Yazılı ve Sözlü Sorular Araştırma Komisyonları Soruşturma Komisyonları
                                                                      Son Tutanak Tutanak Sorgu Tutanak Metinleri Gizli Oturum Tutanakları
                                                                                                                                            Uluslararası Komisyonlar Dostluk Grupları
                                                                                      Genel Sekreterlik Mevzuat Telefon Rehberi Etik Komisyon Duyurular

DÖNEM : 21 YASAMA YILI : 2

 

T. B. M. M.

TUTANAK DERGİSİ

CİLT : 18

 

26 ncı Birleşim

30 . 11 . 1999 Salı

 

İ Ç İ N D E K İ L E R

  I. – GEÇEN TUTANAK ÖZETİ

II. – GELEN KÂĞITLAR

III. – BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI

A) GÜNDEMDIŞI KONUŞMALAR

1. – Niğde Milletvekili Mükerrem Levent’in, Niğde’nin tarımsal sorunlarına, ticaret hacminin düşüklüğüne ve alınması gereken tedbirlere ilişkin gündemdışı konuşması

2. – Bursa Milletvekili Ali Rahmi Beyreli’nin, Çeçenistan’da ger-
çekleştiği iddia edilen insanlıkdışı uygulamalara ilişkin gündemdışı konuş-
ması

3. – Antalya Milletvekili Nesrin Ünal’ın, sivil toplum örgütlerinin amaçları ve Türk tarihi boyunca insan hakları konusuna ilişkin gündem dışı konuşması

B) TEZKERELER VE ÖNERGELER

1. – Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Cumhuriyet Meclisi Ekonomi, Maliye, Bütçe ve Plan Komitesinin Türkiye’ye davetlerine ilişkin Başkanlık tezkeresi (3/406)

2. – Iğdır Milletvekili Ali Güner’in (6/263) esas numaralı sözlü sorusunu geri aldığına ilişkin önergesi (4/60)

3. – TBMM Dışişleri Komisyonu Başkanı Kâmran İnan’ın, görüşmelerde bulunmak üzere, Norveç Dışişleri Bakanı ile Norveç Parlamentosu Dışişleri Komisyonu Başkanının davetine icabet etmesine ilişkin Başkanlık tezkeresi (3/407)

4. – DevletBakanı Yüksel Yalova’nın Almanya’ya yaptığı resmî ziyarete Gaziantep Milletvekili Mustafa Rüştü Taşar’ın da iştirak etmesinin uygun görülmüş olduğuna ilişkin Başbakanlık tezkeresi (3/408)

5. – Konya Milletvekili T. Rıza Güneri’nin, Konya Ovası ve Orta Anadolu Bölge Kalkınma İdaresi Teşkilâtının Kuruluş ve Görevleri Hakkında Kanun Teklifinin (2/4) doğrudan gündeme alınmasına ilişkin önergesi (4/61)

6. – Uşak Milletvekili Mehmet Yaşar Ünal’ın, Yükseköğretim Kurumları Teşkilâtı Hakkında 41 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin Değiştirilerek Kabulüne Dair Kanun ile 78 ve 190 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamelerde DeğişiklikYapılması Hakkında Kanun Teklifinin (2/129) doğrudan gündeme alınmasına ilişkin önergesi (4/62)

IV. – SEÇİMLER

A) KOMİSYONLARDA AÇIK BULUNAN ÜYELİKLERE SEÇİM

1. – Dışişleri Komisyonunda açık bulunan üyeliğe seçim

V. – SORULAR VE CEVAPLAR

A) SÖZLÜ SORULAR VE CEVAPLARI

1. – İstanbul Milletvekili Ahmet Güzel’in, depremzedeler için İstanbul Valiliğince başlatılan yardım kampanyasında toplanan paraya ilişkin İçişleri Bakanından sözlü soru önergesi (6/193)

2. – Konya Milletvekili Veysel Candan’ın, Bakanlık Teftiş Kurulu Başkanı hakkındaki bazı iddialara ilişkin Bayındırlık ve İskânBakanından sözlü soru önergesi (6/195)

3. – BalıkesirMilletvekili Tamer Kanber’in, Edremit’e zeytinyağı borsası kurulup kurulmayacağına ilişkin Sanayi ve Ticaret Bakanından sözlü soru önergesi (6/196)

4. – Konya Milletvekili Özkan Öksüz’ün, şekerpancarı alımı ve satışına ilişkin Sanayi ve Ticaret Bakanından sözlü soru önergesi (6/197)

5. – Ankara Milletvekili M. Zeki Çelik’in, YAY-SAT A.Ş. ve Birleşik Basın Dağıtım A.Ş.’nin dağıtım tekeli oluşturdukları iddiasına ilişkin İçişleri Bakanından sözlü soru önergesi (6/198)

6. – Şanlıurfa Milletvekili Zülfikâr İzol’un, Güneydoğu Anadolu Bölgesinin kalkınmasını sağlamaya yönelik önlemlere ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/201)

7. – Giresun Milletvekili Hasan Akgün’ün, fındık stoklarına ve alımlarına ilişkin Sanayi ve Ticaret Bakanından sözlü soru önergesi (6/204)

8. – İstanbulMilletvekili Ahmet Güzel’in, İstanbul’da yapılacak olan tüp geçide ilişkin Ulaştırma Bakanından sözlü soru önergesi ve Ulaştırma Bakanı Enis Öksüz’ün cevabı (6/208)

9. – İstanbul Milletvekili Ahmet Güzel’in, Emlak Bankasının yapmış olduğu Sinanoba ve Mimaroba konutları girişine yapılacak üst geçide ilişkin Bayındırlık ve İskân Bakanından sözlü soru önergesi (6/209)

10. – Ordu Milletvekili Hasan Fehmi Konyalı’nın, Ordu İli ve Fatsa İlçesi Devlet hastanelerinin baştabiplerinin görevden alınış nedenlerine ilişkin SağlıkBakanından sözlü soru önergesi (6/211)

11. – Konya Milletvekili Veysel Candan’ın, Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanı ve Başbakan Yardımcısının Rusya ziyaretine ve “Mavi Akım” Projesine ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi ve Enerji ve Tabiî KaynaklarBakanı ve Başbakan Yardımcısı Mustafa Cumhur Ersümer’in cevabı (6/212)

12. – Tunceli Milletvekili Kamer Genç’in, Rusya’dan getirilecek doğalgazla ilgili “Mavi Akım Projesi”ne ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi ve Enerji ve Tabiî KaynaklarBakanı ve Başbakan Yardımcısı Mustafa Cumhur Ersümer’in cevabı (6/214)

13. – Konya Milletvekili Veysel Candan’ın, “Mavi-Akım” Projesine ilişkinBaşbakandan sözlü soru önergesi ve Enerji ve Tabiî KaynaklarBakanı ve Başbakan Yardımcısı Mustafa Cumhur Ersümer’in cevabı (6/247)

14. – Şanlıurfa Milletvekili Muzaffer Çakmaklı’nın Şanlıurfa’de Tekel tarafından yapılan üzüm destekleme alımlarına sınırlama getirildiği iddiasına ilişkin DevletBakanından (Rüştü Kâzım Yücelen) sözlü soru önergesi ve DevletBakanı Rüştü Kâzım Yücelen’in cevabı (6/215)

15. – Rize Milletvekili Mehmet Bekâroğlu’nun, çay üreticilerinin alacaklarına ilişkin DevletBakanından (Rüştü Kâzım Yücelen) sözlü soru önergesi ve DevletBakanı Rüştü Kâzım Yücelen’in cevabı (6/216)

B) YAZILI SORULAR VE CEVAPLARI

1. – Bursa Milletvekili Ertuğrul Yalçınbayır’ın, yedinci ve sekizinci beş yıllık kalkınma planlarının uygulanmasına ilişkin sorusu ve Sanayi ve TicaretBakanı AhmetKenan Tanrıkulu’nun cevabı (7/581)

2. – Bursa Milletvekili Ertuğrul Yalçınbayır’ın, yedinci ve sekizinci beş yıllık kalkınma planlarının uygulanmasına ilişkin sorusu ve DevletBakanı Yüksel Yalova’nın cevabı (7/604)

3. – Ankara Milletvekili M.Zeki Çelik’in, domuz eti ithalatına ilişkin sorusu ve Tarım ve Köyişleri Bakanı Hüsnü Yusuf Gökalp’in cevabı (7/623)

4. – ŞırnakMilletvekili Abdullah Veli Seyda’nın, Şırnak ve Cizre Devlet Hastanelerinin tomografi cihazı ihtiyacına ilişkin sorusu ve SağlıkBakanı Osman Durmuş’un cevabı (7/641)

5. – Şanlıurfa Milletvekili Mustafa Niyazi Yanmaz’ın, Ceylanpınar DevletHastanesinin personel ve doktor ihtiyacına ilişkin sorusu ve Sağlık Bakanı Osman Durmuş’un cevabı (7/642)

6. – Erzincan Milletvekili Tevhit Karakaya’nın, Erzincan İlindeki Devlet Hastanesinin ve sağlık ocaklarının personel ihtiyacına ilişkin sorusu ve SağlıkBakanı Osman Durmuş’un cevabı (7/645)

7. – İzmirMilletvekili Güler Aslan’ın, hastanelerdeki ve sağlık ocaklarındaki personel açıklarına ilişkin sorusu ve SağlıkBakanı OsmanDurmuş’un cevabı (7/647)

8. – Ağrı Milletvekili Celal Esin’in, Ağrı DevletHastanesinin uzman doktor ve araç-gereç ihtiyacına ilişkin sorusu ve SağlıkBakanı Osman Durmuş’un cevabı (7/650)

9. – Kocaeli Milletvekili Osman Pepe’nin, Marmara depreminde zarar görenlere yapılan yardım miktarına ilişkin Başbakandan sorusu ve Bayındırlık ve İskân Bakanı Koray Aydın’ın cevabı (7/681)

10. – Kocaeli Milletvekili Osman Pepe’nin;

– Marmara depreminde meydana gelen enkazın kaldırılması için açılan ihaleye ve Gölcük enkazının kaldırılması ihalesini alan bir firmaya,

Hatay Milletvekili Metin Kalkan’ın;

– TEM Otoyolu yapılması nedeniyle Hatay İli ve ilçelerinde kamulaştırılan evlerin bedellerinin ne zaman ödeneceğine,

İlişkin soruları ve Bayındırlık ve İskân Bakanı Koray Aydın’ın cevabı (7/682, 683)

11. – Erzurum Milletvekili Fahrettin Kukaracı’nın, Erzurum Organize Sanayi Bölgesinin sağlık ocağı ihtiyacına ilişkin sorusu ve Sağlık Bakanı OsmanDurmuş’un cevabı (7/684)

12. – Hatay Milletvekili Metin Kalkan’ın, İskenderun Demir Çelik Fabrikasında üretimin durdurulup durdurulmadığına ilişkin sorusu ve DevletBakanı Yüksel Yalova’nın cevabı (7/698)

13. – Karaman Milletvekili Zeki Ünal’ın, bütçe görüşmeleri sırasında Plan ve Bütçe Komisyonu üyelerinin konuşmalarının TRT 1’den verilmemesinin nedenine ilişkin sorusu ve DevletBakanı Yüksel Yalova’nın cevabı (7/703)

14. – İstanbul Milletvekili Abdülkadir Aksu’nun, depremden zarar gören il ve ilçe belediyelerine yapılacak yardımlara ilişkin sorusu ve Bayındırlık ve İskân Bakanı Koray Aydın’ın cevabı (7/711)

15. – Şanlıurfa Milletvekili Mehmet Yalçınkaya’nın, Şanlıurfa DevletHastanesi için ayrılan ödeneğe ilişkin sorusu ve SağlıkBakanı Osman Durmuş’un yazılı cevabı (7/717)

16. – Bingöl Milletvekili Necati Yöndar’ın, Bingöl İli Genç İlçesi DevletHastanesi inşaatı için ek ödenek tahsis edilip edilmeyeceğine ilişkin sorusu ve Sağlık Bakanı Osman Durmuş’un cevabı (7/736)

17. – Aksaray Milletvekili Murat Akın’ın, Aksaray İlinin hastane, sağlık ocağı personeli ihtiyacına ilişkin sorusu ve Sağlık Bakanı Osman Durmuş’un cevabı (7/740)

18. – Ankara Milletvekili Saffet Arıkan Bedük’ün, depremzedeler için gönderilen dış kaynaklı yardımların maaş ödemelerinde kullanıldığı iddiasına ilişkin Başbakandan sorusu ve DevletBakanı Recep Önal’ın cevabı (7/749)

19. – Kırıkkale Milletvekili Kemal Albayrak’ın;

– Kırıkkale İlinde sel felaketinden zarar görenlere yapılacak yardımlara,

– Kırıkkale Koçubaba ve Karaahmetli Belediyelerinin sel felaketi nedeniyle afet kapsamına alınıp alınmayacağına,

İlişkin Başbakandan soruları ve Bayındırlık ve İskân Bakanı Koray Aydın’ın cevabı (7/752, 841)

20. – Hatay Milletvekili Mustafa Geçer’in;

– Hatay İlinde TEM Otoyolu yapımı sırasında istimlak edilen arazilerin bedellerinin ne zaman ödeneceğine,

Bursa Milletvekili Teoman Özalp’in;

– Bursa Çevreyolu projesine ve bazı ilçe yollarına,

İlişkin soruları ve Bayındırlık ve İskân Bakanı Koray Aydın’ın cevabı (7/759, 767)

21. – Adana Milletvekili Yakup Budak’ın, pamuk üreticisine destekleme primi verilip verilmeyeceğine ilişkin sorusu ve Sanayi ve TicaretBakanı Ahmet Kenan Tanrıkulu’nun cevabı (7/762)

22. – Sinop Milletvekili Kadir Bozkurt’un, Beykoz Deri Kundura Fabrikasının kapatılma kararına ilişkin Başbakandan sorusu ve DevletBakanı Yüksel Yalova’nın cevabı (7/765)

23. – Ankara Milletvekili Saffet Arıkan Bedük’ün, Marmara depreminde zarar gören vatandaşların barınma sorununa ilişkin sorusu ve Bayındırlık ve İskân Bakanı Koray Aydın’ın cevabı (7/773)

24. – BalıkesirMilletvekili İsmail Özgün’ün, Balıkesir Millî Eğitim Müdürü hakkında ortaya atılan iddialara ilişkin sorusu ve Millî Eğitim Bakanı Metin Bostancıoğlu’nun cevabı (7/774)

25. – Trabzon Milletvekili Şeref Malkoç’un, ortaöğretim kurumlarında okutulan ders kitaplarına ilişkin sorusu ve Millî Eğitim Bakanı Metin Bostancıoğlu’nun cevabı (7/777)

26. – Hatay Milletvekili Metin Kalkan’ın, YÖK’ün bazı uygulamalarına ve İstanbul Üniversitesi ile ilgili basında çıkan bazı iddialara ilişkin Başbakandan sorusu ve Millî Eğitim Bakanı Metin Bostancıoğlu’nun cevabı (7/778)

27. – Bursa MilletvekiliTurhanTayan’ın, illerin imar planları için jeolojik etüt raporu mecburiyeti getirilmesine ilişkin sorusu ve Bayındırlık ve İskân Bakanı Koray Aydın’ın cevabı (7/779)

28. – Gaziantep Milletvekili Nurettin Aktaş’ın, Gaziantep çevre yolunun Dülük Baba Ormanından geçirileceği iddiasına ilişkin sorusu ve Bayındırlık ve İskânBakanı Koray Aydın’ın cevabı (7/783)

29. – Hatay Milletvekili Metin Kalkan’ın, deprem bölgesine yapılan yatırımlara ilişkin Başbakandan sorusu ve Bayındırlık ve İskân Bakanı Koray Aydın’ın cevabı (7/786)

30. – HatayMilletvekili Metin Kalkan’ın, ÖSS sonuçlarının açıklanmasından sonra verilen itiraz dilekçelerine ve iptal edilen ÖSS sınavı ile ilgili yapılan işlemlere ilişkin sorusu ve Millî Eğitim Bakanı Metin Bostancıoğlu’nun cevabı (7/793)

31. – Konya Milletvekili Teoman Rıza Güneri’nin, Konya Ilgın Termik Santrali Projesine ilişkin sorusu ve Enerji ve Tabiî KaynaklarBakanı ve Başbakan Yardımcısı M. Cumhur Ersümer’in cevabı (7/796)

32. – Kahramanmaraş Milletvekili Mustafa Kamalak’ın, çifte vatandaşlık statüsüne sahip vatandaşlara ilişkin sorusu ve İçişleri Bakanı Sadettin Tantan’ın cevabı (7/801)

33. – Rize Milletvekili MehmetBekaroğlu’nun, 56 ncı ve 57 nci Hükümet dönemlerinde isteği dışında yeri değiştirilen memurlara ilişkin Başbakandan sorusu ve Devlet Bakanı Şükrü Sina Gürel’in cevabı (7/803)

34. – Erzincan Milletvekili Tevhit Karakaya’nın, Millî Eğitim Bakanlığına bağlı okul ve kurumlara yönetici ataması amacıyla açılan sınav sonucuna ilişkin sorusu ve Millî Eğitim Bakanı Metin Bostancıoğlu’nun cevabı (7/806)

35. – Nevşehir Milletvekili Mehmet Elkatmış’ın, Sabah Gazetesindeki bir habere ilişkin sorusu ve Dışişleri Bakanı İsmail Cem’in cevabı (7/814)

36. – Nevşehir Milletvekili Mehmet Elkatmış’ın, Başbakanlık Teftiş Kurulunca hazırlanan Susurluk Raporunda ileri sürülen bazı iddialara ilişkin sorusu ve AdaletBakanı HikmetSami Türk’ün cevabı (7/816)

37. – HatayMilletvekili Mustafa Geçer’in, Hatay İli, İskenderun İlçesine bağlı AzganlıkBeldesi Sağlık Ocağının tıbbî malzeme ve ambulans ihtiyacına ilişkin sorusu ve SağlıkBakanı Osman Durmuş’un cevabı (7/818)

38. – BitlisMilletvekili Zeki Ergezen’in, bakanlıkça 57 nci Hükümet döneminde belediyelere gönderilen para miktarına ilişkin sorusu ve Bayındırlık ve İskân Bakanı Koray Aydın’ın cevabı (7/824)

39. – Bursa Milletvekili Ertuğrul Yalçınbayır’ın;

– Bursa Dağ Yöresindeki belediyelere yapılan yardımlara,

Adana Milletvekili M. Metanet Çulhaoğlu’nun;

– Adana’ya bağlı Çatalca, Buruk, Büyükmangıt, Yumurtalık ve Akören Belediyelerinin araç ihtiyacına,

İlişkin soruları ve Çevre Bakanı Fevzi Aytekin’in cevabı (7/836, 846)

40. – Kütahya Milletvekili Ahmet Derin’in, orman işletmelerindeki mevsimlik işçilerin işten çıkarılmasına ve Kütahya Bölge Müdürlüğüne bağlı işletmelere yeni alınan işçilere ilişkin sorusu ve OrmanBakanı Nami Çağan’ın cevabı (7/844)

41. – Karaman Milletvekili Zeki Ünal’ın, son üç yılda evlenme ile Türk vatandaşlığına geçen yabancı kadın sayısına ve BakanlarKurulu Kararı ile Türk vatandaşı olan erkek ve kadın sayısına ilişkin sorusu ve İçişleri Bakanı Sadettin Tantan’ın cevabı (7/851)

42. – Antalya Milletvekili Mehmet Baysarı’nın, Demre (Kale) İlçesinin tanıtılmasına ilişkin sorusu ve TurizmBakanı Erkan Mumcu’nun cevabı (7/852)

43. – Antalya Milletvekili MehmetBaysarı’nın, Antalya’nın Kale İlçesinin adının değiştirilmesini öngören çalışmaya ilişkin sorusu ve İçişleri Bakanı Sadettin Tantan’ın cevabı (7/853)

44. – Giresun Milletvekili Turhan Alçelik’in, S.S. Selülöz-İş Konut Yapı Kooperatifinin kredi talebine ilişkin sorusu ve DevletBakanı Sadi Somuncuoğlu’nun cevabı (7/863)

45. – HatayMilletvekili Mustafa Geçer’in, Hatay-İskenderun-Değirmendere Grup Suyu Projesine ilişkin sorusu ve Devlet Bakanı Mustafa Yılmaz’ın cevabı (7/871)

46. – İstanbul Milletvekili Mustafa Baş’ın, İstanbul İlindeki telefon abonelik başvurularına ilişkin sorusu ve Ulaştırma Bakanı Enis Öksüz’ün cevabı (7/880)

47. – Konya Milletvekili Lütfi Yalman’ın, Hadim Devlet Hastanesi inşaatıyla ilgili usulsüz ödenek tahsisi yapıldığı iddialarına ilişkin sorusu ve Bayındırlık ve İskânBakanı Koray Aydın’ın cevabı (7/887)

48. – Çorum Milletvekili Vahit Kayrıcı’nın, Çorum İlinde uygulanan manda besiciliği kredi faizleri oranına ilişkin sorusu ve Tarım ve Köyişleri Bakanı Hüsnü Yusuf Gökalp’in cevabı (7/893)

VI. – GENSORU, GENEL GÖRÜŞME, MECLİS SORUŞTURMASI VE MECLİS ARAŞTIRMASI

A) ÖNGÖRÜŞMELER

1. – Konya Milletvekili Veysel Candan ve 23 arkadaşının, DDY’nin, zarar etmesinin nedenlerinin araştırılarak, alınması gereken tedbirlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/5)

I. – GEÇEN TUTANAK ÖZETİ

TBMM Genel Kurulu saat 15.00'te açılarak altı oturum yaptı.

Diyarbakır Milletvekili Sacit Günbey, 20 Kasım Dünya Çocuk Haftası ve Çocuk Hakları Sözleşmesine,

Kastamonu Milletvekili Mehmet Serdaroğlu da, deprem mühendisliği ve müteahhitliğine,

İlişkin gündemdışı birer konuşma yaptılar.

Muğla Milletvekili Hasan Özyer'in, Muğla İlinin sorunlarına ilişkin gündemdışı konuşmasına, Turizm Bakanı Erkan Mumcu cevap verdi.

İstanbul Milletvekili Ahmet Güzel'in (6/210),

Erzincan Milletvekili Tevhit Karakaya'nın (6/213),

Esas numaralı sözlü sorularını geri aldıklarına ilişkin önergeleri okundu; soruların geri verildiği bildirildi.

YÖK, İstanbul Üniversitesi Rektörü ve üniversite giriş sınavlarıyla ilgili olarak ileri sürülen yolsuzluk ve usulsüzlük iddialarının araştırılarak, üniversitelerde yaşanan sorunlara çözüm bulunabilmesi için alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla kurulan (10/57, 24, 28, 29, 50, 90, 91) esas numaralı Meclis Araştırması Komisyonuna, siyasî parti gruplarınca gösterilen adaylar seçildiler.

Başkanlıkça, (10/57, 24, 28, 29, 50, 90, 91) esas numaralı Meclis Araştırması Komisyonunun, başkan, başkanvekili, sözcü ve kâtip üye seçimlerini yapmak için toplanacakları gün, saat ve yere ilişkin duyuruda bulunuldu,

Gündemin "Kanun Tasarı ve Teklifleriyle Komisyonlardan Gelen Diğer İşler" kısmının:

1 inci sırasında yer alan, Memurlar ve Diğer Kamu Görevlilerinin Yargılanması Hakkında Kanun Tasarısı (1/432) (S.Sayısı: 198) ile

4 üncü sırasında yer alan, Sermaye Piyasası Kanununda Değişiklik Yapılması ile Ticaret ve Sanayi Odaları, Ticaret Odaları, Sanayi Odaları, Deniz Ticaret Odaları, Ticaret Borsaları ve Türkiye Ticaret, Sanayi, Deniz Ticaret Odaları ve Ticaret Borsaları Birliği Kanununun Bir Maddesinin Değiştirilmesine Dair Kanun Tasarısı (1/424) (S.Sayısı: 191),

Komisyon yetkilileri Genel Kurul salonunda hazır bulunmadıklarından, ertelendi.

2 nci sırasında yer alan, 17.8.l999 ve 12.11.l999 Tarihlerinde Marmara Bölgesi ve Civarında Meydana Gelen Depremin Yol Açtığı Ekonomik Kayıpları Gidermek Amacıyla Bazı Vergi Kanunlarında Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Tasarısı (1/525) (S.Sayısı: 159) ile

3 üncü sırasında yer alan, 4393 Sayılı 1999 Malî Yılı Bütçe Kanunu ile Bağlı (A) İşaretli Cetvelde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı (1/524) (S.Sayısı: 158),

Üzerindeki görüşmeler tamamlandı; Elektronik cihazla yapılan açık oylamalardan sonra kabul edilip, kanunlaştıkları açıklandı.

Sözlü sorular ile denetim konularını sırasıyla görüşmek için, 30 Kasım 1999 Salı günü saat 15.00'te toplanmak üzere, birleşime 05.32'de son verildi.

Ali ILIKSOY

Başkanvekili

Hüseyin ÇELİK Cahit Savaş YAZICI

Van İstanbul

Kâtip Üye Kâtip Üye

Melda BAYER Burhan ORHAN

Ankara Bursa

Kâtip Üye Kâtip Üye

No : 36

II. — GELEN KÂĞITLAR

26 .11 .1999 Cuma

Raporlar

1. – Askerî Ceza Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Tasarısı ile Askerî Ceza Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ve Millî Savunma ve Adalet Komisyonları Raporları (1/378, 1/532) (S. Sayısı: 214) (Dağıtma tarihi: 26.11.1999) (GÜNDEME)

2. – Sulama Alanlarında Arazi Düzenlenmesine Dair Tarım Reformu Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Tasarısı ve Tarım, Orman ve Köyişleri Komisyonu Raporu (1/513)
(S. Sayısı: 216) (Dağıtma tarihi: 26.11.1999) (GÜNDEME)

No : 37

29 .11 .1999 Pazartesi

Süresi İçinde Cevaplandırılmayan Yazılı Soru Önergeleri

1. – İstanbul Milletvekili Mehmet Ali Şahin’in, bir işadamının ABD ziyaretine katılan iş adamları listesinden çıkarılmasının nedenine ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/557)

2. – Karaman Milletvekili Zeki Ünal’ın, ABD gezisine davet edilen işadamlarına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/560)

3. – Samsun Milletvekili Musa Uzunkaya’nın, yurt dışındaki işçilerimizin sorunlarına ve alınacak önlemlere ilişkin Dışişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/569)

4. – Bursa Milletvekili Ertuğrul Yalçınbayır’ın, yedinci ve sekizinci beş yıllık kalkınma planlarının uygulamasına ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/585)

5. – Bursa Milletvekili Ertuğrul Yalçınbayır’ın, yedinci ve sekizinci beş yıllık kalkınma planlarının uygulamasına ilişkin Millî Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/588)

6. – Bursa Milletvekili Ertuğrul Yalçınbayır’ın, yedinci ve sekizinci beş yıllık kalkınma planlarının uygulamasına ilişkin Devlet Bakanından (Abdülhaluk Mehmet Çay) yazılı soru önergesi (7/594)

7. – Bursa Milletvekili Ertuğrul Yalçınbayır’ın, yedinci ve sekizinci beş yıllık kalkınma planlarının uygulamasına ilişkin Devlet Bakanından (Tunca Toskay) yazılı soru önergesi (7/605)

8. – Bursa Milletvekili Ertuğrul Yalçınbayır’ın, yedinci ve sekizinci beş yıllık kalkınma planlarının uygulamasına ilişkin Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısından (H.Hüsamettin Özkan) yazılı soru önergesi (7/608)

9. – Bursa Milletvekili Ertuğrul Yalçınbayır’ın, yedinci ve sekizinci beş yıllık kalkınma planlarının uygulamasına ilişkin Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısından (Devlet Bahçeli) yazılı soru önergesi (7/609)

10. – Gaziantep Milletvekili Nurettin Aktaş’ın, Gülhane Askerî Tıp Akademisinin açılış töreninde yapılan bir konuşmaya ilişkin Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısından (H.Hüsamettin Özkan) yazılı soru önergesi (7/613)

11. – Adıyaman Milletvekili Mahmut Göksu’nun, din eğitimi ve öğretimine ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/632)

12. – Konya Milletvekili Hüseyin Arı’nın, Konya-Ereğli’de yapımı devam eden hastane binası inşaatının ne zaman tamamlanacağına ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/649)

13. – Adıyaman Milletvekili Mahmut Göksu’nun, Diyanet İşleri Başkanlığına kadro verilmesine, atama ve tayinler ile Kur’an kurslarına ilişkin Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısından yazılı soru önergesi (7/652)

14. – Konya Milletvekili Teoman Rıza Güneri’nin, ABD ziyaretine davet edilmeyen bir işadamına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/654)

15. – Kütahya Milletvekili Ahmet Derin’in, Kütahya İlinin kalkınmada öncelikli iller kapsamına alınıp alınmayacağına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/659)

No : 38

30 .11 .1999 Salı

Sözlü Soru Önergeleri

1. – Hatay Milletvekili Namık Kemal Atahan’ın, sürücü kurslarına ilişkin İçişleri Bakanından sözlü soru önergesi (6/309) (Başkanlığa geliş tarihi: 25.11.1999)

2. – Hatay Milletvekili Namık Kemal Atahan’ın, polis okullarının eğitim süresine ilişkin İçişleri Bakanından sözlü soru önergesi (6/310) (Başkanlığa geliş tarihi: 25.11.1999)

3. – Samsun Milletvekili Musa Uzunkaya’nın, Cumhurbaşkanlığı Köşkünde meydana gelen elektrik kesintilerine ilişkin Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı ve Başbakan Yardımcısından sözlü soru önergesi (6/311) (Başkanlığa geliş tarihi: 25.11.1999)

Yazılı Soru Önergeleri

1. – Afyon Milletvekili Halil İbrahim Özsoy’un, TARIM-İŞ’e bağlı iş kolundaki Bağ-Kur emeklilerine ilişkin Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanından yazılı soru önergesi (7/925) (Başkanlığa geliş tarihi: 24.11.1999)

2. – Bursa Milletvekili Ali Rahmi Beyreli’nin, Ereğli Demir Çelik Fabrikalarının uyguladığı fiyat politikasına ilişkin Sanayi ve Ticaret Bakanından yazılı soru önergesi (7/926) (Başkanlığa geliş tarihi: 25.11.1999)

3. – Amasya Milletvekili Akif Gülle’nin, TSK’da görevli sivil memurların özlük haklarına ilişkin Millî Savunma Bakanından yazılı soru önergesi (7/927) (Başkanlığa geliş tarihi: 25.11.1999)

4. – Kahramanmaraş Milletvekili Avni Doğan’ın, Bolu Valisinin bir depremzedeye yaptığı uygulamaya ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/928) (Başkanlığa geliş tarihi: 25.11.1999)

5. – Kırıkkale Milletvekili Kemal Albayrak’ın, T.Ş.O.F. Başkanı hakkında soruşturma açılıp açılmadığına ilişkin Maliye Bakanından yazılı soru önergesi (7/929) (Başkanlığa geliş tarihi: 25.11.1999)

6. – Kırıkkale Milletvekili Kemal Albayrak’ın, T.Ş.O.F.’na ait sosyal tesislere ilişkin Sanayi ve Ticaret Bakanından yazılı soru önergesi (7/930) (Başkanlığa geliş tarihi: 25.11.1999)

7. – Kırıkkale Milletvekili Kemal Albayrak’ın, T.Ş.O.F. Başkanı hakkındaki yolsuzluk iddialarına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/931) (Başkanlığa geliş tarihi: 25.11.1999)

8. – Kırıkkale Milletvekili Kemal Albayrak’ın, Kırıkkale İline bağlı bazı köylerin sağlık ocağı ihtiyaçlarına ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/932) (Başkanlığa geliş tarihi: 25.11.1999)

9. – Karaman Milletvekili Zeki Ünal’ın, Karaman-Merkez-Göçer Köyünün içme suyu ve yol sorununa ilişkin Devlet Bakanından (Mustafa Yılmaz) yazılı soru önergesi (7/933) (Başkanlığa geliş tarihi: 25.11.1999)

10. – Konya Milletvekili Lütfi Yalman’ın, haklarında suç duyurusu yapılan Emlakbank yöneticilerine ilişkin Devlet Bakanından (Sadi Somuncuoğlu) yazılı soru önergesi (7/934) (Başkanlığa geliş tarihi: 25.11.1999)

11. – Konya Milletvekili Lütfi Yalman’ın, Emlakbank’ın verdiği yabancı kaynaklı kredilere ilişkin Devlet Bakanından (Sadi Somuncuoğlu) yazılı soru önergesi (7/935) (Başkanlığa geliş tarihi: 25.11.1999)

12. – Adana Milletvekili Mehmet Metanet Çulhaoğlu’nun, vergi tahsilatının hızlandırılması için çalışma yapılıp yapılmadığına ilişkin Maliye Bakanından yazılı soru önergesi (7/936) (Başkanlığa geliş tarihi: 25.11.1999)

13. – Konya Milletvekili Lütfi Yalman’ın, Emlakbank’ın, eski yöneticilerine eski kadrolarından maaş ödendiği iddialarına ilişkin Devlet Bakanından (Sadi Somuncuoğlu) yazılı soru önergesi (7/937) (Başkanlığa geliş tarihi: 26.11.1999)

14. – Konya Milletvekili Lütfi Yalman’ın, Emlakbank’ın ödeme riski taşıyan firmalara verdiği kredilere ilişkin Devlet Bakanından (Sadi Somuncuoğlu) yazılı soru önergesi (7/938) (Başkanlığa geliş tarihi: 26.11.1999)

15. – Konya Milletvekili Lütfi Yalman’ın, Emlakbank’ın bazı firmalara verdiği teminat mektuplarına ilişkin Devlet Bakanından (Sadi Somuncuoğlu) yazılı soru önergesi (7/939) (Başkanlığa geliş tarihi: 26.11.1999)

16. – Konya Milletvekili Lütfi Yalman’ın, Emlakbank’ı zarara uğratan yöneticilere ilişkin Devlet Bakanından (Sadi Somuncuoğlu) yazılı soru önergesi (7/940) (Başkanlığa geliş tarihi: 26.11.1999)

17. – Konya Milletvekili Lütfi Yalman’ın, Emlakbank’ın konut yatırımlarında uğradığı zarara ilişkin Devlet Bakanından (Sadi Somuncuoğlu) yazılı soru önergesi (7/941) (Başkanlığa geliş tarihi: 26.11.1999)

18. – Kayseri Milletvekili Salih Kapusuz’un, 57 nci Hükümet döneminde yapılan atamalara ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/942) (Başkanlığa geliş tarihi: 26.11.1999)

19. – Kayseri Milletvekili Salih Kapusuz’un, Bağ-Kur’lu ve Yeşil Kart sahibi hastaların Devlet Hastanelerinde karşılaştıkları sorunlara ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/943) (Başkanlığa geliş tarihi: 26.11.1999)

20. – İstanbul Milletvekili İrfan Gündüz’ün, ÖSYM sınavında yapılan değişiklikten sonra meslek liselerine olan talebin ne ölçüde değiştiğine ilişkin Millî Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/944) (Başkanlığa geliş tarihi: 26.11.1999)

Geri Alınan Sözlü Soru Önergesi

1. – Şanlıurfa Milletvekili Mustafa Niyazi Yanmaz, “Bitki Besleme ”adlı yayında bilim hırsızlığı yapıldığı iddiasına ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesini (6/287) 30.11.1999 tarihinde geri almıştır.

 

 

BİRİNCİ OTURUM

Açılma Saati : 15.00

30 Kasım 1999 Salı

BAŞKAN : Başkanvekili Ali ILIKSOY

KÂTİP ÜYELER : Melda BAYER (Ankara), Mehmet ELKATMIŞ (Nevşehir)

 

 

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 26 ncı Birleşimini
açıyorum.

Toplantı yetersayımız vardır; görüşmelere geçiyoruz.

Görüşmelere geçmeden önce, üç arkadaşıma gündemdışı söz vereceğim.

İlk söz, Niğde’de patates üreticilerinin sorunları ve çiftçilerin, Ziraat Bankasına, tarım kredi kooperatiflerine ve esnafa olan borçlarından dolayı icra işlemlerinin başlamış olması sebebiyle söz isteyen Niğde Milletvekili Mükerrem Levent’e aittir.

Buyurun Sayın Levent. (MHP sıralarından alkışlar)

Süreniz 5 dakika.

III. – BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI

A) GÜNDEMDIŞI KONUŞMALAR

1. – Niğde Milletvekili Mükerrem Levent’in, Niğde’nin tarımsal sorunlarına, ticaret hacminin düşüklüğüne ve alınması gereken tedbirlere ilişkin gündemdışı konuşması

MÜKERREM LEVENT (Niğde) – Sayın Başkanım, bu ince nezaketinizden dolayı Niğdeliler adına size teşekkür ediyorum .

Sayın Başkan ve sayın milletvekilleri; bugün, bu kürsüye, Niğde’nin tarımsal sorunlarını, ticaret hacminin düşüklüğünü ve diğer sorunlarını görüşmek ve sizlere aktarmak için çıkmış bulunuyorum; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Niğde, dört ovadan oluşan ve genellikle patates, buğday ve meyve üretimi yapan bir vilayetimizdir. Patates üretimi sadece Misli, Melendiz ve Altınhisar Ovalarında yapılmaktadır ve bu alanda 1 560 000 ton patates üretimi gerçekleşmektedir.

Niğde’nin, en soğuk ay ortalaması eksi 2 derece, en sıcak ay ortalaması da 24,5 derecedir; dolayısıyla, yılda bir ürün alınan iklime sahiptir.

Nevşehir ve Niğde İllerinde patates üretimi 3 600 000 tonu bulmaktadır. Türkiye genelinde
5 200 000 ton olan patates üretiminin üçte 2’sini Niğde ve Nevşehir yöresi çıkarmaktadır.

Sayın Başbakanım ve Tarım Bakanım, bu rakamlara ulaşan bu ürünle ilgili sorunlar, Türkiye’de, ilgisizlik yüzünden günden güne çoğalmaktadır. Türkiye genelinde patates üreten 1 milyon köylü, şu an, patatesin para etmemesi yüzünden, değişen ekonomik politikalar yüzünden her geçen gün güçsüz duruma düşmektedir. Köylümüzün toprağa dönebilecek gücü, haciz memurlarının elinden kurtulabilirse, elbette olacaktır.

Beslenme değerleri itibariyle diğer gıdalarla mukayese edildiğinde yumurtadan sonra ikinci sırayı alan patatesin şu anki durumu içler acısıdır. Niğde köylüleri patatesi 39 000 liraya mal etmekte, 20 000 liraya satmaktadır. Satılan malların yüzde 75’i çek ve senetle, vadeli satılmakta, bunun da yüzde 40’ı dolandırıcılar ve sahtekârlar tarafından alındığı için, köylümüz bir de buradan darbe yemektedir.

Üreticinin, ekim yılı içerisinde, patatesi yetiştirirken çoluğunun çocuğunun rızkını, ihtiyaçlarını karşılamak için gerekli girdileri almış olduğu Niğde esnafının da durumu içler acısıdır; ürününü satamayan köylüden, vadeli alacağını tahsil edemediği için -iyiniyet göstergesi olarak, genelde çok az hacze vermelerine rağmen- esnaf, çiftçiden alacağını beklemektedir. Bu durum da, Niğdeli esnafın hacmini büyütmediği için, sermaye yetersizliğinden, küçük kalmasına sebep olmaktadır. Yapılan istatistikî incelemeler neticesinde, Niğde, yoksulluk sıralamasında 34 üncü sıradadır.

Niğde’de, patates, normal olarak 50 000-80 000 lira arasında satılmış olsaydı, 100 trilyonluk bir hacim Niğde’nin içerisinde olacaktı; ama, şu durumda, 16 000 liradan satılan patates, Niğdelileri, Niğde halkını ve Niğde çiftçisini zor durumda bırakmaktadır.

Hükümetin, acil önlem alması gereken bu ticarî ürüne, bundan bir ay önce değerli Tarım Bakanımız Sayın Hüsnü Yusuf Gökalp, ihracatı teşvik primi çıkarmasına rağmen, fiyatlarda bir yükselme görülmemiştir. Bu ürünün ihracatında şu an alınması gereken önlem, ayda 250 000 000 dolara varan ve dahilde yüzde 80 tüketim vergisi kesilen kaçak mazot girişinin bir an önce kesilmesi ve sadece patates ihracı kaydıyla kaçak mazota müsaade edilmesi gerekmektedir. Sadece patates ihraç etmek şartıyla kaçak mazot girmesine müsaade edilmelidir. Patatese, bir diğer anlamda da sınır kapısının açılması demek olan bu işlemi, hükümetin bir an önce yapması gerekmektedir.

Uzun vadede patatese çare bulmak için;

1. Tohumluk aşamasında, Avrupa ve Amerika’dan getirilecek kaliteli ve anaç tohumlukların kademeli olarak yapılması,

2. Üretim aşamasında, toprak ıslahıyla, çoraklaşmakta olan bu toprakların çoraklaşmasını önleyerek, kaliteli ve dengeli gübre kullanımıyla münavebeli ekim, aynı zamanda dekar başına yüksek verim amaçlanmalıdır.

3. Finansman açısından da, köylünün 39 000 liraya mal ettiği patates, 20 000 liradan satılmaya devam ederse, köylünün ahırdaki ineği, evindeki televizyonu, beyaz eşyası, traktör ve araçları icra memurları tarafından her gün, devamlı alınmaktadır ve alınacaktır.

4. Ziraat Bankası, tarım kredi ve en büyük üretim girdisi olarak da TEDAŞ’a olan borçlarının bir an önce ertelenmesi gerekmektedir. Eğer bu ertelemeler yapılamazsa, bir dahaki seneye ekime, tarlaya girecek köylü bulamayacağız.

BAŞKAN – Sayın Levent, size 1 dakika eksüre veriyorum, lütfen toparlayınız.

MÜKERREM LEVENT (Devamla) – Teşekkür ederim.

Sayın Bakanım, patates tüketimiyle ilgili olarak Gıda Kanununa göre yapmış olduğunuz çalışmalardan dolayı sizi tebrik ediyorum. Buna göre, Türkiye’deki ekmeklik una patates karışımıyla ilgili Sağlık Bakanlığından alınan müsaadeyle, yüzde 2,5 ile 4 oranında patates karışımlı ekmeğin gıdasının yüksek, israfı da yüzde 30 daha az olacaktır. Bunun, üründeki maliyeti üçte 1 oranında artıracağı düşünülürse, devletin desteğine ihtiyacımız olacağı açıktır. Devlet, Akaryakıt İstikrar Fonundan, patates üreticisinin ekmeğe olan katkısını karşılamalıdır. Eğer, bu karşılanmazsa, Türkiye’de büyük sorunu olan patates üreticisi çiftçiler çok zor durumda olacakları için bir dahaki sene bu köylüleri elde etmek mümkün değildir.

Buradan, bu köylülere seslenmeyi bir borç bildim. İnşallah, Allah, hepimizin yardımcısı olsun; bol paralı günler ve iyi ekimler dilemekten başka yapacağımız bir şey yoktur.

Teşekkür ediyorum. (MHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederiz Sayın Levent.

Gümdemdışı konuşmaya yanıt verecek Sayın Bakan?.. Yok.

Gündemdışı ikinci söz, Çeçenistan’da gerçekleşmekte olan insanlıkdışı uygulamalar konusunda söz isteyen Bursa Milletvekili Ali Rahmi Beyreli’ye aittir.

Buyurun Sayın Beyreli.(DSP sıralarından alkışlar)

Süreniz 5 dakikadır.

2. – Bursa Milletvekili Ali Rahmi Beyreli’nin, Çeçenistan’da gerçekleştiği iddia edilen insanlıkdışı uygulamalara ilişkin gündemdışı konuşması

ALİ RAHMİ BEYRELİ (Bursa) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Çeçenistan’da gerçekleşmekte olan insanlıkdışı uygulamalarla ilgili gündemdışı bir konuşma yapmak üzere söz almış bulunuyorum; sözlerime başlamadan önce, Yüce Heyetinize saygılar sunar, bana bu fırsatı verdiği için de Sayın Başkana teşekkür ederim.

Rusya ile Çeçenistan arasındaki ilk barış anlaşması 1996 yılında yapılmış; daha sonra 1997 yılındaki bir diğer anlaşmayla bu barış perçinlenmiştir; ancak, bugün, anlaşılıyor ki, Ruslar, bu anlaşmalara razı olarak barışı kabullenir görünmüşler ve zaman kazanmaya çalışmışlar. Aleksander Lebed, o tarihlerdeki bir demecinde, Rusya’nın, Çeçenistan’ı, gerekli hazırlıkları yaptıktan sonra, ancak 1999 sonbaharında alabileceğini söyleyerek, o tarihteki barış anlaşmasının imzalanma gerekçesini ortaya koymuştur. O zaman, kimsenin üzerinde durmadığı bu demeç, bugün, bir anlam ifade etmeye başlamıştır.

Dolayısıyla, 1999 sonbaharı yaklaşırken meydana gelen adam kaçırma, gasp, çete savaşlarının, Moskova ve diğer şehirlerdeki patlamaların ve nihayet, Rus basınında Çeçenistan’a karşı başlatılan aleyhteki propaganda kampanyalarının perde arkasında, acaba bu sözlerin uygulamaya geçirilebilmesi için bir gizli plan mı yürürlüğe konuldu diye, ister istemez düşünüyoruz.

Değerli milletvekilleri, Rusya, iki aydır, bazı terör olaylarını bahane ederek, imzaladığı barış anlaşmasını bozarak, Çeçenistan kentlerini, kasabalarını, köylerini acımasızca bombalamakta, sivil ve masum insanları katletmenin yanı sıra, evleri, fabrikaları, okulları, hastaneleri, camileri bombalayarak, bir halkı bütünüyle yok etmeye çalışmaktadır. Rus askerleri, ele geçirdikleri erkekleri toplamakta, terörist diye bilinmeyen yerlere götürmekte, kadınlar, yaşlılar ve çocuklar ise konvoylar halinde vatanlarından uzaklaştırılmaktalar.

Terörizmle mücadeleye evet; ama, bu bahaneyle bir halkın tümüyle yok edilip, vatanlarından sürgün edilmelerine hayır. Bombardımandan kaçmaya çalışan siviller İnguşetya’ya sığınmakta ve oradaki bazı mülteciler de, vagonlara bindirilerek Sibirya içlerine sürülmekteler. Asıl amaç, Çeçenleri öz topraklarından tehcir etmek ve Çeçensiz bir Çeçenistan yaratmaktır. Şimdiye kadar bombardımandan ölen sivil sayısı 3 500’e ulaşmıştır. Yüzlerce ev, onlarca köy yok olmuştur. 200 000 mülteci İnguşetya topraklarında çaresiz, sonlarını bilemez durumdadır.

Dünyada, etnik ve dinsel temellere dayalı siyaset anlayışları, toplumları mutsuz kılmakla kalmamış, soykırımlar ve savaşlarla karşı karşıya bırakmıştır. Nitekim, Ruslar da, bugün, bu siyaset anlayışını ve terörü bahane ederek, Çeçenistan’da soykırım yapıyor, Çeçensiz bir Çeçenistan hedefliyor, çocuk, kadın, yaşlı demeden sivilleri katlediyor. Ruslar, bu ülkeden kaçan sivillerin konvoylarını, pazar yerlerini ve doğumevlerini bile bombalıyorlar. Kaçabilenler, ancak çok fakir ve küçük bir ülke olan İnguşetya’ya gidebiliyorlar. Bu ülkedeki mülteciler, kışın ağır ve soğuk geçtiği bugünlerde, barınma, beslenme, su, ilaç ve benzeri ihtiyaçlarını karşılayamadan, perişan bir halde bekliyorlar. 200 000 insan, hastalık ve açlıkla karşı karşıya bulunuyor. Bir vagonda 60 kişi barınıyor ve bu durum iki aydır sürüyor. Tam anlamıyla bir insanlık faciası yaşanıyor ve dünya, sadece seyrediyor.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; tüm bunlar, bu vahşet ve insanlıkdışı uygulamalar, her fırsatta “insan hakları” diyen uygar dünyanın gözleri önünde ve 21 inci Yüzyıla girerken, pervasızca ve açıkça yapılmaktadır. Ne yazık ki, dünya, Rusya’nın, bu tamamen haksız ve vahşi saldırısını, sessiz kalarak onaylamaktadır. Rus saldırısına sessiz kalan, başta Birleşmiş Milletler ve Amerika olmak üzere tüm Batı dünyasının “insan hakları” sözlerinin, artık, inandırıcılığı kalmamıştır.

Bizim, doğu ve güneydoğu bölgelerimizdeki yurttaşlarımızı koruyarak ve kollayarak, sadece teröristlere karşı, çok dikkatli bir biçimde yürüttüğümüz terör mücadelesini...

BAŞKAN – Sayın Beyreli, size 1 dakika eksüre veriyorum; toparlayınız.

ALİ RAHMİ BEYRELİ (Devamla) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

HACI FİLİZ (Kırıkkale) – Sayın Başkan, süre veriyorsunuz; ama... Arkadaşımız hazırlanmış, kürsüye çıkmış; dinlemiyorlar...

ALİ RAHMİ BEYRELİ (Devamla) – ... her fırsatta, insan hakları ihlali bahanesiyle eleştiren ve bize karşı yaptırım uygulamaya çalışan Batı’nın, Çeçenistan’daki sivil soykırım karşısında sessiz kalmasını, insanlık adına, nefretle kınıyorum.

Tüm bu insanlık dışı uygulamalara maruz kalan sivil Çeçenlere Allah’tan sabır, güç, sağlık ve yardım diliyorum; kendilerine, bu kürsüden selam ve saygılarımı sunuyorum.

Beni dinlediğiniz için teşekkür ederim.

Yüce Heyetinize saygılar sunarım.

BAŞKAN – Teşekkür ederiz Sayın Beyreli.

ABDÜLLATİF ŞENER (Sıvas) – Sayın Başkan, Sayın Beyreli, hükümeti de kınıyorlar mı acaba; sorabilir miyim?

BAŞKAN – Sayın Şener, burası, hükümetin kınanacağı mekân değildir. Zatı âliniz de bilirsiniz ki...

ABDÜLLATİF ŞENER (Sıvas) – Uluslararası camiayı kınadığı için söylüyorum...

BAŞKAN – Bakınız, Sayın Şener, öncelikle bir şey söyleyeyim: Genel Kuruldaki arkadaşların büyük çoğunluğu, konuya olan ilgi ve özeni hassasiyetle gösterdi; ama, o arada, üzülerek belirteyim, çok önemli bir konuda görüş bildiren bir arkadaşımızın, uğultular arasında söylediklerinin boşa gittiğini de burada açıklamak istiyorum. (DSP, MHP ve ANAP sıralarından alkışlar)

O arada, şunu da söyleyeyim: Türkiye Cumhuriyeti Hükümetinin dışpolitikası, yıllardan beri süregelen bir dışpolitikadır. O politikanın, bu Mecliste kınanması gibi bir durum söz konusu değildir. Çeçenistan konusunda, Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti gerekli tavrı koymuştur; bu konu da, kamuoyunun takdirlerindedir.

Teşekkür ederim. (FP sıralarından gürültüler)

BEKİR SOBACI (Tokat) – Hükümeti kurtarmak size mi kaldı Sayın Başkan?

BAŞKAN – Önce, siz, oturduğunuz yerde, konuşma adabınıza bir şekil getirin. Size yakışmıyor, Genel Kurula yakışmıyor... (DSP sıralarından alkışlar)

BEKİR SOBACI (Tokat) – Siz de o makamın hakkını verin.

BAŞKAN – Sayın Sobacı, siz, biraz, Genel Kurulun muhabbetine uygun davranış sergileyin. Sizi yadırgıyorum...

MEHMET ALİ ŞAHİN (İstanbul) – “Muhabbet” değil Sayın başkan, mehabet...

ABDÜLLATİF ŞENER (Sıvas) – Sayın Başkan...

BAŞKAN – Buyurun Sayın Şener.

ABDÜLLATİF ŞENER (Sıvas) – Sayın Başkan, hükümet adına ifade ettikleriniz doğru değildir. Zaten, hükümet adına bir şey ifade etme makamında da değilsiniz.

BAŞKAN – Ben, hükümet adına bir şey ifade etmedim; Türkiye Cumhuriyeti Hükümetinin yıllardan beri süregelen politikasını söyledim.

ABDÜLLATİF ŞENER (Sıvas) – Hükümetin Çeçenistan hadisesiyle ilgili dışpolitikası, Türkiye’nin geleneksel dışpolitikası değildir. Hükümet, eski hükümetlerin tavrından da farklı, yanlış bir çizgiye girmiştir. Sayın Beyreli konuşmasında, bu olaya sessiz kalan diğer uluslararası camiayı kınadığına göre, üstelik, bunu Rusya’nın bir iç meselesi olarak takdim eden Sayın Başbakanı ve 57 nci hükümeti nasıl değerlendirdiğini sordum. (FP sıralarından “bilmez ki” sesleri)

BAŞKAN – Gündemdışı konuşmaya yanıt verecek Sayın Bakan?.. Yok. (FP sıralarından “Hükümet yok” sesleri, gürültüler)

Sayın milletvekilleri, ne oluyor size?..(FP ve DYP sıralarından gürültüler)

ÖZKAN ÖKSÜZ (Konya) – Sayın Başkan, size ne oluyor?

BAŞKAN – Yani, hükümetin olup olmamasını ben mi temin edeceğim. (FP ve DYP sıralarından gürültüler)

NEVFEL ŞAHİN (Çanakkale) – Hükümet yoksa, savunmak size mi düşer?!

BAŞKAN – Sayın Şahin, hükümetin burada olup olmadığını, cevap verip vermemesi gerektiğini söyleme hakkım yok mu?

NEVFEL ŞAHİN (Çanakkale) – Meclis Başkanı tarafsız olur; hükümeti savunmak size düşmez; siz, burada, hükümeti savunur duruma düşüyorsunuz.

BAŞKAN – Hükümeti savunup savunmama değil; burada, gerçek durumu tespit ediyorum. Gündemdışı konuşmaya yanıt verecek Sayın Bakan var mı? Yok. Ne diyeceğim; var mı diyeceğim?! Var mı diyeceğim yani?!

ABDÜLLATİF ŞENER (Sıvas) – Sayın Başkan, hükümet zaten cevap veremez.

BAŞKAN – Gündemdışı üçüncü söz, sivil toplum örgütleri ve insan hakları konusunda söz isteyen Antalya Milletvekili Sayın Nesrin Ünal’a aittir.

Buyurun Sayın Ünal. (MHP sıralarından alkışlar)

Süreniz 5 dakika efendim.

3. – Antalya Milletvekili Nesrin Ünal’ın, sivil toplum örgütlerinin amaçları ve Türk tarihi boyunca insan hakları konusuna ilişkin gündemdışı konuşması

NESRİN ÜNAL (Antalya) – Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; Yüce Heyetinizi, Milliyetçi Hareket Partisi ve şahsım adına saygıyla selamlıyorum.

Sivil toplum örgütlerinin amaçları ve Türk tarihi boyunca insan hakları konulu konuşmamı sunmak üzere söz almış bulunuyorum.

21 inci Yüzyılda, her türlü farklı düşüncenin rahatlıkla tartışıldığı bir ortamda, araştıran, düşünen, problemlere bölgesel ve küresel çözümler üretebilen, içinde yaşadığı topluma karşı sorumluluklarının bilincinde, çalışmaktan zevk alan insanların yetişmesini istiyoruz. Yeni yüzyılda, sağduyulu, sosyal yönleri güçlü ve mutlu bireylerin yöneteceği kurumlarla toplumlar mutlu, mutlu toplumlarla da dünya daha güzel olacaktır. Düşüncelerin sansüre uğramadığı, aklın egemen olduğu demokratik bir ortamda insanlar daha güzel şeyler üretecektir. Sivil toplum kuruluşlarıyla, çok çalışan, sosyal becerilerle donatılmış, Türkiye’yi ve dünyayı daha iyiye götürmek isteyen, birbirinden farklı düşünce, inanç ve hayat biçimlerinin hoşgörü içinde yan yana yaşadığı keyifli bir ortamda geleceği hazırlayan insan toplulukları oluşacaktır.

Türk tarihi, bu değerlere yabancı değildir. Tarih boyunca Türk devletleri hep sosyal niteliğe sahipti; aç doyurmak, yalıncak giydirmek, kılıç kullanmaktan daha önemliydi. Yunus’un “yaradılanı severiz Yaradan’dan ötürü” şeklindeki özdeyişi, Osmanlı Devletine hâkim önemli bir kuraldır. Kur’an-ı Kerim’de ise “bir masumun hayatı ve kanı, bütün insanlık için dahi feda edilemez” buyurulmaktadır. Tarihimizde, hukuk önünde eşitlik, şahsî hürriyetler, inanç ve ibadet hürriyeti, mesken dokunulmazlığı, çalışma hürriyeti, özel mülkiyet hakkı, eğitim hak ve hürriyetleri mevcuttur.

İlk hayvan hakları, dünyada 19 uncu Asrın son çeyreğinde gündeme gelmişken, Birleşmiş Milletler Hayvan Hakları Bildirisi 1948’de kabul edilmişken, Osmanlı’da 1502 yılında II. Bayezit zamanında İstanbul Belediye Kanunnamesinde hasta ve sakat hayvanların haklarından söz edilmiştir.

ilk defa Türklerde, genç sanatkârlar ve zanaatkârların bir araya gelerek, aralarında başkan seçerek oluşturdukları sivil toplum örgütlerine rastlıyoruz. Daha sonraki dönemde, bu sivil toplum örgütleri, Ahilik Teşkilatı olarak devam etmiştir; bunların amaçları, Türk gençliğinin, mert, yiğit, atılgan, cömert ve becerikli insanlar olmalarını sağlamaktı.

Tarihte bilinen insan hakları bildirilerinin en eskisi 1789 Fransız İhtilalinden 326, Uluslararası İnsan Hakları Bildirisinden 485 yıl önce, 1463 yılında yazılmış olan Fatih Sultan Mehmet Ahitnamesidir. Fatih Sultan Mehmet, bu Ahitnamede, insanların, din ve vicdan hürriyetinden, can ve mal güvenliğinden, mülteci haklarından bahsetmekte ve bu haklara kimsenin karışamayacağı konusunda da garanti vermektedir. Osmanlı Devletinin bu kadar uzun ömürlü olması, bünyesinde barındırdığı insan haklarına bağlıdır.

Bu arada, eski Amerika Birleşik Devletleri Başkanı Carter’ın bir sözünü hatırlatmak istiyorum: “Amerika, insan haklarını yaratmamış; insan hakları, Amerika’yı yaratmıştır.”

Sivil toplum örgütlerinde kadının önemine de kısaca değinmek istiyorum: Kadın, annedir; fıtratında sevgi vardır, barış vardır, saygı vardır, şefkat vardır. Çeşitli kültürleri, inançları, renkleri, farklılıkları ana gibi kucaklayan topraklarımıza bu duygulardan esinlenerek Anadolu denmiştir. O halde, Türkiye’de, tüm farklılıkların, tüm renklerin uzlaşmasında, demokrasi çerçevesinde, yine Anadolu kadını belirleyici rol oynayacaktır; tıpkı, Kurtuluş Savaşında ve bu savaştan sonra Türkiye Cumhuriyeti Devletinin doğumunda oynadığı rol gibi.

Demokraside kamuoyu açık hale getirilmeli, her fikir tartışılmalıdır. Zararlı, faydasız, uygun olmayanı ayıklamak, kamuoyunun hakkı ve görevi olmalıdır. Her millet gibi, Türk Milleti de, vicdanında yer bulan devletle yaşamaktan mutluluk duyar. Vicdanlarında yer bulan devletin vatandaşlarına hâkimiyeti daha kolaydır; onun yol göstericiliği de daha başarılıdır. Devletlerin verdiği başarı, insana verdiği önemden geçer.

BAŞKAN – Sayın Ünal, size 1 dakika eksüre veriyorum; toparlayınız lütfen...

NESRİN ÜNAL (Devamla) – Teşekkür ederim.

20 nci Yüzyılda teknoloji önplana çıkarken, 21 inci Yüzyıl, insanı önplana çıkarmaktadır. Önümüzdeki yüzyılda katılımcı demokrasinin temel unsurlarından biri olacak olan sivil toplum kuruluşlarının amacı, laik, demokratik ve sosyal bir hukuk devleti olan Türkiye Cumhuriyeti Devletinin üniter devlet yapısını koruyarak, 21 inci Yüzyıldaki beklentilerle tarihimizdeki tecrübelerimizi harmanlayarak çalışmak olmalıdır. Özgür birey, dünyadaki değişim hızına ayak uydurabilen dinamik toplum, sağlam, sağlıklı demokrasiyle birlikte, dünyanın en büyük devletleri arasında bulunmak hedefimiz olmalıdır.

Bütün sözlerimi Mustafa Kemal Atatürk’ün sözleriyle noktalıyorum: “Egemenlik, kayıtsız şartsz milletindir.” Egemenliğin gerçek sahibi Türk Milletinin temsilcisi olarak, sizleri saygıyla selamlıyorum. (MHP, DSP ve ANAP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederiz Sayın Ünal.

Gündemdışı konuşmayı cevaplandıracak Sayın Bakan?.. Yok.

Başkanlığın Genel Kurula diğer sunuşları vardır.

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığının bir tezkeresi vardır; okutuyorum:

B) TEZKERELER VE ÖNERGELER

1. – Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Cumhuriyet Meclisi Ekonomi, Maliye, Bütçe ve Plan Komitesinin Türkiye’ye davetlerine ilişkin Başkanlık tezkeresi (3/406)

26 Kasım 1999

Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kuruluna

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlık Divanının 23 Kasım 1999 tarih ve 27 sayılı kararı ile, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Cumhuriyet Meclisi Ekonomi, Maliye, Bütçe ve Plan Komitesinin 25 Kasım -1 Aralık 1999 tarihleri arasında ülkemizi ziyareti uygun görülmüştür.

Türkiye Büyük Millet Meclisinin Dış İlişkilerinin Düzenlenmesi Hakkındaki 3620 sayılı Kanunun 7 nci maddesi gereğince Genel Kurulun bilgisine sunulur.

Yıldırım Akbulut

Türkiye Büyük Millet Meclisi

Başkanı

BAŞKAN – Bilgilerinize sunulmuştur.

Sözlü soru önergesinin alınmasına dair bir önerge vardır; okutuyorum:

2. – Iğdır Milletvekili Ali Güner’in (6/263) esas numaralı sözlü sorusunu geri aldığına ilişkin önergesi (4/60)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Gündemin “Sözlü Sorular” bölümünün 60 ıncı sırasında yer alan ve Ulaştırma Bakanı Sayın Enis Öksüz tarafından cevaplandırılması dileğiyle verdiğim (6/263) sıra sayılı soru önergesini geri alıyorum.

Saygılarımla arz ederim.

Ali Güner

Iğdır

BAŞKAN – Sözlü soru önergesi geri verilmiştir.

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığının bir tezkeresi vardır; okutup oylarınıza sunacağım:

3. – TBMM Dışişleri Komisyonu Başkanı Kâmran İnan’ın, görüşmelerde bulunmak üzere, Norveç Dışişleri Bakanı ile Norveç Parlamentosu Dışişleri Komisyonu Başkanının davetine icabet etmesine ilişkin Başkanlık tezkeresi (3/407)

30 Kasım 1999

Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kuruluna

Dışişleri Bakanlığının 23 Kasım 1999 tarihli ve OABY-99-140.220-392 sayılı yazısında, TBMM Dışişleri Komisyonu Başkanı Kâmran İnan’ın görüşmelerde bulunmak üzere, Norveç Dışişleri Bakanı Vollebaek ile Norveç Parlamentosu Dışişleri Komisyonu Başkanı Haakon Blankenborg tarafından Norveç’e davet edildiği bildirilmektedir.

Söz konusu davete icabet edilmesi hususu, Türkiye Büyük Millet Meclisinin Dış İlişkilerinin Düzenlenmesi Hakkındaki 3620 sayılı Kanunun 60 ıncı maddesi uyarınca Genel Kurulun tasviplerine sunulur.

Yıldırım Akbulut

Türkiye Büyük Millet Meclisi

Başkanı

BAŞKAN – Oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.

Başbakanlığın, Anayasanın 82 nci maddesine göre verilmiş bir tezkeresi vardır; okutup, oylarınıza sunacağım:

4. – DevletBakanı Yüksel Yalova’nın Almanya’ya yaptığı resmî ziyarete Gaziantep Milletvekili Mustafa Rüştü Taşar’ın da iştirak etmesinin uygun görülmüş olduğuna ilişkin Başbakanlık tezkeresi (3/408)

23.11.1999

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Devlet Bakanı Yüksel Yalova’nın, Türk-Alman İşadamları Konfederasyonu tarafından
17-21 Ekim 1999 tarihlerinde Almanya’da düzenlenen konferansa katılmak üzere adı geçen ülkeye yaptığı resmî ziyarete, Gaziantep Milletvekili Mustafa Rüştü Taşar’ın iştirak etmesi uygun görülmüş ve bu konudaki Bakanlar Kurulu kararının sureti ilişikte gönderilmiştir.

Anayasamızın 82 nci maddesine göre gereğini arz ederim.

Bülent Ecevit

Başbakan

BAŞKAN – Oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.

İçtüzüğün 37 nci maddesine göre verilmiş iki adet doğrudan gündeme alınma önergesi vardır; ayrı ayrı okutup, işleme alacağım ve oylarınıza sunacağım:

Birinci önergeyi okutuyorum:

5. – Konya Milletvekili T. Rıza Güneri’nin, Konya Ovası ve Orta Anadolu Bölge Kalkınma İdaresi Teşkilâtının Kuruluş ve Görevleri Hakkında Kanun Teklifinin (2/4) doğrudan gündeme alınmasına ilişkin önergesi (4/61)

17.11.1999

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

(2/4) esas no’lu kanun teklifimin, Meclis İçtüzüğünün 37 nci maddesi gereğince, doğrudan Genel Kurulda görüşülmesi için gereğini arz ederim.

Saygılarımla.

T. Rıza Güneri

Konya

BAŞKAN – Önerge sahibi Sayın Güneri, buyurun. (FP sıralarından alkışlar)

Süreniz 5 dakika efendim.

T. RIZA GÜNERİ (Konya) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi, saygıyla, sevgiyle selamlıyorum.

Mayıs ayında verdiğimiz, kısa adı KOP olan kanun teklifimizin, İçtüzüğün 37 nci maddesine göre doğrudan gündeme alınmasına ilişkin önergem üzerinde görüşlerimi arz etmek için huzurlarınızdayım.

Kısa adı KOP olan kanun teklifimiz, Konya Ovasını ve beraberinde, çevresindeki 10 tane ili kapsamaktadır. Öncelikle, kısmen ve tamamen kapsanan bu illeri ifade ederek sözlerime başlıyorum. Bu proje, Konya, Aksaray, Karaman, Niğde, Nevşehir ve Kırşehir İllerinin tamamını; bunun yanında, Afyon, Eskişehir, Ankara ve Kırıkkale İllerinin de bir bölümünü kapsıyor.

Bu bölgesel idarenin, projenin temel amacı, GAP’ta olduğu gibi, bölgesel kalkınmayı sağlamak.

Tabiî, geçtiğimiz iki hafta içerisinde KAP’ın gördüğü desteği, bugün KOP’un da göreceğine inanıyorum. Değerli milletvekillerimizin, bu konularda ülke menfaatını önplanda tuttuklarının güzel örnekleri, Meclis tarihimizde mevcuttur. Yani, bugün, GAP’tan edindiğimiz ülke tecrübesiyle, artısıyla eksisiyle, yeni birkısım bölgesel kalkınma projelerine ihtiyaç olduğunu Meclis kabul etmiş ve iki hafta önce de, KAP’ın gündeme alınmasını kabul etmiştir. Bugün, inanıyorum ki, KOP’u da kabul edecektir.

Öncelikle ifade etmekte fayda görüyorum, KOP kapsamında, şu anda, 12 tane sulama projesi vardır; yani, KOP, bugünkü haliyle, zaten devam etmekte olan bir projedir; ancak, temelde, tarımsal amaçlıdır ve sulama projeleri olarak yürütülmektedir. Bu projeler, çoğunlukla, Konya sınırları içerisindedir. Tabiî, biraz önce saydığım illeri de kapsayacak şekilde, sadece tarımsal yönden değil, diğer ekonomik, sosyal, kültürel yönlerden de bölgesel hizmet yapacak şekilde tanzim edilmesi gerekmektedir. Kalkınmış olan ülkelerin kalkınma süreçlerinde hep bunu görüyoruz; bölgesel kalkınma projeleri uygulanmıştır ve Türkiye’de de, GAP’ta, bunun güzel örneğini hep beraber yaşadık. İşte, bugün GAP bölgesi, bir taraftan suya kavuştu, bir taraftan da kültürel etkinlikleriyle, sosyal etkinlikleriyle ülke gündeminin en önemli maddelerinden birisi oldu.

Değerli milletvekilleri, tabiî, projeler, genel planlar, ülkelerde, bilhassa ülkemizde 3 noktadan yapılmaktadır: Bir, genel, Devlet Planlama Teşkilatının yaptığı planlar; bir, bölgesel planlar ve bir de yerel idarelerin yaptığı planlar, çalışmalar olarak yapılmaktadır. Şu anda uygulanan şekliyle, DPT çalışmasını yürütüyor, genel planlamalar yapabiliyor; mahallî idareler de çalışmalarını yapabiliyor; ancak, bölgesel planlamalar noktasında, sadece GAP bölgesi çalışması yürütülmektedir, ülkemizin diğer bölgelerinde de, bu çalışmaya ihtiyaç vardır.

Biz, KAP’a destek verdik, DAP’ın da mutlaka kurulması gerektiğine inanıyoruz, KOP’un da kurulması gerektiğine inanıyoruz. Ülkemizin kalkınma sürecinde bunların son derece etkili olacağı kanaatindeyiz.

Tabiî, bu tür kanun teklifleri, kanun tasarıları geldiğinde, birkısım realist düşünceliler, hemen diyeceklerdir ki, işte, hantallaştıracak, birkısım yeni bürokratik engeller ortaya çıkacak... Tabiî, bugünkü Türk idarî sisteminde düşündüğümüzde, bu sözlerin haklılık payı var. Ancak, biz, hep ülke gündeminde neyi konuşuyoruz; yeniden yapılanmayı konuşuyoruz. Yeniden yapılanmanın içerisinde en önemli birim, bölgesel kalkınma teşkilatlarıdır, bölgesel kalkınma programlarıdır. Mutlaka, bu yeniden yapılanmanın içerisinde, bu özel konumun da gündemde tutulmasında, göz önünde bulundurulmasında fayda görmekteyiz.

KOP’tan da birkaç cümleyle bahsetmek istiyorum. Şu anda devam eden KOP, Konya Ovasında 500 000 hektar civarındaki alanı öncelikle hedeflemiştir; daha sonra da, 2 000 000 hektar alanı hedeflemiştir. Türkiye’de sulanabilir alan, 8 000 000 hektar civarındadır. Şu andaki mevcut haliyle KOP (Konya Ovası Projesi) GAP’tan daha büyük bir projedir ve mutlaka realize edilmesi gerekmektedir.

Sulanan araziyle, yani, sulu tarım ile sulu olmayan tarım...

BAŞKAN – Sayın Güner, size 1 dakika ilave süre veriyorum; lütfen, toparlayınız.

T. RIZA GÜNERİ (Devamla) – Teşekkür ederim.

Sulu tarım ile sulu yapılmayan tarım arasında 5 ilâ 10 misli verimlilik farkı vardır. Ülkemiz ekonomik sıkıntı içerisinde ve yerel kaynaklara ihtiyacımız vardır; öyleyse, bu topraklarımızı, az yatırımla verimli hale getirme imkânı vardır. Bunları verimli hale getirmeliyiz.

KOP’un bir diğer özelliği de, tabiî GAP’ta enerji yatırımları vardır, o açıdan artıları vardır; ancak, KOP yatırımları GAP yatırımına göre üçte 1 oranında düşük maliyetli yatırımlardır. Yani, aynı miktar araziyi, üçte 1 maliyetli yatırımlarla sulu tarıma açabileceksiniz. Bugün, sulanmayan arazilerde, topraklarda, çiftçilerimiz, sadece buğday, arpa, hububat ürünleri ekebilmektedirler; ancak, sulu tarıma geçildiğinde, ürün çeşitlemesi yapmak mümkün olacaktır, verim artırmak ve sanayie dönük tarım ürünlerini üretmek mümkün olacaktır.

Ben, Yüce Meclisimizin, KAP’ta olduğu gibi, KOP’ta da, topyekûn, bu teklife olumlu bakacağına inanıyorum. Hepinize, şimdiden teşekkür ediyor, saygılar sunuyorum. (FP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederiz Sayın Güneri.

Önerge üzerinde görüş bildirmek üzere, Konya Milletvekili Sayın Mehmet Ali Yavuz söz istemiştir.

Buyurun Sayın Yavuz.

Süreniz 5 dakikadır.

MEHMET ALİ YAVUZ (Konya) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; benim ve bölge milletvekillerimizin vermiş olduğu, Konya Ovası ve Orta Anadolu Projesi Bölge Kalkınma İdaresi Teşkilatının Kuruluş ve Görevleri Hakkında Kanun Teklifimiz üzerinde kişisel söz almış bulunuyorum; Yüce Meclise saygılar sunuyorum.

KOP idaresi, Orta Anadolu’nun 14 ilini kapsayan bölgesel kalkınma hamlesini başlatacak bu önemli projenin koordinasyonunu sağlamak için kurulmaktadır. 1970’li yıllarda başlayan Güneydoğu Anadolu Projelerinin koordinasyonunu sağlamak üzere, 6 Kasım 1989 yılında 388 sayılı Kararnameyle kurulan GAP İdaresinin koordinasyonuyla, yöre projeleri ayağa kalkmış, projeler sahiplenilmiş ve bugünkü haline gelmesine çalışılmıştı. GAP’tan esinlenerek Orta Anadolu’nun, Karadeniz Bölgesinin, Doğu Anadolu’nun kalkınması için bölgesel kalkınma idarelerine ihtiyaç vardır; bu amaçla kanun teklifimizi verdik.

Orta Anadolu’nun 14 ilini kapsayan Konya, Niğde, Aksaray, Karaman, Nevşehir, Kırşehir, Kayseri, Kırıkkale, Yozgat, Çorum, Afyon İllerini, Ankara’nın güney ilçelerini, Eskişehir’in doğu ve güney ilçeleriyle, Kahramanmaraş’ın kuzey ilçelerini kapsayan KOP idaresinin kuruluşu, GAP’ta olduğu gibi bölgesel bir proje olacaktır. Çoksektörlü, çokamaçlı, komplike bir projedir. Genel gerekçesinde de belirttiğimiz gibi, ülkemizde, özellikle son yıllarda bölgelerarası gelişmişlik farkları artmıştır. Bu projenin en önemli amacı, Orta Anadolu’nun kurak, kaderini yağmura bağlamış topraklarını sulamaktadır.

14 ilin sulamaya elverişli alanı yaklaşık 8 milyon hektardır. Bugün, bu alanın, ancak 1 100 000 hektarı sulanmaktadır. Sulanmayan alanlar bir kayıptır, ülkenin kaybıdır, ekonominin kaybıdır.

Bugün, en çok ihtiyaç duyulan, yatırım, üretim ve istihdamın sağlanmasıdır. Bu bölge sulandığı takdirde köylümüz, çiftçimiz emeğinin karşılığını alacak; mevcut olan potansiyel değerlendirilerek, tarıma dayalı sanayi de gelişmiş olacaktır. Bunun sonucunda ihracat oranlarında büyük artışlar olacak, böylece, ülkenin kaynakları harekete geçirilmiş olacak, bundan da ülkemiz kârlı çıkacaktır.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri, Orta Anadolu’nun 14 ilinde, 7 milyon hektar alan sulandığında, ortalama dekardan 200 kilo olan buğday artışını kabul edersek, asgarîden yılda 14 milyon ton fazla buğday üretimi sağlanmış olacaktır; bu da, ülkemizin bugünkü üretimine yaklaşık bir üretimdir.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; özellikle sulama imkânlarının genişlemesiyle, tarım sektöründe enerji üretiminin artmasıyla da, sanayi sektöründe sağlanacak büyük gelişme sonucunda, Konya Ovası başta olmak üzere, Orta Anadolu yöresi kapsamında bulunan şehir, kasaba ve köylerimiz, kısa zamanda Türkiye’nin tarım, sanayi ve ticaret sektörleri bakımından gelişmiş yöreleri olacaktır.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; tespit edilen bu hedeflere ulaşmada gerekli süratin sağlanması, kanun kapsamına giren yörelerde, plan, altyapı, konut, sanayi, maden, tarım, enerji, ulaştırma ve eğitim gibi alanlarda hizmetlerin düzenli ve etkili bir şekilde yürütülmesiyle mümkün olacaktır.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; sanayi bölgeleri gelişecek, üniversiteler gelişecek, sağlık yatırımları artacak; 14 ilin sulanabilir alanlarının sulanması için yeni su kaynakların araştırılması gündeme gelecektir. Fırat Nehrinden, yapılacak tünel ve barajlarla, Kızılırmak aracılığıyla Orta Anadolu’ya su akıtılması, bu proje kapsamında sağlanmış olacaktır. KOP idaresinin kurulması halinde, ülkemiz, ekonomik güç kazanacaktır. Bu bölgede yaşayan insanlarımız, bu projeyle mutlu olacak, kalkınacak, ülkemizin yüzü gülecektir.

Saygıdeğer milletvekilleri, bu teklifin gündeme alınması hususunu takdirlerinize arz eder, Yüce Meclise saygılarımı sunarım. (Alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederiz Sayın Yavuz.

Sayın milletvekilleri, önerge sahiplerinin ve sayın milletvekilimizin görüşlerini dinlediniz.

Önergenin gündeme alınıp alınmaması hususunu oylarınıza sunuyorum: Gündeme alınmasını kabul edenler... Kabul etmeyenler... Oybirliğiyle kabul edilmiştir. (Alkışlar)

İkinci önergeyi okutuyorum:

6. – Uşak Milletvekili Mehmet Yaşar Ünal’ın, Yükseköğretim Kurumları Teşkilâtı Hakkında 41 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin Değiştirilerek Kabulüne Dair Kanun ile 78 ve 190 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamelerde DeğişiklikYapılması Hakkında Kanun Teklifinin (2/129) doğrudan gündeme alınmasına ilişkin önergesi (4/62)

17.11.1999

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

1.7.1999 tarihinde (2/129) sayıyla, Uşak’ta üniversite kurulması ile ilgili kanun teklifi verdim.

İçtüzüğün 37 nci maddesine göre kanun teklifimin doğrudan gündeme alınmasını arz ederim.

Mehmet Yaşar Ünal

Uşak

BAŞKAN – Önerge üzerinde, önerge sahibi Sayın Ünal; buyurun.

Süreniz 5 dakika efendim.

MEHMET YAŞAR ÜNAL (Uşak) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlarım.

Uşak Milletvekili Sayın Hasan Özgöbek ile birlikte, Uşak İlimizde bir üniversite kurulması konusunda vermiş olduğumuz kanun teklifinin gündeme alınarak, en kısa zamanda gerçekleşmesini istiyoruz ve bu nedenle de huzurlarınızdayım.

Önce, Uşak İlimizin, bu üniversiteyi nasıl hakkettiğini kısaca sizlere anlatmak istiyorum. 1992 yılından beri, halen ilimizde 2 adet fakülte, 1 adet dört yıllık yüksekokul ve 6 adet de meslek yüksekokulu, Afyon Kocatepe Üniversitesine bağlı olarak hizmet vermektedir. Bugün öğrendiğim mutlu bir habere göre de, fen-edebiyat fakültemizin kurulmasına ilişkin bir karar Bakanlar Kurulumuzdan çıkmıştır; hayırlı olsun ve teşekkür ediyorum.

