Yazılı ve Sözlü Sorular Araştırma Komisyonları Soruşturma Komisyonları
                                                                      Son Tutanak Tutanak Sorgu Tutanak Metinleri Gizli Oturum Tutanakları
                                                                                                                                            Uluslararası Komisyonlar Dostluk Grupları
                                                                                      Genel Sekreterlik Mevzuat Telefon Rehberi Etik Komisyon Duyurular

 DÖNEM : 20                                        CİLT : 71                                    YASAMA YILI : 4

 

 

T. B. M. M.

TUTANAK DERGİSİ

 

64 üncü Birleşim

25 . 3 . 1999 Perşembe

 

 

 

İ Ç İ N D E K İ L E R

 

  I. – GEÇEN TUTANAK ÖZETİ

 II. – BU BİRLEŞİM TUTANAK ÖZETİ

III. – GELEN KÂĞITLAR

IV. – BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI

A)  GÜNDEMDIŞI KONUŞMALAR

1. – Balıkesir Milletvekili İsmail Özgün’ün, Vergi Haftasına ilişkin gündemdışı konuşması ve Maliye Bakanı Nami Çağan’ın cevabı

2. – Denizli Milletvekili Mehmet Gözlükaya’nın, Denizli İlindeki tekstilcilerin sorunlarına ilişkin gündemdışı konuşması ve Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Hikmet Uluğbay’ın cevabı

B) TEZKERELER VE ÖNERGELER

1. – Rusya Federasyonuna gidecek olan Turizm Bakanı Ahmet Tan’a, dönüşüne kadar, Kültür Bakanı M. İstemihan Talay’ın vekâlet etmesinin uygun görüldüğüne ilişkin Cumhurbaşkanlığı tezkeresi (3/1948)

V. – ÖNERİLER

A) SİYASÎ PARTİ GRUBU ÖNERİLERİ

1. – Türkiye Büyük Millet Meclisinin 18 Nisan 1999 Pazar günü yapılması kararlaştırılan milletvekili genel seçiminin kesin sonuçlarının ilânını takip eden 5 inci günü saat 15.00’te toplanmak üzere 26.3.1999 Cuma gününden itibaren tatile girmesine ilişkin ANAP, DYP ve DSP Gruplarının müşterek önerisi

VI. – KANUN TASARI VE TEKLİFLERİYLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER

1. – Bayburt Milletvekili Ülkü Güney ve Ankara Milletvekili Yücel Seçkiner’in, 1076 sayılı Yedek Subaylar ve Yedek Askerî Memurlar Kanunu ile 1111 sayılı Askerlik Kanunlarında Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi ve İçtüzüğün 37 nci maddesine göre doğrudan gündeme alınma önergesi (2/669) (S. Sayısı : 338)

2. – Kamu Görevlileri Sendikaları Kanunu, Tasarısı ile Antalya Milletvekili Deniz Baykal ve 39 arkadaşının, İstanbul Milletvekili Gürcan Dağdaş ve 6 arkadaşının, Trabzon Milletvekili Yusuf Bahadır ve 9 arkadaşının, İstanbul Milletvekili Ercan Karakaş ve 7 arkadaşının Aynı Mahiyetteki Kanun Teklifleri ve İstanbul Milletvekili Ercan Karakaş ve 2 arkadaşının İşçi ve Memur Emeklileri ile Bunların Dul ve Yetimlerinin Sendikalaşmasına ilişkin Kanun Teklifi ve Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler ve Plan ve Bütçe komisyonları raporları (1/702, 2/224, 2/929, 2/1000, 2/1023, 2/1024) (S. Sayısı : 553)

VII. – SORULAR VE CEVAPLAR

A) YAZILI SORULAR VE CEVAPLAR

1. – Karaman Milletvekili Zeki Ünal’ın, malî krize giren bir bankanın tasarruf mevduat sigorta fonuna devredilmesi nedeniyle devletin zarara uğradığı iddiasına ilişkin Başbakandan sorusu ve Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Hikmet Uluğbay’ın cevabı (7/6810)

 


I. – GEÇEN TUTANAK ÖZETİ

TBMM Genel Kurulu saat 15.00’te açılarak iki oturum yaptı.

Erzurum Milletvekili Aslan Polat’ın, Sosyal Sigortalar Kurumu GenelMüdürlüğünce yapılan ihalelere ilişkin gündemdışı konuşmasına, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Hakan Tartan,

İstanbul Milletvekili Mustafa Baş’ın, akaryakıt fiyatlarına yapılan son zamlara ilişkin gündemdışı konuşmasına, Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanı A. Ziya Aktaş,

Cevap verdiler.

Tokat Milletvekili Ahmet Feyzi İnceöz, Tütün Mamullerinin Zararlarının Önlenmesine Dair Kanunun uygulanmasındaki aksaklıklar ve sigaranın sağlığa zararlarına ilişkin gündemdışı bir konuşma yaptı.

Isparta Milletvekili Mustafa Köylü ve 24 arkadaşının, Uluslararası Çok Taraflı Yatırım Anlaşması (MAI)’nın uygulanmasından doğabilecek sorunların araştırılması amacıyla bir Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/313) Genel Kurulun bilgisine sunuldu; önergenin gündemdeki yerini alacağı ve öngörüşmesinin, sırasında yapılacağı açıklandı.

Gündemin “Kanun Tasarı ve Teklifleriyle Komisyonlardan Gelen Diğer İşler” kısmının:

4 üncü sırasında bulunan ve Hükümetçe Komisyona geri alınan 338 sıra sayılı kanun teklifinin görüşmeleri, Komisyon raporu gelmediğinden ertelendi;

5 inci sırasında bulunan, Kamu Görevlileri Sendikaları Kanunu Tasarısının (1/702, 2/224, 2/929, 2/1000, 2/1023, 2/1024) (S. Sayısı : 553) görüşmelerine devam edildi; 24 üncü maddesi üzerindeki bir önergenin yapılan oylamalarında karar yetersayısı bulunmadığı anlaşıldığından;

25 Mart 1999 Perşembe günü saat 15.00’te toplanmak üzere, birleşime 16.10’da son verildi.

Uluç Gürkan

Başkanvekili

                                 Hüseyin Yıldız                                                 Ünal Yaşar                                                     Mardin    Gaziantep                                                               Kâtip Üye               Kâtip Üye


II. – BU BİRLEŞİM TUTANAK ÖZETİ

TBMM Genel Kurulu saat 15.00’te açılarak iki oturum yaptı.

Balıkesir Milletvekili İsmail Özgün’ün, Vergi Haftasına ilişkin gündemdışı konuşmasına Maliye Bakanı Nami Çağan;

Denizli Milletvekili Mehmet Gözlükaya’nın, Denizli İli’ndeki tekstilcilerin sorunlarına ilişkin gündemdışı konuşmasına Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Hikmet Uluğbay,

Cevap verdiler.

Rusya Federasyonuna gidecek olan Turizm Bakanı Ahmet Tan’a, Kültür Bakanı M. İstemihan Talay’ın vekâlet etmesinin uygun görülmüş olduğuna ilişkin Cumhurbaşkanlığı tezkeresi Genel Kurulun bilgisine sunuldu.

Türkiye Büyük Millet Meclisinin 18 Nisan 1999 Pazar günü yapılması kararlaştırılan milletvekili genel seçiminin kesin sonuçlarının 2839 sayılı Milletvekili Seçimi Kanununun 37 nci ve Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünün 3 üncü maddesine göre Yüksek Seçim Kurulunca Türkiye Radyo ve Televizyonlarından ilanını takip eden 5 inci gün saat 15.00’te toplanmak üzere 26.3.1999 Cuma gününden itibaren tatile girmesine ilişkin ANAP, DYP ve DSP Gruplarının müşterek önerisi, yapılan görüşmelerden sonra kabul edildi.

Gündemin “Kanun Tasarı ve Teklifleriyle Komisyonlarından Gelen Diğer İşler” kısmının:

5 inci sırasında bulunan ve Hükümetçe Komisyona geri alınan 338 sıra sayılı kanun teklifinin görüşmeleri, komisyon raporu gelmediğinden, ertelendi;

6 ncı sırasında bulunan, Kamu Görevlileri Sendikaları Kanunu Tasarısının (1/702, 2/224, 2/929, 2/1000, 2/1023, 2/1024) (S. Sayısı : 553) görüşmelerine devam edildi; 24 üncü maddesi üzerindeki bir önergenin yapılan oylamasında karar yetersayısı bulunmadığı anlaşıldığından ve grupların da mutabakatıyla;

Alınan karar gereğince, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 18 Nisan 1999 Pazar günü yapılması kararlaştırılan milletvekili genel seçiminin kesin sonuçlarının 2839 sayılı Milletvekili Seçimi Kanununun 37 nci ve Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünün 3 üncü maddesine göre Yüksek Seçim Kurulunca Türkiye radyo ve televizyonlarından ilanını takip eden beşinci gün saat 15.00’te toplanmak üzere, birleşime 16.27’de son verildi.

