Yazılı ve Sözlü Sorular Araştırma Komisyonları Soruşturma Komisyonları
                                                                      Son Tutanak Tutanak Sorgu Tutanak Metinleri Gizli Oturum Tutanakları
                                                                                                                                            Uluslararası Komisyonlar Dostluk Grupları
                                                                                      Genel Sekreterlik Mevzuat Telefon Rehberi Etik Komisyon Duyurular

DÖNEM : 20                                                                                               YASAMA YILI : 4

T.B.M.M.

TUTANAK DERGİSİ

 

CİLT : 70

 

50 nci Birleşim

4 . 2 . 1999  Perşembe

 

 

 

İÇİNDEKİLER

  I. — GEÇEN TUTANAK ÖZETİ

 II. — GELEN KÂĞITLAR

III. — BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI

A) GÜNDEMDIŞI KONUŞMALAR

1. — Erzurum Milletvekili Ömer Özyılmaz’ın, taşımalı eğitim ve İlköğretim Kanununa ilişkin gündemdışı konuşması ve Millî EğitimBakanı Metin Bostancıoğlu’nun cevabı

2. — Kars Milletvekili Yusuf Selahattin Beyribey’in, et ithalatı ve hayvancılığın sorunlarına ilişkin gündemdışı konuşması ve Tarım ve Köyişleri Bakanı Mahmut Erdir’in cevabı

3. — Konya Milletvekili Lütfi Yalman’ın, Berlin’de düzenlenen kültürel etkinliklere ilişkin gündemdışı konuşması ve Kültür Bakanı M. İstemihan Talay’ın cevabı

B) TEZKERELER VE ÖNERGELER

1. —Plan ve Bütçe Komisyonu Başkanlığının, Komisyonun başkan, başkanvekili, sözcü ve kâtip üye seçimini yaptığına ilişkin tezkeresi (3/1892)

2. — (9/38) esas numaralı MeclisSoruşturması Komisyonu Geçici Başkanlığının, Komisyonun başkan, başkanvekili, sözcü ve kâtip üye seçimini yaptığına ilişkin tezkeresi (3/1893)

3. — (9/32) esas numaralı Meclis Soruşturması Komisyonu Başkanlığının, Komisyonun görev süresinin uzatılmasına ilişkin tezkeresi (3/1894)

4. — TBMM Başkanı Hikmet Çetin’in, İsrail Meclis Başkanının davetine beraberinde bir heyetle icabet etmesine ilişkin Başkanlık tezkeresi (3/1895)

5. —Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel’in Cezayir’e yaptığı resmî ziyarete katılacak milletvekiline ilişkin Başbakanlık tezkeresi (3/1896)

C) GENSORU, GENEL GÖRÜŞME, MECLİS SORUŞTURMASI VE MECLİS ARAŞTIRMASI ÖNERGELERİ

1. — Tokat Milletvekili Ahmet Feyzi İnceöz ve 19 arkadaşının, Tokat İlinin ekonomik, sosyal, kültürel ve kentsel sorunlarının araştırılarak alınması gereken tedbirlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/307)

2. — Batman Milletvekili Musa Okçu ve 41 arkadaşının, doğu ve güneydoğuda özellikle Batman’da yoğunlaşan faili meçhul olaylarının araştırılması amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/308)

3. — Erzincan Milletvekili Mustafa Kul ve 20 arkadaşının, enerji dağıtım şebekelerinin ve santrallerinin özelleştirilmesiyle ilgili iddiaların araştırılması amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/309)

IV. — GENSORU, GENEL GÖRÜŞME, MECLİS SORUŞTURMASI VE MECLİS ARAŞTIRMASI

A) GÖRÜŞMELER

1. — İstanbul Milletvekili Halit Dumankaya ve 13 arkadaşı, Zonguldak Milletvekili Necmettin Aydın ve 19 arkadaşı, Konya Milletvekili Veysel Candan ve 12 arkadaşı, Kocaeli Milletvekili Necati Çelik ve 23 arkadaşı, Kütahya Milletvekili Emin Karaa ve 22 arkadaşı, İzmir Milletvekili Işın Çelebi ve 25 arkadaşı, Zonguldak Milletvekili Tahsin Boray Baycık ve 22 arkadaşı ile Hatay Milletvekili Fuat Çay ve 25 arkadaşının, özelleştirme uygulamalarıyla ilgili usulsüzlük ve yolsuzluk iddialarını araştırarak alınması gereken tedbirleri tespit etmek amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergeleri ve (10/19, 29, 40, 88, 98, 127, 150, 166) esas numaralı Meclis Araştırması Komisyonu Raporu (S. Sayısı : 743)

V. — SEÇİMLER

A) KOMİSYONLARDA BOŞ BULUNAN ÜYELİKLERE SEÇİM

1. — Anayasa ve Adalet Komisyonlarında boş bulunan üyeliklere seçim

VI. — SORULAR VE CEVAPLAR

A) YAZILI SORULAR VE CEVAPLARI

1. — Konya Milletvekili Lütfi Yalman’ın, Sarıyer Belediyesi sınırları içindeki bir alanın Bayındırlık ve İskân Müdürlüğüne bağlanmasına ilişkin sorusu ve Bayındırlık ve İskân Bakanı Ali Ilıksoy’un yazılı cevabı (7/6718)


I. — GEÇEN TUTANAK ÖZETİ

 

TBMM Genel Kurulu saat 15.00’te açılarak iki oturum yaptı.

Elektronik cihazla yapılan yoklamalar sonucunda Genel Kurulda toplantı yetersayısı bulunmadığı anlaşıldığından, 4 Şubat 1999 Perşembe günü saat 15.00’te toplanmak üzere, birleşime 15.26’da son verildi.

 

                                                          Kamer Genç                                                                                                          Başkanvekili

 

                Levent Mıstıkoğlu                                               Abdulhaluk Mutlu                                                                Hatay                      Bitlis                                                                                                                Kâtip Üye                      Kâtip Üye

 

 

 

 

                                                                                                        No. : 61

II. — GELEN KÂĞITLAR

4 .2 .1999 PERŞEMBE

Meclis Araştırması Önergeleri

1. — Tokat Milletvekili Ahmet Feyzi İnceöz ve 19 arkadaşının, Tokat İlinin ekonomik, sosyal, kültürel ve kentsel sorunlarının araştırılarak alınması gereken tedbirlerin belirlenmesi amacıyla Anayasanın 98 inci, İçtüzüğün 104 üncü ve 105 inci maddeleri uyarınca bir Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/307)

2. — Batman Milletvekili Musa Okçu ve 41 arkadaşının, Doğu ve Güneydoğu’da özellikle Batman’da yoğunlaşan faili meçhul olayların araştırılması amacıyla Anayasanın 98 inci, İçtüzüğün 104 ve 105 inci maddeleri uyarınca bir Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/308)

3. — Erzincan Milletvekili Mustafa Kul ve 20 arkadaşının, enerji dağıtım şebekelerinin ve santrallerinin özelleştirilmesiyle ilgili iddiaların araştırılması amacıyla Anayasanın 98 inci, İçtüzüğün 104 ve 105 inci maddeleri uyarınca bir Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/309)


BİRİNCİ OTURUM

Açılma Saati : 15.00

4 Şubat 1999 Perşembe

BAŞKAN : Başkanvekili Kamer GENÇ

KÂTİP ÜYELER : Abdulhaluk MUTLU (Bitlis), Levent MISTIKOĞLU (Hatay)

 

BAŞKAN – Türkiye Büyük Millet Meclisinin 50 nci Birleşimini açıyorum.

Sayın milletvekilleri, toplantı yetersayımız vardır; çalışmalarımıza başlıyoruz.

Gündeme geçmeden önce, üç sayın milletvekili arkadaşımıza gündemdışı söz vereceğim.

Türkiye'de hayvancılık ve et ithalatı konusunda, gündemdışı söz isteyen Kars Milletvekili Sayın Selahattin Beyribey...

Sayın Beyribey?.. Yok.

III. — BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI

A) GÜNDEMDIŞI KONUŞMALAR

1. — Erzurum Milletvekili Ömer Özyılmaz’ın, taşımalı eğitim ve İlköğretim Kanununa ilişkin gündemdışı konuşması ve Millî EğitimBakanı Metin Bostancıoğlu’nun cevabı

BAŞKAN – Taşımalı eğitim ve İlköğretim Kanunu hakkında, Erzurum Milletvekili Sayın Ömer Özyılmaz'a söz verilmiştir.

Buyurun Sayın Özyılmaz. (RP sıralarından alkışlar)

Süreniz 5 dakika efendim.

ÖMER ÖZYILMAZ (Erzurum) – Sayın Başkan, değerli arkadaşlar; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Değerli arkadaşlar, siyasetbilimciler, çağdaş ülkelerde toplum ile siyasî yönetim arasındaki hak ve görev ilişkilerini düzenleyen bir sözleşmenin var olduğunu sürekli gündemde tutarlar. Bu sözleşmeye göre, devletin vatandaşlara karşı vatandaşların da devlete karşı görev ve sorumluluğu vardır. Devletin vatandaşlara karşı görev ve sorumluluğu, kendi vatandaşlarının temel hak ve özgürlüklerini koruması, vatandaşların görev ve sorumluluğu ise devletin kurallarına uymasıdır. Vatandaşların temel hak ve özgürlüklerinin neler olduğuna baktığımızda, bunların, yaşama hakkı, öğrenim hakkı, din ve vicdan özgürlüğü, düşünce ve ifade özgürlüğü, korunma, barınma ve benzeri hak ve özgürlükler olduğunu görürüz. Bu çerçevede, ülkemizdeki İlköğretim Kanununa ve uygulamalarına baktığımızda, çok büyük ve ciddî çelişkilerin yaşandığını ve vatandaş aleyhine olmak üzere çok büyük haksızlıkların sergilendiğini görmekteyiz.

Önce, bir defa, konuyu düzenleyen 222 sayılı İlköğretim ve Eğitim Kanununun 2 nci ve 3 üncü maddelerinin, ilköğretimin zorunlu ve sekiz yıl olarak belirlemiş olduğunu ve bu iki maddenin, hem devlete hem de vatandaşa ciddî bir görev ve sorumluluk yüklediğini görmekteyiz. Vatandaşa ait olan görev ve sorumluluk, 6-14 yaşlarındaki kız ve erkek çocuğunu ilköğretim okullarına göndermektir; devlete yüklenen görev ve sorumluluk ise, her yerleşim biriminde, 6-14 yaşları arası çocukların rahatlıkla okuyabilecekleri okulları yaptırmak ve o okulun ihtiyaç duyacağı, başta öğretmen ve yönetici olmak üzere, bütün personeli oraya tayin etmektir. Bu bağlamda, görevini yerine getirmeyen, vatandaş olursa o suçlu; devlet yönetimi, yani, hükümetler olursa o suçlu olur. O suçu işleyen taraf da, hukukî karşılığını, yani, cezasını çeker, çekmelidir.

Esasen, kanun yapıcı, sanki bu durumları müşahede ettiği için, 222 sayılı İlköğretim ve Eğitim Kanununun 50 nci, 79 uncu ve geçici 3 üncü ve 4 üncü maddelerinde, bu Kanunun yayımı tarihi olan 1961 yılından 1971 yılına kadar, yani, 10 yıl içerisinde, ülkenin her tarafındaki yerleşim birimine okul yaptırmayı ve ihtiyaç duyulacak sayıda öğretmen yetiştirmeyi emretmektedir. Buna rağmen -1998 yılı bitti, 1999 yılı içerisindeyiz- hâlâ, binlerce yerleşim biriminde okul yok, öğretmen yok. 45 000 ilköğretim okulundan yaklaşık 15 000'i ise bir derslikli ve maalesef bir öğretmenli durumdadır ki, esasen, bunlara okul demek de mümkün değildir. Devlet yöneticilerimiz, sözleşmeyle üzerlerine aldıkları görevi yerine getirmedikleri halde, herhangi bir sorumluluklarının olmadığını düşünmektedirler ki, bu durum, çağdaş bir devlet ve millet anlayışına terstir.

Bütün bunlara rağmen, devlet yöneticilerimiz, hem suçlu hem güçlü anlayışıyla vatandaşa bin bir türlü zorluk yüklemektedirler; bunların başında da taşımalı eğitim anlayışı gelmektedir. Millî Eğitim Bakanlığı, okul yaptıramadığı yerleşim birimindeki mini mini yavruları, soğuk kış şartlarında, hem de uygun olmayan koşullarda bir başka yerleşim birimine götürmektedir; buna "taşımalı eğitim" denilmekte ve yeri geldiğinde de bununla övünülmektedir. Halbuki, bu yollarda nice olumsuz şartlar, kazalar, yaralanmalar, hastalanmalar ve ölümler meydana gelmiştir. Bu çağdışı uygulamanın yol açtığı en son elim trafik kazası ise Edirne ve Tekirdağ İllerimizde yaşanmıştır. Esasen, bu, sıradan bir kaza değil, düpedüz bir katliamdır. Bu çocuklar, kendi yerleşim birimlerinde okulları olsaydı, böyle bir felaketle karşılaşmayabilirlerdi. Ayrıca, basına yansıdığına göre, bir minibüste 28 çocuk taşınmaktadır ki, bizdeki taşımalı eğitimin ilkelliğini bu bile ortaya koymaya yetmektedir. Maalesef, bu gibi durumlara bundan önce de sebebiyet veren Millî Eğitim Bakanlığı yetkilileri, bu yaptıkları yanlışı düzeltmek için akıllarını başlarına alıp çare düşünmeyecek, hatta duyarsız kalacaklardır; bu durumda ise, olan vatandaşa olacaktır.