Böylece, Ege Bölgesinin içbatı Anadolu kesiminde olan Uşak İlimizde -çevresindeki bütün illerde üniversite olmasına rağmen- bir üniversite yoktur. Oysa, Uşak İlimize, daha önce de önemli bir devlet yatırımı yapılmamıştır. Uşak İlinde bugüne kadar ne yapılabilmişse, Uşaklıların kendi gayretleriyle ve özsermayeleriyle gerçekleşmiştir. Bugün, biz, Türkiye’nin battaniye üretim merkeziyiz, büyük gazetelerin promosyon olarak verdiği battaniyelerin de yüzde 85’i Uşak’ta üretilmektedir. Deri sektöründe çok ileri durumda idik, bunlarla ilgili meslek yüksekokullarımız da vardır. Türkiye’de üretilen seramiğin yüzde 12’sini üretiyoruz; seramikle ilgili hem yüksekokulumuz hem de fakültede bölümlerimiz vardır, yani, biz, sanayi ile birlikte Uşak’taki yüksekokulların adaptasyonunu da sağlamış durumdayız.

Halihazırdaki öğrencilerimizi, yeterli yurt kapasitesiyle barındırdıktan başka, Kredi ve Yurtlar Kurumumuzun 1000 kişilik öğrenci yurdu, önümüzdeki yılbaşında hizmete girecektir. Yani, biz, sadece Uşak’ta üniversite kurulmasıyla ilgili bir yasa çıkarsak bile, altyapımız şu anda tamamdır.

Bunun yanında, Karun Hazineleri de Uşak Şehir Müzesindedir. Oradan geçenlerin gitmelerini de salık veririm.

Bu arada, ilimizi de kısaca tanıtmak istiyorum. Şehir merkezimizin nüfusu 125 000’dir. Bu arada, üniversitemizde 5 profesör, 2 doçent, 17 yardımcı doçent, 46 öğretim görevlisi, 6 okutman, 5 uzman olmak üzere, 131 akademik personel, 76 da idarî personel bulunmaktadır. Fen-edebiyat fakültesiyle ilgili olarak da bina tahsisi şimdiden yapılmıştır ve öğretimin de bazı bölümlerinin nasıl açılacağı, nasıl personel temin edileceği konusunda bir hayli adım atılarak önemli bir aşamaya gelinmiştir.

Değerli arkadaşlarım, üniversitesi olmayan bütün iller, illerinde bir üniversite kurulmasını istiyorlar; biz de istiyoruz.

Şimdi, size şu bilgileri sunmak istiyorum: Millî Eğitim Bakanlığı, YÖK ve DPT müştereken bir rapor hazırlamışlardır. Bu, yeni üniversitelerin kuruluş yerlerinin seçiminde uygulanacak ölçütleri belirlemektedir. Bu raporda yer alan koşulların en az iki katını biz Uşak’ta gerçekleştirmiş durumdayız. Bu raporda “bünyesinde oluşumunu tamamlamış en az 2’si fakülte olmak üzere yükseköğrenim kurumları bulunması gerekir” deniliyor; bizim, 3 fakültemiz, 1 tane dört yıllık yüksekokulumuz, 6 tane de meslek yüksekokulumuz var.

Yine, bu rapora göre, üniversite kurulması düşünülen illerde en az 5 000 öğrencinin, ortaöğretimden sonra, ÖSYM sınavlarına katılma koşulunu getirmişlerdir; oysa, bu konuda da biz,
10 000’lere varan öğrenci sayısıyla, bu koşulun da iki katını yerine getirmiş durumdayız.

Aynı rapora göre, toplam öğrencisi 10 000’i aşmayan illerde kurulu üniversitelerimizin, optimalaltı ölçekli kuruluşlar olarak çalışmak durumunda oldukları ve bunun başarılı olamayacağı vurgulanmaktadır; oysa, Uşak’ta ilköğretimde ve ortaöğretimdeki öğrenci sayımız 52 145’tir. Yani, bu yetkili kurulların öngördüğü koşulların beş katını gerçekleştirmiş durumdayız.

Yine bu raporda “yeni kurulacak olan yükseköğrenim kurumlarına mahallen sağlanacak destek olmalıdır” denilmektedir. Bu hususta Uşak Valiliği bünyesinde kurulmuş olan Uşak İli Kalkındırma Vakfı da, üniversite için bütün imkânları sunmaktadır ve üniversite kurulduğu takdirde, şu anda, rektörlük binası dahi tahsis edilmiştir.

Değerli arkadaşlarım, aslında, biz, üniversite olmayan tüm illerimizde, bir çerçeve yasa çıkararak, belirli altkoşullar yerine getirildiğinde, üniversite kurulmasını sağlamak zorundayız.

Son olarak şunu söylemek istiyorum: Üniversite olmayan illerde, üniversite, bir özlemdir, bir ışıktır, bir umuttur; o nedenle, hepinizin değerli oylarını bekliyor, saygılar ve sevgiler sunuyorum.

Teşekkür ederim. (DSP ve MHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederiz Sayın Ünal.

Başka söz isteyen?..

ARMAĞAN YILMAZ (Uşak) – İzninizle Sayın Başkan.

BAŞKAN – Buyurun Sayın Yılmaz.

Süreniz 5 dakikadır.

ARMAĞAN YILMAZ (Uşak) – Sayın Başkan, saygıdeğer milletvekilleri; Uşak İlinin bir milletvekili olarak, Uşak’taki müteşebbis ruhunun gelişmesinde en önemli payı elinde tutan eğitim sistemidir diyorum. Uşak’taki eğitimin yüksek oluşu, Uşak’ı birtakım sosyal hayatın içerisine itmiştir ve bu alanda kendini yetiştirmiş değerli insanlar mevcuttur.

Sayın vekillerim, Uşak’ta, halihazırda 3 adet fakültemiz, 7 tane meslek yüksekokulumuz mevcuttur. Dolayısıyla, Uşak’ta eğitim gören 3 500 civarında öğrencimiz mevcut olup, Uşak’ın sadece bu ihtiyacı karşılayabilmesi için bir üniversitenin kurulmasına imkân tanınması gerekmektedir.

İlmin olduğu yerde sosyal adalet, sosyal hayat da daha güzel olmaktadır. Bu vesileyle, kurulmasına teşebbüs ettiğimiz Uşak üniversitesi için gerekli oylarınızı istirham eder, hepinize saygılar sunarım. (MHP ve DSP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederiz Sayın Yılmaz.

Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.

Sayın milletvekilleri, gündemin “Seçim” kısmına geçiyoruz.

IV. – SEÇİMLER

A) KOMİSYONLARDA AÇIK BULUNAN ÜYELİKLERE SEÇİM

1. – Dışişleri Komisyonunda açık bulunan üyeliğe seçim

BAŞKAN – Dışişleri Komisyonunda boş bulunan ve Fazilet Partisi Grubuna düşen 1 üyelik için, Manisa Milletvekili Bülent Arınç aday gösterilmiştir.

Oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.

Yüksek Öğretim Kurulu, İstanbul Üniversitesi Rektörü ve üniversite giriş sınavlarıyla ilgili olarak ileri sürülen yolsuzluk ve usulsüzlük iddialarının araştırılarak, üniversitelerde yaşanan sorunlara çözüm bulunabilmesi için alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla, Genel Kurulun 16.11.1999 tarihli 20 nci Birleşiminde kurulan Meclis Araştırması Komisyonu, başkan, başkanvekili, sözcü ve kâtip seçimini yapamamıştır.

Bu komisyona seçilmiş bulunan sayın üyelerin, 1.12.1999 Çarşamba günü saat 11.00’de, anabina 2 nci kat, Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm Komisyonu salonunda toplanarak, başkan, başkanvekili, sözcü ve kâtip seçmini yapmalarını rica ediyorum.

Komisyonun toplantı yer ve saati, ilan tahtalarına da asılmıştır.

Gündemin “Sözlü Sorular” kısmına geçiyoruz.

V. – SORULAR VE CEVAPLAR

A) SÖZLÜ SORULAR VE CEVAPLARI

1. – İstanbul Milletvekili Ahmet Güzel’in, depremzedeler için İstanbul Valiliğince başlatılan yardım kampanyasında toplanan paraya ilişkin İçişleri Bakanından sözlü soru önergesi (6/193)

BAŞKAN – 1 nci sırada yer alan, İstanbul Milletvekili Ahmet Güzel’in, depremzedeler için İstanbul Valiliğince başlatılan yardım kampanyasında toplanan paraya ilişkin, İçişleri Bakanından sözlü soru önergesinin görüşmelerine başlıyoruz.

Soruyu cevaplandıracak Sayın Bakan?..

Sayın Bakanım, soruyu cevaplandırmak üzere hazır mısınız?

ULAŞTIRMA BAKANI ENİS ÖKSÜZ (İçel) – Yazılı cevap verelim.

BAŞKAN – Hayır... Siz, İçişleri Bakanına vekâlet mi ediyorsunuz?

ULAŞTIRMA BAKANI ENİS ÖKSÜZ (İçel) – Ben, İçişleri Bakanına vekâlet etmiyorum.

BAŞKAN - Soruyu cevaplandıracak Sayın Bakan yok.

Soru ertelenmiştir.

2. – Konya Milletvekili Veysel Candan’ın, Bakanlık Teftiş Kurulu Başkanı hakkındaki bazı iddialara ilişkin Bayındırlık ve İskân Bakanından sözlü soru önergesi (6/195)

BAŞKAN - 2 nci sırasında yer alan, Konya Milletvekili Veysel Candan’ın, Bakanlık Teftiş Kurulu Başkanı hakkındaki bazı iddialara ilişkin, Bayındırlık ve İskân Bakanından sözlü soru önergesinin görüşmelerine başlıyoruz.

Soruyu cevaplandıracak Sayın Bakan?.. Yok.

Soru ertelenmiştir.

3. – Balıkesir Milletvekili Tamer Kanber’in, Edremit’e zeytinyağı borsası kurulup kurulmayacağına ilişkin Sanayi ve Ticaret Bakanından sözlü soru önergesi (6/196)

BAŞKAN - 3 üncü sırasında yer alan, Balıkesir Milletvekili Tamer Kanber’in, Edremit‘e zeytinyağı borsası kurulup kurulamayacağına ilişkin, Sanayi ve Ticaret Bakanından sözlü soru önergesinin görüşmelerine başlıyoruz.

Soruyu cevaplandıracak Sayın Bakan?.. Yok.

Soru ertelenmiştir.

4. – Konya Milletvekili Özkan Öksüz’ün, şeker pancarı alımı ve satışına ilişkin Sanayi ve Ticaret Bakanından sözlü soru önergesi (6/197)

BAŞKAN – 4 üncü sırasında yer alan, Konya Milletvekili Özkan Öksüz’ün, şeker pancarı alımı ve satışına ilişkin, Sanayi ve Ticaret Bakanından sözlü soru önergesinin görüşmelerine başlıyoruz.

Soruyu cevaplandıracak Sayın Bakan?.. Yok.

Soru ertelenmiştir.

5. – Ankara Milletvekili M. Zeki Çelik’in, YAY-SAT A.Ş. ve Birleşik Basın Dağıtım A.Ş.’nin dağıtım tekeli oluşturdukları iddiasına ilişkin İçişleri Bakanından sözlü soru önergesi (6/198)

BAŞKAN – 5 inci sırasında yer alan, Ankara Milletvekili M. Zeki Çelik’in, YAY-SAT A.Ş. ve Birleşik Basın Dağıtım A.Ş’nin dağıtım tekeli oluşturdukları iddiasına ilişkin, İçişleri Bakanından sözlü soru önergesinin görüşmelerine başlıyoruz.

Soruyu cevaplandıracak Sayın Bakan?.. Yok.

Soru ertelenmiştir.

6. – Şanlıurfa Milletvekili Zülfükar İzol’un, Güneydoğu Anadolu Bölgesinin kalkınmasını sağlamaya yönelik önlemlere ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/201)

BAŞKAN - 6 ncı sırasında yer alan, Şanlıurfa Milletvekili Zülfikar İzol’un, Güneydoğu Anadolu Bölgesinin kalkınmasını sağlamaya yönelik önlemlere ilişkin, Başbakandan sözlü soru önergesinin görüşmelerine başlıyoruz.

Soruyu cevaplandıracak Sayın Bakan?.. Yok.

Soru ertelenmiştir.

7. – Giresun Milletvekili Hasan Akgün’ün, fındık stoklarına ve alımlarına ilişkin Sanayi ve Ticaret Bakanından sözlü soru önergesi (6/204)

BAŞKAN – 7 nci sırasında yer alan, Giresun Milletvekili Hasan Akgün’ün, fındık stoklarına ve alımlarına ilişkin, Sanayi ve Ticaret Bakanından sözlü soru önergesinin görüşmelerine başlıyoruz.

Soruyu cevaplandıracak Sayın Bakan?.. Yok.

Sorunun görüşülmesi ertelenmiştir.

8. – İstanbul Milletvekili Ahmet Güzel’in, İstanbul’da yapılacak olan tüp geçide ilişkin Ulaştırma Bakanından sözlü soru önergesi (6/208)

BAŞKAN – 8 inci sırasında yer alan, İstanbul Milletvekili Ahmet Güzel’in, İstanbul’da yapılacak olan tüp geçide ilişkin, Ulaştırma Bakanından sözlü soru önergesinin görüşmelerine başlıyoruz.

Soruyu cevaplandıracak Sayın Bakan?.. Hazır.

Soru önergesini okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorumun, Ulaştırma Bakanı Sayın Enis Öksüz tarafından sözlü olarak cevaplandırılmasını saygılarımla arz ederim. 14.10.1999

Ahmet Güzel

İstanbul

Soru: İstanbul’da yapılması düşünülen tüp geçidin içinden araba geçişi düşünülüyor mu?

BAŞKAN – Sayın Bakan, buyurun.

Süreniz 5 dakikadır efendim.

ULAŞTIRMA BAKANI ENİS ÖKSÜZ (İçel) – Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; Bakanlığımızca hazırlanan Boğaz Tüp Geçişi Projesinde kara taşıt geçişi bulunmamaktadır.

Projeye kara taşıt geçişi eklenmeyişinin sebepleri şu şekilde tespit edilmiştir:

Bakanlığımızca hazırlanan projeyle, boğaz öngörünüm alanlarında köprüler, viyadükler ve batıp çıkan tünellerle İstanbul’un tarihî doğal yapısı ve yeşil alanları tahrip edilmeyecektir. Çalışmalar, Kültür ve Tabiat Varlıkları Yüksek Kurulunun önerileri doğrultusunda yürütülmüştür.

Projede, otomobil kullanımını teşvik edici değil, planlanan otoparklar ve toplu taşımda sağlanacak hızlı, ucuz ve güvenli erişebilirlikle caydırıcı rol oynayarak raylı sistemin kullanımı cazip hale getirilecek; böylece, kent merkezinde ve köprülerdeki otomobil baskısı azalacak ve İstanbul, özlenen trafik akışına kavuşacaktır.

Karayolu geçişiyle otomobil trafiği, bugün tıkanmış olan her iki yakadaki ana noktalarla, günlük ilave 120 000 araç yükü getirerek, kent merkezinin tamamen boğulmasına sebep olacaktır. Keza, bugün, her iki boğaz köprüsünde zirve saatlerde ortaya çıkan ve onlarca kilometre uzayan kuyrukların, kentin ana arterlerine ve sokaklarına uzaması kaçınılmaz olacaktır.

Projeye kara taşıt geçişi eklenmesi, sadece yollardaki trafiği tamamen hareketsiz hale getirmekle kalmayacak, merkezdeki otopark talebini, park yeri bulma sorunlarını da artıracak ve çözümlerin daha zor ve pahalı olmasına yol açacaktır. Kent merkezinde tıkanan trafikle birlikte toplutaşım araçlarının -otobüslerin- hızları daha da düşecek ve toplutaşım işletmeciliğinin verimliliği ortadan kalkacaktır.

Dünyada, kent merkezine otomobille giriş yasaklanırken ve yüksek düzeyde ücretlendirilirken, İstanbul’da kent merkezine otomobille girişi destekleyecek bir yatırım yapılmış olacaktır. Merkezde yığılacak otomobiller nedeniyle artacak araç sayısı ve buna bağlı oluşacak tıkanıklık, kent merkezinde hava kirliliğinin daha da artmasına yol açacaktır. Halbuki, hazırlanmış olan projenin gerçekleşmesiyle, yılda 270 000 metreküp sadece karbondioksit gazında azalma olacaktır. Yaklaşık 2 000 metrelik karayolu tüp tünelinin havalandırılmasının maliyeti çok yüksek olacağı gibi, boğazın iki yakasında yer alacak havalandırma binalarından çıkacak kirli hava, boğaz üzerine bir bulut halinde çökecektir. Çelik olarak projelendirilen tüp tünel, karayolu da geçmesi durumunda zorunlu olarak betonarmeye dönüşecek ve sistemin depreme dayanıkllılığı azalacaktır.

Yukarıda sayılan bu hususlar dikkate alınarak, projeye, kara taşıt geçişi eklenmemiştir. Zaten, dünyanın hiçbir ülkesinde de, kara taşıtı ve demiryolu geçişi birlikte kredi veren bir finans müesssesi de çıkmamıştır.

0,75 faizli, on yıl ödemesiz ve kırk yıl vadeli bir kredi olup, Japon-Türk işbirliği konsorsiyumuyla gerçekleştirilecektir ve çevreci bir projedir. Denizin 58 metre altında toprağa gömülmüş vaziyette tüneller yerleştirilecektir. 9.3 şiddetindeki depreme dayanıklı bir tünel olacaktır. Dolayısıyla, karayolu da geçecek olduğu takdirde, Söğütlüçeşme, Kadıköy, Zeytinburnu ve Yedikule’deki önemli yerler istimlak edilmek zorunda kalınılacaktır. Bunun da maliyeti, 7 ile 7,5 milyar dolarlık bir kredidir. Zaten, böyle bir krediyi teklif eden ve kabul edilebilecek bir kredi veren bir müessese de bulunmadığı için, bu masrafın altından, ülkemizin, bugünkü şartlarda kalkması mümkün değildir; ama, dünyanın en ucuz kredisinin Japon OECF tarafından verilmesi dolayısıyla... Tekrar ediyorum 0,75 faizli; yüzde 1 bile değil; on yılı ödemesiz ve kırk yıl vadelidir. Dolayısıyla, tünel, beş yıl sürecektir; beş yıl da kazanç getirecektir; daha sonra da, bunlar, küçük taksitler halinde ödenmiş olacaktır. Bir yakadan öbür yakaya, 1 saatte 100 000 kişi; iki taraflı çalışacak ve 200 000 kişi taşınabilecektir. Aynı zamanda, bu trafiğin, 4’ü yer altında 37 tanesi yerüstünde otoparklı istasyonlar şeklinde çözümü bulunacağı için, isteyen arabasıyla gelecek, otoparka arabasını bırakıp, 8 dakikada bir taraftan öbür tarafa geçecek, işini bitirdikten sonra, memursa veya işadamıysa, tekrar, aynı şekilde evine dönebilecektir. Proje, fevkalade ciddî bir projedir, finansmanı bulunmuş bir projedir. Diğerlerinin finansmanı bulunamamıştır; ama, ileride uygun, kabul edilebilir finansman bulunursa, karayolu geçidi de ayrıca yapılabilir.

Teşekkür ediyorum.

BAŞKAN – Teşekkür ederiz Sayın Bakan. (MHP ve DSP sıralarından alkışlar)

Sayın Güzel, bir sorunuz var mı efendim?..

AHMET GÜZEL (İstanbul) – Yok efendim.

BAŞKAN – Peki, teşekkür ediyoruz.

Soru cevaplandırılmıştır.

9. – İstanbul Milletvekili Ahmet Güzel’in, Emlâk Bankasının yapmış olduğu Sinanoba ve Mimaroba konutları girişine yapılacak üstgeçide ilişkin, Bayındırlık ve İskân Bakanından sözlü soru önergesi (6/209)

BAŞKAN – 9 uncu sırada yer alan, İstanbul Milletvekili Ahmet Güzel’in, Emlak Bankasının yapmış olduğu Sinanoba ve Mimaroba konutları girişine yapılacak üstgeçide ilişkin, Bayındırlık ve İskân Bakanından sözlü soru önergesinin görüşmelerine başlayacağız.

Soruyu çevaplandıracak Sayın Bakan?.. Yok.

Sorunun görüşülmesi ertelenmiştir.

10. – Ordu Milletvekili Hasan Fehmi Konyalı’nın, Ordu İli ve Fatsa İlçesi Devlet hastanelerinin baştabiplerinin görevden alınış nedenlerine ilişkin, Sağlık Bakanından sözlü soru önergesi (6/211)

BAŞKAN – 10 uncu sırada yer alan, Ordu Milletvekili Hasan Fehmi Konyalı’nın, Ordu İli ve Fatsa İlçesi Devlet Hastanelerinin baştabiplerinin görevden alınış nedenlerine ilişkin, Sağlık Bakanından sözlü soru önergesinin görüşmelerine başlayacağız.

Soruyu cevaplandıracak Sayın Bakan?.. Yok.

Sorunun görüşülmesi ertelenmiştir.

11. – Konya Milletvekili Veysel Candan’ın, Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanı ve Başbakan Yardımcısının Rusya ziyaretine ve “Mavi Akım” Projesine ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi ve Enerji ve Tabiî KaynaklarBakanı ve Başbakan Yardımcısı Mustafa Cumhur Ersümer’in cevabı (6/212)

BAŞKAN – 11 inci sırada yer alan, Konya Milletvekili Veysel Candan’ın, Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanı ve Başbakan Yardımcısının Rusya ziyaretine ve Mavi Akım Projesine ilişkin, Başbakandan sözlü soru önergesinin görüşmelerine başlıyoruz.

Soruyu cevaplandıracak Sayın Bakan?.. Burada.

Soru önergesini okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın Başbakan Sayın Bülent Ecevit tarafından sözlü olarak cevaplandırılması hususunu saygılarımla arz ederim. 18.10.1999

Veysel Candan

Konya

Bilindiği üzere, bir süre önce, Anavatan Partisi Genel Başkanı Mesut Yılmaz, kardeşi Turgut Yılmaz, bazı işadamlarını ve Enerji Bakanı Cumhur Ersümer’i de yanına alarak Moskova’yı ziyaret etmişlerdir. Bu arada, Rusya Enerji Bakanından randevu talep edilmesine rağmen, bu talep kabul edilmemiştir. Bu sebeple;

1. Bu ziyarette Enerji Bakanı resmî görevle mi gönderilmiştir?

2. Resmi görevle gönderilmişse, Rus yetkililerle hangi konular görüşülmüştür?

3. Ruslarla imzalandığı söylenen Mavi Akım Projesiyle bu ziyaretin bir ilişiği var mıdır?

4. Rusya’dan doğalgaz alımını programlayan Mavi Akım Projesiyle ilgili yapılmış resmî bir anlaşma var mıdır?

5. Projenin bir bölümü olan Samsun-Ankara boruhattı, ihalesiz olarak ANAP eski Çankaya Belediye Başkanına verildiği ve 50 000 000 dolar avans ödendiği doğru mudur?

BAŞKAN – Soruyu cevaplandırmak üzere, Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Sayın Cumhur Ersümer, buyurun efendim.

Süreniz 5 dakikadır.

ENERJİ VE TABİÎ KAYNAKLAR BAKANI VE BAŞBAKAN YARDIMCISI MUSTAFA CUMHUR ERSÜMER (Çanakkale) – Sayın Başkan, sayın üyeler; sizleri, öncelikle saygıyla selamlıyorum.

Tabiî, Sayın Başkanın, hemen şimdiden müsamahasını arz edeceğim. 5 dakikada, bu 5 tane soruya, kaçar saniye cevap vereceğimi ben de bilemiyorum; ama, çok net birtakım şeyleri söylemek istiyorum.

Şimdi, sorulara şöyle bir bakarsak “Enerji Bakanı davetli midir?..” Ben, Enerji Bakanı olarak, eylül ayının ilk haftasında, Rus Enerji Bakanı tarafından Rusya’ya davet edildim; ancak, o günkü programlarımın uygun olmaması nedeniyle gidemedim. Gidemeyeceğimi belirttim; müteakiben, tekrar sayın bakandan resmî bir davet geldi; “İşbu mektupla, sizi, Türkiye Cumhuriyetinin iktidardaki koalisyon hükümeti üyesi olan, Sayın Mesut Yılmaz başkanlığındaki bir heyetle birlikte 19-21 Eylül 1999 tarihleri arasında Moskova’ya davet etmekten şeref duyarım” diye başlayan bir resmî davet aldık.

Tabiî, bizim Rusya’da bulunduğumuz esnada, benim resmî görüşmelerim oldu. Enerji Bakanının programının son anda değişmesi nedeniyle bu görüşmeyi sağlamak mümkün olmadı, önerilen bakan başyardımcısıyla da ben görüşmek istemedim; ama, neticede, Gasprom Başkanı Mister Vyahırev ile heyetler arası resmî görüşmelerde bulunduk. Tabiî ki, ülkenin Enerji Bakanı olarak yaptığımız bu resmî görüşmelerde, doğaldır ki, Rusya ile müşterek projelerimizden biri olan Mavi Akımla ilgili de görüşmeler oldu. Bu hususu kısaca böyle belirttikten sonra, diğer soruya geçiyorum.

“Rusya’dan doğalgaz alımını planlayan Mavi Akım Projesiyle ilgili yapılmış bir resmî anlaşma var mıdır?” Bu soruyu soran sayın milletvekili arkadaşımızın da içinde bulunduğu Türkiye Büyük Millet Meclisinde, iki hükümet arasında imzalanan Mavi Akımla ilgili hükümetler arası anlaşma onaylandı ve bu onaylanan anlaşma da 4 Nisan 1998 tarihli Resmî Gazetede yayımlandı. Anlaşma vardır ve bu anlaşmanın Türkiye Büyük Millet Meclisinde görüşülmesi esnasında da, yine, soruyu soran arkadaşımızın grubuna mensup olan milletvekili Sayın Güneri, grup adına yaptığı konuşmada “Bu düşüncelerle, oyumuzun müspet olacağını ifade ederek Sayın Başkan ve Heyetinizi saygıyla selamlıyorum”diyerek konuşmasını bitiriyor.

Herhalde, bu kadar kısa bir sürede bu kadar verdiğim cevap yeterli olmuştur diye düşünüyorum.

Yine devam ediyorum. “Projenin bir bölümü olan Samsun-Ankara boru hattı, ihalesiz olarak, ANAP Çankaya Belediyesi eski Başkanına verildiği, 50 000 000 dolar avans ödendiği doğru
mudur?”

Yine, biraz önce belirttiğim bu anlaşmanın 3 üncü maddesini -ki, bu anlaşma, Bakanlar Kurulu kararıyla kararname olarak yayımlanmış- Resmî Gazeteden okumak istiyorum “Söz konusu doğalgaz boru hattı -yani, Samsun-Ankara doğalgaz boru hattını konuşuyor ve bütün projenin bir kısmını kavrıyor- Rusya Federasyonu topraklarında ve Karadeniz altında, Rao Gasprom tarafından; Türkiye Cumhuriyeti topraklarında ise, yine, Rao Gaspromun ana inşaat şirketi ve Türk şirketleriyle oluşturulan bir konsorsiyum tarafından inşa edilecektir” hükmü var.

Ben, bir Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanı olarak, Meclisten geçmiş, Resmî Gazetede yayımlanmış, kanun hükmünü almış bir anlaşmanın 3 üncü maddesini uyguladım. Gasproma yazı yazdık; bize, onlar, ana inşaat şirketlerini ve oluşturdukları konsorsiyumdaki Türk ortaklarını bildirdiler. Tabiî, burada, biz, bir ihale gerçekleştirmedik, anlaşmanın bu hükmünü uyguladık. Netice itibariyle, burada, bir şirketin, bizim tarafımızdan veya BOTAŞ tarafından belirlenmesi söz konusu
değildir.

Adı geçen arkadaş da, ANAP belediye başkanlığı, belediye başkan adayı, çeşitli yerlerde ilçe başkanı falan diye de geçiyor; ben araştırdım, ilçe başkanı falan da değildir. ANAP’lı olduğu söylenilen bir arkadaştır, diğer ortağı da CHP’li olduğu söylenilen bir arkadaştır. Burada herhangi bir siyasî mülahazayla hareket edilmiş gibi bir intiba yaratmak üzere yazılanları, çizilenleri de hayretle karşılıyorum.

Tabiî, yine, kısa kısa devam etmek istiyorum.

Ödenen avnastan bahsediliyor; BOTAŞ’ın yapmış olduğu bütün ihalelerde, özellikle boru hattı ihalelerinde yüzde 15 tutarında avans ödenir; bu avans da, 400 küsur milyon dolar olarak kabul edilen bu boru hattının yapımıyla ilgili kısımda 52 000 000 dolar olarak tespit edilmiş ve öden-
miştir...

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Sayın Bakan, 1 dakika eksüre veriyorum; toparlayınız lütfen.

ENERJİ VE TABİî KAYNAKLAR BAKANI VE BAŞBAKAN YARDIMCISI MUSTAFA CUMHUR ERSÜMER (Devamla) – Sayın Başkanım, bir şeyi arz edebilir miyim: Aynı konuda, Sayın Kamer Genç’in, 14 üncü sırada bir sorusu var; yine, aynı konuda, Sayın Veysel Candan’ın, 44 üncü sırada bir sorusu var. Ben, burada bu cevapları verdikten sonra, artık, kendimi, hepsine cevap vermiş kabul etmek durumundayım. Sayın Başkanım, eğer, izniniz olursa, bu sorularla ilgili zamanı da buraya lütfederseniz bir netice alırız diye düşünüyorum.

BAŞKAN – Sayın Bakan, 12 nci sırada yer alan soruyu da okutalım, diğer soruyu da okutalım ve hepsini birlikte toplam süre içerisinde yanıtlayın.

ENERJİ VE TABİî KAYNAKLAR BAKANI VE BAŞBAKAN YARDIMCISI MUSTAFA CUMHUR ERSÜMER (Devamla) – 44 üncü sırada da bir soru var; lütfederseniz çok memnun olurum Sayın Başkanım.

BAŞKAN – O iki soruyu da okutalım, ikisini birlikte yanıtlayın efendim.

ENERJİ VE TABİÎ KAYNAKLAR BAKANI VE BAŞBAKAN YARDIMCISI MUSTAFA CUMHUR ERSÜMER (Devamla) – Peki efendim.

BAŞKAN – Teşekkür ederiz Sayın Bakan.

ENERJİ VE TABİÎ KAYNAKLAR BAKANI VE BAŞBAKAN YARDIMCISI MUSTAFA CUMHUR ERSÜMER (Devamla) – Ben yerime geçeyim mi Sayın Başkan?

BAŞKAN – Yerinize buyurun, soruları okutayım.

Gündemin “Sözlü Sorular” kısmının 12 inci ve 44 üncü sırasında bulunan soruları okutacağım; daha sonra da, hazır olduklarını ifade ettikleri için, Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanı ve Başbakan Yardımcımız Sayın Cumhur Ersümer’den, her ikisini birlikte cevaplandırmasını isteyeceğiz.

12. – Tunceli Milletvekili Kamer Genç’in, Rusya’dan getirilecek doğalgazla ilgili “Mavi Akım Projesi”ne ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi ve Enerji ve Tabiî KaynaklarBakanı ve Başbakan Yardımcısı Mustafa CumhurErsümer’in cevabı (6/214)

13. – Konya Milletvekili Veysel Candan’ın, “Mavi-Akım” Projesine ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi ve Enerji ve Tabiî KaynaklarBakanı ve Başbakan Yardımcısı Mustafa CumhurErsümer’in cevabı (6/247)

BAŞKAN – 12 nci sırada yer alan, Tunceli Milletvekili Kamer Genç’in, Rusya’dan getirilecek doğalgazla ilgili Mavi Akım Projesine ilişkin, Başbakandan sözlü soru önergesi (6/214) ile 44 üncü sırada yer alan, Konya Milletvekili Veysel Candan’ın, Mavi Akım Projesine ilişkin, Başbakandan sözlü soru önergelerini(6/247) birlikte görüşmeye başlıyoruz.

Buyurun, her iki soruyu da okuyalım efendim:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aracılığınızla aşağıdaki sorularımın Başbakan tarafından sözlü olarak cevaplandırılmasını saygılarımla arz ederim. 20.10.1999

Kamer Genç

Tunceli

Rusya’dan getirilecek doğalgaz Mavi Akım Projesi olarak değerlendirilmekte ve bu proje ile Rusya’dan gelip Karadeniz altından Samsun ve Ankara’ya doğalgaz getirilmesi kararlaştırılmıştı.

1. Bu projenin bugüne kadar Rusya tarafından yapılacak bölümü ile Karadeniz altında geçilecek kısmı için herhangi bir ihale yapılmış veya başka bir suretle herhangi bir faaliyet bulunmakta mıdır?

2. Bu projenin Samsun-Ankara arasının, Mesut Yılmaz’a yakınlığı ile bilinen Haznedaroğlu-Öztaş ortaklığına özel bir ihale sistemi ile verildiği ve daha hiçbir işe başlanılmadığı halde firmaya 54 000 000 dolar avans verildiği doğru mudur?

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın Başbakan Sayın Bülent Ecevit tarafından sözlü olarak cevaplandırılması hususunu saygılarımla arz ederim. 5.11.1999

Veysel Candan

Konya

Bilindiği gibi, 15 Aralık 1997’de Türkiye-Rusya arasında doğalgaz anlaşması imzalandı ve 627 sıra sayılı Kanunla kesinleşti. Ancak, kesinleşen metnin 3 üncü maddesinde müteahhit firma adları da yazılarak, Türkiye Büyük Millet Meclisi yanıltıldı. BOTAŞ, ucunda rekabet oluşturmayacak bir müteahhit firma buldu ve 339 milyar dolar Samsun-Ankara hattı ihale edildi. Bazı yetkililer bu fiyatın çok yüksek olduğunu belirtmektedirler. Bu işlerle ilgili olarak Sayın Mesut Yılmaz, kardeşi ve Enerji Bakanı Sayın Ersümer gayriresmî Rusya seyahatinde bulundu. Bu sebeple;

1. Sayın Mesut Yılmaz, kardeşi ve Sayın Ersümer resmî görevli mi gitmişlerdir? Moskova’da kimlerle görüşmüşlerdir?

2. Türkiye-Rusya arasında yapılan resmî anlaşmalar parlamentolardan henüz geçmeden, neden Samsun-Ankara hattı ihale edildi?

3. Samsun-Ankara hattının ihalesi verilen Öztanlar ve Haznedaroğlu Firmalarının, Anavatan Partisi Teşkilatıyla ilgisini biliyor musunuz?

4. Mavi Akım Projesini baştan sona ekonomik, stratejik açıdan bir kere daha inceletmeyi düşünüyor musunuz?

BAŞKAN – Soruları cevaplanıdırmak üzere, Başbakan Yardımcısı ve Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanı Sayın Cumhur Ersümer; buyurun.

Süreniz 10 dakikadır efendim.

ENERJİ VE TABİî KAYNAKLAR BAKANI VE BAŞBAKAN YARDIMCISI MUSTAFA CUMHUR ERSÜMER (Çanakkale) – Sayın Başkanım, kıymetli arkadaşlar; sizleri tekrar saygıyla selamlıyorum.

Avans konusunda kalmıştık; isterseniz, oradan devam edelim: Bu avansın, BOTAŞ’ın yapmış olduğu boru hatlarıyla ilgili çalışmalarda bir zaruret olduğunu belirtmiştim ve hatta... Kısaca bir karar okuyacağım: “Hükümetin değişiklik döneminde olması nedeniyle, Yüksek Planlama Kurulunun, oluşturulmasının daha önce uygulamalardan tespit edildiği ve uzun zaman alabileceği, bu sürenin ise, stratejik olarak, gerek ülke doğalgaz talebinin karşılanmasında gerekse Genel Müdürlüğünüz yükümlülüğündeki faaliyetlerin yürütülmesinde telafisi imkânsız büyük problemlere yol açacağı belirlenmiştir” gerekçesiyle birlikte “Yukarıda belirtilen açıklamalar ışığında konunun önemine ve Başbakanlık Yüksek Denetleme Kurulu üyelerinin yönlendirmelerine binaen söz konusu projeler için gerekli harcamaların, limitler dahilinde kalmak üzere, ödenebilmesi Bakanlığımızca uygun görülmüştür.” İmza: Recai Kutan. Ne zaman?.. İran doğalgazıyla ilgili ihale edilen kısım için ödenen 17,5 milyon dolarlık avansın belgesidir. Yani, Sayın Kutan’ın o gün yaptığı doğru ise, bugün benim yaptığım da doğrudur. Açıkça söylüyorum; o gün yaptığı yanlışsa, bugün benim yaptığım da yanlıştır; onu da kabul ediyorum.

Diğer bir konu; bütün bu işlemleri sadece Türkiye Büyük Millet Meclisinin huzuruna getirip burada sizleri bilgilendirme imkânı vermelerin dışında, bu belli arkadaşlarımız, halen “gazetecik” diye adlandırabileceğimiz belli yayın organlarından ve “yazarcık” diyebileceğimiz belli köşe yazarlarının köşelerinden, alıyorlar, belli maksatlara matuf olarak kullanma çabası içinde oluyorlar. Neymiş efendim, bundan önceki genel müdür, bu projeyi imzalamamış, ben, bu genel müdürü görevden almışım, yerine başkasını atamışım!..

Sevgili arkadaşlar, ben, 12 Ocak 1999 tarihinde bakanlıktan ayrıldım; benden sonra, 56 ncı hükümetin sayın bakanı, Ziya Aktaş, göreve geldiler; benim ayrılmamı müteakiben, o günkü BOTAŞ Genel Müdürü de 18 Nisan seçimlerindeki adaylığı nedeniyle görevinden istifa etti ve şu anda görev yapan genel müdür de, atama kararı 26 Şubat 1999’da, benim görevde bulunmadığım bir anda sevk edildi ve resmî göreve başlama tarihi de 19 Mart 1999; yani, bunlar, devletin arşivlerinde kararnameyle belirlenen, sayın bakanların, Sayın Cumhurbaşkanının imzasıyla tebeyyün eden, gerçekleşen işlemler.

Şimdi, bu işlemler orada dururken, kalkıp, gazetelere “Enerji Bakanı bu işleri kolaylaştırmak için genel müdürü değiştirdi” demenin adını bana burada kim söyleyecek ? Bu, haysiyet cellatlığıdır; bu, siyasî düşmanlıktır. Bunun adını ne koyarsanız koyun; ama, doğru değildir, yanlıştır. Ben, bunun hesabını mahkemelerde soracağım -davalar açıyorum- hem bu dünyada soracağım hem öbür dünyada da iki elim yakanızda olacak. Bu haksızlıkları biz hakketmiyoruz. Biz, Türkiye’nin projelerini bir an önce gerçekleştirme çabamızı sürdürüyoruz. Bunu da burada kısaca bu şekilde belirlemek istiyorum.

Yine “fiyatlar nasıl teşekkül etmiştir, nasıl oluşmuştur” diye sorulmuştu; biz, bakmışız Doğubeyazıt’taki doğalgaz boru hattında 48 inçlik boru... Yine, burada da Samsun-Ankara doğalgaz boru hattı da 48 inçlik bir boru hattı. Birim maliyeti, Doğubeyazıt’ta, kilometre başına 596 761 dolar. Samsun-Ankara hattına bakıyoruz, kilometre başına birim fiyatı 571 761 dolar; yani, öyle pahalıya verilen, gözden kaçırılan bir işin olduğu söz konusu değildir; yani, normal, serbest ihaleyle gerçekleştirilen Doğubeyazıt-Erzurum boru hattından -ki, iki sene sonra yapılan bir ihaledir- daha ucuz fiyata verilmiştir. Sadece boru fiyatlarında mı, hayır; kompresör fiyatlarında da; çünkü, bu ihale kapsamında sadece boru yok, kompresörler de var.

Şöyle bir bakıyoruz; Doğubeyazıt kompresör istasyonunda ortalama maliyet birim fiyatı
1 280 413 ABD Doları. Bizim gerçekleştirdiğimiz 33 megavatlık bu işle ilgili bakıyoruz;

1 284 413’le 33 megavatı çarptığınızda; yani, oradaki fiyatı uyguladığınızda, 42 385 000 ABD Doları tutuyor. Bizim kapsama aldığımız, avans ödediğimiz proje bedelinde kompresör istasyonuna baktığınızda, 40 869 000 dolar; yani, 2 000 000 dolar daha ucuz. Neye göre ucuz; Doğubeyazıt istasyonunda belirlenen fiyatlara göre ucuz ve iki sene sonra ucuz.

Tabiî, burada yapılan işleri bir hükümeti yıpratmak veya bir bakanı yıpratmak noktasında, âdeta, şahsın meselesi haline getirmek ve neticede, yapılan işleri bu manada gölgeleme çabası içinde olmak, şimdiye kadar böyle davranan hiç kimseye hiçbir şey sağlamadı. Ben, açıkça söylüyorum: Bakü-Ceyhan görüşmelerini sürdürürken de birtakım suçlamalara hedef olduk; efendim, Türkmen doğalgazıyla ilgili çalışmaları sürdürürken de birtakım suçlamalara hedef olduk; ama, Allah’a şükürler olsun, Dışişleri Komisyonundaki brifingten çıkarken belirttim: “Bu, her iki projede gerçekleşecek ve bugün, bu suçlamaları bize iletenler mahcup olacaklar, utanacaklar” dedim. İşte, AGİT Zirvesi kapsamında, şükrediyorum, şahsımla ilgili bir farklılık yaratma çabası içinde söylemiyorum: Türkiye, bu, dev gibi iki projeyi gerçekleştirmiştir, AGİT Zirvesi kapsamında imzalanmıştır. Şimdi, geriye dönüp şöyle bir bakın; Rusya bölümüyle ilgili, Karadeniz geçişiyle ilgili kesin kontrat, İtalyan-Hollanda firmaları tarafından imzalandı. Ne gün; salı günü, 23’ünde ve yine çeşitli tartışmalara hedef olan protokol da, Rus Dumasının çifte vergilendirmeye ait anlaşmayı imzalamasını müteakiben yürürlüğe girmek üzere, Dışişleri temsilcisi büyükelçimiz tarafından imzalandı, Rusya hükümetinden geçti, şimdi Dumada değerlendiriliyor; ama, anlaşma, zaten Dumadan geçmişti, ek protokoldur geçmeyen.

Şimdi, netice ne olacak? Rusların bize verdiği süre 7 ay; 7 ay içinde Karadenizden geçip Samsun’a geleceğiz diyorlar. Biz de, bu süre içinde, Samsun-Ankara doğalgaz boru hattını bitirme çabası içinde olacağız, inşallah bitireceğiz ve neticede, işte bu, 16 milyar metreküplük doğalgaz Samsun’a gelecek; oradan, Ankara’ya ve Türkiye’nin hizmetine sunulacak. Bununla da kalmayacak, 2002 yılı itibariyle, AGİT’te imzaladığımız anlaşma gereği, Türkmenistan doğalgazı da 2002 yılında Gürcistan sınırına gelecek, onu da Türkiye’ye taşıyacağız.

Şimdi, 16 milyar oradan, 16 milyar buradan, niye dün elektrikleri kestiniz Sayın Bakan diyeceksiniz. Tabiî, onu da anlatmak durumundayım, güncel bir mesele, Meclisin ıttılaına sunmak zorundayım. Bizim, şu anda almakta olduğumuz doğalgaz “batıdan” tabir ettiğimiz, 1985’ten itibaren alınan ve şu anda LNG’yle beraber 10 milyar metreküpü biraz geçen bir doğalgaz alımıdır. Ukrayna geçişinde -çünkü, bu gaz, 3 ülkeyi geçerek geliyor; Ukrayna, Romanya ve Bulgaristan- önemli miktarda bir gaz çekişi olması nedeniyle, 55 bar olması gereken basınç, 40-42 bara düştü; ama, hızla artıyor; hemen hemen her saat başı, bir 10 000 metreküplük artış kaydediyoruz. Biraz önce, Trakya Elektrik Santralını devreye aldık ve yine, aynı kapsamda, Bulgaristan’dan almakta olduğumuz elektriğe ek olarak, 250 megavatlık bir elektrik alışı konusunda da bir anlaşma imzaladık, fakslaştık; o da, günde 8 000 000 kilovatsaatlik bir artış sağlayacak.

Netice itibariyle, gazın bu artışı devam ederse, Bursa-Ovaakça Doğalgaz Santralını devreye aldığımızda, bu akşam geç saatlerde de olsa, elektrik kesintilerini kaldıracağız.

Yani, ben, Türkiye’nin 1 milimetreküp dahi doğalgaz depolama imkânı yok derken, işte bu anı kastediyordum; ben, Türkiye olarak bıçak sırtında bir enerji sektörünü sürdürüyoruz, ateşten koltukta oturuyoruz derken, işte bu günleri kastederek söylüyordum; ama, Türkiye, bunların hepsini aşacak; Türkiye’de, bunları aşma noktasında azim vardır, kararlılık vardır.

Eğer, siz, ülkenizde yaşayan vatandaşları, çağdaş ülkelerin kullandığı yılda 8 000 kilovatsaatlik bir enerji-elektrik tüketimine ulaştırmayı hesaplıyorsanız, -on beş yılda gelebildiğiniz yer- sadece 5 ilinize ulaştırabildiğiniz doğalgazı geri kalan 75 vilayetinize de ulaştırmak istiyorsanız, bu azimle, bu arzu içerisinde çalışıyorsanız ve bu desteği de görüyorsanız, Allah’ın izniyle, bütün bu projeleri Türkiye gerçekleştirecektir diye düşünüyoruz.

Tabiî, bu konular, daha çok tartışılacak. Ben, Plan ve Bütçe Komisyonundaki konuşmamda da söyledim, burada da bu sorular nedeniyle ifade ediyorum...

BAŞKAN – Sayın Bakan, cevaplandıracağınız konu iki soru olduğu için, 2 dakika ilave süre veriyorum, lütfen toparlayınız.

ENERJİ VE TABİî KAYNAKLAR BAKANI VE BAŞBAKAN YARDIMCISI MUSTAFA CUMHUR ERSÜMER (Devamla) – Çok teşekkür ediyorum.

Yine, aynı şekilde, bütçemizin görüşülmesi esnasında da bunlar dile getirilecektir. Biz, bunların cevaplarını vermekten üşenmiyoruz; siz de, bazı, böyle yersiz, haksız, isnatsız iftiraları ileri sürmekten vazgeçmeyeceksiniz, bunu da biliyorum; ama, gelin, görün ki, bir gün gelecek, Türkiye’de bu işleri yapanlar ile bu işleri engelleyenlerin hesaplaşması sandık başında yapılacaktır. Biz, o zaman takdir göreceğimiz, biz, o zaman destek göreceğimiz inancındayız.

Bu düşüncelerle, Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum, teşekkürlerimi sunuyorum.

Sağ olun. (ANAP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Bu vesileyle, her üç soru da cevaplandırılmıştır.

VEYSEL CANDAN (Konya) – Söz almak istiyorum.

KAMER GENÇ (Tunceli) – Sayın Başkan, bir iki cümle söylemek istiyorum.

BAŞKAN – Bir dakika... Öncelikli soru sırası Sayın Candan’ın.

Buyurun Sayın Candan.

VEYSEL CANDAN (Konya) – Sayın Başkan, Değerli Bakanımızın verdiği rakamlar ile DPT’nin bize verdiği rakamlar tamamen birbiriyle çelişkili; evvela, bunu ifade edeyim.

Şimdi, Sayın Bakan buradan, Türkiye Büyük Millet Meclisinden geçen ikili bir antlaşmanın 3 üncü maddesinden bahsediyor. Kim olsaydı bunu uygulardı; ama, bu Meclisin tarihinde, hiçbir zaman, uluslararası ikili antlaşmaların içine firma adı yazılmamıştır ilk defa bu kanunda yazılmıştır; dolayısıyla, Bakan, konuyu saptırmaktadır ve “Gasprom” adı ve Türk ortakları... İşte, Türk ortaklarını da kendi tespit ettiği için, bana BOTAŞ’ın yetkililerinin verdiği bilgi şudur; aynen şöyledir: Eğer, bu isimler burada yazılmamış olsaydı, ikili anlaşma, uluslararası esasa doğru dürüst uymuş olsaydı; bu ihale, 200 000 000 civarında olurdu. Şu anda, fiyat artışlarını göz önüne almadığımız zaman devlet zararı, 139 000 000 dolar. Bunu, BOTAŞ yetkilileri söylüyor; bu, bir.

İkinci husus, avans verme meselesi. Avansın nasıl ödeneceğine dair bir yönetmelik vardır, BOTAŞ’ın yönetmeliği vardır. Yönetim Kurulu bir karar alıyor; o kararda “şayet karşı taraf, Karadeniz altında işletmeyi açar, orada çalışmalar yapar, anlaşmalar yapar; o anlaşmalar da BOTAŞ’a gelir ise, ondan sonra avans verme süresi başlar” deniliyor. Halbuki, bunlar yapılmadan önce, Yönetim Kurulu kararı değiştiriliyor; yani, oraya bir seyahat yapılıyor, orada hiçbir rapor hazırlanmadan, usulsüz bir şekilde Yönetim Kurulu kararı değiştiriliyor ve önü açılıyor. Genel Müdür muhasebeye yazıyor ve diyor ki “parayı ödeyin.” Diyorlar ki “ efendim, DPT’nin itirazı var. Böyle bir projenin altyapısı yoktur; biz, buna parayı ödeyemeyiz.” Ancak, ondan sonra değişen Genel Müdür bir elyazısıyla “ödenmesi uygundur” diye yazıyor. Demek ki, burada, asıl olan, avansın zamansız ve erken ödenmesidir; bizim itiraz ettiğimiz konu bu.

İki; ikili anlaşmada da 3 üncü maddenin özel olarak hazırlanmış olması nedeniyle, devletin zararı söz konusudur.

Bizim itiraz ettiğimiz konular bunlardır.

ENERJİ VE TABİî KAYNAKLAR BAKANI VE BAŞBAKAN YARDIMCISI MUSTAFA CUMHUR ERSÜMER (Çanakkale) – Sayın Başkan, usulün nasıl olduğunu bilmiyorum; ama, Sayın Candan yeni iddialar dile getirdi. O bakımdan...

BAŞKAN – Tabiî, soru sahibi arkadaşımız görüşünü ifade etti.

MURAT SÖKMENOĞLU (İstanbul) – Sayın Başkan, Sayın Bakanın söz hakkı var.

BAŞKAN – Hayır efendim. Bu arada, Sayın Kamer Genç’in de sorusunun cevaplandırılmış olması nedeniylesöz hakkını kullanma isteği var. Onu da aldıktan sonra... Aslında bu konu, sizin iddialarınıza göre, öyle anlaşılıyor ki, soru önergesini aşan bir konu.

Şimdi, Sayın Kamer Genç’in de yanıtını alalım.

Buyurun Sayın Genç.

KAMER GENÇ (Tunceli) – Sisteme giremiyorum ki!...

BAŞKAN – Sayın Genç, başkaları sizin yerinize söz isteme olayını gerçekleştiriyor; ama, siz nasıl gerçekleştiremiyorsunuz anlayamadım!

Buyurun Sayın Genç, mikrofonunuz açıldı.

KAMER GENÇ (Tunceli) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Sayın Bakanı biraz önce dinledik. Bu kadar pis kokulu bir meseleyi dile getiren milletvekillerine “yersiz bir iftirada bulunuldu” biçiminde bir söyleyişte bulundu. Ben, yapılan bu ihalde çok büyük pislikler görüyorum, çok kirli işler var.

Düşünebiliyor musunuz; bir Türk hükümeti gidiyor, yabancı bir şirketle anlaşma yapıyor ve o yabancı şirkete diyor ki “ben şöyle bir ihale yapacağım, benim Türkiye’de şu temsilcim var; işte, Haznedar ve Öztaş firması benim temsilcimdir, sen bu ihaleyi buna vereceksin.” İhaleyi nasıl vereceksin; benim istediğim şekilde vereceksin. Bunun dünyada bir örneği var mıdır? Yani, ben de giderim bir Amerikan şirketiyle anlaşırım ve derim ki, “Türkiye’de ihaleyi ben alacağım; sen, bire 10 misli, 20 misli, 50 misli fiyat ver, ondan sonra, ben, devleti sömüreyim.” Bunun bir benzer örneği var mı sayın milletvekilleri?!..

Uluslararası bir anlaşma yapılmış, yani, şimdi, Yüce Meclis biliyor, biz burada anlaşmaları enine boyuna tartışmıyoruz, komisyonlarda bile yok. Bu Meclisin böyle dış anlaşmaları yüzeysel inceleme özelliği bilindiği için, özellikle yandaş firmaları korumak için, böyle haince hükümler konulmuş buraya.

Ayrıca, bu anlaşmaya göre verilen avansın... Sayın Bakan, burada bize bazı bilgiler sunuyor; ama, bizim bu konuda tereddütümüz çok fazla. Bunları tek tek alıp okumamız lazım; bu birincisi. Bu çok önemli bir olay; yani, 329 000 000 dolara bu işi veriyor; ama, sayın arkadaşımız dedi ki “bürokrasinin bize verdiği rakam 200 000 000 dolar civarında.” Yani, bu kadar şişirilmiş ve daha hiçbir iş yapılmamış.

Bakın, Sovyetler Birliğinde bu konuyla ilgili bir iş yapılmıyor. Karadenizin altından, 2 000 metre aşağıdan bu boru geçer mi geçmez mi diye bir analiz de yapılmamış; yapılır mı yapılmaz mı belli değil. Burada, kendilerine yakın olduğu bilinen bir şirkete 55 000 000 dolar avans veriyorlar. Ne zaman veriyorlar bunu; iki sene önce veriyorlar galiba, öyle zannediyorum; kesin tarihi şu anda hatırımda değil. Bu ne demektir; yani, bu firmaya 55 000 000 dolar avans veriyorsunuz, öte taraftan, belki, bu 55 000 000 doları bunlara vermek için de, gidip, yüzde 150 faizle devlet borçlanıyor. Bu bir vahşettir.

BAŞKAN – Sayın Genç...

KAMER GENÇ (Tunceli) – 1 dakika efendim... Sayın Başkan...

BAŞKAN – Nasıl 1 dakika efendim; 3 dakikadır konuşuyorsunuz yani!

KAMER GENÇ (Tunceli) – Efendim, anladım. Soruma cevap verildi de, olay şey etmedi...

BAŞKAN – Sorunuzun cevap alınmayan kısmını söylerseniz, cevabı verilir.

KAMER GENÇ (Tunceli) – Bakın, şimdi, Türkiye’de elektrik kesintisi var. Ne yapıyor; Rusya’daki şirket, bu Mavi Akım Projesini imzalatmak için Türkiye’ye şantaj yapıyor ve daha Bakanlar Kurulundan karar çıkmadan, bir elçiye orada talimat veriliyor ve Türkiye büyükelçisi gidiyor, bunu, Moskova’da imzalıyor. Bu, hangi devlet geleneğinde var? Bu devlet de yok ediliyor, kişiliği yok ediliyor.

Efendim, geçen gün bir gazetede diyor ki “Daltonlar Moskova’da.” Bir yanda, bir özel müteahhit, bir yanda, Türkiye Cumhuriyeti Devletinin elçisi, bir yanda, Başbakan Yardımcısı, bir yanda, bir muhalefet partisinin genel başkanı, onun kardeşi, öte tarafta bir özel şirketin temsilcisi. Bu devlete bu kadar hakaret etmeye kimsenin hakkı var mı Sayın Başkan?

Ayrıca, deniliyor ki, efendim, Rusya’daki Gasprom şirketi bize bir davetiye göndermiş. Bu Gasprom şirketi, özel bir şirket. Bu Gasprom şirketinin, devletin bir Başbakan Yardımcısını oraya davet edip de Türkiye büyükelçisini kendi karşısına oturtup da pazarlık etme hakkı var mıdır?

Sonra, bu, niye bu kadar acele yapılıyor? Kimden korkuluyor? Acaba, birileri, burada, peşin birtakım rüşvetler alındı da, Türkiye Hükümeti bu anlaşmayı imzalamadan, hemen bu kişiler oraya talimat veriyorlar da, büyükelçiye, hemen gidin, bu anlaşmayı imzalayın mı deniliyor?.. Şimdi, İktidar partisi milletvekilleri bunun hesabını vermelidir.

Sayın milletvekilleri, şimdiye kadar örneği var mıdır, daha Bakanlar Kurulundan bir karar çıkmıyor, ondan sonra, oradaki büyükelçi gidiyor, Bakanlar Kurulu kararı çıkmayan bir konuda anlaşma imzalıyor ve özel bir...

BAŞKAN - Sayın Genç...

KAMER GENÇ (Tunceli) – Sayın Başkan, bunların her birisi...

BAŞKAN - Sayın Genç...

KAMER GENÇ (Tunceli) – Hayır, 1 dakika...

BAŞKAN - Sayın Genç, neyin 1 dakikası! 5 dakikadır konuşuyorsunuz... Neyin 1 dakikasından bahsediyorsunuz!

KAMER GENÇ (Tunceli) – Efendim, İçtüzükte...

BAŞKAN - Neyin İçtüzüğü! 5 dakikalık süreniz doldu.

KAMER GENÇ (Tunceli) – Bunun süresi belirlenmemiş. İçtüzük diyor ki, sorusu cevaplandırılan milletvekili...

BAŞKAN - Sayın Genç...

KAMER GENÇ (Tunceli) –1 dakika...

BAŞKAN - Sayın Genç, neyin 1 dakikası efendim! Size, sabaha kadar konuşma hakkı mı vereceğim ben?!

KAMER GENÇ (Tunceli) – Hayır efendim...

BAŞKAN - 5 dakikalık süreniz doldu.

İBRAHİM GÜRDAL (Antalya) – Ne konuşturuyorsun Sayın Başkan!

KAMER GENÇ (Tunceli) – Sayın Başkan, bu kadar ciddî bir konuda, memleketin ekonomisinin iflasa götürüldüğü bir sırada, buna, biz, cevap verme...

ZEKİ ÇAKAN (Bartın) – Böyle bir usul var mı Sayın Başkan?!

BAŞKAN - Neyi sorduğunuz belli değil Sayın Genç...

KAMER GENÇ (Tunceli) – Yani, memleketin ekonomisinin sıkıntıda olduğu bir dönemde, böyle, memleketi hortumlayanları, biz, burada dile getirmezsek, neyi dile getireceğiz...

(Başkan tarafından mikrofon kapatıldı)

KAMER GENÇ (Tunceli) – Rica ediyorum...Konuşturmuyorsanız konuşturmayın!..

BAŞKAN - Sayın Genç, fazlasının fazlasını konuştunuz, lütfen...

A. ZİYA AKTAŞ (İstanbul) – Sayın Başkan, izin verir misiniz.

ENERJİ VE TABİÎ KAYNAKLAR BAKANI VE BAŞBAKAN YARDIMCISI MUSTAFA CUMHUR ERSÜMER (Çanakkale) – Sayın Başkan, bana da söz hakkı vereceksiniz değil mi; çünkü, alakası olmayan bir sürü yeni suçlamalar getirdi.

BAŞKAN - Efendim, Sayın Genç ve Sayın Candan, tabiî, iddia sahibidirler, soru sahibidirler, aldıkları bilgiler ile sizin verdiğiniz bilgiler arasında bir mübayenetin olduğunu ifade ediyorlar; olabilir; ama, biz, soru soran arkadaşlarımız ile cevap veren arkadaşlarımız arasındaki tartışmayı ilanihaye sürdüremeyiz. Bunun bir süresi ve sınırlaması vardır. İddia sahibi arkadaşlarımızın iddiaları farklı olabilir. Biz, cevap veren bakan arkadaşımızın, devletin arşivlerindeki bilgileri Genel Kurulun ve kamuoyunun takdirine sunduğu kanısındayız, biz öyle değerlendiririz; ama, arkadaşlarımız ikna olmayabilirler. Onun da yöntemi farklıdır; ama, size 2 dakikayı geçmemek üzere, söz hakkı vereceğim. Ondan önce, Sayın Aktaş’ın bir söz isteği vardı; Sayın Aktaş’ın açıklamasından sonra, size, 2 dakika açıklama hakkı vereceğim.

Buyurun Sayın Aktaş.

A. ZİYA AKTAŞ (İstanbul) – Sayın Başkan, teşekkür ediyorum.

Sayın Bakan, az önce, konuşması sırasında ismimden bahsettiği için, kısa bir açıklama yapmayı gerekli ve yararlı gördüm.

Doğrudur; Sayın Bakanın dediği gibi, BOTAŞ Genel Müdürü, 56 ncı hükümet döneminde, benim Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanı olduğum dönemde, benim tarafımdan önerilmiş ve makam tarafından uygun görülmüştür. Ancak, bir noktanın altını çizmek istiyorum, belirlemek istiyorum; söz konusu olan, tartışma konusu olan bu projeyle ilgili avansın bir bölümü 55 inci hükümet zamanında ödenmiştir; kalan bölümü, büyük bir bölümü, benim dönemimde değil, yani 56 ncı hükümet döneminde değil, 57 inci hükümet göreve başladıktan sonra, Sayın Bakan göreve başladıktan sonra, 30 Temmuzda ödenmiştir.

Ben, bunu, ufak bir bilgi olarak sunmak istedim; teşekkür ederim.

BAŞKAN – Teşekkür ederiz Sayın Aktaş.

Sayın Bakanım, 5 dakikalık süre veriyorum; buyurun.

ENERJİ VE TABİÎ KAYNAKLAR BAKANI VE BAŞBAKAN YARDIMCISI MUSTAFA CUMHUR ERSÜMER (Çanakkale) – Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; sizleri saygıyla selamlıyorum.

Sondan başlayacağım; buradaki konuşmamda, benim “Sayın Aktaş zamanında avans ödendi” diye bir iddiam olmadı. Ben, sadece, “Enerji Bakanı Cumhur Ersümer bu işleri kolaylaştırmak için BOTAŞ Genel Müdürünü görevden aldı, yerine başka birini getirdi” iddiasına cevap olsun diye söyledim; herhalde, tam anlaşılamamış söylediğim. Şimdi anlaşıldım mı Sayın Bakanım? Peki.

Ben, bazı hususları burada tam ifade etmek istemiyorum; yani, Sayın Genç’in konuşmasında seçtiği kelimeler... Yani, üslubu lisan aynıyla insan... Geçtiğimiz günlerde, Tunceli’de 700 000 000 dolar tutarında iki tane baraj ihale ettik. İki barajı, Amerikalı şirketlere, hükümetin yapmış olduğu ikili anlaşma gereğince -Meclis kararı değil; sadece ikili anlaşma gereği- ve sadece pazarlık usulüyle verdik.

Sayın Genç, aradınız, teşekkür ettiniz. Yani, hani, nerede burada ihale? Hani, nerede burada değerlendirme? Demek ki, şunu kabul etmemiz lazım.

Başka bir şey daha var, elimde bir kararname daha var, 20.3.1997 tarihinde, Ilısu Barajı. Ben övünüyorum, bu kararnamenin altına sizlerin imza atmış olmanızdan övünüyorum. Birinci imza Sayın Necmettin Erbakan, ikinci imza Sayın Tansu Çiller... 1 200 000 000 dolarlık bir baraj, tamamen ikili anlaşmalarla, ihalesiz verilmiştir. Bitirmek üzereyiz. Yani, bunlar... Ben, böyle, 26 tane barajın pazarlığını sürdürüyorum şu anda, toplam 10 milyar dolar.

İSMAİL KAHRAMAN (İstanbul) – Emsal teşkil etmez.

ENERJİ VE TABİÎ KAYNAKLAR BAKANI VE BAŞBAKAN YARDIMCISI MUSTAFA CUMHUR ERSÜMER (Devamla) – Aynıdır Sayın Kahraman. Yani, eğer, siz, bir hükümetin, bir uluslararası anlaşmanın hükmüne göre yapmış olduğu bir değerlendirmeye, iş vermeye yanlış diyorsanız, o zaman bu kararnamenin de altına imza atmamanız lazım; olur mu böyle şey?! Yani, hükümetlerarası bir anlaşma... Karma Ekonomik Kurul kararlarına istinaden yapılıyor... Ben de imzaladım, 20 tane de ben imzaladım. Yarın gelsin, yine imzalarım Sayın Kahraman.

Yani, şunu belirlemek istiyorum: Siz, bir hükümetlerarası anlaşmayı, Meclisten geçen bir anlaşmayı yok kabul edebilir misiniz? Yani, şu söylenenin bir mantığı var mıdır; işte, gizli getirildi, bu ihaleyi şuna vermek için yapıldı... Olaya öyle bakacağınıza, şöyle bir baksanız. Türk şirketlerinin Rusya’da yapmış oldukları yatırımların 6-7 milyar dolar seviyesinde olduğunu, Rus müteahhitlerin Türkiye’de yaptığı işlerin de sadece ve sadece 250 milyon dolar olduğunu, Rus tarafının, bu aşırı dengesizliği götürmek bakımından, Türkiye’de kendi müteahhitlerine iş verilmesi konusunda talepte bulunduğunu niye düşünmüyorsunuz? Ben, bunu dile getirdiğimde niye buna itibar etmiyorsunuz?

Yine devamı var: Bizim, bu anlaşmaya göre, Denizli’de 1 400 megavat gücünde bir doğalgaz çevrim santralı konusunda da Rusların verecekleri teklifi memnuniyetle karşılamamız konusunda bir hüküm var. Bakın, ben, size açıkça belirtiyorum; hani, yapılan işlerin altında, bu manada, birtakım yolsuzluklar, birtakım kayırmalar, birtakım yanlışlıklar aramayın. Ben buraya Türkiye Cumhuriyeti Hükümetinin bir bakanı olarak geliyorum, elimdeki bilgi ve belgeleri sizin ıttılaınıza sunuyorum; ama, bütün bu benim dediklerimden sonra, efendim, DPT’den bana böyle bilgi geldi, bana BOTAŞ’tan böyle bir bilgi geldi... Daha çok üzüldüm; keşke, şahsî tespitleriniz olsaydı. Bunun altına bir DPT mensubu veya bir BOTAŞ mensubu imza atmıyor.

Size bilgi verenlerin de kimler olduğunu biliyorum; belli yolsuzlukları nedeniyle görevden aldığım birtakım bürokratlardan aldığınız bilgilerle çıkıyorsunuz basının önüne. Söylemek istemiyordum; mecbur kaldım. Gelin, ben, size, en doğrusunu, en gerçeğini vermeye hazırım.

Sayın Genç bir şey belirttiler, “ böyle, sözlü olmuyor, bizim elimize yazılı gelmesi lazım” dediler. Bütün sorularınızın yazılı cevapları da var, en geç 10-15 dakika içinde zatıâlilerinize ulaştıracağım.

Teşekkür ederim, saygılarımla. (ANAP sıralarından alkışlar)

KAMER GENÇ (Tunceli) – Sayın Başkan, yalnız, Tunceli’deki barajlar yap-işlet-devret modeliyle... (ANAP sıralarından gürültüler)

İBRAHİM GÜRDAL (Antalya) – Otur yerine!..

ENERJİ VE TABİÎ KAYNAKLAR BAKANI VE BAŞBAKAN YARDIMCISI MUSTAFA CUMHUR ERSÜMER (Çanakkale) – Yap-işlet-devret değil...

KAMER GENÇ (Tunceli) – Bir dakika efendim...

Yap-işlet-devret modeli de ayrı bir formül...

BAŞKAN – Sayın Genç, oturun efendim.

ENERJİ VE TABİÎ KAYNAKLAR BAKANI VE BAŞBAKAN YARDIMCISI MUSTAFA CUMHUR ERSÜMER (Çanakkale) – Sayın Genç “yap-işlet-devret”i nereden çıkarıyorsunuz?!

BAŞKAN – Evet, soru cevaplandırılmıştır.

14. – Şanlıurfa Milletvekili Muzaffer Çakmaklı’nın Şanlıurfa’da TEKEL tarafından yapılan üzüm destekleme alımlarına sınırlama getirildiği iddiasına ilişkin Devlet Bakanından (Rüştü Kâzım Yücelen) sözlü soru önergesi ve DevletBakanı Rüştü Kâzım Yücelen’in cevabı (6/215 )

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, 13 üncü sırada yer alan, Şanlıurfa Milletvekili Muzaffer Çakmaklı’nın, Şanlıurfa’da TEKEL tarafından yapılan üzüm destekleme alımlarına sınırlama getirildiği iddiasına ilişkin Devlet Bakanından sözlü soru önergesinin görüşmelerine başlıyoruz.

Soruyu cevaplandıracak Sayın Bakan?.. Hazır.

Soruyu okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın TEKEL’den sorumlu Devlet Bakanı Rüştü Kâzım Yücelen tarafından sözlü olarak cevaplandırılması için gereğini arz ederim.

Saygılarımla.

Muzaffer Çakmaklı

Şanlıurfa

Sorular:

1. Şanlıurfa’da çiftçilerin ürettiği kuruüzümün, bu yıl, TEKEL tarafından 2 000 tonunun alınacağı, fazlasının alınmayacağı doğru mudur?

Bu durum, üreticilerimizi mağdur etmeyecek midir?

2. Güneydoğu Birlik tarafından her yıl TEKEL adına yapılan destekleme alımları bu yıl neden yapılmamaktadır?

3. Sözü edilen destekleme alımları ne zaman başlatılacaktır?

BAŞKAN – Soruyu cevaplandırmak üzere, Devlet Bakanımız Sayın Rüştü Kâzım Yücelen; buyurun efendim.

Süreniz 5 dakika.

DEVLET BAKANI RÜŞTÜ KÂZIM YÜCELEN (İçel) – Sayın Başkanım, değerli arkadaşlarım; Şanlıurfa Milletvekili Sayın Muzaffer Çakmaklı’nın sözlü sorularına cevap vermek üzere huzurlarınızı işgal ettim.

Bildiğiniz gibi, TEKEL Genel Müdürlüğü, her yıl, rakı üretiminde kullanılmak üzere, sanayi tipi kuruüzüm alımı yapmaktadır. 1999 yılı alımlarına başladığımız zaman, Tekel Genel Müdürlüğünün elinde 4,5 aylık üretimi karşılayacak kuruüzüm stoku bulunmakta idi. Bu yıl, doğrudan doğruya üreticilerden, toplam 41 000 ton üzüm alımı programlanmıştır.

Şanlıurfa Suma Fabrikası, TEKEL’in fabrikaları içerisinde en düşük kapasiteye sahip olan işletmedir. Halen bu işletme stoklarında 3 000 ton 1998 yılı mahsulü kuruüzüm bulunmakta iken, yeni kuruüzüm alımına başlanmıştır. Bu yıl, dün akşam itibariyle, yeni alınan kuruüzüm miktarı 3 074 tondur. Bölge üreticilerinin durumu göz önüne alınarak, diğer bölgelerdeki alınmayan kuruüzümler, Doğu ve Güneydoğu Anadolu’da suma fabrikaları tarafından alınması için, 41 000 ton büyüklüğünü geçmemek üzere, Şanlıurfa’da 3 600 ton kuruüzümün alınması planlanmıştır. Halen alım devam etmektedir. Böylece, gerçek üreticinin mağduriyeti önlenecek, tüccar alımı ve yabancı menşeli karışık kuruüzüm alımındaki hassasiyet sürdürülecektir. Sadece, noter huzurunda çekilen kura gereği, sadece ve sadece üretici belgesi olan üreticilerden alım yapılmaktadır.

İkinci soruda sözü geçen, Güneydoğubirlik’in son iki yılda yaptığı kuruüzüm alımları, destekleme alımları değildir. Söz konusu alımlar, TEKEL’in ihtiyacının bir bölümünü karşılamak ve de Güneydoğubirlik’in depolama imkânından istifade etmek amacıyla, bu Birlik ile aktedilen bir protokol gereği yapılan alımlardır. Bu çerçevede yapılan alımların TEKEL’e yol açtığı ek maliyetler nedeniyle, 1999 yılında kooperatifler aracılığıyla yapılan alımlara son verilmiştir.

Gene üçüncü soruda sözü edilen “destekleme alımları ne zaman başlayacaktır” sorusuna cevabımız ise şu: Bildiğiniz ve biraz önce de söylediğim gibi, kuruüzüm, desteklemeye konu tarımsal ürün değildir. Ne TEKEL’e ne de başka bir kamu kuruluşuna, bu ürün konusunda destekleme görevi verilmemiştir. TEKEL’in 1999 yılı ihtiyacı doğrultusunda ve gereksiz stokların oluşumuna sebebiyet vermemek suretiyle, doğrudan doğruya üreticiden alım yapılmaktadır.

Arz ederim.

BAŞKAN – Teşekkür ederiz.

Sayın Çakmaklı, bir isteğiniz var mı?

MUZAFFER ÇAKMAKLI (Şanlıurfa) – Teşekkür ederim.

BAŞKAN – Peki.

Soru cevaplandırılmıştır.

15. – Rize Milletvekili Mehmet Bekaroğlu’nun, çay üreticilerinin alacaklarına ilişkin Devlet Bakanından (Rüştü Kâzım Yücelen) sözlü soru önergesi ve DevletBakanı Rüştü Kâzım Yücelen’in cevabı (6/216)

BAŞKAN – 14 üncü sırada yer alan, Rize Milletvekili Mehmet Bekâroğlu’nun çay üreticilerinin alacaklarına ilişkin Devlet Bakanından sözlü soru önergesinin görüşmelerine başlıyoruz.

Soruyu cevaplandıracak Sayın Bakan?.. Hazır.

Soru önergesini okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın Devlet Bakanı Sayın Rüştü Kâzım Yücelen tarafından sözlü olarak cevaplandırılmasını talep ediyorum.

Gereğinin yapılmasını saygılarımla arz ederim. 20.10.1999

Mehmet Bekâroğlu

Rize

Çay-Kur, 1999 yılı yaş çay alım kampanyasını tamamlamıştır. Ancak, çay üreticisinden almış olduğu yaş çay bedellerinin büyük kısmını henüz ödememiştir. Ayrıca, birinci sürgün için yapılan ödemelerde, başta gübre bedelleri olmak üzere, büyük kesintiler yapılmıştır.

Kontenjan uygulaması dolayısıyla, üretici, zaten ürününü satmakta büyük zorluklarla karşılaşmıştı. Dekar başına 10 kg uygulaması, örneğin 5 dekar çay bahçesi olan üreticinin 30 gün devam eden bir sürgün döneminde, ancak 1 500 kg çay satma şansı veriyor. Bu durumda, üreticilerin eline, şimdiye kadar, ortalama 150 000 000 civarında para geçmiştir.

1. Bölgede yaşayan 200 000 ailenin başka geliri olmadığına göre, ocak ayından bu yana
150 000 000 TL eline geçen bir ailenin geçimini nasıl sağladığıya ilgili ne düşünüyorsunuz?

2. Üreticinin kalan alacağını ne zaman ödeyeceksiniz? Bu konuda bir ödeme planınız var mı?

3. Bilindiği gibi, çay üreticileri ürünlerinin bir kısmını özel sektöre satmışlardır. Ancak, özel sektör, şimdiye kadar bir ödeme yapmamıştır. Ellerindeki kuru çayı satamadıkları için üreticiye ödeme yapamayan özel sektör için yapılan bir çalışmanız var mı?

BAŞKAN – Devlet Bakanı Sayın Kâzım Yücelen, buyurun.

Süreniz 5 dakikadır.

Bu, aynı zamanda, son soru.

DEVLET BAKANI RÜŞTÜ KÂZIM YÜCELEN (İçel) – Sayın Başkanım, değerli arkadaşlarım; bildiğiniz gibi, geçtiğimiz hafta, Sayın Mehmet Bekâroğlu’nun gündemdışı yaptığı bir konuşma dolayısıyla çay üreticisinin dertlerini, burada, Yüce Meclise arz ederken, bu sorularla ilgili cevapları da vermiştik; ancak, ben, şimdi, net olarak, yine, her bir soruya tek tek cevap vermek istiyorum.

Giriş bölümünde sözü edilen kontenjan uygulaması, Çay-Kur çay fabrikalarının belli bir işleme kapasitesi olduğu için, zaman zaman, bazı fabrikalarda, belli günlerde uygulanmıştır; yoksa, sürekli uygulanan bir şey değildir.

Birinci soruya cevabımız, Çay İşletmeleri Genel Müdürlüğü, 1999 yılında, 201 000 üreticiden, 843 000 ton yaş çay alımını gerçekleştirmiştir. Bu da, zaten kontenjan uygulaması olmadığını göstermektedir. Bunun parasal karşılığı 106 trilyon liradır. 1998 yılında yapılan alım ve ödemelerle mukayese edildiğinde, bu yıl, yaş çay alımında yüzde 17, ödemelerde ise yüzde 70 artış olduğu görülecektir. Çay-Kur tarafından, kesinlikle, üreticinin, hiçbir çayı bahçede bırakılmamaya gayret edilmiş, havaların iyi gitmesiyle, dördüncü sürgün alımı da yapılmıştır.

İkinci soru, üreticinin kalan alacağını ne zaman ödeyeceksiniz sorusu, gayet haklı bir soru ve istektir. Biz de üreticinin kalan alacağını hemen ödemeyi düşündüğümüz için, geldiğimiz günden beri bu çalışmaları yaptık. Yine arz ettiğim gibi, Çay-Kur, sadece üreticiye ödeme yapan değil, o bölgede çalışanlarına da ödeme yapan, 23 250 kişiyi bünyesinde barındıran bir kuruluştur. Sadece 1999 yılı içerisinde de, 67 trilyon lira, çalışanlarına para ödemiştir.

1999 yılında alınan yaş çay bedeli olan 106 trilyon liranın 36 trilyonu ödenmiştir. Bu ödemelerden, üretici başına, ortalama 185 000 000 lira düşmektedir. Kalan 70 trilyon liranın ödenmesine de, kurumun finansman imkânları çerçevesinde ve bir program dahilinde, Ramazanın girmesinden bir iki gün önce başlanacaktır. Bu konuda -yine geçenlerde arz ettim- Hazineyle görüşmelerimiz sürmektedir, borçlanma imkânları araştırılmaktadır; ama, hiç değilse, Ramazan ayında üreticinin eline para geçsin, ihtiyaçlarını karşılasın uğraşısı içerisindeyiz. Eğer yılbaşından sonraya bir ödeme kalırsa, hükümet nezdindeki girişimlerimizde, bu hafta, konuyu Bakanlar Kuruluna da getirerek, yılbaşından sonraya kalan alacaklar için belli bir faiz verilmesinden yana olduğumu, bir kere daha arz ediyorum.

Yine, bildiğiniz gibi, özel sektör, 3092 sayılı Çay Kanunu ve Türk Ticaret Kanununun ilgili maddeleri uyarınca faaliyetini yürütmektedir. Çay İşletmeleri Genel Müdürlüğünün bu sektörlerle hiçbir hukukî bağı bulunmamaktadır; yani, üreticilerden aldığı çayın bedelini ödemeyen özel sektöre, herhangi bir müeyyide uygulama yetkimiz yoktur. Bu nedenle de, üreticiye ödeme yapmayan özel sektörle ilgili, Çay-Kur’dan sorumlu Bakan olarak bir çalışma yapmamız da söz konusu değildir; ancak, ben, yine, Rize’ye gidişimde gelişimde, özel sektöre, eğer, tıkanan, engelle karşılaştıkları bir durum varsa yardımcı olma ve üreticiden aldığı çayın parasını ödemesi yolunda telkinlerde bulunmaya devam ediyorum. Herhalde, bu konuda, yine, büyük görev de Sayın Bekâroğlu’na düşmektedir. Bekâroğlu, yörenin milletvekili olarak, bölgedeki özel sektör çay fabrikalarının sahiplerine, hemşerilerinin parasının ödenmesi için baskı yapmaya devam edecektir.

ce Meclise arz ederim. (ANAP ve MHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederiz Sayın Bakan.

Sayın Bekâroğlu?.. Yok.

Soru cevaplandırılmıştır.

Böylece, sözlü sorularla ilgili, bize ayrılan süreyi tamamlamış olduk.

Şimdi, gündemin “Genel Görüşme ve Meclis Araştırması Yapılmasına Dair Öngörüşmeler” kısmına geçiyoruz.

