Yazılı ve Sözlü Sorular Araştırma Komisyonları Soruşturma Komisyonları
                                                                      Son Tutanak Tutanak Sorgu Tutanak Metinleri Gizli Oturum Tutanakları
                                                                                                                                            Uluslararası Komisyonlar Dostluk Grupları
                                                                                      Genel Sekreterlik Mevzuat Telefon Rehberi Etik Komisyon Duyurular

DÖNEM : 20                                                                                               YASAMA YILI : 4

 

 

T.B.M.M.

TUTANAK DERGİSİ

 

CİLT : 71

 

54 üncü Birleşim

13 . 3 . 1999  Cumartesi (Olağanüstü)

 

 

İÇİNDEKİLER

  I. – GEÇEN TUTANAK ÖZETİ

 II. – GELEN KÂĞITLAR

III. – YOKLAMA

IV. – BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI

A)  TEZKERELER VE ÖNERGELER

1. – Terör örgütü başının yakalanmasından sonra meydana gelen iç ve dış gelişmeler ve bu konuda alınabilecek önlemler konusunda bir genel görüşme açılmasına ilişkin önergenin görüşülmesi için 116 milletvekilinin olağanüstü toplantı çağrı önergesi (4/428)

2. – Konya Milletvekili Ahmet Alkan ve arkadaşları ile Uşak Milletvekili Yıldırım Aktürk ve arkadaşlarının, Türkiye Büyük Millet Meclisinin çalışmalarına devam olunmasına ilişkin önergeleri (4/429)

B) ÇEŞİTLİ İŞLER

1. – TBMMGenel Kurulunun 13 Mart 1999 Cumartesi günü saat 15.00’te olağanüstü toplantıya çağrıldığına ilişkin Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığı duyurusu

C) GENSORU, GENEL GÖRÜŞME, MECLİS SORUŞTURMASI VE MECLİS ARAŞTIRMASI ÖNERGELERİ

1. – Konya Milletvekili Ahmet Alkan ve 20 arkadaşının, terör örgütü başının yakalanmasından sonra meydana gelen iç ve dış gelişmeler ve bu konuda alınabilecek önlemler konusunda genel görüşme açılmasına ilişkin önergesi (8/38)

V. – ÖNERİLER

A) SİYASÎ PARTİ GRUBU ÖNERİLERİ

1. – Olağanüstü toplantı konusu genel görüşmenin günü, konuşma süreleri ile gündemdeki sıralamanın yeniden yapılmasına ve çalışma gün ve saatlerine ilişkin Fazilet Partisi Grubu önerisi

VI. – USUL HAKKINDA GÖRÜŞMELER

1. – TBMM’nin olağanüstü toplantıya çağrıldığı konu görüşülüp, bu konu üzerindeki işlem tamamlanıncaya kadar Danışma Kurulunun toplantıya çağrılıp çağrılmayacağı; Danışma Kurulu toplantısının yapılmaması durumunda, çağrı sahibi grubun önerilerinin Genel Kurulun onayına sunulup sunulamayacağı hakkında

VII. – GENSORU, GENEL GÖRÜŞME, MECLİS SORUŞTURMASI VE MECLİS ARAŞTIRMASI

A) ÖNGÖRÜŞMELER

1. – Konya Milletvekili Ahmet Alkan ve 20 arkadaşının, terör örgütü başının yakalanmasından sonra meydana gelen iç ve dış gelişmeler ve bu konuda alınabilecek önlemler konusunda genel görüşme açılmasına ilişkin önergesi (8/38)

VIII. – SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR

1. – Millî Savunma Bakanı Hikmet Sami Türk’ün, Uşak Milletvekili Yıldırım Aktürk’ün, ileri sürmüş olduğu görüşlerden farklı görüşleri kendisine atfetmesi nedeniyle konuşması

IX. – SORULAR VE CEVAPLAR

A) YAZILI SORULAR VE CEVAPLARI

1. – Malatya Milletvekili Ayhan Fırat’ın, TEDAŞ tarafından Malatya ve Elazığ’da yapılacak olan güvenlik görevlisi sınavına ilişkin sorusu ve Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanı A. Ziya Aktaş’ın yazılı cevabı (7/6652)

2. – Erzincan Milletvekili Tevhit Karakaya’nın, Bursa Valisinin İmam Hatip Lisesi öğretmen, öğrenci ve velileri üzerinde baskı uyguladığı iddialarına ilişkin sorusu ve İçişleri Bakanı B. Cahit Bayar’ın yazılı cevabı (7/6675)

3. – Konya Milletvekili Lütfi Yalman’ın, kısa dönem dövizle askerlik yapan kişilere ilişkin sorusu ve Millî Savunma Bakanı Hikmet Sami Türk’ün yazılı cevabı (7/6690)

4. – Konya Milletvekili Lütfi Yalman’ın, Bursa Valisinin yayımladığı başörtüsü yasağı ile ilgili genelgeye ilişkin sorusu ve İçişleri Bakanı B. Cahit Bayar’ın yazılı cevabı (7/6699)

5. – Karaman Milletvekili Zeki Ünal’ın, Çekiç Güç ile Keşif Gücünün görevleri arasındaki farklara ilişkin sorusu ve Millî Savunma Bakanı Hikmet Sami Türk’ün yazılı cevabı (7/6720)

6. – Karaman Milletvekili Zeki Ünal’ın, İstanbul Kültür ve Sanat Vakfına ilişkin sorusu ve Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı H. Hüsamettin Özkan’ın yazılı cevabı (7/6721)

7. – Karaman Milletvekili Zeki Ünal’ın, T.S.K. için alınacak kargo helikopter ihalesine ilişkin sorusu ve Millî Savunma Bakanı Hikmet Sami Türk’ün yazılı cevabı (7/6722)

8. – Mardin Milletvekili Hüseyin Yıldız’ın, Bursa Valisinin İmam Hatip liseleriyle ilgili yayınladığı bir genelgeye ilişkin sorusu ve İçişleri Bakanı B. Cahit Bayar’ın yazılı cevabı (7/6730)

9. – Adana Milletvekili Orhan Kavuncu’nun, TR rumuzlu plaka zorunluluğuna ilişkin sorusu ve İçişleri Bakanı B. Cahit Bayar’ın yazılı cevabı (7/6736)

10. – Hatay Milletvekili Mehmet Sılay’ın, taşımalı sekiz yıllık kesintisiz eğitim nedeniyle kapatılan okullara ve meydana gelen trafik kazalarına ilişkin sorusu ve Millî Eğitim Bakanı Metin Bostancıoğlu’nun yazılı cevabı (7/6738)

11. – Mardin Milletvekili Hüseyin Yıldız’ın, Mardin-Nusaybin-Akarsu Belediye Başkanı hakkındaki yolsuzluk iddialarına ilişkin sorusu ve İçişleri Bakanı B. Cahit Bayar’ın yazılı cevabı (7/6740)

12. – Konya Milletvekili Lütfi Yalman’ın, İçişleri eski Bakanı Meral Akşener tarafından açıklanan kasete ilişkin Başbakandan sorusu ve İçişleri Bakanı B. Cahit Bayar’ın yazılı cevabı (7/6743)

13. – İstanbul Milletvekili Bülent Akarcalı’nın, İzmir Buca Cezaevinde yatan iki kişinin yeniden yargılanıp yargılanmayacağına ilişkin sorusu ve Adalet Bakanı Selçuk Öztek’in yazılı cevabı (7/6745)

14. – İstanbul Milletvekili Bülent Akarcalı’nın, Türkiye’de çalışacak yabancı öğretmenlere yurtdışı temsilciliklerimizden çalışma izni alma zorunluluğu getirilmesine ilişkin sorusu ve Dışişleri Bakanı İsmail Cem’in yazılı cevabı (7/6748)

15. – Konya Milletvekili Hasan Hüseyin Öz’ün, TEDAŞ alacaklarının tahsiline ilişkin Başbakandan sorusu ve Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanı A. Ziya Aktaş’ın yazılı cevabı (7/6750)

16. – Konya Milletvekili Veysel Candan’ın, Bursa Valiliği tarafından yayımlanan ve İmam Hatip Lisesi öğrencilerine türbanla derse girme yasağı getiren genelgeye ilişkin sorusu ve İçişleri Bakanı B. Cahit Bayar’ın yazılı cevabı (7/6751)

17. – Karaman Milletvekili Zeki Ünal’ın, Bursa Valiliği tarafından yayımlanan ve İmam Hatip Lisesi öğrencilerinin türbanla okula girmelerini yasaklayan genelgeye ilişkin sorusu ve İçişleri Bakanı B. Cahit Bayar’ın yazılı cevabı (7/6752)

18. – Sıvas Milletvekili Mahmut Işık’ın, Doğu ve Güneydoğuda terör olaylarının yaşandığı bölgelerin turizme açılıp açılmayacağına ilişkin Başbakandan sorusu ve Turizm Bakanı Ahmet Tan’ın yazılı cevabı (7/6754)

19. – Hatay Milletvekili Mehmet Sılay’ın, 1998’de disiplin suçu nedeniyle hakkında işlem yapılan, görevden alınan ve ceza verilen memurlara ilişkin Başbakandan sorusu ve Devlet Bakanı Şükrü Sina Gürel’in yazılı cevabı (7/6759)

20. – Konya Milletvekili Hasan Hüseyin Öz’ün, Sarıkamış’ta Rus Savaşı sırasında ölenlerin hatırasına şehitlik yapılıp yapılmayacağına ilişkin Başbakandan sorusu ve Millî Savunma Bakanı Hikmet Sami Türk’ün yazılı cevabı (7/6758)

21. – İstanbul Milletvekili Ercan Karakaş’ın;

– İP Genel Başkanının tutuklu bulunduğu Haymana Cezaevinden sağlık kontrolüne kelepçeli olarak götürülmesine,

Mardin Milletvekili Hüseyin Yıldız’ın;

– Bingöl Özel Tip Cezaevinde koğuş sisteminden hücre sistemine geçilmesine karşı çıkan mahkûmlara kötü muamele yapıldığı iddialarına,

İlişkin soruları ve Adalet Bakanı Selçuk Öztek’in yazılı cevabı (7/6755, 6759)

22. – Erzincan Milletvekili Tevhit Karakaya’nın, orta dereceli okullarda kullanılmak üzere alınacak bilgisayarlar için Dünya Bankasından alınan krediye ilişkin Başbakandan sorusu ve Millî Eğitim Bakanı Metin Bostancıoğlu’nun yazılı cevabı (7/6760)

23. – Erzincan Milletvekili Tevhit Karakaya’nın, İnterbank’ın, Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonuna devriyle ilgili olarak ileri sürülen iddialara ilişkin Başbakandan sorusu ve Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Hikmet Uluğbay’ın yazılı cevabı (7/6761)

24. – Konya Milletvekili Veysel Candan’ın, Irak’a yapılan bombardımanda İncirlik Hava Üssünün statüsüne ilişkin Başbakandan sorusu ve Millî Savunma Bakanı Hikmet Sami Türk’ün  yazılı cevabı (7/6762)

25. – Yozgat Milletvekili İlyas Arslan’ın, Yozgat Sanayi ve Ticaret İl Müdürlüğünde görev yapan müdür ve şube müdürü hakkındaki bazı iddialara ilişkin sorusu ve Sanayi ve Ticaret Bakanı Metin Şahin’in yazılı cevabı (7/6763)

26. – Mardin Milletvekili Hüseyin Yıldız’ın, tüm okullarda karma sisteme geçilmesinin zorunlu hale getirileceği iddialarına ilişkin sorusu ve Millî Eğitim Bakanı Metin Bostancıoğlu’nun yazılı cevabı (7/6764)

27. – Ankara Milletvekili Ersönmez Yarbay’ın, Ankara-Haymana’da işlenen cinayetlere ilişkin sorusu ve İçişleri Bakanı B. Cahit Bayar’ın yazılı cevabı (7/6765)

28. – İstanbul Milletvekili Bülent Akarcalı’nın, Atom Enerjisi Kurumuna ait binanın Dışişleri Bakanlığına verilip verilmeyeceğine ilişkin Başbakandan sorusu ve Devlet Bakanı Fikret Ünlü’nün yazılı cevabı (7/6766)

29. – İstanbul Milletvekili Ercan Karakaş’ın, bazı bankaların vadesinden önce tahsilat konusunda işletmelere baskı yaptıkları iddiasına ilişkin sorusu ve Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Hikmet Uluğbay’ın yazılı cevabı (7/6768)

30. – Hatay Milletvekili Mehmet Sılay’ın, Irak’a yapılan bombardımanda İncirlik Üssünün kullanılıp kullanılmadığına ilişkin Başbakandan sorusu ve Millî Savunma Bakanı Hikmet Sami Türk’ün yazılı cevabı (7/6770)

31. – Erzurum Milletvekili Aslan Polat’ın, Erzurum’da afete maruz kalmış ilçelere yapılacak yardımlara ilişkin sorusu ve Bayındırlık ve İskân Bakanı Ali Ilıksoy’un yazılı cevabı (7/6771)

32. – Erzincan Milletvekili Mustafa Kul’un, elektrik dağıtım şirketlerinin özelleştirilmesi çalışmalarına ilişkin sorusu ve Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanı Ziya Aktaş’ın yazılı cevabı (7/6772)

33. – Bursa Milletvekili Ertuğrul Yalçınbayır’ın, Bursa-Yıldırım İlçesinde bulunan Mahfel adlı çay bahçesinde meydana gelen yangına ilişkin sorusu ve Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Nami Çağan’ın yazılı cevabı (7/6775)

34. – Konya Milletvekili Veysel Candan’ın, 1 inci Ordu Komutanlığınca başörtüsüyle ilgili olarak valilere genelge gönderildiği iddiasına ilişkin sorusu ve İçişleri Bakanı B. Cahit Bayar’ın yazılı cevabı (7/6777)

35. – Konya Milletvekili Lütfi Yalman’ın;

– Taksitli satış kampanyası biçiminde gerçekleştirilen promosyon kampanyalarına,

– Özelleştirilen SEK Burdur Fabrikasının başka bir yere taşınarak arazisinin satıldığı iddiasına,

İlişkin soruları ve Sanayi ve Ticaret Bakanı Metin Şahin’in yazılı cevabı (7/6780, 6781)

36. – Karaman Milletvekili Zeki Ünal’ın, bazı projelerin durumuna ilişkin sorusu ve Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanı Ziya Aktaş’ın yazılı cevabı (7/6782)

37. – Bolu Milletvekili Feti Görür’ün, bazı belediye başkanları hakkındaki dava dosyalarının bekletildiği iddiasına ilişkin sorusu ve Adalet Bakanı Selçuk Öztek’in  yazılı cevabı (7/6785)

38. – Bursa Milletvekili Ertuğrul Yalçınbayır’ın, Bursa Orhangazi Gedelek Köyü Asmatepe mevkiinde makilik fundalık olarak kullanılan alanın sanayi alanına dönüştürülme nedenine ilişkin sorusu ve Bayındırlık ve İskân Bakanı Ali Ilıksoy’un yazılı cevabı (7/6791)

39. – Konya Milletvekili Lütfi Yalman’ın, Gümrük Müsteşarının basında yer alan bazı açıklamalarına ilişkin sorusu ve Devlet Bakanı Şükrü Sina Gürel’in yazılı cevabı (7/6793)

40. – Konya Milletvekili Lütfi Yalman’ın, Koç Üniversitesine tahsis edilen orman arazisi için Bölge İdare Mahkemesi ve Danıştaya açılan davalara ilişkin Başbakandan sorusu ve Orman Bakanı Arif Sezer’in yazılı cevabı (7/6796)

41. – Ankara Milletvekili Ersönmez Yarbay’ın, Çankaya-Mamak ve Yenimahalle belediyelerince sınırları dışında parselasyon çalışması yaptırıldığı iddiasına ilişkin sorusu ve Devlet Bakanı Aydın Tümen’in yazılı cevabı (7/6798)

42. – Konya Milletvekili Lütfi Yalman’ın, üzerinde çıplak bir fotoğraf bulunduğu iddia edilen nüfus cüzdanına ilişkin sorusu ve İçişleri Bakanı B. Cahit Bayar’ın yazılı cevabı (7/6802)

43. – Konya Milletvekili Lütfi Yalman’ın, Berlin’de organize edilen kültürel etkinliğe ilişkin sorusu ve Kültür Bakanı Mustafa İstemihan Talay’ın yazılı cevabı (7/6803)

44. – Sıvas Milletvekili Mahmut Işık’ın, Sıvas ilindeki belediyelerde çalışanlara geçici kadro verileceği iddialarına ilişkin Başbakandan sorusu ve İçişleri Bakanı B. Cahit Bayar’ın yazılı cevabı (7/6805)

45. – Denizli Milletvekili Hilmi Develi’nin, Denizli’deki elektrik enerjisi kayıplarına ilişkin sorusu ve Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanı Ziya Aktaş’ın yazılı cevabı (7/6809)

46. – Karaman Milletvekili Zeki Ünal’ın, Karaman-Merkez-Burunoba Köyü üreticilerinin kantar ihtiyacına ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından sorusu ve Sanayi ve Ticaret Bakanı Metin Şahin’in yazılı cevabı (7/6811)

47. – Konya Milletvekili Hasan Hüseyin Öz’ün, İzmit Büyükşehir Belediye Başkanının bir camide siyasî toplantı düzenlediği iddiasına ilişkin Başbakandan sorusu ve İçişleri Bakanı B. Cahit Bayar’ın yazılı cevabı (7/6812)

48. – Konya Milletvekili Lütfi Yalman’ın, İstanbul Valisinin Boğaziçi İmar Kanunuyla ilgili bazı yetkilerini genelgeyle Tabiat Varlıklarını Koruma Kuruluna devrettiği iddiasına ilişkin sorusu ve İçişleri Bakanı B. Cahit Bayar’ın yazılı cevabı (7/6815)

49. – Konya Milletvekili Lütfi Yalman’ın, bakanlık desteğiyle yayımlanan broşürde yer alan bir şiire ilişkin sorusu ve Kültür Bakanı Mustafa İstemihan Talay’ın yazılı cevabı (7/6817)

50. – Konya Milletvekili Lütfi Yalman’ın, TESK Başkanı hakkında ileri sürülen iddialara ilişkin sorusu ve Sanayi ve Ticaret Bakanı Metin Şahin’in yazılı cevabı (7/6818)

51. – Erzurum Milletvekili Aslan Polat’ın, Erzurum-Palandöken-Konaklı bölgesinde yapımı durdurulan otellere ilişkin sorusu ve Turizm Bakanı Ahmet Tan’ın yazılı cevabı (7/6819)

52. – Hatay Milletvekili Süleyman Metin Kalkan’ın, Bursa Valisi hakkında bir soruşturma olup olmadığına ilişkin sorusu ve İçişleri Bakanı B. Cahit Bayar’ın yazılı cevabı (7/6821)

53. – Hatay Milletvekili Süleyman Metin Kalkan’ın, bir işadamının ülkenin geleceğine yönelik ileri sürdüğü ve basında yer alan iddialara ilişkin sorusu ve İçişleri Bakanı B. Cahit Bayar’ın yazılı cevabı (7/6822)

54. – Hatay Milletvekili Süleyman Metin Kalkan’ın, dış hatlar “gidiş” terminallerinde görevli polis memurlarının, rüşvet aldıkları iddialarına ilişkin sorusu ve İçişleri Bakanı B. Cahit Bayar’ın yazılı cevabı (7/6823)

55. – Konya Milletvekili Lütfi Yalman’ın, Irak’a düzenlenen hava saldırılarında İncirlik Üssünün amaç dışı kullanıldığı iddialarına ilişkin Başbakandan sorusu ve Millî Savunma Bakanı Hikmet Sami Türk’ün yazılı cevabı (7/6828)

56. – Konya Milletvekili Lütfi Yalman’ın, ekonomik kriz nedeniyle işten çıkarılan işçilere ilişkin sorusu ve Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Nami Çağan’ın yazılı cevabı (7/6833)

57. – Bursa Milletvekili Ertuğrul Yalçınbayır’ın, Bursa Büyükşehir Belediyesince kurulacak olan “BURGAZ” adlı bir dağıtım şirketine ilişkin sorusu ve Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanı Ziya Aktaş’ın yazılı cevabı (7/6837)

58. – Bursa Milletvekili Ertuğrul Yalçınbayır’ın, Osmanlı İmparatorluğunun kuruluşunun 700’üncü yılı kutlama etkinliklerine ilişkin sorusu ve Kültür Bakanı Mustafa İstemihan Talay’ın yazılı cevabı (7/6838)

59. – Kırıkkale Milletvekili Kemal Albayrak’ın, 1999 yılında Kırıkkale’de yapılacak pancar ekimine ilişkin sorusu ve Sanayi ve Ticaret Bakanı Metin Şahin’in yazılı cevabı (7/6839)

60. – Adana Milletvekili Orhan Kavuncu’nun, 1998 yılı yer fıstığı, mısır ve soya rekoltesine ilişkin sorusu ve Tarım ve Köyişleri Bakanı Mahmut Erdir’in yazılı cevabı (7/6845)

61. – Adana Milletvekili Orhan Kavuncu’nun, şeker pancarı ve fındık üreticilerinin bazı sorunlarına ilişkin sorusu ve Sanayi ve Ticaret Bakanı Metin Şahin’in yazılı cevabı (7/6846)

62. – Adana Milletvekili Orhan Kavuncu’nun, çiftçilerin Bağ-Kur üyesi olup olamadıklarına ve sağlık hizmetlerinden yararlanabilmesi için yapılan çalışmalara ilişkin sorusu ve Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Hakan Tartan’ın yazılı cevabı (7/6847)

63. – Trabzon Milletvekili Kemalettin Göktaş’ın, 55 inci Hükümet döneminde Rize ve Trabzon Merkez belediyelerine ne kadar araç veya para gönderildiğine ilişkin sorusu ve Çevre Bakanı Fevzi Aytekin’in yazılı cevabı (7/6851)

64. – Bursa Milletvekili Ertuğrul Yalçınbayır’ın, Bursa İlindeki organize sanayi projelerine ilişkin sorusu ve Sanayi ve Ticaret Bakanı Metin Şahin’in yazılı cevabı (7/6858)

65. – Ankara Milletvekili Mehmet Ekinci’nin, Etimesgut İlçesi Elvan Mahallesi Elvanköy gecekondu önleme bölgesindeki telefon sorununa ilişkin sorusu ve Ulaştırma Bakanı Hasan Basri Aktan’ın yazılı cevabı (7/6862)


I. – GEÇEN TUTANAK ÖZETİ

TBMM Genel Kurulu saat 15.00’te açılarak dört oturum yaptı.

Karadeniz Ekonomik İşbirliği Parlamenter Asamblesi Türk Grubunda, Kuzey Atlantik Asamblesi Türk Grubunda ve Türkiye - AB Karma Parlamento Komisyonu Eşbaşkanlığında boş bulunan ve Demokratik Sol Parti Grubunca belirlenen milletvekillerine ilişkin TBMM Başkanlığı tezkeresi Genel Kurulun bilgisine sunuldu.

Gündemin “Özel Gündemde Yer Alacak İşler” kısmında bulunan, Özelleştirme uygulamalarıyla ilgili usulsüzlük ve yolsuzluk iddialarını araştırarak alınması gereken tedbirleri tespit etmek amacıyla kurulan (10/19, 29, 40, 88, 98, 127, 150, 166) (S. Sayısı : 743) esas numaralı Meclis Araştırması Komisyonu raporunun görüşmesi yapıldı.

Bilecik Milletvekili Bahattin Şeker’in milletvekilliğinden istifa etmesi nedeniyle Anayasanın 84 üncü maddesi gereğince TBMM üyeliğinin düşmesine ilişkin elektronik cihazla yapılan oylamalar sonucunda karar yetersayısı bulunmadığı anlaşıldığından;

Alınan karar gereğince, 18 Nisan 1999 Pazar günü yapılması kararlaştırılan milletvekili genel seçiminin kesin sonuçlarının Milletvekili Seçimi Kanununun 37 nci ve Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünün 3 üncü maddelerine göre, Yüksek Seçim Kurulunca Türkiye Radyo ve Televizyonlarından ilanını takip eden beşinci günü saat 15.00’te toplanmak üzere birleşime 19.13’te son verildi.

Hasan Korkmazcan

Başkanvekili

                           Ahmet Derin                                         Kadir Bozkurt                                                         Kütahya  Sinop                                                                                                                                         Kâtip Üye            Kâtip Üye

                         Hüseyin Yıldız                                         Ali Günaydın                                                          Mardin    Konya                                                                         Kâtip Üye                                             Kâtip Üye

 

 

                                                                                                                                      No. : 67

II. – GELEN KÂĞITLAR

15 . 2 . 1999 PAZARTESİ

Tasarı

 

1.- Gülhane Askerî Tıp Akademisi Kanununun Bazı Maddelerinde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı (1/876) (Millî Eğitim, Kültür, Gençlik ve Spor ve Millî Savunma Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi : 9.2.1999)

Teklifler

1.- Yozgat Milletvekili Lütfullah Kayalar’ın; Nüfusu 20 000’i Geçmeyen İlçe Belediyeleri ile Belde Belediyelerinin Kamu Kurum ve Kuruluşlarına Olan Borçlarının Affına Dair Kanun Teklifi  (2/1359) (İçişleri ve Plan ve Bütçe Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi :  9.2.1999)

2.- Erzurum Milletvekili Lütfü Esengün ve 35 Arkadaşının; 298 Sayılı Seçimlerin Temel Hükümleri ve Seçmen Kütükleri Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/1360) (Plan ve Bütçe Komisyonuna) (Başkanlığa geliş tarihi : 9.2.1999)

3.- Adana Milletvekili Yakup Budak’ın; Yükseköğretim Kurumları Teşkilatı Hakkında 41 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin Değiştirilerek Kabulüne Dair Kanunun Bir Maddesinde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi (2/1361) (Millî Eğitim, Kültür, Gençlik ve Spor ve Plan ve Bütçe Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi : 12.2.1999)

 

Yazılı Soru Önergeleri

1.- Bursa Milletvekili Ertuğrul Yalçınbayır’ın, Bursa Büyükşehir Belediyesince kurulacak olan “BURGAZ” adlı bir dağıtım şirketine ilişkin Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanından yazılı soru önergesi (7/6837) (Başkanlığa geliş tarihi : 10.2.1999)

2.- Bursa Milletvekili Ertuğrul Yalçınbayır’ın, Osmanlı İmparatorluğunun kuruluşunun 700 üncü yılı kutlama etkinliklerine ilişkin Kültür Bakanından yazılı soru önergesi  (7/6838) (Başkanlığa geliş tarihi : 10.2.1999)

3.- Kırıkkale Milletvekili Kemal Albayrak’ın, 1999 yılında Kırıkkale’de yapılacak pancar ekimine ilişkin Sanayi ve Ticaret Bakanından yazılı soru önergesi (7/6839) (Başkanlığa geliş tarihi : 10.2.1999)

4 .- Kayseri Milletvekili Memduh Büyükkılıç’ın, Meysu A.Ş.’de çalışan işçilerin grevine ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/6840) (Başkanlığa geliş tarihi : 10.2.1999)

5.- Konya Milletvekili Hüseyin Arı’nın, camilere bağışlanan halılara ilişkin Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısından (H.Hüsamettin Özkan) yazılı soru önergesi  (7/6841) (Başkanlığa geliş tarihi : 10.2.1999)

6.- Karaman Milletvekili Zeki Ünal’ın, yeşil kart sahibi bir şahsa yapılan uygulamaya ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/6842) (Başkanlığa geliş tarihi :  10.2.1999)

7.- Hatay Milletvekili Mehmet Sılay’ın, Başbakanlığın 1999/21 sayılı genelgesine ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/6843) (Başkanlığa geliş tarihi : 10.2.1999)

8.- Manisa Milletvekili Tevfik Diker’in, hıristiyanlık propagandası yaptığı iddia edilen bir şirkete ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/6844) (Başkanlığa geliş tarihi : 10.2.1999)

9.- Adana Milletvekili Orhan Kavuncu’nun, 1998 yılı yer fıstığı, mısır ve soya rekoltesine ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/6845) (Başkanlığa geliş tarihi : 11.2.1999)

10.- Adana Milletvekili Orhan Kavuncu’nun, şeker pancarı ve fındık üreticilerinin bazı sorunlarına ilişkin Sanayi ve Ticaret Bakanından yazılı soru önergesi (7/6846) (Başkanlığa geliş tarihi : 11.2.1999)

11.- Adana Milletvekili Orhan Kavuncu’nun, çiftçilerin Bağ-Kur üyesi olup olamadıklarına ve sağlık hizmetlerinden yararlanabilmesi için yapılan çalışmalara ilişkin Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanından yazılı soru önergesi (7/6847) (Başkanlığa geliş tarihi : 11.2.1999)

12.- Bursa Milletvekili Ertuğrul Yalçınbayır’ın, Bursa’da kamu kuruluşlarınca yürütülen projelere ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/6848) (Başkanlığa geliş tarihi : 11.2.1999)

13.- Afyon Milletvekili Nuri Yabuz’un, 1996 yılında pancar ekimi yapan üreticilere bu yıl pancar ekme izni verilip verilmeyeceğine ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/6849 ) (Başkanlığa geliş tarihi : 11.2.1999)

14.- Konya Milletvekili Lütfi Yalman’ın, bir yönetmelik taslağına ilişkin Millî Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/6850) (Başkanlığa geliş tarihi : 11.2.1999)

15.-Trabzon Milletvekili Kemalettin Göktaş’ın, 55 inci Hükümet  döneminde Rize ve Trabzon Merkez Belediyelerine ne kadar araç veya para gönderildiğine ilişkin Çevre Bakanından yazılı soru önergesi (7/6851) (Başkanlığa geliş tarihi : 12.2.1999)

16.- Trabzon Milletvekili Kemalettin Göktaş’ın, 55 inci Hükümet döneminde Rize ve Trabzon Merkez Belediyelerine gönderilen para miktarına ilişkin Maliye Bakanından yazılı soru önergesi (7/6852) (Başkanlığa geliş tarihi : 12.2.1999)

17.- Trabzon Milletvekili Kemalettin Göktaş’ın, 55 inci Hükümet döneminde Acil Hizmet ve Destekleme Fonu’ndan Rize ve Trabzon Belediyelerine gönderilen para miktarına ilişkin Başbakandan  yazılı soru önergesi (7/6853) (Başkanlığa geliş tarihi : 12.2.1999)

18.- Trabzon Milletvekili Kemalettin Göktaş’ın, 55 inci Hükümet döneminde İller Bankası’ndan Rize ve Trabzon  Belediyelerine tahakkuk ettirilen para miktarına ilişkin Başbakandan  yazılı soru önergesi (7/6854) (Başkanlığa geliş tarihi : 12.2.1999)

19.- Trabzon Milletvekili Kemalettin Göktaş’ın, Rize Belediyesine yapılan yardımlara ilişkin Başbakandan  yazılı soru önergesi (7/6855) (Başkanlığa geliş tarihi : 12.2.1999)

20.- Trabzon Milletvekili Kemalettin Göktaş’ın Belediyelere yapılan yardımlara ilişkin Başbakandan  yazılı soru önergesi (7/6856) (Başkanlığa geliş tarihi : 12.2.1999)

21.- Bursa Milletvekili Ertuğrul Yalçınbayır’ın, mevcut belediye sayısına ve bütçelerine ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/6857) (Başkanlığa geliş tarihi : 12.2.1999)

22.- Bursa Milletvekili Ertuğrul Yalçınbayır’ın, Bursa İlindeki  Organize Sanayi Projelerine ilişkin Sanayi ve Ticaret Bakanından yazılı soru önergesi (7/6858) (Başkanlığa geliş tarihi : 12.2.1999)

23.- Bursa Milletvekili Ertuğrul Yalçınbayır’ın, Bursa’da SSK yatırımları ile ilgili projelere ilişkin Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanından yazılı soru önergesi (7/6859) (Başkanlığa geliş tarihi : 12.2.1999)

24.- Bursa Milletvekili Ertuğrul Yalçınbayır’ın, Bursa İlindeki sağlık yatırımlarına ilişkin Sağlık  Bakanından yazılı soru önergesi (7/6860) (Başkanlığa geliş tarihi : 12.2.1999)

25.- Mardin Milletvekili Hüseyin Yıldız’ın, Anayasa ve İçtüzükte belirtilen kesin sürelere rağmen raporunu veremeyen Meclis soruşturma komisyonlarına ilişkin Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanından yazılı soru önergesi (7/6861) (Başkanlığa geliş tarihi : 12.2.1999)

26.- Ankara Milletvekili Mehmet Ekinci’nin, Etimesgut İlçesi Elvan Mahallesi Elvanköy Gecekondu Önleme Bölgesindeki telefon sorununa ilişkin Ulaştırma Bakanından yazılı soru önergesi (7/6862) (Başkanlığa geliş tarihi : 15.2.1999)

Meclis Araştırması Önergesi

1.- Samsun Milletvekili Musa Uzunkaya’nın, Samsun ve Sinop İllerinde yaşanan göç olayının ve işsizlik sorununun araştırılarak alınması gereken tedbirlerin belirlenmesi amacıyla Anayasanın 98 inci, İçtüzüğün 104 ve 105 inci  maddeleri uyarınca bir Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/311) (Başkanlığa geliş tarihi : 15.2.1999)

Süresi İçinde Cevaplandırılmayan Yazılı Soru Önergeleri

l.- İstanbul Milletvekili Ahmet Güryüz Ketenci’nin, İstanbul-Bakırköy Spor Kompleksinin kiraya verilmesine ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi  (7/6593)

2.- Adana   Milletvekili Tuncay Karaytuğ’un, Türkiye Halk Bankasının siyasî otoritenin talimatları doğrultusunda kredi verdiği iddiasına ilişkin Devlet Bakanından (H.Hüsamettin Özkan) yazılı soru önergesi  (7/6612)

3.- Adana   Milletvekili Tuncay Karaytuğ’un, Türkiye Halk Bankasının açtığı personel sınavının iptal edilmesinin nedenine ilişkin Devlet Bakanından (H.Hüsamettin Özkan) yazılı soru önergesi  (7/6613)

4.- İzmir Milletvekili Sabri Ergül’ün, Almanya-Hannover Kenti Selimiye Camisinde meydana gelen bir olaya ve Kur’an kurslarında Atatürk posteri asılma zorunluluğu olup olmadığına ilişkin Devlet Bakanından (H.Hüsamettin Özkan) yazılı soru önergesi (7/6623)

5.- Erzurum Milletvekili Aslan Polat’ın, SSK Genel Müdürlüğü inşaatlarının OYAK inşaata verileceği iddialarına ilişkin Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanından yazılı soru önergesi (7/6653)

6.- Karaman Milletvekili Zeki Ünal’ın, bisküvi sanayi ve diğer sektörlerde yaşanan sorunlara ve elma ithalatının durdurulmasına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/6655)

7.- Konya Milletvekili Lütfi Yalman’ın, Emlak Bankası Genel Müdürlüğünce Başbakanlık emrine tahsis edildiği ileri sürülen araçlara ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/6659) 

8.- Konya Milletvekili Lütfi Yalman’ın, danışmanlığını yapan Emekli Oramiral Güven Erkaya’nın bir işadamından usulsüz konut aldığı iddiasına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/6661)

9.-Karaman Milletvekili Zeki Ünal’ın, Van Eczacılar Odasınca bir eczacı hakkında verilen mahkeme kararının uygulanmadığı iddiasına ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/6663)

10.- Ankara Milletvekili Yılmaz Ateş’in, Ankara Büyükşehir Belediyesinin bir kuruluşu olan BELMEK’e ilişkin Çalışma ve Sosyal  Güvenlik Bakanından yazılı soru önergesi  (7/6665)

11.- Mardin Milletvekili Hüseyin Yıldız’ın, Emlak Menkul Değerler tarafından Başbakanlık emrine tahsis edilmek üzere araç satın alındığı iddiasına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/6667)

12.- Konya Milletvekili Mustafa Ünaldı’nın, ilkokulu üç yıl önce bitiren çocukların altıncı sınıfa kayıtlarının yapılmadığı iddiasına ilişkin Millî Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/6671)

13.- Konya Milletvekili Mustafa Ünaldı’nın, Konya-Akşehir Yayla Kasabası sağlık evinin personel ihtiyacına ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/6673)

14.- Konya Milletvekili Mustafa Ünaldı’nın, Konya-Kadınhanı İlçesi Hacı Mehmetli Köyü Sağlık Evinin ne zaman hizmete açılacağına ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/6676)

15.- Erzincan Milletvekili Mustafa Kul’un, Meriç Deltasındaki Gala Gölü’nün korunmasına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/6681)

16.- Erzincan Milletvekili  Mustafa Kul’un, TÜREV’in faaliyetlerine ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/6682)

17.- Erzincan Milletvekili Mustafa Kul’un, edebiyat fakültelerinden lisans diploması alan öğrencilerin lise öğretmeni olmalarını engelleyen bir YÖK kararına  ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/6687)

18.- Diyarbakır Milletvekili Sacit Günbey’in, üniversitelerden ilişiği kesilen öğretim üyelerine ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/6691)

19.- Konya Milletvekili Lütfi Yalman’ın, yeni hizmete açılan okullara ve taşımalı eğitim uygulamasına ilişkin Millî Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/6693)

20.- Balıkesir Milletvekili İsmail Özgün’ün, doktorların çalışma şartlarına ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/6697)

21.- Konya Milletvekili Lütfi Yalman’ın, başörtüsü nedeniyle idare aleyhine açılan davalara ilişkin Adalet Bakanından yazılı soru önergesi (7/6698)

22.- Konya Milletvekili Lütfi Yalman’ın, Başbakanlık Merkez Teşkilatında istisnai kadrolara atanan kişilere ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/6702)

23.- Konya Milletvekili Lütfi Yalman’ın, üniversitelerde yaşanan olaylara karşı alınan tedbirlere ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/6703)

24.- Karaman Milletvekili Zeki Ünal’ın, Yüksek Askerî Şûra kararlarına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/6705)

25.- Diyarbakır Milletvekili Sacit Günbey’in, İstanbul Üniversitesi ve YÖK hesaplarının bulunduğu bankalara ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/6708)

26.- Mardin Milletvekili Hüseyin Yıldız’ın, BOTAŞ’ın mavi akım projesine ilişkin Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanından yazılı soru önergesi (7/6712)

27.- Erzincan Milletvekili Mustafa Yıldız’ın, Erzincan’da okulların çalışma saatlerinin iftar saatine göre ayarlandığı iddiasına ilişkin Millî Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/6713)

28.- Konya Milletvekili Lütfi Yalman’ın, Emlak Menkul Değerler AŞ.’nde usulsüz kredi kullanıldığı iddiasına  ilişkin Devlet  Bakanı ve Başbakan Yardımcısından (Hikmet Uluğbay) yazılı soru önergesi (7/6717)

29.- Karaman Milletvekili Zeki Ünal’ın, Karaman Doğumevi ve Çocuk Hastanesinin ikmaline ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/6723)

30.- Erzincan Milletvekili Tevhit Karakaya’nın elektrik borçlarının affını öngören Bakanlar Kurulu Kararına ilişkin Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanından yazılı soru önergesi (7/6724)

31.- Hatay Milletvekili Süleyman Metin Kalkan’ın, AÖF derslerinin TRT-4’te yayınlanmasına kısıtlama getirilip getirilmediğine ilişkin Devlet Bakanından (Fikret Ünlü) yazılı soru önergesi (7/6725)

32.- Sıvas Milletvekili Tahsin Irmak’ın, bir bankaya siyasî talimat ile Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonundan 30 trilyon TL. verildiği iddialarına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/6726)

33.- İstanbul Milletvekili Bülent Akarcalı’nın, Türk Hava Kurumu ve iştiraklerinin denetlenip denetlenmediğine ilişkin Maliye Bakanından yazılı soru önergesi (7/6728)

34.- Bolu Milletvekili Mustafa Yünlüoğlu’nun, asgari ücrete ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/6731)

35.- İçel Milletvekili Saffet Benli’nin, açıkladığı enflasyon rakamına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/6732)

36.- İstanbul Milletvekili Ercan Karakaş’ın, İstanbul-Avcılar-Firuzköy-Balıkyolu mevkiinde vatandaşların Belediye hizmetlerinden yararlanamadıkları iddiasına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/6733)

                                                                                                                                      No. : 68

13.3.1999 CUMARTESİ

Tasarılar

1. – Hâkimler ve Savcılar Kanununun Bir Maddesinde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Tasarısı (1/877) (Adalet Komisyonuna) (Başkanlığa geliş tarihi: 4.3.1999)

2. – Nakdî Tazminat ve Aylık Bağlanması Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı (1/878) (Millî Savunma ve Plan ve Bütçe Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi: 4.3.1999)

3. – Genel Kadro ve Usulü Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamenin Eki Cetvellerde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Tasarısı (1/879) (Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabiî Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji ve Plan ve Bütçe Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi: 4.3.1999)

4. – Karadeniz Ülkeleri Spor Bakanları Toplantısı Tutanağı ile Karadeniz Oyunları Statüsünün Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı (1/880) (Millî Eğitim, Kültür, Gençlik ve Spor ve Dışişleri Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi: 4.3.1999)   

5. – Uzman Erbaş Kanununun 5 inci Maddesinin Değiştirilmesine Dair Kanun Tasarısı (1/881) (Millî Savunma ve Plan ve Bütçe Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi: 4.3.1999)          

 

Teklifler

1. – Konya Milletvekili Teoman Rıza Güneri’nin; Konya Ovası ve Orta Anadolu Bölge Kalkınma İdaresi Teşkilatının Kuruluş ve Görevleri Hakkında Kanun Teklifi (2/1362) (Plan ve Bütçe Komisyonuna) (Başkanlığa geliş tarihi: 16.2.1999) 

2. – Kahramanmaraş Milletvekili Mustafa Kamalak’ın; 13.5.1981 Tarih ve 2461 Sayılı Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu Kanununun Son Fıkrasının Yürürlükten Kaldırılmasına Dair Kanun Teklifi (2/1363) (Adalet Komisyonuna) (Başkanlığa geliş tarihi: 16.2.1999)        

3. – Fazilet Partisi Grup Başkanvekili Kayseri Milletvekili Salih Kapusuz, Anavatan Partisi Grup Başkanvekili Bayburt Milletvekili Ülkü Güney, Doğru Yol Partisi Grup Başkanvekili Ankara Milletvekili Saffet Arıkan Bedük, Demokratik Sol Parti Grup Başkanvekili Hatay Milletvekili Ali Günay ve Cumhuriyet Halk Partisi Grup Başkanvekili İçel Milletvekili Oya Araslı ile 25 Milletvekilinin; Türkiye’de Yazılım Üretiminin ve Teknopark Kurulmasının Desteklenmesi Hakkında Kanun Teklifi (2/1364) (Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabiî Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji ve Plan ve Bütçe Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi: 22.2.1999)           

Tezkereler

1. – Manisa Milletvekili Rıza Akçalı, Konya Milletvekili Mehmet Necati Çetinkaya ve Sakarya Milletvekili Nevzat Ercan’ın Yasama Dokunulmazlıklarının Kaldırılması Hakkında Başbakanlık Tezkeresi (3/1906) (Anayasa ve Adalet Komisyonları Üyelerinden Kurulu Karma Komisyona) (Başkanlığa geliş tarihi : 16.2.1999)

2. – Aydın Milletvekili Muhammet Polat’ın Yasama Dokunulmazlığının Kaldırılması Hakkında Başbakanlık Tezkeresi  (3/1907) (Anayasa ve Adalet Komisyonları Üyelerinden Kurulu Karma Komisyona) (Başkanlığa geliş tarihi : 16.2.1999)

3. – Sinop Milletvekili Kadir Bozkurt’un Yasama Dokunulmazlığının Kaldırılması Hakkında Başbakanlık Tezkeresi (3/1908) (Anayasa ve Adalet Komisyonları Üyelerinden Kurulu Karma Komisyona) (Başkanlığa geliş tarihi : 2.3.1999)

4. – Çorum Milletvekili Yasin Hatiboğlu’nun Yasama Dokunulmazlığının Kaldırılması Hakkında Başbakanlık Tezkeresi  (3/1909) (Anayasa ve Adalet Komisyonları Üyelerinden Kurulu Karma Komisyona) (Başkanlığa geliş tarihi : 2.3.1999)

5. – İstanbul Milletvekili Mehmet Ali Şahin’in Yasama Dokunulmazlığının Kaldırılması Hakkında Başbakanlık Tezkeresi  (3/1910) (Anayasa ve Adalet Komisyonları Üyelerinden Kurulu Karma Komisyona) (Başkanlığa geliş tarihi : 2.3.1999)

6. – Türkiye Büyük Millet Meclisinin Denetimine Tabi Kuruluşların 1997 Yılı Faaliyetleri, Bilanço, Kâr ve Zarar Hesaplarına Ait Raporların Sunulduğuna İlişkin Başbakanlık Tezkeresi (3/1911) (Kamu İktisadî Teşebbüsleri Komisyonuna) (Başkanlığa geliş tarihi: 3.3.1999)

7. – Konya Milletvekili Abdullah Gencer’in Yasama Dokunulmazlığının Kaldırılması Hakkında Başbakanlık Tezkeresi  (3/1912) (Anayasa ve Adalet Komisyonları Üyelerinden Kurulu Karma Komisyona) (Başkanlığa geliş tarihi : 9.3.1999)

8. – Gaziantep Milletvekili Kahraman Emmioğlu’nun Yasama Dokunulmazlığının Kaldırılması Hakkında Başbakanlık Tezkeresi  (3/1913) (Anayasa ve Adalet Komisyonları Üyelerinden Kurulu Karma Komisyona) (Başkanlığa geliş tarihi : 9.3.1999)

9. – Bitlis Milletvekili Abdulhaluk Mutlu’nun Yasama Dokunulmazlığının Kaldırılması Hakkında Başbakanlık Tezkeresi  (3/1914) (Anayasa ve Adalet Komisyonları Üyelerinden Kurulu Karma Komisyona) (Başkanlığa geliş tarihi : 9.3.1999)

10. – Samsun Milletvekili Murat Karayalçın’ın Yasama Dokunulmazlığının Kaldırılması Hakkında Başbakanlık Tezkeresi  (3/1915) (Anayasa ve Adalet Komisyonları Üyelerinden Kurulu Karma Komisyona) (Başkanlığa geliş tarihi : 9.3.1999)

Raporlar

1. – Uzman Jandarma Kanununun Bazı Maddelerinin Değiştirilmesi Hakkında Kanun Tasarısı ve İçişleri Komisyonu Raporu (1/869) (S. Sayısı: 787) (Dağıtma tarihi: 13.3.1999) (GÜNDEME)

2. – İskân Kanunu Tasarısı ve Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm ve İçişleri Komisyonları Raporları (1/444) (S. Sayısı: 788) (Dağıtma tarihi: 13.3.1999) (GÜNDEME)

3. – Yükseköğretim Kurumları Teşkilatı Hakkında 41 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin Değiştirilerek Kabulüne Dair 2809 Sayılı Kanunun Bir Maddesinde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Tasarısı ve Millî Eğitim, Kültür, Gençlik ve Spor Komisyonu Raporu (1/855) (S. Sayısı: 790) (Dağıtma tarihi: 13.3.1999) (GÜNDEME)

Yazılı Soru Önergeleri

1. – Konya Milletvekili Teoman Rıza Güneri’nin, sanayi kuşağına alınmadan önce ve alındıktan sonra Konya’ya verilen teşviklere  ilişkin Sanayi ve Ticaret Bakanından yazılı soru önergesi (7/6863) (Başkanlığa geliş tarihi: 16.2.1999)

2. – Konya Milletvekili Teoman Rıza Güneri’nin, Konya Doğalgaz İletim Hattı Projesine  ilişkin Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanından yazılı soru önergesi (7/6864) (Başkanlığa geliş tarihi: 16.2.1999)

3. – Konya Milletvekili Teoman Rıza Güneri’nin Konya-Ankara Hızlı Tren Projesine ilişkin Ulaştırma Bakanından yazılı soru önergesi (7/6865) (Başkanlığa geliş tarihi:16.2.1999)

4. – Konya Milletvekili Teoman Rıza Güneri’nin, Konya Havaalanı’nın ne zaman bitirileceğine ilişkin Ulaştırma Bakanından yazılı soru önergesi (7/6866) (Başkanlığa geliş tarihi:16.2.1999)

5. – Konya Milletvekili Teoman Rıza Güneri’nin, Konya İlindeki bazı yol projelerine ilişkin Bayındırlık ve İskân Bakanından yazılı soru önergesi (7/6867) (Başkanlığa geliş tarihi:16.2.1999)

6. – Konya Milletvekili Teoman Rıza Güneri’nin, Konya Mevlâna Kültür Merkezi Projesine ilişkin Kültür Bakanından yazılı soru önergesi (7/6868) (Başkanlığa geliş tarihi:16.2.1999)

7. – Konya Milletvekili Teoman Rıza Güneri’nin, Konya’da 1994-1998 yılları arasında yapılan köy yollarına ilişkin Devlet Bakanından (Mustafa Yılmaz) yazılı soru önergesi (7/6869) (Başkanlığa geliş tarihi:16.2.1999)

8. – Konya  Milletvekili Teoman Rıza Güneri’nin, Konya Ovası’nın sulanmasına yönelik Mavi Tünel Projesine ilişkin Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanından yazılı soru önergesi (7/6870) (Başkanlığa geliş tarihi:16.2.1999)

9. – Konya Milletvekili Teoman Rıza Güneri’nin, Konya’daki sulama kuyularına 1996-1998 yılları arasında Yeşil Hat kapsamında çekilen elektrik hattına ilişkin Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanından yazılı soru önergesi (7/6871) (Başkanlığa geliş tarihi:16.2.1999)

10. – Burdur Milletvekili Yusuf Ekinci’nin, Burdur SSK Hastanesi’nin bazı ihtiyaçlarına ilişkin Çalışma ve Sosyal  Güvenlik Bakanından yazılı soru önergesi (7/6872) (Başkanlığa geliş tarihi:16.2.1999)

11. – İstanbul Milletvekili Bülent Akarcalı’nın, İstanbul köprü geçişi ve otoyol giriş-çıkış gişelerinin bir kısmının sürekli kapalı kalmasının nedenine ilişkin Bayındırlık ve İskân Bakanından yazılı soru önergesi (7/6873) (Başkanlığa geliş tarihi:16.2.1999)

12. – İstanbul Milletvekili Bülent Akarcalı’nın, kasa fişlerinin otomatik verilmesi için bir çalışma yapılıp yapılmadığına ilişkin Maliye Bakanından yazılı soru önergesi (7/6874) (Başkanlığa geliş tarihi:16.2.1999)

13. – Konya Milletvekili Lütfi Yalman’ın, bazı emekli subayların TSK’ne ait  tesislere girmelerinin yasaklandığı iddiasına ilişkin Millî Savunma Bakanından yazılı soru önergesi (7/6875) (Başkanlığa geliş tarihi:17.2.1999)

14. – Konya Milletvekili Lütfi Yalman’ın, Koç Üniversitesi’nin inşa edildiği ormanlık alana ilişkin Orman Bakanından yazılı soru önergesi (7/6876) (Başkanlığa  geliş tarihi: 17.2.1999)

15. – Konya Milletvekili Lütfi Yalman’ın, bazı kişilere golf sahası yapımı için orman arazisi tahsis edildiği iddiasına ilişkin Orman Bakanından yazılı soru önergesi (7/6877) (Başkanlığa geliş tarihi: 17.2.1999)

16. – Konya Milletvekili Lütfi Yalman’ın, nüfus cüzdanlarında başörtülü fotoğraf  bulundurma zorunluluğuna ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/6878) (Başkanlığa geliş tarihi: 17.2.1999)

17. – Konya Milletvekili Lütfi Yalman’ın, sıvı domuz yağı ithalatının serbest bırakılmasının nedenine ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/6879) (Başkanlığa geliş tarihi: 17.2.1999)

18. – Mardin Milletvekili Hüseyin Yıldız’ın, Tasarrufu Teşvik Fonunda biriken paralara ilişkin Maliye Bakanından yazılı soru önergesi (7/6880) (Başkanlığa geliş tarihi: 17.2.1999)

19.-Kütahya Milletvekili Ahmet Derin’in, Yeşil kart sahibi hastaların üniversite hastanelerinden yararlanmalarına ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/6881) (Başkanlığa geliş tarihi: 17.2.1999)

20. – Mardin Milletvekili Hüseyin Yıldız’ın, irtica ile mücadele genelgesine ilişkin Adalet Bakanından yazılı soru önergesi (7/6882) (Başkanlığa geliş tarihi: 17.2.1999)

21. – Kütahya Milletvekili Ahmet Derin’in, Kütahya- Emet İlçesi SSK Fizik Tedavi Hastanesinin doktor ve personel ihtiyacına ilişkin Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanından yazılı soru önergesi (7/6883) (Başkanlığa geliş tarihi: 17.2.1999)

22. – Kütahya Milletvekili Ahmet Derin’in, Değirmisaz veya Balıköy istasyonundan Emet’e demiryolu hattı yapılıp yapılmayacağına ilişkin Ulaştırma Bakanından yazılı soru önergesi (7/6884) (Başkanlığa geliş tarihi: 17.2.1999)

23. – İstanbul  Milletvekili Bülent Akarcalı’nın, müze giriş ücretlerine ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/6885) (Başkanlığa geliş tarihi: 17.2.1999)

24. – Mardin Milletvekili Hüseyin Yıldız’ın, Mardin’de çalışan personelin seyyar görev tazminatlarına ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/6886) (Başkanlığa geliş tarihi: 18.2.1999)

25. – Mardin Milletvekili Hüseyin Yıldız’ın, Afyon cezaevinde meydana gelen silahlı saldırı olayına ve cezaevlerinin durumuna ilişkin Adalet Bakanından yazılı soru önergesi (7/6887) (Başkanlığa geliş tarihi: 18.2.1999)

26. – Kütahya Milletvekili Ahmet Derin’in, Kütahya Sağlık Meslek Lisesinin kapatılıp kapatılmayacağına ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/6888) (Başkanlığa geliş tarihi: 19.2.1999)

27. – Kütahya Milletvekili Ahmet Derin’in, mahalli çevre kurullarının yakacak kömür konusunda iller bazında aldıkları kararlara ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/6889) (Başkanlığa geliş tarihi: 22.2.1999)

28. – Kütahya Milletvekili Ahmet Derin’in, Kütahya-Emet-Sarıayak Köyü’nün içme suyu sorununa ilişkin Devlet Bakanından (Mustafa Yılmaz) yazılı soru önergesi (7/6890) (Başkanlığa geliş tarihi: 22.2.1999)

29. – Kütahya Milletvekili Ahmet Derin’in, Kütahya’ya bağlı bazı ilçelerin yol projeleri için ayrılacak ödeneğe ilişkin Bayındırlık ve İskân  Bakanından yazılı soru önergesi (7/6891) (Başkanlığa geliş tarihi: 22.2.1999)

30. – Kütahya Milletvekili Ahmet Derin’in, Hayme Ana Törenlerine  ilişkin Kültür Bakanından yazılı soru önergesi (7/6892) (Başkanlığa geliş tarihi: 22.2.1999)

31. – Kütahya Milletvekili Ahmet Derin’in, Kütahya’ya bağlı bazı ilçelerin ziraat mühendisi ihtiyacına ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/6893) (Başkanlığa geliş tarihi: 22.2.1999)

32. – İstanbul Milletvekili Bülent Akarcalı’nın, Lütfi Kırdar Spor ve Sergi Sarayını işletme hakkına sahip UKTAŞ’a ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/6894) (Başkanlığa geliş tarihi: 23.2.1999)

33. – İstanbul Milletvekili Bülent Akarcalı’nın, bakanlık yazışmalarında bir terörist için Mister-bay sıfatlarının kullanıldığı  iddialarına  ilişkin Dışişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/6895) (Başkanlığa geliş tarihi: 23.2.1999)

34. – İstanbul Mlilletvekili Bülent Akarcalı’nın, Bulgaristan gümrüklerinde verilen transit vize uygulamasına ilişkin Dışişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/6896) (Başkanlığa geliş tarihi: 23.2.1999)

35. – İstanbul Milletvekili Bülent Akarcalı’nın, Antalya Havaalanı inşaatına ilişkin Ulaştırma Bakanından yazılı soru önergesi (7/6897) (Başkanlığa geliş tarihi: 23.2.1999)

36. – İstanbul Milletvekili Bülent Akarcalı’nın, Bodrum’da yeni bir havaalanı inşaatı yapılıp yapılmayacağına ilişkin Ulaştırma Bakanından yazılı soru önergesi (7/6898) ( Başkanlığa geliş tarihi: 23.2.1999)

37. – Karaman Milletvekili Zeki Ünal’ın, tasarruf mevduat sigorta fonu kaynaklarına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/6899) (Başkanlığa geliş tarihi: 26.2.1999)

38. – Konya Milletvekili Lütfi Yalman’ın, Kavaklıdere Rotary Kulübünün düzenlediği bir kokteyle ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/6900) (Başkanlığa geliş tarihi: 26.2.1999)

39. – Trabzon Milletvekili İsmail İlhan Sungur’un, yassı hadde ürünleri ithalatına ilişkin Devlet Bakanından (Şükrü Sina Gürel) yazılı  soru önergesi (7/6901) (Başkanlığa geliş tarihi: 26.2.1999)

40. – Trabzon Milletvekili İsmail İlhan Sungur’un, Güney Çevre Yolu Projesinin ihalesine ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/6902) (Başkanlığa geliş tarihi: 26.2.1999)

41. – Trabzon Milletvekili İsmail İlhan Sungur’un, Trabzon-Hamzalı Köyü Muhtarı’nın jandarmalar tarafından dövüldüğü iddiasına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/6903) (Başkanlığa geliş tarihi: 3.3.1999)

42. – Erzurum Milletvekili Aslan Polat’ın, Erzurum II. Organize Sanayi Bölgesi için ek ödenek ayrılıp ayrılmayacağına ilişkin Sanayi ve Ticaret Bakanından yazılı soru önergesi (7/6904) (Başkanlığa geliş tarih: 4.3.1999)

43. – Erzurum Milletvekili Aslan Polat’ın, Erzurum Et ve Balık Kombinasındaki günlük kesim kısıtlamalarına ilişkin Devlet Bakanından (Hikmet Uluğbay) yazılı  soru önergesi (7/6905) (Başkanlığa geliş tarihi: 4.3.1999)

44. – İstanbul Milletvekili Mehmet Sevigen’in, gözaltında öldüğü iddia edilen bir şahsa ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/6906) (Başkanlığa geliş tarihi: 10.3.1999)

45. – İstanbul Milletvekili Mehmet Sevigen’in, Antalya’da hastaneye giden bir aileye polislerce yapılan muameleye ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/6907) (Başkanlığa geliş tarihi: 10.3.1999)

 

Genel Görüşme Önergesi

1. – Konya Milletvekili Ahmet Alkan ve 20 arkadaşının, terör örgütü başının yakalanmasından sonra meydana gelen iç ve dış gelişmeler ve bu konuda alınabilecek önlemler konusunda Anayasanın 98 inci, İçtüzüğün 102 ve 103 üncü maddeleri uyarınca bir genel görüşme açılmasına ilişkin önergesi (8/38) (Başkanlığa geliş tarihi: 8.3.1999)

 

 


BİRİNCİ OTURUM

Açılma Saati : 15.00

13 Mart 1999 Cumartesi (Olağanüstü)

BAŞKAN : Hikmet ÇETİN

KÂTİP ÜYELER : Hüseyin YILDIZ (Mardin), Abdulhaluk MUTLU (Bitlis)

                                                                                                       

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, Anayasanın 93 üncü, İçtüzüğün 7 nci maddelerine uygun olarak 116 milletvekili tarafından Başkanlığımıza verilen önerge üzerine, olağanüstü toplanan Türkiye Büyük Millet Meclisinin 54 üncü Birleşimini açıyorum.

Elektronik sistemle yoklama yapılacaktır. Yoklama için 5 dakika süre vereceğim.

Sayın milletvekillerinin, bu süre içerisinde, elektronik oy düğmelerine basarak salonda bulunduklarını bildirmelerini rica ediyorum.

Sayın milletvekilleri, bu süre içerisinde elektronik sisteme giremeyen milletvekillerinin teknik personelden yardım istemelerini, bu yardıma rağmen sisteme giremeyen üyelerin ise, bu teknik personel aracılığıyla yoklama pusulalarını, yoklama için öngörülen süre içerisinde Başkanlığa ulaştırmalarını önemle rica ediyorum.

Yoklama süresinin bitiminden sonra Başkanlığa ulaştırılacak pusulaların kabul edilemeyeceği ve süresi içerisinde Başkanlığa ulaştırılan pusulaların işleme konulabilmesi için de ilgili milletvekillerinin Genel Kurul salonunda hazır bulunduklarının aranacağı hususunu bilgilerinize sunuyorum.

Şimdi yoklamaya başlıyorum.

III.– YOKLAMA

(Elektronik cihazla yoklama yapıldı)

BAŞKAN – Yoklama süresi bitmiştir.

Sayın milletvekilleri, tekerrür olmasın diye, bilgisayardan gelecek sonuçları bekliyorum; ama, zaten, burada, bilgisayarla girenlerin sayısı 200'ü geçiyor, ayrıca, pusula gönderenler var. (Alkışlar)

Şimdi, kontrolünü yapacağım. 202 katılan var, 24 tane de pusula gönderen var, 226 görünüyor; pusula gönderenleri de kontrol ettikten sonra kesin sonucu söyleyeceğim.

Sayın İsmail Kalkandelen?.. Burada.

SUAT PAMUKÇU (Bayburt) – Elektronik cihaza önce girememiştim, sonradan girdim; ayrıca pusula da gönderdim, mükerrer oldu.

BAŞKAN – Sayın Ömer Bilgin?.. Burada.

Sayın Yusuf Bacanlı?.. Burada.

Sayın Hayri Doğan?.. Burada.

Sayın Ömer Naimi Barım?.. Burada.

Sayın Veli Andaç Durak?.. Burada.

Sayın Necmettin Aydın?.. Burada.

Sayın Abdulilah Fırat?.. Burada.

Sayın Nedim İlci?.. Burada.

Sayın Rıca Ulucak?.. Burada.

Sayın Osman Yumakoğulları?.. Burada.

Sayın İsmail Coşar?.. Burada.

Sayın Ahmet Çelik?.. Burada.

Sayın Memet Emin Aydın?.. Burada.

Sayın Yakup Hatipoğlu?.. Burada.

Sayın Mahmut Duyan?.. Burada.

Sayın Yıldırım Aktuna?.. Burada.

Sayın Feridun Pehlivan?.. Burada.

Sayın İbrahim Yılmaz?.. Burada.

Sayın Ali Oğuz?.. Burada.

Sayın Abdullah Arslan?.. Burada.

Sayın Mehmet Altınsoy?.. Burada.

Sayın Murtaza Özkanlı?.. Burada.

Sayın Hüseyin Yıldız?.. Burada.

Sayın milletvekilleri, toplantı yetersayısı vardır.

Gündeme geçiyoruz...

MEHMET GÖZLÜKAYA (Denizli) – Kaç kişi?

BAŞKAN – 226.

KAMER GENÇ (Tunceli) – Sayın Başkan, müsaade ederseniz, bu konuda bir usul tartışması açalım.

Şimdi efendim, her zaman, her seçim kararı sonrasında, Türkiye Büyük Millet Meclisi tam seçime giderken, devlet büyük masraflar yaparken, o zaman listeye girmeyenler... (Gürültüler)

BAŞKAN – Bir dakika, değerli arkadaşlarım... Bir dakika...

FERİT BORA (Diyarbakır) – Niye pişmiş aşa su katıyorsun!

BAŞKAN – Sayın Bora, bir dakika... Bir dinleyeceğim...

FERİT BORA (Diyarbakır) – Bu kadar terbiyesizlik olmaz!

BAŞKAN – Bir dakika efendim... Bir dakika...

KAMER GENÇ (Tunceli) – Sayın Başkan, bu konuda, Meclis Başkanının Meclisi olağanüstü toplantıya çağırma yetkisi var mıdır yok mudur konusunda, Anayasa ve İçtüzük konusunda, müsaade ederseniz, usul tartışması yapalım. Bu usul tartışması sonunda Meclisimizde oylanıp, bu oylama sonucunda bir karar verilecektir. Bana göre, bu konuda en yetkilisi Anayasa Mahkemesi. Bu bir karardır, eylemli bir tüzük değişikliğidir. Bunun bir Anayasa Mahkemesinin de kontrolünden geçmesinde yarar var; memleketin geleceği bakımından da... Rica ediyorum Sayın Başkan, isterseniz, bir usul tartışması açalım. Ben, aleyhte söz istiyorum.

BAŞKAN – Sayın Genç, ben, Anayasa ve İçtüzüğün çok açık hükümleri karşısında, Meclis Başkanının Meclisi toplantıya çağırmama gibi bir yetkisi olmadığı görüşündeyim. Kaldı ki, bu benim görüşüm değil, ben, Anayasa maddesini okuyorum. (Alkışlar) Ben, bu çağrı kararını vermeden önce, bu konuda, ilgili kişilerden, gerekli bilgileri, gerekli yorumları ve sonuçta da değerlendirmelerini aldım. O nedenle, Anayasa ve İçtüzüğün çok açık hükümleri karşısında, ben, burada bir usulsüzlük görmüyorum, bir usul müzakeresi açılmasına gerek duymuyorum.

Şimdi, ben, Anayasanın ilgili maddesini bir daha okuyorum: "Türkiye Büyük Millet Meclisi, her yıl Ekim ayının ilk günü kendiliğinden toplanır.

Meclis, bir yasama yılında en çok üç ay tatil yapabilir; ara verme veya tatil sırasında, doğrudan doğruya veya Bakanlar Kurulunun istemi üzerine, Cumhurbaşkanınca toplantıya çağrılır.

Meclis Başkanı da doğrudan doğruya veya üyelerin beşte birinin yazılı istemi üzerine, Meclisi toplantıya çağırır." Burada "çağırabilir" değil "çağırır" deniliyor.

"Ara verme veya tatil sırasında toplanan Türkiye Büyük Millet Meclisinde, öncelikle bu toplantıyı gerektiren konu görüşülmeden ara verme veya tatile devam edilemez."

Şimdi, İçtüzüğün, aynı konuyla ilgili 7 nci maddesini okuyorum...

KAMER GENÇ (Tunceli) – Efendim, bu, onun devamı. Yalnız, benim itiraz ettiğim, orada "tatil ve ara verme" deniliyor Sayın Başkan... (Gürültüler)

BAŞKAN – Bir dakika... Bir dakika...

Sayın milletvekilleri, İçtüzük daha sonra yapılmış ve daha sonra da gözden geçirilmiş; İçtüzük yapılırken, değerlendirilirken, görüşülürken bunlar dikkate alınabilirdi. İçtüzükte bu konuya daha da açıklık getirilmiş; şimdi, izninizle, onu da okuyacağım:

"Madde 7.- Türkiye Büyük Millet Meclisi, tatil veya ara verme sırasında Cumhurbaşkanı veya Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı tarafından toplantıya çağrılması halinde, belirtilen gün ve saatte toplanır.

Cumhurbaşkanı, toplantı çağrısını doğrudan doğruya veya Bakanlar Kurulunun istemi üzerine yapar.

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı doğrudan gerek görürse toplantı çağrısına karar verebilir. Üyelerin beşte birinin imzasını taşıyan gerekçeli önergedeki çağrı istemini ise en geç yedi gün içinde yerine getirir.

Bu çağrılarda, toplantı gün ve saatinin ve bu toplantıyı gerektiren konunun belirtilmiş olması şarttır."

Değerli milletvekilleri, başvuru istemi, gerek konu gerek içerik bakımından iki şey gerektiriyordu; bir, bu İçtüzük ve Anayasaya göre, yeterli sayı var mı; yani, beşte bir imza var mı; o da 110 kişidir, 110 kişiyi aşmıştır.

İkinci aranan koşul, gerekçeli bir konu ve istek var mı; gerekçeli bir konu var, istek var. O bakımdan, ben, burada, bir usul meselesi görmüyorum, bir usul müzakeresi açmaya da gerek görmüyorum efendim. (Alkışlar)

KAMER GENÇ (Tunceli) – Ama, burada ince bir nokta var; orada "Meclis tatildeyse" deniliyor. Burada, Meclis tatil kararı almamış. Tatilin ne olduğu İçtüzükte belirtilmiş; tatil, çalışmaların ileri bir tarihe bırakılmasıdır; ama, bizim aldığımız erken seçim kararı, tatil kararı değildir.

VEYSEL CANDAN (Konya) – Sayın Başkan, böyle bir usul yok... Kamer Bey, yerinize oturun lütfen.

KAMER GENÇ (Tunceli) – Bu Meclis yetkisini bırakmış, artık 18 Nisanda yeni bir Meclis geliyor. (DYP sıralarından "Bravo" sesleri)

ÜLKÜ GÜNEY (Bayburt) – Doğrudur...

ABDULKADİR ÖNCEL (Şanlıurfa) – Hayır; yok öyle bir şey.

KAMER GENÇ (Tunceli) – Sayın Başkanım, bakın, her vesileyle gürültü oluyor; lütfen bir usul tartışmasına açalım, bu konuda bir karar alalım.

MİKAİL KORKMAZ (Kırıkkale) – 18 Nisanda belediye seçimleri var, git çalış biraz.

ABDULKADİR ÖNCEL (Şanlıurfa) – Bu siyasî yorum; öyle bir şey yok.

BAŞKAN – Hayır... Hayır... Sayın milletvekilleri, ben...

KAMER GENÇ (Tunceli) – Ben bunda ısrarlıyım; ama, siz bilirsiniz.

BAŞKAN – Bir dakika efendim...

Ben, Parlamentonun eksik yetkili, yarım yetkili olduğunu kabul edemem. Yani, seçim yapılıncaya kadar Parlamento bazılarını görüşemez, bazılarını... Çünkü, o anlama geliyor. Yani, bu tatil değil, ara verme değil... Peki, nedir bu?! Eğer kendisini feshedip bir şey görüşemeyecekse, o zaman, Parlamento tam yetkisini kullanamıyor demektir. Ben, bu süre içinde, ne milletvekillerimizi seçime kadar yetkilerini tam kullanamaz kişiler olarak görüyorum ne de Parlamentoyu yetkilerini tam kullanamaz parlamento olarak görüyorum. (FP sıralarından alkışlar) Anayasa bunu açıkça ortaya koymuş. O nedenle, bu tatildir, başka bir şey değil; yani, ya tatil ya ara verme... Anayasa başka bir şey öngörmemiş. Anayasa da öngörmemiş, İçtüzük de öngörmemiş. Onun için...

AHMET İYİMAYA (Amasya) – Sayın Başkanım...

BAŞKAN – Buyurun Sayın İyimaya.

AHMET İYİMAYA (Amasya) – Bir hususun, Parlamento zabıtlarına intikalini istiyorum efendim.

Bir hakkın, kamu alanında da olsa, kötüye kullanılma yasağı, supra pozitif bir hukuk kuralıdır, anayasaüstü bir hukuk kuralıdır.

ABDULKADİR ÖNCEL (Şanlıurfa) – Doktrin...

AHMET İYİMAYA (Amasya) – Bugün, 7 gün sonra Meclisi tekrar olağanüstü toplantıya, 8 gün sonra tekrar olağanüstü toplantıya...

ABDULKADİR ÖNCEL (Şanlıurfa) – Boş konuşuyorsun, boş.

AHMET İYİMAYA (Amasya) – Bu, hakkın kötüye kullanılmasının emsali vardır, yerine getirilmemelidir diye düşünüyorum.

Saygılar sunarım.

BAŞKAN – Teşekkür ederim efendim.

TURHAN GÜVEN (İçel) – Sayın Başkan...

BAŞKAN – Buyurun Sayın Güven.

TURHAN GÜVEN (İçel) – Sizin, Başkan olarak tutum ve davranışınız üzerinde konuşmak istiyorum müsaade ederseniz.

BAŞKAN – Benim tutum ve davranışımda bir şey yok. (DYP sıralarından "Var, var" sesleri)

TURHAN GÜVEN (İçel) – Var efendim...

VEYSEL CANDAN (Konya) – Böyle bir usul, böyle bir müzakere şekli yok Sayın Başkan.

TURHAN GÜVEN (İçel) – Şurada, İçtüzüğün 19 uncu maddesi, zatıâliniz tarafından yanlış yorumlanmıştır ve siz dahi buna inanmadığınız için iki ayrı yazıyla bizi davet ediyorsunuz buraya.

BAŞKAN – Oraya gelince konuşuruz.

TURHAN GÜVEN (İçel) – Hayır, şu anda konuşalım tabiî.

BAŞKAN – O konuya gelince konuşuruz.

TURHAN GÜVEN (İçel) – Hayır, şimdi işte...

BAŞKAN – Efendim, ben o konuya gelince görüşürüz.

MAHMUT YILBAŞ (Van) – Sayın Başkan, Meclisi fuzulî olarak işgal ediyorlar, biz işimize bakalım. Gündeme geçelim.

SAFFET ARIKAN BEDÜK (Ankara) – Usul tartışmasında söz hakkı vermeniz gerekir.

TURHAN GÜVEN (İçel) – Sayın Başkan, usul hakkında konuşmak isteyene söz vereceksiniz.

BAŞKAN – Şu anda usul meselesi yok efendim. (DYP sıralarından gürültüler)

SAFFET ARIKAN BEDÜK (Ankara) – O zaman, söz vermekten niye kaçıyorsunuz?

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, ben söz vermekten kaçmıyorum; hepiniz konuşacaksınız şimdi.

SAFFET ARIKAN BEDÜK (Ankara) – O zaman, usul tartışmasında söz verme mecburiyetiniz vardır.

BAŞKAN – Olağanüstü toplantıya çağırma konusunda bir usulsüzlük yapılmamıştır...

TURHAN GÜVEN (İçel) – Yapılmıştır Sayın Başkan...

BAŞKAN – Yapılmamıştır; ben o konuda usul meselesi görmüyorum. Anayasa ve İçtüzük gayet açık.

TURHAN GÜVEN (İçel) – Aynı İçtüzüğün 19 uncu maddesini siz yanlış kullanıyorsunuz. 19 uncu madde çok açıktır Sayın Başkanım; siz yanlış kullanım içerisindesiniz.

MAHMUT YILBAŞ (Van) – Sayın Başkan, sadede gelelim.

TURHAN GÜVEN (İçel) – Sen konuşma! Sen anlamazsın!

MAHMUT YILBAŞ (Van) – Sen çok biliyorsun!

BAŞKAN – Değerli arkadaşlarım... Lütfen...

Sayın milletvekilleri, gündemimizin "Başkanlığın Genel Kurula Sunuşları" kısmında yer alan olağanüstü toplantı çağrı önergesini okutuyorum:

IV. – BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI

A)  TEZKERELER VE ÖNERGELER

1. – Terör örgütü başının yakalanmasından sonra meydana gelen iç ve dış gelişmeler ve bu konuda alınabilecek önlemler konusunda bir genel görüşme açılmasına ilişkin önergenin görüşülmesi için 116 milletvekilinin olağanüstü toplantı çağrı önergesi (4/428)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Türkiye Büyük Millet Meclisinin, erken seçim kararı alınışından itibaren içeride ve dışarıda meydana gelen değişiklikleri yeterince değerlendirme fırsatı bulamadığı ortadadır.

Kamuoyunda yoğun tartışmalara yol açan yasama alanındaki ihtiyaçlar yerine getirilmemiştir.

Son olarak terörle mücadelenin hukukî boyutlarıyla ilgili uluslararası alanda başlatılan tartışmalar TBMM'nin olağanüstü toplanmasını zorunlu hale getirmiştir.

Yukarıda belirtilen gerekçelerden dolayı, Konya Milletvekili Doç. Dr. Ahmet Alkan ve arkadaşları tarafından 8.3.1999 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına sunulan genel görüşme önergesinin görüşülmesi için Türkiye Büyük Millet Meclisinin 10.03.1999 Çarşamba günü saat 15.00'te olağanüstü toplantıya çağrılmasını Anayasanın 93 üncü ve İçtüzüğün 7 nci maddesi uyarınca arz ve talep ederiz.

Saygılarımızla.

1. Yıldırım Aktuna  (İstanbul)

2. Metin Emiroğlu   (Malatya)

3. Şaban Karataş     (Ankara)

4.Şinasi Altıner       (Karabük)

5. Demir Berberoğlu                (Eskişehir)

6. Ömer Demir        (Kırşehir)

7. Tekin Enerem      (İstanbul)

8. Turhan Arınç      (İzmir)

9. Nuri Yabuz         (Afyon)

10. Muzaffer Arslan               (Diyarbakır)

11. İrfan Köksalan  (Ankara)

12. Nabi Poyraz      (Ordu)

13. İrfan Demiralp  (Samsun)

14. Adem Yıldız      (Samsun)

15. Halil Cin            (İçel)

16. Mete Bülgün     (Çankırı)

17. Ali Uyar            (Hatay)

18. Ahmet Alkan    (Konya)

19. Hikmet Aydın   (Çanakkale)

20. Sami Küçükbaşkan            (Antalya)

21. Yıldırım Aktürk                (Uşak)

22. Bahri Kibar       (Ordu)

23.Selahattin Beyribey           (Kars)

24. Yavuz Köymen (Giresun)

25. İbrahim Çebi     (Trabzon)

26. Halûk Müftüler (Denizli)

27. Naim Geylani    (Hakkâri)

28. Feridun Pehlivan               (Bursa)

29. İbrahim Yılmaz (Kayseri)

30. Gökhan Çapoğlu               (Ankara)

31. Hamdi Üçpınarlar             (Çanakkale)

32. Ferit Bora          (Diyarbakır)

33. Ayseli Göksoy (Manisa)

34. Mehmet Korkmaz            (Kütahya)

35. Erdal Kesebir    (Edirne)

36. Mehmet Batallı (Gaziantep)

37. Hasan Peker      (Tekirdağ)

38. Cefi Jozef Kamhi              (İstanbul)

39. Mahmut Yılbaş (Van)

40. İsmet Sezgin      (Aydın)

41. İsmail Kalkandelen            (Kocaeli)

42. Esat Kıratlıoğlu (Nevşehir)

43. Ömer Bilgin       (Isparta)

44. Ahmet Bilgiç     (Balıkesir)

45. Cemal Külahlı   (Bursa)

46. Müjdat Koç      (Ordu)

47. Yusuf Bacanlı    (Yozgat)

48.Veli Andaç Durak              (Adana)

49. Osman Berberoğlu            (Antalya)

50. Kubilay Uygun (Afyon)

51. Muzaffer Arıkan               (Mardin)

52. Osman Çilsal     (Kayseri)

53. Hasan Karakaya                (Uşak)

54. Refaiddin Şahin (Ordu)

55. Mustafa Zeydan               (Hakkâri)

56. Mustafa Çiloğlu                (Burdur)

57. E. Yalım Erez    (Muğla)

58. Bayar Ökten     (Şırnak)

59. Fevzi Arıcı        (İçel)

60. Mahmut Duyan                (Mardin)

61. Hayri Doğan     (Antalya)

62. Cemil Erhan      (Ağrı)

63. Ergun Özkan     (Niğde)

64. Mustafa Dedeoğlu            (Muğla)

65. Nevzat Köse     (Aksaray)

66. Necmettin Dede                (Muş)

67. Mehmet Tatar   (Şırnak)

68. Cemal Alişan     (Samsun)

69. Mahmut Işık     (Sıvas)

70. Ayhan Gürel     (Samsun)

71. Zerrin Yeniceli  (İzmir)

72. Nezir Büyükcengiz           (Konya)

73. Ahmet Güryüz Ketenci    (İstanbul)

74. Ali Dinçer         (Ankara)

75. Erdoğan Yetenç (Manisa)

76. Ali Şahin           (Kahramanmaraş)

77. Ali Haydar Şahin              (Çorum)

78. Zeki Çakıroğlu  (Muğla)

79. Yahya Şimşek   (Bursa)

80. Mustafa Yıldız  (Erzincan)

81. Memet Emin Aydın          (Siirt)

82. Nedim İlci         (Muş)

83. Ramazan Yenidede            (Denizli)

84. Abdulkadir Öncel              (Şanlıurfa)

85. M. Ziyattin Tokar            (Ağrı)

86. Abdulhaluk Mutlu            (Bitlis)

87. Cemalettin Lafçı                (Amasya)

88. Murtaza Özkanlı              (Aksaray)

89. Ömer Naimi Barım            (Elazığ)

90. Yakup Hatipoğlu              (Diyarbakır)

91. Mehmet Sılay   (Hatay)

92. Ahmet Çelik      (Adıyaman)

93. Mikail Korkmaz               (Kırıkkale)

94. Ahmet Doğan    (Adıyaman)

95. İsmail Coşar      (Çankırı)

96. Abdullah Gencer               (Konya)

97. Abdullah Arslan                (Tokat)

98. Bahri Zengin     (İstanbul)

99. Kâzım Ataoğlu  (Bingöl)

100. Mehmet Altınsoy           (Aksaray)

101. Şaban Şevli      (Van)

102. Abdulilah Fırat                (Erzurum)

103. Hasan Dikici   (Kahramanmaraş)

104. M. Fuat Fırat  (İstanbul)

105. Şinasi Yavuz   (Erzurum)

106. Musa Okçu     (Batman)

107. Mehmet Emin Aydınbaş                (İçel)

108. Ahmet Feyzi İnceöz       (Tokat)

109. Saffet Benli     (İçel)

110. Hasan Hüseyin Öz         (Konya)

111. Metin Perli      (Kütahya)

112. Kahraman Emmioğlu       (Gaziantep)

113. Mustafa Yünlüoğlu         (Bolu)

114. Kemalettin Göktaş          (Trabzon)

115. M. Altan Karapaşaoğlu  (Bursa)

116. Mustafa Hasan Öz         (Ordu)

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri,  Başkanlığın çağrı yazısını okutuyorum:

B) ÇEŞİTLİ İŞLER

1. – TBMMGenel Kurulunun 13 Mart 1999 Cumartesi günü saat 15.00’te olağanüstü toplantıya çağrıldığına ilişkin Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığı duyurusu

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığından Bildirilmiştir

116 milletvekili, Anayasanın 93 üncü ve Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünün 7 nci maddeleri gereğince Türkiye Büyük Millet Meclisinin olağanüstü toplantıya çağrılmasını Başkanlığımızdan istemişlerdir.

Başvuru incelenmiş; istem, dayanılan Anayasa ve İçtüzük hükümlerine uygun bulunmuştur.

Bu nedenle; çağrı önergesinde istenen, Konya Milletvekili Ahmet Alkan ve 20 arkadaşının, terör örgütü başının yakalanmasından sonra meydana gelen iç ve dış gelişmeler ve bu konuda alınabilecek önlemler konusunda Anayasanın 98 inci, İçtüzüğün 102 ve 103 üncü maddeleri uyarınca bir genel görüşme açılmasına ilişkin önergesini görüşmek üzere, Türkiye Büyük Millet Meclisini 13 Mart 1999 Cumartesi günü saat 15.00'te toplantıya çağırıyorum.

Sayın milletvekillerinin belirtilen gün ve saatte Genel Kurul toplantısına katılmasını rica ederim.

                                Hikmet Çetin

                                Türkiye Büyük Millet Meclisi

                                Başkanı

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, Anayasanın 93 üncü ve İçtüzüğün 7 nci maddelerine uygun olarak verilen olağanüstü toplantıya çağrı önergesi uyarınca görüşülmesi gereken, Konya Milletvekili Ahmet Alkan ve 20 arkadaşının, terör örgütü başının yakalanmasından sonra meydana gelen iç ve dış gelişmeler ve bu konuda alınabilecek önlemler konusunda Anayasanın 98 inci, İçtüzüğün 102 ve 103 üncü maddeleri uyarınca bir genel görüşme açılmasına ilişkin önergesini okutuyorum:

C) GENSORU, GENEL GÖRÜŞME, MECLİS SORUŞTURMASI VE MECLİS ARAŞTIRMASI ÖNERGELERİ

1. – Konya Milletvekili Ahmet Alkan ve 20 arkadaşının, terör örgütü başının yakalanmasından sonra meydana gelen iç ve dış gelişmeler ve bu konuda alınabilecek önlemler konusunda genel görüşme açılmasına ilişkin önergesi (8/38)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Erken seçim kararı alınışından bugüne kadar, Türkiye'nin iç ve dış koşullarında önemli değişiklikler olmuş; ancak, özellikle, tekpartili Azınlık Hükümetinin kuruluşundan itibaren, Meclisimiz, bu değişiklikler ışığında yeni bir durum muhakemesi yapmak imkânını bulamamıştır. Oysa, olaylar ve en çok da terörbaşının yakalanışından sonra ortaya çıkan gerçekler, ülkemizin, şimdiye kadar düşünülenden çok daha ciddî bir komployla karşı karşıya bulunduğunu göstermektedir. Dış çevrelerin, bundan böyle, dikkatleri hukuk düzenimizde hata bulma noktasına yöneltmek niyetinde oldukları da gelişmelerden açıkça anlaşılmaktadır.

Bu tablo karşısında, komplo çabalarını boşa çıkarma ve terörü bütünüyle sona erdirme yönünde alınması gerekli önlemlerin neler olabileceğini tartışmak ve acil olarak yapılabilecekler konusunda Hükümete ışık tutmak bakımından, halkımızca da duyulan yeni ve etraflı değerlendirme ihtiyacını karşılamak amacıyla, bir genel görüşme açılmasını zorunlu görmekteyiz.

Bu nedenle, Anayasanın 98 inci ve İçtüzüğün 99 uncu ve izleyen maddeleri uyarınca genel görüşme açılmasını, genel görüşmenin yapılabilmesi için Anayasanın 93 üncü ve İçtüzüğün 7 nci maddeleri uyarınca Türkiye Büyük Millet Meclisinin, olağanüstü toplantıya çağrılmasını arz ve talep ederiz.

Saygılarımızla.

1- Ahmet Alkan      (Konya)

2- Mahmut Işık       (Sıvas)

3- Ayhan Gürel       (Samsun)

4- Ali Haydar Şahin                (Çorum)

5- Mahmut Duyan  (Mardin)

6- Yakup Hatipoğlu                (Diyarbakır)

7- Murtaza Özkanlı                (Aksaray)

8- Cemalettin Lafçı (Amasya)

9- İbrahim Yılmaz   (Kayseri)

10- Ahmet Çelik     (Adıyaman)

11- Abdulkadir Öncel             (Şanlıurfa)

12- Memet Emin Aydın         (Siirt)

13- Mehmet Fuat Fırat           (İstanbul)

14- Hasan Dikici     (Kahramanmaraş)

15- İrfan Demiralp  (Samsun)

16- Feridun Pehlivan               (Bursa)

17- Gökhan Çapoğlu               (Ankara)

18- Muzaffer Arslan               (Diyarbakır)

19- Nabi Poyraz     (Ordu)

20- Ferit Bora         (Diyarbakır)

21- Fevzi Arıcı        (İçel)

Gerekçe:

TBMM'nin, erken seçim kararı alınışından itibaren, içeride ve dışarıda meydana gelen değişiklikleri yeterince değerlendirme fırsatı bulamadığı ortadadır.

Kamuoyunda yoğun tartışmalara yol açan yasama alanındaki ihtiyaçlar yerine getirilememiştir.

Son olarak, terörle mücadelenin hukukî boyutlarıyla ilgili uluslararası alanda başlatılan tartışmalar, TBMM'nin olağanüstü toplanmasını zorunlu hale getirmiştir.

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, olağanüstü toplantının konusunu oluşturan genel görüşme önergesinin öngörüşmelerine başlayacağız; ancak, Fazilet Partisi Grubunun İçtüzüğün 19 uncu maddesine göre verilmiş önerileri bulunmaktadır. Öngörüşmeye başlamadan önce bu önerilerden konuyla ilgili olanını, yani, genel görüşme açılması kabul edildiği takdirde, genel görüşmenin ne gün yapılacağına dair olanını okutup işlemini yapacağım.

ÜLKÜ GÜNEY (Bayburt) – Onu yapamazsınız.

ULUÇ GÜRKAN (Ankara) – Hayır, olmaz...

ÜLKÜ GÜNEY (Bayburt) – Onu yapamazsınız efendim.

BAŞKAN – Bir dakika efendim... Bitireyim, konuşacağız; her şeyi konuşuruz burada, her şeye karar verebilirsiniz.

Diğer önerilerini, bu aşamada, Danışma Kurulu toplantısına konu teşkil etmediğinden, işleme koymayacağım.

Sayın Güney, daha önce, 1992 yılında grup başkanvekili olarak sizin imzanızla bir olağanüstü toplantı çağrısı olmuş. O olağanüstü toplantı sırasında, daha olağanüstü toplantıya geçmeden, yani, o konu görüşülmeden bir Danışma Kurulu toplantısı yapılmış, o Danışma Kurulu toplantısında bir karar alınmış ve o karar oylandıktan sonra konuya geçilmiş.

İstiyorsanız onu da okuyabilirim, burada duruyor.

O nedenle,  aslında, onu tam olarak örnek almış olsaydım, Fazilet Partisi Grubunun tüm önerilerini oylamayı düşünebilirdim; ama, ben, konuyla doğrudan ilgili olan, yani, genel görüşme konusu dışındakileri bu aşamada görüşmeyi ve oylamayı uygun görmediğim için, yalnızca genel görüşmeyle ilgili olan kısmını, o öneriyi oylayacağım diye söyledim.

ÜLKÜ GÜNEY (Bayburt) – Sayın Başkan...

BAŞKAN – Buyurun.

ÜLKÜ GÜNEY (Bayburt) – Sayın Başkan, şimdi, o getirmiş olduğunuz uygulamayı ifade ettiniz, doğrudur;  ancak, burada, benim size ve Yüce Kurula söylemek istediğim şudur: Biz, öngörüşmeyi henüz daha yapmadık. Öngörüşmeyi yapalım. Neticesinin ne olduğunu bilmediğimiz, oylamanın ne şekilde tecelli edeceğini bilmediğimiz bir işlem için, şimdiden bir grup önerisini oylamanız yanlıştır; İçtüzüğe göre de yanlıştır, burada yapmanız da yanlıştır. Belki, bir yanlış uygulamayı örnek göstermeniz, sizin için, işte bu böyle bir şey olmuştur; ama, evvela, biz bu işlemi yapalım. Burada görüşmeler yapılsın, oylama yapılsın, ondan sonra bu kararı alırsınız; ama, daha yapılmamış, neticesi istihsal edilmemiş bir konuda bir grup kararını uygulatmanız yanlıştır efendim.

BAŞKAN – Efendim, tabiî, Meclisin bu uygulamalarının çoğu ilk defa olmaktadır. Olağanüstü toplantı her zaman olmadığı için, değişik uygulamalar da olmuştur. O nedenle, ben, 63 üncü maddeye göre bir usul müzakeresi açacağım. Belki o zaman, arkadaşlarımız görüşlerini daha rahat ifade etme olanağını bulacaklardır.

Siz, önceden mi yoksa...

ULUÇ GÜRKAN (Ankara) – Usulde konuşacağım.

BAŞKAN – Usulde konuşacaksınız, aleyhinde...

ULUÇ GÜRKAN (Ankara) – Aleyhinde...

BAŞKAN – Öneriyi okutacağım, ondan sonra tabiî.

SALİH KAPUSUZ (Kayseri) – Efendim, öneriyle ilgili mi konuşuluyor?

BAŞKAN – Öneriyle ilgili. Önerileri okutacağım, ondan sonra.

ULUÇ GÜRKAN (Ankara) – Hayır efendim; usul tartışması açtınız.

BAŞKAN – Neyle ilgili ama?

ULUÇ GÜRKAN (Ankara) – Bu öneriyi işleme koyup koyamayacağınıza...

BAŞKAN – İşte önerileri okuyacağım... Yani, Fazilet Partisinin verdiği önerilerin işleme konulup konulmayacağı konusunda, 60 ncı maddeye göre usul müzakeresi açacağım.

ULUÇ GÜRKAN (Ankara) – Sayın Başkan, öneriyi okuyup okuyamayacağınız konusunda bir usul tartışması açtınız.

BAŞKAN – Hayır... Öneriyi okumadan tartışma açamazsınız efendim.

ULUÇ GÜRKAN (Ankara) – Beyanınız öyle efendim.

ÜLKÜ GÜNEY (Bayburt) – Hayır, okuyamazsınız...

ULUÇ GÜRKAN (Ankara) – Okumanız da yanlış...

BAŞKAN – Hayır efendim... Öneriyi okutacağım.

V. – ÖNERİLER

A) SİYASÎ PARTİ GRUBU ÖNERİLERİ

1. – Olağanüstü toplantı konusu genel görüşmenin günü, konuşma süreleri ile gündemdeki sıralamanın yeniden yapılmasına ve çalışma gün ve saatlerine ilişkin Fazilet Partisi Grubu önerisi

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Danışma Kurulunun 13.3.1999 günkü -bugünkü- toplantısına siyasî parti grupları katılmadığından, Grubumuzun aşağıdaki önerilerinin İçtüzüğün 19 uncu maddesi gereğince Genel Kurul onayına sunulmasını arz ve teklif ederim.

Saygılarımla.

                Salih Kapusuz

                Kayseri

                FP Grup Başkanvekili

Öneriler:

1- Olağanüstü toplantı konusu genel görüşme önergesi üzerinde yapılacak öngörüşmeler sonunda genel görüşme açılmasına karar verildiği takdirde, genel görüşmenin Genel Kurulun 16.3.1999 Salı günkü birleşiminde yapılması, genel görüşme olağanüstü toplantı konusu olduğundan, İçtüzüğün 103 üncü maddesindeki sürelere bağlı kalınmaması önerilmiştir.

2- Türkiye Büyük Millet Meclisinin çalışma kararı alması halinde, gündemin 67 nci sırasındaki 274 sıra sayılı kanun tasarısının gündemin 6 ncı, 14 üncü sırasındaki 634 sıra sayılı kanun tasarısının 7 nci, 238 inci sırasındaki 657 sıra sayılı kanun teklifinin 8 inci sırasına alınması; 13.3.1999 Cumartesi, 14.3.1999 Pazar ve 15.3.1999 Pazartesi günleri Genel Kurul çalışmalarının 15.00–19.00, 20.00–24.00 saatleri arasında yapılması, 13.3.1999 Cumartesi günü genel görüşme önergesi görüşmelerinin tamamlanmasından sonra ve 14.3.1999 Pazar ile 15.3.1999 Pazartesi günlerinde kanun tasarı ve tekliflerinin görüşülmesi önerilmiştir.

BAŞKAN – Sayın Kapusuz, bu ikinci önerinin son kısmını şöyle mi anlamak mümkün acaba: 15.00-19.00, 20.00-24.00 saatleri arasında yapılması, 13.3.1999 Cumartesi günü genel görüşme önergesi, görüşmeler sonunda reddedildiği takdirde... Böyle olması şeklinde, ben... Yani, öyle midir?..

SALİH KAPUSUZ (Kayseri) – Evet efendim.

BAŞKAN – Yani, reddedildiği takdirde...

SALİH KAPUSUZ (Kayseri) – Evet.

BAŞKAN – Öyle düzeltiyoruz.

Öneriler Genel Kurulun bilgisine sunulmuştur.

VI. – USUL HAKKINDA GÖRÜŞMLER

1. – TBMM’nin olağanüstü toplantıya çağrıldığı konu görüşülüp, bu konu üzerindeki işlem tamamlanıncaya kadar Danışma Kurulunun toplantıya çağrılıp çağrılmayacağı; Danışma Kurulu toplantısının yapılmaması durumunda, çağrı sahibi grubun önerilerinin Genel Kurulun onayına sunulup sunulamayacağı hakkında

BAŞKAN – Ben, bu önerilerden yalnızca birincisinin oylanabileceği görüşündeyim; ama, arkadaşlarımın bir usul tartışması görüşünde olduğunu görüyorum, 63 üncü maddeye göre de bir usul müzakeresi açıyorum.

Aleyhinde, Sayın Gürkan.

TURHAN GÜVEN (İçel) – Aleyhinde Sayın Başkan.

SALİH KAPUSUZ (Kayseri) – Lehinde Sayın Başkan.

MAHMUT YILBAŞ (Van) – Lehinde Sayın Başkan.

BAŞKAN – Buyurun Sayın Gürkan.

ULUÇ GÜRKAN (Ankara) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bugün açtığımız usul müzakeresi dahi usulsüz. Bu açıdan, Sayın Başkan, bugün itibariyle, üç konuda, şu an açtığınız usul müzakeresinin biçimi de dahil olmak üzere, İçtüzüğü, açıkça, okuyan herkesin anlayacağı biçimde ihlal ettiğinizi, yanlış uyguladığınızı, üzülerek, sizi seven, sizi sayan birisi olarak, itiraf etmek zorundayım.

İçtüzüğün 7 nci maddesi, bugünkü toplantımızın düzenini belirliyor. İçtüzüğün 7 nci maddesi, Türkiye Büyük Millet Meclisinin olağanüstü toplantıya çağırıldığı konu görüşülüp bu konu üzerindeki işlem tamamlanıncaya kadar, Türkiye Büyük Millet Meclisinin, Danışma Kurulunun toplantıya çağırılması dahil hiçbir işlem yapamayacağını; sizin de, İçtüzüğün 7 nci maddesi çerçevesinde, bırakın şimdi konuyu, burada bir grup önerisini oylamaya sunma, Danışma Kurulunu dahi toplantıya çağırma konusunda bir hakkınız olmadığını açıkça yazıyor. Dileyen herkes İçtüzüğün 7 nci maddesini okuyabilir.

İkinci olay: Bu öneriyi, usule aykırı, İçtüzüğün 7 nci maddesini -deyim yerindeyse- paspas gibi çiğneyerek çağırdığınız Danışma Kurulunun, olmamış, olmaması gereken, Meclise, Meclisin kurallarına açık bir aykırılık, saygısızlık ifade eden o sözde Danışma Kurulu toplantısını, yapılmamış, çağrı sahibi grubun önerisini de -Danışma Kurulunda da tartışılmamış- burada okutmakla yeni bir usul hatası yaptınız; çünkü, şimdi "genel görüşmenin açılması halinde oylayacağım" dediğiniz "oylanabilir" dediğiniz konu, genel görüşmenin yapılması halinde hangi gün yapılacak... Efendim, lütfedip İçtüzüğün 103 üncü maddesini okur musunuz: "Genel görüşme için özel gündem" diyor. Şu an, biz, olağanüstü toplantı için yeterli olan sayıyı bulduk, başladık; genel görüşmenin öngörüşmesine geçmek durumundayız. Usulümüzü, uygulamamızı belirleyen, İçtüzüğün 103 üncü maddesidir. Madde aynen şöyle: "Genel görüşme açılmasına karar verilirse, genel görüşme günü bir özel gündem halinde Danışma Kurulunca tespit edilir."

İçtüzüğün bunu bu kadar açık ifade ettiği bir durumda, geçmişte -varsa- yapılmış bir yanlış uygulamayı kendinize emsal alarak, Sayın Başkan, açılmamış bir genel görüşmenin gününü, kime, hangi hakla tayin ettirmeye çalışıyorsunuz?! İçtüzüğün ihlalidir, İçtüzüğü görmezden gelmektir, özel çıkarlar, özel beklentiler için İçtüzüğü ihlal edip, bu Meclisi keyfî olarak yönetmek anlamına gelir bu. (DSP sıralarından alkışlar, DYP sıralarından "Bravo" sesleri)

Üç: İçtüzüğün, açıkça, genel görüşmenin açılmasından sonra, yetkisini Danışma Kuruluna verdiği bir sorumluluğu da, gün tayinini de, Genel Kurula, Türkiye'nin en üstün yasama organı, karar belirleyici organı olan Genel Kurula yetkisinde olmayan bir konuyu oylatmaya çalışarak da, İçtüzüğü yine ihlal etmeye çalışıyorsunuz. Bu tutumunuz, yeni bir içtüzük ihdası anlamındadır; haksızdır, yersizdir, usulsüzdür.

