.0.10.00.02-7/1507-4417/10584 sayılı yazıları.

Osmaniye Milletvekili Sayın Şükrü Ünal’ın tarafımdan cevaplandırılması istenilen 7/1507-4417 esas nolu yazılı soru önergesine ait cevap ilişikte sunulmuştur.

Bilgilerinizi ve gereğini arz ederim.

Prof. Dr. Şuayip Üşenmez

Devlet Bakanı

Osmaniye Milletvekili Sayın Şükrü Ünal’ın 7/1507-4417 Esas Nolu Yazılı Soru Önergesine Ait Cevap

29 Temmuz 1998 tarih ve 23417 mükerrer sayılı Resmî Gazetede yayımlanan Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkındaki 4369 sayılı Kanun ile Gelir Vergisi Kanununun usul ve esaslarında da değişiklik yapılarak; serbest meslek erbabı olan özürlüler ile kendisi özürlü olmasa bile ailesinde özürlü kişi bulunan serbest meslek erbabı ile ücretlilerin 1.1.1999 tarihinden itibaren vergi indiriminden yararlanmaları imkânı getirilmiştir.

Konuyla ilgili olarak 24 Şubat 1999 tarih ve 23621 sayılı Resmî Gazetede yayımlanan 222 seri nolu Maliye Bakanlığı Gelir Vergisi Genel Tebliğine göre;

Özürlü hizmet erbabı ile bakmakla yükümlü olduğu özürlü kişi bulunan hizmet erbabına,

Özürlü serbest meslek erbabı ile bakmakla yükümlü olduğu özürlü kişi bulunan serbest meslek erbabına,

Basit usulde vergilendirilenlerden, tüccar ve ücretli duruma girmeksizin, imalat, tamirat ve küçük sanat işleri ile uğraşan (ilk madde ve yardımcı malzeme müşteriye ait olarak faaliyet gösteren terzi, tamirci, marangoz gibi)özürlülere aşağıdaki tarife üzerinden indirim uygulanmaktadır.

Çalışma gücünün en az % 80’ini kaybetmiş 1 inci derece özürlüler için özel indirim tutarının 8 katı (8x18 750 000)+özel indirim,

En az % 60’ını kaybetmiş 2 nci derece özürlüler için özel indirim tutarının 4 katı (4x18 750 000)+ özel indirim,

En az % 40’ını kaybetmiş 3 üncü derece özürlüler için özel indirim tutarının 2 katı (2x18 750 000)+ özel indirim uygulanmaktadır.

Ayrıca memurlar için 18 750 000 TL. genel muafiyet indirimi sağlanmaktadır.

İndiriminden yararlanmak üzere başvurulan daire tarafından sevk edilecek hastaneden alınan rapora göre en az % 40 özürlü olanlar bu haktan yararlanabilmektedir.

Vergi indirimi özürün türüne göre değil; derecesine göre uygulanmakta olup, işitme özürlüler de diğerlerinde olduğu gibi özür derecesine göre indirimden yararlanmaktadır.

Vergi indiriminden yararlanmak için; illerde, defterdarlık gelir müdürlüğüne, bağımsız vergi dairesi bulunan ilçelerde vergi dairesi müdürlüğüne, diğer ilçelerde ise mal müdürlüğüne başvurulması gerekmektedir.

Bu işlemler için gerekli olan belgeler :

Özürlü hizmet erbabı için çalıştığı işyerinden alacağı hizmet erbabı olduğunu gösterir belge, nüfus cüzdanı örneği ve üç adet fotoğraf.

