Yazılı ve Sözlü Sorular Araştırma Komisyonları Soruşturma Komisyonları
                                                                      Son Tutanak Tutanak Sorgu Tutanak Metinleri Gizli Oturum Tutanakları
                                                                                                                                            Uluslararası Komisyonlar Dostluk Grupları
                                                                                      Genel Sekreterlik Mevzuat Telefon Rehberi Etik Komisyon Duyurular

DÖNEM : 21 CİLT : 13 YASAMA YILI : 2

 

T. B. M. M.

TUTANAK DERGİSİ

3 üncü Birleşim

6. 10 . 1999 Çarşamba

 

 

İ Ç İ N D E K İ L E R

  I. – GEÇEN TUTANAK ÖZETİ

II. – GELEN KÂĞITLAR

III. – YOKLAMA

IV. – BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI

A) GÜNDEMDIŞI KONUŞMALAR

1. – Amasya Milletvekili Ahmet İyimaya’nın, Amasya’nın güncel tarım sorunlarına ilişkin gündemdışı konuşması

2. – Van Milletvekili Hüseyin Çelik’in, Van, Iğdır, Ağrı, Hakkâri ve Şırnak İllerindeki hayvan sevkıyatının durdurulması kararına ilişkin gündemdışı konuşması ve Tarım ve Köyişleri Bakanı Hüsnü Yusuf Gökalp’in cevabı

3. – Ankara Milletvekili Ayşe Gürocak’ın, yeni eğitim-öğretim yılına başlarken, eğitim ve öğretim konularına ilişkin gündemdışı konuşması

B) GENSORU, GENEL GÖRÜŞME, MECLİS SORUŞTURMASI VE MECLİS ARAŞTIRMASI ÖNERGERLERİ

1. – Balıkesir Milletvekili İlyas Yılmazyıldız ve 32 arkadaşının, Anadolu basınının sorunlarının araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi konusunda Meclis araştrıması açılmasına ilişkin önergesi (10/79)

2. – Balıkesir Milletvekili İlyas Yılmazyıldız ve 32 arkadaşının Köy Hizmetleri Genel Müdürlüğünün modernize edilerek daha etkin ve verimli hizmet verebilmesi için alınması gereken önlemlerin belirlenmesi konusunda Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/80)

C) TEZKERELER VE ÖNERGELER

1. – Türkiye Büyük Millet Meclisinden bir parlamento heyetinin Habitat Global Parlamenterler Avrupa Kıtası 11 inci Yönetim Kurulu Toplantısına katılmak üzere davete icabetine ilişkin Başkanlık tezkeresi (3/358)

V. – AÇIKLAMALAR VE SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR

1. – Van Milletvekili Hüseyin Çelik’in, Tarım ve Köyişleri Bakanı Hüsnü Yusuf Gökalp’in, ileri sürmüş olduğu görüşlerden farklı görüşleri kendisine atfetmesi nedeniyle konuşması

VI. – KANUN TASARI VE TEKLİFLERİYLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER

1. – Cumhurbaşkanlığı 1998 Malî Yılı Kesinhesap Cetvelinin Sunulduğuna İlişkin Cumhurbaşkanlığı Genel Sekreterliği Tezkeresi ve Türkiye Büyük Millet Meclisi Hesaplarını İnceleme Komisyonu Raporu (3/328) (S.Sayısı : 154)

2. – Türkiye Kalkınma Bankası Anonim Şirketinin Kuruluşu Hakkında Kanun Tasarısının (1/21, 1/48, 1/115, 1/155, 1/515) (S. Sayısı : 155) görüşmeleri

VII. – SORULAR VE CEVAPLAR

A) SÖZLÜ SORULAR VE CEVAPLARI

1. – Bitlis Milletvekili Yahya Çevik’in, Bitlis İli Mutki İlçesine bağlı Meydan-Yazıcık arasındaki yol yapımına ilişkin Devlet Bakanından sözlü soru önergesi (6/44)

2. – Bitlis Milletvekili Yahya Çevik’in, Haydarpaşa-Tatvan arasında yük ve yolcu taşımacılığı yapan Van Gölü Ekspresine ilişkin Ulaştırma Bakanından sözlü soru önergesi (6/46)

3. – Şırnak Milletvekili Abdullah Veli Seyda’nın, Şırnak Havaalanı Projesine ilişkin Ulaştırma Bakanından sözlü soru önergesi (6/49)

4. – Şırnak Milletvekili Abdullah Veli Seyda’nın, Şırnak ve Cizre Devlet Hastanelerinin tomografi cihazı ihtiyacına ilişkin Sağlık Bakanından sözlü soru önergesi (6/51)

5. – Şanlıurfa Milletvekili Mustafa Niyazi Yanmaz’ın, Ceylanpınır Devlet Hastanesinin personel ve doktor ihtiyacına ilişkin Sağlık Bakanından sözlü soru önergesi (6/53)

6. – Şanlıurfa Milletvekili Mustafa Niyazi Yanmaz’ın, Ceylanpınar-Kızıltepe karayolunun asfaltlanmasına ilişkin Bayındırlık ve İskân Bakanından sözlü sorusu ve Devlet Bakanı Abdulhalûk Mehmet Çay’ın cevabı (6/54)

7. – Tunceli Milletvekili Kamer Genç’in, Tunceli polis lojmanı inşaatına ilişkin İçişleri Bakanından sözlü soru önergesi (6/57)

8. – Eskişehir Milletvekili Mehmet Sadri Yıldırım’ın, pancardaki kota uygulamasının kaldırılıp kaldırılmayacağına ilişkin Sanayi ve Ticaret Bakanından sözlü soru önergesi (6/60)

9. – Erzincan Milletvekili Tevhit Karakaya’nın, Erzincan Sağlık Meslek Lisesi binası ve öğretmen lojmanı inşaatına ilişkin Bayındırlık ve İskân Bakanından sözlü soru önergesi ve Devlet Bakanı Abdulhalûk Mehmet Çay’ın cevabı (6/64)

10. – Erzincan Milletvekili Tevhit Karakaya’nın, Erzincan ve Refahiye kapalı spor salonlarının onarım ihtiyacına ilişkin Devlet Bakanından sözlü soru önergesi (6/65)

11. – Erzincan Milletvekili Tevhit Karakaya’nın, Erzincan İlindeki Devlet Hastanesinin ve sağlık ocaklarının personel ihtiyacına ilişkin Sağlık Bakanından sözlü soru önergesi (6/67)

12. – Samsun Milletvekili Musa Uzunkaya’nın, borsa işlemlerine şaibe karıştırıldığı iddialarına ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/68)

13. – İzmir Milletvekili Güler Aslan’ın, hastanelerdeki ve sağlık ocaklarındaki personel açıklarına ilişkin Sağlık Bakanından sözlü soru önergesi (6/69)

14. – Samsun Milletvekili Musa Uzunkaya’nın, Cumhuriyet Üniversitesinde görevli bir dekan ve bazı öğretim üyelerinin bölücü örgüt mensubu bir teröristin mezarını ziyaret ettikleri iddiasına ilişkin Millî Eğitim Bakanından sözlü soru önergesi (6/70)

15. – Konya Milletvekili Hüseyin Arı’nın, Konya-Ereğli Şeker Fabrikası arıtma tesisi projesine ilişkin Sanayi ve Ticaret Bakanından sözlü soru önergesi (6/71)

16. – Konya Milletvekili Hüseyin Arı’nın, Konya-Ereğli’de yapımı devam eden hastane binası inşaatının ne zaman tamamlanacağına ilişkin Sağlık Bakanından sözlü soru önergesi (6/72)

17. – Konya Milletvekili Hüseyin Arı’nın, Konya-Karapınar-Ereğli karayolunun genişletilmesi ile ilgili bir çalışma olup olmadığına ilişkin Bayındırlık ve İskân Bakanından sözlü soru önergesi ve Devlet Bakanı Abdulhalûk Mehmet Çay’ın cevabı (6/73)

18. – Konya Milletvekili Hüseyin Arı’nın, öpüşmenin halk sağlığını tehdit ettiği iddiasına ilişkin Sağlık Bakanından sözlü soru önergesi (6/74)

19. – Ağrı Milletvekili Celal Esin’in, Ağrı Devlet Hastanesinin uzman doktor ve araç gereç ihtiyacına ilişkin Sağlık Bakanından sözlü soru önergesi (6/75)

20. – Ağrı Milletvekili Celal Esin’in, Ağrı Organize Sanayi Bölgesi ile Patnos Küçük Sanayi Sitesi inşaatlarına ilişkin Sanayi ve Ticaret Bakanından sözlü soru önergesi (6/77)

21. – Ağrı Milletvekili Celal Esin’in, Atatürk Üniversitesinin fakülte ve yüksekokul ihtiyacına ve Erzurum Öğretmenevine ilişkin Millî Eğitim Bakanından sözlü soru önergesi (6/78)

22. – Ağrı Milletvekili Celal Esin’in, Ağrı İli’nin kayak tesisi ve stadyum ihtiyacına ilişkin sözlü sorusu ve Devlet Bakanı Fikret Ünlü’nün cevabı (6/79)

23. – İstanbul Milletvekili Osman Yumakoğulları’nın, 54-56 ncı hükümetler döneminde göreve başlayan işçi ve memurların bakanlıklara göre dağılımına ilişkin Devlet Bakanından sözlü soru önergesi (6/82)

24. – Samsun Milletvekili Musa Uzunkaya’nın, mukaddes değerlere hakaret niteliğindeki yayınlar hakkında yapılan işlemlere Adalet Bakanından sözlü soru önergesi (6/84)

25. – Samsun Milletvekili Musa Uzunkaya’nın, Samsun Havaalanının isim ve sınır kapısı ilânının ne zaman yapılacağına ilişkin Ulaştırma Bakanından sözlü soru önergesi ve Devlet Bakanı Abdulhalûk Mehmet Çay’ın cevabı (6/85)

26. – Erzincan Milletvekili Tevhit Karakaya’nın, Erzincan İlişkin öğretmen açığına ve Millî Eğitim Bakanından sözlü soru önergesi (6/86)

27. – Samsun Milletvekili Musa Uzunkaya’nın, köy yollarının yapımına ve Samsun İlindeki köy yolları çalışmalarına ilişkin Devlet Bakanından sözlü soru önergesi (6/87)

28. – Ankara Milletvekili Oya Akgönenç Muğisuddin’in, Avrupa ülkelerinden yapılacak et ve canlı hayvan ithaline ve hayvancılığın geliştirilmesi çalışmalarına ilişkin soru önergesi Tarım ve Köyişleri Bakanı Hüsnü Yusuf Gökalp’in cevabı (6/89)

29. – Şanlıurfa Milletvekili Mustafa Niyazi Yanmaz’ın, SSK’nın paralarını Ziraat Bankasına faizsiz olarak yatırdığı iddialarına ilişkin Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanından sözlü soru önergesi ve Devlet Bakanı Edip Safder Gaydalı’nın cevabı (6/91)

30. – Şanlıurfa Milletvekili Mustafa Niyazi Yanmaz’ın, Şanlıurfa’daki bazı hastalıklara karşı alınacak tedbirlere ilişkin Sağlık Bakanından sözlü soru önergesi (6/93)

31. – Van Milletvekili Hüseyin Çelik’in, Van Marangozlar, Mobilyacılar ve Keresteciler Sanayi Sitesi inşaatına ilişkin Sanayi ve Ticaret Bakanından sözlü soru önergesi (6/94)

32. – Van Milletvekili Hüseyin Çelik’in, Van-İran arasında ekspres tren seferleri başlatılıp başlatılmayacağına ilişkin Ulaştırma Bakanından sözlü soru önergesi (6/97)

33. – Kütahya Milletvekili Ahmet Derin’in, Kütahya Havaalanı inşaatı ihalesine ilişkin Ulaştırma Bakanından sözlü soru önergesi (6/98)

34. – Van Milletvekili Hüseyin Çelik’in, Van Havaalanından Türk Cumhuriyetlerine ve Van Diyarbakır ve Van-Ankara arasında tarifeli uçak seferleri başlatılıp başlatılmayacağına ilişkin Ulaştırma Bakanından sözlü soru önergesi (6/100)

35. – Van Milletvekili Hüseyin Çelik’in, Van-Akdamar Adasının çevre düzenlemesine ve Akdamar Kilisesinin restorasyonuna ilişkin Kültür Bakanından sözlü soru önergesi (6/102)

36. – Van Milletvekili Hüseyin Çelik’in, Van Organize Sanayi Bölgesi inşaatına ilişkin Sanayi ve Ticaret Bakanından sözlü soru önergesi (6/103)

37. – Van Milletvekili Hüseyin Çelik’in, Van İlinde kış ve su sporlarının geliştirilmesine ve MPİ Van Gölü Anadolu Lisesi inşaatına ilişkin sözlü soru önergesi ve Devlet Bakanı Fikret Ünlü’nün cevabı (6/104)

38. – Samsun Milletvekili Musa Uzunkaya’nın, İstanbul Üniversitesi Rektör Yardımcısının bazı öğretim görevlileri hakkındaki iddiaları konusunda suç duyurusunda bulunulup bulunulmadığına ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/105)

39. – Samsun Milletvekili Musa Uzunkaya’nın, okul kantinlerinde satılan içeceklere ilişkin Millî Eğitim Bakanından sözlü soru önergesi (6/106)

40. – Bursa Milletvekili Ertuğrul Yalçınbayır’ın, Birinci Futbol Liginin adının Türkiye Telsim Ligi olarak değiştirilmesine ilişkin sözlü soru önergesi ve Devlet Bakanı Fikret Ünlü’nün cevabı (6/107)

41. – Yozgat Milletvekili İlyas Aslan’ın, Yozgat SSK Hastanesi projesine ilişkin Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanından sözlü soru önergesi ve Devlet Bakanı Edip Safder Gaydalı’nın cevabı (6/108)

42. – Erzincan Milletvekili Tevhit Karakaya’nın, Erzincan Kamp Eğitim Merkezi, Kapalı Yüzme Havuzu ve Refahiye Kapalı Spor Salonu inşaatlarının ne zaman tamamlanacağına ilişkin sözlü soru önergesi ve Devlet Bakanı Fikret Ünlü’nün cevabı (6/109)

43. – Erzincan Milletvekili Tevhit Karakaya’nın, Erzincan depreminde yıkılan Sağlık Meslek Lisesinin onarımının ne zaman tamamlanacağına ilişkin Bayındırlık ve İskân Bakanından sözlü soru önergesi ve Devlet Bakanı Abdulhalûk Mehmet Çay’ın cevabı (6/110)

44. – Samsun Milletvekili Musa Uzunkaya’nın, Kıbrıs Barış Harekâtı sırasında batırılan Kocatepe Muhribine ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/111)

45. – Şanlıurfa Milletvekili Mehmet Yalçınkaya’nın, Şanlıurfa İlinin SSK Hastanesi, araç-gereç ve personel ihtiyacına ilişkin Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanından sözlü soru önergesi ve Devlet Bakanı Edip Safder Gaydalı’nın cevabı (7/6/112)

B) YAZILI SORULAR VE CEVAPLARI

1. – Muğla Milletvekili İbrahim Yazıcı’nın, Muğla İline bağlı bazı ilçelerin yol ve kanalizasyon projeleri için ayrılan ödeneğe ilişkin sorusu ve Bayındırlık ve İskân Bakanı Koray Aydın’ın yazılı cevabı (7/447)

2. – İstanbul Milletvekili Bülent Akarcalı’nın;

- İstanbul–Çatalca İlçesi Dursunköy’de bir araziye imar izni verilip verilmediğine,

- İstanbul-Sultanbeyli Çiftlik Mevkiinde bir araziye imar izni verilip verilmediğine, ilişkin soruları ve Bayındırlık ve İskân Bakanı Koray Aydın’ın yazılı cevabı (7/486,487)

I. – GEÇEN TUTANAK ÖZETİ

TBMM Genel Kurulu saat 15.00’te açıldı.

Oturum Başkanı Ali Ilıksoy, 21 inci Dönem Parlamentosunun, 21 inci Yüzyıla girerken Türkiye’yi çağdaş uygarlık düzeyine eriştirecek, onun üzerine çıkaracak yasal düzenlemeleri yapacağı umudunda olduğunu belirterek, 2 nci Yasama Yılının hayırlı, uğurlu olmasını temenni eden bir konuşma yaptı.

Aydın Milletvekili Ali Rıza Gönül, pamuk üreticilerinin yeni fiyat alım politikası ve tespit edilen fiyatlarla ilgili sorunlarına,

Ankara Milletvekili Şevket Bülend Yahnici, 5 Ekim Atatürk’ün Ankara hemşehriliğini kabulünün 77 nci yıldönümüne,

İlişkin gündemdışı birer konuşma yaptılar.

Kocaeli Milletvekili Halil Çalık’ın, depremden sonra bölgede eğitim sektörünün sorunlarına ve alınması gerekli tedbirlere ilişkin gündemdışı konuşmasına, Millî Eğitim Bakanı Metin Bostancıoğlu cevap verdi.

4453 sayılı Bazı Suç ve Cezaların Affına İlişkin Kanunun, Anayasanın 89 uncu maddesine göre bir defa daha görüşülmek üzere geri gönderildiğine ilişkin Cumhurbaşkanlığı,

Devlet eski Bakanı Aysel Baykal hakkında; Başbakanlık Başmüfettişleri Selahaddin Ergönenç ile Mehmet Öztürk tarafından yapılan soruşturma neticesinde tanzim olunan 9.2.1998 tarih ve 22/98-3 sayılı fezleke, Danıştay İdarî İşler Kurulunun 15.7.1999 tarih ve 1999/04 -109 sayılı kararına istinaden adı geçen Başmüfettişlerce düzenlenen 12.8.1998 tarih ve 22/98-6 sayılı ek fezleke ve ekleriyle, 5.8.1999 tarih ve 22/99-33 sayılı müfettişlik görüş yazısı ve bu yazı üzerine Adalet Bakanlığından alınan 12.8.1999 tarih ve 018756 sayılı cevabî yazı ile Başbakanlık Teftiş Kurulu Başkanlığının ilgi yazısının Anayasanın 100 üncü maddesine göre değerlendirilmek üzere TBMM’nin takdirine sunulmasının uygun görüldüğüne ilişkin Başbakanlık,

Anayasanın 100 üncü maddesi gereğince, Meclis soruşturması açılmasına ilişkin önergelerin sadece milletvekilleri tarafından en az 55 imzayla verilebileceğine; böyle bir önerge olmadan, TBMM Başkanlığının, söz konusu dosyayla ilgili olarak Meclis soruşturması açılmasına ilişkin bir işlemi resen yürütmesine imkân bulunmadığına; konunun Genel Kurula sunulmasına ve dosyanın, milletvekillerinin tetkik ve takdirlerine açılmasının uygun mütalâa edildiğine ilişkin TBMM Başkanlığı;

Ölüm cezasına hükümlü Mehmet Nuri Özen ve Hasan Aşkın hakkındaki dava dosyası, gereği yapılmak üzere ilgi (a) yazı ekinde gönderilmiş olmasına rağmen, diğer sanık Fesih Yavaş’ın sonradan düzeltme talebinde bulunması nedeniyle, ilgi (a) yazısı ekinde gönderilen dava dosyalarının Adalet Bakanlığına iade edilmek üzere Başbakanlığa gönderilmesi hususundaki Başbakanlık,

Tezkereleri ile;

İzmir Milletvekili B. Suat Çağlayan ve 26 arkadaşının, pratisyen hekimlerin sorunlarının araştırılarak ülke sağlığı açısından (10/75),

Diyarbakır Milletvekili Sacit Günbey ve 28 arkadaşının, Dicle Nehrine petrol atığı bırakıldığı iddialarının araştırılarak (10/76),

Rize Milletvekili Mehmet Bekâroğlu ve 26 arkadaşının, cezaevlerinde meydana gelen olayların ve sorumlularının araştırılarak (10/78),

Alınması gerekli önlemlerin;

Erzincan Milletvekili Mihrali Aksu ve 55 arkadaşının, üniversite kurulacak illerde aranacak kıstasların (10/77),

Belirlenmesi amacıyla birer Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergeleri;

Genel Kurulun bilgisine sunuldu;

Meclis araştırması önergelerinin gündemde yerlerini alacağı ve öngörüşmelerinin, sırasında yapılacağı;

Adalet Komisyonunda bulunan idam cezası dosyalarının Hükümete geri verileceği,

Açıklandı.

Samsun Milletvekili Musa Uzunkaya’nın (6/144, 6/145),

Balıkesir Milletvekili İsmail Özgün’ün (6/156),

Yozgat Milletvekili Mehmet Çiçek’in (6/157),

Hatay Milletvekili Namık Kemal Atahan’ın (6/62), (6/63),

Bingöl Milletvekili Necati Yöndar’ın (6/147),

Esas numaralı sözlü sorularını geri aldıklarına ilişkin önergeleri okundu; sözlü soruların geri verildiği bildirildi.

Bayburt Milletvekili Suat Pamukçu’nun, Yüksek Öğretim Kurumları Teşkilâtı Hakkında 41 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin Değişitilerek Kabulüne Dair 2809 Sayılı Kanuna Bazı Maddeler Eklenmesi Hakkında (2/37) Kanun Teklifinin İçtüzüğün 37 nci maddesine göre doğrudan gündeme alınmasına ilişkin önergesinin, yapılan görüşmelerden sonra, kabul edilmediği açıklandı.

Gündemin “Sözlü Sorular” kısmının :

1 inci sırasında bulunan, Hatay Milletvekili Namık Kemal Atahan’ın (6/6) esas numaralı sözlü sorusuna TBMM Başkanı Vekili Mehmet Vecdi Gönül,

Kültür Bakanı M. İstemihan Talay :

4 üncü sırasında bulunan, Şanlıurfa Milletvekili Ahmet Karavar’ın (6/22),

18 ve 21 inci sıralarında bulunan, Şanlıurfa Milletvekili Mustafa Niyazi Yanmaz’ın (6/52, 6/55),

Devlet Bakanı Edip Safder Gaydalı;

13 ve 14 üncü sıralarında bulunan, Bitlis Milletvekili Yahya Çevik’in (6/47, 6/48),

16 ncı sırasında bulunan, Şırnak Milletvekili Abdullah Veli Seyda’nın (6/50),

25 inci sırasında bulunan, Eskişehir Milletvekili Mehmet Sadri Yıldırım’ın (6/59),

31 inci sırasında bulunan, Erzincan Milletvekili Tevhit Karakaya’nın (6/66),

41 ve 45 inci sıralarında bulunan, Ağrı Milletvekili Celal Esin’in (6/76, 6/81),

Esas numaralı sözlü sorularına,

11 inci sırasında bulunan, Bitlis Milletvekili Yahya Çevik’in (6/45), esas numaralı sözlü sorusuna Millî Eğitim Bakanı Metin Bostancıoğlu,

22 nci sırasında bulunan, Şanlıurfa Milletvekili Mustafa Niyazi Yanmaz’ın (6/56) esas numaralı sözlü sorusuna Sağlık Bakanı Osman Durmuş,

Cevap verdiler.

24 üncü sırasında bulunan, Tunceli Milletvekili Kamer Genç’in (6/58) esas numaralı sözlü sorusuna Devlet Bakanı Edip Safder Gaydalı cevap verdi, soru sahibi de cevaba karşı görüşlerini açıkladı.

2,3,5 ve 9 uncu sıralarda bulunan, Şanlıurfa Milletvekili Ahmet Karavar’ın (6/19, 6/20, 6/24, 6/34),

6 ve 7 nci sıralarda bulunan, Samsun Milletvekili Musa Uzunkaya’nın (6/27, 6/28),

8 inci sırada bulunan, Balıkesir Milletvekili İsmail Özgün’ün (6/30),

Esas numaralı sözlü sorularının üç birleşim içinde cevaplandırılmadığı için yazılı soruya çevrilerek gündemden çıkarıldığı bildirildi.

10 ve 12 nci sıralarında bulunan, Bitlis Milletvekili Yahya Çevik’in (6/44, 6/46),

15 ve 17 nci sıralarında bulunan, Şırnak Milletvekili Abdullah Veli Seyda’nın (6/49, 6/51),

19 ve 20 nci sıralarında bulunan, Şanlıurfa Milletvekili Mustafa Niyazi Yanmaz’ın (6/53, 6/54),

23 üncü sırasında bulunan, Tunceli Milletvekili Kamer Genç’in (6/57),

26 ncı sırasında bulunan, Eskişehir Milletvekili Mehmet Sadri Yıldırım’ın (6/60),

29, 30 ve 32 nci sıralarında bulunan, Erzincan Milletvekili Tevhit Karakaya’nın (6/64, 6/65, 6/67),

33 ve 35 inci sıralarında bulunan, Samsun Milletvekili Musa Uzunkaya’nın (6/68, 6/70),

34 üncü sırasında bulunan, İzmir Milletvekili Güler Aslan’ın (6/69),

36, 37, 38 ve 39 uncu sıralarında bulunan, Konya Milletvekili Hüseyin Arı’nın (6/71, 6/72, 6/73, 6/74),

40, 42, 43 ve 44 üncü sıralarında bulunan, Ağrı Milletvekili Celal Esin’in (6/75, 6/77, 6/78, 6/79),

Esas numaralı sözlü soruları da, ilgili Bakanlar Genel Kurulda hazır bulunmadığından ertelendi.

Yozgat Milletvekili İlyas Aslan ve 20 arkadaşının, Yozgat İlinin ekonomik, sosyal, kültürel ve kentsel sorunlarının araştırılarak alınması gereken tedbirlerin belirlenmesi amacıyla bir Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/1) üzerindeki görüşmelere bir süre devam olundu.

6 Ekim 1999 Çarşamba günü saat 15 00’te toplanmak üzere, birleşime 18.58’de son verildi.

Ali Ilıksoy

Başkanvekili

Levent Mıstıkoğlu Tevhit Karakaya

Hatay Erzincan

Kâtip Üye Kâtip Üye

II.– GELEN KÂĞITLAR

6.10.1999 ÇarŞamba

Kanun Hükmünde Kararnameler

1. – Umumi Hayata Müessir Afetler Dolayısıyla Alınacak Tedbirlerle Yapılacak Yardımlara Dair Kanuna Bir Geçici Madde Eklenmesi Hakkında Kanun Hükmünde Kararname. (1/544) (Millî Savunma ve İçişleri ve Plan ve Bütçe komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi : 30.9.1999)

2.- Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Hükmünde Kararname. (1/545) (Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler ve Plan ve Bütçe komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi : 30.9.1999)

Teklifler

1. – Kahramanmaraş Milletvekili Mehmet Kaya’nın; 5434 Sayılı T.C. Emekli Sandığı Kanununa Bir Fıkra Eklenmesi Hakkında Kanun Teklifi. (2/308) (Milli Savunma ve Plan ve Bütçe komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi : 29.9.1999)

2. – Kahramanmaraş Milletvekili Mehmet Kaya’nın; 657 Sayılı Devlet Memurları Kanunu, 399 Sayılı Kanun Hükmünde Kararname ile 926 Sayılı Türk Silahlı Kuvvetleri Personel Kanununa Geçici Madde Eklenmesi Hakkında Kanun Teklifi. (2/309) (Milli Savunma ve Plan ve Bütçe Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi : 29.9.1999)

3. – Şırnak Milletvekili M.Salih Yıldırım’ın; Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünde Değişiklik Yapan İçtüzük Teklifi. (2/310) (Anayasa Komisyonuna) (Başkanlığa geliş tarihi : 5.10.1999)

4. – Gaziantep Milletvekili Ali Ilıksoy, Konya Milletvekili Ömer İzgi ile Ankara Milletvekili Nejat Arseven’in; Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünün Bazı Maddelerinin Değiştirilmesine Dair İçtüzük Teklifi. (2/311) (Anayasa Komisyonuna) (Başkanlığa geliş tarihi : 5.10.1999)

Meclis Araştırması Önergeleri

1. – Balıkesir Milletvekili İlyas Yılmazyıldız ve 32 arkadaşının, Anadolu basınının sorunlarının araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Anayasanın 98 inci, İçtüzüğün 104 ve 105 inci maddeleri uyarınca bir Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi.(10/79) (Başkanlığa geliş tarihi : 4.10.1999)

2. – Balıkesir Milletvekili İlyas Yılmazyıldız ve 32 arkadaşının, Köy Hizmetleri Genel Müdürlüğünün modernize edilerek daha etkin ve verimli hizmet verebilmesi için alınması gereken önlemleri belirlemek amacıyla Anayasanın 98 inci, İçtüzüğün 104 ve 105 inci maddeleri uyarınca bir Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi.(10/80) (Başkanlığa geliş tarihi : 4.10.1999)

BİRİNCİ OTURUM

Açılma Saati : 15.00

6 Ekim 1999 Çarşamba

BAŞKAN : Başkanvekili Ali ILIKSOY

KÂTİP ÜYELER : Levent MISTIKOĞLU (Hatay), Cahit Savaş YAZICI (İstanbul)

 

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 3 üncü Birleşimini açıyorum.

III.– YOKLAMA

BAŞKAN – Elektronik cihazla yoklama yapacağız.

Yoklama için 5 dakikalık süre vereceğim. Bu süre içerisinde, arkadaşlarımızın, oy düğmelerine basarak salonda bulunduklarını bildirmelerini; sisteme giremeyen üye arkadaşlarımızın teknik personelden yardım istemelerini; buna rağmen de sisteme giremeyen arkadaşlarımız varsa, yoklama pusulalarını Başkanlığımıza ulaştırmalarını rica ediyorum.

Yoklama işlemini başlatıyorum.

(Elektronik cihazla yoklama yapıldı)

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, toplantı yetersayımız vardır; görüşmelere başlıyoruz.

Gündeme geçmeden önce, üç arkadaşıma gündemdışı söz vereceğim.

Gündemdışı ilk söz, Amasya’nın olağanüstü haller düzeyinde bulunan güncel tarım sorunları hakkında söz isteyen, Amasya Milletvekili Sayın Ahmet İyimaya’nın.

Buyurun Sayın İyimaya.

Süreniz 5 dakika efendim.

IV. – BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI

A) GÜNDEMDIŞI KONUŞMALAR

1. – Amasya Milletvekili Ahmet İyimaya’nın, Amasya’nın güncel tarım sorunlarına ilişkin gündemdışı konuşması

AHMET İYİMAYA (Amasya) – Değerli Başkan, Yüce Parlamentonun kıymetli üyeleri; sözlerimin başında, Yüksek Heyetinizi ve televizyonları aracılığıyla bizleri izleyen vatandaşlarımızı saygıyla selamlıyorum.

Şahsen, dört yıla yaklaşmakta olan yasama üyeliğim boyunca, ilk defa, İçtüzüğün şartlarına uygun olarak gündemdışı söz almış bulunuyorum.

Değerli milletvekilleri, bugün, Amasya ekonomisi, gerçekten, izahı kabil olmayan sebeplerden dolayı hak etmediği bir krizi yaşıyor. Amasyamın bu dertlerini, yüce millete ait olan şu kürsüden, Parlamentoya ve etkin şekilde yürütme organına sunmak istedim.

Tarım ekonomisinin temel ürünü buğday, gerek tabanfiyatının belirlenmesi gerekse taksitlerin ödenmemesi noktasında, Türkiye bazında ortak bir sorun yaşıyor.

Bölgemin ana üretim unsuru soğanın kilo başına maliyeti 30 000 lira, satış fiyatı 25 000 lira, zarar 5 000 lira ve bizim dönemimizde verilen dışsatım teşvikleri yok. Ayçiçeği öyle, hayvancılık öyle...

Aslında, bugün dile getireceğim sorun, şekerpancarı üretimi ve işlenmesi sorunu. Şekerpancarı, Amasya’da, 30 000 üreticinin, yani 100 000 kişinin ortak bir sorunu ve Türkiye’nin de bu sorunu global olarak algılaması ve yürütmenin o değerde çözmesi gerekir. Sebeplerine girmiyorum, belki bir başka zaman girerim; ama, tek alıcı durumunda olan Amasya Şeker Fabrikasının, Şeker Şirketi İşletmesinin fabrika bacası tütmesi gerekirken, bugün, tütmüyor. 30 trilyon borcu var. Alacaklılar icraî takibe geçmiş ve 30 000 üreticinin hiçbirine, ürün bedelini ödeme kabiliyeti yok; hukukî terimle “acz” halinde. İktidarın, bu sorunu zamanında algılaması ve çözmesi gerekirken, belki, bilmediğimiz, şu anda açıklayacakları bir vurdumduymazlık içerisinde olduğunu gözlüyoruz.

Değerli arkadaşlar, pancar ekicisinin veya üreticisinin, şu ana kadar en az iki avans alması lazım gelirdi; Amasya’da hiç ödenmedi. Bu, Amasyalıya, odununu alma, yükseköğrenimde okuyan yavruna masraflarını gönderme, ikame yiyecekleri ve giyecekleri temin etme demektir.

Pancar sökümünün ağustosun sonunda başlaması gerekirdi; henüz başlamadı. Bunun anlamı, toprağa gömülü pancarın verimi düşsün, giderek çürüsün veya karda kışta bunu sök ve gelecek sene, bu tarlaya buğday ekme demektir.

Değerli Başkanım, muhterem milletvekilleri; Anayasanın ve İçtüzüğün ilgili maddeleri çerçevesinde, hem denetim yetkisi ve hem de bölgesel bir talep olarak, iktidarı, üç noktada, mutlaka önlem alması için uyarıyorum, bunu, bir milletvekili olarak istirham ediyorum.

Birincisi, Amasya’nın bu güncel sorunu, bu yıla has şekilde, süratle çözülmelidir. Çözüm ve alternatif üretmede makul sayılmayan bir gecikme vardır. Hükümetimiz, bugünden yarına, oluşturacağı çözümü açıklamalı ve yürürlüğe koymalıdır. s

BAŞKAN – Sayın İyimaya, 1 dakikalık eksüre veriyorum efendim.

AHMET İYİMAYA (Devamla) – Teşekkür ediyorum Başkanım.

Bu çözüm, hukuka uygun olmalı. Şirketin satıcılarla yaptığı sözleşme, ödemezlik def’i sebebiyle nazara alınmayabilir.

Yolsuzluk söylentileri kulaklarımıza geliyor. Bunu, hem muhataplarını yaralamaması hem gerçeğin ortaya çıkması için, vesayet makamlarının, yani Sanayi ve Ticaret Bakanlığı ile Tarım ve Köyişleri Bakanlığının denetlemesi lazım. Bunun, açıkça ve sıkı takipçisi olacağım. Kesin çözüme ulaştırılmalı sorun; ya tam devletçilik veya liberasyon, özelleştirme siyaseti...

Sevgili milletvekilleri, yirmi gün, Amasya’nın 100 köyünü dolaştım. Tabandan, dertler ve alevler fışkırıyor. Kır filozofları benzeri, Anadolu insanı, siyaseti, devleti ve bizleri eleştiriyor. Amasya’da hararet yüksektedir...

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

AHMET İYİMAYA (Devamla) – Çok teşekkür ediyorum, saygılar sunuyorum. Sağ olun. (DYP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ediyoruz Sayın İyimaya.

Gündemdışı konuşmaya Hükümet adına yanıt verecek sayın bakan var mı efendim? Yok.

Gündemdışı ikinci söz, Van, Iğdır, Ağrı, Hakkâri ve Şırnak İllerindeki hayvan sevkıyatının durdurulması konusunda söz isteyen, Van Milletvekili Sayın Hüseyin Çelik’e aittir.

Buyurun Sayın Çelik. (DYP sıralarından alkışlar)

Süreniz 5 dakika efendim.

2. – Van Milletvekili Hüseyin Çelik’in, Van, Iğdır, Ağrı, Hakkâri ve Şırnak İllerindeki hayvan sevkıyatının durdurulması kararına ilişkin gündemdışı konuşması ve Tarım ve Köyişleri Bakanı Hüsnü Yusuf Gökalp’in cevabı

HÜSEYİN ÇELİK (Van) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; sözlerime başlamadan önce, Yüce Heyetinizi saygıyla selamlarım.

17 Ağustosta Marmara Bölgesinde meydana gelen deprem, hepimizi kedere boğdu. Binlerce insanımızın vefat etmesi, binlerce yaralı ve büyük çaptaki mal kaybı, millet olarak, bu bölgedeki yaraları sarmamız için seferber olmamıza sebep oldu; çünkü, orası bizim bir parçamızdı, orası ağlarken biz gülemezdik, orası acı çekerken biz rahat olamazdık.

Sayın milletvekilleri, ülkemizin doğu ve güneydoğusunda, onyedi yıldan beri artçı sarsıntıları bir türlü bitmeyen bir deprem olagelmektedir. Bu depremde 30 000 insanımızı kaybettik. Orada bütün taşlar yerinden oynadı, âdeta, hiçbir şey eski kararında kalmadı. Marmara Bölgesindeki deprem ilahî idi ve önüne geçilemezdi; ama, doğu ve güneydoğudaki deprem insan eliyle oluyordu ve yine insanlar buna çare bulabilirdi.

Hangi sebepten olursa olsun ve kimin eliyle olursa olsun, köyler, kasabalar boşaldı. Van, Siirt, Batman, Diyarbakır ve daha birçok il, kocaman köyler haline geldi.

Bu arada, zaten eskiden beri kötü olan ekonomi çok daha kötü hale geldi. Sanayimiz yoktu, şimdi de yok. Sınır ticareti, bir ara, vatandaşın yüzünü güldürmeye başladı. Özellikle son iki hükümet, büyük bir dirayetle, sınır ticaretini de biiznillah bitirdi. Vatandaşlar, mazot taşımacılığı iyi para ediyor diye tankerler satın aldılar. Yasaklama gelince, tankerler kapıda çürümeye başladı. Baktılar ki, hayvan taşımacılığı iyi para ediyor, tankerleri indirip kamyonlarına karoserler bindirdiler.

Sayın Tarım Bakanımız, tam bu anda büyük bir kararlılıkla ortaya çıktı ve 5 ili kapsayacak şekilde hayvan sevkıyatını tamamen durdurdu. Kamyonların bir kısmı evlerin önlerinde, bir kısmı ise karakol kapılarında istirahate çekildi. Sayın Tarım Bakanı, 13 Eylülde yayımladığı bir genelgeyle, Van, Iğdır, Ağrı, Hakkâri ve Şırnak İllerindeki hayvan sevkıyatını tamamen durdurmakla yetinmiyor, bu illerdeki bütün hayvan pazarlarını da, yine kendisinden gelecek ikinci bir emre kadar kapatıyordu.

