Yazılı ve Sözlü Sorular Araştırma Komisyonları Soruşturma Komisyonları
                                                                      Son Tutanak Tutanak Sorgu Tutanak Metinleri Gizli Oturum Tutanakları
                                                                                                                                            Uluslararası Komisyonlar Dostluk Grupları
                                                                                      Genel Sekreterlik Mevzuat Telefon Rehberi Etik Komisyon Duyurular

DÖNEM : 21 CİLT : 23 YASAMA YILI : 2

 

T. B. M. M.

TUTANAK DERGİSİ

49 uncu Birleşim

19 . 1 . 2000 Çarşamba

 

 

İ Ç İ N D E K İ L E R

  I. – GEÇEN TUTANAK ÖZETİ

II. – GELEN KÂĞITLAR

III. – BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI

A) GÜNDEMDIŞI KONUŞMALAR

1. – Iğdır Milletvekili Ali Güner’in, sınır ticaretine ilişkin gündemdışı konuşması ve Devlet Bakanı Tunca Toskay’ın cevabı

2. – Bingöl Milletvekili Mahfuz Güler’in, yapımı sürdürülen Bingöl Havaalanının tamamlanmasına ilişkin gündemdışı konuşması

3. – Trabzon Milletvekili Ali Kemal Başaran’ın, fındık üreticilerinin sorunları ile alınması gereken önlemlere ilişkin gündemdışı konuşması

B) GENSORU, GENEL GÖRÜŞME, MECLİS SORUŞTURMASI VE MECLİS ARAŞTIRMASI ÖNERGELERİ

1. – Kayseri Milletvekili Salih Kapusuz ve 20 arkadaşının, ücretlilerin durumunun araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla bir Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/114)

2. – Afyon Milletvekili Halil İbrahim Özsoy ve 20 arkadaşının, jeotermal enerji kaynaklarının değerlendirilmesi amacıyla bir Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/115)

C) TEZKERELER VE ÖNERGELER

1. – Erzincan Milletvekili Tevhit Karakaya’nın (6/333) esas numaralı sözlü sorusunu geri aldığına ilişkin önergesi (4/88)

2. – Bursa Milletvekili Ertuğrul Yalçınbayır’ın (6/348) esas numaralı sözlü sorusunu geri aldığına ilişkin önergesi (4/89)

3. – Muğla Milletvekili Fikret Uzunhasan’ın (6/258) esas numaralı sözlü sorusunu geri aldığına ilişkin önergesi (4/87)

4. – Romanya Milletvekilleri Meclisi Dış İlişkiler Komitesi Başkanı Victor Boştinaru’nun, TBMM Dışişleri Komisyonu Başkanı sıfatıyla Kâmran İnan’ı davetine icabet edilmesine ilişkin Başkanlık tezkeresi (3/437)

5. – KKTC Cumhuriyet Meclisi Başkanı Ertuğrul Hasipoğlu’nun, TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu üyelerinden oluşan parlamento heyetini davetine icabet edilmesine ilişkin Başkanlık tezkeresi (3/438)

6. – Devlet Bakanı Ramazan Mirzaoğlu’nun, bir heyetle birlikte, 11-20 Aralık 1999 tarihlerinde Çad ve Sudan’a yaptıkları resmî ziyarete iştirak etmeleri uygun görülmüş olan milletvekillerine ilişkin Başbakanlık tezkeresi (3/439)

7. – Millî Eğitim Bakanı Metin Bostancıoğlu’nun, bir heyetle birlikte, 5-8 Aralık 1999 tarihlerinde Bulgaristan’a yaptıkları resmî ziyarete iştirak etmeleri uygun görülmüş olan milletvekillerine ilişkin Başbakanlık tezkeresi (3/440)

8. – Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel’in, bir heyetle birlikte, 6-7 Aralık 1999 tarihlerinde Bosna-Hersek’e yaptıkları resmî ziyarete iştirak etmeleri uygun görülmüş olan milletvekillerine ilişkin Başbakanlık tezkeresi (3/441)

9. – Başbakan Bülent Ecevit’in, bir heyetle birlikte, 4-6 Kasım 1999 tarihlerinde Rusya Federasyonuna yaptıkları resmî ziyarete iştirak etmeleri uygun görülmüş olan milletvekillerine ilişkin Başbakanlık tezkeresi (3/442)

IV. — KANUN TASARI VE TEKLİFLERİYLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER

1. – Kocaeli Milletvekili Meral Akşener’in Yasama Dokunulmazlığının Kaldırılmasına Gerek Bulunmadığı Hakkında Anayasa ve Adalet Komisyonları Üyelerinden Kurulu Karma Komisyon Raporu (3/186) (S. Sayısı : 234)

2. – Sivas Milletvekili Temel Karamollaoğlu’nun Yasama Dokunulmazlığının Kaldırılmasına Gerek Bulunmadığı Hakkında Anayasa ve Adalet Komisyonları Üyelerinden Kurulu Karma Komisyon Raporu (3/187) (S. Sayısı : 235)

3. – Manisa Milletvekilleri Rıza Akçalı ve Mehmet Necati Çetinkaya ile Sakarya Milletvekili Nevzat Ercan’ın Yasama Dokunulmazlıklarının Kaldırılmasına Gerek Bulunmadığı Hakkında Anayasa ve Adalet Komisyonları Üyelerinden Kurulu Karma Komisyon Raporları (3/188) (S. Sayısı : 236)

4. – Sinop Milletvekili Kadir Bozkurt’un Yasama Dokunulmazlığının Kaldırılmasına Gerek Bulunmadığı Hakkında Anayasa ve Adalet Komisyonları Üyelerinden Kurulu Karma Komisyon Raporu (3/189) (S. Sayısı : 237)

5. – Çorum Milletvekili Yasin Hatiboğlu’nun Yasama Dokunulmazlığının Kaldırılmasına Gerek Bulunmadığı Hakkında Anayasa ve Adalet Komisyonları Üyelerinden Kurulu Karma Komisyon Raporu (3/190) (S. Sayısı : 238)

6. – İstanbul Milletvekili Mehmet Ali Şahin’in Yasama Dokunulmazlığının Kaldırılmasına Gerek Bulunmadığı Hakkında Anayasa ve Adalet Komisyonları Üyelerinden Kurulu Karma Komisyon Raporu (3/191) (S. Sayısı : 239)

7. – Adana Milletvekili Mehmet Halit Dağlı’nın Yasama Dokunulmazlığının Kaldırılmasına Gerek Bulunmadığı Hakkında Anayasa ve AdaletKomisyonları Üyelerinden Kurulu Karma Komisyon Raporu (3/192) (S. Sayısı : 240)

8. – Kocaeli Milletvekili Meral Akşener’in Yasama Dokunulmazlığının Kaldırılmasına Gerek Bulunmadığı Hakkında Anayasa ve Adalet Komisyonları Üyelerinden Kurulu Karma Komisyon Raporu (3/196) (S. Sayısı : 241)

9. – Kahramanmaraş Milletvekili Avni Doğan’ın Yasama Dokunulmazlığının Kaldırılmasına Gerek Bulunmadığı Hakkında Anayasa ve Adalet Komisyonları Üyelerinden Kurulu Karma Komisyon Raporu (3/197) (S. Sayısı : 242)

10. – Bartın Milletvekili Zeki Çakan’ın Yasama Dokunulmazlığının Kaldırılmasına Gerek Bulunmadığı Hakkında Anayasa ve Adalet Komisyonları Üyelerinden Kurulu Karma Komisyon Raporu (3/198) (S. Sayısı : 243)

11. – Siirt Milletvekili Nizamettin Sevgili ve 4 arkadaşının, Sosyal Güvenlikle İlgili Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması ve Temsil Tazminatı Ödenmesi Hakkında Kanun Teklifi ve Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (2/368) (S. Sayısı : 297)

12. – Gelibolu Yarımadası Tarihî Millî Parkı Kanunu Tasarısı ve Tarım, Orman ve Köyişleri ve Plan ve Bütçe Komisyonları Raporları (1/392) (S. Sayısı : 186)

V. — SEÇİMLER

A) KOMİSYONLARDA AÇIK BULUNAN ÜYELİKLERE SEÇİM

1. – Adalet Komisyonunda açık bulunan üyeliğe seçim

2. – Dışişleri Komisyonunda açık bulunan üyeliğe seçim

3. – Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler Komisyonunda açık bulunan üyeliklere seçim

VI. — SORULAR VE CEVAPLAR

A) SÖZLÜ SORULAR VE CEVAPLARI

1. – Samsun Milletvekili Musa Uzunkaya’nın, Samsun SSKHastanesinin sağlık personeli ihtiyacına ve yeni hastane binasının ihalesine ilişkin Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanından sözlü soru önergesi ve Devlet Bakanı Edip Safder Gaydalı’nın cevabı (6/218)

2. – Konya Milletvekili Veysel Candan’ın, borsa şirketlerinden Kepez Elektriğin yaptığı işlemlere ilişkin Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanı ve Başbakan Yardımcısından sözlü soru önergesi ve Devlet Bakanı Edip Safder Gaydalı’nın cevabı (6/219)

3. – Konya Milletvekili Veysel Candan’ın, borsada yasadışı işlemler yaptığı iddia edilen iki firmaya ilişkin Devlet Bakanından (Recep Önal) sözlü soru önergesi (6/220)

4. – Şanlıurfa Milletvekili Mustafa Niyazi Yanmaz’ın, Şanlıurfa İli, Siverek İlçesinde bulunan tarihî eserlerin restorasyonuna ilişkin Kültür Bakanından sözlü soru önergesi (6/224)

5. – Şanlıurfa Milletvekili Mustafa Niyazi Yanmaz’ın, Şanlıurfa İline bağlı köy yollarına ilişkin Devlet Bakanından (Mustafa Yılmaz) sözlü soru önergesi (6/225)

6. – Şanlıurfa Milletvekili Mustafa Niyazi Yanmaz’ın, Şanlıurfa İline bağlı bazı köylerin içmesuyu sorununa ilişkin Devlet Bakanından (Mustafa Yılmaz) sözlü soru önergesi (6/226)

7. – Antalya Milletvekili Mehmet Zeki Okudan’ın, Antalya-Çandır Beldesi ve civarında meydana gelen dolu afetinden mağdur olan çiftçilere yardım yapılıp yapılmayacağına ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından sözlü soru önergesi (6/230)

8. – İstanbul Milletvekili Ahmet Güzel’in, Emlak Bankasının deprem bölgesinde bulunan bina ve lojmanlarına ilişkin Devlet Bakanından (Sadi Somuncuoğlu) sözlü soru önergesi (6/232)

9. – İstanbul Milletvekili Ahmet Güzel’in, Emlak Bankası Genel Müdürlüğünce yayımlanan bir duyuruya ilişkin Devlet Bakanından (Sadi Somuncuoğlu) sözlü soru önergesi (6/234)

10. – Konya Milletvekili Özkan Öksüz’ün, Konya İlinin sağlık personeli ve hastane ihtiyacına ilişkin Sağlık Bakanından sözlü soru önergesi (6/237)

11. – Hatay Milletvekili Namık Kemal Atahan’ın, demiryolu taşımacılığına ve bakanlık bünyesindeki atamalara ilişkin Ulaştırma Bakanından sözlü soru önergesi (6/241)

12. – Hatay Milletvekili Namık Kemal Atahan’ın, Adana-İskenderun hattına mavi tren konulmasıyla ilgili bir çalışma olup olmadığına ilişkin Ulaştırma Bakanından sözlü soru önergesi (6/242)

13. – Şanlıurfa Milletvekili Mustafa Niyazi Yanmaz’ın, Şanlıurfa’ya bağlı Viranşehir İlçesinin derslik ihtiyacına ilişkin Millî Eğitim Bakanından sözlü soru önergesi (6/243)

14. – Şanlıurfa Milletvekili Mustafa Niyazi Yanmaz’ın, büyük marketlerin kuruluş yerlerine ilişkin Sanayi ve Ticaret Bakanından sözlü soru önergesi (6/246)

15. – Ardahan Milletvekili Saffet Kaya’nın, Ardahan Havaalanı inşaatının ne zaman bitirileceğine ilişkin Ulaştırma Bakanından sözlü soru önergesi (6/248)

16. – Ardahan Milletvekili Saffet Kaya’nın, Ardahan Organize Sanayi Bölgesi Projesine ilişkin Sanayi ve Ticaret Bakanından sözlü soru önergesi (6/249)

17. – Ardahan Milletvekili Saffet Kaya’nın, Ardahan Sevimli Barajı inşaatına ilişkin Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanı ve Başbakan Yardımcısından sözlü soru önergesi ve Devlet Bakanı Edip Safder Gaydalı’nın cevabı (6/250)

18. – Samsun Milletvekili Musa Uzunkaya’nın, Ladik Devlet Hastanesi Projesine ilişkin Sağlık Bakanından sözlü soru önergesi (6/252)

19. – Şanlıurfa Milletvekili Mustafa Niyazi Yanmaz’ın, Şanlıurfa İline bağlı ilçe ve köylerinde yaşanan elektrik kesintilerine ilişkin Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanı ve Başbakan Yardımcısından sözlü soru önergesi ve Devlet Bakanı Edip Safder Gaydalı’nın cevabı (6/253)

20. – Karabük Milletvekili Mustafa Eren’in, Karabük Kültür Merkezi Projesine ilişkin Kültür Bakanından sözlü soru önergesi (6/254)

21. – Samsun Milletvekili Musa Uzunkaya’nın, Samsun Vezirköprü ve Havza Meslek Yüksekokulları inşaatlarına ilişkin Millî Eğitim Bakanından sözlü soru önergesi (6/256)

22. – Şanlıurfa Milletvekili Yahya Akman’ın, “Bitki Besleme” adlı kitabın bir yabancı yayından isim verilmeksizin tercüme edildiği iddiasına ilişkin Millî Eğitim Bakanından sözlü soru önergesi (6/257)

23. – Muğla Milletvekili Fikret Uzunhasan’ın, Yasemin Dalkılıç’ın kırdığı dünya rekoruna TRT’de yer verilmemesine ilişkin Devlet Bakanından (Yüksel Yalova) sözlü soru önergesi (6/258)

24. – Kahramanmaraş Milletvekili Avni Doğan’ın, iki basın mensubunun gözaltına alınmasına ilişkin Adalet Bakanından sözlü soru önergesi ve Adalet Bakanı Hikmet Sami Türk’ün cevabı (6/259)

25. – Şanlıurfa Milletvekili Mustafa Niyazi Yanmaz’ın, Şanlıurfa Hilvan’da kamulaştırılan bir caddesinin bedelinin ne zaman ödeneceğine ilişkin Bayındırlık ve İskân Bakanından sözlü soru önergesi (6/260)

26. – Şanlıurfa Milletvekili Mustafa Niyazi Yanmaz’ın, SHÇEK ile ilgili iddialara ilişkin Devlet Bakanından sözlü soru önergesi ve Çevre Bakanı Fevzi Aytekin’in cevabı (6/261)

27. – Bayburt Milletvekili Suat Pamukçu’nun, pancar kotasının kaldırılıp kaldırılmayacağına ilişkin Sanayi ve Ticaret Bakanından sözlü soru önergesi (6/262)

28. – Denizli Milletvekili Salih Erbeyin’in, Denizli Adliye binası inşaatına ilişkin Adalet Bakanından sözlü soru önergesi ve Adalet Bakanı Hikmet Sami Türk’ün cevabı (6/264)

29. – İstanbul Milletvekili Osman Yumakoğulları’nın, 17 Ağustos Marmara depreminden sonra gönderilen yardımların kullanımına ve depremzedelerin konut ihtiyacına ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/265)

30. – Ankara Milletvekili M. Zeki Çelik’in, Ankara Gölbaşı Mogan Gölündeki çevre kirliliğinin önlenmesi için herhangi bir çalışma yapılıp yapılmadığına ilişkin Çevre Bakanından sözlü soru önergesi ve Çevre Bakanı Fevzi Aytekin’in cevabı (6/266)

31. – Ankara Milletvekili M. ZekiÇelik’in, sağlık ocaklarındaki personel açığına ve Ankara Şereflikoçhisar Devlet Hastanesinin uzman doktor ihtiyacına ilişkin Sağlık Bakanından sözlü soru önergesi (6/267)

32. – Ankara Milletvekili M.Zeki Çelik’in Tuz Gölündeki çevre kirliliğinin önlenmesi için herhangi bir çalışma yapılıp, yapılmadığına ilişkin Çevre Bakanından sözlü soru önergesi ve Çevre Bakanı Fevzi Aytekin’in cevabı (6/268)

B) YAZILI SORULAR VE CEVAPLARI

1. – Hatay Milletvekili Mustafa Geçer’in, İskenderun-Arsuz karayolu projesine ilişkin sorusu ve Bayındırlık ve İskân Bakanı Koray Aydın’ın cevabı (7/1034)

2. – Kahramanmaraş Milletvekili Avni Doğan’ın, pancar üreticilerine uygulanan kotaya ilişkin sorusu ve Tarım ve Köyişleri Bakanı Hüsnü Yusuf Gökalp’in cevabı (7/1071)

3. – Çorum Milletvekili Vahit Kayırıcı’nın, Karadeniz Yağlı Tohumlar Birliğinin üreticiye olan borçlarına ilişkin sorusu ve Devlet Bakanı Recep Önal’ın cevabı (7/1100)

I. — GEÇEN TUTANAK ÖZETİ

TBMM Genel Kurulu saat 15.00’te açıldı.

TBMMBaşkanvekili Nejat Arseven, Genel Kurulun 2000’li yıllarda da başarılı çalışmalar yapması dileğinde bulundu.

İstanbul Milletvekili Yücel Erdener, tarımsal eğitimin 154’üncü yıldönümünde, tarım mühendisliğinin sorunları ve çözüm önerilerine,

Yozgat Milletvekili Mesut Türker, 2000 yılında Türk Milletinin misyonunun ne olacağına,

İlişkin gündemdışı birer konuşma yaptılar;

Nevşehir Milletvekili Mehmet Elkatmış’ın, çiftçilerin ve özellikle patates üreticilerinin içinde bulundukları sıkıntılar nedeniyle kredi borçlarının ertelenmesine ilişkin gündemdışı konuşmasına da Tarım ve Köyişleri Bakanı Hüsnü Yusuf Gökalp, cevap verdi.

İstanbul Milletvekili Ahmet Güzel ve 48 arkadaşının, 1992 yılında hizmete giren Galata Köprüsünün açılmamasından kaynaklanan sorunların araştırılması amacıyla (10/112),

İstanbul Milletvekili Ali Coşkun ve 19 arkadaşının, İstanbul ve Çanakkale Boğazlarının güvenliği ve deniz kirliliğinin yarattığı çevre sorunları konusunda (10/113),

Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergeleri okundu; önergelerin, gündemdeki yerlerini alacakları ve öngörüşmelerinin, sırası geldiğinde yapılacağı açıklandı.

Samsun Milletvekili Musa Uzunkaya’nın (6/255),

Şanlıurfa Milletvekili Mustafa Niyazi Yanmaz’ın (6/320),

Şanlıurfa Milletvekili Yahya Akman’ın (6/341),

Bursa Milletvekili Ali Arabacı’nın (6/238),

Esas numaralı sözlü sorularını geri aldıklarına ilişkin önergeleri okundu; sözlü soruların geri verildiği bildirildi.

İzmir Milletvekili H. Ufuk Söylemez’in (3/168) (S. Sayısı : 221),

Kayseri Milletvekili Abdullah Gül’ün (3/170) (S.Sayısı : 222),

Sivas Milletvekili Musa Demirci’nin (3/171) (S. Sayısı : 223),

Malatya Milletvekili Mehmet Recai Kutan’ın (3/172) (S. Sayısı : 224),

İstanbul Milletvekili Aydın Menderes’in (3/173) (S. Sayısı : 225),

Malatya Milletvekili Oğuzhan Asiltürk’ün (3/174) (S. Sayısı : 226),

İstanbul Milletvekili Abdülkadir Aksu’nun (3/175)(S.Sayısı : 227),

Mardin Milletvekili Fehim Adak’ın (3/176) (S. Sayısı : 228),

Ankara Milletvekili Rıza Ulucak’ın (3/177) (S. Sayısı : 229),

Tunceli Milletvekili Kamer Genç’in (3/180)(S. Sayısı : 230),

Sakarya Milletvekili Cevat Ayhan ve Nezir Aydın’ın (3/182) (S. Sayısı : 231),

Manisa Milletvekili Bülent Arınç’ın (3/183)(S.Sayısı 232),

Aydın Milletvekili Yüksel Yalova’nın (3/185) (S. Sayısı : 233),

Yasama dokunulmazlıklarının kaldırılmasına gerek bulunmadığı hakkında Anayasa ve Adalet Komisyonları Üyelerinden Kurulu Karma Komisyon raporları okundu; 10 gün içerisinde itiraz edilmediği takdirde raporların kesinleşeceği açıklandı.

Bazı milletvekillerine, başkanlık tezkeresinde belirtilen sebep ve sürelerle izin ve İstanbul Milletvekili Necdet Saruhan’a ödenek ve yolluğunun verilmesine ilişkin Başkanlık tezkereleri kabul edildi.

Tarım ve Köyişleri Bakanı Hüsnü Yusuf Gökalp’in Küba’ya yaptığı resmî ziyarete Gaziantep Milletvekili Ali Özdemir’in,

Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel’in Ukrayna’ya yaptığı resmî ziyarete İzmir Milletvekili Suat Çağlayan’ın,

Devlet Bakanı Ramazan Mirzaoğlu’nun, Mısır’a yaptığı resmî ziyarete Konya Milletvekili Hasan Kaya’nın da,

İştirak etmelerinin uygun görülmüş olduğuna ilişkin Başbakanlık tezkereleri kabul edildi.

Erzurum Milletvekili Lütfü Esengün’ün, Doğu Anadolu Projesi Bölge Kalkınma İdaresi Teşkilâtının Kuruluş ve Görevleri Hakkında Kanun Teklifi (2/56) ile,

Kocaeli Milletvekili Osman Pepe’nin, Uzunçiftlik Adıyla Bir İlçe Kurulması Hakkında Kanun Teklifinin (2/326)

İçtüzüğün 37 nci maddesine göre doğrudan gündeme alınmalarına ilişkin önergelerinin, yapılan görüşmelerden sonra, kabul edilmedikleri açıklandı.

29.12.1999 tarihli gelen kâğıtlarda yayımlanan ve aynı tarihte bastırılıp dağıtılan, Başbakan Bülent Ecevit ve Bakanlar Kurulu üyeleri hakkındaki (11/1) esas numaralı gensoru önergesinin, gündemin “Özel Gündemde YerAlacak İşler” kısmında yer almasına, görüşmelerinin 18.1.2000 Salı günkü birleşimde yapılmasına ve görüşmelerin bitimine kadar çalışma süresinin uzatılmasına ilişkin Danışma Kurulu önerisi kabul edildi.

Fazilet Partisi Grubu adına, Grup Başkanvekilleri Manisa Milletvekili Bülent Arınç, İstanbul Milletvekili İsmail Kahraman ve Sivas Milletvekili Abdüllatif Şener’in, yanlış ekonomik tercihler ve kararlar sonucunda bazı bankaların Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonuna devredilmesine neden olacak düzeyde malî sektörde tahribata yol açtıkları iddiasıyla Başbakan Bülent Ecevit ve Bakanlar Kurulu üyeleri hakkında gensoru açılmasına ilişkin önergesinin (11/1) gündeme alınmasının, görüşmeleri takiben istem üzerine yapılan açık oylama sonucu, kabul edilmediği açıklandı.

19 Ocak 2000 Çarşamba günü saat 15.00’te toplanmak üzere, birleşime 19.53’te son verildi.

Nejat Arseven

Başkanvekili

Hüseyin Çelik Levent Mıstıkoğlu

Van Hatay

Kâtip Üye Kâtip Üye

 

II. — GELEN KÂĞITLAR No. : 63

19.1.2000 ÇARŞAMBA

Sözlü Soru Önergeleri

1. – Samsun Milletvekili Musa Uzunkaya’nın, Osmanlının 700 üncü kuruluş yıldönümü nedeniyle Samsun’da bir etkinlik yapılmamasının nedenine ilişkin Kültür Bakanından sözlü soru önergesi (6/470) (Başkanlığa geliş tarihi : 17.1.2000)

2. – İstanbul Milletvekili Ayşe Nazlı Ilıcak’ın, Hizbullah örgütüne ilişkin İçişleri Bakanından sözlü soru önergesi (6/471) (Başkanlığa geliş tarihi : 17.1.2000)

3. – İstanbul Milletvekili Ayşe Nazlı Ilıcak’ın, Hizbullah örgütüne karşı yapılan operasyonlara ve faili meçhul cinayetlere ilişkin İçişleri Bakanından sözlü soru önergesi (6/472) (Başkanlığa geliş tarihi : 17.1.2000)

4. – İstanbul Milletvekili Ayşe Nazlı Ilıcak’ın, gelecek yıllardaki enerji ihtiyacıyla ilgili yapılan tahminlere ilişkin Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanı ve Başbakan Yardımcısından sözlü soru önergesi (6/473) (Başkanlığa geliş tarihi : 17.1.2000)

5. – İstanbul Milletvekili Ayşe Nazlı Ilıcak’ın, elektriğin üretim maliyetlerine ve satışına ilişkin Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanı ve Başbakan Yardımcısından sözlü soru önergesi (6/474) (Başkanlığa geliş tarihi : 17.1.2000)

6. – İstanbul Milletvekili Ayşe Nazlı Ilıcak’ın, RTÜK Yayın İzleme ve Değerlendirme Dairesine ve yayını durdurulan radyolara ilişkin Devlet Bakanından (Yüksel Yalova) sözlü soru önergesi (6/475) (Başkanlığa geliş tarihi : 17.1.2000)

7. – Samsun Milletvekili Musa Uzunkaya’nın, PKK terörüne ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/476) (Başkanlığa geliş tarihi : 17.1.2000)

8. – Samsun Milletvekili Musa Uzunkaya’nın, Basında Bugün isimli bültene ilişkin Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanından sözlü soru önergesi (6/477) (Başkanlığa geliş tarihi : 17.1.2000)

9. – Samsun Milletvekili Musa Uzunkaya’nın, kayıp işadamlarına ve Zehra Vakfı Genel Başkanının kaçırılmasına ilişkin İçişleri Bakanından sözlü soru önergesi (6/478) (Başkanlığa geliş tarihi : 17.1.2000)

10. – Samsun Milletvekili Musa Uzunkaya’nın, Ders Araçları Enstitüsünde bazı elemanların işten çıkarılıp yerlerine yeni personel alındığı iddialarına ilişkin Millî Eğitim Bakanından sözlü soru önergesi (6/479) (Başkanlığa geliş tarihi : 17.1.2000)

11. – Samsun Milletvekili Musa Uzunkaya’nın, Bilim Araştırma Vakfı’nda gerçekleştirilen operasyona ilişkin İçişleri Bakanından sözlü soru önergesi (6/480) (Başkanlığa geliş tarihi : 17.1.2000)

Yazılı Soru Önergeleri

1. – Batman Milletvekili Alaattin Sever Aydın’ın, Zehra Vakfı Genel Başkanının kaçırılmasına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/1260) (Başkanlığa geliş tarihi: 17.1.2000)

2. – Çanakkale Milletvekili Nevfel Şahin’in, 1980 yılından önce öğretmenlikten ayrılanlara ait hizmet belgelerinin arşivlenip arşivlenmediğine ilişkin Millî Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/1261) (Başkanlığa geliş tarihi : 17.1.2000)

Meclis Araştırması Önergeleri

1. – Kayseri Milletvekili Salih Kapusuz ve 20 arkadaşının, ücretlilerin durumunun araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Anayasanın 98 inci, İçtüzüğün 104 ve 105 inci maddeleri uyarınca bir Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/114) (Başkanlığa geliş tarihi : 13.1.2000)

2. – Afyon Milletvekili Halil İbrahim Özsoy ve 20 arkadaşının, jeotermal enerji kaynaklarının değerlendirilmesi konusunda Anayasanın 98 inci, İçtüzüğün 104 ve 105 inci maddeleri uyarınca bir Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/115) (Başkanlığa geliş tarihi : 18.1.2000)

 

 

 

BİRİNCİ OTURUM

Açılma Saati : 15.00

19 Ocak 2000 Çarşamba

BAŞKAN : Başkanvekili Nejat ARSEVEN

KÂTİP ÜYELER : Levent MISTIKOĞLU (Hatay), Hüseyin ÇELİK (Van)

BAŞKAN – Değerli milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 49 uncu Birleşimini açıyorum.

Toplantı yetersayısı vardır; görüşmelere başlıyoruz.

Gündeme geçmeden önce, üç arkadaşıma gündemdışı söz vereceğim.

Gündemdışı ilk söz, sınır ticaretiyle ilgili olarak söz isteyen Iğdır Milletvekili Sayın Ali Güner’e aittir.

Buyurun Sayın Güner. (FP sıralarından alkışlar)

Süreniz 5 dakikadır.

III. – BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI

A) GÜNDEMDIŞI KONUŞMALAR

1. – Iğdır Milletvekili Ali Güner’in, sınır ticaretine ilişkin gündemdışı konuşması ve Devlet Bakanı Tunca Toskay’ın cevabı

ALİ GÜNER (Iğdır) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bugün, sınır ticaretiyle ilgili bazı konuları dile getirmek maksadıyla şahsım adına söz almış bulunuyorum; bu vesileyle, Yüce Heyetinizi saygıyla selamlıyorum.

Sınır ticareti konusunda, 1985 yılında, rahmetli Özal döneminde, 85/9113 sayılı Bakanlar Kurulu kararıyla, özellikle doğu ve güneydoğu illerine atfen çıkarılmış bir yönetmelik vardı. Bu sınır ticareti neticesinde hakikaten bölgede ekonomik bir canlanma oldu. zaman içerisinde halk bundan memnun oldu ve bu, 1996 yılına kadar devam etti. Bu süre içerisinde, vatandaş, gelirini giderini ve bütün ihtiyacını bu sınır ticaretine endeksledi; netice olarak, bugüne kadar, 50 000 ile 100 000 arasında kamyon, TIR ve sair araçlar aldı.

Şimdi, bunun neticesi ne oldu: Vatandaşa, bir ekmek kapısı açan Sayın Özal döneminde bölgede hakikaten bir ekonomik canlılığın olduğu, vatandaşın bu durumdan memnun olduğu, bu durumu herkesin alkışlarla benimsediği ortaya çıktıktan sonra, ne yazık ki, şimdi, Sayın Özal’ın partisinin de mensup olduğu mevcut iktidar, şu anda bu sınır ticaretini hemen hemen yok etme noktasına getirmektedir. Özal döneminde çıkan bu yönetmelikle, vatandaşlar 1996 yılına kadar kendilerine göre çizdikleri çizgide devam ederken, 54 üncü hükümet, yani, Refahyol döneminde, o zamanın hükümeti, mevcut olan doğu ve güneydoğudaki araç sayısını ve halkın durumunu göz önüne alarak, 13.9.1996 tarihinde Başbakanlık genelgesiyle doğu ve güneydoğuya atfen bir yönetmelik çıkardı. Bu yönetmelikteki amaç şuydu: Şimdi sayıları 100 000’e varan araçların, özellikle o yöre halkının hem şoför esnafının mağduriyetinin önlenmesi hem de transit taşımacılıkla uğraşan esnafın -başka geliri olmadığı için- bu konuda daha da refah düzeyine kavuşabilmesi için mutat depolarda getirdikleri mazotun tonajı artırıldı ve o illerden sorumlu valilere bir genelge gönderildi, o valilere bir yetki verildi. Bu valiler şöyle yapacaklardı: Kendi bölgelerinde, illerden sorumlu valiler, bazı usuller ve kanunlar çerçevesinde mazot ithalini serbest bırakabileceklerdi ve bunu da yaptılar; ama, ne yazık ki, bu olaydan sonra, özellikle 23.12.1998 tarihinde Sayın Ecevit Hükümeti, bölgede halkın iyi durumunu gördükten sonra... Ben kendim de doğuluyum sayın arkadaşlar; kusura bakmayın, bu konuda beni yanlış anlamayınız; ben, özellikle doğulu olduğum için, her zaman, bir doğu bölgesi milletvekili olarak izliyordum ve özellikle doğudaki halkta Ecevit intibaı şöyleydi: Halkçı, halkı seven, halka ekmeğini kazandıran ve halka ekmek veren bir lider olarak görüyordu -ki, bunu yıllardır herkes biliyor- ama, ne yazık ki...

MUSTAFA GÜVEN KARAHAN (Balıkesir) – Oy veriyor muydunuz?

ALİ GÜNER (Devamla) – Evet, biz de veriyorduk.

23.12.1998 tarihinde, halkçı dediğimiz Sayın Ecevit Hükümeti baktı ki, doğuda milletin durumu iyidir, durumlar fevkalade iyi gidiyor; o zaman, bir genelgeyle, halkın eskiden beri sınır ticareti yaptığı, günlük -arkadaşlar, günlük- yurt dışına binlerce arabanın giriş çıkış yaptığı ve binlerce ton mazotun girip çıktığı bölgelere kotalar uyguladı; yani, Iğdır Dilucu sınır kapısına bu kadar, Silopi sınır kapısına bu kadar, işte, Ağrı Doğu Beyazıt sınır kapısına bu kadar diye, kotalarla belli bir seviyeye getirdi. Fakat, bu kotalardan biz şunu çıkardık netice olarak: Halkın o güne kadar elde ettiği gelir... Mesela, Nahcivan kapısından günde 1 000 ton ilâ 5 000 ton mazot çıkarken, 1 000 araç giriş çıkış yaparken, şimdi, bunu getirdiler, 250 araca bağladılar. Bu demektir ki, Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgelerindeki halkın elde ettiği gelir 1/4’e, yani yüzde 25’e indirilmiştir. Peki, şunu sormak gerekmez mi...

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Sayın Güner, süreniz tamamlandı; lütfen, tamamlayın efendim.

Buyurun.

ALİ GÜNER (Devamla) – Kardeşim, peki, sayıları 50 bin ile 100 bin arasında olan bu araç sahiplerine ne cevap vereceksiniz?

Şimdi, elimizde, Akşam Gazetesinden ve Yeni Şafak’tan kupürler var. Özellikle, sınır bölgelerine ikinci bir darbe olarak, bir ilin yılda tükettiği mazot miktarının yarısı kadar, bütün doğu ve güneydoğu illerine tahsis yapmışlardır. Şu anda, Sayın Keçeciler’den şunu sormak istiyorum: Sayın Özal’ın çıkardığı bu yönetmelik varken, siz, doğu ve güneydoğu halkına neden bu hakareti yapıyorsunuz? Rahmetli Özal’ın açtığı kapıyı, acaba, kim size kapattırıyor? Bu yetkiyi kimler verdi? Bu soruları sormak mecburiyetindeyiz.

Bizim, hükümetten istirhamımız şu: Bırakın, kendi imkânlarıyla ayakları üzerinde duran bu vatandaş... Bakın, iki yıl önce, Diyarbakır’daki bir olayı gördünüz; çöplüklerden ekmek kırıntıları toplayan ve bu kırıntılar üzerinde de itişen, döğüşen vatandaşları, herhalde, sizler de unutmadınız. Bu bölge halkına, yazıktır... Madem, bu yönetmeliği çıkarmışsınız veya çıkarmaya çalışıyorsunuz.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum Sayın Güner.

ALİ GÜNER (Devamla) – 1 dakika müsaade istiyorum Sayın Başkan.

BAŞKAN – Peki; buyurun efendim.

ALİ GÜNER (Devamla) – Peki, şu anda, bizim, Avrupa Birliğine girmek için çırpınıp didinmemizin -ki, hepimizin gayreti budur- tek sebebi, en azından, ekonomik olarak iyi bir standardı yakalamak ve insanca geçinmek değil midir? Bana göre, doğu ve güneydoğunun o sınır kapıları, Avrupa Birliğine girmek kadar önemlidir. Ben, buradan, özellikle bölge milletvekillerinin tümüne sesleniyorum: Farklı partili olarak hepimiz bir siyasî görüşe sahip olabiliriz; ama, bizi gönderen o halktır; hiçbir parti farkı gözetmeden bu konu üzerinde hassasiyetle duralım -ki, bu elzemdir- o vatandaşın ekmeğini kesmeyelim; kestiğimiz anda, bizim, o arkadaşlara, o vatandaşlara verebileceğimiz hiçbir cevabımız yoktur. Bu konuda bütün arkadaşları yardıma çağırıyorum. Bu mesele, hakikaten, şu ana kadar doğu ve güneydoğuda uygulanan başka bir planın neticesidir, ben öyle değerlendiriyorum. Peki, sizin ekmeğini elinden aldığınız bu vatandaş, şimdi, bundan sonra ne yapacak? Başka bir ad altında bir şeyler doğu ve güneydoğuda çıkabilir mi? Biz bu endişeleri taşıyoruz. Mümkünse, şu andaki devlet ricalinden ricamız şu: Kotalara bağladığınız o mazotu eksiltmeyiniz...

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum Sayın Güner.

ALİ GÜNER (Devamla) – ... Bunu en az 200, 300 katına çıkarınız. Bölge halkı da rahat etsin, biz bölge milletvekilleri de rahat edelim.

Yüce Heyetinizi saygıyla selamlıyorum. (FP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Efendim, Hükümet gündemdışı konuşmayı cevaplayacak mı?

Devlet Bakanımız Sayın Tunca Toskay, buyurun efendim. (MHP sıralarından alkışlar)

DEVLET BAKANI TUNCA TOSKAY (Antalya) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Değerli Iğdır Milletvekilimizin sınır ticaretiyle ilgili olarak gündemdışı yaptığı konuşmada değindiği hususlarda size bilgi arz etmek üzere söz almış bulunuyorum; hepinize saygılar sunuyorum.