Uluç Gürkan

Başkanvekili

                              Abdulhaluk Mutlu                                              Ünal Yaşar                                                     Bitlis       Gaziantep                                                               Kâtip Üye               Kâtip Üye


                                                                                                   No. : 76

III. – GELEN KÂĞITLAR

25.3.1999 Perşembe

Raporlar

1. – Darphane ve Damga Matbaası Genel Müdürlüğünün Kuruluş ve Görevleri Hakkında 234 sayılı Kanun Hükmünde Kararname ve Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (1/66) (S. Sayısı : 794) (Dağıtma tarihi : 25.3.1999) (GÜNDEME)

2. – Malatya Milletvekili Fikret Karabekmez’in; Malatya il Merkezinde Fırat ve Beydağı Adında İki İlçe Kurulması ve Mevcut Yeşilyurt ile Battalgazi İlçe Belediyeleri de Dahil Edilmek Suretiyle Malatya Büyükşehir Belediyesi Kurulması Hakkında Kanun Teklifi ve İçtüzüğün 37 nci Maddesine Göre Doğrudan Gündeme Alınma Önergesi (2/509) (S. Sayısı : 796) (Dağıtma tarihi : 25.3.1999) (GÜNDEME)

3. – Demokrat Türkiye Partisi Grubu Başkanı Van Milletvekili Mahmut Yılbaş’ın, Seçimlerle İlgili Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi ve İçtüzüğün 37 nci Maddesine Göre Doğrudan Gündeme Alınma Önergesi (2/1282) (S. Sayısı : 792) (Dağıtma tarihi : 25.3.1999) (GÜNDEME)

 

 

 

                                                                                               No : 76’ya-1’inci ek

25.3.1999 Perşembe

Tezkereler

1. – Çağatay Çelikel Hakkındaki Ölüm Cezasının Yerine Getirilmesine Dair Başbakanlık Tezkeresi (3/1949) (Adalet Komisyonuna) (Başkanlığa geliş tarihi : 25.3.1999)

2. – İçel Milletvekili Fevzi Arıcı’nın Yasama Dokunulmazlığının Kaldırılması Hakkında Başbakanlık Tezkeresi (3/1950) (Anayasa ve Adalet Komisyonları Üyelerinden Kurulu Karma Komisyona) (Başkanlığa geliş tarihi : 25.3.1999)

3. – Adana Milletvekili Veli Andaç Durak’ın Yasama Dokunulmazlığının Kaldırılması Hakkında Başbakanlık Tezkeresi (3/1951) (Anayasa ve Adalet Komisyonları Üyelerinden Kurulu Karma Komisyona) (Başkanlığa geliş tarihi : 25.3.1999)

4. – Adana Milletvekili M. Halit Dağlı’nın Yasama Dokunulmazlığının Kaldırılması Hakkında Başbakanlık Tezkeresi (3/1952) (Anayasa ve Adalet Komisyonları Üyelerinden Kurulu Karma Komisyona) (Başkanlığa geliş tarihi : 25.3.1999)

Yazılı Soru Önergeleri

1. – Bursa Milletvekili Turhan Tayan’ın, pancar üretimine uygulanan kotaya ilişkin Sanayi ve Ticaret Bakanından yazılı soru önergesi (7/6943) (Başkanlığa geliş tarihi : 23.3.1999)

2. – İstanbul Milletvekili Bülent Akarcalı’nın, Rusya Federasyonu ile olan ekonomik ilişkilere ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/6944) (Başkanlığa geliş tarihi : 23.3.1999)

3. – İstanbul Milletvekili Bülent Akarcalı’nın, Avrupa gazete ve televizyonlarında Türkiye aleyhine yapılan yayınlara ilişkin Dışişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/6945) (Başkanlığa geliş tarihi 23.3.1999)

4. – Konya Milletvekili Lütfi Yalman’ın, bir siyasî parti genel başkanını protesto eden şahıslara yapılan uygulamaya ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/6946) (Başkanlığa geliş tarihi : 23.3.1999)

5. – Konya Milletvekili Lütfi Yalman’ın, bir siyasi parti genel başkanını protesto eden şahıslar hakkında açılan davaya ilişkin Adalet Bakanından yazılı soru önergesi  (7/6947) (Başkanlığa geliş tarihi : 23.3.1999)

6. – İzmir Milletvekili Sabri Ergül’ün, Emlak Bankası ile ilgili yolsuzluk iddialarına ilişkin Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısından (Hikmet Uluğbay) yazılı soru önergesi (7/6948) (Başkanlığa geliş tarihi : 24.3.1999)

7. – İstanbul Milletvekili Cevdet Selvi’nin, MSB’nın ihtiyacı olan ayakkabı ihalesinin bir bakanın yakını olan firmalara verildiği iddiasına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/6949) (Başkanlığa geliş tarihi : 24.3.1999)

8. – Hatay Milletvekili Mehmet Sılay’ın, evrim teorisinin ders kitaplarından çıkarılıp çıkarılmayacağına ilişkin Millî Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/6950) (Başkanlığa geliş tarihi: 25.3.1999)

 


BİRİNCİ OTURUM

Açılma Saati : 15.00

25 Mart 1999 Perşembe

BAŞKAN : Başkanvekili Uluç GÜRKAN

KÂTİP ÜYELER : Ünal YAŞAR (Gaziantep)

                                                                                                                       

BAŞKAN – Türkiye Büyük Millet Meclisinin 64 üncü Birleşimini açıyorum.

Sayın milletvekilleri, Divan üyesi arkadaşımız henüz gelmediler; Divan tamamlanamadı; onun için, birleşime saat 15.15'e kadar ara veriyorum.

Kapanma Saati : 15.02

 


İKİNCİ OTURUM

Açılma Saati : 15.15

BAŞKAN : Başkanvekili Uluç GÜRKAN

KÂTİP ÜYELER : Abdulhaluk MUTLU (Bitlis), Ünal YAŞAR (Gaziantep)

                                                                                                                       

BAŞKAN – Türkiye Büyük Millet Meclisinin 64 üncü Birleşiminin İkinci Oturumunu açıyorum.

Gündeme geçmeden önce, iki arkadaşıma gündemdışı söz vereceğim.

Gündemdışı birinci söz, Vergi Haftası konusunda, Balıkesir Milletvekili Sayın İsmail Özgün’ün. Buyurun Sayın Özgün. (FP sıralarından alkışlar)

IV. – BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI

A) GÜNDEMDIŞI KONUŞMALAR

1. – Balıkesir Milletvekili İsmail Özgün’ün, Vergi Haftasına ilişkin gündemdışı konuşması ve Maliye Bakanı Nami Çağan’ın cevabı

İSMAİL ÖZGÜN (Balıkesir) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; içinde bulunduğumuz hafta, “Vergi Haftası”dır; bu münasebetle gündemdışı söz almış bulunmaktayım; muhterem heyetinizi saygıyla selamlıyorum.

Değerli milletvekilleri, Türkiye'de, yıllardır, vergi konusu tartışılmakta, konuşulmakta ve sürekli de bu konuda değişiklikler yapılmakta; ancak, bu konu, henüz, Türkiye'de çözülmüş değil; tartışmalar bugün de devam edip gitmektedir. Gelir Vergisi, Kurumlar Vergisi ve usul kanunlarıyla ilgili hükümler, ta 1950 yılında mevzuatımıza girmiş olmasına rağmen, ne yazık ki, bugün, vergi sistemimiz, yatırımları teşvik edici, istihdamı artırıcı niteliğe bir türlü kavuşturulamamıştır; vergi adaleti bir türlü sağlanamamıştır ve toplanan vergiler, maalesef, çarçur edilmekten ve yağmalanmaktan kurtarılamamıştır.

Eski Maliye Bakanı “vergi, neredeyse bireylerin elinde daha verimli kullanılacak kaynakların devlet tarafından zorla alınarak çarçur edilmesi olarak tanımlandı ve devlet de bu kavramın böyle anlaşılması için elinden geleni yaptı" diye bu kürsüden beyanda bulunmuş ve arkasından da bu Meclise bir vergi kanunu getirmiş idi.

Peki, getirdi de ne oldu? Şimdi, görüyoruz ki, bu getirilen vergi kanunu ekonomiyi altüst etti, başta esnaf ve sanatkârlarımız olmak üzere, sanayicilerimiz iflasın eşiğine geldi, ekonomi âdeta tıkandı, piyasada yaprak kımıldamaz hale geldi.

Peki, bu vergi kanunu getirilmeden önce harcama reformu getirilmesi gerekmez miydi; vergilerin çarçur edilmesini önleyecek düzenlemelerin yapılması gerekmez miydi; elbette, bunların yapılması gerekirdi. Kamu harcamalarının bir disiplin altına alınması; yolsuzlukları, israfı ve kamu kaynaklarının yağmalanmasını önleyecek tedbirlerin öncelikle alınması gerekirdi. Belki, o zaman, vatandaşımız, bugün, ödediğim vergi bana hizmet olarak geri dönüyor diye seve seve vergisini verme durumunda olur idi. Oysa, biz, daha çok israf ve yağma olsun diye buradan vergi kanunu çıkardık.

Vatandaşlarımız tereddüt içerisinde; toplanan vergilerin savurganca kullanıldığı ve bazı kesimlere transfer edildiği kanaati yaygınlaşmış durumda. Bu konudaki yolsuzluk ve usulsüzlük iddiaları ayyuka çıktı ve 55 inci hükümet de yolsuzluk iddiasıyla düşürüldü.

Bakınız, Kurtköy Havaalanıyla ilgili soruşturma komisyonu raporu, üç ay oldu komisyonda oylandı, hâlâ getirilip Meclis Genel Kurulunda görüştürülmüyor.

Değerli milletvekilleri, vergide temel prensiplerden birisi adalettir; ama, son vergi düzenlemeleriyle, maalesef, bu adalet mefhumu daha da bozulmuştur. Birkısım mükelleflerin faiz ve repo gelirleri enflasyondan arındırılırken, ticarî ve sınaî gelirlerin bunun dışında tutulması, böyle bir uygulama, zaten var olan adaletsizliği daha da artırmıştır.

Değerli milletvekilleri, geçtiğimiz gün Balıkesir’de Esnaf ve Sanatkârlar Kredi Kooperatifinin genel kuruluna katıldım. Esnaf ve sanatkârlar yüksek sesle haykırıyorlar "bize destek olun, vergi yükünü hafifletin, aldığımız kredilerin faizlerini en az 10 puan aşağıya çekin, büyük bir sıkıntı içerisindeyiz, nakit sıkıntısı içerisindeyiz, geçici vergiyi kaldırın" diyorlar.

Gerçekten de, geçici vergi uygulaması, özellikle esnaf ve sanatkârlarımız açısından çok büyük önem taşımaktadır. Her dört ayda bir bilanço tertip etmeye ve geçici vergi ödemeye esnaf ve sanatkârlarımızı ve diğer mükelleflerimizi mecbur ettik. Halbuki bu çok yanlış bir uygulamadır. Daha henüz kasasına girmeyen gelirin vergisini esnaf ve sanatkârımızdan bugün istemek gibi bir durumla karşı karşıyadır Hükümet. O bakımdan, mutlaka geçici vergi uygulaması tehir edilmelidir, düzeltilmelidir; esnaf ve sanatkârımız, Hükümetten bunu beklemektedir.

Değerli arkadaşlar, şu anda, bırakınız yeni ilave vergileri ödemeyi, esnaf ve sanatkârımız, eski borçlarını, sigorta primlerini, çekini ve senedini ödeyecek durumda değildir. Onlara "daha çok vergi verin" demek yerine, kullandıkları kredilerin faiz oranlarını düşürmek daha doğru olur kanaatindeyim. Bugün, ülkemizde 4 milyon esnaf ve sanatkârımız var; kaçına kredi verebiliyoruz; dörtte 1'ine.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

İSMAİL ÖZGÜN (Devamla) – Bitiriyorum Sayın Başkan.

