Yazılı ve Sözlü Sorular Araştırma Komisyonları Soruşturma Komisyonları
                                                                      Son Tutanak Tutanak Sorgu Tutanak Metinleri Gizli Oturum Tutanakları
                                                                                                                                            Uluslararası Komisyonlar Dostluk Grupları
                                                                                      Genel Sekreterlik Mevzuat Telefon Rehberi Etik Komisyon Duyurular

DÖNEM : 21 CİLT : 1 YASAMA YILI : 1

 

T. B. M. M.

TUTANAK DERGİSİ

9 uncu Birleşim

2. 6. 1999 Çarşamba

 

 

İ Ç İ N D E K İ L E R

  I. — GEÇEN TUTANAK ÖZETİ

II. — YOKLAMA

III. — BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI

A) GÜNDEMDIŞI KONUŞMALAR

1. — Konya Milletvekili Veysel Candan’ın, TEDAŞ tarafından yapılan enerji dağıtım ihaleleri ile devir işlemlerinde yanlış ve usulsüz uygulamalar bulunduğu iddiasına ilişkin gündemdışı konuşması ve Devlet Bakanı Rüştü Kâzım Yücelen’in cevabı

2. —Manisa Milletvekili M. Necati Çetinkaya’nın, Türkiye Büyük Millet Meclisinin istikrarlı çalışabilmesi için yapılması gerekenlere ve demokrasimizin önemine ilişkin gündemdışı konuşması

3. — Ordu Milletvekili Cemal Enginyurt’un, fındık üreticilerinin sorunlarına ilişkin gündemdışı konuşması

B) ÇEŞİTLİ İŞLER

1. — BakanlarKurulu Programının görüşmelerinde söz talebinde bulunan milletvekillerinin konuşma sıralarına ilişkin Başkanlık duyurusu

IV. — SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR

1. — Ankara Milletvekili Birkan Erdal’ın, Konya Milletvekili Veysel Candan’ın şahsına sataşması nedeniyle konuşması

2. — Erzurum Milletvekili İsmail Köse’nin, Konya Milletvekili Veysel Candan’ın partilerine sataşması nedeniyle konuşması

V. — SEÇİMLER

A) BAŞKANLIK DİVANI ÜYELİKLERİNE SEÇİM

1. — Başkanlık Divanı Üyeliklerine Seçim

 

I. — GEÇEN TUTANAK ÖZETİ

TBMM Genel Kurulu saat 15.00’te açıldı.

Eskişehir Milletvekili Mehmet Sadri Yıldırım, buğday ve pancar çiftçileri ile hayvan üreticilerinin sorunlarına ve çözüm önerilerine;

Kütahya Milletvekili Ahmet Derin, yumurta üreticilerinin sorunlarına,

İlişkin gündemdışı birer konuşma yaptılar.

Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyetine gidecek olan Sanayi ve Ticaret Bakanı Metin Şahin’e, Devlet Bakanı Aydın Tümen’in,

Almanya’ya gidecek olan Millî Savunma Bakanı Hikmet Sami Türk’e, Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Hikmet Uluğbay’ın,

Vekâlet etmelerinin;

Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanlığının ilgili kuruluşları olan :

Eti Holding A.Ş. Genel Müdürlüğü ile Türkiye Taşkömürü Kurumu Genel Müdürlüğünün,

Türkiye Demir ve Çelik İşletmeleri Genel Müdürlüğünün,

Sanayi ve Ticaret Bakanlığının ilgili kuruluşları olan Tütün, Tütün Mamulleri, Tuz ve Alkol İşletmeleri Genel Müdürlüğü (Tekel) ile Çay İşletmeleri Genel Müdürlüğünün (Çaykur),

Başbakanlıkla ilgilendirilmesinin;

Maliye Bakanlığına bağlı kuruluşları olan Millî Piyango İdaresi Genel Müdürlüğü ile Arsa Ofisi Genel Müdürlüğünün,

Dışişleri Bakanlığına bağlı bulunan Ekonomik, Kültürel Eğitim ve Teknik İşbirliği Başkanlığının,

Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanlığının bağlı kuruluşu olan Maden Tetkik ve Arama Genel Müdürlüğünün,

Başbakanlığa bağlanmasının;

Uygun görülmüş olduğuna ilişkin Cumhurbaşkanlığına tezkereleri Genel Kurulun bilgisine sunuldu.

Başbakan Bülent Ecevit tarafından teşkil olunan Bakanlar Kuruluna seçilen üyelerin atandıklarına ilişkin Cumhurbaşkanlığı tezkeresi Genel Kurulun bilgisine sunuldu; Hükümet Programının 4 Haziran 1999 Cuma günü okunacağı açıklandı.

1999 Malî Yılı Genel ve Katma Bütçe Kanunu Tasarılarının Haziran ayı sonuna kadar kanunlaşmasını temin için Plan ve Bütçe Komisyonunun bir an önce kurulmasının ve Anayasanın 162 nci maddesi hükmü gereğince, Komisyonda, Demokratik Sol Parti Grubunun 10, Milliyetçi Hareket Partisi Grubunun 9, Fazilet Partisi Grubunun 8, Anavatan Partisi Grubunun 6, Doğru Yol Partisi Grubunun 6 ve bağımsızların 1 üyeyle temsil olunmasının Genel Kurulun onayına sunulmasına ilişkin Danışma Kurulu önerisi kabul edildi.

Başkanlık Divanı üyelikleri için yapılan seçim sonucunda :

Başkanvekilliklerine;

ANAPGrubundan Ankara Milletvekili Nejat Arseven’in,

MHP Grubundan İstanbul Milletvekili Murat Sökmenoğlu’nun,

FP Grubundan Kocaeli Milletvekili Mehmet Vecdi Gönül’ün;

Kâtip Üyeliklere;

MHPGrubundan;

Bursa Milletvekili Burhan Orhan’ın,

Gaziantep Milletvekili Mehmet Ay’ın,

Samsun Milletvekili Vedat Çınaroğlu’nun,

FP Grubundan;

Erzincan Milletvekili Tevhit Karakaya’nın,

Nevşehir Milletvekili Mehmet Elkatmış’ın,

ANAPGrubundan Hatay Milletvekili Levent Mıstıkoğlu’nun,

İdare Amirliklerine;

MHP Grubundan İstanbul Milletvekili Ahmet Çakar’ın,

FP Grubundan Kocaeli Milletvekili Osman Pepe’nin,

Seçildikleri; Başkanlık Divanı için diğer grupların adayları bildirildiğinde seçimlerinin yapılacağı ve bu suretle Başkanlık Divanı üyelikleri seçiminin tamamlanacağı açıklandı.

2 Haziran 1999 Çarşamba günü saat 15.00’te toplanmak üzere, birleşime 16.55’te son verildi.

 

Yıldırım Akbulut Başkan

Yahya Akman Şadan Şimşek Şanlıurfa Edirne Geçici Kâtip Üye Geçici Kâtip Üye

 

BİRİNCİ OTURUM

Açılma Saati : 15.00

2 Haziran 1999 Çarşamba

BAŞKAN : Yıldırım AKBULUT

KÂTİP ÜYELER : Tevhit KARAKAYA (Erzincan), Mehmet AY (Gaziantep)

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 9 uncu Birleşimini açıyorum.

II. — YOKLAMA

BAŞKAN – Elektronik cihazla yoklama yapacağız.

Yoklama için 5 dakika süre vereceğiz. Bu süre içerisinde elektronik sisteme giremeyen milletvekillerinin salonda hazır bulunan teknik personelden yardım istemelerini; buna rağmen sisteme giremeyen üyelerin ise, yoklama pusulalarını, teknik personel aracılığıyla, 5 dakikalık süre içerisinde Başkanlığa ulaştırmalarını rica ediyorum.

Yoklama işlemini başlatıyorum.

(Elektronik cihazla yoklama yapıldı)

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, toplantı yetersayısı vardır; görüşmelere geçiyoruz.

Gündeme geçmeden önce, üç sayın milletvekiline gündemdışı söz vereceğim.

İlk olarak, enerji ihaleleriyle ilgili olarak gündemdışı söz isteyen Konya Milletvekili Sayın Veysel Candan konuşacaklar.

Buyurun efendim. (FP sıralarından alkışlar)

III. — BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI

A) GÜNDEMDIŞI KONUŞMALAR

1. —Konya Milletvekili Veysel Candan’ın, TEDAŞ tarafından yapılan enerji dağıtım ihaleleri ile devir işlemlerinde yanlış ve usulsüz uygulamalar bulunduğu iddiasına ilişkin gündemdışı konuşması ve Devlet Bakanı Rüştü Kâzım Yücelen’in cevabı

VEYSEL CANDAN (Konya) – Sayın Başkan, değerli milletvekili arkadaşlarım; konuşmama başlarken Yüce Heyetinizi saygıyla selamlıyorum.

Türkiye Elektrik Kurumu, TEAŞ ve TEDAŞ'ta yapılan özelleştirme ve dağıtım ihaleleriyle ilgili söz almış bulunuyorum. Önce, konuyla ilgili kısa bilgi arz etmek istiyorum.

TEDAŞ, TEAŞ'tan aldığı enerjinin dağıtım işini, Türkiye'de yaklaşık 30 bölgede, imtiyaz sözleşmeleriyle, çeşitli kurumlara devretmektedir. Konuşmamın esası, bu devir işlemlerinde yapılan yanlış ve usulsüz uygulamalarla ilgili olacaktır. Söz almamın amacı, devir işlemleriyle ülkenin enerji konusunda ciddî sorunlarla karşı karşıya kaldığı, yapılan imtiyaz sözleşmeleriyle ülkenin büyük ölçüde maddî zarara sokulduğu; enerji devir sözleşmelerinde yargının yanıltıldığı, devir sözleşmelerinde idare aleyhine maddeler bulunduğu; ihale aşamasında, bazı medya temsilcilerinin devreye girerek ihaleye fesat karıştırdığı ve RTÜK Yasasının ihlal edildiği; teknik şartnamelerde bazı maddelerin sonradan çıkarıldığı; ihalede, enerji kaybının hesaplanmasında bilimsel kriterlerin kullanılmadığı; devir işlemleriyle enerji sorununun çıkmaza ve dönüşü olmayan bir yere girdiği noktasındaki tetkiklerimi arz etmeye çalışmaktadır.

Devir işlemlerinin perde arkasında yatan manzara ve rakamlar, bir örnek vermek gerekirse, şöyledir: İhaleyi alan firmaların devlete ödediği miktar, yaklaşık 1 312 500 000 dolardır. Bunları TEDAŞ'a devir bedeli olarak ödeyeceklerdir. Halbuki, şimdiye kadar abonelerden kesilen depozite için bu kurumların toplayacağı, alacağı para 1 384 000 000'dır. Yani, bu devir işlemlerinde idarenin hiçbir kârı olmadığı gibi, devlet, daha fazla bedel ödemektedir.