Efendim, sınır ticareti, sınıra komşu olan illerde ve yörelerde yaşayan vatandaşlarımızın, karşılıklı ticaretin geliştirilmesi yoluyla ekonomik imkânlarının artırılmasına katkıda bulunmak amacıyla ihdas edilmiştir. Yani, sınır ticareti dediğimiz zaman, sınırın iki tarafında yaşayan insanların birbirleriyle ticaret yapmaları, bunu daha rahat yapmaları, formalitelerden arındırılmış şekilde yapmaları öngörülür ki, o bölgedeki insanların refah düzeyi ve ekonomik faaliyetlerinin artması sebebiyle ekonomik düzeyleri yükselsin diye.

Şimdi, Türkiye’de sınır ticareti uygulamasının aldığı bir şekil var, bunu açıkça ortaya koymak lazım. Türkiye’deki sınır ticareti, tek yönlü olarak işleyen bir sınır ticareti; yani, biz, sınır ticareti veya taşıt üzerindeki depolarla getirilen motorin sebebiyle yaklaşık 1-1,5 milyar dolarlık petrol ve petrol ürünlerini ithal ediyoruz, buna mukabil, ihraç ettiğimiz hemen hemen hiçbir şey yok. Bu, İran’la yapılan ticarette de böyle, Nahcivan’la yapılan ticarette de böyle, Irak’la yapılan ticarette de böyle.

Şimdi, o zaman, şunu düşünmemiz lazım: Acaba, biz, ekonomi olarak neden vazgeçiyoruz ve ne elde ediyoruz, bir hesap yapmamız lazım. Ben, size bir tek rakam vermek istiyorum: Yalnız Şırnak’ta, Habur sınır kapısı yoluyla yapılan motorin ticaretinden, Türkiye Cumhuriyeti Devletinin vergi kaybı 650 ilâ 750 milyon dolar civarında. Acaba, bu kadar büyük bir gelirden sarfınazar ederek, mahrum kalarak, bu gelirle mütenasip olarak o bölgelerde ekonomik hayatı istediğimiz kadar canlandırabildik mi? Bunu söylemek mümkün değil. Sizin ekonomik hayat canlandı dediğiniz olay şu; misal olsun diye söylüyorum: Bu Habur kapısıyla ilgili olarak, 44 000-45 000 tane kamyon var, bu kamyonların tamiriyle, bakımıyla uğraşan atölyeler var, bunları işletenlerin yemek yedikleri restoranlar var; işte, ekonomik faaliyet dediğiniz bu. 670 milyon veya 700 milyon dolardan vazgeçtiğimiz bir ekonomide, acaba, bizim, burada, daha verimli olarak, millî gelire daha büyük katkılar sağlayabilecek ekonomik faaliyetleri, çok daha az bir maliyetle canlandırmamız mümkün mü? O zaman, bunun hesabını yapmamız lazım. Yani, hesapsız kitapsız, tek yönlü olarak motorini Türkiye’ye getirelim, satalım, Türkiye’de ikili bir fiyat oluşsun, Ege’den doğuya, Karadeniz’den Antalya’ya kadar bir istasyonda ucuz mazot satılsın, bir istasyonda da pahalı mazot satılsın; böyle bir ekonomik düzeni savunmamız mümkün değil.

O zaman, yapacağımız şey şu: Burada kotaları indireceğiz vesaire de... Oradaki insanları ekmeğinden mahrum etmek, tabiî ki, hükümetin katlanacağı bir şey olmaz, mutlaka, onlara bir faaliyet kolu, bir canlılık sağlayacağız; ama, bunu yaparken, ekonominin katlandığı maliyet ile elde ettiği sonuç arasında makul bir dengeyi kurmamız lazım. Bugün, kaçak ve izin verilmiş şekilde sınır ticareti veya mutat depo kapsamında getirilen petrol ve petrol ürünleri sebebiyle, Türkiye Cumhuriyeti Devletinin bütün sınır kapılarıyla ilgili olarak kaybettiği para 2 milyar dolar civarında. Böyle bir yükü taşımamız mümkün değil; bunu, mutlaka disiplin altına alacağız. Paranın nereye gittiğini, nereye harcandığını ve hangi amaçla harcandığını da bilmek zorundayız; kayıtdışı ekonomiyi kayıt altına almanın önemli yollarından bir tanesi bu.

Bu geçtiğimiz yıl, haziran ayının ortalarından itibaren, devletin bütün kurum ve kuruluşlarıyla bu konuyu ele aldık, inceden inceye tetkik ettik; bölge valilerini, hatta sınırdaki kaymakamları da çağırdık, Dışişleri Bakanlığı mensuplarını da çağırdık; çok titiz bir çalışmayla, belli hedefi olan, belki de iki yılda, üç yılda varabileceğimiz bir stratejinin sonunda, 2000 yılındaki bu sınır ticaretini ve taşıt üzerinde motorin ithalatını düzenleyen yeni bir Bakanlar Kurulu kararnamesi hazırlandı, imzaya açıldı; çok kısa zamanda imzalar tamamlanarak yürürlüğe girecek.

Ben, özellikle bu bölgenin milletvekili olan değerli arkadaşlarıma şunu arz etmek istiyorum: Kesinlikle, buradaki iktisadî faaliyetlerin gerilemesine, buradaki vatandaşlarımızın ekonomik bakımdan zarar görmesine yol açacak bir tedbiri almamız mümkün değil; bir yerde belli bir sınırlamayı getirirken, mutlaka başka bir taraftan onu telafi edecek tedbiri de içeren bir kararı alıyoruz; o bakımdan bunu bilgilerinize sunmak istedim.

Hepinize saygılar sunuyorum efendim. (MHP, DSP ve ANAP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Bakan.

Değerli milletvekilleri, gündemdışı ikinci söz, Bingöl havaalanı hakkında söz isteyen Bingöl Milletvekili Sayın Mahfuz Güler’e aittir.

Buyurun Sayın Güler. (FP sıralarından alkışlar)

2. – Bingöl Milletvekili Mahfuz Güler’in, yapımı sürdürülen Bingöl Havaalanının tamamlanmasına ilişkin gündemdışı konuşması

MAHFUZ GÜLER (Bingöl) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Bingöl havaalanı hakkında şahsım adına söz almış bulunuyorum; bu vesileyle, Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Bingöl İlimizin ekonomik kalkınmasını, sosyal ve kültürel aktivitesinin canlanmasını olumsuz yönde etkileyen etmenlerden en önemlisi ulaştırma ağının yetersizliğidir. Bingöl İlimizin diğer illerle bağlantısını sağlayan, devlet karayolları ve demiryoludur. İl sınırları içinden geçen devlet karayolları ağı 2 ana arterden geçiş imkânı vermektedir. Bunlardan birincisi Elazığ-Bingöl-Muş devlet karayolu batıdan doğuya, ikincisi ise Erzurum-Bingöl-Diyarbakır devlet karayolu da kuzeyden güneye geçiş imkânları vermektedir. Ancak, bu yolların standartları düşüktür; oldukça dar, virajlı, banketsiz ve genelde de bariyersiz olmaları, güvenli ve hızlı ulaşım imkânı vermemektedir.

Özellikle kış aylarında karayollarında ulaşım aksamaları katlanarak artmaktadır. Bu yolların kısa ve hatta orta vadede standart hale getirilmesi, ilin dağlık ve engebeli arazi yapısı ve yüksek maliyeti nedeniyle mümkün görülmemektedir.

Malatya ve Elazığ’dan sonra Bingöl Genç ilçe merkezinden Muş, Tatvan ve İran’a uzanan demiryolu ise sadece yük taşımacılığında kullanılmaktadır. Güvenlik nedeniyle seferden kaldırılan posta trenleri ve Van Gölü Ekspresi, artık, mutlaka yeniden sefere konulmalıdır. Çünkü, Elazığ-Tatvan demiryolu, Elazığ’dan başlayarak, Palu, Genç, Kale istasyonları ve Kurt istasyonundan Muş’a, oradan da Tatvan’a kadar yol üzerindeki bütün yerleşim merkezlerindeki halkımızın bu güzergâhtaki tek ulaşım yoludur ve âdeta o bölgenin can damarıdır.

Burada Sayın Ulaştırma Bakanından rica ediyorum; bölgede artık sükûnet hâsıl olmuştur, güvenlikle ilgili hiçbir sıkıntı kalmamıştır; bu nedenle, bir an önce bu güzergâhta tekrar yolcu taşımacılığına imkân verilsin ve posta trenleri ile Van Gölü Ekspresinin yeniden çalıştırılmasına imkân tanınsın.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Bingöl İlimiz, karayolu açısından önemli bir ulaşım sorunuyla karşı karşıyadır ve yakın gelecekte de böyle olmaya devam edecektir. Bunun nedeni, karayolu yapımındaki yüksek maliyettir. Karayolları Genel Müdürlüğünün hesaplarına göre, 54 kilometrelik bir il yolunun yeniden yapım maliyeti 1999 yılı birim fiyatlarıyla 4,5 trilyon liradır. Oysa, stol tipi bir havaalanı yapımının maliyeti, yaklaşık 50-60 kilometrelik bir il yolunun yeniden yapım maliyetine eşdeğerdir. Bu nedenle, Bingöl’ün ulaşım sorununun kısa vadede belli ölçüde çözümlenmesi, ancak havayolu taşımacılığının hizmete sokulmasıyla mümkün olabilecektir.

Bingöl’e en yakın havaalanı Muş Havaalanıdır ve bu da, Bingöl’e 114 kilometre uzaklıktadır. Gerek önemli kent merkezlerine ve gerekse komşu illere olan karayolu ulaşımı çok zaman almaktadır. Ağır kış şartlarında ulaşım süresi daha da artmakta ve aksamalar olmaktadır.

Bingöl, Ankara’ya 904 kilometre uzaklıktadır ve karayoluyla ancak 12 saatte gidilebilmektedir; yine, İstanbul’a 1 312 kilometre uzaklıktadır ve karayoluyla ancak 18 saatte ulaşılabilmektedir; Diyarbakır’a 4 saat, Elazığ’a ise 2 saat uzaklıktadır. İlde havaalanı olmadığından, ulaşım, Elazığ-Muş-Diyarbakır ve Erzurum üzerinden yapılmakta, bu da 3-4 saati bulmaktadır; ağır kış şartlarında bu süre bir günü bile bulabilmektedir.

Havaalanının hizmete girmesiyle, ulaştırma ve haberleşme sektöründe istihdam imkânı yaratılmış olacaktır; nitelikli insangücü ve girişimciler için ilin cazibesi artacaktır; sermayenin il dışına çıkışı frenlenmiş olacak, yatırımcılar il yöresinde yatırım imkânı bulacaktır. Havaalanının yapımı, ulaştırma hizmetlerinde, bölge içinde çok geri kalan Bingöl’ün yeterince pay alamadığı inancında olan yöre insanını memnun edecektir.

Bingöl Valiliğince, 27 Aralık 1995 tarihinde havaalanı ihalesi yapılmıştır; 26 Şubat 1996’da yer teslimi yapılmış ve yüklenici firma, 21 Haziran 1996 tarihinde havaalanı inşaatına başlamıştır.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Buyurun Sayın Güler; lütfen tamamlayın.

MAHFUZ GÜLER (Devamla) – Bingöl havaalanı 2 300 metre pist uzunluğuna sahip stol tipi bir havaalanıdır. Dört yıldan beri, İl Özel İdaresi bütçesinden 777 milyar 334 milyon, Ulaştırma Bakanlığından 677 milyar 650 milyon olmak üzere, toplam 1,5 trilyon lira harcama yapılmıştır. Bu ödenekle, kazı ve dolgu kısımlarının ancak yüzde 50’si tamamlanmıştır. Yaklaşık 1,5 trilyon lira ödenek verildiği takdirde, havaalanının pist kısmı tamamlanmış olacaktır. Havaalanının il merkezine bağlantısının ise 9 kilometreye düşürülmesi mümkündür. İl Özel İdaresinin yatırım programında bulunan havaalanı pist kısmının geriye kalan işlerinin tamamlanması, henüz programa alınmamış terminal binası ve havaalanı bağlantı yolunun yapılması için, yaklaşık 4 trilyon liraya ihtiyaç duyulmaktadır.

Bingöl İli ve çevresinin ekonomik ve sosyal yönden kalkınması, bu havaalanının tamamlanmasına bağlıdır. Bölge insanı, geri kalmışlığın ve ezilmişliğin acısını, ancak böyle bir yatırımın bitirilmesiyle kısmen de olsa unutacak ve devletine sevgisi ve saygısı daha da artacaktır.

Artık, 2000’li yıllara geldiğimiz bugünlerde, ülkemizde, hemen hemen her ilde bir havaalanı yapılmış ve çoğu da faaliyete geçmiştir. İl Özel İdaresinin, sınırlı bütçe imkânlarıyla, bu yatırımı bitirmesi mümkün değildir. Bölge için hayatî bir konu olan bu yatırımın, Ulaştırma Bakanlığı DLH Genel Müdürlüğünün yatırım programına alınması şarttır ve Ulaştırma Bakanlığınca ödenek desteğinin mutlaka artırılması zarureti vardır. Bu nedenle, Sayın Hükümetten ve Bakandan ricamız, dileğimiz, bu konuya özel önem verilmesidir. Büyük sıkıntılar içerisinde olan bölgemizin kalkınmasına katkıda bulunulmasını, hem şahsım adına hem de bölge halkı adına istirham ediyorum; bu vesileyle, Yüce Meclise selam ve saygılarımı sunuyorum.

Teşekkür ederim Sayın Başkan. (FP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum Sayın Güler.

Hükümet gündemdışı konuşmaya cevap verecek mi efendim?..

Gündemdışı üçüncü söz, fındık konusunda söz isteyen, Trabzon Milletvekili Ali Kemal Başaran’a aittir.

Buyurun Sayın Başaran. (ANAP sıralarından alkışlar)

3. – Trabzon Milletvekili Ali Kemal Başaran’ın, fındık üreticilerinin sorunları ile alınması gereken önlemlere ilişkin gündemdışı konuşması

ALİ KEMAL BAŞARAN (Trabzon) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; fındıkla ilgili söz almış bulunmaktayım; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Değerli milletvekilleri, takriben onbeş yirmi gündür memleketimde dolaşıyorum; fındık üreticisiyle, dağda bayırda beraber oldum; gerçekten, çok perişan haldedirler. Dörtbuçuk aydır, ürettiği fındığın parasını alamayan bu insanlar, borçlarını ödeyebilmek için, alacaklı olduğu devletten, fındık parasını beklemektedirler. Bu üreticilerimizin, doktora gitmede, doktor parası, ilaç parası vermede zorlandıklarını görmekteyiz.

Bu üreticilerimizin, üniversite hazırlık kursuna giden çocuklarının aylıklarını ödeyemediği için, onları verdikleri kurstan geri aldıklarını görüyoruz. Kısaca, bu üreticilerimizin halleri perişandır.

Köy kahvelerinde, şehirdeki kahvelerde, o kahveleri dolduran işsiz gençlerimizi, belki de o fındık üreticisini, oğlunun cebine harçlık koyamadığı insanları, hep görüyoruz, yaşıyoruz.

Bu perişanlık bir tarafta böyle; üzülerek ifade etmek gerekir ki, onlara bizlerin yeteri kadar kulak veremediğimizi de söylemek istiyorum. Onların bu dertlerine “siz sıkıntıyı çekin, biz rahat yaşayalım” gibi bakmaya hiçbirimizin hakkı yok.

Fedakârlık istiyoruz. Elbette ki ülkemizin sıkıntıları var, fedakârlık yapmamız gerekiyor, ama “biz rahat yaşayalım da, bu fedakârlığı sizler yapın” demeye de hakkımız yok; ama, maalesef, dargelirlilerden genellikle beklediğimiz şey “siz fedakârlığı yapın, biz rahat olalım” şeklindedir.

Değerli milletvekilleri, ben zannediyorum ki, devletimizi iyi işletebilsek, devletimizdeki savurganlıkları önleyebilsek, bizler biraz fedakârlık yapabilsek, fındık üreticisi hiçbir zaman bu konumda olmaz.

Bakıyorum, bir süre önce Kayseri’ye gittim, Kayseri’de Erciyes Dağının eteklerinde birkaç devlet biriminin tesisleri var; örneğin, Beden Terbiyesi Genel Müdürlüğünün tesisi var, Dedeman Oteli var, ama 3-4 tane de diğer devlet birimlerinin tesisleri var. Beden Terbiyesi Genel Müdürlüğünün tesislerini hoş karşılamak gerekir; çünkü, oralarda kayak sporu yapılıyor, ama, öteki tesislerin 1 tanesi belki de 200 milyar civarındadır; 3-4 tane öyle tesis var; öteki tesislerin ne için yapıldıklarını anlamak da mümkün değildir. Özel sektörü teşvik edip oraya sokmak varken, devletin, bana göre, bu tür israflardan, bu tür yatırımlardan kaçınması gerekir.

İllerimizi geziyoruz, illerimizde birçok misafirhane var; bütün içtenliğimle söylüyorum, bunu bir başka duyguyla da söylemiyorum; ama, illerimizdeki bölge müdürlüklerinin odalarındaki lüks, Başbakanlığımızın makam odalarındaki lüksle kıyaslanamaz; Başbakanlığımızdaki bakanlarımızın makam odalarından çok daha lüks. Üç beş kişinin kaldığı misafirhanelerde kalorifer yanıyor, orada istihdam edilen birçok insanımız var; bir sürü masraf! Bütün içtenliğimle söylüyorum, bu masrafları kısabilsek, bu sıkıntıları biraz aşarız gibi görüyorum, o üreticinin derdine biraz çare oluruz gibi görüyorum.

Efendim, bir zamanlar, misafirhaneleri satalım diye çok söylenildi, hiçbir şey olmadı. Misafirhaneleri satalım diyebilmemiz için, evvela Meclisteki konutları, oturduğumuz Meclis konutlarını satmamız gerekir; yoksa, efendim, biz oturalım da diğerlerini satalım dediğimiz zaman inandırıcılığımız olmuyor.

ORHAN BIÇAKÇIOĞLU (Trabzon) – Onunla ilgili bir teklif ver, destekleyelim.

ALİ KEMAL BAŞARAN (Devamla) – Değerli milletvekilleri, buralardan hep konuşulur, fındık sorunu buralardan hep anlatılır; fındık sorunu...

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Buyurun Sayın Başaran, tamamlayın efendim.

ORHAN BIÇAKÇIOĞLU (Trabzon) – Sayın Başaran, Başbakan “peşin ödeyeceğim” diye söz verdi; hatırlat.

MUSA UZUNKAYA (Samsun) – Sayın Başaran, iktidar partisisiniz, bu işi halledin.

ALİ KEMAL BAŞARAN (Devamla) – Fındık politikalarındaki en büyük sıkıntı, arz-talep dengesindeki bozukluktur. Bu dengeyi düzeltebilmek için de iki şey yapmak gerekir: Bunlardan bir tanesi ve önemli olanı, fındık ihracatını artırabilmektir. Fındık ihracatını artırabilirsek -ki, son yıllarda müşahede ettiğimiz şey, Türkiye’nin fındıktan geliri 1 milyar dolara yaklaşmıştır- ihracatçıyı biraz daha teşvik edebilirsek -bugün Güney Kore’de pazar bulmuş ihracatçı, fındık konusunda Türkiye’yi rahatlatır- devlet üreticiyle ihracatçı arasında dengeyi iyi kurabilse, hakemlik görevi yapabilse, inanıyorum ki, fındık üreticisi de rahatlar, ihracatçı da rahatlar. Fındık üreticisini fındık ihracatçısına ezdirmemek, ihracatçının ufkunu açmak devletin görevidir; tek bunu yapabilsek, bana göre fındıktaki sorun kolay çözülür.

İkinci bir sorun; fındık ekim alanlarıdır. Üzülerek ifade etmek gerekir ki, geçmişte fındık Doğu Karadeniz Bölgesi ürünüyken, bugün her şeyin yetişebildiği düz arazilerde, sulak arazilerde fındık üretilmektedir. Fındığı tekrar Doğu Karadeniz Bölgesi ürünü yapmak bu devletin görevidir.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Lütfen tamamlayın Sayın Başaran.

Buyurun.

ALİ KEMAL BAŞARAN (Devamla) – Üreticinin 75 trilyon lira civarında bir alacağı vardır. Sayın Sanayi ve Ticaret Bakanından öğrendiğimize göre, 20 trilyon lira dün gönderilmiş. Kendilerine teşekkür ediyoruz; ama, ben bekliyorum ki, Hazineden sorumlu Devlet Bakanımız üreticiye bu parayı vereceklerini, üreticiyi kısa sürede rahatlatacaklarını gelip buradan lütfen söylesinler.

Bu duygularla, hepinize saygılar sunuyorum. (ANAP, MHP, FP ve DYP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum Sayın Başaran.

RASİM ZAİMOĞLU (Giresun) – Affedersiniz Sayın Başkan. Fındık konusu çok önemlidir, üretici çok mağdurdur, buna bir cevap istiyoruz. Kaç tane sayın bakan arkadaşımız var burada; ama gündemdışı konuşmaya cevap vermiyorlar.

İSMAİL KÖSE (Erzurum) – Konunun o sayın bakanlarla ilgisi yok.

BAŞKAN – Değerli milletvekilleri, Meclis araştırması önergeleri vardır, okutacağım; ancak, okutmaya başlamadan önce, Kâtip Üyenin okuma işlemini oturarak yapması hususunda değerli oylarınıza başvuruyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.

Önergeyi okutuyorum:

B) GENSORU, GENEL GÖRÜŞME, MECLİS SORUŞTURMASI VE MECLİS ARAŞTIRMASI ÖNERGELERİ

1. – Kayseri Milletvekili Salih Kapusuz ve 20 arkadaşının, ücretlilerin durumunun araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla bir Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/114)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Ülkemizde ekonomik yönden iyice yoksullaşan ücretlilerin durumunun araştırılması için Anayasanın 98 inci, İçtüzüğün 104 ve 105 inci maddeleri gereğince Meclis araştırmasının açılmasını saygılarımızla arz ederiz.

1 - Salih Kapusuz (Kayseri)

2 - Bülent Arınç (Manisa)

3 - Nurettin Aktaş (Gaziantep)

4 - Yahya Akman (Şanlıurfa)

5 - Alaattin Sever Aydın (Batman)

6 - Mehmet Özyol (Adıyaman)

7 - Ahmet Derin (Kütahya)

8 - Maliki Ejder Arvas (Van)

9 - Bahri Zengin (İstanbul)

10 - Mehmet Altan Karapaşaoğlu (Bursa)

11 - Avni Doğan (Kahramanmaraş)

12 - Hüseyin Karagöz (Çankırı)

13 - Şeref Malkoç (Trabzon)

14 - Suat Pamukçu (Bayburt)

15 - Yaşar Canbay (Malatya)

16 - Latif Öztek (Elazığ)

17 - Mehmet Ali Şahin (İstanbul)

18 - Musa Uzunkaya (Samsun)

19 - Bekir Sobacı (Tokat)

20 - İlyas Arslan (Yozgat)

21 - Abdullah Gül (Kayseri)

Gerekçe: Milenyuma girdiğimiz şu günlerde, Avrupa Birliğinin kapısını aralamamız, ülkemiz açısından sevindirici bir gelişmedir. Ancak, ülkemizin ekonomik yönden ve bağımsız yargı açısından, toplumsal huzur ve eşitlik yönünden ne adaylığa ne de yeni yüzyıla hazır olmaması üzücüdür. Bugün, ülkemizi bırakın Avrupa ülkelerinin birçoğu ile karşılaştırmayı, Asya’da bile birçok ülkenin gerisinde olması yakışmamaktadır.

Ülkemizde ekonomik iflastan kurtulmak amacına yönelik siyasal iktidar tarafından hazırlanan ekonomik programın faturasının kime çıkacağı, IMF’ye verilen niyet mektubuyla ortaya çıkmıştır. Uzun yıllardır devam eden bu ekonomik darboğazdan kurtuluş, büyük ölçüde, çalışanların özverisine dayandırılmıştır. Küçük esnafımız, sanayicimiz, çiftçimiz, dargelirlimiz de aynı uygulamadan nasibini almıştır.

Özellikle de, ikibuçuk yıldır iktidarda olan Anasol-D ve Anasol-M iktidarları dönemi de, bu uygulanan faturaların en acısının yaşandığı yıl olmuştur. Vergi gelirlerinin yüzde 90’ını rantiyeciye aktarırken, kaynak sıkıntısı duymayan iktidar, konu dargelirliye gelince, hep kaynak sıkıntısından dem vurmaktadır. Bu da milyonlarca insanımızca hiç hoş karşılanamamaktadır. İnsanların sabır sınırlarını zorlamakta, eğer, tedbir alınmazsa, sonuç sosyal patlama neticesine doğru gitmektedir.

Bugün, çalışanlarımızı temsil eden kuruluşlarımızdan Hak-İş’e göre, Aralık 1999 tarihi itibariyle, 4 kişilik bir ailenin “Türkiye için önerilen günlük enerji ve besin öğeleri tüketim standartlarına göre” sadece mutfak harcaması 146 036 940 TL’dir. Türk-İş’e göre ise bu rakam, 122 952 000 TL’dir. Kamu-Sen ve Devlet İstatistik Enstitüsü verilerine göre bu rakam, 137 778 000 TL’dir. Bu zorunlu gıda harcamasına bunun kadar da hayatî olan giyim, eğitim, sağlık, ulaşım, konut, sosyal ve kültürel giderleri de ekleyince, çalışanların çağdaş yaşam ve insan onuruna yaraşır düzeyde yaşaması için olması gereken yoksulluk sınır ücreti, yine bu kuruluşlarımızın tespitine göre 374 milyon ilâ 415 milyon arasında olduğu tespit edilmiştir.

Ülkemizde yaşam gerçekleri böyle iken, evladının zorunlu ihtiyacını karşılayamayacak durumda olan aile reisinin içine düştüğü bu psikolojiyi göremeyen, hissedemeyen iktidar, memuruna, emeklisine yüzde 15 zam vermiş, işçisine de belirlediği asgarî ücreti 68 518 800 TL’den 86 922 900 TL’ye yükseltmiştir. Bu ücretle bırakın ulaşım, giyim, konut, sağlık giderlerini karşılamayı, gıda harcamasını bile karşılayamamaktadır. Sonuç olarak, bu sefalet ücreti karşısında çalışanlar gıda harcamalarından kısmakta, ucuz ekmek almak için saatlerce ekmek kuyruklarında beklemekte ve dengeli beslenememektedir. Bu nedenle de sağlık sorunları artmakta, bunun faturası da yine devlete çıkmaktadır. Böyle yapılacağına ülke gerçeklerine göre ücret verilmesi en doğal olanı değil midir? Ama, hükümetin hangi gerekçelere ve kriterlere göre ücret tespitini yaptığını anlamak mümkün değildir. İktidarın bu milyonlara çare bulmasını bırakın, çaresizliğini dile getiren çalışanlarımıza Kızılay Meydanında cop faslı çektirmiştir. Ortaya çıkan bu acıklı tablo yeni yıla girdiğimiz bu günlerde ve Avrupa kapısını aralamışken ülkemize hiç mi hiç yakışmamaktadır.

Bu sebeple:

1 – Çalışanların bu durumuna genel çözüm bulunması,

2 – Başta asgarî ücret sistemi olmak üzere, memurun, emeklinin maaş tespit yönteminin yeniden gözden geçirilerek, açıklıkla, DİE, Hak-İş Türk-İş, Kamu-Sen, Memur-Sen gibi sendikalarımızın belirlediği ücret miktarının ortalamasını alacak bir sistemin getirilmesini,

3 – Böylece, devletin gelirlerinin toplumun her kesimine adil paylaşımının nasıl sağlanacağı ve Anayasanın eşitlik ilkesinin nasıl uygulanacağı, çalışanlarda çalışma barışı ve huzurunun nasıl sağlanacağı ile son yıllarda sosyal patlama derecesine gelen gerilim ortamının nasıl giderileceği hususunda bütün tarafların ve içteki dıştaki bilim adamlarının görüşlerini alarak yeni bir ücret reformunun tespiti için bir Meclis araştırmasının açılması tarafımızca zorunlu görülmüştür.

BAŞKAN – Bilgilerinize sunulmuştur.

Önerge, gündemdeki yerini alacak ve Meclis araştırması açılıp açılmaması konusundaki öngörüşme, sırası geldiğinde yapılacaktır.

Diğer önergeyi okutuyorum :

2. – Afyon Milletvekili Halil İbrahim Özsoy ve 20 arkadaşının, jeotermal enerji kaynaklarının değerlendirilmesi amacıyla bir Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/115) 18.1.2000

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Afyon, jeotermal su bakımından rezervi en fazla olan illerimizden biridir.

Jeotermalin ısıtma, enerji, kaplıca tesisleri, rehabilitasyon ve seracılıkta kullanılması yönünde ve diğer sektörlerde de kullanıma açılması amacıyla, Anayasanın 98 inci, İçtüzüğün 104 ve 105 inci maddeleri uyarınca bir Meclis araştırması açılmasını arz ederiz.

Saygılarımızla.

1 – Halil İbrahim Özsoy (Afyon)

2 – Abdulbaki Erdoğmuş (Diyarbakır)

3 – Ediz Hun (İstanbul)

4 – Ahmet Kabil (Rize)

5 – Turhan Tayan (Bursa)

6 – Hakkı Oğuz Aykut (Hatay)

7 – Mehmet Çakar (Samsun)

8 – Eyyüp Cenap Gülpınar (Şanlıurfa)

9 – Hasan Özyer (Muğla)

10 – Nihat Gökbulut (Kırıkkale)

11 – İlhan Aküzüm (Kars)

12 – Erkan Kemaloğlu (Muş)

13 – Yaşar Eryılmaz (Ağrı)

14 – Mehmet Ali Bilici (Adana)

15 – Ömer Ertaş (Mardin)

16 – Enis Sülün (Tekirdağ)

17 – Bülent Akarcalı (İstanbul)

18 – Nizamettin Sevgili (Siirt)

19 – Ataullah Hamidi (Batman)

20 – Miraç Akdoğan (Malatya)

21 – Evren Bulut (Edirne)

Gerekçe:

Jeotermal su, artık, çevre dostu her sektöre girmeye başladı.

Turizm, sağlık, enerji ve tarım sektörü yanında, hava kirliliğini önleyici ısıtma ve sanayide enerji temin edilir hale geldi.

Ancak, rezervlerin gelişigüzel kullanılması, bu konulara yabancı kişilerin elinde çok değerli kaynakların heba olmasına sebep olmaktadır.

Bunu disipline etmek, yetki ve kullanımdaki pürüzleri aşmak, bu sektöre yatırımları kaydırmak ve desteklemek için gerekli önlemlerin alınmasına yardımcı olunması için bu araştırma önergesi hazırlanmıştır.

BAŞKAN – Bilgilerinize sunulmuştur.

Önerge, gündemdeki yerini alacak ve Meclis araştırması açılıp açılmaması konusundaki öngörüşme, sırası geldiğinde yapılacaktır.

Sözlü soruların geri alınmasına dair önergeler vardır; okutuyorum:

C) TEZKERELER VE ÖNERGELER

1. – Erzincan Milletvekili Tevhit Karakaya’nın (6/333) esas numaralı sözlü sorusunu geri aldığına ilişkin önergesi (4/88)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Gündemin “Sözlü Sorular” kısmının 94 üncü sırasında yer alan (6/333) esas numaralı sözlü soru önergemi geri alıyorum.

Gereğini saygılarımla arz ederim.

Tevhit Karakaya

Erzincan

BAŞKAN – Soru önergesi geri verilmiştir.

Diğer önergeyi okutuyorum:

2. – Bursa Milletvekili Ertuğrul Yalçınbayır’ın (6/348) esas numaralı sözlü sorusunu geri aldığına ilişkin önergesi (4/89)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

6/348 sayılı ve 19.1.2000 günlü gündemin 108 inci sırasında kayıtlı “Bursa İlindeki bazı tarihî eserlerin restorasyonu projesine ilişkin Kültür Bakanından sözlü soru önergesi” Sayın Bakan tarafından yazılı olarak cevaplandırılmıştır. Önergenin konusu kalmadığından önergeyi geri çekiyorum.

Gereğini saygılarımla arz ederim. 18.1.2000

Ertuğrul Yalçınbayır

Bursa

BAŞKAN – Sözlü soru önergesi geri verilmiştir.

Diğer önergeyi okutuyorum:

3. – Muğla Milletvekili Fikret Uzunhasan’ın (6/258) esas numaralı sözlü sorusunu geri aldığına ilişkin önergesi (4/87)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Gündemin “Sözlü Sorular” kısmının 23 üncü sırasında bulunan (6/258) sıra sayılı sözlü soruma ilgili Devlet Bakanı Sayın Yüksel Yalova yazılı cevap verdiğinden, sözlü sorumu geri çekiyorum.

Arz ederim.

Saygılarımla. 20.1.2000

Fikret Uzunhasan

Muğla

BAŞKAN – Sözlü soru önergesi geri verilmiştir.

Sayın milletvekilleri, gündemin “Kanun Tasarı ve Teklifleriyle Komisyonlardan Gelen Diğer İşler” kısmının 1 ilâ 10 uncu sıralarında Anayasa ve Adalet Komisyonları üyelerinden kurulu Karma Komisyonun, bazı milletvekillerinin yasama dokunulmazlıklarına ilişkin raporları vardır; ayrı ayrı okutup, bilgilerinize sunacağım.

Kocaeli Milletvekili Meral Akşener’in yasama dokunulmazlığının kaldırılması hakkında Anayasa ve Adalet Komisyonları üyelerinden kurulu Karma Komisyon raporunu okutuyorum:

IV. — KANUN TASARI VE TEKLİFLERİYLE KOMİSYONLARDAN

GELEN DİĞER İŞLER

1. – Kocaeli Milletvekili Meral Akşener’in Yasama Dokunulmazlığının Kaldırılması Hakkında Başbakanlık Tezkeresi ve Anayasa ve Adalet Komisyonları Üyelerinden Kurulu Karma Komisyon Raporu (3/186) (S.Sayısı: 234) (1)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Başkanlıkça, 17.6.1999 tarihinde Karma Komisyonumuza gönderilen Kocaeli Milletvekili Meral Akşener’in yasama dokunulmazlığının kaldırılması hakkında Başbakanlık yazısı, Komisyonumuzun 8.7.1999 tarihli toplantısında gündeme alınmış, İçtüzüğün 132 nci maddesine göre kurulan hazırlık komisyonuna incelenmek üzere verilmiştir.

Hazırlık komisyonu, inceleme sonucunu özetleyen 21.7.1999 günlü raporuyla sırrın masuniyetini ihlal suçu isnat olunan Kocaeli Milletvekili Meral Akşener hakkındaki kovuşturmanın milletvekilliği sıfatının sona ermesine kadar ertelenmesine karar vermiştir.

Dosyada bulunan belge ve bilgiler ile hazırlık komisyonu raporunu inceleyen Karma Komisyonumuz, bütün demokratik ülkelerde yasama meclisleri üyelerine, yasama görevlerini gereği gibi yerine getirebilmelerini sağlamak amacıyla bazı bağışıklıkların (dokunulmazlıkların) tanındığını; ancak, böyle farklı bir statünün onları ayrıcalıklı ve hukukun dışında bir grup haline getirmek için olmadığını; tersine, yasama görevinin kamu yararına uygun biçimde yapılabilmesi için Meclis çalışmalarına engel olunmaması ve bağımsızlıklarının bir başka yönden de güvence altına alınması amacına yöneldiğini gözönüne almıştır. Anayasanın 83 üncü maddesinin de bu anlayışa dayandığı ve bu amacı taşıdığı açıktır. Bu nedenlerle ve isnat olunan eylemin niteliği de dikkate alınarak, Kocaeli Milletvekili Meral Akşener hakkındaki kovuşturmanın milletvekilliği sıfatının sona ermesine kadar ertelenmesine karar verilmiştir.

Raporumuz, Genel Kurulun bilgilerine sunulmak üzere Yüksek Başkanlığa saygıyla sunulur.

Ertuğrul Yalçınbayır

Bursa

Komisyon Başkanı ve üyeler

Bazı Milletvekillerinin Dokunulmazlıklarının Kaldırılmasıyla İlgili Muhalefet Şerhimin Açıklamasıdır:

Siyasetin, milletvekillerinin ve TBMM’nin itibarını korumak ve kamu vicdanını tatmin etmek, suç isnadıyla karşılaşan milletvekillerinin yargı önüne çıkarak aklanmaları en doğal, önlenemez haklarıdır.

Kamuoyunda, haklı-haksız suçlu zannıyla milletvekillğinin sürdürülmesi, demokrasimizin sağlıklı gelişmesinin en büyük engelidir.

Yasama dokunulmazlığının, suç sanıklarının sığınağı olmaması temel ilke olmalıdır.

25.11.1999

Mehmet Özcan

İzmir

(1) 234 S. Sayılı Basmayazı tutanağa eklidir.

BAŞKAN – Sıvas Milletvekili Temel Karamollaoğlu’nun yasama dokunulmazlığının kaldırılması hakkında Anayasa ve Adalet Komisyonları üyelerinden kurulu Karma Komisyon raporunu okutuyorum:

2. – Sivas Milletvekili Temel Karamollaoğlu’nun Yasama Dokunulmazlığının Kaldırılması Hakkında Başbakanlık Tezkeresi ve Anayasa ve Adalet Komisyonları Üyelerinden Kurulu Karma Komisyon Raporu (3/187) (S.Sayısı: 235) (1)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Başkanlıkça, 17.6.1999 tarihinde Karma Komisyonumuza gönderilen Sıvas Milletvekili Temel Karamollaoğlu’nun yasama dokulmazlığının kaldırılması hakkında Başbakanlık yazısı, Komisyonumuzun 8.7.1999 tarihli toplantısında gündeme alınmış, İçtüzüğün 132 nci maddesine göre kurulan hazırlık komisyonuna incelenmek üzere verilmiştir.