BAŞKAN – Lütfen, toparlayalım Sayın Özgün.

İSMAİL ÖZGÜN (Devamla) – O bakımdan, bu kredilerin daha çok esnaf ve sanatkâra verilmesi için burada çalışmaların yapılması gerekir. Bu imkânlar, esnaf ve sanatkârlarımıza mutlaka tanınmalıdır. Hiç kimse kalkıp da "kaynağımız yok, imkânımız yok" dememelidir. Rantiyeye yüzde 150 faizle kaynak aktarıyorsunuz, onu nereden buluyorsanız, esnaf ve sanatkârımıza da, aynı şekilde, bu kaynakları bulup vermek zorundasınız.

Değerli arkadaşlar, Hükümet, mevcut ekonomik sıkıntıları ve nakit darlığını göz önünde bulundurarak, ay sonuna kadar ödenmesi gereken vergilerin ödeme süresini mutlaka uzatmalıdır, geçici vergi uygulamasını mutlaka tehir etmelidir diyorum.

Yüce Heyetinizin ve bütün vatandaşlarımızın Kurban Bayramlarını bu vesileyle tebrik ediyor; hepinize saygılarımı sunuyorum. (FP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum Sayın Özgün.

Gündemdışı sözü yanıtlamak üzere, Maliye Bakanı Sayın Nami Çağan; buyurun. (DSP sıralarından alkışlar)

MALİYE BAKANI NAMİ ÇAĞAN (İstanbul) – Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; Balıkesir Milletvekili Sayın İsmail Özgün'ün konuşmasını yanıtlamak üzere söz aldım.

Sayın İsmail Özgün, âdeta Hükümeti neden seçim ekonomisi uygulamıyorsunuz diye suçluyor; çünkü, seçimden önce bütün kesimler kendi yüklerinde belli ölçüde rahatlama isterler. Biz söz verdik, 56 ncı hükümet olarak seçim ekonomisi uygulamayacağız sözü verdik, onu da yerine getiriyoruz.

Seçim öncesinde bütün kesimler kendi vergi yüklerini belli ölçüde hafifletmek isterler. Hükümetler için en kolayı da bu istekleri yerine getirmektir; seçim öncesinde bu istekleri yerine getirip oy potansiyellerini artırmak isterler; ama, biz, 56 ncı hükümet olarak işi ciddî tutuyoruz, istikrar programından ödün vermiyoruz ve 1998 yılında gerçekleştirdiğimiz vergi reformunun, kararlı bir şekilde uygulamasını sürdürüyoruz.

1998 yılında yapılan neydi; bütün partilerin programında yer alan, vergi oranlarının düşürülmesi, vergi tabanının genişletilmesi, kayıt ve belge düzeninin etkili biçimde kurulması. 55 inci hükümet olarak, azınlık hükümeti olmamıza rağmen, biz, bütün siyasî partilerin programında yer alan bu hususları gerçekleştirdik; bir vergi reformunu gerçekleştirdik.

Şimdi, bütün kesimler seçim öncesinde biraz daha rahatlama istiyorlar. Biz de istiyoruz çeşitli kesimlerin rahatlamasını, ferahlamasını; ama, özellikle de seçim öncesinde bu talepleri yerine getirmemeye özen gösteriyoruz; çünkü, Türkiye, çok ciddî bir darboğazdan geçiyor, bıçak sırtında geçiyor. Biz, istikrar programının seçim vesilesiyle uygulanmaması sonucunu doğuracak hiçbir işe girmiyoruz.

Sayın Özgün, Vergi Haftasının anlamına uygun olarak konuşmadı. Tabiî, Vergi Haftası esas itibariyle halkın, özellikle de gençlerin vergiyle ilgili olarak bilinçlendirilmesi amacını taşıyor. İlkokullarda, ortaokullarda çeşitli yarışmalar düzenliyoruz ve genç nesillerin vergi bilincinin oluşmasına, gelişmesine yardımcı olmaya çalışıyoruz. Bütün ülke düzeyinde, defterdarlıklarımızda, bu haftalar, Millî Eğitim Bakanlığımızın da yardımıyla kutlanıyor ve on yıldır kutlanan bu Vergi Haftasının somut sonuçları da alınmaya başlandı.

O bakımdan, Vergi Haftasının Türkiye Büyük Millet Meclisinde ele alınmasına vesile olduğu için, Sayın Özgün'e teşekkür ediyorum; hepinize saygılar sunuyorum. (DSP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum Sayın Bakan.

İSMAİL ÖZGÜN (Balıkesir) – Sayın Başkan...

BAŞKAN – Buyurun Sayın Özgün.

İSMAİL ÖZGÜN (Balıkesir) – Sayın Başkan, ben, burada, seçim ekonomisinden bahsetmedim. Ben, çıkarılan vergi kanunlarının ne kadar yanlış uygulamalara sebebiyet verdiğini söyledim, neticelerini söyledim.

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum Sayın Özgün.

Gündemdışı ikinci söz, Denizli İlindeki tekstilcilerin sorunları konusunda, Denizli Milletvekili Sayın Mehmet Gözlükaya'nın.

Buyurun Sayın Gözlükaya.

2. – Denizli Milletvekili Mehmet Gözlükaya’nın, Denizli İlindeki tekstilcilerin sorunlarına ilişkin gündemdışı konuşması ve Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Hikmet Uluğbay’ın cevabı

MEHMET GÖZLÜKAYA (Denizli) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; sözlerimin başında, Kosova'daki kardeşlerimizin acılarının sona ermesini Cenabı Hak'tan diliyorum. Ayrıca, yaklaşmakta olduğumuz Kurban Bayramınızı da ve Türk Milletinin Kurban Bayramını da kutluyorum.

Bilindiği gibi, Denizli, ihracata dayalı dinamik bir ekonomik yapıya sahip, en az 100 ülkeye 150 çeşit mal ihraç eden bir ilimizdir. 1996, 1995 veya daha önceki yıllarda "parlayan yıldız" olarak tanımlanan bir ilimizdi. 1 milyar doların üzerinde ihracat yapan Denizli, 1997 yılında 37 trilyon, 1998'de 70 trilyona yakın vergi ödemiştir. Ancak, 1998 ortalarından itibaren, ne derseniz deyin, dünyadaki global kriz deyin; ama, ülkedeki ekonomik kriz sebebiyle maalesef Denizli krize girmiştir, Denizli tekstil, gıda ve demir çelik sanayii krize girmiştir. 1999 yılında yenileme ve yeni yatırımlar durmuştur. 15 binin üzerinde işçi çıkarılmıştır, işsiz kalmışlardır; bunun 10 bini resmî, 5 bini gayriresmîdir, yani kayıtdışı işçilerdir. Denizli merkezde, 45 fabrika dahil, 81 büyük tesis kapanmış, 1 300 atölye maalesef kapanmak durumunda kalmıştır. Babadağ, Buldan ve Kızılcabölük gibi geçimini dokumadan sağlayan birçok kasabamızda, maalesef, herkes işsiz duruma düşmüştür.

Şimdi, Hükümetimizin Doğu ve Güneydoğu Anadolu'ya uyguladığı ekonomik paketi takdirle karşılıyoruz; ancak, bu paketin Denizli'ye de uygulanmasını, Denizli gibi olan birçok ilimize de, ekonomik sıkıntı çeken illerimize de uygulanmasını istirham ediyoruz. Bunun için, Adıyaman, Maraş ve Gaziantep'te... Özellikle Gaziantep ve Denizli paralel üretim yapan, aynı üretimleri yapan bölgelerdir. Bu paketin bu bölgelere uygulanmasını istiyoruz; ancak, Denizli açısından bir haksız rekabetin doğabileceği ihtimalini de gözardı etmiyoruz. Bu bakımdan, Hükümetimizden, bugün, ekonomik sıkıntı içinde bulunan firmaların banka borçlarının dondurulmasını veya makul bir plana bağlanarak uzun vadeye yayılmasını talep ediyoruz. Keza, banka kredilerinin vadesinden önce geri çağrılmasının durdurulması... Şimdi, borcun vadesi gelmediği halde, maalesef, bankalar bu alacaklarını daha önce, yani vadesi gelmeden önce talep etme durumuna girmektedirler. Bu, sanayicimiz için, kredi kullanan sanayici için -ki, hepsi de, aşağı yukarı, kullanıyor- sıkıntı arz etmektedir. Ayrıca, ihracatçı firmaların döviz bedelleri, bankalarca, tek taraflı olarak, yine vadesi gelmeden, kredilerine mahsup edilmektedir; yani, ihracattan sağladıkları dövizler, maalesef, bankalarca kredilerine mahsup edilmektedir. Bunun önlenmesini istiyoruz.

Eximbank kredilerinin, döviz taahhütleri karşılığında acilen artırılması ve zamanında ödenmesini istirham ediyoruz. Ayrıca, vergi indirimi yapılmalıdır ve bugün vergisini ödeyemeyen, müşkül durumdaki sanayicinin vergisi de ertelenmelidir.

Sanayide kullanılan elektrik ücretleri, dünya standartlarının üzerindedir; bunun da düşürülmesi gerektiğini ifade ediyoruz. Keza, KDV, peşin vergi ve sigorta primlerinin ödemelerinde de birtakım kolaylıklar getirilmesini, hükümetten istirham ediyoruz.

Eğer, Denizli ve Denizli gibi olan, sanayinin her dalıyla uğraşmaya çalışan illerimize, devlet, Doğu ve Güneydoğu Anadolu'da açmakta olduğu, açacağını söylediği paketi açarsa, ancak kurtulabilir; açmazsa, Türkiye'de, gerçekten, büyük sanayimizde çok büyük krizlerin yaşanacağını...

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Lütfen, toparlayın Sayın Gözlükaya.

MEHMET GÖZLÜKAYA (Devamla) – Toparlıyorum efendim.

...ve bugün mevcut olan büyük işsiz sayısına, çok daha büyük işsizlerin katılacağını ifade ediyoruz.