Sayın milletvekilleri, Sayın Bakanımızın gerekçesi, İran’dan ülkemize sirayet etmesi muhtemel olan şap hastalığıdır. Kendisini ziyaret ederek, halkımızın söz konusu uygulamayla perişan olduğunu arz ettik. Gerçekten bir hastalık tehlikesi varsa, yurt dışından hayvan sokulmamasını, karantina tedbiri olarak makul gördüğümüzü; ancak, köylü vatandaşın, köydeki 2 koyununu, 1 keçisini şehre getirip satarak, çoluk çocuğuna öteberi almasının bile engellendiğini söyledik; hayvan pazarlarının kapatılmasıyla, bütün mahalle aralarının fiilî hayvan pazarı haline geleceğini arz ettik; ancak, Sayın Bakanımız, lisanı halle “ben devletim ve bildiğimi okurum” diyordu.

Cezaevlerindeki illegal örgüt mensubu üç beş siyasî mahkûm karşısında acze düşen, devletin de milletin de itibarını ayaklar altına alan hükümet, yasaklama karşısında çaresiz kalan ve araba bagajlarında gizlediği birkaç hayvanını şehre getirip satarak ihtiyaçlarını gidermeye çalışan vatandaş karşısında âdeta şahin kesiliyordu. Tek partili dönemde, hayvan vergisiyle vatandaşın canına okuyan hükümetler yeniden mi hortluyordu?.. Çünkü, o zaman da, vatandaş, kendi hayvanını sağda solda, hükümetten gizlemek zorunda kalıyordu.

Sayın milletvekilleri, huzurunuzda Sayın Tarım Bakanına soruyorum:

1- Adı geçen 5 vilayette kaç şap vakasına rastlanmıştır?

2- İran’dan yurda legal veya illegal yollardan sokulan canlı hayvanlar sadece bu 5 ilde mi satılmakta veya kesilmektedir?

3- İran’dan yurda sokulan hayvanlar, Ankara, Konya, hatta Batı Anadolu’ya da gittiğine göre, buralardaki hayvan pazarlarını neden kapatmıyorsunuz?

4- Onyedi yıldan beri devam eden terör ve olağanüstü şartlardan dolayı, doğu ve güneydoğudaki hayvancılık âdeta bitmiştir. Siz, Tarım Bakanı olarak, burada, hayvancılığı diriltmek için ne yaptınız da, mevcut potansiyeli söz konusu uygulamalarınızla yok ediyorsunuz?

BAŞKAN – Sayın Çelik, size 1 dakika ilave süre veriyorum.

Buyurun.

HÜSEYİN ÇELİK (Devamla) – 5- Yurt dışından canlı hayvan gelmesi bir arz-talep meselesidir. Onbeş yıl önce bu akış tam tersineydi. Bölgenin ihtiyacı olan et, süt ve süt mamulleri, ithalat olmadığı zaman, bölge insanının kesesine uygun olarak nasıl karşılanacaktır? Yerli besiciyi ve hayvan yetiştiricisini koruyalım derken, alım gücü zaten çok zayıf olan bölgedeki tüketiciyi perişan ettiğinizin farkında mısınız?

Sayın milletvekilleri, doğu ve güneydoğuda kanayan yara, bu kafa ve bu politikalarla asla sarılamaz. Meseleyi tamamen polise ve askere havale ederek problemi çözmek ise hiç mümkün değil. Oradaki problemin büyük çapta ekonomik olduğunu, bu hükümetin Başbakanı bile yıllardan beri söylemiyor mu... Hükümet, bütün imkânlarını zorlayarak, başta ekonomik olmak üzere, buraya bir şefkat operasyonu düzenlemelidir.

Sayın Bakan, sizin, Van’da, Iğdır’da, Ağrı’da, Hakkâri’de, Şırnak’ta kişi başına düşen millî gelirden haberiniz var mı?! Türkiye ortalaması 3 160 dolarken, bu rakam, Van’da 1 053, Iğdır’da 1 140, Ağrı’da 744, Hakkâri’de 1050, Şırnak’ta 1092 dolardır.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

HÜSEYİN ÇELİK (Devamla) – Yani, bu vilayetlerimiz, en fakir 10 vilayetimiz arasında yer almaktadır.

Sayın Bakanın, bu kararını tekrar gözden geçirmesini diliyor, saygılar sunuyorum. (DYP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ediyoruz Sayın Çelik.

Gündemdışı konuşmaya yanıt verecek olan, Tarım ve Köyişleri Bakanı Sayın Hüsnü Yusuf Gökalp; buyurun efendim.

Süreniz 20 dakika.

TARIM VE KÖYİŞLERİ BAKANI HÜSNÜ YUSUF GÖKALP (Sıvas) – Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; öncelikle, Doğru Yol Partisi Milletvekili Sayın Hüseyin Çelik’e, bu önemli konuyu gündeme getirdiği, Yüce Meclisin bilgilerine sunma fırsatı verdiği, televizyonları başında bizi izleyen tüm tüketicilere ve hayvan yetiştiricilerine, bu konunun Mecliste tartışılmasına fırsat verdiği için de ayrıca teşekkür ediyorum.

Sayın milletvekilleri, geçmiş yıllarda, Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgelerinden İran’a, Irak’a ve Suriye’ye kontrollü olarak hayvan çıkışı olurdu; ancak, ne yazık ki, özellikle 1988 yılından başlamak üzere, 1990’lı yıllardan itibaren hayvan geçişi ters yönde olmaya başladı. İran’dan, Irak’tan -İran’ın, Irak’ın hayvanlarının haricinde- Hindistan’dan, Pakistan’dan ve pek çok ülkeden -bu kelimeyi maalesef burada kullanıyorum- kaçak hayvan girişi devam etmektedir. Bu kontrolsüz hayvan girişinin başlıca sebebi, doğu ve güneydoğu illerinde yaşanan terör ve Kuzey Irak’ta oluşan otorite boşluğu nedeniyle sınırlarımızda gerekli denetimin yapılamamasıdır. Özellikle, kolluk güçleri, anarşistlerin oralardan girmesini engelleme konusunda eğitilmiştir ve o nedenle orada bulunmaktadırlar; hayvan girişi konusunda, bunun engellenmesi konusunda görevleri sınırlıdır ve bu konuda deneyimleri de yoktur.

Diğer bir sebep, bölge insanının köyleri boşaltması ve hayvancılığı terk etmesidir.

Diğer en önemli bir sebep, Türkiye’de hayvancılıkta yaşanan sorunlar nedeniyle hayvancılığın dibe vurmuş olmasıdır.

Diğer bir sebep ise, bazı komşu ülkelerin, Türk ekonomisine zarar vermek amacıyla, kendi sınırlarından kaçakçılığa bilerek göz yummasıdır.

Değerli milletvekilleri, hayvan girişleri, başta Şemdinli, Yüksekova ve Başkale olmak üzere tüm İran ve Irak sınırları boyunca olmaktadır. Biraz önce de belirttiğim gibi, İran, Afganistan, Hindistan, Pakistan gibi ülkelerin hastalıklı hayvanları, İran ve Iraklı tüccarlar tarafından sınırlarımıza getirilmekte ve bazı Türk vatandaşları tarafından burada satın alınmaktadır. Bu hayvanlar yurda girişte, sınırlarımızın karşı tarafında PKK’nın üç beş kişiden oluşan gümrük merkezlerinden geçmekte, bu geçişte de PKK’ya, hayvan başına ödenen fiyatın yüzde 10-15’i oranında bir para ödenmektedir. Bu yolla, PKK’nın, sırf geçen yıl topladığı para mevcudu 30 trilyon lirayı aşmıştır. Özellikle, bölücü örgütün son yıllardaki finans kaynağı hayvan kaçakçılığıdır.

Sınırdan sokulan hayvanlar en yakın köylere intikal ettirilmekte ve köy muhtarları tarafından menşe belgesi düzenlenerek bu hayvanlar millileştirilmektedir. Sonra, bu hayvanlar, buralardan il merkezine ve diğer illere sevk edilmektedir. Diğer illere sevk edilecek hayvanlara köy muhtarları tarafından -çoğu zaman da zorlama karşılığında- menşe belgesi verildiği için, kaymakamlıklara müracaat edilmekte ve müracaatların kabul edilmesi halinde, büyükbaş hayvanlara ve küçükbaş hayvanlara, ilçede kaymakamlıklar ve illerde de valilikler tarafından çıkış izni verilmektedir.

Müsaade ederseniz -asılları bendedir, bende kalır ve görülmek kaydıyla isteyen herkes kontrol edebilir- şuradan birkaç makbuzun parasal değerini okumak istiyorum: 500 000 000 lira... Ödeyenin ismi bizde mahfuzdur. Ödendiği yer... Başka bir makbuz, 9 300 000 lira... Bu makbuzlar Maliyenin değildir. Bu makbuzlar oradaki matbaalarda basılmıştır. Bunlar, bir ilçenin bir günlük makbuzları...

Diğer bir makbuz 25 000 000 lira... İlçenin adını söylemiyorum. Makbuzda “yatırım ve hizmetleri destekleme fonu” yazılı. Şimdi, Sayın Maliye Bakanımıza sormak gerekli: Bir ilde, bir ilçede, yatırım ve hizmetleri destekleme fonu diye bir fon mevcut mudur?

Bakınız “deprem bölgesine yardımlaşma bağış makbuzu” yazıyor... Ödenen para 37 000 000 lira; ödeyen bir hayvan taşıyıcısı.

Sayın Başkanım, bu makbuzlar devam edip gidiyor; 25 000 000, 27 000 000 lira... Vakıflar var burada... Köylere Hizmet Götürme Birliği Başkanlığı Tarım Geliştirme Vakfı...

Buradan sağlanan gelirlerin dağılımı ise, o bölgede tutulan resmî bir raporla -raporu Meclis Başkanlığına arz edeceğim- PKK’ya ne kadar gittiği, İran’a ne kadar gittiği, kaçakçının kârı ve deminki söylediğim makbuzlarla çeşitli yerlere ne kadar gittiğinin dokümanı, mühürlü, resmî bir belgeyle elimizdedir.

Sayın Başkan, buradan giren hayvanların bir yıl için bütçemize getirdiği yük 350 trilyon değerindedir ve devletin vergi veya fon olarak kaybı da 250 trilyondur.

Şu rakamı da değerli milletvekillerinin bilgilerine arz etmek istiyorum: Bu yolla giren hayvan sayısının rakamlarına baktığımızda, günde 4 000 sığır ve bunun çok daha üzerinde koyun girmektedir. 1998 yılında giren büyükbaş hayvan sayısı 500 000, sırf bir ilin bir ilçesinden giren koyun sayısı da 5 000 000’dur. Bizim koyun mevcudumuz 28 000 000; demek ki, mevcudun altıda 1’i kadar koyun buraya kaçak girmiştir. Bir ilde, -adını da söyleyeyim- Hakkâri İlindeki koyun mevcudu 1998 yılında 221 250’dir; ancak, o yıl Hakkâri’den dışarıya çıkan koyun mevcudu 256 520’dir. Bunlar, bizim belirleyebildiğimiz kayıtlar. Belirleyemediğimiz kayıtlar da var. İşte, hayvan kaçakçılığının boyutu...

Sayın milletvekilleri, aynı zamanda, bu kaçak giren hayvanlarla bulaşıcı hastalıklar girmektedir. 1991 yılında Türkiye’ye giren sığır vebası, İran’dan giren kaçak hayvanlar yoluyla olmuştur. Sayın Çelik, İran’da olduğu zannedilen bir şap hastalığından dolayı bizim bu sınırları kapattığımızı söyledi. Türkiye Cumhuriyeti Devleti ve onun hükümeti, sorumlu bir hükümettir. Sayın konuşmacının belirttiği gibi değildir, 57 nci cumhuriyet hükümeti hiçbir zaman acz içinde değildir. 57 nci cumhuriyet hükümetinin Bakanı ve yetkili kuruluşları dünyayla bağlantısını sürdürür. İnternetten aldığımız kayıtlarda ve bize iki gün sonra resmî olarak gelen yazıda, Londra Bulaşıcı Hastalıklar Enstitüsünün 8 Eylül 1999 kayıtlarında, İran’daki 3 412 vakanın 63 ünde Asya-1 virüsü çıkmıştır. Hüseyin Bey, siz, Asya-1 virüsünü bilmezsiniz; Asya-1 virüsü, şap hastalığına neden olur ve yakaladığı zaman da, Türk hayvancılığının hepsini götürür. Bu virüsten dolayı -hayvanların geldiği kaynağı da belirledik- Nevşehir’de 73 adet holstein sığırı ve bir gün sonra da 10 adet holstein sığırı öldü. Bunu, Nevşehirli milletvekillerimiz de biliyorlar. Bir yerde -Dünya Bulaşıcı Hastalıklar Örgütünün kararları doğrultusunda, FAO kararları doğrultusunda- şap hastalığı çıktığı zaman, oraya komşu olan ülke, sınırlarını kapatmak mecburiyetindedir. 8 Eylülde şap belirlenmiştir. 57 nci cumhuriyet hükümetinin, sorumlu olan, acz içerisinde olmayan, ne yaptığını bilen Bakanlar Kurulunun bir temsilcisi olan bakanı da, 13 Eylülde, sizin de belirttiğiniz gibi, komşu 5 ildeki hayvan pazarlarının kapatılması... Bu da kanundur, kanunda yazar. Eğer şap hastalığı belirlenmişse hayvan pazarları kapatılır, hayvan çıkışları yasaklanır komşu illerden ve hayvan sevkiyatı durdurulur.

Değerli milletvekilleri, bunun üzerine, Türkiye Cumhuriyetinin çeşitli yerlerinden aldığımız fakslar mevcut. Bu faksları da, Başkanlığın dikkatine ve bilgisine arz edeceğim. 246 tane faks geldi. Gelen 246 tane faksın bir kısmını da burada söylüyorum: Ağrı, Iğdır -yani, yasaklamaya aldığımız iller- Ardahan ve Türkiye’nin dört bir tarafından. Bu alınan kararın yerinde olduğunu ve bu konuda, hükümetin de, Bakanlığın da sonuna kadar destekçisi olduklarını belirten fakslardır. Herhangi bir faksı tasadüfî olarak açıp okuduğumuz zaman, Türk hayvancılığının geldiği boyutu burada rahatlıkla görüyoruz.

Ancak, menfi de birkaç faks aldık; gelen bu fakslar ise genelde -kaçakçılığın olduğuna itirazları yok- oradaki üreticilerimizin sıkıntı çekmemesi konusunda. Bunun için de biz, Bakanlık olarak 8 tane ek ekip belirledik. Bu ekipler, veterineriyle, mühendisiyle, teknisyeniyle o bölgededir, gerekli kontroller yapılıyor. O bölgede mevcut olan tüm hayvanlar, isterse, daha önce kaçak girmiş olsun. Çünkü, kaçak girdiğini biliyoruz, biz hayvanı tanıyoruz; hangisi Türkiye sınırları içerisinde yetişen hayvan, hangisi kaçak giren hayvan. Hindistan’dan gelen zebular bile var orada. Tüm hayvanları küpeleyeceğiz. Bu, bize 100 milyara mal oluyor. Devlet Planlama Teşkilatının son kararında da her türlü harcama ve yatırım durdurulmuştur; ama, bu 100 milyarı, gerekirse, cebimizden bulacağız, koyacağız, bütün hayvanları küpeleyeceğiz. Yetiştirici bize müracaat ediyor; hayvanlarının sayısını belirliyoruz, hayvanlara küpe vuruyoruz, numara vuruyoruz. Bir ay içerisinde bunu bitireceğiz; bir ay sonra orada küpesiz olarak bulunan hayvanlara kaçak muamelesi yapacağız.

Bugün, içeride 37 tane kamyon var. Bu 37 kamyon, hayvan almaya gitti. Hayvanı yükleyemediği için, o kamyonlar da orada kaldı; plaka numaraları da bizde mevcuttur. Genel Müdürümüz, Şemdinli’de toplantıdadır.

Müsaadenizle, diğer bir konuyu da arz etmek istiyorum. Şu cümlelere dikkatinizi çekmek istiyorum; bunlar, oradaki kaçakçılığın varlığını teyit eden cümleler midir değil midir? “Meclisten Millete.” Doç. Dr. Hüseyin Çelik, Van Milletvekili. Sayın milletvekilimizin Meclisten millete mesajını aynen okuyorum. Televizyonlardan bizi dinleyen yüce milletimiz de işitsin.

“Biz, millet olarak bir türlü orta yolu bulamıyoruz. Ya sınırdan giren hayvan sayısının ölçüsünü kaçırır...” Yani, ölçüyü kaçırmışsınız. Tekrar ediyorum: “Ya sınırdan giren hayvan sayısının ölçüsünü kaçırır, yerli üreticiyi perişan ederiz...”

Ettiniz, bu duruma getirdiniz siz hayvancılığı; ama, 2000 yılını, Türk hayvancılığını ayağa kaldırma yılı olarak ilan ediyorum ve kaldıracağız. (MHP, DSP ve ANAP sıralarından alkışlar)

“Ya da sınırları tamamen kapatır...” Evet, sınırları kapattık. Koalisyonu oluşturan üç parti de kararlıdır; Milliyetçi Hareket Partisi Grubu da kararlıdır. Milliyetçi Hareket Partisi Grubu ve Milliyetçi Hareket Partisi geçmişte, MC Hükümetinde, sınırlardaki geçişe dur dediğinden dolayı, bir bakanını da şehit vermiştir...

ÖZKAN ÖKSÜZ (Konya) – Buğday paralarını verin.

TARIM VE KÖYİŞLERİ BAKANI HÜSNÜ YUSUF GÖKALP (Devamla) – Buğday paraları dağıtılıyor, onların da vereceğim listesini...

MUSTAFA ÖRS (Burdur) – Dağıtmıyorsunuz.

TARIM VE KÖYİŞLERİ BAKANI HÜSNÜ YUSUF GÖKALP (Devamla) – Bir dakika... Bu bitsin...

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri... Lütfen...

TARIM VE KÖYİŞLERİ BAKANI HÜSNÜ YUSUF GÖKALP (Devamla) – Bir dakika, bu bitsin... Sizden gelen teklifler de var, onları da okuyayım burada ... (FP sıralarından “oku, oku” sesleri)

MUSTAFA ÖRS (Burdur) – Kaçak hayvan şimdi de girmiyor mu?

ŞÜKRÜ ÜNAL (Osmaniye) – Muhtarlar bekliyor dışarıda.

TARIM VE KÖYİŞLERİ BAKANI HÜSNÜ YUSUF GÖKALP (Devamla) – “... Ya da sınırları tamamen kapatır, hayvan pazarlarına da yasak koyarız.” Türkiye Cumhuriyetinin sınırları kapalıdır. Türkiye Cumhuriyetinin sınırları mevzuat çerçevesindeki geçişlere açıktır, mevzuat dışı geçişlere asla ve asla açık değildir. (MHP sıralarından “Bravo” sesleri, alkışlar)

Aslında...

ASLAN POLAT (Erzurum) – Sayın Bakan, iki yıldır iktidarda değil misiniz?!

TARIM VE KÖYİŞLERİ BAKANI HÜSNÜ YUSUF GÖKALP (Devamla) – Evet, iktidardayız ve gereğini yapıyoruz. İki yıldır iktidardayız. Ben, benden önceki hükümetlerin de sorumluluğunu üzerime alıyorum...

ASLAN POLAT (Erzurum) – Peki, niye kaçak hayvanlara mani olmuyorsunuz?

TARIM VE KÖYİŞLERİ BAKANI HÜSNÜ YUSUF GÖKALP (Devamla) – Evet, gereğini de yapıyoruz bugün...

ASLAN POLAT (Erzurum) – Niye kaçak hayvanlara mani olmuyorsunuz?

TARIM VE KÖYİŞLERİ BAKANI HÜSNÜ YUSUF GÖKALP (Devamla) – Kaçak hayvanlara mani oldum, rahatsız oldunuz...

ASLAN POLAT (Erzurum) - Kim rahatsız oldu?!

TARIM VE KÖYİŞLERİ BAKANI HÜSNÜ YUSUF GÖKALP (Devamla) – Bir dakika...

ASLAN POLAT (Erzurum) – Mani olun diye ben size soru sordum, ben!..

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri... Sayın Polat, lütfen...

TARIM VE KÖYİŞLERİ BAKANI HÜSNÜ YUSUF GÖKALP (Devamla) – Aslan Bey, sizinkini de çıkaracağım. Tarım Bakanlığı partinizdeyken ithal ettiğiniz eti de çıkaracağım, et kaçakçılığını da çıkaracağım...

ASLAN POLAT (Erzurum) – Çıkarın... Çıkarın...

TARIM VE KÖYİŞLERİ BAKANI HÜSNÜ YUSUF GÖKALP (Devamla) – O rakamları sana gönderdim, açıklasana burada. (MHP sıralarından alkışlar)

ASLAN POLAT (Erzurum) – Çıkarın... Çıkarın...

TARIM VE KÖYİŞLERİ BAKANI HÜSNÜ YUSUF GÖKALP (Devamla) – Açıkla o rakamları burada!

ASLAN POLAT (Erzurum) – Açıkla, neyi çıkardın?

İSMAİL KAHRAMAN (İstanbul) – Gerçek değil Sayın Bakan.

TARIM VE KÖYİŞLERİ BAKANI HÜSNÜ YUSUF GÖKALP (Devamla) – Aslında, İran’dan ve Irak’tan hayvan girişi bir ihtiyaçtan kaynaklanıyor. Hangi ihtiyaçtan kaynaklanıyor; PKK’ya gidecek para ihtiyacından mı kaynaklanıyor? (MHP sıralarından “Bravo” sesleri, alkışlar)

ASLAN POLAT (Erzurum) – Sayın Bakan, iki yıldır oradasınız, soru soruyoruz, hiçbirisi hakkında tedbir almıyorsunuz.

BAŞKAN – Sayın Polat... Sayın Polat...

TARIM VE KÖYİŞLERİ BAKANI HÜSNÜ YUSUF GÖKALP (Devamla) – Kaçakçılıkla ilgili başka sorularınız varsa, onların da cevabını veririm. Kaçakçılığın durumu budur; ama, bakınız, aldığımız tedbirlerle, son iki hafta içerisinde et fiyatları 1 600 000 liradan... Aslan Bey, sen bilirsin, sen benim arkadaşımsın, sen oradan televizyona şov yapıyorsun. 1 600 000’den 1 850 000 liraya çıktı. Türk besiciliğinin halini sen biliyorsun. Bugün besicinin beslediği yerli hayvanlar pazara gitmiyor. Bugün... Sayın Hüseyin Bey “diğer pazarlarda kaçak hayvan satılmıyor mu” diyor. Evet satılıyor; kaçak hayvanlar Trakya’ya kadar ulaştı; ama, bizim alacağımız tedbir... Biz, bataklığı kurutuyoruz, bataklığı... Bataklığı kurutuyoruz, bataklığı... (MHP sıralarından alkışlar)

ASLAN POLAT (Erzurum) – Kurutmuyorsunuz.

TARIM VE KÖYİŞLERİ BAKANI HÜSNÜ YUSUF GÖKALP (Devamla) – Bu et fiyatlarının artışında, gazeteye dikkat ederseniz, diyor ki: “Bir dilim pastırma 150 000 liraya çıktı.” Benim tüketicim, kaçak giren ve parası da İranlı tüccara giden, PKK’ya giden hayvanlardan dolayı 150 000 liraya bir dilim pastırmayı yemeyecek!..

Hayvancılık konusunda aldığımız tedbirlere gelince. Bakanlar Kurulunda geçen hafta arz ettim...

BAŞKAN – Sayın Gökalp, size 1 dakika ilave süre veriyorum; lütfen, toparlayınız.

TARIM VE KÖYİŞLERİ BAKANI HÜSNÜ YUSUF GÖKALP (Devamla) – Bugün yem bitkileri üretimine, sunî tohumlamaya, hayvancılığa da, Bakanlar Kurulumuz, pek yakında çıkaracağı bir kararnameyle, yüzde 25 oranında destek verecek. Bugün Türkiye’de -siz bilmezsiniz bu hesabı; çünkü, siz başka işlerle uğraşıyordunuz- 13 milyon kaliteli kabayem açığı var. Hayvancılıktaki birinci problem, kaçakçılık; ikincisi, yem bitkileri açığının kapatılmasıdır. 13 milyon yem açığını kapatacağız ve kati surette de, sınırdan giren, kaçak giren, çeşitli yollardan giren veya yanlış ithal edilen hayvanlarla Türk besicisini ve Türk sığırcısını baskı altına almayacağız. Toprak Mahsulleri Ofisinden dağıttığımız para 242 trilyondur.

ÖZKAN ÖKSÜZ (Konya) – 45 gün içinde ödeyecektiniz ikinci dilimi, 3 ay oldu...

TARIM VE KÖYİŞLERİ BAKANI HÜSNÜ YUSUF GÖKALP (Devamla) – Onun dökümleri var, ben size şimdi de arz ederim; vaktimi fazla aşmak istemiyorum. Dün 28 trilyon çıktı, bugün tekrar 28 trilyon çıkıyor.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

TARIM VE KÖYİŞLERİ BAKANI HÜSNÜ YUSUF GÖKALP (Devamla) – Toprak Mahsulleri Ofisinden çiftçimize dağıtacağımız parayı, biliyorsunuz ki, faizle alıyoruz, dış krediyle alıyoruz; ama, ben, çiftçimin alnının terini ödeme mecburiyetindeyim ve ödeyeceğim.

LÜTFİ YALMAN (Konya) – Ziraat odası başkanları yukarıda... Sizi izliyorlar şu anda.

ŞÜKRÜ ÜNAL (Osmaniye) – 40 muhtar var efendim burada .

TARIM VE KÖYİŞLERİ BAKANI HÜSNÜ YUSUF GÖKALP (Devamla) – Sizin bıraktığınız borçları ödemeye çalışıyorum.

Saygılar sunarım. (MHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ediyoruz Sayın Bakan.

HÜSEYİN ÇELİK (Van) – Sayın Başkan, Sayın Bakan sözlerimi çarpıtmıştır.

BAŞKAN – Hangi konuda efendim?

HÜSEYİN ÇELİK (Van) – Söylemediğim, ifade etmediğim birçok konuda... Özellikle İran’dan giren hayvanların bir ihtiyaçtan kaynaklandığını belirtmiştim; Sayın Bakan bu sözlerime hiç aklımdan geçmeyen bir yorum getirmiştir. Müsaadenizle, ben, 2 dakika cevap vermek istiyorum.

BAŞKAN – Sanıyorum, Sayın Bakan, daha önceki bir konuşmanızı ilgi yaptı... Öyle mi Sayın Bakanım?

SAFFET ARIKAN BEDÜK (Ankara) – Terör örgütüyle bağlantı kurdular efendim. Bir sataşma var...

TARIM VE KÖYİŞLERİ BAKANI HÜSNÜ YUSUF GÖKALP (Sıvas) – Kendi yazısı, kendi yazısı... Meclisten millete yazısı...

BAŞKAN – Çok kısa olmak üzere, 2 dakika içerisinde lütfen açıklayınız.

Buyurun Sayın Çelik.

V. – AÇIKLAMALAR VE SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR

1. – Van Milletvekili Hüseyin Çelik’in, Tarım ve Köyişleri Bakanı Hüsnü Yusuf Gökalp’in, ileri sürmüş olduğu görüşlerden farklı görüşleri kendisine atfetmesi nedeniyle konuşması

HÜSEYİN ÇELİK (Van) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; biraz önce, burada, benim, 5 ilde hayvan sevkıyatının engellenmesi, yasaklanmasıyla ilgili yaptığım konuşmadan sonra konuşan Sayın Bakanın üslubunu, Türkiye Cumhuriyetinin bir bakanına yakıştırmadığımı öncelikle belirtmek istiyorum. (DYP ve FP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Sayın Çelik, yeni bir sataşmaya sebebiyet vermeyelim lütfen.

HÜSEYİN ÇELİK (Devamla) – Teşekkürler Sayın Başkan.

Gerek şahsen gerekse de Doğru Yol Partisi olarak, biz, her türlü kaçakçılığa ve illegal ticarete sonuna kadar karşıyız. Bunu engelleyecek olan -sınırdan hayvan girişi dahil- sayın hükümettir.

Biz, Sayın Bakanımızı ziyaret ettiğimiz esnada, Sayın Bakanımız, bize “Van-Et’in kestiği etler de kaçak ettir” dedi.

Sayın milletvekilleri, Van-Et’in yüzde 50’si devlete aittir; kimi kime şikâyet ediyoruz?! (DYP ve FP sıralarından alkışlar)

“Bir ihtiyaçtan kaynaklanıyor” derken benim arz etmek istediğim şuydu: Ticarette arz-talep dengesi vardır. On onbeş sene önce, Türkiye’de hayvan boldu, İran’a, Irak’a ve Suriye’ye canlı hayvan ihracatı yapılırdı; fakat, şu anda, Doğu ve Güneydoğu Bölgesinde, çeşitli sebeplerden dolayı hayvancılık bitme noktasına geldiği için, hayvancılık öldürüldüğü için, Sayın Bakanın bu hayvancılığı diriltme konusunda da bir desteği, katkısı da bulunmadığı için, gerek legal gerekse illegal yollardan oradan hayvan gelmektedir. Bizim talep ettiğimiz illegal yollardan hayvan girişi falan değil; biz, her türlü kaçakçılığa kesinlikle karşıyız. Eğer, ihtiyaç varsa, prosedür yerine getirilerek hayvan ithalatı yapılabilir; bu, sınır ticareti kapsamında yapılabilir ve bölge hayvancılığını, bölge ekonomisini düzeltmek için bu gereklidir.

Bizim esas rahatsız olduğumuz şey, yerli üretici perişan olmuştur. İnsanlar, iki tane keçisini, koyununu getirip şehirde satamıyor, polis engeliyle karşı karşıya geliyorlar.

Bunu arz etmek istedim; teşekkür ederim. (DYP sıralarından alkışlar)

ADNAN FATİN ÖZDEMİR (Adana) – Hayvan kaçakçılığını holdingler mi yapıyor, çiftçiler mi yapıyor?

BAŞKAN – Teşekkür ediyoruz Sayın Çelik.

Gündemdışı üçüncü söz, 1999-2000 yılına başlarken, eğitim-öğretim konularıyla ilgili olarak söz isteyen Ankara Milletvekili Ayşe Gürocak’a aittir.

Buyurun Sayın Gürocak. (DSP sıralarından alkışlar)

Süreniz 5 dakika efendim.

IV. – BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI (Devam)

A) GÜNDEMDIŞI KONUŞMALAR (Devam)

3. – Ankara Milletvekili Ayşe Gürocak’ın, yeni eğitim-öğretim yılına başlarken, eğitim ve öğretim konularına ilişkin gündemdışı konuşması

AYŞE GÜROCAK (Ankara) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Yüce Meclisimizin yeni yasama döneminin, ülkemiz ve milletimiz için başarılı ve verimli geçmesi dileğiyle, hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Yeni eğitim-öğretim yılına, tüm ulusumuzu derinden yaralayan deprem acısıyla girdik. Uzun yıllar öğretmenlik yapmış, Tunceli İl Millî Eğitim Müdürlüğü görevinde bulunmuş, eğitim sorunlarıyla uğraşmış bir arkadaşınız olarak diyorum ki, eğitim-öğretim konusunda yaptıklarımızı ve yapamadıklarımızı bir kez daha düşünelim.

Cumhuriyetin ilanından hemen sonra, genç cumhuriyet hükümetinin Tevhit-i Tedrisat Yasasını çıkarması, cumhuriyetin ve demokrasinin üzerine inşa edileceği aydınlık bir zeminin yaratılması anlamına geliyordu. Bu yasayla, aydınlanma geleneği içinde yetişecek kuşakların, cumhuriyeti güçlendirmesi, demokrasiyi derinleştirmesi amaçlanmıştı. Nitekim, tevhit-i tedrisat anlayışından zaman zaman uzaklaşma çabalarından sonradır ki, eğitimin temel işlevi ve bütünlüğü konusunda ciddî ölçülerde sarsıntılar yaşanmıştır. O halde, eğitim-öğretim birliği ilkesine, o günün heyecanıyla, bir kez daha sarılmalıyız.

Günümüz toplumları, bilgi toplumu olma yarışındadır. Ülkemizi, bilgi toplumları yarışında önplana çıkarabilmek, ancak ilköğretimden üniversite sonrasına değin bilimsel bir ortam, bir iklim yaratılması koşuluna derinden bağlıdır.

Günümüzde, gelişmiş ve gelişmekte olan tüm ülkeler, akademik ve meslekî teknik eğitime büyük bir önem vermekte ve gayri safi hâsılalarında giderek daha büyük bir payı eğitim ve öğretime ayırmaktadır.

Eğitimde çağın gerisinde kalmak, toplumun yoksullaşması, insanın, bireyin yoksullaşması anlamına gelir. Eğitimde çağın gerisinde kalmak, gelecek kuşakların, yani, çocuklarımızın aydınlanmasını kendi elimizle karartmak olacaktır. Bu konudaki birincil görev, herkesten önce, Yüce Meclisin sorumluluğundadır.

Ulusal eğitim politikamızı, bilimin emrinde, ulusumuzun ilerici, kaynaştırıcı, birleştirici, gelenekleri ışığında, insan ve ülke sevgisiyle donatarak yaşama geçirmeliyiz.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; depremden etkilenen bölgelerimizde, geleceğimizi yeşertecek olan gençlerimiz de zarar görmüştür. Bu bölgenin yoğun göç aldığı, özellikle ülkemizin doğu ve güneydoğusunda yaşanan terör eylemlerinden etkilenerek, barış içinde, kaygısız, ama, kavgasız yaşamak için bu bölgelere sığınan, az aşa, ama, kaygısız başa ulaştığını zanneden insanların ve onların çocuklarının yaşadığı acıları dikkate alındığında gençlik için ne kadar büyük bir önem taşıdığı tüm çıplaklığıyla görülecektir.

Bölgede yaşayan insanlarımız, özellikle gençlik, deprem felaketinin yarattığı psikolojik ortamdan süratle çıkarılmalıdır. Bu nedenle, onlara daha büyük bir özenle yönelme zorunluluğu bulunmaktadır. Millî Eğitim Bakanlığımızın, bu doğrultuda, bölgedeki öğrencilere yönelik aldığı destek önlemlerini memnuniyetle gözlemliyoruz. Onların boş zamanları değerlendirilmelidir. Halk eğitimi çalışmalarında da aynı özeni göstereceklerine eminiz.

Aileden Sorumlu Devlet Bakanlığının, çocuklar ve gençler ölçüsünde, ailesinin de eğitimi, psikolojik desteği için sergileyegeldiği çabalardan duyduğum memnuniyeti belirtmeyi bir borç bilirim.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; yaşanan deprem felaketi bize bir başka gerçeği daha göstermiştir. Ülkemiz insanı, tüm aşındırma çabalarına karşın, felaket karşısında tek vücut olmayı başarabilmiştir. 17 Ağustostan bugüne ortaya çıkan yardımlaşma ve acıyı paylaşma çabası, ülkemizde köklü bir insanseverlik ve yurtseverlik duygusunun bulunduğunu da açıkça gözler önüne sermiştir.

Üniversitelerimizin de açıldığı bugünlerde gereksinimimiz, öğrenmeyi öğrenmiş, gereksinimi olan bilgiye ulaşmayı becerebilen, üreten, bilimsel tutum ve davranışları benimseyen ve uygulayan, olay ve olguları sorgulayan, sorunlardan kaçmayan dirençli bir kuşağın yaratılmasıdır. Bu kuşak, salt birey değil, sosyal, ülke sevgisiyle yoğrulmuş, herkesin hakkına saygılı, yurttaşlık bilinciyle yetişecek, fikren, vicdanen, irfanen hür bir kuşak, geleceğin gelişmiş Türkiyesinin ışığı, sevdası ve ateşleyicisi olacaktır.

Hepinize saygılar sunuyorum. (DSP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ediyoruz Sayın Ayşe Gürocak.

Gündemdışı konuşmaya yanıt verecek sayın bakan?.. Yok.

Türkiye Büyük Millet Meclisi Hesaplarını İnceleme Komisyonunun bir raporu vardır; okutuyorum :

VI. – KANUN TASARI VE TEKLİFLERİYLE KOMİSYONLARDAN GELEN

DİĞER İŞLER

1. – Cumhurbaşkanlığı 1998 Malî Yılı Kesinhesap Cetvelinin Sunulduğuna İlişkin Cumhurbaşkanlığı Genel Sekreterliği Tezkeresi ve Türkiye Büyük Millet Meclisi Hesaplarını İnceleme Komisyonu raporu (3/328) (S.Sayısı : 154) (1)

Yüksek Başkanlığa

Cumhurbaşkanlığı 1998 malî yılı kesinhesaplarını ihtiva eden bu cetvel, içindekiler incelenerek kayıt defterine uygun olduğu anlaşılmış olup, İçtüzüğümüzün 180 inci maddesi gereğince Genel Kurula arz edilmek üzere Yüksek Başkanlığa sunulur.

Başkan

Nazif Okumuş

(İstanbul)

ve arkadaşları

BAŞKAN – Bilgilerinize sunulmuştur.

İki adet Meclis araştırması önergesi vardır; okutuyorum:

IV. – BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI (Devam)

B) GENSORU, GENEL GÖRÜŞME, MECLİS SORUŞTURMASI VE MECLİS ARAŞTIRMASI ÖNERGERLERİ

1. – Balıkesir Milletvekili İlyas Yılmazyıldız ve 32 arkadaşının, Anadolu basınının sorunlarının araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi konusunda Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/79)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Sınırları dar ve tanımlanmış bir bölgede sektörel baskılara rağmen, toplumu bilgilendirmeye, yönlendirmeye ve kamuoyunun serbest oluşumunu sağlamaya yönelik olarak yayıncılık faaliyeti içinde bulunan, bölge halkının iletişim kurma özelliğini taşıyan kitle iletişim araçlarından Anadolu basınının ekonomik zorluklara rağmen, bugüne değin azim ve kararlılıkla yayın hayatını sürdürme mücadelesi verdiği bilinmektedir.

