DÖNEM : 21 CİLT : 6 YASAMA YILI : 1

 

T. B. M. M.

TUTANAK DERGİSİ

32 nci Birleşim

13 . 7 . 1999 Salı

 

 

İ Ç İ N D E K İ L E R

  I. – GEÇEN TUTANAK ÖZETİ

II. – GELEN KÂĞITLAR

III. – BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI

A) ÇEŞİTLİ İŞLER

1. – Genel Kurulu ziyaret eden Avustralya Temsilciler Meclisi Başkanı Neil Andrew ve beraberindeki Parlamento heyetine Başkanlıkça “Hoş geldiniz” denilmesi

B) GÜNDEMDIŞI KONUŞMALAR

1. – Şanlıurfa Milletvekili Zülfükar İzol’un, Türkiye’deki çiftçilerin sorunlarına ilişkin gündemdışı konuşması

2. – Giresun Milletvekili Mustafa Yaman’ın, fındık üreticisinin içinde bulunduğu sorunlara ilişkin gündemdışı konuşması ve Sanayi ve Ticaret Bakanı Ahmet Kenan Tanrıkulu’nun cevabı

3. – Erzurum Milletvekili Zeki Ertugay’ın, Erzurum’da meydana gelen tabiî afetler ve sel felaketine ilişkin gündemdışı konuşması ve Bayındırlık ve İskân Bakanı Koray Aydın’ın cevabı

C) TEZKERELER VE ÖNERGELER

1. – Çin Halk Cumhuriyetine gidecek olan Turizm Bakanı Erkan Mumcu’ya, dönüşüne kadar, Devlet Bakanı Rüştü Kâzım Yücelen’in vekâlet etmesinin uygun görüldüğüne ilişkin Cumhurbaşkanlığı tezkeresi (3/263)

2. – İstirahatli bulunan Devlet Bakanı Hikmet Uluğbay’a, Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Hasan Hüsamettin Özkan’ın vekâlet etmesinin uygun bulunduğuna ilişkin Cumhurbaşkanlığı tezkeresi (3/264)

3. – Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyetine gidecek olan Devlet Bakanı Fikret Ünlü’ye, dönüşüne kadar, Devlet Bakanı Hasan Gemici’nin vekâlet etmesinin uygun bulunduğuna ilişkin Cumhurbaşkanlığı tezkeresi (3/265)

4. – Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyetine gidecek olan İçişleri Bakanı İsmail Cem’e, dönüşüne kadar, Kültür Bakanı M. İstemihan Talay’ın vekâlet etmesinin uygun bulunduğuna ilişkin Cumhurbaşkanlığı tezkeresi (3/266)

5. – İngiltere’ye gidecek olan Millî Savunma Bakanı Sabahattin Çakmakoğlu’na, dönüşüne kadar, Devlet Bakanı Ramazan Mirzaoğlu’nun vekâlet etmesinin uygun bulunduğuna ilişkin Cumhurbaşkanlığı tezkeresi (3/267)

6. – Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyetine gidecek olan Devlet Bakanı Şükrü Sina Gürel’e, dönüşüne kadar, Devlet Bakanı Fikret Ünlü’nün vekâlet etmesinin uygun bulunduğuna ilişkin Cumhurbaşkanlığı tezkeresi (3/268)

7. – İsrail, Filistin ve Ürdün’e gidecek olan Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel’e, dönüşüne kadar, TBMM Başkanı Yıldırım Akbulut’un vekâlet etmesinin uygun bulunduğuna ilişkin Cumhurbaşkanlığı tezkeresi (3/269)

8. – Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabiî Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji Komisyonu Başkanlığının, Plan ve Bütçe komisyonuna havale edilmiş olan (1/424) esas numaralı kanun tasarısının komisyonlarına havale edilmesine ilişkin tezkeresi (3/270)

9. – Plan ve Bütçe Komisyonu Başkanlığının, komisyonlarına havale edilmiş bulunan (21/424) esas numaralı kanun tasarısının tali komisyon olarak Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabiî Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji Komisyonuna havale edilmesine ilişkin tezkeresi (3/271)

10. – Altı ilde uygulanmakta olan olağanüstü halin 30.7.1999 günü saat 17.00’den geçerli olmak üzere dört ay süreyle uzatılmasına ilişkin Başbakanlık tezkeresi (3/272)

D) GENSORU, GENEL GÖRÜŞME, MECLİS SORUŞTURMASI VE MECLİS ARAŞTIRMASI ÖNERGELERİ

1. – İzmir Milletvekili Suat Çağlayan ve 26 arkadaşının, Dünya Bankası tarafından desteklenen Birinci Sağlık Projesiyle ilgili iddiaların araştırılarak alınması gereken tedbirlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/34)

2. – İstanbul Milletvekili Bülent Akarcalı ve 21 arkadaşının, teröre destek veren ülkeler ve bu ülkelerdeki kuruluşlar konularında Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/35)

3. – Erzincan Milletvekili Tevhit Karakaya ve 21 arkadaşının, göç olayının nedenlerinin ve göçten kaynaklanan sorunların araştırılarak alınması gereken tedbirlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/36)

IV. – ÖNERİLER

A) DANIŞMA KURULU ÖNERİLERİ

1. – Kıbrıs Barış Harekâtının 25 inci yıldönümü münasebetiyle Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kurulunun 15.7.1999 Perşembe günkü birleşimde özel görüşme açılması ile konuşma sürelerine ilişkin Danışma Kurulu önerisi

V. – SORULAR VE CEVAPLAR

A) SÖZLÜ SORULAR VE CEVAPLARI

1. – Şanlıurfa Milletvekili Zülfükar İzol’un, Şanlıurfa Şehir Stadyumu inşaatına ve şehrin kapalı spor salonu ihtiyacına ilişkin sorusu ve Devlet Bakanı Fikret Ünlü’nün cevabı (6/8)

2. – Şanlıurfa Milletvekili Zülfükar İzol’un, Şanlıurfa’ya bağlı köy ve ilçelerin içme suyu ile yol ihtiyaçlarına ilişkin Devlet Bakanından sözlü soru önergesi (6/10)

3. – Şanlıurfa Milletvekili Zülfükar İzol’un, Şanlıurfa İkinci Organize Sanayi Bölgesi projesine ilişkin Sanayi ve Ticaret Bakanından sözlü soru önergesi (6/16)

4. – Tekirdağ Milletvekili Bayram Fırat Dayanıklı’nın, Tekirdağ’da buğday alımları için geçici alım istasyonları kurulmamasının nedenine ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından sözlü soru önergesi (6/17)

5. – Samsun Milletvekili Musa Uzunkaya’nın, İstanbul Üniversitesi Rektörünün usulsüz uygulamalarda bulunduğu iddiasına ilişkin Millî Eğitim Bakanından sözlü soru önergesi (6/18)

6. – Şanlıurfa Milletvekili Ahmet Karavar’ın, Şanlıurfa-Gaziantep otoyolu inşaatına ve Şanlıurfa-Akçakale karayolu Projesine ilişkin Bayındırlık ve İskân Bakanından sözlü soru önergesi (6/19)

7. – Şanlıurfa Milletvekili Ahmet Karavar’ın, 1999 bütçesinden Şanlıurfa Köy Hizmetlerine ayrılan ödenek miktarına ve bazı köylerinin yol ihtiyacına ilişkin Devlet Bakanından sözlü soru önergesi (6/20)

8. – Şanlıurfa Milletvekili Ahmet Karavar’ın, Şanlıurfa’nın tropikal hastalıklar hastanesi ihtiyacına ve yapımı devam eden devlet hastanesi inşaatına ilişkin sorusu ve Sağlık Bakanı Osman Durmuş’un cevabı (6/21)

9. – Şanlıurfa Milletvekili Ahmet Karavar’ın, Şanlıurfa İlinin kültür merkezi ihtiyacına ve turistik değeri olan bazı mağara ve harabelerin restorasyonuna ilişkin Kültür Bakanından sözlü soru önergesi (6/22)

10. – Şanlıurfa Milletvekili Ahmet Karavar’ın, Şanlıurfa Havaalanı inşaatı ve iki demiryolu projesine ilişkin sorusu ve Ulaştırma Bakanı Enis Öksüz’ün cevabı (6/23)

11. – Şanlıurfa Milletvekili Ahmet Karavar’ın, Toplu Konut İdaresi’nce Şanlıurfa’da uygulamaya konulan konut projesine ilişkin Devlet Bakanından sözlü soru önergesi (6/24)

12. – Şanlıurfa Milletvekili Ahmet Karavar’ın, Şanlıurfa olimpik stad inşaatına ilişkin sorusu ve Devlet Bakanı Fikret Ünlü’nün cevabı (6/25)

13. – Şanlıurfa Milletvekili Ahmet Karavar’ın, Harran Üniversitesi Rektörlük binası ve kampusü inşaatına ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/26)

14. – Samsun Milletvekili Musa Uzunkaya’nın, yurt dışındaki işçilerimizin sorunlarına ve alınacak önlemlere ilişkin Dışişleri Bakanından sözlü soru önergesi (6/27)

15. – Samsun Milletvekili Musa Uzunkaya’nın, Karadeniz Bölgesinde silah sanayinin teşvik kapsamına alınmasına ve Bafra ve Kavak Organize Sanayi Bölgesine ilişkin Sanayi ve Ticaret Bakanından sözlü soru önergesi (6/28)

16. – Samsun Milletvekili Musa Uzunkaya’nın, sözleşmeli personelin kadroya alınmasına ilişkin sorusu ve Çevre Bakanı Fevzi Aytekin’in cevabı (6/29)

17. – Balıkesir Milletvekili İsmail Özgün’ün, Balıkesir İline bağlı köy yollarından kaçının asfaltlandığına ve asfaltlanmayan yollara ilişkin Devlet Bakanından sözlü soru önergesi (6/30)

18. – Balıkesir Milletvekili İsmail Özgün’ün, Balıkesir Atatürk Stadyumunun gece aydınlatma sistemi ihtiyacına ve Balıkesir İline güreş okulu açılıp açılmayacağına ilişkin Başbakandan sorusu ve Devlet Bakanı Fikret Ünlü’nün cevabı (6/31)

19. – Balıkesir Milletvekili İsmail Özgün’ün, Balıkesir SSK Hastanesinin Bölge Hastanesine dönüştürülmesi ve bazı ilçelerdeki SSK dispanserlerinin iyileştirilmesiyle ilgili bir çalışma yapılıp yapılmadığına ilişkin Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanından sözlü soru önergesi (6/32)

20. – Şanlıurfa Milletvekili Ahmet Karavar’ın, şehir merkezleri içinde kalan cezaevlerine ilişkin Adalet Bakanından sözlü soru önergesi (6/33)

21. – Şanlıurfa Milletvekili Ahmet Karavar’ın, Şanlıurfa il merkezi küçük sanayi sitesi inşaatına ve bazı ilçelere organize sanayi bölgesi yapımı için ödenek ayrılıp ayrılmadığına ilişkin Sanayi ve Ticaret Bakanından sözlü soru önergesi (6/34)

22. – Samsun Milletvekili Musa Uzunkaya’nın, Samsun Gelemen Tarım İşletmesi Müdürlüğü tarafından yürütülen hizmetlere ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından sözlü soru önergesi (6/35)

23. – Manisa Milletvekili Hasan Gülay’ın, Salihli- Turgutlu karayolunun yapımı için ayrılan ödeneğe ilişkin sorusu ve Bayındırlık ve İskân Bakanı Koray Aydın’ın cevabı (6/36)

24. – Manisa Milletvekili Hasan Gülay’ın, Manisa İli Muradiye Beldesini İzmir’in Menemen İlçesine bağlayan karayolunu genişletme çalışmaları için ayrılan ödeneğe ilişkin sorusu ve Bayındırlık ve İskân Bakanı Koray Aydın’ın cevabı (6/37)

25. – Manisa Milletvekili Hasan Gülay’ın, Manisa İlinin merkezinde bulunan Kuşlubahçe hemzemin geçidinin yaya yolu yapımının ne zaman bitirileceğine ilişkin sorusu ve Bayındırlık ve İskân Bakanı Koray Aydın’ın cevabı (6/38)

26. – Manisa Milletvekili Hasan Gülay’ın, Salihli-Gölmarmara Akhisar’ı birbirine bağlayacak karayolunun yapımı için ayrılan ödeneğe ilişkin sorusu ve Bayındırlık ve İskân Bakanı Koray Aydın’ın cevabı (6/39)

27. – Manisa Milletvekili Hasan Gülay’ın, İzmir-Manisa Karayolu için 1999 yılında ayrılan ödeneğe ilişkin sorusu ve Bayındırlık ve İskân Bakanı Koray Aydın’ın cevabı (6/40)

28. – Şanlıurfa Milletvekili Mustafa Niyazi Yanmaz’ın, eczacıların reçete bedellerinin Bağ-Kur Müdürlüklerince zamanında ödenmemesine ilişkin Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanından sözlü soru önergesi (6/41)

29. – İstanbul Milletvekili Osman Yumakoğulları’nın, boş bulunan imam-müezzin kadrolarına ne zaman atama yapılacağına ilişkin sorusu ve Devlet Bakanı Fikret Ünlü’nün cevabı (6/42)

30. – İstanbul Milletvekili Osman Yumakoğulları’nın, 53-56 ncı Hükümetler döneminde özelleştirmeden sağlanan gelire ilişkin Devlet Bakanından sözlü soru önergesi (6/43)

B) YAZILI SORULAR VE CEVAPLARI

1. – İstanbul Milletvekili Bülent Akarcalı’nın, bankaların Hazine bonolarını müşterilerine repo yoluyla satmalarına ilişkin Başbakandan sorusu ve Devlet Bakanı Hikmet Uluğbay’ın yazılı cevabı (7/4)

2. – Bursa Milletvekili Ertuğrul Yalçınbayır’ın, 3628 Sayılı Kanunun uygulamasına ilişkin Başbakandan sorusu ve Maliye Bakanı Sümer Oral’ın yazılı cevabı (7/5)

3. – Bursa Milletvekili Ertuğrul Yalçınbayır’ın, siyasi partilere kayıtlı üye sayısına ilişkin sorusu ve Adalet Bakanı Hikmet Sami Türk’ün yazılı cevabı (7/42)

4. – Bursa Milletvekili Ertuğrul Yalçınbayır’ın, Çevre Kirliliğini Önleme Fonu’ndan Bursa’daki bazı köylere yapılan yardımlara ilişkin sorusu ve Çevre Bakanı Fevzi Aytekin’in yazılı cevabı (7/48)

5. – İstanbul Milletvekili Bülent Akarcalı’nın, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne Türkiye aleyhine dava açmış olanların hayali kişiler olup olmadıklarına ilişkin sorusu ve Adalet Bakanı Hikmet Sami Türk’ün yazılı cevabı (7/53)

6. – İstanbul Milletvekili Bülent Akarcalı’nın, terörden zarar gören kişi ve kurumlar tarafından teröre destek veren ülkeler aleyhine dava açılıp açılmayacağına ilişkin sorusu ve Dışişleri Bakanı İsmail Cem’in yazılı cevabı (7/54)

7. – Erzurum Milletvekili Fahrettin Kukaracı’nın, Erzurum İline bağlı köylerin yol ve su sorunlarına ilişkin Başbakandan sorusu ve Devlet Bakanı Mustafa Yılmaz’ın yazılı cevabı (7/58)

8. – İstanbul Milletvekili Bülent Akarcalı’nın, 1998 yılında Kanada’da Büyükelçiler düzeyinde yapılan bir toplantıya katılmamızın nedenine ilişkin sorusu ve Dışişleri Bakanı İsmail Cem’in yazılı cevabı (7/65)

9. – İstanbul Milletvekili Bülent Akarcalı’nın;

– İstanbul’da yapılması planlanan 3. boğaz köprüsü projesine,

Bayburt Milletvekili Suat Pamukçu’nun;

– Bayburt-Demirözü Yolu yapımının ne zaman bitirileceğine,

İlişkin soruları ve Bayındırlık ve İskân Bakanı Koray Aydın’ın yazılı cevabı (7/66,69)

10. – Şırnak Milletvekili Abdullah Veli Seyda’nın, Şırnak ve Güneydoğu Anadolu Bölgesinde bu yıl beklenen buğday üretimi açığına, canlı hayvan sayısına ve hububat ekimine ilişkin sorusu ve Tarım ve Köyişleri Bakanı Hüsnü Yusuf Gökalp’in yazılı cevabı (7/72)

11. – Kütahya Milletvekili Ahmet Derin’in, baş müdürlüklerin bölge müdürlüklerine dönüştürülmesine ilişkin sorusu ve Ulaştırma Bakanı Enis Öksüz’ün yazılı cevabı (7/94)

12. – Şanlıurfa Milletvekili Zülfükar İzol’un, Şanlıurfa İlindeki belediyelere ve İl Özel İdaresine yapılan yardımlara ilişkin sorusu ve Maliye Bakanı Sümer Oral’ın yazılı cevabı (7/98)

13. – İstanbul Milletvekili Osman Yumakoğulları’nın, Almanya’da yaşayan Türk vatandaşlarının yurda giriş çıkışlarında karşılaştıkları sorunlara ilişkin sorusu ve Dışişleri Bakanı İsmail Cem’in yazılı cevabı (1/183)

14. – İstanbul Milletvekili Osman Yumakoğulları’nın, iç ve dış borç miktarına ve iç borçlanma faiz oranlarına ilişkin sorusu ve Devlet Bakanı Hikmet Uluğbay’ın yazılı cevabı (1/184)

 

I. – GEÇEN TUTANAK ÖZETİ

TBMM Genel Kurulu saat 15.00’te açıldı.

Bilecik Milletvekili Sabahat Vardar, Bilecik İlinin sorunları ve beklentilerine,

Kayseri Milletvekili Sevgi Esen, kadın hakları ve kadının statüsüne,

Bursa Milletvekili Mehmet Altan Karapaşaoğlu, dünya ekonomik ve siyasî hayatında meydana gelen değişikliklerle, Türkiye’nin bu değişiklikler karşısında takip etmesi gereken stratejiye,

İlişkin gündemdışı birer konuşma yaptılar.

Erzurum Milletvekili Zeki Ertugay’ın, Doğu Anadolu Projesi Bölge Kalkınma İdaresi Teşkilâtının Kuruluş ve Görevleri Hakkındaki Kanun Teklifinin (2/64) geri aldığına ilişkin önergesi okundu; Plan ve Bütçe Komisyonunda bulunan teklifin geri verildiği bildirildi.

Erzincan Milletvekili Tevhit Karakaya ve 20 arkadaşının, üniversite kurulacak illerde aranacak kriterler,

Ankara Milletvekili Cemil Çiçek ve 23 arkadaşının, Osmanlı Devletinin kuruluşunun 700 üncü yıldönümü,

Konularında birer genel görüşme;

Kütahya Milletvekili Ahmet Derin ve 27 arkadaşının, bankacılık sektörünün sorunlarının ve Devlete devredilen bankaların batış nedenlerinin araştırılarak alınması gereken tedbirlerin belirlenmesi amacıyla bir Meclis araştırması,

Açılmasına ilişkin önergeleri (8/1, 8/2; 10/33) Genel Kurulun bilgisine sunuldu; önergelerin gündemdeki yerlerini alacağı ve öngörüşmelerinin, sırasında yapılacağı açıklandı.

8.7.1999 tarihli gelen kağıtlarda yayımlanan ve aynı tarihte dağıtılan 17 sıra sayılı Terörle Mücadele Kanununun Bir Maddesinde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısının 48 saat geçmeden gündemin “Kanun Tasarı ve Teklifleriyle Komisyonlardan Gelen Diğer İşler” kısmının 1 inci sırasına, 18 sıra sayılı Kanun Tasarısının 2 nci sırasına, 19 sıra sayılı Kanun Tasarısının 3 üncü sırasına, 20 sıra sayılı Kanun Tasarısının 4 üncü sırasına ve 21 sıra sayılı Kanun Tasarısının 5 inci sırasına alınmasına ilişkin Danışma Kurulu önerisi kabul edildi.

Gündemin “Kanun Tasarısı ve Teklifleriyle Komisyonlardan Gelen Diğer İşler” kısmının :

1 inci sırasında bulunan, Terörle Mücadele Kanununun Bir Maddesinde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Tasarısının (1/436)(S. Sayısı : 17) yapılan görüşmelerden sonra;

2 nci sırasında bulunan, Uluslararası Çalışma Teşkilâtı Anasözleşmesinde Yapılan Değişiklik Hakkındaki Belgenin Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair (1/320)(S. Sayısı : 18),

3 üncü sırasında bulunan, Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ve Moğolistan Hükümeti Arasında Yatırımların Karşılıklı Teşviki ve Korunmasına İlişkin Anlaşmanın Onaylanmasının Uygun Bulunduğu Hakkında (1/365) (S. Sayısı : 19),

4 üncü sırasında bulunan, Sakatların Meslekî Rehabilitasyonu ve İstihdamı Hakkında 159 Sayılı Uluslararası Çalışma Teşkilâtı (ILO) Sözleşmesinin Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair (1/305)(S. Sayısı : 20),

5 inci sırasında bulunan, Türkiye Cumhuriyeti ve Mısır Arap Cumhuriyeti Arasında Yatırımların Karşılıklı Teşviki ve Korunmasına İlişkin Anlaşma ile Anlaşmada Değişiklik Yapılmasına Dair Notaların Onaylanmasının Uygun Bulunduğu Hakkında (1/352)(S. Sayısı : 21),

Kanun Tasarılarının da görüşmelerini takiben yapılan açık oylamalarından sonra;

Kabul edildikleri ve kanunlaştıkları açıklandı.

13 Temmuz 1999 Salı günü saat 15.00’te toplanmak üzere, birleşime 17.52’de son verildi.

Murat Sökmenoğlu

Başkanvekili

Mehmet Elkatmış Melda Bayer

Nevşehir Ankara

Kâtip Üye Kâtip Üye

 

No : 28

II. – GELEN KAĞITLAR

9 . 7 . 1999 CUMA

Tasarılar

1. – Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Bulgaristan Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Anti-Personel Mayınların Kullanılmaması ve Ortak Sınıra Yakın Bölgelerdeki Anti-Personel Mayınların Temizlenmesi veya İmha Edilmesi Hakkında Anlaşmanın Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı (1/488) (Millî Savunma ve Dışişleri Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi: 6.7.1999)

2. – Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Gürcistan Hükümeti Arasında Sosyal Güvenlik Sözleşmesinin Onaylanmasının Uygun Bulunduğu Hakkında Kanun Tasarısı (1/489) (Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler ve Dışişleri Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi : 6.7.1999)

3. – Türkiye Cumhuriyeti Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı ile Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Çalışma ve İskân Bakanlığı Arasında Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyetinin Sosyal Güvenlik Reformuna İlişkin İşbirliği Protokolünün Onaylanmasının Uygun Bulunduğu Hakkında Kanun Tasarısı (1/490) (Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler ve Dışişleri Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi : 6.7.1999)

4. – Türkiye Cumhuriyeti ile Türkmenistan Arasındaki Hazar-Geçişli Tükmenistan-Türkiye-Avrupa Gaz Boru Hattı Projesinin (HGB) İfası ve Türkmenistan’dan Türkiye Cumhuriyeti Doğal Gaz Satışına İlişkin Anlaşmanın Onaylanmasının Uygun Bulunduğu Hakkında Kanun Tasarısı (1/491) (Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabiî Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji ve Dışişleri Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi : 6.7.1999)

5. – Güneydoğu Avrupa Çokuluslu Barış Gücü Anlaşması ile Güneydoğu Avrupa Çokuluslu Barış Gücü Anlaşmasına Ek Protokolün Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı (1/492) (Millî Savunma ve Dışişleri Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi : 6.7.1999)

Teklifler

1. – Tokat Milletvekili Ali Şevki Erek ve 21 Arkadaşının; Olağanüstü Hal Bölgesinde ve Kalkınmada Öncelikli Yörelerde İstihdam Yaratılması ve Yatırımların Teşvik Edilmesi ile 193 Sayılı Gelir Vergisi Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanunun 2 nci Maddesinin Değiştirilmesi Hakkında Kanun Teklifi (2/148) (Plan ve Bütçe Komisyonuna) (Başkanlığa geliş tarihi: 2.7.1999)

2. – Kastamonu Milletvekili Nurhan Tekinel’in; Olağanüstü Hal Bölgesinde ve Kalkınmada Öncelikli Yörelerde İstihdam Yaratılması ve Yatırımların Teşvik Edilmesi ile 193 Sayılı Gelir Vergisi Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanunun 2 nci Maddesinin Değiştirilmesi Hakkında Kanun Teklifi (2/149) (Plan ve Bütçe Komisyonuna) (Başkanlığa geliş tarihi: 5.7.1999)

3. – Kastamonu Milletvekili Nurhan Tekinel’in; Yükseköğretim Kurumları Teşkilatı Hakkında 41 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin Değiştirilerek Kabulüne Dair Kanun ile 78 ve 190 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi (2/150) (Millî Eğitim, Kültür, Gençlik ve Spor ve Plan ve Bütçe Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi: 5.7.1999)

4. – Kastamonu Milletvekili Nurhan Tekinel’in; İki İlçe Kurulmasına İlişkin Kanun Teklifi (2/151) (İçişleri ve Plan ve Bütçe Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi: 5.7.1999)

5. – Balıkesir Milletvekili İsmail Özgün’ün; Balıkesir İli Merkezinde Büyükşehir Belediyesi, Bahçelievler, Adnan Menderes ve Oruçgazi Adlarıyla Üç İlçe Kurulması Hakkında Kanun Teklifi (2/152) (İçişleri ve Plan ve Bütçe Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi: 5.7.1999)

6. – Kırıkkale Milletvekili Kemal Albayrak’ın; Kırıkkale İline Bağlı Çerikli Adıyla Bir İlçe Kurulması Hakkında Kanun Teklifi (2/153) (İçişleri ve Plan ve Bütçe Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi: 5.7.1999)

Süresi İçinde Cevaplandırılmayan Yazılı Soru Önergeleri

l. – İstanbul Milletvekili Bülent Akarcalı’nın, bankaların verdiği tüketici kredisinde mal üzerindeki banka rehninin kaldırılması işlemlerine ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/3)

2. – Karaman Milletvekili Zeki Ünal’ın, Kıbrıs vatandaşı olup olmadığına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/19)

3. – Samsun Milletvekili Musa Uzunkaya’nın, ilahiyat eğitimi veren bölümlere kontenjan kısıtlaması getirilmesine ilişkin Millî Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/24)

No. : 29

12 . 7 . 1999 PAZARTESİ

Tasarılar

1. – İller Bankası Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Tasarısı (1/493) (Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm ve Plan ve Bütçe Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi : 6.7.1999)

2. – Yükseköğretim Kurumları Teşkilatı Hakkında 41 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin Değiştirilerek Kabulüne Dair Kanunun Bazı Maddelerinde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Tasarısı (1/494) (Millî Eğitim, Kültür, Gençlik ve Spor ve Plan ve Bütçe Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi : 6.7.1999)

Teklifler

1. – Zonguldak Milletvekilleri T.Boray Baycık, Ömer Üstünkol, Bartın Milletvekili C.Tufan Yazıcıoğlu ile Karabük Milletvekili Erol Karan’ın; Türkiye Taş Kömürü Kurumu Anonim Şirketi Hakkında Kanun Teklifi (2/154) ( Adalet ve Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabiî Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji ve Plan ve Bütçe Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi : 1.7.1999)

2. – Bartın Milletvekili Cafer Tufan Yazıcıoğlu’nun; Gençlik ve Sosyal Eğitim Genel Müdürlüğü Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Teklifi (2/155) (Millî Eğtim, Kültür, Gençlik ve Spor ve Plan ve Bütçe Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi : 1.7.1999)

3. – Edirne Milletvekili Evren Bulut’un; 6964 Sayılı Ziraat Odaları ve Ziraat Odaları Birliği Kanununun Bazı Maddelerinin Değiştirilmesi Hakkında Kanun Teklifi (2/156) (Tarım, Orman ve Köyişleri Komisyonuna) (Başkanlığa geliş tarihi : 5.7.1999)

4. – Doğru Yol Partisi Grup Başkanvekili Ankara Milletvekili Saffet Arıkan Bedük’ün; 5434 Sayılı Türkiye Cumhuriyeti Emekli Sandığı Kanununun 32. Maddesine Bir Bent Eklenmesi İle 506 Sayılı Sosyal Sigortalar Kanununun Ek 5 inci Maddesine Bir Bent Eklenmesi Hakkında Kanun Teklifi (2/157) (Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler ve Plan ve Bütçe Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi : 6.7.1999)

5. – Doğru Yol Partisi Grup Başkanvekili Ankara Milletvekili Saffet Arıkan Bedük’ün; Çiftçilerin T.C. Ziraat Bankasına ve Tarım Kredi Kooperatiflerine Olan Borçlarının Faizlerinin Silinmesine Dair Kanun Teklifi (2/158) (Tarım, Orman ve Köyişleri ve Plan ve Bütçe Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi : 6.7.1999)

6. – Doğru Yol Partisi Grup Başkanvekili Ankara Milletvekili Saffet Arıkan Bedük’ün; İstiklal Madalyası Verilmiş Bulunanlara Vatani Hizmet Tertibinden Şeref Aylığı Bağlanması Hakkında Kanunun Birinci ve İkinci Maddesinin Değiştirilmesine Dair Kanun Teklifi (2/159) (Plan ve Bütçe Komisyonuna) (Başkanlığa geliş tarihi : 6.7.1999)

7. – Doğru Yol Partisi Grup Başkanvekili Ankara Milletvekili Saffet Arıkan Bedük’ün; Mahalle Muhtarlığı Kanun Teklifi (2/160) (Adalet ve Plan ve Bütçe ve İçişleri Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi : 6.7.1999)

8. – Doğru Yol Partisi Grup Başkanvekili Ankara Milletvekili Saffet Arıkan Bedük’ün; 3480 Sayılı Malüller İle Şehit ve Yetimlerine Tütün ve Alkol Ürünlerinin Satış Bedellerinden Pay Verilmesi Hakkındaki Kanun ile 3492 Sayılı Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışmayı Teşvik Kanununun Birer Maddesinin Değiştirilmesine Dair Kanun Teklifi (2/161) (Plan ve Bütçe Komisyonuna) (Başkanlığa geliş tarihi : 6.7.1999)

9. – Doğru Yol Partisi Grup Başkanvekilleri Sakarya Milletvekili Nevzat Ercan, Ankara Milletvekili Saffet Arıkan Bedük ve İçel Milletvekili Turhan Güven’in; Tabiî Afetlerden Zarar Gören Çiftçilere Yapılacak Yardımlar Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/162) (Tarım, Orman ve Köyişleri ve Plan ve Bütçe Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi : 6.7.1999)

10. – Amasya Milletvekili Gönül Saray’ın; Orman Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi (2/163) (Plan ve Bütçe ve Tarım, Orman ve Köyişleri Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi : 6.7.1999)

11. – Balıkesir Milletvekili İlyas Yılmazyıldız’ın; Türkiye Cumhuriyeti Emekli Sandığı Kanununa Bir Geçici Madde Eklenmesi Konusunda Kanun Teklifi (2/164) (Millî Savunma ve Plan ve Bütçe Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi : 6.7.1999)

12. – Erzurum Milletvekili Lütfü Esengün ve 17 Arkadaşının; Gelir Vergisi Kanununun Bir Maddesinde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/165) (Plan ve Bütçe Komisyonuna) (Başkanlığa geliş tarihi : 6.7.1999)

13. – Sivas Milletvekili Abdullatif Şener ve 4 Arkadaşının; Sivas İline Bağlı Yavu Adıyla Bir İlçe Kurulması Hakkında Kanun Teklifi (2/166) (İçişleri ve Plan ve Bütçe Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi : 6.7.1999)

14. – Sivas Milletvekili Abdullatif Şener ve 4 Arkadaşının; Alacahan Adıyla Bir İlçe Kurulmasına İlişkin Kanun Teklifi (2/167) (İçişleri ve Plan ve Bütçe Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi : 6.7.1999)

15. – Sivas Milletvekili Abdullatif Şener ve 4 Arkadaşının; Sızır Adıyla Bir İlçe Kurulması Hakkında Kanun Teklifi (2/168) (İçişleri ve Plan ve Bütçe Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi : 6.7.1999)

16. – Tekirdağ Milletvekili Enis Sülün’ün; Tekirdağ İline Bağlı Çorlu İlçesinde Çorlu Adıyla Bir İl Kurulması Hakkında Kanun Teklifi (2/169) (İçişleri ve Plan ve Bütçe Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi : 6.7.1999)

17. – Doğru Yol Partisi Grup Başkanvekili Ankara Milletvekili Saffet Arıkan Bedük’ün; 1076 Sayılı Yedek Subaylar ve Yedek Askeri Memurlar Kanunu İle 1111 Sayılı Askerlik Kanunlarında Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi (2/170) (İçişleri ve Millî Savunma Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi : 6.7.1999)

Raporlar

1. – Uluslararası Karayolu Taşımacılığı Yapan Taşıtlarda Çalışan Taşıt Personelinin Çalışmalarına İlişkin Avrupa Anlaşmasına Katılmamızın Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler ve Dışişleri Komisyonları Raporları (1/301) (S.Sayısı: 22) (Dağıtma tarihi: 12.7.1999) (GÜNDEME)

2. – Arkeolojik Mirasın Korunmasına İlişkin Avrupa Sözleşmesi (Gözden Geçirilmiş)’nin Onaylanmasının Uygun Bulunduğu Hakkında Kanun Tasarısı ve Millî Eğitim, Kültür, Gençlik ve Spor ve Dışişleri Komisyonları Raporları (1/263) (S.Sayısı: 23) (Dağıtma tarihi: 12.7.1999) (GÜNDEME)

3. – Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Mısır Arap Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Kültür Merkezleri Kurulması ve Bu Merkezlerin Faaliyeti Hakkında Protokolün Onaylanmasınının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve Millî Eğitim, Kültür, Gençlik ve Spor ve Dışişleri Komisyonları Raporları (1/366) (S.Sayısı: 24) (Dağıtma tarihi: 12.7.1999) (GÜNDEME)

4. – Türkiye Cumhuriyeti ile İsrail Devleti Arasında Serbest Ticaret Alanı Anlaşması ve İlgili Notaların Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanuna Bir Madde Eklenmesi Hakkında Kanun Tasarısı ve Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabiî Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji ve Dışişleri Komisyonları Raporları (1/340) (S.Sayısı: 25) (Dağıtma tarihi: 12.7.1999) (GÜNDEME)

5. – EFTA Devletleri ile Türkiye Arasında Anlaşmanın Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanuna Bir Madde Eklenmesi Hakkında Kanun Tasarısı ve Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabiî Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji ve Dışişleri Komisyonları Raporları (1/339) (S.Sayısı: 26) (Dağıtma tarihi: 12.7.1999) (GÜNDEME)

No : 30

13 . 7 . 1999 SALI

Tasarı

1. – Sosyal Sigortalar Kanunu, Tarım İşçileri Sosyal Sigortalar Kanunu, T.C. Emekli Sandığı Kanunu, Esnaf ve Sanatkarlar ve Diğer Bağımsız Çalışanlar Sosyal Sigortalar Kurumu Kanunu, Tarımda Kendi Adına ve Hesabına Çalışanlar Sosyal Sigortalar Kanunu, Sosyal Güvenlik Kurumlarına Tabi Olarak Geçen Hizmetlerin Birleştirilmesi Hakkında Kanunun Bazı Maddelerinin Değiştirilmesi ve Bu Kanunlara Ek ve Geçici Maddeler Eklenmesi, İşsizlik Sigortası Kurulması ile 190 Sayılı Genel Kadro ve Usulü Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamenin Eki Cetvellerde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Tasarısı (1/495) (Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler ve Plan ve Bütçe Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi : 12.7.1999)

Teklifler

1. – Trabzon Milletvekili Ali Naci Tuncer ve 11 Arkadaşının; Kuzey Anadolu Projesi Bölge Kalkınma İdaresi Teşkilatı Kuruluşu Hakkında Kanun Teklifi (2/171) (Plan ve Bütçe Komisyonuna) (Başkanlığa geliş tarihi : 7.7.1999)

2. – Bingöl Milletvekili Necati Yöndar’ın; Bingöl İline Bağlı Selvi Adıyla Bir İlçe Kurulması Hakkında Kanun Teklifi (2/172) (İçişleri ve Plan ve Bütçe Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi : 7.7.1999)

3. – Erzurum Milletvekili Zeki Ertugay ve 8 Arkadaşının; Doğu Anadolu Projesi Bölge Kalkınma İdaresi Teşkilatının Kuruluş ve Görevleri Hakkında Kanun Teklifi (2/173) (Plan ve Bütçe Komisyonuna) (Başkanlığa geliş tarihi : 7.7.1999)

4. – Ankara Milletvekili Yücel Seçkiner’in; 926 Sayılı Türk Silahlı Kuvvetleri Personel Kanununun Bir Maddesinde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/174) (Millî Savunma ve Plan ve Bütçe Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi : 7.7.1999)

5. – Bursa Milletvekili Faruk Çelik’in; Yükseköğretim Kanununa Bir Geçici Madde Eklenmesine Dair Kanun Teklifi (2/175) (Millî Eğitim, Kültür, Gençlik ve Spor Komisyonuna) (Başkanlığa geliş tarihi : 7.7.1999)

6. – Rize Milletvekili Ahmet Kabil ve 77 Arkadaşının; Yükseköğretim Kurumları Teşkilatı Hakkında 41 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin Değiştirilerek Kabulüne Dair Kanuna Bir Ek Madde Eklenmesi Hakkında Kanun Teklifi (2/176) (Millî Eğitim, Kültür, Gençlik ve Spor ve Plan ve Bütçe Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi : 9.7.1999)

Sözlü Soru Önergeleri

1. – Bitlis Milletvekili Yahya Çevik’in, Bitlis İli Mutki İlçesine bağlı Meydan-Yazıcık arasındaki yol yapımına ilişkin Devlet Bakanından (Mustafa Yılmaz) sözlü soru önergesi (6/44) (Başkanlığa geliş tarihi : 9.7.1999)

2. – Bitlis Milletvekili Yahya Çevik’in, Bitlis Sağlık Meslek Lisesinin hizmet binası ihtiyacına ilişkin Millî Eğitim Bakanından sözlü soru önergesi (6/45) (Başkanlığa geliş tarihi : 9.7.1999)

3. – Bitlis Milletvekili Yahya Çevik’in, Haydarpaşa-Tatvan arasında yük ve yolcu taşımacılığı yapan Van Gölü Ekspresine ilişkin Ulaştırma Bakanından sözlü soru önergesi (6/46) (Başkanlığa geliş tarihi : 9.7.1999)

4. – Bitlis Milletvekili Yahya Çevik’in, Bitlis SSK İl Müdürlüğünde hizmetlerin aksadığı iddiasına ilişkin Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanından sözlü soru önergesi (6/47) (Başkanlığa geliş tarihi : 9.7.1999)

5. – Bitlis Milletvekili Yahya Çevik’in, Bitlis İli Güroymak İlçesi ile Muş İli arasında yer alan arazinin ıslah çalışmalarına ilişkin Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanı ve Başbakan Yardımcısından sözlü soru önergesi (6/48) (Başkanlığa geliş tarihi : 9.7.1999)

6. – Şırnak Milletvekili Abdullah Veli Seyda’nın, Şırnak Havaalanı projesine ilişkin Ulaştırma Bakanından sözlü soru önergesi (6/49) (Başkanlığa geliş tarihi : 9.7.1999)

7. – Şırnak Milletvekili Abdullah Veli Seyda’nın, Cizre Barajı projesine ilişkin Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanı ve Başbakan Yardımcısından sözlü soru önergesi (6/50) (Başkanlığa geliş tarihi : 9.7.1999)

8. – Şırnak Milletvekili Abdullah Veli Seyda’nın, Şırnak ve Cizre Devlet hastanelerinin tomografi cihazı ihtiyacına ilişkin Sağlık Bakanından sözlü soru önergesi (6/51) (Başkanlığa geliş tarihi : 9.7.1999)

Yazılı Soru Önergeleri

1. – Ankara Milletvekili Saffet Arıkan Bedük’ün, Hayvancılığın Geliştirilmesi Projesi Kararnamesine ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/185) (Başkanlığa geliş tarihi : 8.7.1999)

2. – Siirt Milletvekili Ahmet Nurettin Aydın’ın, memurların atama ve nakillerini durduran genelgenin ne zaman yürürlükten kaldırılacağına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/186) (Başkanlığa geliş tarihi : 9.7.1999)

3. – Diyarbakır Milletvekili Sacit Günbey’in, Güneydoğu Anadolu Bölgesini kalkındırma paketine ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/187) (Başkanlığa geliş tarihi : 9.7.1999)

4. – Hatay Milletvekili Mustafa Geçer’in, Dörtyol-Deliçay Deresi üzerinde baraj yapılıp yapılmayacağına ilişkin Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanı ve Başbakan Yardımcısından yazılı soru önergesi (7/188) (Başkanlığa geliş tarihi : 9.7.1999)

5. – Hatay Milletvekili Mustafa Geçer’in, Hatay-Yarseli Barajına ilişkin Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanı ve Başbakan Yardımcısından yazılı soru önergesi (7/189) (Başkanlığa geliş tarihi : 9.7.1999)

6. – Hatay Milletvekili Mustafa Geçer’in, Hatay-Payas ve Erzin organize sanayi bölgelerinin yapımına ilişkin Sanayi ve Ticaret Bakanından yazılı soru önergesi (7/190) (Başkanlığa geliş tarihi : 9.7.1999)

7. – Hatay Milletvekili Mustafa Geçer’in, Hatay İlindeki orman alanlarının ve hazinenin tasarrufunda bulunan sahaların ağaçlandırılmasına ilişkin Orman Bakanından yazılı soru önergesi (7/191) (Başkanlığa geliş tarihi : 9.7.1999)

8. – Hatay Milletvekili Mustafa Geçer’in, Amik-Afrin Projesi içinde yer alan Reyhanlı Barajı ihalesinin ne zaman yapılacağına ilişkin Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanı ve Başbakan Yardımcısından yazılı soru önergesi (7/192) (Başkanlığa geliş tarihi : 9.7.1999)

9. – Hatay Milletvekili Mustafa Geçer’in, Yayladağ Barajının sulama kanallarının ne zaman bitirileceğine ilişkin Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanı ve Başbakan Yardımcısından yazılı soru önergesi (7/193) (Başkanlığa geliş tarihi : 9.7.1999)

10. – Hatay Milletvekili Mustafa Geçer’in, Orta Ceyhan Menzelet Projesi kapsamındaki Tahta Köklü Barajının yükseltme inşaatına ilişkin Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanı ve Başbakan Yardımcısından yazılı soru önergesi (7/194) (Başkanlığa geliş tarihi : 9.7.1999)

11. – Hatay Milletvekili Mustafa Geçer’in, Samandağ-Karamanlı Göleti inşaatına ilişkin Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanı ve Başbakan Yardımcısından yazılı soru önergesi (7/195) (Başkanlığa geliş tarihi : 9.7.1999)

12. – Hatay Milletvekili Metin Kalkan’ın, petrol zamlarına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/196) (Başkanlığa geliş tarihi : 9.7.1999)

13. – Kütahya Milletvekili Ahmet Derin’in, taşımalı eğitime tabi köylerdeki kullanılmayan ilkokulların köy tüzel kişiliklerine verilip verilmeyeceğine ilişkin Millî Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/197) (Başkanlığa geliş tarihi : 9.7.1999)

14. – Kütahya Milletvekili Ahmet Derin’in, Kütahya İli Emet İlçesi Cezaevi inşaatına ne zaman başlanacağına ve Kütahya Adliyesinin bilgisayar sistemi ihtiyacına ilişkin Adalet Bakanından yazılı soru önergesi (7/198) (Başkanlığa geliş tarihi : 9.7.1999)

15. – Kütahya Milletvekili Ahmet Derin’in, Kütahya-Tavşanlı, Kütahya-Simav-Demirci yolu ile Balıkesir-Dursunbey-Harmancık-Tavşanlı yollarının yapımı için ek ödenek verilip verilmeyeceğine ilişkin Bayındırlık ve İskân Bakanından yazılı soru önergesi (7/199) (Başkanlığa geliş tarihi : 9.7.1999)

16. – Kütahya Milletvekili Ahmet Derin’in, Kütahya Sağlık Meslek Lisesinin kapatılıp kapatılmayacağına ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/200) (Başkanlığa geliş tarihi : 9.7.1999)

Meclis Araştırması Önergeleri

1. – İzmir Milletvekili Suat Çağlayan ve 26 arkadaşının, Dünya Bankası tarafından desteklenen Birinci Sağlık Projesi ile ilgili iddiaların araştırılarak alınması gereken tedbirlerin belirlenmesi amacıyla Anayasanın 98 inci, İçtüzüğün 104 ve 105 inci maddeleri uyarınca bir Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/34) (Başkanlığa geliş tarihi : 28.6.1999)

2. – İstanbul Milletvekili Bülent Akarcalı ve 21 arkadaşının, teröre destek veren ülkeler ve bu ülkelerdeki kuruluşlar konusunda Anayasanın 98 inci, İçtüzüğün 104 ve 105 inci maddeleri uyarınca bir Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/35) (Başkanlığa geliş tarihi : 22.6.1999)

3. – Erzincan Milletvekili Tevhit Karakaya ve 21 arkadaşının, göç olayının nedenlerinin ve göçten kaynaklanan sorunların araştırılarak alınması gereken tedbirlerin belirlenmesi amacıyla Anayasanın 98 inci, İçtüzüğün 104 ve 105 inci maddeleri uyarınca bir Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/36) (Başkanlığa geliş tarihi : 1.7.1999)

BİRİNCİ OTURUM

Açılma Saati : 15.00

13 Temmuz 1999 Salı

BAŞKAN : Başkanvekili Mehmet Vecdi GÖNÜL

KÂTİP ÜYELER : Şadan ŞİMŞEK (Edirne), Burhan ORHAN (Bursa)

BAŞKAN – Türkiye Büyük Millet Meclisinin 32 nci Birleşimini en iyi dileklerimle açıyor, saygılar sunuyorum.

Toplantı yetersayısı vardır; görüşmelere başlıyoruz.

III. – BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI

A) ÇEŞİTLİ İŞLER

1. – Genel Kurulu ziyaret eden Avustralya Temsilciler Meclisi Başkanı Neil Andrew ve beraberindeki Parlamento heyetine Başkanlıkça “Hoş geldiniz” denilmesi

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin resmî konuğu olarak ülkemizi ziyaret etmekte olan Avustralya Temsilciler Meclisi Başkanı Sayın Neil Andrew ve beraberindeki Parlamento Heyeti şu anda Meclisimizi teşrif etmiş bulunmaktadırlar; kendilerine, Heyetiniz adına hoş geldiniz diyorum. (Alkışlar)

Sayın milletvekilleri, gündeme geçmeden önce, üç sayın milletvekilimize gündemdışı söz vereceğim.

Gündemdışı ilk söz, Şanlıurfa Milletvekili Sayın Zülfükar İzol'a aittir.

Sayın İzol, Türkiye'deki çiftçilerin sorunları hakkında konuşma yapacaklardır.

Buyurun Sayın İzol. (FP sıralarından alkışlar)

Süreniz 5 dakikadır.

B) GÜNDEMDIŞI KONUŞMALAR

1. – Şanlıurfa Milletvekili Zülfükar İzol’un, Türkiye’deki çiftçilerin sorunlarına ilişkin gündemdışı konuşması

ZÜLFÜKAR İZOL (Şanlıurfa) – Sayın Başkan, değerli milletvekili arkadaşlarım; şahsım adına söz almış bulunmaktayım; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Tarım ve hayvancılık, ekonomik bir sektör olmanın ötesinde, uzun vadede stratejik hesapları yapılan, her ülke için hayatî önemi haiz olan faaliyetlerdir. Nitekim, bütün dünyada ve bilhassa gelişmiş ülkelerde, tarım ve hayvancılık sektörleri, en fazla desteklenen sektörlerdir.

Buna karşılık, ülkemizde, son yıllarda, tarım sektörü ve çiftçilerimiz, en fazla ihmal edilen, âdeta çökertilmesine göz yumulan bir sektördür; çiftçilerimize üvey evlat muamelesi reva görülmektedir; girdiler ve tabanfiyat yoluyla verilen destek sürekli olarak azalmaktadır. Bu şekilde, çiftçi sürekli olarak yoksullaşmaktadır; tarımın millî gelirden aldığı payın azalması, bunun en bariz kanıtıdır.