İçtüzüğün 103 üncü maddesini, bizim bugünkü çalışma usulümüzü belirlemesi gereken İçtüzüğün 103 üncü maddesini tekrar okuyorum. Bu usulsüzlüğü kimse savunmasın, kimse uygulamasın. Bu Meclis hepimizin Meclisidir. Şu an görüşlerimiz farklı olabilir; ama, farklı görüşlerimizi üstün kılacağız diye, İçtüzüğü, Anayasayı ihlal edemeyiz. Buna ne hakkımız vardır ne de haddimiz vardır; kimsenin de haddi olmaması gerekir. (DSP sıralarından alkışlar) "Genel görüşme açılmasına karar verilirse, genel görüşme günü bir özel gündem halinde Danışma Kurulunca tespit edilir." Genel Kurulun onayına gelir demiyor; Danışma Kurulu tespit edecektir. Türkiye Büyük Millet Meclisinin uygulamalarında -varsa- yanlış olabilir; ama, yanlış,  İçtüzük ihlaline -İçtüzük ihlalleri bizi ileride Anayasa ihlaline götürebilir- Anayasa ihlallerine çanak tutamaz, tutmamalıdır. Kimsenin de -bir süre daha başka hesapları, her ne ise bundan sonrası için hesabı- Anayasayı ve İçtüzüğü paspas gibi çiğneyip, ihlal etmeye hakkı yoktur, haddi yoktur. (DSP ve ANAP sıralarından alkışlar)

Sayın Başkan, sizi seven, size saygı duyan bir Başkanvekiliniz olarak öneriyorum; bu yanlış usul tartışmasını burada kesin ve normal, İçtüzüğün emredici hükümlerine göre, lüften, yönetiminizi sürdürün. Bu Meclisi daha fazla yıpratmaya, ikinci bir Meclis Başkanı olarak, sizin hakkınız olmadığını, niyetiniz olmayacağını düşünüyorum.

Hepinize saygılar sunuyorum. (DSP ve ANAP sıralarından "Bravo" sesleri, alkışlar; DYP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkürler Sayın Gürkan.

Lehte, Sayın Kapusuz.

Buyurun Sayın Kapusuz. (FP sıralarından alkışlar)

SALİH KAPUSUZ (Kayseri) – Sayın Başkan, değerli milletvekili arkadaşlarım; hepinizi saygıyla selamlıyorum. Bana göre, böyle bir tartışmaya ihtiyaç yoktu; çünkü, her şey apaçık ortadadır. Biraz önce, bir değerli Başkanvekili arkadaşımın değerlendirmesini dikkatle dinledim. Her şeyden önce, bir husus var ki, bütün bu kuralları da ihtiva eden, hepimizin uymakla mükellef olduğu, hem Anayasa, yasa ve İçtüzük bir hususu öne çıkarmaktadır ki, değerli arkadaşlarımızın hepsinin bu konuda hemfikir oldukları kanaatindeyim; öncelikle, Genel Kurul, gündemine hâkimdir. Bu, bir genel kuraldır. Şayet, Genel Kurul gündemini yapamayacaksa, gündemiyle ilgili birtakım düzenlemeler yoksa, burada, çalışmaları sanal bir ortamda devam ettirmek mümkün değildir. Burada fiilî bir ortam vardır, kurallar vardır, bu kurallar da açıkça ortadadır.

Her şeyden önce, müzakere ve münakaşa konusu olan husus nedir; Danışma Kurulunun toplantıya çağrılıp çağrılmaması, çağrılmışsa bu önerinin buraya getirilmesi hususudur. Evet, değerli arkadaşım bir başka maddeyi okudular, ileri seviyede uygulanacak bir başka maddeyi okudular; ama, ben kendilerini, Danışma Kuruluyla ilgili -kendi çalışmaları doğrultusunda- İçtüzüğün 19 uncu maddesini okumaya davet ediyorum ve dikkatle, bir hususu huzurlarınızda okumak istiyorum: "Danışma Kurulu, Başkanın gerekli görmesi veya bir siyasî parti grubu başkanlığının istemi üzerine en geç yirmidört saat içinde Başkan tarafından toplantıya çağrılır." Meclis açık; olağanüstü toplantı da olsa, bugün, Meclis çalışıyor. Meclis çalıştıktan...

ULUÇ GÜRKAN (Ankara) – Şu dakikadan sonra...

SALİH KAPUSUZ (Devamla) – Müsaade edin, onu arz edeceğim efendim.

ULUÇ GÜRKAN (Ankara) – Çalışmadan çağırdınız.

SALİH KAPUSUZ (Devamla) – Arz edeceğim efendim.

Meclis çalıştığı gün itibariyle neye hâkimdir... Elbette, Danışma Kuruluyla ilgili birtakım düzenlemelerin yapılmasına ihtiyaç vardır. Şimdi, biz neyi yapıyoruz; bir olağanüstü toplantıda, bir genel görüşmeyle ilgili olarak bir çalışma yapılacak... Genel görüşmenin, hem Anayasada hem de İçtüzükte, iki grup halinde çalışması kabul edilmiştir. Birincisi, deniliyor ki "öngörüşme yapılacak." Öngörüşme, biraz sonra, bu Genel Kurulda yerine getirilecek. Şayet bu genel görüşme...

ULUÇ GÜRKAN (Ankara) – Çok ayıp!.. Çok ayıp!..

SALİH KAPUSUZ (Devamla) – Hiçbir şey ayıp değil Sayın Başkan. Sizin oradan, oturduğunuz yerden müdahaleniz hiç yakışmıyor.

ABDULKADİR ÖNCEL (Şanlıurfa) – Bu Mecliste ayıbı sen yapıyorsun.

ULUÇ GÜRKAN (Ankara) – Çok ayıp!..

SALİH KAPUSUZ (Devamla) – Evet, yakışmayan -bana kalırsa- o.

Meclis açılmış mı; açılmış. Çalışmalarına şu anda olağanüstü olarak devam ediyor mu; ediyor. Devam ettiği konu ne; genel görüşme. Peki, biz, zaman yönünden çok fazla imkâna sahip olan bir durumda bulunmamaktayız. Geçmişte, sadece 1992'de değil, 1990'da da bununla ilgili uygulamalar söz konusudur. Yine, aynen, bugün olduğu gibi, bir genel görüşme talebiyle Meclis toplanmış, aynen bizim istediğimiz gibi Danışma Kurulunun toplanması istenmiş, orada birlik sağlanamamış, Genel Kurulda öneri olarak gelmiş -lütfen dikkat buyurun, uygulama olarak söylüyorum bunu size- genel görüşmenin öngörüşmesi yapılmış, esas görüşmesi yapılmış; ayrıca, Genel Kurul, Körfez Savaşı münasebetiyle yurtdışına asker göndermekle ilgili konuyu müzakere etmiş ve karar altına almış. Nasıl yapabilmiş bunu; çünkü, Genel Kurul gündemine hâkimdir, onun için yapmıştır.

Değerli arkadaşlar, Danışma Kuruluna sunduğumuz talepler biraz önce huzurlarınıza geldi. Sayın Başkanla mutabık olmadığımız husustan hareketle şunu vurgulamak istiyorum: Bu öneriyi bölemezsiniz; yani, 1 inci maddesi uygulamaya konulur, 2 nci maddesi uygulamaya konulmaz diye bir uygulama söz konusu değildir; uygulamak mecburiyetindesiniz.

Şimdi, istenilen şey açıkçası şu: Olağanüstü toplandık, genel görüşmenin öngörüşmesini yapacağız. Öngörüşme yapılması kabul edildi. Peki, asıl görüşme ne zaman yapılacak? Biz, tedbir olarak diyoruz ki, bunu, eğer bugün kabul edilecek olursa, salı günü yapalım; şarta bağlamışız. Genel görüşmenin öngörüşmesinin kabul edilmesi halinde, 48 saat öncesiyle 7 gün sonraya bırakılmaması ölçüleri içerisinde, bu arada bir yerde genel görüşmenin esas görüşmesini yapmak durumundayız. O zaman, biz diyoruz ki, bugün kabul edilmesi halinde esas görüşme salı günü yapılsın. Açık ve net. Bunu engelleyen de hiçbir hüküm söz konusu değil.

Aslında, bu önerilerle ilgili usul tartışmasından sonra, niçin bunları öneri olarak getirdiğimizi de ayrıca izah etmek için huzurlarınızı işgal edeceğim.

Peki, ikinci önerimizle neyi getiriyoruz; ikinci getirdiğimiz husus şudur: Şayet, Parlamentoda, bugünkü çalışma kararını alan bu heyet Parlamentonun tatil kararını kaldırırsa, derse ki "biz tatil kararını kaldırıyoruz, çalışmaya karar veriyoruz" o zaman, bu Parlamento neyi çalışacak, öncelikler neye göre olacak? Biz, sorumluluğunu müdrik bir siyasî grup olarak, Fazilet Partisi olarak, önceliklerimizi Danışma Kuruluna getirmek istedik. Üzülerek söyleyelim ki, hiçbir siyasî partimiz Danışma Kuruluna katılmadı; ama, Danışma Kuruluna katılmamaları, bizim bu önerimizi getirmeye mani teşkil etmediği için, şu anda getirdik.

İstediğimiz şey şudur; Meclis çalışma kararı verirse, öncelikli olarak, bugünkü genel görüşmeyle de yakından irtibatlı olarak: Uluslararası ilişkilerimiz açısından bağımlı olduğumuz birtakım anlaşmaları da göz önünde bulundurduğumuz bir ortamda -fevkalade önemli, kritik bir dönemde bulunuyoruz şu anda- devlet güvenlik mahkemeleriyle ilgili ciddî bir sıkıntı yaşıyor bu ülke. (FP sıralarından alkışlar)

MUSTAFA KEMAL AYKURT (Denizli) – Yok, yok...

SALİH KAPUSUZ (Devamla) – Evet, evet, bununla ilgili ciddî bir sıkıntı yaşıyor bu ülke.

Bizim gönlümüz şunu arzu ederdi: Başta, bu heyet, yani, Bakanlar Kurulu, derhal acil bir toplantı talebinde bulunmalıdır. Şu anda, Apo'nun yargılama süreci başlayacak. Bu süreçte, şimdiye kadar, devlet güvenlik mahkemesinden verilmiş kararlarla ilgili Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine gidilmiş, orada bu kararların aleyhine karar alınmış ve Türkiye Cumhuriyeti Devleti -neyle mükellef kılınmıştır- cezaî müeyyideyle karşı karşıya kalmıştır, parasal ödeme yapmak durumuyla karşı karşıya kalmıştır.

AHMET UYANIK (Çankırı) – Şehitler ne olacak, şehitler!..

SALİH KAPUSUZ (Devamla) – Birçok konular da, bundan sonra, peşpeşe gelecektir.

Peki, Apo'nun yargılanması hususunda, devlet güvenlik mahkemelerinin -yapısıyla ilgili anayasal düzenlemeye, belki, şu anda zaman yetmeyebilir; ama- yapısıyla ilgili kanunî düzenlemeleri yapmak için, Hükümet, derhal bir tasarı veyahut da acil bir teklifle Parlamentoyu mutlaka toplantıya çağırmalıydı; ama, bunu yapmadılar. Mademki bugün böyle bir toplantı fırsatı doğmuştur, Genel Kurul da böyle bir karar alırsa, neyi öneriyoruz; bununla ilgili, derhal bir düzenleme yapınız...

Yine, terörün belini kırmak ve yok etmek için, sizler tarafından, bizimle alakası olmayan -birçok arkadaşımızın haklı, kendilerine göre eksikleri de olan- bir pişmanlık yasası düzenlemesi söz konusudur. Bunu getirip konuşmak lazım.

Yine, aynı şekilde, bu çağda bir bin yıl geriye gidiyor, yeni bir bin yıl başlıyor ve Türkiye Cumhuriyeti Devleti de seçimleri yapmak üzere karar almış; 18 Nisanda seçimler yapılacaktır. Biz, seçimlerin yapılması konusunda en ufak bir tereddüt göstermiyoruz. Biz diyoruz ki, hem seçimler yapılmalı hem de bu düzenlemeler, bu demokratik adımlar, Türkiye'nin ihtiyaçları, mutlaka ama mutlaka, Parlamento çatısı altında çözüme kavuşturulmalıdır. (FP sıralarından alkışlar)

Onun için, devlet güvenlik mahkemeleri, pişmanlık yasası, Türk Ceza Kanununun 312 nci maddesi ve terörle mücadelenin 8 inci maddesi...(ANAP ve DYP sıralarından gülüşmeler "Bravo" sesleri [!]) Evet... Aynı zamanda, Uyum Komisyonundan çıkmış Siyasî Partiler Kanunu...

BAŞKAN – Sayın Kapusuz, lütfen, konuşmanızı tamamlayın.

NEJAT ARSEVEN (Ankara) – Şimdiye kadar neredeydiniz?

SALİH KAPUSUZ (Devamla) – Güzel!.. Arkadaşlar, bakınız, konuştukça batıyorsunuz; konuştukça, Sayın Arseven, batıyorsun.

NEJAT ARSEVEN (Ankara) – Meclis çalışırken ne işlerle meşguldünüz?

SALİH KAPUSUZ (Devamla) – Bakın, bu gündemde, bu kürsülerde, biz -54 üncü hükümet döneminde de, 55 inci hükümet döneminde de- her zaman bu konuları dile getirdik, Parlamentonun gündemine taşımaya davet ettik ve sizleri bu konuda teste tabi tuttuk; ama, gördüğümüz ve yaşadığımız olay, bunlara yanaşmadınız. Bakınız, bu tasarıları kim hazırlamış; şimdi, bu, sizin, biraz önce tenkit ettiğiniz, uygun bulmadığınız 312 ile ilgili düzenlemeyi kim hazırlamış...

BAŞKAN – Sayın Kapusuz, lütfen, sözlerinizi bağlayın.

SALİH KAPUSUZ (Devamla) – Tamamlıyorum Sayın Başkanım.

ÜLKÜ GÜNEY (Bayburt) – Bunların öneriyle ne alakası var; hayalî konuşmalar...

SALİH KAPUSUZ (Devamla) – Bir defa, 18.3.1998 tarihinde, Mesut Yılmaz'ın, 634 sıra sayılı Türk Ceza Kanununun bazı maddeleri ve Terörle Mücadele Kanununun bazı maddelerinin değiştirilmesiyle ilgili tasarıdır, bugüne kadar beklemiştir. Yine, aynı şekilde, uyum yasası olarak gündeme getirilen, bütün siyasî partilerin katılımıyla orta yere çıkmış olan, anayasa değişikliğinden sonra çıkarılması mecburî olan bir tekliftir; bu da gündemde beklemektedir, sizlerin katkılarıyla sağlanmıştır. Aynı şekilde, pişmanlık yasası, yine bir tasarıdır, 21.6.1996 tarihinde, Sayın Mesut Yılmaz'ın Başbakan olduğu bir dönemde Meclise sevk edilmiş bir tasarıdır.

BAŞKAN – Sayın Kapusuz, bağlayın lütfen.

SALİH KAPUSUZ (Devamla) – Değerli arkadaşlar, bütün bunlarla şunu söylemek istiyorum: Eğer, Genel Kurul böyle bir kararı vermişse, Fazilet Partisinin öncelikleri bunları görüşmektir; bunları görüşelim, seçimimizi de yapalım diyoruz; ama, siz, dün bundan kaçtınız, bugün de kaçarsanız, o, sizin bileceğiniz bir iş.

Son kez ifade etmek istiyorum ki, evet, seçimler yapılmalıdır ve yapılacaktır. Bu adımların atılması da, bu Parlamentodan beklenilen bir görevdir; bunu da yerine getirmeye hepimiz mecburuz. Bu konuda, milletimiz bizi dikkatle takip edip, bizlerin kararını görecektir ve değerlendirecektir.

Elbette, grup önerisiyle ilgili, geriye kalan kısmındaki ifade etmek istediğim diğer hususlar saklı kalmak kaydıyla, hepinize saygılar sunuyorum. (FP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkürler Sayın Kapusuz .

Aleyhte, Sayın Turhan Güven; buyurun. (DYP sıralarından alkışlar)

TURHAN GÜVEN (İçel) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bir partinin sözcüsünün cümlelerini dinledikten sonra, 18 Nisan tarihinin değişmeyeceğini ifade etmeleri üzerine, insanın ciddî endişelerinin olduğunu söylemek lazım. Bu kadar engeli koyduktan sonra, siz, 18 Nisanda seçim mi yapmak istiyorsunuz?! (FP sıralarından "Evet" sesleri)

ÜLKÜ GÜNEY (Bayburt) – Hayalî bir şey...

TURHAN GÜVEN (Devamla) – Anayasa değişikliğini gündeme getireceksiniz, Türk Ceza Kanununda değişikliği gündeme getireceksiniz, Terörle Mücadele Kanununu, Siyasî Partiler Kanununu gündeme getirmek istiyorsunuz, çıkarmak istiyorsunuz daha doğrusu ve ondan sonra da, sanki 486 milletvekili olarak siz burada bir karar vermişcesine değil, o kararın aleyhine bir tutum ve davranış içinde olduğunuzu da unutacaksınız ve Sayın Başkan, İçtüzük hükümlerini de gözardı edeceksiniz ve bugün, gündemi kendiniz tespit etmeye çalışacaksınız; bu mümkün değildir.

Şimdi, bakınız, Meclisi davet ettiniz; doğru olabilir. Sayın Başkan da, yeterli imza dışında -yani şekil unsuru dışında- hukukî değerlendirmeyi yapmaksızın, sadece şekle dayanarak -bugüne kadar olduğu gibi, daha önceden de sadece şekle dayanarak verdiği kararlar için de- bir davetiye çıkarmıştır. Peki, şurada Anayasanın açık hükümlerini ve bunun yanında, İçtüzüğün "Genel görüşme için özel gündem" diye üzerine vura vura tasrih ettiği hususu ne yapacaksınız?!

Sayın Başkan, siz bir usul hatası içindesiniz. Siz, bugün, saat 15.00'te görüşülmesine başlanacak olan; ama, saat 15.00'ten evvel de -daha evvel emsal gösterdiğiniz yanlışlığı da göz önüne alarak- saat 13.30'da Danışma Kuruluna çağrıda bulunuyorsunuz. Sizin buna yetkiniz yoktur; ama, siz bunu yaparak ne yapıyorsunuz biliyor musunuz; işte, bir partinin -o zaman o konuda haklıdırlar- doğrudan doğruya bir grup önerisi getirmesini sağlıyorsunuz. Sizin buna hakkınız yoktur Sayın Başkan. Siz grup önerisinin gelmesini sağlamış oldunuz. Halbuki, Danışma Kurulunu toplantıya çağırma yetkiniz yoktu. Şimdi, Anayasada var, şurada var, burada var, ben usul tartışması açmıyorum diyorsunuz; arkasından usul tartışması açıyorsunuz.

Şimdi, bu kadar açık hüküm var; İçtüzüğün 103 üncü maddesinde ne deniliyor: "Genel görüşme açılmasına karar verilirse, genel görüşme günü bir özel gündem halinde Danışma Kurulunca tespit edilir." Siz, Danışma Kurulunu yok farz ediyorsunuz. Siz, burada, bu önergeyi okutarak, bir gün tespiti hususuna girdiğiniz anda, açıkça İçtüzüğe aykırı davranış içinde bulunuyorsunuz ve buradan, giderek de, Anayasanın tağyir ve tebdil hükmüne girersiniz. Hiç kimsenin bir Anayasa hükmünü tağyir ve tebdil hakkında böyle bir işlem içinde olmasına da gönlüm razı olmuyor; çünkü, ileride, birileri gelir, sizden bunun hesabını sorar. Birileri gelir, sizin Anayasayı neden tağyir ve tebdil içinde olduğunuzu sorar Sayın Başkan.

Bakınız, bir başka olay daha vardır: "Birleşim yeterli çoğunlukla açılabildiği takdirde" diye başlayan 7 nci maddenin beşinci bendinin devamında deniliyor ki: "Başkan, ilk önce çağrı yazısını okutur..." Okutacaksınız, tamam. Sonra ne yapacaksınız; bu toplantıyı gerektiren konu görüşülür, konu... Oysa, siz, konuya girmeden, konuyu görüştürmeden, konuyu tamamlamadan, bir önergeyi gündeme getirmeye çalışıyorsunuz. Bunun neresinde hukuk var; bunun neresinde anayasa var; bunun neresinde içtüzük var; size sormak da benim hakkımdır Sayın Başkanım. "Konu üzerinde gerekli işlemler tamamlanınca..." deniyor İçtüzükte. Konu üzerinde gerekli işlemler tamamlanınca... Hangi işlemi tamamladınız siz? Konuşmalar yapıldı mı? Siz, mümkün olabileni değil, mümkün olmayanı yeğliyorsunuz. Görüşmeler tamamlandıktan sonra gün tespitinde Danışma Kuruluna verilen yetkiyle ilgili hükmü gözardı ederek yaptığınız bu işlem, ileride fevkalade sıkıntı yaratacaktır. Onun için -müsaade ederseniz- madem yetersayıyla bir toplantı yapılmasına karar verilmiştir, şu anda siz, o konu üzerinde görüşme yaptırmak mecburiyetindesiniz. Onun dışında, siz, önergenin ne birinci maddesini ne ikinci maddesini görüştürme imkânına sahipsiniz. Kaldı ki, siz bile tereddüt halindesiniz.

Grubumuza gönderilen yazılar burada, önümde duruyor. Siz, hukukî bir inceleme yaptırmadan ilk yazıyı gönderiyorsunuz -sayıları aynı; her ikisinde de 17 289- ne diyorsunuz: "Fazilet Partisi Grup Başkanlığının istem yazısındaki konuları görüşmek üzere" diyorsunuz Sayın Başkan. Ondan sonra, değiştiriyorsunuz -kimle görüştünüz, onu da bilmiyorum- bu defa, konulardan birincisi için toplantıya çağırıyorsunuz. Bu yetkiyi nereden alıyorsunuz? Siz, eğer birinci yazıya itibar ediyorsanız, bunu hukukî görüyorsanız, ikinci yazıya niye gerek gördünüz; ikinci yazı doğruysa, birinci yazıdaki hukukî yanlışınızı nerede çözeceksiniz? Nereden bakarsanız bakınız -elbette yetersayıdaki imzayla Meclisin toplantıya çağrılmasını, ben, doğal karşılarım; bir şey demiyorum- siz, 1992 yılında Anavatan Partisi Grup Başkanvekilinin getirdiği bir teklife "evet" derken, yine, daha evvel Meclis Başkanı olan Sayın Karaduman'ın yapmış olduğu işlemi niye gözardı ediyorsunuz? Teamülse, budur; anayasaysa, budur... (DYP sıralarından alkışlar) Yani, bir Meclis Başkanı gelecek, toplantıya çağırmayacak; bir başkası gelecek, çağıracak... O zaman, oturalım, bu konuyu tartışalım.

Sekiz dokuz ay evvel verilen bir karar vardır. Bu karardan vazgeçmek mümkün değildir. Türkiye'de siyasî istikrarı yakalamak istiyorsanız, neresinden bakarsanız bakın, 18 Nisanda bu seçimler yapılacaktır. Bunun dışında, yapılmasını istemeyenlerin, bazı yerlerde yerini bulamayanların... Sebep de araştırmıyorum, gerekçe de göstermiyorum; ama, burada "aslolan iyi niyettir" hükmünü, siz gözardı edebilecek misiniz Sayın Başkanım? Genellikle olan, aslolan, burada, iyi niyet midir, suiniyet midir? Bu şartlar altında, sizin, bu görüşmede, sadece görüşme yaptırmaktan başka yapacak bir işleminiz yoktur. O yüzden, önergeyi işleme koyarsanız, fahiş bir hata değil, hatayı azîm içinde olursunuz ve bu hatanız da bağışlanması mümkün olmayan bir durum arz eder.

Hepinize saygılar sunuyorum. (DYP ve DSP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkürler Sayın Güven.

Lehte, Sayın Yılbaş...

Buyurun.

MAHMUT YILBAŞ (Van) – Sayın Başkanım, şahsınızda Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.

Burada konuşmamıza vesile olan konu, bir usul meselesidir. Usul, konuyla ilgili hukukun ilgili maddelerini, herhangi bir yoruma tabi tutmadan, lafzıyla burada tekrarlamadır. Aksi halde, hamasî söylevlerle bir usul tartışması yapmakla, Meclisin çalışmasına yardımcı olunmaz.

KAMER GENÇ (Tunceli) – Okuma yazması olan, İçtüzüğü iyi anlar.

A. HAMDİ ÜÇPINARLAR (Çanakkale) – Kamer, oğlum, Tunceli'ye git!

BAŞKAN – Lütfen... Lütfen...

FERİT BORA (Diyarbakır) – Otur! Dinle!

A. HAMDİ ÜÇPINARLAR (Çanakkale) – Otur! Öğren!

MAHMUT YILBAŞ (Devamla) – Sayın Başkanım, zatı âlinizin de hukukî incelemesi sonunda, bugün, Genel Kurulumuzun olağanüstü toplanmasıyla görüşülmekte olan konu açık. Bazı arkadaşlarımızın, burada, gruplarına bağlı olarak konuşma yaptıklarını zannetmiyorum, kişisel konuşmalarıyla nereye varmak istediklerini de şahsen kestiremiyorum. Acaba, arkadaşlarım, bugünkü toplantıyı, 1995'teki olağanüstü toplantıyla mı karıştırıyorlar? 116 arkadaşın, Meclisin olağanüstü toplanması için verdiği imza gayet açık. Ben, burada, neyin tartışıldığını anlamakta güçlük çekiyorum. Demek ki, bir tarih saptırması var; tarihi geçmişe çekip, 1995'i, o günkü toplantıyı yaşıyorlar arkadaşlarımız. Hatta, 1995'te Meclisin olağanüstü toplantısının ilk oturumuyla değil de -yukarıda, bir genel başkanın odasında yapılmış olan pazarlık sonunda- ikinci oturumuyla karıştırıyorlar.

ULUÇ GÜRKAN (Ankara) – Ne ilgisi var yahu?!. Ne kadar ayıp!..

MAHMUT YILBAŞ (Devamla) – Değerli arkadaşlarım, arkadaşlarımız buraya geldiler -işin aleyhinde olmak isteyenler- tuttular, projektörü Tüzüğün muayyen bir maddesine çevirdiler "103 üncü madde" dediler; ama -konuyla ilgili maddeler, sadece 103 üncü maddeden ibaret değil- İçtüzüğün 7 nci, 19 uncu, 49 uncu ve 103 üncü maddeleri, dördü bir arada mütalaa edildiğinde, Meclis Başkanlığının tutumunun İçtüzük hükümlerine riayetkâr olduğu ortaya çıkmaktadır. 7 nci maddenin bazı fıkraları okunuyor ve deniliyor ki: "Meclis Başkanı, bu işte, nerededir?" Sadece, milletvekillerinin beşte 1'inin değil, Meclis Başkanının da, tatil veya ara verme durumunda olan Meclisi olağanüstü toplantıya çağırma yetkisi var; Cumhurbaşkanlığı makamıyla ilgili... Bu, sadece beşte 1 imzayla olağanüstü toplantıya çağrılma meselesi değil; Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanının buna yetkisi var. Bu yetkiyi, mevcudun beşte 1'iyle bağdaştırdığınızda, birleştirdiğinizde, iki makamın, Genel Kurulun olağanüstü toplantı yapması konusunda bir fikir birliğinin olduğunu göstermektedir.

Değerli arkadaşlarım, bundan sonra dikkat edilmesi gerekli olan madde ise, Danışma Kuruluyla ilgili 19 uncu maddenin son fıkrasıdır. 7 nci maddeye biraz önce yaptığımız atıfta da açıkladığımız gibi, Danışma Kurulu toplanmış ve son fıkrada bulunan hüküm gereğince de, Sayın Başkanlık makamı, Danışma Kurulundaki bir öneriyi Yüce Meclisin ıttılaına sunuyorlar. Ne deniliyor son fıkrada: "...Genel Kurula sunabilirler. Bu durumda istemin oylanması ilk birleşimin gündemindeki Başkanlık sunuşlarında yer alır ve Genel Kurul işaret oyuyla karar verir."

Bir Danışma Kurulu toplantısı yapılmış, Danışma Kurulunda bir konu görüşülmüş ve öneri katılanlar tarafından tümüyle onaylanmamış; bir parti grubu da bu öneriyi Meclise getirmiş ve ilk toplantıda "Başkanlığın Genel Kurula Sunuşları" bölümünde Genel Kurulun bilgisine sunulmak mecburiyetinde.

Değerli arkadaşlarım, bakınız, 49 uncu maddede ne deniliyor: "Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kurulunun gündemi şu kısımlardan ibarettir.

1. Başkanlığın Genel Kurula sunuşları." Demek ki, Genel Kurul açıldığında ilk gündeme getirilecek ve konuşulacak konular, 1 inci kısımla ilgili konulardır. Sayın Başkanvekillerimiz üç yıl içerisinde onlarca Genel Kurul toplantısına başkanlık yaptılar ve uyguladıkları sistem, mekanizma bu, başka bir mekanizma yok. "Genel Görüşme ve Meclis Araştırması yapılmasına dair öngörüşmeler" ise, gündemin 6 ncı kısmında. Yani, gündemin 1 inci kısmındaki konuyu Meclis Genel Kurulu görüşüp karara bağlamadan gündemin 6 ncı maddesine geçmesi ve orada genel görüşme önergesini Genel Kurulun bilgisine sunması ve burada müzakereye açması söz konusu değildir. Niçin, arkadaşlarımız, 103 üncü maddeye gelmeden önce, İçtüzüğün biraz evvel sizlere arz ettiğim üç maddesindeki hükümleri sizin bilgilerinize sunmuyorlar?

Değerli arkadaşlarım, burada herkesin, Türkiye'de kamuoyunun bildiği mesele, bir genel görüşmedir. Gönül arzu ederdi ki, Meclis ister tatilde olsun ister ara versin... Bir de, bazı arkadaşlarımızın, oradan, oturdukları yerden Başkanlık makamına söz atmakla, "seçim için, Meclisin yenilenmesi için tatile giren Meclisin bir daha toplanması söz konusu değildir, bu usulsüzdür" demeleriyle, Anayasanın hükümlerini yakından takip etmedikleri orta yere çıkmaktadır. Meclis, 1995 yılında yaptığı değişiklikle, kendisini yenilemeye karar verdikten sonra da çalışmalarına devam eder. Meclis, yenileme kararıyla, kendisini feshetmiş değildir; arifeye kadar, Meclis, arzu ederse, her konuda burada çalışmasını sürdürür.

Bugün, Türk Milleti, Türk kamuoyu bir şeyi merak ediyor, bir şeyde bilgilenmek istiyor; terör açısından, Türkiye, çok önemli olaylar yaşıyor ve ancak ve ancak, çok kısmî olarak, Sayın Başbakanın zaman zaman verdiği bilgilerden başka, Türk kamuoyunun mesele hakkında bilgisi yok. Gönül arzu ederdi ki, bu genel görüşme talebi Hükümetten gelsin; Hükümet, gelsin buraya, Meclisi toplasın ve bilgi versin. Bu ülke, hepimizin ülkesi; bu ülke, sadece bir başbakanın veya hükümetinin yönetimiyle... Onun çok daha ilerisinde sorumlulukları olan bir ülkede yaşıyoruz.

Değerli arkadaşlarım, onun için, burada, zaman zaman yapacağımız usul tartışmalarıyla, Meclisin huzurunu meşgul etmekten fazla bir şey yapmamış oluruz. Eğer özel bir maksat yoksa, eğer bu özel maksat... Hani, dervişin fikri neyse zikri odur; bizim fikrimiz de bir, zikrimiz de. Eğer sizin fikrinizle zikriniz farklıysa, onu da burada tartışırız.

Sayın Başkanım, teşekkür ediyorum, saygılar sunuyorum. (DTP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkürler Sayın Yılbaş.

ULUÇ GÜRKAN (Ankara) – Sayın Başkanım, İçtüzüğün 69 uncu maddesine göre, Sayın Yılbaş, açıkladığım görüşten farklı bir görüş beyan etti.

BAŞKAN – Ne gibi?

ULUÇ GÜRKAN (Ankara) – Efendim, İçtüzüğün maddelerini yerimden çok kısa olarak açıklamak istiyorum.

BAŞKAN – Yerinizden söyleyeceksiniz; buyurun.

ULUÇ GÜRKAN (Ankara) – Efendim, dünyanın en zor işi, okuduğunu anlamayana, yaşadığını bilmeyene laf anlatmaktır. (DYP sıralarından "Bravo" sesleri, alkışlar) Biz, saat 15.10 itibariyle tatil kararının kaldırıldığı bizzat sizin tarafınızdan ilan edilen Türkiye Büyük Millet Meclisinin bir organının, tatildeyken, hangi yetkiyle toplantıya çağrıldığını; hangi yetkiyle, olmayan bir toplantıda, toplantının yapılmış varsayıldığını ve bir grubun önerisinin buraya oylanmak üzere sunulduğunu ve bu öneriyle, İçtüzükte açıkça Danışma Kuruluna verilmiş olan bir yetkiyi ve genel görüşmenin öngörüşmesinin tamamlanmasından sonra belirlenmesi gereken gün tayininin, bugün, burada, Genel Kurulun onayına sunulduğunu sorduk. Bundan ibaret Sayın Başkanım.

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, benim davranışlarımda, tutumlarımda, Anayasaya ve İçtüzüğe aykırı bir durum söz konusu değildir... (ANAP, DYP ve DSP sıralarından "Var, var" sesleri)

ÜLKÜ GÜNEY (Bayburt) – Var, var.

BAŞKAN – Bir dakika...

Değerli arkadaşlarım, ben, geçmişe gidip, bu konuda söylenenleri burada okuyup, tartışma konusu yapmak istemiyorum.

Değerli milletvekilleri, 1992 yılında bir olağanüstü toplantı çağrısı yapılmış. O olağanüstü toplantı sırasında, toplantıya geçmeden önce, Danışma Kurulunun kararı, Meclis kararı haline gelmiş.

Şimdi, Sayın Gürkan'a göre, Meclisin o kararı, bir karar değil; ama, burada Sayın Gürkan'ın vereceği karar, karar...  (FP sıralarından alkışlar) Ben şimdi o kararı okuyorum...

ULUÇ GÜRKAN (Ankara) – Hayır efendim, İçtüzük....

BAŞKAN – Bir dakika efendim... Okuyacağım...

MAHMUT YILBAŞ (Van) – Sayın Başkan...

BAŞKAN – Bir dakika efendim... Okuyacağım... Bir dakika...  Meclis kararını okuyacağım....

Sayın milletvekilleri, ben, Meclisin o günkü kararını okuyacağım, yani, Danışma Kurulunun değil...

TURHAN GÜVEN (İçel) – Yanlış... İçtüzük ihlal edilmiş o zaman efendim...

BAŞKAN – Meclisin kararı hepsinin üstünde... Bir dakika; okuyayım... Kararı okuyayım...

"27.8.1992 Perşembe günü saat 13.00'te olağanüstü toplanacak olan Genel Kurulun, çalışmalarını saat 22.00'ye kadar sürdürmesi; genel görüşme açılması kabul edildiği takdirde -bakınız, daha açılmamış; genel görüşme yine-  genel görüşmenin olağanüstü toplantı konusu olması nedeniyle -bakın, olağanüstü toplantı; yani, İçtüzüğün 103 üncü maddesi normal zaman içindir- İçtüzüğün 101 inci -yani, bugünkü 103'üncü- maddesindeki sürelere bağlı kalmaksızın, Genel Kurulun aynı günkü birleşiminde yapılması; genel görüşmede hükümet ve gruplar adına yapılacak konuşmaların 45'er dakika olması; genel görüşmenin bitiminde Meclis çalışmalarına devam edilmesi kararlaştırıldığı takdirde -bakın, hiç daha kararlaştırılmamış- ekli listedeki sıralamaya göre kanun tasarı ve tekliflerinin görüşülmesi ve bu görüşmelere 28 Ağustos 1992 Cuma günü de saat 13.00-22.00 arasında devam olunması önerilmiştir. "

Bu öneri, Parlamentoda hiç itiraz edilmeden oylanmış, kabul edilmiş.

Şimdi, arkadaşlarımın, daha önce Parlamentonun kararı haline gelmiş, bir örnek diye ortaya konulan ve o gün hiç kimsenin itiraz etmediği, belki de bugün itiraz eden arkadaşlarımızın da çoğunun bulunduğu bir mecliste itiraz edilmeyen bir konuda bugün benim yaptığım bir uygulamayı Anayasa ve İçtüzüğü aykırı görmelerini anlayamıyorum. Benim yaptığım, İçtüzüğe de Anayasa da uygundur. Daha önce Parlamentonun bu konuda vermiş olduğu karar var; sadece bir uygulama değil, Parlamentonun verdiği bir karardır. O Yüce Parlamentonun verdiği bir kararı örnek alarak, onu esas alarak, yine de ona bir yorum getirerek, sadece birinci kısmı, yani "...genel görüşme açılması kabul edildiği takdirde" diye başlayan, önerinin sadece birinci maddesini oylarınıza sunacağım.

Bu görüşmelerden sonra da benim düşüncem ve görüşüm değişmemiştir. Önerinin sadece birinci maddesini oylayacağımş; ikinci maddesinin, sonraki aşamalarda, eğer Meclis çalışmaları devam ederse, böyle bir durum ortaya çıkarsa, ancak o aşamalarda gündeme gelebileceğini düşünüyorum; yalnızca birinci maddesini oylayacağım.

Buyurun Sayın Yılbaş.

MAHMUT YILBAŞ (Van) – Sayın Başkan, biraz önce Sayın Gürkan konuşmasının başında aynen şu şekilde bir ifadede bulundu: "Okuduğunu veya yaşadığını anlamayana laf anlatmak çok zordur." Eğer bunu söylediğini kabul ediyorsa, tutanaklardan sildirmek istemiyorsa, kendisi hakkında gereğini yerine getireceğim. Eğer bir sürçülisan varsa, kendisinin burada açık olarak beyan etmesini istiyorum.

MUSTAFA KEMAL AYKURT (Denizli) – Az bile... Az!..

MAHMUT YILBAŞ (Van) – Aksi halde, hem hukuk karşısında hem de Yüce Meclisin huzurunda kendisine aynen iade edeceğim.

BAŞKAN – Ben, sizi kastederek söylediğini kabul etmiyorum, sanmıyorum.

MAHMUT YILBAŞ (Van) – Kendisi söylesin Sayın Başkan!..

BAŞKAN – Kendisi de söylesin.

Buyurun.

Ben, Sayın Yılbaşı kastederek söylemediğinizi anladım...

ULUÇ GÜRKAN (Ankara) – Efendim, üstüne alınmak için bir gerekçesi varsa, o benim sorunum değil.

MAHMUT YILBAŞ (Van) – Sayın Başkan, benim sözüm üzerine konuştular kendileri.

Sayın Gürkan, bu Meclisin defalarca başkanlığını yapmış olan bir kişiye o sözü yakıştıramıyorum; yazıklar olsun size!..

BAŞKAN – Sağ olun, çok teşekkür ederim.

MUSTAFA KEMAL AYKURT (Denizli) – Az bile; az, az!..

MAHMUT YILBAŞ (Van) – Hadi canım sende!..

V. – ÖNERİLER (Devam)

A) SİYASÎ PARTİ GRUBU ÖNERİLERİ (Devam)

1. – Olağanüstü toplantı konusu genel görüşmenin günü, konuşma süreleri ile gündemdeki sıralamanın yeniden yapılmasına ve çalışma gün ve saatlerine ilişkin Fazilet Partisi Grubu önerisi (Devam)

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, şimdi, önerilerden sadece birincisini okutarak oylarınıza sunacağım.

KAMER GENÇ (Tunceli) – Sayın Başkan, şimdi okutacaksanız, öneri aleyhinde söz istiyorum. (Gürültüler)

İSMET ÖNDER KIRLI (Balıkesir) – Oylamaya geçin Sayın Başkan.

BAŞKAN – Yani, öneri üzerinde görüşme mi yapmak istiyorsunuz?

KAMER GENÇ (Tunceli) – Önerinin aleyhinde söz istiyorum Sayın Başkan. (Gürültüler)

BAŞKAN – Sayın Genç, bir dakika... Öneriyi okutayım, ondan sonra kürsüye çıkarsınız; buyurun oturun.

Öneriyi okutuyorum:

Öneriler:

1. Olağanüstü toplantı konusu genel görüşme önergesi üzerinde yapılacak öngörüşmeler sonunda genel görüşme açılmasına karar verildiği takdirde; genel görüşmenin Genel Kurulun 16.3.1999 Salı günkü birleşiminde yapılması; genel görüşme olağanüstü toplantı konusu olduğundan, İçtüzüğün 103 üncü maddesindeki sürelere bağlı kalınmaması önerilmiştir.

BAŞKAN – Önerinin aleyhinde, buyurun Sayın Genç. (DYP sıralarından alkışlar)

KAMER GENÇ (Tunceli) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum. Ancak, konuşmama başlamadan önce, iki temennim var.

Bu temennilerden birisi, İstanbul Emniyet Müdürünün bir uygulamasıyla ilgili İstanbul Emniyet Müdürümüz, fakültelerin önünde zaman zaman çok sayıda öğrencileri toplatmaktadır. (Gürültüler)

Bir dakika.... Efendim, bir dakika... Rica ediyorum... Bir temenni... Bir dakika efendim... Bir temenni... Allah Allah...

Akşam, hukuk fakültesinde okuyan yeğenimi almışlardı içeriye...

FERİT BORA (Diyarbakır) – Ne alakası var! Burası Meclis.

KAMER GENÇ (Devamla) – Canım, niye alakası yok... Siz demokrasiden mi anlıyorsunuz yani?!.

BAŞKAN –  Sayın Genç... (Gürültüler) Bir dakika... Bir dakika... Sayın Genç...

KAMER GENÇ (Devamla) – Efendim, bunları susturabilir misiniz. Ben bir temenniyle konuşmaya başlıyorum.

BAŞKAN – Sayın Genç, ben size önerinin aleyhinde konuşmanız için söz verdim; o konuda konuşun lütfen.

KAMER GENÇ (Devamla) – Sayın Başkan, ben bu Meclisin en deneyimli adamıyım; ben nerede ne konuşulacağını da iyi biliyorum; tamam mı...  ("Aa" sesleri, gürültüler) Lütfen, sözümü kesmeyin.

Yani, benim temennim şudur: Bu gençlerimiz uluorta toplanıp içeriye alınmasın, alındığı zaman da, ailelerine haber verilsin. Mesela, akşam benim yeğenim içeri alınmıştı -Tuncelili başka çocuklar da alınmıştı- gece saat 2'de aradım... İstanbul Emniyet Müdürünü terörle mücadele konusundaki gayretlerinden ötürü tebrik ediyorum; ama, lütfen, bu gençlerimize de böyle muamele yapılmasın; bir.

NECMİ HOŞVER (Bolu) – Tunceli'ye de selam gitti!..

KAMER GENÇ (Devamla) – Beyler, zaman zaman söyledim, bazılarınız beşyıldızlı otellerin orada politika yapıyorsunuz, biz terör bölgesinde politika yapıyoruz; lütfen, dediklerimizi biraz bilin.

İkinci bir temennim var: Tunceli'de yaylalara çıkan hayvanlar için eskiden Tunceli'nin yaylaları kapalıydı; geçen sene açılmıştı; fakat, temmuz ayında açıldı; temmuz ayında açılınca da olmuyor; bunlar_

DEMİR BERBEROĞLU (Eskişehir) – Ne alakası var Sayın Başkan!_

KAMER GENÇ (Devamla) – Beyler, bu, bizim temel sorunumuzdur; onun için, bunu Hükümetten rica ediyorum, lütfen, özellikle en son nisan ayında bunları açsın.

ABDULKADİR ÖNCEL (Şanlıurfa) – Konuyla ilgili konuş.

KAMER GENÇ (Devamla) – Şimdi, sizin hoşunuza gidecek konuşmaya başlayacağım, tamam mı?!.

Sayın milletvekilleri, bakın, Türkiye Büyük Millet Meclisi bir erken seçim kararı almıştır. Bu erken seçim kararının anlamı nedir biliyor musunuz; bu erken seçim kararında ne demişiz: Biz demişiz ki, bu Meclis, 18 Nisan tarihinde yapılacak seçimin sonucunun Yüksek Seçim Kurulunca yayımlanmasından 5 gün sonra yeni Meclis toplanıncaya kadar faaliyetini sona erdirmiştir.

Şimdi, 24 Şubatta da bütün partiler, adaylarını Yüksek Seçim Kuruluna bildirmişlerdir. Yüksek Seçim Kuruluna bu adaylar bildirildikten sonra, bugünkü Parlamentonun içinde bulunan milletvekillerimizin, milletvekilliği sıfatı fiilen sona ermiştir; hukuken devam edebilir. (FP ve DTP sıralarından "Oo" sesleri)

Beyler, bir dakika... Hukuku benden öğreneceksiniz. Ben, bu insanlara daha çok şeyler öğrettim.

A. HAMDİ ÜÇPINARLAR (Çanakkale) – Sen nerenin milletvekilisin?.. Senin sözüne göre, milletvekilliğin düştü!..

KAMER GENÇ (Devamla) – Şimdi, böyle olunca_  (FP ve DTP sıralarından gürültüler) Bakın, çok olağan_ Bakın, Anayasanın 77 nci maddesinde_ (FP ve DTP sıralarından gürültüler)

Sayın Başkan, bir dinlesinler_

BAŞKAN – Lütfen, müdahale etmeyelim.

KAMER GENÇ (Devamla) – Anayasanın 77 nci maddesi, Türkiye Büyük Millet Meclisi seçimlerinin beş yılda bir yapılacağını söylüyor; ama, burada diyor ki, beş yıl dolmadan erken seçim kararı alabilir. Burada bizim aldığımız karar, beş yılın dolduğu biçiminde bir karardır. O, 77 nci maddesinin son fıkrasındaki, olağanüstü hallerde, harp ve belirli hallerde, Meclis seçimi bir yıl erteleyebilir hükmü de, işte, Meclis erken seçim kararını aldıktan sonra, eğer böyle olağanüstü bir hal çıkarsa, o zaman, Meclisin yetkisini tamamen bitirmeyelim; ama, böyle, işte, yurtdışına bir asker gönderme olur veyahut da işte, Allah korusun, bir silahlı saldırı olur, bunu önlemek için öyle konulmuştur.

Şimdi, beyler, bakın, biz yarın halkın içine çıkamayız; bunu, her parlamenter olarak... Türkiye Büyük Millet Meclisi yüce bir kurumdur; bu yüce kurumun değerini korumak hepimizin görevidir. Perde arkasında birtakım kirli ilişkilerle Türkiye Büyük Millet Meclisinin itibarı sarsılamaz, bu çatı altında kimse komplo kuramaz. (DYP sıralarından alkışlar) Birtakım insanlar da, bu çatı altındaki insanlarla birleşerek komplo kuramazlar. Türkiye Büyük Millet Meclisi yüce bir kurumdur, bu yüce kurumun çatısı altında birtakım komploları kurmaya çalışanların kolları kırılacaktır, kafaları uçacaktır; bunu herkesin de bilmesini istiyorum. (FP sıralarından "Oo" sesleri) Bu Türkiye Büyük Millet Meclisinin itibarını korumak hepimizin görevidir.

ABDULKADİR ÖNCEL (Şanlıurfa) – Kafası uçurulacak biri varsa, o da sensin!

KAMER GENÇ (Devamla) – Eğer, bu Meclis, 488 oyla erken seçim kararını almış, memleketimiz seçime bu kadar yaklaşmışken...

MAHMUT YILBAŞ (Van) – Kafalar nasıl uçurulacakmış, kollar nasıl kırılacakmış; onu bir açıklasın Sayın Başkan.

KAMER GENÇ (Devamla) – ...ondan sonra, siz, çıkıp da burada...

BAŞKAN – Sayın Genç...

MAHMUT YILBAŞ (Van) – Sayın Başkan, Yüce Meclisi tehdit ediyor bu adam...

BAŞKAN – Sayın Genç...

KAMER GENÇ (Devamla) – Efendim, bir dakika...

BAŞKAN – Sayın Genç, siz, Meclis Başkanvekilliği yapıyorsunuz; yani, başkasını gündeme davet etmek durumunda olan bir kişisiniz.

KAMER GENÇ (Devamla) – Evet...

BAŞKAN – Söz aldığınız konuyla hiç ilgisi olmayan bir alanda konuşuyorsunuz.

KAMER GENÇ (Devamla) – Efendim, oraya geleceğim, oraya geleceğim...

BAŞKAN – Süreniz bitti; nasıl geliyorsunuz oraya efendim?!

KAMER GENÇ (Devamla) – Tamam, geleceğim efendim.

BAŞKAN – Sayın Genç, lütfen, söz aldığınız konu üzerinde konuşun; yoksa, sözünüzü keseceğim.

KAMER GENÇ (Devamla) – Tamam efendim, söz aldığım...

Şimdi efendim, bakın, 1991 yılında alınan bir olağanüstü toplantıya çağrı kararıyla, bugünkü karar arasında çok fark var. O zamanın şartları... Her olağanüstü toplantıya çağırmanın koşullarını, kendi özel koşulları içerisinde değerlendirmek lazımdır. O gün, böyle bir acele belki... Ben, şu anda o toplantının mahiyetini pek anlayamadım; yani, okumamıştım da; fakat, bugün, Türkiye Büyük Millet Meclisinin, bir Danışma Kurulu kararı alarak çalışmasını uzatmasına gerek yok. Zaten, Türkiye Büyük Millet Meclisinin İçtüzüğü var; buna göre, Türkiye Büyük Millet Meclisi, salı, çarşamba, perşembe günleri toplanır deniliyor. Eğer, bugünkü Genel Kurul toplantısında bu genel görüşme açılması kabul edilirse, İçtüzüğümüze göre, salı günü bunun öngörüşmesi yapılmadan önce, aynı gün, pekala -Meclis çalışması bugünden itibaren başladığına göre- Danışma Kurulu öğleden evvel toplantıya çağrılır, sunuşlar bölümünde bu karar alınır ve bu kadar gürültü de yapılmazdı. Yani, buradaki en büyük hata, bundan kaynaklanıyor; çünkü, bugün, genel görüşmenin öngörüşmesi yapılacak, zaten, İçtüzükte, şu kadar süre geçmeden ikinci görüşmesini yapamazsınız, yedi günü geçiremezsiniz deniliyor. Mesele bundan ibarettir. Hep böyle, usuller birbirine karıştırılıyor.

İçtüzüğün 103 üncü maddesi, her aşamada uygulanan bir maddedir. Geçmişte bir Danışma Kurulu kararı alınmış -İçtüzüğün 103 üncü maddesi değiştirilmemiştir; İçtüzüğün 103 üncü maddesi yürürlüktedir- o günkü şartlara göre alınmış bir Danışma Kurulu kararıdır. O gün, Meclisin, olağanüstü toplantıyı gerektiren şartlarda, öngörüşme ile son görüşmeyi peşpeşe yapma zorunluluğu varmış; ama, bugün öyle bir şey yok. Onun için, bunları belirtmek istedim.

Değerli milletvekilleri, yine, şunu söylemek istiyorum: Bu yüce kurumun değerini korumak hepimizin görevidir. Ben, Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanvekili olarak, bu kurumu, hayatım kadar, onurum kadar, yüce bir kurum kabul ediyorum; herkes de buna riayet etmelidir. Yarın, kamuoyunun desteği arkasında olmayan bir parlamento çalışamaz. Bunu öncelikle belirtmek istiyorum.

Hepinize saygılar sunarım. (DYP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkürler Sayın Genç.

ALTAN ÖYMEN (İstanbul) – Sayın Başkan, söz istiyorum.

BAŞKAN – Sayın Öymen, buyurun efendim.

AHMET CEMİL TUNÇ (Elazığ) – Sayın Başkan, Sayın Genç'in söyledikleriyle ilgili olarak bir iki şey söylemek istiyorum.

BAŞKAN – Buyurun.

AHMET CEMİL TUNÇ (Elazığ) – Sayın Genç konuşurken "kollar kırılacak, kelleler, kafalar uçacak" dedi. Sanıyorum, Sayın Genç, kendisini, Afrika ormanlarında avlanıyorken gördü!.. Böyle bir düşünceyi, böyle bir anlayışı, böyle bir zihniyeti kendisine yakıştıramadığımı ifade etmek istiyorum.

KAMER GENÇ (Tunceli) – Ben, Mecliste komplo yapanları dedim...

AHMET CEMİL TUNÇ (Elazığ) – Bu anlayışı, bu düşünceyi kınadığımı, protesto ettiğimi ifade etmek istiyorum, belirtmek istiyorum.

BAŞKAN – Teşekkür ederim.

SALİH KAPUSUZ (Kayseri) – Zabıtlardan da çıkarılması lazım o sözlerin.

MAHMUT YILBAŞ (Van) – Zabıtlardan çıkarılsın...

AHMET CEMİL TUNÇ (Elazığ) – O sözlerin zabıtlardan da çıkarılmasını, kendilerinin de sözünü düzeltmesini veya özür dilemesini istiyorum.

BAŞKAN – Sayın Genç'in kendisi düzeltsin; ama, buradaki arkadaşları kastettiğini sanmıyorum; eğer öyle bir şeyse, tabiî...

AHMET CEMİL TUNÇ (Elazığ) – Kimi kastederse kastetsin... Kaldı ki, vatandaşı bile kastetse...

KAMER GENÇ (Tunceli) – Komplo kuranlar efendim; kirli menfaatları için bu memlekete...

BAŞKAN – Buyurun Sayın Öymen.

ALTAN ÖYMEN (İstanbul) – Sayın Başkan, sayın arkadaşlarım; ben de bu önerinin aleyhindeyim; yalnız, hemen belirteyim ki, daha önce konuşan Kamer Genç arkadaşımın söylediği sözleri kınıyorum. (CHP sıralarından "Bravo" sesleri, alkışlar) Burada, milletvekili arkadaşlarım bir önerge vermişlerdir; daha önce bir Meclis çağrısı yapmışlardır; bu, onların hakkıdır. Bu hak gereğince, şimdi ne yapılacak bundan sonra, onu konuşmak durumundayız; böyle, fazla heyecana, birbirimizi itham etmeye hiç ihtiyaç yoktur.

Şimdi, gelelim meseleye. Burada, henüz görüşülmemiş, görüşülmesine de başlanılmamış olan bir genel görüşme önergesinin kabul edilmesi halinde -eğer kabul edilirse- ne zaman görüşüleceğinin tespiti talebi vardır. Arkadaşlarım anlattılar, bunun İçtüzükle pek bağdaşır tarafı yok. Gerçi, geçmişte bir uygulama yapılmış ama, o uygulamanın da İçtüzükle ve mantıkla ne kadar ilgili olduğu şüpheli; fakat, daha da ilginç olan bir nokta var: Bu, verilmiş olan genel görüşme talebindeki talebe aykırı bir taleptir. Şimdi, bir öneri verilmiştir, bunun arkasından da diğer bir öneri daha vermişler, o öneriyi Başkan işleme koymuyor, Fazilet Partisi Sözcüsü arkadaşım ise, o önerinin de görüşülmesi gerektiğini söylüyor. O önerge ne; bundan sonra şu şu şu kanunların görüşülmesini istiyoruz. Yani, belirli bir hareketin, siyasî hareketin aşamalarından birini şimdi görüşüyoruz, bir başkasını daha sonra görüşeceğiz, şu şu şu kanunları görüşelim diye. Halbuki, verilmiş olan genel görüşme önergesinin burada yazılı olan amacı o. Genel görüşme önergesinde deniliyor ki, biz burada konuşalım, acaba bir tedbire lüzum var mı ve hangi tedbirler alınacaktır onu görüşelim, tespit edelim. Arkadaşlarımız, hangi tasarı ve tekliflerin görüşüleceğini çok daha önceden burada tespit etmişler, bu genel görüşmeyi yapmadan peşin olarak kabul etmemizi istiyorlar.

Genel görüşme önergesinin o cümlesini okuyorum: "Bu tablo karşısında..." Yani, yukarıda deniliyor ki, terör örgütünün başı yakalanmıştır, yeni bir durum ortaya çıkmıştır falan... Daha sonra deniliyor ki "...komplo çabalarını boşa çıkarma..." Yani, dışarıdan komplolar olduğunu söylüyor... "...ve terörü bütünüyle sona erdirme yönünde alınması gerekli önlemlerin neler olabileceğini tartışmak ve acil olarak yapılabilecekler konusunda hükümete ışık tutmak bakımından, halkımızca da duyulan yeni ve etraflı değerlendirme ihtiyacını karşılamak amacıyla bir genel görüşme açılmasını zorunlu görmekteyiz." Yani, burada konuşulacak, denilecek ki hangi kanun tasarı ve teklifini önce görüşelim; DGM Yasasını mı, yoksa ölüm cezasının kaldırılmasını mı, yoksa Ceza Kanununun 125 inci maddesini mi, yoksa Türk Ceza Kanununun 312 nci maddesini mi? Böyle bir sıralama yapılacak, fikirler çıkacak ortaya, hükümete ışık tutulmuş olacak. Hükümet "ben de şunu isterim" diye elbette kendi görüşünü belirtecek ve ancak ondan sonra -eğer Meclisin çalışmalarını uzatırsak- hangi kanunları görüşeceğimizi tespit edebileceğiz. Bu açıdan bu, verilmiş olan genel görüşme önergesinin de mantığına tamamen aykırıdır.

Dediğim gibi, bu, bir siyasî hareketin aşamalarından biridir. Meclis, daha önce, usulüne uygun olarak toplantıya çağrılmış, Başkan da bunu tatbik etmiştir gayet tabiî olarak. Şimdi, genel görüşmenin -genel görüşme daha görüşülmedi, yapılmadı bu görüşmeler- gününü tayin edeceğiz, ondan sonra da görüşülmesi istenen kanun tasarı ve tekliflerini tespit edeceğiz... Bu kanun tasarı ve teklifleri de, maşallah, şimdi önerdiklerinin öyle birkaç gün içinde görüşülüp bitirilmesi de kolay değil, hele bazısı -bahsedilenler- daha Meclise de gelmiş değil; bunlar, fiilen yaklaşmakta olan seçimlerin geriye bırakılmasının başlangıcı olmaktadır.

Zaten, bazı arkadaşlarımız bunu açıkladılar. Açıkça, seçimlerin geriye bırakılması gerektiğini söylüyorlar. Tabiî, bu da onların hakkıdır; ama, herkes şunu sormaktadır: O zaman, niçin, bu Meclis, bundan dokuz ay önce 11 oya karşı 486 oyla bu seçim kararını almıştır?

YAHYA ŞİMŞEK (Bursa) – Liderlere soralım...

ALTAN ÖYMEN (Devamla) – O zaman liderlerin her dediğine uyan arkadaşlarımız, şimdi niye fikirlerini değiştirmişlerdir? Bütün bu sorular birbirini takip eder; yani, 486 oyu kullanan arkadaşlarımız, o zaman "lider sultası" denilen olgudan şikâyetçi değiller miydi de bunu ancak şimdi akıllarına getirebilmişlerdir?

Arkadaşlar, bu şikâyetler üzerinde tartışılabilir, bunların bir kısmı haklı da olabilir. Burada, bu siyasî hareketin içinde, zaten birkaç hedef bir araya gelmiş bulunuyor. Hedeflerden biri, açıkça da beyan edildiğine göre, seçimin ertelenmesidir. Bir diğeri, lider sultasının sona erdirilmesidir. Seçimin ertelenmesi konusunda da haklı şeyler söylenebilir -epey gecikmiş olduğuna işaret ediyorum- lider sultası açısından da haklı nedenler bulunabilir. Mesela, ben, hâlâ hayret ediyorum, bir kısım partilerimizde sadece liderin kendi kararıyla aday tespitine... Yani, benim mensup olduğum parti Allah'a şükür bir önseçim yapmıştır; sonucunu da kimse değiştiremeyecek şekilde yapmıştır o önseçimi. Yani, hâkim damgayı vurmuş, o damganın üstünde kimlerin isimleri varsa, onların aday listesindeki değişmez yeri tespit edilmiştir; ama, bazı partilerde gerçekten demokrasiyle pek bağdaşır görünmeyen hadiseler olmuştur. Birçok değerli arkadaşımın, o partilerin liderlerinin süzgecinden nasıl olup da geçmediğine ve buraya yeniden aday gösterilmediğine hayret ediyorum; orada arka sırada oturan arkadaşlarımız var, bu Meclisin Meclis Başkanvekili var, bazı partilerimizin grup başkanvekilleri var. Bu da doğru olabilir; ama, bunun yeri de herhalde burası değildir, beş hafta kalmış olan seçimleri ertelemek değildir.

Bir başka hedef, demokratikleşme adımları olarak ifade ediliyor. Burada, gazetelere yansıdığına, zaten bizzat ifade edildiğine göre de, Sayın Erbakan ve arkadaşlarının seçimlere katılabilmesini sağlama amacı vardır.

ABDULKADİR ÖNCEL (Şanlıurfa) – Hiç alakası yok.

ALTAN ÖYMEN (Devamla) – Bu da normal bir amaçtır; elbette, bir demokraside yasakların olmaması gerekir; ama, burada da, akla şu soru geliyor; şimdiye kadar neredeydiniz?

Burada, bu Mecliste, biz, Cumhuriyet Halk Partisi olarak, müteaddit defa, bu gibi demokratikleşme tedbirlerinin bir an önce görüşülmesi için elimizden geleni yaptık. Önerilerimizden bir kısmı halen şu 287 maddelik gündemin içerisindedir. Bunlar içerisinde Memurin Muhakematı Hakkında Kanundan, ölüm cezasının kaldırılmasına kadar demokratikleşme yolunda atılması gereken bütün adımlar vardır. Bunları buraya getirmek istediğimiz zaman hiçbir destek görmedik.

Bir başka konu: Mesela, bu Meclisi fevkalade ilgilendiren bir mesele var. Anayasanın 83 üncü maddesinin değiştirilmesi, yani dokunulmazlıkların sınırlandırılması... Burada birinci görüşmesi yapıldı; iş, ikinci görüşmesi ve bunun oylanmasına kaldı; bunu, burada görüşmeye, bu oylamayı yaptırmaya muvaffak olamadık; bizzat bu arkadaşlarımızın da dahil olduğu gruplar tarafından –Fazilet Partisi de dahil- şu denildi: "Artık, ok yaydan çıktı seçime gidiliyor, başka bir şey görüşemeyiz"

83 üncü maddenin görüşülmesini sağlamak için arkadaşlarımız geceleri burada kaldılar, eylem yaptılar; yine bir sonuç alınamadı. "Seçimler yaklaştı, artık olmaz" denildi; bu önergede bizzat imzası bulunan bazı arkadaşlarımız tarafından ve bizzat bu önergeyi buraya Danışma Kurulu yoluyla getiren Fazilet Partisi Grubu tarafından... Bütün bunlar unutulmaz arkadaşlar.

Dediğim gibi, önergede, tek tek haklı olan taraflar bulunabilir. Bu harekette, bu hareketin hedefleri arasında haklı olan taraflar bulunabilir; ama, arkadaşlar, hareketin şekli, bu Meclise itibar kazandıracak nitelikte değildir "bu terazi bu kadar sıkleti çekmez" denildiği gibi, bu Meclisin bu yasama döneminin yapısı da bu kadar çok taktiği, bu kadar oportünizmi çekmez arkadaşlar.

Saygılarımı sunarım. (DSP ve DYP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkürler Sayın Öymen.

Lehinde, Sayın Kapusuz.

Buyurun Sayın Kapusuz. (FP sıralarından alkışlar)

SALİH KAPUSUZ (Kayseri) – Sayın Başkan, değerli milletvekili arkadaşlarım; tekrar huzurlarınızı işgal etmek mecburiyetinde kaldığım için özür dilerim; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Tabiî, zatıâlinizin açmış olduğu bir usul müzakeresinden dolayı, birçok, konuyla uzaktan yakından alakası olmayan hususlar bu kürsüden ifade edilmek durumuyla bu Parlamento karşı karşıya kalmıştır. Her şeyden önce, değerli arkadaşlarımız birtakım yaklaşımlarda bulunmuşlardır ki, bu konulara özellikle açıklık getirmek istiyorum.

Değerli bir sözcü "seçim kararı, Meclisin feshi anlamına gelir" buyurdular. Peki, bu Parlamento seçim kararını, Seçim Kanununu hangi tarihte çıkardı; tam 9 ay önce; 30.7.1998 tarihinde bu Parlamento seçim kararı aldı.

MAHMUT NEDİM BİLGİÇ (Adıyaman) – "Adaylar kesinleştikten sonra" diyor.

SALİH KAPUSUZ (Devamla) – Peki, bu seçim kararı ve bu Seçim Kanunu çıktıktan sonra bu Parlamento hiçbir faaliyet yapmayacak mıydı; yapmadı mı? Dikkat buyurun, biz, 30.7.1998'den bugüne kadar Parlamentonun çalışmalarına katıldık, hatta yeni oluşan bu azınlık hükümeti bu karardan sonra ortaya çıkmış bir hükümettir. Bunun altını çizmek istiyorum; bu bir.

Değerli arkadaşlar, bakınız, Parlamento, yeni bir Parlamento oluşuncaya kadar görevinin başındadır; devlette devamlılık esastır, kurumlarda devamlılık esastır.

Tabiî, yine, diğer bir kararı, bir tartışma konusunu -anlayamadım veyahut da arkadaşlarımız anlamak istemiyorlar- kamuoyuna ifade etmek istiyorum: Seçim kararı başka, Meclisin toplanıp çalışması başkadır. Evet, Meclis karar aldı, bugüne kadar da çalıştı. Şimdi, tatil kararından sonra bir grup değerli arkadaşımız Meclisi toplantıya çağırdı. Bu Meclis olağanüstü toplantı yapıyor; Meclisin çalışma kararı alıp, tatili kaldırması da mümkün, artık bundan sonra çalışmaya ihtiyaç yok demesi de mümkün. Bu kadar açıkken, bu olağanüstü toplantıdan sonra neyin nasıl olacağı konusunda hiçbir şey netleşmemişken değerli arkadaşlarımızın ille de milletimizin, kamuoyunun kafasını karıştırmak uğruna, seçim kararı ve seçim ile Meclisin toplanıp çalıştırılmasını niye birbirine karıştırıyorlar; bunda da iyiniyet olmadığını ifade etmek isterim.

Değerli arkadaşlar, biz, Fazilet Partisi olarak bir kez daha ifade ediyoruz ki, seçim kararına -doğru- 486 kabul oya en çok katkısı olan siyasî partiyiz; bundan dolayı da bir pişmanlığımız söz konusu değil, bu kararımızın arkasında da aynen duruyoruz. Biz, seçimlerin yapılmasından yanayız ve inşallah, seçimler yapılacaktır.

MAHMUT YILBAŞ (Van) – Ne zaman?

SALİH KAPUSUZ (Devamla) – Peki, seçimlerin yapılmasından endişe duymuyorsanız, bendeniz, şu anda, huzurlarınızda, kamuoyunun huzurunda, bu heyete, Başbakan başta olmak üzere Bakanlar Kuruluna bir davetiye de bulunuyorum ve diyorum ki: Şu anda gündeme getirilmek istenen husus, olağanüstü toplantıdan sonra Meclis çalışsın, şu yukarıdan aşağıdaki...

Değerli arkadaşım bizi tenkit etti; buna teşekkür etmeniz lazımdı. Bir grup, hazırlık yapmış, bir heyetin toplantısına ilgi göstermiş, önceliklerin hangisi olduğu hususunda, çıkıp -Hükümete yardımcı olmak adına mı dersiniz, Genel Kurula yardımcı olmak adına mı dersiniz- bunları gündemine almış, getirmiş, Parlamentoya taşımış ve fikrini orta yere koymuş, daha sonraki bir tarihe bırakılmamış; bu, teşekkür konusudur, tenkit konusu olmaması lazım.

Dolayısıyla, biz, Fazilet Partisi Grubu olarak ne diyoruz: Evet, Türkiye terörden çok çekti, terörün başı da Türkiye'nin eline geçti; ama, Türkiye, dünyada tek başına bir ülke değildir. Dünya kamuoyunda çok önemli olan bu ülkenin, elbette, bu yargılama süreci de tartışılmaya açıldı, kasten açıldı. Belki de birçok noktalarda, Türkiye'nin bugüne kadar kendisi için, kendi milleti için yapması gerekli olduğu düzenlemeler vardı, yapmadı. Bu hükümete diyoruz ki: Şayet bu konuda bir sıkıntı varsa -ki, biz var olduğuna inanıyoruz- fikir olarak, devlet güvenlik mahkemelerinin olmamasını düşünüyoruz; ama, mademki, bu, Anayasada bir kurumdur, varlığı tartışılmaz; bugün yürürlükte olan bu hususlarda farklı bir uygulamaya gitmemiz mümkün değil, belki yapısında değişikliğe ihtiyacınız olacaktır; gelin, bununla ilgili bir hazırlığınız varsa, buna katkı sağlayalım.

Yine, terörün başının yakalanması, terörün sona ermesine tek başına yetmemektedir. Dağlarda ve şehir içerisinde eşkıyalar can almaktadır, analarımızı ağlatmakta, ciğerlerimizi dağlamaktadırlar. Bunları sona erdirmek uğruna "pişmanlık yasası" diye -bizim hazırlayıp getirdiğimiz değil, bir değerli gruba mensup arkadaşımızın hazırlayıp getirmiş olduğu- bir demet kanun teklifi var; bunların suçlarını aza indirmek uğruna. Peki, bunlarla alakalı olarak bir düzenlemeye ihtiyaç varsa "bu Parlamento üç gün gece gündüz çalışsın, bunları düzenlesin" demek, acaba, bu memlekete hizmet midir, bir yanlışlık mıdır? Biz, bunun için bunları gündeme getiriyoruz. (FP sıralarından "Bravo" sesleri, alkışlar)

Değerli arkadaşlar, bakınız, bir kez daha ifade etmek istiyorum: Kanunlar şahıslar için çıkmaz, kanunlar toplum için, ülkenin menfaatları için çıkar, buna da Genel Kurul karar verir. Eğer, bir kanun Eşber Yağmurdereli'yi ilgilendiriyorsa "o kullanmasın, o istifade etmesin" diye içinizden birkısım arkadaşlarımızın tepkisi olabilir; ama, doğru değildir. Biz, bu kanun tasarısının -Türk Ceza Kanununun 312 nci maddesiyle ilgili olarak, Terörle Mücadele Yasasının 8 inci maddesiyle ilgili olarak- hükümet tarafından hazırlanış gerekçesini biliyoruz; ama, Türkiye'nin lehine olmadığı için, belki, burada telaffuz etmek durumuyla karşı karşıya değiliz; ama, birileri dayattığı için, birileri istediği için değil, bu memleketin insanlarının yararına, demokrasi adına faydalı olduğu için, bu kanunlar çıksın diye, getirdiğiniz ilk günden bu güne kadar gayret sarf ettik ve destek verdik. Bu konuda, bugün de, yarın da, demokrasi, insan hakları ve özgürlük konusunda, ülkenin yararına olan her konuda, sonuna kadar, en büyük Grup olarak destek vereceğimizi, bir kez daha ifade ediyorum. (FP sıralarından "Bravo sesleri, alkışlar)

Değerli arkadaşlar, bakınız, bu Pişmanlık Yasa Tasarısı, tamı tamına 4 maddedir; 2 maddedir 2 de yürürlük maddesi vardır. Bu tasarı, ben inanıyorum ki, böyle bir konjonktürde, bu Parlamentonun ittifakla çıkaracağı bir kanun olacaktır. Aynı şekilde, Türk Ceza Kanunu ve Terörle Mücadele Yasasının 8 inci maddesiyle ilgili olan düzenleme ise, 2'si yürütme ve yürürlük maddesi olmak üzere 6 maddedir.

Bir de, yine, ittifakla, birtakım farklılıklarına rağmen, Parlamentoda grubu bulunan bütün siyasî partiler ve hatta, temsilcisi bulunan partilerimiz, Meclis Başkanlığımızın kurduğu uyum komisyonuna üye vermiş. Anayasa değişikliğinden sonra Siyasî Partiler Kanunuyla ilgili bir düzenleme yapılmamış. Yapılmadığı için de, üzülerek söyleyelim ki, hukukun siyasallaştırdığı bir konjonktürel atmosferden Türkiye büyük yaralar almıştır. Bu yaraların sarılması ve Parlamentonun iradesini orta yere koyarak, bir kanunî düzenleme boşluğunu ortadan kaldırmak için, Türkiye'nin çağdaşlığına, Türkiye'nin kendisine yakışır bir Siyasî Partiler Kanunuyla ilgili bir düzenleme hazırlanmış, gündemde. Bizim öne çekilmesini istediğimiz bu teklif de 25 maddedir, yürürlük maddelerini çıkarırsanız 23 maddedir. Topu topu 33 maddelik bu tasarıları, biz Fazilet Partisi olarak diyoruz ki, bugün, gece 12.00'ye kadar, pazar 24.00'e kadar çalışalım, sonuçlandıralım. Bizim değerli Hükümetimizden istediğimiz, buna katkı sağlayın. Bu tasarıların ikisi de zatıâliniz Başbakan veyahut da Başbakan Yardımcısı olduğunuz dönemde hazırlanan tasarılardır, diğeri ise bütün grupların ittifakla getirmiş olduğu Siyasî Partiler Kanunuyla ilgili tekliftir. Peki, bunların görüşülmesini istemeyen arkadaşlarımız kendilerini haklı görüyorlar da, bunların görüşülmesini isteyen bu grupları veyahut da bu arkadaşlarımızı nasıl suçluyorlar, bu çağda bunları nasıl içlerine sindiriyorlar; doğrusu anlamış değilim. (FP sıralarından alkışlar)

Birçok değerli bakanımız, birçok uluslararası toplantıya katılan değerli komisyon üyesi arkadaşlarım var. Gittiğiniz her toplantıda Avrupa insan haklarıyla ilgili olarak veyahut da Türkiye'deki demokrasiyle ilgili olarak önünüze çıkarılan ilk husus nedir? Söyleyin bunu allahaşkına yahu!

BAŞKAN – Sayın Kapusuz, toparlayın lütfen...

SALİH KAPUSUZ (Devamla) – Toparlıyorum Sayın Başkanım.

Dolayısıyla, bunlarla ilgili ne yapılması lazım; düzenleme yapılması lazım. Başkaları istediği için değil, bizim ihtiyacımız olduğu için yapmalıyız.

Değerli arkadaşlar, biz, bunu, burada, ilk defa gündeme getirmiyoruz. Bakınız, geçmişte, 54 üncü hükümet döneminde gündeme getirdik, arkadaşlarım şahittir, siz şahitsiniz. 55 inci hükümet döneminde -Değerli Grup Başkanvekili Ülkü Bey hatırlar- müteaddit defalar "55 inci hükümet bir azınlık hükümeti olduğu için, katkımıza ihtiyaç duyduğunuz, demokrasi, insan hakları ve özgürlüklerle ilgili yasalardaki düzenlemelerinize sonuna kadar katkı sağlayacağız" dedik; ama, kendileri bir mazeretin arkasına sığındılar. Sığındıkları mazeret şudur: "Bugünkü konjonktürde, biz, bunları getirdik; ama, çıkaramayız."

İşte, demokrasiye inananlar, insan haklarına inanlar, bugün cesur olurlar, bugün!.. (FP sıralarından "Bravo" sesleri, alkışlar) Yoksa, kapalı kapılar arkasında cesaretle konuşursunuz, insan haklarından bahsedersiniz, demokrasi havarisi kesilirsiniz; ama, bunun hiçbir kıymeti harbiyesi kalmaz. Bu Parlamento, eğer, bugünkü şartlar içerisinde bunları başararak bu seçimlere giderse, kendisini itham eden çevrelerin de altında kalacağı bir görevi yerine getirmiş olur. Bundan neden korkuyorsunuz?

Değerli arkadaşlarım, özür dileyerek şunu söylemek istiyorum; bizim bu önerimizle getirmek istediğimiz husus şudur: Değerli arkadaşlarımız farklı yaklaşabilirler, farklı değerlendirebilirler; ben, kendilerine de saygı gösteririm; ancak, biz, bu grup önerisini getirirken, bir usulî yaklaşım getirdik. Geçmişte uygulanmış, bugün de uygulanabilir gördük; hiçbir engelle de karşılaşmadık. Dedik ki: "Parlamento, çalışmalarını ne yapsın; düzenlesin... Niye; çünkü, bir seçim kararı almışız. Aldığımız seçim kararından dolayı, arkadaşlarımız, bölgelerinde çalışacaklar. Bir plan yapılsın, bir program yapılsın, hangi gün hangi çalışmaların yapılıp yapılmayacağı hususu bugünden belli olsun; biz de buna göre kendimizi ayarlayalım, Parlamento çalışmalarına göre kendi programlarımızı revize edelim." Peki, bundan dolayı, eğer, arkadaşlarımız bizi suçluyorlarsa, kendilerine havale ediyoruz.

Son kez ifade ediyor ve diyorum ki: Biz, Fazilet Partisi olarak seçimlerden yanayız. Bu Parlamento, hem seçimlere gitme kararı almış olduğu için seçimlere gitmeli hem de aynı zamanda, bu çalışmaları yapmalı. Sadece bizim teklif ettiğimiz çalışmaları kastetmiyorum; devlet güvenlik mahkemeleri dahil, eğer, Değerli Hükümetimizin önemli gördüğü başka tasarı ve teklifler varsa, bunlar da dahil olmak üzere, getirin, çalışalım; hem buradaki görevimizi yapalım hem de halkımızla beraber olup, seçimlere kardeşler olarak birlikte gidelim.

BAŞKAN – Son cümlenizi söyleyin lütfen efendim.

SALİH KAPUSUZ (Devamla) – Evet Sayın Başkanım.

Bizim, burada, birinci olarak getirmiş olduğumuz öneri, bu noktada, Parlamentoya ve zatıâlinize yardımcı olmak içindir. İkinci önerimizi de, belki şimdi işleme koymasanız bile, şayet karar alınırsa -ben, illa da karar alınsın demiyorum- Parlamento çalışma kararı alırsa, önümüzdeki günleri programlayalım -bizim önerdiğimiz hususlar da olabilir, başka hususlar da olabilir- yarın, öbür gün aralıksız olarak çalışma programı dahilinde bu kanunlar üzerinde çalışalım diyoruz. Onu da bu karar belli olduktan sonra işleme koyarsanız, memnun olur, Değerli Heyete saygı ve hürmetlerimi arz ederim efendim. (FP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkürler Sayın Kapusuz.

Şimdi, önerilerden yalnızca birincisini oylarınıza sunacağım.

Birinci öneriyi tekrar okutuyorum:

Öneriler:

Olağanüstü toplantı konusu genel görüşme önergesi üzerinde yapılacak öngörüşmeler sonunda genel görüşme açılmasına karar verildiği takdirde, genel görüşmenin Genel Kurulun 16.3.1999 Salı günkü birleşiminde yapılması, genel görüşme olağanüstü toplantı konusu olduğundan, İçtüzüğün 103 üncü maddesindeki sürelere bağlı kalınmaması önerilmiştir.

BAŞKAN – Öneriyi kabul edenler...

SAFFET ARIKAN BEDÜK (Ankara) – Elektronik cihazla yapılması hakkında karar var Sayın Başkan.

BAŞKAN – Tereddüt olursa, öyle oylayacağım...

KADİR BOZKURT (Sinop) – Elektronik cihazları niye yaptık Sayın Başkan?!.

BAŞKAN – Efendim, oylamanın elektronik cihazla yapılması isteniyor. Pekala... Yani, ben, eğer tereddüt olursa, onu zaten öyle yapacaktım; madem talep var, yapacağım.....

Önergenin oylaması için 5 dakika süre vereceğim.

Oylamayı başlatıyorum.

Sayın milletvekilleri, oylama için cihazı kullanamayanlar yardım istesinler; aksi halde, bir pusulayla oylarının rengini belirtebilirler.

(Elektronik cihazla oylama yapıldı)

BAŞKAN – Oylama işlemi bitmiştir.

Sayın milletvekilleri, öneri kabul edilmiştir.

VII. – GENSORU, GENEL GÖRÜŞME, MECLİS SORUŞTURMASI VE

MECLİS ARAŞTIRMASI

A) ÖNGÖRÜŞMELER

1. – Konya Milletvekili Ahmet Alkan ve 20 arkadaşının, terör örgütü başının yakalanmasından sonra meydana gelen iç ve dış gelişmeler ve bu konuda alınabilecek önlemler konusunda genel görüşme açılmasına ilişkin önergesi (8/38)

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, olağanüstü toplantı konusu genel görüşme önergesinin öngörüşmelerine başlıyoruz.

Hükümet?.. Burada.

İçtüzüğümüze göre, genel görüşme açılıp açılmaması hususunda, sırasıyla, hükümete, siyasî parti gruplarına ve önergedeki birinci imza sahibine ya da onun göstereceği bir diğer imza sahibine söz verilecektir.

Konuşma süreleri, hükümet ve gruplar için 20'şer dakika; önerge sahibi için 10 dakikadır.

Hükümet adına, Dışişleri Bakanı Sayın İsmail Cem...

Buyurun Sayın Cem. (DSP sıralarından alkışlar)

DIŞİŞLERİ BAKANI İSMAİL CEM (Kayseri) – Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlarken, Hükümetimiz adına yapacağım konuşmayı, Meclisimize sunulmuş önergedeki bazı kavramlar üzerine bina edeceğim. Burada, terörbaşının yakalanışından sonra ortaya çıkan gerçekler, komplo, dış çevrelerin hukuk düzenimizde hata bulmalarına ilişkin kaygılar ve bunları boşa çıkarma yöntemlerinden ve bir durum muhakemesinden söz ediliyor; ben de Hükümetimiz adına bu durum muhakemesini yapacağım.

Önce şunu belirteyim: Bu sözü edilen kavramlar ve sözü edilen konu, bir süreç meselesidir, bir süreç içerisinde oluşmuştur ve bu sürece baktığımızda, dikkati çeken iki tane nokta vardır: İlki, terörle mücadelede, Türkiye, ciddî mesafe almıştır; ilk nokta budur. İkincisi, bu sonucu almamız, öncelikle, Türkiye için hayatını verebilmiş şehitlerimiz sayesinde olmuştur. Silahlı Kuvvetlerimizin, güvenlik güçlerimizin ve tümüyle milletimizin kararlılığıyla, fedakârlığıyla ve başarısıyla bu mesafe alınmıştır ve bu büyük mücadelede, hayatını bizler için vermiş olan, sayın milletvekillerimiz için, bütün milletimiz için, hepimiz için vermiş olanları rahmetle anıyorum.

"Süreç" dedim; terörbaşının yakalanışı, ciddî komplo, hukuk düzeni... Bir defa, bu olaylar nasıl gelişti, nasıl bu noktaya vardık?

Önce şunu belirteyim: Sayın Yılmaz başkanlığındaki Anavatan-Demokratik Sol Parti Koalisyonu döneminde ve Sayın Ecevit başkanlığındaki Demokratik Sol Parti Hükümeti döneminde, terör ve terörle bağlantılı konularda fevkalade ciddî, kararlı politikalar uygulanmıştır. Nereden başladık, nasıl yola çıktık, işin siyasî boyutu?..

Bir defa, Suriye olayı ve Suriye olayını mümkün kılan Hükümet politikaları... Türkiye, bugün o mesafeyi almışsa -ki, almıştır- bu mesafenin alınmasındaki temel etkendir. Bizim Hükümetlerimiz döneminde, Sayın Yılmaz'ın ve Sayın Ecevit'in Hükümetleri döneminde Türkiye, geçmiş hükümetlerin büyük açığını kapatarak, İslâm ülkeleriyle, Arap dünyasıyla, Ortadoğu'yla ilişkilerini düzgün bir seviyeye çıkarmıştır ve Türkiye, artık, Ortadoğu'da bir seyirci, uzak bir misafir, ilgili gibi değil, Ortadoğu'nun başlıca etkeni olan ülke kimliğiyle politika yapmıştır, sözünü geçirmiştir, sözünü duyurmuştur. Bundan altı ay önceki Arap Birliğinin Kahire Toplantısında, yıllardan beri ilk kez, o Arap Birliği Konferansı, Türkiye'yi savunmuş, Türkiye aleyhine verilen önergeleri reddetmiştir ve bütün bunların üzerine, Türkiye, yıllardan beri terör örgütünün kullandığı, mekanizmalarını yerleştirdiği Suriye ile birlikte Teröre Karşı Mücadele Anlaşması yapmıştır; olayın en önemli noktası budur, dönüm noktası budur. Türkiye ve Suriye, birlikte teröre karşı mücadele kararını aldığında -ki, bu elbette, devletimizin bütün birimlerinin, Hükümetimizin, Dışişleri Bakanlığımızın katkısıyla, çabasıyla, Cumhurbaşkanımızın yönlendirmesiyle gerçekleşmiştir- bu anlaşma imzalandığında, terörün, terör mekanizmalarının etkisinden uzaklaştırılma süreci başlamış ve hızlanmıştır. Bugün her şey bitmiş değildir; halen sıkıntılar, Suriye coğrafyasındaki terör mekanizmaları konusunda halen sıkıntılarımız mevcuttur; fakat, büyük mesafe alınmıştır.

Bunun arkasından, malum, bir Avrupa olayı yaşandı. Durumu doğru değerlendirmek için bunları hep dikkatle not etmek gerekir. Avrupa'da ne oldu? Türkiye nasıl bir tutum gösterdi ve hangi sonucu elde etti? Hatırlar sayın milletvekillerimiz, bu terör örgütü başının İtalya'ya ilk gittiği günlerdeki Avrupa kamuoyunu, basınını, neler yazıldığını, nasıl bir karşılama yapıldığını; hepsini hatırlar milletvekillerimiz. Bununla da kalınmadı o günlerde, hatırlayalım, efendim, bu terörbaşı Türkiye'de yargılanamazmış, mutlaka bir uluslararası mahkeme kurulacak ya da Lahey'deki Uluslararası Mahkemeye gidilecek, Türkiye ve terör örgütü karşı karşıya tezlerini anlatacak, ondan sonra da yargılama yapılacak... Türkiye'ye, önce bunun kabul ettirilmesi için çalışıldı. Bu bitmedi -yine o günlerden bahsediyorum, bugünü anlamak için düne de bakmak icap ediyor- yine o günlerde, Avrupa girişimi diye bir şey başlatılmak istenildi; amaç, Türkiye'nin bir meselesini uluslararası platforma getirmek, orada tartışmak... Kim başlattı bunu; sıradan ülkeler değil, Avrupa Birliğinin Dönem Başkanı Almanya'nın Sayın Başbakanı ile İtalya'nın Sayın Başbakanı birlikte bu girişimi başlattı. Yine aynı günlerde, bu konunun, bu meselenin, Avrupa Birliğinin Viyana'da toplanacak zirvesine getirilmesi için Avrupa Birliği ülkeleri harekete geçti.

Peki ne oldu; şu oldu, Türkiye'nin, hükümetlerimizin, 55 ve 56 ncı Hükümetlerin, ciddî, kararlı tutumu sonucunda bunların hepsi boşa çıkarıldı. Birincisi, bu Avrupa girişimi denilen olaydan, ilgili ülkeler -tabiî, bizim de kendilerine anlatmamızın etkisiyle- yanlış bir süreç olabileceğini gördüler ve vazgeçtiler; uluslararası mahkemeye götürmek, olayı... Bu bitti, hukukî mücadelemiz sonucunda bitti ve yine aynı şekilde, bundan iki ay önce yapılan Viyana Zirvesine bu konu götürülmedi.

Nasıl oldu bunlar; Avrupa kamuoyu birdenbire nasıl, belki de tarihinde ilk kez bizim düşüncelerimize de yer vermeye başladı? Türkiye'nin haklılıkları da yazılmaya, çizilmeye, görülmeye başlandı ve biz bu noktaya şu şekilde ulaştık: -Bundan sonrası komplo vesaire denildiği için anlatıyorum- Birincisi, kararlı durduk, kararlı; biz kararlı durduk. İkincisi, ciddî durduk, ciddî... Ve nihayet, ilk günden başlayarak hukuk dedik; hukukun dışında hiçbir yöntemde yokuz dedik. Bize denildi ki, telkin edildi ki, işte, efendim, sizin mevzuatınızda bazı özellikler var, dolayısıyla, bu kişi size iade edilmez; bu davadan vazgeçin, bir ülke bulalım, o ülkeye gitsin, orada yargılansın. Biz, başta ne söylemişsek, süreç boyunca ve sonunda aynı şeyi söyledik, hukuk; hukukun gereği neyse o olur; eğer, o adil mahkeme -Türk mahkemesi, yabancı mahkeme- Türkiye'ye iade etmeyeceğiz derse, o da hukuktur; ama, mahkeme toplanacaktır, hukukun gereğini yapacaktır ve sonuca hukukla ulaşılacaktır. Bunu yaparken de ilk kez, sesimiz, düşüncemiz, geçmişle kıyaslanmayacak kadar fazla duyuldu Batı Avrupa'da.

Şunu da söyleyeyim: Evet, biz çok çaba sarf ettik, Batı Avrupa'da sesimizin bu şekilde duyulmasında bizim çabalarımızın da etkisi mutlaka var; ama, sadece bu değil; çünkü, Türkiye, her zaman kendi haklılığını Batı Avrupa'ya ulaştırmaya çalışmıştır; ancak, Batı Avrupa, ilk defa, kendisini, terörle, terör örgütüyle yüzyüze gördüğü için ciddî şekilde olayla ilgilenmiştir; olayla ilgilendiğinde de, bizim doğru söylediklerimiz çok daha geniş yankı bulmuştur.

Bir de şundan bahsediliyor: Komplolar, Türkiye'nin bölünmesi, böldürülmesi... Bu tarz düşüncelerden, bu tarz korkulardan, Türkiye olarak zaten bir korkumuz yok; fakat, bunlara düşmemiz için de hiçbir neden yok. Elbette, Türkiye'ye karşı birtakım yanlış hesaplar, emeller olmuştur; şunu bilelim, olacaktır. Türkiye, bugünkü temposunu devam ettirirse, bugünkü gücünü muhafaza edip, yükseltirse, hiç hayalci olmayalım, Türkiye'ye karşı bazı siyasî çevrelerin düşmanca düşüncesi olacaktır, olmaya da devam edecektir.

Mümkün olan her şeyi yapalım; yapıyoruz; elimizden gelen mücadeleyi, tavrı gösterelim; göstermekteyiz; fakat, şunu da bilelim: Öyle, Türkiye'yi bölmek, Sevr'i canlandırmak kimsenin haddine düşmemiştir. 1920'lerin başında, yeni savaştan çıkmış, ordusunun elindeki silahların büyük çoğunluğu alınmış, ekonomisi perişan vaziyette, Türkiye'nin insanları neredeyse bir dilim ekmeğe muhtaç durumda ve  nüfusu 15 milyonu bile bulmayan o günün Türkiyesine yedi düvelin bir araya gelip de kabul ettiremediği bir Sevr anlayışını, bugünkü Türkiye'ye, 65 milyonu aşkın nüfusuyla, Balkanlardan Ortaasya'ya, Ortadoğu'ya, Kafkasya'ya uzanan bir coğrafyada en dinamik ekonomisiyle, yine, bu büyük coğrafyanın en etkili, en güçlü silahlı kuvvetleriyle, bunca yetişmiş insanıyla, bu birikimiyle bu Türkiye'ye o tarz anlaşmaları kabul ettirtmeyi hayal etmek dahi kimsenin haddine düşmemiştir. (Alkışlar)

KADİR BOZKURT (Sinop) – Sayın Başkan, genel görüşme isteyenler nerede; yoklar?!.

DIŞİŞLERİ BAKANI İSMAİL CEM (Devamla) – Sayın milletvekilleri, ne olmuştur? Türkiye, etkinliğini, gücünü ciddîyetle, sükûnetle, kararlılıkla kullanmıştır, öyle, kamuoyu önünde, basın demeçleriyle falan değil ve gerçekten, Avrupa'nın kapıları terörün temsilcisine kapatılmıştır; ama, bu noktaya da kendiliklerinden gelmediler. Bu konuda ciddî davranan bütün bu ülkelere teşekkür etmekteyim; ama, şunu da bilelim ki, kendiliğinden olmuş bir hadise değildir bu. Bu, Türkiye'nin hukukla, uluslararası anlaşmalarla bağlantılı politikalarının, sadece Hükümet, sadece Bakanlık değil, sendikalarımızın, özel sektör temsilcilerimizin katıldığı, duyuru kampanyalarımızın, reklam kampanyalarımızın, Meclisimizin komisyonlarında görev alan arkadaşlarımızın Avrupa'da yaptığı temasların sonucunda, Batı Avrupa, kapılarını kapatmıştır.

Bundan sonrası ne oldu; bundan sonra, malum, Uzak Afrika'ya bir gidiş oldu ve Türkiye'nin gücü, binlerce insanımızın öldürülmesinden sorumlu tuttuğumuz kişiyi getirip Türk adaletine teslim etmeye yetti ve bu gücün bizde olduğu bütün dünyaya ilan edildi. (DSP sıralarından alkışlar)

Sonrasına geliyorum; Hükümetin kurulmasından sonra bu konuları fazla konuşamadık denmekte. Bir defa ne oldu: Birincisi; Avrupa, terörü tanıdı. Bunu hiç unutmayalım, bu çok önemli. Avrupa, yakın tarihinde ilk kez terörist çetelerin, nasıl, büyükelçilikleri bastığını, konsoloslukları bastığını gördü ve yaşadı. Bunlar, Türkiye'nin büyükelçiliğine, Türkiye'nin konsolosluğuna geçmişte yönlenmişken elini kolunu bağlayıp seyredenler, bu kez, bu acıyı kendi yüreklerinde hissetmeye başladı. Bir defa, Batı Avrupa terörü tanımaya başladı.

İkincisi; -bu da ilginç bir konu- Avrupa'nın, Amerika'nın -ki, Amerika, terör konusunda baştan beri çok ciddî, çok kararlı durmuştur- terör konusundaki tavrı, Türkiye'nin terör konusunda sağladığı mesafeyi kolaylaştırmıştır.

Bir şey daha oldu; Yunanistan bu olaylarda suçüstü yakalandı; bu çok önemli. Yıllardır anlatmaya çalışıyoruz, Bakanlığımız, yıllardır  bütün belgeleri topluyor, yabancı gazeteleri topluyor, bütün dünyaya anlatıyor, anlatmaya çalışıyor; ama,  Avrupa, ilk kez, Yunanistan'ın terörle bağlantısını, artık, reddedilmeyecek bir açıklıkla gördü.

Ben bu konuyu ele alırken, kendim bir şey söylemiyorum, Yunanistan'ın söylediklerini tekrarlıyorum. "Yunanistan Başbakanı, terörbaşıyla ilgili bütün gelişmelerin içindedir, onun bilgisi dahilinde yapılmıştır." Bunu söyleyen, Dışişleri Bakanı Pangalos. Yunanistan, terörün içine öylesine batmıştır ki, örneğin, Yunanistan'ın muhalefet liderlerinden, eski Başbakan Miçotakis diyor ki: "Biz, bu olayda, Yunan yakın tarihinin, 1974'ten -yani, Barış Harekâtından- sonraki ikinci haysiyet kaybını yaşadık ve bunun sebebi Yunanistan'ın, Yunan Hükümetinin amatörce politikalarıdır." Bunu, kendi parti liderleri, bir eski parti lideri söylüyor. Terörle olan ilişkisi sonucunda, koskoca Pangalos devrildi gitti...

Malum, Yunanistan'da bu olayla ilgili dün bir soruşturma başlatıldı> o soruşturmada savcının iddianamesi bugün elime geçti. Savcı, terörbaşıyla ilişkileri, bütün bunları anlatıyor ve diyor ki: "Bu yukarıdaki eylemleri, Yunanistan'ın, barışçıl ilişkiler ile müttefik ilişkileri içerisinde bulunduğu Türkiye'ye karşı düşmanlık ve kin duyguları beslediğinin somut örneğidir"

BAŞKAN - Sayın Cem, size eksüre vereceğim.

DIŞİŞLERİ BAKANI İSMAİL CEM (Devamla) – Lütfen efendim... Teşekkür ediyorum.

Gene, aynı savcı, iddianamenin bir başka yerinde diyor ki: "Öcalan'ın, özellikle Yunanistan'a illegal olarak girişi, ülke içine sürülmesi, kendisine gizlenecek yer sağlanması fiilleri -Yunanistan'ın bu fiilleri- somut olarak Türkiye'ye karşı düşmanca hareketleri ifade etmekte olup, Türkiye tarafından, böyle bir hareket, casusbelli (savaş nedeni) olarak tanımlanmıştır."

İşte bu noktalara geldik. Ne oldu, Hükümet ne yaptı, hangi sonuçlar alındı, nereye vardık; işte buraya vardık. Buraya vardık ve biz, Türkiye olarak, elbette, Yunanistan'ın, bir akıl çizgisine gelmesini isteriz. Yunanistan'da elbette akılcı düşünenler, aklıbaşında insanlar mevcuttur; bizim dileğimiz budur; ama, bugünkü günde, Yunanistan, Türkiye açısından, terörist bir ülkedir.

Bunu söylerken kamuoyunda bazı yanlış algılamalar oluyor. Efendim, Türkiye, Yunanistan'ı terörist ülke ilan ettirtecek...Böyle bir şey yok; kimse kimseyi ilan ettirtmez. Her ülke, belli bir tanım çerçevesinde bir başkasını terörist ülke ilan edebilir. Amerika bazılarını etmiş, o kendi bileceği iş. Biz, Yunanistan'ın terörist ülke olduğunu ilan ediyoruz ve bunu, kendi kafamıza takılıp da yapmıyoruz; bunun ölçüsü var, tanımı var. Örneğin, Amerika Dışişleri Bakanlığı Sözcüsünün bundan bir hafta önce tekrar ettiği, herkesin kabullendiği tanım var. Bir ülke nasıl terörist oluyor: Eğer, o ülke, bir başka ülkenin içindeki terörist grubu, terörist hareketi destekliyorsa, birinci koşul; eğer, o ülkenin bir başka ülkedeki terörist harekete verdiği destek devamlılık arz ediyorsa -bunu, ben söylemiyorum; yani, bu tanım Amerika Dışişleri Bakanlığının yaptığı tanım- elbette, devamlılık arz ediyorsa ikinci koşul -sadece bu hükümet değil, bundan önceki hükümet de, daha önceki de teröre o desteği veriyor- ve eğer, başka ülkedeki terör eylemine verilen bu destek, devamlılık arz eden bu destek, desteği veren ülkenin hükümeti tarafından, yöneticileri tarafından biliniyorsa, bu da üçüncü koşul, o zaman, o ülke terörist ülkedir. Amerika Dışişleri Bakanlığının, bundan bir hafta önce, yeniden, herkese hatırlattığı tanım.

Şimdi, bakıyoruz, Yunanistan bu eylemlerin hepsini tek tek yapmıştır. Türkiye'nin, başkasının terörist demesine, başkasının tanımına, tanıtımına, tanıklığına ihtiyacı yoktur ve Yunanistan, bizim açımızdan terörist bir ülkedir ve bu niteliğiyle, herhangi bir ciddî sorunda, konuda, tarafımızdan muhatap kabul edilebilme durumunu kaybetmiştir.

Sayın milletvekilleri, yapılabilecek olan, yapılan, hukuk... Bir defa, hukuku siyasî tartışmanın dışında tutalım. Eğer, biz, bundan sonra, bu başarımızın devamını istiyorsak, terörle mücadele bitmiş değildir elbette; ama, -mesafe kazanıyoruz- daha fazla mesafe kazanmak istiyorsak, o zaman, hukuku siyasetin dışında tutalım, kararlılıkla hareket edelim, ciddiyetle hareket edelim. Hiçbir zaman, kamuoyu önünde prim yapmak için bu konuyu ele almayalım ve hep hukuku savunalım; hep, hukuk diyelim.

Şimdi, adil yargılama ve hukuk düzenimize de kısaca değinip tamamlamak istiyorum.

Bir defa, Türkiye'nin adil yargılaması talebini biz kabul etmiyoruz Türkiye olarak, bizim Bakanlığımız kabul etmiyor. Ne demektir, bu nereden kaynaklanıyor? Adil yargılama istiyor... Terör örgütünün iki numarası neredeyse bir senedir yargılanıyor, hiç öyle bir şey akıllarına gelmedi, kimsenin tek bir itirazı yok, ne yargılama usulüne, ne yargılama biçimine.

Şimdi, bir defa, bu şüpheye hakkı yok. Eğer böyle bir şüphesi varsa, bunu, benzer diğer yargılamalara da zamanında söylemesi lazımdı.

