Yazılı ve Sözlü Sorular Araştırma Komisyonları Soruşturma Komisyonları
                                                                      Son Tutanak Tutanak Sorgu Tutanak Metinleri Gizli Oturum Tutanakları
                                                                                                                                            Uluslararası Komisyonlar Dostluk Grupları
                                                                                      Genel Sekreterlik Mevzuat Telefon Rehberi Etik Komisyon Duyurular

DÖNEM : 20 CİLT : 65 YASAMA YILI : 4

 

 

T. B. M. M.

TUTANAK DERGİSİ

 

16 ncı Birleşim

10. 11. 1998 Salı

 

 

 

İ Ç İ N D E K İ L E R

 

  I. — GEÇEN TUTANAK ÖZETİ

II. — GELEN KÂĞITLAR

III. — YOKLAMALAR

IV. — BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI

A) ÇEŞİTLİ İŞLER

1. — Büyük Önder Atatürk’ün ölümünün 60 ıncı yıldönümü münasebetiyle saygı duruşu

B) GÜNDEMDIŞI KONUŞMALAR

1. — Tekirdağ Milletvekili Fevzi Aytekin’in, Büyük Önder Atatürk’ün ölümünün 60 ıncı yıldönümüne ilişkin gündemdışı konuşması

2. — Trabzon Milletvekili Yusuf Bahadır’ın, Trabzon İline Tarım ve Köyişleri Bakanlığı tarafından bir ziraî karantina müdürlüğü kurulmasına ilişkin gündemdışı konuşması ve Tarım ve Köyişleri Bakanı Mustafa Rüştü Taşar’ın cevabı

3. — Muğla Milletvekili İrfettin Akar’ın, Ege Bölgesindeki pamuk ve zeytin üreticilerinin sorunlarına ilişkin gündemdışı konuşması ve Sanayi ve Ticaret Bakanı E. Yalım Erez’in cevabı

C) TEZKERELER VE ÖNERGELER

1. — Arjantin’e gidecek olan Çevre Bakanı İmren Aykut’a, dönüşüne kadar, Devlet Bakanı Rüştü Kâzım Yücelen’in vekâlet etmesinin uygun görüldüğüne ilişkin Cumhurbaşkanlığı tezkeresi (3/1777)

2. — Bulgaristan ve Belarus Cumhuriyetine gidecek olan Başbakan Yardımcısı ve Millî Savunma Bakanı İsmet Sezgin’e dönüşüne kadar, Devlet Bakanı Mehmet Batallı’nın vekâlet etmesinin uygun görüldüğüne ilişin Cumhurbaşkanlığı tezkeresi (3/1778)

3. — Brezilya, Şili ve Arjantin’e gidecek olan Dışişleri Bakanı İsmail Cem’e vekâlet etmesi daha önce uygun görülen Devlet Bakanı Şükrü Sina Gürel’in 3 Kasım 1998 tarihinde yurtdışına gitmesi sebebiyle, sadece bu tarih süresince, Kültür Bakanı M. İstemihan Talay’ın vekâlet etmesinin uygun görüldüğüne ilişkin Cumhurbaşkanlığı tezkeresi (3/1779)

4. — Türkmenistan ve Kırgızistan’a gidecek olan Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel’e, dönüşüne kadar, TBMM Başkanı Hikmet Çetin’in vekâlet edeceğine ilişkin Cumhurbaşkanlığı tezkeresi (3/1780)

5. — Macar Parlamentosu Dışişleri Komisyonu Başkanı Dr. Istvan Szent-Ivanyi’nin, vaki davetine icabet edecek Parlamento heyetinde yer alacak milletvekillerine ilişkin Başbakanlık tezkeresi (3/1781)

6. — (10/24, 57) esas numaralı Meclis Araştırması Komisyonu Geçici Başkanlığının, Komisyonun, başkan, başkanvekili, sözcü ve kâtip üye seçimini yaptığına ilişkin tezkeresi (3/1782)

D) GENSORU, GENEL GÖRÜŞME, MECLİS SORUŞTURMASI VE MECLİS ARAŞTIRMASI ÖNERGELERİ

1. — İstanbul Milletvekili Mehmet Sevigen ve 25 arkadaşının, İstanbul-Eminönü Belediyesiyle ilgili yolsuzluk ve usulsüzlük iddialarını araştırmak ve alınması gereken önlemleri belirlemek amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/299)

2. — İstanbul Milletvekili Mehmet Sevigen ve 27 arkadaşının, bazı kişilerin gözaltına alındıktan sonra kaybolduğu iddiaları konusunda Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/300)

3. — Karabük Milletvekili Hayrettin Dilekcan ve 71 arkadaşının, yasadışı örgütlerle ve mensuplarıyla birlikte hareket ettikleri, örgüt mensuplarının işledikleri suçların ortaya çıkarılmasını engelledikleri ve suçluları himaye ettikleri, devlet ihalelerinde çetelerle işbirliği yaptıkları ve bu eylemlerinin Türk Ceza Kanununun 230, 240, 296 ve 314 üncü maddelerine uyduğu iddiasıyla Başbakan A. Mesut Yılmaz, Devlet eski Bakanı Eyüp Aşık ve Bayındırlık ve İskân BakanıYaşar Topçu hakkında Meclis soruşturması açılmasına ilişkin önergesi (9/41)

4. — Konya Milletvekili Veysel Candan ve 61 arkadaşının, Telsim ve Türkcell firmalarıyla imzalanan sözleşmelere ve 4046 numaralı Özelleştirme Kanunu hükümlerine aykırı davranmak suretiyle devleti gelir kaybına uğratarak görevlerini kötüye kullandıkları ve bu eylemlerinin Türk Ceza Kanununun 240 ıncı maddesine uyduğu iddiasıyla Başbakan A. Mesut Yılmaz ve Ulaştırma eski Bakanı Necdet Menzir hakkında Meclis soruşturması açılmasına ilişkin önergesi (9/42)

5. — Aydın Milletvekil Ali Rıza Gönül ve 57 arkadaşının, Türk Ticaret Bankasının satışı ihalesiyle ilgili olarak ortaya atılan yolsuzluk iddiaları konusunda gerekli tedbirleri almayarak görevlerini kötüye kullandıkları ve bu eylemlerinin Türk Ceza Kanununun 240 ıncı maddesine uyduğu iddiasıyla Devlet Bakanı Güneş Taner ve Başbakan A. Mesut Yılmaz hakkında Meclis soruşturması açılmasına ilişkin önergesi (9/43)

V. — ÖNERİLER

A) DANIŞMA KURULU ÖNERİLERİ

1. — (10/19, 29, 40, 88, 98, 127, 150, 166) esas numaralı Meclis Araştırması Komisyonunun 743 sıra sayılı raporunun gündemdeki yeri ve görüşme gününe ilişkin Danışma Kurulu önerisi

VI. — GENSORU, GENEL GÖRÜŞME, MECLİS SORUŞTURMASI VE MECLİS ARAŞTIRMASI

A) GÖRÜŞMELER

1. — Hatay Milletvekili Atilâ Sav ve 54 arkadaşının, suç işlemek amacıyla teşekkül oluşturduğu ve bu eyleminin Türk Ceza Kanununun 313, 296, 240, 31 ve 33 üncü maddelerine uyduğu iddiasıyla İçişleri eski Bakanı Mehmet Ağar hakkında Meclis soruşturması açılmasına ilişkin önergesi (9/38)

2. — Balıkesir Milletvekili İlyas Yılmazyıldız ve 54 arkadaşının, İzmit Körfez Geçiş Projesi ihalesinde ihale usul ve esaslarını ihlal ederek rekabet ortamının oluşmasını önlediği, firma seçiminde yanlı davranarak devleti zarara uğratmak suretiyle görevini kötüye kullandığı ve bu eyleminin Türk Ceza Kanununun 240 ıncı maddesine uyduğu iddiasıyla Bayındırlık ve İskân Bakanı Yaşar Topçu hakkında Meclis soruşturması açılmasına ilişkin önergesi (9/39)

VII. — SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR

1. — Sakarya Milletvekili Cevat Ayhan’ın, (9/39) esas numaralı Meclis soruşturması önergesinin görüşmeleri sırasında şahsına sataşıldığı iddiasıyla konuşması

VIII. — SORULAR VE CEVAPLAR

A) YAZILI SORULAR VE CEVAPLARI

1. — İstanbul Milletvekili Bülent Akarcalı’nın, İMKB’ndaki “Gözaltı Pazarı” tabir edilen uygulamaya ilişkin sorusu ve Devlet Bakanı Güneş Taner’in, yazılı cevabı (7/6026)

2. — Kırıkkale Milletvekili Kemal Albayrak’ın,

– Kırıkkale’deki elektrik şebekelerinin tevsii için yapılan harcamalara,

– Kırıkkale’ye bağlı bazı yerleşim elektrik şebekesi tevsii için yapılan harcamalara,

İlişkin soruları Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Mustafa Cumhur Ersümer’in yazılı cevabı (7/6080, 6083)

3. — Erzincan Milletvekili Mustafa Kul’un, kamuoyunda Cumartesi anneleri olarak bilinen gruba güvenlik güçlerince yapılan müdahaleye ilişkin sorusu ve İçişleri Bakanı Kutlu Aktaş’ın yazılı cevabı (7/6092)

4. — Ankara Milletvekili Saffet Arıkan Bedük’ün, DİE’de geçici olarak çalışan özürlü personele ilişkin sorusu ve Devlet Bakanı Mehmet Batallı’nın yazılı cevabı (7/6098)

5. — İstanbul Milletvekili Ercan Karakaş’ın, İzmir’de kimsesiz çocuklar için yardım toplayan çocukları sorgulayan polisler hakkında bir işlem yapılıp yapılmadığına ilişkin sorusu ve İçişleri Bakanı Kutlu Aktaş’ın yazılı cevabı (7/6108)

6. — İstanbul Milletvekili Bülent Akarcalı’nın, 50 kg’lık torbaların kullanımının yasaklanıp yasaklanmayacağına ilişkin sorusu ve Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Nami Çağan’ın yazılı cevabı (7/6113)

7. — Nevşehir Milletvekili Mehmet Elkatmış’ın, 1997-1998 yılları arasında kurulmasına izin verilen bankalara ilişkin Başbakandan sorusu ve Devlet Bakanı Güneş Taner’in yazılı cevabı (7/6125)

8. — Trabzon Milletvekili İsmail İlhan Sungur’un, Trabzon-Vakfıkebir’de meydana gelen bir cinayetin faillerine ilişkin sorusu ve İçişleri Bakanı Kutlu Aktaş’ın yazılı cevabı (7/6153)

9. —Erzincan Milletvekili Mustafa Kul’un, bazı konularda ANAP ve FP arasında uzlaşmaya varıldığı iddialarına ilişkin sorusu ve Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Bülent Ecevit’in yazılı cevabı (7/6162)

10. — Mardin Milletvekili Hüseyin Yıldız’ın, Türk polisinin İsrail polisinden eğitim alacağı iddiasına ilişkin sorusu ve İçişleri Bakanı Kutlu Aktaş’ın yazılı cevabı (7/6170)

11. — Gaziantep Milletvekili Nurettin Aktaş’ın, Gaziantep SSK Teftiş Kurulu Grup Başkanlığının Adana Grup Başkanlığına bağlanacağı iddiasına ilişkin sorusu ve Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Nami Çağan’ın yazılı cevabı (7/6175)

12. — Nevşehir Milletvekili Mehmet Elkatmış’ın, Kur’an kurslarının sayısına ilişkin Başbakandan sorusu ve Devlet Bakanı H. Hüsamettin Özkan’ın yazılı cevabı (7/6187)

13. — Ankara Milletvekili Saffet Arıkan Bedük’ün, köy ve mahalle muhtarlarından silah ruhsat bedeli olarak alınan harç ve bağışlara ilişkin sorusu ve İçişleri Bakanı Kutlu Aktaş’ın yazılı cevabı (7/6201)

14. — Konya Milletvekili Mustafa Ünaldı’nın, Türk Telekom görevlilerine gizli olarak bir form imzalatıldığı iddialarına ilişkin sorusu ve Ulaştırma Bakanı Arif Ahmet Denizolgun’un yazılı cevabı (7/6230)

15. — Konya Milletvekili Mustafa Ünaldı’nın, Konya-Ereğli İlçesi Kargacık Köyü merasının maden arama alanı olarak verildiği iddialarına ilişkinBaşbakandan sorusu ve Tarım ve Köyişleri Bakanı Mustafa R. Taşar’ın yazılı cevabı (7/6231)

16. — Ordu Milletvekili Mustafa Hasan Öz’ün, Kur’an kurslarına ilişkin sorusu ve Devlet Bakanı H. Hüsamettin Özkan’ın yazılı cevabı (7/6232)

17. — Hatay Milletvekili Mehmet Sılay’ın, pamuk fiyatına ve üreticilerin Çukobirlikten alacaklarına ilişkin sorusu ve Bayındırlık ve İskân Bakanı ve Sanayi ve Ticaret Bakanı vekili Yaşar Topçu’nun yazılı cevabı (7/6235)

18. — Erzincan Milletvekili Naci Terzi’nin, TRT-1’de yayınlanan bir programda okunan gazetelerin nasıl seçildiğine ilişkin sorusu ve Devlet Bakanı Cavit Kavak’ın yazılı cevabı (7/6252)

19. — Adana Milletvekili İbrahim Ertan Yülek’in, pamuk üreticilerinin sorunlarına ilişkin sorusu ve Bayındırlık ve İskân Bakanı ve Sanayi ve Ticaret Bakanı vekili Yaşar Topçu’nun yazılı cevabı (7/6253)

20. — Bolu Milletvekili Feti Görür’ün, Fiskobirlik tarafından yapılan fındık alımlarına ilişkin sorusu ve Bayındırlık ve İskân Bakanı ve Sanayi ve Ticaret Bakanı vekili Yaşar Topçu’nun yazılı cevabı (7/6254)

21. — Ankara Milletvekili Ersönmez Yarbay’ın;

– Ankara-Sincan ve köylerindeki telefon müracaatlarına,

– Ankara-Etimesgut ve köylerindeki telefon müracaatlarına,

– Ankara-Şerelikoçhisar ve köylerindeki telefon müracaatlarına,

İlişkin sorular ve Ulaştırma Bakanı Arif Ahmet Denizolgun’un yazılı cevabı (7/6263, 6264, 6265)

22. — Balıkesir Milletvekili İsmail Özgün’ün, Ankara-İzmir arasında hızlı tren seferi konusunda bir çalışma yapılıp yapılmadığına ilişkin sorusu ve Ulaştırma Bakanı Arif Ahmet Denizolgun’un yazılı cevabı (7/6268)

23. — Gaziantep Milletvekili Kahraman Emmioğlu’nun, Eti Holdingin yeniden yapılandırılmasına yönelik çalışmalara ilişkin Başbakandan sorusu ve Devlet Bakanı Rüştü Kâzım Yücelen’in yazılı cevabı (7/6277)

24. — Karaman Milletvekili Abdullah Özbey’in, Kahramanmaraş Ekinözü İlçesi Kandil Köyü yolunun asfaltlanmasına ilişkin sorusu ve Devlet Bakanı Mustafa Yılmaz’ın yazılı cevabı (7/6288)

25. — İstanbul Milletvekili Ahmet Güryüz Ketenci’nin, bir organizatöre Türkiye Tanıtma Fonu’ndan katkı yapıldığı iddiasına ilişkin Başbakandan sorusu ve Devlet Bakanı Cavit Kavak’ın yazılı cevabı (7/6291)

26. — Ordu Milletvekili Hüseyin Olgun Akın’ın, Sıvas-Koyuhisar İlçesine bağlı Çandır Köyü mevkiinde faaliyet gösteren maden üretim tesislerinin çevreyi kirlettiği iddialarına ilişkin sorusu ve Devlet Bakanı ve Çevre Bakanı vekili Rüştü Kâzım Yücelen’in yazılı cevabı (7/6310)

27. — Giresun Milletvekili Ergun Özdemir’in, Giresun-Görele Tekel toptan satıcısının sözleşmesinin uzatılmamasının nedenine ilişkin sorusu ve Devlet Bakanı Rüştü Kâzım Yücelen’in yazılı cevabı (7/6323)

28. — Konya Milletvekili Lütfi Yalman’ın, personel atamalarına ilişkin sorusu ve Devlet Bakanı Ahat Andican’ın yazılı cevabı (7/6371)

 

I. — GEÇEN TUTANAK ÖZETİ

 

TBMM Genel Kurulu saat 15.00’te açılarak dört oturum yaptı.

Adana Milletvekili Mehmet Halit Dağlı’nın, Adana kırsalındaki sekiz yıllık zorunlu eğitim ve taşımalı eğitim uygulamalarına ilişkin gündemdışı konuşmasına, Millî Eğitim Bakanı Hikmet Uluğbay,

Edirne Milletvekili Mustafa İlimen’in, Edirne İlinde aşırı yağışların neden olduğu ürün kayıpları ve çeltik üreticilerinin sorunları ile alınması gerekli önlemlere ilişkin gündemdışı konuşmasına, Turizm Bakanı İbrahim Gürdal,

Samsun Milletvekili Ayhan Gürel’in, yapımı devam eden Samsun Çarşamba Havaalanına kargo tesislerinin de yapılmasına ilişkin gündemdışı konuşmasına, Ulaştırma Bakanı Arif Ahmet Denizolgun,

Cevap verdiler.

Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyetine gidecek olan :

Başbakan A. Mesut Yılmaz’a, Başbakan Yardımcısı ve DevletBakanı Bülent Ecevit’in,

Devlet Bakanı Şükrü Sina Gürel’e, Millî Eğitim Bakanı Hikmet Uluğbay’ın,

Almanya’ya gidecek olan Maliye Bakanı Zekeriya Temizel’e Millî Eğitim Bakanı Hikmet Uluğbay’ın,

Macaristan’a gidecek olan Devlet Bakanı Yücel Seçkiner’e, DevletBakanı Metin Gürdere’nin,

Vekâlet etmelerinin uygun görülmüş olduğuna ilişkin Cumhurbaşkanlığı tezkereleri ile,

Çek Cumhuriyeti Parlamentosu Dışişleri Komisyonu Başkanının vaki davetine icap edecek beş kişilik Parlamento heyetini oluşturmak üzere, siyasî parti gruplarının bildirmiş olduğu milletvekillerinin isimlerine,

Romanya Parlamentosu üyelerinden oluşan bir futbol takımının ülkemize davet edilmesine,

İlişkin Başbakanlık tezkereleri;

Genel Kurulun bilgisine sunuldu.

Adalet Komisyonu Başkanlığının, 3167 sayılı Çekle Ödemelerin Düzenlenmesi ve Çek Hamillerinin Korunması Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısının (S. Sayısı : 56) bir kez daha görüşülmek üzere geri çekilmesine ilişkin tezkeresi okundu; söz konusu tasarının Adalet Komisyonuna geri verildiği bildirildi.

TBMM Kültür, Sanat ve Yayın Kurulu üyelerinden oluşan birParlamento heyetinin Özbekistan ve Türkmenistan’a resmî bir ziyarette bulunmasına,

Litvanya Parlamento Başkanının davetine Türkiye Büyük Millet Meclisinden bir Parlamento heyetinin icabet etmesine,

İlişkin Başkanlık tezkereleri kabul edildi.

Gündemin “Kanun Tasarı ve Teklifleriyle Komisyonlardan Gelen Diğer İşler” kısmının :

1 inci sırasında bulunan 132,

2 nci sırasında bulunan 232,

4 üncü sırasında bulunan 553,

Sıra sayılı kanun tasarıları ve tekliflerinin görüşmeleri, komisyon yetkilileri Genel Kurulda hazır bulunmadıklarından,

3 üncü sırasında bulunan ve Hükümetçe komisyona geri alınan 338 sıra sayılı kanun teklifinin görüşmeleri de, Komisyon raporu gelmediğinden,

Ertelendi;

5 inci sırasında bulunan, Olağanüstü Hal Bölgesinde ve Kalkınmada Öncelikli Yörelerde İstihdam Yaratılması ve Yatırımların Teşvik Edilmesi ile 193 Sayılı Gelir Vergisi Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılamasına İlişkin Kanun Teklifi ve Plan ve Bütçe Komisyonu raporunun (S. Sayısı : 663) tümü üzerindeki görüşmelerden sonra, teklifin maddelerine geçilmesi için yapılan oylamalarda karar yetersayısının bulunmadığı anlaşıldığından, grupların da mutabakatıyla, 10 Kasım 1998 Salı günü saat 15.00’te toplanmak üzere, birleşime 19.10’da son verildi.

 

Kamer Genç Başkanvekili

 

Abdulhaluk Mutlu Levent Mıstıkoğlu Bitlis Hatay Kâtip Üye Kâtip Üye

 

 

No. : 19

II. — GELEN KÂĞITLAR

6 .11 .1998 CUMA

Raporlar

1. — İstanbul Milletvekili Yusuf Namoğlu ve 7 arkadaşının, Türkiye Otelciler Birliği Kanunu Teklifi ile Doğru Yol Partisi Grup Başkanvekili Ankara Milletvekili Saffet Arıkan Bedük’ün ve Kırklareli Milletvekili İrfan Gürpınar’ın aynı mahiyetteki Kanun Teklifleri ve Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm Komisyonu Raporu (2/1132, 2/1079, 2/1107) (S. Sayısı : 758) (Dağıtma tarihi : 6.11.1998) (GÜNDEME)

2. — İş Kanununun Bazı Maddelerinin Değiştirilmesi ve Bu Kanuna Bir Madde Eklenmesi Hakkında Kanun Tasarısı ve Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler Komisyonu Raporu (1/817) (S. Sayısı : 765) (Dağıtma tarihi : 6.11.1998) (GÜNDEME)

Sözlü Soru Önergesi

1. — Ankara Milletvekili Ersönmez Yarbay’ın, Fatma Zehra İlim Kültür ve Dayanışma Derneği’nin düzenlemek istediği panele izin verilmemesine ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/1217) (Başkanlığa geliş tarihi : 23.10.1998)

Yazılı Soru Önergesi

1. — Mardin Milletvekili Hüseyin Yıldız’ın, Muş Anadolu Kız Öğretmen Lisesi Müdürü ve yardımcısının bir öğrenciyi dövdükleri iddiasına ilişkin Millî Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/6444) (Başkanlığa geliş tarihi : 2.11.1998)

Süresi İçinde Cevaplandırılmayan Yazılı Soru Önergeleri

1. — İzmir Milletvekili Sabri Ergül’ün, Van-Çatak İlçesine bağlı bazı köylerde terörden zarar gören vatandaşlara yapılacak yardımlara ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/5952)

2. — Hatay Milletvekili Mehmet Sılay’ın, İzmit’de bir otomotiv firmasına tahsis edilen arazinin bitişiğindeki araziye ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/5976)

3. — Kayseri Milletvekili Recep Kırış’ın, Kayseri-Ankara Devlet Karayoluna ve Erkilet Havaalanı projesine ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/5981)

4. — Yozgat Milletvekili Kâzım Arslan’ın, öğrenci alınırken tarikat üyesi olup olmadıklarının araştırıldığı iddiasına ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/5983)

5. — İstanbul Milletvekili Süleyman Arif Emre’nin, Batı Çalışma Grubunca hazırlandığı ileri sürülen bir rapora ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/5985)

6. — Kocaeli Milletvekili Osman Pepe’nin, Kocaeli-Yeniköy Belediyesi sınırları içindeki bir araziye ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/6001)

7. — Nevşehir Milletvekili Mehmet Elkatmış’ın, İstanbul Dolmabahçe’de yapımı devam eden bir otel inşaatıyla ilgili Danıştay kararının uygulanmasına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/6003)

No. : 20

9 .11 .1998 PAZARTESİ

Teklifler

1. — Balıkesir Milletvekili İsmail Özgün ve 13 arkadaşının; Vergi Usul Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi (2/1312) (Plan ve Bütçe Komisyonuna) (Başkanlığa geliş tarihi : 2.11.1998)

2. — Van Milletvekili Mahmut Yılbaş’ın; 657 Sayılı Devlet Memurları Kanunu, 399 Sayılı Kanun Hükmünde Kararname ile 926 Sayılı Türk Silahlı Kuvvetleri Personel Kanununa Geçici Madde Eklenmesi Hakkında Kanun Teklifi (2/1313) (Millî Savunma ve Plan ve Bütçe Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi : 4.11.1998)

3. — Ankara Milletvekili Gökhan Çapoğlu’nun; Radyo ve Televizyonların Kuruluş ve Yayınları Hakkında Kanunun 33 üncü Maddesinin Değiştirilmesine İlişkinKanun Teklifi (2/1314) (Anayasa Komisyonuna) (Başkanlığa geliş tarihi : 4.11.1998)

