Yazılı ve Sözlü Sorular Araştırma Komisyonları Soruşturma Komisyonları
                                                                      Son Tutanak Tutanak Sorgu Tutanak Metinleri Gizli Oturum Tutanakları
                                                                                                                                            Uluslararası Komisyonlar Dostluk Grupları
                                                                                      Genel Sekreterlik Mevzuat Telefon Rehberi Etik Komisyon Duyurular

 DÖNEM : 20                                        CİLT : 71                                    YASAMA YILI : 4

 

 

T. B. M. M.

TUTANAK DERGİSİ

 

55 inci Birleşim

16. 3 . 1999 Salı

 

 

 

İ Ç İ N D E K İ L E R

 

  I. – GEÇEN TUTANAK ÖZETİ

 II. – GELEN KÂĞITLAR

III. – BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI

A)  GÜNDEMDIŞI KONUŞMALAR

1. – Kahramanmaraş Milletvekili Mehmet Sağlam’ın, küçük ve orta boy işletmelerin sorunları ile alınması gerekli önlemlere ilişkin gündemdışı konuşması ve Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Hikmet Uluğbay’ın cevabı

2. – Uşak Milletvekili Yıldırım Aktürk’ün, kamu görevlilerinin beyan ve tutumlarına ilişkin gündemdışı konuşması

3. – İstanbul Milletvekili Mehmet Ali Şahin’in, son günlerde tırmanan terör olaylarına ilişkin gündemdışı konuşması ve İçişleri Bakanı Cahit Bayar’ın cevabı

B) TEZKERELER VE ÖNERGELER

1. – Monaco ve Fransa’ya gidecek olan Ulaştırma Bakanı Hasan Basri Aktan’a, dönüşüne kadar, İçişleri Bakanı Cahit Bayar’ın vekâlet etmesinin uygun görüldüğüne ilişkin Cumhurbaşkanlığı tezkeresi (3/1916)

2. – Çek Cumhuriyetine gidecek olan Dışişleri Bakanı İsmail Cem’e, dönüşüne kadar, Devlet Bakanı Şükrü Sina Gürel’in vekâlet etmesinin uygun görüldüğüne ilişkin Cumhurbaşkanlığı tezkeresi (3/1917)

3. – Filipinler’e gidecek olan Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel’e, dönüşüne kadar, TBMM Başkanı Hikmet Çetin’in vekâlet edeceğine ilişkin Cumhurbaşkanlığı tezkeresi (3/1918)

4. – Filipinler’e gidecek olan Millî Savunma Bakanı Hikmet Sami Türk’e, dönüşüne kadar, Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Hikmet Uluğbay’ın vekâlet etmesinin uygun görüldüğüne ilişkin Cumhurbaşkanlığı tezkeresi (3/1919)

5. – Filipinler’e gidecek olan Sanayi ve TicaretBakanı Metin Şahin’e, dönüşüne kadar, Kültür Bakanı M. İstemihan Talay’ın vekâlet etmesinin uygun görüldüğüne ilişkin Cumhurbaşkanlığı tezkeresi (3/1920)

6. – Filipinler’e gidecek olan Turizm Bakanı Ahmet Tan’a, dönüşüne kadar, Devlet Bakanı Hasan Gemici’nin vekâlet etmesinin uygun görüldüğüne ilişkin Cumhurbaşkanlığı tezkeresi (3/1921)

7. – İstifa eden ve istifası kabul edilen Maliye Bakanı Zekeriya Temizel’in yerine, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Nami Çağan’ın atandığına ilişkin Cumhurbaşkanlığı tezkeresi (3/1922)

8. – Maliye Bakanlığına atanan Nami Çağan’dan boşalan Sosyal Güvenlik Bakanlığına İzmir Milletvekili Hakan Tartan’ın atandığına ilişkin Cumhurbaşkanlığı tezkeresi (3/1923)

9. – Bangladeş Halk Cumhuriyetine gidecek olan Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel’e, dönüşüne kadar, TBMM Başkanı Hikmet Çetin’in vekâlet edeceğine ilişkin Cumhurbaşkanlığı tezkeresi (3/1924)

10. – Amerika Birleşik Devletlerine gidecek olan Millî Savunma Bakanı Hikmet Sami Türk’e, dönüşüne kadar, Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Hikmet Uluğbay’ın vekâlet etmesinin uygun görüldüğüne ilişkin Cumhurbaşkanlığı tezkeresi (3/1925)

11. – Almanya’ya gidecek olan Turizm Bakanı Ahmet Tan’a, dönüşüne kadar, Kültür Bakanı M. İstemihan Talay’ın vekâlet etmesinin uygun görüldüğüne ilişkin Cumhurbaşkanlığı tezkeresi (3/1926)

12. – Amerika Birleşik Devletlerine gidecek olan DevletBakanı ve Başbakan Yardımcısı Hikmet Uluğbay’a, dönüşüne kadar, DevletBakanı ve Başbakan Yardımcısı HasanHüsamettin Özkan’ın vekâlet etmesinin uygun görüldüğüne ilişkin Cumhurbaşkanlığı tezkeresi (3/1927)

13. – İtalya’ya gidecek olan Orman Bakanı Arif Sezer’e, dönüşüne kadar, Çevre Bakanı Fevzi Aytekin’in vekâlet etmesinin uygun görüldüğüne ilişkin Cumhurbaşkanlığı tezkeresi (3/1928)

14. – Romanya’ya gidecek olan Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel’e, dönüşüne kadar, TBMM Başkanı Vekili Hasan Korkmazcan’ın vekâlet edeceğine ilişkin Cumhurbaşkanlığı tezkeresi (3/1929)

15. – İtalya’ya gidecek olan Tarım ve Köyişleri Bakanı Mahmut Erdir’e, dönüşüne kadar, Devlet Bakanı Mustafa Yılmaz’ın vekâlet etmesinin uygun görüldüğüne ilişkin Cumhurbaşkanlığı tezkeresi (3/1930)

16. – Tunus’a gidecek olan Millî Savunma Bakanı Hikmet Sami Türk’e, dönüşüne kadar Millî Eğitim Bakanı Metin Bostancıoğlu’nun vekâlet etmesinin uygun görüldüğüne ilişkin Cumhurbaşkanlığı tezkeresi (3/1931)

17. – Türkmenistan Cumhuriyetine gidecek olan Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanı A. Ziya Aktaş’a, dönüşüne kadar, Maliye Bakanı Nami Çağan’ın vekâlet etmesinin uygun görüldüğüne ilişkin Cumhurbaşkanlığı tezkeresi (3/1932)

18. – Bahreyn’e gidecek olan Devlet Bakanı Şükrü Sina Gürel’e, dönüşüne kadar, Devlet Bakanı Fikret Ünlü’nün vekâlet etmesinin uygun görüldüğüne ilişkin Cumhurbaşkanlığı tezkeresi (3/1933)

19. – Romanya’ya gidecek olan Sanayi ve Ticaret Bakanı Metin Şahin’e, dönüşüne kadar, Devlet Bakanı Aydın Tümen’in vekâlet etmesinin uygun görüldüğüne ilişkin Cumhurbaşkanlığı tezkeresi (3/1934)

20. – Romanya’ya gidecek olan Turizm Bakanı Ahmet Tan’a, dönüşüne kadar, Kültür Bakanı M. İstemihan Talay’ın vekâlet etmesinin uygun görüldüğüne ilişkin Cumhurbaşkanlığı tezkeresi (3/1935)

21. – Özbekistan’a gidecek olan Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel’e, dönüşüne kadar, TBMM Başkanı Hikmet Çetin’in vekâlet edeceğine ilişkin Cumhurbaşkanlığı tezkeresi (3/1936)

22. – İspanya’ya gidecek olan Sanayi ve Ticaret Bakanı Metin Şahin’e, dönüşüne kadar, Tarım ve Köyişleri Bakanı Mahmut Erdir’in vekâlet etmesinin uygun görüldüğüne ilişkin Cumhurbaşkanlığı tezkeresi (3/1937)

23. – Özbekistan Cumhuriyetine gidecek olan DevletBakanı Şükrü Sina Gürel’e, dönüşüne kadar, Devlet Bakanı Fikret Ünlü’nün vekâlet etmesinin uygun görüldüğüne ilişkin Cumhurbaşkanlığı tezkeresi (3/1938)

24. – Özbekistan Cumhuriyetine gidecek olan Devlet Bakanı Aydın Tümen’e, dönüşüne kadar, Devlet Bakanı Mustafa Yılmaz’ın vekâlet etmesinin uygun görüldüğüne ilişkin Cumhurbaşkanlığı tezkeresi (3/1939)

25. – İsrail’e gidecek olan Kültür Bakanı M. İstemihan Talay’a, dönüşüne kadar, Millî Eğitim Bakanı Metin Bostancıoğlu’nun vekâlet etmesinin uygun görüldüğüne ilişkin Cumhurbaşkanlığı tezkeresi (3/1940)

26. – Mali Cumhuriyetine gidecek olan Devlet Bakanı Hasan Gemici’ye, dönüşüne kadar, Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Hikmet Uluğbay’ın vekâlet etmesinin uygun görüldüğüne ilişkin Cumhurbaşkanlığı tezkeresi (3/1941)

C) GENSORU, GENEL GÖRÜŞME, MECLİS SORUŞTURMASI VE MECLİS ARAŞTIRMASI ÖNERGELERİ

1. – Samsun Milletvekili Musa Uzunkaya ve 21 arkadaşının, Samsun ve Sinop İllerinde yaşanan göç olayının ve işsizlik sorununun araştırılarak alınması gereken tedbirlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/311)

IV. – SORULAR VE CEVAPLAR

A) SÖZLÜ SORULAR VE CEVAPLARI

1. – Çorum Milletvekili Mehmet Aykaç’ın, Dünya Kadınlar Günü kutlamaları sırasında meydana gelen olaylara ilişkin İçişleri Bakanından sözlü soru önergesi ve yazılı soruya çevrilmesi nedeniyle konuşması (6/906)

2. – Trabzon Milletvekili İsmail İlhan Sungur’un, bazı belediyelerin izinli hizmet aracı talebine cevap verilmemesinin nedenine ilişkin sorusu ve Maliye Bakanı Nami Çağan’ın cevabı (6/907)

3. – Aydın Milletvekili Ali Rıza Gönül’ün, SEKA’ya ait bir arazinin özel bir firmaya satılacağı iddialarına ilişkin Sanayi ve Ticaret Bakanından sözlü soru önergesi (6/909)

4. – Balıkesir Milletvekili İsmail Özgün’ün, Konut Edindirme Fonuna ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/911)

5. – Sıvas Milletvekili Tahsin Irmak’ın, Savarona Yatına İlişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/912)

6. – Konya Milletvekili Abdullah Gencer’in, Eskişehir TÜLOMSAŞ’ta işten çıkarılan mevsimlik işçilere ilişkin Ulaştırma Bakanından sözlü soru önergesi (6/916)

7. – Konya Milletvekili Abdullah Gencer’in, irtica ile mücadele konusundaki bir beyanına ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/917)

8. – Aydın Milletvekili Ali Rıza Gönül’ün, Denizcilik Müsteşarlığına alınan personele ilişkin Devlet Bakanından sözlü soru önergesi (6/918)

9. – Çorum Milletvekili Mehmet Aykaç’ın, irtica nedeniyle hakkında soruşturma açılan vali ve kaymakamlara ilişkin İçişleri Bakanından sözlü soru önergesi (6/919)

10. – Kırşehir Milletvekili Cafer Güneş’in, Batı Çalışma Grubuna ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/921)

11. – Antalya Milletvekili Osman Berberoğlu’nun, kumarhanelerin kapatılması sonucu işsiz kalan kişilere ilişkin Turizm Bakanından sözlü soru önergesi (6/922)

12. – Şanlıurfa Milletvekili Abdulkadir Öncel’in, Şanlıurfa-Merkez ve Akçakale İlçelerine bağlı bazı köylerin dalgıç ihtiyacına ilişkin sorusu ve Devlet Bakanı Mustafa Yılmaz’ın cevabı (6/923)

13. – Antalya Milletvekili Osman Berberoğlu’nun, atari salonlarına ilişkin İçişleri Bakanından sözlü soru önergesi (6/924)

14. – Şanlıurfa Milletvekili Abdulkadir Öncel’in, Şanlıurfa-Birecik İlçesine bağlı bazı köylerin dalgıç ihtiyacına ilişkin sorusu ve Devlet Bakanı Mustafa Yılmaz’ın cevabı (6/925)

15. – Konya Milletvekili Abdullah Gencer’in bazı belediye başkanlarının görevden uzaklaştırılmalarının nedenine ilişkin İçişleri Bakanından sözlü soru önergesi (6/928)

16. – Şanlıurfa Milletvekili Abdulkadir Öncel’in, Şanlıurfa-Harran-Küçük Yıldız ve Yasta köylerinin dalgıç ihtiyacına ilişkin sorusu ve DevletBakanı Mustafa Yılmaz’ın cevabı (6/929)

17. – Şanlıurfa Milletvekili Abdulkadir Öncel’in, Şanlıurfa-Hilvan İlçesine bağlı bazı köylerin dalgıç ihtiyacına ilişkin sorusu ve Devlet Bakanı Mustafa Yılmaz’ın cevabı (6/930)

18. – Şanlıurfa Milletvekili Abdulkadir Öncel’in, Şanlıurfa-Bozova İlçesine bağlı bazı köylerin dalgıç ihtiyacına ilişkin sorusu ve Devlet Bakanı Mustafa Yılmaz’ın cevabı (6/931)

19. – Şanlıurfa Milletvekili Abdulkadir Öncel’in, Şanlıurfa-Viranşehir İlçesine bağlı bazı köylerin dalgıç ihtiyacına ilişkin sorusu ve Devlet Bakanı Mustafa Yılmaz’ın cevabı (6/932)

20. – Şanlıurfa Milletvekili Abdulkadir Öncel’in, Şanlıurfa-Suruç İlçesine bağlı bazı köylerin dalgıç ve içme suyu ihtiyacına ilişkin sorusu ve Devlet Bakanı Mustafa Yılmaz’ın cevabı (6/933)

21. – Şanlıurfa Milletvekili Abdulkadir Öncel’in, Şanlıurfa-Halfeti-Sütveren ve Kantarma köylerinin dalgıç ihtiyacına ilişkin sorusu ve Devlet Bakanı Mustafa Yılmaz’ın cevabı (6/934)

22. – Şanlıurfa Milletvekili Abdulkadir Öncel’in, Şanlıurfa-Siverek İlçesine bağlı bazı köylerin dalgıç ihtiyacına ilişkin sorusu ve Devlet Bakanı Mustafa Yılmaz’ın cevabı (6/935)

23. – Şanlıurfa Milletvekili Abdulkadir Öncel’in, Şanlıurfa-Ceylanpınar İlçesine bağlı bazı köylerin dalgıç ihtiyacına ilişkin sorusu ve DevletBakanı Mustafa Yılmaz’ın cevabı (6/936)

B) YAZILI SORULAR VE CEVAPLARI

1. – Erzincan Milletvekili Mustafa Kul’un, Adapazarı, Ankara, İzmir ve Gebze doğal gaz santral ihalelerine ilişkin sorusu ve Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanı Ziya Aktaş’ın yazılı cevabı (7/6774)

2. – Konya Milletvekili Lütfi Yalman’ın, Bursa-Osmangazi-Demirtaş Beldesindeki “Yeşil Şehir Projesi” inşaatına ilişkin Başbakandan sorusu ve İçişleri Bakanı Cahit Bayar’ın yazılı cevabı (7/6795)

V. – OYLAMASI YAPILACAK İŞLER

1. – Bilecik Milletvekili Bahattin Şeker’in milletvekilliğinden istifa etmesi nedeniyle Anayasanın 84 üncü maddesi gereğince Türkiye Büyük MilletMeclisi üyeliğinin düşmesinin oylanması

VI. – GENSORU, GENEL GÖRÜŞME, MECLİS SORUŞTURMASI VE MECLİS ARAŞTIRMASI

A) ÖNGÖRÜŞMELER

1. – İstanbul Milletvekili Halit Dumankaya ve 12 arkadaşının, TRT ile ilgili usulsüzlük ve yolsuzluk iddialarını araştırmak amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/26)


I. – GEÇEN TUTANAK ÖZETİ

TBMM Genel Kurulu saat 15.00'te açılarak iki oturum yaptı.

Terör örgütü başının yakalanmasından sonra meydana gelen iç ve dış gelişmeler ve bu konuda alınabilecek önlemler konusunda bir genel görüşme açılmasına ilişkin önergenin görüşülmesi  için 116 milletvekilince verilen olağanüstü toplantı çağrı önergesi;

Olağanüstü toplantı isteminin Anayasa ve İçtüzük hükümlerine uygun bulunduğuna ve bu nedenle, TBMM Genel Kurulunun 13 Mart 1999 Cumartesi günü saat 15.00'te olağanüstü toplantıya çağrıldığına ilişkin Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığı duyurusu;

Konya Milletvekili Ahmet Alkan ve 20 arkadaşının, terör örgütü başının yakalanmasından sonra meydana gelen  iç ve dış gelişmeler ve bu konuda alınabilecek önlemler konusunda bir genel görüşme açılmasına ilişkin önergesi (8/38);

Genel Kurulun bilgisine sunuldu.

Olağanüstü toplantı konusu genel görüşme açılmasına ilişkin önerge üzerinde yapılacak öngörüşmeler sonunda genel görüşme açılmasına karar verildiği takdirde, genel görüşmenin, Genel Kurulun 16.3.1999 Salı günkü birleşiminde yapılmasına ve genel görüşme olağanüstü toplantı konusu olduğundan, İçtüzüğün l03 üncü maddesindeki sürelere bağlı kalınmamasına;

Türkiye Büyük Millet Meclisinin çalışmalarına devama karar vermesi halinde; gündemin 67 nci sırasındaki 274 sıra sayılı kanun tasarısının gündemin 6 ncı, 14 üncü sırasındaki 634 sıra sayılı kanun tasarısının 7 nci,  238 inci sırasındaki 657 sıra sayılı kanun teklifinin 8 inci sırasına alınmasına; 13.3.1999 Cumartesi, 14.3.1999 Pazar ve 15.3.1999 Pazartesi günleri Genel Kurul çalışmalarının 15.00-19.00, 20.00-24.00 saatleri arasında yapılmasına, 13.3.1999 Cumartesi günü genel görüşme açılmasına ilişkin önergenin öngörüşmesinin tamamlanmasından sonra ve 14.3.1999 Pazar ile 15.3.1999 Pazartesi günlerinde kanun tasarı ve tekliflerinin görüşülmesine;

İlişkin Fazilet Partisi Grubu önerileri okundu.

Başkanlıkça, bu önerilerden, yalnızca, genel görüşme açılmasına karar verildiği takdirde, genel görüşmenin yapılacağı güne ilişkin önerinin Danışma Kurulu toplantısına konu teşkil etmesi nedeniyle oya sunulacağı; diğer önerilerin işleme konulmayacağı açıklandı.

Türkiye Büyük Millet Meclisinin olağanüstü toplantıya çağırıldığı konu görüşülüp, bu konu üzerindeki işlem tamamlanıncaya kadar, Danışma Kurulunun toplantıya çağırılıp çağırılmayacağı;

Danışma Kurulu toplantısının yapılamaması durumunda, çağrı sahibi grubun önerilerinin Genel Kurulun onayına sunulup sunulamayacağı;

Hakkında bir usul görüşmesi açıldı.

Fazilet Partisi Grubunun birinci önerisi, yapılan görüşmelerden sonra kabul edildi.

Olağanüstü toplantı konusu olan genel görüşme açılmasına ilişkin önerge üzerindeki öngörüşmeler tamamlandı; yapılan oylamadan sonra, genel görüşme açılmasının kabul edilmediği açıklandı.

Bazı kanun tasarı ve tekliflerinin görüşülebilmesi ve denetim faaliyetlerinin sürdürülebilmesi için, İçtüzüğün 7 nci maddesinin son fıkrası gereğince, Türkiye Büyük Millet Meclisinin çalışmalarına devam olunmasına ilişkin, Konya Milletvekili Ahmet Alkan ve arkadaşları ile Uşak Milletvekili Yıldırım Aktürk ve arkadaşları tarafından verilen önergelerin, birleştirilerek yapılan görüşmelerinden sonra kabul edildiği açıklandı.

Millî Savunma Bakanı Hikmet Sami Türk, Genel Kurul çalışmalarına devam olunmasına ilişkin önergelerin görüşmeleri esnasında, Uşak Milletvekili Yıldırım Aktürk'ün, ileri sürmüş olduğu görüşlerden farklı görüşleri kendisine atfetmesi nedeniyle bir  konuşma yaptı.

Çalışmalara devam yönünde alınan karar gereğince, gündemde yer alan konuları sırasıyla görüşmek için, 16 Mart 1999 Salı günü saat 15.00'te toplanmak üzere, birleşime 21.00'de son verildi.

Hikmet Çetin

Başkan

                              Hüseyin Yıldız                                              Abdulhaluk Mutlu

                                   Mardin                                                             Bitlis

                                 Kâtip Üye                                                      Kâtip Üye

                               Ahmet Derin                                                  Kadir Bozkurt

                                  Kütahya                                                            Sinop

                                 Kâtip Üye                                                      Kâtip Üye

 

 

                                                                                                                       No : 69

II. – GELEN KÂĞITLAR

16.3.1999 Salı

Yazılı Soru Önergeleri

1. – İstanbul Milletvekili Bülent Akarcalı’nın, Dış Ticaret Müsteşarlığında yabancı dil bilmeyen personelin yurt dışına atanmalarına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/6908) (Başkanlığa geliş tarihi : 12.3.1999)

2. – İstanbul Milletvekili Bülent Akarcalı’nın, TEAŞ’ın TKİ’den yılda ne kadar kömür aldığına ilişkin Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanından yazılı soru önergesi (7/6909) (Başkanlığa geliş tarihi : 12.3.1999)

 

3. – İstanbul Milletvekili Bülent Akarcalı’nın, kömürle çalışan santrallere ilişkin Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanından yazılı soru önergesi (7/6910) (Başkanlığa geliş tarihi : 12.3.1999)

 

 


BİRİNCİ OTURUM

Açılma Saati : 15.00

16 Mart 1999 Salı

BAŞKAN : Başkanvekili Yasin HATİBOĞLU

KÂTİP ÜYELER : Hüseyin YILDIZ (Mardin), Ali GÜNAYDIN (Konya)

                                       

BAŞKAN – Çalışmalarımızın hayırlara vesile olmasını Cenabı Allah'tan niyaz ederek, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 55 inci Birleşimini açıyorum.

Sayın milletvekilleri, anlaşılıyor ki, toplantı yetersayımız vardır.

Çalışmalara başlıyoruz.

Gündeme geçmeden önce, gündemdışı söz talebinde bulunan 3 değerli arkadaşıma sırasıyla söz vereceğim.

SALİH KAPUSUZ (Kayseri) – Sayın Başkan, yerimden bir şey arz edebilir miyim efendim?

BAŞKAN – Buyurun efendim.

SALİH KAPUSUZ (Kayseri) – Sayın Başkanım, Fazilet Partisi Grubu olarak, bugün saat 9.00'da, Meclis Başkanlığına, Danışma Kurulunun toplanmasıyla ilgili bir talepte bulunduk. Üzülerek söyleyelim ki, Başkanlığa vekâlet eden değerli arkadaşımız Uluç Gürkan Bey -ismini de özellikle vurgulayarak söylemek istiyorum ki- bu çağrımıza, maalesef, kendisi yarın görevli olmadığı halde, Danışma Kurulu saati olarak, bugünü geride bırakarak, yarın için saat vermiştir. Bu, göstermektedir ki, değerli arkadaşımız, Meclis Başkanlık Divanını çağırarak, orada fikirlerini ve düşüncelerini, doğru yapılanları veyahut da yanlış yapılanları tartışıp, bir karar altına alma hak ve salahiyetleri olduğu halde, bunu, televizyon televizyon gezerek, Başkanlığı ve Başkanı şikâyet ederek, tutumlarıyla ilgili konuşarak, yanlış bir çığır açmıştır, yanlış bir yola girmiştir. Dolayısıyla, ilk defa, bu Parlamento tarihinde, Türkiye Cumhuriyeti dönemi itibariyle, hiçbir zaman uygulamada olmayan, Danışma Kurulunun bir gün sonraya tehir edilmesi, ki, ilginçtir, bugün saat 9.00'da yapılan müracaatı bir gün sonraki saat 9.00'a vermek mecburiyetinde kalmıştır. Değerli gruplar çok iyi bilirler ki, hiçbir gün, saat 9.00'da Danışma Kuruluna saat verilmemiştir.

Bütün bunlar, tarafsızlığı ihlal ettiğini, Sayın Başkanın, düşüncelerine esir olduğunu, hislerinin tesiri altında kaldığını orta yere çıkarmaktadır ki, bunun, Genel Kurul tarafından bilinmesinde ve zabıtlara geçirilmesinde fayda mülahaza ediyor, arz ediyor, teşekkür ediyorum Sayın Başkan.

BAŞKAN – Sayın Kapusuz... Sayın Kapusuz...

ALİ GÜNAY (Hatay) – Sayın Başkan...

BAŞKAN – Bir dakikanızı rica edeyim efendim.

Sayın Kapusuz, Sayın Başkanların veya Başkanvekillerinin neyi, nasıl takdir edeceği konusunda, bizim Başkanlığımızın fikir yürütmesi mümkün de değildir, doğru da değildir.

Buyurun efendim.

ALİ GÜNAY (Hatay) – Sayın Başkan, Grup Başkanvekili yersiz bir konuşma yapmıştır. İçtüzüğün 19 uncu maddesinin dördüncü fıkrasına göre, Meclis Başkanı yirmidört saat içinde Danışma Kurulunu toplantıya çağırabilir. Bugün de bu yapılmış; yarın saat 9.00'da toplantıya çağrılmıştır. 

SALİH KAPUSUZ (Kayseri) – Bu, hakkın suiistimalidir işte...

İBRAHİM GÜRDAL (Antalya) – Hayır, hayır, değildir... İçtüzüğün ta kendisidir.

BAŞKAN – Efendim, bendeniz de onu arz ettim, farklı bir şey söylemedim, ben de onu arz ettim efendim.

SALİH KAPUSUZ (Kayseri) – Sayın Başkan "yirmidördüncü saatte toplanacak" demiyor "yirmidört saat içinde" diyor.

BAŞKAN – Buyurun efendim.

ÜLKÜ GÜNEY (Bayburt) – Sayın Başkan, Meclis Başkanvekilinin yaptığı işlem doğrudur, İçtüzüğe de uygundur. Bunu burada münakaşa etmek, sadece konuşmuş olmak için konuşmaktır. (FP sıralarından gürültüler)

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri...

Sayın milletvekilleri, seçimler çok yakın, bizi de buradan izliyorlar, gözlüyorlar; işi, sükûnetle, sühuletle ve usuletle götürelim diye düşünüyorum.

Doğru Yol Partisi Grubundan Sayın Sağlam, KOBİ'lerle ilgili olarak söz talebinde bulundular.

Buyurun. (DYP sıralarından alkışlar)

III. – BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI

A) GÜNDEMDIŞI KONUŞMALAR

1. – Kahramanmaraş Milletvekili Mehmet Sağlam’ın, küçük ve orta boy işletmelerin sorunları ile alınması gerekli önlemlere ilişkin gündemdışı konuşması ve Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Hikmet Uluğbay’ın cevabı

MEHMET SAĞLAM (Kahramanmaraş) – Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; bugün, aylardır sıkıntı içinde olduğu kamuoyuna yansıtılan, fakat, bugüne kadar dertlerine bir türlü çare bulunamayan küçük ve orta boy işletmeler ile bazı işletmelerimizin çok acil olan sorunlarını dile getirmek üzere huzurunuzdayım. Çok acil diyorum; çünkü, ülkenin içinde bulunduğu bugünkü vaziyette, ekonomik istikrarı sağlayacak olan bir hükümetin, bir an evvel seçimlerle ortaya çıkması aciliyeti karşısında, milletin gündemiyle, milletin, fakrü zaruret içerisinde kendi ihtiyaçlarını karşılamak üzere, işsizliğini gidermeye, bazı konulardaki sıkıntılarını gidermeye yönelik talepleri karşısında, Yüce Meclisimizin başka konularla meşgul olmasını da fırsat bilerek, milletin bu sıkıntılarını dile getirmek istiyorum.

Geçmiş hükümetler ve bugünkü hükümet, küçük ve orta boy işletmelerle beraber, işsizliğe çare olan, ihracatı artıracak ve sermayenin tabana yayılmasını sağlayacak olan işletmelerle ilgili birçok tedbirler almıştır; ama, bugüne kadar, bu sıkıntılar ortadan kalkmış değildir.

Şimdi, acilen yapılması gerekenleri bir kere daha tekrarda fayda görüyorum. Bunlardan birisi, özellikle tekstildeki küçük ve orta boy işletmelerle ilgili olarak, pamuk konusundaki politikamızın yanlışlığından dolayı, Suriye ve Yunanistan gibi ülkelerden pamuk alma durumunda kalınmış, iplik ve kumaş ithalatına, özellikle damping ithalata müsaade edilmiştir. Süratle, pamuk politikası düzene sokulmalı ve iplik ve kumaş ithalatı durdurulmalıdır; çünkü, şimdi, yüzlerce küçük ve orta boy işletme kapanırken, binlerce işçinin işine son verilirken, bizim dışımızdaki ülkelerden yapılan ve özellikle kayıtdışı olarak yapılan iplik ve kumaş ithalatı sonunda, kendi işçilerimiz işsiz kalmış, dışarıdaki insanlara, dışarıdaki firmaların işçilerine iş sağlanmıştır. Bu durumdan bir an evvel çıkmamız, iplik ve kumaş ithalatının durdurulmasına bağlıdır.

İkinci olarak, ucuz enerji, bugün, istihdam yaratan bütün sektörlerin büyük sorunu olmuştur. Dünyadaki kalitede ve fiyatta mal üretirken, kendilerinden daha ucuz enerji kullanan firmalar dolayısıyla, dünya rekabetine, küçük ve orta boy işletmelerimiz -özellikle tekstil alanında- ulaşamaz hale gelmişlerdir. O kadar ki, örneğin, Kahramanmaraş, Türkiye'nin elektriğinin yüzde 10'unu üretirken, buradaki firmalarımız kendi imkânlarıyla enerji kaçaklarına mâni oldukları halde, onlar ucuz enerjiden yararlanamamaktadır. Aynı şey, Malatya ve Gaziantep'teki işletmeler için de söz konusudur.

Üçüncü olarak, yine, aşağı yukarı altı aylık süreyle pamuk tahsisi kararından, Türkiye'nin en büyük pamuk işleyen ili olan Kahramanmaraş'taki 58 fabrika yararlanamamıştır; çünkü, bunlar 6 aylık faizsiz pamuk tahsisinde istenilen teminat mektuplarını verememiştir; özellikle küçük ve orta boy işletmeler. Bunun da kaldırılması gerekir.

