Yazılı ve Sözlü Sorular Araştırma Komisyonları Soruşturma Komisyonları
                                                                      Son Tutanak Tutanak Sorgu Tutanak Metinleri Gizli Oturum Tutanakları
                                                                                                                                            Uluslararası Komisyonlar Dostluk Grupları
                                                                                      Genel Sekreterlik Mevzuat Telefon Rehberi Etik Komisyon Duyurular

 DÖNEM : 20                                        CİLT : 70                                     YASAMA YILI : 4

 

 

T. B. M. M.

TUTANAK DERGİSİ

 

51 inci Birleşim

9 . 2 . 1999 Salı

 

 

 

İ Ç İ N D E K İ L E R

 

  I. – GEÇEN TUTANAK ÖZETİ

 II. – GELEN KÂĞITLAR

III. – BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI

A)  GÜNDEMDIŞI KONUŞMALAR

1. – Balıkesir Milletvekili İsmail Özgün’ün, süt hayvancılığının sorunlarına ve alınması gereken tedbirlere ilişkin gündemdışı konuşması ve Tarım ve Köyişleri Bakanı Mahmut Erdir’in cevabı

2. – Adana Milletvekili İ. Ertan Yülek’in, telefonla görüşmelerde meydana gelen aksaklıklara ilişkin gündemdışı konuşması ve Ulaştırma Bakanı Hasan Basri Aktan’ın cevabı

3. – Bursa Milletvekili Mehmet Altan Karapaşaoğlu’nun, İznik Gölü civarındaki sanayileşmenin çevreye verdiği zarara ilişkin gündemdışı konuşması ve Çevre Bakanı Fevzi Aytekin’in cevabı

B) TEZKERELER VE ÖNERGELER

1. – Ürdün’e gidecek olan Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel’e dönüşüne kadar TBMM Başkanı Hikmet Çetin’in vekâlet edeceğine ilişkin Cumhurbaşkanlığı tezkeresi (3/1901)

2. – TBMM Başkanı Hikmet Çetin’in, İngiliz Parlamentosunca konuşma yapmak üzere davetine ilişkin Başkanlık tezkeresi (3/1902)

3. – Diyarbakır, Hakkâri, Siirt, Şırnak, Tunceli ve Van İllerinde devam etmekte olan olağanüstü halin, 30.3.1999 günü saat 17.00’den geçerli olmak üzere 4 ay süreyle uzatılmasına ilişkin Başbakanlık tezkeresi (3/1903)

C) GENSORU, GENEL GÖRÜŞME, MECLİS SORUŞTURMASI VE MECLİS ARAŞTIRMASI ÖNERGELERİ

1. – Erzincan Milletvekili Naci Terzi ve 19 arkadaşının, bölücü terör örgütü başının Suriye’yi terk etmesinden sonra millî menfaatlarımıza uygun olarak izlenecek politika konusunda genel görüşme açılmasına ilişkin önergesi (8/36)

2. – Konya Milletvekili Veysel Candan ve 28 arkadaşının, ABD’nin Irak’a yaptığı hava harekatı konusunda genel görüşme açılmasına ilişkin önergesi (8/37)

IV. – GENSORU, GENEL GÖRÜŞME, MECLİS SORUŞTURMASI VE MECLİS ARAŞTIRMASI

A) GÖRÜŞMELER

1. – İstanbul Milletvekili Halit Dumankaya ve 13 arkadaşı, Zonguldak Milletvekili Necmettin Aydın ve 19 arkadaşı, Konya Milletvekili Veysel Candan ve 12 arkadaşı, Kocaeli Milletvekili Necati Çelik ve 23 arkadaşı, Kütahya Milletvekili Emin Karaa ve 22 arkadaşı, İzmir Milletvekili Işın Çelebi ve 25 arkadaşı, Zonguldak Milletvekili Tahsin Boray Baycık ve 22 arkadaşı ile Hatay Milletvekili Fuat Çay ve 25 arkadaşının, özelleştirme uygulamalarıyla ilgili usulsüzlük ve yolsuzluk iddialarını araştırarak alınması gereken tedbirleri tespit etmek amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergeleri ve (10/19, 29, 40, 88, 98, 127, 150, 166) esas numaralı Meclis araştırması komisyonu raporu (S. Sayısı : 743)

V. – SEÇİMLER

A) KOMİSYONLARA ÜYE SEÇİMİ

1. – (9/40, 41; 9/42 ve 9/43) esas numaralı Meclis Soruşturması Komisyonlarına üye seçimi

B) KOMİSYONLARDA AÇIK BULUNAN ÜYELİKLERE SEÇİM

1. – (9/28) esas numaralı Meclis Soruşturması Komisyonunda açık bulunan üyeliklere seçim

C) KOMİSYONLARDA BOŞ BULUNAN ÜYELİKLERE SEÇİM

1. – Adalet; Millî Savunma; İçişleri, Dışişleri, Millî Eğitim, Kültür, Gençlik ve Spor, Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm; Çevre, Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler, Tarım, Orman ve Köyişleri; Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabiî Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji, Türkiye Büyük Millet Meclisi Hesaplarını İnceleme; Dilekçe; Kamu İktisadî Teşebbüsleri; İnsan Haklarını İnceleme komisyonlarında boş bulunan üyeliklere seçim


VI. – SORULAR VE CEVAPLAR

A) YAZILI SORULAR VE CEVAPLARI

1. – Hatay Milletvekili Mehmet Sılay’ın, Evrim Teorisi ile ilgili çalışmalara ilişkin sorusu ve İçişleri Bakanı Cahit Bayar’ın yazılı cevabı (7/6657)

2. – İzmir Milletvekili Metin Öney’in, Devlet birimlerince veya bunların dışındaki kişilerce dinlenen telefonların kasetlerine ilişkin sorusu ve İçişleri Bakanı Cahit Bayar’ın yazılı cevabı (7/6670)

3. – Erzincan Milletvekili Mustafa Kul’un, TÜMTİS’in aranmasına ve bazı yöneticilerin gözaltına alınmasına ilişkin Başbakandan sorusu ve İçişleri Bakanı Cahit Bayar’ın yazılı cevabı (7/6680)

4. – Erzincan Milletvekili Naci Terzi’nin, gözaltındaki bir işadamına işkence yapıldığı iddiasına ilişkin sorusu ve İçişleri Bakanı Cahit Bayar’ın yazılı cevabı (7/6692)

5. – Konya Milletvekili Mustafa Ünaldı’nın;

– Konya-Akşehir-Polatlı karayolunda Karabulut Köyü civarında meydana gelen kazalara,

Erzincan Milletvekili Mustafa Kul’un;

– Erzincan İlinde yatırım programında yer alan yol projelerine,

İçel Milletvekili Saffet Benli’nin;

– Samsun-Ankara karayolunda meydana gelen kazalara karşı alınacak tedbirlere;

İlişkin soruları ve Bayındırlık ve İskân Bakanı Ali Ilıksoy’un yazılı cevabı (7/6695, 6696, 6710)

6. – İstanbul Milletvekili Bülent Akarcalı’nın “ITU”nun Türkiye’ye ayırdığı uydu yörüngelerine ilişkin sorusu ve Ulaştırma Bakanı Hasan Basri Aktan’ın yazılı cevabı (7/6707)

7. – İstanbul Milletvekili Ercan Karakaş’ın, Ege Üniversitesinde intihar ettiği bildirilen bir öğrencinin polis tarafından öldürüldüğü iddialarına ilişkin sorusu ve İçişleri Bakanı Cahit Bayar’ın yazılı cevabı (7/6734)

8. – Konya Milletvekili Lütfi Yalman’ın, Gemlik Gümrük Müdürlüğünden sahte faturalarla ithalat yapıldığı iddiasına ilişkin sorusu ve Devlet Bakanı Şükrü Sina Gürel’in yazılı cevabı (7/6744)

9. – Samsun Milletvekili Musa Uzunkaya’nın, personel sayısına ve ücretlerine ilişkin sorusu ve Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı Hikmet Çetin’in yazılı cevabı (7/6747)

10. – Bursa Milletvekili Yüksel Aksu’nun, milletvekillerinin kullandıkları izin ve raporlara ilişkin sorusu ve Türkiye Büyük MilletMeclisi Başkanı Hikmet Çetin’in yazılı cevabı (7/6753)


I. – GEÇEN TUTANAK ÖZETİ

TBMM Genel Kurulu saat 15.00'te açılarak üç oturum yaptı.

Erzurum Milletvekili Ömer Özyılmaz'ın, taşımalı eğitim ve İlköğretim Kanununa ilişkin gündemdışı konuşmasına, Millî Eğitim Bakanı Metin Bostancıoğlu,

Kars Milletvekili Yusuf Selahattin Beyribey'in, et ithalatı ve hayvancılığın sorunlarına ilişkin gündemdışı konuşmasına, Tarım ve Köyişleri Bakanı Mahmut Erdir,

Konya Milletvekili Lütfi Yalman'ın, Berlin'de düzenlenen kültürel etkinliklere ilişkin gündemdışı konuşmasına da, Kültür Bakanı M.İstemihan Talay;

Cevap verdiler.

Plan ve Bütçe Komisyonu Başkanlığı ile

(9/38) esas numaralı Meclis Soruşturması Komisyonu Geçici Başkanlığının,

Komisyonların başkan, başkanvekili, sözcü ve kâtip seçimlerine,

(9/32) esas numaralı Meclis Soruşturması Komisyonu Başkanlığının, komisyonun çalışma süresinin uzatılmasına;

İlişkin tezkereleri Genel Kurulun bilgisine sunuldu.

Tokat Milletvekili Ahmet Feyzi İnceöz ve 19 arkadaşının, Tokat İlinin ekonomik, sosyal, kültürel ve kentsel sorunlarının araştırılarak alınması gereken tedbirlerin belirlenmesi (10/307),

Batman Milletvekili Musa Okçu ve 41 arkadaşının, Doğu ve Güneydoğu'da özellikle Batman'da yoğunlaşan faili meçhul olayların araştırılması (10/308),

Erzincan Milletvekili Mustafa Kul ve 20 arkadaşının, enerji dağıtım şebekelerinin ve santrallerinin özelleştirilmesiyle ilgili iddiaların araştırılması (10/309);

Amacıyla birer Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergeleri okundu; önergelerin gündemde yerlerini alacağı ve Meclis araştırması açılıp açılmaması konusundaki öngörüşmelerinin, sırasında yapılacağı açıklandı.

İsrail Meclis Başkanının, TBMM Başkanı Hikmet Çetin'i davetine bir parlamento heyetiyle icabet edilmesine ilişkin Başkanlık,

Cezayir'e resmî bir ziyarette bulunan Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel'e refakat eden heyete Samsun Milletvekili Murat Karayalçın'ın da iştirak etmesinin uygun görülmüş olduğuna ilişkin Başbakanlık,

Tezkereleri kabul edildi.

Gündemin "Özel Gündemde Yer Alacak İşler" kısmında bulunan (10/19, 29, 40, 88, 98, 127, 150, 166) esas numaralı Meclis Araştırması Komisyonu Raporunun (S.Sayısı: 743) görüşmeleri, Komisyon yetkilileri Genel Kurulda hazır bulunmadıklarından, ertelendi.

Anayasa Komisyonunda boş bulunan ve DSP Grubuna düşen iki üyeliğe, Hatay Milletvekili Ali Günay ile Kütahya Milletvekili Emin Karaa, DSP Grubunca aday gösterilerek seçildiler.

Adalet Komisyonunda boş bulunan ve DSP Grubuna düşen bir üyelik için yapılan oylamalar sonucunda karar yetersayısı bulunamadığından, 9 Şubat 1999 Salı günü saat 15.00'te toplanmak üzere, birleşime 16.58'de son verildi.

Kamer GENÇ

Başkanvekili

      Abdulhaluk MUTLU       Levent MISTIKOĞLU

                Bitlis                      Hatay

Kâtip Üye               Kâtip Üye

Ali GÜNAYDIN

Konya

Kâtip Üye

 

                                                                                                                        No : 62

II. – GELEN KAĞITLAR

5.2.1999 CUMA

Sözlü Soru Önergeleri

1. – Şanlıurfa Milletvekili Abdulkadir Öncel’in, Şanlıurfa İlinde taşımalı eğitimin vatandaşları zor duruma düşürdüğü iddiasına ilişkin Millî Eğitim Bakanından sözlü soru önergesi (6/1255) (Başkanlığa geliş tarihi : 29.1.1999)

2. – Şanlıurfa Milletvekili Abdulkadir Öncel’in, Şanlıurfa Devlet Hastanesi Doğum ve Çocuk Bakımevinin sağlık personeli ihtiyacına ilişkin Sağlık Bakanından sözlü soru önergesi(6/1256) (Başkanlığa geliş tarihi : 29.1.1999)

3. – Şanlıurfa Milletvekili Abdulkadir Öncel’in, Şanlıurfa-Suruç-Ayhan Köyünde meydana gelen çocuk ölümlerinin nedenine ilişkin Sağlık Bakanından sözlü soru önergesi (6/1257) (Başkanlığa geliş tarihi : 2.2.1999)

Yazılı Soru Önergeleri

1. – Konya Milletvekili Mustafa Ünaldı’nın, Başbakanlıktan burs alan bazı kız öğrencilerin bir kısmının burslarının ödenmediği iddiasına ilişkin Devlet Bakanından (Hasan Gemici) yazılı soru önergesi (7/6787) (Başkanlığa geliş tarihi : 28.1.1999)

2. – Konya Milletvekili Mustafa Ünaldı’nın, Kredi ve Yurtlar Kurumu’ndan burs alan bazı kız öğrencilerden bir kısmına burslarının ödenmediği iddiasına ilişkin Millî Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/6788) (Başkanlığa geliş tarihi : 28.1.1999)

3. – Konya Milletvekili Lütfi Yalman’ın, İstanbul Gaziosmanpaşa Kazım Karabekir Kız İmam Hatip Lisesinde millî güvenlik dersi veren kişiye  ilişkin Millî Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi.(7/6789) (Başkanlığa geliş tarihi:28.1.1999)

4. – Bolu Milletvekili Feti Görür’ün, et ve canlı hayvan ithalinin serbest bırakılmasını öngören kararnameye ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/6790) (Başkanlığa geliş tarihi : 28.1.1999)

5. – Bursa Milletvekili Ertuğrul Yalçınbayır’ın, Bursa Orhangazi Gedelek Köyü Asmatepe Mevkiinde makilik fundalık olarak kullanılan alanın sanayi alanına dönüştürülme nedenine ilişkin Bayındırlık ve İskân Bakanından yazılı soru önergesi (7/6791) (Başkanlığa geliş tarihi : 29.1.1999)

6. – Kırıkkale Milletvekili Kemal Albayrak’ın, Kırıkkale İli Delice İlçesine bağlı Çerikli Kasabasının seçmen sayısının ilçe nüfusundan fazla olduğu iddiasına ilişkin Adalet Bakanından yazılı soru önergesi (7/6792) (Başkanlığa geliş tarihi : 29.1.1999)

7. – Konya Milletvekili Lütfi Yalman’ın, Gümrük Müsteşarının basında yer alan bazı açıklamalarına ilişkin Devlet Bakanından (Şükrü Sina Gürel) yazılı soru önergesi (7/6793) (Başkanlığa geliş tarihi : 2.2.1999)

8. – Konya Milletvekili Lütfi Yalman’ın, bazı televizyonlarda yayınlanan yarışma programlarının toplum ve aile ahlakına ters düştüğü iddialarına ilişkin Devlet Bakanından (Hasan Gemici) yazılı soru önergesi (7/6794) (Başkanlığa geliş tarihi : 2.2.1999)

9. – Konya Milletvekili Lütfi Yalman’ın, Bursa-Osmangazi-Demirtaş Beldesindeki “Yeşil Şehir Projesi” inşaatına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/6795) (Başkanlığa geliş tarihi : 2.2.1999)

10. – Konya Milletvekili Lütfi Yalman’ın, Koç Üniversitesine tahsis edilen orman arazisi için Bölge İdare Mahkemesi ve Danıştay’a açılan davalara ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/6796) (Başkanlığa geliş tarihi : 2.2.1999)

11. – Ankara Milletvekili Ersönmez Yarbay’ın, Çankaya, Mamak ve Yenimahalle belediyelerince Mücavir alanlarda uygulanan imar planlarına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/6797) (Başkanlığa geliş tarihi : 2.2.1999)

12. – Ankara Milletvekili Ersönmez Yarbay’ın, Çankaya, Mamak ve Yenimahalle Belediyelerince sınırları dışında parselasyon çalışması yaptırıldığı iddiasına ilişkin Devlet Bakanından (Aydın Tümen) yazılı soru önergesi (7/6798) (Başkanlığa geliş tarihi : 2.2.1999)

13. – Kocaeli Milletvekili Bekir Yurdagül’ün, enerji dağıtım şebekelerinin ve santrallerinin özelleştirilmesiyle ilgili iddialara ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/6799) (Başkanlığa geliş tarihi : 3.2.1999)

14. – Karaman Milletvekili Zeki Ünal’ın, bir şahsın Konya SSK Hastanesinden aldığı iş göremezlik raporuna ilişkin Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanından yazılı soru önergesi (7/6800) (Başkanlığa geliş tarihi : 3.2.1999)

15. – Erzincan Milletvekili Naci Terzi’nin, süresi içerisinde cevaplandırılmayan bir yazılı soru önergesine ilişkin Millî Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/6801) (Başkanlığa geliş tarihi : 3.2.1999)

16. – Konya Milletvekili  Lütfi Yalman’ın, üzerinde çıplak bir fotoğraf bulunduğu iddia edilen nüfus cüzdanına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/6802) (Başkanlığa geliş tarihi : 3.2.1999)

17. – Konya Milletvekili Lütfi Yalman’ın, Berlin’de organize edilen kültürel etkinliğe ilişkin Kültür Bakanından yazılı soru önergesi (7/6803) (Başkanlığa geliş tarihi : 3.2.1999)

18. – Konya Milletvekili Mustafa Ünaldı’nın, Sağlık Bakanlığı Tedavi Hizmetleri Genel Müdürlüğünün yayımladığı bir genelgeye ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/6804) (Başkanlığa geliş tarihi : 28.1.1999)

19. – Sıvas Milletvekili Mahmut Işık’ın, Sıvas İlindeki belediyelerde çalışan geçici işçilere kadro verileceği iddialarına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/6805) (Başkanlığa geliş tarihi : 4.2.1999)

20. – Nevşehir Milletvekili Mehmet Elkatmış’ın, 1980’den bugüne kadar kapatılan veya Hazinece el konulan bankalara ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/6806) (Başkanlığa geliş tarihi : 4.2.1999)

21. – Konya Milletvekili Lütfi Yalman’ın, Dışişleri Bakanlığı yetkililerince bazı gazetecilere brifing verildiği iddiasına ilişkin  Başbakandan yazılı soru önergesi (7/6807) (Başkanlığa geliş tarihi : 4.2.1999)

 


                                                                                                                        No : 63

8.2.1999 PAZARTESİ

Tasarı

1. – Uluslararası Çocuk Kaçırmanın Hukuki Veçhelerine Dair Sözleşmenin Onaylanmasının Uygun Bulunduğu Hakkında Kanun Tasarısı (1/873) (Adalet ve Dışişleri komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi : 5.2.1999)

Teklif

1. – Burdur Milletvekili Yusuf Ekinci’nin; 2914 Sayılı Yükseköğretim Personel Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi (2/1356) (Millî Eğitim, Kültür, Gençlik ve Spor ve Plan ve Bütçe komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi : 3.2.1999)

 

 

 

 

                                                                                                                        No : 64

9.2.1999 SALI

Tezkereler

1 –  Aydın Milletvekili Yüksel Yalova’nın Yasama Dokunulmazlığının Kaldırılması Hakkında Başbakanlık Tezkeresi (3/1898) (Anayasa ve Adalet Komisyonları Üyelerinden Kurulu Karma Komisyona) (Başkanlığa geliş tarihi : 8.2.1999)

2 – İstanbul Milletvekili Meral Akşener’in Yasama Dokunulmazlığının Kaldırılması Hakkında Başbakanlık Tezkeresi (3/1899) (Anayasa ve Adalet Komisyonları Üyelerinden Kurulu Karma Komisyona) (Başkanlığa geliş tarihi : 8.2.1999)

3 – Sıvas Milletvekili Temel Karamollaoğlu’nun Yasama Dokunulmazlığının Kaldırılması Hakkında Başbakanlık Tezkeresi (3/1900) (Anayasa ve Adalet Komisyonları Üyelerinden Kurulu Karma Komisyona) (Başkanlığa geliş tarihi : 8.2.1999)

Rapor

1 – Türkiye Cumhuriyeti Emekli Sandığı Kanununa Bir Ek Madde ile Bir Geçici Madde Eklenmesine İlişkin Kanun Tasarısı ve Millî Savunma ve Plan ve Bütçe Komisyonları Raporları (1/665) (S. Sayısı : 789) (Dağıtma Tarihi : 9.2.1999) (GÜNDEME)

Genel Görüşme Önergeleri

1 – Erzincan Milletvekili Naci Terzi ve 19 arkadaşının, bölücü terör örgütü başının Suriye’yi terketmesinden sonra millî menfaatlerimize uygun olarak izlenecek politika konusunda Anayasanın 98 inci, İçtüzüğün 102 ve 103 üncü maddeleri uyarınca bir genel görüşme açılmasına ilişkin önergesi ( 8/36) (Başkanlığa geliş tarihi : 4.2.1999)

2 – Konya Milletvekili Veysel Candan ve 28 arkadaşının, ABD’nin Irak’a yaptığı hava harekatı konusunda Anayasanın 98 inci, İçtüzüğün 102 ve 103 üncü maddeleri uyarınca bir genel görüşme açılmasına ilişkin önergesi (8/37) (Başkanlığa geliş tarihi : 4.2.1999)


BİRİNCİ OTURUM

Açılma Saati : 15.00

9 Şubat 1999 Salı

BAŞKAN : Başkanvekili Hasan KORKMAZCAN

KÂTİP ÜYELER : Ahmet DERİN (Kütahya), Kadir BOZKURT (Sinop)

                                                                                       

BAŞKAN – Türkiye Büyük Millet Meclisinin 51 inci Birleşimini açıyorum.

Sayın milletvekilleri, görüşmelere başlıyoruz.

Gündeme geçmeden önce, üç milletvekili arkadaşıma gündemdışı söz vereceğim.

III. – BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI

A) GÜNDEMDIŞI KONUŞMALAR

1. – Balıkesir Milletvekili İsmail Özgün’ün, süt hayvancılığının sorunlarına ve alınması gereken tedbirlere ilişkin gündemdışı konuşması ve Tarım ve Köyişleri Bakanı Mahmut Erdir’in cevabı

BAŞKAN – Gündemdışı ilk söz, Balıkesir Milletvekili Sayın İsmail Özgün'ün. Sayın Özgün, süt hayvancılığının geliştirilmesi konusunda gündemdışı söz istemişlerdir.

Buyurun Sayın Özgün. (FP sıralarından alkışlar)

Konuşma süreniz 5 dakikadır.

İSMAİL ÖZGÜN (Balıkesir) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; süt hayvancılığının geliştirilmesi ve hayvancılığımızın sorunları konusunda gündemdışı söz almış bulunmaktayım; bu vesileyle, Muhterem Heyetinizi saygıyla selamlıyorum.

Değerli milletvekilleri, halkımızın beslenme ihtiyaçlarını karşılaması, ortaya koyduğu katmadeğer, ülkemize sağladığı istihdam gibi nedenlerle, hayvancılık, stratejik bir öneme sahiptir. Bu önemli husus, üretim ve tüketimin artırılması yönünde temel tercihleri ve yapılanmaları da gerektirmektedir. Ülkemizde, son yıllarda, hayvancılık, yeterli tedbirlerin alınamaması ve özellikle terbiyevi ithalat anlayışının ısrarla sürdürülmesi sonucu, Avrupa Birliğinin ihracat sübvansiyonlarıyla desteklenen hayvan ve hayvansal ürünleri nedeniyle, üreticilerimizin para kazanamaması sonucu yok olma noktasına gelmiştir. Bugüne kadar, hayvancılığımızın geliştirilmesi amaçlı anlaşmalı çiftçi modeline göre ithal edilen 293 000 adet damızlık gebe düvenin ancak 17 000 kadarının verim kayıtları tutulabilmiş; çok büyük bir kısmı takip edilememiştir. Bakım ve beslenme şartlarının yetersizliği süt piyasası ve yeterli süt fiyatı oluşturulamaması ve istikrar sağlanamaması sonucu 300 milyon dolarlık damızlık ithalatından amaçlanan fayda sağlanamamıştır. 1998 yılında uygulanmak istenilen Türkiye hayvancılığını geliştirme projesinde öngörülen yüzde 30 ve yüzde 45'lik faizli kredilendirmeler de tek başına yeterli olmayacaktır. Burada, üretici açısından önemli olan, üretilen ürünün fiyatının olması, üreticinin para kazanması ve istihdamıdır.

Hayvancılığı gelişmiş ülkeler incelendiğinde, kendilerine özel hayvancılık model ve politikalarının olduğu, stratejik önemi haiz olduğu için istikrarı sağlamanın öncelikli olduğu görülmektedir. Örneğin, Avrupa Birliği hayvansal üretimi artırarak en önemli önlem olan ürünün devamlı fiyat istikrarını sağlayan mekanizmayı ortak tarım politikası çerçevesinde kurmuştur ve her yıl sütün eşik fiyatını belirleyip bu fiyatın altında süt satışına izin vermeyerek, üreticinin belirli bir gelir düzeyini garanti etmekte, hayvancılık faaliyetinin sürdürülmesini sağlamaktadır. Üretim ve ithalat aşamasındaki sübvansiyonlarla hem üretici hem de sanayici korunmaktadır. 1994 yılında çiftçinin eline geçen paradaki sübvansiyon Amerika'da yüzde 22, Avrupa Birliğinde yüzde 80, Japonya'da yüzde 46, Türkiye'de ise sadece yüzde 7'dir. Gelişmiş ülkelerde üreticilerin tümü koruma altında olup, o ülkelerdeki üreticilerin korunduğu kadar üreticilerimizin de korunması gerekmektedir; ama, bir de bakıyoruz ki, bugün, tarım desteklerinin kaldırılmasından, sübvansiyonların sıfırlanmasından söz edilmektedir. Nerede söz edilmektedir; daha bugün yapılan bir toplantıda tarım desteklerinin kesileceği, sübvansiyonların sıfırlanacağı, Hazine yetkilileri ve IMF yetkilileri tarafından tartışılmaktadır. Aksine, tarım sektörü desteği bugün için yetersizdir. Çiftçilerimiz son bir yıl içerisinde perişan olmuşlardır. Büyük bir yaşam mücadelesi vermektedirler. Köylerimizi ziyaretlerimizde görüyoruz; borcunu ödeyemeyen çiftçilerimizin, traktörlerini ve tarlalarını satar hale geldiklerini üzülerek müşahede ediyoruz. O bakımdan, tarım sübvansiyonlarının değil eksiltilmesi daha da artırılması gerekir düşüncesindeyiz.

Değerli milletvekilleri, artık, ülkemizde bir süt hayvancılığı modelinin oluşturulması ve bu konuda gerekli tedbirlerin alınmasının zamanı gelmiş ve geçmektedir. Bunun için, acilen bazı adımların atılması gerekir. Öncelikle, süte taban fiyat uygulanmalıdır. Bu taban fiyatın uygulanabilmesi için "süt hayvancılığı geliştirme ve istikrar fonu" oluşturulmalıdır.

Ulusal çapta süt hayvancılığı geliştirme programı açıklanmalıdır.

Süt tüketimini özendirecek reklam kampanyaları yapılmalıdır.

Sütün pazarlanması sonrası alıcı firmaların iflası ve mücbir sebeplerle süt bedellerinin ödenememesi halinde, üreticilerin zarar görmesi önlenmelidir.

Sütün bol olduğu mevsimlerde, bu fazlalığın fiyat istikrarını bozmaması için müdahale alımları yapılmalı veya prim sistemine gidilmelidir.

Üreticilerin kurduğu hayvancılık birliklerine yürüttükleri projelere göre destek verilerek, demokratik örgütlenmenin yaygınlaştırılması sağlanmalı; her türlü canlı hayvan, et, sakatat, peynir ithali durdurulmalıdır.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Sayın Özgün, konuşma süreniz tamamlandı; lütfen, konuşmanızı toparlayın efendim.

İSMAİL ÖZGÜN (Devamla) – Bitiriyorum Sayın Başkan.

Değerli milletvekilleri, sonuç olarak şunu söyleyebiliriz: Biraz önce ifade ettiğim tedbirler sonucunda hayvancılıkta sağlanacak üretim, istihdam ve gelir artışı, hem üreticimizin yüzünü güldürecek, çiftçi para kazanacak hem de ülkemiz insanı daha sağlıklı beslenme imkânına kavuşmuş olacaktır.

Bu düşüncelerle, hepinizi hürmetle selamlıyor, saygılarımı sunuyorum. (FP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Gündemdışı konuşan Balıkesir Milletvekili Sayın İsmail Özgün'e teşükkür ediyorum.

Gündemdışı konuşmayı Hükümet adına cevaplamak üzere, Tarım ve Köyişleri Bakanı Sayın Mahmut Erdir söz istemişlerdir.

Buyurun Sayın Bakan. (DSP sıralarından alkışlar)

TARIM VE KÖYİŞLERİ BAKANI MAHMUT ERDİR (Eskişehir) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Balıkesir Milletvekilimiz Sayın Özgün'e teşekkür ediyorum; zira, iyi bir konuyu Meclisimize getirmiştir.

Ülkemizde hayvancılık alt sektörü, gıda ihtiyacını karşılamasının yanı sıra, yüzde 45 oranında bir nüfusa sahip olan kırsal kesime istihdam sağlaması ve tarıma dayalı sanayii desteklemesi yönünden son derece büyük önem arz etmektedir.

Tarım sektörünün millî gelir içindeki payı yüzde 15'tir. Bu oranın yüzde 30-35'lik kısmı hayvansal üretimden gelmektedir. Bilindiği gibi, bu oran, gelişmiş ülkelerde yüzde 70 civarındadır. Millî gelirimiz içinde hayvansal üretimin payının yükseltilmesi başlıca hedeflerimiz arasında olup, bunun sadece devletin çabalarıyla gerçekleştirilmesi mümkün değildir. Bunun, özel yatırımcıların da yönlendirilmeleri ve teşvik edilmeleriyle mümkün olabileceğine inanıyorum.

Hayvancılığımızın gelişmesini engelleyen faktörlerin başında tarımımızın anasorunu olan işletmelerin çok ve küçük ölçekli olmasını görmekteyiz. Bugün, ülkemizde hayvancılık yapılan işletmelerin yüzde 68'i 10 başın altında sığıra sahiptir; yani, ekonomik büyüklükte işletmeler olmayıp, daha ziyade aile ihtiyacını karışmaya yönelik işletmeler şeklindedir. İşletme ölçeklerinin ve sürü boyutlarının bu kadar küçük olması, gelişmeyi önleyici en önemli faktörlerden bir tanesidir.

Şimdiye kadar uygulanan projelerden edinilen tecrübelerin ışığı altında hayvancılığımızın gelişmesini engelleyen sorunların çözümlenmesine yönelik olarak hayvancılığın geliştirilmesinde, üretimden tüketime kadar olan zincir içerisinde hayvan ıslahı, yem üretiminin artırılması, çayır meraların ıslahı, hayvanların bakım, beslenme ve yetiştirilme şartlarının iyileştirilmesi, hayvan hastalıklarıyla mücadale, üreticiye tatminkâr fiyat ve kredi verilmesiyle pazarlama organizasyonunun kurulması hizmetlerini bir arada ele alan Türkiye hayvancılığını geliştirme projesi, 31.12.1998 tarihli Resmî Gazetede yayımlanmıştır. Projenin uygulama esaslarının hazırlanması konusunda gerekli çalışmalar yapılmış olup, Hazine Müsteşarlığı ve Türkiye Cumhuriyeti Ziraat Bankasının görüşlerine sunulmuştur. Beş yıl süreli olarak ve 1,3 milyar dolar bütçe öngörülerek hazırlanan bu projenin yüzde 69'luk bir kısmı damızlık süt sığırcılığının geliştirilmesi amacına yöneliktir. Sözleşmeli çiftçilik modeli esasına göre seçilecek uygulayıcı kuruluşlar, üreticinin üretimini, yapılacak sözleşmeler çerçevesinde almayı taahhüt edecek, böylece üreticinin en önemli sorunu olan pazarlama sorunu da çözülmüş olacaktır.

Damızlık süt sığırı sayısının asgarî 10 olarak sınırlanmasıyla da orta büyüklükteki işletmeler teşvik edilmektedir.

Hayvan sağlığı, sunî tohumlama, embriyon transferi ve boğa istasyonları, süt ve et işleme tesisleri kurulması, hayvancılığın geliştirilmesi için kaçınılmazdır.

Hayvancılığımızın yıllık ihtiyacı olan 50 milyon ton kaliteli kabayemin, ancak yaklaşık 30 milyon tonunun içeriden karşılanabilmesi, diğer önemli bir darboğazımızdır; ancak, tüm bu olumsuzluklara rağmen planlı dönemlerde çeşitli iç ve dış kaynaklı projeler uygulamaya konulmuştur. 1987 yılından bu yana ise gerek Avrupa ülkelerinden gerekse Amerika Birleşik Devletlerinden yaklaşık 270 000 baş damızlık süt sığırı ithal edilerek yetiştiricilere dağıtılmıştır. Yapılan ithalat ve sunî tohumlama çalışmaları sonucunda hayvan popülasyonumuzdaki kültür ırk ve melez sığır oranı 1980'li yıllara göre yüzde 30'lar civarında iken, şu an yüzde 52'ye ulaşmış bulunmaktadır.