VI. – GENSORU, GENEL GÖRÜŞME, MECLİS SORUŞTURMASI VE

MECLİS ARAŞTIRMASI

A) ÖNGÖRÜŞMELER

1. – Konya Milletvekili Veysel Candan ve 23 arkadaşının, DDY’nın zarar etmesinin nedenlerinin araştırılarak, alınması gereken tedbirlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/5)

BAŞKAN – Bu kısmın 1 inci sırasında yer alan, Konya Milletvekili Veysel Candan ve 23 arkadaşının, Devlet Demiryollarının zarar etmesinin nedenlerinin araştırılarak alınması gereken tedbirlerin belirlenmesi amacıyla Anayasanın 98 inci, İçtüzüğün 104 ve 105 inci maddeleri uyarınca bir Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesinin öngörüşmesine başlıyoruz.

Hükümet hazır mı efendim? Hükümet hazır.

İçtüzüğümüze göre, Meclis araştırması açılıp açılmaması hususunda, sırasıyla, Hükümete, siyasî parti gruplarına ve önergedeki birinci imza sahibine veya onun göstereceği bir diğer imza sahibine söz verilecektir.

Konuşma süreleri, Hükümet ve gruplar için 20’şer dakika, önerge sahibi için ise 10 dakikadır.

Şu ana kadar, Doğru Yol Partisi Grubu adına, Balıkesir Milletvekili Sayın İlyas Yılmazyıldız’ın söz isteği Başkanlığımıza ulaşmıştır.

Hükümet konuşmak istiyor mu efendim?

ULAŞTIRMA BAKANI ENİS ÖKSÜZ (İçel) – Hayır.

BAŞKAN – Buyurun Sayın Yılmazyıldız.

DYP GRUBU ADINA İLYAS YILMAZYILDIZ (Balıkesir) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Devlet Demiryollarının zarar etmesinin nedenlerinin araştırılarak, alınması gereken tedbirlerin belirlenmesi amacıyla bir Meclis araştırması açılmasına ilişkin önerge üzerinde Doğru Yol Partisi Grubu adına söz almış bulunuyorum; Yüce Heyetinizi saygıyla selamlıyorum.

1823 yılında buharlı lokomotifin kullanımına başlanmasından 33 yıl sonra, Anadolu insanı demiryoluyla tanışmıştır. 1856 yılında İzmir-Aydın arasındaki 130 kilometrelik yolun yapılmasından sonra, cumhuriyetten önce, Anadolu’nun, yaklaşık 4 100 kilometrelik demiryolu ağına sahip olması sağlanmıştır.

Ülkemizde, cumhuriyetin ilk yıllarında hedeflenen kendi kendine yeten bir ekonomi politikası doğrultusunda, ülkenin yegâne ulaşım sistemi olarak belirlenen demiryolları, millî ekonominin oluşturulmasına hizmet eden bir araç olarak ele alınmış; bu politika içerisinde, millî ihtiyaçlara paralel olarak, millî kaynaklara yönelinmesi, sanayiin ülke düzeyine yayılması ve modern, büyük Türkiye’nin oluşturulmasıyla, yer seçiminde yönlendirici etken olmuş ve büyük önem kazanmıştır. Cumhuriyetin kurulmasından 1950 yılına kadar, 3 354 kilometre demiryolu yapılarak, 7 454 kilometreye ulaşılmıştır.

1953 yılına kadar katma bütçeli devlet idaresi şeklinde yürütülen Devlet Demiryolları İşletmesi, 29.7.1953 tarihinden itibaren, 6186 sayılı Kanunla, kamu iktisadî devlet teşekkülü haline getirilmiştir. 233 sayılı Kamu İktisadî Teşebbüsleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararname esaslarına tabi olarak faaliyette bulunmak üzere, Türkiye Cumhuriyeti Devlet Demiryolları adıyla hizmet vermeye devam etmiştir.

1950’den sonra, tüm dünyada olduğu gibi, ülkemiz ulaştırma politikasında da büyük değişiklikler olmuştur. Otomotiv sektöründeki artmayla birlikte -hıza daha çok ihtiyaç duyulması- karayolu yapımına ağırlık verilmiştir.

1940 yılından önce, yılda ortalama 200 kilometre yeni demiryolu hattı yapılırken, 1950-1980 yılları arasında ortalama 30 kilometre yeni hat yapılmıştır. Bu gelişmelerin sonucunda, karayolları, önce yurtiçi yolcu taşımacılığında, giderek de yük taşımacılığında rakipsiz hale gelmiştir. Bu yıllarda karayolu yapımına ağırlık verilmesi, demiryollarımızın ikinci plana itilerek yeterli ödenekten mahrum bırakılması, maalesef, bugünkü acı tablonun ortaya çıkmasına zemin hazırlamıştır. Bugün, tali hatlar hariç 8 500 kilometre olan demiryolu şebekemizin 7 454 kilometrelik bölümü 1950 öncesi yapıldığından, günümüz demografik yapısına, ekonomik yapısına ve ulaşım koridorlarına uyum sağlayamamaktadır. Demiryolu ulaşımının hızlı demiryoluna dönüştürülmesi lazımdır.

Demiryolları, 1959 yılına kadar gelirleri giderlerini karşılayan bir kuruluş iken, maalesef, bu yıldan sonra, zararı sürekli artarak devam eden bir kuruluş haline gelmiştir. 1950’lerde demiryollarının toplam yolcu taşımadaki payı yüzde 42, yükte yüzde 78 iken, uygulanan yanlış politikalar nedeniyle, günümüzde, yolcudaki oranı yüzde 4’e, yük taşımacılığında yüzde 7’ye kadar düşmüştür. Örneğin, Amerika Birleşik Devletlerinde, 1970-1994 yılları arasında toplam yük taşımalarının yaklaşık yüzde 40’ının demiryollarıyla yapılması ve bu oranın yirmibeş yıl boyunca hemen hemen sabit kalması, ülkemiz için üzerinde düşünülmesi gereken bir durumdur. Özellikle, Avrupa’nın küçük ülkelerinde de karayolu yapımının büyük oranda toprak kaybına sebep olması nedeniyle, çevreci gruplar tarafından yoğun şekilde karşı çıkıldığı bilinmektedir; bu nedenle, demiryolları yapımına giderek daha önem verilmektedir.

Ülkemizin nüfusu, yüzölçümü ve ekonomik potansiyeli dikkate alındığında, halen 10 508 kilometre olan demiryolu ağımızın yetersizliği ve ihtiyacı tam anlamıyla karşılayamayacak durumda olduğu açıkça ortaya çıkmaktadır. Bugün, ülkemizde, ulaşım sistemleri arasındaki dengesizliğin beraberinde getirdiği sorunları hepimiz biliyoruz. Karayollarının lehine, demiryolunun aleyhine değişen ve bozulan bu tabloda, ne yazık ki, hazin bir durum görüyoruz.

Ülkemizde, yolcu ve yük taşımacılığının karayolu ağırlıklı olması, bütün gayretlere rağmen, taşımacılığın, yeterli, düzenli bir yönetim, denetim ve koordinasyon içinde yapılamaması ve altyapı yetersizlikleri, trafik kazalarının ana nedenini teşkil etmektedir. Ayrıca, yollarımızın fizikî yapısındaki işaretleme eksiklikleri gibi altyapı hizmetlerinin de arzulanan seviyede olmaması, trafik kazalarının meydana gelişinde önemli derecede rol oynamaktadır. Nitekim, 21 inci Dönemdeki Meclisimiz, daha ikinci yılına bile girmeden, iki değerli sayın üyesini trafik kazalarında kaybetmiştir.

Ülkemizde her yıl 8 000-9 000 kişi trafik kazalarında hayatlarını kaybetmektedir. Bugün, dünyada, trafik kazalarında 25 000 000 kişi ölmüştür; bu da, dünya savaşlarında ölen insanların sayısı kadardır. Ülkemizde her yıl trafik kazalarında ölen vatandaşlarımızın sayısı, Ulusal Kurtuluş Savaşında kaybettiğimiz şehitlerimizden daha fazladır.

Sağlık Bakanlığı ve Emniyet Genel Müdürlüğü istatistiklerine göre, trafik kazalarında, 1992 yılında, 9 139 vatandaşımız ölmüş, 151 665 vatandaşımız yaralanmış; 1993 yılında, 9 148 vatandaşımız ölmüş, 161 704 vatandaşımız yaralanmış; 1994 yılında, 8 802 vatandaşımız ölmüş,
161 709 vatandaşımız yaralanmıştır. Bu, oldukça vahim bir durumdur. Trilyonlarca liralık maddî hasarlar meydana gelmekte
dir.

Trafik kazalarında, her yıl, binlerce insanımızı trafik canavarına teslim ettiğimizi ve yüzbinlerce vatandaşımızın sakat kaldığını biliyoruz. Ne zaman ki, diğer gelişmiş ülkelerdeki gibi, ulaşım sistemlerimiz arasında dengeyi sağlarız ve bu artan ulaşım ihtiyacını demiryollarıyla karşılayabiliriz; o zaman bu kazaları önleyebiliriz.

Bu çerçevede, Devlet Demiryolları açısından yaşanan problemleri şöyle sıralamak müm-
kündür:

Ulaştırma politikası ve yasal düzenlemelerin diğer ulaştırma sektörlerinden yana işlemesi.

Ciddî ölçülere ulaşan malî zararlar ve tırmanan borçlar.

Pazar ihtiyaçlarına uyum gösteremeyen ürün ve hizmetler.

Karar alma sürecinde ve hedefe yönelme konusunda yaşanan problemler.

Altyapının yetersiz olması, finansman sıkıntısı ve kaynakların etkin kullanılamaması nedeniyle finansman sıkıntısının giderilemeyişi.

Modern teknoloji ve ulaşım sistemlerinin adaptasyonunun sağlanamaması.

Mevcut demiryolu ağının ülke boyutlarına ve nüfus yoğunluğuna göre çok yetersiz kalması.

Standartların düşük olması ve hizmetin tekelden yürütülmesi.

Örneğin, sanayiin en yoğun olduğu İstanbul, İzmit, Bursa, Balıkesir, Manisa, İzmir güzergâhında bir demiryolu hattı bulunmayışı. Örneğin, yine sanayiin yoğun olduğu Eskişehir, Bilecik, Bursa, Bandırma, Çanakkale hattında bir demiryolunun olmayışı.

Dolayısıyla, bütün bunların mutlaka gözden geçirilmesi, bu yöndeki yatırımların ele alınması gerekmektedir.

Devlet Demiryolları Genel Müdürlüğünün yeniden yapılandırılması gerekmektedir. Demiryolu altyapısı ve işletmeciliğinin gelişen teknoloji ve yönetim tekniklerinin gerisinde kalması, mevcut demiryolu sisteminin taşıma taleplerini yeterince karşılayabilmesine imkân vermemektedir. Süratli, güvenli, yeterli ve ekonomik ulaşım için, bugün, karayolları ile demiryollarını birlikte düşünmek ve ulaştırma yatırımlarını bir bütün olarak ele almak zorundayız.

Türkiye Cumhuriyeti Devlet Demiryolları, rekabet nedeniyle, yolcu ve yük tarifelerini işletme maliyetlerini kapsayacak düzeye çıkaramadığından, gelirler, giderler karşısında yetersiz kalmakta ve devamlı olarak zarar ederek özkaynak oluşturamamaktadır. Devlet Demiryolları özkaynak oluşturamadığından dolayı, işletme açıkları, yatırımlar, dışborç, anapara ve faiz ödemeleri için gerekli olan finansman ihtiyacını Hazine kaynaklarıyla veya dış proje kredileriyle karşılamak mecburiyetinde kalmaktadır. Hazine ise, bütçe imkânları ölçüsünde, finansman ihtiyacının ancak bir kısmını karşılayabilmektedir. Ayrıca, dış kredilerin kullanılması sonucu kur zararı ve faiz yükünün getirdiği ek külfet de finansman açığını biraz daha büyütmektedir.

Türkiye’nin yapması gereken, önümüzdeki 21 inci Yüzyıla girerken izlemesi gereken politikalar konusuna da kısaca değinmek istiyorum. Dünyadaki yeni ulaştırma koridorlarının yeniden biçimlenmeye çalışıldığı ortamda, uluslararası ulaştırma koridorlarının Türkiye üzerinden geçmesini gerçekleştirmek konusundaki kararlı tutumunu, ülkemizin, sürdürmesine çok önem verilmelidir; çünkü, Avrupa çapında yeni koridorda, dünyanın yeni ulaşım koridorlarının belirlendiği noktada, Türkiye’nin, burada gerekli duyarlılığı göstermesi birinci önceliği olmalıdır.

Bütün dünyada daima tercih edilen bir ulaştırma sistemi olmaya devam eden ve hatta, Fransa, Japonya gibi ülkelerde sürat açısından hava ulaşımıyla rekabet edebilecek düzeye gelen demiryolu taşımacılığında, bu çerçevede, Avrupa Topluluğu ülkeleri arasında yer almak isteyen Türkiye, entegrasyon sürecinde ulaştırma politikalarında uyum sağlamalı, bağımsız Türk devletleriyle gelişen ekonomik ve uluslararası ilişkilerin gerektirdiği ulaştırma altyapısını ülke yararı ve imkânları ölçüsünde gerçekleştirmelidir. Mevcut ulaştırma altyapılarından en üst düzeyde yararlanılabilmesi için, gerekli iyileştirme ve bakım onarım hizmetleri aksatılmaksızın sürdürülmelidir. Mevcut otoyolların, limanların ve havaalanlarının etkin kullanımını sağlayabilmek için, bunları karayolu ve demiryolu ana akslarıyla bütünleştirecek yolların yapımına öncelik verilmelidir. Avrupayla bütünleşeceğiz diyoruz. Avrupayla rekabet edebilmemiz için, o piyasaya entegre olabilmemiz için, mutlaka ve mutlaka demiryolu ağlarıyla bu ülkeyi döşememiz lazımdır.

Küreselleşme olgusu içinde serbest piyasa ekonomisini tercih etmiş olan Türkiye’nin, uluslararası ilişkiler ve diğer sektörlerin menfaatları ve uyumları açısından makro seviyede dengeli bir ulaştırma politikası üretmesi, buna paralel olarak yatırımlarını dinamik bir yapı içerisinde programlayıp, realize etmesi ve bu husustaki zamanlamaya itina göstermesi gerekir.

Bilindiği üzere, ulaştırma, hizmet sektörüdür. Bu sektörün en önemli ve çarpıcı özelliği, üretimin stoklanamamasıdır. Dolayısıyla bu sektörde, planlama, koordinasyon ve eğitim büyük önem kazanmaktadır. Sektördeki teknolojik gelişmeleri dikkatle izleyerek, mevcut tesislerin, rehabilitasyon ve modernizasyon kapsamında çağdaş hizmet verebilir hale getirilmesi yanında, yeni kurulacak tesis ve altyapıların, kısa, orta ve uzun vadeli perspektifle değerlendirilip realize edilmesi büyük önem taşımaktadır.

Ulaştırma sektörü, diğer bütün sektörleri yatay olarak kesen bir sektördür. Bu yönüyle, ulaştırma sektörü, diğer sektörlerdeki gelişmeleri de hızlandıran fonksiyonu üstlenebildiği gibi, engelleyen ve yavaşlatan faktör olmak özelliğine de sahiptir. Ulaştırma sektörünün alt sektörlerini oluşturan karayolu, havayolu, denizyolu ve demiryolu sistemleri birbirinden bağımsız düşünülemez.

2000 yılı yatırım bütçesinden, Demiryolları Genel Müdürlüğümüzün, kendisine ayrılan 16 trilyon Türk Lirasıyla bunu gerçekleştirmesi hayalden öteye gidemez. Sadece, bilebildiğim kadarıyla, Eskişehir-Bilecik-Osmaneli-Ayazma-Bursa-Bandırma, Bandırma-Çanakkale demiryollarının proje bedeli trilyonları bulmaktadır; yani, bugünkü değerle 3-4 trilyonu bulmaktadır. 16 trilyon lirayla yapılabilecek hiçbir şey yoktur. Dolayısıyla, bu Meclisten yetki alınmıştır Tahkim Yasası gibi, bu Meclisten yetki alınmıştır yap-işlet-devret modellerinin, projelerinin yapılabilmesi gibi. Bu modeller de kullanılarak, bu finansman modelleri de kullanılarak, özellikle yük taşımacılığının yoğun olduğu, organize sanayilerin yoğun olduğu yerlerde, organize sanayiler ve bu bölgeler, limanlara ve birbirlerine acilen demiryollarıyla bağlanmalıdır.

Ankara-İstanbul mevcut demiryolunun iyileştirilmesi projesi bir an önce gerçekleştirilmelidir. Ankara-İstanbul mevcut demiryolunun rehabilitasyonu projesinin gerçekleşmesiyle, halen 7,5 saat olan yolculuk süresi, 4,5 saat ve daha altına inebilecektir.

92 kilometrelik kısmı ülkemiz sınırları içerisinde, 32 kilometrelik kısmıysa Gürcistan sınırları içerisinde kalan, toplam 124 kilometre uzunluğundaki Türkiye-Gürcistan (Kars-Tiflis) demiryolu bağlantısı projesi hayata geçirilmelidir. Kaldı ki, bu proje 54 üncü hükümet döneminden, yani, Doğru Yol Partisinin iktidar olduğu dönemden... Demirden İpekyolu projesi kapsamında başlatılmalıdır; bu, bir an önce hayata geçirilmelidir. Ortaasya Türk Cumhuriyetleri demiryoluyla da Türkiye’ye bağlanmalıdır, Türkiye üzerinden de Avrupa’ya bağlanmalıdır.

Bilecik-Ayazma-Osmaneli-Bursa-Karacabey-Bandırma arasında demiryolu hattı projesi tamamlanmıştır; bir an önce yapılmalıdır. Bandırma-Çan-Çanakkale demiryolu da, projesi bir an önce tamamlanıp, yapılmalıdır. Bunlar, çok gecikmiştir; fizibl olduğu, ekonomik olduğu yapılan incelemeler sonucunda tespit edilen yollardır.

Devlet Demiryolları, bugün, en çok zarar eden kuruluşumuzdur. Devlet Demiryollarıyla ilgili olarak, alınan kredilerle ilgili bir araştırma yapılmıştır. O araştırma sonucunda, Devlet Demiryollarının ne şekilde yeniden yapılandırılabileceği bir rapora bağlanmıştır. Ancak, o rapora ilişkin olarak da, süratle bazı radikal kararların alınması gerekir. Aksi takdirde, bugün, Devlet Demiryolları İşletmesinin bu zarar eden yapısının düzeltilmesi giderek zorlaşmaktadır.

Özel sektöre, mevcut hatlar üzerinde tren işletmeciliğini kolaylaştırıp, teşvik edilmelidir.

Devlet Demiryollarının liman işletmeciliğinin gözden geçirilmesi lazımdır. Bizim, devleti işletmeci olmaktan çıkarıp, denetleyen hizmet kuruluşu haline getirmemiz gerekmektedir.

21 inci Yüzyıl, raylı sistem asrı olacaktır. Demiryolu sistemi, arazi işgali, hat kapasitesi, kullanım ömrünün uzunluğu, çevre dostu olması, yapım maliyetinin düşük olması, petrole bağımlı olmaması ve en güvenli ulaşım sistemi olması yanında, son teknolojik gelişmelerden sonra, uçaktan sonra en süratli ulaşım aracı olarak da tercih edilen bir sistem olması dikkate alındığında, ülkemizin bu oluşumun ve tercihin dışında kalmaması gerekmektedir. Dünyanın ulaşımda yakaladığı standartları yakalamak, çağın gereklerine uyum sağlamak mecburiyetindeyiz.

Organize sanayi bölgelerine demiryoluyla mutlaka -iltisak hatlarıyla- bağlantı yapılması zorunluluğu vardır. Örneğin, Bursa gibi, Balıkesir gibi, Eskişehir gibi merkez organize sanayi bölgeleriyle demiryolları bağlantısı tamamlanmalıdır. Yük taşımacılığında demiryollarının ağırlığı artırılmalıdır. Bu, trafik kazalarındaki, özellikle ölümcül trafik kazalarındaki azalmayı sağlayacaktır. Türkiye, kamyon ordusuyla, Avrupa’daki toplam kamyon sayısından daha fazla kamyona sahiptir. Bu, benzin tasarrufuyla, yoldaki aşırı yıpranmayla, her yönüyle bir israftır.

Devlet Demiryolları, bünyesinde, lokomotif, elektrikli banliyö dizileri, ray otobüsleri, yük ve yolcu vagonlarının üretimleri ile tamir ve bakımlarını gerçekleştiren TÜVASAŞ, TÜLOMSAŞ ve TÜDEMSAŞ adlarında, Ortadoğu’nun en büyük entegre sanayi kuruluşları arasında yer alan 3 adet bağlı ortaklığı bulunmaktadır; ayrıca, Ankara’da 1 adet makas ve yine Ankara’da 1 adet uzun ray kaynak fabrikalarına sahip olup, ray ve tekerlek dışında dışa bağımlı değildir.

Özellikle bu kuruluşların, eğer kamu kuruluşu olarak verimli çalışamıyorsa, bir an önce özelleştirilip, teknoloji getirmek koşuluyla daha verimli hale getirilmesi lazımdır; çünkü, son zamanlarda, metro yapımları da gündeme geldiğinde, bu kuruluşların, Türkiye içerisinde büyük pazara sahip olacağını düşünmekteyiz.

Son olarak, bir şeyi daha söylemek istiyorum kendi ilimle ilgili. Balıkesir İlimizde, 57 nci hükümet tarafından, önce gümrük müdürlüğü kapatılmış, ardından Etibor Anonim Şirketi Genel Müdürlüğü Ankara’ya taşınmış, ardından SEKA müessesesi çalıştırılmıyor, kapatılma noktasına gelmiş. Son olarak da, Balıkesir’i Ankara’ya bağlayan Karesi Ekspresi iptal edilmiştir. Balıkesir’e yeni bir hizmet getirilemiyor, Sayın Bakandan, hiç olmazsa mevcut hizmetlerin korunması konusunda biraz daha duyarlı olmasını istirham ediyorum.

Balıkesirli, maalesef, 57 nci hükümet döneminde...

BAŞKAN – Sayın Yılmazyıldız, 1 dakika eksüre veriyorum, lütfen toparlayınız.

İLYAS YILMAZYILDIZ (Devamla) – Toparlıyorum.

...hizmet almakta üvey evlat muamelesi görüyor; ama, mevcut hizmetler bari korunsa, o, bizim için teselli olacaktır. Az önce belirttiğim demiryollarının, karayollarının, diğer yatırımların Balıkesir’de hızla yapılması zorunluluğu vardır.

Ulaştırmamızın ulusal hedeflere yönelik sağlıklı politikalarla geliştirilmediği, bu politikasızlık ya da yanlış politikalarla ulaştırma sistemimizin, özellikle demiryollarının ihmal edilmesi nedeniyle, enerjide savurgan ve dışa bağımlı, binlerce can kaybına, yaralanmaya ve büyük maddî hasarlara neden olan, güvenliği düşük, çevreyle uyumsuz, sonuçta tüm etkilerin bileşkesi olarak ülkeye çok pahalı bir sisteme dönüştürüldüğü bu aşamada tehlike çanları çalmaktadır.

Artık geciktirilmeksizin, ne yapılması lazımsa o yapılmalıdır. Yapılması gereken, yanlış politikaların yönlendirdiği olumsuz gelişmeye kararlılıkla dur diyecek politikaların saptanarak bir an evvel hayata geçirilmesidir. Yeni politikalar mutlaka demiryolları temeline oturtulmalıdır.

Kısa, orta ve uzun vadeli bir devlet politikası oluşturulmalıdır. Dinamik yapıya sahip olması gereken bu devlet politikasının, her hükümet tarafından benimsenmesi ve mümkün mertebe değişikliğe uğratılmadan uygulanması gerekmektedir.

Bu düşüncelerimle, Meclis araştırma önergesini desteklediğimizi bildirir, Yüce Heyetinizi saygıyla selamlarım. (DYP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederiz Sayın Yılmazyıldız.

Fazilet Partisi Grubu adına, Konya Milletvekili Sayın Veysel Candan; buyurun. (FP sıralarından alkışlar)

Konuşma süreniz 20 dakikadır.

FP GRUBU ADINA VEYSEL CANDAN (Konya) – Sayın Başkan, değerli milletvekili arkadaşlarım; Devlet Demiryollarıyla ilgili verilen araştırma önergesi konusunda Fazilet Partisi adına görüşlerimizi açıklamak üzere söz almış bulunuyorum; Yüce Heyetinizi saygıyla selamlıyorum.

Yıl 1996, takriben bundan üç yıl önce, Devlet Demiryollarıyla ilgili olarak bir araştırma önergesi vermiştik. O zamanki önergemde yazdığım temel maddeler şunlardı: Devlet Demiryolları ve bağlı olan kuruluşları devamlı zarar etmektedir. Yapılan araştırmalar ve yayımlanan bilimsel raporlara göre, önümüzdeki kısa zamanda, Devlet Demiryolları durma noktasına gelecektir. Devlet Demiryolları kuruluşunda, zarardan korunmak için çaba gösterilmediği; personelin devamlı şişirildiği; personel atamasının durdurulmasından sonra, sağlam insanlara sakat raporu alınıp, sakat kadrosuna aktarılarak, hiçbir iş verilmediği; atıl bekleyen lokomotiflerin bulunduğu; hurda malzemelere sahip olunmadığı; garanti süresi içinde tamir için Almanya’ya gönderilen pompaların hâlâ getirilemediği, beş yıl geçmesi dolayısıyla garanti süresinin dolduğu ve arıza sebebiyle bekleyen lokomotiflerin sefer yapamadığı; bazı imalatların işçiliği dışarıya verildiği halde, Devlet Demiryolları atölyelerinde işçilerin boş oturduğu; şirket yöneticileri arasındaki uyuşmazlıkların üretimi etkilediği; mevcut tesislerdeki işçilere ücret ödenmesine rağmen, verimli çalıştırılamadığı ve dışarıdan vagon ithal edildiği gibi konular vardı. Zaman içerisinde, isterdik ki haksız çıkalım; ama, zaman bizi doğruladı. Geçen dönem bu araştırma önergesi görüşülemedi. Bu döneme geldiğimiz zaman, bu okumuş olduğum tablodaki manzara çok daha vahim.

Ben, öncelikle, Devlet Demiryollarını kısaca tanımaya çalışalım diyorum:

Ülkemizde ilk demiryolu 1856’da 130 kilometreyle başlamış. 1869’da 2 000 kilometrelik Şark Demiryolu, bunun 336 kilometresi millî hudutlar içerisinde kalmıştır. 1871’de Anadolu’da başlayan 4 000 kilometrelik yolumuz var.

Demiryollarımız, şu anda, Ulaştırma Bakanlığına bağlıdır; 18.6.1984 tarihli 233 sayılı kanun hükmünde kararnameyle kamu iktisadî devlet teşekkülü olarak görev yapmaktadır; üç bağlı kuruluşu vardır: TÜLOMSAŞ, lokomotif üretimi yapmaktadır; TÜVASAŞ, vagon üretimi yapmaktadır; TÜDEMSAŞ (makine sanayii) makine üretimi yapmaktadır.

Türkiye Cumhuriyeti Devlet Demiryollarının toplam hattı 10 508 kilometre olup, ana hat 8 240 kilometre, ikinci hat 367 kilometre, tali hatlar 1901 kilometredir. Memleketimizde, aşağı yukarı kırk yıldır demiryolu yapılmamaktadır. Aslında, konuyu şöyle ifade etmek daha doğru olur: Devlet Demiryolları, hep üvey evlat muamelesi görmüştür. Halbuki Devlet Demiryollarında, maliyet, işletme, onarım, bakım daha ucuz ve kaza riski daha azdır.

Devlet Demiryollarının personel sayısına baktığımız zaman, 1997 yılı itibariyle 42 278, 1998 yılında 40 977; bağlı ortaklıklarında ise, 1997’de 6 018, 1998’de de 6 194 personeli bulunmak-
tadır.

Teknoloji itibariyle raylar tamamen eskidir; yüzde 26’sı otuz yaş üzerindedir; yüzde 18’i, 500 metreden küçük yarıçap kurplu, yüzde 25’i binde 10’dan fazla eğimlidir; onun için de sık sık arızalar yapmaktadır.

Yolcu taşımacılığında, 1997’de 107 000 000 1998’de 145 000 000 öngörülmektedir.

Yük taşımada, 1997’de 17,4 milyon ton, 1998’de 18,8 milyon ton hedeflenmektedir.

Kurumun en büyük darboğazı ise, dışkredi faizleri ve kur farklarıdır. Aslında, kurumun yeniden bir reorganizeye ihtiyacı vardır. TÜLOMSAŞ, TÜVASAŞ ve TÜDEMSAŞ arasında da ciddî organize eksiklikleri vardır.

Kurumun 1996 yılı itibariyle zararı 61 trilyon, 1997 yılı zararı ise 103,9 trilyondur; yani, yaklaşık 104 trilyondur.

Kurumun finans yapısına dikkatle baktığımız zaman; 1996 yılında, yatırımlar için ödenek 9,746 trilyon; realize edilen miktar 7,6 trilyon gerçekleştirme oranı yüzde 79’dur.

1997’de yatırım ödenekleri 17,140 trilyondur; realize edilen miktar 14,325 trilyon, gerçekleşme oranı da yüzde 84’tür. Bu rakamlar, bize, Devlet Demiryollarına ciddî manada yatırım yapılmadığını göstermektedir.

Gelir gider dengesine baktığımız zaman -gelirin gideri karşılama oranlarını veriyorum- banliyölerde 1996’da yüzde 49, 1997’de yüzde 55; ana hatlarda 1996’da yüzde 16, 1997’de yine yüzde 16; yük taşımalarda 1996’da yüzde 27, 1997’de yüzde 31’dir. Bu rakamlar, bize, devamlı surette hem yolcu hem yük taşımalarda kurumun zarar içerisinde olduğunu göstermektedir.

Görev zararı olarak 1996’da Hazine tarafından 8,3 trilyon ödenecektir. 1997’de bu rakam yüzde 100 artarak, 20,2 trilyonu bulmaktadır; bu rakam, 1998 ve 1999 itibariyle 40 ve 60 trilyonu bulmaktadır. Dolayısıyla, Hazine, parayı görev zararı olarak zamanında ödemek mecburiyetindedir. Halbuki, Türkiye Cumhuriyeti Devlet Demiryolları, vergi borcu ve SSK prim borcunu hem faiz hem cezalarıyla birlikte ödemektedir.

Değerli arkadaşlar, bundan bir hafta kadar önce SSK, Devlet Demiryollarının bütün banka hesaplarına haciz koydurmuş, 56 trilyon karşılığında banka hesaplarında 1,4 trilyon lira bulmuş ve ona el koydurmuştur.

Kurumun, şu anda, SSK’ya gecikme faiziyle birlikte sadece borcu 55 trilyon civarındadır. Bu itibarla, kurumun, finansal yapısı mutlaka gözden geçirilmelidir. Maliyeti yüksek yabancı kaynak kullanımını asgarîye indirmek mecburiyetindeyiz.

Kurum içerisinde acil yapılması gerekirken yapılmayan konulara gelince: Aslında, Kuruluşta, yeniden yapılanmada iki yasa taslağı hazırlanmıştır. Bunlardan bir tanesi idarî ve malî yönden bağımsız bir demiryolu; ikincisi, malî yönden iyileştirme gösteren bir taslak. Yani, her halükârda gerek idarî gerek malî yönden bir özerk yapı talebi olmuştur; ancak, bugüne kadar, maalesef, her ikisi de gerçekleşmemiştir.

Aslında, Devlet Demiryollarında yük taşıma talebi yeterince fazladır; ancak, vagon yokluğundan ve taşıma garantisi verilemediğinden, arzu edilen yük taşıma kapasitesine ulaşılamamaktadır.

Ayrıca, Kurumu dikkatle takip ettiğimiz zaman, hastane, okul, liman gibi faaliyet dışı birtakım işlerle uğraştığı görülmektedir; bunların, mutlaka tasfiye edilmesi gerekmektedir.

Aslında, Kuruma rekabet gücü kazandırmak için, yol bakım ve onarım giderlerinin, tıpkı Karayollarında olduğu gibi, Hazine tarafından karşılanması gerekmektedir.

Aslında, Kurumda, belirli bir program dahilinde yeni yatırımlara gidilerek, karayolu taşımacılığı karşısında, Devlet Demiryolu taşımacılığı rekabeti oluşturacak şartları geliştirmek mecburiyetindeyiz.

Aslında, Devlet Demiryollarının yeniden yapılanma hedeflerine bakarken, 2000’li yıllara yaklaştığımız bugünlerde, Devlet Demiryollarının, ülkemizde ciddî sorunlarla karşı karşıya olduğunu yukarıdaki rakamlardan tespit etmiş bulunuyoruz. Yeniden yapılanma ve hedefleri tespit ederken dikkat edilecek bazı hususların öncelikle vurgulanması gerekmektedir. Şöyle ki; Devlet Demiryollarının, öncelikle, halihazır durumunun tespit edilmesi, başka bir ifadeyle, fotoğrafının çekilmesi gerekmektedir. Ayrıca, siyasî iradenin, yani, gelen hükümetlerin bu tabloya baskısı ve tercihi de söz konusudur.

Bu iki konuyu örnekle tespit edersek; Devlet Demiryolları neden zarar etmektedir; rantabl hale gelmesi için neler yapılmalıdır; Devlet Demiryolları ile karayolu mukayesesi nedir; hangi mevzuatlarda ne tür değişiklikler yapılmalıdır; yük ve yolcu taşımasında Devlet Demiryolları önceliği nedir gibi soruları çoğaltmak mümkün. Özellikle, Devlet Demiryollarının, mevcut statüyle devamı mı, yoksa, değişiklik mi isteniyor; dünya ve Türkiye ulaşımda nerededir ve halihazır fotoğrafa siyasîler nasıl bakıyor? Bu tercihler iyi bilinir, hedefler, yeniden yapılanma için öneriler o istikamette düşünülür ve geliştirilir; aksi halde, hazırlanan raporlar, fantezi olmaktan ileri gitmez.

Değerli arkadaşlar, bu bağlamda, yabancı bir şirkete, 1 000 000 dolar ödenerek bir rapor hazırlatılmıştır; ancak, rapor, raflardan inmemiştir.

Bugün için Devlet Demiryollarının kiralanması veya özel sektöre devri, çeşitli nedenlerle hemen hemen imkânsız gibidir; altyapı eksikliği giderildiği, mevzuatlarda ciddî değişikliğe gidildiği ve bazı tedbirler alındığı zaman düşünmek mümkündür. Türkiye Cumhuriyeti Devlet Demiryollarının halihazırı alındığında, siyasî iradenin ciddî bir tavır ortaya koyduğu düşünülerek, özerk bir idarî ve malî yapıda hangi hedefler tespit edilmeli sorusu gündeme gelir.

Özetle söylemek gerekirse: Yük ve yolcuda azamî ulaşılması gereken ve karayolu taşımacılığıyla rekabette hedeflerin tespiti; hizmette dünya standartlarını yakalama, iptal edilmeyen, tehir edilmeyen sefer hedefleri, yeni düşünülen kaynakların tespiti; yönetimde işletme tasarrufu ve verimlilik; ülke şartlarında rantabl işletme; Devlet Demiryolları-özel sektör münasebetleri; işletmede içhizmet Devlet Demiryolları eğitim okulu; modernizasyon ve yatırım hedefleri gibi sayabileceğimiz temel hedefler, bu hedefleri tutturacak, asacak ve planlayacak. Acil önlem servisleri; hedef tutturma operasyon birimleri oluşturulmalı ve bu konuda özetle: Hantal yapıya müdahale hedefi tutturan dinamik, teknik, verimli, sorumlu birim oluşturulmalıdır; bu birimin görevleri tek tek sayılacak, çıta her yıla göre yükseltilecek. Duruma göre vazife çıkaracak yetkilerle donatılmış bir beyin gücü mutlaka oluşturulmalıdır.

Değerli arkadaşlar, tabiî ki, bu değişikliklerle birlikte, aslında, mutlaka yapılması gereken -hem idarede hem de işletmede- birtakım şartlar da yerine getirilmelidir. Öncelikle fiyat tarifeleri serbest bırakılmalıdır. Ekonomik olmayan hatlar bakanlıkça karşılanmalıdır. Personel istihdam yetkisi mutlaka kuruma bırakılmalıdır. Satın almalarda, özellikle, alımın, partiler halinde mukaveleye bağlanması, yurtdışı alımlarda birtakım belgelerin aranması, fiyatlara uygulanacak eskalasyonun başta belirlenmesi, ödeneksiz harcama yapılmaması, bazı malzemelerin temininde zaman kaybının olmaması, malzeme stoklarında azamî ve asgarî stok tespiti, yetişmiş personel, can ve mal kaybına sebep olan kazaların aza indirilmesi, verimliliğin artırılması için alınacak tedbirler, Bakanlar Kurulu kararıyla ödenmesi gereken görev zararının zamanında ödenmesi Türkiye Cumhuriyeti Devlet Demiryolları yol bakım ve onarım giderleri için her yıl yeterince para ayrılması ve özellikle 233 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin madde 35 ve dördüncü bendinin mutlaka değiştirilmesi gerekmektedir.

Değerli arkadaşlar, aslında, işletmede yapılacak düzenlemeler, yük ve yolcu taşımacılığında ulaşılması gereken hedeflerin tespiti, hizmette dünya standartlarının yakalanması, iptal ve tehiri olmayan sefer hedefler, yeni düşünülen kaynakların tespiti, yönetimde işletme tasarımı ve verimlilik, ülke şartlarında rantabl işletme, özel sektör ve devlet kurumları arasında münasebet, modernizasyon ve yatırım.

Devlet Demiryollarının sorunlarını beş başlık altında toplamak mümkündür: Finans (para sorunu), yönetim ve işletme, teknoloji ve modernizasyon, siyasî tercih, Devlet Demiryollarının ehemmiyetini anlama.

Değerli arkadaşlar, bir milletvekilimizin ifade ettiği gibi, bunlar, aslında, ekonomik kurmaylar tarafından yapılacak ve hazırlanacak deniliyorsa da, 1996 yılında verdiğimiz araştırma önergesindeki şartların artarak kötüye gitmesi ve kurumun durma noktasına gelmesi ve zararların da her geçen gün artmış olması, 100 trilyonun üzerinde bir zararın söz konusu olması ve yatırımların da durma noktasına gelmiş olması nedeniyle, birilerinin Devlet Demiryollarına müdahale etmesi gerektiği inancı bende oluştu. Bu itibarla, efendim, burası, devlet bürokratlarının yapacağı işi mi yapıyor sorusuna, bir örnekle, anekdotla cevap vermek istiyorum. Lütfen, bunu, dikkatle dinleyin.

Bakınız, Devlet Demiryolları, alımlarını, petrol ürünleri ve madenî yağları, bir vakıf aracılığıyla almaktadır. Bu alımları yaparken, Petrol Ofisi dururken, doğrudan doğruya Petrol Ofisinden alacağı yerde, Devlet Demiryolları Dayanışma Vakfından almaktadır; denetimden uzak, böyle bir vakıf kurulmuştur. Şimdi, diyeceksiniz ki, vakıflar yardım müessesesidir, gayet güzel de olmuş. Halbuki, öyle değil, 1997 yılında, vakfın cirosu, sadece kuruma sattığı akaryakıt ve madeni yağ toplamı, 15 791 000 000 000’dır. Şimdi, bu 15 791 000 000 000, bu yüzde 9 indirimlidir Petrol Ofisinde; yağlarda, yüzde 30’dur, yüzde 40’tır; halbuki, kurum oraya yüzde 3-4 indirimle veriyor; yani asgarîden 3-4 trilyon kâr alarak, vakıf, müessesenin, tüm Türkiye’deki Devlet Demiryollarına akaryakıt vermektedir. Ne yapıyor; büroda oturuyor, sadece çek yazıyor; aslında vakıf, ne akaryakıtı görüyor, ne madeni yağı görüyor; ama, orada denetimden uzak 4 trilyon, 3 trilyon, 2 trilyon para biriktiriliyor ve sorumsuzca harcanıyor. Peki, diyeceksiniz ki, buna, kim hesap soracak? Onu, Meclis soracak. Ben, onun için dedim ki, bir araştırma yapalım, bakalım bu vakıf nasıl çalışıyor. Bu salonla ilgili Meclis araştırması komisyonunda görev yaptığımız zaman, gördük ki, Mecliste de bir vakıf var, orası buradan da beter, orada da bir sürü işler var. Ben, burada hiç kimseyi suçlamak için söylemiyorum.

Bakın, bir gece yarısı tuttunuz, katrilyonluk vergi çıkarmak mecburiyetinde kaldınız; şöyle veya böyle, yani sebebi haklı veya haksız; bütçe eksiği vardı, deprem vardı, şu vardı, bu vardı. İşte size 3 trilyonluk bir kaynak söylüyorum ve bu, boşa giden bir harcamadır. Bu aldığım rakam, Yüksek Denetleme Kurulunun resmî rakamıdır, yani basında yayımlanmış resmî rakamını söylüyorum: 15 791 000 000 000 akaryakıt ve madenî yağı, vakıf, kuruma devamlı satıyor. Biz, o zaman çok itiraz ettik, yapmayın bunu, yüzde 9’la almak varken, niye yüzde 4’le, 5’le alıyorsunuz dedik; ama, Devlet Demiryolları Genel Müdürü vakfın başkanıdır, oradaki genel müdür yardımcısı da yönetim kurulu üyesidir; ama, oranın denetimi yapılmamaktadır. İşte, ben, şimdi Yüce Meclisi göreve çağırıyorum. Bu ve buna benzer, kurumun zararlarının açığa çıkarılması; en azından burada bir rapor hazırlanarak, bu raporun Meclis arşivine getirilmesi ve şu anda Ulaştırma Bakanımızın bürokratlarını toplayıp, daha iyi, verimli bir hale... Bakın, bu Mecliste konuşuldu, bunu daha iyi, verimli hale nasıl getireceksiniz sorusuna muhatap olmak için bu araştırma önergesini vermiş bulunuyoruz. Amacımız, hiç siyasî değildir, kişilerle de işimiz yok; ama, yapılan bu israfta veya bu zararlarda hepimizin mesuliyeti olduğu kanaatindeyim. O açıdan, umarım ki, daha önceki araştırma önergelerinde olduğu gibi, grup kararı gibi, parti kararı gibi bir yanlışa takılmayız. Bir kere, bir araştırma komisyonu kurulmasının faydalı olacağı kanaatindeyim.

Muhterem heyetinizi saygıyla selamlıyorum. (FP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederiz Sayın Candan.

Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına, Ankara Milletvekili Mehmet Arslan; buyurun. (MHP sıralarından alkışlar)

Süreniz 20 dakikadır efendim.

MHP GRUBU ADINA MEHMET ARSLAN (Ankara) – Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; Devlet Demiryollarının zarar etmesinin nedenlerinin araştırılarak alınması gereken tedbirlerin belirlenmesi amacıyla bir Meclis araştırması açılmasıyla ilgili olarak, Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına söz almış bulunuyorum. Bu vesileyle, hepinizi saygıyla selamlarım.

Değerli milletvekilleri, 21 inci Yüzyıla adım adım yaklaştığımız bir zamanda, dünyada yükselişe geçen petrol fiyatlarının ülke ekonomilerine dolaylı, hayat pahalılığına direkt etki ettiği gerçeklerinin ışığında, ulaşım ve dolayısıyla demiryollarını konuşmanın çok anlamlı ve manidar olduğu malumlarınızdır.

Kalkınmış ya da kalkınmakta olan ülkelere bakıldığı zaman, 21 inci Yüzyıla hummalı bir şekilde hazırlanmakta olduklarını görmekteyiz. Her şey insan için mantığı, 21 inci Yüzyılın mantığını sergilemektedir. Bu sebepledir ki, 21 inci Yüzyılın ilk çeyreğini kapsayan zaman dilimi, 21 inci Yüzyılın ilk planlı dönemini oluşturmaktadır. Eksenine ve merkezine insanı yerleştirmiş olan bu anlayışların, daha şimdiden, toplumsal mutabakatı oluşturduklarını müşahede etmekteyiz. Bir başka ifadeyle, 21 inci Yüzyıl, teknoloji ve hız çağı unvanına namzet gözükmektedir.

Değerli milletvekilleri, kalkınmış ülkeler, daha şimdiden, politikalarını şu dört faktöre dayandırmak için özen göstermek mecburiyetindedirler: Hızlı ulaşım, hızlı iletişim, enerji, toplum sağlığı ve çevre. Bireylere ve insan haklarına fazla önemin verildiği, toplum hayatında yer alan müştereklerin çoğaltıldığı ve kalkınmayı hedef alan, ancak, çağın getireceği ihtiyaçları ve tedbirleri içeren yeni anlayışlar; yani, daha çok ferdiyeti ele alan, ferde daha fazla hürriyeti ve hizmeti amaçlayan yeni bir bakış açısı.

Bu dört temel faktörün insanlara, toplumlara ve dolayısıyla devletlere neler kazandıracağına bakacak olursak, zamanı tasarruf ettirdiğini, parayı tasarruf ettirdiğini, enerjiyi tasarruf ettirdiğini, insan sağlığını ve çevreyi tasarruf ettirdiğini görürüz. Özellikle, Avrupa Birliğinin 21 inci Yüzyıl için hazırladığı projelerin temel dayanağı da bu ilkelerdir. Oysa, ülkemizde en ekonomik toplutaşıma sistemi olmasına karşın, 1950’li yıllardan sonra demiryollarının genel taşımalar içerisindeki payı devamlı olarak düşüş göstermiştir. 1955 yılında, yolcuda yüzde 25 yükte yüzde 60 olan demiryolu taşıma payı, 1998 yılında, sırasıyla, yüzde 2,5’a ve yüzde 7’ye kadar gerilemiştir; buna karşın, 1955 yılında, yolcuda yüzde 70 yükte yüzde 35 olan karayolu taşıma payı, 1998 yılında, sırasıyla, yüzde 96’ya ve yüzde 93’e yükselmiştir.

Bu faktörleri ülkemizin bugünüyle kıyaslayabilmek ve temel politikalarla örtüşüp örtüşmediğini görebilmek için, kısaca parantezler açmak istiyorum:

Zamanı tasarruf ettirebiliyor muyuz? Tabiî ki, cevabı hayır; çünkü, genç ve dinamik nüfusa ve insan gücüne sahip olan ülkemiz, maalesef, bu avantajlarından yeterince yararlanamamaktadır. Nedeni, ülkenin bir ucundan diğer ucuna bir gün yahut birbuçuk günden önce gidilememesi ve insan için çok önem arz eden zamanın heder edilmesidir.

Parayı tasarruf edebiliyor muyuz? Ülke olarak her dönem önümüzde duran en büyük problem, para problemidir. 1980 sonrası kurulan hükümetlerin devraldığı iç ve dışborç miktarı 8,5 milyar dolar iken, bugün bu miktar 140 milyar doların üzerine çıkmıştır. Kaynakları sınırlı olan ülkemizde, millî kalkınmanın temel kuralı özkaynakların daha verimli kullanılmasıyken, Türk parasının değeri korunamadığı gibi, yeterince tasarruf tedbirlerini sağlayacak önlemler de alınamamıştır.

Enerjiyi üretmek kadar tasarruf etmenin de önemli olduğu bilinmesine rağmen, bugüne kadar gerekli önlemlerin yeterince alınamadığını düşünüyoruz. Bu husus, ülkemiz gibi petrol bağımlısı olan ülkeleri ekonomik ve sosyal istikrara muhtaç etmektedir.

Toplum sağlığına arzu edilen önemin verdiğini söylemek, fazla iyimserlik olur.

Çevre konusunun ise, temel politikalarda göz önüne alınması lüks kabul edilmektedir.

Bütün bu hususlara değinmeden geçmeyişimin sebebi, birazdan ifade etmeye çalışacağım hususlarla olan ilintisinden dolayıdır; çünkü, biliyoruz ki, çağları birbirine bağlayan, kültürleri, medeniyetleri birbirine bağlayan ve günümüze kadar gelmesini sağlayan, kısacası, insanlığı çeken ve hareket ettiren sistemin adıdır ulaşım. Bu kadar önemli olan ulaşımı iyi anlayabilmek için, günümüzdeki araçlarını ve bu araçların fonksiyonlarını iyi tanımak gerekiyor; kısacası, ulaşım çeşitlerini incelemek gerekiyor.

Günümüzde ulaşım, özde, karayolu, denizyolu, demiryolu, havayolu ve boru hatlarıyla yapılmaktadır.

Taşıma tercihleri açısından karayolu, demiryolu, denizyolu ve havayolu benzerlik gösterse de, benzer özellikteki taşımalarda yoğunluk karayollarında, demiryollarında ve denizyollarında yaşanmaktadır.

Ekonomik olması -yani ucuzluk- bakımından taşıma kapasitesi, az enerji tüketimi, toplum sağlığı ve çevre, güvenlik ve konfor, sürat, yapım ve işletme maliyetleri ve bakımlarla birlikte ele alınıp değerlendirildiğinde, raylı sistemler, havayollarıyla süratte rekabet etmektedir; çünkü, ortalama 400 kilometre hız yapan trenler devreye sokulmaktadır. Denizyolları ve boru hatlarıyla da ucuz taşımacılıkta rekabet etmektedir. Yani, karayollarıyla yapılan taşıma ücretleri diğer taşıma ücretleriyle kıyaslandığında, karayollarıyla yapılan taşımacılık, denizyollarından yaklaşık 8,5 kat, demiryollarından ise 7 kat pahalıdır.

Diğer hususlar göz önüne alındığında ise, örneğin, taşıma kapasitesi, zaman kaybı, enerji kaybı, güvenlik ve konfor, altyapı ve işletme maliyetleri açısından, raylı sistem, dünyada üstünlüğünü elinde bulundurmaktadır.

Ülkemizde, demiryolu tarihi birbuçuk asra yaklaşmıştır. Bugün için, üzerinde işletmecilik yapılabilen faal demiryolu, yaklaşık 10 500 kilometredir. Bu yolun yaklaşık 4 000 kilometresi cumhuriyet öncesinde, 4 000 kilometresi cumhuriyet sonrası Atatürk döneminde, geriye kalan 2 500 kilometre yol ise daha sonraki zamanlarda yapılmıştır.

Demiryollarının geçtiği hatların ve güzergâhların seçiminde, strateji, birinci önceliklidir; bugün dahi bu vasfını sürdürmektedir.

Devlet Demiryolları Genel Müdürlüğü, günümüzde, gerek işletme birimleri gerek bağlı ortaklıkları gerek fabrikaların üretim desteği, geçmişten günümüze, alt ve üst fizikî yapısıyla varlığını sürdürmeye çalışmaktadır.

Ülkemizde, planlı kalkınma prensiplerine uyulduğu ve bunun geleneksel hale getirildiği dönemlerde, sürat demiryolu ilk defa 1943 yılında ele alınmış, 1966 yılına kadar 1/2000 ölçeğindeki şeritvari haritalar tamamlanmış, 1972 yılında İngiliz Davies-Robson firması tarafından arazi çalışmaları sürdürülmüş, 1977-1980 yılları arasında, Alman Obermeier firması tarafından, bugünkü çalışmalara esas teşkil eden avan projeler hazırlanmıştır.

Bu çalışmalar sonucu, Arifiye-Göynük-Çayırhan-Beypazarı-Sincan güzergâhı tespit edilmiştir. Söz konusu projenin birinci etabı 85 kilometrelik Sincan-Çayırhan hattı, ikinci etabı ise 175 kilometrelik Çayırhan-Arifiye hattıdır. Birinci etap inşaatının -Sincan-Çayırhan 85 kilometrelik bölümü- 31.5.1976 tarihinde -yani, birinci milliyetçi cephe hükümeti zamanında- dönemin Başbakanı Sayın Süleyman Demirel tarafından temeli atılmıştır. Beş kısım halinde inşaatına başlanan birinci etapta günümüze kadar yapılması planlanan işlerin gerçekleşme oranı, yaklaşık yüzde 76’dır. Birinci etap inşaatının bir an önce tamamlanması gerekmektedir. Bu durumda, Çayırhan Termik Santralına, Beypazar’ındaki Etibank’a ait trona yataklarının işletilmesi ve dünyaya açılmasını sağlayacağından, bu haliyle dahi bölgeye önemli katkıları olacaktır.

İkinci etap inşaatı, 175 kilometrelik Çayırhan-Arifiye hattı. Bu hatla ilgili olarak, ödenek yetersizliğinden herhangi bir çalışma yapılamamıştır.

Ülke nüfusumuzun yüzde 29’una tekabül eden iki metropol kent arasında 23 yıl önce temelleri atılan “Sürat Demiryolu Projesi” bugüne kadar tamamlanmış olsaydı, 260 kilometre ortalama hızla, bugünkü taşıma süresini 2,5 saate düşürmüş olacaktı.

Arifiye-Sincan kesimine ait kalan kısım inşaatı için gerekli olan kaynağın yaklaşık 3,8 milyar dolar gerektirdiği ifade edilmektedir. 131 kilometre olan Arifiye-İstanbul ve 25 kilometre olan Sincan-Ankara arası için ise hiçbir çalışma yapılmamış olmakla beraber, yaklaşık, toplam maliyetin
7-8 milyar dolar olacağı tahmin edilmektedir.

Ayrıca, Kars-Tiflis yeni demiryolu yapımının 92,5 kilometresi Türkiye, 32,5 kilometresi Gürcistan tarafında yer alan bu hattın tamamı 600 000 000 dolara mal olacaktır. Gürcistan tarafı için gerekli olan 200 000 000 doların Hazine Müsteşarlığı tarafından temin edilerek ihalenin tek elden, Türkiye tarafından yapılması talep edildiğinden, her iki ülke tarafınca bir protokol imzalanması gerekmektedir.

Ankara-Sıvas (Balışeyh-Yıldızeli), Bandırma-Bursa-Ayazma-İnönü,s Ankara-Afyon-İzmir (Polatlı-Afyon) yeni demiryolu inşaatı; Ankara-Konya yeni demiryolu hattı projesi yer almaktadır.

Ayrıca, GAP Projesi kapsamında ele alınan 137 kilometrelik Nizip- Birecik-Şanlıurfa kesiminin proje bedeli 200 000 000 dolar olup gerçekleşmesi bu yörenin kalkınmasına katkıda buluna-
caktır.

Bu projelerin hayata geçmesi demek, uluslararası gerekliliğin, zorlamanın ve çağın gerekleri yanında, Alparslan’ın Malazgirt’ten Anadolu’ya bir kapı açtığı gibi, bu kez batıdan doğuya açılan kalkınma kapısı olacaktır.

Batılı ülkeler, yük taşımacılığında büyük mesafeler almışken, kitle taşımacılığına önem verirken, konteyner taşımacılığında doruğa ulaşmışken, Asya ve Avrupa arasında köprü vazifesi gören ülkemizde, halen, elleşleme usulleriyle yük ve işkence mukabili yolcu taşımacılığı yapılmaktadır.

Ulaşımda bozulan koordinasyon nedeniyle yığılmaların zorunlu olarak karayollarına yönlendirilmesi, bugünkü manzarayı yaratmıştır.

Trafik terörü, katlanılması zor maliyet haline gelmiştir; her gün onlarca ölü, yüzlerce yaralı, milyarlarca maddî hasar, yanan yürekler, sönen ocaklar... Yüce Türk Milletinin bu cezayı hak ettiğine inanmıyorum.

Amerikayı yeniden keşfetmeye gerek yok. Bütün ilmî araştırmalar ve önemli bulgular, ulaşımda öncelik kara-hava-demir-deniz entegrasyonunu; yani, entegre edilmiş kara limanları oluşturmayı zorunlu kılmaktadır.

rkiye ekonomisi, sanayiini ve ticaretini geliştirmek, Asya’ya da açılmak zorundadır. Tarihî ipekyolu hattını, yeni baştan demiryolu hattıyla canlandırmalıdır. Bu durum aynı zamanda transit taşımacılığı da artıracağından, ülkemize önemli kaynak, insanımıza istihdam yaratacaktır.

Hazırlıkları son aşamaya gelmiş olan boğaz tüpgeçidinin bir an evvel inşaatına başlanılması, hizmete sokulması gerekir.

Ankara-İstanbul arasındaki sürat demiryolu projesinin yarım kalan kısmı için, inşallah, ilk ciddî adım 57 nci cumhuriyet hükümetince atılır ve Türk Milletini heyecanlandıran bu proje hayata geçer.

Demiryollarının üvey evlat muamelesinden kurtulması gerekir. Bütün hükümetlerce gözardı edilen bu hususu Yüce Heyetiniz önünde ifade etmek istiyorum. Bu çerçevede, Devlet Demiryolları açısından yaşanan sorunları şöyle sıralamak mümkündür:

Ulaştırma politikası ve yasal düzenlemelerin diğer ulaştırma çeşitlerinden yana işlemesi,

Ciddî ölçülere ulaşan malî zararlar ve tırmanan borçlar,

Pazar ihtiyaçlarına uyum gösteremeyen ürün ve hizmetler,

Karar alma sürecinde ve hedefe yönelme konusunda yaşanan sorunlar,

Yönetimin karar alma sürecine siyasal müdahaleler,

Altyapı yetersizliklerinin, finansman sıkıntısı ve kaynakların etkin kullanılmaması nedenleriyle giderilemeyişi,

Aynı nedenlerle, modern teknoloji ve hızlı ulaşım sistemlerinin adaptasyonunun sağlanamamasıdır.

1998 yılı nominal zararının 137 trilyon TL’ye ulaştığı düşünüldüğünde, Devlet Demiryolları açısından iflastan söz etmek yanlış olmayacaktır.

1950’li yıllarda, yüzde100’e kadar ulaşan gelirin gideri karşılama oranı, 1980 sonrasında hızla gerilemiş, 1998 sonu itibariyle -limanlar hariç- yüzde 28 olarak gerçekleşmiştir.

Netice itibariyle, Devlet Demiryolları İşletmesi Genel Müdürlüğünün süratle yeniden yapılanmaya ihtiyacı vardır.

Bu çerçevede, demiryolları sistemini özerkliğe kavuşturacak bir yasal düzenlemeye ihtiyaç duyulmaktadır. Bir yandan, özerkliği sağlayacak yasal düzenleme çalışmaları hızla devam ettirilmeli; öte yandan, Devlet Demiryollarının yeniden yapılanma planı hayata geçirilinceye kadar, kısa vadede, demiryollarında hizmet kalitesinin artırılması ve veriminin yükseltilmesi için başlattığını öğrendiğim şu hususlar yapılmalıdır:

Banliyö taşımacılığında belediyelerle işbirliğine gidilmesi,

Üçüncü şahısların kendi vagonlarına sahip olmalarının teşviki,

Pazarlamada acente sisteminin yerleştirilmesi,

Özel sektörün tren işletmeciliği yapabilmesi,

Devlet Demiryolları hastanelerinin üçüncü şahıslara veya Sağlık Bakanlığına devri,

Beton travers fabrikalarında özel sektörle işbirliği,

Devlet Demiryolları basımevinin kapatılması,

İaşe ve benzeri hizmetlerin üçüncü şahıslara yaptırılması,

Yol yenileme ve bakım hizmetlerinin üçüncü şahıslara yaptırılması,

Devlet Demiryollarının çeken ve çekilen araçlarını üreten bağlı ortaklıkları TÜLOMSAŞ, TÜVASAŞ ve TÜDEMSAŞ özelleştirilmesi,

Yol ve cer atölyelerinin düzenlenmesi.

Değerli milletvekilleri, bugünkü enflasyonun gerçek sebebi, çarpık ulaşım politikaları ve önceliklerinin doğru tespit edilmemesidir. Hayat pahalılığının temel sebebi, petrol şoklarıyla milletimizi karşı karşıya getiren gerçek sebeptir. Bölgesel kalkınmışlık farklılığını gidermek için, bugüne kadar getirilen bir dizi teşviklerdeki başarısızlığın sebebi, yine ulaşımdaki yanlışlıklardır. Yatırımcıların doğu ve güneydoğuya gitmemelerinin altında bu gerçek yatmaktadır. Çiftçimiz pahalı taşımacılık yüzünden, ürettiklerini tüketicilere ucuz ulaştıramamakta ve böylece, tarım katledilmektedir. Hayvancılıkla uğraşan vatandaşlarımızın gerçek çıkmazı, pahalı taşımacılıktır. Sanayici ve ticaret erbabımızın başbelası da ulaşımdır.

Hulasa, 57 nci cumhuriyet hükümeti, kalkınma planlarını yeniden gözden geçirip, önceliklerini doğru tespit etmeli ve işe doğru yerden başlamalıdır.

Ulaştırma Bakanlığımızın bu hususlarla ilgili olarak ciddî çalışmalar yaptığını biliyoruz. Yüce Meclisimizin, ülke ve toplum menfaatına olan bu tür projelere, Devlet Demiryollarına gerekli desteği vereceğine inanıyorum. Sayın Bakanımızın, Devlet Demiryollarındaki aksaklıklarla ilgili, bir an önce, çalışmalara başlayacağına, önümüzdeki günlerde Meclisimize daha detaylı bilgi sunacağına inanıyor, hepinizi saygıyla selamlıyorum. (MHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederiz Sayın Arslan.

Demokratik Sol Parti Grubu adına, İstanbul Milletvekili Sayın Perihan Yılmaz. (DSP sıralarından alkışlar)

Süreniz 20 dakikadır efendim; buyurun.

DSP GRUBU ADINA PERİHAN YILMAZ (İstanbul) – Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Yüce Mecliste, Grubum adına, Devlet Demiryollarıyla ilgili olarak söz almış bulunmaktan çok mutluyum; çünkü, ben, bir cumhuriyet kadınıyım ve cumhuriyetin kuruluşuyla, cumhuriyetin atılımcı heyecanıyla özdeşleşmiş, simgeleşmiş en önemli kurumlarından biridir Devlet Demiryolları.

Demiryollarının öyküsü, Atatürk’ün kurmuş olduğu cumhuriyetin öyküsüyle, neredeyse birebir örtüşmektedir. Hatta, daha da ötesi, 1850’lerden başlayan kapitülasyonlarla, savaşlarla ve her türlü saldırıyla dolu Osmanlı’nın son dönem tarihinin de anlaşılmasında, fotoğraflanmasında çok önemli bir kompozisyondur demiryollarının öyküsü.

Bu nedenle, şimdi üzerinde konuştuğumuz önergeyi, perspektif yanlışlığı, eksiklik ve darlığına rağmen, gündeme getiren arkadaşlara teşekkür ediyorum. Ancak, arkadaşlarımızın, belki işi aceleye getirdiklerinden, belki başka nedenlerle, ağacı görüp ormanı görmedikleri kesin; fakat, gerekçelerinin son paragrafında yer alan “benzeri daha birçok konunun incelenerek...” diye başlayan ifadeyi, bu anlamda, iyimser bir yorumla değerlendirmek istiyorum; çünkü, arkadaşlarımızın verdiği araştırma önergesi, maalesef, birçok kurumumuzda yaşanan dönemsel yönetim yetersizlikleri ve zaafları kapsamında değerlendirilebilecek şeyler değil; hepsi birer sonuç olan söz konusu olayların ardında daha büyük nedenler, daha büyük politikalar ve gerçekler vardır. Araştırma önergesinde anılan sorunların tek tek çözümü veya bu sorunları tek tek yorumlamaya çalışmak, Devlet Demiryollarının sorunlarının anlaşılması ve çözümü konusunda ne bir fikir verebilir ne de bizleri gerçek ve yeterli bir sonuca götürebilir. Olay, bir siyasî tercih sorunudur. Olay, Türkiye’yi yönetme anlayışının bir parçasıdır. (DSP sıralarından alkışlar) Olay, uluslararası argümanlar ve aktörler içeren bir sorundur.

Şimdi, bu düzlemde, kısaca, geçmişten günümüze demiryollarının serüvenine geçelim ve geldiğimiz noktada demiryollarının durumunu irdeleyelim. Türkiye’deki ulaştırma politikalarının ve alt başlık olarak demiryollarının kilometre taşları olarak, üç dönemden bahsedebiliriz:

1. Osmanlı dönemi,

2. Cumhuriyetin ilk dönemi (1923-1946 arası),

3. İkinci Dünya Savaşından sonraki dönem.

Osmanlı İmparatorluğu döneminde demiryolları, Osmanlı’nın sömürgeleştirilmesi çabalarında önemli bir işlev yüklenmiştir; ancak, bu süreç, cumhuriyetle birlikte nitelik değiştirmiş, cumhuriyetin bağımsızlıkçı, ulusal ulaşım politikaları doğrultusunda demiryolculuk, ülke ekonomisinin omurgası ve kelimenin tam anlamıyla lokomotifi haline gelmiştir. 1923 yılında yapılan Birinci İktisat Kongresinde cumhuriyetin ulusal ulaşım politikası, demiryolu öncelikli ve ağırlıklı olarak benimsenmiştir. Yüce Atatürk, yurt gezisinde, ilk trenle Malatya’ya 1931’de gittiğinde yaptığı konuşmada “Türkiye Hükümetinin tespit ettiği projeler dahilinde muayyen zamanlar zarfında vatanın bütün mıntıkaları çelik raylarla birbirine bağlanacaktır. Demiryolları, bir memleketin tüfekten, toptan daha mühim bir emniyet silahıdır. Demiryolları, Türk Milletinin refah ve medeniyet yollarıdır” diyerek, demiryollarına verdiği önemi bir kez daha göstermiştir.

Atatürk’ün cumhuriyeti kurarken demiryollarına verdiği önem, öncelik ve ayrıcalık, 10 uncu Yıl Marşında da bir ulusal övünç ve başarı göstergesi olarak “Demir ağlarla ördük anayurdu dört baştan” dizelerinden de anlaşılabileceği gibi, önemli sonuçlara ulaşmış ve cumhuriyet, ilk on yılında, bu alandan da açık alınla çıkmıştır. Cumhuriyetimizin kurucusu Yüce Atatürk’ün Sıvas-Erzincan hattını teftiş ederken, işçilerin “Paşam, yol yapamıyoruz, kazmayla bu taşlar kırılmıyor” sözlerine verdiği “Bir işçi günde bir mecidiye kadar taş kırıyorsa dahi, bu yol devam edecek” cevap ve talimatıyla da görülen bir azim, kararlılık ve emek pahasına...

Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; ancak, 1940’ların sonuna gelindiğinde ve özellikle, Marshall Planına Türkiye’nin de dahil edilmesiyle birlikte, demiryollarımız da, diğer birçok cumhuriyet kurumumuzun kaderiyle benzer olumsuzluklara uğramaya başladı. Marshall Planı çerçevesinde yardım yapanlar, dönemin yönetiminden, korumacı önlemleri kaldırmalarını, KİT’leri tasfiye etmelerini, tarıma dayalı ve iç pazara dönük, kendilerine bağımlı bir gelişme çizgisi izlemelerini talep etmeye başladılar. Türkiye’ye dayatılan ulaşım politikası da bu planın bir altbaşlığı olarak yer aldı.

Dönemin Amerika Birleşik Devletleri Karayolları Genel Müdürü Mr. Hilts, Türkiye’ye gelerek kendi adıyla bir rapor hazırlar. Bu raporla, öncelikli olarak bir ulaşım hizmeti olan karayolları, halen devam ettiği üzere, Ulaştırma Bakanlığından ayrılır ve 1950 yılında da Karayolları Genel Müdürlüğü kurularak Bayındırlık Bakanlığına bağlanır. Böylece, ulaşım alt sistemleri arasındaki bağlar koparılır.

Çevre, iklim, talep, sosyal, kültürel, ekonomik, stratejik vesaire gibi birçok faktörler göz önünde bulundurularak birbirini tamamlayan, bütünleyen entegre bir sistem olması gereken ulaşım sistemi, birbirinden kopuk, birbirine rakip, birbirini tasfiyeye neden olan bir yapısal karmaşa içerisine sokulur. Örneğin, çağdaş, üretken taşımacılık ve ulaşım anlayışının gereği, demiryollarının ulaşamadığı noktalara demiryollarına dik karayolları yapılıp bunların da üç tarafı denizle çevrili ülkemizde limanlara bağlanması gerekirken, karayolları demiryollarına paralel olarak yapılmış ve baştan, demiryollarının kaybedeceği bir alternatif oluşturulmuştur. Karayolu ve demiryolu ağımızın yüzde 75’inin birbirine paralel olarak yapıldığını, bu nedenle belirtmek isterim. Sadece bu veri bile, ülkemize dayatılan ulaşım politikasının, Türkiye’nin ihtiyaçlarından ve gerçeklerinden ne kadar uzak olduğunu göstermektedir; çünkü, Hilts planının temel aldığı, Türkiye’nin ihtiyaçları değil, uluslararası otomotiv, petrol, petrokimya ve müteahhitlik şirketlerinin ihtiyaç ve çıkarları olmuştur. Bu planla birlikte demiryolları, önce geriletilmiş ve günümüze varıldığında, can çekişen bir konuma itilmiştir.

1950’lere varıldığında, demiryollarının yolcu taşımacılığındaki payı yüzde 42, yük taşımacılığındaysa yüzde 78’ler civarındaydı; günümüzdeyse, bu oranlar, yolcuda yüzde 3,5, yükte yüzde 7,1’e kadar düşmüştür. Kentiçi ve kentlerarası ulaşımda da, yolcu taşımacılığının yüzde 95’i, yük taşımacılığının da yüzde 92’si karayoluyla yapılmaktadır. Bu, bir utanç tablosudur. Bu tabloda emek israfı vardır, bu tabloda enerji israfı vardır, bu tabloda ulusal gelirin ve başta verimli topraklarımız olmak üzere, ulusal varlıklarımızın heba edilmesi vardır, bu tabloda dışa bağımlılık vardır, doğa yıkımı, gürültü kirliliği ve çevrenin katledilmesi vardır ve bu tabloda en telafi edilemez şey olarak, her yıl onbin canımızın ölümüne, onbinlercesinin yaralanmasına neden olan trafik canavarı ve cinayetleri vardır; çünkü, bir kitle taşıma aracı ve büyük çapta yükleri tek bir mekanizma ve organizasyonla bir yerden bir başka yere götürebilme özelliğiyle, demiryolu taşımacılığı, karayollarına göre büyük üstünlüklere sahiptir.

Değerli milletvekilleri, demiryolları, daha az emek, daha az personel, daha az ve ucuz altyapı ihtiyacı nedeniyle, büyük çapta emek tasarrufu sağlamaktadır. Aynı şekilde, enerji girdileri ve tüketimi açısından, hem dışa bağımlılığı olmaması hem de bu yönüyle malî boyutunun daha az olması nedeniyle de, demiryolları, tartışılmaz üstünlüklere sahiptir.

Yolcu taşımacılığında, demiryollarına göre otobüsler 1,4 kat, otomobiller 6,8 kat ve uçaklar 5,4 kat daha fazla enerji tüketmektedirler. Yük taşımacılığındaysa, demiryolları ve gemiler, yaklaşık aynı miktarda enerji tüketirken, kamyonlar 7,5 kat daha fazla enerji tüketmektedirler.

Tüm bu bilimsel verilere rağmen, Türkiye, hemen hemen tüm ulaştırmasını tek sisteme, dışa bağımlı karayoluna bağlamış durumdadır. Demiryolu ve denizyolunun işlevleri de karayollarının omuzlarına yüklenmiştir. 1980’e doğru içine düşülen ve halen kurtulamadığımız ekonomik kriz ve enflasyonda petrol faturamızın payı en büyük kalemi oluşturmaktadır. Tüm dünyada petrol rezervlerinin giderek tükendiği hesaba katılırsa, mal darlığı nedeniyle petrol faturamızın katlanarak devam edeceği açıktır.

Türkiye’deki kamyon sayısının Avrupa ülkelerindeki toplam kamyon sayısından fazla olduğu hususu ise dehşet vericidir. Burada sorulması gereken şudur: Acaba, Avrupa ülkelerinde mal sirkülasyonunun azlığından dolayı mı kamyon sayısı bizden daha azdır? Elbette ki hayır; bu ülkelerdeki kamyon sayısının azlığı, mal sirkülasyonunun azlığından değil, nakliyatın büyük ölçüde demiryolu ve denizyoluyla gerçekleştirilmesinden kaynaklanmaktadır.

6 şeritlik bir otoyolun kapladığı arazi 37,5 metredir. Oysa, aynı kapasitede taşımacılık için çift hatlı, elektrikli bir demiryolu hattının gerektirdiği platform genişliği sadece 13,7 metredir. Buna göre, karayolları 2,7 kat daha fazla arazi kullanımını gerektirmektedir. Bunu, yüzlerce kilometrelik bir hatta uyguladığımızda ortaya çıkacak arazi israfının büyüklüğü bariz olarak görülmektedir. Keza, maliyetler açısından baktığımızda da benzer bir sonuçla karşı karşıya bulunmaktayız.

Bahsettiğimiz örnekteki, yani, kapasite ve standartları açısından aynı baz esas alınarak maliyetler karşılaştırıldığında, 6 şeritli otobanın maliyet ortalaması 8 000 000 dolarken, çift hatlı, elektrikli, sinyalizasyonlu bir demiryolu ortalama maliyeti 2 853 000 dolar olmaktadır; yani, yaklaşık 3 katı daha ucuzdur.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; karayolu taşımacılığı petrolden otomotive, hatta, altyapı hizmetlerinden birçok yan sektöre kadar dışa bağımlılığı yüksek orandadır; oysa, demiryollarında, çelik ray ve tekerlek dışında tüm girdiler, ulusal sanayimiz ve kaynaklarımızla karşılanmak-
tadır.

Çevre kirliliği açısından baktığımızda da, elektrikli demiryollarının hava kirliliğindeki payının yüzde 5, karayollarının ise yüzde 85 olduğunu görmekteyiz. Bu kirlilik, benzer oranlarda arazî ve suların kirlenmesinde de yaşanmaktadır.

Gürültü kirliliği bakımından bir karşılaştırma yapıldığında da, karayolları gürültü şiddetinin 72 ile 92 desibel arasında değiştiği, ağır taşıtlarda bunun 103 desibele çıktığı; oysa, saatte 150 kilometre hızla giden bir trenin 45 ilâ 65 desibel şiddeti yarattığı, yapılan araştırmalarla kanıtlanmıştır.

Görüldüğü gibi, demiryolları, gürültü kirliliği açısından da karayollarına oranla çok daha tercih nedenidir. Birçok gelişmiş ülkede kabul edilebilir gürültü standardı 30 ile 70 desibel arasındadır. İnsan sağlığı açısından da gürültü sınırının en fazla 90 desibel olduğu düşünülürse, demiryollarının önemi ve üstünlüğü bu alanda da görülür.

Can güvenliği açısından baktığımızda, demiryollarının ihmal edilmiş olmasının, ulaşım sistemimizin ağırlıklı olarak karayollarına kaydırılmasının faturasını çok acı ve ağır bir şekilde nasıl ödediğimizi görmekteyiz. Uluslararası Demiryolları Birliğinin istatistiklerine göre, 1 000 000 yolcu başına kilometrede kazalarda ölen yolcu sayısı, demiryolu ve havayolunda 1 kişi, karayollarında ise 30 kişidir. Ülkemizde, 1995 verilerine göre, 1 000 000 yolcu başına kilometrede düşen kaza sayısı, karayollarında 18, demiryollarında ise 1’dir; yani, 18 katlık daha fazla kaza oranıyla karayolları, dünya standartlarının çok üstündedir. Ülkemizde karayolları kazalarında yılda ortalama 8 ilâ 10 000 kişi ölmekte, 100 000 kişi de yaralanmaktadır; kaza sayısı da, yılda yüzde 4 oranında artmaktadır.

İşte bu vahim sonuçları “trafik canavarı” diye tanımladığımız soyut bir kavramla geçiştiremeyiz. Trafik canavarı, uygulanan yanlış ulaşım politikası ve tercihidir; dikkatsiz sürücüler, vesaire, olsa olsa, bu canavarın sadece birer dişlisidir. Huzurunuzda, milletvekillerimizden Sayın Adnan Kahveci’ye, Sayın Kadir Görmez’e, Sayın Bedri İncetahtacı’ya ve trafik kazalarında hayatını kaybeden tüm vatandaşlarımıza Tanrı’dan rahmet diliyorum.

Trafik yitimlerimizden bahsederken, tabiî ki, insan canının yanında bahsi bile edilmemesi gereken, yine de değineceğimiz bir de olayın malî boyutu vardır. Sadece 1995 yılı içerisinde kazalardaki mal mülk hasarı tutarı 128 000 000 dolardır.

Ulaştırma hizmeti, bütün toplumun ekonomik, toplumsal yapısını etkilemekte ve üretkenliğin artmasında önemli bir rol oynamaktadır. Günümüzde bellibaşlı ulaşım sistemleri, karayolları, demiryolları, denizyolları, havayolları, boru hatları, içsu yolları, özel sistemler olarak sıralanır. Örneğin, 250 kilometreden daha az ve 20 tona kadar olan yüklerin taşınmasında karayolları avantajlıdır. Bu nedenle, ulaşım sistemleri birbirleriyle rekabet eden tarzda değil, birbirini bütünleyecek biçimde ele alınmalıdır. Oysa, 1950’den itibaren, genel ve doğru bir ulaştırma yaklaşımı olarak bu kurala uyulmamış, ille de karayolu diye ısrar edilmiş, diğer ulaşım sistemleri geliştirilmemiş, devre dışı bırakılmış, hatta var olan sistemler de bilinçli bir yok oluşa terk edilmiştir, özellikle demir-
yolları.

Değerli milletvekilleri, cumhuriyet tarihinde 1950 tarihi nasıl bir siyasî kavşağı işaret ediyorsa, demiryolları tarihi için de benzer bir kavşağı işaret etmektedir. Çünkü, o tarihten başlayarak demiryollarının çökertilmesi, komünizme karşı mücadelenin bir alanı olarak benimsendi. Tren, bir komünist aracı olarak değerlendirildi. İşin bir de böyle bir ideolojik boyutu vardır; hangi akla, hangi ölçüye sığdıracağımı, hele 2000’li yıllara girerken, zorlanıyorum da doğrusu. İşte bu anlayışla, 1950-1970 arasında karayoluna katılan yol uzunluğu, demiryoluna katılan hat uzunluğunun 100 katı oldu. Ulaştırma yatırımlarında karayollarına ayrılan pay, 1950’de demiryolunun 3 katı, 1976’da 34 katına fırlıyor. 1992 yılında demiryolu ve denizyolu sektörüne, sağlık, eğitim, taşıt onarım hizmetleri dahil, 1,321 trilyon lira ödenek verilmiş olmasına rağmen, karayollarına ayrılan pay 12,121 trilyon Türk Lirası. 1997’de ödeneklerin yüzde 71,6’sı karayollarının, ancak yüzde 7,4’ü demiryollarının, yüzde 1,3’ü de denizyollarının. Tabiî ki, bu tablonun bir sonucu olarak, 1996’da Demir Yollarının sahip olduğu ve alacağı unvan da “en fazla zarar eden KİT” unvanı. Bu veriler ışığında sormak lazım; acaba, zarar eden veya edebilecek olan mı, yoksa bilinçli ve belli bir plan dahilinde zarar ettirilmek istenen bir kurum mu Devlet Demiryolları? (DSP sıralarından alkışlar) Şimdi, bu önergeyi getiren arkadaşların, önerge metinlerinde yer alan tespitlerini bir kez daha düşüneceklerini ve “sürekli zarar ettirilen veya zarar ettirilmek istenen” şeklinde değiştireceklerini umuyorum.

Zaten gerekçelerinin 3 üncü maddesinde de bu anlamda “Devlet Demiryolları kuruluşunda zarardan korunmak için çaba gösterilmediği” şeklindeki ifade, bu gerçeğin arkadaşlarımızca da kabul edildiğini göstermektedir. Ancak, aynı maddenin sonunda bahsettikleri tespiti dayandırdıkları personel fazlalığı ise, gerçeklerden uzak bir değerlendirmedir. Çünkü, son on yılda, bir tek 1997 yılında, yani, kendi onbir aylık iktidarlarında, Devlet Demiryolları kadrolarında bir personel artışı gözlenmektedir; o da daimî işçi pozisyonunda, 40 000’lik bir rakam olarak. Genel toplamda ise sürekli bir personel azalması söz konusudur. Oysaki, halen Devlet Demiryollarının 10 000 civarında personele ihtiyacı vardır. Devlet Demiryollarının tasfiyesi amacına yönelik, kamuoyunu yanıltma ve ucuz bir demagojiden öte bir anlam içermeyen “vagon başına 2,7 personel düştüğü” ise, bilimi ve istatistiği istismar etmek, bazı siyasî hesaplara alet etmektir. Örneğin, önerge sahibi arkadaşlarımızın bu anlamda, ayda 100 saatten fazla mesai yapmak zorunda kalan onlarca makinistin varlığından habersiz oldukları kanısındayım.