Dünyada beslenme açısından kendi kendine yeterli ender ülkelerden olan ülkemiz, maalesef, bu özelliğini yitirmekte, tarım ürünü ithal etmektedir. Bu, gelecek açısından endişe vericidir; cebinizdeki parayla, dışarıdan, ancak, paranız olduğu zaman mal satın alabilirsiniz; döviziniz bittiğinde ne yapabilirsiniz?

Dışarıdan ziraî ürün ithal etmenin bir manası da, yabancı ülke çiftçisinin Türkiye tarafından desteklenmesidir. Türkiye, hükümetlerin yanlış politika ve uygulamaları sonucu, kendi tarımını, çiftçisini bırakmış, yabancı çiftçiyi destekler vaziyete düşürülmüştür.

Değerli milletvekili arkadaşlarım, hükümetlerin son yıllarda uyguladığı yanlış politikalar sonucunda:

1- Tarımsal üretim düşmüştür.

2- Sektör tahrip edilmiş, yıkılmıştır. Girdiler fahiş oranda artmış; buna mukabil, ürün para etmez hale gelmiştir. Bazı yörelerde tarım yapılmamaktadır.

3- Çiftçinin ve yetiştiricinin ürününün karşılığı tam olarak verilmemiştir.

4- Tarım sektörüne teknik, ekonomik destek ve yardım yapılmamıştır.

5- Çiftçinin alım gücü düşmüştür; 5 kilogram buğday karşılığı, ancak 1 kilogram ekmek alabilmektedir; bu da göstermektedir ki, çiftçinin alım gücü yüzde 40 azalmıştır.

Netice olarak, çiftçi perişan edilmiş, yoksulluğa mahkûm edilmiştir.

6- Şanlıurfa'da, pamuk ekimini üçte 1 oranında azaltmak zorunda bırakılan çiftçilerimiz -1998 yılında, üretim maliyetlerinde yüzde 100'lerin üzerinde bir fiyat artışı oldu- 180 000 lira maliyeti olan birinciel pamuğu 80 000 liraya satmak zorunda bırakılmıştır. Pamuk üreticisi, yeterli sermayesi olmadığı için pamuk ekemiyor; pamuk yerine, maliyeti az olan buğday ve arpaya yönelmiştir.

Pamuk üreticisinin içinde bulunduğu ekonomik durumun her geçen gün giderek kötüleştiği... 1990'lı yıllarda, 20 ton pamuk satan bir çiftçi 1 traktör alabiliyordu; şu anda 1 traktör alabilmesi için 30 ton pamuk satması lazım. Önceden 1 kilogram pamuk 3 litre mazot alırken, şu anda 1 kilogram pamuk, ancak yarım litre mazot alabiliyor.

Değerli milletvekili arkadaşlarım, işbaşındaki hükümetin kuruluş aşamasında, koalisyon pazarlıklarında, nüfusumuzun önemli bir bölümünü oluşturan kırsal kesimin ve bu arada da çiftçinin tek bir sorunu ele alınmamış ve tartışılmamıştır. Tarım sorununa ve çiftçimize, ne zaman gerekli önem verilcektir? Çiftçinin sorununa ne zaman öncelik verilecektir?

Gelişmiş ülkelerde tarımsal üreticilere çeşitli yollardan yapılan desteklerin toplamı, Amerika Birleşik Devletlerinde hektara 1 100 dolar, Avrupa'da 550 dolar, Japonya'da ise 1 800 ile 3 000 dolar arasında değişmektedir.

Türkiye'de ise ortalama 200 kilogram üründen, tahılın fiyat kesintileri de düşüldükten sonra, 200 kilogram, 9 milyon Türk Lirası TMO'nun alım fiyatı desteğiyle birlikte desteklenmektedir.

Yani, Avrupalı bir çiftçi, bir dönüm yerden elde ettiği ürünleri dünya fiyatıyla satsa, 20 milyon lira destek, 6 milyon lira gelir elde ederken; Türkiye'de ise bir çiftçi, TMO'nun alım desteği dahil, 1 dekardan 9 milyon lira gelir elde etmektedir.

Türk çiftçisi, İtalyan çiftçisiyle aynı fiyata akaryakıt kullanmakta, Avrupa çiftçisiyle de aynı fiyata diğer giderleri, hatta bazı giderlerde ise Avrupa fiyatının çok üzerinde girdi elde etmektedir.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Sayın İzol, 1 dakika daha süre veriyorum; buyurun efendim.

ZÜLFÜKAR İZOL (Devamla) – Güneydoğu Anadolu Bölgesinde bu yıl kış ve bahar aylarında yaşanan kuraklık, tarım alanlarında büyük zararlara yol açarken, bölgedeki çiftçiler zor günler yaşıyor.

Şanlıurfa İlimizde mercimek ekili arazilerde büyük zarar meydana gelirken, çiftçiler, bu alanları nadas olarak düzenlemeye başladı. Buğday ekili arazilerde de şimdilik yüzde 50-60 oranında hasar tespit edilmiştir.

Çiftçinin, Ziraat Bankası ve tarım kredi kooperatiflerine olan borçlarının ertelenmesi için gerekli çalışmaların yapılması gerekir.

Değerli milletvekili arkadaşlarım, sonuç olarak, işbaşındaki hükümet, çiftçi borçları, ürün taban fiyatları, tarımsal krediler, ziraî ürün sigortası, tarımsal altyapı ve modernizasyon konularında çözüm önerilerini ve uygulamalarını acilen ortaya koymalı, tartışmaya açmalı ve kararların derhal icrası için zaman geçirmeksizin adım atmalıdır. Kırsal kesim insanımızın ve çiftçilerimizin beklentisi budur.

Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (FP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum Sayın İzol.

Sayın Bakan cevap verecekler mi acaba?

TARIM VE KÖYİŞLERİ BAKANI HÜSNÜ YUSUF GÖKALP (Sıvas) – Yazılı olarak arz edeceğim.

BAŞKAN – Sayın Bakan yazılı olarak kendilerine açıklamada bulunacaklar.

Gündemdışı ikinci söz, Giresun Milletvekili Sayın Mustafa Yaman'ındır.

Fındık ve fındık üreticisinin içinde bulunduğu sorunlar hakkında konuşacaklar.

Buyurun Sayın Yaman. (MHP sıralarından alkışlar)

Süreniz 5 dakika efendim.

2. – Giresun Milletvekili Mustafa Yaman’ın, fındık üreticisinin içinde bulunduğu sorunlara ilişkin gündemdışı konuşması ve Sanayi ve Ticaret Bakanı Ahmet Kenan Tanrıkulu’nun cevabı

MUSTAFA YAMAN (Giresun) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; gündemdışı söz aldım; bana bu fırsatı verdiği için, Sayın Başkanıma da, çok teşekkürlerimi sunuyorum.

Bugün, 8 milyon insanımızı ilgilendiren fındığın içinde bulunduğu sıkıntıları dile getirmek için huzurlarınızdayım.

Dünya fındık tüketiminin yüzde 75'ini karşılayan ülkemiz, mevcut politikalarla bu özelliğini yitirmek üzeredir. Bu politikalar sonucu oluşacak korkunç stoklar, ülke ekonomisine büyük yükler getirebileceği gibi, fındıkla ilgilenen 8 milyon insanı sosyal bunalım içine itecektir. İstikrarsız fiyat politikaları, rakip ülkelerdeki fındık dikimalanlarını teşvik etmekte, dünya üretiminin süratle 1 milyon ton mertebesine, çok kısa zamanda, çıkacağının sinyallerini vermektedir. Ülkemizde de başka ürün elde etme imkânı olan sahalara fındık dikimi yapılması, var olan yasalara rağmen buna göz yumulması, facianın bir başka boyutunu oluşturmaktadır. Dünya üretiminin 600 000 ton civarında olduğu düşünülürse, oluşacak 400 000 tonluk stokun Türkiye'nin elinde kalacağı aşikârdır. Ayrıca, ikame malların fındığa alternatif olması, tüketici firmaların fındık yerine badem ve fıstık gibi ürünleri kullanma temayülü, bu stokun daha da artmasına neden olacaktır.

Fındığın içine itildiği açmazdan kurtarılabilmesinin olmazsa olmaz şartı, fındık üzerinde birtakım oyunlarla rant sağlayan çevrelerin belinin kırılmasıdır. Fındıkla ilgili tüm çevrelerin çok iyi tanıdığı bu mihraklar, masumane isteklermiş gibi görünen dayatmalarıyla, hem ceplerini doldurmakta hem de fındığın geleceğini karartmaktadırlar. Mesela, bu çevreler, kaynak oluşturma bahanesiyle fındığa yüksek fon uygulamasını dikte etmekte, fon kaçakçıları sayesinde üreticinin emeğinin karşılığı olan paraları ceplerine indirmekte, ayrıca, dürüst sanayici ve tüccarlarla da haksız rekabet etmektedirler.

Fındık politikaları oluşturulurken, üretici, sanayici ve Fiskobirlik'in bir bütün olarak ele alınması gerekmektedir. Birini diğerine yeğleyerek üretilecek politikalar, fındığa ancak zarar verir. İç ve dıştüketim, iç ve dışüretim gibi faktörlerde politikalarla belirleyici olunmalıdır.

Bu sıkıntılardan kurtulmak için:

1– Tarımsal üretimin planlamasına önem verilmelidir.

2– Tarımsal ürün işleme, teşvik edilmelidir.

3 – Tarım sektörü, kaynak yutan değil, kaynak yaratan sektör haline getirilmelidir.

4– Sübvansiyon, direkt üreticiye nakit olarak verilmeli, istikrarlı fiyat tespiti yapılmalıdır.

5– Üreticiye ödemeler peşin yapılmalıdır.

6– Taban arazide fındık üretimi önlenmeli, fındıktan başka tarım yapma şansı olmayan Karadeniz insanının mağduriyeti önlenmelidir.

7– İçtüketimin artması için Fiskobirlik tanıtım ve pazarlamada aktif rol oynamalıdır.

8– Fındığa fon kesinlikle uygulanmamalıdır.

Yılda 1 milyar dolara yakın ülke ekonomisine girdi sağlayan fındığın özetlemeye çalıştığım sorunlarına duyarlı davranacağınızı umar, Genel Kurula saygılar sunarım. (MHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum Sayın Yaman.

Sayın Bakan açıklamada bulunacaklar.

Buyurun. (MHP sıralarından alkışlar)

Sayın Bakan, süreniz 20 dakikadır.

SANAYİ VE TİCARET BAKANI AHMET KENAN TANRIKULU (İzmir) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Giresun Milletvekili Sayın Mustafa Yaman'ın gündemdışı konuşmasına cevap vermek ve bu arada da 1999 ürün dönemi öncesinde fındık ürününün ve üreticisinin sorunlarını ve bakanlığımızın çalışmalarını ifade etmek üzere huzurlarınızdayım. Sözlerime başlamadan önce, hepinize saygılar sunuyorum.

Dünya fındık üretimi, yıllar itibariyle değişmekle birlikte, son yıllarda 650 000 ton civarındadır. Bunun ortalama 105 000 tonu İtalya'da, 15 000 tonu İspanya'da, 24 000 tonu Amerika Birleşik Devletlerinde ve 500 000 tonu da ülkemizde üretilmektedir.

Dünya fındık üretiminde yaklaşık yüzde 75 payı olan ülkemizin yıllardır fındık arz fazlası sürmekte ve bir sonraki sezona devreden stoklar önemli miktarları bulmaktadır. Dünya üretimi genel olarak dünya tüketimini aştığından, ülkemizde eğer üretim sınırlandırılmazsa, oluşan bu arz fazlasının tamamına yakınının, büyük bir üretim payına sahip ülkemizde kalması kaçınılmaz görünmektedir.

Ülkemizde arz fazlası fındık stoklarının oluşmasının nedeni, özellikle son yıllarda fındık dikim alanlarının genişlemesi sonucunda üretimde meydana gelen artışlardır. Fındık dikim alanları, Giresun İli ile Trabzon ve Ordu'nun bazı ilçelerinde doyma sınırına ulaşmış bulunmaktadır. Fındık ekimi, fiyat ve tarımdaki avantajları nedeniyle, Giresun, Ordu ve Trabzon gibi normal ekoloji dışındaki Batı Karadeniz Bölgesinde genişlemeye başlamıştır. Bu bölgede özellikle verimli taban araziye ekim yapılması, üretim artışına neden olmaktadır.

Talep fazlası üretimin giderilmesi için, 2844 sayılı Fındık Üretiminin Planlanması ve Dikim Alanlarının Belirlenmesi Hakkında Kanun, 16 Haziran 1983 tarihinde kabul edilmiştir. Bu kanunla, fındık üretiminin en uygun alanlarda yapılması, üretimin talepteki gelişmelere göre yönlendirilmesi ve ülke ekonomisi açısından yararlı başka ürünlerin ekim alanlarına ve özellikle taban araziye yayılmasının önlenmesi amaçlanmıştır.

Fındık üretimine izin verilecek alanların idarî sınırları, 3 Şubat 1993 tarihinde yayımlanan Fındık Alanlarının Tespitine Dair Kararnameyle belirlenmiştir. Bu kararla, fındık üretimi yapılan il sayısı 22'den 13'e indirilmiştir.

23 Aralık 1994 tarihli isteğe bağlı fındık sökümü yapılacak alanları belirleyen Bakanlar Kurulu kararıyla, fındık üretimine izin verilen bölgeler dışında kurulu fındık bahçelerinin sahipleri tarafından sökülmesi karşılığında tazminat ödenmesi de hedeflenmiştir. Bu kararnamede, söküm yapılan alandan yıl içinde elde edilen tutarın 2 katı tutarın -yaklaşık 1/4'ü söküm başlangıcında, 1/4'ü sökümün hitamında, kalan yarısı da ürün ekim döneminde alternatif ürün ekilmesi halinde- ödenmesi kararlaştırılmıştır.

Söz konusu mevzuatla ilgili olarak yapılacak işlemler konusunda Tarım ve Köyişleri Bakanlığı görevlidir. Anılan bakanlıkça, bu konudaki çalışmalar, 1996 yılında etüt proje olarak başlatılmış; ancak, genel bütçeden yeterli kaynak sağlanamadığından da uygulamaya tam olarak geçilememiştir.

Sayın Başkan, değerli üyeler; Türkiye'de fındık içtüketimi çok yetersiz bir seviyededir. Fındığın zorunlu bir ihtiyaç maddesi olmaması, fiyatının nispeten yüksek olması ve ikame ürünlerin çokluğu, kişi başına fındık tüketiminin düşük düzeyde gerçekleşmesine neden olmaktadır. Bu konuda, Fındık Tanıtım Grubu, Dış Ticaret Müsteşarlığının koordinatörlüğünde, fındık tüketiminin artırılmasına yönelik kampanya hareketlerini yürütmektedir; bu kampanyanın, tüketimi önemli ölçüde artıracağı tahmin edilmektedir.

Fındık ihracatının artırılması için, Avrupa Birliği ve özellikle Almanya dışında yeni pazarlar aranmasına da ihtiyaç bulunmaktadır. Bu nedenle, hedef ülke olarak belirlenen Amerika Birleşik Devletlerinde fındığın tanıtımı amacıyla, Dış Ticaret Müsteşarlığının koordinasyonunda, İstanbul ve Karadeniz ihracatçı birliklerinin katılımıyla çeşitli çalışmalar yürütülmeye devam etmektedir.

Birliklerin devlet adına alım yaptığı 1994 öncesi dönemde, Fiskobirlik, devlet adına fazla ürünü stoklama görevi de yürütmektedir. 1994 yılından başlayarak tarım satış kooperatiflerinin alım yaptığı ürünler ve bu arada fındık da, devlet destekleme alımı dışındadır. Bu yıldan itibaren Fiskobirlik, alımlarını, Destekleme ve Fiyat İstikrar Fonu kaynaklarından sağlanan kredilerle gerçekleştirmektedir.

Üreticinin eline geçen gelirin korunması ve ihracatta fiyat düşmelerinin önlenmesine yönelik politikalar sonucunda, arz fazlası, Fiskobirlik'in şu anda elinde kalmakta, dolayısıyla Fiskobirlik, piyasayı düzenleme görevini yüklenmiş olmaktadır. Son birkaç yıl içinde Fiskobirlik alım fiyatları 2 doların altına düşmemiş ve bu fiyat 2,5 dolara kadar çıkmıştır. Arz fazlası bulunan çok yıllık bir ürün için bu meblağlar, üretici açısından tatmin edicidir.

Bu yıl, Fiskobirlik tarafından, üreticilerden, rekoltenin yüzde 40'ını teşkil eden 239 000 ton kabuklu fındık alınmış ve üreticiye 180 trilyon lira ödenmiştir. Fındık üreticisinin kuruluşu durumundaki Fiskobirlik, bu yüksek ürün bedelini ödeyebilmek ve üreticiyi mağdur etmemek için, Ziraat Bankası ve Vakıflar Bankası kaynaklı 43 trilyon lira tutarında köprü kredisi kullanmak zorunda kalmıştır.

Birlik, bu kredinin ödenmesinde birtakım zorluklarla karşı karşıyadır; ancak, bu sorun da ileriki bir zamanda çözülecektir. Şu anda üreticilere kalan 4,5 trilyon lira borcun ise en kısa süre içerisinde ödenmesine başlanacaktır.

Sayın Başkan, değerli üyeler; fındıkta fiyat düşmesini önleyici tedbirlerle, son üç yılda sağlanan döviz girdisi artırılmıştır. Belirtilen durumun sürdürülmesi, arz fazlası ürün nedeniyle fiyat düşmelerinin önlenmesi amacıyla, Fiskobirlik'in stoklarında bulunan 1996, 1997 ve 1998 ürünü fındıkların yağlığa ayrılması, Bakanlar Kurulunca kararlaştırılmıştır. Alınan kararlara göre, yağlığa verilmesi gereken ürünlerle ilgili çalışmalar hızla yürütülmektedir.

Bunun yanında, Fiskobirlik stoklarındaki arz fazlası ürünün bir kısmının yararlı bir şekilde tüketilmesinin temini amacıyla, Millî Eğitim Bakanlığı ve Millî Savunma Bakanlığına uygun şartlarda verilmesi için ve dış tanıtım amaçlı kullanım için çalışılmakta ve bunun hukukî altyapısı hazırlanmaktadır.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; ülkemizin çok önemli bir ihraç ürünü olan fındık, aynı zamanda, Karadeniz Bölgesinin en önemli gelir kaynağıdır. Bunun için, tüm ilgili kesimlerin menfaatı ve Hazinenin imkânları gözetilerek, kısa vadede döviz cinsinden makul ve istikrarlı bir fiyat politikası yürütülerek arz fazlasının da piyasada bırakılmaması gerekmektedir.

Önümüzdeki dönem 485 000 ton fındık rekoltesi beklenmektedir. Bu dönemde fındık ürünü üreticiye sorun yaratmayacak en iyi şekilde değerlendirilecektir. Bakanlığımız, yeni ürün dönemi öncesinde Fiskobirlik'in eksiksiz hizmet vermesini teminen alınması gereken bütün tedbirleri büyük bir titizlikle takip etmektedir.

Kısa vadede ihraç fiyatlarının ihraç miktarı üzerinde etkili olmadığı görülmekle birlikte, uzun vadede bunun değişmesi mümkündür. Bu nedenle ve hazinenin yükünün azaltılması için, orta ve uzun vadede, mutlaka, fındık ekim alanlarının daraltılması ve mevcut düzenlemelerin uygulunmasına da ihtiyaç bulunmaktadır.

Bir taraftan coğrafî yayılma özelliği, diğer taraftan oldukça büyük bir kesimin başlıca gelir kaynağı olması sebebiyle, fındık konusunda bazı düzenlemelerin yapılması ve fındık politikamızın da yeniden gözden geçirilmesi gerekmektedir. Bakanlığımızın takip edeceği fındık politikasının ana hatlarını özetle şu başlıklar altında ifade etmek istiyorum:

Üretim alanlarının daraltılması konusunu düzenleyen kararların uygulanması suretiyle, arz fazlasının önlenmesi amacına yönelik olarak üretimin planlanması.

Dünya fiyatlarıyla uyumlu bir fiyat politikası izlemek suretiyle, Türkiye'nin üretim miktarı avantajıyla birlikte, uzun dönemde, uluslararası pazarda düzenleyici ve belirleyici konumunu muhafaza etmesinin temin edilmesi.

Ayrıca, fındık fiyatının belirlenmesi aşamasında diğer ikame ürünlerin fiyatlarının dikkate alınması.

Fındık işleme sanayiinin geliştirilmesi suretiyle, fındığın naturel bir tarım ürünü olarak ihraç edilmesi geleneğinden uzaklaşarak, katma değeri yüksek bir ihraç ürünü haline getirilmesi; özellikle, ihracat yönüyle ticaretin geliştirilmesi.

Talebi genişletmeye yönelik olarak, iç ve özellikle dıştüketimi artıracak çalışmaların ve yeni pazarlara yönelik faaliyetlerin yürütülmesi.

Fındığın gerçek ekonomik değerinde işlem görmesini sağlayarak, geçimini fındıktan temin eden kesimin ekonomik ve sosyal refahının iyileştirilmesi.

Fındık politikasının önemli kurum ve kuruluşlarından olan kurumsal yapının daha fonksiyonel ve koordinasyonun güçlü hale getirilmesine yönelik düzenlemelerin yapılması.

Son olarak, fındık üreticisinin güvenini sarsan uygulamaların ve çözüm bekleyen acil sorunların ivedilikle çözülmesi.

Bakanlık olarak, 1999 ürünü fındık kampanya dönemi öncesinde gerekli bütün tedbirleri almakta olduğumuzu bir kez daha belirtiyor, Heyetinize saygılar sunuyorum. (Alkışlar)

BAŞKAN – Sanayi ve Ticaret Bakanımız Sayın Ahmet Kenan Tanrıkulu'ya, verdiği açıklamadan dolayı teşekkür ediyoruz.

Efendim, Avustralya Heyetini uğurluyoruz. Kendilerine Türkiye'de iyi günler diliyoruz ve ülkelerine de, ümit ediyoruz, en iyi intibalarla, bizim sevgilerimizle, saygılarımızla dönerler. İyi yolculuklar efendim. (Alkışlar)

Gündemdışı üçüncü söz, Erzurum Milletvekili Sayın Zeki Ergutay'a ait.

Sayın Ertugay, Erzurum'da meydana gelen tabiî afetler ve sel felaketi hakkında konuşacaklar.

Buyurun efendim. (DYP sıralarından alkışlar)

Sayın Ertugay, süreniz 5 dakikadır.

3. – Erzurum Milletvekili Zeki Ertugay’ın, Erzurum’da meydana gelen tabiî afetler ve sel felaketine ilişkin gündemdışı konuşması ve Bayındırlık ve İskân Bakanı Koray Aydın’ın cevabı

ZEKİ ERTUGAY (Erzurum) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Erzurum'da meydana gelen, can ve mal kaybına sebebiyet veren sel felaketiyle ilgili olarak gündemdışı söz almış bulunuyorum. Söz verdiği için Sayın Başkana teşekkür ediyor; bu vesileyle, Yüce Heyetinizi saygıyla selamlıyorum.

Bu kürsüden çeşitli vesilelerle ifade etmeye çalıştığım gibi, Doğu Anadolu Bölgemiz, ağır ve uzun kış şartları, oldukça engebeli arazi yapısı ve birçok coğrafî olumsuzluklarıyla, ekonomik olarak en geri kalmış bölgemizdir; her geçen gün de, bölgelerarası gelişmişlik farkı, aleyhine olarak artmaktadır. Ayrıca, muhtelif tabiî afetlere çok sık maruz kalan bölgelerimizden birisidir.

Fukaralık, işsizlik gibi devasa problemlerin yoğun olarak yaşandığı bölgede zaman zaman meydana gelen tabiî afetler, tabiî afetler sonucu ortaya çıkan can ve mal kaybı da, bölge insanının çaresizliğini iyiden iyiye artırmakta ve tek alternatif olarak bölgeden kaçış halindeki göçü zorunlu kılmaktadır. Bunun da ekonomik ve sosyal olarak maliyeti, yerinden alınacak tedbirlerle mukayese edilemeyecek derecede yüksek olmaktadır.

Bu cümleden olmak üzere, daha geçtiğimiz yılın, hatta bir önceki yılın ürün zararları giderilmeden ve yaralar henüz sarılmadan, bu yıl da, son günlerde meydana gelen bazı sel felaketleri, bölgede, ayrıca çok ciddî bir problem olarak ortaya çıkmıştır. Bunlardan, az hasarlı olanlarda altyapı çalışmaları, valilik, vilayet imkânlarıyla yerine getirilmişse de, bugün için yeterli olmamaktadır. Ancak, konunun çok önemli bir kısmı şurada yatmaktadır; birçok köyümüzün yeri, konumu itibariyle, kışın çığ, yazın sel gibi tabiî afetlere çok açık durumda bulunmaktadır. Bu köylerimizden birisi olan, Aşkale İlçemizin Musadanışman Köyünde 7 Temmuz günü meydana gelen sel felaketi 3 can almış, çok sayıda canlı hayvan telef olmuş ve evler oturulamaz hale gelmiştir. İlk etapta, fekalet bölgesinde bazı yardımlar yapılmış ve devlet ve hükümet imkânları kullanılmış, birçok hasar tespit çalışmaları da başlatılmıştır; ancak, bölgede ertesi gün yaptığım incelemelerde, bu çalışmaların yeterli olmadığı görülmüştür, daha kök tedbirlere ihtiyaç olduğu açıkça ortadadır. Bu vesileyle, hayatını kaybetmiş olan vatandaşlarımızın ailelerine başsağlığı diliyorum ve zarara uğrayan vatandaşlarımıza da geçmiş olsun dileklerimi tekrar iletiyorum.

Sayın milletvekilleri, zarar ziyanın bir an evvel giderilmesi için, daha, yeni tedbirlerin alınması gerekli olmakla birlikte, en ciddî tedbir olarak, bu köyün ve bu durumdaki birçok köyün yerinin bir an evvel değiştirilmesi acil olarak düşünülmelidir. Aksi takdirde, yeni can ve mal kayıplarının meydana gelmesi kaçınılmaz olacaktır; bunun vicdanî sorumluluğunu da hiç kimsenin alamayacağını düşünüyorum.

Bu nedenle, Sayın Bayındırlık ve İskân Bakanından ricamız, Afet İşlerinden bir heyet göndererek ve özellikle dere yataklarında konuşlanmış olan bu durumdaki köylerimizin tespitlerinin yapılarak, bir an evvel yerlerinin değiştirilmesi konusunda sağlam ve gerçekçi adımların atılmasıdır. Bu konuda, maalesef, bugüne kadar muhtelif afetlere maruz kalmış 228 köy ve yerleşim biriminin birçoğu, etüt proje çalışmaları yapılmış olmakla birlikte, yatırım programına henüz konulamamıştır.

Yine, 1999 yatırım programında olmakla birlikte, 46 yerleşim birimi için de bir kuruş ödenek ayrılamamıştır. Bunu, çok ciddî bir eksiklik ve bölgeye yönelik bakış açısında bir çarpıklık olarak değerlendirdiğimi ifade etmek istiyorum.

Geçtiğimiz iki yılda, bölgede meydana gelen sel olaylarında, özellikle 55 inci ve 56 ncı hükümetler döneminde, gerekli tedbirlerin maalesef alınamadığını görmekteyiz. Daha ziyade duygusal yaklaşımlar tercih edilmiştir. 57 nci hükümetten ve onun sayın bakanından ricamız, cılız tedbirler ve duygusal söylemler yerine, anında hizmet anlayışıyla köklü tedbirlerin geliştirilerek, bir an evvel yaraların sarılmasıdır. Elbette ki, kaybedilen canların geri gelmesi mümkün değildir; ancak, alınacak tedbirler, yeni canların kaybolmasına engel olacaktır.

Bu vesileyle, felakete uğrayan vatandaşlarımıza tekrar geçmiş olsun dileklerimi iletiyor, Yüce Heyetinizi saygılarımla selamlıyorum.

Teşekkür ederim. (Alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ediyoruz Sayın Ertugay.

BAYINDIRLIK VE İSKÂN BAKANI KORAY AYDIN (Ankara) – Sayın Başkan, izin verir misiniz?

BAŞKAN - Buyurun Sayın Bakanım. (MHP sıralarından alkışlar)

Süreniz 20 dakikadır efendim.

BAYINDIRLIK VE İSKÂN BAKANI KORAY AYDIN (Ankara) – Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; Erzurum Milletvekili Sayın Ertugay'ın, Erzurum'da meydana gelen tabiî afetler ve sel felaketi hakkında yapmış oldukları gündemdışı konuşmaya cevap arz etmek üzere huzurlarınızdayım. Bu vesileyle, Yüce Heyetinizi en derin saygılarımla selamlıyorum.

7 Temmuz 1999 günü, Doğu Anadolu Bölgesinde etkin olan sağanak yağışlar nedeniyle, maalesef, Aşkale İlçesine bağlı Musadanışman Köyünde 3 çocuk hayatını kaybetmiş ve 1 çocuk da kaybolmuştur. Bu köyde, sular altında kalan 5 evde 3 aile açıkta kalmış ve Valiliğin talebi üzerine, Kızılay Genel Müdürlüğü tarafından, İle 14 çadır ve 50 battaniye gönderilmiştir. Ayrıca, Bakanlığımızca, açıkta kalan 3 ailenin ihtiyaçlarını karşılamak üzere, 1 milyar lira acil yardım ödeneği gönderilmiştir.

Bölgede etkili olan sağanak yağışlar, Erzurum Büyükşehir Belediye hudutları içerisinde de etkili olmuş, 200 civarında işyerine su girmiş; özellikle, Kâzım Karabekir Belediyesi altyapısında önemli zararlara yol açmıştır.

Ağrı ve Kars'ta da kısmen etkili olan sağanak yağışlar, Eleşkirt İlçesi Dalkılıç Köyünde 1 vatandaşın ölümüne ve bu ilçeye bağlı köylerde 20 civarında evin oturulamaz hale gelmesine neden olmuştur. Kars'ın Kağızman ve Sarıkamış İlçelerine bağlı köylerde de, sağanak yağışlar, tarım arazilerinde zararlara yol açmış ve 30 civarında evi etkilemiştir. Bakanlığımızca, bölgede hasar tespitleri de süratle yapılmıştır.

7269 sayılı Afetler Kanunu gereğince, meydana gelen konut hasarı açısından genel hayata etkili olmayan, ancak belediyelerin altyapısı ile tarım arazilerinde zararlara yol açan sağanak yağışlar nedeniyle, İller Bankası, belediyelerin altyapı hasarlarını tespit çalışmalarına da başlamıştır. Ayrıca, Tarım ve Köyişleri Bakanlığı il teşkilatınca da, tarım arazilerinde meydana gelen zararın tespiti yapılmaktadır.

Diğer taraftan, Aşkale İlçesi Musadanışman Köyünde taşkına yol açan derenin etüt çalışmaları, Bakanlığımız ile Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğü teknik elemanlarıyla birlikte sürdürülmektedir.

Arz eder, hepinizi saygıyla selamlarım. (Alkışlar)

BAŞKAN – Bayındırlık ve İskân Bakanımız Sayın Koray Aydın'a, açıklamalarından dolayı teşekkür ediyorum.

Sayın milletvekilleri, Cumhurbaşkanlığının 7 adet tezkeresi vardır; sırayla okutuyorum:

C) TEZKERELER VE ÖNERGELER

1. – Çin Halk Cumhuriyetine gidecek olan Turizm Bakanı Erkan Mumcu’ya, dönüşüne kadar, Devlet Bakanı Rüştü Kâzım Yücelen’in vekâlet etmesinin uygun görüldüğüne ilişkin Cumhurbaşkanlığı tezkeresi (3/263)

6 Temmuz 1999

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

II. Dönem Turizm Karma Komisyonu Toplantısına katılmak üzere, 7 Temmuz 1999 tarihinde Çin Halk Cumhuriyetine gidecek olan Turizm Bakanı Erkan Mumcu'nun dönüşüne kadar; Turizm Bakanlığına, Devlet Bakanı Rüştü Kâzım Yücelen'in vekâlet etmesinin, Başbakanın teklifi üzerine, uygun görülmüş olduğunu bilgilerinize sunarım.

Süleyman Demirel

Cumhurbaşkanı

BAŞKAN – Bilgilerinize sunulmuştur.

İkinci tezkereyi okutuyorum:

2. – İstirahatli bulunan Devlet Bakanı Hikmet Uluğbay’a, Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Hasan Hüsamettin Özkan’ın vekâlet etmesinin uygun bulunduğuna ilişkin Cumhurbaşkanlığı tezkeresi (3/264)

7 Temmuz 1999

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Rahatsızlığı sebebiyle istirahatli bulunan Devlet Bakanı Hikmet Uluğbay'ın göreve başlamasına kadar; Devlet Bakanlığına, Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı H. Hüsamettin Özkan'ın, Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının 113 üncü maddesine göre vekâlet etmesinin, Başbakanın teklifi üzerine, uygun görülmüş olduğunu bilgilerinize sunarım.

Süleyman Demirel

Cumhurbaşkanı

BAŞKAN – Bilgilerinize sunulmuştur.

Üçüncü tezkereyi okutuyorum:

3. – Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyetine gidecek olan Devlet Bakanı Fikret Ünlü’ye, dönüşüne kadar, Devlet Bakanı Hasan Gemici’nin vekâlet etmesinin uygun bulunduğuna ilişkin Cumhurbaşkanlığı tezkeresi (3/265)

5 Temmuz 1999

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Doğu Akdeniz Üniversitesi 1999 Diploma Töreni ve Üniversite Stadyumunun açılış törenine katılmak üzere, 6 Temmuz 1999 tarihinde Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyetine gidecek olan Devlet Bakanı Fikret Ünlü'nün dönüşüne kadar; Devlet Bakanlığına, Devlet Bakanı Hasan Gemici'nin vekâlet etmesinin, Başbakanın teklifi üzerine, uygun görülmüş olduğunu bilgilerinize sunarım.

Süleyman Demirel

Cumhurbaşkanı

BAŞKAN – Bilgilerinize sunulmuştur.

Dördüncü tezkereyi okutuyorum:

4. – Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyetine gidecek olan İçişleri Bakanı İsmail Cem’e, dönüşüne kadar, Kültür Bakanı M. İstemihan Talay’ın vekâlet etmesinin uygun bulunduğuna ilişkin Cumhurbaşkanlığı tezkeresi (3/266)

8 Temmuz 1999

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

9 Temmuz 1999 tarihinde Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyetine gidecek olan Dışişleri Bakanı İsmail Cem'in dönüşüne kadar; Dışişleri Bakanlığına, Kültür Bakanı M. İstemihan Talay'ın vekâlet etmesinin, Başbakanın teklifi üzerine, uygun görülmüş olduğunu bilgilerinize sunarım.

Süleyman Demirel

Cumhurbaşkanı

BAŞKAN – Bilgilerinize sunulmuştur.

Beşinci tezkereyi okutuyorum:

5. – İngiltere’ye gidecek olan Millî Savunma Bakanı Sabahattin Çakmakoğlu’na, dönüşüne kadar, Devlet Bakanı Ramazan Mirzaoğlu’nun vekâlet etmesinin uygun bulunduğuna ilişkin Cumhurbaşkanlığı tezkeresi (3/267)

9 Temmuz 1999

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşmelerde bulunmak üzere, 12 Temmuz 1999 tarihinde İngiltere'ye gidecek olan Millî Savunma Bakanı Sabahattin Çakmakoğlu'nun dönüşüne kadar; Millî Savunma Bakanlığına, Devlet Bakanı Prof. Dr. Ramazan Mirzaoğlu'nun vekâlet etmesinin, Başbakanın teklifi üzerine, uygun görülmüş olduğunu bilgilerinize sunarım.

Süleyman Demirel

Cumhurbaşkanı

BAŞKAN – Bilgilerinize sunulmuştur.

Altıncı tezkereyi okutuyorum:

6. – Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyetine gidecek olan Devlet Bakanı Şükrü Sina Gürel’e, dönüşüne kadar, Devlet Bakanı Fikret Ünlü’nün vekâlet etmesinin uygun görüldüğüne ilişkin Cumhurbaşkanlığı tezkeresi (3/268)

8 Temmuz 1999

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşmelerde bulunmak üzere, 9 Temmuz 1999 tarihinde Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyetine gidecek olan Devlet Bakanı Prof. Dr. Şükrü Sina Gürel'in dönüşüne kadar; Devlet Bakanlığına, Devlet Bakanı Fikret Ünlü'nün vekalêt etmesinin, Başbakanın teklifi üzerine, uygun görülmüş olduğunu bilgilerinize sunarım.

Süleyman Demirel

Cumhurbaşkanı

BAŞKAN – Bilgilerinize sunulmuştur.

Yedinci tezkereyi okutuyorum:

7. – İsrail, Filistin ve Ürdün’e gidecek olan Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel’e, dönüşüne kadar, TBMM Başkanı Yıldırım Akbulut’un vekâlet edeceğine ilişkin Cumhurbaşkanlığı tezkeresi (3/269)

13 Temmuz 1999

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

İsrail, Filistin ve Ürdün'e 14-16 Temmuz 1999 tarihlerinde resmî bir ziyarette bulunacağımdan, dönüşüme kadar Cumhurbaşkanlığına, Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının 106 ncı maddesi uyarınca, Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı Yıldırım Akbulut vekâlet edecektir.

Bilgilerinize sunarım.

Süleyman Demirel

Cumhurbaşkanı

BAŞKAN – Bilgilerinize sunulmuştur.

Sayın milletvekilleri, 3 adet Meclis araştırması önergesi vardır; bunları sırasıyla okutacağım.

Önergelerden bir tanesi, 500 kelimeden daha fazla olduğu için, İçtüzüğün 102 nci ve 104 üncü maddeleri gereğince, sadece özetini okutacağım; ancak, önergenin tamamı tutanağa geçecektir.

Bilgilerinize arz ederim.

D) GENSORU, GENEL GÖRÜŞME, MECLİS SORUŞTURMASI VE MECLİS ARAŞTIRMASI ÖNERGELERİ

1. – İzmir Milletvekili Suat Çağlayan ve 26 arkadaşının, Dünya Bankası tarafından desteklenen Birinci Sağlık Projesiyle ilgili iddiaların araştırılarak alınması gereken tedbirlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/34) (*)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

3057 TU Numaralı İkraz Anlaşması ile Dünya Bankası ve Türk hükümeti arasında 7 Ekim 1990 tarihinde "Birinci Sağlık Projesi" imzalanmıştır. Bu projeyi yürütmek üzere Sağlık Bakanlığı bünyesinde Sağlık Projesi Genel Koordinatörlüğü (SPGK) kurulmuştur. Birinci sağlık projesinin bütçesi 147 milyon dolar, daha sonra imzalanmış olan projelerle, tüm sağlık projelerinin toplam bütçesi 370 milyon dolar olarak belirlenmiştir.

Bugüne kadar 180 milyon dolar harcanmıştır. Devlet İhale Yasası, bu projelerde uygulanmamaktadır. Bunun sonucu, iyi niyetli olmayan uygulamalar yapılmış ve kamu kaynakları hem israf edilmiş ve hem de kötü kullanılmıştır. Ayrıca, hizmet satın alımları, anlaşma gereği, Maliye ve Sayıştay denetimi dışında tutulduğundan, iyi niyetli olmayan uygulamalarla Hazinemiz büyük zarara uğratılmıştır.

Bu nedenlerle, Sağlık Bakanlığına bağlı SPGK tarafından yürütülmekte olan sağlık projesinde, bugüne kadar yapılan uygulamaların irdelenmesi için Anayasamızın 98 ve İçtüzüğümüzün 104 ve 105 inci maddeleri gereği bir araştırma açılmasını arz ederiz.

1- B. Suat Çağlayan (İzmir)

2- Hasan Erçelebi (Denizli)

3- Rahmi Sezgin (İzmir)

4- Salih Dayıoğlu (İzmir)

5- Mehmet Kocabatmaz (Denizli)

6- Sebahat Vardar (Bilecik)

7- M. Cengiz Güleç (Sıvas)

8- Masum Türker (İstanbul)

9- M. Cihan Yazar (Manisa)

10- M. Güven Karahan (Balıkesir

11- Mahmut Erdir (Eskişehir)

12- Gönül Saray Alphan (Amasya)

13- Necdet Tekin (Kırklareli)

14- Hasan Özgöbek (Uşak)

15- Sadık Kırbaş (Çanakkale)

16- Fahrettin Gülener (Bursa)

17- Ahmet Güzel (İstanbul)

18- Erol Al (İstanbul)

19- Cahit Savaş Yazıcı (İstanbul)

20- Zafer Güler (İstanbul)

21- Mustafa Karslıoğlu (Bolu)

22- Mehmet Yaşar Ünal (Uşak)

23- Mehmet Çümen (İzmir)

24- Saffet Başaran (İzmir)

25- Mehmet Özcan (İzmir)

26- Burhan Bıçakçıoğlu (İzmir)

27- Hasan Metin (İzmir)

BAŞKAN – Bilgilerinize sunulmuştur.

Önerge, gündemdeki yerini alacak ve Meclis araştırması açılıp açılmaması konusundaki öngörüşme, sırası geldiğinde yapılacaktır.

İkinci araştırma önergesini okutuyorum:

2. – İstanbul Milletvekili Bülent Akarcalı ve 21 arkadaşının, teröre destek veren ülkeler ve bu ülkelerdeki kuruluşlar konularında Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/35)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Teröre destek veren ülkelerin araştırılması amacıyla, Anayasanın 98 inci, İçtüzüğün 104 ve 105 inci maddeleri uyarınca bir Meclis araştırması açılmasını arz ederiz.

Saygılarımızla.

1- Bülent Akarcalı (İstanbul)

2- Ekrem Pakdemirli (Manisa)

3- Yaşar Eryılmaz (Ağrı)

4- Lutfullah Kayalar (Yozgat)

5- Beyhan Aslan (Denizli)

6- Şadan Tuzcu (İstanbul)

7- Hasan Özyer (Muğla)

8- Agâh Oktay Güner (Balıkesir)

9- Halil İbrahim Özsoy (Afyon)

10- Burhan Kara (Giresun)

11- Şükrü Yürür (Ordu)

12- Suha Tanık (İzmir)

13- Emre Kocaoğlu (İstanbul)

14- Nesrin Nas (İstanbul)

15- Ahmet Kabil (Rize)

16- Sefer Koçak (Ordu)

17- Ersin Taranoğlu (Sakarya)

18- Avni Akyol (Bolu)

19- Sühan Özkan (İstanbul)

20- İbrahim Gürdal (Antalya)

21- Rifat Serdaroğlu (İzmir)

22- Zeki Çakan (Bartın)

Gerekçe:

Teröristbaşı Abdullah Öcalan'ın yakalanmasını takip eden süreç içerisinde ve teröristbaşının da bizzat itiraflarıyla, teröre destek veren ülkelerin hangileri olduğu ve bu ülkelerde hangi kişi ve kurumların teröre destek verdiği iyice belirlenmeye başlamıştır. Geçmiş yıllarda da, bu konuda çok sayıda bilgi ve belge olmasına rağmen, terör destekçisi ülkelerin tespit ve teşhir edilmeleri imkânı sağlanamamıştır. Son aylardaki gelişmeleri dikkate alarak, bu konuda ciddî bir araştırma yapılması ihtiyacı doğmuştur. Teröre desteğin yalnız ülkelerin genel politikalarından değil, bu ülkelerdeki resmî ya da özel kurum ve kuruluşlardan da kaynaklandığı iyice belirgin hale gelmiştir. Ayrıca, teröristlere silah ve mühimmat, mayın satan şirketlerin, terör örgütünün büyük tutarlara erişen para işlemlerini yürüten bankaların, teröristlerle direkt işbirliği yapmış medya mensuplarının kimler olduğunun günlük gazete sayfalarından çıkarılıp kalıcı belgelere yazılması, bizlerin gelecek nesillerimize karşı da borcumuzdur.

Ortaya çıkacak araştırma, terör kurbanı şehit ve gazilerimiz ile (hem asker, subay olarak vatanî görevini yaparken şehit olanlar hem de öğretmen, doktor, hemşire, işçi, mühendis, mimar olarak bu yönlerde hizmet götürürken şehit olanlar ile köyünü, kasabasını korurken ve oralarda yaşarken katledilen onca insanımızı kastediyoruz) terörden zarar görmüş diğer kişi ve kurumların (evi, tarlası yakılan, hayvanları öldürülen köylülerimiz, fabrikası yakılan işadamlarımız, iş makineleri yakılan kuruluşlarımız) teröre destek verdikleri belirlenen ülkeler ve bu ülkelerdeki kuruluşlar aleyhine tazminat davaları açabilmelerine de imkân sağlayacak bir belgeyi oluşturacaktır. Dünya siyasî tarihinin hiçbir döneminde, ne gerekçeyle olursa olsun, hiçbir demokratik ülke, başka bir demokratik ülkeye yönelik terör hareketlerine ve örgütlere destek vermemiştir. Destek, istisnasız, otoriter ve totaliter rejimli ülkelerden olmuştur. Dolayısıyla, demokratik rejimlerine rağmen, terör örgütü PKK'yı besleyip, ona göz yumarak destek verenlerin tespit ve teşhiri, demokrasiye inanan ve gönül verenler için de bir vicdan borcudur.

BAŞKAN – Bilgilerinize sunulmuştur.

Önerge gündemde yerini alacak ve Meclis araştırması açılıp açılmaması konusundaki öngörüşme, sırası geldiğinde yapılacaktır.

Son araştırma önergesini okutuyorum:

3. – Erzincan Milletvekili Tevhit Karakaya ve 21 arkadaşının, göç olayının nedenlerinin ve göçten kaynaklanan sorunların araştırılarak alınması gereken tedbirlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/36)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Son yirmi yıl içinde uygulanan siyasî, ekonomik ve sosyal politikalar, ülke genelinde büyük bir göç meydana getirmiştir. Göç, halen devam etmektedir.

Göçle ilgili kamu hizmetlerinde bir koordinasyon olmadığı gibi, göçle ilgili elde resmî veriler de bulunmamaktadır. Bu ise, göç ve göç sonunda ortaya çıkan ulusal düzeyde alınacak tedbirleri güçleştirmektedir.

Göçten kaynaklanan sorunların çözümüne katkıda bulunmak ve göçle ilgili alınması gerekli tedbirleri görüşmek için sorunun Türkiye Büyük Millet Meclisi tarafından araştırılmasında yarar görülmektedir.

Anayasanın 98 inci, İçtüzüğün 104 üncü maddesine göre göç ve göçten kaynaklanan sorunları incelemek ve bu konuda alınacak tedbirleri araştırmak üzere Meclis araştırması açılmasını saygıyla arz ederiz.

1- Tevhit Karakaya (Erzincan)

2- Ali Gören (Adana)

3- İsmail Özgün (Balıkesir)

4- Dengir Mir Mehmet Fırat (Adıyaman)

5- Nezir Aydın (Sakarya)

6- Mehmet Vecdi Gönül (Kocaeli)

7- Ayşe Nazlı Ilıcak (İstanbul)

8- Yasin Hatiboğlu (Çorum)

9- Zeki Ergezen (Bitlis)

10- Salih Kapusuz (Kayseri)

11- Şükrü Ünal (Osmaniye)

12- Abdülkadir Aksu (İstanbul)

13- Mehmet Özyol (Adıyaman)

14- Zülfükar İzol (Şanlıurfa)

15- Azmi Ateş (İstanbul)

16- Bekir Sobacı (Tokat)

17- Mustafa Baş (İstanbul)

18- Zeki Çelik (Ankara)

19- Latif Öztek (Elazığ)

20- Yaşar Canbay (Malatya)

21- Suat Pamukçu (Bayburt)

22- Bülent Arınç (Manisa)

Gerekçe:

Özellikle son yirmi yıl süresince uygulanan siyasî, ekonomik, sosyal ve kültürel politikalar sonunda, ülke genelinde yoğun bir göç olayı meydana gelmiştir. Halen bu göç olayı sürmektedir. Göçe bağlı olarak gerek şehirler arasında ve gerekse bölgeler arasında sosyal, ekonomik ve siyasî dengeler bozulmuştur. Sonuçta göç pek çok sorunun ortaya çıkmasına sebep olmuştur. Bazı şehir, kasaba ve köyler yoğun göç sebebiyle boşalırken, bazı şehir merkezlerindeki yoğun artış nedeniyle aşırı bir nüfus yığılması meydana gelmektedir.