Toplumda demokrasiyi yaşatan, canlı tutan objelerin başında özgür basın gelmektedir. Demokrasiyi yaşam biçim kabul eden toplumlarda, demokrasinin en sağlıklı göstergelerinden birisi de, özgür basının olup olmadığıdır. Basın, demokrasinin “olmazsa olmaz” unsurlarından birisidir. Ulusal basının Anadolu’da kollarını oluşturan ve doğru, ilkeli ve gerçek haber anlayışıyla bölge halkına hizmet sunan, toplumun aydınlık geleceği yönünde başarılı yayınlara imza atan yerel basının, sorunlar yumağından arındırılarak güçlendirilmesi ve bağımsız olarak yayın hayatını sürdürebilmesi için kalıcı tedbirlerin alınması gerekmektedir. Zira, basın meslek ilkelerinden ödün vermeden, halkın iletişim özgürlüğünü, halkın gerçekleri öğrenme hakkının bir aracı sayarak, gerçekleri bulup bozmadan, abartmadan kamuoyuna objektif olarak yansıtan güçlü basın, demokrasiyi de güçlü kılmaktadır.

(1) – 154 S. Sayılı Basmayazı tutanağa eklidir.

Tarihî geçmişimize bakıldığında, Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk liderliğinde başlatılan kurtuluş mücadelesi yıllarında, ülkenin emperyalist güçlerin işgaline karşı direnç göstermeyen bazı İstanbul basını ister istemez sessiz kalırken, Türk Halkının örgütlenme ve haberleşmesinde kıyasıya bir mücadele veren yerel basın, işlevi ve tirajı açısından en zengin ve onurlu dönemi yaşamıştır. Yerel basın, hem kurtuluş mücadelesinin Anadolu sathına yayılmasına öncülük etmiş hem de “Yurtta sulh cihanda sulh” felsefesinin güçlenmesinde etkin rolü üstlenmiştir. Bugün ise yerel basın, aynı bilinç ve şuurla, sağduyulu yayınlarıyla ayakta kalma mücadelesi vermektedir.

Bugün, yerel yazılı ve görsel yayın kuruluşlarının çok ciddî ve kemikleşmiş sorunları vardır. Anadolu basını, gelişen teknolojiye uyum konusunda çok ciddî ekonomik zorluklarla karşı karşıyadır. Diğer taraftan, sosyal güvenlik sorunları ile vasıflı eleman temininde yaşanan zorluklar, haber kaynaklarına ulaşımdaki güçlükler, yerel yönetim mekanizmalarıyla yaşanan sorunlar ile resmî ilanların haricinde devletten ekstra bir malî yardım almama gibi sorunlar, yerel basının tirajını olumsuz yönde etkilemektedir.

Kendi kaderiyle başbaşa bırakılan Anadolu basınının ekonomik çıkmazdan kurtarılması için, ulusal basına tanınan Hazine destekli teşvik ve kredilerden yararlandırılması, tarihte olumlu misyona sahip olan yerel basını daha çok onurlandıracak ve toplumun sesini daha da güçlü kılacaktır.

Bu nedenle, Anadolu basını ve sorunlarının çözümüne katkı sağlamak amacıyla Türkiye Büyük Millet Meclisinde Meclis araştırması açılmasında yarar görüyoruz.

Anayasanın 98 ve Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünün 104 ve 105 inci maddeleri uyarınca Meclis araştırması açılması için gereğini saygılarımızla arz ederiz.

1. İlyas Yılmazyıldız (Balıkesir)

2. Saffet Arıkan Bedük (Ankara)

3. Metin Kocabaş (Kahramanmaraş)

4. Ayvaz Gökdemir (Erzurum)

5. Mehmet Gözlükaya (Denizli)

6. Ali Rıza Gönül (Aydın)

7. Ali Şevki Erek (Tokat)

8. Salih Çelen (Antalya)

9. Necmettin Cevheri (Şanlıurfa)

10. Kemal Çelik (Antalya)

11. Mustafa Örs (Burdur)

12. Rıza Akçalı (Manisa)

13. Oğuz Tezmen (Bursa)

14. Necati Yöndar (Bingöl)

15. Mehmet Dönen (Hatay)

16. Kamer Genç (Tunceli)

17. Fetullah Gültepe (Van)

18. Hüseyin Çelik (Van)

19. Hayri Kozakçıoğlu (İstanbul)

20. İbrahim Konukoğlu (Gaziantep)

21. Sebahattin Karakelle (Erzincan)

22. Murat Akın (Aksaray)

23. Ahmet İyimaya (Amasya)

24. Mehmet Sağlam (Kahramanmaraş)

25. Mehmet Sait Değer (Şırnak)

26. Sevgi Esen (Kayseri)

27. Mehmet Halit Dağlı (Adana)

28. Ayfer Yılmaz (İçel)

29. Zeki Ertugay (Erzurum)

30. Ali Naci Tuncer (Trabzon)

31. Cevdet Akçalı (Kütahya)

32. Saffet Kaya (Ardahan)

33. Yener Yıldırım (Ordu)

BAŞKAN – Önerge bilgilerinize sunulmuştur.

Önerge, gündemdeki yerini alacak ve Meclis araştırması açılıp açılmaması hususundaki öngörüşme, sırası geldiğinde yapılacaktır.

Diğer önergeyi okutuyorum :

2. – Balıkesir Milletvekili İlyas Yılmazyıldız ve 32 arkadaşının Köy Hizmetleri Genel Müdürlüğünün modernize edilerek daha etkin ve verimle hizmet verebilmesi için alınması gereken önlemlerin belirlenmesi konusunda Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/80)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Cumhuriyetin kabulünden sonra başlayan yeni dönemde, kırsal kesime ulaştırılacak hizmetler ülkemizin kalkınmasında önemli rol oynamıştır. Türkiye Cumhuriyetinin kurulduğu yıllarda ekonomi büyük oranda tarıma dayalıydı. Kırsal alanlarda modern tarım yapılabilmesi için altyapı hizmetleri, modern üretim araçları ve eğitim yatırımları yapılması gerekiyordu.

Demografik yapısı, ülke coğrafyası ve üretim ilişkileri bakımından ülkemizde gerçek üretici köylüydü. Büyük Önder Mustafa Kemal Atatürk “Köylü, milletin efendisidir” sözüyle, kalkınmanın köyden başlaması gerektiğini vurgulamıştır.

Köy Hizmetlerinin, büyümenin ve gelişmenin sağlanmasında önemli bir yeri vardır. Modern Türkiye’nin yeni baştan yapılanmasında, köylerin yaşam standartlarının yükseltilmesinde, ülkemizin nüfus yapısının değiştirilmesinde o günkü Köy Hizmetlerini oluşturan Toprak-Su, Toprak-İskân ve YSE çok önemli görevler üstlenmişlerdir.

Bugün ise, ülkemizde 34 962 köy ve 41 495 bağlısı olmak üzere, toplam, 76 457 yerleşim birimi vardır. Nüfusun halen yüzde 45’i köylerde yaşamaktadır. Köy yollarının son durumu ise şöyledir: 57 792 kilometre asfalt, 152 148 kilometre stabilize kaplama, 68 099 kilometre tesviyeli ve 41 409 kilometre ham olmak üzere, toplam, 319 448 kilometre köy yolu vardır.

Köy içmesuları bakımından ise durum şöyledir: 53 813 ünitenin yeterli ve sağlıklı içmesuyu vardır. 9 881 ünitenin suyu yetersizdir. 12 763 ünitenin yeterli ve sağlıklı içmesuyu yoktur.

Ülkemizde tarım arazilerinin 12,5 milyon hektarı sulanabilir özelliktedir. Teknik ve ekonomik olarak sulanabilecek toplam arazi miktarı ise 8,5 milyon hektardır; bunun 4,6 milyon hektarının DSİ tarafından sulanması öngörülmektedir. 1 milyon hektarın halk sulamalarıyla sulandığı tahmin edilmektedir; geriyi kalanın 1 milyon 210 bin hektarına Köy Hizmetleri tarafından sulama götürülebilmiştir. 1 milyon 700 bin hektar alanın sulamasının, gölet, pompajlı sulama, küçük su kaynaklarının geliştirilmesi gibi yollarla, Köy Hizmetleri tarafından gerçekleştirilmesi gerekmektedir.

Cumhuriyetimizin 76 ncı yılına geldiğimiz bugünlerde, halen asfaltlanmamış 41 409 kilometre köy yolumuz, 12 763 ünite içmesuyunun getirilemediği, 1 milyon 700 bin hektar arazinin sulamasının yapılamadığı ortadadır. Bunun sebeplerini araştırdığımızda, 1999 yılı genel bütçesinden Köy Hizmetleri Genel Müdürlüğüne ayrılan pay, 269 trilyon 780 milyar 892 milyon Türk Lirasıdır. Bunun yüzde 31’i yatırım için ayrılmış, yüzde 69’u personel giderlerine ayrılmıştır. Köy yolları yapım, bakım, asfalt ve beton yapımı, köprü yapımı için bu ödenekten sadece 12 trilyon 534 milyar 500 milyon TL ayrılmıştır. Örneğin, Balıkesir İline köy yollarının yapımı için 124 milyar 43 milyon lira ayrılan ödenekle, kısa vadede köy yollarının bitirilmesi mümkün değildir.

Görüldüğü gibi, Köy Hizmetleri, bundan sonra mevcutların standardını yükseltme, bakım onarımını yapma, bu yollar üzerinde sanat yapıları ve köprüleri tamamlama, iskân, tarımsal hizmetleri ve arazi toplulaştırması işlerini hızlı ve etkin bir biçimde yerine getirememektedir.

Köy Hizmetlerinin, 21 inci Yüzyıla girerken bütçeden daha fazla pay ayrılarak, çağın gereklerine uygun modernizasyonunu gerçekleştirerek etkin ve verimli hizmetler verebilmesi için, Türkiye Büyük Millet Meclisinde görüşülmesinde ve tartışılmasında büyük yarar vardır.

Bu nedenlerle, Anayasanın 98 ve Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünün 104 ve 105 inci maddeleri uyarınca bir Meclis araştırması açılması için gereğini arz ve talep ederiz.

1. İlyas Yılmazyıldız (Balıkesir)

2. Sevgi Esen (Kayseri)

3. Saffet Arıkan Bedük (Ankara)

4. Metin Kocabaş (Kahramanmaraş)

5. Kemal Çelik (Antalya)

6. Rıza Akçalı (Manisa)

7. Ayvaz Gökdemir (Erzurum)

8. Mehmet Gözlükaya (Denizli)

9. Oğuz Tezmen (Bursa)

10. Ali Rıza Gönül (Aydın)

11. Necati Yöndar (Bingöl)

12. Ali Şevki Erek (Tokat)

13. Mehmet Dönen (Hatay)

14. Hüseyin Çelik (Van)

15. Kamer Genç (Tunceli)

16. Salih Çelen (Antalya)

17. Fetullah Gültepe (Van)

18. Necmettin Cevheri (Şanlıurfa)

19. Mustafa Örs (Burdur)

20. Hayri Kozakçıoğlu (İstanbul)

21. Mehmet Halit Dağlı (Adana)

22. Sebahattin Karakelle (Erzincan)

23. Ayfer Yılmaz (İçel)

24. Zeki Ertugay (Erzurum)

25. İbrahim Konukoğlu (Gaziantep)

26. Murat Akın (Aksaray)

27. Ali Naci Tuncer (Trabzon)

28. Ahmet İyimaya (Amasya)

29. Mehmet Sağlam (Kahramanmaraş)

30. Cevdet Akçalı (Kütahya)

31. Saffet Kaya (Ardahan)

32. Mehmet Sait Değer (Şırnak)

33. Yener Yıldırım (Ordu)

BAŞKAN – Önerge bilgilerinize sunulmuştur.

Önerge, gündemdeki yerini alacak ve Meclis araştırması açılıp açılmaması hususundaki öngörüşme, sırası geldiğinde yapılacaktır.

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığının bir tezkeresi vardır; okutup, oylarınıza sunacağım.

C) TEZKERELER VE ÖNERGELER

1. – Türkiye Büyük Millet Meclisinden bir Parlamento heyetinin Habitat Global Parlamenterler Avrupa Kıtası 11 inci Yönetim Kurulu Toplantısına katılmak üzere davete icabetine ilişkin Başkanlık tezkeresi (3/358)

6 Ekim 1999

Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kuruluna

Türkiye Büyük Millet Meclisi Çevre Komisyonu Başkanlığının 29 Eylül 1999 tarih ve A.01.1.ÇEK.-177 sayılı yazısında, Avrupa Kıtası Habitat Global Parlamenterler Bölgesel Konsey Başkanı Peter Götz’ün “Habitat Global Parlamenterleri Avrupa Kıtası 11 inci Yönetim Kurulu Toplantısı”nın 12 Ekim 1999 tarihinde Almanya’nın başkenti Berlin’de düzenleneceği ve Türkiye Büyük Millet Meclisinden bir Parlamento heyetini de Almanya’ya davet ettiği bildirilmektedir.

Anılan toplantıya icabet edilmesi hususu, Türkiye Büyük Millet Meclisinin Dış ilişkilerinin Düzenlenmesi hakkındaki 3620 sayılı Kanunun 9 uncu maddesi uyarınca Genel Kurulun tasviplerine sunulur.

Mehmet Vecdi Gönül

TBMM Başkanı Vekili

BAŞKAN – Oylarınıza sunuyorum: Tezkereyi kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.

Gündemin “Sözlü Sorular” kısmına geçiyoruz.

VII. – SORULAR VE CEVAPLAR

A) SÖZLÜ SORULAR VE CEVAPLARI

1. – Bitlis Milletvekili Yahya Çevik’in, Bitlis İli Mutki İlçesine bağlı Meydan-Yazıcık arasındaki yol yapımına ilişkin Devlet Bakanından sözlü soru önergesi (6/44) (1)

BAŞKAN – 1 inci sırada yer alan, Bitlis Milletvekili Yahya Çevik’in, Bitlis İli Mutki İlçesine bağlı Meydan-Yazıcık arasındaki yol yapımına ilişkin Devlet Bakanından sözlü soru önergesinin görüşmelerine başlayacağız.

Soruyu cevaplandıracak sayın bakan?.. Yok.

Soru ertelenmiştir.

2. – Bitlis Milletvekili Yahya Çevik’in, Haydarpaşa-Tatvan arasında yük ve yolcu taşımacılığı yapan Van Gölü Ekspresine ilişkin Ulaştırma Bakanından sözlü soru önergesi (6/46) (1)

BAŞKAN – 2 nci sırada yer alan, Bitlis Milletvekili Yahya Çevik’in, Haydarpaşa-Tatvan arasında yük ve yolcu taşımacılığı yapan Van Gölü Ekspresine ilişkin Ulaştırma Bakanından sözlü soru önergesinin görüşmelerine başlayacağız.

Soruyu cevaplandıracak sayın bakan?.. Yok.

Soru ertelenmiştir.

3. – Şırnak Milletvekili Abdullah Veli Seyda’nın, Şırnak Havaalanı projesine ilişkin Ulaştırma Bakanından sözlü soru önergesi (6/49) (1)

BAŞKAN – 3 üncü sırada yer alan, Şırnak Milletvekili Abdullah Veli Seyda’nın, Şırnak Havaalanı projesine ilişkin Ulaştırma Bakanından sözlü soru önergesinin görüşmelerine başlayacağız.

Soruyu cevaplandıracak sayın bakan?.. Yok.

Soru ertelenmiştir.

4. – Şırnak Milletvekili Abdullah Veli Seyda’nın, Şırnak ve Cizre Devlet hastanelerinin tomografi cihazı ihtiyacına ilişkin Sağlık Bakanından sözlü soru önergesi. (6/51) (1)

BAŞKAN – 4 üncü sırada yer alan, Şırnak Milletvekili Abdullah Veli Seyda’nın, Şırnak ve Cizre devlet hastanelerinin tomografi cihazı ihtiyacına ilişkin Sağlık Bakanından sözlü soru önergesinin görüşmelerine başlayacağız.

Soruyu cevaplandıracak sayın bakan?.. Yok.

Soru ertelenmiştir.

5. – Şanlıurfa Milletvekili Mustafa Niyazi Yanmaz’ın, Ceylanpınar Devlet Hastanesinin personel ve doktor ihtiyacına ilişkin Sağlık Bakanından sözlü soru önergesi (6/53) (1)

BAŞKAN – 5 inci sırada yer alan, Şanlıurfa Milletvekili Mustafa Niyazi Yanmaz’ın, Ceylanpınar Devlet Hastanesinin personel ve doktor ihtiyacına ilişkin Sağlık Bakanından sözlü soru önergesinin görüşmelerine başlayacağız.

Soruyu cevaplandıracak sayın bakan?.. Yok.

Soru ertelenmiştir.

6. – Şanlıurfa Milletvekili Mustafa Niyazi Yanmaz’ın, Ceylanpınar-Kızıltepe karayolunun asfaltlanmasına ilişkin Bayındırlık ve İskân Bakanından sözlü sorusu ve Devlet Bakanı Abdulhalûk Mehmet Çay’ın cevabı (6/54)

BAŞKAN – 6 ncı sırada yer alan, Şanlıurfa Milletvekili Mustafa Niyazi Yanmaz’ın, Ceylanpınar-Kızıltepe karayolunun asfaltlanmasına ilişkin Bayındırlık ve İskân Bakanından sözlü soru önergesinin görüşmelerine başlıyoruz.

Soruyu cevaplandıracak Sayın Bakan?.. Hazır.

Soruyu okutuyorum :

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorumun Bayındırlık ve İskân Bakanı Sayın Koray Aydın tarafından sözlü olarak cevaplandırılmasına delalet etmenizi saygılarımla arz ederim.

Mustafa Niyazi Yanmaz

Şanlıurfa

Ceylanpınar ile Kızıltepe arası, 75 kilometrelik karayolu daha önce stabilize çalışması yapıldığı halde, asfalt yapılmamıştır. Yoğun bir trafik akışının olduğu bu yol, çukur ve tozdan geçilmez hale gelmiştir.

Soru: Ceylanpınar-Kızıltepe arası 75 kilometrelik bozuk karayolun tesviye ve asfaltlama çalışması ne zaman yapılacaktır?

BAŞKAN – Soruyu cevaplandırmak üzere, Devlet Bakanımız Sayın Abdulhalûk Çay.

Süreniz 5 dakikadır.

Buyurun.

DEVLET BAKANI ABDULHALÛK MEHMET ÇAY (Çorum) – Sayın Başkan, muhterem milletvekilleri; Şanlıurfa Milletvekili Sayın Mustafa Niyazi Yanmaz’ın, Ceylanpınar-Kızıltepe yolunun asfaltlanmasıyla ilgili olarak Bakanlığıma yöneltmiş olduğu sözlü soru önergesine cevap vermek üzere huzurunuzdayım. Bu vesileyle, Yüce Meclisimizin siz değerli milletvekillerini saygıyla selamlıyorum.

Söz konusu yol, 1997 yılı sonlarına doğru Karayolları Genel Müdürlüğünün il yolları ağına alınmıştır. Standardı düşük olan bu yolun bozuk durumdaki 39 kilometrelik kesiminin yenilenmesi ve geriye kalan bölümünün de yeniden asfalt kaplama yapılabilmesi için, yaklaşık 1 trilyon 300 milyar Türk Lirası ödeneğe ihtiyaç duyulmaktadır. Bütçe imkânlarının yetersizliği nedeniyle, Ceylanpınar-Kızıltepe yoluna 1999 yılı yatırım programında ödenek ayrılması mümkün olamamıştır; ancak, bu yolun rutin olarak bakım ve onarım hizmetlerinin sürdürülmesine çalışılacaktır.

Arz eder, Yüce Heyetinizi tekrar saygıyla selamlarım. (MHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederiz Sayın Bakanım.

Böylece soru cevaplandırılmıştır.

7. – Tunceli Milletvekili Kamer Genç’in, Tunceli polis lojmanı inşaatına ilişkin İçişleri Bakanından sözlü soru önergesi (6/57) (1)

BAŞKAN – 7 nci sırada yer alan, Tunceli Milletvekili Kamer Genç’in, Tunceli polis lojmanı inşaatına ilişkin İçişleri Bakanından sözlü soru önergesinin görüşmelerine başlayacağız.

Soruyu cevaplandıracak sayın bakan?.. Yok.

Soru ertelenmiştir.

8. – Eskişehir Milletvekili Mehmet Sadri Yıldırım’ın, pancardaki kota uygulamasının kaldırılıp kaldırılmayacağına ilişkin Sanayi ve Ticaret Bakanından sözlü soru önergesi (6/60) (1)

BAŞKAN – 8 inci sırada yer alan, Eskişehir Milletvekili Mehmet Sadri Yıldırım’ın, pancardaki kota uygulamasının kaldırılıp kaldırılmayacağına ilişkin Sanayi ve Ticaret Bakanından sözlü soru önergesinin görüşmelerine başlayacağız.

Soruyu cevaplandıracak sayın bakan?.. Yok.

Soru ertelenmiştir.

9. – Erzincan Milletvekili Tevhit Karakaya’nın, Erzincan Sağlık Meslek Lisesi binası ve öğretmen lojmanı inşaatına ilişkin Bayındırlık ve İskân Bakanından sözlü soru önergesi ve Devlet Bakanı Abdulhalûk Mehmet Çay’ın cevabı (6/64)

43. – Erzincan Milletvekili Tevhit Karakaya’nın, Erzincan depreminde yıkılan Sağlık Meslek Lisesinin onarımının ne zaman tamamlanacağına ilişkin Bayındırlık ve İskân Bakanından sözlü soru önergesi ve Devlet Bakanı Abdulhalûk Mehmet Çay’ın cevabı (6/110)

BAŞKAN – 9 uncu sırada yer alan, Sayın Tevhit Karakaya’nın, Erzincan Sağlık Meslek Lisesi binası ve öğretmen lojmanı inşaatına ilişkin Bayındırlık ve İskân Bakanından sözlü soru önergesinin görüşmelerine başlıyoruz.

Soruyu cevaplandıracak Sayın Bakan?.. Hazır.

DEVLET BAKANI ABDULHALÛK MEHMET ÇAY (Çorum) – Sayın Başkan, 9 uncu soru ile 43 üncü soru aynı konuda; ikisini birden cevaplandıracağım.

BAŞKAN – İkisini birden cevaplandıracaksınız; oldu efendim.

Soruyu okutuyorum :

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın Bayındırlık ve İskân Bakanı Sayın Koray Aydın tarafından sözlü olarak cevaplandırılmasına delaletlerinizi saygıyla arz ederim. 8.7.1999

Tevhit Karakaya

Erzincan

1992 depreminde yıkılan Erzincan Sağlık Meslek Lisesi binası ile 96 daireli öğretmen lojmanlarının ihalesi aynı yıl yapılmış ve yapıma başlanmıştır.

Yıllara sari olarak devam eden projede 1995 yılında müfettişler tarafından yapılan denetleme sonunda, müteahhit firmanın idareye borçlu olduğu gerekçesiyle işin feshi istenmiş, başvurması sonunda genel fizikî gerçekleşme yüzde 70 seviyesindeyken inşaatlar durdurulmuştur. 1997 yılı yatırım programına göre toplam proje bedeli 699,77 milyar TL, önceki yıllar harcaması 544,8 milyar TL, 1997 yılı ödeneği ise 93,976 milyar TL’dir.

Erzincan Depremi Rehabilitasyon ve Yeniden Yapılanma Programı çerçevesinde yapılamayan tek iş bu projeye 1997’de mahalline gönderilen ödenek 42,74 milyar TL’dir.

1- Mahkemelik oluşundan dolayı çalışmaları durdurulan ve müteahhit sözleşmesi fesh edilen projenin yeni ihalesi ne zaman yapılacaktır?

2- İnşaat ne zaman tamamlanacaktır?

BAŞKAN – Aynı mahiyette olan ve 43 üncü sırada yer alan soru önergesini de okutuyorum :

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın Bayındırlık ve İskân Bakanı Sayın Koray Aydın tarafından sözlü olarak cevaplandırılmasına delaletlerinizi saygılarımla arz ederim. 22.7.1999

Tevhit Karakaya

Erzincan

1992 yılında Erzincan’da meydana gelen depremde Sağlık Meslek Lisesi de yıkılmıştı. Binanın ihalesi aynı yıl yapılmış ve inşaatına başlanmıştı.

1997 yılına kadar inşaatta yüzde 70 fizikî gerçekleşme sağlanmıştı. Ancak, müteahhit firmanın yeterli düzeyde faaliyette bulunmaması ve işi sürüncemede bırakması sebebiyle, Bakanlığın 12.6.1997 tarih ve 2388 sayılı onayıyla, firmayla olan sözleşme feshedilmişti.

Erzincan Valiliği, inşaatın tekrar ihale edilmesi için, 1997 yılı birim fiyatlarıyla 300 milyar keşif bedeli belirlemiş ve dosyayı 6.11.1997 tarih ve 2645 sayıyla Bakanlık Yapı işleri Genel Müdürlüğüne göndermiştir.

1 - Mahkemelik oluşundan dolayı çalışmaları durdurulan ve müteahhit sözleşmesi feshedilen projenin yeni ihalesi ne zaman yapılacaktır?

2 - İnşaat ne zaman tamamlanacaktır?

BAŞKAN – 9 uncu ve 43 üncü sırada yer alan soruları yanıtlamak üzere, Devlet Bakanımız Sayın Abdulhalûk Mehmet Çay’a söz veriyorum.

Buyurun Sayın Bakanım.

Süreniz 5 dakika efendim.

DEVLET BAKANI ABDULHALÛK MEHMET ÇAY (Çorum) – Sayın Başkan, muhterem milletvekilleri; Erzincan Milletvekili Sayın Tevhit Karakaya’nın 1992 depreminde yıkılan Erzincan Sağlık Meslek Lisesi binası ile 96 daireli öğretmen lojmanı inşaatı işiyle ilgili olarak Bakanlığıma yöneltmiş olduğu (6/64) ve (6/110) esas nolu sözlü soru önergelerine cevap arz etmek üzere huzurunuzdayım. Bu vesileyle, Yüce Meclisin siz değerli milletvekilerini saygıyla selamlıyorum.

Sözlü soru önergeleri aynı konuya yönelik olduğu için, her iki önergeyi de birlikte cevaplandırmak istiyorum.

Sözlü soru önergesinde sözü edilen Erzincan Sağlık Meslek Lisesi binası inşaatında Bakanlığımız Teftiş Kurulu Başkanlığı müfettişlerince yapılan inceleme sonucunda müteahhit firmanın borçlu olduğu belirlenmiş ve bilahara, Erzincan İl Bayındırlık ve İskân Müdürlüğünce sonuçlandırılan kesinhesap neticesinde de borcun 73 347 975 977 Türk Lirası olduğu tespit edilmiştir. Bunun üzerine müteahhit borcunun hükmen tahsili hususunda Bakanlığımızca müteahhit aleyhine; ayrıca, müteahhit firma Fırat İnşaat ve Ticaret Limitet Şirketi tarafından da Bakanlığımız aleyhine karşılıklı dava açılmıştır. Ankara Üçüncü Asliye Ticaret Mahkemesinin 1996/412 esas sayılı dosyasında birleştirilen bu dava halen devam etmektedir.

Bu arada müteahhitin hiçbir faaliyet göstermemesi üzerine, taahhüt sözleşmesi, Bakanlığımızın 12.6.1997 gün ve 2388 sayılı oluru ile 2886 sayılı Devlet İhale Kanununun 62 nci maddesi uyarınca feshedilmiştir.

Anılan inşaatın ikmal keşifleri, Erzincan Bayındırlık ve İskân Müdürlüğünce 395 milyar lira üzerinden hazırlanmış olup, ikmal ihalesinin yapılmasında Bakanlığımız açısından mani bir hal bulunmamaktadır. Ancak, yatırım programının, 10.7.1999 tarihinde yayınlanmasından sonra ele alınan bu projenin 1999 yılı program ödeneğinin 285 milyar Türk Lirası olması sebebiyle, sari ihale yetkisi istemiyle, konunun Devlet Planlama Teşkilatı Müsteşarlığına intikal ettirilmesi çalışmaları devam etmektedir. Devlet Planlama Teşkilatı Müsteşarlığından olumlu görüş alınmasını takiben, ivedilikle ihalesi hususunda gereği yapılacaktır.

Proje kapsamında yer alan 96 daireli öğretmen lojmanı inşaatının 385 milyar lira üzerinden keşifleri hazırlanmışsa da, bu işin 1999 yılı program ödeneği 9 500 000 000 lira olduğundan, konu, 1999 Yılı Bütçe Kanununda öngörülen yüzde 10 ödeneğinin temini ve sari ihalesi için Devlet Planlama Teşkilatı Müsteşarlığına intikal ettirilecektir. Devlet Planlama Teşkilatı Müsteşarlığının olumlu görüşünün alınması halinde, ayrıca bu işin de ivedilikle ihalesinin yapılması sağlanacaktır.

Arz eder, Yüce Heyetinizi tekrar saygıyla selamlarım.

BAŞKAN – Teşekkür ederiz Sayın Bakanım.

Böylece, 9 uncu ve 43 üncü sırada yer alan soru önergeleri cevaplandırılmıştır.

10. – Erzincan Milletvekili Tevhit Karakaya’nın, Erzincan ve Refahiye kapalı spor salonlarının onarım ihtiyacına ilişkin Devlet Bakanından sözlü soru önergesi (6/65)

BAŞKAN – 10 uncu sırada yer alan, Erzincan Milletvekili Tevhit Karakaya’nın, Erzincan ve Refahiye kapalı spor salonlarının onarım ihtiyacına ilişkin Devlet Bakanından sözlü soru önergesinin görüşmelerine başlayacağız.

Soruyu cevaplandıracak sayın bakan?.. Yok.

Soru ertelenmiştir.

11. – Erzincan Milletvekili Tevhit Karakaya’nın, Erzincan İlindeki Devlet Hastanesinin ve sağlık ocaklarının personel ihtiyacına ilişkin Sağlık Bakanından sözlü soru önergesi. (6/67)

BAŞKAN – 11 inci sırada yer alan, Erzincan Milletvekili Tevhit Karakaya’nın, Erzincan İlindeki Devlet Hastanesinin ve sağlık ocaklarının personel ihtiyacına ilişkin Sağlık Bakanından sözlü soru önergesinin görüşmelerine başlayacağız.

Soruyu cevaplandıracak sayın bakan?.. Yok.

Soru ertelenmiştir.

12. – Samsun Milletvekili Musa Uzunkaya’nın, borsa işlemlerine şaibe karıştırıldığı iddialarına ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/68)

BAŞKAN – 12 nci sırada yer alan, Samsun Milletvekili Musa Uzunkaya’nın, borsa işlemlerine şaibe karıştırıldığı iddialarına ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesinin görüşmelerine başlayacağız.

Soruyu cevaplandıracak sayın bakan?.. Yok.

Soru ertelenmiştir.

13. – İzmir Milletvekili Güler Aslan’ın, hastanelerdeki ve sağlık ocaklarındaki personel açıklarına ilişkin Sağlık Bakanından sözlü soru önergesi (6/69)

BAŞKAN – 13 üncü sırada yer alan, İzmir Milletvekili Güler Aslan’ın, hastanelerdeki ve sağlık ocaklarındaki personel açıklarına ilişkin Sağlık Bakanından sözlü soru önergesinin görüşmelerine başlıyoruz.

Soruyu cevaplandıracak sayın bakan?.. Yok.

Soru ertelenmiştir.

14. – Samsun Milletvekili Musa Uzunkaya’nın, Cumhuriyet Üniversitesinde görevli bir dekan ve bazı öğretim üyelerinin bölücü örgüt mensubu bir teröristin mezarını ziyaret ettikleri iddiasına ilişkin Millî Eğitim Bakanından sözlü soru önergesi (6/70)

BAŞKAN – 14 üncü sırada yer alan, Samsun Milletvekili Musa Uzunkaya’nın, Cumhuriyet Üniversitesinde görevli bir dekan ve bazı öğretim üyelerinin bölücü örgüt mensubu bir teröristin mezarını ziyaret ettikleri iddiasına ilişkin Millî Eğitim Bakanından sözlü soru önergesinin görüşmelerine başlayacağız.

Soruyu cevaplandıracak sayın bakan?.. Yok.

Soru ertelenmiştir.

15. – Konya Milletvekili Hüseyin Arı’nın, Konya-Ereğli Şeker Fabrikası arıtma tesisi projesine ilişkin Sanayi ve Ticaret Bakanından sözlü soru önergesi (6/71)

BAŞKAN – 15 inci sırada yer alan, Konya Milletvekili Hüseyin Arı’nın, Konya-Ereğli Şeker Fabrikası arıtma tesisi projesine ilişkin Sanayi ve Ticaret Bakanından sözlü soru önergesinin görüşmelerine başlayacağız.

Soruyu cevaplandıracak sayın bakan?.. Yok.

Soru ertelenmiştir.

16. – Konya Milletvekili Hüseyin Arı’nın, Konya-Ereğli’de yapımı devam eden hastane binası inşaatının ne zaman tamamlanacağına ilişkin Sağlık Bakanından sözlü soru önergesi (6/72)

BAŞKAN – 16 ncı sırada yer alan, Konya Milletvekili Hüseyin Arı’nın, Konya-Ereğli’de yapımı devam eden hastane binası inşaatının ne zaman tamamlanacağına ilişkin Sağlık Bakanından sözlü soru önergesinin görüşmelerine başlayacağız.

Soruyu cevaplandıracak sayın bakan?.. Yok.

Soru ertelenmiştir.

17 – Konya Milletvekili Hüseyin Arı’nın, Konya-Karapınar-Ereğli karayolunun genişletilmesi ile ilgili bir çalışma olup olmadığına ilişkin Bayındırlık ve İskân Bakanından sözlü soru önergesi ve ve Devlet Bakanı Abdulhalûk Mehmet Çay’ın cevabı (6/73)

BAŞKAN – 17 nci sırada yer alan, Konya Milletvekili Hüseyin Arı’nın, Konya-Karapınar-Ereğli karayolunun genişletilmesiyle ilgili bir çalışma olup olmadığına ilişkin Bayındırlık ve İskân Bakanından sözlü soru önergesinin görüşmelerine başlıyoruz.

Soruyu cevaplandıracak Sayın Bakan?.. Hazır.

Soru önergesini okutuyorum :

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Delaletinizle aşağıdaki sorularımın Bayındırlık ve İskân Bakanı Sayın Koray Aydın tarafından sözlü olarak cevaplandırılmasını saygılarımla arz ederim. 14.7.1999

Hüseyin Arı

Konya

Sorularım :

1- Konya-Karapınar-Ereğli güzergâhının E-5 yolu kavşağına kadar olan yaklaşık 180 kilometrelik bölümü, halen, trafik yoğunluğu çok fazla olan bir güzergâhtadır. Bu yoğunluğa ilave olarak, aynı zamanda Mersin-Ataş Rafinerisinden, İç Anadolu bayilerine akaryakıt tankerlerinin de çok kullandığı âdeta bir “tanker yolu” niteliğindedir. Bu yol, halihazır durumuyla çok dar ve trafik yükünü taşıyacak kapasitede değildir. Bu yüzden, her gün, bu güzergâhta ağır hasarlı trafik kazaları olmaktadır. İki yıl önce Karapınar İlçesi yakınlarında meydana gelen otobüs-tanker çarpışmasında, 28’i üniversite öğrencisi olmak üzere, 49 vatandaşımız feci şekilde can vermiştir. Anılan bu tehlikeli güzargâhın çok ivedi olarak çift yönlü olarak genişletilmesi bu tür istenmeyen kazaları önleyeceği hepimizin malumudur. 180 kilometrelik bu yol için, Bakanlığınızın 1999 yılı programında herhangi bir çalışmanız var mıdır?

2- Karapınar ve Ereğli içerisinden geçen bu yol için, bu ilçelerin giriş ve çıkışlarında emniyet için yeni düzenlemeler yapılacak mıdır?

BAŞKAN – Soruyu cevaplandırmak üzere, Devlet Bakanımız Sayın Abdulhalûk Çay.

Süreniz 5 dakika efendim.

Buyurun.

DEVLET BAKANI ABDULHALÛK MEHMET ÇAY (Çorum) – Sayın Başkan, saygıdeğer milletvekilleri; Konya Milletvekili Sayın Hüseyin Arı’nın, Konya-Karapınar-Ereğli güzargâhının E-5 yolu kavşağına kadar olan bölümüyle ilgili olarak Bakanlığıma yöneltmiş olduğu sözlü soru önergesine cevap arz etmek üzere huzurunuzdayım. Bu vesileyle, Yüce Meclisimizin siz değerli milletvekillerini saygıyla selamlıyorum.

1- Sözü edilen Konya-Ereğli yolu, 145 kilometre uzunluğunda birinci sınıf bir yoldur. 1998 yılı yatırım programında, 21 804 000 000 000 proje bedeliyle yer almıştır. Ancak, yatırım programında devam eden işlere dahi yeterli tahsilat ayrılamadığından, anılan yol için de 1999 yılında ödenek temin edilememiştir. Bütçe imkânlarının müsait olduğu en kısa zamanda işin ihalesi gerçekleştirilerek yolun yapılmasına çalışılacaktır.

2- Diğer taraftan, Karayolları Teşkilatımızca, Hotamış-Karapınar arası 15 kilometre, Karapınar çıkışı Ereğli arası da 21 kilometre olmak üzere, toplam 36 kilometrede çalışma yapılarak, platform genişliği 12 metreye çıkarılmıştır.

Arz eder, Yüce Heyetinizi tekrar saygıyla selamlarım.

BAŞKAN – Teşekkür ederiz Sayın Bakanım.

Soru cevaplandırılmıştır.

18. – Konya Milletvekili Hüseyin Arı’nın, öpüşmenin halk sağlığını tehdit ettiği iddiasına ilişkin Sağlık Bakanından sözlü soru önergesi (6/74)

BAŞKAN – 18 inci sırada yer alan, Konya Milletvekili Hüseyin Arı’nın, öpüşmenin halk sağlığını tehdit ettiği iddiasına ilişkin Sağlık Bakanından sözlü soru önergesinin görüşmelerine başlayacağız.

Soruyu cevaplandıracak sayın bakan?.. Yok.

Soru ertelenmiştir.

19. – Ağrı Milletvekili Celal Esin’in, Ağrı Devlet Hastanesinin uzman doktor ve araç gereç ihtiyacına ilişkin Sağlık Bakanından sözlü soru önergesi (6/75)

BAŞKAN – 19 uncu sırada yer alan, Ağrı Milletvekili Celal Esin’in, Ağrı Devlet Hastanesinin uzman doktor ve araç gereç ihtiyacına ilişkin Sağlık Bakanından sözlü soru önergesinin görüşmelerine başlayacağız.

Soruyu cevaplandıracak sayın bakan?.. Yok.

Soru ertelenmiştir.