Benim, önergeyi hazırlayan arkadaşlara tavsiyem, Devlet Demiryollarını ve sorunlarını tanımayı ve bu sorunların çözüm yollarını masa üstünde ve şu veya bu uluslararası proje şirketlerinin hazırladığı raporlardan değil, Devlet Demiryollarını yakından tanıyarak, ona sahip çıkarak, onu ulusal ekonomi içindeki gerçek işlevine kavuşturacak, ulusal çıkarlarımızı önplana çıkaran çözümler üretmeleridir.

Kurumun malî sorunları ise, tüm KİT’lerin özellikle 1983 sonrası kendi haline terk edilmeleri ve diğer çökertme politikalarından kaynaklanmaktadır. Zararların her yıl artmasında, sübvansiyonların yetersiz olmasının payı da bulunmaktadır.

Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; Devlet Demiryolları, yılların ihmaline ve devletten yeterli pay alamamasına rağmen, ayakta kalmaya devam etmektedir. Yaptığım araştırmalara göre, kuruluşun hazırlamış olduğu etüt ve projeler ve bunların ihalesi açısından önemli aşamalara gelindiği görülmektedir; bunların arasında, Ankara-İstanbul Demiryolunun İyileştirilmesi Projesi, Ankara-İstanbul Sürat Demiryolu İnşaatı Projesi, Boğaz Tüpgeçit Projesi gibi daha birçok önemli projeleri sayabiliriz.

Demiryollarımız, toplum, ülke ve hükümetler olarak gerekli özeni gösterdiğimizde, çok daha iyi seviyelere ulaşacak, yine ülkemizin kurtuluşu olacaktır. İnanıyorum ki, Demiryollarımızın, bu atılımı gerçekleştirecek bilgi birikimi ve insan potansiyeli vardır.

BAŞKAN - Sayın Yılmaz, 1 dakika içinde toparlayın lütfen.

PERİHAN YILMAZ (Devamla) – Teşekkür ediyorum.

57 nci cumhuriyet hükümeti de, karayolu ile demiryolu ve denizyolu taşımacılığı arasındaki dengesizliğin farkında olarak, demir ve denizyolu taşımacılığına özel bir önem verileceğini programında belirtmiştir.

Başarılı çalışmalar yapacağına inandığımız bakanımıza şimdiden teşekkür eder, hepinizi, saatte 300 kilometrenin üzerinde süratle giden, rahat, modern trenlerle seyahat edebilmeniz için önümüzdeki yılların bütçelerinden gerekli kaynakların ayrılmasını dilerim.

Sayın milletvekilleri, sorulardan da anlaşılıyor ki, muhalefetin vermiş olduğu araştırma önergesi, maksatlıdır ve samimiyetten yoksundur; tamamen, koalisyon hükümetinin başarılarını gölgelemek üzere verilmiştir. Araştırmalardan uzak, gerçekleri yansıtmayan bir yapıya sahip olması nedeniyle, DSP olarak, bu araştırma önergesine olumsuz oy vereceğimizi belirtir, Yüce Heyetinize saygılar sunarım. (DSP, MHP ve ANAP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederiz Sayın Yılmaz.

Anavatan Partisi Grubu adına, Manisa Milletvekili Sayın Ekrem Pakdemirli.

Süreniz 20 dakika efendim.

Buyurun.

ANAP GRUBU ADINA EKREM PAKDEMİRLİ (Manisa) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi, Grubum adına saygıyla selamlıyorum.

Araştırma önergesi, muhteva bakımından, Meclisin değil, Yüksek Denetleme Kurulunun görev sahasına girer diye bir kanaatimi peşinen belirtmek istiyorum. Siyasî kararlar ile işletme arasında önemli bir bağ bulunur ve bu siyasî karardan dolayı herhangi bir zarar tevlit edildiyse, o zaman, Meclis bunu araştırsın; yoksa, gündemdeki araştırma önergeleri kabul edilse, Meclisimiz, bütün bu konuları araştırmak için işbölümü yapsa, her arkadaşımıza 10 tane komisyon üyeliği düşecektir. Meclisin, elbette ki, denetleme görevi var; ama, birinci görevi de yasama görevidir.

Şimdi, demiryolu taşımacılığı, bildiğiniz gibi, 20 nci Yüzyılın ikinci yarısına kadar ana ulaşım aracıydı; ondan sonra, hem Batı’da hem bizde önemini kaybetti. 1923’te, cumhuriyetin ilk yıllarında, Demiryolları Genel Müdürü, Başbakanlık Müsteşarı statüsündeydi; yani, Başbakanlık Müstaşarı neyse, Demiryolları Genel Müdürü de oydu; âdeta, bir bakandı. Ama, ana ulaşım aracınız oydu, bir yerden bir yere gidebilmek için mutlaka tren bulmanız lazımdı; tren yoksa, oraya ulaşamıyordunuz; ee, şimdi öyle olmadı.

Tabiî, teorik olarak, demirin veya çeliğin çelik üzerinde yuvarlanma katsayısı ile lastiğin asfalt üzerinde yuvarlanma katsayısı arasında çok fark olduğundan, demiryolu taşıması ucuz olur deniliyor. Demiryolu taşıması ucuz olur da, öteki parametreleri yanına koyduğunuz zaman, bugün artık ucuz olmuyor. Niye; çünkü, bugün, zaman eşittir para denmektedir. Bir kimse, buradan İstanbul’a gidecekse, 8 saati göze alamıyor, 10 saati göze alamıyor ve diyor ki “otobüs 6 saatte gidiyor, otobüse bineyim” veya gelir durumu daha iyiyse “uçağa bineyim” diyor. Şimdi, demiryolunda eğer çeken ve çekilen araçların ağırlıklarını dikkate almazsanız, elbette ki şahıs başına harcanacak olan enerji daha az; ama, bu, o sistemin ekonomik ve rantabl olmasını gerektirmiyor.

Şimdi, demiryolu ulaşımında bazı avantajlar var, doğrudur; hanımefendi açıkladı, bazı arkadaşlar da; zaten benim zorluğum, beş konuşmacının sonunda konuşmak; ama vaktinizi israf etmemek için tekrar etmemeye gayret edeceğim.

Bu avantajlar şunlar: Önce güvenli; çünkü, milyar kilometre/yolcuya vurduğunuz zaman, kaza katsayısı karayollarında 30 misli fazla. İşte bunun için, demiryolu yolculuğu daha güvenli diyoruz. Çevre kirliliği de doğurmuyor diyoruz; hele hele, elektrifikasyon olursa, dizel yakıtı da yakmayacak veya kömür de yakmıyor, o da çok iyi; çevreci olan arkadaşlarımız ve hepimiz için iyi bir artı değer. Arazi kullanımı bakımından karayollarına göre daha uygun; çünkü, daha ince şeritlerde bu yolları kurabiliyorsunuz. Gürültü açısından da biraz daha az karayollarına göre. Enerji tüketimi açısından da, dediğimiz gibi biraz evvel, daha da iyi. Bunlar tabiî, avantajları; ama bir de dezavantajları var.

İnsanımız zamanı önplana çıkardığında, kapısından ayağını atar atmaz, gideceği yerin vasıtasına binmek istiyor; demek ki, buradan kalkayım, önce bir vasıtaya bineyim, istasyona gideyim, istasyondan öteki tarafa, oradan da oraya gideyim yerine, kapıdan kapıya bir hizmet bekliyor; dolayısıyla onu, o güvenliği ve çevre kirliliğine olan az katkısını, arazi kullanımı yönünden müspet olan durumunu ve gürültü açısından müspet olan durumunu yine dikkate almıyor.

Şimdi, malum, demiryolları, karayolları gibi kapıdan kapıya yük taşımasını mümkün kılmıyor, elleçlemeyi fazlalaştırıyor, iki defa indi bindi... Yükler için de iki defa indi bindi yapmak, malumuâliniz, paketleme ve ambalaj yönünden sorun çıkardığı için, bu, pek kabul görmüyor.

Kullanım elastitesi çok zayıftır; yani, bir kamyon gibi, bir kamyonet gibi manevra yaptı, bir yere yanaştı, bir platformdan öteki platforma geçti gibi imkânları yok. Dolayısıyla, kullanım elastitesi olmadığı için dezavantajı vardır.

Sabotaja veya zarar verilmeye çok açıktır; yani, bir kimse, bir karayoluna sabotaj yapamaz, kolay kolay zarar veremez; ama, eline bir tane anahtar alan adam, bir günde, sizin o hattı tamamen işlemez hale sokabiliyor. Bunu önlemek için de ne yapılıyor; her gün iki defa kontrol ediliyor hat, kontrol eden insanlar, gelen giden insanlar, hattın emniyetine bakan insanlar... Böylelikle, personel yönünden oldukça kalabalık bir topluluk görünümüne giriyor.

Ayrıca, trafik esnekliği azdır; belirli saatlerde çıkıp, ondan sonra belirli saatlerde gelecektir; karayolundaki bir taşıma aracı gibi, emrine amade değildir. İnsanların tercihi de, artık, zamanla yarıştığından, emrine amade olan taşıt araçlarından yanadır.

İnşaatları oldukça pahalıdır, engebeli arazide demiryolları inşaatları fevkalade pahalıdır; çünkü, eğimler çok düşüktür. O standart eğimlerde kurpları elde etmek için çok uzun mesafelere gitmeniz lazım. Mesela, Malatya’nın girişinde 60 kilometrelik bir kurp vardır; halbuki, o, 3 kilometreyle geçilebilirdi; 3 kilometreyle geçerken, eğim fazla olacağı için orayı yapamamışlar; geçilemeyecek bir mesafe değil aslında; ama, demiryolu, 60 kilometrede dolaşmak zorunda. Oraya elektrifikasyon getirmişiz, oraya istasyonlar koymuşuz; fakat, kullanım yönünden, 60 kilometre, en azından, yük treninde ortalama hız 30 kilometre olduğundan, 2 saat zaman kaybı vardır; ama, başka türlü de geçememişiz. Şimdi, artık, daha modern tekniklerle, biraz, belki yeni yapım teknikleriyle o 60 kilometreyi oradan kaldırmak lazım; çünkü, Divriği-İskenderun arasındaki taşımayı 2 saat azaltsanız, 60 kilometre azaltsanız, maliyetleri oldukça düşürürsünüz.

Bu eğimlerden, kurplardan dolayı inşaatları pahalıdır dedik. Bir de, yüksek hız işletmesi fevkalade pahalı oluyor. Yani, hızlı tren bir çözüm; ama, onun kurulması ve işletilmesi fevkalade pahalıdır. Bugünkü ortalamalara göre, yük taşımasında saatte ortalama 30 kilometre hızımız var, yolcu taşımalarında da 40-45 kilometreye kadar ulaşıyoruz. Bu hızlar, maalesef günümüzde kabul görmüyor.

Şimdi, şunu ortaya koyalım: Dünyada kâr eden demiryolu kalmamış. İşte, İngiltere’deki sübvansiyonla ayakta, Fransa’daki öyle, Avusturya’daki öyle, Yunanistan’daki öyle, Suriye’deki öyle, hangi ülkeye bakarsanız bakınız aynı; yani, her demiryolu bir sübvansiyonla ayakta kalıyor. Bu sübvansiyonun bedeli önemli; yani, siz bu sistemi kaç lirayla veya ne kadarlık bir sübvansiyonla ayakta tutuyorsunuz... Mesela, bizim Demiryollarında 100 lira harcama yaptığımız zaman 24 liralık gelirimiz var veya tersini söyleyeyim, 24 liralık gelir karşılığında 100 liralık bir masraf yapıyoruz. Tabiî, böyle olunca, acaba, bu kaynağı başka yerde daha ekonomik olarak kullanamaz mıyız, sorusu akla geliyor. Şimdi, öyle hatlarımız var ki, yüzde 5 doluluk oranında; ama, biz orayı çalıştırıyoruz “Hazine onu da sübvanse etsin” diyoruz. Acaba, biz o sübvansiyonu, ekonomik olan, fizibl olan başka hatlar bulsak, oralarda kullansak, onu araştırmak lazım, demiryolu işletmesinde bazı yerleri kapatırken bazı yeni yerler açamaz mıyız; onlara bakmak lazım. Ama, bunları, bizim Millet Meclisindeki görevimizle pek ilgili değil diye görüyorum. Bu, iksitasçıların, demiryolu işletmecilerinin, murakıpların, Devlet Denetlemedeki arkadaşların görevleridir. Zaten, önerge sahibi arkadaşımız da, bu tenkitlerini Devlet Denetlemenin raporundan almış. O tenkitler yapıldığına göre, tenkidin gereği bir yerde yapılacaktır. Eğer suiistimal var deniliyorsa, adliyede yapılacaktır; yok, efendim “politika hatası var” deniliyorsa, yönetim kurulunda yapılacaktır; ama, bir yerde bu mutlaka halledilecektir.

Bizde Demiryolları, 1959 yılına kadar, bazı yıllar kâr, bazı yıllar zarar ederdi ve 1959 yılında başabaştı; ondan sonra, hiçbir sene, bir daha Demiryolları kârlı bir hale geçmedi. Son beş seneye baktığımız zaman da ortalama zararımız 800 000 000 dolar; yani, beş yılın ortalaması, her yıl başına 800 000 000 dolar; toplarsak, aşağı yukarı 4 milyar dolar. Acaba, biz, şimdi, çok aşırı kayıpta bulunan bazı hatları kapatıp, başka yatırımlar yapamaz mıyız? Mesela, şu haliyle bile ekonomik bulunan, fizibl bulunan hatlar var; o hatları yapsak... Bir tanesi inşa halinde; İzmir’den Aliağa’ya kadar, mesela, onu süratle bitirsek... Onun için, fizibilitesi yapıldığında “burası başabaş çalışır, hatta kâr eder” dendi. Doğru mu yanlış mı, işletmede göreceğiz; ama, iyi işletilirse -elektrifikasyonla donatılıyordu- zannediyorum ki, banliyö olarak kârlı bir işletme olacak; birçok lüzumsuz trafiği de karayollarından demiryoluna aktaracak. Elbette ki, karayollarındaki kaza sayısının fazla olmasını ve sonunda bize canlarımıza mal olmasını parayla ölçmek mümkün değil; ama, eğer siz yılda
750-800 milyon dolar kaybediyorsanız, hesabı bir daha yapmanız gerekir diye düşünüyorum.

TCDD’nin diğer ülkelerle mukayesesini yaparsak, birçok işletme için tenkitlerde çok haklı olmadığımızı da görürüz; çünkü, dedik ki “demiryolları işletmeleri her ülkede zarar ediyor.” En ileri gitmiş olan ülkelerde bakalım neler var; onların rakamlarını çıkardım. Şimdi, vagon ütilizasyonu dedikleri vagon kullanım oranı, bizde yüzde 53. Denilebilir ki, vagonlarımızı daha rantabl kullanabiliriz, daha da yüksek ütilizasyon olursa ekonomik olur; ama, Fransa’ya bakıyoruz, onlarda da yüzde 52,5; yani, bizde yüzde 53 iken, Fransa’da yüzde 52,5. İspanya’da yüzde 38,4; Avusturya’da 35,5; Portekiz’de 19,3; yani, idare olarak, bizim Demiryollarımız, işletmeci değiller, bunlar zaten hiçbir şeyden anlamıyor, onun için vagonları da kullanamıyor diye bir şey yok. Orada yıllarca çalışmış, teşkilatın içerisinden gelme değerli arkadaşlarımız vardır. İnsanlar çalışıyorlar çabalıyorlar; ama, sistemi, tercih, arz-talep dengesi yönünden, maalesef, ekonomik bir raya oturtmaları mümkün değil; mümkün olsaydı, bu işi önce yabancılar yaparlardı; bu işin babası olan İngiltere, Fransa gibi ülkeler daha iyi yaparlardı, yapamıyorlar işte.

Dolu yük vagonunun kilometre yüzdesine bakarsanız -çünkü, bu da işletmenin bir parametresi- bizde yüzde 65,3; Fransa’da yüzde 66,2; İspanya’da yüzde 72, Avusturya’da yüzde 63,7; Portekiz’de yüzde 82. Demek ki, biz de bu ileri ülkelerle başabaş gidiyoruz. Ufak tefek geri olma durumumuz var; ama, yıllarca da, çekilen araçları yenileyemedik, kaynak aktaramadık; çünkü, personel sayısı çok yüksekti; 1960’ın başında 80 000’di, şimdi 48 000 personele indi. Geçen sene bir imtihan yapıldı, yanılmıyorsam, 1 500 kişi kadar alındı; ama, hâlâ personel sayısı 50 000’i bulmadı.

Dolan vagon başına düşen ton -yani, biz vagonları dolduruyor muyuz, yoksa yarım yarım mı gönderiyoruz diye bakarsanız- Türkiye’de 30,5 ton, Fransa’da 38, İspanya’da 22, Avusturya’da 22, Portekiz’de 9 ton. Demek, bizim durumumuz iyi; yani, Fransa’dan biraz geriyiz; ama, olan vagonumuzu da, seyrüsefere çıkardığımız vagonu da dolduruyoruz. Orada da, teşkilata, Demiryolları yönetimine “yahu, siz, bu işi beceremiyorsunuz” demek yanlış olur, haksızlık olur diye düşünü-
yorum.

Ortalama vagon kapasitesine baktığımız zaman, Türkiye’de 37,4 ton, Fransa’da 48 ton, İspanya’da 42 ton, Avusturya’da 41 ton, Portekiz’de 38 ton. Demek, Türkiye’deki vagon kapasiteleri, emsali ülkelerden biraz düşük; ama, şunu da unutmayın ki, on yıldır vagonların yenilenmesiyle ilgili yatırım kaynağı ayırmadık; yani, vagonlar biraz küçük kaldı; ama, doluluk oranı gayet iyi. Mesela, ortalama vagon doluluk yüzdesi Türkiye’de yüzde 81,5. Vagonlarımız biraz küçük; ama, yüzde 81,5 dolulukla gidiyor. Bu oran, Fransa’da yüzde 79, İspanya’da yüzde 53, Avusturya’da yüzde 55, Portekiz’de yüzde 23. Demek ki, burada da, teşkilat, işletme canla başla uğraşıyor, vagonlarda doluluk oranını yüksek tutuyor.

Bir başka parametre, vagon başına düşen kilometre: Türkiye’de 28, Fransa’da 45, İspanya’da, 37, Avusturya’da 54, Portekiz’de 88. Demek ki, bizde vagonların seyahat mesafeleri kısa. Bu da, taşınan yükten kaynaklanıyor. Bizim, en uzun taşınan yük taşımamız, Divriği’den İskenderun’a olan cevher taşıması; gerisi, insan olarak da, yük olarak da çok kısa mesafelerde bir taşıma oluyor; onu da, işletmede bir kabahat şeklinde görmek mümkün değil; bu, coğrafî durum ve yüklerin paylaşımından kaynaklanıyor.

Gelirin gideri karşılama oranına geldiğimizde; bu oran, Türkiye’de yüzde 27 dedik. Bu, 1997 rakamıdır; 1998’de yüzde 24’e gerilemiştir; yani, 27 lira gelirinize karşı, 100 lira harcama yapıyorsunuz Demiryollarında. Bu oran, Fransa’da yüzde 40 -yani, yüzde 60 sübvansiyonla gidiyor- İspanya’da yüzde 44, Portekiz’de yüzde 31. Burada, mukayeseye aldığım bütün ülkeler bizden biraz daha iyi; ama, ha yüzde 24 veya yüzde 27 sübvansiyon olmuş ha yüzde 31 olmuş; demek ki, hepsi de, devletin sırtına önemli miktarda yük olan işletmeler.

Ha, bunları kaldıralım mı? Evet, demiryollarının önemli miktarda zarar veren hatlarını artık kapatmak lazım; o kaynağı, orada değil, yeni hatların yapımında kullanmak lazım.

Ortalama yük taşıma mesafesi, Türkiye’de -insanlar da dahil- 552 kilometre, Fransa’da 384, İspanya’da 433, Avusturya’da 199, Portekiz’de 245... Tabiî ki, Portekiz olsun, Avusturya olsun, bunlar, coğrafî bölge olarak küçük yerleşim yerleri. Orada bunlar küçük çıkıyor; ama, Türkiye’de, insanları da içine aldığımız zaman, önemli bir mesafede bir işletme yaptığımız ortaya çıkıyor.

Aslında, burada ana problem nedir; kurum, 1959’dan beri devamlı zarar ediyor. 1960’larda
80 000’e yakınmış işçisi, yavaş yavaş azaltılarak... Tabiî, bu arada sinyalizasyon yapıldı, bu arada elektrifikasyon yapıldı, buharlı lokomotiflerden dizele geçildi, elektriğe geçildi. Bu personelin sayısı zaten inecekti, personel de oldukça azaltıldı, bugün, 50 000’in altına indi.

Elektrifikasyonun yaygınlaştırılması halinde, bir miktar daha personelden tasarruf olabilecek; ama, buraya kaynak lazım. Yani, bu kaynağı otoyollarda nasıl buluyorsak, şu iki nokta arasında bir otoyol yaptırıyoruz, gelin bunu yapın veya hazine garantili krediyle bunu yapın diyorsak, bazı yerlerini de böyle yapmak lazım. Ben Ulaştırma Bakanıyken, mesela, Ankara-Eskişehir arasını, böyle, bir yabancı ülkeye vermiştik ve iyi ki olmuş; bugün, Ankara’dan çıkıp, elektrikli trenle, ta Yunanistan sınırına kadar gidebiliyorsunuz.

Devlet Demiryolları, dünyada zarar ettiğinden ve sübvansiyonlarla ayakta durduğundan, yani bütün ülkelerde böyle olduğundan “bizimki de sübvansiyondadır veya işletmesi iyi değildir, onun için bir tahkikat açalım veya araştırma yapalım, ondan sonra da sorumlularını ortaya çıkaralım” demeyi, ben biraz teorik buluyorum. Burada, Yüksek Denetleme Kurulu bir rapor hazırlamıştır. Öncelikle, bu rapor, Meclisin bir KİT Komisyonu vardır, orada incelenecektir, irdelenecektir; ondan sonra, varsa yöneticilerle ilgili bir ihbar, o da ilgili adlî mercilere gidecektir.

Bizim en işlek hattımız dahi, şu gün, ayakta duruyor.

BAŞKAN – Sayın Pakdemirli, 1 dakikalık süre içerisinde lütfen toparlayınız.

EKREM PAKDEMİRLİ (Devamla) – Vaktiyle, 1989’da yap-işlet-devretle Arifiye-Ankara’yı vermek istedik. Japonları çağırdık; dedik ki: “Bakın, bu yolu da, yaptığımız yatırımları da bedava veriyoruz.” Gittiler, etüt ettiler “bu fizibl olmaz” dediler. “Olur; bunun mutlaka başabaş noktası var” dedik. Gene gittiler, geldiler; dediler ki: “Uçak biletiyle eşit olursa tamamdır.” “Biz, uçak biletine eşdeğer tren bileti dersek onu satamayız Türkiye’de” dedik ve böyle kaldı. Dedik ki: “Gidin, bir daha yapın şu hesapları; 1 milyar dolar da biz ilave para veririz.” Yani, mevcut hattı veriyoruz; yapılan, işte, Ayaş Tüneli var, daha önce iksası var... “Onun üzerine 1 milyar dolar daha vereceğiz; gelin, bunu yapın” dedik, onu da yapmadılar. Demek ki, bu, kaybeden bir şey. Bu kayıpları bizim göğüsleyebilmemiz kolay değil. Ne yapalım? Bakın, fizibilitesini yaptırıp da fizibl bulduğumuz hatlar var. Mesela, Ankara-Eskişehir çift yol, Zonguldak-Karadeniz Ereğlisi... Böyle, fizibilitesi yapılmış olan bazı...

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

EKREM PAKDEMİRLİ (Devamla) – Müsaade eder misiniz... 1 dakika daha...

BAŞKAN – Efendim, benim prensibim bu, süre uzatımı uygulamıyorum; onu anlayışla karşılayacağınızı umuyorum.

Teşekkür ediyorum.

EKREM PAKDEMİRLİ (Devamla) – ...hatlara kaynağımızı aktarırsak mesele kalmayacak diye düşünüyorum.

Hepinize saygılar sunuyorum. (Alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ediyoruz Sayın Pakdemirli.

Önerge sahipleri adına, Balıkesir Milletvekili Sayın İsmail Özgün; buyurun.

Süreniz 10 dakikadır.

İSMAİL ÖZGÜN (Balıkesir) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi hürmetle selamlıyorum; Devlet Demiryollarıyla ilgili olarak vermiş olduğumuz araştırma önergesi hakkında, önerge sahipleri adına söz almış bulunmaktayım.

Gruplar adına yapılan konuşmalarda, DSP Grubu adına konuşan değerli sözcü, önergenin birtakım art niyetlerle verildiğini, maksatlı olduğunu, hükümeti yıpratmaya yönelik olduğunu ifade ettiler ve önergeyi verenlere de, Devlet Demiryollarının sorunlarını yakından tanımalarını burada tavsiye ettiler.

Ben, sayın milletvekilime, hemen sözümün başında ifade edeyim: Devlet Demiryollarını, belki de aranızda en yakinen tanıyanlardan birisiyim; çünkü, aşağı yukarı dört yıllık milletvekilliğimden bu tarafa her hafta sonu Ankara-Balıkesir arasını Devlet Demiryolları vasıtasıyla, trenle gidip gelen, hakikaten, Devlet Demiryollarının bugün içerisinde bulunduğu sıkıntıları, yolcuların çektiği sıkıntıları yakinen bilen, tanıyan bir arkadaşınız olarak huzurlarınızda bulunuyorum.

Tabiî, Sayın Pakdemirli de, yine önergeyle ilgili olarak, efendim, bunu, esasında, Meclisin, Genel Kurulun da görev hudutları içerisinde telakki etmemek lazım; Yüksek Denetleme Kurulu bu konuda gereken raporu düzenlemiştir; bu, KİT Komisyonunda da görüşülmek suretiyle mesele çözümlenebilir şeklinde beyanda bulundular. Doğrudur; tabiî, Yüksek Denetleme Kurulu, her yıl KİT kuruluşlarıyla ilgili raporları düzenliyor. İşte, Demiryollarıyla ilgili 1997 yılı raporu burada, elimizde. Yüksek Denetleme Kurulu, bunu, her yıl söylüyor. Yüksek Denetleme Kurulu, raporlarında, kuruluşların problemleri, gerek idarî yönden gerekse finansman, malî yönü itibariyle söyleniyor; ama, söylenerek bir yere varılmıyor Sayın Pakdemirli; söyleniyor; o söylendiği yerde kalınıyor. KİT Komisyonunda da, ben, iki dönemdir çalışıyorum; o arada da söylüyoruz, şunlar yanlış oluyor, şu tedbirlerin alınması lazım; ama, söylediğimiz yerde kalıyor; bir adım ileri gitmiyor.

Efendim, buradaki maksadımız şudur: Mademki Devlet Demiryollarının -burada, iktidara mensup milletvekillerince de ifade edildi- bazı problemleri var, sıkıntıları var, çözülmesi gereken hususlar var. O halde, bir araştırma komisyonu kuralım; bunda olumsuz ne var; bu konuda olumsuz bir şey ortaya koymayı gerektirecek bir husus yok. Bu araştırma önergesiyle komisyonu kuralım; komisyon çalışsın, derli toplu bir komisyon raporu hükümetin önüne, Sayın Bakanın önüne gelsin ve bu konuda hükümet harekete geçsin. Yoksa, raporlar düzenleniyor, KİT Komisyonunda da görüşülüyor; ama, bir adım öteye gitmiyor. İşte, bakınız, Devlet Demiryollarının bugün hakikaten önemli sıkıntıları var; idarî yönüyle sıkıntıları var, finansman yönüyle sıkıntıları var.

Bir defa, Devlet Demiryollarının yeniden yapılandırılması lazım. Bugünkü geldiğimiz noktada, yönetilemeyecek duruma gelmiş bulunmaktadır. Mutlaka, yeniden yapılandırılma konusunda, Meclis, üzerine düşeni yapmak durumundadır. Mesela, hastane, okul, liman gibi esas faaliyetlerin dışında birtakım faaliyetler var. Bunların yeniden gözden geçirilmesi ve Devlet Demiryolları yönetim anlayışının biraz daraltılması ve gerekirse yeniden yapılandırma yapmak suretiyle bu yönetimi, tüzelkişiliği belki de ikiye ayırmak gerekecektir. Tabiî, bunun yanında, bu işler yapılırken verimlilik ve kârlılık ilkelerinin göz önünde tutulması lazım. Öbür taraftan, yine belli bir program dahilinde yeni yatırımlara gidilmesi ve karayolu taşımacılığıyla olan rekabetin güçlendirilmesi lazım. Uzun yıllardan beri, Devlet Demiryolları, bu rekabette kaybeden taraf olmuştur. İşte, bakınız, ta 1856’lara dayanan demiryolu hadisesi, ne zaman ne yapılmış diye baktığımız zaman, Osmanlı döneminde 4 000, 1950’den önce de 4 200 kilometre dersek, 1950’den sonra 500 kilometre civarında bir demiryolu yapılmış demektir. Bu nedir; 1950’den sonra Devlet Demiryolları konusunda hiçbir şey yapılmamış demektir; doğru dürüst bir yol yapım çalışması yapılmamış demektir. Biz, hâlâ eski raylar üzerinde, eski demiryolu üzerinde seyahat etmek durumundayız. O bakımdan, Sayın DSP’li sözcünün buradaki bir sözüne ben de iştirak ediyorum; belki de Devlet Demir Yolları, kasıtlı olarak geri bıraktırılmıştır diğer sektörler karşısında. O bakımdan, bu konunun mutlaka üzerine gidilmesi lazım; çünkü, demiryoluna olan yolcu talebi, hakikaten fazlıdır. Sayın Pakdemirli de ifade ettiler, doluluk oranı aşağı yukarı yüzde 80’dir.

Ben, İzmir-Manisa-Balıkesir-Ankara hattını devamlı gidip geldiğim için biliyorum; özellikle dargelirli insanlarımızın tercih ettiği bir ulaşım şeklidir. Balıkesirli hemşerilerimiz, vatandaşlarımız, çoğu zaman -tren İzmir’den geldiği için- yer bulamamaktadır, bilet bulamamaktadır, istediği halde trenle ulaşımını yapamamanın sıkıntısını çekmektedir. O halde, ne yapılması lazım; yeni yatırımların yapılması lazım.

Şimdi, yeri geldiği için söylüyorum, Sayın Bakanımız, Balıkesir-Ankara arasına Karesi Ekspresi diye bir tren koydular sefere. Biz de, Balıkesirli olarak, hakikaten sevindik, tamam dedik, artık, bundan sonra İzmir’den bilet arama peşinde koşmayacağız, vatandaşlarımız, rahatlıkla, Balıkesir’den binip Ankara’ya kadar gelecek; ama, aradan iki ay geçmedi, bir de baktık ki, bu tren seferden kaldırılmış, eskiden olduğu gibi, yine İzmir’den sefere... (MHP sıralarından “devam ediyor” sesleri)

Devam ediyor tabiî, adı da Karesi Ekspresi; ama, İzmir’den kalkmak suretiyle, tekrar, İzmir-Manisa-Soma hattından geçerek Balıkesir’den Ankara’ya gelecek; ama, Balıkesirliler nasıl bilet bulacak, nasıl o trene binecek; onu bilemiyoruz. Bu vesileyle, Sayın Bakanımızın, onu, tekrar takdirlerine arz ediyorum. Balıkesirliler, bu olaya, hakikaten, büyük tepki göstermişlerdir.

Tabiî, uzun yıllardan beri, biraz önce... (DSP sıralarından “yok öyle bir şey” sesi)

Sayın milletvekilim “yok öyle bir şey” deme, Karesi Ekspresi olarak, adı öyle; ama, kendisi Manisa milletvekili olduğuna göre Sayın Pakdemirli de bilecek, İzmir’den kalkıp Ankara’ya gelecek, Ankara’dan kalkıp İzmir’e gidecek Balıkesir’den geçerek; ama, o arada, Balıkesirli nasıl bilet bulacak, nasıl binecek; onu bilemiyorum. Yani, o sıkıntı, eskiden vardı; demek ki bundan sonra da devam edecek.

Değerli milletvekilleri, kuruluşa mutlaka rekabet gücünün kazandırılması lazım. Bu bakımdan, yol, bakım ve onarım giderlerinin, karayollarında olduğu gibi, Hazineden karşılanması lazım gelir diye düşünüyorum.

Yine, zaman kaybedilmeksizin, demiryolu aracılığıyla konteyner taşımacılığına; yani, yük taşımacılığına önem verilmesi gerekir, böyle bir yapılanmaya gidilmesi gerekir. Bu konuda, bugüne kadar olan yük taşımacılığı, umulan, istenilen, arzu edilen seviyede değildir. Öbür taraftan, kurumun, büyük ekonomik, büyük malî sıkıntısı vardır. Özellikle dışkredi faizleri ve kur farkları, kurumu, hakikaten, çok büyük sıkıntıların içerisine düşürmekte ve kurum zorla ayakta durmaktadır. Geçtiğimiz günlerde basına yansıdı, SSK alacaklarından dolayı Sosyal Sigortalar Kurumuyla hacizlik olma noktasına gelmiş bulunmaktadır.

Tabiî, burada, şunu altını çizerek ifade etmek istiyorum: Efendim, kaynak yok, bütçelerde ödenek yok, onun için bu yatırımlar yapılamıyor gibi bir gerekçenin arkasına sığınmak mümkün değildir. Türkiye Cumhuriyeti Devleti, Hazinesi, her saat başı 2,5 trilyon faiz ödemeye para bulmak-
tadır.

BAŞKAN – Sayın Özgün, 1 dakika eksüre veriyorum; lütfen toparlayınız.

İSMAİL ÖZGÜN (Devamla) – Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.

Her saat başı 2,5 trilyon faize para buluyorsa, Devlet Demiryollarına da bu yenilenme, modernizasyon çalışmaları için, yeni hatların yapılması için para bulmalıdır.

Sayın Pakdemir’li söyledi; Eskişehir-Ankara çift yol meselesi önemlidir. Bunun, ta İzmir’e kadar götürülmesi gerekir. Fizibl de bulunuyor; ama, işte, bunun için de kaynak lazımdır. Hükümet, mutlaka, devlet demiryolları konusuna eğilmelidir, karayollarına en az eğildiği kadar eğilmelidir.

Bandırma-Bursa demiryolu hattı programa alındı; ancak, yerinde sayıyor, hiçbir çalışma yok. İzmir-Balıkesir-Bandırma arasına, mutlaka raybüs konulmalıdır, yani, hızlı tren konulmalıdır; çünkü, artık, o yöredeki insanlarımız, Bandırma’dan İstanbul’a hızlı feribotla yolculuk yapmaktadır; ama, Balıkesir-Bandırma arasında yahut İzmir-Bandırma arasında daha süratli ulaşımı sağlayacak hızlı raybüs, mutlaka sefere konulmalıdır diyorum ve bu vesileyle, Yüce Heyetinizi saygıyla selamlıyorum. (FP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederiz Sayın Özgün.

Meclis araştırması önergesi üzerindeki öngörüşmeler tamamlanmıştır.

Şimdi, Meclis araştırması açılıp açılmaması hususunu oylarınıza sunuyorum: Meclis araştırması açılmasını kabul edenler_ Kabul etmeyenler_ Meclis araştırması açılması kabul edilme-
miştir.

Sayın milletvekilleri, çalışma süremizin sonuna geldik. Yeni bir işe başlama imkânımız yoktur; bu nedenle, sözlü sorular ile kanun tasarı ve tekliflerini sırasıyla görüşmek için, 1 Aralık 1999 Çarşamba günü saat 15.00’te toplanmak üzere, birleşimi kapatıyorum.

Kapanma Saati : 18.45

V. – SORULAR VE CEVAPLAR (Devam)

B) YAZILI SORULAR VE CEVAPLARI

1. – Bursa Milletvekili Ertuğrul Yalçınbayır’ın, yedinci ve sekizinci beş yıllık kalkınma planlarının uygulamasına ilişkin sorusu ve Sanayi ve Ticaret Bakanı Ahmet Kenan Tanrıkulu’nun cevabı (7/581)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Sanayi ve Ticaret Bakanı A. Kenan Tanrıkulu tarafından yazılı olarak cevaplandırılmak üzere aşağıdaki sorularımı arz ediyorum.

4.10.1999 Ertuğrul Yalçınbayır Bursa

Sorular :

Yedinci Beş Yıllık Kalkınma Planı kapsamında sorumlu ve/veya koordinasyon ve işbirliği bakımından ilgili bakanlık olarak:

1. Hukukî ve kurumsal düzenlemeler itibariyle plan dönemi hedeflerini gerçekleştirebildiniz mi?

2. Plan döneminde gerçekleşmeyen ve/veya gerçekleşemeyecek hukukî projeleriniz nelerdir? Projelerin gerçekleşmeme sebebi nedir?

3. Sorumlu bakanlık olarak koordinasyon ve işbirliği bakımından ilgili kuruluşlardan yeterli servis alabildiniz mi?

4. Yedinci beş yıllık plan döneminden sekizinci beş yıllık dönemine kalacak en önemli projeleriniz nelerdir?

5. Sekizinci beş yıllık plan dönemi çalışmalarınız hangi safhadadır?

T.C. Sanayi ve Ticaret Bakanlığı 24.11.1999 Basın ve Halkla İlişkiler Müşavirliği Sayı : B.14.0.BHİ.01-466

Konu : Yazılı soru önergesi

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

İlgi : 18.10.1999 tarih ve A.01.0.GNS.0.10.02-7/581-1963/5375 sayılı yazınız.

Bursa Milletvekili Ertuğrul Yalçınbayır’ın, “Yedinci ve Sekizinci Beş Yıllık Kalkınma Planlarının Uygulanmasına” ilişkin olarak tarafımdan cevaplandırılmasını istediği (7/581) esas nolu yazılı soru önergesiyle ilgili cevabımız ekte takdim edilmiştir.

Bilgilerinizi ve gereğini arz ederim.

Ahmet Kenan Tanrıkulu Sanayi ve Ticaret Bakanı

Bursa Milletvekili Sayın Ertuğrul Yalçınbayır’ın

Yazılı Sorularına İlişkin Cevaplarımız

Teknoloji Geliştirme Bölgeleri Kanun Tasarısı ile İlgili Çalışmalar

VII nci Beş Yıllık Kalkınma Planına bağlı olarak 1996, 1997, 1998 ve 1999 yılı programlarında ise “İleri teknoloji alanında AR-GE faaliyetinde bulunmak üzere, yeni teknoloji geliştirme bölgelerinin oluşturulması ve buralarda çalışan araştırmacı personel özlük haklarında iyileştirmeler yapılması için yürütülen taslak hazırlama çalışmaları tamamlanacaktır.” denilerek sorumluluk Bakanlığıma verilmiş bulunmaktadır.

Teknoloji Geliştirme Bölgeleri Kanun Tasarısı için 1995 yılının ikinci yarısında Bakanlığım Sanayi Araştırma ve Geliştirme Genel Müdürlüğü sorumluluğu ve koordinatörlüğünde çalışmalara başlanmıştır.

Hazırlanan Kanun Tasarısı ile plan hedefleri de dikkate alınarak;

– Sanayide AR-GE faaliyetlerini artırmak,

– Ekonomik gelişme ve bölgesel kalkınmaya katkıda bulunmak,

– Yeni ve ileri teknoloji mamulleri üretmek, üretim konuları ile ilgili AR-GE yapmak isteyen ve büyüme potansiyeli gösteren küçük ve orta ölçekli sanayici ve işletmelerin talep ve ihtiyaçlarını karşılamak,

– Girişimcilik ruhunun atılıma geçmesini sağlayacak girişimcilik eğitim ve yeteneğini geliştirmek,

– Yenilikçi hizmet ve mal üretimini çeşitlendirip yaygınlaştırarak rekabet gücünü artırmak, bilgi ve teknoloji yoğun mekanlarda yeni sanayilerin kurulmasını teşvik etmek, böylece ileri teknolojiye sahip yatırım alanlarının gelişmesi ile eğitilmiş vasıflı işgücü istihdamına katkı sağlamak,

– Mevcut AR-GE gücünü ve teknolojik alt yapıyı ekonomik hayatla bütünleştirmek amacı ile devletin bilim ve teknoloji politikalarına uygun olarak teknoloji geliştirme bölgelerini oluşturmak,

amaçlanmıştır.

Elde edilen görüşler doğrultusunda konu ile ilgili kamu kurumlarının da görüşleri alınarak Tasarıya son şekli verilmiştir ve Kanun Tasarısı 23.10.1996 tarih ve 1751 sayılı yazımızla Başbakanlık Kanunlar ve Kararlar Genel Müdürlüğüne gönderilmiştir.

Ancak, Başbakanlık Kanunlar ve Kararlar Genel Müdürlüğünün 30.1.1997 tarih ve 513 sayılı yazısı ile, yazı ekinde yeralan DPT Müsteşarlığı, Hazine Müsteşarlığı ve Bayındırlık ve İskân Bakanlığının görüşleri ile mutabakat sağlanarak Tasarının yeniden teklif edilmesi istenilmiştir.

Sözkonusu kuruluşların görüşleri de dikkate alınarak hazırlanan Kanun Tasarısı, 8.10.1997 tarih ve 928 sayılı yazımızla Başbakanlık Kanunlar ve Kararlar Genel Müdürlüğüne gönderilmiştir.

Ancak, bu defa da Başbakanlık Kanunlar ve Kararlar Genel Müdürlüğünün 25.2.1998 tarih ve B.02.0.KKG/101-1113/893 sayılı yazısı ile Tasarı, Kanun Tasarısıyla ilgili Bayındırlık ve İskân Bakanlığı ile Devlet Bakanlığı (TÜBİTAK) görüşlerinin dikkate alınarak, sözkonusu görüşlere mutabakat sağlanması gerektiği gerekçesi ile geri gönderilmiş bulunmaktadır.

Tasarı ile ilgili gerekli çalışmalar büyük ölçüde tamamlanmış olup, yıl sonuna kadar Başbakanlığa sunulacaktır.

Tüketicinin ve Rekabetin Korunması

1. Tüketicinin Korunması-Reklamlar; 4077 sayılı Kanunun Ticarî reklamlara ilişkin 16 ncı maddesi ve Ticarî Reklam ve İlanlara İlişkin İlkeler ve Uygulama Esaslarına Dair tebliğ ile,

2. Tüketicinin Korunması-İmalatçının Sorumluluğu; 4077 sayılı Kanunun Ayıplı Mal ve Hizmetlere İlişkin 4 üncü maddesi, Garanti Belgesine ilişkin 13 üncü maddesi ve Satış Sonrası Servis Hizmetlerine ilişkin 15 inci maddesi ve bu maddelere dayanılarak düzenlenen Tebliğler ile,

3. Tüketicinin Korunması-Hizmet Sunanın Sorumluluğu; 4077 sayılı Kanunun Ayıplı Mal ve Hizmetlere İlişkin 4 üncü maddesi ile,

4. Tüketicinin Korunması- Kapı Dibi Satışlar; 4077 sayılı Kanunun Kapıdan Satışlara ilişkin 8 inci maddesi, Kapıdan Satışlarda Satıcının Sorumluluğuna ilişkin 9 uncu maddesi ve Kapıdan Satışlara İlişkin Uygulama Usul ve Esaslarına Dair Tebliğ ile,

5. Tüketicinin Korunması- Tüketici Kredileri; 4077 sayılı Kanunun Tüketici Kredilerine ilişkin 10 uncu maddesi ile,

6. Tüketicinin Korunması- Mesafeli Satışlar; 4077 sayılı Kanunun Kapıdan Satışlara ilişkin 8 inci maddesi, Kapıdan Satışlarda Satıcının Sorumluluğuna ilişkin 9 uncu maddelerine dayanılarak düzenlenen Kapıdan Satışlara İlişkin Uygulama Usul ve Esaslarına Dair Tebliğ kapsamında değerlendirilerek, mevzuatımızda yeralmıştır.

Ancak Tüketicinin Korunması-Sözleşmeler-Haksız Kayıtlar ile Tüketicinin Korunması-Devre Mülk Sözleşmeleri konularında düzenlemeler 4077 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanunda yapılacak değişiklik ile mevzuatımıza kazandırılacaktır.

Şeker Kanunu Tasarısı Taslağı

Türkiye’de şeker rejimini düzenleyen 22.6.1956 tarih ve 6747 sayılı Şeker Kanununun bazı maddeleri İktisadî Devlet Teşekkülü (İDT) ve KİT’in yeniden yapılanmalarına ilişkin yasalarla, bazıları da KDV Kanununun yürürlüğe girmesi ile uygulanamaz hale gelmiştir.

Bunların yanı sıra Avrupa Birliğine entegrasyon süreci ve GATT anlaşmasına taraf oluşumuz da sektörde bu yönelimler gereği bazı düzenlemeleri öngörmektedir.

Bu temel gerekçelerle rekabete açık, özel kesimi teşvik edici, katılımcı, Avrupa Birliği şeker rejimine uyumlu, Devlet müdahale ve desteğinden arındırılmış bir sektörel yapı oluşturmak üzere yeni bir şeker yasası tasarısı taslağı hazırlanarak Bakanlığıma sunulmuştur.

Resmî ve özel kuruluşlardan gelen görüşler ışığında taslak yeniden değerlendirilerek Mart 1998’de Bakanlığıma, Temmuz 1998’de de Bakanlığım aracılığıyla Başbakanlığa iletilmiştir. Ancak Başbakanlığın talimatı üzerine ilgili kuruluşlardan yeniden görüş alınmıştır. Değerlendirmeler devam etmektedir.

Avrupa Birliği ile İlişkiler Kapsamında

Yürütülen Faaliyetler

Patent Enstitüsü

Patent Kanunu: Patent Kanununun güncelleştirilmesi ilgili mevzuat ile gerçekleştirilmiştir.

Patent Koruma: İlgili mevzuatla zorunlu lisansa ilişkin kurallar TRIPS hükümleri ile uyumlu hale getirilmiştir. İlgili mevzuatla yükümlülükler yerine getirilmiştir.

Patent Koruma: TRIPS ve AB ile GB Ortaklık Konseyi Kararı yükümlülükleri uyarınca ilaç ürünleri ve bunların üretim usullerine ilgili mevzuat çerçevesinde 1.1.1999 tarihi itibarıyla patent verilmeye başlanmıştır.

Patent Korumasının Süresi: İlgili mevzuat ile koruma süresi TRIPS ve AT yükümlülükleriyle uyumlu hale getirilmiştir.

Patent Sınıflandırması: 13.8.1995 tarih ve 22373 sayılı RG yayımlanan 95/7094 sayılı Bakanlar Kurulu kararı ile anılan anlaşmaya katılım sağlanmıştır.

Uluslararası PatentBaşvurusu: 12.7.1995 tarih ve 22341 sayılı RG yayımlanan 4115 sayılı Kanunla anılan anlaşmaya katılım sağlanmıştır.

Sınaî Tasarım: Türk Hukukunda Sınaî Tasarımların Korunmasına ilişkin olarak hem TRIPS hükümleri hem de AT mevzuatına uygun düzenleme yapılmıştır. 2.7.1999 tarihinde sonuçlanan Lahey Anlaşması Cenevre metnine katılım çalışmaları sürdürülmektedir.

Sınaî Tasarım Sınıflandırılması: Sınaî tasarımların uluslararası sınıflandırılmasına ilişkin bu sözleşmeye sınaî tasarımların korunmasına ilişkin düzenleme yapıldıktan sonra taraf olunmuştur.

Coğrafî İşaretler: Ürünün menşeinin ambalaj üzerinde belirtilmesi ve bu coğrafî işaretin AT mevzuatına uygun bir düzenleme ile korunması sağlanmıştır.

Yarı İletken Ürünler: AT mevzuatına uygun kanun hazırlık çalışmaları sürdürülmektedir.

Mikro Organizmalar: 22.8.1997 tarih ve 23088 sayılı RG yayımlanan 97/9731 sayılı Bakanlar Kurulu Kararıyla anılan anlaşmaya katılım sağlanmıştır.

Marka-Koruma: Türk Marka Hukuku AT mevzuatına ve TRIPS anlaşması hükümlerine uygun hale getirilmiştir.

Marka-Sınıflandırma: OKK ek 8 madde 3’e göre sözkonusu anlaşmaya Gümrük Birliğinin gerçekleşmesinden önce katılım sağlanmıştır.

Marka-Uluslararası Tescil: OKK ek 8 madde 6’ya göre sözkonusu protokole Gümrük Birliğinin gerçekleşmesinden sonra 3 yıl içinde katılım sağlanmıştır.

Fikrî ve Sınaî Hak İhlâlleri: Taklit ve korsan malların serbest dolaşıma girmesini önlemek amacıyla TRIPS anlaşması hükümleri gözönünde tutularak AT mevzuatına uygun düzenleme yapılmıştır.

Sınaî Mevzuat Metroloji ve Kalibrasyon

Ölçü ve ölçü aletlerinin metrolojik kontrol metotları için genel esaslar konusunda AT uyumu çerçevesinde yönetmelik taslağı hazırdır.

Hububat birim depolama hacmi için standart kütlenin tayini konusunda AT uyumu çerçevesinde yönetmelik taslağı hazırdır.

Muayeneye tabi uzunluk ölçü aletleriyle ilgili hususlar konusunda AT uyumu çerçevesinde yönetmelik taslağı hazırdır.

Soğuk su sayaçlarının muayenesi ve test işlemleri ile ilgili hususlar konusunda AT uyumu çerçevesinde yönetmelik taslağı hazırdır.

Elektrik sayaçlarının imar ve muayene esasları konusunda AT uyumu çerçevesinde yönetmelik taslağı hazırdır.

Sıcak su sayaçlarının imar ve muayeneleriyle ilgili esaslarda AT uyumunun sağlanabilmesi için yeni yönetmelik taslağı hazırlanmıştır.

Motorlu taşıtlarda lastik hava basıncını ölçen sistemlerle ilgili esasların Ölçüler ve Ayar Kanunu kapsamına alınmasına ilişkin yönetmelik taslağı hazırlanmıştır.

Otomatik olmayan tartı aletlerini tertibat ve muayenesiyle ilgili esaslar konusunda AT uyumuna ilişkin yönetmelik taslağı hazırdır.

Şirketler Mevzuatı

Şirketin Asgari Sermayesi: 559 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin 4 üncü maddesiyle T. Ticaret Kanununun 272 nci maddesi ve 9 uncu maddesiyle aynı kanunun 507 nci maddesi değiştirilmek suretiyle Anonim Şirketlerde asgari sermaye miktarı 500 000 TL.’den 5 000 000 000 TL.’ye Limited Şirketlerin asgari sermaye miktarı da 10 000 TL.’den 500 000 000 TL.’ye çıkarılmıştır. Bakanlar Kuruluna bu miktarları on katına kadar artırma yetkisi verilmiştir.

Şirketlerin Tescil ve İlanı: 29.6.1956 tarihli ve 6762 sayılı Türk Ticaret Kanununda ülkemizin ekonomik ve ticarî ihtiyaçlarını karşılayacak şekilde değişiklikler yapmak veya yeni bir kanun tasarısı hazırlamak üzere 2992 sayılı Adalet Bakanlığının Teşkilât ve Görevleri Hakkında Kanunun 34 üncü Maddesi gereğince Adalet Bakanlığında kurulan komisyonda ele alınacaktır.

Anonim Şirket Ana Sözleşmesindeki İlana Tabi Hususlar: Adalet Bakanlığında kurulan komisyonda ele alınacaktır.

Anonim Şirkete Konulan Ayın Sermaye Değeri: Adalet Bakanlığında kurulan komisyonda ele alınacaktır.

Anonim Şirketin Kendi Paylarını Satın Alması: Adalet Bakanlığında kurulan komisyonda ele alınacaktır.

Anonim Şirkette Sermaye İndiriminin Gerekçesinin İlanda Yazılması: Adalet Bakanlığında kurulan komisyonda ele alınacaktır.

Şirketin İtfa Edilebilir Senetler Çıkarabilmesi: Adalet Bakanlığında kurulan komisyonda ele alınacaktır.

Şirketin Sermaye Değişimine İlişkin Genel Kurul Karar Nisabı: 3585 sayılı Kanun ile Anonim Şirketlerde sermaye değişimine dair genel kurul kararı % 75’den sonra % 50’ye 559 sayılı Kanun Hükmünde Kararname ile Limited Şirketlerde sermaye değişimine ilişkin ortaklar kurulu nisabı % 100’den 2/3’e düşürülmüştür.

Şirketlerin Birleşmeleri: Adalet Bakanlığında kurulan komisyonda ele alınacaktır.

Şirketlerin Bölünmesi: Adalet Bakanlığında kurulan komisyonda ele alınacaktır.

Şirketlerin Muhasebe Uygulamalarının Uyumlaştırılması: Belirtilen konu “Sermaye Piyasası Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı” kapsamında olup, Tasarı TBMM ilgili komisyonlarında görüşülmektedir.

Grup Şirketlerin Konsolide Yıllık Hesaplarının ve Malî Tablolarının Hazırlanması: Belirtilen konu “Sermaye Piyasası Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı” kapsamında olup, tasarı TBMM ilgili komisyonlarında görüşülmektedir.

Şirketlerin Bağımsız (Dış) Denetim Mevzuatının Yakınlaştırılması: Adalet Bakanlığında kurulan komisyonda ele alınacaktır.

Akreditasyon Kurumu Kuruluş ve Görevleri Hakkında Kanun

Türkiye Akreditasyon Kurumu Kuruluş ve Görevleri Hakkında Kanun Çalışmalarına Bakanlığımızca gerekli katkı sağlanmış ve sözkonusu kanun 4 Kasım 1999 tarih ve 23886 sayılı Resmî Gazete’de yayınlanarak yürürlüğe girmiştir.

Kurul Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten itibaren bir yılı geçmeyecek süre içinde ilk Genel Kurulu’nu yapıp organlarını teşekkül ettirecek ve bütün görevlerini yapmaya hazır hale gelecektir.

Devlet Planlama Teşkilâtı tarafından yürütülmekte olan 8 inci Beş Yıllık Kalkınma Planı Özel İhtisas Komisyon çalışmalarından sonra tespit edilecektir.

Tek Ortaklı Şirket Kurulması: Adalet Bakanlığında kurulan komisyonda ele alınacaktır.

2. – Bursa Milletvekili Ertuğrul Yalçınbayır’ın, yedinci ve sekizinci beş yıllık kalkınma planlarının uygulamasına ilişkin sorusu ve Devlet Bakanı Yüksel Yalova’nın cevabı (7/604)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Devlet Bakanı Yüksel Yalova tarafından yazılı olarak cevaplandırılmak üzere aşağıdaki sorularımı arz ediyorum.

4.10.1999 Ertuğrul Yalçınbayır Bursa

Sorular :

Yedinci Beş Yıllık Kalkınma Planı kapsamında sorumlu ve/veya koordinasyon ve işbirliği bakımından ilgili bakanlık olarak:

1. Hukukî ve kurumsal düzenlemeler itibariyle plan dönemi hedeflerini gerçekleştirebildiniz mi?

2. Plan döneminde gerçekleşmeyen ve/veya gerçekleşemeyecek hukukî projeleriniz nelerdir? Projelerin gerçekleşmeme sebebi nedir?

3. Sorumlu bakanlık olarak koordinasyon ve işbirliği bakımından ilgili kuruluşlardan yeterli servis alabildiniz mi?

4. Yedinci beş yıllık plan döneminden sekizinci beş yıllık dönemine kalacak en önemli projeleriniz nelerdir?

5. Sekizinci beş yıllık plan dönemi çalışmalarınız hangi safhadadır?

T.C. Devlet Bakanlığı 25.11.1999 Sayı : B.02.0.006/01-1393

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

İlgi : a) 8.11.1999 tarih ve A.01.0.GNS.0.10.00.02-7/604-1986/5399 sayılı yazınız.

b) 15.11.1999 tarih ve A.01.0.GNS.0.10.00.02-2680 sayılı yazınız.

Bursa Milletvekili Ertuğrul Yalçınbayır’ın tarafıma tevcih ettiği ve cevaplandırılmasını istediği 7/604 esas sayılı soru önergesi incelenmiştir.

Özelleştirme İdaresi Başkanlığı

Yedinci Beş Yıllık Kalkınma Planında (1996-2000) özelleştirme alanında hedeflenen hukukî ve kurumsal düzenlemeler enerji ve telekomünikasyon sektörlerine münhasırdır. Bu sektörlerde fiyatlandırma, dağıtım ve yatırım politikaları konusunda bir karar mekanizması ve kurumsal yapı oluşturulması öngörülmüştür. Bilindiği üzere, enerji sektöründeki özelleştirme çalışmaları 3096 sayılı Kanun kapsamında Enerji Bakanlığı tarafından yürütülmektedir.

Türk Telekomünikasyon A.Ş.’nin (TTAŞ) özelleştirme çalışmaları 4046 sayılı Kanun dışında 1.8.1996 tarih ve 4161 sayılı Kanun kapsamında iki aşamada yürütülmektedir.

1. Aşama : Değer tespiti ve sektör reformu

2. Aşama : Satış işlemleri

Değer tespiti ve satış aşamalarında ayrı ayrı olmak üzere T.C. Ulaştırma Bakanlığı, Özelleştirme İdaresi Başkanlığı, Hazine Müsteşarlığı, Sermaye Piyasası Kurulu Başkanlığı ve Türk Telekomünikasyon A.Ş.’den birer üyenin iştirakiyle kurulan Değer Tespit Komisyonu ve İhale Komisyonu kurulmuştur. Sözkonusu komisyonların başkanlıklarını Özelleştirme İdaresi Başkanlığı temsilcisi yapmaktadır.

Özelleştirme İdaresi Başkanlığına ayrıca TTAŞ’nin özelleştirme çalışmaları sırasında sekreterya hizmetlerini yürütmek, Değer Tespit ve İhale Komisyonlarının çalışmaları sırasında ihtiyaç duyulan tüm giderlerin özelleştirme fonundan karşılanması görevleri verilmiştir.

TTAŞ’nin özelleştirilmesinin zamanında ve başarılı bir şekilde tamamlanabilmesi Türk Telekomünikasyon sektörünün ve TTAŞ’in sektördeki yerinin yeniden düzenlenmesini sağlayacak hukukî çerçevenin oluşturulmasına bağlıdır. Birinci aşamada sözkonusu düzenlemeler hususunda çok kapsamlı bir çalışma yapılmış ve sonucunda 406 sayılı Telgraf ve Telefon Kanunun, 3348 sayılı Ulaştırma Bakanlığının Teşkilât ve Görevleri Hakkındaki Kanunun ve 2813 sayılı Telsiz Kanunun bazı maddelerinin değiştirilmesine ve bazı yeni maddeler eklenmesine ilişkin bir Kanun Taslağı hazırlanmıştır. Sözkonusu Kanun taslağı üzerindeki çalışmalara TTAŞ özelleştirilmesinin ikinci aşaması kapsamında görevlendirilen Hukuk Danışmanları tarafından devam edilmektedir.

Kanun Tasarısıyla;

TTAŞ’in statüsü değiştirilmektedir. Bu çerçevede, TTAŞ, KİK statüsünden çıkartılarak özel hukuk hükümlerine tabi kılınmaktadır.

Telekomünikasyon sektöründe devletin rolü yeniden tanımlanmaktadır. Bu çerçevede Devlet yasama ve yürütme organlarıyla Anayasal çerçeve içinde telekomünikasyon sektörüne ilişkin olarak politikaları belirlemeye devam edecektir. Ancak, Kanunla kurulması öngörülen Telekomünikasyon Kurumu ile sektördeki operatörlerin ticarî esaslar çerçevesinde daha verimli ve etkin çalışmaları denetlenecektir. Telekomünikasyon Kurumu, fiyatlandırma ara bağlantı, hizmet kalitesi gibi konularda teknik yönetmelik ve diğer idarî düzenleme yapmaya, imtiyaz sözleşmesi ve ruhsatların şartlarına uyulmasını denetlemeye ve bazı malî yaptırımları uygulamaya yetkili kılınmış ve böylelikle, hem sektörün politik müdahalelerden arındırılması, hem de gereken teknik yeterliliğin bir uzman kurumda toplanması amaçlanmıştır.

Kamu hizmeti niteliğinde olan bütü telekomünikasyon hizmetlerinin, hizmet niteliğine göre imtiyaz sözleşmesi imzalanması veya ruhsat alınması suretiyle yürütülmesi öngörülmektedir. Ayrıca sınırlı kaynakların dağıtılması hususlarını içermeyen telekomünikasyon hizmetleri için Bakanlık tarafından “Genel İzin” çıkarma imkânı da açık bırakılmıştır.

Sözkonusu kanun tasarısı taslağı, Bakanlar Kuruluna iletilmek üzere Ulaştırma Bakanlığına gönderilmiştir.

Ayrıca 3.8.1999 tarih ve 4446 sayılı Kanun ile Anayasanın “Devletleştirme” başlığını taşıyan 47 nci maddesine eklenen “Devletin, kamu iktisadî teşebbüslerinin ve diğer kamu tüzel kişilerinin mülkiyetinde bulunan işletme ve varlıkların özelleştirilmesine ilişkin esas ve usuller kanunla gösterilir.” şeklinde hüküm ile “Özelleştirme” kavramı ilk kez Anayasaya girmiş bulunmaktadır.

Sekizinci Beş Yıllık Plan Döneminde uygulamalarla ilgili olarak yönetmelikler çıkartılması düşünülmektedir.

Özelleştirme kapsam ve programında yeralan 31 kuruluştan 2000 yılında TÜPRAŞ, ERDEMİR ve PETKİM’deki kamu hisselerinin bir bölümünün halka arzı, POAŞ, KBİ, THY, PETKİM ve TÜPRAŞ’daki kamu hisselerinin blok satışı, KBİ’de varlık satışı ve Ankara Sigorta, Güven Sigorta, Asil Çelik, Ataköy Marina, Ataköy Otelcilik, EBAŞ, Sümer Holding, TAKSAN, Trabzon Limanı, TURBAN, TÜMOSAN, TZDK, PETKİM Yarımca, İGSAŞ, İSDEMİR, SEKA, TÜGSAŞ Ataköy Turizm, İş Bankası C ve iştiraklerin özelleştirilmesi programlanmış olup, geri kalan özelleştirme çalışmalarının Sekizinci Beş Yıllık Plan Döneminde tamamlanması hedeflenmektedir.

Dördüncü soruya verilen cevapta da belirtildiği üzere Sekizinci Beş Yıllık Döneminde özelleştirme programında kalan ve bu dönemde özelleştirme programına alınacak olan kuruluşların özelleştirilmeleri için ön hazırlık çalışmaları yapılmaktadır.

TRT Kurumu Genel Müdürlüğü

VII nci Beş Yıllık Kalkınma Planında, TRT Kurumu ile ilgili hukukî ve kurumsal düzenleme öngörülmemiştir. VII nci Beş Yıllık Plan çalışmaları ile ilgili Devlet Planlama Teşkilâtına isimler bildirilmiş olup, davet beklenmektedir.

T. Vakıflar Bankası Genel Müdürlüğü

T. Vakıflar Bankası Genel Müdürlüğü 6219 sayılı Özel Kanunla kurulmuş olup, Bakanlık bütçesine tabi olmaması nedeniyle Genel ve Katma Bütçeden bir pay almamaktadır.

Yatırımcı bir kuruluş olmaması nedeniyle herhangi bir yatırımı bulunmayan T. Vakıflar Bankası Genel Müdürlüğü finans sektöründe mutat bankacılık işlemleri çerçevesinde faaliyetlerini sürdürmektedir.

Vakıflar Genel Müdürlüğü

– Yedinci Beş Yıllık Kalkınma Planı ile ilgili olarak Vakıflar Genel Müdürlüğünce yapılan hukukî ve kurumsal düzenlemeler ve 1996-1999 yılları arasında çıkarılan Kanun, Tüzük, Yönetmelikler;

– Hizmet İçi Eğitim Yönetmeliği

– Merkez Teşkilâtı Görev Çalışma Usul ve Esasları Hakkında Yönetmelik

– Taşra Teşkilâtı Görev Çalışma Usul ve Esasları Hakkında Yönetmelik

– Vakıflar Genel Müdürlüğü Görevde Yükselme Yönetmeliği

– Genel Evrak ve Haberleşme Yönetmeliği

– Merkez ve Taşra Teşkilâtı Taşıt Araçları Yönetmeliği

– Eğitim ve Sosyal Tesisler Yönetmeliği

– Vakıf Hayrat Taşınmazların Tahsisi Hakkında Yönetmelik

– Vakıf Ürünlerinin Pazarlanması İçin Genel Bayilik Yönetmeliği

– 4331 sayılı Tabiî Afetlerden Zarar Gören Vakıf Taşınmazların Afet Öncesi Kiracılarına Kiracılık Hakkı Tanınması ve devam etmekte olan kira sözleşmelerinin sona erdirilmesi ile ilgili olarak 6570 sayılı Gayrimenkul Kiraları Hakkında Kanuna Bir Ek ve bir Geçici Madde Eklenmesine Dair Kanun (6 ncı maddesi Anayasa Mahkemesince iptal edilmiştir.)

– Teberrukat Eşyası Yönetmeliği,

– Türk Medenî Kanununa Göre kurulan ve Genel Kurulu olan Vakıfların Genel Kurul Toplantılarına katılacak Vakıflar Genel Müdürlüğü Temsilcilerine ilişkin Yönetmelik

– Türk Medenî Kanununa Göre Kurulu Bulunan Vakıfların Yurtiçinde Şube, Temsilcilik, İrtibat Bürosu veya benzeri adlarla birim açması, Bunların Çalışması ve Denetlenmesi ve Kapatılması ile ilgili Yönetmeliğin Bazı Maddelerinin Değiştirilmesi, Bazı Maddelerine Yeni Fıkra Eklenmesine Dair Yönetmelik.

Kadük Kalan Kanun ve Tüzük Tasarıları;

– Türk Medenî Kanunu Hükümlerine Göre Kurulan Vakıflar Hakkında Tüzükte Değişiklik Yapılmasına Dair Tüzük Değişikliği Tasarısı,

– Vakıflar Umum Müdürlüğü Vazife ve Teşkilâtı Hakkında Kanuna Üç Ek Madde Eklenmesine İlişkin Kanun Tasarısı,

– 190 Sayılı Genel Kadro ve Usulü Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamenin Eki Cetvellerde Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun Tasarısı,

– Türkiye Vakıflar Bankası TAO Kanununda Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun Tasarısı.

1. Yedinci Beş Yıllık Kalkınma Planı çerçevesinde Devlet Planlama Teşkilâtı Müsteşarlığının öngördüğü, Vakıflar Genel Müdürlüğü Yıllık Yatırım Programları dahilinde hedefler gerçekleştirilmiştir.

2. Vakıflar Genel Müdürlüğü Kuruluş Yasası ve Eski Eser Yasası Amir Hükümleri gereğince Türkiye genelinde tespiti yapılmış sayıları 9289 adeti bulan vakıf eski eserlerin bakım ve onarımları ile sorumlu bir kuruluştur.

3. Eski Eser Koruma Yasası kapsamında, eski eserler ile ilgili tüm müdahalelerin Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kurulunca karara bağlanması zorunludur. Koruma Kurullarının vakıf eski eserler dışında çok yoğun gündemlerinin olması nedeniyle vakıf eski eserler için alınabilecek kararlarda gecikmeler sözkonusu olmaktadır. Bu nedenle bahsi geçen kurullardan seri olarak kararlar alınamadığı için Vakıflar Genel Müdürlüğünün asli görevi olan eski eser onarımlarında aksamalar sözkonusu olmaktadır.

4. Vakıf eski eserlerin restorasyonlarının yürütülmesi ile kentsel alanlarda kalan vakıf taşınmazların imar planları çerçevesinde gerçekleştirilmesi projeleridir.

5. Vakıflar Genel Müdürlüğünün bağlı olduğu mevcut disiplinler içerisinde daha iyi hizmet vermesine yönelik yasal düzenlemeler ile özel hukuk tüzel kişilik statüsü kazanılması kapsamında çalışmalar yürütülmektedir.

Personel ve Eğitim Dairesi Başkanlığının Yedinci Beş Yıllık Faaliyet Raporu :

1996 Yılı

30.9.1996 gün ve 96/8017 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı ile Diyarbakır Vakıflar Bölge Müdürlüğüne bağlı olarak Elazığ Şube Müdürlüğü kurulmuştur.

1997 Yılı

1. 1997/9434 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı ile Merkez Teşkilâtında 3 adet Şube Müdürlüğü ile Kastamonu Vakıflar Şube Müdürlüğü kurulmuştur.

2. 1997/9784 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı ile Bilecik Şube Müdürlüğü kurulmuştur.

3. 1997/47914 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı ile Genel Müdür Yardımcısı kadrosu 4’den 5’e yükseltilmiştir.

4. 1997/9914 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı ile Merkez Teşkilâtına 9 adet, Taşra Teşkilâtında 28 adet Şube Müdürlüğü kurulması ile Kastamonu, Malatya ve Tokat Şube Müdürlükleri Bölge Müdürlüğüne dönüştürülmüştür.

1998 Yılı

1. Devlet Bakanlığının 16.1.1998 tarihli Olur’u ile Erzincan Şefliği kurulmuştur.

2. Vakıflar Genel Müdürlüğü, Görevde Yükselme Yönetmeliği 30.5.1998 gün ve 23357 sayılı, Vakıflar Genel Müdürlüğü Görevde Yükselme Yönetmeliğinde Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmelik 25.6.1999 gün ve 23636 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanmıştır.

1999 Yılı

1. 1999/13066 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı ile Kilis, Niğde ve Muğla illerinde Şube Müdürlüğü kurulmuştur.

2. 1999/13259 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı ile Nevşehir İlinde Şube Müdürlüğü kurulmuştur.

3. 1999/13363 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı ile Şanlıurfa Vakıflar Şube Müdürlüğü, Bölge Müdürlüğüne dönüştürülmüştür.

Yedinci Beş Yıllık Kalkınma Programında Gerçekleştirilemeyenler :

1. Vakıflar Orta Öğrenim Öğrenci Yurtlarının ihtiyacı olan YH sınıfından 289 adet kadronun ihdası için gerekli işlemler tamamlanarak TBMM Genel Kuruluna sunulmuş, ancak bugüne kadar olumlu bir gelişme olmamıştır.

2. Vakıflar Genel Müdürlüğünün ihtiyacı olan çeşitli unvanlarda 350 adet kadronun ihdası için gerekli işlemler tamamlanarak TBMM Genel Kuruluna sunulmuş, ancak bugüne kadar olumlu bir gelişme olmamıştır.

3. Genel Müdürlük Merkez Teşkilâtında istihdam edilmek üzere planlanan 10 adet Genel Müdür Müşaviri kadrolarının ihdası 1992 yılında gerekli işlemler tamamlanarak TBMM Genel Kuruluna sunulmuş, ancak bugüne kadar olumlu bir gelişme olmamıştır.

2000 yılında Yedinci Beş Yıllık Kalkınma Programında Vakıflar Genel Müdürlüğünün gerçekleştiremediği maddelerde belirtilen işlemlerin gerçekleştirilmesine çalışılacaktır.

Bilgilerinize arz ederim.

Dr. Yüksel Yalova Devlet Bakanı

3. – Ankara Milletvekili M. Zeki Çelik’in, domuz eti ithalatına ilişkin sorusu ve Tarım ve Köyişleri Bakanı Hüsnü Yusuf Gökalp’in cevabı (7/623)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorulardan oluşan soru önergemin Ticaret ve Sanayi Bakanı Sayın Ahmet Kenan Tanrıkulu tarafından yazılı olarak cevaplandırılmasını, Sayın Başkanlığınızın tensiplerine arz ederim.

M. Zeki Çelik Ankara

1. Türkiye’ye her yıl 50 bin ton domuz eti ithalatı yapıldığı doğru mudur?

2. Domuz eti, hangi firmalar tarafından ithal edilmektedir? Bu firmaların adlarını tek tek açıklar mısınız?

3. İthal edilen domuz etleri sektörlere göre dağılımı nedir? Özellikle gıda sektöründe, hangi alanlarda domuz eti kullanılmaktadır?

T.C. Tarım ve Köyişleri Bakanlığı 30.11.1999 Araştırma, Planlama ve Koordinasyon Kurulu Başkanlığı Sayı : KDD.SÖ.1.01/2993

Konu : Yazılı soru önergesi

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

İlgi : 5.11.1999 gün ve A.01.0.10.00.02-7/623/5470 sayılı yazınız.

İlgide kayıtlı yazınız ekinde gönderilen; Ankara Milletvekili Sayın M. Zeki Çelik’e ait 7/623 esas no.lu yazılı soru önergesine ilişkin Bakanlığımız görüşleri ekte sunulmuştur.

Bilgilerinize arz ederim.

Prof. Dr. Hüsnü Yusuf Gökalp Tarım ve Köyişleri Bakanı

Yazılı Soru Önergesi

Önerge Sahibi Milletvekili : M. Zeki Çelik

Ankara Milletvekili

Esas No. : 7/623-2016

Soru 1. Türkiye’ye her yıl 50 bin ton domuz eti ithalatı yapıldığı doğru mudur?

Cevap 1. Hükümetimizin göreve başladığı 28.5.1999 tarihinden önceki hükümetler ve bakanlar döneminde, 1998 yılı için toplam 264 ton ve 28.5.1999 tarihine kadar ise toplam 150 ton işlenmiş domuz eti ve ürünlerinin ithalatı için izin verilmiştir.

Ancak göreve başladığım 28.5.1999 tarihinden sonra hiçbir domuz eti ve ürünlerinin ithalatı için izin verilmemiştir.

Soru 2. Domuz eti, hangi firmalar tarafından ithal edilmektedir?

Cevap 2. Bakanlık görevine başladığım 28.5.1999 tarihinden önce;

– GC Gıda,

– Sema Gıda,

– Bonus Dış Ticaret Gıda,

– İstanbul İç ve Dış Ticaret A.Ş. domuz eti ve ürünlerinin ithalatı için izin almışlardır.

Soru 3. İthal edilen domuz etleri sektörlere göre dağılımı nedir? Özellikle gıda sektöründe, hangi alanlarda domuz eti kullanılmaktadır?

Cevap 3. Domuz eti ve ürünleri; gerek ülkemizdeki dış temsilciliklerin ihtiyacı için, gerekse turizm sezonunda turistik yörelerdeki beş yıldızlı bazı otellerin dış turizm şirketleriyle yapmış oldukları anlaşmalar gereği gelen turistlerin ihtiyacı için kullanılmaktadır.

Ülkemizde gıda sektöründe herhangi bir gıdanın üretiminde kullanılmamaktadır.

4. – Şırnak Milletvekili Abdullah Veli Seyda’nın, Şırnak ve Cizre Devlet Hastanelerinin tomografi cihazı ihtiyacına ilişkin sorusu ve Sağlık Bakanı Osman Durmuş’un cevabı (7/641)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın Sağlık Bakanı, Sayın Osman Durmuş tarafından sözlü olarak cevaplandırılması hususunda gereğini, arz ederim.

Abdullah Veli Seyda Şırnak

Sorular :

1. Şırnak ve Cizre Devlet Hastahanelerinde tomografi cihazı bulunmamaktadır. Bu hastahanelerimize tomografi cihazı kurmayı düşünüyor musunuz?

2. Eğer düşünülüyor ise ne zaman kurmayı düşünüyorsunuz?

T.C. Sağlık Bakanlığı 25.11.1999 Hukuk Müşavirliği Sayı : B.10.0.HKM.0.00.00.00-9239/3931

Konu : Yazılı soru önergesi cevabı

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

İlgi : 25.10.1999 tarih ve A.01.0.GNS.0.10.00.02-7/641-2316 sayılı yazıları.

Şırnak Milletvekili Abdullah Veli Seyda tarafından, “Şırnak ve Cizre Devlet Hastanelerinin tomografi cihazı ihtiyacı” ile alâkalı olarak verilen yazılı soru önergesinin cevabı ilişikte sunulmaktadır.

Arz ederim.

Doç. Dr. Osman Durmuş Sağlık Bakanı

Şırnak Milletvekili Sayın Abdullah Veli Seyda’nın “Şırnak ve Cizre DevletHastanelerinin tomografi cihazı ihtiyacı”na ilişkin yazılı soru önergesinin cevabıdır:

Sorular :

1. Şırnak ve Cizre Devlet Hastahanelerinde tomografi cihazı bulunmamaktadır. Bu hastahanelerimize tomografi cihazı kurmayı düşünüyor musunuz?

2. Eğer düşünülüyor ise ne zaman kurmayı düşünüyorsunuz?

Cevaplar :

Tomografi cihazı, yüksek teknolojiye sahip ve maliyeti yüksek bir tıbbî cihazdır. Bu yüzden öncelikle, bu cihazların kullanılacağı hastanenin fizik imkânları ile uzman hekim durumu, yatak kapasitesi, hastanenin hizmet vereceği nüfus ve ayrıca bu tür cihazlar ile yapılan incelemenin teşhis ve tedavi için en son istenmesi gereken tetkik olduğu hususları gözönüne alınarak; bu cihazlar, ileri seviyede tetkik ve tedavi yapılabilecek durumda olan büyük hastaneler için düşünülmekte ve planlama buna göre gerçekleştirilmektedir.

Diğer taraftan, tomografi cihazı verilecek hastanelerde en azından tomografi alanında eğitim görmüş radyoloji uzmanının bulunması da gerekmektedir.

50 yatak kapasiteli Şırnak Devlet Hastanesinde, pratisyen hekim ve yardımcı sağlık personeli hariç (2) ayrı dalda (genel cerrahi, kadın hastalıkları ve doğum) uzman hekim ve 75 yataklı Cizre Devlet Hastanesinde ise, (4) ayrı dalda (iç hastalıkları, kadın hastalıkları ve doğum, çocuk sağlığı ve hastalıkları, göz hastalıkları dallarında) uzman hekim bulunmaktadır.

Bölgenin özel durumu dikkate alınarak, çevre illerdeki Siirt, Batman, Diyarbakır ve Şanlıurfa Devlet Hastanelerinde bulunan tomografi cihazları ile ihtiyacın karşılanmasına çalışılmaktadır.

Bütün bu sebepler ve bütçe imkânları dikkate alındığında, Şırnak ve Cizre Devlet Hastanelerine tomografi cihazı yatırımı şimdilik düşünülmemektedir. Konunun ilerideki şartlara göre değerlendirileceği tabiîdir.

Gösterilen ilgiye teşekkür ederim.

5. – Şanlıurfa Milletvekili Mustafa Niyazi Yanmaz’ın, Ceylanpınar Devlet Hastanesinin personel ve doktor ihtiyacına ilişkin sorusu ve Sağlık Bakanı Osman Durmuş’un cevabı (7/642)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorumun Sağlık Bakanı Sayın Osman Durmuş tarafından sözlü olarak cevaplandırılmasına delalet etmenizi saygılarımla arz ederim.

Mustafa Niyazi Yanmaz Şanlıurfa

1992 yılında açılışı yapılan Şanlıurfa İli Ceylanpınar İlçesi Devlet Hastanesinin tam teşekküllü çalışabilmesi için ikiyüze yakın personele ihtiyaç vardır. Ancak şu anda personel sayısı ellidir. Hastanede halen beş pratisyen doktor vardır.

Soru :

Ceylanpınar Devlet Hastanesinin acilen bir uzman çocuk doktoru ve bir uzman kadın hastalıkları doktoru ihtiyacını ne zaman gidereceksiniz?

T.C. Sağlık Bakanlığı 25.11.1999 Hukuk Müşavirliği Sayı : B.10.0.HKM.0.00.00.00-9239/3928

Konu : Yazılı soru önergesi cevabı

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

İlgi : 25.10.1999 tarih ve A.01.0.GNS.0.10.00.02-7/642-2316 sayılı yazıları.