Dördüncü olarak, Eximbank kredileri, çoğu zaman üretici ve ihracatçılara ulaşma yerine, aracı bankaların kendi yan kuruluşlarına verilmekte, böylece de üretici ve istihdam yaratan, ihracat yaratan firmalara ulaşamamaktadır. Dolayısıyla KOBİ'lere sırtını dönen banka sisteminden süratle vazgeçilmesi ve özellikle teşviklerin, yalnız bölge değil, sektör bazında da yapılması gerekir. Örneğin, son kararnameyle güneydoğuya teşvikler getiriliyor; ama, özellikle tekstil alanında teşvikler verilecek olursa, tekstilde esasen durma noktasına gelen başka kurulu kuruluşlar büyük zarar göreceklerdir. Dolayısıyla yalnız bölge değil, sektör bazında da teşviklerin düzenlenmesi gerekir.

KDV oranları, bildiğiniz gibi yüzde 14'tür, 15'tir; bunun kademeli olması gerekir. Mesela, yüzde 1 KDV ile pamuk alan iplik üreticisi firmalar, bunu yüzde 15 KDV ile satmakta, yüzde 14 KDV'yi kendileri ödemektedir. Halbuki, bu oran pamukta yüzde 1 ise, işlenmişiplikte 3-4, kumaşta 8-10 ve nihayet, nihai üründe, yani konfeksiyonda yüzde 15 gibi kademeli yapılması gerekir. Aksi takdirde, olmamaktadır.

BAŞKAN – Sayın Sağlam, zatıâlinize 2 dakika ilave süre verdim, tamamlayın.

MEHMET SAĞLAM (Devamla) – Çok teşekkür ederim efendim.

Bunlara ilave olarak, ihracatta navlun primi uygulaması şarttır. Daralan iç piyasa ve Laleli piyasasındaki durulmadan sonra, özellikle kaliteli ve dünya fiyatlarında mal üreten firmalarımız büyük sıkıntı içindedir.

Son olarak, KOBİ'lerin yeniden tanımı gerekir; yani, küçük ve orta boy işletmeler, bankalarca ayrı, esnaf ve KOSGEB'ce ayrı tanımlanmaktadır. Bunların tanımına açıklık getirmek, özellikle tekstil firmalarının büyük ölçüde bugünkü sıkıntılarını giderecektir.

Son olarak, birçok yerde, bugün, son kararnameyle, enerji fiyatları düşürülmüş; bazı illerimizde kişi başına gayri safi millî hâsıla daha yüksek olmasına rağmen, daha düşük iller bundan yararlanamaz duruma getirilmiştir.

Değerli milletvekilleri, ekonomik istikrar, halkın geçim sıkıntısı, işsizlikle mücadele; bütün bunlar siyasî istikrar içerisinde güçlü bir hükümetle olur. Önümüzdeki 18 Nisanda, bu Yüce Meclis büyük bir çoğunlukla seçim yapılmasına karar vermiştir. Son günlerde bunun engellenmesine yönelik bazı teşebbüsleri, gerçekten, Yüce Meclisin, halkın gündeminin dışına çıkması, halkın sıkıntılarına arkasını dönmesi şeklinde yorumlamak mümkündür. Yüce Meclisin itibarını korumak, hepimiz için, çok geç olmadan, düşünülmesi gereken ve mutlaka yapılması gereken bir işlem ve eylemdir.

Bu düşüncelerle, hepinizi, bir kere daha Yüce Meclisin daha evvelki kararına saygılı olmaya ve önümüzdeki seçimleri süratle yaparak, özel kesimin, kamu kesiminin, istifa eden bürokratların, Yüksek Seçim Kurulunun büyük bir hazırlık içinde olduğu sonuca ulaşmak üzere gayret göstermeye davet ediyor; Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum efendim. (DYP, ANAP ve DSP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Sayın Sağlam, teşekkür ediyorum.

Sayın Uluğbay, hükümet adına gündemdışı konuşmaya cevap vermek isterler.

Sayın Uluğbay, buyurun efendim. (DSP sıralarından alkışlar)

DEVLET BAKANI VE BAŞBAKAN YARDIMCISI HİKMET ULUĞBAY (Ankara) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Kahramanmaraş Milletvekili Sayın Mehmet Sağlam'a, KOBİ'ler konusunu gündeme getirdikleri için teşekkür ederek sözlerime başlamak istiyorum.

Gerçekten, Türk ekonomisinin bünyesinin sağlıklı bir analizini yaptığımız takdirde, KOBİ dediğimiz küçük ve orta ölçekli işletmelerin ekonomimizin temel direği olduğu ve ekonomik büyümemizde ve istihdamda son derece önemli rol oynadıklarını görürüz.

Diğer taraftan, bugün, Anadolu'nun birçok kentinin birer sanayi merkezi haline gelmekte olduğunu görmemizin gerisinde de KOBİ'lerin yattığı bir gerçektir. Dolayısıyla, tüm hükümetlerimiz gibi hükümetimiz de, KOBİ'lere gereken önemi vermektedir ve aldığı son kararlarla da, bu konudaki vurgulamasını çok daha net bir biçimde ortaya koymuştur. Herşeyden evvel Halk Bankasının sermayesi artırılmış; Halk Bankasının kaynakları artırılmak suretiyle, ekonominin kaynaklarından küçük ve orta ölçekli işletmelerin daha fazla kullanmaları zemini hazırlanmıştır. Buna ek olarak, özellikle Halk Bankasının kredilerinin kullandırılmasındaki işlemler kolaylaştırılmak suretiyle de, küçük ve orta ölçekli işletmelerin kredilere ulaşması kadar kredileri kullanmaları da çok daha kolay hale getirilmiştir. Buna ek olarak, sanayileşmede KOBİ'lere verilen krediler kadar teşvik uygulamalarının da son derece önemli bir rolü vardır.

Yalnız, tabiatıyla, burada, hepimizin bir hususun altını çizmemizde sayısız fayda vardır. Teşvikler verildiği vakit, kuruluş safhasında ve işletme döneminin başlangıcında belirli avantajları sağladıktan sonra, normal ekonomik koşullarda işletmelerin faaliyetlerine devam edebilmesi gerekir.

O bakımdan, verilen teşviklerde, yatırım dönemi teşviklerine ek olarak, işletme döneminde de bazı ayrıcalıklar, vergilerden başlayarak, kredi faizlerinin düşük olmasıyla sürdürülen; hatta ve hatta, biraz sonra değineceğim gibi enerji gibi girdilerde sağlanan ayrıcalıklarla da desteklenmektedir. Bu bağlamda da, hükümetimiz, KOBİ'leri ve bu KOBİ'ler çerçevesinde, Güneydoğu Anadolu'da, teröristbaşının yakalanmasından sonra, ülkemizdeki huzurun ve ekonomik gelişmenin, Güneydoğu Anadolu Bölgemizde de geliştirilebilmesi için, 26 ili kapsayan bir uygulamayı geliştirerek sürdürmüştür. Bu bağlamda, daha önce teşvik uygulanan illere, bu 26 ile, ayrıca şu ayrıcalıklar getirilmiştir:

Yatırım dönemindeki enerjinin yüzde 50 bedelle kullanılmasına ek olarak, ilk defa, bu dönemde, işletme döneminin birinci yılında elektrik enerjisinin yüzde 50, ikinci yılında yüzde 40, üçüncü yılında da yüzde 25 düşük fiyatla satılması suretiyle, sadece yatırım döneminde değil, işletmeye geçilen ilk üç yıl zarfında da, bu işletmelerin, rekabet edebilecek gücü elde etmeleri ve elektrik enerjisini normal fiyatla kullanmak suretiyle rekabet edebilecekleri bir ortama hazırlanmaları öngörülmüştür.

Bununla da yetinilmemiştir; aynı zamanda, bölgede, diğer alanlardaki teşvik unsurları da takviye edilmiştir. Bu bağlamda, bir yandan o bölgedeki ihracat potansiyelinin geliştirilebilmesi için, Dış Ticaret Müsteşarlığı, bölgede, ihracat ve pazar araştırması konusunda eğitici seminerlere başlarken, diğer taraftan Kalkınma Bankası ve diğer kuruluşlar da, bölgedeki yatırımcıya hizmet vermeye başlamıştır. Buna ek olarak, valiliklerin, bölgedeki KOBİ'lere destek olmaları konusunda da bir seri önlem alınmıştır.

Dolayısıyla, hükümetimiz, KOBİ'lere, tüm yurt genelinde gereken önemi vermeyi sürdürmenin yanında, özellikle, Güneydoğu Anadolu Bölgesinin ekonomik ve sosyal gelişmesinde büyük bir atılımın da öncülüğünü yapacak önlemleri almıştır.

Bu önlemlerin, Güneydoğu Anadolu'ya olduğu gibi, tüm ülkemize de güzellikler, mutluluklar getirmesi dileklerimle, hepinize saygılarımı sunuyorum. (DSP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Sayın Bakan, teşekkür ediyorum.

Gündemdışı söz talebinde bulunan, Anavatan Partisi Grubu üyesi Sayın Aktürk; buyurun efendim. (FP sıralarından alkışlar)

Konu, kamu görevlilerinin beyan ve tutumlarıyla ilgili.

2. – Uşak Milletvekili Yıldırım Aktürk’ün, kamu görevlilerinin beyan ve tutumlarına ilişkin gündemdışı konuşması

YILDIRIM AKTÜRK (Uşak) – Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.

Muhterem arkadaşlar, hepinizi saygıyla selamlıyorum.

20 nci Dönem süresince, bir kere bile gündemdışı söz talebim olmadı; bugün zamanı geldiğine inandığım için huzurlarınızdayım; hepinizi saygıyla selamlarım.

Ben, cumartesi günü bu kürsüden bir konuşma yaptım. Sadece, konuşmamdan bir pasajı Meclis tutanaklarından okuyorum. Diyorum ki: "Sayın Mesut Yılmaz Sayın Vural Savaş'la görüşmüş." Vural Savaş'ın sözleri; diyor ki: "O dört profesör ne söylediklerini bilmiyorlar; çünkü, gerekçeli karar henüz yazılmadı. Yazılınca görürler ki, şiirle irtibatı yoktur bu işin" vesaire vesaire. Bunu bir kenara koyuyorum. Benden sonra söz alan Devlet Bakanı Sayın Hikmet Sami Türk, bu konuda, tekzip mahiyetinde herhangi bir şey söylememiştir; öncelikle bunu dikkatinize arz ediyorum.

Dün, Sayın Başsavcı bu konuyla ilgili bir basın toplantısı yapıyor, bölücülerin ve dini istismar edenlerin, şimdi de Türk Ceza Kanununun 312 nci maddesini değiştirmek istediklerini kaydediyor ve "vatana ihanet, anayasal düzeni koruyan yasaları değiştirmek mi, yoksa bizim yaptığımız mı, kamuoyunun takdirine bırakıyorum" diyor. Yani, bizi, neredeyse vatana ihanetle suçladığını söylüyor. Aynı zamanda diyor ki: "ANAP milletvekili Aktürk konuşmanın yapıldığı yerde bulunmadığı için konuşmayı çarpıtarak aktarmıştır, konuşmaları tamamen çarpıtmıştır ve bazı siyasî mülahazalarla nakletmiştir." Akşam televizyonda yayınlanan VTR'den bir alıntı yapıyorum; diyor ki: "Recep Tayyip Erdoğan'ın dosyasında bilirkişi raporu olarak birkaç profesörün şeyi vardı. Efendim, onlar suç oluşmamış diyorlar; ama dedim, ben, uygulamayı gayet iyi bilen bir kimse olarak, şiirin dışında da tahrik edici unsurlar var, ben bu kararın bilirkişi raporlarına rağmen onanacağına inanıyorum. Bakalım, Yargıtay ne karar verecek dedim." Ben, Sayın Başsavcıyı bu sabah aradım ve kendisine dedim ki, benim Meclis konuşmamla ilgili zabıtları alın, hafızanıza ve notlarınıza başvurun ve dün yaptığınız basın toplantısındaki konuşmanızı gözden geçirin; ciddî bir hukuk adamı olarak, yaptığınız ciddî hatayı size düzeltme fırsatı veriyorum bu sabah; yoksa, öğleden sonra ben düzelteceğim. Zannediyorum, bu sabah böyle bir düzeltme gelmedi; şimdi, düzeltiyorum efendim.

Kısa karar, Diyarbakır 3 No'lu DGM'sinde, 21 Nisanda verilmiştir; dikkatinizi çekerim. Bu görüşmeler, Sayın Başsavcının Sayın Mesut Yılmaz'la ve Sayın Başsavcının, ondan sonra, Hikmet Sami Türk'le ve Hikmet Sami Türk Hocanın Sayın Ecevit'le ve sonra dönüp de Mesut Yılmaz'la görüşmeleri mayıs ayı içindedir. Gerekçeli karar, 11 Haziranda postaya verilmiş, 22 Haziranda tarafın eline geçmiştir; yani, bu olaylar vuku bulduğunda, gerekçeli karar yazılmamıştı. Burada hukukçu üstatlarımız var; bunun ne anlama geldiğini, yasama, yürütme ve yargının ayrı olması gereken bir ülkede bunun ne hazin bir tablo olduğunu yüce takdirlerinize arz ediyorum. (FP sıralarından alkışlar)

Cumhuriyet Başsavcısı, sözde inkâr havası içinde suçüstü yakalanmıştır. Başsavcı, hukuka en fazla uymak zorunda olan hukuk adamıdır. Yargı bağımsızlığı, somut adalet içinde savcının yönlendirmesini, tahminini ve dedikodusunu dışlayan bir anayasal kavramdır. Üstelik, bu savcı, hukuk kuralını koyma sürecine telkinleriyle müdahale ediyorsa, yasama organının, yani Yüce Meclisin yetkisine, hukukun üstünlüğüne inanmamış bir kişi durumuna düşer. (FP sıralarından alkışlar) Savcılar hukukun emrinde oldukları zaman yücelirler, güvenilirler ve adaletin vatanında saygı görürler. Bu olay, adalet tarihimiz bakımından her yönüyle derinlemesine değerlendirmeye muhtaçtır ve büyük yankılar uyandıracaktır. Temennim odur ki, gereken yapılır ve Türkiye'de, yeni, güzel bir yasal hukuk düzeni kurulur.

Sayın Başsavcının töhmet altında bıraktığı kişiler arasında Sayın Mesut Yılmaz Hükümetinin Bakanlar Kurulu vardır; çünkü, söz konusu yasa, Hükümet tasarısı olarak Meclise intikal etmiştir. Burada bölücülerle işbirliği yapmaktan, vesaireden söz ediyor ve bir noktada hıyanet kelimesini kullanmaktan da beis duymuyor. Bir hukuk adamının -ben bir mühendisim- benden biraz daha dikkatli davranması lazım, benim ağzımdan kaçabilir; ama, ona hiç yakışmıyor.

Muhterem arkadaşlarım, Sayın Vural Savaş'ın bu pozisyonunu enine boyuna, gerekirse bir Meclis araştırmasıyla sonuna kadar irdelemeden Türk hukukçularımız rahat edemezler. (FP sıralarından alkışlar) Eğer, bendenizin naçizane, karınca kararınca dikkatinizi çektiğim bu hukuk cinayeti bundan evvelki çok ciddî olaylar gibi üzeri örtülerek geçiştirilirse, bunun vebali hepimizin üzerindedir, bütün hukuk adamlarının üzerindedir.

Ben, bu arada, mademki vaktim var, bir mühendis kafasıyla, bir dakikalığına da...

BAŞKAN – Toparlarsanız iyi olur; ilave süre verdim efendim.

YILDIRIM AKTÜRK (Devamla) – Toparlıyorum efendim.

Şimdi, maalesef, bir taraftan da ortada bombalar ve yaygın bir şekilde terör faaliyetleri devam ediyor. Dikkatinizden kaçmış olabilir, başka bir arkadaşım da bu yönde söz almamış olabilir, biz cumartesi günkü toplantımızda da bunu yeterince dillendiremedik. Ben, yanlış olabilir, yüzde yüz provokasyon olabilir, ama, Aydınlık Mecmuasında, haftalık gazetede yayımlanan çok ciddî isnatlara, en azından, böyle bir başhukuk adamının, bir başsavcının da eğilip araştırması gerektiğini düşünüyorum. İşgüzarlığı başka yerlere yapacaklarına, başka türlü dosyalar tanzim edeceklerine, hakikî cinayeti işleyenlerin (FP sıralarından "Bravo" sesleri, alkışlar) peşine düşerlerse, memlekete hakikî hizmeti yapmış olurlar.

Hepinize saygılar sunuyorum. (FP sıralarından "Bravo" sesleri, alkışlar)

BAŞKAN – Sayın Aktürk, teşekkür ediyorum efendim.

Sayın milletvekilleri, üçüncü sırada gündemdışı söz talebinde bulunan Fazilet Partisi Grubuna mensup İstanbul Milletvekili Sayın Mehmet Ali Şahin, İstanbul'da tırmanan terör olaylarıyla ilgili olarak Yüce Heyete bilgi arz edecekler.

Sayın Şahin, buyurun efendim. (FP sıralarından alkışlar)

3. – İstanbul Milletvekili Mehmet Ali Şahin’in, son günlerde tırmanan terör olaylarına ilişkin gündemdışı konuşması ve İçişleri Bakanı Cahit Bayar’ın cevabı

MEHMET ALİ ŞAHİN (İstanbul) – Sayın Başkan, Meclisimizin saygıdeğer üyeleri; hepinizi sevgiyle, saygıyla selamlıyorum.

Değerli arkadaşlarım, bugün, insanlığın başına musallat olmuş belaların en büyüklerinden biri de, hiç şüphesiz ki, terördür. Bu yüzden dünya devletleri, hem ülke hem dünya bazında terörle mücadeleyi öncelikli görevleri ve hedefleri arasına almışlardır. Ülkemiz, maalesef, terörden çok çekti; özellikle bölücü terör, ülkemize, insanımıza büyük kayıplara ve acılara mal oldu. Binlerce insanımızı kaybettik terör yüzünden. Uğradığımız maddî ve manevî kayıplarımızın hesabını yapmaya kalkışsak içinden çıkmakta zorluk çekeriz. Ne ocaklar söndü, kaç ananın yüreği yandı, dullarımızın, yetimlerimizin ve sakatlarımızın sayısını bilemiyoruz.

Değerli arkadaşlarım, hiç şüphesiz ki, terörle mücadelede güvenlik güçlerimizin onbeş yıldır ortaya koymuş olduğu fedakârlık her türlü takdirin üstündedir. Bölücü terör başının yakalanmış olması, terörle mücalede çok önemli bir adımdır; ama, şimdi, daha çok, daha farklı tedbirlere ihtiyacımız vardır. Görüyoruz ki, acı şekilde müşahede ediyoruz ki, terör, maalesef, büyük şehirlere indi. Çankırı Valisine suikast ve 4 insanımızın kaybı, terörün yeni boyutunu gösteren çarpıcı ve talihsiz bir eylemdi. Şimdi de, maalesef, birkaç haftadır İstanbul'da terör eylemleri birbirini takip ediyor. Bakırköy'de taksiye konan bomba ve bir gencin hayatını kaybetmesini hatırlıyorsunuz. Göztepe'de daha dün bir alışveriş merkezine atılan molotofkokteyli ve 13 vatandaşımızın hayatını kaybetmiş olması hâlâ belleklerde ve hâlâ acılarını içimizde yaşıyoruz.

Değerli arkadaşlarım, aşağı yukarı her gün, bir veya birkaç bomba eylemi gerçekleşmeye başladı İstanbul'da ve maalesef, şimdi, Ankara'ya da sıçradı. İstanbul'da vatandaşlarımız âdeta panik içinde, sokağa çıkmaya, işine gitmeye korkar oldu. Geçtiğimiz çarşamba günü Beşiktaş, Etiler, Nispetiye Caddesinde esnaf ziyareti yaparken esnaflara "işler nasıl" diye sorduğumda bir vatandaşımızın verdiği cevap çok enteresandı "terör yüzünden, insanlar sokağa çıkmaya korkar hale geldiler; işlerimiz de yarı yarıya düşmeye başladı."

Değerli arkadaşlarım, şimdi de, yabancı ülkeler, vatandaşlarının mecbur olmadıkça Türkiye'ye gitmemelerini tavsiyeye başladılar. İstanbul Valisi Sayın Çakır, bugün düzenlediği bir basın toplantısında, İstanbul'da gelişen terör olaylarını önlemede, güvenlik güçlerimizin sayısının yetersiz olduğunu söyleyerek vatandaşları yardıma çağırdı. Vatandaşımız, değerli arkadaşlarım, devletine, milletine her zaman canı pahasına yardımcı olmuştur ve hiç şüphesiz ki olacaktır; çünkü, terörle mücadele, topyekûn bir mücadeledir. Bu konuda, ülkesini ve milletini seven herkes kendisini görevli addedecektir. Ancak, yetkililerimizin, güvenlik güçlerimizi zayıf göstermeye de hakları yoktur diye düşünüyorum. Her türlü yasal tedbirler alınmalı, özellikle istihbarata çok büyük önem vermeliyiz. Devletin güvenlik güçlerinin asıl görevi, bir olayın olmasını önlemektir, olmadan önce gerekli tedbirleri almaktır, alabilmektir.

Değerli arkadaşlarım, bunların yanında, terörle mücadele, sadece güvenlik güçleriyle yapılarak sonuca ulaşılamaz. Olayın, sosyoekonomik boyutu var, insan hakları boyutu var, demokrasi boyutu var; terörle mücadelede başarılı olabilmek için bu alanlarda da ciddî adımlar atmaya mecburuz. Hatta şunu kabul etmeliyiz, terörün bu boyutlara gelmesinin baş sebeplerinden biri, bu alanlarda devletimizin, yetkililerin yeterli tedbirleri alamamış, yeterli adımları atamamış olmasıdır. Rahmetli Necip Fazıl Kısakürek şöyle der: Eğer hırsız ciğerini söküp almaya gelmişse ciğerine soracaksın ne suç işledin diye. Kendimize de bir bakmak, kusurlarımızı görmek, düzeltmek için de çaba harcamak mecburiyetindeyiz.

Değerli arkadaşlarım bilmeliyiz ki, toplum huzursuz olursa terör de cesaret bulur; çünkü, onların tek gıdası huzursuzluktur. Toplumu huzursuz edici davranış ve uygulamalardan yetkililer, özellikle hükümetler uzak durmak zorundadırlar. Toplumumuzu potansiyel suçlu gibi görerek, terörle mücadelede hedefe ulaşmak mümkün değildir. Sermayeyi gittikçe belirli ellerde toplayarak, milyonlarca insanı her gün açlığa ve sefalete terk edecek ekonomik tedbirlerle, terörle mücadelede hedefe ulaşmak mümkün değildir. Demokrasinin zaten varolan dar kalıplarını daha da daraltarak ve genişletme isteklerine kulak tıkayarak, terörle mücadelede hedefe ulaşmak mümkün değildir. İnsan haklarının, siyasetin zaten dar olan sınırlarını daha da daraltarak, terörle mücadelede hedefe varmak mümkün değildir. Sadece, bu tür yanlışlıklarımız, teröre cesaret verir, güç verir. O halde, terörün istismar edebileceği hiçbir alanı, yetkililer olarak açık bırakmamalıyız, her alanı, ülkemiz insanı için iyileştirmeye mecburuz.

Değerli arkadaşlarım, bunu gerçekleştirecek olan organlarımızın başında Türkiye Büyük Millet Meclisi geliyor. Peki, Meclisimiz bunları ne zaman yapacak? Bir İngiliz atasözü var; İngilizler derler ki: "O kadar geç, o kadar geç ki, erken sayabiliriz." Bu Parlamentoya, şu Türkiye Büyük Millet Meclisine, her dönemde, her zamanda ve her mekanda bu konuda önemli görevler düştüğünü belirtiyor, hepinizi sevgiyle, saygıyla selamlıyorum efendim. (FP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Sayın Şahin, teşekkür ediyorum efendim.

Anlaşılan o ki, gündemdışı konuşmalar tamamlanmıştır.

Önümüzde epeyce birikmiş tezkere vardır; bir de araştırma_

İÇİŞLERİ BAKANI CAHİT BAYAR – Sayın Başkanım, gündemdışı konuşmaya cevap vermek istiyorum.

BAŞKAN – Efendim, bendeniz takip ettim; ama, zatıâliniz henüz mü teşrif ettiniz?

İÇİŞLERİ BAKANI CAHİT BAYAR – Evet efendim.

BAŞKAN – Peki efendim.

Sayın İçişleri Bakanımız, bu son gündemdışı konuşmaya cevap vermek üzere söz talebinde bulundular. Ben kendilerini aradım; ama, salonu henüz teşrif ettiklerini ifade ediyorlar.

Sayın Bakan, buyurun efendim.

İÇİŞLERİ BAKANI CAHİT BAYAR – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; sözlerime başlarken, hepinizi saygılarla selamlıyorum.

Biraz önce gündemdışı söz alan arkadaşımız bana açıklama fırsatı verdiği için, kendilerine şükranlarımı sunarım.

Türkiyemiz, son günlerde, önemli bir dönemeçten geçmektedir ve bunu, Büyük Meclisimiz de, bir önceki toplantısında, genel görüşme talebiyle, Meclisin açılmasını istemek suretiyle ortaya koymuş oldu.

Apo'nun yakalanışından itibaren, bir dizi asayiş olaylarının olacağını -temenni etmemekle beraber- biliyorduk ve bununla ilgili, bilcümle ön tedbirleri de almıştık. Kısaca şöylece hulasa edecek olursam, bu olayın hemen akabinde, bütün valiliklerimize, konuyla ilgili, olabilecek bütün hadiseleri zikretmek suretiyle, çok detaylı bir tamim hazırladık ve bu, valilerimizin bilmediği hususlar değildi; lakin, hatırlamakta, derhatır etmekte yarar olacağını da biliyorduk. Bununla da yetinmedik, bölge valileriyle sık sık toplantılar yaparak, kendilerini uyardık. Biliyorsunuz, 5442 sayılı İl İdaresi Kanunu, illerde asayişten sorumlu olarak valiyi göstermiştir, valiyi yetkili kılmıştır. Bu itibarla, asayiş olaylarında, bizim, İçişleri Bakanlığı olarak, tedbirleri onlara tavsiye etmek ve onları desteklemek gibi bir görevimiz vardır ve bu görevi de yerine getirmek için, azamî titizlik ve dikkati gösterdik.

Hepinizin yüksek malumlarınızdır ki, terör olayı, kısa vadeli bir olay değildir. Türkiye Cumhuriyeti, senelerce terörle uğraşmıştır ve muhtemelen de, uğraşmaya devam edecektir. Bu konuda çok önemli başarılar elde edilmiştir; ama, devletçe, milletçe, birlik içerisinde ve hukukun üstünlüğü içerisinde bu meseleleri çözmek için daha çok gayrete ihtiyacımız olduğunu da biliyorum, düşünüyorum.

Ben, senelerce idareye hizmet vermiş bir kardeşinizim. Binaenaleyh, biz, bu tabloları çok daha önce de yaşadık; ama, neticede, yine galip gelen Türkiye Cumhuriyeti olmuştur, bundan sonra da öyle olacaktır. Tabiatıyla, biz, ortaya çıkan zafiyetleri de her türlü reyting düşüncesinden uzak bir şekilde değerlendiriyoruz ve bunların çarelerini de arıyoruz. Bunun sonucu olarak, Türkiye'de, toplu olaylar, bugün vukua gelmemektedir. Bunların tedbirleri başarıyla uygulanmaktadır; ama, ne var ki, terörün bir vasfı da vur-kaç şeklindedir. Şimdi, o dönemi yaşamaktayız. Gayri muayyen zamanlarda, gayri muayyen kişiler, bir yerlere saldırılar düzenlemektedirler ve bu, toplumu son derece rahatsız etmektedir, biz yöneticileri de son derece rahatsız etmektedir. Bunun için, emniyet güçlerimizi devamlı takviye ediyoruz ve olayların da en yoğunlaştığı yer, bugün, İstanbul Şehrimizdir. Gerek coğrafî vaziyeti gerek toplumsal yapısı itibariyle, İstanbul, bu tür olaylara önemli bir zemin teşkil etmektedir. Nitekim, son zamanlarda, jandarmamızı, emniyetimizi, hem sayı olarak güçlendirdik hem teçhizat olarak güçlendirdik. Biliyorsunuz, çok üzücü olaylar yaşandı. Bunların failleri konusunda da önemli ipuçları -ki, bu tabiri, lütfen, genel bir tabir olarak değerlendirmeyiniz- elde edilmiştir ve bunların üzerinde titizlikle durulmaktadır. Ben öyle inanıyorum ki, mevcut kadrolarımızla, biz, bu olayları çözeceğiz; ancak, toplum olarak hepimize de birtakım görevler düşmektedir.

Biliyorsunuz, bütün dünyada senelerce süren asayişsizlikler, terör olayları da yaşanıyor; işte, IRA bunun önemli bir misali; ETA'lar, Bask'lar, Sandinista'lar namütenahi... Terörden yılmamak zorundayız, mücadeleyi bırakmamak zorundayız. Bugüne kadar, Türkiye Cumhuriyeti Hükümetleri, bu konuda büyük bir azim ve kararlılık göstermişlerdir ve Yüce Meclisimiz de bu kararları desteklemiştir. Şimdi, hukukî bakımdan bazı enstrümanlara da ihtiyacımız olduğu düşünülebilir; ama, mevcut enstrümanlarla da biz bunların üstesinden gelebiliriz değerli arkadaşlarım. Eksiklerimizi biliyoruz, bunları tamamlamak gayreti içindeyiz.

Ben, hepinizi saygılarla selamlıyorum efendim. (Alkışlar)

BAŞKAN – Sayın Bakan, teşekkür ediyorum.

Sayın milletvekilleri, tezkereler vardır, bu tezkereleri sırasıyla okutup bilgilerinize sunacağım; ancak, Divan Üyesi arkadaşımızın oturduğu yerden, bu tezkereleri arz ve takdim etmesini onayınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

Buyurun.

B) TEZKERELER VE ÖNERGELER

1. – Monako ve Fransa’ya gidecek olan Ulaştırma Bakanı Hasan Basri Aktan’a, dönüşüne kadar, İçişleri Bakanı Cahit Bayar’ın vekâlet etmesinin uygun görüldüğüne ilişkin Cumhurbaşkanlığı tezkeresi (3/1916)

                                                                                                           12 Şubat 1999

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşmelerde bulunmak üzere, 14 Şubat 1999 tarihinden itibaren Monako ve Fransa'ya gidecek olan Ulaştırma Bakanı H. Basri Aktan'ın dönüşüne kadar; Ulaştırma Bakanlığına, İçişleri Bakanı Cahit Bayar'ın vekâlet etmesinin, Başbakanın teklifi üzerine, uygun görülmüş olduğunu bilgilerinize sunarım.

                                                                                                        Süleyman Demirel

                                                                                                          Cumhurbaşkanı

BAŞKAN – Bilgilerinize sunulmuştur.

Bir başka tezkere var; okutuyorum:

2. – Çek Cumhuriyetine gidecek olan Dışişleri Bakanı İsmail Cem’e, dönüşüne kadar, Devlet Bakanı Şükrü Sina Gürel’in vekâlet etmesinin uygun görüldüğüne ilişkin Cumhurbaşkanlığı tezkeresi (3/1917)

                                                                                                           16 Şubat 1999

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşmelerde bulunmak üzere, 17 Şubat 1999 tarihinde Çek Cumhuriyetine gidecek olan Dışişleri Bakanı İsmail Cem'in dönüşüne kadar; Dışişleri Bakanlığına, Devlet Bakanı Prof. Dr. Şükrü Sina Gürel'in vekâlet etmesinin, Başbakanın teklifi üzerine, uygun görülmüş olduğunu bilgilerinize sunarım.