4. — Balıkesir Milletvekili Mustafa Güven Karahan’ın; 506 Sayılı Sosyal Sigortalar Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi (2/1315) (Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler Komisyonuna) (Başkanlığa geliş tarihi : 4.11.1998)

5. — Trabzon Milletvekili İ. İlhan Sungur ve 51 arkadaşının; Yükseköğretim Kurumları Teşkilâtı Hakkında 41 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin Değiştirilerek Kabulüne Dair Kanunun Bir Maddesinde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi (2/1316) (Millî Eğitim, Kültür, Gençlik ve Spor ve Plan ve Bütçe komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi : 4.11.1998)

Tezkereler

1. — Elazığ Milletvekili Mehmet Ağar’ın Yasama Dokunulmazlığının Kaldırılması Hakkında Başbakanlık Tezkeresi (3/1775) (Anayasa ve Adalet Komisyonları Üyelerinden Kurulu Karma Komisyona) (Başkanlığa geliş tarihi : 5.11.1998)

2. — Malatya Milletvekili Recai Kutan’ın Yasama Dokunulmazlığının Kaldırılması Hakkında Başbakanlık Tezkeresi (3/1776) (Anayasa ve Adalet Komisyonları Üyelerinden Kurulu Karma Komisyona) (Başkanlığa geliş tarihi : 6.11.1998)

Sözlü Soru Önergeleri

1. — Şanlıurfa Milletvekili Abdülkadir Öncel’in, Küçükçekmece’de Korkmaz Yiğit’e ait bir arazinin SİTalanı dışına çıkartıldığı iddiasına ilişkin Kültür Bakanından sözlü soru önergesi (6/1218) (Başkanlığa geliş tarihi : 3.11.1998)

2. — İstanbul Milletvekili Ahmet Güryüz Ketenci’nin, İstanbul-Avcılar Belediye Başkanının üniversite mahallesinde imar mevzuatına aykırı olarak külliye yapımı için verdiği izine ve hakkında yapılan işleme ilişkin İçişleri Bakanından sözlü soru önergesi (6/1219) (Başkanlığa geliş tarihi : 4.11.1998)

3. — Mardin Milletvekili Hüseyin Yıldız’ın, Cumhuriyetin 75. yılı kutlamalarında kiralanan araçlara ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/1220) (Başkanlığa geliş tarihi : 4.11.1998)

4. — Konya Milletvekili Lütfi Yalman’ın, bazı bankaların reklam harcamalarına ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/1221) (Başkanlığa geliş tarihi : 4.11.1998)

5. — Konya Milletvekili Lütfi Yalman’ın, bazı bankalar tarafından basın kuruluşlarına verilen teşvik kredilerine ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/1222) (Başkanlığa geliş tarihi : 4.11.1998)

6. — Artvin Milletvekili Hasan Ekinci’nin, Mahallî İdareler Fonu’ndan belediyelere yapılan yardımlara ve Artvin İline yardım yapılmamasının nedenine ilişkin Maliye Bakanından sözlü soru önergesi (6/1223) (Başkanlığa geliş tarihi : 4.11.1998)

Yazılı Soru Önergeleri

1. — Afyon Milletvekili İsmet Attila’nın, Başbakanlık Basın ve Halkla ilişkiler Müşavirliğine yapılan atamaya ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/6445) (Başkanlığa geliş tarihi : 3.11.1998)

2. — Samsun Milletvekili İrfan Demiralp’in, Samsun-Havza Belediyesinin temsil, ağırlama ve tanıtım giderlerine ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/6446) (Başkanlığa geliş tarihi : 3.11.1998)

3. — Sinop Milletvekili Kadir Bozkurt’un, Çay-Kur ve Tekel’in 1991-1997 yılı faaliyetlerine ilişkinBaşbakandan yazılı soru önergesi (7/6447) (Başkanlığa geliş tarihi : 3.11.1998)

4. — Karaman Milletvekili Abdullah Özbey’in, Ermenek Barajı ihalesine ilişkin Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanından yazılı soru önergesi (7/6448) (Başkanlığa geliş tarihi : 3.11.1998)

5. — Karaman Milletvekili Abdullah Özbey’in, Karaman-Ermenek-Sarıveliler ve Başyayla İlçelerinin spor sahası ve kapalı spor salonu ihtiyacına ilişkin Devlet Bakanından (Yücel Seçkiner) yazılı soru önergesi (7/6449) (Başkanlığa geliş tarihi : 3.11.1998)

6. — Karaman Milletvekili Abdullah Özbey’in, Karaman’ın Ermenek, Sarıveliler ve Başyayla İlçelerinin Hükümet Konağına ilişkinBayındırlık ve İskân Bakanından yazılı soru önergesi (7/6450) (Başkanlığa geliş tarihi : 3.11.1998)

7. — Karaman Milletvekili Abdullah Özbey’in, Karaman-Ermenek Güneyyurt sulama suyu projesi için ayrılan ödeneğe ilişkin Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanından yazılı soru önergesi (7/6451) (Başkanlığa geliş tarihi : 3.11.1998)

8. — Bolu Milletvekili Mustafa Yünlüoğlu’nun, Alaattin Çakıcı’ya ait konuşma kasetlerine ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/6452) (Başkanlığa geliş tarihi : 3.11.1998)

9. — Karaman Milletvekili Abdullah Özbey’in, Karaman Bayındırlık ve İskân İl Müdürlüğü hizmet binasına ilişkin Bayındırlık ve İskân Bakanından yazılı soru önergesi (7/6453) (Başkanlığa geliş tarihi : 3.11.1998)

10. — Karaman Milletvekili Abdullah Özbey’in, taşıyıcı ve nakliyecilere kredi verilip verilmeyeceğine ilişkin Devlet Bakanından (H. Hüsamettin Özkan) yazılı soru önergesi (7/6454) (Başkanlığa geliş tarihi : 3.11.1998)

11. — Konya Milletvekili Lütfi Yalman’ın, bazı gazete, özel radyo ve televizyonlara verilen teşvik ve reklam miktarına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/6455) (Başkanlığa geliş tarihi : 3.11.1998)

12. — Manisa Milletvekili Erdoğan Yetenç’in, Menzil Şeyhi olarak bilinen bir şahsa ve faaliyetlerine ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/6456) (Başkanlığa geliş tarihi : 3.11.1998)

13. — İstanbul Milletvekili Bülent Akarcalı’nın, PKKterörü ve Suriyenin bu teröre desteği konusunda broşürler bastırılıp bastırılmayacağına ilişkin Dışişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/6457) (Başkanlığa geliş tarihi : 3.11.1998)

14. — İstanbul Milletvekili Bülent Akarcalı’nın, Tüberküloz teşhisinde kullanılan kültür cam şişelerine ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/6458) (Başkanlığa geliş tarihi : 3.11.1998)

15. — İstanbul Milletvekili Bülent Akarcalı’nın, elektrik dağıtım hakkına sahip şirketlerin uygulamalarından kaynaklanan şikayetler için yapılan işlemlere ilişkin Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanından yazılı soru önergesi (7/6459) (Başkanlığa geliş tarihi : 3.11.1998)

16. — İstanbul Milletvekili Bülent Akarcalı’nın, cep telefonu pillerinin çevreye verdiği zararın önlenmesine ilişkin Çevre Bakanından yazılı soru önergesi (7/6460) (Başkanlığa geliş tarihi : 3.11.1998)

17. — İstanbul Milletvekili Bülent Akarcalı’nın, cep telefonu pillerine ilişkin Sanayi ve Ticaret Bakanından yazılı soru önergesi (7/6461) (Başkanlığa geliş tarihi : 3.11.1998)

18. — İstanbul Milletvekili Bülent Akarcalı’nın, Suriye’nin PKK’ya verdiği destekle ilgili hazırlanmış bir arapça broşür olup olmadığına ilişkin Dışişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/6462) (Başkanlığa geliş tarihi : 3.11.1998)

19. — Yozgat Milletvekili Yusuf Bacanlı’nın, Yozgat-Kadışehri İlçesi Camsaray, Dikmesöğüt ve Yelten Köylerinin telefon hattı ihtiyacına ilişkin Ulaştırma Bakanından yazılı soru önergesi (7/6463) (Başkanlığa geliş tarihi : 4.11.1998)

20. — Erzincan Milletvekili Mustafa Kul’un, YÖK’ün hazırladığı Yükseköğretim Kurumları Öğrenci Disiplin Yönetmeliğinde yapılan değişikliğe ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/6464) (Başkanlığa geliş tarihi : 4.11.1998)

21. — Erzincan Milletvekili Mustafa Kul’un, Türkbank çalışanlarına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/6465) (Başkanlığa geliş tarihi : 4.11.1998)

22. — ErzincanMilletvekili Mustafa Kul’un, işitme engelli sporculara yapılan destekleme çalışmalarına ilişkinDevlet Bakanından (Yücel Seçkiner) yazılı soru önergesi (7/6466) (Başkanlığa geliş tarihi : 4.11.1998)

23. — Erzincan Milletvekili Mustafa Kul’un, İzmit SEKA Fabrikasına ilişkinBaşbakandan yazılı soru önergesi (7/6467) (Başkanlığa geliş tarihi : 4.11.1998)

24. — Erzincan Milletvekili Mustafa Kul’un, Dilek-Güroluk Hidroelektrik Santrali projesine ilişkin Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanından yazılı soru önergesi (7/6468) (Başkanlığa geliş tarihi : 4.11.1998)

25. — Erzincan Milletvekili Mustafa Kul’un, Dilek-Güroluk Hidroelektrik Santrali Projesinin yöre turizmine etkisine ilişkin Turizm Bakanından yazılı soru önergesi (7/6469) (Başkanlığa geliş tarihi : 4.11.1998)

26. — Erzincan Milletvekili Mustafa Kul’un, sit alanı olan Fırtına Vadisine inşa edilecek santralin alana vereceği zarara ilişkin Kültür Bakanından yazılı soru önergesi (7/6470) (Başkanlığa geliş tarihi : 4.11.1998)

27. — Erzincan Milletvekili Mustafa Kul’un, Dilek-Güroluk Hidroelektrik Santrali inşaatının bitki örtüsüne vereceği zarara ilişkin Orman Bakanından yazılı soru önergesi (7/6471) (Başkanlığa geliş tarihi : 4.11.1998)

28. — Erzincan Milletvekili Mustafa Kul’un, Dilek-Güroluk Hidroelektrik SantralProjesi için ÇED raporu hazırlanıp hazırlanmadığına ilişkin Çevre Bakanından yazılı soru önergesi (7/6472) (Başkanlığa geliş tarihi : 4.11.1998)

29. — Erzincan Milletvekili Mustafa Kul’un, pamuk üretimi ve üreticisine ilişkin Sanayi ve Ticaret Bakanından yazılı soru önergesi (7/6473) (Başkanlığa geliş tarihi : 4.11.1998)

30. — İstanbul Milletvekili Ahmet Güryüz Ketenci’nin, İstanbul-Avcılar Belediye Başkanının Ambarlı Mahallesinde imar mevzuatına aykırı olarak inşaat müsaadesi verdiği iddiasına ve hakkında yapılan işleme ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/6474) (Başkanlığa geliş tarihi : 4.11.1998)

31. — İstanbul Milletvekili Ahmet Güryüz Ketenci’nin, İstanbul-Avcılar Belediye Başkanının İGS A.Ş. ile yapılan protokolün gereğini yerine getirmediği iddiasına ve hakkında yapılan işleme ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/6475) (Başkanlığa geliş tarihi : 4.11.1998)

32. — İstanbul Milletvekili Ahmet Güryüz Ketenci’nin, İstanbul-Avcılar Belediye Başkanının Firuzköy Mahallesinde imar mevzuatına aykırı bir inşaata göz yumduğu iddiasına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/6476) (Başkanlığa geliş tarihi : 4.11.1998)

33. — İstanbul Milletvekili Ahmet Güryüz Ketenci’nin, İstanbul-Avcılar Belediye Başkanının Cihangir Mahallesinde imar mevzuatına aykırı olarak inşaat izni verdiği iddiasına ve hakkında yapılan işleme ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/6477) (Başkanlığa geliş tarihi : 4.11.1998)

34. — Kırıkkale Milletvekili Kemal Albayrak’ın, Kırıkkale-Ballışeyh Pancar Kooperatifince yapılan alımlara ilişkin Sanayi ve Ticaret Bakanından yazılı soru önergesi (7/6478) (Başkanlığa geliş tarihi : 4.11.1998)

35. — Karaman Milletvekili Zeki Ünal’ın, Karaman Merkez-Göçer ve Yılangömü Köylerinin içme suyu ve yol sorunlarına ilişkin Devlet Bakanından (Mustafa Yılmaz) yazılı soru önergesi (7/6479) (Başkanlığa geliş tarihi : 4.11.1998)

36. — Erzincan Milletvekili Naci Terzi’nin, bazı kadrolara yapıldığı iddia edilen atamalara ilişkin Türkiye Büyük MilletMeclisi Başkanından yazılı soru önergesi (7/6480) (Başkanlığa geliş tarihi : 4.11.1998)

37. — Bolu Milletvekili Feti Görür’ün, Bolu İlindeki dere ve akarsu yataklarına ilişkin Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanından yazılı soru önergesi (7/6481) (Başkanlığa geliş tarihi : 4.11.1998)

38. — Bolu Milletvekili Feti Görür’ün, Bolu ve ilçelerinde 1997 ve 1998 yıllarında meydana gelen sel felaketinde yıkılan köprülere ilişkin Devlet Bakanından (Mustafa Yılmaz) yazılı soru önergesi (7/6482) (Başkanlığa geliş tarihi : 4.11.1998)

39. — İstanbul Milletvekili Bülent Akarcalı’nın, İstanbul-Haydarpaşa Gümrüğünde kaybolan konteynerlere ilişkin Devlet Bakanından (Rıfat Serdaroğlu) yazılı soru önergesi (7/6483) (Başkanlığa geliş tarihi : 4.11.1998)

40. — İstanbul Milletvekili Bülent Akarcalı’nın, işkence gördüğü ileri sürülen bir şahsa ilişkin Adalet Bakanından yazılı soru önergesi (7/6484) (Başkanlığa geliş tarihi : 4.11.1998)

41. — İstanbul Milletvekili Bülent Akarcalı’nın, Telsim ve Türkcell şebekelerinin yetersiz olduğu iddiasına ilişkin Ulaştırma Bakanından yazılı soru önergesi (7/6485) (Başkanlığa geliş tarihi : 4.11.1998)

42. — Bolu Milletvekili Feti Görür’ün, Levent Kırca ve ekibine verilen destek vaadine ilişkin TürkiyeBüyük Millet Meclisi Başkanından yazılı soru önergesi (7/6486) (Başkanlığa geliş tarihi : 5.11.1998)

 

No. : 21

10 .11 .1998 SALI

Rapor

1. — İstanbul Milletvekili Halit Dumankaya ve 13 arkadaşı, Zonguldak Milletvekili Necmettin Aydın ve 19 arkadaşı, Konya Milletvekili Veysel Candan ve 12 arkadaşı, Kocaeli Milletvekili Necati Çelik ve 23 arkadaşı, Kütahya Milletvekili Emin Karaa ve 22 arkadaşı, İzmir Milletvekili Işın Çelebi ve 25 arkadaşı, Zonguldak Milletvekili Tahsin Boray Baycık ve 22 arkadaşı ile Hatay Milletvekili Fuat Çay ve 25 arkadaşının, Özelleştirme Uygulamalarıyla İlgili Usulsüzlük ve Yolsuzluk İddialarını Araştırarak Alınması Gereken Tedbirleri Tespit Etmek Amacıyla Anayasanın 98 inci, İçtüzüğün 104 ve 105 inci maddeleri uyarınca birer Meclis Araştırması açılmasına ilişkin önergeleri ve (10/19, 29, 40, 88, 98, 127, 150, 166) Esas Numaralı Meclis Araştırması Komisyonu Raporu (S. Sayısı : 743) (Dağıtma tarihi : 10.11.1998) (GÜNDEME)

 

Meclis Soruşturması Önergeleri

1. — Karabük Milletvekili Hayrettin Dilekcan ve 71 arkadaşının, yasa dışı örgütlerle ve mensuplarıyla birlikte hareket ettikleri, örgüt mensuplarının işledikleri suçların ortaya çıkarılmasını engelledikleri ve suçluları himaye ettikleri, devlet ihalelerinde çetelerle işbirliği yaptıkları ve bu eylemlerinin Türk Ceza Kanununun 230, 240, 296 ve 314 üncü maddelerine uyduğu iddiasıyla Başbakan A. Mesut Yılmaz, Devlet Eski Bakanı Eyüp Aşık ve Bayındırlık ve İskan Bakanı Yaşar Topçu haklarında Anayasanın 100 üncü ve İçtüzüğün 107 nci maddeleri uyarınca bir Meclis soruşturması açılmasına ilişkin önergesi (9/41)(Başkanlığa geliş tarihi : 28.10.1998) (Dağıtma tarihi : 10.11.1998)

2. — Konya Milletvekili Veysel Candan ve 61 arkadaşının, Telsim ve Türkcell firmalarıyla imzalanan sözleşmelere ve 4046 numaralı özelleştirme kanunu hükümlerine aykırı davranmak suretiyle Devleti gelir kaybına uğratarak görevlerini kötüye kullandıkları ve bu eylemlerinin Türk Ceza Kanununun 240 ıncı maddesine uyduğu iddiasıyla Başbakan A. Mesut Yılmaz ve Ulaştırma Eski Bakanı Necdet Menzir haklarında Anayasanın 100 üncü ve İçtüzüğün 107 nci maddeleri uyarınca bir Meclis soruşturması açılmasına ilişkin önergesi (9/42) (Başkanlığa geliş tarihi : 2.11.1998) (Dağıtma tarihi : 10.11.1998)

3. — Aydın Milletvekili Ali Rıza Gönül ve 57 arkadaşının, Türk Ticaret Bankasının satışı ihalesiyle ilgili olarak ortaya atılan yolsuzluk iddiaları konusunda gerekli tedbirleri almayarak görevlerini kötüye kullandıkları ve bu eylemlerinin Türk Ceza Kanununun 240 ıncı maddesine uyduğu iddiasıyla Devlet Bakanı Güneş Taner ve Başbakan A. Mesut Yılmaz haklarında Anayasanın 100 üncü ve İçtüzüğün 107 nci maddeleri uyarınca bir Meclis soruşturması açılmasına ilişkin önergesi (9/43) (Başkanlığa geliş tarihi : 3.11.1998) (Dağıtma tarihi : 10.11.1998)

Meclis Araştırması Önergeleri

1. — İstanbul Milletvekili Mehmet Sevigen ve 25 arkadaşının, İstanbul-Eminönü Belediyesi ile ilgili yolsuzluk ve usulsüzlük iddialarını araştırmak ve alınması gereken önlemleri belirlemek amacıyla Anayasanın 98 inci, İçtüzüğün 104 ve 105 inci maddeleri uyarınca bir Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/299) (Başkanlığa geliş tarihi : 6.11.1998)

2. — İstanbul Milletvekili Mehmet Sevigen ve 27 arkadaşının, bazı kişilerin gözaltına alındıktan sonra kaybolduğu iddiaları konusunda Anayasanın 98 inci, İçtüzüğün 104 ve 105 inci maddeleri uyarınca bir Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/300) (Başkanlığa geliş tarihi : 6.11.1998)

 

BİRİNCİ OTURUM

Açılma Saati : 15.00

10 Kasım 1998 Salı

BAŞKAN : Başkanvekili Kamer GENÇ

KÂTİP ÜYELER : Ünal YAŞAR (Gaziantep), Ahmet DERİN (Kütahya)

 

BAŞKAN – Türkiye Büyük Millet Meclisinin 16 ncı Birleşimini açıyorum.

III. — Y O K L A M A

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, elektronik sistemle yoklama yapılacaktır. (DSP sıralarından "niye yoklama yapıyorsunuz" sesleri)

Arkadaşlarımız "neden yoklama yapılıyor" diyorlar. Yoklama yapmamızın nedeni; salonun dolu olmasını beklediğimiz için, boş salonda saygı duruşunda bulunulamayacağından, bütün milletvekillerinin salonda bulunmasını temin etmek için; kaldı ki, herkesin görevi, Genel Kurul salonuna gelmektir.

Yoklama için 10 dakikalık süre vereceğim; bu süre içerisinde, sayın milletvekillerinin, elektronik oy düğmelerine basmak suretiyle salonda bulunduklarını belirtmelerini rica ediyorum.

Yoklama süresi içerisinde yoklamaya katılmamış milletvekili varsa veya cihazda bir uyumsuzluk varsa, Divana bildirilmesini rica ediyorum.

(Elektronik cihazla yoklama yapıldı)

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, yoklama süresi doldu.

Yoklama süresi içerisinde, toplantı yetersayımız yoktur.

Sayın grup başkanvekilleri, ne kadar ara verelim?

ÜLKÜ GÜNEY (Bayburt) – 15 dakika ara verelim Sayın Başkan.

BAŞKAN – Toplantı yetersayısı bulunamadığı için, birleşime 15 dakika ara veriyorum.

 

Kapanma Saati: 15.12

 

İKİNCİ OTURUM

Açılma Saati : 15.30

BAŞKAN : Başkanvekili Kamer GENÇ

KÂTİP ÜYELER : Ünal YAŞAR (Gaziantep), Ahmet DERİN (Kütahya)

 

BAŞKAN – Türkiye Büyük Millet Meclisinin 16 ncı Birleşiminin İkinci Oturumunu açıyorum.

III. — Y O K L A M A

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, ilk oturumda yapılan yoklamada toplantı yetersayısı yoktu; bu nedenle, birleşime 15 dakika ara vermiştim. Yeniden yoklama yapacağım.

Yoklama için 10 dakika süre veriyorum ve yoklamayı başlatıyorum. Sayın milletvekillerinin, yoklama cihazında gerekli işlemi yaparak Genel Kurul salonunda olduklarını belirtmelerini rica ediyorum.

Yoklama süresi başlamıştır efendim.

(Elektronik cihazla yoklama yapıldı)

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, toplantı yetersayımız vardır; çalışmalarımıza başlıyoruz. Toplantı yetersayısı olduğu için, yoklama süresini bitirmeden açtım. Bundan sonra gelen arkadaşların da kâğıt göndermelerine gerek yok.

 

IV. — BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI

A) ÇEŞİTLİ İŞLER

1. — Büyük Önder Atatürk’ün ölümünün 60 ıncı yıldönümü münasebetiyle saygı duruşu

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, bilindiği üzere, bugün, devletimizin ve cumhuriyetimizin kurucusu Büyük Önder Mustafa Kemal Atatürk'ün ölümünün 60 ıncı yıldönümüdür; Yüce Meclisi, aziz hatırası önünde 2 dakikalık saygı duruşuna davet ediyorum efendim.

(Saygı duruşunda bulunuldu)

BAŞKAN – Teşekkür ederim.

Ruhu şad olsun efendim.

Sayın milletvekilleri, gündeme geçmeden önce, üç arkadaşıma gündemdışı söz vereceğim.

B) GÜNDEMDIŞI KONUŞMALAR

1. — Tekirdağ Milletvekili Fevzi Aytekin’in, Büyük Önder Atatürk’ün ölümünün 60 ıncı yıldönümüne ilişkin gündemdışı konuşması

BAŞKAN – İlk gündemdışı söz, Ulu Önder Atatürk'ün 60 ıncı ölüm yıldönümü münasebetiyle Genel Kurulda konuşmak isteyen Tekirdağ Milletvekili Sayın Fevzi Aytekin'e verilmiştir.

Buyurun Sayın Aytekin. (DSP sıralarından alkışlar)

Süreniz 5 dakikadır.

FEVZİ AYTEKİN (Tekirdağ) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bugün, 10 Kasım 1998. Altmış yıl evvel bugün, Türkiye Cumhuriyetinin kurucusu, devlet adamı, büyük asker, büyük insan Mustafa Kemal Atatürk'ü kaybettik.

Coşkuyla kutladığımız cumhuriyetimizin kuruluşunun 75 inci yıldönümü törenleri esnasında, ne idüğü belirsiz birtakım yobaz insanların, Türk Ulusunun kalbinin attığı Anıtkabir'e ve devlet erkânına saldırı planlarını büyük bir dehşet ve ibretle izledik.

Yeni bir yüzyıla girerken, Türkiye Cumhuriyetinin öneminin anlaşılmaması, Atatürk'ün anlaşılmaması, hatta, onları yok etmek için eylem planlarının yapılması, Türk Ulusunu çok üzmüştür. Gaflete düşüldüğü takdirde neler olabileceği, bu son olayla da görülmüştür.

Çağın hızına ayak uydurabilmek ve muasır medeniyeti yakalayabilmek, cumhuriyete, Atatürk'ün ilke ve inkılaplarına sahip çıkarak ve uygulayarak olacaktır.

