DÖNEM : 21 YASAMA YILI : 1

 

T. B. M. M.

TUTANAK DERGİSİ

CİLT : 6

31 inci Birleşim

8 . 7 . 1999 Perşembe

İ Ç İ N D E K İ L E R

  I. – GEÇEN TUTANAK ÖZETİ

II. – GELEN KÂĞITLAR

III. – YOKLAMA

IV. – BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI

A) GÜNDEMDIŞI KONUŞMALAR

1. – Bilecik Milletvekili Sabahat Vardar’ın, Bilecik İlinin sorunları ve beklentilerine ilişkin gündemdışı konuşması

2. – Kayseri Milletvekili Sevgi Esen’in, kadın hakları ve kadının statüsüne ilişkin gündemdışı konuşması

3. – Bursa Milletvekili Mehmet Altan Karapaşaoğlu’nun, dünya ekonomik ve siyasî hayatında meydana gelen değişikliklerle, Türkiye’nin bu değişiklikler karşısında takip etmesi gereken stratejiye ilişkin gündemdışı konuşması

B) TEZKERELER VE ÖNERGELER

1. – Erzurum Milletvekili Zeki Ertugay’ın, Doğu Anadolu Projesi Kalkınma İdaresi Teşkilâtının Kuruluş ve Görevleri Hakkında Kanun Teklifini (2/64) geri aldığına ilişkin önergesi (4/4)

C) GENSORU, GENEL GÖRÜŞME, MECLİS SORUŞTURMASI VE MECLİS ARAŞTIRMASI ÖNERGELERİ

1. – Erzincan Milletvekili Tevhit Karakaya ve 20 arkadaşının, üniversite kurulacak illerde aranacak kriterler konusunda genel görüşme açılmasına ilişkin önergesi (8/1)

2. – Ankara Milletvekili Cemil Çiçek ve 23 arkadaşının, Osmanlı Devletinin kuruluşunun 700 üncü yıldönümü konusunda genel görüşme açılmasına ilişkin önergesi (8/2)

3. – Kütahya Milletvekili Ahmet Derin ve 27 arkadaşının, bankacılık sektörünün sorunlarının ve devlete devredilen bankaların batış nedenlerinin araştırılarak alınması gereken tedbirlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/33)

V. – ÖNERİLER

A) DANIŞMA KURULU ÖNERİLERİ

1. – Gündemdeki sıralamanın yeniden belirlenmesine ilişkin Danışma Kurulu önerisi

VI. – KANUN TASARI VE TEKLİFLERİYLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER

1. – Terörle Mücadele Kanununun Bir Maddesinde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Tasarısı ve Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (1/436) (S. Sayısı: 17)

2. – Uluslararası Çalışma Teşkilâtı Anasözleşmesinde Yapılan Değişiklik Hakkındaki Belgenin Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler ve Dışişleri Komisyonları Raporları (1/320) (S. Sayısı:18)

3. – Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ve Moğolistan Hükümeti Arasında Yatırımların Karşılıklı Teşviki ve Korunmasına İlişkin Anlaşmanın Onaylanmasının Uygun Bulunduğu Hakkında Kanun Tasarısı ve Plan ve Bütçe ve Dışişleri Komisyonları Raporları (1/365) (S. Sayısı: 19)

4. – Sakatların Meslekî Rehabilitasyonu ve İstihdamı Hakkında 159 Sayılı Uluslararası Çalışma Teşkilâtı (ILO) Sözleşmesinin Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler ve Dışişleri Komisyonları Raporları (1/305) (S. Sayısı: 20)

5. – Türkiye Cumhuriyeti ve Mısır Arap Cumhuriyeti Arasında Yatırımların Karşılıklı Teşviki ve Korunmasına İlişkin Anlaşma ile Anlaşmada Değişiklik Yapılmasına Dair Notaların Onaylanmasının Uygun Bulunduğu Hakkında Kanun Tasarısı ve Plan ve Bütçe ve Dışişleri Komisyonları Raporları (1/352) (S. Sayısı: 21)

VII. – SORULAR VE CEVAPLAR

A) YAZILI SORULAR VE CEVAPLARI

1. – Karaman Milletvekili Zeki Ünal’ın, Çapa ve Cerrahpaşa Tıp Fakültelerinde hastalardan resmî muayene ücretlerinin üzerinde para alındığı iddialarına ilişkin Başbakandan sorusu ve Sağlık Bakanı Osman Durmuş’un yazılı cevabı (7/22)

 

I. – GEÇEN TUTANAK ÖZETİ

TBMM Genel Kurulu saat 15.00’te açıldı.

İstanbul Milletvekili Bozkurt Yaşar Öztürk’ün, öğretmenlerin problemleri ve özlük haklarına ilişkin gündemdışı konuşmasına, Millî Eğitim Bakanı Metin Bostancıoğlu,

İstanbul Milletvekili Ayşe Nazlı Ilıcak’ın, enerji ve irticaya ilişkin gündemdışı konuşmasına da Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Mustafa Cumhur Ersümer,

Cevap verdi;

İzmir Milletvekili Kemal Vatan, Balkanlardaki son gelişmelere ilişkin gündemdışı bir konuşma yaptı.

Malatya Milletvekili Yaşar Canbay’ın, Tarım, Orman ve Köyişleri,

Sıvas Milletvekili Musa Demirci’nin de İnsan Haklarını İnceleme,

Komisyonu üyeliklerinden çekildiklerine ilişkin önergeleri Genel Kurulun bilgisine sunuldu.

Erzincan Milletvekili Tevhit Karakaya ve 23 arkadaşının, ülkemizde yaşanan ekonomik krizin nedenlerinin araştırılarak, alınması gereken tedbirlerin belirlenmesi amacıyla (10/30),

Erzincan Milletvekili Tevhit Karakaya ve 19 arkadaşının, üniversite kurulacak illerin tespiti ve bu konuda alınması gereken tedbirlerin belirlenmesi amacıyla (10/31),

Erzincan Milletvekili Tevhit Karakaya ve 19 arkadaşının, Erzincan İlinin ekonomik, sosyal, kültürel ve kentsel sorunlarının araştırılarak, alınması gereken tedbirlerin belirlenmesi amacıyla (10/32),

Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergeleri Genel Kurulun bilgisine sunuldu; önergelerin gündemdeki yerlerini alacakları ve öngörüşmelerinin, sırası geldiğinde yapılacağı açıklandı.

Bazı milletvekillerine, Başkanlık tezkeresinde belirtilen sebep ve sürelerle izin verilmesi kabul edildi.

Tarım, Orman ve Köyişleri Komisyonunda boş bulunan ve FP Grubuna düşen bir üyeliğe, Grubunca aday gösterilen, Sıvas Milletvekili Musa Demirci,

İnsan Haklarını İnceleme Komisyonunda boş bulunan ve FP Grubuna düşen bir üyeliğe, Grubunca aday gösterilen, Malatya Milletvekili Yaşar Canbay,

Seçildiler.

Gündemin “Sözlü Sorular” kısmının:

1 inci sırasında bulunan (6/4),

2 nci sırasında bulunan (6/5),

Esas numaralı sözlü soruların, üç birleşim içerisinde cevaplandırılmadıklarından, yazılı soruya çevrildikleri ve gündemden çıkarıldıkları açıklandı;

3 üncü sırasında bulunan, İstanbul Milletvekili Osman Yumakoğulları’nın (6/7) esas numaralı sözlü sorusuna, Millî Eğitim Bakanı Metin Bostancıoğlu, cevap verdi;

4 üncü sırasında bulunan (6/8),

5 inci sırasında bulunan (6/10),

6 ncı sırasında bulunan (6/16),

Esas numaralı sözlü sorular, ilgili bakanlar Genel Kurulda hazır bulunmadıklarından, ertelendi.

Gündemin “Kanun Tasarı ve Teklifleriyle Komisyonlardan Gelen Diğer İşler” kısmının:

1 inci sırasında bulunan, İzmir Antlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğu Hakkında (1/297) (S. Sayısı: 11),

2 nci sırasında bulunan, Ekonomik İşbirliği Teşkilâtı (ECO) Transit Ticaret Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair (1/295) (S. Sayısı: 12),

3 üncü sırasında bulunan, Ekonomik İşbirliği Teşkilâtı (EİT) Ulusal Temsilciler ve Uluslararası Personelin Yasal Statüsüne Dair Anlaşmanın Onaylanmasının Uygun Bulunduğu Hakkında (1/298) (S. Sayısı: 13),

4 üncü sırasında bulunan, Ekonomik İşbirliği Örgütü Ticaret ve Kalkınma Bankası Kuruluş Anlaşması ile Ekonomik İşbirliği Örgütü Ticaret ve Kalkınma Bankası Kuruluş Anlaşmasının Tadil Metninin Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair (1/309) (S. Sayısı: 14),

5 inci sırasında bulunan, Türkiye Cumhuriyeti ile Belarus Cumhuriyeti Arasında Dostluk ve İşbirliği Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair (1/292) (S. Sayısı: 15),

6 ncı sırasında bulunan, Türkiye Cumhuriyeti ile Ukrayna Arasında Konsolosluk Sözleşmesinin Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair (1/348) (S. Sayısı: 16),

Kanun Tasarılarının, görüşmeleri müteakip yapılan açık oylamalarından sonra kabul edildikleri ve kanunlaştıkları açıklandı. 8 Temmuz 1999 Perşembe günü saat 15.00’te toplanmak üzere, birleşime 18.53’te son verildi.

Murat Sökmenoğlu Başkanvekili Melda Bayer Mehmet Elkatmış Ankara Nevşehir Kâtip Üye Kâtip Üye

No. : 27

II. – GELEN KÂĞITLAR

8.7.1999 Perşembe

Tasarılar

1. - 1615 Sayılı Gümrük Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Tasarısı (1/464) (Plan ve Bütçe Komisyonuna) (Başkanlığa geliş tarihi : 5.7.1999)

2. - İskan Kanunu Tasarısı (1/465) (Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm ve İçişleri ve Plan ve Bütçe komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi : 5.7.1999)

3. - Diyanet İşleri Başkanlığının Kuruluş ve Görevleri Hakkında Kanunun Bir Maddesinin Değiştirilmesine İlişkin Kanun Tasarısı (1/466) (Anayasa ve Plan ve Bütçe komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi : 5.7.1999)

4. - Diyanet İşleri Başkanlığı Kuruluş ve Görevleri Hakkında Kanuna Bir Ek Madde Eklenmesine Dair Kanun Tasarısı (1/467) (Adalet Komisyonuna) (Başkanlığa geliş tarihi : 5.7.1999)

5. - Muhtaç Çitfçilere Ödünç Tohumluk Verilmesi Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı (1/468) (Plan ve Bütçe ve Tarım, Orman ve Köyişleri komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi : 5.7.1999)

6. - Sıtma ve Frengi İlaçları İçin Kanunun Yürürlükten Kaldırılmasına Dair Kanun Tasarısı (1/469) (Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler Komisyonuna) (Başkanlığa geliş tarihi : 5.7.1999)

7. - Çiftçi Mallarının Korunması Hakkında Kanun Tasarısı (1/470) (İçişleri ve Adalet ve Tarım, Orman ve Köyişleri komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi : 5.7.1999)

8. - Ziraî Mücadele ve Ziraî Karantina Kanunu Tasarısı (1/471) (Adalet ve Tarım, Orman ve Köyişleri komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi : 5.7.1999)

9. - Maden Kanununa Bir Ek Madde Eklenmesine Dair Kanun Tasarısı (1/472) (Sanayi,Ticaret, Enerji, Tabii Kaynaklar ve Bilgi ve Teknoloji Komisyonuna) (Başkanlığa geliş tarihi : 5.7.1999)

10. - Kadastro Kanunu ile Genel Kadro ve Usulü Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Tasarısı (1/473) (Plan ve Bütçe ve Adalet komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi : 5.7.1999)

11. - Köy Hizmetleri Genel Müdürlüğü Teşkilât ve Görevleri Hakkında Kanunun Bir Maddesinin Değiştirilmesine Dair Kanun Tasarısı (1/474) (Tarım, Orman ve Köyişleri ve Plan ve Bütçe komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi : 5.7.1999)

12. - Memurlar ve Diğer Kamu Görevlilerinin Disiplin Cezalarının Affı Hakkında Kanun Tasarısı (1/475) (Adalet Komisyonuna) ((Başkanlığa geliş tarihi : 5.7.1999)

13. - Aile Araştırma Kurumu Genel Müdürlüğü Teşkilâat ve Görevleri Hakkında Kanun Tasarısı (1/476) (Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler ve Plan ve Bütçe komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi : 5.7.1999)

14. - Kadının Statüsü Genel Müdürlüğü Teşkilât ve Görevleri Hakkında Kanun Tasarısı (1/477) (Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler ve Plan ve Bütçe komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi : 5.7.1999)

15. - Tarım Bakanlığı Ziraat İşleri Genel Müdürlüğü ile Ziraî Mücadele ve Ziraî Karantina Genel Müdürlüğüne Bağlı Kurum-Okul ve Kuruluşlara Döner Sermaye Verilmesi Hakkında Kanunun Adının ve Bazı Maddelerinin Değiştirilmesi Hakkında Kanun Tasarısı (1/478) (Tarım, Orman ve Köyişleri ve Plan ve Bütçe komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi : 5.7.1999)

16. - 190 Sayılı Genel Kadro ve Usulü Hakkında Kanun Hükmünde Kararnameye Bir Geçici Madde Eklenmesine Dair Kanun Tasarısı (1/479) (Tarım, Orman ve Köyişleri ve Plan ve Bütçe komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi : 5.7.1999)

17. - İstiklâl Madalyası Verilmiş Bulunanlara Vatani Hizmet Tertibinden Şeref Aylığı Bağlanması Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı (1/480) (Plan ve Bütçe Komisyonuna) (Başkanlığa geliş tarihi : 5.7.1999)

18. - Türk Ticaret Kanununun Bazı Maddelerinde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı (1/481) (Anayasa ve Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabiî Kaynaklar ve Bilgi ve Teknoloji komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi : 5.7.1999)

19. - 181 Sayılı Sağlık Bakanlığının Teşkilât ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı (1/482) (Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler ve Anayasa komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi : 5.7.1999)

20. - Danıştay Kanununda ve 190 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnameye Bağlı Cetvellerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı (1/483) (Adalet ve Plan ve Bütçe komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi : 5.7.1999)

21. - 441 Sayılı Tarım ve Köyişleri Bakanlığının Kuruluş ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararname ile 190 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Tasarısı (1/484) (Tarım, Orman ve Köyişleri ve Plan ve Bütçe komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi : 5.7.1999)

22. - Millî Eğitim Bakanlığı Döner Sermaye İşletmeleri Kanunu Tasarısı (1/485) (Millî Eğitim, Kültür, Gençlik ve Spor ve Plan ve Bütçe komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi : 5.7.1999)

23. - Telsiz Kanununun Bazı Maddelerinin Değiştirilmesi Hakkında Kanun Tasarısı (1/486) (Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm ve Plan ve Bütçe komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi : 5.7.1999)

24. - Çıkar Amaçlı Suç Örgütleriyle Mücadele Hakkında Kanun Tasarısı (1/487) (İçişleri ve Adalet komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi : 7.7.1999)

Teklifler

1. - Ankara Milletvekili Yücel Seçkiner’in; Antrenörlük ve Türkiye Futbol Antrenörleri Birliği Kanunu Teklifi (2/127) (Adalet ve Millî Eğitim, Kültür, Gençlik ve Spor komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi : 28.6.1999)

2. - Denizli Milletvekili Mustafa Kemal Aykurt’un; Yükseköğretim Kanununa Bir Geçici Madde Eklenmesine Dair Kanun Teklifi (2/128) (Millî Eğitim, Kültür, Gençlik ve Spor Komisyonuna) (Başkanlığa geliş tarihi : 1.7.1999)

3. - Uşak Milletvekilleri Mehmet Yaşar Ünal ile Hasan Özgöbek’in; Yükseköğretim Kurumları Teşkilâtı Hakkında 41 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin Değiştirilerek Kabulüne Dair Kanun ile 78 ve 190 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi (2/129) (Millî Eğitim, Kültür, Gençlik ve Spor ve Plan ve Bütçe komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi : 1.7.1999)

4. - Tekirdağ Milletvekili B.Fırat Dayanıklı’nın; Bir İlçe ve Bir İl Kurulmasına İlişkin Kanun Teklifi (2/130) (İçişleri ve Plan ve Bütçe komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi: 1.7.1999)

5. - Zonguldak Milletvekili T.Boray Baycık’ın; 506 Sayılı Sosyal Sigortalar Yasasına Bir Geçici Madde Eklenmesine İlişkin Yasa Teklifi (2/131) (Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler Komisyonuna) (Başkanlığa geliş tarihi : 1.7.1999)

6. - Zonguldak Milletvekilleri T. Boray Baycık, Ömer Üstünkol, Bartın Milletvekili Cafer Tufan Yazıcıoğlu ile Karabük Milletvekili Erol Karan’ın; Ereğli Adı ile Bir İl, Kandilli ve Ormanlı Adlarında İki İlçe Kurulması Hakkında Kanun Teklifi (2/132) (İçişleri ve Plan ve Bütçe komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi : 1.7.1999)

7. - Zonguldak Milletvekilleri T.Boray Baycık, Ömer Üstünkol, Bartın Milletvekili Cafer Tufan Yazıcıoğlu ile Karabük Milletvekili Erol Karan’ın; Zonguldak İlinde Kilimli ve Kozlu Adında İki İlçe Kurulması Hakkında Kanun Teklifi (2/133) (İçişleri ve Plan ve Bütçe komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi : 1.7.1999)

8. - Bartın Milletvekili Cafer Tufan Yazıcıoğlu’nun; Terörle Mücadele Kanununun Bir Maddesinde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi (2/134) (Plan ve Bütçe Komisyonuna) (Başkanlığa geliş tarihi : 1.7.1999)

9. - Bartın Milletvekili Cafer Tufan Yazıcıoğlu’nun; Yükseköğretim Kurumları Teşkilâtı Hakkında 41 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin Değiştirilerek Kabulüne Dair Kanun ile 78 ve 190 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi (2/135) (Millî Eğitim, Kültür, Gençlik ve Spor ve Plan ve Bütçe komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi : 1.7.1999)

10. - Bartın Milletvekili Cafer Tufan Yazıcıoğlu’nun; Bartın İlinde Üç İlçe Kurulması İle İlgili Kanun Teklifi (2/136) (İçişleri ve Plan ve Bütçe komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi : 1.7.1999)

11. - Bartın Milletvekili Cafer Tufan Yazıcıoğlu’nun; Ödeme Gücü Olmayan Vatandaşların Tedavi Giderlerinin Yeşil Kart Verilerek Devlet Tarafından Karşılanması Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/137) (Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler ve Plan ve Bütçe komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi : 1.7.1999)

12. - Bartın Milletvekili Cafer Tufan Yazıcıoğlu’nun; 506 Sayılı Sosyal Sigortalar Yasasının Bazı Maddelerinin Değiştirilmesine İlişkin Yasa Teklifi (2/138) (Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler Komisyonuna) (Başkanlığa geliş tarihi : 1.7.1999)

13. - Bartın Milletvekili Cafer Tufan Yazıcıoğlu’nun; Ateşli Silahlar ve Bıçaklar ile Diğer Aletler Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/139) (Adalet ve İçişleri komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi : 1.7.1999)

14. - Bartın Milletvekili Cafer Tufan Yazıcıoğlu’nun; 506 Sayılı Sosyal Sigortalar Yasasının Ek 5 inci Maddesinin Değiştirilmesine İlişkin Kanun Teklifi (2/140) (Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler Komisyonuna) (Başkanlığa geliş tarihi : 30.6.1999)

15. - Bursa Milletvekili Teoman Özalp ile Sakarya Milletvekili Nevzat Ercan’ın; Yükseköğretim Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi (2/141) (Millî Eğitim, Kültür, Gençlik ve Spor Komisyonuna) (Başkanlığa geliş tarihi : 1.7.1999)

16. - Bayburt Milletvekili Suat Pamukçu’nun; 657 Sayılı Devlet Memurları Kanunu, 926 Sayılı Türk Silahlı Kuvvetleri Personel Kanunu, 2802 Sayılı Hakimler ve Savcılar Kanunu, 2914 Sayılı Yükseköğretim Personel Kanunu, 5434 Sayılı T.C. Emekli Sandığı Kanunu ile Diğer Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılması, Devlet Memurları ve Diğer Kamu Görevlilerine Memuriyet Taban Aylığı ve Kıdem Aylığı ile Ek Tazminat Ödenmesi Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamenin Bir Maddesinde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi (2/142) (Plan ve Bütçe Komisyonuna) (Başkanlığa geliş tarihi : 1.7.1999)

17. - Bayburt Milletvekili Suat Pamukçu’nun; İl Özel İdaresi Kanununun Bazı Maddelerinde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/143) (İçişleri ve Plan ve Bütçe komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi : 1.7.1999)

18. - Balıkesir Milletvekili Mustafa Güven Karahan’ın; 2762 Sayılı Vakıflar Kanununun 4.4.1995 tarih ve 4103 Sayılı Kanunla Değişik 27 nci Maddesinin Değiştirilmesine Dair Kanun Teklifi (2/144) (Plan ve Bütçe Komisyonuna) (Başkanlığa geliş tarihi : 1.7.1999)

19. - İstanbul Milletvekili Abdülkadir Aksu ve 4 Arkadaşının; Bir İl Kurulması Hakkında Kanun Teklifi (2/145) (İçişleri ve Plan ve Bütçe komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi : 1.7.1999)

20. - İstanbul Milletvekili Abdülkadir Aksu ile Diyarbakır Milletvekili Osman Aslan’ın; Karacadağ Adı ile Bir İlçe Kurulmasına İlişkin Kanun Teklifi (2/146) (İçişleri ve Plan ve Bütçe komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi : 1.7.1999)