Şanlıurfa Milletvekili Mustafa Niyazi Yanmaz tarafından, “Şanlıurfa İli Ceylanpınar Devlet Hastanesinin sağlık personeli ve uzman hekim ihtiyacı” ile alâkalı olarak verilen yazılı soru önergesinin cevabı ilişikte sunulmaktadır.

Arz ederim.

Doç. Dr. Osman Durmuş Sağlık Bakanı

Şanlıurfa Milletvekili Sayın Mustafa Niyazi Yanmaz’ın “Şanlıurfa İli Ceylanpınar Devlet Hastanesinin sağlık personeli ve uzman hekim ihtiyacı”na ilişkin yazılı soru önergesinin cevabıdır:

Sorular :

1992 yılında açılışı yapılan Şanlıurfa İli Ceylanpınar İlçesi Devlet Hastanesinin tam teşekküllü çalışabilmesi için ikiyüze yakın personele ihtiyaç vardır. Ancak şu anda personel sayısı ellidir. Hastanede halen beş pratisyen doktor vardır.

Soru :

Ceylanpınar Devlet Hastanesinin acilen bir uzman çocuk doktoru ve bir uzman kadın hastalıkları doktoru ihtiyacını ne zaman gidereceksiniz?

Cevaplar :

Şanlıurfa Ceylanpınar Devlet Hastanesinde, (4) pratisyen tabip ile (1) iç hastalıkları uzmanı görev yapmaktadır. Bu hastaneye, kadın hastalıkları ve doğum uzmanı ile çocuk sağlığı ve hastalıkları uzmanının il içi nakil yoluyla görevlendirilmesi hususunda, 27.7.1999 tarih ve 67626 sayılı yazımız ile vilâyete talimat verilmiştir.

Maalesef, ihtiyacın şimdilik böylece karşılanması durumunda kalınmıştır.

Ayrıca, 12.11.1999 tarihinde çekilecek olan uzman tabip kur’asında, (1) kadın hastalıkları ve doğum uzmanı kadrosu münhâl ilân edilmiş olup, tercih ve talep edilmesi halinde atama yapılarak, hastanenin bu branşdaki uzman tabip ihtiyacı karşılanmış olacaktır.

Önergede Ceylanpınar Devlet Hastanesinin ikiyüze yakın personele ihtiyacının bulunduğu belirtilerek diğer unvanlardaki sağlık personeline ihtiyaç duyulduğu da ifade edilmiş ve Bakanlığıma bağlı sağlık kuruluşlarının personel eksiğinin kalmaması hususu şahsımca da arzu edilmekte ise de; Bakanlığımıza bağlı sağlık kurum ve kuruluşlarımızın acilen sağlık ve yardımcı sağlık personeline ihtiyacı bulunmasına rağmen, 1995 yılından beri özellikle ebe, hemşire ve sağlık memuru gibi hizmetine daha fazla ihtiyacımız olan unvanlarda Bakanlığım için kadro ihdası yapılamadığından mevcut personel eliyle hizmet sunulmaya çalışılmaktadır.

Bu sebeple, gerek önergede konu edilen Ceylanpınar Devlet Hastanesine gerekse diğer sağlık kuruluşlarına açıktan tayin yapılamadığı gibi, Başbakanlığın 13.1.1999 tarih ve 1999/9 sayılı genelgesi uyarınca tayin ve nakiller şimdilik durdurulmuş olduğundan, eş durumu mazeretleri dışında diğer illerden nakil de yapılamamaktadır.

Sağlık meslek liselerinden mezun olup da atama bekleyen yardımcı sağlık personelinin ve sağlık meslek lisesi mezunları dışındaki diğer unvanlardaki sağlık personelinin tayinlerinin yapılabilmesi ve bu suretle Bakanlığımın sağlık personeli ihtiyacının karşılanması amacıyla, 35 641 kadronun ihdası için daha evvelki Hükümetler zamanında hazırlanan ve önceki yasama döneminde TBMM Başkanlığına sunulan fakat Meclis İçtüzüğünün 77 nci maddesi uyarınca hükümsüz sayılan Kanun Tasarısının yenilenmesi hususundaki talep Başbakanlığa arzedilmiştir.

Tasarının kabul edilmesi ve Başbakanlık ve Maliye Bakanlığınca açıktan atama izni verilmesi halinde, ilk yapılacak olan Devlet Memurları Genel Sınavı sonuçlarına göre kazanan adayların atamaları yapılarak, bütün ülke genelindeki sağlık personeli ihtiyacı büyük ölçüde karşılanmış olacaktır.

Ülkemiz genelinde olduğu gibi, Şanlıurfa İli’nde de sağlık personeli sayısının yetersiz olduğu tarafımca bilinmekte olup, sağlık personeli ihtiyacının karşılanması için Bakanlığımca teklif edilen unvan ve sayıda sağlık personelinin açıktan atama yoluyla istihdamına imkân verilmesinin gerekli olduğu açıktır.

Göstermiş olduğunuz ilgiye teşekkür ederim.

6. – Erzincan Milletvekili Tevhit Karakaya’nın, Erzincan İlindeki Devlet Hastanesinin ve sağlık ocaklarının personel ihtiyacına ilişkin sorusu ve Sağlık Bakanı Osman Durmuş’un cevabı (7/645)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın Sağlık Bakanı Sayın Osman Durmuş tarafından sözlü olarak cevaplandırılmasına delaletlerinizi saygıyla arz ederim. 8.7.1999 Tevhit Karakaya Erzincan

Bilindiği gibi Erzincan Devlet Hastanesi 13 Mart 1992 depreminden sonra Erzincan’ımızın Dünya Bankası Deprem Rehabilitasyon Merkezince verilen kredi ve desteklerle en yeni teknolojilerle donatılmıştır.

Ne var ki hastanemiz bu teknolojileri kullanacak yeterli idarî, teknik ve sağlık elemanları açısından önemli personel ihtiyacı içerisindedir.

1. Erzincan Devlet Hastanesinin; idarî, teknik ve sağlık elemanı açısından personel ihtiyacı ne zaman karşılanacaktır?

2. Erzincan; il, ilçe ve köylerinde hizmet veren sağlık ocaklarının sağlık personel ihtiyacı ne zaman giderilecektir?

T.C. Sağlık Bakanlığı 25.11.1999 Hukuk Müşavirliği Sayı : B.10.0.HKM.0.00.00.00-9239/3937

Konu : Yazılı soru önergesi cevabı

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

İlgi : 25.10.1999 tarih ve A.01.0.GNS.0.10.00.02-7/645-2316 sayılı yazıları.

Erzincan Milletvekili Tevhit Karakaya’nın “Erzincan Devlet Hastanesinin personel ihtiyacı” ile alâkalı olarak verilen yazılı soru önergesinin cevabı ilişikte sunulmaktadır.

Arz ederim.

Doç. Dr. Osman Durmuş Sağlık Bakanı

Erzincan Milletvekili Tevhit Karakaya’nın “Erzincan İlindeki Devlet Hastanesinin ve sağlık ocaklarının personel ihtiyacı’na ilişkin yazılı soru önergesinin cevabıdır:

Sorular :

“Bilindiği gibi Erzincan Devlet Hastanesi 13 Mart 1992 depreminden sonra Erzincan’ımızın Dünya Bankası Deprem Rehabilitasyon Merkezince verilen kredi ve desteklerle en yeni teknolojilerle donatılmıştır.

Ne var ki hastanemiz bu teknolojileri kullanacak yeterli idarî, teknik ve sağlık elemanları açısından önemli personel ihtiyacı içerisindedir.

1. Erzincan Devlet Hastanesinin; idarî, teknik ve sağlık elemanı açısından personel ihtiyacı ne zaman karşılanacaktır?

2. Erzincan; il, ilçe ve köylerinde hizmet veren sağlık ocaklarının sağlık personel ihtiyacı ne zaman giderilecektir?”

Cevaplar :

Erzincan Devlet Hastanesinin personel durumunu gösteren listeler ilişikte gönderilmiş olup (EK-1), bu listelerin tanziminden sonra olmak üzere, (1) Genel Cerrahi Uzmanı, (2) Üroloji Uzmanı ve (1) Anestezi ve Reanimasyon Uzmanı ataması daha yapılmıştır.

İlişik listelerden anlaşılacağı üzere, 1999 yılında Temmuz ayından sonra değişik branşlarda (6) uzman hekim ile 18 pratisyen tabibin ataması yapılmış bulunmaktadır.

Ayrıca, 12.11.1999 tarihinde çekilen uzman tabib kur’asında, (1) Kardiyoloji Uzmanı ile ilçe Devlet Hastanesinde istihdam edilmek üzere (4) Aile Hekimi kadrosu münhâl ilân edilmiş ve yine, 18.12.1999 tarihinde çekilecek olan pratisyen tabip kur’asında Erzincan merkez ve ilçelerinde (9) pratisyen tabip kadrosu münhâl ilân edilmiş olup, tercih ve talep edilmesi halinde atama yapılarak, hastanenin ve Erzincan’daki diğer sağlık kuruluşlarının uzman ve pratisyen tabip ihtiyacı karşılanmış olacaktır.

Hastanenin eksik bulunan diğer unvandaki ve branşlardaki personelinin de bir an evvel temini istenilmekte ve bakanlığıma bağlı sağlık kuruluşlarının personel eksiğinin kalmaması şahsımca da arzu edilmektedir. Ancak, Bakanlığıma bağlı sağlık kurum ve kuruluşlarımızın acilen sağlık ve yardımcı sağlık personeline ihtiyacı bulunmasına rağmen, 1995 yılından beri özellikle ebe, hemşire ve sağlık memuru gibi hizmetine daha fazla ihtiyaç olan unvanlarda Bakanlığım için kadro ihdası yapılamadığından, mevcut personel eliyle hizmet sunulmaya çalışılmaktadır.

Bu sebeple, gerek önergede konu edilen Erzincan Devlet Hastanesine ve gerekse diğer illerimize açıktan tayin yapılamadığı gibi, Başbakanlığın 13.1.1999 tarih ve 1999/9 sayılı genelgesi uyarınca tayin ve nakiller durdurulmuş olduğundan, eş durumu mazeretleri dışında diğer illerden nakil de yapılamamaktadır.

Sağlık meslek liselerinden mezun olup da atama bekleyen yardımcı sağlık personelinin ve sağlık meslek lisesi mezunları dışındaki diğer unvanlardaki sağlık personelinin tayinlerinin yapılabilmesi ve bu suretle Bakanlığımın sağlık personeli ihtiyacının karşılanması maksadıyla, 35 641 kadronun ihdası için daha evvel hazırlanan ve evvelki yasama döneminde TBMM Başkanlığına sunulan ve fakat Meclis İçtüzüğünün 77 nci maddesi uyarınca hükümsüz sayılan Kanun Tasarısının yenilenmesi hususundaki talep Başbakanlığa arz edilmiştir.

Tasarının kabul edilmesi ve Başbakanlık ve Maliye Bakanlığınca açıktan atama izni verilmesi halinde, ilk yapılacak olan Devlet Memurları Genel Sınavı sonuçlarına göre kazanan adayların tayinleri yapılarak, bütün ülke genelindeki sağlık personeli ihtiyacı büyük ölçüde karşılanmış olacaktır.

Ülkemiz genelinde bazı illerde olduğu gibi, Erzincan İlinde de sağlık personeli sayısının yetersiz olduğu tarafımca bilinmekte olup, sağlık personeli ihtiyacının karşılanması için Bakanlığımca teklif edilen unvan ve sayıda sağlık personelinin açıktan atama yoluyla istihdamına imkân verilmesinin gerekli olduğu açıktır.

Gösterilen ilgiye teşekkür ederim.

Erzincan Devlet Hastanesi Pratisyen Hekim Durumu

Ali Yaşar Yıldız

Okan Çelik

Zekeriya Sakınmaz

Yaşar Tamer Alp

Candan Guli Özden

Cemalettin Çulha

Hilmi Sevinç

Ersun Çobanoğlu

Erzincan İline Kura ile Verilen Pratisyen Hekimler

14.8.1999 kurası ile atanan 18

16.10.1999 kurada planlanan münhal yer sayısı 12

Erzincan Devlet Hastanesi Uzman Hekim Durumu

Yat. Say. 275

Branşı Standardı Çalışan

İç Hastalıkları 4 4

Genel Cerrahi 4 4

Kadın Hastalıkları ve Doğum 4 3

Çocuk Sağlığı ve Hast. 4 3

Ortopedi ve Travmatoloji Hast. 3 2

KBB Hast. 2 3

Göz Hast. 2 1

Üroloji 2 2

Nöroloji 2 2

Enfeksiyon Hast. ve Klin. Mik. 1 –

Deri ve Zührevi Hast. 2 1

Beyin ve Sinir Cerrahi 2 1

Fizik Ted. 2 1

Ruh Sağlığı 1 1

Göğüs Hast. ve Tbc. 1 –

Çocuk Cerrahi 1 1

Kardiyoloji 1 –

Göğüs Cerrahi 1 2

Radyodioğnastik 2 1

Anestezi 2 1

Biyokimya 4 1

Patoloji 2 2

Mikrobiyoloji 2 2

İlk ve Acil Yardım 1 –

Toplam 51 38

1.7.1999 Tarihinden İtibaren Atanan Uzman Hekimler

Branşı Atanma Tarihi

Genel Cerrah 27.7.1999

Kadın Hast. ve Doğum 5.7.1999

KBB Hastalıkları 10.8.1999

Deri ve Zührevi Hast. 15.9.1999 Gıyabında

Göğüs Cerrahisi 15.9.1999 Gıyabında

Patoloji 21.7.1999

8.10.1999 Tarihinde Çekilen Kurada Ataması Yapılacak Hekimler

Halil Balay Fizik Tedavi ve Reh. Erciyes Üni. Tıp. Fak. Ş. Urfa Devlet Hast.

10.9.1999 Tarihinde Çekilen Kurada Ataması Yapılacak Hekimler

Tuba Olgun Özpulat Ruh Sağlığı ve Hast. İst. Haseki Hast. Ş. Urfa Birecik Devlet Hast.

Erol Aktunç Aile Hekimliği Ank. Num. Eğt. Hast. Ş. Urfa Hilvan Devlet Hast.

Taşkan Akdeniz Beyin ve Sinir. Cerh. İst. H. Paşa Num. Hast. Ş. Urfa Siverek Devlet Hast.

Ahmet Hamdi Aktan Aile Hekimliği İst. Haseki Eğt. Hast. Ş. Urfa Akçakale Dev. Hast.

Fahime Özlem Kaptan Aile Hekimliği İst. H. Paşa Num. Hast. Erzincan Çayırlı Dev. Hast.

Ahmet Bülent Kargı Göğüs Cerrahi İst. Siyami Ersek Erzincan Dev. Hast.

Ayşe Perşembe Deri ve Züh. Hast. İzm. Atatürk Eğt. Hast. Erzincan Devlet Hastanesi

Erdoğan Sezen Aile Hekimliği İst. Haseki Hast. Erzincan Ilıç Devlet Hast.

Sıdıka Martı Uyanıker Kadın Hast. ve Doğum İst. Beyoğlu Hast. Erzincan Refahiye Dev. Hast.

Uzman hekim kuraları her ayın ikinci cuma günü yapılır.

12.11.1999 tarihinde çekilecek kurada: Erzincan İli ve ilçelerinden 5 yer, Şanlıurfa il ve ilçelerinden 7 yer münhâl olarak ilân edilmiştir.

Erzincan Pratisyen Hekim Durumu

Kurum STD. ÇLŞ.

Erzincan Sağlık Müdürlüğü 8 1

Erzincan Demirkent Sağlık Ocağı 3 2

Erzincan Merkez 1 Nolu Sağlık Ocağı 6 5

Erzincan Merkez 2 Nolu Sağlık Ocağı 6 6

Erzincan Merkez 3 Nolu Sağlık Ocağı 6 7

Erzincan Merkez 4 Nolu Mimar Sinan Mah. Sağlık Ocağı 6 6

Erzincan Merkez 5 Nolu İzzetpaşa Mah. Sağlık Ocağı 6 6

Erzincan Merkez Akyazı Sağlık Ocağı 3 2

Erzincan Merkez Geçit Sağlık Ocağı 3 2

Erzincan Merkez Mollaköy Sağlık Ocağı 3 2

Erzincan Merkez Ulalar Sağlık Ocağı 3 2

Erzincan Merkez Yaylabaşı Sağlık Ocağı 3 3

Erzincan Merkez Yoğurtlu Sağlık Ocağı 2 2

Erzincan Merkez Çatalarmut Sağlık Ocağı 2 2

Erzincan Merkez Çağlayan Sağlık Ocağı 3 2

Erzincan Merkez Çukurkuyu Sağlık Ocağı 3 2

Erzincan Verem Savaş Dispanseri 4 2

Erzincan AÇS-AP Merkezi 4 4

Kurum STD. ÇLŞ.

Erzincan HalkSağlığı Laboratuvarı 2 0

Erzincan Devlet Hastanesi 10 8

1 Nolu Acil Yardım ve Kurtarma İstasyonu 4 0

Erzincan Acil Yardım ve Kurtarma Komuta Kontrol Mer. 8 0

Erzincan Çayırlı Merkez Sağlık Ocağı 5 4

Erzincan Çayırlı Yaylakent Sağlık Ocağı 2 2

Erzincan Çayırlı Çaykent Sağlık Ocağı 2 1

Erzincan Çayırlı Devlet Hastanesi 6 3

Erzincan Ilıç Büyükarmutlu Sağlık Ocağı 2 3

Erzincan Ilıç Kuruçay Sağlık Ocağı 2 2

Erzincan Ilıç Merkez Sağlık Ocağı 5 3

Erzincan Ilıç Devlet Hastanesi 6 4

Erzincan Kemah Alpköy Sağlık Ocağı 2 2

Erzincan Kemah Bozoğlak Sağlık Ocağı 2 2

Erzincan Kemah Kerer Sağlık Ocağı 2 2

Erzincan Kemah Merkez Sağlık Ocağı 6 3

Erzincan Kemaliye Başpınar Sağlık Ocağı 2 2

Erzincan Kemaliye Dutluca Sağlık Ocağı 2 2

Erzincan Kemaliye Merkez Sağlık Ocağı 6 2

Erzincan Kemaliye Devlet Hastanesi 4 2

Erzincan Otlukbeli Merkez Sağlık Ocağı 4 4

Erzincan Otlukbeli Devlet Hastanesi 6 3

Erzincan Refahiye Akarsu Sağlık Ocağı 2 2

Erzincan Refahiye Gümüşakar Sağlık Ocağı 2 1

Erzincan Refahiye Merkez Sağlık Ocağı 5 3

Erzincan Refahiye Çamlımülk Sağlık Ocağı 2 0

Erzincan Refahiye Çatalçam Sağlık Ocağı 2 1

Erzincan Refahiye Devlet Hastanesi 8 2

Erzincan Tercan Altunkent Sağlık Ocağı 3 3

Erzincan Tercan Kökpınar Sağlık Ocağı 2 1

Erzincan Tercan Mercan Sağlık Ocağı 3 2

Erzincan Tercan Merkez Sağlık Ocağı 6 4

Erzincan Tercan Sarıkaya Sağlık Ocağı 2 1

Erzincan Tercan Çadırkaya Sağlık Ocağı 3 2

Erzincan Tercan Devlet Hastanesi 6 3

Erzincan Üzümlü Avcılar Sağlık Ocağı 2 1

Erzincan Üzümlü Karakaya Sağlık Ocağı 3 1

Erzincan Üzümlü Merkez Sağlık Ocağı 4 5

Erzincan Üzümlü Devlet Hastanesi 4 3

TOPLAM 223 147

Erzincan Devlet Hastanesi Uzman Hekim Durumu

Branşı Standardı Çalışan Yatak Say.

İç Hastalıkları 4 4 275

Genel Cerrahi 4 4

Kadın Hastalıkları ve Doğum 4 3

Çocuk Sağlığı ve Hast. 4 3

Ortopedi ve Travmatoloji Hast. 3 2

KBB Hast. 2 3

Göz Hast. 2 1

Üroloji 2 2

Nöroloji 2 2

Beyin ve Sinir Cerrahi 2 1

Fizik Ted. 2 1

Ruh Sağlığı 1 1

Göğüs Hast. ve TBC 1 –

Çocuk Cerrahi 1 1

Kardiyoloji 1 –

Göğüs Cerrahi 1 2

Radyodiagnostik 2 1

Anestezi 2 1

Biyokimya 4 1

Patoloji 2 2

Mikrobiyoloji 2 2

TOPLAM 48 37

Erzincan Refahiye Devlet Hastanesi Uzman Hekim Durumu

Branşı Standardı Çalışan Yatak Say.

İç Hastalıkları 1 1 50

Kadın Hast. ve Doğum 2 1

Aile Hekimliği – 1

TOPLAM 3 3

Erzincan İlinin Yardımcı Sağlık Personeli Durumu

Unvanı St. Çlş.

Hemşire 437 226

Ebe 382 174

Sağlık Memuru 429 186

Toplum Sağlığı Teknisyeni 174 82

Çevre Sağlığı Teknisyeni 44 3

Laboratuvar Teknisyeni 80 31

Anestezi Teknisyeni 50 4

Röntgen Teknisyeni 62 24

Diş Teknisyeni 12 4

7. – İzmir Milletvekili Güler Aslan’ın, hastanelerdeki ve sağlık ocaklarındaki personel açıklarına ilişkin sorusu ve Sağlık Bakanı Osman Durmuş’un cevabı (7/647)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorunun, Sağlık Bakanı Sayın Osman Durmuş tarafından sözlü olarak cevaplandırılması için gereğini arz ederim.

Saygılarımla.

14.7.1999 Güler Aslan İzmir

Şahıslar tarafından veya sivil toplum kuruluşları tarafından özverilerle inşa edilen hastanelerde ve sağlık ocaklarındaki kadro boşluğuna nasıl bir çözüm düşünüyorsunuz?

T.C. Sağlık Bakanlığı 25.11.1999 Hukuk Müşavirliği Sayı : B.10.0.HKM.0.00.00.00-9239/3939

Konu : Yazılı soru önergesi cevabı

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

İlgi : 25.10.1999 tarih ve A.01.0.GNS.0.10.00.02-7/647-2316 sayılı yazıları.

İzmir Milletvekili Güler Aslan tarafından, “hastaneler ve sağlık ocaklarındaki personel açığı” ile alâkalı olarak verilen yazılı soru önergesinin cevabı ilişikte sunulmaktadır.

Arz ederim.

Doç. Dr. Osman Durmuş Sağlık Bakanı

İzmir Milletvekili Güler Aslan’ın “Hastaneler ve sağlık ocaklarındaki personel açığı”na ilişkin yazılı soru önergesinin cevabıdır:

Sorular :

Şahıslar tarafından veya sivil toplum kuruluşları tarafından özverilerle inşa edilen hastanelerde ve sağlık ocaklarındaki kadro boşluğuna nasıl bir çözüm düşünüyorsunuz?

Cevaplar :

Bakanlığıma bağlı sağlık kuruluşlarının personel eksiğinin kalmaması, Sayın Milletvekili ve yöre halkı gibi, şahsımca da arzu edilmektedir. Ancak, Bakanlığıma bağlı sağlık kurum ve kuruluşlarımızın acilen sağlık ve yardımcı sağlık personeline ihtiyaç bulunmasına ve atama bekleyen yaklaşık 50 000 civarında sağlık meslek lisesi mezunu olmasına rağmen, 1995 yılından beri özellikle ebe, hemşire ve sağlık memuru gibi hizmetine daha fazla ihtiyaç olan unvanlarda Bakanlığım için kadro ihdası yapılamadığından, mevcut personel eliyle hizmet sunulmaya çalışılmaktadır.

Bu sebeple, sağlık kuruluşlarımıza açıktan tayin yapılamadığı gibi, Başbakanlığın 13.1.1999 tarih ve 1999/9 sayılı genelgesi uyarınca tayin ve nakiller durdurulmuş olduğundan, eş durumu mazeretleri dışında, sağlık personelinin yurt sathında dengeli şekilde dağılımını temine yönelik nakil de, maalesef yapılamamaktadır.

Sağlık meslek liselerinden mezun olup da tayin bekleyen yardımcı sağlık personelinin ve sağlık meslek lisesi mezunları dışındaki diğer unvanlardaki sağlık personelinin tayinlerinin yapılabilmesi ve bu suretle Bakanlığımın sağlık personeli ihtiyacının karşılanması maksadıyla, 35 641 kadronun ihdası için daha evvel hazırlanan ve evvelki yasama döneminde TBMM Başkanlığına sunulan ve fakat Meclis İçtüzüğünün 77 nci maddesi uyarınca hükümsüz sayılan Kanun Tasarısının yenilenmesi hususundaki talep Başbakanlığa arz edilmiştir.

Tasarının kabul edilmesi ve Başbakanlık ve Maliye Bakanlığınca açıktan atama izni verilmesi halinde, ilk yapılacak olan Devlet Memurları Genel Sınavı sonuçlarına göre kazanan adayların tayinleri yapılarak, bütün ülke genelindeki sağlık personeli ihtiyacı büyük ölçüde karşılanmış olacaktır.

Bakanlığımızın acil personel ihtiyacının karşılanması amacıyla, emeklilik, istifa ve benzeri sebeplerle boşalan 900 hemşire ve 700 ebe olmak üzere toplam 1 600 kadroya Başbakanlık ve Maliye Bakanlığından açıktan atama müsaadesi alınmış olup, 12.10.1997 tarihinde yapılan sınav sonucunda yedek bekleyen ebe ve hemşirelerden yedek sırasına göre, Başbakanlıkça atama müsaadesi verilen illerimize atama yapılarak personel ihtiyacımızın bir kısmı giderilmiş bulunmaktadır.

Ülkemiz genelinde sağlık personeli sayısının yetersiz olduğu tarafımca bilinmekte olup, sağlık personeli ihtiyacının karşılanması için Bakanlığımca teklif edilen unvan ve sayıda sağlık personelinin açıktan atama yoluyla istihdamına imkân verilmesinin gerekli olduğu açıktır.

Gösterilen ilgiye teşekkür ederim.

8. – Ağrı Milletvekili Celal Esin’in, Ağrı Devlet Hastanesinin uzman doktor ve araç-gereç ihtiyacına ilişkin sorusu ve Sağlık Bakanı Osman Durmuş’un cevabı (7/650)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın Sağlık Bakanı Sayın Osman Durmuş tarafından sözlü olarak cevaplanmasını arz ederim.

Saygılarımla.

9.7.1999 Celal Esin Ağrı

Ağrı Devlet Hastanemizin yoğun hasta sayısı karşısında kapasitesinin üzerinde hizmet vermektedir. Bu hizmeti uzman hekim ve araç-gereç eksikliği yüzünden yeterli seviyede verememektedir. Buna göre;

1. Ağrı Devlet Hastanemize bevliye, ortopedi, patoloji, psikiyatri, nöroloji, göğüs, göğüs cerrahi, çocuk cerrahi, intaniye, fizyoterapist, biyokimya, cildiye, röntgen ve anestezi branşlarında uzman hekim atanması konusunda bir çalışmanız var mı?

2. Bu bölümlere gerekli araç ve gereçleri temin etmeyi düşünüyor musunuz?

3. Ayrıca ihtiyaç duyulan tomografi cihazı ve oto anilazatör cihazı göndermeyi, demode olan diş ünitesini yenilemeyi düşünüyor musunuz?

4. Tıbbî cihaz ve ambulans temini bakımından Erzurum Bölge Tamir Depo Atölyesine bağlı olan ve yeterli yardımı göremeyen Ağrı İli sağlık merkezlerini bağımsız hale getirmeyi düşünüyor musunuz?

5. Ağrı Devlet Hastanemizin bazı bölümlerinin bilgisayar ağıyla donatılması konusunda bir çalışmanız var mı?

T.C. Sağlık Bakanlığı 25.11.1999 Hukuk Müşavirliği Sayı : B.10.0.HKM.0.00.00.00-9239/3940

Konu : Yazılı soru önergesi cevabı

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

İlgi : 25.10.1999 tarih ve A.01.0.GNS.0.10.00.02-7/650-2316 sayılı yazıları.

Ağrı Milletvekili Sayın Celal Esin tarafından, “Ağrı Devlet Hastanesinin uzman doktor ve araç-gereç ihtiyacı” ile alâkalı olarak verilen yazılı soru önergesinin cevabı ilişikte sunulmaktadır.

Arz ederim.

Doç. Dr. Osman Durmuş Sağlık Bakanı

Ağrı Milletvekili Sayın Celal Esin’in, “Ağrı Devlet Hastanelerinin uzman doktor ve araç-gereç ihtiyacı”na ilişkin yazılı soru önergesinin cevabıdır:

Sorular :

Ağrı Devlet Hastanemizin yoğun hasta sayısı karşısında kapasitesinin üzerinde hizmet vermektedir. Bu hizmeti uzman hekim ve araç-gereç eksikliği yüzünden yeterli seviyede verememektedir. Buna göre;

1. Ağrı Devlet Hastanemize bevliye, ortopedi, patoloji, psikiyatri, nöroloji, göğüs, göğüs cerrahi, çocuk cerrahi, intaniye, fizyoterapist, biyokimya, cildiye, röntgen ve anestezi branşlarında uzman hekim atanması konusunda bir çalışmanız var mı?

2. Bu bölümlere gerekli araç ve gereçleri temin etmeyi düşünüyor musunuz?

3. Ayrıca ihtiyaç duyulan tomografi cihazı ve oto anilazatör cihazı göndermeyi, demode olan diş ünitesini yenilemeyi düşünüyor musunuz?

4. Tıbbî cihaz ve ambulans temini bakımından Erzurum Bölge Tamir Depo Atölyesine bağlı olan ve yeterli yardımı göremeyen Ağrı İli sağlık merkezlerini bağımsız hale getirmeyi düşünüyor musunuz?

5. Ağrı Devlet Hastanemizin bazı bölümlerinin bilgisayar ağıyla donatılması konusunda bir çalışmanız var mı?

Cevaplar :

Cevap 1. Ağrı Devlet Hastanesi 100 yatak kapasitelidir. Bu hastanemizde halen (3) iç hastalıkları, (2) göğüs hastalıkları, (4) genel cerrahi, (2) kadın hastalıkları ve doğum, (3) çocuk sağlığı ve hastalıkları, (1) çocuk cerrahisi, (1) ruh sağlığı ve hastalıkları, (1) beyin ve sinir cerrahisi, (1) anestezi ve reanimasyon, (2) radyodiagnostik, (1) ortopedi ve travmatoloji, (1) kulak-burun-boğaz hastalıkları, (2) göz hastalıkları, (1) enfeksiyon hastalıkları ve (1) üroloji uzmanı görev yapmaktadır. Personel durumunu gösterir listeler ilişiktir. (Ek-1)

Hastanemizin standart kadrosuna göre, yukarıda arzettiğim pek az branşlar haricindeki diğer branşlarda uzman tabip ihtiyacı Bakanlığımca da bilinmekte olup, ülke genelindeki bütün sağlık kuruluşlarımız bakımından da geçerli olduğu gibi, bu hastanemizin ihtiyaçları da imkânlar ölçüsünde karşılanmaya çalışılmaktadır.

Hastanenin eksik bulunan diğer unvandaki ve branşlardaki sağlık personelinin de bir an evvel temini ve Bakanlığıma bağlı sağlık kuruluşlarının personel eksiğinin kalmaması şahsımca da arzu edilmektedir. Ancak, Bakanlığıma bağlı sağlık kurum ve kuruluşlarımızın acilen sağlık ve yardımcı sağlık personeline ihtiyacı bulunmasına rağmen, 1995 yılından beri özellikle ebe, hemşire ve sağlık memuru gibi hizmetine daha fazla ihtiyaç olan unvanlarda Bakanlığım için kadro ihdası yapılamadığından, personel eliyle hizmet sunulmaya çalışılmaktadır.

Bu sebeple, gerek önergede konu edilen Ağrı Devlet Hastanesine ve gerekse diğer illerimize açıktan tayin yapılamadığı gibi, Başbakanlığın 13.1.1999 tarih ve 1999/9 sayılı genelgesi uyarınca tayin ve nakiller durdurulmuş olduğundan, eş durumu mazeretleri dışında, diğer illerden nakil de yapılamamaktadır.

Sağlık meslek liselerinden mezun olup da atama bekleyen yardımcı sağlık personelinin ve sağlık meslek lisesi mezunları dışındaki diğer unvanlardaki sağlık personelinin tayinlerinin yapılabilmesi ve bu suretle Bakanlığımın sağlık personeli ihtiyacının karşılanması maksadıyla, 35 bin küsur kadronun ihdası için daha evvel hazırlanan ve evvelki yasama döneminde TBMM Başkanlığına sunulan ve fakat Meclis İçtüzüğünün 77 nci maddesi uyarınca hükümsüz sayılan KanunTasarısının yenilenmesi hususundaki talep Başbakanlığa arz edilmiştir.

Tasarının kabul edilmesi ve Başbakanlık ve Maliye Bakanlığınca açıktan atama izni verilmesi halinde, ilk yapılacak olan Devlet Memurları Genel Sınavı sonuçlarına göre kazanan adayların tayinleri yapılarak, bütün ülke genelindeki sağlık personeli ihtiyacı büyük ölçüde karşılanmış olacaktır.

Ülkemiz genelinde bazı illerde olduğu gibi, Ağrı İlinde de sağlık personeli sayısının yetersiz olduğu tarafımca bilinmekte olup, sağlık personeli ihtiyacının karşılanması için Bakanlığımca teklif edilen unvan ve sayıda sağlık personelinin açıktan atama yoluyla istihdamına imkân verilmesinin gerekli olduğu açıktır.

Cevap 2, 3. Ağrı Devlet Hastanesinin, tıbbî cihaz ve diğer alet ve malzeme ihtiyacının karşılanması ile diş ünitesinin yenilenmesi hususları tamamen Bakanlığıma ayrılan yatırım bütçesine bağlıdır. Sağlık kuruluşlarımızın ihtiyaçları bütçe imkânları çerçevesinde karşılanmaya çalışılacaktır.

Bu meyanda, Ağrı Devlet Hastanesine 1999 yılında tıbbî cihaz, alet ve malzeme temini maksadı ile 20 milyar liralık ödenek tahsis edilmiştir.

Cevap 4. Ağrı İlindeki diğer sağlık kurum ve kuruluşlarının tıbbî cihaz ve ambulans temini bakımından Erzurum Bölge Tamir Depo Atölyesine bağlı olmasının ise, hizmet bakımından bir mahzuru ve engelleyici bir yönü yoktur. Mühim olan, bütçenin, bu bölgeye tıbbî cihaz ve ambulans gönderilmesine kifayet etmesidir. Bakanlığıma ayrılan bütçenin, bu bakımdan yeterli olmadığı ise herkesçe bilinmektedir. Dolayısı ile, bütçe imkânları elvermediği takdirde, sağlık kurum kuruluşların diğerlerinden bağımsız olsa dahi, ihtiyaçların tamamen karşılanması mümkün olmayacağından, Ağrı’daki sağlık merkezlerinin bağımsız hale getirilmesinin pratik bir fayda sağlamayacağı düşüncesindeyim.

Cevap 5. Bakanlığıma bağlı yataklı tedavi kurumlarının otomasyona geçmesi çalışmalarına 1996 yılında başlanılmış; fakat, gerek hükümetlerce alınan tasarruf tedbirleri ve gerekse bu alanda çok sık gelişen ve değişen teknoloji sebebiyle, bu çalışmalar henüz tamamlanamamıştır.

Diğer taraftan, hastanelerimizde otomasyon sistemine geçiş için gereken kaynak, hastanelerin döner sermayelerinden temin edilmekte ve Başbakanlıktan izin alınarak satınalma işlemlerine başlanılmaktadır. Bu hususta çıkarılan genelgeye göre, bu otomasyon çalışmalarının başlayabilmesi için, Devlet hastanelerinin şartnamelerini hazırlayıp Bakanlığımıza intikal ettirmeleri gerekmektedir.

Ağrı Devlet Hastanesinin ise, bu yönde bir talebinin ve müracaatının bulunmadığı tespit edilmiştir.

Gösterilen ilgiye teşekkür ederim.

Ağrı Devlet Hastanesi 100 Yatak

Branşlar St Çl.

İç Hastalıkları 3 3

Genel Cerrahi 3 4

Kadın Hastalıkları ve Doğum 2 2

Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları 2 3

Ortopedi ve Travmatoloji 1 1

KBB Hastalıkları 2 1

Göz Hastalıkları 2 2

Üroloji 1 1

Nöroloji 1 –

Enfeksiyon Hast. ve Klinik Mik. 1 1

Radyodiagnostik 1 2

Anesteziyoloji ve Reanimasyon 2 1

Biyokimya ve Klinik Biyo. 1 –

Patoloji 1 –

Beyin ve Sinir Cerrahisi – 1

Ruh Sağlığı ve Hast. – 1

Göğüs Hast. ve Tbc. – 2

Çocuk Cerrahisi – 1

 

 

9. – Kocaeli Milletvekili Osman Pepe’nin, Marmara depreminde zarar görenlere yapılan yardım miktarına ilişkin Başbakandan sorusu ve Bayındırlık ve İskân Bakanı Koray Aydın’ın cevabı (7/681)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın Sayın Başbakan tarafından yazılı olarak cevaplandırılmasını arz ederim.

12.10.1999 Osman Pepe Kocaeli

Malumları olduğu üzere 17.8.1999 tarihinde merkez üssü Gölcük-Kocaeli olan, Adapazarı, Bolu, Yalova, İstanbul ve Bursa İllerinde büyük bir deprem felaketi yaşanmıştır. Bugüne kadar yaklaşık 2 ay geçmesine rağmen deprem bölgesinde depremzede olan insanların hâlâ çaresizlik içerisinde olduğunu bizzat gördüm.

Bu sebeple aşağıdaki sorularımın yazılı olarak cevaplandırılmasını arz ederim.

1. Bugüne kadar depremzedeler için sağlanan yurtiçi ve yurtdışı yardımlarının miktarı nedir?

2. Depremzedelere bugüne kadar acil yardım fonundan ne kadar yardım yapılmıştır? Seyyanen birer yardım yapılması düşünülüyor mu? Yapılacaksa ne zaman, ne kadar yapılacaktır?

3. Başbakanlık Kriz Merkezi aracılığı ile Bölgedeki Kooperatiflere Toplu Konut İdaresi ile diğer fonlardan ne kadar para aktarılmıştır? Sözkonusu olan konut koopreratiflerine yardım yapılırken hangi kriterlere göre yardım miktarları tespit edilip yapılmaktadır?

T.C. Bayındırlık ve İskân Bakanlığı 26.11.1999 Araştırma, Planlama ve Koordinasyon Kurulu Başkanlığı Sayı : B.09.0.APK.0.22.00.00.17/1026

Konu : Kocaeli Milletvekili Osman Pepe’nin yazılı soru önergesi

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

İlgi : a) TBMM Genel Sekreterliğinin 1.11.1999 gün ve KAN.KAR.MD.A.01.0.GNS.0.-10.00.02-7/681-2130/5741 sayılı yazısı.

b) Başbakanlık Kanunlar ve Kararlar Genel Müdürlüğünün 5.11.1999 gün ve B.02.0.KKG.0.12/106-86/5502 sayılı yazısı.

İlgi (a) yazı gereğince, ilgi (b) yazı ilişiğinde alınan Kocaeli Milletvekili Osman Pepe’nin, Marmara Bölgemizde yaşanan deprem felaketiyle ilgili bazı hususlarda Sayın Başbakanımıza yönelttiği, Sayın Başbakanımızın da Bakanlığımızca cevaplandırılmasını tensip ettikleri TBMM 7/681 esas sayılı yazılı soru önergesi incelenmiş olup, sorular itibariyle cevapları aşağıda sunulmuştur.

Soru 1. Bugüne kadar depremzedeler için sağlanan yurtiçi ve yurtdışı yardımlarının miktarı nedir?

Cevap 1. Sözü edilen yurtiçi ve yurtdışı nakti yardımlar, iç ve dış yardım olarak T.C. Ziraat Bankasında, Başbakanlık adına açılmış olan Türk Lirası ve yabancı paralar hesabında toplanmaktadır.

Buna göre;

Dış temsilciliklerimizce açılmış bulunan yabancı para yardım hesaplarında ve iller bazında açılmış bulunan hesaplarda toplanan paralar T.C. Ziraat Bankası hesaplarına transfer edilmektedir.

a) Dış temsilciliklerimizce yurtdışında açılmış bulunan hesaplarda biriken ve transfer edilmiş para miktarları;

5 866 814 204 186 TL.

15 456 179 Dolar

1 699 289 DM

b) İllerde açılmış yardım hesaplarında biriken ve transfer edilen yaklaşık para miktarları;

78 776 177 000 000 TL.

28 898 989,51 Dolar

35 595 862,19 DM

22 010 İngiliz P.

9 099,01 Fransız F.

12 016 Hollanda F.

500 İsveç K.

2 242 900 Belçika F.

30 500 Avusturya Ş.

(Bu toplamlara Dışişleri Bakanlığınca transfer edilen paralar da dahildir.)

Soru 2. Depremzedelere bugüne kadar acil yardım fonundan ne kadar yardım yapılmıştır? Seyyanen birer yardım yapılması düşünülüyor mu? Yapılacaksa ne zaman, ne kadar yapılacaktır?

– Deprem bölgelerine acil yardım olarak bugüne kadar toplam 1 300 trilyon TL. gönderilmiş olup, bunun illere göre dağılımı şöyledir:

Kocaeli 330 milyar TL., Yalova 155 milyar TL., İstanbul 145 milyar TL., Eskişehir 35 milyar TL., Bursa 20 milyar TL., Aydın 10 milyar TL., Sakarya 485 milyar TL., Zonguldak 30 milyar TL., Bolu 90 milyar TL.

Diğer taraftan her hak sahibi olan afetzede vatandaşımıza bir yıl süre ile seyyanen 100 000 000 TL. kira yardımı, yaşamını yitiren kişilerin birinci derecedeki yakınlarına her can kaybı için 750 000 000 TL., birinci derece sakatlık için 500 000 000 TL., ikinci derece sakatlık için 300 000 000 TL., kiracı veya mal sahibi olduğuna bakılmaksızın bir defaya mahsus olmak üzere 600 000 000 TL. onarım ve barınma yardımı yapılmaktadır.

Ayrıca, Bakanlığımızca yapılacak hasar tespitlerine göre;

a) İşyerleri yıkık ve ağır hasarlı olarak tespit edilenlere : 500 000 000 TL.

b) İşyerleri orta hasarlı olarak tespit edilenlere : 350 000 000 TL.

c) İşyerleri az hasarlı olarak tespit edilenlere : 200 000 000 TL.

Karşılıksız işyeri yardımı yapılmaktadır.

Bunların yanı sıra, Bakanlığımızca yayınlanan 30 Ekim 1999 tarih ve 1999/11 sayılı Genelge uyarınca,

a) Köylerde hak sahibi olup, kendi arsaları üzerine Evini Yapanlara Yardım (EYY) Kredisi ile 3 milyar 500 milyon TL.

b) İl ve ilçe merkezlerinde hak sahibi olupta, bu merkezlerde ve beldelerde kendi arsalarında ev yapmak isteyen veya konut satın almak isteyen hak sahibi ailelere, pursantaj esasına göre 6 milyar TL. EYY Kredisi verilecektir.

Bu sunulan alternatif yardımı kabul etmeyen ailelere de, konutları Bakanlığımızca inşa ettirilerek teslim edilecektir.

Orta hasarlı konut sahiplerine de,

a) Köylerde yaşayanlara 1 milyar 500 TL.

b) İl ve ilçe merkezlerinde bulunanlara da 2 milyar TL. takviye ve onarım yardımı yapılacaktır.

Soru 3. Başbakanlık Kriz Merkezi aracılığı ile Bölgedeki Kooperatiflere Toplu Konut İdaresi ile diğer fonlardan ne kadar para aktarılmıştır? Sözkonusu olan konut koopreratiflerine yardım yapılırken hangi kriterlere göre yardım miktarları tespit edilip yapılmaktadır?

Cevap 3. Afet Bölge Koordinatörlüğü emrine 5 trilyon 100 milyar TL. Afet Fonu Hesabına daha önce aktarılan 18 trilyon TL.’na ilave olarak, 27.10.1999 tarih ve 99/5 sayılı Kriz Koordinasyon Kurulu Kararı ile Bakanlığımızın prefabrik konut üst yapısı için 10 trilyon TL., altyapı işleri için 6 trilyon TL., Afetler Fonuna da 3 trilyon TL. olmak üzere toplam 19 trilyon TL. aktarılmıştır. Bugüne kadar aktarılan toplam para miktarı ise 42 trilyon 100 milyar TL.’sına ulaşmıştır.

Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışmayı Teşvik Fonundan;

– Konutları yıkık, ağır veya orta hasarlı

79 967 kişiye toplam : 7 996 700 000 000 TL. barınma,

– Konutları az hasarlı

17 418 kişiye toplam : 10 450 800 000 TL. onarım yardımı yapılmıştır.

Ayrıca, depremden etkilenen afetzede vatandaşlarımızın acil ihtiyaçları için 3 192 000 000 000 TL. ve deprem bölgesinden göç edenlerin ihtiyaçları için de 1 001 150 000 000 TL. yardım yapılmıştır.

Bunun yanısıra; ölenlerin yakınlarına, sakat kalanlara, yapılacak karşılıksız yardımlarla, evleri yıkık ve hasarlı olanlara hasar durumuna göre yapılacak konut ve işyeri yardımları ile ilgili çalışmalara Afet İl Merkezi Koordinatörlüğü ile Valilikler nezdinde başlanılmıştır.

Bilgilerinizi ve gereğini arz ederim.

Koray Aydın Bayındırlık ve İskân Bakanı

10. – Kocaeli Milletvekili Osman Pepe’nin, Marmara depreminde meydana gelen enkazın kaldırılması için açılan ihaleye ve Gölcük enkazının kaldırılması ihalesini alan bir firmaya ilişkin ve

Hatay Milletvekili Metin Kalkan’ın,

– TEM Otoyolu yapılması nedeniyle Hatay İli ve ilçelerinde kamulaştırılan evlerin bedellerinin ne zaman ödeneceğine ilişkin soruları ve Bayındırlık ve İskân Bakanı Koray Aydın’ın cevabı (7/682, 683)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın Bayındırlık Bakanı Sayın Koray Aydın tarafından yazılı olarak cevaplandırılması hususunda delaletinizi saygılarımla arz ve talep ederim. 12.10.1999

Osman Pepe

Kocaeli

1. Deprem enkazının kaldırılması için kaç ihale yapılmıştır, kaça yapılmıştır?

2. Bu ihalelere bu konuda teknolojik yeterliliği olan kaç firma davet edilmiştir?

3. Gölcük enkazının kaldırılması ihalesini alan Yılmazlar Firmasının teknolojik yeterliliği var mıdır? Yılmazlar Firması başka ihale almış mıdır?

4. Bayındırlık Bakanlığı enkaz kaldırma esnasında kontrol yapmakta mıdır? Çevre emniyeti ve iş emniyeti almadan çalışan ve altı elemanını beton altına gömen bu firmaya halen enkaz kaldırtacak mısınız?

5. Sizinle yaptığımız müteaddit görüşmelerde bu ihalelerin pahalı olması sebebiyle iptal edileceğini söylemiştiniz? Hâlâ sözünüzde duruyor musunuz?

6. Bu firma hakkında herhangi bir işlem yaptınız mı? Yapmadıysanız yapmayı düşünüyor musunuz?

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularıma Bayındırlık ve İskân Bakanı Koray Aydın’ın yazılı cevabı vermesini delaletlerinize arz ederim.

S. Metin Kalkan

Hatay

Hatay İli ve ilçelerinin büyük bir bölümünü kapsıyan TEM Otoyolunun yapımı esnasında evleri, bahçeleri, arazileri istimlak olan halkımız oradan uzun bir süre geçmesine rağmen kamulaştırma bedellerini alamamıştır.

Devlet halktan alacağına aylık % 12 olmak üzere, yıllık % 144 gecikme bedeli alırken, halkımızın alacağına ise yıllık % 50 gecikme bedeli verilmesi mağdur olan halkımızı çok daha perişan etmiş, yüksek enflasyon karşısında alacakları parayı pula çevirmiştir..

Bunun yanında büyük bir ümitle alacakları olan kamulaştırma bedellerinin ödenmemesi, halkımızın günlük ihtiyaçlarını gideremez, çocuklarının okul masraflarını dahi karşılayamaz ve okula gönderemez duruma getirmiştir.

1. 1994 yılında TEM otoyolu yapılması maksadı ile Hatay İlimiz ve ilçelerinde kamulaştırılan evlerin, bahçe ve arazilerin yıllar geçmesine rağmen kamulaştırma bedelleri ödenmeyerek mağdur edilen vatandaşlarımıza nasıl bir çözüm getirmeyi düşünüyorsunuz?

2. Kamulaştırma bedellerini alamayan vatandaşlarımıza uygulanan yıllık % 50 gecikme bedeli en azından yıllık enflasyon oranına göre ödenmesi suretiyle bir nebze de olsa mağduriyetleri giderilemez mi?

3. Hatay İli ve ilçelerindeki TEM Otoyolu esnasında kamulaştırılan ev, bahçe ve arazilerin kamulaştırma ve gecikme bedellerini hangi şartlarda ve ne zaman ödemeyi düşünüyorsunuz?

T.C. Bayındırlık ve İskân Bakanlığı 29.11.1999 Araştırma, Planlama ve Koordinasyon Kurulu Başkanlığı Sayı : B.09.0.APK.0.22.00.00.17/1030

Konu : Yazılı soru önergesi

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

İlgi : TBMM Genel Sekreterliğinin 1.11.1999 gün ve A.01.0.GNS.0.10.00.02-2431 sayılı yazısı.

İlgi yazı ekinde alınan Hatay Milletvekili Metin Kalkan’ın (7/683-2132) esas nolu ve Kocaeli Milletvekili Osman Pepe’nin (7/682-2131) esas nolu yazılı soru önergesi incelenmiş olup, cevapları ekte sunulmuştur.

Bilgilerinize arz ederim.

Koray Aydın Bayındırlık ve İskân Bakanı

Hatay Milletvekili S. Metin Kalkan’ın (7/683-2132) esas nolu yazılı soru önergesinin soru ve cevapları :

Sorular :

1. 1994 yılında TEM otoyolu yapılması maksadı ile Hatay İlimiz ve ilçelerinde kamulaştırılan evlerin, bahçe ve arazilerin yıllar geçmesine rağmen kamulaştırma bedelleri ödenmeyerek mağdur edilen vatandaşlarımıza nasıl bir çözüm getirmeyi düşünüyorsunuz?

2. Kamulaştırma bedellerini alamayan vatandaşlarımıza uygulanan yıllık % 50 gecikme bedeli en azından yıllık enflasyon oranına göre ödenmesi suretiyle bir nebze de olsa mağduriyetleri giderilemez mi?

3. Hatay İli ve ilçelerindeki TEM Otoyolu esnasında kamulaştırılan ev, bahçe ve arazilerin kamulaştırma ve gecikme bedellerini hangi şartlarda ve ne zaman ödemeyi düşünüyorsunuz?

Cevaplar :

1. Karayolları Genel Müdürlüğümüz projesi arasında bulunan otoyolların yapımı nedeniyle kamulaştırma sahasında kalan taşınmaz malların, kamulaştırma bedelleri ile ilgili Bölge Müdürlüklerimizce yapılan talepler Karayolları Genel Müdürlüğümüz ödeme listesine alınmakta olup; Başbakanlık Hazine Müsteşarlığı Kamu Finansmanı Genel Müdürlüğünden nakit geldikçe bölgelerimizin aciliyet listesi gözönüne alınarak, Karayolları Genel Müdürlüğümüzce değerlendirilmesinden sonra sırası geldiğinde ödemeler yapılmaktadır.

2. 3095 sayılı Kanunî Faiz ve Temerrüt Faizine ilişkin kanuna göre Tezyid-i Bedellere 1.1.1998 tarihinden itibaren 97/9807 sayılı Bakanlar Kurulu Kararına göre % 50 gecikme faizi uygulanmaktadır.

3. Tarsus-Gaziantep Otoyolu Ayr. - Toprakkale - İskenderun Otoyolunun yapımı için kamulaştırılan taşınmaz malların 1.11.1999 tarihi itibariyle kamulaştırma bedeli nakit ihtiyacı 1 008 104 276 000 TL. Tezyid-i Bedel nakit ihtiyacı Tezyid-i Bedel faiz farkı ile birlikte 26 238 080 652 000 TL.’dır.

Hazine Müsteşarlığı Kamu Finansmanı Genel Müdürlüğünden her ay muntazaman ihtiyacımız olan nakitler talep edilmektedir. Nakit geldikçe ödemeler yapılacaktır.

Kocaeli Milletvekili Osman Pepe’nin (7/682-2131) esas nolu yazılı soru önergesinin soru ve cevapları :

Sorular :

1. Deprem enkazının kaldırılması için kaç ihale yapılmıştır, kaça yapılmıştır?

2. Bu ihalelere bu konuda yeterliliği olan kaç firma davet edilmiştir?

3. Gölcük enkazının kaldırılması ihalesini alan Yılmazlar Firmasının teknolojik yeterliliği var mıdır?

4. Bayındırlık Bakanlığı enkaz kaldırma esnasında kontrol yapmakta mıdır? Çevre emniyeti ve iş emniyeti almadan çalışan ve altı elemanını beton altına gömen bu firmaya halen enkaz kaldırtacak mısınız?

5. Sizinle yaptığımız müteaddit görüşmelerde bu ihalelerin pahalı olması sebebiyle iptal edileceğini söylemiştiniz? Hâlâ sözünüzde duruyor musunuz?

6. Bu firma hakkında herhangi bir işlem yaptınız mı? Yapmadıysanız yapmayı düşünüyor musunuz?

Cevaplar :

1. Bakanlığımız tarafından Yalova, Sakarya, Bolu ve Eskişehir illerinde depremden hasar gören binaların yıkılması ve enkazın nakledilmesi ile görevlendirilen Karayolları Genel Müdürlüğümüzce Yalova İlinde 4, Sakarya İlinde 10 ve Bolu, Eskişehir İlleri için 1 adet olmak üzere toplam 15 ihale yapılmıştır. Bu ihalelerin keşif bedelleri toplamı 10 trilyon 922 milyar 154 milyon 519 bin 900 TL.’dır. Ortalama % 46 tenzilat gören işlerin ihale bedelleri toplamı 5 trilyon 903 milyar 914 milyon 907 bin 840 TL.’dir.

2. Bu ihalelere yeterliliği olan 59 firma davet edilmiştir.

3. Gölcük enkazının kaldırılması Karayolları Genel Müdürlüğünün sorumluluk alanında değildir. Genel müdürlüğümüz tarafından yapılan Yalova, Sakarya, Bolu ve Eskişehir illerinde depremden hasar gören binaların yıkılması ve enkazın kaldırılması ihalelerinde Yılmazlar Firmasının işi bulunmamaktadır.

4. Yalova, Sakarya, Bolu ve Eskişehir illerindeki enkazın kaldırılması ihalelerini, deprem bölgesindeki her türlü güçlüğe ve olumsuzluğa rağmen çok iyi organizeli ve yüksek performanslı bir çalışmanın yapılabilmesi için yönetim, denetim ve koordinasyon hizmetlerine yönelik olarak Karayolları Genel Müdürlüğümüzce Marmara Depremi Sakarya Enkaz Kaldırma Koordinatörlüğü kurularak bir kontorol amiri ve yeterli teknik elemanlarla ihalelerin denetim ve kontrolü titizlikle yürütülmektedir.

5. Karayolları Genel Müdürlüğümüz tarafından yapılan Yalova, Sakarya, Bolu ve Eskişehir illerindeki enkaz kaldırma ihaleleri ortalama % 46 tenzilat yapılmış olup, bugüne kadar da ortalama % 67 gerçekleşme sağlanmıştır. Halen çalışmalar devam etmektedir.

6. Yılmazlar Firmasının Karayolları Genel Müdürlüğümüzce yapılan enkaz kaldırma ihalelerinde herhangi bir işi bulunmamaktadır.

Ayrıca Kocaeli İlindeki enkaz kaldırma ihale işi Kocaeli Valiliği sorumluluğundadır.

Bu iş için 10.9.1999 tarihinde bir ihale yapılmış, ihale teknik ve idarî şartnamesine uygun olarak, çoğunluğu Kocaeli İlinden 4 ana firma katılmış olup, birisi de Yılmazlar İnşaat Firmasıdır.

Enkaz kaldırma işinde Yılmazlar İnşaat Firması sadece İzmit’te enkaz kaldırılmasını yüklenmiştir, fakat sonra firmaca yapılan hatalar sebebiyle hakkında kanunî işlem başlatılmış olup, kanunî işlem devam etmektedir.

Bu arada enkazların kaldırılması sırasında Valilik komisyon üyelerince işler sürekli kontrol altında tutulmuştur.

Daha sonra alınan kararla, Bakanlığımızca 6 kat ve yukarı binaların enkaz kaldırma işi ihale ile bir İspanyol firmasına verilmiş ve bu firma da kontrollü patlayıcı sistemiyle bu işi yerine getirmektedir.

11. – Erzurum Milletvekili Fahrettin Kukaracı’nın, Erzurum Organize Sanayi Bölgesinin sağlık ocağı ihtiyacına ilişkin sorusu ve Sağlık Bakanı Osman Durmuş’un cevabı (7/684)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

TBMM İçtüzüğünün 96 ncı maddesi uyarınca aşağıdaki sorularımın Sağlık Bakanı tarafından yazılı olarak cevaplandırılmasını arz ederim.

Saygılarımla.

Fahrettin Kukaracı

Erzurum

Sorular :

Erzurum Organize Sanayi Bölgesi Erzurum’a yaklaşık 15 kilometre uzaklıkta bulunmaktadır. Herhangi bir iş kazasında ya da çalışanların normal vizite işlemleri için Erzurum’daki sağlık merkezlerine ulaşmak sakıncalı durumlar doğurabildiği gibi, iş ve zaman kaybına da yol açmaktadır.

Oysa Erzurum Organize Sanayi Bölgesinde sağlık ocağı için yerayrılmış bulunmaktadır. Ayrıca Organize Sanayi Bölgesi mensupları, sağlık ocağı açılması durumunda, gerekli alet/edavat alımı konusunda da yardımcı olabileceklerini bildirmektedirler.

Buna göre;

1. Erzurum Organize Sanayi Bölgesine sağlık ocağı açılması düşünülmekte midir?

2. Erzurum Organize Sanayi Bölgesine sağlık ocağı açılması ile ilgili olarak planlarınız varsa, bu ne zaman mümkün olacaktır?

T.C. Sağlık Bakanlığı 30.11.1999 Temel Sağlık Hizmetleri Genel Müdürlüğü Sayı : B100TSH0130001-15407

Konu : Yazılı soru önergesi cevabı

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

İlgi : 1.11.1999 gün ve A.01.0.GNS.0.10.00.02-2432 sayılı yazıları.

Erzurum Milletvekili Sayın Fahrettin Kukaracı tarafından, Erzurum Organize Sanayi Bölgesinin sağlık ocağı ihtiyacı ile ilgili olarak verilen yazılı soru önergesinin cevabı ilişikte sunulmaktadır.

Arz ederim.

Doç. Dr. Osman Durmuş

Sağlık Bakanı

Erzurum Milletvekili Sayın Fahrettin Kukaracı’nın “Erzurum Organize Sanayii Bölgesinin sağlık ocağı ihtiyacı”na ilişkin yazılı soru önergesinin cevabıdır:

Sorular :

Erzurum Organize Sanayi Bölgesi Erzurum’a yaklaşık 15 kilometre uzaklıkta bulunmaktadır. Herhangi bir iş kazasında ya da çalışanların normal vizite işlemleri için Erzurum’daki sağlık merkezlerine ulaşmak sakıncalı durumlar doğurabildiği gibi, iş ve zaman kaybına da yol açmaktadır.

Oysa Erzurum Organize Sanayi Bölgesinde sağlık ocağı için yerayrılmış bulunmaktadır. Ayrıca Organize Sanayi Bölgesi mensupları, sağlık ocağı açılması durumunda, gerekli alet/edavat alımı konusunda da yardımcı olabileceklerini bildirmektedirler.

Buna göre;

S-1. Erzurum Organize Sanayi Bölgesine sağlık ocağı açılması düşünülmekte midir?

S-2. Erzurum Organize Sanayi Bölgesine sağlık ocağı açılması ile ilgili olarak planlarınız varsa, bu ne zaman mümkün olacaktır?

Cevaplar :

Sağlık ocakları, yerleşim merkezlerinde meskûn toplum kesimlerine yönelik olarak, 5-10 bin kişilik nüfusa hizmet verecek şekilde ve halkın muayene ve tedavileri ile birlikte koruyucu sağlık hizmetlerini de vermek üzere planlanmakta ve hizmete açılmaktadır. Malumunuz olduğu üzere, organize sanayi bölgeleri, çoğunluğu Sosyal Sigortalar Kurumu (SSK) mensubu fertlerin işgünü içindeki çalışma alanları olmakla, bu bölgelere esas itibariyle SSK tarafından sağlık hizmeti verilmekte; SSK mensuplarının muayene, tedavi ve sevk işlemleri de kendi kurumlarınca yapılmaktadır. Bu itibarla, takdir edilir ki, organize sanayi bölgelerindeki çalışanların sağlık hizmeti ihtiyacı, öncelikle SSK tarafından tesis edilecek sağlık kurumlarınca karşılanması gerekir. Bunlar dikkate alınarak,

Cevap 1. Erzurum Organize Sanayi Bölgesinin çok yakınında, Dadaşkent Sağlık Ocağı planlanmış olup, bu sağlık ocağı laboratuvar ve acil müdahale imkânları da dahil olmak üzere hizmet vermektedir. Dolayısıyla, mevcut şartlarda Erzurum Organize Sanayi Bölgesine ayrıca bir sağlık ocağı açılması düşünülmemektedir.

Cevap 2. Yukarda da açıklandığı üzere mezkûr bölgeye sağlık ocağı açılması ile ilgili bir planlama bulunmamaktadır.

Ancak, önergede de belirtildiği üzere, Organize Sanayi Bölgesi çalışanlarının iş kazaları ve diğer acil tıbbî yardım ihtiyaçlarının karşılanması Bakanlığımızın da arzusudur. Bu doğrultuda, bir çok ilimizin yanısıra Erzurum İlimizde de 112 Acil Yardım ve Kurtarma Hizmetleri sistemi faaliyete geçirilmiş olup, şu anda 2 istasyon ile hizmet vermektedir. Bu istasyonlarımızın sayısının, imkânlar nispetinde artırılmasına çalışılmaktadır ki, bunlardan birisinin mezkûr bölgeye de hizmet edecek şekilde kurulması hususu değerlendirmeye alınacaktır.

Gösterilen ilgiye teşekkür eder, çalışmalarınızda başarılar dilerim.

12. — Hatay Milletvekili Metin Kalkan’ın, İskenderun Demir Çelik Fabrikasında üretimin durdurulup durdurulmadığına ilişkin sorusu ve Devlet Bakanı Yüksel Yalova’nın cevabı (7/698)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın Devlet Bakanı Sayın Yüksel Yalova tarafından yazılı olarak cevaplandırılmasını saygılarımla arz ederim.

S. Metin Kalkan

Hatay

1. Ülkemiz sanayisinin bel kemiği olan İskenderun Demir Çelik Fabrikasında üretimin durduğu doğru mudur?

2. Üretimin durmasının nedenleri nelerdir? Bu nedenlere karşı hangi çalışmalar yapılmaktadır?

3. 12 bin civarında çalışanı bulunan böyle bir tesisin çalışamaz hale gelmesinin doğuracağı ekonomik ve sosyal sorunlara karşı hangi önlemleri almaktasınız?

4. İşçimize 3 Ekimde ödenmesi gereken ikramiyeler ne zaman ödenecektir?

T.C.

Devlet Bakanlığı

Sayı : B.02.0.006/01-1394 25.11.1999

Konu : Soru önergesi

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

İlgi : a) 1.11.1999 tarih ve KAN.KAR.MD.A.01.0.GNS.0.10.00.02-2435 sayılı yazınız.

b) 22.11.1999 tarih ve KAN.KAR.MD.A.01.0.GNS.0.10.00.02-2786 sayılı yazınız.

Hatay Milletvekili S. Metin Kalkan’ın tarafımdan cevaplandırılması tevcih edilen 7/698-2156/5788 esas sayılı soru önergesi incelenmiştir.

İskenderun Demir Çelik Fabrikasında üretim durmamıştır. Global krizin olumsuz etkilerine rağmen üretim kesintisiz devam etmektedir. Ekim 1999 sonu itibariyle 1 560 553 ton blum üretimiyle % 94, kapasiteye göre % 85 gerçekleşme sağlanmıştır.

Bu tesislerin çalışamaz hale gelmemesi için mümkün olan en kısa sürede özelleştirilmesi gerekmektedir. Özelleştirme çalışmaları devam etmektedir.

3 Ekim ikramiyeleri toplamı olan 1 325 288 milyon TL, 15.10.1999 tarihinde toplam 5 649 işçimize ödenmiş bulunmaktadır.

Bilgilerinize arz ederim.

Dr. Yüksel Yalova

Devlet Bakanı

13. — Karaman Milletvekili Zeki Ünal’ın, bütçe görüşmeleri sırasında Plan ve Bütçe Komisyonu üyelerinin konuşmalarının TRT 1’den verilmemesinin nedenine ilişkin sorusu ve Devlet Bakanı Yüksel Yalova’nın cevabı (7/703)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın Devlet Bakanı Sayın Yüksel Yalova tarafından yazılı olarak cevaplandırılmasını saygılarımla arz ederim. 13.10.1999

Zeki Ünal

Karaman

Sorularım şunlardır :

1. TRT 1’de, bütçe görüşmelerinde daha önceki dönemlerde Plan ve Bütçe Komisyon üyelerinin veya milletvekillerinin konuşmalarından görüntülü özetler verilirdi. Şimdi verilmiyor, sebebi nedir?

2. Bütçe görüşmeleri TRT’nin saatlerini alan şarkı, türkü programlarından daha mı az önemlidir?

T.C.

Devlet Bakanlığı

Sayı : B.02.0.006/01-1395 25.11.1999

Konu : Soru önergesi

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

İlgi : a) 1.11.1999 tarih ve KAN.KAR.MD.A.01.0.GNS.0.10.00.02-2435 sayılı yazınız.

b) 22.11.1999 tarih ve KAN.KAR.MD.A.01.0.GNS.0.10.00.02-2786 sayılı yazınız.

Karaman Milletvekili Zeki Ünal’ın tarafımdan cevaplandırılması tevcih edilen 7/703-2169/5801 esas sayılı soru önergesi incelenmiştir.

Türkiye Radyo-Televizyon Kurumu Genel Müdürlüğü, Türkiye Büyük Millet Meclisi faaliyetlerini kamuoyuna doğru, tarafsız ve hızlı biçimde sunmaya gayret göstermektedir.

Geçmiş yıllarda Plan ve Bütçe Komisyonunda, komisyon üyelerinin konuşmaları, her üyeden birer cümlelik mesajlarla görütülü haber yapılmıştır. Bu şekilde verilen yayında her üyenin mesajı, asgarî 20 saniye süre tutmuş ve örneği 40 üyeli komisyon haberleri ortalama 15 dakikaya ulaşmıştır. Bu durum, haber bülteninin süresini uzatmış ve zaman zaman radyo ve televizyon yayıncılığında önemi büyük olan ve önceden kamuoyuna duyurulan günlük yayın planının uygulanamamasına sebep olmuştur. Diğer yandan üyelerin birer cümlelik mesajlarının verildiği bu tarz habercilikte, konu ve anlam bütünlüğünün kaybolduğu, haberin ilgi çekme, dinlenme, izlenme ve kamuoyuna mesaj verme özelliğinin de kalmadığı anlaşılmıştır.

Bu durumu gözönünde tutan Türkiye Radyo Televizyon Kurumu Genel Müdürlüğü, son iki yıldır başlattığı uygulama ile üyelerin mesajlarını 4-5 dakika olmak üzere, bir bütünlük ve çağdaş habercilik ilkeleri içinde kamuoyuna yansıtmaya başlamıştır.

Bu uygulama ile komisyon üyesi her milletvekilinin adından bahsedilerek konuşmasının yayınlanması yerine, iktidar ve muhalefete mensup milletvekillerinin görüşleri eleştiri, öneri, görüş ve düşünce ve anlam bütünlüğü içinde kamuoyuna sunulmakta ve komisyon çalışmalarına kamuoyunun ilgisi çekilmeye çalışılmaktadır. Nitekim, diğer ülkelerdeki uygulamalar da bu yöndedir.

Diğer yandan, Türkiye Büyük Millet Meclisinin faaliyetleri TBMM TV vasıtasıyla TRT-3 kanalından, ek talep olmadığı sürece Salı, Çarşamba ve Perşembe günleri 14.00-19.00 saatleri arasında verilmektedir. 15.00-19.00 saatleri arasında genel görüşmeler canlı olarak yayınlanmakta; 14.00-15.00 saatleri arasında ise TBMM TV tarafından hazırlanan Grup Görüşmeleri ile Meclisin diğer faaliyetlerinin yer aldığı bir saattlik program yayınlanmaktadır. Bütçe görüşmelerinin özetleri bu bir saatlik programda da yer almaktadır.

Bilgilerinize arz ederim.

Dr. Yüksel Yalova

Devlet Bakanı

14. — İstanbul Milletvekili Abdulkadir Aksu’nun, depremden zarar gören il ve ilçe belediyelerine yapılacak yardımlara ilişkin sorusu ve Bayındırlık ve İskân Bakanı Koray Aydın’ın cevabı (7/711)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın yazılı olarak Bayındırlık ve İskân Bakanı Sn. Koray Aydın tarafından cevaplandırılması hususunda delaletlerinizi saygılarımla arz ederim.

Abdulkadir Aksu

İstanbul

1. “Tabiî Afet Nedeniyle Gelir Kaybı ve Altyapı Hasarına Uğrayan Belediyelere Yapılacak Yardımlara Dair Karara Ek Kararda” depremde en çok zarar gören Sakarya İli ve Gölcük İlçesi için öngörülen düşük katsayılar sizi rahatsız etmiyor mu?

2. İstanbul İlinde depremden en çok zarar gören Avcılar ve Küçükçekmece ilçe belediyelerinin mezkûr Kararname kapsamına alınmamasının nedenini açıklar mısınız?

3. Yine İstanbul’da depremde en çok zarar gören ve altyapısı en çok zarar gören Bağcılar İlçesi için öngörülen 1.01’lik çok düşük katsayı artışını nasıl karşılıyorsunuz?

T.C.

Bayındırlık ve İskân Bakanlığı

Araştırma, Planlama ve Koordinasyon

Kurulu Başkanlığı 26.11.1999

Sayı : B.0.0.APK.0.22.00.00.17/1028

Konu : İstanbul Milletvekili Abdulkadir Aksu’nun yazılı soru önergesi

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

İlgi : TBMM Genel Sekreterliğinin 1.11.1999 tarih ve KAN.KAR.MD.A. 01. 0. GNS. 0. 10. 00.02-7/711-2219/5916 sayılı yazısı.

İlgi yazı ilişiğinde alınan İstanbul Milletvekili Abdulkadir Aksu’nun depremden zarar gören il ve ilçe belediyelerine yapılacak yardımlar hususunda Bakanlığımıza yöneltmiş olduğu TBMM 7/711 esas sayılı yazılı soru önergesi incelenmiş olup, sorular itibariyle cevapları aşağıda sunulmuştur.

Soru 1. “Tabiî Afet Nedeniyle Gelir Kaybı ve Altyapı Hasarına Uğrayan Belediyelere Yapılacak Yardımlara Dair Karara Ek Kararda” depremde en çok zarar gören Sakarya İli ve Gölcük İlçesi için öngörülen düşük katsayılar sizi rahatsız etmiyor mu?

Cevap 1. Depremde en çok zarar gören Kocaeli, Sakarya, Yalova ve Bolu illerinde belediyelerin talebi olmaksızın resen hasar tespitleri yapılmıştır. İller Bankası ile Karayolları Genel Müdürlüğü teknik ekiplerince yapılan tespitler sonucunda, Kocaeli İlinde 45, Sakarya İlinde 39, Yalova İlinde 15 ve Bolu İlinde 24 olmak üzere toplam 123 belediyede hasar tespit edilmiştir.

Depremden daha az zarar gören illerimizde ise belediyelerin talepleri üzerine hasar tespitleri yapılmış olup, bu şekilde, İstanbul İlinde 9, Eskişehir İlinde 1, Bursa İlinde 1 ve Zonguldak İlinde de 2 belediyede hasar tespiti yapılmıştır.

Bu şekilde gerek resen, gerekse belediyelerin talepleri üzerine yapılan hasar tespitlerinin toplam miktarı 136’ya ulaşmıştır.

Soru 2. İstanbul İlinde depremden en çok zarar gören Avcılar ve Küçükçekmece ilçe belediyelerinin mezkûr Kararname kapsamına alınmamasının nedenini açıklar mısınız?

Cevap 2. İller Bankası elemanlarının İstanbul’da yaptıkları incelemelerde, bu ilimiz dahilindeki belediyelerin kanalizasyon ve içmesuyu şebekeleri gibi altyapı tesislerindeki hasarların İSKİ tarafından giderildiği belirlendiğinden, ayrıca bir hasar değerlendirmesi yapılmamıştır. Belediyelere ait üstyapı tesislerindeki hasarların tespiti sadece belediyelerin taleplerine göre yapılmış ve dikkate alınmıştır.

Soru 3. Yine İstanbul’da depremde en çok zarar gören ve altyapısı en çok zarar gören Bağcılar İlçesi için öngörülen 1.01’lik çok düşük katsayı artışını nasıl karşılıyorsunuz?

Cevap 3. Avcılar, Küçükçekmece ve kararnamede yer almayan İstanbul’un diğer belediyeleri ise herhangi bir hasar bildiriminde bulunmamışlardır.

Sözü edilen kararnamede belirtilen gelir payı çarpım katsayıları, belediyelerin gelir kayıplarını telafi etmek amacıyla ve belediyelerin sahip oldukları alt ve üst yapılardaki hasarların onarımı için gereken bedeller üzerinden aşağıdaki formüle göre hesaplanmaktadır.

Gelir payı çarpımı katsayısı = Belediyenin hasar toplamı

+1

Belediyenin 1999 yılı tahmini payı

Yapılan hasar tespitleri ve bunun sonucunda yukarıdaki formüle göre belirlenen katsayılar, yalnızca belediyelere ait alt ve üstyapı tesislerinde meydana gelen hasarlar dikkate alınarak belirlenmiştir. Dolayısıyla beldede meydana gelen genel hasar durumu ile bir ilgisi bulunmamaktadır. Yani, bir beldede özel ve tüzelkişiliklere ait hasarlar, sözkonusu tebliğ kapsamına girmediği için dikkate alınamamıştır.

Bilgilerinizi ve gereğini arz ederim.

Koray Aydın

Bayındırlık ve İskân Bakanı

15. — Şanlıurfa Milletvekili Mehmet Yalçınkaya’nın, Şanlıurfa Devlet Hastanesi için ayrılan ödeneğe ilişkin sorusu ve Sağlık Bakanı Osman Durmuş’un yazılı cevabı (7/717)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın Sağlık Bakanı tarafından sözlü olarak cevaplandırılması hususunu delaletlerinize arz ederim.

Mehmet Yalçınkaya

Şanlıurfa

Şanlıurfa İlimiz tarım alanındaki gelişmelere binaen göç alan bir il haline gelmiştir.

Bu nedenle nüfus hızla artmaktadır.

İlimizin ihtiyacı olan Devlet Hastanesinin bir an önce bitirilmesi en elzem ihtiyacımızdır.

Bu nedenle sorularım :

1. 600 Yataklı Şanlıurfa Devlet Hastanesine ne kadar ödenek ayrılmıştır?

2. Bu ödenek yeterli midir?

3. Yörenin ihtiyacına binaen ödenek miktarını artırmayı düşünüyor musunuz?

T.C.

Sağlık Bakanlığı

Hukuk Müşavirliği 25.11.1999

Sayı : B.10.0.HKM.0.00.00.00-9239/3936

Konu : Yazılı soru önergesi cevabı

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

İlgi : 1.11.1999 tarih ve A.01.0.GNS.0.10.00.02-7/717-1213/3337 sayılı yazıları.

Şanlıurfa Milletvekili Sayın Mehmet Yalçınkaya’nın “Şanlıurfa Devlet Hastanesine ayrılan ödenek” ile alâkalı olarak verilen yazılı soru önergesinin cevabı ilişikte sunulmaktadır.

Arz ederim.

Doç. Dr. Osman Durmuş

Sağlık Bakanı

Şanlıurfa Milletvekili Sayın Mehmet Yalçınkaya’nın “Şanlıurfa Devlet Hastanesi için ayrılan ödenek” ile alâkalı yazılı soru önergesinin cevabıdır :

Sorular :

“Şanlıurfa İlimiz tarım alanındaki gelişmelere binaen göç alan bir il haline gelmiştir.

Bu nedenle nüfus hızla artmaktadır.

İlimizin ihtiyacı olan Devlet Hastanesinin bir an önce bitirilmesi en elzem ihtiyacımızdır.

Bu nedenle sorularım :

1. 600 Yataklı Şanlıurfa Devlet Hastanesine ne kadar ödenek ayrılmıştır?

2. Bu ödenek yeterli midir?

3. Yörenin ihtiyacına binaen ödenek miktarını artırmayı düşünüyor musunuz?

Cevaplar :

Yatırım programımızda yer alan ve önergede 600 yataklı olarak belirtilmiş ise de, 500 yataklı Şanlıurfa Devlet Hastanesi inşaatı, % 75 fizikî gerçekleşme ile devam etmektedir.

Bugüne kadar, 647 milyar 960 milyon TL bütçeden ve 563 milyar TL 3418 sayılı Kanun ile temin edilen fon gelirlerinden olmak üzere, toplam 1 trilyon 210 milyar 960 milyon TL ödenek tahsis edilmiştir.

İnşaatın bitmesi için, 1999 yılı birim fiyatları ile 1 trilyon 582 milyar TL ödeneğe ihtiyaç vardır.

Sözkonusu Devlet Hastanesinin, 1999 yılı ödeneği olan 386 milyar 650 milyon TL, işin yapımını yürüten Bayındırlık ve İskân Bakanlığı bütçesine aktarılmıştır.

1999 yılı sonuna kadar, genel bütçeden gönderilecek olan 200 milyar TL’na ilaveten, 3418 Sayılı Kanun gereğince Bakanlığımıza sağlanan ek kaynaktan 300 milyar TL ödenek, ilgili Bakanlığa gönderilmiştir.

Anlaşılacağı üzere, inşaatın tamamlanması, ödeneğinin temin edilmesine bağlı olup, Bakanlığımca bütçe imkânları ve diğer kaynaklar ölçüsünde, inşaatın en kısa sürede tamamlanması için azamî gayret gösterilmektedir ve bu gayretimiz devam edecektir.

Göstermiş olduğunuz ilgiye teşekkür ederim.

16. — Bingöl Milletvekili Necati Yöndar’ın, Bingöl İli Gençİlçesi Devlet Hastanesi inşaatı için ek ödenek tahsis edilip edilmeyeceğine ilişkin sorusu ve Sağlık Bakanı Osman Durmuş’un cevabı (7/736)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorumun Sağlık Bakanı Sayın Osman Durmuş tarafından sözlü olarak cevaplandırılması için gereğini arz ederim.

Saygılarımla

Necati Yöndar

Bingöl

Bingöl İli Genç İlçesi Devlet Hastanesi inşaatına 26.5.1994 tarihinde başlanılmıştır. Genç Devlet Hastanesine, bugüne kadar 140 144 645 088 TL ödenek harcanmış olup % 85’lik gibi büyük bir kısmı tamamlanmıştır. Genç Devlet Hastanesine bölge halkının çok acil ihtiyacı vardır. 1999 bütçesinden yeterli ödenek ayrılmamıştır. Genç Devlet Hastanesi inşaatı için 1999 yılı içerisinde ek ödenek tahsis edilecek midir? İlçe halkımızın mağdur olmamaları için acil bir tedbir almayı düşünüyor musunuz?