Ulusumuzun, bunun dışında, ne bir yönetim şekline ne de sihirli bir bekleyişe ihtiyacı asla yoktur.

Sayın milletvekilleri, Yüce Önder, Türkiye Cumhuriyetini gençliğe emanet etmiştir. Gençlik, her zaman olduğu gibi, önderinin, devrimlerinin amansız takipçisidir; O'nun ilke ve devrimlerinin koruyucusu ve kollayıcısı olmaya devam edecektir.

Gençlik, gaflet ve dalalet içinde olan birtakım çağdışı insanlara karşı Türkiye Cumhuriyetinin yılmaz bekçileridir.

Ulusumuzun birlik ve bütünlüğünü bozmaya yönelik iç ve dış düşmanlıklar asla muvaffak olamayacaklardır. Bunun böyle bilinmesi gerekmektedir.

Değerli milletvekilleri, altmış yıl evvel, Atatürk, bedenen aramızdan ayrıldı; ancak, kurmuş olduğu cumhuriyet ve ilkeleri hâlâ yaşıyor ve ilelebet de yaşayacaktır.

"Benim naçiz vücudum elbet bir gün toprak olacaktır; ama, Türkiye Cumhuriyeti ilelebet payidar kalacaktır" demiştir.

Sevgili Atam, Türkiye Cumhuriyeti dimdik ayaktadır. Türk Ulusu, Türkiye Cumhuriyetini payidar kılacak çalışma ve özveriyi her zaman gösterecektir.

Göstermiş olduğun aydınlık yolda hiç durmadan yürüyeceğimize söz veriyoruz.

Ne mutlu Türküm diyene!

Ruhun şad olsun.

Hepinize saygılar sunuyorum. (Alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Aytekin.

Aslında, tabiî, Atatürk'ün yaşadığı dönemde, Türkiye'nin geleceği için ortaya koyduğu fikirler ve Türkiye Cumhuriyetinin temelini atarken ortaya koyduğu prensipler, çağının diğer liderlerini çok aşmış, onların hepsi silinip gittikleri halde, Yüce Atatürk'ün, Türkiye Cumhuriyeti Devletini kurarken koyduğu ilkeler, belki, asırlar ve çağlar boyunca yaşayacaktır. Biz, Türkiye Cumhuriyeti Devletinde görev yapan herkesin, bu ilkelere sadakat göstermesini, herkesin, görevini yapmasını diliyoruz. Hangi makam ya da mevkide olurlarsa olsunlar, insanların, Türkiye Cumhuriyeti Devletinin kurucusu Yüce Atatürk'ün öne sürdüğü ilkelere layık olmalarını diliyoruz.

Bu arada bir şey de söylemek istiyorum: Bir gazetede, Çankırı Caddesinde bir faizcinin öldürülmesiyle ilgili, günlerdir, birtakım iddialar ortaya atılmaktadır; ama, maalesef, Türkiye'de savcılar, nedense, bu olayın üzerine gitmemektedirler. Adalet Bakanı, acaba hangi görevi yapmak için o makamda oturmaktadır?! (FP sıralarından alkışlar)

Değerli arkadaşlarım, eğer, bu iddia yanlışsa, bence, mahkemeler bunun üzerine gitmeli, hakkında yanlış yere iftira atılan kişiyi o iftiradan korumalıdır. Eğer, doğruysa, suçlu kim olursa olsun cezalandırılmalıdır. Ben, gerçekten, Türkiye Büyük Millet Meclisinin bir mensubu olarak, bu iddiaların, olayın olduğu zaman da bugün de ortaya atılmasına rağmen hiçbir savcının bu konuda bir soruşturma dahi açmamasından dolayı rahatsız olduğumu belirtmek de istiyorum. Yalnız Türkiye Büyük Millet Meclisi değil, bütün kurumlar, kendi görevlerini yapmalıdırlar. Mahkemeler ve adalet herkes için vardır; hiçbir saha soruşturma yasağı içinde kalamaz, hiçbir kişi ve kurum soruşturma ve kovuşturma sahası dışında bırakılamaz. Lütfen, herkes görevini bilsin efendim.

Teşekkür ediyorum.

2. — Trabzon Milletvekili Yusuf Bahadır’ın, Trabzon İline Tarım ve Köyişleri Bakanlığı tarafından bir ziraî karantina müdürlüğü kurulmasına ilişkin gündemdışı konuşması ve Tarım ve Köyişleri Bakanı Mustafa Rüştü Taşar’ın cevabı

BAŞKAN – İkinci gündemdışı söz, ülkemiz ihracatına daha verimli hizmet vermek ve ülkemiz ihracatını artırmak amacıyla, Trabzon İline, Tarım ve Köyişleri Bakanlığı tarafından bir ziraî karantina müdürlüğü kurulması hakkında gündemdışı söz isteyen Trabzon Milletvekili Sayın Yusuf Bahadır'a verilmiştir. (DYP sıralarından alkışlar)

Buyurun Sayın Bahadır.

Süreniz 5 dakikadır.

YUSUF BAHADIR (Trabzon) – Teşekkür ederim Sayın Başkanım.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; gündemdışı konuşmama başlamadan önce, Türkiye Cumhuriyeti Devleti ve parlamenter sistemin kurucusu Büyük Önder Atatürk'ün vefatının 60 ıncı yılı münasebetiyle, kendisini bir kez daha şükranla ve minnetle anıyorum. Dolayısıyla "benim en büyük eserim, Türkiye Büyük Millet Meclisidir" diyerek övgüyle söz ettiği Yüce Meclise saygılarımı sunuyorum.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; ihracatımıza daha verimli hizmet vermek ve ülke ihracatını artırmak amacıyla Trabzon İline bir ziraî karantina müdürlüğü kurulması konusunda gündemdışı söz almış bulunmaktayım. Bu arada, şunu da Yüce Meclise arz etmek istiyorum: Ben, bu gündemdışı konuşma talebinde bulunduktan sonra Tarım ve Köyişleri Bakanlığı yetkililerinden almış olduğum bilgilere göre, bu ziraî karantina müdürlüğünün Trabzon'da kurulmasına karar verilmiş; bu duyumu aldım. Onun için, konuşmamı daha yumuşak bir üslupla sürdürmek istiyorum ve bu almış olduğum duyumun da, Sayın Tarım ve Köyişleri Bakanı tarafından Yüce Meclisin huzurunda teyit edilmesini istiyorum.

Bilindiği gibi, Rusya'nın dağılması ve Türk cumhuriyetleriyle tarihî ve kültürel bağlarımız olması nedeniyle, bu ülkelerle olan ticarî bağlantılarımız oldukça artmıştır. Özellikle, Sarp Sınır Kapısının açılmasından sonra Trabzon ekonomisi büyük bir ivme kazanmıştır. İlimizde ve bölgemizde tarımsal ürün ihracatında önemli bir artış olmuştur. Dolayısıyla, Trabzon, holdinglerin, büyük anonim şirketlerin, kamuya ait resmî kurumların ve bankaların ısrarla şube açtıkları bir il konumundadır.

Trabzon, Karadeniz illeri içerisinde, limanı, havalimanı, serbest bölgesi olan, ihracat ve ithalat için altyapı hizmetlerini tamamlamış, Rusya Federasyonu, Kafkasya ve Türk cumhuriyetlerine yönelik son terminal konumundadır. Tarım ve Köyişleri Bakanlığı, bu konumu mutlaka değerlendirmelidir.

Rusya Federasyonu dahil olmak üzere, gerek kıyı ticareti kapsamında gerekse Trabzon Serbest Bölgesinin kurulmasıyla, Türk cumhuriyetlerine Trabzon Gümrük Kapısından yapılan ihracat, önceki yıllara göre artarak devam etmektedir. Buna bağlı olarak, tarımsal ithalatta da önemli artışlar meydana gelmiştir. Bunlarla ilgili olarak, günde en az 25 belge düzenlenmekte ve bu ürünlerin kontrolü yapılmaktadır. İthal edilen tarımsal ürünler dikkate alınırsa, Trabzon'da, ziraî karantina yönünden iş hacmi önemli ölçüde artmıştır.

Bu nedenle, ziraî karantina hizmetlerini daha iyi yürütmek ve ihracatçılarımıza daha verimli hizmet vererek ihracatımızı artırmak için, Trabzon'a, söz konusu müdürlüğün bir an önce kurulması gerekmektedir; çünkü, Trabzon, 1997 yılı ve 1998'in ilk dokuz ayında, ihracatta, Türkiye genelinde ilk 10 il arasında yer almaktadır. ihracat, 1994 yılında yaş sebze ve meyvede 34 bin ton, 1995 yılında aynı tarım maddelerinden yaklaşık 69 bin ton, 1996 yılında 111 bin ton, 1997 yılında 97 bin ton olarak gerçekleşirken, ithalatta ise, muhtelif cins orman ürünleri ile pamuk ve kristal şeker ağırlıklı olmak üzere, önemli sayılabilecek rakamlar yakalanmıştır. Ziraî karantina müdürlüğü, mutlaka, Trabzon'a acilen kurulmalıdır; malî açıdan da, Tarım ve Köyişleri Bakanlığına bir külfet getirmemektedir.

Sayın Bakanımız Mustafa Taşar Bey'in ülkemiz ve ilimiz ihracatını artırmak amacıyla, konuya gereken önemi, hassasiyeti göstereceğine inanıyorum ve Yüce Meclise saygılarımı sunuyorum. (FP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Bahadır.

TARIM VE KÖYİŞLERİ BAKANI MUSTAFA RÜŞTÜ TAŞAR (Gaziantep) – Sayın Başkan, cevap vereceğim.

BAŞKAN - Gündemdışı konuşmaya cevap vermek üzere, Sayın Mustafa Taşar; buyurun.

TARIM VE KÖYİŞLERİ BAKANI MUSTAFA RÜŞTÜ TAŞAR (Gaziantep) – Sayın Başkan, değerli milletvekili arkadaşlarım; ülkemiz ihracatına daha verimli hizmet vermek ve ülkemiz ihracatını artırmak amacıyla, Trabzon İline Tarım ve Köyişleri Bakanlığı tarafından ziraî karantina müdürlüğü kurulması hakkında gündemdışı konuşan Trabzon Milletvekilimiz Sayın Yusuf Bahadır'ı dinledim ve ona cevap vermek üzere huzurlarınızda bulunuyorum.

Öteden beri, İran'a yapılan ithalat ve ihracatta çok önemli yer tutan Trabzon İli, kara ve deniz ulaşımı yönünden en önemli ithalat ve ihracat limanlarımızdandır. Özellikle, Sarp Sınır Kapısının açılması ve bu kapının Türk cumhuriyetlerine yapılan ihracatlarda, karayolu taşımacılığında önemli hale gelmesi, bölgede, dolayısıyla, Trabzon'da, tarım ürünleri ticaretindeki faaliyetlerin artmasına neden olmuştur. Trabzon Limanının eskiden beri devam edegelen önemi, bu öneminin Sarp Sınır Kapısının açılmasıyla daha da artması, tarım ürünleri ticaretindeki kontrol ve denetiminin artmasına neden olmuştur.

Trabzon'da, bölgeye hizmet verecek ziraî karantina müdürlüğünün kurulması hususunda, daha önce, Trabzon Milletvekillerimiz Ali Kemal Başaran ve İbrahim Çebi'nin bize vaki müracaatları doğrultusunda, ithalat ve ihracat yönünden rahatlama sağlayacağından, Bakanlığımızca bu talep uygun görülmüş olup, açılması için gerekli prosedür bitmek üzeredir. Sayın milletvekilimize, bu konuyu burada tekrar açıklama imkânı vermesinden dolayı teşekkür ediyorum.

Karantina müdürlüğünün kısa bir zamanda Trabzon'da kurulacağı ümidiyle, hepinizi saygılarımla selamlıyorum. (ANAP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Bakan.

Gündemdışı konuşma cevaplandırılmıştır efendim.

3. — Muğla Milletvekili İrfettin Akar’ın, Ege Bölgesindeki pamuk ve zeytin üreticilerinin sorunlarına ilişkin gündemdışı konuşması ve Sanayi ve Ticaret Bakanı E. Yalım Erez’in cevabı

BAŞKAN – Gündemdışı son söz, Ege Bölgesindeki pamuk ve zeytin üreticilerinin sorunlarıyla ilgili olarak, Muğla Milletvekili Sayın İrfettin Akar'a verilmiştir.

Buyurun Sayın Akar.

Süreniz 5 dakika efendim.

İRFETTİN AKAR (Muğla) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; pamuk ve zeytin üreticisinin sorunlarıyla ilgili olarak gündemdışı söz almış bulunmaktayım; bu vesileyle, Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum. Ayrıca, bana gündemdışı söz verdiği için Sayın Başkanıma da teşekkür ediyorum.

Cumhuriyetimizin kurucusu Ulu Önder Gazi Mustafa Kemal'in ölümünün 60 ıncı yılında ulusça üzüntü içerisindeyiz. "En büyük eserim" dediği bu yüce çatı altında minnetlerimi ve şükranlarımı sunuyorum.

Atam, Türkiye Cumhuriyeti ve demokratik laik cumhuriyet sonsuza dek yaşayacaktır, ruhun şad olsun.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; ülkemiz nüfusunun yüzde 40-45'i geçimini tarımdan elde etmektedir. 30 milyon nüfusumuz, zor şartlar altında tarımla uğraşmaktadır. 1998 Türkiyesinde pamuk üreticisi, zeytin üreticisi, çeltik üreticisi, hububat üreticisi, pancar üreticisi, fındık üreticisi, narenciye üreticisi, seracı perişan durumdadır. Ayrıca, tütün üreticisi de perişan edilmiştir.

Domates üreticisi, domateslerini, kamyonlarla yollara ve denizlere dökme durumunda bırakılmıştır.

Ofise buğday veren vatandaşlarımız hâlâ paralarını alamamışlardır.

Pancar üreticisi de maalesef perişandır. Çeltik üreticisinin sel felaketinden dolayı çok mağdur olduğunu burada söylemek istiyorum. Çeltiğe 165 bin lira tabanfiyat verilirken, maalesef, tüccar, 80 bin liradan satıcı bulmaktadır. Hükümetin yanlış politikaları neticesinde açıklanan taban fiyatları, maalesef, gülünç durumdadır.

Pamuk dikim zamanında bahar yağmurlarının bol olması nedeniyle, pamuk üreticisi, arazisini iki üç kez bozarak ekim yapabilmiştir. Pamuk maliyetleri, maalesef yüksek olmuştur.

Tarım Kredi Kooperatifinin ve Ziraat Bankasının üreticiye verdiği kredi faiz oranları da yüksek olduğundan, pamuk üreticisinin ürettiği malın maliyeti yükselmiştir. Hükümetin, çiftçiyi hiç anlamadığı ve düşünmediği, uyguladığı tabanfiyat politikalarından bellidir. Hükümetin politikalarında zaten çiftçi de yoktur.

Pamuğa 195 bin Türk Lirası tabanfiyat veriyorsunuz. Geçen yıl pamuk tabanfiyatı 140 bin Türk Lirası idi. Üretici buna razı oluyor. Meydanlarda peşin para ödeyeceğiz diyorsunuz, peşin para ödemiyorsunuz. Vatandaş pamuğunu Tarişe teslim etmek üzere sıraya giriyor "nem var; ıslak" diye geriye çeviriyorsunuz.

Urfa'da pamuk fiyatı 100 bin lira. Muğla'da ve Ege'de, şu anda, maalesef, tüccar, 120-130 bin liradan satıcı bulmaktadır ve nazlı almaktadır.

Değerli arkadaşlarım, bu, korkunç bir olaydır. Vatandaşı, tarım kredi kooperatiflerine ve bankalara olan borçlarından dolayı, zamanı geldi diye icraya göndermek durumunda kalmaktasınız.

Ziraat odalarının bir kilogram pamuk için belirlediği maliyet fiyatlarına dikkat etmeden, kale almadan, keyfî fiyatlar belirlemek suretiyle, sivil toplum örgütlerini dikkate almıyorsunuz. Ziraat odalarının belirlediği maliyet tabanfiyatlarına göre, pamuğun en az 250-270 bin lira olması gerekmektedir. Buna kâr da lave edildiği zaman, pamuğun en az 300 bin lira olması gerekmektedir değerli arkadaşlarım. Mazot, tohum, ilaç gibi girdi maliyetlerinin yüzde 200-300'lere varan artışlarına rağmen, yüzde 38'lik bir fiyat artışı verip, sonra da ürünü almamak ve ödemeleri geciktirmek suretiyle çiftçiyi tüccarın kucağına atmak, siyaset değildir, devlet anlayışına sığmamaktadır. Vatandaş, pamuk toplama parasını ödemek için traktörünü ve hayvanlarını satmak durumunda bırakılmıştır. Güneydoğu, Akdeniz ve Ege'deki pamuk üreticisi, bugüne kadar, böyle bir tarım politikası, maalesef, görmemiştir. Komşumuz Yunanistan'da pamuk fiyatı 320 bin liradır ve peşin ödenmektedir. Türkiye'de, ise pamuğa 120-130 bin lira para ödemek, gerçekten ibret vericidir. Türkiye'de ilk defa, Aydın ve Denizli'de, üretici, traktörleriyle, maalesef, bugünkü Hükümeti protesto etme durumunda kalmıştır.

Değerli Başkanım ve sayın milletvekilleri; zeytin üreticisi bunun dışında değildir. Zeytin üreticisi, gerçekten çok perişan durumdadır. Tabanfiyatlarının hâlâ açıklanmamış olması, zeytinciyi kara kara düşündürmektedir. Bu sene, zeytinin bol olduğu yıldır, üretim yılıdır; bir an önce zeytin fiyatlarının açıklanması gerekmektedir; çünkü, zeytin mahsulü, iki yılda bir gelen bir mahsuldür. Şu anda, üreticilerden aldığımız bilgilere göre, eğer, bu sene, tabanfiyatları yeterli olmazsa, en az 500 bin liranın üzerinde tabanfiyat açıklanmazsa, bu seneki zeytin mahsulü ağacın başında kalacaktır ve en az 400 bin aile, yani 2 milyon insan, bu zeytinden, bu sene mağdur edilme noktasındadır.

BAŞKAN – Sayın Akar, 1 dakika eksüre de verdim; süreniz bitmek üzere efendim...

İRFETTİN AKAR (Devamla) – Değerli arkadaşlarım, şunu ifade etmek istiyorum: Bugünkü Hükümet, dışarıdan pamuk ithal etmekte ve bunun parasını ödemektedir. Komşumuz Yunanistan'dan pamuk alıyorsunuz ve onlara dünya kadar para ödüyorsunuz; ama, benim üreticimin ürettiği pamuğun bedelleri hâlâ ödenmemektedir; hâlâ, Tarişe verilen pamuğun bedellerinin ancak 50 bin liralık kısımları ödenmektedir, diğerleri ödenmemektedir. En kısa zamanda, Hükümetimizin, Tariş'e verilen pamukların kısa zamanda bedellerini ödemesini; ayrıca, zeytinyağı taban fiyatını bir an önce açıklamasını ve iyi fiyat vermesini temenni ediyorum.

Yüce Heyetinizi saygıyla selamlıyorum.

Teşekkür ederim. (DYP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Akar.

NİHAT MATKAP (Hatay) – Sayın Başkan...

BAŞKAN – Buyurun Sayın Matkap.

NİHAT MATKAP (Hatay) – Sayın Başkanım, çok önemli bir konuyu tartışıyoruz. İzin verirseniz, Sayın Bakan cevap vermeden önce, önemli bir hususu Sayın Hükümetin dikkatine arz etmek istiyorum.

BAŞKAN – Peki, bir cümle, iki cümle söyleyin de... Yalnız, böyle bir usulümüz de yok.

NİHAT MATKAP (Hatay) – Sayın Başkan, pamuk üreticilerinin, mısır üreticilerinin durumu gittikçe kötüleşiyor.

METİN BOSTANCIOĞLU (Sinop) – Bu gündemdışı konuşma...

NİHAT MATKAP (Hatay) – Daha önce, destekleme priminin 20 sente çıkarılması için yaptığımız öneri olumlu karşılandı; ama, bu da yetmiyor. Şimdi, üreticilerimiz, Ziraat Bankasına olan borçlarını, ne yazık ki ödeyemiyor. Acaba, Hükümetimiz, bu üreticilerin, Ziraat Bankasına olan borçlarını bir yıl ertelemeyi düşünüyor mu, Sayın Bakanım bu konuda herhangi bir şey yapmayı düşünüyor mu?

BAŞKAN – Peki efendim, teşekkür ederim.

Efendim, bu da çeyrek gündemdışı konuşma oldu.

MEHMET GÖZLÜKAYA (Denizli) – Sayın Başkan, bir şey ekleyebilir miyim?

BAŞKAN – Peki, bir çeyrek gündemdışı konuşma da siz yapın.

MEHMET GÖZLÜKAYA (Denizli) – Sayın Başkan, üreticinin sıkıntısı şu: Pamuk teslim ediyor; ancak, parasını alamıyor; yani, devletin Tariş'e yapacağı yardım, açacağı kredi, maalesef, ulaşamıyor. Bu bakımdan -arkadaşımın görüşlerine katılıyorum- Ziraat Bankasıyla beraber Tariş'e olan borçlar da ertelensin, devlet de, Hükümetimiz de, Tariş'e gerekli yardımı yapsın.

Teşekkür ederim.

BAŞKAN – Peki efendim.

Gündemdışı konuşmaya cevap vermek üzere, buyurun Sayın Bakan.

Böyle bir usulümüz yok; ama, arkadaşlara bir iltimas geçtik, artık kusura bakmayın.

SANAYİ VE TİCARET BAKANI E. YALIM EREZ (Muğla) – Teşekkür ediyorum.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Yüce Atatürk'ü şükranla anarken, hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Muğla Milletvekili Sayın İrfettin Akar'ın, Ege Bölgesindeki pamuk ve zeytin üreticilerinin sorunları hakkındaki gündemdışı konuşması üzerine söz aldım.

Değerli milletvekilleri, hepinizin bildiği gibi, 1997 yılı ikinci yarısında Asya ülkelerinde başlayan, daha sonra Rusya'ya ve daha sonra da Brezilya'ya intikal eden dünyadaki ekonomik kriz nedeniyle, dünyada hammadde fiyatlarında büyük düşüşler yaşanmaktadır; başta petrol olmak üzere, şeker, buğday ve pamuk fiyatlarında anormal düşüşler yaşanmaktadır. Tabiî, bu düşüşe paralel olarak da, ülkemizde bazı çiftçilerimizin sıkıntı içerisinde oldukları bir gerçektir; ancak, bu sıkıntıyı burada ifade etmek ne kadar doğruysa, bu sıkıntıdan bugünkü Hükümeti mesul tutmak da o kadar yanlıştır ve o kadar popülist bir politikadır.

Değerli arkadaşlarım, pamuk fiyatları geçen sene 195 sent iken bugün 150 sent civarındadır. Buna rağmen, Hükümetimiz, pamuktaki bu fiyat düşüşünün önüne geçebilmek için, ilk defa bu yıl, pamukta prim sistemine geçerek üreticilerin mağduriyetini önleme yoluna gitmiştir.

Sayın İrfettin Akar burada kalktı konuştu; ama, bazı şeyleri unutarak konuştu. Hepinizin bildiği gibi, pamuk dahil olmak üzere, tüm tarım satış birliklerinin iştigal konusuna giren ürünlerin hiçbiri 1994 yılından beri destekleme alımı kapsamında olan ürünler değildir. 1994 yılında, o zamanki İktidar; yani, Doğru Yol Partisi İktidarı, İrfettin Akar'ın da milletvekili olduğu Doğru Yol Partisi, 1994 krizinde IMF ile yaptığı anlaşma sonucunda, tarım ürünlerinin -buğday, pancar ve tütün dışında- hepsinden destekleme alımını kaldırmıştır. Ben dilerdim ki, Sayın İrfettin Akar, burada bir yanlışlık varsa, 1994 yılında bu destekleme politikaları kaldırılırken, kalkıp bu konuşmayı yapsaydı.

NEVFEL ŞAHİN (Çanakkale) – Yanlışlık varsa düzeltin efendim.

İRFETTİN AKAR (Muğla) – Sayın Bakanım, o zaman, niye tabanfiyat verdiniz?! Niye 195 bin lira verdiniz o zaman?!

SANAYİ VE TİCARET BAKANI E. YALIM EREZ (Devamla) – Niye 195 bin lira verdiğimi anlatacağım sana.