Hükümetten ve inşallah, bundan sonra gelecek, seçimlerden sonra gelecek hükümetlerden de, Denizli'ye el uzatılmasını; ama, bugünkü hükümetin, kısa zamanda alınacak tedbirleri almasını ve sanayicimize, Denizli gibi gelişmekte olan illerimize yardım elini uzatmasını istirham ediyor, hepinize saygılar sunuyorum. (DYP ve DSP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Gündemdışı sözü yanıtlamak üzere, Başbakan Yardımcısı Sayın Hikmet Uluğbay; buyurun efendim. (DSP sıralarından alkışlar)

DEVLET BAKANI VE BAŞBAKAN YARDIMCISI HİKMET ULUĞBAY (Ankara) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Denizli Milletvekili Sayın Gözlükaya'ya, tekstil sektörünün ve Denizli'nin sorunlarını gündeme getirdiği için teşekkür ediyorum.

Tabiatıyla, değerli milletvekilimizin, Denizli tekstilcilerinin ve sanayiin sorunları olarak gündeme getirdiği konu, 1997 yılında, Uzakdoğu'dan başlayan daha sonra Rusya'da derinleşerek büyüyen dünyadaki krizin Türkiyemiz ekonomisindeki çeşitli sektörler üzerinde yaptığı olumsuz etkilerinin bir ilimize yansıyan boyutudur; ancak, burada, derhal, şunun altını çizmekte fayda var ki. 1998 yılında, Rusya'da bu kriz derinleşirken, bazı kentlerimizde yeni oluşmakta olan sanayilerden özellikle Rusya pazarında büyüme imkânını bulmuş olanların karşılaştığı sorunu daha da büyük boyutlara taşımıştır; ancak, bu çerçevede şu hususun altını da çizmekte fayda var ki. Rusya gibi, Uzakdoğu gibi iki önemli pazarda 2 milyar dolara yakın bir pazar kaybı olmasına rağmen, ülkemiz ekonomisinin kazandığı dinamikler çerçevesinde, o 2 milyar dolara yakın pazar kaybının telafi edilmesinden öteye, ihracatımız bir yıl öncesine nazaran yüzde 2,4 boyutunda büyümüştür. Bu, aslında, Anadolumuzda oluşan sanayiin gelişmiş sanayi bölgelerimizle birlikte kazandığı dinamizmi gösterir. Sebebi; Rusya ve Uzakdoğu'ya sattığımız mallar tamamen farklı bir yapıda iken, bunu dengeleyecek şekilde, kazandığımız pazarlara ihraç edilen mallar çok daha yaygın ve farklı bir yapıdaydı. Bu, ekonomimizde kazandığımız bir gücün göstergesidir ve bu sayede ve izlenen sağlıklı politikalar sayesinde ihracat, ona rağmen artmıştır.

Şimdi, burada, sorunumuz şuradan kaynaklanıyor: Yıllardır uyguladığımız teşvik politikalarında bir hatayı yaptığımızı, bu kürsüde itiraf etmemiz lazım; o da şu: Türkiye'nin imal ettiği bazı ürünler var ki, dünya pazarlarında, gelişmiş ülkelerin ciddî sorunları var. Bunlardan bir tanesi de, tekstil sektörü. Tekstil sektöründe, Türkiye'deki teşvikleri verirken, yoğun bir şekilde dış pazarlarda sorunları olan alanlarda sürdürdük. Bunu yapmamızın bedelini de, maalesef, sanayicilerimiz çekti. Oysa yapacağımız şey... Amerika'da, Avrupa'da havlu kotalarına, gömlek kotalarına gelinmiş; ama, ısrarla, yine bu kota ve bu sanayi kollarına özel teşvikler veregeldik. Oysa, o insanlarımıza, çorap, kravat, mendil; yani, o pazarlarda henüz kazanmakta olduğumuz yeni alanlara yönelik özendirmede bulundurabilseydik, bugün, ne Denizli'de ne başka yerlerde tekstil sorunlarımız bu boyutta olmazdı, bu sorunlara rağmen Türkiye'nin tekstil ihracatı büyümeye devam ederdi. O nedenle, şimdi, yapacağımız şey, bu hatalardan ders alarak, bundan sonraki teşvik politikalarımızda, özel girişimcilerimize çok daha sağlıklı ve yol gösterici nitelikte politikalar üretmemiz gerekir.

Tabiatıyla, Denizli'nin ve diğer illerimizin, tekstil ve diğer bütün sektörlerde -deriyi de sayabilirsiniz, bisküviyi de sayabilirsiniz- Rusya pazarından kaynaklanan sorunları ve sıkıntıları var. Onlara yönelik ihracat potansiyellerini geliştirebilmek için, Hükümetimiz, Eximbank'ın kredi imkânlarını geliştirecek destekleri, geçen yılda da, bu yılda da artan boyutlarda geliştirmektedir. O nedenle, ihracatçılarımıza bu imkânlar gelmektedir.

Şimdi, burada, Sayın Gözlükaya'nın da üzerinde durduğu bir başka hususun altını çizmek istiyorum. Denizli'ye de, diğer illerimize de, doğu ve güneydoğuda uygulanan önlemlerin uygulanması.

Değerli arkadaşım, Mecliste bunları görüşürken bazı hususların altı çizildi. Doğu ve Güneydoğu Anadoluda ekonomik olarak geri kalmışlık o düzeyde ki, her biri, özlemle, birer Denizli olmak istiyor. Doğu ve Güneydoğu Anadoluluların özleminde bir hedef var, Bursa olmadan önce Denizli olalım istiyorlar; çünkü, Denizli'yi getirebildiğimiz boyut o düzeyde. O zaman hepimizin de ortak yükümlülüğü, o insanlarımızın o beklentilerini gerçekleştirebilmek. Devletimizin imkânları belli -biraz evvel konuşmanızda vergileri almayalım, şunları yapmayalım- bunlara önce kaynak yaratacağız ki, bu kaynağı tüm ülke sathına dağıtabilelim. O nedenle, kaynaklarımız kıt olduğu için de, doğu ve güneydoğuya, terörün bıraktığı izleri silebilmek ve oradaki vatandaşlarımıza istihdam yaratabilmek için o öncelik verildi. Kaynaklarımız bu olduğuna göre, şimdi o illerin sayısını 46'ya, 56'ya yaydığımız vakit, bununla söylediğimiz tek şey vardır: Biz, Güneydoğu ve Doğu Anadoludaki bu atılımdan vazgeçiyoruz. Buna, ne sizin niyetiniz var ne de Mecliste bulunan diğer arkadaşlarımızın niyeti var. O nedenle, tutarlılığımızı devam ettirebilmek için, o politikaları, çizdiğimiz çerçevede sürdüreceğiz; onun ötesinde, ilave kaynakları yaratmak suretiyle diğer illerimizde de imkânları vermek durumunda olacağız.

Her şeyden evvel şunun altını çizmek isterim ki, bu sıkıntılar... Biliyorsunuz, geçen temmuz, ağustos aylarında faizler 70 ile 80 bandındaydı. Enflasyon ne düzeydeydi; aşağı yukarı bu oranlardaydı. Sanayicilerimizden size, bize gelen bir şikâyet var mıydı? Yoktu. Niye? Çünkü, reel faizler taşınabilir düzeydeydi. Rusya krizi, beraberinde, Türkiye gibi pazarlara güveni zayıflatması nedeniyle, 7 milyar dolarlık sermaye çıkışına sebebiyet verdi ve bunun sonucunda, faizler yüzde 140'a çıktı; ancak, bu olurken, hükümetlerimiz istikrarlı bir şekilde enflasyonu düşürmeyi başardılar. Faizlerin sermaye çıkışı nedeniyle yükseldiği bir ortamda enflasyonun düşmesi, reel faizi, reel kesim için de -yani iş alemi için de- devlet için de taşınamaz boyutlara getirdi ve izlenen politikalarla verilen güvenler sayesinde, yüzde 140'lara çıkan faiz, yüzde 98'lere kadar inmişti. Niçin? Siyasî istikrar görüntüsü, hem içpazarlarda hem dışpazarlarda Türkiye'ye güvenilir görüntüsünü takviye ettiği için. Ancak, Meclisin yeniden toplanmasıyla başlayan siyasî istikrarsızlık, faizleri tekrar yukarı çekmiştir. Sadece Hazinenin bir günlük ihalesinde ilave ödediği faiz boyutu 71 trilyon liradır. Bu istikrarsızlığın yarattığı bu maliyeti Denizli gibi 70 ilimize dağıtacak gücümüz olurdu. İşte, bu, siyasî istikrarsızlıkların vatandaşa ödettiği bedelin somut örnekleridir. O nedenle, bizler, siyasetçi olarak yaptığımız hataların bedelini vatandaşa ödetiyoruz.

O nedenle, Türkiye'de siyasî istikrarı, ekonomik istikrarı sağladığımız takdirde, Türkiye, özlemle yatırım yapılacak pazarların önünde gelir. Bugün, kendisine özgü analizleri olan Amerika Birleşik Devletlerinde yapılan araştırmalarda, dünyanın 10 gelişen pazarından bir tanesi olarak Türkiye ifade edilmiştir. Bunun anlamı şudur: İstediğiniz kadar sermaye götürebilirsiniz, o sermayeye Denizli'nin de ihtiyacı var, Kars'ın da ihtiyacı var, Hakkâri'nin de ihtiyacı var. Onu getirebilmek için, bize düşen, hem siyasî istikrarı hem de ekonomik istikrarı sağlamaktır. Bu amaca yönelik ortak çalışmaları bu Meclisten başlamak suretiyle sürdürdüğümüz takdirde, Türkiye'ye, refahı, zenginliği her boyutuyla taşıma imkânına sahibiz; yeter ki, bu tür hatalardan uzak durabilelim, hem vatandaşlarımıza hem de dünyaya güven verebilelim.

Bu duygu ve düşüncelerle hepinize saygılarımı sunuyorum.

Teşekkür ederim. (DSP ve ANAP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum Sayın Bakan.

MEHMET ALTAN KARAPAŞAOĞLU (Bursa) – Sayın Başkan...

BAŞKAN – Buyurun efendim.

MEHMET ALTAN KARAPAŞAOĞLU (Bursa) – Sayın Başkan, bu konu Bursa'yı da çok ilgilendirdiği için, buradan bir şey ilave etmek istiyorum.