                                                                                                        Süleyman Demirel

                                                                                                          Cumhurbaşkanı

BAŞKAN – Bilgilerinize sunulmuştur.

Diğer tezkereyi okutuyorum:

3. – Filipinler’e gidecek olan Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel’e, dönüşüne kadar, TBMM Başkanı Hikmet Çetin’in vekâlet edeceğine ilişkin Cumhurbaşkanlığı tezkeresi (3/1918)

                                                                                                           19 Şubat 1999

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Filipinler Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Joseph E. Estrada'nın davetlisi olarak 20-23 Şubat 1999 tarihlerinde Filipinler'e resmî bir ziyarette bulunacağımdan, dönüşüme kadar Cumhurbaşkanlığına, Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının 106 ncı maddesi uyarınca, Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı Hikmet Çetin vekâlet edecektir.

Bilgilerinize sunarım.

                                                                                                        Süleyman Demirel                                   Cumhurbaşkanı

BAŞKAN – Bilgilerinize sunulmuştur.

Diğer tezkereyi okutuyorum:

4. – Filipinler’e gidecek olan Millî Savunma Bakanı Hikmet Sami Türk’e, dönüşüne kadar, DevletBakanı ve Başbakan Yardımcısı Hikmet Uluğbay’ın vekâlet etmesinin uygun görüldüğüne ilişkin Cumhurbaşkanlığı tezkeresi (3/1919)

                                                                                                           18 Şubat 1999

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşmelerde bulunmak üzere, 20 Şubat 1999 tarihinde Filipinler'e gidecek olan Millî Savunma Bakanı Prof. Dr. Hikmet Sami Türk'ün dönüşüne kadar; Millî Savunma Bakanlığına, Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Hikmet Uluğbay'ın vekâlet etmesinin, Başbakanın teklifi üzerine, uygun görülmüş olduğunu bilgilerinize sunarım.

                                                                                                        Süleyman Demirel

                                                                                                          Cumhurbaşkanı

BAŞKAN – Bilgilerinize sunulmuştur.

Diğer tezkereyi okutuyorum:

5. – Filipinler’e gidecek olan Sanayi ve Ticaret Bakanı Metin Şahin’e, dönüşüne kadar, Kültür Bakanı M. İstemihan Talay’ın vekâlet etmesinin uygun görüldüğüne ilişkin Cumhurbaşkanlığı tezkeresi (3/1920)

                                                                                                           18 Şubat 1999

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşmelerde bulunmak üzere, 20 Şubat 1999 tarihinde Filipinler'e gidecek olan Sanayi ve Ticaret Bakanı Metin Şahin'in dönüşüne kadar; Sanayi ve Ticaret Bakanlığına, Kültür Bakanı İstemihan Talay'ın vekâlet etmesinin, Başbakanın teklifi üzerine, uygun görülmüş olduğunu bilgilerinize sunarım.

                                                                                                        Süleyman Demirel

                                                                                                          Cumhurbaşkanı

BAŞKAN – Bilgilerinize sunulmuştur.

Diğer tezkereyi okutuyorum:

6. – Filipinler’e gidecek olan Turizm Bakanı Ahmet Tan’a, dönüşüne kadar, Devlet Bakanı Hasan Gemici’nin vekâlet etmesinin uygun görüldüğüne ilişkin Cumhurbaşkanlığı tezkeresi (3/1921)

                                                                                                           18 Şubat 1999

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşmelerde bulunmak üzere, 20 Şubat 1999 tarihinde Filipinler'e gidecek olan Turizm Bakanı Ahmet Tan'ın dönüşüne kadar; Turizm Bakanlığına, Devlet Bakanı Hasan Gemici'nin vekâlet etmesinin, Başbakanın teklifi üzerine, uygun görülmüş olduğunu bilgilerinize sunarım.

                                                                                                        Süleyman Demirel

                                                                                                          Cumhurbaşkanı

BAŞKAN – Bilgilerinize sunulmuştur.

Diğer tezkereyi okutuyorum:

7. – İstifa eden ve istifası kabul edilen Maliye Bakanı Zekeriya Temizel’in yerine, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Nami Çağan’ın atandığına ilişkin Cumhurbaşkanlığı tezkeresi (3/1922)

                                                                                                           24 Şubat 1999

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

İlgi: Başbakanlığın, 24.2.1999 tarih ve B.020.PPG.0.12-300-02/02917 sayılı yazısı.

İstifa eden ve istifası kabul edilen Maliye Bakanı Zekeriya Temizel'den boşalan Maliye Bakanlığına, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Prof. Dr. Nami Çağan, Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının 109 ve 113 üncü maddeleri gereğince atanmıştır.

Bilgilerinize sunarım.

                                                                                                        Süleyman Demirel

                                                                                                          Cumhurbaşkanı

BAŞKAN – Bilgilerinize sunulmuştur.

Diğer tezkereyi okutuyorum:

8. – Maliye Bakanlığına atanan Nami Çağan’ın boşalan Sosyal Güvenlik Bakanlığına İzmir Milletvekili Hakan Tartan’ın atandığına ilişkin Cumhurbaşkanlığı tezkeresi (3/1923)

                                                                                                           24 Şubat 1999

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

İlgi: Başbakanlığın 24.2.1999 tarih ve B.020.PPG.0.12-300-02/02918 sayılı yazısı.

Maliye Bakanlığına atanan Prof. Dr. Nami Çağan'dan boşalan Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığına, İzmir Milletvekili Hakan Tartan, Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının 109 ve 113 üncü maddeleri gereğince atanmıştır.

Bilgilerinize sunarım.

                                                                                                        Süleyman Demirel

                                                                                                          Cumhurbaşkanı

BAŞKAN – Bilgilerinize sunulmuştur.

Diğer tezkereyi okutuyorum:

9. – Bangladeş Halk Cumhuriyetine gidecek olan Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel’e, dönüşüne kadar, TBMM Başkanı Hikmet Çetin’in vekâlet edeceğine ilişkin Cumhurbaşkanlığı tezkeresi (3/1924)

                                                                                                           26 Şubat 1999

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Bangladeş Halk Cumhuriyetinin Başkenti Dakka'da yapılacak D-8 2 nci Zirve Toplantısına katılmak üzere 28 Şubat-3 Mart 1999 tarihleri arasında adı geçen ülkeye gideceğimden, dönüşüme kadar Cumhurbaşkanlığına, Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının 106 ncı maddesi uyarınca, Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı Hikmet Çetin vekâlet edecektir.

Bilgilerinize sunarım.

                                                                                                        Süleyman Demirel

                                                                                                          Cumhurbaşkanı

BAŞKAN – Bilgilerinize sunulmuştur.

Diğer tezkereyi okutuyorum:

10. – Amerika Birleşik Devletlerine gidecek olan Millî Savunma Bakanı Hikmet Sami Türk’e, dönüşüne kadar, Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Hikmet Uluğbay’ın vekâlet etmesinin uygun görüldüğüne ilişkin Cumhurbaşkanlığı tezkeresi (3/1925)

                                                                                                           26 Şubat 1999

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Transatlantik Forum Konferansına katılmak üzere, 28 Şubat 1999 tarihinde Amerika Birleşik Devletlerine gidecek olan Millî Savunma Bakanı Prof. Dr. Hikmet Sami Türk'ün dönüşüne kadar; Millî Savunma Bakanlığına, Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Hikmet Uluğbay'ın vekâlet etmesinin, Başbakanın teklifi üzerine, uygun görülmüş olduğunu bilgilerinize sunarım.

                                                                                                        Süleyman Demirel

                                                                                                          Cumhurbaşkanı

BAŞKAN – Bilgilerinize sunulmuştur.

Diğer tezkereyi okutuyorum:

11. – Almanya’ya gidecek olan Turizm Bakanı Ahmet Tan’a, dönüşüne kadar, Kültür Bakanı M. İstemihan Talay’ın vekâlet etmesinin uygun görüldüğüne ilişkin Cumhurbaşkanlığı tezkeresi (3/1926)

                                                                                                             4 Mart 1999

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

ITB'99 Berlin Turizm Fuarına katılmak üzere, 5 Mart 1999 tarihinde Almanya'ya gidecek olan Turizm Bakanı Ahmet Tan'ın dönüşüne kadar; Turizm Bakanlığına, Kültür Bakanı İstemihan Talay'ın vekâlet etmesinin, Başbakanın teklifi üzerine, uygun görülmüş olduğunu bilgilerinize sunarım.

                                                                                                        Süleyman Demirel

                                                                                                          Cumhurbaşkanı

BAŞKAN – Bilgilerinize sunulmuştur.

Diğer tezkereyi okutuyorum:

12. – Amerika Birleşik Devletlerine gidecek olan Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Hikmet Uluğbay’a, dönüşüne kadar, Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Hasan Hüsamettin Özkan’ın vekâlet etmesinin uygun görüldüğüne ilişkin Cumhurbaşkanlığı tezkeresi (3/1927)

                                                                                                             5 Mart 1999

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşmelerde bulunmak üzere, 6 Mart 1999 tarihinde Amerika Birleşik Devletlerine gidecek olan Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Hikmet Uluğbay'ın dönüşüne kadar; Devlet Bakanlığı ve Başbakan Yardımcılığına, Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı H. Hüsamettin Özkan'ın vekâlet etmesinin, Başbakanın teklifi üzerine, uygun görülmüş olduğunu bilgilerinize sunarım.

                                                                                                        Süleyman Demirel

                                                                                                          Cumhurbaşkanı

BAŞKAN – Bilgilerinize sunulmuştur.

Diğer tezkereyi okutuyorum:

13. – İtalya’ya gidecek olan Orman Bakanı Arif Sezer’e, dönüşüne kadar, Çevre Bakanı Fevzi Aytekin’in vekâlet etmesinin uygun görüldüğüne ilişkin Cumhurbaşkanlığı tezkeresi (3/1928)

                                                                                                             5 Mart 1999

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

"Ormancılıkta Sürdürülebilirlik Konuları, Ulusal ve Uluslararası Sorunlar" konulu toplantıya katılmak üzere, 6 Mart 1999 tarihinde İtalya'ya gidecek olan Orman Bakanı Arif Sezer'in dönüşüne kadar; Orman Bakanlığına, Çevre Bakanı Fevzi Aytekin'in vekâlet etmesinin, Başbakanın teklifi üzerine, uygun görülmüş olduğunu bilgilerinize sunarım.

                                                                                                        Süleyman Demirel

                                                                                                          Cumhurbaşkanı

BAŞKAN – Bilgilerinize sunulmuştur.

Diğer tezkereyi okutuyorum:

14. – Romanya’ya gidecek olan Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel’e, dönüşüne kadar, TBMM Başkanı Vekili Hasan Korkmazcan’ın vekâlet edeceğine ilişkin Cumhurbaşkanlığı tezkeresi (3/1929)

                                                                                                            10 Mart 1999

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Romanya'nın Sinaia Şehrinde yapılacak Türkiye, Bulgaristan ve Romanya Cumhurbaşkanları Üçlü Zirve Toplantısına katılmak üzere, 11-12 Mart 1999 tarihleri arasında adı geçen ülkeye gideceğimden, dönüşüme kadar Cumhurbaşkanlığına, Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının 106 ncı maddesi uyarınca, Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı Vekili Hasan Korkmazcan vekâlet edecektir.

Bilgilerinize sunarım.

                                                                                                        Süleyman Demirel

                                                                                                          Cumhurbaşkanı

BAŞKAN – Bilgilerinize sunulmuştur.

Diğer tezkereyi okutuyorum:

15. – İtalya’ya gidecek olan Tarım ve Köyişleri Bakanı Mahmut Erdir’e, dönüşüne kadar, Devlet Bakanı Mustafa Yılmaz’ın vekâlet etmesinin uygun görüldüğüne ilişkin Cumhurbaşkanlığı tezkeresi (3/1930)

                                                                                                             8 Mart 1999

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

"Sorumlu Balıkçılık İçin Davranış Kodu" konulu toplantıya katılmak üzere, 9 Mart 1999 tarihinde İtalya'ya gidecek olan Tarım ve Köyişleri Bakanı Mahmut Erdir'in dönüşüne kadar; Tarım ve Köyişleri Bakanlığına, Devlet Bakanı Mustafa Yılmaz'ın vekâlet etmesinin, Başbakanın teklifi üzerine, uygun görülmüş olduğunu bilgilerinize sunarım.

                                                                                                        Süleyman Demirel

                                                                                                          Cumhurbaşkanı

BAŞKAN – Bilgilerinize sunulmuştur.

Diğer tezkereyi okutuyorum:

16. – Tunus’a gidecek olan Millî Savunma Bakanı Hikmet Sami Türk’e, dönüşüne kadar, Millî Eğitim Bakanı Metin Bostancıoğlu’nun vekâlet etmesinin uygun görüldüğüne ilişkin Cumhurbaşkanlığı tezkeresi (3/1931)

                                                                                                             9 Mart 1999

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Türkiye-Tunus Askerî Karma Komisyonu Dördüncü Toplantısına katılmak üzere, 10 Mart 1999 tarihinde Tunus'a gidecek olan Millî Savunma Bakanı Prof. Dr. Hikmet Sami Türk'ün dönüşüne kadar; Millî Savunma Bakanlığına, Millî Eğitim Bakanı Metin Bostancıoğlu'nun vekâlet etmesinin, Başbakanın teklifi üzerine, uygun görülmüş olduğunu bilgilerinize sunarım.

                                                                                                        Süleyman Demirel

                                                                                                          Cumhurbaşkanı

BAŞKAN – Bilgilerinize sunulmuştur.

Diğer tezkereyi okutuyorum:

17. – Türkmenistan Cumhuriyetine gidecek olan Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanı A. Ziya Aktaş’a, dönüşüne kadar, Maliye Bakanı Nami Çağan’ın vekâlet etmesinin uygun görüldüğüne ilişkin Cumhurbaşkanlığı tezkeresi (3/1932)

                                                                                                             9 Mart 1999

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşmelerde bulunmak üzere, 10 Mart 1999 tarihinde Türkmenistan Cumhuriyeti'ne gidecek olan Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanı Prof. Dr. A. Ziya Aktaş'ın dönüşüne kadar; Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanlığına, Maliye Bakanı Prof. Dr. Nami Çağan'ın vekâlet etmesinin, Başbakanın teklifi üzerine, uygun görülmüş olduğunu bilgilerinize sunarım.

                                                                                                        Süleyman Demirel

                                                                                                          Cumhurbaşkanı

BAŞKAN – Bilgilerinize sunulmuştur.

Diğer tezkereyi okutuyorum:

18. – Bahreyn’e gidecek olan DevletBakanı Şükrü Sina Gürel’e, dönüşüne kadar, Devlet Bakanı Fikret Ünlü’nün vekâlet etmesinin uygun görüldüğüne ilişkin Cumhurbaşkanlığı tezkeresi (3/1933)

                                                                                                             9 Mart 1999

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Merhum Bahreyn Emiri Şeyh İsa Bin Salman El Halife'nin vefatı sebebiyle, 10 Mart 1999 tarihinde Bahreyn'e gidecek olan Devlet Bakanı Prof. Dr. Şükrü Sina Gürel'in dönüşüne kadar; Devlet Bakanlığına, Devlet Bakanı Fikret Ünlü'nün vekâlet etmesinin, Başbakanın teklifi üzerine, uygun görülmüş olduğunu bilgilerinize sunarım.

                                                                                                        Süleyman Demirel

                                                                                                          Cumhurbaşkanı

BAŞKAN – Bilgilerinize sunulmuştur.

Diğer tezkereyi okutuyorum:

19. – Romanya’ya gidecek olan Sanayi ve Ticaret Bakanı Metin Şahin’e, dönüşüne kadar, DevletBakanı Aydın Tümen’in vekâlet etmesinin uygun görüldüğüne ilişkin Cumhurbaşkanlığı tezkeresi (3/1934)

                                                                                                            10 Mart 1999

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşmelerde bulunmak üzere, 11 Mart 1999 tarihinde Romanya'ya gidecek olan Sanayi ve Ticaret Bakanı Metin Şahin'in dönüşüne kadar; Sanayi ve Ticaret Bakanlığına, Devlet Bakanı Aydın Tümen'in vekâlet etmesinin, Başbakanın teklifi üzerine, uygun görülmüş olduğunu bilgilerinize sunarım.

                                                                                                        Süleyman Demirel

                                                                                                          Cumhurbaşkanı

BAŞKAN – Bilgilerinize sunulmuştur.

Diğer tezkereyi okutuyorum:

20. – Romanya’ya gidecek olan Turizm Bakanı Ahmet Tan’a, dönüşüne kadar, Kültür Bakanı M. İstemihan Talay’ın vekâlet etmesinin uygun görüldüğüne ilişkin Cumhurbaşkanlığı tezkeresi (3/1935)

                                                                                                            10 Mart 1999

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Üçlü Turizm İşbirliği Anlaşmasını imzalamak üzere, 11 Mart 1999 tarihinde Romanya'ya gidecek olan Turizm Bakanı Ahmet Tan'ın dönüşüne kadar; Turizm Bakanlığına, Kültür Bakanı İstemihan Talay'ın vekâlet etmesinin, Başbakanın teklifi üzerine, uygun görülmüş olduğunu bilgilerinize sunarım.

                                                                                                        Süleyman Demirel

                                                                                                          Cumhurbaşkanı

BAŞKAN – Bilgilerinize sunulmuştur.

Diğer tezkereyi okutuyorum:

21. – Özbekistan’a gidecek olan Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel’e, dönüşüne kadar, TBMM Başkanı Hikmet Çetin’in vekâlet edeceğine ilişkin Cumhurbaşkanlığı tezkeresi (3/1936)

                                                                                                            12 Mart 1999

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Özbekistan Cumhurbaşkanı İslam Kerimov'un davetlisi olarak 15-16 Mart 1999 tarihlerinde Özbekistan'a resmî bir ziyarette bulunacağımdan, dönüşüme kadar Cumhurbaşkanlığına, Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının 106 ncı maddesi uyarınca, Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı Hikmet Çetin vekâlet edecektir.

Bilgilerinize sunarım.

                                                                                                        Süleyman Demirel

                                                                                                          Cumhurbaşkanı

BAŞKAN – Bilgilerinize sunulmuştur.

Diğer tezkereyi okutuyorum:

22. – İspanya’ya gidecek olan Sanayi ve Ticaret Bakanı Metin Şahin’e, dönüşüne kadar, Tarım ve Köyişleri Bakanı Mahmut Erdir’in vekâlet etmesinin uygun görüldüğüne ilişkin Cumhurbaşkanlığı tezkeresi (3/1937)

                                                                                                            10 Mart 1999

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Türk İhraç Ürünleri Fuarına katılmak üzere, 14 Mart 1999 tarihinde İspanya'ya gidecek olan Sanayi ve Ticaret Bakanı Metin Şahin'in dönüşüne kadar; Sanayi ve Ticaret Bakanlığına, Tarım ve Köyişleri Bakanı Mahmut Erdir'in vekâlet etmesinin, Başbakanın teklifi üzerine, uygun görülmüş olduğunu bilgilerinize sunarım.

                                                                                                        Süleyman Demirel

                                                                                                          Cumhurbaşkanı

BAŞKAN – Bilgilerinize sunulmuştur.

Diğer tezkereyi okutuyorum:

23. – Özbekistan Cumhuriyetine gidecek olan Devlet Bakanı Şükrü Sina Gürel’e, dönüşüne kadar, Devlet Bakanı Fikret Ünlü’nün vekâlet etmesinin uygun görüldüğüne ilişkin Cumhurbaşkanlığı tezkeresi (3/1938)

                                                                                                            10 Mart 1999

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşmelerde bulunmak üzere, 15 Mart 1999 tarihinde Özbekistan Cumhuriyetine gidecek olan Devlet Bakanı Prof. Dr. Şükrü Sina Gürel'in dönüşüne kadar; Devlet Bakanlığına, Devlet Bakanı Fikret Ünlü'nün vekâlet etmesinin, Başbakanın teklifi üzerine, uygun görülmüş olduğunu bilgilerinize sunarım.

                                                                                                        Süleyman Demirel

                                                                                                          Cumhurbaşkanı

BAŞKAN – Bilgilerinize sunulmuştur.

Diğer tezkereyi okutuyorum:

24. – Özbekistan Cumhuriyetine gidecek olan Devlet Bakanı Aydın Tümen’e, dönüşüne kadar, Devlet Bakanı Mustafa Yılmaz’ın vekâlet etmesinin uygun görüldüğüne ilişkin Cumhurbaşkanlığı tezkeresi (3/1939)

                                                                                                            10 Mart 1999

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşmelerde bulunmak üzere, 15 Mart 1999 tarihinde Özbekistan Cumhuriyetine gidecek olan Devlet Bakanı Aydın Tümen'in dönüşüne kadar; Devlet Bakanlığına, Devlet Bakanı Mustafa Yılmaz'ın vekâlet etmesinin, Başbakanın teklifi üzerine, uygun görülmüş olduğunu bilgilerinize sunarım.

                                                                                                        Süleyman Demirel

                                                                                                          Cumhurbaşkanı

BAŞKAN – Bilgilerinize sunulmuştur.

Diğer tezkereyi okutuyorum:

25. – İsrail’e gidecek olan Kültür Bakanı M. İstemihan Talay’a, dönüşüne kadar, Millî Eğitim Bakanı Metin Bostancıoğlu’nun vekâlet etmesinin uygun görüldüğüne ilişkin Cumhurbaşkanlığı tezkeresi (3/1940)

                                                                                                            10 Mart 1999

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Osmanlı-Türk Halıları Sergisinin açılışına katılmak üzere, 15 Mart 1999 tarihinde İsrail'e gidecek olan Kültür Bakanı İstemihan Talay'ın dönüşüne kadar; Kültür Bakanlığına, Millî Eğitim Bakanı Metin Bostancıoğlu'nun vekâlet etmesinin, Başbakanın teklifi üzerine, uygun görülmüş olduğunu bilgilerinize sunarım.

                                                                                                        Süleyman Demirel

                                                                                                          Cumhurbaşkanı

BAŞKAN – Bilgilerinize sunulmuştur.

Diğer tezkereyi okutuyorum:

26. – Mali Cumhuriyetine gidecek olan Devlet Bakanı Hasan Gemici’ye, dönüşüne kadar, DevletBakanı ve Başbakan Yardımcısı Hikmet Uluğbay’ın vekâlet etmesinin uygun görüldüğüne ilişkin Cumhurbaşkanlığı tezkeresi (3/1941)

                                                                                                            10 Mart 1999

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşmelerde bulunmak üzere, 14 Mart 1999 tarihinde Mali Cumhuriyetine gidecek olan Devlet Bakanı Hasan Gemici'nin dönüşüne kadar; Devlet Bakanlığına, Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Hikmet Uluğbay'ın vekâlet etmesinin, Başbakanın teklifi üzerine, uygun görülmüş olduğunu bilgilerinize sunarım.

                                                                                                        Süleyman Demirel

                                                                                                          Cumhurbaşkanı

BAŞKAN – Bilgilerinize sunulmuştur.

Sayın milletvekilleri, bir Meclis araştırması önergesi vardır; okutuyorum:

C) GENSORU, GENEL GÖRÜŞME, MECLİS SORUŞTURMASI VE MECLİS ARAŞTIRMASI ÖNERGELERİ

1. – Samsun Milletvekili Musa Uzunkaya ve 21 arkadaşının, Samsun ve Sinop İllerinde yaşanan göç olayının ve işsizlik sorununun araştırılarak alınması gereken tedbirlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/311)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Samsun ve Sinop İllerinde yaşanan nüfusun azalması, bu illerin göçe maruz kalması olgusunun araştırılarak alınması gereken tedbirlerin belirlenmesi ve bu bağlamda işsizlik sorununa yönelik çözüm önerileri getirilmesi amacıyla Anayasanın 98 inci, Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünün 104 üncü ve 105 inci maddeleri gereğince Meclis araştırması açılmasını arz ederiz.

1. Musa Uzunkaya                                     (Samsun)

2. Ahmet Demircan                                     (Samsun)

3. Latif Öztek                                              (Samsun)

4. Aslan Polat                                              (Erzurum)

5. Kahraman Emmioğlu                               (Gaziantep)

6. M.Ziyattin Tokar                                   (Ağrı)

7. İsmail İlhan Sungur                                  (Trabzon)

8. Naci Terzi                                               (Erzincan)

9. İ. Ertan Yülek                                          (Adana)

10. Musa Okçu                                           (Batman)

11. Lütfi Yalman                                         (Konya)

12. İsmail Özgün                                         (Balıkesir)

13. Fethullah Erbaş                                     (Van)

14. Alaattin Sever Aydın                            (Batman)

15. Ömer Faruk Ekinci                                (Ankara)

16. Osman Yumakoğulları                           (İstanbul)

17. Hüseyin Olgun Akın                             (Ordu)

18. Ahmet Feyzi İnceöz                             (Tokat)

19. Turhan Alçelik                                      (Giresun)

20. Cevat Ayhan                                         (Sakarya)

21. Nezir Aydın                                          (Sakarya)

22. İsmail Yılmaz                                        (İzmir)

Gerekçe:

Hangi sebeple olursa olsun gerek fertlerin gerekse toplumların yaşamlarını en çok etkileyen olayların başında da göç gelir. Diyebiliriz ki, tarihin ana çizgilerini büyük göçler belirlemiştir. Büyük göç dalgaları sonucunda Roma İmparatorluğunun yıkılması, Türklerin Orta Asya'dan Anadolu'ya göçleri, Mekke'den Medine'ye göç sonucunda İslam'ın hızla yayılması tarihin çağlarını oluşturan önemli değişimlere neden olmuştur. Toplumsal yaşamda böylesine önemli bir olgu olan göç, bir toplumsal yerleşim biriminin ekonomik ve sosyal dengelerini en çok altüst eden etkenlerin de şüphesiz en başında gelir.

Sanayileşme süreçinin kaçınılmaz bir sonucu olarak yaşanan kırdan kente göç olgusu, yerleşim birimi açısından bakıldığında, ister göç alıyor ister veriyor olsun, büyük bir sorunlar yumağını beraberinde getirir. Şayet bir yerleşim birimi göç alıyorsa önemli altyapı sorunlarıyla, veriyorsa bir yok olma tehlikesiyle karşı karşıya demektir.

Özellikle 1950'lerden itibaren ülkemizde hızlı bir kırdan kente göç olgusu yaşanmaktadır. Bu durum, hemen hemen bütün illerimizi, yukarıda temas edilen göçün iki yüzüyle karşı karşıya bırakmaktadır. Zira, bir yandan il ve ilçe merkezleri köylerden, diğer yandan da metropol iller taşradan göç alarak hem önemli altyapı sorunlarıyla karşı karşıya kalmakta hem de küçük yerleşim birimleri metropoller karşısında ekonomik anlamda bir ölüm kalım mücadelesine girmektedirler.

Göçün sebep olduğu ve sonuçlarının araştırılması için önerge verdiğimiz Sinop ve Samsun İllerinin yer aldığı bölge itibariyle bakıldığında, Karadeniz Bölgesi, şu anda, nüfusu azalan tek bölgedir. Bu, son nüfus sayımından sonra bölge illerinin çıkaracağı milletvekili sayısındaki düşüşle, bölge halkı tarafından da net bir biçimde hissedilmiştir. Yine Karadeniz Bölgesi binde -54'lük yıllık net göç oranıyla tüm bölgelerimiz içerisinde sondan ikincidir.

Araştırma önergesi verdiğimiz illerden özellikle Sinop'un durumu çok dramatiktir. 1980'de 247 422 olan İl nüfusu, 1985'te 259 275'e çıkmış; fakat, 1990'da 243 144'e düşmüş, bu düşüş devam ederek 1998'de İlin nüfusu 214 925'e düşmüştür. Karadeniz Bölgesinin metropol kentlerinden biri olması dolayısıyla Samsun'un durumu biraz daha iyi olsa da, durum pek iç açıcı değildir. İl nüfusu rakamları, sırasıyla; 886 968, 998 875, 1 058 963 ve 1 153 763'tür. Samsun'da, Sinop'ta olduğu gibi bir azalma söz konusu değilse bile, artış, doğal artışın çok altındadır; üstelik de, Samsun gibi bir metropol kent için.

Rakamların da açıkça gösterdiği gibi, her iki ilimizde de yaşanan göç olgusu, ekonomik ve sosyal hayatı olumsuz etkilemektedir. Bir yandan bu illerimiz büyük bir ekonomik durağanlık yaşarken, diğer yandan, büyük kentlerimiz, altından kalkılamaz altyapı sorunlarıyla karşı karşıya kalmaktadır. O halde, Yüce Heyetinizden istirhamımız, bu illerimizde yaşanan göç olgusunun sebep ve sonuçlarını en ince ayrıntısına kadar araştırılıp, alınması gereken tedbirlerin belirlenerek uygulanması, böylece de, hem bu illerimizdeki ekonomik durgunluğun önüne geçilmesi hem de büyük şehirlerimizde yaşanan devasa sorunların daha membaında çözüme kavuşturulmasıdır.

BAŞKAN – Bilgilerinize sunulmuştur.

Önerge gündemde yerini alacak, Meclis araştırması açılıp açılmaması hususundaki öngörüşme, sırasında yapılacaktır.

Sayın milletvekilleri, gündemin "Sözlü Sorular" bölümüne geçiyoruz.

Daha önce alınmış olan karar gereğince, 1 saat boyunca sözlü sorular görüşülecektir.

VI. – SORULAR VE CEVAPLAR

A) SÖZLÜ SORULAR VE CEVAPLARI

1. – Çorum Milletvekili Mehmet Aykaç’ın, Dünya Kadınlar Günü kutlamaları sırasında meydana gelen olaylara ilişkin İçişleri Bakanından sözlü soru önergesi ve yazılı soruya çevrilmesi nedeniyle konuşması (6/906)

BAŞKAN – Basılı gündemin 1 inci sırasında yer alan, Sayın Aykaç'a ait, Sayın İçişleri Bakanından sözlü soru önergesi...

Sayın Bakan hazır mı? Hazır mısınız efendim?

İÇİŞLERİ BAKANI CAHİT BAYAR – Kaçıncı sırada efendim?

BAŞKAN – 1 inci sıra efendim... Basılı gündemin 1 inci sırasında, Sayın Aykaç'ın, Dünya Kadınlar Günü dolayısıyla zatıâlinize yönelik sorusu var.

İÇİŞLERİ BAKANI CAHİT BAYAR – Bilahara cevaplandıracağım.

BAŞKAN – Bilahara cevaplandıracaksınız...

Efendim, bu soru üçüncü kezdir cevaplandırılmadığı için, yazılı soru haline dönüşmüştür; soru sahibinin söz söyleme hakkı vardır. Tabiî, söz söyleme hakkı, isteme hakkını da içeriyor; onun için, ben, söz söyleme hakkı vardır dedim.

Buyurun efendim.

MEHMET AYKAÇ (Çorum) – Sayın Başkanı ve sayın milletvekillerimizi saygıyla selamlıyorum.