Geçen sene pamuk fiyatı 140 bin lira idi. Türkiye, hem pamuk üreten hem pamuk ithal eden hem de tekstil ihraç eden bir ülkedir. Türkiye, pamuk fiyatlarını

Tariş'e pamuğunu veren üretici mağdur değildir; Tariş'e pamuğunu veremeyen üretici mağdurdur; niye mağdurdur; çünkü -demin de dedim- 1994 yılında Sayın Tansu Çiller'in Başbakan olduğu, sizin de milletvekili olduğunuz dönemde, pamukta desteklemeyi kaldırdınız; IMF'ye verdiğiniz söz nedeniyle kaldırdınız. O nedenle de bugün, Tariş, ortakları dışında, pamuk alamamaktadır. Eğer, bunun müsebbibi varsa, o zamanki iktidardır, bugünkü iktidar değildir.

İRFETTİN AKAR (Muğla) – Sayın Bakanım, niye çözmüyorsunuz o zaman?! Çözeceksiniz o zaman.

SANAYİ VE TİCARET BAKANI E. YALIM EREZ (Devamla) – Ama, karşılıklı konuşmayacağız. Bak, siz konuştunuz, ben sizi dinledim.

İRFETTİN AKAR (Muğla) – Tarımın böyle bir sıkıntısı varsa, çözecekseniz...O zaman tabanfiyat ne diye veriyorsunuz?!

SANAYİ VE TİCARET BAKANI E. YALIM EREZ (Devamla) – Siz de kalkın deyin ki: "Desteklemeyi biz kaldırmadık."

İRFETTİN AKAR (Muğla) – Tabanfiyat ne diye verdiniz?

SANAYİ VE TİCARET BAKANI E. YALIM EREZ (Devamla) – "Desteklemeyi biz kaldırmadık" deyin; gelin, onu söyleyin burada. Bırakın...

BAŞKAN – Efendim, müdahale etmeyelim. Rica ediyorum.

İRFETTİN AKAR (Muğla) – Desteklemeyi biz kaldırdıysak, siz, ne diye tabanfiyat veriyorsunuz?!

BAŞKAN – Müdahale etmeyelim efendim.

İRFETTİN AKAR (Muğla) – O zaman, vatandaşın mağduriyetini niye gidermiyorsunuz?

SANAYİ VE TİCARET BAKANI E. YALIM EREZ (Devamla) – Şimdi, ödemelere geldiğimizde...

İRFETTİN AKAR (Muğla) – Tansu Çiller o zaman iyiydi, şimdi kötü mü oldu?!

SANAYİ VE TİCARET BAKANI E. YALIM EREZ (Devamla) – Sayın İrfettin Akar, gayet iyi hatırlar. 1995 yılında, aynı bölgeden milletvekili adayıydık, 25 Aralıkta. O bölgeleri gezerken, pamuk üreticilerinin en büyük sorunu Tarişe teslim ettikleri pamukların paralarını alamamalarıydı.

İRFETTİN AKAR (Muğla) – Şimdi de alamıyor.

SANAYİ VE TİCARET BAKANI E. YALIM EREZ (Devamla) – Şimdi alamıyor değil. Burada bir kere daha ifade ediyorum: Bugünkü tarih itibariyle, Tarişe pamuk veren üreticilere, Tarişin bir kuruş borcu yoktur, hepsi ödenmiştir. (ANAP sıralarından alkışlar, DYP sıralarından gürültüler)

İRFETTİN AKAR (Muğla) – Hayır, hayır, kesinlikle yalan!..

SANAYİ VE TİCARET BAKANI E. YALIM EREZ (Devamla) – Sen "hayır" de... Yarın rakamları...

İRFETTİN AKAR (Muğla) – Daha ödenmeyen dünyanın borcu vardır Sayın Bakanım.

SANAYİ VE TİCARET BAKANI E. YALIM EREZ (Devamla) – Bak, bak, bir şey daha söyleyeceğim sana...

İRFETTİN AKAR (Muğla) – Hayır... Doğru söylemiyorsunuz.

BAŞKAN – Efendim, müdahale etmeyin. Rica ediyorum...

SANAYİ VE TİCARET BAKANI E. YALIM EREZ (Devamla) – Bilmiyorsun, öğreneceksin burada. Bilmiyorsun, öğreneceksin. Bak, söyleyeceğim.

İRFETTİN AKAR (Muğla) – Sayın Bakanım, doğru değil söylediğiniz sözler.

BAŞKAN – Efendim, müdahale etmeyelim.

SANAYİ VE TİCARET BAKANI E. YALIM EREZ (Devamla) – Bak, bir dakika, dinle...

İRFETTİN AKAR (Muğla) – Vatandaş, şu anda sizi televizyonda izliyor.

SANAYİ VE TİCARET BAKANI E. YALIM EREZ (Devamla) – Dinle, dinle... Televizyonda, vatandaş, seni de dinliyor, beni de dinliyor.

Bakın, geçen sene, 1996-1997 sezonunda, tarım satış birlikleri, 75 trilyon liralık mal almıştır. 1997-1998 sezonunda, tarım satış birlikleri, 123 trilyon liralık mal almıştır, sezon sonuna kadar, bütün bir sezon içerisinde; bu sene, yalnız 9 Kasıma kadar aldığımız mal, 309 trilyon liradır. Hani, bu Hükümet üreticiyi mağdur etmişti?!

İRFETTİN AKAR (Muğla) – Sayın Bakanım, vatandaş dinliyor.

BAŞKAN – Efendim, müdahale etmeyelim... Rica ediyorum...

SANAYİ VE TİCARET BAKANI E. YALIM EREZ (Devamla) – Ha, bu tarihe kadar ödediği paraları da söyleyeceğim sana.

MEHMET GÖZLÜKAYA (Denizli) – Hepsi ödendi bunların!..

SANAYİ VE TİCARET BAKANI E. YALIM EREZ (Devamla) – Geçen sene, 1996-1997 sezonunda...

BAŞKAN – Şimdi, Sayın Bakan, bir milletvekilinin seviyesine uygun hitap etmeniz lazım "sana" demeye hakkınız yok.

SANAYİ VE TİCARET BAKANI E. YALIM EREZ (Devamla) – Ama o zaman, susturun da, Sayın Başkan, ben konuşayım.

BAŞKAN – Ama, yani, bir milletvekiline hitap ediyorsunuz "sana, sana" demeye hakkınız yok; bir bakansınız... Lütfen... (DYP sıralarından alkışlar)

SANAYİ VE TİCARET BAKANI E. YALIM EREZ (Devamla) – Sizin objektif bir Başkan olduğunuz gibi, ben de objektif bir bakanım.

BAŞKAN – Efendim, objektif bakın da; yani, bir milletvekiline, siz, burada "sen" diye hitap edemezsiniz. Bakan da olabilirsiniz...

SANAYİ VE TİCARET BAKANI E. YALIM EREZ (Devamla) – Değerli milletvekilleri, 1996-1997 sezonunda, üreticiye, toplam ödenen para 75 trilyon liradır. 1997-1998 sezonunda, üreticiye, sezon sonuna kadar ödenen para -ki, 1997'de, bütün parası ödenmiştir- 123 trilyon liradır; bugünkü tarih itibariyle üreticiye ödenen para 161 trilyon liradır. Trakyabirlik'in, bugün itibariyle, ayçiçeği üreticisine bir kuruş borcu kalmamıştır. Karadenizbirlik'in 137 milyar lira borcu kalmıştır; 4,5 trilyon liralık ürün almıştır, 137 milyar lira borcu kalmıştır. Fiskobirlik'e, bu hafta itibariyle 30 trilyon lira yollanmıştır. Kayısıbirlik'e, bugünkü tarih itibariyle bir kuruş borcumuz kalmamıştır; çünkü, bugün, 3 trilyon lira yollanmıştır. Çukobirlik'in 11 trilyon 685 milyar lira borcu vardır; bugün itibariyle 7 trilyon lira yollanmıştır. Antbirlik'in, üreticiye 2 trilyon 900 milyar lira borcu vardır; bugün itibariyle 2 trilyon lira yollanmıştır. Tariş'in, üreticiye 21 trilyon lira borcu vardır; 16 trilyon 413 milyar lira bugün yollanmıştır -7 trilyon lira da Tariş'in üreticisinden alacağı olduğu için- bugün itibariyle, Tariş'in, Egeli pamuk üreticisine bir kuruş borcu kalmamıştır.

Yine, aldığı soyadan dolayı 1 trilyon 300 milyar lira Çukobirlik'in üreticiye borcu vardı; bugün itibariyle bu borç sıfırlanmıştır; Çukobirlik'e, 1 trilyon 300 milyar lira yollanmıştır.

Tariş'in, üzüm üreticisine borcu 8 trilyon 900 milyar liradır. Bugün itibariyle 9 trilyon lira üzüm birliğine para yollanmıştır; Tariş'in üzüm üreticisine bir kuruş borcu kalmamıştır.

Taskobirlik, 862 milyar liralık ürün almıştır. Bugün itibariyle 1 trilyon lira para yollanmıştır; Taskobirlik'in, üreticiye bir kuruş borcu kalmamıştır.

İRFETTEN AKAR (Muğla) – Zeytinyağına gel, zeytinyağına...

SANAYİ VE TİCARET BAKANI E. YALIM EREZ (Devamla) – Şimdi gelelim zeytinyağına.

Değerli milletvekilleri, zeytinyağı, maalesef, ülkemizde üretilen, ama yenmeyen bir yağ türüdür. Ülkemizde, yaklaşık olarak 210-220 bin ton zeytinyağı üretilir; bunun, 70 bin tonu içeride tüketilir, 40 ila 50 bin ton arasındaki kısmı ihraç edilir. Zeytinyağı üretiminde stok fazlası olduğu için ve dünyada da tüketim üretimden az olduğu için, fiyatlarda büyük bir düşüş vardır.

Bu yıl, yine, 55 inci Hükümet olarak, zeytinyağı üreticisinin mağdur edilmemesi için, zeytinyağında da prim sistemine geçilmiştir. Zeytinyağı fiyatları: Kasım - aralık 320 bin lira; ocak - şubat 325 bin lira; mart - nisan 330 bin lira; mayıs - haziran 335 bin lira; temmuz - ağustos 340 bin liradır. Bu fiyatlar, birliklerin alım fiyatıdır; zeytinyağı üzeriticisine, bunun üzerine 40 sent prim ödenecektir. Toplam olarak, aralık ayında, zeytinyağı üreticisine yüzde 52; ocak - şubat aylarında yüzde 56; mart - nisan aylarında yüzde 61; mayıs - hziran aylarında yüzde 66; temmuz - ağustos aylarında da yüzde 70 zam verilmiş olacaktır.

Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (ANAP ve DSP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Bakan.

Gündemdışı konuşma cevaplandırılmıştır.

MEHMET GÖZLÜKAYA (Denizli) – Sayın Başkanım, üreticilere soracağız; bugün gönderdilerse gönderdiler; yarın bunun hesabına biz de bir bakacağız tabiî.

BAŞKAN – Efendim, neyse... Hesabını sorarsanız, ayrıca...

İRFETTİN AKAR (Muğla) – Sayın Başkan...

BAŞKAN – Efendim, böyle bir usulümüz yok Sayın Akar.

İRFETTİN AKAR (Muğla) – Sayın Başkan, bugün itibariyle göndereceğini Sayın Bakan ifade etti; ancak, benim söylemek istediğim olay şudur: Bugün, üretici, pamuğunu Çukurova'da, Urfa'da 100-110 bin lira, Muğla'da 120-130 bin liradan satmaktadır. Bakın, Tariş, bugünkü tarih itibariyle ödeme yapmamaktadır; artı, üretici vatandaşın pamuğunu alma konusunda zorluk çıkarmaktadır...

BAŞKAN – Efendim, şimdi, Sayın Bakan...

İRFETTİN AKAR (Muğla) – Yani, Tariş'e, vatandaş pamuğunu teslim edememektedir.

BAŞKAN – Sayın Akar, tamam efendim... Siz konuşmanızı yaptınız, Sayın Bakan da yaptı, halk da dinliyor. Rica ediyorum efendim...

İRFETTİN AKAR (Muğla) – Sayın Bakanın yaptığı açıklamada çelişkiler vardır; doğru değildir.

BAŞKAN – Gündemdışı konuşmalar bitmiştir.

İRFETTİN AKAR (Muğla) – Zeytinyağı fiyatları hakkında gerekli izahat yapılmamıştır.

BAŞKAN – Sayın Akar, teşekkür ederim efendim, sağ olun.

Başkanlığın Genel Kurula diğer sunuşları vardır; yalnız, sunuşlar çok uzun olduğu için, Sayın Divan Üyesinin oturarak okumasını oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.

Cumhurbaşkanlığı tezkereleri vardır; okutuyorum:

C) TEZKERELER VE ÖNERGELER

1. — Arjantin’e gidecek olan Çevre Bakanı İmren Aykut’a, dönüşüne kadar, Devlet Bakanı Rüştü Kâzım Yücelen’in vekâlet etmesinin uygun görüldüğüne ilişkin Cumhurbaşkanlığı tezkeresi (3/1777)

 

4 Kasım 1998

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

BM İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi 4 üncü Taraflar Konferansına katılmak üzere, 6 Kasım 1998 tarihinde Arjantin'e gidecek olan Çevre Bakanı İmren Aykut'un dönüşüne kadar; Çevre Bakanlığına, Devlet Bakanı Rüştü Kâzım Yücelen'in vekâlet etmesinin, Başbakanın teklifi üzerine, uygun görülmüş olduğunu bilgilerinize sunarım.

Süleyman Demirel Cumhurbaşkanı

BAŞKAN – Bilgilerinize sunulmuştur.

İRFETTİN AKAR (Muğla) – Sayın Başkan, Sayın Bakanın, bu yüce çatı altında "sen" diye bir ifadesi var; bunun düzeltilmesini talep ediyorum.

TURHAN GÜVEN (İçel) – Sayın Başkan ikaz etti kendisini.

BAŞKAN – Diğer tezkereyi okutuyorum:

2. — Bulgaristan ve Belarus Cumhuriyetine gidecek olan Başbakan Yardımcısı ve Millî Savunma Bakanı İsmet Sezgin’e, dönüşüne kadar, Devlet Bakanı Mehmet Batallı’nın vekâlet etmesinin uygun görüldüğüne ilişkin Cumhurbaşkanlığı tezkeresi (3/1778)

4 Kasım 1998

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşmelerde bulunmak üzere, 6 Kasım 1998 tarihinden itibaren Bulgaristan ve Belarus Cumhuriyetine gidecek olan Millî Savunma Bakanı ve Başbakan Yardımcısı İsmet Sezgin'in dönüşüne kadar; Millî Savunma Bakanlığı ve Başbakan Yardımcılığına, Devlet Bakanı Mehmet Batallı'nın vekâlet etmesinin, Başbakanın teklifi üzerine, uygun görülmüş olduğunu bilgilerinize sunarım.

Süleyman Demirel Cumhurbaşkanı

BAŞKAN – Bilgilerinize sunulmuştur.

Diğer tezkereyi okutuyorum:

3. — Brezilya, Şili ve Arjantin’e gidecek olan Dışişleri Bakanı İsmail Cem’e vekâlet etmesi daha önce uygun görülen Devlet Bakanı Şükrü Sina Gürel’in 3 Kasım 1998 tarihinde yurtdışına gitmesi sebebiyle, sadece bu tarih süresince, Kültür Bakanı M. İstemihan Talay’ın vekâlet etmesinin uygun görüldüğüne ilişkin Cumhurbaşkanlığı tezkeresi (3/1779)

2 Kasım 1998

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

İLGİ: 27 Ekim 1998 gün ve KAN. KAR:39-06-253-98-687 sayılı yazımız.

Görüşmelerde bulunmak üzere, 2 Kasım 1998 tarihinden itibaren Brezilya, Şili ve Arjantin'e giden Dışişleri Bakanı İsmail Cem'in dönüşüne kadar; Dışişleri Bakanlığına, Devlet Bakanı Prof. Dr. Şükrü Sina Gürel'in vekâlet etmesi, ilgi yazıyla uygun görülmüştü.

3 Kasım 1998 tarihinde Devlet Bakanı Prof. Dr. Şükrü Sina Gürel'in yurtdışına gitmesi sebebiyle, sadece bu tarih süresince Dışişleri Bakanlığına, Kültür Bakanı İstemihan Talay'ın vekâlet etmesinin, Başbakanın teklifi üzerine, uygun görülmüş olduğunu bilgilerinize sunarım.

Süleyman Demirel Cumhurbaşkanı

BAŞKAN – Bilgilerinize sunulmuştur.

Diğer tezkereyi okutuyorum:

4. — Türkmenistan ve Kırgızistan’a gidecek olan Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel’e, dönüşüne kadar, TBMMBaşkanı Hikmet Çetin’in vekâlet edeceğine ilişkin Cumhurbaşkanlığı tezkeresi (3/1780)

10 Kasım 1998

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Türkmenistan Cumhurbaşkanı Saparmurat Türkmenbaşı'nın ve Kırgızistan Cumhurbaşkanı Asker Akayev'in davetlisi olarak 11-13 Kasım 1998 tarihlerinde Türkmenistan ve Kırgızistan'a resmî ziyarette bulunacağımdan, dönüşüme kadar Cumhurbaşkanlığına, Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının 106 ncı maddesi uyarınca, Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı Hikmet Çetin vekâlet edecektir.

Bilgilerinize sunarım.

Süleyman Demirel Cumhurbaşkanı

BAŞKAN – Bilgilerinize sunulmuştur.

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığının bir tezkeresi vardır; okutuyorum:

5. — Macar Parlamentosu Dışişleri Komisyonu Başkanı Dr. Istvan Szent-Ivanyi’nin, vaki davetine icabet edecek Parlamento heyetinde yer alacak milletvekillerine ilişkin Başkanlık tezkeresi (3/1781)

9 Kasım 1998

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Macar Parlamentosu Dışişleri Komisyonu Başkanı Dr. Istvan Szent-Ivanyi'nin vaki davetine istinaden, Türkiye Büyük Millet Meclisini temsilen beş kişilik bir Parlamento heyetinin 23-26 Kasım 1998 tarihleri arasında söz konusu davete icabet etmesi hususu, Genel Kurulun 27.10.1998 tarih ve 12 nci Birleşiminde kabul edilmiştir.

Türkiye Büyük Millet Meclisinin Dış İlişkilerinin Düzenlenmesi Hakkındaki 3620 sayılı Kanunun 2 nci maddesi uyarınca heyeti oluşturmak üzere siyasî parti gruplarının bildirmiş olduğu isimler, adı geçen kanunun 2 nci maddesi uyarınca Genel Kurulun bilgilerine sunulur.

Hikmet Çetin Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı

Mehmet Ali Bilici (Adana)

Ayfer Yılmaz (İçel)

Bülent Tanla (İstanbul)

Ahmet Nurettin Aydın (Siirt)

Bayram Fırat Dayanıklı (Tekirdağ)

BAŞKAN – Bilgilerinize sunulmuştur.

İç ve dış borçlar ile alınan kredilerin nerelerde kullanıldığının tespiti amacıyla kurulan (10/24,57) esas numaralı Meclis Araştırması Komisyonu Başkanlığının, görev bölümü yapıldığına dair bir tezkeresi vardır; okutuyorum:

 

6. — (10/24, 57) esas numaralı Meclis Araştırması Komisyonu Geçici Başkanlığının, Komisyonun, başkan, başkanvekili, sözcü ve kâtip üye seçimini yaptığına ilişkin tezkeresi (3/1782)

5.11.1998

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Komisyonumuz başkan, başkanvekili, kâtip ve sözcü seçimi için, 5.11.1998 Perşembe günü saat 13.30'da Doktorluk Binası 4 üncü Kat 405 nolu toplantı salonunda toplanarak, yapılan oylama sonucunda aşağıda; adı-soyadı ve seçim çevresi belirtilen adaylar karşılarında gösterilen oyları almışlardır.

Saygılarımla bilgilerinize arz ederim.

Refik Aras İstanbul Geçici Komisyon Başkanı

Başkan Yıldırım Aktürk (Uşak) 10 oy

Başkanvekili Ayfer Yılmaz (İçel) 10 oy

Kâtip Osman Kılıç (İstanbul) 10 oy

Sözcü Saffet Benli (İçel) 10 oy

BAŞKAN – Bilgilerinize sunulmuştur.

Meclis araştırması önergeleri vardır; okutuyorum :

D) GENSORU, GENEL GÖRÜŞME, MECLİS SORUŞTURMASI VE MECLİS ARAŞTIRMASI ÖNERGELERİ

1. — İstanbul Milletvekili Mehmet Sevigen ve 25 arkadaşının, İstanbul-Eminönü Belediyesiyle ilgili yolsuzluk ve usulsüzlük iddialarını araştırmak ve alınması gereken önlenmeleri belirlemek amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/299)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

İstanbul Eminönü Belediye Başkanı Ahmet Çetinsaya'nın yasalara, imar planlarına, koruma kararlarına aykırı uygulamalar yaptığı, göz yumduğu, görevini kötüye kullandığı yönünde ciddî kuşkular uyandıran haberler basına yansımıştır.

Her gün yakın çevreye rant sağlayan, kültür, tabiat ve tarih varlıklarını yok eden, yasalara aykırı yeni işlemler, usulsüzlükler ortaya çıkmaktadır.

Eminönü Belediye Başkanı, Başkanlığını kendisinin yaptığı Eminönü Hizmet Vakfını, sanki belediyenin bir vakfıymış gibi gösterip kamu olanaklarını bu vakıf için kullanmaktadır. Herhangi bir kamusal niteliği olmayan, şahıslara ait bu vakfa belediyenin pek çok aslî görevi devredilmekte, bu vakfa zorla bağış yaptırılarak belediyedeki işler yürütülmektedir.

Bu anlayış içerisinde yapılan bazı usulsüzlükler şöyledir:

1. Süleymaniye Mahallesinde 1 inci grup eski eser olan handa, restorasyon için verilmiş ruhsata aykırı yapılan eklentilere göz yumulması,

2. İlçe sınırları içerisindeki cadde ve sokakların otopark olarak, adı geçen vakfa kiraya verilmesi,

3. Cankurtaran Mahallesindeki SİT alanı içinde, izin alınmaksızın ve tarihî çeşmeyi yok ederek Belediye Başkanının akrabası bir kişi tarafından otel yapılıp satılması,

4. Gençtürk Caddesi, Mahvil Sokakta bulunan tarihî eserler yok edilerek pasaj yapılması,

5. Mimar Kemalettin Mahallesinde 913 ada, 130 ve 177 parsellerde yapılan kaçak yapılaşmaya, 137 ve 138 parsellerde imara aykırı eklentilere, vakfa bağış karşılığı, göz yumulması,

6. Kasım Kâtip Mahallesinde Ömer Lütfü Topal tarafından dört yıl önce yapılan otele, imara aykırı eklentileri olmasına karşılık, bağış karşılığı, 1998'de yapılmış gibi ruhsat verilmesi,

7. Kadırga Liman Caddesinde kaçak inşaatlara göz yumulması,

8. Başkanın kardeşleri tarafından yapılmış olan kaçak inşaatlara ruhsat verilmesi,

9. Yapılan bağış karşılığı mesken olarak görünen yerin işyerine dönüştürülmesi,

10. Taşhan Çarşısı ile Laleli Camii arasında bulunan parka kaçak çarşı yapılması,

11. Başkanın akrabası tarafından Vidinli Tevfik Paşa Caddesi, Acemi Nefer Sokakta yol fazlası yere, iki katlı kaçak inşaat yapılması.

12. Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kurulu kararı olmaksızın, SİT alanları içerisinde kaçak yapılaşmaya, adı geçen vakfa yapılan bağışlar karşılığı, göz yumulması.

Daha da sıralanabilecek, yasalara, imar planlarına aykırı işlemler, Eminönü Belediyesinde normal işler haline dönüşmüş; eş, dost, hısım, akrabaya ve bazı çevrelere, belediye olanakları kullanarak çıkarlar sağlanmıştır.

İl İdare Kuruluna yapılan başvurular sonucunda lüzumu muhakeme kararları verilmesine karşın, İçişleri Bakanlığı gerekli soruşturmaları yaparak Eminönü Belediyesiyle ilgili iddiaları açığa kavuşturmamıştır.

Bu işlemlerle ilgili bağış makbuzları ve yazışma belgeleri mevcuttur. Yapılan suç duyuruları ve şikâyetler sonrasında konunun üzerine yetkili makamların hızla gitmemesi ve politik kollama yapılması, dürüst kamu yönetiminin sağlanması, hukuk devletinin egemen kılınması için konuya Meclisin el atmasını zorunlu kılmıştır.