21. - Tokat Milletvekili Ali Şevki Erek ile 25 Arkadaşının; 5 İlçe Kurulmasına İlişkin Kanun Teklifi (2/147) (İçişleri ve Plan ve Bütçe komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi : 5.7.1999)

Tezkere

1. - Sayıştay’da Boş Bulunan Üyeliklere 832 Sayılı Sayıştay Kanununun 26.6.1996 Tarihli ve 4149 Sayılı Kanunla Değişik 6 ncı Maddesi Gereğince Yapılacak Seçime Dair Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi (3/261) (Plan ve Bütçe Komisyonuna) (Başkanlığa geliş tarihi : 6.7.1999)

Raporlar

1. - Terörle Mücadele Kanununun Bir Maddesinde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Tasarısı ve Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (1/436) (S.Sayısı: 17) (Dağıtma tarihi: 8.7.1999) (GÜNDEME)

2. - Uluslararası Çalışma Teşkilâtı Anayasasında Yapılan Değişiklik Hakkındaki Belgenin Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler ve Dışişleri komisyonları raporları (1/320) (S.Sayısı: 18) (Dağıtma tarihi: 8.7.1999) (GÜNDEME)

3. - Türkiye Cumhuriyeti ve Moğolistan Hükümeti Arasında Yatırımların Karşılıklı Teşviki ve Korunmasına İlişkin Anlaşmanın Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve Plan ve Bütçe ve Dışişleri komisyonları raporları (1/365) (S.Sayısı: 19) (Dağıtma tarihi: 8.7.1999) (GÜNDEME)

4. - Sakatların Mesleki Rehabilitasyonu ve İstihdamı Hakkında 159 Sayılı Uluslararası Çalışma Teşkilâtı (İLO) Sözleşmesinin Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler ve Dışişleri komisyonları raporları (1/305) (S.Sayısı: 20) (Dağıtma tarihi: 8.7.1999) (GÜNDEME)

5. - Türkiye Cumhuriyeti ve Mısır Arap Cumhuriyeti Arasında Yatırımların Karşılıklı Teşviki ve Korunmasına İlişkin Anlaşma ile Anlaşmada Değişiklik Yapılmasına Dair Notaların Onaylanmasının Uygun Bulunduğu Hakkında Kanun Tasarısı ve Plan ve Bütçe ve Dışişleri komisyonları raporları (1/352) (S.Sayısı: 21) (Dağıtma tarihi: 8.7.1999) (GÜNDEME)

Yazılı Soru Önergeleri

1. - Ankara Milletvekili Saffet Arıkan Bedük’ün, kapatılan TYT Bank, Marmarabank ve İmpexbank’ta hesabı bulunanların mağduriyetlerinin ne zaman giderileceğine ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/177) (Başkanlığa geliş tarihi : 6.7.1999)

2. - Ankara Milletvekili Saffet Arıkan Bedük’ün, IMF’nin raporuna ve borsada yapılan işlemler sonucu haksız kazanç sağlandığı iddiasına ilişkin Devlet Bakanından (Hikmet Uluğbay) yazılı soru önergesi (7/178) (Başkanlığa geliş tarihi : 6.7.1999)

3. - Karaman Milletvekili Zeki Ünal’ın, asılsız haberler yayımladığı iddia edilen bazı gazeteler hakkında alıncak önlemlere ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/179) (Başkanlığa geliş tarihi : 6.7.1999)

4. - İstanbul Milletvekili Bülent Akarcalı’nın, cep telefonlarıyla görüşmelerde yaşanan bazı sorunların giderilmesi için alınacak önelemlere ilişkin Ulaştırma Bakanından yazılı soru önergesi (7/180) (Başkanlığa geliş tarihi : 6.7.1999)

5- İstanbul Milletvekili Bülent Akarcalı’nın, Futbol Federasyonu tarafından Birinci Lig’in adının satılmasına ilişkin Devlet Bakanından (Fikret Ünlü) yazılı soru önergesi (7/181) (Başkanlığa geliş tarihi : 6.7.1999)

6. - İstanbul Milletvekili Bülent Akarcalı’nın, Belçika’nın bir Bölgesindeki TRT-INT yayınlarının kablolu yayından çıkarılmasına ilişkin Dışişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/182) (Başkanlığa geliş tarihi : 6.7.1999)

Genel Görüşme Önergeleri

1. - Erzincan Milletvekili Tevhit Karakaya ve 20 arkadaşının, üniversite kurulacak illerde aranacak kriterler konusunda Anayasanın 98 inci, İçtüzüğün 102 ve 103 üncü maddeleri uyarınca bir genel görüşme açılmasına ilişkin önergesi (8/1) (Başkanlığa geliş tarihi : 25.6.1999)

2. - Ankara Milletvekili Cemil Çiçek ve 23 arkadaşının, Osmanlı Devletinin kuruluşunun 700 üncü yıldönümü konusunda Anayasanın 102 ve 103 üncü maddeleri uyarınca bir genel görüşme açılmasına ilişkin (8/2) (Başkanlığa geliş tarihi : 26.6.1999)

Meclis Araştırması Önergesi

1. - Kütahya Milletvekili Ahmet Derin ve 27 arkadaşının, bankacılık sektörünün sorunlarının ve devlete devredilen bankaların batış nedenlerinin araştırılarak alınması gereken tedbirlerin belirlenmesi amacıyla Anayasanın 98 inci, İçtüzüğün 104 ve 105 inci maddeleri uyarınca bir Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/33) (Başkanlığa geliş tarihi : 25.6.1999)

 

BİRİNCİ OTURUM

Açılma Saati : 15.00

8 Temmuz 1999 Perşembe

BAŞKAN : Başkanvekili Murat SÖKMENOĞLU

KÂTİP ÜYELER : Mehmet ELKATMIŞ (Nevşehir), Melda BAYER (Ankara)

 

BAŞKAN – Türkiye Büyük Millet Meclisinin 31 inci Birleşimini açıyorum.

III. – YOKLAMA

BAŞKAN – Elektronik cihazla yoklama yapılacaktır.

Yoklama için 5 dakika süre vereceğim. Sayın milletvekillerinin oy düğmelerine basarak salonda bulunduklarını bildirmelerini, bu süre içerisinde elektronik sisteme giremeyen milletvekillerinin salonda hazır bulunan teknik personelden yardım istemelerini, buna rağmen sisteme giremeyen üyelerin ise, yoklama pusulalarını teknik personel aracılığıyla 5 dakikalık süre içerisinde Başkanlığa ulaştırmalarını rica ediyorum.

Yoklama işlemini başlatıyorum.

(Elektronik cihazla yoklama yapıldı)

BAŞKAN – Toplantı yetersayısı vardır; görüşmelere başlıyoruz.

Gündeme geçmeden, önce üç arkadaşıma gündemdışı söz vereceğim; ancak, daha önce bir açıklama yapmak istiyorum:

Sayın milletvekilleri, hatip mikrofonunda yapılan düzenleme sonucunda, konuşmakta olan hatibin konuşma süresinin bitimine 1 dakika kala, mikrofon üzerindeki kırmızı ışıklar yanıp sönecek ve konuşma süresinin bitmekte olduğunu sayın hatiplere anımsatacaktır; ayrıca, konuşma süresinin hatip kürsüsünde mevcut ekranlarda izlenmesi mümkündür.

Bilgilerinize sunuyorum.

Gündemdışı ilk söz, Bilecik İlinin sorunları ve beklentileri konusunda söz isteyen Bilecik Milletvekili Sabahat Vardar'a aittir.

Buyurun Sayın Vardar. (DSP sıralarından alkışlar)

Süreniz 5 dakika.

IV. – BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI

A) GÜNDEMDIŞI KONUŞMALAR

1. – Bilecik Milletvekili Sabahat Vardar’ın, Bilecik İlinin sorunları ve beklentilerine ilişkin gündemdışı konuşması

SABAHAT VARDAR (Bilecik) – Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; hepimiz çeşitli illerden seçilen; ama, tüm ülkeyi temsil eden vekilleriz; ülkemizin sorunlarına çözüm üretmek, daha aydınlık, daha mutlu bir Türkiye için milletin hizmetindeyiz. Bunun bilinci içerisinde, Bilecik İlinin sorunlarını, beklentilerini Yüce Meclise ve Hükümetimizin bilgilerine sunmak istiyorum.

Bilecik, bugüne kadar hızlı bir kalkınma gerçekleştirememiş, sosyal, kültürel yatırımlardan yeterince pay alamamıştır. Şöyle ki: Çalışan nüfusun yüzde 72'si sigortalı olan ilimizde bir SSK hastanesi bile yoktur. Bilecik halkının dileği, en kısa zamanda bir SSK hastanesine kavuşmaktır.

Sayın milletvekilleri, ilimizin, Marmara Bölgesinin ve yurdumuzun en önemli sorunlarının başında taşımacılık sorunu yer almaktadır. Bu nedenle, İstanbul'u Akdenize bağlayan Bozüyük-Adapazarı, Bozüyük-Bilecik-Osmaneli-Mekece Yolu Projesi çok önemlidir. Bozüyük-Adapazarı yolu, yetersiz olduğundan ve yoğun trafik nedeniyle, maddî ve manevî bilançosu yüksek olan kazalara sebep olmaktadır.

Sadece, Bozüyük İlçe Merkezine bağlantılı karayolunda ve ilçe merkezinde meydana gelen trafik kazalarını kısaca vermek istiyorum: Bölgede, 1998 yılında toplam 348 kaza meydana gelmiş, bunlardan 7'si ölümle, 105'i de ağır yaralanmayla sonuçlanmıştır. 1999 Ocak ve Mayıs ayları arasındaki kaza adedi ise 274 olup, bunlardan 12 kaza ağır yaralanmayla sonuçlanmış ve milyarlarca lira maddî hasar meydana gelmiştir.

Bozüyük-Bilecik-Osmaneli-Mekece yolunda yıllık ortalama, günlük taşıt trafiği 30 000'i geçmekte, yaz aylarında ve Akdenizden yaş sebze ve meyve taşımacılığının yapıldığı belirli günlerde bu sayı iki katına çıkmakta ve karayolunda çok uzun konvoylar oluşmaktadır. Bu durum, hem zaman hem de para kaybına neden olmaktadır.

Ayrıca, bir gün içerisinde, irili ufaklı yaklaşık 30 000 aracın zorunlu olarak bu hattı kullanıyor olmaları, ilçe halkımızın güvenliğini ve sağlığını her geçen gün daha da tehdit eder olmuş ve dayanılmaz bir hal almıştır. Şehrimizin ortasından geçen karayolunun şehirlerarası araçların kullanımına açık olmasıyla birlikte, ekonomik yönden belli bir hareketliliğe sahip yöremizin, araç ve yaya olmak üzere, kendi iç trafik akışının da aynı güzergâhta gerçekleşmesi, kamuoyunu patlama derecesine getirmiştir.

Türkiyemizin başka hiçbir bölgesinde yaşanabileceğini sanmadığımız, şehrimizin bir ucundan bir ucuna 12 kilometrelik bu yol güzergâhı üzerinde oluşan yaya ve araç trafiği nedeniyle, otomobiller -egzoz gazları ve fren balatalarından- her duruş kalkışında, asbest içeren kanserojen maddeler bırakmaktadırlar. Bu çarpık uygulamanın en kısa zamanda sona ermesi için, hazır olan çevre yolu projesinin bir an önce hayata geçirilmesini bekliyoruz.

Sayın milletvekilleri, Bilecik-Yenişehir-Bursa arasında 32 kilometrelik bir yol var ki, çok bozuk ve yetersizdir, 2 saat gibi bir zamanda katedilmektedir. Oysaki, bu yol yapıldığı takdirde, hem Bilecik İlinin, yapımı devam eden Yenişehir Havaalanı ve bir sanayi kenti olan Bursa İliyle arasındaki ulaşımında kolaylık sağlanacak hem de bölgede, ticarî, sınaî ve kültürel bağların kurulmasına ve geliştirilmesine katkıda bulunulacaktır.

İstanbul-Akdeniz arasındaki içturizm ve Akdeniz'den yaş sebze ve meyve taşımacılığının yapıldığı ve âdeta, Akdeniz Bölgesi ile Marmara Bölgesinde bir boğaz köprüsü görevi gören Bozüyük-Bilecik karayolu yetersiz ve bozuk olduğundan, hem içturizm hem de yaş sevze ve meyve taşımacılığı, yukarıda belirttiğim olumsuz kazalara sebep olmaktadır. Önümüzdeki iki yıl içerisinde, mevcut yollar bu halleriyle trafiği kaldıramayacağından, çevre yolunun bir an önce yapılması gerekmektedir. Bu yolun yapılması hem ülke ekonomisine büyük faydalar getirecek hem de Bilecik İlinin, sosyal, kültürel ve ekonomik durumunda bir iyileşme sağlayacak; ayrıca, sanayileşmesine hız kazandıracaktır. Halkımızın bu taleplerine, sorunlarına çözüm bulunması için gereken gayretin gösterileceğini ümit ediyoruz.

Hepinize saygılarımı sunuyorum. (Alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Vardar.

Gündemdışı ikinci söz, kadın hakları ve statüsü hakkında söz isteyen Kayseri Milletvekili Sayın Esen'e aittir.

Buyurun Sayın Esen. (DYP sıralarından alkışlar)

Süreniz 5 dakika efendim.

2. – Kayseri Milletvekili Sevgi Esen’in, kadın hakları ve kadının statüsüne ilişkin gündemdışı konuşması

SEVGİ ESEN (Kayseri) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; öncelikle hepinizi saygıyla selamlarım ve Devlet Bakanımıza acil şifalar dilerim.

Bilindiği gibi, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı tarafından sosyal güvenlik reformu taslağı hazırlanmış ve yasalaşma süreci başlatılmış bulunmaktadır. Doğru Yol Partisi olarak, sosyal güvenlik reform taslağına ilişkin görüşlerimiz, basın toplantısıyla kamuoyuna arz edilmiştir. Çalışma hayatı ve iş hukuku alanına otuz yılını vermiş, çalışma hayatının taraflarıyla yoğun mesailerde bulunmuş ve ekmeğini emek gücüyle kazanan insanlarımızın sorunlarını yakından bilen birisi olarak, söz konusu taslağın yasalaştırılma çalışmalarını kaygıyla izlemekteyim.

Bunlara ilave olarak, sosyal güvenlik reform taslağının kadınların kazanılmış haklarının kaybı anlamına gelen bir düzenleme olması, çalışan çalışmayan tüm kadınların sorunlarını yüreğinde hisseden bir kadın milletvekili olarak duyduğum sorumluluk, beni, kadın haklarını ve kadının statüsünü, bu kürsüden, bana tanınan 5 dakikalık süre içerisinde dile getirmek mecburiyetinde bırakmıştır.

Değerli milletvekilleri, günümüzde nüfusun yarısını oluşturan ve toplumsal hayatın her alanına katılan kadınlarımızın çoğunun, hak ettikleri yeri tam anlamıyla alabildiklerini söylemek mümkün değildir. Kadınlarımızın etkinliği ve demokrasinin gelişmişliği arasında bir paralellik kurulduğu noktasından hareketle, unutulmamalıdır ki, gerçek demokrasi, eşitliği kabul etmek değil, eşit kılmaktır. 21 inci Yüzyılın eşiğinde "olumlu ayrıcalık" olarak ifade ettiğimiz üzere, kadınlarımıza fırsat eşitliği sağlanıncaya kadar özel hak ve koruma tedbirlerine önem ve öncelik verilmesi gerekliliği Anayasamızın 41 inci maddesinde yerini bulmuş, ailenin huzur ve refahı, öncelikle ananın ve çocukların korunması, devletin temel görevleri arasına girmiştir.

Taslağın geneline ilişkin görüşlerimizin yanında, emeklilik yaşının sosyal güvenlik kurumlarında kadın ve erkekte 62 olarak belirlenmesinin ahrette emeklilik olacağının, ilaveten, çalışan kadınların emeklilik yaşının bu derece yüksek belirlenmesinin ise, eşitlik adına eşitsizlik yaratmak anlamına geldiğinin altını çizmek gerekir. Bu durum, aynı zamanda, Anayasaya, kadın haklarına ve ILO sözleşmelerine aykırı düşmektedir. Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının, kadınların her alanda çalışma yaşamında korunup gözetileceğine ilişkin hükümleri hiçe sayılmaktadır.

Çalışan kadınların emeklilik yaşının 62 olarak belirlenmesi, çalışan kadınlara yapılmış haksız bir eylemdir; kadınlarımızın kazanılmış haklarının geri alınmasıdır; Anadolu kadınının ve diğer tüm çalışan kadınların içinde olduğu yaşam ve çalışma koşullarının zorluğundan habersiz olmak demektir; kadının, sosyal ve ekonomik görevlerinden alıkonulmasıdır; kadın girişimciliğinin önüne çekilen bir settir; kadını, aile yaşamı ve iş yaşamı arasında tercihte bulunmaya zorlamaktır; kadının etkinliğinin yok edilmesi, ekonomik bağımsızlığı kazanmasının ve özgür bireyler olmasının engellenmesidir.

Değerli milletvekilleri, sosyal güvenlik reform tasarısının toplumumuzda ve kadınlarımız üzerinde bu tür olumsuz etkiler yaratacağı açıktır. Oysa, yapılması gereken reform, Türk aile yapısının korunması esasına dayanmalıdır. Kadınımızın mutlaka sosyal güvenlikten yararlanması ilkesinden hareketle, ekonomik anlamda fonksiyon kazanmaları ve toplumla iç içe olmaları imkânı sağlanmalıdır. Yeni yüzyılda Türk kadınına çağa uyum sağlayabilmesi için eğitim ve malî destek verilmelidir. Kadınların, siyasette, kamu yönetiminde ve yerel yönetimlerde temsiline imkân sağlanmalı ve fırsatlar üretilmelidir. Ayrıca, CEDAW paralelinde, kadınlar için özel önlemler, fırsat önceliği politikaları üretilmelidir.

İşte, bu nedenlerle, biz, kadınlar olarak, beklediğimiz bu reformların gerçekleşmesi dileklerimi kadından sorumlu Sayın -erkek- Bakanımıza hassasiyetle iletiyor, şimdiden başarılar diliyorum.

Türkiye Cumhuriyeti Hükümetini, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanını, Ekonomik ve Sosyal Konseyi, çalışma hayatının taraflarını, sivil toplum kuruluşlarını, tüm kadın kuruluşlarını, siyasî partileri ve Parlamentoda bulunan tüm milletvekillerini, özellikle kadın milletvekillerini, sosyal güvenlik sistemimizdeki sorunların özüne dokunmayan yüzeysel bir düzenleme olan bu tasarıyla ilgili olarak duyarlı olmaya davet ediyor ve Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum. (DYP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Esen.

Gündemdışı üçüncü söz, dünyada gelişmekte olan yeni bir dönem için yeni siyaset konusunda söz isteyen Bursa Milletvekili Mehmet Altan Karapaşaoğlu'na aittir.

Buyurun Sayın Karapaşaoğlu. (FP sıralarından alkışlar)

3. – Bursa Milletvekili Mehmet Altan Karapaşaoğlu’nun, dünya ekonomik ve siyasî hayatında meydana gelen değişikliklerle, Türkiye’nin bu değişiklikler karşısında takip etmesi gereken stratejiye ilişkin gündemdışı konuşması

MEHMET ALTAN KARAPAŞAOĞLU (Bursa) – Sayın Başkanım, değerli milletvekili arkadaşlarım; Körfez Savaşı sonrasında resmen ilan edilen yeni dünya düzeni raporunun bir yenisi, Amerika Birleşik Devletleri tarafından bugünlerde yeniden ilan edildi. Dünyadaki değişim rüzgârlarının devam ettiği, soğuk savaş dönemine ait bütün dengelerin ortadan kalktığı, Atlantik gücü diye nitelendirilen Amerika Birleşik Devletlerinin ve İngiltere'nin; özellikle, dünyada tek lider kaldığını ilan eden Amerika Birleşik Devletlerinin önderliğinde, egemen bir dünya düzeni kuruluyor; Avrupa Birliği, Rusya ve Çin ise, bu egemenlik iddiasına karşı, alternatif bir varlık ortaya koymaya çalışıyorlar. Amerika Birleşik Devletleri, bir yandan İngiltere ve Rusya birlikteliğiyle Avrupa Birliğini etkisiz kılmaya çalışırken, öte yandan, Balkanlar -Kafkaslar- Ortadoğu üçgenini yeniden dizayn ederek 21 inci Yüzyılın merkezî coğrafyası olacağı öngörülen Avrasya'da yeni bir düzen kurma arayışı içindedir.

Söz buraya gelmişken, Ortaasya steplerinde bilge kişilikleriyle, erenleriyle, eğitim, kültür, adalet ve ticaretimizin temsilciliğini yaparken, oralarda İstiklal Marşımızı söyleten, bayrağımızı göndere çeken, millî ve manevî değerlerimizi oraya taşıyan bir sivil toplum örgütünün faaliyetlerini irtica yaygaralarıyla bastırmak isteyen zihniyetin kime ve kimlere hizmet ettiğini Yüce Parlamentomuzun ve milletimizin takdirine bırakmak istiyorum.

Bütün bu değişmelere paralel olarak, Türkiye, kendi iç dizaynını ve uluslararası ilişkilerini, zamana yayılmış bir tarzda yapmaya çalışıyor. Sivil siyasî güçlerin yetersizliği ve birkısımlarının da bertaraf edilmek istenmesi, bu dizaynın inisiyatifini daha çok askerlerin kontrolüne veriyor.