Yapılan protokoldeki yanlışlıklara gelince: Protokol madde 20'de "makul temettü dışında doğacak her türlü kâr-zarar şirkete aittir" denilmektedir. Değerli arkadaşlar, bu madde, 3096 sayılı elektrik üretim ve ticaretini düzenleyen Kanunun yok sayılması anlamına gelir. Bu değişiklik şartnamesine bu madde konulduğu zaman, TEDAŞ'ın alacağı gelirler şirketlere bırakılmaktadır. Bir örnek vermek gerekirse, Boğaziçi Dağıtım AŞ'nin bu faiz gelirleri, sayaç kiraları ve gecikme cezaları -yani, kurumlara bırakılan gelirler- sadece Boğaziçi için dağıttığı enerjinin yüzde 2 civarında bir pay olduğu düşünülürse, 3,1 trilyondur. Bunu yüzde 100 rakamla çarptığınız zaman, sadece bu maddeyle, devletin, yaptığı bu devir işlemlerinden kaybı 500 trilyondur.

Ayrıca -çok enteresan bir konu üzerinde durmak istiyorum- yatırım harcamaları da, bu sözleşmeyle devlete bırakılmaktadır. Şöyle bir misalle açıklamak gerekirse: İstanbul yakasını, verdiğiniz şirkete devrediyorsunuz ve bu şirketin aldığı, gecikmelerden, faiz gelirlerinden aldığı gelir, devire ödediği paradan çok fazladır. Ayrıca, kurum, alan şirket "bu işletmelerin, bu tesisin yenilenmesi lazım" dediği zaman, bunu da devlet karşılayacaktır. Burada da çok enteresan bir uygulama getirilmiştir. Devlet, sadece parayı ödeyecektir; ancak, harcamayı da şirket yapacaktır. Faraza, şirket 10 milyon dolar talep ettiği zaman onu ödeyecek; ancak, şirket, faturalarla idareye bilgi verecektir. Bu da, yolsuzluğa açık bir uygulamadır. Dolayısıyla, burada, yatırım harcamaları safhasında konu edilen mesele, aslında yatırım sayılmayacak maddelerin de yatırıma sokulması suretiyle, TEDAŞ'ı büyük miktarda zarara sokacaktır.

Değerli arkadaşlar, bu örnekler, daha önce yapılmıştır.

İstirham ediyorum, sessizlik olursa... 50 milyar dolarlık bir rakamı müzakere ediyoruz değerli arkadaşlar.

Çukurova ve Kepez Elektrik İşletmeleri Rumeli Holdinge yetmiş yıllık imtiyazla verilmiştir; şimdi verilen imtiyazlar da otuz yıllıktır değerli arkadaşlar. Şu anda, bu, Star Televizyonunun patronlarına aittir. Durum, idarenin aleyhine işlemektedir ve...

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Süreniz bitti; 1 dakika daha veriyorum.

VEYSEL CANDAN (Devamla) – 2 dakika verirseniz Sayın Başkan...

Değerli arkadaşlar, maalesef, bu sözleşmeler yapılırken Danıştayın itiraz etmesine rağmen bir üst kurula devredilmiş ve bu üst kurulda da, maalesef, televizyon patronlarının... Yani, ihaleyi alan şirketleri size burada okumak istiyorum: Bursa, Yalova bölgesi TGRT'ye; Tekirdağ, Kırklareli Show'a; Samsun, Ordu, Sinop ATV'ye; Trabzon, Rize, Artvin Doğan Grubuna, yani Kanal D'ye; Çatalağzı Termik, Cine 5'e; İstanbul'un Avrupa yakası Doğan Grubuna; Antalya, Adana, Mersin, Hatay Star'a.

Eğer bu televizyonların programlarında mevcut Hükümeti oluşturan partilerle ilgili müspet haberler çıkıyorsa, işte bu dağıtımın neticesidir. (FP ve DYP sıralarından alkışlar)

Ben, size, şurada, açık bir ifade söylemek istiyorum; özellikle, Parlamentoya yeni gelen MHP'li arkadaşlarımı uyarmak istiyorum. Bu ihaleleler, şu anda, yine ANAP Grubunda; Sayın Enerji Bakanına teslim edilmiştir. Burada devletin kaybı 50 milyar dolardır. İstediğiniz platformda bunu tartışabiliriz; idarenin aleyhine bir zarar vardır.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

VEYSEL CANDAN (Devamla) – Cümlemi tamamlıyorum Sayın Başkan.

Değerli arkadaşlar "Özgür Gazeteciler Platformu"nda -"gazeteciliğin utanç kasetleri" adı altında, gazete patronlarının bu ihaleleri almak için yaptıkları, Yargıtay, Danıştay Daire Başkanlarıyla görüşmeler var; bu görüşmelerde Danıştay üyeleri zan altında kalmıştır- Bakın, ANAP Milletvekili Birkan Erdal -o zaman Aydın Doğan'ın Ankara temsilcisi- ne diyor: "Gel beraber gidelim Ahmet Beyciğim." Yargıtaydan Ahmet Köksal: "Tamam anam, olur. Ne zaman geleceksin?" İyi ki yavrum, kuzum demiyor "anam" diyor. Şu ifadeye bakın, devlet ciddiyetine_ Nihayet, bu görüşmeden sonra, ihale Hürriyet Grubuna veriliyor.

Yine, bir 150 milyon dolarlık teşvik belgesi_ Hergün televizyonlarda dürüstlük edebiyatı yapan kişiler tarafından_ Ertuğrul Özkök Güneş Taner konuşması_ Ayrıca, yine, Sedat Ergin, Hürriyet'ten_

Bunları şunun için getirdim değerli arkadaşlar: Biz, hep, millete, meydanlarda, dürüst olacağız diye söz verdik. Benim buradan MHP'ye bir sözüm var: Eğer, siz, millete verdiğiniz sözlere sadık kalacaksanız...

NAZİF OKUMUŞ (İstanbul) – Bizim adımıza konuşma Sayın Milletvekili, Parlamentoya konuş.

NİDAİ SEVEN (Ağrı) – Siz, burada, Meclisi temsil etmiyorsunuz, milleti temsil ediyorsunuz.

VEYSEL CANDAN (Devamla) – Değerli arkadaşlar, kasap, sevdiği deriyi alır, yere vurur. Ben, size karşı şunu söylemek istiyorum, hatırlatmak istiyorum; rahatsız olmayın, bir şey söylemiyorum. (FP sıralarından alkışlar) Bakın, ben size bir şey söyleyeyim...

NAZİF OKUMUŞ (İstanbul) – Evvela, grubuna söyle.

VEYSEL CANDAN (Devamla) – Müdahale etme...

Sayın Başkanım...

Müdahale etmeyin...

BAŞKAN – Lütfen, hatibi dinleyelim efendim, müdahale etmeyelim.

VEYSEL CANDAN (Devamla) – Burada, 60 milyar dolarlık bir rakamda, basın mensuplarının devreye girerek... Ha, siz merak etmeyin; yarın sizinle ilgili de, aleyhinizde yazacaklar; onu merak etmeyin.

BAŞKAN – Siz de toparlayınız efendim. 3 dakika fazla mühlet verdim; toparlayınız efendim.

VEYSEL CANDAN (Devamla) – Efendim, bitiriyorum, cümlemi bitiriyorum. Müsaade edin... Dün, bir arkadaşımız 9 dakika konuştular. Ben, cümlemi bitiriyorum.

BAŞKAN – Siz de 8 dakikayı tamamladınız.

VEYSEL CANDAN (Devamla) – O zaman, 1 dakika hakkım var Sayın Başkan.

Şimdi, değerli arkadaşlar, bakın, bütün partiler için söylüyorum: Biz, millete bir söz verip geldik. Ben bunu hatırlatıyorum; ne var bunda?! Siz de bana bir şey hatırlatın; bunda bir şey yok. (MHP sıralarından gürültüler)

NİDAİ SEVEN (Ağrı) – MHP'yi kurtarıcı olarak gördüğünüz için teşekkür ederim.

VEYSEL CANDAN (Devamla) – Ben, şunu söylüyorum...

BAŞKAN – Karşılıklı konuşmayalım efendim. Lütfen_

VEYSEL CANDAN (Devamla) – Ben, şunu söylüyorum: Değerli arkadaşlar, hepinize...

BAŞKAN – Sayın Hatip...

VEYSEL CANDAN (Devamla) – ...saygılarımı sunmadan önce, bu işin bir kere daha ele alınmasını teklif ediyoruz; hepsi bu kadar.

Teşekkür ediyorum efendim. (FP sıralarından alkışlar)

IV. — SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR

1. — Ankara Milletvekili Birkan Erdal’ın, Konya Milletvekili Veysel Candan’ın şahsına sataşması nedeniyle konuşması

BİRKAN ERDAL (Ankara) – Sayın Başkan, şahsıma, isim belirtilerek sataşma vardır; İçtüzüğün 69 uncu maddesi gereği, müsaadenizle, söz almak istiyorum.

BAŞKAN – Evet, buyurun.

BİRKAN ERDAL (Ankara) – Sayın Başkan, Parlamentonun değerli üyeleri; ben, Birkan Erdal. Biraz önce, burada, sayın konuşmacının bahsettiği, Ankara Milletvekili olan kişiyim.

Yirmibeş yıllık çalışma hayatımda, bir bürokratın gelebileceği en yüksek makamlara kadar geldikten sonra, özel sektörde de çalışmalarıma devam ettim. Bu yirmibeş yıllık çalışma hayatımın iki yılı Doğan Grubunda geçti. Şu anda da, bugüne kadarki çalışmalarımın tümünden ve Doğan Grubundaki çalışmamdan da iftihar ederek bahsedebiliyorum. Hiçbir konuda, en ufak bir şekilde, çekindiğimiz, gizlediğimiz, sakladığımız veya utanacağımız herhangi bir şeyin olmadığına kesinlikle eminim. Burada, siyaset yaparken, insanların çok rahat bir şekilde karalanmaması gerektiğini, sanıyorum, sizler de kabul edeceksiniz.

Bu enerji ihaleleri, tamamen yargıya açık ve iyi bir tesadüf eseri, imtiyaz konusu olması sebebiyle, Danıştayın denetimine açık, Danıştayın gözetimine açık olarak yapılmıştır, halen de işlemleri devam etmektedir. Bu ihalelerin tamamıyla ilgili, iptal davalarından tutun, yürütmeyi durdurma kararlarına kadar birçok yargı kararı alınmış, bunlara itirazlar yapılmış, yargı mercileri bunları en ince detaylarına kadar incelemiş ve incelemektedir. Yani, yargının, şu anda, birebir müdahale ettiği, birebir üzerinde çalıştığı bir konudur. Dolayısıyla, neticede, bu konuda verilecek olan kararı, yine yargı verecektir; ancak, burada, şu gözden kaçmamalıdır: Bu ihale, Anavatan Partisinin iktidarda olduğu dönemde değil, sayın konuşmacının partisinin görevde bulunduğu bir dönemde açılmış, o dönemde, burada sayılan televizyon şirketlerinin tamamı yeterlik alarak değerlendirmeye tabi tutulmuşlardır. Bu değerlendirmelerin sonucunda da, ihale şartnamelerine uygun bir şekilde, prosedürü devam etmektedir. (FP sıralarından "kim verdi" sesi)

YILMAZ KARAKOYUNLU (İstanbul) – Yani, hem suçlu hem güçlü mü?!

BİRKAN ERDAL (Devamla) – Neticede, kimse vermiyor bu kararı efendim. Neticede, bu kararlar, yargı mekanizmasının onayından geçtiği takdirde gerçekleşecek olan kararlardır. Yani, herhangi bir ihale değildir; yargı mekanizması otomatikman devrededir ve Danıştay, bu görevini alnı açık bir şekilde yapmaktadır.