Değerli arkadaşlar, yukarıda anlatılan olumsuz şartlara acil çözüm olarak 222 sayılı İlköğretim ve Eğitim Kanununun 5 inci maddesinin uygulamaya alınmasını ve vatandaşlarımızın bu madde çerçevesinde haklarını talep etmelerini öneriyorum.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Sayın Özyılmaz, 1 dakika daha eksüre verdim size, bitirin efendim.

ÖMER ÖZYILMAZ (Devamla) – Teşekkürler Sayın Başkan.

Bu çerçevede, iyi niyetli olduğuna inandığım Sayın Millî Eğitim Bakanına özellikle sesleniyorum; İlköğretim ve Eğitim Kanununun 2 nci ve 3 üncü maddeleri, nasıl, çocuklarını okullara göndermeyi vatandaşa emrediyorsa, 5 inci maddesi de aynen şöyle demektedir: "Mecburî öğretim çağında olup da, memleket dışında olan, oturduğu yerde okul bulunmayan veya sağlık durumu dolayısıyla ilkokula devam edemeyen vatandaşlardan özel olarak öğretim görenler, imtihanla..."

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

ÖMER ÖZYILMAZ (Devamla) – Sayın Başkan, kanunu okuyayım, bir iki cümle, istirham ediyorum.

BAŞKAN – Peki, o zaman son cümlenizi söyleyin; size 1 dakika daha eksüre veriyorum; bitirin ama...

ÖMER ÖZYILMAZ (Devamla) – "...ve yaşlarına göre layık oldukları ilkokul sınıflarına ve mezuniyet imtihanlarına alınırlar" deniliyor. Bugün, bulunduğu yerleşim biriminde ilköğretim okulu bulunmayan vatandaşa, devletimiz, böyle bir hak vermiş, okula gitme mecburiyeti yoktur, evinde ya da işyerinde oturup, çalışıp ondan sonra yıl sonunda okula gitme ve imtihana girip başarılı olursa bir üst sınıfa gitme hakkı vardır. Dolayısıyla, bunu, zaten vatandaşa gereken hizmeti götürememiş olan Millî Eğitim Bakanlığı -sadece bugünü kastetmiyorum ben- bu kanunu uygulamaya alıp önümüzdeki hafta başında başlatılacak olan ikinci dönemde, vatandaşı bu sıkıntıdan kurtarmalıdır. 5 inci madde şimdiye kadar uygulanmamıştır. Bu maddenin uygulanması için, Sayın Millî Eğitim Bakanını ve Bakanlık yetkililerini göreve çağırıyorum.

Bu vesileyle, hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Teşekkür ederim. (FP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Özyılmaz.

Gündemdışı konuşmaya cevap verme yönünde herhangi bir istek gelmedi.

2. — Kars Milletvekili Yusuf Selahattin Beyribey’in, et ithalatı ve hayvancılığın sorunlarına ilişkin gündemdışı konuşması ve Tarım ve Köyişleri Bakanı Mahmut Erdir’in cevabı

BAŞKAN – Bu arada, Sayın Selahattin Beyribey arkadaşımız gelmişlerdir. Türkiye'ye et ithalatı ile ilgili gündemdışı söz istemişlerdir; bu konuda kendisine söz verdim.

Buyurun Sayın Beyribey. (ANAP sıralarından alkışlar)

Süreniz 5 dakika.

YUSUF SELAHATTİN BEYRİBEY (Kars) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; ülkemizde et ithalatı ve hayvancılığın durumu hakkında gündemdışı söz almış bulunmaktayım; bu vesileyle, başta Başkanım olmak üzere, Yüce Heyetinizi saygılarımla selamlıyorum.

Değerli milletvekilleri, ülkemizde hayvancılık son yıllarda darboğazın eşiğine gelmiş. 4 Nisan 1994 kararlarıyla birçok üreticimiz iflas etmiş; 52 nci Çiller Hükümetinin Eylül 1995 kararlarıyla da Türk çiftçisi, Türk hayvan üreticisi, bir gecede yüzde 50 fakirleşmişti. Bunalımlı günler geçiren hayvan üreticilerimiz, canlı hayvansal ürün ithalatı nedeniyle, çaresizliğe ve sahipsizliğe itilmişti.

Sayın milletvekilleri, gelişmişlik düzeyleri ne olursa olsun, bütün ülkeler, tarıma ve hayvancılığa özel bir ilgi göstermek zorundadırlar; zira, dünyada açlığın ortadan kaldırılması, temel besin üretiminin sürekli kılınmasıyla mümkün olacaktır; ancak, çağımızda üretimin ekonomik verimliliği giderek önem kazanmıştır; bu nedenle, Avrupa Birliği ülkelerinin birçoğunda hayvan sayısı azaltılmakta, ekim alanları daraltılmakta ve üretim sınırlandırılmaktadır. Ülkemiz, bu gelişmeleri dikkate alarak, bilimsel projeleri uygulamaya koymalıdır. Türkiye'nin hayvansal üretiminin yetersizliği bilinen bir gerçektir. Ülkemiz, 2000'li yıllarda nüfus projeksiyonuna göre üretim hedefleri ortaya koymalı ve gerçekleştirmelidir. Halen nüfusun yüzde 37'si kırsal alanda yaşarken, gayri safî millî hâsılanın yüzde 15 kadarı tarım sektöründen karşılanmaktadır.

Değerli milletvekilleri, üreticimiz, devletini yanında görmek ister; dünyadaki gelişmeler karşısında, onun, rekabet gücünü artırıcı teşvik ve uygulamalarını görmek ister. İşte, böylesine zor günler geçiren hayvancılık sektörü, ancak 55 inci Türkiye Cumhuriyeti hükümetiyle yeni bir heyecan ve umut kazanmıştır. Canlı hayvan ithalatının üçer aylık periyotlar halinde yasaklanması çiftçilerimizi rahatlatmış, çiftçilerimiz, sütünün, etinin, derisinin, yumurtasının parasını kazanır hale gelmiştir. Böylelikle, Türk çiftçisi, hayvancılıkta cumhuriyet tarihinin altın yılını yaşamıştır.

Değerli milletvekilleri, çiftçimizin yanına gitmeden, onların sıkıntılarını yaşamadan ahkâm kesenler, vaktiyle 55 inci hükümeti yıpratmak amacıyla gerçekleri saptırmışlardır. Hayvancılıkla ilgili, Doğru Yol ve Fazilet Partili yetkililer, yorumlarıyla, ya rakamları bilmiyor ya da gerçekleri saptırıyor görüntüsü vermektedirler.

Bakınız, toptan eşya fiyatları endeksi, kasım ayı itibariyle yüzde 58,6 artmışken, sığır ve dana eti fiyatı bir önceki yılın kasım ayına göre yüzde 134,7 oranında artmıştır. Şimdi, Fazilet Partili bir sayın milletvekili, konuşmasında "bu ülkede herkes kaybetti; çiftçi daha fazla kaybetti" diyor.

Şimdi, soruyorum: Yüzde 58,6 mı büyüktür, yoksa yüzde 134,7 mi büyüktür? Bunun takdirini Yüce Meclisimize bırakıyorum...

NACİ TERZİ (Erzincan) – Millete bırak, millete...

YUSUF SELAHATTİN BEYRİBEY (Devamla) – ...ve Türk Milletine bırakıyorum.

Bununla birlikte, hayvancılık sektörünün en önemli girdisi olan kesif yem fiyatları, yine, 55 inci hükümet döneminde kontrol altına alınmış, böylelikle çiftçi ve üretici kazançlı çıkmıştır. Örneğin, geçen yıllarda -yani, 1996-97 döneminde- 1 kilogram sütle 1,1 kilogram yem alınırken, bugün 1,7 kilogram yem alınabilmektedir. Yine, aynı dönemde, 1 kilogram etle 17 kilogram yem alınabilirken, şimdi, 22 kilogram yem alınabilmektedir. Yine, Karsımızda 10 danayla 1 tane traktör alınabilirken, şimdi, 5 danayla 1 tane traktör alınabilmektedir.

Şimdi soruyorum: 1,1 mi büyük; yoksa 1,7 mi? 17 mi büyük; yoksa 22 mi büyük? Yani, şunu ifade etmek istiyorum: Çiftçi...

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

NACİ TERZİ (Erzincan) – Rakamları sen mi yazdın; yoksa, resmî rakamlar mı?

BAŞKAN – Bir dakika efendim...

Size, 1 dakika eksüre veriyorum.

Buyurun.

YUSUF SELAHATTİN BEYRİBEY (Devamla) – Bu rakamları ben yazmadım, hepsi resmî rakamlardır; Türk çiftçisi, köylüsü biliyor. Altını çizerek söylüyorum: Türkiye'de, çiftçi, hayvancılıkla ilgili, altın yılını yaşamıştır, altın yılını... Altını çizerek söylüyorum.

Benim çocukluk yıllarımda Kars'ta hayvancılık çok önemli bir geçim kaynağıydı, sürülerle hayvanlar Batı ve İç Anadolu'ya sevk edilirdi, Türkiyemizin en büyük et üretim kaynağı orasıydı. Bunlar, geçmiş yıllarda duraksamıştı, son yıllarda tekrar aynı canlılığına kavuştu. Bu, bizi fazlasıyla memnun etmektedir.

Şimdi, sözlerimi tamamlayamayacağım için özellikle altını çizerek ifade etmek istiyorum: Son günlerde sık sık "et ithalatı olacak, oldu" diye beyanlarda bulunulmaktadır. Oysaki, geçen yıl ekim ayında çıkarılan bir kararnameyle uluslararası sözleşmeler yapılmıştır. Burada...

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Efendim, bitti süreniz.

Teşekkür ederim.

YUSUF SELAHATTİN BEYRİBEY (Devamla) – Başkanım, lütfen...

BAŞKAN – Tamam... Yeter... Anlattınız...

Şimdi, geçmiş hükümetin icraatını savunuyorsunuz; ben, size, onun için söz vermedim.

Buyurun... Oturur musunuz...

YUSUF SELAHATTİN BEYRİBEY (Devamla) – Sayın Başkan...

BAŞKAN – Buyurun... Oturur musunuz... Tamam... Süre bitti...

Teşekkür ederim.

YUSUF SELAHATTİN BEYRİBEY (Devamla) – Sayın Başkan...

BAŞKAN – Efendim, geçmiş hükümet, icraatını kendisi savunur; size düşmedi...

YUSUF SELAHATTİN BEYRİBEY (Devamla) – Sayın Başkan, geçmiş icraattan bahsetmiyorum.

BAŞKAN – Gündemdışı konuşmaya cevap vermek üzere, Tarım ve Köyişleri Bakanı Sayın Mahmut Erdir; buyurun efendim..

ÜLKÜ GÜNEY (Bayburt) – Bir üye istediği gibi konuşur, oradan müdahale etme hakkınız yok sizin.

BAŞKAN – Ne demek müdahale etme hakkım yok; ben burada niye oturuyorum?!

ÜLKÜ GÜNEY (Bayburt) – Her zaman gereksiz yere konuşuyorsun yani.

BAŞKAN – Ben burada niye oturuyorum?!

ÜLKÜ GÜNEY (Bayburt) – Oturmuş olmak için oturuyorsun.

BAŞKAN – Niye oturduğumu öğren de ondan sonra müdahale et üstat.

ÜLKÜ GÜNEY (Bayburt) – Bir üye istediği gibi konuşur.

BAŞKAN – Buyurun Sayın Bakan.

Konuşma süreniz 20 dakika.

TARIM VE KÖYİŞLERİ BAKANI MAHMUT ERDİR (Eskişehir) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Kars Milletvekilimiz Sayın Selahattin Beyribey'e, dile getirmiş olduğu hayvancılık konusunda kendisini aydınlatmak üzere, bana bu fırsatı tanıdığı için teşekkür ediyorum.

Bakanlığımızca, ülkemiz hayvancılığının sorunlarının tespiti ve bu sorunların çözümlenebilmesi amacıyla çeşitli çalışmalar yapılmış, bu çalışmalar doğrultusunda bazı projeler hazırlanmış, çeşitli kanun ve tasarıların Meclisten geçirilebilmesine yönelik çalışmalar sürdürülmüştür. Hayvancılığımızın içinde bulunduğu durumdan kurtarılabilmesi ve sorunlarının çözümlenebilmesi amacıyla hazırlanan bir paket proje, Türkiye Hayvancılığını Geliştirme Projesiyle hayvancılığımız, girdi temininden ürün pazarlanmasına kadar bir bütün olarak ele alınmış, sözleşmeli yetiştiricilik modelinin uygulanmasını ve bu kapsamda ekonomik boyutlu işletmeler kurulmasını sağlamak üzere, 31 Aralık 1998 tarihli Resmî Gazetede de yayımlanarak -aşağı yukarı bir ay evvel- yürürlüğe giren bir kararname çıkarılmıştır. Bu kararnamenin uygulama esasları da tespit edildi ve bugün, ilgili bakanlıklara, görüşleri alınmak üzere sunulmuş bulunmaktadır.