Özelleştirmeyi teşvik edici unsurlardan biri olan üretici birliklerinin kurulmasına yönelik olarak 904 sayılı Islahı Hayvanat Kanununda yapılan değişiklikle, yetiştirici birliklerinin kurulabilmesi için gerekli hukukî ve idarî düzenlemeler yapılmıştır. Yetiştirici birliklerinin teşvik edilmesiyle pilot olarak seçilen 31 ilimizde hayvan ıslahı konularında önemli gelişmeler sağlanmıştır.

Sübvansiyon olarak, ortalama 114 dolar veriyoruz, bu, Avrupa Birliği ortalamasının altında. Biraz evvel bir toplantıdan bahsettiniz; yanılmıyorsam, sabah, Ortadoğu'da yapılan toplantıydı. Ben, toplantıda bulunamadım; fakat, sübvansiyonların kalkması mümkün değil, biz de, özellikle tarımda -dünya ülkelerinde olduğu gibi- Türk çiftçisini daima sübvanse etme durumundayız ve de bunu yapıyoruz. Bir yanlış anlaşılma olduğu kanaatindeyim.

Ayrıca, sadece sığırcılığı değil, eti de birlikte almak lazım hayvan ıslahı açısından, ülkemizde bunu barındırma açısından, ikame edebilmek için_ Onun için de, gerçekten süt fiyatları konusundaki görüşünüze ben de katılıyorum, bunun bir baza oturtulması gerekiyor, zira süt üreticisi çiftçilerimizin bazen mağdur olduklarını da görüyoruz; ama, biraz evvel belirttiğim gibi, kendileri aile işletmeleri tarzında çalışıyorlar, birliklerini, kooperatiflerini kurabilirlerse, hatta entegrasyona gidebilirlerse, kendi mamullerini kendilerinin değerlendirme imkânları olacaktır. Sayın Özgün, bu açıdan size katılıyorum, çalışmalarda da değerli görüşlerinizden yararlanacağımı ifade etmek istiyorum.

Bakanlığımız, ülke hayvancılığının geliştirilmesi amacıyla yapılacak her türlü projeli çalışmaya ve bu konuda yapılacak işbirliğine son derece sıcak yaklaşmaktadır. Bu yönde, bakanlık olarak her türlü desteği vermeye hazırız. Bu cümleden olarak, sunî tohumlama faaliyetlerinin daha da geliştirilmesi ve yaygınlaştırılması çalışmalarına devam edilirken, hayvan popülasyonumuzun daha kısa sürede ıslahını sağlayabilmek amacıyla embriyon transferi konusunda Bakanlığımda gerekli çalışmalara başlanılmıştır, bunu da müjdelemek istiyorum. Böyle bir konuyu göndeme getirdiğiniz için de size teşekkür etmek istiyorum Sayın Özgün.

Saygılarımla. (DSP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Gündemdışı konuşmayı cevaplayan Tarım ve Köyişleri Bakanı Sayın Mahmut Erdir'e teşekkür ediyorum.

2. – Adana Milletvekili İ. Ertan Yülek’in, telefonla görüşmelerde meydana gelen aksaklıklara ilişkin gündemdışı konuşması ve Ulaştırma Bakanı Hasan Basri Aktan’ın cevabı

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, şimdi, gündemdışı ikinci konuşmayı, Adana Milletvekili Sayın Ertan Yülek yapacaklar.

Sayın Yülek, son günlerde şehiriçi ve şehirlerarası telefon görüşmelerinde meydana gelen sıkıntılar hakkında gündemdışı söz istemişlerdir.

Buyurun Sayın Yülek. (FP sıralarından alkışlar)

Sayın Yülek, konuşma süreniz 5 dakikadır.

İ. ERTAN YÜLEK (Adana) – Sayın Başkan, değerli milletvekili arkadaşlarım; gündemdışı konuşmamın konusu, biraz evvel Sayın Başkanımızın da belirttiği gibi, son günlerde, halk arasında "telefonların kilitlenmesi" diye tabir edilen ve teknik tabiriyle "aşırı yüklenme" sonucu ortaya çıkan durumla alakalıdır.

Esasında, telefon meselesi, Türkiye'de, bugünün meselesi değil; benim yaşımda veya benden epeyce genç olanlar da hatırlarlar, bir telefon aboneliği için müracaat edildiğinde yıllar geçerdi; hatta hatta, bir kız çocuğu olduğu zaman, düğününde çeyiz olsun diye, doğduğunda müracaat ederler ve gelin giderken de, telefonu da hazır derlerdi; bunu, herkes hatırlıyor. İstanbul-Ankara arasında konuşma yapmak o kadar zaman alırdı ki, iyisi mi, otobüsle veya arabayla İstanbul'a gidip işimizi halledelim; çünkü, telefonla konuşmak mümkün değil diyorlardı.

Şimdi, hal bu iken, 1980'lerin belki ilk yarısından itibaren, gerçekten, telefon konusunda fevkalade önemli yatırımlar oldu; hatta, o zamanda, çağ atlamaktan dahi bahsedildi ve Türkiye, teknik bakımdan da, dijital telefona geçmek suretiyle, iyi bir performans göstermişti. Ben hatırlıyorum; benim müsteşar olduğum dönemde, 1988'de, Türkiye'de 5 milyon civarında hat vardı, 1,5 milyon abone ilave edecek kadar da büyük kapasiteye kadar gelinmişti.

Şimdiki duruma baktığımızda, bugün, 20 milyonun üzerinde telefon abonesi var; ancak, telefon, bir şebekedir. Biz, şebekeyi de üç kısma ayırırız: Birincisi, aboneyle alakalı olarak şehir içindeki şebeke; ikinci önemli konusu, şehiriçi santrallar ve şehirlararası santrallar; üçüncüsü de, şehirlerarası transmisyonu yapan nakil hatlarıdır. Eğer, bu üçü arasında uygun bir denge kurulmaz, uygun bir planlama yapılmaz ise, işte, bugünkü durum ortaya çıkar ve telefonlar kilitlenir. Bakın, ne olur; şehiriçi şebekeye abone yaparsınız ve burada bire bir yatırım olduğu için, bire bir konuşma olduğu için bir problem olmaz; ancak, o şebekenin santralına gelindiğinde, siz, santrallara gerekli teçhizatı ilave etmezseniz, bir santraldan diğer santrala geçişte veya şehirlerarası santrallarda geçişte, santralı şebekeye uygun olarak dağıtmadığınız veyahut da genişletmediğiniz takdirde, telefon abonelerinin konuşma sayısı arttıkça ve abonelerin sayısı arttıkça ne olur; o santral üzerine aşırı bir yük gelir. Biz buna "overflow "diyoruz. İşte, o aşırı yük anında, eğer siz iyi planlamazsanız ne olur; telefon santralı bu yükü taşıyamaz, taşımadığı için ihtiyaca cevap veremez. İşte, halk arasında "kilitlenme" denilen hadise budur.

İkinci hadise nedir: Şehirlerarası iletim nakil hatları konusunda, şehirlerarası telefonlar arasındaki nakillerde de aynı planlamayı yapmadığınız takdirde, yani, telefon sayıları artmış, konuşma sayıları artmış; ama, gerekli yatırımı zamanında yapmadığınız için, yine overflow, yani, aşırı yüklenme ve kilitlenme olur. Şimdi, Türkiye'de, tabiî, bu mesele ihmal edilmiştir. Santral sayısı artırılmış, abone sayısı artırılmış; ancak santrallara ve santrallar arasındaki iletişimlere gerekli yatırım yapılmadığı ve iyi bir planlama, programlama yapılamadığı için durum bugünkü hale gelmiştir. Elbette, bu, bugünün meselesi değildir, yılların meselesidir, bir günde ortaya çıkmaz bu hadise, yıllar sürer.

Diğer bir hadise nedir: Eğer iyi bir işletmeci olmazsanız, bakım ve onarım yapmazsanız, önceden tedbir alarak arızaları giderici gerekli koruyucu  bakımı yapmazsanız, şehiriçi veya şehirlerarası herhangi bir santralda arıza meydana gelir veya arıza olma ihtimali artar. Bu takdirde ne olur; yine, siz, gerekli olan kapasiteyi yaratamadığınız için, sanki aşırı bir yüklenme ortaya çıkar, belli yerdeki bozukluklar bu kilitlenmeyi meydana getirir.

Tabiî, herkesin de sorduğu şudur şimdi: Efendim, bu televizyonlardaki yarışmalar veyahut da hakikaten bir nevi kumar haline dönüşen ve şans oyunu haline getirilen, kültüre hiçbir katkısı olmayan bu yarışmaların etkisi var mı? Evet, belli saatlerde aşırı yüklenme sebebiyle, bunun tesiri olabilir. Elbette, bunu yok sayamayız; ancak, mesela, hepimizin başına geldiği gibi, saat 15.00'ten, 17.00'den sonra İstanbul'la veya kendi seçim bölgemizle konuşmayı denediğimizde çektiğimiz müşkülatın, hiçbir zaman, akşam saat 7'den, 8'den sonra ortaya çıkan kilitlenmeyle alakası yoktur.

BAŞKAN – Sayın Yülek, normal konuşma süreniz aslında bitti; ama, sistem size yanlışlıkla 1 dakika fazla süre vermiş, onu da bitirmek üzeresiniz.

Konuşmanızı toparlayın efendim.

İ. ERTAN YÜLEK (Devamla) – Bitiriyorum Sayın Başkan.

Özet olarak söyleyeceğim şudur: Tabiî, hem abonelere yapılan yatırım kadar planlı ve programlı bir şekilde santrallara yatırım yapılmadığı için hem de santralların bakımı zamanında yapılamadığı için, hakikaten hepimizde işkence haline gelen bugünkü durum ortaya çıkmıştır.

Umut ediyorum ki, özelleştirme suretiyle ihmal edilen bu yatırımlara bir an evvel başlanır ve Türkiye de bu işkenceden kurtulur.

Saygılar sunuyorum . (FP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Gündemdışı konuşan Adana Milletvekili Sayın Ertan Yülek'e teşekkür ediyorum.

Gündemdışı konuşmaya cevap vermek üzere, Ulaştırma Bakanı Sayın Hasan Basri Aktan; buyurun efendim.

ULAŞTIRMA BAKANI HASAN BASRİ AKTAN – Sayın Başkan, Yüce Meclisin saygıdeğer üyeleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Adana Milletvekili Sayın Ertan Yülek'in telekomünikasyon hizmetlerinde son günlerde yaşanan aksaklıklara ilişkin gündemdışı konuşmasını cevaplamak üzere söz almış bulunuyorum; hepinizi, tekrar saygıyla selamlıyorum.

Bilindiği gibi, ülke bazındaki telekomünikasyon hizmetleri, Bakanlığıma bağlı Türk Telekomünikasyon Anonim Şirketi tarafından yürütülmektedir ve bu gerçekten de, çok önemli bir hizmet olan haberleşmenin en önemli unsurlarından birini teşkil etmektedir. Bugün itibariyle Türkiye genelinde 17 milyon dolayında telefon abonemiz bulunmaktadır ve bunun 3,5 milyonu İstanbul abonesidir. Buna karşın, telefon abone kapasitemiz 18,5 milyon dolayındadır. Ancak, santralların bölgeler itibariyle dağılımından dolayı bazı yerlerde hemen bugünden yarına abone ihtiyacı karşılanamamakta, buna karşın bazı yerlerde de ihtiyacın üzerinde boş kapasite bulunmaktadır.

 Haberleşme konusunda, telefon hizmetleri konusunda son günlerde yaşanan aksaklıkların asıl sebebi, yapılan yatırımların veya bakımların yetersizliğinden ziyade, günlerin ve dönemin özelliğinden kaynaklanan haberleşme hizmetlerindeki yoğunluktur. Şöyle ki: Özellikle bayramın ilk günlerinde, normal günlerin birkaç katı oranında bir telefon haberleşme hizmeti gündeme gelmiş ve santrallara aşırı bir yüklenme yapılmıştır. Haliyle, bu talebin -teknik yönden- o anda hemen karşılanıp da, sistemin normal devrede olması beklenemez. Bu aşırı -birkaç kat- yoğunluktan dolayı bazı yörelerdeki telefon hizmetlerinde birtakım aksamalar olmuştur. Ancak, yılın normal 360 günündeki iş hizmeti planlanarak yatırımlar yapılmaktadır. Böyle olağanüstü günlerdeki talebi dikkate alarak yatırım yaptığınızda, yılın 360 gününde atıl bir kapasite ortaya çıkacaktır ki, bunun da, takdir edersiniz ki, rantabl bir tarafı olmaz. Ülkenin ihtiyaçlarını ve önceliklerini doğru tespit ederek kaynaklarımızı o hizmetlere yöneltmek gibi bir sorumluluğumuz olduğu kanaatindeyim.

Öte yandan, yine, son günlerde, özellikle İstanbul ve çevresinde telefon hizmetlerinde bazı aksaklıklar meydana gelmiştir. Bunun da nerelerden kaynaklandığı, nasıl giderilebileceği ve çözüm yollarının ne olduğu hususunda dün kapsamlı bir toplantı yaptık. Bu son günlerdeki aksaklık, özellikle bazı televizyon kanallarının canlı yayın şeklinde düzenlediği yarışmalara yoğun bir telefon talebinden kaynaklanıyor ve bilhassa İstanbul'da bunun çok canlı bir şekilde gözlemlendiği ortaya çıktı. Bu bağlamda, ilgili televizyon kuruluşları ile Bakanlığımın Türk Telekom Genel Müdürlüğü yetkililerini dün bir araya getirdim, ben de bir süre bu toplantıya nezaret ettim. Canlı yayın şeklinde televizyonda yarışma düzenleyen bu kuruluşların telefon hizmetlerini aksatmaması için ne gibi tedbirler alınması gerektiği tespit edildi ve hemen süratle harekete geçildi. Öncelikle, bu kuruluşlar, canlı yayın saatlerinde, hiçbir şekilde, yarışmaya katılacak kişilerden telefon kabul etmeyecekler, yarışmaya katılmak isteyenler, bu saatler dışında, gecenin ilerleyen saatlerinde, telefonlaşma hizmetinin duraksadığı saatlere ve günün diğer saatlerine yayılacak şekilde taleplerini bu kuruluşlara iletecekler ve bu kuruluşların halen anında talepleri karşılama birimi, 30 birimden, ilk anda 500 birime çıkarıldı, iki üç gün içinde de bu 1 000 birime çıkarılacak. Dolayısıyla, bir iki gün içinde, bu yarışmalara katılacak 1 000 kişi aynı anda telefon ettiğinde, bu kuruluşlar otomasyon sistemini devreye sokarak telefonları aksatmadan bunu bilgisayar yoluyla kaydedecekler ve daha sonra kendileri yarışmacıları arayarak telefon hizmetlerinin aksamasına neden olmayacaklar.

Ayrıca, yine bu kuruluşlara, bedeli karşılığında, Telekom Genel Müdürlüğü tarafından 300'lü hatlar tahsis edilecek ve yarışmacılar, sadece bu hatları kullanarak yarışmaya katılacaklar. Dolayısıyla, normal olarak, vatandaşlarımızın telefon hizmetlerinin yapıldığı hatları kullanmayacaklar; ücretini ödeyecekler, münhasıran 300'lü hatları kullanacaklar ve böylece, genelde bir kamu hizmeti niteliğinde olan telefonlaşma hizmetinin aksamasına hiçbir şekilde neden olmayacaklar. Bu konuda gerekli ve kararlı önlemleri almış durumdayız.

Hemen akabinde daha kesin bir çözüm getirdik, o da şudur: Bu gibi yarışmaların telefon kanallarıyla değil de, posta kanalıyla yapılmasına yönelik bir önlem. Bu bağlamda da, gerektiğinde basın yoluyla bu yarışmalara katılacaklara kupon doldurtularak, posta yoluyla gönderilmeleri... Bu kuponlara, yarışmacıların adı, soyadı, adresi ve telefon numaraları yazılacak; kuponlar, posta yoluyla, yarışmayı düzenleyen yayıncı kuruluşlara gelecek; onlar, bunlar arasından, yarışmaya katılacak kişileri kurayla tespit edecek ve yarışmaya katılacak sınırlı sayıda kişiyi, kendileri telefonla arayarak, yarışma kapsamına alacaklar. Böylece, telefonlaşma yoluyla yapılan bu hizmetler, belli bir dönemde tümden ortadan kaldırılıp, posta yoluyla yapılmaya yöneltilecek. Yurt sathında yüzlerce postanemiz bu hizmeti rahatlıkla karşılayacak durumda olduğu için, gerek yarışmaya katılacaklara bir külfet getirilmemesi gerekse yarışmayı düzenleyenlerin fazla büyük bir maliyete katlanmaması ve hatta, daha da önemlisi, vatandaşlarımızın telefonlaşma hizmetinin aksamaması bakımından, böyle, daha kesin bir çözüme doğru yöneldik. Bu hususu özellikle vurgulamak istiyorum...

Tekraren belirteyim ki, bir kamu hizmeti niteliğinde olan telekomünikasyon hizmeti konusunda Bakanlığımız, gerekli önlemleri almaktadır. Geçtiğimiz yıl, bu alanda 180 trilyon lira dolayında yatırım yapılmış, 1999 yılı yatırım programımızda, bunun, 250 trilyona çıkarılması için gerekli planlama ve kaynaklar tespit edilmiştir. Hizmetlerin aksamadan yürütülmesi için gerekli titizlik gösterilmiştir. Özellikle seçim döneminde olduğumuz şu günlerde, Bakanlığımızın sorumluluğunda olan haberleşme ve ulaşım hizmetlerinin aksamaması için gerekli önlemler alınmış; bu, bütün teşkilatımıza da genelgeyle duyurulmuştur.

Bu hususları Yüce Meclise arz etmek istedim.

Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (Alkışlar)

BAŞKAN – Gündemdışı konuşmayı cevaplayan Ulaştırma Bakanı Sayın Hasan Basri Aktan'a teşekkür ediyorum.

3. – Bursa Milletvekili Mehmet Altan Karapaşaoğlu’nun, İznik Gölü civarındaki sanayileşmenin çevreye verdiği zarara ilişkin gündemdışı konuşması ve Çevre Bakanı Fevzi Aytekin’in cevabı

BAŞKAN – Şimdi, son gündemdışı konuşmaya sıra geldi; Bursa Milletvekili Sayın Altan Karapaşaoğlu, İznik Gölü çevresindeki sanayileşmenin çevreye verdiği zarar konusunda söz istemişlerdir.

Konuşma süreniz 5 dakikadır Sayın Karapaşaoğlu.

Buyurun. (FP sıralarından alkışlar)

MEHMET ALTAN KARAPAŞAOĞLU (Bursa) – Sayın Başkan, değerli milletvekili arkadaşlarım; 20 nci Dönem içerisinde, Bursa'da bulunan İznik Gölü ve civarıyla ilgili olarak üçüncü konuşma yapılıyor bu kürsüden.

Değerli arkadaşlarım, İznik Gölü çevresi, hepinizin malumları olduğu üzere, Türkiye'nin en verimli arazilerini barındırıyor. Ayrıca, bu yöre, Türkiye'de yegâne tatlı içmesuyu ve sulama suyu havzası olarak bölgemizde bulunuyor. Ayrıca, üçbin yıllık geçmişi olan tarihî, kültürel birikimleri bağrında barındırıyor. Ama, ne yazık ki, 20 nci Dönem içerisinde ve bilhassa 55 inci hükümet döneminde bu göl etrafına sanayi tesisleri kurma noktasında bir yarış başlatıldı.

Zamanın Çevre Bakanı Sayın İmren Aykut burada bir konuşma yaptılar ve dediler ki "bu içmesuyu ülkemiz için çok kıymetlidir; dolayısıyla, etrafında, belediyeleri de kapsayacak şekilde arıtma projeleri yapıyoruz, gölü koruyacağız." Gerçekten takdirle karşıladık ve teşekkür ettik kendilerine; ama, ne yazık ki, bir müddet sonra, İznik Gölü kenarında, çevre bilincine ve Bursa 2020 Planına aykırı bir şekilde, Cargill adında bir firmanın, çevreyi kirletecek ve sulanabilir tarım alanları ve hatta İznik Sulama Projesinin başladığı ve birkısım yatırımın da yapıldığı alan üzerinde büyük bir tesis kurmakta olduğunu, 23.7.1998 tarih ve 127 nci Birleşimde gündemdışı bir konuşmayla Yüce Heyetinize arz etmiştik. Aynı anda, 8 Temmuz 1998 tarihinde, Bursa 2 nci İdare Mahkemesinin 98/508 sayılı kararıyla da yürütmenin durdurulduğunu öğrendik ve bunu değerli heyetinize arz ettik. Ne yazık ki, bu karara ve halen hukukî tartışmalar devam etmiş olmasına rağmen, Cargill inşaatı devam etmekte, fabrika yapılmakta, sanki, hukukî mercilerden, bu firmaya, siz merak etmeyen, siz yatırımınızı yapın, biz bu işleri düzeltiriz dercesine, büyük bir cesaretle yatırımlar yapılmaya devam edilmektedir.

Halkımızın, böyle bir yatırıma değil, yerine karşı çıktığını, bu yatırıma izin verildiği takdirde, diğer yatırımları da beraberinde getireceğini bu Yüce Mecliste ifade etmiştik. İşte, şimdi, size, aynı mıntıkada bir çimento fabrikasının kurulmakta olduğunu duyuruyorum.

Bursa 2020 Planı, Bursa'nın anayasası niteliğindedir. Bu anayasa, Bayındırlık İl Müdürlüğü, Bursa Büyükşehir Belediye Başkanlığı ve sivil toplum örgütlerinin katılımıyla, 2020 yılı hedefleri dikkate alınarak hazırlanmıştır.

19 Ocak 1998 tarihinde onaylanan 2020 Planı, katı hükümlerine rağmen, bizim bu konuşmayı yaptığımız tarihten bir hafta sonra, Çevre Bakanlığının bu konudaki hassasiyetine rağmen, 30 Temmuz 1998 tarihinde yeniden bir çimento fabrikasının kurulması istenilmiş ve bu istek doğrultusunda, 2020 Planı değiştirilerek, Orhangazi İlçesi Gedelek Köyü Amaçtepe mevkii, çimento fabrikaları mevkii olarak, Bayındırlık ve İskân Bakanı Yaşar Topçu tarafından tefrik edilmiştir.

Değerli arkaşlarım, konumuz şikâyet değil, konumuz, söylenilenlere itibar etmek, söylenilen sözleri yerine getirmektir. Bakınız, ülkemizde birtakım değerler, artık, yozlaşmaya başlamıştır; hukuka saygı kalmamıştır, çevreye saygı kalmamıştır, topluma saygı kalmamıştır. Evet, ülkemizin yatırıma ihtiyacı vardır, yatırımlar yapılmalıdır; ama, çevre tahrip edilmeden, insanların özgürlüklerine set vurulmadan bu yatırımlar yapılmalıdır.

Doğu Anadolumuzda yatırım bekleyen çok büyük alanlar vardır, insanlar vardır. Yatırımların batıya kaydırılması, Doğu Anadolu'daki insanların batıya göçlerine de vesile olmaktadır. Dolayısıyla, kültür değişikliği, bölge değişikliği; değişik insanların, değişik kültürlerin bir araya gelmesi, demografik yapıda birtakım sosyal sürtüşmelere de meydan vermektedir; toplumda huzur bozulmaktadır, anarşi ve kargaşa sürüp gitmektedir; hür teşebbüs kendine mekân bulamamaktadır. Dolayısıyla, bu konulara, bizim, hassasiyet göstermemiz gerektiğine inanıyorum ve bilhassa, 21 inci Dönemde Parlamentomuzu çok daha ciddî problemlerin beklediğine işaret etmek istiyorum. Bu konularda daha hassas olmamız gerektiğini ve hükümetleri daha etkili bir şekilde denetlememiz gerektiğini vurgulamak istiyorum.

Değerli arkadaşlarım, konumuz yatırımları engellemek değil; ama, teşvik tedbirlerinden başlanılmak suretiyle, ülkemizde yapılacak olan yatırımların iş hayatımıza etkilerinin daha kalıcı ve sürekli olmasını temin etmek maksadıyla yatırım politikalarımızın da yeniden gözden geçirilmesi gerektiğine inanıyorum.

Değerli arkadaşlarım, bu duygu ve düşüncelerim...

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

MEHMET ALTAN KARAPAŞAOĞLU (Devamla) – Bitiriyorum Sayın Başkan.

BAŞKAN – Sayın Karapaşaoğlu, yeniden söz verme imkânım yok; zaten, sistem size 1 dakika fazla söz süresi tanımış, ilave edemiyorum.

Teşekkür ederim.

MEHMET ALTAN KARAPAŞAOĞLU (Devamla) – Saygılar sunuyorum efendim. (Alkışlar)

BAŞKAN – Gündemdışı konuşan Bursa Milletvekili Sayın Altan Karapaşaoğlu'na teşekkür ediyorum.

Gündemdışı konuşmayı, Hükümet adına cevaplamak üzere, Çevre Bakanı Sayın Fevzi Aytekin söz istemişlerdir.

Buyurun Sayın Bakan. (DSP sıralarından alkışlar)

ÇEVRE BAKANI FEVZİ AYTEKİN (Tekirdağ) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Kıymetli Bursa Milletvekilimiz Sayın Karapaşaoğlu'na, İznik Gölüyle ilgili gündemdışı söz alması ve bana da bu konuda cevap verme olanağı sağlamasından dolayı teşekkür ediyorum.

Değerli milletvekilleri, az önce, sayın milletvekilimizin de söylediği gibi, mısır nişasta fabrikası, orada, maalesef, Çevre Bakanlığının hiçbir görüşü olmadan, hatta, belki de sorulmadan, bizim dışımızda; yani, Çevre Bakanlığının dışında gerçekleşmiş bir olay. Bu konuda, benden önceki Sayın Bakanımız da olumsuz yanıt vermiş. Yani, bu fabrikanın orada olmaması için kendisi de görüş bildirmiş. Benim bakanlığım dönemimde, bana henüz bir müracaat yapılmadı. Biz de, az önce söylediğim gibi, bizden önceki Bakanımız Sayın İmren Aykut Hanımefendinin doğrultusunda, herhangi bir müracaat olursa, kesinlikle olumsuz raporumuzu bildireceğiz.

Ayrıca, çimento fabrikasının da gündeme geldiği, Bursa'da geçen hafta yaptığım toplantılarda bana da iletildi. Tabiî, biliyorsunuz ki, İznik Gölü, bizim açımızdan veya Bursalılar açısından gerçekten çok önemli. Bu konuda da, eğer bize bir müracaat olursa... Az önce de söylediğim gibi, müracaat olmuş, Sayın İmren Aykut Hanımefendi de bu konuda ret cevabı vermiş. Benim dönemimde buraya bir müracaat yapılmadı; ancak, sayın milletvekilimin burada söylediği sözler doğrultusunda, bu konuda araştırma yapacağımı da kendilerine bildirmiş oluyorum.

Oradaki sulak alanların RAMSAR Sözleşmesi programına alındığını hepimiz biliyoruz. Zaten, bu konuyla ilgili bir toplantı da yaptık. Bu vesileyle, bizim, Bakanlık olarak, bu göllerin sulak alanlarının korunmasıyla ilgili dış devletlerden kredi talebinde bulunurken, çevremizi, gölümüzü kirletecek olumsuz hareketlerde bulunacak herhangi bir kuruluşa da müsaade etmemiz biraz zor olur. O yüzden, oradaki kuruluşu yapmak isteyen bazı şirketlerin, bunu göz önünde bulundurmalarını özellikle rica ediyorum.

Bu vesileyle, bana, kısa da olsa, bu görüşlerimi belirtme fırsatını veren sayın Bursa milletvekilime teşekkür ediyor; Yüce Meclise saygılar sunuyorum. (DSP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Gündemdışı konuşmayı cevaplandıran Çevre Bakanı Sayın Fevzi Aytekin'e teşekkür ediyorum.

Sayın milletvekilleri, böylece, gündemdışı konuşmalar bölümümüzü tamamlamış oluyoruz.

Şimdi, Cumhurbaşkanlığının bir tezkeresi vardır; okutuyorum.

B) TEZKERELER VE ÖNERGELER

1. – Ürdün’e gidecek olan Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel’e dönüşüne kadar TBMM Başkanı Hikmet Çetin’in vekâlet edeceğine ilişkin Cumhurbaşkanlığı tezkeresi (3/1901)

                                                                                                        7 Şubat 1999

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Ürdün Kralı merhum Hüseyin Bin Tallal'ın cenaze merasimine katılmak üzere 8 Şubat 1999 tarihinde Ürdün'e gideceğimden, dönüşüme kadar Cumhurbaşkanlığına, Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının 106 ncı maddesi uyarınca, Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı Hikmet Çetin vekâlet edecektir.

Bilgilerinize sunarım.

         Süleyman Demirel

Cumhurbaşkanı

BAŞKAN – Bilgilerinize sunulmuştur.

Genel görüşme önergeleri vardır; sırasıyla okutuyorum.

C) GENSORU, GENEL GÖRÜŞME, MECLİS SORUŞTURMASI VE MECLİS ARAŞTIRMASI ÖNERGELERİ

1. – Erzincan Milletvekili Naci Terzi ve 19 arkadaşının, bölücü terör örgütü başının Suriye’yi terk etmesinden sonra millî menfaatlarımıza uygun olarak izlenecek politika konusunda genel görüşme açılmasına ilişkin önergesi (8/36)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

PKK'nın ondört yıldır devam eden terör eylemlerinin kanlı bilançosu ve ekonomik faturası o kadar ağırdır ki, acılarımızı kelimelere dökmeye, kayıplarımızı rakamlara vurmaya imkân yoktur.

Türk Milleti, PKK terör örgütünün her bir ferdine, özellikle de terörist başı Apo'ya sabah akşam lanet okumaktadır.

Tam, PKK'nın belini kırdığımızı sandığımız ve de terör örgütünün çıkış aradığı, bunun için taktik ve strateji değişikliğine gittiği bir sırada, Türk devletinin baskısı sonucu Apo Suriye'deki ininden kovulmuştur. Fakat, şu aşamada durum hayli karışık ve çetrefillidir, üstelik zafer naraları atmak için vakit erkendir.

Türk Milletinin en hassas olduğu bir konuda, hükümetin yaptığı açıklamalar tatmin edici olmaktan uzak olduğu gibi, çelişkilerle, yalan yanlış ifadelerle doludur.

Yetkililer bazı basın organlarına özel brifingler verirken, Türkiye Büyük Millet Meclisini lütfen bilgilendirme gereği bile duymamaktadır.

Oysaki, TBMM'nin bu konuda kararlılığını ifade etmesi, hem bu meselenin millî menfaatlarımıza en uygun biçimde sonuçlanması hem de hükümetin işinin kolaylaşması açısından kaçınılmaz görünmektedir.

Ekli gerekçelerle, konu ile ilgili olarak, İçtüzüğün ilgili hükümleri uyarınca genel görüşme açılmasını arz ve teklif ederiz.

 1. Naci Terzi                                (Erzincan)

 2. Ahmet Feyzi İnceöz                                (Tokat)

 3. Kâzım Arslan                                (Yozgat)

 4. Mehmet Emin Aydınbaş                                 (İçel)

 5. Ömer Özyılmaz                                (Erzurum)

 6. Hasan Hüseyin Öz                                (Konya)

 7. Turhan Alçelik                                (Giresun)

 8. Yakup Hatipoğlu                                (Diyarbakır)

 9. Cemalettin Lafçı                                (Amasya)

10. Nurettin Kaldırımcı                                (Kayseri)

11. İsmail Coşar                                (Çankırı)

12. Avni Doğan                                (Kahramanmaraş)

13. Şinasi Yavuz                                (Erzurum)

14. Abdullah Örnek                                (Yozgat)

15. Veysel Candan                                (Konya)

16. Kahraman Emmioğlu                                (Gaziantep)

17. Hüseyin Kansu                                (İstanbul)

18. Sıtkı Cengil                                (Adana)

19. Ömer Faruk Ekinci                                (Ankara)

20. Latif Öztek                                (Samsun)

Gerekçe:

1980 sonrasında terör örgütleri arasında yaşanan nöbet değişikliği üzerine, PKK terör örgütü silah başı yapmıştır.

PKK 1984'ten bu yana, özellikle Güneydoğu Anadolu Bölgesinde yoğunlaşmak suretiyle ve fakat yurdun dört bir yanına bu ateşi sıçratarak kan akıtmaya aralıksız devam etmektedir. Sayısız kanlı vahşete imza atan PKK, yaşlı-genç, çoluk çocuk, kadın-erkek, Kürt-Türk binlerce masum insanın kanına girmiştir, binlerce ocak söndürmüştür, geride gözü yaşlı binlerce dul kadın, öksüz ve yetim çocuk, evlat acısı çeken ana-baba bırakmıştır.

Resmî rakamlara göre, PKK terör örgütü, 14 yılda tam 16 427 terör olayı gerçekleştirmiştir. PKK ile 14 yıldır devam eden mücadele sonunda, 243'ü subay, 221'i assubay, 3 526'sı uzman çavuş, er ve erbaş olmak üzere 3 990 asker şehit olmuştur. Aynı dönem içerisinde, 157'si polis, 115'i köy korucusu olmak üzere 1 272 güvenlik görevlisi de şehit düşmüştür. Terör olaylarında yaşamını yitiren vatandaşlarımızın sayısı ise 5 238'dir.

Terörle mücadele verilerine göre, bu dönem içinde toplam 40 107 terörist etkisiz hale getirilmiştir. 1998 verilerine göre, PKK terör örgütünün halen 5 350 militanı bulunduğu sanılmaktadır. PKK'nın, yurtiçinde, dağlarda silah başı halindeki terörist sayısı ise 2 100'dür.