Burada söz konusu olan telefon konuşmasına gelince: Telefon konuşmasının kaydının ne şekilde yapıldığının üzerinde durmak istemiyorum. Ben, o tarihlerde, daha önce Başbakanlık Müsteşarlığı görevinde bulunmuş bir kişi olarak, sadece ismimi belirterek Danıştayın sayın daire başkanından randevu talep edebilme noktasında idim; ancak, böyle bir noktada, işin daha nazik yapılması gereğini düşünerek, yani, eski bir Başbakanlık Müsteşarının randevu talep etmesi halinde, bunun reddinin zarif olmayacağı intibaı sebebiyle reddetmekten çekinebilirler diye düşünerek, kendi yardımcım durumunda bulunan, Başbakanlık müsteşar muavini durumunda daha önce birlikte görev yaptığım bir dostumdan, randevu alır mısın diye talepte bulunmuştum. Yani, nezaket kurallarına, aşırı ölçüde, aşırı hassasiyet içerisinde dikkat ederek yapılmış, son derece samimi, son derece iyiniyetli bir yaklaşımdır. Bunun -takdirle karşılanması gerekirken- siyasî amaçla çarpıtılarak kullanılmasını da, gerçekten, esefle karşılıyorum.

Hepinize saygılar sunarım. (ANAP sıralarından alkışlar)

MEHMET ALİ ŞAHİN (İstanbul) – Pek tatmin olmadık.

BAŞKAN – Hükümet adına, Sayın Rüştü Kâzım Yücelen; buyurun efendim.

III. — BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI (Devam)

A) GÜNDEMDIŞI KONUŞMALAR (Devam)

1. — Devlet Bakanı Rüştü Kâzım Yücelen’in, Konya Milletvekili Veysel Candan’ın, TEDAŞ tarafından yapılan enerji dağıtım ihaleleri ile devir işlemlerinde yanlış ve usulsüz uygulamalar bulunduğu iddialarına ilişkin gündemdışı konuşmasına cevabı (Devam)

DEVLET BAKANI RÜŞTÜ KÂZIM YÜCELEN (İçel) – Sayın Başkan, değerli milletvekili arkadaşlarım; Konya Milletvekili Sayın Veysel Candan'ın gündemdışı konuşmasına, Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanımız, komşu dost ülke Azerbaycan Cumhurbaşkanı Sayın Haydar Aliyev'in geçirdiği bir ameliyat sonucunda Türkiye'de dinlenmekte olduğu Antalya'ya Sayın Aliyev'i ziyarete gittiği için, ben cevap vereceğim. Sayın Bakan, döndüğü zaman, teknik düzeyde, rakamlarla, tekrar, Sayın Veysel Candan'a yazılı açıklamasını gönderecektir. Müsaade ederseniz, önce Türkiye'nin son birkaç yıllık enerji politikasını da gözden geçirerek, elektrik dağıtım şirketleri konusundaki son durumu arz etmek istiyorum.

Ülkemizin 21 inci Yüzyılın çağdaş dünyasında hak ettiği konuma ulaştırılabilmesi, sosyal ve ekonomik kalkınmanın temel taşlarından biri olan enerjinin ekonominin tüm alanlarındaki hızlı gelişme sürecinin gerektirdiği talebi karşılayabilmesi için, altyapı alanında yapılması gereken atılımları hızla yaşama geçirmek zorundayız. Buna, son beş yıldır, bütün siyasî partilerimiz, bütün hükümetlerimiz de imza atmışlar; bu cümleyi, hepsi, hükümet programlarına, şu veya bu şekilde koymuşlardır.

Ülke olarak enerjide ithalata olan bağımlılığımız hepinizin malumlarıdır. Ülkemiz, net bir enerji ithalatçısıdır. 1998 yılında, yerli kaynaklara dayalı enerji üretimi, toplam birincil enerji talebinin yüzde 38'ini karşılamış olup, giderek azalan trend içerisinde, 2010 yılında yüzde 29'unu, 2020 yılında ise, ancak yüzde 25'ini karşılayabilecektir.

Gerek yerli kaynaklarımızın yetersizliği gerekse de her geçen gün artan sosyal ve ekonomik talepler nedeniyle kamu finansman kaynaklarını zorlayıcı boyutlara ulaşmış bulunan enerji talebinin, açık ekonomi prensipleri doğrultusunda, yerli ve yabancı özel girişimcilerin katılımı yoluyla karşılanabilmesi için öngörülen yasal ve kurumsal düzenlemelerdeki eksiklikleri hızla tamamlamamız gereği de, bütün partilerin konsensüsüyle tamamlanmış, kararlaştırılmış bir husustur.

Bu kapsamda, enerji sektöründe başlatılmış bulunan özelleştirme sürecinde, ekonomik faaliyet alanında kamunun payı daraltılırken, denetim ve yönlendirme faaliyetlerindeki etkinliği artırılmalıdır. Kamu denetiminin güçlendirilmesi, özellikle, artık üzerinde tartışmadığımız, sürdürülebilir kalkınma prensiplerinin de bir gereğidir. 55 inci hükümet döneminde aldığımız önlemlerle, yakın ve uzak vadede enerji talebiyle ilgili sorunlara çözüm getirilmesi ve gelecekte ortaya çıkabilecek sorunların tespiti ve gerekli önlemlerin alınmasıyla, enerji sektörümüz, ülke kalkınmasında itici bir rol oynamaya başlamıştır.

Kalkınmamızın gerektirdiği enerjiyi, herhangi bir darboğaza düşmeden, en ekonomik maliyetlerle karşılamak üzere, ileriye dönük değerlendirmelerin ışığında uygun kararların alınarak hedeflerin ve ihtiyaçların ortaya konulması için, Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanlığımız tarafından, 2020 yılına kadar enerji arz-talep dengelerimizle ilgili çalışmalar yapılmaktadır.

1998 yılı sonu itibariyle elektrik enerjisi kurulu gücümüz, 13 000 megavat termik ve 10 300 megavat hidrolik olmak üzere, toplam 23 300 megavat olarak gerçekleşmiştir. Türkiye'nin elektrik enerjisi ihtiyacı ise, yıllık yüzde 8 ilâ 10 mertebesinde artış kaydetmektedir.

Plan gerekleri doğrultusunda yapılan çalışmalara göre, 1999 yılı sonunda kurulu gücümüzün 26 300 megavata ulaşması; elektrik enerjisi talebinin 125 milyar kilovat/saat, üretimin ise 122,5 milyar kilovat/saat olarak gerçekleşmesi beklenmektedir; ancak, aradaki açık, Gürcistan, Bulgaristan ve İran'dan yapılacak ithalatla karşılanacaktır.

Kurulu güç ve elektrik enerjisi tüketim değerlerinin, sırasıyla, 2005 yılında 45 600 megavat, 199 milyar kilovat/saat; 2010 yılında 65 000 megavat, 290 milyar kilovat/saat ve 2020 yılında ise 109 000 megavat, 547 milyar kilovat/saat düzeylerine yükselmesi beklenmektedir. Önümüzdeki yıllarda Türkiye'nin elektrik enerjisi ihtiyacını güvenilir olarak karşılayabilmek üzere, 2020 yılına kadar, mevcut kurulu güce yaklaşık 87 000 megavatlık bir kapasitenin ilave edilmesi gerekmektedir. Enerji santrallarına yapılacak yatırımların yanı sıra iletim ve dağıtım sistemlerine de yapılması gereken yatırımlarla birlikte yıllık toplam yatırım tutarı, yaklaşık 4-4,5 milyar ABD Doları düzeyine yükselmektedir. Bu boyuttaki yatırımların devlet imkânlarıyla yaşama geçirilmesi mümkün olmadığından, bilindiği gibi, Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanlığımız, yap-işlet-devret, yap-işlet, işletme hakkı devri ve otoprodüktör gibi modeller yardımıyla özel sektör yatırımlarının enerji sektörüne kanalize edilmesi için gereken yasal düzenlemeleri yapmıştır.

Bu düzenlemelere paralel olarak, elektrik enerjisi sektöründe son yıllarda dinamik bir gelişme yaşanmaktadır. Mülkiyeti TEDAŞ'a ait elektrik dağıtım müesseselerinin işletme haklarının devrine ilişkin işlemlerdeki son durumu da aktarırsam, bu ilişkiyi daha çabuk kurabileceğimizi zannediyorum.

Bölgesel tarife uygulamasına geçmek ve dağıtım tesislerinin işletme haklarını devretmek amacıyla, ülkemiz enerji tüketimleri dağıtım tesislerinin durumları ve gelişmişlik düzeyleri göz önüne alınarak, Türkiye Elektrik Dağıtım Anonim Şirketi Genel Müdürlüğüne bağlı dağıtım müesseseleri ve bağlı ortaklıklarının kapsadığı iller 29 görev bölgesine ayrılarak, halen işletilmekte olan 4 görev bölgesi dışında kalan 25 görev bölgesinin işletme haklarının 3096 sayılı Kanuna istinaden özel sektöre devredilmesi, Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanlığımızca kararlaştırılmıştır.

Kaldı ki, bu kanun, yine Yüce Meclis tarafından çıkarılmış; konu, 1997 yılında, gündemdışı konuşma yapan arkadaşımızın da bulunduğu toplantılarda, hemen hemen aynı üslupla, ama, siyasî partilere sataşmadan, sadece kamuoyunun dikkatine getirilecek tarzda gündeme getirilmiş ve o günün tutanak dergilerinde yer alan cevaplar da verilmiştir.

Bugün -tabiî ki, Sayın Bakan döndüğü zaman yazılı açıklamaları yapacak; ama- kamuoyunu ve değerli milletvekillerimizi, burada isnat edilen suçlar hakkında, dilimin döndüğü kadar aydınlatabilmek amacıyla ve kamuoyunun yanlış fikirlere kapılmaması maksadıyla söz aldım.

3-4 Nisan 1997 tarihlerinde alınan 150 adet tekliften 143 adedi teklif açma ve yeterlilik komisyonu tarafından değerlendirilerek uygun görülmüş olup, 7 adet dosya reddedilerek iade edilmiştir; yani, 1997 yılının 3-4 Nisan tarihlerinde -teklifler- 150 adet dosya alınmış, 143'üne yeterlik verilmiş ve o zaman 7 tanesi reddedilmiş.

Teklif dosyalarının incelenmesi sonucu kazanan oluşumlar, 3096 sayılı Yasa gereğince, sadece elektrik üretim, iletim, dağıtım ve ticaretiyle ilgili faaliyette bulunacak bir sermaye şirketi kurmuşlardır. Bu şirketler oluşurken genel olarak hukuka uygunlukları kontrol edilerek, Bakanlar Kuruluna, uygun şirketlerin görevlendirme kararnameleri sevk edilmiştir.

İhaleye katılan firmaların tekliflerinin kabulü, biraz önce gündemdışı konuşma yapan Sayın Veysel Candan'ın dediği gibi, Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanı Sayın Cumhur Ersümer'in döneminde olmamıştır; bütün bunların kabulü, şimdiki Fazilet Partisi Genel Başkanı Sayın Recai Kutan'ın Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanlığı döneminde olmuş ve onun onayıyla yapılmıştır.