İster göç veren ister göç alan yerleşim birimleri açısından, göç olayı ulusal bir sorun olarak karşımıza çıkmıştır. Göç veren bölgelerimizde tarıma ve hayvancılığa verimli alanlar terk edilmektedir. Tarım ülkesi olan Türkiye için bu önemli bir ekonomik kayıptır. Bu kaybın bir başka yönde telafisi ise mümkün görülmemektedir. Öte yandan aşırı göç alan illerimizde ise gerek yerel gerek mülkî idareler altyapısı olmadığından çeşitli sorunlarla mücadele etmek durumundadırlar.

Göç olayının bir başka yönü ise yerlerinden göç eden insanların yerleşik düzene geçerken karşılaştıkları sorunlardır. Bu insanların işsizlik ve konut meselesi en önemli ve çözülmesi gereken bir mesele olarak karşımızda durmaktadır.

Göç olayı çeşitli sebeplere dayalı olarak meydana gelen bir sonuçtur. Göç, sonuç olarak görülse de yığınla meseleyi beraberinde getirmektedir. Bu bakımdan göç olayının tüm sebep ve sonuçları ile ele alınıp incelenmesi gerekmektedir.

Terör, işsizlik, devlet ve özel sektör yatırımlarının, eğitim hizmetlerinin götürülmediği yörelerdeki insanlarımızın itildiği bu durumdan kurtarılmaları ve geri dönüşü özendirici tedbirlerin alınması devletimizin acilen üzerinde durması gereken bir meseledir.

Öteki konularda olduğu gibi göç konusunda da görev öncelikle TBMM'ye düşmektedir.

Yukarıda arz edilen sebeplerden dolayı sebepleri ve sonuçları ile alınması gereken tedbirler konusunda Anayasa ve İçtüzüğün amir hükümlerine göre Meclis araştırması açılması yararlı olacaktır.

BAŞKAN – Bilgilerinize sunulmuştur.

Önerge, gündemdeki yerini alacak ve Meclis araştırması açılıp açılmaması konusundaki öngörüşme, sırası geldiğinde yapılacaktır.

Sayın milletvekilleri, Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabiî Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji Komisyonunun İçtüzüğün 34 üncü maddesine göre verilmiş bir tezkeresi vardır; okutuyorum:

C) TEZKERELER VE ÖNERGELER (Devam)

8. – Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabiî Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji Komisyonu Başkanlığının, Plan ve Bütçe Komisyonuna havale edilmiş olan (1/424) esas numaralı kanun tasarısının komisyonlarına havale edilmesine ilişkin tezkeresi (3/270)

8 Temmuz 1999

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Sermaye Piyasası Kanununda Değişiklik Yapılması ile Ticaret ve Sanayi Odaları, Ticaret Odaları, Sanayi Odaları, Deniz Ticaret Odaları, Ticaret Borsaları ve Türkiye Ticaret, Sanayi, Deniz Ticaret Odaları ve Ticaret Borsaları Birliği Kanununun Bir Maddesinin Değiştirilmesine Dair Kanun Tasarısının, içeriği itibariyle yatırımcıların korunmasına yönelik hükümleri, ekonomik koşullara ve piyasada meydana gelen olumsuz olayları önleyecek düzenlemeleri, piyasanın ihtiyaçlarına cevap vermeyi, halka açık anonim ortaklıklarda azınlık haklarının kullanılmasını kolaylaştırmayı, borsaların modern bir yapıda örgütlendirilmelerini sağlayıcı, sanayi ve ticaret konularındaki tüm tedbirleri kapsamı içinde bulundurması dolayısıyla, havalesi gereği Plan Bütçe Komisyonuna gönderilen (1/424) esas no'lu kanun tasarısının Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünün 34 üncü maddesinin üçüncü fıkrası gereğince Komisyonumuza havale edilmesi kararlaştırılmıştır.

Gereğini arz ederim.

Saygılarımla.

Oktay Vural

İzmir

Komisyon Başkanı

BAŞKAN – Bilgilerinize sunulmuştur.

Aynı konuda Plan ve Bütçe Komisyonunun da bir tezkeresi vardır; bu tezkereyi de okutuyorum:

9. – Plan ve Bütçe Komisyonu Başkanlığının, komisyonlarına havale edilmiş bulunan (1/424) esas numaralı kanun tasarısının tali komisyon olarak Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabiî Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji Komisyonuna havale edilmesine ilişkin tezkeresi (3/271)

13.7.1999

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

İlgi: Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabiî Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji Komisyonunun 8.7.1999 tarihli ve 14 sayılı yazısı.

Yüksek Başkanlığınızca 29.6.1999 tarihinde esas komisyon olarak Komisyonumuza havale edilen (1/424) esas numaralı Sermaye Piyasası Kanununda Değişiklik Yapılması ile Ticaret ve Sanayi Odaları, Ticaret Odaları, Sanayi Odaları, Deniz Ticaret Odaları ve Ticaret Borsaları Birliği Kanununun Bir Maddesinin Değiştirilmesine Dair Kanun Tasarısının, ilgi yazı ile İçtüzüğün 34 üncü maddesinin üçüncü fıkrası gereğince Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabiî Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji Komisyonuna havale edilmesi istenmektedir.

Söz konusu tasarı hakkında anılan komisyonun düşüncesini belirtmesinin Komisyonumuzdaki görüşmelerde yararlı olacağı fikrinden hareketle tasarının, tali komisyon olarak Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabiî Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji Komisyonuna havalesi, Komisyonumuzca da uygun mütalaa edilmektedir.

Gereğini arz ederim.

Saygılarımla.

Metin Şahin

Antalya

Plan ve Bütçe Komisyonu Başkanı

BAŞKAN – Bilgilerinize sunulmuştur.

İlgili her iki komisyon da aynı görüşte olduklarından İçtüzüğün 34 üncü maddesi üçüncü fıkrası hükmüne göre (1/424) esas numaralı kanun tasarısı, tali komisyon olarak Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabiî Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji Komisyonuna havale edilecektir.

Sayın milletvekilleri, Danışma Kurulunun bir önerisi vardır; okutup, oylarınıza sunacağım:

IV. – ÖNERİLER

A) DANIŞMA KURULU ÖNERİLERİ

1. – Kıbrıs Barış Harekâtının 25 inci yıldönümü münasebetiyle Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kurulunun 15.7.1999 Perşembe günkü birleşimde özel görüşme açılması ile konuşma sürelerine ilişkin Danışma Kurulu önerisi

Tarihi: 9.7.1999

No: 12

Danışma Kurulu Önerisi

Danışma Kurulunun 9.7.1999 Cuma günü yaptığı toplantıda, Kıbrıs Barış Harekâtının 25 inci yıldönümü münasebetiyle Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kurulunun 15.7.1999 Perşembe günkü birleşiminde özel bir görüşme açılması, konunun, önemi dikkate alınarak, gündemin "Özel Gündemde Yer Alacak İşler" kısmında yer alması ve İçtüzüğün 72 nci maddesine göre yapılacak görüşmelerde siyasî parti grupları ile hükümet adına yapılacak konuşmaların 20'şer dakika, kişisel konuşmaların 10'ar dakika olması, ayrıca, bu görüşmelerde, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Sayın Rauf Denktaş'a da söz verilmesi ve konuşmasının süreyle sınırlandırılmaması hususlarının Genel Kurula önerilmesi uygun görülmüştür.

Yıldırım Akbulut

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı

Fikret Uzunhasan Ömer İzgi

DSP Grubu Başkanvekili MHP Grubu Başkanvekili

İsmail Kahraman Zeki Çakan

FP Grubu Başkanvekili ANAP Grubu Başkanvekili

Saffet Arıkan Bedük

DYP Grubu Başkanvekili

BAŞKAN – Talep halinde söz vereceğim.

OĞUZHAN ASİLTÜRK (Malatya) – Sayın Başkan...

BAŞKAN – Buyurun Sayın Asiltürk.

OĞUZHAN ASİLTÜRK (Malatya) — Efendim, bu görüşmelerin akabinde şahsı adına iki milletvekilinin konuşması söz konusudur; bunlardan birini talep ediyorum.

BAŞKAN – Efendim, önergeyi önce oylarınıza sunacağım...

ZEKİ ÇAKAN (Bartın) – Sayın Başkanım, müsaade ederseniz, arkadaşımın yaptığı açıklamaya katkıda bulunmak için söylüyorum. Biz, 5 siyasî partinin grup başkanvekilleri, bu konuda anlaşmaya vardık ve Sayın Asiltürk de bu anlaşmayı biliyorlar; dolayısıyla, şahsı adına konuşacak iki milletvekili konusu üzerinde grup başkanvekilleri olarak anlaşmaya varmış durumdayız.

Arz ederim.

BAŞKAN – Perşembe günü için söylüyorsunuz değil mi efendim?

ZEKİ ÇAKAN (Bartın) – Evet, perşembe günü.

BAŞKAN – Tamam.

Önerinin lehinde veya aleyhinde olmak üzere, bugün için herhangi bir söz talebi yok; ben, önce bunu sarahate kavuşturmak istiyorum.

Böyle olduğuna göre, Danışma Kurulu önerisini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

Teşekkür ederim.

Sayın Asiltürk söz hakkınız, perşembe günü için kayda alınmıştır. Zaten, buyurduğunuz gibi, gruplar arasında da anlaşma söz konusudur.

ZEKİ ÇAKAN (Bartın) – Gruplar arasında anlaşma yapıldı; ancak, tabiî, biz bunu o gün için bildirecektik... Şahsı adına, Anavatan Partisinden de Dişişleri Komisyonu Başkanımız Sayın Kâmran İnan Bey konuşacaklardır.

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, 6 ilde uygulanmakta olan olağanüstü halin dört ay süreyle uzatılmasına ilişkin Başbakanlık tezkeresi vardır; okutuyorum:

III. – BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI (Devam)

C) TEZKERELER VE ÖNERGELER (Devam)

10. – Altı ilde uygulanmakta olan olağanüstü halin 30.7.1999 günü saat 17.00’den geçerli olmak üzere dört ay süreyle uzatılmasına ilişkin Başbakanlık tezkeresi (3/272)

7.7.1999

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Türkiye Büyük Millet Meclisinin 9/2/1999 tarihli ve 629 sayılı kararı uyarınca, Diyarbakır, Hakkâri, Siirt, Şırnak, Tunceli ve Van İllerinde devam etmekte olan olağanüstü halin, 30/7/1999 günü saat 17.00'den geçerli olmak üzere dört ay süreyle uzatılmasının, Türkiye Büyük Millet Meclisine arzı Bakanlar Kurulunca 25/6/1999 tarihinde kararlaştırılmıştır.

Gereğinin yapılmasını saygılarımla arz ederim.

Bülent Ecevit

Başbakan

BAŞKAN – Başbakanlık tezkeresi üzerine İçtüzüğün 72 nci maddesine göre görüşme açacağım.

Talepleri olması halinde, gruplara, hükümete ve şahsı adına iki üyeye söz vereceğim.

Konuşma süreleri, bildiğiniz gibi, gruplar ve hükümet için 20'şer dakika, şahsı adına ise 10'ar dakikadır.

Görüşmelerin sonunda tezkereyi tekrar okutup, oylarınıza sunacağım.

Başbakanlık tezkeresi üzerinde, gruplar adına henüz söz talebi yok; şahsı adına, Hakkâri Milletvekili Sayın Evliya Parlak ve Tunceli Milletvekili Sayın Kamer Genç.

MURAT BAŞESGİOĞLU (Kastamonu) – Sayın Başkan, Grubumuz adına, Sayın Bülent Akarcalı konuşacak.

ÖMER İZGİ (Konya) – MHP Grubu adına, Sayın Metin Ergun konuşacak Sayın Başkan.

BAŞKAN – Sayın Akarcalı, Anavatan Partisi Grubu adına ilk sözü istiyor.

Buyurun Sayın Akarcalı. (ANAP sıralarından alkışlar)

ANAP GRUBU ADINA BÜLENT AKARCALI (İstanbul) – Sayın Başkanım, çok değerli arkadaşlarım; hepinize saygılar sunarım.

Değerli arkadaşlarım, olağanüstü hal, ilanından beri, her hükümetin bir an önce bitirmek istediği bir haldir; sorunların ortadan kalkması, olağanüstü hal bölgesindeki yaşantının olağan duruma geçebilmesi için, 1984'ten beri, bu melaneti başlatanlara karşı verilen mücadeleyle birlikte sürdürülmüş bir politikadır.

Şimdiye kadar, Mecliste bulunup da hükümeti paylaşmamış siyasî parti kalmadı ve her siyasî parti, bu konudaki samimî inancı içerisinde, bu konuyu çözmek için uğraştı. Bu konunun çözümsüzlüğü, gerek Meclisin gerek siyasî partilerimizin ve gerekse bu siyasî partilerin iradesiyle oluşan hükümetlerin yetersizliğinden, beceriksizliğinden kaynaklanmıyor; bu yara, uzun yıllardır bu melaneti besleyen, önce komşu diye bildiğimiz, daha sonra da kimisini dost, müttefik sandığımız ülkelerin sürekli desteğinden kaynaklanmaktadır. Bunun çok iyi bilinmesi gerekmektedir.

Terörist elebaşının yakalanıp, yargılanmasıyla birlikte maskeler iyice düşmüştür. Komşu adı altındaki ülkelerin, müttefik diye aynı askerî ve siyasî oluşumlar içerisinde olduğumuz ülkelerin başbakanlarının, bakanlarının, televizyonlarının, gazetecilerinin ne kadar kahpe oldukları ortaya çıkmıştır. Bu lafı kullanmak istemezdim; ama, eğer, bunlar için bu laf kullanılmayacaksa, hangi laf kullanılacaktır! Ama, bu millet, bu irade, bu kahpelerin hakkından gelecektir. Bunun, burada bilinmesini istiyorum. İstiyorum ki, bu ülkelerin Ankara'da görev yapan büyükelçileri, kendilerinde var olan insanlık, haysiyet gibi duygularla hareket edip, Türk Milletinin bu konudaki duyarlılığını, kendi ülkelerine, kendi başkentlerine iletme cesaretini göstersinler.

Değerli arkadaşlarım, olağanüstü hali kaldırmak için uğraşırken, aynı anda, bu olağanüstü durumdan Türk Milletinin ve ülkemizin çekmiş olduğu ıstırapların da, buna destek vermiş olan ülkeler nezdinde hesabının sorulma zamanı gelmektedir. Bugün iyi bir rastlantıyla okunmuş olan teröre destek veren ülkelerle ilgili araştırma önergesinin de amacı budur. Umarım ki, bütün siyasî partiler, grup başkanvekilleri aracılığıyla, bu araştırma önergesinin öncelikle ele alınmasına ve teröre destek verenlerin yüzünün, açık bir şekilde, Meclisteki tüm partilerin katılacağı bir komisyonun yapacağı araştırmayla ortaya çıkmasına öncelik verirler. Buradan da, bütün siyasî partilere bu çağrıyı yapmak istiyorum. Bu araştırmalar, işte, olağanüstü durumların olağan hale gelmesini sağlayacak araştırmalardır.

Değerli arkadaşlarım, bu terör belasının devam etmesindeki nedenlerden biri de, terörün, başta Birleşmiş Milletler olmak üzere, bu konuda duyarlı uluslararası örgütlerde ağırlıklı olan ülkeler tarafından insanlık suçu olarak kabul edilmemesidir. Özellikle Avrupa'dan kaynaklanan bu akım, Türkiye'nin terörü insanlık suçu olarak tescil ettirip, sürekli takibine almasını engellemektedir. Bunun bizlerin bilgisinde olup ve milletvekillerimizin bulundukları yabancı komisyonlar aracılığıyla Avrupalı meslektaşlarına sürekli iletilmesinde yarar vardır; bunu önemli bir nokta olarak belirtmek istiyorum.

Ancak, bunun yanında, teröre destek vermiş olanların mahkemeler önüne de çıkarılabileceğini unutmamak gerekir. Gündemdışı bir konuşmamda belirtmiştim ve bu konuşmadan sonra Dışişleri Bakanlığından aldığım memnuniyet verici bir yazıyı size bu vesileyle okumak istiyorum: "Teröre destek veren ülkeler aleyhinde, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi nezdinde, terörden zarar görmüş olan vatandaşlarımızın bireysel başvuru haklarını kullanmaları mümkündür. Bu mahkemede dava açılabilmesi için, aleyhinde dava açılacak ülkenin Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesine taraf olması gerekmektedir. -Ki, zaten bu ülkeler için bu durum vardır- Bu çerçevede, bireysel başvuru davalarını açabilmenin önşartı da, teröre destek veren Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine taraf devletlerin, ülkemizdeki terör kurbanlarının yaşam hakkı gibi haklarını ihlal ettiklerinin ve bu ihlaller sonucunda şikâyetçilerin mağdur duruma düştüklerinin, belgeler ve somut kanıtlarıyla ortaya konabilmesidir. Bu durumda açılabilecek bireysel başvuru davalarında mağdur kavramına terör kurbanları, başka bir ifadeyle ölenlerin yakınları ile sakat kalmış veya yaralanmış olan kişilerin kendileri veya yakınları girmektedir.

Terörden zarar gören vatandaşlarımızın iç hukuk yollarını tüketmeden; yani, Türkiye'de herhangi bir mahkemeye başvurmadan, iyi hazırlanmış dilekçelerle Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine başvuruda bulunmalarının yararına inanılmaktadır. Bunun hukuken bir sonuç alınmasa da, mahkemenin bakış açısında bir değişikliğe yol açabileceği, Türkiye'ye bakışında daha objektif olmasına katkıda bulunabileceği düşünülmektedir.

Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine taraf, teröre destek veren ülkeler aleyhinde, vatandaşlarımızın istelerse açabilecekleri davalarda yardımcı olmak üzere, Bakanlığımız -yani, Dışişleri Bakanlığımız- ilgili kuruluşlarımızla işbirliği yapmaya hazırdır. Ayrıca, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine yapılacak bireysel başvuruların hazırlanmasına yardımcı olabilecek kuruluşların, ihtiyaç duyulması halinde, bilgilendirilmesi de Bakanlığımızca sağlanabilir."

Değerli arkadaşlarım, bu son derece müspet ve tatmin edici gelişmeler, Türkiye'de olağanüstü halin kaldırılmasına hızla atılan adımları belirtmektedir.

Olağanüstü halin kaldırılmasının yakın olduğuna inanıyorum; ancak, bu arada, olağanüstü hal kalktıktan sonra da, terörden zarar görmüş bu insanlarımızın olağanüstü durumları maalesef devam edecektir -terör kurbanları, şehit ailelerimiz, gazilerimiz, terör aracılığıyla hayatları ellerinden alınmış olan diğer görevlilerimiz (doktorlarımız, hemşirelerimiz, öğretmenlerimiz, mimarlarımız) köylülerimiz, sade vatandaşlarımız, vesaire, vesaire- bu ailelerin ıstıraplarının, yalnız, bağlanan bir maaş, toplutaşımdan ücretsiz yararlanma gibi durumlarla geçirilmesi maalesef mümkün değildir.

Bugün öğlen, şehit annelerinden oluşan bir grupla konuştum, gazi anneleri de dahildi buna. Bir anne -gazisinin, oğlunun iki gözü görmüyor, kör olmuş; iki ayağı kesik- şunu söyledi: "Ben, her gün onunla ölüyorum." Şimdi, bu şekilde, terörden bedenen zarar görmüş çok sayıda insanımız var; ama, bunun karşılığında, bu insanların kendi kendine yaşabileyeceklerini öğrenmelerini sağlayacak olan rehabilitasyon adı verilen merkezlerimiz son derece az ve yetersiz; buralarda çalışan uzman sayısı da az ve yetersiz. Eğer bunlar, hükümetimiz tarafından, belirli bir politika şeklinde ele alınırsa, gerek tıp fakültelerinden gerek sağlık meslek liselerinden çıkacak olan uzmanların daha çok yetişmesi, yeni yapılacak, yapılmakta olan hastanelerde rehabilitasyon bölümlerinin genişletilmesi ve bunların Anadolu'ya yayılması -çünkü, Anadolu'da yaşayan gazi ve sakatlarımızın uzun süren tedaviler için Ankara'ya, İstanbul'a gelmelerini beklemek, insafla bağdaşmaz- bu, insana yönelik insanî yaklaşımlar yanında, terörden en büyük zararı görmüş bölgeye yönelik, hem insanî hem ekonomik desteğin var olması, ayrı ve vazgeçilmez bir unsurdur. Eğer doğu ve güneydoğuda olağanüstü hal, şu anda sürmesi gereken bölgelerde olağan hale dönecekse, oradaki ekonominin de olağan olması gerekir. Oradaki bankaların da, oradaki tüm kamu kuruluşlarının da diğer illerde vermekte oldukları hizmeti vermeleri gerekir, tabiî başta özel sektör olmak üzere.

Değerli arkadaşlarım, hâlâ olağanüstü hal bölgesindeki bir ipoteği kabul etmeyen banka vardır; bu, bölücülük değil de nedir!.. Eğer, ipotek edilecek olan bina İstanbul'da, Ankara'da olduğu zaman kabul ediliyor da, olağanüstü hal bölgesinde olunca kabul edilmiyorsa, bence, esas bu konu DGM'lik olmalıdır. Vatanın toprağını, burada olduğu zaman değerli, şurada olduğu zaman değersiz kabul eden özel sektör zihniyetine de karşı çıktığımı burada ifade etmek istiyorum. Bu konuya giren, bunu yapan bankalar ve benzer kuruluşlar da, yanlış, hata içerisinde olduklarını bilmelidirler; İstanbul'da, Ankara'da yaptıkları resepsiyonlarla, dışarıdan getirdikleri yabancı şarkıcılarla kendilerini öne çıkarma promosyonlarının sahte kalacağını bu kürsüden ifade etmek istiyorum (ANAP ve FP sıralarından alkışlar) ama, tabiî, bu konuda da görev hepimize düşüyor; bunları ifşa edelim ve hükümetimizin, bu konuda alacağı tedbirlere her türlü desteği vereceğimizi de peşinen belirtelim.

Fazla zaman almak istemiyorum; onbeş yılı aşan bir süredir devam eden bu durumun bir an önce kalkması dileğiyle ve bunun için Türkiye'de tüm siyasî partilerin büyük emek vermiş olduğunun bilinciyle, gelmiş geçmiş bütün hükümetlerin de bu konuda çok samimî gayret sarf etmiş olduğuinancıyla, olağanüstü halin önümüzdeki dört ay devamına oy verilmesini ve inşallah, önümüzdeki dönemde yapılacak ilk konuşmanın da "olağanüstü halin devamına gerek kalmamıştır" şeklinde bir konuşma olmasını dileyerek, hepinize saygılar sunuyorum. (Alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Akarcalı.

Milliyetçi Hareket Partisi Grubunun görüşlerini Muğla Milletvekili Sayın Metin Ergun ifade edecekler.

Buyurun Sayın Ergun. (MHP sıralarından alkışlar)

Süreniz 20 dakikadır.

MHP GRUBU ADINA METİN ERGUN (Muğla) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; olağanüstü hal uygulamasının altı ilde dört ay daha uzatılmasına ilişkin Başbakanlık tezkeresi üzerinde Milliyetçi Hareket Partisi Grubu ve şahsım adına görüş ve düşüncelerimi açıklamak üzere söz almış bulunuyorum; konuşmama başlamadan önce, Yüce Meclisi ve bizi televizyonlarının başında seyreden vatandaşlarımızı saygıyla selamlıyorum.

Hepinizin bildiği gibi, her yüzyılın başında, dünya, hâkim güçler tarafından yeniden şekillendirilmekte ve âdeta yeniden kurulmaktadır. 20 nci Yüzyılın başlarında tasfiye edilen imparatorluklarla birlikte Batılılar tarafından "şark meselesi" adı verilen ve her biri tasfiye projesinin birer parçası sayılan dış müdahalelerin ve Batılı devletlerin istismarına kapılan kavimlerin isyanları sonucu, altı asırlık bir cihan devleti olan Osmanlı Devletinin tarih sahnesinden silinmesini buna bir örnek olarak verebiliriz.

Devlet ve millet hayatının devamlılık arz ettiği dikkate alınacak olursa, milletlerin varlığına esas teşkil eden millî politikaların, ülkülerin de, aynı şekilde, zamanla sınırlandırılamayacağı malumdur. Bu cümleden olarak, 20 nci Yüzyılda, Türkiye Cumhuriyetini meşgul eden ve hatta uğraştıran bazı hadiselerin de aynı şark meselesi projesinin bir devamı olduğunu düşünmekteyiz. Diğer bir ifadeyle, kanlı terör örgütünün ülkemizi ve milletimizi bölmek için başlattığı sinsi girişimin kökünü, bu tarihsel perspektifle değerlendirmek mecburiyetindeyiz. Bu hususla ilgili olarak geçen yüzyılın ortalarından itibaren Batı'daki çeşitli enstitüler tarafından yapılan ve asıl gayesi yukarıda belirttiğimiz projeyi beslemek olan ve hiçbir ilmî temeli bulunmayan bazı araştırmaları burada hatırlamak gerekir.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; yeni bir yüzyılın eşiğinde ve yeni gibi görülmekle birlikte aslında geçen yüzyılın başlarından itibaren devam ettirilen eski bir projenin, şark meselesi projesinin muhatabıyız. Türk Devletinin varlığını hedef alan bu projenin taşeronu olan bölücü terör örgütü, 1982 yılında Kuzey Irak'ta yapılanmasını tamamladıktan sonra, 1983 yılından itibaren ülkemizin güneydoğu bölgesinde, millî bütünlüğümüze kastedici eylemlerine başlamıştır.

Bölücü terör örgütünün Türkiye'ye karşı takip ettiği konseptin üç aşaması vardır; bunlar, stratejik savunma, stratejik denge ve stratejik saldırı aşamalarıdır. Bölücü örgüt, 1983'ten 1984'ün 15 Ağustosuna kadar stratejik savunma aşamasının ilk merhalesi olan silahlı propaganda faaliyetlerini yürütmüş; 15 Ağustos 1984'te gerçekleştirdiği Eruh ve Şemdinli saldırılarıyla, hain planını ortaya koymaya başlamıştır. Kanlı terör örgütünün faaliyetleri, sanıldığının aksine 1984, 1985 ve 1986 yıllarında başarılı olamamış, ancak Kuzey Irak'a kaçmak suretiyle imha olmaktan kurtulabilmiştir.

1986-1987 döneminde sıkıyönetimin kaldırılması üzerine, ayrılıkçı örgütün, Helve toplantısından sonra toparlanmaya çalışması örgüte yeniden cüret kazandırmıştır. Sıkıyönetimden olağanüstü hal uygulamasına geçiş döneminde ortaya çıkan uyum sorunlarına kısa sürede çözüm bulunamamasına, 1988'den itibaren Irak'ın terör örgütüne verdiği destek de eklenince, o döneme kadar Irak sınırına yakın dar bir bölgede sıkışıp kalmış olan kanlı örgüt ciddî bir atılım içerisine girmiş ve terörü Güneydoğu Anadolu'nun diğer bölgelerine de yaymıştır.

1990-1991 yıllarında gerçekleşen Körfez krizi ve savaşı, terör örgütünün gerek militan sayısını artırmasına gerekse ağır silahlarla donanmasına imkân vermiştir. Bu dönemde, taşeron örgütün militan sayısı 15 000'ne ulaşmıştır. Bu arada, örgüt, devleti masabaşında uzlaşmaya zorlamak için ikili bir strateji izlemeye de başlamıştır; bir yandan küçük ve orta büyüklükteki yerleşim merkezlerinde devlete karşı halk ayaklanmalarını organize etmeye başlamış, diğer yandan da stratejik taarruza geçmiştir.

1992 yılı içinde, kendi insanlarını katletmek suretiyle kendi halkına ihanet eden örgüt, Türkiye-Irak sınırının her iki tarafında sözde kurtarılmış bölgeler oluşturarak, kendi deyimiyle, Botan-Behtinan savaş hükümetini kurmayı hedeflemiştir; devlet güçlerinin yıpratılması için 1992 ilkbahar ve yaz aylarında Güneydoğu Anadolu'nun birçok yerinde ayaklanma provaları organize etmeye çalışmıştır. Ancak, kandırılmış az sayıdaki vatandaşımızın dışında büyük bir halk kitlesi devletine bağlı kaldığı için bu isyan provaları başarılı olamamıştır. Diğer bir ifadeyle, 1992 ilkbahar ve yaz aylarında, millî bütünlüğümüzün bölünmez parçası olan devletine bağlı bölge halkı, ayrılıkçı kanlı terör örgütünü hayal kırıklığına uğratarak, huzur, istikrar, can ve mal emniyetinden yana olduğunu, rengini şehitlerin kanından alan al bayrağın altında insan gibi yaşamak istediğini, doğu-batı, kuzey-güney ayırımı gözetmeksizin 65 milyonla birlikte tasada ve kıvançta bir ve beraber olduğunu hem taşeron örgüte hem de bu örgütün arkasındakilere göstermiştir.

Terörle mücadelenin dönüm noktasını, hain örgütün 1992 Ağustosunda Şırnak'ı ele geçirme girişimiyle başlayan ve örgütün ağır yenilgisiyle sona eren olaylar oluşturmuştur. 1992 Ekiminde Kuzey Irak'a düzenlenen askerî harekâtla bölücü örgüt çok ağır bir darbeye uğratılmış ve nifak yuvalarından sökülüp atılmıştır; böylece, örgütün, hareketli savaşla kurtarılmış bölgeler yaratma hülyası sona erdirilmiştir.

Kanlı terör örgütü, içinde bulunduğu panik ortamını dağıtmak için 1993 yılında taktik bir ateşkes ilan etmiştir. Ne yazık ki, örgütün bu uygulamasında samimî olduğuna inanılmış ve Türk Silahlı Kuvvetlerinin bazı operasyonları bu dönemde askıya alınmıştır.

Türkiye Cumhuriyeti, 1993 Ağustos ayında güvenlik konseptini yenilemiş, Yunanistan'ı birinci tehdit olmaktan çıkararak, yerine, bölücü terör örgütünü almıştır. Bu çerçevede, İkinci Ordu her açıdan güçlendirilmeye başlanmış, terörle mücadelede görevli birliklerin o güne kadar ihtiyacını hissettiği her türlü teçhizatın teminine gidilmiştir.

1994 Martında yeni güvenlik konsepti olan "Alan Hâkimiyeti Stratejisi" hayata geçirilmeye başlanmıştır. Yine, mart ayında Gabar'da başlatılan operasyonlar, ağustos ayında Cudi'deki terör yuvalarının temizlenmesiyle sona erdirilmiştir. Kanlı terör örgütünün elebaşıları, bu tarihten itibaren Türkiye'ye karşı askerî bir zafer kazanamayacaklarını anlamışlar ve devleti, örgütün şartlarını kabule zorlamak için, terörü, İç Anadalu, Karadeniz ve Akdeniz Bölgelerine yayarak uzatmaya çalışmışlardır. 1998 yazında, bütün çırpınışlarına rağmen, örgütün Karadeniz ve Akdenizdeki militanlarının tamamı imha edilmiştir.

1998 yılı içinde, örgütün iki numaralı elebaşısı ele geçirilmiş ve teröre yataklık eden Suriye'ye karşı ağır bir baskı politikası izlenmeye başlanmıştır. Böylece, örgütbaşının, Silahlı Kuvvetlerimiz tarafından yakalanarak, İmralı'da, kamu vicdanını yaralayacak kadar adil bir şekilde yargılanmasını sağlayacak süreç de başlatılmıştır.

Bugün, terör örgütü, ciddî bir dağılma süreci yaşamaktadır; ancak, terör örgütünün bittiğini, Türkiye'nin bir terör sorununun kalmadığını söylemek mümkün değildir. Örgütün, halen, Türkiye'de ve dışarıda toplam olarak 5 110 ile 5 715 arasında değişen silahlı militanı mevcuttur; bundan başka, 3 000 civarında da propaganda yapmakla görevli militanı bulunduğu tahmin edilmektedir.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bu arada, Kuzey Irak'ta çok ciddî gelişmeler yaşanmaktadır. Gümrüğüyle, polis ve jandarma kuvvetiyle, seçimle işbaşına gelmeye çalışan sözde parlamentosuyla, bölgede adım adım bir Kürt devleti inşa edilmekte ve Irak'ın toprak bütünlüğü tarihe gömülmektedir.

Sırtını Türkiye'ye dayayarak ciddî bir güç konumuna gelen KDP, artık, gerek bölge halkını gerekse Türkiye'yi istismar eden politik bir menfaat çetesi haline gelmiştir. KDP'nin, çeşitli ihtilaflar sebebiyle zaman zaman bölücü örgüte karşı Türkiye'den yana tavır aldığı ve örgütle çatıştığı da bilinmektedir; ancak, KDP, uzun vadede Türkiye'nin toprak bütünlüğüne zarar verecek politikaları yürürlüğe koymaktadır. Bu cümleyi bir daha okuyorum: Ancak, KDP, uzun vadede Türkiye'nin toprak bütünlüğüne zarar verecek politikaları yürürlüğe koymaktadır. Eğer tedbir alınmazsa, yakın gelecekte, toprak bütünlüğümüze kasteden ve kaynağını Kuzey Irak'taki yeni gelişmeler ve oluşumlardan alan, muhatabı ve manası değişmiş yeni problemlerle karşılaşabiliriz. Bu arada, aynı bölgede faaliyet gösteren diğer bir örgüt olan KYP'nin de benzer politikalar uyguladığını unutmamak gerekir.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; şark meselesi projesinin günümüzdeki taşeronu olan bölücü terör örgütü, sadece, her meslekten ve her yaştan 30 000 insanımızı şehit etmekle kalmamış, aynı zamanda, görevi gereği, Türkiye'nin, ekonomik, sosyal ve kültürel bakımlardan sıçrama yapmasına da engel olmaya çalışmış, böylece, istikbalimizi de ipotek altına sokmaya gayret etmiştir. Bu yüzden, başta GAP olmak üzere, büyük kalkınma projeleri tamamlanamamış, bölge halkı cehalet ve sefaletin kucağına itilmiş, fert başına düşen millî gelirimizde hiçbir önemli artış gerçekleşmemiştir. 1991 yılında Sovyetler Birliğinin dağılmasından sonra gündeme gelen yeni dünya düzenini kurma sürecinde Türkiye'nin aktif rol alması engellenmeye çalışılmıştır. Bu sebeplerden dolayı, Milliyetçi Hareket Partisi olarak, devletimizi, milletimizi ve vatanımızı hedef alan her türlü terörle mücadele konusunda en ufak bir rehavete düşülmesinin şiddetle karşısındayız. Türkiye Cumhuriyetinin bir asra doğru ilerlediği ve Osmanlı Devletinin 700 üncü yaşının kutlandığı bir dönemde, bin yıldan beri Türk vatanı olan Anadolu'nun ilelebet Türk vatanı olarak kalacağına olan inancımızı, hiçbir devlet geleneğimiz yokmuş gibi, 30 000 insanımızın kanına giren bir katilin yargılanmasını fırsat bilerek müdahaleye kalkışanlara bir daha hatırlatmak istiyorum.

Bütün bu sebeplerden dolayı, olağanüstü hal uygulamasının uzatılmasından yana olduğumuzu belirtiyor ve Yüce Heyetinizi, vatanımızın birliği ve bütünlüğü uğrunda şehit olan güvenlik kuvvetlerimize ve diğer bütün şehitlerimize Allah'tan rahmet dileyerek, saygıyla selamlıyorum. (Alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum Sayın Ergun.

Şimdi, söz sırası, Demokratik Sol Parti Grubu adına, Mardin Milletvekili Sayın Mustafa Kemal Tuğmaner'de.

Buyurun efendim. (DSP sıralarından alkışlar)

Süreniz 20 dakikadır.

DSP GRUBU ADINA MUSTAFA KEMAL TUĞMANER (Mardin) – Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; Diyarbakır, Hakkâri, Siirt, Şırnak, Tunceli ve Van İllerinde devam etmekte olan olağanüstü halin dört ay süreyle uzatılmasına ilişkin Bakanlar Kurulu tezkeresi üzerinde Demokratik Sol Parti Grubunun görüşlerini açıklamak üzere söz almış bulunuyorum; Demokratik Sol Parti Grubu adına hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Hepinizin bildiği gibi, Olağanüstü Hal Kanunu 25 Ekim 1983 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi tarafından kabul edilmiş ve bu kanunla, Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgelerimizin bazı illerinde başlatılan olağanüstü hal uygulaması sürekli uzatılarak günümüze değin gelmiştir.

Anayasamızın 119 uncu ve 120 nci maddeleri, tabiî afet ve ağır ekonomik bunalım sebebiyle veya şiddet olaylarının yaygınlaşması ve kamu düzeninin ciddî şekilde bozulması sebepleriyle, Bakanlar Kuruluna, yurdun bir veya birden fazla bölgesinde veya bütününde, süresi altı ayı geçmemek üzere, olağanüstü hal ilan etme; Anayasamızın 121 inci maddesi de, Türkiye Büyük Millet Meclisine, Bakanlar Kurulunun istemi üzerine, her defasında dört ayı geçmemek üzere, süreyi uzatma veya olağanüstü hali kaldırma yetkisi vermiştir.

Anayasamızın bu hükümleri gereği, Güneydoğu ve Doğu Anadolu Bölgelerimizde, ülkemizi bölmeyi amaçlamış ırkçı terör örgütü PKK'nın başlattığı terör olaylarının artması üzerine, ilk kez 1984 yılında ilan edilen olağanüstü hal birçok ilimizde kaldırılmışsa da bazı illerimizde halen sürmektedir.

Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; ülkemizin bölünmez bütünlüğünü, birlik ve beraberliğini yok etmeye yönelen terör örgütü PKK ile devletimizin onbeş yılı aşkın bir süredir sürdürdüğü kararlı ve başarılı mücadele sonucunda, terör örgütü büyük ölçüde çökertilmiştir. En önemlisi, terör örgütünün elebaşı yakalanmış ve bağımsız Türk yargısına teslim edilmiştir. Bu başarılar, vatanın bölünmez bütünlüğü uğrunda canlarını veren şehitlerimizin ruhlarını bir nebze olsun huzura kavuşturmuş, şehit ailelerinin ve onlarla birlikte bu acıyı içlerinde duyan tüm halkımızın acılarını bir ölçüde hafifletmiştir.

Körfez krizi ve savaşından sonra Irak'ın fiilen bölünmesi ve Kuzey Irak'ta meydana gelen otorite boşluğu sebebiyle, terör örgütünün bu topraklarda barınması kolaylaşmış ve terör, ülkemizde tırmanışa geçmiştir. Körfez krizinin ardından ülkemizin güvenlik harcamaları katlanarak artmış, güvenlik güçlerimizin özverili ve kahramanca mücadelesine rağmen, kararlı bir dışpolitika izlenememesi yüzünden, Irak'la olan sınırımız bir türlü kesin ve kalıcı bir güvenliğe kavuşturulamamıştır. 55 inci cumhuriyet hükümetinin, tutarlı ve kararlı dışpolitikası ise, kısa sürede sonuç vermiş ve terör örgütü elebaşının Suriye'deki barınağından çıkarılmasıyla başlayan süreç, elebaşının yakalanarak ülkemize getirilmesiyle son bulmuştur. Bu sebeple, güvenlik güçlerimizi, bu başarıda payı olan tüm devlet yetkililerimizi bir kez daha kutluyorum.

Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; Doğu ve Güneydoğu Anadolu'nun güvenliği kadar, bölgenin ekonomik ve sosyal kalkınması da büyük önem taşımaktadır. Bu bölgemizde, terör sorunu yanında, feodal düzenden kaynaklanan sorunlar ve ekonomik yönden geri kalmışlığın yarattığı sorunlar çok uzun süre çözümsüz kalmış ve varlığını korumuştur. Güneydoğu sorunu, yalnızca bir güvenlik sorunu veya bazılarının dediği gibi, bir etnik sorun değildir; bölgenin sorunları, temelde, o bölgenin çağdışı feodal yapısından kaynaklanmaktadır. Sorunun kökeni, bu çağdışı feodal yapının varlığını sürdürmesidir. O bölgenin sanayileşmesini, ekonomik ve kültürel anlamda başka bölgelerle bütünleşmesini önleyen feodal yapı ve bu yapıya dayalı üretim ilişkileri değişmediği, kalıcı, yapıcı ve hukuka uygun çözümler üretilmediği sürece, sorunlar çözüme kavuşturulamayacağı gibi, daha da ağırlaşacaktır.

Bu arada, koruculuk sistemi de en kısa zamanda sağlıklı bir düzenlemeye kavuşturulmalıdır. Köy koruculuğu sistemi, feodal yapıyı büsbütün kökleştirmekte, büyük sosyal sorunlar yaratmaktadır. Köy korucularından belirli nitelikte olanların, devletin resmî güçleri içinde yer almaları; böylece, feodal yapıdan koparak devletle bağ kurmaları sağlanmalı, diğerleri için de, başka istihdam olanakları bir an önce bulunmalıdır.

Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; bölge milletvekillerinden ve sorunları bizzat yaşamış, görmüş birisi olarak, bölgenin çözüm bekleyen bazı sorunlarına da özel olarak değinmek istiyorum.

Sekiz yıllık eğitim uygulamasının başlamasıyla birlikte, özellikle doğu ve güneydoğu bölgelerimizde yaşayan çocuklarımıza ve gençlerimize götürülen eğitim hizmetlerinde büyük ölçüde ilerlemeler sağlandıysa da, halen tamamlanmamış okullar bulunmaktadır. Bunların yapımına hız verilmesi, dileğimizdir. 56 ncı hükümetimiz döneminde alınan önlemler arasında, kapalı okulların açılması, yatılı bölge okullarının sayı ve kontenjanlarının artırılması, yurt, pansiyon, araç gereç gereksinimlerinin karşılanması gibi eğitime yönelik önlemler de bulunmaktadır. 57 nci hükümetimizin de, bu bölgelerimizdeki eğitim sorunlarına aynı duyarlılıkla yaklaşmasını ve yeni ders yılı başlamadan önce bölgedeki çocuklarımızın ve gençlerimizin okulsuz ve öğretmensiz kalmaması için bütün çabasını harcamasını bekliyoruz.

Doğu ve güneydoğu bölgemizin sağlık sorunu da en ağır ve çözüm bekleyen sorunlarından birisidir. Bölgede, maalesef, yeterli sağlık tesisi ve yeterli uzman doktor yoktur. 56 ncı hükümet döneminde, yine, doğu ve güneydoğu bölgelerimize yönelik ekonomik önlemler içinde sağlığa da kaynak ayrılmış olduğunu görüyoruz. Bu önlemler sevindiricidir; ancak, mümkünse, hükümetimizden daha fazlasını bekliyoruz.

Sayın milletvekilleri, bölgemizdeki enerji nakil hatlarının çok eski ve yetersiz olması, periyodik bakımlarının yapılmaması ve büyük ölçülere varan kaçak elektrik kullanılması gibi nedenlerle, bölgede çok sık elektrik kesilmeleri meydana gelmekte ve voltaj dalgalanmaları olmaktadır. Bu yüzden, sanayi tesisleri sık sık durmakta, voltaj dalgalanmaları da büyük zarar vermektedir.

Elektrik enerjisindeki bütün bu gidip gelmeler, hem üretim kayıplarına hem de maliyet artışlarına sebep olmaktadır. Bölgedeki elektrik kesilmelerinin önlenmesi amacıyla, 1998 yılı içerisinde 25 adet iletim tesisi devreye sokulmuş, bu yıl için de 11 adet iletim ve üretim tesisinin tamamlanacağı açıklanmıştır. Bütün bu önlemlerin, bölgedeki enerji sorununu büyük ölçüde ortadan kaldıracağını umuyoruz.

Bazı yörelerimizde enerji sorununun yanında su sorunu da yaşanmaktadır. Örneğin, su yokluğu nedeniyle, Mardin şehir merkezinde 20 gündür su akmamaktadır. Keza, enerji yokluğu nedeniyle motopomplar çalışmadığı için pamuk tarlaları kurumaya yüz tutmuştur. Hükümetimizin, bu konuya acil çözümler bulmasını bekliyoruz.

Uzun yıllardan beri, bölücü terör örgütünün, bölgedeki yurttaşlarımıza götürülen veya götürülmek istenilen hizmetleri baltaladığını ve yapılan yatırımları engellemeye çalıştığını biliyoruz. Silahlı Kuvvetlerimizin ve diğer güvenlik güçlerimizin terörle mücadelede elde ettiği başarılardan sonra, hızla bölge halkının yaralarını sarmak, vatandaşlarımızı kucaklamak, bu bölgelerimizi kalkınmışlık düzeyine yükseltmek ve buralarda bir kalkınma hamlesi başlatmak üzere, ilk kez 55 inci hükümet döneminde çeşitli ekonomik ve sosyal önlemler devreye sokulmuş, bu uygulamalar 56 ncı hükümet döneminde de sürmüştür.

Bilindiği gibi, Güneydoğu Anadolu Bölgesinde, işsizlik ve terör yüzünden kentlere yoğun bir göç olgusu yaşanmaktadır. Kente gelenler, altyapıdan yoksun gecekondu mahallelerinde sağlıksız koşullarda yaşamakta ve geçimlerini sağlayacak iş olanaklarından da yoksun bulunmaktadırlar. Bu nedenle, ilk kez, 55 inci Cumhuriyet Hükümeti göreve başlar başlamaz, bölgenin gelişme ve güvenlik sorununu bir bütün olarak ele almış, bölgenin yerleşim düzensizliğinin yarattığı sorun ile köy ve mezraların boşaltılmış olmasından dolayı ortaya çıkan sorunun aşılması için ve çeşitli nedenlerle köylerinden ayrılanlar için üç ayrı önlem düşünülmüştür. Birinci olarak, güvenliğin tam olarak sağlandığı, ekonomik olanakları yeterli seviyede olan köylere dönüşün devlet katkısıyla özendirilmesi; ikinci olarak, kentlerde kalmak isteyenlere bulundukları yerde istihdam, geçinme ve barınma olanağı sağlanması; üçüncü olarak ise, ulaşıma ve hayvancılığa elverişli Hazine arazilerine toplu yerleşim merkezleri kurulması suretiyle köye dönüşün özendirilmesidir.

Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; doğu ve güneydoğudaki terör olayları nedeniyle terk edilen veya güvenlik nedeniyle boşaltılan köy ve mezra gibi yerleşim yerlerinin yeniden canlandırılması ve köyden kente göç edenlerin dönüşünün sağlanması için, 56 ncı hükümetimiz döneminde, köye dönüş ve rehabilitasyon altbölge gelişme projesi hazırlanmıştır. Bu projeyle, köylerine dönmek isteyen aileler saptanacak, dönülecek köylerdeki altyapı hizmetleri tamamlanacak, bu ailelerin yaşamını sürdürebilmeleri için, arıcılık, seracılık, hayvancılık, el sanatları gibi faaliyetler desteklenecektir. Bu projenin en kısa zamanda sonuç vermesini ve uzun yıllardır büyük acılar çekmiş bölge halkının refah düzeyinin yükselmesini diliyoruz.

Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; kısaca başlıklar halinde, alınması gereken diğer önlemleri de şöyle özetleyebiliriz:

Bölgede görev yapacak ita amirleri, il ve ilçe müdürleri deneyimli personelden seçilmeli ve her kurum, rotasyon uygulamalarını düzenli bir şekilde yapmalıdır.

Yöre insanına, nüfus planlamasının önemi sabırlı bir şekilde anlatılmalı ve uygulanması sağlanmalıdır.

Bölgede üniversite sayısının artırılması çalışmaları desteklenmeli ve hızlandırılmalıdır.

Tarım ve hayvancılık yeniden canlandırılmalı ve kooperatifçilik yaygınlaştırılmalıdır. Bölgede yapılacak ve uygulanacak yenilikler halka anlatılmalı ve halkın katılımı sağlanmalıdır.

Bölgedeki esnaf ve sanatkârların KOBİ kredisi kullanımları kolaylaştırılmalıdır.

Köy yollarının acil olarak asfaltlanması ve su sorununun bir an önce çözüme kavuşturulması için gerekli önlemler alınmalıdır.

Ayrıca, yine 55 inci hükümet döneminde çıkarılan Teşvik Yasası da, bölgede yatırım yapacak girişimcilere büyük kolaylıklar ve teşvikler getirmektedir.