20. – Ağrı Milletvekili Celal Esin’in, Ağrı Organize Sanayi Bölgesi ile Patnos Küçük Sanayi Sitesi inşaatlarına ilişkin Sanayi ve Ticaret Bakanından sözlü soru önergesi (6/77)

BAŞKAN – 20 inci sırada yer alan, Ağrı Milletvekili Celal Esin’in, Ağrı Organize Sanayi Bölgesi ile Patnos Küçük Sanayi Sitesi inşaatlarına ilişkin Sanayi ve Ticaret Bakanından sözlü soru önergesinin görüşmelerine başlayacağız.

Soruyu cevaplandıracak sayın bakan?.. Yok.

Soru ertelenmiştir.

21. – Ağrı Milletvekili Celal Esin’in, Atatürk Üniversitesinin fakülte ve yüksekokul ihtiyacına ve Erzurum öğretmenevine ilişkin Millî Eğitim Bakanından sözlü soru önergesi (6/78)

BAŞKAN – 21 inci sırada yer alan, Ağrı Milletvekili Celal Esin’in Atatürk Üniversitesinin fakülte ve yüksekokul ihtiyacına ve Erzurum öğretmenevine ilişkin Millî Eğitim Bakanından sözlü soru önergesinin görüşmelerine başlayacağız.

Soruyu cevaplandıracak sayın bakan?.. Yok.

Soru ertelenmiştir.

22. – Ağrı Milletvekili Celal Esin’in, Ağrı İlinin kayak tesisi ve stadyum ihtiyacına ilişkin sözlü sorusu ve Devlet Bakanı Fikret Ünlü’nün cevabı (6/79)

BAŞKAN – 22 nci sırada yer alan, Ağrı Milletvekili Celal Esin’in Ağrı İlinin kayak tesisi ve stadyum ihtiyacına ilişkin Devlet Bakanından sözlü soru önergesinin görüşmelerine başlıyoruz.

Soruyu cevaplandıracak Sayın Bakan?.. Hazır.

Soru önergesini okutuyorum :

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın, spordan sorumlu Devlet Bakanı Sayın Fikret Ünlü tarafından sözlü olarak cevaplandırılmasını arz ederim. 13.7.1999

Celal Esin

Ağrı

1 - İlimiz özellikle atletizm ve kayak branşlarında köklü bir geleneğe ve uluslararası başarılara sahiptir. 2150 kişilik bir stadımız bulunmaktadır. Kamp eğitim merkezleri yetersizdir. Yeni bir stadyum için yer mevcut olup, Gençlik ve Spor Genel Müdürlüğüne tahsis edilmiştir. Bu konuda bir çalışmanız var mıdır?

2 - Türk Kayak Millî Takımının yüzde 75’i Ağrı bölgesi sporcularından oluşmasına rağmen, kayak tesisimiz yoktur. 1976 yılında ihale edilmesine rağmen, herhangi bir gelişme olmamıştır. Bu tesislerin yapımını 1999 yılı programına almayı düşünüyor musunuz?

BAŞKAN – Soruyu cevaplandırmak üzere Devlet Bakanı Sayın Fikret Ünlü.

Süreniz 5 dakika.

Buyurun.

DEVLET BAKANI FİKRET ÜNLÜ (Karaman) – Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Ağrı Milletvekilimiz Sayın Celal Esin’in Ağrı İlinin spor aktivitelerine, spor tesislerine gösterdiği duyarlılık için gerçekten teşekkür ediyorum. Bütün Ağrılı Milletvekili arkadaşlarımız da aynı duyarlılık içerisindeler, biliyorum; hep konuşuyoruz, tartışıyoruz.

Ağrı, söyledikleri gibi, ülkemize, çok önemli, büyük, yıldız sporcular yetiştirmiş bir ilimizdir. O nedenle, devlet, bütçe olanakları çerçevesi içerisinde, stadyum açısından da olsa, kayak tesisleri açısından da olsa, büyük hizmet götürmeye gayret etmektedir.

Kayak tesislerinde, tabiî, Bubi Dağında yapılan tesisler, yerel olanaklarla elektrik götürülemediği ve yol sorunu çözülemediği için şu anda işler durumda değildir; ama, Eleşkirt İlçesinde bir adet telesiyej tesisi inşaatı devam etmektedir.

Ülkemiz, bildiğiniz gibi, coğrafya açısından, kayağa da çok elverişli durumdadır. En başta Ağrı olmak üzere, diğer illerimizde de benzer tesisleri yapmaya, gençlerimize hazırlamaya gayret ediyoruz.

Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.

BAŞKAN – Biz de teşekkür ediyoruz Sayın Bakanım.

Soru cevaplandırılmıştır.

23. – İstanbul Milletvekili Osman Yumakoğulları’nın, 54-56 ncı hükümetler döneminde göreve başlayan işçi ve memurların bakanlıklara göre dağılımına ilişkin Devlet Bakanından sözlü soru önergesi (6/82)

BAŞKAN – 23 üncü sırada yer alan, İstanbul Milletvekili Osman Yumakoğulları’nın, 54-56 ncı hükümetler döneminde göreve başlayan işçi ve memurların bakanlıklara göre dağılımına ilişkin Devlet Bakanından sözlü soru önergesinin görüşmelerine başlayacağız.

Soruyu cevaplandıracak sayın bakan var mı? Yok.

Soru ertelenmiştir.

24. – Samsun Milletvekili Musa Uzunkaya’nın, mukaddes değerlere hakaret niteliğindeki yayınlar hakkında yapılan işlemlere ilişkin Adalet Bakanından sözlü soru önergesi (6/84)

BAŞKAN – 24 üncü sırada yer alan, Samsun Milletvekili Musa Uzunkaya’nın, mukaddes değerlere hakaret niteliğindeki yayınlar hakkında yapılan işlemlere ilişkin Adalet Bakanından sözlü soru önergesinin görüşmelerine başlayacağız.

Soruyu cevaplandıracak sayın bakan?.. Yok.

Soru ertelenmiştir.

25. – Samsun Milletvekili Musa Uzunkaya’nın, Samsun Havaalanının isim ve sınır kapısı ilanının ne zaman yapılacağına ilişkin Ulaştırma Bakanından sözlü soru önergesi ve Devlet Bakanı Abdulhalûk Mehmet Çay’ın cevabı (6/85)

BAŞKAN – 25 inci sırada yer alan, Samsun Milletvekili Musa Uzunkaya’nın, Samsun Havaalanının isim ve sınır kapısı ilanının ne zaman yapılacağına ilişkin Ulaştırma Bakanından sözlü soru önergesinin görüşmelerine başlıyoruz.

Soruyu cevaplandıracak Sayın Bakan?.. Hazır.

Soru önergesini okutuyorum :

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularıma Ulaştırma Bakanı Sayın Enis Öksüz’ün sözlü olarak cevap vermesini delaletlerinize arz ederim. 12.7.1999

Musa Uzunkaya

Samsun

1 - Uluslararası olarak yapılan Samsun Havaalanı, bugüne kadar “Çarşamba”, “Çınarlık”, “İlkadım” ve “Samsun 19 Mayıs Havaalanı” gibi isimlerle anılmaktadır. Bunların hangisi Samsun Havaalanının kesin adı olarak belirlenmiştir?

2 - Bu isim belirsizliği, içinde bulunduğumuz yaz aylarında 18 adet direkt yurtdışı geliş-gidişi yapılacak havaalanının, uluslararası seyahat açısından sıkıntısına vesile olmaktadır. İsim ve sınır kapısı ilanı ne zaman yapılacaktır?

3 - Havaalanı statüsünde hizmet veren DHM İşletmesinin, hava limanı statüsüne dönüştürülmesi düşünülüyor mu?

4 - Her tip uçağın iniş-kalkışına elverişli olan Samsun Havaalanının pistine paralel taksi yol yapılmaması eksikliğinin giderilmesi ile kargo, hangar ve soğuk hava depolarının yaptırılması düşünülüyor mu?

5 - 750 bin metrekare olduğu ifade edilen eski havaalanının, devlet ekonomisine rant olarak katılımı için satış yoluyla özelleştirilmesi düşünülüyor mu?

BAŞKAN – Soruyu cevaplandırmak üzere, Devlet Bakanımız Sayın Abdulhalûk Mehmet Çay.

Süreniz 5 dakika efendim.

Buyurun.

DEVLET BAKANI ABDULHALÛK MEHMET ÇAY (Çorum) – Sayın Başkan, saygıdeğer milletvekilleri; 15.12.1998 tarihinde hava ulaşımına açılan ve 11.2.1998 tarihinden itibaren tarifeli seferlere başlanan Samsun-Çarşamba Havaalanının “Samsun-Çarşamba Hava Limanı” adıyla tescil ve “hava hudut kapısı” ilan edilmesi yönünde gerekli girişimlerde bulunulmuş olup, söz konusu havaalanının “açık hava hudut kapısı” haline getirilmesine ilişkin kriter ve standartların tespiti ve eksiklerin giderilmesi hususundaki çalışmalar sürdürülmektedir.

Samsun-Çarşamba Havaalanına, paralel taksi yolu, kargo, hangar ve soğuk hava deposu yapımına, ihtiyaçlar doğrultusunda, önümüzdeki yıllarda başlanılabilecektir.

Eski Samsun Havaalanının ekonomiye kazandırılması yönünde, satış işlemi de dahil, çeşitli alternatifler olup, bu konudaki çalışmalar sürdürülmektedir.

Saygıyla arz ederim.

BAŞKAN – Teşekkür ederiz Sayın Bakanım.

Soru cevaplandırılmıştır.

26. – Erzincan Milletvekili Tevhit Karakaya’nın, Erzincan İlindeki öğretmen açığına ve Millî Eğitim yatırım programına ilişkin Millî Eğitim Bakanından sözlü soru önergesi (6/86)

BAŞKAN – 26 ncı sırada yer alan, Erzincan Milletvekili Tevhit Karakaya’nın, Erzincan İlindeki öğretmen açığına ve Millî Eğitim yatırım programına ilişkin Millî Eğitim Bakanından sözlü soru önergesinin görüşmelerine başlayacağız.

Soruyu cevaplandıracak sayın bakan?.. Yok.

Soru ertelenmiştir.

27. – Samsun Milletvekili Musa Uzunkaya’nın, köy yolları yapımına ve Samsun İlindeki köy yolları çalışmalarına ilişkin Devlet Bakanından sözlü soru önergesi (6/87)

BAŞKAN – 27 nci sırada yer alan, Samsun Milletvekili Musa Uzunkaya’nın, köy yolları yapımına ve Samsun İlindeki köy yolları çalışmalarına ilişkin Devlet Bakanından sözlü soru önergesinin görüşmelerine başlayacağız.

Soruyu cevaplandıracak sayın bakan?.. Yok.

Soru ertelenmiştir.

28. – Ankara Milletvekili Oya Akgönenç Muğisuddin’in, Avrupa ülkelerinden yapılacak et ve canlı hayvan ithaline ve hayvancılığın geliştirilmesi çalışmalarına ilişkin soru önergesi Tarım ve Köyişleri Bakanı Hüsnü Yusuf Gökalp’in cevabı (6/89)

BAŞKAN – 28 inci sırada yer alan, Ankara Milletvekili Oya Akgönenç Muğisuddin’in, Avrupa ülkelerinden yapılacak et ve canlı hayvan ithaline ve hayvancılığın geliştirilmesi çalışmalarına ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından sözlü soru önergesinin görüşmelerine başlıyoruz.

Soruyu cevaplandıracak Sayın Bakan?.. Hazır.

Soru önergesini okutuyorum :

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın Tarım ve Köyişleri Bakanı Sayın Hüsnü Yusuf Gökalp tarafından sözlü olarak cevaplandırılmasını delaletlerinize arz ederim.

Oya Akgönenç

Ankara

Basın ve medyada yer alan, Avrupa Birliği ülkelerinden zamanı geçmiş et ve canlı hayvan ithali yapılacağının söylentilerinin doğruluk derecesi nedir?

1 - Ülkemizde geliştirilmesi için çalışılan hayvancılığın neden yeterince geliştirilemediğinin sebeplerinin araştırılması yönünde çalışmalarınız var mıdır?

2 - Yurdumuzda besi hayvancılığının geliştirilmesi için ne gibi çalışmalar yapılmaktadır?

3 - Ülkemizde hayvancılıkla uğraşan vatandaşlarımıza gerekli krediler verilmesinde nasıl bir çalışmanız vardır?

4 - AB’den ithal edilecek olan yıllık 19 000 ton et ve 3 500 ton canlı hayvan ithalatı için gerekçeniz nedir?

BAŞKAN – Soruyu cevaplandırmak üzere, Tarım ve Köyişleri Bakanımız Sayın Hüsnü Yusuf Gökalp.

Süreniz 5 dakikadır.

Buyurun.

TARIM VE KÖYİŞLERİ BAKANI HÜSNÜ YUSUF GÖKALP (Sıvas) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Sayın Doç. Dr. Oya Akgönenç’in sorusuna cevaben, hayvancılığın desteklenmesi amacıyla Bakanlığımızca yapılan çalışmalar hakkında kısaca bilgi vermek istiyorum.

Türkiye’de hayvancılığın geldiği durum, maalesef, iç açıcı değil. Biz, Bakanlar Kurulumuzda bu konuyu birkaç kere gündeme alarak görüştük ve hazırladığımız projeleri de, yine, Bakanlar Kuruluna takdim edeceğiz.

Özellikle, hayvancılığı geliştirmede şu konular üzerinde, proje kapsamında duruyoruz: Birincisi, sunî tohumlama ve sunî tohumlama yoluyla doğan buzağıların teşvik edilmesi gerekli; bunun için proje geliştiriyoruz. Özel-tüzel kişi ve kuruluşlarca yeni kurulacak sunî tohumlama ekiplerinin, Bakanlığımızın belirleyeceği maliyet hesabı üzerinden desteklenmesine çalışıyoruz. Sunî tohumlamanın, artık, devletten ziyade özel sektör tarafından yapılmasının tedbirlerini alıyoruz. Yurt içinde, çiftçi elinde veya Tarım İşletmeleri dediğimiz TİGEM’in elinde bulunan, diğer resmî kuruluşların elinde bulunan ve Bakanlıkça damızlık belgesi veya sertifika verilmiş olan kültür ırkı damızlık gebe düveleri satın alanlara, damızlık belgesine sahip süt sığırları için Bakanlığın her yıl başında belirleyeceği ithal süt sığırı CIF fiyatının yüzde 30’unun, saf ırk sertifikasına sahip kültür ırkı süt sığırlarında ise yüzde 15 oranında desteklenmesi kararını çıkarmaya çalışıyoruz.

Bakanlıkça onaylanan yem bitkileri üretim projelerinin, nakliye ve gübre bedelleri hariç, çok yıllık yem bitkilerinde birinci yıl yatırım giderlerini, tek yıllık yem bitkilerinde ise işletme giderlerinin yüzde 25’ini, doğrudan, destekleme olarak üreticilere vermek istiyoruz.

Bir soru üzerine biraz önce de belirttiğim gibi, bugün, hayvancılığın başlıca sıkıntısı, yem sıkıntısıdır. Mevcut büyükbaş ve küçükbaş hayvan üzerinden gittiğimizde, Türkiye’nin, 40 milyon ton kaliteli kaba yeme ihtiyacı vardır, bugünkü hayvan varlığı üzerinden. Bizim üretebildiğimiz ise 27 milyon ton civarındadır. Hayvancılıkta hiçbir artış olmasa, hiçbir gelişme olmasa, yemleme sistemlerinde geliştirilme yapılmasa dahi bugün bile 13 milyon ton kaliteli kaba yem açığı var; yonca, fiğ, korunga gibi. Peki, bu açık var da, hayvanların bu ihtiyacı nasıl karşılanıyor? İşte, hayvanların halini görüyoruz; kışın ahırda, bir halk tabiriyle, kuyruğundan tutup ancak kaldırıyoruz. Süt veriminin yüzde 70’i çevre şartları tarafından belirlenir, yüzde 30’u ise hayvanın ırk özelliği tarafından belirlenir.

Şimdi, biz, dışarıdan hayvan ithal ediyoruz, hayvancılığı geliştireceğiz diye. İthal ettiğimiz hayvan Renault araba değil, Mercedes araba değil ki, gümrüğün parkına çekelim. İthal ettiğimiz hayvanın önüne yem koymamız gerek; yem yok; hayvan ithaline devam ediyoruz. Bu, canlı bir varlık. O halde, öncelikle, bizim, Türkiye’de, kaliteli kaba yem açığını giderme mecburiyetimiz vardır. Hastalığı doğru teşhis etmek mecburiyetindeyiz. Hastalık, bu... İşte, bunun için, yem bitkileri üretimini nasıl teşvik edeceğiz? Şimdiye kadar, Türkiye’de, yeterli olmasa dahi, destekler, çaya verilmiş, tütüne verilmiş, fındığa verilmiş, buğdaya az çok verilmiş -yeterli olmasa da- hayvancılığa hiçbir destek verilmemiş.

BAŞKAN – Sayın Bakan, size 1 dakika ilave süre veriyorum; lütfen, toparlayınız.

TARIM VE KÖYİŞLERİ BAKANI HÜSNÜ YUSUF GÖKALP (Devamla) – Teşekkür ediyorum.

Onun için, beş yıllık bir proje yaptık. Bu beş yıllık proje içerisinde yem bitkileri yetiştiricisini yüzde 25 oranında desteklediğimizde, beş yılda Hazineye gelecek yük 90,7 trilyondur. Bunun karşılığında üreteceğimiz 13 milyon ton kaliteli kaba yemin kuru ağırlık üzerinden değeri 520 trilyondur. Masraf, destek 90 trilyon, 520 trilyon kârımız var. Bu 520 trilyon karşılığındaki yemi süte ve ete çevirdiğimiz zaman, istihdamı ve katmadeğeri hesap ettiğimizde, katrilyonlarca kâr elde edeceğiz ve bir de Türk insanı hayvansal proteinle yeteri derecede beslenecek. Bugün Türk insanı yeteri derecede süt ve et proteini alamıyor. Yem desteği...

Sunî tohumlamayı özele yaymamız gerek, özelleştirmemiz gerekli. Sunî tohumlamadan doğan buzağıyı destekleyeceğiz. Bu hazırladığımız projeyi, bir hafta sonraki Bakanlar Kurulunda detaylıca arz edeceğim.

Teşekkür ediyorum. (MHP, DSP ve ANAP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederiz Sayın Bakanım.

Böylece, soru cevaplandırılmıştır.

29. – Şanlıurfa Milletvekili Mustafa Niyazi Yanmaz’ın, SSK’nın paralarını Ziraat Bankasına faizsiz olarak yatırdığı iddialarına ilişkin Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanından sözlü soru önergesi ve Devlet Bakanı Edip Safter Gaydalı’nın cevabı (6/91)

BAŞKAN – 29 uncu sırada yer alan, Şanlıurfa Milletvekili Mustafa Niyazi Yanmaz’ın, SSK’nın paralarını Ziraat Bankasına faizsiz olarak yatırdığı iddialarına ilişkin Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanından sözlü soru önergesinin görüşmelerine başlıyoruz.

Soruyu cevaplandıracak Sayın Bakan?.. Hazır.

Soru önergesini okutuyorum :

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Sayın Yaşar Okuyan tarafından sözlü olarak cevaplandırılmasına delalet etmenizi saygılarımla arz ederim.

Mustafa Niyazi Yanmaz

Şanlıurfa

Türkiye’nin en önemli gündemini oluşturan SSK hepimizin malumudur. Bu kurumun içinde bulunduğu şartlar da ortadadır. SSK’nın bu durumdan kurtulması için çalışanlara âdeta dayatılan ve çözüm gibi gösterilen emeklilik yaşının yükseltilmesi hususu da çalışanların haklı tepkisiyle karşı karşıyadır.

Soru 1 - Zor bir durumda olan SSK’nın toplanan paraları halen sıfır faizle Ziraat Bankalarına yatırıldığı doğru mudur?

Soru 2 - Bir taraftan tedbir alıyorum derken, diğer taraftan kurumun paralarını bu şekilde değerlendirmesi icraatlarınızla çelişki arz etmiyor mu?

BAŞKAN – Soruyu cevaplandırmak üzere, Devlet Bakanımız Sayın Edip Safder Gaydalı; buyurun.

Süreniz 5 dakika.

DEVLET BAKANI EDİP SAFDER GAYDALI (Bitlis) – Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; Şanlıurfa Milletvekili Sayın Mustafa Niyazi Yanmaz’ın tarafımıza yönelttiği sözlü soru önergesini cevaplandırmak üzere söz almış bulunuyorum; Yüce Heyetinizi saygıyla selamlıyorum.

Sosyal Sigortalar Kurumunun içinde bulunduğu finansman darboğazı nedeniyle, bankalarda ve diğer yatırım alanlarında değerlendirilen nakit fonları bulunmamaktadır. Her ay emekli aylıklarını ödemek üzere ödeme tarihine kadar biriken prim gelirleri, kısa sürelerle repoda değerlendirilerek, ayda yaklaşık 2 trilyon Türk Lirası gelir elde edilmekteydi; ancak, 1998 Malî Yılı Bütçe Kanununun 7 nci maddesi ve buna ilişkin Hazine Müsteşarlığının bağlı bulunduğu Devlet Bakanlığı ve Maliye Bakanlığınca yayımlanan 1998/1 sayılı Kamu Haznedarlığı Genel Tebliği hükümleri gereği, Sosyal Sigortalar Kurumu adına tüm bankalarca yapılan prim ve sair tahsilat, en geç bir hafta içinde Türkiye Cumhuriyeti Ziraat Bankası nezdindeki vadesiz hesabına aktarılmaktadır. Kurum açıklarının Hazine tarafından karşılanması nedeniyle, repodan sağlanan 2 trilyon Türk Liralık gelirin ortadan kalkmasından dolayı Sosyal Sigortalar Kurumunun bir kaybı bulunmamaktadır.

Bilgilerinize arz eder, saygılar sunarım.

BAŞKAN – Teşekkür ederiz Sayın Bakanım.

Soru cevaplandırılmıştır.

30. – Şanlıurfa Milletvekili Mustafa Niyazi Yanmaz’ın, Şanlıurfa’daki bazı hastalıklara karşı alınacak tedbirlere ilişkin Sağlık Bakanından sözlü soru önergesi.(6/93)

BAŞKAN – 30 uncu sırada yer alan, Şanlıurfa Milletvekili Mustafa Niyazi Yanmaz’ın, Şanlıurfa’daki bazı hastalıklara karşı alınacak tedbirlere ilişkin Sağlık Bakanından sözlü soru önergesinin görüşmelerine başlayacağız.

Soruyu cevaplandıracak Sayın Bakan?.. Yok.

Soru ertelenmiştir.

31. – Van Milletvekili Hüseyin Çelik’in, Van Marangozlar, Mobilyacılar ve Keresteciler Sanayi Sitesi inşaatına ilişkin Sanayi ve Ticaret Bakanından sözlü soru önergesi (6/94)

BAŞKAN – 31 inci sırada yer alan, Van Milletvekili Hüseyin Çelik’in, Van Marangozlar, Mobilyacılar ve Keresteciler Sanayi Sitesi inşaatına ilişkin Sanayi ve Ticaret Bakanından sözlü soru önergesinin görüşmelerine başlayacağız.

Soruyu cevaplandıracak Sayın Bakan?.. Yok.

Soru ertelenmiştir.

32. – Van Milletvekili Hüseyin Çelik’in, Van-İran arasında ekspres tren seferleri başlatılıp başlatılmayacağına ilişkin Ulaştırma Bakanından sözlü soru önergesi (6/97)

BAŞKAN – 32 nci sırada yer alan, Van Milletvekili Hüseyin Çelik’in, Van-İran arasında ekspres tren seferleri başlatılıp başlatılmayacağına ilişkin Ulaştırma Bakanından sözlü soru önergesinin görüşmelerine başlayacağız.

Soruyu cevaplandıracak Sayın Bakan?.. Yok.

Soru ertelenmiştir.

33. – Kütahya Milletvekili Ahmet Derin’in, Kütahya Havaalanı inşaatı ihalesine ilişkin Ulaştırma Bakanından sözlü soru önergesi (6/98)

BAŞKAN – 33 üncü sırada yer alan, Kütahya Milletvekili Ahmet Derin’in, Kütahya Havaalanı inşaatı ihalesine ilişkin Ulaştırma Bakanından sözlü soru önergesinin görüşmelerine başlayacağız.

Soruyu cevaplandıracak Sayın Bakan?.. Yok.

Soru ertelenmiştir.

34.– Van Milletvekili Hüseyin Çelik’in, Van Havaalanından Türk Cumhuriyetlerine ve Van- Diyarbakır ve Van-Ankara arasında tarifeli uçak seferleri başlatılıp başlatılmayacağına ilişkin Ulaştırma Bakanından sözlü soru önergesi (6/100)

BAŞKAN – 34 üncü sırada yer alan, Van Milletvekili Hüseyin Çelik’in, Van Havaalanından Türk Cumhuriyetlerine ve Van-Diyarbakır ve Van-Ankara arasında tarifeli uçak seferleri başlatılıp başlatılmayacağına ilişkin Ulaştırma Bakanından sözlü soru önergesinin görüşmelerine başlayacağız.

Soruyu cevaplandıracak Sayın Bakan?.. Yok.

Soru ertelenmiştir.

35. – Van Milletvekili Hüseyin Çelik’in, Van-Akdamar Adasının çevre düzenlemesine ve Akdamar Kilisesinin restorasyonuna ilişkin Kültür Bakanından sözlü soru önergesi (6/102)

BAŞKAN – 35 inci sırada yer alan, Van Milletvekili Hüseyin Çelik’in, Van-Akdamar Adasının çevre düzenlemesine ve Akdamar Kilisesinin restorasyonuna ilişkin Kültür Bakanından sözlü soru önergesinin görüşmelerine başlayacağız.

Soruyu cevaplandıracak Sayın Bakan?.. Yok.

Soru ertelenmiştir.

36 – Van Milletvekili Hüseyin Çelik’in, Van-Organize Sanayi Bölgesi inşaatına ilişkin Sanayi ve Ticaret Bakanından sözlü soru önergesi (6/103)

BAŞKAN – 36 ncı sırada yer alan, Van Milletvekili Hüseyin Çelik’in, Van Organize Sanayi Bölgesi inşaatına ilişkin Sanayi ve Ticaret Bakanından sözlü soru önergesinin görüşmelerine başlayacağız.

Soruyu cevaplandıracak Sayın Bakan?.. Yok.

Soru ertelenmiştir.

37 – Van Milletvekili Hüseyin Çelik’in, Van İlinde kış ve su sporlarının geliştirilmesine ve MPİ Van Gölü Anadolu Lisesi inşaatına ilişkin sözlü soru önergesi ve Devlet Bakanı Fikret Ünlü’nün cevabı (6/104)

BAŞKAN – 37 nci sırada yer alan, Van Milletvekili Hüseyin Çelik’in, Van İlinde kış ve su sporlarının geliştirilmesine ve MPİ Vangölü Anadolu Lisesi inşaatına ilişkin Devlet Bakanından sözlü soru önergesinin görüşmelerine başlıyoruz.

Soruyu cevaplandıracak Sayın Bakan?.. Hazır.

Soru önergesini okutuyorum :

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorumun Devlet Bakanı Sayın Fikret Ünlü tarafından sözlü olarak cevaplandırılması hususunda delaletinizi saygılarımla arz ederim. 19.7.1999

Hüseyin Çelik

Van

Van, su ve kış sporlarına son derece elverişli bir vilayet olduğu halde bu imkânlardan bugüne kadar yararlanılamamıştır.

Su ve kış sporlarıyla ilgili olarak Van’da bir yatırımınız olacak mıdır?

Millî Piyango İdaresinin inşa ettirdiği Vangölü Anadolu Lisesi bu yıl bitirilecek midir?

BAŞKAN – Soruyu cevaplandırmak üzere Devlet Bakanımız Sayın Fikret Ünlü; buyurun.

Süreniz 5 dakika.

DEVLET BAKANI FİKRET ÜNLÜ (Karaman) – Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Van Milletvekilimiz Sayın Hüseyin Çelik’e, sorusu için çok teşekkür ediyorum; söyledikleri doğrudur. Van, gerçekten, su ve kış sporları açısından oldukça elverişli bir coğrafyaya, fiziksel olanaklara sahip bir ilimizdir diğer doğu illerinde olduğu gibi; ne yazık ki, 1999 programında da, öncesinde de yatırım programlarında yer verilememiştir. Bana bürokratların hazırladığı metinde “ileriki yıllarda yatırım programında yer verilecektir” deniliyor. Bunu şunun için okuyorum ve sizlere de bu konuda kısa bir açıklamada bulunmak istiyorum izninizle: Sporda geri kalmışlığımızın, özellikle tesis politikalarındaki hizmet açığımızın gerçek nedeni işte budur; yani, merkezî idareden “bu yıl olmazsa seneye mutlaka yapacağız” sözüyle, hep, illerimizdeki, ilçelerimizdeki spor tesisleri beklentileridir.

Değerli arkadaşlarım, izleyenlere de, dinleyenlere de, yerel yöneticilerimize de bir ışık tutması açısından, bu vesileyle söylüyorum; bu tür tesisleri, artık yerinde çözmeye çalışmak gerekiyor. Yani, aynen GAP su sporlarında olduğu gibi, Van’da da, sivil toplum örgütlerimizin, kulüplerimizin devreye girerek, yerel olanaklarla, özel idare olanaklarıyla su ve kış sporlarına yönelik hizmetlerin başlatılması, tesislerin yapımının başlatılması ve devletin de, genel bütçeden gücü olduğu oranda kaynak aktarması şeklinde, bu tesislerimizi çözmeye çalışıyoruz. Yoksa, bugün, biz, 1999 yılında hiçbir projeyi, hiçbir şekilde yatırım programına almadık, yarım kalanları tamamlamaya çalışıyoruz; ama, itiraf ediyorum, açıklıyorum, bugünkü olanaklarla, Türkiye’de yarım kalmış tesislerin otuz yılda bitirilmesi söz konusu değil; bugünkü bütçe olanaklarıyla otuz yıl gerekiyor ve hiçbir tesisi, projeyi yatırım programına almadan... O açıdan, böyle bir beklenti içerisine girilmemesi gerektiğini düşünüyorum; ama, özendiriyorum, doğrudur, kış sporları açısından, su sporları açısından Vanımız çok uygun bir ilimizdir, güzel bir ilimizdir. Kendileri başlatacaklar, biz, bu katkıyı yapmaya devam edeceğiz; o sözü verebilirim.

Diğeri, yine, Millî Piyango İdaremiz tarafından yapımı başlatılan Anadolu lisesiyle ilgilidir. Fiziksel gerçekleşme oranı yüzde 80’in üzerindedir. 1999 yılı içerisinde tamamlanabilmesi için genel müdürle konuştum. Van’a gittiğimde, ziyaret ettiğimde, Sayın Vali başta olmak üzere, orada, ilgili dernek temsilcileri de bana bu konuyu aktardılar. 1999 yılı içerisinde -gerçi az kaldı ama- bitirmeye gayret ediyoruz.

Bu bilgileri sizlere sunmaya çalıştım. Dinlediğiniz için teşekkür ediyorum, saygılarımı sunuyorum. (DSP, MHP ve ANAP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederiz Sayın Bakanım.

Soru cevaplandırılmıştır.

38. – Samsun Milletvekili Musa Uzunkaya’nın, İstanbul Üniversitesi Rektör Yardımcısının bazı öğretim görevlileri hakkındaki iddiaları konusunda suç duyurusunda bulunulup bulunulmadığına ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/105)

BAŞKAN – 38 inci sırada yer alan, Samsun Milletvekili Musa Uzunkaya’nın, İstanbul Üniversitesi Rektör Yardımcısının bazı öğretim görevlileri hakkındaki iddiaları konusunda suç duyurusunda bulunulup bulunulmadığına ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesinin görüşmelerine başlayacağız.

Sayın Başbakan veya yerine cevap verecek sayın bakan?.. Yok.

Soru ertelenmiştir.

39. – Samsun Milletvekili Musa Uzunkaya’nın, okul kantinlerinde satılan içeceklere ilişkin Millî Eğitim Bakanından sözlü soru önergesi (6/106)

BAŞKAN – 39 uncu sırada yer alan, Samsun Milletvekili Musa Uzunkaya’nın, okul kantinlerinde satılan içeceklere ilişkin Millî Eğitim Bakanından sözlü soru önergesinin görüşmelerine başlayacağız.

Soruyu cevaplandıracak Sayın Bakan?.. Yok.

Soru ertelenmiştir.

40. – Bursa Milletvekili Ertuğrul Yalçınbayır’ın, Birinci Futbol Liginin adının TürkiyeTelsim Ligi olarak değiştirilmesine ilişkin sözlü soru önergesi ve Devlet Bakanı Fikret Ünlü’nün cevabı (6/107)

BAŞKAN – 40 ıncı sırada yer alan, Bursa Milletvekili Ertuğrul Yalçınbayır’ın, Birinci Futbol Liginin adının Türkiye Telsim Ligi olarak değiştirilmesine ilişkin Devlet Bakanından sözlü soru önergesinin görüşmelerine başlıyoruz.

Soruyu cevaplandıracak Sayın Bakan?.. Hazır.

Soru önergesini okutuyorum :

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Gençlik ve spordan sorumlu Devlet Bakanı Fikret Ünlü tarafından sözlü olarak cevaplandırılması istemiyle aşağıdaki sorularımı arz ediyorum.

Ertuğrul Yalçınbayır

Bursa

Sorular :

Futbol Federasyonu Başkanlığı 1999-2000 sezonu Türkiye Profesyonel Birinci-İkinci-Üçüncü Ligleri ve Kupa Müsabakaları Statüsü, Resmî Gazetenin 16 Temmuz 1999 gün ve 23757 sayılı nüshasında yayımlanmıştır.

Resmî Gazetede “Türkiye Birinci Ligi” yerine “Türkiye Telsim Ligi” ibaresi yer almaktadır.

Bu ibareyle ilgili olarak:

1 - “Türkiye” isminin önüne veya arkasına bir firmanın (Telsim) adının yazılmasının yasal dayanağı nedir?

2 - Futbol Federasyonu Başkanlığının işlemi hukuka uygun mudur?

3 - Türkiye Ligleri Statüsünün yayımlandığı 16 Temmuz 1999 tarihinden sonra, 18 Temmuz 1999 günlü ulusal basında yer alan, Telsim firması adının “Türkiye” isminin arkasında reklam olarak kullanılamayacağını belirten beyanatınızdan sonra yaptığınız işlemler nelerdir?

BAŞKAN – Soruyu cevaplandırmak üzere, Devlet Bakanımız Sayın Fikret Ünlü; buyurun efendim.

Süreniz 5 dakika.

DEVLET BAKANI FİKRET ÜNLÜ (Karaman) – Çok değerli arkadaşlarım, doğrusu, itiraf etmem gerekir ki, böyle, anlamsız, yakışıksız ve hepimizin büyük önem verdiği toplumsal değerleri rencide eden bir konuyu cevaplandırmak üzere huzurunuzda bulunmaktan son derece üzüntü duyuyorum. Ertuğrul Yalçınbayır’a, sorusu için teşekkür ediyorum, sözüm ona değil; ama, böyle bir konu için karşınızda bulunmak, beni son derece üzüyor.

Şimdi, olayın mazisi hakkında, geçmişi hakkında, izninizle çok kısa bilgi vermek istiyorum.

Futbol Federasyonu yetkilileri, bizim bilgimiz dışında -zaten, özerk olduğu için, biliyorsunuz, Bakanın, ancak yasa üzerinde denetim ve gözetim yetkisi var- ilgili firmayla, oturuyorlar bir sözleşme imzalıyorlar ve bunu imzaladıktan sonra, televizyonlarda ve basında, bildiğiniz ilanları vererek Türk kamuoyuna duyuruyorlar; diyorlar ki “biz, Türkiye Profesyonel Birinci Liginin adını -soru önergesinde de belirtildiği gibi- Türkiye Telsim Ligi olarak değiştirdik.” Ben, bunun üzerine itiraz ettim. Önce, Futbol Federasyonundan yazılı bilgi aldım. Dedim ki “bunu neden yaptınız?” “Bunu, para alıp, kazanıp, gelir kaynağı elde edip, kulüplerimize para aktarmak için yaptık” dediler. Kendilerine söyledik, resmen de bildirdim sözlü olarak da söyledim, dedim ki “Türkiye adının önüne veya arkasına herhangi bir sıfat, bir isim takamazsınız, buna yetkiniz yok -birçok nedenden ötürü yok, şimdi zamanınızı almak istemiyorum- bu, doğru değil, bunu değiştireceksiniz, Türkiye Telsim Ligi olmaz.” Ondan sonra, tuttular dediler ki “madem Telsim’in önüne Türkiye konulmaz, o zaman arkaya koyalım.” Telsim Türkiye Ligi yaptılar. Ona da itiraz ettim; yine, onu da değiştirmek istemediler. Bunun üzerine, ben mahkemeye başvurdum. Başka yapacağım bir şey yok; ancak, denetim ve gözetim görevim var. Bu arada, ben, ancak “bunu neden yaptın” diye, Futbol Federasyonu hakkında soruşturma başlatabilirdim. Önemli olan burada, önce bu ismi değiştirmek. Mahkemeye başvurduk Bakanlık olarak, tedbir koydurduk. Mahkeme “bunu böyle yapamazsın” diye tedbir koydu. Tedbire itiraz ettiler; itirazları reddedildi.

Bekledim ki, artık bu yoldan geri dönsünler, vazgeçsinler, başka bir logo çalışmasıyla, başka bir şekilde, sponsor olarak bunu belli eden bir düzenlemeye girsinler. Bunu beklerken, Kuşadası’nda Futbol Federasyonumuz toplantı yaptı. Bir haber geldi ki, basın açıklaması: “Mademki Telsim’in önünde veya arkasında Türkiye adı kullanılamaz, o zaman, Türkiye’yi çıkardık, Telsim Ligi yaptık.” Tabiî, özrü kabahatinden büyük. Bunun üzerine, tekrar, mahkeme kendilerine duyuruda bulundu. Devletin bütün kurumları nezdinde girişimlerde bulunuyoruz. “Bunu bu şekilde yorumlayamazsınız; mahkeme kararı açıktır, değiştireceksiniz. Türkiye Profesyonel Birinci Liginin adı bir başka anlam ifade edecek şekilde dizayn edilemez, düzenlemez” diye mahkeme...