Bu nedenlerle, İstanbul Eminönü Belediyesinin, yasalara, imar planlarına aykırı olarak yaptığı işlemleri, bu ihlallere adı geçen vakfa yaptırılan bağışlar ve sağlanan çıkarlar karşılığı göz yumulduğu iddialarını araştırmak, tarihî eserlerin tahrip edilmesini önlemek, sorumluları ortaya çıkarmak ve gerekli önlemleri almak için, Anayasanın 98 inci, Meclis İçtüzüğünün 104 ve 105 inci maddeleri gereğince, bir Meclis araştırması açılmasını saygılarımızla arz ederiz.

1. Mehmet Sevigen (İstanbul)

2. Eşref Erdem (Ankara)

3. Bekir Kumbul (Antalya)

4. Ahmet Küçük (Çanakkale)

5. Fatih Atay (Aydın)

6. Erdoğan Yetenç (Manisa)

7. Ali Şahin (Kahramanmaraş)

8. Erol Çevikçe (Adana)

9. Nezir Büyükcengiz (Konya)

10. Veli Aksoy (İzmir)

11. Ali Rıza Bodur (İzmir)

12. Ali Topuz (İstanbul)

13. Orhan Veli Yıldırım (Tunceli)

14. D. Fikri Sağlar (İçel)

15. Yahya Şimşek (Bursa)

16. Haydar Oymak (Amasya)

17. Ali Haydar Şahin (Çorum)

18. Ali Dinçer (Ankara)

19. Zeki Çakıroğlu (Muğla)

20. Ahmet Güryüz Ketenci (İstanbul)

21. İrfan Gürpınar (Kırklareli)

22. Yüksel Aksu (Bursa)

23. Mahmut Işık (Sıvas)

24. Mustafa Yıldız (Erzincan)

25. Ayhan Fırat (Malatya)

26. Bekir Yurdagül (Kocaeli)

BAŞKAN – Bilgilerinize sunulmuştur.

Önerge, gündemde yerini alacak ve Meclis araştırması açılıp açılmaması konusunda yapılacak öngörüşmeler sırasında bu husus karara bağlanacaktır.

İkinci önergeyi okutuyorum:

2. — İstanbul Milletvekili Mehmet Sevigen ve 27 arkadaşının, bazı kişilerin gözaltına alındıktan sonra kaybolduğu iddiaları konusunda Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/300)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

12 Eylül askerî darbesi sonrasında ülke gündemine giren "gözaltında kayıplar" yaklaşık onsekiz yıldır demokrasi, hukuk ve insan hakları ayıbı olarak var olmaya devam etmektedir. Dünyanın her yerinde olağanüstü yönetim dönemlerinde ve baskı rejimlerinde ortaya çıkan gözaltında kayıp iddiaları ülkemizde de böyle bir dönemde başlamış ve olağanüstü yönetim şartlarında da sürmüştür. Bu sayı yaklaşık 550 dolayındadır.

"Cumartesi Annelerinin" eylemleriyle kamuoyuna duyurulan bu sorun karşısında Yüce Meclisin konuya ilgisiz kalmaması, gözaltında kayıp sorununun araştırılması, kayıpların resmî olarak tespit edilmesi, bu sorunla ilgili tüm gerçeklerin ve sorumluların ortaya çıkarılması, yargılanmalarının sağlanması ve gelecekte Türkiye'de hiç kimsenin gözaltında kayıp olmamasını sağlayacak önlemlerin belirlenmesi amacıyla Anayasanın 98 inci, Meclis İçtüzüğünün 104 ve 105 inci maddeleri gereğince bir Meclis araştırması açılmasını saygılarımızla arz ederiz.

1. Mehmet Sevigen (İstanbul)

2. Eşref Erdem (Ankara)

3. Ahmet Küçük (Çanakkale)

4. Ayhan Fırat (Malatya)

5. Bekir Kumbul (Antalya)

6. Fatih Atay (Aydın)

7. Ali Haydar Şahin (Çorum)

8. Erol Çevikçe (Adana)

9. Erdoğan Yetenç (Manisa)

10. Tuncay Karaytuğ (Adana)

11. Ali Topuz (İstanbul)

12. Ali Şahin (Kahramanmaraş)

13. Bekir Yurdagül (Kocaeli)

14. Ali Rıza Bodur (İzmir)

15. Nezir Büyükcengiz (Konya)

16. Orhan Veli Yıldırım (Tunceli)

17. Veli Aksoy (İzmir)

18. D. Fikri Sağlar (İçel)

19. Haydar Oymak (Amasya)

20. Yahya Şimşek (Bursa)

21. Mehmet Moğultay (İstanbul)

22. Zeki Çakıroğlu (Muğla)

23. Ali Dinçer (Ankara)

24. İrfan Gürpınar (Kırklareli)

25. Ahmet Güryüz Ketenci (İstanbul)

26. Yüksel Aksu (Bursa)

27. Mustafa Yıldız (Erzincan)

28. Mahmut Işık (Sıvas)

Gerekçe:

12 Eylül 1980 askerî darbesi sonrasında ülke gündemine giren "gözaltında kayıplar" yaklaşık onsekiz yıldır demokrasi ve insan hakları ayıbı olarak var olmaya devam etmektedir.

"Gözaltında kayıplar" tüm dünyada insan hakları ihlalleri arasında kabul edilmektedir. Kişinin güvenlik kuvvetlerince gözaltına alınmasından sonra bir daha kendisinden haber alınmaması, yakalama ya da gözaltını güvenlik güçlerinin gerçekleştirmesine karşın resmî makamların bu hususu kabul etmemesi sonucunu vermektedir.

Dünyanın çeşitli ülkelerinde olağanüstü yönetim dönemlerinde ve baskı rejimleri dönemlerinde ortaya çıkan gözaltında kayıp iddiaları, ne yazık ki, ülkemizde de böyle bir dönemde başlamış ve özellikle doğu ve güneydoğu bölgelerimizdeki olağanüstü hal şartları altında da devam etmiştir. Bugün yapılan başvurulara göre, kayıp sayısı yaklaşık 550 dolayındadır.

Yaşanan büyük bir trajedidir. Yok edilen, kaybedilen insan yaşamıdır; zedelenen hukuk devletidir, demokrasidir, insan haklarıdır.

Demokratik bir rejimde ve hukuk devletinde, suçu ne olursa olsun, şüpheliler, hukuk kuralları çerçevesinde yakalanıp, sorgulanıp, yargılanmak durumundadır. Kişinin savunma hakkı ve yaşama hakkı hukuk dışına çıkılarak yok edilemez. Aksi durumda ne hukuk devleti ne de demokrasiden söz edilemez.

Askerî yönetimden normal rejime geçildikten sonra da "gözaltında kayıp" sayılarındaki artış dikkat çekmektedir. Bunun nedenlerini ise kamuoyu yakın zamanlarda öğrenebilmiştir.

Susurluk olayıyla birlikte ortaya saçılmaya başlayan devlet içindeki çeteler ve yasadışı yapılanmalarla ilgili açıklamalar, araştırmalar ve soruşturmalar, devlet içindeki organize suç örgütlerinin bu yıllarda etkinliklerini artırdıkları ve hukuk dışına çıkarak kendi kurallarını, organizasyonlarını egemen kıldıklarını ortaya çıkarmıştır. Kayıpların, faili meçhullerin bu çete örgütlenmesinin bilinçli ve sistematik olarak gerçekleştirdikleri eylemlerle iç içe olduğu ortaya çıkmaktadır.

Gözaltına alındığına yakınlarının, arkadaşlarının tanıklık ettiği, kendileriyle ilgili belgelere ulaşılan insanların "kayıp" olduğunu kabul etmek güçtür. Nitekim anneler, babalar, kardeşler, eşler bunu kabul etmeyerek, yaptıkları eylemlerle, açıklamalarla, gösterilerle "gözaltında kayıp" gerçeğini kamuoyuna duyurmuşlardır.

27 Mayıs 1995'te İstanbul'da Galatasaray Lisesi önünde düzenli basın açıklamaları yapan, toplanan Cumartesi Anneleri kayıplara karşı toplum duyarlılığını vurgulamaktadır.

"Çocuklarımız nerede?", "eşlerimiz nerede?" diye soran bu vatandaşlara doyurucu cevap verilmemiş, redde dayalı "bizde yok" cevaplarıyla hukukdışı uygulamalar sahiplenilmiş, onlardan demokratik hoşgörü esirgenmiş, kayıp yakınlarına ve gözaltında kayıpların olmasını istemeyen yurttaşlara copla, tekmeyle, gaz bombalarıyla müdahale edilmiştir. Bir hukuk ayıbını teşhir eden ve herkesi hukuka bağlı kalmaya çağıran eylem, yine hukukdışı, demokratik olmayan yöntemlerle bastırılmak istenmektedir.

TBMM'de "faili meçhul cinayetler", "Susurluk", "göç" konularında kurulan araştırma komisyonlarının çalışmalarında da "gözaltında kayıp" gerçeğiyle ilgili değerlendirmelere yer verilmiştir. Bu konularda yapılan çalışmalardan sonra, Yüce Meclisin konuya el atıp, özel olarak "gözaltında kayıp" sorunuyla ilgili bir araştırma komisyonu kurulması zorunluluğu doğmuştur.

BAŞKAN – Bilgilerinize sunulmuştur.

Önerge gündemde yerini alacak ve Meclis araştırması açılıp açılmaması konusunda yapılacak öngörüşmeler sırasında bu husus karara bağlanacaktır.

Meclis soruşturması önergeleri vardır; okutuyorum:

3. — Karabük Milletvekili Hayrettin Dilekcan ve 71 arkadaşının, yasadışı örgütlerle ve mensuplarıyla birlikte hareket ettikleri, örgüt mensuplarının işledikleri suçların ortaya çıkarılmasını engelledikleri ve suçluları himaye ettikleri, devlet ihalelerinde çetelerle işbirliği yaptıkları ve bu eylemlerinin Türk Ceza Kanununun 230, 240, 296 ve 314 üncü maddelerine uyduğu iddiasıyla Başbakan A. Mesut Yılmaz, Devlet Eski Bakanı Eyüp Aşık ve Bayındırlık ve İskân Bakanı Yaşar Topçu hakkında Meclis soruşturması açılmasına ilişkin önergesi (9/41)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Türkiye'de son zamanlarda dizi filmleri çağrıştıran ve devlet yönetimindeki kirlenmişliği ortaya koyan kaset savaşlarına tanık olmaktayız. Maalesef, bu kasetlerde geçen konuşmaların gerçek olduğunu da görmekteyiz.

Kamuoyuna yansıyan bu olaylarda çete mensuplarının; uyuşturucu ticareti, kaçakçılık, haraç toplamak, çek senet tahsilatı, kumar, hayalî ihracat gibi yasadışı faaliyetlerinin yanında, son zamanlarda, özelleştirme dahil, devlet ihalelerinde nihai karar mercii konumuna geldikleri, iş ve ekonomi çevrelerindeki insanlar arasındaki ihtilaflarda hakem rolünü oynadıkları, çıkarları için belediyelerin sınırlarının değiştirilmesi, turizm alanlarının tespiti konularında istedikleri gibi kararlar aldırdıkları, hatta bunların, önemli kamu görevlerine tayin edilecek kişilerin kim olması gerektiği konusunda müdahil oldukları kamuoyu tarafından yakinen bilinmektedir.

Bu örgütler, devlet kademelerinde görevlilerle bağlantıları olmadan bu kadar geniş bir faaliyet sahası bulamazlar. Bu faaliyetleri yapabildiklerine göre devlet yönetiminde bulunan kişilerden destek aldıkları kesindir.

Devlet yönetiminde bulunup da çetelerin faaliyetlerine destek veren veya onların işlerini kolaylaştıran yahut suçlarının örtbas edilmesini isteyenler, onlarla içlidışlı çıkar ilişkisi içinde olanlar kimlerdir?

Bu soruların cevabını bulmak mecburiyetindeyiz. Maalesef, bugüne kadar, bu hususlarda bir şey yapılmadığını görmekteyiz.

Sayın Başbakan, Susurluk olayını yirmi günde çözeceğini beyan etmesine rağmen, tam tersine bir tutum içine girmiş, olayı örtbas etmeye çalışmıştır.

Bu bağlamda gelişen olaylara baktığımızda, kamuoyuna yansıyan kasetlerde, Devlet Bakanı Eyüp Aşık ile Çakıcı; Erol Evcil ile Çakıcı; Korkmaz Yiğit ile Çakıcı; Çakıcı ile Yavuz Ataç arasında geçen konuşmalarda; Türk Ticaret Bankası-POAŞ ve benzeri özelleştirmelerde kırmızı pasaport hadiselerinde; Nesim Malki cinayetinin arkasında ortaya çıkan hususlarda; Yeşil olarak tanınan (maruf) Mahmut Yıldırım ve Budapeşte'deki saldırı olayında sanık Veysel Özerdem konularında ve buraya almadığımız daha birçok olay değerlendirildiğinde, bürokratların yanında, bazı bakanların ve özellikle Başbakan Mesut Yılmaz'ın da silueti görülmektedir.

Devlet Bakanı Eyüp Aşık'ın çetelerle senlibenli konuşmaları, bu konuşmaların bir kısmını Başbakan adına gerçekleştirdiği inkâr edilemez bir gerçektir. Bir yasadışı örgüt patronunun yakalanmasının önlenmesi, bazı karanlık işleri görmesi için ricacı olunması, karapara aklayıcıları ile kayıtdışı sermaye sahiplerinin işlerinin kolaylaştırılması, devlet ihaleleri ile özelleştirme ihalelerinin çeteler tarafından sonuçlandırıldığının bilinmesine rağmen onaylanması ilgililerinin kendi beyanlarıyla da ortaya çıkmıştır.

Bu olaylarda isimleri geçen, Başbakan Mesut Yılmaz; Devlet eski Bakanı Eyüp Aşık ve Bayındırlık ve İskân Bakanı Yaşar Topçu haklarında, yasadışı organizasyonlar ve organize çete mensuplarıyla birlikte hareket ederek suç işlemiş sanıkların yakalanmasının önlenmesi; karapara sahiplerinin bu paraları aklamaları için, mevzuat düzenlemeleri dahil, kolaylaştırıcı işlemler yapmaları ve karaparanın aklanmasını kolaylaştırmaları; çeteler tarafından işlenmiş darp, tehdit, korkutma ve cinayet suçlarının faillerinin ortaya çıkarılmasına mani olmaları ve üzerlerini örtbas etmeleri; devlet ihalelerinin kimlere verilmesi gerektiğine dair çetelerle işbirliği yapmaları ve belli isimlere vermeleri; özelleştirme ihalelerine hile ve fesat karıştırarak işlem yapmaları; bu konularda suç işlemiş kamu görevlileri hakkında işlem yapmamaları; çetelere ve mensuplarına bilgi verme dahil her türlü himayede bulunmaları nedeniyle, TCK'nın 230, 240, 296, 314 üncü maddelerinden yargılanmaları için haklarında Anayasanın 100 üncü, Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünün 107 nci maddelerince Meclis soruşturması açılmasına karar verilmesi için gereğini arz ve talep ederiz.

1. Hayrettin Dilekcan (Karabük)

2. Salih Kapusuz (Kayseri)

3. Abdüllatif Şener (Sıvas)

4. Şeref Malkoç (Trabzon)

5. Hüsamettin Korkutata (Bingöl)

6. Abdullah Örnek (Yozgat)

7. Abdullah Arslan (Tokat)

8. İsmail İlhan Sungur (Trabzon)

9. Lütfü Esengün (Erzurum)

10. Zülfükar İzol (Şanlıurfa)

11. Murtaza Özkanlı (Aksaray)

12. Bekir Sobacı (Tokat)

13. Mustafa Hasan Öz (Ordu)

14. Lütfi Yalman (Konya)

15.Veysel Candan (Konya)

16. Remzi Çetin (Konya)

17.Hasan Hüseyin Öz (Konya)

18. Şinasi Yavuz (Erzurum)

19. Musa Uzunkaya (Samsun)

20. Mustafa Kemal Ateş (Kilis)

21. Mehmet Salih Katırcıoğlu (Niğde)

22. Abdullah Gül (Kayseri)

23. Kemal Albayrak (Kırıkkale)

24. Ersönmez Yarbay (Ankara)

25. Kâzım Arslan (Yozgat)

26. Saffet Benli (İçel)

27. Ahmet Derin (Kütahya)

28. Yakup Hatipoğlu (Diyarbakır)

29. Metin Perli (Kütahya)

30. Hüseyin Olgun Akın (Ordu)

31. Teoman Rıza Güneri (Konya)

32. Fikret Karabekmez (Malatya)

33. Azmi Ateş (İstanbul)

34. İsmail Yılmaz (İzmir)

35. Turhan Alçelik (Giresun)

36. Nedim İlci (Muş)

37. Ramazan Yenidede (Denizli)

38. Mehmet Aykaç (Çorum)

39. Nezir Aydın (Sakarya)

40. M. Ziyattin Tokar (Ağrı)

41. Ahmet Çelik (Adıyaman)

42. Nurettin Aktaş (Gaziantep)

43. Sıtkı Cengil (Adana)

44. Aslan Polat (Erzurum)

45. Memet Emin Aydın (Siirt)

46. Ömer Faruk Ekinci (Ankara)

47. Necmettin Aydın (Zonguldak)

48. Kahraman Emmioğlu (Gaziantep)

49. Zeki Ünal (Karaman)

50. Ahmet Demircan (Samsun)

51. Latif Öztek (Samsun)

52. Mustafa Yünlüoğlu (Bolu)

53. Osman Hazer (Afyon)

54. Ömer Vehbi Hatipoğlu (Diyarbakır)

55. Muhammet Polat (Aydın)

56. Avni Doğan (Kahramanmaraş)

57. Şaban Şevli (Van)

58. Hasan Dikici (Kahramanmaraş)

59. Maliki Ejder Arvas (Van)

60- Ekrem Erdem (İstanbul)

61- Feti Görür (Bolu)

62- Süleyman Metin Kalkan (Hatay)

63- İsmail Coşar (Çankırı)

64- Cafer Güneş (Kırşehir)

65- Musa Okçu (Batman)

66- Mustafa Kamalak (Kahramanmaraş)

67- Ali Oğuz (İstanbul)

68- Memduh Büyükkılıç (Kayseri)

69- Ahmet Feyzi İnceöz (Tokat)

70- Yaşar Canbay (Malatya)

71- Mehmet Ali Şahin (İstanbul)

72- Fethi Acar (Kastamonu)

BAŞKAN – Bilgilerinize sunulmuştur.

Anayasanın 100 üncü maddesinde ifade olunan "Meclis, bu istemi en geç bir ay içinde görüşür ve karara bağlar" hükmü uyarınca, Meclis soruşturması önergesinin görüşme gününe dair Danışma Kurulu önerisi, daha sonra Genel Kurulun onayına sunulacaktır.

Öteki soruşturma önergesini okutuyorum:

4. — Konya Milletvekili Veysel Candan ve 61 arkadaşının, Telsim ve Türkcell firmalarıyla imzalanan sözleşmelere ve 4046 numaralı Özelleştirme Kanunu hükümlerine aykırı davranmak suretiyle devleti gelir kaybına uğratarak görevlerini kötüye kullandıkları ve bu eylemlerinin Türk Ceza Kanununun 240 ıncı maddesine uyduğu iddiasıyla Başbakan A. Mesut Yılmaz ve Ulaştırma Eski Bakanı Necdet Menzir hakkında Meclis soruşturması açılmasına ilişkin önergesi (9/42)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

PTT Genel Müdürlüğü, 1980'li yıllarda telefonlaşma sahasında büyük atılımlar yaparak, kısa zamanda hem telefon abonesi sayısında hem de teknolojik alanda büyük gelişmeler göstermiştir.

1990'lı yıllarda mobil telefon sahasında önce araç telefonlarını, sonra da 532 ve 542 kodlu GSM cep telefonlarını devreye sokarak, bu konuda önemli gelişmeler göstermiştir. Bugün, takriben 1,5 milyonu cep telefonu olmak üzere 17,5 milyon aboneye ulaşılmıştır.

1993 yılında PTT ile Telsim ve Türkcell firmaları arasında gelir paylaşımı sözleşmesi, 1988 yılında da aynı firmalarla GSM (Global System Mobile) lisans sözleşmesi imzalanmıştır. Bu sözleşme, mobil sistem kurulması, geliştirilmesi ve işletilmesini kapsamaktadır.

Ülkemiz için önemli bir gelir kaynağı oluşturan cep telefonlarının özelleştirilmesi esnasında, hem tespit edilen değer açısından hem gelir paylaşımı sözleşme hükümlerine uyulmaması açısından hem de bir firmaya çıkar sağlaması açısından devlet gelir kaybına uğratılmış ve idare aleyhine hukukî sonuçlar doğuracak bir anlaşmaya imza atılarak görev kötüye kullanılmıştır.

Anayasanın 167 nci maddesi "Devlet, para, kredi, sermaye, mal ve hizmet piyasalarının sağlıklı ve düzenli işlemelerini sağlayıcı tedbirleri alır; piyasalarda fiilî veya anlaşma sonucu doğacak tekelleşme ve kartelleşmeyi önler" demektedir. Halbuki, bu özelleştirme, tekelleşmeyi beraberinde getirmektedir. Bu da, Anayasayı ihlal anlamına gelmektedir.

4046 sayılı Özelleştirme Kanununun (d) fıkrası tekelci yapının önlenmesini, (ı) fıkrası özelleştirme işlemlerinin, değer saptaması da dahil, aleniyet içerisinde yapılmasını öngörmektedir. Halbuki, bu sözleşmede tekelci bir yapının oluşmasına fırsat verilmiştir.

PTT ile Telsim ve Turkcell firmaları arasında 1993 yılında imzalanan sözleşmede, gelirin yüzde 85'i idareye, yüzde 15'i firmalara bırakıldığı halde, GSM lisans sözleşmesinde ise, gelirin yüzde 15'i idareye, yüzde 85'i firmalara bırakılmıştır. Bu da, idare için büyük bir gelir kaybı demektir.

Sözleşmenin 2 nci maddesiyle, mevcut şebeke, bu şebekelerdeki abonelerin hakları ve gelir paylaşımı sözleşmesindeki vecibeler yok sayılmıştır. Bu madde, idarenin aleyhine hukukî sakıncaları beraberinde getirmektedir.

Gelir paylaşması sözleşmesine göre, firmalar, sadece telefon haberleşme haklarına sahiptiler. Lisans devriyle, data, çağrı, teleteks ve videoteks gibi servislerin işletme hakları da bu firmalara devredilmiştir. Halbuki, bu servisler ayrı ayrı özelleştirilerek daha fazla gelir elde edilebilirdi.

İlk anlaşmada 2 frekans bandı tahsis edilmişken, bu sözleşmede, bedelsiz olarak yeni bant tahsisleri yapılmıştır.

GSM abone sayısı 400 bine ulaştığında, bu iki firmanın dışında yeni firmaların da lisans hakkı doğmasına rağmen, sözleşme iki firmayla imzalanmıştır. Bu da, rekabeti ortadan kaldırmakta, tekelleşmeyi beraberinde getirmektedir. Ayrıca, idare, asgarî 2 milyar dolarlık bir kayba uğratılmıştır.

Diğer ülkelerde lisans ücretinin tespitinde, nüfus başına 30-50 dolar arasında bir bedel alınmıştır. Örneğin, Brezilya'da kişi başına 40 dolarlık bir fiyatla ihaleye çıkılmış ve 7 milyar dolarlık bir gelir elde edilmiştir. Ülkemizde de bu yol takip edilmiş olsaydı, 1,5 milyar dolar daha fazla bir gelir elde edilecekti.

GSM'lerin aylık geliri 40 trilyon civarındaydı. Eski sözleşmeye göre, bir iki yıl içinde 1 milyar dolar gelir zaten elde edilecekti.

Lisans sözleşmesinde "Değişen Şartlara Uyarlanması" maddesi, firmalara kâr garantisi veren ve Ulaştırma Bakanlığını tazminat ödemek zorunda bırakan bir maddedir.

Sözleşmenin "ücret tarifesi" maddesi de ülke gerçekleri göz önünde bulundurulmadan hazırlanmıştır. Bu da, vatandaşı sıkıntıya sokacaktır. Burada da firmalar lehine karar verilmiştir.

Yeni sözleşmeyle firmalara, 532, 542 kodlara ilaveten, 8 adet ücretsiz kod imkânı verilmiştir. Her kodun milyonlarla ifade edilen abone potansiyeli olması ve birçok yeni hizmette kullanılabileceği dikkate alındığında, bu kodların ücretsiz olarak verilmesi, milyarlarca dolar gelir kaybı demektir.

Sözleşme sona erdiğinde, bazı istasyonlar ve abone santralı gibi önemli teçhizat ve teçhizata ait yazılımın belirsiz bedelle Bakanlığa satılacağı belirtilmektedir. Bu durum, Ulaştırma Bakanlığını bu iki firmaya bağımlı hale getirmektedir; bedelsiz olması gereken sistemi, Bakanlığın çok yüksek bir bedelle geri almak zorunda kalması, idareyi zarara uğratmaktadır.