Efendim, tekstil konusunda, Bursa, biliyorsunuz, bütün Türkiye'de belirleyici bir konumdadır. Tekstildeki kriz, yalnızca Uzakdoğu'dan gelen neticelerin doğurduğu bir kriz değildir. Bundan bir yıl, birbuçuk yıl kadar önce, burada, Parlamentoda, gündemdışı bir konuşmamızda bunu belirtmiştik. Tekstildeki yapılanma, daha ziyade, KOBİ niteliğindedir; üreticiler, KOBİ niteliği taşımaktadır. 1996 yılında bir KOBİ eylem planı yapılmıştır, 1996 ile 2000 yılları arasında uygulanmak üzere. Bu KOBİ eylem planı gündemden kaldırıldığı için, bugün, bu neticelere birlikte ulaşmış bulunuyoruz.

Arz ediyorum efendim.

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum Sayın Karapaşaoğlu.

Cumhurbaşkanlığının bir tezkeresi vardır; okutuyorum:

B) TEZKERELER VE ÖNERGELER

1. – Rusya Federasyonuna gidecek olan Turizm Bakanı Ahmet Tan’a, dönüşüne kadar, Kültür Bakanı M. İstemihan Talay’ın vekâlet etmesinin uygun görüldüğüne ilişkin Cumhurbaşkanlığı tezkeresi (3/1948)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

MITT 99 Moskova Turizm Fuarına katılmak üzere 23 Mart 1999 tarihinde Rusya Federasyonuna gidecek olan Turizm Bakanı Ahmet Tan'ın dönüşüne kadar; Turizm Bakanlığına, Kültür Bakanı İstemihan Talay'ın vekâlet etmesinin, Başbakanın teklifi üzerine, uygun görülmüş olduğunu bilgilerinize sunarım.

                                                                                                 Süleyman Demirel

                                                                                                    Cumhurbaşkanı

BAŞKAN – Bilgilerinize sunulmuştur.

Anavatan Partisi, Doğru Yol Partisi ve Demokratik Sol Parti Gruplarının, İçtüzüğün 19 uncu maddesine göre verilmiş müşterek bir önerileri vardır; önce okutacağım, sonra işleme alacağım ve oylarınıza sunacağım:

V. – ÖNERİLER

A) SİYASÎ PARTİ GRUBU ÖNERİLERİ

1. – Türkiye Büyük Millet Meclisinin 18 Nisan 1999 Pazar günü yapılması kararlaştırılan milletvekili genel seçiminin kesin sonuçlarının ilânını takip eden 5 inci günü saat 15.00’te toplanmak üzere 26.3.1999 Cuma gününden itibaren tatile girmesine ilişkin ANAP, DYP ve DSP Gruplarının müşterek önerisi

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Danışma Kurulunun 25 Mart 1999 Perşembe günü (bugün) yaptığı toplantıda, siyasî parti grupları arasında oybirliği sağlanmadığından, Gruplarımızın aşağıdaki müşterek önerisinin, İçtüzüğün 19 uncu maddesi gereğince, Genel Kurulun onayına sunulmasını arz ederiz.

Saygılarımızla.

          Dr. Ülkü GÜNEY                   Turhan GÜVEN                          Ali GÜNAY

    ANAP Grup Başkanvekili      DYP Grup Başkanvekili           DSP Grup Başkanvekili

Öneri:

Türkiye Büyük Millet Meclisinin 18 Nisan 1999 Pazar günü yapılması kararlaştırılan milletvekili genel seçiminin kesin sonuçlarının 2839 sayılı Milletvekili Seçimi Kanununun 37 nci ve Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünün 3 üncü maddesine göre Yüksek Seçim Kurulunca Türkiye radyo ve televizyonlarından ilanını takip eden beşinci gün saat 15.00'te toplanmak üzere 26.3.1999 Cuma gününden itibaren tatile girmesi önerilmiştir.

BAŞKAN – Önerinin lehinde, Sayın Önder Sav; buyurun. (CHP sıralarından alkışlar)

ÖNDER SAV (Ankara) – Sayın Başkan, Yüce Meclisin değerli üyeleri; seçimlerin yenilenmesine ve mahallî idareler seçimleri ile genel seçimlerin birlikte yapılmasına ilişkin Türkiye Büyük Millet Meclisi kararından bu yana sekiz ay geçti. Bu sekiz ayda neler oldu da bugünlere gelindi; yenileme kararı verilen seçimlerin normal zamanda yapılıp yapılmamasını bugün neden tartışıyoruz?

Cumhuriyet döneminde, 11 kez, seçimler, normal zamanından önce yapılmıştır. Hele hele, 1980’in 12 Eylülünden sonra, hiçbir seçim, normal zamanında yapılamamıştır. Bütün seçimler, erken seçim niteliğini taşımaktadır; ama, bugün karşımıza gelen bir konu türüne de rastlanmamıştır; önce erken seçim kararı alıp, ondan sonra erken seçim kararını kaldırma girişimi ilk kez olmaktadır.

Aradan geçen sekiz ayda ne oldu da bu noktaya gelindi; 30 Temmuz 1998'de 11 ret oyuna karşı 486 kabul oyuyla alınan seçim kararı niçin örselendi, niçin törpülendi, niçin hırpalandı? Toplumumuz, insanımız, seçmenler, erken seçimin 18 Nisanda yapılıp yapılmayacağı konusundaki belirsizliklerden şikâyetçidir, rahatsızdır, tedirgindir. Erken seçim konusunu tartışmaktan, Cumhuriyet Halk Partisinin bir üyesi olarak mutluluk duymadığımı ifade etmek isterim. Hiçbir siyasî partinin iç işine karışmak istemem; ancak, bu sıkıntıyı yaşamamızda, Siyasî Partiler Yasası yetki veriyor bahanesine sığınılarak, kimi siyasî partilerin katı bir lider hegemonyası sergileyerek “ben yaptım oldu” felsefesini uygulamalarının büyük etkisi olmuştur.

Türkiye Büyük Millet Meclisinin 13 Mart toplantısından önceki ve bugüne kadarki sürecin erken seçimden vazgeçilip vazgeçilmeyeceği tartışmalarının kimi sakıncaları yanında yararları da olmadığı söylenemez. Pek çok şey su yüzüne çıktı geride bıraktığımız bir aylık süre içinde. Pişmanlık Yasası, Türk Ceza Yasasının 312 nci maddesi, Siyasî Partiler Yasası ve Türkiye Büyük Millet Meclisi tatil kararı vermeden önce, Hükümetin alelacele ve mutlaka görüşülmek için siyasî parti gruplarını sıkıştırdığı Bankalar Yasası ve dört siyasî partiye mensup 292 milletvekilinin imzaladığı dokunulmazlıkla ilgili Anayasanın 83 üncü maddesinin değiştirilmesine ilişkin 26 Şubat 1997 tarihinden bu yana gündemde bulunan ve geride bıraktığımız günlerde yasa değişikliği önerisi reddedilen 83 üncü madde, çok ilginç bir örnek oluşturmuştur.

Bütün bu konular, iktidarın ve onu destekleyen siyasal partilerin içtenliksizliğini de açıkça ortaya koymuştur. Dokunulmazlıkla ilgili 83 üncü maddeyi bu Meclisin değiştirme iradesinin olmadığı artık netleşmiştir. Yine, iktidarın Meclis gündemini tıkamak için 1972 yılından bu yana fiilen artık kadük olmuş kanun hükmündeki kararnameleri göstermelik olarak yasalaştırma çabaları da, Hükümetin çaresizliği de ortaya çıkmıştır. Kimi siyasî partilerin partiiçi demokrasiyi istemedikleri, milletvekili aday belirlemesindeki yanlışlığı, haksızlığı, içtenliksizliği ortaya çıktı.

Yeri gelmişken, mensup olduğum Cumhuriyet Halk Partisinin, milletvekili seçimleri için yargı gözetim ve denetiminde aday yoklaması yapan tek siyasî parti olduğunu da övünerek söylemek istiyorum.

Hükümetin çok önem verdiği, kendisine destek veren 306 oy desteğinin de kalmadığı azınlık hükümetinin, giderek, seçimlere doğru, çok azınlık hükümetine dönüştüğü de ortaya çıkmıştır.

Dün erken seçimi istemeyen partilerin, “asla iki seçim bir arada yapılmamalı, genel seçim, mahallî idareler seçimlerinden sonra yapılmalı” diyen kimi kişi ve kuruluşların, erken seçimin hidayetine çok çabuk erdikleri de ortaya çıktı. Alınmış bir erken seçim kararının, öyle, sanıldığı kadar kolay değiştirilemeyeceği de ortaya çıktı. “28 Şubat süreci bitti” diyenlerin bulutların üstünde uçtuğu, ne kadar büyük bir yanılgı içinde oldukları da ortaya çıktı. "Erken seçimin yapılmaması dünyanın sonu olmaz" diyen yetkililerin, kimi gelişmeleri görüp "seçimler 18 Nisanda yapılacaktır" diye rahatlıkla görüş değiştirebildikleri "dün dündür, bugün bugündür" felsefesinin halen geçerli olduğu da ortaya çıktı.

Toplumumuz, halkımız, insanlarımız, seçmenler, 18 Nisan seçimine artık şartlanmıştır. Bundan dönüş olamaz.

Cumhuriyet Halk Partisi, kimi siyaset adamlarının çok arzu ettikleri, görmek istedikleri, bulaştırmak istedikleri yanlışların içinde, kenarında olmadı, olamaz da.

Türkiye Büyük Millet Meclisi henüz toplanmadan, Cumhuriyet Halk Partisinin Genel Başkanı Sayın Deniz Baykal, bakınız, 9 Martta ne diyor: "Çok büyük bir yanlışlık olur; Türkiye, bir kargaşa dönemine girer. Seçim kararını almış, sonra bu karardan vazgeçmiş bir parlamentonun, Türkiye'yi uzun süreli yönetme şansı çok azalmış olur. Büyük kargaşa yaşanır. O nedenle, böyle bir girişimden uzak durmak lazımdır. Cumhuriyet Halk Partisinin Genel Başkanı Sayın Deniz Baykal, 9 Mart 1999'da böyle diyor.

Bir konu bundan daha açık nasıl söylenebilir, nasıl anlatılabilir; ama, kimileri anlamamak için şartlanmışlar, aksini yazıp söylemek utanmazlığından bir türlü vazgeçemiyorlar. Onlara söylenecek söz "anlayana sivrisinek saz, anlamayana davul, zurna az."