Sözün özeti, olayın özeti şu: Gördüğünüz gibi, bazı yayın kuruluşları bunu bu şekilde kullanmaya devam ediyorlar. 26 Ekimde mahkeme vardır; tabiî, mahkemede olduğu için yorum yapmak istemiyorum; ama, ben olayı özetledim, size anlattım. Sizler gibi son derece üzüntülüyüm; fakat, olayın peşini bıraktığım gibi bir izlenim asla söz konusu olmasın, böyle bir imaj oluşmasından son derece kaygı duyarım. Türkiye Cumhuriyeti Devletinin bir bakanı olarak, millî bir ligin önündeki Türkiye adını bile koruyamayacak duruma gelirsek, bundan hepimiz zarar görürüz; bunu yapanlar da zarar görürler, ben de zarar görürüm, herkes zarar görür. Bunu korumak herkesin görevidir diye düşünüyorum.

Sayın Yalçınbayır’a, tekrar, konuyu gündeme getirdiği için teşekkür ediyorum.

Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (Alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederiz Sayın Bakanım.

Soru cevaplandırılmıştır.

41. – Yozgat Milletvekili İlyas Arslan’ın, Yozgat SSK Hastanesi projesine ilişkin Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanından sözlü soru önergesi ve Devlet Bakanı Edip Safder Gaydalı’nın cevabı (6/108)

BAŞKAN – 41 inci sırada yer alan, Yozgat Milletvekili İlyas Arslan’ın, Yozgat SSK Hastanesi projesine ilişkin Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanından sözlü soru önergesinin görüşmelerine başlıyoruz.

Soruyu cevaplandıracak Sayın Bakan?.. Hazır.

Soru önergesini okutuyorum :

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Sayın Yaşar Okuyan tarafından sözlü olarak cevaplandırılmasını arz ederim.

İlyas Arslan

Yozgat

1 - Yozgat SSK Hastanesinin, projesi hazırlanıp programa alındığı ve 1997 yılında ihale edilmesine rağmen, bugüne kadar temelinin atılmamasının sebebi nedir?

2 - Yozgat’ta çalışan SSK’lı ve bakmakla yükümlü oldukları yakınlarının toplamı hiç de küçümsenemeyecek bir sayıdadır. Bu insanlarımızın, 1-2 doktorlu, yataksız dispanserde tedavi görme mücadelesini ve komşu illerdeki SSK hastanelerine sevkle giderek, günlerce mağdur olmalarını tasvip ediyor musunuz?

3 - Tasvip etmiyorsanız, sigorta hastanesinin temelini ne zaman atacak ve ne kadar sürede hastaneyi tamamlayarak hizmete açacaksınız?

BAŞKAN – Soruyu cevaplandırmak üzere, Devlet Bakanımız Sayın Edip Safder Gaydalı; buyurun efendim.

Süreniz 5 dakikadır.

DEVLET BAKANI EDİP SAFDER GAYDALI (Bitlis) – Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; Yozgat Milletvekili Sayın İlyas Arslan’ın tarafımıza yönelttiği sözlü sorusunu cevaplandırmak üzere söz almış bulunuyorum; Yüce Heyetinizi saygıyla selamlıyorum.

100 yataklı Yozgat Hastanesi inşaatı, 27.6.1997 tarihinde Yazıcıoğlu Sanayi Ticaret Kolektif Şirketine ihale edilmiştir. Ancak, ihale kararı, Sosyal Sigortalar Kurumu Yönetim Kurulunca, Genel Müdürlükleri Teftiş Kurulu Başkanlığının ihaleyle ilgili raporuna istinaden, onaylanmamıştır.

Söz konusu firmanın, kurum aleyhine açtığı dava sonucu, Danıştay 10. Dairesinin yürütmeyi durdurma kararı üzerine, Yozgat Hastanesi inşaatı işinin, Yazıcıoğlu Sanayi Ticaret Kolektif Şirketine ihalesi uygun görülmüştür. Firma ile ihale sözleşmesi imzalanmış olup, yer teslimi yapılarak, inşaatına en kısa sürede başlanılacaktır.

Bilgilerinize arz ederim.

BAŞKAN – Teşekkür ederiz Sayın Bakan.

Soru cevaplandırılmıştır.

42. – Erzincan Milletvekili Tevhit Karakaya’nın, Erzincan Kamp Eğitim Merkezi, Kapalı Yüzme Havuzu ve Refahiye Kapalı Spor Salonu inşaatlarının ne zaman tamamlanacağına ilişkin sözlü soru önergesi ve Devlet Bakanı Fikret Ünlü’nün cevabı (6/109)

BAŞKAN – 42 nci sırada, Erzincan Milletvekili Tevhit Karakaya’nın, Erzincan Kamp Eğitim Merkezi, Kapalı Yüzme Havuzu ve Refahiye Kapalı Spor Salonu inşaatlarının ne zaman tamamlanacağına ilişkin Devlet Bakanından sorusu vardır.

İlgili Bakan?.. Burada.

Soruyu okutuyorum :

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın Devlet Bakanı Sayın Fikret Ünlü tarafından sözlü olarak cevaplandırılmasına delaletlerinizi saygıyla arz ederim. 22.07.1999

Tevhit Karakaya

Erzincan

1. - 16.11.1992 tarihinde ihale edilen Erzincan Kamp Eğitim Merkezi inşaatında yüzde 80 fizikî gerçekleşme sağlanmıştır. İnşaatın tamamlanabilmesi için 135 milyar lira ödenek gerekmektedir.

İnşaata, 1999 yılı için ne kadar ödenek ayrılmıştır? İnşaat ne zaman bitirilecektir?

2. - 2.11.1992 tarihinde ihale edilen Erzincan Kapalı Yüzme Havuzu inşaatında yüzde 16 fizikî gerçekleşme sağlanmıştır. İnşaatın tamamlanabilmesi için 560 milyar lira ödenek gerekmektedir.

İnşaata, 1999 yılı için ne kadar ödenek ayrılmıştır? İnşaatı ne zaman bitirmeyi düşünüyorsunuz?

3. - 16.11.1992 tarihinde ihale edilen Erzincan Refahiye Kapalı Spor Salonu inşaatında yüzde 66 fizikî gerçekleşme sağlanmıştır. İnşaatın tamamlanabilmesi için 150 milyar lira gerekmektedir.

İnşaata, 1999 yılı için ne kadar ödenek ayrılmıştır? İnşaat ne zaman tamamlanacaktır?

BAŞKAN – Soruyu cevaplandırmak üzere, Devlet Bakanımız Sayın Fikret Ünlü; buyurun efendim.

Süreniz 5 dakikadır.

DEVLET BAKANI FİKRET ÜNLÜ (Karaman) – Sayın Başkan, değerli arkadaşlarım; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Erzincan Milletvekilimiz Sayın Tevhit Karakaya’nın söz konusu ettiği tesisler 1992 yılında ihale edilmiştir. Birincisi, kamp eğitim merkezi; bu yıl 40 milyar lira ödenek teklif ettik; fizikî gerçekleşme oranı yüzde 75’tir. Kapalı yüzme havuzunun fizikî gerçekleşme oranı yüzde 40’tır; 75 milyar Türk Lirası teklif edildi. Refahiye Antrenman Spor Salonunu bu yıl bitirmeyi planladık; 95 milyar lira ödenek teklif edildi. Eğer işin sonuna yaklaşabilirsek, Bakanlık fonuyla da antrenman salonunu tamamlamayı düşünüyoruz.

Teşekkür ediyor, saygılar sunuyorum.

BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Bakanım.

Böylece, soru cevaplandırılmıştır.

43 üncü sırada yer alan soru, daha önce Sayın Bakan tarafından cevaplandırılmıştı.

44. – Samsun Milletvekili Musa Uzunkaya’nın, Kıbrıs Barış Harekâtı sırasında batırılan Kocatepe Muhribine ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/111)

BAŞKAN – 44 üncü sırada yer alan, Samsun Milletvekili Musa Uzunkaya’nın, Kıbrıs Barış Harekâtı sırasında batırılan Kocatepe Muhribine ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesinin görüşmelerine başlayacağız.

Soruyu cevaplandıracak sayın bakan veya Başbakan?.. Hazır değil.

Soru ertelenmiştir.

45. – Şanlıurfa Milletvekili Mehmet Yalçınkaya’nın, Şanlıurfa İlinin SSK Hastanesi, araç-gereç ve personel ihtiyacına ilişkin Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanından sözlü soru önergesi ve Devlet Bakanı Edip Safter Gaydalı’nın cevabı (6/112)

BAŞKAN – 45 inci sırada yer alan, Şanlıurfa Milletvekili Mehmet Yalçınkaya’nın, Şanlıurfa İlinin SSK Hastanesi araç gereç ve personel ihtiyacına ilişkin Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanından sözlü soru önergesinin görüşmelerine başlıyoruz.

Soruyu cevaplandıracak Sayın Bakan?.. Hazır.

Soru önergesini okutuyorum :

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı tarafından sözlü olarak cevaplandırılması hususunda delaletlerinizi arz ederim.

Mehmet Yalçınkaya

Şanlıurfa

Şanlıurfa İlimiz GAP’ın kademeli olarak devreye girmesiyle yöredeki ekonomik hareketliliğe paralel olarak sigortalı vatandaşlarımızın sayısı katlanarak hızlı bir şekilde artmaktadır.

Bu nedenle;

1 - İlimizin acil ihtiyacı olan 400 yataklı SSK Hastanesinin yapımına ne zaman başlayacaksınız?

2- Şanlıurfa SSK Hastanesinin araç gereç ve personel eksiğini ne zaman gidereceksiniz?

BAŞKAN – Soruyu cevaplandırmak üzere, Devlet Bakanımız Sayın Edip Safder Gaydalı; buyurun.

Süreniz 5 dakika efendim.

DEVLET BAKANI EDİP SAFDER GAYDALI (Bitlis) – Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; Şanlıurfa Milletvekili Sayın Mehmet Yalçınkaya’nın tarafımıza yönelttiği sözlü soru önergesini cevaplandırmak üzere söz almış bulunuyorum; Yüce Heyeti saygıyla selamlıyorum.

Sosyal Sigortalar Kurumunca, ülkemiz genelinde, 29 677 yatak kapasiteli 120 hastane, 181 dispanser ve 226 sağlık istasyonu olmak üzere toplam 527 sağlık tesisiyle, nüfusumuzun yaklaşık yarısına sağlık hizmeti verilmektedir.

Bu çerçevede, 1998 yılı sonu itibariyle Şanlıurfa İlinde 24 000 kadar sigortalı, 10 500 emekli, dul, yetim ve bunların aile fertleri olmak üzere, yaklaşık 120 000 kişi, Sosyal Sigortalar Kurumunun sağlık hizmetlerinden yararlanmaktadır. Civar illerle birlikte oldukça yoğun bir sigortalı sayısına ulaşan Şanlıurfa’da da, birçok büyük ilimizde olduğu gibi, tesis ve personel yetersizliği gibi nedenlerle Sosyal Sigortalar Kurumu sağlık hizmetlerinin yeterli düzeyde olduğunu söylemek mümkün değildir.

Sosyal Sigortalar Kurumunca, Sağlık Bakanlığı normlarına göre, 21 000 personel açığıyla hizmet verilmektedir. Sosyal güvenlik reformu kapsamında, Bakanlığımızca hazırlanan ve Yüce Meclisimizce 25.8.1999 tarihinde kabul edilerek kanunlaşan 4447 sayılı Yasada, kurum için 18 800 yeni kadro ihdas edilmiştir. İhdas edilen sağlık personeli kadrolarına atama yapılmasına yönelik çalışmalar sürdürülmekte olup, bu kapsamda, kurumun Şanlıurfa Hastanesinin doktor ve diğer sağlık personeli ihtiyacı büyük ölçüde giderilmiş olacaktır.

Diğer taraftan, Güneydoğu Anadolu Projesi dolayısıyla, Şanlıurfa ve civar illerde sigortalı sayısında meydana gelebilecek artışlar da göz önünde bulundurularak, Şanlıurfa İlinde 400 yataklı GAP hastanesi inşaatı için uygun arsa temini çalışmalarına 1991 yılında başlanmıştır. Söz konusu hastane inşaatı 1997 yılında kurum yatırım programına alınmış, ancak, bugüne kadar uygun arsa temin edilemediğinden ihalesi yapılamamıştır.

Arsa temini çalışmaları kapsamında, Şanlıurfa-Karaköprü Belediyesince teklif edilen 100 dönümlük arazinin, yapılan incelemeler neticesinde, jeolojik yönden uygun olmadığı; Şanlıurfa Valiliği İl Planlama ve Koordinasyon Müdürlüğünce teklif edilen merkez Günışığı Köyündeki taşınmazın yerinde yapılan incelemesinde altyapısının bulunmaması, şehir merkezine 20 kilometre uzaklıkta ve çimento fabrikasına 1,5-2 kilometre mesafede bulunması sebebiyle hastane yapımına uygun olmadığı; Kepirli Köyündeki mülkiyeti Hazineye ait 175 dönümlük arizinin Tarım Reformu ve GAP bölge müdürlüklerince tarımsal niteliği korunacak alan kapsamından çıkarılması halinde hastane arsası olarak değerlendirilebileceği; merkez Dağeteği Köyünde kayıtlı, mülkiyeti Enver Öncel’e ait, hastane yapımı için Sosyal Sigortalar Kurumuna hibesi teklif edilen taşınmazın doğal olarak korunacak alan niteliği taşıması, dağlık ve kayalık olması, yüzde 80 eğimi dolayısıyla inşaat maliyetinin olağanüstü artacağı gibi nedenlerle inşaata uygun olmadığı tespit edildiğinden, bugüne kadar hastane inşaatının ihalesi gerçekleştirelememiştir.

Arsa teminine yönelik çalışmalara devam edilmekte olup, uygun arsa bulunması halinde inşaata en kısa zamanda başlanılacaktır.

Bilgilerinize arz ederim.

BAŞKAN – Teşekkür ederiz Sayın Bakanım.

Soru cevaplandırılmıştır.

Böylece, gündemin “Sözlü Sorular” kısmına ayrılan süre tamamlanmıştır.

Şimdi, gündemin “Kanun Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler” kısmına geçiyoruz.

VI. – KANUN TASARI VE TEKLİFLERİYLE KOMİSYONLARDAN GELEN

DİĞER İŞLER (Devam)

2. – 27.11.1975 Tarihli ve 13 Sayılı Devlet Sanayi ve İşçi Yatırım Bankası Kuruluşuna Dair Kanun Hükmünde Kararname, 14.11.1983 Tarihli ve 165 Sayılı Devlet Sanayi ve İşçi Yatırım Bankası A.Ş.’nin Kuruluşu Hakkında Kanun Hükmünde Kararname, 15.7.1988 Tarihli ve 329 Sayılı Devlet Sanayi ve İşçi Yatırım Bankası A.Ş.’nin Kuruluşu Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamenin Bazı Maddelerinin Değiştirilmesine Dair Kanun Hükmünde Kararname ile 12.2.1990 Tarihli ve 401 Sayılı Türkiye Kalkınma Bankası Anonim Şirketinin Kuruluşu Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamenin Bazı Maddelerinin Değiştirilmesi Hakkında Kanun Hükmünde Kararname ve Devlet Sanayi ve İşçi Yatırım Bankası A.Ş.’nin Kuruluşu Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ve Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (1/21, 1/48, 1/115, 1/155, 1/515) (S. Sayısı : 155) (1)

BAŞKAN – 27.11.1975 Tarihli ve 13 Sayılı Devlet Sanayi ve İşçi Yatırım Bankası Kuruluşuna Dair Kanun Hükmünde Kararname, 14.11.1983 Tarihli ve 165 Sayılı Devlet Sanayi ve İşçi Yatırım Bankası AŞ’nin Kuruluşu Hakkında Kanun Hükmünde Kararname, 15.7.1988 Tarihli ve 329 Sayılı Devlet Sanayi ve İşçi Yatırım Bankası AŞ’nin Kuruluşu Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamenin Bazı Maddelerinin Değiştirilmesine Dair Kanun Hükmünde Kararname ile 12.2.1990 Tarihli ve 401 Sayılı Türkiye Kalkınma Bankası Anonim Şirketinin Kuruluşu Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamenin Bazı Maddelerinin Değiştirilmesi Hakkında Kanun Hükmünde Kararname ve Devlet Sanayi ve İşçi Yatırım Bankası AŞ’nin Kuruluşu Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ve Plan ve Bütçe Komisyonu raporunun müzakeresine başlıyoruz.

Komisyon?.. Hazır.

Hükümet?.. Hazır.

Komisyon raporunun okunup okunmaması hususunu oylarınıza sunacağım: Raporun okunmasını kabul edenler... Etmeyenler... Raporun okunması kabul edilmemiştir.

Şu ana kadar Başkanlığımıza iletilen, tasarının tümü üzerinde söz isteyenleri okuyorum:

Grupları adına; Fazilet Partisi Grubu adına Bursa Milletvekili Sayın Altan Karapaşaoğlu, Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına İzmir Milletvekili Sayın Oktay Vural, Anavatan Partisi Grubu adına İstanbul Milletvekili Sayın Nesrin Nas, Demokratik Sol Parti Grubu adına Uşak Milletvekili Sayın Hasan Özgöbek.

Şahısları adına; Erzurum Milletvekili Sayın Aslan Polat, Konya Milletvekili Sayın Veysel Candan.

Fazilet Partisi Grubu adına, Bursa Milletvekili Sayın Altan Karapaşaoğlu; buyurun. (FP sıralarından alkışlar)

Süreniz 20 dakika.

(1) – 155 S.Sayılı Basmayazı tutanağa eklidir.

FP GRUBU ADINA MEHMET ALTAN KARAPAŞAOĞLU (Bursa) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; sıra sayısı 155 olan, Türkiye Kalkınma Bankasının Kuruluş Yasa Tasarısı üzerinde Grubumuz adına görüşlerimizi belirtmek üzere söz almış bulunuyorum; değerli Heyetinizi ve Başkanımızı saygıyla selamlıyorum.

Değerli arkadaşlar, Devlet Sanayi ve İşçi Yatırım Bankası (DESİYAB) olarak kurulan bu banka, 11.11.1975 tarih ve 13 sayılı Kanun Hükmünde Kararnameyle bugünkü Cumhurbaşkanımız Sayın Demirel’in başkanlığındaki bir hükümet tarafından kurulmuş bulunuyor. Bankanın amacı “Türkiye’nin, süratle ve yurt sathına yaygın sanayileştirilmesidir. Bu maksatla, yurt içinde, yurt dışında çalışmış ve çalışanların tasarruflarını;

a) Ekonomik bir güç halinde birleştirerek kârlılık ve verimlilik anlayışı içinde değerlendirmek,

b) Kalkınma planlarının temel ilkelerine uygun ve yurt sathına yaygın teşebbüslere, özellikle sınai yatırımlara yöneltmektir” şeklinde ifade edilmiştir.

Değerli arkadaşlar, tasarının genel gerekçesinde de “ileri bir hayat seviyesine erişebilmek için, tasarrufların gayri sâfi millî hâsıla içindeki payını artırarak, bu tasarrufların reel ekonomi içine katılmasını sağlamak amacıyla bu düzenleme yapılmıştır” denilmektedir.

1975’ten bugüne bu amaca ulaşamamış olan bu bankanın, bugün, yeni bir statüye kavuşturulması, vatandaş nezdinde, tasarrufçu nezdinde kaybetmiş bulunduğu itibarının ve güveninin tekrar kazandırılması konusunda bir çalışma yapıyoruz. Tabiî, bu arada, değerli vatandaşlarımızın kendi gayretleriyle bu konuyla ilgili olarak yapmış bulundukları çalışmaları da desteklemek hükümetlerimizin bir görevi olmak mecburiyetindedir. Ancak, böyle bir tasarrufun elde edilmesi ve reel ekonomiye katılması için, ülkemizde yaşayan insanların, gayri sâfi millî hâsıladan sosyal denge içerisinde yararlanmaları ve ihtiyaçlarının üzerinde bir gelire sahip olmaları gerekir. Devlet istatistik verilerine göre, Türkiye’de 3 kişilik bir ailenin aylık asgarî giderinin, bugün, artık, 300 000 000 Türk Lirasının üzerinde olduğunu düşünmek ve göz önünde bulundurmak mecburiyetindeyiz. Yıllık itibariyle asgarî ihtiyaç olan gelir, tasarruf hariç, yaklaşık 4 milyar civarındadır, böyle bir gelire ihtiyaç vardır. 1 dolar bugün 465 000 lira civarındadır, yıllık ihtiyaç ise 7 750 dolar civarındadır; yani, 3 kişilik bir ailede, fert başına düşen asgari geçim için ihtiyacı, aylık olarak, 2 600 dolardır.

Bölge farklılıkları göz önüne alındığında, yatırım ve gelir seviyesini yükseltme ihtiyacı içinde olan insanların, bu rakamlarla reel ekonomiye katılmaları mümkün görülmemektedir. Halbuki, tasarının genel gerekçesinde, daha çok kalkınmada öncelikli yörelerdeki insanların ileri bir hayat seviyesine erişebilmeleri amacıyla, kalkınmamıza ivme kazandırması düşünülen Kalkınma Bankasının kuruluş amacının daha başlangıcında, büyük bir eksiklik ve yanlış bir tutumla işe başlamış bulunuyoruz.

Anayasamızın amir hükmü olan 41 inci maddesi, devletin “iktisadî, sosyal ve kültürel kalkınmayı demokratik yollarla gerçekleştirmek, bu maksatla tasarrufların artmasını temin etmek ve yatırımları toplum yararının gerektirdiği önceliklere yöneltmek” görevini tarif ediyor. Bu tariften anlaşılacağı gibi, önce insanımızın gelir seviyesini yükseltmek, sonra da onların tasarruflarına yön vermek gerekiyor. Biraz önce verdiğimiz rakamlardan anlaşılıyor ki, ülkemizde çok önemli bir ekonomik sıkıntı vardır, insanımız asgari geçimini temin edememektedir; dolayısıyla, tasarruf da asgari noktadadır, vatandaş nezdinde yok mesabesindedir. Mümkün olan önemli tasarruflar da, rant kesiminin elindedir. Devlet politikaları olarak da, reel ekonomi değil, rant ekonomisi desteklenmektedir. Biraz sonra ifade edeceğimiz birtakım rakamlardan da anlaşılacağı gibi, tasarrufu yapmak, yeterli sermayeyi temin etmek, görüyorsunuz, devletin üzerine düşmektedir. Bu tespit, bizi, liberal ekonominin tüm dünyaya hâkim olma durumunda olduğu bir günde, bakınız, nasıl, devletçi bir ortama getirdi.

Değerli arkadaşlar, geçtiğimiz günlerde, çok değerli Cumhurbaşkanımız, buradan, fert başına millî gelirin 6 bin dolar seviyesinde olduğunu ifade ettiler; ancak, Devlet İstatistik Enstitüsünden İnternet vasıtasıyla bugün aldığımız rakamlarda -gerçi onlarda henüz daha 6 ncı ayı çıkarmış bulunuyorlar ama- fert başına millî gelirimizin 3 350 dolar civarında olduğu ifade edilmektedir.

Değerli arkadaşlar, 13 sayılı Kanun Hükmünde Kararnameyle, Yüksek Denetleme Kurulu denetimine tabi bulunan banka, KİT mevzuatı, harcırah kanunu ve kamu personeli rejimini düzenleyen mevzuat dışında tutulmuş; personel rejimi, kadro tespiti, sözleşme esaslarının düzenlenmesi, ücret, ikramiye, kâr payı ve prim gibi konuların belirlenmesi hususlarında, yalnızca yönetim kuruluna yetki verilmiştir. O dönemde yetki kargaşası vardır, iktidarda ihtilal hükümeti dediğimiz, Ulusu Hükümeti vardır, böyle bir düzenlemeye gidilmiştir; yani, bankanın içindeki personel rejimi karıştırılmış, ne olduğu karışık hale getirilmek suretiyle, personeli de rahatsız edilmiştir.

11 Nisan 1983 tarihinde yürürlüğe konulan İktisadî Devlet Teşekkülleri ve Kamu İktisadî Kuruluşları Hakkındaki 60 sayılı Kanun Hükmünde Kararnameyle, banka KİT kapsamına alınmıştır. Ancak, 60 sayılı Kanun Hükmünde Kararnameyi değiştirerek kanunlaştıran 19.10.1983 tarih ve 2929 sayılı Kanunla banka KİT dışında bırakılmıştır. Personeli KİT kapsamında, banka KİT kapsamı dışında.

Değerli arkadaşlar, 17.6.1982 tarih ve 2680 sayılı Yetki Kanunu kapsamında çıkarılan 1983 tarih ve 165 sayılı Kanun Hükmünde Kararnameyle bankanın kuruluşuna ilişkin 13 sayılı Kanun Hükmünde Kararname yürürlükten kaldırılmış, bankanın amacına, sermaye piyasasının gelişimine yardımcı olmak ilkesi getirilmiş.

Sermaye yapısı, faaliyet alanları, kâr dağıtımları ve diğer kısımlar yeniden düzenlenmiş, 165 sayılı Kanun Hükmünde Kararnameyle, banka, KİT kapsamı dışında tutulmuş olmakla birlikte, 13 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede yönetim kuruluna verilmiş olan personel rejimi ücret tespiti yetkisiyle Harcırah Kanunu istisnası kaldırılmış, bankada KİT personel rejimi uygulanacağı hükmü getirilmiş. Görüyorsunuz, bir siyasî iktidar geliyor KİT kapsamı dışına alıyor, bir siyasî iktidar geliyor KİT kapsamı içine alıyor.

Yine, 22.6.1988 tarih ve 329 sayılı Kanun Hükmünde Kararname ile bankanın kuruluşunu düzenleyen 165 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede bazı değişiklikler yapılmış. Bu kapsamda bankanın unvanı Türkiye Kalkınma Bankası Anonim Şirketi olarak kısaltılmış, amaç ve faaliyet konuları genişletilmiş, sermaye yapısı değiştirilmiş. 1962 yılında kurulan KİT statüsündeki Türkiye Turizm Bankasının, turizm işletmeleri dışında kalan bankacılık kısmı, Yüksek Planlama Kurulunun 1989 tarihli kararı gereği Kalkınma Bankasına devredilmiş, bu devirden sonra çıkarılan 1990 tarih ve 401 sayılı Kanun Hükmünde Kararnameyle, bankanın amacı, faaliyet konuları ve sermaye yapısı yeniden düzeltilmek suretiyle kuruluş amacının dışına çıkarılmıştır.

Nedir bunlar... Bakınız, tartışma sırasında sorulan sorulara verilen cevaplardan bir bölümünü size okumak istiyorum: “İnşaat etüdü yapmak, projesini yapmak, ihalesi ve inşaat kontrolluğu gibi konularda da müşavirlik hizmetleri sunmak. Bu tesisleri, atık su arıtma tesisleri, elektrifikasyon, telesiyej tesisleri, yat limanı, otel ve otelcilik okulları, yol inşaatları, şehir mobilyası, imar planı çalışmaları, katı çöp imha tesisleri, belediye ve turizm örgütü binaları, sosyal turizm merkezleri, gençlik kampları yatırımlarından oluşmaktadır” diye iştigal konularına bunlar eklenmiş. Burada, bunlar eklendikten sonra ne görüyoruz; bankaya karşı, halk kesiminde -bilhassa yurt dışında çalışan işçiler kesiminde- büyük bir güvensizlik oluşuyor; artık, tasarruf sahibi vatandaşlarımız kendi şirketlerini kendileri kurmak suretiyle, Anadolu’da işçi yoğun yatırım şirketleri gündeme gelmeye başlıyor. Tabiî, ülke içerisindeki birtakım sermaye gruplarının rahatsızlığı da bu noktada gündeme geliyor ve bugün, işçilerimizin emekleriyle kurdukları, işçilerimizin birikimleriyle kurdukları şirketlerin “yeşil sermayeli, pembe sermayeli” diye ayrılmak suretiyle birtakım olumsuz istikamette yaptırımlara maruz kaldığı dönemleri yaşıyoruz.

Değerli arkadaşlar, bu bankanın sermaye yapısındaki bozukluklar sebebiyle, işlemlerinde de birtakım usulsüzlükler ve uygunsuzluklar gündeme geliyor. Bakın, bir dönem geliyor, Türkiye Kalkınma Bankası ile KOSGEB arasında 9 Ocak 1988 tarihi itibariyle imzalanan KOBİ’lerin KOSGEB’e yaptıracakları fizibilite raporu hazırlanması ve kurumsal danışmanlık taleplerinin yerine getirilmesine dair protokol iptal edilmek suretiyle, GAP Bölge Kalkınma İdaresi Başkanlığına yapılacak fizibilite raporlarının hazırlanması, tamamen kurum bünyesi içerisine alınıyor. Peki, ne oluyor? Bakınız, 11 Mart 1999 tarihli gazetelerde “eski genel müdür Baysal hapse mahkûm oldu” şeklinde haberler var. Gerekçesi nedir; yapılan gerekçe nedir? Yolsuzluğun sebebi nedir? Banka uzmanlarının, başvuran firmaların projeleri üzerindeki incelemeleri tamamlanmadan, söz konusu yatırımlara, kredi kullandırma... Yani, projelerin araştırılması, Kalkınma Bankası tarafından yapılacak, incelenecek, bitirilecek; ondan sonra, kredi kullanacaklarını söylemek suretiyle, başvuru müddetini altı aya çıkarıyor ve bankaya o dönemde ödenmiş olan, sermaye olarak kullanılması gereken, büyük miktarda bir parayı, TYT-Banka veya birtakım batık bankalara yatırmak suretiyle, devletin trilyonlarca kaybına, orta ölçekteki, küçük ölçekteki sanayicilerimizin de kredilerden yoksun kalmasına sebep olunuyor. Bakın, statü değişikliklerindeki birtakım sıkıntıların getirdiği neticeler.

Elimizde, bir KOBİ Eylem Planı vardı. Bu KOBİ Eylem Planında, küçük ve orta ölçekteki işletmelerin, bilhassa, GAP Bölgesel Kalkınma Projesi adı altında, DAP Bölgesel Kalkınma Projesi adı altında, Güneydoğu Anadolu’daki ve Doğu Anadolu’daki yatırımların projelendirilmesi, finansmanının temin şekillerinin tespit edilmesi görevleri, bu KOBİ Eylem Planı çerçevesinde KOSGEB’e verilmişti. İşte, KOSGEB’le olan irtibatın feshedilmesinin ardından, bankada, gördüğünüz gibi, çok büyük bir yolsuzluk yaşanıyor.

Değerli arkadaşlar, burada bazı konularda -az da olsa- özellikle Grubumuzun bu yasayı desteklemesinin bir prensibi olacak. Nedir bu prensip: 13 sayılı Kanun Hükmünde Kararnameyle kurulmuş olan bu bankanın aynı özelliklere kavuşturulmasını içeren maddelerde destekçi olacağız; ancak, bunun dışına çıkmasına vesile olan maddelerde ise size yapıcı tenkitlerimizi ileteceğiz. Temenni ediyoruz ki o istikamette düzenlemeler olsun.

Bu arada, birtakım tavsiyelerde de bulunmak istiyoruz. Bankada yeniden özkaynak oluşturulması ve yıllar itibariyle süregelen finansman darboğazının aşılarak malî bünyenin güçlendirilmesi için aşağıda arz edeceğim birtakım tedbirlerin alınması lazım.

Takipteki alacakların kısa sürede geri dönüşünü sağlamak üzere daha etkin çaba gösterilmesi gerekiyor. Şayet bu konuda eksik servisler varsa tamamlanması gerekiyor.

Ödenmemiş sermayenin bir an önce tahsilinin sağlanması gerekiyor. Taahhüt edilmeyen sermaye paylarının ana statü gereği Hazine Müsteşarlığınca da üstlenilmesi gerekiyor. Çünkü artık konu liberal ekonominin dışına çıkmıştır, devletçi bir yaklaşımla ele alınmıştır; dolayısıyla, Hazine Müsteşarlığının bu açıkları gidermesi, bu farkları kapatması gerekiyor.

Banka zararının oluşmasında önemli payı olan kur riskinin üstlenilmesini sağlamak üzere döviz açığının kapatılmasına çalışılması, pariteler arasındaki farklardan dolayı gelişmelerin çok dikkatli bir şekilde izlenerek ve diğer aktif kalemlerde azalan Türk Lirası kaynaklarla döviz satın alınması; görev zararı kabul edilmesi gereken bu kur farklarının Hazine tarafından telafi edilmesi gerekiyor.

Döviz cinsinden kaynakların döviz olarak plase edilmesi ve banka kaynaklarının kısa vadeli plasmanlarda değerlendirilmesi, banka teminat mektubu garantisinde kredi verme uygulamasının sürdürülmesi, kredilendirmede istihbarat ve firma seçimine çok özen gösterilmesi gerekiyor. Banka fonlarının yönetiminde risk unsuru yüksek spekülatif işlemlerden kaçınılarak getiri yanında teminat unsurunun da önplanda tutulması gerekli görülmelidir.

Banka, yurtdışı piyasalardan sağladığı yüksek maliyetli döviz cinsinden kaynakları kredi şeklinde plase edemeyerek malî plasmanlarda veya çeşitli bankalarda depo mevduat olarak değerlendirmeye çalışmış, getiri ve risk dengesini oluşturamayarak bu işlemlerden de büyük ölçülerde zarar görmüştür.

BAŞKAN – Sayın Karapaşaoğlu, 1 dakika eksüre veriyorum; lütfen toparlayınız efendim.

MEHMET ALTAN KARAPAŞAOĞLU (Devamla) – Peki efendim.

Değerli arkadaşlar, bu konuyla ilgili söylenecek bazı şeyleri maddeler görüşülürken de söyleriz; ama, ben, size birkaç rakam daha vermek istiyorum. Şu anda 700 civarında firmayla ilişkisi bulunan bu bankanın 244 firmayla sıkıntısı vardır.

Bu bankanın açıkları vardır. Biraz önce burada et konusu konuşuldu ve Van-Et diye bir firmadan bahsedildi ve kaçak et getirdiği söylendi. Firmalar o kadar zor durumda kalıyorlar ki, demek ki, birtakım olumsuz işlemlere girebiliyorlar; çünkü, bu bankadan kaynak almış ve zor durumda olan bu firmaların başında Kâmiloğlu firması, arkasından da Van-Et geliyor.

Değerli arkadaşlar, diğer konuları maddeler görüşülürken söyleyeceğiz inşallah ve sermaye yapısı ve zararlarıyla ilgili konular hakkında başka bilgiler vereceğiz.

Bu tasarıyı elbette destekleyeceğiz, ama yapısını düzeltmek suretiyle. Çıkacak yasanın hayırlara vesile olmasını diliyorum.

Saygılarımı sunuyorum. (FP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederiz Sayın Karapaşaoğlu.

Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına, İzmir milletvekili Sayın Oktay Vural; buyurun efendim.

Süreniz 20 dakika.

MHP GRUBU ADINA OKTAY VURAL (İzmir) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 155 sıra sayılı 27.11.1975 Tarihli ve 13 sayılı Devlet Sanayi ve İşçi Yatırım Bankası Kuruluşuna Dair Kanun Hükmünde Kararname, 14.11.1983 Tarihli ve 165 sayılı Devlet Sanayi ve İşçi Yatırım Bankası Anonim Şirketinin Kuruluşu Hakkında Kanun Hükmünde Kararname, 15.7.1988 Tarihli ve 329 sayılı Devlet Sanayi İşçi Yatırım Bankası Anonim Şirketinin Kuruluşu Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamenin Bazı Maddelerinin Değiştirilmesine Dair Kanun Hükmünde Kararname ile 12.2.1990 Tarihli ve 401 sayılı Türkiye Kalkınma Bankası Anonim Şirketinin Kuruluşu Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamenin Bazı Maddelerinin Değiştirilmesi Hakkında Kanun Hükmünde Kararname ve Devlet Sanayi ve İşçi Yatırım Bankası Anonim Şirketinin Kuruluşu Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ve Plan ve Bütçe Komisyonu raporu hakkında Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına görüşlerimizi belirtmek üzere söz almış bulunmaktayım. Bu vesileyle, 21 inci dönem Meclisinin bugüne kadar olduğu gibi bundan sonra da yeni yasama yılında, ülkemiz ve milletimiz lehine uzlaşma, diyalog, hoşgörü anlayışı içerisinde hayırlı çalışmalarının devamı dileğiyle Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.

Sayın milletvekilleri, kurumlar, özellikle kamu kurumları, yapılarını ve misyonlarını günün şartlarına göre değiştirmeleri gerekmektedir. Çağımız âdeta bir değişim çağı olarak algılanmaktadır. Gerek teknolojideki gerekse yönetim sistemlerindeki değişimler, daha iyi ve daha etkin bir hizmet ve üretim gerçekleştirme amacına yöneliktir. Bu değişimler, hem kurum içini, hem de kurumun yaşadığı çevreyi etkilemektedir. Kurumlar, eğer bu değişime zamanında cevap veremezlerse, bunu gerçekleştiremezlerse, fonksiyonlarını da tabiatıyla yitirmiş olacaklardır. Kurumlar, bünyelerindeki aksaklıkları düzeltmek ve hastalıkları tedavi etmek için zaman harcamanın yanında, ileriyi öngörücü ve aksaklıkları önleyici tedbirleri de almalıdırlar. Kamu kurumlarının bu anlayış içerisinde yeniden yapılanması kaçınılmaz hale gelmiştir.

Bu cümleden olmak üzere, Türkiye Kalkınma Bankası hakkında kanun tasarısı, Yüce Meclisin gündemine 57 nci Hükümetimizin teklifiyle gelmiş bulunmaktadır. Böyle olmakla beraber, bu hukukî düzenlemenin, aslında değişime cevap vermek için daha önceden yapılmış olması gerektiği açıktır. Maalesef, değişiklik ihtiyaçlarını zamanında gerçekleştirmek hususunda etkin olamadığımız da bir vakıa teşkil etmiştir. Zannederim, 21 inci Dönem Meclisi, çalışma temposuyla, ihityaç duyulan değişiklikleri zamanında gerçekleştirme misyonunu devam ettirerek, bu kanaati silecektir.

Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; Türkiye Kalkınma Bankası AŞ, “Devlet Sanayi ve İşçi Yatırım Bankası AŞ” unvanıyla 17 Nisan 1975 tarih ve 1877 sayılı Yetki Kanununa dayalı olarak 11 Kasım 1975 tarih ve 13 sayılı Kanun Hükmünde Kararnameyle kurulmuştur. Süreç içerisinde 11 Nisan 1983 tarih ve 60 sayılı İktisadî Devlet Teşekkülleri ve Kamu İktisadî Teşebbüsleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararname kapsamı içine alınan Türkiye Kalkınma Bankasının statüsü, bahsekonu kararnamenin geçici 6/2 maddesi gereğince bugün de ana çatısını korumakta olan 4 Kasım 1983 tarih ve 165 sayılı Kanun Hükmünde Kararnameyle belirlenmiştir.