OHAL Valisi Aydın Arslan'ın terörle mücadelenin ekonomik faturasına ilişkin verdiği rakamlar da ilginçtir. Türkiye'nin, terörle mücadele yüzünden 14 yılda uğradığı ekonomik kayıp tam 84 milyar dolardır. Vali Arslan'ın ifadesine göre, bu parayla bölgeye 3 tane daha GAP yapmak mümkündür. Türkiye Cumhuriyetinin 75 yıllık dışborçlanmasının 82 milyar dolar olduğu düşünülecek olursa, PKK terör örgütünün 14 yılda ne kadar ağır bir fatura çıkardığı daha iyi anlaşılacaktır. Kaldı ki, Türkiye Cumhuriyetinin toplam 82 milyar dolarlık dışborçlanmasında da PKK terör örgütünün karşımıza çıkarmış olduğu ağır faturanın payı vardır.

Türkiye'nin, Apo'yu Suriye'den attırmakla ne kazandığı, ne kaybettiği, iyi mi, kötü mü yaptığı şu aşamada belli değildir. Duruma göre, Türkiye bu işten kârlı da çıkabilir, zararlı da. Türkiye, erken zafer naraları atacağı yerde, uyanık olmak durumundadır. Şu aşamada Türkiye ne yaptığını, ne istediğini çok net bir biçimde bilmelidir. Ancak, ne var ki, gerek Apo'nun yeri gerekse ne yapılacağı konusunda Türkiye'nin kafası karışıktır. Biraz tuhaf, ama, Türkiye, Apo'ya ikamet adresi bulmak için çaba harcayan ülkeler arasında yerini almıştır. Hatta, Türkiye'nin, Apo'yu istediği de şüphelidir. Nasıl ki, Avrupa ülkeleri Apo'yu istemiyorsa, Türkiye de istemiyor. Türkiye'nin tek koşulu vardır: Bizden uzak olsun da ne olursa olsun... Elden gelse, Türkiye, Apo'yu uzaya gönderecektir.

Türkiye'nin en önemli sorunu konusunda, yetkili ağızlar, kamuoyunu tatmin edecek bir açıklama yapmaktan, nedense, kaçınmaktadırlar. Yapılan açıklamaların ise, çok çelişkili ve yalan yanlış şeyler olduğu açıktır. Hükümetler, bu meseleye, gündem değiştirme aracı olarak bakmaktadır.

Oysa, Hükümet, kamuoyu ve Parlamento desteğini arkasına almak durumundadır. Ancak, ne var ki, Apo konusunda birkısım basın organlarına özel brifingler verilmesine karşın, Parlamentonun, lütfen bilgilendirilmesine bile tenezzül edilmemektedir.

Her şeyden önce, parlamenter sistem içinde, hükümetlerin, buna hakkı yoktur.

Gerek meselenin millî menfaatlara en uygun biçimde çözümlenmesi gerekse Hükümetin işinin kolaylaşması bakımından, Parlementonun konuya müdahil olmasında yarar vardır.

Bu gerekçelerle, genel görüşme açılmasını Yüce Meclisin takdirlerine sunuyoruz.

BAŞKAN – Bilgilerinize sunulmuştur.

Önerge, gündemde yerini alacak ve genel görüşme açılıp açılmaması konusundaki öngörüşmeler, sırasında yapılacaktır.

Diğer genel görüşme önergesini okutuyorum:

2. – Konya Milletvekili Veysel Candan ve 28 arkadaşının, ABD’nin Irak’a yaptığı hava harekatı konusunda genel görüşme açılmasına ilişkin önergesi (8/37)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Bilindiği üzere, ülkemizde, uzunca bir süredir, İncirlik Üssünden kalkan uçaklar, komşu Irak'ta gözetim uçuşu yapmakta ve bu arada, bazı gerekçelerle, Irak'taki hedefler vurulmaktadır. Bu hareketliliğin yoğunluğu da, her gün, biraz daha artmaktadır. Adım adım, ülkemiz, sonucu belli olmayan, kardeş bir ülke ile savaşa sürüklenmektedir. Bu arada, Sayın Başbakan Bülent Ecevit'in açıklamaları da kaygı vericidir. "En azından, bölgede, ABD'nin ne yapmak istediğini anlamış değiliz" diyerek, Hükümetin bilgisi dışında birtakım olayların geliştiği anlaşılmaktadır. Durumun, TBMM'de, bir genel görüşmeyle müzakere edilerek, Hükümetin alacağı kararlara yön vereceği ve destek olacağı kanaatini taşıyoruz. Bu sebeple, Anayasanın 98, İçtüzüğün 101, 102 ve 103 üncü maddeleri uyarınca bir genel görüşme açılmasını arz ederiz. 4.2.1999

1. Veysel Candan                                (Konya)

2. İ. Ertan Yülek                                (Adana)

3. Ömer Faruk Ekinci                                (Ankara)

4. Metin Perli                                (Kütahya)

5. Bekir Sobacı                                (Tokat)

6. Saffet Benli                                (İçel)

7. Mikail Korkmaz                                (Kırıkkale)

8. Ahmet Karavar                                (Şanlıurfa)

9. Ahmet Çelik                                (Adıyaman)

10. Mehmet Sıddık Altay                                (Ağrı)

11. Memet Emin Aydın                                (Siirt)

12. Osman Yumakoğulları                                (İstanbul)

13. Musa Demirci                                (Sıvas)

14. Ömer Naimi Barım                                (Elazığ)

15. Hüseyin Olgun Akın                                (Ordu)

16. Osman Hazer                                (Afyon)

17. Hüseyin Arı                                (Konya)

18. Hasan Hüseyin Öz                                (Konya)

19. Abdulkadir Öncel                                (Şanlıurfa)

20. Aslan Polat                                (Erzurum)

21. Sabri Tekir                                (İzmir)

22. Latif Öztek                                (Samsun)

23. Kahraman Emmioğlu                                (Gaziantep)

24. Mustafa Ünaldı                                (Konya)

25. Lütfi Yalman                                (Konya)

26. Ahmet Dökülmez                                (Kahramanmaraş)

27. Cevat Ayhan                                (Sakarya)

28. Fethullah Erbaş                                (Van)

29. Musa Okçu                                (Batman)

Gerekçe:

Körfez kriziyle başlayan ABD-Irak gerginliği giderek artmaktadır. Başlangıçta BM kararlarıyla birtakım yaptırımlara tabi tutulan ve askerî hava harekâtına muhatap olan Irak, bugünlerde BM kararı alınmadan, biyolojik ve kimyasal silahlarla bölgede tehdit unsuru olduğu, ayrıca Irak halkının güvenliğinin tehlikede iddiasıyla ABD-İngiltere işbirliğiyle, ülkemizde İncirlik Üssü ve hava sahamız da kullanılarak, bazı hedefler bombalanmakta ve zaman zaman sivil hedefler de vurularak, suçsuz, masum insanlar öldürülmektedir.

Konu dikkatle takip edildiğinde, BM de devredışı bırakılmış ve ABD-İngiliz keyfîliğiyle devletlerarası hukuk ihlali ortak devam etmektedir. Bütün bu hukukdışı ihlaller devam ederken, Sayın Başbakan "ABD'nin Irak'ta ne yapmak istediğini anlamış değiliz" derken, Millî Savunma Bakanı "İncirlik'ten kalkan uçaklar meşru müdafaa yapmakta, uçaksavar radarlarına kilitlenen ABD ve İngiliz uçakları bombalamak mecburiyetinde kalmaktalar" gibi, ciddiyetten uzak açıklamalarda bulunmaktadırlar.

Gelişmeler öyle gösteriyor ki, ABD yetkilileri, Körfez ülkelerini ikna turuna çıkmış olması; ABD ve İngiliz yetkililerinin, 97 milyon dolar, Kongreden ödenek ayırıp Irak muhaliflerine vermeyi kabul etmeleri, ABD ve İngiltere'nin, ülkemizi de kullanarak ileride kara harekâtı da dahil Irak'ta Saddam rejimini devirmeyi ve ülkeyi parçalamayı düşünmektedirler. Gelişmeler bunu açıkça göstermektedir. Ülkemiz bir oldubittiyle karşı karşıyadır.

Hatırlanacağı üzere, Osmanlı Devletinin, Birinci Dünya Savaşına, limanlarımıza sığınan Yavuz ve Midilli adlı iki Alman gemisinin, Karadeniz'e girerek, hükümete rağmen Rusya'nın Sivastopol Limanını bombalaması neden olmuştur. Şimdi de İncirlik Üssünün ABD ve İngiltere tarafından Irak'a karşı kullanılması esas itibariyle aynıdır ve bizi bir ateş içine atabilir. İncirlik Üssüne getirilen füzeler bizim bu düşüncelerimizi doğrulamaktadır. Bu gelişmeler karşısında Irak Hükümeti, meşru müdafaa adı altında ülkemize karşı yapacağı bir harekâtın izahı güçtür. Kaldı ki, bazı basında, Türkiye'ye uzun menzilli füzeler fırlatıldığı ve bunların bazılarının karşı füzelerle havada imha edildiği, bazılarının ise büyük yerleşim merkezlerinin yanına düştüğü şeklindedir. Aynı kaynaklar, daha sonra "yanlış alarm olduğu, atılanların sis bombası" gibi çelişkili haberler vermişlerdir.

Her nereden bakılırsa bakılsın, gelişmeler, ülkemiz ekonomisi açısından büyük bir kayıp söz konusu iken, şimdi de adım adım sıcak bir çatışmaya itildiğini üzülerek gözlemekteyiz. Yine üzülerek ifade etmek isteriz ki, 56 ncı hükümetin bu konuda Başbakan ve bakanları arasında çelişkili açıklamaları, bazen suskunlukları, bazen de bilgileri olmadığı gibi haberler kamuoyunu üzmektedir.

Bu sebepler doğrultusunda konunun acilen Genel Kurulda müzakere edilerek çıkacak sonuçların hükümetin önünü açacağı kanaatindeyiz.

BAŞKAN – Bilgilerinize sunulmuştur.

Önerge, gündemde yerini alacak ve genel görüşme açılıp açılmaması konusundaki öngörüşme, sırasında yapılacaktır.

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığının bir tezkeresi vardır; okutup oylarınıza sunacağım:

B) TEZKERELER VE ÖNERGELER (Devam)

2. – TBMM Başkanı Hikmet Çetin’in, İngiliz Parlamentosunca konuşma yapmak üzere davetine ilişkin Başkanlık tezkeresi (3/1902)

                                                                                                        12 Ocak 1999

Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kuruluna

Dışişleri Bakanlığının 24 Aralık 1998 ve AVGY-98-110.210.2036-910 sayılı yazısında, Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanının, İngiliz  Parlamentosunda bir konuşma yapmak üzere, İngiltere'ye davet edildiği bildirilmektedir.

Söz konusu davete icabet edilmesi hususu, Türkiye Büyük Millet Meclisinin Dışilişkilerinin Düzenlenmesi Hakkındaki 3620 sayılı Kanunun 6 ncı maddesi uyarınca, Genel Kurulun tasviplerine sunulur.

   Hikmet Çetin

           Türkiye Büyük Millet Meclisi

            Başkanı

BAŞKAN – Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

6 ilde uygulanmakta olan olağanüstü halin 4 ay süreyle uzatılmasına ilişkin bir Başbakanlık tezkeresi vardır; okutuyorum:

3. – Diyarbakır, Hakkâri, Siirt, Şırnak, Tunceli ve Van İllerinde devam etmekte olan olağanüstü halin, 30.3.1999 günü saat 17.00’den geçerli olmak üzere 4 ay süreyle uzatılmasına ilişkin Başbakanlık tezkeresi (3/1903)

                                                                                                        9.2.1999

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Türkiye Büyük Millet Meclisinin 24.11.1998 tarihli ve 611 sayılı Kararı uyarınca Diyarbakır, Hakkâri, Siirt, Şırnak, Tunceli ve Van İllerinde devam etmekte olan olağanüstü halin, 30.3.1999 günü saat 17.00'den geçerli olmak üzere 4 ay süreyle uzatılmasının, Türkiye Büyük Millet Meclisine arzı Bakanlar Kurulunca 5.2.1999 tarihinde kararlaştırılmıştır.

Gereğinin yapılmasını saygılarımla arz ederim.

   Bülent Ecevit

         Başbakan

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, Başbakanlık tezkeresi üzerinde, İçtüzüğün 72 nci maddesine göre görüşme açıyorum.

Gruplara, Hükümete ve şahısları adına 2 üyeye söz vereceğim.

Konuşma süreleri gruplar ve hükümet için 20'şer dakika; şahıslar için 10'ar dakikadır.

Görüşmelerin sonunda, tezkere, Yüce Meclisin oylarına sunulacaktır.

Tezkere hakkında, öncelikle, Hükümet açıklamada bulunmak istiyor mu?

İÇİŞLERİ BAKANI CAHİT BAYAR – Evet.

BAŞKAN – Olağanüstü halin 4 ay süreyle uzatılmasına ilişkin Başbakanlık tezkeresi üzerinde, Hükümet adına açıklama yapmak üzere, İçişleri Bakanı Sayın Cahit Bayar söz istemişlerdir.

Buyurun Sayın Bayar.

İÇİŞLERİ BAKANI CAHİT BAYAR – Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; Diyarbakır, Hakkâri, Siirt, Şırnak, Tunceli ve Van İllerimizde uygulanmakta olan olağanüstü halin dört ay daha uzatılması yolundaki Başbakanlık tezkeresi üzerinde, Hükümetimizin görüşlerini arz etmek üzere söz almış bulunuyorum; bu vesileyle, sizleri şahsım ve Hükümetimiz adına saygıyla selamlıyorum.

Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; görüşülmekte olan olağanüstü hal uygulamaları, ülkemizdeki bölücü terör ve buna dayalı şiddet olaylarının ülkemizin bir bölümünde yaşayan vatandaşlarımızın mal ve can emniyetini yok edecek derecede yaygınlaşması üzerine 1987 yılında başlatılmıştır.

Adına PKK denilen bölücü terör örgütü, özellikle Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgelerinde, 1984 yılından beri vatandaşlarımızı kitleler halinde öldürme, köyleri yakma, yol kesme, haraç toplama, özellikle bu bölgelerimize hizmet götüren makine ve malzemeyi yakma şeklinde eylemlerde bulunmuştur; imkân ve fırsat bulduğu ölçüde, bu eylemlerine devam etmek istemektedir.

Bölücü örgütün, eylemlerini, ülkemizin bir bölümünü aziz vatanımızdan ayırarak bağımsız bir devlet kurmak için yaptığını; amacının, yaratılan terör ortamıyla, aslında, bölgede yaşayan, vatan ve milletimize sadakatle bağlı masum vatandaşlarımızı korkutup sindirerek kendi yanına almak, böylece, topyekûn bir ayaklanma yaratarak, aziz vatanımızı bölmek olduğunu hepimiz biliyoruz.

Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; Hükümetimizin samimî dileği, bu bölgemizde, bir an önce olağan rejime geçilmesini sağlamaktır. Biz, Hükümet olarak, ülkemizin her köşesinde yaşayan vatandaşlarımızın, bu ülkenin bütün nimetlerinden faydalanmasını istiyoruz ve bütün vatandaşlarımızı birinci sınıf vatandaş olarak görüyoruz. Bugün, bu ülkede yaşayan vatandaşlar arasında ayırım gözeten hiçbir hukukî düzenleme yoktur; hukuk devleti olmanın gereği de zaten budur.

Bu bakımdan, bu bölgemizde yapılan uygulamalar, tamamen yasal uygulamalardır; bunun aksini iddia etmek, bu uygulamanın niçin başladığını gözardı etmek demektir.

Bizden önceki hükümetler döneminde olduğu gibi, bizim Hükümetimiz de, bölgedeki şartların, olağan rejime geçilmesi için müsait olmadığı görüşündedir; şiddeti azalmış olmasına rağmen, bölücü terör tehdidi hâlâ devam etmektedir; devletimizin aslî ve en önemli görevi, bu tehdidi ortadan kaldırarak, vatanımızın huzur ve güvenliğini sağlamaktır. Bu cümleden olarak, devletimizin, bütün organlarıyla yaptığı topyekûn mücadele sonucunda, terör örgütü, bölgedeki inisiyatifini kaybetmiştir, eylem yapamaz durumdadır, yurt içindeki lojistik desteği kesilmiştir, örgüte katılım asgarî düzeye inmiştir. Örgütte, belli bir süreden beri görülen çözülme ve hizipleşmeler, özellikle, bölücü başının Suriye'den ayrılmasından sonra daha da hızlanmış durumdadır.

Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; bölücü terör olaylarına kısaca baktığımızda, 1993 yılından sonra eylem sayılarında hızlı bir gerilemenin olduğunu görüyoruz: Örneğin, olağanüstü hal uygulanan iller ile mücavir illerimizde, 1993 yılında 3 993, 1994 yılında 3 809, 1995 yılında 2 118, 1996 yılında 1 941; 1997 yılında 1 300 ve 1998 yılında 977 terör nitelikli olay meydana gelmiştir. 1999 yılına gelince -bu rakamları da şimdi arz etmek istiyorum- olağanüstü hal uygulamasının son uzatıldığı tarih olan 30 Kasım 1998 tarihinden 9 Şubat 1999 tarihine kadar bu bölgemizde meydana gelen olay sayısı 88'dir. Bu arada, 24 askerimiz ve 2 geçici köy korucumuz şehit verilmiş ve böylece, kaybımız 26 olmuştur. Bu dönemde 146 terörist etkisiz hale getirilmiştir. Bu dönemde vatandaşlarımızdan 10'unun hayatını kaybettiğini üzülerek belirtmek istiyorum.

Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; devletimizin son günlerde sürdürdüğü kararlı tutum sonucunda, hepimizin bildiği gibi, bölücü örgüt başı yakın bir tarihe kadar yaşadığı komşumuz Suriye'yi terk etmiş, buradan, önce Rusya'ya, daha sonra da siyasî sığınma talebiyle İtalya'ya gitmiştir. İtalya'da aylarca zorunlu ikamete tabi tutulan bu kişi, devletimizin etkin girişimleri ve yürütülen diplomasi sonucu bu ülkeyi de terk etmiş, sığınacak yer arar durumdadır ve hiçbir devlet tarafından kabul edilmemektedir.

Onbinlerce vatandaşımızın; çocuk, kadın, yaşlı, genç, öğretmen, polis, asker demeden- en kutsal insan hakkı olan hayat haklarının ellerinden alınmasının, onbinlerce vatandaşımızın sakat kalmasının ve yüzbinlerce vatandaşımızın evlerini ve köylerini terk etmesinin sorumlusu, azılı cani, bölücübaşının yüce Türk adaleti önünde hesap vermesi için bütün yasal ve siyasal yolların kullanılacağından hiç kimsenin kuşkusu olmamalıdır.

Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; PKK terör örgütünün, başı koparılmıştır. Bu yapının daha uzun süre dayanamayacağı muhakkaktır. Örgüt içindeki zafiyetin daha da hızlanarak devam edeceği kesindir. Bu nedenle, alınan önlemlerde hiçbir gevşemenin olmaması gerekir.

Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; terör olaylarındaki azalmaya paralel olarak, bizden önceki hükümetler döneminde alınan ve bu bölgemizin ekonomik, sosyal ve kültürel yönden kalkınmasına yönelik tedbirler yanında, Hükümetimiz, vatandaşımızın refah seviyesinin yükseltilmesi, ekonominin canlanması ve özellikle işsizliğin azaltılması yolunda yeni tedbirleri de yürürlüğe koymaya kararlıdır. Özellikle eğitim yatırımları halkımızın da büyük katkılarıyla hızlandırılacak ve öğretmen açığının kapatılması için bizden önceki hükümetler döneminde gösterilen çabalar kararlılıkla sürdürülecektir.

GAP'ın 2010 yılında bitirilmesi için alınan tedbirlerin uygulanması, Hükümetimiz döneminde de takip edilecektir.

Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; Türkiye Cumhuriyeti Devleti, bugüne kadar, terörizmi insanlığın en büyük belası olarak görmüş ve politikalarını da buna göre belirlemiştir. Biz de, hükümet olarak, terörü, bertaraf edilmesi elzem büyük bir insanlık suçu olarak telakki ediyoruz.

Bugün, uluslararası boyut kazanan terörizmin karşılıklı işbirliği ve dayanışmayla ortadan kaldırılabileceğine inanıyoruz. Özellikle, terör gibi bir belanın devletlerin dış ilişkilerinde bir araç olarak kullanılmasını şiddetle kınıyoruz. Terörist örgütlere ve terörist gruplara, karşılarına almamak düşüncesiyle veya başka bir amaçla göz yuman ya da kucak açan dost, komşu ve müttefikimiz olan ülkelerin bu tutumlarını da tasvip etmiyoruz ve bu gibi tutumların terörizmi güçlendireceğine ve teröristlere cesaret vereceğine inanıyoruz. Bu nedenle, terörizmle dünyada ortak bir mücadele verilmesi gerektiğini her zeminde savunuyoruz.

Bugüne kadar yaptığı uyuşturucu ticaretiyle insanlığa da büyük zarar veren PKK terör örgütüyle verilen mücadele sürecinde, dost, komşu ve müttefikimiz olan ülkelerin bu konudaki samimîyetlerine de inanmak istiyoruz. Biz, bugüne kadar, onbinlerce masum vatandaşımızı katletme yanında, elinde bulundurduğu uyuşturucu şebekeleriyle insanlığa karşı da büyük suçları bulunan terör örgütü başına hiçbir ülkenin sığınma hakkı vermemesini talep ediyoruz. Bu talebimizin dost, müttefik ve komşumuz olan ülkeler tarafından anlayışla karşılandığını da biliyoruz. Hükümetimizin ve halkımızın samimî dileği ve çabası, bölücübaşı Abdullah Öcalan'ın bu suçlarından dolayı yüce Türk adaleti önünde hesap vermesidir.

Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; bizden önceki hükümetlerin olduğu gibi, Hükümetimizin de bütün çabası, 2000'li yıllara ülkemizin terör ortamından kurtulmuş olarak çıkmasıdır. Terör örgütünün son durumu göz önüne alındığında, bunu da devlet olarak başaracağımıza inanıyorum.

Edindiği engin tecrübe ve halkımızdan aldığı büyük destekle, kahraman güvenlik güçlerimizin terörle mücadelesi başarıyla ve azimle devam etmektedir. Terörle mücadelede sadece güvenlik güçlerinin çabası yetmez; bu hususta herkesin ortak görev ve sorumlulukları vardır. Yüce Parlamentonun da bugüne kadar verdiği desteğe devam etmesi gerekir. Yüce milletimizin ve Parlamentomuzun güvenlik güçlerine verdiği desteğe de şükran borçluyuz.

Terör tedirginliği ve kuşkusu devam ettiği müddetçe, ülkemizin kalkınması, bilhassa doğu ve güneydoğu bölgelerimizin kalkınması mümkün değildir. Huzur ve güven ortamının sağlanmasında kahraman güvenlik güçleri, bugüne kadar, tarihî bir görevi başarıyla yerine getirmişlerdir. Güvenlik güçlerimizin terörü bitirme kararlılığı aynen devam etmektedir. Ayrıca, alınan ekonomik ve sosyal tedbirlerin uygulanmasında herhangi bir aksamaya meydan verilmeyecektir.

Bu nedenle, Diyarbakır, Hakkâri, Siirt, Şırnak, Tunceli ve Van İllerimizde uygulanmakta olan olağanüstü halin, 30 Mart 1999 günü saat 17.00'den itibaren dört ay daha uzatılması için, Hükümetimizin tezkeresi Yüce Meclisin takdirine sunulmuştur.

Yüce Meclisin kararını şimdiden saygıyla karşıladığımı ifade ediyor, bugüne kadar bu mücadelede hayatlarını kaybeden değerli evlatlarımızı rahmet ve minnetle anıyor, kahraman gazilerimize şükranlarımı sunuyorum; Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum. (Alkışlar)

BAŞKAN – Başbakanlık tezkeresi üzerinde konuşan İçişleri Bakanı Sayın Cahit Bayar'a teşekkür ediyorum.

Olağanüstü halin dört ay daha uzatılmasına ilişkin Başbakanlık tezkeresi üzerindeki müzakerelere devam ediyoruz; ancak, şu ana kadar, gruplar adına herhangi bir söz istemi gelmedi.

LÜTFÜ ESENGÜN (Erzurum) – Sayın Başkan, Fazilet Partisi Grubu adına Gaziantep Milletvekili Bedri İncetahtacı konuşacak.

SAFFET ARIKAN BEDÜK (Ankara) – Sayın Başkan, Doğru Yol Partisi Grubu adına Konya Milletvekili Necati Çetinkaya konuşacak.

OYA ARASLI (İçel) – Sayın Başkan, Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına ben konuşacağım.

BAŞKAN – Teşekkür ederim.

Şimdi, gruplar adına ilk söz, Fazilet Partisi Grubu adına istenilmiştir; Gaziantep Milletvekili Sayın Bedri İncetahtacı konuşacaktır.

Buyurun efendim. (FP sıralarından alkışlar)

Sayın İncetahtacı, konuşma süreniz 20 dakikadır.

FP GRUBU ADINA MEHMET BEDRİ İNCETAHTACI (Gaziantep) – Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; Fazilet Partisi Grubu adına, hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Bugün, dünlerden farklı bir ortamda, olağanüstü halin dört ay daha, 34 üncü kez uzatılmasını görüşmekteyiz. Diyarbakır, Hakkâri, Siirt, Şırnak, Tunceli ve Van'da olağanüstü halin Bakanlar Kurulu kararı gereğince yeniden uzatılması tartışma konumuz. 1984'ten bu yana yaşadığımız dönemde gördüklerimizi, bölge halkının çektiği sıkıntıları, güvenlik görevlilerimizin hakikaten çok büyük fedakârlıklarını, terörün acımasızlığını, olağanüstü halle elde edilenleri veya elde edilemeyenleri, PKK'nın siyasallaşma çabalarına karşı dışsiyasetimizdeki zafiyetleri ve benzeri konuları tartışmak istemiyorum. Tutanaklara baktığımız zaman, bu konuların, yeterince, detaylarıyla ele alındığını görmekteyiz.

İzin verirseniz, Türkiye Büyük Millet Meclisi olarak, bu ve benzeri konularda üzerimize düşen bir vecibenin yerine getirilip getirilemediğini, burada, bu zaman zarfında tartışmak istiyorum.

Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; siyasette ulaşılabilen en vahim noktalardan birisi, memleketimiz için çok büyük ehemmiyet arz eden hususları sıradan bir mesele gibi ele almaktır. Bugün, Türkiye için, Türkiye'nin doğu ve güneydoğu bölgesi için insan hakları adına, demokrasi adına ve Türkiye'nin geleceği adına çok büyük ehemmiyet arz eden bir meselenin; yani olağanüstü halin devam etmesi veya sona erdirilmesi üzerinde tartışma yapmaktayız; ama, Meclisin durumuna baktığımız zaman, kamuoyunun olaya bakışını izlediğimiz zaman, medyanın olaya yaklaşımını gördüğümüz zaman, olağanüstü halin çok sıradan bir meseleymiş gibi ele alındığını, çok sıradan bir mesele gibi göründüğünü müşahede etmekteyiz. Halbuki, bırakın bu meseleye partilerin ilgi göstermesini, hükümetin ilgi göstermesini; medyanın çok ağır bir şekilde, çok ciddî bir şekilde önem vermesi gerekirdi, sivil toplum kuruluşlarının ilgi göstermesi gerekirdi ve bizatihi halkımızın ilgi göstermesi gerekirdi; hem bu bölgede yaşayan halkın hem de Türkiye'nin genelinde yaşayan insanların bu olaya, bu gelişmelere, bugün bu meselenin oylanmasına ilgi göstermesi gerekirdi.

Acaba Türkiye'de ne olmuştur da, ne gelişme meydana gelmiştir de bu olaylar sıradan olaylar şekline dönüşmüştür; bunu anlayabilmemiz için, bazı sualleri kendimize tevcih etmemiz ve bu suallerin cevaplarını aramamız gerekmektedir.

Müsaade ederseniz, kısaca bu sualleri burada sıralamak istiyorum ve mümkün olduğu kadar da cevaplamaya gayret edeceğim. Öncelikle şu suali kendimize tevcih etmeliyiz.

Acaba, olağanüstü halin, bölgede kalkmasıyla veya devam etmesiyle, demokrasi adına, insan hakları adına, özgürlükler adına, uygulamalarda hiçbir şey değişmeyecek midir? Böyle bir düşünce halkımızda oluşmuş olabilir mi; yani, bunlar aynen devam edecektir, olağanüstü hal kalksa da bir kalkmasa da bir gibi bir düşünce mi acaba milletimizin zihninde oluşmuştur?

İkinci bir suali müsaade ederseniz tevcih etmek istiyorum: Acaba, Türkiye Büyük Millet Meclisinde yapılan görüşmelerin, burada beyan edilen sözlerin, hükümetin ifadelerinin veya grupların ifadelerinin, milletvekillerinin reyleri üzerinde menfi veya müspet bir tesiri olmayacağı mı düşünülmektedir?

Yine, acaba, muhal farz; altını çizerek söylüyorum, muhal farz, önceden kararlaştırılan bir sonucun, sadece şeklen onaylanması gibi bir icraatın mı bu Mecliste yapıldığı düşünülmektedir; böyle bir oturum olarak mı bu oturum görülmektedir?

Son bir suali de müsaade ederseniz tevcih etmek istiyorum: Acaba, milletvekillerimizin, bu konuda derinlemesine bilgi sahibi olmadığı mı düşünülmektedir? Milletvekillerimizin, olağanüstü hal ve benzeri güvenlikle ilgili konularda yeterince bilgi sahibi olmadığı mı halkımız tarafından veya ilgililer tarafından düşünülmektedir?

Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; inanıyorum ki, bu suallere cevap vermek veya bu suallere cevap vermeyi başarabilmek, bugün yapacağımız oylamanın niteliği kadar büyük bir ehemmiyeti haizdir.

Şimdi, kısaca bunların üzerinde durmaya çalışacağım. Üzülerek görüyorum ki, sanıyorum sizler de müşahede ediyorsunuz ki, Türkiye'nin her noktasında, bırakın olağanüstü hali, sıkıyönetim hali varmış gibi uygulamalar yapılmaktadır. Türkiye'nin her yerinde, insan hakları konusunda, demokrasi konusunda ve özgürlükler konusunda sıkıntılar yaşanmaktadır.

Bir misal arz etmek istiyorum; son Başbakanlık genelgesinin değerlendirmesini, gelin vicdanlarımızda yapalım. Böyle bir genelgenin yayımlanma şeklini ve bu genelgenin muhtevasını bir teemmül edelim. Acaba, bunun, olağanüstü halle idare edilmeyen bir ülkede olması mümkün müdür? Böyle bir genelgenin, bırakın olağanüstü hali, sıkıyönetimde ancak yayımlanabileceği düşünülmemekte midir? Bunun üzerinde hepimizin düşünmesi gerektiğine inanıyorum.

Değerli milletvekilleri, yine, yaptığımız konuşmaların, iki ayrı özelliği vardır, iki ayrı niteliği vardır. Bunlardan birincisi, sayın milletvekillerinin reylerinin tespitine yardımcı olmaktır. Yani, biz burada öyle bilgiler arz etmeliyiz ki, bu bilgilerin neticesinde değerli milletvekilleri oylarının renklerini belirlesinler ve bu konuşmalarla bir görevimiz de, tarihe belge bırakmaktır. Bizden sonra ülkeyi yöneteceklerin, ülkenin güvenliğini temin edebilmeleri için bu kürsülerde yapılan konuşmaların muhtevalarına, bu kürsülerde yapılan konuşmaların içeriğine tam manasıyla vâkıf olmalarını sağlamaya çalışıyoruz.

Sayın milletvekilleri, şimdi bu noktada bir tespit yapmak istiyorum. Ben, bir milletvekili olarak oyumu, muhalefette veya iktidarda olduğuma bakarak belirlemek istemiyorum; ben, oyumu, bilgiye dayanarak belirlemek istiyorum; bu benim hakkımdır ve bu benim görevimdir. Şimdi soruyorum: Olağanüstü hal uygulamalarıyla ilgili yaptığımız oylamalarda hangimiz bilgiye dayanarak, hangimiz o bölgede olanları derinlemesine öğrenerek oyumuzu kullanıyoruz?! İşte, Türkiye'nin en önemli meselelerinden birisi budur. Devletimizin, bürokratlardan esirgemediği bilgileri, milletvekillerinden esirgemesi kabul edilemez; çünkü, bizler sorumluyuz, Türkiye Büyük Millet Meclisi sorumludur. Burada oylarımızla olağanüstü hal kalkacak veya devam edecektir.

Sayın Bakanı dikkatle ve üzülerek dinledim; daha önceki İçişleri Bakanlarımızın da yaptığı konuşmanın bir benzerini yaptı. Biz, bu konuşmanın benzerlerini çeşitli yerlerden dinliyoruz veya okuyoruz. Bu tür konuşmalar, Türkiye Büyük Millet Meclisi üyelerinin oylarının renklerini belirleyici bilgileri ihtiva etmemektedir. Ben, bu tür bilgilerle, bizlerin, halkın karşısındaki yükümlülüğümüzü yerine getirebileceğimizi sanmıyorum. Onun için, arkadaşlarımızın, burada, olağanüstü halin devam etmesi veya sona ermesinden daha çok, Türkiye Büyük Millet Meclisi üyelerinin bilgilendirilmesi konusu üzerinde durması gerektiğine inanıyorum.

Ben inanıyorum ki, Türkiye'yi zayıflatacak, Türkiye'nin güvenliğini sarsacak en ufak bir zafiyeti meydana getirecek bir durumda, hiçbir milletvekilinin o paralelde oy kullanması mümkün değildir. Hepimiz, Türkiye'yi güçlendirecek, Türkiye'yi ve Türkiye'de yaşayan insanları güvenlik içerisinde yaşatacak politikaları desteklemekteyiz; burada bulunmamızın sebebi budur. Peki, güvenliği ilgilendiren bir meselede, ne olmaktadır ki, muhalefetteyken olağanüstü halin devamına karşı çıkılmakta, iktidara gelindiği zaman da bunun devam etmesi temin edilmektedir? Bu, gayrı ciddî bir davranış biçimidir.