Hayvancılığımızın en önemli girdilerinden olan kabayem sorununu çözebilmek amacıyla yıllardır çıkması beklenen Mera Kanunu istihsal edilerek yürürlüğe konulmuştur.

1926 yılından bu yana yürürlükte olan ve hükmünü kaybetmiş 904 sayılı Islahı Hayvanat Kanunu, günümüz koşullarına göre yeniden hazırlanarak Türkiye Büyük Millet Meclisine sunulmuştur.

1987 yılından bu yana devam etmekte olan damızlık gebe düve ve et ithalatı, 1996 yılında ülkemizde yaygın olarak görülen şap ve sığır vebası hastalıklarıyla mücadele programından etkili sonuç alabilmek amacıyla, durdurulmuş, daha sonra, aynı gerekçenin yanı sıra yurt içindeki yetiştiricilerimizin damızlıklarını daha kolay pazarlayabilmelerini temin etmek amacıyla yasaklama devam ettirilmiştir. Bu süreç, tarafımdan, yeniden üç ay daha uzatılmıştır.

Sözü edilen ithalat, yetiştiricilerimizi, yurt dışındaki düşük ihracat fiyatı nedeniyle haksız rekabetten koruyabilmek amacıyla, yukarıda bahsedilen kararname kapsamında, sadece büyük kapasiteli damızlık üretecek işletmelere yüksek genetik kapasiteli hayvanların sağlanabilmesi amacıyla ve uygun dışkredi sağlanması durumunda kontrollü olarak açılabilecektir. Aynı şekilde, besicilik yapan diğer kooperatiflerimizde de destekleme devam etmektedir.

Irk ıslahı amacıyla sunî tohumlama çalışmaları gerek Bakanlığımız gerekse Bakanlığımızca izin verilen özel sektör kuruluşları tarafından yapılmaktadır. Sektör sorunlarının, o konuda örgütlenmiş bilinçli yetiştiricilerle çözülebileceği inancıyla, Bakanlığımızca teşvik edilen Damızlık Sığır Yetiştiricileri Birliği, halen, 48 ilimizde faaliyete geçmiş bulunmaktadır.

Bakanlığımız koordinatörlüğünde tarım sigortası kanunu ve tarım ürün borsalarının geliştirilmesi projesi hazırlanmış olup, her iki çalışmada da, hayvancılıkla ilgili hükümler yer almış ve hayvansal ürünlerde fiyat oluşum mekanizmasının altyapısının geliştirilmesi planlanmıştır. Hayvancılık sektörüyle ilgili politikaları belirlemek ve yönlendirmek üzere Tarımsal Destekleme Kurulu da oluşturulmuştur.

Bütün bunlara ilaveten, Sayın Beyribey'e içten teşekkür ediyorum, hayvancılık sorunu, memleketimizin en büyük sorunudur, elimize almış olduğumuz projelerle, şu kısa süredeki bakanlığım sürecinde edindiğim intibaa göre, bu politikalar devam ettiği takdirde, ülkemiz, et darboğazından, hayvancılıkla ilgili sorunlardan kolaylıkla kurtulacaktır; umuyorum ki, kısa sürede, et ve hayvan ithal eden değil ihraç eden bir ülke olacaktır.

Hepinize, saygıyla teşekkür ediyorum. (Alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Bakan.

Gündemdışı konuşma cevaplandırılmıştır.

1. — Millî Eğitim Bakanı MetinBostancıoğlu’nun, Erzurum Milletvekili Ömer Özyılmaz’ın, taşımalı eğitim ve İlköğretim Kanununa ilişkin gündemdışı konuşmasına cevabı (Devam)

BAŞKAN – Sayın Millî Eğitim Bakanımız da, biraz önce gündemdışı konuşma yapan Sayın Ömer Özyılmaz'a cevap vereceklerdir.

Buyurun efendim, biraz önce yoktunuz; aynı oturum içerisinde size de bir söz hakkı verelim.

Buyurun.

MİLLÎ EĞİTİM BAKANI METİN BOSTANCIOĞLU (Sinop) – Sayın Başkan, sayın üyeler; biraz önce, gündemdışı söz alarak taşımalı eğitim ve ilköğretimle ilgili görüşlerini belirten Sayın Ömer Özyılmaz'a teşekkür ediyorum; bu vesileyle, hem kendisine hem Yüce Meclise bilgi verme imkânı buldum.

Kıymetli arkadaşlarım "Kimse, eğitim ve öğrenim hakkından yoksun bırakılamaz" şeklindeki buyruk, Anayasamızda, temel haklar arasında yer almıştır. Eğitim ve öğrenim hakkı, bir insanlık hakkıdır. Bunun yanı sıra, Anayasamız, devlete de, halkına, eğitim ve öğrenim hakkını yerine getirebilmesi için, bu hakkın kullanılabilmesi için gereğini yapma talimatını vermiştir.

Sekiz yıllık kesintisiz temel eğitim, ilköğretimi ortadan kaldırmış, altıncı, yedinci ve sekizinci sınıfları da temel eğitim arasında, ilköğretim sınıfları arasında saymıştır. Bütün bunlar yapılırken, sadece, eğitimi kanunlarla düzenlemek yeterli değildir; bu eğitimin fizikî altyapısına da ihtiyaç vardır. Sekiz Yıllık Kesintisiz Temel Eğitim Yasası çıktığı günden bugüne, fedakâr halkımızın da destekleriyle, 71 yatılı ilköğretim bölge okulu, 80'in üzerinde pansiyonlu ilköğretim okulu açılmıştır. Kırsal alanlardaki çocuklarımız, bu okullarda parasız yatılı okutulmaktadırlar. Bizim çağımızda "leyli meccani" denilen bu sistem, bugün, ülkemizi yöneten, başta Cumhurbaşkanımız olmak üzere, üst yönetimi oluşturan insanları yetiştirmiştir.

Sekiz yıllık kesintisiz ilköğretimle, yatılı bölge okullarında, pansiyonlu ilköğretim okullarında eğitime aldığımız çocuklar da, bütün imkânları devlet tarafından sağlanmak üzere, yarınlarda ülkemizi yönetecek çocuklarımız, gençlerimiz olarak yetiştirilmeye başlanmıştır. Ancak, biraz önce rakamlarını verdiğim yatılı ilköğretim bölge okulları ve pansiyonlu ilköğretim okulları bütün çocuklarımıza hizmet verme bakımından yeterli değildir; 345 adet daha yatılı ilköğretim okulu ve pansiyonlu ilköğretim okulu ihale edilmiştir; bu okulların inşaatları hızla yürütülmektedir.

Bu fizikî gerçekleşmenin yanında, öğretmen açığı sayısı da hızla giderilmektedir. Bilindiği gibi, 55 inci hükümet döneminde çok sayıda öğretmen yeni göreve başlamıştır. Bu çok sayıda  öğretmen açığı, 55 inci hükümet dönemi başladığında, 55 inci hükümet tarafından yaratılmamıştır; bu, sistemin gereğidir. Türk eğitiminin hedefi, 30 öğrencilik sınıflardır; bugün, halen buna ulaşmış değiliz. Ancak, nitelikli öğretmenlerimizle, fizikî yapımızla ve ileri teknolojiyi sınıflara, dersliklere soktuğumuzda, Türkiye'nin geleceği daha aydınlık olacaktır.

Bu arada, taşımalı eğitimden söz etmek istiyorum. 4306 sayılı Yasanın yürürlüğe girdiği 1998-1999 öğretim yılında, biraz önce söylediğim gibi, altıncı, yedinci ve sekizinci sınıflar zorunlu ilköğretim kapsamına alınmıştır. İlköğretim beşinci sınıftan altıncı sınıfa geçen 1 167 982 öğrenciyle, toplam 600 000 öğrenci fazladan sisteme girmiştir.

1998-1999 öğretim yılında, öğretime açılan 21 000 derslikte, ilköğretimde sınıf mevcutları, Çağı Yakalama 2000 Projesinin hedeflerini gerçekleştirmek üzere düzenlenmiştir. Kırsal kesimde ve dağınık yerleşim bölgelerinde ise, öğrenim gören öğrencilerin altıncı, yedinci ve sekizinci sınıfları, branş öğretmenlerinin de bulunduğu merkezî okullarda, öğrenime devam edebilmeleri için taşımalı ilköğretim uygulamasına önem verilmiştir. Bu, bir zorunluluktan doğmuştur, fizikî yapının, altyapının imkânsızlığından doğmuştur.

1997-1998 öğretim yılında 281 833 öğrenci taşınırken, bu yıl 521 000 öğrencinin taşınması sağlanmıştır. Taşımalı ilköğretim uygulaması, öğrencinin sadece daha iyi eğitim, öğretim imkânından yararlanması değil, aynı zamanda, çocuğun sosyalleşmesi bakımından da önemlidir. Örneğin, öğrencilere düzenli öğle yemeği de verilmekte ve birlikte sofra kuralları da öğretilmektedir.

Özet olarak, taşımalı ilköğretim, hem eğitim, öğretim hem toplum hayatı hem de ekonomik olarak oldukça yararlı bulunmakta, mevcut sorunların çözümü için gerekli tedbirler alınmaktadır.

Sayın milletvekilleri, taşımalı eğitim, ülkemizde 1989-1990 yıllarında başlamıştır. O yıllarda, taşımalı eğitim yapılan il sayısı 2 iken, 1997-1998 öğretim yılında 72'ye, bu yıl da 75'e; ilçe sayımız 810'a, taşınan merkez okul sayımız 5 700'e, taşınan okul sayımız 27 000'e, taşınan öğrenci sayımız da 521 000'e ulaşmıştır. Bu konuda harcanan ödenek ise, 35 milyar 260 milyon  liradır.

222 sayılı İlköğretim ve Eğitim Kanununun 5 inci maddesine gelince: Bir hukukçu nosyonu ve otuz yıla yakın zamandır hukukun içinde bulunan bir insan olarak söylüyorum. Burada geçen oturduğu yer kavramını dar olarak alırsanız, oturduğu yeri mahalle olarak alırsanız, o zaman, bu milletten, her mahalleye bir okul yapmasını istiyorsunuz demektir.

ÖMER ÖZYILMAZ (Erzurum) – Tabiî... Tabiî... Onu istiyoruz.

MİLLÎ EĞİTİM BAKANI METİN BOSTANCIOĞLU (Devamla) – Kanun şöyle diyor arkadaşlar: "Mecburî öğretim çağında olup da memleket dışında olan -bunun için düzenlememiz var zaten- oturduğu yerde okul bulunmayan veya sağlık durumu dolayısıyla ilkokula devam etmeyen vatandaşların sonradan sınava alınması."

Arkadaşlar, oturduğu yer, il ve ilçe bazında düzenlenmiştir. Taşımalı eğitimimiz başarıyla sürmektedir. Yapılan uygulama, 222 sayılı Yasanın 5 inci maddesine tamamen uygundur.

Bilgilerinize sunar, saygıyla selamlarım efendim. (DSP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Bakan.

ÖMER ÖZYILMAZ (Erzurum) – O ilde okul olmazsa mı uygulamak lazım; öyle şey olur mu?!

MİLLÎ EĞİTİM BAKANI METİN BOSTANCIOĞLU (Sinop) – Dilerseniz, daha geniş bilgiyi yazılı olarak da arz ederim; misafirim olursanız, ona da hazırım.

Teşekkür ederim.

ÖMER ÖZYILMAZ (Erzurum) – Tamam, o konuyu tartışalım.

BAŞKAN – Efendim, böyle bir usulümüz yok.

Teşekkür ederiz Sayın Bakan.

Gündemdışı konuşma cevaplandırılmıştır efendim.

3. — Konya Milletvekili Lütfi Yalman’ın, Berlin’de düzenlenen kültürel etkinliklere ilişkin gündemdışı konuşması ve Kültür Bakanı M. İstemihan Talay’ın cevabı

BAŞKAN – Son gündemdışı söz, Almanya'nın Berlin Kentinde düzenlenen kültürel etkinliklerle ilgili olarak gündemdışı söz isteyen, Konya Milletvekili Sayın Lütfi Yalman'a verilmiştir efendim.

Buyurun Sayın Yalman. (FP sıralarından alkışlar)

Sayın Yalman, size 6 dakika süre verdim, 6 dakikada bitirin efendim.

LÜTFİ YALMAN (Konya) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Sayın Başkan, değerli arkadaşlarım; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Bugün, size, 1 Ekim 1998 ile 15 Kasım 1998 tarihleri arasında, birbuçuk aylık bir süreyle, Berlin'de düzenlenen bir kültürel etkinlikten bahsedeceğim. Bu kültürel etkinlikler, Berlin duvarının yıkılmasından sonra "sınırsız" anabaşlığı altında, değişik devletlerin katılımıyla, zaman zaman yapılan etkinlikler halinde süregelmiştir. Böyle, geniş bir organizasyon... Bu etkinliğe, 1 Ekim 1998 ile 15 Kasım 1998 tarihleri arasında da  Türkiye katılıyor.