1983’te yürürlüğe giren 2929 sayılı Kanunun 63 üncü maddesiyle banka, kamu iktisadî teşekkülü kapsamından çıkarılmış ve böylece, bankanın yapısına ilişkin olarak, 165 sayılı Kanun Hükmünde Kararname ile 2929 sayılı Kanun arasında farklılık oluşmuştur. Bu farklılığın azaltılabilmesi ve bankanın güncel ihtiyaçlara cevap verebilmesini teminen, 22.6.1988 tarih ve 329 sayılı, 2.1.1990 tarih ve 401 ve 165 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamelerle bazı değişiklikler yapılmıştır.

Bu değişikliklerin içerisinde en önemlisi 329 sayılı Kanun Hükmünde Kararnameyle, banka unvanının, hizmet yelpazesinde cumhuriyet hükümetlerinin verdiği yeni görevlerle ilgili gelişmelerin ortaya çıkardığı ihtiyaçlara paralel olarak, “Türkiye Kalkınma Bankası AŞ” şeklinde değiştirilmesidir; ancak, bu değişikliğe rağmen, 165 sayılı Kanun Hükmünde Kararname başlığındaki “Devlet Sanayi ve İşçi Yatırım Bankası Anonim Şirketi” unvanının şimdiye kadar değiştirilmemiş olması, başlığın, “Türkiye Kalkınma Bankası Anonim Şirketinin Kuruluşu Hakkında Kanun Hükmünde Kararname” olarak değiştirilmesini zorunlu kılmıştır.

20.1.1989 tarihli ve 89-2 sayılı YPK kararıyla, Türkiye Cumhuriyeti Turizm Bankasının, Türkiye Kalkınma Bankasına, tüm aktif ve pasifleriyle birlikte devri sonucunda, banka, sanayi sektörü yanında, turizm sektörünü de destekleyen bir yapıya kavuşturulmuştur.

Yukarıda ifade ettiğim hukukî aşamalara göre, faaliyetlerini sürdürmekte olan bankanın amacı, Türkiye’nin kalkınması için anonim şirket statüsündeki teşebbüslere kârlılık ve verimlilik anlayışı içinde kredi vermek, iştirak etmek suretiyle finansman ve işletme desteği sağlamak, yurtiçi ve yurtdışı tasarrufları kalkınmaya dönük yatırımlara yöneltmek, sermaye piyasasının gelişmesine katkıda bulunmak, yurtiçi, yurtdışı ve uluslararası ortak yatırımlar finanse etmek ve her türlü kalkınma ve yatırım bankacılığı işlemlerini yapmaktır şeklinde tanımlanmıştır.

Bankanın üstlendiği bu görevleri yerine getirmek için ihtiyaç duyduğu kaynağın temin edilebilmesi amacıyla, nominal sermaye tutarı, Bakanlar Kurulu kararlarıyla önceki sermayeler tam olarak ödenmeksizin artırılmış ve artırılan tutarlar, payı ölçüsünde Hazinece bankaya aktarılmıştır; ancak, bankanın 1990 yılında halka açık şirket niteliği kazanması sebebiyle, gerçekleştirdiği sermaye artırımlarının Sermaye Piyasası Kurulu kaydına alınması gerekmekte olup, Sermaye Piyasası Kanununun 7 inci maddesinde yer alan nominal sermayenin, tam ve nakden ödenmeksizin artırılamayacağı hükmü uyarınca, banka, sermaye artırım işlemlerini tamamlayamamaktadır.

Bu durumda, mevzuat açısından sermaye artırım yolu tıkanmış olan ve Hazine Müsteşarlığı tarafından sermaye dışında başka bir yolla kaynak aktarılması mümkün bulunmayan bankanın, sermaye taahhüdünü yerine getiren tek ortağı Hazine Müsteşarlığı tarafından, sermaye artırım yoluyla desteklenmesi imkânı da kalmamıştır.

Görüşülmekte olan kanun tasarısıyla, 165 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede yapılan değişiklikler sonucunda, Sermaye Piyasası Kanununun 12 nci maddesinde düzenlenen ve sermaye artırımlarında satılamayan payların iptali sistemini öngören kayıtlı sermaye sistemine geçilecek, bankanın ödenmiş sermayesinin çıkarılmış sermaye olarak ve maddede belirlenen miktarın ise tavan sermaye olarak kabul edilmesi sağlanacak, ayrıca, daha önce çıkarılmış, ancak ödenmemiş paylara ilişkin olarak ise mevcut ortaklara rüçhan hakkının kullanılmasının teklif edilmesi ve bu hakkın kullanılmaması durumunda, kalan payların iptal edilerek, banka sermayesinin tek tür hisseden oluşması sağlanacaktır.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bilindiği üzere, Türkiye Kalkınma Bankası, alanında tek kamusal bir kalkınma ve yatırım bankası olarak kalkınma bankacılığı misyonu çerçevesinde, öncelikle geri kalmış yörelere dönük, iktisadî dengesizliğin azaltılması faaliyetlerindeki kamu fonlarının tahsisinde etkinliğin sağlanmasına yönelik çabalarda küçümsenemeyecek görevler üstlenmiştir.

Bu çerçevede, Türkiye Kalkınma Bankası, geçmiş dönemlerdeki birikimi ve pratiğine paralel olarak, mevcut görevlerinin yanı sıra, 56 ncı cumhuriyet hükümeti tarafından, 5 Mart 1999 tarihinde, yarım kalmış işletme sermayesi yetersizliği nedeniyle işletmeye geçememiş veya kısmen işletmeye geçmiş yatırımların ekonomiye kazandırılmasına dair Bakanlar Kurulu kararı gereğince, yaklaşık iki yıl sürecek ve 26 il kapsamındaki yarım kalmış yatırımların ekonomiye yeniden kazandırılması çerçevesinde, 1999 yılında 10 trilyon, 2000 yılında da yeniden değerleme artış katsayısıyla artırılmak üzere 20 trilyona yakın finansman desteği aktarma görevi üstlenmiş bulunmaktadır.

Bu yapısıyla, Türkiye Kalkınma Bankası, kamusal bir kalkınma ve yatırım bankası olarak, kalkınma bankacılığı misyonu çerçevesinde, geri kalmış yörelere dönük iktisadî desteklerin temini konusundaki bu görevleri yürütmek üzere görevlendirilmesine rağmen, kuruluşundan bu yana, iktisadî büyüme çabalarına öncelikle sanayi, daha sonra turizm, eğitim ve sağlık sektörlerindeki özel kesim işletmelerine finansman desteği sağlayarak kamu kurum ve kuruluşlarına ihtiyaç hissedilmesi halinde müşavirlik hizmetleri vererek destek olacak olan Türkiye Kalkınma Bankasının sermaye ve ortaklık yapısı, bütün bu üstlenilen görevleri yerine getiremeyecek derecede bir açmazın içine sürüklenmiş bulunmaktadır. Bu sebeple, gerek sermaye yapısındaki sorunların giderilmesi gerekse bankanın hukukî dayanağını oluşturan kanun hükmündeki kararnamenin, Türk Ticaret Kanununa ve Sermaye Piyasası Kanununa aykırı bazı maddelerinin değiştirilmesiyle, bankanın, daha çağdaş, sanayi ve turizm kesimine daha fazla hizmet eder hale getirilmiş olması sağlanabilecektir.

Bununla birlikte, tasarıyla, 75 trilyon lira olarak belirlenmiş sermayesiyle, bankanın, gerek kanunun 3 üncü maddesinde sayılan hizmetleri gerekse 1988 yılı ortalarında başlayan ve özellikle içinde bulunduğumuz 1999 yılı içinde, ülkemizi fazlasıyla etkileyen global ekonomik krizden ve üstüne üstlük, sanayinin ve ekonominin yüzde 35-40’lık kesimini bünyesinde barındıran Marmara Bölgesinde 17 Ağustos 1999 tarihinde meydana gelen, önemli ölçüde can ve mal kaybına sebep olan elim depremden had safhada etkilenen sanayi ve turizm sektörünün yurtdışındaki rakipleriyle rekabet düzeylerinin artırılmasına yönelik etkili ve verimli hizmetleri sunabileceğini beklemek çok zor olur kanaatindeyim.

Değerli milletvekilleri, kalkınmış ülkelerin kalkınma seyirlerine baktığımızda, ekonomik kalkınmışlığın lokomotifliğini KOBİ’lerin, yani küçük ve orta boy işletmelerin yaptığını görmekteyiz; Amerika Birleşik Devletleri böyle kalkınmıştır, Japonya, Almanya ve Asya kaplanları böyle kalkınmıştır. Özellikle 1960’larda kişi başına düşen millî gelir miktarı bizden daha geri durumda olan Güney Kore, KOBİ’lerle kalkınmış ve bugün bu ülkenin kişi başına düşen millî geliri, ülkemizin kat be kat üzerine çıkmış bulunmaktadır. Ülkemizde de, özellikle sanayi sektörünün yüzde 99,5’ini, aynı şekilde istihdamın yüzde 61’ini oluşturan KOBİ’lerimizin, ülke ekonomisi içindeki yeri ve işlevi son derece önemlidir. Kalkınmış olan diğer ülkelerde olduğu gibi, ülkemizde de kalkınma, KOBİ’ler eliyle olacaktır. KOBİ’lerimizi, eğitim, danışmanlık, çağdaş üretim, yönetim ve pazarlama yöntem ve teknikleriyle desteklediğimiz, teçhiz ettiğimiz takdirde, ülkemizin de kısa bir süre sonra, çağdaş ve zengin ülkeler sınıfında hak ettiği yeri almaması için hiçbir sebep göremiyorum.

Ülkemizin jeopolitik, bölgesel, kültürel ve ekonomik faktörlerindeki çeşitlilikler sebebiyle, bölgesel ve sektörel farklılıklar gösteren ve aynı nitelikte farklı sorunları bulunan KOBİ’lerimizin yoğunluklu ortak sorunları eğitim ve danışmanlık, üretimden kaynaklanan sorunlar, yönetimden kaynaklanan sorunlar, pazarlama ve finansman sorunlarıdır. Ancak, bunlardan en önemlisi olan finansman sorunu yıllardır halledilebilmiş değildir. KOBİ’lerimiz, gerek yatırım gerekse işletme aşamasında sürekli finansman darboğazıyla karşı karşıyadır. KOBİ’lere finansman desteği sağlayan kuruluşlardan özel banka ve finans kurumlarının kredi faizlerinin yüksekliği, KOBİ’leri bunların yanına bile yaklaştırmamaktadır. Bu kuruluşlardan kredi alan işletmelerse, ya çok zor durumda kalmakta, kimi zaman iflaslar kimi zaman da şirket el değiştirmeleri gündeme gelmektedir.

KOBİ’lere kredi desteği sağlayan kamu kuruluşlarından biri Halk Bankası, diğeriyse Türkiye Kalkınma Bankasıdır. Halk Bankası, esnaf ve sanatkârın, KOBİ’lerin bankası olarak bilinse de, bugüne kadar kredi formalitelerindeki fazlalığın uzun zaman alışı nedeniyle, KOBİ’lerimiz, Halk Bankası kaynaklarından yeterince yararlanamamaktadır.

Türkiye Kalkınma Bankasına baktığımızdaysa, az önce vurguladığım gibi, 75 trilyonluk sermayesiyle bankamız ne yapabilecektir; kuruluş gayelerinden hangilerini gerçekleştirebileceği de tartışılır.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; daha önce değindiğim nedenlerle sermaye artırım yolu tıkanmış ve ülkemizin genel anlamdaki finansman sorunları nedeniyle sermaye dışında başka bir yolla kaynak aktarılması oldukça zor olan bankanın, sermaye taahhüdünü yerine getiren tek ortağı Hazine Müsteşarlığınca da sermaye artırımı yoluyla desteklenmesi imkânı kalmamıştır. Türkiye Kalkınma Bankasının Hazine garantörlüğündeki dışborçlarının geri ödenmesinde ağırlıklı olarak kendi kaynaklarının yanı sıra yeni sermaye girişlerini de kullandığı ve verilen yeni görevleri birlikte değerlendirildiğinde, bankanın öncelikli sorunlarından birinin de kaynak ihtiyacı olduğu tartışmasız bir gerçek olarak ortaya çıkmaktadır. Dolayısıyla, gerçekleştirilen sermaye artırımlarında satılamayan payların iptali sistemini öngören ve Sermaye Piyasası Kanununun 12 nci maddesinde düzenlenmiş bulunan kayıtlı sermaye sistemine geçilmesi ve bu amaçla, kanun hükmünde kararnamenin ilgili maddelerini değiştirme ve buna paralel ödenmiş sermayesinin çıkarılmış sermaye olarak kabul edilmesini, daha önceki sermaye artırımlarında rüçhan hakkı çağrısı yapılamayan ortaklara rüçhan hakkı kullanımı teklif edilmesini ve bunun kullanılmaması halinde, Sermaye Piyasası Kanunu hükümleri uyarınca iptal edilmesini, banka sermayesini düzenleyen 6 ncı madde yanında bununla ilişkili kâr dağıtımını düzenleyen 18 inci maddenin de Türk Ticaret Kanunu ve Sermaye Piyasası Kanunu hükümlerine tam uyumu sağlamak için yeniden düzenlenmesini ve Türkiye Kalkınma Bankasının çeşitli kanun hükmünde kararnamelerle düzenlenmiş kimi maddelerinin değiştirilmesi ve yine Bankalar Kanununda yaptığımız değişikliklere uyarlamak suretiyle mevzuatta tekdüzeliğin sağlanmasını içeren kanun tasarısının kabulüyle, kuruluşundan günümüze faaliyetlerini kanun hükmünde kararnamelerle sürdüren rkiye Kalkınma Bankasının kangrene dönüşmüş olan sorunlarının önemli bir bölümünü çözüme kavuşturma imkânı bulunabilecektir.

Bu vesileyle, yolsuzluk ve yozlaşma tartışmaları içinde bulunmuş olan kamu bankalarının özelleştirilmesi çabalarına hız kazandırılması gereğini ifade eder, Milliyetçi Hareket Partisi Grubu ve şahsım adına Yüce Heyetinize saygılar sunarım. (Alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederiz Sayın Vural.

Anavatan Partisi Grubu adına, İstanbul Milletvekili Nesrin Nas; buyurun.

Süreniz 20 dakika efendim.

ANAP GRUBU ADINA NESRİN NAS (İstanbul) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; görüşülmekte olan Türkiye Kalkınma Bankası kanun tasarısına ilişkin Anavatan Partisi Grubu adına görüşlerimi bildirmek üzere yüksek huzurlarınızda bulunuyorum; bu vesileyle, Yüce Meclisimizi saygıyla selamlıyor ve yeni çalışma döneminin ülkemiz ve insanımız için başarılı ve hayırlı olmasını temenni ediyorum.

Türkiye Kalkınma Bankası, Devlet Sanayi ve İşçi Yatırım Bankası, kısaca DESİYAB unvanı ile 1975 tarih ve 1877 sayılı yetki kanununa dayalı olarak 11.11.1975 tarih ve 13 sayılı Kanun Hükmünde Kararnameyle kurulmuştur.

Bildiğiniz gibi, süreç içerisinde 1983 tarih ve 60 sayılı İktisadî Devlet Teşekkülleri ve Kamu İktisadî Teşekkülleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararname kapsamı içine alınan Türkiye Kalkınma Bankasının statüsü 165 sayılı Kanun Hükmünde Kararnameyle belirlenmiştir.

19.10.1983 tarihinde yürürlüğe giren 2929 sayılı Kanunun 63 üncü maddesiyle, banka, kamu iktisadî teşekkülü kapsamından çıkarılmış ve böylece bankanın yapısına ilişkin 165 sayılı Kanun Hükmünde Kararnameyle 2929 sayılı Kanun arasında bir farklılık oluşmuştur. Bu farklılığın azaltılabilmesi ve bankanın güncel ihtiyaçlara cevap verebilmesini teminen, 329 ve 401 sayılı Kanun Hükmünde Kararnameler ile 165 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede bazı değişiklikler yapılmıştır.

Bu değişiklikler içerisinde en önemlisi, 329 sayılı Kanun Hükmünde Kararnameyle, banka unvanının, hizmet yelpazesinde, cumhuriyet hükümetlerinin verdiği yeni görevlerle ilgili gelişmelerin ortaya çıkardığı ihtiyaçlara paralel olarak, Türkiye Kalkınma Bankası Anonim Şirketi şeklinde değiştirilmesidir; ancak, bu değişikliğe rağmen, 165 sayılı Kanun Hükmünde Kararname başlığındaki Devlet Sanayi ve İşçi Yatırım Bankası Anonim Şirketi unvanının şimdiye kadar değiştirilememiş olması, başlığın, Türkiye Kalkınma Bankası Anonim Şirketinin Kuruluşu Hakkında Kanun Hükmünde Kararname olarak değiştirilmesini zorunlu kılmıştır.

1989 tarihli ve 89/T-2 sayılı Yüksek Planlama Kurulu kararıyla Türkiye Cumhuriyeti Turizm Bankasının, Türkiye Kalkınma Bankasına, tüm aktif ve pasifleriyle birlikte devri sonucunda, banka, sanayi sektörü yanında turizm sektörünü de destekleyen bir yapıya kavuşturulmuştur.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bilindiği gibi ekonomik gelişmişlik düzeyini ölçmenin çok değişik ölçüleri vardır; kişi başına düşen millî gelir bunlardan en önemlisidir. Kişi başına düşen millî gelir, dolar bazında, 25 yıl önceye göre 8 kat daha fazladır. Bu düzeyde bir artış, önemli bir sıçramayı temsil etmemektedir; çünkü, birçok ülke, gelirini 25 yıl önceye göre 8 kattan daha fazla artırmıştır. Son 25 yıl içinde ekonomideki büyüme OECD ortalamasının üzerinde bir oranla artmış; ancak, Türkiye’nin nüfus artış hızındaki yükseklik nedeniyle, kişi başına gelirdeki artış hızı OECD ortalamasına yakın gerçekleşmiştir. Mevcut durum itibariyle Türkiye’de kişi başına gelir, OECD ülkelerinin ortalamasının yüzde 30’u kadardır ve bu ülkeler içinde geliri maalesef en düşük olan ülkedir.

25 yıl gibi uzun bir süreyi değerlendirdiğimizde, Türkiye’nin diğer ülkelere göre gelir düzeyi daha fazla artmamıştır; ancak, daha önce fakir olan bazı ülkelerin gelir sıralamasında çok ileri gittiği görülmektedir. Bazı ülkelerin sıralamada yerlerinin değişmesi, diğer bir deyişle fakirlikten kurtulup zengin olmaları, şu anda fakir olan ülkelerin bu durumlarının bir nesnel zorunluluk değil, değiştirilebilir bir şey olduğunu göstermektedir. Diğer bir deyişle, fakirlik değiştirilebilir. İşte, bu çerçevede Kalkınma Bankasının önemi ortaya çıkmaktadır.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bilindiği üzere, Türkiye Kalkınma Bankası, alanında tek kamusal bir kalkınma ve yatırım bankası olarak kalkınma bankacılığı misyonu çerçevesinde, öncelikle geri kalmış yörelere dönük, iktisadî dengesizliğin azaltılması ve biraz önce vurguladığımız gibi, değiştirilebilir fakirliğin değiştirilebilmesi ve rekabetçi girişimciliğin geliştirilmesi faaliyetlerindeki kamu fonlarının tahsisinde etkinliğin sağlanmasına yönelik çabalarda, şimdiye kadar, küçümsenemeyecek görevler üstlenmiştir.

Bu bağlamda, Türkiye Kalkınma Bankası geçmiş dönemlerdeki birikimi ve pratiğine paralel olarak, mevcut görevleri yanı sıra, 1999 yılında hazırlanan 12477 sayılı Yarım Kalmış İşletme Sermayesi Yetersizliği Nedeniyle İşletmeye Geçememiş veya Kısmen İşletmeye Geçmiş Yatırımların Ekonomiye Kazandırılmasına Dair Bakanlar Kurulu Kararı çerçevesinde yaklaşık iki yıl sürecek ve 26 il kapsamındaki yarım kalmış yatırımların ekonomiye yeniden kazandırılması kararıyla 1999 yılında 10 trilyon, 2000 yılında da yeniden değerleme değer artış katsayısıyla artırılmak üzere 20 trilyon liraya yakın finansman desteği aktarma görevini de üstlenmiş bulunacaktır. Ancak, kuruluşundan bu yana, ülkemizin iktisadî büyüme çabalarına, başta sanayi olmak üzere turizm, eğitim ve sağlık sektörlerindeki özel kesim işletmelerine finansman desteği sağlayarak ve kamu kurum ve kuruluşlarına ihtiyaç hissedilmesi halinde müşavirlik hizmetleri vererek destek olan Türkiye Kalkınma Bankasının sermaye ve ortaklık yapısında yaşanan ve her geçen gün giderek ağırlaşan sorunlar, maalesef, bir açmaza dönüşmüştür.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bilindiği üzere, Türkiye Kalkınma Bankası, kuruluşuna ilişkin 165 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede hüküm bulunmayan konularda özel hukuk hükümlerine tabi ve halen, esas sermaye sisteminde yer alan bir anonim şirkettir.

Bankanın kuruluşuna ilişkin 165 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin 6 ncı maddesinin beşinci fıkrasında, sermayesinin, genel kurul kararı üzerine Bakanlar Kurulunca artırılabileceği; altıncı fıkrasında ise, sermaye artırım işlemlerinin ayrıca tescil ve ilana tabi olmadığı hükme bağlanmış ve bu hükümler çerçevesinde, Bakanlar Kurulu kararlarıyla, önceki sermayeler tam olarak ödenmeksizin sermaye artırım kararları alınmıştır.

Bu çerçevede, bankanın, ağustos 1999 itibariyle esas sermayesi 50 trilyon lira olup, ödenmiş sermayesi 29,6 trilyon lira, ödenmemiş sermayesi de 20,4 trilyon lira şeklindedir. (A) grubu hissedar sıfatıyla en büyük ortak durumunda bulunan Hazine Müşteşarlığı, kendi payını tamamen ödemiştir; ancak, (B) ve (C) grubu payların büyük bir kısmı taahhüt edilmemiş olup, bu durum, bankanın 50 trilyon lira olan esas sermayesinin 20,4 trilyon liralık kısmının ödenmemesine yol açmıştır. Bununla birlikte (B) ve (C) grubu hisse senetlerinin satılması, mevcut durum itibariyle, hem mevzuat hem de pratik açıdan mümkün görünmemektedir.

Değerli milletvekilleri, bankanın, 1990 yılında halka açık şirket niteliği kazanması nedeniyle, o tarihten bugüne kadar gerçekleştirdiği sermaye artırımlarının, Sermaye Piyasası Kurulunca kurul kaydına alınması gerekmekte; bu durum ise, gerek Sermaye Piyasası Kanununun 7 nci maddesine gerekse de Türk Ticaret Kanununun 394 üncü maddesine aykırılık arz etmektedir. Bunun doğal sonucu olarak da, banka, sermaye artırım işlemlerini tamamlayamamaktadır.

Yukarıda değindiğim nedenlerle, sermaye artırım yolu tıkanmış ve ülkemizin genel anlamdaki finansman sorunları nedeniyle de sermaye dışında başka bir yolla kaynak aktarılması oldukça zor olan bankanın, sermaye taahhüdünü yerine getiren tek ortağı Hazine Müsteşarlığınca da sermaye artırım yoluyla desteklenmesi imkânı ortadan kalkmıştır. Türkiye Kalkınma Bankasının, Hazine garantörlüğündeki dışborçlarının geri ödenmesinde ağırlıklı olarak kendi kaynakları yanı sıra yeni sermaye girişlerini de kullandığı ve verilen yeni görevleriyle birlikte değerlendirildiğinde, bankanın öncelikli sorunlarından birinin kaynak ihtiyacı olduğu tartışmasız bir biçimde ortaya çıkmaktadır. Dolayısıyla, gerçekleştirilen sermaye artırımlarında satılamayan payların iptali sistemini öngören ve Sermaye Piyasası Kanununun 12 nci maddesinde düzenlenmiş bulunan kayıtlı sermaye sistemine geçilmesi ve bu amaçla, kanun hükmünde kararnamenin ilgili maddelerini değiştirme ve buna paralel ödenmiş sermayesinin çıkarılmış sermaye olarak kabul edilmesini, daha önceki sermaye artırımlarında rüçhan hakkı çağrısı yapılamayan ortaklara rüçhan hakkı kullanımının teklif edilmesini ve bu hakkın kullanılmaması halinde kalan payların Sermaye Piyasası Kanunu hükümlerince iptal edilmesini; banka sermayesini düzenleyen 6 ncı madde yanında, bununla ilişkili kâr dağıtımını düzenleyen 18 inci maddenin de Türk Ticaret Kanunu ve Sermaye Piyasası Kanunu hükümlerine tam uyumunu sağlamak için yeniden düzenlenmesini ve Türkiye Kalkınma Bankasının kanun hükmünde kararnameyle düzenlenmiş kimi maddelerinin, 18 Haziran 1999 tarih ve 4389 sayılı Bankalar Kanununa uyarlamak suretiyle, mevzuatta tekdüzeliğin sağlanmasını içeren kanun tasarısının kabulüyle, kuruluşundan günümüze faaliyetlerini kanun hükmünde kararnamelerle sürdüren Türkiye Kalkınma Bankasının kangrene dönüşmüş bulunan sorunlarının önemli bir bölümünün çözüme kavuşturulması mümkün olacaktır.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri, bu vesileyle Türkiye Kalkınma Bankasının, özellikle 55 inci Hükümet dönemindeki, üzerindeki ağır malî yükleri atmış, yönetim zaafına son vermiş, dolayısıyla kötü imajı onararak, gerçek kalkınma bankacılığı hüviyetine bürünmüş olduğunu da bir kez belirtmek isterim.

Bu dönemde, donuk kredi riski yüzde 33’ten yüzde 0’a indirilmiştir, ki, bu oran, Dünya Kalkınma Bankası ortalamasında, genelinde yüzde 1,8’dir. Ayrıca, bu vesileyle, bu başarıda katkısı olan ve bir ekonominin kalkınmasında en önemli malî ayaklardan biri olan Türkiye Kalkınma Bankasını yeniden ülkemize kazandırdıkları için dönemin siyasî sorumluları ve banka çalışanlarına da Grubum adına şükranlarımı arz etmek isterim.

Yine bu vesileyle, bankanın bilançosuna ilişkin bazı bilgileri de dikkatlerinize sunmak isterim.

Banka, 1998 yılının ilk iki ayından bugüne kadar en yüklü dışborç geri ödemesi olan toplam 26,5 milyar Japon Yeni tutarındaki dışborcunu ödemiştir. Bu ödemelerde, tabiî ki, Hazine Müsteşarlığının da katkısı büyüktür. Bankanın, 1997 yılı haziran sonunda altı aylık dönem zararı 5,1 trilyon lira iken, 1998 yılı haziran sonunda dönem zararı 778 milyar lira seviyesine indirilmiştir. Benzer şekilde aynı dönemde net kambiyo zararı 5,8 trilyon lira seviyesinden, mevcut döviz risklerini koruyarak veya artırmak suretiyle daha fazla kâr ya da zarar etme imkânlarını esas alan politikaların izlenmesi yerine, spekülatif olmayan bir döviz riski ve yönetimi politikası benimsenerek döviz riskleri hızla minimize edilmiş ve 1,3 trilyon liraya düşürülmüştür.

Nitekim, bankanın üstlendiği döviz riskinin boyutunu gösteren kur rasyosu da, 1997 yılı haziran sonunda yüzde 73 iken, 1998 yılı haziran ayında yüzde 96’ya yükseltilmiştir.

Bankanın zarar etmesinin temel sebeplerinden biri olan döviz açığı, alınan önlemler ve izlenen risk yönetimi politikaları sonucunda, Haziran 1997’deki 107 milyon dolarlık seviyesinden, Haziran 1998 sonu itibariyle 13,8 milyon dolara düşürülmüştür.

Bankanın bozulan malî yapısını düzeltmek amacıyla, üzerinde durduğumuz bir diğer konu ise, biraz önce oranlarını verdiğim donuk kredilerin çözümlenmesine yönelik izlenen politikalardır. Bu kapsamda, kanunî takipteki firmaların önemli bir kısmından takipteki alacakların tahsili yönünde önemli kazanımlar elde edilmiştir.

Sözlerimi bitirirken, tekrar hatırlatmak isterim ki, Anavatan Partisi, öncelikle, 18 Nisan 1998 seçimleri öncesinde de, Türkiye Kalkınma Bankasının, ülkemizin kalkınma çabalarına verdiği önemli destekleri hatırlayan ve bu çabaların artarak sürdürülmesine yardımcı olmak amacıyla, seçim bildirgesine, yani Türkiye Sözleşmesine “Ekonomi” başlığı altında, adını zikrederek koyan ve sermayesini güçlendireceğini taahhüt eden tek siyasî partidir.

Bu bağlamda, üzerinde görüştüğümüz tasarının kanunlaşmasıyla önemli bir adım attığımıza olan inancımı belirterek, hepinizi Grubum ve şahsım adına saygıyla selamlıyorum. (Alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederiz Sayın Nas.

Demokratik Sol Parti Grubu adına, Uşak Milletvekili Sayın Hasan Özgöbek; buyurun. (DSP sıralarından alkışlar)

Süreniz 20 dakika efendim.

DSP GRUBU ADINA HASAN ÖZGÖBEK (Uşak) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Türkiye Kalkınma Bankası Anonim Şirketinin kuruluşu hakkında kanun tasarısı üzerinde, Demokratik Sol Parti Grubu adına söz almış bulunuyorum; bu vesileyle, Yüce Meclisi Grubum ve şahsım adına en derin saygılarımla selamlıyorum.

Sayın milletvekilleri, görüşmekte olduğumuz yasa tasarısının, kanun hükmünde kararnamelerden oluşan çok eski bir geçmişi vardır. 1970’li yıllarda Türkiye’nin hızlı ve yurt sathına yaygın sanayileşme sürecinde, ekonomik kalkınmada etkin bir araç olarak kabul edilen, vatandaşlarımızın, özellikle yurt dışında çalışan işçilerimizin tasarruflarıyla kurulan işçi şirketleri hızla artmaya başlamıştır. Dünyada “Türk modeli” olarak anılan bu şirketlerin yönlendirilmesi ve desteklenmesi gereksinimi sonucu, 17.4.1975 tarih ve 877 sayılı Kanunla, Bakanlar Kuruluna verilen yetkiye dayanılarak, 11.11.1975 tarih ve 13 sayılı Kanun Hükmünde Kararnameyle, Devlet Sanayi ve İşçi Yatırım Bankası kurulmuştur.

Kısaca DESİYAB olarak adlandırılan bankanın kuruluş yasası, 14.11.1983’te, bankanın görev ve yetkilerine açıklık getirilmesi ile, kalkınma ve yatırım bankacılığına uyum sağlaması için, bankanın iktisadî devlet teşekküllerine ilişkin düzenlemelere uygun hale getirilmesiyle ilgili, bu bankanın yasasında yine değişiklik yapılmıştır.

1988 yılına gelindiğinde, bu bankanın kuruluş yasasının bazı maddelerinde, ekonomik ve malî politikaların çerçevesinin, esas itibariyle Hazine ve Dış Ticaret Müsteşarlığının bağlı bulunduğu Devlet Bakanlığı tarafından çizilmesi öngörülmüş ve bankanın, Başbakanlıkla ilgilendirilmesi için gerekli değişiklikler yapılmıştır.

Daha sonra, yine kanun hükmünde kararnameyle, bankanın kuruluş yasasının bazı maddeleri değiştirilmiş ve 1988’de, adı “Türkiye Kalkınma Bankası” olarak değiştirilmiştir.

1989’da ise, bünyesine Turizm Bankası katılan Türkiye Kalkınma Bankasının, “Kalkınma bir bütündür” ilkesi doğrultusunda, plan ve programlarda teşviki öngörülen bütün sektörlere finansman desteği sağlaması amacıyla yeniden organize edilmiştir.

Bugünkü duruma gelince; 57 nci cumhuriyet hükümeti, 5.8.1999’da, Kalkınma Bankasının kuruluşu hakkındaki kanun hükmünde kararnameleri, bazı değişiklerle kanunlaştırmak üzere huzurunuza getirmiştir. Bunun amacı, bilindiği üzere, Türkiye Kalkınma Bankası, kamusal bir kalkınma ve yatırım bankası olarak, geri kalmış yörelere dönük, iktisadî dengesizliğin azaltılması faaliyetlerinde kamu fonlarının tahsisinde etkinliğin sağlanmasına yönelik çabalarda önemli ve anlamlı görevler üstlenmiştir.

Bu bağlamda, Türkiye Kalkınma Bankası, geçmiş dönemlerdeki birikimi ve pratiğine paralel olarak, mevcut görevlerinin yanı sıra 56 ncı cumhuriyeti hükümeti tarafından, 26.2.1999 tarihli ve 99/12 477 sayılı yarım kalmış işletme sermayesi yetersizliği nedeniyle işletmeye geçememiş veya kısmen geçmiş yatırımların ekonomiye kazandırılmasına dair Bakanlar Kurulu kararı gereğince, en azından üç yıl sürecek ve 26 il kapsamındaki yarım kalmış yatırımların ekonomiye yeniden kazandırılması çercevesinde finansman desteği sağlama görevini de üstlenmiş bulunmaktadır.

Ancak, kuruluşundan bu yana, ülkemizin iktisadî büyüme çabalarına, başta sanayi olmak üzere, turizm, eğitim ve sağlık sektörlerindeki özel sektör işletmelerine finansman desteği sağlayarak ve kamu kurum ve kuruluşlarına, ihtiyaç hissedilmesi halinde, müşavirlik hizmetleri vererek destek olan Türkiye Kalkınma Bankasının sermaye ve ortaklık yapısında, her geçen gün giderek ağırlaşan sorunları bir açmaza dönüşmüş durumdadır. Zira, Türkiye Kalkınma Bankasının yurtiçi kaynakları, yüzde 49’luk pay oranıyla en büyük ortak sıfatına sahip Hazine Müsteşarlığının, bankanın sermayesine yaptığı katkıdan ibarettir. Ancak, Türkiye Kalkınma Bankası, özel hukuk hükümlerine tabi, esas sermaye sisteminde yer alan bir anonim şirket olması nedeniyle, sermaye artırması gereken bir bankadır. Sermaye artırımı ise, Genel Kurul kararı uyarınca Bakanlar Kurulunca yapılmaktadır. Bakanlar Kurulu, önceki yıllarda sermayeyi, tam olarak ödenmeksizin artırmıştır. Bu işlemin, Sermaye Piyasası Kurulunca kayda alınabilmesi için, nakden ödenmesi gerekmektedir; bu da mümkün olmadığı için, banka, sermaye artırım işlemlerini tamamlayamamaktadır; yani, mevzuat açısından, sermaye artırım yolu tıkanmıştır.

Bu tasarıyla, bankanın, kuruluşundan bugüne kadar, kanun hükmünde kararnamelerle varlığını sürdürmesinin kabul edilebilir bir durum olmadığı; bankanın, kuruluş aşamasındaki amacından zamanla uzaklaştığı, fonların verimli şekilde kullanılmadığı, bu nedenle sermaye artırımına gidilerek kaynakların verimli şekilde kullanılmasına ilişkin yasal düzenlemelerin yapılması; bankanın, Hazine garantörlüğündeki borçlarını geri ödeyebilmesi ve yeni görevler yüklenebilmesi için kaynak ihtiyaçlarının karşılanmasının gerektiği, bankanın işlerliğini artırmak üzere kurulmuş mevzuatının Bankalar Kanununa uygun hale getirilmesi amaçlanmıştır.

Başka bir ifadeyle, tasarının amacını özetlemek gerekirse, bankanın, esas sermaye sisteminden, kayıtlı sermaye sistemine geçişini sağlamak, bu maddeye bağlı olarak kâr dağıtımını yeniden düzenlemek ve bankanın işlerliğini artırmaktır. Türkiye’nin kalkınmasında önemli rol oynayan Türkiye Kalkınma Bankasının güçlendirilmesi, ülkenin ekonomik ve sosyal sorunlarının çözümünde bankanın önemini korumasını sağlayacak ve kalkınmanın, geniş kitleleri kucaklayarak sürdürülmesinin yolunu açacaktır.

Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; Demokratik Sol Parti Grubu adına görüşlerimi açıkladığım kanun tasarısına lehte oy kullanacağımızı bildirir; Yüce Meclisi en derin saygılarımla selamlarım. (DSP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederiz Sayın Özgöbek.

Doğru Yol Partisi Grubu adına, İzmir Milletvekili Sayın Ufuk Söylemez; buyurun efendim.

Süreniz 20 dakikadır.

DYP GRUBU ADINA H. UFUK SÖYLEMEZ (İzmir) – Sayın Başkan, Yüce Meclisin saygıdeğer üyeleri; görüşülmekte olan 155 sıra sayılı Türkiye Kalkınma Bankasına ilişkin kanun tasarısıyla ilgili olarak, Doğru Yol Partisinin görüşlerini arz etmek üzere söz almış bulunuyorum. Konuşmama başlamadan önce, hepinizi, şahsım ve Doğru Yol Partisi Grubu adına saygılarımla selamlıyorum efendim.

Gerçekten de yirmiüç yirmidört yılı aşmış, çeyrek asra ulaşmış DESİYAB, bilahara Kalkınma Bankası olmuş. Türkiye Kalkınma Bankasının -artık, ciddî, kronik bir hal alan kanun hükmünde kararnameler yerine- hukukî altyapısının tamamlanarak yasasının çıkarılması gecikmiş bir hadisedir. Türkiye’de sık değişen koalisyonlar, yaşanan siyasal istikrarsızlığın getirdiği birtakım zamanlama sıkıntıları nedeniyle, bugüne kadar da maalesef, gecikmiştir. Ama, geç de olsa, aynı Bankalar Kanununda yaptığımız gibi, hukukî altyapısını sağlayacak ve kanun hükmünde kararnameyi yasaya dönüştürecek bu tasarıya prensipte olumlu baktığımızı söyleyerek konuşmama başlamak istiyorum.