8 Mart 1998 Dünya Kadınlar Günü münasebetiyle, özellikle, İstanbul ve ülkemizin diğer yörelerinde düzenlenen kanunsuz yürüyüş ve gösteriler olmuş, bu gösterilerde kamu binaları ve özel işyerleri hasar görmüştür. Bu olay münasebetiyle İçişleri Bakanlığından cevaplanmasını istediğimiz sözlü soru önergemiz bir yıl sonra burada tartışılmak üzere gündeme gelmiştir; bu münasebetle, Yüce Heyetinizi saygıyla selamlıyorum.

Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; ülkemizin nüfusunun yüzde 25'ini 15 ilâ 49 yaş grubu kadınlar oluşturmaktadır; bu ise yaklaşık 16,5 milyon insana tekabül etmektedir. Kadınlarımızın bedensel, ruhsal ve toplumsal yönden sağlıklı olmaları için toplumdaki statülerinin yükseltilmesi, eğitim düzeylerinin geliştirilmesi, yasalar karşısındaki eşitsizliğin giderilmesi gerekmektedir. Kadınlarımıza karşı her türlü ayırımcılık, eşitsizlik, şiddet ve engelleme, insanlık onurunun zedelenmesi anlamını taşımaktadır. İşyerinde, eğitim kurumlarında ve başka yerlerde kadına yönelik şiddet, Türkiye'de ciddî bir sorun haline gelmiştir.

Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; ülkemizde kadınların okuryazarlık oranı ve kız çocuklarının okullaşma düzeyi, ne yazık ki, amaçlananın gerisindedir. Bugün ülkemizde her 4 kadından 1'i okuma yazma bilmemekte, doğu ve güneydoğuda ise 10 kadından 7'si okuma yazma bilmemektedir.

Kadının statüsüyle ilgili taraf devletlerce imzalanan sözleşmenin 10 uncu maddesinde "taraf devletler, kadın-erkek eşitliği esasına dayanarak, eğitimde erkeklerle eşit haklara sahip olmalarını sağlamak için kadınlara karşı ayrımı önleyen uygun tedbirleri alacaklardır" denilmektedir.

Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; biz, sadece 8 Mart Dünya Kadınlar Gününde konuşmadan ileriye geçmeyen kutlamalarla kadınlarımızı hatırlayan bir anlayışı kabul etmiyoruz; onları, yaratılış ve fizikî yapılarına uygun olarak hayatın tüm kesitlerinde bir hanımefendi, iş kadını, medya patronu, siyasî sahada temsilci olarak görmek istiyoruz; onları, fabrika bacalarının altında ucuz işçi statüsünden çıkarmak, medyanın öncülüğünde reklam metaı olmaktan kurtarmak istiyoruz.

Gerek 8 Mart Dünya Kadınlar Gününde ve gerekse diğer bütün günlerde, Türk kadınının, toplumdaki layık olduğu yere gelmesi için gayret göstermemiz gerektiğine inanıyoruz.

Türk insanının ve bu arada Türk kadınlarımızın maddî ve manevî alanda kalkınması için en büyük gayreti Türkiye Cumhuriyetinin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk göstermiştir. Ne yazıktır ki, 8 Mart 1998 Dünya Kadınlar Gününde kutlamalar esnasında kendini bilmez bazı kişiler Mustafa Kemal Atatürk'ün heykeline saldırıda bulunmuşlar ve heykeli tahrip etmişlerdir. Burada daha da manidar olan konu, medyanın, o günlerde bu saldırıları gündeme getirmemiş olmasıdır. Belki de, bu sözlü soru önergesi vermeye bizi sevk eden esas mesele, husus da budur. Sayın medyamız, Mustafa Kemal'i ve onun heykellerini korumakta çok titiz davranmasına rağmen bu olayda sessiz kalmıştır. Bu hususu Türk kamuoyunun takdirlerine, böylece bu sözlü soru önergesiyle sunmak istedik ve Sayın İçişleri Bakanlığımızdan da, bu olaylara karışanların kimler olduğunu ve arkalarında hangi örgütlerin bulunduğunun tespit edilmesini istedik. İçişleri Bakanlığımız göndermiş olduğu yazılı cevapta, konuyla ilgili, olaylarla ilgili 5 kişinin gözaltına alındığını, sorgularının yapılıp serbest bırakıldıklarını...

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

MEHMET AYKAÇ (Devamla) – Toparlıyorum Sayın Başkan.

BAŞKAN – Yani...

Buyurun, toparlayın bakalım.

MEHMET AYKAÇ (Devamla) – ...olaylara karışan 5 kişinin gözaltına alındığını ve hazırlık tahkikatından sonra serbest bırakılıp 28.9.1998 günü yapılan duruşmada beraat ettiklerini tarafıma bildirmiştir ve olaylarda meydana gelen maddî hasarın ise tespitine çalışıldığını da tarafıma bildirmiştir.

İçişleri Bakanlığının bu sözlü soruma verdiği bu yazılı cevap dolayısıyla Bakanlığa teşekkür ediyorum, Yüce Heyetinize saygılar sunuyorum. (FP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Sayın Aykaç, teşekkür ediyorum.

Basılı gündemin 1 inci sırasındaki bu soru, yazılı soruya dönüştürüldü; soru sahibi söz hakkını kullandı.

2. – Trabzon Milletvekili İsmail İlhan Sungur’un, bazı belediyelerin izinli hizmet aracı talebine cevap verilmemesinin nedenine ilişkin sorusu ve Maliye Bakanı Nami Çağan’ın cevabı (6/907)

BAŞKAN – Şimdi, basılı gündemin 2 nci sırasında yer alan, Sayın İsmail İlhan Sungur'un Maliye Bakanından sözlü soru önergesi...

Sayın Bakan?.. Hazır.

Ben, şimdi, soruyu okutuyorum.

Buyurunuz efendim, soruyu okur musunuz:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorumun Sayın Maliye Bakanı tarafından sözlü olarak cevaplandırılması için gereğini saygılarımla arz ederim.  12.3.1998

                                                                                                   Prof. Dr. İ. İlhan Sungur

                                                                                                                Trabzon

1996 yılından beri belediyelerin izinli hizmet aracı taleplerine Maliye Bakanlığı tarafından neden hiçbir cevap verilmiyor? Halen, belediye başkanlarının bir kısmı, kamyonla dolaşıyor. 25 milyarlık iş makinesi talebine, hiç kontrol edilmeden olumlu cevap veriliyor; ama, 2 milyarlık bir hizmet aracı için neden Bakanlık izin vermiyor?

BAŞKAN – Sayın Bakan, cevaplamak üzere buyurun efendim.

MALİYE BAKANI NAMİ ÇAĞAN (İstanbul) – Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; Trabzon Milletvekili Sayın İsmail İlhan Sungur'un sözlü soru önergesine yanıt vermek üzere söz almış bulunuyorum; hepinizi saygıyla selamlarım.

Belediyelerin, 1996 yılı içindeki taşıt talepleri, Maliye Bakanlığınca değerlendirilmiştir; 23.7.1996 tarihinde, Başbakanlığa, bu değerlendirme iletilmiştir. 54 üncü hükümet döneminde Bakanlar Kuruluna sunulan bu kararname tasarısı, tekâmül edememiş; tasarı, 2 Ocak 1997 tarihinde iade edilmiştir. Belediyelerin, iade edilen tasarıda yer alan taşıtları da dahil, 1997 yılı talepleri yeniden değerlendirilmiş ve Maliye Bakanlığınca, 28.4.1997 tarihinde, bir defa daha, Bakanlar Kurulu kararı çıkarılması için, Başbakanlığa gönderilmiştir; ancak, bu sırada, 54 üncü hükümet dönemi sona erdiğinden, bu tasarı da tekâmül ettirilemeyerek, iade edilmiştir.

Sonuç olarak, belediyelerin 1996 ve 1997 yıllarına ait taşıt talepleri, 54 üncü hükümet tarafından da sonuçlandırılamamıştır. 54 üncü hükümet tarafından sonuçlandırılamamış talepler ile bunlara eklenen yeni talepler, 55 inci hükümet döneminde de titiz bir biçimde değerlendirilmiştir; olumlu bulunanlar bir liste haline getirilmiştir ve Bakanlar Kurulu kararı çıkarılması için, 21.5.1998 tarihinde, Maliye Bakanlığınca, Başbakanlığa sunulmuştur.

Söz konusu Bakanlar Kurulu kararname tasarısı, bakanların imzaları tamamlanamadığından, 55 nci hükümet sona erdikten sonra çıkarılamamış durumdadır. 56 ncı hükümet döneminde gelen talepler de, öncekilerle birlikte, tarafımızdan değerlendirmeye alınmıştır. Bunların en kısa zamanda sonuçlandırılmasını umuyorum.

Saygılar sunuyorum. (DSP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Sayın Bakan, teşekkür ediyorum.

İSMAİL İLHAN SUNGUR (Trabzon) – Sayın Başkan...

BAŞKAN – Buyurun efendim.

İSMAİL İLHAN SUNGUR (Trabzon) – Ben de Sayın Bakanıma teşekkür ediyorum. Belediyelerin hizmet aracı taleplerine en kısa zamanda olumlu cevap vereceklerini ümit ediyor, saygılar sunuyorum.

BAŞKAN – Ben de, zatıâlinize teşekkür ediyorum efendim.

2 nci sıradaki sözlü soru cevaplandırıldı.

3. – Aydın Milletvekili Ali Rıza Gönül’ün, SEKA’ya ait bir arazinin özel bir firmaya satılacağı iddialarına ilişkin Sanayi ve Ticaret Bakanından sözlü soru önergesi (6/909)

BAŞKAN – Basılı gündemin 3 üncü sırasında yer alan, Sayın Ali Rıza Gönül'ün, Sanayi ve Ticaret Sayın Bakanından sözlü soru önergesi...

Sayın Bakan hazır mı? Yok.

İçtüzüğün 98 inci maddesine göre, bu sözlü soru önergesi, üçüncü kere Sayın Bakan aranildığı halde cevaplandırılamadı; bu suretle, sözlü soru yazılı soruya dönüştürüldü.

Sayın soru sahibi, söz istiyor musunuz?

ALİ RIZA GÖNÜL (Aydın) – Teşekkür ederim.

BAŞKAN – Söz istemiyorsunuz; peki.

Soru sahibi söz talebinde bulunmadı; böylece, yazılı soru haline dönüşmüş oldu.

4. – Balıkesir Milletvekili İsmail Özgün’ün, Konut Edindirme Fonuna ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/911)

BAŞKAN – Basılı gündemin 4 üncü sırasında yer alan, Sayın İsmail Özgün'ün, Sayın Başbakandan sözlü soru önergesi...

Sayın Başbakan ya da adına bir sayın bakan hazır değil.

Üçüncü kere Sayın Bakan aranıldı, cevaplandırılamadı. Bu sözlü soru da yazılı soru haline dönüştü.

Sözlü soru sahibi Sayın Özgün hazır mı? Yok.

Sayın soru sahibi salonda hazır değil.

5. – Sıvas Milletvekili Tahsin Irmak’ın, Savarona Yatına ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/912)

BAŞKAN – Basılı gündemin 5 inci sırasında yer alan, Sayın Tahsin Irmak'ın, Sayın Başbakandan sözlü soru önergesi...

Sayın Başbakan ya da adına bir sayın bakan hazır değil.

Sayın Irmak hazır mı? Sayın Irmak hazır değil.

Böylece, sözlü soru önergesi, yazılı soruya dönüştürülmüştür ve sözlü sorular bölümünden düşmüştür.

6. – Konya Milletvekili Abdullah Gencer’in, Eskişehir TÜLOMSAŞ’ta işten çıkarılan mevsimlik işçilere ilişkin Ulaştırma Bakanından sözlü soru önergesi (6/916)

BAŞKAN – Basılı gündemin 6 ncı sırasında yer alan, Sayın Gencer'in, Sayın Ulaştırma Bakanından sözlü soru önergesi...

Sayın Ulaştırma Bakanı?.. Hazır değil.

Müzakere ertelenmiştir.

7. – Konya Milletvekili Abdullah Gencer’in, irtica ile mücadele konusundaki bir beyanına ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/917)

BAŞKAN – Basılı gündemin 7 nci sırasında yer alan, Sayın Gencer'in, Sayın Başbakandan sözlü soru önergesi...

Sayın Başbakan veya cevap verecek Sayın Bakan?.. Hazır değil.

Müzakere ertelenmiştir.

8. – Aydın Milletvekili Ali Rıza Gönül’ün, Denizcilik Müsteşarlığına alınan personele ilişkin Devlet Bakanından sözlü soru önergesi (6/918)

BAŞKAN – Basılı gündemin 8 inci sırasında yer alan, Sayın Gönül'ün, Sayın Devlet Bakanından sözlü soru önergesi...

Cevap verecek Sayın Bakan?.. Yok.

Müzakere ertelenmiştir.

9. – Çorum Milletvekili Mehmet Aykaç’ın, irtica nedeniyle hakkında soruşturma açılan vali ve kaymakamlara ilişkin İçişleri Bakanından sözlü soru önergesi (6/919)

BAŞKAN – Basılı gündemin 9 uncu sırasında yer alan, Sayın Aykaç'ın, Sayın İçişleri Bakanından sözlü soru  önergesi...

Sayın Bakan hazır mı? Sayın Bakan hazır değil.

Müzakere ertelenmiştir.

10. – Kırşehir Milletvekili Cafer Güneş’in, Batı Çalışma Grubuna ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/921)

BAŞKAN – Basılı gündemin 10 uncu sırasında yer alan, Sayın Cafer Güneş'in, Sayın Başbakandan sözlü soru önergesi...

Sayın Başbakan ya da adına cevap verecek bir Sayın Bakan?.. Hazır değil.

Müzakere ertelenmiştir.

11. – Antalya Milletvekili Osman Berberoğlu’nun, kumarhanelerin kapatılması sonucu işsiz kalan kişilere ilişkin Turizm Bakanından sözlü soru önergesi (6/922)

BAŞKAN – Basılı gündemin 11 inci sırasında yer alan, Sayın Berberoğlu'nun, Sayın Turizm Bakanından sözü soru önergesi...

Sayın Bakan?.. Hazır değil.

Müzakere ertelenmiştir.

12. – Şanlıurfa Milletvekili Abdulkadir Öncel’in, Şanlıurfa-Merkez ve Akçakale İlçelerine bağlı bazı köylerin dalgıç ihtiyacına ilişkin sorusu ve Devlet Bakanı Mustafa Yılmaz’ın cevabı (6/923)

BAŞKAN – Basılı gündemin 12 nci sırasında yer alan, Sayın Abdulkadir Öncel'in, Sayın Devlet Bakanından sözlü soru önergesi...

Sayın Bakan hazır mı?

DEVLET BAKANI MUSTAFA YILMAZ (Gaziantep) – Sayın Başkan, kaçıncı sıradaki soruydu?..

BAŞKAN – Sayın Yılmaz, 12 nci sıra efendim.

DEVLET BAKANI MUSTAFA YILMAZ (Gaziantep) – Soruyu bulamadım efendim!..

BAŞKAN – 12 nci sırada efendim; sözlü sorular bölümü, yani 31 inci sayfanın 12 nci sırası...

Efendim, bir de oradan duyarsam uygun olur; takdir buyurursunuz...

MEHMET BATALLI (Gaziantep) – Mustafa Yılmaz, yazılı cevap vereceksin; değil mi?

BAŞKAN – Bu, hemşerilik dayanışması mı efendim?

MEHMET BATALLI (Gaziantep) – Hayır; Mustafa Bey yazılı cevap gönderecek...

DEVLET BAKANI MUSTAFA YILMAZ (Gaziantep) – Yok, yok; cevap vereceğim.

BAŞKAN – Cevap vereceksiniz; peki.

Sayın Bakan, hazır.

Soruyu okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın, Devlet Bakanı Sayın Mustafa Yılmaz tarafından sözlü olarak cevaplandırılmasını arz ederim.

Saygılarımla.

                                                                                                        Abdulkadir Öncel

                                                                                                               Şanlıurfa

1. Şanlıurfa İli Merkeze bağlı Aslıhan, Kabahayhar (Tekelli Mezrası), Çamlıdere (İbrik) Köylerine dalgıç verilmesi, 1994 yılından beri Yatırım Programında olduğu halde, neden hâlâ verilmemektedir?

2. Şanlıurfa İli Merkeze bağlı 30 köye dalgıç verilmesi, 1997 yılı ve daha önceki yıllarda yatırım programında yer aldığı halde, bugüne kadar, niçin söz konusu köylerin dalgıçları verilmemektedir?

3. Şanlıurfa İli Akçakale İlçesine bağlı Pekmezci Grb. Konuklu Grb. Kardeşler Aş. Beğdeş Uğraklı, Kş. İstanbul, Göktaş, Alatlar Köyleri, Köy Hizmetlerinin 1995 ve 1997 Yatırım Programında yer aldığı halde, niçin bugüne kadar dalgıçları karşılanmamaktadır? Söz konusu köylerin mağduriyetleri nasıl giderilecektir? Geçmişe dönük mağduriyetleri için herhangi bir çalışma yapılacak mıdır?

BAŞKAN – Devlet Bakanı Sayın Mustafa Yılmaz, sözlü soruyu cevaplandırmak üzere, buyurunuz efendim. (DSP sıralarından alkışlar)

DEVLET BAKANI MUSTAFA YILMAZ (Gaziantep) – Sayın Başkanım, değerli arkadaşlar; Şanlıurfa Milletvekilimiz Abdulkadir Öncel'in sorusuna cevap vermek üzere huzurunuzdayım; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Bunlarla ilgili daha önce de sayın milletvekilimizle görüştük. Ben, 1997 bütçesi hazırlanırken bakan değildim, sonradan bakanlık görevine geldik. 1998 bütçesinde bununla ilgili çalışma yapıldı. Eğer, bu sene 55 inci hükümet düşürülmeseydi, düşürüldükten sonra da bütçemiz çıkmış olsaydı, bununla ilgili 17 trilyonluk parayı bütçeye koymuştuk... Plan ve Bütçe Komisyonundan bu para geçti. Eğer, Yüce Meclisten de geçseydi, değil Şanlıurfa'nın bu sayılan köylerinin dalgıç ihtiyaçlarını, Türkiye'nin birçok köyünün hem dalgıç ihtiyaçlarını  hem de içmesuyu sorunlarını çözecektik; ama, bütçeyi çıkaramadık.  Eğer, isterseniz, Meclisimiz  elindeki gündemi bırakarak 1999 bütçesini ele alır ve çıkarırsa, bunların hepsini hemen yapacağıma söz veriyorum.

Hepinize saygılar sunarım; sağolun, varolun. (DSP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Sayın Bakan, teşekkür ediyorum.

Sayın Öncel?..Yok.

Sözlü soru cevaplandırılmış oldu.

13. – Antalya Milletvekili Osman Berberoğlu’nun, atari salonlarına ilişkin İçişleri Bakanından sözlü soru önergesi (6/924)

BAŞKAN –  Basılı gündemin 13 üncü sırasında yer alan, Antalya Milletvekili Sayın Osman Berberoğlu'nun, Sayın İçişleri Bakanından sözlü soru önergesi...

Sayın Bakan?.. Hazır değil.

Önergenin müzakeresi  ertelenmiştir.

14. – Şanlıurfa Milletvekili Abdulkadir Öncel’in, Şanlıurfa-Birecik İlçesine bağlı bazı köylerin dalgıç ihtiyacına ilişkin sorusu ve Devlet Bakanı Mustafa Yılmaz’ın cevabı (6/925)

BAŞKAN – Basılı gündemin 14 üncü sırasında Şanlıurfa Milletvekili Sayın Abdülkadir Öncel'in, Sayın Devlet Bakanından sorusu vardır.

Sayın Bakan, cevaplayacak mısınız?

DEVLET BAKANI MUSTAFA YILMAZ (Gaziantep) – Evet.

BAŞKAN – Sayın Bakan cevaplayacağını ifade etti.

Sözlü soru önergesini okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın Devlet Bakanı Sayın Mustafa Yılmaz tarafından sözlü olarak cevaplandırılmasını arz ederim.

                                                                                                        Abdulkadir Öncel

                                                                                                               Şanlıurfa

1. Şanlıurfa İli Birecik İlçesine bağlı Alahacı, Akarca, Namazlı Grb. Mrk. Aslanlı, Böğürtlen, Sehili köylerinin dalgıç ihtiyacı Köy Hizmetlerinin yatırım programında 1993 yılından beri yer almaktadır. Bugüne kadar neden dalgıçlar verilemedi?

2. Söz konusu köylerin mağduriyetleri nasıl giderilecektir? Geçmişe dönük mağduriyetleri için nasıl bir çalışmanız olacaktır?

BAŞKAN – Sayın Bakan, buyurunuz efendim.

14 üncü sıradaki soruyu cevaplandırmak üzere, Devlet Bakanı Sayın Yılmaz.

DEVLET BAKANI MUSTAFA YILMAZ (Gaziantep) – Sorulara baktım da, hepsi aynı anlamda.

BAŞKAN – Efendim, siz, takdir buyurursunuz cevabın muhtevasını, içeriğini...

DEVLET BAKANI MUSTAFA YILMAZ (Gaziantep) – Sayın Başkan, değerli arkadaşlar; bu soru da, aşağı yukarı 12 nci soruya yakın, aynı anlamda.

Değerli Milletvekilimiz, başka köylerimizin yine ihtiyaçlarını söylüyor Köy Hizmetleriyle ilgili. Aynı cevabı vereceğim. Daha arkada birçok soru var, aynı anlamı taşıyor. Başka köylülerimiz de aynı ihtiyaç durumunda.

Köy hizmetlerinden sorumlu Bakan olarak, bütçemiz çıkmadığı için, ancak yedek bütçeyle, eski bütçeye dayalı bir çalışma yapıyoruz. Şu anda yeni iş yapmamız mümkün değil bütçe çıkmadığı için.

Buradan tekrar ediyorum: Türkiye'nin, köy hizmetleriyle ilgili büyük sorunları var önümüzde, bu sorunları çözmemiz gerekiyor. Arkadaşlarımız şuraya toplanmışken; yine, tekrar ediyorum, Meclis bir araya gelmişken, şu 1999 bütçesini gelin, getirin, getirelim; köylümüzün bu tür ihtiyaçlarını ben veya benden sonra gelecek bakan arkadaşımız -burada kim olursa olsun- bu bütçe çıktığı zaman, bunu yerine getirecektir. Bunlar çok kolay işler; ama, şu anda bütçemiz olmadığı için elimiz kolumuz bağlı, onun için yapamıyoruz.

MUSTAFA ÜNALDI (Konya) – Bütçenin ödenekleri bundan fazla mıydı Sayın Bakan?!

DEVLET BAKANI MUSTAFA YILMAZ (Devamla) – İnşallah, bundan sonraki yakın zamanda seçim olursa, seçimden sonra yeni bütçe çıktığında, bu görevde bulunan bakan arkadaşımız -ben veya başka biri- bu tür ihtiyaçları giderecektir.

Teşekkür ederim Sayın Başkanım; sağ olun.

BAŞKAN – Sayın Bakan, teşekkür ediyorum.

Sayın Öncel hazır değil.

Soru cevaplandırıldı.

15. – Konya Milletvekili Abdullah Gencer’in bazı belediye başkanlarının görevden uzaklaştırılmalarının nedenine ilişkin İçişleri Bakanından sözlü soru önergesi (6/928)

BAŞKAN – Basılı gündemin 15 inci sırasında yer alan, Sayın Gencer'in Sayın İçişleri Bakanından sözlü soru önergesi...

Sayın Bakan?.. Hazır değil.

Müzakere ertelenmiştir.

DEVLET BAKANI MUSTAFA YILMAZ (Gaziantep) – Sayın Başkanım, 23 üncü sıraya kadarki sözlü sorular aynı arkadaşımızın bana sorduğu sorulardır; eğer uygun görürseniz, hepsi birden okunursa -aynı anlamı taşıyor- toptan cevap vermek istiyorum.

BAŞKAN – Sayın Bakan, takip buyurunuz, soruları okutturacağım, sizi bir defa davet edeceğim.

Soruları sırayla okutuyorum.

Buyurun.

16. – Şanlıurfa Milletvekili Abdulkadir Öncel’in, Şanlıurfa-Harran-Küçük Yıldız ve Yasta köylerinin dalgıç ihtiyacına ilişkin sorusu ve DevletBakanı Mustafa Yılmaz’ın cevabı (6/929)

17. – Şanlıurfa Milletvekili Abdulkadir Öncel’in, Şanlıurfa-Hilvan İlçesine bağlı bazı köylerin dalgıç ihtiyacına ilişkin sorusu ve Devlet Bakanı Mustafa Yılmaz’ın cevabı (6/930)

18. – Şanlıurfa Milletvekili Abdulkadir Öncel’in, Şanlıurfa-Bozova İlçesine bağlı bazı köylerin dalgıç ihtiyacına ilişkin sorusu ve Devlet Bakanı Mustafa Yılmaz’ın cevabı (6/931)

19. – Şanlıurfa Milletvekili Abdulkadir Öncel’in, Şanlıurfa-Viranşehir İlçesine bağlı bazı köylerin dalgıç ihtiyacına ilişkin sorusu ve Devlet Bakanı Mustafa Yılmaz’ın cevabı (6/932)

20. – Şanlıurfa Milletvekili Abdulkadir Öncel’in, Şanlıurfa-Suruç İlçesine bağlı bazı köylerin dalgıç ve içme suyu ihtiyacına ilişkin sorusu ve Devlet Bakanı Mustafa Yılmaz’ın cevabı (6/933)

21. – Şanlıurfa Milletvekili Abdulkadir Öncel’in, Şanlıurfa-Halfeti-Sütveren ve Kantarma köylerinin dalgıç ihtiyacına ilişkin sorusu ve Devlet Bakanı Mustafa Yılmaz’ın cevabı (6/934)

22. – Şanlıurfa Milletvekili Abdulkadir Öncel’in, Şanlıurfa-Siverek İlçesine bağlı bazı köylerin dalgıç ihtiyacına ilişkin sorusu ve Devlet Bakanı Mustafa Yılmaz’ın cevabı (6/935)

23. – Şanlıurfa Milletvekili Abdulkadir Öncel’in, Şanlıurfa-Ceylanpınar İlçesine bağlı bazı köylerin dalgıç ihtiyacına ilişkin sorusu ve DevletBakanı Mustafa Yılmaz’ın cevabı (6/936)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın Devlet Bakanı Sayın Mustafa Yılmaz tarafından sözlü olarak cevaplandırılmasını arz ederim.

Saygılarımla.

                                                                                                        Abdulkadir Öncel

                                                                                                               Şanlıurfa

1. Şanlıurfa İli Harran İlçesine bağlı Küçük Yıldız ve Yasta Köylerinin dalgıç ihtiyaçları 1993 ve 1997 yıllarında tahsis edildiği, Köy Hizmetleri yatırım programında yer aldığı halde, bugüne kadar niçin verilmemiştir?

Söz konusu iki köyün dalgıç ihtiyacı bugüne kadar karşılanmadığı için, geçmişe yönelik mağduriyetleri nasıl giderilecektir?

2. Bu iki köyün dalgıçları ne zaman verilecektir?

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın Devlet Bakanı Sayın Mustafa Yılmaz tarafından sözlü olarak cevaplandırılmasını arz ederim.

Saygılarımla.

                                                                                                        Abdulkadir Öncel

                                                                                                               Şanlıurfa

1– Şanlıurfa İli Hilvan İlçesine bağlı Yuvacık (Çakır Mezrası), Ovacık (Aydınlı Mezrası), Gölcük Mandarlık, Sındırgı, Malören, Akıncılı, Güzel Bulak ve Çamurlu Köylerinin dalgıç ihtiyaçları 1990, 1994, 1995, 1997 yıllarında tahsis edildiği, Köy Hizmetleri yatırım programında yer aldığı halde, bugüne kadar neden verilmemiştir?

Söz konusu köylerin geçmiş yıllara yönelik maddî mağduriyetlerini nasıl karşılamayı düşünüyorsunuz?

2. Bu köylerin dalgıçları ne zaman verilecektir.

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın Devlet Bakanı Sayın Mustafa Yılmaz tarafından sözlü olarak cevaplandırılmasını arz ederim.

Saygılarımla.

                                                                                                        Abdulkadir Öncel

                                                                                                               Şanlıurfa

1- Şanlıurfa İli Bozova İlçesine bağlı Kanlıavşar, Kanlıavşar (Sızan Mah.), Bağışlı, Taşan (Belören Mezrası), Irmakboyu ve Özgören köylerinin dalgıç ihtiyaçları 1993, 1997 yıllarında tahsis edildiği, Köy Hizmetleri yatırım programında yer aldığı halde bugüne kadar niçin verilmemiştir?

Söz konusu 6 köyün dalgıç ihtiyacı bugüne kadar karşılanmadığı için geçmişe yönelik mağduriyet nasıl giderilecektir?

2- Bu 6 köyün dalgıçları ne zaman verilecektir?

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın Devlet Bakanı Mustafa Yılmaz tarafından sözlü olarak cevaplandırılmasını arz ederim.

Saygılarımla.

                                                                                                        Abdulkadir Öncel

                                                                                                               Şanlıurfa

1- Şanlıurfa İli Viranşehir İlçesine bağlı Kınalı, Güleryüz, Tepeyolu, Pınarlar, Üçgöl, By. Çavuşlu, Yenice, Demirci, Dinçkök (Çıralı Mz.), Demirci (Yk. Çökelge Mz.), Yarpuz (Başköy Mz.) ve Karakuzu (Tomurcuk Mz.) köylerinin dalgıç ihtiyaçları 1997 yılı Köy Hizmetleri Yatırım Programında tahsis edildiği halde, neden bugüne kadar verilmemiştir?

Söz konusu köylerin, bir yıldır, dalgıçlarının verilmemesinden kaynaklanan maddî kaybı nasıl karşılamayı düşünüyorsunuz?

2- Bu köylerin dalgıçları ne zaman verilecektir?

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın Devlet Bakanı Sayın Mustafa Yılmaz tarafından sözlü olarak cevaplandırılmasını arz ederim.

Saygılarımla.

                                                                                                        Abdulkadir Öncel

                                                                                                               Şanlıurfa

1. Şanlıurfa İli Suruç İlçesine bağlı Özlüce Belirti Grb., Çemlik, Karaköy ve Uysallı-Dobalak köylerinin dalgıç ihtiyaçları 1990 yılından beri Köy Hizmetleri yatırım programında tahsis edildiği halde, neden bugüne kadar verilmemiştir?

Söz konusu köylerin geçmişe yönelik mağduriyetlerinin giderilmesi için herhangi bir çalışma yapılacak mıdır?

2. Bu köylerin dalgıçları ne zaman verilecektir?

3. Şanlıurfa İli Suruç İlçesine bağlı Üçpınar Köyünün içmesuyu tesis ve montajı 1986 yılından beri Köy Hizmetleri Yatırım Programında tahsisi yapıldığı halde, neden hizmet verilmemiştir?

Söz konusu köyün 12 yıllık tahsisi olmasına rağmen, bugüne kadar yapılmaması sonucu mağdur olan köylümüz için nasıl bir çalışma yapılacaktır?

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın Devlet Bakanı Mustafa Yılmaz tarafından sözlü olarak cevaplandırılmasını arz ederim.

Saygılarımla.