Sözleşmede "Kapsama Alanı" başlığı altında nüfusun yüzde 50'si için 3 yıl, yüzde 90'ı için 5 yıllık bir süre tanınmış, ayrıca nüfusu 10 binin altındaki yerler içinse kaplama alanı dışında tutularak firmalara avantaj sağlanmış ve bu yerlerde yaşayan insanlar bu hizmetten mahrum bırakılmıştır.

Sözleşme detayları içermemektedir. Yani, firmalara istasyonların yerini, gücünü, hücre genişliğini ihtiyaca göre değil de, kendine göre en kârlı bir şekilde yapma imkânı sağlanmıştır. Microcell şebeke kurma yerine, daha az yatırım yaparak, Genişcell uygulamasına devam edecektir.

Firmalardan Telsim'in 1997 Eylül ayında, 400 milyon dolar daha fazla ödeme talebini dikkate almayarak, satışın iki firmaya sadece 1 milyar dolara yapılması, devletin 400 milyon dolar (bugünkü değerle 100 trilyon TL) gelir kaybına sebep olunmuştur.

Bu nedenlerden dolayı, Başbakan Mesut Yılmaz ve Ulaştırma eski Bakanı Necdet Menzir hakkında TCK'nın 240 ıncı maddesindeki görevi kötüye kullanma sonucunu oluşturan eylemlerinden dolayı, Anayasanın 100 üncü ve TBMM İçtüzüğünün 107 nci maddeleri uyarınca bir Meclis soruşturması açılmasını arz ve teklif ederiz.

1. Veysel Candan (Konya)

2. Ahmet Karavar (Şanlıurfa)

3. Zülfikar Gazi (Çorum)

4. Ramazan Yenidede (Denizli)

5. Yaşar Canbay (Malatya)

6. Ömer Özyılmaz (Erzurum)

7. Abdullah Arslan (Tokat)

8. Saffet Benli (İçel)

9. Sıtkı Cengil (Adana)

10. Mehmet Emin Aydınbaş (İçel)

11. Mustafa Ünaldı (Konya)

12. Remzi Çetin (Konya)

13. Zeki Ünal (Karaman)

14. Hayrettin Dilekcan (Karabük)

15. Muhammet Polat (Aydın)

16. Musa Demirci (Sıvas)

17. Ekrem Erdem (İstanbul)

18. Kemal Albayrak (Kırıkkale)

19. Nedim İlci (Muş)

20. Zülfükar İzol (Şanlıurfa)

21. Nurettin Aktaş (Gaziantep)

22. Celal Esin (Ağrı)

23. Şaban Şevli (Van)

24. Kahraman Emmioğlu (Gaziantep)

25. Mustafa Hasan Öz (Ordu)

26. Feti Görür (Bolu)

27. Ahmet Nurettin Aydın (Siirt)

28. Alaattin Sever Aydın (Batman)

29. İlyas Arslan (Yozgat)

30. Lütfi Yalman (Konya)

31. Hüseyin Arı (Konya)

32. Süleyman Metin Kalkan (Hatay)

33. Mehmet Sılay (Hatay)

34. Teoman Rıza Güneri (Konya)

35. Bekir Sobacı (Tokat)

36. Osman Hazer (Afyon)

37. İsmail Yılmaz (İzmir)

38. Memduh Büyükkılıç (Kayseri)

39. Abdullah Gül (Kayseri)

40. Mehmet Aykaç (Çorum)

41. Hasan Hüseyin Öz (Konya)

42. Ahmet Çelik (Adıyaman)

43. Naci Terzi (Erzincan)

44. Abdullah Gencer (Konya)

45. Mikail Korkmaz (Kırıkkale)

46. Mustafa Yünlüoğlu (Bolu)

47. Mehmet Bedri İncetahtacı (Gaziantep)

48. Ömer Naimi Barım (Elazığ)

49. Musa Okçu (Batman)

50. İ. Ertan Yülek (Adana)

51. Mehmet Altan Karapaşaoğlu (Bursa)

52. Kâzım Arslan (Yozgat)

53. Yakup Hatipoğlu (Diyarbakır)

54. Murtaza Özkanlı (Aksaray)

55. Şinasi Yavuz (Erzurum)

56. Necati Çelik (Kocaeli)

57. Osman Pepe (Kocaeli)

58. Metin Perli (Kütahya)

59. İsmail Özgün (Balıkesir)

60. Ahmet Dökülmez (Kahramanmaraş)

61. İsmail İlhan Sungur (Trabzon)

62. Ahmet Derin (Kütahya)

BAŞKAN – Bilgilerinize sunulmuştur.

Anayasanın 100 üncü maddesinde ifade olunun "Meclis, bu istemi en geç bir ay içinde görüşür ve karara bağlar" hükmü uyarınca, soruşturma önergesinin görüşme gününe dair Danışma Kurulu önerisi, daha sonra Genel Kurulun onayına sunulacaktır.

Öteki soruşturma önergesini okutuyorum:

5. — Aydın Milletvekili Ali Rıza Gönül ve 57 arkadaşının, Türk Ticaret Bankasının satışı ihalesiyle ilgili olarak ortaya atılan yolsuzluk iddiaları konusunda gerekli tedbirleri almayarak görevlerini kötüye kullandıkları ve bu eylemlerinin Türk Ceza Kanununun 240 ıncı maddesine uyduğu iddiasıyla Devlet Bakanı Güneş Taner ve Başbakan A. Mesut Yılmaz hakkında Meclis soruşturması açılmasına ilişkin önergesi (9/43)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Son günlerin en önemli konusu haline gelen mafya-işadamı-siyasetçi ilişkilerinin çirkin yüzüne bir yenisi daha eklenmiştir. Türkbank ihalesi perde arkasında gelişen olaylar, üçgenin siyasetçi ayağını Başbakan ve ilgili bakanlara taşımış, kamuoyunda zelzele yaratacak boyuta ulaşmıştır.

Dürüst siyaset adına, çamur üstüne oturmayacağını beyan edenlerin karanlık ve çirkin ilişkilere nasıl bulaştığı veya çirkin ilişkilere karşı nasıl sessiz kaldığı basında yer alan ve tekzip edilmeyen gerçeklerle kanıtlanmaktadır.

Cumhuriyet hükümetleri içinde en çok özelleştirme yapmakla övünen 55 inci Hükümetin Sayın Başbakanı, ne yazık ki, hangi nedenlerle bu çirkin ilişkilere göz yumduğu, en azından ilgisiz kaldığı ve yetkisini kullanmamakla, görevini kötüye kullanmakla gözler önüne sermiştir.

Türk Ticaret Bankasının satışıyla ilgili ihalede yaşananlar bir gafleti açıkça sergilemektedir.

İhaleyi yapacak olan Merkez Bankası, Emniyet Genel Müdürlüğünden ihaleye girmek için şartname alanlarla ilgili bilgi talep etmiştir. Sorumlu İçişleri Bakanlığı, 40 gün sonra, ihalenin yapıldığı gün, yani 4.8.1998 günü, ihalenin tamamlanmasından iki saat sonra "ihaleye katılanlara çete tehdidi var" yazısı göndererek, ihaleye fesat karıştırılabileceğini bildirmiştir.

Aynı yazının son paragrafında "bu bilgiler 3.8.1998 tarihinde bütün ilgili birimlere bildirilmiştir" açıklaması yer almakta ve dağıtım için Başbakanlığa da gönderildiği belirtilmektedir. İhaleden bir gün önce ilgili kurumların uyarıldığı anlaşılmaktadır.

Türkbank'ın satışı aynı gün Hazineye resmen bildirilmiş, Hazinenin onayı 1 ay 4 gün sonra yapılmıştır. Bu süre içerisinde istihbarat notunun Başbakan ve ilgili Bakan tarafından dikkate alınması gerekirdi.

Daha sonra, tabiî ki, işin gerçek yüzü ortaya çıkmıştır.

Banka alım satımına asıl onay makamı Hazinedir. Başta banka alacaklılarla ilgili soruşturma işini yapma görevi de Hazinenindir.

Bu gözardı edildiği gibi ihalenin çirkin yüzünün aydınlığa kavuşması için de birtakım soruların aydınlanması gerekmektedir.

Emniyet Genel Müdürlüğü ve İçişleri Bakanı Merkez Bankasının başvurusunu 40 gün sonra cevaplamış ve ihalenin yapıldığı 4 Ağustos 1998 günü saat 12.00'de biten ihaleden tam 6 saat sonra yazı niçin Merkez Bankasına ulaşmıştır?

Bütün ilgili birimlerin ihaleden bir gün önce uyarıldığı ilgili yazıda belirtildiğine göre, ilgili birimler kimlerdir? Başbakanlık da bunların arasında mıdır?

İhalenin yapılmasından sonra gereği için Merkez Bankasına gelen yazının bilgi için de Başbakanlık makamına gönderildiği dağıtım olarak belirtildiğine göre, Başbakan Sayın Yılmaz bu konuda ne yapmıştır? Özellikle, kozmik damgalı böyle bir yazının Başbakanlık makamında bulunamadığı veya bulunmadığı tespit edilmesine göre, bunun sorumluları kimlerdir?

Yine, basında yer alan haberlere göre Merkez Bankası Başkanının ihale, Yiğit-Çakıcı ilişkileri ve Emniyetin bilgi notu konularında Başbakan Sayın Yılmaz'la konuştuğu ortada iken, Sayın Başbakan niçin gerekli tedbiri almamış ve yetkisini kullanmamıştır?

Yine, onay öncesi, ilgili Bakan ve Hazine Müsteşarı ile Sayın Başbakan, görüşüp gerekli uyarıda bulunmamış ve tehdit ve şantajın karıştığı belirlenen ihalenin iptali konusunda talimat vermemiştir.

Bütün bu ilişkiler yumağı içinde Hazineden Sorumlu Devlet Bakanı Güneş Taner ve Başbakan Sayın Mesut Yılmaz, TCK'nın 240 ıncı maddesi gereğince görevlerini kötüye kullanmışlardır. Bu nedenle Anayasanın 100 üncü ve İçtüzüğün 107 nci maddeleri gereğince haklarında Meclis soruşturması açılmasını saygılarımızla arz ederiz.

1. Ali Rıza Gönül (Aydın)

2. Turhan Güven (İçel)

3. Mehmet Gözlükaya (Denizli)

4. Tayyar Altıkulaç (İstanbul)

5. Fevzi Arıcı (İçel)

6. İsmet Attila (Afyon)

7. Haluk Yıldız (Kastamonu)

8. Tahsin Irmak (Sıvas)

9. Saffet Arıkan Bedük (Ankara)

10. Abdulkadir Akgöl (Hatay)

11. Mahmut Nedim Bilgiç (Adıyaman)

12. Mehmet Sağlam (Kahramanmaraş)

13. Hayri Doğan (Antalya)

14. Necmettin Dede (Muş)

15. Kadir Bozkurt (Sinop)

16. Sabri Güner (Kars)

17. Saffet Kaya (Ardahan)

18. Mehmet Tatar (Şırnak)

19. Nevfel Şahin (Çanakkale)

20. M. Necati Çetinkaya (Konya)

21. Cemil Erhan (Ağrı)

22. Zeki Ertugay (Erzurum)

23. Yusuf Bacanlı (Yozgat)

24. Ufuk Söylemez (İzmir)

25. Mehmet Gölhan (Ankara)

26. Hacı Filiz (Kırıkkale)

27. İ. Cevher Cevheri (Adana)

28. Ayfer Yılmaz (İçel)

29. Mustafa Dedeoğlu (Muğla)

30. Ünal Erkan (Ankara)

31. Hasan Karakaya (Uşak)

32. Nevzat Köse (Aksaray)

33. Osman Çilsal (Kayseri)

34. Abdülbaki Ataç (Balıkesir)

35. Nurhan Tekinel (Kastamonu)

36. Ahmet Bilgiç (Balıkesir)

37. Yusuf Bahadır (Trabzon)

38. İsmail Karakuyu (Kütahya)

39. Mehmet Halit Dağlı (Adana)

40. Kubilay Uygun (Afyon)

41. Ömer Bilgin (Isparta)

42. Hayri Kozakçıoğlu (İstanbul)

43. Rıza Akçalı (Manisa)

44. Mustafa Çiloğlu (Burdur)

45. Mehmet Ali Yavuz (Konya)

46. Mustafa Kemal Aykurt (Denizli)

47. Bekir Aksoy (Çorum)

48. Meral Akşener (İstanbul)

49. Doğan Baran (Niğde)

50. Necmi Hoşver (Bolu)

51. Ergun Özkan (Niğde)

52. Mustafa Cihan Paçacı (Elazığ)

53. Nevzat Ercan (Sakarya)

54. Salih Sümer (Diyarbakır)

55. Abdullah Aykon Doğan (Isparta)

56. Gürcan Dağdaş (İstanbul)

57. Hasan Ekinci (Artvin)

58. İlyas Yılmazyıldız (Balıkesir)

BAŞKAN – Bilgilerinize sunulmuştur.

Anayasanın 100 üncü maddesinde ifade olunan "Meclis, bu istemi en geç bir ay içinde görüşür ve karara bağlar" hükmü uyarınca, soruşturma önergesinin görüşme gününe dair Danışma Kurulu önerisi, daha sonra Genel Kurulun onayına sunulacaktır.

Danışma Kurulunun bir önerisi vardır; okutup, oylarınıza sunacağım :

V. — ÖNERİLER

A) DANIŞMA KURULU ÖNERİLERİ

1. — (10/19, 29, 40, 88, 98, 127, 150, 166) esas numaralı Meclis Araştırması Komisyonunun 743 sıra sayılı raporunun gündemdeki yeri ve görüşme gününe ilişkin Danışma Kurulu önerisi

Danışma Kurulu Önerisi

No: 141 Tarihi: 10.11.1998

10.11.1998 tarihli gelen kâğıtlarda yayımlanan ve aynı tarihte dağıtılmış bulunan özelleştirme uygulamalarıyla ilgili usulsüzlük ve yolsuzluk iddialarının araştırılması konusundaki (10/19, 29, 40, 88, 98, 127, 150, 166) esas numaralı Meclis Araştırması Komisyonunun 743 sıra sayılı raporunun gündemin Özel Gündemde Yer Alacak İşler kısmında yer almasının ve görüşmelerinin Genel Kurulun 17.11.1998 Salı günkü Birleşiminde yapılmasının Genel Kurulun onayına sunulması Danışma Kurulunca uygun görülmüştür.

 

Hikmet Çetin

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı

Lütfü Esengün Uğur Aksöz FP Grubu Başkanvekili ANAP Grubu Başkanvekili

Saffet Arıkan Bedük Metin Bostancıoğlu DYP Grubu Başkanvekili DSP Grubu Başkanvekili

Önder Sav CHP Grubu Başkanvekili

 

BAŞKAN – Oylarınıza sunuyorum efendim: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

Sayın milletvekilleri, değişen oranlar nedeniyle, Plan ve Bütçe Komisyonunda bağımsız sayın milletvekillerine bir üyelik daha düşmektedir. Bu Komisyona aday olmak isteyen bağımsız milletvekillerinin, 13 Kasım 1998 Cuma günü saat 18.00'e kadar Başkanlığa müracaat etmelerini rica ediyorum.

Şimdi, gündemin "Özel Gündemde Yer Alacak İşler" kısmına geçiyoruz.

VI. — GENSORU, GENEL GÖRÜŞME, MECLİS SORUŞTURMASI VE
MECLİS ARAŞTIRMASI

A) GÖRÜŞMELER

1. — Hatay Milletvekili Atilâ Sav ve 54 arkadaşının, suç işlemek amacıyla teşekkül oluşturduğu ve bu eyleminin Türk Ceza Kanununun 313, 296, 240, 31 ve 33 üncü maddelerine uyduğu iddiasıyla İçişleri Eski Bakanı Mehmet Ağar hakkında Meclis soruşturması açılmasına ilişkin önergesi (9/38)

BAŞKAN – Genel Kurulun, 3.11.1998 tarihli ve 13 üncü Birleşiminde alınan karar gereğince, bu kısmın birinci sırasında yer alan, Hatay Milletvekili Atilâ Sav ve 54 arkadaşının, suç işlemek amacıyla teşekkül oluşturduğu ve bu eyleminin Türk Ceza Kanununun 313, 296, 240, 31 ve 33 üncü maddelerine uyduğu iddiasıyla İçişleri eski Bakanı Mehmet Ağar hakkında Anayasanın 100 üncü ve İçtüzüğün 107 nci maddeleri uyarınca bir Meclis soruşturması açılmasına ilişkin önergesinin görüşmelerine başlıyoruz.

Bu görüşmede, sırasıyla, önergeyi veren ilk imza sahibine veya onun göstereceği bir diğer imza sahibine, şahısları adına 3 üyeye ve son olarak da, hakkında Meclis soruşturması açılması istenen İçişleri eski Bakanına söz vereceğim.

Konuşma süreleri 10'ar dakikadır.

Şimdi, şahısları adına söz isteyen sayın milletvekillerinin isimlerini okuyorum: Sayın Mustafa Çiloğlu, Sayın Yahya Şimşek, Sayın Cihan Paçacı.

Söz isteyen başka sayın milletvekilleri de var; tabiî, onların isimlerini okumama gerek yok.

Önerge sahibi olarak, Sayın Yusuf Öztop, siz mi konuşacaksınız? Buyurun Sayın Öztop. (CHP sıralarından alkışlar)

Süreniz 10 dakikadır.

YUSUF ÖZTOP (Antalya) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Hatay Milletvekili Atilâ Sav ve 54 arkadaşının, suç işlemek amacıyla teşekkül oluşturduğu ve bu eyleminin Türk Ceza Kanununun 313, 296, 240, 31 ve 33 üncü maddelerine uyduğu iddiasıyla İçişleri eski Bakanı Mehmet Ağar hakkında verilen soruşturma önergesiyle ilgili olarak, imza sahipleri adına söz aldım; Yüce Heyetinizi saygıyla selamlıyorum.

Değerli milletvekilleri, bugün 10 Kasım 1998; Türkiye Cumhuriyetini kuran Yüce Önder Mustafa Kemal Atatürk'ün aramızdan ayrılışının 60 ıncı yıldönümü. O'na, bir kez daha, saygı, şükran ve minnet duygularımı sunuyorum. Kurduğu devlet ve laik cumhuriyet yaşıyor ve sonsuza kadar da yaşayacaktır. (CHP sıralarından alkışlar) Ulu Önderin kurduğu bu devlete ve laik cumhuriyete, zaman zaman, çeşitli virüsler musallat oluyor; bölücü amaçlı terör gibi, laik cumhuriyet kazanımlarını yok etmeye, laik cumhuriyetin yerine teokrasiyi hâkim kılmaya yönelik girişimler gibi, çete, mafya, yolsuzluklar gibi... İlk ikisinde, özellikle, bölücü amaçlı terör konusunda önemli mesafe katettiğimizi biliyorum. Halkımız, laik cumhuriyete sonuna kadar sahip çıkıyor, sahip çıkacak; ama, çete, mafya, yolsuzluklar konusunda almamız gereken çok önemli mesafeler olduğunu düşünüyorum.

Değerli arkadaşlarım, 3 Kasım 1996'da, Susurluk'ta bir trafik kazası meydana geldi. Bu kaza, yıllardan beri söylenen çete -siyasetçi- bazı güvenlik görevlileri üçgenini tüm açıklığıyla ortaya koydu. Kazaya karışan araçlardan birinde, bir siyasetçi ve pek çok suça, cinayete, uyuşturucu işine karıştığı bilinen, hakkında tutuklama kararları verilen ve interpol tarafından kırmızı bültene alınan kanun kaçağı ile bu kanun kaçağını yakalamakla görevli emniyet müdürü, ne yazık ki, bir arada. Araçta, suikast amaçlı kullanılan silahlar, mermiler, susturucular, araç içinde bulunanların birlikteliğini gösteren resimler, Mehmet Özbay adına düzenlenmiş pasaportlar, ehliyetler, görev belgeleri, silah taşıma ruhsatları vesaire vesaire var. Garip olan, bu silahların, mermilerin ve özellikle susturucuların devlete ait olması. Emniyet Genel Müdürlüğü Özel Harekât Dairesinde bulunması gereken silahlar, mermiler, ne yazık ki, kazaya karışan bu arabanın içinde.

İşte, bu nedenle, İstanbul Devlet Güvenlik Mahkemesi Başsavcılığı soruşturma başlatmış. Devlet Güvenlik Mahkemesi Başsavcılığınca hazırlanan fezlekede bazı tespitler yapılmıştır.

Bir tespit şudur: Elde edilen 22 kalibre çapında A 92571 U nolu Beratta marka tabancanın 1994 Ocak ayında İsrail'den satın alınıp, Emniyet Genel Müdürlüğü kayıtlarına alındığı; ancak, tabancanın, tüm aramalara rağmen Emniyette bulunamadığı söyleniyor. Sonradan yapılan açıklamaya göre, Sayın Mehmet Ağar, Emniyet Genel Müdürlüğü döneminde, bu silahı, Danışmanı Korkut Eken'e verdiğini açıklıyor.

Bir başka tespit şudur: Mehmet Özbay sahte isimli Abdullah Çatlı üzerinde çıkan görev belgesinde özel bir ifade var. Bu belgede şunlar yazılı :

"Mehmet Özbay, Emniyet Genel Müdürlüğünde uzman olarak çalışmakta olup, silah taşımasına izin verilmiştir. Yardımcı olunmasını rica ederim." Mehmet Ağar, Vali, Emniyet Genel Müdürü, imza, mühür.

Görüldüğü gibi, fezlekeye göre, Sayın Mehmet Ağar, kanun kaçağı Abdullah Çatlı'ya sahte görev belgesi vermiş ve onu imtiyazlarla, ne yazık ki, donatmıştır.

Bir başka tespit şudur: Araştırma sonucunda, kumarhaneler kralı olarak bilinen Ömer Lütfi Topal'ın öldürüldüğü silahlardan birinde Abdullah Çatlı'nın parmak izine rastlanmıştır.

İstanbul Emniyet Müdürlüğü Asayiş Şube Müdürlüğüne, Ömer Lütfi Topal'ın öldürülmesi olayıyla ilgili isimsiz bir ihbar yapılmıştır. İhbara göre, suçun failleri, Ayhan Çarkın, Ercan Ersoy, Oğuz Yorulmaz isimli Özel Harekât Dairesi polis memurları ile Sami Hoştan ve Ali Fevzi Bir'dir. Bu kişiler, İstanbul Emniyet Müdürlüğünce gözaltına alınmış; soruşturma devam ederken, o zaman İçişleri Bakanlığı görevinde bulunan Sayın Ağar, Emniyet Genel Müdürüne bilgi vermeden, Genel Müdür Yardımcısı Halil Tuğ aracılığıyla, Özel Harekât Daire Başkanvekili İbrahim Şahin'i görevlendirerek, bu kişileri Ankara'ya getirtmiştir. Usulen yapılan sorgudan sonra, Cumhuriyet savcılığına haber verme gereği duyulmadan bu kişiler serbest bırakılmıştır.

Bir başka önemli tespit de şudur: Bilindiği gibi, Yaşar Öz, çeşitli suçlara karışmış birisidir; o nedenle de aranmaktadır. Kendisi yakalanmıştır. Kendisiyle birlikte pek çok silah, belge, pasaport, silah taşıma ruhsatı da ele geçirilmiştir.

Yine, bu noktada, Sayın Mehmet Ağar devreye girmiş; İstanbul'da görevli Mestan Şener'i telefonla arayarak, Yaşar Öz'ün serbest bırakılmasını, elde edilen silahların ve belgelerin bizzat kendisine getirilmesini istemiştir. Bu isteğe uyarak, İstanbul'da, Yaşar Öz serbest bırakılmış, ilgili belgeler ve silahlar, bizzat, Emniyet Genel Müdürü olan Mehmet Ağar'a elden teslim edilmiş ve teslim belgesi talep edilmiş; "sen git, ben faksla bildiririm" denilmiştir. Garip olan şey şudur: Tıpkı Abdullah Çatlı olayında olduğu gibi, buradaki silah taşıma izin belgesini veren de, Sayın Mehmet Ağar'dır. Belgede şöyle denilmektedir:

"Genel Müdürlüğümüzde teknik danışmanlık görevi olduğundan, silah taşımaya yetkilidir." Mehmet Ağar, Emniyet Genel Müdürü, Vali, imza, mühür.

Daha sonraki aramalarda, özellikle Susurluk Komisyonu araştırmalarında, bu konudaki belgeler Emniyetten isteniyor; ama, ne silahlar ne de belgeler, ne yazık ki, bulunamıyor.