Biz, Cumhuriyet Halk Partisi olarak, ne yaptığımızı biliyoruz; kimsenin aklına da ihtiyacımız yok; herkes kendi işine baksın. Kimse, Cumhuriyet Halk Partisini, kendi politikasına, emellerine alet edemedi, edemez de. Bize, yanlışı, kimse bölüştüremez; kimsenin hukuka aykırı uygulama ve eylemlerine de destek vermedik, vermeyiz. Doğru kimden gelirse gelsin, bölüşürüz.

Seçim takviminin işlemeye başladığı şu günde, seçimlerin de yapılmaya başladığı şu günde, artık "erken seçim olur mu, olmaz mı" yı tartışmak yanlıştır.

Türkiye Büyük Millet Meclisi, çalışmaya devam etse bile, istenilen verimin alınamayacağı anlaşılıyor. Bu nedenle, Türkiye Büyük Millet Meclisinin tatile girmesi isteğini olumlu karşıladığımı, önerinin lehinde olduğumu belirtiyor, Yüce Meclise saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum Sayın Sav.

Önerinin aleyhinde, Sayın Lütfü Esengün; buyurun. (FP sıralarından alkışlar)

LÜTFÜ ESENGÜN (Erzurum) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; öneri üzerinde kişisel görüşlerimi açıklamak üzere söz aldım; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Bugün, Meclis tatil olsun mu olmasın mı, bunu tartışıyoruz. 18 Nisanda seçimler yapılacak. Türkiye, bugünlere, bu tartışmalara, bu açmazlara nasıl geldi; tabiî ki, acemi hükümetlerin, acemi politikacıların elinde, dokuz ay önceden erken seçim kararı alınınca, Türkiye'nin şartları, maalesef, işi, bu hale döndürdü. Dokuz ay önce erken seçim kararı almak, başlıbaşına bir acemiliktir, yanlışlıktır, hatadır ve bu hata içinde, işte, zaman geldi, eylülde, ekimde seçimler yapılsın diye teklifler verildi. Biz teklif ettik, şu 1999 yılını heba etmeyelim, 1998'in sonunda seçimler yapılsın, 1999'da yeni parlamento, yeni hükümet işbaşına gelsin diye; hatta, aralık ayında seçim yapılması için yine teklif verdik; ama, işte, almış başını giden bir süreç, bugüne kadar getirdi işi.

Sonuçta, 13 Mart tarihinde, Meclis, birkısım arkadaşların teklifi üzerine, olağanüstü toplantıya çağrıldı ve toplandı. Bugün 25 Mart, tam onüç gündür Meclis çalışıyor. Bu onüç günde, gerçekten, çok şeyler başarılabilirdi; o ki Meclis mesai yapıyor, o ki, toplanmışız, birtakım teklifler var, iddialar var, ısrarlar var... Özellikle, Fazilet Partisi olarak, bizim, iddiamız, ısrarımız, ricamız, Sayın Hükümetten özellikle ricamız var. Nedir bunlar, neleri istedik. Pişmanlık yasa tasarısı, bakınız, ta Anayol Hükümeti zamanında Meclise sevk edilmiş, 53 üncü hükümet zamanında sevk edilmiş bir tasarı, bunu çıkaralım; terörle mücadelede faydası olduğu yolunda hükümetin iddiası var.

Sonra, Türkiye demokratikleşsin; şu önümüzdeki 18 Nisan seçimleri, böyle baskılar altında, genelgeler altında, dayatmalar altında, 1946 seçimlerine benzer bir havada yapılmasın; gerçekten, demokratik bir ortamda yapılsın, 312 nci maddenin değiştirilmesi, 159 uncu maddenin değiştirilmesi yolunda, bu Hükümetin getirdiği bir tasarı var Meclis gündeminde bekleyen; gelin, bunu yasalaştıralım dedik.

Sonra, Siyasî Partiler Kanunu. Bakınız, Anayasa 1995 yılında değişti; aradan dört yıl geçti; bütün uyum yasaları çıkarılmış olmasına rağmen, hâlâ, Siyasî Partiler Kanunu Anayasaya uygun hale getirilemedi. Bunu da yapalım. Anayasada ne deniliyor: "Siyasî partiler, demokratik hayatın vazgeçilmez unsurlarıdır." Ama, bugün, siyasî partiler üzerinde hiçbir teminat yok; görüyorsunuz uygulamaları, haksızlıkları. Gelin, bunları yapalım dedik. Sonuç itibariyle de, hem 18 Nisanda seçim olsun hem de, o ki şu Meclis toplanmıştır, gelin, onüç günlük mesaiyle falan değil, iki üç günlük mesaiyle bu yasaları çıkaralım dedik; ama, ne oldu -ne olduğunu aziz milletimiz, televizyonları başında izlediler- bu dediğimiz yasalar Meclisten çıkarılmasın diye alabildiğine engellemeler yapıldı, İçtüzüğün verdiği bütün engelleme hakları kullanıldı; bu da yetmedi, grup başkanvekilleriyle, idare amirleriyle kürsüler basıldı ve Meclis fiilen çalışamaz hale getirildi. Maalesef, 18 Nisanda sözde seçim olsun isteyenler, Meclis çalışmasın diye hem kürsü bastılar hem de Anayasa Mahkemesine, bu Meclis niye çalışıyor diye dava açtılar. Bunların hepsi yaşandı ve Hükümet, Sayın Ecevit'in başında olduğu Hükümet, bu konuda bütün haklı taleplere, Fazilet Partisinin ve diğer çevrelerin haklı taleplerine rağmen bu konuya hiç yaklaşmadı; demokratikleşmeden, insan haklarından, hukuk devletinden sürekli kaçtı.

Bakınız Sayın Ecevit, size hatırlatıyorum; hepimizin de hatırındadır. 12 Eylül sonrası, size, habire cezalar veriliyordu; haksız cezalar... Neymiş; sıkıyönetim emirlerine riayetsizlik. Suçu ne; niye konuştun, senin yasağın var. Bu günler unutulmadı ve aldığınız cezalar öyle bir noktaya gelmişti ki, Anayasanın 76 ncı maddesindeki bir yıllık süre neredeyse dolacaktı ve siz, siyasî haklarınızdan mahrum olacaktınız. Bu günleri nasıl unuttunuz?! O günlerde size demokratikleşme, o günlerde size hukuk, o günlerde size siyasal hak lazımdı da, bugün başkaları için lazım olan haklara niçin kulağınızı tıkıyorsunuz?! (FP sıralarından alkışlar)

Efendim, Fazilet Partisi, Sayın Erbakan'ın yasağının kalkması için uğraşıyormuş, Sayın Tayyip Erdoğan'ın yasağının kalkması için uğraşıyormuş. Biz, bu Türkiye'de, şu ülkemizde, bütün siyasal yasaklar, engeller kalksın diye uğraşıyoruz, doğrudur. Bu, Sayın Erbakan olabilir, Sayın Tayyip Erdoğan olabilir, bir başkası olabilir. Biz, yasaksız Türkiye istiyoruz, biz, demokratik Türkiye istiyoruz, biz, hukukun siyasallaşmadığı, gerçekten, hukukun, hakkın, adaletin hâkim olduğu bir Türkiye istiyoruz; biz, onüç gündür bunun mücadelesini verdik.  (FP sıralarından alkışlar) Biz, onüç gündür bunun mücadelesini verdik ve kazandık; ama, Anavatan Partisiyle, Demokratik Sol'uyla, DYP'siyle, Hükümetiyle, siz, bu demokratikleşme sınavında kaybettiniz.

Billboardlara "cesur yürek" yazmakla cesur olunmaz; cesaret, bu Mecliste mücadele vermekle olur. (FP sıralarından alkışlar) "Sessiz çoğunluğun sesi" diye billboardlara yazı yazmakla olunmaz; sessiz çoğunluğun sesi, bu kürsüden çoğunluğun istediğini dile getirmekle olur. (FP sıralarından alkışlar) Bunu bilesiniz; ama, bu millet ve bu Meclis, bugün yapamadığını, inanın ki, 18 Nisandan sonra yapacak; 18 Nisandan sonra bu Parlamento kendini yenileyecek.

Yarın Tayyip Erdoğan hapse giriyor; elinize kına yakın!.. (FP sıralarından alkışlar) Elinize kına yakın; ama, 27 Mayıstan sonra baskıcılar, dayatmacılar, ceza verenler bugün nasıl nefretle anılıyor da, o günün mağdurları, mazlumları, idam sehpalarında canını verenler nasıl rahmetle anılıyor ise, yarın da, bu memlekette baskıcılar, dayatmacılar, haksız yere ceza verenler o hale düşecekler; ama, bugün yasağa tabi olanlar, bugün yasağı devam etsin istenenler, yine başı dik, bu memlekete hizmet etmeye devam edecekler; bunu da böyle bilesiniz. (FP sıralarından alkışlar)

Şimdi, aziz milletvekilleri, sözümü bağlayacağım: Bakınız, şu teröristbaşı yargılanıyor; bu Avrupa, bu Batı, efendim, yargılama adil yapılıyor diye kanaat sahibi olsun diye, siz, DGM'lerin yapısını değiştirmeye kalkışıyorsunuz -doğrudur; DGM'ler sivilleşmeli- idam cezasının kaldırılmasından söz ediyorsunuz; efendim, adil yargılama yapılsın diye her türlü tedbiri alıyorsunuz.

Geçen gün Sayın Yalova burada 312 nci maddenin Almanya'daki benzerini okudu; Almanya'da da buna benzer hüküm varmış; Almanya demokratik ülkeymiş; dolayısıyla, bizim, 312'nin kaldırılmasından veya değiştirilmesinden bahsetmemiz abesmiş!..

Sayın Yalova şimdi burada mı değil mi, bilmiyorum; ama, herhalde Almanya'da Berlin Belediye Başkanı yarın hapse girmeyecek; herhalde, Almanya'da herhangi bir belediye başkanı şiir okuduğu için onların 312'sinden mahkûm olmuyor. Kanun yapmak başka, kanunu adil şekilde uygulamak başka.