                                                                                                        Abdulkadir Öncel

                                                                                                               Şanlıurfa

1. Şanlıurfa İli Halfeti İlçesine bağlı Sütveren ve Kantarma Köylerinin dalgıç ihtiyaçları, 1997 yılında tahsis edildiği, Köy Hizmetleri Yatırım Programında yer aldığı halde, bugüne kadar niçin verilmemiştir?

Söz konusu iki köyün bir yıllık maddî mağduriyetleri nasıl giderilecektir?

2. Bu iki köyün dalgıçları ne zaman verilecektir?

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın Devlet Bakanı Sayın Mustafa Yılmaz tarafından sözlü olarak cevaplandırılmasını arz ederim.

Saygılarımla.

                                                                                                        Abdulkadir Öncel

                                                                                                               Şanlıurfa

1. Şanlıurfa İli Siverek İlçesine bağlı 25 köyün dalgıç ihtiyacı, 1992, 1993, 1994, 1997 yıllarının Köy Hizmetleri Yatırım Programlarında yer aldığı halde, bugüne kadar neden bu hizmet verilmemiştir?

2. Söz konusu köylerin bugüne kadarki mağduriyetlerinin giderilmesi için nasıl bir çalışma yapacaksınız? Bu dalgıçlar ne zaman verilecektir?

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın Devlet Bakanı Sayın Mustafa Yılmaz tarafından sözlü olarak cevaplandırılmasını arz ederim.

Saygılarımla.

                                                                                                        Abdulkadir Öncel

                                                                                                               Şanlıurfa

1. Şanlıurfa İli Ceylanpınar İlçesine bağlı araştırma istasyonu ve Yalçınkaya Köylerinin 1994 ve 1997 yıllarında dalgıç ihtiyaçları tahsis edildiği, Köy Hizmetleri Yatırım Programında yer aldığı halde, bugüne kadar niçin verilmemiştir?

Söz konusu iki köyün dalgıç ihtiyaçları bugüne kadar karşılanmadığı için, geçmişe yönelik mağduriyetleri nasıl giderilecektir?

2. Bu iki köyün dalgıçları ne zaman verilecektir?

BAŞKAN – Sayın Bakan, zatıâlinizin de talebi üzerine, 8 sözlü soru önergesini birlikte okuttuk; şimdi, cevabınızı almak üzere, buyurun efendim.

DEVLET BAKANI MUSTAFA YILMAZ (Gaziantep) – Sayın Başkan, değerli milletvekili arkadaşlarım; Türkiye'de, şu anda, 10 000 civarında yerleşim birimimizin içmesuyu yeterli değil veya içmeye müsait olmayan bir şekilde. Üzülürek söylüyorum ki, köy demiyorum; ama, yerleşim birimi olarak 10 000 yerleşim biriminin içmesuyu sorunu devam etmektedir. Buradaki köylerimizin bir kısmının çok yakınında su olmaması, bir kısmının, tabiî, sondaj makinesiyle çalışma yapmamıza rağmen, çok yakın civarında yeraltında da suyun bulunmaması dolayısıyla, bunların suları şu ana kadar temin edilememiştir. Buradaki olay şudur: Bu mezralara, yerleşim birimlerine çok uzaktan su getirmek gerekiyor, o da devlet için çok pahalıya mal oluyor. Kilometrelerce öteden, borularla su getirip, bir depoya koyup, oradan köylüye vermek çok masraflı olduğu için, bunlar bu zamana kadar kalmıştır. İnşallah, bundan sonra, diğer köylerimizin içmesuyu sorunu hallolduğu için, bu yerleşim birimlerimizin de sorununu -pahalı da olsa, içmesuyu insanlarımız için çok önemli bir olaydır- devletimiz, Türkiye Cumhuriyeti Devleti çözecektir.

Biz, 55 inci hükümet olarak, iktidara geldikten sonra bütçe yapmadık; yani, son bütçeyi yapamadık. Bütçe yapılıyordu -daha önceki konuşmalarımda söylediğim için yine tekrar ediyorum; önemli bir konu- bütçeye, köylerle ilgili, çok yüksek rakamda bir para koymuştuk. Arkadaşımız Sayın Öncel'in bahsettiği konular ya devlet tarafından, yani Köy Hizmetleri Genel Müdürlüğü tarafından alınarak, köylüye verilir ve içmesuyu temin edilir ya da özel idareler tarafından, valiler tarafından alınarak... İki kademede de bunu çözmek mümkün. Bütçemiz çıkmadığı için, Türkiye'nin genel bütçesi çıkmadığı için, şu an için, biz, buradan, bunları veremiyoruz. Dedikleri konu haklıdır; köylülerimiz de bunları büyük ölçüde bekliyor. Bu dalgıç pompalar sayesinde yeraltından su çekilecek ve köylümüze içmesuyu olarak verilecek; köylülerimiz bu konuda haklı.

Ayrıca, buradan, Köy Hizmetlerinden, 17 trilyonluk bir kısmı da, özel idarelerde, valilerimizle birlikte kullanmak üzere ayırmıştık. Yine, bütçemiz çıkmadığı için, 55 inci hükümetin düşürülmesinden sonra, o iş geçti; ama, biz -hükümet düşmüş; o, Meclisin kararıdır, saygı duyarız, Meclisin çoğunluğu bu kararı vermiştir- hiç olmazsa şu bütçeyi geçirelim diye çok çabaladık, Demokratik Sol Parti olarak, bütçenin çıkmasını isteyen diğer partili arkadaşlarımızla birlikte (Anavatan Partisi ve Doğru Yol Partisi) çok çabaladık; fakat, üzülerek söylüyorum, şu ana kadar, bu bütçemiz çıkmamıştır. Ondan dolayı, bu arkadaşımın isteklerine cevap veremiyorum; fakat, şurada bir şey kalmadı, seçimlere 30 gün gibi bir zaman kaldı. Seçimden sonra, yeni gelecek Parlamento üyeleri, içinden yeni bir hükümet oluşturacak ve herhalde, böyle, geçici bütçeyle çalışmayacak; yapacakları bütçe sayesinde Şanlıurfamızın, diğer illerimizin ve memleketimizin diğer yörelerindeki köylülerimizin bekleyen sorunlarının tamamını çözeceklerdir.

Burada, bizim yapmak istediğimiz şuydu: Bunları, paradan ziyade, mevsimlik işçilerle yapmak istiyorduk. Çünkü, biz, işlerimizin aşağı yukarı yüzde 50'sini püremanet olarak yaparız; bir kısmını müteahhide veririz, bir kısmını Köy Hizmetleri olarak biz yaparız.

Biz, buradaki 42 000 mevsimlik işçimizin aşağı yukarı 12 000'ini Sağlık Bakanlığına, Beden Terbiyesi Genel Müdürlüğüne ve Millî Eğitim Bakanlığına kadrolu olarak gönderdikten sonra, geriye kalan, yaklaşık 30 000 kişiyi de şu anda Köy Hizmetlerinde çalıştırıyoruz.

Buradan, elime fırsat geçmişken şunu da söylemek istiyorum: Mevsimlik işçi arkadaşlarımız, siyasetçi arkadaşlarımıza, sendikacılara ve başkalarına, her gittiklerinde, bizim paramız niye altı aylık konmuş diye soruyorlar.

Hükümetin aldığı bir karar vardır, mevsimlik işçi arkadaşlarımız 12 ay çalışacaklar. Bütçemiz 6 aylık olduğu için onlar da 6 ay çalışacaklar; çünkü, o bütçede 6 aylık para vardır. O bütçede, Cumhurbaşkanının maaşı da 6 aylıktır, memurun maaşı da 6 aylıktır, başka birisinin maaşı da 6 aylıktır; çünkü, bütçe 6 aylıktır. Onun için, mevsimlik işçilerimizin de parası 6 aylık konmuştur. İnşallah, ikinci bütçe çıktığında diğer 6 ay da konulacak ve mevsimlik işçi arkadaşlarımız, kendilerinin beklediği gibi, şimdiden sonra, işlerinde, 12 ay, çıkmadan çalışacaklardır; çünkü, bu, sekiz yıllık eğitime de katkı oluyor.

Sayın Başkanım, sorulan işlerin bir kısmını, içmesuyu konularını, bu işçi arkadaşlarımız vasıtasıyla püremanet olarak yapmaya çalışıyoruz.

Ayrıca, Köy Hizmetlerine makine kazandırmak için 171 milyon dolarlık bir makine ihalesi yaptık; çünkü, Köy Hizmetlerindeki makinelerin, hem arkadaşımızın sorduğu konularda hem de içmesuyu konularında artık iş yapamaz hale geldiğini görüyorduk. Yine, 55 inci hükümetin verdiği çok önemli bir karar sonucunda, bir ihale yapıldı. Burada, 171 milyon dolarlık ihale gerçekleşti; Maliyeden geçti, Sayıştaydan geçti, şu anda Hazinede. Hazineden sorumlu Bakanımız Sayın Hikmet Uluğbay da -geçen gün aldığım bilgiye göre, son aşamaya geldi- çoğunu bitirdi. Çok yakın zamanda, köylümüzün emrine, Türk köylüsünün emrine 171 milyon dolarlık iş makinelerini de sunarak, bu sorulan sorular içerisindeki suyla ilgili kısımların birçoğunu ve diğer, yolla ilgili kısımları yapacağız.

Bana bu fırsatı verdiği için Sayın Öncel'e çok teşekkür ediyorum. Köylülerinin sorunlarını dinlemiş, buralara kadar getirmiş, zahmet çekmiş; kendisine teşekkür ediyorum.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

DEVLET BAKANI MUSTAFA YILMAZ (Devamla) – İnşallah, çok yakın zaman içerisinde, seçimden sonra, gelecek hükümetler döneminde, bu sorunlar da çok kısa zaman içerisinde çözülecektir.

Hepinize saygılar sunuyorum, sağ olun. (DSP ve ANAP sıralarından alkışlar)

Çok teşekkür ederim Sayın Başkanım.

BAŞKAN – Sayın Bakan, teşekkür ediyorum.

ABDULKADİR ÖNCEL (Şanlıurfa) – Sayın Başkan...

BAŞKAN – Buyurunuz efendim.

ABDULKADİR ÖNCEL (Şanlıurfa) – Sayın Başkan, aslında, suallerimin ayrı ayrı okunup cevaplanması gerekirdi; çünkü, değişik konular, değişik ilçelerle ilgili konulardı; ama, zatıâliniz öyle tensip buyurdunuz; teşekkür ediyorum.

Verilen bilgiler tamam olmadığı, birtakım konular, açıklanmadığı için, yerimden, müsaadenizle, kısa olarak cevaplamak istiyorum.

BAŞKAN – Buyurun efendim, o hakkınız var.

ABDULKADİR ÖNCEL (Şanlıurfa) – Sayın Bakana, çok geç de olsa cevap verdiği için teşekkür ediyorum. Sorularımız çok uzun zamandan beri gündemde bekliyor; ancak, cevap verme zahmetinde bugün bulundular, teşekkür ediyorum.

Sayın Başkan, değerli arkadaşlar; Şanlıurfa'nın ilçelerine ait köylerin ihtiyacı okundu tek tek. Bunlar, 1990'dan, 1992, 1993, 1994 yıllarından beri programda olduğu halde, bir türlü yerine getirilmemiştir. Bu asırda, maalesef, 21 inci Asra girerken, Şanlıurfa'nın 2 000 ünitesinden 630 tanesinde içmesuyu halen yoktur. Bu, Türkiye için yüzkarası bir olaydır. GAP'ta dünyanın masrafı yapılıyor, milyarlarca metreküp su hazır; ancak, sulanabilir arazinin sadece yüzde 10'u sulanıyor ve köylerimiz halen içmesuyundan mahrum durumdadır.

Sayın Bakan bütçenin çıkarılmadığından bahsediyor. Bütçenin çıkarılmamasının sorumlusu elbette biz değiliz. Şayet, Sayın Plan ve Bütçe Komisyonu Başkanı ve 56 ncı hükümet bir gün daha zahmet edip çalışsaydı, şu anda 1999 yılı bütçesi çıkmış olacaktı; ama, bir gün kala geri çektiler, bugün Türkiye bütçesiz; bunun sorumlusu, hiç şüphesiz, Sayın Bakanın mensup olduğu 56 ncı hükümettir. Bunu, böylece zabıtlara geçirmek istiyorum.

Bugüne kadar bu köylere bu hizmetlerin götürülmemesinin nedenini Yüce Mecliste ve millet huzurunda arz ediyorum.

Üzülerek ifade ediyorum ki, Köy Hizmetleri teşkilatı, bütün Türkiye'de ve Şanlıurfa'da, siyasî partilerin, başkanların emrinde hizmet etmektedirler. O teşkilatları kınamıyorum, teşkilatlara mensup insanlar görevini yapıyor; ancak, siyasî iktidarlar...

NECATİ ALBAY (Eskişehir) – Sayın Başkan, kürsüden söz verin.

BAŞKAN – Sayın Albay, izin verin efendim... Bakın, 16 sorusu var, her bir soru için kısa birer konuşma yapsa, ikişer dakika yapsa... Müsaade buyurun; usulü o efendim; yerinden kısa bir açıklaması varsa, ifade eder diyor. Arkasından, ben, Sayın Bakanı kürsüye çağıracağım. Tüzük, sayın üyeye öyle imkân veriyor, orada konuşturuyorum; Sayın Bakana da böyle imkân veriyor, buraya çağırıyorum. Sayın Albay, izin veriniz efendim.

Buyurun efendim.

Efendim, siz de kısa konuşmanızı toparlarsanız...

ABDULKADİR ÖNCEL (Şanlıurfa) – Evet efendim.

Şimdi, Köy Hizmetleri personelini ve Genel Müdürlüğü suçlamıyorum; Türkiye'deki acı bir gerçeği ifade etmek istiyorum. Maalesef, Köy Hizmetleri teşkilatı, iktidardaki siyasî partinin veya ortaklarının il başkanlarının emriyle hareket etmektedir. Bir pompaj, bir köy çalışması yapılacaksa, mutlaka o siyasî partiye oy veren yer tercih ediliyor. Biz diyoruz ki, Türkiye'de hizmet ihtiyacı olan köylere hizmet gitsin, o partilere verilen oylara göre hizmet gitmesin. Maalesef, bu acı gerçeği zabıtlara geçsin diye belirtiyorum. Hangi parti iktidarda ise, o partinin il başkanı köy hizmetlerinin başında duruyor, hizmeti progam dışı yaptırıyor. Bu acı gerçeği dile getirerek, hiç olmazsa bundan sonrası için, bunun önlenmesini rica ediyorum sayın bakanlarımızdan.

Mağduriyetlerin giderilmesi gerekir diyorum. Elbette, insanlar susuz, perişan durumda. Bu talebimizde hâlâ ısrar ediyorum.

Sayın Başbakan, en son görüşmelerinde, güneydoğuya yardım paketi adı altında birtakım şeyler ifade buyurdular; fakat, bu, sözde kalan ifadeler... Güneydoğuya bir şey gitmemiştir. Benim Anadolu'daki, güneydoğudaki insanım, doğudaki insanım, hâlâ içmesuyuna muhtaçtır. Bu bahsettikleri yardımın bir semeresini görebilsek de sevinsek köylümüz adına; ama, maalesef göremiyoruz.

Bütün bu yardımlar yapılsa, Sayın Başbakan 40 trilyondan bahsediyor, oysa, bugün Türkiye Cumhuriyeti Hükümetinin, maalesef, günlük faiz borç ödemesi 31 trilyondur. Bir günlük faiz borç ödemesi ertelense, güneydoğunun hizmetleri tamamlanacaktır.

BAŞKAN – Sayın Öncel, efendim, lütfen...

ABDULKADİR ÖNCEL (Şanlıurfa) – Sayın Başkan, yani, 16 sorunun karşılığı 1 dakikadan olsa, 16 dakika yapardı.

BAŞKAN – Sayın Öncel, ondan önce de sorularınız cevaplandı, geçti, cevap verme talebinde bulunmadınız...

ABDULKADİR ÖNCEL (Şanlıurfa) – Efendim, bir soru okundu, ben, ondan sonra...

BAŞKAN – Efendim, buyurun...

Lütfen, iki cümleyle toparlayın efendim.

ABDULKADİR ÖNCEL (Şanlıurfa) – Efendim, toparlıyorum.

BAŞKAN – Yani, Başkanlık Kürsüsünü lütfen düşününüz.

ABDULKADİR ÖNCEL (Şanlıurfa) – Evet efendim, teşekkür ediyorum.

Bu, hizmete muhtaç köylerimiz, devletin hizmetini bekliyorlar, içmesuyuna kavuşmak en doğal haklarıdır. Bu hükümetten veya gelecek hükümetlerden, bu, ihtiyacı olan köylülerin su ihtiyacının karşılanmasını talep ediyorum. Güneydoğuya sözle değil, gerçek yardımcı olalım, köylünün sesine kulak verelim, hizmet gitsin, sözde yardım paketi gitmesin.

Teşekkür ediyor, saygılar sunuyorum.

BAŞKAN – Sayın Bakan, arzu buyurursanız, buyurun efendim.

DEVLET BAKANI MUSTAFA YILMAZ (Gaziantep) – Evet efendim.

BAŞKAN – Sayın Bakan, ikinci cevap hakkını kullanmak üzere, buyurun.

DEVLET BAKANI MUSTAFA YILMAZ (Gaziantep) – Sayın Başkanım, sayın milletvekilleri, değerli arkadaşlarım; milletvekili arkadaşım, tabiî, çoğu konuda haklı; ancak, ben, daha onsekiz aydan beri bakanlık yapıyorum; bu konuda, Şanlıurfa'ya -kendilerinin de milletvekili olarak bilmeleri gerekir ki- çok hizmetler verdik; ama, bunların hepsini çözememiş olabiliriz.

Benim, kendisinden, daha çok, öğrenmek istediğim konu şu: Bizden önceki hükümetin içerisinde, aşağı yukarı bir yılın üzerinde kaldınız; yani, bir yıl mı kaldınız, daha fazla mı kaldınız, tam bilemiyorum; ama, en aşağı bir yıl civarında hükümette kaldınız.

ABDULKADİR ÖNCEL (Şanlıurfa) – Onbir ay...

DEVLET BAKANI MUSTAFA YILMAZ (Devamla) – Onbir ay kaldınız. Tabiî, bu onbir ay zarfında kendi yörenizin bu kadar bir pompa işini niye çözemediniz, tabiî, o da beni meraklandırıyor. Yani, diğer hükümetler tarafından yapılmayan işlerin hesabını da herhalde benden, onsekiz aylık bakandan sormaya hakkınızın olmadığını düşünüyorum.

Bütçe konusuna gelince: Hükümeti düşüren partilerden birisiniz. Elbette, hükümeti düşürebilirsiniz, demokratik hakkınızı kullandınız, ona kimsenin bir şey dediği yok; ama, hükümeti düşürdükten sonra, herhalde, o düşmüş hükümetten yeni bir bütçe yapıp da getirmesini beklemeniz uygun olmaz, kimsenin beklemesi uygun olmaz.

Plan ve Bütçe Komisyonunda bütçe üzerinde çalışılmıştı...

ABDULKADİR ÖNCEL (Şanlıurfa) – Plan ve Bütçe Komisyonu bir gün daha çalışsaydı, bütçe çıkmış olacaktı.

DEVLET BAKANI MUSTAFA YILMAZ (Devamla) – Evet, bütçenin bitirilmesine iki gün kalmıştı; ama, hükümet düştü. Herhalde, bunun da sorumlusu, hükümeti düşürenler olması gerekir. Herhalde, düşmüş bir hükümetin Türkiye Cumhuriyetinin bütçesini yapması çok uygun olmazdı. Ben onu kabullenmek istemiyorum.

Sayın Başbakanın güneydoğu ve doğu için ayırdığı 40 trilyon lira az bir para olabilir; ama, şurada bizim bir aylık bir süremiz kaldı; biz, bu projeyi anlatırken, güneydoğuyla ilgili cümleleri söylerken, başka hükümetler gibi, başka şahıslar gibi "bir dereden yağ akıtacağız, bir dereden bal akıtacağız, güneydoğu, işte size geliyoruz..." gibi sözler söylemedik. Biz, bir ay içerisinde yapabileceğimiz küçük işleri söyleyerek, Halk Bankasıyla, KOBİ'siyle, Kalkınma Bankasıyla bir şeyler ortaya koyduk, 40 trilyon liralık bir nakit ortaya konuldu; ama, bunun yan gelirleriyle beraber -bir günde 15 000 kamyonun girip çıkacağı Irak'tan yapılan petrol taşımacılığı nedeniyle ve  işadamlarımızın alamadığı paralarla ilgili anlaşmaların yapılmasıyla- bu rakam herhalde 200-300 trilyon lirayı bulacaktır. Dediğim gibi, bu, kısa bir süre için yapılmış bir programdır; çünkü, bu hükümet seçim için geldi, seçimi yapmak için geldi; bir ay sonra da bu görevimiz bitiyor. Seçim bittikten sonra, halkımız kimi uygun görürse, hangi partimizi uygun görürse, o gelip bu hükümet görevine devam edecektir. Onun için, inşallah, bizden sonra gelenler bu 200-300 trilyon lirayı az görerek, daha büyük yatırımlar yaparlar; Şanlıurfa Milletvekili olarak siz ve Gaziantep Milletvekili olarak ben de bundan memun olurum.

Saygılarımı sunarım; sağ olun, var olun. (DSP sıralarından alkışlar)

Çok teşekkür ederim Sayın Başkan.

BAŞKAN – Sayın Bakan, teşekür ediyorum.

ABDULKADİR ÖNCEL (Şanlıurfa) – Teşekkür ediyorum Sayın Bakan; yalnız, asıl soruma cevap vermediniz... Partizanca davranılıyor; ona cevap vermenizi beklerdim.

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, sözlü sorularla ilgili müzakereler tamamlanmıştır.

Saat 17.00'de toplanmak üzere, birleşime kısa bir ara veriyorum.

Kapanma Saati: 16.48

 

İKİNCİ OTURUM

Açılma Saati: 17.00

BAŞKAN: Başkanvekili Yasin HATİBOĞLU

KÂTİP ÜYELER: Hüseyin YILDIZ (Mardin), Ali GÜNAYDIN (Konya)

 

BAŞKAN – Türkiye Büyük Millet Meclisinin 55 inci Birleşiminin İkinci Oturumunu açıyorum.

Sayın milletvekilleri, çalışmalarımıza kaldığımız yerden devam edeceğiz.

V. – OYLAMASI YAPILACAK İŞLER

1. – Bilecik Milletvekili Bahattin Şeker’in milletvekilliğinden istifa etmesi nedeniyle Anayasanın 84 üncü maddesi gereğince Türkiye Büyük Millet Meclisi üyeliğinin düşmesinin oylanması

BAŞKAN – Gündemin seçimlerle ilgili bölümüne, oylamayla ilgili... Oylama da netice itibariyle bir seçim demektir; ama, yine de düzelteyim; oylamayla ilgili bölümüne geçiyoruz gündemin.

Sayın milletvekilleri, bu kısımda, Bilecik Milletvekili Sayın Bahattin Şeker'in milletvekilliğinden istifa etmesi nedeniyle, Anayasanın 84 üncü, İçtüzüğün 135 ve 136 ncı maddeleri gereğince üyeliğinin düşmesinin oylaması yer almaktadır.

İstifanın geçerli olduğu Başkanlık Divanınca tespit edilmiş, istifa önergesi Genel Kurulun 52 ve 53 üncü Birleşiminde oylanmış; ancak, karar yetersayısı bulunamamıştır.

Şimdi, istifa önergesini tekrar okutup, oylarınıza sunacağım:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Gördüğüm lüzum üzerine milletvekilliğinden istifa ediyorum.  

Gereğinin yapılmasını saygılarımla arz ederim.                                            

                                                                                                              14.1.1999

                                                                                                           Bahattin Şeker

                                                                                                                 Bilecik

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, şimdi, istifa önergesini oylarınıza sunacağım.

Sayın milletvekilleri, oylamaya geçeceğiz. Oylama için 5 dakikalık süre vereceğim. Bu süre içerisinde, mümkündür ki, herhangi bir sayın üye cihaza girememiş olabilir. Bu durumda olan arkadaşımız, lütfen, teknik yardım talebinde bulunsun. Teknik yardıma rağmen cihaza girilememişse, cihaza giremeyen sayın üye, oyunun rengini bir boş kâğıda yazarak -kabul, ret, çekimser biçiminde yazarak- bölgesini, adını soyadını ve imzasını da kullanmak suretiyle, kendisine yardımda bulunan teknik eleman aracılığıyla bize göndersin, rica ediyorum.

Efendim, 5 dakikalık süremiz başladı.

(Elektronik cihazla oylama yapıldı)

BAŞKAN – Oylama işlemi tamamlanmıştır.

Pusula, beyan ve parmak izi almıyorum artık.

Sayın Ali Oğuz?.. Burada.

Sayın Mahmut Duyan?.. Burada.

Sayın Ökten?.. Burada.

Sayın Demiralp?.. Burada.

Sayın Barım?.. Burada.

Sayın Gencer?.. Burada.

Sayın İbrahim Yazıcı?.. Burada.

Sayın Kıratlıoğlu?.. Burada.

Sayın Bahadır?.. Burada.

Sayın Necmettin Dede?.. Burada.

Sayın Fırat?.. Burada.

Sayın Gökdemir?.. Burada.

Sayın Soysal?.. Burada.

Sayın Akarcalı?.. Burada.

Sayın İlhan Kesici?.. Burada.

Sayın milletvekilleri, istifayla ilgili yapılan oylamaya cihazla 281 sayın üye katılmış; pusulayla da ayrıca katılınmıştır. Bu işaretle oylama olduğu için sayıları ifade etmiyorum; ama, istifa talebi reddedilmiştir.

Bu sonuca göre, Bilecik Milletvekili Sayın Bahattin Şeker'in Türkiye Büyük Millet Meclisi üyeliğinin düşmesi hususu kabul edilmemiştir.

Sayın milletvekilleri, gündemin "Genel Görüşme ve Meclis Araştırması Yapılmasına Dair Öngörüşmeler" kısmına geçiyoruz.

VI. – GENSORU, GENEL GÖRÜŞME, MECLİS SORUŞTURMASI VE

MECLİS ARAŞTIRMASI

A) ÖNGÖRÜŞMELER

1. – İstanbul Milletvekili Halit Dumankaya ve 12 arkadaşının, TRT ile ilgili usulsüzlük ve yolsuzluk iddialarını araştırmak amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/26)

BAŞKAN – Şimdi, bu kısmın 1 inci sırasında yer alan, İstanbul Milletvekili Sayın Halit Dumankaya ve 12 arkadaşının, Türkiye Radyo ve Televizyon Kurumuyla ilgili usulsüzlük ve yolsuzluk iddialarını araştırmak amacıyla Anayasanın 98 inci, İçtüzüğün 104 ve 105 inci maddeleri uyarınca bir Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesinin öngörüşmesine başlıyoruz.

Sayın Hükümet, bu konuda hazır mı efendim?

Sayın milletvekilleri, bu araştırmayla ilgili olarak Hükümet 27.10.1998 tarihli 12 nci Birleşimde de temsil edilmediğinden, bu defa, temsil edilip edilmemesine bakılmaksızın görüşmelere başlıyoruz.

DEVLET BAKANI FİKRET ÜNLÜ (Karaman) – Hükümet hazır...

BAŞKAN – Hükümet de hazırmış efendim.

Önerge daha önce okunduğu için, tekrar okutmuyorum.

İçtüzüğümüze göre, Meclis araştırması açılıp açılmaması hususunda  sırasıyla Hükümete, siyasî parti gruplarına ve önergedeki birinci imza sahibine veya onun göstereceği bir diğer imza sahibine söz verilecektir.

Konuşma süreleri, Hükümet ve gruplar için 20'şer dakika, önerge sahibi için 10 dakikadır; ama, bu sürelerin mutlaka kullanılması ve mutlaka sonuna kadar kullanılması diye bir zorlayıcı İçtüzük hükmü de yoktur.

Şu ana kadar söz talebinde bulunan olmadı.

Sayın Hükümet arzu buyuruyor mu, konuşacak mı bu konuda efendim?

DEVLET BAKANI FİKRET ÜNLÜ (Karaman) – Konuşmayacağız efendim.

BAŞKAN – Peki, Sayın Hükümetimiz konuşmuyor.

Sayın gruplar adına söz, bu TRT ile ilgili?..

TRT programları galiba hep hoşumuza gidiyor; ama, Sayın Bildik, Klasik Türk Musikisine yeterince yer vermiyor; onun için, konuşmak lazım.

HALİT DUMANKAYA (İstanbul) – Sayın Başkan...

BAŞKAN – Sayın Dumankaya, talebiniz ne; ben, onu alayım.  

HALİT DUMANKAYA (İstanbul) – Grup adına konuşacağım.

BAŞKAN – Grup adına mı?..

Siz önerge sahibi olduğunuz için, zannettim ki önerge sahibi sıfatıyla söz istiyorsunuz.

HALİT DUMANKAYA (İstanbul) – Hayır; grup adına...

BAŞKAN – Grup adına...

Anavatan Partisi Grubunu temsilen Sayın Dumankaya; buyurun. (ANAP sıralarından alkışlar)

ANAP GRUBU ADINA HALİT DUMANKAYA (İstanbul) – Sayın Başkan, muhterem milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Geçen gün İstanbul Göztepe'de menfur bir olayda şehit olan 12 vatandaşımıza Allah'tan rahmet diliyorum. Bu olayı meydana getirenleri de şiddetle kınıyorum. Bunları bir an önce bulup, gerekli cezayı vermenlerini de Hükümetten bekliyorum.

Değerli milletvekilleri, bundan tam dört sene evvel; yani, seçildikten hemen yirmi gün sonra TRT ile ilgili bu araştırma önergesini vermiştim. Bununla beraber, şu anda, gündemin 14 üncü, 15 inci, 22 nci, 53 üncü, 54 üncü, 55 inci, 56 ncı, 84 üncü, 105 inci, 112 nci ve 113 üncü sıralarında bekleyen araştırma önergelerim vardır ve bu önergelerin de birçoğu usulsüzlük ve yolsuzluklarla ilgilidir; ama, ne çare ki, bu İçtüzük sayesinde bunları görüşme fırsatı bulamadık. Daha önce, bunların önünde verdiğimiz TURBAN yolsuzluğu, Sait Halim Paşa Yalısı, Toprak Mahsulleri Ofisindeki yolsuzluk, Petrol Ofisindeki yolsuzlukla ilgili önergeler görüşülmüş ve bunlarda trilyonlarca liralık yolsuzluk tespit edilmiştir; bir kısmındaki suçlular şu anda mahkemelerdedir. Maalesef, İçtüzük bu Meclisi iyi işletmiyor; ama, mahkemeler de, maalesef, yavaş işliyor. Şu ana kadar neticelenen bir mahkeme yok; ama, 30-40 tane mahkeme devam etmektedir.

Bu önergeyi görüşürken, seçim kararı alınmış, Meclis paydos etmiş, tatil olmuştu. Ben de milletvekili olmayacağımı söylemiş, milletvekilliğine müracaat etmemiştim. Dolayısıyla, yine bu kürsüde konuşma fırsatı oldu; ama, dilerim ki, bu neticeler Türk Milletinin lehine olur, kamunun lehine olur.