Yatırımı ve istihdamı artırıcı bu önlemler yanında, organize sanayi bölgeleri yapımının hız kazanması ve enerji yatırımlarının artmasıyla birlikte, özel sektörün bu bölgelerimize ilgisinin artacağını, bu bölgelerimizde özel sektör yatırımlarının hız kazanacağını ve istihdam sorununun çözümüne katkı sağlayacağını umuyoruz.

Bu arada, sınır ticaretinin serbest bırakılması, bölge ekonomisine bir canlılık getirmişse de, bazen Türkiye'den bazen de Irak'tan kaynaklanan nedenlerle, Habur sınır kapısından geçiş yapan kamyon sayısı her gün değişmektedir. Habur sınır kapısı, bölgenin can damarıdır. Ne pahasına olursa olsun, bu kapıdan yapılan sınır ticaretini en yüksek seviyeye çıkarmak zorundayız. Dikkat edilirse, Habur sınır kapısı açık olduğunda terör olayları azalmakta, kapalı olduğunda artmaktadır; bu konuya dikkatinizi çekmek istiyorum.

Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; 55 inci cumhuriyet hükümeti döneminde bazı iyileştirici önlemler alınmak suretiyle 9 ilde sürmekte olan olağanüstü halin 3 ilde kaldırılması sağlanmıştır.

Olağanüstü hal, adından da anlaşılacağı gibi, olağanüstü durumlarda uygulanan ve temel hak ve özgürlüklerin sınırlandığı bir rejimdir. Hiçbir vatandaşımız böyle bir rejimde yaşamayı hak etmemektedir. Doğu ve güneydoğu bölgelerimizde yaşayan yurttaşlarımız, yüzyıllar boyunca bu topraklarda kaynaşıp bütünleşmiş olan Türk Ulusunun ve Türkiye Cumhuriyetinin ayrılmaz parçasıdır. Kökenleri ne olursa olsun, hepsi, bu ülkenin toprağına kök salmıştır, bu topraklarda kaynaşıp bütünleşmiştir. Türkiye'deki Türk Ulusunu oluşturan unsurları birbirinden koparmaya hiç kimsenin gücü yetmeyecektir.

Dileğimiz, ülkemizin bu yörelerinde olağanüstü hal uygulamasını gerektiren koşulların bir an önce ortadan kalkması, bütün yurtta eksiksiz bir demokrasinin uygulanması; bütün vatandaşlarımızın, çağdaş ülkelerdeki refah düzeyine erişerek huzur içinde yaşamlarını sürdürmeleridir.

Bu inanç ve dileklerimle Yüce Heyete saygılar sunuyorum. (DSP, MHP ve ANAP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ediyoruz Sayın Tuğmaner.

Şimdi, söz sırası, Fazilet Partisi Grubunun görüşlerini açıklamak üzere, Bitlis Milletvekili Sayın Zeki Ergezen'de.

Buyurun Sayın Ergezen. (FP sıralarından alkışlar)

Süreniz 20 dakikadır.

FP GRUBU ADINA ZEKİ ERGEZEN (Bitlis) – Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; olağanüstü halin dört ay daha uzatılmasına ilişkin Başbakanlık tezkeresi üzerinde, Fazilet Partisi Grubunun görüşlerini açıklamak üzere huzurunuzda bulunuyorum; sözlerime başlarken, hepinize saygılarımı sunarım.

Yıllardır, ülkemizde ve bölgede kan, gözyaşı bir türlü dinmek bilmiyor. 1980 öncesinde, sağcılık-solculuk adına, bu ülkede beş altı bin gencimiz hayatını kaybetti. 1980'den bugüne kadar da, otuzbin insan hayatını kaybetti ve kaybetmeye devam ediyor. Biz, bu sorunlarımızı ya ihtilallerle ya olağanüstü hallerle çözmeye kalkışmışız. Her ihtilalin, her olağanüstü dönemin arkasından sorunlar büyüyerek günümüze gelmiştir. Sadece otuzbin insanımız hayatını kaybetmemiş, çok şeyler kaybetmişiz; ekonomimiz bozulmuş, sağlığımız bozulmuş, sinirler gerginleşmiş, birbirimizi anlamaz hale gelmişiz. Bunun çözümü olağanüstü haller değil; Apo, bile yakalandı; hâlâ, kan ve gözyaşı devam ediyor. Çözümün yolları başkadır bence.

Acaba, sorunlarımız nelerdir; bana göre, önce onun üzerinde durmak gerekiyor. Biz, yıllardır tek tip insan anlayışında inatçı ve ısrarlı davrandık. İnsanımızın tabiî hukukuna riayet etmedik; ekonomik bataklık ve eğitim sorunlarının içinden çıkamaz hale geldik. İçeride halkımızla, dışarıda komşularımızla kavgalı ve şikâyetçi tutumumuza devam ettik. Dışpolitikada teslimiyetçi ve ürkek tavrımız "az olsun, benim olsun" darkafalılığı içinde, bizi tek millet yapan tarihî, kültürel ve dinî değerlerimizi yok etmek için dayatılan militarist anlayışın esiri olduk. 1925'in, 1930'ların açtığı yaraları telafi edecek tedbirleri almak aklımıza gelmedi. Daha sonrası, Osmanlıyı yıkan zihniyetin bizden hâlâ vazgeçmediğini, her fırsatta bizi yıkmak, küçültmek ve zayıflatmak için fırsat kolladığını, bununla ilgili alınması gereken tedbirleri almak bir yana, onların dümen suyuna girmekten bir türlü kendimizi kurtaramadık.

Peki, ne yapmamız lazım; bana göre, yapılması gereken çok önemli hususlar vardır; ancak, Türkiye'de bir inattır devam ediyor, bu inatçı tutumumuzu mutlaka terk etmemiz gerektiğine inanıyorum.

Olağanüstü hal yıllardır devam ediyor. Hayri Kozakçıoğlu da olağanüstü hal valiliği yaptı, Ünal Erkan da olağanüstü hal valiliği yaptı; olağanüstü hal ilan edildiği zaman terör sayısı bu kadar mıydı? Binlerde olan terör sayısı, olağanüstü hal ilan edildikten sonra on binlere, oniki binlere çıktı. Ölen insan sayısı otuz binlere vardı. Bölge, faili meçhul cinayetlerin merkezi haline geldi. Bazıları için olağanüstü hal bölgesi, âdeta rant merkezini oluşturdu, kural tanımazların bölgesi haline geldi. Halen, iaşe ve ibateler köye götürülürken, sınırlı (tahditli). Terör olayları gün geçtikçe arttı, terör kampları çoğaldı...

Peki, olağanüstü hali, biz niçin ilan ettik; herhalde terör azalsın diye, ülkenin bölünmez bütünlüğünün tehlikeye düşmekten kurtarılması, milletin huzuru için ilan edildi; yoksa, olağanüstü hal, bu olumsuzlar katlanarak gelsin diye ilan edilmedi. O halde, olağanüstü halin çare olmadığını, bunca dökülen kanlardan sonra görmemiz gerekir; aklımızı başımıza almamız gerekir.

Bakınız, IRA Örgütü otuz yıldır devam ediyor, ölen insan sayısı 3 200'dür. Bask örgütüyle ilgili, otuz yılda ölen insan sayısı ise 800; ama, bizde, sadece faili meçhul cinayetlerin sayısı 1 800'lere vardı. Şapkayı önümüze koyup düşünmemiz lazım; nerelerde hata yaptık, nerede yanlış yaptık...

Hiçbir olumlu netice alınamamış, bütün bu olumsuzluklar katlanarak, ülkemizde bugüne gelinmiş... Sadece bunlarla kalınmamış; ekonomimizi felç eden, 90 milyar doların üzerinde bir harcama yapılmıştır.

Olağanüstü hal bölgesi, her defasında, hükümetlerin programlarında birinci öncelik olarak ifade edilmiştir. Gerçekten, birinci öncelik olmuş mudur; bunda samimî olunmuş mudur? Birinci öncelik ise, hiçbir hükümet, bugüne kadar, terörün nasıl önleneceğine dair, Meclise, sivil örgütlere, halka benimsetecek bir paket, bir program neden sunamamıştır? Şu andaki hükümetin böyle bir paketi var mıdır, bu Meclise sunabilmiş midir, bu konuda gerekli çalışmaları yapabilmiş midir? Hatta, Cumhurbaşkanımız, Meclis Başkanlarımız, Başbakan, parti liderlerimiz, diğer yetkililer, bu konuda bir araya gelerek, acaba kaç gün mesai harcadılar, ne kadar bir zaman harcadılar, kaç saat mesai verdiler? İllâ, bu büyüklerimizin bir araya gelip, bu meseleyi masaya yatırabilmeleri için, müşterek köylerinin mi yakılması gerekirdi, müşterek evlerinin mi yıkılması gerekiyordu, müşterek şehitler mi vermeleri gerekiyordu!.. Diyecekler ki, bu şehitler bizim, bu yakılan köyler bizim, bu evler bizim... Madem sizinse, bugüne kadar, neden bu işi, sadece askere, sadece güvenlik birimlerine ihale ettiniz? Bunu çözecek bir projeyi, Meclisin, milletin huzuruna neden sunmadınız? Arkasında durabileceğiniz projeyi, bugüne kadar niye benimsetmediniz? Acaba, çözümü başka yerlerde, başkalarından mı bekliyorlar!..

Öyle günler yaşadık ki, ya "ver kurtul" ya "vur kurtul" politikası işlenmeye çalışıldı el altından; ne vermemiz mümkündür ne de vurmakla bu iş çözülür, her ikisi de yanlıştır. Onun için, çözüm, gerçekten, milletimizin kendisinin, bölge ülkeleriyle bir araya gelerek, bu işin uzmanlarıyla bir araya gelerek projeler üretmeleridir. Ancak "siz bir yıl iktidar oldunuz ne yaptınız, ne yapabildiniz" diyebilirler; biz, bir yıl iktidar olduk, bir yıllık iktidarımızda, Habur sınır kapısını açtık, petrol boru hattını...

HÜSAMETTİN KORKUTATA (Bingöl) – Refah Partisi...

ZEKİ ERGEZEN (Devamla) – Hayır, ben bunu söylemekte beis görmüyorum. Geçmişte, 54 üncü hükümet döneminde, Habur sınır kapısı açılmıştır, petrol boru hattı açılmıştır, köye dönüş projesi, ilk defa o zaman başlamıştır; bunlar çok önemli adımlardı, çok önemli projelerdi.

MUSTAFA İLİMEN (Edirne) – Siz, o partinin devamı mısınız?

ZEKİ ERGEZEN (Devamla) – Hayır. Bu işin çözümü için, elbette ki, yapılması gerekenler nelerdir, onların üzerinde durulması gerektiğini ve bu işte samimî davranılması gerektiğine inanıyoruz.

Bütün bu yanlışlıklara rağmen, halen, yanlışlıklarda neden ısrar ediyoruz, halen, neden bu ısrarımızı sürdürüyoruz!.. Bütün bu yanlışlıklara rağmen, tek tip insan anlayışından vazgeçmemiz ve milletimizin yükselen değerlerinden, demokratik taleplerinden korkmamamız gerektiğine inanıyorum.

Bu elbise, bu millete dar geliyor, çok kere patladı, patlamaya devam ediyor; 1950'lerde, 1960'larda, 1980'lerde biz bunu yaşadık. Tasarladığınız kalıbın millete dar geldiğini artık görmelisiniz. Halkla kavga olunmaz. Halkıyla kavgalı, komşularıyla kavgalı anlayış, 65 milyonu sadece üzmüştür.

Stratejik önemi haiz bir bölgede, etrafımızdaki ateş çemberinin, dışgüçlerce daraltıldığını görmeliyiz. Yalnızlığa itiliyoruz... Yarın, çok şeyleri bize dayatacaklar, gerek insan hakları konusunda gerek başka konularda... Batı'nın, kendi içinde tek millet olmaya çalışırken, bize bazı şeyleri neden dayattığını artık anlamamız gerekir; Avrupa Birliğiyle ilgili çifte standardını gördükten sonra, bu işin üzerinde kafa yormamız gerektiğine inanıyorum.

"Dayatmazlar" demeyin... "İncirlik'i kullandırmayacağız" denildi; ama, İncirlik kullanıldı. "Kuzey Irak'ı böldürtmeyeceğiz" denildi; Kuzey Irak bölündü. "Biz, Kuzey Irak'ı tanımayacağız" dediniz; bunu, bize çoktan tanıttırdılar. Bugün de, birçok şeyleri tanıttıracaklarına ve bunun için, bizim şimdiden tedbir almamız gerektiğine inanıyorum.

Ekonomik bataktan -bölge için söylüyorum- kurtulmamız lazım. Her gün faizciye 39 trilyon lira ödeyen bir bütçenin sahibi hükümet, 33 vilayete içi boş bir paket sundu, 40 trilyon... Artık, millet, somut şeyler bekliyor, aldatılmaktan, oyalanmaktan hoşlanmıyor. Bölge halkının 1/4'ü yeşil karta mahkûm edilmiştir; ya sosyal yardımlaşmadan ya da belediyelerden kendi ihtiyaçlarını temin etmekle karşı karşıya bırakılmıştır.

İstihdam yasası çıkardınız -istihdam yasası bu bölgeye hastı- ve bunu 52 ile yaymaya çalıştınız; dolayısıyla, özel sektörün o bölgeye gitmesini, kendi elinizle engellemiş oldunuz.

Yıllarca, bu kürsüden konuşuldu "bu bölgede özelleştirme yapılmasın, bölgenin tek gelir kaynağı kamu kurumlarıdır" denildi. Bölgedeki kamu kuruluşları özelleştirildi; özelleştirilen kuruluşların da kapılarına kilit vuruldu. Mesela, Tatvan Et-Balık özelleştirildi. Özelleştirildiği günden bugüne çalışıyor mu? Yetkililerin, gidip, bunu bir görmesi lazım. Bu bölgede özelleştirme yapılmayan kurumların özelleştirilmelerinin ertelenmesi lazım; bana göre, bu politikadan vazgeçilmesi lazım.

Eğitim, başlıbaşına bir sorun. Üniversite sınavlarının sonuçlarını gördük; en başarısız iller bu bölgedeki iller. Biz, günümüzde dünya çapında bir profesör yetiştiremedik; ama, dünya çapında bir teröristin sahibi olduk maalesef. Üzülerek söylüyoruz, bugün, sekiz yıllık eğitimde, bölgede, tek derslikte sekiz sınıf, tek öğretmenle eğitim yapılıyor ve bunun adını da "reform" koyuyorsunuz!.. "Reform" diyorsunuz; ama, bölgede eğitimin nasıl yürüdüğünü görmüyorsunuz...

Bugüne kadar teröre harcanan 90-100 milyar dolarlık kısmın onda 1'i bu bölgenin eğitimi için, ekonomisi için, sağlığı için harcanmış olsaydı, inanıyorum ki, bugüne kadar yaşananların birçoğu olmayacaktı.

Son zamanlarda dikkatimizi çeken -özellikle, Sayın Bakanın dikkatini çekmek istiyorum- inançlı ve mütedeyyin insanlar üzerinde baskı var, kaçırılarak öldürme olayları var. En son, Konya'daki fidanlıkta bulunan 3 ceset, Muşlu vatandaşlarımız... Bölgede gizli bir el; mütedeyyin, inançlı, bugüne kadar teröre bulaşmamış, terörün karşısında en büyük engel olan bu kitlenin, bilvesile teröre bulaştırılması, teröre başka bir boyut kazandırılması üzerinde çalışılıyor kanaatindeyim.

Türkiye, hukuk devletinden, hızlı bir şekilde, kanun devletine doğru yönlenmiştir. Unutulmasın ki, en büyük kötülükler kanunlarla yapılıyor. Saddam'ın ülkesi de bir kanun devleti, Hafız Esad'ın Suriyesi de bir kanun devletidir. İnsan hakları içeriğinden yoksun olan kanunlarla yönetilen ülkeler, bir kanun devleti, bir hukuk devleti olamaz.

Bu ülkenin solcuları, bu ülkenin sağcıları, milliyetçileri çok incitildi. İnançlı insanları incitildi, halen incitilmeye devam ediliyor. Kendi toplumuyla, kendi halkıyla kavgalı bir anlayışın, kavgalı bir zihniyetin, bu ülkenin, bu bölgenin sorunlarını çözmeye muktedir olacağına inanmıyoruz. Bu yanlış gidişten, bu yanlış davranışlarından mutlaka vazgeçmeleri gerekir.

Son gelişmeler, güneydoğu sorununu çok kritik bir noktaya getirmiştir kanaatimce; Apo'nun yakalanmasıyla ve idam kararının verilmesiyle. Bundan sonra yapılacaklar, terörün bitirilmesinde veya devamında dönüm noktası olabilir.

Ülkemiz, tarihinde önemli yer tutacak karar verilmesi aşamasındadır kanaatimce. Her türlü kanal ve kesimlerden gelen bilgiler müştereken değerlendirilerek, sorunun halli için karar verilmelidir.

Güneydoğuda terörün geriletildiği kesin; ancak, yok edilemediği de bir gerçek. Uygun yöntemlerle müdahale edilmezse, terör, uzun dönem devam edeceğe benziyor.

Apo'nun kendi sesinden, silahlı eylemin gereksizliği, yaptıklarının yanlışlığı, pişman olduğu hususların, kırdakilere kadar en etkin şekilde ulaştırılmasının caydırıcı ve yararlı olacağı kanaatindeyim. Akan kanı durduracak hangi yol ve yöntem varsa kullanılmalıdır. Yanlış savaş politikalarıyla bir yere varılamayacağı, artık anlaşılmalıdır. Her şeyi Abdullah Öcalan'ın şahsında somutlaştırmak, bölgedeki olayları açıklamada yetersiz kalacaktır. Ekonomik ve sosyal durum gözönüne alınarak çözüm bulunmalıdır. Terörle mücadele devam ederken, devlet kurumlarının büyük bir kısmı ekonomik ve sosyal yaraları sarma yönüne dönmelidir.

Bugüne kadar güneydoğu sorunu her yerde tartışıldı, herkes belli oranda tartıştı; asıl tartışılması gereken Türkiye Büyük Millet Meclisinde işe yarar nitelikte tartışılmadı maalesef. Türkiye Büyük Millet Meclisi, olaylarla ilgilenen askerî birlikler ve güvenlik kuvvetlerinin istediği yasaları çıkarmak, istek üzerine olağanüstü halin dört ay süreyle uzatılması ile Çekiç Güç'ün görev süresinin uzatılmasını onaylamaktan başka bir şey yapmamıştır. Bir de güneydoğuyla ilgili kalkınma paketi adı altında kısıtlı ekonomik uygulamaları Hükümet Programında onaylamanın haricinde takdire şayan bir çalışmanın olduğunu göremiyoruz.

Kısacası, ülkenin en önemli sorunu olduğu halde, arz ettiği önem oranında Türkiye Büyük Millet Meclisi gündemini işgal etmemiştir; ama, bunun, belki kapalı bir oturumda, belki açık bir oturumda, er geç Türkiye Büyük Millet Meclisi gündemine getirilmesi ve bütün parti liderlerinin, Meclis Başkanının bu konuya el atması gerekiyor.

Bu işin çözümü olağanüstü değil; bu işin çözümü, işi askere ve güvenlik birimlerine ihale etmek değil; bu işi kendi değerlerimiz içinde, kendi ölçülerimiz içinde halletmemiz gerekir ve bu işin çözümü de buradadır.

Ben, demin, 54 üncü hükümet döneminden bahsederken, mensubu bulunduğum o günkü hükümeti kastettiğimi ifade etmek istiyorum ve o gün, 54 üncü hükümet döneminde çok önemli bir şey daha yapılmıştı; Kuzey Irak'ta, ABD'nin 5 000'in üzerindeki ajanı o topraklardan çıkarılmıştı, Çekiç Güç Kuzey Irak'tan Türkiye'ye getirilmişti; ama, duyuyoruz, işitiyoruz; Ürdün üzerinden bunlar tekrar Kuzey Irak'a yerleştirilmiştir.

Onun için, bölgede, Amerika'nın veya Batı'nın bize sunacağı projelerle değil, kendi milletimizin değerleri ve ölçüleri içinde, bölge ülkelerinin de görüşlerini, desteğini alarak bu sorunun çözülmesine, bir an evvel bu kanın durmasına, ülkenin huzura kavuşmasına ihtiyacı vardır.

Bu duygularla, hepinizi en derin saygılarımla selamlarım. (FP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum Sayın Ergezen.

Başbakanlık tezkeresi hakkında, gruplar adına son söz, Doğru Yol Partisi Grubu adına, Antalya Milletvekili Sayın Kemal Çelik'in; buyurun efendim. (DYP sıralarından alkışlar)

Süreniz 20 dakikadır.

DYP GRUBU ADINA KEMAL ÇELİK (Antalya) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; altı ilde uygulanmakta olan olağanüstü halin 30.7.1999 günü saat 17.00'den geçerli olmak üzere dört ay süreyle uzatılmasına ilişkin Başbakanlık tezkeresi üzerinde Doğru Yol Partisinin görüşlerini açıklamak üzere söz almış bulunuyorum; bu vesileyle, şahsım ve Grubum adına, hepinizi, en samimi duygularımla selamlıyorum.

Değerli milletvekilleri, üzerinde bulunduğumuz Anadolu coğrafyası, tarihin her devresinde çeşitli çatışmalara sahne olmuş, değişik ülkelerin iştahını kabartmış bir bölgedir. Burası, Türklerin eline geçtiği andan itibaren de, buradaki Türk devletleri, daima, başka ülkelerin hedefi haline gelmiş; daima, buradaki medeniyetin, Türk medeniyetinin, Osmanlı medeniyetinin huzurunu bozmak için, bazı güçler, elinden gelen her türlü gayreti yıllardan beri sürdürmüşlerdir. Genç Türkiye Cumhuriyetimiz de, her zaman, bu odakların, bu güçlerin ilgi odağı olmuş; bazı ülkelerin, her zaman, burada eli, kolu, kulağı bulunmuştur.

Değerli milletvekilleri, bu kısa açıklamadan sonra, Türkiye'nin, 12 Eylül öncesindeki mücadele ve arkasındaki güçler, bunun bitmesiyle beraber, Ermeni terör örgütü ASALA'nın, Türkiye'ye yönelik tehditleri, katliamları ve bunun bitiminden itibaren de, 1984 yılından itibaren Eruh ve Şemdinli baskınlarıyla PKK sahneye çıkmıştır.

Evet, Türkiye, onbeş yıldan beri -şurada ifade etmek gerekiyor ki- dünyanın gelmiş geçmiş en kanlı terör örgütüyle mücadele etmiştir. Bu mücadelede, maalesef, en büyük zararı da bölge halkı görmüştür. Güvenlik kuvvetlerimiz, vatandaşlarımız şehit olmuşlardır. Şu da var ki, Türk Milleti, üniter yapısının bozulmaması uğruna, geçmişte olduğu gibi, elbette şehitler verecektir; ama, üniter yapısının bozulmasına asla müsaade etmeyecektir.

Değerli arkadaşlarım, PKK gerçeğini, Türkiye Cumhuriyetinin, özellikle orada yaşayan vatandaşlarımızın çektikleri acıları hatırlamamızda fayda var. Şunu iyi hatırlayalım: Özellikle, 1993'e gelindiğinde, o bölgede saat 15.00'ten sonra sokağa çıkılamadığını, gazetelerin dağıtılamadığını, iş makinelerimizin yakıldığını, öğretmenlerimizin katledildiğini, okullarımızın yakıldığını ve çocuklarımızın cehalet içerisinde bırakıldığını hiçbir zaman unutmayalım. Burada şunu söylemek istiyorum: 1993'ten itibaren, o dönemin hükümetlerinin kararlılığı ve güvenlik kuvvetlerinin cansiparane çalışmaları sonucu, terör örgütünün "on yıl sonra gelmeyi düşündüğümüz hedefimize bugün geldik" dedikleri 1993'ten sonra, terör, geriletilmeye başlanmıştır. Burada, şunu söylemek istiyorum: Cumhuriyet hükümetlerinin hepsi -hiçbir ayırım yapmadan söylüyorum- teröre karşı, bölge halkının güvenliğine karşı kararlı olmuştur; bazısı daha fazla kararlı olmuştur; ama, cumhuriyet hükümetlerinin ve güvenlik güçlerinin kararlılığı her zaman devam etmiştir.

Değerli arkadaşlarım, o bölgedeki insanlarımız çok acı çekti ve katliamlar, yaşlı, genç, erkek, bebek demeden sürdü. Burada, sözü şuraya getirmek istiyorum: PKK terör örgütü, evet, dünyanın en kanlı terör örgütü ve bu örgüt, insanlığa karşı suç işlemiştir. İnsanlığa karşı suç işleyen bir örgüt, Türkiye Cumhuriyetinin bölünmez bütünlüğüne kastetmiş, kendi haddini bilmeden, güya, orada bir devlet kurma hevesine girmiştir; ama, şu var: oradaki bölge halkımız, aslında, hiçbir zaman teröre müsaade etmemiş, hiçbir zaman da bunlara sempati duymamış; ama, ne olmuş; korkutulmuş, yıldırılmış. Biz, Türk ve Kürt diye bir ayırım kabul etmiyoruz. Türk ve Kürt kardeştir. Herkes kendisini nasıl hissederse etsin; ama, bizde hiçbir zaman bu ayırım olmamıştır, hükümetlerimiz de yapmamıştır; ama, terör de, burada, insanlarımızı korkutmak suretiyle, yıldırmak suretiyle, elbette, insanlığa karşı suç işlemeye devam etmiştir.

Değerli arkadaşlarım, bu PKK gerçeğini, Türkiye Cumhuriyeti, maalesef, dünyaya çok iyi anlatamamış. Biz, geçen hafta, Rusya'da, AGİT toplantısına gittik. Orada da gördük ki, PKK gerçeğini dünyaya, dünya ülkelerine çok iyi anlatamamışız. Burada, bizim bir zafiyetimiz gözüküyor. Bu konu, son derece önemli.

Bakınız, Apo'nun ifadeleri var. Bugünlerde şu tartışılıyor: Apo şunu demiş; aslında, Apo şunu demek istemiş, bunu demek istemiş... Bizim için Apo'nun ne demek istediği çok da önemli değil. Apo ne derse desin, Türkiye Cumhuriyeti, kendi politikasını oluşturmalıdır; ama "evet, ben uyuşturucuya bulaştım, uyuşturucuya nezaret ettim" demiştir, uyuşturucuya bulaştığını itiraf etmiştir; ama, biz, Avrupa ülkelerine, Amerika'ya PKK'nın uyuşturucu olayını anlatamamışız. Bazı ülkelerin heyetleri bize geldiler, dediler ki: "Bize, uyuşturucuya bulaştıklarına dair belge verebilecek misiniz?" Biz de, Sayın Ahmet Tan Başkanımızla beraber, inşallah, o belgeleri kendilerine ulaştıracağız; ama, şu var: Tabiî ki, bu ülkenin bir hükümeti var, bir Dışişleri Bakanlığı var; Dışişleri Bakanlığı gereğini yapmalıdır. Hükümetimiz ve Sayın Başbakan burada olduğu için, bu konuyu, özellikle ifade ediyorum.

Değerli arkadaşlarım, Avrupa'da ve Amerika'da, son günlerde, Türkiye aleyhine başlatılan, Abdullah Öcalan'ın yakalanmasından ve yargılanmasından sonra başlatılan Türkiye aleyhinde ve Türkiye'nin geleceğiyle ilgili bu kampanyalar son derece üzüntü vericidir. Biraz önce söyledim: Türkiye, kısa vadeli ve uzun vadeli politikasını oluşturmalı. Evet, mahkeme bir karar verdi; bundan sonra yargı safhası devam edecek ve sonuçta hangi karar çıkarsa çıksın, her iki karara göre de, Türkiye Cumhuriyeti, kısa vadede, uzun vadede politikasını oluşturmalı. Şu anda bir belirsizlik görülüyor. Bu belirsizlik Türkiye'yi sıkıntılara sokuyor. Bakınız, sadece AGİT'te değil, Avrupa Birliğinde, Avrupa Konseyinde, Türkiye aleyhine kararlar çıkıyor. Avrupa Konseyinden Türkiye'nin ihraç edilebileceği söyleniyor. Bunlar, son derece önemli şeyler. O zaman biz ne yapacağız; bu konunun üzerinde süratle duracağız.

Bakınız, IMF geldi, ne yaptı; bazı tavsiyelerde bulundu, şunları şunları yaparsan işte sana bir miktar yardım edeceğim... Bunların hepsi, Türkiye'nin dış itibariyle ilgili. Dış itibarımızı kaybetmekte, maalesef, dış ülkeler bu olayı çok iyi kullanıyorlar; bunu iyi değerlendirmemiz lazım. O zaman ne yapalım; kısa ve uzun vadeli politikalarımızı mutlaka ve mutlaka en kısa zamanda oluşturalım. Çünkü, Türkiye Cumhuriyeti büyük devlet. Büyük devlet, uzun vadeli politikaları olan devlettir; büyük devlet, bu bölgede oynanan oyunları bilen devlettir; büyük devlet, 2000 yılında Ortadoğu'da yeni bir haritanın yapıldığını bilen bir devlettir; büyük devlet, bu haritanın yapımında, bu haritanın çiziminde rol alması gereken devlettir.

Biraz önce burada, MHP'li arkadaşımız "Kuzey Irak'ta bir şeyler oluyor, dikkatinizi çekerim" dedi; teşekkür ediyorum. Yani, bir hükümet üyesinin bunu söylemesi önemli; ama takibi de tabiî ki bize düşüyor, daha doğrusu bütün Türk Milletine düşüyor.

Değerli arkadaşlarım, şimdi, buradan, Kuzey Irak olayına gelmek istiyorum. Geçenlerde de söyledim, Kuzey Irak'ta bir şeyler oluyor. Ne zamandan beri oluyor; Kuzey Irak'ta 1998 Eylülünden beri bir şeyler oluyor. Evet, 1996 yılında, ondan önce oluşturulan politikalar doğrultusunda, Kuzey Irak'ta, Türkiye Cumhuriyeti, inisiyatifi elinde tutuyordu. Kürt liderler -aralarında Türkmen liderler de vardı- Ankara'da buluşturuldu; Türkiye'nin inisiyatifi içerisinde, liderler politika oluşturuyordu; daha doğrusu, ip, Türkiye'nin elindeydi, kozlar Türkiye'nin elindeydi; çünkü, Türkiye, Ortadoğu'da, Kuzey Irak'ta nüfuz sahibi olan bir ülkedir, olması gereken bir ülkedir. Nasıl, Almanya'nın orada eli kulağı varsa, orası Türkiye'nin de nüfuz sahasıdır; ama, 1996 yılında kazandığımız bu inisiyatifi elde tutma politikası, maalesef, 1998 Eylülünde, o zamanın sayın başbakanı Amerika'dayken, Kürt liderler -Türkiye dışarıda bırakılarak- Amerika'da bir araya getirildi, orada yeni bir oluşum için imza atıldı ve Türkiye'ye de dediler ki; sen sadece sınır görüşmelerinde sorumlusun; yani, Türkiye dışarıda bırakıldı.

Kuzey Irak'ta Türkiye'nin dışarıda bırakılması ne demek; bu olayların, bugünkü bu olayların yaşanması demek. İşin doğrusuna bakalım... Daha sonra ne oldu; daha sonra, bakınız, Kuzey Irak'tan PKK olayı çıkarılmak suretiyle rahat bir ortam oluşturuldu. Evet, PKK bitmişti zaten; Türkiye PKK'yı zaten bitirdi. Suriye PKK'yı destekledi; ama, ekonomik olarak çöktü. Türkiye'nin çökmesini beklerken, Suriye kendisi çöktü, zaten onun başına belaydı. PKK, bitirilme aşamasına geldi ve bitirildi; ama, nasıl bitirildi; Avrupa'ya gitti, bugün, Apo'yla ilgili bize ahkâm kesen Avrupa ülkelerine gitti; ama, Avrupa ülkeleri, bu kadar çok seviyorlardı da niye barındırmadılar; niye orada, kendi ülkelerinde yargılama cesaretini gösteremediler; çünkü, o bir terör örgütü lideriydi, onlar da, onun bir terör örgütünün lideri, dünyanın en kanlı terör örgütünün lideri olduğunu biliyorlardı ve onu orada barındırmaya cesaret edemediler ve maalesef şurada ifade ediyorum, kucağımıza da attılar. Önemli değil, Türkiye Cumhuriyeti bu badirenin altından da kalkar, her halükârda kalkacağız; ama, ne var; işte Kuzey Irak olayı var. Kuzey Irak olayı üzerinde -Sayın Başbakan da burada- durmamız gerekiyor. Yani, 1996 yılında elimizde tuttuğumuz inisiyatifi tekrar ele geçirmemizde son derece fayda vardır. Kuzey Irak'ta yeni bir oluşum demek, Türkiye'nin geleceği açısından çok önemlidir. Bu konu, Türkiye'nin terör açısından çok önemlidir, o bölgede huzur ve güven açısından çok önemlidir; bunu özellikle belirtmek istiyorum. Tabiî ki, burada önemli olan dış temastır; dış temas konusunda hükümetimiz, daha atak, daha cesur ve daha aktif bir dışpolitika izlemelidir.

Değerli arkadaşlarım, Abdullah Öcalan konusu, şu anda yargı safhasında, devam ediyor. Bizim için, Türkiye Cumhuriyeti açısından, bunu, öyle, basınımızda da olduğu gibi, çok büyütülecek bir olay olarak da görmüyorum; ama, önemli olan nedir: Biz, süratle bu Öcalan kâbusundan kurtulalım da, o bölgeye eğilelim. O bölgeye eğilelim derken, bölgecilik de yapmıyorum; bu yanlışı herkes yapıyor. Sadece Güneydoğu Anadolu Bölgesi değil, bizim Doğu Anadolu Bölgemiz de, bizim Çankırımız da, bizim Çorumumuz da maalesef geri kalmış bölgedir. O zaman ne yapalım; hükümetimiz bazı tedbirler alsın. Türkiye Cumhuriyetinin geri kalmış bölgesi vardır; bu, sadece Güneydoğu Bölgesi değildir; İtalya'nın güneyi de geri kalmış bir bölgedir, İngiltere'nin kuzeyi de geri kalmış bir bölgedir. Burada şu yapılıyor: Türkiye Cumhuriyeti hükümetleri o bölgeyi ihmal ediyor. Hayır, böyle bir şey yok; biz, orada görev yaptık... Şunu da ifade edeyim: Tüm cumhuriyet hükümetleri bölgeye eğilmiş, çeşitli paketler açılmış, çeşitli projeler uygulanmış; ama, şu var: Bu paketler gerçekleştirilememiş, oraya verilen krediler orada yatırım olarak kalamamış, o bölge insanının işsizliğine, fukaralığına çare olamamış. İşte, burada, hükümetin uygulayacağı politikalar son derece önemlidir.

Ne yapılabilir; 55 inci hükümet kurulduğu zaman Sayın Başbakan, hemen Diyarbakır'a gitti. Son derece doğru bir hareketti; ama, daha önceleri de gidildi; biz görev yaptığımız için biliyoruz. Hemen, belli bankaların, belli bakanlıkların belirli projeleri var. Deniliyor ki, yarım kalmış tesislere şu şu krediler verilirse, tamam; ama, bunlar izlenemiyor. Orada, valiler devredışı, bölge valiliği devredışı.

Bakınız, bölge valiliğinin kuruluş amacı şudur: Evet, terörle mücadele edilecektir, teröristle mücadele edilecektir, silahlı mücadele yapılacaktır; ama, bir de ekonomik ve sosyal yönden -bölge valiliğinin esas fonksiyonu budur- kalkınması için gereği yapılacaktır; ama, görüyoruz ki, Türkiye'deki merkeziyetçi yapı yüzünden, herşeyin Ankara'dan idare edilmesi alışkanlığı yüzünden, bölgeye hiçbir zaman hiçbir kredi de gitmemiştir; oraya verilen krediler de başka yerlere harcanmıştır. Ne yapacağız; bölge valiliğini işletelim diyeceğiz; ama, artık, bölge valiliğini de kaldırma zamanı gelmiştir.

Türkiye Cumhuriyeti, 2000'li yıllarda, olağanüstü bir bölgesi olmaması gereken bir ülke diye düşünüyorum. Ne yapılabilir? İl valilerimiz var; il valileri, maalesef.. Eskiden, valiler için "yatırımcı vali" denirdi; ama, şimdi, yatırımcı vali anlayışı kaldırıldı; valilerimize bazı mücadele görevleri verildi; bu mücadeleyi yaparsan başarılısın, yapmazsan başarısızsın. Hayır. Sayın İçişleri Bakanımız buradalar. O bölgeye, yatırımcı, genç, dinamik valilerimizi gönderelim; o bölgedeki kredilere nezaret etsinler, o bölgedeki kalkınmaya nezaret etsinler ve bölgesel kalkınmayı sağlasınlar. Bunlar, son derece önemli. Bunlar, hükümetlerin inisiyasifiyle uygulanabilecek şeylerdir ve bunları yapmakta fayda var.

Değerli arkadaşlarım, bu terör nedeniyle, maalesef, okullarımızın çoğu kapalı. Öğretmen açığı var; ebe, hemşire, doktor açığı var; ama, yıllardır bunlar çözülemez. Her gelen hükümet vaat eder. Sayın içişleri bakanları.. Olağanüstü Hal Koordinasyon Kurulu toplantıları yapılır; ama, çeşitli kararlar alınmasına rağmen bunlar gerçekleştirilemez. Ne yapılabilir; onu da söyleyeyim: Hemen, süratle, sadece Güneydoğu Anadolu Bölgesi değil; geri kalmış yörelerde çalışacak memurlarımıza 1,5 kat, 2 kat maaş versek, Türkiye Cumhuriyetine hiç dokunmaz ve bizim insanımız, bizim dürüst insanımız, o fazla maaşla da orada çalışır; çünkü, bizim insanımız vatanını sever insanlardır. Bunu, özellikle belirtmek istiyorum.

Bir de şu yapılabilir: Sayın Millî Eğitim Bakanlığı, zaman zaman öğretmen alımları yapar; ama, Hakkâri de aynı kurada çekilir, İzmir de... Tabiî, Hakkâri çıkan -maaşı da çok fazla farklı değil- gitmiyor. Sadece o bölge için bir kura çekimi veya sınav yapılması gerekiyor; ama, maaşı da kesenkes tatmin edici olsun; çünkü, biz, o bölgeye hizmet etmek zorundayız. Çocuklara Türkçe öğretememişiz, ondan sonra bazı şeyler konuşuyoruz. Burada, suç bizde. Çocuklarımıza Türkçe öğretelim, çocuklarımızı öğretmensiz bırakmayalım. O bölgenin insanı, çocuklarımızın okumasını istiyor; ama, kapalı okullarımız var; öğretmensizlik nedeniyle kapalı okullarımız var. Bunun üzerinde hassasiyetle durmamız gerekiyor ve o bölgede eğitime çok önem vermemiz gerekiyor; ama, verilmiyor; yani, dün de verilmedi, bugün de verilmiyor. Bunu da hepimiz itiraf edelim; ama, bugünkü hükümet yaparsa, biz de bu hükümeti alkışlarız.

Değerli arkadaşlarım, PKK terör örgütü, Türkiye Cumhuriyetini gerçekten sıkıntılara sokmuş; ama, Türkiye Cumhuriyeti bunların üstesinden gelebilecek, bunların altından kalkabilecek kapasiteye ve iradeye sahip bir ülkedir. Biraz önce söyledim, o konuya girmek istiyorum; olağanüstü hal uygulaması, Anayasamızdan gelen bir haktır, bir uygulamadır; ama, olağanüstü hal, artık, Türkiye'ye yakışmıyor. Türkiye, 2000'li yıllara olağanüstü halle girmemeli, bu son olmalı; hatta, 2000 yılından itibaren Türkiye Cumhuriyeti hükümetlerine yakışan, olağanüstü hali kaldırmaktır. Türkiye Cumhuriyeti, demokrasiyi benimseyebilecek bir ülkedir, özümsemiş bir ülkedir; niçin, biz, Avrupa'nın eline bazı kozları veriyoruz...

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Sayın Çelik, 2 dakika eksüre veriyorum; lütfen, toparlayınız.

KEMAL ÇELİK (Devamla) – Bizim yapabileceklerimiz var, alabileceğimiz terbirler var; ama, biz, maalesef, Avrupa'nın eline "demokratikleşme" kozu veriyoruz.

Üniter yapı içerisinde, bizim, bir yapısal reform gerçekleştirmemiz gerekiyor; bu, öyle, bir - iki reform yapmakla, reform diye önce vergi kanunu çıkarıp da, bir sene geçmeden düzeltmeye kalkmakla falan olmaz. Merkezî idare olayını, üniter yapı çerçevesinde yeniden gerçekleştirelim ve mahallî idareleri daha fazla yetkilendirelim ki, o bölge, il valiliği sistemi içerisinde daha iyi kalkınsın. Bunun üzerinde duralım ve artık, Türkiye cumhuriyetini, 2000'li yıllarda, demokratikleşmesini gerçekleştirmiş, olağanüstü halini kaldırmış ve terörle ilgili, güvenlikle ilgili sorunlarını il valiliği düzeyinde gerçekleştiren bir ülke haline getirmemizde fayda var.

Bunun son olmasını diliyorum ve bu arada, terör nedeniyle hayatını kaybeden tüm şehitlerimize rahmet, güvenlik kuvvetlerimize ve tüm vatandaşlarımıza başsağlığı dilerken, hepinizi sevgi ve saygıyla selamlıyorum. (Alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum Sayın Çelik.

Hükümet adına, İçişleri Bakanı Sayın Sadettin Tantan söz istemiştir.

Buyurun Sayın Bakan. (ANAP, DSP ve MHP sıralarından alkışlar)

Süreniz 20 dakikadır efendim.

İÇİŞLERİ BAKANI SADETTİN TANTAN (İstanbul) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; olağanüstü halin dört ay daha uzatılmasıyla ilgili Başbakanlık tezkeresi üzerinde hükümetimizin görüşlerini arz etmek üzere söz almış bulunuyorum; bu vesileyle, Yüce Heyetinizi sevgi ve saygıyla selamlıyorum.

Yüce Türk Milletinin terörizmle tanışmasından bu yana, bu uğurda hayatlarını feda etmiş olan şehitlerimizi rahmetle ve gazilerimizi şükranla anmak istiyorum.

Terörist faaliyetlere bakıldığında, kuruluşları ve kurucuları incelendiğinde ve tarihî oluşumu içerisinde bütün hepsi üst üste konulduğunda, bu hareketin içerisine katılan insanların kullanılabilen insanlar olduğu ve bu hareket içerisinde bu insanları kullanan devletlerin de kendi menfaatları doğrultusunda bu tip insanları kolaylıkla bulduğu görülmektedir.

Yüce Türk Milleti bu terörist faaliyetlerle tanıştıktan bu yana, bu hususta mücadele eden güvenlik güçleri ve o güçlere destek veren siyasî hareket ve Parlamento bu gelişen süreç içerisinde gördü ve öğrendi ki, bütün bu hareketlerin altında, Yüce Türk Milletini parçalamak, ülkesini yok etmek, bayrağını ortadan kaldırmak vardır. Bu hareketlere masumane yaklaşıldığında, bir yanlış, işte, o yargılama süreci içerisinde Türk Milletinin önüne düşmüştür.

PKK hareketine bakıldığında, kurucuların ve onun altında oluşan unsurların tamamen cahil bir yapıdan gelmekte olduğu ve bunu kullanan devletlerin de bunları nasıl yönlendirdikleri, bu insanların konuşmalarında kendi fikirlerinin olmadığı, sadece kullanılan, birer, sistemin parçası olduğu görülmüştür.

Bütün bunların yok edilmesi için Anayasanın öngördüğü olağanüstü hal, bizde de -diğer devletlerde olduğu gibi- zorunluluk içerisinde uygulamaya konulmuş ve bu süreç içerisinde, bu hususların ortadan kaldırılması doğrultusunda, bütün hükümetler, bütün güçleriyle mücadele ederek gelmişlerdir. Bu bağlamda da, olağanüstü halin dört ay uzatılması konusunda hükümet tezkeresi Yüce Meclisin huzuruna gelmiş; ancak, olağanüstü hal uygulanırken sadece kamu güvenliği açısından değil, o bölgenin kalkındırılması, ekonomik, sosyal, kültürel ve eğitim amaçlı kalkındırılması projeleri de bütün hükümetler tarafından yapılagelerek uygulamaya sokulmuş ve bugün de bu uygulama devam etmektedir.

Hükümetimiz, sadece bu bölge için değil, bütün bölgelerde ekonomik kalkınmanın halkın gündemine gelmesi ve bununla birlikte güvenli ortamın yaratılması için de aktif olarak, nitelikli unsurlarını devreye sokmaya başlamıştır; bu bölge için de, uzun süreden beri eksik olan, eğitim alanındaki öğretmenlerin, diğer kamu personelindeki eksikliklerin nitelikli olarak doldurulması şeklinde çalışma başlatmıştır ve bunu da uygulamaya sokmuştur.

Buradan şuna gelmek istiyorum: 57 nci hükümet, sadece o bölge için düşünmemektedir; bütün ülke genelindeki ekonominin canlanması için, bizzat Başbakanımız, valilerimize, sadece kamu güvenliğinin değil, ekonomik hayatın da güçlendirilmesi konusunda harekete geçilmesi şeklinde bir emir vermiştir. İçişleri Bakanlığı olarak da bizim hattı hareketimizle, kamu güvenliği sağlanırken, ekonomik hayatın da, tembel yapıdan aktif yapıya dönüştürülmesi için bu şekilde çalışmalar başlatılmıştır.

Terörist hareketlerin olduğu sınırlara şöyle bir baktığınızda, Suriye sınırından Kafkasya'ya kadar, içten ve dıştan nasıl kuşatıldığımız hepinizin malumudur. Bu hareket, sadece bir siyasî hareket değildir; bu hareketin ekonomik çıkar hareketi olduğu da dikkate alındığında, terör örgütlerinin, kendi ekonomik güçlerini artırmak ve o bölgeyi ekonomik olarak yok etmek için, o bölgede yaşayan insanların bezgin hale dönüşmesi ve çaresizlik içerisinde kalan insanların gidecek başka bir yerleri olmadığı için de, yapacak başka bir hususları olmadığı şeklinde, ya o örgüte katılacaklar veyahut da kendilerini ölüme terk eden bir yapıda olacaklardır.

Bizim görevimiz, o sınırların bizim açımızdan ekonomik olarak kullanılabilir bir duruma getirilmesi -bu konuda hükümetimizin çalışması vardır- ekonominin o bölgede ve bütün bölgelerde canlandırılmasının sağlanması ve böylece de, o bölge ve diğer bölgelerdeki kahve köşelerinde, meyhane köşelerinde kendi ev ekonomisini dahi kazanmak düşüncesinde olmayan insanların aktif yapıya dönüştürülmesini sağlayan çalışmalar başlatılmıştır.

Buradan, şuna gelmek istiyorum: İnsanlarımız, yıllar yılı, her şeyi devletten bekler yapıya gelmişlerdir. Siz, her gün, o bölgeye ve diğer bölgelere çuval çuval para gönderseniz, orada ekonomiyi kalkındıramazsınız. Düşüncenin aktif yapıya dönüştürülmesi için, o bölgelerde kurulmuş olan ve başlatılmış olan eğitim amaçlı okullaşma yapılarının, fırsat eşitliği yaratan bir sistemde, o bölge insanına, gençliğine hizmet verebilmesi için nitelikli öğretmen gönderilmesi çalışması başlatılmıştır. Bu çalışmalar üst üste konduğunda, gelecek aylar ve yıllar içerisinde görülecektir ki, artık, hiçbir hükümet, o bölgede ve diğer bölgede olağanüstü halin uzatılması veya konması şeklinde Yüce Heyetinizin huzuruna gelmeyecektir.

Ben, onun için diyorum ki, hükümetimizin tezkeresi Yüce Meclisimizin takdirlerine sunulmuştur. Karar, Yüce Meclisimizindir.

Bu vesileyle, olağanüstü halin 30 Temmuz 1999 tarihi ve saat olarak da 17.00 itibariyle uzatılmasını Yüce Heyetinize arz ediyor ve hepinizi saygı ve sevgiyle selamlıyorum. (Alkışlar)

BAŞKAN – Sayın Bakanımıza teşekkür ediyoruz.

Şimdi, şahısları adına konuşmalara geçiyoruz.