Hazırlık komisyonu, inceleme sonucunu özetleyen 21.7.1999 günlü raporuyla görevi kötüye kullanma suçu isnat olunan Sıvas Milletvekili Temel Karamollaoğlu hakkındaki kovuşturmanın milletvekilliği sıfatının sona ermesine kadar ertelenmesine karar vermiştir.

Sıvas Milletvekili Temel Karamollaoğlu Komisyonumuza gelerek sözlü savunma yapmıştır.

Dosyada bulunan belge ve bilgiler ile hazırlık komisyonu raporunu inceleyen Karma Komisyonumuz, bütün demokratik ülkelerde yasama meclisleri üyelerine, yasama görevlerini gereği gibi yerine getirebilmelerini sağlamak amacıyla bazı bağışıklıkların (dokunulmazlıkların) tanındığını; ancak, böyle farklı bir statünün onları ayrıcalıklı ve hukukun dışında bir grup haline getirmek için olmadığını; tersine, yasama görevinin kamu yararına uygun biçimde yapılabilmesi için Meclis çalışmalarına engel olunmaması ve bağımsızlıklarının bir başka yönden de güvence altına alınması amacına yöneldiğini gözönüne almıştır. Anayasa’nın 83 üncü maddesinin de bu anlayışa dayandığı ve bu amacı taşıdığı açıktır. Bu nedenlerle ve isnat olunan eylemin niteliği de dikkate alınarak Sıvas Milletvekili Temel Karamollaoğlu hakkındaki kovuşturmanın milletvekilliği sıfatının sona ermesine kadar ertelenmesine karar verilmiştir.

Raporumuz, Genel Kurul’un bilgilerine sunulmak üzere Yüksek Başkanlığa saygıyla sunulur.

Ertuğrul Yalçınbayır

Bursa

Komisyon Başkanı ve üyeler

Bazı Milletvekillerinin Dokunulmazlıklarının Kaldırılmasıyla İlgili Muhalefet Şerhimin Açıklamasıdır :

Siyasetin, milletvekillerinin ve TBMM’nin itibarını korumak ve kamu vicdanını tatmin için, suç isnadıyla karşılaşan milletvekillerinin yargı önüne çıkarak aklanmaları en doğal, önlenemez haklarıdır.

Kamuoyunda, haklı-haksız suçlu zannıyla milletvekilliğinin sürdürülmesi, demokrasimizin sağlıklı gelişmesinin en büyük engelidir.

Yasama dokunulmazlığının, suç sanıklarının sığınağı olmaması temel ilke olmalıdır.

25.11.1999

Mehmet Özcan

İzmir

(1) 235 S. Sayılı Basmayazı tutanağa eklidir.

BAŞKAN - Manisa Milletvekilleri Rıza Akçalı ve Mehmet Necati Çetinkaya ile Sakarya Milletvekili Nevzat Ercan’ın Yasama Dokunulmazlıklarının Kaldırılması Hakkında Anayasa ve Adalet Komisyonları üyelerinden kurulu Karma Komisyon raporunu okutuyorum:

3. – Manisa Milletvekilleri Rıza Akçalı ve Mehmet Necati Çetinkaya ile Sakarya Milletvekili Nevzat Ercan’ın Yasama Dokunulmazlıklarının Kaldırılması Hakkında Başbakanlık Tezkeresi ve Anayasa ve Adalet Komisyonları Üyelerinden Kurulu Karma Komisyon Raporları (3/188) (S.Sayısı: 236) (1)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Başkanlıkça, 17.6.1999 tarihinde Karma Komisyonumuza gönderilen Sakarya Milletvekili Nevzat Ercan’ın yasama dokunulmazlığının kaldırılması hakkında Başbakanlık yazısı, Komisyonumuzun 8.7.1999 tarihli toplantısında gündeme alınmış, İçtüzüğün 132 nci maddesine göre kurulan hazırlık komisyonuna incelenmek üzere verilmiştir.

Hazırlık komisyonu, inceleme sonucunu özetleyen 21.7.1999 günlü raporuyla terörle mücadelede görev almış kamu görevlisini terör örgütlerine hedef göstermek suçu isnat olunan Sakarya Milletvekili Nevzat Ercan hakkındaki kovuşturmanın milletvekilliği sıfatının sona ermesine kadar ertelenmesine karar vermiştir.

Sakarya Milletvekili Nevzat Ercan, Komisyonumuza yazılı savunma vermiştir.

Dosyada bulunan belge ve bilgiler ile hazırlık komisyonu raporunu inceleyen Karma Komisyonumuz, bütün demokratik ülkelerde yasama meclisleri üyelerine, yasama görevlerini gereği gibi yerine getirebilmelerini sağlamak amacıyla bazı bağışıklıkların (dokunulmazlıkların) tanındığını; ancak, böyle farklı bir statünün onları ayrıcalıklı ve hukukun dışında bir grup haline getirmek için olmadığını; tersine, yasama görevinin kamu yararına uygun biçimde yapılabilmesi için Meclis çalışmalarına engel olunmaması ve bağımsızlıklarının bir başka nden de güvence altına alınması amacına yöneldiğini gözönüne almıştır. Anayasanın 83 üncü maddesinin de bu anlayışa dayandığı ve bu amacı taşıdığı açıktır.

Bu nedenlerle ve isnat olunan eylemin niteliği dikkate alınarak Sakarya Milletvekili Nevzat Ercan hakkındaki kovuşturmanın, milletvekilliği sıfatının sona ermesine kadar ertelenmesine karar verilmiştir.

Raporumuz, Genel Kurulun bilgilerine sunulmak üzere Yüksek Başkanlığa saygıyla sunulur.

Ertuğrul Yalçınbayır

Bursa

Komisyon Başkanı ve üyeler

Bazı Milletvekillerinin Dokunulmazlıklarının Kaldırılmasıyla İlgili Muhalefet Şerhimin Açıklamasıdır:

Siyasetin, milletvekillerinin ve TBMM’nin itibarını korumak ve kamu vicdanını tatmin için, suç isnadıyla karşılaşan milletvekillerinin yargı önüne çıkarak aklanmaları en doğal, önlenemez haklarıdır.

Kamuoyunda, haklı-haksız suçlu zannıyla milletvekilliğinin sürdürülmesi, demokrasimizin sağlıklı gelişmesinin en büyük engelidir.

Yasama dokunulmazlığının, suç sanıklarının sığınağı olmaması temel ilke olmalıdır.

25.11.1999

Mehmet Özcan

İzmir

(1) 236 S. Sayılı Basmayazı tutanağa eklidir.

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Başkanlıkça, 17.6.1999 tarihinde Karma Komisyonumuza gönderilen Manisa Milletvekili Mehmet Necati Çetinkaya’nın yasama dokunulmazlığının kaldırılması hakkında Başbakanlık yazısı, Komisyonumuzun 8.7.1999 tarihli toplantısında gündeme alınmış, İçtüzüğün 132 nci maddesine göre kurulan hazırlık komisyonuna incelenmek üzere verilmiştir.

Hazırlık komisyonu, inceleme sonucunu özetleyen 21.7.1999 günlü raporuyla, terörle mücadelede görev almış kamu görevlisini terör örgütlerine hedef göstermek suçu isnat olunan Manisa Milletvekili Mehmet Necati Çetinkaya hakkındaki kovuşturmanın milletvekilliği sıfatının sona ermesine kadar ertelenmesine karar vermiştir.

Manisa Milletvekili Mehmet Necati Çetinkaya, Komisyonumuza yazılı savunma yapmıştır.

Dosyada bulunan belge ve bilgiler ile hazırlık komisyonu raporunu inceleyen Karma Komisyonumuz, bütün demokratik ülkelerde yasama meclisleri üyelerine, yasama görevlerini gereği gibi yerine getirebilmelerini sağlamak amacıyla bazı bağışıklıkların (dokunulmazlıkların) tanındığını; ancak, böyle farklı bir statünün onları ayrıcalıklı ve hukukun dışında bir grup haline getirmek için olmadığını; tersine, yasama görevinin kamu yararına uygun biçimde yapılabilmesi için Meclis çalışmalarına engel olunmaması ve bağımsızlıklarının bir başka yönden de güvence altına alınması amacına yöneldiğini gözönüne almıştır. Anayasanın 83 üncü maddesinin de bu anlayışa dayandığı ve bu amacı taşıdığı açıktır. Bu nedenlerle ve isnat olunan eylemin niteliği dikkate alınarak Manisa Milletvekili Mehmet Necati Çetinkaya hakkındaki kovuşturmanın milletvekilliği sıfatının sona ermesine kadar ertelenmesine karar verilmiştir.

Raporumuz, Genel Kurulun bilgilerine sunulmak üzere Yüksek Başkanlığa saygıyla sunulur.

Ertuğrul Yalçınbayır

Bursa

Komisyon Başkanı ve üyeler

Bazı Milletvekillerinin Dokunulmazlıklarının Kaldırılmasıyla İlgili Muhalefet Şerhimin Açıklamasıdır:

Siyasetin, milletvekillerinin ve TBMM’nin itibarını korumak ve kamu vicdanını tatmin için, suç isnadıyla karşılaşan milletvekillerinin yargı önüne çıkarak aklanmaları en doğal, önlenemez haklarıdır.

Kamuoyunda, haklı-haksız suçlu zannıyla milletvekilliğinin sürdürülmesi, demokrasimizin sağlıklı gelişmesinin en büyük engelidir.

Yasama dokunulmazlığının, suç sanıklarının sığınağı olmaması temel ilke olmalıdır.

25.11.1999

Mehmet Özcan

İzmir

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Başkanlıkça, 17.6.1999 tarihinde Karma Komisyonumuza gönderilen Manisa Milletvekili Rıza Akçalı’nın yasama dokunulmazlığının kaldırılması hakkında Başbakanlık yazısı, Komisyonumuzun 8.7.1999 tarihli toplantısında gündeme alınmış, İçtüzüğün 132 nci maddesine göre kurulan hazırlık komisyonuna incelenmek üzere verilmiştir.

Hazırlık komisyonu, inceleme sonucunu özetleyen 21.7.1999 günlü raporuyla, terörle mücadelede görev almış kamu görevlisini terör örgütlerine hedef göstermek suçu isnat olunan Manisa Milletvekili Rıza Akçalı hakkındaki kovuşturmanın, milletvekilliği sıfatının sona ermesine kadar ertelenmesine karar vermiştir.

Manisa Milletvekili Rıza Akçalı Komisyonumuza yazılı savunma vermiştir.

Dosyada bulunan belge ve bilgiler ile hazırlık komisyonu raporunu inceleyen Karma Komisyonumuz, bütün demokratik ülkelerde yasama meclisleri üyelerine, yasama görevlerini gereği gibi yerine getirebilmelerini sağlamak amacıyla bazı bağışıklıkların (dokunulmazlıkların) tanındığını; ancak, böyle farklı bir statünün onları ayrıcalıklı ve hukukun dışında bir grup haline getirmek için olmadığını; tersine, yasama görevinin kamu yararına uygun biçimde yapılabilmesi için, Meclis çalışmalarına engel olunmaması ve bağımsızlıklarının bir başka yönden de güvence altına alınması amacına yöneldiğini gözönüne almıştır. Anayasanın 83 üncü maddesinin de bu anlayışa dayandığı ve bu amacı taşıdığı açıktır. Bu nedenlerle ve isnat olunan eylemin niteliği dikkate alınarak, Manisa Milletvekili Rıza Akçalı hakkındaki kovuşturmanın, milletvekilliği sıfatının sona ermesine kadar ertelenmesine karar verilmiştir.

Raporumuz, Genel Kurulun bilgilerine sunulmak üzere Yüksek Başkanlığa saygıyla sunulur.

Ertuğrul Yalçınbayır

Bursa

Komisyon Başkanı ve üyeler

Bazı Milletvekillerinin Dokunulmazlıklarının Kaldırılmasıyla İlgili Muhalefet Şerhimin Açıklamasıdır :

Siyasetin, milletvekillerinin ve TBMM’nin itibarını korumak ve kamu vicdanını tatmin için, suç isnadıyla karşılaşan milletvekillerinin yargı önüne çıkarak aklanmaları en doğal, önlenemez haklarıdır.

Kamuoyunda, haklı-haksız suçlu zannıyla milletvekilliğinin sürdürülmesi, demokrasimizin sağlıklı gelişmesinin en büyük engelidir.

Yasama dokunulmazlığının, suç sanıklarının sığınağı olmaması temel ilke olmalıdır.

25.11.1999

Mehmet Özcan

İzmir

BAŞKAN – Sinop Milletvekili Kadir Bozkurt’un, yasama dokunulmazlığının kaldırılması hakkında Anayasa ve Adalet Komisyonları üyelerinden kurulu Karma Komisyonun raporunu okutuyorum:

4. – Sinop Milletvekili Kadir Bozkurt’un Yasama Dokunulmazlığının Kaldırılması Hakkında Başbakanlık Tezkeresi ve Anayasa ve Adalet Komisyonları Üyelerinden Kurulu Karma Komisyon Raporu (3/189) (S.Sayısı: 237) (1)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Başkanlıkça, 17.6.1999 tarihinde Karma Komisyonumuza gönderilen Sinop Milletvekili Kadir Bozkurt’un yasama dokunulmazlığının kaldırılması hakkında Başbakanlık yazısı, Komisyonumuzun 8.7.1999 tarihli toplantısında gündeme alınmış, İçtüzüğün 132 nci maddesine göre kurulan hazırlık komisyonuna incelenmek üzere verilmiştir.

Hazırlık komisyonu, inceleme sonucunu özetleyen 21.7.1999 günlü raporuyla, neşir yoluyla hakaret, tehdit suçu isnat olunan Sinop Milletvekili Kadir Bozkurt hakkındaki kovuşturmanın milletvekilliği sıfatının sona ermesine kadar ertelenmesine karar vermiştir.

(1) 237 S. Sayılı Basmayazı tutanağa eklidir.

Dosyada bulunan belge ve bilgiler ile hazırlık komisyonu raporunu inceleyen Karma Komisyonumuz, bütün demokratik ülkelerde yasama meclisleri üyelerine, yasama görevlerini gereği gibi yerine getirebilmelerini sağlamak amacıyla bazı bağışıklıkların (dokunulmazlıkların) tanındığını; ancak, böyle farklı bir statünün onları ayrıcalıklı ve hukukun dışında bir grup haline getirmek için olmadığını; tersine, yasama görevinin kamu yararına uygun biçimde yapılabilmesi için Meclis çalışmalarına engel olunmaması ve bağımsızlıklarının bir başka yönden de güvence altına alınması amacına yöneldiğini gözönüne almıştır. Anayasanın 83 üncü maddesinin de bu anlayışa dayandığı ve bu amacı taşıdığı açıktır. Bu nedenlerle ve isnat olunan eylemin niteliği dikkate alınarak Sinop Milletvekili Kadir Bozkurt hakkındaki kovuşturmanın milletvekilliği sıfatının sona ermesine kadar ertelenmesine karar verilmiştir.

Raporumuz, Genel Kurulun bilgilerine sunulmak üzere Yüksek Başkanlığa saygıyla sunulur.

Ertuğrul Yalçınbayır

Bursa

Komisyon Başkanı ve üyeler

Bazı Milletvekillerinin Dokunulmazlıklarının Kaldırılmasıyla İlgili Muhalefet Şerhimin Açıklamasıdır :

Siyasetin, milletvekillerinin ve TBMM’nin itibarını korumak ve kamu vicdanını tatmin için, suç isnadıyla karşılaşan milletvekillerinin yargı önüne çıkarak aklanmaları en doğal, önlenemez haklarıdır.

Kamuoyunda, haklı-haksız suçlu zannıyla milletvekilliğinin sürdürülmesi, demokrasimizin sağlıklı gelişmesinin en büyük engelidir.

Yasama dokunulmazlığının, suç sanıklarının sığınağı olmaması temel ilke olmalıdır.

25.11.1999

Mehmet Özcan

İzmir

BAŞKAN – Çorum Milletvekili Yasin Hatiboğlu’nun yasama dokunulmazlığının kaldırılması hakkında Anayasa ve Adalet Komisyonları üyelerinden kurulu Karma Komisyonun raporunu okutuyorum:

5. – Çorum Milletvekili Yasin Hatiboğlu’nun Yasama Dokunulmazlığının Kaldırılması Hakkında Başbakanlık Tezkeresi ve Anayasa ve Adalet Komisyonları Üyelerinden Kurulu Karma Komisyon Raporu (3/190) (S.Sayısı: 238) (1)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Başkanlıkça, 17.6.1999 tarihinde Karma Komisyonumuza gönderilen Çorum Milletvekili Yasin Hatiboğlu’nun yasama dokunulmazlığının kaldırılması hakkında Başbakanlık yazısı, Komisyonumuzun 8.7.1999 tarihli toplantısında gündeme alınmış, İçtüzüğün 132 nci maddesine göre kurulan hazırlık komisyonuna incelenmek üzere verilmiştir.

Hazırlık komisyonu, inceleme sonucunu özetleyen 21.7.1999 günlü raporuyla, askerî heyete gıyabında hakaret etmek suçu isnat olunan Çorum Milletvekili Yasin Hatiboğlu hakkındaki kovuşturmanın milletvekilliği sıfatının sona ermesine kadar ertelenmesine karar vermiştir.

Çorum Milletvekili Yasin Hatiboğlu, Komisyonumuza gelerek sözlü savunma yapmıştır.

(1) 238 S. Sayılı Basmayazı tutanağa eklidir.

Dosyada bulunan belge ve bilgiler ile hazırlık komisyonu raporunu inceleyen Karma Komisyonumuz, bütün demokratik ülkelerde yasama meclisleri üyelerine, yasama görevlerini gereği gibi yerine getirebilmelerini sağlamak amacıyla bazı bağışıklıkların (dokunulmazlıkların) tanındığını; ancak, böyle farklı bir statünün onları ayrıcalıklı ve hukukun dışında bir grup haline getirmek için olmadığını; tersine, yasama görevinin kamu yararına uygun biçimde yapılabilmesi için Meclis çalışmalarına engel olunmaması ve bağımsızlıklarının bir başka yönden de güvence altına alınması amacına yöneldiğini gözönüne almıştır. Anayasanın 83 üncü maddesinin de bu anlayışa dayandığı ve bu amacı taşıdığı açıktır. Çorum Milletvekili Yasin Hatiboğlu’nun beyanlarının siyasî gelişmeleri eleştirme amacını taşıdığı açıktır. Bu nedenlerle, Çorum Milletvekili Yasin Hatiboğlu hakkındaki kovuşturmanın milletvekilliği sıfatının sona ermesine kadar ertelenmesine karar verilmiştir.

Raporumuz, Genel Kurulun bilgilerine sunulmak üzere Yüksek Başkanlığa saygıyla sunulur.

Ertuğrul Yalçınbayır

Bursa

Komisyon Başkanı ve üyeler

Bazı Milletvekillerinin Dokunulmazlıklarının Kaldırılmasıyla İlgili Muhalefet Şerhimin Açıklamasıdır :

Siyasetin, milletvekillerinin ve TBMM’nin itibarını korumak ve kamu vicdanını tatmin için, suç isnadıyla karşılaşan milletvekillerinin yargı önüne çıkarak aklanmaları en doğal, önlenemez haklarıdır.

Kamuoyunda, haklı-haksız suçlu zannıyla milletvekilliğinin sürdürülmesi, demokrasimizin sağlıklı gelişmesinin en büyük engelidir.

Yasama dokunulmazlığının, suç sanıklarının sığınağı olmaması temel ilke olmalıdır.

25.11.1999

Mehmet Özcan

İzmir

BAŞKAN – İstanbul Milletvekili Mehmet Ali Şahin’in yasama dokunulmazlığının kaldırılması hakkında Anayasa ve Adalet Komisyonları üyelerinden kurulu Karma Komisyonu raporunu okutuyorum:

6. – İstanbul Milletvekili Mehmet Ali Şahin’in Yasama Dokunulmazlığının Kaldırılması Hakkında Başbakanlık Tezkeresi ve Anayasa ve Adalet Komisyonları Üyelerinden Kurulu Karma Komisyon Raporu (3/191) (S.Sayısı: 239) (1)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Başkanlıkça, 17.6.1999 tarihinde Karma Komisyonumuza gönderilen İstanbul Milletvekili Mehmet Ali Şahin’in yasama dokunulmazlığının kaldırılması hakkında Başbakanlık yazısı, Komisyonumuzun 8.7.1999 tarihli toplantısında gündeme alınmış, İçtüzüğün 132 nci maddesine göre kurulan hazırlık komisyonuna incelenmek üzere verilmiştir.

Hazırlık komisyonu, inceleme sonucunu özetleyen 21.7.1999 günlü raporuyla, sıfat ve hizmetlerinden dolayı devlet memuruna neşren hakaret suçu isnat olunan İstanbul Milletvekili Mehmet Ali Şahin hakkındaki kovuşturmanın milletvekilliği sıfatının sona ermesine kadar ertelenmesine karar vermiştir.

İstanbul Milletvekili Mehmet Ali Şahin Komisyonumuza gelerek sözlü savunma yapmıştır.

(1) 239 S. Sayılı Basmayazı tutanağa eklidir.

Dosyada bulunan belge ve bilgiler ile hazırlık komisyonu raporunu inceleyen Karma Komisyonumuz, bütün demokratik ülkelerde yasama meclisleri üyelerine, yasama görevlerini gereği gibi yerine getirebilmelerini sağlamak amacıyla bazı bağışıklıkların (dokunulmazlıkların) tanındığını; ancak, böyle farklı bir statünün onları ayrıcalıklı ve hukukun dışında bir grup haline getirmek için olmadığını; tersine, yasama görevinin kamu yararına uygun biçimde yapılabilmesi için Meclis çalışmalarına engel olunmaması ve bağımsızlıklarının bir başka yönden de güvence altına alınması amacına yöneldiğini göz önüne almıştır. Anayasanın 83 üncü maddesinin de bu anlayışa dayandığı ve bu amacı taşıdığı açıktır. Bu nedenlerle ve isnat olunan eylemin niteliği dikkate alınarak İstanbul Milletvekili Mehmet Ali Şahin hakkındaki kovuşturmanın milletvekilliği sıfatının sona ermesine kadar ertelenmesine karar verilmiştir.

Raporumuz, Genel Kurulun bilgilerine sunulmak üzere Yüksek Başkanlığa saygıyla sunulur.

Bazı Milletvekillerinin Dokunulmazlıklarının Kaldırılması ile İlgili Muhalefet Şerhimin Açıklamasıdır :

Siyasetin, milletvekillerinin ve TBMM’nin itibarını korumak ve kamu vicdanını tatmin için, suç isnadıyla karşılaşan milletvekillerinin yargı önüne çıkarak aklanmaları en doğal, önlenemez haklarıdır.

Kamuoyunda, haklı-haksız suçlu zannıyla milletvekilliğinin sürdürülmesi, demokrasimizin sağlıklı gelişmesinin en büyük engelidir.

Yasama dokunulmazlığının, suç sanıklarının sığınağı olmaması temel ilke olmalıdır.

25.11.1999

Mehmet Özcan

İzmir

BAŞKAN – Adana Milletvekili Halit Dağlı’nın yasama dokunulmazlığının kaldırılması hakkında Anayasa ve Adalet Komisyonları üyelerinden kurulu Karma Komisyonun raporunu okutuyorum:

7. – Adana Milletvekili Mehmet Halit Dağlı’nın Yasama Dokunulmazlığının Kaldırılması Hakkında Başbakanlık Tezkeresi ve Anayasa ve Adalet Komisyonları Üyelerinden Kurulu Karma Komisyon Raporu (3/192) (S.Sayısı: 240) (1)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Başkanlıkça, 17.6.1999 tarihinde Karma Komisyonumuza gönderilen Adana Milletvekili Mehmet Halit Dağlı’nın yasama dokunulmazlığının kaldırılması hakkında Başbakanlık yazısı, Komisyonumuzun 8.7.1999 tarihli toplantısında gündeme alınmış, İçtüzüğün 132 nci maddesine göre kurulan hazırlık komisyonuna incelenmek üzere verilmiştir.

Hazırlık komisyonu, inceleme sonucunu özetleyen 21.7.1999 günlü raporuyla, 298 sayılı Kanuna muhalefet suçu isnat olunan Adana Milletvekili Mehmet Halit Dağlı hakkındaki kovuşturmanın milletvekilliği sıfatının sona ermesine kadar ertelenmesine karar vermiştir.

Dosyada bulunan belge ve bilgiler ile hazırlık komisyonu raporunu inceleyen Karma Komisyonumuz, bütün demokratik ülkelerde yasama meclisleri üyelerine, yasama görevlerini gereği gibi yerine getirebilmelerini sağlamak amacıyla bazı bağışıklıkların (dokunulmazlıkların) tanındığını; ancak, böyle farklı bir statünün onları ayrıcalıklı ve hukukun dışında bir grup haline getirmek için olmadığını; tersine, yasama görevinin kamu yararına uygun biçimde yapılabilmesi için Meclis çalışmalarına engel olunmaması ve bağımsızlıklarının bir başka yönden de güvence altına alınması

(1) 240 S. Sayılı Basmayazı tutanağa eklidir.

amacına yöneldiğini göz önüne almıştır. Anayasanın 83 üncü maddesinin de bu anlayışa dayandığı ve bu amacı taşıdığı açıktır. Komisyonumuz Adana Milletvekili Mehmet Halit Dağlı’nın eylemini siyasî faaliyet kapsamında değerlendirmiş ve hakkındaki kovuşturmanın milletvekilliği sıfatının sona ermesine kadar ertelenmesine karar vermiştir.

Raporumuz, Genel Kurulun bilgilerine sunulmak üzere Yüksek Başkanlığa saygıyla sunulur.

Ertuğrul Yalçınbayır

Bursa

Komisyon Başkanı ve üyeler

Bazı Milletvekillerinin Dokunulmazlıklarının Kaldırılmasıyla İlgili Muhalefet Şerhimin Açıklamasıdır :

Siyasetin, milletvekillerinin ve TBMM’nin itibarını korumak ve kamu vicdanını tatmin için, suç isnadıyla karşılaşan milletvekillerinin yargı önüne çıkarak aklanmaları en doğal, önlenemez haklarıdır.

Kamuoyunda, haklı-haksız suçlu zannıyla milletvekilliğinin sürdürülmesi, demokrasimizin sağlıklı gelişmesinin en büyük engelidir.

Yasama dokunulmazlığının, suç sanıklarının sığınağı olmaması temel ilke olmalıdır.

25.11.1999

Mehmet Özcan

İzmir

BAŞKAN – Kocaeli Milletvekili Meral Akşener’in yasama dokunulmazlığının kaldırılması hakkında Anayasa ve Adalet Komisyonları üyelerinden kurulu karma komisyonun raporunu okutuyorum:

8. – Kocaeli Milletvekili Meral Akşener’in Yasama Dokunulmazlığının Kaldırılması Hakkında Başbakanlık Tezkeresi ve Anayasa ve Adalet Komisyonları Üyelerinden Kurulu Karma Komisyon Raporu (3/196) (S.Sayısı: 241) (1) Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Başkanlıkça, 17.6.1999 tarihinde Karma Komisyonumuza gönderilen Kocaeli Milletvekili Meral Akşener’in yasama dokunulmazlığının kaldırılması hakkında Başbakanlık yazısı, Komisyonumuzun 8.7.1999 tarihli toplantısında gündeme alınmış, İçtüzüğün 132 nci maddesine göre kurulan hazırlık komisyonuna incelenmek üzere verilmiştir.

Hazırlık komisyonu, inceleme sonucunu özetleyen 21.7.1999 günlü raporuyla, devletin askerî kuvvetinin manevî şahsiyetini alenen tahkir ve tezyif etmek suçu isnat olunan Kocaeli Milletvekili Meral Akşener hakkındaki kovuşturmanın milletvekilliği sıfatının sona ermesine kadar ertelenmesine karar vermiştir.

Dosyada bulunan belge ve bilgiler ile hazırlık komisyonu raporunu inceleyen Karma Komisyonumuz, bütün demokratik ülkelerde yasama meclisleri üyelerine, yasama görevlerini gereği gibi yerine getirebilmelerini sağlamak amacıyla bazı bağışıklıkların (dokunulmazlıkların) tanındığını; ancak, böyle farklı bir statünün onları ayrıcalıklı ve hukukun dışında bir grup haline getirmek için olmadığını; tersine, yasama görevinin kamu yararına uygun biçimde yapılabilmesi için Meclis çalışmalarına engel olunmaması ve bağımsızlıklarının bir başka yönden de güvence altına alınması

(1) 241 S. Sayılı Basmayazı tutanağa eklidir.

amacına yöneldiğini göz önüne almıştır. Anayasanın 83 üncü maddesinin de bu anlayışa dayandığı ve bu amacı taşıdığı açıktır. Kocaeli Milletvekili Meral Akşener’in beyanlarının tahkir ve tezyif amacını değil, siyasî gelişmeleri eleştirme amacını taşıdığı anlaşılmaktadır. Bu nedenlerle, Kocaeli Milletvekili Meral Akşener hakkındaki kovuşturmanın milletvekilliği sıfatının sona ermesine kadar ertelenmesine karar verilmiştir.

Raporumuz, Genel Kurulun bilgilerine sunulmak üzere Yüksek Başkanlığa saygıyla sunulur.

Ertuğrul Yalçınbayır

Bursa

Komisyon Başkanı ve üyeler

Bazı Milletvekillerinin Dokunulmazlıklarının Kaldırılmasıyla İlgili Muhalefet Şerhimin Açıklamasıdır :

Siyasetin, milletvekillerinin ve TBMM’nin itibarını korumak ve kamu vicdanını tatmin için, suç isnadıyla karşılaşan milletvekillerinin yargı önüne çıkarak aklanmaları en doğal, önlenemez haklarıdır.

Kamuoyunda, haklı-haksız suçlu zannıyla milletvekilliğinin sürdürülmesi, demokrasimizin sağlıklı gelişmesinin en büyük engelidir.

Yasama dokunulmazlığının, suç sanıklarının sığınağı olmaması temel ilke olmalıdır.

25.11.1999

Mehmet Özcan

İzmir

BAŞKAN – Kahramanmaraş Milletvekili Avni Doğan’ın yasama dokunulmazlığının kaldırılması hakkında Anayasa ve Adalet Komisyonları üyelerinden müteşekkil Karma Komisyonun raporunu okutuyorum:

9. – Kahramanmaraş Milletvekili Avni Doğan’ın Yasama Dokunulmazlığının Kaldırılması Hakkında Başbakanlık Tezkeresi ve Anayasa ve Adalet Komisyonları Üyelerinden Kurulu Karma Komisyon Raporu (3/197) (S.Sayısı: 242) (1)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Başkanlıkça, 17.6.1999 tarihinde Karma Komisyonumuza gönderilen Kahramanmaraş Milletvekili Avni Doğan’ın yasama dokunulmazlığının kaldırılması hakkında Başbakanlık yazısı, Komisyonumuzun 8.7.1999 tarihli toplantısında gündeme alınmış, İçtüzüğün 132 nci maddesine göre kurulan hazırlık komisyonuna incelenmek üzere verilmiştir.

Hazırlık komisyonu, inceleme sonucunu özetleyen 21.7.1999 günlü raporuyla devletin askerî kuvvetlerini alenen tahkir ve tezyif etmek suçu isnat olunan Kahramanmaraş Milletvekili Avni Doğan hakkındaki kovuşturmanın milletvekilliği sıfatının sona ermesine kadar ertelenmesine karar vermiştir.

Kahramanmaraş Milletvekili Avni Doğan Komisyonumuza gelerek sözlü savunma vermiştir.

Dosyada bulunan belge ve bilgiler ile hazırlık komisyonu raporunu inceleyen Karma Komisyonumuz, bütün demokratik ülkelerde yasama meclisleri üyelerine, yasama görevlerini gereği gibi yerine getirebilmelerini sağlamak amacıyla bazı bağışıklıkların (dokunulmazlıkların) tanındığını; ancak, böyle farklı bir statünün onları ayrıcalıklı ve hukukun dışında bir grup haline getirmek için

(1) 242 S. Sayılı Basmayazı tutanağa eklidir.

olmadığını; tersine, yasama görevinin kamu yararına uygun biçimde yapılabilmesi için Meclis çalışmalarına engel olunmaması ve bağımsızlıklarının bir başka yönden de güvence altına alınması amacına yöneldiğini göz önüne almıştır. Anayasanın 83 üncü maddesinin de bu anlayışa dayandığı ve bu amacı taşıdığı açıktır. Kahramanmaraş Milletvekili Avni Doğan’ın sözleri siyasî eleştiri ve beyan sınırları içerisinde değerlendirilmiş ve bu nedenlerle Kahramanmaraş Milletvekili Avni Doğan hakkındaki kovuşturmanın milletvekilliği sıfatının sona ermesine kadar ertelenmesine karar verilmiştir.

Raporumuz, Genel Kurulun bilgilerine sunulmak üzere Yüksek Başkanlığa saygıyla sunulur.

Ertuğrul Yalçınbayır

Bursa

Komisyon Başkanı ve üyeler

Bazı Milletvekillerinin Dokunulmazlıklarının Kaldırılmasıyla İlgili Muhalefet Şerhimin Açıklamasıdır:

Siyasetin, milletvekillerinin ve TBMM’nin itibarını korumak ve kamu vicdanını tatmin için, suç isnadıyla karşılaşan milletvekillerinin yargı önüne çıkarak aklanmaları en doğal, önlenemez haklarıdır.

Kamuoyunda, haklı-haksız suçlu zannıyla milletvekilliğinin sürdürülmesi, demokrasimizin sağlıklı gelişmesinin en büyük engelidir.

Yasama dokunulmazlığının, suç sanıklarının sığınağı olmaması temel ilke olmalıdır.

25.11.1999

Mehmet Özcan

İzmir

BAŞKAN – Bartın Milletvekili Zeki Çakan’ın yasama dokunulmazlığının kaldırılması hakkında Anayasa ve Adalet Komisyonları üyelerinden kurulu Karma Komisyonun raporunu okutuyorum:

10. – Bartın Milletvekili Zeki Çakan’ın Yasama Dokunulmazlığının Kaldırılması Hakkında Başbakanlık Tezkeresi ve Anayasa ve Adalet Komisyonları Üyelerinden Kurulu Karma Komisyon Raporu (3/198) (S.Sayısı: 243) (1)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Başkanlıkça, 17.6.1999 tarihinde Karma Komisyonumuza gönderilen Bartın Milletvekili Zeki Çakan’ın yasama dokunulmazlığının kaldırılması hakkında Başbakanlık yazısı, Komisyonumuzun 8.7.1999 tarihli toplantısında gündeme alınmış, İçtüzüğün 132 nci maddesine göre kurulan hazırlık komisyonuna incelenmek üzere verilmiştir.

Hazırlık komisyonu, inceleme sonucunu özetleyen 21.7.1999 günlü raporuyla 298 sayılı Seçimlerin Temel Hükümleri ve Seçmen Kütükleri Hakkında Kanuna muhalefet etmek suçu isnat olunan Bartın Milletvekili Zeki Çakan hakkındaki kovuşturmanın milletvekilliği sıfatının sona ermesine kadar ertelenmesine karar vermiştir.

Dosyada bulunan belge ve bilgiler ile hazırlık komisyonu raporunu inceleyen Karma Komisyonumuz, bütün demokratik ülkelerde yasama meclisleri üyelerine, yasama görevlerini gereği gibi yerine getirebilmelerini sağlamak amacıyla bazı bağışıklıkların (dokunulmazlıkların) tanındığını; ancak, böyle farklı bir statünün onları ayrıcalıklı ve hukukun dışında bir grup haline getirmek için

(1) 243 S. Sayılı Basmayazı tutanağa eklidir.

olmadığını; tersine, yasama görevinin kamu yararına uygun biçimde yapılabilmesi için Meclis çalışmalarına engel olunmaması ve bağımsızlıklarının bir başka yönden de güvence altına alınması amacına yöneldiğini göz önüne almıştır. Anayasanın 83 üncü maddesinin de bu anlayışa dayandığı ve bu amacı taşıdığı açıktır. Komisyonumuz, Bartın Milletvekili Zeki Çakan’ın eylemini siyasî faaliyet kapsamında değerlendirmiş ve hakkındaki kovuşturmanın milletvekilliği sıfatının sona ermesine kadar ertelenmesine karar verilmiştir.

Raporumuz Genel Kurulun bilgilerine sunulmak üzere Yüksek Başkanlığa saygıyla sunulur.

Ertuğrul Yalçınbayır

Bursa

Komisyon Başkanı ve üyeler

Bazı Milletvekillerinin Dokunulmazlıklarının Kaldırılmasıyla İlgili Muhalefet Şerhimin Açıklamasıdır :

Siyasetin, milletvekillerinin ve TBMM’nin itibarını korumak ve kamu vicdanını tatmin için, suç isnadıyla karşılaşan milletvekillerinin yargı önüne çıkarak aklanmaları en doğal, önlenemez haklarıdır.

Kamuoyunda, haklı-haksız suçlu zannıyla milletvekilliğinin sürdürülmesi, demokrasimizin sağlıklı gelişmesinin en büyük engelidir.