Değerli arkadaşlarım, bu etkinliğe Sayın Kültür Bakanımız da iştirak ediyor, bir de konuşma yapıyor. Tanıtım broşüründe ifade edildiği üzere, Türkiye Cumhuriyeti Kültür Bakanlığı, Dışişleri Bakanlığı ve Cumhurbaşkanlığı bu kültürel etkinliğe destek sağlıyor -tanıtım broşüründe ortaklaşa bir düzenleme olarak ifade ediliyor- ve Sayın Yılmaz'ın Başbakanlığı döneminde, Başbakanlık Tanıtma Fonundan da 200 000 marklık bir destek sağlanıyor buraya; bunun bir kısmı iade ediliyor. 

Buradaki konuşmamda, Sayın Kültür Bakanını suçlayıcı mahiyette herhangi bir ifade kullanmamaya özen göstereceğim; ancak, bizim tanıtma broşüründen anladığımız kadarıyla ve Sayın Bakanımızın bize, yazılı soru önergemize verdiği cevaptan tespit ettiğimize göre, 118 civarında şahıs katılıyor Türkiye'yi temsilen. Bunlardan bir kısmı özel şirketler veya özel tiyatroları temsilen katılıyor, birkısım sanatçılar da Kültür Bakanlığını temsilen katılıyor. Bunlara Kültür Bakanlığı ödeneklerinden herhangi bir yolluk veya harcırah ödenip ödenmediği hususunu, Sayın Bakan, tahmin ediyorum -eğer cevap verirlerse- buradan, kürsüden belirteceklerdir.

Değerli arkadaşlarım, ben, konuya, Almanya'da özel bir Türk televizyonunun ve Berlin Kentinde yaşayan hemşerilerimizin haberdar etmesi üzerine vâkıf oldum. Organizasyon sona ermişti; ama, Almanya'ya gittim ve sekiz gün kadar kaldım, orada bu organizasyonu izleyen, kültür etkinliklerini takip eden vatandaşlarımızla görüştüm. Hepsi, gerçekten, ağlıyorlardı; zira "bu kültür bizim kültürümüz değil, bu kimlik bizim kimliğimiz değil, bu biz değiliz" diyorlardı. Organizasyonda sergilenen eserler, ne inancımızı ne kültürümüzü ne tarihimizi ne örfümüzü ne de ahlakımızı temsil ediyordu; âdeta, orada, ağırlıklı olarak, Roma, Bizans, Hitit, Frigya, İyon kültürlerine ait bir eserler topluluğu sergileniyordu. Tabiî, bu manzarayı görünce, o dönemlerde Sayın Agâh Oktay Güner'in söylediği "acaba, bu bakanlık, Türkiye Cumhuriyetinin Kültür Bakanlığı mı, yoksa, bir örgüt bakanlığı mı" sözleri aklıma geldi. Zira, konuyu, ileride ifade edeceklerimle daha iyi anlayacaksınız.

Değerli arkadaşlarım, bu etkinlikte skandal denilecek boyutlara varan birkaç şeyi ifade etmek istiyorum: Şu, elimde size gösterdiğim broşür, o etkinliğin tanıtım broşürüdür; fotokopilerini gruplara da vereceğim. Bu broşürün 3 üncü sayfasında, editör "Bu organizasyona, bu kültürel etkinliğe Türkiye'yi temsilen katılan Türk sanatçılardan bir kısmı Türkiye'yle bağlarını koparmak istememekle beraber, bir bölümü de Türk sanatçısı olarak anılmak istememektedirler" diyor.

Bu organizasyonda... Yine, nüfus cüzdanının sahibinden huzurlarınızda özür dileyerek ifade ediyorum; çünkü, bu nüfus cüzdanı, gerçek bir nüfus cüzdanıdır; ama, sahibinin haberi olmadan bu fotoğraf buraya yapıştırılmıştır. Bunun ne kadar ahlakî olduğunu veya ahlaksızlık değeri olduğunu sizlerin takdirine arz etmek istiyorum.

Şimdi, bir Türkiye Cumhuriyeti nüfus cüzdanı... Eğer kameraman arkadaşımız yaklaştırırsa, 65 milyon da bunu izler. Bu nüfus cüzdanının üzerine çırılçıplak bir kadın resmi yapıştırılmış. Ne adına; sanat adına... Ama, bu nüfus cüzdanının, bu kimliğin sahibinin bundan haberi yok beyler.

Değerli arkadaşlarım, bakınız, bitmedi, devam ediyor; işin bir başka boyutunu dile getiriyorum: Yine, 9 uncu sayfada bir resim... Oldukça müstehcen olması hasebiyle ifade etmekte, anlatmakta zorluk çekiyorum; zira, benim edebim buna müsaade etmiyor.

Yine, burada, bir başka meseleyi dile getiriyorum: Osmanlı esirleri Prusya sahillerine gelmişler, ondan sonra da Prusya Sarayında hizmetkâr olarak kullanılmışlar. Bu, figür haline getirilmiş, resimleştirilmiş, orada "Türk esirler" diye figürün altına yazı yazılmış ve bizim kültürümüz diye takdim ediliyor.

Değerli arkadaşlarım, bir başka utanç verici sahneyi size söylemek istiyorum: Bir tiyatro oyunu... Adı; Karadenizde İsyan. Bu tiyatro oyununun yazarı ve yöneticisi bizim vatandaşımız. Beyler, diğer dünya devletleri de Berlin Kentindeki bu organizasyonlara değişik zamanlarda katıldıkları halde, hiç böyle seviyesiz, hiç böyle gayriahlakî bir duruma düşmemişler, böyle bir gösterime girmemişlerdir. Çırılçıplak kadın oyuncular, çırılçıplak!.. Türkiye'yi temsilen sahnelenen...

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Sayın Yalman, süreniz bitti efendim. Zaten, 1 dakika da fazla süre verdim size.

LÜTFİ YALMAN (Devamla) – Sayın Başkan, istirham ediyorum... 1 dakikada tamamlıyorum efendim.

BAŞKAN – Söylediniz ama...

LÜTFİ YALMAN (Devamla) – Beyler, bu "Karadenizde İsyan"ı broşür tanımlıyor; diyor ki: Bir ülkede hoş olmayan şeyler varsa, onu yıkmak için, o iktidarı devirmek için terörden başka yol yoktur. Tavsiye ettiği şey bu.

Değerli arkadaşlarım, maalesef, daha başka, bu broşürün içerisinde bu kültürel etkinliği anlatan çok korkunç şeyler var; ama, zamanımız yeterli değil. Türkiye Cumhuriyeti Devletini temsil eden bir kimlik ne şekilde sahnelenmiştir ve orada gösterilmiştir... Hele hele, vatandaşın haberi olmadan, kimlik sahibinin haberi olmadan, böyle bir çıplak fotoğrafın şahsın nüfus cüzdanına yapıştırılmasının ne derece ahlakî olduğunu, ben, sizlerin takdirlerine, yargının takdirine bırakıyor ve hepinizi saygıyla selamlıyorum. (FP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Yalman.

Sayın Bakan gündemdışı konuşmaya cevap verecekler.

Sayın Kültür Bakanımız, buyurun efendim. (DSP sıralarından alkışlar)

KÜLTÜR BAKANI M. İSTEMİHAN TALAY (İçel) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Konya Milletvekili Sayın Lütfi Yalman, bu konuyu, önce sözlü, sonra yazılı olarak, iki kez Türkiye Büyük Millet Meclisinin gündemine getirmiş ve biz, Bakanlık olarak, kendilerini yazılı bilgilerle ve doğru bilgilerle daha önce aydınlatmış olmamıza karşın, bugün de, Sayın Yalman, bu konuyu tekrar gündeme getirerek, bizim verdiğimiz doğru bilgileri bir kenara bırakarak, bu konunun sürekli bir siyasal istismara dönüşmesi konusunda çabalarını sürdürmeye devam etmektedir.

Size vereceğim bilgilerden de anlaşılacağı gibi, Berlin ve İstanbul Kentleri arasında, geleneksel kültür ve sanat ilişkilerini sürdürme ve bunları devam ettirme konusunda, daha önceden bir anlaşma gerçekleştirilmiş ve ben bakan olmadan önce, İstanbul Büyükşehir Belediyesi, 1997 yılında, Berlin Kentini ve onların sanatçılarını İstanbul'a davet ederek, bu etkinliğin İstanbul'da gerçekleştirilmesini sağlamıştır.

1998 yılında ise, söz konusu belediye, bu etkinliği yapmayacağını bildirmiş, onun üzerine, Dışişleri Bakanlığı, bu konunun devam etmesinin yararlı olacağı konusunda görüş bildirmiş ve Kültür Bakanlığıyla birlikte Başbakanlık Tanıtma Fonundan 200 000 marklık bir destek alarak bu projenin devamı konusunda çalışmalarını sürdürmüştür. Bu çerçevede, Alman tarafı da 400 000 marklık bir maddî destek sağlamıştır.

Her şeyden evvel, şunu vurgulamak istiyorum: Bu festival, Berlin Bilim, Araştırma ve Kültür Senatörlüğü tarafından organize edilmiştir. Bu festivale, hem Türkiye'den hem de Almanya'dan sanatçılar katılmışlardır. Bu etkinlikte, hem Türkiye'nin hem de Almanya'nın projeleri yer almıştır. Bizim projelerimiz arasında -bunları tek tek belirtmek istiyorum- çağdaş Türk sanatından örneklerin sunulduğu bir resim sergisi -bu sergi değil- Bakanlığımız ve Türk yayınevlerinin katılımıyla yaklaşık 5 000 kitabın Berlin Türk Kültür Merkezinde teşhir edildiği kitap sergisi -daha sonra bu kitaplar Berlin Türk Kültür Merkezine armağan edilmiştir- Atatürk fotoğrafları sergisi, geleneksel Türk süsleme sanatlarından ebru sergisi; Bakanlığımız Devlet Opera ve Balesi Modern Dans Topluluğunun gösterileri, İstanbul Devlet Opera ve Balesinin gösterileri, İstanbul Devlet Tiyatrolarının gösterileri, Ankara ve İstanbul'daki özel tiyatroların gösterileri, Türk filmleri gösterisi; caz, klasik ve çağdaş Türk müziği konserleri; Türk bestecilerinin eserlerinin İstanbul BORUSAN Oda Orkestrası tarafından seslendirilmesi ve Türk edebiyatı hakkında verilen konferanslar yer almıştır.

Almanya Berlin'de oluşturulan "Berlin'de Bir Grup" adlı tiyatro topluluğunun Almanca olarak sahnelediği ve çıplak oyuncuların yer aldığı söylenilen "Karadenizde İsyan" adlı tiyatro oyunu, Bakanlığımız etkinlikleriyle bir alakası olmayıp, Alman Kültür Senatörlüğünün projeleri arasında yer almış bir etkinliktir; bizim tarafımızdan, desteklenmemiştir, bu etkinliğe herhangi bir maddî katkı sağlanmamıştır.

Nüfus cüzdanıyla ilgili biraz önce belirtilen konuya gelince: Bu da, bizim gönderdiğimiz sergi içerisindeki eserlerden biri değildir ve teşhir edilen eserlerin teşhir şekli ve denetimi konusunda Bakanlığımızın bir yetki ve tasarrufu da bulunmamaktadır.

İ. ERTAN YÜLEK (Adana) – Ama, niye para verdiniz?

KÜLTÜR BAKANI M. İSTEMİHAN TALAY (Devamla) – Bu, iki taraflı bir etkinlik; onların da verdiği var, bizim de verdiğimiz var. Bizim gönderdiklerimiz arasında, eleştirilen ve bizim de hoş karşılamadığımız bu etkinlikler söz konusu değildir.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Türk kültür ve sanatı ile ulusal ve manevî değerlerimiz, hepimiz için ortak kavramlardır, ortak değerlerdir. Bunlar hiç kimsenin tekelinde değildir. Biz de, yanlış olanın yanlış olduğunu her zaman vurguluyoruz, vurgularız. Bu konuda, Bakanlığımızın herhangi bir maddî katkısı ve desteği söz konusu olmamıştır. Önemli olan, bu gerçeğin saptanmasıdır.

ABDULKADİR ÖNCEL (Şanlıurfa) – Sayın Bakan, yanlışa karşı çıkmak gerekir.

KÜLTÜR BAKANI M. İSTEMİHAN TALAY (Devamla) – Efendim, uluslararası ilişkilerde, her şeyin bir zamanı vardır. Eğer, Alman tarafı, açtığı bu sergide, bu tip aykırı resimleri veya aykırı uygulamaları veya sanatsal olayları davet edip, bunları gösterime sunmuşsa, bunun cevabının da verileceği bir ortam gelecektir ve gelir; Türk tarafı da o zaman, Alman tarafının kendi içlerindeki aykırı bakışlı sanatçılarını kendi sergilerine davet eder ve bunun cevabı bu şekilde verilebilir. İçinde Hitler'in fotoğrafı olan bir Alman pasaportunu konu alan bir resim gibi... Bu şekilde sergilendiği zaman, bunun karşılığını bu şekilde verirsiniz. Her şeyden evvel, Alman tarafının böyle bir sergiyi açarken aykırılığı tercih etmiş olması, onların kendi değerlendirmesidir. Bu, bizim bakanlığımızın finanse ettiği veya önerdiği bir sanat anlayışı değildir.