Ben inanıyorum ki, 21 inci Dönem Türkiye Büyük Millet Meclisinin en önemli görevlerinden birisi, bu Meclisi, sözde değil gerçekten, her konuda, bütün iradelerin üstünde bir konuma getirmek olmalıdır ve 21 inci Dönem Meclisin, milletimiz tarafından, bu şekilde düşünen siyasetçilerce meydana getirilmesinin temin edileceğine inanıyorum.

Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; halkımızla paylaşmak zorunda olduğumuz, halkımıza anlatmak zorunda olduğumuz meseleleri bu kürsüden dile getirmeliyiz. Bilmeliyiz ve bildirmeliyiz ki, PKK terör örgütünün yayılması, ortaya çıkışı ve Batı ülkelerinin desteğiyle bugün gelmiş olduğu noktaya ulaşması olağanüstü halin devamıyla irtibatlı bir mesele olmaktan çıkmıştır. Bunun, burada, daha detaylarıyla tartışılabilmesi için, bu konuda, Sayın Bakanımızın bilgi vermesini temenni ederdim ve konuşmalarını bu nokta üzerinde yoğunlaştırmasını temenni ederdim. Yani, yeni bir anlayışa geçildiği bir dönemde, terörün yeni bir hal aldığı dönemde, olağanüstü halin, niçin bu yeni hale rağmen devam etmesi gerektiğine dair bir bilgiye ulaşmak isterdim; ama, buna ulaşamadığımızı halkımızla paylaşmak istiyorum; bunu, bölge halkımızla ve Türkiye'de yaşayan insanlarla paylaşmak istiyorum ve bu konuda görevimizi doğru yapamamanın ezikliğini de, burada dile getirmek istiyorum.

Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; Türk dışpolitikasının içerisinde bulunduğu durum, maalesef, terörle mücadelede kalıcı bir çözümü ortaya çıkaramamaktadır. İşte son bir yıldan beri yaşadıklarımız, bunun açık bir delilidir. Terör örgütünün başı Abdullah Öcalan'ın, Suriye'den çıkarıldığı günden bugüne kadar geçirmiş olduğu süreçte, Türkiye'nin gündemini nasıl belirlediğini ve Türkiye'nin, bunun önünde gündem belirleme gücü olduğu halde, âdeta belirlenen gündeme tabi kılındığını ibretle seyrettik. Halbuki, basiretli ve güçlü bir dışpolitikanın, bitmekte olan bir terör örgütü karşısında, belirlenen gündeme tabi olmak gibi bir noktada bulunması söz konusu olmayacaktı; ama, bu durumu, bugün üzülerek yaşamaktayız.

Yine önemli bir gelişmeyi halkımızla paylaşmak istiyor ve Sayın İçişleri Bakanımızdan -eğer İçtüzüğümüz uygunsa- bu dile getireceğim konuda bilgi vermesini rica ediyorum. Son günlerde, bilhassa Van, Batman ve Diyarbakır'da, faili meçhul cinayetlerin sayısında bir artış meydana gelmektedir. Uzun bir dönemden beri sona ermiş olan bu cinayetler yeniden başlamıştır. Çok spesifik olmakla beraber, Diyarbakır için önem arz ettiğinden dile getirmek istiyorum; Diyarbakır Tıp Fakültesinin Sekreteri İbrahim Sarı isimli vatandaş, bölgede tanınan, bölgede rağbet gören değerli bir bürokrat olduğu halde, uzun bir zamandan beri, sanıyorum bir haftaya yakın bir zamandan beri kayıptır. Bölge halkı bu konuda mustariptir. Gerek Diyarbakır milletvekili arkadaşlarımız gerek diğer milletvekili arkadaşlarımız, bu ve benzeri kayıpların bir an evvel bulunması için ilgilileri uyarmışlardır. Ben de, burada, Sayın İçişleri Bakanımızın -üzerine düşen görevi yerine getirdiğinden eminim- belli bir noktaya gelinip gelinmediği konusunda bilgi vermesini rica ediyorum.

Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; bu noktaya dikkatlerinizi çekmek istiyorum: Terör ve benzeri güvenlik meselelerinin halli için, siyasîlerin, inisiyatifi ellerine almaları gerekmektedir. Güvenlik görevlilerimiz, hakikaten, üzerlerine düşen görevi en güzel şekilde yerine getirmişlerdir. Bundan sonra, siyasete yönelen her türlü manipüle edici cereyana Türkiye Büyük Millet Meclisi olarak engel olmalıyız. Türkiye Büyük Millet Meclisi siyaseti manipüle edici cereyanlara engel olduğu zaman, iradesiyle, Türkiye üzerinde, içpolitikada ve güvenlik meselelerinde menfi tesir meydana getirici bütün cereyanları engelleyebilecektir. Bu, konu üzerinde durulması gereken en önemli, bariz noktalardan birisidir. Yine, artık, olağanüstü halin yerini olağanüstü hizmetlerin alması gerektiğini de unutmamalıyız. Bölge halkı olağanüstü hizmetlerin gelmesini istemekte ve bunu her vesileyle dile getirmektedir.

Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; bunlar nelerdir diye soracak olursanız, kısaca, hepinizin bildiği şeyleri, zabıtlara geçmesi açısından tekrarlamakta fayda mülahaza ediyorum. Her şeyden evvel, artık, özel yatırımları teşvik edici uygulamalara geçilmelidir. Bunlar kâğıt üzerinde vardır; ama, uygulamaya geçilmemiştir, henüz orada ciddî bir yatırımdan bahsetmek söz konusu değildir. Dolayısıyla, devlet, yapması gerekeni yapmadığı zaman, özel sektörden oraya, birkaç istisna dışında, bir yönelişin olmasını beklememiz söz konusu değildir.

Yine, hayvancılığın güçlendirilmesi için, otlaklara ve meralara çıkışın serbest bırakılması gerekmektedir. Hâlâ bu konuda engelleyici uygulamalar vardır. Türkiye'de hayvancılığımızın gelmiş olduğu acıklı durumu hepimiz bilmekteyiz. Burada herhangi bir hükümeti suçlamak istemiyorum; bu, hepimizin ortak bir meselesidir. Bu konuda güvenlikle ilgili tedbirler alınmalıdır ve bölge halkının hayvancılığı yapabileceği vasatın sağlanması için gerekli tedbirler alınmalıdır.

Bir önemli nokta daha vardır. Bu ondört senelik zaman zarfında bir şeyi müşahede ettik; güneydoğudaki terörü ve güneydoğudaki yoksulluğu sektör haline getirenler vardır. Bunların kimler olduğunu burada uzun uzun anlatmak istemiyorum. Hükümetimizin en aslî görevlerinden birisi, terörü sektör haline getirerek, âdeta, onunla geçimini sağlayan, belli yerlere temerküz etmiş organizasyonları kamuoyuna açıklamak ve daha sonra bunların bu faaliyetlerini önlemektir. Sanıyorum, olağanüstü hali uzatmak kadar önemli bir görevdir bu; terörü sektör haline getirenleri teşhis edip, onların önüne geçilmesi.

Yine, Güneydoğu Anadolu ve Doğu Anadolu'da tahsil edilen vergilerin yeniden gözden geçirilmesi gerekmektedir. Öyle bölgeler biliyoruz ki, tahsil edilen vergiler, o bölgedeki vergi dairelerinin masraflarını dahi karşılamamaktadır; bunları biliyoruz. Vergi Kanunu çıkarken, 55 inci hükümet döneminde, Sayın Maliye Bakanımızın huzurunda bu konular uzun uzun dile getirilmişti; fakat, sanıyorum, bu konuyla ilgili bir düzenleme henüz yapılmadı. Eğer, bu konuya dikkat edilirse faydalı olacağı kanatindeyim.

Kısaca, değerli milletvekilleri, hepimizin asıl görevinin, hayatı ve Türkiye'deki tüm müesseseleri normalleştirmek; sadece ve sadece, Türkiye'yi, Türkiye'deki hayatı ve Türkiye'deki müesseseleri normalleştirmek olduğunu unutmamamız gerektiğini beyan ediyor; Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum. (FP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Fazilet Partisi Grubu adına konuşan, Gaziantep Milletvekili Sayın Mehmet Bedri İncetahtacı'ya teşekkür ediyorum.

İkinci konuşmacı, Doğru Yol Partisi Grubu adına, Konya Milletvekili Sayın Necati Çetinkaya.

Buyurun efendim. (DYP sıralarından alkışlar)

DYP GRUBU ADINA M. NECATİ ÇETİNKAYA (Konya) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; konuşmama başlamadan önce, hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Bilindiği üzere, bölgede terörle mücadele çalışmaları, bölücü terör örgütünün 1984 yılı ağustos ayında başlayan silahlı eylem ve faaliyetlerinin önlenmesi amacıyla, 19 Temmuz 1987'ye kadar sıkıyönetim uygulamasıyla devam etmiş, bu tarihten sonra da olağanüstü hal uygulaması kapsamına alınmış ve bu çalışma devam etmektedir.

Değerli arkadaşlar, onbeş yıldır, ülkenin bölünmez bütünlüğüne kasteden, 30 000 insanımızın hunharca kanını döken ve ülkesinin bölünmez bütünlüğü uğruna seve seve şahadet şerbeti içen değerli evlatlarımızın bu mücadelesinin, gerçek manada, içyüzünü, tahmin ediyorum ki, yeteri derecede dünyaya anlatamadık. Terör örgütünün onbeş seneden beri devam eden bu terör örgütünün bir vahşet olduğunu, kundaktaki bebeğinden tutun ölüm döşeğindeki yaşlı güneydoğulu vatandaşımızın canına kasteden, kadınını erkeğini ayırt etmeksizin, onların, hemen hemen dünyanın çok az yerinde görülen vahşi katliamlarına başvurarak canlarını alan bu vatan düşmanlarını yeteri derecede dünyaya anlatamadık. Eğer anlatabilmiş olsaydık, bugün, bu canibaşı için, yıllarca müttefiklerimiz ve dostlarımız olan Avrupalı dostlarımızın vatanları, herhalde, bir melce olmazdı. Gelin görün ki, ilkin, yıllarca Suriye'den yönettiği bu katliamları, bilahara Rusya'ya, oradan İtalya'ya geçerek orada bir melce bulmuş.

Hatırlıyorum, İtalya'ya gittiğinde, ilk olarak, yetkililerimiz "yakalandı" diye basına açıklama yaptılar. Bir gün geçtikten sonra gördük ki, canibaşı yakalanmamış; fakat, bizzat İtalyan parlamenter tarafından Moskova'da saklandığı yere gidilerek, beraber, refakatte Roma Havaalanına getirilmiş ve orada geçici bir süre, bir sağlık merkezinde âdeta misafir edilmiş; arkasından, Almanlara yakalandığı bildirilmiş ve Emniyet Genel Müdürümüzün tesadüfen başka bir konuyla ilgili olarak orada bulunduğu bir sırada, Alman Emniyet Genel Müdürüne gelen haberle, ülkemizde, bunun orada bulunduğu haberi alınmış.

Değerli arkadaşlar, o ana kadar Interpol kayıtlarında ve kırmızı bültenle aranan cani, suçlu olarak Almanların kayıtlarında var. Tabiî, bu, Roma'ya gelmeden önce çok önemli olaylar cereyan etmiş. Hatırlarsınız, ondan önce, bizzat, yine bu bölücü örgütün yönlendirdiği ve onun nezaret ve kontrolünde, kaçak yollarla, İtalya'nın Adriyatik sahillerine, devamlı olarak "mülteci" adı altında kişiler, PKK'lılar ve sempatizanları götürülüyordu. Bunlar, orada,  Avrupa'nın değişik ülkelerinde âdeta modern bir köle gibi çalıştırılıyor ve orada aldıkları paranın tamamına yakınını, yine, örgüt ellerinden alıyordu. Adriyatik sahillerindeki İtalyan limanları, bu olaydan kısa süre önce, âdeta, bu uydurma iltica olaylarıyla yığılmalara sebep oldu. Hemen hemen, gün aşırı bu tür olayları görmeye başladık. Dünya televizyonlarında, bizzat İtalya'nın bazı yetkilileri tarafından bunların karşılandığını ve bunların da, gittikleri o gemiler üzerine bölücü terörün işaretini yaptıklarını, hep birlikte biz de seyrettik.

Ondan sonra çok önemli bir olay daha cereyan etti. Neydi o önemli olay;  uydurma "sürgündeki parlamento" adı altında Roma Parlamentosunda, bizzat bizim müttefikimiz olan Roma Parlamentosunda toplantı yapıldı. Bu, bizim için, bize karşı yapılan, herhalde dostlukla bağdaşmayan ve demokratik bir ülkenin yapmaması gereken bir olaydı. Bu konuda tepkilerimizi göstermek üzere, İtalyan Büyükelçisine Dostluk Grubu olarak gittik. İtalyan Büyükelçisi "efendim, ülkemizin yasalarına göre, herhangi bir parlamenter bu konuda talepte bulunursa, bu toplantı yapılabilir" diye cevap verdi. İtalyan yetkililer de buna, bu şekilde cevap verdi; ama, ben inanıyorum ki, bu konu, eğer yurt dışında yeteri derecede anlatılabilmiş olsaydı; şehitlerimizin, vatandaşlarımızın dökülen kanları, hunharlığın ve vahşetin içyüzü, kundaktaki bebeklerin vahşice katledilişi, o zalimane tablolar, eğer, orada yeteri derecede anlatılabilmiş olsaydı, tahmin ediyorum ki, bu olay, orada, bu kadar kolay cerayan etmezdi; çünkü, yetkililerden de, aynı, buna benzer cevaplar aldık. Arkasından, bu olayın, daha büyük bir fırtınanın habercisi olacağının endişesi içindeyken, nihayet gördük ki, bu teröristbaşı, İtalya'ya, bizzat İtalyan parlamenterin refaketinde geldi ve günlerce yapılan diplomatik temaslarımız ve mücadelelerimiz, maalesef, netice vermedi. Netice ne oldu; istinaf mahkemesi toplandı ve bize "sizin, bizden, bunun kırmızı bültenle aranan bir kişi olarak iadesi konusunda talebiniz yok; yalnız Almanların talebi var" dedi. Gelin görün ki, dostumuz Almanlar da, istinaf mahkemesinin karar verdiği günün 14.30'unda -çünkü, elimde resmî belge var- bizzat İtalyan yetkililerine, İtalyan yetkilileriyle birlikte 17 Interpol üyesi ülkeye "bugünden itibaren arananlar listesinden çıkarılmıştır ve tarafımızdan aranmamaktadır; kırmızı bülten kayıtlarından düşürülmüştür, gereğini rica" diye bir yazı gönderdi. Aynı yazı oraya da gitti ve istinaf mahkemesi "artık, bu, aranan bir kişi değildir" dedi, bırakıldı ve hepiniz biliyorsunuz, Roma banliyölerinin birisinde bir villada günlerce misafir edildi ve bir süre sonra bir haber geldi; bunun, meçhul, bilinmeyen bir yere gittiği_

Değerli arkadaşlar, günlerdir biz bu bilgiden mahrumuz, toplumumuz mahrum, Meclimiz bu bilgiden yoksun ve hepimiz yoksunuz. Nedir konu; nereye gittiğini bilemiyoruz_ Şimdi, İtalyan yetkilileri ve diğer ülkelerin yetkilileri diyor ki, efendim, nereye gittiğini bilemiyoruz.

Değerli arkadaşlar, havacılık konusunda bilgi sahibi olmayan kişi de bilir ki, havayollarıyla seyrüsefer yapan kişi bilir ki, bir uçak bir yerden bir yere iniş ve kalkış yaptığı zaman, müsaadeye tabidir. Kesinlikle, müsaadesiz bir uçağın bir yerden bir yere inmesi veyahut da kalkması bahis konusu değildir. Bu, dünya havacılık hukukunda geçerlidir. Benim de fakültedeki seçmeli dersim sivil havacılık konusuydu ve kesinlikle, müsaade olmadan, bir kere, hava sahasına giremezsiniz, FIR hattını kullanamazsınız; ama, gelin görün ki, dünyaya soruyoruz, ama, dünya diyor ki, efendim, nereye gittiğinden haberimiz yok. Bu uçak, herhalde, havada devamlı olarak kalmıyor; inecek, ikmalini yapacak, tekrar bir yere gidecek; yani, bu, herhalde, mucizevî bir uçak değil; ama, şimdiye kadar, maalesef, hâlâ, izine rastlanmış değildir.

Bunları niçin anlatıyorum değerli arkadaşlar; onbeş yıldan beri, işte, bölgede, ülkenin birlik ve bütünlüğüne kasteden bu caninin ve onun emriyle cinayetleri işleyen bu zavallıların, bu vatan hainlerinin yaptıkları eylemler, öldürme, hunharca, vahşice katliamlar, ülkenin o bölgesindeki insanların ekonomik çıkarlarını tamamen altüst etmeleri, ülkenin o bölgesinde hayvancılığın, bir zaman dünyanın en ileri gelen bölgelerinden biri iken sonradan tamamen sıfıra müncer olması ve devlet olarak, bu konuda, hâlâ, oradaki hayvancılığı destekleyecek, problemi çözecek bir politika takip etmeyişimiz...

Yalnız öldürmekle kalmamış, beyaz zehirle de bütün insanlığı zehirlemek için bu ticareti de ele geçirmiş. Ta, o altın üçgen dediğimiz, Kamboçya'dan, Afganistan'dan, Hindistan'dan başlayarak gelen beyaz zehiri, dünyanın özellikle zengin ülkelerine, Avrupa'ya, Amerika'ya gönderen, oradaki insanları zehirlemek için bu trafiği yönlendiren yine bu terör örgütü.

O bölgedeki insanların cahil kalmasını sağlamak için okulları yakan, öğretmenleri öldüren, o bölgedeki insanların sağlığını korumak, orada sağlık yönünde hizmet vermek için yapılan sağlıkevlerini, hastanelerini yakan bu terör örgütü.

Yapılan o yolları tahrip eden, o yolları yapan yol makinelerini tahrip eden ve dolayısıyla, bölgeye düşman olan bu örgüt; ama, gelin görün ki,  Batılı dostlarımıza bunu yeteri derecede anlatamamışız.

Değerli arkadaşlar, bu Meclisin ve devletimizin,  bu konudaki siyasî mülahazaları bir tarafa bırakarak, aklıselimle, akıl ve mantık çerçevesinde bu meseleyi değerlendirmesi lazım. Bu mesele, şu partinin, bu partinin meselesi değildir; bu mesele, topyekûn Türkiye'nin meselesidir. Bu mesele, millî meseledir ve dolayısıyla, bir millî politika tesis edilmeli, bu millî politika neticesinde bu meseleyi çözüme kavuşturmalıyız; çünkü, ülkenin bölünmez bütünlüğüne kasteden bir mesele, ancak değişmeyen millî politikalarla çözüme kavuşturulur. Mesele, aklıselimle değerlendirilirse, mantık süzgecinden geçirilerek, hislerimizden arınmış olarak, meseleyi çözüme kavuşturmak için çareler araştırırsak, o zaman, doğruyu buluruz. Onun için, bu konuda, hepimiz, aynı birlik ve beraberlik ve aynı millî ruh ve şuurla hareket ederek, yapılması gereken neyse, bu Yüce Meclisin çatısı altında, doğruyu bularak ve o doğru, bir daha hiç değiştirilmeyecek bir şekilde, bir mücadele ve bir hedef noktası şeklinde tespit edilerek, ona göre mücadelemizi yapmak mecburiyetindeyiz.

BAŞKAN – Sayın Çetinkaya, konuşma sürenizin bitimine 2 dakika kalmıştır.

M. NECATİ ÇETİNKAYA (Devamla) – Anlaşıldı Sayın Başkanım.

Değerli arkadaşlarım, onun için, yalnız 1998 yılı içerisindeki rakamları, konunun, hâlâ, son derece önemle üzerinde durmamız ve mücadele etmemiz gereken bir husus olduğunu, sizi bilgilendirme bakımından arz etmek istiyorum: Bakınız, 1998 yılı içerisinde, güvenlik kuvvetlerimizden 343 şehit, 680 yaralı, vatandaşlarımızdan da 88 ölü ve 145 yaralı... Terör örgütünden de, bir yıl içerisinde, 1 914'ü ölü olmak üzere, toplam 2 233 kişi yakalanmış. Şimdiye kadar ele geçirilen teröristlerin -ölü ve yaralı- sayısı 27 435'tir.

İşte, bu korkunç mücadelede, oradaki insanlarımızı huzura ve güvene kavuşturmanın yolu, bir kere, güvenliği sağlamakla birlikte, bu mücadeleyi devam ettirmekle birlikte, ekonomik tedbirleri alarak, oradaki insanlarımızın işi ve aşı için de bir çare bulmamızdır. Sağlık konusunu çözmemiz lazım, millî eğitim konusunu tam ciddiyetle çözmemiz lazım ve ülkeyi huzura kavuşturmakla birlikte, GAP bölgesinde, artık, insanlarımızın en önemli problemi olan işsizlik problemini, eğitim problemini, sağlık problemini ve bölgedeki sanayileşmeyi, şimdiye kadar, devletimizin, kendi aslî problemi olarak kabul edip çözmesi gerekirdi. Gelin görün ki...

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

M. NECATİ ÇETİNKAYA (Devamla) – 1 dakika süre rica edebilir miyim Sayın Başkan...

BAŞKAN – Yeni ilave süre verme imkânım yok Sayın Çetinkaya; teşekkür ederim.

M. NECATİ ÇETİNKAYA (Devamla) – Bu konuda şehitlerimizi rahmetle anıyor, geride kalanlara sabır diliyor ve herkese saygılar sunuyorum. (DYP, ANAP ve FP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Dileklerinize katılıyorum Sayın Çetinkaya.

Teşekkür ediyorum.

Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına, İçel Milletvekili Sayın Oya Araslı konuşacak. (CHP sıralarından alkışlar)

Buyurun Sayın Araslı.

Konuşma süreniz 20 dakikadır.

CHP GRUBU ADINA OYA ARASLI (İçel) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Bakanlar Kurulunun, Diyarbakır, Hakkâri, Siirt, Şırnak, Tunceli ve Van'da devam etmekte olan olağünüstü halin, 30.3.1999 saat 17.00'den geçerli olmak üzere, 4 ay süreyle uzatılmasına ilişkin istemi üzerinde Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına söz almış bulunuyorum; sizleri, Grubum ve kendim adına saygıyla selamlıyorum.

Değerli milletvekilleri, bundan önce de, aynı bölgede, olağanüstü halin uzatılmasına ilişkin istemlerle ilgili olarak, Cumhuriyet Halk Partisi görüşlerini dile getirdi; aradan geçen zaman içerisinde bu görüşleri değiştirmemizi gerektirecek herhangi bir durum ortaya çıkmadı. Bu nedenle, ben, daha baştan, Cumhuriyet Halk Partisinin, OHAL'in uzatılmasına olumlu bakmadığını, bu konuda olumlu oy kullanmayacağını bildirerek sözlerime başlamak istiyorum.

Değerli milletvekillerimiz, bu illerimizde, insafsızca bir terör ortamında 30 000'e yakın yaşamın söndüğünü biliyoruz. Ülkemizin bölünmez bütünlüğünü savunmak için 5 000'i aşkın gencecik evladımızı bu topraklarda şehit verdik, 15 000'e yakın güvenlik mensubumuz yaralandı; bir kısmı vatan uğruna yapılan bir mücadelenin onurunu, gururunu, bir daha belki günışığını göremeyecekleri gözlerinin ıstırabıyla, belki bir daha dünyaya dokunamayacakları ellerinin ıstırabıyla, belki bir daha yeryüzüne basamayacak eksik bacaklarının ıstırabıyla birlikte taşıyorlar. Bebesiyle, kadınıyla, yaşlısıyla, genciyle, öğretmeniyle, savcısıyla 5 000'i aşkın masum yurttaşımız, bu topraklarda acımasızca katledildi. Güneydoğu Anadolu'daki kimi çocuklarımızı terör örgütlerine kaptırdık. Çocuk yaştaki binlerce gencimizi bu kanlı terör örgütleri kandırdı, kendi karanlık dünyalarının girdabında yok etti.

Değerli milletvekilleri, bu Güneydoğu Anadolu Bölgesinin sorunları bunlarla da bitmiyor. Güneydoğu Anadolu'daki sağlık ocaklarımızın dörtte 3'ü kapalı, orada açılmış olan ilköğretim okullarının üçte 1'ine yakınında şu anda ders yapılacak durumun olmadığını biliyoruz, boşaltılmış köylerin sayısını ise defaatle burada dile getirmekten, neredeyse bunları dinleyenler usandı. Bu köylerin göç etmiş olan insanları, şimdi, Türkiye'nin pek çok kentinin kenarlarında, yoklukla mücadele ederek bir yaşam savaşı veriyorlar. Aslında, göç etmiş insanlarımızın paylaşmakta olduğu sorun, şu anda Güneydoğu Anadolu'da yaşamını sürdürmekte olan insanların mücadele etmekte olduğu koşullardan çok farklı değil; çünkü, Güneydoğu Anadolu'da kalmış olan, orada yaşamını sürdürmekte olan insanlarımız da, açlık derdi çekiyor, işsizlik derdi çekiyor, sefaletle boğuşuyor, kamu hizmetlerine ulaşmakta zorlanıyor.

Bu bölgelerimizde tarım yapılamıyor, bu bölgelerimizde temel gelir kaynağı olan hayvancılık şu anda yok olmuş durumda ve bu bölgelerde, hâlâ, bu sorunları çözecek, bu sancıyı dindirecek, huzuru sağlayacak bir ortama geçilememiş durumda; çünkü, olağanüstü hal, bu sorunları çözmek için bugüne kadar tek yol olarak görülmüş ve bunun dışında, olağanüstü hal ilanına gitmekten, olağanüstü hali uzatmaktan başka herhangi bir çözüm, gündeme getirilmemiş durumda.

Aslında, bu sorunları çözebilmek için olağanüstü hali tek çare olarak gören anlayışın ne kadar yanlış olduğunu, Cumhuriyet Halk Partisi Grubu olarak, bu kürsülerde defaatle dile getirdik. OHAL ilanına yol açan koşulları ortadan kaldıracak çalışmalar yapılmadıkça, bu çalışmalar tamamlanmadıkça, yalnız olağanüstü hali uzatmakla hiçbir çözüme ulaşılamayacağını defaatle ifade ettik. OHAL'in tek başına sorun çözmeye yetmeyeceğini; aksine, sorun yaratacağını, burada, kaç kere söylediğimizin sayısını bile unutmuş durumdayım.

Aslında, alınması gereken köklü önlemleri bir an önce almadığımız takdirde, hiçbirimiz, olağanüstü halle, olağanüstü bir rejimle bu sorunları çözebilme umuduna hiçbir zaman kapılmamalıyız; çünkü, bu, boş bir hayalden öteye gidemez. Bölgede işsizliğin, geri kalmışlığın, eşitsizliğin kaynakları kurutulmadığı takdirde, çekilmekte olan sorunların hiçbirisinin sürekli bir biçimde dindirilmesinin mümkün olamayacağı gerçeğini hepimiz kabul etmeliyiz ve vakit çok geç olmadan bir an önce bu sorunları çözecek önlemleri almalıyız; görüyorum ki, aradan geçen zamanlarda, olağanüstü halin her uzatıldığı sırada, bu konuları çözmek için birtakım düzenlemelerin yapılması gereğine dikkat çekiliyor "bu son defa olur, bu önlemleri aldığımız zaman artık olağanüstü hal ortadan kalkar" deniliyor; ama, olağanüstü hal; hâlâ, uzatılmaya devam ediliyor, olağanüstü halin uzatılmasıyla ilgili istemler hâlâ gündeme geliyor; ama, bu gereği ortadan kaldıracak önlemleri almak, gerekli düzenlemeleri yapmak için hükümetin attığı hiçbir adım yok. Örneğin, Cumhuriyet Halk Partisinin her zaman önerdiği gibi, bölgesel kalkınmayla ilgili bir plan, bir özel düzenleme bir an önce yapılabilir ve ilgili sorunlar çözülebilir; ama, görüyoruz ki, bu konuda yaptığımız tüm bu yoldaki uyarılar amacına ulaşmamıştır ve yine tek çözüm olarak olağanüstü hal önümüze çıkarılmaktadır, onun uzatılması istenmektedir.

Değerli milletvekilleri, 1984'ten bu yana süren olağanüstü hal uygulamaları nedeniyle, Türkiye'de, birbirinden farklı iki anayasanın uygulanır hale geldiğine dikkatlerinizi çekmek isterim. Bunlardan birincisi olağan rejim anayasasıdır. Yani, insan haklarına saygılı, özgürlükçü, hukuk devleti ilkesini kabul eden, devletin yaptığı her işlemi, anayasa ve diğer yargı organlarının denetimine açık tutan bir anayasa rejimidir.

İkincisi ise, olağanüstü hal rejimidir ve bu rejimin anayasasıdır. Bu anayasanın, olağan anayasadan ve olağan rejimden farkı nedir?

Değerli milletvekilleri, bu olağanüstü hal rejimi, Anayasanın da getirdiği hükümler çerçevesinde, hak ve özgürlüklerde sınırlama yapılmasına imkân veren, hatta onların yer yer durdurulması imkânına kapıyı açan ve birtakım devlet işlemlerini de, hükümet işlemlerini de yargı denetimi dışında tutan bir rejimdir. Bu rejim, hepimizin bildiği gibi, 1984'ten bu yana, Türkiye'nin bazı yöreleri için artık olağan bir rejim haline dönüşmüştür. Bu olağanüstü rejimde gözlerini açmış olan çocuklarımız, bugün, yörelerinde birer yetişkin olmanın yolundadırlar; ama, henüz, Anayasanın olağan rejiminin kendilerine sunduğu nimetlerin farkına bile varamamışlardır; çünkü, o nimetlerle yüz yüze gelmemişlerdir.

Değerli milletvekilleri, acaba, bu çocuklarımızı, Anayasanın olağan rejimiyle tanıştırmak, yüz yüze getirmek zamanı gelmemiş midir artık? Bu çocuklarımız, ne zaman, Anayasanın olağan rejimi içerisinde yaşamaya başlayacaklardır, bu rejim içerisinde yerlerini alacaklardır?

Değerli milletvekilleri, çözemediğimiz sorunlardan, onların dile getirilmesini önleyecek rejimleri yürürlüğe koymak suretiyle kurtulamayız. Güneydoğudaki sorunları da, buradaki hak ve özgürlükleri kısıtlama imkânını getiren, buradaki birtakım işlemleri yargı denetimi dışına çıkaran birtakım rejimleri uygulamaya sokmakla çözemeyiz, onları ortadan da kaldıramayız; ama, yıllardan beri, biz, bunu yapıyoruz; olağanüstü hali uzatmakla, bu olağanüstü hal bölgesindeki bütün sorunları çözdüğümüzü, en azından, onları, gözden uzak tutabildiğimizi sanıyoruz. Bu, yanlıştır; bu, sorunlarla mücadelede bizi doğrulara ve ulaşmayı istediğimizi söylediğimiz amaçlara ulaştıracak bir yöntem değildir.

Şimdi, biz, olağanüstü halin uzatılması çare değildir, buna karşıyız dediğimiz zaman, bazı arkadaşlarımız "peki, siz, terörle mücadele edilmesini istemiyor musunuz, ülkemizin bütünlüğünün korunmasını istemiyor musunuz" diyorlar; değerli arkadaşlarım, en çok istediğimiz budur Cumhuriyet Halk Partisi olarak. Ülkemizin bölünmez bütünlüğüne çok saygılıyız, bunun, sonuna kadar savunulmasından yanayız, korunması gereken en büyük değerlerimizden birisi olduğuna inanıyoruz. Terörle mücadele edilmesini, belki, herkesten fazla istiyoruz; ama, bu isteklerimizin ancak doğru ve etkin yollarla amacına ulaşabileceğinin, gerçekleşebileceğinin de bilinci içerisindeyiz. Yanlış seçilecek yöntemler, mücadele ettiğimiz olayları daha da şiddetli tehlikeler olarak karşımıza çıkarır; bunun bilinci içerisindeyiz ve bir an önce yanlış yöntemlerden vazgeçilmesini istiyoruz. Bugüne kadar hep olağanüstü hal uzatıldı; ama, biraz önce söylediğim gibi, her uzatmada da "gereken önlemleri alacağız" vaadi hükümetler tarafından yapıldı. Bugüne kadar, bu konuda, herhangi bir tatminkâr adım atılmamış olduğu gerçeğinden hareket ediyoruz ve belki, biraz da, bu önlemleri bir an önce almaya hükümeti zorlayabilmek için, yasama organını zorlayabilmek için, OHAL uzatılmasın diyoruz; belki, itici bir güç olur ve belki, güneydoğuda kanayan yara bir an önce sarılır, bu konuda gerekli hareketi gerçekleştiririz.

Niçin olağanüstü hal uygun değil; bunu, bir kere daha burada dile getirdim, çok kısa olarak, son bir kere daha size söylemek istiyorum: Olağanüstü hal, Anayasamızın çok olağanüstü bir rejimidir; böyle, onbeş yılı, onaltı yılı aşkın bir süre, kesinti vermeden kullanılsın diye Anayasaya getirilmiş olan bir rejim değildir. Eğer böyle bir uygulama yaparsanız, bu kadar uzun süre bir olağanüstü rejimi uygulamaya sokarsanız, konuşmamın başlangıcında da dediğim gibi, olağanüstü hal rejimi, bütün kısıtlamalarıyla, olağan bir rejime dönüşür o bölge için, bizim anayasal sistemimizin bunu kabul etmeye tahammülü yoktur.