Son birkaç yıldır, Avrupa Birliğinden kopuş, Susurluk, 28 Şubat, bölücübaşı Apo'nun yakalanması, özelleştirmenin durdurulması gibi önemli olaylar yaşandı. Bütün bu gelişmeler, soğuksavaş dönemine ayarlanmış olan düzenin bütün yönleriyle tasfiye edildiğini gösteriyor. Susurluk ile Gladio, 28 Şubat ile yeşilkuşak teorisi, Avrupa Birliğinden kopuş ile özelleştirmenin engellenmesi, Apo'nun yakalanması, yargılanması ve bir sonuca ulaşılmasıyla İtalyan Hükümetinin Türkiye aleyhine takındığı, aşağılayıcı, kabadayıvari, siyasî edepdışı tavrı, Türkiye'nin Avrupa'daki siyasî, ekonomik ve provokatif varlığıyla Avrupa Birliği arasındaki köprülerin atılması suretiyle dışlanması istenmektedir.

Bütün bu gelişmeler, halen süren seçim sonrası oluşum süreci ile parlamenter demokrasinin liderleri ve partilerinin tasfiyesi için düğmeye basılmış izlenimi veriyor. Bütün bu sürecin sonunda, yeni bir Türkiye'nin inşaı için bir dönemin kapısı aralanıyor gibi gözükmektedir. Şimdilik iki senaryo dile getirilmektedir; bunlardan iyimser olanı, büyük, zengin, demokratik ve sorunlarını çözmüş bir Türkiye; kötümser olanı ise, yüzünü yalnız sınırları içinde ve güneydoğuya dönmüş, içsorunları derinleşmiş, ekonomik olarak çökmüş ve askerî bir diktatörlüğe giden bir Türkiye.

Ülkemiz, kendi içdinamiklerine dayanarak, bu kritik dönemeci, iyimser senaryo lehine çözecek bir siyasî irade çıkarmak zorundadır. Bu nedenle, içsorunları çözecek, Türkiye'nin önünü açacak, aynı zamanda modern, Müslüman, demokrat ve büyük Türkiye idealini, İslamî, millî ve çağdaş değerlerin senteziyle gerçekleştirecek yeni bir siyasî vizyon ve stratejinin hazırlanması gerekmektedir. Bu sentezin veya bu siyasetin, dünya ve Türkiye vizyonu konusunda sağlam temelleri olan bir zihinsel altyapı ve stratejik perspektif üretmesi kaçınılmazdır. Bunun için, tek aday konumundaki siyasî figürün var olan teorik ve pratik başarısı, birikiminin üzerine Türkiye'yi 21 inci Yüzyıla taşıyacak, büyük devletler sınıfına katacak, İslam ve Türk dünyasının örnek ve modern ülkesi yapacak, büyük tarihsel önderliğin sorumluluğunu üstlenmeyi sağlayacak bir donanıma ihtiyaç vardır. Bu donanım özetle şöyledir:

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Buyurun efendim.

MEHMET ALTAN KARAPAŞAOĞLU (Devamla) – Türkiye'yi 21 inci Yüzyıla taşıyacak ve yeniden yapılandıracak bir siyaset hattı inşa etmek; millet-devlet ayrışmasının millet lehine ve milletin devleti anlayışıyla çözecek bir demokrasi vizyonu geliştirmek; din-devlet çatışmasını, her ikisini de yerli yerine oturtan ve iyilik, adalet, özgürlük gibi değerler çerçevesinde geleneği ve çağdaş tecrübeleri sentezleyerek insan ve millet merkezli yeni bir formülle aşmak; dünya siyasetini, İslam, Bizans, Osmanlı tarihî tecrübesinin dersleri ışığında doğru bilgilerle analiz ederek uluslararası dengeleri ve işleyişleri kavramak; Türkiye'nin siyasî, ekonomik ve sosyal sorunlarını gerçek projelerle çözebilecek bir perspektif üretmek; devlet içindeki millî damarla doğru bir diyalog köprüsü kurmak ve bir millî duruş seçeneği geliştirmek; güç odaklarına karşı sağlam müttefikler bulmak; stratejik ve taktik projeksiyonları geliştirmek gibi konular olmalıdır.

Sizlere bu kısa bilgileri sunduktan sonra, Sayın Başkanımıza ve değerli milletvekili arkadaşlarıma saygılarımı sunuyorum.

Teşekkür ediyorum efendim. (FP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim.

Sayın milletvekilleri, miletimizi, fesat ve fitnelerle bölüp parçalamak isteyen emperyalistler, Kurtuluş Savaşı gibi muazzam bir sınavdan geçmiş "Gazi" unvanıyla taçlandırılmış Türkiye Büyük Millet Meclisini unutmamalıdırlar. Türkiye Büyük Millet Meclisi, misakımillî sınırları içerisinde bugüne kadar hür ve bağımsız yaşayan milletimizin hassasiyetini bildiği gibi, onu hep kucaklayarak, ülkenin sorununu çözmüştür. Türkiye Büyük Millet Meclisi, bizi dışarıdan dikte ederek yönetmeye kalkanların da hep karşısında olmuştur. Şu anda, dünya, Türk Milleti ve Türkiye Büyük Millet Meclisi karşısında bir başka sınav daha vermektedir ve bu sınavda da başarısız olmaktadır. (Alkışlar)

Sayın milletvekilleri, Başkanlığın Genel Kurula diğer sunuşları vardır; ancak, sunuşlarımız uzun olduğundan, kâtip üyenin, sunuşları oturarak okuması hususunu tasviplerinize sunuyorum : Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

Teşekkür ederim.

Kanun teklifinin geri alınmasına dair bir önerge vardır; okutuyorum :

B) TEZKERELER VE ÖNERGELER

1. – Erzurum Milletvekili Zeki Ertugay’ın, Doğu Anadolu Projesi Kalkınma İdaresi Teşkilâtının Kuruluş ve Görevleri Hakkında Kanun Teklifini (2/64) geri aldığına ilişkin önergesi (4/4)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

14 Haziran 1999 tarih ve 1418 sayı ile, Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına vermiş olduğum 2/64 Esas Numaralı, Doğu Anadolu Bölgesi Projesi Bölge Kalkınma İdaresi Teşkilatının Kuruluş ve Görevleri Hakkındaki Kanun Teklifimi geri çekiyorum.

Gereğini arz ederim. 7 Temmuz 1999

Saygılarımla.

Zeki Ertugay Erzurum

BAŞKAN – Bilgilerinize sunulmuştur.

Plan ve Bütçe Komisyonunda bulunan kanun teklifi geri verilmiştir.

İki adet genel görüşme önergesi vardır; okutuyorum:

C) GENSORU, GENEL GÖRÜŞME, MECLİS SORUŞTURMASI VE MECLİS ARAŞTIRMASI ÖNERGELERİ

1. – Erzincan Milletvekili Tevhit Karakaya ve 20 arkadaşının, üniversite kurulacak illerde aranacak kriterler konusunda genel görüşme açılmasına ilişkin önergesi (8/1)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Ülkemizde, özellikle büyük şehirlerde çok sayıda üniversite olmasına rağmen pek çok ilimizde ise üniversite bulunmamaktadır. Birçok ilimizde ise, çok sayıda fakülte ve yüksekokul ile üniversite kurulması için altyapı mevcuttur. Bu illerimizden bazılarında üniversite kurulmasına dair yasa tasarıları Türkiye Büyük Millet Meclisi gündemindedir. Üniversiteler, hem ilim hem de sosyal ve ekonomik yönden bulundukları yöreler için birer yatırımdır. Bundan böyle, üniversite talebi bulunan illerimizden hangilerinde üniversite kurulmasının müzakere edilmesinde yarar vardır.

Üniversite kurulacak illerde aranacak nitelikler hususunda Anayasanın 98 inci, İçtüzüğün 102 ve 103 üncü maddeleri gereğince genel görüşme açılmasını arz ederiz.

1- Tevhit Karakaya (Erzincan)

2- Veysel Candan (Konya)

3- M. Zeki Çelik (Ankara)

4- Suat Pamukçu (Bayburt)

5- İrfan Gündüz (İstanbul)

6- Mukadder Başeğmez (İstanbul)

7- Ali Sezal (Kahramanmaraş)

8- Zülfükar İzol (Şanlıurfa)

9- Abdullah Veli Seyda (Şırnak)

10- Osman Yumakoğulları (İstanbul)

11- Ali Güner (Iğdır)

12- Mehmet Batuk (Kocaeli)

13- Hüseyin Arı (Konya)

14- Mehmet Altan Karapaşaoğlu (Bursa)

15- Avni Doğan (Kahramanmaraş)

16- Özkan Öksüz (Konya)

17- Süleyman Arif Emre (İstanbul)

18- Bekir Sobacı (Tokat)

19- Ahmet Demircan (Samsun)

20- Lütfü Esengün (Erzurum)

21- Mahmut Göksu (Adıyaman)

Gerekçe:

Ülkemizde, yükseköğretime yönelik talep yoğunluktadır. Bu sebeple, üniversite önündeki yığılma sorunu çözülememektedir. Öte yandan, kalkınmış ve ileri ülkelerle mukayese edildiğinde, ülkemizde üniversitelerdeki okullaşma oranı çok düşüktür. (Yüzde12-16) Okullaşma oranının düşüklüğü ve yükseköğretime aşırı talep ters orantılı bir gelişme göstermekte ve sorunun çözümünü güçleştirmektedir.

Türkiye'nin pek çok alanda nitelikli insangücü ihtiyacı karşılanamazken, öte yandan, yanlış uygulamalar sebebiyle, ihtiyaç fazlası nitelikli insan yetiştirilmektedir. Bu ise, insangücü istihdamında bölgelerarası dengesizliklere yol açmaktadır. Sebebi ise, şimdiye kadar açılan üniversitelerimizin belli merkezlerde veya bilimsel gerçekler yerine politik tercihlerden kaynaklanarak kurulmasıdır.

Şüphesiz, üniversiteler, bilimin yaygınlaşması ve kültürün ülke geneline yaygınlaşmasında görev yaptıkları gibi, başlıbaşına bir yatırımdır.

Şimdiye kadar yapılan uygulamalar göstermiştir ki, büyük şehirlerdeki üniversitelerimizle birlikte, taşrada açılan üniversitelerimiz bulundukları yörelere ekonomik, kültürel, sınaî, ziraî canlılık kazandırmışlardır. Hatta, kuruluş aşamasındaki üniversitelerimiz, verimlilik açısından daha hırslı ve daha hızlı çalışmaktadır. Bu ise, pek çok ilimizin ilgilileri tarafından, illerinde üniversite açılması talebini kamçılamaktadır.

Şu anda pek çok ilimizde üniversite bulunmamaktadır. Birkısım illerimizde ise, bir üniversiteyi oluşturacak şekilde akademik eleman, tesis ve öğrenci yönünden altyapısı mevcuttur. Üniversite kurulması ile ilgili bazı illerin hem talepleri hem de o talepler doğrultusunda Türkiye Büyük Millet Meclisi gündeminde yasa önerileri bulunmaktadır. Misal olarak Erzincan İlimizi gösterebiliriz: Erzincan İlimizde halen Atatürk Üniversitesine bağlı olarak 2 fakülte (hukuk ve eğitim) 6 adet yüksekokul, 4 000'e yakın öğrenci, 385 öğretim elemanı, derslik, 300 lojman, 2 000 kişilik yurt kapasitesi ve sosyal tesisleri mevcuttur. Erzincan İlimiz, 1750 sayılı Üniversiteler Kanunu ve 2547 sayılı Yüksek Öğretim Kanunlarının bir üniversite için öngördüğü tüm nitelikleri taşımaktadır. Ayrıca Erzincan, Doğu Anadolu'nun ulaşım imkânları en müsait kentidir. Rize, Yozgat, Çorum gibi illerimiz, küçük bir araştırma ile, yukarıda söz konusu ettiğimiz hususların gerçek olduğunu ortaya koyacaktır.

Yukarıda sıralanan sebepler doğrultusunda, bundan böyle hangi ilimizde üniversite açılacağına dair bir kıstas oluşturulmasına da ihtiyaç duyulmaktadır.

Yeni kurulacak üniversitelerin ülke düzeyinde yaygınlaştırılması ve bu yaygınlaştırmada hangi ölçülerin göz önünde bulundurulacağının, Türkiye Büyük Millet Meclisince ele alınıp incelenmesi büyük yararlar sağlayacaktır.

Kurulması düşünülen üniversitelerin mahallî kaynakları, mevcut fakülte ve yüksekokul kapasiteleri, ulaşım imkânlarının değerlendirilmesi, sonucu belirlemede mutlaka yardımcı olacaktır.

Türkiye Büyük Millet Meclisinin gündeminde bulunan yeni üniversitelerin kurulması ile ilgili yasa taleplerine ışık tutmak ve bu konuda yerel imkânların da gözönüne alınarak yeni kurulacak üniversitelerin yerinin belirlenmesi için Yüce Mecliste bir genel görüşme açılması bir zaruret halini almıştır.

Yukarıda kısaca işaret edilen sebeplerden dolayı, yeni üniversite kurulacak illerin seçimi ve tercihinde göz önünde bulundurulması gereken kıstaslar hususunda genel görüşme açılması arz ve teklif olunur.

BAŞKAN – Bilgilerinize sunulmuştur.

Önerge, gündemdeki yerini alacak ve genel görüşme açılıp açılmaması konusundaki öngörüşme, sırası geldiğinde yapılacaktır.

Diğer önergeyi okutuyorum:

2. – Ankara Milletvekili Cemil Çiçek ve 23 arkadaşının, Osmanlı Devletinin kuruluşunun 700 üncü yıldönümü konusunda genel görüşme açılmasına ilişkin önergesi (8/2)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Osmanlı Devletinin Kuruluşunun 700 üncü Yıldönümü münasebetiyle Türkiye Büyük Millet Meclisinin heyecan, görüş ve değerlendirmesinin ortaya konulmasında, bu haklı gururu birlikte paylaşmamızda sayısız faydalar olduğu açıktır. Bu maksadın hâsıl olması açısından, konunun Türkiye Büyük Millet Meclisinin gündemine alınması ve özel bir oturum yapılmasını teminen Anayasanın 98, Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünün 102 nci maddelerine göre genel görüşme açılmasını saygıyla arz ederiz. 26.6.1999

1– Cemil Çiçek (Ankara)

2– Bülent Arınç (Manisa)

3– Nevzat Yalçıntaş (İstanbul)

4– Lütfü Esengün (Erzurum)

5– M. Zeki Çelik (Ankara)

6– Akif Gülle (Amasya)

7– Ahmet Derin (Kütahya)

8– Mehmet Çiçek (Yozgat)

9– Mustafa Geçer (Hatay)

10– Lütfi Doğan (Gümüşhane)

11– Yakup Budak (Adana)

12– Musa Demirci (Sıvas)

13– Sait Açba (Afyon)

14– Mehmet Bedri İncetahtacı (Gaziantep)

15– Latif Öztek (Elazığ)

16– Eyüp Fatsa (Ordu)

17– Ahmet Sünnetçioğlu (Bursa)

18– Fahrettin Kukaracı (Erzurum)

19– Özkan Öksüz (Konya)

20– Ali Güner (Iğdır)

21– M. Niyazi Yanmaz (Şanlıurfa)

22– Rıza Ulucak (Ankara)

23– Mehmet Fuat Fırat (İstanbul)

24– Abdullah Gül (Kayseri)

Gerekçe:

İçinde bulunduğumuz 1999 yılı Osmanlı Devletinin Kuruluşunun 700 üncü Yıldönümüdür. Onun için, bu kutlu yıldönümünün ihtişamına yakışır bir zenginlikte ve yaygınlıkta kutlanması gerekir. Çünkü, Osmanlılar dönemi, tarihimizin en muhteşem, en parlak dönemlerinden birisidir. Yalnız Türk Milletinin değil, bütün insanlık tarihinin de iftihar edeceği güzelliklerin yaşandığı, müspet kararların alındığı, hayırlı kurumların kurulduğu şaheser bir dönemdir.

Bu sebeple, böyle bir millete mensup olmaktan dolayı hepimiz çok bahtiyarız. Bunu, her vesileyle dile getirmek bizim millî vazifemizdir. Kuruluşunun 700 üncü Yıldönümü münasebetiyle, bu haklı gururu, en başta Türkiye Büyük Millet Meclisimiz olmak üzere, devletimizin bütün kurumlarıyla, toplumumuzun bütün kesimleriyle, gönüllü kuruluşlarımızla birlikte paylaşmalıyız.

Türkiye Büyük Millet Meclisinin, konuyu gündemine alarak, özel bir oturum yapmasında, kutlamalara Türkiye Büyük Millet Meclisinin heyecan, görüş ve değerlendirmelerinin de dahil edilmesinde tarihî, sosyal, kültürel, siyasî açılardan sayısız faydalar vardır. Toplum olarak yaşadığımız çok yönlü sıkıntıların çözümlerini, ipuçlarını orada bulabiliriz. Milletimizin geleceğini tanzim ederken, şüphesiz o dönemin tecrübeleri, zorlukları aşmamızda bize yardımcı olacaktır, geleceğimize de ışık tutacaktır.

İşbu genel görüşme talebi o mülahazalarla verilmiştir.

BAŞKAN – Bilgilerinize sunulmuştur.

Önerge, gündemdeki yerini alacak ve genel görüşme açılıp açılmaması konusundaki öngörüşme, sırası geldiğinde yapılacaktır.

Bir Meclis araştırması önergesi vardır; okutuyorum:

3. – Kütahya Milletvekili Ahmet Derin ve 27 arkadaşının, bankacılık sektörünün sorunlarının ve devlete devredilen bankaların batış nedenlerinin araştırılarak alınması gereken tedbirlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/33)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Ülke kaynaklarının verimli bir şekilde kullanılması ve bankacılık sektörünün hukukî altyapısındaki eksikliklerin tespiti amacıyla, Anayasanın ve İçtüzüğün ilgili maddeleri gereğince, Meclis araştırması açılmasını saygılarımızla arz ederiz.

1- Ahmet Derin (Kütahya)

2-Abdüllatif Şener (Sıvas)

3-Temel Karamollaoğlu (Sıvas)

4- Mustafa Baş (İstanbul)

5-Rıza Ulucak (Ankara)

6-Osman Pepe (Kocaeli)

7-Mehmet Çiçek (Yozgat)

8-Osman Arslan (Diyarbakır)

9-Hüseyin Karagöz (Çankırı)

10-Lütfi Yalman (Konya)

11- Sait Açba (Afyon)

12- Sabahattin Yıldız (Muş)

13-Akif Gülle (Amasya)

14-Bekir Sobacı (Tokat)

15-Azmi Ateş (İstanbul)

16-Eyüp Fatsa (Ordu)

17-Mehmet Zeki Okutan (Antalya)

18-Lütfü Esengün (Erzurum)

19-Fahrettin Kukaracı (Erzurum)

20- Ali Oğuz (İstanbul)

21. Suat Pamukçu (Bayburt)

22. Maliki Ejder Arvas (Van)

23. Ali Güner (Iğdır)

24. Mehmet Batuk (Kocaeli)

25. Abdullah Veli Seyda (Şırnak)

26. M.Zeki Çelik (Ankara)

27. Hüseyin Arı (Konya)

28. Musa Demirci (Sıvas)

Gerekçe:

Gelişmekte olan ülkeler için kaynak sağlamak ne kadar mühim ve zor ise, kıt kaynakların etkili ve verimli bir şekilde kullanılması da o kadar mühimdir.

Atıl, yastık altındaki tasarruflar ve mevcut fonların malî sisteme, reel sisteme girmesi enstrümanlarından biri de bankalardır. Diğer finans enstrümanlarının yeterli gelişmeyi gösteremeyen ülkelerde, bankaların fonsiyonu daha da artmaktadır.

Ekonomisinin liberalleşmesiyle başlayan, devletin bankacılıktan da çekilmesi anlayışıyla özel bankalar furyası başlamıştır. Kamu açıklarının sonucu, çıkarılan, vergiden muaf, garantili devlet kağıtları, holdinglerin de iştahını kabartmış, birçok özel bankanın kuruluşu gerçekleşmiştir.

Son 10 yılda 10'a yakın devlet bankasının ve nihayet 1994 yılında da TYT Bank, Marmarabank, Impeksbankın satışıyla ortaya çıkan kargaşa ve panik ile özel bankalar hakkındaki endişeler sonucu, o günün hükümeti, TMSF oluşturarak, mevduatlara yüzde 100 güvence getirmesiyle de özel banka sayısında büyük artışlar olmuş, 38'i holding bankası olmak üzere, 82 özel ve kamu bankasına ulaşılmıştır.

Etkin yaptırım gücü olan sağlam bir hukukî altyapı oluşturulmadan genişleyen bankacılık sektörü, Türkbank, Bankekspres ve en son olarak elkonan Interbank örneğinde de olduğu gibi, gayrîmeşru kredilendirmeye açık kötü niyetli banka sahipleri ve kişiler tarafından içleri boşaltılarak devlete teslim edilmeye başlanmıştır. 1999 bütçesinden yatırımlara 1,4 katrilyon TL ödeneği zor ayırabilen ülkemizde, sadece üç bankanın devlete zararının 2,5 milyar dolar, yaklaşık 1 katrilyon olduğu gözönüne alındığında meselenin ne kadar ehemmiyet arz ettiği anlaşılacaktır. Ayrıca, birçok kamu ve özel bankaların durumlarının da riskli olduğu, batan bankaların, sadece tasarruf sahiplerine değil, aynı zamanda ticarî mevduat sahibi kuruluş ve bu bankalara kredi veren yurtiçi ve yurtdışı bankalara olan yükümlülüklerin de TMSF'den karşılanma durumu, işin vahametini daha da büyütmektedir.

İSO Başkanı "devlet garantisiyle halkı soyuyarlar" derken, yine bir özel bankanın genel müdür yardımcısı "mevduatta sınırsız güvencenin sınırlandırılması kaçınılmaz olmuştur" uyarısında bulunuyor. Demek ki, kötü niyetlilere bir kapı açılmıştır. Halk soyulmaktadır. En son yasalaşan Bankalar Yasasının da yeterli olduğunu söyleyebilmek mümkün değildir.