Hizmet erbabının bakmakla yükümlü olduğu özürlü kişiler için ücretlinin çalıştığı işyerinden alacağı hizmet erbabı olduğunu gösterir belge, özürlü kişilerin nüfus cüzdanı örneği ve üç adet fotoğrafı, özürlü kişiye bakmakla yükümlü olduğunu gösterir belge,

Özürlü serbest meslek erbabı için vergi kimlik numarasını gösteren belge, nüfus cüzdanı örneği ve üç adet fotoğrafı,

Serbest meslek erbabının bakmakla yükümlü olduğu özürlü kişiler için; serbest meslek erbabının vergi kimlik numarasını gösteren belge, özürlü kişilerin nüfus cüzdanı örneği ve üç adet fotoğrafı, özürlü kişiye bakmakla yükümlü olduğunu gösteren belge,

Sakatlık indiriminden yararlanma hakkına sahip basit usulde vergilendirilenler için vergi kimlik numarasını gösteren belge, nüfus cüzdanı örneği ve üç adet fotoğrafı, gerekmektedir.

2. – İstanbul Milletvekili İsmail Aydınlı’nın, Camialtı ve Haliç tersanelerinin kapatılacağı iddialarına ilişkin sorusu ve Devlet Bakanı Ramazan Mirzaoğlu’nun cevabı (7/1509)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın Denizcilik Müsteşarlığından sorumlu Devlet Bakanı tarafından yazılı olarak yanıtlanmasını dilerim.

Saygılarımla. 25.2.2000

Av. İsmail Aydınlı

İstanbul

1. İstanbul Haliç içinde kurulu Türkiye Gemi Sanayii A.Ş.’ye ait Türkiye’nin en büyük iki sivil Camialtı ve Haliç Tersanelerinin kapatılmasının gündemde olduğu doğru mudur, doğruysa bunun nedenleri nelerdir?

2. Bugün yaklaşık bin işçi-teknisyen ve mühendisin çalıştığı, en az beş bin çalışana iş ve kapasite yaratabilecek bu iki tersanenin, Millî Savunma Bakanlığı ve Deniz Kuvvetleri Komutanlığınca donanmanın savaş gücü bakımından gerekli olduğu konusundaki görüş ve raporu bilinmekte midir?

3. Bu iki tersanenin Özelleştirme İdaresi Başkanlığına devredilerek, olumsuz koşullar içine atıldığı iddiaları konusunda ne düşünüyorsunuz?

4. Bu iki tersanenin kapatılarak ya da özelleştirilerek,

a)Denizciliğimize ve gemiciliğimize ağır bir darbe vurulacağı,

b) Çalışanlarının mağdur edileceği,

c) Tersane alanlarının rant kavgasına neden olunacağı iddiaları konusunda ne düşünülmektedir?

T.C.

Başbakanlık 29.3.2000

Denizcilik Müsteşarlığı

Gemi İnşa ve Tersaneler Genel Müdürlüğü

Sayı :B.02.1.DNM/0.07.02.02/00582

Konu :Camialtı ve Haliç Tersaneleri

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığı

Genel Sekreterliği

(Kanunlar ve Kararlar Dairesi Başkanlığı)

İlgi : 7.3.2000 tarih ve 10600 sayılı yazınız.

İlgi yazınız ekinde yer alan, İstanbul Milletvekili Sayın İsmail Aydınlı tarafından 25.2.2000 tarihli yazılı soru önergesinde; Türkiye Gemi Sanayii A.Ş.’ne bağlı Camialtı ve Haliç Tersanelerinin kapatılıp kapatılmayacağı ve özelleştirilmesi konularına ilişkin soruların Bakanlığımca cevaplandırılması istendiği anlaşılmaktadır.

Bilindiği üzere, Türkiye Gemi Sanayii A.Ş.’ne bağlı Pendik ve Alaybey Tersanelerinin Deniz Kuvvetleri Komutanlığına devrinden sonra özelleştirilmek üzere, Kamu tersanesi olarak yalnızca Haliç ve Camialtı Tersaneleri kalmış bulunmaktadır. Bunun sonucu olarak, 488 000 DWT olan Gemi İnşaa Sanayii kapasitesi yaklaşık yarı yarıya azalmış bulunmaktadır. Bu durumu telafi etmek üzere, Müsteşarlığımızca Karadeniz, Ege ve Akdeniz kıyıları genelinde yeni tersane alanları tespiti çalışmaları sürdürülmektedir.