İkincisi; biz, öyle, gözlemci falan kabul etmiyoruz. İlk günden, ben muhatap oldum, hatta telefonda da muhatap oldum, yazışmada da muhatap oldum. Efendim, Türkiye'ye belli uluslararası kuruluşlar gözlemci yollayacaklarmış, Türkiye'deki muhakemeyi gözlemciler vasıtasıyla izleyeceklermiş... İlk günden, kesin, hayır dedik ve hiç bunun üzerine gelmeyin; yani, böyle saçma şey olmaz dedik. Peki, biz bunu niye dedik, neye dayanarak dedik; gayet açık iki temele dayanarak: Birincisi, millî hukukumuz. Kaldı ki, bizim usul hukukumuz, bundan iki üç sene önce yapılan değişikliklerle fevkalade ileri bir usul hukuku ilgili bu konuda. İkincisi, bizim, uluslararası antlaşmalarımızın hiçbirinde gözlemci diye bir müessese yok ve nihayet Norveç Dışişleri Bakanının geçen gün bir demeci oldu ve "işte, Türkiye eleştiriliyor, gözlemci kabul etmiyor diye, Norveç olarak biz de kabul etmiyoruz" dedi. Böyle bir müessese Norveç hukukunda da yok, Türkiye'nin hukukunda da yok. Biz, bir defa, kendimizi beğendirmek; böyle, mahcubiyeti kabul etmek; ondan sonra, işte, bizim her şeyimiz kötü, mahkememiz kötü, hâkimimiz kötü, sistemimiz kötü, biz, böyle mahcup, mahzun... Yok böyle bir şey!.. Elbette eksiğimiz var, elbette düzelteceklerimiz var; ama, bu görüntüden, bu anlayıştan, bu zihniyetten kendimizi kurtaralım bir defa; yani, kimse, geçmişte o sömürgelerine... Türkiyemiz, Allah'a şükür hiç sömürge olmadı, bu imaj da, bize yakın bir imaj değil; ama, bazıları, kendilerini, 18 inci Yüzyıldaki sömürgelerine gözlemci yollayan, sömürgelerini denetlemeye çıkan sömürge valisi zannediyor. Kimse Türkiye'ye bu gözle bakmasın, biz kimseye de bu gözle baktırtmayız. (Alkışlar)

Şimdi, anlaşmalarımız neyse o. Efendim, Türkiye bazı sözleşmeleri imzalamıştır. O sözleşmelerin gereği, bütün o sözleşmedeki ülkeler gibi, Türkiye'ye de, belli koşullarda, belli kişiler gelir, sistemimize bakar, geçenlerde olduğu gibi bir sanıkla gidip görüşür, onun sağlığını kontrol eder. Neyse İngiltere'nin, Fransa'nın, Almanya'nın, İsveç'in yükümlülüğü, bizimki de o kadar; ne eksiği ne fazlası ...

Efendim, yabancı avukat gelecekmiş, yabancı avukat gelip savunmaya girecekmiş, görüşme yapacakmış... Hayır, yok öyle şey; bir başka davayla ilgili, bir başka uluslararası mahkemede, o ayrı konu; ama, Türkiye'de şu anda açılmış bulunan veyahut açılmakta olan, başlayacak olan duruşmaya, Türk kanunları gereğince, yabancı bir avukat gelip müdahil olamaz. Peki, bu sadece Türkiye'de mi böyle; yoo, Batı Avrupa'nın büyük çoğunluğunda da bu böyle, ancak, kendi barona kayıtlı olan avukat gelir ve savunmayı yapar.

Şimdi, bunlarda sıkı duralım, bunlar çok önemli. Bundan sonrasına dönük... Bir hanım, bir kişi, aynı zamanda sanığın avukatı, Türkiye'ye başvurdu, dedi ki: "Gelmek istiyorum, görüşmek istiyorum". Şimdi, biz ne yaptık burada; o kişinin işiyle, mesleğiyle ilgisiz olarak -onun mesleğiyle hiç ilgisi yok- ama, o kişinin kişiliği, Türkiyemiz açısından, Türkiye'ye sokulmasına olumlu bakmadığımız bir kişi olduğu için, aynen, bizim insanlarımız, Avrupa'nın bir ülkesine gittiğinde, nasıl o ülkenin egemenlik hakkının uzantısı olarak, bizim insanımıza "evet, memleketimize girebilirsin" veya "hayır, memleketimize giremezsin" deniyorsa; nasıl, bizim insanlarımıza, bu nedenle vize uygulanmakta ise, biz de Türkiye olarak, bizim bilgilerimize göre, geçmişteki eylemleri nedeniyle Türkiye'ye girmesini uygun görmediğimiz o kimseyi, Türkiye'ye sokmadık; avukat olduğundan falan değil, o kişiliğinden dolayı ve bu şöyle bir konuşulacak oldu, biz bunları söyledik.

Yani, birinci mesele hukuk; yapacaklarımızı, her zaman hukuka dayanarak yapacağız. İkincisi, ciddî olacağız, kararlı olacağız ve olayı, bir siyasal konu haline getirmeyeceğiz.

Biz, Türkiye olarak bunları yapabilecek güçteyiz. Biz, hükümetler olarak bunları yaptık ve millet olarak çok önemli bazı başarıları, hükümetimizin ve bizden önceki 55 inci hükümetin, Türkiye'de devleti işletebilmesi sayesinde, Türkiye'de, bir hükümet, devleti ciddiyetle işletiyor ise, devlet birimlerinin arasındaki koordinasyonu kurabiliyor ise, işte o zaman Türkiye'nin neler yapabileceğini, başarabileceğini, hem kendi toplumumuza hem de dünyaya gösterebildik.

Bunun, bundan sonra da böyle devam etmesi, kendi kendimize lüzumsuz engeller, sıkıntılar, tartışmalar açmamamız dilekleriyle, hükümetimiz adına hepinize saygılarımı, sevgilerimi, sunuyorum. (Alkışlar)

BAŞKAN – Hükümet adına konuşan Dışişleri Bakanı Sayın İsmail Cem'e teşekkür ediyorum.

Şu ana kadar gruplardan ya da önerge sahibinden bir talep gelmedi.

MEHMET GÖZLÜKAYA (Denizli) – Sayın Başkan, DYP Grubu adına Hayri Kozakçıoğlu konuşacak.

BAŞKAN – Doğru Yol Partisi Grubu adına, Sayın Hayri Kozakçıoğlu; buyurun. (DYP sıralarından alkışlar)

DYP GRUBU ADINA HAYRİ KOZAKÇIOĞLU (İstanbul) – Sayın Başkan, Yüce Meclisin değerli üyeleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Türkiye Büyük Millet Meclisinin olağanüstü toplanması ve son günlerde meydana gelen terör olaylarından sonraki durumun değerlendirilmesi konusunda Doğru Yol Partisinin görüşlerini sizlere sunmaya çalışacağım.

Her iki önergede de, her iki istem yazısında da -incelediğimizde- genel temada şunu görüyoruz: Terörbaşının yakalanmasından sonra veya kamuoyunda içeride ve dışarıda meydana gelen olaylar konusunda ortaya çıkacak tereddütleri gidermek için bu konunun görüşülmesi ve genel görüşme açılması isteniyor. Özellikle yurt dışında oluşan ülkemize yönelik baskılar nedeniyle konunun acilen ele alınması gerektiği dile getiriliyor.

Özellikle şunu belirtmek isterim ki, yalnız terör konusunda değil, yalnız terörle mücadele konusunda değil, ülkemizi ilgilendiren ve millî nitelik taşıyan pek çok meselede, dış ülkeler -ama, özellikle Avrupa- ülkemize yönelik baskı sürdürmeyi âdet haline getirmiştir ve bunu uygulamak suretiyle, belki Türkiye'den istediğini koparmak, belki Türkiye'yi istediği yöne sevk etmek, belki Türkiye'nin, birkısım potansiyelini, gerektiği gibi kullanmasını önlemek amacını gütmektedir.

Bildiğiniz gibi, 12 Eylül 1980'den sonra yurtdışına kaçan PKK teröristleri, Suriye'de hazırlıklarını tamamlayıp ülkemize gelmişler ve 15 Ağustos 1984 günü, Eruh ve Şemdinli İlçelerini basarak terörü başlatmışlardır; yani, terörü başlatan, terör grubunun bizatihi kendisidir ve başlangıçta, gördüğümüzde, bu terörist grup, normal propaganda yöntemiyle başarıya ulaşamayacağını anladığından, terör literatüründeki ismiyle, silahlı propaganda yöntemini kullanmıştır; yani, bebelere, dedelere, savunmasız bayanlara, kadınlara silahla, bombayla saldırma, silahlı bir propaganda yöntemidir; kişileri sindirmek, kişileri korkutmak, karşı çıkmayı önlemek ve hatta, onlarla mücadele edecek devlet güvenlik güçlerini sindirmektir. Emekli olmuş, aradan yıllar geçmiş, Türk Silahlı Kuvvetlerinin bir generaline yapılan saldırı, genç subaya verilen mesajdır; sen de teröre karşı direnme, bir gün sana da saldırırım demektir. İşte Türkiye'de terör bu anlayışla başlamış ve tırmanarak devam etmiştir.

Peki, her gün pek çok kişimizin, görevlimizin hayatına mal olan bu konuyu, Avrupa, Avrupa'daki kuruluşlar, Avrupa'nın demokrasisini savunan, insan haklarını savunan yetkilileri nasıl yorumlamışlardır; olayın terör tarafını görmezden gelmişlerdir, olayın insan hayatına kıyan tarafını görmezden gelmişlerdir ve daima fikir ve düşünce hürriyetini savunarak bizim karşımıza çıkmışlardır. Oysaki, bu fikir ve düşünce özgürlüğünün arkasında çok daha başka şey yatmaktadır. Evet, fikir ve düşünce özgürlüğü insanların hakkıdır; ama, ondan önce gelen, insanın yaşama hakkıdır. İnsanın yaşama hakkına saldıran terörü savunmaya kalkmışlardır ve uzun yıllar sonra, Türkiye'deki olayın terör olduğunu, gönülsüz de olsa kabul etmişlerdir.

Ancak, şunu, şöyle değerlendirelim: Avrupa, yıllardan beri, bize nasıl bakıyor, Avrupa bizi nasıl değerlendirmek istiyor ve Avrupa, terörle, bize neler yapmak istiyor? Yakın hudutlarımızdaki ülkeleri bir tarafa bıraksak, Yunanistan'dan itibaren batıya doğru gittiğimiz zaman, teröre, direkt veya endirekt destek vermeyen ülke hemen hemen yok gibidir; altını çizerek söylüyorum, teröre, direkt veya endirekt destek vermeyen ülke yok gibidir.

Ne yapmışlardır?.. Bunları, nazariye ve faraziye olsun diye söylemiyorum; uygulamada yaşadığım olayların bir kısmını sizlere takdim ederek, konuyu vurgulamaya çalışacağım. Ülkemizde terör olaylarına karışmış, ülkemizde tutuklama kararı verilmiş, terörist olduğu sabit olan kişiler, pasaportsuz veya sahte pasaportla Avrupa'ya gitmiş, Avrupa'da, yıllarca yaşamış, ikamet izinleri verilmiş, ellerine geçici pasaportlar verilmiş, onların çalışmasına imkân sağlanmıştır. Aynı kişiler, Yunanistan'a gelmiş, o günkü halle, Lavrion Kampında eğitilmiş, Suriye'ye gönderilmiş, Suriye'den tekrar Bekaa Vadisine kampa gönderilmiş, silahlandırılmış, ellerine "bu şahsa, devletin -yani, Suriye'deki devlet güvenlik güçlerinin- yardım etmesi" diye belge verilmiştir. Bu PKK teröristi, silahlı eğitim gördükten sonra, elini kolunu sallaya sallaya, silahıyla birlikte ülkemize girmiştir. Ama, dikkat edin, ülkemizden çıkıp, Avrupa üzerinden tur atıp, Suriye üzerinden ülkemize gelmesi, belki dört yıl sürmüştür, belki üç yıl sürmüştür.

Demek istediğim şu: Avrupa, Türkiye'deki terörü, âdeta, avuçlarını birbirine sürterek -açıkça göstermese dahi- memnuniyetle karşılamıştır.

Şöyle bir bakın: Ülkemiz, Türkiye, bütün gücüyle, güneydoğuda bir GAP Projesi uyguluyor. GAP Projesinin en büyük yatırımı da Atatürk Barajıdır. Dünyada, bütün barajlara kredi vermek için yarışan kredi kuruluşları, acaba GAP Projemize ve özellikle Atatürk Barajına karşı nasıl bir tutum sergilemişlerdir. O barajın yapılmaması için, o baraja destek verilmemesi için ellerinden gelen gayreti göstermişlerdir. Güneydoğu Anadolu Bölgesini gezmeye gelen pek çok Batılı yetkili, pek çok heyet, bölgeyi dolaştıktan sonra şunu incelemişlerdir: Türkiye bu bölgede ne yapıyor; GAP Türk ekonomisine ne getirecek; Türk ekonomisi bu bölgede sanayi hammaddelerini ürettiği zaman, hangi oranda mamul sanayi maddesi çıkaracak ve bu çıkaracağı sanayi maddesi kendi pazarlarını nasıl olumsuz etkileyecek; GAP'a daima böyle bakmışlardır, güneydoğuya daima böyle bakmışlardır.

Bu tavrını yıllarca sürdüren Avrupa, son yıllarda kurulmuş örgütleri kanalıyla daha pek çok karar almaktan da çekinmemiştir. Kısa bir süre önce, bir-birbuçuk yıl önce, Avrupa Parlamentosuna bağlı bir komisyonun aldığı bir karar vardır. Diyor ki: "Türk Silahlı Kuvvetleri güneydoğudaki askerî operasyonlarını durdursun; işgalci Türk Ordusu Kuzey Kıbrıs'tan çekilsin; Güney ve Kuzey Kıbrıs hududunda meydana gelen olayda vurulan Kıbrıslı Rum gencin katili bulunsun ve yargılansın. Bunun dışında, bağımsız Türk yargısında kesinleşen hükmüyle tevkif olunan bazı kişiler de hemen çıkarılsın ve serbest bırakılsın." Bakın, Avrupa'nın bizden istediği bu. Türk Silahlı Kuvvetleri, Kuzey Kıbrıs'ta, ona göre işgalci; Türk Silahlı Kuvvetleri, Güneydoğu Anadolu'da teröre karşı operasyon yapmasın...

İşte, karşımızda böyle bir Avrupa var. Böyle bir Avrupa'nın şimdi bizden yeni istekleri var. Avrupa yeni isteklerinde ne diyor: "Devlet güvenlik mahkemesinin kuruluşunu değiştirin." Ne yapalım? "Devlet güvenlik mahkemesinin kuruluşundaki askerî hâkimi kuruluştan çıkarın." Biz, siyasî parti olarak bu görüşü savunuyoruz; siyasî parti olarak, devlet güvenlik mahkemelerinin kuruluş kanununun değiştirilmesini savunuyoruz. Hatta, bir adım daha ileri gidiyorum; biz, Anayasanın değiştirilmesini savunuyoruz; biz, daha demokratik, daha çağdaş bir anayasanın getirilmesini savunuyoruz; ama, kişiye özel hukuk yaratamayız. Biz, bunu, Abdullah Öcalan yakalanmadan önce yapabilirdik. Abdullah Öcalan yakalandıktan sonra, kişiye özel, devlet güvenlik mahkemelerinin kuruluş kanununu değiştiremezsiniz. Abdullah Öcalan yakalandıktan sonra, Anayasanın bu hükmünü değiştiremezsiniz; 143 üncü maddeyi değiştiremezsiniz. Değiştirdiğiniz zaman bakın ne olur; henüz açıklanmış yeni liste var; bu yeni listeye göre, Türk Silahlı Kuvvetleri 4 219 şehit vermiş, korucular ve polisler 1 387 şehit vermiş; bölge halkı, bu saldırılardan dolayı 5 316 vatandaşını kaybetmiş; bunların yanında da 17 binden fazla yaralı var, gazi var, hayatının bundan sonraki bölümünü büyük bir sıkıntı içerisinde geçirecek olan insan var.

Şimdi, biz diyoruz ki, mevcut yasalara göre diğer teröristler nasıl yargılanmış ise, Abdullah Öcalan da yargılanmalıdır; mevcut Anayasa, Abdullah Öcalan için değiştirilemez. Biz, milletin vekiliyiz; biz, hesabımızı Avrupa'ya değil, biz, hesabımızı Avrupa kamuoyuna ve Avrupa Parlamentosuna değil, kendi milletimize vermek zorundayız. Bize, milletimiz "bu Anayasayı değiştirin" demeli; milletimiz, bize "devlet güvenlik mahkemelerinin kuruluş kanununu değiştirin" demeli; onu dedikten sonra değiştiririz. Aksi takdirde, toprak altında yatan bu şehitlerimizin ruhları sızlar, kemikleri sızlar; onların geride bıraktıklarına karşı da manevî hesabımızı veremeyiz. Bu nedenle, bu yasalarda daha demokratik, daha çağdaş bir yola gideceksek, Abdullah Öcalan yargılanır, yargılama safhası biter, cezasını alır, cezası kesinleşir; ondan sonra, Türkiye Büyük Millet Meclisi, bana göre, bu konuyu gündeme alır ve bunu görüşmeye başlar. Daha önce yaptığımız zaman, çıkacak bu kanunun adı, halk arasında "Apo kanunu" olur. Bu Meclisten de Apo kanunu çıkamaz ve çıkmamalıdır.

ALGAN HACALOĞLU (İstanbul) – Çok yanlış düşünüyorsunuz.

AHMET UYANIK (Çankırı) – Yanlış değil, değil; doğru. Sizin ailede hiç şehit yok galiba.

BAŞKAN – Karşılıklı konuşmayalım lütfen.

HAYRİ KOZAKÇIOĞLU (Devamla) – Sayın parlamenterim, benim görüşümün yanlış olduğunu, kürsüye geldiğiniz zaman anlatırsınız, izah edersiniz. Yüce Milletimiz herkesi dinliyor; kimin haklı, kimin haksız olduğuna da karar verecek olan Yüce Millettir.

Ayrıca, bir de şunu belirtmek istiyorum. Evet, Devlet Güvenlik Mahkemeleri Yasası değiştirilsin, Anayasa değiştirilsin; ancak, şu anda, bizim hukukumuzu savunabileceğimiz yönümüz yok mudur; vardır. Yine, Anayasaya göre, devlet güvenlik mahkemesi kararları, temyiz için Yargıtaya gitmektedir. Yargıtay, tamamen sivil hâkimlerden oluşmaktadır. O halde, devlet güvenlik mahkemelerinin kuruluşunda üç hâkimden bir tanesi askerî hâkim diye, o kararı, olduğu gibi hukuktan uzak saymak, hukukdışı saymak mümkün değildir. Eğer devlet güvenlik mahkemeleri böyle bir karar alırsa, zaten Yargıtay, temyiz safhasında, bunu mutlaka düzeltir. Biz, bugün, bu kararı aldığımız zaman, Avrupa'dan gelen baskı karşısında bu kararı almış oluruz. Baskının sonu yoktur. Avrupalı bastırdıkça geri çekilirsek, Türkiye, bu devlet, kendini mücadelede refleksini kaybeder; bu devlet, kendini mücadelede, her şeyden önce, kendi elemanlarının güvenini kaybeder.

Arada bir de şunu söylemek istiyorum. Benim konuşmamdan önce yapılan görüşmelerde, bu genel görüşmeden sonra, daha pek çok yasanın da ele alınarak, süratle kanunlaştırılması istendi. Değerli arkadaşlar, elimde Türkiye Büyük Millet Meclisinin 10 Şubat 1999 tarihli tutanağı var; yani, Meclisin 16 Şubat 1999 tarihinden itibaren seçimlerin sonucuna kadar tatile girmesine karar verildiği toplantı tutanağı. Bu toplantıda, iki siyasî partinin teklifi, Danışma Kurulundan geçtikten sonra Genel Kurula gelmiş. Genel Kurulda, 3 maddelik olan bu önerinin 3 üncü maddesi, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 16 Şubattan itibaren seçim ertesine kadar tatilini öngörüyor. Sayın parlamenterlerden sadece bir parlamenter söz almış; o parlamenter de, bu süre içerisinde yasaların çıkamayacağı üzerinde durmuş. Bir sayın parlamenter, karar konusunda, karar yetersayısının aranmasını talep etmiş; bu da göz önüne alınmış. Başka hiç kimse itiraz  etmemiş. Başka hiçbir parlamenter "hayır, önümüzde beş altı tane çok önemli yasa var; bu yasaları çıkaralım, ondan sonra tatile gidelim" dememiş. Meclis, bu tarihteki -10 Şubattaki- kararından sonra altı gün daha toplanmaya çalışmış.  Bugün Meclisin toplanmasını isteyen çok değerli arkadaşlarımız, gelip Mecliste çoğunluk sağlamamışlar; isteselerdi, karar yetersayıları da vardı, bu kararı değiştirebilirlerdi de; onu da yapmamışlar.

10 Şubattan sonra ondört gün geçmiş, 25 Şubattan itibaren, bu kanunlar süratle gündeme gelmeye başlamış. Ne olmuşsa, bu onbeş gün içerisinde olmuş. Bu onbeş gün içerisinde Siyasî Partiler Kanunu, Devlet Güvenlik Mahkemesi Kanunu, Pişmanlık Yasası, Terörle Mücadele Yasası, Türk Ceza Kanununun 312 nci maddesi çok büyük önem kazanmış ve ondan sonra, bu, gündeme gelmiş.

Gönül isterdi ki, bugün Meclisi olağanüstü toplantıya çağıran arkadaşlarımız, 10 Şubatta bu tatil kararına karşı çıkmalıydılar; 16 Şubata kadar çoğunluk sağlayıp, bu Meclisi çalıştırıp, gerektiğinde, o kanunları o zaman çıkarmalıydılar. O zaman, ben, şuna inanırdım; gerçekten, bu, seçimi bozmak için değil; gerçekten, bu, ülkenin yararına olan bu kanunları çıkarmak içindir derdim; ama, bu davranışı, ben, şimdi, böyle yorumlayamıyorum. Diyorum ki, bu, bir parça, Nasrettin Hocanın oyununa benziyor. Biliyorsunuz, Hocanın ayakkabısını çalmışlar, ondan sonra, Hocaya demişler ki "Hoca, senin ayakkabını dana yedi." Hoca da demiş ki "bu oyundur, dana pabuç yemez." İşte, şimdiki tablo da budur.

Bu nedenle, gelin, açık açık niyetimizi ortaya koyalım. Hiç diğer kanunlar değil "Meclis 18 Nisan için aldığı kararı değiştirsin mi değiştirmesin mi" bu görüşülür, Türkiye Büyük Millet Meclisi buna karar verir; ama, zaman çok geçmiştir; artık, Türkiye seçim ortamına girmiştir, bu saatten sonra bu yasaları çıkarıp seçime yetiştirme imkânı kalmamıştır; çünkü, devlet güvenlik mahkemesi için Anayasayı değiştireceksiniz, belli bir çoğunluk sağlayacaksınız. Devlet Güvenlik Mahkemesi Kanununu değiştireceksiniz; arkasından Terörle Mücadele Yasası ve diğer yasalar... Ondan sonra da, sayın sözcü diyor ki: "Efendim, yine de seçim yaparız." Hayır; bu kadar yasa değişikliği, anayasa değişikliği bu süre içerisine sığmaz.

Biz, Doğru Yol Partisi olarak, özellikle son olaylardan sonra; yani, terör örgütünün başının yakalanmasından sonra ortaya çıkan durum konusunda genel görüşme açılmasının karşısındayız ve zaten, bugün bu konuda neler söylenecekse söylenecektir; bundan sonra tekrar genel görüşme açılması, hem sakıncalıdır hem de Anayasaya aykırıdır. Anayasamızın  138 inci maddesi var -bunu Yüce Meclisin takdirine sunuyorum- diyor ki: "Görülmekte olan bir dava hakkında Yasama Meclisinde yargı yetkisinin kullanılması ile ilgili soru sorulamaz, görüşme yapılamaz veya herhangi bir beyanda bulunulamaz."

Şimdi, Abdullah Öcalan yargılanmaktadır; yani, terörün başıyla ilgili yargı işlemi başlamıştır; artık, Türkiye Büyük Millet Meclisi kürsüsünden, yargıyla ilgili, yargıyı etkileyecek daha fazla beyanda bulunmak, genel görüşme açıp saatlerce bu konuda konuşmak, bana göre, Anayasaya aykırıdır; bir. İkincisi, daima bağımsız kalmasını istediğimiz yargıya da, zımnen de olsa bazı şeyleri enjekte etmektir; yani, yargı bağımsızlığını zedelemektir. Bu nedenle, biz, Doğru Yol Partisi olarak diyoruz ki, genel görüşme açılmasına gerek yoktur. Bugün burada söylenenler, zaten terör konusunda ve diğer konuda geçerlidir. Yeni kanunların çıkması için zaman müsait değildir. Türkiye, Meclisiyle, Türkiye Parlamentosuyla, Türkiye bütün kurumlarıyla bir seçim atmosferine girmiştir. Bürokratlar istifa etmişlerdir. Partideki yöneticiler istifa  etmişlerdir. Bundan sonra seçimin ertelenmesi, pek çok konuda telafisi imkânsız zorluklar, sıkıntılar ve kaos yaratacaktır; bu nedenle, bu olay bugün bitmeli, genel görüşme reddedilmeli ve rayına giren olay devam etmelidir. 18 Nisanda yeni bir parlamento kurulacaktır. Yeni kurulacak olan parlamentoya güvenelim. Daha kurulmamış bir parlamentoya güvensizlik izhar ediyoruz; o parlamento bu kanunları çıkaramaz, ondan önce biz çıkaralım diyoruz. Hayır, izin verelim, 18 Nisandan sonra kurulacak parlamento bu kanunları incelesin değerlendirsin ve çıkarsın.

Çok teşekkür ediyorum, hepinize saygılar sunuyorum. (DYP ve ANAP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Doğru Yol Partisi Grubu adına konuşan Sayın Hayri Kozakçıoğlu'na teşekkür ediyorum.

Fazilet Partisi Grubu adına söz, Sayın Mehmet Bedri İncetahtacı'nın.

Buyurun Sayın İncetahtacı. (FP sıralarından alkışlar)

FP GRUBU ADINA MEHMET BEDRİ İNCETAHTACI (Gaziantep) – Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; hepinizi hürmetle selamlıyorum. Bugün, değerli milletvekillerimizin, Türkiye Büyük Millet Meclisinden talep etmiş oldukları genel görüşmenin öngörüşmesini yapıyoruz. Bu konuda, Fazilet Partisi Grubu adına görüşlerimizi beyan etmeye gayret edeceğim.

Elbette terör meselesi, Türkiye'de yaşayan her insanı, dünüyle, bugünüyle, yarınıyla çok yakinen alakadar eden bir meseledir. Dışişleri Bakanımızın görüşlerini dikkatle takip ettim. Her şeyden evvel, bu görüşleri, Türkiye Büyük Millet Meclisi çatısı altında bizatihi Sayın Bakandan öğrenmekten dolayı memnuniyetimi arz etmek isterim.  Türkiye Büyük Millet Meclisinin çalışmalarına -bu konuda veya bir başka konuda- devam etmesi, şartların müsait olduğu zaman, her türlü konuyu gündeme getirmesi, bu millete ancak fayda sağlayan, fayda getiren önemli bir imkândır. Dolayısıyla, terör gibi çok önemli bir meseleyi bugün burada görüşmemiz, Türkiye'ye fayda getirecek, birbirimizden müstefit olacağız.

Anayasaya göre, görülmekte olan bir davanın Türkiye Büyük Millet Meclisinde ele alınamayacağı konusundaki görüşe de katılmak mümkün değildir. Elbette, PKK'nın başı Abdullah Öcalan yakalanmıştır, onunla ilgili dava devam etmektedir; ama, biraz sonra da değineceğim gibi, terör, sadece Abdullah Öcalan'la sınırlı değildir. Terör, Türkiye'nin iç ve dış şartlarında meydana gelmiş ve hâlâ aynı şartlarda muhafaza edilen önemli bir faktördür. Sayın Dışişleri Bakanımız, bunun, sadece dışdünyayla ilgili bölümüne değindiler; bana göre, bugün Türkiye Büyük Millet Meclisi olarak iç bünyemizde meydana gelen, terörü besleyen, terörün devam etmesine imkân sağlayan zihniyeti de ele almak mecburiyetimiz vardır. Acaba hangi zihniyettir ki, Türkiye'de onbeş seneden beri bu terörün varolmasına izin vermiştir veya hangi zihniyettir ki, atması gereken önemli adımları bugüne kadar atmamıştır! Bunların üzerinde de durmamız gerektiği kanaatindeyim; ama, müsaade ederseniz, her şeyden evvel, içinde bulunduğumuz durumun sorumluluk bilincine sahip olarak değerlendirme yapmamız gerektiğini beyan ederek sözlerime girmek istiyorum.

Türkiye'yi beylik laflardan ve beylik siyasî uygulamalardan arındırılmış, demokratik saydamlığı berrak, ekonomisi güçlü ve tutarlı, siyasî yapısı sağlam bir geleceğe ulaştırmak zorundayız. Halkımızın şikâyet ettiği bütün meseleler, hiçbirisi istisna bırakılmadan, ancak, yukarıda tadat ettiğimiz unsurların Türkiye'ye egemen olmasıyla çözülebilir. Türkiye'nin içinde bulunduğu bütün meseleler, ancak, bu menfi şartların müspete çevrilmesiyle çözülebilecektir. Bunun da yeri, Türkiye Büyük Millet Meclisidir.

Değerli milletvekilleri, son bir haftadan beri Fazilet Partisi Grubumuz hakkında, Partimiz hakkında çok çeşitli spekülasyonlar yapılmaktadır. Ben, üzülerek burada şunu belirtmek isterim ki, bu spekülasyonların büyük bir kısmı bilgiye dayalı değildir; daha çok, toplumu maniple edecek bir düşünce neticesinde yapılmaktadır ve bununla, başka birtakım maksatlara hizmet edilmektedir.

Konuşmamın bu noktasında, altını çizerek beyan etmek isterim ki, Fazilet Partisi olarak, Türkiye'de bir tek hedefimiz vardır: Türkiye'yi kâmil manada demokrat bir ülke yapmak istiyoruz, Türkiye'yi kâmil manada özgürlüklerin doya doya teneffüs edildiği bir ülke yapmak istiyoruz ve Türkiye'yi tam manasıyla bir hukuk devleti yapmak istiyoruz; bunun dışında başka bir gayemiz yoktur ve bu gayeyle bugün burada bulunuyoruz. (FP sıralarından alkışlar)

Türkiye Büyük Millet Meclisinin almış olduğu 18 Nisan kararlarını ertelemek gibi ne bir düşüncemiz ne de bazı parlamenter arkadaşlarımızın üzülerek dile getirdiği gibi, birtakım anlaşmalarımız söz konusudur. Sayın Grup Başkanvekilimizin de burada beyan ettikleri gibi, biz, Türk Ceza Kanununun 312 nci maddesinin, Pişmanlık Yasasının ve buna benzer, Siyasî Partiler Yasasının Türkiye Büyük Millet Meclisinde görüşülmesini talep ediyoruz ve bunun dışında hiçbir başka talebimiz olmadığını bir kez daha bütün açıklığımızla beyan ediyoruz.

Değerli milletvekilleri, bu hafta Türkiye'de yaşanan olaylara bigâne kalmamız mümkün değildir. Bizi en çok üzen olay da, Sayın Başbakanın, Türkiye Büyük Millet Meclisini arkadaşların toplantıya çağırması üzerine vermiş olduğu demeçtir. Bu demeçte, rejim buhranından bahsetmiş ve daha ileriye giderek de, bir sivil darbeden bahsetmiştir.

Şimdi, eğer müsaade ederseniz, Sayın Başbakanın, bu kavramları bundan çok zaman evvel yine kullandığını; ama, hangi gayeyle kullandığını, tarihî bir örnek olması açısından burada dile getirmeye çalışacağım. 1987 senesinde, yine bazı milletvekilleri, zamanın Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı Sayın Karaduman'a olağanüstü toplantı çağrısını yaptıklarında, Sayın Karaduman Meclisi toplantıya çağırmamıştı. İşte, Sayın Ecevit, Sayın Başbakanımız, bakın, o gün, bu çağrıyı gerçekleştirmeyen Sayın Karaduman'la ilgili hangi demeci vermiştir. Bunu, burada, Sayın Başbakanı karalamak ve değerli Demokratik Sol Partili milletvekili arkadaşlarımızı üzmek için söylemiyorum. Türkiye'de istikrara ihtiyacımız var ve Sayın Dışişleri Bakanının da söylediği gibi, hukuka ihtiyacımız var. Hukuk, hepimiz için geçerlidir ve hukuk, her zaman için geçerlidir. Belli zamanlar içinde belli insanlar için ve belli zamanlarda belli dönemler için geçerli olan hukuk, hukuk olmaktan çıkar.

Sayın Başbakan, 1987'de aynen şunu söylüyor: "Beşte 1'in üzerinde imza toplanıldığı ve bütün koşullar yerine getirildiği halde, Meclisi toplantıya çağırmayacağını açıklamakla, Meclis Başkanı açık bir anayasa suçu işlemiştir. Osmanlı Padişahı II. Abdülhamid bile, ilk Osmanlı Anayasasının uygulanmasını ve Meclisin çalışmasını engellerken, o zamanki anayasayla hareket etmiş, anayasanın kendisine tanıdığı yetkiyi kullanmıştır. 110 yıl önce, hiç değilse bir anayasal yetkiye dayanılarak yapılan engelleme, Türkiye Cumhuriyetinde, Meclis Başkanı tarafından yetkisizce yapılmaktadır" demekte ve şöyle devam etmektedir: "Bu durumda, Türkiye'deki rejim bunalımına çok ağır, yeni bir boyut eklenmiştir. Meclisin yasama ve denetim yetkileri büyük ölçüde işlemez duruma getirilmiştir. Şimdi de, Anayasa ve İçtüzük kuralları çiğnenmektedir." Sayın Ecevit şöyle devam ediyor: "Böylece, Türkiye'de, zaman zaman askerî darbelerle karşılaşan çokpartili parlamenter rejim, şimdi, ilk kez, bir sivil darbeyle karşılaşmış olmaktadır." Bu tabir, üzülerek görüyoruz ki, tam oniki sene sonra, Sayın Ecevit'in sivil darbe olarak nitelendirdiği bir işlemi ortadan kaldırmak gayesiyle yapılan bir hareketin adına verilmektedir.

Değerli arkadaşlarım, işte, bizim en fazla hassas olmamız gereken husus burasıdır. Türkiye, bir hukuk devletidir. Anayasamız, Türkiye'nin bir hukuk devleti olduğunu "Cumhuriyetin nitelikleri" bölümünde açık bir şekilde beyan etmektedir. Bizler de bunu korumak mecburiyetindeyiz. İçinde bulunduğumuz siyasî konum bizi bunu korumaktan men etmemelidir.

Sayın Ecevit'in beyanatı üzerinde daha uzun durmak istemiyorum; sanıyorum maksat hâsıl olmuştur; ama, Sayın Ecevit'in bunalım meselesine de kısaca değinmek ve şunu hatırlatmak isterim ki; Türkiye'deki rejimin adı demokrasi rejimidir, rejim bunalımı ancak demokrasi askıya alındığı zaman meydana gelir; eğer, Türkiye'de demokrasi işliyorsa, orada bunalımdan söz etmek mümkün değildir. Bunun dışında, Fazilet Partisiyle ilgili sözlerini burada değerlendirmeyi de zait hissediyorum; kendisinin beyanları ortadadır.

Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; terör konusuna tekrar dönerek sözlerime devam edeceğim. Bilelim ki, terör, bir sonuçtur. Türkiye'de iki kavram birbirinin yerine kullanılmaktadır; bu kavramlardan bir tanesi terör, diğeri ise anarşidir. Anarşi, etimolojik olarak herhangi bir yapının orijinalitesinin bozulmasıdır. Herhangi bir yapı, bir insan, bir devlet, devletin bir müessesesi veya bir etnik grup veyaaklımıza gelen herhangi  bir müessese, eğer, orijinalitesini muhafaza edemiyorsa, fıtratını muhafaza edemiyorsa, sonuç itibariyle, orada terörün meydana gelmesi kaçınılmazdır. Türkiye, üzülerek görüyoruz ki, bu konu üzerinde pek durmamakta ve terörü meydana getiren şartları gözardı etmektedir. Halbuki, terör, anarşiden meydana gelir, anarşi ise, demin söylediğim gibi, herhangi bir müessesenin orijinalitesinin bozulmuş olmasıdır. Türkiye'de sosyal, kültürel ve ekonomik olarak ciddî manada birtakım fıtrî bozulmaların meydana geldiğini yakın tarihimizde müşahede ettik. İşte, bunun sonucu olarak, bugün, 1999 yılı Türkiyesinde, yalnız Güneydoğu Anadolu Bölgesinde değil, Türkiye'nin bütün noktalarında -Allah muhafaza eylesin- bir sosyal patlamanın olacağını, olabileceğini uzmanlarımız endişeyle dile getirmektedirler. Bu nedir; işte bu anarşidir, fıtratın bozulmasıdır, insanların insanca yaşayabilecekleri imkânların ortadan kaldırılmasıdır.

Seçim bölgelerimizdeki çalışmalarımızdan geliyoruz, Gaziantep'te hangi arkadaşla, hangi grupla beraber olsak, gündemde seçim yok; insanlar başka bir şeyden bahsediyorlar. Neden bahsediyorlar; bugün Gaziantep'te kim iflas etti, hangi sanayici iflas etti; hangi sanayici iflas etmek üzere veya hangi sanayici konkordato ilan etti! Türkiye'de bu acı tablo bir realitedir; kimse bunu görmemezlikten gelemez. Eğer, Türkiye'deki bu şartlar, herhangi başka bir ülkede meydana gelseydi, elbette istenmeyen olayların bundan çok evvel meydana gelmesi kaçınılmaz olacaktı; ama, milletimizin sağlam aile yapısı, sağlam ilişkileri, maddeten sıkıntıda olan insanlara diğer ailelerin yardım etmesini temin etmekte ve insanların hayatlarını idame ettirmesini sağlamaktadır. Ama, öyle süratli bir ekonomik erozyon yaşanmakta olduğunu görüyoruz ki, kendi yakınlarının ekonomik imkânsızlıklarını teminat altına almaya çalışan aileler de, bırakın yakınlarını, artık kendi geçimlerini sağlamakta dahi zorluk çekmektedirler.

 Değerli milletvekilleri, yine, bütün Türkiye'de, kendi bölgemizde olduğu gibi -bunu abartarak söylemiyorum- hakikaten hiç siftah etmeden kapanan kepenkler gündemi oluşturmaktadır ve yine hepimizin bildiği gibi, işçilerimizin, memurlarımızın ekonomik buhran yaşadıkları dile getirilmektedir.

Bunları uzun uzun anlatmak istemiyorum; ama, bir konuya da değinmek isterim: Türkiye'nin bugün belli bir dönemde sıçrama yapmasını sağlayan sanayicilerimizdir. Türkiye'de sanayiciler -değerli diğer bütün sektörler gibi- Türkiye'ye çok değerli hizmetler yapan insanlardır. Bugün birçok insan, parasını bankaya yatırıp onun geliriyle geçinirken, sanayicilerimiz, hâlâ fabrikalarını çalıştırıp, oradaki insanlara iş verip, üretimi sağlayıp, ihracat yapabiliyorlarsa, bunlara, bu ortamda, teşekkür etmemiz gerekirdi; ama, maalesef, bugün, sanayicilerimiz de, gerek kendi bölgemizde gerek Türkiye'nin her bölgesinde çok büyük bir sıkıntı içerisine girmişlerdir. Onlar da bu sıkıntıyı yaşamaktadırlar, onların da bu sıkıntılarının toplumda diğer menfî hususlara delalet etmesinden endişe ediyoruz.

Sayın milletvekilleri, Türkiye Cumhuriyeti Devletinin başına musallat olan ve halkımıza büyük sıkıntılar yaşatan terör, Abdullah Öcalan'ın yakalanmasıyla yeni bir döneme girmiştir. Biz, bu yeni dönemi, Türkiye için bir milat kabul etmeliyiz. Sayın Dışişleri Bakanımız, çok açık bir şekilde, bizim daha evvelki dönemlerde dile getirdiğimiz bir gerçeği ortaya koydular ve dediler ki: "Üzülerek görüyoruz ki, Avrupa'da ve başka ülkelerde teröre açıkça destek verilmiştir." Bunu biliyoruz; ama, bu destek sadece bir silah yardımı veya para yardımıyla sınırlı değildir. Bu destek, aynı zamanda, fikrî ve ideolojik bir destektir. Bakınız, bugün Avrupa'da -bir zamanlar, yüz sene evvel yine Avrupa'da olduğu gibi- "jön Kürtler" adı altında bir akım, bir cemiyet kurulmuştur. Avrupa, "jön Kürtler" isimli bu cemiyeti korumakta, onları beslemekte ve onlara yön vermektedir. Bu, şu gerçeği ortaya koymaktadır ki; terör ve netice itibariyle, Türkiye'nin üzerinde birtakım emeli olan gruplar ve devletler, sadece maddî lojistik destekle değil, kültürel lojistik destekle de Türkiye'nin üzerindeki emellerini tahakkuk ettirmeye gayret etmektedirler. Öyleyse, Türkiye ne yapacaktır; nasıl terörü önlemeyi, silaha sarılanları engellemeyi güvenlik güçlerimiz en güzel şekilde başarmışlarsa, aynı şekilde devletimiz, kültürel,  ekonomik ve sosyal açıdan bu bölgede atılması gereken adımları atmalı ve gerçekten, bu bölgede bir kültürel tecavüze mahal bırakmamalıdır. Bunlar birtakım hayalî paketlerle gerçekleşmez. Sayın Ecevit'in 40 trilyon liralık paketine saygı duyuyorum. Bu bölgede atılacak her türlü müsbet adımı saygıyla karşılarız. Bu memlekette bir taşın üzerine bir taş koyana saygı duyarız; ama, gerçekleri de gözardı etme hakkına sahip değiliz. Güneydoğunun gerçekleri, onbeş seneden beri yaşadığımız terörle ilgili gelişmeler, bugün, o bölgedeki olayları önleme açısından atılmış adım olarak hiç de yeterli değildir, hatta, yeterli kelimesi dahi, bu cümlede doğru değildir.

Terörün dış bağlantıları ve diğer yönleri üzerinde durduktan sonra, bir başka hususa da kısaca değinerek sözlerimi tamamlamaya çalışacağım.

Değerli arkadaşlarım, Türkiye'de fikrî değerler birliği yoktur. Türkiye'de fikrî değerler birliği olmadığı için de, Türkiye'nin gerçeklerini hepimiz cesaretli bir şekilde dile getirmekten imtina ediyoruz. Halbuki, Türkiye'nin meseleleri bellidir ve aklî olarak, ilmî olarak bunların çözümleri de bellidir; ama, maalesef, Türkiye, birtakım fikrî değerler birliğine sahip olmadığı için, bu hususları cesurca dile getirmekten imtina etmektedir. Sanıyorum, bu konuyu aşmanın en önemli imkânı, yine Türkiye Büyük Millet Meclisinde olacaktır.

Terör konusunda atılması gereken cesur adımları atabilmek için bütün partilerimizin ilmin, aklın ve tecrübenin gerektirdiği birleştirdiği hususları dile getirmekten imtina etmemeleri gerekir. Bu bölgede ve diğer bölgelerde yapılması gereken şeyler bellidir; bu konuda, hepimizin hükümete destek olması gerekir; hükümetin de, bunu, birtakım kaygılarla dile getirmekten imtina etmemesi gerekir. Bu, Türkiye'nin geleceğiyle alakalı önemli bir virajdır, bu virajı sağlıklı dönmek zorundayız. Eğer bunu dönersek, elbette -Sayın Dışişleri Bakanının dediği gibi- dış yönlendirmelerden çekinmemiz söz konusu olamaz.

Bize müdahale edecek herhangi bir ülkenin, bu müdahale karşısında alacağı cevap tek bir "hayır" olacaktır. Türkiye, tek bir ağızdan bu müdahalelere karşı çıkacaktır; ama, bu, içerisinde sağlayacağı fikrî değerler birliğiyle mümkün olacaktır. Siz, bir taraftan, bu noktada,Türkiye'nin birlikteliğini sağlamak için gayret ediyorsunuz; ondan sonra, İncirlik'ten kalkan uçakların Türkiye'ye petrol getiren boru hatlarını bombalamasına müsaade ediyorsunuz; böyle şey olmaz. Bir taraftan tamir ederken, öbür taraftan yıkmak, Türkiye'nin inandırıcılığını ortadan kaldırır. Türkiye, İncirlik Üssünden kalkan uçakların, hiçbir şekilde, Türkiye'nin aleyhine oluşacak bir sonuca müdahele etmelerine izin vermemelidir, hangisi olursa olursa olsun buna karşı çıkmak Türkiye'nin bağımsızlığının gereğidir ve bu, gayet önemli bir meseledir.

Değerli milletvekilleri, hangi siyasî düşünceyi paylaşırsak paylaşalım, hangi şartlarda siyaset yapmış olursak olalım, milletimizin bizden beklediği önemli bir şey vardır; bu da, Birinci Meclisin göstermiş olduğu olgunluğu ve basireti bizim de göstermemizdir. Her türlü yıpranmaya, her türlü yapılan yanlışlığa rağmen, Türkiye Büyük Millet Meclisi, Türkiye'nin önünde duran yegâne umut verici müessesedir ve böyle kalmalıdır.

Türkiye'nin önünde duran yegâne umut verici müessese eğer Türkiye Büyük Millet Meclisi ise, bu müessesenin bize göstermiş olduğu istikamette, Türkiye'yi özgürleştirmek için, Türkiye'yi kâmil manada demokrat bir ülke haline sokmak için, bir hukuk devleti yapmak için hepimiz bütün çalışmalarımızı, gayretlerimizi ve düşüncelerimizi bu noktaya teksif etmek mecburiyetindeyiz. Biz, Fazilet Partisi olarak, bu noktada, bütün partilerle, Parlamentoda bulunan bütün parlamenterlerle her türlü işbirliğine açığız. Bu işbirliğimiz, Türkiye'yi hukuk devleti yapmak, Türkiye'yi demokrat yapmak ve Türkiye'yi özgürlükler içerisinde yaşayan bir devlet haline sokmaktır.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Buyurun Sayın İncetahtacı, devam edin.

MEHMET BEDRİ İNCETAHTACI (Devamla) – Fazilet Partisinin, bunun dışında gizli bir gündem maddesi olmamıştır; bugün de yoktur, yarın da olmayacaktır.

Temenni ederiz ki, bizi, bizim anlattığımız şekilde değerlendiriniz, Fazilet Partisi hakkında söylenen spekülatif görüşlerin hiçbirisini ciddiye almayınız.

Ben, bu düşüncelerle, Türkiye'nin, Türkiye Büyük Millet Meclisinde bulunan parlamenterlerin kendi üzerlerine terettüp eden görevleri yaptıkları zaman önünün açık olduğuna ve gerçekten, önümüzdeki yıllarda, halkımızı insanca, müreffeh bir şekilde yaşatabileceğimiz imkânlara sahip olduğumuza inanıyorum; bu konudaki bütün gayretlerimizin muvaffakıyetlerle sonuçlanmasını, 18 Nisanda yapılacak genel ve yerel seçimlerin de milletimize hayırlar getirmesini temenni ediyor, hepinize saygılar sunuyorum. (FP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Fazilet Partisi Grubu adına konuşan Gaziantep Milletvekili Sayın Bedri İncetahtacı'ya teşekkür ediyorum.

Şimdi, Anavatan Partisi Grubu adına, Grup Başkanvekili ve Bayburt Milletvekili Sayın Ülkü Güney konuşacaklardır.

Buyurun Sayın Güney. (ANAP sıralarından alkışlar)

ANAP GRUBU ADINA ÜLKÜ GÜNEY (Bayburt) – Sayın Başkan, muhterem milletvekilleri; Konya Milletvekili Sayın Ahmet Alkan ve 20 arkadaşı tarafından, terör örgütü başının yakalanmasından sonra meydana gelen iç ve dış gelişmeler ve bu konuda alınabilecek önlemler konusunda Anayasanın 98 inci, İçtüzüğün 102 ve 103 üncü maddeleri uyarınca verilmiş olan genel görüşme önergesi üzerinde Anavatan Partisi Grubu adına söz aldım; bu vesileyle, Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.

Değerli milletvekilleri, genel görüşme önergesinin içeriğini incelediğimizde, amaç, terör örgütü başının yakalanmasından sonra meydana gelen iç ve dış gelişmeler ve değişiklikler hakkında yeni bir durum muhakemesi yapılması olarak ifade edilmektedir.

Geriye dönüp baktığımızda, bugün gelinen nokta, milletimizin ve kamuoyunun çok iyi bildiği gibi, 55 inci hükümet zamanında terörün kökünü kazıyacak kararların alınmasıyla başlamıştır. Bunun en somut örneği, 55 inci hükümetin, yıllardır Suriye'de barınan terör örgütü başının Suriye'den çıkarılması için gösterdiği kesin irade ve kararlılıktır. 23 Temmuz 1998 tarihinde Hatay'ın kurtuluş törenlerine katılan Başbakan Sayın Mesut Yılmaz'ın yaptığı tarihî konuşmayla, Suriye Hükümeti çok kararlı bir şekilde uyarılarak bu süreç başlatılmıştır. İşte, o kararlılık sonucunda, terör örgütü başı Suriye'den çıkarılmış; ama, yine, aynı hükümetin ciddî ve kararlı takibi sonucunda, örgüt başı, hiçbir ülkede barınamamış, barındırılmamış ve bugünkü hükümet döneminde, hükümetin, Genelkurmayın, emniyetin, istihbarat birimlerinin ciddî çalışmaları sonucunda yakalanarak, Türkiye'ye getirilmiş, yüce adalete teslim edilmiştir.

Terör örgütünün başının yakalanışı, ülkemize getirilişi, bundan sonraki iç ve dış siyasî gelişmeler, mevcut hükümet tarafından aynı kararlık ve ciddiyetle takip edilmiş, kamuoyu, bu konularda açık ve şeffaf bir şekilde devamlı aydınlatılmıştır.

Hal böyleyken, bugün, bazı milletvekillerinin, iç ve dış olaylarla ilgili genel görüşme önergesini samimî bulmuyoruz. Zaten, biraz önce, hükümet tarafından, yapılanların özeti Meclise sunuldu. Bu süreç içerisinde, hükümet, neler yaptığını Yüce Meclise arz etti. Gönül isterdi ki, 16 Şubat 1999 tarihinde yakalanarak Türkiye'ye getirilen bölücübaşı ve müteakiben içeride ve dışarıda yaşanan sıcak gelişmeler esnasında bu genel görüşme önergesi verilsin. Bu yapılmamış; bu önerge, milletvekili listelerinin kesinleşmesinden sonra verilmiştir. Verilmesi icap eden tarihte verilmemiş; ama, milletvekili listeleri kesinleştikten sonra, bu konu bahane edilerek, bu genel görüşme önergesi verilmiştir. Bu, esef verici bir durumdur kanaatimce.

Değerli milletvekilleri, ayrıca, 55 inci hükümetin,  Suriye'ye karşı, gerekirse bölücü başının Suriye'den çıkarılması için zor kullanacağını açıklamasından sonra -bunu çok iyi hatırlayacaksınız- bazı partilerimiz, o günlerde, böyle bir girişimin, 18 Nisanda yapılacak seçimlerin ertelenmesi için bir kılıf olduğunu muhtelif zeminlerde ifade etmişlerdi. Bugün, görüyoruz ki, ne hazin bir tecellidir ki, bu gibi düşünceleri o gün serd edenler, bugün, aynı bahaneyle, seçimleri ertelemek için, bu genel görüşme önergesinin arkasına sığınmışlardır. Bunu, Yüce Meclisin takdirlerine sunuyorum, milletimizin takdirlerine sunuyorum.

Genel görüşme önergesi, aslında, bu gerekçe bahane edilerek, 31 Temmuz 1998 tarihinde Yüce Meclis tarafından kabul edilen -ki, 486 oy verilmiştir- erken seçim kararının ve kanununun değiştirilmesi amacını gütmektedir. Eğer bu öngörüşme kabul edilirse, bunun arkasında yatan tuzağı hep birlikte göreceğiz. Bunu, buradan, şimdiden ifade ediyorum.

Bugün, burada konuşan bazı milletvekilleri ve grup başkanvekilleri, ifadelerinde, işte, biz, bu fırsattan istifade toplanalım, bir de, şu kanunları çıkaralım; örneğin, pişmanlık yasası, Siyasî Partiler Yasası, Türk Ceza Kanununun 312 nci maddesinin değiştirilmesi, anayasa değişiklikleri vesaire... Şimdi, buradan sormak lazım: Biz, Anavatan Partisi olarak ve ben grup başkanvekili olarak, sadece son birbuçuk yıl içerisinde, bu kanunları, en aşağı dört beş defa Danışma Kuruluna götürdüm; hepsinde de, burada "bugün, bunu hemen görüşelim" diyen parti ve gruplar tarafından reddedildi. Hepinize soruyorum: Bunun, şu anda, 18 Nisanda seçime karar vermiş olan ve bu kanunu çıkarmış olan Türkiye Büyük Millet Meclisinden çıkabileceğine, içtenlikle, samimî olarak inanan kimse var mı?

Değerli milletvekilleri, mahallî idareler ve milletvekili genel seçimine sadece beş haftalık bir süre kalmışken, seçim takviminin ortasına gelinmişken, Yüce Meclisin aldığı erken seçim kararının çeşitli nedenlerle iptaline -bunu, artık kamuoyu biliyor; milletvekili aday listesine girememe, bazı siyasilerin yasaklarının kaldırılması vesaire gibi- dayandırıldığı bilinmektedir. Bu nedir; bu, bir hakkın suiistimalidir. İçtüzüğe ve Anayasanın ilgili maddesine sığınarak, burada yeterli 110 sayıyı, 116 sayıyı bularak Meclisi toplamak "işte, topladık" dedikten sonra, göstermelik olarak da "işte, terör konusunu getirdik; hele onu da bir konuşalım..." O arada, el çabukluğu, bir de uzatma kararı; uzatma kararıyla birlikte "işte, şu kanunları da çıkaracağız..." Onun arkasına sığınıp, bu seçimleri erteletmektir.

Hani, bu yüce çatı altında, son iki yıldan beri burada konuşan -özellikle başta Fazilet Partisi olmak üzere- her konuşmacı, her sözünün sonunda "hodri meydan, haydi önseçime gidelim, bir an evvel seçimi yapalım" diyordu. Bunlar, burada, bütün milletin gözü önünde söyleniliyordu. Acaba, ne oldu da, bugün bu fikirlerinden döndüler ve muhtelif nedenlerle listelere giremeyen arkadaşlarımızın vermiş oldukları bir önergenin arkasına sığınma ihtiyacını duydular? Bu sualin cevabını mutlaka bulmak lazım. Umuyorum ki, bu önergeyi veren milletvekili arkadaşlarımız, bu görüşmeden sonra önergelerini yeniden gözden geçireceklerdir. Ülkenin girmiş olduğu bu seçim atmosferi ve artık hiçbir şekilde geri dönülmesi mümkün olmayan seçimlerin 18 Nisanda yapılmasına, bizim gibi, aynı içtenlikle katılacaklarına inanıyoruz. Geliniz, ülkemizi esenliğe çıkarmak için, 18 Nisan seçimlerini yapalım. Henüz bütçesi bile çıkmamış azınlık hükümetini, daha güçlü çoğunluk hükümetine dönüştürelim. Millet, bizden bunu bekliyor. Ülkemizdeki istikrarın temeli, 18 Nisandaki bu seçimlerin sağlıklı bir şekilde yapılmasına dayanmaktadır. Aksi halde, yapılacak bir yanlış, ülkemizi belirsizliğe, kaosa sürükleyecektir. Bunun vebali büyüktür; buna, vatansever hiçbir milletvekilinin katılacağına inanmak istemiyorum.

Değerli milletvekilleri, kısaca izah etmeye çalıştığım nedenlerle ve genel görüşme istemiyle ilgili konunun yeterli ve açık bir şekilde görüşüldüğünü, kamuoyunun bilgilendirildiğini ve bu genel görüşme önergesinin altında yatan asıl tehlikeli ve yanlış nedenler dolayısıyla, Anavatan Partisi Grubu olarak, bu genel görüşme önergesine ret oyu vereceğimizi ifade ediyorum. Önergeyi veren arkadaşlarımız dahil, bu oylamadan evvel, umuyorum ki, vicdanlarında, akıllarında, ülkemizin geleceğini de düşünerek verecekleri kararda, yeni bir düşünme ve o düşünmeye bağlı olarak da doğru olanı yapacaklarına inanıyor, Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum. (ANAP, DSP ve DYP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Anavatan Partisi Grubu adına konuşan Grup Başkanvekili Sayın Ülkü Güney'e teşekkür ediyorum.

Şimdi, söz sırası, Demokratik Sol Parti Grubu adına, Grup Başkanvekili Sayın Fikret Uzunhasan'da.

Buyurun efendim. (DSP sıralarından alkışlar)

DSP GRUBU ADINA FİKRET UZUNHASAN (Muğla) – Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; bölücü örgüt başının yakalanmasıyla ortaya çıkan gelişmelerle ilgili genel görüşme üzerinde Demokratik Sol Parti Grubu adına söz almış bulunuyorum. Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.

Sözlerime başlamadan önce şunu demek istiyorum. Genel görüşme talebinde bulunan arkadaşlarımızın, bu taleplerinde ne kadar samimî oldukları, Genel Kuruldaki şu görüntüden belli olmaktadır. Gönül isterdi ki, en azından, bu genel görüşmeyi isteyenler, bu salonda bulunsalardı; ama, görüyorum ki, büyük çoğunlukla bu arkadaşlar Genel Kurul salonunda yoklar.

Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; Türkiye, insanın yaşama hakkına kasteden teröre karşı azimli bir mücadele içinde olmuştur. Terörizme karşı mücadelede uluslararası anlayış ve işbirliğinin geliştirilmesi çabalarının en önünde yer alan Türkiye, bu çerçevede, gerek ikili gerek çok taraflı alanda, terörle mücadele anlaşmalarına öncülük etmiş, bunlara destek vermiştir. Terörist faaliyetler ve diğer örgütlü suçlarla mücadele amacıyla, bugüne kadar, başta komşu ülkeler olmak üzere 30'u aşkın devletle ikili güvenlik ve işbirliği anlaşması imzalanmış, birçok ülkeyle de, güvenlik ve işbirliği mekanizmaları geliştirilmiştir.

PKK, herkesin bildiği gibi, yaş ve cinsiyet farkı gözetilmeden işlenmiş binlerce cinayetten sorumlu bir terör örgütüdür. Bu konuda en ufak bir kuşkuya yer yoktur. Bu cinayet şebekesi, birçok ülkenin resmî raporlarında da acımasız ve kanlı bir terör örgütü olarak tanımlanmıştır.

Abdullah Öcalan, bu terör örgütünün kurucusu, elebaşısı ve PKK'nın bütün cinayetlerinin, terör ve şiddet eylemlerinin birinci derecedeki faili ve azmettiricisi olmaktan sanık olarak, bağımsız Türk adaletine teslim edilmiştir.

Ondört yıldan fazla bir süredir bu terör örgütüne ve Öcalan'a ülkesinde barınma olanağı tanıyan, silah ve lojistik yardım veren, terör kampları oluşturmasına ve teröristlerin ülkemiz sınırlarından sızmalarına her türlü desteği sağlayan Suriye'ye karşı izlenen kararlı politika sayesinde, terörist unsurların bu ülkeden gördüğü desteğin kesilmesinde önemli bir aşama kaydedilmiştir.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; terör örgütü başının önce Suriye'den çıkarılması, sonra da ele geçirilerek ülkemize getirilmesi, 55 inci ve 56 ncı cumhuriyet hükümetlerinin kararlı tutumlarıyla sağlanabilmiştir.

1998 Ekim ayında, onbeş yıldır barındığı Suriye'yi terk ederek Rusya'ya sığınmak zorunda kalan Abdullah Öcalan, bu ülkede de barınamamış ve 12 Kasım 1998 tarihinde İtalya'ya giriş yaparken yakalanarak gözaltına alınmıştır. Yoğun ve çok yönlü girişimler sonucunda terör örgütü elebaşısı Öcalan'ı ülkesinde barındıramayacağını anlayan İtalya Hükümeti, 1998 yılı sonlarına doğru başlattığı, Öcalan'a siyasî sığınma hakkı tanıyacak üçüncü bir ülke bulma amacına yönelik arayışlarından da sonuç alamamıştır.

Türkiye, Suriye'yi terk ettiği 1998 Ekim ayından itibaren, Öcalan'ın, her suçlu gibi yakalanıp adalete teslim edilmesini sağlamaya yönelik kararlı bir tutum izlemiştir. Bu tutumumuz sonucunda, Öcalan, Yunan Hükümetince gönderildiği Kenya'da yakalanarak, Türkiye'ye getirilmiştir.

Bu gelişmeler, dünyanın en zalim ve en tehlikeli terör örgütüne ülkemiz dışından sağlanagelen desteğin boyutlarını da bir kez daha gözler önüne sermiştir. Özellikle, Suriye'yi terk etmesini izleyen günlerde, Öcalan'ın, en az üç kez Yunanistan'a gittiğinin ve nihayet, Yunan makamlarının, adı geçeni, yasadışı yollardan Kenya'ya soktuklarının ve Kenya makamlarına bilgi vermeksizin, buradaki Yunanistan Büyükelçiliğinde 12 gün süreyle ağırladıklarının anlaşılması, hükümetimizin ve halkımızın haklı tepkilerine neden olmuştur.

Türkiye, yıllardan beri, Yunanistan'ın ve güdümündeki Güney Kıbrıs Rum yönetiminin PKK terörizmine verdiği desteği kanıtlarıyla dile getirmiş ve onları, bu insanlık dışı tutumlarından vazgeçirmeye çağırmıştır.

Öcalan olayıyla gözler önüne serilen manzara, Yunanistan açısından dehşet vericidir. Bu ülkenin, tahmin edilenin de ötesinde, boğazına kadar terör batağına saplandığı, artık, herkes tarafından görülen bir gerçektir. Ülkemizdeki terör eylemlerinde binlerce masum insanımızın hayatını kaybetmesinde Yunanistan'ın büyük sorumluluk taşıdığı, böylece, kesinlik kazanmış olmaktadır. Yunanistan'ın, terörün merkezi olduğunu suçüstü halinde tespit ve teşhir eden bu olguya, başta Avrupa Birliği üyesi ülkeler olmak üzere, hiçbir ülke kayıtsız kalamaz. Ancak, ne yazık ki, Yunanistan'ın, henüz bu olaylardan ders aldığını ve tutumunun bedelini ödediğini söylemek mümkün değildir. Atina'daki siyasal deprem Simitis Hükümetini sarstı; ama, bu, Yunanistan'ın, teröre destek verirken suçüstü yakalanması yüzünden olmaktan çok, bu desteği beceriksizce verdiğinin ortaya çıkması dolayısıyla oldu.

Sayın Başkan, Genel Kurulun değerli üyeleri; PKK terör örgütünün, başta bazı komşularımız olmak üzere, çeşitli ülkelerdeki yuvalanma gayretlerine karşı kararlı tutumumuzu sürdürerek, ülkemizin bütünlüğüne ve masum vatandaşlarımızın hayatlarına kasteden terörist unsurlara hiçbir şekilde yuvalanma olanağı verilmemesini sağlamak için gerekli girişimlerimizi hükümetimizin devam ettireceğini özellikle vurgulamak isterim.

Öcalan'ın, bazı Avrupa ülkelerinde atıldığı macera sırasında binlerce vatandaşımızın ölümünden sorumlu olan bu kişinin, Türkiye'de yargı önüne çıkarılabilmesi için, ilgili Avrupa ülkelerinden, terörizmle mücadele çerçevesinde bir işbirliği yaklaşımını görmedik; tersine, böyle bir yaklaşımdan ve uluslararası yükümlülükten kaçınıldığını, dahası, terör örgütünü mazur göstermeye ve neredeyse meşrulaştırmaya yönelik insafsız bir tutum içerisine girilmeye çalışıldığını hayret ve üzüntüyle izledik.

PKK'nın, tehdit, sindirme ve şantaj yöntemlerinin de etkisi altında alınan bu tutumları sergileyen ülkelerin başında Yunanistan ve İtalya'nın geldiğini herkes bilmektedir. Söz konusu çevrelerin, Öcalan'ın tutuklanmasından bu yana, konuyu, Avrupa Birliği, Avrupa Konseyi gibi platformlara taşımaya giriştikleri ve bu bağlamda, Öcalan'ın adil bir şekilde yargılanmayacağı, DGM'lerin Avrupa normlarına uygun olmadığı, Öcalan'ın sağlık durumundan endişe edildiği gibi birtakım iddiaların yanı sıra, konuyu bir Kürt sorunu olarak ortaya atma çabası içinde oldukları görülmektedir.

Bir terör sanığının yetkili mahkeme önüne çıkarılması, hukukun ve adaletin üstünlüğünün gereğidir. Biz, buna en büyük önemi atfediyor ve başından beri Öcalan'ın adaletten kaçamayacağını söylüyorduk; dediğimiz de olmuştur.

Türkiye, kuvvetler ayrılığı esasına dayalı bir hukuk devletidir. Yargı bağımsızdır ve nereden gelirse gelsin her türlü müdahaleye kesin biçimde kapalıdır. Mahkemeler kamuya açıktır; duruşmalar herkesin gözleri önünde yapılır. Her şey, taraf olduğumuz anlaşmalarla üstlendiğimiz yükümlülüklerin gereklerine ve ulusal hukukumuzun öngördüğü esaslara göre yapılır. Hiç kimse, bu kuralların dışında  bir işleme uğratılmaz. Aynı durum, halen, İmralı'da bulunan tutuklu sanık Abdullah Öcalan için de geçerlidir; o da, bağımsız yargıçlarımız tarafından, adil, objektif, şeffaf bir yargılamaya tâbi tutulacaktır.

Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; bazı Avrupa ülkelerinin, terörizm ve bunun arkasındaki örgütlü suçlarla mücadalede Türkiye ile işbirliği yapmaktan kaçınmış olmasını derin bir üzüntüyle karşıladığımızı belirtmiştim. Bu davranış Türk Halkını rencide etmiş, teröre evlatlarını, eşlerini, kardeşlerini şehit vermiş binlerce aileyi infiale sevk etmiştir. Bu nedenle, Avrupa'daki bazı kişi ve çevreler bu en insanî duyguları pişkinlikle görmezlikten gelerek, olmayacak işler peşinde, Türkiye'ye akıl öğretmeye kalkışmayı artık bir kenara bırakmalıdırlar. Bu ülkelerin, bizce, yapmaları gereken, şimdi kendilerini esir almaya başlayan PKK şiddet ve terörüne karşı kendi ülkelerinde ciddî bir mücadeleye girişmeleridir.

Ülkemizde, şimdiye dek binlerce acımasız eylem gerçekleştirmiş olan bir terör örgütünün çökertilmesi, yıllardan beri bu belayla mücadeleye yönlendirdiğimiz kaynakların, yurdumuzun daha da gelişmesine, tüm bölgelerimizin dengeli bir biçimde kalkındırılmasına yönlendirilmesi olanaklarını açmış bulunmaktadır. Teröre karşı yaptığımız harcamaların, bundan sonra, insanlarımızın refah seviyesinin daha yükseltilmesi yolunda kullanılması olanağını bulabileceğiz.

Terör ve insan haklarını birbirine karıştırmayan, bir bölgemizin  göreli geri kalmışlığını yapay bir etnik temele dayalı görmeyen Demokratik Sol Parti, öteden beri savunduğu ilkelere uygun bir programı, şimdi, 56 ncı cumhuriyet hükümeti olarak yaşama geçirme fırsatını elde etmiştir. Bu programın amacı, terörün denetlenebildiği ve sona erdirilme aşamasına getirilebildiği şu sırada, bölge insanlarımızın acilen gereksinim duyduğu ekonomik ve toplumsal yatırımları bir an önce başlatabilmektir. Bölgedeki insanımıza iş olanakları yaratabilirsek, terörün kaynaklarını kurutmamız da mümkün olacaktır.

Sözlerime son verirken, acımasız terör ortamının artık geride kalmasını, yurdumuzda huzur, sükûn ve barış ortamının yeniden kurulmasını isteyen halkımızın duygularına da tercüman olduğumu düşünüyor, Demokratik Sol Parti Grubu adına, yeniden, hepinizi saygıyla selamlıyorum. (DSP ve ANAP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Demokratik Sol Parti Grubu adına konuşan Grup Başkanvekili, Muğla Milletvekili Sayın Fikret Uzunhasan'a teşekkür ediyorum.

Grubu adına başka söz isteyen ?..Yok.

Önerge sahipleri adına konuşmak isteyen ?..

AHMET ALKAN (Konya) – Sayın Çapoğlu konuşacak efendim.

BAŞKAN – Önerge sahipleri adına,  Sayın Çapoğlu; buyurun.

Süreniz 10  dakikadır.

GÖKHAN ÇAPOĞLU (Ankara) – Değerli Başkan, sayın milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Bugün, 116 milletvekili arkadaşımızla birlikte yaptığımız genel görüşme açılması talebini görüşmek üzere toplanmış bulunuyoruz.

Anayasamızın 98 inci maddesine göre, genel görüşme, toplumu ve devlet faaliyetlerini ilgilendiren belli bir konunun, Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kurulunda görüşülmesidir. Genel görüşme talebi, milletvekillerinin bilgi edinme, denetim için anayasal sorumluluklarını yerine getirmesi ve haklarını kullanmasıdır.

Terör örgütü başı Abdullah Öcalan, Türkiye Büyük Millet Meclisi tatilde olduğu bir sırada yakalanarak Türkiye'ye getirilmiştir. Terör örgütü başının yakalanmasından sonra ortaya çıkan olağanüstü iç ve dış gelişmeleri değerlendirmek, yurt dışında Türkiye'ye karşı geliştirilen oyunları boşa çıkarmak ve terörü bütünüyle sona erdirmek için alınması gerekli acil önlemleri tartışmak için, milletvekili arkadaşlarımız, Anayasanın 93 üncü maddesine dayanarak, Türkiye Büyük Millet Meclisini toplantıya çağırmışlardır. Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı, bu anayasal talebi, sorumluluğu ve hakkı yerinde bularak Türkiye Büyük Millet Meclisini toplantıya çağırmıştır.

Türkiye, Abdullah Öcalan'ın yakalanmasıyla büyük bir başarı kazanmış, bu vesileyle, terör örgütüne destek veren Avrupa ülkelerinin ve de özellikle Yunanistan'ın gerçek yüzü, çirkin yüzü ortaya çıkmıştır. Avrupa ülkeleri ve bütün dünya, gözlerini Türkiye'deki yargılama sürecine çevirmiştir. Onbinlerce masum insanın katledilmesinden sorumlu terörbaşı, dünyanın hangi ülkesinde yargılanırsa yargılansın, o ülkede bulunan en ağır cezayla cezalandırılır. Haklı olduğumuz bir konuda, hiç kimsenin, hele Hükümetin ve genel başkanların, seçim kaygısıyla Türkiye'yi haksız duruma düşürme, Türkiye'yi yargılanır duruma düşürme hakkı yoktur. Devlet güvenlik mahkemelerinin yapısı bir an önce sivilleştirilmelidir. Bu sivilleştirilme, Türkiye'nin çağdaş ve evrensel hukuk düzeyine erişmesi için çok önceden, zaten yapılmalıydı.

Bunun yanında, yıllardır, güvenlik güçlerimizin çabası sonucunda dağda yok edilen terörün, terörbaşının yakalanmasından sonra şehir terörüne dünüşmesi konusunda endişelerimiz söz konusuydu. Çankırı Valimize girişilen saldırı, İstanbul'da meydana gelen bombalama olayları -ki, bugün, çok büyük üzüntüyle öğrenmiş bulunuyoruz, İstanbul Göztepe'de bir mağazaya yapılan saldırıda birçok vatandaşımız hayatını kaybetmiştir- işte, bizim, bu endişelerimizi, maalesef, doğrular nitelikteki alçakça girişimlerdir.

Terörün bütünüyle bitmesi için pişmanlık yasası ve diğer önlemlerin görüşülmesi, işte bu genel görüşme çağrısının temel nedenleridir. Bu önlemlerin, görüşülmeyi bekleyecek zamanı olmadığı gibi nedeni de olamaz. Zaten, birçok sözcü, bunun hemen yaşama geçirilmesi konusunda görüş bildirdiler ve Millî Güvenlik Kurulu ve Sayın Başbakan da, bu önlemlerin, vakit kaybedilmeden bir an önce alınması konusunda iki hafta öncesinde görüş bildirmişlerdir.

Genel görüşme konusu bu kadar acil ve önemliyken, Türkiye Büyük Millet Meclisinin denetim yolları ve çağrı yöntemi Anayasamızda açık bir şekilde belirtilmişken, bu demokratik haklarını kullanan milletvekillerinin genel görüşme isteminin, bazı yayın kuruluşları tarafından ve genel başkanlar tarafından istismar edilmesi, zaman zaman hakaretlere varacak şekilde nitelendirilmesi, bu kişi ve kuruluşların demokrasiyi hazmedemedikleri ve demokrasiyi sadece kendi çıkarlarına hizmet ettiği sürece kabullenmelerinden başka bir şey değildir. (FP sıralarından alkışlar) Ancak, bir Başbakanın, kendisine güvenoyu vermiş milletvekillerinin anayasal haklarını kullanmalarını sivil darbe olarak nitelemesi, demokrasi açısından çok büyük bir talihsizliktir. (FP sıralarından alkışlar) Demokrasiyi ve Anayasayı içine sindirememiş bir kimsenin kendisine güvenoyu verenlerin güvenini koruyor olması mümkün değildir, Başbakanlıktan derhal istifa etmesi gereklidir.

Biraz önce bir arkadaşımızın da belirttiği gibi, 2 Ekim 1987 tarihli metinden okuduğu gibi, Sayın Ecevit, 1987 yılında, Meclis Başkanının toplantı çağrısı yapmaması üzerine, bunu, bir sivil darbe, Meclis Başkanının bir sivil darbesi ve rejim bunalımı olarak nitelendirmiştir. Ben, şimdi, Sayın Ecevit'e sormak istiyorum: Sayın Ecevit, Türkiye Büyük Millet Meclisinin çalıştırılması mı sivil darbedir, rejim bunalımına yol açar, yoksa, çalıştırılmaması mı sivil darbedir, rejim bunalımına yol açar; lütfen, bunu bize bildiriniz. (FP sıralarından alkışlar)

Kaldı ki, genel görüşme konuları, Başbakan Sayın Ecevit tarafından bundan 20 gün önce gündeme getirilmiş, kendisi, Meclisin toplanamayacağı gerekçesiyle herhangi bir girişimde bulunmamıştır. Yani, Sayın Ecevit samimiyetsizdir.

ERDOĞAN TOPRAK (İstanbul) – Ayıp!.. Ayıp!.. Terbiyesizlik yapma!... Utan biraz!.. Yakışmıyor sana!..

GÖKHAN ÇAPOĞLU (Devamla) – Hem Türkiye Büyük Millet Meclisinin aynı konuda toplanması dileğini dile getirmiş hem hiçbir girişimde bulunmamış hem de girişimde bulunan milletvekillerine teşekkür etmek yerine, sivil darbe yapmak ithamında bulunmuştur. Arkadaşlar, başka detaya girmek istemiyorum. Bu, 1930'ların Almanyasını hatırlatır bir geri değerlendirmedir.

ERDOĞAN TOPRAK (İstanbul) – Fazla küçülme... Yakışmıyor!..

GÖKHAN ÇAPOĞLU (Devamla) – Başbakan Sayın Ecevit'in samimiyetsiz olduğu gibi, engelleme içinde bulunduğu da açık bir şekilde ortadadır. Abdullah Öcalan'ın yakalanmasıyla prim yapmaya çalışan Sayın Başbakan, Abdullah Öcalan'ın nasıl yakalandığını bilmediğini, bilmek istemediğini söylemiştir. Tüm dünya basını, Abdullah Öcalan'ı, Amerikan yetkililerinin Kenya'da uçakta bekleyen Türk yetkililere teslim ettiğini yazmıştır.

PKK terör örgütü karşısında ondört senedir suskun kalan Amerika Birleşik Devletleri, niye, terör örgütü başını şimdi teslim etmiştir? 75 yıllık Türkiye Cumhuriyeti tarihinde ilk defa olarak, Türkiye'nin egemenlik haklarından vazgeçmesi sonucunu doğuran, Amerika Birleşik Devletlerinin İncirlik Üssünü kendi toprakları gibi kullanması, komşu bir ülkeyi ve hatta kendi boru hattımızı bombalaması ve Irak yönetimini devirmesi konusunda yapılan görüşmeler, bunun bir maliyeti midir? Sayın Başbakan neleri Türkiye Büyük Millet Meclisinden saklama çabası içindedir? Daha düne kadar Türkiye Büyük Millet Meclisinin bu konuda toplanmasını isteyenler -yayın kuruluşları dahil- bu toplanma girişimini neden hakarete varan ölçülerle önlemeye çalışmışlardır? Burada korkulan, seçim baskılarından kurtulmuş, lider baskılarını üstünden atmış milletvekillerinin özgür iradesinin ortaya çıkmasıdır. Zaten, bu, yıllardır beklenen ve özlenen bir tablo değil midir? Türkiye Büyük Millet Meclisini çalıştırmayanların, başta Başbakan olmak üzere, genel başkanlar olduğu ortaya çıkmamış mıdır? Genel başkanlar ve onların medyadaki bazı destekçilerinin gerçek yüzü ortaya çıkmış ve suçüstü yakalanmışlardır. Genel Başkanların ve onlardan yararlanan bazı medya kuruluşlarının korktuğu, ortaya çıkan özgür iradenin, lider sultasına ve medya çıkarlarına set çekmesidir.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Sayın Çapoğlu, size eksüre verdim, lütfen tamamlayın.

GÖKHAN ÇAPOĞLU (Devamla) – Sayın Ecevit, 24 Aralık 1995 seçimlerinden önce, 3 Kasım 1995'te, seçimlerin iptali için Anayasa Mahkemesine başvurmuştur. Sayın Ecevit'in iptal gerekçeleri olan, Anayasaya uyum yasalarının çıkarılmamış olması, yurt dışında bulunan vatandaşların oy kullanma haklarının sınırlanması, yüzde 10 barajının temsilde adalet ilkesine aykırı olması, hâlâ geçerlidir.

A. TURAN BİLGE (Konya) – Kus bakalım, kus!.. Son kusuşun senin!..

GÖKHAN ÇAPOĞLU (Devamla) – Sayın Ecevit 1995 Kasımında iptal davasıyla yetinmemiş, 4 Aralık 1995'te, yani, seçimlerden 19 gün önce Türkiye Büyük Millet Meclisinin seçimleri erteletmek amacıyla toplanmasına destek vermiştir. Yani, Sayın Ecevit, seçimleri erteletmek için, seçimlerden sadece 19 gün önce, Meclisi toplamaya çalışırken rejim bunalımı ve kaos olmuyor; ama, anayasal sorumluluklarını yerine getirmek, haklarını kullanmak için ülkenin en acil konusunda genel görüşme isteminde bulunan milletvekilleri sivil darbeyle suçlanıyor... Eğer, Türkiye'de sivil darbe uzmanı birisi varsa, o da, 1978 yılında, başbakan olmak için 11 milletvekilini transfer ederek, transfer pazarlarına öncülük eden... (DSP sıralarından gürültüler, FP sıralarından alkışlar)

A. TURAN BİLGE (Konya) – Söylediklerinden utan! Yazıklar olsun sana!

ERDOĞAN TOPRAK (İstanbul) – Ayıp, ayıp!

BAŞKAN – Sayın Çapoğlu, lütfen konuşmanızı tamamlayın.

GÖKHAN ÇAPOĞLU (Devamla) – ... 23 Kasım 1998'de Tansu Çiller'le Mesut Yılmaz'ı aklayarak, sadece 61 milletvekiliyle onların ortak başbakan adayı olmayı başaran, Cumhurbaşkanına aday olarak önerdiği bir kimseyi yarı yolda bırakarak kendi hükümetini kuran Sayın Ecevit'tir. (DSP sıralarından gürültüler, FP sıralarından alkışlar)

A. TURAN BİLGE (Konya) – Sayın Başkan, niye müdahale etmiyorsunuz?!

GÖKHAN ÇAPOĞLU (Devamla) – Eğer, Türkiye Büyük Millet Meclisi, özgürleşmiş milletvekillerinin girişimleriyle çalıştırılabiliyorsa, bırakınız, sadece devlet güvenlik mahkemeleri değil, pişmanlık yasası değil, yıllardır gerçekleştirilemeyen, demokrasi ve kalkınma alanındaki atılımlar bir an önce gerçekleşsin, Türkiye'nin önü açılsın. Sayın genel başkanlar, lütfen, artık Türkiye'nin önünü tıkamayınız.

BAŞKAN – Sayın Çapoğlu, lütfen konuşmanızı bağlayın.

GÖKHAN ÇAPOĞLU (Devamla) – Türkiye'de değişimin, demokratik değişimin zamanı artık gelmiştir.

Teşekkür ederim. (FP ve CHP sıralarından alkışlar, DSP sıralarından gürültüler)

BAŞKAN – Önerge sahipleri adına konuşan Sayın Gökhan Çapoğlu'na teşekkür ediyorum.

Sayın milletvekilleri, bugün, İstanbul Kadıköy'de... (Gürültüler)

(Konya Milletvekili A. Turan Bilge ile Van Milletvekili Mahmut Yılbaş arasında tartışma)

Sayın Yılbaş, Sayın Bilge, lütfen... (Gürültüler)

Sayın milletvekilleri, lütfen... Yerlerinize oturun, lütfen.

Sayın milletvekilleri, bu bir olağanüstü toplantı olmakla birlikte, geleneklerimize ve İçtüzüğe göre, normal olarak çalışma süremiz saat 19.00'da bitmektedir ve saat 19.00'u bulmuştur. Olağanüstü toplantı konusu olan genel görüşme önergesinin öngörüşmeleri de tamamlanmak üzeredir. Bu nedenle, İçtüzüğün 55 inci maddesinin ikinci fıkrası gereğince, öngörüşmeyle ilgili işlemlerin tamamlanmasına kadar, çalışma süresinin uzatılmasını oylarınıza sunuyorum...

SALİH KAPUSUZ (Kayseri) – Sayın Başkan, olağanüstü toplantıda ihtiyaç yok...

BAŞKAN – Ben söyledim efendim; olağanüstü toplantı olmasına karşın, böyle bir gelenek olduğu için süreyi uzatacağız. Her ne kadar "toplanmıyor" dendiyse de, geçmişte, bunun için Danışma Kurulu toplanmış ve karar vermiştir. Ben yine de oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler...

AHMET ALKAN (Konya) – Sayın Başkan, önergenin de oylanmasına kadar...

BAŞKAN – Hepsinin sonuna kadar, çalışmaların sonuna kadar efendim.

Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.

Sayın milletvekilleri, bugün, Kadıköy'de bir alışveriş merkezine, kimliği belirli olmayan kişilerce atılan bir molotofkokteyliyle, şimdiye kadar belirlenen duruma göre, 12 vatandaşımız hayatını kaybetmiş ve birçok vatandaşımız da yaralanmıştır.

MEHMET GÖZLÜKAYA (Denizli) – Kahrolsunlar!

BAŞKAN – Yurdumuzda terör can almaya devam etmektedir. Vatandaşlarımızı ve Türkiye Büyük Millet Meclisini acı içinde bırakan bu tür olayları yapanları, destekleyenleri, Türkiye Büyük Millet Meclisi adına, hepiniz adına, şiddetle, nefretle kınıyorum. Yaşamını kaybedenlere Tanrıdan rahmet, yakınlarına ve tüm ulusumuza başsağlığı diliyorum; yaralananlara da sağlık diliyorum.

Sayın milletvekilleri, genel görüşme önergesinin öngörüşmeleri tamamlanmıştır.

Şimdi, oylama yapacağım. Oylamayı elektronik sistemle yapacağım; ancak, bir hatırlatma daha yapmak istiyorum:

Sayın milletvekilleri, bu süre içerisinde elektronik sisteme giremeyen milletvekillerinin teknik personelden yardım istemelerini, bu yardıma rağmen sisteme giremeyen üyelerin ise, bu teknik personel aracılığıyla, oy pusulalarını, oylama için öngörülen süre içinde Başkanlığa göndermelerini rica ediyorum.

Tekrar ediyorum, teknik personelin parafı olmayan oy pusulalarını kabul etmeyeceğim. Onun için, teknik elemanlarımız mutlaka gelecek ve sistemin çalışmadığını göreceklerdir; ancak, bu durumda onların parafıyla gelen oy pusulalarını kabul edeceğim.

Ayrıca, oylama süresinin bitiminden sonra Başkanlığa ulaştırılacak pusulalar kabul edilmeyecek ve süresi içinde Başkanlığa ulaştırılan pusulaların işleme konulabilmesi için de mutlaka teknik personelin parafı olması gerekecektir.

Arkadaşlarımızın bir an önce parmak basmak için telaş etmesine gerek yok. Bu rahatlığı sağlamak için de 10 dakikalık süre vereceğim. Arkadaşlarımız, bu 10 dakikalık süre içerisinde oy kullanacaklardır ve kendilerinden, mutlaka teknik elemanların yardımına başvurmalarını, özellikle, rica ediyorum.

ALTAN ÖYMEN (İstanbul) – Sayın Başkan...

BAŞKAN – Buyurun Sayın Öymen

ALTAN ÖYMEN (İstanbul) – Sayın Başkan, bir hususun açıklığa kavuşması lazım. İçtüzüğün 102 nci maddesinde, genel görüşme önergesiyle ilgili oylamaların işaretle oylama suretiyle yapılması belirtilmiştir.

Şimdi, burada, elektronik sistemle yapılan oylama, işaret oylamasının yerine geçmez; çünkü, işaret oylaması, İçtüzükte de yazılı olduğu gibi, belirli bir usule tabidir; herkes elini kaldıracaktır; eğer, sonuç alınamazsa, ayağa kalkılacaktır; bir usulü vardır. Bu şekilde yapılması, yani, elektronik sistemin kullanılması, işaret oylamasını gizli oylama haline getirmektedir; bu, son derece önemli bir noktadır. İşaret oylamasında, milletvekillerinin, istenildiği takdirde, ne şekilde oy kullandığı görülür; yani, bir nevi yarı açık oylamadır. İnsanlar başkalarının ne yaptığını görür; siz de oradan görürsünüz. Halbuki, burada, hiçbir şey belli değildir. Bu suretle gizli oylamaya döndürülmesi yanlış olacaktır. Eğer, takdir buyurursanız, 63 üncü maddeye göre müzakare açarsınız; yoksa, bu konunun, benim öne sürdüğüm hususun dikkate alınmasını rica ediyorum.

BAŞKAN – Sayın Öymen, İçtüzükte bunun işaret oyuyla yapılacağı yazılmakta. Daha önceki birçok oylamalarda ve uygulamada, bu oylamanın da işaretle oylama sayılacağı, açık olacağı ve kimin ne oy kullanacağı belli olacaktır. Herhangi bir gizlilik söz konusu değil. Bundan önce  de, çok zaman, çok kere, bunun uygulaması, bu şekilde...

SALİH KAPUSUZ (Kayseri) – Tabiî efendim...

BAŞKAN – Uygulama yapıldı bu yönde...

SALİH SÜMER (Diyarbakır) – İşaretle oylama olsun Sayın Başkan.

YASİN HATİBOĞLU (Çorum) – Sayın Başkan...

BAŞKAN – Buyurun efendim.

YASİN HATİBOĞLU (Çorum) – Efendim, daha önce, zatıâlinizin Başkanlığında, başkanvekillerinin yaptığı toplantıda bir prensip kararı alınmıştı ve bir başkanvekili arkadaşımız da, yönetim esnasında bunları zabıtlara geçirdi; işaretle oylamanın cihazla yapılacağı... İşaretle oylama da, kimin hangi yönde oy kullandığının belli olmaması esasına dayanmaktadır, sadece, Genel Kurulun bilgisine, lehte ne kadar, aleyhte ne kadar oy verildiğinin tespitinden ibarettir.

Arz ediyorum.

ALTAN ÖYMEN (İstanbul) – Bu gizli oylama demektir.

SALİH KAPUSUZ (Kayseri) – Değil efendim, değil... Gizli oy başka bir şey.

ALTAN ÖYMEN (İstanbul) – Yani, işaretle oylama İçtüzükte açıkça belirtilmiştir. Halbuki, burada tamamen gizli oluyor, gizli oylamadır. Kaldı ki, elektronik oylama ayrı bir fıkra halindedir. Bu hususun vuzuha kavuşması için, bence, 63 üncü maddeye göre bir müzakere açmanızda fayda var.

BAŞKAN – Şimdi, arkadaşlarımız daha önce bu şekilde çok uyguladılar. Benim bildiğim kadarıyla, başkanvekillerimiz birçok işaretle oylamayı elektronik cihazla yaptılar; yani, böyle bir uygulama yapıldı daha önce. Bizim Başkanlık Divanında...

SALİH KAPUSUZ (Kayseri) – Sayın Başkan, çok defa tekrar edildi bu uygulama.

BAŞKAN – Bu çok yapıldı...

ALTAN ÖYMEN (İstanbul) – Ama, çok yapılması doğru olmasını gerektirmez efendim. Burada sarih bir vaziyet var, bu nasıl oluyor da işaret oylaması yerine geçiyor, gizli oylama haline geliyor?!

SALİH KAPUSUZ (Kayseri) – Evet, bir şey olmaz.

YASİN HATİBOĞLU (Çorum) – Oylayın Sayın Başkan.

ALTAN ÖYMEN (İstanbul) – Bence 63 üncü maddeyi uygulayın efendim, herkes fikrini söylesin.

H. AYSELİ GÖKSOY (Manisa) – Sayın Başkan, elektronik oylamada kod var, merak eden gitsin baksın.

BAŞKAN – Efendim, başkanvekillerimizle beraber daha önce yaptığımız bir toplantıda, elektronik cihaza geçilmesi nedeniyle, böyle bir uygulama yapacağımızı kararlaştırdık ve zannediyorum, Genel Kurulun bilgisine de sunduk, yanlış hatırlamıyorsam. O zaman da bir itiraz gelmedi.

ULUÇ GÜRKAN (Ankara) – Efendim...

BAŞKAN – Buyurun Sayın Gürkan.

ULUÇ GÜRKAN (Ankara) – Sayın Başkan, biraz evvel Sayın Öymen'in işaret ettiği konu özünde haklıdır; çünkü, şu elektronik sistemin programında düzeltilmesi için girişimde bulunduğumuz, bu tür oylamalarda kimin ne oy kullandığının belli olması yolunda bizzat benim Siemens firmasından talebim var. Bu program eksikliği tamamlanmadı; bu program eksikliği tamamlanmadığı için, Sayın Öymen'in işaret ettiği biçimde, oylamayı, programın açık oylamaya göre düzenlenmiş şeklini; yani, kimin ne oy kullandığının belli olacağı biçiminde yapmanız İçtüzük hükümlerinin gereğidir, ruhunu yerine getirmenin önkoşuludur.

SALİH KAPUSUZ (Kayseri) – Sayın Başkan, bir şey arz edebilir miyim efendim?

BAŞKAN – Buyurun Sayın Kapusuz.

SALİH KAPUSUZ (Kayseri) – Sayın Başkan, açık oylamayla işarî oylamanın bizim İçtüzüğümüzde yeri farklıdır. Şayet açık oylama isteniliyor ise, 15 veya 20 arkadaşımızın müracaatı gerekmektedir. Ben, Sayın Başkanvekili arkadaşımıza şunu sormanızı istiyorum: "Acaba, siz bu şekliyle, işaret oylamasıyla bu cihazı kullanarak bugüne kadar kaç sefer oylama yaptınız?" Zatıâlileri, müteaddit defa zapta geçecek şekilde bu kararı ilan ettiler ve fiilen de uyguladılar. Dolayısıyla şu anda bunun müzakere edilecek bir tarafı yoktur. Cihazla yapılan oylamaya önceden bir müracaat olmadığı için, işarî oylama bu cihazla yapılarak gelmiştir ve yapılabilir.

BAŞKAN – Sayın Kapusuz, gerek Meclis Başkanvekili arkadaşlarım gerek ben yöntemi söyledik; daha önce itiraz gelmediği için uygulanmış. Şimdi, bir arkadaşımızın, İçtüzüğün ilgili maddesini okuyarak, bu konuda bir itirazı olduğu için konuyu görüşüyoruz. Yoksa, bu, daha önce hiçbir itiraz olmadan defalarca uygulanmıştır; onun için çözüm bulmaya çalışıyoruz.

SALİH KAPUSUZ (Kayseri) – Sayın Başkanım, bakınız, o zaman da bunun münakaşası yapıldı; fakat, böyle bir uygulama konusu ittifakla devreye sokuldu ve tatbik edildi.

SUAT PAMUKÇU (Bayburt) – Oylamanın sonucu önemli.

SALİH KAPUSUZ (Kayseri) – Evet efendim.

Şimdi, bugüne kadar tatbik ederek geldik. Şu anda, böyle bir uygulama anında, farklı bir yöne girmek, bunu müzakere konusu yapmak, şu ana kadar yapılan uygulamalara saygısızlık olur efendim.

ULUÇ GÜRKAN (Ankara) – Sayın Başkan...

BAŞKAN – Buyurun Sayın Gürkan, yerinizden ifade edebilirsiniz.

ULUÇ GÜRKAN (Ankara) – Sayın Başkan, işarî oylamanın Meclis uygulaması, kimin ne oy kullandığı herkesin gözü önünde olması için gizli oy değildir; ancak, Siemens firması bu programı, işarî oylamaları gizli oy anlamına gelecek şekilde yapmıştır. Program eksiktir. Başkanlık Divanı, bu programın tamamlanması için Siemens'e başvurmuştur. Şimdi, bunun gereğini yerine getirmemiz gerekir.

SAFFET ARIKAN BEDÜK (Ankara) – Sayın Başkan, bir önerge var.

ULUÇ GÜRKAN (Ankara) – Program eksiktir ve program uygulaması gizli oy anlamına getirmektedir işarî uygulamayı.

ABDULKADİR ÖNCEL (Şanlıurfa) – Yani, Siemens firmasını bekleyeceğiz; öyle mi?!

SUAT PAMUKÇU (Bayburt) – Netice önemli. Kimin ne verdiğini ne yapacaksınız?

ULUÇ GÜRKAN (Ankara) – Verdiğiniz oyun hesabını veremeyeceksiniz ayrı bir şey.

SALİH KAPUSUZ (Kayseri) – Hayır... Hayır... Sayın Başkan, uygulamayı siz yaptınız müteaddit defa. Niye yaptınız o zaman?

ULUÇ GÜRKAN (Ankara) – Gizli oy anlamına gelebilecek...

SALİH KAPUSUZ (Kayseri) – Niye yaptınız?.. Açık oylamanın yolu açıktır...

BAŞKAN – Değerli arkadaşlarım, bir dakika... (FP sıralarından gürültüler)

Sayın milletvekilleri, İçtüzüğün -Sayın Öymen'in belirttiği- 102 nci maddesinin son fıkrasında açıkça "Genel Kurul genel görüşme açılıp açılmamasına işaretle oylama suretiyle karar verir" denildikten sonra, benim böyle bir önergeyi işleme koymam da... Yani, başka bir şekilde oylama isteme önergesini işleme koyamam.

ALTAN ÖYMEN (İstanbul) – Sayın Başkan...

BAŞKAN – Hayır, hayır, size demiyorum efendim. Bazı arkadaşlarımızın önergeleri var; buradaki hüküm gayet açık. Yani, İçtüzüğün bu hükmü karşısında, ben başka bir istemi oylayamam. (Gürültüler)

ÜLKÜ GÜNEY (Bayburt) – Oylamayı el kaldırarak yapalım Sayın Başkan.

SAFFET ARIKAN BEDÜK (Ankara) – Açık oylamaya yönelik bir önergemiz var efendim.

BAŞKAN – Değerli arkadaşlarım, tekrar ediyorum. Önemli bir konu olduğu için ve İçtüzüğün -genelinde haklı olan- ilgili maddesi de dile getirildiği için, eğer, gerekirse, ben, bunu işaret oyuyla da yapabilirim.

SALİH KAPUSUZ (Kayseri) – Hayır efendim...

BAŞKAN – İşaret oyuyla yapabilirim. Eğer, bir tereddüt çıkarsa, ona göre hareket ederim.

SALİH KAPUSUZ (Kayseri) – Sayın Başkan...

BAŞKAN – İtiraz var. Önemli bir konu efendim. Sayın Kapusuz, tamam; ama, itiraz var ve önemli bir konu; yani, ben, bunun tartışma konusu olmasını istemiyorum; yani, bu konuda arkadaşlarımızın bu sonucu bir itiraz konusu yapmalarını istemiyorum. İtiraz edilmiştir, tutanaklara geçmiştir.

SALİH KAPUSUZ (Kayseri) – Sayın Başkan, o itiraz itiraz da, sayın üyenin yapmış olduğu itiraz da, bu kadar heyetin yaptığı itiraz değil mi efendim?

BAŞKAN – Ama, İçtüzük...

SALİH KAPUSUZ (Kayseri) – Müsaade eder misiniz...

Sayın Başkan, herşeyden önce, bulunduğunuz makamın gereği olarak bir karar alıyorsunuz, Genel Kurula duyuruyorsunuz ve bu, uygulanıyor. Bugüne kadar yapılan bu uygulama karşısında ses çıkmıyor, bugün için ses çıkıyor. Bunu doğru bulmuyorum efendim.

ÜLKÜ GÜNEY (Bayburt) – Sayın Başkan, işaretle oylama, elektronik cihazla da yapılır, el kaldırarak da yapılır. Bu kadar kritik bir oylamada, bütün bu grupların istediği bu isteme uymanız bana göre doğaldır ve doğrudur. İşaretle oylamanın yapılmasını arz ediyorum.

ULUÇ GÜRKAN (Ankara) – Sayın Başkan, arkadaşların, başkanvekillerinin aldığı kararı da bir okursanız, doğru olarak anlaşılabilir. Başkanvekilleri olarak, biz, işaret oyunun elle yapılacağını; elektronik sistemin, ancak karar yetersayısının istenilmesi veya itiraz olması halinde yapılacağını karara bağladık. Onun için, peşin olarak elektronik sistem çalıştırılacaktır demeleri, zaten, başkanvekilleri olarak bizim aldığımız karara aykırı.

BAŞKAN – Değerli milletvekilleri, İçtüzüğün maddesi açık. Esas olan, işaret oyuyla yapılmasıdır. İtiraz da olduğuna göre, önemli bir konu da olduğuna göre, bunun ileride tartışma konusu yapılmasını istemediğim için, işaret... (Gürültüler)

Şimdi, genel görüşme açılıp açılmamasını oylarınıza sunacağım.

SALİH KAPUSUZ (Kayseri) – Elektronik cihazla mı?

BAŞKAN – Hayır, işaretle.

İtiraz gelmiştir, önemli bir konudur.

Genel görüşme açılmasını kabul edenler... Etmeyenler... Genel görüşme açılması kabul edilmemiştir. Niye bu kadar itiraz ediyordunuz. (Gülüşmeler)

Böylece, olağanüstü toplantı konusunun görüşmeleri tamamlanmış bulunmaktadır.

Sayın milletvekilleri, ancak Türkiye Büyük Millet Meclisinin çalışmalarına devam etmesine ilişkin, İçtüzüğün 7 nci maddesine göre verilmiş önergeler vardır; sırasıyla okutuyorum ... (ANAP, DYP ve DSP sıralarından gürültüler)

KAMER GENÇ (Tunceli) – Sayın Başkan, bir dakika efendim... Siz süre uzatma kararını önergenin sonucu alınıncaya kadar aldınız. Okutamazsınız Sayın Başkan; gündem bitti.

BAŞKAN – Hayır efendim... Hayır efendim, hayır efendim, karışmayın.

MEHMET GÖZLÜKAYA (Denizli) – Devam edemezsiniz Sayın Başkan.

KAMER GENÇ (Tunceli) – Efendim, alınan karar genel görüşmenin bitimine kadardı...

BAŞKAN – Hayır efendim, çalışmanın sonuna kadardı.

KAMER GENÇ (Tunceli) – Çalışma süresi bitti.

BAŞKAN – Çalışmaların sonuna kadardı efendim.