Bu açıdan, mevcut bankacılık sektörünü tekrar gözden geçirmek, sağlam bir finans altyapısı oluşturmak, batan bankaların sebeplerini ve müsebbiplerini tespit etmek ve güçlü bir ekonomi için gerekli değişikliklerin bir komisyonca belirlenmesinin şart olduğuna inandığımız için bu önerge verilmiştir.

BAŞKAN – Bilgilerinize sunulmuştur.

Önerge, gündemdeki yerini alacak ve Meclis araştırması açılıp açılmaması konusundaki öngörüşme, sırası geldiğinde yapılacaktır.

Danışma Kurulunun bir önerisi vardır, okutup, oylarınıza sunacağım:

V. – ÖNERİLER

A) DANIŞMA KURULU ÖNERİLERİ

1. – Gündemdeki sıralamanın yeniden belirlenmesine ilişkin Danışma Kurulu önerisi

Danışma Kurulu Önerisi

No: 11 Tarih: 8.7.1999

8.7.1999 tarihli "Gelen Kâğıtlar" da yayımlanan ve aynı tarihte dağıtılan 17 sıra sayılı Terörle Mücadele Kanununun Bir Maddesinde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısının 48 saat geçmeden gündemin "Kanun Tasarı ve Teklifleriyle Komisyonlardan Gelen Diğer İşler" kısmının 1 inci sırasına; 18 sıra sayılı kanun tasarısının, 2 nci sırasına; 19 sıra sayılı kanun tasarısının, 3 üncü sırasına; 20 sıra sayılı kanun tasarısının, 4 üncü sırasına ve 21 sıra sayılı kanun tasarısının, 5 inci sırasına alınmasının Genel Kurulun onayına sunulması Danışma Kurulunca uygun görülmüştür.

Yıldırım Akbulut Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı Ali Günay Ömer İzgi DSP Grubu Başkanvekili MHP Grubu Başkanvekili Bülent Arınç Zeki Çakan FP Grubu Başkanvekili ANAP Grubu Başkanvekili Saffet Arıkan Bedük DYP Grubu Başkanvekili

BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler...Kabul etmeyenler...Kabul edilmiştir.

Gündemin "Kanun Tasarı ve Teklifleriyle Komisyonlardan Gelen Diğer İşler" kısmına geçiyoruz.

Biraz önce, alınan karar gereğince, 1 inci sırada yer alan Terörle Mücadele Kanununun Bir Maddesinde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ve Plan ve Bütçe Komisyonu Raporunun müzakeresine başlıyoruz.

VI. – KANUN TASARI VE TEKLİFLERİYLE KOMİSYONLARDAN

GELEN DİĞER İŞLER

1. – Terörle Mücadele Kanununun Bir Maddesinde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Tasarısı ve Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (1/436) (S. Sayısı: 17) (1)

BAŞKAN – Komisyon ve Hükümet hazır.

Komisyon raporunun okunup okunmaması hususunu oylarınıza sunacağım: Raporun okunmasını kabul edenler...Kabul etmeyenler...Kabul edilmemiştir.

Tasarının tümü üzerinde söz isteyen sayın üye?..

SAFFET ARIKAN BEDÜK (Ankara) – Sayın Başkan, Doğru Yol Partisi Grubu adına, Kahramanmaraş Milletvekili Sayın Metin Kocabaş konuşacak.

BAŞKAN - Tasarının tümü üzerinde, Doğru Yol Partisi Grubu adına Kahramanmaraş Milletvekili Sayın Metin Kocabaş; buyurun efendim. (DYP sıralarından alkışlar)

Konuşma süreniz 20 dakikadır.

DYP GRUBU ADINA METİN KOCABAŞ (Kahramanmaraş) – Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; 3713 sayılı Terörle Mücadele Kanununun 21 inci maddesinin iki bendinde değişiklik öngören kanun tasarısı hakkında, Doğru Yol Partisi Grubunun düşüncelerini arz etmek üzere huzurunuzdayım; Yüce Meclisi, Doğru Yol Partisi Grubu adına, saygıyla selamlıyorum.

Ülkemizin yıllardır içte ve dışta başına musallat olan terör belası, binlerce vatan evladının hayatına mal olmuş, binlerce gencecik insanımızın yaralanarak sakat kalmasına sebep olmuş; eşlerini genç yaşta dul, evlatlarını yetim bırakmıştır. Ülkenin her karış toprağını canları pahasına savunan bu insanların dul kalan eşleri ve reşit olmayan çocukları ile anne ve babalarının bu kanun değişikliğiyle, yurt içinde Devlet Demiryollarından, Denizyolları şehir hatlarından, belediye toplutaşım araçlarından veya özel firmalara yaptırılan toplutaşım araçlarından ücretsiz yararlanmaları sağlanmaktadır.

Ayrıca, yine, bu kanun değişikliğiyle, terör belasıyla mücadele görevi yaparken yaralanarak veya sakatlanarak nakdî tazminat ve aylık bağlanan erbaş ve erler ve bunlardan ölenlerin dul kalan eşleri ve reşit olmayan çocukları ile anne ve babaları için Devlet Demiryolları, Denizyolları ve belediye toplutaşım araçlarından ücretsiz yararlanmaları hükme bağlanmaktadır.

Vatan müdafaasında canlarını veren insanların aziz canlarına fiyat biçilemez; ancak, onlar, en yüksek manevî makama, şehitlik mertebesine erişmişlerdir; ama, ya geride kalan anne ve babalar, genç yaşta dul kalmış acılı insanlar, küçücük yaşta en büyük acıyı tadan geriye kalan çocuklar... Hiç olmazsa, bu Yüce Millet, onlara âlicenap davranmalı, büyük acılarını, hiç olmazsa maddî bakımdan hafifletici önlemleri onlardan esirgememelidir. Yaralananlar, sakat kalanlar, tabiî ki, rehabilite edilerek, toplumda yeniden işlevi olan vatandaşlar olarak yaşam sürdürmeleri sağlanmalıdır.

Terörle mücadelede hizmet edenleri saygıyla selamlıyorum. Bu kutsal mücadelede yaralanan, sakatlanan kahramanların önünde saygıyla eğiliyoruz. Şehit olanlara, bu yüce milletin ebedî şükranlarını tekrarlıyoruz; geride kalan dul eşlerine, çocuklarına ve anne ve babalarına bu kanun tasarısının getireceği mütevazı desteğin hayırlı olması dileklerimle, Yüce Meclise saygılarımı sunuyorum. (Alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Kocabaş.

Söz sırası, Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına, Konya Milletvekili Sayın Faruk Bal'da.

Buyurun Sayın Bal. (MHP sıralarından alkışlar)

Süreniz 20 dakika efendim.

MHP GRUBU ADINA FARUK BAL (Konya) – Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; Yüce Heyetinizi saygıyla selamlıyorum. 21 inci Yasama Döneminin başarılara vesile olmasını Cenabı Allah'tan niyaz ediyorum ve Sayın Uluğbay'a acil şifalar diliyorum.

Genel Kurulumuzun gündeminde bulunan Terörle Mücadele Kanununun Bir Maddesinde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı üzerinde, Milliyetçi Hareket Partisinin görüşlerini arz etmek üzere huzurunuzda bulunuyorum.

Türkiye Cumhuriyeti Devletinin bekası ve vatanın bölünmez bütünlüğü ve Türk Milletinin yüksek menfaatları uğruna, göğüslerini düşman kurşununa siper ederek gencecik bedenlerini toprağa verdiğimiz mübarek şehitlerimizi ve bu uğurda vücutlarından organ kaybeden şanlı gazilerimizi, bu vesileyle, en derin saygı ve muhabbetlerimle selamlıyorum.

Şehitlerimizin anne, baba, eş ve çocuklarına bir defa daha taziyetlerimi sunuyorum. Gazilerimize de, bundan sonraki hayatlarında sabırlar ve acil şifalar diliyorum.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Türk Milleti, tarihi boyunca, şehit ve gazilerine her dönemde sahip çıkmış, vatanı ve milleti için canını feda eden evlatlarının geride bıraktığı yakınlarıyla sevgi, şefkat ve muhabbet bağını her zaman kurmuştur; ancak, Türk Milletinin, şehit yakınları ve gazileriyle arasında tesis edilmiş olan bu sevgi bağını düzenleyen kanunlarımızla şehitlerimizin yakınlarına ve gazilerimize sağladığımız imkânlar, maalesef, kabili kıyas değildir.

Gerçekten, cumhuriyet tarihi boyunca, Kurtuluş Savaşında, Kore'de, Kıbrıs'ta ve terörle mücadele sırasında, dünyada en aziz varlık olan canını, vatanı için feda ederek şahadet mertebesine ulaşan vatandaşlarımızın geride bıraktıkları aile efradına sağlanan kanunî yardımlar yeterli seviyeye ulaştırılamamıştır. Aynı şekilde, kahraman gazilerimize sağlanan imkânlar da memnuniyet verici düzeyde değildir.

Yüreği, kaybettiği evladının, kocasının, nişanlısının, anne ve babasının acısıyla yanan, maruz kaldığı saldırı nedeniyle genelde vücudunun bir organını kaybetmiş olan gazilerimizin, maddî sıkıntı içerisinde bulunması, Türk Milletini derin elem ve kedere gark etmektedir.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Yüce Meclisin huzurunda bulunan Terörle Mücadele Kanununun 21 inci maddesinin (d) ve (h) bentlerinde değişiklik yapılmasını öngören bu tasarı, şehit yakınlarımıza ve gazilerimize kısmî iyileştirme imkânları sağlamaktadır. Terörle Mücadele Kanununun 21 inci maddesinin (d) bendi, mevcut haliyle, terörle mücadele sırasında malul olanları, ölenlerin dul kalan eşlerini, ölenlerin reşit olmayan çocukları ile dul ve yetim bırakmadan ölenlerin anne ve babalarının, yurt içinde Devlet Demiryollarından, Denizyolları şehir hatlarından, belediye toplutaşım araçlarından ücretsiz yararlanmalarını hüküm altına almaktadır.

Bu bendin mevcut haline göre sağlanan imkândan, şehitlerin eşi ve çocuklarının bulunması halinde, anne ve babaları yararlanamamaktadır. Her ne kadar, eski düzenleme, Türk Medenî Kanununun miras hükümlerinden esinlenerek yapılmış ise de, şehidin eşi veya çocuğunun bulunması halinde, anne ve babasının bu yardımdan istifade ettirilmemesi, anne ve babayı rencide etmekte ve tabiîdir ki, Türk Milletini de rencide etmektedir. Bu itibarla, biz, Milliyetçi Hareket Partisi olarak, 21 inci maddenin (d) bendine yapılan bu eklemeyle, şehitlerimizin çocukları ve eşlerinin sağ olması halinde dahi anne ve babalarının da 21 inci maddede belirtilen seyahat imkânlarından yararlandırılmasını arzu etmekteyiz.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; tasarının getirmiş olduğu ikinci ayrıcalık ise, Terörle Mücadele Kanununun 21 inci maddesinin (h) bendinde yapılan değişiklikle ilgilidir. Bu maddedeki değişiklikle de terörle mücadele sırasında şehit olan erbaş ve erlerimizin yakınlarının, Terörle Mücadele Kanununun 21 inci maddesinin (d) bendindeki hükmünden de istifade etmesine imkân sağlanmaktadır.

İşte, bu paralellik, her iki maddeyle temin edilmiş oluyor ve bu şekilde de hem terörle mücadelede zarar görmüş olan gazilerimizin hem tedavi imkânına kavuşturulmuş olması hem de şehit yakınlarımızın seyahat imkânlarına kavuşturulmuş olması, Türk Milletinin şehit ve gazilerine karşı göstermiş olduğu sevgi ve muhabbeti bir kat daha güçlendirecek ve bu muhabbet duygusu, tarihin derinliğinden gelerek, geleceğe doğru akan bir tarih şuuru içerisinde daha da güçlenerek devam edecektir; ancak, gerek taşımacılık gerekse tedavi amaçlı olarak yapılan bu yardımlar yeterli değildir. Milliyetçi Hareket Partisi olarak, biz, önümüzdeki günlerde, Yüce Meclisin gündemine getireceğimiz bir kanun tasarısıyla, şehit yakınlarımıza daha kalıcı, daha büyük imkânlar sağlayan bir hususu da ortaya koyacağız. Konuyla ilgisi olması bakımından, kısaca, bundan da bahsetmek istiyorum.

Çok değerli milletvekilleri, güneydoğuda şehit olan pek çok vatan evladı, bulunduğu köye, şehre defnedilirken, arkasından bir gelenek oluşmuştur. Bu gelenek, şehitlerimizin adına orman tesisi suretiyle kendisini göstermiştir; ancak, tesis edilen bu ormanlar iki açıdan mahzur ihtiva etmektedir.

Bunlardan birincisi, bu ormanlık alan, devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan yerlerden olduğu içindir ki, ileride yasal statüsünün değiştirilmesi veya hukukî bir düzenlemeye tabi tutulması gerekir. İkincisi ise, bu ormanlara dikilen ağaçlar, çam, kayın, sedir gibi, meyve vermeyen ağaçlardandır. Bu ağaçların, şehitlerimizin yakınlarıyla, gazilerimize hiçbir ekonomik faydası yoktur.

Bu itibarla, biz, devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan ve Türkiye'nin aşağı yukarı yüzde 10'una yakın bir alanını kapsayan sahaya, üst hakkı tesisi suretiyle, şehit yakınlarının lehine üst hakkı tesisi suretiyle, meyveli ağaç dikme imkânını getireceğiz ve bu suretle de, şehit yakınlarının, ceviz, kestane, fındık, zeytin gibi -iklimine ve yöresine uygun bir şekilde- bir ormana kavuşmaları imkânını sağlayacağız.

İşte bu suretledir ki, ziraat mühendislerinin yaptığı bir hesaba göre, 5 dönümlük cevizlikten, klasik ziraat yapılan 50 dönümlük bir tarladan çok daha fazla ekonomik değer sağlanacaktır ve bu sağlanan değer de, şehitlerimizin yakınlarına ve gazilerimize istifade etmeleri için bırakılacaktır.

Bu duygu ve düşüncelerle, bu kanun tasarısının, şehit yakınlarımız için hayırlara vesile olmasını Cenabı Allah'tan niyaz ediyor; Yüce Heyeti saygıyla selamlıyorum. (Alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Bal.

Şimdi, söz sırası, Fazilet Partisi Grubu adına, Tokat Milletvekili Sayın Bekir Sobacı'da.

Buyurun Sayın Sobacı. (FP sıralarından alkışlar)

Süreniz 20 dakikadır efendim.

FP GRUBU ADINA BEKİR SOBACI (Tokat) – Sayın Başkan, Yüce Parlamentonun değerli üyeleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Bugün, ülkemizin, onbeş yıldan fazladır yaşadığı terör belasının çıkardığı fatura ve üzücü sonuçları telafi etmek için, sonuçlar üzerine bir düzenlemeyi konuşacağız, bir sonucu tartışacağız. Geleneksel şark alışkanlığımızı hâlâ üzerimizden atabilmiş değiliz arkadaşlar. Bu şark alışkanlığı, sonuçlar üzerine yoğunlaşma ve sebepleri gözardı eden bir kolaycılıktır. Bunu terk etmeliyiz. Ne bireyin sorunlarına ne de toplumsal sorunlara, sadece sonuçları itibariyle yapılacak yaklaşımlarla çözüm bulmak mümkün değildir; hele, eğer bu, toplumsal bir yara, kanayan bir yaraysa, bu işi öyle kolayca hallettiğimizi zannedersek, sadece kendimizi kandırmış oluruz. Yetmişbeş yılını geride bırakan genç cumhuriyetimizde... Bütünüyle hamaset kokan söylemlere rağmen, maalesef, bu alışkanlığı da terk etmiş görünmüyoruz.

İşte, buradan hareketle şunu ifade etmek istiyorum ki, ülkemizde, maalesef, özeleştiriye kapalı sistemin tıkandığını, yeni bir yapılanmanın zarurî olduğunu, kaçınılmaz olduğunu söyleyen ülke evlatlarını -etiketi ne olursa olsun; ister ikinci cumhuriyetçiler olsun, ister yeni bir demokratik yapılanma etiketiyle ortaya çıksın- bu ülkeyi, savunulmaz sonuçlarıyla uçurumun kenarına getiren babaları, yaşlı kuşaklar, şu anda aforoz ediyor ve linç ediyorlar.

Değerli arkadaşlar, bunu ifade ettikten sonra, şunu belirtmek istiyorum: Birey de, toplumlar da, devletler de, hata yaptıklarını düşünmezlerse, nerede hata yaptıklarını düşünmezlerse ve özeleştiriyi gerçekleştirmezlerse, çürüme ve çözülmenin sebeplerini ortaya koyup, bir tashih, restorasyon ve hatta gerekirse yeniden bir yapılanmayı göremezlerse, çöker ve yok olurlar. Tarih, bunun örnekleriyle dolu arkadaşlar.

Türkiye'de, bugün, sistemin istismarıyla, yanlış yönetimlerle, vurgun ve talanı ve statülerinin devamını arzu eden bir grup, ülkede sistemi, toplumun kan ve gözyaşına ve gerginlik ve çatışmaları üzerine bina ederek devam ettirmek istiyorlar. Bu, devam ettirilecek bir süreç değildir; tarih boyunca da, hiçbir sistem bunu devam ettiremedi arkadaşlar.

Yine, bugün, tarihî süreç içerisinde de görüyoruz ki, hiçbir sistem, gayrimemnunlar üreterek ayakta kalamamıştır. Maalesef, bugün, ülkemizdeki yönetim tarzı, bu ülkenin çocuklarını gayrimemnun hale getirmektedir ve her gün, gayrimemnunlar çoğalmaktadır ülkemizde. Memnunlarsa, sosyoekonomik göstergelerinin, refah düzeylerinin ve imkânlarının büyüklüğü ölçüsünde, her gün, biraz daha, azınlık konumuna düşmektedirler, azınlıktırlar bugün.

Yıllardır ülkemizde devam eden kaos ve ümitsizlik içeren sonuçlara, son üç yıla yakın, ısrarla, bu milletin on asırlık kutsal değerleri yerine ikame etmek üzere ideolojik tabularını dikte ettirmek isteyen bu azınlık, sonunda, toplumu ve bireyleri cinnet noktasına getirmiştir. Her gün, bu toplumda, her akşam ekranlarda, bu cinnet sonuçlarını, kan ve gözyaşı olarak yaşamaktayız.

Değerli arkadaşlar, cinnetin sonuçları, ne zamandan beri onurlu tavır olarak tanımlanmaya başlandı? Yok böyle bir şey... Biz, bu işin üzerine soğukkanlı olarak gitmek durumundayız. Eğer bizler, Parlamento olarak, hükümetler olarak, devlet kurumları ve sorumlular olarak bu cinnete sebep olan uygulamaların aktörü olursak... "Men dakka dukka" diye bir söz vardır; "eden bulur", "alma mazlumun ahını, çıkar aheste aheste" diye atasözlerimiz vardır. İşte, burada, Yüce Parlamentonun ve bu uygulamanın aktörlerinin de dikkatini bu noktaya çekiyorum.

Değerli arkadaşlar, terör ve şiddet, insanlık tarihi kadar eskidir; hatta, kutsal kitaplarda ve metinlerde bile bunun izlerini ve yorumlarını buluruz. Tarih boyunca, bireyler, toplumlar, toplum kesimleri ve devletler, birbirleriyle şiddet, terör ve savaş sebebiyle sürekli mücadele içinde oldular; bundan sonra da olacaklar. Bu, doğanın bir gereği, hayatın bir gerçeğidir. Bakıyoruz ki, tarih boyunca kaynaklarını, enerjilerini, işte bu terör ve şiddet sebebiyle de nice devletler ve toplumlar tüketmiştir. İşte, bu gerçeği gözardı etmeden, ülkemizde onbeş yıldır bizi çok üzen, dışborcumuzu ödeyecek bir meblağı, malî miktarı, parayı, o bölgede harcamamıza sebep olan ve moral değerlerimizi tüketen terörün sebepleri üzerine sağlıklı tahliller yapamazsak, zannediyorum ki, yarın, çok daha büyük faturalar önümüze konulacaktır diye bir endişe taşıyorum.

Elbette, terörün dış desteği ve kışkırtmaları vardır. Bu, her zaman olmuştur ve bundan sonra da olacak. Türkiye gibi hassas bir coğrafyadaysanız bu devam eder; ama, bundan da önemlisi, eğer sizin yönetim tarzınız, bu dış tahrike çanak tutacak birtakım şovenist söylemleri ve kışkırtmaları içeriyorsa, siz, bu dış tahriklere, maalesef, yardımcı olmuş olursunuz. İşte, Türkiye'de de, bugün, onbeş yıldır bizi çok üzen, çok büyük faturalar ödememize sebep olan etnik bölücü terörü, biraz da bu açıdan ele almakta fayda var diye düşünüyorum.

Değerli arkadaşlar, hükümetler olarak, Parlamento olarak, bütün devlet kurumları olarak, eleştiriye ve tavsiyelere açık olmamız lazım. Burada, sayın hükümetimize de seslenmek istiyorum. Özellikle son ikibuçuk yıldır bu Parlamentoya getirilen yasa metinlerini, yasa tasarılarını, âdeta birer kutsal metin haline getirerek, noktasına ve virgülüne bile dokundurmadan geçiriyorsunuz, altı ay sonra yanlışlıkları görüyorsunuz, tekrar o yasaların düzeltilmesi için, kendiniz yeni tasarılar getiriyorsunuz. Âdeta, sefere çıkarken totemi, putu helvadan yapıp da, seferde acıkınca o totemini yiyen kadim cahiliye topluluklarına döndük!