Ayrıca, kültür ve sanatta aykırılığı benimsemeden, aykırılığı bir tanınma ve ilgi odağı yapmadan da başarıya ulaşmanın en güzel örneğini, rahmetli Barış Manço vermiştir. Tüm ulusumuz için, her düşünceden, her kesimden insanımızın etrafında birleştiği bir büyük sanatı yaratmış ve ölümüyle de, halkımızın ve ulusumuzun gönlünde yerini almıştır.

Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (DSP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Bakan.

Böylece, gündemdışı konuşmalar cevaplandırılmıştır.

LÜTFİ YALMAN (Konya) – Sayın Başkan, bir yanlış algılama var zannediyorum...

BAŞKAN – Efendim, böyle bir usulümüz yok; siz söylediniz, Sayın Bakan cevap verdi. Lütfen... Rica ediyorum... Oturur musunuz.

LÜTFİ YALMAN (Konya) – Hayır... Sayın Başkanım, yanlış anlama var.

BAŞKAN – Efendim, neyse... Siz söylediniz... Yani, herkes sizin dediğiniz şekilde anlamak zorunda değil.

LÜTFİ YALMAN (Konya) – Yanlış anlama var...

BAŞKAN – Sayın Yalman, lütfen... Rica ediyorum... Tamam... Efendim, sizin anlayışınız başka, Kültür Bakanının anlayışı başka. Yani, ileride, belki insanların kafasındaki beyni birleştiren bir makine icat edilirse, onu da getiririz, burada problemi çözmek için kullanırız.

Sayın milletvekilleri, Başkanlığın Genel Kurula diğer sunuşları vardır; ancak, sunuşlarımız çok uzun olduğu için, Sayın Divan Üyesinin oturarak okumasını oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.

Plan ve Bütçe Komisyonu Başkanlığının, komisyonun başkan, başkanvekili, sözcü ve kâtip seçimine dair bir tezkeresi vardır; okutuyorum:

B) TEZKERELER VE ÖNERGELER

1. — Plan ve Bütçe Komisyonu Başkanlığının, Komisyonun başkan, başkanvekili, sözcü ve kâtip üye seçimini yaptığına ilişkin tezkeresi (3/1892)

 

Karar:78                                                                                                                28.1.1999

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Plan ve Bütçe Komisyonu, Başkanlığın çağrısı üzerine, başkan, başkanvekili, sözcü ve kâtip üyelerini seçmek üzere 28.1.1999 tarihinde 518 nolu komisyon salonunda toplanmış ve aşağıda isimleri yazılı sayın üyeler, hizalarında gösterilen oyları alarak, belirtilen görevlere seçilmişlerdir.

Saygılarımla arz ederim.

                                                                                                         Biltekin Özdemir                                                    Samsun                                                    Plan ve Bütçe Komisyonu Başkanı

                                                     Adı ve Soyadı                        Seçim Çevresi             Aldığı Oy

Başkan              :                   Biltekin Özdemir                        Samsun                         23

Başkanvekili      :                   Necdet Tekin                              Kırklareli                      23

Sözcü                :                   Ali Rahmi Beyreli                      Bursa                            23

Kâtip                 :                   Cafer Tufan Yazıcıoğlu              Bartın                           23

BAŞKAN – Bilgilerinize sunulmuştur.

Komisyonun Başkanlık Divanına başarılar diliyoruz.

Suç işlemek amacıyla teşekkül oluşturduğu ve bu eyleminin Türk Ceza Kanununun 313, 296, 240, 31 ve 33 üncü maddelerine uyduğu iddiasıyla, İçişleri eski Bakanı Mehmet Ağar hakkında kurulan (9/38) esas numaralı Meclis Soruşturma Komisyonu Geçici Başkanlığının bir tezkeresi vardır; okutuyorum:

2. — (9/38) esas numaralı Meclis Soruşturması Komisyonu Geçici Başkanlığının, Komisyonun başkan, başkanvekili, sözcü ve kâtip üye seçimini yaptığına ilişkin tezkeresi (3/1893)

                                                                                                                         28.1.1999

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Komisyonumuz, başkan, başkanvekili, sözcü ve kâtip üyelerini seçmek üzere, 28.1.1999 Perşembe günü saat 12.00'de, Parlamento Halkla İlişkiler Binası B Blok, Alt Zemin 6 ncı Banko karşısı Soruşturma Komisyonu Toplantı Salonunda 9 üyeyle toplanmış ve aşağıda isimleri yazılı sayın üyeler belirtilen görevlere seçilmişlerdir.

                                                                                                  Komisyon Geçici Başkanı                                             Necati Çetinkaya                                                                                                                                             Konya

                                                     Adı ve Soyadı                        Seçim Çevresi             Aldığı Oy

Başkan               :                  İ. Cevher Cevheri                       Adana                       9 oy

Başkanvekili      :                  Zülfikar Gazi                              Çorum                       9 oy

Sözcü                 :                  Hüsnü Sıvalıoğlu                        Balıkesir                    9 oy

Kâtip                 :                  Hasan Gülay                              Manisa                      9 oy

BAŞKAN – Bilgilerinize sunulmuştur.

Petrol Ofisi Anonim Şirketi (POAŞ)'ın özelleştirilmesinde ihaleye fesat karıştırdıkları ve usulsüzlük yaptıkları iddiasıyla, Başbakan Mesut Yılmaz ve Devlet Bakanı Işın Çelebi hakkında kurulan (9/32) esas numaralı Meclis Soruşturması Komisyonu başkanlığının, komisyonun çalışma süresinin uzatılmasına dair bir tezkeresi vardır; okutup, bilgilerinize sunacağım :

3. — (9/32) esas numaralı Meclis Soruşturması Komisyonu Başkanlığının, Komisyonun görev süresinin uzatılmasına ilişkin tezkeresi (3/1894)

                                                                                                                          3.2.1999

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Konya Milletvekili Veysel Candan ve 57 arkadaşının, Petrol Ofisi A.Ş. (POAŞ)'nin özelleştirilmesinde ihaleye fesat karıştırdıkları ve usulsüzlük yapmak suretiyle görevlerini kötüye kullandıkları ve bu eylemlerinin Türk Ceza Kanununun 339 ve 240 ıncı maddelerine uyduğu iddiasıyla Başbakan A. Mesut Yılmaz ve Devlet Bakanı Işın Çelebi haklarında Anayasanın 100 üncü ve İçtüzüğün 107 nci maddeleri uyarınca TBMM Genel Kurulunca görevlendirilen (9/32) esas numaralı Meclis Soruşturması Komisyonumuzun görev süresi 16.2.1999 tarihinde sona ermektedir.

Çalışmaların devamı için eksüreye ihtiyaç duyan komisyonumuz, bu doğrultuda karar almak üzere Başkanlıkça 3.2.1999 tarihinde toplantıya çağrılmış; ancak, yeterli çoğunluk sağlanamadığı için, söz konusu süre uzatma kararını almak mümkün olamamıştır.

Bu nedenle, Komisyonumuzun çalışmalarını tamamlayabilmesi için gerekli olan eksürenin verilmesi hususunu bilgilerinize arz ederim.

                                                                                                              Cengiz Altınkaya                                                    Aydın                                                                   Komisyon Başkanı

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, bu komisyon, daha önce, iki ay süre kullanmıştır. Anayasanın 100 üncü ve İçtüzüğün 110 uncu maddesi, soruşturmayı iki ayda bitiremeyen komisyona iki aylık yeni ve kesin bir süre verileceği hükmünü içermektedir. Bu nedenle, komisyonun süre talebini bilgilerinize sundum.

Komisyona, 17.2.1999 tarihinden geçerli olmak üzere, iki aylık yeni ve kesin süre verilmiştir.

Meclis araştırması önergeleri vardır; okutuyorum:

C) GENSORU, GENEL GÖRÜŞME, MECLİS SORUŞTURMASI VE MECLİS ARAŞTIRMASI ÖNERGELERİ

1. — Tokat Milletvekili Ahmet Feyzi İnceöz ve 19 arkadaşının, Tokat İlinin ekonomik, sosyal, kültürel ve kentsel sorunlarının araştırılarak alınması gereken tedbirlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/307)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Tokat İlimizin ekonomik, sosyal, kültürel ve kentsel sorunları ile özellikle Tokat'ın kamu yatırımları ve özel sektörü teşvik edici tedbirler ile kamu hizmetleri yönünden ihmal edilmesinin ortaya çıkardığı sorunların araştırılarak alınması gereken tedbirlerin belirlenmesi amacıyla Anayasanın 98 inci, TBMM İçtüzüğünün 104 üncü ve 105 inci maddeleri gereğince Meclis araştırması açılmasını arz ederiz. 18.12.1998

1. Ahmet Feyzi İnceöz                 (Tokat)

2. Abdullah Arslan                        (Tokat)

3. Süleyman Metin Kalkan           (Hatay)

4. Bekir Sobacı                              (Tokat)

5. Ömer Özyılmaz                        (Erzurum)

6. Ömer Vehbi Hatipoğlu              (Diyarbakır)

7. Şaban Şevli                                (Van)

8. Mehmet Bedri İncetahtacı        (Gaziantep)

9. Mustafa Kemal Ateş                (Kilis)

10. Kahraman Emmioğlu                 (Gaziantep)

11. Abdullah Gencer                        (Konya)

12. Osman Yumakoğulları               (İstanbul)

13. Yakup Budak                             (Adana)

14. Ahmet Derin                              (Kütahya)

15. Metin Perli                                (Kütahya)

16. İlyas Arslan                               (Yozgat)

17. Nurettin Aktaş                          (Gaziantep)

18. Sacit Günbey                             (Diyarbakır)

19. Ahmet Bilge                               Ankara)

20. M. Salih Katırcıoğlu                  (Niğde)

Tokat, coğrafî konumuyla, ülkemizin Karadeniz, Orta Anadolu ve Doğu Anadolu Bölgelerinin kesiştiği ve yolların birbirine açıldığı bir noktada yer almaktadır. Tarihi itibariyle milattan önceki yıllara dayanmakta; Selçuklu, Osmanlı dönemlerinde önemli bir yerleşim birimidir. Cumhuriyetimizin kuruluşunda çok aktif bir rol oynayan Tokat, millî mücadele tarihimiz içinde haklı bir övgüye sahiptir. Nüfusunun yüzde 55'ine yakını kırsal kesimde yaşamaktadır. Nüfus artış oranı, hem göç hem de diğer nedenlerle azalmaktadır. Her yıl nüfusun yüzde 2'si oranında net göç vermektedir.

İşgücünün sektörel dağılımına bakıldığında, tarım ve ormancılık sektöründeki istihdam yüzde 75 civarındadır. (Türkiye ortalaması yüzde 53) İmalat, hizmetler sektörleri vb istihdamda ülkemizin çok gerisindedir.

Cumhuriyet tarihimizde Turhal Şeker Fabrikasının kurulmasıyla sanayileşme çabaları kamu eliyle başlatılmış ise de daha sonraki yıllarda özel sektör yatırımlarında istenilen belirli bir artış kaydedilmemiştir. Tokat'ta sigara fabrikası, tuğla, un ve tekstil fabrikaları önemli bir yere sahiptir. Gıda ve madencilik alanında küçük ve orta ölçekli işletmeler bulunmaktadır. Son yıllarda, turizm sektörü önplana çıkmış ise de, altyapı istenilen seviyede olmadığı için, gelişimde aksaklıklar olmaktadır.

Tokat üniversitesi, eğitim yönüyle büyük bir boşluğu doldurmakla birlikte, önemli oranda altyapı ve araç gerece ihtiyacı vardır. Ulaşım yönüyle üç bölgeyi birbirine bağlamakta; ancak, yollar, gerek genişlik gerekse kalifiye yönüyle daha da geliştirilmeye, özellikle otobana ihtiyaç bulunmaktadır.

BAŞKAN – Bilgilerinize sunulmuştur.

Önerge, gündemde yerini alacak ve Meclis araştırması açılıp açılmaması konusundaki öngörüşmeler, sırasında yapılacaktır.

İkinci araştırma önergesini okutuyorum:

2. — Batman Milletvekili Musa Okçu ve 41 arkadaşının, doğu ve güneydoğuda özellikle Batman’da yoğunlaşan faili meçhul olaylarının araştırılması amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/308)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Son zamanlarda, Batman, Diyarbakır, Van, Mardin ve bazı doğu, güneydoğu illerimizde faili meçhul cinayetler endişe verici şekilde bir tırmanış sürecine girmiştir. Özellikle Batman'da yoğunlaşan faili meçhul olaylarını araştırmak ve faillerini bulmak amacıyla, Anayasanın 98 inci, TBMM İçtüzüğünün 104 ve 105 inci maddeleri uyarınca bir Meclis araştırması açılmasını saygılarımızla arz ederiz.