Yasama dokunulmazlığının, suç sanıklarının sığınağı olmaması temel ilke olmalıdır.

25.11.1999

Mehmet Özcan

İzmir

BAŞKAN – Değerli milletvekilleri, raporlar bilgilerinize sunulmuştur.

Bu raporların tümü, kovuşturmanın milletvekilliği sıfatının sona ermesine kadar ertelenmesine dairdir. 10 gün içinde itiraz olunmadığı takdirde, bu raporlar kesinleşmiş olacaktır.

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığının tezkereleri vardır; ayrı ayrı okutup oylarınıza sunacağım:

III. — BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI (Devam)

C) TEZKERELER VE ÖNERGELER (Devam)

4. – Romanya Milletvekilleri Meclisi Dışilişkiler Komitesi Başkanı Victor Boştinaru’nun, TBMM Dışişleri Komisyonu sıfatıyla Kâmran İnan’ın davetine icabet edilmesine ilişkin Başkanlık tezkeresi (3/437)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kuruluna

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlık Divanının 12 Ekim 1998 tarih ve 94 sayılı toplantısında, Türkiye Büyük Millet Meclisi Dışişleri Komisyonu Başkanlığının 27 Ağustos 1998 tarih ve A.01.1.DŞK-1196 sayılı yazısında yer alan, Türkiye’nin komşu ülkeleri ile bölge ülkeleri parlamentolarının dışişleri komisyonu başkanlarının yılda bir defa toplanması ve ilk toplantının ülkemizde gerçekleştirilmesine ilişkin önerinin, İçtüzüğün 35 inci maddesi dikkate alınarak ve Türkiye Büyük Millet Meclisinin Dış İlişkilerinin Düzenlenmesi Hakkındaki 3620 sayılı Kanuna uygun biçimde, ilke olarak kabul edilmesine oy çokluğuyla karar verilmiştir.

Birinci Güneydoğu Avrupa Ülkeleri Parlamento Dışişleri Komisyonu Başkanları Konferansı, Türkiye Büyük Millet Meclisinin girişimi ve ev sahipliğinde 8-11 Şubat 1999 tarihlerinde ülkemizde gerçekleştirilmiştir.

Dışişleri Bakanlığının 29 Aralık 1999 tarih ve BAGY-I-40-800-1267-559 sayılı yazısında, 21-23 Şubat 2000 tarihlerinde Bükreş’te yapılması öngörülen ikinci toplantıya, Romanya Milletvekilleri Meclisi Dış İlişkiler Komitesi Başkanı Victor Boştinaru’nun, TBMM Dışişleri Komisyonu Başkanı sıfatıyla Kâmran İnan’ı davet ettiği bildirilmektedir.

Söz konusu davete icabet edilmesi hususu, Türkiye Büyük Millet Meclisinin Dış İlişkilerinin Düzenlenmesi Hakkındaki 3620 sayılı Kanunun 6 ncı maddesi uyarınca Genel Kurulun tasviplerine sunulur.

Yıldırım Akbulut

Türkiye Büyük Millet Meclisi

Başkanı

BAŞKAN – Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.

5. – KKTC Cumhuriyet Meclisi Başkanı Ertuğrul Hasipoğlu’nun, TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu üyelerinden oluşan parlamento heyetini davetine icabet edilmesine ilişkin Başkanlık tezkeresi (3/438) 19 Ocak 2000

Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kuruluna

Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Cumhuriyet Meclisi Başkanlığından alınan 12 Ocak 2000 tarihli yazıda, KKTC Cumhuriyet Meclisi Başkanı Ertuğrul Hasipoğlu’nun, Türkiye Büyük Millet Meclisi Plan ve Bütçe Komisyonu üyelerinden oluşan parlamento heyetini, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyetine davet ettiği bildirilmektedir.

Söz konusu davete icabet edilmesi hususu, Türkiye Büyük Millet Meclisinin Dış İlişkilerinin Düzenlenmesi Hakkındaki 3620 sayılı Kanunun 6 ncı maddesi uyarınca Genel Kurulun tasviplerine sunulur.

Yıldırım Akbulut

Türkiye Büyük Millet Meclisi

Başkanı

BAŞKAN – Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.

Değerli milletvekilleri, Başbakanlığın, Anayasanın 82 nci maddesine göre verilmiş tezkereleri vardır; ayrı ayrı okutup, oylarınıza sunacağım.

6. – Devlet Bakanı Ramazan Mirzaoğlu’nun, bir heyetle birlikte, 11-20 Aralık 1999 tarihlerinde Çad ve Sudan’a yaptıkları resmî ziyarete iştirak etmeleri uygun görülmüş olan milletvekillerine ilişkin Başbakanlık tezkeresi (3/439) 17 Ocak 2000

Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kuruluna

Devlet Bakanı Prof. Dr. Ramazan Mirzaoğlu’nun, görüşmelerde bulunmak üzere bir heyetle birlikte 11-20 Aralık 1999 tarihleri arasında Çad ve Sudan’a yaptığı resmî ziyarete, ekli listede adları yazılı miletvekillerinin de iştirak etmesi uygun görülmüş ve bu konudaki Bakanlar Kurulu kararının sureti ilişikte gönderilmiştir.

Anayasamızın 82 nci maddesine göre gereğini arz ederim.

Bülent Ecevit

Başbakan

Liste

Ali Gebeş Konya Milletvekili

Reşat Doğru Tokat Milletvekili

BAŞKAN – Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.

7. – Millî Eğitim Bakanı Metin Bostancıoğlu’nun, bir heyetle birlikte, 5-8 Aralık 1999 tarihlerinde Bulgaristan’a yaptıkları resmî ziyarete iştirak etmeleri uygun görülmüş olan milletvekillerine ilişkin Başbakanlık tezkeresi (3/440)

3 Ocak 2000

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Millî Eğitim Bakanı Metin Bostancıoğlu’nun, görüşmelerde bulunmak üzere bir heyetle birlikte 5-8 Aralık 1999 tarihleri arasında Bulgaristan’a yaptığı resmî ziyarete, Bursa Milletvekili Hayati Korkmazın da iştirak etmesi uygun görülmüş ve bu konudaki Bakanlar Kurulu kararının sureti ilişikte gönderilmiştir.

Anayasamızın 82 nci maddesine göre gereğini arz ederim.

Bülent Ecevit

Başbakan

BAŞKAN – Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.

8. – Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel’in, bir heyetle birlikte, 6-7 Aralık 1999 tarihlerinde Bosna-Hersek’e yaptıkları resmî ziyarete iştirak etmeleri uygun görülmüş olan milletvekillerine ilişkin Başbakanlık tezkeresi (3/441)

30 Ocak 2000

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

6-7 Aralık 1999 tarihlerinde, Bosna-Hersek’e resmî bir ziyarette bulunan Cumhurbaşkanı Sayın Süleyman Demirel’e refakat eden heyete, ekli listede adları yazılı milletvekillerinin de iştirak etmesi uygun görülmüş ve bu konudaki Bakanlar Kurulu kararının sureti ilişikte gönderilmiştir.

Anayasamızın 82 nci maddesine göre gereğini arz ederim.

Bülent Ecevit

Başbakan

Liste

Adnan Fatih Özdemir Adana Milletvekili

Teoman Özalp Bursa Milletvekili

Necati Albay Eskişehir Milletvekili

Prof. Dr. Suat Çağlayan İzmir Milletvekili

Bülent Arınç Manisa Milletvekili

Enis Sülün Tekirdağ Milletvekili

BAŞKAN – Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.

9. – Başbakan Bülent Ecevit’in, bir heyetle birlikte, 4-6 Kasım 1999 tarihlerinde Rusya Federasyonuna yaptıkları resmî ziyarete iştirak etmeleri uygun görülmüş olan milletvekillerine ilişkin Başbakanlık tezkeresi (3/442)

30 Ocak 2000

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Vaki davete icabetle, görüşmelerde bulunmak üzere bir heyetle birlikte 4-6 Kasım 1999 tarihlerinde Rusya Federasyonu’na yaptığım resmî ziyarete, ekli listede adları yazılı milletvekillerinin de iştirak etmesi uygun görülmüş ve bu konudaki Bakanlar Kurulu kararının sureti ilişikte gönderilmiştir.

Anayasamızın 82 nci maddesine göre gereğini arz ederim.

Bülent Ecevit

Başbakan

Liste

İsmet Attila Afyon Milletvekili

Gönül Saray Alphan Amasya Milletvekili

Hasan Çalış Karaman Milletvekili

Ahmet Kabil Rize Milletvekili

BAŞKAN – Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.

Gündemin “Seçim” kısmına geçiyoruz.

V. — SEÇİMLER

A) KOMİSYONLARDA AÇIK BULUNAN ÜYELİKLERE SEÇİM

1. – Adalet Komisyonunda açık bulunan üyeliğe seçim

BAŞKAN – Adalet Komisyonunda boş bulunan ve Fazilet Partisi Grubuna düşen bir üyelik için, Adıyaman Milletvekili Dengir Mir Mehmet Fırat aday gösterilmiştir; oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.

2. – Dışişleri Komisyonunda açık bulunan üyeliğe seçim

BAŞKAN – Dışişleri Komisyonunda boş bulunan ve Fazilet Partisi Grubuna düşen bir üyelik için, İstanbul Milletvekili İrfan Gündüz aday gösterilmiştir; oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.

3. – Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler Komisyonunda açık bulunan üyeliklere seçim

BAŞKAN – Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler Komisyonunda boş bulunan iki üyelikten; Milliyetçi Hareket Partisi Grubuna düşen bir üyelik için Karaman Milletvekili Hasan Çalış, Doğru Yol Partisi Grubuna düşen bir üyelik için de Ordu Milletvekili Yener Yıldırım aday gösterilmişlerdir; oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.

Değerli milletvekilleri, gündemin “Sözlü Sorular” kısmına geçiyoruz.

VI. — SORULAR VE CEVAPLAR

A) SÖZLÜ SORULAR VE CEVAPLARI

1.– Samsun Milletvekili Musa Uzunkaya’nın, Samsun SSK Hastanesinin sağlık personeli ihtiyacına ve yeni hastane binasının ihalesine ilişkin Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanından sözlü soru önergesi (6/218 )

BAŞKAN – 1 inci sırada yer alan, Samsun Milletvekili Musa Uzunkaya’nın, Samsun Sosyal Sigortalar Kurumu Hastanesinin sağlık personeli ihtiyacına ve yeni hastane binasının ihalesine ilişkin Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanından sözlü soru önergesinin görüşmelerine başlıyoruz.

Soruyu cevaplandıracak olan Sayın Bakan?.. Burada.

Soruyu okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularıma Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Sayın Yaşar Okuyan’ın sözlü olarak cevap vermesini delaletlerinize arz ederim. 22.10.1999

Musa Uzunkaya

Samsun

1- Çevre illere de hizmet etmek durumunda olan Samsun SSK Hastanesinin doktor, hemşire, laborant ve diğer teknik personel ihtiyacı ne zaman giderilecektir?

2- Yeni hastane binasının geçici kabulü yapılmış mıdır? Müteahhit tarafından bazı işlerin eksik bırakıldığı halde, yapılmış kabul ederek fazladan ödeme yapıldığı, binada birtakım teknik kusurların olduğu iddiaları ve buna rağmen eski hastane binasının onarım ihalesinin de aynı müteahhide verildiği iddiaları doğru mudur?

3- Hastane tüm üniteleriyle birlikte ne zaman hizmete açılacaktır?

BAŞKAN – Soruyu cevaplandırmak üzere, Devlet Bakanı Sayın Edip Safder Gaydalı; buyurun efendim.

DEVLET BAKANI EDİP SAFDER GAYDALI (Bitlis) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Samsun Milletvekili Sayın Musa Uzunkaya’nın sözlü sorusuna cevap vermek üzere huzurlarınızdayım; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Sosyal Sigortalar Kurumunca, ülkemiz genelinde yaklaşık 30 000 yatak kapasiteli 123 hastane, 182 dispanser ve 230 sağlık istasyonu olmak üzere toplam 535 sağlık tesisiyle, nüfusumuzun yaklaşık yarısına sağlık hizmeti verilmektedir. Ancak, kadro sıkıntısı nedeniyle, bugüne kadar bazı sağlık kuruluşlarımıza yeterli eleman tahsis edilememiştir.

Sosyal Sigortalar Kurumu Samsun Hastanesinin norm kadroları, kurumun diğer tesisleriyle birlikte, 17.12.1999 tarihli Resmî Gazetede yayımlanan Norm Kadro Yönetmeliğiyle yeniden belirlenmiştir. 4447 sayılı Kanunla, Sosyal Sigortalar Kurumuna tahsis edilen 18 800 adet kadrodan gerekli atamalar yapılarak hastanenin personel ihtiyacı da karşılanacaktır.

Diğer taraftan, 5.9.1991 tarihinde ihalesi yapılan Samsun Hastanesinin tevsii inşaatına usulsüz işlemler yapıldığı yolundaki iddialar üzerine, Sosyal Sigortalar Kurumu müfettişleri tarafından 2.9.1998 tarihinde soruşturma başlatılmıştır. 16.7.1999 tarihinde bitirilen soruşturma raporunda, 14 personele çeşitli cezaların verilmesi teklifi yapılmış; ayrıca, müteahhit firmadan, 1999 fiyatlarıyla 472,8 milyar liranın geri alınması yolunda dava açılması istenilmiştir.

Bunun üzerine, Sosyal Sigortalar Kurumu müfettişi tarafından inceleme aşamasında, inşaatta görevli elemanlara cevap vermek ve belge ibraz etmek üzere süre tanınmadığı, bu nedenle, soruşturmanın yanlı yapıldığı yolunda Bakanlığımıza intikal eden şikâyet dilekçeleri üzerine de, 12.8.1999 tarihinde bir muhakkik heyet tanzim edilerek konu yeniden incelettirilmiş ve 25.10.1999 tarihli muhakkik raporu ile müfettiş raporu arasında çelişkiler bulunduğundan, konunun yeniden soruşturulması istenilmiştir.

Bu arada, soruşturma sırasında müfettişlerin bilirkişiye ihtiyaç duymaları üzerine, Bayındırlık Bakanlığından, işin hacmine göre yeterli sayıda bilirkişi (teknik eleman) istenmiş ve Bayındırlık Bakanlığından gelen bu işle ilgili 4 teknik eleman, bilirkişi olarak incelemelerine başlamıştır.

Önceki soruşturma kurum müfettişlerince yapıldığından, soruşturmanın tarafsızlığı ve selameti açısından, Başbakanlık Teftiş Kurulu tarafından yapılması için, konu Başbakanlığa intikal ettirilmiştir.

Bunun yanında, eski hastane binasının onarım keşifleri hazırlanmıştır. Maliyeti 1999 yılı birim fiyatlarıyla 1 trilyon lira civarında olup, onarım işi için ihale çalışmaları devam etmektedir.

Bilgilerinize arz ederim.

BAŞKAN – Soru cevaplandırılmıştır.

Sayın Bakana teşekkür ediyoruz.

2. – Konya Milletvekili Veysel Candan’ın, borsa şirketlerinden Kepez Elektriğin yaptığı işlemlere ilişkin Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanı ve Başbakan Yardımcısından sözlü soru önergesi (6/219)

BAŞKAN – 2 nci sırada, Konya Milletvekili Veysel Candan’ın, borsa şirketlerinden Kepez Elektriğin yaptığı işlemlere ilişkin, Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanı ve Başbakan Yardımcısından sözlü soru önergesi.

Soruyu cevaplandıracak Sayın Bakan?.. Burada.

Soruyu okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanı Sayın Cumhur Ersümer tarafından sözlü olarak cevaplandırılması hususunu saygılarımla arz ederim. 22.10.1999

Veysel Candan

Konya

Borsa şirketlerinden Kepez Elektrik, 13,5 trilyon lira ödeyerek ÇEAŞ hisselerini aldığı, daha sonra da 6,5 trilyon zararla, 6,9 trilyon liraya yine kendi grubu içindeki Yapı Ticarete peşin olarak sattığını İMKB’ye bildirmiştir. Benzer işlemi geçen yıl da yaptığı bilinmektedir. Bu sebeple,

1– Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanı olarak üretimi menfî yönde etkileyecek bu tür işlemlerde ne tür yaptırımlar uygulanmıştır?

2– Bu grup ile Bakanlığınız arasında yargıya intikal eden konu var mıdır?

3– Bakanlığınızın Kepez ve ÇEAŞ’tan gecikmiş alacak toplamınız nedir?

BAŞKAN – Soruyu cevaplandırmak üzere Devlet Bakanımız Sayın Edip Safder Gaydalı; buyurun efendim.

DEVLET BAKANI EDİP SAFDER GAYDALI (Bitlis) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Konya Milletvekilimiz Sayın Veysel Candan’ın sözlü sorusuna cevap vermek üzere huzurlarınızdayım; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

TEAŞ Genel Müdürlüğü ile ÇEAŞ arasında imzalanan 18.4.1988 tarihli protokol ve 20.6.1988 tarihli anlaşmanın uygulanmasından kaynaklanan uyuşmazlıkla ilgili olarak, Hakem Kurulunda, birbirini takiben açılmış bulunan iki adet dava bulunmaktadır.

1994 yılında açılmış bulunan ilk davada, 1991 ve 1993 yılları arasındaki döneme ait enerji birim fiyatından kaynaklanan ve geçmişe yönelik olarak düzenlenmiş bulunan fiyat farkı faturaları miktarları ile 1993 yılı ve 1994 yılı haziran ayına kadar olan dönemdeki -haziran ayı dahil- enerji birim fiyatından kaynaklanan TEAŞ Genel Müdürlüğünün alacakları şirketten talep edilmiştir. Hakem Kurulunca geçmişe yönelik olarak düzenlenen fiyat farkı faturalarına ilişkin bölüm reddedilmiş, 1993 ve 1994 Haziran dönemine ilişkin istemimiz, tarifeleri TEK-TEAŞ Yönetim Kurulunca tespit edileceği gerekçeleriyle kabul edilmiş ve bu Hakem Kurulu kararı Yargıtay tarafından onanarak kesinleşmiştir. Kesinleşen karar, hemen akabinde icra takibine konulmuş ve kazanılan bölüme ilişkin alacak tahsil edilmiştir.

Bu aşamada düzenlenen aylık faturalar, ÇEAŞ tarafından halen eksik miktarlarla ödenmektedir. ÇEAŞ, faturaları eksik ödemeye, karar kesinliştikten belirli bir süreye kadar devam etmiştir.

Kesinleşme kararını takiben Haziran 1994-Mart 1997 dönemine ilişkin olarak düzenlenen faturalara ait gecikme zammı ve KDV alacağının tahsili amacıyla taraflar arasında imzalanmış anlaşmanın 10 uncu maddesi gereği yine tahkim yoluna başvurulmuş ve Hakem Kurulunda dava açılmıştır. Bu ikinci davanın gecikme zammına ilişkin olmasının nedeni ÇEAŞ tarafından kendisine gönderilen faturaların tamamının belirli bir süreden beri ihtirazî kayıtla yatırılıyor olmasıdır.

Ancak, bu kez, bu döneme ilişkin olarak açılmış bulunan dava reddedilmiştir. Yine Hakem Kurulunda açılmış bulunan ikinci dava devam ederken, ÇEAŞ tarafından ihtirazî kayıtla yatırılan fatura miktarlarının itirazlı bölümünün geri alımı için aynı Hakem Kurulunda, karşı dava açılmıştır. Hakem Kurulu, açılmış bulunan bu davayı aynı kararla kabul etmiştir.

TEAŞ Genel Müdürlüğünün isteminin reddini, ÇEAŞ isteminin kabulünü hüküm altına alan Hakem Kurulu kararı da Yargıtay onamasından geçerek kesinleşmiştir.

ÇEAŞ bu ilama dayalı olarak Ankara 13. İcra Müdürlüğünün 2 adet dosyası ile icra takibine girişmiştir.

Bunlardan birincisi, Hakem Kurulu kararında yazılı meblağa ilişkindir. Bu meblağ, faiziyle birlikte 2 627 495 078 320 TL’dir. Bu, ilama dayalı bir icra takibidir ve bu miktarın ödendiği, Malî İşler ve Finans Yönetimi Daire Başkanlığınca Müşavirliğimize bildirilmiştir.

İkinci icra dosyası ise ilamsız takiptir; miktarı toplam olarak 1 651 633 377 030 TL’dir. Şirket, herhangi bir ilama dayalı olmaksızın Mart 1997 döneminden Mart 1998 dönemine kadar fazla yatırmış olduğunu iddia ettiği miktarların tahsilini istemektedir. Bu icra takibine itiraz edilmiş, itiraz üzerine ÇEAŞ tarafından Hakem Kurulu nezdinde itirazın iptali davası açılmış, bu dava, aleyhimize sonuçlanmıştır. Hakem Kurulu kararı tarafımızca temyiz edilmiş olup, halen Yargıtayda murafaa gününü beklemektedir.

Dolayısıyla, ortada, hem enerji birim fiyatlarının, gerek 233 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin 35 inci maddesi ve gerekse Elektrik Tarifeleri Yönetmeliğinin ilgili hükümleri gereğince, TEAŞ Genel Müdürlüğü Yönetim Kurulunca tespit edileceğine ilişkin 1993 ve 1994 dönemini kapsayan lehimize kesinleşmiş bir Hakem Kurulu kararı hem de Haziran 1994 - Mart 1997 dönemine ilişkin bir Hakem Kurulu kararı bulunmaktadır. Dolayısıyla, şu anda Yargıtayda olan dava önem taşımaktadır.

Eğer, temyizimiz üzerine Hakem Kurulu kararı bozulursa, bu takdirde, Mart 1998’den bugüne kadar tahakkuk etmiş ve Malî İşler ve Finans Yönetimi Daire Başkanlığınca hesaplanacak olan TEAŞ Genel Müdürlüğünün alacakları için de Hakem Kurulu nezdinde dava açılacaktır.

Kepez Elektrik AŞ’nin, Türk Ticaret Kanunu hükümlerine göre faaliyet gösteren bir anonim şirket olup, şirketin hisse satışıyla ilgili yaptığı işlemler borsada işlem görmesi sebebiyle Sermaye Piyasası Kurulu ve İstanbul Menkul Kıymetler Borsasını ilgilendirmektedir. Konuyla ilgili bakanlığımızca herhangi bir yaptırım uygulaması söz konusu değildir.

Sayın milletvekilimiz, ikinci olarak, bu grupla Barasında yargıya intikal eden konu var mıdır diye sormaktadır.

TEAŞ Genel Müdürlüğü ile Kepez arasında imzalanan 18.4.1988 tarihli protokol ve 20.6.1988 tarihli anlaşmanın uygulanmasından kaynaklanan uyuşmazlıkla ilgili olarak -ki, bu uyuşmazlık enerji birim fiyatıyla ilgilidir ve ÇEAŞ’la oluşan uyuşmazlık konusuyla aynıdır- Hakem Kurulunda açılmış bulunan dava reddedilmiştir. Yine, Hakem Kurulunda açılmış bulunan dava devam ederken, Kepez tarafından ihtirazî kayıtla yatırılan fatura miktarlarının itirazlı bölümünün geri alımı için aynı Hakem Kurulunda karşı dava açılmıştır. Hakem Kurulu, açılmış bulunan bu davayı aynı kararla kabul etmiştir.

TEAŞ Genel Müdürlüğünün isteminin reddini, Kepez Elektrik T.A.Ş’nin isteminin kabulünü hüküm altına alan Hakem Kurulu kararı Yargıtay onamasından geçerek kesinleşmiştir.

Bilgilerinize arz ederim.

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum efendim.

3. – Konya Milletvekili Veysel Candan’ın, borsada yasadışı işlemler yaptığı iddia edilen iki firmaya ilişkin Devlet Bakanından (Recep Önal) sözlü soru önergesi (6/220)

BAŞKAN – 3 üncü sırada, Konya Milletvekili Veysel Candan’ın, borsada yasadışı işlemler yaptığı iddia edilen iki firmaya ilişkin Devlet Bakanından sözlü soru önergesi...

Cevap verecek sayın bakan?.. Yok.

Ertelenmiştir.

4. – Şanlıurfa Milletvekili Mustafa Niyazi Yanmaz’ın, Şanlıurfa İli, Siverek İlçesinde bulunan tarihî eserlerin restorasyonuna ilişkin Kültür Bakanından sözlü soru önergesi (6/224)

BAŞKAN – 4 üncü sırada, Şanlıurfa Milletvekili Mustafa Niyazi Yanmaz’ın, Şanlıurfa İli Siverek İlçesinde bulunan tarihî eserlerin restorasyonuna ilişkin Kültür Bakanından sözlü soru önergesi...

Cevap verecek Sayın Bakan?.. Yok.

Soru ertelenmiştir.

5. – Şanlıurfa Milletvekili Mustafa Niyazi Yanmaz’ın, Şanlıurfa İline bağlı köy yollarına ilişkin Devlet Bakanından (Mustafa Yılmaz) sözlü soru önergesi (6/225)

BAŞKAN – 5 inci sırada, Şanlıurfa Milletvekili Mustafa Niyazi Yanmaz’ın, Şanlıurfa İline bağlı köy yollarına ilişkin Devlet Bakanından sözlü soru önergesi...

Cevap verecek sayın bakan?.. Yok.

Soru ertelenmiştir.

6. –  Şanlıurfa Milletvekili Mustafa Niyazi Yanmaz’ın, Şanlıurfa İline bağlı bazı köylerin içme suyu sorununa ilişkin Devlet Bakanından (Mustafa Yılmaz) sözlü soru önergesi (6/226)

BAŞKAN – 6 ncı sırada, Şanlıurfa Milletvekili Mustafa Niyazi Yanmaz’ın, Şanlıurfa İline bağlı bazı köylerin içmesuyu sorununa ilişkin Devlet Bakanından sözlü soru önergesi...

Cevap verecek sayın bakan?.. Bulunmadığı için ertelenmiştir.

7. –  Antalya Milletvekili Mehmet Zeki Okudan’ın, Antalya-Çandır Beldesi ve civarında meydana gelen dolu afetinden mağdur olan çiftçilere yardım yapılıp yapılmayacağına ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından sözlü soru önergesi (6/230)

BAŞKAN – 7 nci sırada, Antalya Milletvekili Mehmet Zeki Okudan’ın, Antalya-Çandır Beldesi ve civarında meydana gelen dolu afetinden mağdur olan çiftçilere yardım yapılıp yapılmayacağına ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından sözlü soru önergesi...

İlgili Bakan?.. Yok.

Soru ertelenmiştir.

8. –  İstanbul Milletvekili Ahmet Güzel’in, Emlak Bankasının deprem bölgesinde bulunan bina ve lojmanlarına ilişkin Devlet Bakanından (Sadi Somuncuoğlu) sözlü soru önergesi (6/232)

BAŞKAN – 8 inci sırada, İstanbul Milletvekili Ahmet Güzel’in, Emlak Bankasının deprem bölgesinde bulunan bina ve lojmanlarına ilişkin Devlet Bakanından sözlü soru önergesi...

İlgili Bakan?.. Yok.

Soru ertelenmiştir.

9. –  İstanbul Milletvekili Ahmet Güzel’in, Emlak Bankası Genel Müdürlüğünce yayınlanan bir duyuruya ilişkin Devlet Bakanından (Sadi Somuncuoğlu) sözlü soru önergesi (6/234)

BAŞKAN – 9 uncu sırada, İstanbul Milletvekili Ahmet Güzel’in, Emlak Bankası Genel Müdürlüğünce yayımlanan bir duyuruya ilişkin Devlet Bakanından sözlü soru önergesi...

İlgili bakan?.. Yok.

Soru ertelenmiştir.

10. – Konya Milletvekili Özkan Öksüz’ün, Konya İlinin sağlık personeli ve hastane ihtiyacına ilişkin Sağlık Bakanından sözlü soru önergesi (6/237)

BAŞKAN – 10 uncu sırada, Konya Milletvekili Özkan Öksüz’ün, Konya İlinin sağlık personeli ve hastane ihtiyacına ilişkin Sağlık Bakanından sözlü soru önergesi...

Sayın Bakan?.. Yok.

Ertelenmiştir.

11. – Hatay Milletvekili Namık Kemal Atahan’ın, demiryolu taşımacılığına ve bakanlık bünyesindeki atamalara ilişkin Ulaştırma Bakanından sözlü soru önergesi (6/241)

BAŞKAN – 11 inci sırada, Hatay Milletvekili Namık Kemal Atahan’ın, demiryolu taşımacılığına ve bakanlık bünyesindeki atamalara ilişkin Ulaştırma Bakanından sözlü soru önergesi...

Sayın Bakan?.. Yok.

Ertelenmiştir.

12. – Hatay Milletvekili Namık Kemal Atahan’ın, Adana-İskenderun hattına mavi tren konulmasıyla ilgili bir çalışma olup olmadığına ilişkin Ulaştırma Bakanından sözlü soru önergesi (6/242)

BAŞKAN – 12 nci sırada, Hatay Milletvekili Namık Kemal Atahan’ın, Adana-İskenderun hattına mavi tren konulmasıyla ilgili bir çalışma olup olmadığına ilişkin Ulaştırma Bakanından sözlü soru önergesi...

Sayın Bakan?.. Yok.

Ertelenmiştir.

13. – Şanlıurfa Milletvekili Mustafa Niyazi Yanmaz’ın, Şanlıurfa’ya bağlı Viranşehir İlçesinin derslik ihtiyacına ilişkin Millî Eğitim Bakanından sözlü soru önergesi (6/243)

BAŞKAN – 13 üncü sırada, Şanlıurfa Milletvekili Mustafa Niyazı Yanmaz’ın, Şanlıurfa’ya bağlı Viranşehir İlçesinin derslik ihtiyacına ilişkin Millî Eğitim Bakanından sözlü soru önergesi...

Sayın Bakan?.. Yok.

Ertelenmiştir.

14. – Şanlıurfa Milletvekili Mustafa Niyazi Yanmaz’ın, büyük marketlerin kuruluş yerlerine ilişkin Sanayi ve Ticaret Bakanından sözlü soru önergesi (6/246)

BAŞKAN – 14 üncü sırada, Şanlıurfa Milletvekili Mustafa Niyazi Yanmaz’ın, büyük marketlerin kuruluş yerlerine ilişkin Sanayi ve Ticaret Bakanından sözlü soru önergesi...

Sayın Bakan?.. Yok.

Ertelenmiştir.

15. – Ardahan Milletvekili Saffet Kaya’nın, Ardahan Havaalanı inşaatının ne zaman bitirileceğine ilişkin Ulaştırma Bakanından sözlü soru önergesi (6/248)

BAŞKAN – 15 inci sırada, Ardahan Milletvekili Saffet Kaya’nın, Ardahan Havaalanı inşaatının ne zaman bitirileceğine ilişkin Ulaştırma Bakanından sözlü soru önergesi vardır.

Cevap verecek Sayın Bakan?.. Yok.

Ertelenmiştir.

16. –  Ardahan Milletvekili Saffet Kaya’nın, Ardahan Organize Sanayi Bölgesi Projesine ilişkin Sanayi ve Ticaret Bakanından sözlü soru önergesi (6/249)

BAŞKAN – 16 ncı sırada, Ardahan Milletvekili Saffet Kaya’nın, Ardahan Organize Sanayi Bölgesi Projesine ilişkin Sanayi ve Ticaret Bakanından sözlü soru önergesi...

Sayın Bakan?.. Yok.

Ertelenmiştir.

17. – Ardahan Milletvekili Saffet Kaya’nın Ardahan Sevimli Barajı inşaatına ilişkin Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanı ve Başbakan Yardımcısından sözlü soru önergesi (6/250)

BAŞKAN – 17 nci sırada, Ardahan Milletvekili Saffet Kaya’nın, Ardahan Sevimli Barajı inşaatına ilişkin Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanı ve Başbakan Yardımcısından sözlü soru önergesine Devlet Bakanı Sayın Edip Safder Gaydalı cevap verecekler.

Soruyu okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorumun Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanı tarafından sözlü olarak cevaplandırılması için gereğini arz ederim. 9.11.1999

Saffet Kaya

Ardahan

Soru:

1– 1996-1997 yılında programa alınıp kamulaştırılması yapılan Ardahan Sevimli Barajı yapımında üç yıldan bu yana önemli bir gelişme olmamıştır. 2000 yılı programında Bakanlığınız söz konusu baraj için ne gibi çalışmalar yapmaktadır?

BAŞKAN – Devlet Bakanımız Sayın Edip Safder Gaydalı, buyurun efendim.

DEVLET BAKANI EDİP SAFDER GAYDALI (Bitlis) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Ardahan Milletvekilimiz Sayın Saffet Kaya’nın sözlü sorusuna cevap vermek üzere huzurlarınızdayım; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Sevimli Barajı konusu, Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğünce incelenmiş olup, adı geçen barajla ilgili olarak Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğünün çalışma programında bu ad altında herhangi bir proje bulunmadığı ve adı geçen bölgede, 1996, 1997 ve sonraki yıllarda herhangi bir kamulaştırma işlemi yapılmadığı tespit edilmiştir. Ancak, Elektrik İşleri Etüt İdaresi Genel Müdürlüğü tarafından 1977 yılında hazırlanan Kura Projesi istikşaf raporunda, Ardahan İli Hanak İlçesine bağlı Sevimli Köyünün olduğu yerde, Kura Nehri üzerinde, yılda 600 milyon kilovat/saat enerji üretilmesini sağlayacak olan Sevimli Barajının yapılması önerilmiştir.

Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğünce, Ardahan İlinde Kura Nehri ve yan kollarındaki su potansiyelinin değerlendirilmesi amacıyla, 1984 yılında Kura Projesi istikşaf raporu hazırlanmış ve bu raporda, yılda 443 milyon kilovat/saat enerji teminine yönelik Köroğlu Barajının yapımı öngörülmüştür.

Buna göre, 1997 yılında planlama çalışmalarında kullanılmak üzere Köroğlu Barajı aks yerinin 1/1000 ölçekli haritası alınmış, proje kapsamındaki Durançam, Beşikkaya, Burmadere ve Köroğlu Barajlarının master plan mühendislik hizmetleri 23.2.1998 tarihinde ihale edilmiş ve 18.5.1998 tarihinde çalışmalarına başlanılmıştır.

Halen çalışmaları sürdürülen Kura Projesi master plan raporunun Şubat 2001’de bitirilmesi planlanmış olup, Köroğlu Barajının teknik ve ekonomik yönden yapılabilirliği, bu çalışmaların ikmalini müteakip geçilecek planlama çalışmaları sonucunda belirlenecektir.

Arz ederim.

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum Sayın Bakan.

18. – Samsun Milletvekili Musa Uzunkaya’nın, Ladik Devlet Hastanesi Projesine ilişkin Sağlık Bakanından sözlü soru önergesi (6/252)

BAŞKAN – Samsun Milletvekili Musa Uzunkaya’nın, Ladik Devlet Hastanesi Projesine ilişkin Sağlık Bakanından sözlü soru önergesi...

İlgili Sayın Bakan?.. Yok.

Ertelenmiştir.

19. – Şanlıurfa Milletvekili Mustafa Niyazi Yanmaz’ın, Şanlıurfa İline bağlı ilçe ve köylerde yaşanan elektrik kesintilerine ilişkin Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanı ve Başbakan Yardımcısından sözlü soru önergesi (6/253)

BAŞKAN – Şanlıurfa Milletvekili Mustafa Niyazi Yanmaz’ın, Şanlıurfa İline bağlı ilçe ve köylerde yaşanan elektrik kesintilerine ilişkin Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanı ve Başbakan Yardımcısından sözlü soru önergesi..

İlgili Sayın Bakan ? Burada.

Soruyu okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanı Sayın Cumhur Ersümer tarafından sözlü olarak cevaplandırılmasına delalet etmenizi saygılarımla arz ederim.

Mustafa Niyazi Yanmaz

Şanlıurfa

Şanlıurfa İlimizin ilçeleri ve köylerinde elektrik sıkıntısı çekilmektedir. Köylerde bozulmuş trafoların arızaları giderilmemektedir. Bilhassa bölgede istifade edilen artezyen kuyuları, elektrik ihtiyacını daha da artırmaktadır. Örneğin, Viranşehir İlçemizde 400 000 dekar arazi, bu artezyen kuyularından dolayı yılda 5 milyar lira fatura parası geldiği vakidir.

1– Bölge insanının bu mağduriyetinin giderilmesi için elektrik fiyatlarında bir ayarlama yapmayı düşünüyor musunuz?

2– Elektrikleri arızalı olan veya trafoları çalışmayan köylerin bu şikâyetlerini giderecek bir çalışmanız var mıdır?

BAŞKAN – Soruyu cevaplandırmak üzere, Devlet Bakanı Sayın Edip Safder Gaydalı; buyurun efendim.

DEVLET BAKANI EDİP SAFDER GAYDALI (Bitlis) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Şanlıurfa Milletvekilimiz Sayın Mustafa Niyazi Yanmaz’ın sözlü sorusuna cevap vermek üzere huzurlarınızdayım; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Tarımsal sulama tarifesi, zaten yıllardan beri bir hükümet politikası olan Türkiye genel tarım ekonomisinin desteklenmesini sağlamak amacıyla, diğer abone grupları arasında fiyat istikrarı bakımından dengesizliğe neden olmasına rağmen, düşük tutulmaktadır. Bu yıl da, yine aynı politika izlenmiş olup, tarımsal sulama tarifesinin TEDAŞ Genel Müdürlüğünün ticarî maliyetleri civarında seyretmesi sağlanmıştır.

Kasım 1999 tarifesine baktığımızda, tarımsal sulama tarifesinin 19 110 TL kilovat/saat olduğu görülmektedir. Bu fiyat, mesken ve sanayi tarifesine göre, yüzde 46, ticarethane tarifesine göre ise, yüzde 55 daha ucuzdur.