SAFFET ARIKAN BEDÜK (Ankara) – Genel görüşme önergesiyle ilgili görüşmeler bitti; devam edemezsiniz... Usul yaratıyorsunuz. Sizin kararınızla ilgili çalışma süresi bitti. (Gürültüler)

BAŞKAN – Oturun yerinize efendim...

SAFFET ARIKAN BEDÜK (Ankara) – "Oturun" diyemezsiniz Sayın Başkan.

BAŞKAN – O zaman "hepiniz ayağa kalkın" diyeyim!..

SAFFET ARIKAN BEDÜK (Ankara) – Sayın Başkan...

ULUÇ GÜRKAN (Ankara) – Sayın Başkan...

KAMER GENÇ (Tunceli) – Zabıtları getirtin Sayın Başkan.

BAŞKAN – Tek tek konuşun efendim. (Gürültüler)

SAFFET ARIKAN BEDÜK (Ankara) – Sayın Başkan, çalışma süresi bitti.

BAŞKAN – Çalışma süresi yok...

Değerli arkadaşlarım "çalışma süresi" diye, olağanüstü bir durumda olmayacağını da düşündüm, onu da söyledim, onu da ifade ettim; ancak, bütün bunlara rağmen, sonuna kadar çalışma süresini  uzattım. (ANAP, DYP ve DSP sıralarından gürültüler)

KAMER GENÇ (Tunceli) – Genel görüşmeyle ilgili söylediniz. Bir ara verin, tutanağı getirtelim Sayın Başkan.

SAFFET ARIKAN BEDÜK ( Ankara) – Ara verin, tutanağı getirtin.

AHMET İYİMAYA (Amasya) – Bitti efendim...

BAŞKAN – Bir dakika... Bir dakika efendim...

Değerli arkadaşlarım, öyle, hep beraber ayağa kalkarsanız, bu görüşme bitmez. (ANAP, DYP ve DSP sıralarından gürültüler)

KAMER GENÇ (Tunceli) – Tutanağı getirtin...

BAŞKAN – Yapacağım efendim... Bir dakika efendim... Değerli arkadaşlarım, bir dakika... Ben okuyayım...

Değerli arkadaşlarım, müsaade edin, evvela İçtüzüğü okuyayım; nasıl anlıyorsanız onu konuşalım. (ANAP, DYP ve DSP sıralarından gürültüler)

SAFFET ARIKAN BEDÜK (Ankara) – Sayın Başkan, Parlamento tarihine farklı bir uygulama getiriyorsunuz.

BAŞKAN – Hayır efendim, uygulamıyorum... (Gürültüler)

Değerli arkadaşlarım, böyle sonuç alamayız; yani, böyle yaparak beni uygulamadan vazgeçiremezsiniz; oturun, konuşacağız. (ANAP, DYP ve DSP sıralarından gürültüler)

MEHMET GÖZLÜKAYA (Denizli) – Konuşalım efendim; ama, söz verin...

BAŞKAN – Bir dakika efendim... Bir dakika efendim... Bir dakika, okuyacağım efendim.

MUSTAFA RÜŞTÜ TAŞAR (Gaziantep) – Sayın Başkan, bu konudaki görüşmeler bitinceye kadar uzattınız; görüşmeler bitmiştir.

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, sürenin uzatılmasına bile ihtiyaç yoktu. Bu bir olağanüstü toplantıdır, onu da söyledim.

Şimdi, İçtüzüğün 7 nci maddesinin son fıkrasını okuyorum... (Gürültüler)

NEVFEL ŞAHİN (Çanakkale) – Olağanüstü toplantı bitti.

SALİH KAPUSUZ (Kayseri) – Efendim "önergeler tamamlanıncaya kadar" dedi.

SAFFET ARIKAN BEDÜK (Ankara) – Sayın Başkan, olağanüstü toplantı bitti.

MUSTAFA RÜŞTÜ TAŞAR (Gaziantep) – Bitti efendim... Süreyi bitirdiniz... (Gürültüler)

BAŞKAN – Değerli arkadaşlarım, bakın.... Sayın milletvekilleri, böyle yapmakla beni vazgeçiremezsiniz. Oturun, beraber halledeceğiz. Böyle yapmakla vazgeçiremezsiniz beni. (Gürültüler)

NEVFEL ŞAHİN (Çanakkale) – Kapatın...

BAŞKAN – Senin kapat demenle de kapanmaz!

NEVFEL ŞAHİN (Çanakkale) – Olur mu canım, toplantı bitti.(Gürültüler)

BAŞKAN – Bir dakika... Okuyacağım efendim... İçtüzüğün... (Gürültüler) Bir dakika efendim... Herkes ayağa kalkınca ben bu işi çözemem. Grup başkanvekilleri var değerli arkadaşlarım... Oturun yerinize evvela.

NECMİ HOŞVER (Bolu) – Sayın Başkan, ara verin de grup başkanvekilleriyle beş dakika konuşun.

BAŞKAN – Hayır efendim... (Gürültüler) Bir dakika efendim...

İçtüzüğün 7 nci maddesinin son fıkrasını okuyorum: "Birleşim yeterli çoğunlukla açılabildiği takdirde, Başkan, ilk önce çağrı yazısını okutur ve bu toplantıyı gerektiren konu görüşülür. Konu üzerinde gerekli işlemler tamamlanınca -ki, tamamlandı- Türkiye Büyük Millet Meclisi çalışmalarına devama karar vermediği takdirde, tatile veya ara vermeye devam olunur." Vermediniz karar efendim...

ÖMER BARUTÇU (Zonguldak) – Toplantı bitti Sayın Başkan.

BAŞKAN – Bu tamamlanıncaya kadar efendim. (Gürültüler)

İLYAS YILMAZYILDIZ (Balıkesir) – Sayın Başkan, aldığınız yetki oylama sonucuna kadar...

MAHMUT YILBAŞ (Van) – Sayın Başkan, ya itiraz edenleri yerlerine oturtun ya da gereğini yapın. (Gürültüler)

BAŞKAN – Değerli arkadaşlarım, böyle ayağa kalkarsanız bu işi çözemezsiniz, oturun efendim. Grup başkanvekilleri var, onlarla konuşuyorum efendim. Hep ayağa kalkarsanız bu işi çözemem.

MEHMET GÖZLÜKAYA (Denizli) – Karar verdiniz... İş bitti...

BAŞKAN – Bitmedi efendim... Ona ben karar veririm.  Hayır efendim... (Gürültüler)

İBRAHİM GÜRDAL (Antalya) – Sayın Başkan, oylama bitinceye kadar uzattınız, oylama da bitti. (Gürültüler)

FERİDUN PEHLİVAN (Bursa) – Oylama yapın Sayın Başkan...

HALİL CİN (Konya) – Oylama yapın Sayın Başkan.

ASLAN ALİ HATİPOĞLU (Amasya) – Kayıtları çıkartın...

BAŞKAN – Değerli arkadaşlarım, ben size tekrar söylüyorum; bu, bir olağanüstü toplantı. Olağanüstü toplantıda sürenin uzatılmasına da gerek yoktu aslında. (DYP sıralarından gürültüler) Sabaha kadar da böyle olsanız, beni susturamazsınız. Oturun yerinize efendim... Oturun yerinize efendim... (FP sıralarından "Bravo" sesleri, alkışlar) Oturun... Grup başkanvekilleriyle konuşacağım efendim.

ÜLKÜ GÜNEY (Bayburt) – Özel gündemle Meclisi topladınız. Genel görüşme yapıldı, bitti; bunun ötesinde, artık, başka bir işlem yapamazsınız, mümkün değil.

BAŞKAN – Olur mu efendim; geçmişte de var süresi, olmaz...

ÜLKÜ GÜNEY (Bayburt) – Bu, tamamen yanlış olur, külliyen yanlış olur. Arkadaşlar yeniden isterler, başka bir gün toplanırız; ama, bugün gündemimiz bitmiştir.

SALİH KAPUSUZ (Kayseri) – Sayın Başkan, bir defa, siz, bir oylama yaptınız. Oylama yaparken, arkadaşlarımız "önergelerimiz var" dediler.

BAŞKAN – Tabiî, ben de "önergeler oylanacak" dedim.

SALİH KAPUSUZ (Kayseri) – Siz "bu önergeler dahil, işler bitinceye kadar çalışma süresini uzatıyorum" dediniz, oyladınız; bu bir.

BAŞKAN – Evet "onlar dahil" dedim. (Gürültüler) Getirteceğim şimdi tutanakları... Getirteceğim şimdi...

MEHMET GÖZLÜKAYA (Denizli) – Getirin zapta bakın, demedi öyle bir şey.

SALİH KAPUSUZ (Kayseri) – İkincisi, biraz önce okuduğunuz önerge açıktır, hüküm açıktır, o açık olan hükme göre icra yaparsınız, hiç mahzuru yok.

ÜLKÜ GÜNEY (Bayburt) – Önerge...

BAŞKAN – Var... Önerge var.

ÜLKÜ GÜNEY (Bayburt) – O önerge işleme konulamaz.

SALİH KAPUSUZ (Kayseri) – Konur efendim, konur.

İBRAHİM GÜRDAL (Antalya) – Zabıtlara bakın Sayın Başkanım, zabıtlara...

MUSTAFA RÜŞTÜ TAŞAR (Gaziantep) – Olağanüstü toplantıdır bu. Saat 19.00'a kadar uzattığınızı bu konu için izah ettiniz; mesele bitmiştir.

İBRAHİM GÜRDAL (Antalya) – Zabıtları getirin, zabıtları...

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, hem arkadaşlarla geçmiş uygulamalara bakmak hem de geçmiş görüşmelerin durumlarını görmek için saat 19.45'te toplanmak üzere, birleşime ara veriyorum.

                                                               

Kapanma Saati: 19.25


İKİNCİ OTURUM

Açılma Saati : 19.45

BAŞKAN : Hikmet ÇETİN

KÂTİP ÜYELER : Hüseyin YILDIZ (Mardin), Abdulhaluk MUTLU (Bitlis)

               

               

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, 54 üncü Birleşimin İkinci Oturumunu açıyorum.

Sayın milletvekilleri, bundan önceki oturumda genel görüşmeyle ilgili önerge reddedilmişti ve ben önergeler olduğunu söylediğim bir anda, arkadaşların itirazı geldi. Kimi arkadaşımız "işte, siz, uzatırken oylamanın sonuna kadar dediniz" dediler, kimisi "çalışmaların sonuna kadar" dediler, kimisi "oylayamazsınız" dediler.

Şimdi, evvela, ben, bir iki işi açıklığa kavuşturayım. Bir kere, olağanüstü toplantıda, eğer aksi bir karar alınmamışsa, böyle süre de söz konusu değil; bir. Nitekim, ben, sabahleyin saat 10.00'da da çağırabilirdim. O zaman, saat 19.00'a kadar çalışmalar devam edebilirdi. Onun için, ben konuşmamım başında "böyle bir kural yoktur, aslında olağanüstü toplantı için buna gerek de yoktur; ama, yine de ben uzatılmasını oylarınıza sunuyorum" dedim ve şimdi, getirdiğim tutanaklarda da -tabiî, kesik kesik söyleniyor, kaldı ki, tutanakların o kısmını- okuyorum:

"Çalışmaların sonuna kadar" deyince, Sayın Ahmet Alkan yerinden müdahale etmiş tutanakta "Sayın Başkan, önergenin oylanmasına kadar...

Başkan – Hepsinin sonuna kadar, çalışmaların sonuna kadar efendim.

Kabul edenler... Etmeyenler " diye söylemişim efendim. (FP sıralarından "Bravo" sesleri, alkışlar; DYP sıralarından gürültüler)

AHMET UYANIK (Çankırı) – İki tane tutanak var!..

MEHMET GÖZLÜKAYA (Denizli) – Sayın Başkan, çok özür dileyerek bir şey söyleyeceğim. Şimdi, bizim önümüzdeki tutanağı da okumak istiyorum.

BAŞKAN – Sayın Gözlükaya, öyle de olsa...

MEHMET GÖZLÜKAYA (Denizli) – Müsaade edin, zabıtlara geçsin efendim.

BAŞKAN – Öyle de olsa, olağanüstü toplantıdır. Ben, şimdi, tekrar İçtüzüğün... (DYP sıralarından gürültüler)

MEHMET GÖZLÜKAYA (Denizli) – Ayrı bir konu; ama, zabıtlara geçsin efendim. Bir tutanak nasıl yarım saatte değişiyor.

SAFFET ARIKAN BEDÜK (Ankara) – Sayın Başkan... Sayın Başkan...

BAŞKAN – İçtüzüğün 7 nci maddesini okuyayım, vereceğim efendim...

SAFFET ARIKAN BEDÜK (Ankara) – Bizi dinlemek mecburiyetindesiniz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Kardeşim, bir dakika... Otur bir kere yerine... Bana da dinlemiyor diyorsanız...

SAFFET ARIKAN BEDÜK (Ankara) – Sayın Başkan, grup başkanvekilleri olarak lütfen bizi dinleyin.

BAŞKAN – Vereceğim efendim, bir dakika...

AHMET UYANIK (Çankırı) – Başkan talimat almış bir yerden...

BAŞKAN – Ben, hayatımda kimseden talimat almadım. Sen, onu kendine sor... Ben hayatımda babamdan talimat almadım. (FP sıralarından "Bravo" sesleri, alkışlar)

AHMET UYANIK (Çankırı) – Öyle görünüyor Sayın Başkan...

BAŞKAN – Şimdi, 7 nci maddenin son fıkrasını okuyorum; tereddüt olmasın diye okuyorum: "Birleşim yeterli çoğunlukla açılabildiği takdirde, Başkan, ilk önce çağrı yazısını okutur ve bu toplantıyı gerektiren konu görüşülür. Konu üzerinde gerekli işlemler tamamlanınca -tamamlandı- Türkiye Büyük Millet Meclisi çalışmalarına devama karar vermediği takdirde, tatile veya ara vermeye devam olunur. "

Çalışmaya devam için bende iki önerge var. Ben, bu önergeleri, İçtüzüğün bu maddelerine göre oylamak zorundayım. (FP sıralarından alkışlar; DYP sıralarından sıra kapaklarına vurmalar, gürültüler)

TURHAN GÜVEN (İçel) – Usul hakkında, Sayın Başkan... Müsaade eder misiniz.

MEHMET GÖZLÜKAYA (Denizli) – Sayın Başkan, müsaade eder misiniz... (Gürültüler)

BAŞKAN – Buyurun... Buyurun, dinliyorum efendim.

Bir dakika efendim... Bir dakika...

MEHMET GÖZLÜKAYA (Denizli) – Burada mı konuşayım, orada mı? (Gürültüler)

BAŞKAN – Burada... Burada... Hayır...

MAHMUT YILBAŞ (Van) – Efendim, önerge üzerinde arkadaşlar düşüncelerini açıklasınlar.

BAŞKAN – Bir dakika efendim... Bir dakika...

MEHMET GÖZLÜKAYA (Denizli) – Olağanüstü meseleyi görüşmek için toplandık. 15.00'te başladık. Toplantı devam ederken siz "saat 19.00'a gelindi, her ne kadar gerek yoktur; ama, bu işlemler bitinceye kadar -yani, görüştüğümüz konu bitinceye kadar, genel görüşme bitinceye kadar- süreyi uzatıyorum" dediniz. Aynen okuyorum:

"Sayın milletvekilleri, bu bir olağanüstü toplantı olmakla birlikte, geleneklerimize ve İçtüzüğe göre, normal olarak çalışma süremiz saat 19.00'da bitmektedir ve saat 19.00'u bulmuştur. Olağanüstü toplantı konusu olan genel görüşme önergesinin öngörüşmeleri tamamlanmak üzeredir. Bu nedenle, İçtüzüğün 55 inci maddesinin ikinci fıkrası gereğince, öngörüşmeyle ilgili işlemlerin tamamlanmasına kadar, çalışma süresinin uzatılmasını oylarınıza sunuyorum...

Salih Kapusuz (Kayseri) – Sayın Başkan"

Cevap yok, devamı yok.

"Başkan – Olağanüstü toplantı olmasına karşın, böyle bir gelenek olduğu için süreyi uzatacağız. Her ne kadar 'toplanmaz' dendiyse de, geçmişte, bunun için Danışma Kurulu toplanmış ve karar vermiştir. Ben, yine de oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler...

Ahmet Alkan (Konya) – Önerge oylanmasına kadar..." demiş.

"Başkan – Çalışmaların sonuna kadar efendim."

Şimdi, bu şartlar içerisinde, sizin elinizdeki tutanak ile bunun arasında büyük fark var.

AHMET UYANIK (Çankırı) – Bir sahtekârlık var yani.

MEHMET GÖZLÜKAYA (Denizli) – Bunu anlamak istiyorum.

İşte, bu şartlar içerisinde önergeye geçemezsiniz; toplantı bitmiştir.

BAŞKAN – Kaldı ki, efendim, benim "çalışmaların sonuna kadar" ifadesinden anladığım olay, İçtüzüğün 7 nci maddesine göre sonuna kadardır. (Gürültüler)

ULUÇ GÜRKAN (Ankara) – Sayın Başkan, şu an uygulanan usul yanlışlığı, sadece Sayın Grup Başkanvekilinin belirttiği konudan ibaret değildir. Sizin görüşmelerin tamamlandığı yolundaki beyanınız, İçtüzüğün âmir hükümlerine, genel görüşmeyle ilgili İçtüzüğün çeşitli maddelerinde ve -İçtüzük ihlallerinden kaçınılmadığını anlıyoruz; ama- Anayasanın 98 inci maddesinde yazılı genel görüşme tarifine aykırıdır; olağanüstü toplantı çağrısı tamamlanmamıştır. Olağanüstü toplantı çağrısı, Yüce Meclisin kararıyla reddedilmiştir.

ÜLKÜ GÜNEY (Bayburt) – Doğrudur.

ULUÇ GÜRKAN (Ankara) – Dolayısıyla, çağrı düşmüştür İçtüzüğün 7 nci maddesinin son cümlesiyle.

Ben, eğer bunu kabul etmiyor, hayır tamamlanmıştır diyorsanız, İçtüzüğün 63 üncü maddesine göre, sizi İçtüzüğe uymaya davet etmek üzere usul görüşmesi açmanızı talep ediyorum.

BAŞKAN – Açmayacağım...

ULUÇ GÜRKAN (Ankara) – Açmaya mecbursunuz efendim.

BAŞKAN – Açmayacağım efendim. (FP sıralarından "Bravo" sesleri)

ULUÇ GÜRKAN (Ankara) – Sadece İçtüzüğe aykırı değil, dediğiniz, aynı zaman da Anayasaya aykırıdır.

BAŞKAN – Sayın Gürkan, her şeyi kendinize göre yorumluyorsunuz. Siz sabahleyin...

ULUÇ GÜRKAN (Ankara) – Hayır efendim.

BAŞKAN – Bir dakika... Bir dakika...

ULUÇ GÜRKAN (Ankara) – Sayın Başkan, burada kendine göre yorumu yapan, maalesef, üzülerek beyan ediyorum, sizsiniz.

BAŞKAN – Bir dakika... Sabahleyin siz dediniz ki: 'Saat 15.00 olmadan hiçbir şekilde Danışma Kurulu toplanamaz, Anayasaya aykırıdır." Şimdiye kadar 15 tane toplantı yapılmış burada, 15 tane toplantı yapılmış. Yapmayın... (FP sıralarından "Bravo" sesleri, alkışlar)

ULUÇ GÜRKAN (Ankara) – Sayın Başkan, o toplantılar olağanüstü toplantı çağrısıyla ilgili değil.

BAŞKAN – Olağanüstü... Bir dakika... Bir dakika... O zaman söylüyorum.

ULUÇ GÜRKAN (Ankara) – İzin verin Sayın Başkan, izin verin. Verdiğiniz örnek, 1992 yılında Körfeze asker sevkiyle ilgili bir genel görüşmedir; bütün grupların mutabakatı vardır.

SALİH KAPUSUZ (Kayseri) – Hayır, hayır...

ULUÇ GÜRKAN (Ankara) – Türkiye Büyük Millet Meclisi konsensüsle, tam uzlaşmayla dediğinizi yapabilir; ama, dört grubun iradesine karşı bir gruba burada korsan önerge verdirme hakkını vermez...

BAŞKAN – Sayın Gürkan, Körfez kriziyle falan ilgisi yok. İstiyorsanız size tarihleri okuyayım. 15 tane, değişik tarihlerde, sabahları saat 10.30'da Danışma Kurulu toplantısı yapılmış, öğleden sonra Genel Kurul yapılmış. (Gürültüler)

Efendim, ben, önergeleri okutup, oylarınıza sunacağım. (Gürültüler)

IV. – BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI (Devam)

A)  TEZKERELER VE ÖNERGELER (Devam)

2. – Konya Milletvekili Ahmet Alkan ve arkadaşları ile Uşak Milletvekili Yıldırım Aktürk ve arkadaşlarının, Türkiye Büyük Millet Meclisinin çalışmalarına devam olunmasına ilişkin önergeleri (4/429)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına... (ANAP, DYP ve DSP sıralarından gürültüler; DYP sıralarından sıra kapaklarına vurmalar)

ÜLKÜ GÜNEY (Bayburt) – Hayır efendim, okutamazsınız.

TURHAN GÜVEN (İçel) – Sizin tutumunuz hakkında söz istiyoruz Sayın Başkan. Söz vermeye mecbursunuz; yoksa, o zaman, siz, İçtüzüğü tanımıyorsunuz.

SAFFET ARIKAN BEDÜK (Ankara) – Sayın Başkan, tutanaklarda farklılıklar var. Bu nereden kaynaklanıyor araştırdınız mı? Bizdeki tutanaklar farklı, sizdeki tutanaklar farklı; bunu araştırdınız mı?

BAŞKAN – Devam edin.

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Olağanüstü toplanmış bulunan Türkiye Büyük Millet Meclisinin toplantıyı gerektiren konu üzerindeki görüşme ve işlemler tamamlandığından, bazı kanun tasarı ve tekliflerinin görüşülebilmesi için, İçtüzüğün 7 nci maddesinin son fıkrası gereğince çalışmalarının devamını arz ve teklif ederiz.

Saygılarımızla.

                Ahmet Alkan          Feridun Pehlivan     Halil Cin

                Konya     Bursa       İçel

                Yıldırım Aktürk      Mahmut Duyan      Ahmet Güryüz Ketenci

                Uşak        Mardin    İstanbul

                Gökhan Çapoğlu     Yusuf Bacanlı          Ömer Bilgin

                Ankara    Yozgat     Isparta

                Fevzi Arıcı              Cemal Alişan           Veli Andaç Durak

                İçel          Samsun    Adana

                Nevzat Köse           Bahattin Yücel        Ömer Demir

                Aksaray  İstanbul   Kırşehir

                Osman Çilsal           Ali Uyar  Mustafa Zeydan

                Kayseri   Hatay      Hakkari

                Cemil Erhan            Mehmet Tatar

                Ağrı         Şırnak

TURHAN GÜVEN (İçel) – Sayın Başkan, bunu görüşemezsiniz. Sizin tutumunuz hakkında söz istiyorum.

KAMER GENÇ (Tunceli) – Birleşime ara vermekle, zaten süre bitti.

BAŞKAN – İkinci önerge var, onu da okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Olağanüstü toplantıyı gerektiren konu üzerindeki işlemler tamamlandıktan sonra, Türkiye Büyük Millet Meclisi çalışmalarının yasama ve denetim faaliyetlerinin sürdürülmesine karar verilmesini arz ve teklif ederiz.

Saygılarımızla.

                Yıldırım Aktürk      Feridun Pehlivan     Halil Cin

                Uşak        Bursa       İçel

                Ahmet Alkan          Yahya Şimşek         İbrahim Yılmaz

                Konya     Bursa       Kayseri

                Selahattin Beyribey                İbrahim Çebi           Nabi Poyraz

                Kars        Trabzon  Ordu

                Muzaffer Arslan     Naim Geylani

                Diyarbakır               Hakkari

Gerekçe: Yapılan görüşmeler, içinden geçmekte olduğumuz dönemin hassasiyetini ve ülke olarak karşı karşıya bulunduğumuz sorunları bir kez daha ortaya çıkarmıştır.

Bu değerlendirmeler ışığında, devlet güvenlik mahkemelerinin sivilleştirilmesine, terörle daha etkin mücadeleye, milletvekili dokunulmazlığının sınırlandırılmasına, Anayasanın 83 ve 100 üncü maddelerini kapsayan Anayasaya uyum kanunlarına, siyasî partiler ve seçim kanunlarına ilişkin yasal düzenlemelerin acilen yapılmasına ihtiyaç olduğu kanaatine varılmıştır. Bu nedenle, Türkiye Büyük Millet Meclisinin çalışmalarına aralıksız devam etmesi gerekmektedir.

BAŞKAN – Efendim, iki önergenin de mahiyeti aynı; onun için, birlikte oylayacağım. (DYP sıralarından gürültüler)

TURHAN GÜVEN (İçel) – Oylayamazsınız Sayın Başkan.

KAMER GENÇ (Tunceli) – Sayın Başkan...

BAŞKAN – İçtüzük gayet açık.

TURHAN GÜVEN (İçel) – Efendim, İçtüzüğü sabahtan beri ihlal ediyorsunuz.

BAŞKAN – İçtüzük gayet açık efendim.

TURHAN GÜVEN (İçel) – Sayın Başkan, önergeyi oylayamazsınız.

BAŞKAN – Açık oylama yapacağım... İşaret oylaması yapacağım...

TURHAN GÜVEN (İçel) – Oylayamazsınız Sayın Başkan.

ULUÇ GÜRKAN (Ankara) – Önergeler üzerinde konuşulmasını da mı engelliyorsunuz Sayın Başkan?!

BAŞKAN – Tamam. Önerge üzerinde söz isteyen var mı?

ULUÇ GÜRKAN (Ankara) – Var efendim.

BAŞKAN – Lehinde, aleyhinde?..

ULUÇ GÜRKAN (Ankara) – Aleyhinde...

BAŞKAN – Aleyhinde, Sayın Gürkan; buyurun.

ULUÇ GÜRKAN (Ankara) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; tutanaklara, bu konuşmamı, önerge üzerinde değil, gasp edilen Meclis çalışma usullerinin... (FP sıralarından gürültüler) ...yerine getirilebilmesi için uygulanan işlemlerin usulsüzlüğü bağlamında yaptığımı özellikle vurgulayarak başlamak istiyorum.

Değerli milletvekilleri...

KEMALETTİN GÖKTAŞ (Trabzon) – Önerge hakkında konuşması lazım Sayın Başkan.

ULUÇ GÜRKAN (Devamla) – Değerli milletvekilleri, zaten, önerge usulsüz olduğu için, hiç merak etmeyin, önerge üzerinde konuşulacaktır.

Değerli milletvekilleri, bugün, maalesef hüzünle, İçtüzük ve Meclis çalışma usullerinin, hangi nedenle bilmiyorum...

MUSTAFA KEMAL AYKURT (Denizli) – Talimatla!..

ULUÇ GÜRKAN (Devamla) – ...kimseye kondurmak istemediğim özel nedenlerle, birer birer çiğnendiğini yaşıyoruz, görüyoruz.

Bahsedilen, saat 15.00'ten önceki Danışma Kurulu toplantıları, Meclisin tam mutabakatıyla yapılmış toplantılardır. Meclis, İçtüzük uygulamalarından doğan sıkıntılarını, eğer, tam mutabakatı, yabancı deyimiyle konsensüsü, uzlaşması varsa, emsal olmamak üzere, belli uygulamalarla götürebilir; bu nedenle, İçtüzükteki yazılı hükümler değişmez; ama, bugünkü uygulama, saat 13.30'da toplanan Danışma Kurulunun, dört grubun muhalefetine, haksızlık, yersizlik, İçtüzüğe aykırılık iddialarına rağmen, bir gruba, buraya önergeleri sunma fırsatı verilmek üzere ortaya getirilmesi, sadece ve sadece, bu Meclise olan saygınlığı, bu çerçevede, bu Meclisi oluşturan bizlerin, kendimize olan saygısını yitirmesine sebep olabilir, başka hiçbir sonuç vermez.

BEKİR SOBACI (Tokat) – Ne demek o?

ULUÇ GÜRKAN (Devamla) – Şimdi, bu önergelerin oylanıp oylanamayacağına gelince: Meclisin çalışma süresinin ne şekilde uzatıldığı belli; ama, her nedense, her şey o kadar aceleye getirilmek isteniyor ki, yaygın Türkçe deyimiyle, acele işe şeytan karışıyor. İki tane şeytan karıştı: Bir tanesi tutanaklarda -biraz önce sayın grup başkanvekilim okudu net olarak- bir şeytan karıştı oraya. İkinci karışan şeytan, arkadaşlarımızın acelesi var; genel görüşme önerisini, yani Meclisin olağanüstü toplantıya çağrılma gerekçesini reddettiler. Reddettiler; acele işe şeytan karıştı; yani, kendileri yaptı, kendileri reddetti. Onun için direndiler, aman kimin ne oy kullandığı belli olmasın diye; ama, hangi oy -Sayın Öymen'in haklı itirazıyla- kimin hangi oyu kullandığı belli olmasına rağmen, bir garip acele var, anlaşılması güç bir acele var.

MUSTAFA KEMAL AYKURT (Denizli) – Talimat var...

ULUÇ GÜRKAN (Devamla) – Reddettikleri çağrıyı, şimdi, o çağrıyla ilgili işlemin tamamlanması olarak sayıyorlar.

Sayın milletvekilleri, bu Meclis olağanüstü toplanmıştır; hiçbir zaman, çağrısıyla ilgili işlemleri bütünüyle tamamlamadan tatile gireceğini beyan etmek ya da tatilden vazgeçmek, çalışmaya devam etmek gibi bir kararı uygulayamamıştır.

Bakın, İçtüzüğümüz yetmediği için -İçtüzüğü çiğnemeyi göze almışız; öyle anlaşılıyor- ben, genel görüşmenin tarifini Anayasadan okuyacağım. Dilerim, İçtüzüğü çiğnemeyi göze alanlar, Anayasayı çiğneme konusunda biraz düşünürler, biraz ölçülü olurlar, Türkiye Büyük Millet Meclisine ve halkımıza karşı biraz saygılı olurlar. (DSP sıralarından "Bravo" sesleri, alkışlar)

Anayasanın 98 inci maddesinin dördüncü fıkrasında "Genel görüşme, toplumu ve Devlet faaliyetlerini ilgilendiren belli bir konunun, Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kurulunda görüşülmesidir" deniliyor. Görüştük mü? Kim "görüştük" diyorsa, biraz önce "öngörüşmeyle yetinelim" dediği oya hiç saygısı yoktur; kendine saygısı yoktur. Genel görüşme, Anayasadaki tarifiyle, öngörüşmeden sonra, kendi oylarınızla "salı günü yapalım" diye İçtüzüğe aykırı şekilde karar verdiğiniz genel görüşmenin yapılmasını gerektirirdi; ama, bir aceleniz var, salıyı bile bekleyemiyorsunuz, genel görüşmenin bütün unsurlarıyla tamamlanmasını bile göze alamıyorsunuz.

SALİH KAPUSUZ (Kayseri) – Seçim var, seçim var...

KAMER GENÇ (Tunceli) – Ne seçimi yahu! Kimi kandırıyorsunuz?!.

ULUÇ GÜRKAN (Devamla) – Sayın Kapusuz, o zaman koyardınız yüreğinizi, Meclisi hangi gerekçeyle toplamak istiyorsanız o gerekçeyle toplardınız, genel görüşmenin arkasına sığınmazdınız. (DSP sıralarından "Bravo" sesleri, alkışlar) Eğer bir genel görüşmenin arkasına sığındıysanız, onun gereğini yerine getirip, bir olağanüstü toplantı çağrısı yaptığınız talebin dahi gereğini yerine getiremiyorsanız...

MEHMET ALTAN KARAPAŞAOĞLU (Bursa) – Biz yapmadık...

ULUÇ GÜRKAN (Devamla) – ...siz, neyi, nerede, nasıl savunacaksınız?!.

Değerli arkadaşlarım, benim, bu konuda, acelesi olan çeşitli gruplar, partiler bakımından, insan olarak anlamaya çalışabileceğim bazı gerekçeler olabilir; ama, Meclis Başkanlığı adına kendi bireysel ve siyasî çıkarlarım aleyhine de uygulama yapmış birisi olarak, Meclisi yönetmiş biri olarak, Meclis Başkanlığının Anayasayı ve İçtüzüğü ihlal etmesini, göz göre göre gündemden kaldırmasını içime sindiremediğimi vurgulamak istiyorum.

Hepinize saygılar sunuyorum. (DSP, ANAP ve DYP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum Sayın Gürkan.

Değerli milletvekilleri...

KAMER GENÇ (Tunceli) – Sayın Başkan, yerimden bir şey söyleyeceğim.

BAŞKAN – Bir dakika efendim... Bir dakika... Cevap vereceğim.

Sayın milletvekilleri, Sayın Gürkan şimdi yine dedi ki: "O, olağanüstü toplantıydı, oybirliği vardı, onun için..." Madem o konuya girdi -çünkü, konusu değildi- şimdi size okuyorum... (Gürültüler)

Bir dakika efendim...

10.7.1986, olağanüstü toplantı; saat 10.30'da Danışma Kurulu toplanmış, çoğunluk sağlanamamış, grup önerisi olarak Meclise gelmiş.

Devam ediyorum: 17.7.1987, olağanüstü toplantı; saat 10.30'da toplanmış, Danışma Kurulu önerisi gelmiş.

ULUÇ GÜRKAN (Ankara) – Ama, Sayın Başkan...

BAŞKAN – Sayın Gürkan, bana diyorsunuz ki: "Anayasayı çiğniyorsunuz." Çünkü...

ULUÇ GÜRKAN (Ankara) – O ayrı Sayın Başkan...

BAŞKAN – Tekrarladınız Sayın Gürkan. Sabahleyinde şimdi de "Meclis Başkanı olarak, saat 15.00'te Meclis açılmadan Danışma Kurulunu topladığınız için Anayasayı çiğnediniz" diyorsunuz.

ULUÇ GÜRKAN (Ankara) – Evet.

BAŞKAN – Ben de diyorum ki, 15 tane örnek var...

ULUÇ GÜRKAN (Ankara) – O örnekler bu örneğe uymuyor Sayın Başkan...  Lütfen!.. (Gürültüler)

BAŞKAN – Yapmayın efendim!.. Belki de bunların altında sizin imzanız vardı. (Gürültüler)

ULUÇ GÜRKAN (Ankara) – Lütfen!.. Lütfen!.. Size yakışmıyor Sayın Başkan... Başkasını bilmem ama, size yakışmıyor...

BAŞKAN – Kişisel yorum yapmayın o konuda.

KAMER GENÇ (Tunceli) – Sayın Başkan...

BAŞKAN – Buyurun efendim.

KAMER GENÇ (Tunceli) – Sayın Başkan, İçtüzüğün 54 üncü maddesider ki, Türkiye Büyük Millet Meclisi 15.00'te toplanır, saat 19.00'da sona erer çalışması, Danışma Kurulunca aksi karar alınmadıkça. Şimdi siz diyorsunuz ki, bu işi... Süreyi uzatabilmemiz için, Danışma Kurulundan karar almamız lazım; bu karar alınmadı ve saat 19.00'da bitti.

Ayrıca, siz bir süre uzatma kararı aldınız -dediniz ki, bu işlemler diyelim hadi- ondan sonra da ara verdiniz. Bu arayla, zaten çalışma süremiz bitti, birleşim kapandı. Bunu Anayasa Mahkemesine götüreceğiz.

BAŞKAN – Götürün efendim. (Gürültüler)

KAMER GENÇ (Tunceli) – Efendim bir dakika... Ama, bunları söyleyelim ki, arkadaşlar, tutanaklara geçsin ki, Anayasa Mahkemesine götüreceğiz. (Gürültüler)

BAŞKAN – Önerge üzerinde başka söz isteyen var mı?

YILDIRIM AKTÜRK (Uşak) – Var Sayın Başkan.

BAŞKAN – Lehinde, aleyhinde?..

YILDIRIM AKTÜRK (Uşak) – Lehinde.

BAŞKAN – Lehinde; buyurun Sayın Aktürk.

YILDIRIM AKTÜRK (Uşak) – Sayın Başkan, muhterem arkadaşlar; hepinizi bu tarihî günde saygıyla selamlıyorum.

Sayın Uluç Gürkan, sevgili kardeşim, okuduğunu anlama özrü olanların burada yeri olmadığını işaret etti. Bugünün içinde ben de aynı düşüncedeyim ve kuvvetle şu inancımı tekrarlamak istiyorum: Burada veyahut da komisyonlarda ne zaman söz aldıysam, hiçbir şekilde parti çizgisi düşünmeden, bir hakem sıfatıyla doğruyu dile getirmeye gayret ettim, Grupta da yüzlerce arkadaşım şahit.

Benim şahsî görüşüm olarak, sizlerle bir iki şey paylaşmak istiyorum. Birincisi, temmuz ayında erken seçim kararı alındığında evet ben de elimi kaldırdım, bu erken seçime "evet" dedim; çünkü, Grup çalışmalarımızda bize verilen hava, en azından yedi sekiz tane kritik kanunun seçimden önce geçirilecek noktaya getirilmesi yönünde komisyonların olgunlaştırılmış eserlerinin nihaî ürünü haline getirileceği teminatıydı. Mahallî idareler reformu da vardı bunun içinde, bankacılık reformu da vardı ve demokratikleşme paketi de vardı. Ben vaktinizi fazla almamak için, sadece "312" diye bilinen Eşber yasasıyla ilgili bir tarihçe çizeceğim.

 "Eşber yasası" diye bildiğimiz 312 nci madde gündemin 10 uncu sırasına yerleşmişti. Ondan sonra, bir Tayyip Erdoğan'ın konuşması olayı oldu güneydoğuda ve biraz başka rüzgârlar esti, kişiye göre sanki bir servis yapma zihniyetiyle düşünen bazı arkadaşlarımız bazı çekinceler işaret etmeye başladılar; ama, bu arada, insan haklarından sorumlu Devlet Bakanımız Hikmet Sami Türk "bu yasa bu şekliyle çıkmazsa, ben Avrupa'ya söz verdim, istifa edeceğim" noktasına geldi. (FP sıralarından "Bravo" sesleri, alkışlar)

KAHRAMAN EMMİOĞLU (Gaziantep) – Evet... Evet...

YILDIRIM AKTÜRK (Devamla) – Bu sözleri sarf ettiği için de, bir hükümet krizinin aşılması için yollar arandı, biz de, bu konuda, Gruptaki çalışmalarımızda bir arayış içerisine girdik.

Ben şahsen, gerek Fazilet Grubuyla gerek Doğru Yol Grubuyla "bir ara çözüm bulanabilir mi" diye diyaloglarımda ve bir de "uzlaşmayla neler yapılabilir bu ortamda, seçim kararı alındıktan sonra" diye çalışmalarımızda şu noktaya geldik: Herkes biliyor ki, Fazilet Partisi dedi ki: "Sadece 312'yi geçirirseniz, diğer bu 10-12 maddelik listede kürseye bile çıkmayalım; bir noktada, burada, fotokopi makinesi gibi kanunları çıkaralım, üretelim." Böyle bir teminat alıp, gelip Sayın Genel Başkanıma bu müjdeyi verdiğimde, uzun bir konuşmamız oldu; bunun, o gün için mahrem bir tarafı olabilir; ama, tarihî bir gün olduğu için bugün şerefle açıklıyorum; kendisi de teyit edecektir.

Genel Başkanım Sayın Mesut Yılmaz dediler ki: "Hikmet Sami Türk Hoca istifanın eşiğinde; ama, geçen gün bana Vural Savaş geldi -Başsavcı- ve mahkemenin Tayyip için mahkûmiyet kararı verdiğini; ancak, dört profesörün de, bir nevi, bu görüşte olmadıklarını da bildiğini işaret etti..." Bu tartışmanın sonunda Vural Savaş'ın sözleri; diyor ki: "O dört profesör ne söylediklerini bilmiyorlar; çünkü, gerekçeli karar henüz yazılmadı; yazılınca görürler ki, şiirle irtibatı yoktur bu işin..." İkinci söylediği: "141, 142, 163'ü ANAP kaldırdı; eğer, 312'yi de kaldırırsa, iddia ediyorum, eğer, ANAP iktidardaysa, iki veya üç sene sonra 163'ten daha ağır bir maddeyi kendi elleriyle getirecektir; bu ikazı da yapıyorum ben, vicdanlı bir insan olarak, bir bürokrat olarak."

Bunun üzerine Sayın Mesut Yılmaz, Hikmet Sami Türk Hocayla kendisinin buluşmasını telkin ediyor; o görüşmeden sonra şu noktaya geliniyor: Sayın Türk, Sayın Yılmaz'a raporlarken diyor ki: "İyi oldu görüştüğümüz; ben istifanın eşiğindeydim, eski haliyle çıkmazsa diye; ama, görüşmeden sonra şuna inandım ki, suç unsuru olmaktan kaldırmadan, indirimli bir ceza sistemiyle, belki daha iyi bir şık, formül buluyoruz." Sayın Ecevit'e bunu arz ettiğimde, kendileri de dediler ki: "Siyasî Partiler Yasasında da 312'den mahkûmiyetin -siyasî yasak olması maddesi- kaldırılması kaydıyla biz de buna taraftarız Grup olarak." Ben de, Allah razı olsun, ağzınıza sağlık, en güzel çözümü bulmuşsunuz memleket için dedim ve bu ferahlıkla, tahminim Fazilet Partisi Grubu ve Doğru Yol Partisi Grubu da buna katılır ve 8-10 maddelik, hayatî olarak gördüğümüz diğer kanunları da bu Meclisten geçiririz ve 20 nci Dönem yüzünün akıyla seçime gider intibaıyla yanından ayrıldım.

Ondan sonra -sözü kısaltmak için sonuna geleyim- Bankalar Yasasında değişikliğe ihtiyaç olduğu için- çünkü, çoğunluk sağlanamadığından Meclis toplanamıyordu, Fazilet'in önüne yine 7-8 maddelik bir liste konuldu "işte şunları geçireceğiz, içinde 312 de var..." Bir nevi yemlik!.. "Peki, hadi buyurun..." "Onu yapamayacağız..." Çünkü, başka yerden belki başka bir sinyal geliyor, bilmiyorum.

Onun için, ben, arada kalmış bir arkadaşınız olarak ve vicdanen, bunun doğrusunun, memleket için de, dünya için de, milletimiz için de bunun indirimli ceza sistemiyle güzel formülasyonuyla buradan geçmesinin hepimizin boynunun borcu olduğunu düşünüyorum ve bunu yapmadan da buradan ayrılırsak, bu milletvekilliği görevimizi yerine getirmediğimizi düşünüyorum. Bundan bizi alıkoyacak olanların da, neredeyse hıyanet içinde olduğunu iddia ediyorum.

Teşekkür ediyorum. (FP sıralarından "Bravo" sesleri, alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkürler Sayın Aktürk.

VIII. – SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR

1. – Millî Savunma Bakanı Hikmet Sami Türk’ün, Uşak Milletvekili Yıldırım Aktürk’ün, ileri sürmüş olduğu görüşlerden farklı görüşleri kendisine atfetmesi nedeniyle konuşması

MİLLî SAVUNMA BAKANI HİKMET SAMİ TÜRK (Trabzon) – Sayın Başkan...

BAŞKAN – Sayın Hikmet Sami Türk; buyurun.

KAMER GENÇ (Tunceli) – Önergenin lehinde, aleyhinde söz verdiniz; bu konuşmalar ne?!

MİLLî SAVUNMA BAKANI HİKMET SAMİ TÜRK (Trabzon) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Sayın Aktürk'ün konuşmasında benim tutumumla ilgili bazı iddialar yer aldığı için söz almış bulunuyorum.

Türkiye Büyük Millet Meclisinin gündeminde bir ara 10 uncu sıraya da alınan Türk Ceza Kanununun Bazı Maddeleriyle Terörle Mücadele Kanununun Bir Maddesinin Değiştirilmesi Hakkında Kanun Tasarısı, İnsan Hakları Koordinatör Üst Kurulunun, Türkiye'de demokratikleşme yolunda, özellikle düşünce özgürlüğünün genişletilmesi yolunda yasal düzenlemeler yapmak amacıyla hazırlamış olduğu bir taslaktı. Bu taslak, Bakanlar Kurulunca benimsendi, Türkiye Büyük Millet Meclisine sunuldu, Adalet Komisyonunca -bazı değişikliklerle- kabul edildi ve Genel Kurul gündemine girdi.

ABDULKADİR ÖNCEL (Şanlıurfa) – Sonra geri çektiniz.

MİLLÎ SAVUNMA BAKANI HİKMET SAMİ TÜRK (Devamla) – Hiçbir zaman geri çekilmedi.

Ancak, tasarının hazırlandığı sırada, tasarının içerdiği değişiklikler konusunda genel bir mutabakat vardı. O tasarı, sadece 312 nci maddenin değiştirilmesiyle ilgili değil; tasarıda, Türk Ceza Kanununun 17 nci, 159 uncu ve 312 nci maddeleri ile Terörle Mücadele Kanununun 8 inci maddesinin değiştirilmesi öngörülmektedir.

Ancak, biraz önce ifade ettiğim gibi, tasarının hazırlanması sırasında var olan mutabakat daha sonra kaybolmuştur ve bunda da, biraz önce Sayın Aktürk'ün ifade ettiği gibi, Tayyip Erdoğan ile ilgili kararın verilmiş olması önemli rol oynamıştır. (FP sıralarından "Bravo" sesleri, alkışlar) Bunu söylemek gerekir.

Bazı arkadaşlarımız daha önce tasarının çıkması yönünde tavır alırken, Tayyip Erdoğan ile ilgili kararın açıklanmasından sonra, bu tutumlarında değişiklik görülmüştür; bu, basında da yer alan yazılardan anlaşılabilir. Daha önce bu tasarıyı destekleme yönünde görüş açıklayan bazı yazarlar, daha sonra, İktidarın Tayyip Erdoğan'ı affetme yolunda tasarı hazırladığını ve bu tasarının arkasında DSP'li bakan Hikmet Sami Türk'ün yer aldığını söylemişlerdir; bu çeşit yazılar basında yer almıştır. O nedenle, tasarının hazırlanıp Mecliste görüşülmesine sıra geldiği zaman, var olan tutumlar değişmiştir. Bu değişiklik, tasarının, daha sonra, Meclis gündeminde yer aldığı sıralardan arka planda kalmasına veya o konunun görüşülmesine hiç sıra gelmemesine neden olmuştur; bunu belirtmekte yarar vardır; ancak, ben, ne o zamanki Başbakanım Sayın Mesut Yılmaz'a ne de başka bir kimseye, bundan dolayı istifa edeceğimi ifade etmiş değilim; burada bir yanlış anlama söz konusudur. O tasarı Meclisin gündemindedir ve Meclisin takdirindedir. Ben, o tasarının kabul edilmemesi durumunda istifa edeceğim yolunda bir beyanda bulunmadım. O tasarının, ülke koşullarında, Yüce Meclis tarafından değerlendirileceği düşüncesindeyim, bu düşüncemi her zaman koruyorum.

Bu düşüncelerle, hepinizi saygıyla selamlıyorum. (Alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkürler Sayın Bakan.

IV. – BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI (Devam)

A)  TEZKERELER VE ÖNERGELER (Devam)

2. – Konya Milletvekili Ahmet Alkan ve arkadaşları ile Uşak Milletvekili Yıldırım Aktürk ve arkadaşlarının, Türkiye Büyük Millet Meclisinin çalışmalarına devam olunmasına ilişkin önergeleri (4/429)  (Devam)

BAŞKAN – Önergenin aleyhinde Sayın Topçu...

KAMER GENÇ (Tunceli) – Sayın Başkan, bu ne konuşması, ben anlayamadım.

BAŞKAN – Önergeler üzerinde.

KAMER GENÇ (Tunceli) – Efendim, bizim usulümüzde yok böyle bir şey; önergenin lehinde, aleyhinde diye bir şey yok İçtüzükte; açın bakın.

BAŞKAN – Buyurun Sayın Topçu.

YAŞAR TOPÇU (Sinop) – Sayın Başkan, Yüce Meclisin değerli üyeleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Saat 15.00'te toplanan Yüce Meclisimizde, birbiriyle pek bağdaşmayan, oldukça tutarsız, herkesin yaptığı işe geçmişten bir şahit aramaya kalktığı, gerçekten fevkalade yadırgadığım acayip bir oturum ortaya çıktı.

Şimdi, önce Meclis olağanüstü toplantıya çağrıldı; Başkan, toplantıçağrısını, gerekçesini okudu; sükûnetle dinledik; bu konuda arkadaşlarımız görüşlerini ifade ettiler, Meclis İçtüzüğüne göre, genel görüşmenin öngörüşmeleri yapıldı. Öngörüşmeler yapılırken, burada, Meclisin olağanüstü toplantıya çağrılmasını savunan arkadaşlarımızı dinleyenler, gerçekten sebebin bu olduğu, yani PKK'nın başının, terör örgütünün başının yakalanmasından sonra ortaya çıkan çok önemli bir durumun Parlamentomuz tarafından vazıyet edilerek değerlendirmesi yapılacak; böyle algılandı. Değişik tartışmalar oldu, ben onları önemsemiyorum. O tartışmaların içerisinde, dediğim gibi, herkes kendi fikrini tanıklandırmaya, geçmişe dayandırmaya kalktı acayip bir şekilde, ama, onları fazla önemsemiyorum. Burada önemsediğim, altını çizmek istediğim bir şey var: Bu önergenin verilmesini doğru bulan, gerekli bulan, hatta gecikmiş bulan arkadaşlarımızın da parmağıyla, önergenin esasına girilip bu önergenin görüşülmesi reddedildi.

Şimdi, esasen, bu Parlamentodaki herkes, bu önergenin, gösterilen amaçla değil de başka bir amaçla, seçimlerin üzerinde oynamak, seçimlerin tarihi üzerinde oynamak için verildiğinde hemen hemen hemfikirdi, bunu kamuoyu da biliyordu.

Şimdi, burada bir şeyin altını çizmek istiyorum. Bakınız, sırayla bütün partiler burada; Doğru Yol Partisi, Fazilet Partisi... Cumhuriyet Halk Partisinden bazı arkadaşlarımız var; Cumhuriyet Halk Partisi girmeme kararı almış, Parti olarak yok, münferit arkadaşlarımız var.

ALTAN ÖYMEN (İstanbul) – Cumhuriyet Halk Partili değil miyiz biz burada?!

AHMET UYANIK (Çankırı) – 4 kişi var...

YAŞAR TOPÇU (Devamla) – Yok efendim...

ALTAN ÖYMEN (İstanbul) – Bizler buradayız...

YAŞAR TOPÇU (Devamla) – Efendim, sizi sayıyorum, bazı arkadaşlarımız var diyorum; ben kimsenin hakkını yemem. Parti olarak yok... Bir şeyi çizeceğim.

...Anavatan Partisi var, Demokratik Sol Parti var, Demokrat Türkiye Partisi var, DEPAR var, Milliyetçi Hareket Partisi var, var...

HASAN ÇAĞLAYAN (Çorum) – Büyük Birlik Partisi de var.

YAŞAR TOPÇU (Devamla) – Büyük Birlik Partisi var.

Bir parti yok; o parti -hükmî şahsiyeti burada; söylendi "biz katılmıyoruz" her zaman yaptıkları taktik- CHP...

Yalnız, bunun altını şunun için çiziyorum: Bu Hükümeti, ağustos ayında, 18 Nisanda seçime zorlayan parti, Cumhuriyet Halk Partisiydi.

AHMET UYANIK (Çankırı) – Yok şimdi.

YAŞAR TOPÇU (Devamla) – Şimdi, bu iradesi duruyor idiyse, kendisi nerede? (ANAP sıralarından alkışlar) Arkadaşlarımız bunu bırakmak istiyorlar... Bu iradesi duruyorsa, kendisi nerede? Durmuyorsa, o zaman, bu insanları, böyle, birbirini çok seven insanları -bu önergede imzası bulunan arkadaşlarım, benim yakın dostlarım- niye birbirine yan bakacak hale getirip de, bu Parlamentoyu bugünkü bu muameleye duçar kıldı; bunu anlamakta sıkıntım var.

Gelelim önergeye... Şimdi, önerge lehinde konuşan arkadaşımızı dinledik, önergenin kendisini dinledik. Zaten, daha evvel, Fazilet Partisinin değerli Grup Başkanvekili çıkıp "bunların görüşülmesi lazım" diye, 312'den, 2820 sayılı Siyasî Partiler Kanunundan, Devlet Güvenlik Mahkemeleri Kanunundan, Terör Yasasından, Pişmanlık Yasasından bahsetti. O zaman, derler ki: Meclisi böyle tartışmalara ve işin, olayın arkasından dolaşmak gibi fevkalade yanlış bir uygulamaya ve zemine, bir hakkın suiistimaline itmek yerine, bunları gerekçe göstererek -bunlar da gerekçe gösterilebilirdi- Parlamentoyu toplardınız; bunlarla Parlamento toplandıktan sonra, Sayın Başkan da ikidebir değindiği 107 nci maddedeki işlemi onun üzerine yapardı.

Şimdi, geldi, bu önergeyi veren arkadaşlarımızın oyuyla reddedildi. Arkadaşlarımız diyorlar ki: "Bizim amacımız, bu ortaya çıkan fevkalade durumu görüşmek değildi." Ya neydi?.. "Bu yasaları görüşecektik, bu yasaların arkasından da seçim meselesi görüşülecekti." Olabilir; ben, saygıyla karşılarım; bu fikirdir, düşüncedir, arkadaşımız öyle uygun görmüştür; parlamenterdir, iradesi özgürdür, öyle karar vermiştir; bir şey söylemiyorum. Yalnız, Başkanın tutumunu kabul etmek mümkün değil.

AHMET UYANIK (Çankırı) – Tabiî...

YAŞAR TOPÇU (Devamla) – Neden değil; buradan, zabıttan okuyorum. Şimdi, Başkan diyor ki: "Efendim, biz olağanüstü toplantı yaptık, saat 15.00'te toplandık; bu Meclisin geleneği var; bu geleneğe göre 19.00'da çalışma bitiyor..." Gelenek!.. "Biz bu geleneği çiğnememiş olmak için, ben, gerekmediği halde, çalışma süremizi, olağanüstü toplantı konusu olan genel görüşme önergesinin öngörüşmeleri tamamlanmak üzeredir, bu işlemin tamamlanmasına kadar uzatmayı oylarınıza sunuyorum..."

MEHMET ALTAN KARAPAŞAOĞLU (Bursa) – Devamı var, devamı; oku!..

YAŞAR TOPÇU (Devamla) – Doğru; oya sundu, kabul edildi; yani, Parlamento, çalışma süresini, gerekmediği halde kendisi sınırladı; kendi iradesini koydu, sınırladı.

Şimdi, Başkan burada bir şeye sığınıyor. Sayın Alkan, sevgili Alkan, oturduğu yerden -bir söz- oradan bağırmış öyle deyince: "Sayın Başkan, önergenin oylanmasına kadar..."

MEHMET GÖZLÜKAYA (Denizli) – O yok zabıtlarda...

YAŞAR TOPÇU (Devamla) – Bir dakika...

Beyefendiler, değerli arkadaşlarım; bu önergenin, oylanan önergenin -şimdi değil, demin oylanan önergenin- sahibi Sayın Ahmet Alkan'dır. "Önergenin oylaması" deyince, herkes bunu, o önerge anladı. (Gürültüler)

ABDULKADİR ÖNCEL (Şanlıurfa) – Bu önerge için...

YAŞAR TOPÇU (Devamla) – İzin veriniz... İzin veriniz efendim... Ne kadar sabırsızsınız!.. Zabıtları getirtin, tüm zabıtları getirtin. Sayın Başkanın Yüce Mecliste bu önergenin öngörüşmelerini oylamaktan başka, önünde, Parlamento çalışmasının uzatılmasına dair iki tane önerge bulunduğu, bunları da oylayacağına dair hiçbir bilgisi olmadı...

ABDULKADİR ÖNCEL (Şanlıurfa) – Saat 15.10'da verilmiş önerge, 15.10'da...

YAŞAR TOPÇU (Devamla) – Sizin haberiniz varsa, özel ilişkiniz sebebiyle haberiniz var; benim yok, burada oturanların yok; Divanda böyle bir önerge olduğu resmiyette yok, resmiyette yok. Başkan çıkarsın desin ki, böyle iki tane önerge var, bilginize sundum. Hayır... Zaten bu önerge, yani öngörüşmesi yapılan önerge kabul edilseydi, o zaman ne olacaktı; Sayın Başkanın söylediği önergeler -Sayın Gürkan doğru söylüyor- yani, Meclisin çalışmaya devam edip etmeyeceğiyle ilgili önergeler salı günü işleme konulacaktı. Onun için söylemedi. Söylememesinin sebebi o.

Şimdi Meclisin bilgisi dışında bir önerge çıkıyor. Sayın Başkan, bunu, zühulen, şöyle veya böyle söylemeyi unutuyor, sonra başka şeylere sığınıyor,  diyor ki, efendim, öngörüşme... Öngörüşme, işlemin tamamı değildir Sayın Başkanım. Bir olağanüstü toplantı iki sebeple reddedilir. Çok güzel izah etti Sayın Başkan. Bir; çoğunluğu bulamazsınız... İkinci defa da bulamasaydınız ne yapacaktınız?.. İkinci yoklamada da bulamasaydınız ne yapacaktınız?..

MUSTAFA KEMAL AYKURT (Denizli) – Bitecekti.

ABDULKADİR ÖNCEL (Şanlıurfa) – İkinci yoklama yok ki zaten.

YAŞAR TOPÇU (Devamla) – Çoğunluğu buldunuz; yani, toplantı yetersayısını buldunuz. Öngörüşme yapıldı, önerge reddedildi. Olay bitmiştir. Parlamento çalışmak istemiyor, reddetti. Eğer devamı çıksaydı -ki, salı günü yapılması için, burada, siz, peşin peşin, bir oylamayla gün tayin ettiniz- o zaman işte o önergeyi oylayacaktınız.

ÜLKÜ GÜNEY (Bayburt) – Mesele bu.

YAŞAR TOPÇU (Devamla) – Mesele budur, yaptığınız yanlış da budur. Şimdi, siz, yaptığınız yanlışı, arkadaşlarımıza karşı yaptığınız yanlışı dolambaçlı yoldan düzeltmenin çarelerini arıyorsunuz; efendim, ne var sanki bunda; işte, İçtüzükte böyle bir hüküm var. Canım, İçtüzükte bir sürü hüküm var. Öyle her istediğiniz zaman uygulayamazsınız.

BAŞKAN – Tamam, bitirin efendim.

YAŞAR TOPÇU (Devamla) – Tamamlıyorum.

Tabiî, siz buraya çok nadirattan çıkıyorsunuz. Doğrusunu söylemek gerekirse değerli Başkan, bir eski dostunuz da olarak, sizi seven, sayan eski bir dostunuz da olarak, bu kadar Meclis başkanvekili varken, üstelik, buraya oturabilecek başka Meclis başkanvekilleri varken, böyle bir olağanüstü toplantıya neden Meclis Başkanının Başkanlık ettiğini de anlamakta güçlük çektim.

Saygı sunuyorum. (ANAP ve DSP sıralarından alkışlar)

ABDULKADİR ÖNCEL (Şanlıurfa) – Bugün tarihî bir gün.

BAŞKAN – Sayın Topçu, ben sizi çok yadırgadım. Benim öyle bir kişi olmayacağımı bilirsiniz; fakat, benim Meclis başkanvekillerimden bazıları günlerdir televizyonlarda fikir beyan etmişlerdir, bazı arkadaşlarımız, imza vermemekle birlikte bir anlamda taraf olmuşlardır. Ben bunları dikkate alarak kendim çıktım, başka bir şey aramanızı çok yadırgadım Sayın Yaşar Topçu. (FP sıralarından alkışlar)

Lehte, Sayın Üçpınarlar.

MEHMET GÖZLÜKAYA (Denizli) – Kaç kişi; 4 kişi mi?

BAŞKAN – Evet, 2 kişi aleyhte, 2 kişi lehte...

A. HAMDİ ÜÇPINARLAR (Çanakkale) – Sayın Gözlükaya, 2 kişi aleyhte konuştu. Lehte ikinci kişi de ben konuşuyorum müsaade buyurun.

BAŞKAN – Bir dakika... Aleyhte 2 kişi konuştu. 2 kişi lehte...

KAMER GENÇ (Tunceli) – Sayın Başkan, arkadaşın önergede imzası var mı?

A. HAMDİ ÜÇPINARLAR (Çanakkale) – Sayın Başkan, muhterem arkadaşlarım...

KAMER GENÇ (Tunceli) – Bu arkadaşımızın imzası var mı; varsa söyleyin Sayın Başkan. Bu arkadaşımızın önergede imzası yoktur. Önergede imzası olan kişiler konuşsun.

A. HAMDİ ÜÇPINARLAR (Devamla) – Değerli arkadaşlarım, bugün bütün milletin zamanı şu Meclis çalışmalarını takip etmekle geçiyor. O nedenle, arkadaşlarıma benim tavsiyem, biraz sükûneti ve olgunluğu muhafaza etmeleridir. Her şeyi, bu Meclis çalışmalarını, alışılagelmiş itirazlarla eğer bu vatandaşın önünde sergilersek, bu Meclisin itibarını kurtarmak için yaptığımız bütün çalışmaların hepsi heba olur gider.

Değerli arkadaşlarım, verilmiş olan önergede, lütfen, maddelere dikkat ediniz. Burada ne deniliyor:

"1- Siyasî Partiler Yasası.

2- Yurt dışındaki vatandaşların oy kullanma hakkının Seçim Kanununda yapılacak değişiklikle verilmesi.

3- Dokunulmazlıkların sınırlandırılması.

4- Devlet güvenlik mahkemelerinin sivilleştirilmesi.

5- Düşünce ve fikir özgürlüğünün sağlanması."

Şimdi, bunlar, bugüne kadar bütün siyasî parti genel başkanları ve siyasî parti sözcüleri tarafından hep söylenegelmiş olan ve kanunlaşması istenilen şeylerdi.

1995 yılında erken seçim kararı alındı. Erken seçim kararı alındığında, bu erken seçimin bu ülkeye bir yarar sağlayamayacağı ifade edildiği zaman, o zamanki genel başkanlar "efendim, bu 1995 yılındaki Meclis görevini yapamıyor, yeni Meclis bu görevleri yapsın" dediler. 1999 yılı içerisindeyiz; ama, 1995 yılında yenilenmiş olan o Meclis, hâlâ aynı şeyleri kanunlaştıramamış bir pozisyonda, halkın önüne, seçimlere gidiyor. Hangi hakla gidiyoruz; soruyorum size. Bu millete söz vermişiz bunları yasalaştıracağız diye; soruyorum şimdi sizlere, benim eski arkadaşlarıma: 1995 yılında yapılmış olan anayasa değişikliğiyle Siyasî Partiler Kanununda ve Anayasada bulunan, gençlik teşkilatlarının ve kadın teşkilatlarının kuruluşunu yasaklayan anayasa yasağını kaldırmamıza rağmen, Siyasî Partiler Kanunundaki uyum yasasını niçin çıkaramadık? Bunun hesabını gençlere ve kadınlara nasıl vereceğiz? Nasıl vereceğiz?!.

TURHAN GÜVEN (İçel) – 18 ay içerisinde yapsaydınız!

A. HAMDİ ÜÇPINARLAR (Devamla) – Soruyorum şimdi sizlere: Kamuoyunun büyük bir merakla beklediği, ey milletvekilleri, şu dokunulmazlık zırhına bürünerek olmadık şeylere girmeyiniz, şunu bir sınırlandıralım diye hepimiz söz verdik; imza kampanyası açtık; bu sınırlandırmayı yapmadan bu milletin huzuruna nasıl çıkacağız?

Değerli arkadaşlarım, vatandaş, bizi, bugün, büyük bir dikkatle dinliyor; bu Meclis niçin olağanüstü toplantıya çağrıldı; acaba, Meclis görevini yapabilecek mi diye de büyük bir merakla bekliyor.

Seçimlerin 18 Nisanda yapılması kararı alınmıştır. Bunların ikisinin ayrılması veya ertelenmesi, vesaire, yorumlardan uzak tutulmalı. Bir kere, Anayasa gereği, yerel seçimleri erteleme imkânınız da yok; ama, basında, medyanın desteğiyle birlikte, sanki, sırf bu seçimleri ertelemek için bu arkadaşlarımız bu Meclisin toplanmasını istiyormuş diye yaygara koparıyorsunuz.

TURHAN GÜVEN (İçel) – Doğru... Doğrusu o...

A. HAMDİ ÜÇPINARLAR (Devamla) – Buna kimsenin hakkı yok; kimsenin hakkı yok buna...

Peki, 1995'te, sırf, sadece seçimler ertelensin diye bu Meclise gelen kişiler, bugün niçin isyan ediyorlar? Evet, o günkü zabıtları açıp bakınız; onlara girmek istemiyorum; ama, değerli arkadaşlarım, bir görev yapalım.

Bakınız, 1995 yılında erken seçime giderken, bu millete, yeni oluşacak olan Meclis bu kanunları çıkaracak dedik; ama, maalesef çıkaramadık. Şimdi, aynı terane okunuyor.

MEHMET GÖZLÜKAYA (Denizli) – Sayın Başkan kaç dakika konuşacak?

A. HAMDİ ÜÇPINARLAR (Devamla) – Efendim, yeni gelen Meclis bunları çıkarsınmış... Çıkaramayacaksınız!.. Yeni gelecek olan Meclis, bundan daha fazla tembel bir Meclis olacak...

MEHMET GÖZLÜKAYA (Denizli) – Sayın Başkan, 5 dakika dolmadı mı?

A. HAMDİ ÜÇPINARLAR (Devamla) – ...daha başka genel başkanlar ve liderler demokrasisi içerisinde yürüyecek.

O nedenle, geliniz arkadaşlarım, bu millete, bu Meclisin, artık, görevi sona ermek üzere de olsa, toplumun yararına olan bazı yasaları çıkarma düşüncesinde olduğunu, bu gayret içerisinde olduğunu gösterelim ve bu yasaları çıkarmak suretiyle de, hiç olmazsa, temsilcisi olduğumuz bu milletin karşısına, onların yüzüne çıkma imkânına sahip olalım.

Bu duygu ve düşünceler içerisinde, verilmiş olan bu önergeyi desteklediğimizi belirtiyor, Yüce Meclise saygılarımı sunuyorum.

Teşekkür ederim Sayın Başkan. (DTP ve FP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum Sayın Üçpınarlar.

Ben, 63 üncü maddeye göre bu görüşmeyi açtım; lehte ve aleyhte 2'şer kişiye...

ULUÇ GÜRKAN (Ankara) – Bir açıklama yapmak istiyorum. (FP sıralarından gürültüler)

BAŞKAN –  Yerinizden...

ULUÇ GÜRKAN (Ankara) – Arkadaşlarımızın da duymasını istediğim için kürsüden konuşmak istemiştim.

Başkanvekillerinin taraf olduğunu söylediniz. Bu beyanınızı kınıyorum.

BAŞKAN – "Bazı" dedim...

ULUÇ GÜRKAN (Ankara) – Bir dakika efendim.

Biz, televizyonlarda sorulduğu zaman, sadece ve sadece, İçtüzük hükümlerini uygulamayı açıkladık. Hangi olayda -ben kendi payıma, diğer arkadaşlarım için de aynını söyleyebilirim- biz veya partimiz neye taraf olursa olsun, bu Meclisi bu güne kadar tam bir tarafsızlıkla yönettik. Onun için, sorun...

BAŞKAN – Ona hiçbir itirazım yok.

ULUÇ GÜRKAN (Ankara) – O zaman, bu beyanınız çok yakışık almadı.

BAŞKAN – Efendim, ben tekrar söyleyeyim. Arkadaşlarımın, Meclisi yönetirken tarafsız davranmadığı konusunda hiçbir şüphem yok, hep tarafsız davranmışlardır, en iyi şekilde yönetmişlerdir; fakat, bu konuda bir tartışma çıktığı için, o tartışmalardan arkadaşlarımı uzak tutmak için, arkadaşlarımı o tartışmaların içine sokmamak için ben bu oturumu yönetme kararı aldım.

Teşekkür ediyorum.

ULUÇ GÜRKAN (Ankara) – Sayın Başkan, daha büyük tartışma çıkardınız.

BAŞKAN – Şimdi, aynı mahiyette olduğu için bu iki önergeyi birlikte işleme koyacağım. (Gürültüler)

TURHAN GÜVEN (İçel) – Sayın Başkan, müsaade eder misiniz efendim.

Beyanlarınıza göre konuşacağım için affınızı diliyorum.

 Sayın Başkan, siz, 63 üncü maddeye göre 2 lehte 2 aleyhte söz vereceğinizi söylediniz -zabıtları lütfen dikkatle okuyunuz- siz, önergeler üzerinde söz verdiniz.

BAŞKAN – Önergeler konusunda...

TURHAN GÜVEN (İçel) – O zaman, size itimatsızlık falan mı vardı ki usul hakkında söz verdiniz?!. Siz, usul hakkında söz vermediniz, önerge üzerinde söz verdiniz. Bizim itirazımız bunaydı. Usul hakkında başka şey, önerge hakkında başka şey.

BAŞKAN – Şimdi, Büyük Millet Meclisinin, çalışmalarının devamına dair aynı mahiyette olan iki önergeyi oylarınıza sunuyorum: Türkiye Büyük Millet Meclisinin çalışmalarına devamını kabul edenler...

ÜLKÜ GÜNEY (Bayburt) – Neyi oyluyoruz?!.

MEHMET GÖZLÜKAYA (Denizli) – Üzerinde görüşmedik ki, Sayın Başkan!..

MAHMUT YILBAŞ (Van) – Sabahtan beri neyi görüşüyoruz?!.

TURHAN GÜVEN (İçel) – Önerge sahibi konuşmadı daha; konuşacak mı, yoksa, gerekçeyi mi okutacak Başkanım?..

MEHMET GÖZLÜKAYA (Denizli) – Önergeler görüşülmedi daha...

MUSTAFA KEMAL AYKURT (Denizli) – Onbaşı, bugün Refahlılarla beraber hareket ediyor...

MAHMUT YILBAŞ (Van) – Onbaşılar, çavuşlar... Ayıp değil mi bir hanımefendiye?!.

FERİT BORA (Diyarbakır) – Ayıp!.. Ayıp!.. Size yakışmaz, bir hanımefendiye...

H. AYSELİ GÖKSOY (Manisa) – Onbaşı adını ağzına alamazsın sen!..

MUSTAFA KEMAL AYKURT (Denizli) – Ağzıma almıyorum zaten...

H. AYSELİ GÖKSOY (Manisa) – Sen kim, askerden bahsetmek kim!.. Zavallı bir adamsın sen!.. Hadi sus!.. Pis!.. Kıytırık!.. Hadi, karafatma!..

TURHAN GÜVEN (İçel) – Sayın Başkan, iki kâtip üye de aynı partiden; nasıl oluyor?!. Başka kâtip çıkarın.

(Kütahya Milletvekili Ahmet Derin Başkanlık Divanı kürsüsünü terk etti;  Sinop Milletvekili Kadir Bozkurt kürsüde yerini aldı)

BAŞKAN – Zor oluyor; yani, saymak çok güç tabiî, kolay değil...  (Gürültüler)

ABDULKADİR ÖNCEL (Şanlıurfa) – Cihazı kullanalım Sayın Başkan.

BAŞKAN – Değerli arkadaşlarım, öyle görülüyor ki, bu şekilde saymak çok güç olacak. Yani, bunu aletle... (Gürültüler) Çaresi yok... Mümkün değil...

SALİH KAPUSUZ (Kayseri) – Cihazı kullanalım...

BAŞKAN – Değerli arkadaşlarım, şöyle yapalım: Önce, şu üç sıradan kabul eden arkadaşlarımız lütfen ayağa kalksınlar.

SALİH KAPUSUZ (Kayseri) – Sayın Başkan, cihaz var, cihaz...

ABDULKADİR ÖNCEL (Şanlıurfa) – Cihazı kullanalım Sayın Başkan.

BAŞKAN – Siz oturabilirsiniz değerli arkadaşlarım.

Şimdi, sadece bir sıra...

ABDÜLLATİF ŞENER (Sıvas) – Birleşiyor sıra...

BAŞKAN – Hayır... Bir sıra... Sayın Asiltürk'le...

SALİH KAPUSUZ (Kayseri) – Cihazla yapsak ne fark eder?

SÜLEYMAN HATİNOĞLU (Artvin) – Yer değiştiriyorlar Başkan!..

BAŞKAN – Değerli arkadaşlarım, o sıralarda boşluk var mı?

SÜLEYMAN HATİNOĞLU (Artvin) – Yer değiştiriyorlar... Hop, hop!...

BAŞKAN – Değerli arkadaşlarım, siz de oturabilirsiniz.

Buradaki arkadaşlarımız...

Siz oturun, siz oturun.

MEHMET GÖZLÜKAYA (Denizli) – Karışma var, cihazla yapalım...

BAŞKAN – Kabul etmeyenler...

Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin çalışmalarının devamına dair önerge kabul edilmiştir. (FP sıralarından alkışlar)

Gündemde yer alan...

SALİH KAPUSUZ (Kayseri) – Sayın Başkan...

MEHMET GÖZLÜKAYA (Denizli) – Sayın Başkan, devam edelim, gece yarısına kadar çalışalım...

TURHAN GÜVEN (İçel) – Devam edelim Sayın Başkan, Anayasadan başlayalım, 83'ten başlayalım...

BAŞKAN – Efendim, Fazilet Partisi Grubunun bir önergesi var. Grubun, İçtüzüğün 19 uncu maddesi uyarınca verilmiş bir önerisi intikal etmiştir. Bu öneri, birleşimin başında işleme koymayacağımı ifade ettiğim önerinin aynısıdır. Bu nedenle, bu aşamada, bu öneriyi işleme koymuyorum.

TURHAN GÜVEN (İçel) – Onu da işleme koyalım Sayın Başkan.

SALİH KAPUSUZ (Kayseri) – Sayın Başkan... Sayın Başkan...

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, gündemde yer alan konuları sırasıyla görüşmek için...

SALİH KAPUSUZ (Kayseri) – Sayın Başkan...

BAŞKAN – ...16 Mart 1999 Salı günü saat 15.00'te toplanmak üzere, birleşimi kapatıyorum.

               

Kapanma Saati : 21.00


IX. – SORULAR VE CEVAPLAR

A) YAZILI SORULAR VE CEVAPLARI

1. – Malatya Milletvekili Ayhan Fırat’ın, TEDAŞ tarafından Malatya ve Elazığ’da yapılacak olan güvenlik görevlisi sınavına ilişkin sorusu ve Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanı A. Ziya Aktaş’ın yazılı cevabı (7/6652)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorumun Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanı tarafından yazılı olarak cevaplandırılmasını saygıyla arz ederim.

                Ayhan Fırat                                            Malatya

Daha önce Elazığ’da toplu olarak yapılan TEDAŞ koruma güvenlik görevlisi imtihanının iptalini müteakip, bu defa Malatya-Elazığ-Bingöl-Muş ve Hakkâri illerinde ayrı ayrı yapılacağı Resmî Gazetede yeralmıştır.

Buna göre;

Malatya İli; Elazığ, Muş ve Bingöl’den daha büyük ve abone sayısı da daha çok olduğu halde, neden Elazığ’da 34, Malatya’da ise yalnızca 9 güvenlik görevlisi alınması için sınav açılmaktadır? Bu fark nereden kaynaklanmaktadır?

                T.C.                                                                         Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanlığı                       12.2.1999                                Araştırma, Planlama ve                                                                             Koordinasyon Kurulu Başkanlığı                                                                           Sayı : B.15.0.APK.0.23-300-170/2319

Konu : Yazılı soru önergesi

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

İlgi :TBMM Başkanlığının 26 Aralık 1998 gün ve Kan. Kar. Md. A.01.0.GNS.0.10.00.02-16675 sayılı yazısı.

Malatya Milletvekili Sayın Ayhan Fırat’ın tarafıma tevcih ettiği 7/6652-16562 esas no.lu yazılı soru önergesi ile ilgili bilgiler hazırlanarak ekte sunulmuştur.

Bilgilerinize arz ederim.

                                Prof. Dr. A. Ziya Aktaş

                                Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanı

Malatya Milletvekili Sayın Ayhan Fırat’ın yazılı soru önergesi ve cevabı (7/6652-16562)

Daha önce Elazığ’da toplu olarak yapılan TEDAŞ koruma güvenlik görevlisi imtihanının iptalini müteakip, bu defa Malatya-Elazığ-Bingöl-Muş ve Hakkâri illerinde ayrı ayrı yapılacağı Resmî Gazetede yeralmıştır.

Buna göre;

Soru :

Malatya İli; Elazığ, Muş ve Bingöl’den daha büyük ve abone sayısı da daha çok olduğu halde, neden Elazığ’da 34, Malatya’da ise yalnızca 9 güvenlik görevlisi alınması için sınav açılmaktadır? Bu fark nereden kaynaklanmaktadır?

 

Cevap : Bazı Kurum ve Kuruluşlarının Korunması ve Güvenliklerinin Sağlanması Hakkındaki 2495 Sayılı Kanun kapsamına giren tesislerin korunması için Özel Güvenlik Teşkilatı kurulması  ve hangi sayıda personel çalıştırılması gerekliliği, İllerde Vali Başkanlığında oluşturulacak “Özel Güvenlik Teşkilatı İl Koordinasyon Kurulu” tarafından tespit edilmektedir.

Buna göre; İl Koordinasyon Kurulu kararında Malatya Elektrik Dağıtım Müessesesi için toplam 41 Özel Güvenlik Teşkilatı personelinin görevlendirilmesinin uygun görüldüğünün bildirilmesi üzerine; TEDAŞ Genel Müdürlüğü Malatya Elektrik Dağıtım Müessesesi emrinde görev yapan (23) sözleşmeli, (6) 1475 sayılı Yasaya tabi koruma güvenlik görevlisi, yine 1475 sayılı Yasaya tabi (3) bekçi olmak üzere toplam (32) mevcut kadronun düşülerek, eksik bulunan (9) koruma güvenlik görevlisinin açıktan sözleşmeli olarak atanmasını teminen Başbakanlık Devlet Personel Başkanlığından müsaade alınmak suretiyle sınav yapılmış ve başarılı bulunanların ataması gerçekleştirilmiştir.

Yine, İl Koordinasyon Kurulu kararında Elazığ Elektrik Dağıtım Müessesesi için toplam 84 Özel Güvenlik Teşkilatı personelinin görevlendirilmesinin uygun görüldüğünün bildirilmesi üzerine; TEDAŞ Genel Müdürlüğü Elazığ Elektrik Dağıtım Müessesesi emrinde görev yapan (31)Sözleşmeli Koruma Güvenlik görevlisi, 1475 sayılı Yasaya tabi (19) bekçi olmak üzere toplam (50) mevcut kadronun düşülerek, eksik bulunan (34) koruma güvenlik görevlisinin açıktan sözleşmeli olarak atanmasını teminen Başbakanlık Devlet Personel Başkanlığından müsaade alınmak suretiyle sınav yapılmış ve başarılı bulunanların ataması gerçekleştirilmiştir.

2. – Erzincan Milletvekili Tevhit Karakaya’nın, Bursa Valisinin İmam Hatip Lisesi öğretmen, öğrenci ve velileri üzerinde baskı uyguladığı iddialarına ilişkin sorusu ve İçişleri Bakanı B. Cahit Bayar’ın yazılı cevabı (7/6675)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın Başbakan Sayın Mesut Yılmaz tarafından yazılı olarak cevaplandırılmasına delaletlerinizi saygı ile arz ederim.              23.12.1998

                                Tevhit Karakaya                                                     Erzincan

Vali Orhan Taşanlar’ın, uygulamaları ile Bursa halkının huzurunu bozduğu, bir idareci gibi davranmadığı basında çıkan haberlerden anlaşılmaktadır.

Vali Taşanlar’ın emriyle;

1. Bursa İmam-Hatip Lisesi öğrencilerinden 5 kişinin gözaltına alınarak işkence edildiği doğru mudur?

2. İmam-Hatip Lisesi öğretmen, öğrenci ve velileri üzerinde valilik emriyle emniyetçe baskı uygulandığı doğru mudur?

3. Valinin son günlerdeki yasal olmayan uygulamaları ile ilgili hakkında yasal bir işlem yapılmakta mıdır? Görevden almayı düşünüyor musunuz?

                T.C.                                                                         İçişleri Bakanlığı                      12.2.1999                                Emniyet Genel Müdürlüğü                                                                     Sayı : B.05.1.EGM.0.12.01.01/038004

Konu :Yazılı soru önergesi

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

İlgi : a)TBMM Başkanlığının 4.1.1999 tarih ve A.01-5.O.GNS.0.10.00.02-7/6675-16619/38286 sayılı yazısı.

b) Başbakanlığın 07.01.1999 tarih ve B.02.0.KKG.0.12/106-905-7/96 sayılı yazısı.

Erzincan Milletvekili Tevhit Karakaya tarafından TBMMBaşkanlığına sunulan ve Sayın Başbakanımıza yöneltilen ve Başbakanımızca da kendileri adına tarafımdan cevaplandırılması istenilen yazılı soru önergesinde ileri sürülen hususlarla ilgili yanıt aşağıya çıkarılmıştır.

1. 16.12.1998 günü saat 01.00 sıralarında Bursa’da çeşitli İmam Hatip Liselerine afiş yapıştırmak isterken yakalanan (4) öğrenci, raporları alındıktan sonra hazırlanan tahkikat evrakı ile birlikte Bursa Cumhuriyet Başsavcılığına sevk edilmiş, Cumhuriyet Başsavcılığı da 1998/Hz.47465 sayı ile 1 inci Sulh Ceza Mahkemesine dava açmış, sözkonusu mahkeme tarafından görülen dava sonucunda, sanıkların 1998/472 sayılı yazı ile tutuksuz yargılanmak üzere serbest kalmalarına karar verilmiştir.

Aynı olayda firari sanık olarak aranan bir şahıs 14.1.1999 günü yakalanarak, doktor raporu alındıktan sonra tanzim edilen tahkikat evrakı ile birlikte aynı gün Cumhuriyet Başsavcılığına sevk edilerek Cumhuriyet Başsavcılığının aynı sayısına kayden serbest bırakılmıştır.

2. İmam-Hatip Lisesi öğretmen, öğrenci ve velileri üzerinde valilik emriyle emniyetçe baskı uygulanması sözkonusu değildir.

3. Bursa Valisi Orhan Taşanlar hakkında açılmış herhangi bir soruşturma bulunmamaktadır.

Bilgilerinize arz ederim.

                                B. Cahit Bayar                                                        İçişleri Bakanı

3. – Konya Milletvekili Lütfi Yalman’ın, kısa dönem dövizle askerlik yapan kişilere ilişkin sorusu ve Millî Savunma Bakanı Hikmet Sami Türk’ün yazılı cevabı (7/6690)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın Millî Savunma Bakanı Sayın İsmet Sezgin tarafından yazılı olarak cevaplandırılması için gereğini arz ederim.

                                Lütfi Yalman                                                           Konya

1. Ekli listede adı geçen şahıslar kısa dönem dövizle askerlik hizmetinden yararlanmışlar mıdır?

2. Kısa dönem dövizle askerlik hizmetinden yararlanmışlar ise hangi ülkelerde fiilen ikamet etmişler, işçi veya işveren sıfatıyla ne gibi işlerde çalışmışlardır?

3. Bahse konu kişiler yurt dışında olduklarını iddia ettikleri dönemde Türkiye’de herhangi bir sebeple bulunmuşlar mıdır? Bulunmuşlarsa tarihleri ve süresi nedir?

4. Türkiye’nin meşhur siyasetçi, bürokrat, üst düzey komutan, işadamı ve medya patronlarının çocukları yurt dışında olmaları nedeni ile dövizleaskerlikten istifade ettiler ise, şu anda adı geçenler nerede ikâmet ediyorlar?

5. Bu kişilerle ilgili dövizle askerlik hizmetinden yararlanmak için temel şartlar tam olarak oluşmuş mudur? ASAL tarafından gerekli inceleme ve araştırmalar yapılmış mıdır, dövizle askerlik yapmaları hukuken mümkün olmayanlardan tespit ettikleriniz var mı? Var ise haklarında ne işlem yaptınız? Yeterince inceleme ve araştırma yapmadığını tespit ettiğiniz yetkililer hakkında ne gibi işlem yaptınız?

Oğlu Askerlik Yapmayanlar

Adı ve Soyadı                         Unvanı                           

Necip Torumtay                     Orgeneral (Eski)

Tahsin Şahinkaya                    Orgeneral (Eski)

Kemal Yamak                          Orgeneral (Eski)

Haydar Saltık                          Orgeneral (Eski)

Sabri Dalıç                               Orgeneral (Eski)

Hasan Sağlam                          Orgeneral (Eski)

Hasan Muratlı                         Tümgeneral

Türkan Akyol                         Sağlık-Devlet Bakanı (Eski)

Ali Bozer                                Devlet Bakanı (Eski)

Turgut Özal                            Başbakan-Cumhurbaşkanı (Eski)

Korkut Özal                            İçişleri Bakanı (Eski)

Cevher Özden                         İşadamı-Banker

Çeşitli Nedenlerle Askerlik Yapmayanlar

 1. Murat Yalçıntaş 31. Osman Ekşioğlu

 2. Mehmet Bozbeyli              32. H. Berk Ekşioğlu

 3. Fatih Bilici                         33. Ekin Ekşioğlu

 4. M. Hakan Örüç  34. Mehmet Yazıcı

 5. Murat Utku                       35. Alp Karaağaç

 6. Şahin Ceylan                      36. Ertuğrul Balcı

 7. Aydın Ceylan                    37. Ahmet Aldıkaçtı

 8. Ayhan Ceylan                    38. Murat Beyazıt

 9. Haluk Bayraktar                39. Onursal Alver

10. Mehmet Bayraktar           40. Erol Erkohen

11. Recep Kalkavan                41. Yiğit Şardan

12. Göksel Kalkavan               42. Hayrettin Özaltın

13. Yılmaz Kalkavan               43. Nurettin Özaltın

14. Can Has                            44. Emin Eralp

15. Rıza Namık Uras              45. Murat Altınyıldız

16. Burak Talu                        46. Emin Behzat Kölün

17. Mehmet Talu                    47. İzzet Bülent Osma

18. Uğur Talu                          48. Murat Mermer

19. Haluk Talu                        49. Selim Asena

20. Ahmet E. Talu                  50. Mülayim Bayraktar

21. Emin Hattat                      51. Necdet Bayraktar

22. Süreyya Pekuysal             52. Görhan Çarmıklı

23. Enis Pekuysal                   53. Sedat Aloğlu

24. Ergün Pekuysal 54. Atilla Kösematoğlu

25. Erkut Soyak                      55. Emin Kösematoğlu

26. Cenk Soyak                       56. Faruk Keçeli

27. Rıza Soyak                        57. Çetin Keçeli

28. Bülent Saraylı                   58. Selim Müftügil

29. Murat Saraylı                    59. Emre Aygen

30. Uğur Işık

 6. Bu kişiler arasında yurt dışında öğrenimlerini sürdürdükleri dönemde ASAL’a müracaat edip kısa dönem dövizle askerlik hizmetinden yararlananlar var mıdır?

 7. 1982-1998 yılları arasında Almanya, Fransa, Avusturya, Hollanda, Belçika ile diğer Avrupa ülkeleri ile K.K.T.C., Suudi Arabistan, Irak ve Libya’dan müracaat edip kısa dönem dövizle askerlik hizmetinden yararlananlar kimlerdir?

 8. Aydın, Rize, Trabzon, Diyarbakır, Gaziantep, Kayseri, Denizli, Isparta, Malatya, Samsun, Mersin illerinden 1982-1998 yılları arasında dövizleaskerlik hizmetinden yararlananlar kimlerdir?

 9. Orhan Aslıtürk, Erol Evcil, Zeki Alasya, Metin Akpınar, Cem Özer isimli şahısların “Askerliğe elverişli değildir” diye sağlık kurulu raporları var mıdır?Var ise, bu sağlık kurulu raporları tam teşekküllü hastaneden alınmış mıdır? Raporlarda hangi tanılar konulmuştur? Askerliğe elverişsiz olmalarının daha başka nedenleri de var mıdır? Sanatçı ve işadamlarından başka “Askerliğe elverişli değildir” diye çürük raporu alan var mıdır?

10. 1980-1998 yılları arasında İstanbul, Ankara, Bursa, İzmir, Adana, Aydın, Rize, Diyarbakır, Gaziantep, Denizli ve daha başka illerinden sağlık sorunları nedeniyleaskerliğe elverişli olmadığı belirlenen şahısların isimleri ve sağlık sorunları nelerdir?

                T.C.                                                                         Millî Savunma Bakanlığı                         11.2.1999                                Ankara                                                                    Kanun : 1999/7005-TÖ

Konu :Soru önergesi

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

İlgi : TBMM Bşk. lığının 5 Ocak 1999 tarihli ve Kan. Kar. Md. A.01.0.GNS.0.10.00.02-7/6690-16600/3825 sayılı yazısı.

Konya Milletvekili Lütfi Yalman tarafından verilen ve İlgi Ek’inde gönderilerek cevaplandırılması istenen 7/6690 sayılı yazılı soru önergesinin cevabı Ek’te sunulmuştur.

Arz ederim.

                                Prof. Dr. Hikmet Sami Türk                                   Millî Savunma Bakanı

Konya Milletvekili Lütfi Yalman tarafından verilen 7/6690 sayılı yazılı soru önergesinin cevabı

1. Yurt sathına yayılmış 20 askerlik dairesi, 647’si açık, 297’si bünyede olmak üzere toplam 924 askerlik şubesinde, her erkek Türk vatandaşının askerlik yükümlülüğüne ilişkin işlemleri yürütülmekte ve kayıtları tutulmaktadır. Askerlik şubelerinde, askerlik çağı dışında olanların kayıtlarının sayısı on milyonlara ulaşmaktadır. Bu yüksek sayıdaki kayıt içinde aynı ad ve soyadlı çok sayıda vatandaşımız bulunmaktadır. Bu nedenle askerlik durumu sorulanların ad ve soyadları, doğum tarihleri, baba adları, nüfusa kayıtlı olduğu il, ilçeler ve köy veya mahallelerin bilinmesine ihtiyaç duyulmaktadır. Aksi takdirde durumu sorulanların kayıtlarının tespiti mümkün olamayacak veya yanlış kişi hakkında bilgi verilebilecektir.

2. Soru önergesine konu edilenlerin yukarıda belirtilen kimlik bilgilerinin bildirilmesi halinde, durumları kayıtlı bulundukları askerlik şubelerinden araştırılacak, dövizle askerlik hizmetinden yararlanıp yararlanmadıkları, yararlanmış iseler hangi ülkede ve hangi statüde (işçi, işveren ya da bir meslek veya sanat mensubu) bulundukları bildirilebilecektir.

3. Yabancı ülkelerde yaşayan vatandaşlarımızın erteleme ve dövizle askerlik hizmetine ilişkin bütün işlemleri, dış temsilciliklerimizin haklarında düzenleyip gönderdikleri belgelere istinaden yapılmaktadır. Bunların; gerçeği yansıtmadığı, yanlış bilgi ve beyanlara dayalı olarak düzenlendiğinin somut bilgi ve belgelerleiddia ve ihbar edilmesi halinde, Millî Savunma Bakanlığı ve Dışişleri Bakanlığınca yurt içi ve yurt dışında gerekli araştırma ve inceleme yapılmakta, iddia ve ihbarın doğruluğunun anlaşılması durumunda ertelemesi iptal edilmekte veya dövizle askerlik hizmeti kapsamından çıkartılmakta, ayrıca haklarında Askerlik Kanunu ve Askerî Ceza Kanunu gereğince işlem yapılmaktadır. Bu nedenle önergede sözü edilen kişilerin, birinci maddede belirtildiği şekilde kimliklerinin bildirilmesi ve belgelerinin gerçeği yansıtmadığı, yabancı ülkede bulunmaları gereken sürede yurt içinde bulundukları konusunda, yer ve zaman belirtilerek belgeye dayalı somut ve ciddî iddialarda bulunulması ve ihbarların yapılması halinde gerekli araştırma ve incelemeleri müteakip iddia ve ihbarların doğruluğu tespit edildiği takdirde, işlemleri iptal edilecek ve haklarında gerekli idarî ve adlî işlemler başlatılacaktır.

4. Anayasamızın 10 uncu maddesinde yazılı “Kanun önünde eşitlik” ilkesi gereğince bütün kanunlarımızın, her vatandaşımızı kapsayacak şekilde genellik ve eşitlik esasına uygun olarak düzenlenmesi ve uygulanması zorunludur. Bu bağlamda, yürürlükteki bir kanun hükmünden her sosyal statü ve gelir grubundaki vatandaşlarımızın yararlanması tabiidir. Bir kanunda yazılı şartları yerine getirenlerin, o kanun hükümlerinden yararlanmalarını önlemek, hukuk devleti kuralları içinde mümkün değildir. Önemli olan, kanuna karşı hile yoluna sapmamak, gerçeği yansıtmayan bilgi ve belgeler sunmamak, hile ve desise yapmamaktadır.

Yine 1111 Sayılı Askerlik Kanununun dövizle askerlik hizmeti esaslarını düzenleyen EK-1 inci maddesi ve bu konudaki Bakanlar Kurulu Kararı gereğince, dövizle askerlik hizmetinden yararlanan vatandaşlarımızın, ödeme ve temel askerlik eğitimlerini tamamladıktan sonra yurda kesin dönüş yaparak yurt içinde ikâmet etmelerine bir engelbulunmamaktadır.

5. Daha önce de belirtildiği gibi MillîSavunma Bakanlığında yapılan bütün işlemler ve kontroller, dış temsilciliklerimizin vatandaşlarımız hakkında düzenlenmiş olduğu belgeler üzerinden yürütülmektedir. Şartları oluşmayan hiçbir kimsenin, sosyal statü ve ekonomik konumu nedeniyle erteleme ve dövizle askerlik hizmetinden yararlandırılması mümkün değildir.

Asker Alma  Dairesi Başkanlığı ve askerlik şubeleri tarafından dış temsilciliklerimizce vatandaşlarımız hakkında düzenlenen her türlü belge büyük bir özenle incelenmekte, kanun ve yönetmeliklere uygun olmayanlar kabul edilmemektedir. Buna rağmen hakkında somut iddia ve ihbar bulunanların durumları, yukarıda belirtildiği şekilde incelenip araştırılmakta ve sonucuna göre işlem yapılmaktadır. Bu araştırma ve incelemeler sonunda, erteleme işlemleri iptal edilen ve dövizle askerlik hizmeti kapsamından çıkarılan çok sayıda yükümlü bulunmaktadır.

6. Yabancı ülkelere başlangıçta öğrenci olarak giden ancak daha sonra öğrenciliğinden bağımsız olarak işçi, işveren veya bir meslek ya da sanat mensubu olarak oturma veya çalışma izni alanlar da, fiilen yabancı ülkelerde bulunmaları kaydıyla 1111 Sayılı Askerlik Kanununun 35/G veya Ek-1 inci maddesi gereğince erteleme ve dövizle askerlik hizmetinden yararlanabilmektedirler.

7. Dövizle askerlik hizmeti yapanlar hakkında müracaat ettikleri ülkeye göre düzenlenmiş istatistiki bilgi veya liste bulunmamaktadır.

8. Dövizle askerlik yapanlara ait her türlü kayıt, dış temsilciliklerimiz ve askerlik şubelerinde tutulmakta olup, Millî Savunma Bakanlığı merkez teşkilatında bunların kayıtları ve kimlikleri bulunmamaktadır. Bilgisayar ortamında tutulmamış bu kayıtların 627 askerlik şubesinden talep edilerek derlenmesi, zaten az sayıda personel ile görevlerini sürdürmekte olan askerlik şubelerinin aslî görevlerini aksatacak, ilave zaman, iş gücü ile maddî kaynağı gerektirecektir. Bunun yerine durumlarının araştırılması istenen kişilerin açık kimlikleri ve haklarında belgeye dayalı somut iddiaların ortaya konması halinde gerekli araştırma ve inceleme yapılacaktır.

9. Orhan Aslıtürk, Zeki Alasya, Metin Akpınar ve Cem özer; haklarında asker hastaneleri tarafından düzenlenmiş “Askerliğe elverişli değildir” raporlarına istinaden, askerlik hizmetine alınmamışlardır. Bunlardan Zeki Alasya, Metin Akpınar ve Cem Özer; ilk raporlarını müteakip değişik hastanelerde kontrol ve hekim muayenelerine tabi tutulmuş ve muayenelerde de haklarında aynı kararlar verilmiştir. Orhan Aslıtürk’ün kontrol muayenesine sevki için emir verilmiş olup, güvenlik güçlerince şubesine müracaatı sağlandığında yeniden muayeneye gönderilecektir. Erol Evcil hakkında “Askerliğe elverişli değildir” şeklinde bir karar yoktur. Ele geçtiğinde, askere sevki yapılacaktır. Askerliğe elverişli olmayanların hastalık ve arızalarının kendi istek ve iradelerinin dışında açıklanmasının ise, özel hayatın gizliliği prensibine aykırı olacağı değerlendirilmektedir.

10. Yükümlülerin askerlik işlemlerine ait her türlü kayıt, askerlik şubelerince tutulmaktadır. Millî Savunma Bakanlığı merkez teşkilatında askerliğe elverişli olmayanlara ait hazır bir liste bulunmamaktadır. Bu kayıtların 627 askerlik şubesinden talep edilerek derlenmesi de, kısa sürede mümkün ve gerekli görülmemektedir. Yine bu konuda somut belgelere dayalı iddia ve ihbarların yapılması halinde, gerekli araştırma ve incelemelerin sonucunda ilgililer kontrol ve hekim muayenelerine sevkedileceğini ve suiistimal tespit edildiğinde de idarî ve adlî işlemlerin başlatılacağını arz ederim.

                                Prof. Dr. Hikmet Sami Türk                                   Millî Savunma Bakanı

4. – Konya Milletvekili Lütfi Yalman’ın, Bursa Valisinin yayımladığı başörtüsü yasağı ile ilgili genelgeye ilişkin sorusu ve İçişleri Bakanı B. Cahit Bayar’ın yazılı cevabı (7/6699)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın İçişleri Bakanı Sayın Kutlu Aktaş tarafından yazılı olarak cevaplandırılması için gereğini arz ederim.              23.12.1998

                                Lütfi Yalman                                                           Konya

1. Bursa Valisi Orhan Taşanlar’ın yayınlamış olduğu bir yasaklama genelgesinin ardından, Bursa’da halk arasında oluşan infial nedenleri araştırılıp adıgeçen Vali hakkında gerekli soruşturma başlatılmış mıdır?

2. Orhan Taşanlar’ın genelgesiyle Bursa merkezdeki İmam Hatip Lisesi kız öğrencileri için getirilen başörtüsü yasağına karşı tepki gösterenlerden gözaltına alınanlar var mıdır?

3. Öğrencilerin güvenlik tedbiri olarak okullara alınmaması “Ceza yerine geçen güvenlik tedbiri” olup, Anayasamızın 38 inci maddesine göre ancak Kanunla konulabilecek bir tedbiri genelge ile uygulamaya koyan Sayın Vali Türk Ceza Kanununun 188/6 ncı maddesine göre suç takibi gerektiren bir suç işlemiş midir?

4. Gözaltına alınan dört öğrenciye gözaltı süresince Emniyet Müdürlüğü Güvenlik Şube Müdürü tarafından işkence edildikleri doğru mudur? İşkenceci polisler hakkında herhangi kanunî işlem yapılmış mıdır?

5. Kanunlara aykırı olarak, usulsüzce hazırlanan genelge kaldırılmış mıdır? Kaldırılmadıysa ne zaman kaldırılacaktır?

6. Huzuru ve barışı bozabilecek keyfi icraatların önüne geçilebilmesi için bu gibiyanlışların bir daha yapılmaması için ne gibi idarî tedbirler almayı düşünüyorsunuz?

                T.C.                                                                         İçişleri Bakanlığı                      11.2.1999                                Personel Genel Müdürlüğü                                                                     Sayı : B050PGM0710001-Ş/3015

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

İlgi : 5.1.1999 tarih ve Kan. Kar. Md. A. 01.0.GNS.0.10.00.02-16736 sayılı yazınız.

Konya Milletvekili Sayın Lütfi Yalman’ın, tarafımdan yazılı olarak cevaplandırılmasını istediği soru önergesine (7/6699) ait cevaplar aşağıya çıkarılmıştır.