İmtiyaz sözleşmesi taslakları Danıştay onayına sunulan tüm şirketlerin ortaklık yapıları, Radyo Televizyon Üst Kurulu Yasasına uygunluk açısından denetlenmek üzere Danıştaya gönderilmiş ve yapılan denetleme sonucunda, tüm oluşumların teklif yapılarının Radyo Televizyon Üst Kurulu Yasasına uygunluğu Danıştay Dava Daireleri Kurulunca tescil edilmiştir.

Bakanlar Kurulu kararı istihsal edilerek Danıştaya gönderilenleri de huzurlarınızda arz etmek istiyorum:

11 numaralı görev bölgesinde (Kocaeli ve Gebze) CEDAŞ; Ceylan Elektrik Üretim, İletim, Dağıtım Sanayi ve Ticaret A.Ş.

12 numaralı görev bölgesinde (Sakarya ve Bolu) SBD; Sakarya-Bolu Elektrik Dağıtım A.Ş.

13 numaralı görev bölgesinde (Ankara, Kırıkkale) AKEDA; Ankara-Kırıkkale Elektrik Dağıtım A.Ş.

17 numaralı görev bölgesinde (Samsun, Ordu, Sinop) Parkur Elektrik Dağıtım ve Ticaret A.Ş.

18 numaralı görev bölgesinde (Kırşehir, Nevşehir, Niğde, Aksaray) ANDAŞ; Anadolu Elektrik Dağıtım ve Ticaret A.Ş.

19 numaralı görev bölgesinde (Yozgat, Sıvas,Tokat) Kızılırmak Elektrik Dağıtım ve Ticaret A.Ş.

22 numaralı görev bölgesinde (Elazığ, Malatya, Tunceli, Bingöl) GAP Elektrik Dağıtım Sanayi ve Ticaret A.Ş.

23 numaralı görev bölgesinde (Kahramanmaraş, Adıyaman'da) AKEDAŞ; Adıyaman-Kahramanmaraş Elektrik Dağıtım A.Ş.

25 numaralı görev bölgesinde (Şanlıurfa'da) ŞUREDAŞ; Elektrik Dağıtım Ticaret ve Sanayi A.Ş.

28 numaralı görev bölgesinde (Zonguldak, Çankırı, Bartın, Karabük) Batı Karadeniz Elektrik Dağıtım ve Ticaret A.Ş.

Danıştay İdarî İşler Kurulunca, yukarıda belirtilen görev bölgelerine ait 10 imtiyaz sözleşmesi onaylanarak Enerji Tabiî Kaynaklar Bakanlığımıza gönderilmiş olup, bu sözleşmeler, Bakanlığımız ve şirketler arasında imzalanarak yürürlüğe girmiştir. Söz konusu bölgelere ait işletme hakkı devir bedeli de 765 milyon ABD Dolarıdır.

İmtiyaz görüşmeleri tamamlanarak Danıştay incelemesine sunulan görev bölgeleri de vardır.

3, 4, 20 ve 29 uncu görev bölgelerine ait oluşumların imtiyaz sözleşmeleri, 3984 sayılı RTÜK Kanununun 29 uncu maddesine uygunluğu açısından Danıştayca incelenmiş, imtiyaz sözleşmeleri uygun bulunarak Danıştay İdarî İşler Kurulundan geçtiği şifahî olarak öğrenilmiş; ancak, karar Enerji Tabiî Kaynaklar Bakanlığımıza henüz ulaşmadığı için bir işlem yapılmamıştır.

Bu görev bölgeleri:

3 numaralı görev bölgesinde (Tekirdağ, Kırklareli, Edirne) TEKAŞ; Elektrik Dağıtım ve Ticaret A.Ş.

4 numaralı görev bölgesinde (Bursa, Yalova) BURYAL; Bursa Yalova Enerji Dağıtım A.Ş.

20 numaralı görev bölgesinde (Trabzon, Rize, Artvin, Gümüşhane, Giresun) Zigana Elektrik Dağıtım Sanayi ve Ticaret A.Ş.

29 numaralı görev bölgesinde (İstanbul İli Trakya yakası) İSEDAŞ; İstanbul Elektrik Dağıtım Sanayi ve Tİcaret A.Ş.

Söz konusu bu bölgelere ait işletme hakkı devir bedeli ise 870 milyon ABD Dolarıdır.

Enerji dağıtım sektöründe yürütülen özelleştirme çalışmalarından amaçlanan, dağıtım tesislerinin daha verimli ve etkin işletilmesinin sağlanması, devletin kaynak darlığı nedeniyle gerçekleştiremediği gecikmiş iyileştirme yatırımlarının özel sektörce yapılmasının sağlanması ve bu yolla ülke genelinde 1996 yılı sonu itibariyle yüzde 18,1 olarak gerçekleşen ve 1997 yılında yüzde 22'lere ulaşan ve bazı bölgelerde yüzde 65'lere varan enerji kayıp kaçaklarının önlenmesi, tüketiciye kesintisiz ve kaliteli enerji sunulmasını temin etmek içindir.

Görev bölgelerindeki dağıtım tesislerinin işletme haklarının özel sektöre devredilmesi neticesinde devletin sağlayacağı kazançları ise şöyle özetleyebiliriz:

1. 817 milyon doları peşin, geriye kalanı iki yılda iki eşit taksitte olmak üzere toplam 1 milyar 635 milyon dolar işletme hakkı devir bedeli geliri elde edilecektir.

2. Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanlığımızca konuyla ilgili hazırlanan şartname gereği, enerji kayıp kaçak oranları firmalardan taahhüt olarak alınmıştır. İşletme haklarının devredilmesi sonucu, TEDAŞ'ın 1996 yılı fiilî değerleriyle mukayese edildiğinde, devletin, yaklaşık olarak; ilk 5 yıl için 15 milyar 106 milyon kilovat/saat, ilk 10 yıl için 48 milyar 592 milyon kilovat/saat, 30 yıl toplamında ise 333 milyar 495 milyon kilovat/saat enerji kazancı olmaktadır. Öte yandan, kazanılan bu enerjinin parasal karşılığı yaklaşık 23,3 milyar ABD dolarıdır. Bu hesaplamalar enerji talep artışının 30 yıl boyunca yüzde 5 olarak gerçekleşeceği varsayımıyla yapılmıştır. Talep artışının yüzde 8 ilâ 10 mertebelerinde gerçekleşmesi halinde, devletin kazancı daha da artacaktır.

3. Firmalar, işletme döneminin herhangi bir yılında, Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanlığımızca uygun bulunan fizibilitelerinde taahhüt etmiş oldukları kayıp kaçak oranlarının üzerinde bir oran gerçekleştirmeleri halinde, zararlarını kendileri karşılayacaklardır. Taahhüt edilen oranlar hiçbir surette revize edilmeyecektir. Taahhüt ettikleri kayıp oranının altında bir oran gerçekleştiren firmalar, kârlarını yükseltmiş olacaklarından, bu uygulama, firmalar için de bir teşvik olacaktır.

4. Son olarak, işletme hakkı devri uygun görülen bölgeler için firmalarca yapılacak işletme yatırımlarının bedelleri, firmaların teklif fiyatları içerisinde yer almakta olup, firmalarca ayrıca tarifelere yansıtılmayacaktır.

Ben, bütün bunları hem televizyonları başında bizi izleyen vatandaşlarımızın bilgisine sunmak hem de Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanımız dönünceye kadar sayın milletvekillerimize olayın gerçekliğini aktarmak açısından söz aldım; bu vesileyle, ülkemizde misafir olan Haydar Aliyev'e de geçmiş olsun dileklerimi arz ediyorum.

Hepinize saygılar sunuyorum. (Alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkürler.

VEYSEL CANDAN (Konya) – Sayın başkan, ben, oturduğum yerden bir cümle ifade etmek istiyorum...

IV. — SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR (Devam)

2. — Erzurum Milletvekili İsmail Köse’nin, Konya Milletvekili Veysel Candan’ın partilerine sataşması nedeniyle konuşması

İSMAİL KÖSE (Erzurum) – Sayın Başkan, konuşmacı arkadaşımız konuşmasında Milliyetçi Hareket Partimizin isminden bahsederek, Grubumuzu ve Partimizi küçük düşürücü sözler sarf etmiştir. Ben de, İçtüzüğümüzün 69 uncu maddesi gereğince, sataşmadan dolayı söz istiyorum.

BAŞKAN – Acaba yerinizden konuşamaz mısınız?

İSMAİL KÖSE (Erzurum) – İzin verirseniz, kısa ve öz olarak, yeni bir sataşmaya mahal vermeden, kürsüden konuşmak istiyorum.

BAŞKAN – Lütfen_

Buyurun.

İSMAİL KÖSE (Erzurum) – Teşekkür ederim Sayın Başkanım.

Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; konuşmama başlamadan önce, Yüce Heyetinizi saygıyla selamlıyorum.

21 inci Dönem Türkiye Büyük Millet Meclisimizin çalışmalarının ülkemize ve milletimize hayırlı olmasını diliyorum ve bütün siyasî partilerimizin kardeşçe, sevgi ortamı içerisinde ülkemiz ve milletimiz meseleleriyle ilgili çalışmalarını da tavsiye ediyorum.

Burada, tüm siyasî partilerimiz, ülkemizin ve milletimizin kalkınması için programlar koymuşlar, hedefler koymuşlar ve 18 Nisan milletvekili genel seçimlerine girmişler. Yüce milletimiz, sonuçta, Türkiye Büyük Millet Meclisini bu şekilde takdir ederek teşekkül ettirmiştir ve bunun içerisinde, hiçbir icraatın içerisinde olmayan, hiçbir hükümetin içerisinde olmayan, yani hiçbir hırsızlık ve yolsuzluk iddiasının içerisinde olmayan tertemiz bir grubu, Milliyetçi Hareket Partisini Yüce Meclise sokmuştur. (MHP sıralarından alkışlar) Onun için, alnı ak, yüzü açık olan Grubumuzun hassasiyetini göz önünde bulundurarak, kurulan koalisyonu çeşitli vesilelere sebep sayarak Grubumuza karşı herhangi bir hassasiyeti ortaya çıkaracak davranışlardan uzak kalmanızı da istirham ediyorum. (MHP sıralarından alkışlar)

Grubumuz, Milliyetçi Hareket Partisi Grubu, çok sabırlı bir gruptur; çünkü, sevgi ve barış ortamı içerisinde siyasetini yapmış, Türk Milletinin ihtiyaçları ne gerektiriyorsa onu yerine getirmenin sorumluluğunu taşıyan çok önemli bir gruptur. İşte, yapılan yolsuzluk ve hırsızlıkları durdurmak, onların hesabını sormak için, yüce milletimiz, Milliyetçi Hareket Partisi Grubunu göndermiştir. (MHP sıralarından alkışlar) Milliyetçi Hareket Partisinin olduğu yerde hırsızlık olmayacaktır, yolsuzluk olmayacaktır, haksızlık olmayacaktır.

Sayın Başkanı ve Yüce Heyeti saygıyla selamlıyorum.

Teşekkür ederim. (MHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim.

KAMER GENÇ (Tunceli) – Göreceğiz... Göreceğiz İsmail Bey...

VEYSEL CANDAN (Konya) – Konunun yanlış anlaşılmaması için -Sayın Bakanı ben dikkatle takip ettim- yerimden, bir iki hususu bir cümleyle ifade etmek istiyorum.