Bu Parlamentoda, yasalarda, özellikle önemli yasalarda aceleye yer yoktur. Bütün toplumu ilgilendiren ve ne tür sonuçlar çıkacağını bilemediğimiz yasa tasarılarında, bize düşen, Parlamento olarak, hükümet olarak; birbirimizi, iktidarıyla, muhalefetiyle dinleyerek, en yapıcı ve olumlu tasarıyı, kanunu bu Meclisten, bu yasama organından çıkarmaktır değerli arkadaşlar.

İşte, buradan şuraya geçmek istiyorum: Bu şiddet ve terör çok ülkenin başını yaktı. İtalya, senelerce, kuzey-güney sosyoekonomik dengesizlikler sebebiyle mafya gibi bir olayla karşı karşıya kaldı ve erken tedbir alarak bu tehlikeyi atlattı.

Pakistan, bölgesel farklılıklar sebebiyle, dengesizlikler sebebiyle, maalesef, ikiye bölünerek, Doğu Pakistan'ı kaybetti.

İşte, ülkemizde de, Sevr'i bize imzalatmak isteyen güçler, bu terörü kullanarak, bizi bölmek ve parçalamak emelindedirler; ama, şunu ifade etmek istiyorum ki, bölge insanımızın, bölge halkımızın sağduyulu anlayışı ve tavırlarıyla ve fedakâr ülke evlatlarımızın şehit kanlarıyla bu belayı inşallah defedeceğiz; ama, bu o kadar kolay değildir.

Bölge insanımız, İstanbul'da, batı illerimizde, Bursa'da, İzmir'de içmeye su bulamadığı halde, oturacağı bir gecekondusu, mukavvadan bir odası olmadığı halde batıya göç etti, Kuzey Irak'a göçmedi. Niye; "ben bu ülkeye aitim" dedi. İşte, asıl burada teşekkür etmemiz gereken unsurlardan biri de bölge halkımızın gösterdiği bu sağduyudur ve terör örgütünün çağrılarına kulaklarını tıkamasıdır; ama, maalesef, batı illerine bu göç sebebiyle, orada bu etnik gerginlikleri kışkırtarak siyasî rant elde eden siyasî partileri bu ülkede müşahede ettik.

İşte, bugün, terörün başı Apo'nun yakalanması ve mahkûm edilmesiyle, maalesef, çok duygusal hareketlerle de sağduyulu yaklaşımların şu anda sabote edildiğine inanıyorum ben. Onu mahkûm etmek hiçbir şeyi çözmüyor; bir toplumsal rehabilitasyon, bir sosyal rehabilitasyon, sosyoekonomik bir rehabilitasyona ihtiyacımız var. Ben merak ediyorum, üniversitelerimiz bu sosyoekonomik toplumsal rehabilitasyonda kaç tane rapor hazırladılar da sundular? Sivil kuruluşlar, o üniversiteler, YÖK, rektörler... Diyarbakır'da toplanıp 10 uncu Yıl Marşını okumak ve ondan sonra da, bu ülkenin kutsallarına hakaretle bu problem çözülmez. Onbeş yıldır süren bu yıkıcı terörün sonuçlarını halletmek için ülkemizin önünde çok uzun bir süre olacağını düşünüyorum ben. İşte, bu rehabilitasyonda, başta Parlamento olmak üzere, bütün kuruluşlar, devlet kuruluşları ve sivil kuruluşlar buna katkı sağlamak zorundadırlar; bu, bir vatanî görevdir, bir insanlık görevidir.

İşte, burada, mahkeme safahatına da girmek istiyorum. Açıklandı; en büyük destekçisi Yunanistan. Şimdi, ben merak ediyorum, bizim Millî İstihbarat Teşkilatımız bunu bildiği halde, Türkiye'nin en büyük holdinginin patronu, niye, senelerce, Yunan-Türk İş Konseyinde bulundu?.. Bartolomeos'un elini her krismiste öpen; ama, Diyanet İşleri Başkanının elini bir kere öpmeyen bu insanları, Ortodoks kuşatmanın aktörü olan bu insanları Millî İstihbarat Teşkilatımız niye ikaz etmedi de bu konseyden çekilmediler zamanında merak ediyorum! (FP sıralarından alkışlar)

Evet, Türkiye... Bu yüzleşmeyi, toplumsal yüzleşmeyi yapacağız arkadaşlar; yapmazsak, sonuca ulaşamayız.

Şimdi, mahkeme safahatıyla ilgili de, tabiî... Geçenlerde Star Gazetesinde Musa Ağacık'ın müdahil avukatlarla yaptığı bir söyleşi var. İki avukatla yapılmış; biri, MHP Merkez Disiplin Kurulu üyesi ve 1978'de Ülkü Ocakları Başkanı Fethi Yıldız'la; bir diğeri de, Hamdi Ardalı'nın oğlu Atilla Ardalı'yla. Şimdi, orada diyor ki müdahil avukatlar, "biz, şehit aileleri adına bu mahkemeye katıldık, sonunda 7 arkadaş seçtiler." Fethi Yıldız Bey diyor ki: "Apo idam edilse bile, beni bu mahkeme tatmin etmez, silah kaçakçılığından tutun, eroine kadar, devlet içindeki uzantılarına kadar bunun sorgulanması gerekir." Evet, aynen katılıyoruz ve yine çok enterasan bir söyleşi "bu müdahil avukatların içerisinden 7 uslu çocuk seçildi, 7 avukat; 1'i polis 1'i MİT mensubu diğer 5'i de mülayim" diyor. Şimdi, insanın aklına şöyle bir şey geliyor; acaba, bu mahkemede Apo'ya çizilen çerçeve ve vereceği ifadeler, daha önceden kendisine sufle mi edildi, dikte mi ettirildi diye maalesef bunlar aklımıza gelmektedir ve müdahil avukatlar da buna katılmaktadır.

İşte, bu kadar sözü şunun için söyledim; bu işi bu kadar kısa sürede halletmiş sayılamayız; onun için, olaya, soğukkanlı, kalıcı ve sebeplerini de izale edici ve telafi edici bir yaklaşımla bakmalıyız ve bunun da, uzun süren bir rehabilitasyon dönemini içerdiğini yeniden ifade etmek istiyorum.

Şimdi, burada, 3713 sayılı Terörle Mücadele Kanununu, 4082 sayılı Kanunla değiştirmişiz. Şu anda da yaptığımız, o şehitlerimizin geride kalanlarına ve gazilerimize çok cüzi; yani, aslında içimi burkan bir katkıdır. Gençliğimizde, ortaokul çağımızda okurduk İstanbul İETT otobüslerimizde "yerlerinizi, harp malulü ve muharip gazilere terk ediniz" diye. Şimdi de, işte, burada, daha önce çıkan kanunda çok cüzi bir değişiklik yaparak, belediye toplutaşım araçlarına diğer özel taşıma araçlarını da katıyoruz. Ayrıca, o maddeler içerisinde, tedavi, maaş ve ödenekleriyle ilgili düzenlemelerde de, ölen erbaş ve erlerin dul kalan eşleri ve reşit olmayan çocukları ile anne babalarını da, yine bu toplutaşım araçlarından -yapılan değişiklikle- yararlandırıyoruz.

Reel ekonomiye geçmiş olan ülkemizin, dünyanın sayılı ekonomileri arasına girmesini temenni ederek; bu şehitlerimizin aziz ruhlarını şad edecek, yakınlarına en yüksek hayat standardına, Çanakkale törenlerine katılan Anzak gazileri kadar seyahat edecek, tatil yapabilecek bir refah düzeyine getirmeyi gönlüm çok arzu ediyor ve bu noktada, inşallah, önümüzdeki yıllarda, şehitlerimizin, gazilerimizin yakınlarına, geride kalanlarına, bu terör malulü olan gazilerimize daha yüksek bir hayat standardını, imrenilecek bir refah düzeyini temin edecek bir Türkiye'de buluşmak üzere, hepinize saygılar sunuyorum.

Şehitlerimizin yüce ruhları karşısında saygıyla eğiliyorum, Allah'tan rahmet diliyorum, yakınlarına da sabırlar temenni ediyorum.

Hepinize saygılar sunar, teşekkür ederim. (FP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Sobacı.

Şimdi, söz sırası, Anavatan Partisi Grubu adına, Mardin Milletvekili Sayın Süleyman Çelebi'de.

Buyurun efendim. (ANAP sıralarından alkışlar)

ANAP GRUBU ADINA SÜLEYMAN ÇELEBİ (Mardin) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 3713 sayılı Terörle Mücadele Kanununun Bir Maddesinde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Tasarısı üzerinde, Anavatan Partisi Grubunun görüşlerini ifade etmek üzere söz almış bulunuyorum; bu vesileyle, Yüce Meclise saygılar sunarım.

Sayın milletvekilleri, malumunuz olduğu üzere, onbeş yıldan beri, ülkenin huzurunu, birlik ve beraberliğini bozmaya çalışan iç ve dış güçler vardır. Bu kötü zihniyetlilerin menfur emelleri uğruna, binlerce vatandaşımız şehit olmuş, yaralanmış veya sakat kalmıştır. Şehit düşen vatandaşlarımıza Allah'tan rahmet, yakınlarına başsağlığı ve yaralılara acil şifalar, yaşamları boyunca da mutluluklar, sabır ve metanet temenni ediyorum.

Devletimiz için canlarını feda etmekten kaçınmayan ve vatanı için ölüme gitmekten korkmayan bu vatan evlatlarına, elbette, devletin de uzatacağı bir şefkat eli olmalı ve bu şefkat elinin de uzanması yeterli değildir; bir de, vefa borcunu ifa etmelidir diye düşünüyorum.

Vatanları uğruna şehit olmuş olanların yakınlarına maddî olarak ne verilirse verilsin, bir canı karşılayacak, bir canı tekrar hayata getirecek bir durumu hiçbir zaman karşılayamayacağı için, çok az bir meblağ olarak görüyorum; ama, şehitlik mertebesine ulaşmış bir kişinin yakınının da, artık, mevcut durum karşısında, yoksulluktan kurtarılmasının da lazım geldiğini burada ifade etmek istiyorum ve diyorum ki, bu şehit yakınlarını da devletin kucaklaması ve hiç değilse, ömrünün geri kalan kısmının, en azından, ölenin yardım ve muavenetinden yoksun kalmış olanların, kısmî olarak dahi olsa, elem ve ıstırabının maddî olarak karşılanmasının lazım geldiğini düşünmeliyiz.

Nitekim, bu düşünceden hareketle ve bu maksatla, Anavatan Partisi, zamanında, 12.4.1991 tarihli ve 3713 sayılı Kanuna bir ek hüküm ilave etmiş; bilahara, bu yasanın bazı eksiklikleri tespit edildiği için de, 28.2.1995 tarihli ve 4082 sayılı Yasayla yeniden bazı ek haklar verilmiştir. Zamanla, bu yasanın da eksiklikleri görüldüğünden ve 4082 sayılı Yasa da yeterli görülmediğinden, mevcut tasarı huzurunuza getirilmiştir.

Sözlerimin başında ifade etmeye çalıştığım üzere, Anayasamız, sosyal devlet ilkesinden hareketle "Sosyal güvenlik bakımından özel olarak korunması gerekenler" başlıklı 61 inci maddesinde, devletin, harp ve vazife şehitlerinin dul ve yetimleri ile malul ve gazilerini koruyarak, toplumda kendilerine yaraşır bir hayat seviyesi sağlamasını hükme bağlamıştır. Nitekim, bu çerçevede, Terörle Mücadele Kanunu, Nakdî Tazminat ve Aylık Bağlanması Hakkında Kanun ve diğer kanunlarla, malul, gazi ve şehit dul ve yetimlerini koruyucu düzenlemeler getirmiştir. Bu sebeple, 3713 sayılı Kanunun 21 inci maddesinin (d) bendiyle, malul olanlar ile ölenlerin dul kalan eşleri ve reşit olmayan çocuklarının yurt içinde, Devlet Demiryollarında, deniz yolları şehir hatları ve belediye toplutaşım araçlarında ücretsiz seyahat etmelerine imkân sağlanmıştır. 4082 sayılı Kanunla getirilen yeni düzenlemede açıklık bulunmadığından, Türkiye Cumhuriyeti Emekli Sandığı Genel Müdürlüğünce, verilen seyahat belgeleri geri alınmış ve yenileri de verilmemiştir. Bu durum, hak sahiplerinin mağduriyetlerine ve yakınmalarına sebebiyet teşkil etmiştir.

Ayrıca, terörle mücadelede görev ifa ederken yaralanarak veya sakatlanarak, haklarında 2330 sayılı Nakdî Tazminat ve Aylık Bağlanması Hakkında Kanun hükümleri uygulanmış olan erbaş ve erlerin, söz konusu maddenin (e), (f) ve (g) bentlerinden yararlanacaklarına dair hüküm getirilmiş olmasına rağmen, ücretsiz seyahatle ilgili haklardan yararlanmaları konusunda herhangi bir hükme yer verilmemiştir.

Yeni tasarıyla, 3713 sayılı Kanunun 21 inci maddesinin (d) bendinin kapsamı genişletilerek, madde kapsamına, dul ve yetim bırakmadan ölenlerin anne ve babaları" ibaresi yerine, dul ve yetim şartı kaldırılarak "anne ve babaları yararlanır" hükmü getirilmiştir.

Ayrıca, tasarının, çerçeve 1 inci maddesine bağlı (d) bendine sosyal güvenlik kuruluşlarına tabi olarak çalışmayan ve bu kuruluşlardan aylık almayan kız çocuklarıyla, çalışarak hayatını kazanamayacak derecede malul ve muhtaç olan erkek çocukları da kanun kapsamına dahil edilmişlerdir.

Yine, (d) bendine göre, araçların kapsamı genişletilerek, belediye tarafından kurulan şirketler veya özel firmalar aracılığıyla yaptırılan toplutaşım dışında kullanılan araçlar ilave edilmiştir.

Ayrıca, 12.4.1991 tarihli ve 3713 sayılı Terörle Mücadele Kanununun 21 inci maddesinin birinci fıkrasının 28.2.1995 tarihli ve 4082 sayılı Kanunla değişik (h) bendi de (d) bendine paralellik sağlanarak, terörle mücadele görevi ifa ederken yaralanarak veya sakatlanarak haklarında 3.11.1980 tarihli ve 2330 Nakdî Tazminat ve Aylık Bağlanması Hakkındaki Kanuna, Türkiye Cumhuriyeti Emekli Sandığı dışındaki sosyal güvenlik kuruluşlarına tabi olarak çalışan ve bu kuruluşlardan aylık almayan kız çocukları ve hayatını kazanamayacak derecede malul ve muhtaç olan erkek çocuklarını (h) bendinin kapsamına almıştır.

Tasarıya göre, terörle mücadele esnasında yaralanan veya sakatlanan vatandaşlara, devlet, şükran borcunu yerine getirmek ve kamuoyunda onore etmek maksadıyla her türlü fedakârlığa katlanmak durumundadır.

Yasanın (e ) bendine göre, herhangi bir uzvunu kaybedenlere yurtiçi ve yurt dışında en son teknik usullerden yararlanma hakkı getirilmiş, yasanın (f) bendinde bu kapsama girenlerin yetkili sağlık kuruluşlarının raporlarına istinaden, yurt dışında tedavi ettirilmeleri sağlanmıştır. Yasanın (g) bendine göre de "yaşamak için gerekli hareketleri yapmaktan aciz olanlar ile kimsesizler, kamu kurum ve kuruluşlarına ait, bunlar bulunmadığı takdirde özel rehabilitasyon ve bakım merkezleri, yurtlar ve huzurevlerinde parasız olarak veya masrafları devlet tarafından karşılanmak üzere barındırılır, baktırılır ve tedavileri yaptırılır" hükmü getirilmiştir.

Tasarıya göre, 3713 sayılı yasanın (h) bendine "ölen erbaş ve erlerin dul kalan eşleri ve T.C. Emekli Sandığı dışındaki sosyal güvenlik kuruluşlarına tabi olarak çalışmayan ve bu kuruluşlardan aylık almayan kız çocukları, çalışarak hayatını kazanamayacak derecede malul ve muhtaç olan erkek çocukları, reşit olmayan çocukları ile anne ve babaları ise, yukarıdaki (d) bendindeki haklardan aynen yararlanırlar" ilavesi yapılarak, bu husustaki kapsam genişletilmiştir.

Netice itibariyle, tasarı gerçekleştiği takdirde, 12.4.1991 tarihli ve 3713 sayılı Terörle Mücadele Kanununun 21 inci maddesinin birinci fıkrasının 28.2.1995 tarihli ve 4082 sayılı Kanunla değişik (d) ve (h) bentleri, şu anda bastırılıp, Genel Kurula sunulan kanun tasarısının şeklini almıştır.

Değerli milletvekilleri, burada, bana göre, köy korucularının da bu kanun kapsamına alınması gerekirdi; çünkü, bu şahıslar da, vatanları uğruna canlarını feda etmekten hiçbir zaman kaçınmamışlardır. Eminim ki, yakında, bu haksızlığın telafisi için yeni bir tasarı Genel Kurulun huzuruna getirilecek ve burada kanunlaşıp bu haksızlık giderilecektir.

Belirtilen sebeplerden ötürü tasarıya olumlu oy vereceğimizi belirtir, bu duygu ve düşüncelerle, yasanın, devletimize, milletimize ve bundan yararlanacak olan vatandaşlarımıza hayırlı ve uğurlu olmasını Allah'tan niyaz eder, Yüce Meclise saygılar sunarım.

Teşekkür ederim. (ANAP, DSP, MHP ve FP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Çelebi.

Şimdi, söz sırası, Demokratik Sol Parti Grubu adına, Kırklareli Milletvekili Sayın Necdet Tekin'de.

Buyurun Sayın Tekin. (DSP sıralarından alkışlar)

DSP GRUBU ADINA NECDET TEKİN (Kırklareli) – Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; Terörle Mücadele Kanununun Bir Maddesinde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Tasarısı üzerinde Demokratik Sol Parti Grubu adına söz almış bulunuyorum; Grubum ve şahsım adına, Yüce Meclisi en derin saygılarımla selamlarım.

Sayın milletvekilleri, gerek ülkenin kurtarılmasında gerekse bekasında canlarını verenleri, kanlarını verenleri ve bu uğurda şehit olanları ve malul kalanları, Grubum adına en derin saygılarımla selamlamak istiyorum. Bu ülkenin onlara çok fazla miktarda minnet borcu vardır; onun için, bunların dullarına, yetimlerine, gazilerimizin kendilerine, anne ve babalarına bu ülkenin yapacağı her yardım, onlar tarafından helal ettirilmiştir. Onun içindir ki, Yüce Meclisimiz, kurulduğu günden bu yana, İstiklal Savaşını veren gazilerimize, bu savaşta ölenlerin dul ve yetimlerine ve geride kalanlarına, kendi ülkesinin ve bütçesinin olanakları dahilinde her türlü desteği vermeye çalışmıştır.

Şimdi, bizler de, Yüce Meclisin üyeleri olarak, ülkemizin savunulmasında, cumhuriyetimizin bekasında, sistemimizin devamında canlarını ve kanlarını veren evlatlarımıza olan görevimizi yapmak en doğal hakkımızdır ve en doğal görevimizdir; bundan hiçbir üye kaçınamaz, kaçınmamıştır ve kaçınmayacaktır. Onun için, bu vefakâr insanlara, bu cefakâr insanlara ve onların geride bıraktıklarına yapılacak olan her türlü yardım, sosyal devlet ilkesinin temelini oluşturmaktadır.

Ancak, zaman zaman, Meclisimizde çıkarılan bazı yasalar, zaman içerisinde eskidiği veyahut da başka yasalarla çeliştiği için, şehitlerimizin mağdur kalan dul ve yetimleri, anne ve babaları, bazı haklardan yoksun kalabilmektedirler. Bu nedenle, Meclisimiz, bu yoksun kalınan hakları zaman içerisinde tamamlama yoluna gitmektedir. İşte, şimdi üzerinde konuşmuş olduğumuz bu tasarı da, bu tür bir yoksunluğun giderilmesi yönünde Meclisimizin almış olduğu bir kararın yasalaştırılmasından ibarettir. Bu yasa, biliyorsunuz ki, Emekli Sandığı Yasasıyla da ilgilendirilmiş bir yasadır; fakat, Emekli Sandığı Kanununun meri hükümlerinde meydana gelen değişikliklerden dolayı, şehitlerin dul ve yetimlerinin ve gazilerin bakmakla zorunlu olduğu kişilerin özellikle Devlet Demiryollarında, şehir hatları vapurlarında ve belediyenin toplutaşım araçlarındaki seyahat belgeleri ellerinden alınma gibi bir durumla karşı karşıya kalınmıştır. Meclisimizin çeşitli komisyonları, bu konuda, geçtiğimiz dönem, bu yasayı çıkarma yoluna gittiler; fakat, erken seçime gidilmesinden dolayı, bu yasa çıkarılamadı ve bu yasanın çıkarılması onuru, şimdiki Meclisimize kalmış oldu.

Durum böyle olunca, bir tek problem kalıyordu; şehir hatları vapurları hâlâ daha devletin elindedir, Devlet Demiryolları devletin elindedir, belediyenin kendi malı olan taşıma araçları belediyelerimizin elindedir; fakat, pek çok belediyemiz, taşımadan dolayı kendi araçları yetmediği için özel araçlara yönelmektedir. Özel araçlarla yapılan bütün sözleşmelerde ise, şehitlerin dul ve yetimleri, onların anne ve babaları, bakmakla yükümlü olduğu 18 yaşını geçmemiş erkek çocukları ve evlenmemiş kız çocuklarının bu araçlarla taşınmaları bazı problemlere neden olmaktadır. İşte, bu yasa tasarısıyla, biz, belediyelere bir emir daha veriyoruz; diyoruz ki: "Siz, özel taşımacılık alanında yapacağınız anlaşmalarda, sözleşmelerde, bu insanlarımızı, yani, ülkemiz için kanlarını, canlarını vermiş olan insanlarımızı ve onların dul ve yetimlerini taşımak için bir madde koyunuz ve bu, Meclisin amir hükmüdür; özel taşıtlardan, özel toplutaşım araçlarından da bunları yararlandırınız."