Ayrıca, tarımsal sulama abonelerine puant tarifesi uygulaması getirilmiştir. Bu uygulamayı tercih eden abone, gerekli sayaç değişikliğini yaptıktan sonra 22.00-06.00 saatleri arasında sulama yaptığı takdirde, kasım ayı tarifesine göre yüzde 18 daha ucuz enerji alabilecektir.

Bunun ötesinde, ödemelerde de birtakım kolaylıklar getirilmektedir. Örneğin, 15.12.1998 tarih, 98/12167 sayılı Bakanlar Kurulu Kararıyla, tarımsal sulama abonelerinin 1998 yılında tükettikleri enerji bedeli anapara borçlarının, gecikme zammı uygulanmadan 31.12.1999 tarihine kadar ertelenmesine de karar verilmiştir.

Milletvekilimizin diğer sorusu ise, elektrikleri arızalı olan veya trafoları çalışmayan köylerin bu şikâyetlerini giderecek bir çalışmamızın olup olmadığıdır.

Şanlıurfa Elektrik Dağıtım Müessesesinin özellikle sulama sezonunda ihtiyaç duyduğu ve beş altı yıldır civar müesseselerden elektrik arızalarına müdahale etmek için, karşılanmasına gayret edilen işletme personel sorununun giderilmesi amacıyla 1999 yılı içerisinde müessese arıza işlerinin hizmet alımıyla dışarıya yaptırılması için ihale edilmiştir. Yüklenici, 45 kişilik ekip ve 7 adet aracıyla Ekim 1999 ayında göreve başlatılmıştır.

TEDAŞ Genel Müdürlüğünce 1999 yılında (bugüne kadar) muhtelif güçte 160 adet trafo Şanlıurfa Müessesesi emrine gönderilmiş ve servise alınmıştır.

Bölge genelinde meydana gelen gerilim düşümünün önlenebilmesi için tesis edilen 380 kilowatlık Şanlıurfa İndirici Merkezi (şehri besleyen trafo) ile hatları servise alınmıştır. Şanlıurfa Elektrik Dağıtım Müessesesince bu merkeze yapılması gereken dağıtım irtibat hatları Aralık 1999’da ihale edilecektir.

Viranşehir İlçesine, sulama sezonunda gerilim düşümü gibi sorunlarla karşılaşılmaması amacıyla TEAŞ Genel Müdürlüğünce 154/34,5 kilowat.20 MVA gücünde mobil trafo yerleştirilmiş ve mevsim boyunca hizmet vermiştir.

Bilgilerinize arz ederim.

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum Sayın Bakan.

20. – Karabük Milletvekili Mustafa Eren’in, Karabük Kültür Merkezi Projesine ilişkin Kültür Bakanından sözlü soru önergesi (6/254)

BAŞKAN – Karabük Milletvekili Mustafa Eren’in, Karabük Kültür Merkezi Projesine ilişkin Kültür Bakanından sözlü soru önergesi...

Sayın Bakan?.. Yok.

Ertelenmiştir.

21. – Samsun Milletvekili Musa Uzunkaya’nın, Samsun Vezirköprü ve Havza Meslek Yüksekokulları inşaatlarına ilişkin Millî Eğitim Bakanından sözlü soru önergesi (6/256)

BAŞKAN – Samsun Milletvekili Musa Uzunkaya’nın, Samsun Vezirköprü ve Havza Meslek Yüksekokulları inşaatlarına ilişkin Millî Eğitim Bakanından sözlü soru önergesi...

Cevap verecek Sayın Bakan?.. Yok.

Ertelenmiştir.

22. – Şanlıurfa Milletvekili Yahya Akman’ın, “Bitki Besleme” adlı kitabın bir yabancı yayından isim verilmeksizin tercüme edildiği iddiasına ilişkin Millî Eğitim Bakanından sözlü soru önergesi (6/257)

BAŞKAN – Şanlıurfa Milletvekili Yahya Akman’ın “Bitki Beslenme” adlı kitabın bir yabancı yayından, isim verilmeksizin tercüme edildiği iddiasına ilişkin Millî Eğitim Bakanından sözlü soru önergesi...

Cevap verecek Sayın Bakan?.. Yok.

Ertelenmiştir.

23. – Muğla Milletvekili Fikret Uzunhasan’ın,Yasemin Dalkılıç’ın kırdığı dünya rekoruna TRT’de yer verilmemesine ilişkin Devlet Bakanından (Yüksel Yalova) sözlü soru önergesi (6/258)

BAŞKAN – Muğla Milletvekili Fikret Uzunhasan’ın, Yasemin Dalkılıç’ın kırdığı dünya rekoruna TRT’de yer verilmemesine ilişkin, Devlet Bakanından vaki sözlü soru önergesi, yine sayın milletvekilinin Başkanlığa vermiş olduğu taleple ve ilgili bakandan yazılı cevap alması dolayısıyla geri çekilmiştir.

24. – Kahramanmaraş Milletvekili Avni Doğan’ın, iki basın mensubunun gözaltına alınmasına ilişkin Adalet Bakanından sözlü soru önergesi (6/259)

BAŞKAN – Kahramanmaraş Milletvekili Avni Doğan’ın, iki basın mensubunun gözaltına alınmasına ilişkin, Adalet Bakanından sözlü soru önergesi...

Cevap verecek misiniz efendim?

ADALET BAKANI HİKMET SAMİ TÜRK (Trabzon) – Evet.

BAŞKAN – Soruyu okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın, Adalet Bakanı Sayın Hikmet Sami Türk tarafından sözlü olarak cevaplandırılmasını delaletlerinize arz ederim.

Avni Doğan

Kahramanmaraş

Sorular:

1- 208 yıl hapsi istenen ve bir çete üyesi olan Kasım Gençyılmaz’ın iftiraları üzerine Akit Gazetesinde çalışan Hasan Karakaya ve Hasan Hüseyin Maden’in gözaltına alınarak Ankara’ya götürülmesinin hukukî dayanağı nedir?

2- Bu soruşturma hukukî midir? Cumhuriyet tarihinde başka bir örneği var mıdır?

3- Çetebaşının iftirasına göre, kendisine bu teklifin İstanbul Tarabya Otelinde yapıldığını iddia ediyor. Bu durumda, yetkili savcı, İstanbul DGM Savcısı olması gerekirken, Ankara DGM Savcısının soruşturma açması bir yetki gasbı değil midir?

4- İddiada, olayın geçtiği yer İstanbul olarak gösterilmiş olmasına rağmen, neden İstanbul DGM Başsavcısınca ifadeler alınmayıp Ankara’ya götürülmüşlerdir?

5- İstanbul’da gazeteden, mücadele ekiplerince “resminizi çekip, teşhis için Ankara’ya göndereceğiz” diyerek Emniyete götürülen yazarlarımız, hangi dayanakla gözaltına alınarak Ankara’ya getirilmişlerdir?

6- Hukukî dayanaktan yoksun bu soyut iddiaları delil olarak kabul eden ve bu iftiralara istinaden gayri hukukî işlemler yapanlar hakkında cezaî bir müeyyide uygulanacak mıdır?

7- Akit Gazetesi yazarlarının birer terörist gibi gözaltına alınıp Ankara’ya getirilmesi, hakkında birçok soruşturma bulunan Ankara DGM Savcısı Nuh Mete Yüksel’in görevini kötüye kullanmasının en son örneği olmuştur. Bu durumda, savcının görevine devam etmesine müsaade edilecek midir?

8- Daha önce de büyükşehir belediye başkanlarına ve milletvekili olan bir hanımın evine geceyarısı baskını düzenleyen, en son olarak da bir gazetede yıllardır çalışan sarı basın kartı sahibi yazarlara yönelik bu hareketin müsebbibi olan Ankara DGM Savcısı Nuh Mete Yüksel hakkında ne gibi bir işlem yapılacaktır?

9- Soruşturmalar sonuçlanıncaya kadar görevden alınması düşünülüyor mu? Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulunu bu olay hakkında göreve davet etmeyi düşünüyor musunuz?

10- Müfteri olan şahsın, Hasan Karakaya’yı şaibeli bir şekilde teşhis ettiği ortadadır. Delil yetersizliğinden, yazar Hasan Karakaya’nın haksız yere 6 gün gözaltında tutulduktan sonra serbest bırakılması üzerine, bu olayın sorumlularının tespit edilmesi ve haklarında cezaî bir işlem yapılmasını zorunlu kılmaktadır.

Bu nedenle, baştan sona hukuk ihlalleriyle dolu olan bu olayın sorumluları hakkında ne gibi bir işlem yapılacaktır?

Bu tür uygulamaların bir teamül oluşturmaması için ne gibi önlemler almayı düşünüyorsunuz?

BAŞKAN – Soruya, Adalet Bakanı Sayın Hikmet Sami Türk cevap verecekler.

Buyurun Sayın Bakan.

ADALET BAKANI HİKMET SAMİ TÜRK (Trabzon) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Kahramanmaraş Milletvekili Sayın Avni Doğan’ın (6/259) esas numaralı iki basın mensubunun gözaltına alınmasına ilişkin soru önergesine cevap vermek üzere huzurunuza gelmiş bulunuyorum; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Soru önergesine konu olan hususlarda yaptırılan inceleme sonucunda, soru önergesinde sözü edilen basın mensuplarıyla ilgili olarak, Ankara Devlet Güvenlik Mahkemesi Cumhuriyet Başsavcılığınca yürütülen (1999/784) sayılı hazırlık soruşturmasının devam ettiği anlaşıldığından, Anayasanın 138 inci maddesinin üçüncü fıkrasında yer alan “Görülmekte olan bir dava hakkında Yasama Meclisinde yargı yetkisinin kullanılması ile ilgili soru sorulamaz, görüşme yapılamaz veya herhangi bir beyanda bulunulamaz” hükmü göz önünde tutularak, soru önergesinin bununla ilgili bölümlerine cevap verilememektedir.

Öte yandan, bilindiği gibi, hâkim ve cumhuriyet savcıları hakkındaki, atama, nakil, geçici yetki verme, yükselme ve birinci sınıfa ayırma, görevden uzaklaştırma gibi her türlü özlük işlemleri, Anayasanın 159 uncu maddesi gereğince, Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulunca yürütülmektedir. Devlet güvenlik mahkemelerinde görevli hâkim ve cumhuriyet savcılarının atamaları da, 2845 sayılı Devlet Güvenlik Mahkemelerinin Kuruluş ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanunun 6 ncı maddesinde düzenlenmiştir.

Soru önergesinde adı geçen Ankara Devlet Güvenlik Mahkemesi Cumhuriyet Savcısı hakkında bir süre önce başlatılan inceleme ve soruşturma bu arada tamamlanmış olup, Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulunca, 16.12.1999 tarih ve 428 sayıyla, kendisi hakkında, 2802 sayılı Hâkimler ve Savcılar Kanununun 63 üncü maddesinin ikinci fıkrasının (a) bendi gereğince uyarma cezasıyla cezalandırılmasına, sicil durumu dikkate alınarak, verilen cezanın, aynı kanunun 70 inci maddesinin ikinci fıkrası gereğince ortadan kaldırılmasına karar verilmiştir.

Saygıyla bilgilerinize arz ederim.

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum efendim.

25. – Şanlıurfa Milletvekili Mustafa Niyazi Yanmaz’ın, Şanlıurfa-Hilvan’da kamulaştırılan bir caddesinin bedelinin ne zaman ödeneceğine ilişkin Bayındırlık ve İskân Bakanından sözlü soru önergesi (6/260)

BAŞKAN – Şanlıurfa Milletvekili Mustafa Niyazi Yanmaz’ın, Şanlıurfa-Hilvan’da kamulaştırılan bir caddesinin bedelinin ne zaman ödeneceğine ilişkin, Bayındırlık ve İskân Bakanından sözlü soru önergesi...

İlgili bakan?.. Yok.

Ertelenmiştir.

26. – Şanlıurfa Milletvekili Mustafa Niyazi Yanmaz’ın, SHÇEK ile ilgili iddialara ilişkin Devlet Bakanından sözlü soru önergesi (6/261)

BAŞKAN – Şanlıurfa Milletvekili Mustafa Niyazi Yanmaz’ın, SHÇEK ile ilgili iddialara ilişkin, Devlet Bakanından sözlü soru önergesi...

Sayın Bakan cevap vereceklerdir.

Soruyu okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın, Devlet Bakanı Sayın Hasan Gemici tarafından sözlü olarak cevaplandırılmasına delalet etmenizi saygılarımla arz ederim.

Mustafa Niyazi Yanmaz

Şanlıurfa

Türk Hava Kurumu ve Kızılay gibi saygın kurumlar yolsuzluklar nedeniyle uzun süre kamuoyunda gündemi işgal etti. Neticede bu kurumların yöneticisi ya istafa etmek zorunda kaldı veya görevden el çektirildi; ancak, önemli olan, bu kurumların yıllarca arpalık olarak kullanılması, zarara uğratılması ve zararın kim ve kimlerden tazmin edilecek olmasıdır. Bundan sonra bu kurumlara güven duyulacak mı?

İşte, şaibelerle çalkalanan bir kurum daha, Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumu. Her yıl trilyonlarca yardımların aktığı Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumunda yolsuzluklar, görevi kötüye kullanmalar ve cinsel taciz iddiaları... Defalarca ceza almış idarecilerin hâlâ idareci olarak görevlerine devam ettirme ısrarı...

1- Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumu ile ilgili iddialar doğru mudur?

2- Bu kurumun, Kızılay ve Türk Hava Kurumunun akıbetine uğramaması için ciddi tedbirler alıyor musunuz?

BAŞKAN – Soruyu, Çevre Bakanı Sayın Fevzi Aytekin cevaplandıracaktır.

Buyurun Sayın Bakan.

ÇEVRE BAKANI FEVZİ AYTEKİN (Tekirdağ) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; devlet bakanımızın yurt dışında olması nedeniyle soruyu bendeniz yanıtlıyorum.

Sayın Başkan, Şanlıurfa Milletvekili Mustafa Niyazi Yanmaz’ın sözlü soru önergesini yanıtlamak üzere söz almış bulunuyorum.

Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumu ülkemizin en hassas ve önemli kurumlarından birisidir. Bugün 350 sosyal hizmet kuruluşunda 24 saat, her yaştan 30 000’i aşkın yurttaşımıza yatılı, 60 000’i aşkın yurttaşımıza da gündüzlü hizmet veren bu kurumumuz, hepimizin özenle koruması, katkı vermesi ve günlük politik kaygıların ötesinde titizlikle yardımcı olması gereken bir kurumumuzdur.

Bugün, kurum bünyesinde, kimsesiz, korunmaya muhtaç, 1 günlük bebekten, yaşlılarımıza, çocuk, genç ve özürlülerimize kadar binlerce insanımıza, toplum adına, çağdaş devlet adına kol kanat gerilmektedir.

Bu kurumla ilgili kullanılan her sözcük, hem hizmet verilen bu insanlarımız açısından hem de toplumumuz açısından büyük önem taşımaktadır. Dikkatsizce söylenen bir söz, haksız yere, toplum içinde güç duruma düşmelerine neden olabilmektedir.

Kurumda verilen hizmet zor bir hizmettir, aynı zamanda, akla, bilime, ihtisasa ve sevgiye dayalı olarak yürütülmesi gereken onurlu bir hizmettir. Çoğu kez bir eve sığdırılamayan bebek, çocuk, yaşlı insanlarımıza bu Kurumda hizmet verilmektedir.

Kurum, mevcut hizmetlerinin yanı sıra, deprem bölgemizde de, gerçekten, ilk günden bu yana canla başla çalışmakta ve takdir, teşekkür almaktadır. Hal böyleyken, hiçbir ciddî hukukî temeli olmayan soyut iddialarla bu kurumu yıpratmak, her şeyden önce, o kurumdan hizmet alan insanlarımızı güç durumda bırakmaktadır.

Kurumun 9 700’e yakın personeli vardır. Buradan tüm milletvekillerimize bir kez daha sesleniyorum. Bu personelin tamamına yakını, canla başla, sevgiyle bu zor görevi yerine getirmektedir. Çocukların, yaşlıların aleyhine, hukuka aykırı en küçük bir ihmale, istismara ve suiistimale müsamaha gösterilmemekte, izin verilmemektedir. Kurumda örtbas edilmiş bir tek yasadışı iş, dönemimde olmamıştır, olmayacaktır da.

Sayın milletvekilimiz, soyut olarak söylediği, defalarca ceza almış personelin idareci olması iddiasıyla neyi ve kimi kastediyorsa ortaya koymalıdır. Türkiye bir hukuk devletidir; görevine mani bir cezası olup da görevine devam ettirilen hiç kimse yoktur. Bu önemli ve saygın kurumumuza halkın katkı ve katılımında, teveccühünde de hiçbir eksilme yoktur; tam tersine, artan bir sevgi ve katkı söz konusudur.

Herkes için hayatın her aşamasında ihtiyaç duyulabilecek bu kurumları korumak hepimizin görevidir diye düşünüyor, Yüce Parlamentoyu saygı ve sevgiyle selamlıyorum. (DSP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekür ederim efendim.

27. – Bayburt Milletvekili Suat Pamukçu’nun, pancar kotasının kaldırıp kaldırılmayacağına ilişkin Sanayi ve Ticaret Bakanından sözlü soru önergesi (6/262)

BAŞKAN – 27 nci sırada, Bayburt Milletvekili Suat Pamukçu’nun, pancar kotasının kaldırılıp kaldırılmayacağına ilişkin Sanayi ve Ticaret Bakanından sözlü soru önergesi yer almaktadır.

Cevap verecek Sayın Bakan?.. Yok.

Ertelenmiştir.

28. – Denizli Milletvekili Salih Erbeyin’in, Denizli Adliye Binası inşaatına ilişkin Adalet Bakanından sözlü soru önergesi ve Adalet Bakanı Hikmet Sami Türk’ün cevabı (6/264)

BAŞKAN – 28 inci sırada, Denizli Milletvekili Salih Erbeyin’in, Denizli adliye binası inşaatına ilişkin, Adalet Bakanından sözlü soru önergesi yer almaktadır.

Sayın Bakan cevaplayacak.

Soruyu okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorumun, Sanayi ve Ticaret Bakanı Sayın Ahmet Kenan Tanrıkulu tarafından sözlü olarak cevaplandırılması hususunu delaletlerinize arz ederim.

Suat Pamukçu

Bayburt

1- 4325 sayılı Kanun kapsamına dahil olan Bayburt İlimizde ve diğer illerde uygulanmakta olan pancar kotasının kaldırılmasını düşünüyor musunuz?

BAŞKAN – Adalet Bakanı Sayın Hikmet Sami Türk.

Buyurun Sayın Bakan.

ADALET BAKANI HİKMET SAMİ TÜRK (Trabzon) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Denizli Milletvekili Sayın Salih Erbeyin’in, (6/264) esas numaralı, Denizli adliye binası inşaatına ilişkin soru önergesine cevap vermek üzere söz almış bulunuyorum; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

SAFFET ARIKAN BEDÜK (Ankara) – Sayın Başkan, Sayın Bakandan özür dileyerek söylemek istiyorum: Sanayi ve Ticaret Bakanından soru soruldu. Adalet Bakanımız farklı bir şey söylüyor galiba. Bir yanlışlık var, bakar mısınız efendim.

BAŞKAN – Hayır efendim. Ben, Denizli Milletvekili Sayın Salih Erbeyin’in sorusuna Adalet Bakanının cevap vermesi konusunu...

SAFFET ARIKAN BEDÜK (Ankara) – Pancar kotasıyla ilgili soru önergesi okundu Sayın Başkan.

BAŞKAN – Peki.

Soru yanlış okunmuş.

Sayın Bakanım, bir dakika efendim, soruyu tekrar okusunlar.

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki soruları Sayın Adalet Bakanımız Hikmet Sami Türk’ün sözlü olarak cevaplandırmasını saygılarımla arz ederim.

Salih Erbeyin

Denizli

1- Denizli adliye binasının inşaatı ne durumdadır?

2- Proje ve mimarî açıdan son durumu ne aşamadadır?

3- 2000 yılı bütçesinden kaç lira ödenek ayrılacaktır?

BAŞKAN – Buyurun efendim.

ADALET BAKANI HİKMET SAMİ TÜRK (Devamla) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Denizli Milletvekili Sayın Salih Erbeyin’in, Denizli adliye binası inşaatına ilişkin (6/264) esas numaralı soru önergesine cevap vermek üzere huzurunuza gelmiş bulunuyorum; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Denizli İline yeni bir adliye binası yaptırılması işi 1994 yılında yatırım programına alınmış; ancak, ödenek yetersizliği nedeniyle bugüne dek ihale edilememiştir.

Yeni adliye binasının arsası mevcut olup, 1999 yılında 1/200 ölçekli avan projeleri hazırlanmış ve onaylanmıştır. 1/100 uygulama ile 1/50 tatbikat projeleri Bayındırlık ve İskân Bakanlığınca yaptırılmakta olup, halen, müellifinde çizim aşamasındadır. Tahminî proje maliyeti, 1999 birim fiyatlarıyla, 1 trilyon 394 milyar 614 milyon 360 bin TL olup, 2000 yılı revizeli proje maliyeti 1 trilyon 987 milyar 325 milyon 463 bin TL tutmaktadır. İhtiyaç programına, 1998 yılında bölge idare mahkemesi, idare mahkemesi ve vergi mahkemesi ilave edilmiştir.

2000 yılı yatırım programında 82K 010400 proje numarasıyla yer alan Denizli adliye binasının yapımına başlanabilmesi için yüzde 10 başlangıç ödeneği olan 198 milyar 732 milyon TL, 2000 yılı genel bütçesinden ayrılacaktır.

Saygıyla, bilgilerinize arz ederim. (DSP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum.

29. –  İstanbul Milletvekili Osman Yumakoğulları’nın, 17 Ağustos Marmara depreminden sonra gönderilen yardımların kullanımına ve depremzedelerin konut ihtiyacına ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/265)

BAŞKAN – 29 uncu sırada yer alan, İstanbul Milletvekili Osman Yumakoğulları’nın, 17 Ağustos Marmara depreminden sonra gönderilen yardımların kullanımına ve depremzedelerin konut ihtiyacına ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi.

Cevap verecek Sayın Bakan?.. Yok.

Ertelenmiştir.

30. – Ankara Milletvekili M. Zeki Çelik’in, Ankara Gölbaşı Mogan Gölündeki çevre kirliliğinin önlenmesi için herhangi bir çalışma yapılıp, yapılmadığına ilişkin Çevre Bakanlığından sözlü soru önergesi (6/266)

BAŞKAN – 30 uncu sırada yer alan, Ankara Milletvekili Zeki Çelik’in, Ankara Gölbaşı Mogan Gölündeki çevre kirliliğinin önlenmesi için herhangi bir çalışma yapılıp, yapılmadığına ilişkin Çevre Bakanından sözlü soru önergesini, Sayın Bakan cevaplandıracak.

Soruyu okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorulardan oluşan soru önergemin, Çevre Bakanı Sayın Fevzi Aytekin tarafından sözlü cevaplandırılmasını delaletlerinize arz ederim.

Zeki Çelik

Ankara

1- Bakanlığınız tarafından bugüne kadar Ankara Gölbaşı Mogan Gölündeki çevre kirliliğinin önlenmesi konusunda herhangi bir çalışma yapılmış mıdır?

2- Mogan Gölündeki kirliliğin önlenmesi amacıyla Gölbaşı Belediyesi ve Ankara Büyükşehir Belediyesiyle işbirliğine gidilerek, gerekli tedbirlerin alınması konusunda herhangi bir çalışma yapılmış mıdır?

BAŞKAN – Soruyu cevaplamak üzere, Çevre Bakanı Sayın Fevzi Aytekin; buyurun efendim.

ÇEVRE BAKANI FEVZİ AYTEKİN (Tekirdağ) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Ankara Milletvekili Sayın Zeki Çelik’in, tarafıma hitaben, Gölbaşı Mogan Gölü ve Tuz Gölüyle ilgili soru önergesinin cevaplandırılması amacıyla söz almış bulunuyorum.

Daha sonra bir soru daha gelecek; eğer, müsaade ederseniz, onun da cevabını verebilirim Sayın Başkanım.

BAŞKAN – Buyurun efendim.

ÇEVRE BAKANI FEVZİ AYTEKİN (Devamla) – Önce, Gölbaşı Mogan Gölüyle ilgili, Bakanlığımızca yapılan çalışmalar hakkında bilgi vermek istiyorum.

Bilindiği üzere, 20 Ekim 1990 tarihinde, 90/1117 sayılı Bakanlar Kurulu Kararıyla, Gölbaşı ve çevresi, özel çevre koruma bölgesi olarak tespit ve ilan edilmiştir.

Bakanlığımız, aşağıdaki çalışmaları başlatmış ve devam ettirmektedir.

Planlama çalışmaları:

17.5.1991 tarihinde Gölbaşı merkezinin yürürlükte bulunan 1/1000 ölçekli imar planının revizyonu onaylanmıştır.

18.10.1991 tarihinde Mogan Gölü çevresine ait 1/1000 ölçekli 1 inci etap kıyı bandı planı onaylanarak yürürlüğe girmiştir. Planın uygulanmasını sağlamak amacıyla, Bakanlığımız, ilgili bütün kamu kurum ve kuruluşlarıyla işbirliğine gitmiş ve gerekli koordinasyonu sağlamıştır. Bölge ilanından sonra, Gölbaşı merkezi dışında kalan alanlarda, parça mevzi planlarla yapılaşmaya açılan alanların kontrolünü sağlamak amacıyla, bütün yapılaşmalara ilişkin hususlar durdurulmuş ve 1/25000 ölçekli çevre düzeni çalışmaları başlatılmıştır.

31.8.1992 tarihinde bölgeye ait 1/25000 ölçekli çevre düzeni planı onaylanarak yürürlüğe girmiştir. 15.7.1994 tarihinde, çevre düzeni planında kentsel gelişme alanı olarak gösterilen yaklaşık 5 500 hektarlık alanın 1/5000 ölçekli nâzım imar planı onaylanmış ve bu safhada, ada bazında 1/1000 ölçekli uygulama imar planı çalışmalarının yaptırılması ve mevzi planların onaylanmasına devam edilmektedir.

Araştırma çalışmaları:

Bakanlığımız ile MTA arasında yapılan protokol uyarınca, Mogan ve Eymir Gölleri havzasının hidrojeolojik araştırması yaptırılmıştır.

Orta Doğu Teknik Üniversitesi ile Ankara Büyükşehir Belediye Başkanlığına bağlı Ankara Su ve Kanalizasyon İdaresi Genel Müdürlüğü arasında 1993 yılında imzalanan protokol uyarınca, Gölbaşı Mogan ve Eymir Gölleri İçin Su Kaynakları ve Çevre Yönetim Planı Projesi Orta Doğu Teknik Üniversitesi tarafından hazırlanmış ve sonuçları bakanlığımıza iletilmiştir.

Yine, 18-20 Ocak 1995 tarihinde, Sayın Cumhurbaşkanımızın himayelerinde Mogan ve Eymir Gölleri Çevre Kurultayı düzenlenmiş ve Kurultay sonrası Özel Çevre Koruma Kurumu Başkanlığında ilgili kurum ve kuruluşlarla işbirliği yapılarak bir proje paketi hazırlanmıştır.

Gölbaşı Proje Paketi:

Mogan Gölünü besleyen önemli derelerden olan Sukesen Deresinin taşkınlarının önlenmesi için 2 600 metre uzunluğunda çift taraflı duvar inşa edilmiştir; çalışmalar 1997 yılında tamamlanmıştır.

Erozyon ve derelerle taşınan evsel ve endüstriyel atıkların Mogan Gölünde oluşturduğu dip çamurunun kirlilik düzeyinin ve temizlenme yöntemlerinin belirlenmesine yönelik Mogan Gölü Dip Çamurunun İncelenmesi Projesi, 1998 yılında, Hacettepe Üniversitesince tamamlanmış ve bu konuda yapılacak işlemler ve öneriler kurumumuza bildirilmiştir.

Elektrik İşleri Etüd İdaresi Genel Müdürlüğüyle, Mogan ve Eymir Gölleri havzalarında hidrometeorolojik verilerin elde edilebilmesi için 1998 yılında bir protokol imzalanmıştır. İstasyonlar kurularak, bu istasyonların işletilmesi Elektrik İşleri Etüd İdaresi Genel Müdürlüğü tarafından yapılacak, havzanın yeraltı ve yerüstü su potansiyeli belirlenecektir; proje devam etmektedir.

Altyapı ve Kanalizasyon Çalışmaları:

Gölbaşı bölgesindeki Mogan Gölünün Haymana ve Konya yolu güzergâhlarından geçecek kolektör hattına, Bakanlığımız ve ASKİ arasında yapılan görüşmeler sonucu, ASKİ tarafından Dünya Bankası kredisiyle yürütülen proje kapsamında uygulama önceliği verilmiştir. Başlayacak olan uygulama, yaklaşık bir yıl sürecektir. İmrahor Vadisini kapsayan uygulamalar ise üç yılda tamamlanacaktır.

Ayrıca, Gölbaşı bölgesi 1/5 000 ölçekli nazım imar planında yer alan kentsel alanlara ilişkin altyapının projelendirilmesi için Bakanlığımız ile ASKİ arasında ortak bir çalışma başlatılmıştır. İnşa edilen kooperatiflerin kanalizasyon deşarjı için söz konusu kolektöre bağlantılarını sağlayacak tali kolektörlerin projelendirme ve inşaatı için çalışmalar ASKİ tarafından yürütülmektedir.

Ankara çevre yolunun Eymir Gölü bölümünün sazlık, bataklık, hassas alandan geçerek çevreyi olumsuz yönde etkilemesi önlenerek, yeni güzergâh, 1993 yılı içinde Bakanlığımız tarafından onaylanmıştır. Ayrıca, Karayolları Genel Müdürlüğüyle birlikte Ankara-Adana otoyolunun güzergâhı, Mogan Gölünü en az etkileyecek şekilde müştereken tespit edilmiştir.

Entegre Zararlı Mücadelesi:

Gölbaşı Özel Çevre Koruma Bölgesinde büyük sorun teşkil eden sivrisinekle entegre mücadele programına Hacettepe Üniversitesi, Sağlık Bakanlığı Sıtma Savaş Dairesi Başkanlığı ve belediyelerin işbirliğiyle 1993 yılında başlanılmış olup, bu çalışma, Aralık 1994 itibariyle tamamlanmıştır. Bundan sonraki uygulamalar, bu proje dikkate alınarak, Gölbaşı Belediyesi tarafından yürütülmektedir.

Anadolu Botanik Parkı Projesi:

1/25 000 ölçekli çevre düzeni planında öngörüldüğü üzere, Ballıkpınar Köyü Dedegöl mevkiinde 700 dekarlık arazi üzerinde botanik parkı kurulması için proje çalışmaları tamamlanmıştır. Projenin uygulamaya geçirilmesi için üniversitelerle görüşmeler devam etmekte olup, konunun eğitim ve uygulama çalışmaları şeklinde sürdürülmesi amaçlanmaktadır.

Katı Atık Projesi:

Ankara Büyükşehir Belediyesince yaptırılan Sincan Çadırtepe katı atık düzenli depolama tesisi de, Gölbaşı’ndan gelecek olan katı atık kapasitesi düşünülerek projelendirilmiştir. Bu düzenlemeye göre, katı atığın düzenli depolama tesisine ekonomik olarak taşınması için bölgede transfer istasyonu kurulması uygun görülmektedir. Transfer istasyonunun tip projesi belediyede mevcuttur.

Mogan Gölüyle ilgili bilgilerim bu kadar Sayın Başkan. (DSP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum efendim.

SAFFET ARIKAN BEDÜK (Ankara) – Sayın Başkan, bu konuyla ilgili olarak yerimden bir açıklama yapmama izin verir misiniz?

BAŞKAN – Buyurun efendim.

SAFFET ARIKAN BEDÜK (Ankara) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Mogan ve Eymir Gölleri, gerçekten, Ankaramız için fevkalade önemli bir rekreasyon alanı, spor merkezi ve kültür merkezi olarak değerlendirilmesi gereken bir alandır ve belli bir süreden beri de, bu iki göl, dolma tehlikesiyle karşı karşıyadır. Balçık ve özellikle o gölün iç tarafındaki, alt tarafındaki bir kısım kimyasal değişim ve gelişim, bu iki gölü de, maalesef, tehdit eder konuma gelmiştir. Oysa, Ankara, gelecekte, siyasetin ve diplomasinin fevkalade yoğun olduğu bir dönem yaşayacaktır. Bu itibarla, hem Ankaralılar için hem de Türkiye dışından gelecek olan, Ankara dışından gelecek olan yerli ve yabancılar için, bu bölge, fevkalade ehemmiyet arz edecektir.

Sayın Bakanın konuşmalarını dikkatle takip ettik. Esasen, burada, bir taraftan, mahallî idareler, yerel yönetimler, belediyeler; bir taraftan da, valiliğin yapmakta olduğu ve yaptığı birkısım çalışmalar da vardır. Bu çalışmaların arasında, özellikle şirket kurulması ve bu şirket aracılığıyla, hem temizleme faaliyeti hem de birkısım tesislerin yapılmasına yönelik projeler vardı; benim, Ankara Valiliğim sırasında gerçekleştirdiğim çalışmalar da vardı; hatta, Macaristan’a gitmek suretiyle -özel çevre korumadan arkadaşlar da gelmişti- Budapeşte bölgesindeki birkısım göller de örnek olarak alındı.

Ben şunu belirtmek istiyorum: Gerçekten, çok uzun bir sürede projelendirme tamamlanmış, artık, bunun uygulama noktasına gelinmiştir. Sayın Başkan, zatıâlinizin de bu konu üzerinde hassasiyetle durduğunu biliyorum.

BAŞKAN – Sağ olun.

SAFFET ARIKAN BEDÜK (Ankara) – Dolayısıyla, bu projenin, proje safhasından sonra, artık, uygulama safhasına getirilmesi gerektiğini ve buna mutlak surette ödenek ayrılması gerektiğini değerlendiriyorum.

Saygılar sunuyorum.

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum efendim.

Ben de, bu bölgenin milletvekili olmam hasebiyle, Sayın Grup Başkanvekilinin yaptığı açıklamalara katılıyorum. Hakikaten, Ankara için çok hayatî önem taşıyan bu her iki gölün ihyası için, başında bulunduğunuz Bakanlığın, yerel yönetimlerle işbirliği içinde, mutlaka bir çözüm getireceğine ben de inanıyorum.

Çok teşekkür ediyorum.

Değerli milletvekilleri, sorulara devam ediyoruz.

31. – Ankara Milletvekili M. Zeki Çelik’in, sağlık ocaklarındaki personel açığına ve Ankara Şereflikoçhisar Devlet Hastanesinin uzman doktor ihtiyacına ilişkin Sağlık Bakanından sözlü soru önergesi (6/267)

BAŞKAN – Ankara Milletvekili Zeki Çelik’in, sağlık ocaklarındaki personel açığına ve Ankara Şereflikoçhisar Devlet Hastanesinin uzman doktor ihtiyacına ilişkin, Sağlık Bakanından sorusu...

Ertelenmiştir.

32. – Ankara Milletvekili M. Zeki Çelik’in, Tuz Gölündeki çevre kirliliğinin önlenmesi için herhangi bir çalışma yapılıp yapılmadığına ilişkin Çevre Bakanından sözlü soru önergesi (6/268)

BAŞKAN – Ankara Milletvekili Zeki Çelik’in, Tuz Gölündeki çevre kirliliğinin önlenmesi için herhangi bir çalışma yapılıp yapılmadığına ilişkin, Çevre Bakanından sorusu.

Cevaplayacak Sayın Bakan?.. Burada.

Soruyu okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorulardan oluşan soru önergemin Çevre Bakanı Sayın Fevzi Aytekin tarafından sözlü cevaplandırılmasını delaletlerinize arz ederim.

Zeki Çelik

Ankara

1- Bakanlığınız tarafından, bugüne kadar, Tuz Gölündeki çevre kirliliğinin önlenmesi konusuda herhangi çalışma yapılmış mıdır?

2- Tuz Gölündeki kirliliğin önlenmesi amacıyla, Tuz Gölünü çevreleyen illerin valileri ve belediye başkanlarıyla işbirliğine gidilerek, gerekli tedbirler alınmış mıdır?

3- Bakanlığınızın, Türkiye’deki göllerin ve nehirlerin kirlilik oranları ve sebepleriyle ilgili bir araştırması var mıdır? Bugüne kadar, göllerin ve ırmakların kirlilikten kurtulması yolunda herhangi bir çalışma yaptınız mı?

BAŞKAN – Soruyu cevaplamak üzere, Çevre Bakanımız Sayın Fevzi Aytekin; buyurun Sayın Bakan.

ÇEVRE BAKANI FEVZİ AYTEKİN (Tekirdağ) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Tuz Gölü ve havzasında kirlenmenin önlenmesi ve giderilmesiyle ilgili yapılan çalışmaları arz ediyorum.

Ülkemiz tuz ihtiyacının yüzde 73’ünü karşılayan Tuz Gölü, dünyanın nadir doğal kaynaklarından biridir ve önemli sulak alanımızdır.

Tuz Gölündeki sorunlar, Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğünce, 1974 yılında açılan ana tahliye kanalına, sonradan, Konya İlinin evsel ve endüstriyel nitelikli atık sularının arıtılmadan deşarj edilmesiyle; göldeki kirlenmenin artması ve tuz üretiminin giderek düşmesiyle, bugünkü kritik safhaya gelmiştir.