                                B. Cahit Bayar                                                        İçişleri Bakanı

Soru önergesindeki konularla ilgili olarak Bursa Valiliğinden alınan yazıdan;bahse konu uygulamaların dayanağının Millî Eğitim Bakanlığının 12.1.1998 tarih ve B.08.0.APK.03.01.00-360/105 sayılı ve Millî Eğitim Bakanlığının 1998/04 nolu genelgesinin hükümlerinin olduğu,

5.12.1998 tarihinde saat 19.00 sıralarında Bursa Ahmet Vefik Paşa Tiyatrosu önünde türban olaylarını bahane ederek “mum yakma ve özgürlük marşı söyleyerek” oturma eylemi yapan topluluğa yaptıkları eylemin kanunsuz olduğunun anons edilmesine rağmen dağılmayıp oturma eylemine devam eden 102 kişinin 2911 sayılı Kanuna muhalefet etmekten Bursa Emniyet Müdürlüğü görevlilerince göz altına alındığı,

Göz altına alınan bu şahısların Adlî Tabiplikçe göz altına alınış ve savcılığa çıkarılışlarında yapılan muayenelerinde darp ve cebir izine rastlanmadığına dair doktor raporlarının alındığı, 6.12.1998 tarihinde haklarında tanzim edilen Hz.1998/45438 sayıya kayden serbest bırakıldıkları, 2.1.1999 tarihinde saat 20.00 sıralarında türban olaylarını bahane ederek yaklaşık 100 kişilik grubun Tayyare Kültür Merkezi önünde toplanarak düdük çalmaya ve slogan atarak Ahmet Vefik Paşa Tiyatrosu önüne doğru yürümeleri üzerine topluluğa destek vererek protestolarına katılan bazı grupların dağılmamakta ısrar etmeleri üzerine zor kullanılarak dağıtılmaya çalışıldığı, buna rağmen dağılmayarak direnen 4’ü bayan toplam 28 kişinin emniyet görevlileri tarafından gözaltına alındığı,

Gözaltına alınan bu şahısların Cumhuriyet Başsavcılığına sevkleri yapılmadan önce alınan doktor raporlarında “yeni darp ve cebir izine rastlanmamıştır” şeklinde ibare bulunduğu, 3.1.1999 tarihinde haklarında tanzim edilen evraklar ile birlikte Bursa Cumhuriyet Başsavcılığına sevk edilen bu şahısların aynı gün Cumhuriyet Başsavcılığının Hz. 1999/789 sayılı yazısına kayden serbest bırakıldıkları, konu ile ilgili her türlü yasal tedbirin alınmaya devam edildiği anlaşılmıştır.

Bursa Valisi Orhan Taşanlar hakkında Bakanlık Makamınca herhangi bir soruşturma açılmamıştır.

5. – Karaman Milletvekili Zeki Ünal’ın, Çekiç Güç ile Keşif Gücünün görevleri arasındaki farklara ilişkin sorusu ve Millî Savunma Bakanı Hikmet Sami Türk’ün yazılı cevabı (7/6720)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın Millî Savunma Bakanı Sayın İsmet Sezgin tarafından yazılı olarak cevaplandırılmasını saygılarımla arz ederim.              28.12.1998

                                Zeki Ünal                                                                Karaman

Çekiç Güç’ün 54 üncü Hükümet döneminde kaldırılarak yerine Keşif Gücünün konduğu beyan edilmiştir.

Sorularım şunlardır:

1. Bu iki güç arasında görev itibariyle ne gibi farklar vardır?

2. Keşif Gücü hangi ülkelerin askerlerinden oluşmaktadır ve sayıları nedir?

3. Keşif Gücün; askeri gücü (uçak, helikopter, araç-gereç, personel v.s.) nedir?

4. Keşif Gücün komuta kademesi Türk Genelkurmay Başkanlığına mı bağlıdır?

                T.C.                                                                         Millî Savunma Bakanlığı                         16.2.1999                                Kanun : 1999/7007.TÖ

Konu : Soru önergesi

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

İlgi : TBMM Bşk. lığının 6 Ocak1999 tarihli ve Kan. Kar. Md.: A.01.0.GNS. 0.10.00.02.7/6720-16692/38456 sayılı yazısı.

Karaman Milletvekili Zeki Ünal tarafından verilen ve ilgi Ek’indegönderilerek cevaplandırılması istenilen “Çekiç  Güç ile Keşif Gücün görevleri arasındaki farklara ilişkin” 7/6720 sayılı yazılı soru önergesinin cevabı Ek’te gönderilmiştir.

Arz ederim.

                                Prof. Dr. Hikmet Sami Türk                                   Millî Savunma Bakanı

Karaman Milletvekili Zeki Ünal tarafından verilen 7/6720 sayılı yazılı soru önergesinin cevabı

1. Bugünkü adı “Kuzeyden Keşif Harekâtı” olan güç, görevini, Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyinin 688 sayılı kararı ve Anayasanın 92 nci maddesi çerçevesinde alınan Türkiye Büyük Millet Meclisinin 17.1.1991 tarihli ve 126 sayılı ile 28.12.1996 tarihli ve 477 sayılı Kararlarına dayanarak Nisan 1991 tarihinden bu yana sürdürmekte ve kamuoyunda bilinen adlarıyla “Çekiç Güç” ile “Keşif Güç”ün görevleri arasında bir farklılık bulunmamaktadır.

2. Gelişen ve değişen şartlara uygun olarak kuvvetin tertibi ve terkibi değişmiştir. Başlangıçta söz konusu güce kara ve hava unsurları dahil edilmişken, halen sadece hava unsurları görev yapmaktadır.

3. Türk, ABD ve İngiliz askerlerinden oluşan güç; yaklaşık 1 500 personel ile 60 kadar uçak ve helikopteri bünyesinde bulundurmaktadır.

4. Kuzeyden Keşif Harekâtı, Türk ve ABD eş komutanların sevk ve idaresinde, Genelkurmay Başkanlığının kontrolünde görevini sürdürmektedir.

Arz ederim.

                                Prof. Dr. Hikmet Sami Türk                                   Millî Savunma Bakanı

6. – Karaman Milletvekili Zeki Ünal’ın, İstanbul Kültür ve Sanat Vakfına ilişkin sorusu ve Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı H. Hüsamettin Özkan’ın yazılı cevabı (7/6721)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorumun Devlet Bakanı Sayın Metin Gürdere tarafından yazılı olarak cevaplandırılmasını saygılarımla arz ederim.           28.12.1998

                                Zeki Ünal                                                                Karaman

1998 Bütçesinden 2.5 trilyon TL. yardım yapılan İstanbul Kültür ve Sanat Vakfı ne zaman, ne amaçla ve kimler tarafından kurulmuştur? Bugüne kadar ne gibi etkinliklerde bulunmuştur?

                T.C.                                                                         Başbakanlık                             9.2.1999                                  Vakıflar Genel Müdürlüğü                                                                      Sayı : B.02.1.VGM.0.12.00.02.171.34/111.1-466/2104

Konu :Yazılı soru önergesi

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

İlgi : 6.1.1999 gün, A.01.0.GNS.0.10.00.02-7/6721-16693/38457 sayılı yazınız.

Türk Medeni Kanununa göre kurulmuş olan İstanbul Kültür ve Sanat Vakfı hakkında Karaman Milletvekili Zeki Ünal’ın 28.12.1998 gün, 7/6721-16693 sayılı soru önergesinde yer alan hususlarla ilgili bilgi ve belgeler ilişiktedir.

Bilgilerinize arz ederim.

                                H. Hüsamettin Özkan                                                             Devlet Bakanı ve                                                     Başbakan Yardımcısı


Sayfa 284’den 342’ye kadar olan

kısım orijinalden filme alınacak


7. – Karaman Milletvekili Zeki Ünal’ın, T.S.K. için alınacak kargo helikopter ihalesine ilişkin sorusu ve Millî Savunma Bakanı Hikmet Sami Türk’ün yazılı cevabı (7/6722)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın Millî Savunma Bakanı Sayın İsmet Sezgin tarafından yazılı olarak cevaplandırılmasını saygılarımla arz ederim.              28.12.1998

                                Zeki Ünal                                                                Karaman

1. T.S.K.’nin kargo helikopteri ihtiyacının karşılanması amacıyla açılan ihalenin tutarı nedir?

2. İhaleye hangi firmalar katılmışlardır? Katılan firmaların indirim oranları nedir?

3. Alınacak Skorsky helikopterlerinin pahalı ve dünyada tutulmayan marka olduğu iddiaları vardır. Bu iddialar doğru mudur?

                T.C.                                                                         Millî Savunma Bakanlığı                         26.2.1999                                Kanun : 1999/7006.TÖ

Konu : Soru önergesi

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

İlgi : TBMM Bşk. lığının 6.1.1999 tarihli ve Kan. Kar. Md. A.01.0.GNS.0.10.00.02-7/6722-16694/38458 sayılı yazısı.

Karaman Milletvekili Zeki Ünal tarafından verilen ve İlgi Ek’inde gönderilerek cevaplandırılması istenilen “Türk Silahlı Kuvvetleri için alınacak kargo helikopter ihalesine ilişkin” 7/6722 sayılı yazılı soru önergesinin cevabı Ek’te sunulmuştur.

Arz ederim.

                                Prof. Dr. Hikmet Sami Türk                                   Millî Savunma Bakanı

Karaman Milletvekili Zeki Ünal tarafından verilen 7/6722 sayılı yazılı soru önergesinin cevabı

1. Türk Silahlı Kuvvetlerinin kargo helikopteri ihtiyacının karşılanması amacıyla açılan ihalenin tahmini tutarı 225 milyon Dolardır.

2. İhale ilan safhasında olduğundan bu aşamada kimlerin katılacağı bilinmemektedir.

3. Skorsky, yük helikopteri ihalesine katılacak muhtemel aday helikopterlerden biridir.

Kullanıcının ihtiyaçlarına cevap veren, teknik özellikleri, fiyatı en uygun olan ve Dünya standartlarında Türk Silahlı Kuvvetlerinin ihtiyacını en uygun şekilde karşılayacak bir firma üretimi helikopterin seçiminin yapılması, idarenin ana amacıdır.

Arz ederim.

                                Prof. Dr. Hikmet Sami Türk                                   Millî Savunma Bakanı

8. – Mardin Milletvekili Hüseyin Yıldız’ın, Bursa Valisinin İmam Hatip Liseleriyle ilgili yayınladığı bir genelgeye ilişkin sorusu ve İçişleri Bakanı B. Cahit Bayar’ın yazılı cevabı (7/6730)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın İçişleri Bakanı tarafından yazılı olarak cevaplandırılmasına delalet etmenizi saygılarımla arz ederim.

                                Hüseyin Yıldız                                                        Mardin

Sorular :

1. Bursa Valisi Orhan Taşanlar tarafından İmam-Hatip liselerinde okuyan kız öğrencilerin derslere başörtülü olarak girmemesi yönündeki genelgenin yayınlanmasından sonra, öğrencilerin sadece inançlarından dolayı örttükleri başörtülerini açmak istememeleri üzerine derse alınmadıkları ve okul yönetimiyle karşı karşıya getirildiği doğru mu? Daha düne kadar derslere başörtülü olarak giren ve Türkiye’nin her tarafındaki İmam-Hatip liselerinde de uygulama bu yöndeyken ne değişmiştir de bu genelge yayınlanmıştır?

2. Kimsenin eğitim ve öğrenim hakkından yoksun bırakılmayacağına ilişkin Anayasa hükmü bulunmasına rağmen valinin böyle bir genelge yayınlayarak öğrencileri derslere almaması Anayasanın ihlali değil midir?

3. Asayişi, huzur ve istikrarı sağlamakla görevli valinin böyle bir genelge yayınlayarak İmam-Hatip liselerinde okuyan kız öğrencilerin derse alınmaması için bütün mesaisini ve gücünü bu yönde sarfetmesi, derse alınmayan bu öğrencilerin velileriyle birlikte demokratik tepkilerini ifade etmek için yaptıkları eylemlerde coplarla, tehditlerle, gözaltılarla, tartaklamalarla sindirilmeye çalışılması hukuk devleti ilkeleriyle bağdaşır mı? Bu valinin görevden alınması için bir girişiminiz olacak mı?

4. Basına da yansıyan iddialara göre öğrencilere yönelik maddî müeyyidelerin yanısıra sınıflarda müfettişler tarafından tehditle başlarının açılmaya çalışıldığı doğru mudur?

5. Yaşları 11 ila 18 arasında değişen bu öğrencilere yumruklarla, küfürlerle saldırılarak gözaltına alındığına ilişkin basına da yansıyan iddialar doğru mu? Gözaltına alınan bu öğrencilere  elektrik ve cop ile işkence yapıldığı doğru mudur? Halkı sokağa döken, insan haklarını çiğneyen bu vali hakkında herhangi bir soruşturma açtınız mı?

6. Elektrik şoku verilmesi gibi en ağır işkencelere maruz kalan bu öğrencilerin suçu nedir? Yapılan istatistikler neticesi İmam-Hatip liselerinden mezun olan öğrencilerin vatanı ve milleti için canla başla çalışan başarılı kişiler olduğu tespit edilirken bu okul mensuplarına potansiyel suçlu muamelesi yapılarak öğrenim haklarının elinden alınması bu öğrencilerin devlete olan güvenlerini sarsmaz mı?

                T.C.                                                                         İçişleri Bakanlığı                      11.2.1999                                Personel Genel Müdürlüğü                                                                     Sayı : B050PGM0710001-Ş/3014

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

İlgi : 17.1.1999 tarih ve Kan. Kar. Md. A.01.0.GNS.0.10.00.02-16763 sayılı yazınız.

Mardin Milletvekili Sayın Hüseyin Yıldız’ın tarafımdan yazılı olarak cevaplandırılmasını istediği soru önergesine (7/6730) ait cevaplar aşağıya çıkarılmıştır.

Arz ederim.

                                B. Cahit Bayar                                                        İçişleri Bakanı

Soru önergesindeki konularla ilgili olarak Bursa Valiliğinden alınan yazıdan; bahse konu uygulamaların dayanağının Millî Eğitim Bakanlığının 12.1.1998 tarih ve B.08.0.APK.03.01.00-360/105 sayılı ve Millî Eğitim Bakanlığının 1998/04 nolu Genelgesinin hükümlerinin olduğu,

Müfettişler ve yöneticiler tarafından öğrencilerin soru odalarına alınıp, meslek derslerinde başlarını açmaları için yönlendirme işlemine tabi tutulmadıkları, sadece Genelgenin uygulanması ile birlikte başörtüsünü açarak sınıflara girmek istemeyen öğrencilerin ileri tarihlerde ilgili mevzuat çerçevesinde uğrayacakları mağduriyetlerinin giderilebilmesi amacıyla tüm öğrencilerin okula ve sınıflara alınarak uygulama hakkında İl Millî Eğitim Müdürlüğü görevlileri tarafından bilgilendirildikleri anlaşıldığı,

5.12.1998 tarihinde saat 19.00 sıralarında Bursa Ahmet Vefik Paşa Tiyatrosu önünde türban olaylarını bahane ederek “mum yakma ve özgürlük marşı söyleyerek” oturma eylemi yapan topluluğa yaptıkları eylemin kanunsuz olduğunun anons edilmesine rağmen dağılmayıp oturma eylemine devam eden 102 kişinin 2911 sayılı Kanuna muhalefet etmekten Bursa Emniyet Müdürlüğü görevlilerince göz altına alındığı,

Göz altına alınan bu şahısların Adlî Tabiplikçe göz altına alınış ve savcılığa çıkarılışlarında yapılan muayenelerinde darp ve cebir izine rastlanmadığına dair doktor raporlarının alındığı, 6.12.1998 tarihinde haklarında tanzim edilen Hz. 1998/45438 sayıya kayden serbest bırakıldıkları, 2.1.1999 tarihinde saat 20.00 sıralarında türban olaylarını bahane ederek yaklaşık 100 kişilik grubun Tayyare Kültür Merkezi önünde toplanarak düdük çalmaya ve slogan atarak Ahmet Vefik Paşa Tiyatrosu önüne doğru yürümeleri üzerine topluluğa destek vererek protestolarına katılan bazı grupların dağılmamakta ısrar etmeleri üzerine zor kullanılarak dağıtılmaya çalışıldığı, buna rağmen dağılmayarak direnen 4’ü bayan toplam 28 kişinin Emniyet görevlileri tarafından göz altına alındığı,

Göz altına alınan bu şahısların Cumhuriyet Başsavcılığına sevkleri yapılmadan önce alınan doktor raporlarında “yeni darp ve cebir izine rastlanmamıştır” şeklinde ibare bulunduğu, 3.1.1999 tarihinde haklarında tanzim edilen evraklar ile birlikte Bursa Cumhuriyet Başsavcılığına sevk edilen bu şahısların aynı gün Cumhuriyet Başsavcılığının Hz. 1999/789 sayılı yazısına kayden serbest bırakıldıkları, konu ile ilgili her türlü yasal tedbirin alınmaya devam edildiği anlaşılmıştır.

Bursa Valisi Orhan Taşanlar hakkında Bakanlık makamınca herhangi bir soruşturma açılmamıştır.

İl Valileri 5442 sayılı İl İdaresi Kanununun 6 ncı maddesi uyarınca Bakanlar Kurulu Kararı ve Cumhurbaşkanının onayı ile atanmaktadırlar.

9. – Adana Milletvekili Orhan Kavuncu’nun, TR rumuzlu plaka zorunluluğuna ilişkin sorusu ve İçişleri Bakanı B. Cahit Bayar’ın yazılı cevabı (7/6736)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın İçişleri Bakanına yazılı olarak cevaplandırılmak üzere sorulması için gereğini saygılarımla arz ederim.  31.12.1998

                                Prof. Dr. Orhan Kavuncu                                       BBP Adana

1. TR rumuzlu plaka değişikliğine niçin ihtiyaç duyulmuştur? Sadece birilerinin kazanç sağlaması için bu değişikliğe gidildiği söylentilerine karşı ne yapmayı düşünüyorsunuz?

2. Bu konuda piyasa araştırması yapacak bir komisyon kurulduğunu açıkladınız. Bu komisyon çalışmasını tamamladıktan sonra TR rumuzlu plaka taşımak herkes için bir mecburiyet mi olacaktır?

3. Plaka tescil bürolarının önünde oluşan kalabalıkların sebebi nedir?

                T.C.                                                                         İçişleri Bakanlığı                      12.2.1999                                Emniyet Genel Müdürlüğü                                                                     Sayı : B.05.1.EGM.0.12.01.01/038003

Konu : Yazılı soru önergesi.

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

İlgi : TBMMBaşkanlığının 7.1.1999 gün ve A.01.GNS.0.10.00.02-7/6736-16722/38521 sayılı yazısı.

Adana Milletvekili Orhan Kavuncu tarafından TBMMBaşkanlığına sunulan ve tarafımdan yazılı olarak cevaplandırılması istenilen soru önergesinin cevabı aşağıya çıkarılmıştır.

1. 3. Motorlu araçlara takılmakta olan tescil plakalarının nitelikleri 13 Eylül 1995 gün ve 22403 sayılı Resmî Gazetede yayınlanan “Karayolları Trafik Yönetmeliğinde Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmelik”le yeni standartlar belirlenmiş ve yeni tip plakaların taktırılmasına 4.12.1995 tarihinden itibaren başlanmıştır.

Araç plakalarında yeknesaklığın temin edilmesi ve sahte plaka kullanılmasının önlenmesi amacıyla, 1.1.1999 tarihinden itibaren üzerinde eski tip tescil plakası bulunan araç sahiplerinin, taşıtlarına ait plakalarını folye kaplamalı, “TR” rumuzlu tescil plakası ile değiştirdikten sonra periyodik fenni muayenelerinin yapılacağı 8.12.1998 gün ve 237 sayılı genelgemiz ile valiliklerimizden istenmişti.

Ancak, plaka tescil bürolarının önünde meydana gelen izdihamlar sebebiyle, sözkonusu genelgenin uygulanmaması konusunda 29.12.1998 gün ve 312949 sayılı genelgemiz ile valiliklerimiz talimatlandırılmıştır.

2. Tescil plakalarının maliyetini bir esasa bağlamak üzere oluşturulan komisyon, çalışmalarını halen sürdürmektedir. Komisyon çalışmaları sonrasında eski tip plakaların değiştirilmesi sözkonusu değildir.

Bilgilerinize arz ederim.

                                B. Cahit Bayar                                                        İçişleri Bakanı

10. – Hatay Milletvekili Mehmet Sılay’ın, taşımalı sekiz yıllık kesintisiz eğitim nedeniyle kapatılan okullara ve meydana gelen trafik kazalarına ilişkin sorusu ve Millî Eğitim Bakanı Metin Bostancıoğlu’nun yazılı cevabı (7/6738)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın, Millî Eğitim Bakanı Sayın Hikmet Uluğbay tarafından açık ve net bir şekilde yazılı olarak cevaplandırılması hususunu saygılarımla arz ederim.

                                Mehmet Sılay                                                         Hatay

1. Taşımalı sekiz yıllık kesintisiz eğitime geçilmesi nedeni ile kapatılan okul sayısı kaçtır?

2. Sekiz yıllık kesintisiz eğitim nedeni ile şu an kaç köyümüzde okul bulunmamaktadır?

3. Taşımalı sekiz yıllık kesintisiz eğitime geçildikten sonra bu taşıma olaylarında kaç trafik kazası meydana gelmiştir? Bu trafik kazalarındaki ölü ve yaralı öğrenci sayısı kaçtır?

4. Bu ölü ve yaralı öğrencilerle ilgili olarak ne yapılmıştır?

5. Bu kazaları önlemek için Bakanlığınızca herhangi bir önlem alınmış mıdır?

6. Öğrencilerimizin taşımalı eğitim nedeni ile meydana gelen kazalarla ölmesi ve yaralanmasından Bakanlığınız sorumlu değil midir?

                T.C.                                                                         Millî Eğitim Bakanlığı                             4.3.1999                                  Araştırma, Planlama ve                                                                                Koordinasyon Kurulu Başkanlığı                                                                           Sayı : B.08.0.APK.0.03.05.00-03/612

Konu : Soru önergesi

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

İlgi :TBMM Başkanlığının 13.1.1999 tarih ve A.01.0.GNS.0.10.00.02-7/6738-16741/38650 sayılı yazısı.

Hatay Milletvekili Sayın Mehmet Sılay’ın “Taşımalı sekiz yıllık kesintisiz eğitim nedeniyle kapatılan okullara ve meydana gelen trafik kazalarına ilişkin” yazılı soru önergesi incelenmiştir.

1.-2. Taşımalı  ilköğretim  uygulamasına  geçilmesi  nedeniyle 1 Ekim 1998 tarihi itibariyle 9 157 okul kapanmıştır.

3. Taşımalı ilköğretim uygulamasının başlamasından bugüne kadar Edirne ve Sıvas illerinde kaza olmuştur. Edirne İlindeki kazada altı öğrenci hayatını kaybetmiş, 28 öğrenci yaralanmıştır. Sıvas İlindeki kazada ise bir öğrenci hayatını kaybetmiş 14 öğrenci yaralanmıştır.

4. Yaralı öğrencilerin tedavileri yapılmış, taburcu olmuşlardır. Kazalarla ilgili açılan soruşturma sürmektedir.

5. Taşımalı ilköğretim uygulamasından yararlandırılan öğrencilerimizin güvenli bir şekilde taşınmaları için öğrenci servis araçlarının bakım ve kontrollerinin sürekli yapılması, servis araçlarına kapasitenin üzerinde öğrenci alınmaması, sürücülerin trafik kurallarına uymalarının ve öğrencilerin araçlara biniş ve inişlerinin güvenli bir şekilde yapmalarının sağlanması gerekmektedir. Bunu gerçekleştirmek için öğrenci servis araçları ve sürücülerinin; trafik görevlileri, okul yöneticileri, il ve ilçe millî eğitim  müdürlükleri, müfettişler ve diğer yetkililer tarafından ilgili mevzuat hükümleri çerçevesinde sürekli denetimlerinin yapılması, her türlü önlemin alınması konusunda daha titiz davranılması için Valilikler uyarılmıştır.

6. Okul Servis Araçları Yönetmeliği ve Taşımalı İlköğretim Yönergesi gereğince taşıyıcı firma veya şahısların takip ve kontrolü valiliklerce yapılmaktadır.

Bilgilerinize arz ederim.

                                Metin Bostancıoğlu                                                                Millî Eğitim Bakanı

11. – Mardin Milletvekili Hüseyin Yıldız’ın, Mardin-Nusaybin-Akarsu Belediye Başkanı hakkındaki yolsuzluk iddialarına ilişkin sorusu ve İçişleri Bakanı B. Cahit Bayar’ın yazılı cevabı (7/6740)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın İçişleri Bakanı tarafından yazılı olarak cevaplandırılmasına delalet etmenizi saygılarımla arz ederim.

                                Hüseyin Yıldız                                                        Mardin

Sorular :

1. Mardin-Nusaybin İlçesi Akarsu Belediyesi hizmet binası inşaatında usulsüzlük ve yolsuzluk yapıldığı iddiasıyla Nusaybin Kaymakamlığına 9.11.1998’de yapılan şikâyet gereği yerine getirilmiş midir? Yapıldıysa iddia edilen usulsüzlük ve yolsuzluğun gerçek payı nedir? Bu konuda herhangi bir işlem yapıldı mı? Yapıldıysa sonucu nedir?

2. Aynı belediyede 5.12.1998’de yapılan personel alımının ilansız ve kamuoyundan gizlenerek yapıldığı yolundaki iddialar doğru mudur?Bu sınavın iptali için beldedeki üç siyasî parti başkanından ilçe kaymakamlığına yaptıkları müracaat değerlendirmeye alınmış mıdır? Alındıysa neticesi ne oldu?

3. T.C. Maliye ve Gümrük Bakanlığının 5655999 no.lu Habur Gümrüğü vezne alındı belgesi ile aynı belediyeye teslim edilen mazotun belediye harcamaları için kullanılmadığı yolundaki iddialar ve bu meyanda basına intikal eden haberlerin gerçeklik payı nedir? Bu konuda herhangi bir araştırma veya soruşturma yapılmış mıdır? Yapılmışsa neticesi ne oldu?

4. Yukarıda zikredilen hususlar ve benzeri uygulamalarda yapmış olduğu icraatından dolayı kamuoyu nezdinde yolsuzluk ve usulsüzlük iddialarıyla itham olunan Akarsu Belediye Başkanı hakkında bugüne kadar herhangi bir işlem yapılmış mıdır? Yapılmışsa neticesi ne oldu?

                T.C.                                                                         İçişleri Bakanlığı                      24.2.1999                                Mahallî İdareler Genel Müdürlüğü                                                                                Sayı : B.05.0.MAH.0.65.00.002/80134

Konu :Yazılı soru önergesi

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

İlgi : TBMM Başkanlığının 13.1.1999 tarihli ve Kan. Kar. Md. A. 01.0.GNS.0.10.00.02-7/6740/16743/38652 sayılı yazısı.

İlgi yazı ekinde alınan ve tarafımdan cevaplandırılması istenen Mardin Milletvekili Hüseyin Yıldız’ın “Mardin-Akarsu Belediye Başkanı hakkındaki yolsuzluk iddiaları”na ilişkin yazılı soru önergesi ile ilgili olarak Mardin Valiliğinden alınan 2.2.1999 tarihli ve 65 sayılı yazı ile 17.2.1999 tarihli ve 118 sayılı yazıda;

1. Fazilet Partisi Akarsu Belde Başkanı Zeyni Aydeniz tarafından Nusaybin Kaymakamlığına verilen Akarsu Belediyesi hizmet binası inşaatında usulsüzlük ve yolsuzluk yapıldığı iddiasıyla ilgili 9.11.1998 tarihli şikâyet dilekçesinin, İl Bayındırlık ve İskân Müdürlüğüne incelenmek üzere gönderildiği,

Akarsu Belediyesi hizmet binası inşaatı ile ilgili ihale duyurusunun 19 Temmuz 1998 tarihli Resmî Gazetede yayımlandığı, ihalenin ilandan 10 gün sonra 29 Temmuz 1998 günü duyuruda belirtilen yer ve saatte 2886 sayılı Kanunun 35/a maddesine göre yapıldığı,

İhaleyi, başvuruda bulunan ve katılması uygun olan 3 müteahhit firmadan alınan kapalı teklifler sonucunda % 2,60 kırımla Öz-Tunç İnş. San. Tic. ve Turizm Ltd. Şirketinin kazandığı,

Söz konusu ihalenin usulüne uygun olarak yapıldığı, bu konuda herhangi bir yolsuzluğun tespit edilmediği, İl Bayındırlık ve İskân Müdürlüğünce kontrollüğü yapılacak olan ihale ile ilgili olarak yer teslimi yapıldığı, halen herhangi bir ödemede bulunulmadığı,

2. Akarsu Belediyesince 5.12.1998 tarihinde açılan sınavın ilansız ve kamuoyundan gizlenerek yapıldığı iddiası hakkında üç parti başkanının şikâyeti üzerine Nusaybin Kaymakamlığınca yapılan inceleme neticesinde; sınavla ilgili ilanın 23.11.1998-3.12.1998 tarihleri arasında belediye hoparlörleriyle halka duyurulduğu, ayrıca il genelindeki belediyelere ilan edilmek üzere gönderildiği, bu nedenle sınavın iptalinin gerekmediğinin anlaşıldığı ve durumun dilekçe sahiplerine bildirildiği,

3. Maliye Bakanlığının 5655999 no.lu Habur Gümrüğü vezne alındı belgesi ile Akarsu Belediyesine teslim edilen mazotun belediye harcamaları için kullanılmadığı yolundaki iddialar ile bu konuda basına intikal eden haberler üzerine Valilikçe Nusaybin Kaymakamlığına yaptırılan inceleme neticesinde düzenlenen raporda, “söz konusu motorinin belediye hizmetlerinde kullanıldığı ve Akarsu Belediye Başkanının görevini kötüye kullanmadığı” tespit edildiğinden, soruşturma dosyasının işlemden kaldırıldığı,

4. Akarsu Belediye Başkanı Fevzi Arslan hakkında görevi süresince yapılan tüm şikâyetlerin değerlendirilmeye alınarak, inceleme veya soruşturma açıldığı, ancak adı geçen hakkında suç teşkil edebilecek herhangi bir işlem veya emareye rastlanılmadığı,

belirtilmektedir.

Bilgilerinize arz ederim.

                                B. Cahit Bayar                                                        İçişleri Bakanı

12. – Konya Milletvekili Lütfi Yalman’ın, İçişleri eski Bakanı Meral Akşener tarafından açıklanan kasete ilişkin Başbakandan sorusu ve İçişleri Bakanı B. Cahit Bayar’ın yazılı cevabı (7/6743)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın Sayın Başbakan tarafından yazılı olarak cevaplandırılması için gereğini arz ederim.                          28.12.1998

                                Lütfi Yalman                                                           Konya

1. Bir süre önce eski İçişleri Bakanı Sayın Meral Akşener tarafından açıklanan kasette ortaya konan kirli ilişkilerin kimler tarafından ne amaçla kaydedildiği araştırılmış mıdır? Kasetin MİT tarafından kayda alınıp gönderildiği doğru mudur?

2. Kasetin içeriğinde ortaya çıkan medya-hükümet ve medya-yargı çıkar ilişkilerinin muhatablarıyla ilgili herhangi bir yasal işlem başlatılmış mıdır?

3. Kasette yer alan menfaat talepleriyle ilgili resmî onaylar gerçekleşmiş midir? Bahse konu olan medya sahipleri herhangi bir menfaat elde etmiş midir?

4. Kasette ele alınan kirli ilişkiler neticesinde taraflar herhangi bir menfaat elde etmişler ise bu menfaatlerin geri alınması, idarenin işleminin iptal ettirilmesi veya durdurulması düşünülmekte midir? Bu konuda herhangi bir girişiminiz var mıdır?

5. Şahsınıza hakaret niteliği taşıyan konuşmalara ilişkin şahsî tepkiniz ne olmuştur?

                T.C.                                                                         İçişleri Bakanlığı                      18.2.1999                                Emniyet Genel Müdürlüğü                                                                     Sayı : B.05.1.EGM.0.12.01.01/043652

Konu :Yazılı soru önergesi

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

İlgi : a) TBMMBaşkanlığının 13.1.1999 tarih ve A.01-O.GNS.0.10.00.02-7/6743-16746/38655 sayılı yazısı.

b) Başbakanlığın 28.1.1999 tarih ve B.02.0.KKG.0.12/106-910-5/446 sayılı yazısı.

Konya Milletvekili Lütfi Yalman tarafından TBMM Başkanlığına sunulan ve Sayın Başbakanımıza yöneltilen ve Başbakanımızca da kendileri adına tarafımdan cevaplandırılması istenilen yazılı soru önergesinde ileri sürülen hususlarla ilgili yanıt aşağıya çıkarılmıştır.

1. Önergede bahsedilen kasetle ilgili MİT Müsteşarlığının kayıtlarında herhangi bir bilgiye rastlanılmadığı bildirilmiştir.

2. Bakanlığımca, kamuoyuna açıklanan ses kasetleri ile ilgili gerekli inceleme ve araştırma yapılmaktadır.

3. Yapılan araştırmalarda sözkonusu kayıtların Devlet organlarındaki görevliler tarafından yapılmadığı anlaşılmıştır.

4.-5. İşlenen suç ile ilgili olarak yargı denetiminin dışında idare tarafından gerekli araştırmalar sürdürülmektedir.

Bilgilerinize arz ederim.

                                B. Cahit Bayar                                                        İçişleri Bakanı

13. – İstanbul Milletvekili Bülent Akarcalı’nın, İzmir Buca Cezaevinde yatan iki kişinin yeniden yargılanıp yargılanmayacağına ilişkin sorusu ve Adalet Bakanı Selçuk Öztek’in yazılı cevabı (7/6745)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın Adalet Bakanı Sayın Hasan Denizkurdu tarafından yazılı olarak cevaplandırılmasını arz ederim.

                                Bülent Akarcalı                                                       İstanbul

İzmir’de Barış Yıldırım ve Ümit Kanlı adında 23 yaşında iki genç, duvara yazı yazmak ve bir banka otomatını yakmakla suçlandılar. Otomatı yakmaktan beraat ettiler, ama üç yıldır Buca Cezaevinde yatmaktalar. Ümit Kanlı, cezaevi baskınında belinden yaralanmış, ancak tomografi çekilmesi lazımken izin verilmiyormuş. Barış Yıldırım ise Buca’da kulağından rahatsızlanıp yürüme dengesini kaybetmiş.

1. Bu iki gencin davalarını yeniden gördürmek imkânı var mıdır?

2. Varsa böyle bir girişimi düşünür müsünüz?

3. Bu iki gencin rahatsızlıkları doğru mudur?

4. Doğruysa tedavilerine neden imkân verilmediğini araştırıp sorumlular hakkında soruşturma başlatmayı düşünür müsünüz?

                T.C.                                                                         Adalet Bakanlığı      17.2.1999                                                Bakan : 286

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

İlgi : Kanunlar ve Kararlar Dairesi Başkanlığı ifadeli, 13.1.1999 tarihli ve A.01.0.GNS.0.-10.00.02-7/6745-16757/38688 sayılı yazınız.

İlgi yazınız ekinde alınan, İstanbul Milletvekili Bülent Akarcalı tarafından Bakanlığıma yöneltilen ve yazılı olarak cevaplandırılması istenilen 7/6745-16757 Esas No’lu soru önergesine verilen cevap örneği iki nüsha halinde ilişikte sunulmuştur.

Bilgilerinize arz ederim.

                                Prof. Dr. Selçuk Öztek                                           Adalet Bakanı

Sayın

Bülent Akarcalı

İstanbul Milletvekili

TBMM

Bakanlığıma yönelttiğiniz ve yazılı olarak cevaplandırılmasını istediğiniz 7/6745-16757 Esas No’lu soru önergesinin cevabı aşağıda belirtilmiştir.

Soru önergesinde adı geçenlerden;

– Barış Yıldırım’ın izinsiz siyasi içerikli pankart asmak suçundan Bornova Sulh Ceza Mahkemesinin 13.9.1994 tarih ve Esas : 1994/296, Karar : 1994/796 sayılı kararı ile Türk Ceza Kanununun 537 nci maddesinin ikinci fıkrası uyarınca sonuç olarak 1 yıl 8 ay hafif hapis ve 275 000 TL. hafif para cezası ile cezalandırılmasına karar verildiği ve bu cezasının Yargıtay 9 uncu Ceza Dairesinin incelemesinden geçerek 21.11.1995 tarihinde kesinleşmesi sonucu infaz edildiği,

– Ümit Kanlı hakkında yasadışı örgüt adına pankart asmak ve yazılama yapmak suçundan İzmir 6 ncı Sulh Ceza Mahkemesine açılan davanın yapılan yargılanması sonunda 12.6.1996 tarih ve Esas : 1995/1187, Karar : 1996/1240 sayı ile berâet kararı verildiği ve kararın 13.6.1996 tarihinde kesinleştiği,

– Diğer yandan adı geçen kişilerin içinde bulunduğu bir kısım kişiler hakkında İzmir Devlet Güvenlik Mahkemesince verilen 17.12.1996 tarih ve Esas : 1995/105 ve Karar : 251 sayılı hükmün Yargıtay 9 uncu Ceza Dairesinin 21.1.1998 tarih ve Esas : 1997/1988 ve Karar : 1997/6092 sayılı ilâmı ile bozulması üzerine, aynı mahkemenin 1998/28 Esasına kaydı yapılarak yapılan yargılama sonunda 11.6.1998 tarih ve 1998/110 sayılı karar ile söz konusu kişilerin Türk Ceza Kanununun 168 inci maddesinin ikinci fıkrası ve 3713 sayılı Terörle Mücadele Kanununun 5 inci maddesi uyarınca sonuç olarak 12 yıl 6’şar ay ağır hapis cezası ile cezalandırılmalarına ve tutuk hâllerinin devamına karar verildiği, dosyanın halen Yargıtay incelemesinde olduğu,

– Barış Yıldırım’ın İzmir Buca Kapalı Cezaevinde tutuklu bulunduğu ve bazı rahatsızlıkları nedeniyle cezaevi revirine çeşitli defalar müracaat ettiği ve burada yapılan muayenelerden sonra ileri tetkik ve tedavisi için İzmir Atatürk Eğitim Hastanesinin 20.2.1998 tarihinde Kulak-Boğaz-Burun Hastalıkları, 24.6.1998 tarihinde Göz Hastalıkları ve 7.7.1998 tarihinde de Nöroloji Bölümlerine sevk edildiği, yapılan muayenelerde adı geçen kişinin tedavi ve ileri tetkik gerektiren herhangi bir kronik rahatsızlığının bulunmadığı rapor edilerek cezaevine geri gönderildiği, ayrıca cezaevi doktorlarınca düzenlenen 28.1.1999 tarih ve 1999/25 protokol nolu raporla bu kişinin myopi ve astigmat dışında herhangi bir ilerleyici rahatsızlığının bulunmadığının bildirildiği,

– Diğer tutuklu Ümit Kanlı’nın ise 6.5.1997 tarihinde İzmir Buca Kapalı Cezaevinden Çanakkale E Tipi Kapalı Cezaevine, 20.3.1998 tarihinde de Bergama Özel Tip Kapalı Cezaevine nakledildiği ve halen bu cezaevinde bulunduğu, Çanakkale E Tipi Kapalı Cezaevindeyken 13.1.1998 tarihinde gripal enfeksiyon teşhisiyle ilaç tedavisi gördüğü, Bergama Özel Tip Kapalı Cezaevindeyken cezaevi tabipliğine lumbalji şikayetiyle başvurduğu, yapılan muayenesinden sonra tedaviye başlandığı, ancak rahatsızlığının geçmemesi üzerine tedavi ve tetkik amacıyla Bergama Devlet Hastanesi Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon Polikliniğine sevk edildiği ve uzman hekim tarafından 22.4.1998 tarih ve 1998/188 protokol numarasıyla muayenesinin yapıldığı ve lumbalji tanısıyla tedavi altına alındığı, tedavisinin cezaevi tabipliğince de takip edildiği, bu rahatsızlığı nedeniyle cezaevi revirinde semptomatolojik tedavisi uygulamakta olduğu ve halen almakta olduğu ilaç tedavisi ve öneriler ışığında şikayetinin tetkikine devam edildiği ve cezaevi tabipliği tarafından yeniden Devlet Hastanesine sevk edilmesine rağmen adı geçen kişinin hastaneye gitmeyi kabul etmediği, her iki kişinin de rahatsızlıklarıyla yakından ilgilenildiği, gerekli teşhis ve tedavilerinin yaptırıldığı, bu nedenle tedavilerinin geciktirilmesinin söz konusu olmadığı,

İzmir Cumhuriyet Başsavcılığının 26.1.1999 tarih ve B. Tel. 1999/85 sayılı yazısı ile 1.2.1999 tarih ve B. Tel. 1999/108 sayılı yazısı ve ekleri, Çanakkale E Tipi Kapalı Cezaevi Müdürlüğünün 3.2.1999 tarih ve 1999/419 sayılı yazısı ile Bergama Özel Tip Kapalı Cezaevi Müdürlüğünün 3.2.1999 tarih ve 1999/403 sayılı yazısından anlaşılmıştır.

Bilgilerinize arz ederim.

 

                                Prof. Dr. Selçuk Öztek                                           Adalet Bakanı

14. – İstanbul Milletvekili Bülent Akarcalı’nın, Türkiye’de çalışacak yabancı öğretmenlere yurtdışı temsilciliklerimizden çalışma izni alma zorunluluğu getirilmesine ilişkin sorusu ve Dışişleri Bakanı İsmail Cem’in yazılı cevabı (7/6748)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın Dışişleri Bakanı Sayın İsmail Cem tarafından yazılı olarak cevaplandırılmasını arz ederim.

                                Bülent Akarcalı                                                       İstanbul

1. Bakanlığınızın talebi üzerine, Türkiye’de çalışacak yabancı öğretmenlere yurtdışı temsilciliklerimizden çalışma izni alma zorunluluğu getirildiği doğru mudur?

2. Başka ülkelerde uygulama böyledir anlayışı ile, zaten öğretmen sıkıntısı çeken Türk Eğitim Sektörüne bu uygulama ile darbe vurulduğunu Bakanlığınız araştırmış mıdır?

3. Demokratik anlayışın gereği olarak bu uygulamaya geçmeden önde Türk Eğitim Sektörü temsilcileri ile Bakanlığınızın bir görüşmesi olmuş mudur?

4. Bakanlığınız, bu uygulamanın yararsız, eğitim sektörümüzü zarara sokan, gereksiz para ve zaman külfetine yol açtığını kabul edip, aldığı kararı gözden geçirmeyi düşünür mü?

                T.C.                                                                         Dışişleri Bakanlığı   23.2.1999                                                Siyaset Planlama Genel Müdürlüğü                                                                                Sayı : SPGM/84

Konu : İstanbul Milletvekili Sayın Bülent Akarcalı’nın yazılı soru önergesine cevap

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

İlgi : 27 Ocak 1999 tarih ve A.01.0.GNS.0.10.00.02-7/6748-16767/38698 sayılı yazıları.

İstanbul Milletvekili Sayın Bülent Akarcalı’nın, ilgide kayıtlı soru önergesinin cevabı ilişikte sunulmaktadır.

Saygılarımla arz ederim.

                                İsmail Cem                                                              Dışişleri Bakanı

Yabancıların Türkiye’ye gelişleri ve Türkiye’de ikametlerini düzenleyen temel kanunlar 5682 sayılı Pasaport Kanunu ile 5683 sayılı Yabancıların Türkiye’de İkamet ve Seyahatlerine Dair Kanundur.

5682 sayılı Pasaport Kanununun giriş vizesi mecburiyetini düzenleyen 5 inci maddesi, Kanunda belirtilen istisnalar dışında yabancıların Türkiye sınırlarından içeri girebilmeleri için vize almak zorunda olduklarını hükme bağlamaktadır.

5683 sayılı Yabancıların Türkiye’de İkamet ve Seyahatlerine Dair Kanunun 3 üncü maddesi uyarınca iş tutmak maksadıyla Türkiye’ye gelen yabancıların geldikleri tarihten itibaren 1 ay zarfında ve herhalde çalışmaya başlamazdan evvel ikamet tezkeresi almış bulunmaları gerekmektedir.

Ülkemiz ile yabancı devletler arasında imzalanan Vize Muafiyet Anlaşmaları münhasıran turistik amaçlı ve kısa süreli seyahatlere dair olup, turizm amacıyla yapılan seyahatler dışında Türkiye’de iş tutmak, öğrenim görmek ve uzun süreli ikamet etmek maksatlarıyla gelecek yabancıların Dış Temsilciliklerimizden amaçlarına uygun vize alarak gelmelerini şart koşmaktadır.

Türkiye’de çalışmak isteyen yabancıların ülkemize geliş amaçlarına uygun çalışma vizesi alarak giriş yapmaları, imzaladığımız ikili Vize Anlaşmalarının, taraf olduğumuz Avrupa Konseyi üyesi devletler arasında kişilerin seyahatleriyle ilgili sözleşmenin, mütekabiliyet ilkesinin, uluslararası teamül kurallarının ve millî mevzuatımızın bir gereği olup, Türkiye’deki yabancıların denetlenmesi, vatandaşlarımızın haklarının korunması kamu düzeni ve ülke güvenliği açısından büyük bir önem taşımaktadır.

Bu çerçevede halihazırda yürürlükte bulunan mevzuatımızın uygulanmasında ilgili tüm Bakanlıklarımız ve kuruluşlarımızın, mutabakatı sağlanarak tespit edilen yöntem uyarınca ülkemize çalışmak veya öğrenim görmek amacıyla gelmek isteyen yabancıların girişlerinde önce Dış Temsilciliklerimizden amaçlarına uygun vize almaları ve ülkemize gelişlerini takibeden 1 ay içinde Emniyet Müdürlüklerimize müracaat ederek ikamet tezkeresi almaları gerekmektedir.

Dış Temsilciliklerimize vize müracaatında bulunan yabancıların istizan bilgileri Bakanlığımız aracılığı ile İçişleri Bakanlığına ve Millî İstihbarat Teşkilâtına iletilerek, yapılan soruşturmaları takiben alınan cevaplar Dış Temsilciliklerimize vize talimatı olarak gönderilmektedir.

Çalışma vizesi için izlenmesi gereken prosedür ilgili eğitim kuruluşlarımız tarafından bilinmektedir. Bakanlığımıza bu konuda intikal eden az sayıdaki şikayetlerin sektöre yeni giren bazı Kurumların deneyim eksikliğinden kaynaklandığı izlenimi mevcuttur.

15. – Konya Milletvekili Hasan Hüseyin Öz’ün, TEDAŞ alacaklarının tahsiline ilişkin Başbakandan sorusu ve Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanı A. Ziya Aktaş’ın yazılı cevabı (7/6750)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın, delaletinizle Başbakan Sayın Mesut Yılmaz tarafından yazılı olarak cevaplandırılmasını saygılarımla arz ederim.

                                Hasan Hüseyin Öz                                                 Konya

Sorular :

Türkiye Elektrik Dağıtım Anonim Şirketi (TEDAŞ) ve bağlı ortaklıkları ile müesseselerinin elektrik abonelerinden 1997 yılının sonuna kadar birikmiş enerji bedeli anapara alacaklarının tahsiline ilişkin Bakanlar Kurulunca 26.10.1998 tarihinde kararlaştırılan ve 4.12.1998 tarihli Resmî Gazete’de yayımlanan karar ile ilgili olarak basında birtakım iddialar yer almıştır. Bu çerçevede;

1. Bu kararname hangi ihtiyaca binaen ve hangi maksatla hazırlanmıştır?

2. Cumhurbaşkanı Sayın Süleyman Demirel’in kardeşi Hacı Ali Demirel’in Başkent EDAŞ’a olan yaklaşık 100 milyar liraya yakın elektrik borcundan dolayı, Sayın Cumhurbaşkanının da etkisiyle bu kararnamenin hazırlandığı şeklindeki iddia doğru mudur?

3. Hacı Ali Demirel’in bu borcundan dolayı, sahibi olduğu Yükseliş Kolejine haciz konduğu ve hakkında yasal takibat sürecinin başlatıldığı iddiasının doğruluk payı nedir? Bu iddia şayet doğru ise bu süreç ne şekilde neticelenmiştir veya neticelenmemişse hangi noktadadır?

4. Sayın Haci Ali Demirel’in 1997 yılı sonuna kadar Başkent EDAŞ’a ve TEDAŞ’ın diğer şubelerine olan toplam elektrik borcu ne kadardır? 1998 yılı sonu itibariyle bu borçların ne kadarı ödenmiştir?

5. Kararnamede geçen kararın uygulanmasından doğacak zarar ve mahrum kalınan kârın Hazine tarafından ödenmesi; devlete olan elektrik borcunu ödemediği iddia edilen Haci Ali Demirel gibi devlete elektrik borcu olanların faturalarının, devlete, dolayısıyla halka kesilmesi demek değil midir?

6. Kararname ile karar kapsamına alınan alacakların 20 Aralık 1998 tarihine kadar ödenmesi halinde asıl borçluları ve kefilleri hakkındaki kanunî takibatların durdurulacağı kararı hangi amaçla alınmıştır? Kanunî takibat altına alınan borçluların ve kefillerin borçlarının miktarına göre sıralaması yapılırsa, ilk 10 sırada kimler ya da hangi kurum ve kuruluşlar yer almaktadır.

7. Bu kararname kapsamında, 20 Aralık 1998 tarihine kadar ülke genelinde ne kadarlık tahsilat yapılmıştır?

                T.C.                                                                         Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanlığı       1.3.1999                                  Araştırma, Plânlama ve Koordinasyon                                                                         Kurulu Başkanlığı                                                                   Sayı : B.15.O.APK.0.23.300-248-3488

Konu : Yazılı soru önergesi

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

İlgi : a) TBMM Başkanlığının 27.1.1999 tarih ve A.01.0.GNS.0.10.00.02-7/6750-16769/38715 sayılı yazısı.

b) Başbakanlık Kanunlar ve Kararlar Genel Müdürlüğünün 3.2.1999 tarih ve B.02.0.KKG.0.12/106-911-2/589 sayılı yazısı.

Konya Milletvekili Sayın Hasan Hüseyin Öz’ün 55 inci Hükümetin Başbakanı Sayın Mesut Yılmaz’a tevcih ettiği ve Başbakanlıkça, Bakanlığım koordinatörlüğünde cevaplandırılması tensip olunan, 7/6750-16769 esas no’lu yazılı soru önergesi TBMM İçtüzüğünün 99 uncu maddesi gereği hazırlanarak ekte gönderilmiştir.

Bilgilerinize arz ederim.

                                Prof. Dr. A. Ziya Aktaş                                         Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanı

Konya Milletvekili Sayın Hasan Hüseyin Öz’ün

yazılı soru önergesi ve cevabı

(7/6750-16769)

Türkiye Elektrik Dağıtım Anonim Şirketi (TEDAŞ) ve bağlı ortaklıkları ile müesseselerinin elektrik abonelerinden 1997 yılının sonuna kadar birikmiş enerji bedeli anapara alacaklarının tahsiline ilişkin Bakanlar Kurulunca 26.10.1998 tarihinde kararlaştırılan ve 4.12.1998 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanan karar ile ilgili olarak basında birtakım iddialar yer almıştır. Bu çerçevede;

Soru 1. Bu kararname hangi ihtiyaca binaen ve hangi maksatla hazırlanmıştır?

Cevap 1. 26.10.1998 tarih 98/1232 sayılı Kararname, 1997 yılı sonuna kadar TEDAŞ Genel Müdürlüğünün 60 trilyon TL.’ye ulaşan birikmiş alacaklarının özelleştirme aşamasında tahsilini hızlandırmak amacıyla hazırlanmıştır. Özelleştirmeden sonra alacakların tahsili daha da güçleşecektir.

Soru 2. Cumhurbaşkanı Sayın Süleyman Demirel’in kardeşi Hacı Ali Demirel’in Başkent EDAŞ’a olan yaklaşık 100 milyar liraya yakın elektrik borcundan dolayı, Sayın Cumhurbaşkanının etkisiyle bu kararnamenin hazırlandığı şeklindeki iddia doğru mudur?

Cevap 2. Kararnamenin hazırlanış amacı, TEDAŞ Genel Müdürlüğünün 60 trilyon TL.’ye ulaşan ana para alacaklarının özelleşme öncesinde tahsiline yöneliktir. Çünkü, İşletme Haklarının Devrini alan şirketin geçmiş alacakları tahsil etme zorunluluğu yoktur. TEDAŞ’ın da devir olan bölgelerde tahsilata devam etme imkânı olamayacağı için bir defaya mahsus olmak üzere bu yola baş vurulmuştur. Böyle bir iddianın kararnameyle ilgisi bulunmamaktadır.

Soru 3. Hacı Ali Demirel’in bu borcundan dolayı, sahibi olduğu Yükseliş Kolejine haciz konduğu ve hakkında yasal takibat sürecinin başlatıldığı iddiasının doğruluk payı nedir? Bu iddia şayet doğru ise bu süreç ne şekilde neticelenmiştir veya neticelenmemişse hangi noktadadır?

Cevap 3. Özel Yükseliş Kolejinin birikmiş Elektrik Tüketim borçları için onaltı (16) adet icra takibi yapılmıştır.

Bu takiplere dayalı olarak Özel Yükseliş Kolejinin tapu kaydına haciz konulmuş, menkul haczi yoluyla da dosya alacaklarının tahsilini sağlamak üzere sair yasal işlemler yapılmıştır.

Haciz işlemleri sonucu dört (4) adet dosya borcunun tamamı 4.12.1998 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanan 98/12032 sayılı Bakanlar Kurulu Kararından önce tahsil edilmiş, iki (2) adet dosyaya kısmi ödeme yapılmıştır.

Sair üç (3) dosya için yapılan menkul haczi nedeniyle ödeme taahhüdünde bulunulmuştur. Ödeme taahhüdünün yerine getirilmemesi üzerine, Ağustos 1998 tarihinde İcra Tetkik Mercii Hâkimliğinde taahhüdü ihlalden dolayı dava açılmıştır. Bu üç dosya borcu 98/12032 sayılı BakanlarKurulu Kararına istinaden, 19.12.1998 tarihinde ödenmiştir. Diğer icra takip dosyalarının borcu ödenmemiş olup, bu dosya alacaklarının tahsili için gerekli yasal işlemlere devam edilmektedir.

Soru 4. Sayın Haci Ali Demirel’in 1997 yılı sonuna kadar Başkent EDAŞ’a ve TEDAŞ’ın diğer şubelerine olan toplam elektrik borcu ne kadardır? 1998 yılı sonu itibariyle bu borçların ne kadarı ödenmiştir?

Cevap 4.

A) Özel Yükseliş Kolejinin 31.12.1997 tarihi itibariyle birikmiş Elektrik Tüketim borcu (Gecikme zammı+KDV hariç) 14 596 784 509 TL. dır. Bu borçları için Özel Yükseliş Koleji aleyhine yapılan icra takipleri sonucunda 4.12.1998 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanan 98/12032 sayılı Bakanlar Kurulu Kararından önce dört (4) dosya borcu tahsil edilmiştir.

B) Tahsil edilen dört (4) adet dosyanın;

a) Ana para borcu tutarı          :               1 499 849 000 TL.

b) Gecikme zammı+KDV+Yargı gideri tutarı         :+             4 957 876 292 TL.

                                                      

                                6 457 675 292 TL.’dır.

C) Takip dosyalarından iki (2) adedi için;

a) 17.3.1998 tarihinde             :               2 000 000 000 TL.

b) 5.5.1998 tarihinde               : +            600 000 000 TL.

                                                      

                                2 600 000 000 TL.

olmak üzere kısmi ödeme yapılmıştır.

D) 98/12032 sayılı Bakanlar Kurulu Kararına istinaden 19.12.1998 tarihinde üç (3) adet icra takip dosyası borcu ödenmiştir.

a) Üç adet icra takip dosyasının ana para borcu toplamı 3 889 648 000 TL.’dir.

b) 19.12.1998 tarihi itibariyle üç adet icra takip dosyasının gecikme zammı+KDV+Yargı gideri toplamı 20 014 980 449 TL.’dır.

c) Anılan Kararname gereği, bu üç dosya borcu için 19.12.1998 tarihinde Anapara+G. zammı+ Yargı gideri olarak 7 882 827 491 TL. ödenmiştir.

E) Yukarıda belirtilen ödemeler dışında Özel Yükseliş Koleji aleyhine yapılan icra takip dosyalarının 31.12.1998 tarihi itibariyle;

a) Elektrik Tüketim Bedeli (Anapara) borcu          :               9 207 287 592 TL.

b) G. Zammı+KDV+Yargı gideri borcu  :               30 121 688 241 TL.

olmak üzere                    TOPLAM       :                       39 328 975 831 TL.’dır.

Soru 5. Kararnamede geçen kararın uygulanmasından doğacak zarar ve mahrum kalınan kârın Hazine tarafından ödenmesi; devlete olan elektrik borcunu ödemediği iddia edilen Haci Ali Demirel gibi devlete elektrik borcu olanların faturalarının, devlete dolayısıyla halka kesilmesi demek değil midir?

Cevap 5. TEDAŞ’ın Türkiye genelinde abonelerden alacağı olan 60 trilyon TL.’nın yıllardan beri tahsil edilemeyen alacaklar olduğu için sürekli cezalı duruma düşerek katlandığı ve kangren haline geldiği TEDAŞ Genel Müdürlüğünce bilinmektedir. İşletme Hakkının Devrinden sonraki tahsilat problemleri de göz önüne alındığında bu borçların hiç tahsil edilememektense aboneye böyle bir kolaylığın sağlanması halinde ana paranın önemli bir kısmının tahsil edilmesi düşünülmüştür. Burada şahısların borcu dikkate alınmadan genel bir değerlendirme yapılmıştır.

Soru 6. Kararname ile karar kapsamına alınan alacakların 20 Aralık 1998 tarihine kadar ödenmesi halinde asıl borçluları ve kefilleri hakkındaki kanunî takibatların durdurulacağı kararı hangi amaçla alınmıştır? Kanunî takibat altına alınan borçluların ve kefillerin borçlarının miktarına göre sıralaması yapılırsa, ilk 10 sırada kimler ya da hangi kurum ve kuruluşlar yer almaktadır.

Cevap 6. Kararname ile karar kapsamına alınan alacakların 20 Aralık 1998 tarihine kadar ödenmesi halinde asıl borçluları ve kefilleri hakkındaki kanunî takibatların durdurulacağı konusunda, icrai takibatta olan alacaklarının takibi, TEDAŞ Genel Müdürlüğünün büyük iş kaybına neden olmasından dolayı kararname kapsamına alınmıştır.

TEDAŞ Genel Müdürlüğünün 19 000 000 civarında abonesi bulunmaktadır. Bu kararnameden faydalanan ilk on (10) aboneyi şu anda belirlemek mümkün değildir.

Soru 7. Bu kararname kapsamında, 20 Aralık 1998 tarihine kadar ülke genelinde ne kadarlık tahsilat yapılmıştır?

Cevap 7. Bu kararname kapsamında ülke genelindeki abonelerden birikmiş borçlara karşılık 5 trilyon civarında tahsilat yapılmıştır.

16. – Konya Milletvekili Veysel Candan’ın, Bursa Valiliği tarafından yayımlanan ve imam hatip lisesi öğrencilerine türbanla derse girme yasağı getiren genelgeye ilişkin sorusu ve İçişleri Bakanı B. Cahit Bayar’ın yazılı cevabı (7/6751)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın İçişleri Bakanı Sayın Kutlu Aktaş tarafından yazılı olarak cevaplandırılmasını saygılarımla arz ederim.           5.1.1999

                                Veysel Candan                                                        Konya

Bursa Valisi Orhan Taşanlar’ın Millî Eğitim Bakanlığının 12.1.1998 tarih ve 1998/04 sayılı öğrencilerin kılık kıyafetlerine dair yönetmelik esas gösterilerek yayınladığı genelgeyi farklı yorumlayarak 2.12.1998 tarih ve 105 sayılı yazısı ile öğrencileri derslere almayarak ve zor kullanarak Anayasa suçu işlemektedir. Çünkü, Anayasanın 42 nci maddesi “Kimse, eğitim ve öğrenim hakkından yoksun bırakılamaz” denmektedir. Bu sebeple;

1. Bakanlığınıza bağlı bir kamu görevlisi valinin öğrencileri başörtülü olan imam hatipli kızları başörtülerinden dolayı derslere almama yönünde genelge yayınlama yetkisi var mıdır?

2. Anayasa tarafından güvence altına alınan eğitim ve öğrenim hakkı Vali Taşanlar tarafından öğrencilerin elinden alınabilir mi?

3. Millî Eğitim Bakanlığının yayınladığı genelge kılık kıyafetleri uygun hale gelmelerini sağlayın demek, okula almamak anlamına mı gelir?

4. Aylardır süren, öğrenci ve velilerin sıkıntıya düşmesine sebep olan, bu hukuk dışı genelgeyi yayınlayan vali hakkında herhangi bir işlem yapılmış mıdır?

5. Bursa imam hatip okullarıda devam eden bu gerginliğin giderilmesi için hukuk dışı uygulama yapan Vali Taşanlar’ı görevden almayı düşünüyor musunuz?

                T.C.                                                                         İçişleri Bakanlığı      16.2.1999                                                Personel Genel Müdürlüğü                                                                     Sayı : B050PGM0710001-Ş/3053

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

İlgi : 27.10.1999 tarih ve Kan.Kar.Md.A.01.0.GNS.0.10.00.02-16879 sayılı yazınız.

Konya Milletvekili Sayın Veysel Candan’ın tarafımdan yazılı olarak cevaplandırılmasını istediği soru önergesine (7/6751) ait cevaplar aşağıya çıkarılmıştır.

Arz ederim.

                                B. Cahit Bayar                                                        İçişleri Bakanı

 

Soru önergesindeki konularla ilgili olarak Bursa Valiliğinden alınan 10.2.1999 tarihli yazıdan; Bursa Valiliğinin 2.12.1998 tarih ve 662 sayılı yazısının “Millî Eğitim Bakanlığı ile Diğer Bakanlıklara Bağlı Okullardaki Görevlilerle Öğrencilerin Kılık Kıyafetlerine İlişkin Yönetmelik” ve “Kamu Kurum ve Kuruluşlarında Çalışan Personelin Kılık ve Kıyafetine Dair Yönetmelik” ile Millî Eğitim Bakanlığının 12.1.1998 tarih ve 1998/4 sayılı Genelgelerinin uygulanmasını esas alan bir yazı olduğu,

Anayasa tarafından güvence altına alınan kişilerin eğitim öğretim hakkının kullanılmasına ve korunmasına Bursa Valiliğince özen gösterildiği,

Millî Eğitim Bakanlığının, Kılık-Kıyafet Yönetmeliğinin uygulanmasını esas alan genelgeleri üzerine, okula alınmayan herhangi bir öğrencinin söz konusu olmadığı, ancak, bazı öğrenci gruplarının kurallara uymamakta ısrarlı davranarak okula gelmemelerinin kendi iradeleri ve dışarıdan grupların yönlendirmesiyle oluştuğu, kurallara uyan tüm öğrencilerin okullarına devam ettiği ve eğitim-öğretimlerini sürdürdükleri anlaşılmıştır.

Bursa Valisi Orhan Taşanlar hakkında Bakanlık makamınca herhangi bir soruşturma açılmamıştır.

İl Valileri 5442 sayılı İl İdaresi Kanununun 6 ncı maddesi uyarınca Bakanlar Kurulu Kararı ve Cumhurbaşkanının onayı ile atanmaktadırlar.

17. – Karaman Milletvekili Zeki Ünal’ın, Bursa Valiliği tarafından yayımlanan ve imam hatip lisesi öğrencilerinin türbanla okula girmelerini yasaklayan genelgeye ilişkin sorusu ve İçişleri Bakanı B. Cahit Bayar’ın yazılı cevabı (7/6752)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın İçişleri Bakanı Sayın Kutlu Aktaş tarafından yazılı olarak cevaplandırılmasını saygılarımla arz ederim.           5.1.1999

                                Zeki Ünal                                                                Karaman

Bursa Valisi Orhan Taşanlar bir genelge yayımlayarak, başlarını açmadıkları için İHL öğrencilerinin okullarına girmelerini yasakladı.

Sorularım şunlardır:

1. Bu yasak yasal mıdır?

2. Öğrencilerin eğitim ve öğrenim hakları Anayasa ve yasalarımızca güvence altına alınmış değil midir?

3. Okullarına girmek isteyen öğrencilerin polislerce coplanmasını normal karşılıyor musunuz?

 

                T.C.                                                                         İçişleri Bakanlığı      16.2.1999                                                Personel GenelMüdürlüğü                                                                      Sayı : B050PGM0710001-Ş/3055

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

İlgi : 27.10.1999 tarih Kan.Kar.Md.A.01.0.GNS.0.10.00.02-16879 sayılı yazınız.

Karaman Milletvekili Sayın Zeki Ünal’ın tarafımdan yazılı olarak cevaplandırılmasını istediği soru önergesine (7/6752) ait cevaplar aşağıya çıkarılmıştır.

Arz ederim.

                                B. Cahit Bayar                                                        İçişleri Bakanı

Soru önergesindeki konularla ilgili olarak Bursa Valiliğinden alınan 10.2.1999 tarihli yazıdan; Bursa Valiliğinin 2.12.1998 tarih ve 662 sayılı yazısının “Millî Eğitim Bakanlığı ile Diğer Bakanlıklara Bağlı Okullardaki Görevlilerle Öğrencilerin Kılık-Kıyafetlerine İlişkin Yönetmelik” ve “Kamu Kurum ve Kuruluşlarında Çalışan Personelin Kılık ve Kıyafetine Dair Yönetmelik” ile Millî Eğitim Bakanlığının 12.1.1998 tarih ve 1998/4 sayılı Genelgelerinin uygulanmasını esas alan bir yazı olduğu öğrencilerin okula girmelerini yasaklamadığı, yapılan uygulamaların, mevcut yasa, yönetmelik ve genelgelerin gereği olduğu, Valiliğin keyfi ve özel bir yaptırımı olmadığı,

Anayasa tarafından güvence altına alınan kişilerin eğitim öğretim hakkının kullanılmasına ve korunmasına Bursa Valiliğince özen gösterildiği,

Hiç bir öğrencinin polisler tarafından coplanarak okullarına girmelerine engel olunmadığı, tam aksine okula girmelerinin güvenlik altında sağlandığı anlaşılmıştır.

18. – Sıvas Milletvekili Mahmut Işık’ın, Doğu ve Güneydoğuda terör olaylarının yaşandığı bölgelerin turizme açılıp açılmayacağına ilişkin Başbakandan sorusu ve Turizm Bakanı Ahmet Tan’ın yazılı cevabı (7/6754)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın Başbakan tarafından yazılı olarak cevaplandırılmasını saygılarımla arz ederim.

                                Mahmut Işık                                                           Sıvas

Yaklaşık 15 yıldan bu yana devam eden Doğu ve Güneydoğudaki PKK terörü; 30 bin insanımızın ölümüne, 100 milyon dolar paramızında yok olmasına neden olmuştur. Terörün verdiği tahribat köylerimizi boşaltmış, insanlarımızı yoksullaştırarak çok acı çekmesine neden olmuştur.

Gelinen noktada, terör örgütüne ait bir çok sığınak su yüzüne çıkarılmış, sayısız silah ve mühimat ele geçirilmiştir. Bu gerekçeler gözönünde bulundurularak;

1. Doğu ve Güneydoğudaki terör bölgelerinde bulunan sığınaklar, buralardan yakalanan silahlar, şehit olan güvenlik kuvvetleri sayısı ve başka her türlü çatışma olaylarının olduğu yerlerin aynen ihdası ile doğal güzelliklerde dikkate alınarak bu bölgeleri iç ve dış turizme açmayı düşünüyor musunuz?

2. Böyle bir organizasyonda, bütün turizm şirketlerinin bölgeye özendirilerek akın edeceği düşünülürse, hem bölgenin kalkınması, hem de gelecek turist gruplarının ağırlanması için bir mastır plan uygulayarak yatırıma hemen başlamayı düşünüyor musunuz?

3. Bölgede, 30 bin kişinin öldüğü ya da şehit edildiği düşünülürse, bir anda bu bölgeye en az ölenlerin birinci derece yakınlarından 60-70 bin kişinin ziyaret edeceği gerçeğinden hareketle alt yapı yatırımlarını kaç yılda bitirmeyi düşünüyorsunuz?

4. Bütün dünyanın yakından izlediği PKK hareketi ve terörün verdiği tahribat ve acıları, dünya insanlarının yerinde görmesi için 1999 yılında bir reklam kampanyası yapmayı düşünüyor musunuz?

5. Böyle bir projede dünya turizm desteğide sağlanarak temsili çatışmalar ile Irak’taki PKK kamplarına yapılan baskınları da içerecek şekilde; bir turizm potansiyeli oluşacağına ve bölgenin kısa sürede kalkınacağına ve teröründe işsizliğin önlenmesi nedeniyle daha da gerileyeceğine ve zamanla biteceğine inanıyor musunuz?

                T.C.                                                                         Turizm Bakanlığı    12.2.1999                                                Hukuk Müşavirliği                                                                  Sayı : B.170.HKM.0.00.00.00./261-4132

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

İlgi : a) 27.1.1999 tarih ve Kan.Kar.Md.A.01.0.GNS.0.10.00.02-7/6754-16783/38746 sayılı yazınız,

b) Başbakanlık Kanunlar ve Kararlar Genel Müdürlüğünün 3.2.1999 tarih ve B.02.0.KKG.0.12/106-911-5/590 sayılı yazısı,

İlgi (b) yazı ekinde Bakanlığıma gönderilen Sıvas Milletvekili Sayın Mahmut Işık’ın Sayın Başbakanımıza yönelttiği yazılı soru önergesine, Sayın Başbakanımızın tensipleri gereğince tarafımdan yanıt verilmiştir.

1. Doğu ve Güneydoğu’da bugüne kadar süregelen terör olaylarının geçtiği mekanların, kullanılan silahların, şehit olan insanlarımızın durumları elbetteki çok önemli bir ibret vesikası olabilir ancak, bunların iç ve dış turizmde malzeme olarak değerlendirilmesinin bir yararı olacağı düşünülmemektedir.

Bu durumu, tarihin ve insanlığın yargısına bırakıp, bölgenin diğer tarihî, kültürel, doğal özelliklerini ve güzelliklerini ön plana çıkaran turizm tanıtım projeleri yapmakta ve uygulamaktayız.

2. Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgesi “GAP”ın turizme açılması projesi kapsamında düşünülmüş olup, bu konuda geniş çaplı envanter çalışmaları yapılmaktadır. Terörle turizm arasında bir bağlantının varlığı söz konusu edilemez.

3. Bölgenin doğa ve kültür turizmi açısından önemli bir potansiyeli bulunduğu gözönünde bulundurularak Bakanlığımızca uygulanmakta olan projeler bu bölgelerde seyahat ve konaklama olanaklarını artırmaktadır.

Ancak, turizm faaliyetleri ve tanıtım çalışmalarının kesinlikle terör ve savaş dönemini çağrıştıracak gösterilerle bağdaşmayacağı gözönünde bulundurularak, bölgeye yönelik tüm turizm faaliyetleri turizmin esas amacı olan dostluk, kardeşlik duygularını içte ve dışta artırmaya yönelik şekilde, bölgemiz ve insanının sosyal, kültürel, ekonomik kalkınmasını en iyi şekilde etkileyebilmesini ön plana alarak yapılacaktır.

Güneydoğu Anadolu Bölgesinin turizm potansiyelinin değerlendirilmesi, iç ve dış turizme açılması ve bölgede turizm sektörünün uygulayacağı politika ve stratejileri saptamak amacıyla 1998 yılı içerisinde “GAP Bölgesi Turizm Gelişme Planı” Bakanlığımızca ihale edilmiş olup, proje çalışmaları halen devam etmektedir.

Projenin sonuçlanmasıyla, Güneydoğu Anadolu Bölgesinde izlenecek turizm politikaları, yöre insanının turizme özendirilmesine yönelik malî ve idarî tedbirler, örgütlenme şeması ve öncelikle gelişmesi öngörülen alanlar tespit edilerek bu kararlar doğrultusunda yatırımlar projede önerilen dönemler içerisinde başlatılacaktır.

4. Soru önergesinde ifade edilen bütün dünyanın yakından izlediği PKK terörünün verdiği tahribat ve acıları, reklam aracı olarak kullanmak yerine, yörenin tarihi, kültürel ve doğal özelliklerini belirten kampanyalar yapılması doğru olacaktır.

5. Türkiye genelinde, il sınırları dahilinde turizm ve rekreasyon amaçlı kullanılabilecek kaynakların tespiti, daha başarılı kullanılabilmesi, kullanılmayan kaynakların da devreye girebilmesi için teknik düzeyde öneriler geliştirilmesi amacı ile il turizm envanteri ve turizmi geliştirme planları iller bazında yaptırılmıştır. Doğu Anadolu Bölgesi illeri için de (Bingöl ve Tunceli hariç) bu çalışmalar tamamlanmıştır. Önümüzdeki yıllarda da yukarıda belirtilen “GAP Bölgesel Turizm Gelişme Planı” örneğinde olduğu gibi, bölgesel ölçekte çalışmalar tamamlanacaktır. Bunu takiben gerekli yatırımlara başlanabilecektir.

Bilgilerinize arz ederim.

 

                                Ahmet Tan                                                              Turizm Bakanı

19. – Hatay Milletvekili Mehmet Sılay’ın, 1998’de disiplin suçu nedeniyle hakkında işlem yapılan, görevden alınan ve ceza verilen memurlara ilişkin Başbakandan sorusu ve Devlet Bakanı Şükrü Sina Gürel’in yazılı cevabı (7/6759)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorumun Başbakan Sayın Mesut Yılmaz tarafından açık ve net bir şekilde yazılı olarak cevaplandırılmasını saygılarımla arz ederim.

 

                                Dr. Mehmet Sılay                                                   Hatay

1998 yılı içinde, hangi disiplin suçu nedeniyle hakkında işlem yapılan, görevden alınan ve ceza verilen devlet memurlarının sayısı kaçtır?

 

                T.C.                                                                         Devlet Bakanlığı      17.2.1999                                                Sayı : B.02.0.003/0272

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

İlgi : a) TBMM Başkanlığının 27.1.1999 tarih ve A.01.0.GNS.0.10.00.02-7/6756-16785/38750 sayılı yazısı.

b) Başbakanlığın 3.2.1999 tarih ve B.02.0.KKG.0.12/106-911-7/582 sayılı yazısı.

Hatay Milletvekili Mehmet Sılay’ın, Sayın Başbakanımıza tevcih ettiği, Sayın Başbakanımızın da kendileri adına Bakanlığım koordinatörlüğünde cevaplandırılmasını istediği 7/6756-16785 esas nolu yazılı soru önergesi cevabı ekte sunulmuştur.

Bilgilerinizi ve gereğini arz ederim.

                                Prof. Dr. Şükrü S. Gürel                                         DevletBakanı

 

1998 yılı içinde kamu kurum ve kuruluşlarında 657 sayılı Devlet Memurları Kanununa göre haklarında disiplin işlemi yapılan personel sayısı:

Tablo 1

Uyarma (657/125-A)              6729

Kınama (657/125-B)               3556

Aylıktan kesme (657/125-C)  2818

Kademe iler. durdurma (657-125-D)      953

Dev. memur. çıkarma (657/125-E)          414

Toplam   14 470

657 sayılı Devlet Memurları Kanununun disiplin hükümleri dışında, çeşitli kurumlarda kendi mevzuatlarına göre haklarında disiplin işlemi yapılan personel sayısı:

Tablo 2

Çeşitli disiplin cezaları            10 865

Meslekten çıkarma  152

Toplam   11 017

20. – Konya Milletvekili Hasan Hüseyin Öz’ün, Sarıkamış’ta Rus Savaşı sırasında ölenlerin hatırasına şehitlik yapılıp yapılmayacağına ilişkin Başbakandan sorusu ve Millî Savunma Bakanı Hikmet Sami Türk’ün yazılı cevabı (7/6758)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın, delaletinizle Başbakan Sayın Mesut Yılmaz tarafından yazılı olarak cevaplandırılmasını saygılarımla arz ederim.

                                Hasan Hüseyin Öz                                                 Konya

Sorular :

84 yıl önce vatan topraklarını müdafaa etmek ve Rus ordularının saldırılarını püskürtmek gayesi ile sefere çıkan 110 bin askerimizden 90 bininin Sarıkamış’ta donarak şehit olduğu müessif hadise, maalesef tarihin derinliklerinde unutulmuş gözükmektedir.

Bugün hür ve bağımsız bir şekilde üzerinde yaşadığımız ülke topraklarının kıymetinin bilinmesi maksadıyla, gençlerimize, çocuklarımıza, ecdadımızın göstermiş olduğu bu fedakarlığın anlatılması büyük bir vazife olarak karşımızda durmaktadır.

Bu çerçevede;

1. Sarıkamış’ta yaşanan bu hadisedeki tarihi gerçeklerin gün yüzüne çıkarılması ve insanımıza sıhhatli bir şekilde iletilmesi açısından yapılmış herhangi bir çalışma var mıdır? Şayet yok ise, bu yönde yapılması düşünülen çalışmalar nelerdir?

2. Hadisenin geçtiği Sarıkamış’ta dahi, özellikle yeni kuşaktan orada yaşananları bilen kimselerin olmaması; eğitim kurumlarımızın tarihimizi genç kuşaklara aktarma sorumluluğundaki bir eksikliğini göstermez mi?

3. Tarihten ders alınması açısından da önemli bir örnek teşkil eden bu dramın bilinmesi ve genç kuşaklara aktarılması amacıyla bu hadiseye ders kitaplarında yer verilmesi düşünülmekte midir?

4. Sarıkamış’ta 90 bin şehidimize layık bir şehitlik yapmayı düşünüyor musunuz?

5. Söz konusu tarihi günümüze taşıyıp, o günleri anlatacak ve hatırlatacak bir müze kurma çalışması var mıdır?

6. Bu hususlarla ilgili herhangi bir çalışma yapılmamış veya yapılmayacak ise bu durum; vatan toprakları için yola çıkmış ve talihsiz bir şekilde bu yolda hayatını kaybetmiş 90 bin şehidimizin kemiklerini sızlatmaz mı?

                T.C.                                                                         Millî Savunma Bakanlığı         17.2.1999                                                Ankara                                                                    Kanun : 1999/7003-TÖ

Konu : Yazılı soru önergesi

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

İlgi : a) TBMM Başkanlığının 27.1.1999 tarihli ve Kan.Kar.Md.A.01.0.GNS.0.10.00.02-7/6758-16787/38752 sayılı yazısı.

b) Başbakanlığın 3.2.1999 tarihli ve KKG.0.12/106-911-9/584 sayılı yazısı.

Konya Milletvekili Hasan Hüseyin Öz tarafından Sayın Başbakana tevcih edilen ve İlgi (a) üzerine İlgi (b) ile tarafımdan cevaplandırılması tensip edilen 7/6758 sayılı yazısı soru önergesinin cevabı Ek’te sunulmuştur.

Arz ederim.

                                Prof. Dr. Hikmet Sami Türk                                   Millî Savunma Bakanı

Konya Milletvekili Hasan Hüseyin Öz tarafından verilen

7/6758 sayılı yazılı soru önergesinin cevabı

1. Birinci Dünya Harbinde Doğu Cephesinde cereyan eden ve Türk askerî tarihinde önemli bir yeri olan Sarıkamış Harekâtı hakkında şimdiye kadar yerli ve yabancı pek çok eser yayınlanmıştır.

Genelkurmay Başkanlığınca yayımlanan “Birinci Dünya Harbinde Türk Harbi Kafkas Cephesi 3 üncü Ordu Harekatı” adlı eserde konuyla ilgili geniş bilgi mevcut olup, kitapta; herakâtın hazırlık safhası, harekât plânları, taarruz ve çekilme safhası, harekâtın sonuçları, harekâttan çıkarılacak dersler ve iki tarafın kayıpları başlıkları altında ayrıntılı bir şekilde arşiv kaynaklarına dayalı olarak bilgi verilmiş ve Türk Silahlı Kuvvetleri personeli ile tarih araştırmacılarının ve okuyucuların istifadelerine sunulmuştur.

2. Konuyla ilgili diğer kaynakların önemlileri kitap halinde yayınlanmış olup, bunlardan bazıları şunlardır.

– Hakkı Kır, Naci Altınbilek; Birinci Dünya Harbinde Türk Harbi, Kafkas Cephesi, 3 üncü Ordu Harekâtı, C II, Kitap : 1, Genelkurmay Askerî Tarih ve Stratejik Etüt Başkanlığı, Yayınları; Ankara 1993.

– Hakkı Kır, Naci Altınbilek; Birinci Dünya Harbinde Türk Harbi, Kafkas Cephesi 3 üncü Ordu Harekâtı, C.II/II, Kitap II, Gnkur. ATASE Başkanlığı Yay., Ankara 1993.

– Nikolski, Sarıkamış Harekâtı, (Çev : Yzb. Nazmi), Gnkur. ATASE Bşk.lığı Yay., Ankara 1990.

– (Kaymakam) Salâhaddin; “Büyük Harpte 10 uncu Kolordu ve Sarıkamış Muharebeleri Hakkında Bir Konferans”, Askerî Mecmua, s. 22, Askerî Matbaa, İstanbul 1931.

– (Kaymakam) Salâhaddin; “Kafkas Cephesinde 10 uncu Kolordunun Büyük Harbin İptidasından Sarıkamış Muharebeleri Nihayetine Kadar Harekâtı”, I. Kısım, Askerî Mecmua s. 24, Askerî Matbaa, İstanbul 1931.

– (Kaymakam) Salâhaddin; “Kafkas Cephesinde 10 uncu Kolordunun Büyük Harbin İptadisinden Sarıkamış Muharebeleri Nihayetine Kadar Harekâtı”. II. Kısım, Askerî Mecmua s. 29, Askerî Matbaa, İstanbul 1933.

3. Genelkurmay Başkanlığının bu konudaki yayınları TSK bünyesindeki askerî birlikler ile eğitim ve öğretim kurumlarının kütüphanelerine gönderilmekte ve öğrenciler bu konuda bilgilendirilmektedir.

4. Sarıkamış’ta 90 bin şehidimizi temsilen, Millî Savunma Bakanlığına tahsisli Batıkışla Şehitliği, Hazine’ye tahsisli arazide İstasyon Mahallesi Şehitliği, Harmanlı Köyü Şehitliği ve Allahüekber Şehitlikleri ile Anıtları mevcut olup, Sarıkamış Altınbulak Köyünde Maliye Bakanlığından tahsis alınmasını müteakip yeni bir şehitlik yaptırılması hususu inşaat yatırım programına alınacaktır.

Bilgilerine arz ederim.

                                Prof. Dr. Hikmet Sami Türk                                   Millî Savunma Bakanı

21. – İstanbul Milletvekili Ercan Karakaş’ın;

– İP Genel Başkanının tutuklu bulunduğu Haymana Cezaevinden sağlık kontrolüne kelepçeli olarak götürülmesine,

Mardin Milletvekili Hüseyin Yıldız’ın;

– Bingöl Özel Tip Cezaevinde koğuş sisteminden hücre sistemine geçilmesine karşı çıkan mahkûmlara kötü muamele yapıldığı iddialarına,

İlişkin soruları ve Adalet Bakanı Selçuk Öztek’in yazılı cevabı (7/6755, 6759)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıda yer alan sorularımın Adalet Bakanı tarafından yazılı olarak yanıtlanmasını arz ederim.

                                Ercan Karakaş                                                         İstanbul

1. Haymana cezaevinde tutuklu bulunan İşçi Partisi Genel Başkanı Doğu Perinçek’e sağlık kontrolü için Yüksek İhtisas Hastanesine götürülüşünde kelepçe vurulması hukukla bağdaşmakta mıdır?

2. Fikirlerinden dolayı tutuklu bulunan ve bir partinin genel başkanlık görevini yürüten bir kimsenin bileklerine hem de sağlık kontrolüne götürülürken zincirli kelepçe takılmasını doğru buluyor musunuz?

3. Bu gibi çağdışı uygulamaların ortadan kaldırılması için ne gibi önlemler almayı düşünüyorsunuz?

4. Doğu Perinçek’in sağlık kontrolü için Yüksek İhtisas Hastanesine sevk sürecinin hem de “hızlandırılmış” olarak 15 günde tamamlanabildiği doğru mudur?

5. Bu son derece bürokratik ve uzun sevk sürecinin daha makul bir sürede tamamlanabilmesi için tedbir almayı düşünüyor musunuz?

6. Ülkemizin “düşünce suçu” ayıbından kurtulması için önümüzdeki süreçte ne gibi girişimlerde bulunacaksınız?

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın Adalet Bakanı Sayın Hasan Denizkurdu tarafından yazılı olarak cevaplandırılmasına delalet etmenizi saygılarımla arz ederim.

                                Hüseyin Yıldız                                                        Mardin

Sorular :

1. Bingöl Özel Tip Cezaevinde koğuş sisteminden hücre sistemine geçilmesine karşı çıkan tutuklulara, cezaevi yönetiminin akıl almaz uygulamalarla baskı yaptığı muhtelif cezalara çarptırdığına ilişkin basına yansıyan iddialar doğru mu?

2. Cezaevinde siyasî ve adî suçluların bulunduğu başka koğuş ve bölümlere hücre sistemi getirilmezken bir kısım mahkûmlara, aralarında mahkemesi devam eden (henüz suçluluğu sübuta ermemiş) mahkûmların da bulunduğu tutuklulara hücre sisteminin getirilmesiyle mahkûmlar arasında ayrımcılık, bölücülük yapılmış olmuyor mu? Bu ayrımcılık mahkûmlar arasında bir kamplaşma oluşturmaz mı? Bu ayrımcılığı önlemek cezaevinde sükûnet ve istikrarı sağlamak için hücre sisteminin geri alınması konusunda herhangi bir girişiminiz olacak mı?

3. Hücre sistemine karşı çıkan mahkûmların askerlerce tartaklanarak, hücrelerine zorla sokulduğu ve bu mahkûmlara on günden bu yana ceza alarak yemek verilmediğine ilişkin iddialar doğru mu? İlgililer hakkında soruşturma başlatmayı düşünüyor musunuz?

4. Yemek verilmeyen birçok mahkûmun fenalaşarak hastaneye kaldırıldığı yoğun bakımda olduklarına ilişkin haberlerin gerçeklik payı nedir? Kanunlarımızda yemek verilmemesine ilişkin bir ceza düzenlenmiş midir? Eğer böyle bir ceza kanunlarımızda yer almıyorsa bu durum Anayasa ve Ceza Kanunumuz tarafından kabul edilmiş bulunan cezaların kanuniliği ilkesiyle bağdaşır mı? Bunun yanında Anayasamızın “kimse insan haysiyeti ile bağdaşmayan bir cezaya veya muameleye tabi tutulamaz” ilkesinin ihlali söz konusu değil midir?

5. Mahkûmlara yemek vermeyerek cezalandırmak yaşama hakkının da ihlali anlamını taşımıyor mu? Cezaevindeki tutukluların topluma kazandırılması bu yönde eğitsel çalışmaların yapılması gerekirken bunun aksine tutuklular arasında ayırım yapılması tutukluların insan onuruyla bağdaşmayan cezalara mâruz bırakılması onları sistemin dışına itmez mi? Bu durumda ne gibi önlemler almayı düşünüyorsunuz?

6. Görüşme günleri olarak daha önceden tespit edilen pazartesi ve perşembe günlerinde mahkûmların yakınlarıyla görüştürülmediği doğru mu? Mahkûm ve yakınlarının görüştürülmemesi onların kazanılmış haklarının ihlali değil mi? Bu hukuk devleti ilkesiyle bağdaşır mı? Mahkûmlarla görüşemeyen yakınları, mahkûmların durumunun ne boyutta olduğuna ilişkin bir bilgi elde edemiyorlar mahkûmların yakınlarından gizlenen açığa çıkması istenmeyen birtakım olaylar mı vardır? Görüşmelerinin sağlanması hususunda bir girişiminiz olacak mı?

                T.C.                                                                         Adalet Bakanlığı                                                                      Bakan : 318

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

İlgi : Kanunlar ve Kararlar Dairesi Başkanlığı ifadeli, 27.10.1999 tarihli ve A.01.0.GNS.0.10.00.02-16880 sayılı yazınız.

İlgi yazınız ekinde alınan, Bakanlığıma yöneltilen ve yazılı olarak cevaplandırılması istenilen İstanbul Milletvekili Ercan Karakaş’ın 7/6755-16784 ve Mardin Milletvekili Hüseyin Yıldız’ın 7/6759-16788 Esas No’lu soru önergelerine verilen cevap örnekleri ikişer nüsha halinde ilişikte sunulmuştur.

Bilgilerinize arz ederim.

                                Prof. Dr. Selçuk Öztek                                           Adalet Bakanı

Sayın

Ercan Karakaş

İstanbul Milletvekili

TBMM

Bakanlığıma yönelttiğiniz ve yazılı olarak cevaplandırılmasını istediğiniz 7/6755-16784 Esas No’lu soru önergesinin cevabı aşağıda belirtilmiştir.

Bilindiği üzere, 2803 sayılı Jandarma Teşkilât, Görev ve Yetkileri Hakkında Kanun ve bu Kanun uyarınca çıkarılan 15 Ocak 1987 tarih JT.1 sayılı Jandarma Talimatnamesi gereğince, tutuklu ve hükümlülerin sağlık kuruluşlarına sevklerinde görev ve sorumluluk Jandarma Genel Komutanlığına verilmiştir. Dolayısıyla, soru önergesinin (1), (2) ve (3) numaralı bölümünde yer alan hususlar İçişleri Bakanlığını ilgilendirmektedir.

Diğer yandan hasta mahkûmlar, acil sevklerde izin alınmasına gerek olmadığından aynı gün sağlık kuruluşlarına sevk edilmekte, bunun haricinde kalan sevklerde mevzuat gereği ilgili makamlardan sevk izni alınmaktadır. Haymana Kapalı Cezaevinde hükümlü bulunan soru önergesinde adı geçen kişi, rahatsızlığının teşhis ve tedavisi için 17.12.1998 tarihinde Haymana Devlet Hastanesine gönderilmiş ve bu hastanece verilen rapor gereğince de ileri tetkik ve tedavi yapılması amacıyla Ankara Yüksek İhtisas Hastanesine sevk edilmiştir. Hükümlünün Ankara Yüksek İhtisas Hastanesine sevkine esas olan Haymana Devlet Hastanesi sağlık raporunda “acil” kaydı yer almamaktadır. Bu itibarla, adı geçen kişinin ilgili hastaneye sevki normal bir süreçte gerçekleştirilmiş bulunmaktadır.

Soru önergesinin (6) numaralı bölümüyle ilgili olarak ise, çalışmalarımız 56 ncı Hükümetin Programında belirtilen hususlara yönelik olarak sürdürülecektir.

Bilgilerinize arz ederim.

                                Prof. Dr. Selçuk Öztek                                           Adalet Bakanı

Sayın

Hüseyin Yıldız

Mardin Milletvekili

TBMM

Bakanlığıma yönelttiğiniz ve yazılı olarak cevaplandırılmasını istediğiniz 7/6759-16788 Esas No’lu soru önergesinin cevabı aşağıda belirtilmiştir.

Kalabalık koğuş sistemine göre inşa olunan cezaevlerinde; kanun, tüzük ve yönetmeliklerin uygulanması imkânsız hale geldiği gibi, mahkûmun can, mal ve ırz güvenliklerini de korunması mümkün olmamaktadır. Bu nedenlerle, 1997 yılında başlatılan bir çalışma ile ülkemizdeki yüksek kapasiteli tüm E ve Özel Tip kapalı cezaevleri 6-8 kişilik küçük koğuşlara (oda sistemine) dönüştürülmeye başlanmıştır. Bugüne kadar 40 değişik cezaevinde tadilat tamamlanmış ve mahkûmlar bu odalara yerleştirilmiştir. Halen, 19 cezaevinde de tadilat devam etmektedir.

Küçük koğuş (oda) sisteminin, hücre sistemiyle bir ilgisi bulunmamaktadır. Bilindiği üzere hücre sistemi; bir mahkûmun hiç kimseyle görüştürülmeden 24 saat boyunca dar bir mekânda tek başına tutulmasıdır. Tadilatla “oda” veya “küçük koğuşlara” dönüştürülen bu yeni sistemde ise; 6-8 mahkûm beraberce kalmakta, birlikte havalandırmaya çıkmakta, ziyaret ve diğer tüm haklarını rahatlıkla kullanabilmektedirler. Yapılan iş sadece, 20 ilâ 80 kişi arasında değişen koğuş mevcutlarının 6 ilâ 8 kişiye indirilmesidir.

Bingöl Özel Tip Kapalı Cezaevi de yukarıda belirtilen amaç doğrultusunda tadilat programına alınmış ve 1998 yılı içerisinde onarım çalışmalarına başlanmıştır. Aynı yılın aralık ayında boşaltılan sol bloğun onarımı tamamlanmıştır. Sağ bloğun da onarımının yapılabilmesi için, burada bulunan tüm tutuklu ve hükümlülerin sol bloğa taşınması gerekmiştir. Herhangi bir olay olmaması için yetkililer tutuklu ve hükümlülere gerekli açıklamaları yapmışlardır. 26 Aralık 1998 tarihinde, bir olaya sebebiyet verilmeden sağ bloktaki tutuklu ve hükümlüler onarımı tamamlanan sol bloğa taşınmışlardır.

Ancak bir tutuklunun 28 Aralık 1998 tarihinde Ağır Ceza Mahkemesinde yapılacak duruşmasına götürülmek üzere bulunduğu odadan alınması sırasında, bu tutuklunun kışkırtıcı tavırları nedeniyle bazı olaylar çıkmış ve iki gün önce rızalarıyla küçük koğuşlara geçen bazı tutuklular örgütlü bir halde topluca isyana kalkışmışlardır. Koğuş arkalarına dolap ve ranzalarla barikat kurmuşlar, 28 Aralık 1998 tarihinden 12 Ocak 1999 tarihine kadar da bu fiilî işgal durumunu devam ettirmişlerdir. Yapılan tüm telkin ve tavsiyelere rağmen 41 kişi bu eylemlerinden 15 gün süreyle vazgeçmemişlerdir. Bu süre içinde kendileri ikna edilmeye çalışılmış, süre sonunda güvenlik güçleri devreye sokulmadan direniş ikna yoluyla sona erdirilmiştir. Şu anda da cezaevinde bir sükûnet ortamı mevcuttur.

Yukarıda açıklandığı üzere, Bingöl Özel Tip Kapalı Cezaevinin tüm bölümleri tadilat projesine dahildir. Tadil edilen diğer cezaevlerinde olduğu gibi tüm cezaevi onarımdan geçirilecektir. Kalabalık koğuşları, oda sistemine dönüştürme çabaları 21.5.1997 tarihli Bakan Olur’u ile başlamış ve hâlihazırda büyük oranda da tamamlanmıştır. Bugünün ihtiyaçlarına cevap vermeyen ve büyük sakıncalar doğuran koğuş sistemine geri dönülmesi düşünülmemektedir.

Cezaevlerinde tutuklu ve hükümlülerin hak ve sorumlulukları kanun, tüzük, yönetmelik ve genelgelerle belirlenmiştir. Bir grup tutuklu 28 Aralık 1998-12 Ocak 1999 tarihleri arasında Bingöl Özel Tip Kapalı Cezaevinin bir bölümünü işgal etmişlerdir. Buna rağmen kendilerine karşı zor kullanılmamıştır. Yemekler düzenli olarak çıkarılmış, ancak oda kapılarına barikat kurarak, giriş ve çıkışlara izin vermeyen tutuklularca yemek verilmesi engellenmiştir. Tutukluların kendi yasa dışı davranışları sonucu yemek verilmesi hizmeti aksamıştır.

İşgal eyleminin devam ettiği 28 Aralık 1998 - 12 Ocak 1999 tarihleri arasında iki tutuklu, tutuklanmadan önceki rahatsızlıklarının nüksetmesinden dolayı Bingöl Devlet Hastanesine kaldırılmışlar ve burada tedavi ettirilmişlerdir.

İnfaz mevzuatımızda “yemek vermeme cezası” biçiminde bir ceza olmayıp, Bingöl Özel Tip Kapalı Cezaevinde de böyle bir uygulama yapılmamıştır. Aksine yemek alımına oda kapılarını kapatmak suretiyle, tutukluların kendileri engel olmuşlardır.

Bingöl Özel Tip Kapalı Cezaevinde 1998 yılında başlatılan ve halen de devam eden tadilat çalışmalarının aksamaması ve cezaevinde kalan farklı yapıdaki tutuklu ve hükümlülerin can güvenliklerinin sağlanabilmesi için kapalı görüş günlerinde Aralık ayında bir değişiklik yapılmıştır. Bu yeni düzenlemeye göre; haftanın salı, çarşamba, perşembe ve cuma günleri kapalı görüşler yaptırılmaktadır. Hâlen tutuklu ve hükümlülerin aileleriyle görüşmeleri düzenli olarak yürütülmekte, bu konuda da herhangi bir sıkıntı yaşanmamaktadır.

Bilgilerinize arz ederim.

                                Prof. Dr. Selçuk Öztek                                           Adalet Bakanı

22. – Erzincan Milletvekili Tevhit Karakaya’nın, orta dereceli okullarda kullanılmak üzere alınacak bilgisayarlar için Dünya Bankasından alınan krediye ilişkin Başbakandan sorusu ve Millî Eğitim Bakanı Metin Bostancıoğlu’nun yazılı cevabı (7/6760)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın Başbakan Sayın Bülent Ecevit tarafından yazılı olarak cevaplandırılmasına delaletlerinizi saygı ile arz ederim.               13.1.1999

                                Tevhit Karakaya                                                     Erzincan

1. Millî Eğitim Bakanlığına bağlı orta dereceli okullarda kullanılmak üzere alınacak bilgisayar için Dünya Bankasından hangi şartlarda ne kadar kredi alınmıştır?

2. Bilgisayar alımı için ihaleye kaç şirket müracaat etmiştir?

3. İhale şartnamesinin Vestel ve Koç grubunun istekleri doğrultusunda hazırlandığı doğru mudur?

                T.C.                                                                         Millî Eğitim Bakanlığı             24.2.1999                                                Araştırma, Planlama ve Koordinasyon                                                                         Kurulu Başkanlığı                                                                   Sayı : B.08.0.APK.0.03.05.00-03/521

Konu : Soru önergesi

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

İlgi : a) TBMM Başkanlığının 29.1.1999 tarih ve A.01.0.GNS.0.10.00.02-7/6760-16841/38833 sayılı yazısı.

b) Başbakanlığın 3.2.1999 tarih ve B.02.0.KKG.0.12/106-913/588 sayılı yazısı.

Erzincan Milletvekili Sayın Tevhit Karakaya’nın Millî Eğitim Bakanlığına bağlı ortaöğretim kurumlarında kullanılmak üzere bilgisayar alımı için, Dünya Bankasından kredi alındığı ve bilgisayar ihalesine çıkıldığı iddiasına ilişkin yazılı soru önergesi incelenmiştir.

Millî Eğitim Bakanlığı, 1998 yılında, ortaöğretim kurumlarında kullanılmak üzere bilgisayar alımı için, Dünya Bankası ile kredi anlaşması yapmamış, bilgisayar ihalesine çıkmamıştır.

Bilgilerinize arz ederim.

                                Metin Bostancıoğlu                                                                Millî Eğitim Bakanı

23. – Erzincan Milletvekili Tevhit Karakaya’nın, İnterbank’ın, Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonuna devriyle ilgili olarak ileri sürülen iddialara ilişkin Başbakandan sorusu ve Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Hikmet Uluğbay’ın yazılı cevabı (7/6761)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın Başbakan Sayın Bülent Ecevit tarafından yazılı olarak cevaplandırılmasına delaletlerinizi saygı ile arz ederim.               13.1.1999

                                Tevhit Karakaya                                                     Erzincan

Bağımsız Bursa Milletvekili Cavit Çağlar’a ait İnterbank’ın Tasarruf Mevduat Sigorta Fonuna devrine dair basında çeşitli haberler yer almıştır. Buna göre:

1. Tasarruf Mevduat Sigorta Fonundan Bursa Bağımsız Milletvekili Cavit Çağlar’a ait şirketlere şahsi borçlar karşılığı 80 trilyon liralık kredi açıldığı ve bunun 23 trilyonun kullandırıldığı, böylece fonun zarara uğratıldığı doğru mudur? Böyle bir uygulamanın daha önce örneği var mıdır?