İlk söz, Hakkâri Milletvekili Sayın Evliya Parlak'a ait.

Buyurun Sayın Parlak.

Süreniz 10 dakikadır.

EVLİYA PARLAK (Hakkâri) – Sayın Başkan, Yüce Meclisin saygıdeğer üyeleri; sözlerime başlarken, şahsım adına, hepinizi saygıyla selamlarım. Başbakanlık tezkeresi üzerindeki görüşlerimi açıklamadan önce, bugün taburcu olan Devlet Bakanımıza da acil şifalar diliyorum. (DSP sıralarından alkışlar)

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Başbakanlık tezkeresi üzerinde sözlerime başlarken, peşinen, bazı duygularımı çok samimî olarak arz etmek istiyorum. Terör bölgesinde yıllarca yaşayan ve o insanların gerçek yaşamlarını tadan bir temsilci olarak burada konuştuğumuzda, bizim samimî düşüncelerimizden -istirham ediyorum- şüphe etmeyiniz. Bu Meclisin çatısı altında bulunan 550 arkadaşın hiçbirisi, öbüründen daha fazla vatansever değildir; hepimiz bu vatanı seviyoruz ve bu vatan hepimizindir; ilelebet de var olacaktır. (DSP ve MHP sıralarından alkışlar)

Ben -inşallah, yanılıyorumdur- şu Mecliste, hükümet kurulduğunda, büyük bir güvenle, güven duyarak, güvenoyu vermiş olan bir milletvekili olarak gündemdışı bir söz aldım; 6 dakikalık müsamaha içerisinde, o bölgenin insanının sıkıntılarını giderici, 10 maddeden oluşan satırbaşları halinde durumu yüce hükümetin bilgisine arz ettim; maalesef, bir tek soruma müspet veya menfi cevap verilmedi. Biraz önce kendilerine acil şifalar dilediğim ve yine, inşallah, en kısa sürede aramıza katılacak olan Sayın Devlet Bakanımız çıktı, GAP bölgesinden, GAP'ın yatırımlarından, pamuktan, su kayağından bahsetti. Ben, Hakkâri ve çevresindeki açlıktan, sınır ticaretinden, yollardaki aramalardan, olağanüstü halin artık bitirilmesi gerektiğinden bahsederken, Sayın Bakanım, maalesef, herhalde dinlememişler, pamuğun çok iyi yetiştiğinden bahsettiler. Hakkârili pamuk nedir bilmez, karı bilir.

Değerli Başkanım, saygıdeğer milletvekilleri; geçen hafta -ben Çukurcalıyım, Hakkâri'nin Çukurca İlçesindenim- çok kıymetli bir subayımız şehit edildi, rahmetli Kıdemli Binbaşı Erdoğan Özdemir, kalleşçe pusuya düşürüldü. Bütün samimiyetimle söylüyorum, 3 000 nüfuslu Çukurca halkı, 7'den 70'e -kadın-erkek matem tutuyor, halen tutuyor- bunu protesto etti. Televizyon başında cenaze törenini eşimle birlikte seyrederken gözyaşlarımızı tutamadık; çünkü, tanıyorduk; ama, Türkiye'de birbirimizi anlayamıyoruz. İnanın, Çukurca'yı, Hakkâri'yi bilmeyenler, bir Çukurcalı gördüğü zaman, rahmetli Binbaşının katili gibi düşünebiliyor. İşte, Türkiye'nin çıkmazı burada. Biz, birbirimize inanmalıyız arkadaşlar. Bu devlet, birdir; bir kalacaktır ve ilelebet yaşayacaktır! (DSP, MHP, ANAP ve DYP sıralarından alkışlar) Bundan kimsenin endişesi olmasın.

Kendimden bir örnek vereceğim. Ben, Türkçe öğrenmeye 7 yaşında Çukurca'da başladım. Eşim de, Adapazarılı; Yugoslavya'dan göç eden bir ailenin kızı; o da 7 yaşına kadar Boşnakça biliyor, Türkçe bilmiyor. Biz, okulda, ilkokula başlarken, Türkçe öğrendik; 3 çocuğumuz var, hiçbiri ne Kürtçe ne Boşnakça bilir. İşte, Türkiye budur. (DSP, MHP, ANAP ve DYP sıralarından alkışlar) Onun için, burada gerçekleri konuşalım ve bu terörün bitmesini istiyorsak, her şeyi burada konuşmak mecburiyetindeyiz, çözümü bulmak zorundayız. Türkiye burayı bekliyor, başka Büyük Millet Meclisi yok; Türkiye'nin kalbi burası. Birbirimize önce güveneceğiz, her şeyi ortaya koyacağız.

Ben, hükümete, gündemdışı konuşmamda şunu arz etmiştim: Türkiye cumhuriyeti hükümetleri içinde, şu Meclise, bu hükümet kadar büyük oy desteğine sahip, oy bazında, milletvekili sayısı bazında, çok az hükümet gelmiştir, belki hiç gelmemiştir. İlk icraatı olarak, bu altı ilde, gerekli tedbirleri tamamlayıp, müjde olarak "olağanüstü hali kaldırdım" demesini beklediğimi vurgulamıştım o gün. O yöre halkına kesinlikle moral vermiş olacaktık; bu hükümete duyulan güvenin perçinlenmesini sağlamış olacaktık; ama, bugün, görüyorum ki... 1978'den beri biz bunu yaşıyoruz; ben onu arz edeceğim. Arkadaşlarım çıktılar, onbeş yıl dediler... Ne onbeş yılı! Ben, 1978'de Millî Eğitim Müdürüydüm, Sayın Başbakanım, Sayın Bülent Ecevit o zaman da Başbakandı. Maraş olaylarından sonra -hatırlarlar- on veya onbeş ilde sıkıyönetim ilan edildi; akabinde 12 Eylül oldu ve bütün Türkiye'de sıkıyönetim ilan edildi; 1984'ten sonra yavaş yavaş, sıkıyönetimden olağanüstü hale geçtik ve nihayet, altı ilde kaldı.

Gerçekten, bölgede yaşayan bir insan olarak samimiyetle söylüyorum, 1984'ten bugüne kadar gelen bütün cumhuriyet hükümetleri her tedbiri almıştır ve bölgede, güvenlik, kontrol altına alınmıştır. Münferit olaylar oluyor; bu, İstanbul'da da oluyor, Ankara'da da oluyor, Çankırı'da da oluyor; ama, o insanlar, o altı ilin insanı, o bölgedeki 21 yaşına gelen bir genç, halen, normal idare nedir, bilmemektedir. Ben, Yüce Meclisin bilgisine arz ediyorum; çocuğunuz doğsun, 21 yaşına gelsin, üniversiteyi okumuş olsun ve normal bir rejimde yaşamamış olsun -normal idareyi kitaplarda okuyor o genç- bu devlete güven duyar mı; bağlılık duyar mı; sizin takdirinize arz ediyorum.

Devletimiz güçlüdür; istirham ediyorum, her hükümet bu gücü bulamaz, bu çoğunluğu bulamaz, anayasa değişikliğini bile yapabilir; her tedbiri alsın ve önümüze ikinci bir dört ayın gelmemesini istirham ediyorum.

Bu arada, bölge insanının en önemli sorunlarından, satırbaşlarıyla bahsettiklerimden, birkaçını arz edeceğim.

Demiştim ki, Hakkâri'den Elazığ'a kadar karayoluyla yolculuk yapmak işkence olmuştur ve bugün, duyuyorum ki, benim söyleyişimden sonra bu işkence kat be kat artmıştır. Devlet, uyuşturucu, silah araması için karayollarında arama yapıyor; ama, bu aramayı, teknolojinin geliştiği bu çağda, herhalde, daha basite indirgeyerek, belli noktalarda yapma şansını elde edebilirdik. Bunu da, yüce hükümetin ve Yüce Meclisin bilgisine sunmak istiyorum.

Köye dönüş projesi, bana göre lafta kalıyor. Çok kısa bir zamanımız var, mevsim kısıtlı. Mutlaka, ama mutlaka, dönülmesi gereken köylere, en kısa sürede imkân yaratmalıyız.

Arkadaşlarımız paketlerden, projelerden bahsettiler. Ben, yine, hükümetimizden özellikle istirham ediyorum, her ilin, her ilçenin paketi ayrı olsun. Nedir bu; Hakkâri neyle kalkınabilir... Zap Vadisinde, devlet on sene etüt yaptırmış, 7 barajın tespiti yapılmış, yerleri hazır; yani, jeolojik olarak, Elektrik İdaresi, o gün, bugünkü paraya çevirirseniz trilyonlarca lira para dökmüştür, tespit yapmıştır; bir barajı devreye sokalım. Yüksekova havaalanı vardır; devreye sokalım. Sınır ticareti olacak kapılar vardır, çalışmaları vardır; bunları devreye sokalım. Van'da başka bir türlü, Bitlis'te başka türlü, Muş'ta başka türlü_ Yoksa, genel kaidelerle, özel sektöre şu imkânları tanıdım, buyurun, gidin, Hakkâri'de yatırım yapın, Van'da yatırım yapın... Bu, hayaldir, hayalden öteye de gidememiştir ve gidemeyecektir de.

Ben, yine, gündemdışı konuşmamda bahsettiğim bir iki noktayı daha arz etmek istiyorum. Mahallî idareler, gerçekten çok sıkıntılı durumdadır. Şimdi, arkadaşlarımız, her yerde öyledir diyecekler. Yurdun diğer bölgelerinde de gerikalmış yöreler olduğunu biliyorum, Çankırı'da da var Yozgat'ta da var; ama, Yozgat'ta, Çankırı'da, Kayseri'de, Kastamonu'da -ben, bakanlık müfettişliği yaptım, dört sene Türkiye'yi gezdim- istismar eden çevreler yoktur, beyinleri yıkayan zehir mekanizmaları yoktur. Onun için, mutlaka, oradaki insanlarımıza sahip çıkmalıyız.

Belediyeler, hangi partiden olursa olsun, bugüne kadar, nasıl, başta cumhurbaşkanları dahil olmak üzere, hükümetlerin himayesine, korumasına tabi tutulmuşsa, yine, aynı müsamahayı görmelerinin gerekli olduğunu arz etmek istiyorum.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Sayın Parlak, 1 dakika eksüre veriyorum; lütfen tamamlayınız.

EVLİYA PARLAK (Devamla) – Bir de, belediyelerin, geçmişte olduğu gibi, yine, parti farkı dikkate alınmadan, teşvik edilip korunmaya alınması, bölge halkının yaşamı açısından çok önemlidir; çünkü, halkın yüzde 80'i köylerini terk etmiştir; ya ilde ya ilçede, belediye sınırları içerisinde yaşamaktadır.

Son olarak, şunu, hükümetin bilgisine arz etmek istiyorum: Bu, son açılması düşünülen memur alımıyla ilgili sınavı -gerçekten, üniversite sınavı gibi olursa- kazanma şansının, gerçekten, bu bölgede hiç olmayacağını da yüce hükümetin bilgisine arz etmek istiyorum. Bunu dikkate alırlarsa... Bu, yalnız, belki bu bölge için değil, kırsal kesim için de aynıdır, Edirne'de de aynıdır. Bunu da özellikle arz etmek istiyorum.

Dileğim şudur: İnşallah, bu, son uzatma kararı olur. Bu hükümete ben şahsen güveniyorum. Bu hükümete Türkiye güveniyor, Türk Halkı güveniyor; bölge insanı güvenmek istiyor! (DSP, MHP ve ANAP sıralarından alkışlar) Bu güveni de, bu uygulamayı son defa uzatarak yaparsak, inşallah, hayırlı olur.

Saygılar sunuyorum. (Alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum Sayın Parlak.

Başbakanlık tezkeresi üzerinde son söz, Tunceli Milletvekili Sayın Kamer Genç'e aittir.

Buyurun Sayın Genç. (DYP sıralarından alkışlar)

Süreniz 10 dakikadır efendim.

KAMER GENÇ (Tunceli) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; konuşmama girmeden önce, Meclis Başkanlığı ve Türkiye Büyük Millet Meclisinin itibarını ilgilendiren bir konuda işe başlamak istiyorum.

Şimdi, efendim, ağır ekonomik bunalımlar altında ezilen memurların aldığı düşük zam nedeniyle, kamu görevlilerinin büyük bir kin, nefret ve öfke içerisinde olduğu ve mezarda emeklilik meselesinin dile getirildiği bir sırada, birçok televizyonda, milletvekillerinin iki yılda bir emekli olduğu defalarca söyleniyor; ama, maalesef, Türkiye Büyük Millet Meclisi ne Başkanı ne yöneticisinden bir ses çıkmıyor. Böyle bir şey yok. Milletvekili de, bugünkü rejimde, erkekse 43 yaşından önce emekli olmuyor. Yeni gelen kanunla da, zaten, milletvekilleri de, normal, ötekiler gibi emekli oluyor. Lütfen, bunları, eğer bilmiyorsanız sorun ve kamuoyuna da bildirin. (DYP ve FP sıralarından alkışlar) Sayın Başkan, şimdiye kadar, bu, dakikamı kullanmamış olayım.

Değerli milletvekilleri, Türkiye'nin, gerçekten, 1978'den beri -biraz önce Hakkâri Milletvekili arkadaşımızın dediği gibi- sıkıyönetim, 1987'den beri de olağanüstü halle yönetilen bir bölgesinin temsilcisiyim. Elbette ki, Hakkâri milletvekili ve Tunceli milletvekili olmak çok zor; çünkü, o insanların ıstıraplarını, acılarını, yaşam koşullarını görmeden onları burada dile getirdiğimiz zaman... Hatta, sayın milletvekilimiz de hakikaten çekine çekine konuştu; çünkü, çekine çekine konuşmasa, birtakım insanları yanlış algılıyorlar. Biz, hepimiz, Türkiye Cumhuriyeti Devletinin vatandaşlarıyız ve laik Türkiye Cumhuriyeti Devletinin vatandaşı olmaktan, bunun bütünlüğünü korumaktan da büyük bir onur duyuyoruz ve kimse de bizden ne fazla milliyetçidir ne kimse de bu memleketin bizden daha fazla bütünlüğünü düşünür, herkesin bilmesi lazım; ama, bu memleketin bazı gerçekleri var.

Şimdi, Anayasamızda iki tür olağanüstü rejim kabul edilmiştir; birisi ekonomik olağanüstü rejim, birisi de yaygın şiddet eylemleri nedeniyle olağanüstü rejim. Şimdi, Türkiye'de, bu hükümetin bütçesi çökmüş, ekonomik gücü çökmüş -tabiî, kendisine acil şifalar diliyoruz- Hazine Bakanının intihara teşebbüs etmiş olduğu bir sırada, acaba, Türkiye'de ekonomik bunalım var mıdır, yok mudur; ekonomik çöküntü var mıdır, yok mudur? Ne deniliyor; Mesut Yılmaz, ben, belgeyi falancamdan aldım diyor, önce, Hazine Bakanından aldım sonra diyor, yok belge yok diyor; ondan sonra da, borsada bir araştırma yapıyorlar, borsada çok önemli alışveriş olmamış... Bu araştırmayı yapan kim; Sermaye Kurulu Başkanı. Sermaye Kurulu Başkanı kim; Global Menkul Değerlerde çalıştığı iddia edilen bir kişi. Şimdi, düşünebiliyor musunuz; yani, hem kendisi davacı, hem savcı hem hâkim... Yani, lütfen, bu kadar da bu insanları enayi yerine koymayın ve çıkın da... (DYP ve FP sıralarından alkışlar) Yani, bu işleri bizler de biliyoruz ve bu işi böyle kapatamazsınız; bu işin altında çok büyük vurgunlar var. Bu memlekette, insanlara üç beş kuruş zam verirken "devlet batıyor" diyoruz; ama, bir yandan, bazı yandaşlara 172 trilyonlar, 300 trilyonlar, 2,5 milyar dolarlar gidiyor; bunları da herkesin bilmesini istiyorum.

Değerli milletvekilleri...

BEYHAN ASLAN (Denizli) – Olağanüstü hale gel... Olağanüstü halden bahset...

KAMER GENÇ (Devamla) – Efendim, aslında, zamanım olsa bunları çok ayrıntılı söylerim de; ama, ne yapalım ki, kolumuzu kanadımızı bağlayan zaman meselesi.

Değerli milletvekilleri, bakın, tabiî ki...

MEHMET CAVİT KAVAK (İstanbul) – Olağanüstü halden bahset...

KAMER GENÇ (Devamla) – Olağanüstü tabiî o da... İşte, diyorum ki, bu hükümet olağanüstü ekonomik tedbirler almalıdır; olağanüstü ekonomik tedbirler alınırsa, o zaman, terörün en önemli unsurlarından biri olan işsizliğe çare bulur, devlet bütçesi zenginleşir; üç beş tane bankere, banka sahibine devletin aktardığı kaynağını bu yolla keser ve o zaman yatırıma götürür, bu nedenle de önemli bir şey olur.

Şimdi, sayın hükümetimiz -bazı olayları tek tek anlatmak istiyorum- ÖSYM sistemiyle, kamuda çalışacakları imtihanla almak istiyor; ama -ben, kendi bölgemi söyleyeyim- benim bölgemde doğru dürüst eğitim almıyor ki çocuklar. Tabiî ki, Ankara'da, İstanbul'da, anadolu liselerinde eğitim alan kişiler... Hatta, kendi bölgelerinde özel kurslar açmak suretiyle imtihan yapabilirsiniz; ama, bugün, Tunceli'de, uzun zamandan beri 2 000'in üzerinde memur açığı var. Sonra, siz, tabiî, böyle, bu usulle imtihan açtığınız takdirde, başka yerdeki insanlar kazanacak, oraya gidecek, ikinci gün torpili bulacak, yine, oradaki kamu hizmeti açıkta kalacak. Bence, il bazında bu imtihanı açmak gerekirdi.

İkincisi -kusura bakmayın, kişisel konuşma olduğu için, kendi bölgemin sorunlarını dile getirmek istiyorum- bizim orada, Tunceli'de iki tane şey var, bir Telekom-posta var, bir de TEDAŞ var. TEDAŞ özelleştiriliyor. Tunceli, olağanüstü hal bölgesi, terörün de en yoğun olduğu bölge. Hangi özel teşebbüs gidecek, Tunceli'de yatırım yapacak?! Bunu özelleştirdiğiniz zaman, orada elektrik hizmeti verilmeyecek ve dolayısıyla, bu vatandaş karanlıkta kalacak. Geçen gün, Sayın Bakan diyor ki, burada yüzde 35 zayiat var. Elbette ki zayiat var; çünkü, orası terör bölgesi olduğu için, giden birçok kamu hizmeti görevlisi ailesini getirmiyor, elektriği birçoğu kaçak yakıyor. Siz devlet olarak kaçağı önleyin.

Değerli milletvekilleri, ilimizde iki önemli sulama var; birisi Çemişkezek Ovası sulaması, diğeri de Akpazarı sulaması. Maalesef, geçen dönemlerde programa alındığı halde, ihaleleri yapılmadı. Siz, işsizliğin önünü kesecek tedbirleri almazsanız, işte, insanlar aç kalacak.

Bakın, adamın evi yanmış, evinden gitmiş; tarlası yok, evi yok, hayvanı yok, sokakta... Yani, insanları, kaybedecek bir şeyi olmama durumuna düşürdüğünüz zaman, o insan teröre de gider, her türlü kötülüklere bulaşır; çünkü, yaşamak zorunda bu insanlar. Biz istiyoruz ki, hükümetimiz bunlara çare bulsun.

Sayın Bakanımız biraz önce burada konuştu. Sayın Bakan, kusura bakmayın; ama, olağanüstü halin uzatılması için bize ne gerekçe söylediniz!.. Yani, 1987'den beri 36 defadır uzatılıyor. Her hükümet, diyor, ekonomik, sosyal ve eğitim projeleri yapmış... Hiçbir hükümet bir şey yapmamış. İşte, getirdiler "40 trilyonluk bir paket" dediler... O 40 trilyonluk paket de, geldi, herhalde, Gaziosmanpaşa'daki otelin yapılmasına harcandı veyahut da oralara gitti. (DYP ve FP sıralarından alkışlar) Değerli arkadaşlarım, çok müşahhas meseleler koymak lazım.

Bakın, orada şehit olan erlerimiz var, orada askerlik yapan kardeşlerimiz var. Bu arkadaşlarımız, bu erlerimiz üzerinde bir inceleme yapalım; bu terör niye önlenemiyor?.. Bu, niye önlenemiyor; bir onu öğrenelim; bunları araştıralım; hükümetiz, Parlamentoyuz, buna çözüm bulmak zorundayız.

Bakın, terör, hakikaten, çok önemli derecede güç kaybetti; ama, güç kaybetti diye, biz de kendi çevremize çekilmeyelim, terörün kaynaklarını kurutalım. Kurutmadığımız zaman, bugün çöker; ama, yarın yine azar. Onun için, lütfen, bunun üzerine çok ciddî olarak gidelim.

Sonra, bu olağanüstü hal bölgelerinde standart bir uygulama yok. Bir bakıyorsunuz, Tunceli'deki uygulama ayrı, Hakkâri'deki uygulama ayrı... Tunceli'deki vali diyor ki, ben her şeyi yasakladım... Gıda ambargosu koydu, çok sert koydu; ama, son bir valimiz geldi –çok teşekkür ederim kendisine- çok hafifletti. Yine, son zamanlarda, hakikaten, bölgeye gelen, gerek asker kişiler gerek güvenlik kuvvetleri halka çok iyi davrandılar, halkı kucakladılar, terör çok yumuşadı ve azaldı diyorum. Bundan dolayı da kendilerine müteaddit defa teşekkür ediyorum, yine kendilerine teşekkür ediyorum.

Şimdi, yeni dönemde güvenlik görevlileri yer değiştiriyorlar; yani, iki senede bir nöbet değiştiriliyor; buraya gidecek arkadaşlarımızı, yine, halkı kucaklayacak, orada, yine, terörün önünü kesecek insanlardan seçelim; rica ediyorum...

Değerli milletvekilleri, bölgede çok önemli konut sorunu var. Mesela, Tunceli'de, beş altı senedir, 250 kişilik bir polis lojmanı var, bir türlü bitirilemiyor. Sayın Bakandan rica ediyorum -bakın, konut yok Tunceli'nin içinde; yani, köylerin yakılması dolayısıyla insanlar şehir içine gelmiş- yani, birkaç milyon, trilyon verin de, şu borsada kaybedenlerin yüzde 1'ini verin de bu konutlar yapılsın, hiç olmazsa insanlar konut sahibi olsun. Sayın Süleyman Bey bir yere gittiği zaman; o gün gazeteler "76 tane arabayla gidiyor" diyor. Sayın Cumhurbaşkanı, ayda on gün Çankaya'nın o serinliklerinde istirahat et de, ondan sonra, o masrafları, getirelim bu bölgedeki sıkıntılı insanlara verelim... Ayda on gün... Yirmi gün yine gez. (DYP ve FP sıralarından alkışlar)

Değerli arkadaşlarım, şimdi, sağlık hizmetlerinde... Bakın, Tunceli'de bir devlet hastanesi var. Değerli arkadaşlarım, orada uzman doktor yok; ancak, işte, bir becayiş usulü, bir ay veya kırkbeş gün süreyle gönderiyorlar. Burası da terör nedeniyle ateşli silahların çok kullanıldığı bir bölge. Orada görev yapan sevgili kardeşlerimiz, güvenlik kuvvetleri var, askerimiz var, polisimiz var. Yani, bırakın bölge halkını, orada bir kişi, işte, bir silahlı saldırıda yaralanıp da bir doktor yokluğu nedeniyle kan kaybından ölürse, hepimizin de bir vicdanî sorumluluğu var; bunları anlatmak istiyoruz.

Bölgede gıda ambargosu hafifletilmiş; ama, bence, artık, bunu kaldırmak lazım. Bence bu olağanüstü hali kaldıralım. Bakın, değerli arkadaşlarım, olağanüstü hal artık bir rant kaynağı olmuş. Yani, bu olağanüstü hali eğer incelerseniz, belirli grupların rant kaynağı olmuş. Bu rantı... Şimdiye kadar, Sayın Başbakan da göreve geldiği zaman "bu, sondur artık, bundan sonra olağanüstü hali getirmeyiz" dediler. Her gelen hükümet "son" dedi...

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Sayın Genç, 1 dakika eksüre veriyorum, lütfen toparlayınız.

KAMER GENÇ (Devamla) – Efendim, bence, işte, kaldıralım; bir şey de kaybedecek değiliz, bir dört ay da olağanüstü halsiz memleketi yönetelim canım. Eğer, tekrar, bu olağanüstü hal, hakikaten, böyle bir durumda ise yine getiririz veya bugün gelmezse yarına şey ederiz; ama, bakın, olağanüstü halin bölgesinde yaşayan insanlar temel hak ve özgürlükleri askıya alınmış; insanlar, evine rahat yiyecek getiremiyor. Bu, belirli yöneticilerin kendi inisiyatifleri dahilinde koydukları birtakım kurallar ve çekilmez kurallar. Bunları, tabiî, benim, burada, size, uzun uzadıya anlatmam, tabiî, çok zaman alır.

Bölgeye, özellikle köye dönüş projeleri sağlanmalıdır. Hiç olmazsa, terörün olmadığı yerlerde insanları toplayıp buraya belli kaynaklar aktararak, toplu köy evleri yapılarak, bu insanları buraya getirmek zorundayız. Getirmezsek...

Arkadaşlar, bakın, yani, dışarıdan görmek çok zor. Sizden, bir önceki konuşmamda rica ettim, buyurun, sizleri, ben, Tunceli'ye götüreyim, kendiniz görün. Ondan sonra, siz çıkın, bunları savunun. Ben, yalnız Tunceli'yi savunmuyorum, Türkiye'nin her tarafını savunuyorum; ama, o bölgedeki sıkıntıları kendim gördüğüm için, ben, bunları dile getiriyorum.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

KAMER GENÇ (Devamla) – Efendim, aslında, bu, 1 dakikayı ben Meclise tahsis etmiştim; 1 dakika daha verirseniz...

BAŞKAN – Sayın Genç, teşekkür ediyoruz efendim.

KAMER GENÇ (Devamla) – Peki; teşekkür ederim efendim. (DYP ve FP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Sağ olun efendim...

Sayın milletvekilleri, görüşmeler tamamlanmıştır.

HÜSAMETTİN KORKUTATA (Bingöl) – Efendim, ben de söz istemiştim...

BAŞKAN – Efendim, son iki arkadaşımız konuştular; böylece, görüşmeler tamamlanmış oldu; teşekkür ediyorum

HÜSAMETTİN KORKUTATA (Bingöl) – Efendim, söz talebinde bulunduğum, en azından, söylensin.

BAŞKAN – Başbakanlık tezkeresini tekrar okutup, oylarınıza sunacağım:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Türkiye Büyük Millet Meclisinin 9 Şubat 1999 tarihli ve 659 sayılı Kararı uyarınca Diyarbakır, Hakkâri, Siirt, Şırnak, Tunceli ve Van İllerinde devam etmekte olan olağanüstü halin, 30 Temmuz 1999 günü saat 17.00'den geçerli olmak üzere, dört ay süreyle uzatılmasının Türkiye Büyük Millet Meclisine arzı, Bakanlar Kurulunca 25 Haziran 1999 tarihinde kararlaştırılmıştır.

Gereğinin yapılmasını saygılarımla arz ederim. 7 Temmuz 1999

Bülent Ecevit

Başbakan

BAŞKAN – Tezkereyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Tezkere kabul edilmiştir.

Sayın milletvekilleri, gündemin "Sözlü Sorular" kısmına geçiyoruz.

V. – SORULAR VE CEVAPLAR

A) SÖZLÜ SORULAR VE CEVAPLARI

1. – Şanlıurfa Milletvekili Zülfükar İzol’un, Şanlıurfa Şehir Stadyumu inşaatına ve şehrin kapalı spor salonu ihtiyacına ilişkin sorusu ve Devlet Bakanı Fikret Ünlü’nün cevabı (6/8)

BAŞKAN – 1 inci sırada yer alan, Şanlıurfa Milletvekili Sayın Zülfükar İzol'un, Şanlıurfa şehir stadyumu inşaatına ve şehrin kapalı spor salonu ihtiyacına ilişkin Devlet Bakanından sözlü soru önergesinin görüşmelerine başlıyoruz.

Soruyu cevaplandıracak Sayın Bakan?.. Buradalar.

Soruyu okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın Devlet Bakanı Sayın Fikret Ünlü tarafından sözlü olarak cevaplandırılmasını saygılarımla arz ederim. 24.6.1999

Zülfükar İzol

Şanlıurfa

1992 yılından beri inşaatı devam eden ve ödenek yetersizliği nedeniyle bir türlü tamamlanamayan bölgenin en büyük spor tesisinin bir an önce bitirilmesi, hem devletin itibarı hem de yapacağı çok önemli hizmetler için fevkalade önem taşımaktadır.

Sorular:

1- Şanlıurfa İlimizin 30 000 kişilik şehir stadyumunun bir an önce bitirilmesi için gerekli ödeneği gönderecek misiniz? 30 000 kişilik şehir stadyumu ne zaman bitirilecektir?

2- GAP'ın merkezi olan ilimizdeki yoğun göç ve hızlı nüfus artışı yanında, ilimizdeki 17 000'i aşkın sporcuya hizmet vermek ve sadece sportif değil, her türlü sosyal, kültürel, bilimsel ve sanatsal etkinliklere imkân ve zemin hazırlamak için, ilimizde 5 000 kişilik yeni ve modern bir kapalı spor salonu kurulması hakkında çalışmalarınız var mıdır? Varsa, yapımına ne zaman başlanacaktır?

BAŞKAN – Devlet Bakanı Sayın Fikret Ünlü; buyurun efendim.

Süreniz 5 dakika.

DEVLET BAKANI FİKRET ÜNLÜ (Karaman) – Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Değerli Şanlıurfa Milletvekilimiz Sayın Zülfükar İzol Beye ve yine, 12 nci sırada önergesi bulunan Sayın Ahmet Karavar arkadaşımıza, Şanlıurfa stadyumu ve gerçekten yapılması gereken kapalı spor salonuna ilişkin gösterdikleri duyarlılıktan ötürü hem şükranlarımı hem de teşekkürlerimi sunuyorum. Bildikleri gibi, ben de, Şanlıurfa'ya giderek, spor tesislerimizi üç dört ay önce gezmiştim. Bu tesislerin mutlaka kısa sürede tamamlanması gerekiyor. Aslında, bu, bütün illerimiz için geçerli bir sorun; ama, ben ayrıntıya burada girmek istemiyorum.

Sorularınıza yanıt vereceğim; yalnız, izninizle, 12 nci sıradaki soruya da karşılık olarak kabul ederseniz, onu da bilgilerinize sunuyorum.

Değerli arkadaşlarım, 30 000 kişilik Şanlıurfa stadyumu inşaatı 1999 yılı yatırım programında 290 milyar Türk Lirası ödenekle yer almaktadır; inşaatın bir an önce tamamlanabilmesi amacıyla, yıl içinde çeşitli ödenek revizyonlarıyla, tahsis edilen bu ödeneğin üzerine çıkılması sağlanacaktır; bunun için gayret sarf edeceğimizi bilmenizi istiyorum.

Yine, bütçe imkânları nedeniyle yeni yatırım projelerine ödenek ayrılamadığından, Şanlıurfamıza 5 000 kişilik spor salonu yapılması talebi ancak ileriki yıllarda yatırım programı hazırlık çalışmalarında mümkün olabilecektir.

Bu vesileyle, hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Teşekkür ediyorum. (Alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ediyoruz Sayın Bakan.

2. – Şanlıurfa Milletvekili Zülfükar İzol'un, Şanlıurfa'ya bağlı köy ve ilçelerin içme suyu ile yol ihtiyaçlarına ilişkin Devlet Bakanından sözlü soru önergesi (6/10)

BAŞKAN – 2 nci sırada, Şanlıurfa Milletvekili Sayın Zülfükar İzol'un, Şanlıurfa'ya bağlı köy ve ilçelerin içmesuyu ile yol ihtiyaçlarına ilişkin Devlet Bakanından sözlü soru önergesi...

Soruyu cevaplandıracak Sayın Bakan?.. Mevcut değil.

Şanlıurfa Milletvekili Sayın Zülfükar İzol'un bu 2 nci sorusu üç birleşim içinde cevaplandırılmadığından, İçtüzüğün 98 inci maddesinin son fıkrası uyarınca, yazılı soruya çevrilecektir.

2 nci sıradaki önerge gündemden çıkarılmıştır.

3. – Şanlıurfa Milletvekili Zülfükar İzol'un, Şanlıurfa İkinci Organize Sanayi Bölgesi projesine ilişkin Sanayi ve Ticaret Bakanından sözlü soru önergesi (6/16)

BAŞKAN – 3 üncü sırada, Şanlıurfa Milletvekili Sayın Zülfükar İzol'un, Şanlıurfa İkinci Organize Sanayi Bölgesi projesine ilişkin Sanayi ve Ticaret Bakanından sözlü soru önergesi...

Sayın Bakan?.. Yok.

Bu durumda, bu önerge de üç birleşim içerisinde cevaplandırılmadığından, İçtüzüğün 98 inci maddesinin son fıkrası uyarınca, yazılı soruya çevrilecektir.

Önerge, gündemden çıkarılmıştır.

4. – Tekirdağ Milletvekili Bayram Fırat Dayanıklı'nın, Tekirdağ'da buğday alımları için geçici alım istasyonları kurulmamasının nedenine ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından sözlü soru önergesi (6/17)

BAŞKAN – 4 üncü sırada, Tekirdağ Milletvekili Sayın Bayram Fırat Dayanıklı'nın, Tekirdağ'da buğday alımları için geçici alım istasyonları kurulmamasının nedenine ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından sözlü soru önergesi...

Soruyu cevaplandıracak Sayın Bakan?.. Mevcut değil.

Soru ertelenmiştir.

5. – Samsun Milletvekili Musa Uzunkaya'nın, İstanbul Üniversitesi Rektörünün usulsüz uygulamalarda bulunduğu iddiasına ilişkin Millî Eğitim Bakanından sözlü soru önergesi (6/18)

BAŞKAN – 5 inci sırada, Samsun Milletvekili Sayın Musa Uzunkaya'nın, İstanbul Üniversitesi Rektörünün usulsüz uygulamalarda bulunduğu iddiasına ilişkin Millî Eğitim Bakanından sözlü soru önergesi...

Soruyu cevaplandıracak Sayın Bakan?.. Mevcut değil.

Sorunun görüşülmesi ertelenmiştir.

6. – Şanlıurfa Milletvekili Ahmet Karavar'ın, Şanlıurfa-Gaziantep otoyolu inşaatına ve Şanlıurfa-Akçakale karayolu projesine ilişkin Bayındırlık ve İskân Bakanından sözlü soru önergesi (6/19)

BAŞKAN – 6 ncı sırada, Şanlıurfa Milletvekili Sayın Ahmet Karavar'ın, Şanlıurfa-Gaziantep otoyolu inşaatına ve Şanlıurfa-Akçakale karayolu projesine ilişkin Bayındırlık ve İskân Bakanından sözlü soru önergesi...

Sayın Bakan?.. Mevcut değil.

Sorunun görüşülmesi ertelenmiştir.

7. – Şanlıurfa Milletvekili Ahmet Karavar'ın, 1999 bütçesinden Şanlıurfa Köy Hizmetlerine ayrılan ödenek miktarına ve bazı köylerinin yol ihtiyacına ilişkin Devlet Bakanından sözlü soru önergesi (6/20)

BAŞKAN – 7 nci sırada, Şanlıurfa Milletvekili Sayın Ahmet Karavar'ın, 1999 bütçesinden Şanlıurfa Köy Hizmetlerine ayrılan ödenek miktarına ve bazı köylerin yol ihtiyacına ilişkin Devlet Bakanından sözlü soru önergesi...

Sayın Bakan?.. Mevcut değil.

Sorunun görüşülmesi ertelenmiştir.

8. – Şanlıurfa Milletvekili Ahmet Karavar’ın, Şanlıurfa’nın tropikal hastalıklar hastanesi ihtiyacına ve yapımı devam eden devlet hastanesi inşaatına ilişkin sorusu ve Sağlık Bakanı Osman Durmuş’un cevabı (6/21)

BAŞKAN – 8 inci sırada, Şanlıurfa Milletvekili Sayın Ahmet Karavar'ın, Şanlıurfa'nın tropikal hastalıklar hastanesi ihtiyacına ve yapımı devam eden devlet hastanesi inşaatına ilişkin Sağlık Bakanından sözlü soru önergesi...

Sayın Bakan?.. Buradalar.

Soruyu okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki soruların Sağlık Bakanı Sayın Osman Durmuş tarafından, aracılığınızla, sözlü olarak cevaplandırılmasını arz ederim. 26.6.1999

Ahmet Karavar

Şanlıurfa

Sorular:

1- Şanlıurfa'da inşaatı devam etmekte olan 500 yataklı devlet hastanesi inşaatının bir an önce bitirilmesi için bakanlık olarak bu iş için ayrılan bir kaynak veya bir çalışmanız var mıdır?

2- GAP bölgesinde sulamayla beraber artan şarbon, şark çıbanı, dizanteri, brusella, sıtma, trahom, amebiazis, kala-azar gibi hastalıkların tedavisi için, ilimizde bir tropikal hastalıklar hastanesinin inşaatı gerekmektedir; bakanlık olarak bu konuda bir çalışmanız var mıdır?

3- Sağlıkevi veya sağlıkocağı olmayan köylerimizin sayısı azımsanmayacak kadar çoktur. Birkısım köylerimizde bu tesisler olmasına rağmen, personel yetersizliğinden dolayı atıl kalmaktadır. Bakanlık olarak, bu konuda yeni dönemde bir girişiminiz olacak mıdır?

BAŞKAN – Buyurun Sayın Bakan.

SAĞLIK BAKANI OSMAN DURMUŞ (Kırıkkale) – Geçen hafta, aynı soru, bir başka Urfa milletvekilimiz tarafından soruldu, burada cevaplandırıldı. Tekrar ifade ediyorum: 500 yataklı Şanlıurfa devlet hastanesi inşaatı yüzde 75 fizikî gerçekleşmeyle devam etmektedir. İnşaatın bitirilmesi için 1999 yılı birim fiyatlarıyla 1 582 000 000 000 ödenek gereklidir. 1999 yılı sonuna kadar genel bütçeden gönderilecek olan 200 milyar Türk Lirasına ilaveten, şu anda, 3418 sayılı Kanun gelirlerinden 100 milyar Türk Lirası gönderilmiştir. İnşaatın en kısa sürede bitirilmesi için gerekli ödenek temini cihetine gidilecektir.

Güneydoğu Anadolu Bölgesinde tropikal hastalıklarla mücadele edilmektedir. Bu amaçla, Diyarbakır İlimizde, Tropikal Hastalıkları ve Sıtma Eğitimi ve Araştırma Merkezi inşaatı tamamlanmış olup, bu ay içinde hizmete açılacaktır. Bu sebeple, Şanlıurfa İlinde bu amaçla yeni bir yatırıma gidilmesi, kaynak, emek ve personel israfına sebep olacağından, düşünülmemektedir.

Saygıyla arz ederim. (MHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum Sayın Bakan.

9. – Şanlıurfa Milletvekili Ahmet Karavar'ın, Şanlıurfa İlinin kültür merkezi ihtiyacına ve turistik değeri olan bazı mağara ve harabelerin restorasyonuna ilişkin Kültür Bakanından sözlü soru önergesi (6/22)

BAŞKAN – 9 uncu sırada, Şanlıurfa Milletvekili Sayın Ahmet Karavar'ın, Şanlıurfa İlinin kültür merkezi ihtiyacına ve turistik değeri olan bazı mağara ve harabelerin restorasyonuna ilişkin Kültür Bakanından sözlü soru önergesi...

Sayın Bakan?.. Mevcut değil.

Sorunun görüşülmesi ertelenmiştir.

10. – Şanlıurfa Milletvekili Ahmet Karavar’ın, Şanlıurfa Havaalanı inşaatı ve iki demiryolu projesine ilişkin sorusu ve Ulaştırma Bakanı Enis Öksüz’ün cevabı (6/23)

BAŞKAN – 10 uncu sırada, Şanlıurfa Milletvekili Sayın Ahmet Karavar'ın, Şanlıurfa havaalanı inşaatı ve iki demiryolu projesine ilişkin Ulaştırma Bakanından sözlü soru önergesi...

Sayın Bakan?.. Burada.

Soruyu okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki soruların Ulaştırma Bakanı Sayın Enis Öksüz tarafından, aracılığınızla, sözlü olarak cevaplandırılmasını arz ederim. 26.6.1999

Ahmet Karavar

Şanlıurfa

Sorular:

1- İnşaatı devam etmekte olan Şanlıurfa uluslararası havaalanı inşaatını 1999 yılı yatırım programına almayı düşünüyor musunuz?

2- 1997 yılı yatırım programında yer alan, 1998 yılı yatırım programından çıkarılan Akçakale-Şanlıurfa demiryolunu yatırım programına alacak mısınız?

3- 1998 yılı yatırım programında yer alan Nizip-Şanlıurfa demiryollarının ihalesinin bir an önce yapılması için 1999 yılı bütçesinde ayrılan bir ödenek var mıdır?

BAŞKAN – Buyurun Sayın Bakan.

ULAŞTIRMA BAKANI ENİS ÖKSÜZ (İçel) – Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; Sayın Ahmet Karavar'ın sorularını cevaplandırıyorum.

Zaman zaman yatırımların geciktiği, uzadığı malumlarınızdır; sebepleri de, yine, Yüce Meclis tarafından bilinmektedir; ben, en son değerlendirmeleri ifade edeceğim.

Nizip-Birecik-Şanlıurfa demiryoluyla ilgili olarak... Güneydoğu Anadolu Bölgesi ve GAP bölgesinin İskenderun ve Mersin Limanlarıyla işletme altındaki mevcut demiryolu şebekesine bağlanarak hizmet vermesi amacıyla planlanan yaklaşık 530 kilometre uzunluğundaki Çobanbey-Nizip-Birecik-Şanlıurfa-Mardin-Nusaybin-Cizre-Irak hududu demiryolu hattının uygulama projeleri 1992 yılında tamamlanmıştır. Bu hattın 137 kilometrelik ilk etabını oluşturan Nizip-Birecik-Şanlıurfa hattının inşaat işleri 1999 yılı yatırım programında 151 300 000 000 000 Türk Lirası proje bedeli ve 950 000 000 Türk Lirası/yıl ödeneğiyle yer almaktadır. Kredi temin edilebilmesi halinde inşaat işlerine başlanabilecektir.

Şanlıurfa-Akçakale demiryolu konusu... Yaklaşık 60 kilometre uzunluğundaki Şanlıurfa-Akçakale demiryolu hattı fizibilite etüdü işi 2000 yılı yatırım programına teklif edilmiştir.

Şanlıurfa uluslararası havaalanı inşaatıyla ilgili durum şudur: GAP bölgesinin hava ulaşım ihtiyacını karşılamak amacıyla 29.12.1997 tarihinde 6 trilyon Türk Lirası keşif bedeli üzerinden ihale edilmiştir. İşin kapsamında 4 000x45 metre pist, 202,5x160,5 metre, ayrıca, 102x160,5 metre apron (2 adet) 396x24 metre ve 396 metre, 24 metre, 444x24 metre olmak üzere 3 adet taksirut; 1,2 milyon yolcu/yıl kapasiteli 10 000 metrekarelik terminal binası ile diğer destek binaları -kargo, kaza/yangın, ısı/güç merkezi, emniyet, gümrük, akaryakıt, arıtma tesisleri ve benzeri binalar- bulunmaktadır. İnşaat çalışmalarına devam edilmekte olup 2000 yılı sonlarında bitirilmesi planlanmaktadır.

Bugüne kadar, sözleşme bazında, 4 186 000 000 000 Türk Lirası harcanmış olup, fizikî gerçekleşme yüzde 70'tir. İş programına göre, 1999 yılında 6 700 000 000 000 Türk Lirası ödeneğe ihtiyaç olmasına rağmen, 5 600 000 000 000 Türk Lirası ödenek ayrılabilmiştir. 1 100 000 000 000 Türk Lirası ödenek ihtiyacı dışında herhangi bir sorun bulunmamaktadır. Ödenek tamamlandığı, verildiği takdirde, Şanlıurfa Havalimanı, uluslararası trafiğe açılacaktır.

Teşekkür ediyorum.

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum Sayın Bakan.

11. – Şanlıurfa Milletvekili Ahmet Karavar'ın, Toplu Konut İdaresince Şanlıurfa'da uygulamaya konulan konut projesine ilişkin Devlet Bakanından sözlü soru önergesi (6/24)

BAŞKAN – 11 inci sırada, Şanlıurfa Milletvekili Sayın Ahmet Karavar'ın, Toplu Konut İdaresince Şanlıurfa'da uygulamaya konulan konut projesine ilişkin Devlet Bakanından sözlü soru önergesi...

Sayın Bakan?.. Mevcut değil.

Sorunun görüşülmesi ertelenmiştir.

12. – Şanlıurfa Milletvekili Ahmet Karavar’ın, Şanlıurfa olimpik stad inşaatına ilişkin sorusu ve Devlet Bakanı Fikret Ünlü’nün cevabı (6/25)

BAŞKAN – 12 nci sırada, Şanlıurfa Milletvekili Sayın Ahmet Karavar'ın, Şanlıurfa olimpik stat inşaatına ilişkin Devlet Bakanından sözlü soru önergesi...

Sayın Bakan?.. Burada.

Soruyu okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki soruların, Devlet Bakanı Sayın Fikret Ünlü tarafından, aracılığınızla, sözlü olarak cevaplandırılmasını arz ederim. 26.6.1999

Ahmet Karavar

Şanlıurfa

Sorular:

1- 1992 yılından beri inşaatı devam etmekte olan ve ödenek yetersizliğinden bir türlü tamamlanamayan 30 000 kişilik Şanlıurfa olimpik stat inşaatının bir an önce bitirilmesi için bakanlık olarak bir çalışmanız var mıdır?

2- 1999 yılı bütçesinde ayrılan ödenek ne kadardır?

BAŞKAN – Sayın Bakanım, buyurun efendim.

DEVLET BAKANI FİKRET ÜNLÜ (Karaman) – Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Biraz önce de söylemiştim; ama, arkadaşlarıma tekrar -Sayın Ahmet Karavar ve Zülfükar İzol Beylere- teşekkür ediyorum.

Bir: 30 000 kişilik Şanlıurfa stadyum inşaatı, 1999 yılı yatırım programında 290 milyar Türk Lirası ödenekle yer almaktadır.

İki: inşaatın bir an önce tamamlanabilmesi amacıyla, yıl içinde çeşitli ödenek revizyonlarıyla, tahsis edilen bu ödeneğin üzerine çıkılmasına çalışılacaktır.

Teşekkür ediyorum.

BAŞKAN – Teşekkür ediyoruz Sayın Bakan.

13. – Şanlıurfa Milletvekili Ahmet Karavar'ın, Harran Üniversitesi Rektörlük binası ve kampusü inşaatına ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/26)

BAŞKAN – 13 üncü sırada, Şanlıurfa Milletvekili Sayın Ahmet Karavar'ın, Harran Üniversitesi Rektörlük binası ve kampusu inşaatına ilişkin, Başbakandan sözlü soru önergesi...

Sayın Başbakan veya yetki verdiği Sayın Bakan?.. Mevcut değil.

Sorunun görüşülmesi ertelenmiştir.

14. – Samsun Milletvekili Musa Uzunkaya'nın, yurt dışındaki işçilerimizin sorunlarına ve alınacak önlemlere ilişkin Dışişleri Bakanından sözlü soru önergesi (6/27)

BAŞKAN – 14 üncü sırada, Samsun Milletvekili Sayın Musa Uzunkaya'nın, yurt dışındaki işçilerimizin sorunlarına ve alınacak önlemlere ilişkin Dışişleri Bakanından sözlü soru önergesi...

Sayın Bakan?.. Mevcut değil.

Sorunun görüşülmesi ertelenmiştir.

15. – Samsun Milletvekili Musa Uzunkaya'nın, Karadeniz Bölgesinde silah sanayiinin teşvik kapsamına alınmasına ve Bafra ve Kavak Organize Sanayi Bölgesine ilişkin Sanayi ve Ticaret Bakanından sözlü soru önergesi (6/28)

BAŞKAN – 15 inci sırada, Samsun Milletvekili Sayın Musa Uzunkaya'nın, Karadeniz Bölgesinde silah sanayiinin teşvik kapsamına alınmasına ve Bafra ve Kavak Organize Sanayi Bölgesine ilişkin, Sanayi ve Ticaret Bakanından sözlü soru önergesi...