Olağanüstü hal rejimi, hak ve özgürlüklerin sınırlandığı, hatta, biraz önce söylediğim gibi, askıya alınabildiği bir rejimdir. Eğer bu olağanüstü hal rejimini -bu bölgede uygulanmakta olduğu gibi- uzun süreler uygulayacak olursanız, o takdirde, hak ve özgürlükler de -insan haklarına saygılı Anayasamızın bu ilkesiyle bağdaşamayacak bir biçimde- daraltılmış olur; bu açıdan da sakıncalıdır.

Olağanüstü hal, birkısım hukukî işlemleri yargı denetiminden çıkaran ve bu nedenle, yönetimde keyfîliğe kapıyı ardına kadar açabilecek bir rejimdir, toplumumuzu, bu tür eğilim ve uygulamalardan kurtarabilmek için de, olağanüstü hal rejimini, çok uzunca bir süre aynı bölgede uygulamada tutmak doğru değildir.

Ben, olağanüstü hal ilanına neden olan koşulların kökenindeki sorunlar çözülmeden, hep olağanüstü hal yöntemine gitmenin sakıncalı olduğunu bir kere daha yineliyorum ve bu konuda daha önce söylenenlere Cumhuriyet Halk Partisi Grubu olarak ekleyebilecek bir şeyimiz olmadığı için, vaktinizi de almamak üzere, sözlerime burada son vermek istiyorum.

Hepinize saygılar sunarım. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına konuşan Grup Başkanvekili Sayın Oya Araslı'ya teşekkür ediyorum.

Şimdi, söz sırası Demokratik Sol Parti Grubunda.

Hatay Milletvekili Sayın Ali Günay söz istemişlerdir. (DSP sıralarından alkışlar)

Sayın Günay, konuşma süreniz 20 dakikadır.

DSP GRUBU ADINA ALİ GÜNAY (Hatay) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Diyarbakır, Hakkâri, Siirt, Şırnak, Tunceli ve Van İllerinde devam etmekte olan olağanüstü halin dört ay süreyle uzatılmasına ilişkin Bakanlar Kurulu tezkeresi üzerinde Demokratik Sol Partinin görüşlerini açıklamak üzere huzurlarınızdayım; Demokratik Sol Parti Grubu adına hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Sayın milletvekilleri, Anayasamızda düzenlenmiş olan şekliyle, olağanüstü halin, hangi durumlarda, nasıl ve hangi merciler tarafından ilan edilebileceği hususunda kısaca bilgi vermekte yarar görüyorum.

Bilindiği üzere, Anayasamızın 119 uncu ve 120 nci maddelerine göre, tabiî afet ve ağır ekonomik bunalım sebebiyle veya şiddet olaylarının yaygınlaşması ve kamu düzeninin ciddî şekilde bozulması sebepleriyle, Cumhurbaşkanı başkanlığında toplanan Bakanlar Kurulu, yurdun bir veya birden fazla bölgesinde veya bütününde, süresi altı ayı geçmemek üzere, olağanüstü hal ilan edebilir ve yine, Anayasamızın 121 inci maddesine göre, Türkiye Büyük Millet Meclisi, Bakanlar Kurulunun istemi üzerine, her defasında dört ayı geçmemek üzere, süreyi uzatabilir veya olağanüstü hali kaldırabilir.

Güneydoğu ve Doğu Anadolu'daki bazı illerimizde, ülkemizin birlik ve bütünlüğünü bozmaya yönelik terör olaylarının ve şiddet hareketlerinin kamu düzenini ciddî biçimde bozmaya yönelik olarak artması üzerine, Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının 120 nci maddesine göre, olağanüstü hal ilan edilmiş ve olağanüstü hal oniki yılı aşkın bir süredir bazı illerimizde devam edegelmiştir. Geçen süre içinde, alınan önlemlerle, bölgedeki terör olayları gittikçe gerileme göstermiş ve bu sayede, Batman, Bingöl, Bitlis ve Mardin İllerimizdeki olağanüstü hal uygulaması kaldırılmıştı. Olağanüstü hal uygulamasının devam ettiği illerimizde de huzur ve güvenliğin sağlanarak en kısa sürede olağanüstü hal uygulamasının kaldırılacağına inanıyoruz ve bunu diliyoruz.

Sayın milletvekilleri, olağanüstü hal uygulamasının başladığı günden bugüne kadar geçen uzun zaman içerisinde, Türkiye Büyük Millet Meclisinde grubu bulunan bütün siyasî partiler kurulan hükümetlerde yer almışlar, olağanüstü hal süresinin uzatılması yönünde oy kullanmışlardır; biraz önceki değerli siyasî parti grup temsilcimiz de bunların arasındadır. Tüm ülke genelinde kamu düzeni ve güvenliğinin sağlanmasına kadar aynı duyarlılığın gösterilmesini beklemekteyiz.

Elbette ki, olağanüstü hal, normal hal değildir ve uygulandığı yerlerde temel hak ve hürriyetler sınırlanmaktadır. İsteğimiz, temel hak ve hürriyetlerin sınırlanması değil, ülkemizin hiçbir yerinde olağanüstü hali gerektiren koşulların kalmaması ve olağanüstü halin bir daha uzatılmasının gerekmeyeceği bir ortama bir an önce kavuşulmasıdır.

Bilindiği gibi, uzun yıllar boyunca, Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgelerimiz, ülkemizin, ekonomik ve sosyal bakımdan en sorunlu, en geri kalmış bölgeleri olmuştur. Bu bölgelerimiz, öteden beri, yoksulluğun, işsizliğin, gelir ve toprak dağılımı adaletsizliğinin en ileri ölçülere vardığı bölgelerimizdir.

Bu sorunlara 1984 yılından itibaren bir de terör sorunu eklenmiş ve bölgenin sorunları terör nedeniyle bir kat daha fazlalaşmıştır. Bölücü terör örgütü, silahsız, savunmasız sivil vatandaşlara, o bölgeye hizmet götüren kamu görevlilerine, ekonomik tesislere saldırılarını 1984'ten itibaren yoğunlaştırmıştır.

Bölücü terör eylemleri dışarıdan desteklenmiş ve beslenmiş, bölgedeki ekonomik durum da, bölücü terörün daha da tırmanmasına yol açmış, Körfez krizi ve savaşının ardından Irak'ın fiilen bölünmesi, bu bölgelerimizde terörü daha da yaygınlaştırmıştır. Bu arada, binlerce köy ve mezra boşaltılmış veya kendiliğinden boşalmıştır; binlerce yurttaşımız evsiz ve işsiz kalmış, birçok okul kapanmış, öğretmen açığı çok ileri boyutlara varmış, yatırımlar durmuş, tarım ve özellikle de hayvancılık çok gerilemiştir.

Yalnızca güvenlik önlemleriyle sınırlı olarak terörü önlemek mümkün değildir. Güneydoğu sorunu ve kısmen Doğu Anadolu sorunu, özellikle ekonomideki gerilikten, yapısal bozukluktan ve bunun neden olduğu sosyal sorunlardan kaynaklanmaktadır.

Terörün yaygın olduğu bölgelerimiz için, etkin ekonomik ve sosyal tedbirler alınarak, uygulamaya konulmalıdır. Güneydoğu ve Doğu Anadolu'da hızlı bir kalkınma atılımı başlatılmalı, tüm bölge halkı, maddî ve manevî huzura kavuşturulmalı, halkımızın devlete güveni sağlanmalıdır; öyle ki, bu bölgede yaşayan tüm yurttaşlarımız, Türkiye Cumhuriyetinin yurttaşları ve Türk Ulusunun ayırımsız bir unsuru olmaktan mutluluk ve kıvanç duymalıdır.

Görüleceği üzere, güneydoğu sorunu, yalnızca bir güvenlik sorunu veya bazılarının dediği gibi, bir etnik sorun değildir. Bölgenin sorunları, temelde, o bölgenin çağdışı feodal yapısından kaynaklanmaktadır. Sorunun kökeni, bu çağdışı feodal yapının varlığını sürdürmesidir. O bölgenin sanayileşmesini, ekonomik ve kültürel anlamda başka bölgelerle bütünleşmesini önleyen feodal yapı ve bu yapıya dayalı üretim ilişkileri değişmediği, kalıcı, yapıcı ve hukuka uygun çözümler üretilmediği sürece, sorunlar çözüme kavuşturulamayacağı gibi, daha da ağırlaşacaktır.

İlk kez, geçen hükümet döneminde, bir yandan bölücü teröre karşı güvenlik önlemleri kararlılıkla sürdürülürken, terör yüzünden köyünden olmuş, evsiz, işsiz ve eğitimsiz kalmış milyonlarca yurttaşımızın sorunlarına öncelik verilmiştir. Bu bölgemizde, sanayileşmeyi, kalkınmayı ve üretken yatırımları özendirmek için kapsamlı teşvik önlemleri alınmıştır. Bir yandan güvenlik güçlerimizin özverili çabasıyla bölücü terör örgütü büyük ölçüde çökertilirken, bir yandan da, bölge halkını işsizlikten, yoksulluktan ve çaresizlikten kurtarmaya yönelik atılımlar ve teşvikler belirlenmiştir. Bu teşviklerin uygulamaya girmesiyle, Güneydoğu ve Doğu Anadolu'da hızlı yatırımlar başlayabilecektir; işsizliğe son verme olanağı büyük ölçüde elde edilmiş olacağı gibi, terörün kaynağı da kurutulmuş olacaktır.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; terörle mücadelede, özellikle güvenlik boyutu açısından gelinen nokta başarılıdır. Bugün, gerek ülkenin bütününde gerekse olağanüstü halin uygulandığı bölgede güvenlik ve kanun hâkimiyeti önemli ölçüde sağlanmıştır. Bu arada, hükümetin başlattığı süreç, bölücü terör örgütünün başı Apo'nun Suriye'den kovulmasını, Rusya'dan dışlanmasını ve kaçtığı İtalya'dan sınır dışı edilmesini sağladı. Apo'nun, dünyada kolay kolay sığınacak bir yer bulamayacağı ortaya çıktı ve Avrupa kamuoyu, PKK'nın bir bölücü terörist örgüt olduğunu görmezden gelemeyecek duruma geldi. Terör örgütünün başı Abdullah Öcalan'ın Suriye'den kovulmasıyla başlayan süreç, 30 000'i aşkın cana kıyan bir azılı teröristin, bugün sığınacak bir ülke arar duruma gelmesine kadar varmıştır. Terör örgütü, bugün, elebaşısının uğradığı akıbeti de görerek, dağılma sürecine girmiş, bölücü akımın ve terörün beli kırılmıştır. Devletimiz, bu konudaki kararlılığını, bugüne kadar olduğu gibi, bundan sonra da sürdürecektir.

Sayın milletvekilleri, Güneydoğu ve Doğu Anadolu Bölgelerimizde yoksulluğun, işsizliğin, sömürünün giderileceği; bölücü akımın o yoldan kökünün kurutulacağı; güvenlik ve huzurun sağlanacağı; olağanüstü halin uzatılmasına ilişkin tezkerelerin bir daha görüşülmesine gerek kalmayacağı ve kısa süre içinde olağanüstü halin kaldırılacağı dilek ve inacıyla hepinize saygılar sunuyorum. (DSP ve ANAP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Demokratik Sol Parti Grubu adına konuşan Grup Başkanvekili Sayın Ali Günay'a teşekkür ediyorum.

Şimdi, son konuşmaya sıra geldi.

Anavatan Partisi Grubu adına Grup Başkanvekili Sayın Ülkü Güney; buyurunuz. (ANAP ve DSP sıralarından alkışlar)

Konuşma süreniz 20 dakikadır Sayın Güney.

ANAP GRUBU ADINA ÜLKÜ GÜNEY (Bayburt) – Sayın Başkan, muhterem milletvekilleri; Millî Güvenlik Kurulunun tavsiyesi ve Başbakanlık tezkeresi üzerinde söz almış bulunuyorum. Bu tezkere, Diyarbakır, Hakkâri, Siirt, Şırnak, Tunceli ve Van İllerinde devam etmekte olan olağanüstü halin, 30.3.1999 günü saat 17.00'den geçerli olmak üzere, dört ay süreyle uzatılmasını öngörmektedir. Bu tezkere üzerinde şahsım ve Grubum adına fikirlerimi çok kısa olarak ifade etmek istiyorum; bu vesileyle, Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.

Değerli milletvekilleri, bugün olağanüstü halin uzatılmasına ilişkin görüşmelerin 34 üncüsünü yapmaktayız. Yani, olağanüstü halin uzatılması konusu 34 defa Yüce Meclisin gündemine gelmiş.

Acaba, bu süre, biraz önce burada konuşan çok değerli arkadaşlarımın ifade ettiği gibi "bu kadar uzun olmalı mıydı ve niçin oldu" sorularını her an sorabiliriz; ama, bir şeyi de belirtmemiz lazım; yani, olağanüstü halin uzatılması, inanıyorum ki, hiçbir hükümetin kendi isteği ve arzusuyla olan bir olgu değildir; bu, bir zaruret sonucu ortaya gelmiştir.

Şimdi, 1984 yılında 2 kasabadaki baskınlarla başlayarak, güneydoğuyu tamamen etkisi altına alan terör olayları, 1987'de, Anayasamızın 120 nci maddesinde ifade edildiği gibi, şiddet olaylarının yaygınlaşması ve kamu düzeninin ciddî şekilde bozulması sebebiyle olağanüstü hal ilan edilmiştir; yani, Anayasanın bir emri olarak ilan edilmiştir ve mutlaka gerekli olan bir işlemdi. O günlere döndüğümüz zaman ve hatta, o günlerden bugüne kadar gelen süreci bir analiz ettiğimiz zaman, biraz evvel ifade ettiğim gibi, hükümetlerin istemeyerek, zaruret sonucu kabul etmiş oldukları olağanüstü halin mutlaka bu bölgelerde uygulanması gerekiyordu; başka çare yoktu. Bu, kademeli olarak olmuştur; biliyorsunuz, bugün, 6 ile inmiştir; zaman gelmiştir ki, 10 ile, mücavir alanları saydığınız zaman, 16 ile kadar çıkmış idi.

Muhterem milletvekilleri, onbir yılı aşan bu süre içerisinde ülkemizin güneydoğusunda PKK örgütünün vermiş olduğu zararlara, bu bölgenin ekonomisini ve dolayısıyla ülkemizin ekonomisini temelden sarsan bu şiddet eylemlerinin bize nelere mal olduğuna, satırbaşlarıyla çok kısa birkaç hatırlatma yaparak, şöyle kısaca bir göz atalım: 30 000'in üzerinde vatandaşımız hayatını kaybetmiş. Aynı zamanda, 5 000'in üzerinde güvenlik görevlimiz şehit olmuş. Okullar, hastaneler, Köy Hizmetlerine ait araçlar gereçler yakılmış yıkılmış, eğitim yapılamaz hale gelmiş; zaman gelmiş, 3 000-3 500 okul boşaltılmış, insanların en temel hakkı olan eğitim bile uygulanamaz olmuş ve bu işlemleri yahut da bu iradeyi gösteren, bu terörü getiren bu örgüt ve başta bu örgütün başı, bölgede huzuru tamamen bozmuş, bölgede insanlar, artık, bulundukları tarlalarından, meralarından başka yerlere göç etmek mecburiyetinde kalmışlar, köyler boşalmıştır. Burada, o insanların  can güvenliğini sağlayabilmek için yapılacak işlem, devletin gücünü ve iradesini ortaya koymaktır; bu da, ancak ve ancak, olağanüstü halle mümkün olmuştur; başka türlü olmuyor, yürümüyor.

Şimdi, bu eylemlerin amacı ne: Bu eylemlerin amacı, öyle birtakım bahanelerin arkasına sığınarak, işte, biz kimlik istiyoruz vesaire değil. Bu eylemlerin amacı üniter yapımızı bozmak, ülkeyi parçalamak, bölmek. İşte, bu teşhis konulduğu günden itibaren, bölücü örgütün, terörün üzerine ciddî olarak gidilmiştir.

Anavatan Partisinin iktidarı döneminde, olağanüstü halle birlikte olağanüstü bölge valiliği kurulmuş, korucu sistemi getirilmiş ve getirdiğimiz bu ciddî tedbirler, ne yazık ki, iktidarda olduğumuz dönemde, o zamanki muhalefet partileri tarafından hem eleştirilmiş hem de "biz iktidara gelirsek, koruculuk sistemini kaldıracağız; olağanüstü hali kaldıracağız, olağanüstü hal bölge valiliğini kaldıracağız" denilmiştir. Bunlar Meclis zabıtlarında vardır. Şu kadar hükümet değişmiştir, muhtelif partiler iktidara gelmiştir; ama, hiçbiri, bizim, zamanında almış olduğumuz bu tedbirleri kaldırmak durumunda kalmamışlardır veya böyle bir işleme girişmemişlerdir; çünkü, yapılan iş doğruydu, bugüne kadar da gelmiştir bu. Efendim, bugüne kadar geldi de ne oldu; bugüne kadar geldi, işte terörün beli kırıldı. Bugün, güneydoğuda terörün beli kırılmıştır.

Bütün hükümetler bu konuda gayretli davranmışlardır; ama, 55 inci cumhuriyet hükümetinin bu konudaki olağanüstü gayretini burada ifade etmek mecburiyetindeyim. Bölücü terör örgütünün başı Abdullah Öcalan, Suriye'de yıllarca barınmıştır ve militanlarını sınırımızın bitişiğinde yıllarca eğitmiştir, onlara lojistik destek vermiştir ve onların giriş ve çıkışlarını organize etmiştir; ama, 55 inci cumhuriyet hükümetinin döneminde, Suriye'ye karşı, ilk defa, ciddî tedbirler, önlemler, hatta ültimatoma varan dayatmalar ortaya çıkmış, hükümet, üzerine kararlı olarak gitmiş ve bölücü terör örgütünün başı, Suriye'yi terk etmek mecburiyetinde bırakılmıştır. Bu, büyük bir başarıdır. Bu başarıyı, burada, huzurlarınızda iftiharla ifade ediyorum.

Değerli milletvekilleri, bugün, bölücü terör örgütünün başı, ilk zaman ülkemizde endişeye kapıldığımız siyasî bir kimlik veya olayı siyasî sahaya çekme konumundan da tamamen uzaklaşmıştır. Bugün, artık, bu örgüt başı, bir saatli bomba gibi, hangi ülkeye yaklaşırsa patlamasından korkulan, tehlikeli bir madde olarak ortada kalmıştır; diğer bir tarifle, tabirle, havada kalmıştır; ne bir siyasî kimlik kazanabilmiştir ne de olay, siyasî arenaya götürülebilmiştir, çekilebilmiştir. Bu da, bugünkü hükümetin ve yine 55 inci cumhuriyet hükümetinin dirayetinin, bu konunun üzerine ciddiyetle gidişinin ve özellikle diğer ülkelerle yapmış olduğu girişimlerin sonucudur.

Değerli milletvekilleri, umuyorum ki, 30 Mart 1999'dan itibaren geçerli olmak üzere alacağımız bu uzatma kararı son olur; çünkü, bugün, elimizdeki son bilgilere göre, artık, bölücü terör örgütünün başının yapacağı bir şey kalmamıştır; elindeki bütün imkânları kullanmıştır, artık sığınacak bir limanı kalmamıştır. Bütün dünya, özellikle Batı ülkeleri, bu örgütün bir terör örgütü olduğunu kabul etmişler, özellikle uyuşturucu trafiğini ve uyuşturucuyu bunların yönlendirdiğini yeni yeni anlamışlardır. Bu örgüt, hem insanları, Kürt kökenli vatandaşlarımızı köle olarak kullanmış, Batı ülkelerinde kaçak işçi olarak çalıştırmış ve onları yanlarında zorla tutmuştur ve hem de Batı ülkelerindeki uyuşturucu kaçakçılığının hem trafiğinde hem alınmasında hem satılmasında etkin bir rol oynamış ve buradan kazandıkları rantlarla işlerini görmeye çalışmışlardır. Bunlar, artık, Batılı ülkeler tarafından da bilinmektedir.

Bu terör örgütünün yüzünün bütün çıplaklığıyla bu şekilde ortaya çıkması, artık içeride de destek bulamaması ve yapılan ciddî operasyonlarla, artık, bunların, ofansif durumdan çıkıp tamamen defansa çekilmesi, küçük küçük birimlerde vurkaç sistemine kadar inmiş olması, bunun sonunun geldiğinin bir işaretidir. Tabiî ki, rehavete kapılmamak lazım. Onbeş yılı aşan bir süre bu ülkeyi kana boğan, ülkeye maddî manevî büyük zararlar veren böyle bir örgütün sıfırlanabileceğini ve bu terörizmin tamamen kalkacağını, her şeyin güllük gülistanlık olacağını düşünmek mümkün değil; ama, mutlaka ve mutlaka, bu gidiş, bunların sonunun geldiğini göstermektedir.

Bu bakımdan, Millî Güvenlik Kurulunun tavsiye ettiği, hükümetin Yüce Meclise sunduğu bu 4 aylık sürenin, bu örgütle ilgili mevcut kalıntıların, artıkların temizlenebilmesi için gerekliliğine inanmaktayız. Demin de ifade ettiğim gibi, inşallah, bu son uzatma olur, bu süre içerisinde gerekli işlemler yapılır, bu bölgemiz ve bu bölgemizdeki insanlar da olağan bir düzen içine girerler diye düşünüyorum.

Bu nedenlerle, Anavatan Partisi Grubu olarak, hükümet tezkeresine olumlu oy vereceğimizi ifade ediyor, Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum. (Alkışlar)

BAŞKAN – Anavatan Partisi Grubu adına konuşan Bayburt Milletvekili ve Grup Başkanvekili Sayın Ülkü Güney'e teşekkür ediyorum.

Gruplar adına konuşmalar tamamlanmıştır.

Şimdi, kişisel söz isteyen milletvekili arkadaşlarıma söz vereceğim.

Birinci sırada, Erzurum Milletvekili Sayın İsmail Köse söz istemişlerdir.

Buyurun Sayın Köse.

Sayın Köse, konuşma süreniz 10 dakikadır.

İSMAİL KÖSE (Erzurum) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; konuşmama başlarken, Yüce Heyetinizi saygıyla selamlıyorum.

Benim de, konuşmacı arkadaşlarım gibi, en büyük temennim, olağanüstü halin devam etmemesidir; ancak, üzülerek ifade ediyorum ki, meselenin içerisinden gelen bir kişiliğe sahip olan Değerli Bakanımız, çeşitli müesseselerimizden aldığı bilgiler tahtında, bu kürsüden, olağanüstü halin devamının milletimiz ve devletimiz için önemli olduğunu söyledi. Bu bakımdan, bu bilgiler ışığında, ben de, şahsım itibariyle, gerçekten, olağanüstü halin kalkmasından yana olmamıza rağmen, şu andaki uygulamanın muayyen bir süre daha devam etmesi gerekmekte olduğunu görmekteyim.

Tabiî, hiçbir devletin, kendi vatandaşına muayyen yerlerde olağan kuralları uygulamaya, muayyen yerlerde de olağanüstü kuralları uygulamaya, herhangi bir şekilde bir keyfîlik getirmeye hakkı yoktur; ancak -Türkiye, olağanüstü hal uygulamasına neden lüzum görmüştür, niçin bugünlere gelinmiştir; aradan geçen onbeş yıllık bu süre içerisinde, bu terör örgütü PKK'nın mesafe almasına sebep olan hadiseler nelerdir; hangi siyasî iktidarların döneminde bu olaylar boyut kazanmıştır, ortadan kaldırılamamıştır- başlangıcı ile bugüne kadar olan hadiseler içerisindeki, bu süreçteki yanlışları, ihmalleri burada tartışmayacağız. İnşallah, PKK sıfırlandıktan sonra ki, gerçekten, Türkiye'nin ülkesiyle milletiyle bölünmez bir bütün olduğunun ortaya çıkarıldığı, psikolojik, siyasî ve askerî bütün gücüyle büyük bir devlet olduğu imajının ortaya çıkarılacağı siyasî ortam geldiği zaman, bu mesele de tartışılacaktır; çünkü, arada geçen bu süre içerisinde -konuşmacı arkadaşlarımızın da satır aralarında söylediği gibi- bazıları çanak tutmuştur, ama, bunlardan hesap sorulmamıştır; bazıları bilfiil para yardımında bulunmuştur, bunlardan hesap sorulmamıştır; bazıları yardım ve yataklıkta bulunmuştur, bunlardan hesap sorulmadığı gibi -bir milletvekili olarak üzülüyorum- milletin temsil edildiği bu Yüce Meclise, PKK'ya yardım ve yataklık yapanların affı için, maalesef, kanun teklifi verilmiştir.

O bölgede bu bölgede, Türkiyemizin çeşitli yerlerinde, ekonomik ve sosyal yönüyle geri kalmış, işsiz insanlarımız vardır. Onların kalkınmasını sağlamak, onların refah seviyesini yükseltmek için buralara yasa teklifi getirilmeli, onlar tartışılmalıydı. Gündemde kanunlarımız duruyor. Doğu Anadolu Bölgesinin topyekûn kalkınması için, 17 ilimizin kalkınmasını içeren "DAP Kanunu" dediğimiz ve altı yıl önce vermiş olduğum, -ama, hâlâ gündemde bekleyen- kanunun çıkmasını sağlamalıydık; ancak, böyle kanunlarla vakit geçirmekten daha çok, maalesef, PKK'ya yardım ve yataklık yapanlara af kanunu teklifleri getiriliyor bu Yüce Meclise.

İnsan haklarından bahsediyoruz değerli milletvekilleri. Bakın, eğer insan haklarından bahsedeceksek, bir sıralamaya koyacaksak, köylerimizde, o dağların başında, güvenlik güçlerimizin kavuşması anına kadar PKK terör örgütü mensupları tarafından öldürülen insanlarımız birinci sırada olmalıdır, onların çocukları olmalıdır, onların haklarını aramalıyız. Yine, o bölgedeki insanlarımızın veya tüm Türkiyemizdeki insanlarımızın güvenliğini sağlamak maksadıyla dağların başında, kırlarda, şehirlerde güvenlik hizmeti yapıp görevi başında şehit olan insanlarımızın ailelerinin insan haklarını gündeme getirmeliyiz. Onların hakkıdır insan hakları. Yine, Gülhane Hastanesinde yatan, bacağı kopmuş, kolu kopmuş, gözü çıkmış o gazilerimizin ve yine onların yakınlarının haklarını, insan haklarını gündeme getirmeliyiz. Hangi insan haklarından bahsediyoruz!..

İşte, bu insan haklarından bahsedenler, şu anda Apo'yu misafir eden, maalesef, aynı ittifak içerisinde olduğumuz, o dost gözüküp düşmanca hareket eden devletlerle aynı düşüncededir. O itibarla, buradaki konuşmalarında, arkadaşlarımız çok dikkatli konuşmalıdırlar. Buradaki bütün konuşmalar -siyasî partiler olsun, şahıslar olsun- bunların tüm zabıtları Avrupaya gidiyor. İşte, o içimizdeki fitneyi bölme noktasına getirme düşüncesinde olan, şu anda da silah olarak Apo'yu kullanma noktasında olan ve "insan hakları vardır, kimlik bunalımı vardır" demek suretiyle Türkiye'ye baskı yapma noktasında olan o düşmanlara, maalesef, çanak tutulduğunun farkında olunmalıdır.

Değerli milletvekilleri, Sayın Başbakanın her gün bir beyanatına rastlıyoruz. Abdullah Öcalan soruluyor "şu anda aldığımız bilgiye göre, Rusya'nın şu noktasındadır" diyor, ertesi gün "henüz sağlam ve sağlıklı bir haber alamadık; ama, herhalde tekrar İtalya'ya dönmüş..."

Değerli milletvekilleri, Türkiye Cumhuriyeti Devletini temsil eden, Türkiye Cumhuriyeti Hükümetinin başındaki Sayın Başbakan, bir defa konuşmalı, öz ve ciddî konuşmalı. Bu, ciddî bir meseledir, millî bir meseledir. Alınan istihbarî değerler, Alman istihbaratından değil, İsrail istihbaratından ya da CIA'den değil... Türk Millî İstihbaratı çalışmalıdır. Oradan aldığımız bilgiler belgelendirilmeli, Türk Milletinin önüne, kamuoyunun önüne ciddî bir şekilde konulmalıdır; yoksa, meseleyi sulandırmanın, meseleyi hafife almanın da manası yoktur. İşte, bu hafife almamızdandır ki, Yunanistan'dan başlayarak, Rusya'ya ve İtalya'ya gitme noktasına gelen Apo, hâlâ Türkiye'ye teslim edilmemiştir. Evet, niçin Suriye'den çıkarılmıştır, zamanlama doğru mudur, Suriye'den çıkması sonucunda bir zafiyete uğramış mıdır, siyaseten hangi boyutlara gelecektirin tartışması da, önümüzdeki günlerde, aylarda ve yıllarda yapılacaktır.

Allah razı olsun, bir yiğit komutanın Hatay'dan seslenmesi sonucunda, hükümetin de bu sese sahip çıkması sonucunda, belki bir güç kullanma sonucunda, Suriye'den çıkarılmasına vesile olmuştur; ancak, siyaseten boyut kazanmasında ihmaller vardır. O, o sınırda teslim alınmalıydı; o hain, o bölücübaşı, o katil, Türk sınırlarının çok yakınından uçağa bindiği bir noktada teslim alınmalıydı.

Şimdi, Yunanistan NATO ittifakında, İtalya NATO ittifakında; her iki devlet de, maalesef, Apo'ya ev sahipliği yapıyor. Türkiye Cumhuriyetinin dışpolitikası biraz daha aktif, biraz daha agresif olmalıdır. Yani, itidalle yaklaşalım, bunu insanlık boyutlarıyla anlatmaya çalışalım, işte o devletlere meselelerimizi anlattığımız takdirde, belki, zaman içerisinde bu meseleyi halledeceklerdir diye baktığımızda, zaman aleyhimize çalışacaktır; çünkü, bugüne kadar zaten anlatılmıştır. Onbeş seneden bu yana, o bölgedeki insanlarımızın ne kimlik problemi var ne lisan problemi var ne de toprak meselesi var.

BAŞKAN – Sayın Köse, konuşmanızın 1,5 dakikalık süresi kaldı, toparlayın lütfen.

İSMAİL KÖSE (Devamla) – Bitiriyorum Sayın Başkanım, teşekkür ediyorum.

O insanların hepimizin parçası olduğunu oradaki de biliyor, biz de biliyoruz; onları parçalamak isteyen siyasî düşünceye sahip olan o melun ve fitne düşünceyi de herkes biliyor. Onun için, işe siyasî boyut kazandırma noktasında olunduğu şu dönemde, bu meselenin millî bir mesele olduğunu yeniden tekrarlamalıyız ve hükümetle beraber, ciddî, samimi ve çok süratli politikalarla, bir an önce, bu hain, Türk Devletince teslim alınmalı ve Türk adliyesine teslim edilerek cezaevine konulmalı; şehitlerimizin ahı çıkmalı, gazilerimizin de yürekleri ferahlamalıdır değerli milletvekilleri.

Bu bakımdan, tabiî, bölgede işsizlik olabilir, ekonomik sıkıntılar olabilir -çok şeyler konuşuldu- ama, bu sıkıntı her yerde vardır. Bu, topyekûn sıkıntının bir parçasıdır; ama, bu parçayı alıp yalnız güneydoğuya monte etmek yanlış olur. Bu mesele farklıdır, güneydoğu meselesi farklıdır. Demokrasi ve insan haklarını getirip PKK'nın önüne koymak suretiyle PKK'ya boyut kazandırma, siyasî kimlik kazandırma noktasındaki düşünceyi ortadan kaldırmamız gerekiyor. Biz bu yanlışı yaparsak, dışarıdaki zaten bunun peşindedir, onu bir bahane olarak ele alacaktır.

O nedenle, biz, şahsımız itibariyle de siyasî düşüncemiz itibariyle de, Türkiye Büyük Millet Meclisi olarak, birlik ve bütünlüğümüzü tesis ettiğimizi düşünüyoruz. Bu konuda bir tereddüt olmadığını, burada konuşan arkadaşlarımız da ortaya koymuşlardır.

Apo'nun bir an önce getirilmesini ve PKK'nın da sonunun getirilmesinden yana olduğumuzu ifade ediyor, şehitlerimize Allah'tan rahmet diliyor, orada çalışan güvenlik güçlerimize, canını feda eden kardeşlerimize, her türlü fedakârlığı yapan bu millî güçlerimize moral vermek amacıyla olağanüstü halin devamından yana olduğumuzu ifade ediyor, hepinize saygılar sunuyorum. (ANAP ve DSP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Hükümet tezkeresi üzerinde kişisel olarak konuşan Erzurum Milletvekili Sayın İsmail Köse'ye teşekkür ediyorum.

Hükümet adına eleştirilere cevap verilmek isteniliyor mu efendim?

İÇİŞLERİ BAKANI CAHİT BAYAR – Evet efendim.

BAŞKAN – Hükümet adına İçişleri Bakanı Sayın Cahit Bayar, yapılan eleştirilerle ilgili cevap konuşması yapacaklardır.

Buyurun Sayın Bakan.

Konuşma süreniz 20 dakikadır.

İÇİŞLERİ BAKANI CAHİT BAYAR – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; ben, çok genel anlamda bazı izahatlarda bulunmak, bu arada da bazı spesifik konulara değinmek istiyorum.

Müsaade ederseniz, özellikle, Sayın Bedri İncetahtacı'dan başlamak isterim. Sayın Bedri İncetahtacı, olağanüstü hali, âdeta, yasal dayanağı, anayasal dayanağı olmayan bir rejim gibi niteledi. Oysa, biraz önce, çeşitli konuşmacılar, Anayasanın ilgili maddelerini teker teker saydılar, Türkiye'nin içerisine düştüğü tehlikeyi bütün boyutlarıyla ortaya koydular. Onun için, ben, bunları tekrarlamayacağım. Keza, Olağanüstü Hal Kanunu, bu Yüce Meclisimizin kabul ettiği bir kanundur. Bu itibarla, konu hem anayasaldır hem yasaldır ve olağanüstü hal, yine, Yüce Meclisimizin oylarıyla, kabulleriyle devam edip gitmektedir.