Tuz Gölündeki mevcut kirliliğin giderilmesi ve geleceğe yönelik bölgedeki faaliyetler ile gölün koruma ve kullanma dengesi gözetilerek planlanabilmesi için, Bakanlığımızın girişimiyle, 9.3.1998 tarih ve 98-10869 sayılı Bakanlar Kurulu kararı çıkartılmıştır.

Söz konusu kararda, Tuz Gölü kirliliğinin önlenmesiyle ilgili çalışmaların, Çevre Bakanlığının koordinasyonunda, Tekel Genel Müdürlüğü, Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğü, İller Bankası Genel Müdürlüğü ve Konya Büyükşehir Belediye Başkanlığının katılımıyla sürdürülebileceği belirtilmektedir.

Bakanlar Kurulu kararı çerçevesinde, Tuz Gölünün korunmasıyla ilgili çalışmalar, 7 Mayıs 1998 tarihinde, Bakanlığımızda, ilgili kurumların katılımıyla yapılan bir toplantıyla başlatılmıştır.

Bakanlığımızca, ilgili kurumlardan gelen bilgiler çerçevesinde, “Tuz Gölü Çevre Durum Raporu” hazırlanmıştır. Bakanlık elemanlarının yerinde yaptığı çalışmalar sonucunda da, söz konusu rapor, ön fizibilite raporu haline dönüştürülmüştür.

Ön fizibilite raporunda, Konya İli kanalizasyon-atıksu arıtma tesisi ve katı atık bertaraf tesisi kurulması; Aksaray İli kanalizasyon-atıksu arıtma tesisi ve katı atık bertaraf tesisi kurulması; Şereflikoçhisar İlçesi kanalizasyon-atıksu arıtma tesisi ve katı atık bertaraf tesisi kurulması; Cihanbeyli İlçesi kanalizasyon-atıksu arıtma tesisi ve katı atık bertaraf tesisi kurulması projeleri yer almaktadır. Söz konusu rapor “Tuz Gölü Entegre Projesi” adı altında Yüksek Planlama Kuruluna teklif edilmiş ve Yüksek Planlama Kurulu tarafından, dış kaynaklı krediyle yapma şartı getirilerek kabul edilmiştir.

Sayın milletvekilleri, geçen hafta cuma günü, ben, Bakanlar Kurulu gündemine Tuz Gölü konusunu tekrar getirdim. Sayın Bakanımız da oradaydı; sağ olsun, Bakanlar Kurulunda bize büyük destek verdi. Bakanlığımız tarafından, bunun ön fizibilite raporları 87,5 milyon dolar olarak tespit edildi. Dış kredi sağlanması konusunda da, bundan önce çalışmalar yapılmış; ancak, Bakanlık kararnamelerinde bir eksik bulduğumuzdan dolayı, bu krediyi, maalesef, bugüne kadar getiremedik. İşte, bu kararnameler de iptal edilerek, Bakanlığımca yeni bir kararname hazırlandı ve Bakanlar Kuruluna imzaya gönderildi. Bu dış kredi hazırdır; kendileri beni davet ettiler, ben, bu krediyi almak üzere, önümüzde ayın 10’u ilâ 15’inde İspanya’ya gideceğim. Tuz Gölü ve çevresindeki belediyelerle ilgili entegre bir projenin yapılması için gerekli dış krediyi, inşallah, ülkemize getireceğiz. Tuz Gölünün kirlilik oranı itibariyle sekiz ilâ on yıl sonra burada tuz üretilmeyecek duruma geleceği de göz önünde bulundurularak, tedbirlerin bir an önce alınması için, bu krediyi ülkemize getirip, oradaki insanlarımızın, gölümüzün ve belediyelerimizin hizmetine sunacağız. Göreve geldiğimden beri, Tuz Gölü konusu üzerinde duruyorum; ama, Bakanlığımın ve ilgili kuruluşların, bizim Bakanlığımızın koordinesinde, Tuz Gölü ve çevresindeki belediyelerle ilgili entegre bir proje yapmak suretiyle, yeni bir kararnameyle bu sorunu gidereceğiz.

Bu şekilde, sizleri bilgilendirmiş oldum; beni dinlediğiniz için, hepinize saygılar sunuyorum. (DSP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Değerli milletvekilleri, sözlü sorularla ilgili görüşmelerimiz tamamlanmıştır.

Gündemin “Kanun Tasarı ve Teklifleriyle Komisyonlardan Gelen Diğer İşler” kısmına geçiyoruz.

Siirt Milletvekili Nizamettin Sevgili ve 4 Arkadaşının, Sosyal Güvenlikle İlgili Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması ve Temsil Tazminatı Ödenmesi Hakkında Kanun Teklifi ve Plan ve Bütçe Komisyonu raporunun görüşmelerine başlayacağız.

IV. — KANUN TASARI VE TEKLİFLERİYLE KOMİSYONLARDAN

GELEN DİĞER İŞLER (Devam)

11. – Siirt Milletvekili Nizamettin Sevgili ve 4 Arkadaşının, Sosyal Güvenlikle İlgili Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması ve Temsil Tazminatı Ödenmesi Hakkında Kanun Teklifi ve Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (2/368) (S.Sayısı: 297) (Dağıtma tarihi: 16.12.1999)

BAŞKAN – Komisyon?.. Yok.

Hükümet?.. Yok.

Ertelenmiştir.

Gelibolu Yarımadası Tarihi Milli Parkı Kanunu Tasarısı ve Tarım, Orman ve Köyişleri ve Plan ve Bütçe Komisyonları raporlarının görüşmelerine başlıyoruz.

12. – Gelibolu Yarımadası Tarihi Millî Parkı Kanunu Tasarısı ve Tarım, Orman ve Köyişleri ve Plan ve Bütçe Komisyonları Raporları (1/392) (S.Sayısı: 186) (1)

BAŞKAN - Komisyon ve Hükümet yerinde.

Komisyon raporunun okunup okunmaması hususunu oylarınıza sunacağım: Raporun okunmasını kabul edenler... Kabul etmeyenler... Raporun okunması kabul edilmemiştir.

Teklifin tümü üzerinde görüşmelere başlıyoruz.

Fazilet Partisi Grubu adına Elazığ Milletvekili Sayın Latif Öztek. (FP sıralarından alkışlar)

Sayın Öztek, süreniz 20 dakikadır; buyurun.

FP GRUBU ADINA LATİF ÖZTEK (Elazığ) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 186 sıra sayılı Gelibolu Yarımadası Tarihî Millî Parkı Kanun Tasarısının geneli üzerinde Fazilet Partisi Grubunun görüşlerini açıklamak üzere söz almış bulunuyorum. Şahsım ve Grubum adına hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Görüşmekte olduğumuz Gelibolu Yarımadası Tarihî Millî Parkı Kanun Tasarısının kanunlaşması belki gereklidir; ancak, şu anda hiçbir aciliyeti yoktur. Bu kanunun çıkarılmasını gerekli görüyoruz. Çünkü, bilindiği gibi, 2.11.1973 tarihinde “Millî Park” olarak ilan edilen Gelibolu Yarımadası Tarihî Millî Parkı, gerek Türk tarihi, gerekse dünya harp tarihi açısından önemli bir yere sahiptir. Millî Parkın, ulusal ve uluslararası harp tarihi içindeki öneminin yanısıra, doğal ve kültürel kaynak değerlerinin korunması açısından, Türk Milletinin vatan sevgisinin, kahramanlığının, cesaretinin, azminin bir göstergesi olarak yeniden düzenlenmesi, Millî Parkın tanıtılmasına ve gelecek kuşaklara miras olarak bırakılmasına katkı sağlayacaktır.

Bu çerçevede, çeşitli dönemlerde, Millî Park sınırları içerisinde meydana gelen orman yangınlarının oluşturduğu tahribatın giderilmesinin yanında, Çanakkale Savaşlarının anlam ve öneminin gelecek nesillere ulaştırılması, savaşın dehşetinin, barışın değerinin anlaşılmasını sağlayacak çalışmaların etkin bir şekilde yapılabilmesi ve kuruluşlar arasındaki koordinasyonun sağlanabilmesine imkân verecek bir düzenlemeye ihtiyaç vardır.

Tasarı ve gerekçesi incelendiğinde, Gelibolu Yarımadasının, tarihî, kültürel ve doğal dokusunun bozulmadan korunması, geliştirilmesi ve yönetimine ilişkin esas ve usullerin düzenlenmesi ve dünya uluslarına tanıtılmasının amaçlandığı anlaşılmaktadır; ancak, Genel Kurulda böyle alelacele görüşülmesini gerektirecek kadar fazla aciliyeti yoktur. Zira, kanun tasarısına konu olan saha, 26.5.1973 tarih ve 7/6477 sayılı Bakanlar Kurulu kararıyla orman rejimine alınmış ve 2.11.1973 tarihinde de, Bakanlar Kurulu kararıyla “millî park” olarak ilan edilmiştir.

Orman rejimine alınmış olması dolayısıyla, sahadaki koruma, saha tahsisi, ağaçlandırma ve benzeri bütün işlemler, 6831 sayılı Orman Kanununa tabidir. Yine, millî park ilan edilmiş olması dolayısıyla da, 2873 sayılı Millî Parklar Kanununa tabidir.

Konuya bu açıdan bakılırsa, belki, yeni bir kanun çıkarılmasına gerek dahi yoktur. Kanunun çıkarılmasıyla, sadece, Sayın Cumhurbaşkanının 1994 yılındaki yangından sonra verdiği talimat yerine getirilmiş olur.

(1) 186 S.Sayılı Basmayazı tutanağa eklidir.

Çanakkale Savaşlarının yakın tarihimizdeki öneminden dolayı, kanunun çıkarılması uygun görülebilir; ancak, zamanlaması çok hatalıdır.

Kanun tasarısını görüşmek üzere Plan ve Bütçe Komisyonu, esas komisyon olarak seçilmiştir. Çevre, Adalet, Tarım, Orman ve Köyişleri Komisyonları ise tali komisyonlar olarak seçilmişlerdir.

Kanun tasarısı, komisyonlarda gereği gibi incelenmemiştir. Nitekim “tasarı, tali komisyonlar olarak Çevre, Adalet, Tarım Orman ve Köyişleri Komisyonlarına havale edilmiştir” deniliyor. Tarım, Orman ve Köyişleri Komisyonu, konuyu, 22 ve 28 Temmuz 1999 tarihlerinde yaptığı birleşimlerinde görüşerek, tasarı hakkındaki mütalaasını bildirmiştir. Çevre ve Adalet Komisyonlarının görüşleri tasarıda yer almamaktadır. Eğer, bu komisyonların görüşlerine gerek duyulmuyor idiyse, Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığı, Orman Bakanlığınca hazırlanan kanun tasarısını bu komisyonlara neden göndermiştir? Yok, eğer, bu komisyonların görüşleri gerekli idiyse, Plan ve Bütçe Komisyonu, tasarıyı, bu komisyonların raporlarını almadan neden alelacele görüşerek Genel Kurula sevk etmiş ve neden Genel Kurulda da gündemin ön sıralarına alınmıştır? Bu suallerin cevaplandırılması gerekir.

Hükümet, kanunları hep aceleye getiriyor. Bakınız, Temmuz 1999’da geceyarılarına kadar Yüce Meclisi çalıştırarak çıkardığınız Bankalar Yasasını, bir süre önce yeniden tasarı halinde bu Yüce Meclise getirdiniz ve Yüce Meclisi geceyarılarına kadar çalıştırarak, sayısal çoğunluğunuzla kanunlaştırdınız. Geçen sene “reform” olarak lanse ederek Yüce Meclisten geçirdiğiniz Vergi Yasasını da, yeniden, Yüce Meclisin huzuruna getirdiniz.

Hükümeti oluşturan partilerin milletvekilleri, kanun tasarıları görüşülürken hiç konuşmuyorlar. Evet, hükümet çok sayıda kanun tasarısını bu Meclisten geçirmek istediği için, hükümeti oluşturan partilerin milletvekilleri konuşmalarını sınırlı tutabilirler, bunu saygıyla karşılarız; ancak, herhalde, tasarılar görüşülürken, onların da söyleyecek birkaç sözünün olması gerekir. Bürokratların hazırladığı her metnin, komisyonlardan ve Genel Kuruldan hiç değiştirilmeden geçirilmesi için bu kadar gayret sarf edilmemelidir. Komisyon çalışmaları sırasında da hükümet partilerinin milletvekilleri, çok kere, fikirlerini açıklamıyor, her gelen tasarı bir an önce komisyondan geçsin ve Genel Kurula gelsin istiyorlar.

Değerli arkadaşlarım, vatandaşımızın şu anda, en öncelikli konusu halen millî park olan, müdürü ve kadrosu bulunan Gelibolu Yarımadası Millî Parkıyla ilgili tasarı ve benzeri kanun tasarı ve tekliflerinin çıkarılması değildir.

Vatandaşımızın öncelikli meselelerinden bir kaç tanesini örnek vermek istiyorum: Bunlardan 17 Ağustos ve 12 Kasımda Marmara Bölgesinde yaşanan depremde mağdur olan depremzedelere aş temini, kışın şu soğuk günlerinde sıcak bir yuva temini, çocuklarına okul, hastalarına ilaç temini önceliklidir. Memurun, emeklinin, dul ve yetimin öncelikli meselesi de bu kanun tasarı ve teklifleri değildir; yüzde 68,8 enflasyon şartlarında, 2000 yılının birinci altı ayı için aldığı yüzde 15, ikinci altı ayı için alacağı da yüzde 10’luk maaş artışıdır. Çok kere siftah etmeden kepenk kapatan, buna rağmen, ikinci kez vergi vermesi istenen esnafın da öncelikli meselesi bu kanun tasarı ve teklifleri değildir. Ürettiği ürünlerin taban fiyatlarına, yüzde 68,8 enflasyon şartlarında yüzde 50 artış yaptığınız ve hâlâ parasını veremediğiniz çiftçinin, köylünün de öncelikli meselesi bu kanun tasarı ve teklifleri değildir. 2000 yılı vergi gelirlerinin yüzde 88’i faize gidecek olan ve 47 katrilyonluk bütçesinde 14,5 katrilyonluk açık bulunan ülkemizde her gün yapılan zamlardan perişan hale getirdiğiniz vatandaşın da öncelikli meselesi bu kanun tasarı ve teklifleri değildir. Üniversitelerde derslere giremeyen hatta ve hatta üniversite binalarına alınmayan başörtülü öğrencilerin ve onların ailelerinin de öncelikli meselesi bu kanun tasarı ve teklifleri değildir. Bu örnekleri daha da çoğaltabiliriz.

Değerli milletvekilleri, ben, iktidar partilerinin yönetici ve milletvekillerine şu teklifte bulunuyorum: Geliniz, muhalefet partileriyle uzlaşınız. Ülkemizin öncelikle ihtiyaç duyduğu kanun tasarı ve tekliflerini tespit edelim ve o kanun tasarı ve tekliflerini çıkaralım.

Sayısal çoğunluğunuzla kanun çıkarmaya çalışmayı bırakınız, komisyonları verimli çalıştırınız, muhalefetin görüşlerini dikkate alınız ve altı ay önce çıkardığınız kanunları tekrar Yüce Kurula getirme alışkanlığından kurtulunuz. Vatandaşa “Meclisi çok çalıştırıyoruz” diyebilmek için, çok çalışıp az üreten konumdan şu Yüce Meclisi kurtaralım.

Değerli milletvekilleri, bu genel değerlendirmeden sonra, kanun tasarısını inceleyecek olursak, hükümetin teklif ettiği tasarı 5 bölüm ve 28 maddeden oluşmaktaydı. Tali komisyon olan Tarım, Orman ve Köyişleri Komisyonunda bu tasarı görüşülmüş ve hazırlanan rapor Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına sunulmuştur. Esas komisyon olan Plan ve Bütçe Komisyonunda oluşturulan alt komisyonda, Tarım, Orman ve Köyişleri Komisyonu tarafından hazırlanan rapor da dikkate alınarak tasarı görüşülmüş ve rapor metni esas komisyona sunulmuştur. Esas komisyon, bu raporlar doğrultusunda metni incelemiş ve hükümetin teklif ettiği tasarı metninin bazı bölümlerini kendi içerisinde ve bazı maddelerini de yine kendi içerisinde birleştirerek, tasarıyı üç bölüm ve 14 madde haline dönüştürmüştür.

Tasarıda, birinci bölüm, amaç, kapsam, tanımlar ve genel esaslara ayrılmıştır. Burada, kanun tasarısının amacı ve kapsamı belirtilerek, metinde çok sık geçen bazı terimler açıklanmıştır. Genel esaslar başlığı altındaki 3 üncü maddede, millî park alanının korunması, iyileştirilmesi, geliştirilmesi ve uzun devreli gelişme planına göre yapılaşmanın temini için uyulacak esaslar belirtilmiştir. Burada, millî parkın, doğal, tarihî ve kültürel değerlerinin, harp tarihi esasları ve çevreye uyumlu olarak korunup geliştirileceği belirtildikten sonra, genel planlama ve yapılaşmada takip edilecek prosedür, orman alanlarının korunması, geliştirilmesi ve devamlılığının sağlanması, 13 000 hektara ulaşan tarım alanlarında yapılacak bitkisel ve hayvansal üretim şekliyle, bu alanlardaki yapılaşmanın uzun devreli gelişme planında belirtileceği, köy yerleşim alanlarının da uzun devreli gelişme planına uygun yapılmasının temin edileceği, yine Eceabat İlçesinin imar planı gibi hususlara açıklık getirilmiştir. Bu arada, Eceabat ve mevcut köyler dışında, her türlü yapılaşmanın ve yapıların kullanımının denetiminin Millî Park Müdürlüğünce yapılacağı hükmüne yer verilmiş ve millî park alanında yıktırılacak yapı ve tesisler sıralanmıştır.

Tasarının ikinci bölümünde malî hükümler ve ceza hükümlerine yer verilmiştir.

Değerli milletvekilleri, malum, iş yapmak için para lazımdır. Hele, bütçesinin yüzde 45’i faiz harcamalarına ayrıldığı için yatırımlara ayrılacak parası bulunmayan 57 nci hükümet olursa, parası bulunmaz. O zaman, ya zam yapar ya da vergi kanunu çıkarır, vergi toplar. Eğer yeni kanun tasarısı getirirse, o zaman da fon kurar ve kaynak oluşturur. Fon kurulması, 1983 tarihinde çıkarılan 2873 sayılı Millî Parklar Kanununda vardır. Fonun kurulması, Gelibolu Yarımadası Millî Parkının imarı ve ihyası için şarttır. Fonun gelirleri, harcamaları ve yönetimi, bu madde ile düzenlenmiştir.

Harcamalar arasında (d) bendinin içerisinde, yani, işçi ücretleri, giyecek, yiyecek, fazla mesai, tazminat, ikramiye ve sosyal yardımlar sıralandıktan sonra, temsil ve ağırlamayla ilgili her türlü giderler de bu bende dahil edilmiştir. Temsil ve ağırlama giderleri, bu bent içerisinde, daha doğrusu bu kanun içerisinde yer almamalıdır. Zira, bu fonun kuruluş amacı, Gelibolu Yarımadası Tarihî Millî Parkının bir an önce yapımını gerçekleştirmektir. Burası turistik bir yöredir; geleni gideni ya da misafiri eksik olmaz. Bu misafirler fonun parasıyla ağırlanacak olursa, bu fonun geliri, ancak, temsil ve ağırlama masraflarını karşılar. Bu yüzden, temsil ve ağırlama masrafları fondan karşılanmamalıdır kanaatindeyim.

“Yasaklar ve Cezalar” başlığı altında, öncelikle millî park içinde yapılmasına müsaade edilmeyen davranışlar tadat edilmiş, daha sonra da bu hatalı davranışlarda bulunanlara verilecek cezalar açıklanmıştır. Ayrıca, tedbirsizlik ve dikkatsizlik sonucu orman yangınına sebebiyet verenler ile kasten orman yakanlara verilecek cezalar belirtilmiştir.

Bu maddenin dördüncü, beşinci ve altıncı bentlerinde ise cezaların ve tazminatların hangi şartlarda ağırlaştırılacağı konularına açıklık getirilmiştir. Beşinci bentte, terör amacıyla ormanları yakan bir örgüte mensup kişi veya kişilere verilecek ceza belirtilirken “yangın sebebiyle ölüm meydana gelirse, fiili işleyen veya işleyenlere ölüm cezası verilir” hükmüne yer verilmiştir. Türkiye’nin Avrupa Birliğine girmeye hazırlandığı şu günlerde ölüm cezalarının kaldırılması tartışılırken, bu maddeyle yeniden ölüm cezası getirilmesinin, biraz daha düşünmeye değer olduğu kanaatindeyim. Bu cezanın müebbet hapis cezası olarak değiştirilmesi, uygulanabilirlik bakımından daha uygun olacaktır. Daha önce de bahsettiğim gibi, bu tasarı, tali komisyon olarak Adalet Komisyonunda görüşülmediğinden, özellikle ceza hükümleri yönünden eksiklikleri bulunabilir.

Yine, bu bölümde, madde 7’de, idarî cezalar ve yargılama usulü konularına açıklık getirilmiştir. Bu maddede “6831 sayılı Orman Kanununun 69 uncu maddesinde belirtilen mükelleflerden -ki, bunlar 18 ile 50 yaş arasındaki erkekleri kapsamaktadır- orman yangınını söndürmeye gitmekten imtina eden, gidip de çalışmayanlar ve verilen işi yapmayanlar hakkında mülkî idare amirleri tarafından yüz milyon lira para cezası uygulanır” hükmü getirilmiştir. Bu hüküm, 6831 sayılı Orman Kanununun 105 inci maddesinin birinci fıkra hükmüyle benzerlik arz etmektedir. Doğrudur; millî servet olarak kabul ettiğimiz ormanlarımızın yanmasına kayıtsız kalanların cezalandırılması gerekir; ama, orman teşkilatında görevli devlet memurları yangına kayıtsız kalırsa veya yangın yerine yardım götürülmesine ilgi göstermezse, bunlar için hiçbir ceza öngörülmemiştir. Bu da bir eksikliktir. 6831 sayılı Orman Kanununun 105 inci maddesinin son fıkrası, bu kişiler için Türk Ceza Kanununun 230 uncu maddesinin ikinci fıkrasına göre cezalandırma hükmünü getirmiştir. Aynı hükmün, bu maddede de yer alması uygun olur.

Kanunun Üçüncü Bölümü diğer hükümlere ayrılmıştır. Burada, 8 inci maddede askerî ihtiyaçlar, 9 uncu maddede uluslararası yükümlülükler, 10 uncu maddede uygulanmayacak hükümler, 11 inci maddede bu kanunda bulunmayan haller, 12 nci maddede kanunun uygulanmasına dair yönetmelik çıkarılması hükmü getirilmiştir. 13 üncü madde yürürlük, 14 üncü madde de yürütme maddesidir.

Sonuç olarak, ilgili tali komisyonlardan Tarım, Orman ve Köyişleri Komisyonunda görüşülüp Çevre ve Adalet Komisyonlarında görüşülmeden Plan ve Bütçe Komisyonunda görüşülerek Genel Kurula getirilen bu yasa tasarısında bazı eksiklikler vardır. Genel Kuruldaki görüşmeler esnasında bu eksikliklerin giderilerek, çıkarılacak kanunun hayırlı ve uğurlu olmasını diliyor, hepinize saygılar sunuyorum. (FP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum efendim.

Grupları adına ikinci söz, Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına Konya Milletvekili Sayın Hasan Kaya’nın.

Buyurun Sayın Hasan Kaya. (MHP sıralarından alkışlar)

MHP GRUBU ADINA HASAN KAYA (Konya) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Gelibolu Yarımadası Tarihî Millî Parkı Kanunu Tasarısı üzerinde Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına söz almış bulunmaktayım; Yüce Heyetinizi, Grubum ve şahsım adına saygıyla selamlıyorum.

Değerli milletvekilleri, bu kanun tasarısıyla, çok geç kalmış bir görevi, bugün, burada, ifa edeceğiz.

Dünya ve Türk harp tarihinin önemli bir dönüm noktasını teşkil eden 1915 Çanakkale deniz ve kara muharebelerinin cereyan ettiği Gelibolu Yarımadasının, tarihî, kültürel ve doğal dokusunu koruyarak, bir tarih parkı, bir millî park haline getirilmesi gerekliydi. Bu, geçmişimize, bize bu toprakları kanlarıyla vatan haline getirenlere karşı bir minnet borcumuzdur. Ayrıca, gelecek nesillere karşı da bir görevimizdir. Bu sebeple, Çanakkale muharebelerinin geçtiği yerler, 2.11.1973 tarihinde, Bakanlar Kurulu kararıyla, Gelibolu Yarımadası, tarihî millî park olarak ilan edilmiştir; ancak, maalesef, bugüne kadar gerekli kanunî düzenlemeler yapılamamıştır.

Çanakkale muharebelerinin milletimiz için önemini ve burada yaşanan savaş dehşetini halkımıza anlatabilmek ve gelecek nesillere yeterince aktarabilmek için yapılması gereken tesisler, düzenlemeler, bugüne kadar yapılamamış; hatta, tarih ve doğa korunamadığı için de, 25.7.1994 tarihinde çıkan orman yangınıyla 4 049 hektar yeşil örtü yanmış ve birçok kültürel varlık zayi olmuştur. Bakanlar Kurulunca, 19 uncu ve 20 nci Yasama Dönemlerinde Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına sunulan bu konudaki tasarı, erken gelen seçimler nedeniyle bir türlü yasalaşmamıştır.

Değerli milletvekilleri, gerçekten, bugün, burada, çok anlamlı tarihî bir görevi yerine getiriyoruz. Yüce Mecliste bizler, Türk Milleti adına yasama görevi yapıyorsak, bir Türk Milleti varsa, onun bağımsızlığını temsilen biz burada isek, bugün, bir bağımsız Türkiye Cumhuriyeti Devleti varsa, bunları, Çanakkale’de, daha sonra da, İstiklal Harbinde atalarımızın kanları, canları pahasına verdikleri mücadeleye borçluyuz.

Büyük Önder Atatürk’ün anlatımıyla: Bomba Sırt’ında Türk askeri; siperler arasındaki mesafe yalnızca 8 metre; yani ölüm kesin. Birinci siperdekiler, hiçbiri kurtulamayıp kâmilen düşüyorlar; ikinciler, onların yerine geçiyor, öleni görüyor, 3 dakikaya kadar öleceğini biliyor. Hiçbir korku ve dehşet göstermeden, okumayı bilenlerin, elinde Kur’an-ı Kerim, cennete gitmeye hazırlanıyor; bilmeyenler, kelimei şahadet getirerek ölüme yürüyorlar. Bu ruh, Türk askerindeki kuvveti gösteren şayanı hayret ve tebrik edilecek bir misaldir. Emin olmalısınız ki, Çanakkale savaşlarını kazandıran işte bu yüksek ruhtur. İşte bu ruhla Çanakkale’de kazanılan zafer, İstiklal Savaşının kazanılmasında ve cumhuriyetimizin kurulmasında bu milletin enerji kaynağı olmuştur.

Çanakkale muharebelerinin, Birinci Dünya Savaşının seyri içindeki yeri çok önemlidir. 20 nci Yüzyılın başında, o günün süper devletleri arasındaki dünyayı paylaşma kavgaları 1914 yılında savaşa dönüşmüştür. İngiltere, Fransa ve Rusya, Almanya ve müttefiklerine karşı topyekûn harp ilan etmişlerdir. Osmanlı İmparatorluğu, talihsiz birtakım gelişmeler sonucunda Almanya tarafında savaşa girmiştir. 2 Kasım 1914 tarihinde Rusya bize savaş ilan etti. Bir gün sonra, Çanakkale Boğazının hemen dışında bekleyen İngiliz harp gemileri, Türk mevzilerini bombalamaya başladılar. Maksat, Çanakkale ve İstanbul Boğazlarını ele geçirerek Rusya’ya yardım götürmekti. Böylece, Almanya’nın yanındaki Osmanlı Devleti bertaraf edilecek, Almanya doğrudan kuşatılacaktı. 18 Mart 1915’teki büyük deniz taarruzunda 1 500 topla Türk mevzilerini bombalayan İngilizler ve Fransızlar, Çanakkale’yi geçemedi. Karaya asker çıkardılar, kıyılardan daha ileriye gidemediler. 1 000 000 insan, günlerce, kan gölünde boğuldu; vatan müdafaasında, bizler de 250 000 gencimizi şehit verdik.

Bu kanun tasarısıyla kurulmak istenilen Gelibolu Yarımadası Tarihî Millî Parkı, işte, bu savaşın dehşetini hatırlatacak ve barışın kıymetini gelecek nesillere aktaracaktır.

Barış, ekmek, su, hava kadar önemlidir. Bu millî park, dünya barışına hizmet etmelidir. Vatan savunmasında her şeyini ortaya koyan Yüce Türk Milleti, barışta da insan sevgisini ve misafirperverliğinin en güzelini göstermesini bilmiştir. Buna örnek de, 1934’te, Atatürk’ün Gelibolu’yu gezerken, ölen yabancılar için söylediği veciz sözdür. Burada, Büyük Önder Atatürk diyor ki: “Bu memleketimizin toprakları üzerinde kanlarını döken Fransız, İngiliz, Avustralyalı askerler, burada, bir dost vatanın toprağındasınız; huzur ve sükun içinde uyuyunuz. Sizler, Mehmetçikle yan yana, koyun koyunasınız. Uzak diyarlardan evlatlarını harbe gönderen analar, gözyaşlarınızı dindiriniz. Evlatlarınız, bizim bağrımızdadır; huzur içindedirler ve huzur içerisinde rahat uyuyacaklardır. Artık, onlar, bu toprakta canlarını verdikten sonra, bizim evlatlarımız olmuşlardır.”

Barış, her şeyden daha güzeldir ve mutlaka korunmalıdır; barış, yaşatılmalıdır.

Bu park, dünya savaşlarının ve genelde bütün savaşların dehşet yüzünü göstermek için tüm dünyaya mal edilmelidir.

Burası, insanlığın müşterek savaş mezarlığı ilan edilmelidir. Burası, insanlığın müşterek savaş mezarlığı ve savaşın kötülüklerini çağdaş insanlara aktaracak olan, bir nevi, ibret müzesi ilan edilmelidir.

Gelibolu Yarımadası Tarihî Millî Parkı tanzim edilirken -bu kanun kapsamında- aşağıdaki hususlara da dikkat edilmesinde fayda mülahaza etmekteyim:

1. – Millî park ilanından önce ve sonra, sahada bulunan inşaatların ve özel şahıslara ait taşınmazların durumları gözden geçirilmeli, gerekli görülenlerin kamulaştırılması süratle yapılmalıdır. Vatandaşlarımız, bu konuda hiçbir surette mağdur edilmemelidir.

2. – Millî Park ilanından sonra yöre halkının ekonomik durumlarının iyileştirilmesi için, millî park fonksiyonlarından faydalanma projeleri hızla yapılarak, park içinde ve çevresinde yaşayan insanlarımızın, millî parkın sahiplenilmesi ve korunmasında aktif görev almaları sağlanmalıdır. Özellikle turizme dönük planlamalar, yöre halkını da içine alacak şekilde yapılmalıdır.

3. – En kısa sürede millî park master planı yapılmalı, konuyla ilgili herkesin görev ve sorumlulukları belirtilmelidir.

4. – Çanakkale Boğazı üzerinde yapılması planlanan köprü projesi yeniden gözden geçirilmeli, millî parkın bütünlüğüne zarar vermeyecek hale getirilmelidir.

5. – Millî parkın, millî şuura ve barışa katkısının temini için, eğitim, yayın, propaganda ve diğer yollarla tanıtımı etkin biçimde yapılmalıdır.

6. – Millî parkın yönetimi, geliştirilmesi, işletilmesi için tesis edilecek fon, sağlam kaynaklara dayalı olmalıdır.

7. – Millî park bünyesinde tarihî, kültürel ve turizm konularında aktiviteler yapmak için gerekli tesisler oluşturulmalıdır; bu konularda kongre ve gösteri merkezleri yapılmalıdır.

Hazırlanan bu yasa tasarısıyla düşünülen amaç, tarihî, kültürel ve doğal dokunun bilinçsizce tahrip edilmesini önlemektir. Oluşturulacak fonla, yöre halkının ekonomik yönden kalkınması sağlanarak, yerinden yönetime gereken yetki verilerek sorunlara anında çözüm getirilecektir.

Ayrıca, Çanakkale’de, Türk Milletinin vatan sevgisi, kahramanlığı, cesareti, azmi ve fedakârlığı, millî parka gelen yerli ve yabancı ziyaretçilere, yaşayan tarih yorumuyla sunulacaktır.

Değerli milletvekilleri, bugün, burada, tarihimizin şanlı bir sayfasını anıtlaştırıyoruz, kurulan millî parkın hukukî dayanaklarını hazırlıyoruz. Bu toprakların değerini bilmek, ancak bu topraklar için feda edilen canların ve dökülen kanların unutulmamasıyla mümkün olacaktır. Çanakkale’yi, özellikle Gelibolu’yu anıtlaştırmak ve Çanakkale şehitlerinin aziz hatırasını yaşatmak, böyle millî parklar kurmakla bir nebze mümkün olabilecektir.

Dünyaya “Çanakkale geçilmez”i ispat eden atalarımızı, huzurlarınızda, rahmetle, minnetle, şükranla anıyorum ve onları anarken, şehitlerimize “ne bana ne de yüce millete tekrar İstiklal Marşını yazdırmak kısmet olmasın” diyen merhum Âkif’in bir şiirini armağan edeceğim:

“Ey, bu topraklar için toprağa düşmüş, asker!

Gökten ecdad inerek öpse o pak alnı değer.

Ne büyüksün ki kanın kurtarıyor tevhid’i...

Bedr’in arslanları ancak, bu kadar şanlı idi

Sana dar gelmeyecek makberi kimler kazsın?

“Gömelim gel seni tarihe” desem, sığmazsın.

Herc ü merc ettiğin edvara da yetmez o kitab...

Seni ancak ebediyetler eder istiab.”

Bu duygu ve düşüncelerle, kanunumuzun hayırlı olmasını temenni ediyorum; hepinize saygılarımı sunuyorum. (Alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum Sayın Kaya.

Doğru Yol Partisi Grubu adına, Batman Milletvekili Sayın Burhan İsen; buyurun efendim.

DYP GRUBU ADINA BURHAN İSEN (Batman) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Gelibolu Yarımadası Tarihî Millî Parkı Kanunu Tasarısı hakkında Doğru Yol Partisi Grubunun görüşlerini sunmak üzere huzurunuzdayım; Yüce Heyetinizi saygıyla selamlıyorum.

Doğal, kültürel, tarihî, arkeoloji ve önemli savaş alanlarının bulunduğu yerlerin, millî park ve benzeri statüde koruma altına alınarak gelecek kuşaklara olduğu gibi bırakılması, dünya ülkelerinin üzerinde önemle durduğu önemli bir konudur.

Dünyada ilk koruma çalışmalarına, Hazreti İbrahim’in Mekke Şehrinin etrafını koruma altına alarak, buradaki bitkilere ve yaban hayvanlarına dokunulmaması emirleriyle başlanılmıştır.

Yine, Yüce Peygamberimiz de, Medine Şehrinin yaklaşık 20 kilometre çapındaki çevresini koruma altına aynı amaçla almıştır.

1870’li yıllarda Amerika’da ilk koruma çalışmalarına, Yellow Stone mıntıkası koruma altına alınarak ve bu koruma statüsüne “millî park” adı verilerek başlanılmıştır. Bu tarihten itibaren, dünyanın her tarafında millî park çalışmaları yaygınlaştırılmıştır. Çünkü, gelecek kuşaklara olduğu gibi korunarak bırakabileceğimiz yegâne miras millî parklarımızdır. Çünkü, ünlü kızılderili reisin “biz, doğayı çocuklarımızdan emanet aldık” sözlerinde olduğu gibi, doğanın korunması bütün insanlığın ortak düşüncesi olmalıdır.

Atatürk Orman Çiftliği, Yüce Atatürk’ün bu düşünceyle başlattığı önemli bir çalışmadır.

Ülkemizde ilk millî park çalışmaları 1950’li yıllarda başlamış ve 1958 yılında Yozgat Çamlığı ilk millî park ilan edilmiştir. Bunu, Karatepe-Aslantaş, Kızılcahaman-Soğuksu takip etmiştir. Daha sonraları, Yedigöller, Manyas Kuş Cenneti, Munzur Vadisi, Termossos, Olimpos, Beydağları, Dilek Yarımadası Kovada Gölü, Uludağ, Ilgaz Dağı, Göreme, Alacahöyük, Nemrut Dağı gibi yerler millî park olarak ilan edilmiştir.

1973 yılında da, ilk defa, önemli bir savaş alanımız ve Türk tarihinde müstesna bir yeri olan Gelibolu Yarımadası millî park olarak ilan edilmiştir. Daha sonra da, Kurtuluş Savaşımızın önemli mihenk taşlarından olan Afyon-Kütahya mıntıkasında bulunan savaş alanları “Başkomutan” adıyla tarihî millî park olarak ilan edilmiştir.

1958 yılından 1993 yılına kadar, otuzbeş yılda, 21 güzel yurt köşemiz millî park ilan edilmiş ve korunan alanlar 380 000 hektar civarına ulaştırılmıştır. Bu, ülkemiz yözölçümünün yaklaşık yüzde 0,5’ine tekabül etmektedir. Halbuki, bu oran, dünya ülkelerinde en az yüzde 5’tir. Bazı ülkelerde ise bu rakam yüzde 30’lara kadar tırmanmaktadır.