Onun için, Apo için şeffaf yargılama, adil mahkemeler, DGM'lerin sivilleştirilmesi, idam cezasının kaldırılması, bütün bunlar dile getiriliyor. Biz de diyoruz ki, şu siyasal yasağa tabi olanların da hakkını, hukukunu koruyalım ve yasaklarını, gelin, şu Mecliste el ele verip kaldıralım; bundan hepimiz kazanırız. Bu, bugün, bizim için bir kazanç gibi gösteriliyor; ama -işte biraz evvel arz ettim- bir zamanlar Sayın Ecevit'e de lazımdı, yarın size de lazım olur. Bu hukuk öyle güzel bir şey ki, kime ne zaman lazım olacağı bilinmez; ama, maalesef, kaybettiniz, demokratikleşme sınavında sınıfta kaldınız. Bugün demokratikleşmeden kaçıyorsunuz, insan haklarının iyileştirilmesinden kaçıyorsunuz, hukuk devletinden kaçıyorsunuz, adaletten kaçıyorsunuz; ama, bilesiniz ki, kaçacağınız yer, neticede 18 Nisandaki sandık başına kadardır. 18 Nisandan sonra milletimiz, Türkiye'deki bütün bu yasakların üstesinden gelecektir...

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - 1 dakika içinde toparlamanızı istirham ediyorum Sayın Esengün.

LÜTFÜ ESENGÜN (Devamla) – 312 değiştirilecektir, sivil anayasa yapılacaktır; Türkiye, Batı normlarında çalışan bir demokrasiye sahip olacaktır. Bu, tahmin ediyorum ve inanıyorum, hepinizin ortak dileği; bugün engel olanları da bu millet, bu Meclis aşmasını bilecektir. Önümüzdeki dönemde, şunun bunun dediği değil, milletin dediği olacaktır.

Hepinizi saygıyla selamlıyorum efendim. (FP  sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum Sayın Esengün.

YAŞAR TOPÇU (Sinop) – Sayın Başkan, söz istiyorum...

ASLAN POLAT (Erzurum) – Otoyolları konuş, otoyolları!... (Gürültüler)

BAŞKAN – Bir dakika... Anlayamıyorum gürültüden efendim.

Lehinde başka söz talebi yok.

Aleyhinde, Sayın Mahmut Yılbaş; buyurun. (DTP sıralarından alkışlar)

MAHMUT YILBAŞ (Van) – Sayın Divan, değerli Genel Kurulu, hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Efendim, bundan sonra bana “bir siyasetçiye en fazla neyi önerirsin, öğüdün ne olur?” diye gençler sorarlarsa; her şeyden evvel, hukuk dersinden, sosyal ilimlerden önce, git jimnastik salonlarına, aerobik dersi al, bel adalelerini gevşet ki, duruma göre vaziyet alabilirsin... (DTP ve FP sıralarından alkışlar)

Değerli arkadaşlarım, buradaki konuşmalardan gördük ki, sanki hiçbir şey olmamış son sekiz  on ayda, kimse bir şey yapmamış; sadece, Türkiye'nin başına ne geldiyse, 116 tane imzanın sahibi olan milletvekillerinden gelmiş, başkaları hiçbir şey yapmamışlar; sanki, pişmiş aşa soğuk su katmışlar bunlar!..

Değerli arkadaşlarım, evet, 1998'in Haziran ayında bir seçim kararı alındı. 55 inci Hükümet, bu kararı, seçim kararını isteyerek almadı; yani, her şeyi söyleyelim; ama, bir de hakkını teslim edelim; birileri dayattı: “Ben bu 55 inci Hükümeti, azınlık hükümetini desteklerim; ancak, bana, bu yıl içerisinde herhangi bir tarihte seçim yapılması garantisini versin...” Niye öyle davranıldı; o zaman da, gazetelerde, medyada bir şeyler pompalanıyordu, anketler pompalanıyordu; köklü, geçmişte güçlü olan bir siyasî partimizin, arkasına rüzgâr aldığını ve seçime girecek olursa, birinci parti olarak gelip iktidarı ele alacağını... Onun için istiyorlardı. Ne yapsın o zamanın başbakanı ve hükümeti; çok ısrarlı görüşmelerde bulundular, Nuh dediler peygamber demediler. Seçim kararı alındı, ben de ona olumlu oy kullandım; ama, unutulan bir şey var değerli arkadaşlarım: O protokolde, iki siyasî partinin genel başkanlarının yapmış olduğu -hükümet dışında bu- protokolde ekli bir kanunlar listesi vardı. Buradan Türk kamuoyuna ve değerli arkadaşlarıma sesleniyorum; o kanunlardan, hangisi kanunlaştı? (FP sıralarından "Hiçbiri" sesleri) Kaç tanesi?!. Hani, Seçim Kanunuyla ilgili, ortaklarına söz veren, o ortaklarımızın liderleri nerede?!. Hani, Siyasî Partiler Yasasında değişiklik yapacaklardı? Hani, sözüne güvenilen liderler vardı, ne oldu? O kanunlar çıkmadan seçimlere gidildi. Demek, sadece bir kişiye ait değilmiş "Dün dündür, bugün bugündür" felsefesinin uygulaması!..

Değerli arkadaşlarım, gerçekten, siyasette yeni modeller gerçekleştiriliyor, oluşturuluyor, uygulanıyor. Bir zamanlar modaydı salam yöntemi; doğra doğra dilimle, salamı tümüyle yok et götür. Şimdi de bakıyorum da, pandül sistemi, sarkaç, bir gün sağda bir gün solda, bir gün sağda bir gün solda; mübarek, sanki reaktörü var, hiç durmuyor, devamlı bir sağ yapıyor bir sol yapıyor. Kim yapıyor bunu; siyasî partiler yapıyor başta. Kim yapıyor; onların liderleri yapıyor. Kim yapıyor; liderlerinin peşinde olan sayın milletvekilleri yapıyor. Sekiz ay evvel birisi “rüzgâr yakaladım” diyor; ama, Allah, o siyasî ömrü ona vermiyor; bugün bir başkası “yakaladım” diyor... Onun için, illa, 18 Nisanda seçim... Mübarek olsun!.. Seçimden kaçan da yok zaten. (ANAP ve DSP sıralarından "Bravo" sesleri; gülüşmeler[!])

Değerli arkadaşlarım, yalnız, şunu vurgulamak durumundayım: Demokrat Türkiye Partisi olarak biz, seçimin ertelenmesi isteminde değiliz; onsekiz aydır, ne zaman, kim, seçim meselesini gündeme getirmişse, karşılarına, ya grup olarak veyahut da Genel Başkanımız olarak çıkmış ve şu ifadede bulunmuşuzdur: "İki seçim birden olmaz; mahallî idareler seçimi ayrı bir meseledir, genel seçim ayrı bir meseledir." Gariptir ki, o zaman, basın ve etkin güçler de bunun yanındaydı. Etkin güçler "hem ayrılsın hem de iki turlu olsun" diyorlardı. Şimdi bakıyoruz ki, o pandül yöntemine onlar da uymuşlar. Onlar da şimdi diyorlar ki: "Bırakın iki turluyu, seçimlerin ayrılması meselesini..."  Ee, ne olsun; iki seçim birden olsun... Onlar dedikten sonra, hayırlı uğurlu olsun! Er meydanı... Erlik iddiasında olan, o meydandan kaçmaz. Allah'a çok şükür, bizde de biraz erlik vardır, o meydandan kaçacak değiliz.

Değerli arkadaşlarım, yalnız, biz hâlâ şunun iddiasındayız; diyoruz ki: Meclis, 16 Nisan dahi olsa çalışmalıdır; bu, onun şeref borcudur, 20 nci Dönemin şeref borcudur; çünkü, 20 nci Dönemde son onbeş günde yaşananlar, Türkiye'nin parlamenter rejiminin geleceğiyle alakalıdır. Bu fiilî durumu, 20 nci Dönem, Genel Kurul -gazeteler "püskürtüldü" diyor- karşı bir taaruzla püskürtmediği takdirde, bunun vebali, bu 20 nci Dönemin mensubu olan her milletvekilinin sırtında olacaktır; sonuna kadar, hayatının sonuna kadar ensesinde olacaktır. (DTP ve FP sıralarından alkışlar)

Anlayamadığım başka bir konu daha var: Bugün gönlüm isterdi ki, Sayın Başbakan veyahut da Millî Savunma Bakanı veyahut da tevkil edecekleri bir şahıs buraya gelsin, Yüce Meclise, Kosova ile alakalı bilgi versin. (DTP sıralarından alkışlar, DSP sıralarından "Sayın Başbakan bilgi verdi" sesleri)

“Sayın Başbakan bilgi verdi” diye laf atıyor arkadaşlar. Kişiler mikrofonu çok sevebilirler, basın mensuplarını, kamerayı çok sevebilirler, onun karşısına geçince her şeyi söyleyebilirler; ama, mesele, bir başbakan olarak Yüce Meclisin huzuruna gelip o Meclisi bilgilendirmektir. (DTP ve FP sıralarından "Bravo" sesleri, alkışlar) Eğer Meclis tatile girer de Sayın Başbakan bu bilgiyi bu Meclise vermezse, onun ayıbı olarak da tarihe geçecektir.

Değerli arkadaşlarım, bu Meclisin 16 Nisana kadar çalışmasını bir başka mesele için de istiyoruz: Eğer, 20 nci Dönem... Zamanında, yine, bir Sayın Başbakanın dediği gibi, bir şal politikası vardı. "Parlamento ve demokrasinin üzerine şal serdik, “şal örttük” demişti. Bugün bunu söylemiyorlar; ama, fiili durum budur. Bu Meclisin üzerinde, değerli arkadaşlarım, kim ne derse desin, kim ne yorumlar yaparsa yapsın, ama, gece rüyalarında, o örtülen şalı görüyorlardır. Bu Meclis, seçime gitmeden önce üzerindeki şalı kaldırmak mecburiyetindedir! (DTP ve FP sıralarından alkışlar)

Değerli arkadaşlarım, sizleri heyecanlandırmak, sizleri duygulandırmak için söylemiyorum; bundan sonraki Meclislerin rahat çalışabilmesi için -bakınız ne yazıyor "Egemenlik Kayıtsız Şartsız Milletindir" diyor- milletin vekillerinin bu çatı altında özgür çalışabilmeleri için, özgür karar alabilmeleri için, etki altında kalmamaları için, 16 Nisana kadar çalışmak mecburiyetindesiniz.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Sayın Yılbaş, 1 dakika içinde toparlayın.