Değerli arkadaşlarım, Türkiye Radyo ve Televizyon Kurumu, 7 Kasım 1982 tarihli Anayasamızdaki radyo ve televizyon kurumunun devlet eliyle kurulması hükmü, 19 uncu Dönem Meclisimizden geçen değişiklikle, Anayasamızdaki bu tekel kaldırılmıştır. Ancak, idarenin tarafsızlığı, her türlü radyo ve televizyon yayınlarının tarafsızlık ilkesini gözeteceği, cumhuriyetin temel niteliklerini, Türk devletinin bağımsızlık ve varlığının ülkenin ve milletin bölünmez bütünlüğünü, toplumun huzurunu ve genel ahlakı koruyacak tarzda yayın yapılması hükmü yasa gereğidir.

Günümüzde görsel basın, artık, insan hayatında önemli bir yer almaktadır. Ailelerimizin hemen hemen tamamının evinde renkli televizyon bulunmaktadır, bazı evlerin yatak odalarına dahi ikinci bir televizyonla, 9 kanalla aile hayatımızın içine girmektedir; tabiî bu kanalların sayısı bugün daha da artmıştır. Televizyon, ailelerimizin kültürel gelişmesinde, eğitilmesinde, birçok ailenin eğlence kaynağı olmaktadır.

Radyo Tekeli: 7 Temmuz 1993 tarihinde, Anayasanın 133 üncü maddesi değiştirilmiş, özel televizyonlar yasal hale getirilerek, bunları denetleyecek bir kurum olan RTÜK kurulmuştur. Tabiî, bu nedenle, TRT'den yetişen insanların bu özel televizyonların kurulmasında büyük emeği olmuş, yani, TRT, âdeta bir okul haline gelmiştir.

TRT'de, yetişmiş kadrolar boş otururken, eski Genel Müdür Sayın Tayfun Akgüner ve ekibi, kurum programlarını, astronomik rakamlarla kurum dışında yaptırarak, kurumu, telafisi mümkün olmayan zararlara uğratmıştır. 1992 yılında dışarıya yaptırılan programlar, 1993 yılında yüzde 115 artarak, 100 milyarı geçmiştir.

Değerli milletvekilleri, bu paranın dörtte 1'i harcanarak kurumda çalışanların işgücü, teknik donanım değerlense, daha ciddî programların yapılacağına inanıyorum. Bu şekilde de, kurumda çalışanlar, kendilerine güven ve çalışma şevkine kavuşurlardı, kurumda çalışanların şevki kırılmamış olurdu.

Yine, 1993, 1994, 1995 yıllarında, kurumun dışarıdan kiraladığı programlarda da büyük artışlar vardır. Bir önceki yıla göre yüzde 120 artışla 340 milyara varmış, bunun 317 milyarlık bölümü yurtdışı kaynaklardan, 24 milyarlık bölümü de yurtiçi kaynaklardan kiralanan programlardır. Bu artışın nedenleri, sorumsuz kişilerin, tutarsız bir tedarik politikası oluşturmadığından kaynaklanmıştır.

Değerli milletvekilleri, TRT kurumunca satın alınan, 1 ile 5 yıl arasında değişen süreler içinde yayınlanmadığı nedeniyle ödediğiniz lisans bedeli iade edilmediğinden, kurum, 1991-1994 yılları arasında, 3 869 340 dolar tutarında bir kayba uğramıştır. Bugünkü kurla yaklaşık 1 trilyon lirayı geçmektedir. 1994-1995 yıllarında ise, kayıplar çok daha fazladır.

Gelişen dünyamızda ve ülkemizde bir bakkal dahi hesaplarını bilgisayarla tutarken, TRT, o zamanki bu alımları, düzenli bir bilgisayar sistemiyle değil, birkaç kişinin hafızasına güvenerek yaptığı için, mükerrer alımlar yapmıştır. TRT Yönetmeliğinin 35 inci maddesi gereğince, drama türü yapımlar için teklif alma veya teklif usullerini kullanabileceğine cevap veriyor ise de, bugüne kadar, yalnız, alımlar, hep teklif alma usulüyle yapılmıştır. Bu demektir ki, firmalar, ellerindeki projeleri TRT'ye vermekte; TRT'nin istediğini değil de, kendi ellerindekini vermektedirler.

Yönetim Kurulu, 8.8.1991 tarih, 144 sayılı kararı gereğince, kurum dışı gerçek ve tüzelkişilere drama türü yapımların sipariş edilmesinde, bunların yüzde 60'ı için teklif etme, yüzde 40'ı için de teklif alma yöntemiyle yapılması yönünde karar almışken, bu ilkeyi koymuşken, sadece teklif alınarak sipariş verilmesi, Yönetim Kurulunun bu kararına aykırıdır. Burada, ağır bir ihmal vardır. İhmalden öte de, elbette ki, burada, bazı şüpheler akla gelmektedir.

TRT Kurumunun yerli filmleri aldığı Kervan Limitet Şirketinin "eser işletme belgesi" fotokopi yoluyla çoğaltılarak, asıl belgedeki eserin adı, sanatçıları, eserin denetim ve kayıt numaralarına ait bölümler bantlanarak, kopyaların bu bölümleri boş hale getirilmiş, satış yapılırken, aslına sahip olmayan gösteri haklarının kuruma alınarak, asıl hak sahipleri, yani, eser sahipleri zarar görürken, bu kopyalamayı yapan satıcı ile alım yapan TRT sorumluları karşılıklı kâr etmiş veya zan altında kalmışlardır.

Eserler üzerinde tahribat yapıp filmleri TRT'ye satanlar, 1992 yılında milyarlarca lira kâr etmiş; 1993 yılında da aynı şekilde devam etmiştir. Bu filmleri kurumlara satıp para kazanarak, taklit yoluyla kasasını dolduran taklitçiler ve onlara göz yuman o zamanki TRT yöneticileri, kurumu zarara sokmuş, asıl hak sahipleri TRT'yi mahkemeye vererek, kurumdan tazminat talebinde bulunmuşlardır.

Değerli milletvekilleri, TRT Kurumu ile kanal France International arasında 25.3.1991 tarihinde bir protokol imzalanmıştır. Bu protokole göre, karşılıklı programlar birbirlerine geçilecekti. Kanal France International, 1992 yılında 251 programı, 1993 yılında 233 programı, 1994 yılında da 300 programı TRT'ye gönderirken, bizim TRT, Fransız kanalına bir program dahi göndermemiş; böylece, kültürümüzü, ülkemizin tanıtılması fırsatını elden kaçırmışız. 1992-1994 yılları arasında, Fransız televizyonlarına hiçbir program satılmamıştır.

Yurtdışına geçici personel gönderilmesinde, harcırahların hesaplanmasında 6245 sayılı Harcırah Kanunu hükümleri uygulanır. Bu, yasa hükmüdür. Bizim TRT'nin kanun, nizam tanımaz tutumları burada kendini gösterir; devletin malı deniz, yemeyen domuz parolasıyla hareket edilir.

Harcırah Kanunu gereği ödenecek gündeliklerin miktarları, gidilecek ülkeye, aylık ve ücret tutarları, ayrıca görevin niteliği de göz önüne alınır. Giden personele, ulaşım, haberleşme, hulasa, zorunlu harcamalar için avans verilir. Alınan bu avanstan, yatma ve yeme giderleri karşılanmaz; çünkü, onlar için harcanan para, alınan harcırahın içinde vardır. Normalde, alınan iş avanslarının görev bitince kapatılması lazım; para kalırsa iade edilir, fazla harcanırsa alınır. Normal yol budur.

Değerli milletvekilleri, bizim TRT'de, o zamanın idarecileri, işleri böyle yürütmez. TRT'nin diğer işlemlerinde olduğu gibi, usulsüzlükler, yolsuzluklar burada da yapılır. Giden belli personelin yatma ve yeme giderleri "büro ve ikram giderleri" adı altında TRT kasasından; yani, devletin kesesinden alınan avanslardan, usulsüz karşılanır. Görev biter gibi görünür; ama, TRT'den alınan avansların hesapları bir türlü ilgililerce kapatılmaz. Örnek mi istiyorsunuz; o zamanın Genel Müdürü Tayfun Hoca'dan başlayalım. TRT Genel Müdürlüğü danışmanları -bir danışman ordusu- koruma polis memuru, 1993 yılı Kasım-Aralık ayları, Almanya-Belçika seyahatleri sırasında ses Royal Hotelde kalırlar. İsterseniz, aldıkları odaların numaraları da bizde mevcut. Otele ödedikleri 116 446 Belçika Frangını ve Boçk Hotelde kaldıkları ve aldıkları faturaların bedeli olan 2 037 Doyçe Mark, iş avansından, 10.12.1993 tarih ve 3537 sayılı Genel Müdürlük oluruyla iş avansından ödenmiştir.

Sayın milletvekilleri, TRT Genel Müdürlüğü danışmanları -isimlerini saymıyorum- Yayın Denetleme Kurulu üyesi, Haber Müdür Yardımcısı, 11-15 Kasım 1993 tarihinde Bükreş'e bir seyahate giderler; harcırahlarını yasa gereği alırlar. Buraya kadar normal. Kişisel harcama yapıp, yaptıkları harcamalarını, kendileri, ceplerinden ödemesi gerekirken, mevzuata aykırı olarak "büro gideri" diyerek TRT'den alırlar; aldıkları iş avanslarından karşılarlar. Bunun miktarı da 1 410 ABD Dolarıdır. Katıldıkları Balkan Kadınlar Birliğince düzenlenen toplantı da, büro kiralamasını gerektirecek nitelikte bir toplantı değildir. O nedenle, 16 Kasım 1993 tarihinde biten bu toplantıdan üzerlerinde kalan iş avansları, ancak 16.8.1994 tarihinde; yani, altı ay sonra kapatılır.

Genel Müdür Danışmanı, 14.2.1994 tarihinde Genel Müdürün 378 sayılı oluruyla Almanya'ya gidiyor, başkonsoloslar toplantısına katılıyor, harcırahını alıyor; ayrıca, yaptığı kişisel masrafları -890 DM- yine, büro kiralaması aldatmacasıyla alıyor. Bu onaylar, hep, o zamanın Genel Müdürü tarafından veriliyor.

Değerli milletvekilleri, konsoloslarla yaptığı toplantının büro kiralamasıyla alakası yoktur; ama, bu yolu deniyor, bu usulsüzlükleri bu yolla yapıyor.

1-5 Mayıs 1994 tarihinde Atlanta'da CNN'in bir toplantısına katılan Genel Müdür Sayın Tayfun Akgüner, özel harcamalarını, büro kirası ve ikram giderini; ayrıca, TRT dışından bu seyahate katılan Kadır Özen'in telefon görüşmelerini de, haberleşme gideri olarak -yaklaşık 2 064 dolar tutarındaki meblâğı- iş avansından TRT'ye ödettirir. Bu, Harcırah Kanunuyla bağdaşmıyor.

Genel Müdür ve danışmanları bu hileli yolu açınca, arkasından gidenler de aynı yolla devam ediyorlar. Devlet Bakanlarının haberlerini izlemek üzere, 10 Ocak 1994 tarihinde ABD'ye gönderilen Dış Haberler Müdürü Yardımcısı ve Başkameraman da, o günkü Genel Müdürün yolunu takip ederek, kaldıkları özel odalarını büro tutulmuş gibi göstererek 1 840 doları, yine devlete ödettiriyorlar. Boşuna dememişler "balık baştan kokar."

Sayın Tayfun Akgüner'in korumasının yurtdışına gönderilmesine bakanlık izin vermemiştir. Buna rağmen, Genel Müdür, korumasını, izinsiz olarak Almanya ve Belçika seyahatine götürmüş, yasal dışgörev yevmiyeleri, Ankara-İstanbul-Brüksel-Frankfurt gidiş-dönüş uçak biletleri, Konut Fonu gideri, pasafort ve vize masraflarının hepsi usulsüz olarak TRT tarafından karşılanmıştır. Hukuk devletinde yaşayacaksın; ama, hukuku tanımayacaksın, hukuku ayaklar altına alacaksın.

Sayın Genel Müdür, İstanbul'dan getirdiği özel ve genel danışmanlar ordusuna, geçici ve süreli çalışan personele, kurumun soysal tesislerini sonuna kadar açmış; 22.7.1993 sayılı talimatlarıyla da, adı geçen kişiler başta olmak üzere, başta danışmanları, uzmanları bu tesislerde misafir edilip, sabah, öğle, akşam yemeklerini yemişler ve gecenin geç vakitlerine kadar uygunsuz davranışlarda bulunmuşlardır. TRT temsil gideri faslıyla ilgili olmayan bu harcamaları, TRT'den bazılarıyla yakın ve gizli ilişkileri olduğu iddia edilen bu kişilerin masraflarını TRT'nin kasasından ödetmiş, TRT'den yandaşlarına haksız çıkar sağlatmıştır.

Sayın Genel Müdür Tayfun Akgüner, geçen sene KİT Komisyonunda yönelttiğimiz sorulara bu konuyla ilgili olarak verdiği cevaplarda, üyeleri yanıltıcı şekilde, doğru cevap vermemiş, üyeleri aldatmıştır; yani, komisyon üyelerinden gerçekleri saklamıştır. Sadece bu konu, başlıbaşına bir olaydır.

İzah edildiği gibi, tamamen yasa ve yönetmeliklere aykırı olarak kullandırılan bu tesislerle ilgili gelen cevabında "TRT'nin sosyal tesislerinden yararlanma koşullarına uygun olarak kalındığı, misafirlerin paralarını ödediği, TRT'nin herhangi bir grubu veya kişiyi parasız yatırmadığı, ödemelerin yapıldığı..." şeklinde cevap göndererek, komisyon üyelerine yanıltıcı bilgi vererek doğru söylememiş, üyeleri yanıltmıştır. Bu şekilde gerçekleri tahrif ederek komisyon üyelerini kasıtlı olarak yanıltan bu güzide kurumun Sayın eski Genel Müdürü, hukuku ayaklar altına almıştır.

Değerli üyeler, TRT'nin harcamalarında cömert olarak davranan Sayın eski Genel Müdür, alacaklarına aynı titizliği göstermemiş, özel elektrik kurumlarından dört yıldır alacağı olan paraları da maalesef alamamış, bu konuda titiz davranmamıştır.

Eski Genel Müdür Sayın Tayfun Akgüner, TRT'nin televizyon programlarında kullanılan logo, jenerik ve müzik yayınlarını beğenmemiş, bu çalışmaların kurum bünyesinde ve Anadolu Üniversitesi stüdyolarında çok ucuz bir bedelle ve kaliteli olarak yapılacağı kurum içinden teknik kişilerce kendisine söylenmiş, kurumun bu teknik kişilerine itibar etmeyen Sayın Genel Müdür, Plato Film Limitet Şirketi yetkilileri Bilal Çetin'e bu konularla ilgili yapım çalışmaları talimatını vermiş ve bu kişiye 210 bin dolar vermiştir. Bu yapım istisna sözleşmesinin 37 ve 38 inci maddeleri usul ve esaslara uymamaktadır. Yapılan bu usulsüzlükleri kitabına uydurmak için, bu işi alan şirketin ortağı bir firma ile muhtemelen dostlukları olan bir firmadan teklif alınmış; ama, daha sonra alınan bu tekliflere kayıt numarası verilmeyerek yönetim kuruluna sunulmuştur.

BAŞKAN – Sayın Dumankaya, birbuçuk dakikanız var; toparlarsanız...

HALİT DUMANKAYA (Devamla) – Bu gelişmelerden haberi olmayan yönetim kurulu, bir çekimser oyla, bu konuda eski Genel Müdüre yetki vermiştir. Sayın eski Genel Müdür, yönetim kurulu üyelerini yanıltıyor, bir çekimser oya mukabil yetki alıyor. İşin garip yönü, 8 Mart 1994 tarihinde iş ihale ediliyor, 11 Mart 1994 tarihinde -yani üç günde- iş bitiriliyor, fatura kesiliyor, para alınıyor. İşin neresinden bakarsanız bakın, bir kokulu işlemdir.

Belli ki, iş yönetim kurulu kararından önce verilmiş, islim arkadan gelsin mantığıyla sözleşme yönetim kurulu kararından sonra hazırlanmış, ilgililerce paraflanmış, Sayın Genel Müdür Akgüner tarafından imzalanmıştır.

Müfettişler incelemeleri sırasında firmaların teklif mektuplarının kayıp olduğu, Teftiş Kurulunun raporuna göre dosyanın Genel Müdürlükte kalmış olduğu yazılmış.

Reklamlar Konusu:

Değerli milletvekilleri, kamunun diğer kurumlarında olduğu gibi, bankanın reklamlarını da Jenajans-Gry Şirketi yürütmektedir. Genel Müdür Diyarbakır'dan verdiği talimatla -telefonla- ve bilahara yazılı teyitle bankanın reklamları 4 Ocak 1994 tarihinde ve TRT-1'de ücretsiz olarak yayınlanmıştır.

2954 sayılı TRT Kanununun 46 ncı maddesinde ilan ve reklamlarda indirimli tarifenin uygulanmasının yönetim kurulu kararıyla mümkün olabileceği hükmü vardır.

Yine, buna bağlı olarak, TRT-1'de verilen ücretsiz ilanların sadece TRT-2'de bir kez yayınlanmasına dair yönetim kurulu kararı 1.1.1993 tarihinde geçerli iken, Sayın Genel Müdürün kanun, yönetmenlik tanımaz tutumu burada da kendini göstermiş, yasal yetkisini aşarak, yönetim kurulu kararlarını hiçe sayarak, keyfî idaresini sorumsuzca devam ettirmiştir.

Kurtuluş dizisi ekranda gösterime girmeden tanıtımı amaçlanır.

Sayın eski Genel Müdür, piyasa araştırması yapmadan, firmalardan teklif almadan, İstanbul Üniversitesi İşletme Fakültesinde dışarıdan ders veren Ayşegül Dora'yla bağlantı kurmuş -kendisi de bu okulun dekanıymış- bu kişinin ortağı olduğu Pen Ajanstan dizinin tanıtımını istemiş, bu firmayla...

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Oraya bakmayın; sürenizi ben bir defa uzattım. Size 1 dakika daha süre vereyim...

HALİT DUMANKAYA (Devamla) – ... ve daha sonra, basın ilanları ve kokteylle ilgili önerisine itibar edilmiş, 9 Mart 1994'de de yönetim kuruluna getirilmiş; 20-21-22 Mart 1994 günlerinde ilan verilmesi kararlaştırılmış, ilgili firmaya teslim edilmiştir.

Değerli arkadaşlarım, yine, önerge sahibi olarak konuşacağım; zamanım bitmiş; bundan sonraki bölümünü, önerge sahibi olarak izah edeceğim.

Teşekkür ederim. (ANAP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Sayın Dumankaya, teşekkür ediyorum.

Fazilet Partisi Grubunun görüşlerini ifade etmek üzere, Bayburt Milletvekili Sayın Pamukçu; buyurun. (FP sıralarından alkışlar)

FP GRUBU ADINA SUAT PAMUKÇU (Bayburt) – Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; TRT'yle ilgili usulsüzlük ve yolsuzlukları araştırmak amacıyla bir araştırma önergesi verilmesi üzerine, Grubumuz adına görüşlerimizi açıklamak üzere söz aldım; bu vesileyle, hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Öncelikle, bu konunun, bugün gündeme gelmiş olmasından duyduğumuz memnuniyeti ifade etmek istiyorum. Neden diye soracak olursanız, bugün konuştuğumuz, sadece TRT'yle ilgili bir yolsuzluk; ancak, Türkiye Cumhuriyetinin şu anda içinde bulunduğu duruma baktığımız zaman, özellikle geçmiş hükümetin, 55 inci hükümetin düşürülmesi gerekçesine baktığımız zaman, Türkiye'de yolsuzlukların nerelere vardığı konusunda, zannediyorum, hepiniz hemfikirsiniz.

Bu konuya tekrar döneceğim; ancak, TRT'yle ilgili hususlarda birkaç şey söylemek istiyorum. Şu anda TRT'nin yayınlarından memnun olan vatandaşların sayısı konusunda, zannediyorum, sizler de bir şeyler biliyorsunuz; izlenme oranlarına baktığınız zaman, bu konuda somut bir rakamı elde etmek mümkün.

Bir kere, TRT, tarafsızlık konusunda tamamen güvenini yitirmiş bir durumdadır. TRT, sadece, mevcut iktidarın borazanı olmaktan öteye herhangi bir fonksiyon icra etmemektedir. Siyasî partilerle ilgili haberlerde, yorumlarda denge gözetilmemektedir. Anamuhalefet partisine veya diyelim, daha büyük bir grubu olan Anavatan Partisine ayrılan süre ile 61 üyeli bir gruba ayrılan süre arasındaki farka baktığınız zaman, bize hak vereceğinizi umuyorum, buna inanıyorum.

Bugün, TRT, sadece, bakanların ne yaptıklarını, nereye gittiklerini anlatmaktan başka bir şey yapmıyor; neredeyse, bakanların özel odalarına kadar çalışmalarını millete yansıtmaktan başka bir fonksiyon icra etmemektedir ve halkımız da, bu tür yayınları kınamaktadır, bıkkınlık getirmiştir.

Biraz önce Sayın Dumankaya detaylarıyla üzerinde durdu; TRT'nin, program yaptırılma sırasındaki davranışlarını, usulsüzlüklerini, geziler tertipleyerek devletin, milletin parasını çarçur etmelerini... Bunların hepsini anlattı; bunlar üzerinde duracak değilim.

TRT'nin yayınlarına baktığımız zaman, mesela, hükümetin olumsuz icraatlarıyla ilgili yayınları verirken, nedense, hep gecenin geç saatlerini ya da sabahın erken saatlerini seçiyor. Mevcut 56 ncı hükümet birbuçuk ayda yüzde 30 akaryakıt zammı yapmış, TRT'de bunun haberini sadece gece saat 12'den sonra duyuyorsunuz. Bu, sadece, hükümetin icraatlarını, özellikle olumsuz icraatlarını halkın gözünden kaçırmaya yönelik bir anlayış değil, aynı zamanda, millete de yapılan bir haksızlıktır.

TRT'de yayınlanan yayınlardan, mesela, dinî ve ahlakî yayınlara bakıyorsunuz; bunlar da, ne hikmetse, gecenin saat 12'sinden sonra yayınlanıyor. Bildiğiniz üzere, TRT, Diyanet İşleri Başkanlığıyla bir anlaşma yapmış ve birtakım dinî yayınlara geçmişti; ancak -halkımızdan gelen şikâyetleri de ben burada dile getirmek durumundayım- halkımız, bu yayınların çok geç saatte yayınlanmış olmasından dolayı huzursuzdur ve bunun, mutlaka düzeltilmesini istemektedir.

Bunun dışında, mesela, TRT, önemli icraatları, olumsuz icraatları, nedense, hep, poşet içerisinde yayınlamaktadır. Bir TRT-Int kanalımız var, biliyorsunuz; özellikle Avrupa'da izleniyor. Bu kanaldan yapılan yayınlar Avrupalıları bile utandıracak durumdadır. Avrupalılar bile, bizlere "bizim televizyonlarımızda bu tür yayınlar, gece saat 12'den sonra, hatta, şifreli olarak yayınlanırken, sizin TRT-Int'iniz, maalesef, özellikle çocukların ve gençlerin televizyon karşısında oturdukları bir saatte..." Erken saatlerde bunların yayınlanmış olmasından kendileri de utanmaktadır.

Bugün, tabiî, TRT yolsuzluğunu konuşuyoruz da... Sözümün başında da söylediğim gibi, 55 inci hükümet, yolsuzluklar nedeniyle düşürülmüş bir hükümettir. Türkiye'de, 55 inci hükümet döneminde yapılan yolsuzluklardan dolayı birçok insan, bugün, hâkimler karşısında hesap vermektedir; ancak, bu yolsuzluklardan birinci derecede sorumlu olan 55 inci hükümetin Başbakanı ve o günkü hükümetin Başbakan Yardımcısı, bugün, sorumluluktan kaçmanın çabası içerisindedir.

Türkiye Büyük Millet Meclisi TRT'yle ilgili yolsuzlukları konuşurken, geçmiş hükümetin uygulamaları üzerinde de durmamız gerekir. Geçmiş hükümetle ilgili usulsüzlük ve yolsuzlukları anlatırken insanın tüyleri ürperiyor. Bakınız, Bayburt'a, yatırım için 1 trilyon lira ayrılıyor; bir kişi, kalkıyor, devleti 175 milyon dolar dolandırıyor; yani, yaklaşık 80 katı... Sonra da, kalkıyorsunuz "efendim, güneydoğuya 40 trilyon liralık paket açtık" diyorsunuz; bunun 2 katını bir kişi dolandırıyor. Türkiye'de para var, Türkiye'de kaynak var; ancak, bu kaynaklar, maalesef, yolsuzluklarla, suiistimallerle çarçur ediliyor, milletin perişan hali unutuluyor.

Bütün bunlar olup biterken, geçmiş hükümet, yolsuzluklarına kılıf aramak için büyük çabalar içerisine girmiştir. Bunları unutmadık. Bir RTÜK yasası buradan geçirilmek için ne kadar gayret edilmiştir, hepimiz biliyoruz; ama, Türkiye Büyük Millet Meclisi, böyle bir geçide imkân vermemiştir ve gerekli olan adımını atmış, görevini yerine getirmiştir.

Efendim, bununla ne yapılmak istenmiştir; herkesin malumudur. Türkiye'de enerji ihalelerinin belli birtakım medya çevrelerine kotarılması için bu kanun getirilmişti, biliyorsunuz; ancak, Meclisten geçmemiştir. Fakat, hükümet, bu çabalarının hesabını henüz vermemiştir ve umuyorum, inanıyorum ki, önümüzdeki seçimde, millet, bunlardan hesabını soracaktır.

MUSA UZUNKAYA (Samsun) – 56 ncı hükümetin günahı yok efendim; 55'in, 55'in...

SUAT PAMUKÇU (Devamla) – Bugün, bu konuyu konuşurken, biraz önce, buraya gelmeden önce, hep şöyle düşündüm; dedim ki: Yahu, bu imzacılar bu Meclisi toplamasa idi, cumartesi günü yaşadıklarımızı, bugün, biraz önce, burada yaşadıklarımızı yaşamayacaktık. Ben, imzacı milletvekillerine huzurlarınızda teşekkür ediyorum; hiç olmazsa, cumartesi ve bugünkü yaşadığımız olayların millet tarafından görülmesine vesile olmuşlardır.

Bu arada, değerli arkadaşımız Sayın Yıldırım Aktürk'e de ayrıca teşekkürlerimi arz ediyorum.

YÜKSEL YALOVA (Aydın) – Sizin olsun...

SUAT PAMUKÇU (Devamla) – Herkesin bildiği birtakım gerçeklerin daha somut bir şekilde ortaya konulmasına vesile olmuşlardır. Kendilerini bu açıdan tebrik ediyor, saygılarımı sunuyorum.

Efendim, seçimler yapılacak, bunda hepimiz kararlıyız. Demin onu düşündüm; dedim ki: Bu yaşadıklarımızı insan düşününce, burada oturmanın ne anlamı var, siyasî parti olmanın ne anlamı var, hükümet olmanın ne anlamı var, seçim yapmanın ne anlamı var. Türkiye'de halk bir tarafa bırakılmış, milletin dertleri unutulmuş, birtakım rant çevrelerinin, birtakım mafyanın çıkarları için gece gündüz çalışılmış; sonunda da, seçime kaçarak paçayı kurtarmak istiyoruz. Sanki, böyle bir durum var.

Arkadaşlar, bu seçimin anlamlı olmasının bir tek yolu var; o da, Türkiye'de, demokratik ortamın, insan haklarına uygun demokratik bir ortamın öncelikle oluşturulmasıdır. Bakınız, bizim geçen cumartesi günü verdiğimiz; ancak, görüşülmeyen önergemiz, umuyorum, yarın görüşülür, kabul edilir. Bir an önce, gerek Türk Ceza Kanununun 312 nci maddesi gerek Siyasî Partiler Kanunu gerek DGM'lerle ilgili düzenleme ve gerekse Pişmanlık Yasası konusunda, bu Meclis, gerekli adımları atarak seçime giderse, gerçekten görevini yapmış olur. Aksi halde, millet, bu görevin nasıl yapılacağı, nasıl yapılması gerektiği hususunda kararını verecektir ve inanıyorum ki, önümüzdeki seçimlerden sonra oluşacak Meclis, büyük bir ekseriyetle, ilk iş olarak demokratikleşmeye ve insan haklarına uygun yasaları çıkarmaya gayret edecektir.

Ben, istiyorum ki ve diliyorum ki, Partimiz Grubu adına da diliyorum ki, bugünkü -yani, 20 nci Dönem, bu- Meclis, bu yasaları bir an önce çıkarsın ve bu şerefi kendisi taşısın; yoksa, hakikaten, yapılacak seçimin de, propagandanın da birtakım manasızlıkları karşısında halkımıza ne diyeceğimizi ben kestiremiyorum. Bir genelge yayımlanıyor; siyasî ortam geriliyor, birtakım davalar açılıyor. Böyle bir ortamda seçimi yapmanın ne manası var. Bunu birtakım arkadaşlarımıza hep soruyorum, herkes de diyor ki: Evet, böyle bir ortamda seçimin ne manası var. Gelin, bu seçimi manalı bir hale getirelim ve önerdiğimiz kanunları birlikte çıkaralım.

Bu konuda, tabiî, geçmişte, geçmiş hükümetle ilgili yolsuzlukları uzun uzun anlatacak değilim; bunlar, herkesin gözü önünde cereyan etmiş olaylardır ve inanıyorum ki, Sayın Dumankaya'nın böyle bir konuyu gündeme getirmiş olması da bir hatırlatmaya vesile olmuştur; kendilerine teşekkür ediyorum.

Bu araştırma önergesinin kabulü yönünde oy kullanacağımızı belirtiyor, hepinize saygılar sunuyorum. (FP ve ANAP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Sayın Pamukçu'ya teşekkür ediyorum efendim.

Demokratik Sol Parti Grubunun görüşlerini ifade etmek üzere, Tekirdağ Milletvekili Sayın Dayanıklı; buyurun. (DSP sıralarından alkışlar)

DSP GRUBU ADINA BAYRAM FIRAT DAYANIKLI (Tekirdağ) – Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; TRT'yle ilgili olarak verilmiş bulunan Meclis araştırması önergesi üzerinde Demokratik Sol Partinin görüşlerini açıklamak üzere huzurunuzdayım; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Ben, daha çok, konuya sadakat göstererek, konu üzerinde konuşacağım ve her zamanki kürsü adabımızı sürdürmeye gayret edeceğim.

Çok değerli arkadaşlarım, çağdaş teknolojik gelişmelerin televizyon yayıncılığı alanında yarattığı köklü değişikliklere rağmen, kamu televizyon yayıncılığı önemini yitirmemiş, aksine, daha da artırmıştır. Özel ve ticarî televizyonların birbirleriyle rekabetleri ve malum deyimiyle, reyting kavgaları, yayın kalitesiyle ilgili tartışmalara yol açmıştır. Bu durumda, kamu hizmeti yapan TRT'nin önemi yeniden gündemdedir. Var olan rekabet ortamında yaşayabilmek için, elbette, kamu yayıncılığının, katılımcı demokrasiye, cumhuriyet ilkelerine ve Anayasaya saygıyı önplanda tutması ve kendisini kitlelere benimsetmesi gerekir.