Gerçekten de, benden önce konuşan çok değerli grupların sözcüleri, Türkiye Kalkınma Bankasının DESİYAB olarak başladığı, Devlet Sanayi ve İşçi Yatırım Bankası olarak başladığı dönemden bugüne tarihsel kronolojiyi ince detaylarına kadar anlattılar ve bu konuda, benim, bir kez daha tekrar yapmama gerek kalmadı diye düşünüyorum. Ben, Bankanın, fonksiyonları itibariyle ne yapması gerektiğine, Türkiye’deki bankacılık sistemi içerisinde Kalkınma Bankasının yerinin ne olması gerektiğine ve Türkiye Kalkınma Bankasının bundan sonra nereye gitmesi gerektiğine yönelik olarak görüşlerimizi açıklamak için zamanımı kullanmayı daha uygun görüyorum.

Gerçekten de, değerli milletvekilleri, biliyorsunuz, geçen tatil öncesi, Bankalar Kanununu Meclisimiz çıkardı. Bize göre temel bir kanundu, bankacılık sektörünün sorunlarını çözemeyecekti; ama, yeni bir hadise diye sunulan Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Üst Kurulu oluşturularak, bankacılık sisteminde derlenme, toparlanma, denetlemenin siyasetten uzaklaştırılacağı, hatta Meclisin denetimine dahi tabi olmayacağı... Bizim itirazlarımıza rağmen, Meclisimiz, bu şekilde kabul etti. Bizi o itirazlarımızı, rezervlerimizi hâlâ koruyoruz; ama, bugün -ekim ayındayız- 23 Eylül itibariyle Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Üst Kuruluna yapılacak atamalarla ilgili süre sona erdi ve maalesef, bu Kurula, henüz üye atanamadı.

Türkiye’de bankacılık sistemine ilişkin, geçenlerde -basına da yansıyan- IBAR isimli bir araştırma kurumunun yaptığı araştırmada, bankacılık sektörünün konsolide olarak rakamlarına bakıldığı zaman, gerçekten, tehlike sinyalleri verdiğini görüyoruz; tabiî ki, Kalkınma Bankası da, bu bankalar grubunun içinde önemli bir bankamızdır. Yüzde 43 olan kredi kullandırma oranının, bir sene içinde yüzde 33’e düşmesi çok negatif bir hadisedir. Esas, üzüntü ve ürküntü verici olan, batık ve problemli kredilerin miktarının 100 küsur trilyondan, 1,7 katrilyona tırmanmasıdır; neredeyse 10 kat. Özellikle kamu bankalarında, mevcut krediler içinde, takipteki sorunlu kredilerin oranı da yüzde 15’ler civarına çıkmıştır. Bilebildiğim kadarıyla, Kalkınma Bankasında bu oran, mevcut krediler içinde yüzde 22 civarındadır, kamu bankaları ortalamasının da üzerindedir.

Türkiye Kalkınma Bankası DESİYAB olarak kurulduğu zaman, işçi şirketlerine, çok ortaklı şirketlere, halka açık şirketlere destek olmak, öncülük etmek ve onların bulabileceği sermaye ve finansman problemlerini çözmek amacıyla kurulmuş, doğru amaçla kurulmuş bir bankaydı. Türkiye’nin kapalı ekonomi döneminde, gerçekten, bu tür şirketlerle rekabete açmak, sermayeyi tabana yaymak adına, o zaman DESİYAB olarak Kalkınma Bankasının kuruluşuna karar verenleri, kuranları ve bugüne kadar da bu bankaya emeği geçen herkesi şükran ve takdirle anmak istiyorum.

Ancak, aradan geçen zaman içinde, Türkiye, 80’li yıllardan sonra ithal ikameci politikaları terk ederek, piyasa ekonomisine dönmüştür. Türkiye’de banka sayısı, yirmi sene öncesine göre neredeyse 2-3 katına çıkmıştır. Daha geçen hükümet döneminde, 55 inci hükümet döneminde, 6-7 yatırım bankasına, Türk Hazinesi tarafından, kayıtsız şartsız izin verilmiştir; ancak, Türkiye’nin genel ekonomik konjonktürden kaynaklanan sıkıntılarının, özellikle kalkınma ve yatırım bankalarına yansımaması mümkün değildir. Daralan ve küçülen bir ekonomide, kalkınma ve yatırım bankalarının da yapabilecekleri işler son derece kısıtlı ve sınırlıdır. 1995’te, 1996’da ve 1997’de yıllık ortalama yüzde 7,7 yüzde 8 civarında büyüyen bir ekonomi, 1998’de, biliyorsunuz, uygulanan makroekonomik politikalarının değiştirilmesiyle yüzde 2 büyümeye düşmüştür hızı. Maalesef, bu yılın ilk dokuz ayında da Türkiye’nin büyümesi negatiftir; yani, eksidir. Küçülen, daralan bir ekonomiyle karşı karşıyayız.

Küçülen ve daralan bir ekonomide, fakirleşen bir ekonomide, tabiî ki, yatırımların da sağlıklı büyümesi, yeni yatırımlar yapılması, yeni yabancı sermayeler gelmesi, joint venturelar kurulması, yabancı ortaklıklar yapılması da mümkün değildir. Nitekim, Türkiye Kalkınma Bankası, geçmişte yaptığı, özellikle Turizm Bankasının risklerini aldıktan sonra yaptığı önemli hizmetlerle, Türk ekonomisine ve sanayi ve turizm sektörlerine önemli katkılar yapmakla beraber, plasmanlarının 1995 yıl sonu itibariyle önemli bir bölümünün problemli kredi haline gelmiş olması, likidite sorununu ve az önce değerli konuşmacıların da bahsettiği gibi, sermayeye iştirak etmeyen diğer unsurlar nedeniyle, sadece Hazinenin iştirak etmesi nedeniyle sermaye sorununu da beraber yaşayagelmiştir. Kalkınma Bankası, kâr üreten, yatırımlara katkı veren bir banka olmaktan çıkıp, kendi sorunlarıyla boğuşan, Türk ekonomisine katkı sağlamak yerine, kur farkları, zararlarıyla boğuşan bir banka haline gelmiştir.

Bankanın kur riskini ve döviz açığından doğan sıkıntılarını kontrol etmek ve asgarîye düşürmek üzere döviz açığını aşağıya çekme çabalarını olumlu bulduğumuzu söylemek isterim. Ancak, özellikle Kalkınma Bankasında var olduğunu bildiğimiz yetenekli ve başarılı fon yöneticilerinin, fon idarecilerinin de katkı ve gayretleriyle, mevcut pozisyondan da Kalkınma Bankası faydalanmalıdır; yani, sütten ağzı yanıp, ayranı üfleyerek içme noktasında olmalarını anlayışla karşılıyoruz; ancak, bankacılıkta da, kâr-zarar mekanizmaları arasında, kur riski dediğimiz açık pozisyon da vardır, bundan sonra da olacaktır.

Resmî rakamlara göre, Türk bankacılık sektöründe, kur riski dediğimiz döviz pozisyon açığı, yaklaşık 10 milyar doların üzerindedir. Bana göre, yurtdışı işlemlerle beraber, bu miktar, biraz daha fazladır. Bunun temel sebebi, kısa vadeli fonların, bir şekilde, Hazineye borç verilmesi nedeniyle yapılan döviz açıklarıdır. Atıl fonlarını, Kalkınma Bankasının, kısa vadede sağlam plasmanlara bağlayarak para kazanması da mümkündür; yani, döviz açığının sıfır olması ya da hiç kur riski almamış olması da, çok takdir edilecek, çok tavsiye edilecek bir hadise değildir. Önemli olan, Kalkınma Bankası gibi, orta ve uzun vadeli kredi veren müesseselerin, yine orta ve uzun vadeli, kısa vadede geri dönemeyecek, kriz dönemlerinde dönemeyecek plasmanlar yapmaması ve kur risklerini buna göre ayarlamasıdır; yani, 1994 krizi yaşandığı zaman Kalkınma Bankasının kredilerini geri çağırabilmesi mümkün olabilseydi, ticarî bankalar gibi, seyyal ve likit olabilselerdi, bu kadar döviz pozisyon zararına maruz kalmazlardı.

Bugün, Türk bankacılık sistemi önemli bir şekilde gerçek bankacılık faaliyetleri yerine, en büyük borçlu olan, en büyük kredi alıcısı olan Hazineye borç vererek kâr üretmektedir. Bu sağlıklı mıdır; elbette, sağlıklı bir yöntem değildir. Önemli olan, üretmek, satmak, ihracat yapmak, istihdam yaratmak, bundan elde edilen gelirin vergisiyle de ekonomiyi büyütmek ve bütçe açıklarını kapatmaktır; ama, Türkiye’nin, yılların biriktirdiği ciddî meselesi, maalesef, bugün bankaların ellerindeki fon ve mevduatların en büyük alıcısı durumunda olan Hazineye borç vermektir.

Kalkınma Bankası, bir miktar, bu tür işlemler yapabilir; ama, hiçbir zaman, spekülatif sayılan, riskli sayılan ve özellikle kriz ve sıkıntı dönemlerinde, devalüasyon ortamlarında geri dönüşü mümkün olmayan birtakım döviz açıklarına gitmemelidir. İhtiyatlı olmalarını takdirle karşılıyoruz; ama, bankacılığın gerektirdiği açık pozisyon uygulamalarında da dengeli, hesaplı, iyi risk yöneten fon yönetim anlayışıyla da kârlılıklarını artırmalarını bekliyoruz kendilerinden.

Türkiye Kalkınma Bankasının orta ve uzun vadeli fonlara kavuşabilmesi, ancak Türkiye’nin kredibilitesinin artmasıyla mümkündür; ancak, Türkiye ekonomisinin ciddî büyümesiyle doğru orantılıdır. Türkiye Cumhuriyeti, yıllardan beri, 1997-1998’den beri, 3-3,5 milyar doların üzerinde dışborç -Hazine garantili olarak- bulamamaktadır; Türk Hazinesi bunu bulamamaktadır. Kaldı ki, bunların dışında, kalkınma ve yatırım bankalarının orta ve uzun vadeli fonlar bulabilmesi de hiç kolay değildir. Bu, ülkenin genel ekonomisi, büyüme hızı, reytingi, ekonomi yönetimi, hükümetin kredibilitesiyle alakalı hadisedir.

Şahsî kanaatim, Kalkınma Bankasının, önemli misyonlar üstlendikten sonra, bugün, artık, özel sektöre ilişkin kalkınma ve yatırım bankalarının da, bence, yeterinden fazla sayıda olması nedeniyle, misyon ve vizyonunu yeniden gözden geçirmesidir. Türkiye’de Özelleştirme İdaresi Başkanlığı yapmış, bilahara özelleştirmeden sorumlu Bakanlık görevinde bulunmuş bir arkadaşınız olarak şahsî kanaatim de, bizim Doğru Yol Partisi olarak yaklaşımımız da, Türkiye Kalkınma Bankasının halka açık bölümünün artırılarak, ilgili sektörlerin de katılımıyla çok ortaklı bir özelleşmiş yatırım bankası -bölgesel olabilir, sektörel olabilir- haline dönüştürülmesidir. Artık, 2000’li yıllarda tek bir -75 trilyonluk sermayesi de olsa- bankanın, Türkiye gibi dev bir ülkenin altyapısına, orta ve uzun vadeli yatırımlarına kaynak temin edebilmesi mümkün görülmemektedir.

Özelleştirme, ille blok satış biçiminde bir sermayedara yapılmak zorunda değildir. Turizm sektöründen, sanayiye kadar; odalar ve borsalar birliğinden TÜRSAB’a kadar herkesin katkısıyla, çok ortaklı bir yapıya dönüştürülerek, artık, Hazinenin kaynak aktardığı, kur riskini ve zararını Hazinenin karşıladığı, yetmeyince sermayeyi yine milletin cebinden koyduğu bir banka olmaktan çıkmalıdır. Konulan bu sermaye de, işte hazinenin bu hafta yaptığı gibi, yıllık yüzde 108’le borçlanarak konulan sermayedir, paradır. Bu para, bu kaynaklardan gelmektedir, millet tarafından ödenmektedir. Bana göre, Kalkınma Bankası, o anlamda tarihsel misyonunu doldurmuş; kalkınma ve bölgesel ilerlemede yapacağı hizmetlerde, artık, bir özel kalkınma bankası hüviyetinde, gerektiği takdirde bölgesel ve sektörel yatırımlar biçiminde örgütlenerek -dediğim gibi- bu sivil toplum örgütlerini ve sektörleri de yanına alarak yeni bir yapılanmaya doğru gitmelidir.

Şu anda, benim gördüğüm, Kalkınma Bankası, misyonu itibariyle iki arada bir derede kalmıştır. Özellikle turizmin, bu yıl -Sayın Turizm Bakanının da belirttiği gibi- en az 5 milyar dolar gelir kaybına uğradığı çok zor ve kötü bir dönem geçiriyoruz. Bu, turizm kredilerinde geri dönüş oranının azalması, Kalkınma Bankasının riskli ve sorunlu kredilerinin artması anlamına da gelecektir. Kalkınma Bankası, turizme ilave kredi ve kaynak verebilecek midir? Turizmi ve turizm yatırımlarını ayakta tutmak için, ilave kaynağın yanı sıra, ödenmeyen ve vadesi gelen taksit ve kredilerin uzatılması açısından finansman yüküne dayanabilecek midir? Yoksa, böyle sermaye artırımlarıyla, Hazinenin yüzde 110, yüzde 120 faizli borçlanmalarıyla finanse edilerek, sübvanse edilerek, âdeta zorla yüzdürülmeye çalışılan bir gemi gibi devam edecek midir? Bizim, Yüce Mecliste bunu mutlaka karara bağlamamız lazımdır.

Evet, Kalkınma Bankasının kanun hükmünde kararnamelerle gelen bu hukuksal boşluğu, elbette, giderilmelidir. Biz, Doğru Yol Partisi olarak, buna prensipte evet diyoruz. Zaten, komisyonda da buna evet dedik. Kalkınma Bankası, bu hukuksal belirsizlikten kurtulmalıdır, evet; ama, bugün, Kalkınma Bankasına koyacağımız sermayenin, bu turizm kredilerinin bu hale gelmesinden sonra, seneye dahi yeterli olmayacağını, inanın, bugünden görüyorum. Yapılacak iş tekdir. Amerika’yı yeniden keşfe gerek yoktur. Türkiye’de ilk kamu bankası özelleştirmelerinde hasbelkader görev almış bir arkadaşınızım. Sümerbankın ve Etibankın özelleştirilmelerinde fiilen, aktif olarak görev aldık. Bugün, bu bankaların Hazineye, devlete ciddî bir riski ve borcu kalmamış; aksine, kâr üreten ve kendi risklerini patronları üzerine taşıyan ticarî rekabet bankaları haline gelmişlerdir; bundan mutluyuz. Artık, burada duraklamayalım.

Değerli arkadaşlarım, bakınız, 1999 yılında hiç özelleştirme yapamadık. Türkiye’de özelleştirme hukuken ve fiilen, maalesef, ilk kez bu yıl durmuştur. Rahmetli Özal zamanından beri, 3 kuruş, 5 kuruş, iyi veya kötü, tartışmalı veya değil, 300 milyon dolar, 500 milyon dolar; ama, mutlaka özelleştirme yapılıyordu. Bundan dersler alınarak, hatalardan birtakım dersler çıkarılarak yolumuza devam ediyorduk. Bu hükümet, büyük bir çoğunlukla kuruldu; programına özelleştirmeyi yazdı; yetmedi, yıllardır karşı çıkılan, bize karşı çıktıkları konularda, özelleştirme konusunda “Anayasa değişikliği gerekir” dediler; bana göre gerekmezdi; ama, koyalım dedik ve biz, DYP olarak evet oyu verdik buna; çünkü, özelleştirme, bizim, Türkiye’de en önemli malî reformlardan biri olarak gördüğümüz hadisedir; ama, hâlâ ses yok.

Bakın, on ay geçti 1999’dan; ciddî, hatta, bana göre, hiçbir özelleştirme yapılamadı, resmî bir özelleştirme ihalesi bitirilemedi hâlâ ve Türkiye, ilk kez on aydır özelleştirmesine fiilen ve hukuken ara verdi. Onun için, Kalkınma Bankası gündeme geldiğinde, ileride, maddelerinde tek tek sermayesini, yapısını, borçlanmasını, likiditesini elbette konuşup, önerilerimizi ve tavsiyelerimizi sizlere sunacağız; ama, temel olarak bakmamız gereken hadise budur.

Türkiye’de bankacılık sektöründe de, ticarette de, üretimde de kamunun ağırlığını ne kadar azaltırsak, o kadar az yolsuzluk olur, o kadar az sıkıntı olur, milletin sırtına sermaye diye, zarar karşığı diye veya şu ya da bu sair sebeplerle o kadar az yük biner diye düşünüyoruz. Onun için, biz, Doğru Yol Partisi olarak, Kalkınma Bankasının kanun tasarısının görüşüldüğü bu noktada, Türkiye Kalkınma Bankası başta olmak üzere, özel görevi olan Ziraat Bankası ve Halk Bankası dışındaki kamu bankalarının, bizim bıraktığımız yerden, aynen, özelleştirilmelerinin devam etmesinin son derece sağlıklı ve yararlı olacağını düşünüyoruz. Gerçekten de Kalkınma Bankasının işi çok zordur. Büyüme hızının eksiye dönüştüğü böyle bir yılda Allah kendilerine kolaylık versin; tüm arkadaşlarımıza, o anlamda, başarılar dilerim.

Değerli arkadaşlarım, zaten sıkıntıda olan, eksi yüzde 2 büyüyen Türk ekonomisi, hepimizi üzen ve milletçe yasa boğan deprem felaketinden sonra, ilave 8-10 milyar dolarlık bir yükle daha karşı karşıyadır. Bu yük, direkt zarar biçiminde değildir; ama, ileride gelir ve üretim kaybından kaynaklanacak yüktür. Yükümüz ağırdır. Bugün, yüzde 25 enflasyon hedefleyen bir stand-by anlaşması imzalamaya çalışan hükümetin, bankaların durumunu, bankalardaki geri dönmeyen kredilerin durumunu çok dikkate alması lazımdır. Dünya Bankasının bankaların rehabilitasyonu için önerdiği 750 milyon dolarlık kredi, inanın sadece Interbankta problemli olan kredilerin karşılığı bile değildir. Onun için, yüzde 25’lik enflasyon hedefinin, bugünden, gerçekleştirilmesini çok zor gördüğümüzü de ifade ediyor ve Türkiye’de 20 katrilyon liralık bir faiz ödemesinin, 2000 yılı bütçesinde daha bugünden gözüktüğünü görüyor; o bakımdan, hem sektörleri hem de bankacılık sistemini çok zora sokacak, çiftçiyi, esnafı ve bugüne kadar ezilen dargelirlileri sıkıntıya sokacak stand-by konusunda, hükümetin ekonomi yönetimini de, bu vesileyle, bir kez daha ikaz etmek istiyorum. Elbette, bunlar, yeri ve zamanı geldiğinde konuşulacak; ama, Kalkınma Bankası da, ekonominin, yatırımın, sanayinin içinde ağır risk almış, ağır problemlere uğramış bir banka olarak, bunları da, genel ekonomik problemlerden soyutlayamayız diye düşünüyorum.

Ben, Kalkınma Bankası Kanun Tasarısının hayırlı olmasını diliyorum; gelecek maddelerde, müteakip maddelerde, Doğru Yol Partisi Grubu olarak detaylı görüşlerimizi arz edeceğimi söylüyorum.

Hepinizi, sabır ve nezaketle dinlediğiniz için, saygıyla selamlıyorum efendim. Sağ olun, var olun. (Alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederiz Sayın Söylemez.

Tasarının tümü üzerinde gruplar adına konuşmalar sona ermiştir.

Şahısları adına, Erzurum Milletvekili Sayın Aslan Polat?..

ASLAN POLAT (Erzurum) – Vazgeçtim efendim.

BAŞKAN – Konya Milletvekili Sayın Veysel Candan?.. Yok.

Başka söz talebi?..

KAMER GENÇ (Tunceli) – Ben söz istiyorum Sayın Başkan.

BAŞKAN – Buyurun Sayın Genç.

Şahsı adına, Tunceli Milletvekili Sayın Kamer Genç; buyurun.

Süreniz 10 dakika efendim.

KAMER GENÇ (Tunceli) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Türkiye Kalkınma Bankasının kurulması hakkındaki kanun hükmünde kararnamenin kanunlaşması için bu müzakereye başlamış bulunuyoruz. Konuyla ilgili ilk kanun hükmünde kararname 1975 yılında sunulmuş ve daha sonra da, bu konuda bir hayli kanun hükmünde kararname çıkarılmış; ama, bugün, bunu yasalaştırmak istiyoruz.

Değerli milletvekilleri, ben konuşmama başlamadan önce, evvela, Türkiye Büyük Millet Meclisinin, şu ülkenin içinde bulunduğu sıkıntıda niye doğru dürüst bir gündem düzenlenmek istemediğini belirtmek istiyorum. Bakın, ANAP Genel Başkanı Mesut Yılmaz hakkında 8’e yakın soruşturma önergesi var. Anayasamızın 100 üncü maddesi ve İçtüzüğün 112 nci maddesine göre, soruşturma önergelerinin en çok dört ay içinde komisyonda karara bağlanıp, Genel Kurula gelmesi lazım. Şimdi, Sayın Meclis Başkanı, acaba, Mesut Yılmaz’ı korumak için mi Meclis Başkanı oldu?! Eğer biz, Anayasaya sadakat yemini yapmış insanlarsak, milletvekilleriysek, Anayasanın bu hükmünün gereğini yerine getirmemiz lazım. Geçen dönemden; yani, 18 Nisan seçimlerinden bugüne kadar aşağı yukarı yedi aya yakın bir zaman geçti, Meclis Başkanı, kulağının üzerine yatmış, soruşturma komisyonu raporunu Genel Kurula getirmiyor.

Ayrıca, Türkiye’de büyük bir deprem olmuş, insanlarımız dışarıda, yarın yağmur yağacak, kar yağacak; bu, öncelikli konu, bunun üzerinde durulmuyor. Getirmişiz, 1975 senesinde bir kanun hükmünde kararnameyle kurulmuş, bence çok da acil olmayan bir meseleye öncelik veriyoruz.

Şimdi, beyler, memleketteki sıkıntı çok ciddidir. Bilmiyorum, sizlere insanlar geliyor mu gelmiyor mu... Benim yanıma gelen insanlar aç; talebesi geliyor aç, köylüsü geliyor aç, insanlar geliyor işsiz. Meclis olarak, bunları öncelikle ele almamız lazım; ama, bunları öncelikle ele alırken, devletin kaynaklarını da, getirip şuna buna peşkeş çektirmememiz lazım. İşte, geçen hükümet zamanında, 7 bankaya izin verildi. Bu bankalara izin vermek için... Tabiî, bunlar, hükümetin genel politikaları. Bir bankaya izin vermek için, normal olarak 70 milyon dolar para alınıyor. 7x7= 49... 490 milyon dolar... Geçmiş hükümetler zamanında, Mesut Yılmaz Hükümeti zamanında, özel izin verilen kişilerden parası alınmadı. 490 milyon dolar... Boyutunu siz hesaplayın... Milleti kandırmayalım.

Öte tarafta, Interbank, Türkbank, Petrol Ofisinin özelleştirilmesi meselesinde, devletin kayıpları ortada. Biz, niye abesle iştigal ediyoruz?! Bu Meclisin, memleketin acil işlerine el atması lazım. Memleketin acil işleri ortada iken, bir yandan, birtakım insanlara özel, ulufe dağıtıyoruz, devletin paralarını onların cebine veriyoruz, devleti idare edenlerin sorumluluklarının hesabını sormuyoruz. Yani, biz ne yapıyoruz, anlamıyorum!..

Değerli milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisi üyeleri, Anayasaya sadakat yemini etmiştir. “Anayasaya sadakat göstereceğime namusum ve şerefim üzerine yemin ediyorum” diyoruz. Peki, 18 Nisandan önce, soruşturma komisyonu raporu tamamlanmış, Türkiye Büyük Millet Meclisine gelmiş; niye bu soruşturma komisyonu raporu gelip de Türkiye Büyük Millet Meclisinde müzakere edilmiyor? Bunu kim koruyor?

Değerli arkadaşlarım, bunların hesabını sormadan, bu Meclis kendi görevini yapmadan, suiistimallerin hesabını sormadan, gidelim vatandaştan parayı alalım; ama, bu para, yerli yerine sarf edilmedikten sonra, şuna buna peşkeş çektirildikten sonra, bazı basın manşetlerinin satın alınması uğruna birtakım insanlara verildikten sonra, niye bu insanları zahmete sokalım veyahut da biz, milletvekili olarak, niye bunlara alet olalım değerli milletvekilleri?! Bunları düşünmemiz lazım.

Bakın, Marmara depremi, Türkiye’nin üçte 1’ini götürdü. Bu insanlarımızın büyük bir kısmı, bugün sefalet içerisinde, yaşama savaşını veriyorlar. 60 trilyona yakın para toplandı. Niye bu para dağıtılmıyor? Orada, insanlarımız, gittiler, o yıkık binaları bedava kaldırtmak istediler. Hatta, bir binayı yıkmak istediğiniz zaman, müteahhitler gidiyor, o binayı bedava yıkıyorlar; çünkü, onun içinde demiri var, borusu var, camı var, penceresi var; bunlar bedava veriliyor. Bu depremde bile, yandaşlara rant sağlamak için enkazlar birtakım yandaş müteahhitlere bedava kaldırtılacak; hatta, üstüne de para alınacak; birtakım enkazlara da 8-10 trilyon lira para veriliyor.

Sevgili milletvekilleri, bakın; yani, başımızı kumun altına sokarsak bile vatandaş sokmuyor; çünkü, vatandaşın artık sokacak hali kalmamış, ya hayatını bitirecek ya da bir şeyler yapacak! Bunları, gelin, konuşalım; bir deprem kanunu çıkaralım.

Bir deprem oldu, şimdi, hükümet uyuyor, ortada hükümet yok, bir şey yok! Ondan sonra, prefabrik evler denildi, öte tarafta İzmit Valisi, devletin valisi “prefabrike gerek yok, ben, en kısa zamanda, şu kadar süre içinde size esas konut vereyim” diyor, hükümete rapor sunuyor.

Şimdi, bugün, bana göre, Türkiye Büyük Millet Meclisinin birinci öncelikli sorunu, eften püften konular olmamalıdır. Birincisi, bu Meclis hesap sormalıdır arkadaş; kim hırsızsa hesabını vermelidir, kim suiistimal yapmışsa hesabını vermelidir ki, bu millet de o zaman desin ki “tamam, bu Meclis, benim de Meclisim, benim de sesimi orada dile getiriyorlar.” Eften püften kanunlar çıkarıp, temel davaları kulakardı etmek olmaz sayın milletvekilleri. O bakımdan, öncelikle, bu Meclis kendi denetim görevini yapmalıdır. Sayın Meclis Başkanı geldi, sanki Mesut Yılmaz’ı koruyan ve kollayan kişi, soruşturma önergelerini getirmiyor; ayrıca, burada çalışan personelleri çıkarıyor, keyfî, yeni yeni personel alıyor.

Değerli milletvekilleri, bakın, geçmiş dönemde, Mustafa Kalemli döneminde 1 500’e yakın personel alındı; bizden de gizlediler, o zaman Başkanlık Divanında olmamıza rağmen. Şimdi, aynı politika güdülüyor. Bu memlekette birtakım insanlar açlık ve sefalet içinde yaşarken, Mecliste, burada çalışan insanları atacaksın, onun yerine kendi yandaşlarını getireceksin! Türkiye Cumhuriyeti bu kadar keyfîliklerle yönetilir mi sayın milletvekilleri?

BAŞKAN – Sayın Genç, biraz da Türkiye Kalkınma Bankasıyla ilgili konuşursanız...

KAMER GENÇ (Devamla) – Efendim... Hayır... Ama, bakın...

BAŞKAN – Çünkü, o konuda zamanınız çok sınırlı, 2 dakikanız kaldı. Biraz da Kalkınma Bankasıyla ilgili bilgilerinizi alalım.

KAMER GENÇ (Devamla) – Şimdi, bu, Türkiye Kalkınma Bankasının kuruluş kanunudur. Bankacılık, ekonominin önemli bir sektörüdür. Ekonominin vaziyetini bu vesileyle belirtmek de, bu tasarının dışına çıkma anlamına gelmiyor. Genel konuşuyorum; yani, madde üzerinde konuşsaydım belki ikazlarınız olabilirdi. Onun için...

Değerli milletvekileri, bakın, kendi ilimde çok büyük sıkıntılar olmasına rağmen, bu sıkıntıları artık dile getirmiyorum. Marmara Bölgesindeki insanların içinde yaşadığı sıkıntıyı gördüm. Aç insanlar, çadırlarda... Hâlâ, çadır almak için koşuyor. Ben, Tunceli Milletvekili olmama rağmen, bir iki defa deprem bölgesine gittim... Yani, maalesef, kimse bunlar ilgilenmiyor.

Bakın, hükümet kanadındaki kişilere öneriyorum: Bu eften püften kanunları bir tarafa bıraksınlar. Birinci sorun deprem meselesi; bunu nasıl halledeceğiz? Artık, bundan, birtakım yandaş müteahhitlere rant koparma peşinde gitmeyelim arkadaşlar. Hepimizin de bir haysiyeti ve onuru var. Yani, insanlar yaşam mücadelesi verirken, sen, birtakım müteahhit gruplarına, getir enkazı, ver, ondan para kazansın; yok, önce prefabrik ev, sonra öteki inşaatları ver... Bence, bunların, bugün, yapılacak şeyler olmaması lazım. Türkiye’de sorumluluk yüklenen insanların bu gibi şeylerle uğraşmaması gerektiğine inanıyorum.

Bu kanun çıkmış çıkmamış hiç önemli değil. Zaten, Türkiye’de bankacılığın durumu ortada. Biz bu bankaları kuruyoruz... Birtakım yandaş firmalar, iktidarda veya şurada burada gücü olanlar geliyor, ondan sonra, bu bankalardaki sermayeleri alıp götürüyor, kredi olarak kullanıyor ve kredilerin de üzerine yatıyor. Türkiye’de kanun çıkarıyoruz, kimin adına kanun çıkarıyoruz?!

Sayın Cumhurbaşkanının bir tane “Rose” diye bir havacılık şirketi var, tek uçağı var. Esas, normal olarak, kararnamelere göre, bir uçağı olanlara yolcu taşıma hakkını vermiyorsunuz; ama, ondan sonra, hükümet, bir bakıyorsunuz, bir anda o yönetmeliği değiştiriyor; bir uçağı olan kişiye de taşıma hakkını veriyor. Ondan sonra, o iptal edilinceye kadar, insanlar birtakım şeyler alıyor. Yani, biz kanunları niye çıkarıyoruz, ben anlamıyorum; yönetmelikleri, düzenlemeleri niye yapıyoruz, anlamıyorum. Bu çıkarılan şeyler, güçlü insanlar, devletin tepesindekiler, başbakanlar, yandaşları, kardeşleri için bir anda yürürlükten kaldırılıyorsa, hüküm ifade etmiyorsa, bu kanunları niye çıkarıyoruz?! Kimin için çıkarıyoruz?! Çıkarmaya gerek yok! Türkiye’de dikta rejimine doğru bir yönetim var. Bunları artık aşmamız lazım.

Sayın milletvekilleri, gerçekten, bu memleketteki sıkıntılardan büyük vicdan azabı çeken bir insanım Türkiye’deki keyfîlikler karşısında sabrımız, gün geçtikçe taşıyor ve insanlarımıza artık çare bulalım. Türkiye Büyük Millet Meclisi çare yeridir; şunu bunu koruma yeri değildir...

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Sayın Genç, Sayın Devlet Bakanımızı ilgilendiren Türkiye Kalkınma Bankası ile ilgili bir cümle ifade etmediniz. O arada, kanun tasarısını, eften püften bir kanun tasarısı şeklinde değerlendirmek suretiyle, Sayın Devlet Bakanımızı gücendirdiğinizin de farkında olmanızı istiyorum.

Size, 1 dakika eksüre veriyorum.

Buyurun.

KAMER GENÇ (Devamla) – Sayın Devlet Bakanımız bankacı değil ki; yani, ben, ona nazaran biraz daha iktisatçıyım, o mühendis arkadaşımız. Gerçi, Türkiye’de her meslekteki kişiler...

Tabiî Sayın Bakana saygım sonsuz, şaka ettim, değerli arkadaşımdır; ama, bunun da, bankacılıkla ilgisi olduğuna inanıyorum. İşte, Türkiye’de bankacılığın içerisine düştüğü İnterbank, Türkbank’ın ihalesinde yapılan suiistimaller, bir anda yandaş, Çankaya’da misafir edilenlerin, bir anda, bir günde veyahut da bir sürede 2,5 milyar dolar devletten para getirdiğini de biliyoruz; yani, benim vurgulamak istediğim bunlar; bunları yapıyoruz. Niye yapıyoruz; kanunları böyle... Vatandaşın cebine el atıyoruz, vergi topluyoruz, getiriyoruz birtakım yandaş firmalar alıyor, götürüyor, üzerine yatıyorlar.

Hepinize saygılar sunuyorum.

Kanun da hayırlı olsun efendim. (Alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ediyoruz Sayın Genç.

MURAT BAŞESGİOĞLU (Kastamonu) – Sayın Başkan...

BAŞKAN – Buyurun Sayın Başesgioğlu.

MURAT BAŞESGİOĞLU (Kastamonu) – Sayın Başkan, Sayın Genç’in yapmış olduğu konuşmayla ilgili bazı hususları dile getirmek istiyorum.

Sayın Başkanım, değerli milletvekili arkadaşlarım; yeni yasama yılına yeni başladık, ilk yasama gününü de bugün icra ediyoruz; bu vesileyle hayırlı, uğurlu olmasını temenni ediyorum.

Sayın Genç geçmiş dönemdeki alışkanlıklarını bu dönemde de devam ettiriyor. Bize göre, yapmış olduğu bu konuşma, bu kürsünün ve milletvekilinin söz hakkının suiistimalidir. Sizin ve bütün arkadaşlarımızın da izlediği gibi, yaptığı konuşmanın görüşmekte olduğumuz tasarıyla uzaktan yakından hiç alakası yoktur. Bundan sonra istirhamımız, sadece Sayın Genç değil, bütün konuşmacıların bu kürsüyü hakkı suiistimal etmeden kullanmalarıdır.

İkinci husus: Sayın Genç ortaya bir laf atıyor “devletten şunu götürdüler; ihaleyi şuna verdiler, buna verdiler; suiistimal ettiler” diyor. Kendisi biraz hukuktan ve hukukçuluğundan bahsediyor. Hiçbir hukukçu, Türk mahkemelerinden kesin karar alınmaksızın bir kişiyi suçlayamaz; bu, iftira atmak demektir.

Yine, kendisinden rica ediyoruz, burada Sayın Cumhurbaşkanımıza, geçmiş başbakanlara birsürü ithamlarda bulundu. Bunlar kesin olmadan, bu Meclis kürsüsünden, bu Yüce Meclisten sarf edilecek sözler değil. Yani, hepimiz hoşgörü içerisinde, konuşmasının esprisi içerisinde gülüyoruz, geçiyoruz; ama, vatandaşımızın, bunu, bu anlayış içerisinde algıladığını zannetmiyorum. Burası ciddî bir yerdir, Türkiye Büyük Millet Meclisidir; herkes, bu işin ciddîyetine yaraşır bir şekilde davranmak zorundadır.

Arz ederim.

BAŞKAN – Teşekkür ederim.

KAMER GENÇ (Tunceli) – Sayın Başkan “burada, bu kürsüyü suiistimal ediyor” dedi.

BAŞKAN – Sayın Genç...

KAMER GENÇ (Tunceli) – Bir dakika... Ben sataşmadan dolayı söz istiyorum.

BAŞKAN – Efendim, size yanıt doğuracak bir cevabı olmadı Sayın Grup Başkanvekilinin.

KAMER GENÇ (Tunceli) – Dedi ki “burayı, kürsüyü suiistimal ediyor; burası ciddî bir yerdir.” Sanki ben gayriciddî kabul ediyorum. Eğer birileri suiistimal etmişse, biz bu kürsüde söylemeyeceğiz de nerede söyleyeceğiz?!

Sayın Mesut Yılmaz “ben bakan olmayacağım, gideceğim Yüce Divanda hesap vereceğim” diyor. Haydi, buyursun Yüce Divana, hesap vermeye gitsin!

BAŞKAN – Sayın Genç, Meclis İçtüzüğünün çalışma düzeni var; siz burayı biliyorsunuz.

KAMER GENÇ (Tunceli) – Efendim, Sayın Grup Başkanvekiline saygı duyuyorum; ama, yani, biz burada ciddî şeyler söylüyoruz. Bu salonun da mukaddesliğine, kutsallığına inanan bir insanım.

MURAT BAŞESGİOĞLU (Kastamonu) – Meclis araştırması ver, soruşturması ver...

KAMER GENÇ (Tunceli) – Efendim, haydi getirin bakalım Genel Kurula; niye affı bekliyorsunuz? İlle af!.. Türk Ceza Kanununun 240 ıncı maddesini getirelim; burada affedelim de Mesut Yılmaz kurtulsun! Gelsin, hesap versin.

BAŞKAN – Sayın Genç, bakınız, burada yapılan birtakım Meclis soruşturmaları var; şu anda görüşülüyor...

KAMER GENÇ (Tunceli) – Evet...

BAŞKAN – Sayın Genç, dinler misiniz; siz, İçtüzüğü iyi bilenlerden birisiniz, burada Başkanlık da yaptınız...

KAMER GENÇ (Tunceli) – Biliyorum; “Anayasa için 4 ay” diyor; kaç 4 ay geçti...

BAŞKAN – Sayın Genç, birazcık da dinlemeyi lütfen kabul buyurursanız... Herhalde birkaç cümle dinleme gereğini de duymanız lazım.

Meclis soruşturması önergelerinin işleyiş prosedürü İçtüzüğümüze göre bellidir. Eğer, bir şikâyetiniz varsa, Meclis kürsüsünde ayrıca gündeme getirirsiniz; gündemdışı konuşma hakkınız da vardır. Ben, Başkanlıkta bulunduğum sürece, bu hakkın suiistimalini bir daha kimseye sağlamayacağım.

Teşekkür ederim.

KAMER GENÇ (Tunceli) – Sayın Başkan, ben, burada gündemin düzenlenmesinin müsait olmadığını belirtiyorum.

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, tasarının tümü üzerinde başka söz istemi?.. Yok.