T.C.

Sağlık Bakanlığı

Hukuk Müşavirliği 25.11.1999

Sayı : B.10.0.HKM.0.00.00.00-9239/3935

Konu : Yazılı soru önergesi cevabı

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

İlgi : 1.11.1999 tarih ve A.01.0.GNS.0.10.00.02-7/736-2406 sayılı yazıları.

Bingöl Milletvekili Sayın Necati Yöndar’ın, “Bingöl İli Genç İlçesi Devlet Hastanesi inşaatı için ek ödenek tahsis edilip edilmeyeceği” ile alâkalı yazılı soru önergesinin cevabı ilişikte sunulmaktadır.

Arz ederim.

Doç. Dr. Osman Durmuş Sağlık Bakanı

Bingöl Milletvekili Sayın Necati Yöndar’ın “Bingöl İli Genç İlçesi Devlet Hastanesi inşaatı için ek ödenek tahsis edilip edilmeyeceği” ne ilişkin yazılı soru önergesinin cevabıdır :

Sorular :

“Bingöl İli Genç İlçesi Devlet Hastanesi inşaatına 26.5.1994 tarihinde başlanılmıştır. Genç Devlet Hastanesine bugüne kadar 140 144 645 088 TL ödenek harcanmış olup % 85’lik gibi büyük bir kısmı tamamlanmıştır. Genç Devlet Hastanesine bölge halkının çok acil ihtiyacı vardır. 1999 bütçesinden yeterli ödenek ayrılmamıştır. Genç Devlet Hastanesi inşaatı için 1999 yılı içerisinde ek ödenek tahsis edilecek midir? İlçe halkımızın mağdur olmamaları için acil bir tedbir almayı düşünüyor musunuz?

Cevaplar :

Bingöl İli Genç Devlet Hastanesi inşaatı, 1999 Yılı Yatırım Programında 931000030 proje numarası ile 30 yatak kapasiteli ve 10 daire lojmanlı olarak yer almaktadır. 1999 yılı ödeneği olan 38 milyar TL’lık ödenek, inşaatı yürütmekte olan Bayındırlık ve İskân Bakanlığının bütçesine aktarılmıştır.

Ayrıca, yapımının hızlandırılması maksadı ile, malî imkânlar dahilinde 3418 sayılı Kanun uyarınca, Bakanlığımıza tahsis edilen gelirlerden bu hastanemizin yapımı işinin desteklenmesine çalışılacaktır.

Anlaşılacağı üzere sözkonusu hastanemizin inşaatının tamamlanması malî imkânların elvermesine bağlıdır. Bakanlığımca, bütçe imkânları ve diğer kaynaklar ölçüsünde, inşaatın en kısa sürede tamamlanması için azamî gayret gösterilmektedir ve bu gayretimiz devam edecektir.

Göstermiş olduğunuz ilgiye teşekkür ederim.

17. — Aksaray Milletvekili Murat Akın’ın, Aksaray İlinin hastane, sağlık ocağı personeli ihtiyacına ilişkin sorusu ve Sağlık Bakanı Osman Durmuş’un cevabı(7/740)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorumun sözlü olarak cevaplandırılmak üzere Sağlık Bakanı Sayın Osman Durmuş’a yöneltilmesi hususunu arz ve talep ederim. 16.8.1999

Murat Akın

Aksaray

Aksaray İlimizde hastaneler, sağlık ocakları ve sağlık evleri doktor, ebe, hemşire ve sağlık görevlisi yönünden açığı en fazla olan illerimizden biridir. Bu açığı doldurmak yönünde bir çalışmanız var mıdır?

T.C.

Sağlık Bakanlığı

Hukuk Müşavirliği 25.11.1999

Sayı : B.10.0.HKM.0.00.00.00-9239/3938

Konu : Yazılı soru önergesi cevabı

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

İlgi : 1.11.1999 tarih ve A.01.0.GNS.0.10.00.02-7/740-2406 sayılı yazıları.

Aksaray Milletvekili Sayın Murat Akın’ın, “Aksaray İlinin hastane, sağlık ocağı, sağlık evi ve sağlık personeli ihtiyacı” ile alâkalı yazılı soru önergesinin cevabı ilişikte sunulmaktadır.

Arz ederim.

Doç. Dr. Osman Durmuş

Sağlık Bakanı

Aksaray Milletvekili Sayın Murat Akın’ın, “Aksaray İlinin hastane, sağlık ocağı, sağlık evi ve sağlık personeli ihtiyacı” ile alâkalı yazılı soru önergesinin cevabıdır :

Sorular :

“Aksaray İlimizde hastaneler, sağlık ocakları ve sağlık evleri doktor, ebe, hemşire ve sağlık görevlisi yönünden açığı en fazla olan illerimizden biridir. Bu açığı doldurmak yönünde bir çalışmanız var mıdır?”

Cevaplar :

31.10.1999 tarihi itibariyle Aksaray İlinde, 110 sağlık ocağı planlanmış olup, 45 adedi kendi binasında olmak üzere, toplam 101 adet sağlık ocağı hizmet vermektedir.

İl genelinde 51 adet köy sağlık evi planlanmış olup, 11 adedinin kendi binası mevcuttur.

İnşaatı devam eden (6) adet sağlık ocağı ve (6) adet sağlık evi hizmet binalarının tamamlanması en kısa zamanda gerçekleştirilecektir.

İnşa edilmesi gereken 59 adet sağlık ocağının ve 34 adet sağlık evinin yapımına ise, bütçe imkânları dahilinde, ileriki yıllar yatırım programlarında çalışılacaktır.

Aksaray İlinde, esasen nüfus ve diğer kriterler gözönüne alındığında, azamî 50 sağlık ocağı açılması gerekirken, geçmiş dönemlerdeki bazı siyasî mülahazalar sonucu, hiç de rasyonel olmayan bir şekilde, Aksaray’ın mezra ve yaylalarına dahi sağlık ocağı planlaması yoluna gidilmiştir.

Bu yerlerde hekim ve diğer sağlık personelinin verilmesi ve istihdamında problemler ile karşılaşılmaktadır.

Bu sebeple, planlamaya göre inşası gereken 59 adet sağlık ocağının yapımı programları da yeniden gözden geçirilecektir.

Aksaray İli sağlık ocaklarında 132 doktor, 42 sağlık memuru, 27 hemşire, 4 çevre sağlığı teknisyeni ve 48 ebe görev yapmaktadır. Sağlık evlerinde ise 30 ebe görev yapmaktadır.

38 adet sağlık ocağında doktor, 21 sağlık evinde ise, ebe maalesef bulunmamaktadır.

Aksaray Devlet Hastanesi 200 yatak kapasiteli olup, bu hastanemizde halen (3) İç Hastalıkları, (5) Genel Cerrahi, (1) Kadın Hastalıkları ve Doğum, (4) Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları, (2) Ortopedi ve Travmatoloji, (3) Kulak-Burun-Boğaz Hastalıkları, (4) Göz Hastalıkları ve (2) Üroloji Uzmanı, (2) Göğüs Hastalıkları, (1) Enfeksiyon Hastalıkları, (1) Ruh Sağlığı, (1) Nöroloji, (1) Deri ve Zührevi Hastalıklar, (1) Çocuk Cerrahisi, (1) Göğüs Cerrahisi, (2) Beyin ve Sinir Cerrahisi, (1) Anestezi ve Reanimasyon, (1) Fizik Tedavi, (1) Radyodiagnostik, (2) Mikrobiyoloji, (2) Biyokimya, (1) Patoloji, (2) Kardiyoloji uzmanı görev yapmaktadır.

Anlaşılan odur ki : bu devlet hastanemizde, diğer sağlık kuruluşlarımıza nazaran oldukça iyi addedilebilecek sayıda uzman hekim çalışmaktadır.

Ancak, ilimizdeki diğer sağlık kurum ve kuruluşlarının personel eksikliğinin giderilmesi, bilhassa uzman ve pratisyen tabip ihtiyacının karşılanması için çalışmalar devam etmektedir. Bu amaçla, 12.11.1999 tarihli kurada, Aksaray Devlet Hastanesinde (1) Göz Hastalıkları, (1) Ortopedi ve Travmatoloji, (1) Nöroloji, (1) Beyin ve Sinir Cerrahisi, (1) Göğüs Hastalıkları ve TBC uzmanı ve Ortaköy Devlet Hastanesinde (1) Genel Cerrahi uzmanı kadrosu münhâl ilân edilmiş ve yine, 18.12.1999 tarihinde çekilecek olan pratisyen tabip kurasında Aksaray merkez ve ilçelerinde (10) pratisyen tabip kadrosu münhâl ilân edilmiş olup, tercih ve talep edilmesi halinde atama yapılarak, hastanenin ve Aksaray’daki diğer sağlık kuruluşlarının uzman ve pratisyen tabip ihtiyacı karşılanmış olacaktır.

Ayrıca, 1997 yılında yapılan memuriyet sınavını kazanıp yedekte bekleyen ebelerden 280’inin tayininin yapılabilmesi için Başbakanlıktan açıktan atama izni alınmış olup, ihtiyaç oranında ebe ataması yapılacaktır. Aksaray İlindeki personel durumunu gösteren listeler ilişiktir. (EK-1)

Aksaray Milletvekili Sayın Murat Akın’ın, “Aksaray İlinin hastane, sağlık ocağı, sağlık evi

ve sağlık personeli ihtiyacı” ile alâkalı yazılı soru önergesinin cevabıdır :

Sağlık kuruluşlarımızın sağlık personeli eksikliğinin bir an evvel giderilmesi ve Bakanlığıma bağlı sağlık kuruluşlarının personel eksiğinin kalmaması şahsımca da arzu edilmektedir. Ancak, Bakanlığıma bağlı sağlık kurum ve kuruluşlarımızın acilen sağlık ve yardımcı sağlık personeline ihtiyacı bulunmasına rağmen, 1995 yılından beri özellikle ebe, hemşire ve sağlık memuru gibi hizmetine daha fazla ihtiyaç olan unvanlarda Bakanlığım için kadro ihdası yapılamadığından, mevcut personel eliyle hizmet sunulmaya çalışılmaktadır.

Bu sebeple, gerek önergede konu edilen Aksaray İlimizde bulunan sağlık kuruluşlarına ve gerekse diğer illerimize açıktan tayin yapılamadığı gibi, Başbakanlığın 13.1.1999 tarih ve 1999/9 sayılı genelgesi uyarınca tayin ve nakiller durdurulmuş olduğundan, eş durumu mazeretleri dışında diğer illerden nakil de yapılamamaktadır.

Sağlık meslek liselerinden mezun olup da atama bekleyen yardımcı sağlık personelinin ve sağlık meslek lisesi mezunları dışındaki diğer unvanlardaki sağlık personelinin tayinlerinin yapılabilmesi ve bu suretle Bakanlığımın sağlık personeli ihtiyacının karşılanması maksadıyla, 35 641 kadronun ihdası için daha evvel hazırlanan ve evvelki yasama döneminde TBMM Başkanlığına sunulan ve fakat Meclis İçtüzüğünün 77 nci maddesi uyarınca hükümsüz sayılan Kanun Tasarısının yenilenmesi hususundaki talep Başbakanlığa arz edilmiştir.

Tasarının kabul edilmesi ve Başbakanlık ve Maliye Bakanlığınca açıktan atama izni verilmesi halinde, ilk yapılacak olan Devlet memurları Genel Sınavı sonuçlarına göre kazanan adayların tayinleri yapılarak, bütün ülke genelindeki sağlık personeli ihtiyacı büyük ölçüde karşılanmış olacaktır.

Ülkemiz genelinde bazı illerde olduğu gibi, Aksaray İlinde de sağlık personeli sayısının yetersiz olduğu tarafımca bilinmekte olup, sağlık personeli ihtiyacının karşılanması için Bakanlığımca teklif edilen unvan ve sayıda sağlık personelinin açıktan atama yoluyla istihdamına imkân verilmesinin gerekli olduğu açıktır.

Göstermiş olduğunuz ilgiye teşekkür ederim.

 

 

 

 

18. — Ankara Milletvekili Saffet Arıkan Bedük’ün, depremzedeler için gönderilen dış kaynaklı yardımların maaş ödemelerinde kullanıldığı iddiasına ilişkin Başbakandan sorusu ve Devlet Bakanı Recep Önal’ın cevabı (7/749)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın Başbakan Sayın Bülent Ecevit tarafından yazılı olarak cevaplandırılması hususunda gereğini arz ederim.

Saygılarımla

Saffet Arıkan Bedük Ankara

Devlet Bakanı Recep Önal’ın geçtiğimiz günlerde katıldığı bir toplantıda “IMF’nin 500 milyon dolarlık deprem yardımı memur maaş ödemesinde kullanıldı” yönündeki açıklamaları tüm medya ve basın organlarında yer almış, daha sonra ilgili bakan bu beyanatını düzeltme gayreti içerisine girmiştir.

1. Marmara depreminin meydana geldiği 17 Ağustos 1999 tarihinden bugüne kadar yurt dışından ve yurt içinden döviz ve TL olarak ne kadar yardım toplanmıştır? Toplanan bu yardımların ne kadarı nerelerde kullanılmıştır?

2. Deprem yardımlarının bütçe açıklarının kapatılmasında kullanılacağı yönünde kamuoyunda yaygın görüş hâkim iken Sayın Bakanın açıklamaları bu kuşkuları artırmıştır. Hükümetiniz tarafından bu kuşkuları giderici ne gibi tedbirler alınmıştır?

3. Devlet Bakanı Recep Önal’ın açıklamaları ile ilgili olarak Başbakanlık Teftiş Kurulunu harekete geçirmeyi düşünüyor musunuz?

T.C.

Devlet Bakanlığı 26.11.1999

Sayı : B.02.0.004/(16) 3466

Konu : Soru önergesi hk.

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

İlgi : a) 1.11.1999 tarih ve KAN.KAR.MD.A.01.0.GNS.0.10.00.02-7/749-2228/5924 sayılı yazınız.

b) Başbakanlığın 5.11.1999 tarihli ve B.02.0.KKG.0.12/106-90-5/5489 sayılı yazısı.

Ankara Milletvekili Saffet Arıkan Bedük’ün Sayın Başbakanımıza yönelttiği ve Sayın Başbakanımızca da tarafımdan cevaplandırılması tensip olunan 7/749-2228 sayılı yazılı soru önergesi incelenmiştir.

Soru önergesinin 1 inci maddesine ilişkin cevap Ek :1’de yer almaktadır.

Diğer taraftan, 17 Ağustos 1999’da meydana gelen deprem felaketi ile ilgili olarak Uluslararası Para Fonu tarafından temin edilen 497.1 milyon $ tutarındaki kredi 18 Ekim 1999 tarihinde hazinenin T.C. Merkez Bankası nezindeki hesabına girmiş bulunmaktadır. Sözkonusu tutar, teknik olarak dış borçlanma olup ileride hazine tarafından geriye ödenmesi gerekli bir meblağ olarak hazine borç stoku kayıtlarına alınmıştır. Bu çerçevede, depremin fizikî ve sosyal hasarlarının giderilmesine yönelik harcamalar Başbakanlık Kriz Merkezi ile koordineli olarak programlanmış olup bugüne kadar herhangi bir aksamaya yol açmadan bu harcamaların gerektirdiği nakit bütçe ödenekleri çerçevesinde hazinece ilgili kurumlara aktarılmış ve aktarılmaya devam edilmektedir.

Bu doğrultuda IMF yardımının hazine hesaplarına girdiği 18 Ekim 1999 tarihinden bugüne kadar 144 862 781, 84 $’lık kısmı bu türden nakit ihtiyaçlarının karşılanmasında kullanılmıştır. (Ek : 2)

Anılan soru önergesinde bilgi istenilen diğer konularla ilgili olarak Sayın Başbakan, Başbakanlık Kriz Yönetim Merkezi, Bakanlığımız ve Hazine Müsteşarlığınca birer örneği ekli kamuoyuna gerekli açıklamalar yapılmış olduğundan Sayın Başbakanımızca bu konuda başkaca bir işlem yapılmasına gerek görülmemiştir.

Bilgilerinize arz ederim.

Recep Önal

Devlet Bakanı

Bilgi notu : Ek : 1

Ankara Milletvekili Sayın Saffet Arıkan Bedük’ün Sayın Başbakana tevdi ettiği soru önergesinin 1 inci maddesinin cevabı aşağıda yer almaktadır.

Marmara Bölgesi Depremzedelerine Merkezî Yardım Hesabında 22.11.1999 tarih ve 17:30

itibariyle yurt içinden ve dışından toplanan yardımlar :

Hesap No. Tüm toplanan paralar Tüm toplanan paraların TL karşılığı

38400/555555.3 54 276 046 174 930 TL 54 276 046 174 930

38599/400001.2 30 469 955, 99 USD 15 305 972 992 457

38599/400003.9 38 463 734, 27 DEM 10 168 349 719 086

38599/400008.4 22 547, 00 GBR 18 333 439 187

38599/400004.8 137 099, 01 FRF 10 806 555 265

38599/400005.7 12 775, 00 NLĞ 2 997 347 150

38599/400006.6 4 500, 00 SEK 270 513 000

38599/400007.5 32 052, 50 CHF 10 342 316 070

38599/400000.3 2 307 900, 00 BEC 29 580 354 300

38599/400002.1 30 500, 00 ATS 1 146 037 500

Genel yardım toplamı 79 823 845 448 944

Yardımların kullanılması :

Yukarıdaki toplam yardımdan 67,1 trilyon TL aktarma yapılmış, bunun 59 trilyon TL tutarındaki miktar Afetler Fonuna (Bayındırlık ve İskân Bakanlığı-Afet İşleri Genel Müdürlüğü), 8,1 trilyon TL tutarındaki miktar Afet Bölge Koordinatörlüğüne tahsis edilmiştir.

Afetler Fonundaki meblağın kullanılması aşağıdaki biçimdedir :

Aktarılanlar (Milyar TL)

Geçici iskân konutları için 33 000

Altyapı için 21 000

Enkaz kaldırma için 5 000

Toplam aktarılan 59 000

Faiz gelirleri 176

Genel toplam 59 176

Sarf edilenler

Müteahhit firmalara geçici iskân konutları için 25 499

İller Bankası Genel Müdürlüğü (Altyapı) 20 539

Karayolları Genel Müdürlüğü (Enkaz kaldırma) 5 000

Toplam 50 988

Mevcut ödenek (Üst yapı için) 8 188

18.10.1996

Başbakanlık basın merkezinden bildirilmiştir :

Başbakan Bülent Ecevit’in Uluslararası Para Fonu Yardımıyla İlgili Açıklaması

Uluslararası Para Fonundan 500 milyon dolarlık deprem yardımı şu saate kadar hazinemize ulaşmamıştır.

Dolayısı ile bu yardımdan henüz herhangi bir ödeme yapılmış olması olanaksızdır.

Kaldı ki, iç ve dış kaynaklardan şimdiye kadar hazineye intikal etmiş olan bağışların çok daha fazlası, depremzedeler için, günü gününe devlet bütçesinden kaynak aktarılarak ödenmektedir.

Devlet Bakanı Sayın Recep Önal’ın hazinedeki sıkışıklığı anlatırken kullandığı ifade ile bunu kastetmiş olduğu bellidir.

Depremzedelerle ilgili bağışların nasıl kullanıldığı Başbakanlık Teftiş Kurulunca da günü gününe izlenip denetlenmektedir.

Konu ile ilgili teknik ayrıntıları içeren Başbakanlık Kriz Merkezinin açıklamasını dağıtıyorum.

Başbakanlık Kriz Yönetim Merkezi Basın Açıklaması

Uluslararası Para Fonu (IMF) tarafından deprem nedeniyle yapılacak harcamalarda kullanılmak üzere yapılacağı açıklanan 500 milyon dolar lira tutarındaki acil yardımın memur maaşları ödemesinde kullanıldığına dair yayınlar üzerine yaptırdığımız araştırma sonuçları şöyledir :

1. 17 Ağustos Marmara depremi nedeniyle yapılan tüm bağış ve yardımlar Başbakanlık Kriz Yönetim Merkezinin 22 Ağustos 1999 gün ve 221 sayılı talimatı ile T.C. Ziraat Bankasında açılan “Marmara Bölgesi Depremzedelerine Merkezî Yardım Hesabı”na aktarılmıştır.

2. 23 Eylül 1989 tarihinde yayınlanan 576 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin 1 inci maddesiyle Marmara depremi nedeniyle yapılacak tüm iç ve dış bağış ve yardımların T.C. Ziraat Bankasında açılmış bulunan merkezî hesaba kaydedilmesi zorunluluğu getirilmiştir.

3. Başbakanlıkça bugün T.C. Merkez Bankası Başkanlığı ile Hazine Müsteşarlığına birer yazı yazılarak IMF tarafından yapılacağı açıklanan 500 milyon dolarlık deprem yardımının Ziraat Bankasında açılmış bulunan sözkonusu hesaba yatırılması gerektiği bildirilmiştir.

4. T.C. Merkez Bankası Başkanlığı tarafından bu yazıya verilen yanıtta : “IMF tarafından deprem yardımı olarak gönderilecek SDR 361,5 milyon (yaklaşık 500 milyon ABD Doları, halen T.C. Merkez Bankası hesaplarına girmemiştir. Anılan tutarın hesaplarımıza girişini takiben, T.C. Başbakanlık Hazine Müsteşarlığının talimatları çerçevesinde gereği yapılacaktır.” denilmektedir.

5. Hazine Müsteşarlığınca verilen yanıtta ise;

“Uluslararası Para Fonu tarafından deprem maliyetinin finansmanı amacıyla IMF usullerine göre temin edilen 500 milyon $ henüz Hazine hesaplarına intikal etmemiştir. Sözkonusu miktarın hesaplarımıza intikalini müteakip gereği yapılacaktır” denilmektedir.

6. Görüldüğü gibi IMF tarafından yapılacağı bildirilen yardım henüz T.C. Merkez Bankası ve Hazine Müsteşarlığı hesaplarına girmemiştir. Gelmeyen paranın da harcanmasının sözkonusu olmayacağı açıktır.

7. Kamuoyuna çeşitli vesilelerle yapılan açıklamalarda da belirtildiği üzere T.C. Ziraat Bankasındaki merkezî hesapta toplanan bu paraların sadece Kriz Koordinasyon Kurulu Kararı ile harcanması mümkün bulunmaktadır.

Kriz Koordinasyon Kurulu ise Başbakanın Başkanlığında Başbakan Yardımcıları ile Adalet, Millî Savunma, İçişleri, Dışişleri, Maliye, Bayındırlık ve İskân, Sağlık, Ulaştırma, Tarım, Çalışma ve Sosyal Güvenlik, Sanayi ve Ticaret, Enerji ve Tabiî Kaynaklar, Orman ve Çevre bakanları ile Millî Güvenlik Kurulu Genel Sekreterinden oluşmaktadır.

8. Bugün saat 11.00 itibarıyla T.C. Ziraat Bankasında toplanan Türk Lirası cinsinden nakdî yardımların miktarı 51 trilyon 47 milyar liraya ulaşmıştır.

9. Hesapta toplanan ve bugün saat 11.00 itibarıyla döviz cinsinden yapılan bağışların Türk lirası karşılığı 22 trilyon 25 milyar liradır.

Türk lirası ve döviz cinsinden bağış toplamı 73 trilyon 72 milyar liradır.

10. Döviz hesaplarından henüz hiçbir harcama yapılmamıştır. Depremzedelerle ilgili tüm harcamalar şimdiye kadar Devlet bütçesinden aktarma yoluyla yapılmıştır.

11. Türk Lirası olarak toplanan 51 trilyon 47 milyar liralık bağıştan bugüne kadar yapılan harcamalar şu şekildedir :

• Prefabrik konutların yapımı için 13 trilyon lira

• Prefabrik konutların alt yapı yatırımları için 5 trilyon lira

• Afet Bölge Koordinatörlüğüne 5,1 trilyon lira

olmak üzere toplam 23.1 trilyon liradır.

Bakiye 27 trilyon 947 milyar lira halen hesapta bulunmaktadır.

T.C.

Başbakanlık

Hazine Müsteşarlığı 17.10.1999

Basın Açıklaması

Bilindiği üzere, nakit yönetimi ve borçlanma politikaları kamuoyuna da açıklanan programlar çerçevesinde Hazine Müsteşarlığınca yürütülegelmektedir.

Kamuoyuna en son 30 Eylül tarihinde 1999 yılının son çeyreğine (Ekim-Aralık) ilişkin nakit yönetimi ve borçlanma programı açıklanmış olup, halihazırda uygulama bu program çerçevesinde sürdürülmektedir.

Sözkonusu program kapsamında 17 Ağustosda vukuu bulan deprem felaketinin kamu maliyesine olan etkisi dikkate alınmış bulunmaktadır.

Hazine Müsteşarlığı, Maliye Bakanlığı ve Devlet Planlama Teşkilâtının ortak çalışmaları sonucunda depremin kamu maliyesine 1999 yılındaki etkisinin gayri safi millî hasılanın % 1’ i kadar olacağı (yaklaşık 800 trilyon TL) tahmin edilmiştir. Bu tutarın 300 trilyon TL kadarının deprem bölgesindeki vergilerin önemli bir kısmının ertelenmesi nedeniyle eksik vergi tahsilatı, 500 trilyon TL’nin ise deprem yaralarının sarılmasına yönelik harcalamalar olacağı programlanmıştır.

Depremin olduğu tarihten bu yana mevcut bütçe ödeneklerinden ve fon kaynaklarından yaklaşık 75 trilyon TL bu amaçla çeşitli fon idarelerine genel ve katma bütçeli kuruluşlara Hazine tarafından aktarılmış bulunmaktadır. Yılın kalan kısmında da programlandığı şekilde hiçbir aksamaya yol açmadan sözkonusu harcamalar, nakdi Hazine tarafından karşılanmak suretiyle ilgili kuruluşlara aktarılacaktır.

Depremin kamu maliyesine getirdiği ek finansman ihtiyacının çeşitli kaynaklardan ve usullerle karşılanmasına çalışılmaktadır. Bunun önemli bir kısmı Uluslararası finans kuruluşlarından ve dost ülke hükümetlerinden sağlanacak uygun koşullu kredilerle finanse edilecektir. Bu kapsamda daha önce de kamuoyuna duyurulduğu gibi Uluslararası Para Fonu (IMF) mevcut kotamızdan yaklaşık 500 milyon ABD Doları kadar kısmını deprem harcamalarının finansmanını karşılamak üzere Ülkemize kullandırmayı 13 Ekim 1999 tarihindeki Yönetim Kurulu Toplantısında kararlaştırmış bulunmaktadır. Sözkonusu tutar henüz (15.10.1999 tarihi itibariyle) Hazine’nin hesaplarına intikal etmemiştir. Bu tutarın 18.10.1999 tarihinde Merkez Bankası nezdindeki Hazine hesaplarına geçmesi beklenmektedir.

Kamu malî yönetiminin en önemli ilkelerinden birisi adem-i tahsis olup bu ilke, hiçbir finansman veya gelir kaleminin hiçbir özel harcama kalemine tahsis edilmemesini gerektirir. Bir kamu hizmetinin aksamadan yerine getirilmesini sağlayan husus bu hizmetin gerektirdiği harcamaların programlanmış olmasıdır. Bu harcamaların gerektirdiği kaynaklar gelir veya borçlanma nitelikli olup bir tür havuz hesabında toplanırlar ve Devlet harcama usulleri çerçevesinde daha önce programlanmış olan giderlerin finansmanında kullanılırlar. Konuya bu açıdan bakıldığında deprem yaralarının sarılmasına yönelik harcamalar programlanmış olup, bugüne kadar herhangi bir aksamaya yol açmadan bu harcamaların gerektirdiği nakit Hazinece ilgili kurumlara aktarılmış ve aktarılmaya devam edilecektir.

Kamuoyunun bilgisine sunulur.

T.C.

Devlet Bakanlığı

(Recep Önal)

Basın Açıklaması

Bazı basın ve yayın organlarında deprem için yurt dışından gelen IMF yardımının başka amaçlar için kullanıldığına dair yayınlar, halkımızın depremle ilgili hassasiyetini yanlış yönlendirmeye yol açabilecek nitelikte olduğundan, konunun kötü niyetli kişilerce istismarını önlemek amacıyla aşağıdaki açıklamaların yapılması gerekli görülmüştür.

1. Deprem felaketinin fizikî ve sosyal hasarlarının giderilmesi için sağlanmış bulunan Dış Finansman aşağıda ayrıntısı gösterildiği şekilde toplam 3 405,0 milyon USD’dır,

500,0 milyon USD IMF,

1017,0 milyon USD Dünya Bankası,

317,0 milyon USD Avrupa İskân Fonu,

671,0 milyon USD Avrupa Topluluğu/AYB,

300,0 milyon USD İslâm Kalkınma Bankası,

400,0 milyon USD Körfez İşbirliği Konseyi,

200,0 milyon USD Japonya,

27.0 milyon USD Almanya,

60,0 milyon USD İspanya,

30,0 milyon USD Kore,

5.0 milyon USD Belçika.

Bunun 1 100,0 milyon USD’lık bölümü “program kredisi” türünde kalan 2 305,0 milyon USD’lık bölümü “Proje” kaydını taşımaktadır.

Projenin, 37,0 milyon USD lık bölümü “Hibe” şeklinde, kalan 2 268,0 milyon USD’lık bölümü uzun vadeli düşük faizli kredi şeklindedir.

2. 500,0 milyon USD’lık IMF ödemesi Fon tarafından ABD Merkez Bankasına (Federal Reserve System) yatırılmış olup T.C. Merkez Bankasının yurtdışındaki Muhabir Hesaplarına geçmiş, ancak iki Ülke arasındaki gün farkı ve hafta sonu tatili nedeniyle henüz Hazine hesaplarına intikal etmemiştir.

Yani bu para 17 Ekim tarihi itibariyle Hazine tarafından kullanılmadığı gibi, fiilen kullanılması da mümkün değildir.

Bu konuda yapılmış olan açıklamaların kaynağı yanlış bilgilendirilmeye dayanmaktadır.

Konu Hazine’nin Fonksiyonları ile ilgili olarak gündeme gelmiştir.

Hazine T.C. Devleti’nin tüm gelirlerinin toplandığı ve tüm giderlerinin yapıldığı bir havuzdur.

Bu T.C. Merkez Bankası ve T.C. Ziraat Bankası tarafından tutulan Hazine Tek Hesabı içinde izlenmektedir.

3. Başlatılmış olan Yardım Kampanyası çerçevesinde yurtiçi ve yurtdışından toplanan bağışlar Hazine hesaplarına girmemektedir. Yani Hazine hesapları dışında tutulmaktadır.

T.C. Ziraat Bankası Marmara Bölgesi Deprem Hesabında toplanan bu tür nakdî iç yardım tutarı 71 467 842 milyon TL’dır.

Bu paradan Başbakanlıkça

– 18 trilyon TL. Afet Fonu Hesabına,

– 5 100 milyon TL Afet Bölge Koordinatörlüğü emrine,

olmak üzere toplam 23 100 trilyon TL. aktarılmıştır.

Kalanı T.C. Ziraat Bankasında durmaktadır.

4. 17.8.1999-14.10.1999 döneminde Hazine’den deprem nedeni ile muhtelif kamu kurum ve kuruluşları ile fon idarelerine toplam 74.1 trilyon TL. kaynak aktarılmıştır.

Sözkonusu toplam ödemeden;

– Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışmayı Teşvik Fonuna (SYDTF);

depremzedelere yapılan kira yardımı için toplam 13 trilyon TL, depremzedelere yapılan kişi başına 600 milyon TL’lık bakım onarım yardımı için toplam 10 trilyon TL ve diğer harcamaları için toplam 10.6 trilyon TL olmak üzere genel toplam 33.6 trilyon TL,

– Belediyeler Fonuna, toplam 7.1 trilyon TL,

– Karayolları Genel Müdürlüğüne otoyol bakım onarımı için toplam 3.5 trilyon TL,

– Yatırım Teşvik Fonuna topma 7.5 trilyon TL,

– Deprem bölgesinde yeralan belediyelere toplam 6.5 Trilyon TL

– Geliştirme ve Destekleme Fonundan (GDF) Halk Bankasına,

depremzedelere kullandırılacak krediler için toplam 2 trilyon TL,

– Acil Destek Programına toplam 5 trilyon TL,

– Sağlık Bakanlığına toplam 2 trilyon TL,

aktarılmıştır.

Nakit programı çerçevesinde, 15.10.1999-28.10.1999 döneminde, çeşitli fon idarelerine ve genel ve katma bütçeli kuruluşlara yapılacak ilâve ödemeler belirlenmiş olup, toplam 22 trilyon TL’dır.

5. Görüldüğü gibi Deprem için tüm kamu kaynakları seferber edilmiş ve edilecektir. Hazinenin “yer” ve “zaman” itibariyle “denkleştirme” fonksiyonu çerçevesinde Depremle ilgili ihtiyaçları karşılayacak nakit programı yapılmış olup, ödemeler yeterli tutarda ve bekletilmeksizin karşılanmaktadır.

Depremle ilgili tahsilat ve ödemelerin şeffaflık anlayışı içinde büyük bir özenle ve amaca uygun yapılması için gerekli çaba gösterilmektedir.

Ülkenin tüm iç ve dış kaynakları Deprem felaketinin yaralarının sarılmasına yönlendirilmesi Hükümetimizin temel hedefidir.

Kamuoyunun bilgisine saygı ile sunulur.

17.10.1999

Recep Önal

Devlet Bakanı

19. – Kırıkkale Milletvekili Kemal Albayrak’ın;

– Kırıkkkale ilinde sel felaketinden zarar görenlere yapılacak yardımlara,

– Kırıkkale Koçubaba ve Karaahmetli Belediyelerinin sel felaketi nedeniyle afet kapsamına alınıp alınmayacağına,

İlişkin Başbakandan soruları ve Bayındırlık ve İskân Bakanı Koray Aydın’ın cevabı (7/752, 841)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın Başbakan Sayın Bülent Ecevit tarafından yazılı olarak cevaplandırılmasını arz ederim. 19.10.1999

Kemal Albayrak

Kırıkkale

1. 9.10.1999 tarihinde Kırıkkale’de sel felaketinden dolayı Ahılı Kasabası, Çullu Kasabası, Aşağı Mahmutlar, Çerikli Kasabası içme suları, tarım arazileri, alt yapı tamamen zarar görerek vatandaşlar ve belediyeler mağdur olmuştur.

2. Bu nedenle Ahılı Belediyesi, Çullu Belediyesi, Aşağı Mahmutlar Belediyesi, Çerikli Belediyesi afet kapsamına alınacak mıdır?

3. Ahılı Kasabasında sel felaketinden dolayı kasaba ortasında öğrencilerin ve vatandaşların kullandığı köprüler tehlike arz etmekte ve yıkılma aşamasındadır. Devlet Su İşleri’nce bu köprüler ne zaman yapılacaktır?

4. Mağdur olan tarım arazi sahiplerine nasıl bir yardım düşünülüyor?

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın Başbakan Sayın Bülent Ecevit tarafından yazılı olarak cevaplandırılmasını arz ederim. 2.11.1999

Kemal Albayrak

Kırıkkale

1. 9.10.1999 tarihinde Kırıkkale’de meydana gelen sel felaketinden dolayı Koçubaba beldesi ve Karaahmetli Kasabası, tarım arazileri, içme suyu ve kanalizasyonları hasar görmüştür. Bu nedenle Koçubaba Belediyesi ve Karaahmetli Belediyesi afet kapsamına alınacak mıdır?

T.C.

Bayındırlık ve İskân Bakanlığı

Araştırma, Planlama ve Koordinasyon

Kurulu Başkanlığı 30.11.1999

Sayı : B.09.0.APK.0.22.00.00.17/1039

Konu : Yazılı soru önergeleri

(7/552-2232) ve

(7/841-2484)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

İlgi : a. TBMM’nin 1.11.1999 gün ve KAN.KAR.MD.A.01.0.GNS.0.10.00.02-7/752-2232/5947 sayılı yazısı.

b. Başbakanlığın 5.11.1999 gün ve B.02.0.KKG.0.12/106-90-3/5505 sayılı yazısı.

c. TBMM nin 16.11.1999 gün ve KAN. KAR.MD.A.01.0.GNS.0.10.00.02-7/841-2484/6388 sayılı yazısı

d. Başbakanlığın 23.11.1999 gün ve B.02.0.KKG.0.12/106-99-13/5771 sayılı yazısı.

İlgi yazılar ekinde alınan Kırıkkale Milletvekili Kemal Albayrak’ın Sayın Başbakana yönelttiği ve Sayın Başbakanın da kendileri adına Bakanlığımız koordinatörlüğünde cevap verilmesi uygun görülen (7/752-2232) ve (7/841-2484) Esas no. lu yazılı soru önergelerinin cevapları ekte sunulmuştur.

Bilgilerinize arz ederim.

Koray Aydın

Bayındırlık ve İskân Bakanı

Kırıkkale Milletvekili Kemal Albayrak’ın

TBMM (7/752-2232) ve (7/841-2484) Esas No.lu

Yazılı Soru Önergelerinin Soru ve Cevapları

Sorular :

(7/752-2232) Esas No. lu 1. 9.10.1999 tarihinde Kırıkkale’de sel felaketinden dolayı Ahılı Kasabası, Çullu Kasabası, Aşağı Mahmutlar, Çerikli Kasabası içme suları, tarım arazileri, alt yapı tamamen zarar görerek vatandaşlar ve belediyeler mağdur olmuştur.

2. Bu nedenle Ahılı Belediyesi, Çullu Belediyesi, Aşağı Mahmutlar Belediyesi afet kapsamına alınacak mıdır?

3. Ahılı Kasabasında sel felaketinden dolayı kasaba ortasında öğrencilerin ve vatandaşların kullandığı köprüler tehlike arz etmekte ve yıkılma aşamasındadır. Devlet Su İşleri’nce bu köprüler ne zaman yapılacaktır?

4. Mağdur olan tarım arazi sahiplerine nasıl bir yardım düşünülüyor?

(7/841-2484) Esas No.lu

1. 9.10.1999 tarihinde Kırıkkale’de meydana gelen sel felaketinden dolayı Koçubaba beldesi ve Karaahmetli Kasabası, tarım arazileri, içme suyu ve kanalizasyonları hasar görmüştür. Bu nedenle Koçubaba Belediyesi ve Karaahmetli Belediyesi afet kapsamına alınacak mıdır?

Cevaplar :

1, 2. Ahıllı, Çullu, Aşağı Mahmutlar ve Çerikli Belediyelerinin hasar tespit işlemlerine ilişkin keşif özeti çalışmaları İller Bankası Genel Müdürlüğümüzce devam etmektedir.

Çalışmalar tamamlandıktan sonra, 24.9.1998 tarih ve 23473 sayılı Resmî Gazete’de Bayındırlık ve İskân Bakanlığımız tarafından yayımlanan “Tabiî Afet Nedeniyle Gelir Kayıbı ve Altyapı Hasarına Uğrayan Belediyelerin Yapmaları Gereken İşlemler Hakkında Tebliğ”in 4 üncü maddesi gereği işlem yapılacaktır.

3, 4. Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanlığı Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğünce, Aşağı Mahmutlar Kasabasının taşkın durumu, 1992 yılında “Kırıkkale-Merkez-Aşağı Mahmutlar Kasabası Fatih Mahallesinin Han Deresi Taşkınlarından Korunması” adı altında etüt edilmiş ve konu rantabl bulunmuştur. Etüt raporunda önerilen tesislerin inşası için 1997, 1998 ve 1999 yılları Malî Yılı Yatırım Programı ve Uygulama Planı’na teklif edilmiş ancak yeterli ödenek verilemediği için ihale çalışmalarına başlanılamamıştır. Önümüzdeki yıllarda yeterli ödenek temin edildiğinde ihale çalışmalarına başlanacaktır.

Kırıkkale-Delice-Çerikli Kasabası taşkın durumu, 1994 yılında “Kırıkkale-Çerikli Kasabasının Çıtırık Deresi Taşkınlarından Korunması” adı altında etüt edilmiş ve raporda önerilen tesislerin inşaası için konu 1997, 1998 ve 1999 yılları Malî Yılı Yatırım ve Uygulama Planı’na teklif edilmiş ancak yeterli ödenek verilemediği için ihale çalışmalarına başlanılamamıştır. Yeterli ödenek temin edildiğinde 2000 yılında ihale çalışmalarına başlanılacaktır.

1999 yılında “Kırıkkale-Merkez Çullu Kasabasının Büyükbağ Deresi Taşkınlarından Korunması” adı altanda etüt raporu tanzim edilen konu, 2000 yılı Malî Yatırım ve Uygulama Planı’na teklif edilecek olup yeterli ödenek temin edildiğinde gerekli ihale çalışmalarına başlanılacaktır.

Ahıllı kasabasında 9.10,1999 tarihinde meydana gelen taşkınlardan sonra konu yerinde incelenmiş olup, sorunun rusubatla dolmuş olan dere yatağının temizlenmesi yolu ile giderileceği tespit edilmiş ve gerekli yatak ıslah çalışmalarına başlanılmıştır. Islah çalışmaları tamamlandığında sorun çözülmüş olacaktır.

4. 9.10.1999 tarihinde Kırıkkale’de meydana gelen sel felaketi üzerine adı geçen kasabalara iş makineleri gönderilerek Köy Hizmetleri Genel Müdürlüğü kapsamına giren yolların bakım ve onarımı yapılmış olup, yollar ulaşıma açılmıştır.

Ayrıca, Köy Hizmetleri Genel Müdürlüğünce yörede oluşturulmuş olan, inceleme komisyonunca felaket bölgesinde görev alanına giren konularda hazırlanacak raporlar doğrultusunda çalışmalara devam edilecektir.

20. – Hatay Milletvekili Mustafa Geçer’in;

– Hatay İlinde TEM Otoyolu yapımı sırasında istimlâk edilen arazilerin bedellerinin ne zaman ödeneceğine,

Bursa Milletvekili Teoman Özalp’in;

– Bursa Çevreyolu projesine ve bazı ilçe yollarına,

İlişkin soruları ve Bayındırlık ve İskân Bakanı Koray Aydın’ın cevabı (7/759, 767)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularıma Bayındırlık ve İskân Bakanı Sayın Koray Aydın’ın yazılı cevap vermesini delaletlerinize arz ederim.

Mustafa Geçer

Hatay

Hatay İli ve İlçelerinin büyük bir bölümünü kapsayan TEM Otoyolunun yapımı esnasında evleri, bahçeleri, arazileri istimlâk olan halkımız aradan uzun bir süre geçmesine rağmen kamulaştırma bedellerini alamamıştır.

Devlet halktan alacağına aylık % 12 olmak üzere, yıllık % 144 gecikme bedeli alırken, halkımızın alacağına ise yıllık % 50 gecikme bedeli verilmesi mağdur olan halkımızı çok daha perişan etmiş, yüksek enflasyon karşısında alacakları parayı pula çevirmiştir.

Bunun yanında büyük bir ümitle alacakları olan kamulaştırma bedellerinin ödenmemesi, halkımızın günlük ihtiyaçlarını gideremez, çocuklarının okul masraflarını dahi karşılayamaz ve okula gönderemez duruma getirmiştir.

S.1. 1994 yılında TEM Otoyolu yapılması maksadı ile Hatay İlimiz ve İlçelerinde kamulaştırılan evlerin, bahçe ve arazilerin yıllar geçmesine rağmen kamulaştırma bedelleri ödenmeyerek mağdur edilen vatandaşlarımıza nasıl bir çözüm getirmeyi düşünüyorsunuz?

S.2. 20.7.1999 tarih ve 334 sayılı aynı konudaki yazılı soru önergeme verilen 10.9.1999 tarih ve 7/293-1089 esas no. lu cevapta “9.7.1998 tarihine kadar idaremize tebliğ edilen kesinleşmiş mahkeme kararları ödenmiştir” denmekle birlikte bölgede bulunan bazı vatandaşların kesinleşmiş tezyidi bedel davaları 9.7.1998 den önceki tarihlere ait olmasına rağmen istimlâk bedellerini alamadığı tarafımıza bildirilmiştir. Örnek bir karar ekte sunulmuştur. Ödenmeyen bedeller yeni bütçe döneminde ödenecek midir?

S.3. Kamulaştırma bedellerini alamayan vatandaşlarımıza uygulanan yıllık % 50 gecikme bedeli en azından yıllık enflasyon oranına göre ödenmesi suretiyle bir nebze de olsa mağduriyetleri giderilemez mi?

S.4. Hatay İli ve İlçelerindeki TEM Otoyolu esnasında kamulaştırılan ev, bahçe ve arazilerin kamulaştırma ve gecikme bedellerini hangi şartlarda ve ne zaman ödemeyi düşünüyorsunuz?

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın Bayındırlık ve İskân Bakanı tarafından yazılı olarak cevaplandırılmasını arz ederim. 20.10.1999

Teoman Özalp

Bursa

Sorular :

1. Bursa çevre yolu için proje tadilatı yapmayı düşünüyor musunuz?

2. Bursa çevre yolunun viyadükle ovadan geçmesi halinde, ovadaki ziraî faaliyet engellenmeyecektir. Bu yönde çalışma yapmanız mümkün müdür?

3. Ovanın üzerinden 10-15 mt. yükseklikten geçecek olan viyadüğün sayesinde arzu edilmeyen imar gelişmeleri ve yapılaşmalar engellenecektir. Bakanlık olarak bu konuda bir çalışma yapıyor musunuz?

4. Çevre yolunun Bursa ovasına rastlayan kısmı, viyadükle geçilmesi halinde ovanın geri kalan kısmının yapılaşmasının önlenmesini ve elden çıkmasının önüne geçileceğini düşünüyor musunuz?

5. Fayda/Maliyet analizi yapıldığında normal olarak yapılan bir yoldan viyadükle geçildiğinde ek maliyet getirmeyecektir. Bu konuda ne düşünüyorsunuz? Ayrıca kamulaştırma bedelleri asgariye inmez mi?

6. Bursa-Yenişehir yolunu ne zaman bitirmeyi düşünüyorsunuz?

7. Bursa-Karacabey yolunun trafik yoğunluğun da dikkate alınarak bir an önce bitirilmesi gerekmez mi?

8. Bursa-İnegöl yolu ne zaman bitirilecek? Konulan ödeneklerin yeterli olduğuna inanıyor musunuz?

T.C. Bayındırlık ve İskân Bakanlığı 29.11.1999 Araştırma, Planlama ve Koordinasyon Kurulu Başkanlığı Sayı : B.09.0.APK.0.22.00.00.17/032

Konu : Yazılı soru önergesi

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

İlgi : TBMM Genel Sekreterliğinin 1.11.1999 gün ve A.01.0.GNS.0.10.00.02-2443 sayılı yazısı

İlgi yazı ekinde alınan Hatay Milletvekili Mustafa Geçer’in (7/759-2251) Esas no.lu ve Bursa Milletvekili Teoman Özalp’in (7/767-2262) Esas no.lu yazılı soru önergesi incelenmiş olup, cevapları ekte sunulmuştur.

Bilgilerinize arz ederim.

Koray Aydın Bayındırlık ve İskân Bakanı

Hatay Milletvekili Mustafa Geçer’in

(7/759-2251) Esas No.lu

Yazılı Soru Önergesinin Cevapları

Sorular :

1. 1994 yılında TEM Otoyolu yapılması maksadı ile Hatay İlimiz ve İlçelerinde kamulaştırılan evlerin, bahçe ve arazilerin yıllar geçmesine rağmen kamulaştırma bedelleri ödenmeyerek mağdur edilen vatandaşlarımıza nasıl bir çözüm getirmeyi düşünüyorsunuz?

2. 20.7.1999 tarih ve 334 sayılı aynı konudaki yazılı soru önergeme verilen 10.9.1999 tarih ve 7/293-1089 esas no. lu cevapta “9. 7.1998 tarihine kadar idaremize tebliğ edilen kesinleşmiş mahkeme kararları ödenmiştir” denmekle birlikte bölgede bulunan bazı vatandaşların kesinleşmiş tezyidi bedel davaları 9.7.1998 den önceki tarihlere ait olmasına rağmen istimlâk bedellerini alamadığı tarafımıza bildirilmiştir. Örnek bir karar ekte sunulmuştur. Ödenmeyen bedeller yeni bütçe döneminde ödenecek midir?

3. Kamulaştırma bedellerini alamayan vatandaşlarımıza uygulanan yıllık % 50 gecikme bedeli en azından yıllık enflasyon oranına göre ödenmesi suretiyle bir nebze de olsa mağduriyetleri giderilemez mi?

4. Hatay İli ve İlçelerindeki TEM Otoyolu esnasında kamulaştırılan ev, bahçe ve arazilerin kamulaştırma ve gecikme bedellerini hangi şartlarda ve ne zaman ödemeyi düşünüyorsunuz?

Cevaplar :

1. Karayolları Genel Müdürlüğümüz projesi arasında bulunan otoyolların yapımı nedeniyle kamulaştırma sahasında kalan taşınmaz malların kamulaştırma bedelleri ile ligili Bölge Müdürlüklerimizce yapılan talepler Karayolları Genel Müdürlüğümüz ödeme listesine alınmakta olup; Başbakanlık Hazine Müsteşarlığı Kamu Finansmanı Genel Müdürlüğünden nakit geldikçe bölgelerimizin aciliyet listesi gözönüne alınarak Karayolları Genel Müdürlüğümüzce değerlendirilmesinden sonra sırası geldiğinde ödemeler yapılmaktadır.

2. Kamulaştırılan taşınmaz mallar için açılan bedel artırım davaları sonucunda, kesinleşen davaların Yargıtay Kararının Bölge Müdürlüğümüze tebliğ tarihine göre hazırlanan Tezyid-i Bedel bordroları Bölge Müdürlüklerimizce Karayolları Genel Müdürlüğümüzden talep edilmekte olup; ödemeler Yargıtay Kararının Bölge Müdürlüğümüze tebliğ tarihine göre sıraya alınmakta ve bu sıraya göre ödenmektedir. Hatay İli dahil tüm Bölgelerimizde 24.7.1998 tarihine kadar İdaremize tebliğ edilenlerin bedelleri ödenmiş olup, nakit geldikçe ödemeler devam edecektir.

3. 3095 sayılı Kanunî Faiz ve Temerrüt Faizine ilişkin kanuna göre Tezyid-i Bedellere 1.1.1998 tarihinden itibaren 97/9807 sayılı Bakanlar Kurulu Kararına göre % 50 gecikme faizi uygulanmaktadır.

4. Tarsus–Gaziantep Otoyolu Ayr.-Toprakkale-İskenderun Otoyolunun yapımı için kamulaştırılan taşınmaz malların 1.11.1999 tarihi itibariyle kamulaştırma bedeli nakit ihtiyacı 1 008 104 276 000 TL. Tezyid-i Bedel nakit ihtiyacı Tezyid-i Bedel faiz farkı ile birlikte 26 238 080 652 000 TL dır.

Hazine Müsteşarlığı Kamu Finansmanı Genel Müdürlüğünden her ay muntazaman ihtiyacımız olan nakitler talep edilmektedir. Nakit geldikçe ödemeler yapılacaktır.

Bursa Milletvekili Teoman Özalp’in

(7/767-2262) Esas No.lu Yazılı Soru Önergesinin

Soru ve Cevapları

Sorular :

1. Bursa çevre yolu için proje tadilatı yapmayı düşünüyor musunuz?

2. Bursa çevre yolunun viyadükle ovadan geçmesi halinde, ovadaki ziraî faaliyet engellenmeyecektir. Bu yönde çalışma yapmanız mümkün müdür?

3. Ovanın üzerinden 10-15 mt. yükseklikten geçecek olan viyadüğün sayesinde arzu edilmeyen imar gelişmeleri ve yapılaşmalar engellenecektir. Bakanlık olarak bu konuda bir çalışma yapıyor musunuz?

4. Çevre yolunun Bursa ovasına rastlayan kısmı, viyadükle geçilmesi halinde ovanın geri kalan kısmının yapılaşmasının önlenmesini ve elden çıkmasının önüne geçileceğini düşünüyor musunuz?

5. Fayda/Maliyet analizi yapıldığında normal olarak yapılan bir yoldan viyadükle geçildiğinde ek maliyet getirmeyecektir. Bu konuda ne düşünüyorsunuz? Ayrıca kamulaştırma bedelleri asgariye inmez mi?

6. Bursa-Yenişehir yolunu ne zaman bitirmeyi düşünüyorsunuz?

7. Bursa-Karacabey yolunun trafik yoğunluğun da dikkate alınarak bir an önce bitirilmesi gerekmez mi?

8. Bursa-İnegöl yolu ne zaman bitirilecek? Konulan ödeneklerin yeterli olduğuna inanıyor musunuz?

Cevaplar :

İstanbul-Bursa-Balıkesir-İzmir Otoyolunun bir kesimini oluşturan Bursa Çevre yolu, Bursa girişinde doğu ve batı olmak üzere ikiye ayrılmaktadır. Çevre yolunun batıya yönelen birinci kısmı, Bursa İlini kuzeyden sınırlayan yatık eğimli tepelik alanlar ile Bursa ovasının kenar zonlarının arasıdan geçmektedir. Bursa Çevre Yolu güzergâhının ikinci kısmı ise Bursa ovasını kuzeyden sınırlayan ve doğu-batı doğrultusunda uzanan dağlık alanın eteklerinden geçmektedir. Yukarıda belirtildiği şekilde Bursa ovasının kenarından geçirilen Bursa Çevre Yolu güzergâhının tespitinde izlenen temel prensiplerin, ovanın bölünmemesi ve ziraat alanlarına zarar verilmemesi, olduğu görülmektedir.

Bu doğrultuda;

1. Ön proje çalışmaları Haziran 1993 yılında, uygulama projesi çalışmaları Mayıs 1997 yılında başlatılan Bursa Çevre Yolunun yapımı Eylül 1998 yılında ihale edilmiştir. Ağır zemin koşullarının ve Kuzey Anadolu Fay Hattının güney kolunun proje alanından geçmesi nedeniyle güzergâhın ikinci kısmında yer alan İsmetiye Tünelinin iptal edilmesi amacıyla, yapılması zorunlu olan proje tadilatının dışında, bu aşamada başka bir tadilat yapılması düşünülmemektedir.

2. Bursa Çevre Yolunun ovanın üzerinden 10-15 m yükseklikte bir viyadükle geçmesi halinde, yüksek olmayan dolgularla geçirilmiş olan mevcut güzergâha göre yapım maliyeti oldukça yüksek olacaktır.

Ayrıca mevcut güzergâhın projelendirilmesi sırasında ziraî faaliyetlerin engellenmemesi açısından otoyolun üstünden ve altından yeterli sayıda geçit verilmiş ve ilgili kurumlar ile temasa geçilerek kanal v.b iletim yapılarının sürekliliğinin sağlanması amacıyla gerekli projelendirme yapılmıştır.

3 ve 4. Bursa Çevre Yolu, kamulaşltırma sınırları boyunca tel çitlerle çevrilerek giriş-çıkışları sınırlandırılacak olan ve sadece kavşaklar aracılığıyla trafiğin katılma ve ayrılmasını sağlayan erişme kontrollu otoyoldur. Mevcut yerleşimlerin otoyola bağlanması amacıyla otoyol güzergâhı boyunca 6 adet kavşak projelendirilmiştir. Otoyola giriş ve çıkışların sadece bağlantı yolu kavşaklarından yapılabileceğinden, otoyol, (viyadük veya dolgu ile geçirilmiş olmasının önemi olmamakla birlikte), çevresinde yapılaşmayı teşvik edecek bir unsur değildir. Arzu edilmeyen yapılaşmanın engellenmesi konusu ise Bursa Büyükşehir Belediyesinin sorumluluğu altında bulunan ve sözkonusu Belediyenin çalışmaları ile çözümlenmesi gereken bir konudur.

5. İkinci maddede de belirtildiği gibi viyadük ile geçilen bir güzergâhın yapım maliyeti dolgu ile geçilen aynı güzergâhın yapım maliyetine göre oldukça fazladır. Ayrıca viyadük temellerinin kazıklı olmasını gerektiren ova kısmındaki zemin koşulları da gözönüne alındığında sanat yapısı maliyetinin daha yüksek olacağı açıktır.

Otoyol güzergâhının viyadükle geçirilmesi durumunda kamulaştırma genişliği asgariye indirilmiş olacaktır. Bununla birlikte, otoyolun işgal ettiği arazi sınıfının, kamulaştırma bedelini etkileyen en önemli faktör olduğuna göre, ova kısmından, I inci sınıf tarım arazisinden viyadük ile geçirilen güzergâha ait kamulaştırma bedeli, ovanın kenarından geçirilen güzergâha ait kamulaştırma bedelinden daha yüksek olabilecektir.

6 ve 7. Bursa-Yenişehir ve Bursa-Karacabey yollarının bitiş tarihi sözleşmesine göre 30.11.2000 olarak tespit edilmiştir. Ancak Bütçe imkânlarının kısıtlı oluşu ve Karayollarına verilen ödeneklerin yetersiz olması nedeniyle işin bitim tarihi ileriki yıllara sarkabilmektedir. Yeterli ödenek verilmesi halinde sözkonusu yol 2001 yılında bitirilebilecektir.

8. Bursa-İnegöl Yolunun bitiş tarihi sözleşmesine göre 2002 olarak tespit edilmiştir. Ancak, Bütçe imkânlarının kısıtlı oluşu ve Karayollarına verilen ödeneklerin yetersiz olması nedeniyle işin bitim tarihi ileriki yıllara sarkabilecektir. Yeterli ödenek verilmesi halinde sözkonusu yol 2002 yılında bitirilebilecektir.

21. – Adana Milletvekili Yakup Budak’ın, pamuk üreticisine destekleme primi verilip verilmeyeceğine ilişkin sorusu ve Sanayi ve Ticaret Bakanı Ahmet Kenan Tanrıkulu’nun cevabı (7/762)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın Sanayi ve Ticaret Bakanı Sayın Ahmet Kenan Tanrıkulu tarafından yazılı cevaplandırılmasına delaletlerinizi arz ederim. 19.10.1999

Yakup Budak Adana

Bilindiği üzere Çukurova pamuğu alım fiyatı 205 000 TL olarak açıklanmıştır. Ancak Çukurovalı çiftçilerimiz pamuğunu bu fiyatın çok altında satmaktadır. Çiftçilerimiz ürün maliyetini karşılamayan bu fiyatlardan dolayı mağdur durumdadır. Çiftçilerimiz traktörünü ve tarlasını satmayla karşı karşıya kalmıştır.

Geçen yıl çiftçilerimize biraz da olsa katkı sağlamak amacıyla Destekleme Primi verilmişti. Bu sene pamuk hasadı bitmesine rağmen Destekleme Priminden bahsedilmemektedir.

1. Bu sene Destekleme Primi vermeyi düşünüyor musunuz?

2. Düşünüyor iseniz ne kadar Destekleme Primi vermeyi planlıyorsunuz?

3. Destekleme Primi vermeyi planlıyorsanız ödeme şekli ve ödeme takvimi ne şekilde olacaktır?

T.C. Sanayi ve Ticaret Bakanlığı 25.11.1999 Basın ve Halkla İlişkiler Müşavirliği Sayı : B.14.0.BHİ.01-468

Konu : Yazılı soru önergesi

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

İlgi : 1.11.1999 tarih ve A.01.0.GNS.0.10.00.02-7/762-2254/5997 sayılı yazınız.

Adana Milletvekili Yakup Budak’ın, “Pamuk üreticisine destekleme primi verilip verilmeyeceğine” ilişkin olarak tarafımdan cevaplandırılmasını istediği (7/762) esas no.lu yazılı soru önergesiyle ilgili cevabımız ekte takdim edilmiştir.

Bilgilerinizi ve gereğini arz ederim.

Ahmet Kenan Tanrıkulu Sanayi ve Ticaret Bakanı

Adana Milletvekili Sayın Yakup Budak’ın Yazılı Sorularına İlişkin Cevaplarımız

Pamuk ürünü ve üreticisinin sorunları konusuna yakın ilgi göstermenizden dolayı teşekkür ederiz.

Bakanlığımızca da konu hassasiyetle değerlendirilmekte ve gelişmeler yakından izlenmektedir. Bu çerçevede 7/762-2254 sayılı yazılı önergenizde yer alan hususlarla ilgili olarak aşağıdaki bilgilerin verilmesi yararlı görülmektedir.

Bilindiği üzere, dünya üretiminde 6 ncı sırada bulunduğumuz pamuk ürününde, tüm dünyayı etkileyen ve başta tekstil sektöründe talep daralmasına yol açan ekonomik krize bağlı olarak fiyatlar hem içeride hem dışarıda büyük düşüş göstermiş ve son 13 yılın en düşük seviyesine gelmiştir. Bu durum tarım satış kooperatiflerinde satış ve stok sorunu yaratmış, üreticiler açısından da büyük kaygılara yol açmıştır.

İç ve dış piyasalarda yaşanan olumsuzluklara karşın bu dönem üreticinin mağduriyetinin önlenmesi, piyasa istikrarının sağlanması ve spekülatif uygulamalarla karşılaşılmaması bakımından, birliklerce alımlara başlanılmadan alım fiyatları 8.9.1999 tarihinde açıklanmıştır.

Bu çerçevede, 1994 yılından bu yana devlet adına destekleme alımı yapmayan ve yoğunlukla hazineden kullandıkları % 50 faizli DFİF kredileriyle kendi nam ve hesabına ürün almak durumunda bulunan birliklerin, üreticilerin korunması fonksiyonlarının yanı sıra kendi malî yapılarını koruması ve piyasa koşullarında çalışmak zorunda bulundukları için 230 000 TL/kg, GAP pamuğu için 215 000 TL/kg ve Çukurova pamuğu için 205 000 TL/kg olarak tespit edilmiştir.

Ayrıca, olumsuz piyasa koşulları gözetilerek, üreticilerin mağdur olmamaları için prim uygulaması yanında birliklerce alınabilecek pamuk miktarı öngörülmüş ve bu konuda ihtiyaç duyulan DFİF kredisi talebi birlik alımlarına başlanılmadan önce Hazine Müsteşarlığına iletilmiştir.

Öte yandan, subjektif ve yöreden yöreye farklı olmakla birlikte ülkemiz pamuk üretim maliyetlerinin, bugünkü dünya fiyatları düzeyinde veya üstünde bulunduğu tahmin edilmekte ve bu nedenle 1999/2000 üretim sezonunda olumsuz piyasa koşullarının etkisini azaltmak, sanayicinin rekabet gücü ile ülkemiz pamuk üreticisinin gelir düzeyini mümkün olduğu ölçüde koruyabilmek amacıyla, çıkarılacak Bakanlar Kurulu Kararına bağlı olarak tüm pamuk üreticilerine destekleme primi ödenmesi ve bunun için gerekli kaynağın da 2000 malî yılı bütçesine konulacak ödenekten karşılanması kararlaştırılmıştır.

Bu çerçevede, tarımsal destekleme çalışması yapma görevi mevcut hukuksal düzenlemelere göre Tarım ve Köyişleri Bakanlığı ile Hazine Müsteşarlığına tevdi edilmiş olduğundan, Sanayi ve Ticaret Bakanlığı ilgili bir kamu kuruluşu olarak üreticinin mağdur olmaması için gerekli çalışmaları yaparak sonuçlandırılmak üzere ilgili kuruluşlara göndermiştir.

22. — Sinop Milletvekili Kadir Bozkurt’un, Beykoz Deri Kundura Fabrikasının kapatılma kararına ilişkin Başbakandan sorusu ve Devlet Bakanı Yüksel Yalova’nın cevabı (7/765)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorumun Başbakan Sayın Bülent Ecevit tarafından yazılı olarak cevaplandırılmasını arz ederim.

Özelleştirme İdaresi 183 000 m2 kapalı alana, sahip 1812 yılında kurulmuş, günümüzde modern teknoloji ile çalışan Beykoz Deri Kundura Fabrikasını kapatma ve İstanbul Teknik Üniversitesine devretme kararını esefle öğrenmiş bulunuyoruz. Günümüz Avrupasında böyle sanayiler koruma altına alınırken ülkemiz için aynı şeyi söylemenin mümkün olmadığı açıktır.

Bu kararın sosyal devlet anlayışı ile bağdaşmadığı da ortadadır. Bu fabrika da 4 üncü kuşak işçiler çalışmakta, bu demektir ki Beykoz’lu 750 işçinin ömürleri bu fabrikada geçmiştir. Ayrıca bu alanın İstanbul Teknik Üniversitesine devri yapılsa bile üretimi durdurmaya, 750 işçiyi kapıya koymaya ne gerek vardır. Özetle;

1. Bu karar Anayasanın 49 uncu maddesi ile (çalışma, herkesin hakkı ve ödevidir. Devlet çalışanların hayat seviyesini yükseltmek, çalışma hayatını geliştirmek için çalışanları korumak, çalışmayı desteklemek ve işsizliği önlemeye elverişli ekonomik bir ortam yaratmak için gerekli tedbirleri alır.) çelişmekte midir?

2. Teknik Üniversiteye devri yapılmış olsa bile üretimi durdurmaya gerek var mıdır?

3. Üretimin 20 000-25 000 metrekarelik bir kapalı alanda sürdürülmesi mümkün değil midir?

4. Özelleştirme Yüksek Kurulu kararı alınırken ilgili sendikanın görüşüne başvurulmuş mudur?

5. 12.10.1999 tarihinde Özelleştirme Yüksek Kurulu kararı alınıp ay sonunda fabrikanın kapatılması, üretimin durdurulması dünyanın neresinde görülmüştür?

Kadir Bozkurt

Sinop

T.C.

Devlet Bakanlığı 25.11.1999

Sayı : B.02.0.006/01-1345

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

İlgi : a) 1.11.1999 tarih ve KAN.KAR.MD.A.01.0.GNS.0.10.00.02-7/765-2259/6002 sayılı yazınız.

b) Başbakanlık Kanunlar ve Kararlar Dairesi Genel Müdürlüğünün 5.11.1999 tarih ve B.02.0. KKG.0.12/106-83-11/5494 sayılı yazısı.

Sinop Milletvekili Kadir Bozkurt’un Sayın Başbakanımıza tevcih ettiği, Sayın Başbakanımızın da tarafımdan cevaplandırılmasını istediği 7/765 esas sayılı soru önergesi incelenmiştir.

Bilindiği gibi 24.11.1999 tarihinde kabul edilen ve 27.11.1994 yılında yayımlanarak yürürlüğe giren 4046 sayılı “Özelleştirme Uygulamalarının Düzenlenmesine ve Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun” da “Amaç ve Kapsam” başlıklı 1/e maddesinde “..... özelleştirme uygulamaları sonucu işsiz kalabileceklerine malî ve sosyal haklar sağlanması” Kanunun amaçları arasında sayılmış; yine “ilkeler” başlıklı 2/a maddesinde ise : “doğabilecek istihdam azalmaları ile ilgili olarak mevcut Kanunlarda veya toplu iş sözleşmelerinde öngörülen tazminatlara ek olarak iş kaybı tazminatı verilmesi” ilke olarak benimsenmiştir. Mezkûr Kanunun uygulama maddesi olarak tanzim edilen 21 inci maddesinde ise özelleştirme kapsamına alınan kuruluşlarda bir hizmet akdine dayalı olarak ücret karşılığı çalışırken bu kuruluşların özelleştirmeye hazırlanması, özelleştirilmesi, küçültülmesi, faaliyetlerinin kısmen ve tamamen durdurulması, süreli veya süresiz olarak kapatılması veya tasfiye edilmesi nedenleriyle hizmet akitleri sona eren çalışanların durumları ile ilgili olarak “Amaçlar” ve “İlkeler” bülümünde benimsenen diğer kanunî tazminatlarının yanı sıra iş kaybı tazminatı ödenmesi ve yeni iş bulma, meslek geliştirme, edindirme ve yetiştirme, eğitim hizmetleri verme konusunda ayrıntılı bir düzenlemeye girilmiştir.

Bu işletmede bulunan Deri ve Sunî Kösele Ünitelerinin faaliyetleri 1998 tarihinden beri Atık Su Üretim tesisinin kurulamamış olması nedeniyle Çevre Bakanlığınca durdurulmuştur. İşletmede üretim yapabilecek durumda olmayan ve verimli çalışabilmesi için köklü bir modernizasyona ihtiyacı bulunan deri ünitesi ile birlikte ekonomik ömrünü tamamlamış olan sunî kösele, lastik ve solüsyon üniteleri tasfiye edilecek, İşletmedeki Kundura Üretim Ünitesi ise Holdinge ait Van, Sarıkamış ve Tercan ayakkabı işletmelerine nakledilecek olup, bu suretle işletmelerdeki makine parkları takviye edilerek üretim bantları kısmen de olsa modernize edilecek, böylece üretim kalitesi ve istihdam daha iyi şartlara kavuşturulacaktır. Beykoz İşletmesinde üretilmekte olan, Millî Savunma Bakanlığı, Emniyet Genel Müdürlüğü ve Jandarma Genel Komutanlığı siparişleri de bu işletmelerde üretilebilecektir.

İstanbul 3 no.’lu Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kurulu tarafından işletmenin de yeraldığı bölge 15.11.1995 tarihinde Doğal Sit Alanı ilân edilmiştir. Ayrıca, Deniz Kuvvetleri Komutanlığı bölgenin “Askerî Güvenlik Bölgesi” içerisinde olduğunu belirterek yapılacak her türlü inşaat ve tadilat işlerinde Komutanlığın iznini arayacağını ifade etmiştir. Ancak, İstanbul Teknik Üniversitesinin (İTÜ) oluşturacağı yeni organizasyonda Beykoz Kampüsünde; Geniş Tabanlı Yüksek Düzey Sayısal Hesaplama ve Bilgi İşlem Ulusal Merkezi, Bilişim Enstitüsü, Moleküler, Biyoloji ve Genetik Mühendisliği Araştırma Enstitüsü, Deniz Araştırma Merkezi, Gıda Kalite Kontrolü ve Teknolojisi Geliştirme Merkezi, Mekatronig Araştırma Enstitüsü, Titreşim ve Akustik Araştırmaları Merkezi, Yapım Yönetimi ve Teknolojileri Merkezi, İnsan Kaynakları Geliştirme ve Araştırma Merkezi, Malzeme Karakterizasyon Merkezi, GSP Araştırmaları Merkezi ünitelerinin yer alması öngörülmektedir. Bu çerçevede, yukarıda belirtilen projelerin hayata geçirilmesi için Beykoz İşletmesine ait tüm alanın kullanılması bir zaruret olarak görülmektedir.

Sözkonusu Özelleştirme Yüksek Kurulu Kararı istihsal edilmeden önce holdingin görüşleri dikkate alınmıştır. Özelleştirme çalışmaları devam etmekte olan holdingin büyük finansman sıkıntısı içinde bulunması nedeniyle sermayesi 75 trilyon TL’den 150 trilyon TL’ye çıkarılmış olup, Özelleştirme Fonundan holdinge sermaye borcuna mahsuben bugüne kadar 110 trilyon TL aktarılmış, fakat bu kaynaklar da holding cari giderlerinin karşılanmasında kullanılır hale gelmiştir. Bu durumda sürekli teciller neticesinde eklenen faizlerle birlikte holdingin vergi borçları ödenemez boyutlara ulaşmış olup, 30.9.1999 tarihi itibariyle 43.7 trilyon TL anapara, 43.8 trilyon TL gecikme zammı olmak üzere toplam 87.5 trilyon TL’dir. Sonuçta 1999 Bütçe Kanununun 64 üncü maddesi çerçevesinde sözkonusu işletme, holdingin vergi borçlarına mahsuben, İstanbul Teknik Üniversitesine tahsis edilmek üzere, 4046 Sayılı Kanunun 2/i maddesine istinaden Maliye Bakanlığına devredilmiştir.

Fabrika henüz kapatılmamıştır, halen faaliyetine devam etmektedir.

Bilgilerinize arz ederim.

Dr. Yüksel Yalova

Devlet Bakanı

23. — Ankara Milletvekili Saffet Arıkan Bedük’ün, Marmara depreminde zarar gören vatandaşların barınma sorununa ilişkin sorusu ve Bayındırlık ve İskân Bakanı Koray Aydın’ın cevabı (7/773)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın Bayındırlık ve İskân Bakanı Sayın Koray Aydın tarafından yazılı olarak cevaplandırılması hususunda gereğini arz ederim.

Saygılarımla

Saffet Arıkan Bedük

Ankara

17 Ağustos 1999 günü meydana gelen tüm milletimizi üzüntüye boğan Marmara’da meydana gelen deprem felaketinde onbinlerce vatandaşımız hayatını kaybetmiş, yüzbinlerce vatandaşımız yaralanmış ve mağdur olmuştur.

Vatandaşlarımızın, kış mevsiminin gelmesiyle yaşam şartları ağırlaşan ve ivedilikle çözüme kavuşturulması gereken barınma ihtiyaçlarının giderilmesi için :

1. Aldığınız tedbirler nelerdir?

2. Kaç adet prefabrik konut yapılacaktır? Nerelere kurulacaktır? Prefabrik konutlarda uygulanacak standart nedir? Prefabrik konutlar oturulabilir halde ne zaman teslim edilecektir?

3. Prefabrik konut yapmak isteyen vatandaşlarımız var mıdır? Varsa toplam kaç tane, nerelerde bu yardım işlemini yapmak istemektedir? Bu hayır severlerin yapacakları prefabrik konutların yer teslimi yapılmış mıdır? Kaç adedi yapılmıştır? Yer gösterimi yapılmayanların şimdiye kadar gecikmesinin nedeni nedir? Hayır severlere yer gösterimi ve teslim işlemi ne zaman yapılacaktır?

4. 17 Ekim 1999 tarihinde anahtarları verilen prefabrik konutlar oturulamaz durumda mıdır? Verilen anahtarların tekrar toplandığı doğru mudur? Toplanma işlemi ne amaçla yapılmıştır? Altyapısının tamamlanmadığı ve örnek konutlara benzemeyen prefabrik konutların yapımı 17 Ekim 1999 tarihinden sonra neden durmuştur. Teslim edilecek konuttan fazla depremzede vatandaşı anahtar vereceğiz diye vaadle çağrıldığı doğru mudur?

T.C.

Bayındırlık ve İskân Bakanlığı

Araştırma, Planlama ve Koordinasyon

Kurulu Başkanlığı 30.11.1999

Sayı : B.09.0.APK.0.22.00.00.17/1038

Konu : Ankara Milletvekili Saffet Arıkan Bedük’ün

yazılı soru önergesi

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

İlgi : TBMM Genel Sekreterliğinin 1.11.1999 tarih ve KAN.KAR.MD: A .01 . 0. GNS. 0. 10. 00.02-2425 sayılı yazısı.

İlgi yazı ekinde alınan, Ankara Milletvekili Saffet Arıkan Bedük’ün, Marmara depreminde zarar gören vatandaşlarımızın barınma sorunu konusunda, Bakanlığıma yöneltilmiş olduğu TBMM 7/773 esas sayılı yazılı soru önergesi incelenmiş olup, bu husustaki bilgiler soru, cevap halinde aşağıda sunulmuştur.

Sorular ve Cevaplar

17 Ağustos 1999 günü meydana gelen tüm milletimizi üzüntüye boğan Marmara deprem felaketinde onbinlerce vatandaşımız hayatını kaybetmiş, yüzbinlerce vatandaşımız yaralanmış ve mağdur olmuştur.

Vatandaşlarımızın, kış mevsiminin gelmesiyle yaşam şartları ağırlaşan ve ivedilikle çözüme kavuşturulması gereken barınma ihtiyaçlarının giderilmesi için;

1. Aldığınız tedbirler nelerdir?

Cevap 1. Konutları yıkık, ağır ve orta hasarlı depremzede vatandaşlarımızın barınma ihtiyaçlarının giderilmesi ve ağırlaşan kış şartlarında rahat edebilmeleri için öncelikli olarak alınan tedbirler şunlardır;

a) Bir yıl süreyle 100 000 000 TL kira yardımı verilmesi,

b) Kış şartlarına dayanıklı çadır temini,

c) Geçici iskân için prefabrike konut yapımı,

d) Kamu kurum ve kuruluşlarına ait sosyal tesislere yerleştirilmeleri,

gibi dört alternatif hizmet depremzede vatandaşlarımıza sunulmuştur.

Ancak, 17.8.1999 tarihinde meydana gelen deprem felaketinin, gerek nüfus ve gerekse yapılaşmanın yoğun olduğu bölgeleri etkilemesi sebebiyle, ülkemizde ilk kez geçici iskân amaçlı çok sayıda konut yapımının gereği ortaya çıkmıştır.

Buna rağmen, vatandaşlarımızın kış şartlarının etkisinden kurtarılması amacıyla yaptırılmakta olan geçici prefabrik konut inşaatları için özel olarak görevlendirilen kontrol elemanlarının yanısıra her kademedeki Bakanlığımız personelinin titiz takip ve denetimi altında, çalışmalara süratle devam edilmektedir.

Diğer bir taraftan inşaatı tamamlanan prefabrike konutlara, vatandaşlarımızın yerleşmeleri sağlanmaktadır.

Soru 2. Kaç adet prefabrik konut yapılacaktır? Nerelere kurulacaktır? Prefabrik konutlarda uygulanacak standart nedir? Prefabrik konutları oturulabilir halde ne zaman teslim edilecektir?

Cevap 2. Devlet İstatistik Enstitüsüne yaptırılan anket sonuçları dikkate alınarak Bakanlığımızca 26 000 prefabrike konut ihale edilmiştir. Sözkonusu konutlar en az 30 m2 olarak, iki oda, tuvalet ve banyodan müteşekkil olup, bu konutlar; depremin etkilediği yapı ve nüfus yoğunluğuna göre seçimi yapılan bölgelerde (Bolu, Sakarya, Kocaeli, Yalova illeri ve çevresinde) inşa edilmektedir.

Konutlar, alt yapısı (kanalizasyon, su, elektrik ara yolları) tamamlanmış bir şekilde banyo, wc, mutfak ve ayrıca; yaşama-yatma (iki hacimli) birimlerden oluşmaktadır. Soğuk ve sıcağa karşı yalıtımlı olan konutların ısıtılması da sağlanmaktadır.

Böylece; bahsigeçen prefabrike konutlar bir ailenin her türlü ihtiyacını karşılayacak standart ve konfora haiz bulunmakta olup, konutlar programlanan hedefler doğrultusunda, 30.11.1999 tarihine kadar tamamlanarak, noksansız bir şekilde vatandaşlarımıza teslim edilmiş olacaktır.

Soru 3. Prefabrik konut yapmak isteyen vatandaşlarımız var mıdır? Varsa toplam kaç tane, nerelerde bu yardım işlemi yapmak istemektedir? Bu hayır severlerin yapacakları prefabrik konutların yer teslimi yapılmış mıdır? Kaç adedi yapılmıştır? Yer gösterimi yapılmayanların şimdiye kadar gecikmesinin nedeni nedir? Hayır severlere yer gösterimi ve teslim işlemi ne zaman yapılacaktır?

Cevap 3. Prefabrike konut yapmak isteyen vatandaşlarımız ile özel kuruluşlardan müracatta bulunanlara yer teslimi yapılmış olup, bununla ilgili mevki ve miktarları gösteren konut icmali ile izleme tablosu ekte sunulmuştur.

Soru 4. 17 Ekim 1999 tarihinde anahtarları verilen prefabrik konutlar oturulamaz durumda mıdır? Verilen anahtarların tekrar toplandığı doğru mudur? Toplanma işlemi ne amaçla yapılmıştır? Altyapısının tamamlanmadığı ve örnek konutlara benzemeyen prefabrik konutların yapımı 17 Ekim 1999 tarihinden sonra neden durmuştur. Teslim edilecek konuttan fazla depremzede vatandaşı anahtar vereceğiz diye vaadle çağrıldığı doğru mudur?

Cevap 4. Önceden teslim edilen konutların oturulamaz durumda olması sözkonusu değildir. Bakanlığımızca yaptırılan prefabrike konutlarda tip proje uygulanmıştır. Gerek alt yapı ve gerekse prefabrike konut inşaatı faaliyetlerinde bir yavaşlama olmamıştır. Teslim edilecek konut adedinden fazlası için depremzede vatandaşlarımıza herhangi bir vaatte bulunulmamıştır. Kaldı ki, ihtiyaç halinde ilave konut yapımına gidilmesi mümkün olabilecektir.