2. İnterbank’ın devlete maliyetinin 2 milyar dolar olduğu doğru mudur?

3. T.C. Merkez Bankasının İnterbank’a 100 milyon dolar aktardığı doğru mudur?

4. Söz konusu ödeme yapılırken bankanın bağlı olduğu Nergis Şirketinin son altı ay içinde ödeme zorluğu içinde olduğu ilgili müfettişlerce ibraz edildiği halde ödemenin yapılması için kim emir verdi?

5. İnterbank’ın fona devrinden önce, son altı ay içinde Cavit Çağlar’a ait şirketlere ne kadar ödeme yapmıştır? Bu ödemelerin bankanın öz kaynaklarına göre oranı nedir?

6. İnterbank’ın sahibi Cavit Çağlar’ın Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel tarafından korunduğu doğru mudur?

                T.C.                                                                         Başbakanlık                                                                             Hazine Müsteşarlığı                18.2.1999                                                Banka ve Kambiyo Genel Müdürlüğü                                                                    Sayı : B.02.1.HM.0.BAK.02.02./33-2-11933

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

İlgi : 3.2.1999 tarih ve B.02.0.KKG.0.12.106-913-1/581 sayılı yazınız.

Erzincan Milletvekili Sayın Tevhit Karakaya’nın Sayın Başbakanımıza tevcih ettiği ilgide kayıtlı yazınız eki soru önergesine ilişkin cevaplar aşağıda verilmiştir:

1. Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu tarafından banka hissedarlarına kullandırılan kredi bulunmamaktadır.

2. Bankalar Kanununun 65 inci maddesi ile kurulan ve ayrı bir tüzel kişiliği bulunan Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonunun amaçları; bankacılıkta güven ve istikrarı korumak ve bankaların malî bünyelerini güçlendirmek, gerektiğinde yeniden yapılandırmak ve tasarruf mevduatını sigorta etmektir. Bu çerçevede İnterbank A.Ş.’nin fona devredilmesinin, fonun kuruluş amaçları kapsamında değerlendirilmesi gerekmektedir. Ayrıca, bu işlemin tesisi sayesinde bankacılık sisteminde meydana gelebilecek ciddi problemler ve bunların ekonomiye olan olumsuz yansımaları da engellenmiştir.

3, 4, 5. Bankalar Kanununun “Sırların Saklanması” başlıklı 83 üncü maddesi hükmü uyarınca, bankalara ya da müşterilerine ilişkin bilgilerin, kanunen açıkça yetkili kılınan mercilerden başkasına açıklanması mümkün bulunmamaktadır. Öte yandan bankalar yaptıkları kredi sözleşmelerinin muhatabını ve şartlarını Bankalar Kanununda belirtilen risk sınırlarını aşmamak kaydıyla özel hukuk hükümleri çerçevesinde serbestçe belirlemektedirler.

Diğer taraftan, İnterbank A.Ş.’nin Bankalar Kanununun 64 üncü maddesinin birinci fıkrası uyarınca alınması istenilen tedbirleri almayarak banka malî bünyesini zaafa uğratan ve bankanın günlük işlemlerinden doğan nakit ihtiyacını karşılayamayacak düzeye getiren ve emin bir şekilde çalışmasını tehlikeye düşüren işlemlerin sorumluları hakkında Şişli Cumhuriyet Savcılığına Bankalar Kanunu hükümleri çerçevesinde suç duyurusunda bulunulmuştur.

Bilgilerinize arz ederim.

                                Hikmet Uluğbay                                                     Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı

24. – Konya Milletvekili Veysel Candan’ın, Irak’a yapılan bombardımanda İncirlik Hava Üssünün statüsüne ilişkin Başbakandan sorusu ve Millî Savunma Bakanı Hikmet Sami Türk’ün yazılı cevabı (7/6762)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın Başbakan Sayın Bülent Ecevit tarafından yazılı olarak cevaplandırılmasını saygılarımla arz ederim.                14.1.1999

                                Veysel Candan                                                        Konya

ABD ve İngiliz uçakları Birleşmiş Milletler kararı olmadan, İncirlik Üssünü devamlı kullanarak Irak’ı bombalamaktadır. Bu konu ile ilgili olarak BM Genel Sekreteri bir açıklamasında bu uygulamanın hukuk dışı olduğunu, ayrıca Irak’ta biyolojik ve kimyasal silah araştırması yapan heyetin ABD adına casusluk yaptığını belirtmektedir. Bu ifadelerden de anlaşılıyor ki ABD ve İngiltere’nin Birleşmiş Milletler kararlarına uymadığı gibi İncirlik Üssünü de statüsü dışında kullanmaktadırlar.

Bu sebeple;

1. İncirlik Hava Üssünün statüsü nedir? Üssün kullanımında anlaşma ihlalleri söz konusu mudur?

2. Anlaşmalar ihlal edilerek yapılan bu tür hukuk dışı uygulamalar T.C. Devletini Dünya kamuoyu önünde küçük düşürmeyecek midir?

3. ABD ve İngiltere’nin İncirlik Üssünü kullanması hakkında hükümete bilgi verilmekte midir?

4. İncirlik Üssü ile ilgili anlaşmada ülke aleyhine bir durum varsa düzeltmeyi düşünüyor musunuz?

5. ABD ve İngiltere’nin hukuk dışı bu uygulaması ne kadar süre daha devam edecek ve ne zaman bu konuyla ilgili girişimde bulunmayı düşünüyorsunuz?

6. Bu uygulama Irak’la ve diğer İslam ülkeleri ile münasebetlerimizi menfi yönde etkileyecek midir?

                T.C.                                                                         Millî Savunma Bakanlığı         17.2.1999                                                Ankara                                                                    Kanun : 1999/7002-TÖ

Konu : Yazılı soru önergesi

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

İlgi : a) TBMM Başkanlığının 29.1.1999 tarihli ve Kan.Kar.Md.A.01.0.GNS.0.10.00.02-7/6762-16853/38866 sayılı yazısı.

b) Başbakanlığın 3.2.1999 tarihli ve KKG.0.12/106-913-9/585 sayılı yazısı.

Konya Milletvekili Veysel Candan tarafından Sayın Başbakana tevcih edilen ve İlgi (a) üzerine İlgi (b) ile tarafımdan cevaplandırılması tensip edilen 7/6762 sayılı yazılı soru önergesinin cevabı Ek’te sunulmuştur.

Arz ederim.

                                Prof. Dr. Hikmet Sami Türk                                   Millî Savunma Bakanı

Konya Milletvekili Veysel Candan tarafından verilen

7/6762 sayılı yazılı soru önergesinin cevabı

1. İncirlik Hava Üssü bir Türk Silâhlı Kuvvetleri tesisi olup, Türkiye ile Amerika Birleşik Devletleri Hükümetleri arasında 29 Mart 1980 tarihinde imzalanan Savunma ve Ekonomik İşbirliği Anlaşması (SEİA) esaslarına göre, Amerika Birleşik Devletlerinin İncirlik Üssünde müşterek savunma tedbirlerine katılmasına izin verilmiştir.

İncirlik Üssünün faaliyeti ve teknik işletmesi karşılıklı mutabık kalınmış amaçlara ve programlara uygun olarak yürütülmekte ve SEİA’da öngörülen Savunma İşbirliğinin şümulü Kuzey Atlantik Antlaşmasından doğan yükümlülüklerle sınırlı bulunmaktadır.

Körfez krizi sonrası Irak’la ilgili Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi kararlarını desteklemek üzere TBMM’nin almış olduğu karar ile çok uluslu bir gücün topraklarımızda geçici olarak bulundurulmasına izin verilmiştir. İncirlik Üssü bu kapsamda, 1991 yılından bugüne kadar önce huzuru temin, takiben de kuzeyden keşif harekâtı için TBMM tarafından alınan kararlar ve verilen izinler doğrultusunda koalisyon ülkeleri hava unsurlarınca kullanılmakta olup, SEİA bu harekatta tatbik edilmemektedir.

2. TBMM izni ile İncirlik Üssünde konuşlandırılan ABD ve İngiliz hava unsurlarınca icra edilen kuzeyden keşif harekatı TBMM kararları ve Türkiye tarafından belirlenen ilke ve kurallara uygun olarak icra edilmekte ve tüm uçuş faaliyetleri Türk Silahlı Kuvvetlerince takip ve kontrol edilmektedir.

3. İncirlik Üssü ABD ve İngiltere tarafından TBMM izni ile kullanılmakta olup, kuzeyden keşif harekatı kapsamında yapılan uçuş faaliyetleri hakkında hükümete sürekli bilgi verilmektedir.

4. İncirlik’in statüsünü belirleyen savunma ve ekonomik işbirliği anlaşması halihazırda İncirlik Üssünden TBMM izni ile gerçekleştirilmekte olan Kuzeyden Keşif Harekâtına tatbik edilmemekte olup, SEİA’na ilişkin ülkemiz aleyhine bir durum söz konusu değildir.

5. Kuzeyden Keşif Harekatı, TBMM tarafından kararlaştırılan süre dahilinde icra edilmektedir. Türkiye, harekatın süresini, kapsamına ve lüzumunu tayin etme hakkına sahip olup, gerekli görmesi halinde bu hakkını kullanabilecektir.

6. Türkiye’nin, Irak ve diğer islâm ülkeleri ile dostluk, iyi niyet ve karşılıklılık prensipleri çerçevesinde ilişkilerini sürdürmek için gereken gayreti gösterdiğini bilgilerine arz ederim.

                                Prof. Dr. Hikmet Sami Türk                                   Millî Savunma Bakanı

25. – Yozgat Milletvekili İlyas Arslan’ın, Yozgat Sanayi ve Ticaret İl Müdürlüğünde görev yapan müdür ve şube müdürü hakkındaki bazı iddialara ilişkin sorusu ve Sanayi ve Ticaret Bakanı Metin Şahin’in yazılı cevabı (7/6763)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın Sanayi ve Ticaret Bakanı Sayın Metin Şahin tarafından yazılı cevaplandırılmasını arz ederim.

                                İlyas Arslan                                                            Yozgat

1. Yozgat Sanayi ve Ticaret İl Müdürlüğünde şube müdürü olarak görev yapan Galip Özeren’in 1996 yılından bugüne kadar hiç göreve gelmediği halde İstanbul Bostancı Ziraat Bankası Şubesinden maaşlarını aldığı, Yozgat Mahallî Gazete ve Televizyonlarında yayınlanmıştır. Bu olay hakkında soruşturma açmayı düşünüyor musunuz?

2. Yozgat Sanayi ve Ticaret İl Müdürü Sayın Yurdal Akkuş’un il müdürü sıfatıyla şirket ve kooperatif toplantılarına Hükümet Komiseri olarak kendisinin katılması ve harcırah alması hususunun mevzuatınıza uygun olup olmadığının, il müdürünün partizanca tavırlar içinde davrandığının ve dairesinde huzursuzluğun olduğunun gazete ve televizyona kadar yansıyan il müdürü hakkında soruşurma açmayı düşünüyor musunuz?

3. Yozgat Sanayi ve Ticaret İlMüdürlüğünde şube müdürü olarak görev yapan Sayın Tahir Akçan’ın soruşturmanın selameti açısından açığa alınmasının, iddialarla ilgisinin araştırılması için soruşturma açmayı düşünüyor musunuz?

 

                T.C.                                                                         Sanayi ve Ticaret Bakanlığı     22.2.1999                                                Basın ve Halkla İlişkiler Müşavirliği                                                                              Sayı : B14.0.BHİ01-62

Konu : Yazılı soru önergesi

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

İlgi : 29.1.1999 tarih ve A.01.0.GNS.0.10.00.02-7/6763-16854/38867 sayılı yazınız.

Yozgat Milletvekili İlyas Arslan’ın “Yozgat Sanayi ve Ticaret İl Müdürlüğünde görev yapan müdür ve şube müdürü hakkındaki bazı iddialara” ilişkin olarak tarafımdan cevaplandırılmasını istediği (7/6763) esas nolu yazılı soru önergesiyle ilgili cevabımız ekte takdim edilmiştir.

Bilgilerinizi ve gereğini arz ederim.

                                Metin Şahin                                                            Sanayi ve Ticaret Bakanı

Yozgat Milletvekili İlyas Arslan’ın

yazılı sorularına ilişkin cevaplarımız

Cevap 1, 3. Galip Özeren, Bakanlığım İstanbul İli Sanayi ve Ticaret Müdürlüğü emrinde il müdür yardımcısı olarak çalışmakta iken İstanbul İli dışından başka bir yerde çalıştırılmasına yönelik olarak İstanbul Valiliğinin alınan 31.7.1996 tarih ve 63644 sayılı yazıya istinaden 2.8.1996 tarih ve 1147 sayılı Onayla Yozgat İli Sanayi ve Ticaret Müdürlüğü emrinde açık bulunan 1 inci dereceli şube müdürü kadrosuna naklen tayin edilmiştir.

Bu işlemin iptali ve yürütülmesinin durdurulması istemiyle adı geçen tarafından İstanbul 3. İdare Mahkemesi nezdinde Bakanlığım aleyhine açılan davada; mezkur mahkemece verilen 16.1.1997 günlü E: 1996/1008 sayılı yürütmeyi durdurma kararı gereğince 19.2.1997 tarih ve 249 sayılı onayla eski görevine iade edilmiş bilaharede; anılan mahkemenin 6.11.1997 tarih ve E: 1996/1008, K: 1997/1348 sayılı ilamıyla da dava konusu işlemin iptaline karar verilmiştir.

Yargı kararı gereğince görev iadesinden sonra İstanbul Valiliğinden Bakanlığıma intikal eden 25.12.1997 tarih ve 223504 sayılı yazıya istinaden adı geçen 30.12.1997 tarih ve 1524 sayılı Onayla İstanbul İl Sanayi ve Ticaret Müdür Yardımcılığı görevinden alınarak Yozgat İli Sanayi ve Ticaret Müdürlüğü emrinde boş bulunan 1 inci dereceli şube müdürü kadrosuna yeniden tayin edilmiş ayrıca; İstanbul Valiliğinin söz konusu yazılarında ilgili hakkında öne sürülen iddiaların incelenmesi ve gerektiğinde soruşturulması uygun görülerek konu Bakanlığım Teftiş Kurulu Başkanlığına intikal ettirilmiştir.

Bu arada; İstanbul İl Müdür Yardımcılığı görevinden ilk kez alınması işlemin iptaline yönelik İstanbul 3. İdare Mahkemesince verilen 6.11.1997 gün ve 1997/1348 sayılı kararın Bakanlığımca temyiz edilmesi üzerine Danıştay 5. Dairesince verilen 20.8.1998 tarih ve E: 1998/731 sayılı kararla, İstanbul 3. İdare Mahkemesinin söz konusu iptal kararının yürütülmesinin durdurulmasına karar verilmiş, ayrıca Danıştay 5. Dairesi, 6.11.1997 tarih ve E: 1996/1008, K: 1997/1348 sayılı ilamıyla da İstanbul 3. İdare Mahkemesinin söz konusu iptal kararının bozulmasına ve yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın anılan mahkemeye gönderilmesine karar vermiştir.

Galip Özeren’in T. Ticaret Sicili Gazetesinin 3.11.1997 gün ve 4410 sayılı nüshasında yayımlanan tescilde “Makro Yapıştırma ve Sıvı Conta Tekniği Sanayi ve Limited Şirketi” ortağı olduğuna ilişkin iddiaları inceleyen Bakanlık Başmüfettişi Mehmet Çakanlar tarafından düzenlenen ve Teftiş Kurulu Başkanlığınca Personel Dairesi Başkanlığına intikal ettirilen 5.2.1998 tarih ve 1 sayılı Raporda; adı geçenin il müdür yardımcılığı kadrosunda görev yaptığı sırada 26.2.1997 tarihinde Makro Yapıştırma ve Sıvı Conta Tekniği Sanayi ve Limited Şirketine ortak olması ve ortaklığın 7.11.1997 tarihine kadar devam etmiş olmasına rağmen, ortaklar kurulu kararı ile kendisine idare ve temsil konusunda yetki verilmediği; dolayısıyla, 657 sayılı Devlet Memurları Kanununun 28 inci maddesinde belirtilen hükmün ihlal edilmemiş olduğu sonucuna varıldığı ifade edilmiş olduğundan hakkında başlatılan inceleme soruşturmaya dönüştürülmemiştir.

Adı geçen, İstanbul İli Sanayi ve Ticaret Yardımcılığı görevinden ikinci kez alınarak Yozgat İli Sanayi ve Ticaret Müdürlüğü emrine şube müdürü olarak atanmasına ilişkin olarak yürütülen işlemin iptali ve yürütülmesinin durdurulması istemiyle 1998/17 esas sayılı dosya ile İstanbul 3. İdare Mahkemesi nezdinde Bakanlığım aleyhine dava açmış ise de söz konusu dava henüz sonuçlanmamıştır.

Özlük dosyası üzerinde yapılan incelemeden; 14.10.1996 tarihinden bu yana rahatsızlığı nedeniyle çeşitli sağlık kuruluşlarından toplam 275 gün rapor aldığı, ayrıca 16.6.1997-15.2.1997 tarihleri arasında da 6 ay süre ile ücretsiz izne ayrıldığı tespit edilmiştir. Bu arada adı geçen Yozgat Valiliğinin 22.12.1998 tarih ve 1698 sayılı yazıları ekinde Bakanlığa intikal ettirdiği dilekçesine istinaden 4.1.1999 tarih ve 02 sayılı Onayla emekliye sevki uygun görülmüş ve keyfiyet Valilik kanalıyla kendisine tebliğ edilerek 15.1.1999 tarihinde Bakanlığımla ilişiği kesilmiştir.

Ayrıca, Yozgat Valiliğinden alınan 15.1.1999 tarih ve 96 yazılı yazı ve eklerinin incelenmesinden; Yozgat İli Sanayi ve Ticaret Müdürlüğü emrinde şube müdürü olarak görev yapan Tahir Akçan’ın, Yozgat Valiliğinin 7.1.1999 tarih ve 09/15 sayılı yazılarıyla anılan müdürlükle ilgili olarak basında yer alan ve Valiliklerine intikal eden bazı duyumlar üzerine Vali Yardımcısı Cevdet Can tarafından yapılan inceleme ve soruşturmanın selameti açısından 657 sayılı Devlet Memurları Kanununun 137 ve 138 inci maddeleri gereğince görevinden uzaklaştırıldığı, Şube Müdürü Tahir Akçan’ın aynı gün keyfiyeti tebellüğ ettiği anlaşılmıştır.

Söz konusu yazı ve ekleri 1.2.1999 tarih ve 551 sayılı yazıyla, Bakanlık Teftiş Kurulu Başkanlığına intikal ettirilmiş. Ayrıca, Yozgat Valiliğinden alınan 7.1.1999 tarih ve 9/14 sayılı yazıda, Yozgat Sanayi ve Ticaret Müdürlüğü ile ilgili olarak bir takım iddialara yer verilmesi nedeniyle konu 25.1.1999 tarih ve 405 sayılı yazıyla Teftiş Kurulu Başkanlığına gönderilmiştir.

Sonuç olarak;

İstediği üzerine emekliye sevk edilen adı geçenle ilgili olarak ileri sürülen iddialar bakımından yapılan incelemeden; 1996 yılından bu yana resmî sağlık kurumlarından aldığı raporlar üzerine kullandığı sağlık izinleri ile senelik ve ücretsiz izinleri dışında, göreve gelmediği sürelerin tespiti ve yazılı soru önergesinde İl Müdürü Yurdal Akkuş ile aynı yerde şube müdürü olan Tahir Akçan hakkında yer alan sorularla ilgili iddia ve olayların incelenmesi ve soruşturulması amacıyla konu Bakanlık Müfettişlerince incelemeye alınmıştır. Sürdürülen bu inceleme ve soruşturma ortaya çıkacak sonuçlar bakımından işlem yapılacaktır.

Cevap 2. 1163 sayılı Kooperatifler Kanununun 87 nci maddesi uyarınca kooperatifler ve üst kuruluşlarının genel kurul toplantılarına, yapılan sınavda başarılı olan ve deneyimi bulunan İl Sanayi ve Ticaret Müdürlüğü elemanları “Bakanlık Temsilcisi” olarak görevlendirilmekte; genel kurul toplantılarının “Kooperatif ve Üst Kuruluşlarının Genel Kurullarında Bulundurulacak Ticaret Bakanlığı Temsilcisinin Nitelik ve Görevleri Hakkında Tüzük” hükümleri ile Kanun ve anasözleşmede belirlenen esaslara göre yapılmasına yardımcısı olmaktadır.

Bakanlık makamından alınan 21.2.1994 günlü 17 sayılı onay uyarınca, bazı genel kurul toplantılarının önem ve özellikleri dikkate alınarak, zaman zaman ortaya çıkan sorunların mahallinde çözümlenmesi amacıyla İl Sanayi ve Ticaret Müdürlerinin de gerektiğinde kooperatiflerinin genel kurul toplantılarına “Bakanlık Temsilcisi” olarak görevlendirilmesi mümkün bulunmaktadır.

Ayrıca anonim şirket genel kurul toplantılarına 6762 sayılı Türk Ticaret Kanununun 26.4.1995 tarih ve 559 sayılı Kanun Hükmünde Kararname ile değişik 274 maddesi ve 3143 sayılı Sanayi ve Ticaret Bakanlığı Teşkilât ve Görevleri hakkında kanunun 2 ve 33 üncü maddelerine istinaden hazırlanan 7.8.1996 tarihli ve 22720 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan “Sermaye Şirketlerinin Genel Kurul Toplantıları ve Bu Toplantılarda Bulunacak Sanayi ve Ticaret Bakanlığı Komiserleri Hakkındaki Yönetmelik hükümlerine göre Bakanlık Komiseri görevlendirilmektedir. Bu yönetmelikte il müdürlerinin komiser olarak görevlendirilmelerine engel bir hüküm bulunmamaktadır.

26. – Mardin Milletvekili Hüseyin Yıldız’ın, tüm okullarda karma sisteme geçilmesinin zorunlu hale getirileceği iddialarına ilişkin sorusu ve Millî Eğitim Bakanı Metin Bostancıoğlu’nun yazılı cevabı (7/6764)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın Millî Eğitim Bakanı tarafından yazılı olarak cevaplandırılmasına delalet etmenizi saygılarımla arz ederim.

                                Hüseyin Yıldız                                                        Mardin

Sorular :

1. Özel Eğitim Kurumları Genel Müdürlüğünün gerçekleştirmiş olduğu yönetmelik değişikliği ile kız ve erkek öğrenciler için ayrı ayrı yapılan eğitim kurumlarında karma sisteme geçilmediği taktirde kapatılacağına ilişkin basına da yansıyan iddiaların gerçeklik payı nedir?

2. Karma sisteme geçilmesinin temelinde yatan sebep nedir? Kız ve erkek öğrencilerin ayrı eğitim gördüğü ve velilerin ve öğrencilerin isteği doğrultusunda gittikleri bu okullarda karma sisteme geçilmesiyle ailelerin ve öğrencilerin tercihleri hiçe sayılmış olmuyor mu? Bunun demokrasi ile bağdaşır bir yanı var mı?

3. Batı Avrupa ülkelerinde eğitimin kalitesini artırdığı gerekçesiyle, özel kız ve erkek liselerinin yaygınlaştırıldığını öğrenmekteyiz. Bizim ülkemizde de özel kız ve erkek liselerinde öğrenim görmekte olan öğrencilerin çok başarılı olduğu ülkemizi yurtdışında başarıyla temsil ettikleri herkesin malûmudur. Bu okulların başarısı ortadayken detaylı bir inceleme ve araştırma yapılmadan bilimsellikten çok uzak sırf siyasi saiklerle karma sisteme geçilmesi öğrencilerin birlikte okumaya zorlanması hukuk devleti ilkeleriyle bağdaşır mı?

4. Bilgi ve modernleşme çağında ülkemizde hâlâ öğretmensiz, okulsuz yerleşim birimlerinin mevcut olması, ahırların boşaltılarak okul yapılması ve bütün öğrencilerin bir odada ders görmesi olgusu karşısında ciddi bir eğitim reformu yapılmazken, eğitimde kalitenin artırılmasına yönelik çalışmalar yapılmazken başarısını kanıtlamış okulların kapatılması eğitim sistemimizi felç etmez mi?

5. Ülkemizi 2000’li yıllarda temsil edecek olan ve emaneti devralacak olan ülkemizin dört bir tarafındaki çocukların batı standartlarında eğitim almasının sağlanması gerekirken bunun aksine mevcut okulların siyasi saiklerle yozlaştırılmasının önlenebilmesi için ne gibi tedbirler almayı düşünüyorsunuz? Bu genelgenin geri alınması için bir girişiminiz olacak mı?

6. Cumhuriyetimizin kuruluşundan bu yana ülkemize hizmet veren kız ve erkek öğrencilerin ayrı okullarda gördüğü çok başarılı siyasilerimizin ve bürokratlarımızın yetiştiği halkın da takdirini kazanmış bulunan öğretmen liselerinin kapatılmasını nasıl açıklarsınız? Kız ve erkek öğrencilerin farklı branşlarda eğitim gördüğü kız meslek liseleri ile endüstri meslek liselerinin akıbeti hususunda ne düşünüyorsunuz?

                T.C.                                                                         Millî Eğitim Bakanlığı             24.2.1999                                                Araştırma, Planlama ve Koordinasyon                                                                         Kurulu Başkanlığı                                                                   Sayı : B.08.0.APK.0.03.05.00.03/523

Konu : Soru önergesi

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

İlgi : TBMM Başkanlığının 29.1.1999 tarih ve A.01.0.GNS.0.10.00.02-7/6764-16855/38868 sayılı yazısı.

Mardin Milletvekili Sayın Hüseyin Yıldız’ın “Tüm okullarda karma sisteme geçilmesinin zorunlu hale getirileceği iddialarına ilişkin” yazılı soru önergesi incelenmiştir.

1, 2. Okullarımızda karma eğitim yapılması 1739 sayılı Millî Eğitim Temel Kanununun 15 inci Maddesi hükmü gereğidir. Bu maddenin madde başlığı “Karma Eğitim” olup madde hükmü de; “Okullarda kız ve erkek karma eğitim yapılması esastır. Ancak eğitimin türüne, imkân ve zorluluklara göre bazı okullar yalnızca kız veya yalnızca erkek öğrencilere ayrılabilir.” şeklindedir.

Henüz sonuçlanmamış olan, “Millî Eğitim Bakanlığına Bağlı Özel Öğretim Kurumları Yönetmeliğinde Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmelik” değişikliğinde de “Açılacak özel öğretim kurumlarında karma eğitim yapılır.” hükmüne yer verilmektedir. Bu hüküm de yukarıda adı geçen Kanun hükmü doğrultusundadır.

Karma eğitim yapılmayan, yalnız kız veya erkek öğrencilere eğitim-öğretim veren özel öğretim kurumlarının kapatılacağı iddiası gerçekleri yansıtmamaktadır.

3. Verilecek eğitimin türü, imkânı ve zorunlulukları yalnız kız veya yalnız erkek öğrencilerle yapılmasını gerektirmesi halinde, bu tür resmî ve özel okullar yukarıda anılan Kanun hükmüne göre açılmaktadır.

Bilgi yarışmalarında elde edilen başarılar, okulların yalnız kız, yalnız erkek öğrencilere ayrılmış olmasıyla veya karma eğitim yapılmasıyla ilgili olmayıp, öğrencilere sağlanan olanaklar ve yarışmalara katılanların özellikleriyle ilgilidir.

4. Millî Eğitim Bakanlığı, bütçesi çerçevesinde, eğitimde nitel ve nicel yönden gelişmelerin sağlanması için gerekli çalışmaları sürdürmektedir. Yönetmelik değişikliğiyle herhangi bir özel öğretim kurumunun kapatılması söz konusu olmayacaktır.

5. Özel öğretim kurumları; resmî okullar statüsünde olup Bakanlığımızın denetim ve gözetimi altında hizmet sunmaktadır. Bu nedenle yürürlükteki yasa ve yönetmeliklere aykırı şekilde faaliyet gösterilmesine, siyasî amaçlarla istismar edilmesine veya yozlaştırılmalarına fırsat ve imkân verilmesi söz konusu olamaz.

6. Öğretmen liseleri, öğretmen yetiştiren yüksek öğretim kurumlarına kaynak oluşturmak amacıyla açılan Anadolu öğretmen liseleri olarak varlığını sürdürmektedir. Kapatılması söz konusu değildir.

Erkek Teknik Öğretim Genel Müdürlüğü ile Kız Teknik Öğretim Genel Müdürlüğüne bağlı okullar mevcut yasal düzenlemeler çerçevesinde eğitim-öğretimini sürdürmektedir. 1998-1999 öğretim yılı itibariyle Erkek Teknik Öğretim Genel Müdürlüğüne bağlı okullarda 36 555 kız öğrenci erkek öğrencilerle birlikte eğtiim görmektedir.

Bilgilerinize arz ederim.

                                Metin Bostancıoğlu                                                                Millî Eğitim Bakanı

27. – Ankara Milletvekili Ersönmez Yarbay’ın, Ankara-Haymana’da işlenen cinayetlere ilişkin sorusu ve İçişleri Bakanı B. Cahit Bayar’ın yazılı cevabı (7/6765)

Türkiye BüyükMilletMeclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın İçişleri Bakanı Sayın Cahit Bayar tarafından yazılı olarak cevaplandırılmasına delaletlerinizi arz ederim.                                                              15.1.1999

                                Ersönmez Yarbay

                                Ankara

Sorular :

Haymana’da son iki ay içerisinde evkadını Ayşe Sevinç ve öğretmen müdüre Birsel Kirdeci isimli vatandaşlarımız evde yalnız oldukları sırada hunharca katledilmişlerdir.

Haymana halkı bu cinayetlerin faillerinin bulunması konusunda, ciddî çalışılmadığı konusunda kuşkuları vardır.

1. Bu cinayetlerin benzer yönleri ve ayrılan yönleri nelerdir?

2. Kanıtlar aynı kişi veya kişiler tarafından işlendiğini mi gösteriyor?

3. Her iki olayla ilgili olarak bugüne kadar gözaltına alınan veya tutuklanan var mıdır?

4. Bu olaylarla ilgili Haymana İlçe Emniyetine takviye olarak uzman personel gönderilmiş midir?

                T.C.                                                                         İçişleri Bakanlığı      18.2.1999                                                Emniyet GenelMüdürlüğü                                                                      Sayı : B.05.1.EGM.0.12.0.1.01/043654

Konu : Yazılı soru önergesi.

Türkiye BüyükMilletMeclisi Başkanlığına

İlgi : TBMM Başkanlığının 29.1.1999 gün ve A.01.GNS.0.10.00.02-7/6765-16859/38895 sayılı yazısı.

Ankara Milletvekili Ersönmez Yarbay tarafından TBMM Başkanlığına sunulan ve tarafımdan yazılı olarak cevaplandırılması istenilen soru önergesinin cevabı aşağıya çıkarılmıştır.

1. 2. 20.11.1998 ve 10.1.1999 günü Ankara İli Haymana İlçesinde meydana gelen her iki olay, öldürülen şahısların cinsiyeti, kullanılan suç aletleri ve çalınan eşyalar açısından benzerlik göstermekte, Ayşe Sevinç’in öldürülmesinden sonra olay yerinde yangın çıkarılması ile diğerinden ayrılmaktadır.

3. Birinci olayla ilgili, şüpheli görülen 21 kişinin ifadesinin alındığı, 19 kişinin de kan örneğinin alınarak olay yerinden elde edilen delillerle karşılaştırmak için ilgili birimlere gönderildiği,

İkinci olayla ilgili, şüpheli görülen 27 kişinin ifadesi alındığı, (63) kişinin de parmak izi alınarak olay yerinden elde edilen delillerle karşılaştırmak için ilgili birimlere gönderildiği ve cinayet faillerinin belirlenip yakalanması için gerekli çalışmaların sürdürüldüğü anlaşılmıştır.

4. Bu olayların faillerinin tespiti ve yakalanabilmeleri için, yeterince uzman ekip görevlendirilmiştir.

Bilgilerinize arz ederim.

                                B. Cahit Bayar                                                        İçişleri Bakanı

 

28. – İstanbul Milletvekili Bülent Akarcalı’nın, Atom Enerjisi Kurumuna ait binanın Dışişleri Bakanlığına verilip verilmeyeceğine ilişkin Başbakandan sorusu ve DevletBakanı Fikret Ünlü’nün yazılı cevabı (7/6766)

Türkiye BüyükMilletMeclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın Başbakan Sayın Bülent Ecevit tarafından yazılı olarak cevaplandırılmasını arz ederim.

                                Bülent Akarcalı                                                       İstanbul

Bilindiği gibi Dışişleri Bakanlığı binası son derece yetersizdir.Dolayısıyla Bakanlık ülkenin en hayatî meselelerine el atarken gerek insan, gerek donanım açısından yetersiz mekanda çalışmak zorunda kalmaktadır. Öte yandan Türkiye Atom Enerjisi Kurumu için yapılmış olan son derece lüks ve büyük bir bina bomboş bir durumda ve atıl bir kapasitede durmaktadır.

1. Dışişleri Bakanlığının bina ihtiyacına cevap vermek için ve atıl duran bir tesisi değerlendirmek için Atom Enerjisi Kurumuna ait binayı Dışişleri Bakanlığına vermeyi düşünmez misiniz?

                T.C.                                                                         DevletBakanlığı       4.3.1999                                  Sayı : B.02.0.006/00009

Türkiye BüyükMilletMeclisi Başkanlığına

İlgi : Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığının 29.1.1999 tarih ve KAN.KAR.MD. A.01.0.GNS.0.10.00.02-7/6766-16869/38935 sayılı yazısı.

İstanbul Milletvekili Sayın Bülent Akarcalı’nın Sayın Başbakanımıza tevcih ettiği yazılı soru önergesinin cevabı ekte sunulmaktadır.

Bilgilerinize arz ederim.

                                Fikret Ünlü                                                             DevletBakanı

Türkiye Atom Enerjisi Kurumu

                Sayı : B.021.TAE.001/0521-20-99

Konu : TAEK Hakkında Bilgiler.

DevletBakanlığı

İlgi : 22 Şubat 1999 tarih ve B.02.0.006/00007 sayılı yazınız.

İstanbul Milletvekili Sayın Bülent Akarcalı’nın Sayın Başbakana tevcih ettiği ilgi yazıya ilişkin Türkiye Atom Enerjisi Kurumunun cevabı aşağıda belirtilmiştir.

Türkiye’nin bilimsel, teknik ve ekonomik kalkınmasında atom enerjisinden yararlanılmasını mümkün kılacak her türlü araştırma-geliştirme, inceleme ve çalışmayı yapmak üzere ilk adım 1956 yılında atılmış ve 6821 sayılı Yasa ile Başbakanlığa bağlı Atom Enerjisi Komisyonu (AEK) kurulmuştur. 1982 tarihinde de 2690 sayılı Kanunla Başbakanlığa bağlı Türkiye Atom Enerjisi Kurumu (TAEK) kurulmuştur.

Türkiye Atom Enerjisi Kurumu, gelişmiş ülkelerdeki benzeri kuruluşlarda olduğu gibi temel görevi, ülkenin nükleer teknoloji ve onun çeşitli türevlerinden, radyasyon güvenliği altında yararlanmasını sağlamaktır. Geliştirmiş ve gelişmekte olan ülkelerin yaşamını bilim ve teknoloji derinden etkilemektedir. Yakın bir gelecekte toplumlar, endüstri ve endüstri ötesi olmak üzere sınıflandırılacaktır. Nükleer teknoloji, böyle bir sosyal kuvvetin oluşmasında katkı yapan temel olgulardan biridir. Her geçen gün sosyal yaşam, bu teknolojinin çeşitli uygulamaları ile iç içe girmektedir. Nükleer teknolojinin tıpta ve sanayide kullanımı, Türkiye Atom Enerji Kurumunun, radyasyon güvenliğini sağlanması bakımından, ne kadar önemli bir görev üstlendiğini ortaya koymaktadır.

İyonlaştırıcı radyasyon cihazlarının ülkemize ithali, gümrüklenmesi, ruhsata bağlanması, denetlenmesi sorumluluğu 2690 sayılı Yasa ile Türkiye  Atom Enerji Kurumuna verilmiştir. Ülkemizde radyasyon cihazları, radyoterapi, nükleer tıp ve radyoloji birimlerinde yaygın bir şekilde kullanılmaktadır. Bunların kontrol altına alınmasının önemi, 8 Ocakta İstanbul İkitelli’de meydana gelen olayda ortaya çıkmıştır. Edirne’den Hakkâri’ye kadar, çok değişik yörelerde bulunan birimlerin, ruhsatlama ve denetimini yapmak, ancak belli ve yeterli sayıda uzmana sahip olmakla mümkündür.

Aynı şekilde iyonlaştırıcı radyasyon tıpta olduğu gibi sanayide de çok yaygın bir şekilde kullanılmaktadır. Tıpta kullanılan radyasyon cihazları ve radyonüklitler için tanımlanan sorumluluk, sanayi uygulamalarında da aynen geçerlidir. Ülkemizin çağdaş toplum standartlarına sahip olması isteniyorsa ki, bundan hiç şüphemiz yoktur, ülkenin radyasyon güvenliğini kontrol altına almak, büyük bir önem taşır. Bu görev yukarıda belirttiğimiz gibi ancak yeterli sayıda uzman personele sahip olmak ile yerine getirilir.

Ülkemiz çok büyük bir olasılıkla, yakın bir gelecekte, enerjisinin belli bir miktarını nükleer kaynaklardan sağlayacaktır. Ülkemizde kurulacak nükleer güç santrallarının, yer seçiminden başlayarak elektriği enterkonnekte sisteme verene kadar geçecek tüm aşamalardaki ruhsatlama işlemleri Türkiye Atom Enerjisi Kurumu tarafından yapılacaktır.Bir nükleer güç reaktörüne çalışma ruhsatı vermek, en az o güç reaktörünü toparlayıp inşa etmek kadar ileri teknoloji bilgisi gerektirir. Kurulup çalışmakta olan güç reaktörlerinin, Nükleer Güvenlik altında çalıştırılmasından da Kurumumuz sorumludur. Bu sorumluluk yalnız ülkemize karşı değil, komşu ülkeler topluluğuna da karşıdır.Reaktörlerin inşası sürecinde kalite kontrolu ve güvencesini de yine kurumumuz yapacaktır.

Endüstri ötesi toplum diğer adı ile bilgi toplumu, bilgi üreten, bilgiye ulaşan, bilgiyi depolayan, bilgiyi dağıtan ve bilgiyi kullanan bireylerden oluşacaktır. Bilginin yukarıda bahsettiğimiz işlem süreçlerinde en önemli etkinlik araştırma ve geliştirmedir.Kuruluş Kanunu TAEK’e nükleer alanlarda araştırma görevi de vermiştir. Her çağdaş ülke gibi Türkiye beyin enerjisinin önemli bir kısmını araştırmaya ayırmak zorundadır. Türkiye Atom Enerjisi Kurumu ülkemizin zaten çok az sayıda bulunan araştırma terminallerinden biridir.

Avrupa Topluluğuna girmeyi dış politikasının temel hedeflerinden biri olarak benimsemiş bir ülkenin, ülkelerin gelişmişlik ölçütü olan araştırma kurumlarına gereken desteği vermesi doğaldır. Avrupa küçük veya büyük önemli veya önemsiz bir takım bilimsel ve teknolojik problemlerin Türkiye’de çözüldüğünü görürse bu topluluk ile birleşme siyasî bir zorlamanın sonucu olarak değil, kendiliğinden gelişen bu olguya dönüşür. Ülkemizdeki tüm devlet ve özel sektör kurumları, Avrupa Birliği ile bütünleşme sürecine katkı yapmak durumundadır. Atom Enerjisi Kurumu bu politikanın gerçekleştirilmesi bağlamında, Türk dış politika tasarımcılarının yararlanabileceği önemli bir kuruluştur. Bunun yollarını tüm siyaset adamlarına aktarmak da Türkiye Atom Enerjisi Kurumunun görevleri arasındadır.

Araştırma ve enerji uluslararası bir olgudur. Bunun neticesi olarak her iki etkinlik de kendisine özgü bir diplomasi oluşturmuştur. TAEK uluslararası ilişkileri çok yoğun olan bir kurumdur. Dış ilişkilerini, Birleşmiş Milletlere bağlı olarak çalışan Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı (IAEA) ve (OECD) ile yürütür. Bu kuruluşların toplantılarına seminer ve eğitim çalışmalarına katılır. Bunlardan bazılarını da Ülkemizde düzenler. TAEK’e bilimsel amaçlı çok sık gelen yabancı uzman ve bilim adamlarıyla yapılacak toplantılarda bir toplantı salonunun yokluğunun sıkıntısını yönetici ve araştırıcılar yıllarca taşımışlardır.

Yukarıda çok kabaca açıklamaya çalıştığım nedenlerden ötürü Kurumumuz Kanunun ve çağdaş toplum olgusunun kendisine verdiği görevleri yerine getirebilmesi için, belli sayıda uzmana sahip olmak zorundadır. Bugün sahip olduğumuz bina ancak ve ancak bu işlevleri yerine getirebilecek bir büyüklüktedir.

Türkiye Atom Enerjisi Kurumu kurulduğu yıldan itibaren eleman yetiştirme ve tesisleri kurma çabası içerisinde olmuş, fakat kanunî ve maddî sıkıntıları aşacak siyasî otorite desteğinden yoksun kalmıştır. Araştırma ve geliştirme için yeterli desteği bulamadığı gibi elemanlarını istihdam edecek bir binadan da mahrum bırakılmıştır. Dolayısıyla doğrudan Başbakana bağlı Türkiye Atom Enerjisi Kurumu yıllarca konumuna uygun olmayan mahalle aralarında dar apartman dairelerinde faaliyetini sürdürmek mecburiyetinde bırakılmıştır.

43 yıldan beri bütün bu imkânsızlıklara rağmen TAEK faaliyetlerini başarılı bir şekilde sürdürmüş ve bugün bu binaya sahip olabilmiştir.

TAEK’in Başkanlık Binası bünyesinde,

a) Başkan ve Başkan Yardımcıları,

b) Hukuk Müşavirliği,

c) Danışmanlar,

d) Radyasyon Sağlığı ve Güvenliği Dairesi (RSGD),

e) Nükleer Güvenlik Dairesi (NGD)

f) Teknoloji Dairesi (TD),

g) Araştırma Geliştirme ve Koordinasyon Dairesi (AGK),

h) İdarî ve Malî İşlerDairesi

     bulunmaktadır.

Ayrıca Başkanlık binasında Türk Cumhuriyetleri ile nükleer alanda işbirliği yapmak üzere bir merkez kurulmuş olup faaliyetlerine başlamıştır.

Gelişmekte olan birçok ülke gibi Türkiye de atom enerjisinin ülke yararına kullanılmasında erken adım atan ve gelişmiş ülkeleri örnek almaya çalışan bir ülke olmakla beraber sözkonusu imkânsızlıklar nedeniyle büyümesini istenilen düzeyde gerçekleştirememiştir.

Son yıllardaki hükümet politikaları sebebiyle Kurumumuza yeni eleman tahsis edilememiş, iş hacminin artması nedeniyle de personel sıkıntısı had safhaya ulaşmıştır. Mevcut kadro sayısı 939 olup, çalışan eleman sayısı 650’dir. TAEK benzeri kuruluşlar içerisinde en fazla sayıda nitelikli personeli bünyesinde bulunduran kurumlardan biri olmakla beraber ne yazık ki bu nitelikli elemanların çalışma koşullarının istenilen seviyede olamamasından eleman kayıpları kaçınılmaz hale gelmiştir.

Türkiye’nin radyasyon güvenliğinden sorumlu Radyasyon Sağlığı ve Güvenliği Dairesi ile nükleer reaktörlerin gündeme gelmesinden itibaren, nükleer reaktörün lisanslanmasından doğrudan sorumlu olan Kurumumuzun Nükleer Güvenlik ve Teknoloji Dairelerinin eleman sayılarının da en az mevcudun üç katına çıkarılması gerekmektedir.

Belirtilen nedenlerden dolayı, mevcut bina ancak yeterli olmaktadır. Gelişim planlarına bağlı olarak ikinci binanın yapımı dahi gündeme gelebilecektir.

Bilgilerinize arz ederim.

                                Prof. Dr. Cengiz Yalçın                                           Türkiye Atom Enerjisi Kurumu Başkanı

29. – İstanbul Milletvekili Ercan Karakaş’ın, bazı bankaların vadesinden önce tahsilat konusunda işletmelere baskı yaptıkları iddiasına ilişkin sorusu ve DevletBakanı ve Başbakan Yardımcısı Hikmet Uluğbay’ın yazılı cevabı (7/6768)

Türkiye BüyükMilletMeclisi Başkanlığına

Aşağıda yer alan sorularımın Ekonomiden sorumlu DevletBakanı Sayın Hikmet Uluğbay tarafından yazılı olarak yanıtlanmasını arz ederim.

                                Ercan Karakaş                                                         İstanbul

Yaşanılan ekonomik kriz sürecinde bazı bankaların vadesinden önce tahsilat konusunda işletmelere baskı yapıyor olması çok sayıda küçük ve orta ölçekli işletmeyi son derece zor durumda bırakmaktadır.

Bankaların bu uygulamalarının üretimi daha da daralttığı, yaşanan ekonomik krizi derinleştirdiği ve işsizliği artırdığı açık bir gerçektir.

Diğer bir gerçek de yüksek faizle para toplayan bazı bankaların bunları kendi şirketlerine aktardıktan sonra faturayı devlete ödetmeleridir.

Cumhurbaşkanı geçtiğimiz günlerde yaptığı bir konuşmada vadesinden önce tahsilat için firmalara baskı yapılmasına ve uygulanan yüksek kredi faizlerine yönelik olarak “bu bir soygundur” demiştir.

Sorular

1. Bu soyguna son verilmesi için hangi tedbirleri alacaksınız?

2. Vadesinden önce tahsilat için baskı yapılıyor olmasını nasıl önlemeyi düşünüyorsunuz?

3. Bankaların içlerinin boşaltılıp, faturasının devlete ödetilmesine karşı hangi düzenlemeleri getirmeyi düşünüyorsunuz?

4. Bütün bunlar ne zaman yapılacaktır?

                T.C.                                                                         Başbakanlık             16.2.1999                                                Hazine Müsteşarlığı                                                                                Banka ve Kambiyo GenelMüdürlüğü                                                                     Sayı : B.02.1.HM.0.BAK.02.02./BG/10662

Türkiye BüyükMilletMeclisi Başkanlığına

İlgi : 29.1.1999 tarih ve A.02.0.GNS.0.10.01-7/6768-16861/38918 sayılı yazınız.

İstanbul Milletvekili Sayın Ercan Karakaş’ın ilgide kayıtlı yazınız eki soru önergesine ilişkin cevaplar aşağıdadır :

1-2. Bilindiği üzere, bankalarla müşterileri arasında akdolunan kredi sözleşmeleri özel hukuk hükümleri çerçevesinde yapılmaktadır. Borçlar Kanununun 19 uncu maddesi ile sözleşmenin konusunun serbestçe tayin olabileceği hükme bağlandığından kredinin geri çağrılma hususu da dahil krediye ilişkin her türlü şart sözleşmede tarafların özgür iradeleri ile belirlenmektedir.

Diğer taraftan, kredi işlemlerinde alınacak azamî faiz sınırının tespiti, bunların kısmen veya tamamen serbest bırakılmasına ilişkin yetki 3182 sayılı Bankalar Kanununun ve 1211 sayılı Merkez Bankası Kanununun 40 ıncı maddelerine istinaden BakanlarKuruluna verilmiştir. BakanlarKurulu 1.7.1987 tarih ve 19504 sayılı Resmî Gazetede yayımlanmış olan 87/11921 sayılı kararının 3 üncü maddesi ile T.C. Emekli Sandığınca verilen emekli çeklerinin iskontosu suretiyle kullandırılan krediler ve reeskont kaynaklı krediler dışındaki kredilere uygulanacak faiz oranlarının bankalarca serbest olarak belirleneceğini hüküm altına almıştır.

3-4. 3182 sayılı Bankalar Kanununun 64 üncü maddesi malî bünyesi bozulan bankalara ilişkin olarak alınacak tedbirleri düzenlemiştir.Bu tedbirler arasında Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankasının görüşü alınarak banka yönetiminin Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonuna (Fon) tevdi edilmesi de yeralmaktadır. Bu çerçevede, Fon bankanın devir tarihi itibariyle malî durumuna bakarak ya bankanın zararını sigorta kapsamındaki mevduatı aşmamak ve sermayenin asgarî % 51’ine sahip olmak kaydıyla devralarak bankayı rehabilite etmek ya da banka hakkında aynı Kanunun 68 inci madde kapsamında tasfiye kararı alınmasını istemekle yükümlüdür.

Halihazırda Türkiye Büyük MilletMeclisi Genel Kurulunda görüşülmeyi bekleyen Bankalar Kanunu tasarısında ise, aynı maddeler 14 üncü ve 15 inci maddeler olarak düzenlenmiş ve tasarının 17 nci maddesi ile banka kaynaklarını bankanın emin bir şekilde çalışmasını tehlikeye düşürecek şekilde kendi lehlerine kullanan ve bankayı bu suretle zarara uğratan ortakların ya da kanuna aykırı karar ve işlemleri nedeniyle bankanın iflasına neden olan banka yönetim kurulu, kredi komitesi başkan ve üyeleri, genel müdür ve yardımcıları ve imzaları bankayı ilzam eden memurların, yaratılan zarar ölçüsünde şahsî sorumlu olmaları, gerektiği takdirde kurulca sözkonusu kişilerin istifasının istenebileceği hükme bağlanmıştır.

Bankacılık sisteminin daha etkin bir şekilde denetlenmesini, yetki yasasının iptal edilmiş olması nedeniyle Anayasa Mahkemesi tarafından şekil yönünden iptal edilen yasa hükümlerinin yeniden yürürlüğe konulabilmesini teminen hazırlanan Bankalar Kanunu tasarısında kötü niyetli kişilerin Türk bankacılık sistemine, dolayısıyla ekonomiye verdikleri zararların asgariye indirilmesine yönelik caydırıcı hükümler ağırlaştırılmıştır.

Bilgilerine arz ederim.

                                Hikmet Uluğbay                                                     Devlet Bakanı ve                                                     Başbakan Yardımcısı

30. – Hatay Milletvekili Mehmet Sılay’ın, Irak’a yapılan bombardımanda İncirlik Üssünün kullanılıp kullanılmadığına ilişkin Başbakandan sorusu ve Millî Savunma Bakanı Hikmet Sami Türk’ün yazılı cevabı (7/6770)

Türkiye BüyükMilletMeclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın Başbakan Sayın Bülent Ecevit tarafından açık ve net bir şekilde yazılı olarak cevaplandırılması hususunu saygılarımla arz ederim.

                                Dr. Mehmet Sılay                                                   Hatay

1. Adana İncirlik Hava Üssünden IrakDevlet topraklarını bombalamak üzere savaş uçağı kalkmış mıdır?

2. Bu olaydan Devletimizin haberi var mıdır? Haberi varsa bu bir bilgilendirme şeklinde mi, yoksa izin şeklinde midir?

3. Türkiye’nin topraklarından kalkan ABD’ye ait uçakların komşu bir ülkeyi bombalaması, bağımsızlığımızla ne ölçüde bağdaşmaktadır?

4. Bu olay sonucunda kardeş Irak halkıyla olan tarihî ve ticarî ilişkilerimiz ve Irak Devleti ile olan diplomatik ilişkilerimizin boyutu nedir?

5. Irak Devletinin Ülkemizden kalkan uçaklarla Musul semalarını bombalaması sonucunda ölenlerin arasında, Kuzey Irak Türkmenlerinin de bulunması karşısında Devletimizin tavrı ne olmuştur?

6. Bir çok Avrupa ülkesi ve İslam ülkeleri bu harekâta karşı tepkisini gösterirken Türkiye Cumhuriyeti tepkisini neden açık bir şekilde ortaya koymamıştır? Yoksa tepkimiz Amerikan uçaklarının Ülkemizden kalkıp Irak’ı bombalamasını haklı mı bulmaktadır?

                T.C.                                                                         Millî Savunma Bakanlığı         17.2.1999                                                Kanun : 1999/7004-TÖ

Konu : Yazılı Soru Önergesi

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

İlgi : (a) TBMM Bşk.lığının 29.1.1999 tarihli ve KAN.KAR.MD.A.0.1.0.GNS.0.10.00.02-7/6770-16864/38926 sayılı yazısı.

b) Başbakanlığın 3.2.1999 tarihli ve KKG.012/106-913-9/586 sayılı yazısı.

HatayMilletvekili Mehmet Sılay tarafından Sayın Başbakana tevcih edilen ve İlgi (a) üzerine İlgi (b) ile tarafımdan cevaplandırılması tensip edilen 7/6770 sayılı yazılı soru önergesinin cevabı ekte sunulmuştur.

Arz ederim.

                                Prof. Dr. Hikmet Sami Türk                                   Millî Savunma Bakanı

Hatay Milletvekili MehmetSılay Tarafından Verilen

7/6770 Sayılı Yazılı Soru Önergesinin Cevabı

1. Kuzeyden keşif harekâtı için İncirlik’te konuşlu bulunan ABD ve İngiltere’ye ait uçaklar; TBMM’nin 26 Aralık 1996 gün ve 477 sayılı kararına istinaden, Türkiye tarafından belirlenen ilke ve kurallar doğrultusunda sadece keşif ve gerektiğinde önleme uçuşlarıyla sınırlı hava harekâtında bulunmaktadırlar. Sözkonusu harekât kapsamında icra edilen uçuşlarda taşınan tüm silahlar ilgili Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi kararlarının uygulanması ve meşru müdafaa için gerekli olanlarla sınırlıdır.

ABD ve İngiltere’nin Aralık 1998 ayında Irak’a karşı giriştiği hava harekâtına kadar, Irak’ın ABD ve İngiltere uçaklarına yönelik hasmane bir tutumu olmamıştır. Ancak harekâtın hemen sonrasında Irak’ın 36 ncı paralelin kuzeyindeki hava sahası ihlalleri ve uçaklara karşı hava savunma silah sistemleri ile tehdit teşkil etmesi sonucu ABD uçakları da kendilerine angaje olmuş sam ve uçaksavar sistemlerine karşı meşru müdafaa kapsamında müdahalede bulunmuşlardır. Kamuoyunda ve basın yayın organlarında “İncirlik’ten havalanan ABD uçaklarının Irak’taki hedefleri bombaladığı veya hava savunma sistemlerine taarruz ettiği” şeklinde yer alan ifadeler gerçekleri yansıtmamakta ve sözkonusu müdahalelerin meşru müdafaa kapsamında yapıldığı hususu gözardı edilmektedir.

2. Kuzeyden keşif harekâtı, TBMM’nin 26 Aralık 1996 gün ve 477 sayılı kararı gereği keşif ve gerektiğinde önleme görevleri ile sınırlı olup, taarruzi bir niteliği bulunmamaktadır.Türk toprakları ve hava sahasının Irak’a karşı taarruzi amaçlı kullanılamayacağı Bakanlar Kurulunun
10 Ocak 1997 gün ve 97/9052 sayılı kararında açıkça belirtilmiştir. Irak’a karşı taarruz maksadıyla İncirlik’in kullanılması yönünde herhangi bir talep sözkonusu olmayıp, böyle bir talebin ortaya çıkması durumunda Türkiye Büyük MilletMeclisinin izninin alınması gerekmektedir.

3. Belirtilen çerçeve dışında Türkiye topraklarından kalkan ABD’ye ait uçakların komşu bir ülkeyi bombalaması sözkonusu değildir.

4. Irak Devleti ile olan ilişkilerimizin her alanda geliştirilmesi yönünde azamî çaba gösterilmektedir.

5. Ülkemizden kalkan uçaklarla Musul semalarının bombalanması sözkonusu olmayıp ABD uçaklarınca Irak hava savunma sistemlerinin reaksiyonuna karşılık meşru müdafaa kapsamında yapılan müdahaleler sonucunda meydana gelen insan kayıpları ve bunların içinde Irak Türkmenlerinin de olduğuna dair herhangi bir bilgi kayıtlarımızda bulunmamaktadır.

6. Türkiye körfez krizinin başlangıcından bu yana gerek ABD ve gerekse Irak nezdinde Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi kararları doğrultusunda sorunun çözümlenmesi yönünde açık bir tavır sergilemiş ve bunu devam ettirmektedir. Irak’a yönelik son ABD ve İngiltere hava harekâtı sonrasında da Türkiye’nin kaygıları açık bir şekilde ortaya konmuştur.

Arz ederim.

                                Prof. Dr. Hikmet Sami Türk                                   Millî Savunma Bakanı

31. – Erzurum Milletvekili Aslan Polat’ın, Erzurum’da afete maruz kalmış ilçelere yapılacak yardımlara ilişkin sorusu ve Bayındırlık ve İskân Bakanı Ali Ilıksoy’un yazılı cevabı (7/6771)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorumun Bayındırlık ve İskân Bakanı Sayın Ali Ilıksoy tarafından yazılı olarak cevaplandırılmasını arz ederim.

Saygılarımla.

                                Aslan Polat                                                             Erzurum

31.12.1998 tarihli Resmî Gazetede yayınlanan deprem, su baskını, heyelan, çığ, kaya düşmesi, fırtına gibi tabiî afetler nedeniyle 1998 yılı gelir kaybına ve altyapı hasarına uğrayan belediyelerin 2.2.1981 tarihli ve 2380 sayılı Kanuna ve Bütçe Kanunundaki hükümlere göre tahakkuk edecek paylarında artış yapılacak ilçelerin listesi yayınlanmış, bu listede Erzurum İlimize ait yalnız Uzundere İlçesinin ismi geçmektedir.

Erzurum İlimizin afete maruz ilçelerinden mesela;

Narman İlçesi          :               1.10

İspir-Madenköprübaşı Beldesi               :               1.60

İspir-Çamlıkaya Beldesi         :               1.92

Afet katsayısı olmasına rağmen 55 inci Hükümetin aldığı tüm ülke çapında 2.00 katsayısının altında olan belediyelerin bu liste dışında tutulması yolundaki karar gereği listeye girememişlerdir.

Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgesi zaten yaradılıştan tabiî afete maruz bölgelerdir. Örneğin Erzurum İlimizin 2 000 metre rakımda bulunması, kışın 6 ay bu belediyelerin kar ile mücadele etmeleri ve bölgenin büyük bir bölümünün terör belâsına maruz kalması yanında yukarıda ismi geçen İspir İlçemizin iki beldesinin arazisi dahi gerçekte yoktur. Takriben 6 civarında birbiri ile 3 ila 10 km mesafede bulunan köyler belde adı altında birleştirilmişler ve yanlarından akan Çoruh Nehri her an bu beldelere taşkın afeti yaşatmaktadır.

Sayın Bakanın net olarak cevaplandırmasını arzu ettiğim sorum şudur;

– Hükümet Programınızın 6 ncı sayfasında aynen belirttiğiniz gibi “Güneydoğu ve Doğu Bölgelerimizin ekonomik ve sosyal kalkınmasını hızlandırmak için başlatmış olduğumuz tüm programlar ve teşvikler kararlılıkla sürdürülecek” dediğiniz o mesaja uygun olarak Doğu ve Güneydoğu Anadolu’daki zaten sürekli afete maruz olan bu bölgelerin ilave olarak maruz kaldıkları bu afetlerde katsayıları 1’den büyük olduğu an teşvik kavramının ruhuna uygun olarak bu listelere ek bir kararname ile dahil edilmelerini düşünüyor musunuz?

                T.C.                                                                         Bayındırlık ve İskân Bakanlığı                16.2.1999                                                Araştırma, Planlama ve Koordinasyon                                                                     Kurulu Başkanlığı                                                                   Sayı : B.09.0.APK.0.22.00.00.17/145

Konu : Yazılı Soru Önergesi

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

İlgi : 29.1.1999 gün ve A.01.0.GNS.0.10.00.02-7/6771-16865/38927 sayılı yazınız.

Erzurum Milletvekili Aslan Polat’ın (7/6771-16865) EsasNo.lu Yazılı Soru Önergesi incelenmiş olup, cevabımız ekte sunulmuştur.

Bilginize arz ederim.

                                Ali Ilıksoy                                                               Bayındırlık ve İskân Bakanı

    Erzurum Milletvekili

    Aslan Polat’ın, (7/6771-16865)

    Esas No.lu Yazılı Soru Önergesi

    Soru ve Cevabı :

Soru :

Hükümet Programınızın 6 ncı sayfasında aynen belirttiğiniz gibi “Güneydoğu ve Doğu Bölgelerimizin ekonomik ve sosyal kalkınmasını hızlandırmak için başlatmış olduğumuz tüm programlar ve teşvikler kararlılıkla sürdürülecek” dediğiniz o mesaja uygun olarak Doğu ve Güneydoğu Anadolu’daki zaten sürekli afete maruz kalan bu bölgelerin ilave olarak maruz kaldıkları bu afetlerde katsayıları 1’den büyük olduğu an teşvik kavramının ruhuna uygun olarak bu listelere ek bir kararname ile dahil edilmelerini düşünüyor musunuz?

Cevap :

23.7.1995 tarihli ve 4123 sayılı “Tabiî Afet Nedeniyle Meydana Gelen Hasar ve Tahribata İlişkin Hizmetlerin Yürütülmesine Dair Kanunun 6 ncı Maddesinin Üçüncü Fıkrası “Tabiî afete maruz kalan yörelerdeki Belediyeler ve Özel İdarelere 2380 sayılı Kanuna ve ilgili yıllar bütçe kanunlarındaki hükümlere göre tahakkuk eden paylar Bakanlar Kurulunca azamî 5 katına kadar artırılabilir. Bu uygulamalanın süresi BakanlarKurulunca belirlenir.” hükmü nedeniyle yılı içinde tabiî afete uğrayan Belediye ve Özel İdarelerin payları, Bakanlar Kurulunca tasvip edilen süre ve katsayı oranında artırılmaktadır. 31.12.1998 gün ve 23570 (mükerrer) sayılı Resmî Gazetede yayınlanan 98/12228 sayılı BakanlarKurulu Kararına ek olarak yayınlanacak bir kararname ile bahse konu katsayı; 1,25 olarak değerlendirilmektedir.

32. – Erzincan Milletvekili Mustafa Kul’un, elektrik dağıtım şirketlerinin özelleştirilmesi çalışmalarına ilişkin sorusu ve Enerji ve Tabiî KaynaklarBakanı Ziya Aktaş’ın yazılı cevabı (7/6772)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanı tarafından yazılı olarak yanıtlanmasını saygılarımla arz ederim.

                                Mustafa Kul                                                           Erzincan

Elektrik dağıtım şirketlerinin özelleştirilmesi uygulamalarının sonuçlandırılması, 56 ncı DSP azınlık Hükümetine kalmış görünmektedir.Son derece stratejik ve özelleştirilmesi yanlış olan bu sektördeki uygulamalar, yasalara da aykırılıklar taşımaktadır.Son olarak, Rekabet Kurulunun, Enerji Bakanlığı ile ihaleleri alan şirketler arasında yapılan sözleşmelere konulmasını istediği koşullar, sözleşmelerde yer almadığı için, sözleşmelerin iptali sözkonusu olmuştur. 56 ncı Hükümet ise eski sözleşmeleri iptal etmeden Rekabet Kurulunun istediği koşulları sözleşmelere ekleyerek Danıştaya göndermiştir.

1. Elektrik dağıtım şirketlerinin özelleştirilmesi sonrasında, tekellerin oluşma olasılığı var mıdır; böyle bir olasılık karşısında ne tür önlemler alınmıştır?

2. Dağıtım şirketlerinin özelleştirilmesi sonrasında, fiyatlandırmada birkaç kademenin oluşması durumunda, tüketici ve sanayicinin mağduriyetini önlemek için ne tür önlemler alınmıştır?

3. Özelleştirme sonrası, elektrik dağıtımı hizmetinde yaşanabilecek olası olumsuzluklar karşısında, tüketicilerin ve sanayicilerin haklarının korunması için ne tür yasal yaptırımlar uygulanacaktır?

4. Özelleştirme sonrası, bu şirketlerde çalışanların iş güvenceleri, malî ve özlük haklarında bir sorunla karşılaşmamaları için önlem alınmış mıdır?

                T.C.                                                                         Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanlığı       19.2.1999                                                Araştırma, Planlama ve Koordinasyon                                                                     Kurulu Başkanlığı                                                                   Sayı : B.15.0.APK.0.23-300-209/2859

Konu : Yazılı Soru Önergesi

Türkiye BüyükMilletMeclisi Başkanlığına

İlgi : TBMM Başkanlığının 2.2.1999 tarih ve KAN.KAR.MD.A.01.0.GNS.0.10.00.02-16968 sayılı yazısı.

Erzincan Milletvekili Sayın Mustafa Kul’un tarafıma tevcih ettiği ve 7/6772-16881 Esas No.lu yazılı soru önergesi ile ilgili bilgiler hazırlanarak ekte sunulmuştur.

Bilgilerinize arz ederim.

                                Prof. Dr. A. Ziya Aktaş                                         Enerji ve Tabiî KaynaklarBakanı

ErzincanMilletvekili Sayın Mustafa Kul’un

Yazılı Soru Önergesi ve Cevabı (7/6772-16881)

Elektrik dağıtım şirketlerinin özelleştirilmesi uygulamalarının sonuçlandırılması, 56 ncı DSP azınlık Hükümetine kalmış görünmektedir.Son derece stratejik ve özelleştirilmesi yanlış olan bu sektördeki uygulamalar, yasalara da aykırılıklar taşımaktadır. Son olarak, RekabetKurulunun, Enerji Bakanlığı ile ihaleleri alan şirketler arasında yapılan sözleşmelere konulmasını istediği koşullar, sözleşmelerde yer almadığı için, sözleşmelerin iptali sözkonusu olmuştur. 56 ncı Hükümet ise eski sözleşmeleri iptal etmeden Rekabet Kurulunun istediği koşulları sözleşmelere ekleyerek Danıştaya göndermiştir.

Sorular :

1. Elektrik dağıtım şirketlerinin özelleştirilmesi sonrasında, tekellerin oluşma olasılığı var mıdır; böyle bir olasılık karşısında ne tür önlemler alınmıştır?

2. Dağıtım şirketlerinin özelleştirilmesi sonrasında, fiyatlandırmada birkaç kademenin oluşması durumunda, tüketici ve sanayicinin mağduriyetini önlemek için ne tür önlemler alınmıştır?

3. Özelleştirme sonrası, elektrik dağıtım hizmetinde yaşanabilecek olası olumsuzluklar karşısında, tüketicilerin ve sanayicilerin haklarının korunması için ne tür yasal yaptırımlar uygulanacaktır?

4. Özelleştirme sonrası, bu şirketlerde çalışanların iş güvenceleri, malî ve özlük haklarında bir sorunla karşılaşmamaları için önlem alınmış mıdır?

Cevaplar :

1. 3096 sayılı Yasa uyarınca görevlendirilen sermaye şirketlerinin ortaklık yapıları görevlendirme işlemi öncesinde Bakanlığımca incelenmektedir. Aynı şahıs, şirket ve bunların ortaklıkları (A) grubu Görev Bölgelerinden 1, (B) grubu Görev Bölgelerinden en çok 2 olmak üzere toplam
3 Görev bölgesinde görevlendirilebilmekte ve bu husus İmtiyaz Sözleşmesinde de yer almaktadır. Ayrıca görevlendirme sonrası ortaklık yapılarının değişimi Bakanlığım ve Rekabet Kurulunun iznine tabi olup, bu husus da İmtiyaz Sözleşmesinde yer almış bulunmaktadır.Bu sebeplerle herhangi bir tekelleşme olasılığı bulunmamaktadır.

2. Dağıtım şirketlerinin özelleştirilmesi sonrasında, tüketici bazında Bakanlığımca Ülke genelinde tek tip tarife uygulandığından farklı fiyatlandırma sözkonusu değildir.

Bakanlığımca uygulamaya konulan sistem, ileriki yıllarda Bölgesel tarifeye geçildiği takdirde, tüketici bazında farklı fiyat tarifeleri oluşmasını önleyecek şekilde düzenlenmiştir.

3. Elektrik Dağıtım Tesislerinin İşletme Haklarının özel sektöre devredilmesi halinde, mevcut duruma göre herhangi bir olumsuzluk sözkonusu olmayacaktır.Bu konuda İmtiyazSözleşmesinde gerekli tüm düzenlemeler yapılmıştır.

4. Özel sektöre devredilecek 1475 sayılı Yasaya tabi personel ile kendi istekleri halinde devredilecek memur ve sözleşmeli personelin devir öncesi tüm malî ve özlük haklarında herhangi bir eksiltme ve kısıtlama yapılmaması ve işçi personelinin 1475 sayılı İş Kanununun 17 nci maddesi dışında işten çıkartılmamaları için Danıştay Onayından geçen İmtiyaz Sözleşmesinde gerekli düzenlemeler yapılmıştır.

33. – Bursa Milletvekili Ertuğrul Yalçınbayır’ın, Bursa-Yıldırım İlçesinde bulunan Mahfel adlı çay bahçesinde meydana gelen yangına ilişkin sorusu ve Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Nami Çağan’ın yazılı cevabı (7/6775)

Türkiye BüyükMilletMeclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın yazılı olarak cevaplandırılmak üzere Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanına yöneltilmesi hususunu arz ve talep ederim.

                                Ertuğrul Yalçınbayır                                                                Bursa

Sorular :

Bursa İli, Yıldırım İlçesi, Setbaşı Mevkiinde bulunan, mülkiyeti SSK’ya ait olup, 18 Ocak 1999 günü yanan ve halk arasında Mahfel (Mahfil) diye bilinen Çay Bahçesi ile ilgili olarak :

1. Mahfel (Eser) 2863 Kültür ve Tabiat Varlıkları Koruma Kanunu kapsamında mıdır?

2. Eserin tarihî ve kültürel niteliği nedir?

3. Yangın sonucu tutulan itfaiye zaptına göre binanın yanma sebebini açıklar mısınız?

4. Yangında sabotaj iddiaları üzerine ne gibi adlî, idarî ve hukukî çalışmalarınız olmuştur veya olacaktır?

5. Eseri korumakta ihmal veya dikkatsizliği veya kasdı varsa Mahfel’in müsteciri ile akdettiğiniz kira akdini akde muhalefet veya başka bir sebeple sona erdirmeyi düşünüyor musunuz?

6. Eserin yeniden yapımı ile ilgili çalışma takviminiz nedir? Eseri aslına uygun yapmak için elinizde veriler var mıdır?

7. Mahfel’i talep vukuunda Bursa Büyükşehir Belediyesine uzun süreli tahsis eder misiniz?

                T.C.                                                                         Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı    24.2.1999                                                Sosyal GüvenlikKuruluşları                                                                               GenelMüdürlüğü                                                                     Sayı : B.13.0.SGK.0.13.00.01/946-004608

Konu : Yazılı Soru Önergesi

Türkiye BüyükMilletMeclisi Başkanlığına

İlgi : 5.2.1999 tarih ve A.01.0.GNS.0.10.00.02-7/6775-16892/39078 sayılı yazınız.

Bursa Milletvekili Ertuğrul Yalçınbayır tarafından hazırlanan “Bursa-Yıldırım İlçesinde bulunan Mahfel adlı çay bahçesinde meydana gelen yangına ilişkin” 7/6775 Esas No.’lu yazılı soru önergesi 4792 sayılı kuruluş Kanunu gereğince idarî ve malî bakımdan özerk bulunan Sosyal SigortalarKurumu GenelMüdürlüğüne incelettirilmiş olup, konu ile ilgili olarak alınan cevabî yazıda;

Bursa setbaşı mevkiinde 107 yıllık geçmişi bulunan ve sivil mimarî örneği olması nedeniyle Anıtlar YüksekKurulunca yıkılamaz kararı verilen ve tamamen ahşap yapıya sahip bulunan Mahfel Kıraathanesinin 1969 yılından beri kiracı Osman Enver Özer tarafından kullanıldığı,

Kiracının 7.5.1996 tarihli onarım talebinin, Sosyal Sigortalar Kurumu Yönetim Kurulunun 4.12.1997 tarih, 5103 sayılı kararı ile;

Restorasyon projelerinin adıgeçen kiracı tarafından hazırlanarak Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kurulu ile ilgili Belediyenin onayı alındıktan sonra proje, ruhsat ve restorasyon uygulaması işlerinin tüm masraflarının hiçbir şart koşulmaksızın kiracı tarafından karşılanması ve uygulamanın, Kurumun teknik elemanları denetiminde sürdürülmesi,

Restorasyon neticesinde, binanın fonksiyonel özelliğini bozmayacak şekilde hizmete açıl-
ması,

kaydıyla uygun bulunduğu,

Kiracının SosyalSigortalarKurumuna verdiği taahhütname doğrultusunda inşaata başlanılmasında sakınca olmadığının görüldüğü, Bursa Sigorta Müdürlüğü, onarım işinin Sosyal SigortalarKurumu teknik elemanlarının kontrolü altında sürdürülmesinin talimatlandırıldığı ve 5.11.1998 tarihinde inşaata başlanması için yer teslimi yapıldığı,

Setbaşındaki sözkonusu kıraathanenin, 18.1.1999 tarihindeki yangından sonra durum ve zararının yerinde tespiti için Sosyal Sigortalar Kurumu GenelMüdürlüğünce Bursa’ya bir heyet gönderildiği,

Heyet tarafından düzenlenen 29.1.1999 tarihli raporun, yangın haberlerinin yayınlandığı gazeteler ve haber kasetleri ile birlikte, SosyalSigortalarKurumu ile kiracının hak ve sorumluluklarının tespiti için Hukuk Müşavirliğine intikal ettirildiği,

Ayrıca itfaiye raporlarında, yangının kundaklama sonucu çıktığının belirtilmesi üzerine, konunun Bursa Cumhuriyet Savcılığınca Mahkemeye intikal ettirildiği,

Mahkemenin vereceği karar sonucu, yangının kiracı tarafından çıkarıldığının tespit edilmesi halinde, kiracı aleyhine tahliye davası açılacağı,

Yangında kiracının herhangi bir kusurunun bulunmadığının tespiti halinde, kıraathanenin kiracı tarafından, Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kurulunun onayladığı proje doğrultusunda aslına uygun olarak onarılacağı ve kiracılığının devam edeceği,

Diğer taraftan; Bursa BüyükşehirBelediye Başkanlığının 11.3.1996 tarihli yazısı ile Mahfel Kıraathanesinin SosyalSigortalarKurumunca onarılmasının mümkün olmaması halinde, proje ve restorasyonu Belediyeye ait olmak üzere 20 yıl süre ile Belediyeye tahsis edilmesinin istendiği, Belediyenin takas önerisinde bulunacağı yeni taşınmazların arsa ile eşdeğerde olmayacağı, bu konuda yapılacak incelemenin de zaman kaybı yaratacağı, önerilerinin de yasal haklarını kısıtlayıcı nitelikte olduğunun gerek yazılı, gerekse yerinde yapılan temaslardan anlaşıldığı, Belediyenin teklifinin GenelMüdürlüklerince uygun görülmediği,

Ayrıca, adıgeçen kiracının kiracılık sıfatı sona ermeden, sözkonusu yerin, SosyalSigortalar Kurumu Taşınmaz Mallar Yönetmeliğine göre Bursa Belediyesine tahsis edilmesi olanağının bulunmadığı,

bildirilmiştir.

Bilgilerinize arz ederim.

                                Prof. Dr. Nami Çağan

                                Çalışma ve Sosyal Güvenlik

                                Bakanı

34. – Konya Milletvekili Veysel Candan’ın, 1 inci Ordu Komutanlığınca başörtüsüyle ilgili olarak valilere genelge gönderildiği iddiasına ilişkin sorusu ve İçişleri Bakanı B. Cahit Bayar’ın yazılı cevabı (7/6777)

Türkiye BüyükMilletMeclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın İçişleri Bakanı Sayın Cahit Bayar tarafından yazılı olarak cevaplandırılmasını saygılarımla arz ederim.           27.1.1999

                                Veysel Candan                                                        Konya

1 inci Ordu Komutanlığının 10.11.1998 gün ve 92-87 sayılı yazılarında, Millî Güvenlik Bilgisi öğretmenlerinden alınan raporlarla, bazı İmam-Hatiplerde kız öğrencilerin derslere başörtülü girdikleri, kız ve erkek öğrencilerin ayrı ayrı eğitim yaptıkları gibi gerekçelerle valilere sözkonusu genelgenin gönderildiği, valilerin de bu genelgeyi esas alarak, Millî EğitimMüdürlüklerine başörtülü kızların derslere alınmaması talimatı verdiği, bunun sonucunda da Anayasal bir hak olan eğitim hakkının başörtülü kızların elinden alınarak derslere sokulmadıkları anlaşılmaktadır. Bu sebeple;

1. Birinci Ordu Komutanlığının valilere böyle bir genelge gönderme yetkisi var mıdır? Varsa hangi yasada yazılıdır?

2. Valilerin böyle yasadışı bir genelgeyle işlem yapması suç değil midir?

3. Orta ve yüksek öğrenimde okuyanlar devlet memuru olmadıkları halde, memurlar hakkında uygulanan kılık-kıyafet yönetmeliği uygulayarak eğitim hakları neden engelleniyor?

4. Bu uygulama sivil-asker kargaşası getirmeyecek midir?

5. İlgililerin öğrencileri okula almamaları suç değil midir? Disiplin cezası almayan bir öğrenci doğrudan okula neden alınmamakta? Böyle yapılarak mesele provake edilmiş olmuyor mu?

6. İçişleri Bakanlığı olarak yasadışı bu uygulamayı yaptıran valiler hakkında soruşturma açmayı düşünüyor musunuz?

                T.C.                                                                         İçişleri Bakanlığı      24.2.1999                                                Personel Genel Müdürlüğü                                                                     Sayı : B050PGM071001-Ş/3089

Türkiye BüyükMilletMeclisi Başkanlığına

İlgi : 5.2.1999 tarih ve KAN.KAR.MD.A.01.0.GNS.0.10.00.02-17012 sayılı yazınız.

Konya Milletvekili Sayın Veysel Candan’ın tarafımdan yazılı olarak cevaplandırılmasını istediği soru önergesine (7/6777) ait cevap aşağıya çıkarılmıştır.

Arz ederim.

                                B. Cahit Bayar                                                        İçişleri Bakanı

1. Ordu Komutanlığının 10.11.1998 tarih ve 92/87 sayılı yazısı Bakanlığıma intikal etmemiş olduğundan soru önergesindeki sorulara cevap verilememektedir.

35. – Konya Milletvekili Lütfi Yalman’ın;

– Taksitli satış kampanyası biçiminde gerçekleştirilen promosyon kampanyalarına,

– Özelleştirilen SEK Burdur Fabrikasının başka bir yere taşınarak arazisinin satıldığı iddiasına,

İlişkin soruları ve Sanayi ve TicaretBakanı Metin Şahin’in yazılı cevabı (7/6780, 6781)

Türkiye BüyükMilletMeclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın Sanayi ve TicaretBakanı Sayın Metin Şahin tarafından yazılı olarak cevaplandırılmasını arz ederim.

                                Lütfi Yalman                                                           Konya

Basın-Yayın kuruluşlarının promosyon adı altında taksitli satış kampanyası uygulamalarına sınırlama getiren “Promosyon Yasası”nın kesinleşmiş hükümlerine göre “Kültürel Hizmet” içerikli promosyon dışında herhangi bir promosyon verme imkânı bulunmadığı halde;

1. Bir kısım medyanın hâlâ taksitli satış kampanyası şeklinde cereyan eden promosyon kampanyalarıyla ilgili herhangi bir yasal soruşturma başlatılmış mıdır?

2. Haklarında yasal soruşturma başlatılan veya yasayı ihlalden dolayı mahkeme kararı bulunan medya kuruluşları hangileridir?

3. Haklarında yasal işlem yapıldığı halde kanunsuz promosyon uygulamasını sürdüren medya kuruluşları hangileridir?

4. Herşeye rağmen kanunsuz uygulamalarını sürdürmekte ısrarlı görünen medya kuruluşları bu güçlerini nereden almaktadırlar? Asıl güçlü olması gereken devletin yetkili temsilcisi olarak ilgili kuruluşlar hakkında ne gibi yasal işlemler yapmayı düşünüyorsunuz?

Türkiye BüyükMilletMeclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın Sanayi ve TicaretBakanı Sayın Metin Şahin tarafından yazılı olarak cevaplandırılmasını arz ederim.

                                Lütfi Yalman                                                           Konya

Özelleştirme kapsamında ihaleye çıkarılan SEK Burdur Fabrikası 121 milyar liraya daha önce Feyyaz Berker’e satılarak özelleştirilmiş idi. Bir kısım medya organlarında yer alan haberlerde olduğu gibi;

1. Feyyaz Berker tarafından satınalınan SEK Fabrikasının buradan sökülerek başka bir yere taşındığı doğru mudur?

2. Fabrikanın taşınmasıyla birlikte kaç kişi işten çıkarılmıştır? Kaç kişi bu uygulamadan dolayı işsiz kalmıştır?

3. Fabrikanın taşınmasıyla boş kalan arazinin rant maksadıyla parsellenerek satıldığı ve üzerine lüks villalar yapılarak satışa sunulduğu doğru mudur?

4. Fabrikanın kapatılarak insanların mağdur edilmesi, arazinin rant elde etmek maksadıyla amacı dışında kullanılması, ilgili yasalar nezdinde suç sayılmakta mıdır?

5. Eğer yapılan iş suç kapsamında ise gerekli yasal soruşturmayı başlattınız mı?

6. Mağdur olan işçiler ve çalışanların mağduriyetinin giderilmesi amacıyla herhangi bir önlem düşünüyor musunuz?

 

                T.C.                                                                         Sanayi ve TicaretBakanlığı      19.2.1999                                                Basın ve Halkla İlişkiler Müşavirliği                                                                              Sayı : B.14.0.BHİ.01-59

Konu : Yazılı Soru Önergesi

Türkiye BüyükMilletMeclisi Başkanlığına

İlgi : 5.2.1999 tarih ve A.01.0.GNS.0.10.00.02-7/6780-16903/39099 ve 5.2.1999 tarih ve A.01.0.GNS.0.10.00.02-7/6781-16904/39100 sayılı yazılarınız.

Konya Milletvekili Lütfi Yalman’ın, tarafımca cevaplandırılmasını istediği (7/6781) Esas No.lu yazılı soru önergesinde; bahse konu olan Süt Endüstrisi Kurumunun (Burdur Fabrikası) Bakanlığımla bir ilişkisi bulunmamaktadır.

Öte yandan daha önce Tarım ve Köyişleri Bakanlığına bağlı bulunan Süt Endüstrisi Kurumu ise, halen özelleştirme kapsamındadır.

Konya Milletvekili Sayın Yalman’ın “Taksitli satış kampanyası biçiminde gerçekleştirilen promosyon kampanyalarına” ilişkin olarak tarafımdan cevaplandırılmasını istediği (7/6780) Esas No.lu yazılı soru önergesiyle ilgili cevabımız ise, ekte takdim edilmiştir.

Bilgilerinizi ve gereğini arz ederim.

                                Metin Şahin                                                            Sanayi ve Ticaret Bakanı

Konya Milletvekili Lütfi Yalman’ın

Yazılı Sorularına İlişkin Cevaplarımız

Cevap 1. Bir kısım medya kuruluşu tarafından 4226 sayılı Kanunla getirilen yeni düzenleme ve kuralları aşmak amacıyla gerçekleştirilen promosyon kampanyaları gazete tarafından değil dağıtım şirketi tarafından düzenlendiği ileri sürülerek uygulamaya konulmuştur. Bu uygulamanın Kanuna karşı hile mahiyetinde bir işlem olduğu düşünüldüğünden; Bakanlığım kanundan aldığı yetkiye dayanarak bu uygulamaları yapan süreli yayın kuruluşlarının promosyon uygulamalarının durdurulması istemiyle Ankara 8 inci Asliye Ticaret Mahkemesinde dava açmıştır.

Cevap 2. Dava 20 Kasım 1998 tarihinde sonuçlanmış, Hürriyet, Milliyet ve Sabah gazetelerinin yaptığı promosyon uygulamalarının 4226 sayılı Kanuna aykırılığının tespiti ile durdurulmasına karar verilmiştir.

Cevap 3. Adı geçen gazetelerin uygulamalarına devam etmeleri üzerine Bakanlığım, sözkonusu mahkeme kararının uygulanması için (Ankara 10 uncu İcra Dairesinde) icra başvurusunda bulunmuştur.Bunun üzerine süreli yayın kuruluşları bir yandan mahkeme kararının temyizi yoluna giderken bir yandan da tehir-i icra talebinde bulunmuşlardır.

Cevap 4. Bu konuda, Yargıtaydan çıkacak karara göre işlem yapılacaktır.

Bakanlığım, 4226 sayılı Kanun uygulamalarında bugüne değin göstermiş olduğu hassasiyeti bundan böyle de sürdürmeye devam edecektir.

36. – Karaman Milletvekili Zeki Ünal’ın, bazı projelerin durumuna ilişkin sorusu ve Enerji ve Tabiî KaynaklarBakanı Ziya Aktaş’ın yazılı cevabı (7/6782)

Türkiye BüyükMilletMeclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın Enerji ve Tabiî KaynaklarBakanı Sayın Prof. Dr. A. Ziya Aktaş tarafından yazılı olarak cevaplandırılmasını saygılarımla arz ederim.                28.1.1999

                                Zeki Ünal                                                                Karaman

1. Türkiye’nin yılda kullandığı doğalgaz miktarı nedir? Bunun yüzde kaçı dışarıdan ve hangi ülkelerden karşılanmaktadır?

2. İç Anadoluyu içine alan bir doğalgaz dağıtım projeniz var mıdır? Varsa; bir sanayi şehri olan Karaman’ın bu projedeki yeri nedir? Karaman hangi yılda doğalgaza kavuşacaktır?

3. KOP projesi çerçevesinde; Göksu Nehri üzerine kaç baraj yapılacaktır? Bu barajların yapımı ile ilgili çalışmalar hangi safhadadır?

4. Mavi Tünelin 54 üncü Hükümet döneminde ihale edildiği halde, sonradan iptal edildiği iddia edildi. İddia doğru mudur? Doğru ise iptalin sebebi nedir? Mavi Tünel tekrar ne zaman ihale edilecektir? Keşif tutarı ne olacaktır?

5. Mavi Tünel’in realize edilmesi halinde, toplam kaç hektar arazi sulanacaktır? Sulanacak sahada; Karaman arazileri de var mıdır? Varsa Karaman’ın hangi köy veya belde arazilerini kapsamaktadır? Miktarı nedir?

6. Hışılayk projesi hangi safhadadır? Derivasyon kanalı ile birlikte proje ne zaman bitirilecektir? 1999’da konulan ödenek miktarı nedir?

7. İbrala Barajı, Deliçay Barajı ve Güneyyurt sulaması ne zaman bitirilecektir? 1999’da konulan ödenek miktarları nedir?

8. Ermenek Barajı hangi safhadadır?

9. Sarıveliler İlçesinde yapılması düşünülen gölet hangi safhadadır?

                T.C.                                                                         Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanlığı       5.3.1999                                  Araştırma, Planlama ve Koordinasyon                                                                         Kurulu Başkanlığı                                                                   Sayı : B.15.0.APK.0.23.300-282/4081

Konu : Yazılı Soru Önergesi

Türkiye BüyükMilletMeclisi Başkanlığına

İlgi : TBMM Başkanlığının 5 Şubat 1999 tarih ve A.01.0.GNS.0.10.00.02-7/6782-16906/39102 sayılı yazısı.

Karaman Milletvekili Sayın Zeki Ünal’ın tarafıma tevcih ettiği ve Türkiye BüyükMilletMeclisi İçtüzüğünün 99 uncu maddesi gereğince cevaplandırılması istenen 7/6782-16906 Esas No.lu yazılı soru önergesi ile ilgili bilgiler hazırlanarak ekte sunulmuştur.

Bilgilerinize arz ederim.

                                Prof. Dr. Ziya Aktaş                                                              Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanı

KaramanMilletvekili Sayın Zeki Ünal’ın

Yazılı Soru Önergesi ve Cevabı (7/6782-16906)

Soru 1. Türkiye’nin yılda kullandığı doğalgaz miktarı nedir? Bunun yüzde kaçı dışarıdan ve hangi ülkelerden karşılanmaktadır?

Cevap 1. Türkiye’nin 1998 yılında kullandığı doğalgaz miktarı, 10,2 milyar Sm3 olup, bunun yaklaşık 10 milyar Sm3’ü ithal edilmiştir.Doğalgaz arzının ülkeler bazında yüzde dağılımı ile TPAO payı aşağıdaki gibidir.

                Rusya Federasyonu Mevcut (Gazexport)              % 60

                Rusya Federasyonu İlave (Turusgaz)     % 5

                Cezayir LNG (Soatrach)         % 28

                Spot LNG (Sonatrach+Katar)                % 6

                TPAO     % 1

Soru 2. İç Anadoluyu içine alan bir doğalgaz dağıtım projeniz var mıdır? Varsa; bir sanayi şehri olan Karaman’ın bu projedeki yeri nedir? Karaman hangi yılda doğalgaza kavuşacaktır?

Cevap 2. Karaman İli BOTAŞ tarafından beş bölüm halinde ihalesine çıkalan Doğu Anadolu Doğalgaz Ana İletim Hattının Kayseri-Konya-Seydişehir bölümünde yer almaktadır.Sözkonusu bölümün yapım ihalesi sonuçlanmış olup, hattın 2000’li yıllarda tamamlanması planlanmaktadır. Doğu Anadolu Doğalgaz Ana İletim Hattı ile İçanadolu Bölgesindeki bazı illeri de kapsayan bir çok şehre doğalgaz arzı planlanmaktadır.

Ayrıca, BOTAŞ, doğalgaz alım miktarının artırılması ve kaynaklarının çeşitlendirilmesi politikaları doğrultusunda, doğalgaz ve LNG satıcı konumundaki ülkeler ile görüşmelerini sürdürmektedir.

Doğu Anadolu Doğalgaz Ana İletim Hattı inşasının planlanan zamanda tamamlanması için çalışmalar yoğun olarak sürdürülmekte olup, yeterli miktarda gaz arzının temini ve devreye giriş yıllarına göre yeni ve ilave yatırımların tamamlanması ve özellikle kentlerde kış-yaz dönemi çekiş farklılıklarının dengelenebilmesi için gerekli olan yeraltı depolama tesislerinin inşa edilmesine paralel olarak, Karaman İline doğalgaz arzı mümkün olabilecektir.

Soru 3. KOP projesi çerçevesinde; Göksu Nehri üzerine kaç baraj yapılacaktır? Bu barajların yapımı ile ilgili çalışmalar hangi safhadadır?

Cevap 3. “Konya Ovaları Projeleri” kapsamında önemli bir yere sahip olan Konya-Çumra
3 üncü  Merhale Projesi ile Göksu Nehri üzerinde Bozkır, Avşar ve Bağbaşı barajları olmak üzere üç adet baraj yapılması ve bu barajlarda düzenlenecek yaklaşık 450 milyon m3 suyun 17 km. uzunluğundaki Mavi Tünel vasıtasıyla Göksu Havzasından Konya Çumra Kapalı Havzasına aktarılması planlanmaktadır. Fizibilite çalışmalarına göre 43 540 hektarı Karaman Havzasında olmak üzere Konya ve Karaman Ovalarında toplam 194 380 hektarlık alanın sulanması amaçlanmakta olup, projenin planlama çalışmalarına devam edilmektedir. 1999 yılı sonunda bitirilmesi programlanan bu çalışmaların ikmalini müteakip kati proje çalışmalarına geçilecek, proje teknik ve ekonomik yönden yapılabilir bulunduğu takdirde ve bütçe imkânlarına bağlı olarak ileriki yıllar yatırım programlarına teklif edilebilecektir.

Proje kapsamındaki Mavi Tünel İşi inşaatının uzun süreli olması nedeniyle 1994 yılında TBMM Plan-Bütçe Komisyonunda verilen önerge ile “Bağbaşı Barajı ve Mavi Tüneli Projesi” kapsamında, Bozkır Barajı da 1995 yılında “Göksu-Bozkır Projesi” kapsamında Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğü yatırım programına alınmıştır.

Soru 4. Mavi Tünelin 54 üncü Hükümet döneminde ihale edildiği halde, sonradan iptal edildiği iddia edildi. İddia doğru mudur? Doğru ise iptalin sebebi nedir? Mavi Tünel tekrar ne zaman ihale edilecektir? Keşif tutarı ne olacaktır?

Cevap 4. Devlet Su İşleri GenelMüdürlüğünün Yatırım programında yer alan Bağbaşı Barajı ve Mavi Tünel Projesi kapsamındaki Bağbaşı Barajı ile Mavi Boğaz arasında bulunan 17 km. uzunluğundaki Mavi Tünel işinin bünyesinde 530 m, 800 m, 3 200 m ve 300 m. uzunluğundaki dört adet yaklaşım tüneli, tünel girişinde kapak şaftı, 1 adet denge bacası ve 11 adet havalandırma bacası yapılacak olup, sözkonusu işin 23,5 trilyon TL. üzerinden ihale ilanı 15.8.1997 tarihli Resmî Gazetede yayınlanmış ve 3.10.1997 tarihine kadar teklif alınmıştır. 13.2.1998 tarihinde de ihalesi yapılmak üzere yeterlik belgesi verilen 30 firmaya davetiye gönderilmiş ve 2.3.1998 tarihinde sonuçlanarak % 49,59 tenzilat ile 11,846 trilyon TL.’ye ihale edilmiştir.Bunu müteakip ihale şartnamesinde “teklif edilen kredinin T.C. Hazine Müsteşarlığınca kabul edilmesi zorunludur” hükmü bulunduğundan yüklenici firmanın dış kredi teklifi Hazine Müsteşarlığına sunulmuş, ancak, Müsteşarlıktan kredi teklifinin kabul edilebilir bulunmadığı bildirilmiştir. Bu nedenle işin sözleşmesi akdedilmemiş olup, çözüm yolları aranmaktadır.

Soru 5. Mavi Tünel’in realize edilmesi halinde, toplam kaç hektar arazi sulanacaktır? Sulanacak sahada; Karaman arazileri de var mıdır? Varsa Karaman’ın hangi köy veya belde arazilerini kapsamaktadır? Miktarı nedir?

Cevap 5. Mavi Tünel’in realize edilmesi halinde, 43 540 hektarı Karaman Havzası’nda olmak üzere Konya ve Karaman Ovaları’nda toplam 194 380 hektarlık alan sulanabilecektir.

Soru 6. Hışılayk projesi hangi safhadadır? Derivasyon kanalı ile birlikte proje ne zaman bitirilecektir? 1999’da konulan ödenek miktarı nedir?

Cevap 6. DevletSu İşleri Genel Müdürlüğünün yatırım programında küçük su işleri kapsamındaki yeraltı suyu sulamaları arasında yürütülen Karaman-Ayrancı Hışılayk Mağarası kaynak geliştirilmesi içinde toplam 1 292 m.’lik tünel vasıtasıyla yüzeye çıkartılacak suyun Hışılayk Derivasyon Tüneli ile Ayrancı Barajına aktarılması amaçlanmakta olup, 1998 yılı sonu itibariyle tünelin 1 286 m.’lik kısmı açılmış ve 660 m.’sinin beton kaplaması yapılmıştır. Hışılayk Derivasyon Tüneli işi de 12.8.1998 tarihinde 433 125 milyar TL.’ye ihale edilmiştir. İnşaat kapsamında 195 m. ve 140 m. uzunluklarında 2 adet sifon ile 190 m. ve 850 m. uzunluklarında 2 adet tünel ve 9 470 km. uzunluğunda kanal bulunmaktadır. İşin mukavelesine göre 2001 yılında bitirilmesi planlanmıştır.

1999 yılı için geçici bütçe uygulamasına göre, Hışılayk projesinin 114 milyar TL. ödeneği mevcuttur.

Soru 7. İbrala Barajı, Deliçay Barajı ve Güneyyurt sulaması ne zaman bitirilecektir? 1999’da konulan ödenek miktarları nedir?

Cevap 7. DevletSu İşleri GenelMüdürlüğünce yürütülen Karaman 2 nci merhale projesi kapsamında İbrala Deresi üzerinde inşa edilecek olan İbrala Barajında depolanacak 134 milyon m3 su ile Konya Kapalı Havzasının güneyindeki 13 000 hektarlık alanın sulanması hedef alınmış olup, 19.12.1997 tarihinde 6 253 trilyon TL.’ye ihale edilen İbrala Barajı inşaatında 10.2.1998 tarihinde işe başlanılmıştır.Mukavelesine göre de 15.1.2003 tarihinde ikmali programlanmıştır.

Yine Devlet Su İşleri GenelMüdürlüğünce yürütülen projelerden 1 inci merhale projesi kapsamındaki Gödet ve Deliçay Barajlarında toplam 183,6 milyon m3 su ile 16 000 hektarlık alanın sulanması sağlanacak olup, Gödet Barajı 1988 yılında işletmeye açılmıştır. Deliçay Barajı da 28.9.1990 tarihinde ihale edilmiştir. 1998 yılı sonu itibariyle fizikî gerçekleşme % 46’dır. Halen inşaatı sürdürülen sözkonusu işin mukavelesine göre iş bitim tarihi 2.9.2000’dir.

Küçük su işleri kapsamındaki yerüstü suyu sulamaları kapsamında yürütülen 1 210 hektarlık Karaman-Güneyyurt sulaması 1997 yılında DevletSu İşleri Genel Müdürlüğü yatırım programına alınmış ve % 61’lik kısmı yapılmıştır. Kalan kısmının da Karaman-Ermenek-Güneyyurt sulaması ana kanal ikmali ve şebeke inşaatı adı altında 15.12.1998 tarihinde 451,6 milyar TL.’ye ihale edilmiştir.Sözleşmesi imza aşamasındadır.

1999 yılı için geçici bütçe uygulamasına göre Karaman 2 nci merhale projesinin 30 milyar TL. Karaman 1 inci merhale projesinin 240 milyar TL. Karaman-Güneyyurt sulaması işinin de 15 milyar TL. ödenekleri mevcuttur.

Soru 8. Ermenek Barajı hangi safhadadır?

Cevap 8. Ermenek Barajı ve HES işi Türk-Avusturya Protokolu çerçevesinde Türk ve Avusturya firmaları konsorsiyumunca gerçekleştirilecek olup, bu hususta konsorsiyumla ilk toplantı 18.2.1998 tarihinde yapılmıştır. Teknik teklifin ve şartnamelerin sunulmasını takiben teknik müzakerelere başlanacaktır.

Soru 9. Sarıveliler İlçesinde yapılması düşünülen gölet hangi safhadadır?

Cevap 9. Karaman-Sarıveliler Göleti Devlet Su İşleri GenelMüdürlüğünün etüt programında yer almakta olup, planlama aşamasındaki çalışmaları sürdürülen sözkonusu gölet bu çalışmaların ikmalini müteakip teknik ve ekonomik yönden yapılabilir bulunduğu takdirde bütçe imkânlarına bağlı olarak ileriki yıllar yatırım programlarına teklif edilecektir.

37. – Bolu Milletvekili Feti Görür’ün, bazı belediye başkanları hakkındaki dava dosyalarının bekletildiği iddiasına ilişkin sorusu ve AdaletBakanı Selçuk Öztek’in yazılı cevabı (7/6785)

Türkiye BüyükMilletMeclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın, aracılığınız ile AdaletBakanı Sayın Selçuk Öztek tarafından yazılı olarak cevaplandırılmasını saygılarımla arz ederim.

                                Feti Görür                                                               Bolu

Kamuoyuna sızan ve halkımızı derinden yaralayan, özellikle adalet ve yargının tartışıldığı şu günlerde bağımsız bir bakan sıfatıyla meselenin üzerine giderek vuzuha kavuşturacağınıza inanarak aşağıdaki sorularıma açıklık getirmenizi istirham ediyorum.