Bir kere, Sayın Bakan konuyu incelememiş. Benim sorduklarıma cevap değil. Türkiye...

BAŞKAN – Siz kime cevap veriyorsunuz efendim?

VEYSEL CANDAN (Konya) – Cevap vermiyorum. Konunun anlaşılması lazım. Yanlış beyanlarda bulundu Sayın Bakan.

BAŞKAN – Lütfen efendim... Böyle bir usulümüz yok.

VEYSEL CANDAN (Konya) – Hayır... Var efendim.

BAŞKAN – Yok efendim... Böyle bir usulümüz yok.

VEYSEL CANDAN (Konya) – Hayır... Müsaade buyurun efendim.

BAŞKAN – Hayır efendim... Lütfen...

VEYSEL CANDAN (Konya) – Hayır; cevap vermiyorum; konu yanlış anlaşıldı.

BAŞKAN – Hayır efendim... Böyle bir şey yok ki efendim. Lütfen... Lütfen efendim... Siz tatmin olursunuz veyahut olmazsınız; Yüce Meclise arz ediliyor bu konu.

VEYSEL CANDAN (Konya) – Efendim, hayır... Sayın Bakanın verdiği cevap benim konuşmamla ilgilidir Sayın Başkan.

BAŞKAN – Hayır efendim... Lütfen... Hayır, hayır... Söz vermiyorum efendim. Lütfen...

VEYSEL CANDAN (Konya) – Takdir sizindir.

BAŞKAN – Lütfen efendim... Lütfen...

A. ZİYA AKTAŞ (İstanbul) – Sayın Başkan...

BAŞKAN – Buyurun efendim.

A. ZİYA AKTAŞ (İstanbul) – Sayın Başkan, az önce konuşan değerli Milliyetçi Hareket Partisi temsilcisi, sadece kendilerinin temiz ve dürüst bir parti olarak halk tarafından görevlendirildiği gibi bir ifadede bulundu. (FP ve DYP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Dinleyelim efendim. Lütfen... Lütfen dinleyelim...

A. ZİYA AKTAŞ (İstanbul) – Az önceki konuşmayı yapan değerli üye... (DSP sıralarından "Duymuyoruz" sesleri)

Sayın Başkan, izniniz olur mu efendim?.. Bundan önceki hükümetin Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanıyım.

BAŞKAN – Ama, mikrofondan konuşmuyorlar sayın milletvekilleri; değil mi...

Kürsüye buyurun efendim.

A. ZİYA AKTAŞ (İstanbul) – Sayın Başkan, çok teşekkür ediyorum.

KAMER GENÇ (Tunceli) – Sayın Başkan, neden söz verdiniz?!.

A. ZİYA AKTAŞ (Devamla) – Değerli arkadaşlarım, bildiğiniz gibi, 11 Ocaktan itibaren, bu yeni hükümet dönemine kadar görev yapmış olan hükümette Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanı olarak görev aldım.

Konya Milletvekili Sayın Candan konuşmalarında değindiler, belirttiler; daha önceki uygulamalardan, daha sonraki açıklamalardan da ortaya çıktığı gibi, ta Refahyol döneminden devam eden uygulamalardan bahsettiler. Ben, şimdi, vaktinizi alıp buradaki konulara girmek istemiyorum; ancak, şunu söylüyorum, bir açıklık getirmek istiyorum: Yapılan uygulamalar ve Sayın Candan'ın dile getirdiği konular, 56 ncı hükümet döneminden önce yapılan uygulamalardır; onun cevabını da Sayın Bakanın vekili zaten vermiştir. Benim yadırgadığım şey, Milliyetçi Hareket Partisi temsilcisinin, sadece ve sadece Milliyetçi Hareket Partisinin temiz, dürüst bir parti olduğunu söylemesidir. En az onlar kadar temiz, dürüst ve bu ülkeyi ve halkı seven bir başka partinin de Demokratik Sol Parti olduğunu ifade etmek istiyorum.

Teşekkür ederim. (DSP ve MHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim.

REMZİ ÇETİN (Konya) – Bütün partiler temizdir Sayın Başkan. Ne demek istiyorlar bunlar! Biz de söz istiyoruz.

İSMAİL KAHRAMAN (İstanbul) – Sayın Başkan, zannediyorum, Sayın Köse'nin bir tavzihte bulunması lazım bu açıdan.

BAŞKAN – Lütfen, sakin olalım efendim... Lütfen efendim... Lütfen...

KAMER GENÇ (Tunceli) – Sayın Başkanım, burada, kimin dürüst, kimin suçlu olduğunu... (Alkışlar)

Burada daha yeni bir parlamento toplanıyor. Bizim istediğimiz, bu yeni Parlamentoda halkımıza en iyi hizmetler verilirken, kimsenin şaibelere bulaşmamasıdır.

REMZİ ÇETİN (Konya) – Kürsüden konuşsun.

BAŞKAN – Hayır efendim; herkes yerinden konuşsun. Mikrofonlar var; herkes yerinden konuşsun lütfen.

KAMER GENÇ (Tunceli) – Milliyetçi Hareket Partisi daha dün geldi buraya, daha iktidara yeni çıktı. ("Kürsüden" sesleri)

BAŞKAN – Hayır; ben söz vermiyorum. Lütfen...

KAMER GENÇ (Tunceli) – Bakalım, iktidardaki icraatlarını göreceğiz; dürüst davranırlarsa, kendilerini tebrik edeceğiz; ama, onlar da devleti hortumlarlarsa, yakalarına yapışacağız.

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, lütfen efendim... Bakın, şimdi ilk toplantıları yapıyoruz; İçtüzük uygulamalarının bir başlangıcı sayılabilir. Bir milletvekilinin veyahut bir grubun nasıl söz alacağı ve nasıl cevap verebileceği malumdur. Şimdi ben, arkadaşımıza, kendi partilerine olan bir sataşmadan dolayı söz istediler, o nedenle söz verdim.

MEHMET ALİ ŞAHİN (İstanbul) – Herkese sataşma var konuşmasında.

BAŞKAN – Lütfen efendim_ Ben sözü verdim efendim.

Bilahara da, kendi partilerinin de... Tabiî, her grubun öyle olduğunu kabul ediyoruz; her grup, Türkiye'de usulsüzlük ve yolsuzluk olmasın diye burada öncelikle bulunuyor; her grup, aynı şekilde milletimizin hizmetindedir. Bunu arkadaşımız açıklamak istedi, ona söz verdim; ama, sizler de aynı şekilde -ben açıklıyorum, kabul ediyorum- bir açıklama lüzumunu hissediyorsanız, buyurun size de söz vereyim ve böylece, münakaşa ortamı kalkmış olur. (MHP sıralarından alkışlar)

Ben yürekten katılıyorum; artık, bu yolsuzluk, usulsüzlük iddiaları, Türkiye'nin gündeminden, inşallah, bu Meclis vasıtasıyla, sizler vasıtasıyla kalkacaktır efendim. (DSP ve MHP sıralarından alkışlar)

ZEKİ ÇAKAN (Bartın) – Sayın Başkan, müsaade eder misiniz...

BAŞKAN – Evet, buyurun...

ZEKİ ÇAKAN (Bartın) – Sayın Başkan, değerli milletvekili arkadaşlarım; biraz önce, Anavatan Partisine mensup ve eskiden Başbakan müsteşarlığı yapmış olan Birkan Erdal arkadaşım, sataşmadan dolayı -69 uncu maddeden dolayı- söz alarak konuya açıklık getirdi.

Onun peşinden, değerli bakanımız, 55 inci hükümetten önce, yani Refahyol döneminde başlayan bir işle ilgili -devlette devamlılık esastır- yapılan işlemleri tek tek dile getirerek, Bakanlar Kurulu kararı ve buna itirazların da yargıda görüşüldüğünü açıkça beyan etti.

Özellikle, MHP Grup Başkanvekili Sayın Köse, burada, kendi partisinin ve kendi grubunun 18 Nisan seçimlerinde görevlendirilmesi ve Parlamentoya sokulması esnasında hırsızlık, yolsuzluk ve rüşvetle mücadele edeceklerini beyan ettiler; bunu takdirle karşılarız. (MHP sıralarından alkışlar) Ama, 1983 yılında kurulan Anavatan Partisi, Türkiye'de, yapmış olduğu icraatlarla kendini hep ispatlamış ve yapmış olduğu icraatlar neticesinde ortaya çıkan her türlü hesabı, Yüce Divan dahil olmak üzere, vermiştir. (ANAP sıralarından alkışlar) Zamanında, Yüce Divana sevk edilmek için devlet bakanlıkları oluşturanlar pişman olmuş, Anavatan Partisine yalvararak, o devlet bakanları, Anavatan Partisinden aday olabilmek için girişimde bulunmuşlardır. Dolayısıyla, Anavatan Partisi, yapmış olduğu bütün icraatların hesabını, dün olduğu gibi bugün, bugün olduğu gibi yarın vermeye hazırdır, her zaman da vermiştir; ama, şunu özellikle belirtmek istiyorum: Bu Parlamentoda, bu çatı altında bulunan 550 milletvekilimiz, bu devlete, bu millete hizmet için gelmişlerdir; eğer biz, ilk günde, Parlamentonun tümüne ait olması gereken unsurları, belirli ölçüde, kendi siyasî partilerimize, kendi gruplarımıza mal etmeye çalışırsak, o zaman, bu Parlamentoda, geçmişten farklı davranışları beklemek mümkün olmaz.

21 inci Dönem, birlik, beraberlik, devlet ve millet menfaatını gözetme, icraat yapma dönemidir; ama, milletvekillerimiz de, hiçbir zaman, birbirini gazete sütunlarında yazılan yazılarla değil; soruşturmaları, araştırmaları lafla ve siyaseten değil; gerekli her türlü bilgi ve belgeye dayanarak, siyasî etiği de nazari dikkate alarak konuşmak, bu kürsüyü bu şekilde kullanmak mecburiyetindedir diye düşünüyorum.

Hepinize sevgiler, saygılar sunuyorum. (ANAP sıralarından alkışlar)

İSMAİL KAHRAMAN (İstanbul) – Sayın Başkan...

VEYSEL CANDAN (Konya) – Sayın Başkan...

TURHAN GÜVEN (İçel) – Sayın Başkan, izninizle...

BAŞKAN – Buyurun.

TURHAN GÜVEN (İçel) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; daha Parlamentonun tam çalışma düzenine geçmediği bir durumda ve zaman dilimi içerisinde, üzülerek beyan edeyim ki, bu Parlementonun normal çalışmasını aksatacak birtakım beyanlara şahit olmaktayız.

Parlamento bir bütündür; burada sarf edilecek olan her cümlenin, ortaya atılacak olan her fikrin, özellikle bütün Parlamentonun itibarını sarsacak bir duruma getireceğini de öncelikle düşünmek mecburiyetindeyiz. Eğer, bir ifade, diğer durumlar içindeki partileri kötüler şekilde ise, bunun çok daha değişik beyanlara şahit olunabileceğini, yani, bir meşru müdafaa hudutları içinde, bu defa çok daha değişik şekillerin, ifadelerin yer alacağını da herkes düşünmek mecburiyetinde. Kasıtla söylendiğini pek kabul etmek istemesek bile, bu Parlamentoda yalnız kendilerinin çok saf, temiz olduğunu iddia etmek, ileride telafisi mümkün olmayan bazı iddiaları da Türkiye'nin gündemine getirir, Meclisin gündemine getirir.