1. Musa Okçu                             (Batman)

2. Alaattin Sever Aydın              (Batman)

3. Zeki Ergezen                           (Bitlis)

4. Zeki Karabayır                        (Kars)

5. Ersönmez Yarbay                    (Ankara)

6. Ahmet Doğan                          (Adıyaman)

7. Ahmet Feyzi İnceöz               (Tokat)

8. Ahmet Nurettin Aydın           (Siirt)

9. Azmi Ateş                               (İstanbul)

10. Hüsamettin Korkutata             (Bingöl)

11. Sıtkı Cengil                               (Adana)

12. Memet Emin Aydın                 (Siirt)

13. Hüseyin Kansu                        (İstanbul)

14. Hanifi Demirkol                       (Eskişehir)

15. Ömer Özyılmaz                       (Erzurum)

16. Mehmet Sılay                          (Hatay)

17. Ahmet Cemil Tunç                  (Elazığ)

18. Zülfikar Gazi                           (Çorum)

19. Hayrettin Dilekcan                  (Karabük)

20. Abdullah Gencer                      (Konya)

21. Mehmet Fuat Fırat                  (İstanbul)

22. Fethullah Erbaş                        (Van)

23. Musa Demirci                          (Sıvas)

24. Sabri Tekir                               (İzmir)

25. Osman Hazer                           (Afyon)

26. Metin Perli                               (Kütahya)

27. Nurettin Aktaş                         (Gaziantep)

28. Ömer Naimi Barım                   (Elazığ)

29. Sacit Günbey                           (Diyarbakır)

30. Bahri Zengin                            (İstanbul)

31. Ekrem Erdem                           (İstanbul)

32. Tevhit Karakaya                      (Erzincan)

33. Mikail Korkmaz                      (Kırıkkale)

34. Fikret Karabekmez                  (Malatya)

35. Yaşar Canbay                           (Malatya)

36. Veysel Candan                         (Konya)

37. Muhammet Polat                     (Aydın)

38. Mustafa Kemal Ateş               (Kilis)

39. Ali Oğuz                                  (İstanbul)

40. Lütfi Doğan                              (Gümüşhane)

41. Mehmet Altan Karapaşaoğlu   (Bursa)

42. Ahmet Karavar                        (Şanlıurfa)

Gerekçe:

Türkiye, pek çok haksızlığın, huzursuzluğun ve insan hakları ihlallerinin yaşandığı bir yılı daha geride bıraktı. Yaşam hakkını ortadan kaldıran katliam, faili meçhul cinayetler gibi olaylar, faili meçhul kaçırmalar, gözaltında ölümler, daha önceki yıllarda olduğu gibi, 1998 yılında da devam etti.

Çoğunluğu olağanüstü hal bölgesinde meydana gelen ve toplam 16 bin civarında olan faili meçhul olayların kesin sayısı hakkında resmî makamlarda bile net bir rakam yoktur.

Binlerce insanın yaşamını yitirmesine yol açan faili meçhul cinayetler, Ohal Bölgesindeki hayatı çok olumsuz etkilemiş bulunuyor. Birçok il ve ilçe merkezinde tedirginlik, korku ve toplumsal stres hâkimdir.

Faili meçhul cinayetlerin önemli amaçlarından birisi, toplumu yıldırma, sindirme ve psikolojik bunalıma sürüklemek ise de; bize göre bir diğer önemli amacı, halkı karşılıklı kin ve düşmanlığa sürüklemek ve diğer önemli bir amacı, halkı mevcut devlet anlayışına karşı şiddetli reaksiyona teşvik etmektir. Sosyal patlamalara sebebiyet verecek potansiyel suçları körüklemektir.

Bu gidişat, halkımızı ve özellikle doğu ve güneydoğudaki halkımızı dayanılmaz korku ve endişeye mahkûm etmektedir. Olayların faillerinin tespitindeki gecikmelerden ve hatta tespit edilmemesinden dolayı yöre insanı büyük bir korku içindedir. Bu yüzden de faillerin bulunması ve takibine ilişkin çalışmalara hız ve önem verilmesi, bu bölge insanımız için bir beklenti haline gelmiştir.

Son aylarda periyodik olarak âdeta eşit aralıklı zamanlarda ve düzenli olarak, yani bir hafta on gün arayla bir faili meçhul cinayet Batman'da oluyor.

Olayların benzer türü Van, Diyarbakır, Mardin ve Şanlıurfa'da görülmektedir.

Son üç veya dört ayda Batman'da bir işadamı oğlu ile birlikte kaçırıldı. Sakatlar Derneği Başkanı, bir esnaf, kimliği belirsiz kişilerce katledildi. Ramazan ayının başında Nurullah Atılgan isimli bir imam, ramazanın son günü bayram akşamı da Sıraç Yıldız isimli başka bir imam öldürüldü.

Özellikle bu dinî bayramlarda ve ramazan ayında, halkın dinî duygularının dorukta olduğu bu zamanda, dinî hüviyeti olan bu iki insanın suçsuz, sebepsiz olarak meçhul kişilerce katledilmesi bizce çok anlamlıdır.

Ramazan ayına girerken bir imamın ve ramazan ayından çıkarken bayram akşamı aynı şekilde bir başka imamın öldürülmesi, acaba hangi gayeye hizmet etmektedir.

Van İlimizde Zekai Torun isimli bir öğrenci, İbrahim Memduhoğlu isimli bir imam; Diyarbakır'da, Bağlar Semtinde Hanefi Yazan isimli bir vatandaş; Silvan'da iki kardeş (Ramazan ve Sait Sevinç), SSK'da memur Hacı Zübeyir Koparan ve Selahattin Turan isimli bir imam; Elazığ'da Erdal Bozkurt, Şeref Avcı ve Suat Şahin; Şanlıurfa'da Veysi Sultan vesair gibi kişiler, bilinen yöntemlerle öldürülmüşlerdir.

Anladığımız kadarıyla ve hatta devlete rağmen ve yetkili çevrelere rağmen, bazı odaklar, bazı karanlık güçler, halkın her kesimi ile devleti karşı karşıya getirme planını yapıyorlar ve bu istikamette provokasyonlar uyguluyorlar.

Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının 3 üncü maddesi "Türkiye Devleti, ülkesi ve milletiyle bölünmez bir bütündür" diye ifade eder. Sözü geçen ilke uyarınca, toplumumuzun sosyal ve siyasal huzuru için, bu cinayetlerin aydınlatılması ve faillerinin bulunması için gereken tedbirlerin alınmasıyla ilgili bir Meclis araştırması komisyonu kurulmalıdır.

BAŞKAN – Bilgilerinize sunulmuştur.

Önerge gündemde yerini alacak ve Meclis araştırması açılıp açılmaması konusundaki öngörüşme, sırasında yapılacaktır.

Diğer bir araştırma önergesi vardır; okutuyorum:

3. — Erzincan Milletvekili Mustafa Kul ve 20 arkadaşının, enerji dağıtım şebekelerinin ve santrallerinin özelleştirilmesiyle ilgili iddiaların araştırılması amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/309)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Yanlış enerji politikaları yüzünden Türkiye, enerjide dışa bağımlı hale gelmiştir. Enerjide dışa bağımlılığın, ülkenin iktisadî ve siyasî geleceği üzerinde olumsuz sonuçlar yaratacağı ise son derece açıktır.

Enerji kaynaklarını denetim altında tutma çabası, bugün, uluslararası rekabetin ve çatışmanın en temel konularından biridir.

Uluslararası sermaye, bizim gibi ülkeleri, özelleştirme doğrultusunda, özel olarak teşvik etmektedir. Çokuluslu sermayenin yapısal uyum politikalarının yürütücülüğünü üstlenen Dünya Bankasının açtığı kredilerle, enerji idaresinin yeniden yapılandırılması adı altında, sektör, önce ticarîleştirilmiş, ardından da buna uygun kurumsal adımlar atılmıştır. Yani, TEK, ulusal devletin etkisinden çıkarılıp, ticarî bir kuruma dönüştürülmüştür.

TEK'in, çokuluslu şirketlerin çıkarlarına hizmet eden özelleştirmeci mantık sayesinde, TEDAŞ ve TEAŞ olarak bölünmesiyle, enerji sektörü paramparça olmuştur.

TEDAŞ içindeki şirketleşmeler, ayrı ayrı genel müdürlüklerin oluşması, eşgüdümü giderek daha olanaksız hale getirmiştir. Özelleştirmeci mantık, enerji kurumlarını parçalayarak, bu kurumlar arasındaki koordinasyon eksikliğini daha da derinleştirerek, planlı bir ekonomi politikası olanaklarını ortadan kaldırmıştır.

Öte yandan, özelleştirmeyle birlikte, enerji  tüketen bütün kesimler, yüksek kâr amacı peşinde koşan özel tekellerin fiyat politikasına mahkûm edileceklerdir. Enerji sektöründe özelleştirme, fiyatlandırmada birkaç kademenin oluşmasına neden olacak, bu da, elektrik enerjisinin tüketiciye çok daha yüksek bir fiyatla satılması sonucunu doğuracaktır.

Gensoruyla düşürülen 55 inci hükümetin Enerji ve Tabiî  Kaynaklar Bakanı, bakanlığının son günlerinde, Danıştaydan ön onayları çıkan elektrik dağıtım bölgeleriyle termik santralların satışına ilişkin sözleşmeleri onaylayarak, iktidardan gitmeden önce enerji ihaleleri rantını dağıtmak istemiştir. Gensoruyla düşürülmüş bir iktidarın, yeni hükümetin kurulduğu günlerde milyonlarca dolarlık sözleşmeleri imzalaması devlet geleneklerine aykırılık taşımaktadır. Bu sözleşmeler, Rekabet Kurulu ve Danıştayın koşullarını yerine getirmediği için hukukî açıdan da geçerlilik taşımamaktadır.

DSP azınlık Hükümetinin Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanlığı, onayladığı elektrik dağıtım ve santral sözleşmelerini, Rekabet Kurulunun 4 koşulu nedeniyle yenileyerek yeniden Danıştaya sunmuştur. Danıştayın daha önce onay verdiği 10 elektrik dağıtım bölgesiyle ilgili sözleşmeleri yeniden inceleyecek olması nedeniyle devir işlemlerinin durdurulması gerektiği halde, bakanlık, değiştirdiği sözleşmelere Danıştay onayını beklemeksizin, bakan onayından geçen eski sözleşmeleri esas alarak elektrik dağıtım ve santral tesislerini devretmeye çalışmaktadır.

Siyasî geleceklerini garantiye alabilmek için, bu sektörü belli çıkar gruplarına -ki, özellikle medya kuruluşları ve isimleri özelleştirme mafyasına karışmış holdingiler- peşkeş çekmekten çekinmeyen 55 inci ve 56 ncı hükümet, bu kararlarla, sosyal devletin tasfiye edilmesinde, altyapı sektöründeki rantın çokuluslu şirketlere aktarılmasında, küreselleşme politikaları çerçevesinde sömürgeleşmeye neden olunmasında ve emeğin disipline edilerek, düşük ücret, örgütsüzleştirme ve güvencesizleştirme politikalarının hayata geçirilmesinde asla affedilmeyecek bir vebal altına girmektedirler.

Bütün bunlardan yola çıkarak, DSP azınlık Hükümetinin Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanının, eski sözleşmeleri yürürlükten kaldırmadan sözleşmeleri yenileme yetkisinin olup olmadığının, Rekabet Kurulunun koşullarının yerine getirilmesinin sözleşme değişikliğiyle mi yoksa yasal düzenlemeyle mi olması gerektiğinin, Danıştay kararı beklenmeden devir işlemlerinin yapılıp yapılmayacağının, enerji santralları ve dağıtım şebekelerinin ihalelerini alan medya gruplarının RTÜK Yasasına aykırı hareket edip etmediklerinin ve bu medya gruplarının hükümet üzerinde baskı oluşturup oluşturmadıklarının, ihalelere giren bazı holdinglerin çetelerle bağlantıları olup olmadıklarının araştırılması için Anayasanın 98, İçtüzüğün 104 ve 105 inci maddeleri gereğince Meclis araştırması açılmasını arz ederiz.

1. Mustafa Kul                      (Erzincan)

2. Bekir Kumbul                    (Antalya)

3. Erol Çevikçe                      (Adana)

4. Adnan Keskin                    (Denizli)

5. Yüksel Aksu                      (Bursa)

6. Erdoğan Yetenç                  (Manisa)

7. Birgen Keleş                      (İzmir)

8. Ali Dinçer                          (Ankara)

9. Yılmaz Ateş                       (Ankara)

10. Atilâ Sav                             (Hatay)

11. Orhan Veli Yıldırım            (Tunceli)

12. Veli Aksoy                         (İzmir)

13. Ali Şahin                             (Kahramanmaraş)

14. Ahmet Küçük                     (Çanakkale)

15. Metin Arifağaoğlu              (Artvin)

16. Eşref Erdem                        (Ankara)

17. Haydar Oymak                  (Amasya)

18. Ahmet Güryüz Ketenci     (İstanbul)

19. Mehmet Sevigen                 (İstanbul)

20. Tuncay Karaytuğ               (Adana)

21. Bekir Yurdagül                   (Kocaeli)

BAŞKAN – Bilgilerinize sunulmuştur.