Bilgi ve gereğini arz ederim.

Koray Aydın

Bayındırlık ve İskân Bakanı

 

 

24. – Balıkesir Milletvekili İsmail Özgün’ün, Balıkesir Millî Eğitim Müdürü hakkında ortaya atılan iddialara ilişkin sorusu ve Millî Eğitim Bakanı Metin Bostancıoğlu’nun cevabı (7/774)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın aracılığınız ile Millî Eğitim Bakanı tarafından yazılı olarak cevaplandırılmasını saygılarımla arz ve talep ederim. 21.10.1999

İsmail Özgün

Balıkesir

Sorular :

1. Uzun süreden beri Balıkesir Millî Eğitim Müdürlüğü bünyesinde kıyım derecesine varan atamalar yapıldığı ve sol kadrolaşmanın olduğu ileri sürülerek Millî Eğitim Müdürü Alparslan Peker hakkında basında birtakım suçlamalar yer almaktadır. Son olarak MHP Balıkesir İl Başkanı Adnan Gencer benzer bir suçlamada bulunarak, 6 Millî Eğitim İlçe Müdürünün görevden alındığını, 1 300’e yakın öğretmenin haksız tayinlere maruz kaldığını, görevlendirme adı altında merkeze gelme hakları olmadığı halde pek çok öğretmenin sırası gelen öğretmenlerin haklarını çiğneyerek merkeze alındığını, bu davranışların hak, hukuk ve adalet ile uzaktan yakından bir alakasının olmadığını, bunun, kelimenin tam anlamıyla kıyım olduğunu, bu kıyım ile de Balıkesir’in inim inim inlediğini ifade etmektedir.

İleri sürülen bu hususlar doğru mudur?Eğer doğru ise Millî Eğitim Müdürü bu gücü nereden almaktadır?

2. Hukuka ve adalete aykırı işlemler yapmakla suçlanan Millî Eğitim Müdürünü görevden almayı düşünüyor musunuz?

T.C.

Millî Eğitim Bakanlığı 29.11.1999

Araştırma, Planlama ve Koordinasyon

Kurulu Başkanlığı

Sayı :B.08.0.APK.0.03.05.00-03/3229

Konu :Soru önergesi

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

İlgi :TBMMBaşkanlığının 1.11.1999 tarih ve A.01.0.GNS.0.10.00.02-2424-7/774-2272/6035 sayılı yazısı.

Balıkesir Milletvekili Sayın İsmail Özgün’ün “Balıkesir Millî Eğitim Müdürü hakkında ortaya atılan iddialara ilişkin” yazılı soru önergesi incelenmiştir.

1. İlçe Millî Eğitim Müdürlerine ilişkin atama yetkisi, 3797 sayılı Millî Eğitim Bakanlığı Teşkilât ve Görevleri Hakkındaki Kanunun 61 inci maddesine göre Bakana aittir. Bunların atama, görevde yükselme ve görevden alınmaları 99/12654 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı ile 30.4.1999 tarihinde yürürlüğe konulan “Millî Eğitim Bakanlığı Yönetici Atama, Değerlendirme, Görevde Yükselme ve Yer Değiştirme Yönetmeliği”nde belirtilen usul ve esaslara göre gerçekleştirilmektedir.

Balıkesir İlinin Gömeç, Dursunbey, Susurluk ve Kepsut İlçe Millî Eğitim Müdürleri, sorumluluklarına verilen görevleri ilgili mevzuat hükümlerine göre yürütmedikleri için açılan soruşturma sonucu getirilen, yöneticilik görevlerinin üzerlerinden alınması teklifine dayalı olarak, görevlerinden alınmışlardır. Ancak, Gömeç, Dursunbey ve Susurluk İlçe Millî Eğitim Müdürlerinin görevden alınmalarına ilişkin yapılan işlemin tebliği durdurularak ilgililerin durumlarının incelenmesi için yeniden Bakanlık müfettişleri görevlendirilmiş olmakla birlikte Susurluk İlçe Millî Eğitim Müdürünün 16.9.1999 tarihinde görevinden ayrıldığı anlaşılmıştır. Sözkonusu İlçe Millî Eğitim Müdürleri hakkında müfettişlerce sürdürülen inceleme sonucuna göre işlem yapılacaktır. İvrindi İlçe Millî Eğitim Müdürü de 1998 genel denetim raporunun “orta” derece ile değerlendirilmesi ve Valilik teklifine dayalı olarak görevlerinden alınmıştır. Gönen İlçe Millî Eğitim Müdürü ise kamu yararı ve hizmetin gereği Amasya İlinin Göynücek İlçe Millî Eğitim Müdürlüğüne atanmış, atamasına karşı açmış olduğu idarî davada yürütmenin durdurulması kararı verilmesi üzerine eski görevine iade edilmiş, bu karara karşı Bakanlığımızca yapılan itirazın kabulü sonucunda, Göynücek İlçe Millî Eğitim Müdürlüğüne tekrar alınmıştır.

Ayrıca Balıkesir’de öğretmenlerin, yürürlükteki mevzuata uygun olarak 656’sının sırası geldiğinden, 194’ünün özrü olduğundan, 32’sinin idarî teklif ve soruşturma sonucuna göre, 23’ünün ise branş değişikliği olduğundan görev yerleri değiştirilmiş, 314 öğretmenin de görevlendirmeleri yapılmıştır.

2. Balıkesir’deki atamalar yürürlükteki mevzuata uygun olup, hukukun gereği yerine getirilmiştir.

Bilgilerinize arz ederim.

Metin Bostancıoğlu

Millî Eğitim Bakanı

25. – Trabzon Milletvekili Şeref Malkoç’un, ortaöğretim kurumlarında okutulan ders kitaplarına ilişkin sorusu ve Millî Eğitim Bakanı Metin Bostancıoğlu’nun cevabı (7/777)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın Millî Eğitim Bakanı Sayın Metin Bostancıoğlu tarafından yazılı olarak cevaplandırılmasını delaletlerinize arz ederim.

Şeref Malkoç

Trabzon

Bakanlığınıza bağlı ortaöğretim okullarında;

1. Okul kitaplarında Bakanlığınızca uygulanan ve hedeflenen politikalarınız nelerdir?

2. Aynı okulda ve aynı branşta 4-5 kitabın okutulmasının eğitim ve öğretim yönüyle mahzurları var mıdır?

3. 1999-2000 yılı ders müfredatlarına havi kitapların bulunmadığı okul veya il var mıdır?

T.C.

Millî Eğitim Bakanlığı 29.11.1999

Araştırma, Planlama ve Koordinasyon

Kurulu Başkanlığı

Sayı :B.08.0.APK.0.03.05.00-03/3224

Konu :Soru önergesi

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

İlgi :TBMMBaşkanlığının 1.11.1999 tarih ve A.01.0.GNS.0.10.00.02-2424-7/777-2276/6039 sayılı yazısı.

Trabzon Milletvekili Sayın Şeref Malkoç’un “Ortaöğretim kurumlarında okutulan ders kitaplarına ilişkin” yazılı soru önergesi incelenmiştir.

1. Millî Eğitimin genel amacı, temel ilkeleri, Atatürk devrim ve ilkeleri ile öğretim programları doğrultusunda Bakanlığımız veya özel kesimce hazırlanan ders kitapları, Millî Eğitim Bakanlığı Ders Kitapları Yönetmeliği hükümleri çerçevesinde bilimsel içerik, eğitsel tasarım, görsel tasarım, dil ve anlatım ile ölçme ve değerlendirme yönünden incelenmekte ve ders kitaplarının hazırlanmasında ve incelenmesinde “Öğrenci merkezli eğitim” ilkesine uygun bilgi işleme yöntemlerinin kullanılmasına dikkat edilmektedir. Eğitim öğretim sürecinde ders kitaplarından daha rasyonel faydalanabilmek için kitapların “Öğretmen Kılavuzu”, “Öğrenci Çalışma Kitabı”, “Ders Kitabı” olarak hazırlanması uygulamasına başlanmıştır. Yine ders kitaplarının; Bakanlığımız uzmanları ile akademisyenlerin katılımı ile hazırlanması öngörülmüş ve böyle bir çalışma başarı ile tamamlanmıştır.

Millî Eğitim Bakanlığı Ders Kitapları Yönetmeliği üzerinde çalışma yapılmaktadır. Bu çalışmayla, daha bilimsel ve nitelikli ders kitaplarının hazırlanması hedeflenmektedir.

2. Eğitim kurumlarında, Millî Eğitim Bakanlığı Ders Kitapları Yönetmeliği hükümlerine göre incelenerek kabul edilen ders kitapları okutulmaktadır. Bu kitapların her ders ve her sınıf için dört, beş veya daha fazla sayıda olması; tüm ders kitaplarının aynı işlem basamağından geçirilme zorunluluğu nedeniyle eğitim ve öğretim açısından sakınca oluşturmamaktadır. Kabul edilen ders kitapları tebliğler dergisinde yayımlanır. Bu kitaplardan bir tanesi ilköğretim ve ortaöğretim kurumlarında ilgili sınıf ve branş öğretmenleri tarafından seçilir. Sınıf öğretmeni ve branş öğretmeni, seçtikleri kitabın seçme gerekçeleri konusunda zümre öğretmenler kuruluna bilgi verirler.

3. 1999-2000 öğretim yılında uygulanan ortaöğretim programları doğrultusunda hazırlanan ve Millî Eğitim Bakanlığı Ders Kitapları Yönetmeliği hükümlerine göre incelenerek kabul edilmiş ve usulüne uygun olarak eğitim kurumlarınca seçilen ders kitabı ilk veya ortaöğretim kurumlarında okutulmaktadır. Ancak ders kitaplarının hazırlanması kolay ve basit bir süreç olmadığından, program değişikliği veya yeni hazırlanmış programlar için bazı alanlardaki dersler için; daha önce kabul edilen veya Millî Eğitim Bakanlığı Eğitim Araçları İnceleme Yönetmeliğine göre tavsiye alan kitaplardan da yararlanılmaktadır.

Bilgilerinize arz ederim.

Metin Bostancıoğlu

Millî Eğitim Bakanı

26. – Hatay Milletvekili Metin Kalkan’ın, YÖK’ün bazı uygulamalarına ve İstanbul Üniversitesi ile ilgili basında çıkan bazı iddialara ilişkin Başbakandan sorusu ve Millî Eğitim Bakanı Metin Bostancıoğlu’nun cevabı (7/778)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın Başbakan Sayın Bülent Ecevit tarafından yazılı olarak cevaplandırılmasını saygılarımla arz ederim.

S. Metin Kalkan

Hatay

1. Son 5 yılda YÖKtarafından kullanılan dış kredilerin miktarı ne kadardır?

2. Son 5 yılda YÖKtarafından sonuçlandırılan Proje ve Bilimsel çalışmalar kaç tanedir ve adları nelerdir?

3. Yurt dışından alınan diplomaların denklik işlemleri hangi kriterlere göre yapılmaktadır?

4. Daha önce denklik işlemleri kabul edilen diplomalar hangi yasal dayanakla iptal edilmiştir?

5. Diploma alınıp da YÖK’e başvurusu yapılıp fakat denkliği kabul edilmeyen üniversiteler ve bunların bağlı olduğu ülkeler hangileridir? Bu ülkelerle kültür antlaşmamız var mıdır?

6. Son 5 yılda YÖK tarafından yurt dışına gönderilen eleman sayısı kaçtır?

7. Gönderilen elemanlardan süresi dolmadan geri çağrılanlar var mıdır? Varsa hangi sebeplerle geri çağrılmıştır?

8. YÖK’te baskı kapasitesi yüksek matbaalar varken neden ÖSYM’nin yapmış olduğu sınav soru kitapçıkları özel matbaalara bastırılmaktadır?

9. YÖKdokümantasyon merkezine alınan süreli yayınlar hangi kriterler çerçevesinde alınmaktadır?

10. Son 5 yılda süreli yayınlara ödenen para miktarı ne kadardır? Yapılan ödemeler karşılığında süreli yayınların tamamı alınmış mıdır?

11. YÖK Matbaasında usulsüz basımı yapıldığına dair basında çıkan haberler doğru mudur?Doğru ise ilgililer hakkında ne tür işlem yapılmıştır?

12. Maliye Bakanlığının 15 Aralık 1998 tarihli İstanbul Üniversitesi Denetleme raporunda belirtilen usulsüz ihale ve harcamalarla ilgili ne tür bir işlem yapılmıştır?

13. İstanbul Üniversitesi ile ilgili basında çıkan usulsüzlük ve yolsuzlukla ilgili haberler doğru mudur?Doğru ise ne tür bir işlem yapılmıştır?

14. YÖK’ün sorumsuz ve keyfî uygulamaları karşısında hangi yasal çalışmalar yapılmaktadır?

T.C.

Millî Eğitim Bakanlığı 29.11.1999

Araştırma, Planlama ve Koordinasyon

Kurulu Başkanlığı

Sayı :B.08.0.APK.0.03.05.00-03/3221

Konu :Soru önergesi

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

İlgi :a) TBMMBaşkanlığının 1.11.1999 tarih ve A.01.0.GNS.0.10.00.02-7/778-2278/6042 sayılı yazısı.

b) Başbakanlığın 5.11.1999 tarih ve B.02.0.KKG.0.12/106-93-7/5501 sayılı yazısı.

Hatay Milletvekili Sayın S. Metin Kalkan’ın Yükseköğretim Kuruluna ilişkin Sayın Başbakanımıza yönelttiği ve kendileri adına tarafımdan cevaplandırılması istenen yazılı soru önergesi incelenmiştir.

1. Son 5 yılda, YÖKtarafından Millî Eğitimi Geliştirme ve Endüstriyel Eğitim projelerinde kullanılan dış kredi miktarlarını, yıllar ve harcama kalemleri itibariyle gösteren tablolar ilişikte sunulmaktadır (Ek-1).

2. YÖK tarafından tamamlanan projeler şunlardır :

• Hizmet Öncesi Öğretmen Eğitimi

• Kamu Kaynaklarının Yükseköğretim Kurumlarına Tahsisinde Yeni Sistem Geliştirilmesi

• Akademik Değerlendirme Pilot Çalışması

• Türkiye Üniversiteleri İçin Bilişim Eğitimi Programları Geliştirilmesi

• Yükseköğretim Kurumları Arasında Uzaktan Eğitim Seçenekleri ile İlgili Fizibilite Çalışması

• Yurt Dışında Lisansüstü Eğitim Gören Araştırma Görevlilerinin, Sorunlarının Belirlenmesi

Üniversite Öğrencilerinin Aile Gelirlerinin, Eğitim Harcamalarının ve Mezuniyet Sonrası İş İmkânlarının Araştırılması

Tüm bu projelerle ilgili detaylı bilgi, YÖK tarafından Mart 1998 tarihinde basılan Türk Yüksek Öğretiminin Bugünkü Durumu adlı faaliyet raporunda belirtilmiştir. Gerek bu rapor gerekse projelerin rapor özetleri, YÖK’ün internetteki sayfasında (http:/www.yok.gov.tr) bulunmaktadır.

3. Yurt dışındaki yükseköğretim kurumlarından alınan ön lisans, lisans ve yüksek lisans düzeyindeki diplomaların denklik işlemleri, 14 Temmuz 1996 tarih ve 22696 sayılı Resmî Gazetede yayımlanan Yurt Dışı Yükseköğretim Diplomaları Denklik Yönetmeliği ile belirlenen usul ve esaslar çerçevesinde yapılmaktadır.

4. Başbakanlık, Dışişleri Bakanlığı ve Bakanlığımız tarafından YÖK’e konuyla ilgili olarak intikal ettirilen belgelerde, yurt dışındaki bazı yükseköğretim kurumlarında verilen eğitim düzeyinin düşük olduğu, öğrenci başarı değerlendirmelerinin, objektif esaslara dayanmadığı, lise mezunu olmayanların bile yüksek öğretim kurumlarına devam imkânı buldukları hususları belirtilmiştir. Ayrıca, yine bazı yüksek öğretim kurumlarından alındığı beyan edilerek YÖK’e ibraz edilen diplomaların sahte olduğu ortaya çıkmıştır. Bu nedenle, Mısır, Suriye, Suudi Arabistan, Malezya gibi ülkelerdeki bazı yükseköğretim kurumlarının YÖK’ce tanınmamasına; bu kurumlardan alınan diplomalar için daha önce düzenlenmiş olan denklik belgelerinin devam, öğrenim süresi, sınav değerlendirme ve benzeri eğitim-öğretim esasları ile bu belgelerde maddî hata bulunup bulunmadığı yönlerinden yeniden incelenmesine, bu inceleme sonucunda olumsuz bir durum belirlenmesi halinde belgenin iptaline, olumsuzluk bulunmadığı takdirde, belgenin 9 Ocak 1996 tarihli İlahiyat Uzmanlık Komisyonu Raporu doğrultusunda ön lisans denklik belgesine dönüştürülmesine karar verilmiştir. Bu konuyla ilgili olarak YÖKaleyhine açılan tüm davalarda, Danıştay tarafından YÖK lehinde karar verilmiştir. Danıştay tarafından verilen bu kararlar, YÖKtarafından yapılan işlemlerin yasal dayanağını açıkça ispatlamaktadır.

5. YÖK’ce tanınmasına karar verilen yükseköğretim kurumlarından bazılarının isimleri ve bulundukları ülkeler aşağıda belirtilmiştir. 4 üncü maddede açıklanan gerekçelerle alınan tanımama kararının, kültür anlaşmaları ile ilgisi bulunmamaktadır.

a) ABD’deki üniversitelerden alınan diplomaların denkliklerinin tanınması için ilgili üniversitenin aşağıda belirtilen bölgesel akreditasyon kuruluşlarından biri tarafından onaylanması ön koşuldur.

• Middle State Association of Colleges and Schools (MSA)

• New England Association of Schools and Colleges (NEASC)

• North Central Association of Schools and Schools (NCA)

• Northwest Association of Schools and Colleges (NASC)

• Southern Association of Colleges and Schools (SACS)

• Western Association of Schools and Colleges (WASC)

ABD’de bulunan yükseköğretim kurumlarının adları ile hangi akreditasyon kuruluşları tarafından onaylandığı, American Council on Education tarafından her yıl yayınlanan accredited Institutions of Postsecondary Education kitabında belirtilmektedir.

Diğer taraftan, yukarıdaki akreditasyon kuruluşları tarafından onaylanmasına rağmen, YÖK’ce tanınmayan üniversiteler şunlardır.

• National University

• American Intercontinental University (Eski adı American College in Los Angeles)

• Webster University

• Western International University

• Southeastern University

• Hope International University (Eski adı Pasific Christian College)

• Eckerd College

• Mount Ida College

• Hesser College

• University Of California Los Angeles-Universty Extension

b) Yükseköğretimin son yıllarında kazanç kapısı haline gelmesi nedeniyle, birçok üniversite, bulundukları ülkenin dışında da faaliyetlerini sürdürmektedir. Bunlar başlıca dört sınıfta toplanabilir.

• Üniversite Şubesi (Branch Campus) : Xülkesinde bulunan bir A yüksek öğretim kurumunun Yülkesinde A1 şubesini açarak A’nın programlarını Y ülkesinde X,Y veya başka bir Zülkesinden gelen öğrencilerin hizmetine sunması.

• Franchise Kurum (Franchised Institution/Program) : X ülkesinde bulunan bir A yükseköğretim kurumunun Y ülkesinde B yükseköğretim kurumuna A’nın programlarını uygulama yetkisi vererek B kurumunun bu programları X,Y veya başka bir Z ülkesinden gelen öğrencilerin hizmetine sunması.

• Uluslararası Kurum (International Institution) : Bulunduğu ülkenin eğitim sistemini takip etmeyen ve uluslararası programlar uygulayan kurum.

• Offshore Kurum (Offshore Institution) : Xülkesinin eğitim sistemini Y ülkesinde uygulayan ancak, X ülkesinde bir ana kampusu olmayan bağımsız bir kurum.

YÖK, Avrupa’nın çeşitli ülkelerinde faaliyet gösteren bu tip kurumları, bulundukları ülkelerin resmî makamları tarafından tanınması durumunda tanımaktadır. Bu karar çerçevesinde, Avrupa’da faaliyet gösteren birçok Amerikan üniversitesi YÖK’ce tanınmamaktadır.

c)Ders programlarında T.C. Anayasasının temel ilkeleri ve 2547 sayılı Yükseköğretim Kanununun 4 üncü ve 5 inci maddelerinde belirtilen temel amaç ve ilkelere aykırı dersler bulunan üniversiteler tanınmamaktadır. Bunlardan bazıları şunlardır :

• Mısır’daki El-Ezher Üniversitesinin Usuliddin, Dirasetül İslamiye, Seriat ve Kanun fakülteleri,

• Suudi Arabistan’daki Medine İslam Üniversitesi, İmam Muhammed Bin Suud Üniversitesi ve Umm-Al Kura Üniversitesi İlahiyat fakülteleri,

• Pakistan’daki Karaçi Ebubekir İslam Üniversitesi İlahiyat Fakültesi,

• Pakistan’daki İslamabat Uluslararası İslam Üniversitesinin tüm fakülteleri,

• Malezya’daki Malezya Uluslararası İslam Üniversitesinin tüm fakülteleri,

• Kuveyt’teki Kuveyt Üniversitesi İlahiyat Fakültesi,

• Irak’taki Bağdat Üniversitesi İlahiyat Fakültesi,

• Libya’daki İslama Davet Üniversitesi İlahiyat Fakültesi.

6. Üniversitelerin öğretim üyesi ihtiyacının karşılanması amacıyla doktora eğitimi yapmak üzere 1987 yılından beri YÖKtarafından yurt dışına gönderilen araştırma görevlilerinin, gönderildikleri ülkeleri ve sayılarını belirten tablo ilişikte gönderilmektedir. (Ek-2).

7. Yurt dışına lisansüstü eğitim amacıyla gönderilen araştırma görevlilerinden süresi dolmadan geri çağrılanların tümü, akademik başarısızlık nedeniyle geri çağrılmıştır. Çok az sayıda araştırma görevlisi ise sağlık sorunları nedeniyle, kendi istekleriyle geri dönmüşlerdir. Bunların dışında, yurt dışındaki eğitim düzeyi düşük üniversitelerde yüksek lisans eğitimlerine başlamış olan araştırma görevlilerine, yüksek lisans eğitimlerini bulundukları üniversitelerde tamamlayabileceklerine, ancak doktora eğitimine, YÖK tarafından her program için ayrı olarak belirlenen üniversitelerden birinden kabul belgesi sağlamaları halinde devam edebilecekleri bildirilmiştir. Araştırma görevlilerinden kabul belgesi sağlayamayanlar, yüksek lisans eğitimlerini tamamladıktan sonra geri çağrılmış ve 2547 sayılı Kanunun 35 inci maddesi çerçevesinde yurt içindeki gelişmiş üniversitelerde doktora programlarına yerleştirilmişlerdir.

8. YÖK Döner Sermaye İşletmesi Müdürlüğü bünyesinde kurulan ancak, Bakanlar Kurulunun 14.7.1999 tarih ve 99/13163 sayılı kararı ile Kırgızistan Manas Üniversitesine devredilen matbaanın baskı kalitesi ile kapasitesinin, Öğrenci Seçme ve Yerleştirme Merkezince yapılan sınavlarla ilgili dokümanların (soru kitapçığı, cevap kâğıdı, vb.) basılmasında yetersiz olması ve soru kitapçıklarının güvenli olarak basılmasına fizikî olarak imkân olmadığından, sözkonusu kitapçıklar ve diğer belgeler ihale usulüyle yüksek kapasiteli matbaalarda bastırılmaktadır.

1985 yılında alınan, YÖKDöner Sermaye İşletmesi bünyesindeki matbaa, yukarıda açıklanan nedenlerle uygun olmadığından, kurulduğu günden bu yana hiçbir zaman üniversiteye giriş sınavlarının basımı için kullanılmamıştır.

9. Yayın ve Dokümantasyon Merkezi, uluslararası bilimsel süreli yayınların bir adedinin mutlaka Türkiye’de bulundurulması amacıyla YÖK bünyesinde kurulmuştur. Bu Merkez, yapılan bir protokolle, 1996 Temmuz ayından itibaren Türkiye Bilimsel ve Teknik Araştırma Kurumuna (TÜBİTAK) devredilmiştir. YÖK bünyesinde faaliyet gösterirken, kütüphanelerine sürekli yayın sağlayamayan üniversitelerin öğretim elemanları ile diğer kamu kurum ve kuruluşlardaki araştırmacılara hizmet vermek üzere Merkezde büyük bir süreli yayın koleksiyonu oluşturulmuştur. Bu koleksiyon oluşturulurken aşağıdaki kriterler gözönünde tutulmuştur.

• Uluslararası değerlerde yayınlar olmaları, uluslararası indeks veya öz veren yayında yer almaları koşulu aranmış ve bu amaçla Science Citation Index baz olarak alınmıştır.

• Üniversite rektörlüklerinden öğretim elemanlarının abone olunmasında yarar gördükleri yayınların listeleri istenmiş ve gelen listeler yukarıda belirtilen koşul gereğince değerlendirmeye alınmıştır.

• Dergi seçiminde Ulrich’s International Periodical Directory adlı temel yayına başvurulmuştur.

10. YÖKYayın ve Dokümantasyon Dairesince yürütülen süreli yayınlar ve uluslararası bilgi tarama hizmetleri, yapılan bir protokolle, 1996 Temmuz ayından itibaren TÜBİTAK’a devredilmiştir. Bu tarihten önceki son 5 yılda (1992-1996), süreli yayınlar için firmalara yapılan toplam ödemeler aşağıdadır.

6 675 754.59 $

4 154 889.62 DM

65 261.66 Sterlin

Merkeze dergi sağlayan firmalardan Informatica firması, 1994-1996 yıllarına ait 900 964.10 $ tutarında dergi sağlayamamıştır. Bu nedenle, adı geçen firma aleyhine Kurulumuz tarafından alacak davası açılmış ve dava lehimize sonuçlanmıştır. Sözkonusu mahkeme kararının ABD’de tenfizi (geçerliliği) ile ilgili çalışmalar sürdürülmektedir.

11. YÖKDöner Sermaye İşletmesi Müdürlüğü bünyesinde kurulan ancak, Bakanlar Kurulunun 14.7.1999 tarih ve 99/13163 sayılı kararı ile Kırgızistan Manas Üniversitesine devredilen matbaanın belirtilen tarihe kadar yapmış olduğu tüm çalışmalar, YÖK’ce incelemeye alınmış olup çalışmalar devam etmektedir.

12. Maliye Bakanlığı Bütçe ve Malî Kontrol Genel Müdürlüğünce, İstanbul Üniversitesi Bütçe Dairesi ve Öğrenci Sosyal Hizmetler Saymanlığında yapılan denetim ve inceleme sonucu hazırlanan 1.12.1998 tarih, 4 sayılı ve 15.12.1998 tarih ve 5 sayılı inceleme raporları, adı geçen Bakanlığın 31.5.1999 tarihli yazısı ile YÖK’e intikal ettirilmiştir. YÖKBaşkanlığının 11.8.1999 tarihli onayı ile Yükseköğretim Denetleme Kurulu Başkanlığınca konu ile ilgili olarak inceleme başlatılmıştır.

13. Yukarıda belirtilen raporlarda ileri sürülen iddialardan başka, İstanbul Üniversitesinde bir usulsüzlük ve yolsuzluk yapıldığına ilişkin herhangi bir bilgi ve belge YÖKBaşkanlığına intikal etmemiştir.

14. Anayasal bir kurum olan YÖK, Anayasa ve kanunlarla kendisine verilmiş olan görev, yetki ve sorumluluklarını en iyi şekilde yerine getirmekte olup, YÖK’ce hiçbir şekilde sorumsuz ve keyfî uygulamalar yapılmamaktadır. Bilindiği gibi, YÖK tarafından yapılan tüm uygulamalar yargı denetimine tabidir.

Bilgilerinize arz ederim.

Metin Bostancıoğlu

Millî Eğitim Bakanı

Millî Eğitim Geliştirme Projesi 3192 A-TU

Anlaşma Tarihi : 18.5.1990

Kredinin Başlama Tarihi : 1990

Kredinin Bitiş Tarihi : 1999

Vade : 26.5 yıl

Ödeme Süresi : 4 yıl

Kredi Tutarı : US $ 90 200 000 (Bu tutarın US $ 23 100 000 bölümü Millî Eğitim

Geliştirme Projesine tahsis edilmiştir)

HARCAMALARIN DAĞILIMI

(US $ 1000)

Anlaşma Danışmanlık ve

tutarı Makine teçhizat yurt dışı eğt. Toplam

8 300 14 800 23 100

Harcamalar

1995 2 803 2 803

1996 3 557 3 557

1997 2 013 2 013

1998 5 025 3 579 8 604

1999 3 275 2 848 623

Toplam 8 300 14 800 23 100

Proje No. : 93 H 030030

Proje Adı : Fen ve Müh. Fak. Mak-Teç. Projesi

Proje Tutarı : 54 694 876 STG (İngiliz Sterlini)

Kredi Tutarı : 66 750 000 STG

Karakteristiği : Makine-Teçhizat

Makine-Teçhizat ile

İlgili Kredi Tutarı : 54 694 876 STG

Başlama-Bitiş Yılı : 1993-1998

Toplam Harcama : 54 536 919.49 STG

HARCAMALARIN YILLARA GÖRE DAĞILIMINI GÖSTERİR CETVEL

Harcama Yılı Kullanılan Kredi (STG)

1993 5 102 159.25

1994 602 195.44

1995 45 213 611.74

1996 2 996 029.33

1997 482 292.38

1998 140 631.05

Toplam 54 536 919.49

Not : Son Beş yılda harcamaların toplamı 49 434 760.24 STG’dir.

II. Endüstriyel Eğitim Projesi 2922-TU

Anlaşma İmza Tarihi : 8.4.1988

Kredinin Başlama Tarihi : 1988

Kredinin Bitiş Tarihi : 1998

Vade : 26.5 yıl

Ödeme Süresi : 4 yıl

Kredi Tutarı : US $ 115 800 000 (Bu tutarın 9 300 000 bölümü Turizm

Bakanlığına ait olup US $ 600 000 bölümü tahsis edilmemiştir.)

HARCAMALARIN DAĞILIMI

(US $ 100)

Makine Danışmanlık ve Kitap yardımı YÖK

teçhizat yurt dışı eğt. telif ve tercüme çalışmaları Toplam

Anlaşma 77 800 25 800 800 1 500 105 900

tutarı

Harcamalar

1989 6 187 6 187

1990 422 2 856 3 278

1991 26 441 3 725 30 166

1992 4 341 2 176(**) 6 160

1993 2 602 2 106(***) 203 4 779

1994 10 773 4 295 301 15 369

1995 3 595 2 458 105 6 158

1996 23 671 889 13 24 573

1997 3 908 268 658 4 834

1998 2 117 229 543 2 889

Toplam 77 870 24 700 622 1 201 104 393

(**) Avans iadesi nedeniyle $ 356 579 bölüm harcama tutarından düşülmüştür.

(***) Avans iadesi nedeniyle $ 132 326 bölüm harcama tutarından düşülmüştür.

Not : Son beş yılda yapılan harcamalar toplamı

Makine Danışmanlık ve Kitap ve YÖK

teçhizat yurt dışı eğt. tercüme çalışmaları Toplam

Toplam 44 064 8 139 419 1 201 53 823

 

27. – Bursa Milletvekili Turhan Tayan’ın, illerin imar planları için jeolojik etüt raporu mecburiyeti getirilmesine ilişkin sorusu ve Bayındırlık ve İskân Bakanı Koray Aydın’ın cevabı (7/779)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın Bayındırlık ve İskân Bakanı Sayın Koray Aydın tarafından yazılı olarak cevaplandırılması hususunda gereğini arz ederim.

Turhan Tayan

Bursa

Ülke büyük bir ekonomik kriz yaşamaktadır. Buna ilaveten karşılaştığımız deprem doğal afeti ekonomik krizi had safhaya vardırmıştır.

Hal böyle iken içlerinde Bursa’nında bulunduğu bazı “illerin imar planları için jeolojik etüt raporu mecburiyeti getirilmesi ve mevcut planların geçersiz sayılacağına dair genelge yayınlanması Belediyelerin, Meslek Odalarının ve inşaat sektörünün elini kolunu bağlamıştır.

Mevcut imar planlarının askıya alınması demek olan bu zorunluluğun daha basit ve pratik bir şekle dönüştürülmesi gerekir.

Ekonominin lokomatif sektörü inşaat sektörünü tamamen durduran bu uygulama sakıncalıdır.

Bu sebeple;

1. Genelgeyi ilgili kurumlarla birlikte değerlendirmek üzere kaldırmayı düşünüyor musunuz?

T.C.

Bayındırlık ve İskân Bakanlığı 26.11.1999

Araştırma, Planlama ve Koordinasyon

Kurulu Başkanlığı

Sayı : B.09.0.APK.0.22.00.00.17/1027

Konu : Bursa Milletvekili Turhan Tayan’ın yazılı soru önergesi

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

İlgi : TBMMGenel Sekreterliğinin 1.11.1999 gün ve Kan. Kar. Md. A.01.0.GNS.0.10.00.02-2425 sayılı yazısı.

İlgi yazı ekinde alınan, Bursa Milletvekili Turhan Tayan’ın, illerin imar planları için jeolojik etüt raporu mecburiyeti getirmesi konusunda Bakanlığıma yöneltmiş olduğu TBMM7/779 esas sayılı yazılı soru önergesi incelenmiş olup, soruya ilişkin cevabımız aşağıda sunulmuştur.

Soru :

Ülke büyük bir ekonomik kriz yaşamaktadır. Buna ilaveten karşılaştığımız deprem doğal afeti ekonomik krizi had safhaya vardırmıştır.

Hal böyle iken içlerinde Bursa’nında bulunduğu bazı illerin imar planları için jeolojik etüt raporu mecburiyeti getirilmesi ve mevcut planların geçersiz sayılacağına dair genelge yayınlanması Belediyelerin, Meslek Odalarının ve İnşaat Sektörünün elini kolunu bağlamıştır.

Mevcut imar planlarının askıya alınması demek olan bu zorunluluğun daha basit ve pratik bir şekle dönüştürülmesi gerekir.

Ekonominin lokomatif sektörü inşaat sektörünün tamamen durduran bu uygulama sakıncalıdır.

Bu sebeple;

Genelgeyi ilgili kurumlarla birlikte değerlendirmek üzere kaldırmayı düşünüyor musunuz?

Cevap :

17 Ağustos 1999 tarihinde meydana gelen deprem sonrasında Bakanlığımız tarafından yapılan çalışmalar arasında deprem bölgesinin yeniden yapılanması önemli bir konu olarak ortaya çıkmıştır. Depremin tahribatının büyüklüğüne ilişkin nedenlerin fiziksel planlama ve yapılanma ile ilgili olanları, planlama öncesinde yapılan zemin yapısına ilişkin araştırmaların niteliği bu araştırma sonuçlarının yer seçimi açısından planlara yansıması ile ilgili eksiklik ve hatalar, yapım aşamasındaki denetim eksiklikleri, yapı kusurları ve kullanım aşamasında gündeme gelen tadilatlar olarak sıralanmak suretiyle özetlenebilir.

Bakanlığımızca öncelikle depremden büyük ölçüde can ve mal kaybı ile çıkan il ve ilçelerdeki yerleşimlerin planlama ve yapılanmaya ilişkin etkinliklerin afete dayanıklı bir süreç içinde gerçekleşmesini sağlamak amacıyla bir dizi önlemi kapsayan düzenleme yapılmıştır. İlk etapta, deprem bölgelerindeki tüm planlama ve yapılaşmalar kuralları belirlenerek ilgili idarelerin iş ve işlemlerine dair esaslar duyurulmuştur.

İkinci etaba ilişkin işlemleri detaylı olarak açıklayan 15.10.1999 tarih ve 12297 sayılı Genelge ile depremden etkilenen yerleşim yerlerinde yapılacak planlarla ilgili olarak yürürlükteki imar mevzuatını hatırlatma niteliğindeki açıklamalar ağırlıklı olarak düzenlenmiştir. Sözkonusu genelge, yeni imar kuralları oluşturmaktan ziyade, mevzuatın doğru uygulanmasını sağlamayı, yapılmış hataları düzeltmeyi hedeflemektedir.

9.11.1985 tarihinden beri yürürlükte bulunan İmar Kanununda herhangi bir sahanın her ölçekteki plan esaslarına, bulunduğu bölgenin şartlarına ve yönetmelik hükümlerine aykırı maksatlar için kullanılmayacağı hükme bağlanmıştır. İmar Kanunu uyarınca çıkartılan İmar Planı Yapılması ve Değişikliklerine Ait Yönetmeliğin 7 nci Maddesinde ise, ilgili idarelerce yapılacak “imar planı ihalelerinde, İller Bankası Genel Müdürlüğünce bu amaçla hazırlanan tip sözleşme ve teknik şartname esaslarına uyulur” hükmü yer almaktadır.

İller Bankası Genel Müdürlüğü tarafından, yönetmelik uyarınca hazırlanan “İmar Planlarının Düzenlenmesi ile İlgili Teknik Şartnamenin 2.02 nci maddesinde plan öncesi ön bilgi ve dokümanlar” arasında jeolojik rapor sayılmaktadır. Şartnamenin 3 üncü ve 4 üncü maddesinde ise jeolojik etüt ve rapora dayalı olarak deprem durumu ve heyelanlı alanlarla, jeolojik sakıncalı ve yasaklı alanlar incelenir. Akarsular-taşkın durumu ve ıslah projesine dayanılarak önlem alınıncaya kadar yerleşime yasaklanacak alanlar belirlenir. Jeolojik raporun tamamı araştırma raporu ekinde verilir” açıklaması yapılmaktadır.

Bakanlığımızın 17.8.1987 tarih ve B.09-1634 sayılı genelgesinde de, jeolojik etüt raporlarının onayı ile ilgili açıklamalara yer verilmiştir.

Diğer taraftan, “Afet Bölgelerinde Yapılacak Yapılar Hakkında Yönetmelik” uyarınca, yapı yapılmadan önce yapılacak projelendirmeye esas zemin etütlerinin muhtevası ve niteliği de jeolojik etüt raporunun varlığını zorunlu kılmaktadır.

Dolayısıyla, açıklanmaya çalışılan mevzuat hükümlerinden de anlaşılacağı üzere, imar planlarının hazırlanması sırasında jeolojik etüt raporu yapılması, onayı ve plan yer seçimi kararlarında rapor sonuçlarının dikkate alınması zorunluluğu 15.10.1999 tarihli genelge ile gündeme getirilmemiştir. Hatta bu zorunluluk, 1985 tarihinden önce yürürlükte bulunan 6785/1605 sayılı İmar Kanunu uyarınca yapılan imar planları için de geçerliydi.

Ülkemiz doğal afetler, özellikle deprem açısından riskli bir alanda yer almaktadır. Bu kapsamda, plan yapımında jeolojik etüt yapımı ve plan kararlarının (yer seçimi yapı yasağı, önlem alınarak yapılaşmaya açılacak alanlar, kat adetlerinin bu riskler dikkate alınarak belirlenmesi vb.) oluşumunda değerlendirilmesi yasal ve bilimsel bir zorunluluktur. İmar mevzuatında çok uzun yıllardır yer alan bu zorunluluk, 15.10.1999 tarihli Genelgede tekrar edilerek, uygun olmayan planların, bu doğrultuda incelenmesi gereği vurgulanmıştır. Deprem ve diğer doğal afetler açısından riskli olan Ülkemizin, özellikle Marmara Bölgesinin yeniden aynı tür bir yıkıma ve kayba uğramaması için Genelgenin uygulanması ve tüm planların İmar Kanunu ve ilgili mevzuatta öngörülen yasal ve bilimsel kurallara göre yapılması gerekmektedir.

Bu sebeple, genelgenin yürürlükten kaldırılması düşünülmemektedir.

Bilgi ve gereğini arz ederim.

Koray Aydın

Bayındırlık ve İskân Bakanı

28. – Gaziantep Milletvekili Nurettin Aktaş’ın, Gaziantep çevre yolunun Dülük Baba Ormanından geçirileceği iddiasına ilişkin sorusu ve Bayındırlık ve İskân Bakanı Koray Aydın’ın cevabı (7/783)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın delaletinizle Bayındırlık ve İskân Bakanı Sayın Koray Aydın tarafından yazılı olarak cevaplanması hususunu saygılarımla arz ederim.

Nurettin Aktaş

Gaziantep

1. Gaziantep çevre yolunun, istimlâk bedellerinden tasarruf sağlamak gerekçesiyle, 500 m. ilerideki boş bir arazi yerine Dülük Baba Ormanından geçirilmek istendiği, bunun da 20 hektar orman alanının ve 40 bin civarında ağacın katline yolaçacağı doğru mudur?

2. Çevre yolu, boş bir araziden geçirilme alternatifi varken, neden 50 yılda öğrencilerin, askerlerin ve halkın büyük çabalarıyla oluşturulan ve şehrin akciğerleri konumunda olan Dülük Baba Ormanından geçirilmektedir?Seneler süren zahmetlerle oluşturulan bir ormanın değeri maddiyatla ölçülebilir mi?

3. Yolun boş araziden geçirilmesi halinde 1 km. kısalacağı ve 1 trilyon 100 milyar TL. tasarruf sağlanabileceği doğru mudur?Çevre yolunun bu haliyle ödenecek istimlâk bedeli ile, 500 m. ilerideki boş araziden geçirilmesi halinde ödenmesi öngörülen istimlâk bedeli ne kadardır?

4. Çevre yolunun boş araziden geçirilmemesinin, eteğinden geçeceği Şehirgösteren villaları ve istimlâk edilecek arazi sahipleriyle bir ilgisi var mıdır?

5. Bu orman katliamını durdurmak için herhangi bir girişimde bulunmayı düşünüyor musunuz?

T.C.

Bayındırlık ve İskân Bakanlığı 29.11.1999

Araştırma, Planlama ve Koordinasyon

Kurulu Başkanlığı

Sayı : B.09.0.APK.0.22.00.00.17/1031

Konu : Yazılı soru önergesi

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

İlgi : TBMMGenel Sekreterliğinin 1.11.1999 gün ve A.01.0.GNS.0.10.00.02-7/783-2293/6050 sayılı yazısı.

İlgi yazı ekinde alınan Gaziantep Milletvekili Nurettin Aktaş’ın (7/783-2293) esas nolu yazılı soru önergesi incelenmiş olup, cevabı ekte sunulmuştur.

Bilgilerinize arz ederim.

Koray Aydın

Bayındırlık ve İskân Bakanı

Gaziantep Milletvekili Nurettin Aktaş’ın (7/783-2293) Esas Nolu Yazılı Soru Önergesinin

Soru ve Cevapları

Sorular :

1. Gaziantep çevre yolunun, istimlâk bedellerinden tasarruf sağlamak gerekçesiyle, 500 m. ilerideki boş bir arazi yerine Dülük Baba Ormanından geçirilmek istendiği, bunun da 20 hektar orman alanının ve 40 bin civarında ağacın katline yol açacağı doğru mudur?

2. Çevre yolu, boş bir araziden geçirilme alternatifi varken, neden 50 yılda öğrencilerin, askerlerin ve halkın büyük çabalarıyla oluşturulan ve şehrin akciğerleri konumunda olan Dülük Baba Ormanından geçirilmektedir?Seneler süren zahmetlerle oluşturulan bir ormanın değeri maddiyatla ölçülebilir mi?

3. Yolun boş araziden geçirilmesi halinde 1 km. kısalacağı ve 1 trilyon 100 milyar TL. tasarruf sağlanabileceği doğru mudur?Çevre yolunun bu haliyle ödenecek istimlâk bedeli ile 500 m. ilerideki boş araziden geçirilmesi halinde ödenmesi öngörülen istimlâk bedeli ne kadardır?

4. Çevre yolunun boş araziden geçirilmemesinin, eteğinden geçeceği Şehir gösteren villaları ve istimlâk edilecek arazi sahipleriyle bir ilgisi var mıdır?

5. Bu orman katliamını durdurmak için herhangi bir girişimde bulunmayı düşünüyor musunuz?

Cevaplar :

Erişme Kontrollü ve (2x3) şeritli olarak projelendirilen, Gaziantep-Şanlıurfa Otoyolu (Gaziantep Çevre yolu dahil), Gaziantep-Şanlıurfa Devlet Yolundaki mevcut trafik ile Güney Anadolu Projesinin devreye girmesiyle oluşacak ilave trafiklerden kaynaklanan tüm taşıt trafiğini, Mersin ve İskenderun Limanlarına aktarmak amacıyla planlanmıştır. Ayrıca bu proje ile Gaziantep yerleşiminin mevcut trafiğinin de şehiriçi yollarını kullanmadan transit olarak çevre yolu aracılığıyla Otoyola ve Adana-Mersin veya Şanlıurfa yönüne katılımlarının sağlanması öngörülmüştür.

Buna göre;

1, 2. Gaziantep Çevre Yolu güzergâhının belirlenmesi sırasında otoyolu proje standartları yönünden, teknik, ekonomik ve çevresel kriterler gözönünde bulundurulmuş, yol çevreye en az zarar verecek şekilde en kısa güzergâh belirlenerek projelendirilmiş ve inşaatına başlanılmıştır. Çevrenin korunması amacıyla güzergâh koridorundaki kamulaştırma minimumda tutularak denge sağlanmasına azami dikkat sarf edilmiştir. Bu kriterler gözönünde tutularak birkaç kez yapılan detaylı etütler sonucunda sözkonusu güzergâhın otoyol standartlarına uygun olarak 1 km. uzunluğundaki ormanlık alandan geçirilmesi zorunlu olmuştur. Ancak, sözkonusu yol kenarları ile köprülü kavşak alanı içinde kalan ağaçlar korunacak ve güzergâh boyunca kesilecek ağaç sayısından çok daha fazla ağaç dikimi yapılacaktır.

3, 4. Yukarıda belirtildiği gibi tüm kriterler gözönünde tutularak sözkonusu güzergâh belirlenmiş olup başkaca bir güzergâhın teknik açıdan yapılabilirliği bulunmamaktadır. Ayrıca Gaziantep Büyükşehir Belediyesi ile imzalanan protokol uyarınca yolun tüm proje çalışmaları Karayolları Genel Müdürlüğümüzce yapılmakta olup, imar ve kamulaştırma çalışmaları Belediye Başkanlıklarınca yürütülmektedir. Dolayısıyla tamamen teknik olarak yürütülen güzergâh çalışmalarında adı geçen villa ve arazi sahipleriyle herhangi bir ilgisinin olması mümkün değildir.

5. Sözkonusu ormanlık kesimde genç ve seyrek ormanlık alan bulunduğundan, otoyol mesafe ve koridor genişliği minimum seviyede tutulmuştur. Yol kenarı ve kavşak alanı içerisindeki ağaçlar korunacaktır. Peyzaj düzenlemesi sırasında da bu genç ağaçlar yeniden fazlasıyla değerlendirileceklerdir. Dolayısıyla bu çalışma Gaziantep Belediyesiyle yapılan protokol gereği bir kamu hizmeti olduğu düşünülerek, orman katliamı olarak değerlendirilmemelidir.

29. – Hatay Milletvekili Metin Kalkan’ın, deprem bölgesine yapılan yatırımlara ilişkin Başbakandan sorusu ve Bayındırlık ve İskân Bakanı Koray Aydın’ın cevabı (7/786)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın Başbakan Sayın Bülent Ecevit tarafından yazılı olarak cevaplanmasını saygılarımla arz ederim.

S. Metin Kalkan

Hatay

1. 17 Ağustos depreminden sonra deprem bölgesine hangi ülkelerden ne kadar yardım yapılmıştır?

2. Yapılan yardımların il, ilçe, belde ve köylere dağıtımında hangi kriterler uygulanmaktadır?

3. Yapılan yardımların yerlerine ulaşmadığı konusunda çıkan haberler doğru mudur?Doğru ise bu hususta neler yapılmıştır?

4. Deprem bölgesine yapılan yardımların denetimini üyelerini TBMM’nin seçtiği Sayıştay Başkanlığınca yapılamaz mı?

5. Sivil toplum kuruluşlarının yardım faaliyetlerinin durdurulmasının nedenleri nelerdir?

6. Yardım yapmak isteyen sivil toplum kuruluşlarının yardımları kabul edilmeyecek mi?

7. Şu ana kadar deprem bölgesine hükümetinizce neler yapılmıştır?

T.C.

Bayındırlık ve İskân Bakanlığı 30.11.1999

Araştırma, Planlama ve Koordinasyon

Kurulu Başkanlığı

Sayı : B.09.0.APK.0.22.00.00.17/1041

Konu : Yazılı soru önergesi

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

İlgi : a) TBMM’nin 1.11.1999 gün ve Kan. Kar. Md. A.01.0.GNS.0.10.00.02-7/786-2297/6083 sayılı yazısı.

b) Başbakanlığın 5.11.1999 gün ve B.02.0.KKG.0.12/106-89-3/5504 sayılı yazısı.

Hatay Milletvekili Metin Kalkan’ın 17 Ağustos 1999 depremi ile ilgili olarak, Sayın Başbakanımıza yönelttiği, Sayın Başbakanımızın da Bakanlığımızca cevaplandırılmasını tensip ettikleri (7/786-2297) esas sayılı yazılı soru önergesinin cevapları ekte sunulmuştur.

Bilgilerinize arz ederim.

Koray Aydın

Bayındırlık ve İskân Bakanı

Hatay Milletvekili S. Metin Kalkan’ın (7/786-2297) Esas Nolu Yazılı Soru Önergesinin

Soru ve Cevapları

Sorular :

1. 17 Ağustos depreminden sonra deprem bölgesine hangi ülkelerden ne kadar yardım yapılmıştır?

2. Yapılan yardımların il, ilçe, belde ve köylere dağıtımında hangi kriterler uygulanmaktadır?

3. Yapılan yardımların yerlerine ulaşmadığı konusunda çıkan haberler doğru mudur?Doğru ise bu hususta neler yapılmıştır?

4. Deprem bölgesine yapılan yardımların denetimini üyelerini TBMM’nin seçtiği Sayıştay Başkanlığınca yapılamaz mı?

5. Sivil toplum kuruluşlarının yardım faaliyetlerinin durdurulmasının nedenleri nelerdir?

6. Yardım yapmak isteyen sivil toplum kuruluşlarının yardımları kabul edilmeyecek mi?

7. Şu ana kadar deprem bölgesine hükümetinizce neler yapılmıştır?

Cevaplar :

1. Dışişleri Bakanlığı yurt dışı yardımlarının koordinasyonunu üstlenmiştir.

30 ülke ve Birleşmiş Milletlerden beraberlerinde 145 köpekle toplam 1 632 kişilik arama-kurtarma ekibi ve 6 helikopter gelmiştir. Bunların bir kısmı görevlerini tamamlayarak deprem bölgesinden ayrılmışlardır. Hali hazırda bölgede 227 köpekle toplam 1 285 kişilik arama-kurtarma ekibi faaliyet göstermektedir. ABD’nin toplam 500 çadır göndereceği öğrenilmiştir. İsrail 1 sahra hastanesi kurmuş, göndereceğini vaat ettiği 2 000 uyku tulumundan 1 000’i bölgeye ulaşmıştır. Belçika, Düzce’de 1 sahra hastanesi kuracağını açıklamış, Almanya 14 ton çadır, battaniye, tıbbî malzeme, mama, kışlık giysi göndermiştir. Birleşik Arap Emirlikleri 13 322 kg. ağırlığında tıbbî malzeme sevk etmiştir. Belçika, Avusturya, Cezayir, Fransa, Finlandiya, İsveç, Romanya, Polonya, Rusya ve Yunanistan’ın gönderdiği 200 çadır ve muhtelif yardım malzemesinin yanı sıra Birleşmiş Milletler Bölgeye 200 çadır ve çok sayıda soba taşıyan 3 kamyon, 10 jeneratör, 500 uyku tulumu, 6 000 battaniye ve 565 soba göndermiştir. Japonya, acil yardım ekibi, ilaç, tıbbî malzeme ve 27.77 milyon Japon Yeni tutarında battaniye ile 500 bin ABDDoları nakdî yardım yapacağını açıklamıştır. Letonya’nın toplam 10 000 000 adet battaniye göndereceği bildirilmiştir. S. Arabistan 4 ton tıbbî malzeme, 1 anestezi cihazı, 2 000 karton gıda malzemesi, 2 000 çadır, 1 000 battaniye, 1 000 kilim ve 10 ton hurma göndermiştir. Bosna-Hersek Cumhuriyeti, 43 458 Alman Marklık bir yardımda bulunmuştur. İtalya da Bolu’da 1 000 kişilik çadırkent, Bolu, Düzce, Kaynaşlı için 10’ar bin kişilik 3 seyyar mutfak kuracağını ve 1 600 battaniye, 100 soba, 4 jeneratör göndereceğini açıklamıştır. Ayrıca, Çin Halk Cumhuriyeti Ankara Büyükelçiliği 20 000 $, Çin Kızılhaçı 30 000 $, Tayvan 200 000 $, Kanada 250 000 $, acil nakdî yardımda bulunacaklarını açıklamıştır. Diğer taraftan, İspanyol Kızılhaçı’nın toplam 133 500 $değerindeki 97 çadır, 30 soba ile elektronik aletlerden oluşan acil yardım malzemesini 12-15 Kasım tarihlerinde ülkemize gönderdiği öğrenilmiştir.

2. Yapılan yardımlar il valiliklerinin, ilçe kriz merkezlerindeki ihtiyaç taleplerini Başbakanlık Kriz Yönetim Merkezine bildirmelerinden sonra lojistik merkezlerince karşılanmaktadır.

3. Yardımların yerine ulaşmadığı kesinlikle doğru değildir. En kısa zamanda yerlerine ulaştırılmaya çalışılmaktadır.

4. Deprem Bölgesine yapılan yardımların denetimi T.C. Başbakanlık Teftiş Kurulu Başkanlığınca yapılmaktadır.

5, 6. Sivil toplum kuruluşlarının yardım istekleri bilindiği üzere, Bakanlar Kurulu Kararınca Resmî Gazetenin 1.9.1999 tarih ve 23803 sayılı mükerrer, 13.10.1999 tarih ve 23845 sayılı mükerrer, 1.11.1999 tarih ve 23863 sayılı Umumi Hayata Müessir Afetler Dolayısıyla Alınacak Tedbirlerle Yapılacak Yardımlara Dair Kanuna Geçici Maddeler Eklenmesine Dair Kanun Hükmünde Kararname ile yürürlüğe girerek görev yapmaktadırlar.

7. Bakanlığımız Afet İşleri Genel Müdürlüğünce hasar tespit çalışmaları tamamlanmıştır, enkaz kaldırma ve yıkım işleri devam etmektedir. Valiliklerin acil ihtiyaçlarını karşılamak üzere 3.11.1999 tarihi itibariyle 1 300 trilyon TL. acil yardım ödeneği gönderilmiştir. Altyapı çalışmaları yapılmaktadır. Prefabrike geçici iskân konutlarının yapımına hızla devam edilmekte olup, en geç 30.11.1999 tarihinde teslim edileceklerdir. Ayrıca, bu arada kalıcı konutlar için haksahipliği ve yer seçimi çalışmaları devam etmektedir.

İller Bankası Genel Müdürlüğümüzce deprem sonrası geçici iskân alanları (Prefabrike konut alanları) olarak yer seçimi yapılan 71 alanın yerleşim planları yapılmış ve toplam 41 074 konutluk alanların planlaması tamamlanmıştır.

Adapazarı Sakarya Belediyesine deprem felaketi sonrası içmesuyu tesislerinde meydana gelen hasarların giderilmesi amacıyla acil ihtiyaç olarak talep edilen Q 80 mm. ile Q 1 200 mm. arasında değişen toplam 15 544 m. PVC, A:Ç:B ve çelik boru tahsisi belediyesi adına yapılmıştır. Ayrıca, Adapazarı (Merkez içmesuyu projesi ve keşfi hazırlanmış, işin aciliyeti nedeniyle süre kısa tutularak ve üç ayrı kısma bölünerek ihaleye çıkarılmıştır. Sözkonusu işin inşaat ihalesi 5.10.1999 tarihinde yapılmıştır.

Afet İşleri Genel Müdürlüğü ile İller Bankamız arasındaki 2-6.8.1999 tarihli protokol gereğince yaptırılmakta olan prefabrike yapılar kurulacağı geçici iskân alanları altyapı çalışmaları ile ilgili olarak bugüne kadar 41 grup ihale yapılmış olup, ayrıca depremden büyük hasar gören Adapazarı (Merkez) kanalizasyon sistemini yenilemek gayesiyle ve kısa bir sürede bitirilmesini teminen 30 ayrı parça olarak ihale çalışmaları devam etmektedir. 21 adedinin ihaleleri yapılarak sözleşmeleri imzalanmıştır. Kalan kısımlar için keşif hazırlanma çalışmaları devam etmektedir.

17 Ağustos 1999 tarihinde meydana gelen depremi müteakip İller Bankamız elemanlarından 4 kişi Adapazarında 45 gün, 5 kişi Gölcük’te 44 gün ve 5 kişi Yalova’da 17 gün hasar tespit çalışmalarında faaliyet göstermişlerdir. Ayrıca deprem bölgesinde bulunan belediyelerin müracaatları doğrultusunda;

1. Gölkent (Sakarya)Düğün salonu-Dükkân.

2. Akyazı (Sakarya) Otogar.

3. Ferizli (Sakarya) İşhanı, Hal, Pazaryeri.

4. Limandere (Sakarya) Belediye hizmet binası.

5. Karasu (Sakarya) Belediye hizmet binası.

6. Serdivan (Sakarya) Belediye hizmet binası.

7. Altınova (Yalova) Hal-pazaryeri, otogar.

8. İhsaniye (Kocaeli) Belediye hizmet binası.

9. Köseköy (Kocaeli)Belediye hizmet binası tesisleri, 2000 Yılı Teklif Programına ilave edilmiştir. Ayrıca deprem bölgesinin harita ihale işleri yürütülmekte olup, Yalova ve Kocaeli İllerine bağlı ilçelerin harita işleri ise acil programa dahil edilmişlerdir.

Başbakanlık Kriz Yönetim Merkezinin durum raporu ekte gönderilmektedir.

T.C.

BAŞBAKANLIK

KRİZ YÖNETİM MERKEZİ

MARMARA BÖLGESİ DEPREMİ

GÜNLÜK DURUM RAPORU

21 KASIM 1999

NO. : 84

210800 B KASIM 99 – 211800 B KASIM 99

ÖLÜ VE YARALI DURUMU :

– Ölü sayısı : 17 313,

– Yaralı sayısı : 43 953’dür.

Sakarya Valiliğinden alınan bilgiye göre; 11.11.1999 günü saat 16.41’de 5.7 şiddetindeki artçı depremde paniğe kapılarak yüksek binalardan atlayan ve psikolojik olarak etkilenerek rahatsızlanan 147 kişi hastanelere başvurmuştur. Panik sonucu kaçarken yaralanan 1 kişi tedavi gördüğü hastanede, 1 kişi de Sapanca İlçesinde kalp krizi nedeniyle olmak üzere toplam 2 kişi vefat etmiştir.

(Ek :1 - Tablo : 1)

BARINMA :

Çadır :

– Bölgedeki çadır sayısı : 113 923,

– Çadırkent sayısı : 121,

– Çadırkentlerdeki çadır sayısı : 28 286,

– Çadırkentlerde yaşayanların sayısı : 120 726,

– Kışlık çadır sayısı : 23 418,

(Kış koşullarına uygunluğu denenmekte olan 5 500 çadır dahil)

– Gelmesi programa bağlanmış kışlık çadır sayısı : 20 705’dir.

– Kolaylık çadırları (Tuvalet : 2 491, Mutfak : 37, Duş : 2 416, Yemekhane : 44, Kreş : 40)

(Ek : 2 - Tablo : 2, Tablo : 3, Tablo : 4)

Prefabrik Konutlar :

– Yapımı planlanan prefabrik konut : 34 692

– Teslim edilenler : 1 896

– Teslime hazır olanlar : 9 312

– Yapımı sürdürülen prefabrik konut : 23 484’dür.

– Kalan prefabrik konutlar Kasım ayı sonuna kadar tamamlanacaktır.

(Ek : 3 - Tablo : 5)

Barınma ve Onarım Yardımları,

Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışmayı Teşvik Fonundan;

– Konutları yıkık, ağır veya orta hasarlı 79 967 kişiye toplam 7 996 700 000 000 TL. barınma yardımı,

– Konutları az hasarlı 17 418 kişiye toplam 10 450 800 000 000 TL. onarım yardımı yapılmıştır.

Ayrıca depremden etkilenen yerlerdeki afetzedelerin ivedi gereksinimleri için 3 192 000 000 000 TL. ve deprem bölgesinden göçenlerin ivedi gereksinimleri için de 1 001 150 000 000 TL. yardım yapılmıştır.

Ölenlerin yakınlarına ve sakat kalanlara yapılacak karşılıksız yardımlarla, işyerleri yıkık ve hasarlı olanlara hasar durumuna göre yapılacak işyeri yardımları ile ilgili çalışmalar başlatılmıştır.

(Ek : 4 -Tablo :6, Tablo : 7, Tablo : 8)

HASAR TESPİTİ VE ENKAZ KALDIRMA :

Hasar Tespiti :

Sona eren hasar tespit çalışmalarına göre

– Toplam hasarlı konut ve işyeri sayısı : 244 383’tür.

– Yıkık ve ağır hasarlı Konut : 66 441

İşyeri : 10 901

– Orta hasarlı Konut : 67 242

İşyeri : 9 927

– Az hasarlı Konut : 80 160

İşyeri : 9 712

(Ek : 5 - Tablo : 9)

Enkaz Kaldırma :

– Çökertilmiş bina sayısı : 5 829

Çökertilecek bina sayısı : 5 082

– Enkazı kaldırılan bina sayısı : 10 083

Enkazı kaldırılacak bina sayısı : 9 206

– Yapılan ihale sonucu firmalarca yıkımı yapılan bina sayısı : 2 708

Enkazı kaldırılan bina sayısı : 3 856

İş Makineleri :

– Bölgede bulunan iş makineleri sayısı : 2 112

– İhtiyaç duyulan iş makineleri sayısı : 516’dır.

(Ek :6 - Tablo : 12)

SAĞLIK HİZMETLERİ :

• Bölgede

– 1968 yatak kapasiteli toplam 22 hastane,

– 9 dispanser,

– 213 sağlık ocağı hizmet vermektedir.

• Sağlık tesislerinde

– 112 geçici, toplam 1 074 doktor olmak üzere,

– 129 geçici toplam 3 547 personel görev yapmaktadır.

• Bölgedeki sağlık ocaklarından 43’ü hasarlı olup, bunların tamamı çadırlarda veya geçici

binalarda hizmet vermektedirler.

• Kızılay’ın bünyesinde bulunan 150 yatak kapasiteli, 2 seyyar hastane ve 2 seyyar poliklinik

hizmet vermektedir.

• 5 yabancı sağlık ekibi 175 personeli ile bölgedeki çalışmalarını sürdürmektedir.

(Ek : 7 - Tablo : 13)

TOPLANAN YARDIMLAR :

Nakdî Yardımlar :

– Yardımlar :

T.C. Ziraat Bankası Merkez Hesabında 79 trilyon 883 milyar 438 milyon lira toplanmıştır. (Yurt içinde toplanan döviz yardımları TL. olarak dahil edilmiştir.)

– Yardımların kullanımı :

Merkez Hesabından;

– Afet Bölge Koordinatörlüğü emrine 8.1 trilyon lira

– Afetler Fonuna 18 trilyon lira,

– Bayındırlık ve İskân Bakanlığına 22 trilyon lira,

– Prefabrik konut üstyapısı için 10 trilyon lira,

– Altyapı işleri için 6 trilyon lira,

– Afetler Fonuna 3 trilyon lira,

Olmak üzere toplam 67 trilyon 100 milyar TL. aktarma yapılmıştır.

Aynî Yardımlar ve İhtiyaçların Karşılanması :

– İhtiyaçlar tüm aynî yardımların toplandığı İzmit Fuar Alanı ve Derince’deki Ana Depolardan karşılanmaktadır. Buralardan sağlanamayan ihtiyaç maddeleri ise daha önce belirlenen her afet bölgesine yardımda bulunacak iller aracılığı ile karşılanmaktadır.

– Kızılay tarafından kurulan mutfaklarca her gün 93 807 depremzede için 3 öğün sıcak yemek verilmektedir.

– Kızılay tarafından çadırlar ve prefabrik konutların ısıtılması için 53 597 katalitik soba alınarak, Gölcük Kaymakamlığına 11 453, Karamürsel Kaymakamlığına 464, Adapazarı Valiliğine 13 324, Bolu Valiliğine 5 642, Yalova Valiliğine 5 538 ve İzmit İnterteks Deposuna 17 176 soba gönderilmiştir.

– Kızılay tarafından bugüne kadar bölgeye 156 720 battaniye, 9 900 uyku tulumu, 7 493 koli ilaç ve 825 213 kg. gıda maddesi gönderilmiştir.

– Çadırkentlerde toplam 351 Kızılay personeli ve Kızılay adına 395 geçici işçi ile Kızılay’a ait 84 araç ve 10 traktör hizmet vermektedir.

DİĞER ÇALIŞMALAR :

– Sakarya’da Yeşiltepe - Philip Morris, Albayraklar, TOBB-ATSO, Kocaeli’de Gölcük-Ford Otosan ve Derince-Yenikent çadırkentleri, Bolu’da Cezaevi yanı (2) ve Öncü Koleji yanı prefabrik konut sahaları iç yollarında temel malzemesi çekimi ve serimi ile asfalt sathi kaplama yapımı çalışmalarına devam edilmektedir.

– Geçici iskân alanlarında altyapı çalışmalarındaki ilerlemeler Ek-8 tablo 14’de verilmektedir.

– Hak sahibi tespit çalışmaları devam etmektedir. Ağır-yıkık ve orta hasarlı konut ve işyerleri için yapılacak işlemleri açıklayan Bayındırlık ve İskân Bakanlığı Genelgesi ilgili kamu kurum ve kuruluşlarına gönderilmiştir.

Kızılay, deprem bölgesindeki 5 000 afetzede öğrenciye karşılıksız burs verme kararı almıştır.

Ek : 1

Tablo : 1 - ÖLÜ VE YARALI SAYISI 21.11.1999

İller Ölü Sayısı

Bolu 271

Bursa 268

Eskişehir 86

İstanbul 981

Kocaeli 4 093

Gölcük 5 217*

Sakarya 3 890

Yalova 2 504

Zonguldak 3

Toplam 17 313

* Gölcük İlçesinde resmî kayıtlara yeni geçen 2 kişi ölü sayısındaki artış nedenidir.

YARALI SAYISI TOPLAM :

43 953’TÜR

 

 

 

 

 

 

30. – Hatay Milletvekili Metin Kalkan’ın, ÖSS sonuçlarının açıklanmasından sonra verilen itiraz dilekçelerine ve iptal edilen ÖSS sınavı ile ilgili yapılan işlemlere ilişkin sorusu ve Millî Eğitim Bakanı Metin Bostancıoğlu’nun cevabı (7/793)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın Millî Eğitim Bakanı Sayın Metin Bostancıoğlu tarafından yazılı olarak cevaplandırılmasını saygılarımla arz ederim.

S. Metin Kalkan

Hatay

1. ÖSS sonuçları açıklandıktan sonra işlem hatasından dolayı ÖSS Başkanlığına verilen itiraz dilekçe sayısı kaçtır? Verilen itiraz dilekçelerinin kaçı öğrencilerin lehinde sonuçlanmıştır? İşlem hatası teknik olarak bütün öğrencileri kapsamıyor muydu?

2. Ortaöğretim başarı puanının hesaplanmasını adil buluyor musunuz? Ülkemizde eğitim-öğretim alanında bölgelerarası dengesizliğin varlığına inanıyor musunuz? İnanıyorsanız ne gibi bir işlem yaptınız?

3. Meslek lisesi öğrencilerine alan daraltılması getirilmesinin haklı gerekçeleri nelerdir?

4. ÖSS gibi yarışma sınavında meslek liseleri ile diğer liseler arasındaki yerleştirme puanının hesaplanmasındaki farklılık bir haksızlığa yol açıyor mu?

5. İlahiyat Meslek Yüksek okullarının kapatılmasının gerekçeleri nelerdir?

6. İptal edilen ÖSSsınavı ile ilgili hangi işlemler yapılmıştır?

7. Marmara Üniversitesi İlahiyat Fakültesindeki öğrencilerden alınan kan örneklerinin akibeti nedir?Bu öğrencilerin ilgisi yoksa kamuoyuna onları aklayıcı bir açıklama düşünüyor musunuz?

8. İptal edilen ÖSS sınavının maliyeti kaç liradır?ÖSS soru kitapçıkları neden aynı firmaya bastırılmıştır?

T.C.

Millî Eğitim Bakanlığı 29.11.1999

Araştırma, Planlama ve Koordinasyon

Kurulu Başkanlığı

Sayı : B.08.0.APK.0.03.05.00-03/3226

Konu :Soru önergesi

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

İlgi :TBMMBaşkanlığının 1.11.1999 tarih ve A.01.0.GNS.0.10.00.02-7/793-2307/6093 sayılı yazısı.

Hatay Milletvekili Sayın Metin Kalkan’ın “ÖSS sonuçlarının açıklanmasından sonra verilen itiraz dilekçelerine ve iptal edilen ÖSSile ilgili yapılan işlemlere ilişkin” yazılı soru önergesi incelenmiştir.

1. ÖSSsonuçları açıklandıktan sonra ÖSYM Başkanlığına adaylar tarafından verilen itiraz dilekçe sayısı 59 444’tür. Bu dilekçeler ÖSYM’de yoğun bir çalışma ile değerlendirilmiş ve 620 adayın yerleşme durumunda değişiklik yapılmıştır. Yerleştirme durumlarında yapılan değişikliklerin nedenini, adayların okul ve alan bilgisinde yapmış olduğu değişiklikler, okulların diploma notlarında yaptığı değişiklikler ve diploma notlarının bilgisayar ortamına girişinde yapılan değişmeler oluşturmuştur. Durumlarında değişiklik olan adayların 1999-ÖSSsonuç belgeleri en kısa süre içinde adreslerine postalanmış ve bu adayların yerleşme bilgileri de üniversitelere bildirilmiştir. Yerleştirmede yapılan değişiklikler bireysel nedenlerden kaynaklanmıştır.

2. Ağırlıklı ortaöğretim başarı puanı sisteminin getirilmesi, öğrencilerini seçerek alan fen lisesi, Anadolu lisesi gibi liselerimizden öğrencilerin son sınıflarda diğer okullara nakletmelerini önleme amacını gütmektedir. Bu sistemde, okullar arasında hiçbir ayrım yapmadan bir okulun en iyi öğrencisine 80 verilmekte, okulun diğer öğrencilerinin de ağırlıklı ortaöğretim başarı puanları 30 ile 80 arasında olmakta, ÖSSortalaması yüksek olan fen liseleri, Anadolu liseleri gibi okulların diploma notları düşük olan öğrencilerin ise ağırlıklı ortaöğretim başarı puanları 60-65’e kadar yükselebilmektedir. Öğrencilerini seçerek alan okullar yetenek bakımından daha homojen olduğundan bu okullarda diploma notu düşük olan adayların ağırlıklı ortaöğretim başarı puanlarının diğer okullarınkinden daha yüksek olması doğaldır. Ortaöğretim başarı puanlarının ağırlıklandırılması uygulaması ile her okulun en iyi öğrencisinin 70-80 arasında ağırlıklı ortaöğretim başarı puanı alması sağlanmakta ve bu şekilde okullar arasındaki fırsat eşitliğinin bozulması önlenmiş olmaktadır.

3-4. Yükseköğretime girişte teknik ve meslek lisesi mezunlarının kendi alanlarındaki yükseköğretim programlarına yerleştirilirken ağırlıklı ortaöğretim başarı puanlarının daha yüksek bir katsayıyla, diğer programlara yerleştirilirken daha küçük bir katsayıyla çarpılması 2547 sayılı Yükseköğretim Kanununun 45 inci maddesi ve 1739 sayılı Millî Eğitim Temel Kanununun 29, 30 ve 31 inci maddeleri hükümleri doğrultusunda yürürlüğe konulmuş bir uygulamadır.

5. İlahiyat Meslek Yüksekokulları kapatılmamış; yalnızca öğrenci alımı durdurulmuştur. Anadolu Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi İlahiyat ön lisans programı faaliyetlerini sürdürmektedir. İlgililerin, gerekli koşulları taşımaları kaydıyla bu bölümde öğrenim görmeleri mümkündür.

6-7. 2 Mayıs 1999 tarihinde yapılması planlanan ÖSS’nin, İstanbul’da iki soru kitapçığının çalınması ile ilgili İstanbul Üsküdar Cumhuriyet Savcılığı ile Yükseköğretim Denetleme Kurulu tarafından başlatılan soruşturmalar sonuçlandığında kamuoyuna açıklama yapılacaktır.

8. 1999-ÖSS’de soruların çalınması, ÖSYM’nin 256 698 370 000 TL. baskı masrafı olmak üzere toplam 984 507 262 000 TL. harcamasına neden olmuştur. Yeni sınavın sorularının gizlilik ve güvenlik önlemleri altında, ihale hükümlerine aynen uyulmak koşuluyla, çalınma olayı ile hiçbir ilgisi bulunmayan firmaya bastırılması doğal olarak kabul edilmiştir.

Bilgilerinize arz ederim.

Metin Bostancıoğlu

Millî Eğitim Bakanı

31. – Konya Milletvekili Teoman Rıza Güneri’nin, Konya Ilgın Termik Santrali Projesine ilişkin sorusu ve Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanı ve Başbakan Yardımcısı M. CumhurErsümer’in cevabı (7/796)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın delaletinizle Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanı Sayın Cumhur Ersümer tarafından yazılı olarak cevaplandırılmasını saygılarımla arz ederim.

T. Rıza Güneri

Konya

Sorular :

Temeli 17 Aralık 1998 tarihinde atılan ve Yap-İşlet-Devret modeli ile inşa edilecek olan Konya Ilgın Termik Santrali inşaatında hiçbir gelişmenin olmaması, vatandaşların tepkisine yol açmaktadır. Vatandaşlar, devletin zarara uğratıldığını ifade ederek siyasilerden vaatlerini yerine getirmelerini istemektedirler. Bu çerçevede;

1. Ilgın Termik Santralinin yapımı hangi aşamadadır?Santralin inşaası, termin planı çerçevesinde yürümekte midir? İnşaat alanında herhangi bir gelişme olmadığına ilişkin iddiaların doğruluk payı nedir? Yoksa gerçekten siyasî şov amaçlı bir temel atma mı gerçekleştirilmiştir?

2. İşin termin planı nedir?Proje, hangi tarihte hangi işlem yapılarak 42 ayda bitirilmesi hedeflenmiştir?

3. İşin ilerlememesiyle ilgili olarak, projenin yapımını üstlenen PSEG Firmasına yönelik Bakanlığınızın herhangi bir girişimi olmuş mudur? Olmuş ise Firmanın cevabı ne olmuştur?

4. Projeyi üstlenen firmaya, taahhüt ettiği 42 aylık zaman içerisinde işi bitiremediği takdirde ne gibi müeyyideler sözkonusu olacaktır?

5. Proje maliyetinin yüzde 30’luk kısmını öz sermayesinden temin edeceği taahhüdüyle işi üstlenen PSEG Firmasının finansman ilişkileri ile bu işi yapma hususunda yeterli olup olmadığı yeterince araştırılmış mıdır?

6. Projenin ÇED Raporunun işleyiş süreci hangi noktadadır?

T.C.

Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanlığı 29.11.1999

Araştırma, Planlama ve Koordinasyon

Kurulu Başkanlığı

Sayı : B.15.0.APK.0.23.300-1716/20503

Konu :Yazılı soru önergesi

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

İlgi :TBMMBaşkanlığı Genel Sekreterliğinin 5.11.1999 tarih ve A.01.0.GNS.0.10.00.02-7/796-2332/6135 sayılı yazısı.

Konya Milletvekili Sayın Teoman Rıza Güneri’nin tarafıma tevcih ettiği ve Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünün 99 uncu maddesi gereğince cevaplandırılması istenen 7/796-2332 esas no’lu yazılı soru önergesi ile ilgili bilgiler hazırlanarak ekte sunulmuştur.

Bilgilerinize arz ederim.

M. Cumhur Ersümer

Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanı ve

Başbakan Yardımcısı

Konya Milletvekili Sayın Teoman Rıza Güneri’nin Yazılı Soru Önergesi ve Cevabı

(7/796-2332 esas no’lu)

Temeli 17 Aralık 1998 tarihinde atılan ve Yap-İşlet-Devret modeli ile inşa edilecek olan Konya Ilgın Termik Santrali inşaatında hiçbir gelişmenin olmaması, vatandaşların tepkisine yol açmaktadır. Vatandaşlar, devletin zarara uğratıldığını ifade ederek siyasilerden vaatlerini yerine getirmelerini istemektedirler. Bu çerçevede;

Soru 1. Ilgın Termik Santralinin yapımı hangi aşamadadır?Santralin inşaası, termin planı çerçevesinde yürümekte midir? İnşaat alanında herhangi bir gelişme olmadığına ilişkin iddiaların doğruluk payı nedir? Yoksa gerçekten siyasî şov amaçlı bir temel atma mı gerçekleştirilmiştir?

Cevap 1. Yap-İşlet-Devret modeline göre ele alınan bir projenin yapım safhasına gelinceye kadar oldukça uzun bir işlem safhası bulunmaktadır. Projelerin teknik ve ekonomik bakımdan ülke çıkarlarına uygun bir proje olarak tespiti için ise Bakanlığım ve ilgili kuruluşların geniş bir çalışma yapmasına ihtiyaç vardır. Konya-Ilgın Termik Santrali Projesi işlemleri, Nisan 1994 tarihinde Bakanlığıma yapılan ilk müracaat ile başlamıştır. Şirketin fizibilite raporunu Bakanlığıma sunması; bu rapor ve raporun eki malî analiz tablolarının Bakanlığımca değerlendirilerek kabul görmesi sonucu İmtiyaz Sözleşmesi taslağı hazırlanarak Danıştay incelemesine sunulmuştur. İmtiyaz Sözleşmesi Danıştayca 30 Mart 1998 tarihinde onaylanmıştır.

Ancak şirket, İmtiyaz Sözleşmesinin 8 inci maddesi uyarınca maden sahasında ek çalışma yaparak Bakanlığıma bir Revize Maden Planı sunmuştur. Revize Maden Planına göre Fizibilite Raporu üzerinde Bakanlığımın ve Şirketin revize çalışmaları devam etmektedir. Bu nedenle projenin toplam yatırım tutarı kesinleşmediğinden, şirketçe yatırım finansmanı çalışmaları henüz sonuçlandırılmamıştır.

Ayrıca şirket, diğer tüm şirketler gibi Anayasamızda yapılan son değişikliklerle sağlanan “uluslararası tahkim” imkânını kullanmak üzere uyum yasalarının çıkarılmasını beklemektedir. Bu nedenle santral inşaatına, ancak yukarıda belirtilen çalışmalar ile finansman temininin şirketçe sonuçlandırılması süreçleri tamamlandığı zaman başlanabilecektir.

Soru 2. İşin termin planı nedir?Proje, hangi tarihte hangi işlem yapılarak 42 ayda bitirilmesi hedeflenmiştir?

Cevap 2. Ilgın Termik Santrali İmtiyaz Sözleşmesine göre şirket, 8 Eylül 2000 tarihine kadar ek anlaşmalarını tamamlayıp, gerekli tüm izinlerini alarak finansman paketini kapatacaktır. Bu nedenle inşaata başlanma tarihinin en geç 2001 yılı başı olacağı tahmin edilmektedir. İnşaat 39 ayda tamamlanacaktır.

Soru 3. İşin ilerlememesiyle ilgili olarak, projenin yapımını üstlenen PSEG Firmasına yönelik Bakanlığınızın herhangi bir girişimi olmuş mudur? Olmuş ise Firmanın cevabı ne olmuştur?