Sayın Bakan?... Mevcut değil.

Sorunun görüşülmesi ertelenmiştir.

16. – Samsun Milletvekili Musa Uzunkaya’nın, sözleşmeli personelin kadroya alınmasına ilişkin sorusu ve Çevre Bakanı Fevzi Aytekin’in cevabı (6/29)

BAŞKAN – 16 ncı sırada, Samsun Milletvekili Sayın Musa Uzunkaya'nın, sözleşmeli personelin kadroya alınmasına ilişkin, Çevre Bakanından sözlü soru önergesi...

Sayın Bakan?.. Burada.

Soruyu okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın Çevre Bakanı Sayın Fevzi Aytekin tarafından sözlü olarak cevaplandırılması hususunda delaletlerinizi arz ederim. 29.06.1999

Musa Uzunkaya

Samsun

Bakanlığınız bünyesinde; 657 sayılı Devlet Memurları Kanununun 4/B maddesi çerçevesinde görev yapmakta olan sözleşmeli personel (çevre mühendisi, şehir plancısı, ziraat mühendisi, biyolog, kimyager) diğer kamu kuruluşlarındaki benzer durumdaki meslektaşları kurum içi sınavlarla kadroya geçirilmişken, bakanlığınızdakiler için böyle bir uygulama yapılmamış olup, söz konusu personelin mağduriyetleri devam etmektedir.

1- Bakanlığınızca, bu personelin söz konusu mağduriyetlerinin giderilmesine dönük bir çalışma yapılmakta mıdır?

2- 17 Ekim 1999'da yapılacağı ilan edilen devlet memurları sınavında bu personelin statüsü ne olacaktır?

BAŞKAN – Teşekkür ederim.

Buyurun Sayın Bakan.

ÇEVRE BAKANI FEVZİ AYTEKİN (Tekirdağ) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 4/B sözleşmeli personelinin memur kadrolarına geçirilmeleri, ancak, kanun veya kanun hükmünde kararnameyle mümkündür. Yasal düzenleme olmadan, kurumların bunları ayrı ayrı kadroya geçirmeleri mümkün olmamaktadır. Bakanlığımızca, bu husus, titizlikle takip edilmekte; bu amaçla, bugüne kadar, hiçbir kurum 4/B sözleşmeli personeli kadroya geçirmemiştir. Zaten, bu husus, tüm kuruluşların ortak sıkıntısıdır. Ancak, Çevre Bakanlığı olarak, Bakanlığımızın kuruluş esasları hakkındaki 443 sayılı Kanun Hükmündeki Kararnamenin değişikliği teklifimizde yer alan ek geçici maddeyle bu sağlanmaktadır. Kanunumuz, şu an komisyonlarda görüşülmektedir; Meclise indirildiği ve kanun çıktığı takdirde, kendileri, sözleşmeli personel değil, diğer memurlar sınıfına geçeceklerdir.

Arz ederim.

BAŞKAN – Teşekkür ediyoruz Sayın Bakan.

17.– Balıkesir Milletvekili İsmail Özgün'ün, Balıkesir İline bağlı köy yollarından kaçının asfaltlandığına ve asfaltlanmayan yollara ilişkin Devlet Bakanından sözlü soru önergesi (6/30)

BAŞKAN – 17 nci sırada, Balıkesir Milletvekili Sayın İsmail Özgün'ün, Balıkesir İline bağlı köy yollarından kaçının asfaltlandığına ve asfaltlanmayan yollara ilişkin Devlet Bakanından sözlü soru önergesi...

Sayın Bakan?.. Mevcut değil.

Sorunun görüşülmesi ertelenmiştir.

18. – Balıkesir Milletvekili İsmail Özgün’ün, Balıkesir Atatürk Stadyumunun gece aydınlatma sistemi ihtiyacına ve Balıkesir İline güreş okulu açılıp açılmayacağına ilişkin Başbakandan sorusu ve Devlet Bakanı Fikret Ünlü’nün cevabı (6/31)

BAŞKAN – 18 inci sırada, Balıkesir Milletvekili Sayın İsmail Özgün'ün, Balıkesir Atatürk Stadyumunun gece aydınlatma sistemi ihtiyacına ve Balıkesir İline güreş okulu açılıp açılmayacağına ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi...

Sözlü soruyu okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın, Sayın Başbakan tarafından sözlü olarak cevaplandırılmasını arz ederim. 28.06.1999

İsmail Özgün

Balıkesir

Soru 1- 12 000-15 000 seyirci kapasitesine ve atletizm pistine sahip bulunan, aynı zamanda Türkiye'de bisiklet pistine (veledrom) sahip olan iki stattan birisi olan Balıkesir Atatürk Stadyumunun gece aydınlatılması bugüne kadar neden yapılmamıştır?

Soru 2- 200 000 merkez nüfusa sahip Balıkesir İlinde, hem gece maçlarının yapılabilmesi hem de diğer sosyal etkinliklerin yapılabilmesi imkânını getirecek olan gece aydınlatma sistemi, sizce bir eksiklik değil midir? Eğer bir eksiklik olarak görülüyorsa, ne zaman giderilecektir?

Soru 3- Türk güreşine büyük katkısı olan ve Türk güreşinin adını dünyaya duyuran ve Kurtdereli gibi dev bir güreşçiyi bağrından çıkaran Balıkesir İlimizde güreşin gelişmesi için bir güreş okulu açmayı düşünüyor musunuz? Bu yönde bir çalışmanız var mı?

BAŞKAN – Teşekkür ederim.

Soruyu cevaplandırmak üzere, Devlet Bakanı Sayın Fikret Ünlü; buyurun efendim.

DEVLET BAKANI FİKRET ÜNLÜ (Karaman) – Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum. Değerli Balıkesir Milletvekilimiz Sayın İsmail Özgün'e de, Balıkesirspor tesisleriyle ilgili gösterdiği duyarlılık için gerçekten teşekkür ediyorum; şükranlarımı sunuyorum.

Soruları doğrudur; gerekli, yapılması gereken hizmetlerdir. Biz de teşkilat olarak aynı ihtiyaç içindeyiz; ama, izninizle, yine de sorularına teker teker yanıt vermek istiyorum.

Balıkesir İli Atatürk Stadyumu, bildiğiniz gibi, 1969 yılında hizmete açılmıştır; ışıklandırması yoktur; doğrudur. Stadyumun modernizasyon çalışmaları bu yıl başlatılmıştır. Seyircilerin kullandığı tuvaletler yeniden yapılmaktadır; sporcuların ve hakemlerin soyunma odaları inşaatları tamamlanmak üzeredir. Ancak, stadyum ışıklandırılması 1999 yılı birim fiyatı 230 milyar Türk Lirası tutmaktadır. Bütçe olanaklarımızı biliyorsunuz, sizler de takdir ediyorsunuz... Bir taraftan da birinci lig müsabakalarının yapıldığı stadyumları ışıklandırıp, onları tamamlamaya çalışıyoruz. Biz de, gerçekten, Balıkesir'e ayrı bir önem veriyoruz, büyük seyirci potansiyeli olan bir ilimizdir ve sırası geldikçe bu ihtiyacınızı da gidermeye çalışacağız.

Diğer bir sorunun yanıtı: Bilindiği gibi, Balıkesirspor üçüncü ligde oynamaktadır; maçlara göre değişmekle beraber, seyirci sayısı ortalama 100 ilâ 300 arasındadır ve bu sayı çok az. Sizlerin de gayretiyle, bu ilgilerinizi sürdürürseniz, seyirci potansiyeli de arttıkça bu tür hizmetler kuşkusuz daha hızlı gelebilecektir.

Stadyumun işletilmesi için müsabaka hâsılatı yeterli değildir. Bu nedenle, stadyum işletmesi, bir ölçüde, Gençlik ve Spor Genel Müdürlüğünce yapılmaktadır, karşılanmaktadır. Devletimiz, olanakları çerçevesinde, birinci lig müsabakalarının yapıldığı stadyumların ışıklandırılmaları tamamlandıktan sonra, sırasıyla ikinci ve üçüncü lig müsabakalarının yapıldığı stadyumların ışıklandırılmasına başlayacaktır.

Balıkesir İlinde, spora büyük bir ilginin olduğunu ve sporcu potansiyelinin olduğunu söylemiştim; güreş sporunun da, gerçekten, tarihî bir geçmişi var; bu yönüyle de büyük bir potansiyel var. Bu açıdan, Merkez İlçe Akıncılar Mahallesinde bulunan 11 lojmanlı idare binası ile 4 adet deponun güreş eğitim ve kamp merkezine dönüştürülebilmesi yolunda etüt ve proje çalışmaları başlatılmıştır. Yıl içinde temin edilecek ödeneklerle uygulamasına geçilecektir.

Bilgilerinize sunuyorum ve hepinizi tekrar saygıyla selamlıyorum.

BAŞKAN – Teşekkür ediyoruz Sayın Bakan.

19. – Balıkesir Milletvekili İsmail Özgün'ün, Balıkesir SSK Hastanesinin bölge hastanesine dönüştürülmesi ve bazı İlçelerdeki SSK dispanserlerinin iyileştirilmesiyle ilgili bir çalışma yapılıp yapılmadığına ilişkin Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanından sözlü soru önergesi (6/32)

BAŞKAN – 19 uncu sırada, Balıkesir Milletvekili Sayın İsmail Özgün'ün, Balıkesir SSK Hastanesinin bölge hastanesine dönüştürülmesi ve bazı ilçelerdeki SSK dispanserlerinin iyileştirilmesiyle ilgili bir çalışma yapılıp yapılmadığına ilişkin, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanından sözlü soru önergesi...

Sayın Bakan?.. Mevcut değil.

Sorunun görüşülmesi ertelenmiştir.

20. – Şanlıurfa Milletvekili Ahmet Karavar'ın, şehir merkezleri içinde kalan cezaevlerine ilişkin Adalet Bakanından sözlü soru önergesi (6/33)

BAŞKAN – 20 nci sırada, Şanlıurfa Milletvekili Sayın Ahmet Karavar'ın, şehir merkezleri içinde kalan cezaevlerine ilişkin, Adalet Bakanından sözlü soru önergesi...

Sayın Bakan?.. Mevcut değil.

Sorunun görüşülmesi ertelenmiştir.

21. – Şanlıurfa Milletvekili Ahmet Karavar'ın, Şanlıurfa il merkezi küçük sanayi sitesi inşaatına ve bazı ilçelere organize sanayi bölgesi yapımı için ödenek ayrılıp ayrılmadığına ilişkin Sanayi ve Ticaret Bakanından sözlü soru önergesi (6/34)

BAŞKAN – 21 inci sırada, Şanlıurfa Milletvekili Sayın Ahmet Karavar'ın, Şanlıurfa il merkezi küçük sanayi sitesi inşaatına ve bazı ilçelere organize sanayi bölgesi yapımı için ödenek ayrılıp ayrılmadığına ilişkin, Sanayi ve Ticaret Bakanından sözlü soru önergesi...

Sayın Bakan?.. Mevcut değil.

Sorunun görüşülmesi ertelenmiştir.

22. – Samsun Milletvekili Musa Uzunkaya'nın, Samsun-Gelemen Tarım İşletmesi Müdürlüğü tarafından yürütülen hizmetlere ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından sözlü soru önergesi (6/35)

BAŞKAN – 22 nci sırada, Samsun Milletvekili Sayın Musa Uzunkaya'nın, Samsun-Gelemen Tarım İşletmesi Müdürlüğü tarafından yürütülen hizmetlere ilişkin, Tarım ve Köyişleri Bakanından sözlü soru önergesi...

Sayın Bakan?.. Mevcut değil.

Sorunun görüşülmesi ertelenmiştir.

23. – Manisa Milletvekili Hasan Gülay’ın, Salihli- Turgutlu karayolunun yapımı için ayrılan ödeneğe ilişkin sorusu ve Bayındırlık ve İskân Bakanı Koray Aydın’ın cevabı (6/36)

BAŞKAN – 23 üncü sırada, Manisa Milletvekili Sayın Hasan Gülay'ın, Salihli-Turgutlu karayolunun yapımı için ayrılan ödeneğe ilişkin, Bayındırlık ve İskân Bakanından sözlü soru önergesi...

Sayın Bakan?.. Mevcut.

Soruyu okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorumun, Sayın Bayındırlık ve İskân Bakanı tarafından sözlü olarak cevaplandırılması hususunu bilgilerinize arz ederim.

Saygılarımla. 29.6.1999

Hasan Gülay

Manisa

Soru:

1- Ankara-İzmir karayolunun Ankara-Sivrihisar arasının yapımı bütün hızıyla devam etmektedir. Aynı karayolunun Manisa il sınırları içinde kalan, Salihli, Turgutlu İlçelerimizin de içinden geçen ve İzmir'e bağlanan kısmının yapım işi çok yavaş gitmektedir. Bu durum, bu yolda her gün kazalara da yol açmaktadır.

Adı geçen yolun yapımı için 1999 yılı yatırım programına ne kadar ödenek ayırmayı düşünüyorsunuz?

BAŞKAN – Teşekkür ederim.

Buyurun Sayın Bakan.

BAYINDIRLIK VE İSKÂN BAKANI KORAY AYDIN (Ankara) – Manisa Milletvekili Sayın Hasan Gülay'ın Manisa İlinin Salihli ve Turgutlu İlçelerinden geçen ve İzmir'e bağlanan karayolu hakkındaki sözlü soru önergesine cevap arz etmek üzere huzurunuzdayım. Bu vesileyle, Yüce Heyetinizi saygılarımla selamlarım.

Salihli-Turgutlu yolu için, bütçe imkânları zorlanmak suretiyle, 1999 yılında 1 trilyon 35 milyar ödenek temin edilebilmiş olup, sene başından bugüne kadar 500 milyarlık harcama yapılmıştır. Söz konusu iş için yıl sonuna kadar 535 milyar daha harcanarak yapım çalışmaları sürdürülecektir.

Arz eder, Yüce Heyetinizi tekrar saygılarımla selamlarım.( MHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederiz Sayın Bakan.

24. – Manisa Milletvekili Hasan Gülay’ın, Manisa İli Muradiye Beldesini İzmir’in Menemen İlçesine bağlayan karayolunu genişletme çalışmaları için ayrılan ödeneğe ilişkin sorusu ve Bayındırlık ve İskân Bakanı Koray Aydın’ın cevabı (6/37)

BAŞKAN – 24 üncü sırada, Manisa Milletvekili Sayın Hasan Gülay'ın, Manisa İli Muradiye Beldesini İzmir'in Menemen İlçesine bağlayan karayolunu genişletme çalışmaları için ayrılan ödeneğe ilişkin Bayındırlık ve İskân Bakanından sözlü soru önergesi...

Sayın Bakan?.. Buradalar.

Soruyu okutuyorum :

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorumun, Sayın Bayındırlık ve İskân Bakanı tarafından sözlü olarak cevaplandırılması hususunu bilgilerinize arz ederim.

Saygılarımla. 29.6.1999

Hasan Gülay

Manisa

Soru:

1- Manisa İli Muradiye Beldesini, İzmir'in Menemen İlçesine bağlayan oto karayolunun genişletme çalışmaları üç senedir devam etmektedir. Gerçekten çok işlek bir yol olan ve ulaşımı hem çok kısaltan hem de zaman tasarrufu sağlayacak olan, bu karoyulunun yapımına 1999 yılı içinde ne kadar ödenek vermeyi düşünüyorsunuz?

Bu yolun bu sene içinde bitirilmesini de düşünüyor musunuz?

BAŞKAN – Teşekkür ederim.

Buyurun Sayın Bakan.

BAYINDIRLIK VE İSKÂN BAKANI KORAY AYDIN (Ankara) – Sayın Başkan, değerli milletvekili arkadaşlarım; sözü edilen Menemen-Manisa yoluna, bütçe imkânları zorlanarak, 1999 yılında yılında 500 milyar ödenek temin edilebilmiştir; sene başından bugüne kadar 300 milyar harcanmıştır; yıl sonuna kadar da 200 milyar harcanarak, yapım çalışmaları sürdürülecektir. Bu durumda, yolun mevcut ödenek imkânlarıyla bitirilmesi mümkün görülmemektedir. Yolun tamamen bitirilebilmesi için 1 850 000 000 000 ödeneğe ihtiyaç duyulmaktadır. Gerekli ödeneğin temini halinde, yolun bitirilmesine çalışılacağı tabiîdir.

Arz eder; Yüce Heyetinizi, tekrar, saygılarımla selamlarım. (MHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ediyoruz Sayın Bakan.

25. – Manisa Milletvekili Hasan Gülay’ın, Manisa İlinin merkezinde bulunan Kuşlubahçe hemzemin geçidinin yaya yolu yapımının ne zaman bitirileceğine ilişkin sorusu ve Bayındırlık ve İskân Bakanı Koray Aydın’ın cevabı (6/38)

BAŞKAN – 25 inci sırada, Manisa Milletvekili Sayın Hasan Gülay'ın, Manisa İlinin merkezinde bulunan Kuşlubahçe hemzemin geçidinin yaya yolu yapımının ne zaman bitirileceğine ilişkin Bayındırlık ve İskân Bakanından sözlü soru önergesi...

Sayın Bakanımız?.. Buradalar.

Soru önergesini okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorumun, Sayın Bayındırlık ve İskân Bakanı tarafından sözlü olarak cevaplandırılması hususunu bilgilerinize arz ederim.

Saygılarımla. 29.6.1999

Hasan Gülay

Manisa

Soru:

1- İzmir-İstanbul karayolunun üzerinde Manisa merkezinde bulunan, beş senedir yapımı devam eden Kuşlubahçe hemzemin geçidinin tren yolu köprü işi bitmiştir. Aynı hemzemin geçidinin yaya yolları işi devam etmektedir. Yol yapım işi çok ağır gitmektedir.

Adı geçen hemzemin geçidinin yaya yolları yapım işi için, 1999 yılı için ne kadar ödenek vermeyi düşünüyorsunuz?

BAŞKAN – Teşekkür ederim.

Buyurun Sayın Bakanımız.

BAYINDIRLIK VE İSKÂN BAKANI KORAY AYDIN (Ankara) – Değerli arkadaşlar, bölge global ödenekleri, Maliye Bakanlığınca, Karayolları Genel Müdürlüğümüze henüz gönderilmemiş olup, bugünlerde gönderilmesi söz konusudur; geldiği takdirde, ikinci bölge müdürlüğümüze bölge payı gönderilerek, Kuşlubahçe hemzemin geçidinin yaya yolları yapım çalışmalarına devam edilecektir.

Arz eder; Yüce Heyetinizi, tekrar, saygılarımla selamlarım. (MHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ediyoruz Sayın Bakan.

26. – Manisa Milletvekili Hasan Gülay’ın, Salihli-Gölmarmara Akhisar’ı birbirine bağlayacak karayolunun yapımı için ayrılan ödeneğe ilişkin sorusu ve Bayındırlık ve İskân Bakanı Koray Aydın’ın cevabı (6/39)

BAŞKAN – 26 ncı sırada, Manisa Milletvekili Sayın Hasan Gülay'ın, Salihli-Gölmarmara-Akhisar'ı birbirine bağlayacak karayolunun yapımı için ayrılan ödeneğe ilişkin Bayındırlık ve İskân Bakanından sözlü soru önergesi...

Sayın Bakanımız?.. Buradalar.

Önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorumun, Sayın Bayındırlık ve İskân Bakanı tarafından sözlü olarak cevaplandırılması hususunu bilgilerinize arz ederim.

Saygılarımla. 29.06.1999

Hasan Gülay

Manisa

Soru:

1- Denizli'yi İstanbul'a bağlayan, Manisa İlinin Salihli İlçesine kadar yapımı biten, Salihli, Gölmarmara, Akhisar ilçelerini de birbirine bağlayacak oto karayolunun 1998 yılı ihalesi bitmiştir. Adı geçen yolun yapımı, yeterli ödenek konulamadığı için de çok yavaş gitmektedir.

Bu durum, adı geçen ilçelerimizde çok büyük sıkıntı yaratmaktadır. 90 kilometre uzunluğundaki bu yolun yapımı için 1999 yılı yatırım programına ne kadar ödenek koymayı düşünüyorsunuz?

BAŞKAN – Teşekkür ederim.

Buyurun Sayın Bakan.

BAYINDIRLIK VE İSKÂN BAKANI KORAY AYDIN (Ankara) – 23.6.1997 tarihinde ihalesi gerçekleştirilen Salihli-Gölmarmara-Akhisar yoluna, bütçe imkânlarına bağlı olarak 1999 yılında 100 milyar ödenek temin edilebilmiştir. Halen yapım çalışmaları sürdürülen bu işin bitirilebilmesi için ihtiyaç duyulan ödenek miktarı ise 3 570 000 000 milyardır. Gerekli ödeneğin temini halinde yolun bitirilmesine çalışılacağı da tabiîdir.

Arz eder; Yüce Heyetinizi, tekrar, saygılarımla selamlarım. (MHP ve DSP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ediyoruz Sayın Bakan.

27. – Manisa Milletvekili Hasan Gülay’ın, İzmir-Manisa Karayolu için 1999 yılında ayrılan ödeneğe ilişkin sorusu ve Bayındırlık ve İskân Bakanı Koray Aydın’ın cevabı (6/40)

BAŞKAN – 27 nci sırada, Manisa Milletvekili Sayın Hasan Gülay'ın, İzmir-Manisa karayolu için 1999 yılında ayrılan ödeneğe ilişkin Bayındırlık ve İskân Bakanından sözlü soru önergesi...

Sayın Bakan?.. Buradalar.

Okutuyorum efendim:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorumun, Sayın Bayındırlık ve İskân Bakanı tarafından sözlü olarak cevaplandırılması hususunu bilgilerinize arz ederim.

Saygılarımla. 29.06.1999

Hasan Gülay

Manisa

Soru:

1- İzmir-İstanbul karayolu üzerinde bulunan Manisa-İzmir İllerimizi de birbirine bağlayan 35 kilometre uzunluğunda karayolunun genişletme ve çift yol yapım işi uzun zamandır devam etmektedir. Yolun yapımının gecikmesi çok büyük sıkıntı yaratmakta, her gün kazalarada sebep olmaktadır.

Manisa-İzmir oto karayolunun bitirilmesi için 1999 yılı içinde ne kadar ödenek vermeyi düşünüyorsunuz?

Adı geçen yolu bir an evvel bitirmeyi de düşünüyor musunuz?

BAŞKAN – Buyurun Sayın Bakan.

BAYINDIRLIK VE İSKÂN BAKANI KORAY AYDIN (Ankara) – İzmir-Manisa yoluna, bütçe imkânları ölçüsünde, 1999 yılı ödeneği olarak 650 milyar lira temin edilebilmiştir. Sene başından bugüne kadar 500 milyarlık kısmı harcanmıştır. Yıl sonuna kadar 150 milyar lira daha harcanmak suretiyle yapım çalışmaları sürdürülecektir.

Mevcut ödenek imkânlarıyla bitirilmesi mümkün olamayan bu işin tamamlanabilmesi için 4 787 000 000 000 lira ödeneğe ihtiyaç duyulmaktadır. Gerekli ödeneğin temini halinde de yolun bitirilmesine çalışılacağı tabiîdir.

Arz eder; Yüce Heyetinizi, tekrar, saygılarımla selamlarım. (MHP ve DSP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Soru cevaplandırılmıştır.

Sayın Bayındırlık ve İskân Bakanımıza, sorulara gösterdiği ilgiden dolayı ayrıca teşekkür ediyorum; çünkü, bu, Bayındırlık ve İskân Bakanlığıyla ilgili 30 sorudan son soruydu.

Diğer üç soruyu okuyorum efendim.

28. – Şanlıurfa Milletvekili Mustafa Niyazi Yanmaz’ın, eczacıların reçete bedellerinin Bağ-Kur Müdürlüklerince zamanında ödenmemesine ilişkin Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanından sözlü soru önergesi (6/41)

BAŞKAN – 28 inci sırada Şanlıurfa Milletvekili Sayın Mustafa Niyazi Yanmaz'ın, eczacıların reçete bedellerinin Bağ-Kur Müdürlüklerince zamanında ödenmemesine ilişkin Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanından sözlü soru önergesi...

Sayın Bakan?.. Mevcut değil.

Sorunun görüşülmesi ertelenmiştir.

29. – İstanbul Milletvekili Osman Yumakoğulları’nın, boş bulunan imam-müezzin kadrolarına ne zaman atama yapılacağına ilişkin sorusu Devlet Bakanı Fikret Ünlü’nün cevabı (6/42)

BAŞKAN – 29 uncu sırada İstanbul Milletvekili Sayın Osman Yumakoğulları'nın, boş bulunan imam-müezzin kadrolarına ne zaman atama yapılacağına ilişkin Devlet Bakanından sözlü soru önergesi...

Sayın Bakan?.. Burada.

Soruyu okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın Devlet Bakanı Sayın Hüsamettin Özkan tarafından sözlü olarak cevaplandırılmasını arz ederim.

Saygılarımla.

Osman Yumakoğulları

İstanbul

Soru 1- Ülkemizde, halen camilerimizde 11 000 civarında boş imam-müezzin kadrosu bulunmaktadır.

Vatandaşlarımızın ibadet yönünden mağduriyetlerinin daha fazla devam etmemesi ve camilerimizin sahipsiz kalmaması için boş kadrolara ne zaman atama yapılacaktır?

Soru 2- Camilerin boş imam-müezzin kadrolarına atama yapılana kadar vekil imam-müezzin atamayı düşünüyor musunuz?

Soru 3- Diyanet İşleri Başkanlığı tarafından 1997 yılından beri çok sayıda imama ihtiyaç olduğu halde neden kadro verilmemiştir?

BAŞKAN – Teşekkür ederim.

Soruyu, Devlet Bakanımız Sayın Fikret Ünlü cevaplandıracaklar.

Buyurun Sayın Bakan.

DEVLET BAKANI FİKRET ÜNLÜ (Karaman)– Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; İstanbul Milletvekili Sayın Osman Yumakoğulları'nın Diyanet İşleri Başkanlığında boş bulunan imam-müezzin kadrolarına ne zaman atama yapılacağına ilişkin sözlü soru önergesini cevaplamak üzere huzurunuzdayım. Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.

Sayın milletvekilleri, bilindiği üzere, taşra teşkilatında açık bulunan kadroların açıktan atama yapılmak suretiyle doldurulması ve 657 sayılı Devlet Memurları Kanununun 86 ncı maddesinin üçüncü fıkrasına göre boşalan imam-hatip kadrolarına açıktan vekil imam-hatip atanması, 1999 Malî Yılı Bütçe Kanununun 48/a maddesi uyarınca, Maliye Bakanlığının iznine tabi bulunmaktadır.

Diyanet İşleri Başkanlığında boş bulanan imam-hatip ve müezzin-kayyım kadrolarına açıktan atama yapılmak üzere, 24.6.1999 tarih ve 358 sayılı yazı ile Devlet Personel Başkanlığından görüş istenmiş olup, uygun görüş alınması halinde, Bütçe Kanunu gereğince, Maliye Bakanlığından açıktan atama izni için talepte bulunulacaktır.

Sayın milletvekilleri, bilindiği üzere, geçen yasama döneminde, Diyanet İşleri Başkanlığının kadro sıkıntısının giderilmesi amacıyla, çeşitli unvanlarda 16 667 adet yeni kadro ihdas edilmesine ilişkin olarak bir kanun tasarısı hazırlanarak Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına sunulmuştu. Türkiye Büyük Millet Meclisi Plan ve Bütçe Komisyonunda görüşülerek Genel Kurul gündemine alınan tasarı, geçen yasama döneminde Meclisten geçirilememiştir. Söz konusu tasarının bu yasama döneminde yenilenmesi amacıyla, 28.6.1999 tarih ve 771 sayılı yazıyla Başbakanlığa talepte bulunulmuştur.

Bilgilerinize sunar, hepinizi saygıyla selamlarım. (Alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederiz Sayın Bakan.

30. – İstanbul Milletvekili Osman Yumakoğulları'nın, 53-56 ncı hükümetler döneminde özelleştirmeden sağlanan gelirlere ilişkin, Devlet Bakanından sözlü soru önergesi (6/43)

BAŞKAN – 30 uncu sırada, İstanbul Milletvekili Sayın Osman Yumakoğulları'nın, 53-56 ncı hükümetler döneminde özelleştirmeden sağlanan gelirlere ilişkin, devlet bakanından sözlü soru önergesi...

Soruyu cevaplayacak ilgili bakan?.. Mevcut değil.

Sorunun görüşülmesi ertelenmiştir.

Sayın milletvekilleri, çalışma süremizin dolmasına az bir zaman kalmıştır; başka bir konuya geçilmesi halinde bitirilmesi mümkün görülmemektedir.

Bu sebeple, kanun tasarı ve tekliflerinin görüşülmesi amacıyla, 14 Temmuz 1999 Çarşamba günü saat 15.00'te toplanmak üzere, Birleşimi kapatıyor, hepinize hayırlı akşamlar diliyorum.

Kapanma Saati:18.44

 

 

V. – SORULAR VE CEVAPLAR (Devam)

B) YAZILI SORULAR VE CEVAPLARI

1. – İstanbul Milletvekili Bülent Akarcalı’nın, bankaların Hazine Bonolarını müşterilerine repo yoluyla satmalarına ilişkin Başbakandan sorusu ve Devlet Bakanı Hikmet Uluğbay’ın yazılı cevabı (7/4)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın Başbakan Sn. Bülent Ecevit tarafından yazılı olarak cevaplandırılmasını arz ederim.

Bülent Akarcalı

İstanbul

Türkiye’de bankaların Hazine ihalesine girerek aldıkları hazine bonolarını müşterilerine repo yoluyla satmalarıyla ilgili olarak;

1. Bankaların hazine bonosunun itfasında %12 olan vergiden düştükleri ve artan kısmı da vergi iadesi olarak aldıkları doğru mudur?

2. Bu şekilde 1998’de bankalara 200 trilyon TL’lik vergi avantajı sağlandığı doğru mudur?

3. Yapılan iade işlemi Danıştayda iptal edildiğine göre, 1998’de ödenen paranın faiziyle geri alınması düşünülmekte midir?

T.C Başbakanlık Hazine Müsteşarlığı

Sayı : B.02.1 - HM. 0. KAF. 01.02/54555 -10/48625 6.7.1999

Konu : Yazılı Soru Önergesi

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

İlgi: T.C. Başbakanlık Kanunlar ve Kararlar Genel Müdürlüğünün 7.6.1999 tarih ve B.02. 0. KKG.0.12./106 - 2 - 3/2529 sayılı yazısı.

İlgi yazı eknide yer alan İstanbul Milletvekili Bülent Akarcalı tarafından verilen yazılı soru önergesinde, bankaların Hazine Bonosu itfasında %12 oranında kesilen stopajın beyannamede hesaplanan vergiden düşüldüğü, artan kısmın vergi iadesi olarak alındığı ve iade olarak alınan bu tutarın 200 trilyon lira olduğu, yapılan bu iade işleminin Danıştayca iptal edildiğinden 1998 yılında iade edilen bu paranın faizi ile birlikte geri alınmasının düşünülüp düşünülmediği sorulmaktadır.

Sayın Bülent Akarcalı’nın sorusuyla ilgili Maliye Bakanlığından alınan görüş aşağıda yer almaktadır.

“Gelir Vergisi Kanununun 94 üncü Maddesinin 7 numaralı bendine göre Hazine Bonosu faizleri stopaja tabidir. Hazine Bonosu faizleri anılan maddenin Bakanlar Kuruluna verdiği yetkiye dayanarak yayımlanan Bakanlar Kurulu Kararı ile öteden beri sıfır oranda stopaja tabi iken, 30.9.1996 tarih ve 96/8635 sayılı Kararnamenin Eki Karar ile %10 oranında stopaja tabi tutulmuş, daha sonra bu stopaj oranı 20.12.1996 tarih ve 96/8955 sayılı Kararnamenin Eki Karar ile %12, 25.12.1997 tarih ve 97/10421 Kararnamenin Eki Karar ile % 6, 7.10.1998 tarih ve 98/11794 sayılı Kararnamenin Eki Karar ile de yüzde sıfır olarak yeniden belirlenmiştir.

Gelir Vergisi Kanununun 94 üncü Maddesi gereğince söz konusu gelirlerden yapılması gereken gelir vergisi stopajı, bunların itfası sırasında sahiplerinin gelir veya kurumlar vergisine mahsup edilmek üzere yapılmaktadır.

Kurumlar Vergisi Kanununun 44 üncü Maddesinde, beyannamede gösterilen kazançlardan kesilmiş olan verginin hesaplanan kurumlar vergisinden mahsup edileceği, mahsubu gereken miktar hesaplanan vergiden fazla olduğu takdirde, aradaki farkın mükellefin müracaatı üzerine kendisine iade edileceği hükmü yer almaktadır. Bu hüküm çerçevesinde bankaların Hazine Bonosu itfa gelirleri ve diğer gelirleri üzerinden yapılan vergi kesintileri kurumlar vergisinden mahsup edilmekte, mahsuptan arta kalan tutar mükelleflerin talepleri üzerine iade edilmektedir.

Söz konusu taleplerin belli bir tutarı aşması halinde, inceleme raporuna bağlanmak suretiyle yapılabilmektedir. Kurumlar vergisi beyannameleri uyarınca, 1998 senesinde bankalara iadesi gereken verginin ne kadarının Hazine Bonosu faiz gelirlerinden kaynaklandığı ise ancak bankaları nezdinde yapılacak inceleme sonucuna göre belirlenebilecektir. Bu incelemeler yapılmadan iade edilecek tutar konusunda net bir bilgi sağlanamamaktadır.

Diğer yandan, iadeye imkân tanıyan Kurumlar Vergisi Kanununun 44 üncü Maddesi ve bu konuda açıklamaların yer aldığı 57 seri no. lu Kurumlar Vergisi Genel Tebliği ile ilgili olarak Danıştay tarafından alınmış bir iptal kararı bulunmamaktadır.”

Bilgilerini arz ederim.

Devlet Bakanı

Hikmet Uluğbay

2. – Bursa Milletvekili Ertuğrul Yalçınbayır’ın, 3628 Sayılı Kanunun uygulanmasına ilişkin Başbakandan sorusu ve Maliye Bakanı Sümer Oral’ın yazılı cevabı (7/5)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Rüşvet ve yolsuzluklarla mücadele cümlesinden olarak çıkarılan; 19.4.1990 gün ve 3628 Sayılı “Mal Bildiriminde Bulunulması, Rüşvet ve Yolsuzluklarla Mücadele Kanunu” uygulaması ile ilgili aşağıda yazılı sorularımın yazılı şekilde cevaplandırılması için Kanunun yürütülmesinden sorumlu Başbakan’a yöneltilmesini saygılarımla arz ederim. 12.5.1999 Ertuğrul Yalçınbayır Bursa

Sorular :

1. 3628 Sayılı Kanunun 2 inci maddesi kapsamında “mal bildiriminde bulunan” kişilerin sayısı Kanunun 8 inci maddesinde yazılı “bildirimlerin verileceği merciler” itibarıyla ne kadardır?

Her bir merci itibarıyla bu sayıyı açıklar mısınız?

2. Kanunda yazılı suçlar nedeniyle kaç kişi hakkında soruşturma yapılmış, soruşturma sonucunda kaç kişi ceza hükümlerine muhatap olmuştur? Cezaları türlerine göre tasnif eder misiniz?

3. Soruşturma ve ceza hükümlerini kanunun 8 inci maddesinde yazılı merciler bakımından tasnif eder misiniz?

4. 3628 Sayılı Yasanın rüşvet ve yolsuzluklarla mücadele rolü ve etkisi nedir? Türkiye’de rüşvet ve yolsuzluğun boyutu hakkında bilgi verir misiniz?

T.C. Maliye Bakanlığı

Baş Hukuk Müşavirliği ve Muhakemat 9.7.1999

Genel Müdürlüğü

Sayı : B.07.0.BHM. 0. 10 - 4394 - 11809/26803

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığı Genel Sekreterliğine

(Kanunlar ve Kararlar Dairesi Başkanlığı)

İlgi : 28.6.1999 gün ve A.01.0.GNS. 0.10.00.02 - 540 sayılı yazıları.

3628 Sayılı Kanunun uygulanmasına yönelik, Bursa Milletvekili Ertuğrul Yalçınbayır tarafından Sayın Başbakanımıza yöneltilen ve Bakanlığımızca cevaplandırılması tensip olunan soru önergesi ile ilgili olarak anılan Kanunun 8 inci maddesinde sayılan mal bildiriminin verileceği merciler ve bu Kanun gereğince açılan davaları takip eden muhakemat müdürlükleri ile yapılan yazışmalar sonucu elde edilen bilgiler önergedeki sorular çerçevesinde değerlendirilmiştir.

1) 3628 Sayılı “Mal Bildiriminde bulunulması, Rüşvet ve Yolsuzlukla Mücadele Kanunu” nun 2 inci maddesinde sayılan, “Mal Bildiriminde Bulunacak Kişiler” in, aynı Kanunun 8 inci maddesine göre, bildirimlerinin verileceği mercilerle yapılan yazışmalar sonucu elde edilen sayıları aşağıda belirtilmiştir. Söz konusu düzenleme 3628 Sayılı Kanunun 8 inci Maddesi sistematiği paralelinde gerçekleştirilmiştir.

a) TBMM Başkanlığına bildirimde bulunan, TBMM ve Bakanlar Kurulu Üyeleri : 458 adet,

b) Özlük işleri ile ilgili sicil amirliklerine bildirimde bulunan kamu kurum ve kuruşlarında görevli personel :

Başbakanlıkta

Devlet Bakanlığına bağlı, : 52 adet

Türkiye Bilimsel ve Teknik Araştırma Kurumunda : 2 055 adet

Devlet Bakanlığına bağlı,

Devlet Planlama Teşkilâtı Müsteşarlığında : 720 adet

Devlet Bakanlığına bağlı,

Diyanet İşleri Başkanlığında : 78 276 adet

Devlet Bakanlığına bağlı,

Halk Bankası A.Ş. Genel Müdürlüğünde : 14 326 adet

Devlet Bakanlığına bağlı,

Gümrük Müşteşarlığında : 17 071 adet

Devlet Bakanlığına bağlı,

Yüksek Denetleme Kurulunda : 223 adet

Devlet Bakanlığına bağlı,

Hazine Müsteşarlığında : 154 adet

Devlet Bakanlığına bağlı,

Sermaye Piyasası Kurulu Başkanlığında : 353 adet

Devlet Bakanlığına bağlı,

Merkez Bankası Başkanlığında : 5 543 adet

Devlet Bakanlığına bağlı,

Ziraat Bankası Genel Müdürlüğünde : 38 148 adet

Devlet Bakanlığına bağlı,

Dış Ticaret Müsteşarlığında : 1 503 adet

Devlet Bakanlığına bağlı,

İhracata Geliştirme Etüd Merkezinde : 139 adet

Devlet Bakanlığına bağlı,

Dış Ticaret Müsteşarlığına Bağlı Kuruluşlar olan

İhracatcı Birliklerinde : 368 adet

Devlet Bakanlığına bağlı,

Devlet İstatistik Enstitüsü Başkanlığında : 59 adet

Devlet Bakanlığına bağlı,

TRT Genel Müdürlüğünde : 6 500 adet

Devlet Bakanlığına bağlı,

Vakıflar Bankası T.A.O. Genel Müdürlüğünde : 366 adet

Devlet Bakanlığına bağlı,

Özelleştirme İdaresi Başkanlığında : 267 adet

Devlet Bakanlığına bağlı,

Türkiye Taşkömürü Kurumu Genel Müdürlüğünde : 2 465 adet

Devlet Bakanlığına bağlı,

Devlet Personel Başkanlığında : 178 adet

Devlet Bakanlığına bağlı,

Eti Holding Kuruluşları A.Ş. Genel Müdürlüklerinde ve

Hazine Dış Ticaret Müsteşarlığında : 3 582 adet

Devlet Bakanlığına bağlı,

Emlak Bankası A.Ş. Genel Müdürlüğünde : 10 402 adet

Devlet Bakanlığına bağlı,

Toplu Konut İdaresi Başkanlığında : 258 adet

Devlet Bakanlığına bağlı,

Arsa Ofisi Genel Müdürlüğünde : 201 adet

Devlet Bakanlığına bağlı,

Çay İşletmeleri Genel Müdürlüğüne bağlı kuruluşlarda : 1 450 adet

Devlet Bakanlığına bağlı,

Tütün, Tütün Mamuleri,

Tuz ve Alkol İşletmeleri Genel Müdürlüğünde : 6 501 adet

Devlet Bakanlığına bağlı,

Türkiye Kalkınma Bankası A.Ş. Genel Müdürlüğünde : 899 adet

Devlet Bakanlığına bağlı,

Köy Hizmetleri Genel Müdürlüğünde : 6 865 adet

Devlet Bakanlığına bağlı,

GAP Bölge Kalkınma İdaresi Başkanlığında : 97 adet

Devlet Bakanlığına bağlı,

Türk Standartları Enstitüsünde : 1 168 adet

Devlet Bakanlığına bağlı,

Denizcilik Müsteşarlığında : 789 adet

Devlet Bakanlığına bağlı,

Devlet Meteoroloji İşleri Genel Müdürlüğünde : 2 937 adet

Devlet Bakanlığına bağlı,

Türkiye Demir ve Çelik İşletmeleri Genel Müdürlüğünde : 319 adet

Devlet Bakanlığına bağlı,

Türkiye Atom Enerjisi Kurumunda : 640 adet

Devlet Bakanlığına bağlı,

Maden Tetkik ve Arama Genel Müdürlüğünde : 2 619 adet

Devlet Bakanlığına bağlı,

Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumu

Genel Müdürlüğünde : 9 814 adet

Devlet Bakanlığına bağlı,

Aile Araştırma Kurumu Başkanlığında : 148 adet

Devlet Bakanlığına bağlı,

Kadının Statüsü ve Sorunları Genel Müdürlüğünde : 43 adet

Devlet Bakanlığına bağlı,

Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğünde : 13 080 adet

Devlet Bakanlığına bağlı,

Türkiye ve Orta Doğu Amme İdaresi Enstitüsü

Genel Müdürlüğünde : 150 adet

Devlet Bakanlığına bağlı,

Özürlüler İdaresi Başkanlığında : 128 adet

Devlet Bakanlığına bağlı,

Basın – Yayın ve Enformasyon Genel Müdürlüğünde : 406 adet

Devlet Bakanlığına bağlı,

Gençlik ve Spor Genel Müdürlüğünde : 6 530 adet

Devlet Bakanlığına bağlı,

Milli Piyango İdaresi Genel Müdürlüğünde : 715 adet

Devlet Bakanlığına bağlı,

Türk İş Birliği ve Kalkınma Ajansı Başkanlığında : 79 adet

Adalet Bakanlığında : 61 164 adet

İçişleri Bakanlığında : 15 954 adet

Millî Savunma Bakanlığında : 8 843 adet

Dışişleri Bakanlığında : 3 654 adet

Maliye Bakanlığında : 14 000 adet

Millî Eğitim Bakanlığında : 551 813 adet

Bayındırlık ve İskan Bakanlığında : 7 046 adet

Sağlık Bakanlığında : 166 626 adet

Ulaştırma Bakanlığında : 1 174 adet

Tarım ve Köyişleri Bakanlığında : 28192 adet

Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığında : 2 049 adet

Sanayi ve Ticaret Bakanlığında : 2 467 adet

Enerji veTabii Kaynaklar Bakanlığında : 494 adet

Kültür Bakanlığında : 1 312 adet

Turizm Bakanlığında : 1 615 adet

Orman Bakanlığında : 2 904 adet

Çevre Bakanlığında : 1 171 adet

c) Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığına bildirimde bulunan,

bağlı kuruluşlar ile bağlı ortaklıkların Genel Müdürleri, Yönetim ve

Denetim Kurulu üyesi olarak görev yapan personeli : 59 adet

Orman Bakanlığına bildirimde bulunan,

Orman Genel Müdürlüğü, Merkez ve Taşra

Teşkilâtı personeli : 20 917 adet

Devlet Bakanlığına bildirimde bulunan,

TÜBİTAK’ta görevli personel : 12 adet

Devlet Bakanlığına bildirimde bulunan,

Halk Bankası A.Ş. Genel Müdürü,

Yönetim Kurulu Başkan ve Üyeleri ile

Genel Müdür Yardımcıları : 11 adet

Devlet Bakanlığına bildirimde bulunan,

Yüksek Denetleme Kurulu Başkan ve üyeleri : 16 adet

Devlet Bakanlığına bildirimde bulunan,

Merkez Bankası Başkanı, Başkan Yardımcısı,

Banka Meclis Üyesi ve Denetleme Kurulu Üyeleri : 14 adet

Devlet Bakanlığına bildirimde bulunan,

Ziraat Bankası Genel Müdürlüğü personeli : 8 adet

Devlet Bakanlığına bildirimde bulunan,

TÜRK EXİMBANK Genel Müdürü,

Yönetim ve Denetim Kurulu Üyeleri : 26 adet

Devlet Bakanlığına bildirimde bulunan,

Vakıflar Bankası T.A.O. Genel Müdürü,

Yönetim ve Denetim Kurulu Üyeleri : 10 adet

Devlet Bakanlığına bildirimde bulunan,

Türkiye Taşkömürü Kurumu Genel Müdür ve

Yönetim Kurulu Üyeleri : 5 adet

Devlet Bakanlığına bildirimde bulunan,

Eti Holding A.Ş. kuruluşlarının Genel Müdürleri : 26 adet

Devlet Bakanlığına bildirimde bulunan,

Emlak Bankası Yönetim Kurulu Başkanı ve Genel Müdürü,

Genel Müdür Yardımcıları ve Yönetim Kurulu Üyeleri : 21 adet

Devlet Bakanlığına bildirimde bulunan,

Toplu Konut İdaresi Başkanı : 1 adet

Devlet Bakanlığına bildirimde bulunan,

Arsa Ofisi Genel Müdürü : 1 adet

Devlet Bakanlığına bildirimde bulunan,

Çay İşletmeleri Genel Müdürlüğüne Bağlı kuruluşların

Yönetim Kurulu Başkan ve Üyeleri ile diğer Personel : 1 459 adet

Devlet Bakanlığına bildirimde bulunan,

Tütün, Tütün Mamulleri, Tuz ve Alkol

İşletmeleri Genel Müdürü ve Yönetim Kurulu Üyeleri : 5 adet

Devlet Bakanlığına bildirimde bulunan,

rkiye Kalkınma Bankası A.Ş. Genel Müdür ve Yönetim

Kurulu Başkanı ile Yönetim ve Denetim Kurulu Üyeleri : 10 adet

Devlet Bakanlığına bildirimde bulunan,

GAP Bölge Kalkınma İdaresi Başkanı : 1 adet

Devlet Bakanlığına bildirimde bulunan,

Türkiye Demir Çelik İşletmeleri

Genel Müdürlüğü personeli : 9 adet

Devlet Bakanlığına bildirimde bulunan,

Atom Enerjisi Kurumu Başkanı : 1 adet

Devlet Bakanlığına bildirimde bulunan,

Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Teşvik

Fonu İdaresinde Görev alan ve İlgili Bakanlıklara

bidirimde bulunan personel : 54 adet

Devlet Bakanlığına bağlı,

Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme

Kurumu Genel Müdürü : 1 adet

Devlet Bakanlığına bildirimde bulunan,

Millî Piyango İdaresi Genel Müdürü ve

Yönetim Kurulu Başkanı ile Yönetim Kurulu Üyesi,

Genel Müdür Yardımcıları : 7 adet

Dış İşleri Bakanlığına bildirimde bulunan,

Türk İş Birliği ve Kalkınma Ajansı Başkanı : 1 adet

d) Anayasa Mahkemesi Başkanlığına bildirimde bulunan,

Anayasa Mahkemesi üyeleri (ve Raportörler) : 26 adet

Danıştay Başkanlığına bildirimde bulunan,

Danıştay Daire Başkanları ve Üyeleri : 434 adet

Yargıtay Birinci Başkanlığına bildirimde bulunan,

Yargıtay Başkanı, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı, Yargıtay

Başkanvekilleri, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcı vekili, Daire

Başkanvekilleri ve Üyeleri : 237 adet

Personel : 709 adet

Sayıştay

Başkanlığına bildirimde bulunan,

Daire Başkan ve Üyeleri : 45 adet

Askerî Yüksek İdare Mahkemesi Başkanlığına bildirimde bulunan,

Daire Başkan ve Üye sayısı : 17 adet

e) Adalet Bakanlığına bildirimde bulunan,

Noterler : 1 109 adet

f) YÖK Başkanlığına bildirimde bulunan personel : 430 adet

g) Türk Hava Kurumu Genel Başkanlığına bildirimde bulunan,

dernek görevlileri : 537 adet

Türkiye Kızılay Derneği Genel Başkanlığına bildirimde bulunan,

dernek görevlileri : 1 823 adet

j) Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına bildirimde bulunan,

Siyasi Parti Genel Başkanları (faal olan) : 26 adet

Kapalı olan Parti Genel Başkanları : 11 adet

k) Tarım ve Köyişleri Bakanlığına bildirimde bulunan,

Bakanlığa bağlı Kooperatif ve birliklerin başkanları,

Yönetim Kurulu Üyeleri ve Genel Müdürleri : 7 497 adet

Sanayi ve Ticaret Bakanlığına bildirimde bulunan,

Kooperatif ve birlik başkanları, yönetim ve denetim

kurulu üyeleri, Genel Müdürleri : 7 318 adet

ı) Maliye Bakanlığına bildirimde bulunan,

Yeminli Malî Müşavirler : 1 173 adet

m) İçişleri Bakanlığına bildirimde bulunan,

Türk Hava Kurumu Genel Yönetim ve

Merkez denetleme kurulu üyeleri : : 17 adet

İl Valiliklerine bildirimde bulunan,

Türk Hava Kurumuna bağlı derneklerin şube başkanları : 605 adet

İçişleri Bakanlığına bildirimde bulunan,

Türkiye Kızılay Derneği ve kamu yararına çalışan derneklerin

Genel yönetim ve Merkez denetleme kurulu üyeleri : 686 adet

n) İçişleri Bakanlığına bildirimde bulunan,

Belediye Başkanları : 331 adet

p) Gazete sahibi gerçek kişiler ile şirketlerin yönetim ve denetim kurulu üyeleri, sorumlu müdürleri, başyazarları açısından, bildirimlerin verileceği merci olarak bulundukları yerin en büyük mülki amirliği tayin edildiğinden, İller ve ilçeler bazında yapılacak yazışmalardan kısa sürede sağlıklı sonuç alınamayacağı gözönüne alınarak, aşağıda yalnızca Türkiye genelinde yayınlanan gazete adedi verilmiştir.