Bu maddenin bu şekilde kanunlaşması yönünde, Demokratik Sol Parti Grubu adına olumlu oy vereceğimizi bildiriyor ve hepinize saygılar sunuyoruz.

Sağ olun. (DSP ve MHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Tekin.

Hükümetin söz talebi vardır.

Buyurun Sayın Bakanım. (MHP sıralarından alkışlar)

MİLLÎ SAVUNMA BAKANI SABAHATTİN ÇAKMAKOĞLU (Kayseri) – Sayın Başkan, değerli milletvekili arkadaşlarım; huzurunuzda görüşülmekte olan tasarı, Terörle Mücadele Kanununun 21 inci maddesindeki geliştirme ve iyileştirmelerin üçüncü safhasını teşkil ediyor. Daha evvel, 4082 sayılı Kanunla yapılan değişiklik, yapılan, geçirdiğimiz tatbikat dönemi de dikkate alınmak suretiyle, bir ölçüde, yeniden ilave imkânlarla, toplu kamu taşımacılığında, malul olanların, şehitlerimizin dul ve yetimleri ile anne ve babalarının ücretsiz seyahat etmelerini öngörüyor. Ayrıca, yeniden huzurunuza getirilen bu tasarıda, çalışmayan ve sosyal güvenlik kuruluşlarına tabi işyerlerinden veya bu kurumlardan aylık almayan kız çocuklarına da ücretsiz seyahat imkânı getiriliyor. Şehitlerimizin, hayatını yalnız başına kazanamayacak, muhtaç ve zaruret içerisinde olan erkek çocuklarına da ücretsiz seyahat imkânı getiriliyor.

Bu ücretsiz seyahat imkânı, yine, 1991 tarihli ve 3713 sayılı Kanunun 21 inci maddesinde -kanunun ilk tedvin edildiği zaman- sayılan kamu kuruluşlarımızı ifade ediyor: Devlet Demiryollarını, Devlet Denizyollarının şehir hatlarını ve belediye toplutaşıma araçlarını.

Tasarı, belediye toplutaşım araçlarında son yıllarda yapılan gelişmeler de dikkate alınarak, doğrudan kendisi çalıştırsa da, belediye adına şirket kurmak veyahut ihale açarak sözleşme yapmak suretiyle toplutaşıma hizmeti yapmış bulunsa da, bu malullerimizin, şehitlerimizin dul ve yetimleri ile ana ve babalarının ve bahsettiğim sınırlar içerisindeki kız ve erkek çocuklarının ücretsiz seyahatlerini öngörüyor.

Özetle, kanun tasarısı, böyle bir iyileştirmeyi gündeme getiriyor.

Sayın Başkan, değerli milletvekillerimiz; tasarı, ülke-millet bölünmez bütünlüğüne karşı, vatan sevgisi ve milletimizin yüksek değerleri uğruna terörle mücadeleyi göze almış bu yiğit vatan evlatlarının, kamu görevlilerinin ve memurların, mücadele sırasındaki durumlarını, maluliyetini, vefat halinde de yakınlarını hedef alıyor.

Bu konularda çok değişik düzenlemeler olduğunu biliyorsunuz. Nakdî manada, aylık manasında, tazminat manasında, çeşitli kanunların, bu vatan için şehit olanların ve şehit ailelerinin yakınlarına çeşitli imkânlar verdiğini, hepiniz hatırlarsınız. Hükümetimiz, bu tasarıyla bir iyileştirme yaptığına inanmaktadır. Doğrudan bir maddî karşılık olarak görülmese de, sosyal manada, bir rehabilitasyonun bir bölümü olarak hizmet sunulmaktadır. Sanıyorum, genişçe bir kitleyi memnun edecektir. Yeterli olmadığı söylenebilir, eksikler olabileceği de yine görüşler olarak ifade edilebilir; ancak, bu, bir iyileştirmedir.

Diğer kesimlerle ilgili de, diğer, terörle mücadele sırasında uğranılan zararlarla ilgili ve bu zararların karşılanmasıyla ilgili de, hükümetimizin ayrı bir çalışması olduğunu, huzurlarınızda ifade etmek isterim.

Hükümetimiz, bu çeşit çalışmaların sonucunda, bir başka konuyu da Meclisin komisyonlarına göndermiş; onu da müzakere etmek durumuna getirmiş bulunmaktadır. Nakdî bakımdan, aylık alan şehitlerimizin dul ve yetimlerine ve malul olanlara, aylıklarını, günün şartları içerisinde yükseltecek bir dizi tedbirleri de, Türkiye Büyük Millet Meclisimizin Komisyonlarına intikal ettirmiş bulunmaktadır.

Bu arada, siyasî partilerimizin grupları adına söz almış bulunan değerli milletvekili arkadaşlarımızın, genelde tasarıyı tasviple karşılamış olmalarını ve olumlu görüş beyan etmelerini şükranla karşılıyoruz. Vaki eleştirileri, bundan sonraki iyileştirme ve düzenlemeler için uyarı kabul ediyoruz.

Bu vesileyle, hepinizi sevgi ve saygılarımla selamlıyorum efendim. (Alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Bakan.

Şahsı adına, Bingöl Milletvekili Sayın Hüsamettin Korkutata; buyurun efendim. (FP sıralarından alkışlar)

HÜSAMETTİN KORKUTATA (Bingöl) – Sayın Başkan, değerli arkadaşlar; 17 sıra sayılı kanun tasarısı üzerinde şahsım adına söz almış bulunuyorum. 4082 sayılı Kanunla değiştirilen 3713 sayılı Kanunun 21 inci maddesinin (d) ve (h) bentlerinde değişiklik yapan bu kanun tasarısında eksik gördüğüm birkaç konuya değinmek istiyorum.

Değerli arkadaşlar, şehitlerimizin geride kalanlarına kucak açmak hepimizin görevidir; bundan şeref duyarız; ama, şehitler arasında ayırım yapmak, gerçekten çok kötü ve zor bir şey. Burada görmekteyiz ki, bu kapsama, şehit olan korucuların eş ve çocukları alınmamış; bir hiç uğruna, köyünde, evinde uyurken şehit olan insanlarımızın geride kalanları da alınmamış. Eğer, şehitlikten dolayı şehitlerimizin geride kalanlarına bir şeyler verilmek isteniyorsa, yardım edilmek isteniyorsa, hiçbir şehit arasında ayırım yapmaksızın, nerede olursa olsun, bu vatan için canını veren bütün şehitlerin geride kalanlarının bundan istifade etmesi gerekir.

Sayın Bakanla da görüştüm, arkadaşlarla da görüştüm; "bu, ayrı bir kanun tasarısı halinde gelecektir" şeklinde bazı şeyler söylenmekle beraber, bu Mecliste yıllar yılı tecürebelerle sabit olmuştur ki, böyle şeyler geçtikten sonra, fakir fukarayı bir daha kimse dikkate almıyor ve bunlara ilişkin bir kanun da getirilmiyor. Ben, şehit vatandaşların eş ve çocuklarının istifade edeceği bir kanun tasarısının buraya geleceğine de şahsen inanmıyorum; ama, arzu ederim, ben, bunda yanılırım. Eğer, devlet, bu konuda vatandaşını istifade ettirecekse, gerçekten, bu ülke için hayatını kaybeden kim olursa olsun, bunların dul eşleri ve çocukları için de, şehiriçi ve şehirlerarası ulaşım ve diğer hizmetlerden istifade ettirir.

Değerli arkadaşlar, bu ülkede en bozuk şey, maalesef, toplum katmanları arasında, ücrette, adalette büyük uçurumların olmasıdır. Yaptığım son incelemede, bugün, ülkede, maalesef, 31 çeşit ücret ödeniyor; ki, ondan sonra da artmıştır. 31 çeşit ücret içinde de, maalesef, 1 ile 30 uncu arasında yüzde 6 000-7 000 fark vardır. Bu kadar ciddî sosyal farklılığın, böyle ciddî uçurumların olduğu bir ülkede, elbette ki büyük sıkıntılar olur.

Bugün, bu gazilerle, bu şehitlerle birlikte, daha, Kurtuluş Savaşından kalan şehitlerimiz var, gazilerimiz var; Kore'den kalan şehitlerimiz var, gazilerimiz var; Kıbrıs'tan kalan şehitlerimiz ve gazilerimiz var ve onların eşleri ve evlatları var. Bütün bunların da gözönüne alınması gerekir.

Gerçek anlamda vatandaşların tümünü, yani, terörle mücadelede şehit ve gazi olanları veya ondan öncekileri de -sanırım pek fazla kimse yok; ama, eğer varsa- kapsayacak şekilde ciddî bir tasarının bu Meclise getirilerek bunların da haklarının kendilerine verilmesini arzu eder; hepinizi saygıyla selamlarım. (FP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Korkutata.

Tasarının tümü üzerindeki görüşmeler tamamlanmıştır.

Maddelere geçilmesini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

1 inci maddeyi okutuyorum:

TERÖRLE MÜCADELE KANUNUNUN BİR MADDESİNDE DEĞİŞİKLİK

YAPILMASI HAKKINDA KANUN TASARISI

MADDE 1. – 12.4.1991 tarihli ve 3713 sayılı Terörle Mücadele Kanununun 21 inci maddesinin birinci fıkrasının 28.2.1995 tarihli ve 4082 sayılı Kanunla değişik (d) ve (h) bentleri aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.

“d) Malûl olanlar, ölenlerin dul kalan eşleri, T.C. Emekli Sandığı dışındaki sosyal güvenlik kuruluşlarına tabi olarak çalışmayan ve bu kuruluşlardan aylık almayan kız çocukları, çalışarak hayatını kazanamayacak derecede malûl ve muhtaç olan erkek çocukları, reşit olmayan çocukları ile anne ve babaları, yurtiçinde Devlet Demiryollarında, Denizyolları Şehir Hatlarında ve Belediye toplu taşım araçları ile Belediye tarafından kurulan şirketler veya özel firmalar aracılığıyla yaptırılan toplu taşım işinde kullanılan araçlarda ücretsiz seyahat ederler.”

“h) Terörle mücadele görevi ifa ederken yaralanarak veya sakatlanarak haklarında 3.11.1980 tarihli ve 2330 sayılı Nakdi Tazminat ve Aylık Bağlanması Hakkında Kanun hükümleri uygulanmış olan erbaş ve erler, yukarıdaki (d), (e), (f) ve (g) bentlerindeki haklardan; ölen erbaş ve erlerin dul kalan eşleri ve T.C. Emekli Sandığı dışındaki sosyal güvenlik kuruluşlarına tabi olarak çalışmayan ve bu kuruluşlardan aylık almayan kız çocukları, çalışarak hayatını kazanamayacak derecede malûl ve muhtaç olan erkek çocukları, reşit olmayan çocukları ile anne ve babaları ise, yukarıdaki (d) bendindeki haklardan aynen yararlanırlar.”

BAŞKAN – Madde üzerinde söz isteyen?.. Yok.

Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

Müteakip maddeyi okutuyorum:

MADDE 2. – Bu Kanun yayımı tarihinde yürürlüğe girer.

BAŞKAN – Madde üzerinde söz isteyen?.. Yok.

Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

Müteakip maddeyi okutuyorum:

MADDE 3.– Bu Kanun hükümlerini Bakanlar Kurulu yürütür.

BAŞKAN – Madde üzerinde söz isteyen?.. Yok.

Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

Tasarının tümünü oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Tasarı kabul edilmiş ve kanunlaşmıştır; hayırlı olsun. (Alkışlar)

Sayın milletvekilleri, Uluslararası Çalışma Teşkilatı Anayasasında Yapılan Değişiklik Hakkındaki Belgenin Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler ve Dışişleri Komisyonları raporlarının müzakeresine başlıyoruz.

2.– Uluslararası Çalışma Teşkilatı Anasözleşmesinde 32 32 Yapılan Değişiklik Hakkındaki Belgenin Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler ve Dışişleri Komisyonları Raporları (1/320 ) (S. Sayısı: 18) (1)

BAŞKAN – Komisyon?.. Burada.

Hükümet?.. Burada.

Komisyon ve Hükümet yerlerini almışlardır.

Sayın milletvekilleri, tasarının görüşmelerine başlamadan önce bir düzeltmeyi ifade etmek istiyorum: Sizlere dağıtılmış olan 18 sıra sayılı kanun tasarısının başlığında "Plan ve Bütçe Komisyonu" ibaresi sehven yer almıştır; doğrusu, Dışişleri Komisyonudur; bu hususu bilgilerinize sunuyorum.

Şimdi, komisyon raporunun okunup okunmaması hususunu oylarınıza sunacağım: Raporun okunmasını kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmemiştir.

Tasarının tümü üzerinde söz isteyen?.. Yok.

Maddelere geçilmesini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

1 inci maddeyi okutuyorum:

ULUSLARARASI ÇALIŞMA TEŞKİLÂTI ANASÖZLEŞMESİNDE YAPILAN

DEĞİŞİKLİK HAKKINDAKİ BELGENİN ONAYLANMASININ UYGUN

BULUNDUĞUNA DAİR KANUN TASARISI

MADDE 1. – Uluslararası Çalışma Teşkilâtının 2-19 Haziran 1997 tarihlerinde Cenevre’de yapılan 85 inci Genel Konferansında kabul edilen “Uluslararası Çalışma Teşkilâtı Anasözleşmesinde Yapılan Değişiklik Hakkındaki Belge”nin onaylanması uygun bulunmuştur.

BAŞKAN – Madde üzerinde söz isteyen?.. Yok.

Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

Müteakip maddeyi okutuyorum:

MADDE 2. – Bu Kanun yayımı tarihinde yürürlüğe girer.

BAŞKAN – Madde üzerinde söz isteyen?.. Yok.

Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

Müteakip maddeyi okutuyorum:

MADDE 3. – Bu Kanun hükümlerini Bakanlar Kurulu yürütür.

BAŞKAN – Madde üzerinde söz isteyen?.. Yok.

Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

Sayın milletvekilleri, tasarının tümü açık oylamaya tabidir.

Açık oylamanın şekli hakkında Genel Kurulun kararını alacağım. Açık oylamanın elektronik oylama cihazıyla yapılmasını oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

Sayın milletvekilleri, oylama için 5 dakika süre vereceğim. Bu süre içerisinde sisteme giremeyen üyelerin, teknik personelden yardım istemelerini, bu yardıma rağmen de sisteme giremeyen üyelerin, oy pusulalarını, oylama için öngörülen 5 dakikalık süre içerisinde Başkanlığa ulaştırmalarını rica ediyorum.

Ayrıca, vekâleten oy kullanacak sayın bakanlar varsa, hangi bakana vekâleten oy kullandıklarını, oyunun rengini ve kendisinin ad ve soyadı ile imzasını da taşıyan oy pusulasını, yine, oylama için öngörülen 5 dakikalık süre içerisinde Başkanlığa ulaştırmalarını rica ediyorum.

Oylama işlemini başlatıyorum.

(Elektronik cihazla oylama yapıldı)

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, oylama işlemi bitmiştir.

Oylamanın sonucu kesinleşinceye kadar diğer tasarının görüşülmesi mümkündür.

Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ve Moğolistan Hükümeti Arasında Yatırımların Karşılıklı Teşviki ve Korunmasına İlişkin Anlaşmanın Onaylanmasının Uygun Bulunduğu Hakkında Kanun Tasarısı ve Plan ve Bütçe ve Dışişleri Komisyonları raporlarının müzakeresine başlıyoruz.

3.– Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ve Moğolistan Hükümeti Arasında Yatırımların Karşılıklı Teşviki ve Korunmasına İlişkin Anlaşmanın Onaylanmasının Uygun Bulunduğu Hakkında Kanun Tasarısı ve Plan ve Bütçe ve Dışişleri Komisyonları Raporları (1/365) (S.Sayısı: 19) (1)

BAŞKAN – Komisyon?.. Burada.

Hükümet?.. Burada.

Komisyon raporunun okunup okunmaması hususunu oylarınıza sunacağım: Raporun okunmasını kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmemiştir.

Tasarının tümü üzerinde, Fazilet Partisi Grubu adına, Afyon Milletvekili Sayın Sait Açba söz istemişlerdir.

Buyurun Sayın Açba. (FP sıralarından alkışlar)

FP GRUBU ADINA SAİT AÇBA (Afyon) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ve Moğolistan Hükümeti Arasında Yatırımların Karşılıklı Teşviki ve Korunmasına İlişkin Anlaşmanın Onaylanmasının Uygun Bulunduğu Hakkında Kanun Tasarısı üzerinde, Fazilet Partisi Grubu adına söz almış bulunuyorum; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Ülkeler arasındaki yatırımların geliştirilmesi açısından, yatırımların teşviki tarzında ve çifte vergileme tarzında yapılan anlaşmalar, o ülkelerdeki yatırım ikliminin yatırımcılar lehine gelişmesi, sermaye akımının gelişmesi, yatırımların artması ve ortak yatırımların gerçekleşmesi açısından oldukça önem arz etmekte ve ekonomik kaynakların, bu çerçevede, daha rantabl, daha verimli bir şekilde kullanılabilmesi imkânı da sağlanmış bulunmaktadır.

Bilindiği gibi, Moğolistan, 1990 yılından itibaren merkezî ekonomiden piyasa ekonomisi sürecine geçmiş olan bir ülkedir. Piyasa ekonomisi sürecine geçerken, yasal çerçevede, pek çok yeni düzenleme yapılmıştır, pek çok reform yapılmıştır. 1990'dan bugüne kadar geçen dönem içinde, piyasa ekonomisi süreci içinde, Mogolistan'ın, önemli ölçüde mesafe kat ettiğini ifade etmemiz gerekiyor.

Türkiye ile Moğolistan arasında, bugüne kadar, çeşitli anlaşmalar imzalanmıştır. Bu anlaşmalardan biri, 1992 yılında imzalanan ticarî ve ekonomik işbirliği anlaşmasıdır. Yine, 1994 yılında, madencilik alanında bir anlaşma imzalanmıştır. Hatta, bir Türk firması, Moğolistan'da gümüş madeni konusundaki işletme hakkını, bu anlaşmanın imzalanmasından sonra elde etmiştir. Eylül 1995'te, Türkiye ile Moğolistan arasında, çifte vergilemeyi önleme, vergi kaçakçılığını önleme anlaşması tarzında bir anlaşma imzalanmıştır. En son olarak da, 16 Mart 1998'de, şu anda görüşmekte olduğumuz anlaşma imzalanmıştır.

Moğolistan, Ortaasya'nın kuzeyinde yer alan bir ülkedir. Kuzeyinde Rusya yer almaktadır. Diğer yönlerinden ise, Çin'le çevrili olan bir ülkedir. Moğolistan, Asya kıtasında büyüklük itibariyle 6 ncı, dünya ülkeleri arasında da 18 inci sırada olan bir ülkedir. Ancak, ülkenin, çok geniş yüzölçümü olmasına rağmen (1 566 000 kilometrekare) nüfus yoğunluğu oldukça düşük olup, kilometrekare başına 1,5 kişi düşmektedir. Toplam nüfus da 2,3 milyondur.

Nüfusun etnik yapısına bakıldığında, yüzde 7'lik kısmı Müslüman Kazakların teşkil ettiğini, yüzde 93'ünün de Budist Moğollarından ibaret olduğunu görmek mümkündür. Nüfusun yüzde 44'ü de 16 yaşın altındadır.

Moğolistan'da 1996 sonrası, bilhassa, liberalleşme hareketlerinin, piyasa ekonomisinin daha hızla geliştiğini görmek mümkündür. 1990'dan 1994 yılına kadar geçen dönem içinde, bilhassa, eski rejimin etkileri oldukça hissedilmiş; ama, 1996'da Demokratik Birleşme Koalisyonunun iktidara gelmesiyle birlikte, yeni bir anayasanın kabul edildiğini, bu yıldan itibaren demokratik ve ekonomik reformların da hızla geliştiğini görebiliyoruz. Moğolistan'da, gerçekten demokrasiye inanan insanların sayısında hızlı bir artışı, yine, 1996'dan itibaren görebiliyoruz.

Moğolistan'ın ekonomik göstergelerine baktığımızda, iyimser olmak pek mümkün değildir. Ekonomik göstergelerinden, mesela, büyüme noktasında, rejimin değişmesinden itibaren, ekonominin büyüdüğünü görüyoruz. Mesela, büyüme oranı, 1992'de eksi yüzde 11 civarındadır, 1993'te eksi yüzde 3'tür; ancak, 1996'da yüzde 2,6'dır. Enflasyon oranı yüzde 58'dir; nüfusu 2 400 000'dir; ihracatı 422 milyon dolardır; ithalatı 438 milyon dolardır; işsizlik oranı da yüzde 6,5 civarındadır.

Moğolistan, doğal kaynaklar bakımından önemli bir ülkedir. Diğer Ortaasya ülkelerine benzer şekilde, doğal kaynakları oldukça zengin olan bir ülkedir.

Bilhassa, ekonomiye hâkim olan unsur, ekonominin temel sektörleri, bir tarafta tarım ve hayvancılık diğer tarafta madencilik sektörüdür. Tarım ve hayvancılıktan elde edilen gelir, gayri safî yurtiçi hâsılanın aşağı yukarı üçte 1'ine tekabül etmektedir. Diğer taraftan, madencilik sektöründen elde edilen gelir, gayri safî yurtiçi hâsılanın yüzde 36'sına tekabül etmektedir.

Dışticaret rakamlarına bakıldığında, 1996 yılı itibariyle, ticaret hacminin 861 milyon dolar, ithalatın 438 milyon dolar, ihracatın 422 milyon dolar olduğunu görüyoruz.