Millî parkları artırmak, hem bir medeniyet örneği hem de geleceğe bırakılan en büyük mirastır. Bu amaçla, Doğru Yol Partisinin iktidar olduğu dönemlerde millî park çalışmalarına özel bir önem verilmiştir.

Millî park statüsüne kavuşturmanın çok uzun bir bürokratik izin ve işlemlerden geçmesine ve Bakanlar Kurulunun kararıyla ilan edilmesine rağmen, 1993-1995 yıllarında, olağanüstü bir gayretle millî park sayıları ve alanları artırılmıştır.

1958-1993 yılları arasında, otuzbeş yılda millî park sayısı 21, alanı 380 000 hektarken, bu, iki yılda iki katına çıkarılarak 750 000 hektara ulaştırılmış ve ülke yüzölçümü oranı yüzde 0,5’ten yüzde 1 seviyesine çıkarılmıştır. Millî park sayısı da 32’ye yükseltilmiştir. Bu, bir rekordur. Bu rekor da hiçbir iktidar döneminde kırılmamıştır.

Bu dönemde Beyşehir Gölü, Kazdağları, Denizli Honaz Dağı, Kaçkar Dağları, Artvin Hatila Vadisi ile Karagöl Sahara, Niğde Aladağlar, Fethiye Ölüdeniz ve Saklıkent, Altınbeşik Mağarası ile Marmaris gibi yerler millî park statüsüne kavuşturulmuştur.

Buralar, gelecek nesillerin, atalarını hayırla yâd edecekleri alanlar olarak tarihe mal olacaklardır. Keşke, Marmaris ve benzeri yerler daha önceleri millî park ilan edilseydi de, beton yığınları, bu güzelim yerlerin güzelliklerini yok etmeseydi.

Gelelim Gelibolu Yarımadası Tarihî Millî Parkına...

Dünya savaş tarihinde bu alanların çok önemli bir yeri vardır. 253 000 gencecik vatan evladımız burada şehit olmuştur. 280 000 civarında da diğer ülkelerin evladı burada hayatını kaybetmiştir.

Gelibolu’nun her metrekaresinde şehit kanı vardır. Bu kahraman evlatlarımızın hayatını kaybettiği bu tarihî alanları olduğu gibi koruyarak yeni nesillerimize tanıtmamızın ayrı bir önemi olduğunu unutmamamız ve unutturmamız gerekir.

Dünyada, buna benzer millî park alanlarının bulunduğu alanlar mevcuttur. Waterloo savaşlarının yapıldığı alan, bunlardan en önemlilerinden bir tanesidir.

Gelibolu Yarımadasında, savaşın vahşetini göstermek, evlatlarımızın kahramanlıklarını abideleştirmek ve anılarını yaşatmak için millî park ilan edilmesine rağmen, günümüze kadar yeterli çalışma yapılmadığı da ortadadır.

1925 yılına kadar diğer ülkelerin anıtlarını tamamladığı düşünülürse, bizim bu konuda ne kadar geç kaldığımızı anlayabiliriz.

Şimdiye kadar birtakım çalışmalar, anıtlar, kitabeler yapılmasına rağmen, yeterli değildir. Bu açığı kısa sürede kapatmak için, 1994 yılında, mevcut gelişim planına göre projelerin tamamlatılması için, o zamanki parayla 800 milyar Türk Lirası ödenek ayrılmıştır. Tam çalışmalara başlama aşamasında, Temmuz 1994’te, bu alanın 4 049 hektarlık alanı yanarak, şehitlerimizin yeşil örtüsü yok olmuştur. Gerçi, yine iktidarımız döneminde, bir yıldan daha az bir sürede, yanan saha ağaçlandırılmıştır.

Bu yangından sonra, milletimizin millî duyguları, her zaman olduğu gibi, hep şehitlerimizin yanında yer almıştır. Bu aşamada, buranın uluslararası barış parkı olması gündeme gelmiş ve ülkemizde ilk defa çok ciddî bir uluslararası yarışma açılarak, bu alanın uzun devreli gelişim planı, yarışma neticesinde tespit edilmiştir. Ne acıdır ki, sene 2000 ve 1994 yılından günümüze kadar gözle görülür bir şey yapılmamıştır.

Yangından sonra, bu alanın ülkemize yakışır ve şehitlerimizin kahramanlığının abideleştirilmesinin hızlandırılması için bir kanun tasarısı hazırlanmıştır. 7 Ağustos 1995 tarihinde, dönemin Başbakanı Prof. Dr. Tansu Çiller tarafından Yüce Meclise sunulan Gelibolu Yarımadası Tarihî Millî Parkı Kanunu Tasarısının -aradan geçen beş yıla rağmen- Meclis gündemine alınmasına da teşekkür ediyoruz.

Temennimiz, bütün insanlığa ibret olacak bu tarihî alan, kanun tasarısının kabulünden sonra, çok kısa sürede şehitlerimize yakışır hale getirilir ve dünya barışının sembolü olur.

Elbette ki, bu alanın millî park ilan edilmesiyle mağdur olan yöre halkının haklarının korunmasına da mutlaka dikkat edilmelidir. Halka rağmen korumacılık olmaz, ancak halkla beraber korumacılık sağlanabilir.

Bu kanunla, yöre halkının hakları mutlaka gözetilmelidir; millî park alanından gelir elde etmesi için tedbirler alınmalıdır.

Koruma ve kullanma dengesi mutlaka sağlanmalıdır.

Özellikle, genç nesillerimizin bu tarihî alanı ziyaret etmeleri için çaba sarf edilerek, millî duygu ve düşünceleri güçlendirilmelidir.

Ülkemize gelecek turistlerin bölgeye gelmeleri için tedbirler alınmalıdır. Bu, hem buralarda yaşayan insanlarımızın gelirlerini artırmaya vesile olacak hem de dünya barışına katkı sağlayacaktır.

Bu duygular ışığında hepinize saygılar sunuyorum. (DYP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Doğru Yol Partisi Grubu adına konuşan Sayın İsen’e teşekkür ediyorum.

Anavatan Partisi Grubu adına, Eskişehir Milletvekili Sayın İbrahim Yaşar Dedelek; buyurun efendim. (ANAP sıralarından alkışlar)

ANAP GRUBU ADINA İBRAHİM YAŞAR DEDELEK (Eskişehir) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Gelibolu Yarımadası Tarihî Millî Parkı Kanunu Tasarısıyla ilgili olarak Anavatan Partisinin görüş ve düşüncelerini arz etmek üzere huzurunuza gelmiş bulunuyorum; bu vesileyle, Yüce Meclisimizi en derin saygılarımla selamlıyorum.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; milletleri gerçek millet yapan, milletlere şan ve şöhret kazandıran, milletlerin geleceğini güçlü kılan, o milletin tarihinde kazandığı zaferler ve bu zaferlere imzasını atan millî kahramanlarıdır.

Yüce Türk tarihi, hiçbir millete nasip olmayan pek çok zaferle ve kahramanlıkla dolu bir tarihtir. Tarihimiz boyunca kazandığımız zaferlerle çağ kapatıp çağ açmış, zaman gelmiş insanlığa adalet dağıtmış, zaman gelmiş mazlumların yanında yer alıp, esir milletlerin kurtuluşuna rehber ve önder olmuşuzdur.

Millete hizmet vermek, o milletin tarihine hükmetmek, zor ve güç bir iştir. Bu güçlüğü aşanlar, zorlukları yenenler, şahikalara doğru yükselirler. Böyle çetin ve asil bir yolu seçmiş olanlar, yaşadıkları devir içerisinde bir meşale gibi parlarlar ve milletlerine, milletlerinin geleceğine ruh ve ışık verirler. Tarih sayfaları açılarak mazinin derinliğine bakıldığında, bunlar, önümüzde, abide gibi yükselirler.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; dünya harp tarihinin önemli bir dönüm noktasını teşkil eden 1915 Çanakkale Savaşı, gerek tarihimize ve gerekse dünya tarihine bir kahramanlık abidesi olarak girmiştir. Vatan topraklarını korumak uğruna verilen bu mücadelede 250 000 Türk genci şahadet mertebesine ulaşarak kara toprağın bağrına düşmüştür. 250 000 şehidimizin 50 000’i yüksek tahsil ve yüksek tahsil seviyesinde olan gencimizdir.

Bu savaş, binlerce insanımızı kaybettirdiği gibi geleceğimizden de çok şey götürmüştür. Gelecekteki ülke kalkınmasında beyin görevi yapacak, Türk Milletini muasır milletler seviyesine çıkaracak olan vatansever, milliyetçi, aydın gençlerini bir hilal uğruna şehit veren Türk Milleti, bunun için asil millettir, bunun için büyük millettir.

Misakımillî sınırlarımız içerisinde yaşayan, kuzeylisinden güneylisine, doğulusundan batılısına kadar pek çok Türk insanının Çanakkale Savaşında şehit olmuş babası vardır, atası vardır, dedesi vardır. “Çanakkale geçilmez” destanını yazan Türk Milleti, kahraman bir millettir. Çanakkale destanının büyük komutanı Mustafa Kemal Atatürk ise, millî bir kahramandır. Onlar, bu savaşta elde ettikleri zaferle, sadece düşmanı yenmemiş, bizlere, bugün bağımsız Türkiye Cumhuriyetini armağan etmişlerdir. Vatan uğruna şehit düşen kahramanlarımızın huzurunda saygıyla bir daha eğiliyor ve onları rahmetle anıyorum; ruhları şad olsun, mekânları cennet olsun.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Gelibolu Yarımadası Tarihî Millî Parkı Yasası Tasarısı Genel Kurulumuzda yasalaştığı takdirde, Yüce Meclis hayırlı bir işi başarmış olacaktır. Bu yasayla birlikte, yörenin tarihî, kültürel ve doğal dokusu korunacak, Çanakkale Savaşında Türk Milletinin sergilediği vatan sevgisi, kahramanlık, cesaret, azim, iman ve fedâkarlık, gelecek nesillerimize örnek olacak biçimde, yaşayan tarih yorumuyla sunulacaktır. Ayrıca, millî park projesinin gerçekleşmesiyle birlikte, Büyük Önder Atatürk’ün belirttiği gibi, savaşan karşı taraf askerlerinin de bizim evlatlarımız olduğu büyük düşüncesiyle, insan hakları çığırtkanlarının sesleri kısılacak ve çirkin maskeleri düşecektir. Bu yasayla birlikte, Çanakkale destanının mana ve önemi genç kuşaklara daha iyi anlatılabilecek; ayrıca, savaşın dehşeti ve barışın kıymetini genç kuşaklara öğretebileceğimiz bir tarih belgesi, bir tarih abidesi olacaktır.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Gelibolu Yarımadası Tarihî Millî Park sahası, 26.5.1973 tarih ve 7/6477 sayılı Bakanlar Kurulu kararıyla orman rejimine alınarak, 2.11.1973 tarihinde millî park ilan edilmiştir; ancak, o tarihten bugüne kadar, amacına uygun düzenlemeler, maalesef, yapılamamıştır. Millî park, 25.7.1994 tarihinde büyük bir orman yangını geçirmiş olup, bu yangında 4 049 hektar ormanımız yanmıştır. Yasayla birlikte, master plan ve bağlı uygulama planları hazırlanarak, millî park koruma altına alınacaktır. Millî park alanının korunması, geliştirilmesi ve yapılaşmasında millî parkın kaynak değerini birinci derecede dikkate alarak, buna göre, genel planlamayı, saha düzenlemelerini ve yapılaşmayı sağlamak birinci amaç olmalıdır.

Millî parkın içerisindeki ormanların korunmasını, geliştirilmesini, devamlılığının sağlanmasını, millî park içerisindeki hazineye ait arazileri ve diğer arazilerle ilgili düzenlemeleri ve tedbirleri bu yasa içermektedir.

Millî park alanları içerisindeki 13 000 hektara ulaşan tarım alanlarında, halen tarım faaliyeti sürdürülmektedir. Tahıl hasadı sonunda, anızların yakılmasıyla çıkan orman yangınlarına önlem almak amacıyla, bu yasada yeni teknikler uygulanarak geleneksel tarım değiştirilecektir.

Millî park içerisindeki köylerin daha sağlıklı bir ortamda yaşamasını sağlamak için, master plan esaslarına göre, yeni imar uygulama planları yapılacaktır ve yine millî parkın içerisinde master plana uygun peyzaj bütünlüğü sağlanacaktır.

Millî parkta, planlar doğrultusunda yapılacak tesislerin dışında, kaçak yapılaşmaya izin verilmeyecektir ve ormanlık alanlardaki turistik tesislere, gecekondulaşmaya ve kooperatif yoluyla yapılaşmaya yasak getirilmektedir.

Orman alanları, tarım ve köy yerleşim alanları yeniden düzenlenecek olup, uygulama plan ve projeleri yapılacaktır.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 30 Nisan 1995 tarihli Bakanlar Kurulu kararıyla, parkın uzun devreli gelişme planının revize edilmesi amacıyla, 18 Mart 1997’de uluslararası tek kademeli “Gelibolu Yarımadası Barış Parkı Uluslararası Fikir ve Tasarım yarışması” ilan edilmiştir. Yarışmaya 120 proje katılmış ve 3 Haziran 1998 tarihinde, uluslararası jüri çalışmalarını tamamlayarak, Norveç ekibine birincilik vermiştir; yani, Norveç ekibi bu yarışmada birincilik kazanmıştır.

13 Temmuz 1998 ve 18 Kasım 1998 tarihleri arasında Norveç proje ekibiyle yapılan görüşmeler sonucunda, Norveç ekibinin gerek teknik donanım gerekse tecrübe yetersizliği nedeniyle, Türk planlama işleyişi, gerekleri ve uygulamalarıyla uyumlu 1/25 000 ölçekli uzun devreli gelişme planlarını hazırlamalarının mümkün olmadığı anlaşılmıştır. Bu bölgeleri Orman Bakanlığından aldık. Bunun üzerine, proje evveliyatının ODTÜ tarafından başarıyla yürütülmesi ve jüri üyelerinin de önerileri dikkate alınarak, uzun devreli gelişme planlarının hazırlanma işinin ODTÜ’ye verilmesi konusunda prensipte anlaşmaya varıldığını Millî Parklar Genel Müdürlüğünden yine öğrenmiş bulunuyorum. Ancak, Norveçli proje müellifleri ile Orman Bakanlığı arasında “Planlama ve Danışmanlık Sözleşmesi” adı altında bir sözleşme, 20.12.1999 tarihinde imzalanmış olup, 2.1.2000 tarihinden itibaren sözleşme hükümleri uygulanmaya başlanmıştır.

Yine, Avustralya ve Yeni Zelandalıların -buna özellikle dikkatinizi rica ediyorum- Gelibolu Yarımadası Tarihî Millî Parkı içinde yer alan ve 2000 yılı nisan ayında yapılacak törenlere yetiştirilmesini talep ettikleri Anzak tören alanıyla ilgili düzenlemelere ilişkin öneri projeleri, kendileri tarafından Orman Bakanlığına teslim edilmiştir. ODTÜ tarafından hazırlanacak olan master plan çalışmaları içerisinde bu proje değerlendirilecektir.

Değerli arkadaşlar, uluslararası yarışmada birinci olan Norveç ekibinin yapacağı uygulama projelerini, teknik donanım ve tecrübe yetersizlikleri nedeniyle, ODTÜ’ye devreden bakanlık yetkilileri, acaba Norveç ekibine hangi işleri yaptıracaktır? Bu çok anlamlı.

Yine, Avustralya ve Yeni Zelandalıların, haklı olarak, kendileri için ayrılan Anzak alanında projelerini yapmalarına bakanlığın izin vermesi olumlu bir davranıştır. Zira Anzaklar, bu alanda yapacakları düzenlemeler ve dikecekleri anıtlarda şehitlerinin kahramanlıklarını sembolleştireceklerdir. Oysa, 250 000 vatan evladımızı şehit verdiğimiz bu topraklarda Türkün yüce zaferini abideleştirecek olan ekip, bizden olmayan, millî hassasiyetlerimizle uzaktan yakından ilgisi olmayan bir yabancı ekiptir, Norveç ekibidir. Norveç ekibinin, Türk tarihini, kahramanlıklarımızı, kültürümüzü ve Çanakkale’de yaptığımız haklı ve büyük mücadelemizi anlaması, bilmesi ve bizim duygularımızı projelerine aktarması mümkün değildir.

Bakanlık yetkililerinin, Norveç ekibiyle yaptıkları proje ve danışmanlık sözleşmesi konusunda Yüce Meclisi aydınlatmalarını hassaten rica ediyorum. Gerekirse, yapılan sözleşmenin feshedilerek, yeniden, ulusal, tek kademeli ve sadece Türk mimarlarının katılacağı bir yarışmanın açılmasını, kısa zamanda sonuçlandırılmasını, Çanakkale Zaferinin abideleştirilmesinde imzanın Türk mimarlarına ait olmasını teklif ediyorum.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Gelibolu Yarımadası Tarihî Millî Parkı Yasası Tasarısı, ilk olarak, 7.8.1995 tarihinde, Sayın Tansu Çiller’in Başbakanlığı döneminde, görüşülmek üzere Türkiye Büyük Millet Meclisine sunulmuştur; ancak, görüşmeleri yapılamamıştır. Daha sonra, Genel Başkanım Sayın Mesut Yılmaz’ın, 3.5.1996 tarihinde, yani, Başbakanlığı döneminde yeniden Meclise gelmiş; ama, görüşülememiştir. Nihayet, 22.6.1999 tarihinde, Başbakanımız Sayın Bülent Ecevit ve Hükümeti tarafından Meclise getirilen bu tasarının yasalaşması, inşallah, burada gerçekleşecektir. Bu önemli yasa tasarısının yasalaşması konusunda millî hassasiyet gösteren Sayın Tansu Çiller’e, Genel Başkanım Sayın Mesut Yılmaz’a, Başbakanımız Sayın Bülent Ecevit ve Kabinesine en derin şükranlarımı sunuyorum.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Meclisimizde grubu bulunan siyasî partilerimizin ve sayın milletvekillerimizin değerli ve anlamlı destekleriyle çıkarılacak olan Gelibolu Yarımadası Tarihî Millî Parkı Yasası Tasarısı, tarihimize ışık tutacak ve insanlığa, savaşın, barışın ne olduğunu öğretecek olan bir yasa tasarısıdır. Bu yasanın yürürlüğe girmesiyle birlikte yapılacak uygulamalar, büyük geçmişimizi yeniden canlandıracaktır. Geçmişimizi gelecek nesillere aktarmak, bizlerin, en yüce ve büyük bir görevidir; çünkü, büyük geçmişimiz, büyük geleceğimizin teminatıdır.

Bu yasa tasarısına Anavatan Partisi olarak destek verdiğimizi bir sefer daha ifade ediyor, Yüce Meclisimize en derin saygılarımı sunuyorum.

Teşekkür ederim. (Alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum Sayın Dedelek.

Gruplar adına son söz, Demokratik Sol Parti Grubu adına, Eskişehir Milletvekili Sayın Necati Albay’da.

Buyurun Sayın Albay. (DSP ve MHP sıralarından alkışlar)

DSP GRUBU ADINA NECATİ ALBAY (Eskişehir) – Teşekkür ediyorum Başkanım.

Sayın Başkan, değerli arkadaşlarım; Gelibolu Yarımadası Tarihî Millî Parkı Kanunu Tasarısı üzerinde, Demokratik Sol Parti Grubunun görüşlerini belirtmek üzere söz almış bulunuyorum; partim ve şahsım adına, Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.

Çanakkale’de destanlar yazan, vatan topraklarını korumak için şehit düşenlerimizi saygıyla anıyorum; ruhları şad olsun.

Dünya ve Türk harp tarihinde önemli bir dönüm noktasını teşkil eden 1915 Çanakkale deniz ve kara muharebelerinin yoğun cereyan ettiği sahaları kapsayan Gelibolu Yarımadası Tarihî Millî Parkının, tarihî, kültürel ve doğal dokusunu koruyarak, Çanakkale Savaşlarında, Türk Milletinin, vatan sevgisini, kahramanlığını, cesaretini, azmini ve fedakârlığını, Millî Parka gelen yerli ve yabancı ziyaretçilere yaşayan tarihin yorumuyla sunmak üzere yeni düzenlemeler yapmak gerekmekteydi.

Ayrıca, Millî Park projesinin gerçekleşmesinde, Büyük Atatürk’ün veciz bir şekilde belirttiği gibi “savaşan karşı taraf askerlerinin de bizim evlatlarımız olduğu” yaklaşımıyla bir bütünlük arz edecek şekilde Millî Parkın tanıtılması da gelecek kuşaklara karşı millî bir borçtur.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bu düzenlemeler sırasında, tarihi yapanlar kadar yazanların da gerçeklere uyması ana ilkesi doğrultusunda hareket edilerek, uluslararası standartlarda hazırlanacak uzun evreli gelişme planı ile Çanakkale Savaşlarının mana ve öneminin gelecek nesillere ulaştırılması, dünyamızda, savaşın dehşetinin yanında, barışın değerinin daha iyi anlaşılmasına katkıda bulunacaktır.

Gelibolu Tarihî Millî Parkı, 26.5.1973 tarih, 7/6477 sayılı Bakanlar Kurulu Kararıyla orman rejimine alınarak, 2.11.1973 yılında Millî Park ilan edilmesine karşın, bugüne kadar, yukarıda belirtilen amaçlara uygun hizmetleri gerçekleştirecek yatırım, personel, araç ve gereçle, henüz donatılamamıştır.

1994’lü yıllarda, konunun önemine binaen, Orman Bakanlığının koordinatörlüğünde, ilgili bakanlıkların katkılarıyla, Millî Park düzenleme çalışmaları yeniden başlatılmıştır. Bu çalışmalar sürerken, Millî Park, 25.7.1994’te büyük bir orman yangını geçirmiş, şehitlerimizin 4 049 hektar olan yeşil örtüsü yanmıştır. Yangına büyük duyarlılık gösteren yüce milletimiz, bu kara tablonun bir an evvel ortadan kalkması için maddî manevî büyük destekler sağlamıştır.

Gelibolu Yarımadası Tarihî Millî Parkının, ulusal ve uluslararası harp tarihi içindeki öneminin yanı sıra, doğal ve kültürel kaynak değerlerinin korunması amacıyla da, bu tasarı hazırlanmış ve Genel Kurulumuza gelmiştir.

Sayın Başkan, değerli arkadaşlarım; bu kanun tasarısıyla, Gelibolu Yarımadası Tarihî Millî Parkı, diğer millî parklarımız arasında, ayrıcalıklı bir yere ve öneme sahiptir. Bu nedenle, Gelibolu Yarımadası Millî Parkımızda yapılacak iş ve işlemler de özel önem taşımaktadır. Gelibolu Yarımadası Tarihî Millî Parkında, tarihî, kültürel ve doğal dokunun bozulmadan korunup geliştirilmesi ve yönetilmesiyle, gelecek nesillere bu özellikleriyle devredilebilmesi için düzenlemeler yapılmıştır.

Diğer bir ifadeyle, burada temel amaç, Millî Parkın, tarihî ve kültürel dokusunun bozulmadan korunması, geliştirilmesi ve aslında, savaş yapılan bir alanın, uluslararası barışa hizmet eder bir alan haline getirilerek, dünya uluslarına tanıtılmasıdır. Bu amaçla, özel bir yasanın çıkarılması benimsenmiştir. Yapılacak düzenlemeyle, Millî Parkın, orman statüsü temel alınarak, Anayasanın ormanla ilgili hükümlerine bağlı kalınarak Millî Park sınırları içerisinde yer alan Eceabat İlçemiz ve köyler kalkındırılacaktır. Gelibolu Yarımadasında 12 adet köyümüz mevcuttur

Millî Parkın tarihî ve doğal dokusunun bozulmaması, kaçak yapıların önlenmesi için, yeniden gözden geçirilecek uzun devreli gelişme planının belirlediği usul ve esaslara göre Millî Park yönetimine yeni bazı yetkiler tanınacaktır.

Yapılacak düzenlemeyle, bir fon kurulması ve fon gelirlerinin her yıl, yüzde 20’sini aşmamak kaydıyla, Millî Park sınırları içerisinde yer alan köyler halkının kalkınması için kaynak olarak kullanılması sağlanacaktır.

Fonun kullanılması 26.5.1927 tarih ve 1050 sayılı Muhasebe-i Umumiye Kanunu ile 21.2.1967 tarihli ve 832 sayılı Sayıştay Kanununun vizeye ilişkin hükümlerine tabi değildir. Fonun denetimi Başbakanlık Yüksek Denetleme Kurulu tarafından yapılır. Fonla ilgili dava ve icra takipleri 8.1.1943 tarih ve 4353 sayılı Kanun hükümlerine göre yürütülür.

Fondan yapılacak harcamalar ise, Millî Parkta etüt, envanter, planlama, proje çalışmaları, müşavirlik hizmetleri, millî parkın topografik özellik ve genel karakteri bozulmadan korunması, yangın ve zararlılarla mücadele edilmesi, tabiî kaynakların geliştirilmesi, düzenlenmesi, restorasyonu, imar, ıslah ve çevre tanzimi, özel plan ve projelere göre yapılacak her türlü faaliyetlerin gerektirdiği harcamalardır.

Bu yasayla, millî park sınırları içerisinde, köyler halkının, turizm faaliyetlerinde bulunarak pansiyonculuk yaparak kalkındırılmaları özendirilecektir.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; gecikmiş de olsa, bugün yasalaşma olanağına kavuşan Gelibolu Yarımadası Millî Parkı Kanununun hayırlı olmasını diliyor, Yüce Heyetinizi saygıyla selamlıyorum efendim. (DSP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum Sayın Albay.

Hükümet adına, Sayın Orman Bakanımızın söz talebi var.

Buyurun Sayın Bakan. (DSP sıralarından alkışlar)

ORMAN BAKANI NAMİ ÇAĞAN (İstanbul) – Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; görüşmekte olduğumuz Gelibolu Yarımadası Tarihî Millî Parkı Kanunu Tasarısıyla ilgili olarak hükümetimizin görüşlerini açıklamak üzere söz aldım; sizleri saygıyla selamlıyorum.

Dünya ve Türk harp tarihinin önemli bir noktasını oluşturan 1915 Çanakkale deniz ve kara muharebelerinin yoğun olarak cereyan ettiği alanları kapsayan Gelibolu Yarımadası, bu özelliği ve önemi dolayısıyla 26.5.1973 tarih ve 7/6477 sayılı Bakanlar Kurulu Kararıyla orman rejimine alınarak millî park olarak ilan edilmiştir; ancak, verilen ödeneklerin istenilen düzeyde olmaması ve olanaklarının kısıtlı bulunması nedeniyle, bugüne kadar Millî Parkın önemine uygun hizmetleri gerçekleştirecek yatırım, personel, araç gereç yönünden gerekli donanıma kavuşturulamamıştır. Bu nedenle, 33 000 hektarlık bir alanı kapsayan bu Millî Parkın tarihî, kültürel ve doğal dokusunu koruyarak, Çanakkale savaşlarında Türk Milletinin vatan sevgisini, kahramanlığını, cesaretini ve özverisini, Millî Parka gelen yerli ve yabancı ziyaretçilere, yaşanan tarih yorumuyla sunmak üzere yeni düzenlemeler yapılması gerekli görülmüştür. Bu amaca uygun olarak belirlenecek usul ve esasların, yapılacak çalışmaların ve Gelibolu Yarımadası Tarihî Millî Parkının önemine ve özelliğine uygun düzenlemelerin yapılabilmesinin sağlanması için özel bir yasa sağlanması esası benimsenmiştir. Bu konuda gerek Sayın Cumhurbaşkanımızın gerek Millî Güvenlik Kurulumuzun ve gerekse Sayın Başbakanımızın büyük duyarlılığıyla bu konu sürekli olarak izlenmiştir.

Tasarıyla yapılan düzenlemeyle, mevcut 2873 sayılı Millî Parklar Kanununun tanıdığı yetki daha da güçlendirilerek hem Millî Park sınırları içerisinde yer alan Eceabat İlçesi ve 12 adet orman köyünün katılımcı bir anlayışla kalkındırılması hem Millî Parkın tarihî ve doğal dokusunun korunması gerçekleştirilecek hem de Millî Parkın kaynak değerlerini olumsuz etkileyen kaçak yapılaşmanın önüne geçilmiş olunacaktır.

Bu düzenleme, Tarihî Millî Parkın çerçevesini çizen uzun devreli gelişme planının (master planın) ortaya koyacağı plan kriter ve kararlarının yaşama geçirilmesini kolaylaştıracak, Millî Park yönetimine yeni yetkiler tanınmasını ve yeni bir fon kurulmasını sağlayacaktır.

Geçtiğimiz yılın onuncu ayında master planın yapılmasına katılımcı bir yaklaşımla başlanmış bulunuluyor.

Kanun tasarısıyla kurulan fonun gelirlerinin her yıl yüzde 40’ına kadarki bir kısmı, Millî Park sınırları içerisinde yer alan köyler halkının kalkındırılması için pansiyonculuk ve turizm faaliyetlerinin, geliştirilmiş tarım tekniklerinin teşviki amacıyla kullanılacaktır.

2000 yılı bütçesine, Millî Park sınırları içerisinde yer alan özel yerlerin kamulaştırılması amacıyla, 1 trilyon 150 milyar lira tutarında yeterli sayılabilecek bir ödenek konulmuş bulunmaktadır.

Değerli katkılarınızla Gelibolu Yarımadası Tarihî Millî Parkı önümüzdeki binyılda, insanlar ve insan-doğa arasında barışın her anlam ve boyutta düşünüldüğü bir çevre olarak insanlığın hizmetine sunulacaktır.

Sayın Sacit Günbey, fonun harcama alanlarını belirtirken temsil ve ağırlama masraflarını koymamak gerektiğinden söz etti. Ancak, bu, tabiî, keyfî bir harcama kalemi olarak kullanılmayacaktır; Maliye Bakanlığının görüşü alınacak, bir yönetmelikle bu harcamaların tadat edilmesi yoluna gidilecektir.

Uluslararası özelliği dolayısıyla, yani, Çanakkale Savaşına katılan ülkelerin, bu Millî Parkımıza gösterdiği özel ilgi dolayısıyla, temsil ve ağırlamanın gerekli olduğunu düşünüyoruz; bu konuda her kuruş bile idareli harcanacaktır. O konuda söz verebiliriz ve sınırlanacaktır.

Ayrıca, Sayın Dedelek, proje yarışmasını eleştirdi. Bu yarışmanın açılması yeni bir şey değil; 1994 yılında bu girişim başlamış ve 1997 yılında bu proje yarışmasının ilanı yapılmış. Proje yarışmasını kazanan Norveç firmasının her söylediği yapılacak değil; ana hatlarıyla danışman olarak kullanılacak. Aslında, projeyi yürüten Orta Doğu Teknik Üniversitesi; ayrıntılara tabiî ki, karışmayacak; ama, bu yarışma açılmıştır zamanında, sonuçlanmıştır. Bize düşen de devletin devamlılığı ilkesi gereği, bizden önceki iktidarların ya da benden önceki bakanların yaptığı işleri sürdürmektir. Diğer partilerin yaptığı olumlu işleri memnuniyetle karşılıyoruz; bunda da bir olumsuzluk gözümüze çarpmadı; çarpsaydı, zaten, çekinmeden söylerdik.

Sizleri saygıyla selamlıyorum. (DSP, MHP ve ANAP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum Sayın Bakan.

Tümü üzerinde, şahsı adına Adana Milletvekili İsmet Vursavuş; buyurun Sayın Vursavuş. (DSP sıralarından alkışlar)

İSMET VURSAVUŞ (Adana) – Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; Gelibolu Yarımadası Tarihî Millî Parkı yasası tasarısı için, şahsım adına söz almış bulunuyorum; hepinize saygılar sunarım.

Çanakkale şehitlerimizin, bu sahadaki, millî park oluşmadan evvel, garip mezarı gibi belirli olmayan mezarlarını gördük. Görevli gittiğimde, diğer ülkelerin askerlerinin mezarları müze halinde; bizimkiler belli değil. Çok utandım ve üzüldüm Türk olarak. Yıllar sonra, millî park statüsüne alındıktan sonra, görevli gittiğimde, değerli meslektaşlarımın, Orman Bakanlığı Millî Parklar Teşkilatının buradaki projeli, planlı çalışmalarını da zevkle izledim; şehitlerimizin onuruna yakışır güzel projeler uygulanmış ve diğer mezarlıkları gölgede bırakan anıt projeler uygulanmış. Biz bunu yeterli görmüyoruz. Planlı çalışmak için bir yasa tasarısı hazırlığı yapılmış ve Meclisimize gelmiş. Yasa düzenlemesiyle, hizmetin daha disiplinli, daha düzenli gideceğini takdir edersiniz.

Sayın milletvekilleri, dünya ve Türk harp tarihinin önemli bir dönüm noktasını oluşturan 1915 Çanakkale deniz ve kara muharebeleri buralarda yoğun olarak cereyan etti. Bunlar, tarihimiz olarak, hepimizin ilkokuldan beri okuduğumuz öğrendiğimiz konular.

Gelibolu Yarımadası Tarihî Millî Parkının, tarihî, kültürel ve doğal dokusunu koruyarak, Çanakkale Savaşlarında Türk Milletinin vatan sevgisini, kahramanlığını, cesaretini, azim ve fedakârlığını, millî parka gelen ziyaretçilere sunmak zorundaydık.

Değerli arkadaşlar, notlarımı kısa kesiyorum, değerli konuşmacıların ifadelerini tekrar etmek istemiyorum; hepimiz aynı duygulardayız. Büyük şair Mehmet Âkif Ersoy’un, Çanakkale şehitleri için yazmış olduğu ölmez mısralarının “Ey, bu topraklar için toprağa düşmüş asker!” dizeleriyle başlayıp devam eden ve “Tüllenen magribi akşamları sarsam yarana/ Yine bir şey yapabildim diyemem hatırana” diye biten ölmez şiirinde belirttiği gibi, biz, son yıllara kadar -demin konuşmamda ifade ettiğim gibi- aziz şehitlerimize bir hizmet verememişiz. Diğer yabancı mezarların binde bir hizmetini götürememişiz. İşte, millî park statüsüne alındıktan sonra, bahsettiğim hizmetler, onurla götürülmüş, şehitlerimiz için.

Değerli milletvekilleri, işte bu görevi, Ordumuz, Kültür Bakanlığımız ve Orman Bakanlığımıza bağlı Millî Parklar Genel Müdürlüğümüz müştereken sahiplenmiş, önemli çalışma, projeler içerisinde devam etmiş. Bir yasası olmadığı için de bazı konular kör dövüşüne gidiyor, biz bunun planını yapmak zorundaydık, işte bu yasa, bunu sağlayacak. İşte bu boşluk, bu yasa çıktıktan sonra doldurulacak ve şehitlerimizin şanına layık hizmetler buraya götürülecektir.

Sayın milletvekilleri, planlı çalışmayla birlikte, Gelibolu Yarımadası Tarihî Millî Parkının, ulusal ve uluslararası harp tarihi içerisindeki öneminin yanı sıra doğal ve kültürel kaynak değerlerinin korunması amacıyla bu yasanın çıkması elzemdir. Burada, yasa çıktıktan sonra yapılacak planlı çalışmalarla, millî parkın peyzaj bütünlüğünün sağlanması sağlanacak denildi; evet, iştirak ediyoruz. Yalnız, burada gazi köylerimiz var. Bu gazi köylerimizin ilerideki durumu ne olacak? Yasayla beraber, master planında, bu gazi köylerimizin ekonomik durumlarının düzeltilmesi, tarım arazilerinin değişik tarım şekillerine yönlendirilmesi, orman yangınlarının önlenmesinin sağlanması lazım. Bu köylerimizin Or-Köy kredileriyle desteklenmesi lazım.

Yalnız, Sayın Bakanımızdan, Bakanlığımızdan bir ricamız olacak: Avustralyalıların çıkmak isteyip de başaramadığı Anzak Koyunda, Avustralya hükümetinin bir tören sahası talebi olduğunu duyuyorum. Buranın özelliği gereği, yapılacak binalarla kapatılmamasının sağlanmasını, burada özellikle vurgulamak istiyorum. Tarih, bizim tarihimiz. Tören sahası mutlaka tahsis edilecektir; sahanın özelliğinin bozulmaması gerekir.

Değerli milletvekilleri, bugün görüşülmekte olan Gelibolu Yarımadası Tarihî Millî Parkı Yasa Tasarısının kanunlaşmasıyla, Türk Milletinin temsil edildiği Yüce Meclisimizin siz sayın üyeleri, millî bir görevi geç de olsa yerine getirmenin huzuru içerisinde olacaksınız.

Şehitlerimizi, burada tekrar saygıyla anıyor, yasanın hayırlı olması dileğiyle, katkılarınızdan dolayı hepinize saygılar sunuyorum.

Teşekkür ederim. (Alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim.

Değerli milletvekilleri, tasarının tümü üzerindeki görüşmeler tamamlanmıştır.

Maddelere geçilmesi hususunu oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.

1 inci maddeyi okutuyorum:

GELİBOLU YARIMADASI TARİHÎ MİLLÎ PARKI KANUNU TASARISI

BİRİNCİ BÖLÜM

Amaç, Kapsam, Tanımlar ve Genel Esaslar

Amaç ve Kapsam

MADDE 1. – Bu Kanunun amacı; 1915 Çanakkale deniz ve kara muharebelerinin cereyan ettiği Gelibolu Yarımadası Tarihî Millî Parkının tarihî, kültürel değerleri ile orman ve bitki örtüsünün korunması, geliştirilmesi ve yönetimine ilişkin esas ve usullerin düzenlenmesi ile Türk vatan savunmasının ve doğanın güzel bir örneği olarak uluslararası barışa hizmet etmesi için Dünya uluslarına tanıtılmasıdır.