Biraz önce de ifade edildiği gibi, biz, hükümet olarak, olağanüstü halin devamından yana olmayız; ama, bu bir zarurettir. Türkiye Cumhuriyeti çok büyük bir tehdit altında kalmıştır ve bu tehdidin boyutları her gün giderek daha da büyüklük arz etmektedir; öylesine büyüklük arz etmektedir ki, tehdit, bir taraftan içerimizde mevcut gibi görünürken dış destekleri itibariyle de fevkalede güçlü olduğu ortaya çıkmıştır; ama, milletimizin müttehit, güçlü ve kararlı davranışıyla bu olay geriletilmiştir ve şu noktalara kadar gelmiştir.

Bu kanunun uygulanmasında işkenceden falan da söz edildi. Halbuki, artık, biz, şeffaf bir devlet haline geldik; milletlerarası kuruluşlar, bütün fiillerimizi her yerde izlemekteler. Nitekim, Birleşmiş Milletlerin bir heyeti, işkenceyi önleme heyeti gelmiş, güneydoğuda araştırmalar yapmıştır ve bununla ilgili olarak da teşekkür mesajları Bakanlığımıza iletilmiştir.

Biz, şunu söylemek istemiyoruz: Ortada çok büyük bir olay vardır. Birtakım usulsüzlükler yahut insan haklarına yönelik ufak tefek hadiseler olabilir; ama, bizim amacımız bunları asgarîye indirmek, mümkün olduğu takdirde de, en kısa sürede ortadan kaldırmaktır. Ancak, dediğimiz gibi, bu ortam içerisinde bazı hatalarımızın olabileceğini de kabul ederim.

Yine, burada, konuşulurken, Yüce Meclise gerekli bilgiler verilmedi tarzında bir söz söylenildi. Yüce Meclis, bunu 1987'den beri görüşüyor; her türlü konu, Meclisimizin huzurunda arz edildi. Biz, bunları, tekrarlamayalım, zamanınızı israf etmeyelim diye söylemiyoruz.

Faili meçhul cinayetlerde artış olduğu söylenildi. Yani, bugüne kadar, bizim elimizdeki belgelere göre, 13 ölüm olayı vardır, 13 vatandaşımız ölmüştür; ama, bunların hepsi faili meçhul değildir ve Hizbullah örgütüyle ilgili 575 kişi de yakalanmıştır, adliyenin huzuruna çıkarılacaktır.

Efendim, Apo konusu çokça konuşuldu ve şu gerçek ortaya çıkmış oldu: Apo, gerçekten bu örgütün lideri, başı; fakat, gücü, örgütten gelmekle beraber dış desteklere de istinat ediyor. Dış ülkeler, egemenlik hakları itibariyle bize tabi devletler değildir, onlara her istediğimizi yaptıramayacağımız da kesindir; ama, görülmüştür ki, Suriye'den Apo kovdurulmuştur. Bu iyi mi olmuştur, kötü mü olmuştur tartışmasını akademik anlamda da, siyasî anlamda da yapmak mümkündür; ama, barındırılmamıştır. Bu, bir gerçektir. Bunu hulusi kalple kabul edelim ve iyi bir şey olduğunu da kabul edelim.

Diğer taraftan, âdeta -benzetmek pek doğru olmaz- seyyaha dönmüştür Apo. Hiçbir yerde barınamamaktadır; oradan oraya, oradan oraya gitmektedir. Aya mı göndeririz... Başka yere göndermeyi söylemek bana uygun düşmemekte burada; biz istiyoruz ki, adaletin önüne gönderelim ve bunun da tedbirleri inşallah olacaktır. Yalnız, şunu hemen belirtmek isterim, hariciyemiz bu konuda çok ciddî bir imtihan da vermiştir.

Biraz önce konuşuldu; tabiî, istihbaratlar, çeşitli kaynaklardan alınır. Bu kaynakların hiçbirini bertaraf edemeyiz. Elimize gelen bütün belgeleri inceleriz, bilgileri inceleriz ve istihbaratların gerçekliğini bir ölçüde tespit ettiğimizde, bunları ifade etmek de mümkündür. Biraz önce de söyledim; Apo artık seyyar hale gelmiştir. Bu itibarla, yerini doğru tespit etmek tabiî mümkün; ama, şu anda, biz, bunu, kesinlikle bilemiyoruz. Yalnız, izini takip ettiğimizi ve peşini bırakmadığımızı da burada ifade etmek isterim.

Efendim, güneydoğu, memleketimizin bir parçasıdır ve orada yaşayanlar, bizim, kendi, öz insanlarımızdır; ben de, naçizane, o bölgelerde hizmet vermiş bir arkadaşınızım ve katiyyen, hiçbir dönemde, o bölgeler için geri bırakılma statüsü düşünülmemiştir. Hiçbir Türk hükümeti, bunu aklından dahi geçirmez. Oraya daima hizmet etmek istenmiştir, daima kaynak aktarılmak istenmiştir; ama, tabiatın vermediğini, Allah'ın vermediğini kullarının vermesi biraz zor olmaktadır. Bu terör olayında da, ister istemez birtakım noksanlıklar... Ekonomi okuyanlar, ekonomi tahsil edenler bunu çok iyi bilirler; o güven ortamını ihdas etmediğiniz, kurmadığınız takdirde, yatırım da oraya zor gider.

Yine, bakıyorum, burada "tedbirler alınmıyor" falan gibi genel anlamda sözler var. Doğrudur, birkısım tedbirleri almak ve uygulamak zordur; ama, 4325 sayılı Kanun sizin oylarınızla çıkmış bir kanundur ve 55 inci hükümet de, 56 ncı hükümet de bunu uygulamaktadır. Şunu da söylemek mümkün: Yoksulluk, terör için iyi bir ortam yaratabilir; ama, bizim vatandaşlarımızın bir bölümünün teröre katılması, yoksulluktan ziyade, silahlı propaganda dediğimiz olay nedeniyle olmaktadır. Yani, onların evleri basılmakta, evleri yakılmakta, öldürülmektedirler ve bu sebepler silahlı propaganda olarak nitelendirilir. Bu itibarla, Millet Meclisinin değerli üyeleri, biz, buraya, hükümet olarak elimizden gelen bütün yardımları yapacağız ve bundan sonraki hükümetler de yapmaya devam edeceklerdir.

Yine, Sayın İncetahtacı'nın spesifik olarak sorduğu bir İbrahim Sarı olayı vardır. Bu, Diyarbakır Tıp Fakültesinde sekreter olarak görev yapan bir kişidir ve kendisi, şu anda kayıp durumdadır. 4.2.1999 tarihinde, otomobiliyle giderken kaybolmuştur; ama, konunun bize intikali ertesi sabahtır; yani, olaydan takriben oniki saat sonra bizim güvenlik güçlerimize bildirilmiştir. Biz, konuyu hem biliyoruz hem takip ediyoruz; diğer faili meçhuller gibi, bunların da önünü alacağız.

Batı, uzunca bir süre, PKK olayını gözardı etmiştir ve bunu bir istismar konusu haline getirmiştir, Türkiye'nin bölünmesi amacıyla kullanmak istemiştir; ama, şunu söylemek mecburiyetindeyim: Apo'nun uyuşturucu ticaretiyle meşgul olması, onun için bir handikap teşkil etmiştir ve Batı, bu yönden PKK'yı istemez hale gelmiştir. Sayın Ülkü Güney de bunu ifade etmiş oldu.

Keza, bir daha tekrarlamak isterim; bizim istihbaratımızın kaynağı kendi kuruluşlarımızdır ve bunların getirdiği bilgileri de, biz, sağlıklı bir biçimde değerlendiririz.

Ekonomik, sosyal problemler için, gayet tabiî, elden gelen her şey yapılacaktır.

Efendim, şimdi, Sayın Necati Çetinkaya'nın değindiği bir hususa ben de değinmek istiyorum; yani "biz durumumuzu yeterince anlatamadık mı" şeklinde bir düşüncesi vardı. Durumumuzu yeterince anlattık; bütün belgeleriyle, bilgileriyle, resimleriyle -vahşet resimleriyle özellikle- önlerine koyduk; ama, bir söz vardır: Anlamayanı hiçbir husus ikna edemez. Şimdi, Apo'nun uçağının nereye indiğini, indiği ülkeler de bilmektedir, o uçağın kalktığı ülkeler de bilmektedir; ama, o bilgileri bize vermek niyetinde olmadıkları görülmektedir.

Benim kısaca söylemek istediğim bunlar.

Hepinizi saygılarla selamlıyorum. (DSP ve ANAP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – İçişleri Bakanı Sayın Cahit Bayar'a teşekkür ediyorum.

MEHMET BEDRİ İNCETAHTACI (Gaziantep) – Sayın Başkan...

BAŞKAN – Buyurun Sayın İncetahtacı.

MEHMET BEDRİ İNCETAHTACI (Gaziantep) – Sayın Bakanım benim konuşmamla ilgili bazı hususları dile getirdiler; sanıyorum, düzeltmem gereken birkaç noktası var. Müsaade ederseniz söz almak istiyorum.

BAŞKAN – Sayın Bakan eleştirilere cevap verirken, kendi takdirleri içerisinde beyanda bulunurlar; bunları ancak sataşma olarak nitelendirdiğimiz takdirde, adı geçen milletvekiline söz verebiliriz. Böyle bir talebiniz yok zannediyorum.

MEHMET BEDRİ İNCETAHTACI (Gaziantep) – Sataşma yok Sayın Başkanım; fakat, yanlış anlaşılma var. Müsaade ederseniz, yerimden de düzeltebilirim.

BAŞKAN – Buyurun; yerinizden düzeltin.

MEHMET BEDRİ İNCETAHTACI (Gaziantep) – Sayın Bakanımız konuşmasında, benim konuşmama istinaden, olağanüstü halin anayasal ve hukukî dayanaktan mahrum olduğuna dair bir beyanım olduğunu ifade ettiler. Kesinlikle böyle bir ifadem de yoktur, böyle bir kastım da yoktur. Elbette, olağanüstü hal, hukukîdir, anayasal bir kurumdur. Burada üzerinde durduğumuz husus, bu kurumun tatbikatı, sosyal ve içerik açısından boyutlarıdır; bunu tavzih eder, saygılar sunarım efendim.

BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın İncetahtacı.

Değerli arkadaşlarım, olağanüstü halin dört ay daha uzatılmasına ilişkin Bakanlar Kurulu tezkeresi üzerindeki görüşmeler tamamlanmıştır.

Şimdi, tezkereyi tekrar okutup, oylarınıza sunacağım:

                                                                                                                        9.2.1999

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Türkiye Büyük Millet Meclisinin 24.11.1998 tarihli ve 611 sayılı Kararı uyarınca Diyarbakır, Hakkâri, Siirt, Şırnak, Tunceli ve Van İllerinde devam etmekte olan olağanüstü halin, 30.3.1999 günü saat 17.00'den geçerli olmak üzere dört ay süreyle uzatılmasının, Türkiye Büyük Millet Meclisine arzı Bakanlar Kurulunca 5.2.1999 tarihinde kararlaştırılmıştır.

Gereğinin yapılmasını saygılarımla arz ederim.

   Bülent Ecevit

         Başbakan

SACİT GÜNBEY (Diyarbakır) – Karar yetersayısının aranılmasını istiyorum Sayın Başkan.

BAŞKAN – Değerli arkadaşlarım, oylamaya geçeceğiz.

Bu oylama, işaretle oylama usulüyle yapılacaktır; el kaldırmak suretiyle yapıyoruz bu konudaki oylamayı; eğer sayımda bir sorun çıkarsa, elektronik cihazla da onu denetleyebiliriz, tekrarlayabiliriz.

Şimdi, önce, fazla vaktinizi almamak bakımından, gündemde henüz görüşmediğimiz konular bulunduğu için -süremiz de az kaldı- işaretle oylamayı, bildiğimiz klasik usulle yapalım; eğer sonuçta bir sorun çıkarsa, elektronik cihazla oylamayı tekrarlatacağım.

Başbakanlık tezkeresini kabul edenler... Kabul etmeyenler... Değerli arkadaşlarım, karar yetersayısı bulunmamaktadır; birleşime bir süre ara vereceğim.

Saat 18.20'de toplanmak üzere, birleşime ara veriyorum.

Kapanma Saati : 18.07


İKİNCİ OTURUM

Açılma Saati : 18.20

BAŞKAN : Başkanvekili Hasan KORKMAZCAN

KÂTİP ÜYELER : Hüseyin YILDIZ (Mardin), Kadir BOZKURT (Sinop)

                                                                                                                       

BAŞKAN – Türkiye Büyük Millet Meclisinin 51 inci Birleşiminin İkinci Oturumunu açıyorum.

Sayın milletvekilleri, bildiğiniz gibi, Birinci Oturumda Başbakanlık tezkeresinin oylamasını yaparken karar yetersayısının aranılması istenilmişti; birinci oylamada karar yetersayısı bulunamamıştı ve birleşime ara vermiştik.

III. – BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI (Devam)

B) TEZKERELER VE ÖNERGELER (Devam)

3. – Diyarbakır, Hakkâri, Siirt, Şırnak, Tunceli ve Van İllerinde devam etmekte olan olağanüstü halin, 30.3.1999 günü saat 17.00’den geçerli olmak üzere 4 ay süreyle uzatılmasına ilişkin Başbakanlık tezkeresi (3/1903) (Devam)

BAŞKAN – Şimdi, oylamayı tekrarlayacağız ve karar yetersayısını yine arayacağız.

Değerli arkadaşlarım, oylamayı, işaretle oylama usulüyle yapacağım.

Bakanlar Kurulu üyelerinin el kaldırmasına gerek yok. Bakanlar Kurulu üyelerini -Genel Kurul sıralarında olmamaları kaydıyla- 22 olarak dikkate alacağım.

Başbakanlık tezkeresini tekrar oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Karar yetersayısı vardır; kabul edilmiştir.

Değerli arkadaşlarım, şimdi, gündemin "Özel Gündemde Yer Alacak İşler" kısmına geçiyoruz.

IV. – GENSORU, GENEL GÖRÜŞME, MECLİS SORUŞTURMASI

VE MECLİS ARAŞTIRMASI

A) GÖRÜŞMELER

1. – İstanbul Milletvekili Halit Dumankaya ve 13 arkadaşı, Zonguldak Milletvekili Necmettin Aydın ve 19 arkadaşı, Konya Milletvekili Veysel Candan ve 12 arkadaşı, Kocaeli Milletvekili Necati Çelik ve 23 arkadaşı, Kütahya Milletvekili Emin Karaa ve 22 arkadaşı, İzmir Milletvekili Işın Çelebi ve 25 arkadaşı, Zonguldak Milletvekili Tahsin Boray Baycık ve 22 arkadaşı ile Hatay Milletvekili Fuat Çay ve 25 arkadaşının, özelleştirme uygulamalarıyla ilgili usulsüzlük ve yolsuzluk iddialarını araştırarak alınması gereken tedbirleri tespit etmek amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergeleri ve (10/19, 29, 40, 88, 98, 127, 150, 166) esas numaralı Meclis Araştırması Komisyonu raporu (S. Sayısı : 743)

BAŞKAN – Genel Kurulun 10.11.1998 tarihli 16 ncı Birleşiminde alınan karar gereğince, bu kısmın birinci sırasında yer alan, özelleştirme uygulamalarıyla ilgili usulsüzlük ve yolsuzluk iddialarını araştırarak alınması gereken tedbirleri tespit etmek amacıyla Anayasanın 98 inci, İçtüzüğün 104 ve 105 inci maddeleri uyarınca kurulmuş bulunan (10/19, 29, 40, 88, 98, 127, 150, 166) esas numaralı Meclis Araştırması Komisyonunun 743 sıra sayılı raporu üzerindeki görüşmeye başlayacağız.

Komisyon?.. Yok.

Görüşme ertelenmiştir.

Gündemin "Seçim" kısmına geçiyoruz.

Bu kısımda, önce, bazı soruşturma komisyonlarına üye seçimi yapacağız.

V. – SEÇİMLER

A) KOMİSYONLARA ÜYE SEÇİMİ

1. – (9/40, 41; 9/42 ve 9/43) esas numaralı Meclis Soruşturması Komisyonlarına üye seçimi

BAŞKAN – Şırnak Milletvekili Bayar Ökten ve 57 arkadaşı ile Karabük Milletvekili Hayrettin Dilekcan ve 71 arkadaşının, yasadışı örgütlerle ve mensuplarıyla birlikte hareket ettikleri, örgüt mensuplarının işledikleri suçların ortaya çıkarılmasını engelledikleri ve suçluları himaye ettikleri, devlet ihalelerinde çetelerle işbirliği yaptıkları, hükümetin çeteler ve mafya ile mücadelede izlediği politikanın başarıya ulaşmasını engelleyerek görevlerini kötüye kullandıkları ve bu eylemlerinin Türk Ceza Kanununun 230, 240, 296 ve 314 üncü maddelerine uyduğu iddiasıyla eski Başbakan Mesut Yılmaz, Devlet eski Bakanı Eyüp Aşık ve Bayındırlık ve İskân eski Bakanı Yaşar Topçu haklarında Genel Kurulun 26.11.1998 tarihli 25 inci Birleşiminde kurulması kabul edilen (9/40, 41) esas numaralı Meclis Soruşturması Komisyonuna üye seçimine başlıyoruz.

Meclis soruşturmasını yürütecek komisyonların üyeleri, Anayasanın 100 üncü maddesine göre siyasî partilerin güçleri oranında verecekleri üye sayısının 3 katı olarak gösterdikleri adaylar arasından adçekme suretiyle tespit edilecektir.

Bu soruşturma komisyonunda, Fazilet Partisi ve Anavatan Partisi 4'er, Doğru Yol Partisi 3, Demokratik Sol Parti ve Cumhuriyet Halk Partisi 2'şer üyelikle temsil edilecektir.

Şimdi, siyasî parti gruplarının kendilerine düşen üyelikler için 3 katı olarak gösterdikleri adayların adlarını okutuyorum:

(9/40,41) Esas Numaralı Meclis Soruşturması Komisyonu

Aday Listesi

(45)

Adı Soyadı          Seçim Çevresi

Fazilet Partisi (12)

             Sait Açba            Afyon

             Cemalettin Lafçı                     Amasya

             Zeki Ergezen        Bitlis

             Ahmet Cemil Tunç  Elazığ

             Ömer Özyılmaz                     Erzurum

             Hanifi Demirkol                     Eskişehir

             Bahri Zengin                     İstanbul

             Ahmet Dökülmez                     Kahramanmaraş

             Abdullah Özbey                     Karaman

             Hüseyin Arı           Konya

             Mehmet Elkatmış                     Nevşehir

             Mustafa Bayram    Van

Anavatan Partisi (12)

             Yüksel Yalova          Aydın

             Demir Berberoğlu                     Eskişehir

             Necati Güllülü                     Erzurum

             Yavuz Köymen                     Giresun

             Şamil Ayrım          Iğdır

             Refik Aras                     İstanbul

             Yılmaz Karakoyunlu                     İstanbul

             Yusuf Namoğlu                     İstanbul

             Şadan Tuzcu                     İstanbul

             Metin Emiroğlu                     Malatya

             Enis Sülün                     Tekirdağ

             Yaşar Okuyan        Yalova

Doğru Yol Partisi (9)

             Nevzat Köse                     Aksaray

             Ahmet İyimaya                     Amasya

             Ali Rıza Gönül  Aydın

             Necmi Hoşver         Bolu

             Mustafa Kemal Aykurt                     Denizli

             H. Ufuk Söylemez                     İzmir

             Sabri Güner           Kars

             Necati Çetinkaya    Konya

             Ömer Barutçu                      Zonguldak

Demokratik Sol Parti (6)

             Cafer Tufan Yazıcıoğlu                     Bartın

             Hayati Korkmaz      Bursa

             Hadi Dilekçi                     Kastamonu

             Çetin Bilgir            Kars

             Emin Karaa                     Kütahya

             Bayram Fırat Dayanıklı                     Tekirdağ

Cumhuriyet Halk Partisi (6)

             Tuncay Karaytuğ  Adana

             Yusuf Öztop                     Antalya

             Atilâ Sav               Hatay

             M. Cevdet Selvi                     İstanbul

             Zeki Çakıroğlu     Muğla

             Orhan Veli Yıldırım                     Tunceli

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, şimdi, siyasî partilerin gösterdikleri adayların adlarını 5 ayrı torbaya koyduk; her torbadan, gösterilen aday sayısının üçte 1'i kadar isim çekeceğiz.

Adçekmeye Fazilet Partisi Grubundan başlıyoruz; 4 üye belirleyeceğiz.

             Cemalettin Lafçı                     Amasya

             Bahri Zengin                     İstanbul

             Sait Açba            Afyon

             Abdullah Özbey                     Karaman

Şimdi, Anavatan Partisi Grubunca gösterilen adayların kura çekimini yapacağız; Anavatan Partisinden de 4 isim çekilecektir:

             Şamil Ayrım          Iğdır

             Enis Sülün                     Tekirdağ

             Yüksel Yalova          Aydın

             Demir Berberoğlu                     Eskişehir

Şimdi, Doğru Yol Partisi Grubunun aday gösterdiği milletvekilleri arasından kura çekimini yapacağız; 3 isim belirleyeceğiz:

             Ufuk Söylemez     İzmir

             Kemal Aykurt                     Denizli

             Ahmet İyimaya                     Amasya

Demokratik Sol Parti Grubunun adayları arasından kurayla 2 üyenin ismini çekeceğiz:

             Bayram Fırat Dayanıklı                     Tekirdağ

             Cafer Tufan Yazıcıoğlu                     Bartın

Şimdi, Cumhuriyet Halk Partisi Grubunun adayları arasından kurayla 2 isim belirleyeceğiz:

             Zeki Çakıroğlu     Muğla

             Cevdet Selvi                     İstanbul

Sayın milletvekilleri (9/40, 41) esas numaralı Meclis Soruşturması Komisyonunun üye seçimi tamamlanmıştır.

Bu komisyona seçilmiş bulunan sayın üyelerin, 10 Şubat 1999 Çarşamba günü saat 14.00'te Ana Bina Birinci Bodrum Genel Evrak karşısı 475 numaralı Meclis Soruşturması Komisyonları Toplantı Salonunda toplanarak, başkan, başkanvekili, sözcü ve kâtip seçimini yapmalarını rica ediyorum.

Şimdi, bir başka soruşturma komisyonunun üye seçimine geçiyoruz.

Konya Milletvekili Veysel Candan ve 61 arkadaşının Telsim ve Türkcell firmalarıyla imzalanan sözleşmelere ve 4046 numaralı Özelleştirme Kanunu hükümlerine aykırı davranmak suretiyle devleti gelir kaybına uğratarak, görevlerini kötüye kullandıkları ve bu eylemlerinin Türk Ceza Kanununun 240 ıncı maddesine uyduğu iddiasıyla, eski Başbakan Mesut Yılmaz ve Ulaştırma eski Bakanı Necdet Menzir haklarında, Genel Kurulun 26.11.1998 tarihli 25 inci Birleşiminde açılması kabul edilen (9/42) esas numaralı Meclis Soruşturması Komisyonuna üye seçimine başlıyoruz.

Şimdi, siyasî parti gruplarının, kendilerine düşen üyelikler için 3 katı olarak gösterdikleri adayların adlarını okutuyorum.

(9/42) Esas Numaralı Meclis Soruşturması Komisyonu

Aday Listesi

(45)

Adı Soyadı          Seçim Çevresi

Fazilet Partisi (12)

             Ziyattin Tokar        Ağrı

             Ersönmez Yarbay                     Ankara

             Suat Pamukçu                     Bayburt

             Hüsamettin Korkutata                     Bingöl

             Zeki Ergezen        Bitlis

             Ömer Vehbi Hatipoğlu                     Diyarbakır

             Aslan Polat                     Erzurum

             Azmi Ateş                     İstanbul

             İsmail Kahraman                     İstanbul

             Osman Yumakoğulları                     İstanbul

             Sabri Tekir            İzmir

             Musa Uzunkaya                     Samsun

Anavatan Partisi (12)

             Süleyman Hatinoğlu                     Artvin

             Ertuğrul Yalçınbayır                     Bursa

             Halûk Müftüler                     Denizli

             Mustafa Balcılar                     Eskişehir

             Yaşar Dedelek                     Eskişehir

             Adil Aşırım          Iğdır

             Emin Kul                     İstanbul

             Yusuf Pamuk                     İstanbul

             Bülent Atasayan                     Kocaeli

             Metin Emiroğlu                     Malatya

             Tevfik Diker                     Manisa

             Süleyman Çelebi                     Mardin

Doğru Yol Partisi (9)

             Ali Rıza Gönül  Aydın

             Abdülbaki Ataç                      Balıkesir

             İlyas Yılmazyıldız                     Balıkesir

             Ergun Özdemir                     Giresun

             Fevzi Arıcı             İçel

             Mehmet Sağlam                     Kahramanmaraş

             Nafiz Kurt                     Samsun

             Kadir Bozkurt       Sinop

             Ömer Barutçu                     Zongulduk

Demokratik Sol Parti (6)

             Mehmet Büyükyılmaz                     Adana

             Ali Rahmi Beyreli                     Bursa

             Mustafa İlimen       Edirne

             Abdulbaki Gökçel  İçel

             Teoman Akgür                     Sakarya

             Yalçın Gürtan                     Samsun

Cumhuriyet Halk Partisi (6)

             Ali Dinçer                     Ankara

             Metin Arifağaoğlu  Artvin

             Ali Haydar Şahin                     Çorum

             Mustafa Kul                     Erzincan

             Ayhan Fırat                     Malatya

             Mahmut Işık          Sıvas

BAŞKAN – Değerli milletvekilleri, siyasî parti gruplarının gösterdikleri adayların adları 5 ayrı torbaya konulmuştur. Her torbadan üçte 1 isim çekeceğiz.

Ad çekmeye Fazilet Partisi Grubunca gösterilen adaylardan başlıyoruz.

Fazilet Partisine bu komisyonda 4 üyelik düşmektedir.

             Hüsamettin Korkutata                     Bingöl

             Ersönmez Yarbay                     Ankara

             Aslan Polat                     Erzurum

             Zeki Ergezen        Bitlis

Şimdi, Anavatan Partisi Grubunca gösterilen adaylar arasından 4 isim belirleyeceğiz:

             Süleyman Hatinoğlu                     Artvin

             İbrahim Yaşar Dedelek                     Eskişehir

             Halûk Müftüler                     Denizli

             Ertuğrul Yalçınbayır                     Bursa

Şimdi, Doğru Yol Partisi Grubundan kurayla 3 üye belirleyeceğiz:

             İlyas Yılmazyıldız                     Balıkesir

             Abdülbaki Ataç                     Balıkesir

             Kadir Bozkurt       Sinop

Şimdi, Demokratik Sol Parti Grubundan 2 isim belirleyeceğiz:

             Ali Rahmi Beyreli                     Bursa

             Teoman Akgür                     Sakarya

Sıra, Cumhuriyet Halk Partisi Grubunca gösterilen adaylar arasından belirlenecek isimlere geldi. Cumhuriyet Halk Partisi Grubuna da bu komisyonda 2 üyelik düşmektedir.

             Metin Arifağaoğlu  Artvin

             Ali Dinçer                     Ankara

Değerli arkadaşlarım, (9/42) esas numaralı Meclis Soruşturması Komisyonunun üye seçimi böylece tamamlanmıştır.

Bu komisyona seçilmiş bulunan sayın üyelerin, 10 Şubat 1999 Çarşamba günü saat 12.00'de, Halkla İlişkiler Binası (B) Blok Alt Zemin 6 ncı Banko karşısı Meclis Soruşturması Komisyonları Toplantı Salonunda toplanarak, başkan, başkanvekili, sözcü ve kâtip seçimini yapmalarını rica ediyorum.

Yeni bir komisyonun üyelerinin belirlenmesine geçiyoruz.

Aydın Milletvekili Ali Rıza Gönül ve 57 arkadaşının, Türk Ticaret Bankasının satışı ihalesiyle ilgili olarak ortaya atılan yolsuzluk iddiaları konusunda gerekli tedbirleri almayarak, görevlerini kötüye kullandıkları ve bu eylemlerinin Türk Ceza Kanununun 240 ıncı maddesine uyduğu iddasıyla Devlet eski Bakanı Güneş Taner ve eski Başbakan Mesut Yılmaz haklarında Genel Kurulun 26.11.1998 tarihli 25 inci Birleşiminde açılması kabul edilen (9/43) esas numaralı Meclis Soruşturması Komisyonunun üye seçimine başlıyoruz.

Şimdi, siyasî parti gruplarının kendilerine düşen üyelikler için 3 kat olarak gösterdikleri adayların adlarını okutuyorum:

Aday Listesi

Adı Soyadı                     Seçim Çevresi

Fazilet Partisi (12)

Abdulhaluk Mutlu          Bitlis

Naci Terzi                     Erzincan

Kahraman Emmioğlu                     Gaziantep

Mustafa Kamalak                     Kahramanmaraş

Hayrettin Dilekcan                     Karabük

Fethi Acar                     Kastamonu

Rıza Güneri                     Konya

Musa Demirci                     Sıvas

Abdullah Arslan          Tokat

İsmail İlhan Sungur                     Trabzon

Mustafa Bayram        Van

Abdullah Örnek           Yozgat

Anavatan Partisi (12)

Süleyman Hatinoğlu     Artvin

Edip Safder Gaydalı        Bitlis

Mete Bülgün                     Çankırı

Refik Aras                     İstanbul

Yılmaz Karakoyunlu                     İstanbul

Şadan Tuzcu                     İstanbul

Selahattin Beyribey      Kars

Ahmet Alkan                      Konya

Ömer Ertaş                      Mardin

Şükrü Yürür                     Ordu

Ahmet Kabil                      Rize

Ali Kemal Başaran                     Trabzon

Doğru Yol Partisi (9)

Ahmet İyimaya                     Amasya

Ahmet Uyanık                     Çankırı

Ümran Akkan                     Edirne

Ergun Özdemir                     Giresun

Metin Işık                     İstanbul

Sezal Özbek                     Kırklareli

İrfettin Akar                     Muğla

Ertuğrul Eryılmaz                     Sakarya

Nafiz Kurt                     Samsun

Demokratik Sol Parti (6)

Mehmet Büyükyılmaz                     Adana

Cafer Tufan Yazıcıoğlu    Bartın

Hayati Korkmaz      Bursa

Hadi Dilekçi                                                        Kastamonu

Teoman Akgür                                                     Sakarya

Mehmet Yaşar Ünal                                             Uşak

Cumhuriyet Halk Partisi (6)

Tuncay Karaytuğ                                                  Adana

Eşref Erdem                                                         Ankara

İsmet Atalay                                                         Ardahan

Ercan Karakaş                                                     İstanbul

Ahmet Güryüz Ketenci                                         İstanbul

Birgen Keleş                                                        İzmir

BAŞKAN – Siyasî parti gruplarının gösterdikleri adayların adları 5 ayrı torbaya konulmuştur. Her torbadan üçte 1 isim çekeceğiz.

Adçekmeye, Fazilet Partisi Grubunca gösterilen adaylardan başlıyoruz:

Fazilet Partisi Grubundan bu komisyon için de 4 üye belirlenecektir.

Abdullah Arslan          Tokat

Abdulhaluk Mutlu          Bitlis

Hayrettin Dilekcan                      Karabük

Mustafa Kamalak                      Kahramanmaraş

Anavatan Partisi Grubunun gösterdiği adaylar arasından da 4 isim belirleyeceğiz:

Yılmaz Karakoyunlu                      İstanbul

Ali Kemal Başaran                      Trabzon

Ömer Ertaş                     Mardin

Ahmet Kabil                      Rize

Şimdi, Doğru Yol Partisi Grubunun gösterdiği adaylar arasından kurayla 3 isim belirleyeceğiz:

Ahmet İyimaya                      Amasya

Ümran Akkan                      Edirne

Ergun Özdemir                      Giresun

Demokratik Sol Parti Grubunun gösterdiği adaylar arasından 2 ismi kurayla belirleyeceğiz:

Cafer Tufan Yazıcıoğlu    Bartın

Hayati Korkmaz      Bursa

Cumhuriyet Halk Partisi Grubunun gösterdiği adaylar arasından da 2 üyeyi kurayla belirliyoruz:

İsmet Atalay                     Ardahan

Birgen Keleş                      İzmir

(9/43) esas numaralı Meclis Soruşturması Komisyonunun üye seçimi tamamlanmıştır.

Bu Komisyona seçilmiş bulunan sayın üyelerin, 10 Şubat 1999 Çarşamba günü saat 14.00'te Halkla İlişkiler Binası A Blok Alt Zemin 6 ncı Banko karşısı Meclis Soruşturması Komisyonları Toplantı Salonunda toplanarak, başkan, başkanvekili, sözcü ve kâtip seçimini yapmalarını rica ediyorum.

Şimdi, sıra, yeni bir komisyonun üyelerini belirlemeye geldi.

B) KOMİSYONLARDA AÇIK BULUNAN ÜYELİKLERE SEÇİM

1. – (9/28) esas numaralı Meclis Soruşturması Komisyonunda açık bulunan üyeliklere seçim

BAŞKAN – İzmit'te SEKA'ya ait bir araziyi Ford Otomotiv Sanayii Anonim Şirketine bedelsiz vermek suretiyle görevlerini kötüye kullandıkları iddiasıyla, eski Başbakan Mesut Yılmaz ve Sanayi ve Ticaret eski Bakanı Yalım Erez haklarında kurulan (9/28) esas numaralı Meclis Soruşturması Komisyonunda boş bulunan ve Demokratik Sol Parti Grubuna düşen 2 üyelik için seçim yapacağız.