MAHMUT YILBAŞ (Devamla) – Aksi halde, sizlerin üzerine serilmiş olan bu şalı, bundan sonraki dönemlerin üzerine de serilmiş olarak devredeceksiniz; bu, sizlerden onlara devredilecek bir ayıp, bir miras olacaktır.

Hepinizi saygıyla selamlıyorum efendim. (DTP ve FP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, kâtip arkadaşlarımla da konuştum,  salonun durumu, önerinin işaretle oylanmasını ve sayımını güç kılıyor.

ÖNDER SAV (Ankara) – Sayın Başkan, karar yetersayısının aranılmasını isteyelim, oylamayı elektronik cihazla yapın.

BAŞKAN – Bu nedenle, elektronik cihazla oylama için 5 dakika süre veriyorum.

Sisteme giremeyen arkadaşlarımızın, lütfen, teknisyen arkadaşlarımızla, onaylı pusulalarını göndermelerini istiyorum. Vekâlet oylarında da, kimin kime vekâlet ettiği, lütfen, açıkça belirtilsin efendim.

(Elektronik cihazla oylama yapıldı)

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, oylama sonuçlanmıştır. Tatil önerisi kabul edilmiştir; karar yetersayısı vardır. (ANAP ve DSP sıralarından alkışlar) Oylama sırasında karar yetersayısının aranılması da istenilmişti.

Şimdi, bir ikinci öneri var; Demokrat Türkiye Partisi Grup Başkanlığına, Başkanvekillerine sormak durumundayım:. Bir yasanın ön sıralara alınmasını talep ediyorsunuz;.önerinizi işleme koyalım mı koymayalım mı -tatil kararı alındığına göre- efendim?

A. HAMDİ ÜÇPINARLAR (Çanakkale) – Tatile girmiş olan Mecliste ne yapabilirsiniz Sayın Başkan?!.

BAŞKAN – Evet; teşekkür ediyorum.

Gündemin "Kanun Tasarı ve Teklifleriyle Komisyonlardan Gelen Diğer İşler" kısmına geçiyoruz.

Önce, yarım kalan işlerden başlıyoruz.

VI. – KANUN TASARI VE TEKLİFLERİYLE KOMİSYONLARDAN

GELEN DİĞER İŞLER

1. – Bayburt Milletvekili Ülkü Güney ve Ankara Milletvekili Yücel Seçkiner’in, 1076 sayılı Yedek Subaylar ve Yedek Askerî Memurlar Kanunu ile 1111 sayılı Askerlik Kanunlarında Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi ve İçtüzüğün 37 nci maddesine göre doğrudan gündeme alınma önergesi (2/669) (S. Sayısı : 338)

BAŞKAN – 1076 Sayılı Yedek Subaylar ve Yedek Askerî Memurlar Kanunu ile 1111 Sayılı Askerlik Kanunlarında Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifinin maddeleri, üzerindeki önergelerle birlikte, daha önceki bir birleşimde, İçtüzüğün 88 inci maddesine göre komisyona verilmişti. Komisyon, raporunu henüz vermediğinden, teklifin müzakeresini erteliyoruz.

2. – Kamu Görevlileri Sendikaları Kanunu, Tasarısı ile Antalya Milletvekili Deniz Baykal ve 39 arkadaşının, İstanbul Milletvekili Gürcan Dağdaş ve 6 arkadaşının, Trabzon Milletvekili Yusuf Bahadır ve 9 arkadaşının, İstanbul Milletvekili Ercan Karakaş ve 7 arkadaşının Aynı Mahiyetteki Kanun Teklifleri ve İstanbul Milletvekili Ercan Karakaş ve 2 arkadaşının İşçi ve Memur Emeklileri ile Bunların Dul ve Yetimlerinin Sendikalaşmasına ilişkin Kanun Teklifi ve Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler ve Plan ve Bütçe komisyonları raporları (1/702, 2/224, 2/929, 2/1000, 2/1023, 2/1024) (S. Sayısı : 553) (1)

BAŞKAN – Kamu Görevlileri Sendikaları Kanunu Tasarısı ile Antalya Milletvekili Deniz Baykal ve 39 arkadaşının, İstanbul Milletvekili Gürcan Dağdaş ve 6 arkadaşının, Trabzon Milletvekili Yusuf Bahadır ve 9 arkadaşının, İstanbul Milletvekili Ercan Karakaş ve 7 arkadaşının aynı mahiyetteki kanun teklifleri ve İstanbul Milletvekili Ercan Karakaş ve 2 arkadaşının İşçi ve Memur Emeklileri ile Bunların Dul ve Yetimlerinin Sendikalaşmasına İlişkin Kanun Teklifi ve Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler ve Plan ve Bütçe Komisyonları raporlarının müzakeresine devam ediyoruz.

Komisyon?.. Burada.

Hükümet?.. Burada.

Sayın milletvekilleri, geçen birleşimlerde, tasarının 24 üncü maddesi üzerindeki iki önerge, geliş sırasına göre okutulmuş, aykırı ilk önergenin görüşülmesi tamamlanmış; ancak, yapılan oylamalarda karar yetersayısı bulunamamıştı.

Şimdi, bu önergeyi tekrar okutup oylarınıza sunacağım.

ASLAN POLAT (Erzurum) – Sayın Başkan, zaten kimse yok, karar yetersayısını aramayın.

BAŞKAN – Aramadan mı oylayalım efendim?

NİHAT MATKAP (Hatay) – Karar yetersayısı arayın.

BAŞKAN – Efendim, her şey usulüne göre bitmek durumunda. Genel Kurul bitirilme iradesini koyarsa bitiririz, koymazsa devam edeceğiz bugün.

Buyurun okuyun efendim.

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 553 sıra sayılı Kanun tasarısının 24 üncü maddesinin birinci fıkrasının aşağıdaki şekilde değiştirilmesini saygılarımızla arz ederiz.

                                         

(1) 553 S. Sayılı Basmayazı 4.3.1998 tarihli 62 nci Birleşim Tutanağına eklidir.

 

"İşyerinde kurumun yer aldığı hizmet kolunda çalışan kamu görevlilerinin yarısından fazlasını üye kaydetmiş olması sebebiyle hak kazanmış olan sendikalar işyeri temsilcisi seçmeye yetkilidir."

Muhammet Polat (Aydın) ve arkadaşları

NİHAT MATKAP (Hatay) – Sayın Başkan, karar yetersayısını arayacaksınız.

BAŞKAN – Arayacağız efendim, söyledim, beyan ettim.

Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Karar yetersayısı yoktur.

Efendim, salonun vaziyetinden de, ara verip tekrar oylama yapmamız halinde daha değişik bir sonuç alabileceğimize umudum yok; grup başkanvekilleri de onaylıyorlar.

Bu durumda, öncelikle bütün milletvekillerinin bayramını kutluyorum ve alınan karar gereğince, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 18 Nisan 1999 Pazar günü yapılması kararlaştırılan milletvekili genel seçiminin kesin sonuçlarının 2839 sayılı Milletvekili Seçimi Kanununun 37 nci ve Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünün 3 üncü maddesine göre Yüksek Seçim Kurulunca Türkiye radyo ve televizyonlarından ilanını takip eden beşinci gün saat 15.00'te toplanmak üzere birleşimi kapatıyorum.

Kapanma saati: 16.27

 


VII. – SORULAR VE CEVAPLAR

A) YAZILI SORULAR VE CEVAPLARI

1. – Karaman Milletvekili Zeki Ünal’ın, malî krize giren bir bankanın tasarruf mevduat sigorta fonuna devredilmesi nedeniyle devletin zarara uğradığı iddiasına ilişkin Başbakandan sorusu ve Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Hikmet Uluğbay’ın cevabı (7/6810)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorumun Başbakan Sayın Bülent Ecevit tarafından yazılı olarak cevaplandırılmasını saygılarımla arz ederim.                             5.2.1999

                                                                                                        Zeki Ünal                                                                                Karaman

Bursa Milletvekili Cavit Çağlar’a ait olup, malî krize giren İnterbank’ın tasarruf mevduat sigorta fonuna devredildiği ve bunun devlete 2 milyar dolara mal olduğu iddia edilmektedir.

Bu iddialar doğru mudur?

                                 T.C.                                                                                                                                Başbakanlık             22.3.1999                                                                Hazine Müsteşarlığı                                                                                                                                                                Banka ve Kambiyo Genel Müdürlüğü                                                                    Sayı : B.02.1.HM.0.BAK.02.02./33-2/20133

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

İlgi : 15.2.1999 tarih ve A.01.0.GNS.0.10.00.02-7/6810-17016/39352 sayılı yazınız.

Karaman Milletvekili Sayın Zeki Ünal’ın Sayın Başbakanımıza tevcih ettiği ilgide kayıtlı yazınız eki soru önergesine ilişkin cevaplar aşağıda verilmiştir.

İnterbank A.Ş.’nin yönetimi 7.1.1999 tarihinde Bankalar Kanununun 64 üncü maddesinin ikinci fıkrasına istinaden Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonuna devredilmiş ve bu husus aynı gün kamuoyuna duyurulmuştur.

Bilindiği üzere, Bankalar Kanununun Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonunun kuruluş görev ve yetkilerini düzenleyen 65 inci maddesinin birinci fıkrası, fonun bankacılıkta güven ve istikrarı korumak ve bankaların malî bünyelerini güçlendirmek, gerektiğinde yeniden yapılandırmak ve bankalardaki tasarruf mevduatını sigorta etmek amacıyla kurulan ayrı bir tüzel kişilik olduğunu ve aynı Kanunun 66 ncı maddesi ise fon kaynaklarının bankalardan tahsil edilen primler, Bankalar Kanununa aykırı fiiller dolayısıyla hükmolunan para cezaları ve anılan Kanunun 36 ncı maddesine göre zamanaşımına uğramış mevduat, emanet ve alacaklar ile fon mevcudu gelirlerinden oluştuğunu hüküm altına almıştır. Bu çerçevede, adı geçen bankanın malî bünyesini güçlendirmeye yönelik gerekli tedbirler fonun kuruluş amacına uygun olarak alınmıştır.

Bilgilerine arz ederim.

                                                                                                   Hikmet Uluğbay                                                           Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı

 

BİRLEŞİM 64’ÜN SONU

Türkiye Büyük Millet Meclisi Resmi internet Sitesi
© 2009 T.B.M.M.