İstanbul Eski Belediye Başkanı Recep Tayyip Erdoğan başta olmak üzere, Kayseri Eski Belediye Başkanı Şükrü Karatepe, Sincan Eski Belediye Başkanı Bekir Yıldız hakkında yargı sürecinin olağanüstü bir hızla yürüdüğünü gördük.

Soru 1. Kamuoyuna intikal eden bilgilere göre, Adana İli, Seyhan İlçesinin ANAP’lı Belediye Başkanı, Sayın Ahmet Cevdet Yağ hakkında Danıştay’da 3 yıldır bekleyen 3 adet dosya bulunduğu iddia edilmektedir. Bu bilgiler doğru mudur?

Soru 2. Bu dosyalar 3 yıldır saklanıyorsa bunları saklayanlar kimdir? Ve ne sebeple bu konuya alet olmaktadırlar?

Soru 3. Ülkemizde yargı siyasallaşmış mıdır ki, partilere göre ayrı muamele mi yapılmaktadır?

                T.C.                                                                         Adalet Bakanlığı      22.2.1999                                                Bakan : 317

 

Türkiye BüyükMilletMeclisi Başkanlığına

İlgi : Kanunlar ve KararlarDairesi Başkanlığı ifadeli, 5.2.1999 tarihli ve A.01.0.GNS. 0.10.00.02-7/6785-16965/39202 sayılı yazınız.

İlgi yazınız ekinde alınan,Bolu Milletvekili Feti Görür tarafından Bakanlığıma yöneltilen ve yazılı olarak cevaplandırılması istenilen 7/6785-16965 Esas No.’lu soru önergesine verilen cevap örneği iki nüsha halinde ilişikte sunulmuştur.

Bilgilerinize arz ederim.

                                Prof. Dr. Selçuk Öztek                                           AdaletBakanı

    Sayın

    Feti Görür

    Bolu Milletvekili

    TBMM

Bakanlığıma yönelttiğiniz ve yazılı olarak cevaplandırılmasını istediğiniz 7/6785-16965 Esas No.’lu soru önergesinin cevabı aşağıda belirtilmiştir.

Bilindiği üzere, 2575 sayılı DanıştayKanununun 2 nci maddesinde, Danıştayın hükümetle ilgili işlerinin Başbakanlık aracılığıyla yürütüleceği hükmü yer almaktadır.

Diğer yandan “Bakanlıkların Kuruluş ve Görev Esasları Hakkında 174 sayılı Kanun Hükmünde Kararname ile 13.12.1983 gün ve 174 sayılı Bakanlıkların Kuruluş ve Görev Esasları Hakkında Kanun Hükmünde KararnameninBazı MaddelerininKaldırılması ve Bazı Maddelerinin Değiştirilmesi Hakkında 202 sayılı Kanun Hükmünde KararnameninDeğiştirilerekKabulü Hakkında” 3046 sayılı Kanunun 4 üncü maddesinde, Başbakan Yardımcılığı ve DevletBakanlarının görevlendirilebilmelerine ilişkin esaslar öngörülmekte ve buna göre oluşturulanDevletBakanı ve Başbakan Yardımcılığı ile DevletBakanlıkları ve diğer Bakanlıklara verilen görevler ile Başbakana doğrudan bağlı ve ilgili kuruluşlardan hangilerinin Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı ve DevletBakanları tarafından yönetileceği hususları Başbakanlıkça belirlenmektedir.

Yukarıda açıklandığı üzere, Danıştay’ın hükümetle ilişkileri, bir DevletBakanlığı aracılığı ile yürütülmekte olduğundan, bahse konu soru önergesinde sözü edilen hususlar Danıştay ile ilişkilere ilişkin DevletBakanını ilgilendirmektedir.

Bilgilerinize arz ederim.

                                Prof. Dr. Selçuk Öztek                                           Adalet Bakanı

38. – Bursa Milletvekili Ertuğrul Yalçınbayır’ın, Bursa Orhangazi Gedelek Köyü Asmatepe mevkiinde makilik-fundalık olarak kullanılan alanın sanayi alanına dönüştürülme nedenine ilişkin sorusu ve Bayındırlık ve İskân Bakanı Ali Ilıksoy’un yazılı cevabı (7/6791)

Türkiye BüyükMilletMeclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın yazılı olarak cevaplandırılmak üzere Bayındırlık ve İskân Bakanına yöneltilmesi hususunu arz ve talep ederim.

                                Ertuğrul Yalçınbayır                                                                Bursa

Sorular :

Bursa İli Orhangazi İlçesi Gedelek Köyü Asmatepe mevkiinde çimento fabrikası kurulması hususunda daha önce Çevre Bakanlığına sunulan ÇED raporu; “ön inceleme sonucu, bölgenin tarım toprağı ve zeytinlik olması nedeniyle yasal olarak sanayi tesisi kurulmasının mümkün olmadığı belirtilerek iade edildiği öğrenilmiştir.” Gerekçesi ile reddedilmiştir.Keyfiyet Sanayi ve Ticaret Bakanlığının 13.2.1998 gün ve 116 sayılı Bursa Milletvekili Ertuğrul Yalçınbayır’ın 7/4150E. yazılı soru önergesine verilen cevaptan anlaşılmaktadır.

Ancak,

19.1.1998 tasdik tarihli Bursa 2020 yılı 1/100 000 ölçekli Çevre Düzeni Planında “İznik-Orhangazi Planlama Bölgesi” sınırları içinde ve bu sınırlar içinde geçerli olan 19.11.1990 tasdik tarihli 1/25 000 ölçekli İznik Gölü Çevre Düzeni İmar Planında Makilik-Fundalık kullanımında kalan Orhangazi İlçesi, Gedelek Köyü, Açmatepe mevkiindeki alanın sanayi alanına (Çimento Fabrikası Alanına) dönüştürülmesi hakkındaki değişiklik teklifi Bayındırlık ve İskân Bakanlığınca uygun görülerek onanmıştır.

Plan değişikliği ile ilgili olarak :

1. Bursa 2020 Planı Bakanlık, YerelYönetimler ve Sivil Toplum Örgütlerinin katılımıyla hazırlanmış olmasına rağmen plan değişikliğinde aynı yöntemin uygulanmamasının sebebi nedir?

2. Çevre Bakanlığının Çimento Fabrikası ile ilgili ÇED olumsuz raporu ile Çevre Bakanlığından olumlu görüş alınmadan imar planlarının idarece onaylanmayacağına dair “Plan Değişikliği” yapılması mümkün müdür?

3. Plan notları arasında “Çevresel Etki Değerlendirmesi Yönetmeliğinde belirtilen esaslara uyulacaktır.” hükmü bulunmaktadır.

ÇED raporu alamayan bir yer için plan değişikliği yapılmasının sebebi nedir?

4. Plan değişikliği kararını geri alıp planı eski haline döndürecek misiniz?

 

               

 

                T.C.                                                                         Bayındırlık ve İskân Bakanlığı                2.3.1999                                  Araştırma, Planlama ve Koordinasyon                                                                         Kurulu Başkanlığı                                                                   Sayı : B.09.0.APK.0.22.00.00.17/178

Konu : Bursa Milletvekili Ertuğrul Yalçınbayır’ın

           yazılı soru önergesi

Türkiye BüyükMilletMeclisi Başkanlığına

İlgi : 11.2.1999 gün ve A.0.10.GNS.0.10.00.02-39105 sayılı yazınız.

İlgi yazınız ilişiğinde alınan; Bursa Milletvekili Ertuğrul Yalçınbayır’ın “Bursa-Orhangazi GedelekKöyü Asmatepe Mevkiinde makilik-fundalık olarak kullanılan alanın sanayi alanına dönüştürülmesi” konusunda Bakanlığımıza yönelttiği 7/6791-16939 Esas Sayılı yazılı soru önergesi incelenmiş olup, konuya ilişkin cevabımız ekte sunulmuştur.

Bilgilerinize arz ederim.

                                Ali Ilıksoy                                                               Bayındırlık ve İskân Bakanı

    Bursa Milletvekili

    Ertuğrul Yalçınbayır’ın, (7/6791-16939)

    Esas Sayılı Yazılı Soru Önergesine

    Dair Sorular ve Cevapları :

Sorular :

Bursa İli Orhangazi İlçesi Gedelek Köyü Asmatepe mevkiinde çimento fabrikası kurulması hususunda daha önce Çevre Bakanlığına sunulan ÇED raporu; “ön inceleme sonucu, bölgenin tarım toprağı ve zeytinlik olması nedeniyle yasal olarak sanayi tesisi kurulmasının mümkün olmadığı belirtilerek iade edildiği öğrenilmiştir.” Gerekçesi ile reddedilmiştir.Keyfiyet Sanayi ve Ticaret Bakanlığının 13.2.1998 gün ve 116 sayılı Bursa Milletvekili Ertuğrul Yalçınbayır’ın 7/4150E. yazılı soru önergesine verilen cevaptan anlaşılmaktadır.

Ancak,

19.1.1998 tasdik tarihli Bursa 2020 yılı 1/100 000 ölçekli Çevre Düzeni Planında “İznik-Orhangazi Planlama Bölgesi” sınırları içinde ve bu sınırlar içinde geçerli olan 19.11.1990 tasdik tarihli 1/25 000 ölçekli İznik Gölü Çevre Düzeni İmar Planında Makilik-Fundalık kullanımında kalan (Orhangazi İlçesi, Gedelek Köyü, Açmatepe mevkiindeki alanın sanayi alanına (Çimento Fabrikası Alanına) dönüştürülmesi hakkındaki değişiklik teklifi Bayındırlık ve İskân Bakanlığınca uygun görülerek onanmıştır.

Plan değişikliği ile ilgili olarak :

1. Bursa 2020 Planı Bakanlık, YerelYönetimler ve Sivil Toplum Örgütlerinin katılımıyla hazırlanmış olmasına rağmen plan değişikliğinde aynı yöntemin uygulanmamasının sebebi nedir?

2. Çevre Bakanlığının Çimento Fabrikası ile ilgili ÇED olumsuz raporu ile Çevre Bakanlığından olumlu görüş alınmadan imar planlarının idarece onaylanmayacağına dair “Plan Değişikliği” yapılması mümkün müdür?

3. Plan notları arasında “Çevresel Etki Değerlendirmesi Yönetmeliğinde belirtilen esaslara uyulacaktır.” hükmü bulunmaktadır.

ÇED raporu alamayan bir yer için plan değişikliği yapılmasının sebebi nedir?

4. Plan değişikliği kararını geri alıp planı eski haline döndürecek misiniz?

Cevaplar :

Sözkonusu alanda 19.12.1990 onanlı 1/25 000 ölçekli İznik Gölü Çevre Düzeni İmar Planında; DevletSu İşleri GenelMüdürlüğünün 22.7.1997 gün ve 563-6425 sayılı, Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanlığının (Maden İşleri GenelMüdürlüğü) 15.8.1997 gün ve 25702 sayılı, Orman Bakanlığının (Bursa Orman Bölge Müdürlüğü) 15.8.1997 gün ve 25702 sayılı, Köy Hizmetleri GenelMüdürlüğünün 14.8.1997 gün ve 194-7312/3812 sayılı, Sağlık Bakanlığının (Bursa İlMüdürlüğü) günsüz 15906 sayılı, Kültür Bakanlığının (Bursa Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kurulu Müdürlüğü) 4.8.1997 gün ve 720/1284 sayılı ve Tarım ve Köyişleri Bakanlığının 1.12.1998 gün ve 760-01412-8872 sayılı yazılarındaki olumlu görüşlerin yanısıra, Başbakanlık Hazine Müsteşarlığınca “Özel Önem Taşıyan” sektör kodu ile 27.12.1996 gün ve 48975 sayılı teşvik belgesinin verilmiş olması, yatırımın ülke ekonomisine yapacağı katkı ve aynı yerde halen faal olan çimento fabrikası hammadde ocaklarının bulunması durumu da dikkate alındığında;

1. İlgili tüm kurum ve kuruluşların (DevletSu İşleri Genel Müdürlüğünden, Tarım ve Köyişleri Bakanlığından (Koruma ve Kontrol Genel Müdürlüğünün), Köy Hizmetleri GenelMüdürlüğünden, Çevre Bakanlığından, Kültür Bakanlığından, Enerji ve Tabiî KaynaklarBakanlığından (Maden İşleri GenelMüdürlüğü), SağlıkBakanlığından, OrmanBakanlığından, Jeolojik Etüt Raporu v.b. gibi) olumlu görüşleri alınmadan 1/5 000 ve 1/1 000 ölçekli nazım ve uygulama imar planları ilgili idarece onaylanmayacaktır.

2. 1/5 000 ve 1/1 000 ölçekli nazım ve uygulama imar planları onaylanmadan inşaat uygulamasına geçilemez.

3. Girişimci tarafından sözkonusu alanda yapılacak sanayi tesislerinden kimyasal atık toz-duman ihraç etmeyen ve çevrenin olumsuz yönde etkilenmesini engelleyecek ileri teknoloji sistemi kullanılacak ve her türlü önlemin alınacağına dair noter tasdikli taahhütname verilmeden inşaat uygulamasına geçilmeyecektir.

4. Çevresel Etki Değerlendirmesi Yönetmeliğinde belirtilen esaslara uyulacaktır.

5. 1/5 000 ve 1/1 000 ölçekli nazım ve uygulama imar planları onaylanmadan inşaat uygulamasına geçilemez.

6. Çevresel Etki Değerlendirilmesi Yönetmeliğinde belirtilen esaslara uyulacaktır.

7. Diğer hususlarda 19.1.1998 tasdik tarihli Bursa 2020 Yılı/100 000 ölçekli Çevre Düzeni Planı ve 19.12.1990 tasdik tarihli 1/25 000 ölçekli İznik Gölü Çevre Düzeni İmar Planı plan notları geçerlidir.

Bu çerçevede, mevcut plan notlarının düzenlenmesi suretiyle yapılan ve Bakanlığımızca 19.12.1990 onaylanmış olan 1/25 000 ölçekli İznik Gölü Çevre Düzeni İmar Planına ilişkin Teknik Araştırma ve Uygulama GenelMüdürlüğümüzün 21.12.1998 gün ve 25059/18291 sayılı yazısı ile gerçekleştirilen plan değişikliği işleminde, şehircilik ilkelerine ve mevzuata aykırı herhangi bir husus bulunmamaktadır.

Diğer taraftan,Bakanlığımızca yapılan onama 1/25 000 ölçekli çevre düzeni plan değişikliği olup, 1/5 000 ölçekli nazım imar planı ve 1/1 000 ölçekli uygulama imar planı 1/25 000 ölçekli plan koşullarına göre tüm ilgili kurum ve kuruluşların görüşleri alınmak suretiyle Valilikçe onaylanması gerekmektedir.

 

39. – Konya Milletvekili Lütfi Yalman’ın, Gümrük Müsteşarının basında yer alan bazı açıklamalarına ilişkin sorusu ve DevletBakanı Şükrü Sina Gürel’in yazılı cevabı (7/6793)

Türkiye BüyükMilletMeclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımınDevletBakanı Sayın Şükrü Sina Gürel tarafından yazılı olarak cevaplandırılmasını arz ederim.

                                Lütfi Yalman                                                           Konya

1. Bazı Medya organlarında açıklamaları yer alan Gümrük Müsteşarı Ramazan Uludağ’ın iddia ettiği Türkiye’nin gümrük sisteminde hiçbir aksaklığın olmadığı, işlerin kanuna uygun olarak aksamadan yürütüldüğü doğru mudur?

2. Medya organlarına yansıdığı kadarıyla özellikle Bursa gümrüğünde çeşitli usulsüzlüklerin ve yolsuzlukların yaşandığı araştırılmış mıdır?

3. İddia edilen yolsuzluk ve usulsüzlüklerle ilgili ne gibi yasal işlemler yapılmıştır?

4. GümrükMüsteşarı Ramazan Uludağ’ın daha önce hakkında çıkan birtakım iddialarla ilgili herhangi bir müfettiş raporu var mıdır? Varsa eğer bu rapor kapsamında herhangi bir soruşturma açılmış mıdır?

5. Açılan soruşturmalar sonucunda ne gibi yasal işlemler yapılmıştır?

                T.C.                                                                         Başbakanlık             23.2.1999                                                Gümrük Müsteşarlığı                                                                              Gümrükler GenelMüdürlüğü                                                                  Sayı : B.02.1.GÜM.0.06.00.02-44-GENEL/004670

Türkiye BüyükMilletMeclisi Başkanlığına

GenelSekreterliğine

(Kanunlar ve KararlarDairesi Başkanlığı)

İlgi : 11.2.1999 günlü, 7/6793-16972/39235 sayılı yazınız.

İlgide kayıtlı yazınız ekinde alınan Konya Milletvekili Lütfi Yalman’ın 7/6793-16972 sayılı yazılı soru önergesine ilişkin cevaplarımız ilişikte sunulmuştur.

Bilgilerine arz ederim.

                                Prof. Dr. Şükrü Sina Gürel                                      DevletBakanı

Konya Milletvekili Lütfi Yalman’ın 7/6793-16972 Esas No.lu
Yazılı Soru Önergesine İlişkin Cevaplar

1. Gümrük işlemleri Gümrük Müsteşarlığının Merkez ve Taşra teşkilatında yer alan birimlerce ilgili kanun ve mevzuat hükümleri çerçevesinde yürütülmekte, aksayan hususların tespiti halinde, yine kanun ve mevzuat hükümleri dahilinde gereğine tevessül edilmektedir.

2-3. a) 1997 yılı sonunda Bursa Gümrükleri Başmüdürlüğü bağlantısı Çanakkale Gümrük Müdürlüğünden gerçekleştirilmek istenilen hayalî ihracat olayı; Çanakkale Gümrük Müdürlüğü tarafından mahallinde tespit edilerek açığa çıkarılmış ve anılan Gümrük Müdürlüğünün 30.12.1997 tarihli 11927 sayılı yazısı ile Çanakkale Cumhuriyet Başsavcılığına intikal ettirilmiştir.

b) Avman Deniz Acentalığına bağlı “Forest 1” gemisi ile Şark İthalat ve Tic. San. A.Ş. adına kayıtlı 53 000 torbadan ibaret 2 650.M/Ton kristal şeker olayı Bursa Gümrükleri Başmüdürlüğü bağlantısı Gemlik Gümrük Müdürlüğü tarafından ortaya çıkarılmış ve 10 Şubat 1998 gün ve 2525 sayılı yazıları ile 1918 sayılı Kaçakçılığın Men ve Takibine Dair Kanunun ilgili maddeleri gereğince takibatta bulunulması mütalaasıyla Gemlik Cumhuriyet Savcılığına intikal ettirilmiştir.

c) Kavsal İnşaat Turizm Sanayi ve Ticaret Limited Şirketinin Gümrükler Genel Müdürlüğü Gümrük Kontrolörleri Birim Başkanlığına yönelik 28.7.1998 tarihli ihbar mektubunda İstanbul’da yerleşik Akenez Turizm San. Taşımacılık ve Tic. A.Ş. firmasının düşük kıymet beyanı ile AIWA marka elektronik eşya ithal ettiği ve Devletibüyük miktarda zarara uğrattığını belirtmesi üzerine anılan Birim Başkanlığınca Gümrükler GenelMüdürlüğü Makamından alınan 30.7.1998 tarihli Onayla soruşturma başlatılmıştır.

Soruşturmayı yürüten Gümrük Kontrolörlerinin (Tevfik Usta-Fahri Paslı) İstanbul Gümrükleri Başmüdürlüğüne muhatap 31.7.1998 tarihli yazılarında Akenez firmasının bilgileri dışında Aıwa marka (Yumatu) elektronik eşya ithalatını gerçekleştirmemeleri talep edilmiştir.

Alınan bu tedbir üzerine İstanbul’dan bu ithalatı gerçekleştiremeyeceğini anlayan firma adresi İstanbul olmasına rağmen bir başka gümrüğe yönelmiş bu defa anılan Gümrük Kontrolörlüklerine mezkûr firmanın 25 konteyner dolusu AIWA marka televizyon ve müzik setini Gemlik Gümrüğünden düşük kıymetle ithal edeceği yönünde ihbarlar gelmiştir.

Bu ihbarlar üzerine Gümrük Kontrolörleri, 8.9.1998 tarihinde Gemlik Gümrük Müdürlüğüne çektikleri faks yazı ile AIWA marka elektronik eşyaya ilişkin bir gümrük işlemi yapılmak istenilmesi halinde kendilerinin bilgisi dışında ithalat işleminin tekemmül ettirilmemesi yönünde talimat vermişlerdir.

Daha sonra ihbar edilen Akenez Turizm San.Taşımacılık ve Ticaret A.Ş.’nin Gemlik Gümrük Müdürlüğüne bahis konusu eşyanın ithalatı için müracaat etmesi üzerine GümrükKontrolörleri bilgilendirilmiştir.

GümrükKontrolörleri yaptıkları incelemede, Akenez firmasına ait elektronik eşyayı taşıyan gemi acentasının Gemlik Gümrük Müdürlüğüne 10.8.1998 tarihinde giriş deniz manifestosu verdiğini yani mezkûr eşyayı taşıyan geminin bu tarihte Gemlik Limanına geldiğini tespit etmişlerdir.

Gümrük Kontrolörlerinin Gemlik Gümrük Müdürlüğüne yönelik daha önce bahsi geçen yazısı üzerine bu eşyanın ithalatı gerçekleştirilememiş ve yine anılan kontrölerlerce ihbarcı firma ile temas kurularak bu mallara ait gerçek futaraların ibrazı istenilmiş ise de ihbarca firma tarafından gönderilen faks yazıda eşyaya ait gerçek faturaların temin edilemediği bildirilmiştir.Bunun üzerine olayın tüm netliği ile ortaya çıkarılabilmesi için Hollanda ve Finlandiya resmî makamları ile yurtdışı fiyat araştırması bakımından yazışma cihetine gidilmiştir.

Bu arada ithalatçı firmanın talebi üzerine ileride doğabilecek devlet alacağı ve bundan kaynaklanabilecek para cezaları tutarı, 1615 sayılı Gümrük Kanunu hükümleri doğrultusunda teminata bağlanarak ithalata izin verilmiştir.

Daha sonra mezkûr eşyaların gönderildiği yer olan Finlandiya resmî makamlarından alınan dökümanların 5.1.1999 tarihinde Gümrük Kontrolörlerine intikal etmesi ve bu belgeler üzerinde yapılan inceleme neticesinde ithalatçının Gemlik Gümrük Müdürlüğüne ibraz ettiği bir adet düşük kıymetli faturaya karşın 25 adet yüksek kıymetli faturanın olduğu tespit edilmiştir.

Aynı gün Gümrük Kontrolörlerince konuya ilişkin olarak tanzim edilen raporda Gemlik Gümrük Müdürlüğünce eksik alınan fark vergilerin tahsili ile Gümrük Kanununa göre ceza uygulanması istenilmiştir. Bu arada 6.1.1999 tarihinde İstanbul’a hareket eden kontrolörler İstanbul’a vardıkları 7.1.1999 tarihinde İstanbul Gümrükleri Muhafaza Başmüdürlüğünden herhangi bir mukavemete karşı silahlı eleman temin ederek anılan ithalatçı firmanın Koçman Caddesi No : 19 Güneşli - İstanbul (Yu-Ma-Tu isimli bina) adresindeki merkezine gitmişler ve kaçak eşya araması yapmışlardır.

Yaptıkları arama neticesinde; buldukları 1 984 adet televizyon ile 4 843 adet müzik seti ve bunlara ait 4 892 adet kolonu 1918 sayılı Kanun hükümleri uyarınca zaptetmişlerdir. Eşyanın çokluğu nedeniyle derhal taşınması mümkün olmadığından Gümrük Kontrolörlerince İstanbul Gümrükleri Muhafaza Başmüdürlüğünden temin edilen iki Gümrük Muhafaza memurunun kaçak eşyanın bulunduğu mahalde daimî surette gözetim görevi yapmaları sağlanmış ve eşyanın bulunduğu mahallin tüm giriş-çıkış noktaları kilit ve mühür altına alınmıştır. Eşyalar Maliye Bakanlığı TASİŞ Erenköy İşletme Müdürlüğüne teslim edilmiştir.

Gümrük Kontrolörlerince konu ile ilgili olarak yazılan 11.1.1999 tarihli 152/1, 81/1 sayılı Soruşturma Raporu Gemlik Cumhuriyet Savcılığına intikal ettirilmiştir.

d) 4 Ocak 1999 tarihli Akit Gazetesinde yer alan “Bursa Kaçakçı Cenneti” başlıklı haber ile aynı konuda anılan Gazetenin 5 Ocak 1999 tarihli nüshasında yeralan iddialardan Gümrük Müsteşarlığını ilgilendiren hususlar incelenmek ve soruşturulmak üzere 5.1.1999 tarih ve 1999/2 sayılı Onayla Gümrük Müsteşarlığı Teftiş Kurulu Başkanlığına intikal ettirilmiş, keza 15 Ocak 1999 tarihli Olay Gazetesinde yayımlanan “Trilyonluk Kaçakçılık” başlıklı haber aynı Onay kapsamında değerlendirilmek üzere Teftiş Kurulu Başkanlığına gönderilmiştir.

Müfettişlerce yapılacak inceleme ve soruşturma sonucuna göre olayda ihmali görülen personel bulunması halinde derhal gereği yapılacaktır.

4-5. Gümrük Müsteşarı Ramazan Uludağ hakkında daha önce çıkan birtakım iddialar ile ilgili olarak herhangi bir müfettiş raporunun olup olmadığı, varsa bu rapora göre soruşturma açılıp, sonucuna göre ne gibi yasal işlemler yapıldığı sorulmakta ise de “birtakım iddialar” tabiri ile neyin kastedildiğinin açıklanması halinde gereğine tevessül edilebilecektir.

                                Prof. Dr. Şükrü Sina Gürel                                      Devlet Bakanı

40. — Konya Milletvekili Lütfi Yalman’ın, Koç Üniversitesine tahsis edilen orman arazisi için Bölge İdare Mahkemesi ve Danıştaya açılan davalara ilişkin Başbakandan sorusu ve Orman Bakanı Arif Sezer’in yazılı cevabı (7/6796)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımınBaşbakan SayınBülent Ecevit tarafından yazılı olarak cevaplandırılmasını saygılarımla arz ederim.

                                Lütfi Yalman                                                           Konya

1. Koç Üniversitesi’nin devletçe tahsis edilen orman arazisi üzerinde inşa edilmesini durdurmak maksadıyla Bölge İdarî Mahkemelerine ve Danıştaya açılan davalar sonucunda ilgili mahkemelerce inşaatın durdurulması kararı alınmış mıdır?

2. İnşaatın durdurulmasıyla ilgili karar alındıysa sözkonusu inşaatın durdurulması yönünde ne gibi işlem yapılmıştır? İnşaat devam etmekte midir? Devam ediyorsa karara rağmen nasıl devam etmektedir?

3. Koç Üniversitesi’nin özellikle orman tahribine ve çevre katliamına yol açan inşaatın durdurulması ile ilgili tedbir düşünüyor musunuz? Ne gibi tedbirler düşünülmektedir?

4. Basına yansıdığı kadarıyla gerek mahkeme kararları üzerinde, gerek karara rağmen inşaatın devam etmesi yönünde Koç grubu tarafından baskılar yapıldığı doğru mudur? Bu baskılar neler olmuştur? Koç Grubunu ayrıcalıklı kılan ne gibi özellikleri vardır?

                T.C.                                                                         Orman Bakanlığı                                                                     Araştırma, Planlama ve Koordinasyon Kurulu Başkanlığı                                                                           Koordinasyon ve Mevzuat Dairesi Başkanlığı       12.3.1999                                                Sayı : KM.1.SOR/122-557

Konu : Sn. Lütfi Yalman’ın yazılı soru önergesi

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

(Kanunlar ve Kararlar Dairesi Başkanlığı)

İlgi : a) Başbakanlığın 16.2.1999 tarih ve B.02.0.KKG.0.12/106-918-9/828 sayılı yazısı.

b) TBMM’nin 11.2.1999 tarih ve A.01.0.GNS.0.10.00.02-7/6796-16975/39238 sayılı yazısı.

Konya Milletvekili Sayın Lütfi Yalman’ın Sayın Başbakanımıza tevcih ettiği ve tarafımdan cevaplandırılması tensip edilen 7/6796 esas no.lu yazılı soru önergesi Bakanlığımızca incelenmiş olup, cevabi yazımız ilişikte gönderilmektedir.

Arz ederim.

                                Arif Sezer                                                                Orman Bakanı

Konya Milletvekili Sayın Lütfi Yalman’ın Sayın Başbakan’a Tevcih Ettiği
7/6796 Esas No.lu Yazılı Soru Önergesi Hakkında Orman Bakanlığının Cevabı

1. Bakanlar Kurulunun 26.4.1992 tarihli ve 92/2938 sayılı Kararında; Koç Üniversitesi kurulması amacıyla İstanbul İli, Sarıyer İlçesi, Rumelifeneri Köyü hudutlarında 160 hektar ormanlık sahanın 49 yıl süre ile tahsis edilmesi kararlaştırılmış ve bu karara dayanılarak Bakanlığımızca 2.12.1993 gün ve 833 sayılı olur ve 160 hektar ormanlık sahada Koç Üniversitesi kurulması gayesiyle Millî Eğitim Bakanlığı adına ön izin verilmiş daha sonra ön izin müddetinde mevzuatımıza göre yapılması gerekli iş ve işlemlerin tamamlanması üzerine Bakanlığımızca 14.3.1995 gün ve 130 sayılı olurla önce 72,3 hektar, daha sonra 22.3.1995 gün ve 144 sayılı olurla 87,7 hektar ve son olarak da 3.8.1995 gün ve 434 sayılı olurla 32 hektar olmak üzere toplam 192 hektarlık ormanlık sahada Millî Eğitim Bakanlığı adına kesin izin verilmiştir.

Bu kararla tahsis edilen saha, T.M.M.O.B. Mimarlar Odası ve Orman Mühendisleri Odası tarafından Danıştay nezdinde dava konusu edilmiştir.

Davaların gelişimi aşağıdaki şekildedir.

a) T.M.M.O.B. Mimarlar Odasının açtığı dava :

Davalı : Orman Bakanlığı, Başbakanlık, Bayındırlık ve İskân Bakanlığı, Sarıyer Belediye Başkanlığı

Müdahil : Koç Üniversitesi ve Yüksek Öğretim Kurumu Başkanlığı

Tahsise ilişkin Bakanlar Kurulunun 26.4.1992 tarih ve 92/2938 sayılı kararı ile Orman Bakanlığının 14.3.1995, 22.3.1995 ve 3.8.1995 günlü kesin izin ve tahsis kararları dava konusu edilmiştir.

Danıştay 6 ve 8 inci Daireler müşterek kurulunca verilen 30.6.1997 günlü 1996/2067 E. 1997/2331 sayılı kararla, davanın Bakanlar Kurulu Kararı ve Orman Bakanlığının işlemine yönelik kısmının Reddine, Bayındırlık ve İskân Bakanlığı işlevine yönelik kısmı hakkında konusu kalmadığından karar verilmesine yer olmadığına, Sarıyer Belediye Başkanlığı işleminin iptaline karar verilmiştir. Davacı taraf bu kararı yürütmeyi durdurma talepli temyiz etmiştir.

 

Danıştay İdarî Dava Daireleri GenelKurulu 3.10.1997 günlü 1997/432 E. Sayılı kararla yürütmeyi durdurma talebini reddetmiş ancak 3.7.1998 günlü işlemlerinde bedel konusunun dikkate alınmamış olması nedeniyle 6831 sayılı Orman Kanununa uyarlılık bulunmamaktadır gerekçesiyle davacının temyiz istemi kabul edilmiştir.

Yapılan temyiz incelemesi sonucunda; Danıştay İdarî Dava Daireleri Genel Kurulu 3.7.1998 tarih ve 1997/432 E. 1998/297 S. kararı ile Bakanlığımızca verilen izin işleminin yasal dayanağından birini oluşturan 3708 sayılı Kanunla değişik 2547 sayılı YÖK Kanununun ek 18 inci Maddesinin Anayasa Mahkemesince Anayasanın 130 uncu Maddesine aykırı bulunarak iptal edildiği, Anayasa Mahkemesi kararında da belirtildiği üzere; vakıf yüksek öğretim kurumlarına yapılacak arazi ve tesislerin tahsisi dahil, Devlet yardımlarının gerekleri, koşulları ve sınırlarının bir kanunla düzenlenmesi gerektiği gerekçesiyle iptali gerekeceği bu nedenle, dava konusu BakanlarKurulu Kararının 2547 sayılı Kanunun ek 18 inci Maddesinin Anayasa Mahkemesince iptali nedeniyle işlemin hukukî dayanağı kalmadığı,

Diğer taraftan 6831 sayılı Orman Kanununun 17 nci Maddesinde Turizm alan ve merkezi dışında kalan devlet ormanlarında kamu yararına olan her türlü bina ve tesisler için gerçek ve tüzel kişilere Tarım, OrmanKöyişleri Bakanlığınca bedeli karşılığı izin verebileceği hükme bağlanmış, dava konusu Bakanlar Kurulu Kararı ve Orman Bakanlığı işlemlerinde bedel konusunun dikkate alınmamış olması nedeniyle 6831 sayılı Kanuna uyarlık bulunmamaktadır gerekçesiyle bozulmuştur.

Bakanlığımız Danıştayın bu kararı üzerine yürütmeyi durdurma talepli olarak tashih-i karar istemiştir. Danıştay İdarî Dava Daireleri Genel Kurulunca 9.10.1998 gün ve 1998/537 sayılı kararla yürütmeyi durdurma talebimiz reddedilmiştir.

b)Orman Mühendisleri Odasının Açtığı Dava

Davalı: Orman Bakanlığı, Başbakanlık, Bayındırlık ve İskân Bakanlığı, Sarıyer Belediye Başkanlığı

Müdahil : Koç Üniversitesi ve Yüksek Öğretim Kurulu Başkanlığı

Danıştay 6 ncı Dairesinin 1996/5795 E. 1997/4888 S. 11.11.1997 günlü kararı ile tahsis edilen orman alanında Üniversite kurulmasına, Bölgede kaçak yapılaşma ve gecekondulaşmanın önlenmesi, böylece orman varlığının sağlanması, Üniversitenin Yüksek Öğretime ve topluma yapacağı katkılar yönünden tahsise ilişkin Bakanlar Kurulu Kararı ve Orman Bakanlığınca verilen kesin izin işlemlerinde kamu yararı açısından hukuka aykırılık görülmemiştir. Bu yönlerden davanın reddine karar verilmiştir. Davacı taraf bu kararı yürütmeyi durdurma talepli temyiz etmiştir.

Danıştay İdarî Dava Daireleri Genel Kurulu 17.4.1998 gün ve 1998/131 E. Sayılı kararla yürütmeyi durdurma talebini reddetmiş 3.7.1998 günlü 1998/131 E. 1998/296 sayılı kararla T.M.M.O.B. Mimarlar Odasının davasındaki aynı gerekçelerle temyiz istemi kabul edilmiş ve Mahkeme kararı bozulmuştur. Bakanlığımız Danıştayın bu kararı üzerine yürütmeyi durdurma talepli olarak tashih-i karar istemiş, Danıştay İdarî Dava Daireleri Genel Kurulunca 9.10.1998 gün 1998/544 E. Sayılı kararla yürütmeyi durdurma talebimiz reddedilmiştir.

Ancak, sözkonusu mahkeme kararlarının henüz netleşmediği ve kesinleşmediği dikkate alınarak ve Mahkemece verilecek kararın kesinleşmesi halinde ona göre işlem tesis etmek şartıyla Bakanlığımızca 3.12.1998 gün ve 1018 sayılı olur ile 192 hektarlık saha izni, 24.9 hektara düşürülerek bedelliye çevrilmiştir.

Danıştay 6 ve 8 inci Daireleri ortak kurulunun verdiği kararın Danıştay İdarî Dava Daireleri Genel Kurulunca bozulması üzerine yapılan karar düzeltme talebimizin reddine ilişkin Danıştay İdarî Dava Daireleri Genel Kurulu Kararı 2.2.1999 tarihinde Bakanlığımıza tebliğ edilmiştir.

Bu aşamadan sonra, 2577 sayılı İdarî Yargılama UsulKanununun 49 uncu Maddesi gereğince bahsi geçen bu kararın “Kararı veren Mahkemeye (Danıştay 6 ncı ve 8 inci Dairelerinden oluşan müşterek heyete) gönderilmesi gerekmekte olup, Bakanlığımız açısından davanın sonuçlanması ancak Danıştayın müşterek heyetinin kararının Bakanlığımıza tebliği ile mümkün olacaktır.

2577 Sayılı İdarî Yargılama Usul Kanununun 28 inci Maddesine göre bu kararın tebliği tarihinden itibaren 30 gün içinde uygulanması mecburiyeti bulunmaktadır.

2,3 Davalar henüz kesinleşmediğinden inşaatların durdurulması yönünde bir işlem yapılmamıştır.

4. Koç Grubu 1 inci ve 2 nci Maddede belirtilen davalara müdahil olarak katılmaktadır. Herhangi bir baskı veya ayrıcalıklı işlem sözkonusu değildir.

41. — Ankara Milletvekili Ersönmez Yarbay’ın, Çankaya-Mamak ve Yenimahalle belediyelerince sınırları dışında parselasyon çalışması yaptırıldığı iddiasına ilişkin sorusu ve Devlet Bakanı Aydın Tümen’in yazılı cevabı (7/6798)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın Tapu Kadastro Genel Müdürlüğünün bağlı olduğu Devlet Bakanı Sayın Aydın Tümen tarafından yazılı olarak cevaplandırılmasına delaletlerinizi saygılarımla arz ederim.

                                2.2.1999                                                  Ersönmez Yarbay                                                   Ankara

Sorular :

Çankaya, Mamak,Yenimahalle Belediye Encümen Kararlarına istinaden;

1. Belediye sınırları dışında İlçe Belediyelerinin hiçbir yetkisi olmadığı halde mücavir alan sınırları içinde Ankara İlçe Kadastro Müdürlüklerince hangi köye ait hangi ada ve parsellerde parselasyon planları, ifraz-tevhid dosyaları kabul edilmiş, bunların hangileri onanmıştır? Tek tek listeleri nedir?

2. Yasal olmayan bu işlemler Kadastro Müdürlüklerinden Tapu Sicil Müdürlüklerine intikal ettirilerek tapu tescil işlemleri gerçekleştirilmiş midir?

3. Kanunî dayanağı bulunmayan bu işi ve işlemleri yapan ilgililer hakkında ne gibi bir işlem yapılmıştır?

4. Yasa dışı işlemleri yapanlara gerekli ikazın yapılması düşünülmekte midir?

5. Yasa dışı işlemleri yapan kişiler hakkında soruşturma açılacak mıdır?

 

                T.C.                                                                         Devlet Bakanlığı      25.2.1999                                                Sayı : B.02.0.007/01319

Konu : Soru önergesi

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

İlgi : a) Kanunlar ve Kararlar DairesiBaşkanlığına ait 11 Şubat 1999 tarih, A.01.0.GNS.0.10.0002-

7/6798-16978/39242 sayılı yazı.

b) Bayındırlık ve İskân Bakanlığının (Teknik Araştırma ve Uygulama Genel Müdürlüğü) 27 Ocak 1998 gün ve B.09.0.TAU.0.15.00.00-96-060193403/1099 sayılı yazısı.

c) Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğünün 29 Ocak 1999 tarih, B021TKG0100001-18013/355-169 sayılı yazısı.

Çankaya, Mamak ve Yenimahalle Belediyesince sınırları dışında parselasyon çalışması yaptırıldığı iddiasına ilişkin ilgi (a) yazınız eki yazılı soru önergesinin Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğüne incelettirilmesi sonucu;

Mücavir alan sınırları dahilinde kalan alanlarda yapılacak imar uygulamalarında hangi birimin yetkili olduğu ve hangi belediyenin encümen kararının esas alınacağı hususunda İçişleri Bakanlığı ile Bayındırlık ve İskân Bakanlığına muhtelif yazılar yazıldığı ve son olarak Bayındırlık ve İskân Bakanlığından alınan ilgili (b) yazıda, mücavir alanlarda imar uygulamaları yapma yetkisine yönelik olarak Bakanlıklarının 25 Aralık 1995 tarih, 17587/2657 sayılı genelgesinde belirtilen hususların geçerli olduğunun belirtildiği,

Ayrıca, 3194 ve 3030 sayılı Kanunlar kapsamında yeralan “mücavir alan” tanımlamasının Ankara Büyükşehir Belediyesi İmar Yönetmeliğinin 18 inci maddesinin 14 üncü fıkrasının 18 Mart 1997 gün 113 sayılı belediye meclis kararı ile değiştirilmesi üzerine, sözkonusu kararın iptali istemiyle Ankara 6 ncı İdare Mahkemesinde açılan davanın reddedilmesine karşın, bir örneği ekli Danıştay 6 ncı Dairesinin 18 Kasım 1998 gün, E : 1998/3096 K : 1998/5593 sayılı kararı ile, mücavir alanlarla ilgili olarak yönetmelik çıkarmaya Bayındırlık ve İskân Bakanlığının yetkili olduğu gerekçesiyle bahse konu İdare Mahkemesi kararının bozulduğu,

Anlaşılmıştır.

Bu nedenle, Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğünce 3194 sayılı İmar Kanununun 15, 16 ve 18 inci maddeleri uyarınca yapılarak tescilleri talep edilen imar uygulamalarına konu yerlerin, hangi belediye mücavir alanı dahilinde kaldığının Bayındırlık ve İskân İl Müdürlüklerinden sorulmak suretiyle alınacak cevap doğrultusunda ilgili belediye encümen kararına istinaden işlemler yönlendirilmekte olup, bu doğrultuda uygulamayı yönlendiren ilgili (c) yazının bir örneği ile Çankaya, Mamak ve Yenimahalle Kadastro Müdürlüklerince bu kapsamda sonuçlandırılan işlemlere ait listeler ilişikte sunulmuştur.

Bilgilerinize arzederim.

                                Aydın Tümen                                                         Devlet Bakanı

                T.C.                                                                         Başbakanlık                                                                             Tapu ve Kadastro Genelge Müdürlüğü                                                                              Tasarruf İşlemleri Dairesi Başkanlığı      29.1.1999                                                Sayı : B021TKG0100001-18013/355-169

Konu : Mücavir alan

Ankara Tapu ve Kadastro Bölge Müdürlüğüne

İlgi : a) 4 Şubat 1997 gün ve B021TKG1010002-2115-0689/72 sayılı yazınız.

b) 7 Ağustos 1997 gün ve B021TKG0100001-18013/355-2761 sayılı yazımız.

c) Bayındırlık ve İskân Bakanlığının (Teknik Araştırma ve Uygulama Genel Müdürlüğü) 27 Ocak 1998 gün ve B.09.0.TAU.0.15.00.00-96-060193403/1099 sayılı yazısı.

d) 16 Mart 1998 gün ve B021TKG1010002-18013-0689/100 sayılı yazınız.

e) 27 Mayıs 1998 gün ve B021TKG1010002-292/227 sayılı yazınız.

İlgi (a, d ve e) yazı konuları ile ekleri incelendi.

İlgi (b) yazımız ile, mücavir alanlarda hangi birimin yetkili olduğu hususunun Bayındırlık ve İskân Bakanlığına intikal ettirilmesi üzerine cevaben alınan ilgi (c) yazıda;

“... 25 Aralık 1995 tarih, 17587/2657 sayılı Genelgemizde; 3194 sayılı İmar Kanununun 45 inci maddesi uyarınca Bakanlığımızca büyükşehir belediyesi mücavir alanı olarak onaylanan alan, hangi ilçe sınırları içinde kalıyor ise o ilçe sınırları içinde kalan büyükşehir belediyesine bağlı ilçe belediyesinin mücavir alanı olup, bu alanlarda da anılan genelgenin (B) maddesinde belirtilen hususların geçerli olduğu...” nun açıklandığı belirtilmiştir.

Sözü edilen genelgenin (B) maddesinde ise;

“B- İlçe belediyesinin (alt kademe belediyesi);

Bahsi geçen uygulama imar planlarını hazırlamak ve büyükşehir belediyesince onaylandıktan sonra bu plana göre imar uygulamalarını gerçekleştirmek (ifraz, tevhid, yapı, inşaat ve kullanma izinleri) vb. yetkileri...” nin bulunduğu ifade edilmiştir.

3194 sayılı İmar Kanununun 16/1 inci maddesi de; “Belediye ve mücavir alan hudutları içindeki gayrimenkullerin re’sen veya müracaat üzerine tevhid veya ifrazı, bunlar üzerinde irtifak hakkı tesisi veya bu hakların terkini, bu Kanun ve Yönetmelik hükümlerine uygunluğu belediye encümenleri veya il idare kurullarınca onaylanır.” hükmünü içermektedir.

Diğer taraftan, aynı Kanunun 18 inci maddesi kapsamında yapılan İmar uygulamasında belediye ve mücavir alan sınırları içinde belediyeler, dışında ise valilikler yetkili kılınmıştır.

Bu itibarla, öncelikle ilgi (a,d ve e) yazı konularında 3194 sayılı İmar Kanununun 15, 16 ve 18 inci maddeleri kapsamında yapılarak tescilleri talep edilen imar uygulamalarına konu yerlerin, hangi belediye mücavir alanı dahilinde kaldığının Bayındırlık ve İskân İl Müdürlüğünden sorularak alınacak cevap doğrultusunda ilgili belediye encümen kararına istinaden işlemlerin yönlendirilmesi,

Öte yandan, ilgi (a) yazı ile soru konusu edilen işleme yönelik olarak, Ankara İl İdare Kurulunun 24 Eylül 1996 gün, 1777 Esas 4/K-214 sayılı kararından, Çayyolu Köyü 45 ada 1 ve 46 ada 1 No.lu parsellerin “mevzii imar planı” kapsamında kaldığı anlaşıldığından ve (benzer konuda Bayındırlık ve İskân Bakanlığından alınan 5 Haziran 1995 gün ve B.09.0.TAU.0.15.00.00.1263-062993023/-07437 sayılı yazısında da belirtildiği üzere) 3194 sayılı İmar Kanununun 18 inci Maddesinin 1/1000 ölçekli uygulama imar planı olan alanlarda uygulanması gerekeceğinden dolayısıyla, sözkonusu parsellerde yapılan 18 inci maddenin uygulanması mümkün olmadığından; 45 ada 1 ve 46 ada 1 No.lu parsellerde uygulama ile yapılmak istenilen işlem, parseller arasındaki 847 m2 miktarındaki yerin ihdasen her iki parsele dahil edilerek tek parsel oluşturulması ve ihdasen tevhit edilen yere karşılık parselin kuzey-doğu yönünden 847 m2 lik kısmın terk edilmesinden ibaret bulunduğundan, taşınmaz malların bulunduğu konuma göre mevcut mevzii imar planına uygunluğu sağlanarak (Bayındırlık ve İskân İl Müdürlüğünden alınacak cevap doğrultusunda) bu işleme ilişkin alınacak ilgili belediye encümen kararı doğrultusunda ihdas, tevhit ve terk taleplerinin karşılanması,

Gerekmektedir.

Bilgilerinizi ve bildiriş doğrultusunda işleme yön verilmesinin temini ile benzer konudaki taleplerin bu talimatta belirtilen kriterler doğrultusunda Merkeze intikal ettirilmeden yönlendirilmesini rica ederim.

                                Talat Erdoğan                                                          Genel Müdür

 

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın Tapu Kadastro Genel Müdürlüğünün bağlı olduğu DevletBakanı Sayın Aydın Tümen tarafından yazılı olarak cevaplandırılmasına delaletlerinizi saygılarımla arz ederim.

                                2.2.1999                                                  Ersönmez Yarbay                                                   Ankara

Sorular :

Çankaya, Mamak, Yenimahalle Belediye Encümen Kararlarına istinaden;

1. Belediye sınırları dışında İlçe Belediyelerinin hiçbir yetkisi olmadığı halde mücavir alan sınırları içinde Ankara İlçe Kadastro Müdürlüklerince hangi köye ait hangi ada ve parsellerde parselasyon planları, ifraz-tevhid dosyaları kabul edilmiş, bunların hangileri onanmıştır? Tek tek listeleri nedir?

2. Yasal olmayan bu işlemler Kadastro Müdürlüklerinden Tapu Sicil Müdürlüklerine intikal ettirilerek tapu tescil işlemleri gerçekleştirilmiş midir?

3. Kanunî dayanağı bulunmayan bu işi ve işlemleri yapan ilgililer hakkında ne gibi bir işlem yapılmıştır?

4. Yasadışı işlemleri yapanlara gerekli ikazın yapılması düşünülmekte midir?

5. Yasadışı işlemleri yapan kişiler hakkında soruşturma açılacak mıdır?

Danıştay

Altıncı Daire

Esas No : 1998/3096

Karar No : 1998/5593

Temyiz İsteminde Bulunan : Çankaya Belediye Başkanlığı

Vekili       : Av. Muzaffer Yılmaz

                Mithatpaşa Cad. No : 52 Kızılay-Ankara

Karşı Taraf              : Ankara Büyükşehir Belediye Başkanlığı

Vekili       : Av. Daniye Öztürk (Aynı Yerde)

İstemin özeti : Ankara 6 ncı İdare Mahkemesinin 25.12.1997 günlü, E : 1997/529 K : 1997/1455 sayılı kararının usul ve yasaya aykırı olduğu öne sürülerek bozulması istenilmektedir.

Savunmanın Özeti : Savunma verilmemiştir.

Tetkik Hâkimi Elif Emel Çelik’in Düşüncesi : Temyiz isteminin kabulü ile mahkeme kararının bozulması gerektiği düşünülmektedir.

Savcı Habibe Ünal’ın Düşüncesi : Ankara Büyükşehir Belediye İmar Yönetmeliğinin 18 inci maddesinin 4 üncü fıkrasında değişiklik yapılmasına ilişkin 18.3.1997 günlü, 113 sayılı Ankara Büyükşehir Belediye Meclisi kararının iptali dileğiyle açılan davanın reddi yolundaki İdare Mahkemesi kararının bozulması istenilmektedir.

T.C. Anayasasının 124 üncü maddesinde; Başbakanlık bakanlıklar ve kamu tüzel kişilerinin kendi görev alanlarını ilgilendiren kanunların ve tüzüklerin uygulanmasını sağlamak üzere ve bunlara aykırı olmamak şartıyla Yönetmelikler çıkarabilecekleri kurala bağlanmıştır.

Dava konusu işlemle Yönetmeliğin 18 inci maddesinin 4 üncü fıkrasında değişiklik yapılarak “mücavir alan” ın tanımlandığı anlaşılmaktadır.

Oysa 3194 sayılı İmar Kanununun 5 inci maddesinde “mücavir alan” ın tanımı yapılmış ve bu konuda Yönetmelik çıkarma yetkisi Bayındırlık ve İskân Bakanlığına verilmiştir.

Belirtilen konuyla ilgili olarak Yasa ile Büyükşehir Belediyelerine düzenleme yetkisi verilmemiş olduğundan dava konusu işlemin iptali gerektiren, davanın reddine ilişkin olarak İdare Mahkemesine verilen kararda isabet görülmemiştir.

Açıklanan nedenle temyize konu kararın bozulması gerektiği düşünülmüştür.

 

Türk Milleti Adına

Karar veren Danıştay Altınca Dairesince Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra işin gereği düşünüldü :

Dava, Ankara BüyükşehirBelediyesi İmar Yönetmeliğinin 18 inci maddesinin 14 üncü fıkrasının yeniden düzenlenmesine ilişkin 18.3.1997 günlü, 113 sayılı belediye meclisi kararının iptali istemiyle açılmış, İdare Mahkemesince; uyuşmazlığa konu belediye meclisi kararı ile yapılan büyükşehir belediyesi mücavir alan tanımının özü itibariyle yasal mücavir alan tanımından farklı olmadığı, açıklayıcı mahiyette olduğu, ilçe belediyelerinin kendi sınırları ve mücavir alanları dışında büyükşehir belediye mücavir alanı olarak belirlenen yerlerde herhangi bir görev ve yetkileri bulunduğundan söz edilemeyeceğinden bu alanlarda imar yetkilerinin büyükşehir belediye meclisi ve ilgili organlarınca kullanılacağı şeklindeki düzenleme 3194 ve 3030 sayılı Yasalara aykırılık görülmediği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, bu karar davacı idare tarafından temyiz edilmiştir.

Anayasanın 124 üncü maddesinde, Başbakanlık, Bakanlıklar ve kamu tüzel kişilerinin kendi görev alanlarını ilgilendiren Kanunların ve Tüzüklerin uygulanmasını sağlamak üzere ve bunlara aykırı olmamak şartıyla Yönetmelikler çıkarabilecekleri, hükme bağlanmış, 3194 sayılı Yasanın 44 üncü maddesinin 1/f maddesinde de, imar planı yapımı ve değişiklikleri ile ilgili kriterlerin tespiti ve imarla ilgili diğer hususların Bayındırlık ve İskân Bakanlığınca çıkartılacak Yönetmelikle belirleneceği, öngörülmüştür. Aynı Yasanın 5 inci maddesinde, mücavir alan, imar mevzuatı bakımından belediyelerin kontrolü ve sorumluluğu altına verilmiş olan alanlar şeklinde tanımlanmış, 45 inci maddesinde de, mücavir alan sınırlarının belediye meclisi ve il idare kurulu kararına dayanarak vilayetlerce Bakanlığa gönderileceği, Bakanlığın bunları inceleyerek aynen veya değiştirerek tasdik etmeye veya değiştirilmek üzere iadeye yetkili olduğu, mücavir alanın ilgili belediye sınırına bitişik olması gerekmediği, ayrıca bu alanların köyleri de ihtiva edebileceği, mücavir alandan çıkarılmanın da aynı usule tabi olduğu, Bakanlığın gerekli gördüğü hallerde mücavir alana alma ve çıkarma hususunda re’sen karar verebileceği belirtilmiştir.

Yukarıda anılan hükümler uyarınca mücavir alanların belirlenmesiyle ilgili görev ve yetkilerin Bakanlığa ait olması ayrıca 3194 sayılı Yasanın 44 üncü maddesinin 1/f maddesindeki düzenlemenin bulunması nedeniyle mücavir alanla ilgili yönetmelik çıkarmaya Bakanlığın yetkili olduğu açıktır.

Öte yandan, 3030 sayılı Yasanın 5 inci maddesinde, büyükşehir belediyelerinin sınırlarının ismini aldıkları büyükşehirlerin belediye sınırları, ilçe belediyelerinin sınırlarının, bu ilçelerin büyükşehir belediyesi içinde kalan kısımlarının sınırları olduğu, aynı Yasanın Uygulanması ile ilgili Yönetmelik’in 7 nci maddesinde de, Yasanın 5 inci maddesi doğrultusunda bir düzenlemeyle, büyükşehir dahilinde kurulan ilçe belediyelerinin sınırlarının, bu ilçelerin büyükşehir belediyesi içinde kalan kısımlarının mülkî sınırları olduğu, aynı mülkî sınırlar içinde merkezden çevreye doğru genişleme ve katılmalar suretiyle ve usulüne göre ilçe belediyeleri sınırlarında yapılan değişiklik sonucu ortaya çıkan yeni sınırın, büyükşehir belediyesinin de yeni sınırı olacağı, mücavir alanlar ve sınırlarının, büyükşehir bütünlüğü için imar mevzuatı hükümlerine tabi olduğu hükme bağlanmıştır.

Sözü edilen hükümler uyarınca büyükşehir belediyelerinin sınırlarının bağlı olan ilçe belediyelerinin sınırları ve mücavir alanından oluştuğu, büyükşehir belediyelerinin ayrıca mücavir alanının olamayacağı sonucuna varılmıştır.

Öte yandan, büyükşehir belediyelerinin görevleri 3030 sayılı Yasanın 6 ncı maddesinin A fıkrasında ayrıntılı olarak sayılmış, aynı maddenin B fıkrasında da A fıkrası dışında kalan ve yürürlükteki mevzuatla belediyelere verilen bütün görevlerin ilçe belediyelerince yürütüleceği hükme bağlanmıştır. Bu durumda, büyükşehir belediyelerine 3030 sayılı Yasanın 6 ncı maddesinin A fıkrasında belirtilenler dışında imar ile ilgili konularda düzenleme yapma yetkisi verilmediğinden büyükşehir belediyesi mücavir alanı tanımlamasına ve bu alanlardaki imar yetkilerinin büyükşehir belediyesine ait olduğuna ilişkin işlemin 3030 sayılı Yasaya aykırı olduğu açıktır.

Bu nedenlerle, uyuşmazlığa konu Ankara Büyükşehir Belediyesi İmar Yönetmeliğinin 18 inci maddesinin 14 üncü fıkrasının değiştirilmesi yolundaki belediye meclisi kararında hukuka uyarlık bulunmaması nedeniyle dava konusu işlemin iptali gerektiğinden aksi yöndeki mahkeme kararında isabet görülmemiştir.

Açıklanan nedenlerle, Ankara 6 ncı İdare Mahkemesinin 25.12.1997 günlü E : 1997/529, K : 1997/1455 sayılı kararının bozulmasına, 1 569 400.- lira karar harcı ile fazladan yatırılan 1 172 000.- lira harcın temyiz isteminde bulunana iadesine, dosyanın adı geçen mahkemeye gönderilmesine 18.11.1998 gününde oybirliğiyle karar verildi.

                Başkan    Üye         Üye         Üye         Üye                         Gürbüz Önbilgin     Salim Tansuk          Acar Oltulu             Bekir Aksoylu        Faruk Öztürk

                T.C.                                                                         Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığı                                                                              Genel Sekreterliği                                                                              Kanunlar ve Kararlar Dairesi Başkanlığı 11.2.1999                                                KAN.KAR.MD :                                                                   Sayı : A.01.0.GNS.0.10.00.02-7/6798-16978/39242

Devlet Bakanlığına

(Sayın Aydın Tümen)

Aşağıda sahibi ve özeti belirtilen yazılı soru önergesinin bir örneği ilişikte gönderilmiştir. Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünün 99 uncu maddesi gereğince 15 gün içinde cevaplandırılmasını rica ederim.

Saygılarımla.

                                Hikmet Çetin                                                          Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı

                T.C.                                                                         Başbakanlık                                                                             Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğü                                                                              Mamak Kadastro Müdürlüğü 18.2.1999                                                                Sayı : B021TKO4067420-290/229

Konu : Mücavir alan

Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğüne

(Kadastro Daire Başkanlığı)

TBMM Başkanlığı Genel Sekreterliği tarafından DevletBakanlığımıza iletilen 11.2.1999 gün ve A.01.0.GNS.0.10.00.02-7/6798-16978/39242 sayılı yazı konusu müdürlüğümüzce incelenmiştir.

Yapılan inceleme sonucunda Mamak ilçe belediye sınırlarının dışında kalıp Bayındırlık ve İskân Bakanlığınca tespit edilen mücavir alan sınırları içinde bugüne kadar müdürlüğümüze Kıbrıs Köyünde 1994 yılında Mamak Belediyesince yapılmış imar uygulama planı intikal etmiş olup bu plan daha sonra yapılan revizyon sonucunda 4.11.1997 tarihinde müdürlüğümüzce kontrol edilip tescile gönderilmiştir. Bu plan haricinde mücavir alan içinde kalan Mamak İlçesi, Kızılca Köyü 548, 948, 960, 961, 988 ve 999 no.lu parsellerin tevhitleri için 9.10.1997 tarihinde talep yapılmış ve bu talep Büyükşehir Belediyesi ile ilçe belediyeleri arasındaki uyuşmazlık nedeni ile bekletilmekte iken Genel Müdürlüğümüzün Ankara 1 inci Bölge Müdürlüğüne yazdığı 29.2.1999 gün ve B021TKG01.00001-18013/335-169 sayılı yazıları üzerine 15.2.1999 gün ve 209 sayılı yazımızla Bayındırlık ve İskân İl Müdürlüğüne hangi belediye mücavir alanı içinde kaldığı sorulmuş ve alınacak cevaba göre işlem yapılacaktır.

Müdürlüğümüze bu işlemlerin dışında bahse konu herhangi bir işlem intikal etmemiş ve sonuçlandırılmamıştır.

Gereği için bilgilerinize arz ederim.

                                Alaattin Ulucan                                                       Kadastro Müdürü

Ankara Büyükşehir Belediyesinin Mücavir Alanında Olup,Yalnızca İlçe Belediyelerinin Encümen Kararı ile Tescile Gönderilen Dosyalar

                Encümen Kararını                   Yapılan İşlemin                       Tapuya Gönderildiği                               Veren İlçe Belediyesi              Köyü       Cinsi                Parsel No                Tarih

  1.  Çankaya Belediyesi         Beytepe  İfraz        4772        17.2.1999

  2.  Gölbaşı Belediyesi           Yağlıpınar                İfraz        533          7.1.1999

  3.  Gölbaşı Belediyesi           Gerder     İfraz        159          8.1.1999

  4.  Gölbaşı Belediyesi           Ballıkpınar              Parselasyon Planı    13, 15, 20, 21 vs.    8.1.1999

  5.  Gölbaşı Belediyesi           Hacılar     Parselasyon Planı    849, 850 vs.            28.1.1999

  6.  Gölbaşı Belediyesi           Oğulbey  İfraz        1202        2.2.1999

  7.  Gölbaşı Belediyesi           Hacılar     Parselasyon Planı    148 ile 158 ada        9.2.1999

  8.  Gölbaşı Belediyesi           Oğulbey  Tevhid     63/3-4      22.12.1998

  9.  Gölbaşı Belediyesi           Karaoğlan                İfraz        747          26.11.1998

10.  Gölbaşı Belediyesi           Karaoğlan                İfraz        725          27.11.1998

11.  Gölbaşı Belediyesi           Çerkezhöyük          İfraz        68            17.11.1998

NOT : Mücavir alan çekişmesi nedeniyle Müdürlüğümüzde bekleyen dosya bulunmamaktadır.

 

                Köy/Mah.               İşlemin Cinsi           Müd        Müd.       İlçe Belediyesi         Büyükşehir Belediyesi

                                                Geliş Tarihi             Gönderiliş Tarihi     Encümen Kararı      Encümen Kararı

                                                                                                                                                                Tarihi                      Nosu                       Tarihi                             Nosu      

Şehitali

7 ve 655  İfraz        19.10.1998              13.11.1998              8.10.1998                2595        26.3.1998                1348

Parsel

Dodurga

1274        İfraz        4.12.1998                17.12.1998              26.11.1998              2963        26.3.1998                1349

Parsel

İlyakut

883 ve 940              İfraz        8.12.1998                17.12.1998              19.11.1998              1331        13.10.1998              3797

parseller

Yapkacık

84166      18 uygulama            1.2.1999  10.2.1999                1.12.1998                2982        25.8.1998                3293

plan

Yapracık

822          İfraz        10.9.1998                14.9.1998                30.6.1998                627/637   27.8.1998                3332

parsel

Yenikayı

1883        İfraz        11.5.1998                20.5.1998                12.3.1998                314          6.11.1997                4762

 

                Köy/Mah.               İşlemin Cinsi           Müd        Müd.       İlçe Belediyesi         Büyükşehir Belediyesi

                                                Geliş Tarihi             Gönderiliş Tarihi     Encümen Kararı      Encümen Kararı

                                                                                                                                                                Tarihi                      Nosu                       Tarihi                             Nosu      

parsel

Susuz

84152      18 uygulama            20.4.1998                30.4.1998                24.2.1998                460          7.8.1997  3055

plan

Yenikayı

1559        İfraz        11.5.1998                20.5.1998                12.3.1998                315          28.10.1997              4556

parsel

Yenikayı

1553        İfraz        11.5.1998                20.5.1998                12.3.1998                313          28.10.1997              4557

Parsel

Yenikayı

1556        İfraz        11.5.1999                20.5.1998                12.3.1998                312          28.10.1997              4555

Parsel

Alacatlı

199 Ada 14-15        İfraz        11.5.1999                20.5.1998                12.3.1998                312          28.10.1997              4555

Parsel

Alacatlı

199 Ada 8-9            Tevhit     18.2.1998                7.1.1999  1.12.1998                3004        13.1.1998                100

Parsel

Alacatlı

198 Ada 11-12        Tevhit     18.2.1998                7.1.1999  1.12.1998                3004        13.1.1998                100

Parsel

Alacatlı

195 Ada 8-9            Tevhit     18.2.1998                7.1.1999  1.12.1998                3004        13.1.1998                100

Parsel

Alacatlı

195 Ada 12-13        Tevhit     18.2.1998                7.1.1999  1.12.1998                3003        13.1.1998                100

Parsel

Not : İşlemlere ilişkin iki Belediyenin encümen kararı bulunmasına rağmen, ilçe belediyesi encümen kararı esas alınarak işlemler sonuçlandırılmıştır.

42. — Konya Milletvekili Lütfi Yalman’ın, üzerinde çıplak bir fotoğraf bulunduğu iddia edilen nüfus cüzdanına ilişkin sorusu ve İçişleri Bakanı B. Cahit Bayar’ın yazılı cevabı (7/6802)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın İçişleri Bakanı Sayın Cahit Bayar tarafından yazılı olarak cevaplandırılmasını arz ederim.

                                Lütfi Yalman                                                           Konya

1. Nüfus ve Vatandaşlık İşleri GenelMüdürlüğü kayıtlarında G 06 Seri 618211 numaralı Nüfus cüzdanı var mıdır? Varsa kime aittir?

2. Gerçek bir nüfus cüzdanı üzerine, çıplak bir kadın fotoğrafının yapıştırılarak herhangi sanat icra etme adına da olsa Bakanlığınızca izin verilmesi mümkün müdür?

3. Bakanlığınızın izni olmadığı halde bir başka isme ait nüfus cüzdanına, cüzdandaki isimle ilgisi olmayan birisinin resminin yapıştırılması suç mudur? Suç ise, bunu yapanlar hakkında ne gibi işlem yapılır?

4. G 06 Seri 618211 numaralı Ela Çekin adına kayıtlı olduğu tarafımızca tespit edilen bir nüfus cüzdanının, üstüne çıplak bir kadın fotoğrafı yapıştırarak, sanat icra etmek maksadı ile Almanya’nın Berlin şehrinde “Türk Kültürünü Tanıtma” etkinliği kapsamında bir sergide teşhir edildiği tespit edilmiştir. Cüzdan üzerinde değişiklik yaparak sergileyenler, destek sağlayanlar ve diğer sorumlular hakkında herhangi bir yasal soruşturma başlatılmış mıdır?

 

                T.C.                                                                         İçişleri Bakanlığı                                                                      Nüfus ve Vatandaşlık İşleri Genel Müdürlüğü              26.2.1999                                                Sayı : B050NÜV0080003.226/8525

Konu : Yazılı soru önergesi

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

İlgi : TBMM Bşk. 11.2.1999 günlü ve A.01.0.GNS.0.10.00.02-17082 sayılı yazı.

Konya Milletvekili Lütfi Yalman tarafından TBMM Başkanlığına sunulan ve Sayın Bakanımız tarafından yazılı olarak cevaplandırılması istenilen yazılı soru önergesine cevap teşkil edecek bilgiler aşağıya çıkarılmıştır.

Konu ile ilgili olarak İstanbul Valiliğince yaptırılan inceleme sonucunda; “G06618211 seri numaralı nüfus cüzdanının İstanbul İli Ümraniye İlçesi Nüfus Müdürlüğünce, 17.10.1995 tarihinde Ela Çekin isimli vatandaşımıza Ümraniye İlçesi, Atatürk Mahallesi Muhtarlığınca düzenlenen 14.10.1995 tarihli fotoğraflı nüfus cüzdanı kayıp ve değiştirme belgesine istinaden kayıptan verildiği, nüfus cüzdanına yapıştırılan fotoğraf ile Berlin’de sergilenen nüfus cüzdanındaki fotoğrafın farklı kişilere ait olduğu ve Ela Çekin’in nüfus cüzdanına farklı resim yapıştırarak sergileyen hakkında Üsküdar Cumhuriyet Başsavcılığına Ümraniye Kaymakamlığınca 11.2.1999 gün ve 945/135 sayılı yazı ile suç duyurusunda bulunulduğu” anlaşılmıştır.

Arz ederim.

                                B. Cahit Bayar                                                        İçişleri Bakanı

43. – Konya Milletvekili Lütfi Yalman’ın, Berlin’de organize edilen kültürel etkinliğe ilişkin sorusu ve Kültür Bakanı Mustafa İstemihan Talay’ın yazılı cevabı (7/6803)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığa

Aşağıdaki sorularımın Kültür Bakanı Sayın M. İstemihan Talay tarafından yazılı olarak cevaplandırılmasını arz ederim.

                Lütfi Yalman                                           Konya

1. 1 Ekim-15 Kasım 1998 tarihleri arasında Berlin Bilim Araştırma ve Kültür Senatörlüğü tarafından Berlin’de organize edilen kültürel etkinliğe, Türkiye Cumhuriyetini temsilen katılan sanatçıları herhangi bir yolluk veya her ne ad altında olursa olsun herhangi bir ödeme yapılmış mıdır?

2. Ödeme yapılmış ise kimlere hangi miktarlarda ödemeler yapılmıştır?

3. Özel bir Alman organizasyonu tarafından organize edilen bu organizeye hangi yasa veya yönetmelikler gereği destek sağlandı?

4. Tanıtım broşürünü gördüğünüz zaman çıplak resimli nüfus cüzdanına ve diğer Türkiye’yi küçük düşüren sergi veya gösterimlere niçin tepki göstermediniz?

5. Bu organizasyona katılan Devlet Sanatçıları, Kültür Bakanlığının elemanı olan sanatçıların isim listesi var mıdır?

                T.C.                                                         Kültür Bakanlığı                                                      Araştırma, Planlama ve Koordinasyon                                                   Kurulu Başkanlığı   24.2.1999                                                Sayı : B.16.0.APK.0.12.00.01.940-60

Konu : Yazılı soru önergesi

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığa

İlgi : TBMMBaşkanlığı KAN.KAR.MÜD’nün 11 Şubat 1999 gün ve A.01.0.GNS. 0. 10. 00. 02-39256 sayılı yazısı.

Konya Milletvekili Sayın Lütfi Yalman’ın “Berlin’de organize edilen kültürel etkinliğe ilişkin” 7/6803-16995 esas no.’lu yazılı soru önergesinin cevabı ekte gönderilmektedir.

Bilgilerinize arz ederim.

                                M. İstemihan Talay                                                Kültür Bakanı

 

Konya Milletvekili Lütfi Yalman tarafından TBMM’ne verilen 7/6853-16993 esas no.’lu soru önergesinin cevapları

Soru 1. 1 Ekim 1998-15 Kasım 1998 tarihleri arasında Berlin Bilim Araştırma ve Kültür Senatörlüğü tarafından Berlin’de organize edilen kültürel etkinliğe, Türkiye Cumhuriyetini temsilen katılan sanatçılara herhangi bir yolluk veya her ne ad altında olursa olsun herhangi bir ödeme yapılmış mıdır?

Cevap 1. Türkiye’den Berlin’e giden ve Türkiye Cumhuriyetini temsilen giden sanatçılardan yalnız Bakanlığımız sanatçılarına; 6245 sayılı Harcırah Kanununun öngördüğü oranda yolluk ödenmiştir. Bunların dışında kalan sanatçılara hiçbir surette herhangi bir ödeme yapılmamıştır.

Soru 2. Ödeme yapılmış ise kimlere hangi miktarlarda ödemeler yapılmıştır?

Cevap 2. Harcırah Kanununun öngördüğü oranda yolluk ödenen Bakanlığımız sanatçılarının isim listesi ve ödenen miktarları gösterir çizelge ektedir. (Ek-1)

Soru 3. Özel bir Alman organizasyonu tarafından organize edilen bu organizeye hangi yasa ve yönetmelikler gereği destek sağlandı?

Cevap 3. Türkiye’nin yurtdışında tanıtımı amacıyla Başbakanlık Tanıtma Fonunca Dışişleri Bakanlığına aktarılan ödenek; 28.6.1985 tarih ve 18795 Sayılı Resmî Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 10.6.1985 kabul tarihli ve 3230 no.’lu “Tanıtma Fonununun Teşkili ile 11.7.1939 tarihli ve 3670 Sayılı Millî Piyango Teşkiline Dair Kanunun 4 üncü Maddesine bir bend eklenmesi hakkında kanun” ile bu kanuna göre çıkartılan “Tanıtma Fonu Kurulunun Teşkili İle Çalışma ve Harcama Esas ve Usullerine Dair Yönetmelik” gereğince tahsis edilmiştir.

Soru 4. Tanıtım broşürünü gördüğünüz zaman çıplak resimli nüfus cüzdanına ve diğer Türkiye’yi küçük düşüren sergi veya gösterimlere niçin tepki göstermediniz?

Cevap 4. Berlin’deki sergi; Türkiye’yi küçük düşürücü mahiyette olmayıp sanat içeriklidir.

Soru 5. Bu organizasyona katılan Devlet Sanatçıları, Kültür Bakanlığının elemanı olan sanatçıların isim listesi var mıdır?

Cevap 5. Bu festivalde Devlet Sanatçısı olarak herhangi bir katılım olmamıştır. Kültür Bakanlığını temsilen Bakanlığımız kadrolu sanatçılar katılmış olup Berlin’e giden sanatçıların isim listesi Ek-1’dedir.
GRENZENLOS İSTANBUL IN BERLIN PROJESİ ÇERÇEVESİNDE BAKANLIĞIMIZI

TEMSİLEN BERLİN’E GİDEN VE HARCIRAH ALAN SANATÇILARIN İSİM LİSTESİ

Devl. Opera ve Balesi

                Katılanlar                Görevi     Gidiş       Dönüş     Uçuş        Harcırah DM.

  1. Beyhan Murphy               Koreograf                29.Eki.98 3.Kas.98  Ankara/İstan.          Berlin      İstanb/Ankara         840 DM.

  2. Tacettin Uyanık                Bale Sanatçısı          29.Eki.98 3.Kas.98  Ankara/İstan.          Berlin      İstanb/Ankara         1002 DM.

  3. Salima Sökmez  Bale Sanatçısı          29.Eki.98 3.Kas.98  Ankara/İstan.          Berlin      İstanb/Ankara         1002 DM.

  4. Alpaslan Karaduman        Bale Sanatçısı          29.Eki.98 3.Kas.98  Ankara/İstan.          Berlin      İstanb/Ankara         1002 DM.

  5. Yener Turan      Bale Sanatçısı          29.Eki.98 3.Kas.98  Ankara/İstan.          Berlin      İstanb/Ankara         1002 DM.

  6. İhsan Bengier    Bale Sanatçısı          29.Eki.98 3.Kas.98  Ankara/İstan.          Berlin      İstanb/Ankara         1002 DM.

  7. Sergil Bengier    Bale Sanatçısı          29.Eki.98 3.Kas.98  Ankara/İstan.          Berlin      İstanb/Ankara         1002 DM.

  8. Uğurum Özorhan              Bale Sanatçısı          29.Eki.98 3.Kas.98  Ankara/İstan.          Berlin      İstanb/Ankara         840 DM.

  9. Didem Kılıç       Bale Sanatçısı          29.Eki.98 3.Kas.98  Ankara/İstan.          Berlin      İstanb/Ankara         840 DM.

10. Cengiz Kılıç      Bale Sanatçısı          29.Eki.98 3.Kas.98  Ankara/İstan.          Berlin      İstanb/Ankara         840 DM.

11. Bürge Öztürk    Bale Sanatçısı          29.Eki.98 3.Kas.98  Ankara/İstan.          Berlin      İstanb/Ankara         840 DM.

12. Özge Altuğ        Bale Sanatçısı          29.Eki.98 3.Kas.98  Ankara/İstan.          Berlin      İstanb/Ankara         840 DM.

13. Ejder Keskin     Bale Sanatçısı          29.Eki.98 3.Kas.98  Ankara/İstan.          Berlin      İstanb/Ankara         840 DM.

14. Müge G. Raman                Bale Sanatçısı          29.Eki.98 3.Kas.98  Ankara/İstan.          Berlin      İstanb/Ankara         840 DM.

15. Devrim İleri       Bale Sanatçısı          29.Eki.98 3.Kas.98  Ankara/İstan.          Berlin      İstanb/Ankara         840 DM.

16. Cem Görk         Bale Sanatçısı          29.Eki.98 3.Kas.98  Ankara/İstan.          Berlin      İstanb/Ankara         840 DM.

17. Deniz Alp         Bale Sanatçısı          29.Eki.98 3.Kas.98  Ankara/İstan.          Berlin      İstanb/Ankara         840 DM.

18. Yıldız Kaplan    Bale Sanatçısı          29.Eki.98 3.Kas.98  Ankara/İstan.          Berlin      İstanb/Ankara         840 DM.

19. Özerk Tozkoparan           Bale Sanatçısı          29.Eki.98 3.Kas.98  Ankara/İstan.          Berlin      İstanb/Ankara         840 DM.

20. Ali Balakbabalar                Müzisyen               29.Eki.98 3.Kas.98  Ankara/İstan.          Berlin      İstanb/Ankara         1002 DM.

21. Emin Seyfelioğlu               Müzisyen               29.Eki.98 3.Kas.98  Ankara/İstan.          Berlin      İstanb/Ankara         1002 DM.

22. Selçuk Sipahioğlu              Müzisyen               29.Eki.98 3.Kas.98  Ankara/İstan.          Berlin      İstanb/Ankara         1002 DM.

23. Kemal Çiloğlu   Masör     29.Eki.98 3.Kas.98  Ankara/İstan.          Berlin      İstanb/Ankara         840 DM.

                Katılanlar                Görevi     Gidiş       Dönüş     Uçuş        Harcırah DM.

24. Tuncay Kalyon Dekoratör                29.Eki.98 3.Kas.98  Ankara/İstan.          Berlin      İstanb/Ankara         1002 DM.

25. İlhami Söğüncü  Sahne Makinisti      29.Eki.98 3.Kas.98  Ankara/İstan.          Berlin      İstanb/Ankara         840 DM.

26. Fuat Gök           Işık Şefi   29.Eki.98 3.Kas.98  Ankara/İstan.          Berlin      İstanb/Ankara         1002 DM.

27. Mustafa Bozkırlı              Işık Şefi Yrd.           29.Eki.98 3.Kas.98  Ankara/İstan.          Berlin      İstanb/Ankara         1002 DM.

28. Uzay Özhan     Seslendirme şef       29.Eki.98 3.Kas.98  Ankara/İstan.          Berlin      İstanb/Ankara         840 DM.

29. Mehmet Yolcu  Aksesuar şefi          29.Eki.98 3.Kas.98  Ankara/İstan.          Berlin      İstanb/Ankara         840 DM.

30. Halil Ceylan      Gardrop şefi            29.Eki.98 3.Kas.98  Ankara/İstan.          Berlin      İstanb/Ankara         840 DM.

 

İstanbul Op. ve Balesi

                Katılanlar                Görevi     Gidiş       Dönüş     Uçuş        Harcırah DM.

1. Hülya Aksular    Bale Sanatçısı          27.Eki.98 31.Eki.98 İstanbul   Berlin      İstanbul   751.5 DM.

2. Sibel Sürel           Bale Sanatçısı          27.Eki.98 31.Eki.98 İstanbul   Berlin      İstanbul   630 DM.

3. Barış Adikti        Bale Sanatçısı          27.Eki.98 31.Eki.98 İstanbul   Berlin      İstanbul   630 DM.

4. Ahmet Eroğlu      Bale Sanatçısı          27.Eki.98 31.Eki.98 İstanbul   Berlin      İstanbul   630 DM.

5. Alim Günay        Bale Sanatçısı          27.Eki.98 31.Eki.98 İstanbul   Berlin      İstanbul   751.5 DM.

6. İsmet Tosun        Şef Yardımcısı         29.Eki.98 3.Kas.98  Ankara/İstan.          Berlin      İstanb/Ankara         840 DM.

7. Meziyet Uzar     Terzi       27.Eki.98 31.Eki.98 İstanbul   Berlin      İstanbul   630 DM.

8. Yakup Çartık      Işık Teknisyeni       27.Eki.98 31.Eki.98 İstanbul   Berlin      İstanbul   500 DM.

 

İstanbul Devlet Tiyatrosu

                Katılanlar                Görevi     Gidiş       Dönüş     Uçuş

1. Metin İbrahim Belgin          Rejisör     8.Eki.98   12.Eki.98 İstanbul   Berlin      İstanbul  

2. Ali Sürmeli          Tiyatro Sanatçısı     8.Eki.98   12.Eki.98 İstanbul   Berlin      İstanbul

3. Kâzım Öztürk     Aksesuar-Deko       8.Eki.98   12.Eki.98 İstanbul   Berlin      İstanbul

4. Enver Başar         Işıkçı       8.Eki.98   12.Eki.98 İstanbul   Berlin      İstanbul

5. Ülkü Gökseven   Tiyatro Sanatçısı     2.Eki.98   12.Eki.98 İstanbul   Berlin      İstanbul

      NOT : İstanbul Devlet Tiyatrosu Sanatçılarının harcırahları kendi kurumlarınca karşılanmıştır.

44. – Sıvas Milletvekili Mahmut Işık’ın, Sıvas ilindeki belediyelerde çalışanlara geçici kadro verileceği iddialarına ilişkin Başbakandan sorusu ve İçişleri Bakanı B. Cahit Bayar’ın yazılı cevabı (7/6805)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığa

Aşağıdaki sorularımın Başbakan tarafından yazılı olarak cevaplandırılmasını saygılarımla arz ederim.

                                Mahmut Işık                                                           Sıvas

Malumunuz olduğu üzere çeşitli belediyelerce, belediyelerde bulunan geçici işçilere kadro vaadinde bulunulmak suretiyle tarafsız bir seçim yapılmasına gölge düşürülmek istenmektedir.

Bu itibarla;

1. Sıvas İline bağlı; Kangal, Gürün, Zara, Şarkışla ve İmranlı belediyelerinde kaç işçiye kadro tahsis edilmiştir?

2. Sözü edilen 5 ilçe belediyesine tahsis edilen bu işçi kadrolarından kaç tanesi boş bulunmaktadır?

3. Kangal-Gürün-Zara-Şarkışla ve İmranlı İlçeleri belediyelerinde kaç geçici işçi çalışmaktadır? Çalışan geçici işçilere 18 Nisan 1999 tarihine kadar kadro verilmesi ya da kadro sınavı açılması mümkün müdür? Yasal mıdır?

 

                T.C.                                                         İçişleri Bakanlığı                                                      Mahallî İdareler Genel Müdürlüğü         3.3.1999                                  Sayı : B.05.0.MAH.0.65.00.002/80166

Konu : Yazılı soru önergesi

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığa

İlgi : a) TBMM Başkanlığının 11.2.1999 tarih ve KAN.KAR.MD.A.01.0.GNS.0.10.00.02-7/6805-17002/39317 sayılı yazısı.

b) Başbakanlığın 15.2.1999 tarihli ve B.02.0.KKG.0.12/106-818-18/808 sayılı yazısı.

Sıvas Milletvekili Mahmut Işık tarafından Sayın Başbakana tevcih edilen ve Başbakan adına tarafımdan cevaplandırılması tensip buyurulan “Sıvas İline bağlı Kangal, Gürün, Zara, Şarkışla ve İmranlı Belediyelerinde kaç işçiye kadro tahsis edildiğine ilişkin” yazılı soru önergesi ile ilgili olarak;

Sıvas İline bağlı Kangal, İmranlı, Şarkışla, Zara ve Gürün Belediyelerinin; mevcut işçi kadroları, bu kadroların tahsis tarihleri, dolu-boş durumları ile valilikçe 1999 yılı için vize edilen geçici adam/ay miktarını gösterir liste ekte sunulmuştur.

Başbakanlık Personel ve Prensipler Genel Müdürlüğünün 13.1.1999 tarih ve 1999/9 sayılı genelgesi uyarınca açıktan atamalar durdurulduğundan, geçici işçiler arasından mevcut daimî işçi kadrolarına atama yapılması mümkün bulunmamaktadır.

Bilgilerinize arz ederim.

                B. Cahit Bayar                        İçişleri Bakanı


                Mevcut işçi kadrosu               En son sürekli işçi   1999 yılı için vize edilen        

Belediyesi               Dolu        Boş          Toplam   Kadrosu tahsis tarihi               Adam/Ay miktarı   

Kangal Belediyesi                   30            30            30.3.1993                570 Adam/Ay

İmranlı Belediyesi   Sürekli işçi kadrosu bulunmamaktadır                    336 Adam/Ay

Şarkışla Belediyesi  35            48            83            9.9.1986 

Zara Belediyesi       Sürekli işçi kadrosu bulunmamaktadır                    708 Adam/Ay

Gürün Belediyesi    9              2              11            31.8.1987                Geçici işçi vizesi almıyor

 

                                                                                NOT

                                                                                İçişleri Bakanlığının 10.2.1999

                                                                                tarih ve 10047 sayılı genelgeleri

                                                                                uyarınca sadece 1/3’ünün kullanıl-

                                                                                masına izin verilmiştir.

                                                                                                   

TOPLAM               44            80            124

45. – Denizli Milletvekili Hilmi Develi’nin, Denizli’deki elektrik enerjisi kayıplarına ilişkin sorusu ve Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanı Ziya Aktaş’ın yazılı cevabı (7/6809)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanı Sayın Ziya Aktaş tarafından yazılı olarak yanıtlanmasını arz ederim.

Saygılarımla.            5.2.1999                                  Hilmi Develi                                            Denizli

Konu: Denizli İlindeki elektrik kayıplarının tespiti için yapılan çalışmaların sonuçları hakkında.

Soru 1. Denizli ilinde 1996 yılı elektrik kayıplarının bir önceki yıla göre % 2,7’lik artış gösterdiği doğru mudur?

Soru 2. Bu yıldaki kayıpların büyük bir bölümünün Sarayköy ilçesi Kuyucak fiderinden oluştuğu doğru mudur?

Soru 3. TEAŞ Göller Bölgesi Şebeke İşletme Grup Müdürlüğü elemanları ile TEDAŞ Denizli Müessese Müdürlüğü elemanları müştereken yaptığı testte Sarayköy İm anabara, Kuyucak fideri, kök ve Menderes Karboğaz tesislerinde yanlış sayaç bağlantıları ve sayaçların kabul edilebilir sınırlarda çalışıp çalışmadığı tespit edilmiş midir?

Soru 4. Bu sayaçlar kabul edilebilir sınırlar içinde çalışıyorsa, TEDAŞ yetkililerince 3.5.1998 tarihinde alınan değerler ile, 14.5.1998 tarihinde alınan değerler karşılaştırıldığında endeks geriye gitmiş midir?

Soru 5. Sarayköy İM’den bir kaçağın oluştuğunun anlaşılması üzerine bu kök kabini denetime alınmış mıdır? Alınmışsa bu kök kabinine dışardan sonradan bir müdahaleye rastlanılmış mıdır?

Soru 6. Kök kabininin denetime alınmasından sonra gerek kabin girişindeki gerekse gerilim trafosundaki mühür ve işaretlerin yerinde olmadığı tespit edilmiş midir?

 

Soru 7. Menderes Tekstil A.Ş. adına bu işin yapıldığı TEDAŞ Denizli Elektrik Dağıtım Müessesi Müdürlüğünün 6.7.1998 tarih ve B.15.2.TED.4.20.00/12/457/2894 sayılı yazısı ekindeki Denizli TEDAŞ Müessesesinin analizlerinden açıkça anlaşılmakta mıdır?

Soru 8. TEDAŞ Denizli Elektrik Dağıtım Müessesesi Müdürlüğünün 6.7.1998 tarih ve B.15.2.TED.4.20.00/12/457/2894 sayılı yazısında belirtilen Menderes Tekstil Trafo merkezindeki sayaç ile kök kabinindeki sayaçlar arasındaki fark, kök kabinindeki sayaç kabul edilebilir değerler arasında çalıştığına göre nasıl oluşmuştur?

Soru 9. Kuruluşların kendi sınırları içinde kuracakları Trafo merkezlerine ulaşım ve dışarıdan TEDAŞ elemanlarınca müdahalenin rahatça yapılması gerektiği halde, Menderes Tekstil’in kendi trafo binasına TEDAŞ yetkililerinin fabrika yetkililerinden izin almadan giremedikleri doğru mudur?

Soru 10. Trafo binasına TEDAŞ yetkilileri giremiyorsa bu trafonun TEDAŞ yetkililerince serbestçe girip trafonun rahatlıkla denetlenebileceği bir alana kurulması için bir tedbir alınması düşünülmekte midir?

Soru 11. Denizli Valiliğince 29.1.1999 tarihinde yapılan basın açıklamasında 20.8.1998 tarihinde TEDAŞ Genel Müdürlüğü Teftiş Kurulu müfettişlerince yapılan kontrolde tespit edilen eksik tüketim miktarı, kayıp enerji miktarını ne oranda karşılamaktadır?

Soru 12. TEDAŞ Denizli Elektrik Dağıtım Müessesesinin Valilik makamına verdiği 29.1.1999 tarih ve 01/293 sayılı yazısı ile TEDAŞ Genel Müdürlüğüne gönderilen 6.7.1998 tarih ve 12/457/2894 sayılı yazılarından hangisi yanıltıcıdır? Yanıltıcı rapor verenler hakkında yasal işlem yapılmış mıdır?

                T.C.                                                         Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanlığı       9.3.1999                                  Araştırma, Plânlama ve Koordinasyon                                                         Kurulu Başkanlığı                                                   Sayı: B.15.0.APK.0.23.300-299/4302

Konu: Yazılı soru önergesi

 

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

İlgi: TBMM Başkanlığı’nın 15.2.1999 tarih ve KAN.KAR.MD.A.01.0.GNS.0.10.00.02-7/6809-17014/39347 sayılı yazısı.

Denizli Milletvekili Sayın Hilmi Develi’nin tarafıma tevcih ettiği 7/6809-17014 esas no.lu yazılı soru önergesi TBMM İç Tüzüğünün 99 uncu maddesi gereği hazırlanarak ekte sunulmuştur.

Bilgilerinize arz ederim.

                                Prof. Dr. A. Ziya Aktaş                                         Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanı

Denizli Milletvekili Sayın Hilmi Develi’nin yazılı soru önergesi ve cevabı (7/6809-17014)

Konu: Denizli İlindeki elektrik kayıplarının tespiti için yapılan çalışmaların sonuçları hakkında

Soru 1. Denizli ilinde 1996 yılı elektrik kayıplarının bir önceki yıla göre % 2,7’lik artış gösterdiği doğru mudur?

Cevap 1. 1995 yılı kaybı % 9.23, 1996 yılı kaybı % 11.99 olup, kayıplar bir önceki yıla göre % 2.76’lık bir artış göstermiştir.

Soru 2. Bu yıldaki kayıpların büyük bir bölümünün Sarayköy ilçesi Kuyucak fiderinden oluştuğu doğru mudur?

Cevap 2. 1996 yılı kaybımız 125.041.115 kWh olup, bunun 21.717.642 kWh’lık kısmı Kuyucak fideri üzerinde oluşmuştur.

Soru 3. TEAŞ Göller Bölgesi Şebeke İşletme Grup Müdürlüğü elemanları ile TEDAŞ Denizli Müessese Müdürlüğü elemanları müştereken yaptığı testte Sarayköy İm anabara, Kuyucak fideri, kök ve Menderes Karboğaz tesislerinde yanlış sayaç bağlantıları ve sayaçların kabul edilebilir sınırlarda çalışıp çalışmadığı tespit edilmiş midir?

Cevap 3. TEAŞ Göller Bölgesi Şebeke İşletme Grup Müdürlüğü elemanları ile TEDAŞ Genel Müdürlüğü elemanlarının müştereken Sarayköy 154/31.5 kV İM anabara, Kuyucak fideri, KÖK ve Menderes ile Karboğaz tesislerindeki sayaçlarda yaptıkları çalışmalar sonucunda, sayaç ve devrelerinin normal ve hata oranlarının kabul edilebilir sınırlar içerisinde olduğu tespit edilmiştir.

Soru 4. Bu sayaçlar kabul edilebilir sınırlar içinde çalışıyorsa, TEDAŞ yetkililerince 3.5.1998 tarihinde alınan değerler ile, 14.5.1998 tarihinde alınan değerler karşılaştırıldığında endeks geriye gitmiş midir?

Cevap 4. 3.5.1998 tarihinde KÖK’te Menderes Tekstil endeksi 1929.96 iken, 14.5.1998 tarihinde (TEAŞ Yatağan R.Ö.A. (Röle Ölçü Aletleri) ekibi ile) alınan endeksin 1807.93 olduğu tespit edilmiştir.

Soru 5,6. Sarayköy İM’den kaçağın oluştuğunun anlaşılması üzerine bu kök kabini denetime alınmış mıdır? Alınmışsa bu kök kabinine dışardan sonradan bir müdahaleye rastlanılmış mıdır?

– Kök Kabininin denetime alınmasından sonra gerek kabin girişindeki gerekse gerilim trafosundaki mühür ve işaretlerin yerinde olmadığı tespit edilmiş midir?

Cevap 5,6. Sarayköy İM’den beslenen Kuyucak fideri üzerinde bir kaybın oluştuğunun anlaşılması üzerine, jeotermal santral yakınında bulunan KÖK denetime alınmıştır. Denetimden sonra bu KÖK’e girilerek müdahalede bulunulduğu, mühür ve işaretlerin yerinde olmamasından, içeride fazladan bir ayırıcı manevra demiri bulunmasından ve sayaçların bir müddet geriye doğru değer kaydetmesinden anlaşılmıştır.

Soru 7. Menderes Tekstil A.Ş. adına işin yapıldığı TEDAŞ Denizli Elektrik Dağıtım Müessesesi Müdürlüğünün 6.7.1998 tarih ve B.15.2.TED.4.20.00/12/457/2894 sayılı yazısı ekindeki Denizli TEDAŞ Müessesesinin analizlerinden açıkça anlaşılmakta mıdır?

Cevap 7. Fider üzerinde bulunan iki adet müşterinin güçleri gözönüne alındığında oluşan kaybın Menderes Tekstil tarafında olabileceği kanaati ağır basmaktadır.

Soru 8. TEDAŞ Denizli Elektrik Dağıtım Müessesesi Müdürlüğünün 6.7.1998 tarih ve B.15.2.TED.4.20.00/12/457/2894 sayılı yazısında belirtilen Menderes Tekstil Trafo merkezindeki sayaç ile kök kabinindeki sayaçlar arasındaki fark, kök kabinindeki sayaç kabul edilebilir değerler arasında çalıştığına göre nasıl oluşmuştur?

Cevap 8. Menderes Tekstil tesislerindeki sayaçlar ile KÖK’teki sayaçlar arasında oluşan farkın, TEDAŞ Genel Müdürlüğü Teftiş Kurulu Müfettişlerince 20.8.1998 tarihinde yapılan kontrolde, terbiye ünitesine ait mühürlü bölmede bulunan ölçü düzenindeki aktif sayacın B fazına ait gerilim ucundaki gevşeklikten kaynaklandığı anlaşılmıştır.

Soru 9. Kuruluşların kendi sınırları içinde kuracakları Trafo merkezlerine ulaşım ve dışarıdan TEDAŞ elemanlarınca müdahalenin rahatça yapılması gerektiği halde, Menderes Tekstil’in kendi trafo binasına TEDAŞ yetkililerinin fabrika yetkililerinden izin almadan giremedikleri doğru mudur?

Cevap 9. Anılan tesisler geniş bir arazi üzerinde kurulmuş olup, ünitelerin trafoları da kendi bünyesindedir. Tek bir nizamiyeden girilip değişik noktalardaki trafolara ulaşma gereği vardır. Bu manada girişte güvenlik görevlilerinin, ilgililere haber vermesinin beklenmesi gerekmektedir.

Soru 10. Trafo binasına TEDAŞ yetkilileri giremiyorsa bu trafonun TEDAŞ yetkililerince serbestçe girip trafonun rahatlıkla denetlenebileceği bir alana kurulması için bir tedbir alınması düşünülmekte midir?

Cevap 10. Anılan tesisler için jeotermal santral yakınındaki KÖK’e, satışa esas ölçü düzeni kurdurulmak suretiyle tedbir alınmıştır.

Soru 11. Denizli Valiliğince 29.1.1999 tarihinde yapılan basın açıklamasında 20.8.1998 tarihinde TEDAŞ Genel Müdürlüğü Teftiş Kurulu müfettişlerince yapılan kontrolde tespit edilen eksik tüketim miktarı, kayıp enerji miktarını ne oranda karşılamaktadır?

Cevap 11. Tespit edilen eksik tüketim miktarı, kayıp enerji miktarının % 3.66’sını karşılamaktadır.

Soru 12. TEDAŞ Denizli Elektrik Dağıtım Müessesesinin Valilik makamına verdiği 29.1.1999 tarih ve 01/293 sayılı yazısı ile TEDAŞ Genel Müdürlüğüne gönderilen 6.7.1998 tarih ve 12/457/2894 sayılı yazılarından hangisi yanıltıcıdır? Yanıltıcı rapor verenler hakkında yasal işlem yapılmış mıdır?

Cevap 12. TEDAŞ Denizli Elektrik Dağıtım Müessesesinin Valilik Makamı’na verdiği 29.1.1999 tarih ve 01/293 sayılı yazısı ile TEDAŞ Genel Müdürlüğüne gönderilen 6.7.1998 tarih ve 12/457/2894 sayılı yazıların her ikisi de yanıltıcı değildir.

46. – Karaman Milletvekili Zeki Ünal’ın, Karaman-Merkez-Burunoba Köyü üreticilerinin kantar ihtiyacına ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından sorusu ve Sanayi ve Ticaret Bakanı Metin Şahin’in yazılı cevabı (7/6811)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorumun Tarım ve Köyişleri Bakanı Sayın Mahmut Erdir tarafından yazılı olarak cevaplandırılmasını saygılarımla arz ederim.        5.2.1999

                Zeki Ünal                                                Karaman

Karaman-Merkez-Burunoaba Köyü pancar üreticileri, pancarlarını yıllardan beri köylerinden 28 km. mesafede bulunan Konya-Karapınar İlçesine bağlı Hotamış kantarına verdiklerini, ancak 1995 yılında köylerinden 17 km. mesafede olan Kılbasan beldesinde de pancar kantarı açıldığını ve pancarlarını buraya vermek istediklerini ifade etmektedirler.

Sorum şudur :

Burunoba çiftçilerinin bu talepleri ne zaman gerçekleştirilecektir?

                T.C.                                                         Sanayi ve Ticaret Bakanlığı                                                     Bağlı ve İlgili Kuruluşlar Dairesi Başkanlığı                5.3.1999                                  Sayı : B.140/BİK-0000003/SÖ-2/387    

Konu : Yazılı soru önergesi

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

İlgi : 15.2.1999 tarih ve 39353 sayılı yazınız.

Karaman Milletvekili Sayın Zeki Ünal’ın Burunoba Köyü pancar çiftçilerinin Karapınar Bölgesi Kılbasan kantarına bağlanması ile ilgili yazılı soru önergesi ilgili kuruluşumuz Türkiye Şeker Fabrikaları A.Ş. Genel Müdürlüğüne iletilmiştir. Kuruluşunuzdan alınan 26.2.1999 tarih ve 3107 sayılı yazıda, konunun Ereğli Şeker Fabrikasınca ekonomik ve ziraî yönden incelenmekte olduğu, sonucundan Bakanlığımıza bilgi verileceği belirtilmiştir.

Bilgilerinize arz ederim.

                Metin Şahin                                            Sanayi ve Ticaret Bakanı

47. – Konya Milletvekili HasanHüseyin Öz’ün, İzmit Büyükşehir Belediye Başkanının bir camide siyasî toplantı düzenlediği iddiasına ilişkin Başbakandan sorusu ve İçişleri Bakanı B. Cahit Bayar’ın yazılı cevabı (7/6812)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın, delaletinizle Başbakan Sayın Bülent Ecevit tarafından yazılı olarak cevaplandırılmasını saygılarımla arz ederim.

                Hasan Hüseyin Öz                 Konya

Sorular :

CHP’nin seçim barajı endişesi taşıdığı ve bu sebeple de muhafazakâr kesimin oylarına göz diktiği, bu maksatla da çeşitli gayrî kanunî yollara başvurduğu şeklinde muhtelif basın yayın organlarında birtakım haberler yer almıştır. Bu çerçevede

1. Anayasamızın 24 üncü maddesindeki “... Kimse dince kutsal sayılan şeyleri istismar edemez, kötüye kullanamaz.” ibaresini ve 2.2.1999 tarih ve 1999/21 sayılı Başbakanlık genelgesindeki dini siyasete alet edenlerin takibi ve tespiti yönündeki talimatınızı da dikkate aldığımızda;

CHPİzmit Büyükşehir Belediye Başkanı Sefa Sirmen’in İzmit Seyit Battalgazi Camiinde toplantı düzenleyerek, -hem de yatsı namazını toplantı bitmediği için bir saat ertelettirerek- seçim propagandası yapması ve CHP Genel Başkanı Yardımcısı Onur Kumbaracıbaşı’nın bir parti toplantısında “Şimdi savaş zamanı, kılıçları, silahları yağlayın, taarruza hazırlanalım...” sözleriyle ilgili olarak gerekli yasal takibat başlatılmış mıdır?