Demokratik Sol Parti Grubunun 2 üyelik için 3 kat olarak gösterdiği 6 adayın adlarını okuyorum:

Cafer Tufan Yazıcıoğlu    Bartın

Mustafa İlimen           Edirne

Abdulbaki Gökçel         İçel

Mehmet Tahir Köse                      İstanbul

Hadi Dilekçi                      Kastamonu

Ayhan Gürel                      Samsun

Bu adayların adları torbaya konulmuştur; şimdi, 2 isim, kurayla belirlenecektir:

Mehmet Tahir Köse                      İstanbul

Ayhan Gürel                      Samsun

(9/28) esas numaralı Meclis Soruşturması Komisyonunun da üye seçimi böylece tamamlanmıştır; hayırlı olsun.

Sayın milletvekilleri, İzmit Körfez Geçiş Projesi ihalesinde ihale usul ve esaslarını ihlal ederek rekabet ortamının oluşmasını önlediği, firma seçiminde yanlı davranarak devleti zarara uğratmak suretiyle görevini kötüye kullandığı iddiasıyla Bayındırlık ve İskân eski Bakanı Yaşar Topçu hakkında kurulan (9/39) esas numaralı Meclis Soruşturması Komisyonu bugüne kadar görev bölümü yapamamıştır.

Bu Komisyona seçilmiş bulunan sayın üyelerin 10 Şubat 1999 Çarşamba günü saat 12.00'de Ana Bina 1 inci Bodrum Genel Evrak karşısı 475 nolu Meclis Soruşturması Komisyonları Toplantı Salonunda toplanarak, başkan, başkanvekili, sözcü ve kâtip seçimini yapmalarını rica ediyorum.

İzmit Körfez Geçiş Projesi ihalesinde devletin zarara uğratılmasına göz yumarak  görevini kötüye kullandığı iddiasıyla eski Başbakan Mesut Yılmaz hakkında kurulan (9/33) esas numaralı Meclis Soruşturması Komisyonu da bugüne kadar görev bölümü yapamamıştır.

Bu Komisyona seçilmiş bulunan sayın üyelerin 10 Şubat 1999 Çarşamba günü saat 11.00'de Ana Bina 1 inci Bodrum Genel Evrak karşısı 475 nolu Meclis Soruşturması Komisyonları Toplantı Salonunda toplanarak, başkan, başkanvekili, sözcü ve kâtip seçimini yapmalarını rica ediyorum.

Sosyal Sigortalar Kurumu Genel Müdürlüğünce 1996 yılında özürlülerin memurluğa alınması için açılan sınavda mevzuata aykırı ve usulsüz işlemler yapılmasına göz yumarak görevini ihmal ettiği ve kötüye kullandığı iddiasıyla Çalışma ve Sosyal Güvenlik eski Bakanı Mustafa Kul hakkında kurulan (9/34) esas numaralı Meclis Soruşturması Komisyonu da bugüne kadar görev bölümü yapamamıştır.

Bu komisyona seçilmiş sayın üyelerin 10 Şubat 1999 Çarşamba günü saat 11.00'de Halkla İlişkiler Binası B Blok Alt Zemin 6 ncı Banko karşısındaki Meclis Soruşturması Komisyonları Toplantı Salonunda toplanarak, başkan, başkanvekili, sözcü ve kâtip seçimini yapmalarını rica ediyorum.

Meclis soruşturması komisyonlarının toplantı gün ve saatleri ayrıca ilan tahtalarına da asılmıştır.

C) KOMİSYONLARDA BOŞ BULUNAN ÜYELİKLERE SEÇİM

1. – Adalet; Millî Savunma; İçişleri, Dışişleri, Millî Eğitim, Kültür, Gençlik ve Spor, Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm; Çevre, Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler, Tarım, Orman ve Köyişleri; Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabiî Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji, Türkiye Büyük Millet Meclisi Hesaplarını İnceleme; Dilekçe; Kamu İktisadî Teşebbüsleri; İnsan Haklarını İnceleme komisyonlarında boş bulunan üyeliklere seçim

BAŞKAN – Şimdi de, bazı komisyonlarda boş bulunan ve Demokratik Sol Parti Grubuna düşen üyelikler için seçim yapacağız.

Adalet Komisyonunda boş bulunan 1 üyelik için Samsun Milletvekili Yalçın Gürtan aday gösterilmiştir.

Oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

Sayın Yalçın Gürtan'a başarılar diliyorum.

Millî Savunma Komisyonunda boş bulunan 3 üyelik için, İstanbul Milletvekili Erdoğan Toprak, Sakarya Milletvekili Teoman Akgür, Muğla Milletvekili Fikret Uzunhasan aday gösterilmişlerdir.

Oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

Millî Savunma Komisyonuna seçilen değerli arkadaşlarıma da komisyondaki çalışmalarında başarılar diliyorum.

İçişleri Komisyonunda boş bulunan 3 üyelik için, Eskişehir Milletvekili Necati Albay, Hatay Milletvekili Ali Günay, Samsun Milletvekili Yalçın Gürtan aday gösterilmişlerdir.

Oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

İçişleri Komisyonuna seçilen değerli arkadaşlarıma başarılar diliyorum.

Dışişleri Komisyonunda boş bulunan 2 üyelik için, İstanbul Milletvekili Erdoğan Toprak, Muğla Milletvekili Fikret Uzunhasan aday gösterilmişlerdir.

Oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

Dışişleri Komisyonuna seçilen değerli milletvekili arkadaşlarıma da başarılar diliyorum.

Millî Eğitim, Kültür, Gençlik ve Spor Komisyonunda boş bulunan 3 üyelik için, Aydın Milletvekili Sema Pişkinsüt, Kütahya Milletvekili Emin Karaa, Samsun Milletvekili Yalçın Gürtan aday gösterilmişlerdir.

Oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

Millî Eğitim, Kültür, Gençlik ve Spor Komisyonunda boş bulunan üyeliklere seçilen değerli milletvekili arkadaşlarıma da başarılar diliyorum.

Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm Komisyonunda boş bulunan 2 üyelik için, Konya Milletvekili Turan Bilge, Sakarya Milletvekili Teoman Akgür aday gösterilmişlerdir.

Oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm Komisyonu üyeliklerine seçilen arkadaşlarıma çalışmalarında başarılar diliyorum.

Çevre Komisyonunda boş bulunan 3 üyelik için, İstanbul Milletvekili Erdoğan Toprak, Muğla Milletvekili Fikret Uzunhasan, Sakarya Milletvekili Teoman Akgür aday gösterilmişlerdir.

Oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

Çevre Komisyonuna seçilen değerli arkadaşlarıma, komisyondaki çalışmalarında başarılar diliyorum.

Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler Komisyonunda boş bulunan 3 üyelik için, Aydın Milletvekili Sema Pişkinsüt, Eskişehir Milletvekili Necati Albay, Ordu Milletvekili İhsan Çabuk aday gösterilmişlerdir.

Oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler Komisyonuna seçilen arkadaşlarıma başarılar diliyorum.

Tarım, Orman ve Köyişleri Komisyonunda boş bulunan 2 üyelik için, Aydın Milletvekili Sema Pişkinsüt, Ordu Milletvekili İhsan Çabuk aday gösterilmişlerdir.

Oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

Tarım, Orman ve Köyişleri Komisyonuna seçilen arkadaşlarıma da başarılar diliyorum.

Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabiî Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji Komisyonunda boş bulunan 3 üyelik için, İstanbul Milletvekili Erdoğan Toprak, Muğla Milletvekili Fikret Uzunhasan, Sakarya Milletvekili Teoman Akgür aday gösterilmişlerdir.

Oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabiî Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji Komisyonuna seçilen arkadaşlarıma da başarılar diliyorum.

Türkiye Büyük Millet Meclisi Hesaplarını İnceleme Komisyonunda boş bulunan 1 üyelik için, Ordu Milletvekili İhsan Çabuk aday gösterilmiştir.

Oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

Sayın İhsan Çabuk'a, Türkiye Büyük Millet Meclisi Hesaplarını İnceleme Komisyonunda başarılar diliyorum.

Dilekçe Komisyonunda boş bulunan 1 üyelik için, İzmir Milletvekili Ahmet Piriştina aday gösterilmiştir.

Oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

Sayın Piriştina'ya, Dilekçe Komisyonundaki çalışmalarında başarılar diliyorum.

Kamu İktisadi Teşebbüsleri Komisyonunda boş bulunan 3 üyelik için, Eskişehir Milletvekili Necati Albay, Konya Milletvekili Turan Bilge, Ordu Milletvekili İhsan Çabuk aday gösterilmişlerdir.

Oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

Kamu İktisadi Teşebbüsleri Komisyonuna seçilen arkadaşlarıma başarılar diliyorum.

İnsan Haklarını İnceleme Komisyonunda boş bulunan 1 üyelik için, Samsun Milletvekili Yalçın Gürtan aday gösterilmiştir.

Oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

Sayın Gürtan'a başarılar diliyorum.

Sayın milletvekilleri, İnsan Haklarını İnceleme Komisyonunda boş bulunan ve bağımsız milletvekillerine düşen 1 üyelik için aday olmak isteyen bağımsız üyelerin 15 Şubat 1999 Pazartesi günü saat 18.00'e kadar Başkanlığımıza yazılı olarak başvurmalarını rica ederim.

Gündemin "Sözlü Sorular" kısmına geçeceğiz; ancak, çalışma süremiz tamamlanmak üzeredir. Bu sebeple, özelleştirme uygulamalarıyla ilgili usulsüzlük ve yolsuzluk iddialarını araştırmak amacıyla kurulan Meclis araştırması komisyonunun 743 sıra sayılı raporunu görüşmek, Bilecik Milletvekili Bahattin Şeker'in milletvekilliğinden istifa etmesi nedeniyle Türkiye Büyük Millet Meclisi üyeliğinin düşmesinin oylamasını yapmak ve kanun tasarı ve tekliflerini sırasıyla görüşmek için, 10 Şubat 1999 Çarşamba günü saat 15.00'te toplanmak üzere, birleşimi kapatıyorum.

Kapanma Saati: 18.57


VI. – SORULAR VE CEVAPLAR

A) YAZILI SORULAR VE CEVAPLARI

1. – Hatay Milletvekili Mehmet Sılay’ın, Evrim Teorisi ile ilgili çalışmalara ilişkin sorusu ve İçişleri Bakanı Cahit Bayar’ın yazılı cevabı (7/6657)

Türkiye Büyük MilletMeclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın İçişleri Bakanı Sayın Kutlu Aktaş tarafından yazılı olarak cevaplandırılmasını saygılarımla arz ederim.

                        Dr. Mehmet Sılay                                                                                                                      Hatay

1. Evrim teorisi, ortaya çıkan tüm bilimsel veriler tarafından çürütülmüş olan, sadece ideolojik maksatlarla komünist ve bölücü odaklar tarafından ayakta tutulmaya çalışılan mesnetsiz bir teoridir. Nitekim Karl Marx’ın “bizim görüşlerimizin doğal tarih temelini içeren kitap, işte bu kitaptır” (Friedrich Engels’e yazdığı 19.12.1880 tarihli mektup) sözleriyle açıkça ifade ettiği gibi, komünizm temel fikri dayanağı evrim teorisidir. Bunun doğal sonucu olarak, evrim teorisi, komünizmi ideoloji olarak benimseyen bölücü terörün de temel fikri dayanağını teşkil etmektedir.

Buna göre, evrim teorisinin yıkılması komünist ve bölücü ideolojilerin fikren yıkılması anlamına geleceğinden, yıkıcı ve bölücü akımlar ile teröre karşı fiili ve ideolojik mücadeleyi yürütmekte olan Bakanlığınızın (Millî Eğitim Bakanlığından ayrı olarak) kamuoyuna evrim teorisinin asılsızlığını anlatmaya yönelik bir çalışması var mıdır?

2. Bölücü örgütün propagandalarının etkisinde kalan bölgelerde, Bakanlığınızın karşı propaganda faaliyetleri hangi fikri unsurlara dayanmaktadır? Evrim teorisiyle ilgili araştırmalar yapmakta olan bilimsel kurum ve kuruluşların yayınlarından, Bakanlığınızın terörle çalışmaları kapsamında faydalanmayı düşünmekte misiniz?

3. Evrim teorisi, Türk Milletinin “aşağı ırk” olduğunu belirtmekte ve Avrupa ırkları tarafından yok edileceğini kabul etmektedir. Türk ırkının yok edilmesini tavsiye eden bir teorinin gençlerimize ders olarak anlatılmasının kamu güvenliğimiz açısından ne gibi sonuçlar doğuracağı, Bakanlığınızca (Millî Eğitim Bakanlığından ayrı olarak) ayrıntılı biçimde araştırılmış mıdır?

4. Evrim teorisinin ortaöğretim ders kitaplarında bilimsel bir gerçekmiş gibi okutulması, gençlerimizi komünist, bölücü ve Türklük düşmanı propagandalara karşı savunmasız bırakmaktadır. Ülkemizin iç güvenliğinin tehlikeye atılması manasına gelen bu durum sonuçları itibariyle Bakanlığınızı da ilgilendirmektedir. Bu nedenle, Bakanlığınızın, gerek Millî Eğitim Bakanlığı ve gerekse diğer yetkili makamlar nezdinde, evrim teorisinin ders kitaplarından çıkarılması veya en azından bu teoriyle birlikte teorinin geçersizliğini belgeleyen bilimsel kanıtların da öğretilmesi yönünde bir girişimi olacak mıdır?

                 T.C.                                                                                                                                İçişleri Bakanlığı                  5.2.1999                                                                Emniyet Genel Müdürlüğü                                                                                                              Sayı : B.05.1.EGM.0.12.01.01.033071

Konu : Yazılı soru önergesi

Türkiye Büyük MilletMeclisi Başkanlığına

İlgi : TBMM Başkanlığının 28.12.1998 gün ve A.01.GNS.0.10.00.02-7/6657-16568/38124 sayılı yazısı.

Hatay Milletvekili Mehmet Sılay tarafından TBMM Başkanlığına sunulan ve tarafımdan yazılı olarak cevaplandırılması istenilen soru önergesinin cevabı aşağıya çıkarılmıştır.

1, 2, 3, 4. Bakanlığımızca terör örgütlerinin çeşitli propaganda faaliyetlerine karşı propaganda faaliyetleri, Anayasamız ve bu doğrultuda hazırlanan yasalarımızın verdiği yetkiler çerçevesinde yapılmaktadır.

Bilgilerinize arz ederim.

                        B. Cahit Bayar                                                                                                         İçişleri Bakanı

2. – İzmir Milletvekili Metin Öney’in, Devlet birimlerince veya bunların dışındaki kişilerce dinlenen telefonların kasetlerine ilişkin sorusu ve İçişleri Bakanı Cahit Bayar’ın yazılı cevabı (7/6670)

Türkiye Büyük MilletMeclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın Sayın İçişleri Bakanı tarafından yazılı olarak cevaplandırılması hususunu delaletlerinize arz ederim.

Saygılarımla.

                        Metin Öney                                                                                                                       İzmir

Sorular :

1. Bugünkü teknolojide telefonları devletin hangi birimleri, hangi şartlarda dinlemekte ve kasete çekmektedirler?

2. Varsa bu kasetler nerede, kimlerin sorumluluğundadır? Her olasılık araştırılmakta mıdır?

3. Varsa ve böyle bir kaset dışarı verilmişse, bunu kimler verebilir? Soruşturma açılmış mıdır?

4. Devlet dışında teknolojik olarak telefon dinleyecek kimler ve hangi kurumlar vardır?Varsa ifadeleri alınmış mıdır?

5. Neden tüm kasetler Meral Akşener’e gitmektedir? Bu kişinin devlet içinde veya dışında gizli bir örgütü var mıdır? Bu husus Bakanlıkça araştırılmakta mıdır?

6. Bundan sonra buna benzer olaylar olmaması için Bakanlık ne gibi tedbirler almıştır?

                 T.C.                                                                                                                                İçişleri Bakanlığı                  5.2.1999                                                                Emniyet Genel Müdürlüğü                                                                                                              Sayı : B.05.1.EGM.0.12.01.01.033069

Konu : Yazılı soru önergesi

Türkiye Büyük MilletMeclisi Başkanlığına

İlgi : TBMM Başkanlığının 4.1.1999 gün ve A.01.GNS.0.10.00.02-7/6670-16612/38272 sayılı yazısı.

İzmir Milletvekili Metin Öney tarafından TBMM Başkanlığına sunulan ve tarafımdan yazılı olarak cevaplandırılması istenilen soru önergesinin cevabı aşağıya çıkarılmıştır.

1. Yasa dışı faaliyetlerde bulunduğuna dair kesin bilgi ve belge bulunan şahısların telefoları, CMUK’da belirtilen şartlarda Bakanlığıma bağlı kurumlardan Emniyet Genel Müdürlüğünce, mahkeme kararı alınmak suretiyle, mahkemenin verdiği yasal süre çerçevesinde dinlenmektedir.

2. Bu kasetlerin sanıkları yakalanmadan öncesi muhafazası, sanıklar yakalandıktan sonra yargıya sunulması olasılıkları düşünülerek bir sisteme bağlanmıştır.

3. Yapılan dinlemelerle ilgili olarak şimdiye kadar hiçbir kaset ilgisiz kişi veya kurumlara verilmemiştir, bu konuda açılmış herhangi bir soruşturma bulunmamaktadır.

5. Eski İçişleri Bakanı Meral Akşener tarafından kamuoyuna açıklanan ses kasetleri ile ilgili Bakanlığımca gerekli inceleme ve araştırma yapılmaktadır.

6. Bakanlığıma bağlı yetkili birimlerce İKK (İstihbarata Karşı Koyma) tedbirleri uygulanmakta ve titizlikle yürütülmektedir.

Bilgilerinize arz ederim.

                        B. Cahit Bayar                                                                                                         İçişleri Bakanı

3. – Erzincan Milletvekili Mustafa Kul’un, TÜMTİS’in aranmasına ve bazı yöneticilerin gözaltına alınmasına ilişkin Başbakandan sorusu ve İçişleri Bakanı Cahit Bayar’ın yazılı cevabı (7/6680)

Türkiye Büyük MilletMeclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın Başbakan tarafından yazılı olarak yanıtlanmasını saygılarımla arz ederim.

                        Mustafa Kul                                                                                                                  Erzincan

Türk-İş’e bağlı TÜMTİS (Türkiye Motorlu Taşıt İşçileri Sendikası) Genel Merkezi ve İstanbul Şubesi, 15 Aralık’ta polis tarafından aranmış ve TÜMTİS’in 9 yöneticisi gözaltına alınmıştır. TÜMTİS yöneticileri DGM tarafından sorgulanmışlardır. Sendika baskını ve yöneticilerin gözaltına alınmaları, savcının ifadesine göre bir işverenin şikayeti üzerine yapılmıştır. Şikayet nedeninin asılsız olması ve kamuoyunun yoğun tepkisinin de etkisiyle 18 Aralıkta TÜMTİS yöneticileri serbest bırakılmıştır.

1. TÜMTİS hangi gerekçelerle basılmış ve yöneticileri gözaltına alınmıştır?

2. Bugüne kadar işveren sendikalarına, herhangi bir şikayet durumunda, böylesi bir baskın yapılmış ve yöneticileri gözaltına alınmış mıdır?

                 T.C.                                                                                                                                İçişleri Bakanlığı                  5.2.1999                                                                Emniyet Genel Müdürlüğü                                                                                                              Sayı : B.05.1.EGM.0.12.01.01.033068

Konu : Yazılı soru önergesi

Türkiye Büyük MilletMeclisi Başkanlığına

İlgi : a) TBMM Başkanlığının 4.1.1999 tarih ve A.01-O.GNS.0.10.00.02-7/6680-16625/38292 sayılı yazısı.

b) Başbakanlığın 7.1.1999 tarih ve B.02.KKG.0.12/106-905-12/97 sayılı yazısı.

Erzincan Milletvekili Mustafa Kul tarafından TBMM Başkanlığına sunulan ve Sayın Başbakanımıza yöneltilen ve Başbakanımızca da kendileri adına tarafımdan cevaplandırılması istenilen yazılı soru önergesinde ileri sürülen hususlarla ilgili yanıt aşağıya çıkarılmıştır.

1. Bazı işadamlarınca verilen İstanbul Devlet Güvenlik Mahkemesi Cumhuriyet Başsavcılığının Hz. 1998/2195 sayı ile İstanbul Emniyet Müdürlüğüne havale etmiş olduğu şikayet dilekçesinde; “TÜM-TİS (Türkiye Motorlu Taşıt İşçileri Sendikası) yöneticilerinin Topkapı Nakliyecilik sitesindeki bazı faaliyetleri ile ilgili (9) kişi gözaltına alınarak 18.12.1998 günü 98/Cr.265 sayı ile İstanbul Devlet Güvenlik Mahkemesi Cumhuriyet Başsavcılığına sevk edilmiş ve Hz.98/2195 sayıya kayden serbest bırakılmıştır.

2. İşveren sendikaları hakkında herhangi bir şikayet söz konusu olmadığı gibi yöneticileri hakkında da herhangi bir işlem yapılmadığı arşiv tetkikinden anlaşılmıştır.

Bilgilerinize arz ederim.

                        B. Cahit Bayar                                                                                                         İçişleri Bakanı

4. – Erzincan Milletvekili Naci Terzi’nin, gözaltındaki bir işadamına işkence yapıldığı iddiasına ilişkin sorusu ve İçişleri Bakanı Cahit Bayar’ın yazılı cevabı (7/6692)

Türkiye Büyük MilletMeclisi Başkanlığına

TBMM İçtüzüğünün 96 ncı maddesi uyarınca aşağıdaki sorularımın İçişleri Bakanı tarafından yazılı olarak cevaplandırılmasını arz ederim.

Saygılarımla.

                        Naci Terzi                                                                                                                  Erzincan

Sorular :

1. Türkbank ihalesi ile ilgili Başbakan Mesut Yılmaz ve Devlet Bakanı Güneş Taner’le olan bağlantılarını anlatan bir kaset dolduran ve Kanal 6 televizyonundan yayınlatan işadamı Korkmaz Yiğit’e, gözaltında tutulduğu sırada, Adil Serdar Saçan tarafından işkence yapılmış mıdır? Yapılmışsa, Yiğit üzerinde hangi işkence metodları uygulanmıştır?

2. İstanbul Emniyet Müdürü Hasan Özdemir’in, Korkmaz Yiğit’e işkence yapılmasından haberi var mıdır? Korkmaz Yiğit’e işkence, yoksa Hasan Özdemir’in talimatı ile mi yapılmıştır?

3. Korkmaz Yiğit’e işkence yapılmasının gerekçeleri nedir? Türkbank kaseti ile Anasol-D hükümetinin sonunu hazırlamasının, işkence görmesinde önemi ve etkisi var mıdır? Korkmaz Yiğit’in işkence görmesi yönünde, herhangi bir siyasî baskı ve yönlendirme olmuş mudur?

4. Ne tür bilgilere ulaşmak için Korkmaz Yiğit’e işkence yapılmıştır? Yiğit’in elinde var olduğu ileri sürülen ikinci kasetin, işkence yapılmasında etkisi olmuş mudur? Korkmaz Yiğit’ten baskı ve işkence ile ne şekilde ifade vermesi istenmiştir? Korkmaz Yiğit’in, gerek kendisinin açıkladığı, gerekse kamuoyuna çeşitli şekillerde yansıyan ilişkilerine dair bilgiler dışında, başkaca bir bilgiye ulaşılmış mıdır?

5. Korkmaz Yiğit, Türkbank ihalesi bağlamındaki ilişkilerini kasetle kendisi açıkladığına göre, neden uzun süre gözaltında tutulmuştur? Halen neden tutukluluğu devam etmektedir? Gerek gözaltına alınması, gerekse halen tutukluluğunun devam etmesi mevzuata uygun mudur?

6. KorkmazYiğit gözaltına alınıp işkence görürken, Türkbank ihalesine, bir çok safhada müdahalesi görülen Kâmuran Çörtük’ün, neden gözaltına alınıp ifadesine başvurulmamaktadır?

7. İşkence yasak değil midir? İşkencenin bazı durumlarda yapılabileceğine dair istisnalar var mıdır? Korkmaz Yiğit’e yapılan işkence nedeni ile, İstanbul Emniyet Müdürlüğü nezdinde herhangi bir soruşturma başlatılmış mıdır?

                 T.C.                                                                                                                                İçişleri Bakanlığı                  5.2.1999                                                                Emniyet Genel Müdürlüğü                                                                                                              Sayı : B.05.1.EGM.0.12.01.01.033070

Konu : Yazılı soru önergesi

Türkiye Büyük MilletMeclisi Başkanlığına

İlgi : TBMM Başkanlığının 5.1.1999 gün ve A.01.GNS.0.10.00.02-7/6692-16602/38253 sayılı yazısı.

Erzincan Milletvekili Naci Terzi tarafından TBMM Başkanlığına sunulan ve tarafımdan yazılı olarak cevaplandırılması istenilen soru önergesinin cevabı aşağıya çıkarılmıştır.

1, 2, 3, 4, 5, 6, 7. 9.11.1998 günü “Cürüm işlemek için silahlı teşekkül oluşturmak ve resmî ihaleye fesat karıştırmak” suçlarından İstanbul Emniyet Müdürlüğü görevlilerince gözaltına alınan Korkmaz Yiğit, hazırlanan tahkikat evrakı ile 13.11.1998 günü 98/Cr.247 sayı ile İstanbul Devlet Güvenlik Mahkemesi Başsavcılığına sevk edilmiş olup, Hz. 1997/666 sayısına kayden tutuklanarak Kırklareli Merkez (E) tipi kapalı cezaevine teslim edilmiştir.

Söz konusu, gözetim altında bulunduğu süre içersinde, herhangi bir darp ve cebir izine rastlanılmadığı ve kötü muamelede bulunulmadığı günlük olarak alınan doktor raporlarından ve kendi beyanlarından anlaşılmıştır.

Bilgilerinize arz ederim.

                        B. Cahit Bayar                                                                                                         İçişleri Bakanı

5. – Konya Milletvekili Mustafa Ünaldı’nın;

– Konya-Akşehir-Polatlı karayolunda Karabulut Köyü civarında meydana gelen kazalara,

Erzincan Milletvekili Mustafa Kul’un;

– Erzincan İlinde yatırım programında yer alan yol projelerine,

İçel Milletvekili Saffet Benli’nin;

– Samsun-Ankara karayolunda meydana gelen kazalara karşı alınacak tedbirlere;

İlişkin soruları ve Bayındırlık ve İskân Bakanı Ali Ilıksoy’un yazılı cevabı (7/6695, 6696, 6710)

Türkiye Büyük MilletMeclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın Sayın Bayındırlık Bakanı tarafından yazılı olarak cevaplandırılmasını delaletlerinize arz ederim.

Saygılarımla.

                        Prof. Dr. Mustafa Ünaldı                                                                          Konya

Sorular :

Konya/Akşehir-Polatlı karayolu üzerinde bulunan Akşehir’in Karabulut Köyünün yolun iki yanında da yerleşim yeri vardır.

Köylülerin iddialarına göre yolun köyden geçen kısmında çok sayıda kaza olmaktadır.

1. İddia doğru mudur?

2. Doğru ise bir çözüm düşünmüyor musunuz?

Türkiye Büyük MilletMeclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın Bayındırlık ve İskân Bakanı tarafından yazılı olarak yanıtlanmasını saygılarımla arz ederim.

                        Mustafa Kul                                                                                                                  Erzincan

Erzincan İlinin dağlık olması ve yoğun geçen kış koşulları nedeniyle, kentte mevcut yollar kısa zamanda tahrip olmaktadır. Bu nedenle en önemli altyapı problemlerinin başında ulaşım gelmektedir.

Erzincan-Pülümün ayrımı 12. Bölge hududu yolu, 1986 yılından beri 1 milyon TL. sembolik ödeneklerle yatırım programlarında yer almış olup, 1997 yılı sonlarına doğru Karayolları Genel Müdürlüğünce ihale edilmiş, ancak yeterli ödenek sağlanamadığından 1998 yılında önemli bir çalışma yapılamamıştır. Bu proje, uluslararası yolun, Mutu kavşağından-Erzurum sınırına kadar dar, virajlı ve kazalara neden olan Sansa Boğazının yeniden yapımını içeren önemli bir projedir.

Erzincan çevre yolu ise yıllardır projesi hazır olmasına rağmen, 1998 yılı programına sembolik ödeneklerle alınmıştır.

Kemah, İliç, Divriği projesi ise İliç’e kadar tamamlanmış olup, İliç-Divriği arasındaki yolun kısmen bitirilmesi önemli avantajlar sağlayacaktır.

1. Erzincan-Pülümür ayrımı 12. Bölge sınır yol yapımı 1999 yılı yatırım programında yer almış mıdır; yatırım programına alındı ise, bu proje için ne kadar ödenek ayrılmıştır?

2. 1998 programında sembolik ödeneklerle yer alan Erzincan çevre yolu 1999 yılı programında var mıdır ve projesi hazır olan çevre yolunun yapılması için yeterli ödenek ayrılmış mıdır?

3. Kemah-İliç-Divriği projesine 1999 yılı programında yer verilmiş midir, programda var ise ne kadar ödenek ayrılmıştır?

4. Mercan-Çayırlı ayrımı-Otlukbeli arası ve Refahiye-Erzincan ayrımı-Çatalarmut arası yollarının onarımı projesi ile düşük yoğunluklu yollardan olan Ulalar geçişi projesi için gerekli ödeneğe 1999 yılı yatırım programında yer verilecek midir?

5. Refahiye-Gümüşakar-Kuruçay arası, Kemaliye-Ilıç-Bağıştaş arası yolların astarlı sathi kaplama yapımı ve agrega ihrazatı projeleri ve ödenekleri 1999 yılı yatırım programında yer alacak mıdır?

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın Bayındırlık ve İskân Bakanı tarafından yazılı olarak cevaplandırılmasını arz ederim.

23 Aralık günü 20 vatandaşımızın hayatını kaybetmesi ve bir o kadarının da yaralanmasına sebep olan trafik kazası ve bu kazanın meydana geldiği Samsun-Ankara devlet karayolu ile ilgili olarak;

1. Söz konusu karayolu mevcut yolcu yük araç trafiğini kaldırabilecek kapasiteye sahip midir?

2. Dünya standartlarına göre bu yol hangi özelliklere sahip olmalıdır?

3. Bu kazanın, örneğin bölünmüş bir yolda meydana gelme ihtimali var mıdır?

4. Bölgede bu güne kadar gerekli standartlara sahip karayolu inşaasını gerçekleştirmeyen devletin meydana gelen kazalarda açık bir kusuru söz konusu mudur? Bir trafik kazasında açık kusurlu tarafın kazadan zarar görenlere tazminat ödemesi gerekmez mi?

Bakan olarak söz konusu karayolunun standartının iyileştirilmesi yönünde herhangi bir girişiminiz olmadığına göre bu kazadan sizin de sorumlu tutulabileceğinizi kabul ediyor musunuz?

                 T.C.                                                                                                                                Bayındırlık ve İskân Bakanlığı                  5.2.1999                                                                               Araştırma, Planlama ve Koordinasyon                                                                                                         Kurulu Başkanlığı                                                                                                                                                    Ankara                                                                                                                                Sayı : B.09.0.APK.0.22.00.00.17/105

Konu : Yazılı soru önergesi

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

İlgi : 5.1.1999 gün ve Kan.Kar.Md.A.01.0.GNS.0.10.00.02/16735 sayılı yazınız.

Konya Milletvekili Mustafa Ünaldı (7/6695-16624), Erzincan Milletvekili Mustafa Kul (7/6696-16634) ve İçel Milletvekili Saffet Benli’nin (7/6710-16661) esas nolu yazılı soru önergeleri incelenmiş olup, cevabımız ekte sunulmuştur.

Bilginize arz ederim.

                        Ali Ilıksoy                                                                                                Bayındırlık ve İskân Bakanı

Konya Milletvekili

Mustafa Ünaldı’nın, (7/6695-16624)

Esas Sayılı Yazılı Soru Önergesi

Sorular ve Cevapları :

Sorular :

Konya/Akşehir-Polatlı karayolu üzerinde bulunan Akşehir’in Karabulut Köyünün yolun iki yanında da yerleşim yeri vardır.

Köylülerin iddialarına göre yolun köyden geçen kısmında çok sayıda kaza olmaktadır.

1. İddia doğru mudur?

2. Doğru ise bir çözüm düşünmüyor musunuz?

Cevaplar :

Yunak-Akşehir Devlet yolunun km: 13+000-15+000 arasındaki Karabulut Köyü geçişinde 1996 yılında meydana gelen kazalarda toplam 7 yaralanma olmuştur. 1997 yılında hiç kaza olmamış, 1998 yılında ise sadece maddî hasarlı 8 kaza meydana gelmiştir.

Karayolları Genel Müdürlüğünce, yolun 1997 yılı sayımlarına göre YOGT (Yıllık Ortalama Günlük Trafik Değeri) 881’dir. Söz konusu Devlet yolu sathi kaplamalı olup, 7,50 m. genişliğindedir. Meydana gelen trafik kazaları sonucunda 2 km.lik bu kesime gerekli trafik işaretlemesi yapılmıştır. Yayaların ve sürücülerin bu işaretlerin verdiği mesajlara titizlikle uymaları halinde kazalar önlenebilecektir.

Erzincan Milletvekili

Mustafa Kul’un, (7/6696-16634)

Esas Sayılı Yazılı Soru Önergesine

Dair Sorular ve Cevapları :

Sorular :

Erzincan İlinin dağlık olması ve yoğun geçen kış koşulları nedeniyle, kentte mevcut yollar kısa zamanda tahrip olmaktadır. Bu nedenle en önemli altyapı problemlerinin başında ulaşım gelmektedir.