Bu Parlamentonun her ferdi temizdir; bu Parlamento, bu noktadan işe başlamalıdır, bu noktadan göreve başlamalıdır. Bu itibarla, eğer, hukukî bir noksanlık, bir hukukî gereklilik söz konusu ise, Türkiye bir hukuk devleti diyorsanız, işte kanunlar, işte yargı; herkes buradan hareket eder, var ise bildikleri, var ise belgeleri -herkes kanun önünde eşit olduğuna göre- alır götürür yetkili mercilere koyarsınız ve verirsiniz; ama, kalkıp da "yalnız şunlar temiz; ama, bunun dışında kalanların hepsi yanlıştır, kirlidir" şeklinde bir beyan veya bu zan, bu zannı uyandıracak beyanlar yanlıştır; bu beyanlar yanlıştır.

İSMAİL KÖSE (Erzurum) – Öyle bir şey demedim; zabıtlar orada.

TURHAN GÜVEN (Devamla) – Bu itibarla, ben şunu ifade etmek istiyorum : Burada, sükûnet içinde, düzenli ve milletin yararına yapılacak olan çalışmalarda sonuna kadar yanınızdayız; ama, herkesi, arzu edilmeyen birtakım durumlarda göstererek -hedef saptırarak- yapılacak olan birtakım beyanlar, ileride herkesi, çok daha değişik durumlara, çok daha değişik fikirlere götürür. Bu itibarla, çok dikkatli konuşalım; birbirimizi kıracak, birbirimizi zedeleyecek ve ileride de yan yana gelmesi muhtemel olan unsurları dikkate alırsanız, o konumdan daha dikkatlice sonuç çıkaracak bir durumda olmanızı temenni ediyorum.

Hepinize saygılar sunuyorum. (DYP ve FP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim.

İSMAİL KAHRAMAN (İstanbul) – Müsaade eder misiniz?

BAŞKAN – Niçin efendim?

İSMAİL KAHRAMAN (İstanbul) – Daha önce söz verdiğiniz grup başkanvekillerine ne yüzden verdiyseniz aynı şekilde bir açıklama üzerine bütün siyasî partilerimizin beyan edeceği fikirleri var.

BAŞKAN – O yönde söz istiyorsanız vereceğim...

VEYSEL CANDAN (Konya) – O yönde.

BAŞKAN – ...ama, biraz evvel gündemdışı yapılan konuşmalar nedeniyle bir açıklamayı takviye etmek için söz istiyorsanız veremem.

İSMAİL KAHRAMAN (İstanbul) – Teşekkür ediyorum.

BAŞKAN – Buyurun. (FP sıralarından alkışlar)

İSMAİL KAHRAMAN (İstanbul) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; öncelikle Yüce Heyetinizi saygıyla selamlıyorum; çalışmalarımızın hayırlı neticelere tevlit etmesini niyaz ediyorum.

Değerli Başkanın biraz İçtüzüğün dışındaki uygulamasının uzantısı olarak belki, sanki bir genel görüşme yapıyormuşuz durumuna düştük ve her siyasî parti grubunun konuşmasıyla neticelenen bir gündemdışı konuşma oldu.

Yine, Milliyetçi Hareket Partisi Sayın Grup Başkanvekilinin yaptığı, bence tavzihe muhtaç, kendi yönünden niyetini ortaya koyan konuşmasının geniş şekilde ifade edilmemesinden doğan yanlış anlamaları gidermenin zaruretiyle huzurunuza gelmiş bulunuyorum.

Tabiî, gündemdışı konuşmalar kendi konusuyla sınırlıdır ve onun taşması ve onun neticesinde sataşmaların ortaya çıkması, hiç kimsenin istemediği bir husustur. Sayın Veysel Candan Beyin yapmış olduğu konuşma, TEDAŞ'a ait olan bir konuşmaydı; yani, Türkiye'deki elektrik dağıtımına ait olan bir konuşmaydı. Bu, TEAŞ'a ait, üretime ait bir konuşmaymış gibi, Sayın Bakanca, çok geniş bir raporun burada ifadesi tarzında uzun zaman alan bir konuşmaya dönüştü.

DEVLET BAKANI RÜŞTÜ KÂZIM YÜCELEN (İçel) – Sayın Başkan, gündemdışı konuşmaya girilirse tekrar cevap hakkı doğar.

İSMAİL KAHRAMAN (Devamla) – Efendim, ben, kendi konuşmamı...

BAŞKAN – Ben, tabiî, sayın hatibin hangi konuda söz istediğini sordum...

DEVLET BAKANI RÜŞTÜ KÂZIM YÜCELEN (İçel) – Sayın Başkan, kendi konuşmamızı tavzih edeceksek, tekrar konuşmamız gerekecek. Bunları konuşmaktan kaçınmıyoruz; her zaman, bir açıkoturumda konuşabiliriz...

İSMAİL KAHRAMAN (Devamla) – Kâzım Bey, Sayın Bakan, ben sizi dikkatle dinledim...

BAŞKAN – Bakın, hangi konuda söz istediğinizi sordum; siz "diğer gruplara hangi konuda söz verdiyseniz, ben de onun için söz alıyorum" dediniz ve ben işaret ettim, dedim ki, gündemdışı konuşmayla ilgiliyse, lütfen, bu hususta, artık, konuşmanız için söz vermiyorum; sadece, diğer gruplar hangi maksatla söz aldılarsa, size de o maksatla söz veriyorum. Lütfen, bu çerçevede konuşmanıza devam edin efendim.

Şimdi, 1 dakika daha ilave ediyorum konuşma sürenize.

İSMAİL KAHRAMAN (Devamla) – Sayın Başkan, benim sözümü bağlamam, zaten o noktaya gelecektir ve ben diyorum ki, dağıtıma ait olan bir çalışma noktasında daha önceki hükümetlerin faaliyetleri ayrıdır, onun dışındaki üretime ait olan ihaleler ayrı keyfiyettir ve...

DEVLET BAKANI RÜŞTÜ KÂZIM YÜCELEN (İçel) – Ben de dağıtım ihalesini söyledim Sayın Başkan.

İSMAİL KAHRAMAN (Devamla) – Beyefendi, müdahale...

BAŞKAN – Lütfen_ Lütfen efendim... Lütfen, müdahale etmeyin Sayın Bakan...

Lütfen, siz...

İSMAİL KAHRAMAN (Devamla) – Sayın Bakan, müsaade edin de ben cümlemi tamamlayayım... Zatıâlinize bir itirazımız olmadı efendim...

VEYSEL CANDAN (Konya) – Kardeşim, niye müdahale ediyorsun; dinle ya!..

İSMAİL KAHRAMAN (Devamla) – Efendim, diyalog değil; ben size hitap etmiyorum, Meclise hitap ediyorum.

BAŞKAN – Sayın Kahraman, lütfen, Genel Kurula konuşun efendim... Lütfen...

İSMAİL KAHRAMAN (Devamla) – Efendim, daha önceki hükümetlerden 54 üncü hükümette bulunan bir arkadaşınızım. 54 üncü hükümet -Refahyol olarak adlandırılan hükümet- döneminde böyle bir ihale mevzubahis değildir; daha sonraki hükümetler dönemindeki bir ihaledir. Artı, Türkiye Cumhuriyetinin, bir ihale fesadı dolayısıyla sona erdirilen ilk hükümeti, 55 inci hükümettir. (FP sıralarından alkışlar) Eğer, Milliyetçi Hareket Partisi, bu 55 inci hükümetin içinde bulunan iki partiden dolayı kendisinin irade beyanını ifade ediyorsa, yine, o iki partiyi ve kendisini bağlayacak bir hadisedir. Bunu getirip, daha önceye intikal ettirmek yanlıştır ve ben, şu noktada, şu ifadeyi tekrar etmek istiyorum: Bizim gözümüzde, buradaki beş grup da bir elin beş parmağı gibidir ve Türkiye'nin meselelerine, aynı uzvun, aynı gücün, aynı organın bir elemanı olarak bir araya gelerek meselelere çözüm bulmak için oturmaktadırlar; hiçbirisinin bir diğerinden daha üstünlük iddia etmesi uygun değildir. Zaman içerisinde -çok güzel bir temenni de bulundu Sayın Köse- ümit ederiz ki, 57 nci hükümet o ölçüde çalışmalar yapacaktır ve vicdanımızı, milletin maşerî vicdanını kanatmayacaktır. Bu temenniye tabiî ki katılıyoruz; ama, kalkıp da diğer partileri ve geçmişi karalamak gibi bir noktaya girmemesi noktasında Sayın Köse'den tavzihte bulunmasını temenni ediyorum.

Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (FP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim.

DEVLET BAKANI RÜŞTÜ KÂZIM YÜCELEN (İçel) – Sayın Başkan, değerli grup başkanvekili, hem benim kürsüden ifade ettiğim bilgileri tamamen değiştirerek tersine ifade etmiş hem de mensubu bulunduğum 55 inci hükümet hakkında burada ithamlarda bulunmuştur.

Evvela arz etmek isterim ki, 55 inci hükümetin bütün faaliyetlerini başından sonuna kadar müdafaa ederiz, her yerde hesabını veririz. Bu Mecliste siyasî mülahazalarla, sadece siyasî hesaplarla hareket edenler, cezalarını çekmişlerdir. Bu Meclisi daha ilk gününde germeye, Türkiye'yi tekrar huzursuz havaya sokmaya kimsenin hakkı yoktur.

Ayrıca, konuşmamda belirtmiş olduğum 150 dosya, dağıtımla ilgili dosyadır; 143 adedi, dönemin bakanı tarafından onaylanarak kabul edilmiştir efendim.

Arz ederim.

BAŞKAN – Peki; teşekkür ediyorum.

NECMİ HOŞVER (Bolu) – Sayın Başkan, konuyu kapatalım artık.

BAŞKAN – Evet; kapattık efendim.

Gündemdışı ikinci söz, Türkiye Büyük Millet Meclisi ve demokrasi konusunda, Manisa Milletvekili Sayın Necati Çetinkaya'ya aittir.

Buyurun efendim. (DYP sıralarından alkışlar)

III. — BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI (Devam)

A) GÜNDEMDIŞI KONUŞMALAR (Devam)

2. —Manisa Milletvekili M. Necati Çetinkaya’nın, Türkiye Büyük Millet Meclisinin istikrarlı çalışabilmesi için yapılması gerekenlere ve demokrasimizin önemine ilişkin gündemdışı konuşması

M. NECATİ ÇETİNKAYA (Manisa) – Sayın Başkan, çok değerli milletvekilleri; konuşmama başlamadan önce, necip milletimin 550 erdemli, faziletli, ahlaklı ve kendisi gibi üstün seciyeye sahip olan, bu Türkiye Büyük Millet Meclisini teşekkül ettirmek üzere gönderdiği değerli arkadaşlarımı saygıyla selamlıyorum. (Alkışlar)

Konuşmamın teması ve bahsedeceğim husus da, işte, biraz önce bütün milletimin ve hepinizin tanık olduğu hususlardır. Sanki, altıncı hissim, bu konuları hassasiyetle belirtmeme beni mecbur kıldı. Birazdan konuşunca göreceksiniz ki, bunları dinlemeden, âdeta, bu Meclisin hislerine tercüman olduğum için kendimi mutlu addediyorum.