Belirtilen amaç doğrultusunda yapılacak çalışmalarda uyulacak esasları, alınacak önlemleri, yapılacak denetimleri, sağlanacak eşgüdümü ve tabi olunacak hukukî ve cezaî hükümleri kapsar.

BAŞKAN – 1 inci madde üzerinde, Fazilet Partisi Grubu adına, Konya Milletvekili Sayın Hüseyin Arı.

Buyurun Sayın Arı. (FP sıralarından alkışlar)

FP GRUBU ADINA HÜSEYİN ARI (Konya) – Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; Gelibolu Yarımadası Tarihî Millî Parkı Kanunu Tasarısı üzerinde Grubum adına söz almış bulunuyorum; Yüce Heyetinizi saygıyla selamlıyorum.

Çanakkale muharebelerinin, Türk harp tarihinde önemli bir yeri vardır. Birinci Dünya Harbinin Almanya, Avusturya-Macaristan -yani, ittifaklar- safında harbe giren Osmanlı Ordusu; İngiliz, Fransız ve Rusların oluşturduğu itilaf devletlerine karşı Çanakkale’de, Gelibolu Yarımadası üzerinde kara muharebeleri, Çanakkale Boğazı girişinde de deniz muharabeleri vererek savaşmıştır.

Değerli arkadaşlar, tarih boyunca, harplerin gerçek sebepleri, daima ekonomik menfaatlara dayanmaktadır. Birinci Dünya Harbinin de gerçek sebebi budur. Nitekim, her iki blokun da -başta Almanlar ve karşıtı olan İngilizlerin- gayeleri, Akdenizde ticaret yollarını kendi kontrollerinde tutmaktı. Buna paralel olarak, itilaf devletleri, İngiliz ve Fransızlar, Türk Boğazlarını ele geçirerek dostları olan Rusya’ya yardımcı olmak, onun Kafkas cephesinden tasarruf edeceği birkısım kuvvetlerini Avusturya cephesine kaydırmasını sağlamak amacıyla, yardım ve ikmal yolu olarak Boğazları ele geçirmeyi planlıyorlardı. Osmanlı Ordusu, daha birbuçuk yıl önce Balkan Harbi yenilgisini yaşamış, bunun acı burukluğunu henüz üzerinden atamamıştı ve deniz gücü de hemen hemen yok gibiydi.

İngiliz ve Fransız müşterek komuta heyeti, bu kadar zayıf bir güç karşısında, Çanakkale Boğazının yalnız deniz gücüyle aşılabileceği kararına vardılar. Bunun üzerine, 19 ilâ 25 Şubat 1915 tarihlerinde iki kez denizden taarruz etmişler; fakat, netice alamamışlardır. Nihayet, Fransız ve İngilizlerin birleşik deniz gücü, o devrin en güçlü ve modern harp gemilerinden oluşuyordu. 16 zırhlı savaş gemisi, 2 kruvazör ve 1 uçak gemisinden oluşan bu güçlü donanma, 18 Mart 1915 sabahı boğaz girişinde göründüler. Bizim gücümüz, yalnız, Anadolu’ya, Rumeli kıyılarına mevzilenmiş, 14’ü büyük, 48’i küçük çaplı 62 adet -karaya mevzilenmiş- toptan ibaretti. Düşmanın ise, orta ve uzun menzilli 258 deniz topu mevcuttu; yani, 1/4,5 kat nispetinde ağır silah üstünlüğü mevcuttu. 18 Martta, düşmanın bu kat kat durum üstünlüğüyle başlayan deniz muharebesi çok şiddetli geçiyordu; hem denizde ve hem de karada, âdeta metrelerce yükselen topraklar ve sular arasında sık sık insan kafaları, insan kolları ve bacakları göze çarpıyordu. O günkü muharebenin şiddetini ve manzarasını, bakın, millî şairimiz merhum Mehmet Akif Ersoy ne kadar iyi tasvir ediyor:

“Ölüm indirmede gökler, ölü püskürmede yer.

Bu ne müthiş tipidir, savrulur enkaz-ı beşer.

Kafa, göz, gövde, kol, çene, parmak, el, ayak...

Boşanır sırtlara, vadilere sağanak sağanak.”

Üstün bir savaş gücüne güvenen İngiliz ve Fransızlar, Türkleri küçümseyerek planlarını yapmışlardı; ama, onların hesaba katmadıkları, Mehmetçiğin maneviyata ve inanca dayalı moral gücüydü. Mehmetçik, İslamla şereflendiğinden beri şuna inanıyordu ki, milletinin hürriyet ve istiklali, vatanı, bayrak ve sancağı, milletin şeref ve haysiyeti ile namusu, din ve imanı gibi mukaddesatlar için savaşan asker ölürse şehit, kalırsa gazidir. Şehitliğin de, peygamberden sonraki en yüce makam ve mevki olduğuna inanır ve bunu böyle bilirdi.

İngiliz ve Fransız müşterek gücünün komutanları anladılar ki, Çanakkale Boğazı yalnız denizden geçilemez. Bunun üzerine, anafikir olarak, öncelikle Gelibolu Yarımadasının karadan bir harekâtla ele geçirilerek bunun mümkün olacağı kanaatine varıldı; hazırlıklar ve yığınaklanma, bir amfibi harekât için yapılmaya başlandı. Nitekim, Çanakkale Boğazının karşısındaki adalarda, İngiliz, Fransız, Avusturya ve Yeni Zelanda kuvvetlerinden oluşan 70 000 kişilik bir kuvveti yığınaklandırdılar.

Gelibolu Yarımadasının savunmaya hazırlanmasında, cephe komutanı Alman Generali Liman Von Sanders görevlendirildi. Bu cephede Almanların ve diğer müttefiklerimizin hiçbir yardımı olmamıştır. Bunu, bizzat Liman Paşa, yazdığı “Türkiye’de 5 Sene” adlı hatıralarında aynen belirterek, “İngilizlerin çekildiği tarihe kadar, ecnebî olmak üzere, 2 Avusturya topçu bataryasından başka Gelibolu’ya hiçbir askerî birlik gelmemiştir” diyerek gerçeği vurgulamıştır.

Gelibolu kara harekâtını, düşmanın müşterek kuvveti olarak İngiliz, Fransız, Anzaklardan oluşan bu kuvvet, 25 Nisan 1915’te Seddülbahir ve Arıburnu sahillerinden, denizden çıkarmayla başlattılar. Kara harekâtında bizim ordunun ihtiyatı, Eceabat kuzeyi ile Bigalıkale bölgesindeki, 23 Mart 1915’ten itibaren görevlendirilen 19 uncu Tümendi ve bu önemli görev kuvvetinin de komutanı Kurmay Yarbay Mustafa Kemal’di.

Muharebelerde komutan ihtiyatı demek, harbin kaderini direkt etkileyen, en önemli, elde bulundurulan bir güçtür. İhtiyatsız komutan düşünülemez. İhtiyatın yerinde ve zamanında kullanılması ise, başlıbaşına bir komutanlık sanatıdır.

Çıkarmayla birlikte, düşman birlikleri kıyılarımızda ilerlemeye başlamıştı. Mustafa Kemal, durumu yakından takip ediyordu. Zaman ilerledikçe ordu ve kolordu komutanlarından ihtiyat birliği için hiçbir emir alamıyordu. Dakika ve saniyelerin çok büyük bir önemi olduğunu bilen bu dahi komutan, inisiyatifini kullanarak durumdan vazife çıkardı ve birliklerini, çıkarma bölgelerine doğru Kocaçimen ve Conkbayırı gibi kilit tepelere doğru kaydırdı. Endişelerinde de ne kadar haklı olduğunu bu bölgelere gelince anladı ki, kararında biraz gecikme olsaydı, yarımadanın en önemli, bölgeye hakim arazi kesimi neredeyse düşmanın eline geçecekti. Bu bölgede, 57 ve 27 nci Alayların süngü hücumuyla, Anzaklar, geldikleri gibi sahile püskürtülmüşlerdi.

Mustafa Kemal’in aynı kararlı ve azimli harekâtıyla Arıburnu ve Anafartalar bölgesinde, O’nun ihtiyat birlikleri, düşmanı bu bölgelerde de mağlup ederek, ona büyük zayiat verdirmiştir.

Gelibolu Yarımadasında da düşmanla dişe diş, süngü ve siper çatışmalarıyla (ordu ihtiyatı) geçen muharebelerde, 19 uncu Tümen Komutanı, eşsiz ve dahi komutan Yarbay Mustafa Kemal’in emir-komuta sanatını çok iyi taktikler sergileyerek, ihtiyat birliklerini yerinde ve zamanında kullanması, harbin kaderini değiştirmiş ve düşmanın karadan da Gelibolu Yarımadasını işgalini önlemiştir.

Böylece, karada da yenilgiye uğrayan düşman, geceleyin, başarılı bir çekilme harekatıyla, savaşma azmi kırılarak bölgeyi terk etmiştir.

Bu muharebelerin sonucunda, Balkan bozgunundan sonra morali bozulan Mehmetçik ve Aziz Milletimiz, bu eziklikten kurtulmuştur.

Dünya harp tarihinde, bu kadar dar bir alanda bu yoğunlukta bir harp gücü başka hiçbir yerde kullanılmamıştır. Bunun neticesinde, 250 000 şehit bizden, 280 000 asker de müşterek güçten kayıp verilmiştir.

Dünya, Mustafa Kemal’in komutanlık yeteneğini Çanakkale muharebelerinde görmüş ve O’nun kahraman Metmetçiğini de burada tanımıştır.

Birkısım harp tarihçilerine göre, bu bölgede kullanılan cephane miktarının, yarımadanın 5 santimetre kalınlığında bir kurşun tabakasıyla tamamıyla kaplanacak tarzda bir miktara eşdeğer olduğu söylenmektedir.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; gerek harp tarihimizde ve gerekse dünya harp tarihinde müstesna bir yeri olan Gelibolu Yarımadası muharebelerinin geçtiği bu bölgemiz, gelecek kuşaklara ulusal ve dünya barışının öneminin belirtilmesi ve bu yönde dersler çıkarılması bakımından çok büyük önem arz eden bir bölgemizdir. Bu kültür varlığımızı en iyi şekilde muhafaza ederek, bu yeri ulusal ve uluslararası bir kültür değeri olarak sergilemek, başta Yüce Parlamentomuz olmak üzere, tüm milletimiz için, dahi komutan...

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Sayın Arı, tamamlayın lütfen.

HÜSEYİN ARI (Devamla) – ...ve onun silah arkadaşları aziz şehitlerimizin ruhları için yapabileceğimiz en büyük hizmettir, bizler için onur ve şereftir.

Değerli arkadaşlarım, benim, burada, bu tasarıyla ilgili Yüce Heyetinize ve sayın hükümetimizin ilgili bakanlarına iki önerim olacak.

Birincisi: Millî tarihimizde, bir milletin kaderini belirleyen, çok önemli, böyle, ender olaylar mevcuttur; Çanakkale Muharebeleri ve Türk İstiklal Harbi bunlardandır. Bu tasarıda yeni bir düzenleme yapılmasını, uluslararası bir nitelik kazandırılacak olan bu bölgeye “Gelibolu Yarımadası Açık Hava Tarih Müzesi ve Barış Parkı” isminin verilerek bu tasarıya dahil edilmesini, Yüce Heyetinize ve sayın hükümete öneriyorum.

Ayrıca, ülkelerin millî tarihleri, o ülkenin millî kültürlerinin en değerli hazinesidir. Bu nedenle, genç kuşaklara millî kültürümüzü en iyi tarzda aktararak öğretmeliyiz.Bilhassa, tarih şuurunun gençlere öğretilmesi ve sevdirilmesi çok büyük önem arz etmektedir. Benim, naçizane, bu konuda da, Yüce Heyetinize ve sayın hükümetimizin bilhassa Millî Eğitim ve Kültür Bakanlarına, ikinci önerim ise şudur: Tarihî olaylar, en iyi şekilde, olayın bizzat geçtiği mekânda ve yerde yaşanılarak öğrenilir. O halde, yakın tarihimizde iki tarihî olayın çok büyük önemi vardır. Birisi, Türkü dünyaya bir kez daha tanıtan ve “Çanakkale geçilmez” destanını yazdıran Çanakkale Muharebeleri. İkincisi de, bir milletin yeniden doğuşunu sağlayan, Türk İstiklâl Harbinin neticesini belirleyen Büyük Taarruz. Gelin, o halde, ortaöğretim, yani, liselerimizin son sınıflarından mezun olacak gençlere sene sonuna yakın gezi tertipleyelim. Ankara’nın doğusundaki vilayetlerimizde bulunan gençlerimize, 26 Ağustosta Kocatepe’de başlayan, Afyon’dan başlatarak Dumlupınar’a kadar, oradaki rehberin eşliğinde, bir veya iki gün içerisinde, o tarihî olayların geçtiği mekânda, o olayları öğretelim. İkinci bir bölümde, yani, Ankara’nın batısındaki vilayetlerimizdeki gençlerimize de, Çanakkale gibi, Gelibolu Yarımadasında bu kadar önemi haiz olan bu tarihî bölgede, bu muharebelerin ne şartlarda yapıldığını, bizzat mekânında, yine klavuz eşliğinde, bu gençlere tarihimizi yaşatalım.

Bu düşünce ve duygularla, Yüce Heyetinizi saygıyla selamlıyorum. (Alkışlar)

Başkanım, teşekkür ediyorum.

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum Sayın Arı.

1 inci madde üzerinde, Doğru Yol Partisi Grubu adına, Ankara Milletvekili Sayın Saffet Arıkan Bedük. (DYP sıralarından alkışlar)

Buyurun Sayın Bedük.

DYP GRUBU ADINA SAFFET ARIKAN BEDÜK (Ankara) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; görüşülmekte olan Gelibolu Yarımadası Tarihî Millî Parkı Kanunu tasarısının 1 inci maddesi üzerinde Doğru Yol Partisinin görüşlerini sunmak üzere söz almış bulunuyorum. Yüce Heyetinizi, şahsım ve grubum adına, saygıyla selamlıyorum.

Değerli milletvekilleri, bize göre fevkalade önemli bir kanunu görüşüyoruz. Tarihimize, milletimize karşı olan görev ve sorumluluğumuzun ve borcumuzun yerine getirilmesi için, fevkalade önemli bir yasa tasarısıyla, özellikle bu bölgenin tekrar canlandırılmasına yönelik bir tarihî adım atıyoruz.

1915 Çanakkale deniz ve kara muharebelerinin cereyan ettiği Gelibolu Yarımadası, tarihî millî bir park haline getiriliyor. Milletlerin hayatında, millî ve manevî değerlerin fevkalade önemli yeri olduğu gibi, milletleri millet yapan çok önemli kültür değerleri ve mirasları vardır. Tarihi, o milletin ayakta kalmasını sağlayan çok önemli kaynaktır. Yüce Atatürk’ün dediği gibi, “Tarihini ve kültürünü bilmeyen milletler, başka milletlerin şikârıdır.” O halde, bizler, hem tarihimizi bileceğiz, ondan örnek alacağız hem de kültürümüzü gelecek nesillere aktarmak suretiyle, görev ve sorumluluğumuzu gelecek nesillere en iyi şekliyle ifa etmiş olacağız. Eğer bunları yerine getirmezsek, o zaman, görevimizi de yapmamış oluruz.

Bu kanun tasarısının amaç ve kapsamında da ifade edildiği üzere, gerçekten, bir tarihi, bir kültürü ve doğal varlıkları aynı zamanda korumak, kollamak ve gelecek nesillere aktarmak bakımından millî bir görevi ifa ettiğimiz gibi, dünyaya da, keza aynı şekilde, bir tarihî yorumu ortaya koymaya çalışıyoruz. Bu tarihî yorumun temel felsefesinde ve anlayışında iki nokta vardır. Birincisi, bir yüce milletin, her şeyden önce, hem bölgesine hem de dünyaya barışı getirmesi bakımından ortaya koyduğu kararlılık ve cesarettir. İkincisi, istiklal ve hürriyet uğruna şahlanan bir milletin, Anadolu topraklarını vatan yapma gayretinin en güzel ifadesi ve gerçekten, iradesi ve kararlılığıdır.

Bunların hepsini dikkate aldığımızda, bir milleti millet yapan değerlerle birlikte, azim ve kararlılığın temelinde olan en temel unsur, şehit olma pahasına dahi olsa, bu toprakları vatan yapma kararlılığı ve azmidir; “Bağımsızlık benim karakterimdir” diyen büyük Türk Milletinin, bir noktada, dünyaya en güzel şekliyle verdiği cevaptır. Bu mücadele, dünya tarihine övgü dolu sayfalar ekletmiştir ve Türk tarihine de, millî tarihimize de altın sayfalar eklemiştir. Burada binlerce, yüzbinlerce şehit verilmiştir. O sebeple, biz, Türkiye Büyük Millet Meclisi üyeleri olarak, özellikle Kurtuluş Harbini tekrar anımsarken ve Çanakkale Harplerinin, özellikle dünya tarihine övgü, Türk tarihine de altın sayfalar eklettiği, hem stratejisi hem taktiği hem de azim ve kararlılığını bir taraftan tekrar yad ederken, başta Türkiye Cumhuriyetinin kurucusu Büyük Önder Mustafa Kemal Atatürk olmak üzere, bütün silah arkadaşlarını ve şehitlerimizi rahmetle ve minnetle anıyoruz.

Değerli milletvekilleri, Gelibolu Yarımadası, sadece dünyaya değil, milletimize ve milletimizin değerlerine önemli katkıları olduğu gibi, şairlerimize de çok önemli ufuklar açmıştır. Onun için de, çok güzel ve bugün için hatırlanması gereken ve gelecek neslin de her zaman hatırından çıkarmaması gereken şiirler yazılmıştır. Bunlardan bir tanesi, büyük düşünür, vatan şairi Mehmet Âkif Ersoy’un “Kim bu cennet vatanın uğruna olmaz ki feda / Şüheda fışkıracak toprağı sıksan şüheda” şeklindeki dizeleriyle, bize en önemli hedefi göstermiş ve bu suretle de, Türk Milleti olarak biz, gencimizle, ihtiyarımızla, kadınımızla, çocuğumuzla bugün de, yine bu vatanı böldürmemek, bu milleti parçalatmamak, bu vatanın üzerinden bayrağı indirtmemek için, ezanları susturtmamak için üzerimize düşen görevi yapmaya kararlıyız; çünkü, biz, gücümüzü tarihimizden ve kültürümüzden almaktayız; çünkü, biz, Çanakkale Harplerinden gelmiş ve atalarımızın bize emanet ettiği bu toprakları geleceğe en güzel şekliyle hazırlama irade ve kararlılığını mutlaka gösterecek cesareti hem taşıyoruz hem de bunu mutlak surette gerçekleştiririz.

Değerli milletvekilleri, o günkü durumu hatırlıyoruz. “Edirne’den Ardahan’a, Ardahan’dan Edirne’ye kadar” diye dizeleri olan, yine son derece güzel bir başka şiirimiz vardır. O şiirimizle birlikte, yine, size sesleniyorum: Bugün, Hakkâri’den Kırklareli’ne kadar, Antalya’dan Sinop’a kadar Anadolu’nun, bir bütünlük içerisinde, yine kesin kararlılığı vardır. Bu vatan asla parçalanmayacaktır, bu millet asla bölünmeyecektir ve bu topraklar üzerinde yaşayan Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olan herkes, bu vatanın mülk sahibidir, bu vatanı korumak ve kollamak onun için bir şeref ve namus borcudur. Bu şeref ve namus borcuyla birlikte, biz, tarihimizi yaşatabilmemiz için, özellikle millî tarihimizi geliştirebilmemiz için, dünya tarihinde yine yerimizi alabilmemiz için, o tarihi, bu alan üzerinde tekrar yaşatmayı kendimize görev biliyoruz ve görev bileceğiz.

Değerli milletvekilleri, Gelibolu Yarımadasının Türk tarihindeki önemine uygun olarak, buranın millî, tarihî bir park olarak özellikle tescil edilmesi istikametinde gerçekleşecek olan bu tasarıyı, şimdiden, gerek hazırlanması sırasında ve daha sonra, Doğru Yol Partisi Genel Başkanı Sayın Çiller’in ve ondan sonra da, yine, Anavatan Partisi Genel Başkanının Başbakan olduğu zaman ve nihayet, şu andaki Başbakanımızın tekrar gündeme getirmesini memnuniyetle karşılıyoruz ve hükümette görev alan bütün bakanlara, özellikle bu tasarıyı tekrar canlandırdıkları için teşekkür ediyoruz. Biz, Doğru Yol Partisi olarak diyoruz ki, böylesine önemli yasa tasarılarında... Bizim daha evvelden gündeme getirdiğimiz, kadük olan ve maalesef, seçim sebebiyle gerçekleştirilemeyen, görüşülemeyen bu yasa tasarısı, geleceğe ufuk açacak, tarihimize yeni bir sayfa ekleyecek, bu bölgedeki tarihimizi tekrar yaşatacak ve yeni neslimize de gerçekten övünç kaynağı olacaktır diyorum.

Bu duygular içerisinde, bu yasa tasarısının özellikle yasalaşması için Doğru Yol Partisi olarak geçmişte verdiğimiz desteği ve kararlılığı ifade ederek, hazırladığımız bu çalışmayı, bugün, tekrar Meclis gündeminde görmenin heyecanı ve takdiriyle birlikte olumlu karşıladığımızı belirtiyor, bu tasarının bir an evvel yasalaşmasını diliyor; Yüce Heyetinizi saygıyla selamlıyorum. (Alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum Sayın Bedük.

1 inci madde üzerindeki görüşmeler tamamlanmıştır.

Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.

Değerli milletvekilleri, kanun tasarı ve tekliflerini sırasıyla görüşmek için, 20 Ocak 2000 Perşembe günü saat 15.00’te toplanmak üzere, hepinize hayırlı akşamlar dileyerek, birleşimi kapatıyorum.

Kapanma Saati: 18.56

 

B) YAZILI SORULAR VE CEVAPLARI

1. – Hatay Milletvekili Mustafa Geçer’in , İskenderun- Arsuz karayolu projesine ilişkin sorusu ve Bayındırlık ve İskân Bakanı Koray Aydın’ın cevabı (7/1034)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularıma Bayındırlık ve İskân Bakanından yazılı cevap vermesini delaletlerinize arz ederim. Mustafa Geçer

Hatay

İskenderun’dan Arsuz’a kadar olan kıyı bandımız Hatay İlimiz için Turizm açısından önemli bir gelir kaynağıdır. Hem çevre köylerin bağlantısı için kullanılan hem de turizm amaçlı geziler için kullanılan mevcut karayolunun bozuk ve dar olması nedeniyle ihtiyaca cevap verememektedir. Bu da çevreye gelen turistleri olumsuz yönde etkilemektedir.

S. 1. İhalesi yapılan İskenderun-Arsuz (Uluçınar) karayolu inşaatına neden başlanamamıştır?

S. 2. Adı geçen Devlet Karayolu için tahsis edilen 1999 yılı ödeneği neden gönderilememiştir?

S. 3. Bölgemiz turizmine ve sosyal hayata büyük katkıda bulunacağına inandığımız İskenderun-Arsuz karayolu için 2000 yılı bütçesi için ne kadar ödenek ayırmayı düşünüyorsunuz?

S. 4. Adı geçen projeyi kaç yılında bitirmeyi düşünüyorsunuz?

T.C.

Bayındırlık ve İskân Bakanlığı 18.1.2000

Araştırma, Planlama ve Koordinasyon

Kurulu Başkanlığı

Sayı : B.09.0.APK.0.22.00.00.17/32

Konu : Hatay Milletvekili Mustafa Geçer’in yazılı soru önergesi

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

İlgi : TBMM Genel Sekreterliğinin 27.1.1999 tarih ve KAN.KAR.MD. A.01. 0. GNS. 0. 10. 00.-02-3160/7899 sayılı yazısı.

İlgi yazı ilişiğinde alınan Hatay Milletvekili Mustafa Geçer’in, İskenderun-Arsuz karayolu projesi hakkında, Bakanlığıma yöneltmiş olduğu TBMM 7/1034 esas sayılı yazılı soru önergesi incelenmiş olup, sorular itibariyle cevaplarımız aşağıda sunulmuştur.

Soru 1. İhalesi yapılan İskenderun-Arsuz (Uluçınar) karayolu inşaatına neden başlanamamıştır?

Cevap 1. İskenderun-Arsuz (Uluçınar) yolu 30.12.1998 tarihinde ihale edilmiştir. Ancak, 1999 yılı içinde Karayolları Genel Müdürlüğüne ayrılan ödeneklerde kısıtlama olması sebebiyle anılan yola yeterli miktarda ödenek ayrılması mümkün olamamıştır. Dolayısıyla, kamulaştırma işlemleri gerçekleştirilemediği için işe başlanılamamıştır.

Soru 2. Adı geçen Devlet Karayolu için tahsis edilen 1999 yılı ödeneği neden gönderilememiştir?

Cevap 2. İskenderun-Arsuz (Uluçınar) yoluna 1999 yılında tahsis edilebilen 3 milyar TL. ödenek bu yolun bakım hizmetlerinde kullanılmak üzere, Karayolları 5. Bölge (Mersin) Müdürlüğüne gönderilmiştir.

Soru 3. Bölgemiz turizmine ve sosyal hayata büyük katkıda bulunacağına inandığımız İskenderun-Arsuz(Uluçınar) karayolu için 2000 yılı bütçesi için ne kadar ödenek ayırmayı düşünüyorsunuz?

Cevap 3. İskenderun-Arsuz (Uluçınar) yolu için, 2000 yılı bütçe imkânları zorlanmak suretiyle 600 000 000 000 TL. ödenek ayrılması planlanmıştır.

Soru 4. Adı geçen projeyi kaç yılında bitirmeyi düşünüyorsunuz?

Cevap 4. Karayolları Genel Müdürlüğüne ayrılan ödeneklerde herhangi bir kısıtlama olmaz ise anılan yolun 2002 yılı sonunda bitirilmesine çalışılacaktır.

Bilgi ve gereğini arz ederim.

Koray Aydın

Bayındırlık ve İskân Bakanı

2. – Kahramanmaraş Milletvekili Avni Doğan’ın, pancar üreticilerine uygulanan kotaya ilişkin sorusu ve Tarım ve Köyişleri Bakanı Hüsnü Yusuf Gökalp’in cevabı (7/1071)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularıma Tarım Bakanı Sayın Hüsnü Yusuf Gökalp tarafından yazılı olarak cevaplandırılmasını delaletlerinize arz ederim.

Avni Doğan Kahramanmaraş

Sorular :

1. Ülkemizdeki tarım girdilerinin çoğalmasına rağmen tarım ürünlerinin fiyatlarında geçen yılki fiyatlar civarında kaldığı bir gerçektir. Çiftçilerimize yapılan bu uygulamanın dayanağı nedir?

2. Tarım sektöründe özellikle de pancar üreticilerine yönelik olarak hükümetinizce yapılan kota uygulamasının amacı nedir? Nasıl bir fayda beklenmektedir?

3. Bu uygulama zaten zor durumda olan çiftçilerimizi daha da zor bir duruma sevk edeceği ortada iken bu uygulamanın devam ettirilmesinden ne gibi bir fayda beklenmektedir?

4. Bu uygulamalar çiftçimizi sefalete sürükleyecek bir politikanın bir parçası mıdır?

5. Pancar üreticilerine uygulanan bu kotanın kaldırılması düşünülmekte midir? Üretimi engelleyerek çiftçileri sefalete sürükleyecek olan bu çalışmalara bir son vermeyi düşünüyor musunuz?

6. Tarım ürünlerinin geçen yılki fiyatlar civarında olduğu görülmektedir. Bu ürünlerin fiyatlarının günün koşullarına uygun olarak artırılması yönünde bir çalışmanız mevcut mudur?

T.C.

Tarım ve Köyişleri Bakanlığı

Araştırma, Planlama ve Koordinasyon

Kurulu Başkanlığı

Sayı :KDD.S.Ö.1.01/130

Konu : Yazılı soru önergesi

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

İlgi : TBMM Bşk.lığının 3.1.2000 tarih ve A.01.0.GNS.0.10.00.02-7/1071-3278/8236 sayılı yazısı ve eki.

İlgi yazı ekinde Bakanlığımıza intikal eden ve Kahramanmaraş Milletvekili Sayın Avni Doğan’a ait bila-tarih ve 7/1071-3278 sayılı yazılı soru önergesiyle ilgili bilgiler aşağıya çıkarılmıştır :

Soru 1, 6 : Ülkemizde, tarım girdilerinin çoğalmalarına rağmen, tarım ürünlerinin fiyatları, geçen yılki fiyatlar civarında kalmıştır. Bu uygulamanın dayanağı nedir? Bu ürünlerin fiyatlarını, günün koşullarına uygun olarak artırma yönünde bir çalışmanız var mıdır?

Cevap : Bakanlığımızca yürütülen hububat alım fiyatı tespitlerinde; üretim maliyetleri, yıllık enflasyon, borsa fiyatları ve Dünya ticaret fiyatları dikkate alınmaktadır. Örneğin, buğdayın destekleme alım fiyatının tespitinde baz olarak alınan ikinci grup ekmeklik buğdayın 1998 yılı fiyatı 53 000 TL/kg. iken, 1999 yılı fiyatı, %50,9’luk bir artışla 80 000 TL/kg. olmuştur. Bu da, buğdaydaki 1999 yılı destekleme alım fiyatının; maliyetlerin, enflasyon oranının ve yurtiçi borsa fiyatlarının üzerinde gerçekleştiğini göstermektedir. Diğer taraftan, 80 000 TL/kg. destekleme alım fiyatı, bu fiyatın açıklandığı tarihte 193 dolar/ton’a tekabül ederken, aynı dönemde Dünya buğday fiyatları 110 dolar/ton seviyesinde seyretmiştir. Böylece çiftçilerimize, bir ton buğday için Dünya fiyatlarından 83 dolar daha fazla fiyat verilmiştir.

Pancar fiyatlarının tespiti ise, Şeker Fabrikaları A.Ş. Genel Müdürlüğünden aldığımız bilgilere göre, 6747 Sayılı Şeker Kanununun 8 inci maddesi uyarınca Bakanlar Kurulu Kararı ile olmaktadır. Bu tespitte; üretici maliyetleri, toptan eşya fiyat endeksi, alternatif ürün fiyat pariteleri ve Dünya fiyatları gibi kriterler dikkate alınmaktadır. 1999 yılında, % 16 polar şeker ihtiva eden, firesi düşürülmüş bir kg. pancarın fiyatı, 10.9.1999 tarihli Bakanlar Kurulu Kararı ile 27 000 TL. olarak açıklanmıştır. 1999 yılı tarım ürünleri fiyatları, ayçiçeğinde % 18, buğdayda % 50,9 oranında artarken, pancarda % 64 oranında artmıştır. Yıllık ortalama döviz kurları esas alınarak, dolar/ton bazında değerlendirildiğinde, 1999 yılı pancar fiyatı, 1998 yılı pancar fiyatına göre, reel olarak % 4,2 oranında artırılmıştır. Türkiye pancar fiyatları, Dünyanın en önemli pancar üreticisi olan AB’nin pancar fiyatları seviyesindedir. Diğer bir deyişle Türk pancar üreticisine, AB pancar üreticisi kadar fiyat verilmektedir.

Soru 2, 3, 4, 5 : Hükümetinizce, tarım sektöründe özellikle de pancar üreticilerine yapılan kota uygulamasının amacı nedir? Bu uygulamanın devam ettirilmesinden ne gibi bir fayda beklenmektedir? Bu uygulama, çiftçimizi sefalete sürükleyecek politikanın bir parçası mıdır? Pancar üreticilerine uygulanan bu politikanın kaldırılması düşünülmekte midir?

Cevap : Yine Şeker Fabrikaları A.Ş. Genel Müdürlüğünden aldığımız bilgilere göre, şeker üretimindeki temel politikamız, içeride tüketilen şeker miktarının, tamamen yerli üretimle karşılanmasıdır. Bu politikanın temel gerekçesi, sektörün ülke ekonomisine katkı sağlaması ile ihracatta düşük Dünya fiyatlarına karşı desteklenmesidir.

Pancar üretiminde kota uygulanması; şeker üretimini istikrara kavuşturmak, üreticiye düzenli ve güvenli gelir temin etmek ve desteklerin rasyonel kullanımını sağlamak amacıyla 1998 yılında başlatılmıştır. Uygulama, kota içi üretime yüksek fiyat öngördüğünden, hem üretimin istikrarını hem de üreticinin düzenli ve güvenli gelir elde etmesini sağlamaktadır.

Kota uygulaması ve buna bağlı fiyatlandırma sistemi; ülkemizin genel tarım politikasının, özellike : “Üretimin pazar sinyallerine uygun düşmesi”, “üretici gelirlerinde istikrar sağlanması”, “üretici hayat standardının yükseltilmesi”, “gıda güvenliğinin sağlanması”, “çiftçiye yapılan tarımsal desteklerin daha rasyonel kullanımının sağlanması” ve “tarımsal desteklerle ilgili kamu finasmanı yükünün azaltılması” gibi, temel prensipleriyle uyum arz etmektedir. Bu uygulama; üreticinin tüm ürününe alım garantisi verilmesini, güvenli, düzenli ve hakça gelirin sağlanması suretiyle üretici ve üretimin güvence altına alınmasını, sorumlu ve bilinçli üretici kimliğinin yaygınlaştırılmasını ve kaynakların yerinde kullanılmasını amaçlamaktadır. 1998 yılında, 13 milyon 500 bin ton olarak belirlenen kotaya karşılık, 17 milyon 619 bin ton pancar üretimi gerçekleştirilmiş ve bu üretimin tamamı, Türkiye Şeker Fabrikaları A.Ş. tarafından satın alınmıştır. 1999 yılında, 15 milyon 700 bin ton olan kotaya rağmen, üretimin 13 milyon 205 bin ton olarak gerçekleşmesi beklenmektedir. Kota uygulaması, pancar üretimini sınırlayan bir uygulama değildir. Ayrıca, kota ile getirilen tolerans sınırı, temel fiyata esas üretim miktarında esneklik sağlamaktadır.

Yukarıda belirtilen nedenlerle kotalı üretimin 1998 ve 1999 yıllarındaki uygulamalarına, bundan sonraki yıllarda da devam edilecektir. Uygulamanın etkin bir şekilde sürdürülebilmesi için, gerekli tedbirler alınmaktadır.

Bilgilerinizi rica ederim.

Prof. Dr. Hüsnü Yusuf Gökalp

Tarım ve Köyişleri Bakanı

3. – Çorum Milletvekili Vahit Kayırıcı’nın, Karadeniz Yağlı Tohumlar Birliğinin üreticiye olan borçlarına ilişkin sorusu ve Devlet Bakanı Recep Önal’ın cevabı (7/1100)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Delaletlerinizle, aşağıdaki sorumun Devlet Bakanı Sayın Recep Önal tarafından yazılı olarak cevaplandırılması hususunu saygılarımla arz ederim.

27.12.1999

Vahit Kayırıcı

Çorum

Bölgemizde bulunan Karadeniz Yağlı Tohumlar Birliğinin 1999 yılı 8 inci ayında çiftçiden almış olduğu ayçiçeği ve soyafasülyesi bedelleri üreticiye halen ödenmemiştir. 120 gün geçmesine rağmen çiftçi devletten alacağını alamamıştır.

Ayçiçeğine verilen zam 1998 yılından bu zamana % 13 olmasına rağmen üreticiler parasını hâlâ alamamış ve mağdur olmuşlardır.

Çiftçilerin paraları ne zaman ödenecektir? Ne zaman Bakanlığınızca çiftçilere para ayrılacaktır?

T.C.

Başbakanlık 14.1.2000

Hazine Müsteşarlığı

Sayı : B.02.I.HM.0/KİT-II-3-52310/02981

Konu : Karadenizbirlik’in üretici borçlarına ilişkin soru önergesi

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığı

Genel Sekreterliğine

(Kanunlar ve Kararlar Dairesi Başkanlığı)

İlgi : 5.1.2000 tarih ve 110-3367/8386 sayılı yazımız.

Çorum Milletvekili Sn. Vahit Kayırıcı tarafından Karadeniz Yağlı Tohumlar Birliği’nin üreticiye olan borçlarına ilişkin soru önergesinin yer aldığı ilgide kayıtlı yazınız ve ekleri incelenmiştir.

Bilindiği üzere, Tarım Satış Kooperatifleri Birliklerine 1995 yılından bu yana Destekleme ve Fiyat İstikrar Fonundan ürün alım bedellerinin finansmanını teminen % 50 basit faizli kredi kullandırılmaktadır. Bu çerçevede, 1999 yılı ürünü soya alım bedellerinin ödenmesini teminen Karadenizbirlik’e DFİF’ndan 233 milyar TL. tutarında kredi kullandırılmış olup 12.1.2000 itibariyle üretici borcu tamamen ödenmiştir.

Diğer taraftan, ayçiçeği alımları için Karadenizbirlik’e 2 850 milyar TL. kredi kullandırılmış olup 2 045 milyar TL. tutarında üretici borcu bulunmaktadır. Söz konusu üretici borcunun 2000 Malî Yılı Bütçesi DFİF ödeneğinden mevcut nakit imkânları çerçevesinde ödenmesine çalışılacaktır.

Bilgilerinize arz olunur.

Recep Önal

Devlet Bakanı

 

 

 

 

Türkiye Büyük Millet Meclisi Resmi internet Sitesi
© 2009 T.B.M.M.