2. Bir kanunî takibat başlatılmışsa, bu yasal takibat süreci hangi aşamadadır?

3.Şayet yasal takibat yapılmamışsa neden ve hangi gerekçeyle yapılmamıştır? Yoksa kanunların uygulanmasında bir çifte standart mı gözetilmektedir?

4. Sayın Onur Kumbaracıbaşı’nın sözkonusu sözlerinden dolayı sorgulanması yapıldıysa şayet; hangi savaştan ve taarruzdan bahsetmiş ve silahları kime karşı yağlamayı düşünmüştür?

                T.C.                                                         İçişleri Bakanlığı                                                      Emniyet Genel Müdürlüğü     10.3.1999                                                Sayı : B.05.1.EGM.0.12.01.01/062452 

Konu : Yazılı soru önergesi

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

İlgi : a) TBMM Başkanlığının 15.2.1999 tarih ve A.01.0.GNS.00.10.00.02-7/6812-17018/39354 sayılı yazısı.

b) Başbakanlığın 19.2.1999 tarih ve B.02.0.KKG.0.12/106-919-4/921 sayılı yazısı.

Konya Milletvekili Hasan Hüseyin Öz tarafından TBMM Başkanlığına sunulan ve Sayın Başbakanımıza yöneltilen ve Başbakanımızca da kendileri adına tarafımdan cevaplandırılması istenilen yazılı soru önergesinde ileri sürülen hususlarla ilgili yanıt aşağıya çıkarılmıştır.

1.2.3. Kocaeli Büyükşehir Belediye Başkanı Sefa Sirmen’in 29.1.1999 günü saat 18.00’de Seyit Battalgazi Camiinde yapmış olduğu toplantı ile ilgili Kocaeli Cumhuriyet Başsavcılığına suç duyurusunda bulunulmuş olup, Hz. 1999/1516 sayı ile tahkikatın yürütüldüğü anlaşılmıştır.

4. CHP Genel Başkan Yardımcısı Onur Kumbaracıbaşı’nın 11.2.1999 günü yapmış olduğu toplantı ile ilgili Kocaeli Cumhuriyet Başsavcılığına suç duyurusunda bulunulmuş olup, tahkikat devam etmektedir.

Bilgilerinize arz ederim.

                B. Cahit Bayar                        İçişleri Bakanı

48. – Konya Milletvekili Lütfi Yalman’ın, İstanbul Valisinin Boğaziçi İmar Kanunuyla ilgili bazı yetkilerini genelgeyle Tabiat Varlıklarını Koruma Kuruluna devrettiği iddiasına ilişkin sorusu ve İçişleri Bakanı B. Cahit Bayar’ın yazılı cevabı (7/6815)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın İçişleri Bakanı Sayın Cahit Bayar tarafından yazılı olarak cevaplandırılmasını arz ederim.               4.2.1999

                Lütfi Yalman                                           Konya

1. Boğaziçindeki yapılaşmanın kontrol altına alınabilmesi için Boğaziçi İmar Kanunuyla İstanbul Büyükşehir Belediyesi Boğaziçi İmar Müdürlüğünün görevlendirildiği bilinmesine rağmen Vali Erol Çakır’ın 11.12.1998 tarihinde yayınladığı genelgeyle bu yetkileri büyük oranda Tabiat Varlıklarını Koruma Kuruluna devrettiği doğru mudur?

2. Eğer doğru ise, sayın valinin bir genelgeyle bu yetkileri bir başka kurula aktarması hukuka uygun işlem midir? Hukuka uygun değil ise vali hakkında herhangi bir işlem yapılmış mıdır?

3. Daha önce de İstanbul Büyükşehir eski belediye Başkanı R. Tayyip Erdoğan’ı usulsüz bir şekilde görevden aldığı yargı kararlarıyla tespit edilen bir valinin, ısrarla hukuksuz işlemleri sürdürme gayreti soruşturulmuş mudur?

4. Bir valinin İstanbul gibi büyük bir şehrimizde bu tarz hukuka aykırı uygulamalarının, istismarcılar tarafından kullanılabileceği ve İstanbul’un kanunsuzlar şehri haline gelebileceği bilinmekte midir?

                T.C.                                                         İçişleri Bakanlığı                                                      Personel Müdürlüğü               8.3.1999                                  Sayı : B.05.0.PGM.071.0001-Ş/4716

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

İlgi : 15.2.1999 tarih ve KAN.KAR.MD.A.01.0.GNS.0.10.00.02-17129 sayılı yazınız.

Konya Milletvekili Sayın Lütfi Yalman’ın tarafımdan yazılı olarak cevaplandırılmasını istediği soru önergesine (7/6815) ait cevaplar aşağıya çıkarılmıştır.

Arz ederim.

                B. Cahit Bayar                        İçişleri Bakanı

Soru önergesinde bahsedilen İstanbul Valiliğinin 11.12.1998 tarihli yazısında; “... 1983 yılında yürürlüğe giren 2960 sayılı Boğaziçi Kanunu ile 1974 yılında sit alanı olarak ilan edilen Boğaziçi Öngörüm Bölgesinin her türlü kültürel ve tarihî değerlerini ve doğal güzelliklerini kamu yararı gözetilerek korumak ve geliştirmek ve bu alandaki nüfus yoğunluğunu artıracak yapılanmayı sınırlamak ve yine bu alanlardaki imar yetki ve görev sorumluluğunu kullanmak üzere Boğaziçi İmar Müdürlüğü kurulmuştur. Kanunun 9 uncu Maddesinin 2 nci Fıkrası; Boğaziçi alanında bu kanunun amacına uygun olarak faaliyetlerin planlanmasından, koordinesinden ve uygulamasından Boğaziçi alanının genel görünüm ve estetiğinin, tarihî ve doğal mimarî özelliklerinin korunmasından (d) ve (e) fıkrası ise; Boğaziçi alanında yapıları ve inşaatları kontrol etmek, mevcut dışı yapılanmalara engel olmak, imar mevzuatına aykırı yapılar hakkında yıkma kararlarını almak ve uygulamakla yine Boğaziçi İmar Müdürlüğünü sorumlu ve yetkili kılmıştır....” amir hükmüne göre;

Boğaziçi İmar Müdürlüğünün Kanundan doğan yetkilerinin kullanılması için İstanbul Valiliğince 11.12.1998 tarih ve 970 sayılı yazının çıkarıldığı, ilgili valiliğin sözkonusu yazı ile Tabiat Varlıklarını Koruma Kuruluna bu konu ile ilgili olarak bir yetki devrinin olmadığı anlaşılmıştır.

49. – Konya Milletvekili Lütfi Yalman’ın, bakanlık desteğiyle yayımlanan broşürde yer alan bir şiire ilişkin sorusu ve Kültür Bakanı Mustafa İstemihan Talay’ın yazılı cevabı (7/6817)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın Kültür Bakanı Sayın İstemihan Talay tarafından yazılı olarak cevaplandırılmasını arz ederim.         4.2.1999                                  Lütfi Yalman                                    Konya

1. Türk Devrim Kurumunun Kültür Bakanlığının desteğiyle İsmet İnönü’yü tanıtıcı maksatlı bir broşürde Tuna Delikan’lı imzasıyla ve ‘Paşa Baba” adıyla yayınlanan bir şiirde 27 Mayıs ihtilâlinin methedildiği, askerî ihtilâllere övgüler yağdırıldığı iddiaları araştırılmış mıdır?

2. Demokrasi ve halk iradesine dayalı yönetimimize büyük darbeler indiren askerî ihtilâller ve ihtilâl çığırtkanlığı Anayasamızca suç sayıldığı halde böyle bir broşürde ihtilâl övgüleri sıralanmasını hangi anlayışla uygun görmektesiniz?

3. İhtilâllere övgü yağdıran bir anlayışın Anayasamızca ve yasalarca suç sayılmasına rağmen, böyle bir şiirin broşürde yer almasına niçin müsaade edilmiştir?

4. Broşürü hazırlayanlar hakkında herhangi bir yasal işlem başlatılmış mıdır?

                T.C.                                                         Kültür Bakanlığı                                                      Araştırma, Planlama ve Koordinasyon                                                   Kurulu Başkanlığı   2.3.1999                                  Sayı : B.16.0.APK.0.12.00.01.940-67

Konu : Yazılı soru önergesi

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

İlgi : TBMM Başkanlığı KAN.KAR.MÜD.’nün 15 Şubat 1999 gün ve A.01.0.GNS. 0.10. 00. 02-39405 sayılı yazısı.

Konya Milletvekili Sayın Lütfi Yalman’ın “Bakanlık desteğiyle yayımlanan broşürde yer alan bir şiire ilişkin” 7/6817-17034 esas no.’lu yazılı soru önergesinin cevabı ekte gönderilmektedir.

Bilgilerinize arz ederim.

                M. İstemihan Talay                                Kültür Bakanı

Cevap – Türk Devrim Kurumunca 2 nci Cumhurbaşkanımız İsmet İnönü’nün 25 inci ölüm yıl dönümü olması nedeniyle, Bakanlığımız Millî Kütüphane Başkanlığı Konferans Salonunda 25.2.1998 Cuma günü saat 15.00’de düzenlenen anma toplantısı için Türk Devrim Kurumuna Bakanlığımız Döner Sermaye İşletmeleri Merkez Müdürlüğünün 1998 Malî Yılı Bütçesinden 900 000 000 (Dokuzyüzmilyon) TL maddî destek sağlanması, Döner Sermaye İşletmeleri MerkezMüdürlüğünün Yönetim Kurulu Kararı ile alınmıştır.

T.C. Kültür Bakanlığı Millî Kütüphane Başkanlığı ile Türk Devrim Kurumu arasında yapılan “İsmet İnönü’yü anma toplantısı protokolü” ektedir. (Ek-2)

Yukarıda belirtilen ödenek İsmet İnönü’yü anma toplantısı için tahsis edilmiştir.

Adıgeçen kurumun bu etkinliğinin dışındaki faaliyetlerinin denetlenmesi veya yasal işlem başlatılması hususları Bakanlığımız görev alanına girmemektedir.

T.C. KÜLTÜR BAKANLIĞI - MİLLÎ KÜTÜPHANE BAŞKANLIĞI İLE TÜRK DEVRİM KURUMU ARASINDA YAPILAN İSMET İNÖNÜ’YÜ ANMA TOPLANTISI PROTOKOLÜ

Taraflar :

Madde 1. Bu protokol T.C. Kültür Bakanlığı-Millî Kütüphane Başkanlığı ile Türk Devrim Kurumu arasında aşağıda ayrıntısı yazılı şartlarda imza edilmiştir.

Tanımlar :

Madde 2. Bu protokolde Kültür Bakanlığı-Millî Kütüphane Başkanlığı “Başkanlık”, Türk Devrim Kurumu “Kurum” olarak adlandırılmıştır.

Amaç :

Madde 3. Bu protokolün amacı, 25 Aralık 1998 tarihinde Millî Kütüphane Konferans Salonunda Türk Devrim Kurumunca düzenlenecek olan İsmet İnönü’yü anma toplantısının gerçekleşmesi için gerekli olan giderlerin karşılanması.

Süresi :

Madde 4. Bu protokolün imzalandığı tarihten itibaren 31.12.1998 tarihine kadardır.

Malî Hükümler :

Madde 5. Başkanlık yukarıda belirtilen amaç doğrultusunda yapılacak işler için Bakanlığımız Döner Sermaye ve İşletmeleri Merkez Müdürlüğünün 1998 Malî Yılı Bütçesinden Millî Kütüphene Başkanlığı adına T.C. Ziraat Bankası Bahçelievler Şubesine aktarılan 900 000 000 TL (Dokuzyüzmilyon Türk Lirası) ödeneği Türk Devrim Kurumuna transfer edecektir.

Madde 6. Bu protokolün 3 üncü maddesinde belirtilen amacı gerçekleştirmede transfer edilen ödenekten kullanılmayan miktar protokolün süresinin bitiminden sonra 10 (on) gün içerisinde Bakanlığımız Döner Sermaye ve İşletmeleri Merkez Müdürlüğüne yatırılarak iade edilecektir. Süresi içinde iade edilmediği takdirde yasal faiz işlemleri uygulanacaktır.

Denetim :

Madde 7. Başkanlık Türk Devrim Kurumunun bu ödenekle gerçekleştireceği hizmet ve faaliyetlerini gösteren plan ve iş programını istemek, bunlar üzerinde gerekli incelemeyi yapmak, plan ve iş programlarının gerçekleştirme durumlarını izlemekle yetkilidir. Kurum süre bitiminden sonra 10 (on) gün içinde yaptığı tüm harcamalara ilişkin belgelerin tasdikli birer suretini Başkanlığa gönderecektir.

Protokolün Feshi :

Madde 8. Başkanlık transfer edilen ödeneğin amacına uygun olarak kullanılmaması halinde protokolü feshetme yetkisine haizdir. Bu durumda transfer edilen ödenek Maliye Hazinesine ödenir.

Kanunî İkametgâhlar :

Madde 9. Tarafların aşağıda verilen adresleri kanunî ikametgâhları olarak tasdik edilmiştir. Taraflar bu adreslere yapılacak her türlü yazışmanın kendilerine yapılmış sayılacağını kabul ederler.

Başkanlık : Millî Kütüphane Başkanlığı, 06490 Bahçelievler - Ankara

Kurum     : Türk Devrim Kurumu, Necatibey Cad., 40/10 - Ankara 

                  Tel : 232 46 14 – 232 46 27

Madde 10. Herhangi bir itilaf vukuunda konuyla ilgili Ankara Mahkemeleri yetkilidir.

Madde 11. İş bu protokol 11 maddeden ibaret olup ..../..../1998 tarihinde iki nüsha olarak tanzim ve imza edilmiştir.

                T.C. Kültür Bakanlığı             Türk Devrim Kurumu adına  

                Millî Kütüphane Başkanlığı adına         

                Gönül Büyüklimanlı               Ziya G. Moğulkoç                                  Millî Kütüphane Başkan Yrd.                Türk Devrim Kurumu                                                             Genel Başkanı

50. – Konya Milletvekili Lütfi Yalman’ın, TESK Başkanı hakkında ileri sürülen iddialara ilişkin sorusu ve Sanayi ve Ticaret Bakanı Metin Şahin’in yazılı cevabı (7/6818)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın Sanayi ve Ticaret Bakanı Sayın Metin Şahin tarafından yazılı olarak cevaplandırılmasını arz ederim.

                                4.2.1999                                                  Lütfi Yalman                                                           Konya

1. TESK Başkanı Derviş Günday’la ilgili olarak bir kısım medyada uzun zamandan beri gündeme getirilen iddialar hakkında herhangi bir araştırma yapılmış mıdır?

2. Malvarlığıyla ilgili olarak ortaya atılan iddialar araştırılmış mıdır?Araştırma yapıldıysa iddialarla ilgili tespitleriniz nelerdir?

3. TESK bünyesinde üyeliği bulunan esnafla ilgili olarak keyfi ihraçların ve üyelikten çıkarmaların yapıldığı, bu uygulamayla seçimlere gölge düşürüldüğü araştırılmış mıdır?

4. TESK Başkanı Derviş Günday’ın üyeleri arasında mezhep ayrımcılığı yaptığı, laik antilaik kutuplaşmasını teşvik ettiği ve bu nedenle üyeler arasında barış ve hoşgörü anlayışının zarar gördüğü iddialarıyla ilgili ne gibi işlemler yapılmıştır?

                T.C.                                                         Sanayi ve Ticaret Bakanlığı     3.3.1999                                  Basın ve Halkla İlişkiler Müşavirliği                                                       Sayı: B.14.0.BHİ.01-84

Konu: Yazılı soru önergesi

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

İlgi: 15.2.1999 tarih ve A.01.0.GNS.0.10.00.02-7/6818-17035/39406 sayılı yazınız.

Konya Milletvekili Lütfi Yalman’ın “TESKBaşkanı hakkında ileri sürülen bazı iddialara” ilişkin olarak tarafımdan cevaplandırılmasını istediği (7/6818) esas nolu yazılı soru önergesiyle ilgili cevabımız ekte takdim edilmiştir.

Bilgilerinizi ve gereğini arz ederim.

                                Metin Şahin                                                            Sanayi ve Ticaret Bakanı

 

Konya Milletvekili Lütfi Yalman’ın yazılı sorularına ilişkin cevaplarımız

TESK Başkanı Derviş Günday ile ilgili soru önergesinde yöneltilen ve aynı zamanda medyada yer alan iddiaların incelenmesi amacıyla 5 Ocak 1999 tarihinde Bakanlığım üç Müfettişi görevlendirilmiş olup, denetim çalışmaları devam etmektedir.

51. – Erzurum Milletvekili Aslan Polat’ın, Erzurum-Palandöken-Konaklı bölgesinde yapımı durdurulan otellere ilişkin sorusu ve Turizm Bakanı Ahmet Tan’ın yazılı cevabı (7/6819)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın Turizm Bakanı Sayın Ahmet Tan tarafından yazılı olarak cevaplandırılmasını arz ederim.

                                Aslan Polat                                                             Erzurum

Doğu Anadolu Bölgesi kış turizmi açısından önemli bir potansiyele sahiptir. Kalkınma plânı hedeflerine uygun olarak Devlet Plânlama Teşkilâtı tarafından 1993 yılında Erzurum-Palandöken Kış Sporları Merkezi ve Turizm Master Plânı çalışması yaptırılmış ve uygulamaya konulmuştur.

Master Plâna göre, önümüzdeki 10 yılı aşkın süre içerisinde aşamalı olarak yapılacak olan yatırımlar ile Palandöken bir uluslararası kış sporları ve turizm merkezi olabilecektir.

Palandöken’de yatırımlar;

1. Hınıs (Erzurum) Boğazı,

2. Konaklı Bölgesi,

3. Gez Yaylası,

bölgelerinde yapılmaları plânlanmıştır.

Bu bölgelerden Hınıs (Erzurum) Boğazı otel yatırımları bakımından dolduğundan yatırımların 14 otelin yer aldığı Konaklı Bölgesinde başlaması plânlanmış, Erzurum Valiliği Özel İdare Müdürlüğünce bu bölgeye kadar olan altyapı yatırımlarını götürmüş, bölge için altyapı yatırımlar ile mekanik tesislerin belirtilen esaslar dahilinde 14 otelce ortaklaşa yapılması kararlaştırılmıştır.

14 otelden 5’inin tahsisi yapıldıktan sonra diğer 9 adet yer tahsisi yapılacakken (bu bölgede arsalar ihale ile verilemeyip ancak tahsis ile verilebilmektedir) Bakanlar Kurulunca yayınlanan 6 Ocak 1998 tarih ve 98/10496 Sayılı Kararname ekinde yer alan 20 nci Grup Turizm Merkezleri;

a) Yeni ilâve edilen yerler,

b) Tevsii ve tedil edilen yerler ile ilgili dağıtıma bir grup Milletvekilince Türkiye Büyük Millet Meclisi’nce verilen ‘Başbakan Mesut Yılmaz hakkında Soruşturma Açılmasına İlişkin’ önergesi üzerine bu listelerde yer almamasına rağmen, Erzurum Palandöken Konaklı Bölgesindeki arsa tahsisleri de Turizm Bakanınca durdurulmuştur.

Bu konuyu TBMM’de, 29.12.1998 günü gündem dışı konuşma yaparak yine 29.12.1998 günü Geçici Bütçe üzerinde yaptığım konuşmalar ile dile getirmeme rağmen, şu ana kadar somut bir sonuç alamadık.

Sayın Bakan’dan net olarak cevaplandırmasını istediğim sorum şudur;

– İnşaat mevsiminin başlamasına çok az bir zaman kaldığı ve inşaat mevsiminin çok kısa olduğu bölgemizde, 1999 yılını da kaybetmemek için sadece Bakan Talimatı ile durdurulan Konaklı Bölgesi otel tahsislerini vakit geçirmeden, hemen başlatacak mısınız?

 

                T.C.                                                         Turizm Bakanlığı    22.2.1999                                                Hukuk Müşavirliği                                                  Sayı: B.170.HKM.0.00.00.00/304

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığı Genel Sekreterliği

Kanunlar ve Kararlar Dairesi Başkanlığına

İlgi: 15.2.1999 tarih ve A.01.0.GNS.0.10.00.02/7/6819-17036/39407 sayılı yazınız,

İlgi yazınız ekinde Bakanlığıma gönderilen Erzurum Milletvekili Sayın Aslan Polat’a ait soru önergesi incelenmiştir.

Kamu arazisinin Turizm Yatırımlarına Tahsisi Hakkında Yönetmelik gereği tahsise hazır hale getirilen Erzurum ili, Palandöken-Konaklı Yerleşmesi Kış Sporları Turizm Merkezi, Konaklı mevkiinde bulunan 9 adet parsel, üzerlerinde turistik tesis gerçekleştirmek üzere 30.12.1997 gün ve 23216 sayılı Resmî Gazete ve bazı günlük gazetelerde ilan edilerek kamuya duyurulmuştur.

Konaklı mevkiine ilişkin Bakanlığıma verilen müracaat dosyaları üzerinde yapılan değerlendirme sonucu;

. 3 özel parsel nolu taşınmaz için Nurol İnş. ve Tic. A.Ş.’ye

. 4 özel parsel nolu taşınmaz için Zeynep Tur. ve San. A.Ş.’ye

. 6 özel parsel nolu taşınmaz için Ceytur Ceylan Tur. İşl. San. ve Tic. A.Ş.’ye

. 12 özel parsel nolu taşınmaz için Palan Otelcilik Tur. Yat. ve İşl. A.Ş.’ye ön izin verilmesi uygun görülmüştür.

6 nolu parselde ön izin alan Ceylan Tur. İşl. San. ve Tic. A.Ş.’ye 9 nolu parselin ek alan olarak tahsisi uygun görülmüştür.

İlan şartnamesi ve ön izin şartı gereği yöredeki ön izinli firmalar ortak kullanımları ve altyapı yatırımlarını gerçekleştirmek üzere, birlik oluşturmuşlar ve 21.10.1998 tarihinde “Konaklı Otelcilik Turizm İnşaat Yatırım ve Ticaret A.Ş.”yi kurmuşlardır.

İl Özel İdaresi mülkiyetinde bulunan ve ekli krokiye göre;

1, 2, 5, 10 ve 13 numaralı parseller ile Hazine’ye ait 8 ve 11 nolu parsellerin ilan çalışmaları devam ettirilmektedir.

Gereğini bilgilerinize arz ederim.

                                Ahmet Tan                                                              Turizm Bakanı
52. – Hatay Milletvekili Süleyman Metin Kalkan’ın, Bursa Valisi hakkında bir soruşturma olup olmadığına ilişkin sorusu ve İçişleri Bakanı B. Cahit Bayar’ın yazılı cevabı (7/6821)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın İçişleri Bakanı Cahit Bayar tarafından yazılı olarak cevaplandırılmasını saygılarımla arz ederim.

                                S. Metin Kalkan                                                      Hatay

 

1. Bursa Valisi Orhan Taşanlar hakkında başlatılmış herhangi bir soruşturma var mıdır? Varsa, hangi konularda açılmıştır?

2. Taşanlar’ın Nesin Malki cinayeti yada soruşturmasıyla ilgisi var mıdır?

3. Bursa gümrüklerindeki kaçakçılık olaylarında Taşanlar döneminde büyük bir artış görüldüğü doğru mudur?

4. Bazı siyasilerin dile getirdiği ve medyaya da yansıyan sözkonusu iddialarla ilgili bugüne kadar Taşanlar hakkında Bakanlık’ça bir işlem yapılmış mıdır?

                T.C.                                                         İçişleri Bakanlığı      8.3.1999                                  Personel Genel Müdürlüğü                                                     Sayı: B050PGM0710001-Ş/4715

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

İlgi: 5.2.1999 tarih ve KAN.KAR.MD.A.01.0.GNS.0.10.00.02-17012 sayılı yazınız.

Konya Milletvekili Sayın Lütfi Yalman’ın tarafımdan yazılı olarak cevaplandırılmasını istediği soru önergesine (7/6821) ait cevaplar aşağıya çıkarılmıştır.

Arz ederim.                             B. Cahit Bayar                                                        İçişleri Bakanı

Soru önergesindeki konularla ilgili olarak Bursa Valiliğinden alınan 20.2.1999 tarihli yazıdan;

Amerikan Şirketi Cargıll’ın Orhangazi İlçesine bağlı Gemiç ve Gürle Köyleri Karapınar mevkii 1310, 1318 ve 31 parsellerde mısır işleme fabrikası kurulmak üzere 1.7.1997 tarihinde inşaat ön izin talebiyle başvuruda bulunduğu,

İnşaat yapılmak istenilen alanın 1/25.000 ölçekli İznik Gölü çevre düzeni imar planı içerisinde kaldığı, adı geçen firmanın inşaat ön izin talebine cevap verilmeden önce ilgili kurum ve kuruluşların görüşlerine başvurulduğu bu kuruluşlardan Köy Hizmetleri 17. Bölge Müdürlüğünün söz konusu alanın 2. ve 3. Sınıf tarım toprağı niteliğinde olduğunu bildirdiği, ancak Tarım ve Köyişleri Bakanlığının 5.12.1997 tarih ve 11924 sayılı 97/T-89 sayılı kararı ile 6 parselden oluşan bu alanın Cargıll Tarım San. Tic. AŞ.’nce yapılacak tarımsal yatırım kuruluş yeri olarak belirlendiği,

DSİ Genel Müdürlüğünün 23.2.1998 tarih ve 563.16/687 sayılı yazısı ile Y.P.K.’nın kararı doğrultusunda yatırımın yapılacağı bölgede mevcut sulama projesine gerekli revizyonun yapılacağının belirtildiği, burada inşaata mani bir durum olmadığının Bursa Valiliğine bildirildiği,

Bu aşamada bölgede yapılan Devlet yatırımlarının heba olmaması, bölgenin coğrafi özellikleri ve yapılmak istenilen tesisin çevreyi olumsuz etkileyeceği öngörülerek, 10.2.1998 tarih ve 904 sayılı yazı ile bizzat Bursa Valisi tarafından D.P.T. Müsteşarlığı ve Y.P.K.’na verilen kararın yeniden gözden geçirilmesi talebi ile başvuruda bulunulduğu,

Ancak Bayındırlık ve İskân Bakanlığınca 14.8.1998 tarih ve 1322 sayılı yazısı ile nişasta fabrikası yapılmasına imkân sağlayan 1/25 000 ölçekli İznik Gölü Çevre Düzeni İmar Planı değişikliğinin onaylandığı ve Bursa Valiliğine uygulanmak üzere gönderildiği, Y.P.K. kararı ve “Tarım Alanlarının Tarım Dışı Amaçla Düzenlenmesine ilişkin Yönetmelik” değiştirilmesine dair Başbakanlık Köy Hizmetleri Genel Müdürlüğünün 26.3.1998 tarihli yazısı neticesinde, 1/25 000 ölçekli İznik Gölü Çevre Düzeni İmar Planı doğrultusunda Bursa İdare Kurulunun 30.4.1998 tarih ve 4-118 sayılı kararı ile onaylanan 1/1000 ölçekli mevzii imar planı uyarınca gerekli inşaat ruhsatının 17.6.1998 tarihinde verildiği, konu ile ilgili olarak Bursa Barosu Başkanlığı ve diğer Sivil Toplum Örgütleri tarafından Bursa 2. İdare Mahkemesinde açılan dava sonucu 8.7.1998 tarih ve 1998/508 sayılı ile yürütmenin durdurulmasına karar verildiği, Bursa Valiliğince mahkeme kararının elden tebliği sağlanarak aynı gün inşaat mahalline gidilmek suretiyle, Bayındırlık ve İskân Müdürlüğü teknik elemanlarınca düzenlenen tutanakla inşaatın mühürlendiği ve durdurulduğu,

Bursa 2. İdare Mahkemesince verilen yürütmeyi durdurma kararının, Başbakanlığın, karara yazılı itirazları üzerine, mahkeme heyetince keşif ve bilirkişi incelemesi yapıldıktan sonra incelenmesine karar verilerek aynı mahkemenin daha önce vermiş olduğu yürütmenin durdurulması kararının kaldırıldığı, mahkemece alınan ilk kararda 30 günlük yasal süre olmasına rağmen Bursa Valiliğince itiraz dahi edilmediği,

Danıştay 6 ncı Dairesinin 1998/6701 sayılı esas no ile 11.11.1998 tarihinde vermiş olduğu yürütmeyi durdurma kararının ise Bayındırlık ve İskân Bakanlığının 1/25 000 ölçekli İznik Gölü Çevre Düzeni İmar Planında sonradan yaptığı değişiklikle ilgili olduğu, bu kararın Cargııl Firmasına inşaat ruhsatı verilmesi ile direkt veya endirekt hiç bir bağlantısının bulunmadığı anlaşılmıştır.

Bursa Valisi Orhan Taşanlar hakkında Bakanlığımca herhangi bir soruşturma başlatılmamıştır.

53. —Hatay Milletvekili Süleyman Metin Kalkan’ın, bir işadamının ülkenin geleceğine yönelik ileri sürdüğü ve basında yeralan iddialara ilişkin sorusu ve İçişleri Bakanı B. Cahit Bayar’ın yazılı cevabı (7/6822)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın İçişleri Bakanı Cahit Bayar tarafından yazılı olarak cevaplandırılmasını saygılarımla arz ederim.

                                S. Metin Kalkan

                                Hatay

Gazeteci Yazar Yaşar Kaplan, Akit’teki 26 Ocak 1999 tarihli köşe yazısında; Türkiye’de ismi herkes tarafından çok iyi bilinen, hatta kendisine suikast bile düzenlenmiş olan TCvatandaşı bir Yahudi işadamının, Türkiye’yi merak edenlere, Paris’te Yahudilere ait ünlü, bir mağazanın tezgahı başında kendisine yakın bulduğu dostlarına şu sözü söylediğini ifade ediyor “Türkiye’yi merak etmeyin, yakında Türkiye’de çok önemli gelişmeler olacak. Biz gerekli tedbiri aldık. ...lara 5 milyar dolar ödedik.” Yaşar Kaplan, Yahudi işadamının bu parayı, “ismini ve sıfatlarını yazamayacağı “çalışkan” gruplara ödediğini” ifade ediyor. Bu olayın 28 Şubat 1998 öncesi gerçekleştiğine dikkat çekiyor.

1. Kasdedilen Yahudi işadamı Jack Kamhi midir?

2. Sözü edilen 5 milyar dolar, kim tarafından, hangi “çalışkan” gruba ne için verilmiştir?

3. Bu olayın 28 Şubat süreci ile bir ilgisi var mıdır?

4. Jack Kamhi’nin, Parlamenato’yu ıskat ederek demokrasiye ara vermek isteyen gruplarla bir ilgisi var mıdır?

5. Kamhi hakkında Emniyet Genel Müdürlüğü İstihbarat Daire Başkanlığı tarafından hazırlanan raporlar var mıdır?

                T. C.

                İçişleri Bakanlığı

                Emniyet Genel Müdürlüğü     9.3.1999

                Sayı :B.05.EGM.0.12.01.01-061684

Konu :Yazılı soru önergesi

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

İlgi :TBMM Başkanlığının 15.2.1999 gün ve A.01.GNS.0.10.00.02-7/6822-17039/39410 sayılı yazısı.

Hatay Milletvekili Süleyman Metin Kalkan tarafından TBMM Başkanlığına sunulan ve tarafımdan yazılı olarak cevaplandırılması istenilen soru önergesinin cevabı aşağıya çıkarılmıştır.

Sözkonusu önergede ileri sürülen hususlarla ilgili olarak Bakanlığıma intikal etmiş herhangi bir bilgi ve belge bulunmamaktadır.

Bilgilerinize arz ederim.

                                B. Cahit Bayar

                                İçişleri Bakanı

54.—Hatay Milletvekili Süleyman Metin Kalkan’ın, dış hatlar “gidiş” terminallerinde görevli polis memurlarının, rüşvet aldıkları iddialarına ilişkin sorusu ve İçişleri Bakanı B. Cahit Bayar’ın yazılı cevabı (7/6823)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın İçişleri Bakanı Cahit Bayar tarafından yazılı olarak cevaplandırılmasını arz ederim.

                                S. Metin Kalkan

                                Hatay

Gurbetçi vatandaşlarımız “pasaport kontrol”deki polis memurlarının “sudan bahaneler”le kendilerinden rüşvet istediklerinden yakınmaktadırlar. Bu şikâyetler, özellikle Atatürk Havalimanı Dış Hatlar “gidiş” terminalindeki “pasaport kontrol”de görevli polis memurları hakkında yoğunlaşmış durumdadır.

1. Atatürk Havalimanında “pasaport kontrol”de görevli polis memurlarının, yolculardan rüşvet almayı adet haline getirdikleri doğru mudur?

2. Polis memurlarının, “yurt dışına çıkışta acemi” gözüyle baktıkları gurbetçilerimiz ve turistlere, “pasaportunla, oturma izni belgendeki fotoğraf birbirine benzemiyor”, “oturma iznin yok”, gibi bahaneler ve “evrakların eksik ama, ben sana yardımcı olayım. Yok istemezsen, seni karakola çekerim, derdini amirlere anlatırsın” gibi tehditlerle rüşvet istedikleri doğru mudur?

3. Bugüne kadar İçişleri Bakanlığına veya Emniyet Müdürlüklerine bu konuda bir şikâyet olmuş mudur? Varsa kaç adettir ve iddialarla ilgili ne çalışma yapılmıştır?

4. Atatürk Havalimanındaki “pasaport kontrol”de görevli memurlar amirlerince denetlenmekte midir? Bu memurların rüşvete yatkın olup olmadıkları ya da rüşvet alıp almadıkları konusunda bir test yapılmış mıdır?

5. Emniyet camiamızı şüphe altında bırakan işler yaptıklarından endişe duyulan bu polis memurları hakkında bir çalışma başlatılacak mıdır?

 

6. Pasaport Kontrolde görev yapan memurların, burada göreve başlamadan önceki mal varlıkları ile bugünkü mal varlıkları arasında bir fark var mıdır? Teşkilatça böyle bir araştırma yapılmış mıdır?

                T. C.

                İçişleri Bakanlığı

                Emniyet Genel Müdürlüğü     10.3.1999

                Sayı :B.05.1.EGM.0.12.01.01-062453

Konu :Yazılı soru önergesi

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

İlgi :TBMM Başkanlığının 15.2.1999 gün ve A.01.GNS.0.10.00.02-7/6823-17040/39411 sayılı yazısı.

Hatay Milletvekili Süleyman Metin Kalkan tarafından TBMM Başkanlığına sunulan ve tarafımdan yazılı olarak cevaplandırılması istenilen soru önergesinin cevabı aşağıya çıkarılmıştır.

1. Atatürk Havalimanında pasaport kontrolünde görevli polis memurlarının rüşvet aldıklarına dair bir tespit yoktur.

2. Atatürk Havalimanında pasaport kontuarlarının şeffaf olması, işlemlerin bir sonraki yolcunun önünde yapılması ve ayrıca kapalı devre güvenlik kameraları ile izleme olanağının bulunmasından dolayı rüşvet olayının olması fiilen mümkün değildir.

3. Bugüne kadar, Atatürk Havalimanında görevli bir memur hakkında rüşvet alma konusunda şikayet dilekçesi mevcut olup, tahkikatı devam etmektedir.

4. Pasaport kontrolünde görevli polis memurları sıralı amirlerce denetlenmekte ve kapalı devre sistem güvenlik kameraları ile de izlenmektedir.

5. Emniyet Teşkilatını yıpratan ve ülke güvenliğini riske sokan suçlarla ilişiği görülen personel hakkında bugüne kadar olduğu gibi bundan sonrada gereken adlî, idarî ve inzibati işlemler yapılacaktır.

6. Emniyet Genel Müdürlüğünün 10.12.1996 tarihli olurlarına istinaden, Polis Müfettişlerinden oluşan bir komisyon tarafından tüm teşkilat mensuplarının mal bildirimleri yasa gereğince incelenmekte ve değerlendirilmektedir.

Bilgilerinize arz ederim.

                                B. Cahit Bayar

                                İçişleri Bakanı

55. —Konya Milletvekili Lütfi Yalman’ın, Irak’a düzenlenen hava saldırılarında İncirlik Üssünün amaç dışı kullanıldığı iddialarına ilişkin Başbakandan sorusu ve Millî Savunma Bakanı Hikmet Sami Türk’ün yazılı cevabı (7/6828)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın Başbakan Bülent Ecevit tarafından yazılı olarak cevaplandırılmasını arz ederim.

                                Lütfi Yalman

                                Konya

1. Bir kısım medya organlarında yer aldığı kadarıyla, Amerika ve İngiltere’nin Irak’a gerçekleştirdiği hava saldırılarını İncirlik üssünden kalkan uçaklarla gerçekleştirdiği doğru mudur?

2. Eğer doğru ise bunun iki komşu ülke arasında doğabilecek bir savaşa neden olacağı bilinmekte midir? Biliniyorsa İncirlik üssünün amaç dışı kullanımına niçin müsaade edilmektedir?

3. İncirlik üssü ve Amerika Birleşik Devletlerinin ‘Irak saldırılarına ilişkin Meclisi bilgilendirmeyi düşünüyor musunuz?

4. Türkiye’yi yakından ilgilendiren bir çok millî meselede olduğu gibi, Amerika Birleşik Devletlerinin Irak üzerinde gerçekleştirmeyi planladığı ve kısmen Türkiye’yi de ilgilendiren bazı amaçlarının (Kuzeyde bir kürt devleti kurma amacı olduğu gibi) varlığı bilindiği halde Meclisin izin vermesi gerektiği meselelerde dahi bir emri vaki ile Türkiye Büyük Millet Meclisinin saf dışı bırakılması, telafisi mümkün olmayan sonuçlar doğurmaz mı?

5. Bundan sonra gerek Irak ile olan diyaloğumuzu ve Amerika Birleşik Devletleri ile olan diyaloğumuzu, gerek Ortadoğu Politikanızı hangi esaslar üzerine bina ederek sürdürmeyi düşünüyorsunuz?

6. Tarihî ve ticarî bağlarımız olan, komşumuz Irak’a karşı ABD’nin çıkarlarına hizmet eden bir harekatta Türkiye’nin izni olmadan Türkiye’yi üs olarak kullanmasına nasıl müsaade edilmiştir?

                T. C.

                Millî Savunma Bakanlığı         26.2.1999

                Kanun :1999/7010-TÖ

Konu :Soru önergesi

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

İlgi :a) TBMMBaşkanlığının 15.2.1999 tarihli ve Kan. Kar. Md. A.01.0.GNS.0.10.00.02-7/6828-17055/39449 sayılı yazısı.

b) Başbakanlığın 19.2.1999 tarihli ve B.02.0.KKG.0.12/106-919-20/920 sayılı yazısı.

Konya Milletvekili Lütfi Yalman tarafından Sayın Başbakana tevcih edilen ve ilgi (a) üzerine ilgi (b) ile tarafımdan cevaplandırılması tensip edilen, 7/6828 sayılı yazılı soru önergesinin cevabı Ek’te sunulmuştur.

Arz ederim.

                                Prof. Dr. Hikmet Sami Türk

                                Millî Savunma Bakanı

Konya Milletvekili Lütfi Yalman tarafından verilen

7/6828 sayılı yazılı soru önergesinin cevabı

1. Amerika ve İngiltere tarafından 36 ncı paralelin kuzeyinde 1991 yılından bu yana uygulanan Harekât, Kuzey Irak’ta meydana gelen kargaşa ve otorite boşluğu sonucunda ortaya çıkan toplu göç hareketlerinin tekrarlanmasını önlemek ve bölgede tesis edilmiş bulunan sükunetin devamını sağlamak amacıyla, Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyinin 6 Nisan 1991 tarihinde kabul ettiği 688 sayılı Karar gereğince icra edilmektedir.

Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyinin bu Kararı çerçevesinde, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 17 Ocak 1991 tarihli ve 126 numaralı Kararı ile Huzuru Temin Harekâtı (Operation Provide Comfort) adı altında çok uluslu bir gücün topraklarımızda geçici olarak bulundurulması, Bakanlar Kurulunca 12 Temmuz 1991 tarihinde kararlaştırılmıştır.

31 Aralık 1996 tarihinde süresi tamamlanan Huzuru Temin Harekâtı, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 26 Aralık 1996 tarihinde aldığı 477 numaralı Karara istinaden Bakanlar Kurulunun 10 Ocak 1997 tarihli ve 97/9052 sayılı Kararı ile, 1 Ocak 1997 tarihinden itibaren yerini; Türkiye, ABD ve İngiltere’nin oluşturduğu koalisyon güçlerinin sadece hava gücü unsurlarının iştirak ettiği Kuzeyden Keşif Harekâtına (Operation Northern Watch) bırakmıştır.

2. Kuzeyden Keşif Harekâtının görev süresi, 24 Aralık 1998 tarihinde, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 621 numaralı Kararı ile 31 Temmuz 1999 tarihine kadar uzatılmış olup, harekâtın amacı; Kuzey Irak üzerinde Irak hava unsurlarının faaliyetlerinin gözetlenmesi ve 36 ncı paralelin kuzeyinde olabilecek hava ihlâllerinin önlenmesi için keşif ve gerektiğinde önleme uçuşları icra etmektir.

3. Kuzeyden Keşif Harekâtında, 1998 Aralık ayı sonunda ABD ve İngiltere’nin Irak’a karşı giriştiği harekâta kadar,Irak’ın koalisyon uçaklarına yönelik hasmane bir tutumu olmamış ve Türkiye’nin verdiği destek ile Harekât başarılı bir şekilde şürdürülmüştür.

Ancak Harekâtın hemen sonrasında, Irak Yönetimi uçuşa yasak bölgeleri tanımadığını beyan etmiş ve bu beyanı müteakip, 36 ncı paralelin kuzeyinde bugüne kadar 25 Ocak ile 13 kez hava sahası ihlâli yapmış, Bölgede keşif uçuşları icra eden koalisyon uçaklarına uçaksavar ateşi açmış, 14 kez füze atmış ve düşmanca hareket sayılan 35 defa radar kilitlemesi yapmıştır.

Buna karşılık koalisyon uçakları kendilerine ateş açılması veya radar kilitlemesi durumlarında “Kendini Savunma” çerçevesinde 85 adet füze atmışlardır. Kendilerine bir tehdit gelmediği müddetçe, koalisyon uçakları tarafından hiçbir şekilde ateş açılmamaktadır.

4. Kuzeyden Keşif Harekâtı Türkiye ve ABD arasında imzalanan angajman kuralları belgesi çerçevesinde yürütülmektedir. Angajman kuralları belgesine göre;

—Kuzeyden Keşif Harekâtı kapsamındaki uçuşlar, 36 ncı paralelin Kuzeyi ile sınırlandırılmış, kendini savunma amacıyla bile olsa bu hattın güneyi ile Suriye ve İran hava sahasına geçişlere yer verilmemiştir.

— Kendini savunmanın ötesinde taarruzî, cezalandırıcı ve misillemeye yönelik bir harekâta izin verilmemiştir.

— Komuta ve kontrol tesisleri ile askerî hava alanları, sivil uçak ve helikopterlere ateş açılmasına izin verilmemiştir.

Bu çerçevede, ABD ve İngiltere’ye ait uçaklar sadece kendini savunma kapsamında kendilerine yönelen tehditlere karşılık vermektedirler.

5. İncirlik Hava Üssü, bir Türk Silahlı Kuvvetleri tesisi olup, Türkiye ile ABDHükümetleri arasında 29 Mart 1980 tarihinde imzalanan Savunma ve Ekonomik İşbirliği Anlaşması (SEİA) esaslarına göre, ABD’nin İncirlik Üssünde müşterek savunma tedbirlerine katılmasına izin verilmiştir.

Türkiye Büyük Millet Meclisi izni ile İncirlik Üssünde konuşlandırılan ABDve İngiltere hava unsurlarınca icra edilen Kuzeyden Keşif Harekâtı, Türkiye Büyük Millet Meclisi Kararları ve Türkiye tarafından belirlenen ilke ve kurallara uygun olarak yürütülmekte ve tüm uçuş faaliyetleri Türk Silahlı Kuvvetlerince takip ve kontrol edilmektedir.

Arz ederim.

                                Prof. Dr. Hikmet Sami Türk

                                Millî Savunma Bakanı

56.—Konya Milletvekili Lütfi Yalman’ın, ekonomik kriz nedeniyle işten çıkarılan işçilere ilişkin sorusu ve Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Nami Çağan’ın yazılı cevabı (7/6833)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Nami Çağan tarafından yazılı olarak cevaplandırılmasını arz ederim.

                                Lütfi Yalman

                                Konya

1. Gazeteler aracılığı ile yaptığınız iddia edilen açıklamanıza göre, ülkemizde var olduğu söylenen ekonomik kriz dolayısıyla 98 yılı itibariyle 22 000 işçinin işten çıkarıldığı doğru mudur?

2. İşten çıkarıldığı iddia edilen bu işçilerin işten çıkarılma biçiminin hukuka uygunluk şekli araştırılmış mıdır?

3. Eğer hukuka uygun ve geçerli mazerete binaen işçi çıkarılma tespit edildiyse, sorumlular hakkında ne gibi yasal işlem başlattınız?

4. İşverenlerin keyfi işten çıkarma uygulamalarını ortadan kaldırabilmek için Bakanlığınızın aldığı tedbirler nelerdir? Bu tedbirlerin işten çıkarımları durdurabileceği veya azaltabileceği düşünülüyor mu?

5. İşten çıkarılan işçilerin mağduriyetlerini gidermeye ve sosyal güvencelerini devam ettirmeye dönük olarak herhangi bir tedbir düşünüyor musunuz? Bu tedbirleriniz nelerdir?

                T.C.

                Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı

                Çalışma Genel Müdürlüğü      25.2.1999

                Sayı :B.13.0.ÇGM.0.11.00.01-618/2384-004769

Konu :Yazılı soru önergesi

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

İlgi :T.B.M.M. Başkanlığı Genel Sekreterliği Kanunlar ve Kararlar Dairesi Başkanlığının 15.2.1999 tarih A.01.0.GNS.0.10.00.02-17128 sayılı yazısı.

İlgi yazı ekinde alınan Konya Milletvekili Lütfi Yalman tarafından hazırlanan “Ekonomik Kriz Nedeniyle İşten Çıkarılan İşçilere İlişkin” 7/6833 Esas No.’lu yazılı soru önergesi incelenmiş, ilgili bilgiler aşağıda belirtilmiştir.

Sözkonusu yazılı soru önergesinde de belirtildiği gibi, ülkemizin içinde bulunduğu ekonomik kriz nedeniyle 1998 yılı içerisinde 22 000 işçi işten çıkarılmıştır.

Son günlerde çeşitli sektörlerde “toplu işten çıkarma” eğilimlerinin gözlenmesi üzerine Bakanlığımca toplu işten çıkarmalarla ilgili 1998/15 sayılı genelge ilgili Bölge Müdürlüklerine ve Bağlı Kuruluşlara gönderilmiştir.

Sözkonusu genelgeye göre;

Bakanlığımın teşkilât ve görevlerini belirleyen 3146 sayılı Kanunla çalışma hayatını düzenleyici, işçi-işveren ilişkilerinde çalışma barışının sağlanmasını kolaylaştırıcı ve koruyucu tedbirleri almak, çalışma hayatındaki mevcut ve muhtemel meseleleri ve çözüm yollarını araştırmak ve çalışma hayatını denetlemek görevlerinin Bakanlığıma verildiği,

Bu itibarla, Bakanlığım merkez ve taşra birimlerine, sendikalar ve işçilerce yapılacak “işten çıkarmalara ilişkin” başvurular süratle denetime alınarak sonuçlandırılacağı, basına yansıyan bu yöndeki haberler de ihbar kabul edilerek değerlendirileceği, 1475 sayılı İş Kanunu ile ilgili mevzuat ile yürürlükte bulunan toplu iş sözleşmelerinin “hizmet akitlerinin feshine ilişkin” hükümlerine uyulup uyulmadığının titizlikle inceleneceği,

Ayrıca, Bölge Müdürlükleri bünyesinde İş Teftiş Grup Başkanlıkları ile İş ve İşçi Bulma Kurumu bölge ve şube müdürlüklerinden temsilciler alınmak suretiyle birer izleme komitesinin oluşturulacağı bu komitelerce, işçi ve işveren sendikaları ile işbirliğine gitmek suretiyle başta tekstil olmak üzere ilgili sektörlerin durumlarını, sorunlarını ve işten çıkarmaları belirleyerek ve haftalık raporlarla Bakanlığıma bildirecekleri öngörülmüştür.

Bu genelge çerçevesinde, Bakanlığım İş Müfettişlerince toplu işçi çıkaran işyerlerinde gerekli denetimler yapılmakta, yasaya aykırı işlem yapan işyerlerine idarî para cezası uygulanmakta, böylece keyfi işten çıkarma uygulamalarının azalması sağlanılmaya çalışılmaktadır.

Diğer yandan, İş Kanunu ile Deniz İş Kanununda öngörülen para cezalarının günümüz koşullarına uygun olarak artırılmasına ilişkin “İş Kanunu ve Deniz İş Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı” T.B.M.M. Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler Komisyonunda 22.10.1998 tarihinde görüşülmüş ve kabul edilmiştir.

Ayrıca Bakanlığımca hazırlanan tarım işçilerini İş Kanunu kapsamına almayı ve işçilere kısmî iş güvencesini sağlamayı amaçlayan “Toplu İş Sözleşmesi, Grev ve Lokavt Kanununun Bir Maddesi ile İş Kanununun İki Maddesinde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Tasarısı” da Başbakanlığa sunulmuştur.

Sözkonusu Tasarıların yasalaşması halinde, işten çıkarmalarla ilgili sorunların bir ölçüde giderilebileceği, para cezalarının artırılması nedeniyle de, yasaya aykırı uygulamalarda caydırıcı olması bakımından, azalma olacağı düşünülmektedir.

Bilgilerinize arz ederim.

                                Prof. Dr. Nami Çağan

                                Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı

57.—Bursa Milletvekili Ertuğrul Yalçınbayır’ın, Bursa Büyükşehir Belediyesince kurulacak olan “Burgaz” adlı bir dağıtım şirketine ilişkin sorusu  ve Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanı Ziya Aktaş’ın yazılı cevabı (7/6837)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın yazılı olarak cevaplandırılmak üzere Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanına yöneltilmesi hususunu arz ve talep ederim.

                                Ertuğrul Yalçınbayır

                                Bursa

Sorular :

Bursa Büyükşehir Belediyesi, şehrin mevcut projelendirilmiş bölgesi dışında kalan yerleşimlerin doğalgaza kavuşturulmasını sağlamak için daha önce Dünya Bankası kredisi ile yaptırılmış fizibilite doğrultusunda “Doğalgaz Şebeke Tesisi ve Gaz Dağıtım Şirketi” (BURGAZ) kurma girişiminde bulunmuştur.

Bu şirkete BOTAŞ’ın da hissedar olarak katılmasına ne dersiniz?

Şirket kurulması için Bakanlar Kurulunca izin verilmesi hususundaki prosedürü işletecek misiniz?

                T. C.

                Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanlığı

                Araştırma, Planlama ve Koordinasyon   5.3.1999

                Kurulu Başkanlığı

                Sayı :B.15.0.APK.0.23.300-280-4082

Konu :Yazılı soru önergesi

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

İlgi :T.B.M.M. Başkanlığının 18.2.1999 tarih ve A.01.0.GNS.0.10.00.02-7/6837-17071/39484 sayılı yazısı.

Bursa Milletvekili Sayın Ertuğrul Yalçınbayır’ın, tarafıma tevcih ettiği 7/6837-17071 esas no.lu yazılı soru önergesi, T.B.M.M. İçtüzüğünün 99 uncu maddesi gereği cevaplandırılarak ekte gönderilmiştir.

Bilgilerinize arz ederim.

                                Prof. Dr. Ziya Aktaş

                                Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanı

Bursa Milletvekili Sayın Ertuğrul Yalçınbayır’ın yazılı soru önergesi ve cevabı

(7/6837-17071)

Sorular :

Bursa Büyükşehir Belediyesi, şehrin mevcut projelendirilmiş bölgesi dışında kalan yerleşimlerin doğalgaza kavuşturulmasını sağlamak için daha önce Dünya Bankası kredisi ile yaptırılmış fizibilite doğrultusunda “Doğalgaz Şebeke Tesisi ve Gaz Dağıtım Şirketi” (BURGAZ) kurma girişiminde bulunmuştur.

Bu şirkete BOTAŞ’ın da hissedar olarak katılmasına ne dersiniz?

Şirket kurulması için Bakanlar Kurulunca izin verilmesi hususundaki prosedürü işletecek misiniz?

Cevaplar :

Bursa Doğalgaz Dağıtım Şebekesinin yapımı, Bakanlar Kurulu Kararı ile BOTAŞGenel Müdürlüğünün 1990 Yılı Yatırım Programına alınmış olup, proje kapsamında çalışmalara devam edilmektedir. Diğer taraftan 397 sayılı KHK’nin 2 nci maddesine göre şehirlerde doğalgaz dağıtım izni için Bakanlar Kurulu Kararı gerekmektedir. Şehirlerde, şirketlere doğalgaz dağıtım yetkisi verilmesi hususunda gerekli şartların belirlenmesi konusunda Bakanlığım bünyesinde başlatılan çalışmalar sürdürülmektedir.

Bursa Büyükşehir Belediyesinin kurma girişimi içinde bulunduğu “Doğalgaz Şebeke Tesisi ve Gaz Dağıtımı Şirketi” ne ilişkin bölgesel faaliyet sınırları, yapılması öngörülen yatırımlar ve yatırım programının BOTAŞGenel Müdürlüğüne bildirilmesi halinde BOTAŞ’ın bu şirkete ortak olması konusu incelenecektir.

58. —Bursa Milletvekili Ertuğrul Yalçınbayır’ın, Osmanlı İmparatorluğunun kuruluşunun 700 üncü yılı kutlama etkinliklerine ilişkin sorusu ve Kültür Bakanı Mustafa İstemihan Talay’ın yazılı cevabı (7/6838)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın yazılı olarak cevaplandırılmak üzere Kültür Bakanına yöneltilmesi hususunu arz ve talep ederim.

                                Ertuğrul Yalçınbayır

                                Bursa

Sorular :

Bilindiği gibi 1999 yılı 700 üncü Kuruluş Yılıdır. Bu yılla ilgili olarak :

1. 700 üncü Yıl Kutlama Etkinlikleri Bütçesi ve Türkiye Eylem Planınız bulunmakta mıdır?

2. Kuruluşun başlangıcı olan 6 Nisan 1299 Bursa’nın Fethinin 700 üncü yılı nedeniyle Fetih Günü ve 700 üncü Yıl Bursa Eylem Planı nedir ve bu planın bütçesi ne kadardır?

 

                T. C.

                Kültür Bakanlığı

                Araştırma, Planlama ve Koordinasyon   26.2.1999

                Kurulu Başkanlığı

                Sayı :B.16.0.APK.0.12.00.01.940-62

Konu :Yazılı soru önergesi

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

İlgi :T.B.M.M. Başkanlığı Kan. Kar. Müd.’nün 18 Şubat 1999 gün ve A.01.0.GNS.0.10.00.02 -39485 sayılı yazısı.

Bursa Milletvekili Sayın Ertuğrul Yalçınbayır’ın “Osmanlı İmparatorluğunun kuruluşunun 700 üncü yılı kutlama etkinliklerine ilişkin” 7/6838-17072 esas no’lu yazılı soru önergesinin cevabı ekte sunulmaktadır.

Bilgilerinize arz ederim.

                                M. İstemihan Talay

                                Kültür Bakanı

Soru 1. 700 üncü Yıl Kutlama Etkinlikleri Bütçesi ve Türkiye Eylem Planınız bulunmakta mıdır?

Cevap 1. 700 üncü Yıl Anma Programı Etkinlikleri Bütçesi :Bakanlığımız Geçici Bütçesinin 900.04.3.445/900 Harcama Tertibinden “Osmanlı Kültür ve Bilim Mirasının 700 üncü Yıldönümü Anma Programı” giderlerinde kullanılmak üzere” ilk altı ay için toplam 210 milyar TL. ödenek bulunmaktadır. Ancak, bu ödeneğin etkinliklerimizle karşılaştırıldığında çok yetersiz olduğu görülecektir.

Konu ile ilgili olarak hazırlanan Bakanlığımızın tüm etkinlikleri projelendirilmiş ve Başbakanlıkta oluşturulan “700 üncü Yıl Koordinasyon Kurulu”na sunulmuştur. Kurulun değerlendirme neticesinde Bakanlığımız etkinliklerinin gerçekleştirilebilmesi için bir bütçe tahsis edilecektir. Şu ana kadar kesinleşmiş bir bütçe mevcut değildir.

Bakanlığımızca planlanan etkinlikler ise özet olarak aşağıda belirtilmiştir.

1. Logo Çalışması :

Bakanlığımızca hazırlatılan logo örnekleri arasından bir ön eleme sonrasında Başbakanlık Koordinasyon Kurulu ve Cumhurbaşkanlığınca değerlendirilen ve örneği ekte sunulan logo kabul edilmiştir. (Ek: 1)

2. Açılış ve Törenler :

—Osmanlı Devletinin 700 üncü Kuruluş Yıldönümü Açılış Konseri :Sultan Bestecilerin eserlerinden oluşan bir konser Mart 1999 başında Ankara’da Opera Binasında düzenlenecektir. Konseri TRT TV’den canlı olarak yayınlayacaktır. Konser ile ilgili program ekte sunulmaktadır. (Ek :2)

—Aynı gün Osmanlı Dönemi ressamlarının eserlerinden oluşan bir resim sergisi Ankara’da Bakanlığımıza ait bir sanat galerisinde düzenlenecektir.

Devlet töreni 5 Eylül 1999 tarihinde Dolmabahçe ve Topkapı Sarayları ve çevresinde görkemli bir şekilde düzenlenecektir.Osmanlının hüküm sürdüğü topraklarda bulunan ve şu anda bağımsız olan ülkelerin devlet başkanlarının da katılımı sağlanacaktır.

3. —Sergiler :

—“Topkapı’dan Versailles’a :Osmanlı Saraylarının Hazineleri” adlı sergi 6 Mayıs -15 Ağustos 1999 tarihleri arasında Fransa’da Versailles Sarayında düzenlenecektir.Hazırlıklar son aşamasına gelmiş olup, organizasyon protokolü bazı idarî sorunların giderilmesinden sonra imzalanacaktır.Serginin açılışına Fransa Cumhurbaşkanı Jacques Chirac ve Cumhurbaşkanımız Sayın Süleyman Demirel katılacaklardır.

— The Blace Age (Saray Devri Sergisi) Hırvatistan ile Türkiye arasındaki dostluk ilişkilerini geliştirmek, kültür mirasımızı tanıtmak amacıyla düzenlenecektir.

— Osmanlı İpek Kumaşları Sergisi (Topkapı Sarayında Ekim-Aralık 1999 tarihleri arasında düzenlenecektir.

— Osmanlı Padişah Portreleri Sergisi

— Osmanlı Saray Mutfağı Sergisi

— Osmanlı Kültür ve Mimari Mirasını Tanıtan Sergi

—Karma Türk El Sanatları, Türk Halk Kültürü, Fotoğraflar, Karagöz Tasvirleri Sergileri (Sögüt, Bursa, İstanbul, Edirne)

— Geçmişten Geleceğe Konut ve Mimar Sinan Eserleri Sergisi (yurt içinde)

— Türk Süsleme Sanatları Sergileri (yurtiçi ve yurtdışında)

— El Sanatları Sergileri

— Osmanlı Dönemi Müzikleri ve Çalgıları Gezici Sergisi

4. Konserler :

— Osmanlı Dönemi Bestecileri Konseri

5. Opera, Bale, Tiyatro, Film ve Geleneksel Kukla Gösterileri :

— Saraydan Kız Kaçırma Operası (yurtiçi ve yurtdışında)

— Üç Silahşörler Balesi (Yurtdışında)

— Yunus Emre Oratoryası ve Çeşmebaşı Balesi (yurtiçinde ve yurtdışında)

— Afife Balesi (yurtdışında)

— Anma programına uygun iki adet tiyatro oyunu siparişi ve sahneye konulması

— Çeşitli opera ve balelerin yurtiçi turnelerle halka gösterilmesi

— Karagöz ve kukla gösterileri (yurtiçinde ve yurtdışında)

— Bakanlık arşivinde bulunan değişik filmler yurtiçi ve yurtdışında gösterime sunulacaktır.

— Yazma eser, hat, tezhip, minyatür, ebru çalışmalarından seçilmiş eserlerden oluşan slayt hazırlanması ve gösterime sunulması

— “Osmanlıda Sinemanın Serüveni” adlı bir belgesel hazırlanması.

6. Yayın Faaliyetleri :

Amaca uygun çeşitli eserler yayınlanmış olup (Ek :3) yıl içinde de yayınlanmaya devam edilecektir. Bunlar;

— Türkiye’de Müzeler Katalogu

— Bir Osmanlı Hoşgörüsü İkonalar

— Geleneksel Mimarimiz

— Minyatürler Albümü

— Osmanlı Devleti ile ilgili Türkiye’de yayınlanmış eserlerin bibliyografyasının hazırlanması

— Mimar Sinan ve Eserleri Albümü

— Anadolu Sanatında Bin Yıl

— Türk Mutfağı Prestij Kitabı

— Osmanlı Anıt Eserlerinin Belgelenmesi

— Gravürlerle Türkiye

— Osmanlı Başkentleri

— Müstakim-zade Süleyman Sa’deddin Efendi’nin “Mecelletü’n-nisab” isimli eserinin tercümesi ve tıpkı basımı

— Osmanlı Dönemi kitap ve hat sanatının özgün örneklerini içeren yazma eserlerle hat, minyatür gibi seçilmiş eserlerin CD’ye aktarılması

— Üç Kıtada Okunan Türkülerimizin CD yapımı ve kasetlerinin hazırlanması

— Yunus Emre Oratoryosu CDyapımı

7. Anıt-Büst Yapımı Restorasyon ve Onarımları :

— Topkapı Sarayı Müzesi Hazinesi, Topkapı Sarayı Müzesi Çin ve Japon Porselenleri teşhirinin yenilenmesi

— Topkapı Sarayı Müzesi mermer sofa ve buna bağlı köşklerin ziyarete açılması

— Osmanlı şair, bestekâr ve diğer sanatçıların mezarlarının onarımı ve tanıtımı

— Yurtiçi ve yurtdışındaki şehitlik anıt ve türbelerin onarımı ve bakımı

— 700 üncü Yıl Anıt ve Büstleri

— Osmanlı Mimari Mirası yerleşimlerin korunmasında sokak sağlıklaştırma çalışmaları

8. Bilimsel Toplantılar :

— Osmanlı Devletinde Kültür ve Sanat Konulu Konferanslar

— Osmanlı Saray Kültürünün Türk Kültürüne Etkilerinin Değerlendirilmesi Paneli

— 2. Uluslararası Ahilik Sempozyumu

— Osmanlı’da kitap, kütüphane, hat konulu toplantı

9. Yarışmalar :

— Osmanlı Devlet Adamlarının, sanatkârlarının, bilim adamlarının vb. hayatlarını, başarılarını, eserlerini konu alan resimli çocuk kitapları, roman, öykü, tiyatro, biyografi ve araştırma dallarında Türkiye genelinde ödüllü eser yarışması

— Osmanlı Devletinin Türk ve Dünya Tarihindeki Yeri ve Önemi Konulu Kompozisyon Yarışmaları (İlköğretim 6, 7 ve 8 inci sınıf öğrencileri)

10.Kültürel Geziler :

— Osmanlı Devletinin kurulduğu topraklardan başlayarak Osmanlı Devletine Başkentlik yapmış Bilecik, Bursa, Edirne ve İstanbul şehirlerindeki Osmanlı kültür ve sanat eserlerinin yerinde görülerek tanıtılması amacıyla 20 ilden seçilerek öğrenci ve öğretmenlerden oluşacak bir grubun gezdirilmesi.

Soru 2. Kuruluşunun başlangıcı olan 6 Nisan 1299 Bursa’nın Fethinin 700 üncü Yılı nedeniyle Fetih Günü ve 700 üncü Yılı Bursa Eylem Planı nedir ve bu planın bütçesi ne kadardır?

Cevap 2. Bu ad altında Bakanlığımıza intikal ettirilen bir proje bulunmamaktadır.

Ek - 3

1299 - 1999

OSMANLI DEVLETİNİN KURULUŞUNUN

700. YILDÖNÜMÜ AÇILIŞ TÖRENİ

Yer    : Devlet Opera ve Balesi Salonu (Büyük Tiyatro)

Tarih : Mart 1999

Program :

1. Saygı Duruşu ve İstiklâl Marşı

2. Sultan Besteciler Konseri

    İstanbul Devlet Tarihi Türk Müziği Topluluğu

3. Konuşmalar

4. Üç Kıtada Yaşayan Türkülerimiz

    Ankara Devlet Türk Halk Müziği Korosu

5. Osmanlı’dan Esintiler

    Defile

6. Senfonik Konser

    Türk Marşı - Mozart/Anadolu’dan Esintiler - Ferit Tüzün

    C.S.O.

    Süre : 1.5 saat (90 dakika)

 

SULTAN BESTECİLER KONSERİNDE SUNULACAK

ESERLERİN LİSTESİ

* Sultan I. Mahmud                Beyâtî Peşrevi         (Hâvî usûlünde)

* Sultan IV. Murad Beyâtî Yürük Semâî

                (Gelse nesîm–i subh ile müjde şâh-ı bahârdan)

* Sultan II. Bâyezid                Evo Saz Semâî         (Aksak Semâî usûlünde)

* Sultan II. Mahmud               Hicaz Kalender       (Aksak usûlünde)

* Sultan Abdülaziz Hicaz Sirto              (Nîm Sofyan usûlünde)

* Şehzâde Seyfeddin Efendi    Sofyan usûlünde     (Şehnaz İlâhî)

                (Lâ mevcûde illâ Hû, Lâ ilâhe illâ Hû)

* Sultan VI. Mehmed Vahideddin           Hüzzam İlâhî          (Devr-î hindî usûlünde)

                (Gel vücûdun âteş-i aşk-ı Habîbullâh’a yak)

* Sultan III. Selim   Bûselik Şarkı           (Evfer usulûnde)

                (Bir pür-cefâ hoş dilberdir)

* Sultan III. Selim   Hüzzam şarkı          (Aksak usûlünde)

                (Gönül verdim bir civane)

* Sultan III. Selim   Şehnaz Şarkı            Aksak usûlünde

                (Bir nev-civâne ril müptelâdır)

ÜÇ KITADA YAŞAYAN TÜRKÜLERİMİZİN

OKUNDUĞU ÜLKELER

                * Kosova

                * Bulgaristan

                * Yunanistan

                * Kıbrıs

                * Makedonya

                * Saray Bosna

                * Romanya

                * Cezayir

                * Tunus

                * Kırım

                * Kerkük

                * Gagavuz

                * Türkiye

 

YAYIN FAALİYETLERİ

YAYINLANMIŞ ESERLER

a) Prejtij Kitaplar :

  1. “L’Archıtecture Ottomane”-“Osmanlı Mirasi” (İngilizce-Türkçe-Almanca-Fransızca)

  2. “Süleymanname veya Tarih-i Feth-i Sikloş, Estergon ve İstolni Belgrad” (Türkçe-İngilizce)

  3. “Tarih-i Hindi Garbi veya Hadis-i New” (Türkçe-İngilizce)

  4. Kıyafet-ül İnsaniye Fi Şemaili’l Osmaniye (Türkçe-İngilizce)

  5. “Türk Kabarma Haritaları” (Türkçe-İngilizce)

  6. Minyatür ve Gravürlerle Osmanlı İmparatorluğu” (Türkçe-İngilizce)

  7. Türk Ev Geleneği ve Safranbolu Evleri-Türkçe

  8. Türk Ev Geleneği ve Safranbolu Evleri-İngilizce

  9. Mimar Sinan ve Eserleri

10. İstanbul Yazıları

11. Eski Yapıların Yeniden Kullanımı

12. Türk Tiyatrosu Prestij Kitabı

13. “Halk Ozanları Albümü”

b) Diğer Kitaplar :

  1. Osmanlı Devleti Tarihi I (Siyasî Tarih)

  2. Osmanlı Devleti Tarihi II (Medeniyet Tarih)

  3. Osmanlı Kara ve Deniz Kuvvetleri

  4. Mohaç Esiri Bartholamasus Geoegeviç’in Anıları (1505-1566)

  5. Minyatürlerle Mevlana ve Mevlevilik

  6. Minyatürlerle Gemiler

  7. Minyatürlerle Anadolu’dan Efsaneler

  8. İstanbul Lalesi

  9. Osmanlı Çadır Sanatı

10. Hindistan’da Gelişen Türk Edebiyatı

11. İşgal Yıllarında İstanbul’un Sosyal Durumu

12. 19. Yüzyılın İlk Yarısında Ankara

13. Koca Ragıp Paşa

14. Mektuplarım -Muallim Naci

15. Ömer Ferit Kam ve Asar-ı Edebiye Tetkikatı

16. Ankara Cenabi Ahmet Paşa Camii

17. Ankara Karacabey Külliyesi

18. Ankara Hacı Bayram Veli Camii ve Türbesi

19. Yavuz Sultan Selim (Tiyatro)

20. Aşk Hastası (Şeyh Galib’in Hayat Hikayesi)

21. Esrar Dede Hayatı - Eserleri

22. Türk El Sanatları

23. Tanzimat Dönemi Basınında Sosyo - Ekonomik Fikir Hareketleri

24. Türk Edebiyatında Türkçe Fütüvvetnameler

 

YAYINLANACAK ESERLER

1. 16. Yüzyıl Osmanlı Devrinde Cülüs ve Cenaze Törenleri

    (Dr. Zeynep TARIM ERTUĞ)

2. Belgelerle Çırağan Sarayı

    (Dr. Selman CAN)

3. Yıldız Sarayında Müzik

    (Nihat ERGİN)

4. Osmanlı Kadın Giysisi

    (Dr. Sevgi GÜRTUNA)

5. Kilis’teki Osmanlı Devri Mimari Eserleri

    (Abdülkadir DÜNDAR)

6. Ortaçağdan Osmanlı Dönemi Sonuna Kadar Artvin’deki Mimari Eserler

    (Doç. Dr. Osman AYTEKİN)

7. Takiyüddin - Işığın Niteliği ve Görmenin Oluşumu

    (Yard. Doç. Dr. H. Gazi TOPDEMİR)

 

59. – Kırıkkale Milletvekili Kemal Albayrak’ın, 1999 yılında Kırıkkale’de yapılacak pancar ekimine ilişkin sorusu ve Sanayi ve Ticaret Bakanı Metin Şahin’in yazılı cevabı (7/6839)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın Sanayii ve Ticaret Bakanı Sayın Metin Şahin tarafından yazılı olarak cevaplandırılmasını arz ederim.             10.2.1999

                                Kemal Albayrak

                                Kırıkkale

1. Kırıkkale İline 1999 yılında pancar ekimi için ne kadar ekim yapılması belirtilmiştir?

2. Talep fazla olduğundan 1998’e nazaran ekimin artırılması mümkün mü?

3. 1999’da Kırıkkale’de pancar ekim alanı ne kadar artırılacaktır?

 

                T.C.

                Sanayi ve Ticaret Bakanlığı     8.3.1999

                Basın ve Halkla İlişkiler Müşavirliği

                Sayı : B.14.0.BHİ.01-93

Konu : Yazılı soru önergesi

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

İlgi : 18.2.1999 tarih ve A.01.0.GNS.0.10.00.02-7/6839-17073/39493 sayılı yazınız.

Kırıkkale Milletvekili Kemal Albayrak’ın “1999 yılında Kırıkkale de yapılacak pancar ekimine” ilişkin olarak tarafımdan cevaplandırılmasını istediği (7/6839) esas nolu yazılı soru önergesiyle ilgili cevabımız ekte takdim edilmiştir.

Bilgilerinizi ve gereğini arz ederim.

                                Metin Şahin

                                Sanayi ve Ticaret Bakanı

 

Kırıkkale Milletvekili Kemal Albayrak’ın Yazılı Sorularına İlişkin Cevaplarımız

Kırıkkale Ziraat Bölge Şefliği çiftçilerine 1999 yılı için 66 000 ton pancar üretim iş programı verilmiş bulunmaktadır.

Şeker Pancarı üretiminde 3 yıllık münavebe uygulamasıyla ilgili olarak, 1996 yılı üretimi baz alınmış olup, bu üretime % 14,81 oranında bir ilave yapılarak 1999 yılı programı 66 000 tona çıkarılmıştır.

1999 yılı için şeker pancarı üretim iş programın artırılmasıyla ilgili yapılan çalışmalar sürdürülmektedir.

60. – Adana Milletvekili Orhan Kavuncu’nun, 1998 yılı yer fıstığı, mısır ve soya rekoltesine ilişkin sorusu ve Tarım ve Köyişleri Bakanı Mahmut Erdir’in yazılı cevabı (7/6845)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın Tarım ve Köyişleri Bakanı tarafından yazılı olarak cevaplandırılması için gereğini arz ederim. Saygılarımla.    11.2.1999

                                Prof. Dr. Orhan Kavuncu

                                Adana

1. 1998 yılında yer fıstığı, mısır ve soya rekoltesi ne kadardır?

2. TMO veya devletin başka kuruluşları bu ürünlerden ne kadar satın almıştır? Bu ürünlere ne kadar fiyat verilmiştir?

3. 1998 yılında bu ürünlerin hasat mevsiminden önce TMO bu ürünlerden ithal etmiş midir? Veya ithal eden şirketlerden bu ürünü satın almış mıdır?İthal ürünlere ne kadar fiyat verilmiştir?TMO bu ürünleri satın aldığı şirketlere şu anda borçlu mudur?

4. Çiftçiden alınan ürünün parası ödenmiş midir? Ödenmediyse ne zaman ödenecektir?

 

                T.C.

                Tarım ve Köyişleri Bakanlığı  9.3.1999

                Araştırma Planlama ve Koordinasyon

                Kurulu Başkanlığı

                Sayı : KDD-SÖ.1.02-531

Konu : Yazılı soru önergesi

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

İlgi : 18.2.1999 gün ve A.01.0.GNS.0.10.00.02-7/6845-17086/39500 sayılı yazınız.

İlgide kayıtlı yazınız ekinde gönderilen; Adana Milletvekili Sayın Prof. Dr. Orhan Kavuncu’ya ait 7/6845-17086 esas no’lu yazılı soru önergesine ilişkin Bakanlığımızla ilgili bilgiler ek’te gönderilmiştir.

Sanayi ve Ticaret Bakanlığı görevleri içinde yer alan diğer bilgiler ise ilgili Bakanlıktan temin edildiğinde iletilecektir.

Bilgilerinize arz ederim.

                                Mahmut Erdir

                                Tarım ve Köyişleri Bakanı

Sözlü Soru Önergesi

Önerge Sahibi Milletvekili :Prof. Dr. Orhan Kavuncu

                                                          Adana Milletvekili

Esas No. : 7/6845-17086

Soru 1. 1998 yılında yer fıstığı, mısır ve soya rekoltesi ne kadardır?

Cevap 1. Başbakanlık Devlet İstatistik Enstitüsü Genel Müdürlüğünce Türkiye’nin 1998 yılı mısır üretiminin 2 300 000 ton olarak gerçekleştiği tahmin edilmektedir.

Soru 2. TMO veya Devletin başka kuruluşları bu ürünlerden ne kadar satın almıştır? Bu ürünlere ne kadar fiyat verilmiştir?

Cevap 2. Toprak Mahsulleri Ofisi Genel Müdürlüğü tarafından 1998 yılı ürünü 643 103 ton mısır satın alınmıştır.

1998 Yılı Mısır Destekleme Alım Fiyatları :

– Ağustos-Eylül ayları  47 700 TL./Kg.

– Ekim ayı                  49 200 TL./Kg.

– Kasım ayı ve sonrası  50 700 TL./Kg.

Soru 3. 1998 yılında bu ürünlerin hasat mevsiminden önce TMO bu ürünlerden ithal etmiş midir? Veya ithal eden şirketlerden bu ürünü satın almış mıdır? İthal ürünlere ne kadar fiyat verilmiştir? TMO bu ürünleri satın aldığı şirketlere şu anda borçlu mudur?

Cevap 3. TMO tarafından 1998 yılı içerisinde mısır ithalatı yapılmamıştır. Dolayısiyle TMO’nun mısır ithal eden şirketlere borcu bulunmamaktadır.

Soru 4. Çiftçilerden alınan ürünün parası ödenmiş midir? Ödenmediyse ne zaman ödenecektir?

Cevap 4. TMO’nun 1998-1999 kampanya döneminde çiftçiden satın aldığı ürünlerin tamamının parası ödenmiştir.

61. – Adana Milletvekili Orhan Kavuncu’nun, şeker pancarı ve fındık üreticilerinin bazı sorunlarına ilişkin sorusu ve Sanayi ve Ticaret Bakanı Metin Şahin’in yazılı cevabı (7/6846)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın Sanayi ve Ticaret Bakanı tarafından yazılı olarak cevaplandırılması için gereğini arz ederim. Saygılarımla.       11.2.1999

                                Prof. Dr. Orhan Kavuncu

                                Adana

1. Kamuoyunda “Şeker Kanunu” diye bilinen yasa ile ilgili bir çalışma önceki hükümetler döneminde yapılmış mıdır? Yapılmışsa hangi safhadadır?

2. Şeker pancarı üreticisi bu yıl Şeker Şirketine Türkiye genelinde ne kadar şeker pancarı vermiştir?Bundan doğan alacağının ne kadarı ödenmiştir?

3. Şeker pancarına kaç lira fiyat verilmiştir?Bu fiyatla dünyanın çeşitli ülkelerince verilen fiyatlar arasında ne kadar fark vardır?

4. Bu yıl fındık üreticisinin 500 milyon avans alarak ürününü Birliğe verdiği, ancak ekim 1998’den bu tarafa geri kalan alacağını alamadığı bildirilmektedir. Üreticinin alacağını ne zaman ödemeyi düşünüyorsunuz?

 

                T.C.

                Sanayi ve Ticaret Bakanlığı     8.3.1999

                Basın ve Halkla İlişkiler Müşavirliği

                Sayı : B.14.0.BHİ.01-91

Konu : Yazılı soru önergesi

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

İlgi : 18.2.1999 tarih ve A.01.0.GNS.0.10.00.02-7/6846-17087/39501 sayılı yazınız.

Adana Milletvekili Orhan Kavuncu’nun “Şeker pancarı ve fındık üreticilerinin bazı sorunlarına” ilişkin olarak tarafımdan cevaplandırılmasını istediği (7/6846) esas no’lu yazılı soru önergesiyle ilgili cevabımız ekte takdim edilmiştir.

Bilgilerinizi ve gereğini arz ederim.

                                Metin Şahin

                                Sanayi ve Ticaret Bakanı

 

Adana Milletvekili Orhan Kavuncu’nun Yazılı Sorularına İlişkin Cevaplarımız

Cevap 1. 7. Beş Yıllık Kalkınma Planında, 1996-2000 yıllarında “Tarımsal Politikalar ile İlgili Yapısal Değişim Projesi” kapsamında Şeker Yasasının geçerliliğini kaybeden maddelerinin kaldırılması ve günün koşullarına göre yeniden düzenlenmesi öngörülmektedir. Düzenleme çerçevesinde şeker pancarı ve şeker fiyatlarında Devlet müdahalesinin azaltılması, şeker sanayiinin özelleştirilmesi için imkân yaratılması hedeflenmektedir.

7. Beş Yıllık Kalkınma Planı ilke ve hedefleri doğrultusunda, sözkonusu düzenlemeye ilişkin çalışmalara 1995 yılı sonunda, 52 nci Hükümet döneminde başlanmış, hazırlanan taslak Ocak 1996’da Bakanlığıma gönderilmiştir. Bakanlığımca resmî ve özel kuruluşlarla bazı üniversitelerin görüşleri alınmış ve değerlendirilmiştir. Bakanlığımın katkılarıyla ve sektörlerle ilgili resmî ve özel kuruluşların görüşleri dikkate alınarak taslak revize edilmiş ve Mart 1998’de, 55 inci Hükümet Döneminde Başbakanlığa iletilmek üzere Bakanlığıma gönderilmiştir.

Bakanlığımın 28.7.1998 tarih, 1236 sayılı yazısı ile taslak Başbakanlığa iletilmiş, ancak Başbakanlıktan alınan 4.8.1998 tarih, 4430 sayılı yazıda, taslak ile ilgili Bakanlık görüşlerinin 54 üncü Hükümet dönemine ait olması gerekçesiyle resmî kuruluş görüşlerinin yeniden alınması ve mutabakat sağlanması istenmiştir. İlgili görüşler alınmış ve değerlendirmeler devam etmektedir.

Cevap 2. Şeker pancarı üreticisi 1998 yılında, T. Şeker Fabrikaları A.Ş. Genel Müdürlüğüne yaklaşık 17 Milyon 619 bin ton pancar teslim etmiş, buna karşılık 315.2 trilyon TL. pancar bedeli tahakkuk etmiştir. Bugüne kadar pancar üreticisine 40.1 trilyon TL. aynî, 44.8 trilyon TL. nakdî avans olarak toplam 84.9 trilyon TL. ödeme yapılmıştır. Çiftçiye ödenecek bakiye bedel ise 230.3 trilyon TL.’dir.

Cevap 3. 1998 yılında; % 16 polar şeker ihtiva eden firesi düşürülmüş 1 kg. pancarın fiyatı, bir önceki yıla göre % 50 artışla 16 500 TL. olarak belirlenmiştir. Prim, tazminat ve şeker varlığı dikkate alındığında ortalama pancar fiyatının 17 893 TL./kg. olarak gerçekleşmesi beklenmektedir.

Pancar şekeri üreticisi çeşitli ülkelerde 1998/99 pazarlama yılı için pancar fiyatları ECU/ton olarak aşağıda verilmiştir.

 

Ülkeler    A Kotası B Kotası

Almanya 46.72       28.84

Fransa     46.72       28.84

İngiltere   48.62       30.74

İtalya       49.76       31.88

İspanya   48.92       31.04

Türkiye   58.11 (Taban Fiyat)

Cevap 4. Fiskobirlik, 1998/99 ürün sezonunda 24.2.1999 tarihi itibariyle toplam 236 813 ton kabuklu fındık almış ve böylece üreticilerin ve fındık fiyat istikrarının korunmasına büyük katkı sağlamıştır.

Fiskobirliğin alım tutarı olan 179 trilyonun 134 trilyonluk kısmı ticarî banka kredileri de kullanılarak üreticilere ödenmiştir. Kalan 45 trilyon civarındaki borcun da kısa sürede ödenmesi amacıyla girişimler sürdürülmektedir.

Ayrıca fındık alımlarında Fiskobirlikce kademeli fiyat uygulanarak aylar itibariyle alım fiyatı artırılmakta ve üreticinin fındık bedeli, ödemenin yapıldığı ayda uygulanan fiyattan ödenmektedir. Bu nedenle, üreticinin fındık bedelini geç almaktan dolayı kaybı olmamaktadır.

62. – Adana Milletvekili Orhan Kavuncu’nun, çiftçilerin Bağ-Kur üyesi olup olamadıklarına ve sağlık hizmetlerinden yararlanabilmesi için yapılan çalışmalara ilişkin sorusu ve Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Hakan Tartan’ın yazılı cevabı (7/6847)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı tarafından yazılı olarak cevaplandırılması için gereğini arz ederim. Saygılarımla.      11.2.1999

                                Prof. Dr. Orhan Kavuncu

                                Adana

1. Tarımla uğraşan insanlar Bağ-Kur üyesi olabilmekte midir?

2. Bu vatandaşlarımız diğer Bağ-Kur üyelerine verilen sağlık hizmetlerinden yararlanmakta mıdır? Yararlanmıyorlarsa niçin?

3. Çiftçilerimizin sağlık hizmetlerinden yararlanmasını sağlamak için ne gibi girişimlerde bulunulmuştur?Bundan sonra ne yapmayı düşünüyorsunuz?

 

                T.C.

                Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı    2.3.1999

                Sosyal Güvenlik Kuruluşları

                Genel Müdürlüğü

                Sayı : B.13.0.SGK.0.13.00.01/1067/005234

Konu :Yazılı soru önergesi

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

İlgi : 18.2.1999 tarihli ve A.01.0.GNS.0.10.00.02-17174 sayılı yazınız.

Adana Milletvekili Orhan Kavuncu tarafından hazırlanan 7/6847 esas no’lu yazılı soru önergesi Bakanlığımca incelenmiştir.

Bilindiği üzere; 2926 sayılı Tarımda Kendi Adına ve Hesabına Çalışanlar Sosyal Sigortalar Kanunu, 17.10.1983 tarihinde kabul edilerek 1.1.1984 tarihinden itibaren yürürlüğe girmiştir.

Ülkemizde sosyal güvenlik şemsiyesi dışında bulunan ve nüfusun önemli bir bölümünü teşkil eden tarım kesiminin sosyal güvenliğinin sağlanması görevi bu kanunla Bağ-Kur’a verilerek, tarımda kendi adına ve hesabına bağımsız çalışanlar, Bağ-Kur çatısı altında sosyal güvenliğe kavuşturulmuştur.

2926 sayılı Tarımda Kendi Adına ve Hesabına Çalışanlar Sosyal Sigortalar Kanunu uyarınca, kendi adına çalışan çiftçilerimizin Bağ-Kur kapsamında sosyal güvenlik şemsiyesi altına alınmaları 1984 yılında kademeli olarak başlatılmış, en son 29.12.1992 tarihli ve 92/4016 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı ile, 1 Temmuz 1993 tarihinden itibaren kalan 20 ilin de kapsama alınmasıyla, ülke çapında tarım sigortası uygulamasına geçiş tamamlanmıştır.

Öte yandan; 2926 sayılı Tarımda Kendi Adına ve Hesabına Çalışanlar Sosyal Sigortalar Kanununa tabi sigortalılar 8 Kasım 1998 tarih ve 23517 sayılı Resmî Gazetede yayımlanan, 4.11.1998 tarihli ve 4386 sayılı Kanun ile 1.1.1999 tarihinden itibaren sağlık sigortası kapsamına alınmışlardır. Bu Kanun ile, Bağ-Kur’un sosyal güvenlik hizmetlerini bütünleştiren ve etkinleştiren önemli bir adım atılmıştır.

Böylece, 2926 sayılı Kanuna tabi sigortalılar ile eşleri ve bakmakla yükümlü oldukları çocukları, ana ve babaları, yaşlılık ve malûllük aylığı almakta olanlar ile eş ve bakmakla yükümlü oldukları çocukları, ana ve babaları ile ölüm aylığı almakta olanlar sağlık sigortası yardımlarından yararlanmaya başlamışlardır.

Sağlık sigortası yardımları hastalık ve iş kazası halinde hastanın hekime muayene ettirilmesi, hekimin göstereceği lüzum üzerine teşhis için gerekli laboratuvar tetkiklerinin yaptırılması, tedavilerinin sağlanması, tedavi süresince gerekli ilaç ve iyileştirme vasıtalarının sağlanması hallerini kapsamaktadır.

Bilgilerinize arz ederim.

                                Hakan Tartan

                                Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı

 

63. – Trabzon Milletvekili Kemalettin Göktaş’ın, 55 inci Hükümet döneminde Rize ve Trabzon Merkez Belediyelerine ne kadar araç veya para gönderildiğine ilişkin sorusu ve Çevre Bakanı Fevzi Aytekin’in yazılı cevabı (7/6851)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın delaletlerinizle Çevre Bakanı Sayın Fevzi Aytekin tarafından yazılı olarak cevaplandırılması için gereğinin yapılmasını arz ederim.

                                Kemalettin Göktaş

                                Trabzon

1. 55 inci Hükümet döneminde Rize Merkez Belediyesine araç veya karşılığı para gönderildi mi?Gönderildiyse toplam ne kadar gönderildi?

2. 55 inci Hükümet döneminde Trabzon Merkez Belediyesine araç veya karşılığı para gönderildi mi? Gönderildiyse toplam ne kadar gönderildi?

 

                T.C.

                Çevre Bakanlığı       3.3.1999

                Araştırma Planlama ve Koordinasyon

                Kurulu Başkanlığı

                Sayı : B.19.0.APK.0.20.00.01/0012/196-1508

Konu : Yazılı soru önergesi

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

İlgi : 18.2.1999 tarih ve A.01.0.GNS.0.10.00.02-7/17112/39548 sayılı yazınız.

İlgide kayıtlı yazınız eki, Trabzon Milletvekili Sayın Kemalettin Göktaş’ın “55 inci Hükümet döneminde Rize ve Trabzon Merkez Belediyelerine ne kadar araç veya para gönderildiğine” ilişkin yazılı soru önergesinin cevabı aşağıda sunulmuştur.

1. 55 inci Hükümet döneminde Rize Merkez Belediyesine iki adet şasi kamyon verilmiştir.

2. Trabzon Merkez Belediyesine herhangi bir yardım yapılmamıştır.

Bilgilerinize arz ederim.

                                Fevzi Aytekin

                                Çevre Bakanı

64. – Bursa Milletvekili Ertuğrul Yalçınbayır’ın, Bursa İlindeki organize sanayi projelerine ilişkin sorusu ve Sanayi ve Ticaret Bakanı Metin Şahin’in yazılı cevabı (7/6858)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın yazılı olarak cevaplandırılmak üzere Sanyi ve Ticaret Bakanına yöneltilmesi hususunu arz ve talep ederim.

                                Ertuğrul Yalçınbayır

                                Bursa

Sorular :

1. Bursa İlinde mevcut Organize Sanayi Bölgeleri (Etüd Proje dahil) projelerinin her biri hangi aşamadadır?

2. Projelerin gerçekleşme oranı nedir? Projelere 1998 yılında hangi ne kadar harcanmıştır?

3. Bursa İli Organize Sanayi Bölgeleri Projelerine 1999 yılında ne kadar ödenek ayrılmıştır?

 

                T.C.

                Sanayi ve Ticaret Bakanlığı     3.3.1999

                Basın ve Halkla İlişkiler Müşavirliği

                Sayı : B.14.0.BHİ.01-86

Konu : Yazılı soru önergesi

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

İlgi : 18.2.1999 tarih ve A.01.0.GNS.0.10.00.02-7/6858-17119/39556 sayılı yazınız.

Bursa Milletvekili Ertuğrul Yalçınbayır’ın “Bursa İlindeki Organize Sanayi Projelerine” ilişkin olarak tarafımdan cevaplandırılmasını istediği (7/6858) esas no’lu yazılı soru önergesiyle ilgili cevabımız ekte takdim edilmiştir.

Bilgilerinizi ve gereğini arz ederim.

                                Metin Şahin

                                Sanayi ve Ticaret Bakanı

 

Bursa Milletvekili Ertuğrul Yalçınbayır’ın Yazılı Sorularına İlişkin Cevaplarımız

A) Biten Organize Sanayi Bölgeleri (OSB),

– 150 hektar büyüklüğündeki Bursa OSB 1966 ve 300 hektar büyüklüğündeki Bursa-İnegöl
I OSB 1987 yıllarında bitirelerek sanayicinin hizmetine sunulmuştur.

B) 1999 Yatırım Programında Yer Alan Organize Sanayi Bölgeleri

I. Altyapı İnşaatı Devam Edenler,

– Bursa - Demirtaş OSB, inşaat aşamasında olup 2000 yılında bitirilmesi planlanmıştır. Müteşebbis Teşekkül imkânlarıyla yapılmaktadır.

– Bursa - M.K. Paşa I OSB’nin altyapı inşaatı devam etmekte olup, 2000 yılında bitirilmesi planlanmıştır.

1998 yılında 10 milyar TL harcama yapılmış olan sözkonusu projeye, 22.2.1999 tarihi itibariyle cari fiyatlarla toplam 238 milyar TL (1998 yılı fiyatlarıyla karşılığı 579 milyar TL) kredi kullandırılmıştır. Fiziki gerçekleşmesi % 66’dır.

Adıgeçen Projeye, 1999 yılında 6 milyar TL Geçici Bütçe Ödeneği ayrılmıştır. Verilen 119,4 milyar TL ek ödenekle 1999 yılı Revize Ödeneği 125,4 milyar TL’ye çıkarılmıştır.

– Bursa - Merkez Deri OSB (Arıtma dahil), inşaat aşamasında olup, 2002 yılında bitirilmesi planlanmıştır.

Sözkonusu Projeye, 22.2.1999 tarihi itibariyle cari fiyatlarla toplam 25 milyar TL (1998 yılı fiyatlarıyla karşılığı 74 milyar TL) kredi kullandırılmıştır. Fizikî gerçekleşmesi % 2’dir.

Adıgeçen Proje için, 1998 yılında harcama yapılmamış olup, 1999 yılında 65,4 milyar TL Geçici Bütçe ödeneği ayrılmıştır.

– Bursa - İnegöl I OSB Arıtma Projesinin, etüd çalışmaları devam etmektedir. Müteşebbis Teşekkül imkânlarıyla yapılacaktır.

II. Etüd Safhasında Olanlar,

M. Kemalpaşa II, M. Kemalpaşa Mermer, İnegöl II (Yenice) ve Karacabey Organize Sanayi Bölgelerinin etüd çalışmaları devam etmektedir. (M. Kemalpaşa II ve M. Kemalpaşa Mermer OSB Müteşebbis Teşekkül imkânlarıyla yapılacaktır.)

65. – Ankara Milletvekili Mehmet Ekici’nin, Etimesgut İlçesi Elvan Mahallesi Elvanköy gecekondu önleme bölgesindeki telefon sorununa ilişkin sorusu ve Ulaştırma Bakanı Hasan Basri Aktan’ın yazılı cevabı (7/6862)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın Ulaştırma Bakanı Sayın Hasan Basri Aktan tarafından yazılı olarak cevaplandırılmasını Anayasanın ve İçtüzüğün ilgili maddeleri gereğince arz ederim.

                                15.2.1999                                                                Mehmet Ekici                                                         Ankara

Başkentimiz Ankara’nın metropol ilçelerinden olan Etimesgut ilçemizin Elvan mahallesi, Topçu mahallesi ve Saraycık sınırları içerisinde olan Elvanköy Gecekondu Önleme Bölgesindeki yapı kooperatifleri hizmetlerini kısmi olarak tamamlamış yaklaşık 1996 yılı ortalarından buyana üye sakinler konutlarına yerleşmişlerdir. Zor şartlarla ev sahibi olup konutlarına yerleşen üyeler (yaklaşık 3500 aile) gerek telefon nakli yaptırmalarına gerekse yeni telefon tesisi istemelerine rağmen, yaklaşık 2 senedir telefonsuz konutlarında yaşamaktadırlar.

1. Çağdaş yaşamın gereği olan ve ayrıca Anayasal bir hak olan haberleşme imkânı, bölge halkının hizmetine bugüne kadar niçin sunulmamıştır?

2. Gecekondu önleme bölgesi olan mezkûr yerlerde, telefonla ilgili altyapı çalışması, inşaatlar başlamadan evvel bitirilmesi gerekirken, halen yapılmaması hakkında düşünceleriniz nelerdir?

3. Bu bölge halkının siyasi tercihinin genelde Büyük Birlik Partisi olması, bu yatırımın yapılmamak suretiyle tarafınızdan bir cezalandırma yöntemi midir?

 

                T.C.                                                                         Ulaştırma Bakanlığı 5.3.1999                                  Araştırma Plânlama ve Koordinasyon                                                                    Kurulu Başkanlığı                                                                   Sayı: B.11.0.APK.0.10.01.21.EA/233-5684

Konu: Ankara Milletvekili Mehmet Ekici’nin yazılı soru önergesi

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

İlgi: TBMM Başkanlığının 18.2.1999 gün ve A.01.0.GNS.0.10.00.02-7/6862-17135/39646 sayılı yazısı.

Ankara Milletvekili Sayın Mehmet Ekici’nin 7/6862-17135 sayılı yazılı soru önergesinin cevabı hazırlanarak ekte sunulmuştur.

Bilgilerinize arz ederim.

                                Hasan Basri Aktan                                                  Ulaştırma Bakanı

Ankara Milletvekili Sayın Mehmet Ekici’nin 7/6862-17135 Sayılı

Yazılı Soru Önergesi ve Cevabı

Başkentimiz Ankara’nın metropol ilçelerinden olan Etimesgut ilçemizin Elvan mahallesi, Topçu mahallesi ve Saraycık sınırları içerisinde olan Elvanköy Gecekondu Önleme Bölgesindeki yapı kooperatifleri hizmetleri kısmi olarak tamamlanmış yaklaşık 1996 yılı ortalarından buyana üye sakinler konutlarına yerleşmişlerdir. Zor şartlarla ev sahibi olup konutlarına yerleşen üyeler (yaklaşık 3500 aile) gerek telefon nakli yaptırmalarına gerekse yeni telefon tesisi istemelerine rağmen, yaklaşık 2 senedir telefonsuz konutlarında yaşamaktadırlar.

1. Çağdaş yaşamın gereği olan ve ayrıca Anayasal bir hak olan haberleşme imkânı, bölge halkının hizmetine bugüne kadar niçin sunulmamıştır?

2. Gecekondu önleme bölgesi olan mezkûr yerlerde, telefonla ilgili altyapı çalışması, inşaatlar başlamadan evvel bitirilmesi gerekirken, halen yapılmaması hakkında düşünceleriniz nelerdir?

3. Bu bölge halkının siyasi tercihinin genelde Büyük Birlik Partisi olması, bu yatırımın yapılmamak suretiyle tarafınızdan bir cezalandırma yöntemi midir?

Cevap :

Elvanköy Gecekondu Önleme Bölgesi, Elvan ve Saraycık santral sahalarından oluşmaktadır.

A) Elvan Santral Hizmet Sahası

Elvan santral hizmet sahası, Topçu Mahallesi ve Elvan Mahallesi’ni kapsamaktadır. Elvan santralı geçici olarak Emlâk Bankası konutlarında hizmet vermektedir. Mevcut geçici binada santral ilavesi ve telefon dağıtım şebekesi ilave imkânları bulunmamaktadır. Elvan’da santral binası arsası mevcut olup, bina, telefon santralı ve telefon dağıtım şebekesi gelir paylaşımı kapsamında ihale edilmiştir. Telefon şebekesi altyapı tesisleri mevcut olup, 1999 yılı ilk altı aylık dönemde hizmete verilebilmesi için çalışmaktadır. Söz konusu telefon talepleri 1999 yılı ilk altı aylık dönemde karşılanabilecektir.

B) Saraycık Santral Hizmet Sahası

Saraycık mevkiinde 1994 yılında kapsamlı planlama çalışması sonucunda ayrı bir santral hizmet sahası oluşturulmuştur. Yapılan planlama çalışmaları sonucu santral bina arsası temin edilmeye çalışılmış, ancak Ankara Büyükşehir Belediyesi ile Bayındırlık ve İskân Bakanlığı arasında idari, sosyal, kültürel ve yeşil alanların kullanımı konusunda ortaya çıkan anlaşmazlık nedeniyle konu mahkemeye intikal etmiş, bu nedenle arsanın Türk Telekomünikasyon A.Ş.’ye devri mümkün olamamıştır. Bunun üzerine Saraycık santral sahasında iskân etmekte olan nüfusun mağdur olmaması için Türk Telekom’a devri talep edilen arsa üzerine 1998 yılında geçici konteyner kurulmuş, santral teçhizatı temin edilerek yer altı telefon dağıtım şebekesi tamamlanmış, kablo projesinin bir kısmının tatbikatı bitirilmiştir. Saraycık santral sahasında numara verilmek suretiyle talepler karşılanmaya başlanmıştır. Bekleyen taleplerin tamamı 1999 yılı ilk altı aylık döneminde karşılanacaktır.

 

 

BİRLEŞİM 54’ÜN SONU

Türkiye Büyük Millet Meclisi Resmi internet Sitesi
© 2009 T.B.M.M.