Önerge gündemde yerini alacak ve Meclis araştırması açılıp açılmaması konusundaki öngörüşmeler sırasında bu husus karara bağlanacaktır.

Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığının bir tezkeresi vardır; okutup oylarınıza sunacağım:

B) TEZKERELER VE ÖNERGELER (Devam)

4. — TBMM Başkanı Hikmet Çetin’in, İsrail MeclisBaşkanının davetine beraberinde bir heyetle icabet etmesine ilişkin Başkanlık tezkeresi (3/1895)

                                                                                                                        28 Ocak 1999

Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kuruluna

İsrail Meclis (Knesset) Başkanı Dan Tichon'un davetine icabetle, Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı Hikmet Çetin, beraberinde bir Parlamento heyeti olduğu halde, 10-13 Şubat 1999 tarihleri arasında İsrail'i ziyaret edecektir.

Anılan davete Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanının beraberinde bir Parlamento heyeti olduğu halde icabet etmesi hususu, Türkiye Büyük Millet Meclisinin Dış İlişkilerinin Düzenlenmesi Hakkındaki 3620 sayılı Kanunun 6 ncı maddesi uyarınca Genel Kurulun tasviplerine sunulur.

                                                                                                     Hikmet Çetin                                                             Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı

BAŞKAN – Oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

Başbakanlığın, Anayasanın 82 nci maddesine göre verilmiş bir tezkeresi vardır; okutup oylarınıza sunacağım:

5. — Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel’in Cezayir’e yaptığı resmî ziyarete katılacak milletvekiline ilişkin Başbakanlık tezkeresi (3/1896)

                                                                                                                              1.2.1999

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

25-26 Ocak 1999 tarihlerinde Cezayir'e resmî bir ziyarette bulunan Cumhurbaşkanı Sayın Süleyman Demirel'e refakat eden heyete, Samsun Milletvekili Murat Karayalçın'ın da iştirak etmesi uygun görülmüş ve bu konudaki Bakanlar Kurulu kararının sureti ilişikte gönderilmiştir.

Anayasamızın 82 nci maddesine göre gereğini arz ederim.

                                                                                                            Bülent Ecevit                                                       Başbakan

BAŞKAN – Oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

Gündemin "Özel Gündemde Yer Alacak İşler" kısmına geçiyoruz.

IV. — GENSORU, GENEL GÖRÜŞME, MECLİS SORUŞTURMASI VE
MECLİS ARAŞTIRMASI

A) GÖRÜŞMELER

1. — İstanbul Milletvekili Halit Dumankaya ve 13 arkadaşı, Zonguldak Milletvekili Necmettin Aydın ve 19 arkadaşı, Konya Milletvekili Veysel Candan ve 12 arkadaşı, Kocaeli Milletvekili Necati Çelik ve 23 arkadaşı, Kütahya Milletvekili Emin Karaa ve 22 arkadaşı, İzmir Milletvekili Işın Çelebi ve 25 arkadaşı, Zonguldak Milletvekili Tahsin Boray Baycık ve 22 arkadaşı ile Hatay Milletvekili Fuat Çay ve 25 arkadaşının, özelleştirme uygulamalarıyla ilgili usulsüzlük ve yolsuzluk iddialarını araştırarak alınması gereken tedbirleri tespit etmek amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergeleri ve (10/19, 29, 40, 88, 98, 127, 150, 166) esas numaralı Meclis Araştırması Komisyonu raporu (S. Sayısı : 743)

BAŞKAN – Şimdi, Genel Kurulun 10.11.1998 tarihli 16 ncı Birleşiminde alınan karar gereğince, bu kısmın birinci sırasında yer alan, özelleştirme uygulamalarıyla ilgili usulsüzlük ve yolsuzluk iddialarını araştırarak alınması gereken tedbirleri tespit etmek amacıyla Anayasanın 98 inci, İçtüzüğün 104 ve 105 inci maddeleri uyarınca kurulmuş bulunan (10/19, 29, 40, 88, 98, 127, 150, 166) esas numaralı Meclis Araştırması Komisyonunun 743 sıra sayılı raporu üzerindeki görüşmeye başlayacağız.

Komisyon var mı efendim? Yok.

Ertelenmiştir.

Şimdi, gündemin "Seçim" kısmına geçiyoruz.

V. — SEÇİMLER

A) KOMİSYONLARDA BOŞ BULUNAN ÜYELİKLERE SEÇİM

1. — Anayasa ve Adalet Komisyonlarında boş bulunan üyeliklere seçim

BAŞKAN – Bu kısımda, bazı komisyonlarda boş bulunan ve Demokratik Sol Parti Grubuna düşen üyelikler için seçim yapacağız.

Anayasa Komisyonunda boş bulunan 2 üyelik için, Hatay Milletvekili Ali Günay ve Kütahya Milletvekili Emin Karaa aday gösterilmişlerdir.

Oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler...

OYA ARASLI (İçel) – Karar yetersayısının aranılmasını istiyorum.

BAŞKAN – Efendim?..

OYA ARASLI (İçel) – Karar yetersayısının aranılmasını istiyorum.

BAŞKAN – Karar yetersayısının aranılmasını mı istiyorsunuz?..

OYA ARASLI (İçel) – Evet.

BAŞKAN – Bundan sonraki oylamada arayayım.

OYA ARASLI (İçel) – Söyledim efendim.

BAŞKAN – Efendim "kabul edenler" dedim, siz ondan sonra söylediniz...

Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

Bunda arayacağım... İstiyorsanız, şimdi arayayım efendim.

OYA ARASLI (İçel) – Peki efendim.

BAŞKAN – Tamam.

Adalet Komisyonunda boş bulunan 1 üyelik için Samsun Milletvekili Yalçın Gürtan aday gösterilmiştir.

Karar yetersayısının aranılmasını istiyor musunuz ?

OYA ARASLI (İçel) – Evet efendim.

BAŞKAN – Peki, karar yetersayısını arayacağım efendim.

Yalnız, karar yetersayısının aranılması istendiği için, oylamayı elektronik cihazla yapacağız.

CEVAT AYHAN (Sakarya) – Neyi oyluyoruz?

BAŞKAN – Bir arkadaşımızın bir komisyona seçilmesini oylarken, Cumhuriyet Halk Partili bir sayın milletvekili arkadaşımız karar yetersayısının aranılmasını istedi; onun için, oylama yapıp, karar yetersayısını arayacağım efendim.

MALİYE BAKANI ZEKERİYA TEMİZEL (İstanbul) – Karar yetersayısı bulunamazsa birleşimi kapatacak mısınız?

BAŞKAN – Karar yetersayısı bulunamazsa, birleşime iki defa ara vereceğim; tabiî, herhalde akşama kadar veya yarın sabaha kadar karar yetersayısını arayacak da değilim; ama, karar yetersayısı bulunursa, anayasa değişikliğiyle ilgili teklifin görüşmelerine de başlayacağız efendim.

MALİYE BAKANI ZEKERİYA TEMİZEL (İstanbul) – Anayasa değişikliği görüşülecek diye gelmiştik.

BAŞKAN – Özellikle geldim ki, bu anayasa değişikliğini bugün karara bağlayalım.

Oylama, işarî oylamadır ve 5 dakikalık süre tayin ediyorum.

Oylamayı başlatıyorum.

(Elektronik cihazla oylama yapıldı)

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, 7 bakan adına vekâleten oy kullanılmıştır.

Karar yetersayısı yoktur.

Arkadaşlarımızdan rica ediyorum, karar yetersayısını bulalım ve şu anayasa değişikliğini bugün görüşelim.

Birleşime 10 dakika ara veriyorum.

 

Kapanma Saati :16.20

 

 

 

İKİNCİ OTURUM

Açılma Saati : 16.30

BAŞKAN : Başkanvekili Kamer GENÇ

KÂTİP ÜYELER : Abdulhaluk MUTLU (Bitlis), Ali GÜNAYDIN (Konya)

 

BAŞKAN – Türkiye Büyük Millet Meclisinin 50 nci Birleşiminin İkinci Oturumunu açıyorum.

Sayın milletvekilleri, Adalet Komisyonunda boş bulunan ve DSP Grubuna düşen bir üyelik için, aday gösterilen Samsun Milletvekili Yalçın Gürtan'ın seçilmesine ilişkin yapılan oylamada karar yetersayısının aranması istenmişti. Yapılan oylamada karar yetersayısı bulunamadığından, birleşime 10 dakika ara vermiştim.

V. — SEÇİMLER (Devam)

A) KOMİSYONLARDA BOŞ BULUNAN ÜYELİKLERE SEÇİM (Devam)

1. — Anayasa ve Adalet Komisyonlarında boş bulunan üyeliklere seçim (Devam)

BAŞKAN – Şimdi, yeniden oylama yapacağım ve karar yetersayısını arayacağım.

Oylama için 5 dakikalık bir süre veriyorum ve oylamayı başlatıyorum.

(Elektronik cihazla oylama yapıldı)

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, bu oylamada da karar yetersayısı yoktur.  5 bakanımız vekâleten oy kullanmışlardır; bunu da eklediğimiz takdirde, yine, karar yetersayısı bulunamamaktadır.

Daha önce aldığımız bir ilke kararı var; birleşime 10 dakika ara veriyorum.

 

Kapanma Saati: 16.37

 


ÜÇÜNCÜ OTURUM

Açılma Saati : 16.47

BAŞKAN : Başkanvekili Kamer GENÇ

KÂTİP ÜYELER : Abdulhaluk MUTLU (Bitlis), Ali GÜNAYDIN (Konya)



BAŞKAN – Türkiye Büyük Millet Meclisinin 50 nci Birleşiminin Üçüncü Oturumunu açıyorum.

V. — SEÇİMLER (Devam)

A) KOMİSYONLARDA BOŞ BULUNAN ÜYELİKLERE SEÇİM (Devam)

1. — Anayasa ve Adalet Komisyonlarında boş bulunan üyeliklere seçim (Devam)

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, Adalet Komisyonunda boş bulunan 1 üyelik için Demokratik Sol Parti Grubunca aday gösterilen Samsun Milletvekili Sayın Yalçın Gürtan'ın seçimine ilişkin oylama sırasında karar yetersayısının aranılması istenilmişti; iki defa yaptığımız oylamada karar yetersayısı bulunamadığından ara vermiştim.

Şimdi, yeniden oylama yapacağım ve karar yetersayısını arayacağım.

Oylama süresi 5 dakikadır.

Oylamayı başlatıyorum efendim.

(Elektronik cihazla oylama yapıldı)

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, yapılan bu oylamada da karar yetersayısı bulunamamıştır.

Bu oylamada, 6 bakana vekâleten oy kullanılmıştır.

Aslında bizim amacımız, bugün Meclisi açmamızın nedeni,  1997 yılının kasım ayından beri komisyon başkanının bulunmaması nedeniyle devamlı ertelenen anayasa değişikliğiyle ilgili müzakereyi bugün yapıp, belki de Anayasanın 83 üncü maddesi üzerindeki değişikliği kabul etmekti; ama, Sayın Oya Araslı karar yetersayısının aranılmasını istedi... (CHP sıralarından gürültüler; ANAP ve DSP  sıralarından alkışlar)

OYA ARASLI (İçel) – Sayın Başkan, biz...

BAŞKAN – Efendim, kızmaya gerek yok. Bazı yüksek siyasetlere benim aklım ermiyor... Ben herkesi takdir ediyorum. (ANAP ve DSP sıralarından alkışlar)

OYA ARASLI (İçel) – Sayın Başkan, kendinizin inanmadığı bir şeyi söylemeyin. Siz bu çoğunlukla hangi anayasa değişikliğini kabul ettireceğinizi umuyordunuz?! Siz değişiklikten yana mısınız bunu reddettirmekten yana mısınız?!

BAŞKAN – Bilemiyorum niye tepki gösteriyorsunuz?! Siz karar yetersayısının aranılmasını istediniz; ben, sizin karar yetersayısının aranılmasını neden istediğinizi anlayamadım.

OYA ARASLI (İçel) – Burada bu tür konuşmalar yapmaya da hakkınız yok; Meclis görüşmelerine müdahale etmeye de hakkınız yok. Samimi olun, içten olun.

BAŞKAN – Sayın Araslı, karar yetersayısının aranılmasını isteme hakkına sahipsiniz; ben de aynen uyguladım; ama, anayasa değişikliği müzakereleri...

OYA ARASLI (İçel) – İçten olun... Hangi çoğunlukla anayasa değişikliğini gerçekleştirecektiniz?!

BAŞKAN – Hayır, Anayasanın bu ilgili maddesinin ikinci görüşmesini niye istemediniz ben anlamadım. Yani, bu, yüksek siyaset... Benim aklım ermiyor da onun için söylüyorum. (ANAP ve DSP sıralarından alkışlar)

ADNAN KESKİN (Denizli) – Kendi grubun nerede?!. Niye gelmediniz?!.

Tetikçisin, tetikçi...

OYA ARASLI (İçel) – İstiyoruz efendim... Amacımız reddedilmesini sağlamak değil, amacımız reddettirmek değil.