Çok değerli milletvekilleri, benim milletimin gündemi bu değildir. Benim milletimin gündemi, istikrarı sağlamaktır; çünkü, demokrasi istikrardır. Benim milletimin gündemi, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 550 üyesinin erdem ve fazilet mücadelesi içinde olduğudur ve benim milletimin gündemi, büyük Türkiye idealini kısa zamanda yakalamak ve 21 inci Asırda doğacak güneşi, Türkün medeniyet güneşi yapmaktır. (DYP ve MHP sıralarından alkışlar)

Bunun yolu nedir: Bunun yolu istikrardır. Bakınız, size, bir örnek vereyim: Amerika Birleşik Devletleri, Philadelphia toplantısında, 6 birleşik milletler üyesi ile 1781'de yaptığı toplantıda kabul ettiği anayasada 4 yıl süreyle başkanlık seçiminin yapılmasını ne bir gün uzatmış ne bir gün kısaltmıştır, işte istikrar budur; gelin, hep birlikte bu istikrarı yakalayalım; bunun yolu hoşgörüdür. Hoşgörü, medenî toplumlarda demokrasinin vazgeçilmez gereğidir. Birbirimize tahammül etmek, sabırla dinlemek, hedeflenen büyük Türkiye'ye ulaşmamıza neden olacaktır. Hedef, 21 inci Asra Türk damgasını vurmaktır. Hedef, istikrara ulaşmak, çağı yakalamak ve ilk on büyük ülke arasında yer almaktır; ekonomiyi sağlığa kavuşturmak, içeride ve dışarıda Türkiye'nin saygınlığını artırmaktır; bunun yolu da, Yüce Meclisin itibarını en yücelere çıkarmaktır. Cumhuriyet Türkiyesinde problemlerin çözüme kavuşturulacağı yegâne mekân Türkiye Büyük Millet Meclisidir. Dün 23 Nisan 1920 Meclisi nasılki ülkenin kurtuluşunu sağlayan kahramanlar meclisi olduysa, şimdiki meclisin gayesi de aynıdır, Türkiye'yi 21 inci Asırda ekonomi devi yapmak, sanayide kalkınmak ve enflasyonu düşürmek, dünya milletler topluluğu içerisinde yeniden o büyük misyonuna kavuşturmaktır.

Türkiye Büyük Millet Meclisi, demokrasinin mabedidir, ülkenin sıkıntılarına burada çözüm bulunacak; yegâne çare yeri işte burasıdır, Türkiye Büyük Millet Meclisidir. Bu ülkede yaşayan her vatandaş, hangi konumda olursa olsun, buna titizlikle uymak ve Türkiye Büyük Millet Meclisinin itibarını daima korumak için azamî gayret göstermek zorundadır. Aksi takdirde, bizim gibi, necip milletin temsilcilerinden teşekkül etmiş bu Yüce Meclisin itibar zafiyeti, ülkenin en büyük gailesi olacaktır; çünkü, milletin demokrasi sığınağı zafiyet geçirirse, tüm ülke tedavisi mümkün olmayan rahatsızlıklara duçar olur.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

M. NECATİ ÇETİNKAYA (Devamla) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; onun içindir ki, bu büyük Meclisin her üyesi, görevini müdrik olarak, Türkiye'yi güçlü bir şekilde 21 inci Asra taşıyacak bir fazilet mücadelesi verecektir; fikri hür, vicdanı hür, irfanı hür, cesur, kararlı ve azimli olarak büyük ülkeye ve aziz milletime hizmeti gaye edinecektir.

Gelin, elele vererek, gönül birliğiyle Türkiye'yi yeniden şaha kaldıralım. (DYP ve MHP sıralarından alkışlar) Gelin, elbirliğiyle, Türkiye'nin Avrupa Birliğine tam üye olma yollarını bulalım. Gelin, millî birlik ve beraberlik şuuruyla Türkiye'nin gündeminden terörü tamamen çıkaralım. Gelin, kısır çekişmeleri bir yana bırakıp, büyük Türkiye hedefinde emin adımlarla ilerleyelim.

Bunun yolu:

Değil mi, cephemizde, sinemizde iman bir, sevinme bir, acı bir, gaye aynı, vicdan bir.

Değil mi, sinede birdir vuran yürek yılmaz, cihan yıkılsa, emin ol o cephe sarsılmaz. (Alkışlar)

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Meclisin gündemi halkın gündemiyle aynı olmalıdır. Kısır çekişmeler bir tarafa bırakılarak, ülkemizin içerisinde bulunduğu büyük sıkıntılardan, özellikle ekonomik sıkıntılardan kurtuluş çarelerini bulup uygulamalıyız.

21 inci Asırda, daha fazla demokrasi, bilim ve teknolojinin öne geçtiği, globalleşen bir dünya olacaktır.

Birey temeldir. Bireyin anayasaca verilen temel hak ve hürriyetleri, daraltılmadan, daha da genişletilmelidir. Bu, parlamenter demokratik sistemlerde en güzel uygulamasını bulacaktır. Bugün, düşündüğünüzü serbestçe ifade edip, yazamazsanız, gerçek demokrasiden bahsetmeniz mümkün değildir. Parlamenter demokrasilerde din ve vicdan hürriyeti, düşünce ve fikir hürriyeti, teşebbüs hürriyeti ferdin vazgeçilmez hürriyetlerindendir. Bunlardan birisi olmazsa, orada demokrasi topaldır.

Bir ülkede suskunlar ekseriyette ise, bir toplumda insanlar fikirlerini söylemekten çekiniyorsa, fikirlerin tartışılmadığı bu ortamda hakikatlerin ortaya çıkması mümkün değildir. Orada doğruyu yakalamak da kabil değildir. Mecellenin bir deyişiyle "müsademei efkârdan, barikai hakikat doğar" yani, fikirlerin açık ve net çarpışmasından hakikat güneşi doğacaktır.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

M. NECATİ ÇETİNKAYA (Devamla) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; konuşan toplumlar, rahat toplumlardır, huzurlu toplumlardır. Çekinmeyiniz, sağlıklı demokrasiler açık, net ve berrak düşüncelerin rahatlıkla ifade edilip, söylendiği toplumlardır.

23 Nisan 1920'de kurulan Türkiye Büyük Millet Meclisi, Türkiye'nin kurtuluş mücadelesini yapmıştır. Cumhuriyeti kurmuş, reformları yapmış, yeni Türkiye'ye, Atatürk'ün gösterdiği istikamette hayat vermiştir. Tarihe "Gazi Meclisi" olarak geçen Türkiye Büyük Millet Meclisi, Büyük Atatürk'ün "en büyük eserim" dediği bu kurumdur. "Hâkimiyet kayıtsız şartsız milletindir" prensibi, cumhuriyetimizin temelini teşkil eder. Bu, millî iradenin bir ürünüdür.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; şimdi, özellikle vurgulamak isterim ki, ülkeyi yönetmek üzere seçilen biz parlamenterleri insafsızca eleştirip, çalışmalarımızı baltalamaya olanak verecek hiçbir hareket içinde olmayacağız, olmamalıyız. Çünkü, 1920'li yıllarda oluşan bu Yüce Meclisin tarihine bir göz attığımız zaman, her türlü menfi, kırıcı ve zararlı hareketleri, yumuşak, hogörülü, iyiniyetli, kırıcı olmayan bir şekilde elele, gönül birliğiyle, vatan sevgisiyle, bayrak sevgisiyle yekvücut olarak yüceltmiş ve o şekilde hareket ederek, o, Gazi Meclisi, kahramanlar Meclisi olmuştur.

Biz parlamenterlere düşen önemli bir görev, ülkemizin gelişmesini, ilerlemesini, çağdaş ülkeler seviyesine gelmesini sağlayacak yasal düzenlemeleri bir an önce çıkarmak olacaktır. Engelleri kaldıracak, zorlukları aşacak, ülkenin ekonomik gelişmesini çağın seviyesine taşıyacak her türlü radikal tedbirleri vakit geçirmeksizin elele, gönül birliğiyle bu Yüce Meclis alacak ve yasaları çıkaracak ve uygulayacaktır.

Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (Alkışlar)

BAŞKAN – Gündemdışı üçüncü söz, fındık üreticilerinin sorunlarıyla ilgili olarak, Ordu Milletvekili Sayın Cemal Enginyurt'un.

Buyurunuz efendim. (MHP sıralarından alkışlar)

3. — Ordu Milletvekili Cemal Enginyurt’un, fındık üreticilerinin sorunlarına ilişkin gündemdışı konuşması

CEMAL ENGİNYURT (Ordu) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 21 inci Yüzyıla girerken oluşmuş olan 21 inci Dönem Parlamentonun ve kurulan 57 nci Hükümetin Türk Milletine hayırlı ve uğurlu olmasını Cenabı Hak'tan niyaz ediyorum.

Fındığın dikim alanlarının sınırlandırılmasıyla ilgili olarak söz aldım. Ülkemiz ekonomisinde oldukça önemli bir yeri olan fındık, başta, Ordu, Giresun, Trabzon ve Rize olmak üzere, Karadenize kıyısı olan hemen hemen her ilde yetiştirilmektedir. Önceleri yalnızca Giresun yöresinde başlayan fındık yetiştiriciliği, fındığın çok değerli bir çerez olması, iyi gelir getirmesi ve tarımının kolaylığı nedenleriyle, önce yakın çevresindeki Trabzon ve Ordu, zamanla da Samsun ve Rize'ye yayılmıştır. Daha sonraları da, Doğu Karadenizdeki arazi yetersizliği nedeniyle geçimini başka yörelerde arayanların, özellikle Bolu ve Sakarya'nın ormanla kaplı ve nüfus yoğunluğu az olan kesimlerine göçerken beraberlerinde götürdükleri fidanlarla, Batı Karadeniz Bölgesinde de yetiştirilmeye başlanmıştır.

Fındıkta, ülkemiz, dünya tüketiminin yaklaşık yüzde 75'ini, ayrıca dünya fındık ihracatının da yaklaşık yüzde 83'ünü, tek başına gerçekleştirmektedir. Dolayısıyla, fındık dikim alanlarının sınırlandırılmaması, bu zamana kadar hep güneydoğuda var olduğu söylenen; ama, gerçekte İstanbul nüfusuna baktığımızda, Karadenizdeki büyük göç olayının en büyük nedenlerinden birisidir. Bu sebeple, fındık dikim alanlarının sınırlandırılması gerektiğine inanıyor ve artış nedenlerini sizlere izah ediyorum.

1963 yılından bu yana sürdürülen, devlet destekli taban fiyat uygulamasının cazip olması, fındık dikim alanlarının, Giresun, Trabzon, Ordu gibi, normal ekoloji dışındaki bölgelerde de yoğunlaşmasına neden olmuştur. Bunun üzerine, Bakanlar Kurulunca 7.1.1993 tarih ve 93/3985 sayılı, fındık alanlarının tespitine dair karar alınmıştır. 2844 sayılı Kanunun yürürlüğe girdiği 16.6.1983'ten itibaren, 6 ay içinde yayımlanarak, yürürlüğe konulması öngörülen yönetmelik, kanundan ancak 6 yıl sonra, 6.7.1989 tarihinde kabul edilebilmiştir. Komisyonlar kurulup, dikim alanlarının genişleme eğilimi yavaşlatılarak, arz-talep dengesine göre kararlar alınması gerekirken, yönetmeliğin 6 yıl gecikmeyle yürürlüğe girmesi, sorunların daha da büyümesine neden olmuştur.