Cevap 3. İşin ilerlemesi ile ilgili olarak “Revize Maden Planına Dayalı Fizibilite Raporu Revizyonu” üzerinde Bakanlığım ile Şirket arasındaki müzakereler devam etmektedir.

Soru 4. Projeyi üstlenen firmaya, taahhüt ettiği 42 aylık zaman içerisinde işi bitiremediği takdirde ne gibi müeyyideler sözkonusu olacaktır?

Cevap 4. İnşaata başlanmasından sonra işin süresinde tamamlanamaması halinde, şirket imtiyaz sözleşmesinin 26 ncı maddesine göre günlük 10 000 USDceza ödeyerek ilave altı aylık süre, günlük 12 500 USD ceza ödeyerek de ikinci ve son kez altı aylık ek süre alabilmektedir. Şirket bu süre uzatımları sonunda da işi tamamlayamadığı takdirde, sözleşme feshedilerek teminat irat kaydedilecek ve o tarihe kadar yapılmış olan yatırımlar bedelsiz olarak Bakanlığıma geçecektir.

Soru 5. Proje maliyetinin yüzde 30’luk kısmını öz sermayesinden temin edeceği taahhüdüyle işi üstlenen PSEG Firmasının finansman ilişkileri ile bu işi yapma hususunda yeterli olup olmadığı yeterince araştırılmış mıdır?

Cevap 5. İşi yükümlenen şirket dünyadaki sayılı bağımsız elektrik santrali yatırımcı ve işletmecilerinden biri olup, yatırımın finansmanından sorumludur. Şirket bu taahhüdünü imtiyaz sözleşmesinin imza tarihinden itibaren en geç bir buçuk yıl içinde yerine getirip finansmanı sonuçlandırarak inşaata başlamak zorundadır. Aksi durumda sözleşme iptal edilecektir (imtiyaz sözleşmesi madde 35).

Soru 6. Projenin ÇED Raporunun işleyiş süreci hangi noktadadır?

Cevap 6. ÇED raporu, işi yüklenen şirket tarafından takip edilerek sonuçlandırılacak bir belge olup bu raporla ilgili çalışmalar son aşamasındadır. Bu projenin gerçekleşmemesi durumda İmtiyaz Sözleşmesine göre bir kamu zararı oluşması sözkonusu olmamaktadır.

32. – Kahramanmaraş Milletvekili Mustafa Kamalak’ın, çifte vatandaşlık statüsüne sahip vatandaşlara ilişkin sorusu ve İçişleri Bakanı Sadettin Tantan’ın cevabı (7/801)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki soruların Sayın İçişleri Bakanımız tarafından yazılı olarak cevaplandırılmasına delaletinizi arz ederim.

Saygılarımla. 26.10.1999

Prof. Dr. Mustafa Kamalak

Kahramanmaraş

Sorular :

1. Kaç vatandaşımız çifte vatandaşlık statüsüne sahiptir?

2. Çifte vatandaşlık statüsüne sahip vatandaşlarımızdan kaçı, önce ikinci vatandaşlığı iktisap edip sonra icazet için idareye başvurmuştur?

3. Bakanlar Kurulunda çifte vatandaşlık statüsüne sahip bakan var mıdır?

T.C.

İçişleri Bakanlığı 25.11.1999

Nüfus ve Vatandaşlık İşleri Genel Müdürlüğü

Sayı : B050NÜV0080003.226/8693

Konu : Soru önergesi

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

İlgi : 5.11.1999 günlü ve A.01.0.GNS.0.10.00.02-2563 sayılı ve 7/801 nolu yazısı.

İlgi yazınız ekinde Kahramanmaraş Milletvekili Prof. Dr. Mustafa Kamalak tarafından TBMM Başkanlığına sunulan ve tarafımdan cevaplandırılması istenilen çifte vatandaşlıkla ilgili yazılı soru önergesine cevap teşkil edecek bilgiler aşağıya çıkarılmıştır.

Madde 1. 1989-18.11.1999 tarihleri arasında 201 274 kişi çifte vatandaşlık statüsü kazanmıştır.

Madde 2. Hükümetimizden izin almadan yabancı devlet vatandaşlığını kazanan ve bu durumların tespitinden önce kendiliklerinden izin için başvuranlardan, 1989-18.11.1999 yılları arasında 62 169 kişiye Türk vatandaşlığını koruma izni verilmiştir.

Madde 3. Kayıtlarımızda, Bakanlar Kurulunda çifte vatandaşlık statüsüne sahip bakan bulunmamaktadır.

Arz ederim.

Sadettin Tantan

İçişleri Bakanı

33. – Rize Milletvekili Mehmet Bekaroğlu’nun, 56 ncı ve 57 nci Hükümet dönemlerinde isteği dışında yeri değiştirilen memurlara ilişkin Başbakandan sorusu ve Devlet Bakanı Şükrü Sina Gürel’in cevabı (7/803)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın Başbakan Sayın Bülent Ecevit tarafından yazılı olarak cevaplandırılmasını talep ediyorum.

Gereğini saygılarımla arz ederim. 26.10.1999

Prof. Dr. Mehmet Bekaroğlu

Rize

Sorular :

1. Başında bulunduğunuz 56 ve 57 nci Hükümet döneminde, kendi isteği dışında, kaç memurun yeri değiştirilmiştir?Bu memurların Bakanlıklara göre dağılımı nasıldır?

2. Başbakanlığınız döneminde kaç memur Devleti Mahkemeye vermiştir; bunlardan kaçı davayı kazanmıştır?

3. İdarî mahkemelerdeki davalarını kazanıp görev yerlerine dönen memurların kaçının yeri tekrar değiştirilmiştir?

4. Binlerce memur ve ailesini perişan eden, verilen yolluklar ve kaybedilen iş günü dolayısıyla devletin önemli ölçüde zarara uğradığı bu uygulamaya niçin gerek duyulmaktadır ve ne zaman son verilecektir?

T.C.

Devlet Bakanlığı 29.11.1999

Sayı : B.02.0.00-7/1519

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

İlgi :a) TBMM Başkanlığının 5.11.1999 tarih ve A.01.0.GNS.0.10.00.02-7/803-2354/6218 sayılı yazısı.

b) Başbakanlığın 15.11.1999 tarih ve B.02.0.KKG.0.12/106-96-9/5618 sayılı yazısı.

Rize Milletvekili Sayın Mehmet Bekaroğlu tarafından, Sayın Başbakanımıza tevcih edilen, Sayın Başbakanımızın da kendileri adına Bakanlığım Koordinatörlüğünde cevaplandırılmasını istediği, 7/803-2354 esas no’lu yazılı soru önergesi cevabı ekte sunulmuştur.

Bilgilerinizi ve gereğini arz ederim.

Prof. Dr. Şükrü S. Gürel

Devlet Bakanı

Anayasanın 128 inci maddesinde, memurlar ve diğer kamu görevlilerinin nitelikleri, atanmaları, görev ve yetkileri, hakları ve yükümlülükleri, aylık ve ödenekleri ve diğer özlük işleri kanunla düzenlenir hükmü yer almaktadır.

Ülkemizde personel rejimini düzenleyen temel yasa 657 sayılı Devlet Memurları Kanunudur. Ayrıca 926 sayılı Türk Silahlı Kuvvetleri Personel Kanunu, 2802 sayılı Hâkimler ve Savcılar Kanunu, 2914 sayılı Yükseköğretim Personel Kanunu ile 399 sayılı Kamu İktisadî Teşebbüsleri Personel Rejimini Düzenleyen Kanun Hükmünde Kararname ve 1475 sayılı İş Kanunu ile de Devlet memuru dışındaki kamu görevlilerine ilişkin düzenlemelere yer verilmiştir.

Soru 1. 657 sayılı Devlet Memurları Kanununun 72 nci maddesinde Devlet memurlarının yer değiştirme suretiyle atanmalarına, 74 üncü maddesinde bir kurumdan diğerine nakilleri, 76 ncı maddesinde de kurum içinde aynı veya başka yerlerdeki diğer kadrolara naklen atanmalarına ilişkin düzenlemelere yer verilmiştir. Bu hükümler uyarınca da kamu kurum ve kuruluşları yer değiştirme ile ilgili yönetmeliklerini yürürlüğe koymuşlardır.

Sözkonusu düzenlemelere göre, memurların aynı kurum içinde yer değiştirme suretiyle atanmaları ile kazanılmış hak aylık derecesine eşit veya daha üst dereceli aynı veya başka yerlerdeki kadrolara naklen atanmaları, kamu kurum ve kuruluşlarının hizmet icaplarına uygun olarak yapılabilmekte olup, kendi isteği dışında kaç memurun yerinin değiştirildiğini tespit etmek üzere merkezi bir kayıt tutulmamaktadır.

Soru 2. Anayasanın 125 inci maddesi “İdarenin her türlü eylem ve işlemlerine karşı yargı yolu açıktır.” hükmünü amirdir. 657 sayılı Devlet Memurları Kanununun 21 inci maddesinde, Devlet memurlarının kurumlarıyla ilgili resmî ve şahsî işlerinden dolayı müracaat; amirleri veya kurumları tarafından kendilerine uygulanan idarî eylem ve işlemlerden dolayı şikâyet ve dava açma hakkına sahip oldukları hükme bağlanmıştır.

Bu itibarla, atama ve yer değiştirmeyle ilgili işlemler dahil Devlet memurlarının kendilerine uygulanan idarî eylem ve işlemlerden dolayı şikâyet ve dava açmaları her zaman kullanabilecekleri yasal haklarından olup, bunlardan kaçının dava açtığı ve kaçının davayı kazandığının tespit edilmesine imkân veren merkezi bir kayıt tutulmamaktadır. Davaların bir kısmı düzenleyici işlemlere karşı, bir kısmı memurlarla ilgili işlemlere karşı açılabilmekte, bir kısmı yöneticilerin kişisel kusurlarından kaynaklanabilmektedir.

Soru 3. Anayasanın 138 inci maddesi, Yasama ve Yürütme organları ile idarenin mahkeme kararlarına uymak zorunda olduklarını, bu organlar ve idarenin mahkeme kararlarını değiştiremeyeceğini ve yerine getirilmesini geciktiremeyeceğini hükme bağlamıştır. Yukarıda belirtildiği üzere, idare mahkemelerinde davayı kazanıp görev yerlerine dönen memurlardan, kaçının yerinin tekrar değiştirildiğine dair merkezi kayıt bulunmamaktadır.

Soru 4. Devlet Memurlarının Yer Değiştirme Suretiyle Atanmalarına İlişkin Genel Yönetmelikte ekonomik ve sosyal gelişmişlik düzeyleri dikkate alınarak iller altı hizmet bölgesine ayrılmıştır. Kamu kurum ve kuruluşları hizmetin etkin sunumu anlayışı içinde her bölgede iki yıldan az olmamak üzere memurların zorunlu kalma sürelerini tespit etmekte ve bu çerçevede zorunlu yer değiştirme yapmaktadırlar. Bu şekilde istihdamda bölgelerarası dengenin sağlanması ve nitelikli personelin ülkenin her hizmet bölgesinde istihdamı öngörülmüştür.

Ayrıca, başlangıçta belirtilen 926 sayılı Türk Silahlı Kuvvetleri Personel Kanunu, 2802 sayılı Hâkimler ve Savcılar Kanunu ile diğer personel kanunlarına tabi personel bakımından da belirlenmiş hizmet bölgeleri ve bölgelerdeki zorunlu hizmet süreleri tespit edilmiş olup, sözü edilen personel bakımından da ilgili mevzuat uyarınca hizmet gerekleri doğrultusunda yer değiştirmeler gerçekleştirilmektedir.

34.—Erzincan Milletvekili Tevhit Karakaya’nın, Millî Eğitim Bakanlığına bağlı okul ve kurumlara yönetici ataması amacıyla açılan sınav sonucuna ilişkin sorusu ve Millî Eğitim Bakanı Metin Bostancıoğlu’nun cevabı (7/806)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın Millî Eğitim Bakanı Sayın Metin Bostancıoğlu tarafından yazılı olarak cevaplandırılmasına delaletinizi saygı ile arz ederim. 26.10.1999

Tevhit Karakaya

Erzincan

Millî Eğitim Bakanlığına bağlı okul ve kurumlara yönetici olarak atamalarla ilgili yapılan sınav sonunda 1551 kişinin başarılı olduğu duyurulmuştu.

1. Söz konusu sınavda başarılı olan adaylardan kaç kişinin ataması yapıldı? Sınavda başarılı olduğu halde atama için müracaat etmiş ama ataması yapılmamış kaç kişi vardır?

2. 23 Eylül 1998 tarihli Resmî Gazete’de yayınlanan yönetmeliğe aykırı olarak sınavdan geçmeden kaç idareci atadınız? Bu atamaların gerekçeleri nelerdir?

3. İdarî atamalarla ilgili sınavda kopya çeken ve yakalanan adaylardan ataması yapılan var mı?

4. İkili anlaşmalar çerçevesinde sağlanan yurt dışı burslarından öğretmenlerin yararlandırılmasını yasaklayan kararı kaldırmayı düşünüyor musunuz? Öğretmenlerin aleyhine işleyen bu uygulamadan Bakanlığın yararı nedir? Öğretmenler bu burslardan yararlanırsa Bakanlığınızın zararı nedir?

T. C.

Millî Eğitim Bakanlığı

Araştırma, Planlama ve Koordinasyon 29.11.1999

Kurulu Başkanlığı

Sayı :B.08.0.APK.0.03.05.00.03/3227

Konu :Soru önergesi

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

İlgi :TBMM Başkanlığının 5.11.1999 tarih ve A.01.0.GNS.0.10.00.02-7/806-2367/6231 sayılı yazısı.

Erzincan Milletvekili Sayın Tevhit Karakaya’nın “Millî Eğitim Bakanlığına bağlı okul ve kurumlara yönetici ataması amacıyla açılan sınav sonucuna ilişkin” yazılı soru önergesi incelenmiştir.

1. Millî Eğitim Bakanlığına Bağlı Eğitim Kurumları Yöneticilerinin Atama ve Yer Değiştirmelerine İlişkin Yönetmelik doğrultusunda müdürlüğü açık olan eğitim kurumlarının müdür ihtiyacının karşılanması amacıyla 14.11.1998 tarihinde ilk seçme sınavı ile katıldıkları hizmetiçi eğitim sonucunda yapılan değerlendirme sınavında başarılı olan 1 533 kişiden, söz konusu Yönetmelik eki Değerlendirme Formu Ek-3’e göre yapılan değerlendirme sonucunda durumu uygun bulunan 580’inin ataması çeşitli tür ve tipteki kurumlara yapılmıştır.

Seçme sınavı neticesinde başarılı olan ve hizmetiçi eğitime alınan adayların, bu eğitim sonunda yapılan değerlendirme sınavında da başarılı olmaları; onlara sadece kurum müdürlüklerine atanabilmek için başvuru hakkını sağlamakta; başvuru hakkını kazananların söz konusu Yönetmelik eki Değerlendirme Formu Ek-3’e göre yapılan değerlendirme sonucunda en fazla puanı almaları da atanma koşulunu oluşturmaktadır.

2. Millî Eğitim Bakanlığı Eğitim Kurumları Yöneticilerinin Atama ve Yer Değiştirmelerine İlişkin Yönetmelik hükümlerine aykırı atama yapılmamıştır. Söz konusu Yöntmeliğin geçici 1 inci maddesi hükümleri kapsamında, kazanılmış hakların korunması amacıyla; 4306 sayılı Kanuna göre, ilkokul veya ortaokul iken ilköğretim okuluna dönüştürülen kurumların müdürlerinden aranan genel ve özel koşulları taşıyan yaklaşık 2 091’inin, okullarının dönüştürüldüğü ilköğretim okulu müdürlüğüne atamaları gerçekleştirilmiştir.

3. Bu sınavlarda kopya çekildiğine ilişkin herhangi bir duyum alınmamıştır.

4. Kültür Anlaşmaları, Kültürel Değişim Programları ve iyi niyet çerçevesinde yabancı hükümetlerce Hükümetimiz emrine araştırma, lisansüstü ve kısa süreli yaz kursu bursları verilmektedir.

1993-1994 öğretim yılına kadar bu burslardan öğretmenlerimiz ve diğer personelimiz de yararlanmakta idi. Bu burslardan yararlanan öğretmen ve diğer personelce 657 sayılı Devlet Memurları Kanununun 78 ve 79 uncu maddelerine dayanarak ödediğimiz burslarla ilgili olarak Bakanlığımızı aleyhine dava açılmış, dava süreci sonucu lehlerine alınan mahkeme kararı üzerine 1992-1997 yılları arasında 107 kişiye toplam 235 099 133 000 lira birikmiş burs farkı ödenmiştir (Ocak 1998 itibariyle ABD Doları baz alınmıştır).

Bilgilerinize arz ederim.

Metin Bostancıoğlu

Millî Eğitim Bakanı

35. —Nevşehir Milletvekili Mehmet Elkatmış’ın, Sabah Gazetesindeki bir habere ilişkin sorusu ve Dışişleri Bakanı İsmail Cem’in cevabı (7/814)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın Sayın Dışişleri Bakanı tarafından yazılı olarak cevaplandırılması için gereğini saygı ile arz ederim.

Mehmet Elkatmış

Nevşehir

20.10.1999 tarihli Sabah Gazetesindeki köşesinde Sedat Sertoğlu, Cumhurbaşkanının önünde halen görevde olan bir büyükelçinin yolsuzluk dosyası olduğunu yazmıştır.

Sorular :

1. Bu olay doğru mudur? Doğru ise bu büyükelçi kimdir ve neden hâlâ görev başındadır?

2. Sözkonusu yolsuzluk doğru ise bu yolsuzluğun konusu, boyutları ve tarafları nedir?

3. Bu konuda Bakanlığınızca ne gibi işlemler yapılmıştır?

T. C.

Dışişleri Bakanlığı

Siyaset Planlama Genel Müdürlüğü 22.11.1999

Sayı :SPGM/739-506

Konu :Yazılı soru önergesi

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

İlgi :5.11.1999 tarihli ve A.01.0.GNS.0.10.00.02-7/814-2377/6241 sayılı yazıları.

Nevşehir Milletvekili Sayın Mehmet Elkatmış’ın ilgide kayıtlı soru önergesinin yanıtları ilişikte sunulmuştur.

Saygılarımla arz ederim.

İsmail Cem

Dışişleri Bakanı

Nevşehir Milletvekili Sayın Mehmet Elkatmış Tarafından Yöneltilen Yazılı Soru Önergesi İçin Hazırlanan Yanıtlar

1. Bakanlığım görev alanını ilgilendiren bir konuda hakkında yolsuzluk soruşturması yürütülen veya yolsuzluk dosyası sözkonusu olan bir büyükelçi bulunmamaktadır.

2. Önergelerinde kaynak gösterilen gazete haberinde sözü edilen yolsuzluk dosyasının mevcudiyeti veya kapsamı hakkında Bakanlığımızda bilgi bulunmamaktadır.

3. Bakanlığımızın malumatı olmadığı bu iddiaya ilişkin olarak herhangi bir işlem yapılmamıştır.

36.—Nevşehir Milletvekili Mehmet Elkatmış’ın, Başbakanlık Teftiş Kurulunca hazırlanan Susurluk Raporunda ileri sürülen bazı iddialara ilişkin sorusu ve Adalet Bakanı Hikmet Sami Türk’ün cevabı (7/816)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın Sayın Adalet Bakanı tarafından yazılı olarak cevaplandırılması için gereğini saygı ile arz ederim.

Mehmet Elkatmış

Nevşehir

Sorular :

1. Öldürülen Ömer Lütfi Topal’a usulsüz olarak defalarca “sabıkasızlık kaydı” veren Adlî Sicil Yetkilileri hakkında şimdiye kadar bir soruşturma veya başka bir işlem yapılmış mıdır?

2. Bu konu hakkında Sayın Kutlu Savaş’ın Susurluk Raporunda da belirttiği gibi Turizm Bakanlığınca yapılan ihbarın gereği neden yapılmamıştır?

3. Yine bu konuda Sayın Kutlu Savaş’ın raporunda belirttiği Kasım 1997’deki uyarılarının gereği neden yerine getirilmemiştir?

4. Gerek konu hakkında Turizm Bakanlığının ihbarı ve gerekse Sayın Kutlu Savaş’ın uyarılarını dikkate almayan ilgililer hakkında bir işlem yapılmış mıdır? Yapılmış ise neticesi, yapılmamışsa gerekçesi nedir?

T. C.

Adalet Bakanlığı 26.11.1999

Bakan :2170

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

İlgi : Kanunlar ve Kararlar Dairesi Başkanlığı ifadeli, 5.11.1999 tarihli ve A.01.0.GNS. 0.10.00.02-7/816-2378/6242 sayılı yazınız.

İlgi yazınız ekinde alınan, Nevşehir Milletvekili Mehmet Elkatmış tarafından Bakanlığımıza yöneltilen ve yazılı olarak cevaplandırılması istenilen 7/816-2378 Esas No.lu soru önergesine verilen cevap örneği iki nüsha halinde ilişikte sunulmuştur.

Bilgilerinize arz ederim.

Prof. Dr. Hikmet Sami Türk

Adalet Bakanı

Sayın Mehmet Elkatmış Nevşehir Milletvekili

T.B.M.M.

Bakanlığımıza yönelttiğiniz ve yazılı olarak cevaplandırılmasını istediğiniz 7/816-2378 Esas No.lu soru önergesinin cevabı aşağıda belirtilmiştir.,

Soru önergesine konu olan hususla ilgili olarak yaptırılan inceleme sonucunda;

Turizm Bakanlığı Teftiş Kurulundan intikal ettirilen olayın, önergede adı geçen şahsın gerçekte sabıkaları olmasına rağmen, sabıkasız bulunduğu yolunda resmî belge düzenlendiği ve bu şahsın gerçek dışı bu belgelere dayanarak Turizm Bakanlığını yanılttığına ve talih oyunu salonları açtığına yönelik bulunduğu,

Adı geçen kişinin 25.3.1994, 5.7.1994 tarihlerinde Malatya Cumhuriyet Başsavcılığından, 4.1.1995, 23.5.1995 ve 26.7.1995 tarihlerinde İstanbul Adlî Sicil Bölge Müdürlüğüne başvurarak sabıkası bulunmadığına dair beş defa belge aldığı,

Bu kişinin 6136 sayılı Ateşli Silahlar ve Bıçaklar Hakkında Kanuna muhalefet ve uyuşturucu madde bulundurmak suçlarından geçmişte iki ayrı sabıkası bulunduğu söz konusu bu iki sabıkasından 6136 sayılı Kanuna muhalefet suçuna dair mahkûmiyeti 8.12.1995 tarihinde kesinleştiği, diğer bir ifadeyle beş kez düzenlenen sabıkasızlık kayıtlarının verildiği tarihlerde 6136 sayılı Kanuna muhalefete dair bir sabıkasının mevcut olmadığı, sabıka kaydının bulunabilmesi için mahkûmiyet hükmünün kesinleşmiş olmasının gerektiği, bu durumda adı geçen şahsın 6136 sayılı Kanuna muhalefet suçuna dair sabıkası bulunmasına rağmen sabıkasızlık kaydı verildiği iddiasının maddeten mümkün olmadığı,

Söz konusu kişinin Belçika Antwerpen Ceza Mahkemesince uyuşturucu madde bulundurmaktan 5 yıl ağır hapse mahkûm edildiği ve 1988 yılında bu sabıkanın Türkiye’deki Adlî Sicil kaydına işlenmiş olmakla birlikte 22.11.1990 tarihinde hükmünü yitirdiğinden otomatik olarak kayıtlardan usulüne uygun biçimde silindiği ve arşiv kaydına nakledildiği, yine 21.11.1995 gün ve 236 Müt. sayılı Karar ile Malatya Ağır Ceza Mahkemesince memnu hakların iadesine karar verildiği

Söz konusu sabıkasızlık kayıtlarının 3682 sayılı Adlî Sicil Kanununun ilgili maddeleri ile buna bağlı olarak çıkarılan Adlî Sicil ve İstatistik Genel Müdürlüğünün 15.5.1993 gün ve 2339 sayılı Genelgesi hükümlerine uygun biçimde ilgilisine verildiği,

Anlaşılmıştır.

Bu itibarla, adı geçene sabıka kaydının bulunmadığına dair verilen adlî sicil belgelerinin düzenlenmesinde Kanuna aykırı bir durum olmadığı, Adalet Müfettişinin iş’ârı ve 18.2.1998 ve 12.11.1999 tarihli Bakan Olur’u ile belirlendiğinden, ilgililer hakkında herhangi bir işlem yapılmasının gerekmediği sonucuna varılmıştır.

Bilgilerinize arz ederim.

Prof. Dr. Hikmet Sami Türk

Adalet Bakanı

37. —Hatay Milletvekili Mustafa Geçer’in, Hatay İli, İskenderun İlçesine bağlı Azganlık Beldesi Sağlık Ocağının tıbbî malzeme ve ambülans ihtiyacına ilişkin sorusu ve Sağlık Bakanı Osman Durmuş’un cevabı (7/818)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularıma Sağlık Bakanı Sayın Osman Durmuş’un yazılı cevap vermesini delaletlerinize arz ederim.

Mustafa Geçer

Hatay

Hatay İskenderun İlçemize bağlı Azganlık beldesi sağlık ocağına gerekli iç donanım ve tıbbî malzeme bulunmadığından gereken hizmeti verememektedir.

Soru 1. Azganlık beldesi sağlık ocağında eksik bulunan iç donanım ve tıbbî malzeme en kısa zamanda temin edilemez mi?

Soru 2. 2 500 civarında bir nüfusa sahip olan Azganlık beldesi sağlık ocağına acil durumlarda yaralı ve hastaların çevrede bulunan sağlık kuruluşlarına nakledilebilmesi için bir ambülans tahsis edilemez mi?

T. C.

Sağlık Bakanlığı

Temel Sağlık Hizmetleri Genel Müdürlüğü 30.11.1999

Sayı :B100TSH0130002-15406

Konu :Yazılı soru önergesi cevabı

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

İlgi :5.11.1999 tarih ve A.01.0.GNS.0.10.00.02/2564/7/818/2380 sayılı yazıları.

Hatay Milletvekili Sayın Mustafa Geçer tarafından, Hatay İli, İskenderun İlçesine bağlı Azganlık Beldesi Sağlık Ocağında eksik bulunan iç donanım, tıbbî malzeme ve ambülans ihtiyacı ile alâkalı olarak verilen yazılı soru önergesinin cevabı ilişikte sunulmaktadır.

Arz ederim.

Doç. Dr. Osman Durmuş

Sağlık Bakanı

Hatay Milletvekili Sayın Mustafa Geçer’in “Hatay İli, İskenderun İlçesi Azganlık Beldesi Sağlık Ocağı iç donanım, tıbbî malzeme ve ambülans ihtiyacına” ilişkin yazılı soru önergesinin cevabıdır :

Sorular :

“Hatay İskenderun İlçemize bağlı Azganlık Beldesi Sağlık Ocağında gerekli iç donanım ve tıbbî malzeme bulunmadığından gereken hizmeti verememektedir.

“1. Azganlık Beldesi Sağlık Ocağında eksik bulunan iç donanım ve tıbbî malzeme en kısa zamanda temin edilemez mi?”

“2. 2 500 civarında bir nüfusa sahip olan Azganlık Beldesi Sağlık Ocağına, acil durumlarda yaralı ve hastaların çevrede bulunan sağlık kuruluşlarına nakledilebilmesi için bir ambülans tahsis edilemez mi?”

Cevaplar :

Cevap 1. Hatay İline, Sağlık Müdürlüğü, Sağlık Ocakları, Sağlık Evleri ve Halk Sağlığı Laboratuvarlarının tıbbî ve demirbaş malzeme eksikliklerinin giderilmesi için bütçe imkânları ölçüsünde, Bakanlığımızın Temel Sağlık Hizmetleri Genel Müdürlüğü 1999 Malî Yılı Bütçesi 111.01.2.001.600 (A.K. 620) Makine Teçhizat ve Taşıt Alımları harcama kaleminden 29.4.1999 tarih ve 5049 sayılı yazımızla 2 000 000 000 TL., 26.5.1999 tarih ve 6752 sayılı yazımızla 5 000 000 000 TL.,3.9.1999 tarih ve 11403 sayılı yazımızla 3 000 000 000 TL., 4.9.1999 tarih ve 14274 sayılı yazımızla 4 200 000 000 TL. ve 3418 sayılı Kanunun 39/b. maddesi uyarınca Bakanlığıma sağlanan gelirlerden 2 000 000 000 TL. olmak üzere toplam 16 200 000 000 TL. gönderilmiştir.

Cevap 2. Bakanlığımızda tahsise hazır ambulans bulunmadığından, Hatay Milletvekili Sayın Mustafa Geçer’in Azganlık Beldesi Sağlık Ocağına ambulans talebi değerlendirmeye alınmıştır.

Gösterilen ilgiye teşekkür ederek başarılar dilerim.

38.—Bitlis Milletvekili Zeki Ergezen’in, bakanlıkça 57 nci Hükümet döneminde belediyelere gönderilen para miktarına ilişkin sorusu ve Bayındırlık ve İskân Bakanı Koray Aydın’ın cevabı (7/824)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

TBMMİçtüzüğünün 96 ncı maddesi uyarınca aşağıdaki sorumun Bayındırlık Bakanı Sayın Koray Aydın tarafından yazılı olarak cevaplandırılmasını arz ederim.

Zeki Ergezen

Bitlis

Bakanlığınızca 57 nci Hükümetin başlangıcından bugüne kadar hangi belediyelere, hangi kriterlere göre, ne miktar para gönderilmiştir?Borcu olan il belediyelerinin bu borç miktarları ne kadardır? Bu borçlarına karşılık hangi belediyelerden ne miktarda kesinti yapılmıştır?

T. C.

Bayındırlık ve İskân Bakanlığı

Araştırma, Planlama ve Koordinasyon 26.11.1999

Kurulu Başkanlığı

Sayı :B.09.0.APK.0.22.00.00.17/1025

Konu :Bitlis Milletvekili Zeki Ergezen’in yazılı soru önergesi

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

İlgi :TBMM Genel Sekreterliğinin 5.11.1999 gün ve KAN. KAR. MD. A.01.0.GNS. 0.10.00.-00.02-2386/6250 sayılı yazısı.

İlgi yazı ekinde alınan, Bitlis Milletvekili Zeki Ergezen’in, Bakanlığımızca 57 nci Hükümet döneminde Belediyelere gönderilen para miktarları konusunda Bakanlığımıza yöneltmiş olduğu TBMM 7/824 esas sayılı yazılı soru önergesi incelenmiş olup, soruya ilişkin cevabımız aşağıda sunulmuştur.

Soru :Bakanlığınızca 57 nci Hükümetin başlangıcından bugüne kadar hangi belediyelere, hangi kriterlere göre, ne miktar para gönderilmiştir?Borcu olan il belediyelerinin bu borç miktarları ne kadardır? Bu borçlarına karşılık hangi belediyelerden ne miktarda kesinti yapılmıştır?

Cevap :Bakanlığımızın ilgili kuruluşu olan İller Bankasınca ülkemizde mevcut bulunan 3215 Belediyeye, 1999 yılı başından bugüne kadar 2380 sayılı “Belediye ve İl Özel İdarelerine Genel Bütçe Vergi Gelirlerinden Pay Verilmesi Hakkındaki Kanun” gereğince, beldelerin nüfus kriterlerine göre 633 220 417 000 000 lira, belediye payı tahakkuk ettirilmiştir.

Belediyelerin İller Bankasına 289 567 786 000 000 lira, diğer muhtelif kurumlara da (Vergi, S.S.K. ve Emekli Sandığı gibi) 361 999 298 000 000 lira olmak üzere toplam 651 567 084 000 000 lira borçları bulunmaktadır.

Belediyelerin bankaya olan borçları için 75 290 012 000 000 lira, diğer muhtelif kurumlara olan borçları için de 102 303 403 000 000 lira kesinti yapılmak suretiyle Belediye payı olarak, 455 627 001 000 000 lira gönderilmiştir. Buna göre, Belediyelere tahakkuk ettirilen payların % 72’si ödenmiş bulunmaktadır.

Bilgi ve gereğini arz ederim.

Koray Aydın

Bayındırlık ve İskân Bakanı

39.—Bursa Milletvekili Ertuğrul Yalçınbayır’ın;

— Bursa Dağ Yöresindeki belediyelere yapılan yardımlara,

Adana Milletvekili M. Metanet Çulhaoğlu’nun;

—Adana’ya bağlı Çatalca, Buruk, Büyükmangıt, Yumurtalık ve Akören Belediyelerinin araç ihtiyacına,

İlişkin soruları ve Çevre Bakanı Fevzi Aytekin’in cevabı (7/836, 846)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Çevre Bakanı Sayın Fevzi Aytekin tarafından yazılı olarak cevaplandırılmak üzere aşağıdaki sorularımı arz ediyorum. 1.11.1999

Ertuğrul Yalçınbayır

Bursa

Bursa Dağ Yöresine yapılan yardımlarla ilgili olarak :

1. Türkiye’nin en az gelişmiş yörelerinde Bursa Dağ yöresindeki Orhaneli, Büyükorhan, Keles ve Harmancık İlçe Belediyelerine Bakanlığınız imkânları ile fon (3) yıldır ne gibi yardımlar yapılmıştır?

2. Bakanlığınız yukarıda yazılı ilçelere bağlı Göynükbelen, Karıncalı, Kınık belde belediyelerine (3) yılda ne gibi destekte bulunmuştur?

3. Anılan ilçelerin (3) yıl içinde hangi köylerine ne tür yardımlar yapılmıştır?

4. Yardımların yapılmasında ne gibi kıstaslar göz önünde bulundurulmaktadır?

5. Belediye Başkanlıkları ile köy muhtarlıklarının bekleyen yardım talepleri nelerdir?

6. Belirtilen yerlere bundan sonra hangi plan ve program dairesinde yardım yapılacaktır?

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın Çevre Bakanı Sayın Fevzi Aytekin tarafından yazılı olarak aracılığınız vasıtasıyla cevaplandırılmasını arz ederim. 2.11.1999

M. Metanet Çulhaoğlu

Adana

Adana’da yeni kurulan belediyelerimizden Çatalan, Buruk, Büyükmangıt ile Yumurtalık ve Akören belediyelerinin talep etmiş oldukları

1. Traktör

2. Vidanjör

3. Kamyon gibi hizmet araçlarından bugüne kadar verilen oldumu, olmadıysa ne zaman verilecektir?

T. C.

Çevre Bakanlığı

Araştırma, Planlama ve Koordinasyon 29.11.1999

Kurulu Başkanlığı

Sayı :B.19.0.APK.0.22.00.02/0012/1180-10508

Konu :Soru önergesi

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

İlgi :16.11.1999 tarih ve A.01.0.GNS.0.10.00.02/2703 sayılı yazınız.

İlgide kayıtlı yazınız eki Bursa Milletvekili Sayın Ertuğrul Yalçınbayır ile Adana Milletvekili Mehmet Metanet Çulhaoğlu’na ait yazılı soru önergeleri cevaplandırılarak ekte sunulmuştur.

Bilgilerinize arz ederim.

Fevzi Aytekin

Çevre Bakanı

Bursa Millevtekili Sayın Ertuğrul Yalçınbayır’ın 7/836-2459 Esas Numaralı

Soru Önergesinin Cevabı

Soru 1. Türkiye’nin en az gelişmiş yörelerinde Bursa Dağ yöresindeki Orhaneli, Büyükorhan, Keles ve Harmancık İlçe Belediyelerine Bakanlığınız imkânları ile fon (3) yıldır ne gibi yardımlar yapılmıştır?

Cevap 1. Bursa İli Orhaneli İlçe Belediyesine Bakanlığımız Çevre Kirliliğini Önleme Fonundan 1992 yılında bir adet itfaiye, 1993 yılında bir adet çöp kamyonu, 1996 yılında bir adet vidanjör, 1997 yılında bir adet şasi kamyon ve bir adet traktör, 1998 yılında iki adet şasi kamyon tahsis edilmiştir. Büyükorhan İlçe Belediyesine; 1991 yılında bir adet çöp kamyonu, 1993 yılında bir adet itfaiye, 1997 yılında bir adet şasi kamyon, 1999 yılında da bir adet şasi kamyon tahsis edilmiştir.Keles İlçe Belediyesine; 1992 yılında bir adet çöp kamyonu, 1993 yılında bir adet çöp kamyonu, 1996 yılında bir adet itfaiye ve 1998 yılında bir adet şasi kamyon tahsis edilmiştir. Harmancık İlçe Belediyesine; 1991 yılında bir adet çöp kamyonu, 1997 yılında bir adet şasi kamyon, 1999 yılında da bir adet traktör tahsisi yapılmıştır.

Soru 2. Bakanlığınız yukarıda yazılı ilçelere bağlı Göynükbelen, Karıncalı, Kınık belde belediyelerine (3) yılda ne gibi destekte bulunmuştur?

Cevap 2. Bakanlığımız Çevre Kirliliğini Önleme Fonundan; Göynükbelen Belde Belediyesine; 1993 yılında bir adet itfaiye, 1997 yılında da bir adet şasi kamyon tahsis edilmiştir. Karıncalı Belde Belediyesine; 1996 yılında bir adet traktör, 1997 yılında bir adet şasi kamyon, 1998 yılında iki adet şasi kamyon ve 1999 yılında da bir adet traktör tahsis edilmiştir. Kınık Belde Belediyesine; 1992 yılında bir adet itfaiye, 1993 yılında bir adet çöp kamyonu, 1996 yılında bir adet traktör ve 1997 yılında da bir adet şasi kamyon tahsis edilmiştir.

Soru 3. Anılan ilçelerin (3) yıl içinde hangi köylerine ne tür yardımlar yapılmıştır?

Cevap 3. Anılan ilçelerin köylerine Bakanlığımız Çevre Kirliliğini Önleme Fonundan herhangi bir yardım yapılmamıştır.

Soru 4. Yardımların yapılmasında ne gibi kıstaslar göz önünde bulundurulmaktadır?

Cevap 4. Yardımların yapılmasında; talepte bulunan belediyelerin il, ilçe ve belde nüfusları, çevre öncelikleri, turizm alt yapısı, mevcut araç parkları ve fon bütçesinin imkânları gibi kriterler göz önünde bulundurulmaktadır.

Soru 5. Belediye Başkanlıkları ile köy muhtarlıklarının bekleyen yardım talepleri nelerdir?

Cevap 5. Bakanlığımızdan yardım talebinde bulunan belediye başkanlıkları, kaymakamlık ve valiliklerin çöp kamyonu, itfaiye, şasi kamyon, traktör, çöp konteyneri, şişleme makinası, kanalizasyon, dere ıslahı ve ağaçlandırma gibi projeleri değerlendirmeye alınmakta ve bütçe imkânları çerçevesinde taleplerin karşılanmasına gayret gösterilmektedir.

Soru 6. Belirtilen yerlere bundan sonra hangi plan ve program dairesinde yardım yapılacaktır?

Cevap 6. Belirtilen yerlere bundan sonra yukarıda açıklanan esaslar çerçevesinde yardım yapılacaktır.

Adana Milletvekili Sayın M. Metanet Çulhaoğlu’nun 7/846-2520 Esas Numaralı Soru Önergesinin Cevabı

Soru :Adana’da yeni kurulan belediyelerimizden, Çatalan, Buruk, Büyükmangıt ile Yumurtalık ve Akören belediyelerinin talep etmiş oldukları; Traktör, Vidanjör ve Kamyon gibi hizmet araçlarından bugüne kadar verilen oldu mu?Olmadıysa ne zaman verilecektir?

Cevap :Adana İli Yüreğir İlçesi Buruk Belde Belediyesine; Bakanlığımız Çevre Kirliliğini Önleme Fonundan 1992 yılında bir adet traktör ve römork ile 1997 yılında bir adet şasi kamyon, Ceyhan İlçesi Büyükmangıt Belde Belediyesine; 1999 yılında bir adet şasi kamyon, Yumurtalık İlçe Belediyesine; 1992 yılında bir adet vidanjör, 1993 yılında bir adet çöp kamyonu, 1996 yılında bir adet itfaiye, 1997 ve 1998 yıllarında birer adet şasi kamyon, Aladağ İlçesi Akören Belde Belediyesine; 1992 yılında bir adet itfaiye, 1996 yılında bir adet çöp kamyonu, 1997 yılında bir adet traktör ve 1998 yılında bir adet şasi kamyon tahsisi yapılmıştır. Yeni kurulan Karaisalı İlçesine bağlı Çatalan Belde Belediyesine ise henüz bir yardım yapılmamıştır. Diğer belediyelerle birlikte Çatalan Belediyesine de vaki talepleri bütçe imkânları çerçevesinde değerlendirilmek üzere kayıtlarımıza alınmıştır.

40. —Kütahya Milletvekili Ahmet Derin’in, orman işletmelerindeki mevsimlik işçilerin işten çıkarılmasına ve Kütahya Bölge Müdürlüğüne bağlı işletmelere yeni alınan işçilere ilişkin sorusu ve Orman Bakanı Nami Çağan’ın cevabı (7/844)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın Sayın Orman Bakanı Prof. Dr. Nami Çağan tarafından yazılı olarak cevaplandırılmasının teminini saygılarımla arz ederim. 1.11.1999

Ahmet Derin

Kütahya

1. Orman İşletmelerinde 15-20 yıldır çalışan mevsimlik işçilere ödenek yokluğu nedeniyle 15 Ağustos’tan itibaren çıkış verilmesine rağmen işletmeler ve bölge müdürlüklerine yeni işçilerin alımı doğru mudur?

2. Kütahya Bölge Müdürlüğüne bağlı işletmelere 18 Nisan 1999’dan sonra kaç kişi yeni işe alınmıştır? Ad ve soyadları ile dökümünü verebilir misiniz?

T. C.

Orman Bakanlığı

Araştırma, Planlama ve Koordinasyon 26.11.1999

Kurulu Başkanlığı

Koordinasyon ve Mevzuat Dairesi

Başkanlığı

Sayı :KM.1.SOR/631-2945

Konu :Sayın Ahmet Derin’in yazılı soru önergesi

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

(Kanunlar ve Kararlar Dairesi Başkanlığı)

İlgi :TBMM’nin 15.11.1999 tarih ve 7/844-2487/6392 sayılı yazısı.

İlgi yazı ekinde alınan Kütahya Milletvekili Sayın Ahmet Derin’in “Orman işletmelerindeki mevsimlik işçilerin işten çıkarılmasına ve Kütahya Orman Bölge Müdürlüğüne bağlı işletmelere yeni alınan işçilere ilişkin yazılı soru önergesi” Bakanlığımızca incelenmiş olup, cevabî yazımız ilişikte gönderilmektedir.

Arz ederim.

Prof. Dr. Nami Çağan

Orman Bakanı

Kütahya Milletvekili Sayın Ahmet Derin’in 7/844 Esas No.lu Yazılı Soru Önergesi

Hakkında Orman Bakanlığının Cevabı

1. Bakanlığımız birimlerinde, bütçe imkânları ile sınırlı ödeneklerle ve mevsim şartlarına bağlı olarak mevsimlik (vasıfsız)işçiler istihdam edilmektedir.İş mevsimi ve ödenek durumu dikkate alınarak, ilk giren son çıkar prensibinden hareketle mevsimlik işçilerin hizmet âkitleri, iş mevsiminin bitiminden yeni iş mevsimi başlayıncaya kadar ya da ödenek temini için geçen süreye kadar askıya alınmaktadır.

15 Ağustos 1999 tarihinden itibaren mevsimlik işçilerin hizmet âkitleri belirtilen nedenlerle askıya alınmıştır.

2. Kütahya Orman Bölge Müdürlüğüne 18 Nisan 1999 tarihinden sonra, 1475 sayılı İş Kanunu ile 4131 sayılı Terörle Mücadele Kanununun zorunlu istihdam hükmüne uyularak 2, çalışan mevsimlik işçiler içinde yaptırılacak işin niteliklerine uygun işçi bulunmadığından teknik vasıflara haiz 1 harita mühendisi, 2 harita teknikeri, 1 adet de vasıfsız olmak üzere aşağıda isimleri belirtilen toplam 6 kişi mevsimlik olarak işe alınmıştır.

Sıra No. Adı ve Soyadı İşe Başlama Tarihi Niteliği

1 Muhsin Erdem 15.6.1999 Sakat

2 İlyas Demirel 25.6.1999 Vasıfsız

3 Türker Ceylan 19.8.1999 Terör mağduru

4 Hüseyin Koç 1.9.1999 Harita mühendisi

5 İsmail Altın 1.9.1999 Harita teknikeri

6 Muhammet Budak 1.10.1999 Harita teknikeri

41. —Karaman Milletvekili Zeki Ünal’ın, son üç yılda evlenme ile Türk vatandaşlığına geçen yabancı kadın sayısına ve Bakanlar Kurulu Kararı ile Türk vatandaşı olan erkek ve kadın sayısına ilişkin sorusu ve İçişleri Bakanı Sadettin Tantan’ın cevabı (7/851)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın İçişleri Bakanı Sayın Sadettin Tantan tarafından yazılı olarak cevaplandırılmasını arz ederim. 3.11.1999

Zeki Ünal

Karaman

1. Son üç yılda evlenme ile Türk vatandaşlığına geçen yabancı kadın sayısı nedir?

2. Son üç yılda Bakanlar Kurulu Kararı ile Türk vatandaşı olan erkek ve kadın sayısı nedir?

T. C.

İçişleri Bakanlığı

Nüfus ve Vatandaşlık İşleri 30.11.1999

Genel Müdürlüğü

Sayı :B050NÜV0080003.226/8695

Konu :Soru önergesi

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

İlgi :TBMMBaşkanlığının 16 Kasım 1999 gün ve A.01.0.GNS.0.10.00.02-2702 sayılı ve 7/851 nolu yazısı.

İlgi yazınız ekinde Karaman Milletvekili Zeki Ünal tarafından TBMM Başkanlığına sunulan ve tarafımdan yazılı olarak cevaplandırılması istenilen son üç yılda evlenme ile Türk vatandaşlığını kazanan kadın sayısı ve Bakanlar Kurulu Kararı ile Türk vatandaşlığına alınan kadın-erkek sayısını gösterir istatistiki bilgiler ilişikte sunulmuştur.

Arz ederim

Sadettin Tantan

İçişleri Bakanı

İSTATİSTİKİ BİLGİLER

1. Son üç yılda evlenme ile Türk vatandaşlığını kazanan yabancı kadın sayısı

Yılı Kadın Sayısı

1997 3 195

1998 3 312

1999 1 798

TOPLAM : 8 305 Kişi

2. Son üç yılda Bakanlar Kurulu Kararı ile Türk vatandaşlığına alınan erkek ve kadın sayısı.

Yılı Kadın Erkek

1997 5 470 5 253

1998 312 388

1999 428 376

TOPLAM : 6 210 6 017 Kişi.

42. —Antalya Milletvekili Mehmet Baysarı’nın, Demre (Kale)İlçesinin tanıtılmasına ilişkin sorusu ve Turizm Bakanı Erkan Mumcu’nun cevabı(7/852)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın Turizm Bakanı Sayın Erkan Mumcu tarafından yazılı olarak cevaplandırılmasını delaletlerinize arz ederim.

Saygılarımla.

Mehmet Baysarı

Antalya

Soru 1. Bilindiği üzere, 2000 yılı tüm dünyada “İnanç Yılı” olarak kutlanacaktır.Ülkemiz, birçok inancın ve kültürün doğup yaşadığı bir bölgedir.İnanç yılı faaliyetleri kapsamında Papa ve ABD Devlet Başkanı olmak üzere inanca sahip bir çok ülkenin Devlet Başkanları ülkemizi ziyaret edeceklerdir.

Bu kapsamda inanç turizminde önemli yer tutan Efes, Kapadokya ve bunlar kadar potansiyeli olan ancak tanıtıma ihtiyacı olan Demre (Kale) İlçemiz için neler yapılmaktadır ve nelerin yapılması planlanmaktadır?

Soru 2. Demre İlçesinde özel sektör tarafından alınan 8 adet tatil köyü izni bulunmaktadır. Ancak, bu konuda herhangi bir ilerleme kaydedilmemiştir. Tatil köyü kuracak özel sektör girişimcileri DEÇYAPadıyla bir şirket kurmuşlar ve bu bölgenin alt yapısını bizzat kendileri bu şirket vasıtasıyla yapacaklardır. Ancak, bu hizmetlerin yapılabilmesi için gerekli olan imar planları henüz Bakanlığınızdan çıkmamıştır. Adı geçen şirket tarafından 1/1000’lik planlar hazırlanıp Bakanlığınıza sunulmuş ancak bir sonuç alınamamıştır. Bu konuda gelişmeler ne safhadadır ve neler yapmayı düşünüyorsunuz?

T. C.

Turizm Bakanlığı 29.11.1999

Hukuk Müşavirliği

Sayı :B.170.HKM.0.00.00.00/2136-33783

Türkiye Büyük Millet Meclisi

Genel Sekreterliği

Kanunlar ve Kararlar Dairesi Başkanlığına

İlgi :16 Kasım 1999 tarih ve 2/7/852-2526/6432 sayılı yazınız.

Antalya Milletvekili Sayın Mehmet Baysarı tarafından Bakanlığıma verilen yazılı soru önergesi incelenmiş ve aşağıdaki yanıtlar verilmiştir.

1. Demre, Hristiyanlık alemince kabul gören önemli dini merkezlerden biridir. Bu nedenle Demre Aziz Nicolas Kilisesi, 1993’de Bakanlığımca başlatılan İnanç Turizmi Projesi Envanteri kapsamına alınmıştır.

Dolayısı ile, Kilisede çevre düzenleme çalışmalarının başlatılması amacıyla Bakanlığımca Antalya Valiliği emrine 1997’de 7 120 000 000 (Yedimilyaryüzyirmimilyonlira) TL., 1998’de 5 000 000 000 (Beşmilyarlira)TL. ve Başbakanlık Tanıtma Fonu Kurulu Başkanlığından 25 000 000 000 (Yirmibeşmilyarlira) TL.’nin aktarılması sağlanmıştır.

Bakanlığım, kısıtlı bütçe olanakları ve yasal sınırlamalar nedeniyle ancak alt yapı yatırımları için ödenek aktarabilmektedir. Kilisenin çatı onarımları ve kamulaştırma gibi sorunlarının çözümü için Kültür Bakanlığı ve yerel yönetimlerin de katkısı gerekmektedir. Aziz Nicolas Kilisesi’nin 2000 yılına kazandırılması yalnızca Bakanlığımın değil, diğer ilgili kurumların da destekleri ile mümkün olabilecektir.

2000 yılında tüm dünyada kutlanacak olan, İsa’nın doğumunun 2000 inci yılı etkinlikleri çerçevesinde Bakanlığımca yürütülen İnanç Turizmi Projeleri ile ülkemizin bu türe yönelik sahip olduğu büyük potansiyelin değerlendirilmesi, üç büyük dine (Müslümanlık, Hristiyanlık, Musevilik) ait önemli dinsel eserlerin iyileştirilmesi ve tanıtılması, böylece ziyaretçi sayısının, buna bağlı olarak da döviz girdilerimizin artırılması hedeflenmektedir.

Bu amaçlar doğrultusunda tur projeleri hazırlandığı gibi Efes, Kapadokya ve Demre’ye Ege, Orta Anadolu ve Antalya broşürlerimizde geniş ölçüde yer verilmiş ayrıca Efes ve Kapadokya broşürleri de bastırılarak yurt içi ve yurt dışında dağıtımı sağlanmıştır.Efes ve Kapadokya ülkemize gelen ve Bakanlığımca ağırlanan çeşitli film ekiplerinin hazırladığı filmlere konu olmuştur.

Fotoğraf sanatçısı Mehmet Hengirmen’in hazırladığı Kapadokya afişimiz 1998 yılında Avusturya’nın Salzburg şehrinde gerçekleştirilen uluslararası fuarda “Turizm Afişleri Yarışmasında” birincilik ödülünü kazanmıştır.

Ayrıca Bakanlığımca hazırlanarak 6 dilde bastırılan İnanç Turizmi Haritasında Efes, Kapadokya ve Demre de yer almaktadır.

Gerek Efes ve Kapadokya, gerekse Demre yurt dışı fuarlarımızda, afişlerinin sergilenmesi ve broşürlerinin dağıtılması yoluyla geniş ölçüde tanıtılmakta, bu yörelerden katılan Turizm İşletmecileri Derneği (KAPTİD) ve Noel Baba Vakfına ücretsiz stand tahsis edilmektedir.

Efes, Kapadokya ve Demre’ye Bakanlığımın İnternetteki tanıtım sayfalarında da metin ve görsel malzeme kullanılarak geniş ölçüde yer verilmiştir.

2000 yılında Demre’nin tanıtımına yönelik olarak, yerel idare ve Noel Baba Vakfı tarafından çeşitli etkinlikler (Barış Semineri, Noel Baba Tır’ı gibi) planlanmıştır.Bu etkinlikler ile ilgili olarak Bakanlığımızca mümkün olan her türlü destek sağlanmaktadır.

2000 yılının İnanç Turizmi için yarattığı fırsattan azamî ölçüde yararlanmak üzere, Bakanlığımca yurt dışından çok sayıda basın mensupları, din adamları ve tur operatörleri davet edilerek, ülkemizin inanç merkezleri tanıtılacaktır. Bu amaçla hazırlanan tur programlarında Efes, Kapadokya ve Demre ağırlıklı olarak yer almaktadır.

2. Antalya, Demre (Kale) Kıyı Bandı Turim Merkezi, Bakanlar Kurulunun 23.9.1997 gün 97/9985 sayılı Kararı ile ilan edilmiş ve 7.10.1997 gün ve 23133 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe girmiştir.

Sözkonusu Turizm Merkezi içerisinde Orman Bakanlığınca yapılan 2 adet tahsisli alan ile Bakanlığımca yapılan 6 adet tahsisli alan bulunmaktadır.

Ön izin verilen 6 firma ile Orman Bakanlığından tahsisli 2 firma Bakanlığımın yönlendirmesi ile altyapı proje ve uygulamaları için DETUYAP(Demre Yatırımcıları İnşaat Turizm Ortak Girişimi Ticaret ve Sanayi A.Ş.)’ni kurmuşlardır.

Alana ilişkin 1/5 000 ölçekli Nazım İmar Planı değişikliğinin 2634 sayılı Yasa uyarınca onama işlemleri yapılmak üzere Bayındırlık ve İskân Bakanlığına iletilebilmesi ve 1/1 000 ölçekli Uygulama İmar Planı değişikliğinin sonuçlandırılabilmesi için konu Arazi Tahsis Komisyonu gündemine alınmış bulunmaktadır.

DETUYAP (Demre Yatırımcıları İnşaat Turizm Ortak Girişimi Ticaret ve Sanayi A.Ş.) tarafından hazırlanarak Bakanlığıma 2634 sayılı Yasa uyarınca incelenmek üzere iletilen 1/5 000 ölçekli Nazım İmar Planı değişikliği ile 1/1 000 ölçekli Uygulama İmar Planı değişikliği incelenmekte olup, Bayındırlık ve İskân Bakanlığınca onaylandıktan sonra 1/1 000 ölçekli Uygulama İmar Planı 2634 sayılı Turizmi Teşvik Yasası uyarınca Bakanlığımca onaylanabilecektir.

Bilgilerinize arz ederim.

Erkan Mumcu

Turizm Bakanı

43. —Antalya Milletvekili Mehmet Baysarı’nın, Antalya’nın Kale İlçesinin adının değiştirilmesini öngören çalışmaya ilişkin sorusu ve İçişleri Bakanı Sadettin Tantan’ın cevabı (7/853)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın İçişleri Bakanı Sayın Sadettin Tantan tarafından yazılı olarak cevaplandırılmasını delaletlerinize arz ederim.

Saygılarımla.

Mehmet Baysarı

Antalya

Soru 1. 1988 yılında Meclis kararıyla Demre İlçesinin adı “Kale” olarak değiştirilmiştir. Çok yüksek bir turizm potansiyeline sahip olup, ülkemizde ve dünyada Demre olarak tanınmaktadır.İlçe Belediyesi tarafından müteaddit defalar isminin tekrar “Demre” olarak değiştirilmesi için müracaat edilmiştir.

En son 1997’de yapılan müracaat Bakanlar Kurulundan geçerek Meclise sevk edilmiştir. Halen Genel Kurula getirilebilmesi için beklemektedir. 2000 İnanç Yılına girmeden bakanlığınız ilçenin talebini yerine getirmek konusunda ne yapmayı planlamaktadır?

T. C.

İçişleri Bakanlığı

İller İdaresi Genel Müdürlüğü 26.11.1999

Sayı :B050İLİ0060001/208/16-10187

Konu :Ad değişikliği

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığı

Genel Sekreterliğine

İlgi :16.11.1999 tarihli ve Kan. Kar. Md. A.01.0.GNS.0.10.00.02-2702 sayılı yazınız.

Antalya Milletvekili Mehmet Baysarı’nın Antalya İli Kale İlçesinin adının Demre olarak değiştirilmesi konusundaki yazılı soru önergesi incelenmiştir.

5442 sayılı İl İdaresi Kanununun 2 nci maddesine göre ilçe adlarının değiştirilmesi ancak kanunla mümkün olmaktadır.

Bakanlığımızca bu konuda herhangi bir çalışma yapılmamıştır.

Bilgilerinize arz ederim.

Sadettin Tantan

İçişleri Bakanı

44. — Giresun Milletvekili Turhan Alçelik’in, S. S. Selülöz -İş Konut Yapı Kooperatifinin kredi talebine ilişkin sorusu ve Devlet Bakanı Sadi Somuncuoğlu’nun cevabı (7/863)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın Devlet Bakanı Sayın Sadi Somuncuoğlu tarafından yazılı olarak cevaplandırılması hususunda gereğininin yapılmasını arz ederim.

Saygılarımla. 5.11.1999

Dr. Turhan Alçelik

Giresun

İlimizde faaliyet gösteren Selülöz-İş Sendikası üyesi işçilerimizin kurmuş olduğu S. S. Selülöz -İş Konut Yapı Kooperatifi tarafından Toplu Konut İdaresi Başkanlığından 1998 yılında kredi talebinde bulunulmuş söz konusu kredi talebi anılan kurum tarafından kabul edilmiş, kredi ipotekleri alınmış ve sıraya konulmuş ancak bugüne kadar adı geçen konut yapı kooperatifine kredi tahsis edilmemiştir. İnşaatlar bitme aşamasına gelmesine rağmen üyelerin borçlarından dolayı mağduriyetleri ve sıkıntıları devam etmektedir.

Soru 1. Söz konusu kooperatif üyelerinin mağduriyetini ve sıkıntılarını ortadan kaldıracak kredi tahsisini yapmayı düşünüyor musunuz?

Soru 2. Adı geçen kooperatife kredi tahsisi yapılacaksa, ne zaman yapmayı düşünüyorsunuz?

Soru 3. Ülke genelinde kooperatiflerimizin kredi problemleri olduğu biliniyor. Tüm kooperatiflere kaynak sağlanması hususunda ne gibi çalışmalarınız var?

T. C.

Devlet Bakanlığı 25.11.1999

Sayı :B.02.0.008/01305

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığı

Genel Sekreterliği

İlgi : 16.11.1999 tarih ve A.01.0.GNS.0.10.00.02-7/863-2570/6506 sayılı yazınız.

Giresun Milletvekili Sayın Turhan Alçelik’in S. S. Selülöz -İş Konut Yapı Kooperatifinin kredi talebine ilişkin soru önergesi incelenmiştir.

Giresun İlinde bulunan ve Toplu Konut İdaresinden T. Emlak Bankası aracılığı ile kredi kullanan S. S. Selülöz -İş Konut Yapı Kooperatifine 98/2 sayılı Tebliğ hükümlerine göre 38 250 000 000 TL.’sı kredi açılmıştır.

Kooperatifin Toplu Konut İdaresinde;

4.12.1998 tarihli % 55 seviye karşılığı 7 650 000 000 TL.’sı

21.12.1998 tarihli % 82 seviye karşılığı 18 360 000 000 TL.’sı

19.2.1999 tarihli % 92 seviye karşılığı 6 800 000 000 TL.’sı olmak üzere toplam 32 810 000 000 TL.’sı hakedişi ödenmek üzere beklemektedir.

Toplu Konut Fonuna kaynak sağlayabilmek amacıyla çalışmalar devam etmekte olup, 6.11.1999 tarihinden sonraki hakedişler ödenmek üzere beklemektedir.Fonun nakit durumu uygun oldukça tarih sırasına göre yapılabilecektir.

Bilindiği üzere, 1993 yılından itibaren Toplu Konut Fon gelirlerinin tamamı genel bütçe idaresinde yer almaktadır. Bu nedenle Toplu Konut İdaresinin gelirleri daha önce kredi kullandırdığı projelerden gelen geri ödemeler ve idare arsaları üzerinde yapmış olduğu konutların halka arzından sağlanan satış hâsılatlarından oluşmaktadır.

31.10.1999 tarihi itibariyle Toplu Konut Fonu gelirleri 100 trilyon TL.’sıdır. Bunun tamamı genel bütçeye girmektedir. Bu dönemde genel bütçeden Toplu Konut İdaresine ayrılan pay ise 3 trilyon TL.’sı’dır. Sosyal amaçlı bir fon olan Toplu Konut Fonu gelirlerinin en az %50’sinin Toplu Konut İdaresinin tasarrufu altına alınması konusunda çalışmalar sürdürülmektedir.

Bilgilerinize arz ederim.

Sadi Somuncuoğlu

Devlet Bakanı

45. —Hatay Milletvekili Mustafa Geçer’in, Hatay -İskenderun -Değirmendere Grup Suyu Projesine ilişkin sorusu ve Devlet Bakanı Mustafa Yılmaz’ın cevabı (7/871)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularıma Devlet Bakanı Sayın Mustafa Yılmaz’ın yazılı cevap vermesini delaletlerinize arz ederim.

Mustafa Geçer

Hatay

Köy Hizmetleri Genel Müdürlüğü tarafından yapımına 1985 yılında yapımına başlanan Hatay-İskenderun İlçesine bağlı Karayılan -Azganlık -Sarıseki -Denizciler Beldeleri ile Kavaklıoluk ve Akarca köylerini kapsayan Değirmendere Grup Suyu çalışmaları 14 yıl geçmesine rağmen hâlâ tamamlanamamıştır?

Soru 1. Yöre halkı için hayatî önem taşıyan Değirmendere Gurup Suyunun bir an evvel tamamlanabilmesi için herhangi bir çalışmanız var mı?

Soru 2. 1999 yılı içerisinde ne kadar ödenek aktarmayı planlıyorsunuz?

Soru 3. Adı geçen projeyi kaç yılında hizmete açmayı düşünüyorsunuz?

T. C.

Devlet Bakanlığı 29.11.1999

Sayı :B.02.0.010/031.4954

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

İlgi :TBMM Başkanlığı Genel Sekreterliğinin 15.11.1999 gün ve A.01.0.GNS.0.10.00.02-7/871-2582/6564 sayılı yazısı.

Hatay Milletvekili Mustafa Geçer’in soru önergesi incelenmiştir.

Söz konusu Hatay -İskenderun -Değirmendere grup içme suyu inşaatı 1999 yılı yapım programımızda olup, 1999 yılı ödeneği 59 000 000 TL. milyardır.

Devam etmekte olan ünite 2000 yılı içerisinde bütçe imkânları dahilinde bitirilmeye çalışılacaktır.

Bilgilerinize arz ederim.

Mustafa Yılmaz

Devlet Bakanı

46.—İstanbul Milletvekili Mustafa Baş’ın, İstanbul İlindeki telefon abonelik başvurularına ilişkin sorusu ve Ulaştırma Bakanı Enis Öksüz’ün cevabı (7/880)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın Ulaştırma Bakanı Sayın Enis Öksüz tarafından yazılı olarak cevaplandırılmasına delaletlerinizi saygılarımla arz ederim. 9.11.1999

Mustafa Baş

İstanbul

1. İstanbul’da telefon için müracaat etmiş ve halen bekleyen kaç vatandaşımız vardır?

2. Telefon için müracaat edenlerin bekletilmeden telefonlarının bağlanabilmesi için bir program var mıdır?

3. Bunun için ne kadar yatırım gerekmektedir?

4. Gerekli bu yatırım için yeterli finansman ayrılmış mıdır? Kaç yılda yatırımlar tamamlanacaktır?

5. Telefon talepleri ve nakil istekleri müracaat sırasına göre objektif yapılmakta mıdır?

T. C.

Ulaştırma Bakanlığı

Araştırma, Planlama ve Koordinasyon 25.11.1999

Kurulu Başkanlığı

Sayı :B.11.0.APK.0.10.01.21.EA-1570-3943

Konu :İstanbul Milletvekili Sayın Mustafa Baş’ın yazılı soru önergesi

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

İlgi :TBMM Başkanlığının 15.11.1999 tarih ve A.01.0.GNS.0.10.00.02-7/880-2605/6618 sayılı yazısı.

İstanbul Milletvekili Sayın Mustafa Baş’ın 7/880-2605 sayılı yazılı soru önergesinin cevabı hazırlanarak ekte sunulmuştur.

Bilgilerinize arz ederim.

Prof. Dr. Enis Öksüz

Ulaştırma Bakanı

İstanbul Milletvekili Sayın Mustafa Baş’ın 7/880-2605 Sayılı Yazılı

Soru Önergesi ve Cevabı

Sorular :

1. İstanbul’da telefon için müracaat etmiş ve halen bekleyen kaç vatandaşımız vardır?

2. Telefon için müracaat edenlerin bekletilmeden telefonlarının bağlanabilmesi için bir program var mıdır?

3. Bunun için ne kadar yatırım gerekmektedir?

4. Gerekli bu yatırım için yeterli finansman ayrılmış mıdır? Kaç yılda yatırımlar tamamlanacaktır?

5. Telefon talepleri ve nakil istekleri müracaat sırasına göre objektif yapılmakta mıdır?

Cevaplar :

İstanbul İlimizde telefon müracaatı yapmış ve beklemekte olan 145 635 istek sahibi bulunmaktadır.

Hemen karşılanması mümkün olmayan tesis ve nakil istekleri; Türk Telekomun 8.7.1997 tarihinde yürürlüğe konulan Tercihli Telefon Yönetmeliği esaslarına göre sıraya alınmaktadır. Taleplerin yoğunlaştığı merkezlerde, bu talepleri karşılamak için gerekli santral ilavelerinin siparişi peyderpey verilmektedir.

1999 yılı için Türk Telekomun İstanbul İline yatırım yetkisi toplam 9 Trilyon 770 Milyar TL.’dir. Bu ödenekle şebeke kapasitesine 381 500 hat prensipal, 494 070 lokal hat ilavesi yapılmıştır.

İstanbul İline, 1999 yılı Santral Yatırım Programı kapsamında 215 521 hatlık santral ilavesi planlanmış olup 2000 yılının ilk aylarında tamamlanacaktır. Planlanan bu yatırımın maliyeti 20 Milyon Dolardır.

Telefon talepleri ve nakil istekleri, istek tarihlerine göre kayda alınmakta ve karşılanmaktadır.

47.—Konya Milletvekili Lütfi Yalman’ın, Hadim Devlet Hastanesi inşaatıyla ilgili usulsüz ödenek tahsisi yapıldığı iddialarına ilişkin sorusu ve Bayındırlık ve İskân Bakanı KorayAydın’ın cevabı (7/887)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın Bayındırlık ve İskân Bakanı Sayın Koray Aydın tarafından yazılı olarak cevaplandırılmasını arz ederim.

Lütfi Yalman

Konya

1. MHP Antalya İl Başkanı Adem Altındal imzalı, Mustafa Akar (Antalya MHPİl Başkan Yardımcısı), Mustafa Öğüt (MHP Kepez Belediye Meclis Üyesi) referanslı, 14.8.1999 tarihli bir mektupta bir partiliniz olan müteahhit İbrahim Tıkır’ın seçim çalışmalarında trafik kazası geçirerek zor duruma düştüğü, bu nedenle Konya’da yapmakta olduğu Hadim Devlet Hastanesi inşaatında ödeneğe ihtiyacı bulunduğu 50 milyar liralık ödenek istediği şeklinde yazılan bir mektubun tarafınıza ulaştırıldığı doğru mudur? Bu mektup gereği ilgili şahsa ve müteahhitlik firmasına ne kadar tahsisat ayrılmıştır?

2. Mustafa Akar ile Mustafa Öğüt’ün ortaklaşa bir kooperatif inşaatı yaptıkları iddiaları doğru mudur?Birbirleriyle ortaklığı bulunan iki partilinin, parti nüfuzunu kullanarak işlerini yürütmeye çalıştıkları ve devleti menfaatleri için kullandıkları düşünülmekte midir?Eğer iddia edildiği gibi bir durum gerçekleşti ise ilgililer hakkında partinizce ne gibi bir işlem yapılması düşünülmektedir?

T. C.

Bayındırlık ve İskân Bakanlığı

Araştırma, Planlama ve Koordinasyon 30.11.1999

Kurulu Başkanlığı

Sayı :B.09.0.APK.0.22.00.00.17/1040

Konu :Yazılı soru önergesi

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

İlgi :TBMM Genel Sekreterliğinin 16.11.1999 A.01.0.GNS. 0.10.00.02-7/887-2617/6665 sayılı yazısı.

İlgi yazı ekinde alınan Konya Milletvekili Lütfi Yalman’ın 7/887-2617 Esas Nolu Yazılı Soru Önergesi incelenmiş olup, cevap ekte sunulmuştur.

Bilgilerinize arz ederim.

Koray Aydın

Bayındırlık ve İskân Bakanı

Konya Milletvekili Lütfi Yalman’ın (7/887-2617) Esas Nolu Yazılı

Soru Önergesinin Soru ve Cevapları

Sorular :

1. MHP Antalya İl Başkanı Adem Altındal imzalı, Mustafa Akar (Antalya MHPİl Başkan Yardımcısı), Mustafa Öğüt (MHP Kepez Belediye Meclis Üyesi) referanslı, 14.8.1999 tarihli bir mektupta bir partiliniz olan müteahhit İbrahim Tıkır’ın seçim çalışmalarında trafik kazası geçirerek zor duruma düştüğü, bu nedenle Konya’da yapmakta olduğu Hadim Devlet Hastanesi inşaatında ödeneğe ihtiyacı bulunduğu 50 milyar liralık ödenek istediği şeklinde yazılan bir mektubun tarafınıza ulaştırıldığı doğru mudur? Bu mektup gereği ilgili şahsa ve müteahhitlik firmasına ne kadar tahsisat ayrılmıştır?

2. Mustafa Akar ile Mustafa Öğüt’ün ortaklaşa bir kooperatif inşaatı yaptıkları iddiaları doğru mudur?Birbirleriyle ortaklığı bulunan iki partilinin, parti nüfuzunu kullanarak işlerini yürütmeye çalıştıkları ve devleti menfaatleri için kullandıkları düşünülmekte midir?Eğer iddia edildiği gibi bir durum gerçekleşti ise ilgililer hakkında partinizce ne gibi bir işlem yapılması düşünülmektedir?

Cevaplar :

1. Konya-Hadım Devlet Hastanesi inşaatı Bakanlığımız Yapı İşleri Genel Müdürlüğünün 1999 Yılı Yatırım Programında, 951001380 proje numarası ile yer almakta olup, 1999 yılı program ödeneği 23 750 000 000TL. dir.

Maliye Bakanlığının ödenekleri serbest bırakma oranları dahilinde Hadim Devlet Hastanesi işine de, işin bedeli olan 23 038 000 000 TL. mahalline gönderilmiştir.

Herhangi bir mektup gereği ilgili şahsa ve müteahhitlik firmasına 50 Milyar TL. tahsisat ayrıldığı söz konusu olamaz, bu miktarın işin bedelini bile aştığı açıkça ortadadır.

2. Kooperatiflerle ilgili konu, Sanayi ve Ticaret Bakanlığının çalışma alanında olduğundan, Bakanlığımızca yapılacak herhangi bir işlem bulunmamaktadır.

48.—Çorum Milletvekili Vahit Kayrıcı’nın, Çorum İlinde uygulanan manda besiciliği kredi faizleri oranına ilişkin sorusu ve Tarım ve Köyişleri Bakanı Hüsnü Yusuf Gökalp’in cevabı (7/893)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Delaletinizle, aşağıdaki sorumun Tarım ve Köyişleri Bakanı Sayın Hüsnü Yusuf Gökalp tarafından yazılı olarak cevaplandırılması hususunu saygılarımla arz ederim. 11.11.1999

Vahit Kayrıcı

Çorum

Amasya, Tokat, Yozgat gibi iller, Çorum İlinden daha gelişmiş olmalarına rağmen bu illerde manda besiciliği kredi faizleri % 34 olup ilimizde ise bu oran %54 dür.

Çorum İli diğer illerden daha mı çok gelişmiştir ki faiz oranı yüksektir?İlimiz ne zaman diğer iller kapsamına alınacaktır?

Bakanlığınız, hayvancılığın gelişmesi için teşvik kredisi verilmesini düşünmekte midir?

T. C.

Tarım ve Köyişleri Bakanlığı

Araştırma Planlama ve Koordinasyon 30.11.1999

Kurulu Başkanlığı

Sayı :KDD-SÖ-1-01/2994

Konu :Yazılı soru önergesi

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

İlgi :TBMMBaşkanlığı MHP Grup Başkanlığının 16.11.1999 tarihli faksı.

İlgide kayıtlı yazınız ekinde gönderilen, Çorum Milletvekili Sayın Vahit Kayrıcı’ya ait, 7/893-2635 Esas No.lu Yazılı Soru Önergesine ilişkin Bakanlığımız görüşleri Ek’te sunulmuştur.

Bilgilerinize arz ederim.

Prof. Dr. Hüsnü Yusuf Gökalp

Tarım ve Köyişleri Bakanı

Yazılı Soru Önergesi

Önerge Sahibi :Vahit Kayrıcı Çorum Milletvekili

Esas No. :7/893-2635

Soru 1. Amasya, Tokat, Yozgat gibi iller, Çorum İlinden daha gelişmiş olmalarına rağmen bu illerde manda besiciliği kredi faizleri % 34 olup ilimizde ise bu oran %54 dür.

Çorum İli diğer illerden daha mı çok gelişmiştir ki faiz oranı yüksektir?İlimiz ne zaman diğer iller kapsamına alınacaktır?

Bakanlığınız, hayvancılığın gelişmesi için teşvik kredisi verilmesini düşünmekte midir?

Cevap 1. Bilindiği üzere, T. C. Ziraat Bankasınca Türkiye’nin bütün illerinde hayvancılıkta konusu ne olursa olsun %54 faiz oranı ile kredi kullandırılmaktadır. Daha önceden hazırlanan ancak kaynak yetersizliği nedeni ile uygulanamayan bir projede; mandacılığın, ekonomisinde önemli yeri olan bazı illerde daha düşük faizli kredi ile desteklenmesi öngörülmüş idi.

Bakanlığımız teşvik kredisi yerine hayvancılığın prim yolu ile desteklenmesinin daha doğru bir politika olduğuna karar vererek bir hazırlık yapılmıştır.

Ülkemizde yıllardan beri ihmal edilen, yanlış ithal politikaları ile büyük darbe yiyen ve tarımsal desteklemelerden yeterli payı alamayan hayvancılığımız için bir kararname taslağı hazırlanmış olup, şu alt başlıklardan oluşmaktadır.

a) Tarım ve Köyişleri Bakanlığınca onaylanan yem bitkileri üretim projelerinin, nakliye ve gübre bedelleri hariç, çok yıllık yem bitkilerinde birinci yıl yatırım giderleri ve uygun görülen işletme giderlerinin ekilişi alanları ile uyumlu alet ve ekipman dahil %30’u, tek yıllık yem bitkilerinde ise, işletme giderlerinin ekiliş alanları ile uyumlu alet ekipman dahil % 20’si doğrudan üreticilere ödenir.

b) 560 sayılı “Gıdaların Üretimi, Tüketimi ve Desteklenmesi” ne dair Kanun Hükmünde Kararnameye göre ruhsatlandırılmış kombina veya mezbahanelerde kesim yaptıranlara, kriterleri ve miktarları Tarım ve Köyişleri Bakanlığınca çıkarılacak tebliğ ile belirlenecek teşvik primi ödenir. Bu desteklemeden yararlanacak hayvan sayısı 5 yılda toplam 5 milyon büyükbaş olacaktır.

c) Tek vardiyada yılda asgarî 1 000 ton çiğ süt işleme kapasitesine sahip, gıda sicilini almış ve üretim izni bulunan, plakalı pastörizatör ve/veya UHT (sterilizatör) sistemine veya çift cidarlı kaynatma kazanına sahip süt ve süt mamulleri üreten işletme tesislerine satılan beher litre süt için kriterleri ve miktarları Tarım ve Köyişleri Bakanlığınca çıkarılacak tebliğ ile belirlenecek süt teşvik primi ödenir. Primden yararlananlar, damızlık sığır yetiştirici birliği veya bu konuda çalışan kooperatif üyesi ise artı prim uygulanır.

d) Yurt içinde çiftçi veya Tarım İşletmeleri Genel Müdürlüğünce yetiştirilen ve Tarım ve Köyişleri Bakanlığınca damızlık belgesi veya sertifika verilmiş kültür ırkı damızlık gebe düveleri satın alanlara; damızlık belgesi/pedigri’ye sahip süt sığırları için Bakanlığın her yılbaşında belirleyeceği fiyatın % 30’u, saf ırk sertifikasına sahip kültür ırkı, süt sığırları için ise, bu fiyatın %15’i ödenir.

e) Sunî tohumlama yaptıran yetiştiricilere kalkınmada öncelikli illerde daha fazla olmak üzere, kriterleri ve miktarları Tarım ve Köyişleri Bakanlığınca çıkarılacak tebliğ ile belirlenecek teşvik primi ödenir.

f) Gerçek ve tüzelkişi ve kuruluşlarca yeni kurulacak sunî tohumlama ekiplerinin teknisyen termosu, sıvı azot kabı, sunî tohumlama sandığı, dekonjelatör, pistole, payet pensi, makas gibi demirbaş malzeme bedellerinin her yılbaşı Tarım ve Köyişleri Bakanlığının belirleyeceği değer üzerinden, kalkınmada öncelikli illerde % 50’si, diğer illerde %25’i teşvik primi olarak ödenir.

Ayrıca Bakanlığımız, öncelikli alt sektörden biri olan ülke hayvancılığının geliştirilmesi ve desteklenmesi amacıyla bir seri çalışma ve girişimler başlatmış olup, bunlardan önemli bazıları konu başlıkları halinde aşağıda verilmiştir.

1. Ülkemize Kontrolsüz Hayvan Girişinin Önlenmesi;

Doğu ve Güney bölgelerimizden kontrolsüz hayvan girişimlerini önlemek için, Şırnak, Van, Ağrı, Iğdır ve Hakkâri illerinde il içi ve il dışı hayvan hareketleri 10.9.1999 tarihinden itibaren durdurulmuş ve ilk defa olarak sınır bölgelerimizdeki illerde mevcut hayvanlarımızın kayıt altına alınması ve küpe takılması çalışmalarına başlanmıştı. Kasım ayı sonu itibariyle yapılan bu çalışmalardan olumlu sonuç alınması üzerine, bu beş ilimizde il içi hayvan hareketleri serbest bırakılmıştır.

2. Millî Süt Konseyi Kurulması;

Hayvancılığımızın en önemli ürünü olan süt üretimini artırmak, süt ve süt ürünlerini sağlıklı bir şekilde halkımıza ulaştırmak, üretici, sanayici ve tüketicinin hak ve menfaatlerini ortak bir politika çerçevesinde belirlemek amacı ile “Millî Süt Konseyi” kurulması ve bu konuda bir Kanun çıkarılması çalışmaları başlatılmıştır.

3. Gümrük Vergi Oranlarının Yükseltilmesi;

Hayvansal ürünlerin yurt içi ve yurt dışı üretim maliyetleri hesaplanarak, üreticimizin haksız rekabete uğramaması için gümrük vergi oranlarının yükseltilmesi için gerekli girişimlerde bulunulmuştur.

 

 

Türkiye Büyük Millet Meclisi Resmi internet Sitesi
© 2009 T.B.M.M.