Değerli arkadaşlarım, bu durumlar, Sayın Mehmet Ağar'ı, çete üyelerini koruyan ve emir veren birisi konumuna getirebilir. Bu haliyle, Türk Ceza Kanununun 312 nci maddesiyle, sadece koruma ise, 240 ıncı maddesiyle de cezalandırılması talep edilebilir.

İsnat olunan bu fiilerin bir kısmı Sayın Mehmet Ağar'ın Emniyet Genel Müdürlüğü yaptığı döneme, birkısmı İçişleri Bakanlığı yaptığı döneme rastlamaktadır. O nedenle, İstanbul Devlet Güvenlik Mahkemesi Başsavcısı, soruşturma yapmak amacıyla bir fezleke düzenleyerek, Türkiye Büyük Millet Meclisi tarafından Mehmet Ağar'ın dokunulmazlığının kaldırılmasını talep etmiştir. Genel Kurul, görüşmeler sonucunda, Sayın Mehmet Ağar'ın dokunulmazlığının kaldırılmasına karar vermiştir; ancak, Sayın Ağar, bu kararın, İçtüzüğe ve Anayasaya aykırı olduğu gerekçesiyle, Anayasa Mahkemesine iptal davası açmış; Anayasa Mahkemesi, iptal davasını yerinde bulmayarak, 31.12.1997 tarihinde reddetmiştir. İstanbul'da, Devlet Güvenlik Mahkemesine dava açılmış; Devlet Güvenlik Mahkemesi -görev bakımından- görevsizlik kararı vererek dosyanın sürünceme noktasına gelmesine neden olmuştur. Ancak, İstanbul Devlet Güvenlik Mahkemesi Başsavcısı kararı temyiz etmiş, Yargıtay 8. Ceza Dairesi, Devlet Güvenlik Mahkemesinin verdiği görevsizlik kararının yerinde olmadığına karar vermiştir.

Değerli milletvekilleri, suç işlemek için teşekkül oluşturmak eylemi, toplumu yakından ilgilendiren ve tehdit eden bir suçtur. Bu tür suçlara kamu görevlilerinin ve politikacıların da katılması, halkımızın temiz toplum, temiz siyaset istem ve beklentilerine aykırı düşmektedir. Bir dönem bakanlık görevini ve sorumluluğunu da üstlenmiş olan bir milletvekilinin, bu tür kuşkular altında kalması sakıncalıdır. Bu hususu aydınlatacak yolun, Meclis soruşturması olduğuna inanıyoruz. Meclis soruşturması açılması kararı verilmesi dileğiyle, Yüce Heyetinizi saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Öztop.

Şahısları adına, Sayın Mustafa Çiloğlu.

Buyurun Sayın Çiloğlu.

Süreniz 10 dakikadır.

MUSTAFA ÇİLOĞLU (Burdur) – Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; Hatay Milletvekili Sayın Atilâ Sav ve 54 arkadaşının, Elazığ Milletvekili Sayın Mehmet Ağar hakkında Meclis soruşturması açılmasına ilişkin verdikleri önerge nedeniyle söz almış bulunuyorum; bu vesileyle, Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.

Soruşturma önergesinde Sayın Mehmet Ağar'a isnat edilen suçlar, Türk Ceza Kanununun 313/2-3, 296 ve 240 ıncı maddelerindeki suçlardır.

Türk Ceza Kanununun 313 üncü maddesinde yazılı suç, cürüm işlemek için cemiyet kurma suçudur; Türk Ceza Kanununun 296 ncı maddesindeki suç, cürüm işleyenlere yardım suçudur; Türk Ceza Kanununun 240 ıncı maddesindeki suç ise, görevi kötüye kullanma suçudur.

Bu maddelerde yazılı suçlar, aynı fiiller bakımından kabili telif değildir. Önergede, birine girmezse diğerine girsin mantığıyla hareket edildiği anlaşılmaktadır. Böyle bir önerge, hukuken kabule şayan değildir; çünkü, Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünün 107/2 nci maddesinde "Bu önergede; Bakanlar Kurulunun genel siyasetinden veya bakanlıkların görevleriyle ilgili işlerden dolayı hakkında soruşturma açılması istenen Başbakan veya bakanın cezaî sorumluluğu gerektiren fiillerinin görevleri sırasında işlendiğinden bahsedilmesi, hangi fiillerinin hangi kanun ve nizama aykırı olduğunun gerekçe gösterilmek ve maddesi de yazılmak suretiyle belirtilmesi zorunludur" denilmiştir.

Soruşturma önergesinde, hangi fiillerin Türk Ceza Kanununun 313 üncü maddesine, hangi fiillerin Türk Ceza Kanununun 296 ncı maddesine ve hangi fiillerin Türk Ceza Kanununun 240 ıncı maddesine göre suç oluşturduğu belirtilmemiştir. Önerge, bu haliyle, İçtüzüğün 107/2 nci maddesinde öngörülen şartları havi bulunmamaktadır. Bu nedenle, ortada kabule şayan bir önerge yoktur.

Soruşturma önergesinde isnat edilen aynı fiillerle ilgili olarak, Sayın Mehmet Ağar'ın milletvekili dokunulmazlığı kaldırılmış ve İstanbul 6 numaralı Devlet Güvenlik Mahkemesinin (1998/3) esasında kayıtlı dava açılmıştır. Bu davanın açılmasına dayanak oluşturan Devlet Güvenlik Mahkemesi Başsavcılığının iddianamesinde yazılı fiiller ve sevk maddeleri, soruşturma önergesinde belirtilen fiiller ve sevk maddeleriyle tıpatıp aynıdır. Böyle olunca, adlî yargıda yargılama konusu olan hususlarda Meclis soruşturması açılması, derdestlik engeli sebebiyle hukuken mümkün değildir.

Esasen, Anayasanın 138 inci maddesinde "Görülmekte olan bir dava hakkında Yasama Meclisinde yargı yetkisinin kullanılması ile ilgili soru sorulamaz, görüşme yapılamaz veya herhangi bir beyanda bulunulamaz" denilmiştir; aksine bir tutum, Anayasanın 138 inci maddesinin ve kuvvetler ayrılığı ilkesinin ihlali anlamına gelecektir.

İstanbul Devlet Güvenlik Mahkemesi Başsavcılığının aynı yöndeki isnadı sebebiyle Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kurulu, 11.12.1997 tarihinde verdiği kararla, Sayın Mehmet Ağar'ın milletvekilliği dokunulmazlığını kaldırmış ve böylelikle, aynı konuda Meclis soruşturması açılmasına gerek bulunmadığı ve yargılama yerinin devlet güvenlik mahkemesi olduğu yönündeki iradesini zımnen izhar etmiştir. Bu karar verildikten sonra, aynı isnadın bu defa Meclis soruşturması biçiminde yeniden Genel Kurulun önüne getirilmesi hukuken mümkün değildir.

İstanbul Devlet Güvenlik Mahkemesi Başsavcılığının iddianamesinde, Sayın Mehmet Ağar'ın İçişleri Bakanıyken işlediği iddia edilen fiiler, 313 üncü maddedeki suçun kanıtı olarak kabul edilmiştir. Başsavcılığın bu kabulü, hem vaki itiraz üzerine Anayasa Mahkemesince verilen karar ve hem de İstanbul 6 numaralı Devlet Güvenlik Mahkemesinin verdiği görevsizlik kararının temyizen incelenmesi sonucunda Yargıtay 8. Ceza Dairesi tarafından verilen kararla tasdik edilmiş ve dolayısıyla, bu konudaki isnadın, Anayasanın 100 üncü maddesindeki prosedüre tabi olmadığı açıkça kme bağlanmıştır.

Hal böyleyken, Sayın Mehmet Ağar'ın bakanlık dönemiyle ilgili aynı isnadın bu defa müstakil bir suç kabul edilerek Meclis soruşturmasına konu edilmesi, kesinleşmiş yargı kararlarına aykırılık teşkil etmektedir.

Verilen soruşturma önergesinde, sadece İstanbul 6 numaralı Devlet Güvenlik Mahkemesinin görevsizlik kararından bahsedilmekte, Anayasa Mahkemesinin ve Yargıtay 8. Ceza Dairesinin verdiği kararlardan ise kasıtlı olarak hiç söz edilmemektedir. Oysa, yargının vermiş olduğu bozma kararında, Sayın Mehmet Ağar'ın bakanlık döneminde işlediği iddia edilen fiillerin, iddianamede 313 üncü maddedeki suçun kanıtı olarak kabul edilmesi doğru bulunmuş ve dolayısıyla, devlet güvenlik mahkemesinin, Anayasanın 100 üncü maddesine dayanarak vermiş olduğu görevsizlik kararı bu yönden bozulmuştur.

Durum bu kadar açıkken ve ortada kesinleşmiş yargı kararları varken, aynı iddianın bu defa Meclis soruşturması biçiminde Genel Kurulun önüne getirilmesi, sadece sayısal üstünlüğe güvenerek sonuç almaya çalışan bir zihniyetin sergilediği yeni bir hukuk tanımazlık örneğidir. Üstelik, soruşturma önergesinde Ömer Lütfi Topal olayıyla ilgili olarak yer verilen iddialar sebebiyle, zamanın Emniyet Müdürü Kemal Yazıcıoğlu hakkında, İstanbul Ağır Ceza Mahkemesince beraat kararı verilmiştir. Önergedeki iddia, Sayın Mehmet Ağar'ın, bu hususta Kemal Yazıcıoğlu'na talimat verdiği şeklinde olduğuna göre, talimat aldığı ve uyguladığı iddia edilen kimse hakkında beraat kararının verildiği yerde, Sayın Mehmet Ağar'ın talimatı veren kişi olarak suçlanmasının hukuken mümkün olmadığı apaçık ortadadır. Açıkçası, suç teşkil ettiği iddia edilen fiil, hukuken boşlukta kalmıştır. Önergenin hiçbir hukukî mesnedinin olmadığı bu kararla da ortaya çıkmıştır.

Eğer, Meclisteki sayısal üstünlükle, rakip siyasetçiler hakkında bu tür gayri hukukî ve gayri ahlakî girişimler yapılacaksa, yarın bu Mecliste çoğunluğun başka türlü oluşabileceğinin de unutulmaması gerekir. O zaman da, bu tür önergeleri verenler, kendilerinin de aynı türden soruşturmalara muhatap olabileceklerini bilmelidirler. Şurası iyi bilinmelidir ki, bu yolun sonu gelmez. Ülkemizde çağdaş, demokratik bir yönetimi ve toplum düzenini, bu tür gayri hukukî ve gayri ahlakî yöntemlerle oluşturmamız ve sürdürmemiz mümkün değildir. Bu önergeyi verenler, devlet düşmanlarının ağzıyla, devlete fedakârca hizmet etmiş insanları çetecilik vesaireyle suçlamaya ve onlara kara çalmaya devam ederlerse, yarın bu devlete hizmet edecek insan bulmakta zorluk çekilecektir.

Bu Meclisten doğru kararın çıkacağına inanıyor, Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum. (DYP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Çiloğlu.

Sayın milletvekilleri, salonda bulunan bazı milletvekili arkadaşlarımız arkaları Divana dönük vaziyette oturuyorlar. Kimseyi kırmak da istemiyorum. Genel Kurul salonunda oturan milletvekilleri, lütfen, Divana karşı saygılı davransın.

Sayın Erdoğan Yetenç, bakın, sabahtan beri orada arkanızı Divana çevirmek suretiyle oturuyorsunuz. Burası sohbet salonu değil; burada çok ciddî olarak, bir Meclis soruşturması önergesini müzakere ediyoruz.

EROL ÇEVİKÇE (Adana) – Tamam Sayın Başkan.

BAŞKAN – Eğer sohbet edecekseniz, kulisler hangi güne duruyor; buyurun oraya gidin; rica ediyorum...

EROL ÇEVİKÇE (Adana) – Tamam, uzatma artık.

BAŞKAN – Burası, Türkiye Büyük Millet Meclisi salonudur ve yüce bir salondur; burada herkes, Genel Kurula ve Başkanlığa saygılı olacak.

İkinci söz, Bursa Milletvekili Sayın Yahya Şimşek'e ait.

Buyurun. (CHP sıralarından alkışlar)

Sayın Şimşek, süreniz 10 dakikadır.

YAHYA ŞİMŞEK (Bursa) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; İçişleri eski Bakanı Sayın Mehmet Ağar hakkında verilmiş bulunan Meclis soruşturması önergesiyle ilgili görüşlerimi aktarmak üzere söz almış bulunuyorum; sizleri saygıyla selamlıyorum.

Bugün, Ulu Önder Atatürkümüzün ölümünün 60 ıncı yıldönümü; hep birlikte bir kez daha andık. Ben de, konuşmama başlarken, Yüce Önderimizi saygıyla, rahmetle anıyorum.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; verilmiş bulunan Meclis soruşturması önergesi, birtakım iddiaları içermektedir. Bu iddiaların dayanağı, İstanbul Devlet Güvenlik Mahkemesi Başsavcılığının Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına göndermiş bulunduğu fezlekedeki tanımlamadır; o tanımlamalara göre, İçişleri eski Bakanı Sayın Mehmet Ağar'a yöneltilen suçlamaların bir bölümünü, Sayın Ağar'ın, bu Bakanlık sırasında işlediğine ilişkin iddialardır. Elbette ki, iddia böyle olunca, bu iddianın soruşturulması görevi de, Anayasa ve İçtüzüğümüze göre, Türkiye Büyük Millet Meclisinin yetkisine girer; bugün burada görüşmemizin nedeni bu.

Bilindiği gibi, bugüne kadar, Türkiye Büyük Millet Meclisi gündemine, birçok araştırma, soruşturma ve gensoru önergeleri getirildi; bugün de yine Başkanlık sunuşlarında, gündeme alınması için verilen birçok önerge vardı ve Başkanlıkça, Türkiye Büyük Millet Meclisine sunuldu.

Bu önergelerin temeli, genelde, yapılan siyasetin, kin ve nefret temelleri üzerine oturtulmuş olmasından kaynaklanıyordu. Hangi sağ siyasî parti iktidarda olursa, muhalefette kalan sağ siyasî parti, o hükümeti düşürebilmenin yollarını, hep bu önergeleri vermek suretiyle yerine getirmenin gayreti içindeydi.

Bundan iki ikibuçuk yıl önce bu önergeler Meclise getirildiğinde "Meclisin denetim yollarını dejenere etmemek gerekir. Gerçekten güçlü kanıtlar var ise, o denetim yollarını yerinde kullanarak, denetim görevini Türkiye Büyük Millet Meclisi yerine getirmelidir" demiştik; fakat, ne yazık ki, muhalefet döneminde getirilen soruşturma önergelerini, o partiler, iktidara geldikten sonra unuttular; iktidardayken oluşturulan komisyonlarda o iddialardan vazgeçildi ve bu denetim yolları da, ne yazık ki, dejenere hale geldi ve toplum önünde de güvenini yitirdi. Ancak, Susurluk gibi çok önemli ve artık, toplumun tüm kesimlerinin dikkatini çeken ve sonuçlandırılması için Türkiye Büyük Millet Meclisinden çözüm bekleyen halkımızın bu noktada bizden beklentilerine yanıt vermek, bu Meclisin görevidir. Bu nedenle de, böylesine önemli, böylesine ciddî konularda, yani, Susurluk ile ilgili hangi boyutta bir iddia var ise, o iddianın Türkiye Büyük Millet Meclisinde değerlendirilmesi de son derece doğaldır ve doğrudur.

Tabiî, Susurluk olayı deyip geçmemek gerekir; gerçekten, toplum vicdanında büyük yaralar açmış olaylar zinciri ve tek boyutu da yok, birçok boyutu var. Bu boyutlardan belki ikisi çözülmeye başlamış; başlangıçta da ortaya konulduğu gibi, bu olaylar zincirinin güvenlik güçleri içindeki bazı boyutları, mafya içindeki bazı boyutları çözülme noktasına doğru gelmiş; ama, olayın üçüncü boyutu olan siyaset boyutu üzerinde henüz herhangi bir gelişme sağlanamamıştır. Elbette ki, bunları söylerken, bu gelişmelerle üçüncü boyutun üzerine de gidilmesinin ve sonuç alınmasının, Türkiye Büyük Millet Meclisinin görevi içinde olduğunu düşünüyorum.

Buralara nasıl gelindi? Tabiî, biraz gerilere gitmekte yarar var. Özellikle, 1968'li yıllarda yaşanılan öğrenci olaylarını bir kez daha hatırlamakta yarar var. O tarihlerde, sağcılar da, solcular da öldürülüyordu; ama, sağcıların katilleri yakalanırken, solcuların katilleri yakalanmıyor ve yakalananlar da, hatta mahkûm olanlar da, bir süre sonra, ya serbest bırakılıyor veya cezaevlerinden firar etmelerine göz yumuluyordu ve o dönemde çok önemli yetkililer, bu gelişmeler karşısında, halkın şikâyetlerine "bana, sağcılar suç işliyor dedirtemezsiniz" diyorlardı ve bir başka önemli yetkili de "onlar, devleti koruyan unsurlardır" diyorlardı.

İşte o dönemde devleti koruduğu iddia edilenlerin özellikle bu, son yıllarda meydana gelen olaylarda, devleti nasıl, ne derece korudukları ortada!.. Devleti korudukları konusu kuşkulu; ama, kuşkusuz bir şey var ki, onlar, devleti değil, fakat, ne yazık ki, devlet, onları korumuş, kollamış bulunmakta. (CHP sıralarından "Bravo" sesleri, alkışlar)

Bir taraftan bunlar bu şekilde söylenirken, onlar korunurken, kollanırken, diğer tarafta da bazı çevreler, özellikle adliyeyi devredışı bırakmanın gayreti içine girmişlerdir. Zaten "Susurluk nedir?" diye sorulduğu zaman, galiba Susurluk'u şöyle tanımlamak en doğrusudur: Susurluk, hukuktan uzaklaşmak, adliyeyi devredışı bırakmak...

Yine hatırlanacağı gibi, o dönemlerde, adliyeyi devredışı bırakmak anlayışında olanlar "biz yakalıyoruz, adliye bırakıyor" anlayışını topluma yaygınlaştırıyorlardı. Bu anlayışın yaygınlaşmasından sonra yargısız infazlar, bu anlayışın yaygınlaşmasından sonra faili meçhul cinayetler birbiri peşi sıra gelmeye başladı.

Sayın Başkan, değerli üyeler; gerçekten, bu karmaşık olaylar zincirini çözmek zorundayız. Toplumda yeniden güvenin tesis edilebilmesinin yolu, bu olayları çözmekten geçer. O nedenle, Yüce Meclis, inanıyorum ki, bu konuda elbette ki hassas davranacaktır; bu konuyla ilgili her olayı, Yüce Meclis, en ince ayrıntılarına kadar araştıracaktır.

Yalnız, bazen, gerçekten biz bu sorunları çözmek istiyor muyuz istemiyor muyuz noktasında endişeye kapıldığımı da ifade etmek istiyorum. Bazı olaylar gelişiyor; gözlemliyorum ki, sanki olaylar çözülmesin, ortada kalsın, birbirimize karşı suçlayalım, kullanalım; sen şu kadar karıştın ben bu kadar karıştım, gibi bir anlayışı, kendi partisel çıkarlarımıza daha uygun görüyoruz. Aslında bu anlayıştan kurtulmak gerekir. Bu olay, toplumun her kesimini yakından ilgilendirir hale gelmiştir, toplumsal bir sorundur. Burada, parti çıkarlarını bir kenara bırakarak, partilerüstü bir anlayışı egemen kılmak gerekir. Bu olayların üzerine elbirliğiyle gidilmelidir; gidilirken de, her siyasî parti, kendi içinde bu işlere bulaşmış olanları da korumamak, kollamamak koşuluyla, elbirliğiyle bu işin üstüne gitmeli ve sonuç alınmalıdır.

Tabiî ki, sadece bu gayret yetmez. Bu gayret, belki bugüne kadar yaşanmış...

BAŞKAN - Sayın Şimşek, size 1 dakika fazla süre verdim, ikinci 1 dakika daha veriyorum; ama, süreniz de bitmek üzere efendim.

YAHYA ŞİMŞEK (Devamla) – Peki Sayın Başkanım.

Bu gayret yalnız başına yetmez. Bundan sonraki gelişmeleri önlemenin yolları var; o da, yıllardan beri söylenilen ve fakat bir türlü yaşama geçirilmeyen yargı bağımsızlığını sağlamak. O da tek başına yeterli değil; yargıya soruşturmaları hazırlayacak olan adlî zabıtayı da mutlaka yasalaştırmak, kurmak suretiyle... Çünkü, bugüne kadar yaşanılan olaylarda, soruşturmaları, idareye bağlı olan birim yapmış. İdarenin denetimindeki bu birimler, yargının önüne ne derece sağlıklı dosyalar çıkarmışlarsa, yargı ona göre karar vermiş; eksik çıkarmışlarsa ona göre, tam çıkarmışlarsa ona göre karar vermiş. O nedenle, bizim, bir an önce, yargı bağımsızlığını sağlamamız ve yargıya bağlı cumhuriyet savcılarının denetiminde adlî zabıtayı da mutlaka kurmamız, yaşama geçirmemiz gerekir.

Ben, bu duygu ve düşüncelerle, Yüce Meclisin, Susurluk'un bir boyutunun çözülmesinde katkısı olacağına inandığım bu soruşturma önergesine "kabul" oyu vereceğine inanıyor; bu inançla, tekrar, Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Şimşek.

Şahsı adına son konuşma, Elazığ Milletvekili Sayın Cihan Paçacı'ya ait efendim.

Buyurun Sayın Paçacı. (DYP sıralarından alkışlar)

Süreniz 10 dakika.

MUSTAFA CİHAN PAÇACI (Elazığ) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Cumhuriyet Halk Partili üyelerce verilen ve Sayın Mehmet Ağar'ın Yüce Divanda yargılanmasını amaçlayan görüşmekte olduğumuz soruşturma önergesi, açıkça bir siyasî garez ifadesidir, her türlü hukukî mesnetten mahrum bulunmaktadır. Zira, Susurluk olayıyla ilgili olarak İstanbul DGM Başsavcılığının düzenlendiği fezleke üzerine, Sayın Ağar'ın ve Sayın Sedat Bucak'ın dokunulmazlıkları, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 11.12.1997 tarih ve 527 sayılı kararıyla kaldırılmış ve bu arkadaşlarımızın İstanbul 6 nolu DGM'de yargılanmaları başlamıştır. İlgili mahkeme, 4.5.1998 tarihinde Sayın Mehmet Ağar'la ilgili olarak görevsizlik kararı vermiştir. Mahkemenin bu kararı, İstanbul DGM Başsavcılığı tarafından temyiz edilmiştir. Vaki temyiz talebi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay 8. Ceza Dairesi, verdiği 9.7.1998 tarihli kararda "cürüm işlemek için teşekkül oluşturmak suçunun mütemadi suç niteliği taşımadığını; iddianamede de bu suçla ilgili isnadın bakanlık dönemine sirayet ettirilmediğini; bu itibarla, sanığın, Anayasanın 148 inci maddesine dayanılarak Yüce Divan sıfatıyla Anayasa Mahkemesinde yargılanmasını öngören görevsizlik kararının yasal bulunmadığını; sanığın suç tarihlerindeki sıfat ve görevi itibariyle, millî iradeyle atanmış memur statüsünde olması sebebiyle, Memurin Muhakematı Hakkındaki Kanun hükümlerine göre, doğal mahkemesinde yargılanması gerektiğini" belirterek, İstanbul 6 nolu DGM'nin verdiği görevsizlik kararını bozmuştur.

Soruşturma önergesini veren aslan sosyal demokratlar, mahkemenin görevsizlik kararının gerekçesini kullanmaktadırlar. Ancak, başsavcının temyiz talebi ve Yargıtayın usulî kesin hüküm niteliğindeki kararıyla tamamlanan adlî süreci, işlerine gelmediği için, bilerek ve isteyerek görmezlikten gelmişlerdir. Yargıtayın bu kesin kararından sonra, mahkemenin görevsizlik kararı da, onun gerekçesi de ortadan kalkmıştır. Görevsizlik tartışmasını sona erdiren bu dava için, Yüce Divanda yargılanmayı yasal bulmayan Yargıtayın kesin hüküm niteliğindeki kararı, Türkiye Büyük Millet Meclisi dahil, herkes için bağlayıcıdır. Şu anda biz, tartışma hakkımız olmayan bir konuyu tartışıyoruz.