Başbakanlık Basın Yayın ve Enformasyon Genel Müdürlüğünden alınan bilgiye göre; Türkiye genelinde 1 710 adet gazete yayınlandığı, bu sayının 590’ının günlük, 515’inin haftalık, 182’sinin 15 günde bir, 478’inin aylık olduğu, Ulusal boyutlu günlük gazete sayısının 29 adet olduğu öğrenilmiştir.

Ulusal boyutlu gazetelerin genelde İstanbul ilinde yayınlanmakta olduğu gözönüne alınarak İstanbul Valiliği ile yapılan yazışma sonucu alınan bilgiye göre; 41 gazete sahibi gerçek kişinin, 14 adet gazete sahibi şirketin yönetim organlarındaki 46 kişinin, 5 denetim kurulu üyesinin, 21 adet sorumlu müdürün, 3 adet başyazarın ve son olarak 62 adet fıkra yazarının mal bildiriminde bulunduğu belirlenmiştir.

r) Vakıflar Genel Müdürlüğü tarafından, Ülke genelinde 4 444 adet vakfın faaliyette bulunduğu, her birinin idare organlarında 5 ila 10 kişinin görev alabileceği, buna göre mal bildirimde bulunanların sayısının, 25 000 – 35 000 olacağı bildirilmiş olup yapılacak hesaplamada ortalama 30 000 sayısı esas alınacaktır.

Sonuç olarak, 3628 sayılı Kanun’un 8. Maddesinde belirlenen mercilere göre, mal bildiriminde bulunan görevli personel sayısı genel olarak : 1 187 020 adettir.

2) 3628 Sayılı Kanunun, Ceza Hükümleri Başlığı altında 10, 11, 12 ve 13 üncü maddelerinde düzenlenen suçlarla, 20. Maddesinde düzenlenen suçtan, haklarında kamu davası açılan ve takibi için Bakanlığımıza intikal eden görevli sayısı : 30 adettir.

Söz konusu davaların 13 adedi beraat kararıyla, 4 adedi mahkûmiyet kararı ile sonuçlanmış olup 13 adedi ise derdesttir.

Beraat kararlarının 7 adedi kesinleşmiş. 6 adedi temyiz aşamasındadır.

Mahkûmiyet kararlarının da 2 adedi kesinleşmiş, 2 adedi temyiz aşamasındadır.

Ayrıca Adalet Bakanlığı Adli Sicil ve İstatistik Genel Müdürlüğünden alınan bilgiye göre bu konuda 41 adet dava bulunuduğu anlaşılmıştır. Bu durumda 11 adet davanın Hazine Avukatlığına intikal ettirilmediği görülmektedir.

3) Haklarında dava açılan personelin suç anında bulundukları görevler aşağıda belirtilmiştir :

Mahkûm olan sanıklardan bir adedi Karayolları Genel Müdürü, bir adedi Tapu Sicil Müdürü, bir adedi İl Millî Eğitim Müdürü, diğeri ise Vergi Dairesi Denetmenidir.

Beraat eden sanıkların görevleri :

Tapu Sicil Müdürü, Millî Eğitim Müdürü, Vergi Dairesi Tahakkuk Memuru, Kadastro Müdürü, Saymanlık Şefi, Mal Müdürü, Anadolu Üniversitesi Bütçe Dairesi Başkanı, Belediye Su İşletme Müdürü, Gümrük Ambar Memuru, Muhasebe Memuru, Millî Emlak Şefi ve Millî Emlak Memuru, Defterdarlık gelir müdürlüğünün memuru, tapu müdürlüğü memuru, katma bütçeli idareler saymanlık şefi, mal müdürüdür.

Derdest olan 12 adet davanın sanıklarının görevleri :

Karayolları Genel Müdürlüğünde şube müdür yardımcısı, Karayolları Genel Müdürlüğünde şef, gümrük memuru, vergi dairesi müdürü, vergi dairesi veznedarı, gümrük müdürlüğünde kolcu, Devlet Hastanesinde memur ve sayman , gümrük müdürü, kadastro müdür vekili, Müze Müdürlüğünde arkeolog, Malmüdürü ve Milli Parklar Baş Mühendisi, Maliye Bakanlığı İdarî ve Malî İşler Daire Başkanlığı, İl çevre müdür yardımcısı, malmüdürüdür.

4) Rüşvet ve yolsuzluklarla mücadelede, eğitim - öğretimin yanında diğer etkin yöntemlerle bu suçların kovuşturulmasını ve cezalandırılmasını sağlamak amacıyla bir dizi köklü önlemler alınmaktadır. Ülkemizde rüşvet ve yolsuzluk suçları ile mücadelede gelinen son durum, 3628 Sayılı Kanun ve Uygulanması Hakkında Yönetmelik ile yapılan düzenlemelerdir.

Bu Kanun ile, MMHK kapsamına giren ve 3628 Sayılı Kanunun 17. Maddesinde sayılan irtikap, rüşvet, ihtilas ve zimmete para geçirme, görev sırasında veya görevinden dolayı kaçakçılık, resmî ihale ve alım satımlara fesat karıştırma, Devlet sırlarının açıklanması veya açıklanmasına sebebiyet verme suçları veya bu fiillere iştirak etmekten sanık kamu görevlilerinin C. Başsavcılıklarınca re’sen soruşturulacağı hükmü getirilmiştir. Bu suretle MMHK’nın soruşturma yönteminden doğan zaman kaybı önlenmiş, söz konusu suçlar zaman aşımına uğramaktan kurtarılmıştır.

Öte yandan karşılıklı işlenen (çok failli) bir suç olan rüşvetin ortaya çıkarılması, kayıt ve belgeyle ispatı kolay olmadığından diğer nedenlerin yanında bu nedenle de giderek yaygınlaştığı, kullanılan bedellerin boyutlarının alabildiğince büyüdüğü ve hatta kurumsallaştığı görülmektedir.

3628 Sayılı Kanunla getirilen sistemde, Kanunu kapsamına giren şahıslar, gelirleriyle bağdaşmayan malvarlıklarının meşru kaynağını açıklayamadıkları takdirde sorumlu olmakta, bu konuda düzenlenen ceza hükümleriyle mahkûm olmakta ve söz konusu varlıkların zor alımına karar verilmektedir. Bu yönüyle 3628 Sayılı Kanunun, rüşvet ve yolsuzlukla mücadelede etkin bir rol oynadığı ortadadır.

Ülkemizdeki yolsuzluğun boyutu hakkında bilgi verilebilmesi açısından, bu kapsamda değerlendirilebilen ve Ceza Kanununda düzenlenen; zimmet, ihtilas, irtikap, rüşvet, resmî ihale ve alım satımlara fesat karıştırma, sahtecilik, dolandırıcılık ve görevi kötüye kullanma suçları ile özel kanunlarında düzenlenen; gümrük kaçakçılığı ve vergi kaçakçılığı suçları ile ilgili olarak, Adalet Bakanlığı Adlî Sicil ve İstatistik Genel Müdürlüğü tarafından 1990 yılından günümüze kadar her yıl itibariyle yapılan istatistiki cetvel aşağıda değerlendirilmiştir.

1) Söz konusu suçlardan dava sayısı en fazla olan suçun, vergi kaçakçılığı suçu olduğu, bu suç nedeniyle 1990 - 1994 yılları arasında açılan dava sayısı bir yıl itibariyle ortalama 25 774 iken, 1995 - 1998 yılı ortalama dava sayısının 13 400’e düştüğü, bunda vergi kanunlarında yapılan değişikliklerin etken olduğu,

2) Vergi kaçakçılığı suçunu sahtecilik suçunun takip ettiği, 1990 yılından itibaren bu suç nedeniyle yılda ortalama 10 590 adet dava açıldığı,

3) Dolandırıcılık suçu nedeniyle yılda ortalama 10 500 adet,

4) Gümrük kaçakçılığı suçundan yılda ortalama 9 171 adet,

5) Görevi kötüye kullanma suçundan yılda ortalama 2 377 adet,

6) Zimmet suçundan 1 365 adet,

7) Rüşvet verme suçundan yılda ortalama 308 adet,

8) 1615 sayılı Gümrük Kanunu gereğince ortalama 150 adet,

9) İrtikap suçundan 141 adet,

10) Rüşvet alma suçundan 109 adet,

11) Memurluk nüfusunu kötüye kullanma suçundan 57 adet,

12) İhaleye fesat karıştırma suçundan yılda ortalama 22 adet,

dava açıldığı görülmektedir.

Bilgilerinize arz ederim.

Sümer Oral

Maliye Bakanı

3. – Bursa Milletvekili Ertuğurul Yalçınbayır’ın, siyasî partilere kayıtlı üye sayısına ilişkin sorusu ve Adalet Bakanı Hikmet Sami Türk’ün yazılı cevabı(7/42) 

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın yazılı olarak cevaplandırılmak üzere Adalet Bakanına yöneltimesi hususunu arz ve talep ederim.

Ertuğrul Yalçınbayır

Bursa

Sorular :

2820 sayılı Siyasi Partiler Kanunu’na göre Cumhuriyet Başsavcılığınca her siyasi parti için bir sicil dosyası tutulmaktadır. Siyasi Parti sicilleri ile ilgili olarak:

1) 18 Nisan 1999 Seçimleri öncesi Türkiye’de siyasi partilere kayıtlı üye sayısı ne kadardır?

Üyelerin partilere göre dağılımı nasıldır?

2) Bursa ili ve ilçelerinde siyasi partilere kayıtlı üye sayısı ve bu sayının partilere göre dağılımı nedir?

T.C.

Adalet Bakanlığı

Bakan : 968 8/7/1999

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

İlgi: Kanunlar ve Kararlar Dairesi Başkanlığı ifadeli, 15/6/1999 tarihli ve A.01.0.GNS. 010.00.02 - 329 sayılı yazınız.

İlgi yazınız ekinde alınan, Bursa Milletvekili Ertuğrul Yalçınbayır tarafından Bakanlığımıza yöneltilen ve yazılı olarak cevaplandırılması istenilen 7/42 – 240 Esas No. lu soru önergesine verilen cevap örneği iki nüsha halinde ilişikte sunulmuştur.

Bilgilerinize arz ederim.

Prof. Dr.Hikmet Sami Türk

Adalet Bakanı

T.C.

Adalet Bakanlığı

Bakan

Sayın Ertuğrul Yalçınbayır

Bursa Milletvekili

TBMM

Bakanlığımıza yönelttiğiniz ve yazılı olarak cevaplandırılmasını istediğiniz 7/42 – 240 Esas No. lu soru önergesinin cevabı aşağıda belirtilmiştir.

Türkiye’de siyasî partilere kayıtlı üye sayısı ve partilere göre dağılımı ile Bursa il ve ilçelerinde siyasî partilere kayıtlı üye sayısı ve partilere göre dağılımını gösteren bilgiler, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 29/6/1999 tarihli ve SP. Sicil 1999/107 sayılı yazısı ekinde alınmış olup ekte sunulmuştur.

Bilgilerinize arz ederim.

Prof. Dr.Hikmet Sami Türk

Adalet Bakanı

Nisan 1999 Seçimlerine Kadar Türkiye’deki Siyasî Partilerin Üye Sayıları

1 Anavatan Partisi 2 063 626

2 Cumhuriyet Halk Partisi 1 533 449

3 Doğru Yol Partisi 2 736 255

4 Milliyetçi Hareket P. 410 503

5 Millet Partisi 30 332

6 DemokratikSol P. 183 541

7 İşçi Partisi 140

8 Yeniden Doğuş P. 7 094

9 Büyük Birlik P. 323

10 Türkiye Sosyalist İşçi P. 36

11 Demokrat Parti 6 826

12 Sosyalist İktidar P. 1 168

13 Anayol Partisi 34

14 Halkın Demokrasi P. 260

15 Özgürlük ve Dayanışma P. (BSP) 4 276

16 Liberal Demokrat P. 89

17 Büyük Adalet Partisi 32

18 Adalet Partisi 48

19 Türkiye Adalet P. 35

20 Demokrasi ve Barış P. 168

21 Türkiye Sultan P. 59

22 Türkiye Özürlüsüyle M.P. 29

23 Sosyalist İşçi P. 32

24 Emeğin Partisi 3 158

25 Demokrat Türkiye P. 32 588

26 Devrimci Sosyalist İşçi P. 60

27 Demokratik Halk P. 113

28 Fazilet Partisi 212

29 Değişen Türkiye Partisi 81

30 Türkiyem Partisi 28

31 Aydınlık Türkiye P. 110

32 Ulusal Birlik P. 32

Anavatan Partisi : Bursa

İlçe Belde Sayı İstifa Sayısı 24/6/1999

Gemlik 5 506 İnegöl 5 596 İznik 2 300 6 Karacabey 3 143 Keles 757 Mudanya 3 777 M. Kemalpaşa 4 031 Orhaneli 3 341 1 Orhangazi 1 852 1 Yenişehir 1 731 Nilüfer 5 938 1 Osmangazi 25 240 1 Yıldırım 16 843 1 Büyük Orhan 777 Harmancık 1 835 İlçe Belde Sayı İstifa Sayısı 24/6/1999

Gürsu 1 513 Kestel 1 902 16 İl Teşkilatı 53

TOPLAM 86 135 27

 

Cumhuriyet Halk Partisi : Bursa

İlçe Belde Sayı İstifa Sayısı 24/6/1999

Gemlik 1667 4 İnegöl 2783 7 İznik 1039 Karacabey 1679 6 Keles 337 Mudanya 2 421 M. Kemalpaşa 1 824 6 Orhaneli 500 Orhangazi 941 1 Yenişehir 1 557 19 Nilüfer 1 768 2 Osmangazi 5 452 1 Yıldırım 3 132 1 Büyük Orhan 161 1 Harmancık 43 Gürsu 291 Kestel 417 İl Teşkilatı 1

TOPLAM 26013 48

Doğruyol Partisi : Bursa

İlçe Belde Sayı İstifa Sayısı 24/6/1999

Gemlik 5 269 274 İnegöl 8 989 2 İznik 2 137 6 Karacabey 4 433 161 Keles 801 Mudanya 2 709 108 M. Kemalpaşa 5 641 396 Orhaneli 1 383

İlçe Belde Sayı İstifa Sayısı 24/6/1999

Orhangazi 4 297 1 Yenişehir 2 382 Nilüfer 5 618 1 Osmangazi 24 031 1 Yıldırım 17 747 2 Büyük Orhan 615 Harmancık 527 Gürsu 1 119 İl Teşkilatı 1 332

TOPLAM 89030 952

Milliyetçi Çalışma/Hareket P. : Bursa

İlçe Belde Sayı İstifa Sayısı 24/6/1999

Gemlik 1 585 1 İnegöl 1 325 1 İznik 278 Karacabey 267 Keles 333 Mudanya 639 1 M. Kemalpaşa 1 284 1 Orhaneli 306 Orhangazi 307 1 Yenişehir 647 Nilüfer 742 Osmangazi 2 853 2 Yıldırım 2 778 1 Büyük Orhan 48 Harmancık 170 1 Gürsu 32 Kestel 334 İl Teşkilatı 2 2

TOPLAM 13 930 11

Islahatçı Demokrasi/Millet P. : Bursa

İlçe Belde Sayı İstifa Sayısı 28/6/1999

Gemlik 30 İnegöl 42

İlçe Belde Sayı İstifa Sayısı 24/6/1999

Karacabey 19 Keles 12 Mudanya 29 M. Kemalpaşa 32 Orhangazi 27 Nilüfer 22 Osmangazi 11 Yıldırım 8 Gürsu 2 İl Teşkilatı 4

TOPLAM 238

Demokratik Sol Parti : Bursa

İlçe Belde Sayı İstifa Sayısı 28/6/1999

Gemlik 355 İnegöl 301 İznik 281 Karacabey 373 Keles 11 Mudanya 368 1 M. Kemalpaşa 922 2 Yenişehir 690 Nilüfer 429 Osmangazi 1 656 1 Yıldırım 880 Büyük Orhan 24 Harmancık 7 Gürsu 7 İl Teşkilatı 93

TOPLAM 6 397 4

İşçi Partisi : Bursa

İlçe Belde Sayı İstifa Sayısı 28/6/1999

İl Teşkilatı 0

TOPLAM 0

Yeniden Doğuş Partisi : Bursa

İlçe Belde Sayı İstifa Sayısı 28/6/1999

Gemlik 0 İnegöl 67 Yenişehir 41 Nilüfer 16 Osmangazi 169 Yıldırım 51 İl Teşkilatı 18

TOPLAM 362

Büyük Birlik Partisi : Bursa

İlçe Belde Sayı İstifa Sayısı 28/6/1999

İl Teşkilatı 0

TOPLAM 0

Türkiye Sosyalist İşçi P. :Bursa

İlçe Belde Sayı İstifa Sayısı 28/6/1999

İl Teşkilatı 0

TOPLAM 0

Demokrat Parti : Bursa

İlçe Belde Sayı İstifa Sayısı 28/6/1999

Gemlik 1 Keles 5 Orhangazi 84 Nilüfer 12 Osmangazi 128 4 Yıldırım 16 Büyükorhan 44 Harmancık 30 İl Teşkilatı 16

TOPLAM 336 4

Sosyalist iktidar Partisi : Bursa

İlçe Belde Sayı İstifa Sayısı 28/6/1999

Gemlik 0 Mudanya 5

İlçe Belde Sayı İstifa Sayısı 24/6/1999

Yenişehir 5 Osmangazi 5 Yıldırım 5 Gürsu 4 İl Teşkilatı 5

TOPLAM 29

Anayol Partisi : Bursa

İlçe Belde Sayı İstifa Sayısı 28/6/1999

Halkın Demokrasi Partisi : Bursa

İlçe Belde Sayı İstifa Sayısı 28/6/1999

Gemlik 0 0 Karacabey 1 1 Orhangazi 1 1 İl Teşkilatı 1 1

TOPLAM 3 3

Birleşik Sosyalist Parti : Bursa

İlçe Belde Sayı İstifa Sayısı 28/6/1999

Gemlik 0 İnegöl 8 İznik 5 Karacabey 5 Keles 5 M. Kemalpaşa 6 Orhangazi 7 1 Yenişehir 5 Nilüfer 8 1 Osmangazi 16 Yıldırım 29 1 Kestel 13 İl Teşkilatı 28 3

TOPLAM 135 6

Liberal Demokrat Parti : Bursa

İlçe Belde Sayı İstifa Sayısı 28/6/1999

İl Teşkilatı 0

TOPLAM 0

Büyük Adalet Partisi :Bursa

İlçe Belde Sayı İstifa Sayısı 28/6/1999

Adalet Partisi :Bursa

İlçe Belde Sayı İstifa Sayısı 28/6/1999

Türkiye Adalet Partisi :Bursa

İlçe Belde Sayı İstifa Sayısı 28/6/1999

Demokrasi ve Barış Partisi :Bursa

İlçe Belde Sayı İstifa Sayısı 28/6/1999

İl Teşkilatı 0

TOPLAM 0

Türkiye Sultan Partisi :Bursa

İlçe Belde Sayı İstifa Sayısı 28/6/1999

Türkiye Özürlüsü ile Mutludur : Bursa

İlçe Belde Sayı İstifa Sayısı 28/6/1999

Sosyalist İşçi Partisi : Bursa

İlçe Belde Sayı İstifa Sayısı 28/6/1999

Emeğin Partisi : Bursa

İlçe Belde Sayı İstifa Sayısı 28/6/1999

Gemlik 0 İl Teşkilatı 1 1

TOPLAM 1 1

Demokrat Türkiye Partisi : Bursa

İlçe Belde Sayı İstifa Sayısı 28/6/1999

Gemlik 18 Karacabey 7 Keles 89 Mudanya 67 M. Kemalpaşa 163 Orhaneli 19 Orhangazi 613 Yenişehir 1 Nilüfer 381 Osmangazi 958 1 Yıldırım 881 Büyükorhan 33 Gürsu 167 Kestel 85 İl Teşkilatı 1

TOPLAM 3483 1

Devrimci Sosyalist İşçi Partisi : Bursa

İlçe Belde Sayı İstifa Sayısı 28/6/1999

Demokratik Halk Partisi : Bursa

İlçe Belde Sayı İstifa Sayısı 28/6/1999

İl Teşkilatı 0

TOPLAM 0

Fazilet Partisi : Bursa

İlçe Belde Sayı İstifa Sayısı 28/6/1999

Gemlik 0 İl Teşkilatı 1 1

TOPLAM 1 1

Değişen Türkiye Partisi : Bursa

İlçe Belde Sayı İstifa Sayısı 28/6/1999

İl Teşkilatı 0

TOPLAM 0

Türkiyem Partisi : Bursa

İlçe Belde Sayı İstifa Sayısı 28/6/1999

Aydınlık Türkiye Partisi : Bursa

İlçe Belde Sayı İstifa Sayısı 28/6/1999

Ulusal Birlik Partisi : Bursa

İlçe Belde Sayı İstifa Sayısı 28/6/1999

8.6.1998

4. – Bursa Milletvekili Ertuğrul Yalçınbayır’ın, Çevre Kirliliğini Önleme Fonundan Bursa’daki bazı köylere yapılan yardımlara ilişkin sorusu ve Çevre Bakanı Fevzi Aytekin’in yazılı cevabı (7/48)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın yazılı olarak cevaplandırılmak üzere Çevre Bakanına yöneltilmesi hususunu arz ve talep ederim

Ertuğrul Yalçınbayır Bursa

Sorular :

Çevre Kirliliğini Önleme Fonundan yapılan yardımlar ile ilgili olarak :

1. Yoksulluk sınırı içinde bulunan Bursa’nın Dağ ilçeleri - Keles, Harmancık Büyükorhan, Orhaneli - köylerine Çevre Kirliliğini Önleme Fonundan başkaca kaynaklardan bugüne kadar verilen traktör, temizlik aracı veya kamyon sayısını köylerin isimlerine göre belirtir misiniz?

2. Araç talebinde bulunup talepleri yerine getirlemeyen köyler hangileridir?

3. Yardımların yapılmasında ne gibi kriterler gözönünde bulundurulmuştur ve bulundurulacaktır?

T.C.

Çevre Bakanlığı

Araştırma Planlama ve Koordinasyon Kurulu Başkanlığı

Sayı : B.19.0.APK. 0.20.00.02/0012/567 - 5087

Konu : Yazılı Soru Önergesi 25.6.1999

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

İlgi : 15.6.1999 tarih ve A.01.0.GNS. 0.10.00.027/48 - 270/1238 sayılı yazınız.

İlgide kayıtlı yazınız eki, Bursa Milletvekili Sn. Ertuğrul Yalçınbayır’ın, Çevre Kirliliğini Önleme Fonundan Bursa’daki bazı köylere yapılan yardımlara ilişkin yazılı soru önergesi cevaplandırılarak ekte sunulmuştur.

Bilgilerinize arzederim.

Fevzi Aytekin Çevre Bakanı

Bursa Milletvekili Sayın Ertuğrul Yalçınbayır’ın Yazılı Soru Önergesinin Cevabı

Soru 1. Yoksulluk sınırı içinde bulunan Bursa’nın Dağ İlçeleri - Keles, Harmancık Büyükorhan, Orhaneli - köylerine Çevre Kirliliğini Önleme Fonundan başkaca kaynaklardan bugüne kadar verilen traktör, temizlik aracı veya kamyon sayısını köylerin isimlerine göre belirtebilirsiniz?

Cevap 1. Bakanlığımız Çevre Kirliliğini Önleme Fonundan, Bursa’nın Keles, Harmancık, Büyükorhan ve Orhaneli Köylerine, talepleri bulunmadığından, traktör, çevre temizlik aracı ve kamyon tahsisi yapılamamıştır.

Soru 2. Araç talebinde bulunup talepleri yerine getirilemeyen köyler hangileridir?

Cevap 2. 1999 yılında Bakanlığımızdan yardım talep eden köyler; Keles - Pınarcık, Büyükorhan - Aktaş, Mazlumlar ile Orhaneli -Altıntaş, Gümüşpınar’dır.

Soru 3. Yardımların yapılmasında ne gibi kriterler gözönünde bulundurulmuştur ve bulundurulacaktır?

Cevap 3. Yardımların yapılmasında; Belediye Başkanlıklarının, Valiliklerin ve Kaymakamlıkların talepleri, talepte bulunan İl - İlçe ve Beldenin nüfusu, çevre öncelikleri, turizm altyapısı, Bakanlığımızca bugüne kadar yapılan yardım miktarları, çevre hizmetlerinde kullandıkları mevcut araç parkı, bütçe imkânları ve benzeri kriterler gözönünde bulundurulmaktadır.

10.6.1999

5. – İstanbul Milletvekili Bülent Akarcalı’nın, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine Türkiye aleyhine dava açmış olanların hayali kişiler olup olmadıklarına ilişkin sorusu ve Adalet Bakanı Hikmet Sami Türk’ün yazılı cevabı (7/53)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın Adalet Bakanı Sayın Hikmet Sami Türk tarafından yazılı olarak cevaplandırılmasını arz ederim.

Bülent Akarcalı İstanbul

Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinde Türkiye Cumhuriyeti aleyhine 2000’i aşkın dava açılmıştır. Edindiğim bilgiye göre, bu davalarda müşteki görünenlerin çok büyük kısmı okumadıkları hatta bilmedikleri bir dilekçeyle veya kimileri tarafıdan dağıtılan formları doldurarak şikâyetçi olmuşlardır. Yani dava dosyasına esas teşkil eden şikâyetlerin müşteki tarafından benimsenmiş gerçek şikâyet olmadığı ihtimali çok yüksektir.

1) Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nde Türkiye aleyhine dosyalarda yer alan şikâyet ve iddiaları o dosyada adı -adresi bulunan kişilerin hakikaten yapıp yapmadıklarını kurulacak bir ekiple inceletmeyi düşünür müsünüz?

2) Yurt içi ve dışından 2000’i aşkın davanın Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nde açılmasına hangi örgütlerin yardımcı olduğunu tespit etmek mümkün müdür?

T.C.

Adalet Bakanlığı

Bakan : 970 8.7.1999

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

İlgi : Kanunlar ve Kararlar Dairesi Başkanlığı ifadeli, 17/6/1999 tarihli ve A.01.0.GNS.0.10.00.02 - 7/53 - 283/01285 sayılı yazınız.

İlgi yazınız ekinde alınan, İstanbul Milletvekili Bülent Akarcalı tarafından Bakanlığımıza yöneltilen ve yazılı olarak cevaplandırılması istenilen 7/53 - 283 Esas No. lu soru önergesine verilen cevap örneği iki nüsha halinde ilişikte sunulmuştur.

Bilgilerinize arz ederim.

Prof. Dr. Hikmet Sami Türk

Adalet Bakanı

T.C.

Adalet Bakanlığı

Bakan

Sayın Bülent Akarcalı

İstanbul Milletvekili

T.B.M.M.

Bakanlığımıza yönelttiğiniz ve yazılı olarak cevaplandırılmasını istediğiniz 7/53 - 283 Esas No’lu soru önergesinin cevabı aşağıda belirtilmiştir.

Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine yapılan kişisel başvurular, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin 34 üncü maddesi çerçevesinde yapılmaktadır. Bu maddeye göre, Sözleşme ve Protokolde tanınan hakların Yüksek Sözleşmeci Taraflardan biri tarafından ihlalinden zarar gördüğü iddiasında bulunan her gerçek kişi, hükümet dışı her kuruluş veya kişi gruplarının Mahkemeye başvurabileceği, Yüksek Sözleşmeci Tarafın, bu hakkın etkin bir şekilde kullanılmasına hiçbir surette engel olmamayı taahhüt edeceği hükme bağlanmıştır.

Başvurular, yazılı ve başvuran veya vekili tarafından imzalı olmalıdır. Usulüne uygun bir başvuru olduğunda, Mahkeme bu başvuruyu kabul edip etmeyeceği hususunda bir inceleme başlatmaktadır. Sözleşmenin 35/3 maddesine göre, Mahkeme, 34 üncü. madde uyarınca sunulan herhangi bir kişisel başvuruyu, Sözleşme veya Protokol hükümlerine girmediği, açıkça dayanaktan yoksun olduğu veya başvuru hakkının kötüye kulanıldığı düşüncesiyle kabul edilemez bulmaktadır.

Öte yandan, Sözleşmenin 36. maddesine göre, Daire veya Büyük Daire önündeki tüm davalarda, vatandaşlarından birinin başvuran taraf olması halinde, Yüksek Sözleşmeci tarafın yazılı görüş sunma ve duruşmalara katılma hakkı bulunmaktadır.

Görüleceği üzere, Mahkemeye verilen dilekçeler ve bu dilekçelerin konusu başvurular hakkında tüm inceleme, bizzat Mahkeme tarafından yapılmaktadır. Taraf Devletin bu dilekçeler üzerinde herhangi bir etkisi olmamaktadır. Aksine davranış, Mahkeme tarafından, 34 üncü maddede belirtilen başvuru hakkının etkin şekilde kullanılmasına engel olmak şeklinde yorumlanmakta ve Taraf Devletin Sözleşmeye aykırı davrandığı kabul edilmektedir. Taraf Devlet aleyhine bir kişisel başvurunun varlığı halinde, dilekçe o devlete Mahkemece gönderilip, dilekçedeki iddialar hakkındaki görüşleri sorulmaktadır. Bu aşamada Taraf Devlet, bütün itirazlarını bu arada, dilekçede adı ve imzası bulunan kimselerin aslında böyle bir başvurudan haberi olmadığı itirazını da ileri sürebilmektedir. Ancak şikâyetlerin önceden bir ekiple inceletilmesi Sözleşmeye aykırılık olarak yorumlanabilecektir.

T.C.

Adalet Bakanlığı

Bakan

Diğer yandan, soru önergesinin (2) numaralı bölümünde yer alan hususlar, Dışişleri Bakanlığının bilgisi dahilinde bulunmaktadır.

Bilgilerinize arz ederim.

Prof. Dr. Hikmet Sami Türk

Adalet Bakanı

6. – İstanbul Milletvekili Bülent Akarcalı’nın, terörden zarar gören kişi ve kurumlar tarafından teröre destek veren ülkeler aleyhine dava açılıp açılmayacağına ilişkin sorusu ve Dışişleri Bakanı İsmail Cem’in yazılı cevabı (7/54)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın Dışişleri Bakanı Sayın İsmail Cem tarafından yazılı olarak cevaplandırılmasını arz ederim.

Bülent Akarcalı İstanbul

1) Ülkemizde terörden maddî – manevî zarar görmüş asker - sivil şehit aileleri, gaziler, mal ve mülkleri yakılıp yıkılan kişi ve kurumlar tarafından, teröre destek verdiği ispatlanan ülkeler aleyhine, o ülkelerin kendi iç hukukuna dayanarak dava açılıp açılamayacağını açılabilecekse, hangi ülkeler aleyhine ve hangi prosedür takip edilerek açılabileceğinin bilgileri Bakanlığınızda mevcut mudur?

2) Değilse bu konuda araştırma yaptırmayı düşünür müsünüz?

3) Devletimiz aleyhine Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinde 2000’i aşkın dava açılabilmesini sağlayanlar olduğuna göre, Dışişleri Bakanlığı teröre destek veren Devletler aleyhine ulusal ve uluslararası hukuka dayanarak dava açmak isteyen terör kurbanlarına fiilen nasıl yardımcı olabilir?

T.C.

Dışişleri Bakanlığı

Siyaset Planlama Genel Müdürlüğü

Sayı : SPGM/ 421 - 302

Konu : İstanbul Milletvekili Sayın

Bülent Akarcalı’nın Yazılı

Soru Önergesine Cevap

9.7.1999

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

İlgi : 17 Haziran 1999 tarih ve A.01.0.GNS.0.10.00.02. - 7/54 - 284/01286 sayılı yazıları

İstanbul Milletvekili Sayın Bülent Akarcalı’nın, ilgide kayıtlı soru önergelerinin cevabı ilişikte sunulmaktadır.

Saygılarımla arz ederim.

İsmail Cem Dışişleri Bakanı

Soru : Ülkemizde terörden maddî -manevî zarar görmüş asker - sivil şehit aileleri, gaziler, mal ve mülkleri yakılıp yıkılan kişi ve kurumlar tarafından, teröre destek verdiği ispatlanan ülkeler aleyhine, o ülkenin kendi içi hukukuna dayanarak dava açılıp açılamayacağını, açılabilecekse, hangi ülkeler aleyhine ve hangi prosedür takip edilerek açılabileceğinin bilgileri Bakanlığınızda mevcut mudur?

Değilse bu konuda araştırma yaptırmayı düşünür müsünüz?

Cevap : Bu konularda uzman hukukçulardan sağlanan bazı görüşler aşağıda sunulmaktadır :

PKK’ya verilen destek nedeniyle ilgili devlet aleyhine o ülkenin iç hukuku uyarınca açılacak dava tazminat istemli idarî bir dava olacaktır. Hukukun genel ilkeleri uyarınca bir tazminatın sözkonusu olabilmesi için, zararı doğuran hukuka aykırı bir eylem ile zarar arasında bir nedensellik bağı bulunmalıdır. Ayrıca, hukuka aykırı eylem, bu eylemi yaptığı iddia edilen kişiye veya devlete atfedilebilmelidir. (Devletin kusursuz sorumluluğuna yol açan tehlike “risk” içeren faaliyetlerinden doğan kusursuz sorumluğu bu konunun dışındadır.) Burada ispat edilmesi gereken husus, öncelikle o devletin PKK’ya verdiği destekdir. PKK’ya verilen destekle, terörden zarar gören yurttaşlarımızın uğramış olduğu bu zarar arasındaki nedensellik bağı da ispatlanması gereken ikinci husus olacaktır. İlgili ülke idarî mahkemelerinin, o devletin uluslararası sorumluluğuna yol açabilecek haksız bir eylemi kendi devletlerine atfederken ne kadar tarafsız olabilecekleri cayı sualdir.

Devletlerin muhalif silahlı grupları destekleme faaliyetleri gerek teamüli uluslararası hukuka gerek BM Şartına açıkça aykırı olmakla birlikte, devletler arasında teröristlerin iadesini kolaylaştıracak genel ve kapsamlı bir uluslararası sözleşme mevcut değildir. Bölgesel nitelikteki AK bünyesinde aktedilen “Terörizmin Ortadan Kaldırılması Avrupa Sözleşmesi” ise konulan çekinceler yüzünden (devletlere bu suçu siyasî suç olarak kabul etme imkânı vermesi nedeniyle) etkin değildir. Diğer taraftan, terörizmi soykırım suçunda veya savaş suçlarında olduğu gibi uluslararası bir suç sayan bir uluslararası bir andlaşma da mevcut değildir. Uluslararası Ceza Divanı’nın kurucu andlaşmasının tesbiti için yapılan Konferans’da terörizmin “insanlığa karşı suçlar” kapsamına alınması yönündeki önerimiz başta ABD olmak bazılarının tepkisini çekmiş, Batılı ülkeler ise öneriyi desteklememişlerdir. Gerek ABD, Gerek Batılı ülkeler siyasî bağlayıcılığı bulunan uluslararası belgelerde (Helsinki Nihaî Senedi, Paris Şartı, çeşitli bildiriler) terörizmi mahkûm etmekte, ancak hukuken bağlayıcı bir uluslararası andlaşma yapılması bahiskonusu olduğunda terörizmin uluslararası planda kabul görmüş bir tarifi bulunmadığından bahisle andlaşma yapmaya yanaşmamaktadırlar. Nitekim görüşmeleri Viyana’da devam eden Sınırötesi Örgütlü Suçlarla Mücadele Sözleşmesi hazırlıkları çerçevesinde, heyetimizin terörizmin sınırötesi örgütlü suçlar kapsamına alınması konusundaki önerisi başta ABD olmak üzere Batılı devletlerce destek görmemektedir.

Terörizm eğer bir soykırım suçu, savaş suçları gibi uluslararası nitelikte bir suç olarak kabul edilmiş olsaydı, bu suçu işleyen veya işlenmesine yardım eden kişilerin diğer ülkelerde kovuşturulması mümkün olur, zarar görenler de bu ceza davalarına müdahil olarak katılıp tazminat talebinde bulunabilirlerdi. Yine eğer ülkemiz, soykırım suçunu hukuk sistemine dahil ederken, bu suça kaynak teşkil eden Nürnberg Mahkemesi Şartından esinlenerek bazı devletlerce (Fransa, Almanya, İngiltere) hukuk sistemlerine dahil edilen insanlığa karşı suçları hukuk sistemine dahil etmiş olsaydı, teröristlere karşı “insanlığa karşı suç” iddiasıyla dava açmak hukuken kolaylaşırdı.

Diğer taraftan Batı Avrupa devletlerinin PKK’ya bakış açıları ve bu bakışa katkıda bulunan, terörizmle mücadelede zaman zaman meydana gelen hukuk dışılıklar, bu devletlerde görülecek davaların çok kısa bir zaman içinde siyasî bir nitelik kazanmasına, davaya ülkemizin dahil edilmesine ve yargılanmasına yol açabilecek bir mahzuru da içermektedir.

Soru : Devletimiz aleyhine Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinde 2000’i aşkın dava açılabilmesini sağlayanlar olduğuna göre, Dışişleri Bakanlığı teröre destek veren Devletler aleyhine ulusal ve uluslararası hukuka dayanarak dava açmak isteyen terör kurbanlarına nasıl yardımcı olabilir?

Cevap : Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi (AİHS) akit devletlerin yetki alanları içinde yaşayan herkese sağlamak zorunda oldukları haklara ilişkindir. Kişinin Sözleşme ile tanınan hakkını bu Sözleşmeyi uygulamakla yükümlü devlet ihlal ettiği takdirde Sözleşme ihlal edilmiş olmaktadır. Kişilerin bu mahkemede dava açabilmeleri, genel olarak, önce o devlet içinde iç hukuk yollarının tüketilmesini gerektirir.

Teröre destek veren ülkeler aleyhinde Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) nezdinde terörden zarar görmüş olan vatandaşlarımızın bireysel başvurun haklarını kullanmaları mümkündür. AİHM’de dava açılabilmesi için aleyhinde dava açılacak ülkenin Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’ne taraf olması gerekmektedir. Bu çerçevede, bireysel başvuru davalarını açabilmenin ön şartı da, teröre destek veren AİHS’ne taraf devletlerin ülkemizdeki terör kurbanlarının yaşam hakkı gibi haklarını ihlal ettiklerinin ve bu ihlaller sonucunda şikâyetçilerin mağdur duruma düştüklerinin belgeleri ve somut kanıtlarla ortaya konabilmesidir. Bu durumda, açılabilecek bireysel başvuru davalarında “mağdur” kavramına, terör kurbanları, başka bir ifadeyle, ölenlerin yakınları ile sakat kalmış veya yaralanmış olan kişilerin kendileri ve/veya yakınları girmektedir.

Sadece mağdur olunduğunun ortaya konması da yeterli değildir. Mağduriyetin sözkonusu ülkeden kaynaklanan terör eylemleriyle bağlantılı olduğu da ispat edilmelidir. Diğer bir ifadeyle, fiil, fail ve ilgili AİHS’ne taraf ülke makamları arasındaki bağlantının belgelenmesi gerekmektedir. Aksi takdirde, belgelere dayanmayarak açılacak bir davadan beklenen sonuç alınamayacağı gibi, aleyhimize bir durum da doğabilecektir. Nitekim, vatandaşlarımız tarafından açılan bu tür davaların olumsuz sonuçlanması halinde, aleyhinde dava açılan ülke AİHM’nin bu kararlarını kendi argümanları yönünde istismar edebilecektir.

Diğer taraftan, bireysel başvuruların ön koşulu, ihlali giderebilecek etkinlikte bulunan mevcut iç hukuk yollarının tüketilmesidir. Bu nedenle, aleyhinde AİHM’de dava açılacak devletin iç hukuk yollarının tüketilmediği itirazında bulunması da muhtemeldir. Bu durumda, sözkonusu devletin hangi iç hukuk yollarının tüketilmesi gerektiğini bildirmesi halinde, bu yolların da tüketilmesi gerekecektir. Bu çerçevede, terör eylemleri sonucunda mağdur olan vatandaşlarımızın sözkonusu ülkede müracaatta bulunarak, o ülkenin terörizmi desteklediğini ispat etmesi, örneğin ilgili ülkenini teröristleri eğitmesini ve teröristlere malzeme sağlamasını önlemesini istemesi gerekecektir.

Kişilerin AİHM’de dava açabilmeleri için iç hukuk yollarının tüketilmesi gereği gözönünde tutulduğunda, devlet aleyhine açılacak bir davanın bazı güçlükler ve sakıncalarla karşılaşacağı takdir olunacaktır. Bu güçlük ve mahsurlara rağmen açılan bir davanın o ülkede sözleşmeye aykırı bir şekilde sonuçsuz kalması halinde dava AİHM’ye getirilebilecektir. Bu bağlamda bahiskonusu kişilerin sonuç elde edebilmeleri güç görülmektedir.

Bununla birlikte, terörden zarar gören vatandaşlarımızın iç hukuk yollarını tüketmeden, iyi hazırlanmış dilekçelerle AİHM’ne başvuruda bulunmalarının yararına inanılmaktadır. Bunun, hukuken bir sonuç alınamasa da Mahkeme’nin bakış açısında bir değişikliğe yol açabileceği, Türkiye’ye bakışında daha objektif olmasına katkıda bulunabileceği düşünülmektedir.

AİHS’ne taraf teröre destek veren ülkeler aleyhinde vatandaşlarımızın isterlerse açabilecekleri davalarda yardımcı olmak üzere Bakanlığımız ilgili kuruluşlarımızla işbirliği yapmaya hazırdır. Ayrıca, AİHM’ne yapılacak bireysel başvuruların hazırlanmasına yardımcı olabilecek kuruluşların ihtiyaç duyulması halinde bilgilendirilmesi de Bakanlığımızca sağlanabilir.

7. — Erzurum Milletvekili Fahrettin Kukaracı’nın, Erzurum İline bağlı köylerin yol ve su sorunlarına ilişkin Başbakandan sorusu ve Devlet Bakanı Mustafa Yılmaz’ın yazılı cevabı (7/58)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

TBMMİçtüzüğünün 96 ncı Maddesi uyarınca aşağıdaki sorularımın Başbakan tarafından yazılı olarak cevaplandırılmasını arz ederim.

Saygılarımla.

Fahrettin Kukaracı Erzurum

Sorular :

1. Erzurum İline bağlı sağlıklı içmesuyu ihtiyacı olan köylerin ilçelere göre sayısı nedir?

2. Erzurum’da standartlara uygun yolu olmayıp, ulaşımda zorluk çeken köy var mıdır? Bunun ilçelere göre dağılımı nasıldır?

3. 1999 yılı içinde, hangi köylerin su ve yol ihtiyaçları giderilebilecektir?

4. Erzurum köylerinin su ve yol sıkıntıları tam olarak ne zaman bitecektir? Bunun planlaması yapılmış mıdır?

T.C. Devlet Bakanlığı 8.7.1999 Sayı : B.02.0.010/031-4090

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

İlgi : 17.6.1999 gün ve A.01.0.GNS.0.10.00.02-7/58-291/01309 sayılı yazınız.

Erzurum Milletvekili Fahrettin Kukaracı’nın Sayın Başbakana tevcih ettiği yazılı soru önergesi incelenmiştir.

1. İçmesuyu :

Erzurum İline bağlı içmesuyu inşaatı devam eden 28 ünite 167 200 000 000 TL keşif bedeli olarak 1999 yılı yapım programında yer almakta olup, inşaatlar ödenekler nispetinde tamamlanacaktır.

Bağlı ilçelerden Hınıs’ta 11, Horasan’da 1, İspir’de 4, Karayazı’da 4, Şenkaya’da 1, Tekman’da 3 ve Tortum’da 1 olmak üzere sağlıklı olmayan 25 köyün içmesuyu sorunlu olup, bu köylerin içmesuyu etüd ve projelerinin hazırlanmasından sonra ileriki yıllarda bütçe imkânları dahilinde yapım programlarında değerlendirilecektir.

2. Köy yolları :

Merkez İlçe : Geçmiş yıllarda yapılan yollar standart hale getirilmiş, program yılı içerisinde devamlı bakımları yapılmakta asfaltlama işi de programlar içerisinde yapılmaktadır. Merkez ilçemizde ulaşılmayan köy yolu bulunmamaktadır.

Aşkale İlçesi : 15 köyün 46 km’si onarıma ihtiyaç, 20 köye de (78 km) stabilize kaplamaya ihtiyaç vardır. Diğer köy yollarında ulaşımı normal yapmaktadır. Muhtelif çap ve ebatta sanat yapılarına ihtiyaç vardır.

Çat İlçesi : 10 köyün 20 km onarıma, 10 köyün 30 km stabilize kaplamasına ihtiyaç vardır. Diğer köy yollarında ulaşımı normal yapmaktadır. Muhtelif ebatta sanat yapılarına ihtiyaç vardır.

Hınıs İlçesi : 5 köyde 12 km onarıma, 20 köyde ise 80 km stabilize kaplamasına ihtiyaç vardır. Diğer yollarının da ulaşımı normal yapılmaktadır. Muhtelif çap, ebatta sanat yapılarına ihtiyaç vardır.

Horasan İlçesi : 14 köyde 60 km onarım, 16 köyde 71 km stabilize kaplama ile muhtelif çap ve ebatta sanat yapılarına ihtiyaç olup, diğer köy yollarında ulaşım normal yapılmaktadır.

Ilıcı İlçesi : 14 köyde 20 km onarım, 15 köyde 50 km stabilize kaplama ile muhtelif köy yollarında da sanat yapılarına ihtiyaç olup, diğer köy yollarında ulaşım normal yapılmaktadır.

İspir İlçesi : 12 köyde 17 km onarım, 15 köyde 30 km stabilize kaplama ile muhtelif çap ve ebatta sanat yapılarına ihtiyaç olup, 1 adet köyümüz Yıldıztepe Köyüne ulaşım sağlanamamıştır. Yol yapımı devam etmektedir. Diğer köy yollarında ulaşım normal yapılmaktadır.