BAŞKAN – Değerli milletvekilleri... (CHP sıralarından gürültüler)

OYA ARASLI (İçel) – Amacımız kabul ettirmek. Biz, dokunulmazlıkların kalkmasını istiyoruz. Oldubittiye getirilip de reddettirmeyi istemiyoruz.

BAŞKAN – Efendim, siz istiyorsunuz da, biz, böyle, beş yıldızlı oteller bölgesinde politika yapmıyoruz, biz silahların gölgesinde politika yapıyoruz. (ANAP, DYP ve DSP sıralarından alkışlar; CHP sıralarından gürültüler)

OYA ARASLI (İçel) – Öyle mi efendim!..

BAŞKAN – Onun için, 83 üncü maddede... (CHP sıralarından gürültüler)

Bakın, açık söylüyorum. Ben, geçen gün Süleyman Demirel ile ilgili bir laf söyledim, ertesi gün, savcı hakkımda soruşturma açtı, tarafsız denilen Adalet Bakanı da ertesi günü hakkımda müsaade verdi. Türkiye'nin... (CHP sıralarından gürültüler)

OYA ARASLI (İçel) – Sayın Başkan, sizin bunları burada konuşmaya hakkınız ve yetkiniz yok.

BAŞKAN – Bir dakika efendim. Rica ediyorum...

ADNAN KESKİN (Denizli) – Ne ilgisi var bunların, ne ilgisi var!..

OYA ARASLI (İçel) – İçtüzüğe göre, gündemdışı konuşma alır, bunları söylersiniz...

BAŞKAN – Anayasa değişikliği... (CHP sıralarından gürültüler)

OYA ARASLI (İçel) – O kürsüden bu konuları konuşursanız...

BAŞKAN – Dinleyin beni canım!

ADNAN KESKİN (Denizli) – Ne dinleyeceğiz; kapattın Meclisi sen, neden dinleyeceğiz seni.

BAŞKAN – Anayasa değişikliği uzlaşmayla olur; yani, sizin istediğinizi ben istemek zorunda mıyım?

ADNAN KESKİN (Denizli) – Tetikçilik yapıyorsun.

BAŞKAN – Yok... O, size yakışan bir şey ve şurada...

ADNAN KESKİN (Denizli) – Size yakışıyor o. Kaç milletvekilin var burada?..

OYA ARASLI (İçel) – Dokunulmazlık konusunu kapattırıp bir daha getirtmemek...

BAŞKAN – Sizde kaç kişi var?..

ADNAN KESKİN (Denizli) – Siz reddettirmeye çalışıyorsunuz!

BAŞKAN – Sayın Keskin, lütfen... Ben, sana söz vermedim... Oturun!..

ADNAN KESKİN (Denizli) – Sizin böyle bir konuşma hakkınız yok.

BAŞKAN– Efendim, neyse... Kapatıyorum.

ADNAN KESKİN (Denizli) – Kapattın Meclisi sen. Tetikçilik yapıyorsun Genel Başkanına.

BAŞKAN – Sizin siyasetinize aklım ermiyor da, onun keşfinin peşindeyim.

ADNAN KESKİN (Denizli) – Sayın Başkan, lütfen, demagoji yapma!.. Meclis Başkanvekili gibi davran.

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri... (CHP sıralarından gürültüler)

Efendim, bir dakika... Rica ediyorum...

ADNAN KESKİN (Denizli) – Demagoji yapıyorsun. Demagoji yapma!.. Meclis Başkanvekili gibi davran.

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri... (CHP sıralarından gürültüler)

A. TURAN BİLGE (Konya) – Sayın Başkan...

BAŞKAN – Buyurun efendim.

A. TURAN BİLGE (Konya) – Sayın Başkan 55 kişi burada olmaları gerekiyor, lütfen, bakın.

BAŞKAN – Efendim, neyse... Kapatacağım... (CHP sıralarından gürültüler)

Değerli milletvekilleri, birleşimi kapatacağım da, bir iki söz söyleyeyim; anlaşılan, 20 nci Dönemin son birleşimini yönetiyorum.

TURHAN GÜVEN (İçel) – Niye?..

BAŞKAN – Seçime gidiyoruz efendim. Bundan sonra bana sıra gelmiyor. Ben, bütün milletvekili arkadaşlarıma başarılar diliyorum.

ADNAN KESKİN (Denizli) – Kaç milletvekilin var şurada, kaç?..

BAŞKAN – İnşallah, hepiniz, yeni seçimde yine başarılı olup geleceksiniz; temennimiz budur.

ADNAN KESKİN (Denizli) – Bu ayıp da sana yeter giderayak Sayın Başkan.

BAŞKAN – Tabiî, bu kürsüde oturmak, benim için büyük bir onur. Bu Yüce Meclise Başkanvekili olarak Başkanlık yapmak, onurun da servetin de  makamın da en büyüğü.

ADNAN KESKİN (Denizli) – Kaderin cilvesiyle geldin oraya, kaderin cilvesiyle...

BAŞKAN – Bu kürsü çok kutsal bir kürsüdür. Ben, diliyorum ki seçimden sonra, Yüce Türk Milleti, bu Meclis salonunda çalışabilir çoğunluğu sağlayacak bir Meclis gönderir.

ADNAN KESKİN (Denizli) – İnşallah, doğru dürüst başkanlar gelir o kürsüye.

BAŞKAN – Bu Meclisimiz de çok kaliteliydi. Gerçekten, milletvekillerimizin seviyesi çok kaliteli. Kültürüyle, davranışlarıyla ve birbirleriyle kurdukları dostluklarıyla, hakikaten, Meclisimiz, çok dikkate ve takdire şayan bir Meclisti; ama, tabiî ki, Meclisimizin hür iradesi dışında gelişen bazı olaylar bizleri erken seçime zorladı. Ben, bu erken seçimde hepinize başarılar diliyorum. Yeni bir seçimden sonra tekrar burada olma dileğiyle, hepinize saygı sunuyorum. (ANAP, DYP ve DSP sıralarından alkışlar)

ADNAN KESKİN (Denizli) – Sayın Başkan, inşallah bu Meclisi doğru dürüst yönetecek başkanlar da gelir.

BAŞKAN – Değerli milletvekilleri...

ADNAN KESKİN (Denizli) – Tetikçilik yapmayan başkanlar da gelir bu Meclise.

BAŞKAN – Değerli milletvekilleri, özelleştirme uygulamalarıyla ilgili usulsüzlük ve yolsuzluk iddialarını araştırmak amacıyla kurulan Meclis Araştırması Komisyonunun 743 sıra sayılı raporu ile diğer denetim konularını sırasıyla görüşmek için, 9 Şubat 1999 Salı günü saat 15.00'te toplanmak üzere, birleşimi kapatıyorum.

 

Kapanma Saati : 16.58

 

 

VI. — SORULAR VE CEVAPLAR

A) YAZILI SORULAR VE CEVAPLARI

1. — Konya Milletvekili Lütfi Yalman’ın, Sarıyer Belediyesi sınırları içindeki bir alanın Bayındırlık ve İskân Müdürlüğüne bağlanmasına ilişkin sorusu ve Bayındırlık ve İskân Bakanı Ali Ilıksoy’un yazılı cevabı (7/6718)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın Bayındırlık ve İskân Bakanı Sayın Yaşar Topçu tarafından yazılı olarak cevaplandırılması için gereğini arz ederim.                                   28.12.1998                                                                                                           Lütfi Yalman                                                                                  Konya

1. Sarıyer Belediyesi sınırları içindeki 8 100 hektarlı mücavir alanı hukuk dışı yollarla ANAP’lı Bahçeköy Belediyesine bağladıktan sonra, Danıştay Kararı ile iptal edilmesine rağmen, bu defa mücavir alanı Bayındırlık ve İskân Müdürlüğüne bağlayarak, ilgili kararı faksla Sarıyer Belediyesine bildirme işleminizi hangi hukukî gerekçeye dayandırıyorsunuz?

2. Hükümetten giderayak, acele ile İstanbul Valiliği Bayındırlık İl Müdürlüğüne bağlanan bu mücavir alanı, hükümeti iktidara taşıyan güçlere rant sağlamak için diyet borcu ödemenizin bir tezahürü müdür? Yaptığınız bu hukuksuz uygulamalardan dolayı vicdanen rahat mısınız?

3. Adıgeçen mücavir alan içerisinde yeralan ve İstanbul Büyükşehir Belediyesince inşaatı durdurulan ve Bahçeköy Belediyesine arazi tahsis edildikten bir ay sonra ruhsat verilerek, orman katliamına devam edilmesine imkân verildi. Bu kadar ormanın telef edilmesine daha ne kadar müsaade edeceksiniz? Konu ile ilgili herhangi bir önlem almayı düşünüyor musunuz?

                                 T.C.                                                                                                                                Bayındırlık ve İskân Bakanlığı                                                                                                                                                                Araştırma, Planlama ve Koordinasyon Kurulu Başkanlığı                                     3.2.1999                                                                                             Sayı : B.09.0.APK.0.22.00.00.17/98

Konu : Yazılı soru önergesi

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

İlgi : 6.1.1999 tarih ve A.01.0.GNS.0.10.00.02-7/6718-16690/38454 sayılı yazınız.

Konya Milletvekili Lütfi Yalman’ın (7/6718-16640) esas no.lu yazılı soru önergesi incelenmiş olup, cevabımız ekte sunulmuştur.

Bilginize arz ederim.

                                                                                                              Ali Ilıksoy                                                         Bayındırlık ve İskân Bakanı

 

Konya Milletvekili Lütfi Yalman’ın Yazılı Soru Önergesi Soru ve Cevabı
(7/6718-16640)

Sorular :

1. Sarıyer Belediyesi sınırları içindeki 8 100 hektarlı mücavir alanı hukuk dışı yollarla ANAP’lı Bahçeköy Belediyesine bağlandıktan sonra, Danıştay Kararı ile iptal edilmesine rağmen, bu defa mücavir alanı Bayındırlık ve İskân Müdürlüğüne bağlayarak, ilgili kararı faksla Sarıyer Belediyesine bildirme işleminizi hangi hukukî gerekçeye dayandırıyorsunuz?

2. Hükümetten giderayak, acele ile İstanbul Valiliği Bayındırlık İl Müdürlüğüne bağlanan bu mücavir alanı, hükümeti iktidara taşıyan güçlere rant sağlamak için diyet borcu ödemenizin bir tezahürü müdür? Yaptığınız bu hukuksuz uygulamalardan dolayı vicdanen rahat mısınız?

3. Adıgeçen mücavir alan içerisinde yeralan ve İstanbul Büyükşehir Belediyesince inşaatı durdurulan ve Bahçeköy Belediyesine arazi tahsis edildikten bir ay sonra ruhsat verilerek, orman katliamına devam edilmesine imkân verildi. Bu kadar ormanın telef edilmesine daha ne kadar müsaade edeceksiniz? Konu ile ilgili herhangi bir önlem almayı düşünüyor musunuz?

Cevaplar :

Bakanlığımızca İstanbul İli, Sarıyer İlçesi sınırları içinde Valilik yetki ve sorumluluk alanına verilen bölgelere ilişkin işlem; 3194 sayılı İmar Kanununun 45 inci Maddesi ile Bakanlığımıza verilen (Madde 45, .....Bakanlık gerekli gördüğü hallerde mücavir alana alma ve çıkarma hususunda re’sen karar verebilir) amir hüküm uyarınca yapılmış olup, planlama ilkelerine ve yasalara aykırı bir husus bulunmamaktadır.

İMAR KANUNU

II. — (Değişik : 3542-26.4.1989) 38 inci maddede sayılan mühendisler, mimarlar ve şehir plancıları dışında kalan fen adamlarının görev, yetki ve sorumlulukları, ilgili Bakanlıklar ile Türk Mühendis Mimar Odaları Birliği (T.M.M.O.B.) ve Yüksek Öğrenim Kurumunun görüşleri alınarak Bakanlık ve Millî Eğitim Bakanlığınca birlikte çıkarılacak yönetmelik ile tespit edilir.

III. — Otopark ayrılması gereken bina ve tesisler ile diğer hususlar Bakanlıkça çıkarılacak yönetmelikle tespit edilir.

Otopark yapılmasını gerektiren bina ve tesislerin neler olduğu oto park ihtiyacının miktar, ölçü ve diğer şartları ile bu ihtiyacın nasıl tespit olunup giderileceği ise, bu yönetmelikte belirtilir.

Mücavir Alan :

Madde 45. — Mücavir alan sınırları belediye meclisi ve il idare kurulu kararına dayanarak vilayetlerce Bakanlığa gönderilir. Bakanlık bunları inceleyerek aynen veya değiştirerek tasdik etmeye veya değiştirilmek üzere iadeye yetkilidir.

Mücavir alanın ilgili belediye sınırına bitişik olması gerekmez. Ayrıca, bu alanlar köyleri de ihtiva edebilir. Mücavir alandan çıkarılma da aynı usule tabidir. Bakanlık gerekli gördüğü hallerde mücavir alana alma ve çıkarma hususunda re’sen karar verebilir.

 

 

 

BİRLEŞİM 50’NİN SONU

Türkiye Büyük Millet Meclisi Resmi internet Sitesi
© 2009 T.B.M.M.