Sayın milletvekilleri, kamu yayıncılığı, çok karmaşık, çok yönlü, çok boyutlu ve çok çeşitli iletişim ortamında varlığını sürdürmek durumundadır; ayrıca, sorumlu yayıncılık anlayışı içerisinde kamu yararını gözetmek, çoğulcu ve katılımcı demokrasi ilkelerine özen göstermek durumundadır. Böylesine çok boyutlu bir işlevi yerine getiren kamu hizmeti yayıncılığını, ülkemizde daha kaliteli ve daha verimli bir temele oturtmak konusunda hepimizin ulusal bir görevi ve sorumluluğu bulunmaktadır.

Sayın milletvekilleri, söz konusu önerge 1996 yılında verilmiştir ve 55 inci cumhuriyet hükümeti, önceki dönemde TRT'ye yöneltilen çeşitli eleştiriler ve üzerinde konuştuğumuz araştırma önergesi iddiaları nedeniyle, TRT yönetimini o zaman değiştirmiştir. Bu değişiklik sonucu, TRT'de yeniden bir yapılanma süreci başlamıştır ve bu yeni yapılanma sürecinde, TRT'nin, gerçekten bağımsız bir kamu kuruluşu haline getirilmesi gayretleri sürmektedir ve TRT'nin, mutlaka bir bağımsız kamu kuruluşu haline getirilmesi zorunludur; çünkü, TRT, artık, yalnızca ulusal ölçekte yarışmamakta, sınır ötesi yayınlar nedeniyle diğer ülkelere de yayıncılık alanında hizmet vermek ve rekabet etmek zorundadır.

Kamu yayıncılığı yapan kurumlar için reyting kavgası öncelikli amaç değildir ve olmamalıdır; tüm izleyici gruplarının gereksinmelerini göz önünde bulundurarak, eğitim, bilgilendirme ve eğlendirme olarak kısaca ifade edilebilecek amaçlarını yerine getirme çabaları göstermelidir.

Kamusal yayın kurumlarının temel amaçlarından birisi de, izleyicilerin ulusal kimliklerini ve içinde yaşadıkları toplumla bütünleşmelerini sağlamaktır.

Sayın milletvekilleri, ülkemizde kamu yayıncılığı yapan kurum olan TRT'nin, bu amaçları yerine getirebilmesi için, bugüne kadar olan birikmiş sorunlarının bir an önce çözülmesi, ulusal ve uluslararası alanda kamu hizmeti anlayışından ödün vermeden diğer yayın kuruluşlarıyla rekabet edebilecek bir yapıya kavuşturulması için devlet de üzerine düşeni yapmalıdır ve yapmaktadır.

Yeni dönemde, TRT yayınlarındaki rekabetçi yaklaşım ve kalite artışı açıkça görülmektedir. Özellikle özel kanalların eğitim, kültür, tarih ve belgesel nitelikte programları ihmal ettikleri görüldükçe, TRT'ye olan gereksinme bariz bir biçimde ortaya çıkmıştır.

TRT, yalnızca yurt içinde değil, Avrupa'da ve Ortaasya'da yaşayan yurttaşlarımıza ve soydaşlarımıza da aydınlatıcı programlarıyla büyük bir kamu hizmeti sunmaktadır. Bu nedenle, TRT'nin, en son teknolojilerden yararlanıp en iyi şekilde hizmet veren bir kurum haline gelerek varlığını sürdürmesi gerekmektedir.

Sayın milletvekilleri, özellikle kamu sektöründe uygulamakta çok geç kaldığımız toplam kalite yöntemi veya yönetimi anlayışının, bütün kamu kurumlarımıza, en başta TRT'ye getirilmesinde büyük yarar vardır. Son yıllarda özel sektör kuruluşlarımızın Avrupa'da aldığı kalite ödülleri düşünüldüğünde, hizmette etkinlik ve verimlilik sağlayacak bu yönetim anlayışını özel sektörde çok başarılı bir biçimde uygulayan kadrolarımızın, benzer başarıyı kamu yayın kurumlarında da göstermemesi için hiçbir neden yoktur; yeter ki, TRT, üzerindeki baskıları azaltsın, bu kurum bir istihdam kapısı olarak görülmesin, TRT'nin eksiklikleri süratle giderilip çağdaş bir yayın kurumu haline getirilebilsin.

Burada şükranla belirtmek istiyorum ki, TRT, ayrıca, çağdaş iletişim teknolojisini yaygınlaştırarak açıköğretim öğrencilerine de hizmet sunmaktadır. Açıköğretimin bu yolla daha da çok vatandaşımıza sunulması, gerçekten takdir edilecek bir yaklaşımdır.

Sayın milletvekilleri, gündeme gelen bu Meclis araştırması önergesinde ortaya konulan yolsuzluk iddiaları, aradan geçen uzun sürede, söz konusu kamu görevlilerinin bu görevden uzaklaştırılması nedeniyle, güncelliğini yitirmiştir; konu, yargıya intikal etmiştir. Bu iddialarla ilgili yargı yolunun açık olduğunu dikkate alarak, söz konusu kamu görevlileriyle ilgili her türlü yasal işlemin başlatılması için ayrıca bir Meclis araştırma önergesine gerek olmadığını düşünüyoruz.

Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (DSP ve ANAP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Sayın Dayanıklı, teşekkür ediyorum efendim; kısa bir sürede çok güzel şeyler söylediğiniz için, ayrıca teşekkür ediyorum.

HÜSAMETTİN KORKUTATA (Bingöl) – Allah için!..

BAŞKAN – Evet efendim; süreyi kim ne kadar kısaltırsa, teşekkürümüz daha çok artacak.

Sayın Yılmazyıldız, Doğru Yol Partisi Grubunun görüşlerini ifade etmek üzere... Ama, arz ve ifade ettiğim gibi, 20 dakikayı kullanmaya mecbur değilsiniz; Tüzükte öyle zorlayıcı bir hüküm yok.

Buyurun.

DYP GRUBU ADINA İLYAS YILMAZYILDIZ (Balıkesir) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Sayın Dumankaya ve arkadaşlarının, TRT'de yapılan işlemlerle ilgili olarak, TRT yönetimi hakkında verdikleri araştırma önergesi üzerinde, Doğru Yol Partisi Grubunun görüşlerini dile getirmek için söz almış bulunmaktayım; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Şimdi, tabiî, ben şöyle bir imzalara bakıyorum; bu imzaların hâlâ daha ne kadarı bunun arkasında; acaba ne kadarı "küskünler" veya "bağımsızlar, özgürler" denilen milletvekillerinin arasında veya ne kadarı eski partisinin içinde ve ne kadarı geçerli, çok merak etmekteyim. Yani, artık şunu görmek lazım: Parlamento, Meclis, kendini tatile soktuktan veya ara verdikten sonra, ülke seçim sathı mailine girmiş, her tarafta seçim çalışmaları yürütülürken, burada bu araştırma önergesinin de ne kadar etkili ve yetkili olacağını anlamak güç. Özellikle, bir de tarihe baktığımızda, 1996 yılının şubat ayı; yani, dört yıl geçmiş. Mevcut genel müdür yok; yeni gelen genel müdür, bakıyoruz, bütün kadroları tasfiye etmiş. Hele de TRT Yasasını düşündüğünüzde -TRT'nin düzenlediği bir açık oturuma konuşmacı olarak katıldığımda hatırlıyorum- orada, genel müdürün bütün atamaları tek imzayla yapmak için yetkisi var; belki bu yetki Başbakanda bile yok. Belli genel müdürlüklere, daire başkanlıklarına, Başbakan, en az üç imzayla, yani ilgili bakan, Başbakan ve Cumhurbaşkanının imzasıyla atama yaparken, ne hikmetse, Başbakanda olmayan bir yetki, TRT Genel Müdürüne verilmiş.

Şimdi, ben, Sayın Dumankaya'nın KİT Komisyonunda birlikte çalıştığımız dönemlerde yaptığı bu eleştirilerin çoğuna katılıyorum; ama, bakıyoruz, aynı eleştiriler yeni dönem için de geçerli; sadece isimler değişik, zamanlar değişik, görevliler değişik. Bakıyorsunuz, biri genel müdür oluyor "TRT'de çok fazla eleman var; işte benim bunu şu kadar azaltmam lazım" diyor, 1 500 kişi daha alıyor!..

Biz TRT'nin eleman almasına itiraz etmiyoruz. Alınan elemanların çoğu da işe yaramıyor; yani, bakıyorsunuz, orada sözleşmeli çalışan, kadroya geçmek için sıra bekleyen insanlar var; bunlar dururken, bakıyorsunuz, tümüyle, işte hemen, bir şekilde sözleşme uydurulup, haftasına tekrar işe alınıyor. Bu tür olumsuzluklar var. Onun için, bence, genel müdürün öncelikle bu yetkilerinin ciddî şekilde gözden geçirilmesi lazım, TRT Yasasının gözden geçirilmesi lazım; yani, bir kere, TRT ne olmalı, ona bakmamız lazım.

TRT'nin, hür ve demokratik bir sistemi savunan, demokratik rejmin, parlamenter rejimin temeli olan bütün partilerin sesini rahat duyurabildiği, sadece Sayın Cumhurbaşkanından başlayarak Başbakan ve bakanlara kadar devam eden protokol haberleri yapan veya protokol programları yapan -mesela, özellikle Sayın Altuğ'un programı çok enteresandır- bir kurum olmaktan kurtulması lazım. Eğer biz, TRT'yi bu özelliklerinden kurtaramazsak, ne kadar araştırırsak araştıralım, bunlar da gidecektir, yerlerine yenileri gelecektir ve aynı sistem devam edecektir.

Bir kere, ben, TRT'nin yetkileri az, özerkliği az, gibi algılamıyorum. Biraz, bizim insanlarımız, özellikle bürokratlarımız, nedense, iktidar erkine karşı, belki o günkü Başbakana karşı elindeki yetkileri kullanmakta ciddî şekilde endişe ediyor. Eleman almakta sınırsız yetkiniz olacak, istediğiniz insana görev dağıtmakta sınırsız yetkiniz olacak, istediğiniz kuruluşa program yaptırmakta sınırsız yetkiniz olacak, hele hele Sayın Dumankaya'nın burada anlattığı harcamaları yapabilecek kadar yetkiniz olacak... Bu kurum özerk; ama, bu kurumda belki bunu doğru kullanacak, belki bu yetkileri hür ve demokratik parlamenter sistemin gelişmesi yönünde, milletin kültür seviyesinin gelişmesi yönünde, insanımızın gelişmesi yönünde saygın, eğitici programların daha da fazla olduğu, izlenme oranının yüksek olduğu programların yapıldığı bir kurum haline getirmek istiyorsak, mutlaka bunların yeniden düzenlenmesi lazım.

Bir başka şey, özellikle -belki araştırmanın konusu değil ama, önemli bir problem olduğu için söylemek istiyorum- Türkiye'nin pek çok yerinden TRT yayınları -televizyon veya radyo yayınları- çok rahat alınamıyor. Örnek vereyim -her hafta gittiğim için ve ana bir yol olduğu için söylüyorum- Ankara'dan Bursa'ya, Balıkesir'e kadar gidin -yani, Eskişehir-Bursa-Balıkesir yolu, ana bir yoldur- bu yolda, kesintisiz, TRT-FM radyosunu dinleyemezsiniz; trafiğin son derece yoğun olduğu bir yoldur. Türkiye'nin anaarterlerinde TRT'nin herhangi bir radyosunu rahat dinleyemezsiniz veyahut televizyon yayınlarını doğru dürüst izleyemezsiniz. Özellikle, açıköğretim yayınlarını ciddî şekilde, açıköğretim fakültesinin öğrencilerinin sayısının yüzbinleri bulduğu ülkemizde, bunun derslerini takip etmek isteyen, yani TRT-4 aracılığıyla takip etmek isteyen yüzbinlerce insanımız, bu yayınları bir türlü alamaz, büyük şehirlerimizde alamaz. Örnek vereyim: Örneğin, Balıkesir'in Susurluk İlçesinde alamaz veyahut Kepsut İlçesinde alamaz, Bigadiç'inde alamaz, Savaştepe'sinde alamaz, hatta ve hatta, TRT-1 yayınlarını bile net alamaz. Ha, alır da, doğal olarak, bir tarafta cam gibi pırıl pırıl görüntü, diğer tarafta karlı, kayık, ikide bir cazırtılı, gürültülü bir görüntü... Bunu kimse izlemek istemiyor. O zaman, siz hangi iyi programı yapmak isterseniz isteyin, hangi hükümeti nasıl takdim etmek isterseniz isteyin, zaten izletemiyorsunuz. Onun için, mutlaka, TRT altyapısının hızla geliştirilmesi lazım. Belki bunun için de en önemlisi, bence, TRT vericilerinin Türk Telekom'dan -ki, Anayasa Mahkemesinin emridir-  TRT'ye devrini öngören yasanın çıkması lazım; maalesef, bu yasayı hâlâ çıkaramadık. Bakın, bu, bu kadar önemli bir yasa. Belki mevcut hengâme içinde başka yasalar öne çıkmış görünüyor; ama, bu yasa bile, milyonlarca insanımızı direkt ilgilendiriyor, milyonlarca insanımızın eğitimini doğrudan ilgilendiriyor.

İşte, bu yasa görüşülürken veya diğer yasalar görüşülürken, gözlemledik ki, artık, denildi ki, bu dönem Meclis, devrini tamamlamıştır, tekrar millete başvurarak yenilenmelidir; 486 parlamenter arkadaşın oylarıyla bu kararı vermiştir. Ancak, sonradan gördük ki -üzülerek söyüyorum- maalesef, demokrasimizi veya parlamenter sistemimizi geliştirmek amacıyla değil,  milletimizin önünü açmak için değil, ama bazı kişisel kaygılar, bu süreci tekrar sekteye uğratmaya çalışmaktadır. Bunun ise, ülkemize vereceği bir şey yoktur. Bu, tümüyle bir kaos yaratacaktır -bu, benim şahsî kanaatim- ekonomide sıkıntı yaratacaktır. Örneğin, biliyoruz ki, IMF heyetinin seçimlerden sonra tekrar Türkiye'ye gelip bir anlaşma yapıp, bazı kredilerin  alınmasıyla ilgili yeşil ışık yakacağına dair söylemleri vardı; bütün bunların aylar sonrasına aktarılması demektir. Bunlar da, Türkiye'nin iç ve dış borçlarında daha büyük büyüme demektir; bu, milletimizin sırtına vurulacak bir yüktür. İkide bir kararını değiştiren bir Parlamento, ayrıca, kanımca, milletvekilliğinin ve Parlamentonun da saygınlığının ciddî şekilde sorgulanmasına sebep olmaktadır.

Onun için, böyle bir ortamda, dediğim gibi, bu araştırma önergesi, en azından, TRT'yle ilgili görüşlerimizi tekrar ifade edebilmek açısından yararlı olmuştur, faydalı olmuştur; ben, teşekkür ediyorum.

Burada yapılması gereken şey: Mutlaka, TRT'nin teknik altyapısının geliştirilmesi lazım, milletin beğenisini kazanan yayınların devamının sağlanması lazım. Öyle programlar var, reytingi güzel, millet izliyor, bir şeyler öğreniyor, kendini buluyor; ama, ondan sonra bakıyoruz, bu program özel bir kanala kaptırılmış. Bunun devamının sağlanması lazım.

Bunun yanında, sadece popüler kültür vererek milletin kültür seviyesini yükseltmek mümkün değil. Zaman zaman, milletin eğitilebilmesi açısından, genel kültürel seviyesinin yükseltilmesi açısından da, yararlı programların, daha fazla izlenme oranına bakılmaksızın, bu fayda gözetilerek, mutlaka takip edilmesi lazımdır.

Diğer bir olay, gerçekten, TRT, Türkiye'deki özel kanalların, televizyon yayını yapan pek çok kanalın âdeta teknik eleman yetiştiren okulu olmuştur. Maalesef, kendi elemanlarına yeterli ücret veremediği için, bunların herbiri birer birer elinden kayıp gitmiştir; milyonluk, hatta trilyonluk stüdyolar, çok verimsiz bir şekilde atıl olarak durmaktadır. İşte bu stüdyoları kullanacak teknik elemanlarla TRT'nin takviye edilmesi lazımdır. Bu elemanları elinde tutacak gerekli desteği, personel politikasıyla verebilmek lazımdır; onları maddî açıdan tatmin edebilmek lazımdır ve her şeyden önce de, atıl olarak duran bu stüdyoları, program yapımı için, TRT, hem bir şeyler kazanmak, kuruma kazandırmak hem de verimli programların yapılabilmesi için daha etkin kullanmalıdır diyorum.

Değerli arkadaşlar, eğer biz, dediğim gibi, TRT Yasasında, TRT'de çalışanlarla ilgili yasalarda olması gereken değişiklikleri yapmazsak, bu yetkiyi tek kişiye verirsek, bu araştırma önergelerinin sonucundan da çok fazla bir şey çıkacağı kanaatinde değilim; ama, araştırılması lazım mı; tabiî ki buna, Yüksek Meclisimiz, Yüksek Parlamento Heyetimiz karar verecektir. Eğer Parlamento bu yönde bir karar verirse -ki, takdirlerine sunuyoruz- eminim ki, sadece dört yıl önceki durumu değil, şimdiki durumu da karşılaştırıldığında, hiçbir şeyin değişmediğini...

YÜKSEL YALOVA (Aydın) – Çok fark var...

İLYAS YILMAZYILDIZ (Devamla) – Yok... Yok...

YÜKSEL YALOVA (Aydın) – Yeni genel müdür çok farklı.

İLYAS YILMAZYILDIZ (Devamla) – Bakın, ben... Burada örnekler var, girmek istemedim; yani, bu tür bir polemiğe girmek istemedim.

YÜKSEL YALOVA (Aydın) – İkisi arasında çok fark var.

İLYAS YILMAZYILDIZ (Devamla) – Mesela, Sayın Yener, TRT'de 1 500'ü aşkın tayin yapmış, 1 500'ü aşkın... Kimseye haber vermeden, hafta sonlarında 30 saniyelik -ben bunu KİT Komisyonunda söyledim- sözlü sınavlarla bir sürü eleman almış.

MEHMET ALİ BİLİCİ (Adana) – 30 saniye mi?!.

İLYAS YILMAZYILDIZ (Devamla) – 30 saniyelik sınavlarla.

YÜKSEL YALOVA (Aydın) – Hiç öyle bir şey yok.

İLYAS YILMAZYILDIZ (Devamla) – Belli kişiler...

Yok... Yok... Yani, Sayın... Bakın...

BAŞKAN – Sayın Yılmazyıldız, Sayın Yalova ile özel görüşmenizi sonra yaparsınız; lütfen, Genel Kurula ifade buyurun.

MEHMET GÖZLÜKAYA (Denizli) – Yalova sataşıyor.

İLYAS YILMAZYILDIZ (Devamla) – Bakınız, ben şunu söyleyeyim...

YÜKSEL YALOVA (Aydın) – 30 saniye olur mu?!.

HÜSAMETTİN KORKUTATA (Bingöl) – Yalova'nın da dahli var.

İLYAS YILMAZYILDIZ (Devamla) – 2 Haziran 1998 tarihinde -elimdeki bilgiye göre- KİT Komisyonu öncesinde, TRT Genel Müdürlüğüne son on ay içerisinde açıktan atama ve nakil yoluyla olmak üzere, hafta sonları oluşturulan kişiye özel sınav komisyonlarıyla, üçer beşer gruplar halinde 600'ü aşkın yeni personel alındığına dair duyumlar vardır. Şimdi, olmaz... Şimdi burada söylemek istemiyorum... Neyse...

MEHMET ALİ BİLİCİ (Adana) – Bizim hiç haberimiz yok.

İLYAS YILMAZYILDIZ (Devamla) – Yok... Yok...

HÜSAMETTİN KORKUTATA (Bingöl) – Söyle, söyle; niye söylemiyorsun?!

İLYAS YILMAZYILDIZ (Devamla) – Sayın Kavak'ın dahliyle, sicili yetmediği halde, sırf genel müdürün talebiyle ve yönetim kurulunun özel kararıyla işe alınan insanlar var. Zaten, bu araştırma yapıldığında, herhalde sırf o dönem değil, bugüne kadar hepsi araştırılacağına göre, görüldüğü gibi...

HÜSAMETTİN KORKUTATA (Bingöl) – Yalova'nın da dahli var.

İLYAS YILMAZYILDIZ (Devamla) – Yok... Yok...

NECMİ HOŞVER (Bolu) – Sayın Yalova'ya haber vermemişler; bir dahaki sefer haber verirsiniz.

İLYAS YILMAZYILDIZ (Devamla) – Bir dahaki sefer veririm...

Artı, bakın şu kadarını söyleyeyim; TRT Genel Müdürü Sayın Yener'in yakın akrabalarının son durumunu söylüyorum: Birinci eşi Asuman Yener seslendirme yönetmeniymiş -eski görevi- şu andaki görevi seslendirme müdürü; ikinci eşi Belma Yener memurmuş...

MEHMET GÖZLÜKAYA (Denizli) – Denetçi... Denetçi...

İLYAS YILMAZYILDIZ (Devamla) – ...şu andaki görevi denetçi ve bu denetçilik kadrosu da, enteresandır, denetçi görevine atandıktan sonra iptal ediliyor. Kızı Aylin Yener işsizmiş, açıktan atamayla TRT'ye devlet memuru olmuş; kardeşi Göksel Yener müdür yardımcısıymış, genel müdür müşaviri olmuş...

HÜSAMETTİN KORKUTATA (Bingöl) – Maşallah!.. Maşallah!..

İLYAS YILMAZYILDIZ (Devamla) – Kardeşi Ayşe Örf şefmiş, denetçi olmuş -bu kadroda- ve ömür boyu gazeteciliğin bütün haklarından istifade ediyor.

HÜSAMETTİN KORKUTATA (Bingöl) – Ne güzel!.. Hiçbir şey yok daha!..

İLYAS YILMAZYILDIZ (Devamla) – Kardeşi Mustafa Yener genel müdür danışmanı olmuş; dayısı Kenan Değerli -değerli biri olduğu için- emeklilikten, TRT Antalya Bölge Müdürlüğüne atanmış.

HÜSAMETTİN KORKUTATA (Bingöl) – Maşallah!.. Maşallah!..

MEHMET GÖZLÜKAYA (Denizli) – Allah allah!

İLYAS YILMAZYILDIZ (Devamla) – Kuzeni Yıldız Özdemir uzmanmış, Alım İkmal Daire Başkan Yardımcısı olmuş; hala oğlu Fırat Arısoy yayın şefiymiş, Diyarbakır Bölge Müdürü olmuş; teyze oğlu Erşan Başbuğ prodüktörmüş, İstanbul Bölge Müdür Yardımcısı olmuş.

Burada yaklaşık 36 tane falan var; 20 dakika da yetmez, ben o kadarına girmeyeceğim.

YÜKSEL YALOVA (Aydın) – Var; daha çok var...

İLYAS YILMAZYILDIZ (Devamla) – Ben bunu, siz söylediğiniz için söylüyorum. Eğer sistemi düzeltmezseniz, bir kişiye yetkiyi bu kadar çok verirseniz, o da, normal, bunu sonuna kadar suiistimal ediyor. Ben diyorum ki, TRT'nin, mutlaka bu personel politikalarını da içerecek şekilde, genel müdürünün yetkileri ciddî şekilde gözden geçirilmeli; belki, yönetim kurulu onayı olmadan, bu kadar rahat davranamamalı. Tekrar ediyorum, bu araştırma mutlaka yapılmalı; fakat, Parlamentonun, daha doğrusu ülkenin seçim sathı mailine girdiği, seçim atmosferine girdiği bir ortamda da kimsenin bu araştırmayla pek ilgili olacağını zannetmiyorum.

YÜKSEL YALOVA (Aydın) – 18'inden sonra hepsini halledeceğiz.

HÜSAMETTİN KORKUTATA (Bingöl) – 18'inden sonra siz yoksunuz ki!.. Allah rahmet eylesin!...

İLYAS YILMAZYILDIZ (Devamla) – Onun için diyorum ki, bir an önce gelin şu seçimleri yapalım da, milletimiz huzur bulsun. Yeni Parlamento bu işleri gayet güzel araştırır, hiç merak etmeyin diyor, hepinize saygılar sunuyorum. (DYP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Sayın Yılmazyıldız, teşekkür ediyorum.

Gruplar adına başka söz talebi?.. Yok.

Önerge sahibi sıfatıyla, Sayın Dumankaya, söz talebiniz var mı?

Sayın Dumankaya?..

YÜKSEL YALOVA (Aydın) – Umumî arzu üzerine var efendim.

BAŞKAN – Ha, umumî arzu üzerine!.. Çünkü, kendilerinden ses duyamadık.

Buyurun efendim.

HALİT DUMANKAYA (İstanbul) – Sayın Başkan, muhterem milletvekilleri; önerge sahibi olarak yeniden söz almış bulunuyorum; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Tabiî, belki de burada son konuşmam olacaktır; çünkü, Meclis tatil olursa, aday değilim -Sayın Yılmazyıldız'ın dediği gibi- fazla da üzmek ve kırmak istemiyorum; ama, Bayburt milletvekili sevgili arkadaşım burada seçmene selam gönderdi...

Bir azınlık hükümetini, istediğiniz bir önergeyle, ismini ne olsa koyarsınız ve düşürürsünüz, daha başka çirkin şey koyar, düşürürsünüz; çünkü, azınlık hükümeti. Ama, ben 54 üncü Hükümetin bir tek şeyini söyleyeceğim -çünkü, ben hep belgeyle konuşurum ve bu belgeyi de Konya Milletvekili Sayın Veysel Candan'a vermişim- bakınız, bedelsiz oto ithalinde, 3,5 milyon dolar yurt dışında, 750 milyon dolar yurt içinde, kendi yandaşlarınızın televizyonuna para verdiniz.

İ. ERTAN YÜLEK (Adana) – 750 milyon dolar ne kadar yapar biliyor musun?!.

HALİT DUMANKAYA (Devamla) – 750 000 dolar...

İ. ERTAN YÜLEK (Adana) - Bine düştü; tamam...

HALİT DUMANKAYA (Devamla) – Biri, 3,5 milyon dolar, 1 trilyondan fazla yapar; öbürü de, işte, 250-300 milyar eder; demek ki, bu da büyük bir yolsuzluktur ve bakın, mahkemeye intikal etmiştir. Listelere fazla girmiyorum; çünkü, bu benim saham ve biliyorsunuz, hep belgeli konuşurum.

Bakın, burada şunu söylemek istiyorum: Bu söylediklerimi KİT Komisyonunda da söyledik ve Devlet Denetleme Kurulu şu raporu hazırladı. Bizim dediklerimizin aynısı bu raporda vardır; yani, ben, hiçbir zaman belgesiz konuşmuyorum. Buraya verdiğim 14 araştırma önergesi kalmıştır ve bunların her birinin arkasında iki üç klasör dosya vardır; yani, ben, bir suçlamayı yaparken, bir olayı ortaya koyarken, muhakkak ki, belgeye dayandırıyorum. Bu dediklerim de, şurada belgeye dayanmıştır.

Şimdi, şu zaman oldu, bu zaman oldu; kimin zamanında olursa olsun, yolsuzluğu kim yaparsa onun üzerine gidilmesi lazım. O 3,5 milyon doları kim verdiyse onun hesabını burada sormalıyız, öbürünü de kim vermişse; yani, bu milletin parasının hesabını soruyoruz.

Değerli arkadaşlarım, yine konuya geliyorum ve konu da şu: Devlet Denetleme Kurulu, denetleme yaparken, bu eski genel müdür tarafından iki İngiliz firmasına, iki kişiye bir rapor hazırlatma parası verildiğini, parayla bir rapor hazırlatıldığını ve buna 63 milyar lira verildiğini görüyor. Bu raporu Devlet Denetleme Kurulu istiyor; yasa gereğince en yüksek organ olan Devlet Denetleme Kuruluna bunu vermesi gerekiyor; fakat, "bu gizlidir, bu raporu ben vermem" diyor.

Aynı şekilde, reklamların yapılmasını üç seneliğine bir Fransız şirketine veriyor. Fransız şirketine bu reklamları verirken, TRT'nin içerisinde bu şirkete bir de oda veriliyor. TRT'nin yasasına göre dışarıdan hiçbir kimsenin, hiçbir yabancının TRT'nin içinde bir yeri olması mümkün değildir. Bu şirketle üç yıllığına mukavele yapılıyor ve reklamları artırması için hiçbir şey yok; mevcut reklamları artırmasa dahi, aynı parayı alıyor. Sonra mahkemeye veriliyor, Danıştay'a gidiliyor ve Danıştay bu mukaveleyi ancak bir birbuçuk sene sonra iptal ediyor.

YÜKSEL YALOVA (Aydın) – Hangi genel müdür döneminde?..

HALİT DUMANKAYA (Devamla) – Eski Genel Müdür Tayfun Akgüner döneminde.

Değerli arkadaşlarım, biz bu önergeyi verdiğimizde, KİT Komisyonunda -tabiî, bu önerge verileli dört sene oldu, İçtüzük gereğince burada beklediği için- uzun uzun görüşmeler yaptık, olayları eleştirdik, bütün olayları tutanaklara geçirdik ve bunun hesaplarını aklamadık. Dolayısıyla, bu, şimdi, mahkemeye gidip hesap vermektedir; ama, diyebilirsiniz ki, bugüne kadar KİT Komisyonunda aklanmayıp da mahkemeye giden ve mahkûm olan kim var; o da doğru.

O nedenle, verilen bu önergelerin her biri -benim verdiğim önergeler- hiçbir zaman için belgesiz verilmemiştir. Tabiî, burası küçük olduğu için dosyaları da masanın üzerine bıraktım. Burada da büyük yolsuzluklar, usulsüzlükler, adam kayırmalar olmuştur. İnşallah, KİT Komisyonundan mahkemeye intikal eden bu dosyanın neticesinde, burada devletin parasını haksız olarak yiyenler, haksız olarak gasp edenler, hak ettikleri cezayı bulurlar.

Bu duygularla, bu araştırma önergesini kabul etsek dahi, artık Meclis tatile girecektir, komisyon kurulamayacaktır, yine bu tozlu raflarda kalacaktır. İnşallah, 21 inci Dönem milletvekili arkadaşlarım buraya gelirler, öncelikle güzel bir seçim kanunu yaparlar -bundan sonra, artık seçim yapılacak, belli- ilk geldiklerinde, güzel bir seçim kanunu yaparlar, tercihli sistemi getirirler. Tercihli sistem geldiğinde göreceksiniz ki, buraya halka daha yakın insanlar gelecektir.

Bunun dışında, İçtüzüğü değiştirirler. Bakınız, bu İçtüzük, Meclisi çalıştırmamak içindir. Benim 14 tane önergem var; şu anda, seçim yapıldığı zaman, artık kadük olacak, rafa kalkacaktır; ama, eğer İçtüzük değiştirilirse... Bizim yaptığımız İçtüzüğe, biz mahkûm oluyoruz. Buraya gelenle, kim geliyorsa onunla, Meclis açılmalıdır. Eğer Meclis onunla açılırsa, iktidar partisi girmek zorundadır; çünkü, getirdiği önergeyi kabul ettirmek için; muhalefet partisi girmek zorundadır; çünkü, karşı olduğu kanunu reddettirmek için. O zaman göreceksiniz ki, Meclisin itibarı daha çok artacaktır.