Tasarının maddelerine geçilmesi hususunu oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Tasarının maddelerine geçilmesi kabul edilmiştir.

1 inci maddeyi okutuyorum :

TÜRKİYE KALKINMA BANKASI ANONİM ŞİRKETİNİN KURULUŞU HAKKINDA KANUN TASARISI

(27.11.1975 TARİHLİ VE 13 SAYILI “DEVLET SANAYİ VE İŞÇİ YATIRIM BANKASI KURULUŞUNA DAİR KANUN HÜKMÜNDE KARARNAME”, 14.11.1983 TARİHLİ VE 165 SAYILI “DEVLET SANAYİ VE İŞÇİ YATIRIM BANKASI A.Ş.’NİN KURULUŞU HAKKINDA KANUN HÜKMÜNDE KARARNAME”, 15.7.1988 TARİHLİ VE 329 SAYILI “DEVLET SANAYİ VE İŞÇİ YATIRIM BANKASI A.Ş.’NİN KURULUŞU HAKKINDA KANUN HÜKMÜNDE KARARNAMENİN BAZI MADDELERİNİN DEĞİŞTİRİLMESİNE DAİR KANUN HÜKMÜNDE KARARNAME” İLE 12.2.1990 TARİHLİ VE 401 SAYILI “TÜRKİYE KALKINMA BANKASI ANONİM ŞİRKETİNİN KURULUŞU HAKKINDA KANUN HÜKMÜNDE KARARNAMENİN BAZI MADDELERİNİN DEĞİŞTİRİLMESİ HAKKINDA KANUN HÜKMÜNDE KARARNAME”LERİN YÜRÜRLÜKTEN KALDIRILMASI VE TÜRKİYE KALKINMA BANKASI ANONİM

ŞİRKETİNİN KURULUŞU HAKKINDA KANUN TASARISI)

KISIM - I

KURULUŞ VE HUKUKÎ BÜNYE

Hukukî bünye

MADDE 1. – Bu Kanun ile düzenlenen hususlar dışında özel hukuk hükümlerine tabi ve anonim şirket şeklinde, tüzelkişiliğe sahip, bir kalkınma ve yatırım bankası kurulmuştur.

Bankanın unvanı “Türkiye Kalkınma Bankası Anonim Şirketi”dir. Kısaltılmış unvanı “TKB”dir.

Bankanın ilgili olduğu Bakanlık “Başbakanlık”tır.

Bankanın merkezi “ANKARA”dadır.

BAŞKAN – Maddeyle ilgili olarak, Fazilet Partisi Grubu adına, Erzurum Milletvekili Sayın Aslan Polat; buyurun.

Süreniz 10 dakika Sayın Polat.

FP GRUBU ADINA ASLAN POLAT (Erzurum) – Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; 155 sıra sayılı Türkiye Kalkınma Bankası Anonim Şirketinin Kuruluşu Hakkında Kanun Tasarısının 1 inci maddesi üzerinde Fazilet Partisi Grubu adına söz almış bulunuyorum; hepinizi saygıyla selamlarım.

Bu kanun tasarısının gerekçesinde de belirtildiği üzere, Türkiye Kalkınma Bankası, Devlet Sanayi ve İşçi Yatırım Bankası A.Ş. (DESİYAB) unvanıyla 27.11.1975 tarihli ve 13 sayılı Kanun Hükmünde Kararnameyle kurulmuştur.

1988 yılında, 329 sayılı Kanun Hükmünde Kararnameyle Devlet Sanayi ve İşçi Yatırım Bankasının unvanı Türkiye Kalkınma Bankası Anonim Şirketi haline getirilerek, bankanın, sanayi kesiminin yanında, tarım ve hizmet sektörlerine de hizmet sunacak şekilde organize edildiğini; 1989 tarihinde ise, Yüksek Planlama Kurulu kararıyla Türkiye Cumhuriyeti Turizm Bankasının Türkiye Kalkınma Bankasına devredilmesiyle de, banka, sanayi sektörü yanında turizm sektörünü de destekleyen bir yapıya kavuşturulmuştur. Bankanın, turizm sektörüne kaymasıyla beraber, batık krediler ve dedikodular da artarak büyümüştür.

Bankanın, Başbakanlığa bağlı olması ise 329 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin genel gerekçesinde şöyle izah edilmektedir: Devlet Planlama Teşkilatı ile Merkez Bankasının ekonomik ve malî politika oluşturmasında Başbakanlıkla sıkı ilişki içinde olması ve gerekse kaynak temin, tahsis ve harcama politikasının bir bütünlük arz etmesi dolayısıyla kamu bankalarının Başbakanlık bünyesinde toplanması, bankanın, Başbakanlıkla ilgilendirilmesinin en önemli sebeplerinden olduğu belirtilmektedir.

Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; kalkınma bankaları, iktisadî kalkınmaya ya da iktisadî kalkınma açısından uygun bir strateji olarak genel kabul görmüş olan sanayileşmeye katkı ve destek sağlayan finansal kuruluşlardır. Kakınma bankacılığı, genellikle gelişmenin başlangıç dönemlerini yaşayan az gelişmiş ya da gelişmekte olan ülkelerde; yatırım bankacılığı ise, daha çok, sermaye piyasasının gelişmiş olduğu iktisaden gelişmiş ülkelerde etkin olarak faaliyetlerde bulunurlar.

İktisadî kalkınmayı başlatmak ve hızlandırmak amacıyla sermaye, girişim, yönetim ve teknik bilgi desteği sağlamak üzere kamu, özel ya da kamu-özel ortaklığı biçiminde finansal kuruluşlara, genel bir terim olarak, kalkınma finans kuruluşları ya da kalkınma bankaları denilmektedir.

Genel olarak, kalkınma bankaları, kalkınma çabaları doğrultusunda, yatırımların orta ve uzun vadeli finansman ihtiyacını karşılamak anafikriyle doğmuştur. Yatırımların kredilendirilmesinde ticarî bankalar ve diğer ticarî kurumların genelde isteksiz olmaları ve toplumsal önceliklerinden ziyade, daha çok kâr ve risk eksenlerinde hareket etmeleri, çoğu zaman kalkınma bankalarının oluşumunun önemli gerekçelerinden biri oldu. Bu bankalar, yatırım projelerinin değerlendirilmesi ve yönetilmesi görevlerini de üstlendiler.

Uygulamada, kalkınma bankaları, genelde kamu mülkiyeti veya kontrolünde büyük ölçüde orta ve uzun vadeli kredi üzerinde yoğunlaşan, kendi finansal sağlamlığı ve kârlılığıyla çelişen bir dizi amaç ve faaliyeti yüklendi. Günümüzde, bu bankaların önemli bir bölümü, dünya genelinde finansal sıkıntıya girdi.

Kalkınma bankalarının performansını zayıflatan önemli faktörlerden biri de, kamusal fonlara dayanma olduğu görüşü hâkimdir. Bu durumda, banka yöneticileri ve personelinin etkin ve kârlı ölçüler içinde faaliyet göstermesinden ziyade, bu kurumlar, diğer kredi kuruluşlarının riskli bulduğu yatırımları kredilendiren ve genellikle, ekonomik amaçlardan çok politik amaçlar ekseninde yönlendirilen bir yönetim şekline döndü.

Günümüzde yaşanan hızlı teknolojik değişimle birlikte, üretim ve piyasa sistemleri arasındaki endüstriyel sektörlerin aynı hız ve etkinlikte uyum sağlamaları, çözümler üretmeleri gerekiyor. Ürün çeşitlendirme, risk dağıtma ve yeni teknikleri uygulama konusunda öncelikli hedeflere genelde sahip olmayan bu kuruluşlar, ekonomik duruma kendilerini uyduramayarak finansal organizasyon ve uzmanlaşma açılarından ciddî sorunlarla karşılaşmaktadırlar. Kamusal finans kuruluşları da böyle bir ortamda müşterilerinin bu bilgi ve teknolojileri yakalamalarına aracı olmaları gerekmektedir.

Çevresel koşullardaki değişmeler ve ekonomik büyümenin çeşitli devreleri, kalkınma bankalarına farklı görev ve sorumluluklar yükler. Bu çerçevede, kalkınma bankaları, değişik ülkelerdeki farklı yapısal sorunlar için oluşturulmuş ve ülkelerin kendi yapılarına göre özel olarak biçilmiş kurumlardır. Bu bakımdan, kalkınma bankaları, temelde bazı ortak yönleri olsa dahi, özde aynı olamazlar.

Bu şartlar altında ülkemizdeki uygulamalara baktığımızda, 1997 yılı Başbakanlık Yüksek Denetleme Kurulu raporunda da belirtildiği üzere, aynen “bankanın teşkilat yapısında sık sık yapılan değişiklikler yanında, denetleme döneminde bankada iki defa genel müdür değişikliği yapılmış, her genel müdür atanmasını müteakip, başta genel müdür yardımcıları olmak üzere, yönetim kademelerindeki yetkili personelin büyük bir kısmı görevlerinden alınmış ve banka içinde değişik birimlere atanmıştır” denilmekte ve devam etmektedir “bankanın sağlam ve verimli bir yapıya kavuşturulması, istikrarlı ve sürekli bir yönetim oluşturularak çalışma ortamının güvenli ve verimli kılınması için teşkilat yapısının kalıcı hale getirilmesi, gerek üst yönetim gerekse diğer yönetim kademelerindeki yetkili personelin zorunlu durumlar haricinde kısa sürelerde değiştirilmesinden kaçınılmalıdır” denilmektedir. Burada da belirtildiği üzere, banka yetkilileri daha görevlerini tam olarak tanımadan değiştirilirlerse, bu yetkililer kendilerinden kredi alan ve çağın hızlı teknolojik değişimine ayak uyduramayan ortaklarına, kredi verdikleri kuruluşlara nasıl yön vereceklerdir?

Yine, ülkemizdeki kalkınma bankalarının gelişimine bakıldığında, bazı kalkınma bankalarının belirli sektörleri geliştirmek amacıyla kurulduğu -mesela, Etibank veya Turizm Bankası gibi-bazılarının da, belirli sermaye yapısındaki şirketlere kredi sağladıkları -DESİYAB ve Devlet Yatırım Bankası- bazılarının da hem kredilendirme hem de iştirak yöntemleriyle yıllık kalkınma programlarına paralel olarak belirlenmiş tüm sektörlere destek sağladıkları -Türkiye Kalkınma Bankası gibi- görülmektedir.

Bütün bu sayılanlar ışığında, Türkiye Kalkınma Bankası kuruluş ve değişiklikleri kanun hükmünde kararnameyle düzenlenmiş, kanunlar dışında özel hukuk hükümlerine bağlı ve anonim şirket şeklinde tüzelkişiliği olan bir kalkınma ve yatırım bankasıdır.

1998 yılında 150 milyar Türk Lirası olan sermayesi, 1997 yılı genel kurulunda 30 trilyon Türk Lirasına, 1998 yılı genel kurulunda ise 50 trilyon Türk Lirasına yükseltilmiştir. Sermayenin dağılımında Hazine hissesi olan A grubu payları yüzde 59’a, gerçek kişilere ait (B) grubu payları yüzde 20’ye, kurum ve kuruluşlara ait (C) grubu payları ise yüzde 21’e tekabül etmektedir.

Türkiye Kalkınma Bankasının ülkenin kalkınma çabaları kapsamında üstlendiği finansman desteği sağlama ve yönlendirme faaliyetlerinin ilk aşaması yatırım girişimlerine ilişkin kredi başvurularının teknik, ekonomik ve malî yönden değerlendirilmesiyle başlamaktadır. Projenin teknik değerlendirmesinde temel amaç; yatırım projesinin konu, ürünler, teknoloji, altyapı imkânları açısından incelenmesi; yapılacak yatırımların fizikî boyutunun ve yatırım sonucunda ulaşılacak kapasitenin belirlenmesi olup, bu belirlenmelerden yararlanarak sabit ve işletme sermayesi yatırım tutarlarının ve işletme döneminde projenin yaratacağı fonların hesaplanmasıdır.

Projenin ekonomik değerlendirilmesinde temel amaç, mevcut ve potansiyel talep ve arz koşullarını, projenin katma değer, istihdam ve döviz yaratma gücünü analiz etmektir.

Yatırımların, döviz kazandırıcı hizmetlerin ve işletmelerin teşviki ve yönlendirilmesiyle ilgili kararname ve buna bağlı olarak yayımlanan tebliğ çerçevesinde alınan yatırım teşvik belgeleriyle teşvik ediliyor olması, projelere kredi tahsisini garanti edici değil, Türkiye Kalkınma Bankası Anonim Şirketinden kredi talep edilebilmesi için gerekli önşart niteliğindedir.

Türkiye Kalkınma Bankası Eğitim Müdürlüğüne bağlı olarak çalışan dokümantasyon birimine, yurtiçi ve yurtdışı çeşitli kuruluşlardan, dernek ve birliklerden kaynak akışı sağlanmaktadır.

Türkiye Kalkınma Bankası, yapılan uluslararası anlaşmalar doğrultusunda, Dünya Bankası, İslam Kalkınma Bankası gibi kuruluşlardan sağlanan kaynakları, yurt içindeki firmalara hazırlanan uluslararası proje değerlendirme çerçevesinde kullandırmaktadır.

Ayrıca, yurt dışında yatırım yaparak, Türkiye’deki yerleşik kuruluşların fon kaynaklı kredi taleplerini, teşvik mevzuatı çerçevesinde değerlendirmektedir. Bu kapsamda, Azerbaycan, Kırgızistan ve Kazakistan’da yapılacak yatırımlar için projeler hazırlanmaktadır.

Peki, Türkiye Kalkınma Bankası kendisinden beklenen tüm bu görevleri yapabilecek midir? Yapamadığı tüm halkımızın bilgisi dahilindedir. Sebeplerini ise, yine, Başbakanlık Yüksek Denetleme Kurulu raporundan şu satırlarla takip edebilirsiniz: “Bankanın 1997 yılı finansman politikasını ve finansal durumunu büyük ölçüde belirleyen en önemli etken, sözü edilen tahvil borçları olmuştur.

Banka, bir yandan, 1998 yılında yükümlülüğünü yerine getirebilmek için tüm mevcutlarını nakit değerlere yöneltmiş, bu nedenle kredi plasmanlarını kurmuş, bir yandan da, karşı karşıya kaldığı yüksek kur farkı nedeniyle dönem zararı ederek mevcut kaynaklarından yüzde 10’unu yitirmiş ve hem de kaynak maliyeti yükseldiğinden, yüksek faiz oranlarıyla kredi müşterisi bulamamış ve kredi plase edememiştir.

Kambiyo zararlarının yüksek olmasının bir diğer nedeni de; geçmişte fazla miktarda yapılmış olan döviz cinsinden dış borçlanmayla sağlanan kaynakların döviz cinsinden kredilere plase edilememesi, TL kredi olarak veya başka alanlarda plase edilmesi ve dolayısıyla döviz pozisyonu açığının artmasıdır.”

Rapor şöyle devam etmektedir: “Banka, 1998 yılına oldukça yüksek nakit mevcuduyla girmiş; ancak, 165 sayılı Kanun Hükmünde Kararnameyle kendisine görev olarak verilmiş olan, devam eden ve yeni yatırım projelerinin krediyle desteklenmesi fonksiyonunun yerine getirilmesinde başarısız olmuş ve 1997 yılı kredi plasmanları çok düşük seviyelerde kalmıştır.”

BAŞKAN – Sayın Polat, size 1 dakika ilave süre veriyorum.

ASLAN POLAT (Devamla) – Sayın Başkanım, benim şahsî konuşmam da vardı; bağlar mısınız.

BAŞKAN – Gruplar adına başka konuşma yoksa, vereceğim.

Gruplar adına başka konuşma var mı?

H. UFUK SÖYLEMEZ (İzmir) – Yok Sayın Başkan.

BAŞKAN – Tamam; buyurun.

ASLAN POLAT (Devamla) – Teşekkür ederim.

“Bankanın finansman darboğazını aşarak kendisine kanunla verilmiş görevleri daha iyi yerine getirebilmesi için, bankanın amaç ve faaliyet konusuyla ilgisi bulunmayan ve âtıl durumda olan iştirak hissesi, gayrimenkuller gibi aktiflerin satılması suretiyle banka kaynaklarına katkı sağlanması, verilen kredilerin her aşamada etkin bir suretle takip edilmesi gerekir” diye devam etmektedir.

Bir de, oran olarak, plasman durumuna bir bakalım:

Malî plasman kredileri 1996’da yüzde 35,3; 1997’de yüzde 39,3. Turizm (ihtisas) 1996’da yüzde 32, 1997’de yüzde 23. Sanayi ve diğer krediler 1996’da yüzde 11, 1997’de yüzde 15. Takipteki alacaklar (brüt olarak) 1996’da yüzde 20,9; 1997’de yüzde 18,2.

Bir de, bankanın takipteki kredileri hariç olmak üzere, banka kredilerinin sektör ana grupları itibariyle ve yörelere dağılımı aşağıdaki gibidir:

1997 yılı itibariyle gelişmiş yörelere; turizm bölgesine 11 610 000 000 000; sanayie 3 228 000 000 000; toplam 14 838 000 000 000; yüzde 67’si. Normal yörelere; turizme 2 436 000 000 000, sanayie 1 766 000 000 000; toplam 4 202 000 000 000; oranı yüzde 19. Kalkınmada öncelikli yörelere; turizme 103 000 000 000, sanayiye 2,9 trilyon; toplam 3 066 000 000 000; oranı yüzde 13,9.

İşte, sayın milletvekilleri, esas, konuşmamın bütün özelliği bu; işte, isyan da buradan geliyor. Bir banka kuruyoruz, adı Kalkınma Bankası. Doğuda, geri kalmış yörelere yatırım yapsın. Gelişmiş yörelere verdiği kredi yüzde 67, kalkınmada öncelikli yörelere verdiği kredi yüzde 13. Yani, siz bir banka kuruyorsunuz ki, gelişmemiş yöreleri geliştirelim; ama, iş, kredi dağıtmaya geldiği zaman, gelişmiş bölgelere yüzde 67’sini, kalkınmada öncelikli yörelere yüzde 13,9’unu verirseniz, işte, bizim de figanımızı durduramazsınız.

Buradan da görülüyor ki, her ne kadar, banka “işçi ve yatırım bankası” adı altında kuruluyorsa da, hem kredi işlevini yerine getiremiyor hem de “işçi ve yatırım bankası” adıyla kurulmuşsa da kredilerin yüzde 32’si turizme, yüzde 11’i, yani 1/3’ü sanayie ve diğer kuruluşlara giderken, Doğu ve Güneydoğu Anadolu’ya kredi önceliği vermesi gereken banka, yüzde 67 gelişmiş yörelere, yüzde 13.9 kalkınmakta öncelikli yörelere kredi veriyor. Bir milletvekili soruyor: “1997 yılında Kalkınma Bankasının zararı ne?” Şöyle cevap veriliyor: 1997 yılı itibariyle banka 26 trilyon lira batırılmış! Peki, neden bu uygulamalar oluyor? Krediler geri dönmüyor ve istenilen bölgelere; yani, geri kalmış bölgelere gitmiyor? Yorumsuz olarak 8.6.1999 tarihli bir gazete haberi okuyacağım: Türkiye Kalkınma Bankası genel müdürü -ismi mevzubahis değil- 1991 yılında o zamanki hükümetçe göreve atandı, bankayı zararı soktuğu ve görevini kötüye kullanmaktan dolayı oniki yıl hapis cezasına, 1.5 trilyon TL para cezasına çarptırıldı ortadan kayboldu ve yıllar sonra yakalandı. Peki, neden bizde bu tip uygulamalar oldukça fazla oluyor; bir tesadüf mü? Yorumsuz olarak söylüyorum: Yarınlarda, bir hafta sonra buraya bir af kanunu getireceksiniz; hırsızları, katilleri, soyguncuları affedeceksiniz; ama, düşünen insanları, inanan insanları, yani 312 nci maddeyi af kapsamına almıyorsunuz. Başını örten kızlarımıza “başını aç da gel” diyorsunuz; ama, hırsızları hiçbir ön şart tanımadan affediyorsunuz! Herkese af var; ama, yolsuzluklara karışanlara af var! Milyonların sevgilisi Tayyip Erdoğan’a, Hasan Celal Güzel’e af yok. Tek suçlu, bu suçlular mı; yoksa, burada verdikleri kararlarla zemin hazırlayanlar mıdır?

Son olarak, bu kanun tasarısıyla ilgili olarak, Erzurum Ticaret Odası ve Sanayi Odasının görüşlerini belirterek konuşmamı bitirmek istiyorum.

Kalkınma Bankası Erzurum’a şube açmasına rağmen, yine 1999 yılında 12477 sayılı kanunun uygulamasıyla müracaatların genel müdürlüğe yapılması, oda yönetim kurulunca da tepkiyle karşılanmıştır. Banka teminatlarını, kredi taleplerinin yüzde 60 olarak istenilmesi ve banka eksperlerinin genellikle Ankara’dan gelip, yöremizdeki gayrimenkullere normal fiyatlarının altında çok düşük fiyat biçmeleri, düzeltilmesi istenilen bir uygulamadır. Yine, önemli bir şerh de, yatırım kredilerinde, kredi alan firma sahibi, aldığı malların parasını, bu bürokrasiyle ancak beş, altı ayda geri alabilmektedir. Bir yıl sonra ise, bu paranın geri ödenmesine başlanılmaktadır. Bu da istenilen neticenin alınmamasına sebep olmaktadır.

Yarım kalmış veya kapalı olan yatırımların tekrar ekonomiye kazandırılmasını öngören yasadan faydalanmak üzere, Erzurum’dan, Kalkınma Bankasına sadece 11 anonim ve 5 limitet şirket müracaat edebilmiştir. Bu firmaların kredi taleplerinin deprem bahanesine sığınılmadan yöremize verilmesi, yöremizin sizden en önemli ricasıdır.

Netice olarak şunu söylemek isteriz: Teşvik sistemi, özellikle, Doğu ve Güneydoğu Anadolu’dan diğer illere olan göçü durduracak özel teşviklerle desteklenmelidir. Aksi halde, göç sonucu büyük şehirlere yığılan halkın sorunları da katlanarak büyüyecektir. Bilhassa bir bölgede, hem de deprem bölgesinde odaklaşan göçlerin, istenmeyen; ama, olası bir felakette nasıl ülkemizi etkilediğini çok acı bir şekilde gördük. Devlet olarak bu acılardan gerekli derslerin alınmasını diler, hepinize saygılar sunarım.

BAŞKAN – Teşekkür ederiz Sayın Polat.

Şahıslar adına başka söz isteği?.. Yok.

Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... 1 inci madde kabul edilmiştir.

2 nci maddeyi okutuyorum :

Kısaltmalar

MADDE 2. – Bu Kanunda geçen;

1. “Bakanlık” deyimi Başbakanlığı,

2. “Bakan” deyimi Başbakan veya görevlendireceği Devlet Bakanını,

3. “Banka” deyimi Türkiye Kalkınma Bankası A.Ş’ni (TKB)’nı,

ifade eder.

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, çalışma süremizin sonuna geldik.

Kanun tasarı ve tekliflerini sırasıyla görüşmek için, 7 Ekim 1999 Perşembe günü saat 15.00’te toplanmak üzere, birleşimi kapatıyorum.

Kapanma Saati : 18.59

 

 

B) YAZILI SORULAR VE CEVAPLARI

B) YAZILI SORULAR VE CEVAPLARI

1. — Muğla Milletvekili İbrahim Yazıcı’nın, Muğla İline bağlı bazı ilçelerin yol ve kanalizasyon projeleri için ayrılan ödeneğe ilişkin sorusu ve Bayındırlık ve İskân Bakanı Koray Aydın’ın yazılı cevabı (7/447)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıda yazılı olan soruların Bayındırlık ve İskân Bakanı Sayın Koray Aydın tarafından yazılı olarak cevaplandırılması hususunu saygılarımla arz ederim. 12.8.1999

İbrahim Yazıcı Muğla

Sorular

1. Türkiye için önemli bir konuma sahip olan turistik ilimiz Muğla’nın; aşağıda isimleri yazılı olan yollarının yapılması için, ödenek aktarmayı düşünüyor musunuz?

2. Bu yolların yapımını hangi zaman dilimlerinde bitirmeyi planlıyorsunuz?

3. Bu yollara sıcak asfalt dökmeyi düşünüyor musunuz?

– Söke-Milas yolu

– Güllük ayrımı-Bodrum yolu

– Milas-Labranda-Karpuzlu yolu

– Marmaris-Datça yolu

– Yatağan-Muğla yolu

– Köyceğiz-Ortaca yolu

– Köyceğiz ayrımı-Marmaris yolu

4. Muğla İlimizin turistik özelliği de dikkate alınacak olur ise;

Bu ilimize bağlı olan ve gelecek nesillere temiz bir çevrenin bırakılması açısından önemli olan, turistik ilçelerimiz öncelikli olmak üzere; Bodrum, Marmaris, Datça, Ortaca, Dalaman, Muğla merkez, Fethiye, Yatağan, Milas gibi ilçelerimizin kanalizasyon problemlerinin giderilmesi için ne tür bir çaba harcıyorsunuz?

Bu problemlerin giderilmesi için bütçeye koyduğunuz ödenek ne kadardır? Sizce bu ödenek yeterli midir?

T.C. Bayındırlık ve İskân Bakanlığı Araştırma, Planlama ve Koordinasyon Kurulu Başkanlığı 5.10.1999 Sayı : B.09.0.APK.0.22.00.00.17/850

Konu : Yazılı soru önergesi

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

İlgi : TBMMGenel Sekreterliğinin 19.8.1999 gün ve KAN.KAR.MD. A.01. 0. GNS. 0. 10. 00.02-7/447-1550/4082 sayılı yazısı.

İlgi yazı ekinde alınan Muğla Milletvekili İbrahim Yazıcı’nın 7/447 Esas No.’lu yazılı soru önergesinde ifade edilen Muğla İline bağlı bazı ilçelerin yol kanalizasyon projeleri için yapılan çalışmalar ile ayrılan ödenek miktarları Bakanlığımızca incelenmiş olup, cevabı ekte sunulmuştur.

Bilginize arz ederim.

Koray Aydın Bayındırlık ve İskân Bakanı

Muğla Milletvekili İbrahim Yazıcı’nın 7/447 Esas No.’lu Yazılı Soru Önergesinin

Soruları ve Cevapları

Sorular :

1. Türkiye için önemli bir konuma sahip olan turistik ilimiz Muğla’nın; aşağıda isimleri yazılı olan yollarının yapılması için, ödenek aktarmayı düşünüyor musunuz?

2. Bu yolların yapımını hangi zaman dilimlerinde bitirmeyi planlıyorsunuz?

3. Bu yollara sıcak asfalt dökmeyi düşünüyor musunuz?

– Söke-Milas yolu

– Güllük ayrımı-Bodrum yolu

– Milas-Labranda-Karpuzlu yolu

– Marmaris-Datça yolu

– Yatağan-Muğla yolu

– Köyceğiz-Ortaca yolu

– Köyceğiz ayrımı-Marmaris yolu

4. Muğla İlimizin turistik özelliğide dikkate alınacak olur ise;

Bu ilimize bağlı olan ve gelecek nesillere temiz bir çevrenin bırakılması açısından önemli olan, turistik ilçelerimiz öncelikli olmak üzere; Bodrum, Marmaris, Datça, Ortaca, Dalaman, Muğla merkez, Fethiye, Yatağan, Milas gibi ilçelerimizin kanalizasyon problemlerinin giderilmesi için ne tür bir çaba harcıyorsunuz?

Bu problemlerin giderilmesi için bütçeye koyduğunuz ödenek ne kadardır? Sizce bu ödenek yeterli midir?

Cevaplar :

1. Bakanlığımız TCK Genel Müdürlüğünün; 1999 yılı ödenekleri çok kısıtlı olup, yatırım programında bütün projelerin yeterli ödeneği bulunmamakla birlikte, yeterli kaynak bulunmaması sebebiyle ödenek aktarması da yapılamamaktadır.

2.  Yeterli ödeneği temin edilmesi

Yolun adı : halinde bitirilmesi planlanan yılı

Söke-Milas 2001

Güllük ayrımı-Bodrum 2001

Milas-Labranda-Karpuzlu 2001

Marmaris-Datça 2000

Yatağan-Muğla 2000

Köyceğiz-Ortaca 2000

Köyceğiz ayrımı-Marmaris 2000

3. Güllük Ayr.-Bodrum yolunun üstyapısı BSK (Bitümlü sıcak karışım) olarak inşa edilmekte olup, diğer yollar sathi kaplama asfalttır.

4. Bodrum (Muğla) : Şebeke, toplayıcı, parsel baca ve bağlantıları ile deniz deşarjı inşaatını kapsayan kanalizasyon tesisinin ihalesi İller Bankası Genel Müdürlüğümüzce 1986 yılında yapılmıştır. 18.6.1998 tarihinde geçici kabulü yapılıp tesis belediyesine teslim edilerek işletmeye alınmıştır.

Bodrum Belediyesince gelişme bölgeleri ile inşaat ihalesi kapsamında yaptırılamayan kesimlerin inşaatının yapılmasının talep edilmesi üzerine bu kesimlerin ikmal inşaatı 28.12.1998 tarihinde ihale edilmiş olup, inşaatına 1999 yılı sonunda başlanılacaktır.

Marmaris (Muğla) : Şebeke, toplayıcı, parsel baca ve bağlantıları ile deniz deşarjı inşaatını kapsayan kanalizasyon tesisinin ihalesi, 1985 yılında yapılmış olup, inşaatı tamamlanarak 20.10.1993 tarihinde kabulü yapılmış ve tesis belediyesine teslim edilerek işletmeye açılmıştır.

Datça (Muğla) : Şebeke, toplayıcı, parsel baca ve bağlantılarını kapsayan kanalizasyon tesisinin ihalesi, 1990 yılında yapılmış olup, tesis inşaatı geçici kabul aşamasındadır. Arıtma tesisi inşaatı ihale edilmiş olup, çalışmalar devam etmektedir.

Ortaca (Muğla) : 18.6.1989 tarihinde tasdikli avan projesi var. Bankamız yatırım programında şebeke+arıtma karakteristiğinde yer almaktadır.

Dalaman (Muğla) : 9.7.1987 tarihinde tasdikli avan projesi var. Bankamız yatırım programında şebeke+arıtma karakteristiğinde yer almaktadır.

Muğla (Merkez) : 24.3.1995 tarihinde tasdikli tatbikat projesi mevcuttur. Yatırım programında yer almamaktadır.

Fethiye (Muğla) : 23.1.1995 tarihinde tasdikli tatbikat projesi mevcuttur. Bankamız yatırım programında şebeke+arıtma+deşarj karakteristiğinde yer almaktadır.

Yatağan (Muğla) : 27.11.1998 tarihinde tasdikli tatbikat projesi mevcuttur. Bankamız yatırım programında şebeke+arıtma karakteristiğinde yer almaktadır.

Milas (Muğla) : 30.3.1992 tarihinde tasdikli avan projesi var. Bankamız yatırım programında şebeke+arıtma karakteristiğinde yer almaktadır.

2. — İstanbul Milletvekili Bülent Akarcalı’nın;

– İstanbul-Çatalca İlçesi Dursunköy’de bir araziye imar izni verilip verilmediğine;

– İstanbul-Sultanbeyli-Çiftlik mevkiinde bir araziye imar izni verilip verilmediğine,

İlişkin soruları ve Bayındırlık ve İskân Bakanı Koray Aydın’ın yazılı cevabı (7/486, 487)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın Bayındırlık ve İskân Bakanı Sayın Koray Aydın tarafından yazılı olarak cevaplandırılmasını arz ederim.

Bülent Akarcalı İstanbul

1. Kapatılmış Refah Partisinin gizli kasası olarak adlandırılan Süleyman Mercümek adlı şahsın seçim bölgesi İstanbul Çatalca İlçesi Dursunköy’de Sazlıdere Havzası ve Baklalı deresinde 6 milyon metrekarelik bir araziye 19 Mart 1997 tarihinde Refah-Yol Hükümeti Bayındırlık Bakanı Cevat Ayhan tarafından imar izni verildiği doğru mudur?

2. Bu imar izni neleri kapsamaktadır?

3. Millî Gazete ile yan kuruluşu Yeni Neşriyat A.Ş.’nin bu araziyle bir ilgisi var mıdır?

4. Bu bölge mutlak koruma alanı içinde değil midir?

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın Bayındırlık ve İskân Bakanı Sayın Koray Aydın tarafından yazılı olarak cevaplandırılmasını arz ederim.

Bülent Akarcalı İstanbul

1. Kapatılmış Refah Partisinin gizli kasası olarak adlandırılan Süleyman Mercümek adlı şahsın kendi adına veya YA-DA gibi çeşitli şirketler adına İstanbul Sultanbeyli Belediyesi sınırları içinde Çiftlik mevkiinde 121 000 dönümlük bir araziye Bakanlığınızca Refah-Yol Hükümeti döneminde verilmiş bir imar izni var mıdır?

2. Varsa bu izin neleri kapsamaktadır?

T.C. Bayındırlık ve İskân Bakanlığı Araştırma, Planlama ve Koordinasyon Kurulu Başkanlığı 5.10.1999 Sayı : B.09.0.APK.0.22.00.00.17/848

Konu : Yazılı soru önergesi

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

İlgi : TBMMGenel Sekreterliğinin 31.8.1999 gün ve KAN.KAR.MD.A.01.0.GNS.0.1 0 . 00 .02-1730 sayılı yazısı.

İlgi yazı ekinde alınan İstanbul Milletvekili Bülent Akarcalı’nın 7/486 ve 7/487 Esas No.’lu yazılı soru önergeleri incelenmiş olup, cevabı ekte sunulmuştur.

Bilginize arz ederim.

Koray Aydın Bayındırlık ve İskân Bakanı

İstanbul Milletvekili Bülent Akarcalı’nın 7/486 ve 7/487 Esas No.’lu

Yazılı Soru Önergelerinin Soru ve Cevapları

Sorular :

7/486 Esas No.’lu

1. Kapatılmış Refah Partisinin gizli kasası olarak adlandırılan Süleyman Mercümek adlı şahsın seçim bölgesi İstanbul Çatalca İlçesi Dursunköy’de Sazlıdere Havzası ve Baklalı deresinde 6 milyon metrekarelik bir araziye 19 Mart 1997 tarihinde Refah-Yol Hükümeti Bayındırlık Bakanı Cevat Ayhan tarafından imar izni verildiği doğru mudur?

2. Bu imar izini neleri kapsamaktadır?

3. Millî Gazete ile yan kuruluşu Yeni Neşriyat A.Ş.’nin bu araziyle bir ilgisi var mıdır?

4. Bu bölge mutlak koruma alanı içinde değil midir?

7/487 Esas No.’lu

1. Kapatılmış Refah Partisinin gizli kasası olarak adlandırılan Süleyman Mercümek adlı şahsın kendi adına veya YA-DA gibi çeşitli şirketler adına İstanbul Sultanbeyli Belediyesi sınırları içinde Çiftlik mevkiinde 121 000 dönümlük bir araziye Bakanlığınızca Refah-Yol Hükümeti döneminde verilmiş bir imar izni var mıdır?

2. Varsa bu izin neleri kapsamaktadır?

Cevaplar :

7/486 Esas No.’lu

Çatalca İlçesi Dursunköyde Bakanlığımızca yapılan plan değişikliğine ilişkin teklif 25.9.1996 gün ve Yeni Neşriyat A.Ş. adına Zülfer Erol imzalı dilekçe ile Bakanlığımızca iletilmiş, konu ile ilgili olarak 1.11.1996 günlü yazımız ile İstanbul Valiliğinden bilgi ve belgeler istenilmiş ve 21.12.1996 günlü İstanbul Valiliğinin (Bayındırlık ve İskân Müdürlüğü) yazısında belirtilen hususlarda dikkate alınarak 29.7.1980 onanlı 1/50 000 ölçekli İstanbul Metropoliten Alan Nazım Planında Tarımsal Niteliği Korunacak Alanda ve İSKİ Yönetmeliğinin geçerli olduğu sözkonusu alanda (Sazlıdere baraj gölü, orta ve uzun mesafeli koruma alanında kalan bir kısım alanda) 14.3.1997 tarihinde 3194 sayılı İmar Kanununun 9 uncu maddesi uyarınca 1/50 000 ölçekli plan değişikliği ile konut alanı olarak onaylanmıştır. Sözkonusu plan değişikliği ile emsal ve yoğunluk artırılmamış olup, yapılaşma koşullarının mevcut İSKİ Kanunu ve Yönetmelikleri kapsamında ilgili idarelerin (Ulaşım, Tarım, Orman vb. gibi) olumlu görüşleri de alınmak kaydı ile valilikçe onaylanacak alt ölçekli planlarda belirleneceği plan notlarında belirtilmiştir.

Ancak 14.3.1997 tarihinde yapılan plan değişikliği işlemi;

a) İSKİ Yönetmeliğinin su toplama havzasında kalan uzun mesafeli koruma kuşaklarındaki yapılanma koşullarının su toplama havzası dışında kalan alanlara göre avantajlı olması ve Su Kirliliği Yönetmeliği ile uyumlu olmaması nedeniyle bu durumun değerlendirilmesinin zorunlu görülmesi,

b) Bakanlığımızca daha önce başlatılmış ancak sonuçlandırılmamış olan İstanbul Büyükşehir Belediyesi sınırları dışında kalan alanlarda 1/50 000 ölçekli plan çalışmalarının belediyece 15.11.1995 onaylı İstanbul Metropoliten Alan Alt Bölge Nazım İmar Planı ile bütünleştirerek, sonuçlandırılmasına yönelik çalışmaların yeniden ele alınmasında yarar görülmesi,

c) Konu hakkında Danıştay Başkanlığı nezdinde dava açılması,

d) Türkiye Büyük Millet Meclisince verilen araştırma ve soru önergelerinin bulunması,

nedenleriyle 18.8.1997 gün ve 118 sayılı Makam Oluru ile iptal edilmiş ve 20.8.1997 gün ve 1432/11945 sayılı yazımız ile ilgili idarelere bildirilmiştir.

7/487 Esas No.’lu

1, 2. Ayrıca Sultanbeyli Belediyesi sınırları içinde Çiftlik mevkiinde 121 dönümlük bir araziye Bakanlığımızca Refah-Yol Hükümeti döneminde veya sonrasında verilmiş bir imar izni bulunmamaktadır.

Türkiye Büyük Millet Meclisi Resmi internet Sitesi
© 2009 T.B.M.M.