Erzincan-Pülümür ayrımı 12. Bölge hududu yolu, 1986 yılından beri 1 milyon TL. sembolik ödeneklerle yatırım programlarında yer almış olup, 1997 yılı sonlarına doğru Karayolları Genel Müdürlüğünce ihale edilmiş, ancak yeterli ödenek sağlanamadığından 1998 yılında önemli bir çalışma yapılamamıştır. Bu proje, uluslararası yolun, Mutu kavşağından-Erzurum sınırına kadar dar, virajlı ve kazalara neden olan Sansa Boğazının yeniden yapımını içeren önemli bir projedir.

Erzincan çevre yolu ise yıllardır projesi hazır olmasına rağmen, 1998 yılı programına sembolik ödeneklerle alınmıştır.

Kemah, İliç, Divriği projesi ise İliç’e kadar tamamlanmış olup, İliç-Divriği arasındaki yolun kısmen bitirilmesi önemli avantajlar sağlayacaktır.

1. Erzincan-Pülümür ayrımı 12. Bölge sınır yol yapımı 1999 yılı yatırım programında yer almış mıdır; yatırım programına alındı ise, bu proje için ne kadar ödenek ayrılmıştır?

2. 1998 programında sembolik ödeneklerle yer alan Erzincan çevre yolu 1999 yılı programında var mıdır ve projesi hazır olan çevre yolunun yapılması için yeterli ödenek ayrılmış mıdır?

3. Kemah-İliç-Divriği projesine 1999 yılı programında yer verilmiş midir, programda var ise ne kadar ödenek ayrılmıştır?

4. Mercan-Çayırlı ayrımı-Otlukbeli arası ve Refahiye-Erzincan ayrımı-Çatalarmut arası yollarının onarımı projesi ile düşük yoğunluklu yollardan olan Ulalar geçişi projesi için gerekli ödeneğe 1999 yılı yatırım programında yer verilecek midir?

5. Refahiye-Gümüşakar-Kuruçay arası, Kemaliye-İliç-Bağıştay arası yolların astarlı sathi kaplama yapımı ve agrega ihrazatı projeleri ve ödenekleri 1999 yılı yatırım programında yer alacak mıdır?

Cevaplar :

Karayolları Genel Müdürlüğümüzce (Erzincan-Pülümür) Ayr.-12.Bl.Hd., Erzincan Çevre Yolu ve Kemah-İliç-Divriği yolları devam eden işler arasında olup, her üç yolda 1999 yılı Yatırım Programında yer almaktadır.

Ancak 1999 yılında yatırımlar geçici bütçe kapsamında ele alınacağından proje bazında ödenek dağılımı henüz yapılmamıştır.

Ulalar Geçişi projesi devam eden projeler arasında olup, 1999 yılında küçük şehir geçişleri global projesi kapsamında yapımı sürdürülecektir.

Mercan-Çayırlı Ayr.-Otlukbeli yolu ile (Refahiye-Erzincan) Ayr.-Çatalarmut yolu 1999 yılı Yatırım Programında yer almamaktadır. Ancak normal bakım ve onarım çalışmaları yapılmaktadır.

1999 Malî Yılı Genel ve Katma Bütçeleri Kanunlaşıncaya kadar geçici bütçe uygulaması sürdürüleceği için yeni iş olarak da programa alınamamaktadır.

Programa yeni iş alınabilmesi konusunda imkânlar oluşması halinde söz konusu projeler de değerlendirmeye alınabilecektir.

Refahiye-Gümüşakar-Kuruçay Yolu, yatırım programımızda yer almamaktadır. (Refahiye-Kemah) Ayr.-Gümüşakar arası (21 km.) asfalttır. Ayrıca Kuruçay-İliç arasındaki 24 km.lik kesimde, geçmiş yıllarda projeli olarak yapılarak asfaltlanmıştır. 5 km.si sathi kaplama, 26 km.si stabilize olmak üzere toplam 31 km.lik Gümüşakar-Kuruçay arasının rutin bakım hizmetleri sürekli olarak yapılmaktadır. Ancak yatay ve düşey standardı yetersiz olan bu güzergâhın Refahiye-Kuruçay arasının etüt-proje mühendislik hizmetleri ihalesinin 1999 yılında yapılması planlanmaktadır. Projesinin bitimini müteakip ileriki yıllarda temin edilebilecek ödenekler nispetinde yatırım programına alınarak yapımı mümkün olabilecektir.

Kemaliye-Bağıştaş-İliç yolu da yatırım programımızda yer almamaktadır. Ancak, yolun Bağıştaş-İliç arasındaki 12 km.lik kesimi Devlet Demir Yolları ile üç yerde hemzemin kesişmektedir. Standardı yetersiz olan mevcut yolu devre dışı bırakarak, yapımı devam eden İliç-Divriği yoluna, Bağıştaş mevkiinde bağlantı kuran yaklaşık 2,5 km.lik yeni bir proje güzergâhı belirlenmiş ve çalışmalara başlanmıştır. Ancak bağlantı kurulacak bu alanda, Fırat Nehri üzerinde Bağıştaş 1 ve 2 barajlarının ileriki yıllarda yapılabileceği öğrenilmiştir. Bu durumda, barajların proje durumları netlik kazanıncaya kadar, proje çalışmaları askıya alınmıştır. Bu arada mevcut 12 km.lik yolun rutin bakım hizmetleri sürekli olarak yürütülmektedir. 1999 ve ileriki yıllarda yeterli ödenek temin edilebildiği taktirde mevcut yolun iyileştirilmesi çalışmalarına başlanabilecektir.

Söz konusu yolun devamı olan km. 16-28 arasının etüdü alınmış olup, proje çalışmalarına başlanmıştır. Projenin 2000 yılında bitirilmesi programlanmıştır.

Proje ve kamulaştırma çalışmaları tamamlandıktan sonra yatırım programına alınarak yapımına çalışılacaktır.

Projeli yol yapılıncaya kadar mevcut yolun bakım ve onarımı verilecek ödenekler çerçevesinde yapılabilecektir.

İçel Milletvekili

Saffet Benli’nin, (7/6710-16661)

Esas Sayılı Yazılı Soru Önergesi

Sorular ve Cevaplar :

Sorular :

23 Aralık günü 20 vatandaşımızın hayatını kaybetmesi ve bir o kadarının da yaralanmasına sebep olan trafik kazası ve bu kazanın meydana geldiği Samsun-Ankara devlet karayolu ile ilgili olarak;

1. Söz konusu karayolu mevcut yolcu-yük-araç trafiğini kaldırabilecek kapasiteye sahip midir?

2. Dünya standartlarına göre bu yol hangi özelliklere sahip olmalıdır?

3. Bu kazanın, örneğin bölünmüş bir yolda meydana gelme ihtimali var mıdır?

4. Bölgede bu güne kadar gerekli standartlara sahip karayolu inşaasını gerçekleştirmeyen devletin meydana gelen kazalarda açık bir kusuru söz konusu mudur? Bir trafik kazasında açık kusurlu tarafın kazadan zarar görenlere tazminat ödemesi gerekmez mi?

Bakan olarak söz konusu karayolunun standartının iyileştirilmesi yönünde herhangi bir girişiminiz olmadığına göre bu kazadan sizin de sorumlu tutulabileceğinizi kabul ediyor musunuz?

Cevaplar :

– Samsun-Ankara yolunun yıllık ortalama günlük trafik değeri 6 500 olup, 12 m. platform genişliğindedir. Sıcak karışım kaplama olan yol 1. sınıf Devlet yoludur.

– Söz konusu yolda bölünmüş yol proje çalışmaları Karayolları Genel Müdürlüğümüzce yer yer devam etmektedir. Projesi biten Samsun-Kavak ve Çorum çevre yolunda yapım çalışmaları devam etmektedir. Yine projesi biten “Delice-Sungurlu” arasının ihalesi 25.12.1998 tarihinde ihale edilmiş olup, iş mevsiminde çalışmalara başlanacaktır. Sungurlu-Merzifon-Kavak arasının proje çalışmaları da büyük oranda tamamlanmıştır. En kısa zamanda ihalesinin yapılmasına çalışılacaktır.

– Kazanın meydana geldiği yerde yol görüşe açık bir yoldur.

Karayolları Genel Müdürlüğümüz hem trafik konforunu hem de trafik emniyetini artırmak için verilen ödeneklerle yapım, bakım, trafik hizmetleri ve onarım işlerini eksiksiz olarak yerine getirmeye çalışmaktadır.

6. – İstanbul Milletvekili Bülent Akarcalı’nın “ITU”nun Türkiye’ye ayırdığı uydu yörüngelerine ilişkin sorusu ve Ulaştırma Bakanı Hasan Basri Aktan’ın yazılı cevabı (7/6707)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın Ulaştırma Bakanı Sayın Arif Ahmet Denizolgun tarafından yazılı olarak cevaplandırılmasını arz ederim.

                        Bülent Akarcalı                                                                                                                   İstanbul

1. Türkiye’nin de üyesi olduğu ve atmosferde bulunan 900 kadar kullanılabilir uydu yörüngesinin kontrolünü elinde bulunduran, International Telecommunication Union’un (ITU), Türkiye’ye ayırdığı 11 boş uydu yörüngesi için tanınan süre 1999’un Nisan ayından itibaren dolmaya başlıyor. Ulaştırma Bakanlığı, bu tarihe kadar, sahip olduğu yörüngeleri kullanacağına dair somut projeler göstermediği taktirde Türkiye’ye tahsis edilen yörüngeler bu tarihten itibaren 16 ay içinde yörünge ihtiyacı olan ITU üyesi ülke ve özel şirketlere mi verilecektir?

2. Daha önce bu uydu yörüngelere ait tahsis süresini Türkiye’nin iki defa uzattığı doğru mudur?

3. Bu uzatmalar süresince ne yapılmıştır?

4. Bakanlığınızda bu yörüngeler için ne gibi somut projeler vardır?

5. Hayatî öneme haiz bu yörüngelere ait tahsis haklarının kaybolmaması için ne gibi tedbirler almaktasınız?

                 T.C.                                                                                                                                Ulaştırma Bakanlığı                  8.2.1999                                                                               Araştırma, Planlama ve Koordinasyon                                                                                                         Kurulu Başkanlığı                                                                                                                                Sayı : B.11.0.APK.0.10.01.21./EA/-126-3258

Konu : İstanbul Milletvekili Sayın Bülent Akarcalı’nın yazılı soru önergesi

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

İlgi : TBMM Başkanlığının 5.1.1999 gün ve A.01.0.GNS.0.10.00.02-7/6707-16658/38368 sayılı yazısı.

İstanbul Milletvekili Sayın Bülent Akarcalı’nın 7/6707-16658 sayılı yazılı soru önergesinin cevabı hazırlanarak ekte sunulmuştur.

Bilgilerinize arz ederim.

                        Hasan Basri Aktan                                                                                                    Ulaştırma Bakanı

İstanbul Milletvekili Sayın Bülent Akarcalı’nın 7/6707-16658 sayılı yazılı soru önergesi ve cevabı

Sorular :

1. Türkiye’nin de üyesi olduğu ve atmosferde bulunan 900 kadar kullanılabilir uydu yörüngesinin kontrolünü elinde bulunduran, International Telecommunication Union’un (ITU), Türkiye’ye ayırdığı 11 boş uydu yörüngesi için tanınan süre 1999’un Nisan ayından itibaren dolmaya başlıyor. Ulaştırma Bakanlığı, bu tarihe kadar, sahip olduğu yörüngeleri kullanacağına dair somut projeler göstermediği taktirde Türkiye’ye tahsis edilen yörüngeler bu tarihten itibaren 16 ay içinde yörünge ihtiyacı olan ITU üyesi ülke ve özel şirketlere mi verilecektir?

2. Daha önce bu uydu yörüngelere ait tahsis süresini Türkiye’nin iki defa uzattığı doğru mudur?

3. Bu uzatmalar süresince ne yapılmıştır?

4. Bakanlığınızda bu yörüngeler için ne gibi somut projeler vardır?

5. Hayatî öneme haiz bu yörüngelere ait tahsis haklarının kaybolmaması için ne gibi tedbirler almaktasınız?

Cevap :

Uluslararası Telekomünikasyon Birliği (ITU), sadece uyduların frekans koordinasyonu işlemlerinde ülkeler arasında denetleyici, kural koruyucu ve frekans tahsis fonksiyonlarını yürütmektedir. ITU’nun herhangi bir ülkeye başvurusu olmadan ve frekans koordinasyon çalışmasını tamamlamadan bir uydu yörüngesinde frekans tahsis etmesi söz konusu değildir, bu itibarla da ülkemiz adına 11 adet veya herhangi bir miktarda önceden yapılmış tahsisat bulunmamaktadır. ITU, bir pozisyonu bir ülke adına kaydetmek yerine bir uydunun bir pozisyonda belirli teknik özellikler çerçevesinde çalışmasını onaylamaktadır. Diğer yandan uzayda kullanım açısından 4 farklı uydu yörüngesi bulunmakta olup bunlar, Alçak, Orta, Yüksek ve Jeosenkron yörüngelerdir. Halen haberleşme uyduları açısından Türk Telekom sadece Jeosenkron yörüngeyi kullanmaktadır. Uydular bu yörüngede belirli frekans bandlarında, belirli pozisyonlara yerleştirilerek çalıştırılmaktadır.

Türk Telekomun kullanımındaki hiçbir uydu yörüngesi için tahsis süresi uzatımı yapılmamıştır. Millî uydu projemiz Türksat için, Türk Telekomca frekans koordinasyonu amacıyla Jeosenkron yörüngede 6 değişik pozisyona 4 farklı frekans bandında, 1990 yılından itibaren muhtelif tarihlerde ITU’ya başvuruda bulunulmuştur. Bu başvuruları müteakip yapılan frekans koordinasyonu çalışmaları neticesinde, 31 ve 42 derece doğu pozisyonlarına sırasıyla Türksat 1B (1994 yılında) ve 1C (1996 yılında) uyduları yerleştirilerek servise verilmiştir. Ayrıca 50 derece doğu pozisyonu için yörüngede mevcut bir uydu kiralanmış ve bu uydu 29 Aralık 1998 tarihinde bu pozisyona yerleştirilmiştir. Buna göre 31, 42 ve 50 derece doğu pozisyonları için Ku frekans bandında ülkemizin uydu işletmesi yapmasına izin alınmıştır. Diğer pozisyonlar ve frekans bandlarında ise gerekli frekans koordinasyonuna ilişkin çalışmalar sürdürülmekte olup bu çalışmaların en geç 2005 yılına kadar tamamlanması gerekmektedir.

7. – İstanbul Milletvekili Ercan Karakaş’ın, Ege Üniversitesinde intihar ettiği bildirilen bir öğrencinin polis tarafından öldürüldüğü iddialarına ilişkin sorusu ve İçişleri Bakanı Cahit Bayar’ın yazılı cevabı (7/6734)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıda yeralan sorularımın İçişleri Bakanı tarafından yazılı olarak yanıtlanmasını arz ederim.

                        Ercan Karakaş                                                                                                                   İstanbul

Bilindiği gibi Ege Üniversitesi öğrencisi Serkan Eroğlu 24 Aralık 1997 tarihinde üniversitesi tuvaletinde asılı olarak bulunmuştu. Zamanının İzmir Emniyet Müdürü Ahmet Demir olaydan hemen sonra bir açıklama yaparak Serkan’ın intihar ettiğini açıklamıştı. Ailesinin ısrarıyla yapılan kan tahlili sonucunda Serkan’ın kanında insanı bayıltacak ölçünün üzerinde kloroform olduğu saptanmıştı. Böylece Serkan’ın önce kloroformla bayıltılmış olduğu ve daha sonra asıldığı ortaya çıkmıştı. Bunun üzerine savcılık geçtiğimiz Ekim ayından bu yana cinayet soruşturması başlattı.

Serkan Eroğlu olaydan bir ay önce İzmir Cumhuriyet Başsavcılığına yaptığı yazılı başvuruda büyük bir tehdit altında olduğunu belirterek “eğer başıma bir şey gelirse bunun sorumlusu Terörle Mücadele Şubesine bağlı polislerdir” demişti.

Sorular :

1. Serkan Eroğlu’nun savcılığa yaptığı başvurunun içeriğine ilişkin olarak bakanlığınız olay gününden önce ya da sonra herhangi bir soruşturma yaptırmış mıdır?

2. Yaptırmadıysa niçin yaptırmamıştır?

3. Serkan’ın “beni öldürebilirler” dediği bir kuruma cinayeti aydınlatma görevi verilmesi normal karşılanabilir mi?

4. Zamanın Emniyet Müdürü Ahmet Demir’in Serkan’ın öldürülmesinin ardından dosyanın kapatılması için çaba sarfettiği doğru mudur?

5. Bu husus araştırılmış mıdır?

6. Bu cinayetin aydınlatılması için emniyet hangi çalışmaları yürütmektedir?

7. Bu cinayet de binlercesi gibi “faili meçhul” olarak mı kalacaktır?

                 T.C.                                                                                                                                İçişleri Bakanlığı                  5.2.1999                                                                Emniyet Genel Müdürlüğü                                                                                                              Sayı : B.05.1.EGM.0.12.01.01.033067

Konu : Yazılı soru önergesi

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

İlgi : TBMM Başkanlığının 7.1.1999 gün ve A.01.GNS.0.10.00.02-7/6734-16709/38505 sayılı yazısı.

İstanbul Milletvekili Ercan Karakaş tarafından TBMM Başkanlığına sunulan ve tarafımdan yazılı olarak cevaplandırılması istenilen soru önergesinin cevabı aşağıya çıkarılmıştır.

1, 2. Ali Serkan Eroğlu’nun ölümünden önce İzmir Cumhuriyet Başsavcılığına 4.12.1997 tarihli vermiş olduğu dilekçe aynı makam tarafından 9.12.1997 gün ve Hz. 1997/60762 sayı ile görevsizlik kararı verilerek İzmir Valiliğine gönderilmiştir.

İzmir Valiliğince de muhakkik tayin edilerek soruşturma başlatılmış, soruşturma neticesinde adı geçen şahsın gözaltına alınmadığı belirlenmiştir.

Ayrıca, konuyla ilgili olarak gerekli inceleme ve soruşturmayı yapmak üzere Mülkiye Müfettişi görevlendirilmiş, müfettişlerce düzenlenen 11.1.1999 gün ve 99/02 sayılı fezlekeli tahkikat evrakında ilgililer hakkında ihmalden işlem yapılmasına gerek olmadığı görüşü ve kanaatine varılmıştır.

3. Asayişe müessir ve adlî konuların araştırılması ve aydınlığa çıkartılması görevi Cumhuriyet Başsavcısı adına mahallî zabıtanın görevi alanına girdiğinden iddianın araştırılmasının da emniyet teşkilâtı birimlerine verilmesi doğaldır.

4, 5. İzmir Eski Emniyet Müdürü Ahmet Demir’in Ali Serkan Eroğlu’nun ölümü ile ilgili dosyanın kapatılması için çaba sarfetmesi söz konusu değildir.

6, 7. Olayla ilgili tahkikat devam etmekte olup, cinayet olduğunun tespiti halinde failleri de belirlendikten sonra haklarında gerekli yasal işlem yapılacaktır.

Bilgilerinize arz ederim.

                        B. Cahit Bayar                                                                                                         İçişleri Bakanı

8. – Konya Milletvekili Lütfi Yalman’ın, Gemlik Gümrük Müdürlüğünden sahte faturalarla ithalat yapıldığı iddiasına ilişkin sorusu ve Devlet Bakanı Şükrü Sina Gürel’in yazılı cevabı (7/6744)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın Devlet Bakanı Sayın Rıfat Serdaroğlu tarafından yazılı olarak cevaplandırılması için gereğini arz ederim.  28.12.1998

                        Lütfi Yalman                                                                                                                     Konya

1. Akenez Şirketince gerçek dışı beyanlarda bulunarak, sahte faturalarla Gemlik Giriş Gümrüğünden trilyonluk ithalat yapıldığı iddiaları doğru mudur? Doğru ise konu ile ilgili hangi önlemi aldınız?

2. Adıgeçen şirketin gümrüğe sunduğu teklif mektubu üzerinde satış sözleşmesi yapıldığı doğru mu?

3. Sahte beyandan dolayı 1918 sayılı Kanunun 20 nci maddesine göre değerlendirilmesi gereken işlemde, “Vergi farkı kadar ceza öngören 1615 sayılı Kanun hükümleri” kapsamına alındı mı?

4. İkametgâhı İstanbul’da olan adıgeçen şirket, Gemlik Gümrük Müdürlüğünden ithalat yapması hangi nedene dayanmaktadır?

5. Bahse konu uygulamada ihmali görülenler hakkında herhangi yasal bir işlem yaptınız mı?

                 T.C.                                                                                                                                             Başbakanlık                  5.2.1999                                                                                   Gümrük Müsteşarlığı                                                                                                            Gümrükler Genel Müdürlüğü                                                                                                              Sayı : B.02.1.GÜM.0.06.00.02.002677

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığı

Genel Sekreterliğine

(Kanunlar ve Kararlar Dairesi Başkanlığı)

İlgi : 27.1.1999 günlü, 7/6744-16752/38661 sayılı yazınız.

İlgide kayıtlı yazınız ekinde alınan Konya Milletvekili Lütfi Yalman’ın 7/6744-16752 sayılı yazılı soru önergesine ilişkin cevaplarımız ilişikte sunulmuştur.

Bilgilerine arz ederim.

                        Prof. Dr. Şükrü Sina Gürel                                                        Devlet Bakanı

Konya Milletvekili Lütfi Yalman’ın 7/6744-16752 EsasNo’lu yazılı soru önergesine ilişkin cevaplar

1. Akenez Turizm San. Taş. A.Ş. firmasının düşük fiyatlarla AIWA marka elektronik eşya ithal ettiğine ilişkin müsteşarlığımıza intikal eden 28.7.1998 tarihli yazılı ve telefon ihbarı üzerine konu Gümrük Kontrolörleri Tevfik Usta ve Fahri Paslı tarafından tetkik ve tahkik edilerek düzenlenen 11.1.1999 tarihli 152/1, 81/1 sayılı Soruşturma Raporu ile teşekkül oluşturmak suretiyle çok miktarda televizyon ve müzik seti cinsi eşyaya eksik vergi ödemek amacıyla sahte fatura ibrazı ile gümrük muamelesi yaptıran ilgililer hakkında Gemlik Cumhuriyet Başsavcılığına suç duyurusunda bulunulmuştur.

2. Söz konusu raporda kontrolörlerce, her ne kadar ithalatçı firma yetkililerinin verdikleri ifadelerde AIWA Nederland BV firması ile herhangi bir ticarî münasebetleri olmadıklarını belirtmelerine rağmen anılan firma ile Mayıs 1998’de imzalanan “Bir Distribütörlük Anlaşmasına Varmak İçin Niyet Mektubu”nda açıkça Akenez A.Ş.’nin AIWA Nederland BV firmasından satın alınan ürünlerin satış sonrası hizmetini sağlayacağı, yine Flaying Eagle firması ile yapılmış sözleşme olarak ibraz edilen belgede Akenez SA ile AIWA Hollanda arasında 4.5.1998 tarihinde yapılan distribütörlük anlaşmasına istinaden Akenez Firmasının 30.8.1998 tarihine kadar 200 000 dolarlık AIWA ürünü ithal edileceğini belirtmesinin dahi ithalatçının AIWA Nederland BV ile ticarî ilişkisi olduğunu açık ve net bir şekilde göstermekte olduğu kanaatine varıldığı belirtilmiştir.

3. Adı geçen firma yetkilileri hakkında 1918 sayılı Kaçakçılığın Men ve Takibine Dair Kanunun 20, 26 ve 27/1 maddelerine, aynı Kanunun 31 inci maddesi delaletiyle 765 sayılı Türk Ceza Kanununun evrakta sahtekârlık fiillerini düzenleyen hükümlerine göre takibatta bulunulması mütalaasıyla konu Gemlik Cumhuriyet Başsavcılığına intikal ettirilmekle birlikte, elde edilen yurt dışı belgelere nazaran eksik alındığı anlaşılan vergilerin 1615 sayılı Gümrük Kanununun 86 ncı, 3065 sayılı Katma Değer Vergisi Kanununun 48 inci maddelerine göre ikmalen tahsili ile 1615 sayılı Kanunun 146 ncı maddesi, 3065 sayılı Kanunun 51 inci maddesinin tatbiki ve tahsil edilecek para cezaları hakkında Gümrük Yönetmeliğinin 445 inci maddesine göre işlem yapılmak üzere adı geçen kontrolörlerce 5.1.1999 tarihli 151/1, 80/1 sayılı cevaplı rapor düzenlenmiştir.

4. Anılan soruşturma raporunda, adı geçen şirket yetkililerinin ifadelerindeki; “firmalarının İstanbul’da faaliyet göstermesine ve eşyanın konşimentosunda varış yeri İstanbul olarak kayıtlı olmasına rağmen eşyanın Gemlik’e getirilmesinin taşıyıcıdan kaynaklanan bir durum olduğu”na ilişkin beyanlarına istinaden nakliyeci firma nezdinde gerekli yazışmaların yapıldığı, sonuçlandığında cevapların süratle adlî mercilere intikal ettirileceği belirtilmektedir.

5. 4.1.1999 tarihli “Akit” gazetesinde yayımlanan “Bursa Kaçakçı Cenneti” başlıklı yazıda yer alan müsteşarlığımızla ilgili iddialar, 5.1.1999 günlü 1999/2 sayılı Onay ile, aynı konuda, 15.1.1999 tarihli “Olay” Gazetesinde yayımlanan müsteşarlığımızla ilgili iddialar 5.1.1999 günlü 1999/2 sayılı onay kapsamında değerlendirilmek üzere, yine aynı konu ile ilgili olarak müsteşarlığımıza intikal eden isimsiz, imzasız ve tarihsiz dilekçede yer alan iddialar 29.1.1999 günlü, 1998/78 sayılı Onay ile incelenip soruşturulmak üzere müsteşarlığımız Teftiş Kurulu Başkanlığına intikal ettirilmiştir.

Müfettişlerce yapılacak inceleme ve soruşturma sonucuna göre olayda ihmali görülen personel bulunması halinde derhal gereğine tevessül edilecektir.

                        Prof. Dr. Şükrü Sina Gürel                                                        Devlet Bakanı

9. – Samsun Milletvekili Musa Uzunkaya’nın, personel sayısına ve ücretlerine ilişkin sorusu ve Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı Hikmet Çetin’in yazılı cevabı (7/6747)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın Başkanlığınızca yazılı olarak cevaplandırılması için gereğini arz ederim.

Saygılarımla.

                        Musa Uzunkaya                                                                                                                    Samsun

1. Türkiye Büyük Millet Meclisi bünyesinde çalışmakta olan kadrolu memur, geçici görevli, sözleşmeli, işçi ve danışman statüsündeki personelin (Millî Saraylarda çalışan personel de dahil) konumlarına göre aldıkları maaş tutarları nedir?

2. Çalışan personelin toplam sayısı nedir?

                 T.C.                                                                                                                                Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığı  9.2.1999                                                                Genel Sekreterliği                                                                                                                                Kanunlar ve Kararlar Dairesi Başkanlığı                                                                                                               Sayı : A.01.0.GNS.0.10.00.02-7/6747-16761/38694

Sayın Musa Uzunkaya

Samsun Milletvekili

İlgi : 6.1.1999 tarihli yazılı soru önergeniz.

Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Sekreterliği Teşkilâtında (Millî Saraylar dahil) çeşitli statülerde çalışan personele, konumlarına göre ödenen aylık ve ücret tutarları ile çalışan toplam personel sayısına ilişkin ilgi önergemizde yer alan sorularınıza cevap teşkil etmek üzere hazırlanan cetveller ilişikte sunulmuştur.

Bilgilerinizi rica ederim.

Saygılarımla.

                        Hikmet Çetin                                                                                                Türkiye Büyük Millet Meclisi                                                            Başkanı

TBMM Genel Sekreterliği Teşkilâtı

Merkez/M. Saraylar

Statüler İtibariyle Dağılımı

                                                        Millî

Statüsü                                  Merkez                   Saraylar                      Yıldız                     Hereke                   Toplam

Kadrolu Personel   

(657 S.K. 4/A MD.Tabi)       2182                          446                          168                            64                        2860

Sözleşmeli Personel

(657 S.K. 4/A MD.Tabi)           43                              6                                                                                        49

Sözleşmeli Personel

(2919 S.K. EK 1/2 MD. Tabi)            6                                                                                                                        6

Geçici Görevli Personel

(2919 S.K. 12/3 MD. Tabi)        651                              4                                                                                      655

Milletvekili Yrd. Pers.

Geçici Görevli

(2919 S.K. 12/3 MD. Tabi)        288                                                                                                                    288

Milletvekili Yrd. Pers.

Sözleşmeli

(Bşk. Divanı Kar. Gereği)                99                                                                                                                      99

Danışman

(2547 S.K. 38. MD. Tabi)            2                              2                                                                                          4

Mevsimlik İşçi  330                          601                                                                                      931

              Toplam                        3601                        1059                          168                            64                        4892

TBMM Genel Sekreterliği Personelinin Çeşitli Statü ve

Unvanlar İtibariyle Aylık Durumlarını Gösterir Cetvel

(28.1.1999 tarihi itibariyle)

                                Brüt Ücret                Net Ücret

Statü                                         Unvan (Bin TL.)                 (Bin TL.)

2919 Sayılı Kanunun                                Genel Sekreter                                1 141 397                                877 851

Ek 1/1 Mad. Göre                                Gen. Sekr. Yrd.                                987 296                                743 115

Kadro Karşılığı                                Daire Başkanı                                916 147                                687 880

Sözleşmeli Personel                                Müdür                                856 895                                640 536

                                Müdür Yrd.                                793 175                                592 676

                                Uzman-Sten. (1. Der.)                                728 448                                503 186

          (*)                                Uzman-Sten (6. Der.)                                627 803                                460 879

Kadrolu Personel                                Başkan Müşaviri                                678 553                                517 373

                                Müşavir (1. Der.)                                568 021                                427 324

                                Baştabip                                642 716                                491 867

                                Uzm. Doktor (1. Der.)                                568 305                                428 974

                                Şef (1. Der.)                                483 784                                352 149

                                Memur (2. Der.)                                393 781                                284 308

                                Memur (4. Der.)                                357 722                                275 187

                                Memur (7. Der.)                                312 864                                252 598

                                Memur (12. Der.)                                306 020                                246 845

                                Uzman Yrd. (8. Der.)                                353 807                                290 760

2919 12/3 Göre                                En çok (1. Der.)                                fark  160 147                                fark  152 019

Geçici Görevli Per.                                En az (12. Der.)                                fark    18 952                                fark    18 864

Milletvekili Yard.                                2919 12/3 göre                                fark  160 147                                fark  152 019

Personel                                Sözleşmeli                                174 176                                128 627

2547 Sayılı Kan.                                Profesör                                93 234                                78 802

38. Mad. Göre                                Araşt. Görevlisi                                41 022                                34 672

657 Say. Kanunun                                Mimar-Mühendis                                405 405                                290 943

4/B Mad. Göre                                Teknisyen                                346 500                                246 398

Sözleşmeli Per.                                Doktor (Part-Time)                                251 930                                194 793

2919 Ek 1/2 Göre                                Siyasî Parti Grup

Sözleşmeli Per.                                Başkanlığı

                                Ekonomi Danış.                                302 316                                212 986

                                Hukuk Danış.                                285 520                                200 286

Mevsimlik İşçi                                Vasıflı İşçi                                202 188                                151 828

                                Vasıfsız İşçi                                192 444                                143 758

Emniyet Personeli                                Polis Mem. (2. Der.)                                fark 81 495                                fark 81 103

                                Polis Mem. (8. Der.)                                fark 88 129                                fark 87 706

(*) Kadro Karşılığı Sözleşmeli Personelin Ücretleri;

A) Sözleşme ücreti,

B) 1 aya isabet eden ikramiye tutarı,

C) Makam tazminatı,

D) Fazla çalışma ücreti,

E) Özel hizmet tazminatı,

    Dahil edilerek hesaplanmıştır.

 

10. – Bursa Milletvekili Yüksel Aksu’nun, milletvekillerinin kullandıkları izin ve raporlara ilişkin sorusu ve Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı Hikmet Çetin’in yazılı cevabı (7/6753)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorumun Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı tarafından yazılı olarak cevaplandırılması hususunu arz ederim.

Saygılarımla.

                                          7.1.1999

                        Yüksel Aksu                                                                                                                       Bursa

 

1. Milletvekillerinin Genel Kurul toplantılarına katılamama gerekçesi olarak bildirdikleri mazeretlerden, şu ana dek hangi milletvekilleri ne kadar süre ile izin ve rapor kullanmış ve kaç birleşime katılamamıştır?

 

                 T.C.                                                                                                                                Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığı  9.2.1999                                                                Genel Sekreterliği                                                                                                                                Kanunlar ve Kararlar Dairesi Başkanlığı                                                                                                               Sayı : A.01.0.GNS.0.10.00.02-7/6753-16782/38743

Sayın Yüksel Aksu

Bursa Milletvekili

İlgi : 7.1.1999 tarihli yazılı soru önergeniz.

20 nci dönemde (8.1.1996 tarihinden 8.1.1999 tarihine kadar) milletvekillerinin izinli ve raporlu oldukları günlere ve devamsızlıklarına ilişkin ilgi önergenizde yer alan sorulara cevap oluşturan liste ilişikte sunulmuştur.

Bilgilerinizi rica ederim.

Saygılarımla.

 

                        Hikmet Çetin                                                                                                Türkiye Büyük Millet Meclisi                                                            Başkanı

197 – 213 sayfaları filme alınacak!

 

197 – 103

198 – 104

199 – 105

200 – 106

201 – 107

202 – 108

203 – 109

204 – 110

205 – 111

206 – 112

207 – 113

208 – 114

209 – 115

210 – 116

211 – 117

212-118

213-119

 

 

 

BİRLEŞİM 51’İN SONU

Türkiye Büyük Millet Meclisi Resmi internet Sitesi
© 2009 T.B.M.M.