Bugün, ülkemizdeki fındıklık alanların çoğu, hemen her çeşit tarımsal ürünlerin yetişebileceği, verimli taban alanlara kaydırılmaktadır. Oysa, fındık, bitkisel özelliği nedeniyle eğimi yüksek arazilerde yetişebilmekte, buralarda erozyonu önlediği gibi, bu dik yamaçlardan tarımsal yönden yararlanılmasını sağlamakta, diğer yönden de istihdam sağlayarak sosyal bir işlevde bulunmaktadır.

Taban arazilerde fındığın yerini aldığı diğer tarımsal ürünler arasında gerçekten çok önemli olanlar vardır. Örneğin, pirinciyle ünlü Terme Ovasında artık çeltik tarımı yapılmamaktadır. Doğu Karadenizin sebze ambarı olan Çarşamba Ovası yanında patates, tütün, ayçiçeği, şekerpancarı ve daha birçok yaz ve kış sebzelerinin yetiştirildiği Sakarya Ovaları ise artık fındıklık haline getirilmiştir.

Alan artışlarından doğan üretim fazlasını önlemenin tek yolu, derhal 2844 sayılı Yasaya işlerlik kazandırmak ve fındıkta bir üretim planlaması yapmaktan geçmektedir. Fındık üretimi yapacak alanları belirleyen yönetmeliğin maddesi ise şöyledir:

"Fındık üretimi,

a) Rakımı en çok 750 metreye kadar olan yüksekliklerde,

b) Meyli en az yüzde 12 olan arazilerde,

c) Arazi kullanma kabiliyeti sınıfı 4 üncü sınıf ve daha yukarıdaki arazilerde yapılır.

Ancak, Ordu, Giresun, Trabzon il merkezleri ile ilçeleri, Bolu'nun Akçakoca, Zonguldak İlinin Ereğli İlçeleri, (b) ve (c) bentleri sınırlamalarının dışındadır."

Yönetmelikte böyle denilmesine rağmen, ne yazık ki, kanunun yürürlüğe girmesi ile yönetmeliğin yürürlüğe girmesi arasında geçen altı yıl içinde, fındık üretimi, yönetmelikte belirtilen alanların çoktan dışına taşmıştır. Hatta, Denizli, Antalya, Çanakkale, Hatay ve benzer illerle birlikte 33 ile ulaşmıştır. Üstelik, 16.6.1983'te yürürlüğe giren 2844 sayılı Kanun ile bu kanunun 5 inci maddesi uyarınca fındık dikimi yapılacak yerleri belirleyen 7.1.1993 gün ve 93/3985 sayılı kararın çıkması arasında geçen sürede fındık dikim alanlarındaki artış yaklaşık yüzbin hektardır.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

CEMAL ENGİNYURT (Devamla) – Son söz olarak şunları söyleyebiliriz: Özellikle taban arazilerde alabildiğince gelişme eğilimi taşıyan fındık tarımı, bu haliyle kendisine kötü bir gelecek hazırlamaktadır. Bu sorunla mücadele için, fındık tarımı, başlangıç olarak en azından bugünkü alanlarında tutulmalı, daha sonra oluşturulacak orta vadeli -örneğin 5 yıl- bir plan çerçevesinde fındık dikim alanlarını daraltma işlemlerine başlanmalıdır.

Doğaldır ki bu çalışmalar kaliteli türlerin korunması yönünde yapılacak uygulamalarla birlikte yürütülmelidir.

Fındık sezonuna girilen bu dönemde ise 55 ve 56 ncı Hükümet dönemlerindeki fındık politikaları devam ettirilirken, 57 nci Hükümet döneminde de fındık taban fiyatları belirlenirken fındık üreticisinin durumu gözönüne alınmalı, fındık taban fiyatlarının Fiskobirlik tarafından peşin ödenmesi sağlanmalıdır.

Ayrıca, Ordu bölgesini yakından ilgilendiren bir meseleyi de burada izah etmek istiyorum. Ordu'nun yüzde 70'i arıcılıkla iştigal etmektedir, son günlerde, Erzurum Sıvas ve Tokat kırsalında, Ordu yöresinden giden arıcılara karşı İçişleri Bakanlığının ve Tarım Bakanlığının yanlış uygulamaları neticesinde arıcılar yerleşim alanı bulamamakta ve büyük sıkıntılar çekmektedir. Bu konunun derhal yetkili bakanlıklarca incelenip gereğinin yapılmasını saygılarımla arz ediyorum.

Sevgi ve saygılarımı sunuyorum. (MHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Bilgi edinmeniz için ifade ediyorum; Sayın Bakan yazılı cevap verecekler.

Sayın milletvekilleri, Plan ve Bütçe Komisyonunda bağımsız milletvekillerine de bir üyelik düşmektedir. Aday olmak isteyen bağımsız milletvekillerinin 3 Haziran 1999 Perşembe günü saat 12.00'ye kadar Başkanlığa yazılı olarak başvurmalarını rica ediyorum.

III. — BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI (Devam)

B) ÇEŞİTLİ İŞLER

1. — Bakanlar Kurulu Programının görüşmelerinde söz talebinde bulunan milletvekillerinin konuşma sıralarına ilişkin Başkanlık duyurusu

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, dünkü birleşimde Bakanlar Kurulu listesi okunduktan sonra, bazı sayın milletvekilleri söz talebinde bulunmuş ve söz sırasını tespit edebilmek için tutanağı tetkik edeceğimi, bu sıranın, tutanaktan tespit edilememesi halinde de söz isteyenler arasında kura çekeceğimi ifade etmiştim.

Tutanakların incelenmesi sonucunda, Bakanlar Kurulu programının görüşülmesi için söz isteyen üç üyenin isimlerinin, bu konudaki beyanlarıyla birlikte tutanakta açıkça yer almış olduğu görüldüğünden, söz isteyen ilk üç üye tutanakta yer alan sıraya göre, diğer üyeler ise kurayla belirlenmiştir.

MEHMET BEDRİ İNCETAHTACI (Gaziantep) – Sayın Başkanım, öyle şey olmaz.

BAŞKAN – Şimdi, söz sırasına ait listeyi okutuyorum.

Söz sırasına ait liste:

1. Kamer Genç (Tunceli)

2. Ahmet Kabil (Rize)

3. Nihat Gökbulut (Kırıkkale)

4. Beyhan Aslan (Denizli)

5. Mehmet Bedri İncetahtacı (Gaziantep)

6. Cevat Ayhan (Sakarya)

7. Akif Gülle (Amasya)

8. Ahmet Cemil Tunç (Elazığ)

9. Veysel Candan (Konya)

10. İsmail Köse (Erzurum)

11. Latif Öztek (Elazığ)

12. Dengir Mir Mehmet Fırat (Adıyaman)

13. Mustafa Baş (İstanbul)

14. Mehmet Ali Şahin (İstanbul)

15. M. Zeki Çelik (Ankara)

16. Şeref Malkoç (Trabzon)

17. Ahmet Sünnetçioğlu (Bursa)

18. Aslan Polat (Erzurum)

MEHMET BEDRİ İNCETAHTACI (Gaziantep) – Sayın Başkan, çok özür dilerim, yerimden söz isteyebilir miyim?

BAŞKAN – Yerinizden, buyurun.

MEHMET BEDRİ İNCETAHTACI (Gaziantep) – Muhterem Başkanım, bu konuda, tutanaklardan, hangi milletvekilinin öncelikle söz istediğini tespit etmeniz mümkün değildir. Bizler, sıra geldiği an, Sayın Kamer Genç ile beraber ellerimizi kaldırdık ve zatıâlinizden söz istedik. Elbette, arkadaşlarımızın, sözlerimizi aynı anda zaptetmeleri mümkün değildir; kaldı ki, buradaki arkadaşlarımızın birçoğu yeni dönem milletvekilleridir, onları tanımaları da mümkün değildir.

20 nci Dönemde bilinen bir uygulama vardı; söz talep eden arkadaşlarımızın tamamı Başkanlık Divanınca not edilmekte ve bilahara tamamı üzerinden kura çekilmekteydi. Bugün yapılan uygulama, bana göre, adil bir davranışın sonucu olmamıştır. Acaba, bu konuyu tekrar gözden geçirmeniz mümkün müdür efendim?

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, hepinizin hatırlayacağı üzere, dün, geçmişteki uygulamadan da esinlenerek, bunun kurayla yapılması teklifini yaptım; ama, bu teklif İçtüzüğe uygun değildi. Bana "İçtüzüğü uygulayınız" şeklinde beyanlar olunca, mecburen o yolu seçtim ve o yolu da bu şekilde tespit edebildik. Eğer, burada bir haksızlık olmuşsa, ben sizin hoşgörünüze sığınıyorum efendim.

KAMER GENÇ (Tunceli) – Çok doğru yapmışsınız Sayın Başkan.

MEHMET BEDRİ İNCETAHTACI (Gaziantep) – Ona bir şey diyemeyiz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Gündemin "Seçim" kısmına geçiyoruz.

V. — SEÇİMLER

A) BAŞKANLIK DİVANI ÜYELİKLERİNE SEÇİM

1. — Başkanlık Divanı Üyeliklerine seçim

BAŞKAN – Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlık Divanında boş bulunan ve Demokratik Sol Parti ile Doğru Yol Partisi Gruplarına düşen üyelikler için seçim yapacağız.

Şimdi, İçtüzüğün 11 inci maddesi uyarınca, bu adayları gösteren listeyi okutup, oylarınıza sunacağım.

Buyurun.

Türkiye Büyük Millet Meclisi

Başkanlık Divanı Üyelikleri Aday Listesi

Başkanvekili :

Ali Ilıksoy (Gaziantep) DSP

Kâtip üyeler :

Melda Bayer (Ankara) DSP

Şadan Şimşek (Edirne) DSP

Sebahattin Karakelle (Erzincan) DYP

Cahit Savaş Yazıcı (İstanbul) DSP

Hüseyin Çelik (Van) DYP

İdare Amirleri :

Saffet Kaya (Ardahan) DYP

Hakan Tartan (İzmir) DSP

BAŞKAN – Okunmuş bulunan listeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.

Başkanlık Divanına seçilen sayın üyeleri kutluyorum ve başarılar diliyorum.

Sayın milletvekilleri, gündemimize göre, Türkiye Büyük Millet Meclisi komisyonlarına üye seçimini yapmamız gerekiyor; ancak, siyasî parti gruplarınca aday belirleme işlemi henüz tamamlanamadığından, bu seçimleri yapamıyoruz. Bir an evvel seçimlerin yapılabilmesi için, gruplardan ricada bulunuyorum.

Sayın milletvekilleri, gündemimizde görüşülecek başka konu bulunmamaktadır.

Gündemde yer alacak konuları sırasıyla görüşmek için, 3 Haziran 1999 Perşembe günü saat 15.00'te toplanmak üzere, birleşimi kapatıyorum.

Kapanma Saati : 16.27

Türkiye Büyük Millet Meclisi Resmi internet Sitesi
© 2009 T.B.M.M.