Değerli arkadaşlarım, bir başka konu da, Meclisimize, milletvekillerine çok haksız eleştirilerde bulunuyorlar. Geçen gün bir televizyon programında, 3 gazeteci oturmuş, gazetecinin birisi "işte, bu 550 tellağın -tellak diyor- üçte 2'si gelmeyecektir" diyor. Yani, bu kadar ağır, bu kadar seviyesiz bir lafı kabul etmemiz mümkün değildir.

O bakımdan, inşallah, bir dahaki dönemde seçilecek Meclis Başkanı da bu kişilere gerekli cevabı verir ve bu Meclis, layık olduğu yere oturur ve Türk Milletini en iyi şekilde temsil eder.

Bu duygularla, eğer bilmeyerek sizleri kırmışsam, sizlerden özür diliyorum.

Bu konudaki araştırmanın yapılmasında da fayda vardır.

Hepinize saygılar sunuyorum. (Alkışlar)

BAŞKAN - Sayın Dumankaya, efendim bu konuşma, biraz da veda konuşmasına benzedi.

HALİT DUMANKAYA (Devamla) – Evet, Sayın Başkan.

BAŞKAN – Hayırlı uğurlu olsun; üzülmeyesiniz ve kesin bilesiniz ki, sizden sonra da bu çalışmalar devam edecektir.

Size, hayırlı gelecekler diliyoruz.

Evet, başka söz talebi?..Yok.

İ.ERTAN YÜLEK (Adana) – Sayın Başkanım, eğer imkân varsa ben de konuşmak istiyorum.

LÜTFÜ ESENGÜN (Erzurum) – Bir veda konuşması daha yapmak isteyen var herhalde!

BAŞKAN - Efendim, arkadaşımız, önerge sahibi sıfatıyla en son konuşmayı yaptı; ama, eğer yerinizden kısa bir şey ifade edecekseniz,  buyurun; çünkü, siz de böyle veda konuşması yapacak durumda olanlardansınız. Yalnız her vedacı söz istemesin.

İ.ERTAN YÜLEK (Adana) – Bir tane daha var!

BAŞKAN – Her vedacı söz istemesin diye onu peşin söyledim.

NECMİ HOŞVER (Bolu) – Belli olmaz, toptan veda edebiliriz yani Sayın Başkan.

İ.ERTAN YÜLEK (Adana) – Sayın Başkanım, zannediyorum bir konunun-ki, bilahara düzeltti ama- kamuoyuna açıklanmasında fayda var. 750 milyon dolarla 750 000 dolar arasında çok büyük fark var. Dolayısıyla, bu, 750 000 dolar olabilir.

BAŞKAN – Düzelttiler efendim.

İ.ERTAN YÜLEK (Adana) – Evet, doğrusu o, ben onu söylüyorum.

İkincisi, 54 üncü hükümet zamanında, kaynak tedariki yönünde yapılan gayretler sonucu, 2 milyar dolarlık bir kaynak sağlanmıştır ve kaynağın maliyeti de bugüne göre beşte bir nispetindedir.

Dolayısıyla, 2 milyar dolarlık kaynak temini için 3 750 000 dolarlık bir reklam yapılmasının -ki, bu aşağı yukarı binde 12-15 yapar-hiçbir kıymeti yoktur. Burada da herhangi bir suiistimal olmadığını birçok defalar beyan ettik.

Teşekkür ediyor, saygılar sunuyorum.

BAŞKAN - Teşekkür ediyorum efendim.

Sayın milletvekilleri, Meclis araştırması önergesi üzerindeki görüşmeler tamamlanmıştır.

Meclis araştırması açılıp açılmaması hususunu oylarınıza sunacağım. Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Meclis araştırması açılması hususu kabul edilmiştir.

Meclis araştırmasını yapacak komisyonun 13 üyeden oluşmasını oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

Komisyonun çalışma süresinin başkan, başkanvekili, sözcü, kâtip üyenin seçimi tarihinden başlamak üzere üç ay olmasını oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

Komisyonun gerektiğinde Ankara dışında da çalışabilmesi hususunu oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

Evet, daha nice böyle verimli günlere.

Kanun tasarı ve tekliflerini sırasıyla görüşmek için, 17 Mart 1999 Çarşamba günü saat 15.00'te toplanmak üzere, birleşimi kapatıyorum ve hayırlı akşamlar diliyorum.

Kapanma Saati : 18.34

 


IV. – SORULAR VE CEVAPLAR (Devam)

B) YAZILI SORULAR VE CEVAPLARI

1. – Erzincan Milletvekili Mustafa Kul’un, Adapazarı, Ankara, İzmir ve Gebze doğalgaz santral ihalelerine ilişkin sorusu ve Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanı Ziya Aktaş’ın yazılı cevabı (7/6774)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanı tarafından yazılı olarak yanıtlanmasını saygılarımla arz ederim.

                                                                                                            Mustafa Kul                                                       Erzincan

8 Ekim 1998 tarihinde, 4 tane doğal gaz santralinin sözleşmesi, törenle imzalanmıştır. Yap İşlet modeline göre yapılacak olan Adapazarı, Ankara, İzmir ve Gebze’deki doğal gaz santral ihalelerini alan şirketler arasında, uluslararası konsorsiyumlar da bulunmaktadır.

Isınma dışında kullanılacak doğal gaz oldukça pahalıya mal olmaktadır. Bu santrallerde doğal gazın kullanılması dışa bağımlılığı artıracak, ulusal gelirimizi çok uluslu şirketlerin kasasına gönderecektir. İmza törenine Mesut Yılmaz’ın da katıldığı dört doğal gaz santralinin yapımı ile ilgili anlaşma için TEAŞ’ın önceden imzaladığı protokol geçerli kabul edilmiştir.

1. TEAŞ’ın önceden imzaladığı protokolde, anlaşmazlık durumlarında uluslararası tahkime gidilmesinin öngörüldüğü iddiaları söz konusudur. Bu iddialar doğru mudur?

2. Anlaşmazlık durumlarında niçin ulusal yargı sistemimizin dışına çıkılarak uluslararası tahkim gereği duyulmuştur?

3. Bu sözleşmelerle Anayasa ve Danıştay devre dışı mı bırakılacaktır?

4. Ülkemize gelen doğal gaz, bu santralleri çalıştıracak miktarda mıdır?

5. Bu santrallerin doğal gazla çalıştırılması elektriğin maliyetine ne şekilde etki edecektir?

6. Elektrik üretiminin bir kamu hizmeti olmasından dolayı, özel sektöre devri imtiyaz sözleşmesini gerektirir. Buna bağlı olarak, Yap İşlet yöntemi Anayasaya aykırılık içerdiğinden, yapılan sözleşmeler de hukukî dayanaktan yoksun değil midir?

                                T.C.                                                                                                                                 Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanlığı       15.3.1999                                                Araştırma, Planlama ve Koordinasyon                                                                                                                     Kurulu Başkanlığı                                                                   Sayı : B.15.O.APK.0.23-300-338-4845                                                                                                                                

Konu : Yazılı soru önergesi

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

İlgi : TBMM Başkanlığının 2.2.1999 tarih ve A.01.0.GNS.0.10.00.02-16968 sayılı yazısı.

Erzincan Milletvekili Sayın Mustafa Kul’un, Bakanlığıma tevcih ettiği 7/6774-16883 esas no.lu yazılı soru önergesi, TBMM İçtüzüğünün 99 uncu maddesi gereği cevaplandırılarak ekte gönderilmiştir.

Bilgilerinize arz ederim.

                                                                                                   Prof. Dr. A. Ziya Aktaş                                              Bakan

Erzincan Milletvekili Sayın Mustafa Kul’un Yazılı Soru Önergesi ve Cevabı (7/6774-16883)

Soru 1 : TEAŞ’ın önceden imzaladığı protokolde, anlaşmazlık durumlarında uluslararası tahkime gidilmesinin öngörüldüğü iddiaları söz konusudur. Bu iddialar doğru mudur?

Cevap 1 : Yap-İşlet modeli kapsamında 4 doğal gaz santralının yapımı için imzalanan anlaşmalar ile ilgili olarak; TEAŞ tarafından daha önceden imzalanmış anlaşmazlık durumlarında uluslararası tahkime gidilmesinin öngörüldüğü herhangi bir protokol bulunmamaktadır.

Soru 2 : Anlaşmazlık durumlarında niçin ulusal yargı sistemimizin dışına çıkılarak uluslararası tahkim gereği duyulmuştur?

Cevap 2 : 4283 sayılı Yasaya dayalı olarak imzalanan ve yürürlüğe giren Yap-İşlet sözleşmelerinde tahkim öngörülmüştür. Sözleşmelerde tahkim yeri Ankara’dır. Yani Hakemler Ankara’da toplanacaklar ve yargılama Ankara’da yürütülecektir. Tahkim lisanı Türkçe ve İngilizce olacaktır.

Bu sözleşmelerde sözleşmeye ilişkin olarak doğabilecek her türlü uyuşmazlığın, Devlet ve Diğer Devletlerin Vatandaşları Arasındaki Yatırım Uyuşmazlıkların Çözümlenmesi Hakkında Sözleşme “Konvansiyon” (ICSID) uyarınca tahkim yoluyla çözümlenmek üzere Yatırım Uyuşmazlıklarının çözümü İçin Uluslararası Merkez’e (“Merkez”) götürülmesi öngörülmüştür.

Ancak bu, yukarıda da ifade edildiği ve aşağıda açıklandığı üzere, “Uluslararası Tahkim”in kabul edildiği anlamına gelmemektedir.

Şirketle TEAŞ Genel Müdürlüğü arasında çıkabilecek bir uyuşmazlıkta, uyuşmazlığı hangi taraf çıkarmışsa, o taraf bir hakem tespit ederek, ismini ICSID Konvansiyonunun 36/1 maddesi gereği ICSID Genel Sekreterliğine bildirecektir. ICSID Genel Sekreterliği bu bildirimi karşı tarafa iletecektir. Karşı tarafta bir hakem ismi belirleyip yine ICSID Genel Sekreterliği aracılığıyla uyuşmazlığı çıkaran tarafa bildirecektir. Seçilen bu iki hakem 3 üncü hakemi tespit edecekler ve bu şekilde Hakem Heyeti oluşturulacaktır.

Hakem Heyeti, yine ICSID Konvansiyonunun 42/1 maddesi gereği anlaşmazlığa taraflarca üzerinde anlaşılacak hukuk kuralları çerçevesinde karar verecektir. Anlaşma sağlanamaması halinde Heyet, anlaşmazlığa âkit ülkenin hukukunun (usul hukuk kuralları da dahil olmak üzere) ve uygulanabilir olduğu sürece uluslararası hukukun kurallarını uygulayacaktır.

Verilmiş olan hakem kararının tanınması veya yürütümünün sağlanması ICSID Konvansiyonunun 54 üncü maddesinin 2 nci bendinde açıklanmıştır. Buna göre, bir âkit ülkenin sınırları içerisinde bu kararın tanınmasını veya yürütümünün sağlanmasını isteyen taraf, âkit devletin bu amaçla atayacağı uygun bir mahkeme veya otoriteyi Genel Sekreterce onaylanmış kararın bir örneği ile donatacaktır. Her âkit devlet bu amaçla atayacağı uygun bir mahkemeyi veya diğer otoriteyi ve daha sonra bu atamada yapılacak değişikliği Genel Sekretere bildirecektir.

Görüleceği üzere bu sistemde uluslararası bir kuruluşun gözetimi söz konusudur. Verilecek olan bu kararın ulusal veya uluslararası bir hakem kararı mı olduğu konusu ise, belirli kriterlere göre tespit edilecektir. Ancak hangi kriter kabul edilirse edilsin Yap-İşlet projelerinde uluslararası hakem kararı (ya da güncel deyimle uluslararası tahkim) sözkonusu değildir.

Bu hakem kararının ulusal bir hakem kararı mı yoksa uluslararası bir hakem kararı mı olduğu konusunda başlıca iki kriter bulunmaktadır. Bunlardan birincisi toprak esası, diğeri ise usul esasıdır.

Toprak esasına göre, bir hakem kararı hangi ülkenin topraklarında verildi ise bu hakem kararı o ülkenin hakem kurulu kararıdır ve o ülkenin kanunları çerçevesinde nihayetlendirilir ve icra edilir.

Usul esasına göre ise; bir hakem kararı hangi ülkenin usul hukuku kuralları uygulanarak verilir ise, bu hakem kararı o ülkenin hakem kurulu kararıdır ve yine o ülkenin kanunları çerçevesinde nihayetlendirilir ve icra edilir.

Konumuz ihtiyari tahkimdir ve ihtiyari tahkim bir tahkim sözleşmesine veya olayımızda olduğu gibi tahkim şartına dayanır. Tahkim sözleşmesi bir usul hukuku sözleşmesi olup, yapılması Borçlar Kanunu hükümlerine tabidir. Buna göre hakem kararının ve tahkim usulünün hangi kanuna tabi olduğu tarafların iradesine göre belirlenir. Hele ki yukarıda ifade ettiğimiz üzere, ICSID Konvansiyonunun 42/1 maddesi gözönünde bulundurulduğunda taraflarca bu konuda anlaşma sağlanamaması halinde dahi âkit ülkenin hukukunun (yani Türk hukukunun) uygulanacağı da unutulmamalıdır.

Dolayısıyla yukarıdaki açıklamalarımız ışığı altında, Yap-İşlet modeline dayalı olarak imzalanan sözleşmelerde getirilen düzenlemelere bakıldığında her iki halde de, bu sözleşmelere dayalı olarak çıkan bir uyuşmazlıkta verilecek hakem kurulu kararı ulusal bir karardır ve kararın icraî nitelik alması tamamen Türk hukuk kuralları çerçevesinde gerçekleşecektir. Dolayısıyla Yap-İşlet sözleşmelerinde uluslararası tahkimin kabul edildiği iddiası doğru değildir.

Soru 3 : Bu sözleşmelerle Anayasa ve Danıştay devre dışı mı bırakılacaktır?

Cevap 3 : Bu sözleşmelerde Anayasa ve Danıştayın devre dışı bırakılması söz konusu olmayıp konu ile ilgili yasal düzenlemeler cevap 6’da verilmiştir.

Soru 4 : Ülkemize gelen doğal gaz, bu santralleri çalıştıracak miktarda mıdır?

Cevap 4 : Yap-İşlet modeliyle gerçekleştirilecek santrallar Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanlığı koordinasyonunda TEAŞ, BOTAŞ ve diğer ilgili kuruluşların katılımıyla gerçekleştirilen çalışmalar sonucunda belirlenmiştir. Anahtar teslimi ile TEAŞ tarafından gerçekleştirilen doğal gaz santralları gibi hem elektrik enerjisi hem de doğal gaz  açısından santrallar planlara uygun olarak belirlenmiştir. Dolayısıyla da bu santrallar için gerekli doğal gaz, BOTAŞ’ın uluslararası anlaşmalarına ve alt yapı planlarına uygundur ve plan çerçevesinde belirlenen bu santrallar için gerekli doğal gazın bulunmaması gibi bir sorun olması beklenmemektedir.

Soru 5 : Bu santrallerin doğal gazla çalıştırılması elektriğin maliyetine ne şekilde etki edecektir?

Cevap 5 : Yap-İşlet modeliyle gerçekleştirilecek santralların kapasitesi günümüz teknolojisine uygun olacak şekilde belirlenmiştir.

Bir başka deyişle günümüz teknolojisinde verimi en yüksek olan santralların gücü esas alınmış ve Resmî Gazetede yayımlanmış olan ilan yoluyla uluslararası rekabete açık bir ihale yoluyla gerçekleştirilmiştir.

Dolayısıyla en son teknolojinin kullanılacağı bu santrallarda üretilen elektrik enerjisi, ülkemizde yakıt payı açısından doğal gaz ile üretilen en ucuz enerji olacaktır.

Ayrıca Yap-İşlet modelinde elektrik enerjisi alım garantisi % 85 olarak belirlenmiş olduğundan sistem ihtiyacı olmadığından ürettirilmeyen enerji karşılığı yakılmamış doğal gaz için ödenecek tutar mümkün olan en alt düzeyde tutulduğundan elektrik enerjisi fiyatında beklenmeyen artışlar söz konusu olmayacaktır.

Soru 6 : Elektrik üretiminin bir kamu hizmeti olmasından dolayı, özel sektöre devri imtiyaz sözleşmesini gerektirir. Buna bağlı olarak, Yap İşlet yöntemi Anayasaya aykırılık içerdiğinden, yapılan sözleşmeler de hukukî dayanaktan yoksun değil midir?

Cevap 6 : 233 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin 2 nci maddesinin 2 nci fıkrasına göre; İktisadî Devlet Teşekkülleri; sermayesinin tamamı Devlete ait, iktisadî alanda ticarî esaslara göre faaliyet göstermek üzere kurulan kamu iktisadî teşebbüsleridir.

Ayrıca, 233 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin 4 üncü maddesi ise;

“Teşebbüsler tüzelkişiliğe sahiptir.

Teşebbüsler bu Kanun Hükmünde Kararname ile saklı tutulan hususlar dışında özel hukuk hükümlerine tabidir.

Teşebbüsler Genel Muhasebe Kanunu ile Devlet İhale Kanunu hükümlerine ve Sayıştayın denetimine tabi değildir.”

hükmünü amirdir.

İktisadî Devlet Teşekkülleri, iktisadî alanda ticarî esaslara göre faaliyet göstermek üzere kurulduklarından, bunlar, 233 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede öngörüldüğü şekilde, kârlılık ve verimlilik ilkeleri doğrultusunda çalışırlar. Amaçları kârlılık ve verimlilik ilkeleri doğrultusunda çalışarak sermaye birikimine yardım etmek ve böylece daha fazla yatırım kaynağı yaratmaktır. Bu nedenle İktisadî Devlet Teşekküllerinin dışa yönelik faaliyet ve işlemlerinin tümü özel hukuk hükümlerine tabidir.

4283 sayılı Kanuna dayalı olarak TEAŞ ile özel şirket arasında imzalanan sözleşme bir ihalenin sonucudur ve bu sözleşme TEAŞ’ın kamu hizmeti imtiyazını kendi isteği ile bir özel hukuk kişisine bırakmasını sağlayan bir imtiyaz sözleşmesi olmayıp, bir özel hukuk kişisiyle elektrik alış verişine ilişkin bir sözleşmedir. Bu sözleşme özel bir yasa ile Bakanlığımız tarafından verilen termik santral kurma ve işletme ruhsatı sonucunda, özel hukuk tüzelkişisinin ürettiği malın alım-satımı için yapılan ve sadece teknik ve malî konuları düzenleyen bir özel hukuk sözleşmesidir.

Ancak, herhangi bir yanlış anlamaya mahal vermemek amacıyla belirtilmesi gerekir ki, sözleşmelerin idarî yargı denetimi dışında olması, projelerin idarî yargı denetiminden kaçırılması gibi bir anlam taşımamaktadır. Kuşkusuz, dava açmakta hukukî menfaati olan bir üçüncü şahıs, Bakanlık tarafından üretim şirketine verilen “elektrik üretim tesisi kurma ve işletme ruhsatı”na karşı iptal davası açabilir ve idarî yargı denetimi sağlanabilir. Böyle bir davanın idarî yargıda görüleceği konusunda da herhangi bir tereddüt söz konusu değildir.

Elektrik üretimi, özellikle de 4283 sayılı Yasada belirtilen tarz ve şekildeki elektrik üretimi, kamuya verilen bir hizmet niteliğini taşımamakta, üretim şirketinin kamuya bir elektrik hizmeti sunmasını öngörmemektedir. Bu şirketler ürettikleri elektriği gene kanun hükümleri gereği TEAŞ’a satacaklardır.

Kanunun öngördüğü sisteme göre, önce özel şirketlere elektrik üretim tesisi kurmak üzere izin ve tesisin işletilmesi için ruhsat verilmekte ve son aşamada TEAŞ’ın üretilen elektriğin dağıtımını yapabilmesi amacıyla, TEAŞ ile özel şirketler arasında enerji satışını düzenleyen bir sözleşme imzalanmaktadır.

Gerçekten de, 4283 sayılı Kanun, tamamen TEAŞ ile şirket arasındaki ilişkiyi düzenlemektedir. Bu yasada şirketin 3 üncü şahıslara elektrik satmasına izin verilmemiştir. Şirket yalnızca enerji üretecek ve ürettiği bu enerjiyi yalnızca TEAŞ’a satacaktır. Dolayısıyla tanım olarak kamunun dolayısıyla toplumun olmadığı bir yerde kamuya hizmetten de sözedilmeyeceği aşikârdır.

Şirketlerin kamuya (tüketiciye) direkt elektrik satmaması, tüketiciden bir bedel almaması, kamuya verilen hizmetin TEAŞ tarafından sürdürülmesi ve yine kamuya (tüketiciye) satılacak enerjinin dolayısıyla hizmetin bedelinin gerek 233 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin 35 inci maddesi ve gerekse Tarifeler Yönetmeliği hükümlerine göre TEAŞ Yönetim Kurulunca tespit edilmesi şirketler ile TEAŞ arasında imzalanan sözleşmeye dayalı olarak özel sermayenin elektrik üretmesinin kamu hizmeti sayılmaması gerektiğinin temel kriterleridir.

Bu anlamda, kamu hizmeti niteliği ifade edilen elektrikle ilgili olarak; ülkemizin hızla artan enerji talebinin karşılanmasında son yıllarda meydana gelen santral tesislerindeki gecikmeler nedeniyle, yabancı ülkelerden elektrik ithal edilmek zorunda kalınmaktadır. Esasen bu yeni bir uygulama değildir. 1970’li yıllardan beri bu uygulama zaman zaman sürdürülmektedir. Burada da bir kamu hizmeti sözkonusudur, bu nedenle bir kamu hizmetinin yabancı ülkelerin tekelinde olması düşünülemez denilebilecektir. Bunun olmazlığı ise ortadadır. Bugüne kadar bu uygulama ile ilgili olarak tek bir hukukî uyuşmazlık mevcut değildir. Yabancı ülkelerden elektrik ithal edilerek tüketicinin hizmetine sunulması yerine, ülkemizde, tamamen sistemimize uygun, karşılıklı yaptırımlarla desteklenmiş bir proje ile kaliteli ve ucuz elektrik ürettirerek, tüketicilerin hizmetine sunulması ve buna her iki durumda da TEAŞ’ın aracılık etmesi arasında herhangi bir fark bulunmamaktadır. Hatta öyle ki; Yap-İşlet modeli ile gerçekleştirilecek santral projelerinde ibre, kalite, güvenilirlik ve maliyet yönünden tartışmasız kamu düzeni ve kamu yararından yana ülke lehine ağır basmaktadır. Zira; elektrik ithalinde satın alınan elektrik karşılığı ödenen bedelin tamamı döviz olarak yurt dışına gitmektedir. Oysa ki; Yap-İşlet modelinde; santral gibi istihdam olanakları yaratan önemli bir tesisin ülkemizde gerçekleştirilmesi ve enerji için ödenen bedelin içinde yer alan sabit ve değişken giderlerin büyük bir bölümü ile vergilerin ülkemizde kalması sağlanmıştır. Kısaca Türkiye için Katma Değer yaratılması bu modelle gerçekleştirilmiştir. Ayrıca enerji ithal ederken yabancı kuruluş ve şirketlere otomatik olarak tanınan hakların, Türkiye’deki elektrik üretimi  yapacak şirketlere Yap-İşlet projesi ile daha kontrollü ve ülke yararı gözetilerek verilmesi sözkonusudur. Teklif aldığımız şirketler çeşitli görüşmelerde komşu ülkelerde örneğin Bulgaristan veya Gürcistan’da santral kurarak ülkemize elektrik enerjisi satmayı da önermektedirler. Gürcistan ya da Bulgaristan’da tesis kurdurarak oradan elektrik ithal etmenin mi, yoksa kendi topraklarımızda ve kontrolümüzde santral kurdurarak yaratılacak istihdam ve katma değerden yararlanmanın mı kamu yararına daha çok hizmet edeceğinin takdirine herkes muktedir olmalıdır.

4283 sayılı Yasa çerçevesindeki üretim şirketleri, Bakanlığımdan aldıkları izinle elektrik üretimi faaliyetine girişebilmektedirler. Dolayısıyla, 4283 sayılı Yasada salt belli özellikleri olan elektrik üretim hizmetinin ruhsat usulü ile özel sektöre gördürülmesini içerdiği için Anayasaya aykırı bir yön bulunmamaktadır.

Başka bir alandan örnekle, sağlık hizmetlerinin kamu hizmeti olduğu tartışmasız olmakla birlikte, ilaç ya da tıbbî cihaz veya malzeme üreten şirketlerin, kamu ya da özel sektör sağlık kuruluşlarına ilaç ya da tıbbî cihaz veya malzeme satması, bunlarla ilgili (doğrudan halka hizmet vermeksizin) salt bu sağlık kuruluşlarına hizmet vermesini konu alan sözleşmeler, hukukî nitelikleri ve süreleri tartışma konusu olmaksızın, özel hukuka tabi sözleşmeler olarak kabul edilmektedir. Diğer bir örnek de, savunma araç gereçlerin (tank, uçak vb.) uzun süreli yedek parça temini ile bakım ve modernizasyonunu konu alan yine özel hukuka tabi sözleşmelerdir.

Dolayısıyla, TEAŞ ile şirketler arasında 4283 sayılı Yasaya tabi olarak imzalanan Yap-İşlet sözleşmeleri, imtiyaz sözleşmesi olmayıp, özel hukuk sözleşmeleri olmaları nedeniyle Anayasanın 155 inci maddesinde düzenlenen imtiyaz şözleşme ve şartnamelerinin Danıştay denetimine tabi olacağına ilişkin hüküm bu sözleşmeler için uygulanmamaktadır.

2. – Konya Milletvekili Lütfi Yalman’ın, Bursa-Osmangazi-Demirtaş Beldesindeki “Yeşil Şehir Projesi” inşaatına ilişkin Başbakandan sorusu ve İçişleri Bakanı Cahit Bayar’ın yazılı cevabı (7/6795)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın Başbakan Sayın Bülent Ecevit tarafından yazılı olarak cevaplandırılmasını arz ederim.

                                                                                                            Lütfi Yalman                                                       Konya

1. Bursa Bağımsız Milletvekili Cavit Çağlar tarafından Osmangazi İlçesi Demirtaş Beldesinde yaptırdığı “Yeşil Şehir Projesi” inşaatı ile ilgili olarak inşaatın durdurulması yönünde mahkeme kararlarının olduğu doğru mudur?

2. Bu kararlara rağmen Bursa Valiliğinin inşaatın yapımına müsaade ettiği iddiası doğru mudur?

3. Basına yansıdığı kadarı ile Cavit Çağlar’ın inşaatın temelini attırdığı Cumhurbaşkanının referansı ile kendisine imtiyaz temin ettirdiği ve bu imtiyazla, Demirtaş Belediye Meclisine, yetkisiz oldukları halde İmar Planına aykırı bir şekilde tarım alanlarını iskâna açacak kararlar aldırdıkları ve inşaatın durdurulması ile ilgili mahkeme kararına rağmen Valiliğin müsaadesi ile inşaatı devam ettirdikleri araştırılmış mıdır?

4. Mahkeme kararlarına aykırı işlemlerinden dolayı Vali Orhan Taşanlar hakkında ne gibi yasal işlem yapılmıştır?

5. Yetkileri dahilinde olmayan işlemleri yapıyor olmalarından dolayı Demirtaş Belediye Başkanı ve Meclis Üyeleri hakkında herhangi bir soruşturma başlatılmış mıdır?

6. Bir kısım merci ve güç odaklarını arkasına alarak kanunsuz bir inşaatı sürdürmek isteyen Cavit Çağlar hakkında ne gibi işlemler başlatmayı düşünüyorsunuz? İnşaatın durdurulmasıyla ilgili tedbirleriniz nelerdir.

                                T.C.                                                                                                                                 İçişleri Bakanlığı      16.3.1999                                                Personel Genel Müdürlüğü                                                                                                                                                     Sayı : B050PGM0710001-Ş/4760                         

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

İLGİ : 11.2.1999 tarih ve KAN.KAR.MD.A.01.0.GNS.0.10.00.02-7/6795-16974/39237 sayılı yazınız.

Konya Milletvekili Sayın Lütfi Yalman’ın Sayın Başbakanımıza tevcih ettiği ve tarafımdan yazılı olarak cevaplandırılması tensip edilen soru önergesine (7/6795) ait cevaplar aşağıya çıkarılmıştır.

Arz ederim.

                                                                                                           B. Cahit Bayar                                                      İçişleri Bakanı

Soru önergesindeki konuların incelenmesi sonucunda; Bursa-Osmangazi İlçesine bağlı Demirtaş Beldesinde yapılmakta olan “Yeşilşehir” isimli proje hakkında Bursa 2 nci İdare Mahkemesinin, hem inşaat ruhsatının hem de ruhsatların dayanağı olan belediye meclis kararı ve imar planı hakkında iptal ve yürütmeyi durdurma kararlarının mevcut olduğu,

Söz konusu mahkeme kararının uygulanması için Demirtaş Belediyesine yazı yazıldığı ayrıca yapılan imar planı değişikliği ve inşaat izinleri için de İl İdare Kurulunun 19.6.1998 tarih ve 59/248 sayılı yazısı ile soruşturma açıldığı, bu soruşturmanın halen devam ettiği, Demirtaş Belediyesinin daha önce onayladığı ve mahkemenin yürütmeyi durdurma kararı verdiği planları yürürlükten kaldırdığı,

Bahse konu inşaat alanının Belediye sınırları içerisinde bulunduğu, 3194 sayılı İmar Kanununun 8 inci maddesine göre yerel yönetimin 1/5000 ve 1/1000 ölçekli imar planlaması yapma-yaptırma ve onama yetkisine sahip oldukları, Demirtaş Belediye Meclisinin 22.10.1998 tarih ve 73 sayılı Kararı ile Yeşilşehir Konut Alanına ait 1/1000 ölçekli planları revize ederek yeniden onayladığı, bu planın halen yürürlükte olduğu, bu planlarda ve uygulamalarda Valiliğin herhangi bir onama ve reddetme yetkisinin bulunmadığı anlaşılmıştır.

Bakanlığıma bağlı Mahallî İdareler Genel Müdürlüğünün 23.2.1999 tarihli yazısında ise Bursa Milletvekili Sayın Cavit Çağlar tarafından Demirtaş Belediyesinde yaptırılan “Yeşil Şehir Projesi” inşaatına ilişkin herhangi bir müracaat yapılmadığı bununla birlikte, ilgili Belediye Başkanlığı hakkında; belediye sınırları dahilindeki hazine adına kayıtlı taşınmazların satışı konusunun incelenmesi ve soruşturulması için 24.4.1998 tarihinde Bakanlık onayı alındığı, Bursa Valiliğine tevdî edilen 16.6.1998 tarih ve 85/14 sayılı Raporun sonucunun Bursa Valiliğince takip edildiği anlaşılmıştır.

 

 

 

BİRLEŞİM 55’İN SONU

Türkiye Büyük Millet Meclisi Resmi internet Sitesi
© 2009 T.B.M.M.