Karaçoban İlçesi : 5 köyde 8 km onarım, 7 köyde 15 km stabilize kaplama ile muhtelif çap ve ebatta sanat yapılarına ihtiyaç olup, diğer köy yollarında ulaşım normal yapılmaktadır.

Karayazı İlçesi : 10 köyde 30 km onarım, 20 köy 60 km stabilize kaplama ile muhtelif çap ve ebatta sanat yapılarına ihtiyaç olup, diğer köy yollarında ulaşım normal yapılmaktadır.

Köprüköy İlçesi : 9 köyde 30 km onarıma, 13 köyde 50 km stabilize kaplama ile muhtelif çap ve ebatta sanat yapılarına ihtiyaç olup, diğer köy yollarında ulaşım normal yapılmaktadır.

Narman İlçesi : 5 köyde 10 km onarım, 11 köyde 40 km stabilize kaplama ile muhtelif çap ve ebatta sanat yapılarına ihtiyaç olup, diğer köy yollarında ulaşım normal yapılmaktadır.

Oltu İlçesi : 10 köyde 30 km onarım, 15 köyde 50 km stabilize kaplama ile muhtelif çap ve ebatta sanat yapılarına ihtiyaç olup, diğer köy yollarında ulaşım normal yapılmaktadır.

Olur İlçesi : 7 köyde 15 km onarım, 10 köyde 40 km stabilize kaplama ile muhtelif çap ve ebatta sanat yapılarına ihtiyaç olup, diğer köy yollarında ulaşım normal yapılmaktadır.

Pasinler İlçesi : 11 köyde 28 km onarım, 11 köyde 37 km kaplama ile muhtelif çap ve ebatta sanat yapılarına ihtiyaç olup, diğer köy yollarında ulaşım normal yapılmaktadır.

Pazaryolu İlçesi : 10 köyde 15 km onarım, 7 köyde 20 km stabilize kaplama ile muhtelif çap ve ebatta sanat yapılarına ihtiyaç olup, diğer köy yollarında ulaşım normal yapılmaktadır.

Şenkaya İlçesi : 10 köyde 15 km onarım, 12 köyde 40 km stabilize kaplama ile muhtelif çap ve ebatta sanat yapılarına ihtiyaç olup, diğer köy yollarında ulaşım normal yapılmaktadır.

Tekman İlçesi : 8 köyde 12 km onarım, 15 köyde 60 km stabilize kaplama ile muhtelif çap ve ebatta sanat yapılarına ihtiyaç olup, diğer köy yollarında ulaşım normal yapılmaktadır.

Tortum İlçesi : 5 köyde 12 km onarıma 15 köyde 42 km stabilize kaplama ile muhtelif çap ve ebatta sanat yapılarına ihtiyaç olup, diğer köy yollarında ulaşım normal yapılmaktadır.

Uzundere İlçesi : 7 köyde 30 km stabilize kaplama ile muhtelif çap ve ebatta sanat yapılarına ihtiyaç vardır.

3. Erzurum İli köy yollarında ulaşımın daha rahat sağlanabilmesi için genel idare programından 51 km tesviye 102 km onarım, 100 km stabilize kaplama 22 km 1 inci kat asfalt kaplama, 10 km 2 nci kat asfalt kaplama ile muhtelif çap ve ebatta köy katkılı sanat yapıları, ayrıca Özel İdare Bütçesinden 28 km 1 inci kat asfalt kaplama ve 40 km 2 nci kat asfalt kaplama yapılacaktır.

Bu işler yapılıp gerçekleştiğinde 142 köy tesviye onarım, 100 köy stabilize kaplama 40 köy 1 inci kat ve 2 nci kat asfalt kaplamadan faydalanacağından ulaşımdaki sıkıntıları nisbeten giderecektir.

4. Erzurum İlimizde İspir İlçesi Yıldıztepe Köyü haricinde ulaşımı olmayan köy ve ünite yoktur. Sözkonusu köy yolu 1999 yılı yapım programında yer almakta ve çalışmalar devam etmektedir.

Yukarıda ilçe bazında dökümü yapılan köy yolları ile ilgili problemler köy yolunun standardının yükseltilmesi ve daha rahat ulaşımın sağlanabilmesi ile birlikte yoğun kar mücadelesinin yapıldığı ilimizde “kar mücadelesinin” daha kolay yapılabilmesi için yapımına ihtiyaç duyulan çalışmalardır.

Köy yolları sıkıntılarının tam olarak bitirilebilmesi amacıyla Köy Hizmetleri Genel Müdürlüğümüzün başlatmış olduğu “Birinci derece öncelikli köy yolları master planı” çalışmaları ilimizde de devam etmektedir. Bu çalışma doğrultusunda ve yeterli ödenek sağlanması durumunda köy yolları standardının kısa sürede tamamlanması mümkün olacaktır.

Bilgilerinize arz ederim.

Mustafa Yılmaz Devlet Bakanı

8. — İstanbul Milletvekili Bülent Akarcalı’nın, 1998 yılında Kanada’da büyükelçiler düzeyinde yapılan bir toplantıya katılmamamızın nedenine ilişkin sorusu ve Dışişleri Bakanı İsmail Cem’in yazılı cevabı (7/65)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın Dışişleri Bakanı Sayın İsmail Cem tarafından yazılı olarak cevaplandırılmasını arz ederim.

Bülent Akarcalı İstanbul

1998 yılı içerisinde Kanada Hükümeti Kanada’da bulunan bütün büyükelçileri 3 gün süreyle Banf adlı kasabada toplamış ve yapılan toplantılar esnasında hem Kanada’nın politikalarını anlatmış, hem de elçilere temsil ettikleri ülkelerin kendi görüşlerini anlatma fırsatı vermiştir. Yunanlılar buraya seyyar bir sergiyle katılıp Ege Denizi, Kıbrıs meselesi PKK’ya destekleri konularında kendi propagandalarını yapmıştır.

1. 120 kadar elçinin katıldığı böylesine önemli bir toplantıya Türkiye neden katılmamıştır?

2. Bundan Bakanlığınızın bilgisi var mıdır?

T.C. Dışişleri Bakanlığı Siyaset Planlama GenelMüdürlüğü 8.7.1999 Sayı : SPGM/416-299

Konu : İstanbul Milletvekili Sayın Bülent Akarcalı’nın

yazılı soru önergesine cevap

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

İlgi : 24 Haziran 1999 tarih ve A.01.0.GNS.0.10.00.02 - 7/65 - 368/ 1531 Sayılı yazıları

İstanbul Milletvekili Sayın Bülent Akarcalı’nın, ilgide kayıtlı soru önergesinin cevabı ilişikte sunulmaktadır.

Saygılarımla arzederim.

İsmail Cem

Dışişleri Bakanı

İstanbul Milletvekili Sayın Bülent Akarcalı Tarafından Sayın Bakanımıza

Yöneltilen Soru Önergesi

Soru : 1998 yılı içerisinde Kanada Hükümeti Kanada’da bulunan bütün Büyükelçileri 3 gün süreyle Banf adlı kasabada toplamış ve yapılan toplantılar esnasında hem Kanada’nın politikalarını anlatmış, hem de elçilere temsil ettikleri ülkelerin kendi görüşlerini anlatma fırsatı vermiştir. Yunanlılar buraya seyyar bir sergiyle katılıp Ege Denizi, Kıbrıs meselesi, PKK’ya destekleri konularında kendi propagandalarını yapmıştır.

1. 120 kadar elçinin katıldığı böylesine önemli bir toplantıya Türkiye neden katılmamıştır.

2. Bundan Bakanlığınızın bilgisi var mıdır?

Cevap : Kanada Dışişleri Bakanlığı ilk kez 28 - 31 Ekim 1998 tarihleri arasında Kanada’nın iç ve dış siyasetî, ekonomisi, kültürü, turizmi gibi konularda Büyükelçilere bilgi vermek amacıyla Banf kasabasında toplantılar düzenlemiştir. Ottava Büyükelçiliğimizden alınan bilgilere göre, toplantıların amacı Büyükelçiler ile Kanada siyasî ve ekonomik yaşamının önde gelen yetkili kişileri arasında gayri resmi ve rahat bir ortamda görüş alış verişine olanak sağlamaktadır.

Ottava Büyükelçiliğimizin Kanada Dışişleri nezdinde yaptığı araştırmada, toplantılarda sadece Kanadalı yetkililerin sunuş yaptıkları, oturumların birinde Yunan Büyükelçisinin Türk - Yunan sorunlarını ve bu hususta Kanada’nın politikasını eleştirir tarzda bir soru yönelttiği, ancak Kanadalı yetkilinin verdiği cevapta “soru”nun yersizliğini ve haksız bir eleştiriyi içerdiğini belirtmesi üzerine Yunan Büyükelçisinin pek de olumlu olmayan bir duruma düştüğü öğrenilmiştir.

Geçen yılki toplantının Cumhuriyetimizin 75. yıldönümünün kutlandığı 29 Ekim tarihini de kapsaması nedeniyle Büyükelçimiz sözkonusu toplantıya iştirak edememiştir. Bu yılki toplantının 4 -8 Kasım 1999 tarihleri arasında New Foundland’da yapılacağı 1 Temmuz günü Kanada’daki kordiplomatiğe duyurulmuş olup, Ottava Büyükelçimizin bu toplantılara katılması öngörülmektedir.

9. – İstanbul Milletvekili Bülent Akarcalı’nın;

— İstanbul’da yapılması planlanan 3 üncü boğaz köprüsü projesine,

Bayburt Milletvekili Suat Pamukçu’nun;

– Bayburt-Demirözü yolu yapımının ne zaman bitirileceğine,

İlişkin soruları ve Bayındırlık ve İskân Bakanı Koray Aydın’ın yazılı cevabı (7/66, 69)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın Bayındırlık ve İskân Bakanı Sayın Koray Aydın tarafından yazılı olarak cevaplandırılmasını arz ederim.

Bülent Akarcalı İstanbul

İstanbul’da yapılması konu edilen 3 üncü boğaz köprüsü hakkında bölge milletvekillerinin ve kamuoyunun ciddî bilgisi bulunmamaktadır.

1. 3 üncü köprü projesi ne safhadadır?

2. Mevcut güzergâh, İstanbul’un en güzel semtlerini, en yeşil bölgelerini tahrip etmeyecek midir?

3. Bu proje hakkında İstanbul Milletvekillerine ve İstanbul kamuoyuna Bakanlığınızın ilgili birimleri tarafından brifing verilmesini düşünür müsünüz?

4. Projeden vazgeçmek en akılcı yol olabilir mi?

18.6.1999

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Karayolları Trabzon Bölge Müdürlüğü hizmet ağında bulunan Bayburt-Demirözü Karayolu “Bayburt-Demirözü Barajı” yapımı münasebetiyle DSİ Trabzon Bölge Müdürlüğü tarafından “Malzeme Ocak Yolu” olarak kullanılmış ve bu kallanım esnasında yol standardı tamamen bozulmuştur.

Karayolları Trabzon Bölge Müdürlüğü ile DSİ Trabzon Bölge Müdürlüğü kendi aralarında yaptıkları protokol gereği bozulan yolun yapımı DSİ Trabzon Bölge Müdürlüğüne yüklenmiş ve yolun yapımı halen ödenek yetersizliğine rağmen DSİ Trabzon Bölge Müdürlüğünce sürdürülmektedir.

Ancak yol yapımı esnasında yol kenarındaki özel şahıslara ait arazilere hiç kimseye sormadan tecavüz edilmekte ve ağaçlar kesilerek vatandaş mağdur duruma sokulmaktadır.

Bu sebeple sorularımın Bayındırlık ve İskân Bakanı Sayın Koray Aydın tarafından yazılı olarak cevaplandırılması hususunu delaletlerinize arz ederim.

Suat Pamukçu Bayburt

Sorular :

1. Bayburt-Demirözü yolu yapımı ne zaman bitirilecektir?

2. Mezkûr yol yapımı için ödenek ayrılmış mıdır? Ayrılan ödenek miktarı ne kadardır?

3. Yol yapımı esnasında DSİ tarafından mağdur duruma düşürülen şahıslara ait arazilerin istimlâkı düşünülüyor mu? Düşünülürse bu istimlâk hangi kurum tarafından yapılacak ve istimlâk bedelleri ne zaman ödenecektir?

T.C. Bayındırlık ve İskân Bakanlığı Araştırma, Planlama ve Koordinasyon Kurulu Başkanlığı 9.7.1999 Sayı : B.09.0.APK.0.22.00.00.17/446

Konu : İstanbul Milletvekili Bülent Akarcalı ile

Bayburt Milletvekili Suat Pamukçu’nun

yazılı soru önergeleri

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

İlgi : TBMMGenel Sekreterliğinin 24.6.1999 gün ve KAN. KAR. MD.A. 01.0.GNS . 0. 10. 00.02-472 sayılı yazısı.

İlgi yazı ekinde alınan; İstanbul Milletvekili Bülent Akarcalı’nın “3 üncü Boğaz Köprüsü Projesi”, Bayburt Milletvekili Suat Pamukçu’nun da “Bayburt-Demirözü Yolu” konusunda Bakanlığımıza yöneltmiş oldukları 7/66 ve 7/69 esas sayılı yazılı soru önergelerine dair cevaplarımız ekte sunulmuştur

Bilgilerinize arz ederim.

Koray Aydın Bayındırlık ve İskân Bakanı

İstanbul Milletvekili Bület Akarcalı’nın TBMM 7/66 Esas Sayılı Yazılı Soru Önergesinin

Soruları ve Cevapları

Soru 1. 3 üncü köprü projesi ne safhadadır?

Cevap 1. İstanbul Boğazı 3 üncü karayolu geçişi projesinin ön etütleri devam etmektedir. Bu hususta Yüksek Planlama Kurulu kararı alınması için müracaatlar yapılmıştır. Ancak YPK’ya yapılan başvurulara cevaben alınan yazıda Boğaz Demiryolu Tüp Geçiş Projesinin öncelikli olduğu belirtilmiştir. Bu nedenle İstanbul Boğazı 3 üncü Karayolu Geçiş Projesinin YPK kararı alınamamıştır.

Soru 2. Mevcut güzergâh, İstanbul’un en güzel semtlerini, en yeşil bölgelerini tahrip etmeyecek midir?

Cevap 2. Ön etüt kapsamındaki güzergâh etüdlerinde, orman alanları ve su havzalarının zarar görmemesi için azamî gayret sarfedilmiş olup, şehrin mevcut dokusunu bozmayacak şekilde tünel ve viyadük ağırlıklı bir koridor oluşturulmasına özen ve dikkat gösterilmektedir.

Soru 3. Bu proje hakkında İstanbul milletvekillerine ve İstanbul kamuoyuna Bakanlığınızın ilgili birimleri tarafından brifing verilmesini düşünür müsünüz?

Cevap 3. Sözkonusu projeyle ilgili olarak, belirlenecek uygun bir zamanda ve nihaî kararların oluşmasından sonra kamouyunun aydınlatılması ve bilinçlendirilmesi açısından bir birifing düzenlenmesinin yararlı olacağı düşünülmektedir.

Soru 4. Projeden vazgeçmek en akılcı yol olabilir mi?

Cevap 4. Boğaz geçişi talebine uygun olacak sistem seçimi konusunda nihaî karar aşamasına gelinmesinden sonra bu soruyu yanıtlamak daha doğru olacaktır.

Bayburt Milletvekili Suat Pamukçu’nun TBMM 7/69 Esas Sayılı Yazılı Soru Önergesinin

Soruları ve Cevapları

Soru 1. Bayburt-Demirözü yolu yapımı ne zaman bitirilecektir?

Cevap 1. (Gümüşhane-Bayburt) Ayr.-Demirözü yolu 30 Km. uzunluğunda olup, inşaatı önceki yıllarda asfalt kaplamalı olarak tamamlanmıştır. Ancak, Demirözü Barajı inşaatı nedeniyle yolun üst yapısı önemli ölçüde tahrip olmuştur. Bu nedenle, planlanan onarım çalışmaları DSİ’ce yapılmakta olup, bu çalışmalar % 60 seviyesinde bitirilmiştir.

Soru 2. Mezkûr yol yapımı için ödenek ayrılmış mıdır? Ayrılan ödenek miktarı ne kadardır?

Cevap 2. Sözkonusu yol DSİ’ce ve kendi ödenek imkânları ile yapıldığından, Karayolları Genel Müdürlüğünün Yatırım Programında yer almayan bu iş için herhangi bir ödenek ayrılamamıştır.

Soru 3. Yol yapımı esnasında DSİ tarafından mağdur duruma düşürülen şahıslara ait arazilerinin istimlâkı düşünülüyor mu? Düşünülürse bu istimlâk hangi kurum tarafından yapılacak ve istimlâk bedelleri ne zaman ödenecektir.

Cevap 3. Bahsekonu yolun 16 Km’lik kesiminin kamulaştırma planları hazırlanmıştır. Ancak, bu yol 1999 Yılı Yatırım Programında yer almamaktadır. Proje önümüzdeki yıllarda, Karayoları genel Müdürlüğümüzün enerji sektöründe yürüttüğü çalışmalar kapsamında yatırım programına alınabildiği takdirde, ayrılabilecek ödenek imkânları ölçüsünde kamulaştırma işlemlerine başlanabilecektir.

10. — Şırnak Milletvekili Abdullah Veli Seyda’nın, Şırnak ve Güneydoğu Anadolu Bölgesinde bu yıl beklenen buğday üretimi açığına, canlı hayvan sayısına ve hububat ekimine ilişkin sorusu ve Tarım ve Köyişleri Bakanı Hüsnü Yusuf Gökalp’in yazılı cevabı (7/72)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın Tarım ve Köyişleri Bakanı, Sayın Hüsnü Yusuf Gökalp tarafından yazılı olarak cevaplandırılması hususunda gereğini, arz ederim.

Abdullah Veli Seyda Şırnak

Sorular :

1. Şırnak ve Güneydoğu Anadolu Bölgesinde bu yıl beklenen buğday üretimi açığı ne kadardır? Bu açık için düşünülen önlemler nelerdir?

2. Şırnak ve Güneydoğu Anadolu Bölgemizde mevcut canlı hayvan sayısı ile ihtiyaç imkânı ne kadardır?

3. Şırnak’ta ve bölgemizde hububat ekim ve üretimi ile hayvancılığın geliştirilmesi yolunda hazırlanmış bir master plan var mıdır? Bu alanda neler düşünülmektedir?

T.C. Tarım ve Köyişleri Bakanlığı Araştırma Planlama ve Koordinasyon Kurulu Başkanlığı 2.7.1999 Sayı : KDD.SÖ.1.01/1435

Konu : Yazılı sorular

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

İlgi : 29 Haziran 1999 gün ve A.01.0.GNS. 0.10.00.02-7/72-425/1686 sayılı yazınız.

İlgide kayıtlı yazınız ile Bakanlığınıza intikal eden Şırnak Milletvekili Abdullah Veli Seyda’ya ait 7/72-425 sayılı yazılı soru önergesine ait cevaplarımız ekte gönderilmektedir.

Bilgilerinize arz ederim.

Prof. Dr. Hüsnü Yusuf Gökalp Tarım ve Köyişleri Bakanı

Yazılı Soru Önergesi

Önerge Sahibi : Abdullah Veli Seyda

Şırnak Milletvekili

Önerge No. :  7/72-425

Soru 1. Şırnak ve Güneydoğu Anadolu Bölgesinde bu yıl beklenen buğday üretimi açığı ne kadardır? Bu açık için düşünülen önlemler nelerdir?

Cevap 1. Güneydoğu Anadolu Bölgesinde ve bölge içerisinde yer alan Şırnak İlinde 1998-1999 üretim sezonunda olumsuz hava koşulları nedeniyle buğday üretiminde % 30 civarında üretim azalması olacağı tahmin edilmekle beraber Güneydoğu Anadolu Bölgesi için 1999 yılında beklenen buğday üretim miktarı yaklaşık 1 229 700 tondur.

Güneydoğu Anadolu Bölgesi illerini kapsayan Şanlıurfa, Diyarbakır ve Gaziantep illerinde bulunan Toprak Mahsulleri Ofisi Bölge Müdürlüklerine bağlı işyerlerinde alımlar; yoğun bir şekilde devam etmektedir. 2.7.1999 tarihi itibariyle :

Diyarbakır Bölge Müdürlüğünde 96 454 ton buğday, 132 ton arpa

Şanlıurfa Bölge Müdürlüğünde 85 114 ton buğday, 1 584 ton arpa,

Gaziantep Bölge Müdürlüğünde 75 856 ton buğday, 1 734 ton arpa olmak üzere toplam 257 424 ton buğday ve 3 450 ton arpa alımı gerçekleştirilmiş olup, alımlar devam etmektedir.

Devlet adına alım yapan Toprak Mahsulleri Ofisi (TMO) kendi depolarından bölgesel dağıtım yaptığından dolayı ülkemizde bölgesel ürün açığı görülmemektedir.

Soru 2. Şırnak ve Güneydoğu Anadolu Bölgemizde mevcut canlı hayvan sayısı ile ihtiyaç miktarı ne kadardır?

Cevap 2. Devlet İstatistik Enstitüsü 1998 tahmini rakamlarına göre Şırnak İlinin canlı hayvan sayısı :

Sığır 24 640 baş

Koyun 231 110 baş

Keçi 126 270 baş olmak üzere toplam 382 020 baştır.

Soru 3. Şırnak’ta ve bölgemizde hububat ekim ve üretimi ile hayvancılığın geliştirilmesi yolunda hazırlanmış bir master plan var mıdır? Bu alanda neler düşünülmektedir?

Cevap 3. Şırnak İline ait özel olarak hazırlanan herhangi bir proje veya master planı olmayıp, Hayvancılığın Geliştirilmesi Hakkındaki Bakanlar Kurulu Kararı kapsamında talebi olan yetiştiriciler, Türkiye Hayvancılığını Geliştirme Projesi kapsamında desteklenecektir.

Ayrıca; GAP İdaresi Başkanlığı, Şırnak Valiliği Sosyal Yardım ve Dayanışma Vakfı ve Tarım İl Müdürlüğümüzce ortaklaşa yürütülen “Küçükbaş Hayvancılığın Geliştirilmesi ve Yaygınlaştırılması Projesi” kapsamında her bir yetiştiriciye 10 baş koyun, 1 baş koç olacak şekilde dağıtım yapılmıştır.

Çiftçilere dağıtılmak üzere Tarım İşletmeleri Genel Müdürlüğümüzden Şırnak Valiliği emrine 500 baş ivesi koyun ile 25 baş ivesi koç tahsisi yapılarak üreticilere dağıtılması planlanmıştır.

11. — Kütahya Milletvekili Ahmet Derin’in, başmüdürlüklerin bölge müdürlüklerine dönüştürülmesine ilişkin sorusu ve Ulaştırma Bakanı Enis Öksüz’ün yazılı cevabı (7/94)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın Sayın Ulaştırma Bakanı Enis Öksüz tarafından yazılı olarak cevaplandırılmasının teminini saygılarımla arz ederim. 23.6.1999

Ahmet Derin Kütahya

1. 1990 yılında Başmüdürlükler olarak dizayn edilen sistem bırakılarak 21 adet bölge müdürlüğü tesis edilmesinin gerekçesi nedir?

2. Bölge Başmüdürlükleri tesisinde tespit edilen iller hangi kritere göre tercih edilmiştir?

3. Alt yapıları 10 yıla yakın bir dönemde tamamlanmış, başmüdürlükler tarzında örgütlenme biçiminden dönülmesi :

a) Yeniden bir altyapı ile illerde ki bir çok elemanın bölge müdürlüklerinin bulunduğu illere tayini ek masraf ve kargaşa oluşturmayacak mıdır?

b) Direk olarak genel müdürlükle muhatap olmak yerine, önce bölge müdürlüğüne oradan genel müdürlüğe intikaller bürokrasiyi artırmıyacak mıdır?

4. Nüfus, ilçe ve köy adedi bakımından Eskişehir’den daha büyük ve bağlanacak illerin ortasında bir il olan Kütahya yerine Eskişehir’in Bölge Başmüdürlüğü olarak seçilmesinin sebebi nedir?

5. Yeniden bölge müdürlükleri ihdas yerine, İl Başmüdürlüklerinin statüsünde iyileştirme, değişiklik daha iktisadî ve mantıklı olmayacak mıdır?

T.C. Ulaştırma Bakanlığı Bağlı ve İlgili Kuruluşlar Dairesi Başkanlığı 9.7.1999 Sayı : B.11.0.BİK.03.P/1016-15476

Konu : Soru önergesi

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

İlgi : 29.6.1999 tarih ve A.01.0.GNS.0.10.00.02-7/94-452/01792 sayılı yazınız.

Kütahya Milletvekili Sayın Ahmet Derin’in başmüdürlüklerin bölge başmüdürlüklerine dönüştürülmesine ilişkin, tarafımdan yazılı olarak cevaplandırılmasını istedikleri, 23.6.1999 tarihli soru önergesi incelenmiştir.

Soru numaralarına göre hazırlanan cevaplar ekte sunulmaktadır.

Bilgilerinize arz ederim.

Prof. Dr. Enis Öksüz Ulaştırma Bakanı

Kütahya Milletvekili Sayın Ahmet Derin’in 23.6.1999 Tarihli Soru Önergesinin Cevabı

Soru önergesindeki; başmüdürlük yerine bölge başmüdürlüğü şeklinde teşkilâtlanma çalışmaları; Ulaştırma Bakanlığı ile Bağlı ve İlgili Kuruluşlarından, yalnızca Posta İşletmesi Genel Müdürlüğünce yapılmaktadır. Önergedeki soru sırasına göre cevaplar :

1. Posta İşletmesi Genel Müdürlüğü taşra teşkilâtında; hizmetlerde sürat ve kalitenin artırılması, ünvan standardizasyonunun getirilmesi, tasarruf sağlanabilmesi, daha etkin ve dinamik bir yapının oluşturulabilmesi, işletme genel denetiminin kolaylaştırılabilmesi için yeniden yapılandırılma gereği ortaya çıkmıştır.

2. Yeniden yapılanma çalışmalarında, bölge başmüdürlüğü olarak tespit edilen ilin; coğrafî konumu, il ve şehir merkezi nüfusu, posta şebekesi içerisindeki konumu (havayolu, demiryolu, karayolu, denizyolu bağlantıları) posta trafiği, bina durumu, personel sayısı, bu yerlerde daha önce bölge başmüdürlüğü bulunması, gelir gider durumu, kâr-zarar durumu, Posta İşletme Merkezi bulunup bulunmadığı ve bu illerde (13 adet) ihtisas servisi bulunması gibi kriterler dikkate alınmıştır.

3. a) Yeniden yapılanma sonucu; bölge başmüdürlüğü olarak teşkilâtlandırılmaları öngörülen yerlerdeki Başmüdür Yardımcısı, İhtisas Servisi Müdürü kadrolarını tasarruf edilmesinin yanında, çok sayıda personelinde (Amir, şef, memur, şoför, hizmetli gibi) halen görev yaptıkları il dahilinde ihtiyaç duyulan yerlerde istihdam edilmeleriyle, buralarda ihtiyaç duyulan elemanlar da temin edilmiş olacak. Ayrıca hiç bir personelin ünvan nedeni ile kaybı da olmayacaktır. Halihazırda başmüdürlerden bölge başmüdürü yapılanlar dışında kalanlar eski unvanlarıyla aynı illerde kalacak olup, burada bir çeşit İl Müdürü konumunda çalışıp, Posta Telgraf Müdürlüklerinin (Posta İşletmesi Merkezlerinin) koordinasyonunu ve belirli ölçüde denetimini yapacaklardır.

3. b) Çok sayıda başmüdürlüklerin kaldırılarak yerine az sayıda bölge başmüdürlüğü ihdası; gereksiz personel istihdamını, bir çok gereksiz yazışmayı, koordinasyonu sağlamadaki büyük güçlükleri, zaman, mekân ve para israfını ortadan kaldıracaktır. Dolayısıyla bürokrasinin artması sözkonusu değildir.

4. Hangi il başmüdürlüğünün bölge başmüdürlüğüne bağlanacağı henüz netleşmemiş olup, bu konudaki çalışmalar devam etmektedir.

5. Yukarıda izah edildiği üzere, Posta İşletmesi Genel Müdürlüğü taşra teşkilâtının, yeniden yapılanma çalışmaları sonucunda, bölge başmüdürlüğü olarak yeniden teşkilâtlandırılmayla; zamandan, mekândan, personelden tasarruf sağlanacağından Posta İşletmesi Genel Müdürlüğünün, yılda 2-2, 5 trilyon lira civarında parasal bir kazancı olacaktır.

12. — Şanlıurfa Milletvekili Zülfükar İzol, Şanlıurfa İlindeki belediyelere ve il özel idaresine yapılan yardımlara ilişkin sorusu ve Maliye Bakanı Sümer Oral’ın yazılı cevabı (7/98)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın Maliye Bakanı Sayın Sümer Oral tarafından yazılı olarak cevaplandırılmasını saygılarımla arz ederim. 24.6.1999

Zülfükar İzol Şanlıurfa

Sorular : 

1. Son 5 yılda Şanlıurfa İline mahallî idarelere yapılan yardımların tutarı nedir?

2. Son 5 yılda Şanlıurfa il, ilçe ve belde belediye başkanlıklarına ayrı ayrı yapılan yardımların tarihleri ile miktarları nedir?

3. Son 5 yılda Şanlıurfa İl Özel İdaresine yapılan yardımların tarihleri ile tutarları nedir?

T.C. Maliye Bakanlığı Bütçe ve Malî Kontrol Genel Müdürlüğü 12.7.1999 Sayı : B.07.0.BMK.0.11.600/12451

Konu :  Yazılı soru önergesi

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

İlgi : 1.7.1999 tarihli ve A.01.0.GNS.0.10.00.02-7/98-482/01850 sayılı yazınız. 

Şanlıurfa Milletvekili Sayın Zülfükar İzol’un 7/98 esas no.’lu yazılı soru önergesinde yer alan sorulara ait cevaplar aşağıda sunulmuştur.

Şanlıurfa İli Belediyelerine ve İl Özel İdaresine Yapılan Yardımlar

(Milyon TL)

1995 1996 1997 1998 1999

Merkez 3 000 84 000 105 000 – –

İlçe 81 625 39 750 132 500 116 500 –

Belde 8 500 13 000 36 700 49 250 –

Toplam 93 125 136 750 274 200 165 750 –

İl Özel İdaresi 10 000 – 100 000 – –

Bilgilerinize arz ederim.

Sümer Oral Maliye Bakanı

13. — İstanbul Milletvekili Osman Yumakoğulları’nın, Almanya’da yaşayan Türk vatandaşlarının yurda giriş çıkışlarında karşılaştıkları sorunlara ilişkin sorusu ve Dışişleri Bakanı İsmail Cem’in yazılı cevabı (7/183)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın Dışişleri Bakanı Sayın İsmail Cem tarafından yazılı olarak cevaplandırılmasını arz ederim.

Saygılarımla.

Osman Yumakoğulları İstanbul

Kamuoyunda da yer aldığı gibi Almanya’ya gidip gelen vatandaşlarımızın Alman Büyükelçiliklerinde birçok zorluklarla karşı karşıya kalmaları yanısıra bazı hakaretlere maruz kaldıklarına şahit olmaktayız.

Soru 1. Yurtdışı vatandaşlarımız içerisinde çoğunluğunu teşkil eden ülkelerin başında Almanya gelmektedir. Alman Büyükelçiliklerinde daha fazla mağduriyetin olmaması için Bakanlıkça herhangi bir çalışma veya girişimleriniz var mıdır? Var ise hangi aşamadadır?

Soru 2. Almanya Büyükelçiliklerinde vatandaşlarımızın vize alımında uzun süre beklememeleri için acil olarak nasıl bir tedbir almayı düşünüyorsunuz?

Soru 3. Yurtdışına giriş ve çıkışlarda özellikle vize ile ilgili sorunlarla karşılaşan vatandaşlarımıza çağdaş ve insan onuruna yakışır bir ortam oluşturulması için dış ülkeler nezdinde gerekli girişimler yapılmış mıdır? Açıklarmısınız.

T.C. Dışişleri Bakanlığı Siyaset Planlama Genel Müdürlüğü 8.7.1999 Sayı : SPGM/417-300

Konu : Yazılı soru önergesi

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

İlgi : 21 Haziran 1999 tarihli ve A.01.0.GNS.0.10.00.02-7/183-0347/01456 sayılı yazıları.

İstanbul Milletvekili Sayın Osman Yumakoğulları’nın ilgide kayıtlı soru önergesinin cevabı ekte sunulmaktadır.

Saygılarımla arz ederim.

İsmail Cem Dışişleri Bakanı

1 inci ve 2 nci soruların cevabı :

Vatandaşlarımızın Almanya’nın ülkemizdeki dış temsilciliklerine yaptıkları vize başvuruları sırasında karşılaştıkları güçlükler bu ülke ile yapılan ikili temas ve toplantılarda görüşülerek çözüm yolları aranmaktadır. Bu girişimlerimiz neticesinde zaman kaybının azaltılması amacıyla vize başvuruları sırasında ibraz edilmesi gereken belgelerin listeleri Almanya’nın Türkiye’deki dış temsilciliklerinin kapılarına asılmış bulunmaktadır. Bu suretle vatandaşlarımızın eksik belge nedeniyle Alman temsilciliklerine defalarca gidip gelmeleri önlenmiş bulunmaktadır.

Sözkonusu belgeleri tamamlayarak vize başvurusunda bulunan vatandaşlarımızın işlemleri daha kısa süreler içinde tamamlanmaktadır.

3 üncü sorunun cevabı :

Devletlerin yabancı ülke vatandaşlarının topraklarına giriş ve çıkış koşullarını ve vize rejimlerini tespit etmeleri kurumlaşmış bir egemenlik hakkıdır.

Bu çerçevede, Batı Avrupa devletleri topraklarına yönelik yasadışı göçü ve iltica başvurularını önleme ihtiyaçlarını öne sürerek ülkemizle imzalamış oldukları vize muafiyet anlaşmalarını 1970’li yıllardan itibaren yürürlükten kaldırmışlardır.

Zaman içinde vize muafiyetlerinin kaldırılmasının batılı devletlerin hedeflediği sonucu vermediği; buna karşılık, yurtdışına iyi niyetli olarak beşerî, ticarî ve turistik amaçlarla çıkmak isteyen vatandaşlarımızın seyahat özgürlüğünün önemli ölçüde kısıtlandığı görülmüştür. Bu durumun ilişkilerimize verdiği zarar ve vize mecburiyetinin yararsızlığı her fırsatta ve zeminde dile getirilmektedir. Bu alanda somut neticeler alınması vize ilişkilerinin temelde bir egemenlik konusu teşkil etmesi ve ilişkilerimizin diğer boyutlarıyla da yakın bağı bulunması nedeniyle zaman alacak bir süreç olduğu takdir buyurulacaktır.

Batılı ülkelerle yapılmakta olan ikili siyasî istişareler ve konsolosluk görüşmelerinde, karşılıklı resmî ziyaretlerde vize sorunları düzenli olarak gündeme getirilerek, başta vize formalitelerinin basitleştirilmesi, vize başvurularının daha kısa sürelerde sonuçlandırılması ve başvuru sahiplerine iyi muamelede bulunulması olmak üzere bu ülkelerin vatandaşlarımıza yönelik vize uygulamalarının iyileştirilmesi yönünde çaba gösterilmektedir. Ayrıca, gerek dış temsilciliklerimize gerek Konsolosluk Genel Müdürlüğümüze vatandaşlarımızdan ve meslek kuruluşlarımızdan intikal eden münferit vize şikâyetleri de bu ülkelerin büyükelçilikleri nezdinde takip edilmektedir.

14. — İstanbul Milletvekili Osman Yumakoğulları’nın, iç ve dış borç miktarına ve iç borçlanma faiz oranlarına ilişkin sorusu ve Devlet Bakanı Hikmet Uluğbay’ın yazılı cevabı (7/184)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın Devlet Bakanı Sayın Hikmet Uluğbay tarafından yazılı olarak cevaplandırılmasını arz ederim.

Saygılarımla.

Osman Yumakoğulları İstanbul

Soru 1. 54 üncü Hükümet döneminde iç borç ve dış borç miktarı ne kadardır?

Soru 2. 55 inci Hükümet döneminde iç borç ve dış borç miktarı ne kadardır?

Soru 3. 56 ncı Hükümet döneminde iç borç ve dış borç miktarı ne kadardır?

Soru 4. 54 üncü Hükümet dönemindeki iç borçlanma vadesi ve faiz oranları ne kadardır?

Soru 5. 55 inci Hükümet dönemindeki iç borçlanma vadesi ve faiz oranları ne kadardır?

Soru 6. 56 ncı Hükümet dönemindeki iç borçlanma vadesi ve faiz oranları ne kadardır?

Soru 7. İç ve dış borçların geri ödenmesi işleminde tehlike arzeden bir durum var mıdır?

Soru 8. Bugünkü dış ve iç borç stokunun toplamı ne kadardır?

T.C. Başbakanlık Hazine Müsteşarlığı 6.7.1999 Dosya No. : B.02.1.HM.KAF.02.01 Sayı : 48626

T.C.

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığı

Genel Sekreterliğine

Kanunlar ve Kararlar Dairesi Başkanlığı

İlgi : 21.6.1999 tarih ve 1457 sayılı yazınız.

İlgide kayıtlı yazınızda talep edilen bilgileri içeren tablo ekte yer almaktadır.

Dış borç verilerinin üçer aylık dönemler itibariyle her dönemi (31.3.1999) içeren verilerin ikinci ve üç ayın son günü (30.6.1999) itibariyle Müsteşarlığımız tarafından kamuoyu bilgisine sunulması nedeniyle 31.3.1999 ve 30.5.1999 tarihleri itibariyle veriler henüz üretilme aşamasındadır. Bu itibarla müteakiben ilgili makamlara resmî ve güncel bilgiler sunulacaktır.

Bilgilerinizi ve gereğini arz ederim.

Hikmet Uluğbay Devlet Bakanı

Cevaplar;

 

İç borçlar Ağırlıklı ortalama

Borçlanma Dönem sonu itibariyle Vade (Ay) Faiz (%) (Milyar TL) Stok (Milyar TL) Stok (Milyar $) (Nakit borçlanmanın)

54 üncü Hükümet Dönemi 1.7.1997-30.6.1998 10 530 003 8 389 592 31, 65 8, 2 113, 8

55 inci Hükümet Dönemi 1.7.1998-31.12.1998 7 202 313 11 612 885 37, 14 7, 7 124, 0

56 ncı Hükümet Dönemi 1.1.1999-30.4.1999 9 092 686 15 362 622 39, 77 12, 1 114, 5

57 nci Hükümet Dönemi 1.5.1999-30.5.1999 1 984 902 16 005 011 39, 76 11, 8 100, 5

 

 

Dış borçlar

Stok (Milyar $)

1997 91, 03

1998-Q1 92, 69

Q2 97, 14

Q3 102, 33

Q4 102, 65

EK : 2

1. — Suat Çağlayan ve 26 arkadaşının Dünya Bankası tarafından desteklenen Birinci Sağlık Projesiyle ilgili iddiaların araştırılarak alınması gereken tedbirlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/34)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

3057 TU Numaralı İkraz Anlaşması ile Dünya Bankası ve Türk Hükümeti arasında 7 Ekim 1990 tarihinde “Birinci Sağlık Projesi” imzalanmıştır. Bu projeyi yürütmek üzere Sağlık Bakanlığı bünyesinde Sağlık Projesi Genel Koordinatörlüğü (SPGK) kurulmuştur. Birinci sağlık projesinin bütçesi 147 milyon dolar, daha sonra imzalanmış olan projelerle, tüm sağlık projelerinin toplam bütçesi 370 milyon dolar olarak belirlenmiştir.

Bugüne kadar 180 milyon dolar harcanmıştır. Devlet İhale Yasası bu projelerde uygulanmamaktadır. Bunun sonucu, iyi niyetli olmayan uygulamalar yapılmış ve kamu kaynakları hem israf edilmiş ve hem de kötü kullanılmıştır. Ayrıca hizmet satın alımları, anlaşma gereği Maliye ve Sayıştay denetimi dışında tutulduğunda, iyi niyetli olmayan uygulamalarla, hazinemiz büyük zarara uğratılmıştır.

Bu nedenlerle, Sağlık Bakanlığına bağlı SPGK tarafından yürütülmekte olan Sağlık Projesinde, bugüne kadar yapılan uygulamaların irdelenmesi için Anayasamızın 98 ve İçtüzüğümüzün 104 ve 105 inci maddesi gereği bir araştırma açılmasını arz ederiz.

Gerekçe

3057 TU Numara ile Dünya Bankası ve Türk Hükümeti arasında 7 Ekim 1990 tarihinde Birinci Sağlık Projesi imzalanmış, daha sonra ikinci ve üçüncü sağlık projelerine ait anlaşmalar imzalanmıştır. Sağlık projelerini yürütmek için Sağlık Bakanlığı bünyesinde Sağlık Projesi Genel Koordinatörlüğü kurulmuştur. Birinci Sağlık Projesinin bütçesi, 75 milyon doları Dünya Bankasından olmak üzere 147 milyon dolardır. Sağlık projelerinin toplam bütçesi ise 370 milyon dolardır.

Projenin amacı, 8 proje ilinde halkın sağlık düzeyini yükseltmek, sağlık hizmetlerinin sunumunda etkinlik, verimlilik ve ulaşılabilirliğini artırmak olarak belirlenmiştir. Bu amaç doğrultusunda proje kapsamında tanımlanan her türlü mal, teçhizat ve hizmet alımlarında 2886 Sayılı Devlet İhale Kanununun uygulanmayacağı yönünde Bakanlar Kurulu Kararı alınmış ve ayrıca donanım ve malzeme alınmasına yardımcı olmak, teknik destek sağlamak, Sağlık Bakanlığı bünyesinde, uluslararası satın alma kapasitesini güçlendirmek ve yönetime destek sağlamak amacıyla Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı (UNDP) çerçevesinde Yönetim ve Destek Hizmetleri Antlaşması (MSA) imzalanmıştır. Sözkonusu Karar ve Antlaşma, proje bazında hızlı, esnek ve etkinliğe dayalı insiyatif kullanabilen bir örgütsel yapı kurulmasını amaçlamıştır. Ancak, bu iyi niyetli amaç zaman içerisinde, başta proje genel Koordinatörü olmak üzere bağlı bulunduğu bakanlık yöneticileri tarafından proje dolayısıyla kamu kaynaklarının israfına ve kötü kullanımına dönüşmüştür.

Bu durum, ortaya çıkan şikâyetler üzerine soruşturma yapan Başbakanlık Teftiş Kurulu Başkanlığının raporlarında, Dünya Bankası tarafından hazırlanan proje kapanış raporunda açıkça belirtilmektedir. Belgelenen uygulamalardan bazıları şunlardır;

— Proje kapsamındaki hastane inşaatlarında keşif artış oranları % 300’leri aşmış, keşif artışına neden olan ek imalatlar, Bakanlığın ilgili birimlerinin görüşü ve oluru olmaksızın ve ihale yapılmaksızın gerçekleştirilmiştir. Sözkonusu ek imalatların önemli bir kısmının işletilemeyecek düzeyde teknolojiyi içermesi ciddî şüpheleri bünyesinde barındırmaktadır. Ayrıca, ek imalatlar planlanmış proje bütçesine, dolayısıyla hazineye yaklaşık 32 trilyon Türk Lirası (80 milyon ABD doları) büyüklüğünde bir ek yük getirmiştir. Bu ek yükün hâlâ yaklaşık 10 trilyon Türk Lirası, Bakanlığın müteahhitlere borcu olarak bulunmaktadır.

Maliye ve Sayıştay denetimi dışında tutulan Yönetim ve Destek Hizmetleri Antlaşması üzerinden gerçekleştirilen hizmet satın alımlarında hazine menfaati gözetilmemiş, üstüne üstelik zarara uğratılmıştır. Yönetim ve Destek Hizmetleri Antlaşması üzerinden, doğrudan gerçekleştirilmesi gereken mal ve hizmet satın alımlarında ek komisyon ödenerek UNDP’ye ek olarak ayrı bir aracı firma ve buna da ek olarak bir alt taşeron firma kullanılmıştır. Ayrıca firmanın kendisinden beklenen hizmetleri istenilen kalite sunamamasının müfettişlerin yanısıra Bakanlık yetkilileri tarafından da belgelenmiş olması, ihale hakkında ciddî şüpheleri doğurmaktadır.

— Bakanlığın kurumsal kapasitesini artırmak amacıyla Yönetim ve Destek Hizmetleri Antlaşması üzerinden öngörülen ve mevcut kamu personeli arasından temin edilemeyen personelin sözleşmeli istihdamı kötüye kullanılmıştır. Mevcut kamu personeli arasından temin edilebilecek nitelikteki personelin ayda yaklaşık 2 000 ABD doları bir maaşla istihdamı, kamu kaynaklarının israfına neden olmuştur. Sözleşme yoluyla istihdam uygulamasının önemli bir kısmında personelin teknik yeterliliği gözetilmemiş ve siyasî tavassutlara yer verilmiştir. İşe göre personel istihdam edileceğine, tavassut sahibi personele iş bulunmuştur. Bu anlayış ile, yaklaşık 30 civarında sözleşmeli personel ile ihtiyaçları karşılanacak koordinatörlük bünyesinde çalışan sözleşmeli personel sayılı bir ara 66 sayısını bulmuştur. Proje bünyesinde görev yapan sözleşmeli personele 1997 yılında ödenen kamu kaynağının miktarı bugünkü değeriyle 1 trilyon Türk Lirasını aşmıştır. Bu miktar kamu kaynaklarının siyasî tavassutlar ve kişisel çıkarlar için nasıl israf edildiğini açıkça ortaya koymaktadır.

Yukarıda sadece bir kaç örneği sunulan kamu kaynaklarının israfının yaşandığı Sağlık Bakanlığı Birinci Sağlık Projesi uygulaması ile ilgili Meclis Araştırması açılarak konunun incelenmesi ve açıklığa kavuşturulmasında ayrıca aşağıda belirtilen hususlar açısından da yarar görülmektedir.

— Dünya Bankası uygulamaları gereğince 2886 Sayılı Devlet İhale Kanununun ve Yönetim ve Destek Hizmetleri Antlaşması ve benzeri düzenlemeler aracılığıyla Maliye ve Sayıştay denetiminin dışına çıkılarak kamu kaynaklarının israfına neden olabilecek durumlara karşın önlemler geliştirilmesi,

— Dünya Bankası projelerinin, kamu yöneticilerinin kişisel çıkarları için kullanılmasını engelleyecek önlemlerin geliştirilmesi,

Bugüne kadar gerçekleştirilmiş soruşturma ve incelemeler ile sınırlı düzeyde ortaya konulabildiğini düşündüğüm, Sağlık Bakanlığı Birinci Sağlık Projesi ile ilgili gerçeklerin Meclis Araştırması aracılığı ile tümüyle gün ışığına çıkarılması ve böylece sorunların bir daha yaşanmaması için gerekli önlemlerin geliştirilerek hayata geçirilmesi gerektiği görüşündeyiz.

Saygılarımla arz ederim.

İzmir Milletvekili Suat Çağlayan ve 26 arkadaşı

Suat Çağlayan Hasan Erçelebi İzmir Denizli

Rahmi Sezgin Salih Dayıoğlu İzmir İzmir

Mehmet Kocabatmaz Sebahat Vardar Denizli Bilecik

M. Cengiz Güleç Masum Türker Sıvas İstanbul

M. Cihan Yazar M. Güven Karahan Manisa Balıkesir

Mahmut Erdir Gönül Saray Alphan Eskişehir Amasya

Necdet Tekin Hasan Özgöbek Kırklareli Uşak

Sadık Kırbaş Fahrettin Gülener Çanakkale Bursa

Ahmet Güzel Erol Al İstanbul İstanbul

Cahit Savaş Yazıcı Zafer Güler İstanbul İstanbul

Mustafa Karslıoğlu Mehmet Yaşar Ünal Bolu Uşak

Mehmet Çümen Saffet Başaran İzmir İzmir

Mehmet Özcan Burhan Bıçakçıoğlu İzmir İzmir

Hasan Metin İzmir

BİRLEŞİM 32 NİN SONU