Dış ödemeler dengesi açısından bakıldığında, Moğolistan'ın -bir yıl hariç- 1990 sonrasında, dış ödemeler dengesinin sürekli açık vermiş olduğunu görmemiz mümkün. Mesela, 1990 yılında dış ödemeler dengesi açığı 583 000 000 dolardır; ama her geçen yıl bu açığın hızla azalmakta olduğunu görüyoruz; en son, 1996 verilerine göre dış ödemeler dengesi açığının 15 000 000 dolara düştüğünü görebiliyoruz. Dışticaretin tamamına yakınının Rusya ve Birleşik Devletler Topluluğu ülkeleriyle yürütülmekte olduğunu da belirtmemiz gerekiyor.

Mesela, 1996 yılında, ihracatın ülkeler bazında yapısına bakıldığında; 1996'da ihracatın yüzde 25,4'ünün İsviçre'ye yapıldığını, İsviçre'nin ihracatta birinci ülke olduğunu görüyoruz; yine, yüzde 20,6'yla Rusya'nın ikinci sırayı takip ettiğini, yüzde 17,7'yle Çin'in üçüncü sırada, yüzde 12,8'le Kazakistan'ın dördüncü sırada, Güney Kore'nin de yüzde 8'le beşinci sırada ihracatın yapıldığı ülkeler olarak ifade edilmesi gerekiyor.

Yine ithalat açısından bakıldığında birinci sırayı Rusya işgal ediyor, yüzde 34,2'yle ithalatta Rusya birinci sırada; ikinci sırada yüzde 17'yle Japonya yer alıyor, yine üçüncü sırada Çin yüzde 14,6'yla ve dördüncü sırada da yüzde 4,7'yle Almanya ithalattaki sıralamada yerini alıyor.

İhracat gelirlerinin aşağı yukarı beşte 4'ünü gıda ürünleri, hammaddeler, maden ve metaller teşkil ediyor. Bilhassa bakır, molibden, kaşmir, yün ve deri giyim başlıca ihraç ürünleri.

Moğolistan'ın, Avrupa ilişkilerine bakıldığında; bilhassa, Avrupa'yla ilişkilerinde, teknoloji, ekipman, know-how ve ortak girişim finansını sağlamak açısından, Moğolistan'ın Avrupa'yla ticaretinin her geçen gün yoğunlaştığını görüyoruz. Moğolistan, bilhassa Sibirya ile Çin arasında köprü vazifesini görüyor; dolayısıyla, Avrupa'dan gelen mallar açısından da, transit ticaret açısından da önemli bir ülke konumunda; bir bakıma Avrupa'dan gelen malların transit olarak diğer ülkelere dağılması açısından önemli bir köprü görevini teşkil ediyor.

Moğolistan-Türkiye arasındaki ekonomik ve ticarî ilişkilere bakıldığında, bizim, Moğolistan'a yapmış olduğumuz ihracatın pek önemli bir rakam olmadığını ifade etmek isterim. En son verebildiğim rakam; 1995'in ilk dört ayında yapmış olduğumuz ihracatın 45 000 dolar, ithalatımızın 14 000 dolar civarında gerçekleştiğini görüyoruz.

Ancak, Moğolistan, başta hayvancılık ve madencilik sektörü olmak üzere pek çok alanı yabancı yatırımcılara açmış bulunmaktadır. Yatırım imkânı yüksek madenlerden birisi kömür madenidir, diğerleri ise, bakır madeni ve petroldür.

Hafif sanayi alanında teknolojik yenilemeye fazlasıyla ihtiyaç duyulmaktadır bu ülkede. Türk firmaları için özellikle, deri, dokuma ve inşaat malzemeleri -pencere camı, çatı, sıhhî tesisat, taş işleme- üretiminde ve kömür, petrol, bakır ve nadir metaller madenciliğinde işbirliği yapılabilme imkânları oldukça fazladır.

Moğolistan'da, bilhassa fırıncılık sektöründe hızlı bir gelişim vardır. Dolayısıyla, bu sektör açısından da, tabiî, Türk girişimciler için de önemli bir alandır fırıncılık alanı.

Yine, turizm ve yan sektörleri, Moğolistan'da teşvik edilen sektörlerdir. Bilhassa, otelcilik, lokantacılık, restorasyon, acentelik, işletme ve personel eğitimi gibi konularda, Türkiye'nin deneyimlerinin bu ülkeyle paylaşılmasında oldukça büyük faydalar vardır.

Bilhassa kışlık giysi ve ayakkabı en çok ihtiyaç duyulan mallardır.

İlaç ve gıda maddeleri konusunda da, yine, Moğolistan'a satılabilecek ürünler vardır.

Bayındırlık ve inşaat alanında da, bu ülkede yatırımlar mevcuttur.

Bu tasarının hayırlı olmasını diliyorum, hepinizi saygıyla selamlıyorum. (FP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Açba.

Tasarının tümü üzerindeki görüşmeler tamamlanmıştır.

Maddelerine geçilmesini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

1 inci maddeyi okutuyorum:

TÜRKİYE CUMHURİYETİ HÜKÜMETİ VE MOĞOLİSTAN HÜKÜMETİ ARASINDA YATIRIMLARIN KARŞILIKLI TEŞVİKİ VE KORUNMASINA İLİŞKİN ANLAŞMANIN ONAYLANMASININ UYGUN BULUNDUĞU HAKKINDA KANUN TASARISI

MADDE 1. — 16 Mart 1998 tarihinde Ankara’da imzalanan “Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ve Moğolistan Hükümeti Arasında Yatırımların Karşılıklı Teşviki ve Korunmasına İlişkin Anlaşma"nın onaylanması uygun bulunmuştur.

BAŞKAN – 1 inci madde üzerinde söz isteyen?.. Yok.

Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

Müteakip maddeyi okutuyorum:

MADDE 2. — Bu Kanun yayımı tarihinde yürürlüğe girer.

BAŞKAN – Madde üzerinde söz isteyen?.. Yok.

Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

Müteakip maddeyi okutuyorum:

MADDE 3. — Bu Kanun hükümlerini Bakanlar Kurulu yürütür.

BAŞKAN – Madde üzerinde söz isteyen?.. Yok.

Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

Tasarının tümü açık oylamaya tabidir.

Açık oylamanın elektronik oylama cihazıyla yapılmasını oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

Oylama için 5 dakika süre vereceğim; bu süre içerisinde sisteme giremeyen üyelerin teknik personelden yardım istemelerini; bu yardıma rağmen sisteme giremeyen üyelerin oy pusulalarını, oylama için öngörülen 5 dakikalık süre içerisinde Başkanlığa sunmalarını rica ediyorum.

Ayrıca, vekâleten oy kullanacak sayın bakanlar var ise, hangi bakana vekâleten oy kullandığını, oyunun rengini ve kendisinin ad ve soyadıyla imzasını da taşıyan oy pusulasını, oylama için öngörülen 5 dakikalık süre içerisinde Başkanlığa ulaştırmalarını rica ederim.

Oylama işlemini başlatıyorum.

(Elektronik cihazla oylama yapıldı)

BAŞKAN – Oylama bitmiştir.

Şimdi, Sakatların Meslekî Rehabilitasyonu ve İstihdamı Hakkında 159 Sayılı Uluslararası Çalışma Teşkilatı (ILO) Sözleşmesinin Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler ve Dışişleri Komisyonları raporlarının müzakeresine başlıyoruz.

4- Sakatların Meslekî Rehabilitasyonu ve İstihdamı Hakkında 159 Sayılı Uluslararası Çalışma Teşkilatı (ILO) Sözleşmesinin Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve Sağlık, Aile,Çalışma ve Sosyal İşler ve Dışişleri Komisyonları Raporları (1/305) (S.Sayısı: 20) (1)

BAŞKAN – Komisyon?.. Burada

Hükümet?.. Burada.

Komisyon raporunun okunup okunmaması hususunu oylarınıza sunacağım: Raporunun okunmasını kabul edenler... Kabul etmeyenler... Raporun okunması kabul edilmemiştir.

Tasarının tümü üzerinde, Fazilet Partisi Grubu adına, Şanlıurfa Milletvekili Sayın Niyazi Yanmaz; buyurun efendim. (FP sıralarından alkışlar)

Sayın Yanmaz, süreniz 20 dakikadır.

FP GRUBU ADINA MUSTAFA NİYAZİ YANMAZ (Şanlıurfa) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri, Sakatların Meslekî Rehabilitasyonu ve İstihdamı Hakkında 159 Sayılı ILO Sözleşmesinin Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı üzerinde, Fazilet Partisi Grubu adına söz almış bulunuyorum; Yüce Heyetinizi saygıyla selamlıyorum.

Bu önemli tasarı üzerinde görüşlerimizi belirtmeden önce, ILO sözleşmesi hakkında bilgi vermek istiyorum. ILO nedir: ILO, Uluslararası Çalışma Örgütünün, kısaltılmış İngilizce adıdır. Birinci Dünya Savaşından sonra 1919'da kurulmuştur. Örgütün amacı, dünyanın her tarafında çalışma ve yaşama şartlarını iyileştirmek ve yoksulluğa karşı savaşmaktır.

Tabiî, bu kuruluş, işçilerin uzun mücadeleleri sonunda doğmuştur; daha değişik bir ifadeyle, bu, işçilerin bir zaferidir. ILO, 1919'da imzalanan Versailles Barış Antlaşmasıyla kurulmuştur. İlk toplantısı Washington'da yapılan Uluslararası Çalışma Konferansında, en başta, sekiz saatlik işgünü ve işsizliğin önlenmesi olmak üzere, işçiler lehine pek çok karar alınmıştır. Aradan geçen yetmişüç yıla ve savaşa karşın, varlığını sürdürebilmiştir.

Bu evrensel örgüte üye olan devletler, hükümet, işçi, işveren temsilcileri olmak üzere, üç sektör aracılığıyla temsil edilirler. Bu üçlü yapısıyla ILO, uluslararası kuruluşlar arasında özel bir yere sahiptir. 1929 dünya ekonomik bunalımı ve İkinci Dünya Savaşı nedeniyle, ILO, ilk yıllarda fazla etkinlik gösterememiştir. 1944'te, ILO'nun hedefleri yeniden pekiştirilmiş ve genişletilmiştir. Sürekli bir barışın ancak sosyal adalete dayanıyorsa kurulabileceği vurgulanmış ve bu yolda, ulusal ve uluslararası önlemler alınacağı belirtilmiştir.

Temel ilkelerden ve bana göre en önemlilerden ikisi şöyledir: "Evrensel ve kalıcı barış, ancak sosyal adalet temeli üzerine kurulabilir."

"Her nerede olursa olsun, yoksulluk, tüm insanlığın refahı için tehlike oluşturur."

Bence, bu madde üzerinde ne kadar dursak, ne kadar düşünsek azdır.

ILO, 1946 yılında, bugünkü Birleşmiş Milletler örgütünün ilk ve en önemli uzmanlık kuruluşlarından birisi haline gelmiştir. 160'tan fazla üyesi bulunan bu kuruluş, günümüzde daha büyük önem arz etmektedir. 1.6.1993 tarihinde Cenevre'de yapılan 69 uncu toplantısında kabul edilen, Sakatların Meslekî Rehabilitasyonu ve İstihdamı Hakkında 159 sayılı Sözleşmeyi, hükümetin, çalışma yaşamımız ve ulusal mevzuatımız açısından uygun ve yararlı görerek Genel Kurula getirmesi, elbette çok büyük önem arz etmektedir; aslında, bu konuda geç bile kalınmıştır.

Değerli milletvekilleri, biz, toplum olarak, sakatlarına hoşgörüyle, merhametle, şefkatle yaklaşan kimseleriz; ancak, günümüzde, dünyanın globalleştiği bu dönemde, özellikle 21 inci Yüzyıla girerken, bunu, artık, kişilerin vicdanlarına, toplumların vicdanlarına bırakmaktan ziyade, bu işin sistematikleşmesi ve müesseseleşmesi gerekiyor. Uluslararası Çalışma Örgütü (ILO) bu kuruluşlardan biri. Türkiye'nin de bugün bu sözleşmenin altına imza atması ve bu kanun tasarısının bugün Meclisimizden geçmesi -geç kalınmış olduğu gibi- gerçekten, kıvanç verici bir olaydır.

Değerli milletvekilleri, dünya hızla gelişiyor. Teknolojinin hızına, artık, uyum sağlanamayacak duruma geliniyor. Teknolojinin başdöndürücü bir hızla gelişmesi, beraberinde birçok problemi de getirmiştir. Teknolojinin nimetlerinden olabildiğince yararlanmak lazım geldiğini biliyoruz; fakat, bu hızlı dönüşüm ve gelişmede, pek çok insan, iş ve trafik kazaları neticesinde ya hayatını kaybetmiş ya da sakat kalmıştır.

Değerli milletvekilleri, özellikle günümüzde, Türkiyemizde, terör belasından dolayı birçok insanımız sakat kalmış, özellikle gazilerimiz boş oturur duruma gelmiş, üretime katkısı olmayan bir duruma gelmiştir. Bunları tekrar çalışma hayatımıza kazandırmak gerekir. Bunlara acıma hissi yerine, bunları motive etmek, çalışma hayatımızda bu insanlara ivme kazandırmak gerekiyor diye düşünüyorum. Maalesef, dünyada, trafik kazaları ve iş kazalarının en çok olduğu ülke de Türkiye'dir.

Değerli millvetvekilleri, görüşülmekte olan kanun tasarısının kanunlaşması için gerekli desteği sağlayacağız. Peşin fikirli değiliz. Ülkemize, insanlarımıza faydalı olan her çalışmaya yardımcı olacağımızı bir kere daha burada belirtmek istiyorum.

Türkiye'de özürlülerimizin durumu yürek acısıdır. Değerli milletvekilleri, bakınız, kamu kuruluşlarının verdiği hizmetler, zihinsel özürlüler için yatılı bakım olmak üzere 15 kuruluş var. Spastik özürlüler için 2 kamu kuruluşu var. Görme özürlüler için 2 kuruluş var; ancak 89 özürlü kişiye hizmet verilebiliyor. Yine, yatılı bakımda olan zihinsel özürlüler için 15 kuruluş var; bu 15 kuruluşumuzda, ancak 295 özürlüye hizmet verebiliyoruz.

Diğer yandan, kamu kuruluşlarımızda gündüzlü hizmet bölümü var; bunda görme özürlüler için kuruluş sayısı 2; hizmet verilen özürlü sayısı 5. Ancak, sakatlarımıza, özürlülerimize hizmet veren özel eğitim kurumlarının karnesi kamu kuruluşlarından daha parlak. Özel eğitim kurumlarında zihinsel özürlüler için yatılı 2 kuruluş var; özürlüler için gündüzlü 74 kuruluş var; spastik özürlüler için 5 kuruluş var; işitme-konuşma özürlüler için 9 kuruluş var.

İşin özeti şu: Özürlüler için hizmet veren kamu kuruluşu sayısı 50; özel rehabilitasyon merkezi toplamı 90. Görüldüğü üzere, özürlü insanlarımıza hizmet veren kuruluşlar yetersizdir. Özellikle rehabilitasyon merkezlerini Türkiye geneline yaymak gerekir.

1995 yılı nüfus sayımı esas alındığında, 0-18 yaş grubunda özel eğitime gereksinimi olan çocuk sayısı 3 milyon; bunlardan yalnızca 28 197 çocuğa özel eğitim hizmeti verilmektedir. Değerli arkadaşlar, bu sayı çok düşüktür. Özel eğitimde okullaşma oranı yüzde 3 civarındadır. Bu konuda tezelden tedbir almamız gerekiyor.

Diğer yandan, arkadaşlar, mesela 1991 yılında özürlülerden istihdam için başvuru sayısı 12 044; kamu kuruluşları bunlardan ancak 1 462'sini istihdam edebilmiş; özel kuruluşlarımız, bunlardan 3 799'unu istihdam edebilmiş. 1991 yılında özel ve kamu kuruluşlarında toplam istihdam sayısı 5 261; ancak, istihdam bekleyen kişilerin toplam sayısı 65 000 civarında; bunlardan sıra bekleyen 59 469. Sadece 5 000 kişiye 1991 yılında kamu ve özelde hizmet verebilmişiz, istihdam edebilmişiz, 59 000 kişi sıra beklemiş.

Bu tablo, 1997 yılına geldiğimizde ne olmuş; yine, 1997 yılında başvuru sayısı 7 016, kamuda istihdam edilen insan sayısı 404. 1991 yılında 1 462 iken, 1997 yılında bu sayı 404'e düşmüş; aşağı yukarı dörtte 1'ine, üçte 1'ine tekabül ediyor. Özelde 1999 yılında istihdam edilen sakat sayısı 2 543. Arkadaşlar, 50 390 kişi sakat olarak istihdam edilmeyi bekliyor.

Türkiye ekonomisinin özellikle bugünlerde, krize girdiği bu dönemde, özel sektörümüzün bu konuda geçmişten bu yana, biraz önce ifade ettiğim gibi, karnesi çok parlak ve bu konuya duyarlı; ancak, ekonomik krizin özel sektörümüzü vurduğunu düşünürsek ve bunun da özellikle sakatlarımızı perişan etmemesi için, mağdur etmemesi için, ben diyorum ki, hiç olmazsa bu konuda, sakatların çalıştırılması konusunda özel sektöre birtakım kolaylıklar getirilmesi icap eder.

1998 yılı sonu itibariyle, 36 meslekî rehabilitasyon kursu açılmış, 481 kişi eğitimden geçmiştir.

Değerli milletvekilleri, özürlü insanlarımıza her bakımdan yardımcı olmalıyız. Bilhassa, devletimiz bu konuya ciddiyetle eğilmelidir. Onlar için yapılabilecek ne varsa katkıda bulunmaya hazırız.

Bu duygularla, Yüce Heyetinizi saygıyla selamlıyorum. (Alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Yanmaz.

Tasarının tümü üzerindeki görüşmeler tamamlanmıştır.

Maddelerine geçilmesini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

1 inci maddeyi okutuyorum:

SAKATLARIN MESLEKî REHABİLİTASYONU VE İSTİHDAMI HAKKINDA 159 SAYILI ULUSLARARASI ÇALIŞMA TEŞKİLÂTI (ILO) SÖZLEŞMESİNİN ONAYLANMASININ UYGUN BULUNDUĞUNA DAİR KANUN TASARISI

MADDE 1. – Uluslararası Çalışma Teşkilâtı (ILO)’nın 1983 yılında Cenevre’de yapılan 69 uncu toplantısında kabul edilen “Sakatların Meslekî Rehabilitasyonu ve İstihdamı Hakkında 159 Sayılı ILO Sözleşmesi”nin onaylanması uygun bulunmuştur.

BAŞKAN – 1 inci madde üzerinde söz isteyen?.. Yok.

Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

Müteakip maddeyi okutuyorum:

MADDE 2. – Bu Kanun yayımı tarihinde yürürlüğe girer.

BAŞKAN – Madde üzerinde söz isteyen?.. Yok.

Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

Müteakip maddeyi okutuyorum:

MADDE 3. – Bu Kanun hükümlerini Bakanlar Kurulu yürütür.

BAŞKAN – Madde üzerinde söz isteyen?.. Yok.

Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

Sayın milletvekilleri, tasarının tümü açık oylamaya tabidir.

Açık oylamanın şekli hakkında Genel Kurulun kararını alacağım.

Açık oylamanın elektronik oylama cihazıyla yapılmasını oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

Sayın milletvekilleri, oylama için 5 dakika süre vereceğim; bu süre içerisinde sisteme giremeyen üyelerin teknik personelden yardım istemelerini; bu yardıma rağmen sisteme giremeyen üyelerin oy pusulalarını oylama için öngörülen 5 dakikalık süre içerisinde Başkanlığa ulaştırmalarını rica ediyorum.

Ayrıca, vekâleten oy kullanacak sayın bakanlar var ise, hangi bakana vekâleten oy kullandığını, oyunun rengini, kendisinin ad ve soyadını ve imzasını taşıyan oy pusulasını, yine oylama için öngörülen 5 dakikalık süre içerisinde Başkanlığa ulaştırmalarını rica ederim.

Oylama işlemini başlatıyorum.

(Elektronik cihazla oylama yapıldı)

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, oylama işlemi bitmiştir.

5 inci sırada, Türkiye Cumhuriyeti ve Mısır Arap Cumhuriyeti Arasında Yatırımların Karşılıklı Teşviki ve Korunmasına İlişkin Anlaşma ile Anlaşmada Değişiklik Yapılmasına Dair Notaların Onaylanmasının Uygun Bulunduğu Hakkında Kanun Tasarısı ve Plan ve Bütçe ve Dışişleri Komisyonları raporlarının müzakeresine başlıyoruz.

5.– Türkiye Cumhuriyeti ve Mısır Arap Cumhuriyeti Arasında Yatırımların Karşılıklı Teşviki ve Korunmasına İlişkin Anlaşma ile Anlaşmada Değişiklik Yapılmasına Dair Notaların Onaylanmasının Uygun Bulunduğu Hakkında Kanun Tasarısı ve Plan ve Bütçe ve Dışişleri Komisyonları Raporları (1/352) (S.Sayısı: 21) (1)

BAŞKAN – Komisyon?.. Burada.

Hükümet?.. Burada.

Komisyon raporunun okunup okunmaması hususunu oylarınıza sunacağım: Raporun okunmasını kabul edenler... Kabul etmeyenler... Raporun okunması kabul edilmemiştir.

Tasarının tümü üzerinde söz isteyen?..

Fazilet Partisi Grubu adına, Gaziantep Milletvekili Sayın Mehmet Bedri İncetahtacı; buyurun. (FP sıralarından alkışlar)

Süreniz 20 dakikadır.