Bu itibarla, bahse konu soru önergesinde yer alan hususların Özelleştirme İdaresi Başkanlığının bağlı olduğu Devlet Bakanlığınca cevaplandırılmasının gerektiği mütalaa olunmaktadır.

Bilgilerinizi ve gereğini arz ederim.

Prof. Dr. Ramazan Mirzaoğlu

Devlet Bakanı

 

 

3. – Muğla Milletvekili Fikret Uzunhasan’ın, Aydın-Çine Barajı gölet sahasında kalan tarihi İnce Kemer Köprüsüne ilişkin sorusu ve Kültür Bakanı M. İstemihan Talay’ın cevabı (7/1581)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorumun Kültür Bakanı Sayın İstemihan Talay tarafından yazılı olarak cevaplandırılmasını arz ederim.

Saygılarımla. 7.3.2000

Fikret Uzunhasan

Muğla

Soru 1. Yapılmakta olan Aydın-Çine Barajı göl sahasında kalan, tarihi “İnce Kemer” köprüsünün, baraj tamamlanınca durumunun ne olacağı?Koruma altına alınıp alınmayacağı hususunun belirlenmesi mümkün müdür?

T.C.

Kültür Bakanlığı 30.3.2000

Araştırma, Planlama ve Koordinasyon

Kurulu Başkanlığı

Sayı : B.16.0.APK.0.12.00.01.940-178

Konu : Yazılı soru önergesi

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

İlgi :Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığı Kan. Kar. Md.’nün 21.3.2000 gün ve A.01.0.GNS.0.10.00.02-10983 sayılı yazısı.

Muğla Milletvekili Sayın Fikret Uzunhasan’ın “Aydın-Çine Barajı gölet sahasında kalan tarihi İnce Kemer Köprüsüne ilişkin” 7/1581-4586 esas nolu yazılı soru önergesinin cevabı hazırlanarak ekte sunulmaktadır.

Bilgilerinize arz ederim. M. İstemihan Talay

Kültür Bakanı

Ek-1

Cevap :Aydın İli, Çine İlçesi, Eskiçine, Çine Çayı Vadisinde yer alan İnce Kemer Köprüsü ile ilgili çalışmalar hakkında Bakanlığımızın 24.3.2000 gün ve 1310 sayılı yazıları ile İzmir IINumaralı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kurulu Müdürlüğünden bilgi istenmiştir.

İzmir II Numaralı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kurulunun 19.6.1996 gün ve 5900 sayılı kararı ile söz konusu köprünün gerekli bilimsel araştırmalar yapıldıktan sonra peyzaj ve keşif açısından aynı bölgede başka bir yere taşınabileceğine karar verilmiştir.

Ayrıca İzmir II Numaralı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kurulunun 12.5.1999 gün ve 8454 sayılı kararı ile de (Ek-2) söz konusu köprünün tarihi ve plastik değeri ile baraj havzasında gerçekleştirilecek olan park ve rekreasyon alanları içinde bir peyzaj ve kültür elemanı olarak kullanılmasının uygun olacağı, bu amaçla, ilgili kuruluş tarafından yapılacak olan Çine Barajı ve çevre projesi içerisinde bir yer önerilmesine, konunun bu önerinin kurula iletilmesinden sonra yeniden değerlendirilebileceğine karar verilmiştir.

Ancak, söz konusu karar gereği Koruma Kurulu Müdürlüğümüze bugüne kadar konuyla ilgili bir öneri getirilmemiştir.

Ek-2

T.C.

Kültür Bakanlığı

İzmir II Numaralı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kurulu

Karar

9.2.2000

Toplantı Tarihi ve No. : 12.5.1999-569 Toplantı Yeri

Karar Tarihi ve No. : 12.5.1999-8454 İzmir

Aydın İli, Çine İlçesinde, Çine Çayı üzerinde yapılacak Çine Barajı su tutma alanında kalacak olan İncekemer Köprüsünün (aquadük) aynı bölge içerisinde taşınacağı yer tespiti, Kurulumuzun 19.6.1996 gün ve 5900 sayılı kararı; KTKV Genel Müdürlüğünün 7.7.1998 gün, 3122 sayılı ve 2.3.1999 gün, 697 sayılı yazıları gereği Muğla Müze Müdürlüğü, Aydın Müze Müdürlüğü ve İzmir II Nolu Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kurulu Müdürlüğü uzmanlarınca yapılması sonucu hazırlanan 22.3.1999 tarihli rapor ile Karayolları Genel Müdürlüğünün 24.3.1999 gün ve 448 sayılı yazısı okundu, ekler incelendi, yapılan görüşmeler sonunda;

Aydın İli, Çine İlçesinde, Çine Çayı üzerinde yapılacak Çine Barajı su tutma alanı içinde kalacak olan İncekemer Köprüsünün tarihi ve plastik değeri ile baraj havzasında geliştirilecek olan park ve rekreasyon alanları içinde bir peyzaj ve kültür elemanı olarak kullanılması uygun olacağına; bu amaçla, ilgili kuruluş tarafından geliştirilecek olan Çine Barajı ve Çevre Projesi içerisinde bir yer önerilmesine, konunun bu önerinin Kurulumuza iletilmesinden sonra yeniden değerlendirilebileceğine, karar verildi.

Sinan Bacaksız

Şehir Plancısı

Başkan Başkan Yardımcısı

Yard. Doç. Dr. Nurcan Uydaş Yard. Doç. Dr. Turgay Önbilgin

Üye Üye

Yard. Doç. Dr. Cumhur Tanrıver Doç. Dr. Ülker Seymen

Bulunmadı

Üye Temsilci Üye

Şükran Sağlıcan İsmet Şahin

Muğla Valiliği Bay. İsk. Md.

4. – Şırnak Milletvekili Abdullah Veli Seyda’nın, Şırnak’ta içme suyu amaçlı yapılan tesis, kuyu, montaj sayısına ilişkin sorusu ve Devlet Bakanı Mustafa Yılmaz’ın cevabı (7/1669)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın Devlet Bakanı Sayın Mustafa Yılmaz tarafından sözlü olarak cevaplandırılmasını, arz ederim. 17.11.1999

Abdullah Veli Seyda

Şırnak

Sorular :

1. 1997 ilk 6 ayı,

1997 ikinci 6 ayı,

1998 ilk 6 ayı,

1998 ikinci 6 ayı,

1999 ilk 6 ayında,

Köy Hizmetleri Genel Müdürlüğü tarafından Şırnak İlimize içme suyu amaçlı yapılan tesis, kuyu, montaj vs. sayısı kaçtır?

2. Hangi yerleşim birimine hangi tesis kurulmuştur?

T.C.

Devlet Bakanlığı 28.3.2000

Sayı B.02.0.010/031.5607

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

İlgi : a) Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığı Genel Sekreterliğinin 1.12.1999 gün ve A.01.0.GNS.0.10.00.02-6/280-2760/6996 sayılı yazısı.

b) 24.3.2000 tarih ve A.01.0.GNS.0.10.00.02-7/1669-2760/6996 sayılı yazınız.

Şırnak Milletvekili Abdullah Veli Seyda’nın soru önergesi incelenmiştir.

1. Şırnak İline bağlı köylerde;

1997 yılında 11 işten 8 ünite bitecek şekilde programlanmıştır.

1998 yılında 8 işten 5 ünite bitecek şekilde programlanmıştır.

Özel İdareden 3 ünite bitecek şekilde programlanmıştır.

1999 yılında 9 üniteden 4 ünite bitecek şekilde programlanmıştır.

2. Sondaj programında;

1997 yılında 29

1998 yılında 11

1.12.1999 tarihi itibariyle 4 üniteye sondaj kuyusu açılmıştır.

3. Motopomp montaj programında;

1997 yılında 8

1998 yılında 11

1.12.1999 itibariyle 2 ünite motopomp tahsisi yapılmıştır.

Bilgilerinize arz ederim.

Mustafa Yılmaz

Devlet Bakanı

Türkiye Büyük Millet Meclisi Resmi internet Sitesi
© 2009 T.B.M.M.