FP GRUBU ADINA MEHMET BEDRİ İNCETAHTACI (Gaziantep) – Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; Fazilet Partisi Grubumuz adına, hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Türkiye Cumhuriyeti ve Mısır Arap Cumhuriyeti Arasında Yatırımların Karşılıklı Teşviki ve Korunmasına İlişkin Anlaşma ile Anlaşmada Değişiklik Yapılmasına Dair Notaların Onaylanmasının Uygun Bulunduğu Hakkında Kanun Tasarısını görüşüyoruz.

Bugün, 4 kanun tasarısını görüştük; dün de 6 kanun tasarısını görüştük. Fazilet Partisi olarak, Anamuhalefet Partisi olarak, bütün partilerdeki kardeşlerimizin müşahede ettiği gibi, bütün bu yasalara destek veriyoruz. Fazilet Partisi olarak, milletin alınterinin, müteşebbisin emeğinin daha iyi değerlendirileceği her türlü çabaya, her türlü gayrete, Anamuhalefet Partisi olarak destek vermek, elbette vazifemizdir.

Türkiye, 1961 yılından beri, bu tür anlaşmalar yapmaktadır ve 54 ülkeyle, karşılıklı teşvikleri artırıcı anlaşmalar yapmıştır; bilahara, bunların bir kısmında eksiklik gördüğü için düzeltmelere gitmiştir. İşte, bugün, bu düzeltmelerden birini hep beraber görüşüyoruz.

Yapılan bu çalışmanın hedefi şudur: İki ülke arasında karşılıklı teşvikin korunması, sermaye ve teknoloji akımının teşviki ve bu konuda meydana gelecek taraflar arasındaki anlaşmazlıkların, iki tarafın içhukukuna uygun olarak tanzimini düzenlemektedir.

Değerli milletvekilleri, bu tür anlaşmaların Dışişleri Komisyonunda arkadaşlarımız tarafından, bizler tarafından görüşülüp onaylandıktan sonra Genel Kurulda niçin görüşüldüğü üzerinde, bazı arkadaşlarımızın, haklı olarak, istifham yaratıcı bazı sualleri olabilir; fakat, şunu söylemek istiyorum ki, anamuhalafet partisi olarak bizim görevimiz, bu tür yasaların daha sağlıklı yürüyebilmesi için, faydalı olabilmesi için, görüşlerimizi arz etmektir.

Şimdi, bir yasa tasarısı görüşülmektedir. Bugün, Türkiye'de ve Mısır'da karşılıklı iş yapan insanlar, bu yasanın çıkmasını beklemektedirler; ama, hepimiz biliyoruz ki, bu yasanın çıkmasıyla, arzu edilen, istenilen seviyede bir gelişme söz konusu olmayacaktır; bundan evvelki yasaların çıkmasında da arzu edilen gelişmelerin meydana gelmediği gibi. Bunun sebebi nedir?

Muhterem milletvekilleri, bunun sebebi, Türk ekonomisinde, Türk ticaret hayatında mevcut olması gereken güven ortamının bulunmayışıdır. Eğer, bir müteşebbis -bu, yerli bir müteşebbis veya yabancı bir müteşebbis olabilir- aradığı güven ortamını bulamazsa, istediğimiz kadar -o güven ortamı sağlanmadığı halde- teşvik edici yasalar çıkaralım, bu müteşebbisin harekete geçmesini sağlayamayız. Nitekim, bundan evvel çıkan birçok yasa da, istediğimiz hareketin sağlanmasına imkân vermemiştir.

Güven bunalımını ortaya çıkaran bazı ifadeleri, bazı olayları kısaca hatırlatmaya çalışalım. Bakınız, bir müteşebbis için vergi yasası çok büyük bir ehemmiyet arz eder. Geçen sene, tam bu ayda, temmuz ayı boyunca, bu Mecliste Vergi Yasasını çıkarmak için bir ay uğraştılar o zamanın hükümet partileri ve biz de -o zaman yine muhalefetteydik- Vergi Yasasının çıkarılmaması için bir ay mücadele ettik. Gayet normal bir mücadeleydi; ama, iş o kadar ileriye gitti ki, hatırlıyorum, bu Vergi Yasasına muhalefet etmenin vatana ihanet olduğuna dair bazı görüşler buradan serdedildi. Değerli milletvekilleri, aradan bir yıl geçti; bu yasanın çıkarılmasını isteyen partiler, şu anda, bu yasanın değiştirilmesini istiyorlar. Bu yasanın değiştirilmesini istiyorlar, bu bir gerçek; Sayın Başbakanımızın bazı tadilatlarda bulunabileceklerine dair beyanatları var, basında yer aldı. İşte, bu neyi getiriyor biliyor musunuz; bu, güven bunalımını meydana getiriyor. Eğer, siz, bu güven bunalımını, her altı ayda bir fikrinizden vazgeçerek oluşturursanız, bu tür teşvik yasalarının neticesinde yabancı sermayenin Türkiye'ye girmesine imkân tanıyamazsınız.

Bakınız, bir şey daha söylemek istiyorum. Türkiye'de her şeyi açıkça konuşmak istiyoruz. Bir borsa düşünün; günde 300 puan aşağıya iniyor, 300 puan yukarı çıkıyor...

MUSTAFA GÜVEN KARAHAN (Balıkesir) – Hayır efendim!..

MEHMET BEDRİ İNCETAHTACI (Devamla) – Bir borsa düşünün; dışarıdan birtakım sunî müdahalelere muhatap oluyor. Burada güven olmaz. Sayın milletvekilleri, istediğiniz kadar yasa çıkaralım; biz, her şeyden evvel, bu güveni sağlamak zorundayız ki, bu yasalar bir mana ifade etsin. Bunu nasıl sağlayabiliriz; bunun üzerinde uzun uzun konuşmaya da lüzum yok, çok kısa olarak birkaç hususu beyan edip, kürsüyü terk etmek istiyorum. Birincisi, siyaseti, ideolojileri ticaretten uzaklaştırmalıyız. Ticaretin kendine has bir kanunu vardır, yasası vardır ve reel olarak onun uygulanması gerekir. Eğer biz ticarete ideolojiyi müdahale ettirirsek, eğer ticaretin sermayesini renklere ayırırsak, burada bir dış sermayenin Türkiye'ye akımına engel olmuş oluruz. Ne kadar iyi niyetli olursak olalım, yasaların çıkması için ne kadar gayret edersek edelim, burada muvaffak olmamız mümkün değildir.

Bakınız, Mısır ve benzeri ülkeler, Türkiye ile ticaret yapmaya hazır olan ülkelerdir ve oraların halkları da, Türkiye ile alışveriş yapma konusunda birçok ülkeden daha müsaittir. Osmanlı İmparatorluğunun bakiyesi olan birçok ülke, bu konuda, bu tür anlaşmalara hazırdır; ama, gelin görün ki, güven ortamının olmaması ve dünyada mevcut olan, fakat, bizim için engel teşkil edici bazı unsurların ortadan kaldırılmaması, bu ticarî anlaşmaların daha hızlı bir şekilde gündeme girmesine engel olmaktadır.

Bir misal vermek istiyorum: 54 üncü hükümet döneminde, karşılıklı ticaretin Türk Lirası üzerinden ve Mısır Lirası üzerinden yapılmasına dair bir çalışma yapılmıştı; ama, gelin görün ki, bu çalışma itmam edilemedi. Böylelikle, yine, Türkiye'de ve Mısır'da ihracat ve ithalat yapacak bir müteşebbisin, bir ihracatçının, bir ithalatçının açtığı akreditif, önce Amerika'ya gitmekte, belli bir müddet orada tutulmakta, bazen bir ay bazen kırk gün kadar Amerika'da kalmakta, bu para daha sonra ithalatçı ülkeye gönderilmektedir. Bu, basit bir düzenlemeyle yapılabilir. İşte bu düzenlemeler, bu tür yasaların güven ortamında müteşebbislere fayda getirmesini sağlayacaktır.

Değerli arkadaşlarım, diğer bir mesele; güven ortamını sağlamak için dış ülkelerden istimdat etmenin bir faydası yoktur. Elbette, Türkiye kendi çıkarları için bütün dünya kuruluşlarıyla görüşme yapabilir. Ben, hükümeti, IMF ile görüşme yaptığı için kınamıyorum. Bundan evvelki hükümetler de bu görüşmeleri yaptılar; ama, benim üzerinde durmak istediğim husus, IMF'nin bize vereceği güven mektubunun dış ülkelerde çok fazla müspet bir yankı uyandıracağı konusundaki düşüncelerdir. Ben inanıyorum ki, bir ülke Türkiye ile alışveriş yapmak istiyorsa, önce Türkiye'nin iç yapısına bakacaktır. Bu iç yapıda meydana gelen ahenk, iç yapıda oluşmuş olan birliktelik, iç yapıda oluşmuş olan hukuk devletine doğru giden gelişmeler, yabancı müteşebbisin Türkiye üzerinde olumlu düşünmesini sağlayacaktır.

Bu açıdan, bu tür yasaların daha faydalı olabilmesi için, yan düzenlemeleri yapmamız gerektiğini bir kez daha hatırlatıyor; Meclisimizi saygıyla selamlıyorum. (Alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın İncetahtacı.

Tasarının tümü üzerindeki görüşmeler tamamlanmıştır.

Maddelerine geçilmesini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

1 inci maddeyi okutuyorum:

TÜRKİYE CUMHURİYETİ VE MISIR ARAP CUMHURİYETİ ARASINDA YATIRIMLARIN KARŞILIKLI TEŞVİKİ VE KORUNMASINA İLİŞKİN ANLAŞMA İLE ANLAŞMADA DEĞİŞİKLİK YAPILMASINA DAİR NOTALARIN ONAYLANMASININ UYGUN BULUNDUĞU HAKKINDA KANUN TASARISI

MADDE 1. — 4.10.1996 tarihinde Kahire’de imzalanan “Türkiye Cumhuriyeti ve Mısır Arap Cumhuriyeti Arasında Yatırımların Karşılıklı Teşviki ve Korunmasına İlişkin Anlaşma” ile sözkonusu anlaşmada değişiklik yapılmasına dair 11.2.1998 ve 17.2.1998 tarihli notaların onaylanması uygun bulunmuştur.

BAŞKAN – 1 inci madde üzerinde söz isteyen?.. Yok.

Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

Müteakip maddeyi okutuyorum:

MADDE 2. — Bu Kanun yayımı tarihinde yürürlüğe girer.

BAŞKAN – 2 nci madde üzerinde söz isteyen?.. Yok.

Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

Müteakip maddeyi okutuyorum:

MADDE 3. — Bu Kanun hükümlerini Bakanlar Kurulu yürütür.

BAŞKAN – 3 üncü madde üzerinde söz isteyen?.. Yok.

Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

Tasarının tümü açık oylamaya tabidir.

Açık oylamanın şekli hakkında Genel Kurulun kararını alacağım.

Açık oylamanın, elektronik oylama cihazıyla yapılmasını oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

Sayın milletvekilleri, oylama için 5 dakika süre vereceğim. Bu süre içinde sisteme giremeyen üyelerin, teknik personelden yardım istemelerini; bu yardıma rağmen sisteme giremeyen üyelerin, oy pusulalarını, oylama için öngörülen 5 dakikalık süre içinde Başkanlığa ulaştırmalarını rica ediyorum.

Ayrıca, vekâleten oy kullanacak sayın bakanlar varsa, hangi bakana vekâleten oy kullandığını, oyun rengini ve kendisinin adı ve soyadı ile imzasını taşıyan oy pusulasını, yine, oylama için öngörülen 5 dakikalık süre içinde Başkanlığa ulaştırmalarını rica ediyorum.

Oylama işlemini başlatıyorum.

(Elektronik cihazla oylama yapıldı)

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, oylama işlemi bitmiştir.

Şimdi, tasarıların açık oylama sonuçlarını arz edeceğim.

2.– Uluslararası Çalışma Teşkilatı Anasözleşmesinde Yapılan Değişiklik Hakkındaki Belgenin Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler ve Dışişleri Komisyonları Raporları (1/320) (S.Sayısı: 18) (Devam)

BAŞKAN – Uluslararası Çalışma Teşkilatı Anayasasında Yapılan Değişiklik Hakkındaki Belgenin Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısının açık oylama sonucunu arz ediyorum:

Kullanılan oy sayısı : 238

Kabul : 233

Ret : 3

Çekimser : 2

Böylece, tasarı kabul edilmiş ve kanunlaşmıştır.

3.– Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ve Moğolistan Hükümeti Arasında Yatırımların Karşılıklı Teşviki ve Korunmasına İlişkin Anlaşmanın Onaylanmasının Uygun Bulunduğu Hakkında Kanun Tasarısı ve Plan ve Bütçe ve Dışişleri Komisyonları Raporları (1/365) (S. Sayısı: 19) (Devam)

BAŞKAN – Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ve Moğolistan Hükümeti Arasında Yatırımların Karşılıklı Teşviki ve Korunmasına İlişkin Anlaşmanın Onaylanmasının Uygun Bulunduğu Hakkında Kanun Tasarısının açık oylama sonucunu arz ediyorum:

Kullanılan oy sayısı : 229

Kabul : 229

Böylece, kanun tasarısı kabul edilmiş ve kanunlaşmıştır.

4.– Sakatların Meslekî Rehabilitasyonu ve İstihdamı Hakkında 159 Sayılı Uluslararası Çalışma Teşkilatı (ILO) Sözleşmesinin Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler ve Dışişleri Komisyonları Raporları (1/305) (S. Sayısı: 20) (Devam)

BAŞKAN – Sakatların Meslekî Rehabilitasyonu ve İstihdamı Hakkında 159 Sayılı Uluslararası Çalışma Teşkilatı (ILO) Sözleşmesinin Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısının açık oylama sonucunu arz ediyorum:

Kullanılan oy sayısı : 200

Kabul : 197

Ret : 3

Böylece, kanun tasarısı kabul edilmiş ve kanunlaşmıştır.

5.– Türkiye Cumhuriyeti ve Mısır Arap Cumhuriyeti Arasında Yatırımların Karşılıklı Teşviki ve Korunmasına İlişkin Anlaşma ile Anlaşmada Değişiklik Yapılmasına Dair Notaların Onaylanmasının Uygun Bulunduğu Hakkında Kanun Tasarısı ve Plan ve Bütçe ve Dışişleri Komisyonları Raporları (1/352) (S. Sayısı: 21) (Devam)

BAŞKAN – Türkiye Cumhuriyeti ve Mısır Arap Cumhuriyeti Arasında Yatırımların Karşılıklı Teşviki ve Korunmasına İlişkin Anlaşma ile Anlaşmada Değişiklik Yapılmasına Dair Notaların Onaylanmasının Uygun Bulunduğu Hakkında Kanun Tasarısının açık oylama sonucunu arz ediyorum:

Kullanılan oy sayısı : 202

Kabul : 201

Çekimser : 1

Böylece, tasarı kabul edilmiş ve kanunlaşmıştır; hayırlı olsun.

Sayın milletvekilleri, 6 ilde uygulanmakta olan olağanüstü halin uzatılmasına dair Başbakanlık tezkeresi ile denetim konularını sırasıyla görüşmek için, 13 Temmuz 1999 Salı günü saat 15.00'te toplanmak üzere, birleşimi kapatıyorum.

Kapanma Saati: 17.52

VII. — SORULAR VE CEVAPLAR

A) YAZILI SORULAR VE CEVAPLARI

1. — Karaman Milletvekili Zeki Ünal’ın, Çapa ve Cerrahpaşa Tıp Fakültelerinde hastalardan resmî muayene ücretlerinin üzerinde para alındığı iddialarına ilişkin Başbakandan sorusu ve Sağlık Bakanı Osman Durmuş’un yazılı cevabı (7/22)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın Başbakan Sayın Bülent Ecevit tarafından yazılı olarak cevaplandırılmasını saygılarımla arz ederim. 24.5.1999

Zeki Ünal Karaman

15.5.1999 ve 20.5.1999 tarihli basında İstanbul Üniversitesi, Çapa ve Cerrahpaşa Tıp Fakültesinde, sağlık hizmetleri karşılığında vatandaşlardan resmî muayene ücretlerinin çok üzerinde para alındığı, örnek olarakda A grubu ameliyatın resmî ücreti 220 milyon TL iken vatandaştan 2 milyar TL tahsil edildiği iddia edilmektedir.

Ayrıca, aynı üniversite hakkında iddia edilen bazı yolsuzluklarla ilgili olarak İstanbul Defterdarlığı tarafından soruşturma başlatıldığı belirtilmektedir.

Sorularım şunlardır :

1. Bakanlığınızca, bu iddiaların doğru olup olmadığı araştırılmış mıdır?

2. Araştırılmış ise sonuç ne olmuştur? Sorumlular hakkında herhangi bir işlem yapılmış mıdır?

T.C. Sağlık Bakanlığı Hukuk Müşavirliği 8.7.1999 Sayı : B.10.0.HKM.0.00.00.00-9239/2713

Konu : Yazılı soru önergesi cevabı

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

İlgi : 1.6.1999 tarih ve A.01.0.GNS.0.10.00.02-7/22-141/781 sayılı yazıları.

Karaman Milletvekili Sayın Zeki Ünal tarafından, İstanbul Üniversitesi Çapa ve Cerrahpaşa Tıp Fakültesi hastanelerinde resmî tarifenin çok üzerinde tedavi ücreti alındığı ve bazı yolsuzluklardan dolayı soruşturma başlatıldığı yolunda basında çıkan haber ve iddialar ile alâkalı olarak Sayın Başbakanca cevaplandırılmak üzere verilen ve Başbakan tarafından da Bakanlığımca cevaplandırılması tensip olunan yazılı soru önergesinin cevabı ilişikte sunulmaktadır.

Arz ederim.

Doç. Dr. Osman Durmuş Sağlık Bakanı

Karaman Milletvekili Sayın Zeki Ünal tarafından, “İstanbul Üniversitesi Çapa ve Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Hastanelerinde, resmî tarifenin çok üzerinde tedavi ücreti alındığı ve bazı yolsuzluklardan dolayı soruşturma başlatıldığı” yolunda basında çıkan haber ve iddialar ile alâkalı olarak verilen yazılı soru önergesinin cevabıdır :

Sorular :

“15.5.1999 ve 20.5.1999 tarihli basında İstanbul Üniversitesi, Çapa ve Cerrahpaşa Tıp Fakültesinde, sağlık hizmetleri karşılığında vatandaşlardan resmî muayene ücretlerinin çok üzerinde para alındığı, örnek olarak da A grubu ameliyatların resmî ücreti 220 milyon TL iken vatandaştan 2 milyar TL tahsil edildiği iddia edilmektedir.

Ayrıca, aynı üniversite hakkında iddia edilen bazı yolsuzluklarla ilgili olarak İstanbul Defterdarlığı tarafından soruşturma başlatıldığı belirtilmektedir.

Sorularım şunlardır :

“1. Bakanlığınızca, bu iddiaların doğru olup olmadığı araştırılmış mıdır?”

“2. Araştırılmış ise sonuç ne olmuştur? Sorumlular hakkında herhangi bir işlem yapılmış mıdır?” 

Cevaplar :

Öncelikle belirtmek gerekir ki, soru önergesinde belirtilen hususlarda vatandaşlarca Bakanlığımıza herhangi bir şikâyet başvurusunda bulunulmamıştır.

Ayrıca, üniversite hastanelerinin 2547 Sayılı Yüksek Öğretim Kanunu hükümlerine tâbi olması sebebiyle, idarî ve malî durumlar ile ilgili şikâyet vaki olması veya Bakanlığımızca mevzuata aykırı bu tür faaliyetlerin basın yolu ile veya resen öğrenilmesi hallerinde, Yükseköğretim Kurulu Başkanlığı ve Maliye Bakanlığı nezdinde gereken teşebbüslerde bulunulmakta ve mevzuata aykırı faaliyetlerin ilgili mevzuat hükümleri çerçevesinde disipline edilmesi ile sorumlular hakkında gereğinin yapılması istenilmektedir.

Millî Savunma Bakanlığına bağlı hastaneler ile özel hastaneler dışında kalan genel ve katma bütçeli daireler, özel idare ve belediyeler, kamu iktisadî teşekkülleri ile diğer kamu kurum ve kuruluşlarına bağlı yataklı tedavi kurumlarında ve sağlık işletmelerinde uygulanacak muayene, tetkik, tahlil, müdahele ve ameliyat ile tedaviye yönelik tıbbî ameliyelerin “Fiyat Tarifesi”, 3359 sayılı Sağlık Hizmetleri Temel Kanunu ve her yılın bütçe kanunu hükümlerine göre Bakanlığımız ile Maliye Bakanlığınca müştereken belirlenmekte ve Maliye Bakanlığınca her yıl Bütçe Uygulama Talimatında düzenlenerek Resmî Gazetede yayımlanması sağlanmaktadır.

Kamuya ait hastanelerde bu tarifede belirtilenin üzerinde bir tedavi ücreti talep edilmesinin mevzuata aykırı olacağı açıktır.

İşbu önergede zikredilen hususlar, mezkûr önergenin Bakanlığımıza intikali üzerine öğrenilmiş olup; konu hakkında İstanbul Üniversitesi Rektörlüğünden bilgi ve belge istenilmesi üzerine, Rektörlük adına Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Hastanesinden cevaben alınan yazıda, üniversiteye bağlı hastanelerde yukarıda zikredilen fiyat tarifesinin uygulandığı ve yapılan tedavinin özelliğine göre tedavi masraflarının tahsil edildiği, başkaca bir uygulamaya tevessül edilmediği yolunda açıklamaya yer verilmiştir.

Ayrıca, önergede zikredilen soruşturma hususu ile alâkalı olarak Maliye Bakanlığından ve İstanbul Defterdarlığından bilgi ve belge istenilmiş olup, bu konudaki bilgiler Bakanlığımıza intikal ettirildiğinde bilahare sunulacaktır.

Konuya gösterilen ilgi için teşekkür ederek başarılar dilerim.

 

BİRLEŞİM 31’İNSONU