Meclis Başkanlığı, bu önergeyi reddetmeliydi; çünkü, Yargıtayın kesin hüküm niteliğindeki bu kararından sonra, soruşturma önergesindeki iddialarla ilgili olarak, Sayın Mehmet Ağar hakkında, adlî yargıda yargılama süreci başlamış ve devam etmektedir; yani, yargılama hukukundaki deyişle, dava derdesttir. Başkanlığın reddetmediği hukukî mesnetten mahrum bu siyasî ve ideolojik garez önergesini, umuyorum ki, Yüce Meclis reddedecektir.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; şimdi size soruyorum: Bir iddia için birden fazla dava açılabilir mi? Açılmış bir dava varken ve devam ederken, aynı konuda, başka bir mahkemede başka bir dava açılabilir mi? Bir davada iki hüküm olabilir mi?

Yargıtayın bozma kararıyla, Sayın Mehmet Ağar'a isnat edilen fiilerin adlî yargıda görülmesinin kesinleşmesi ve dolayısıyla, kesin hüküm oluşması, aynı zamanda, Meclis soruşturması açılması yönünden de bir soruşturma-dava engeli oluşturmaktadır. Aksi yönde bir karar, ceza hukukumuzun temel ilkelerinden bir olan ne bis in idem (yargı bulunmaması şartı) ilkesinin de ihlali olur.

Bu önergeye imza atan sayın hukukçu üyeler, meslekî formasyonunuzu ve hukukun açık gereklerini siyasî ve ideolojik garezinize feda ettiğinizin farkında mısınız?! (DYP sıralarından alkışlar) Ne istiyorsunuz, niçin istiyorsunuz; Susurluk olayının soruşturulmasını mı istiyorsunuz; işte soruşturuluyor. Bu olayda, varsa, Mehmet Ağar'ın rolünün, dahlinin, kusur ve kabahatinin araştırılmasını mı istiyorsunuz; işte araştırılıyor.

Bu yol, Türkiye Büyük Millet Meclisi tarafından 11 ay önce açıldı ve görevli mahkeme gereğini yapıyor. Elinizde bilgi, belge varsa, siz de yardımcı olun, buna bir diyeceğimiz olmaz.

Şu var ki, dokunulmazlıkları kaldırıldığı, haklarında mahkemede dava açıldığı halde, Sedat Edip Bucak ile Mehmet Ağar, hâlâ idam edilmediler! Sizin canınızı sıkan, olsa olsa budur. Sizin, adlî mekanizmanın normal işleyişine, sabır içinde hukukî süreçlerin tamamlanmasına tahammülünüz yok. Yargısız infaz hevesleriniz kursağınızda kaldı. İhtiyatsızca patlattığınız ideolojik hükümleriniz, mahkemelerce doğrulanmadı; sıkıntıya düştünüz. Halbuki, birtakım peşin hükümlere ne güzel angaje olmuş ve birtakım masum insanları da angaje edip meydanlara indirmiştiniz! Susurluk'la ilgili iştahınızı çok kabartan malum cinayet davasında tutuklu sanık kalmadı. Mahcup olma huyunuz yoktur; ama, çok ciddî hayal kırıklığına uğradınız. Buna rağmen, hâlâ, masum insanların isimlerini, bu önergenizde de lekelemeye devam ediyorsunuz. Görülmekte olan bir davanın sanıkları hakkında kendinize göre hükümler vererek kanunu çiğniyorsunuz. Türkiye'de yargılamalar, ihtilal mahkemeleri veya halk mahkemeleri usulleriyle yapılmıyor. Hâkimlerimiz, sokaktaki gürültülere veya partilerin meydanlardaki angajmanlarına göre karar vermiyorlar. Sabır, tahammül ve bağımsız yargıya saygı gerekiyor; yargının siyasallaşmaması gerekiyor.

"Susurluk sorgulanmasın" diyen yok, uzaktan yakından ilgili sanılan "bizim arkadaşlarımız yargılanmasın" diyen de yok; işte yargılanıyorlar... Bu Yüce Meclisin hiçbir üyesi, hiçbir siyasî ve ideolojik gareze feda edilemez, edilmemelidir. Sorumsuz solun heveslerine, milliyetçiler kurban edilemez; Mehmet Ağar da edilmemelidir. Benim anlatmaya çalıştığım budur. (CHP sıralarından gürültüler, DYP sıralarından alkışlar)

NİHAT MATKAP (Hatay) – Çok düzeysiz bir konuşma.

MUSTAFA CİHAN PAÇACI (Devamla) – Temiz toplum, temiz siyaset; sonuna kadar evet, hiçbir itirazımız yoktur; ama, bir de millî müdafaa, millî siyaset var; onu biliyor musunuz, ona var mısınız?! Ne şartlarda, ne pahasına, nerede yaşadığınızın farkında mısınız?!

Yıllardan beri terörün kana boyadığı bir Türkiye var. Dışarıdan destekli vahşi bir bölücü örgütle mücadele ediyor Türkiye. Türkiye'nin içinde bulunduğu şartlarda terör mücadelesi ne demektir; bunu idrak edebiliyor musunuz?! Suriye ile harbi niye göze aldık; buna kafa yordunuz mu?! Bu mücadelede, Türkiye'nin yenilmemiş, diz çökmemiş olmasına, içte ve dışta bazıları çok üzülüyorlardı; galebemizin belli hale gelmesine de, belli ki kahroluyorlardı. Siz nereye vuruyorsunuz?! Kimi sevindirecek sonuçlar peşindesiniz; bunu iyi düşündünüz mü?!

Geçmişte şehir ve kır eşkıyası için dile getirdiğiniz insan hakları kavramını, yargısız infaz itirazını, Mehmet Ağar ve Sedat Bucak için de düşünebiliyor musunuz?! Bir millî mücadelenin görevini yapmış unsurlarını, düşmanın yıkamadığı, yıldıramadığı, yok edemediği insanları yıkmak, yıldırmak, yok etmek, bu çatı altında bizim görevimiz olabilir mi? Milletimizin savunma refleksini, bu mukaddes çatı altında kırabilir miyiz?

Geçen sene, olayın yıldönümünde "Susurluk, Susurluk" diye hoplayanları, Susurluk'ta gördük; ellerinde her türlü paçavra vardı; bir tek, şanlı Türk Bayrağı yoktu. (DYP sıralarından "Bravo" sesleri, alkışlar)

Şimdi, herkes, elini vicdanına koyup, iyice düşünüp taşındıktan sonra kararını versin. Portresi, bu bayraksızlarla çakışanlar hakkında tarih ve milletin hükmü, çok ağır olacaktır. O güruhu sevindirecek her karar, milletimize matem olacaktır.

Değerli milletvekilleri, birilerinin Türkiye'ye ve Türkiye'deki millî mukavemet unsurlarına karşı intikam hissi içerisinde olması anlaşılabilir bir husustur; fakat, bizim, bu intikam hissine alet olmamız kabul ve tasavvur edilebilir bir şey değildir. Siyaset, gözlerimizi perdelemesin. Burada, Mehmet Ağar hakkında olduğu kadar, kendimiz hakkında da karar vermiş olacağız. Unutmayalım, tarih ve millet bizi gözlüyor.

Yüce Meclise saygılar sunarım. (DYP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Paçacı.

Sayın milletvekilleri, şimdi, son söz, hakkında soruşturma istenen İçişleri eski Bakanı Sayın Mehmet Ağar'a aittir. (DYP sıralarından alkışlar)

Buyurun efendim.

Süreniz 10 dakikadır.

MEHMET AĞAR (Elazığ) – Büyük Türkiye Cumhuriyetinin kurucusu Atatürk ve değerli geçmişimizi saygı ve şükranla anarak sözlerime başlamak istiyorum ve bu konuyla ilgili olarak bir kez daha huzurlarınızda bulunmaktan çok rahat olmadığımı ifade ediyorum; ancak, Yüce Meclisimizin bu kutsal çatısı altında kin, husumet ve garezden fayda umanlar ve bu sayede, bu çerçeve içerisinde siyaset yapanlar var oldukça, üzüntü duyarım ki, birkaç sefer daha bu kürsüyü işgal etmek mecburiyetinde olacağız.

Onlar varken, biz de olacağız elbette. Bu devlet ve millet için çalışanlara, ülkede huzur ve refahı sağlamak için can bedeli bir mücadeleyi göze alanlara, her türlü yolu deneyerek saldırmakta beis görmüyorlar; ama, bizim mukabele tarzımız aynı şekilde olmayacak.

Özellikle benden evvelki konuşmacılara çok kısaca değinmek istiyorum. Sayın Öztop ve Sayın Şimsek, konunun hukukî zafiyetinin ne kadar net olduğunu bildikleri için detaylara giremediler. Biraz evvel konuşan arkadaşlarımız çok açık biçimde ifade ettiler; kesinleşmiş bir Yargıtay kararı, kesin hüküm haline gelmiş bir Yargıtay kararının var olduğu bir noktada, bir başka hukukî sav ileri sürebilmek mümkün değil.

Kaldı ki, 100 üncü maddeye sığınarak verilen soruşturma önergesinde, bahsedilebilen bir tek iddia var; o özel timcilerin, zamanın Emniyet Müdürü Kemal Yazıcıoğlu'na kanunsuz emir vermek suretiyle, serbest bıraktırıldığı konusu. Allah'ın büyük lütfu tabiî, bu soruşturma önergesi verildikten sonra, Kemal Yazıcıoğlu hakkında açılan dava bitti; bildiğiniz gibi de beraatla sonuçlandı. Ortada, ne bir kanunsuz emir var ne onun yerine getirilmesi var; o da beraatla sonuçlandığı için, iddialarınızın tamamı boşa çıkmıştır.

Sayın Öztop çok iyi incelememişler. Keşke benimle görüşselerdi, söylerdim. O bahsettiğiniz sahte belgelerle ilgili Adli Tıp Genel kurulunun bilirkişi raporları var, ekspertiz raporları var. Sizin söylediğiniz gibi, bizim yaptığımız şeklinde, öyle kesin bir kanaat falan söylemek hiç mümkün olmadı, o raporları incelediğinizde çok net olarak görürsünüz.

Arabada çıkan Beratta marka silahın tarafımdan Korkut Eken'e verilmesi söz konusu değildir, onu da iyi incelememişsiniz. Onlar, Emniyet Genel Müdürlüğüne geldiği iddia edilen; fakat, depo kaydı olmayan silahlar; bizim de o görevde depo sorumlusu olmadığımız aşikâr. Tabiî, bunları söylemek de gereksiz; ama, burada söylendiği için söylemek mecburiyetinde kaldım.

Değerli milletvekilleri, daha önce de söylediğim gibi, bizim şahsımızda bir dönemin yargılanması arzusundan başka hiçbir şeyin olmadığını görüyoruz. Hukukun apaçık şekilde müsaade etmediği, cevaz vermediği bir soruşturma önergesini Yüce Meclisin gündemine getirmek ve bu zamanı, bu türlü israf etmenin başka türlü bir izah tarzı olamaz.

Bu dönem, ülkenin kaderindeki zor günlerdi, sıkıntılı günlerdi. Geçen zaman içerisinde geçmişin çok çabuk unutturulabilmesi, belki kin, garez sahiplerine mümkün, ama Yüce Milletimize mümkün değildir. Milletimizi huzur içerisinde yönetebilmeyi gerçekten idrak edebilmiş kafalar, bu zorlukları göze almanın nasıl bir mecburiyet olduğunu son derece iyi bilirler. Nitekim, zamanında, kamu yönetimini tanzim edenler ile devlet ciddiyetine vukufiyetle sahip olanlar ve biraz evvel andığımız Büyük Atatürk gibi kurucu önderler, bu ülkenin kuruluşunda birtakım yasaları çıkarmak suretiyle veya Osmanlı Devletinde var olan yasaları muhafaza etmek suretiyle, Türkiye'nin geleceğinde, Türkiye'nin bekası için son derece önemli olabilecek olayların önünü alabilmenin ön tedbirlerini düşünmüşlerdir. Lafta değil, manada ve ruhta Atatürkçü olmanın gereğini de bir kez daha hatırlatmak isterim. Nitekim, cumhuriyetin ilanından onbeş yıl sonra Hatay'ın kurtuluşunda, daha sonrasında Kıbrıs davası başlangıcında devam eden diplomatik faaliyetlerden fiilî askerî müdahaleye kadar devam eden süreç içerisinde ülkede yapılan çalışmalar ve devamındaki diplomatik, askerî her türlü faaliyetler, bu ülkenin gelişimi ve bekası konusunda, ülke yönetiminden ne anladığını bilen insanların koyduğu sağlam temel taşları üzerinde yürüyen faaliyetlerdir.

Bu milletin var olma bedeli ağırdır; ama, buna değer. Bu değer içerisinde hizmet yapan insanları da, bu millet, hiçbir zaman unutmaz.

Elbette, bu kin ve garez sahiplerine söyleyeceğim bir şey yok. Onlara cevabı, şehit ve gazilerin yakınları ve bu şuura sahip olan herkes, her platformda verecektir. Biz, karınca kararınca, herkes gibi, gerek geçmiş dönemde gerekse bu yüce çatı altında, mütevazı ölçüler içerisinde hizmete devam edeceğiz.

Elbette ki, devletimizin en üst karar mekanizmalarının almış olduğu kararlar veya organize ettikleri konsept çerçevesi içerisinde, biz, üzerimize düşeni, bir kamu görevlisi olarak yaptık. Adamsendeciliğe sığınmadan, ne yapayım, mevzuat yetersiz, kanun yetmiyor -ama, öbür tarafta adamların ölüyor, ülke sıkıntı içerisinde- gibi mazeretlere sığınmadan, bunları problem etmeden görevimizi yaptık; bihakkın da yaptık. Bunu, şerefle ve haysiyetle üzerimde taşıyorum. Hayatım boyunca, hiçbir zaman, altımdakilere, üstümdekilere ne sorumluluk atarım ne bahane bulurum. İşte, mahkemelerdeyiz; işte, oradayız; her yerde, biz oradayız. Biz rahatız, bizim bir sıkıntımız yok; ama, biraz evvel değinildiği gibi, daha fazla ne yapabiliriz, daha fazla nasıl rahatsız edebiliriz, nasıl rencide edebilirizin arayışı, maalesef, bütün milletimizin gözleri önünde, bugün de cereyan etmektedir. Hiçbir millet meselesinde ortada gözükmeyen, iktidar koltuklarını işgal ederken dahi ortada gözükmeyen bazı protokol siyasetçileri, şimdi, yargıya intikal etmiş -Türkiye'de kuvvetler ayrılığı gibi, hepimizin yürekten benimsemek, uymak zorunda olduğu prensipler varken- bu konuyu tekrar Meclise getirmenin hangi gayesi içerisinde olduklarını açıklamalıdırlar. Açıklama da yapılmıştır; bu, tamamıyla, bir siyasî garezdir. Elini taş altına koymayanlar, sıkıntı içine girmeyenler ve bizatihi o görevlerdeyken elini taş altına koyanların görev şuurunda zorlama ve sıkıntı yaratanlar, bugün, bu meselelerden bir şeyler elde etmeyi düşünmektedirler. İfa edilmek istenen fonksiyon nedir; kara at, izi kalsın... O zaman, biz söyleyelim mi yani, Ömer Lütfü Topal'ın kumarhane ruhsatlarının altındaki imzalar ile soruşturma önergesindeki bazı imzaların çakıştığını. Bunlar yakışmaz. Ucuz siyasetin yeri ve zamanı değildir Türkiye için. Yargı orada, idare orada, Meclis burada; herkes, üzerine düşen görevi yapmalı ve denetim mekanizması, böylesine bir görüş içerisinde, yolundan ve çığrından çıkarılmamalıdır.

Bu yapılan, denetim faaliyetini aşmaktır, Meclisi yargı organı gibi çalıştırma arzusudur. Burada amaçlanan, sandıktan çıkamayan, her geçen gün eriyen, bazı baraj sıkıntılarından dolayı siyaseti bir şantaj malzemesi olarak gören zihniyetin, siyasetdışı metotlarla, siyasetdışı arayışlarıdır. Bunlara bizim evet diyebilmemiz mümkün değildir. Memleketi yönetme hakkını sadece kendisinde gören; ama, bunun için de milletten bir türlü vize alamayan bu ruh, bu hissiyat, ben temizim, herkes pis... Hiç öyle bir şey yok; hiç, ama hiç öyle bir şey yok. Bir kez daha tekrar etmek mecburiyetinde hissediyorum burada kendimi; geçen süreç, kimin devlet hizmetinde, kimin kendi hizmetinde olduğunu ayna gibi gösteren bir süreç olarak devam edip gidecektir. Bu Mecliste söyledim, bir kere daha söylüyorum; Türkiye'nin son yirmi senesine damga atan her görevdeki siyasetçi ve kamu görevlisi herkesin -söylememe rağmen cevap bulamadım- serveti araştırılsın, kuruşuna kadar. Kim pis, kim temiz; onlar çıkar, net ve açık olarak. (DYP sıralarından alkışlar)

Öyleyse, yapılmak istenen nedir... Ben, solu kesinlikle tenzih ediyorum; birçok millî meselede, millî görevlerde, kendilerinden, değerli destekler, lazım gelen, arzumuz olan destekleri aldık; ama, millete öğretmenlik yapmayı temel bir görev olarak üstlenmiş bir ruh var ki, milleti de, devleti de yönetmek istiyor. Vize de vermiyor millet size, bu yönetim görevine oturabilmeniz için; ama, bunu zorla, bunu şiddetle yapabilme şansınız da hiçbir zaman olmayacaktır. Devlet otoritesinin mücrim ve bozguncuya yönelmesinden hiç kimsenin rahatsız olmaması gerekir. Yargı sürecinin devam ettiği bir konuda bu meselelerin huzurunuza getirilmesini, ben, tamamıyla hakşinas bir olay olarak görmediğimi ifade ediyorum ve bunu da, sizin devlet anlayışınıza sunmak istiyorum.

Hepimizin, elbette ki, tek bir amacı, ülkemizin güçlü olması, ülkemizin büyümesi, ülkemizin huzur ve refah içerisinde olabilmesidir. Elbette ki, herkesin gücü, cesareti, bulunduğu konum itibariyle sıkleti, ağırlığı, yapacağı hizmet de aynı değildir; ama, ben, şahsım olarak diyorum ki, çok zor dönemde, ülke ve milletim için, imkânlarımın tamamıyla, gücüm oranında, kuvvetim oranında, şerefli bir mücadeleyi sürdürdüğüme yürekten inanıyorum. Dolayısıyla, günahlarıyla, sevaplarıyla bu zorlu dönemin minik ve mütevazı bir parçasıyım, arkadaşlarımla beraber. Bunun, her ahval ve şart içerisinde, kanunî her türlü mecburiyet karşısında ve her türlü platformda şeref ve haysiyetle hesabını vermeye hazırız.

Ülkenin bu zor ve ağır şartlarını herkesin anlaması lazımdır. Bizim hangi şartlar içerisinde görev yaptığımızı anlamanın iç huzuru ve gönül rahatlığı içinde midirler; yoksa, anlamamanın rahatsızlığı, anlamak istememenin kompleksi içerisinde midirler; bunu da, herkes, kendi vicdanında sormalıdır; çünkü, zihinlerinde ve vicdanlarında kendi tarihini karalamayan, özgüvenine sahip, ülkenin geleceği için olabildiğince fedakârlığa sahip insanların ülkesidir Türkiye. Türkiye'nin önü alabildiğine açıktır. Türkiye, gerçek gündemiyle, gerçek meselelerine sahip olduğu süre zarfında ve böylesine kine ve husumete dayalı bir siyasetin yok olduğu, hizmete, dostluğa, güzelliğe ve insanlığa dayalı bir siyasetin var olduğu bir dünyada yaşamak hepimizin arzusudur.

Ben, Yüce Meclise, beni sabırla dinledikleri için derin saygılarımı sunuyorum, vicdanî bir huzur içerisinde tarihe ve millete karşı görevimizi yapmış olmanın rahatlığı içerisinde olduğumu tekraren beyan ediyor, saygılar sunuyorum. (DYP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Ağar.

Sayın milletvekilleri, soruşturma önergesi üzerindeki konuşmalar tamamlanmıştır.

Şimdi, oylamaya geçeceğim; yalnız, açık oylama istemiyle ilgili bir önerge vardır; okuyorum:

İçişleri eski Bakanı Mehmet Ağar hakkındaki soruşturma önergesinin (9/38) açık oy suretiyle belirlenmesini arz ve teklif ederiz.

Yusuf Öztop?.. Burada.

Yahya Şimşek?.. Burada.

Atilâ Sav?.. Burada.

Yüksel Aksu?.. Burada.

Bekir Kumbul?.. Burada.

Ali Topuz?.. Burada.

İsmet Atalay?.. Burada.

Mustafa Yıldız?.. Burada.

Metin Arifağaoğlu?.. Burada.

Yılmaz Ateş?.. Burada.

Bülent H. Tanla?.. Burada.

Mustafa Kul?.. Burada.

Bekir Yurdagül?.. Burada.

Şahin Ulusoy?.. Burada.

Fikri Sağlar?.. Burada.

Ercan Karakaş?.. Burada.

16 milletvekili buradadır.

Oylama, açık oylama suretiyle yapılacaktır.

Şimdi, açık oylamanın şeklini Genel Kurulun oyuyla belirleyeceğim.

Açık oylamanın elektronik oylama makinesini kullanmak suretiyle yapılması hususunu oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

Daha önce aldığımız karar gereğince, oylama için 5 dakikalık bir süre belirliyoruz.

Sayın Bakanlar, hangi Bakana vekâleten oy kullanacaksa, pusula üzerine yazarak ve oyunun da rengini belirterek bize gönderecek ki, biz tutanaklara o şekilde geçireceğiz.

Oylamayı başlatıyorum.

(Elektronik cihazla oylama yapıldı)

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, yapılan oylamaya, tabloda da görüldüğü üzere, 341 sayın milletvekili katılmış; yalnız, bunun dışında 9 pusula gönderilmiştir.

Sayın Bülent Ecevit'e vekâleten Sayın Hüsamettin Özkan kabul oyu kullanmış, Sayın Işılay Saygın'a vekâleten Sayın Metin Gürdere kabul oyu kullanmış, Sayın İmren Aykut'a vekâleten Sayın Rüştü Kâzım Yücelen kabul oyu kullanmıştır.

Ayrıca, Sayın Yılmaz Ateş kabul, böylece 4 kabul oyu daha gelmiştir; oylamaya 350 sayın üye iştirak etmiş; 196 kabul, 147 ret, 7 çekimser, oyu kullanılmıştır; bu suretle, önerge kabul edilmiştir.

Anayasanın 100 üncü maddesi gereğince, soruşturma açılmasına karar verilmesi halinde, Meclisteki siyasî partilerin, güçleri oranında komisyona verebilecekleri üye sayısının üç katı olarak gösterecekleri adaylar arasından her parti için ayrı ayrı adçekme suretiyle kurulacak onbeş kişilik bir komisyon tarafından soruşturma yürütülecektir. Soruşturma komisyonunun görev süresi iki aydır.

Bu sürenin, komisyon başkanı, başkanvekili, sözcü ve kâtip üyenin seçimi halinde başlamasını oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

2. — Balıkesir Milletvekili İlyasYılmazyıldız ve 54 arkadaşının, İzmit Körfez Geçiş Projesi ihalesinde ihale usul ve esaslarını ihlal ederek rekabet ortamının oluşmasını önlediği, firma seçiminde yanlı davranarak devleti zarara uğratmak suretiyle görevini kötüye kullandığı ve bu eyleminin Türk Ceza Kanununun 240 ıncı maddesine uyduğu iddiasıyla Bayındırlık ve İskân Bakanı Yaşar Topçu hakkında Meclis soruşturması açılmasına ilişkin önergesi (9/39)

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, şimdi, Genel Kurulun 3.11.1998 tarihli 13 üncü Birleşiminde alınan karar gereğince, yine, bu kısmın 2 nci sırasında yer alan, Balıkesir Milletvekili İlyas Yılmazyıldız ve 54 arkadaşının İzmit Körfez Geçiş Projesi ihalesinde ihale usul ve esaslarını ihlal ederek rekabet ortamının oluşmasını önlediği, firma seçiminde yanlı davranarak devleti zarara uğratmak suretiyle görevini kötüye kullandığı ve bu eylemlerinin Türk Ceza Kanununun 240 ıncı maddesine uyduğu iddiasıyla Bayındırlık ve İskân Bakanı Yaşar Topçu hakkında Anayasanın 100 üncü ve İçtüzüğün 107 nci maddeleri uyarınca bir Meclis soruşturması açılmasına ilişkin önergesinin görüşmelerine başlıyoruz.

Yalnız, Ankara Milletvekili Sayın Saffet Arıkan Bedük, İzmir Milletvekili Ufuk Söylemez, Kastamonu Milletvekili Nurhan Tekinel ve Kütahya Milletvekili İsmail Karakuyu bu önergeye katıldıklarını belirtmişlerdir. Bilecik Milletvekili Bahattin Şeker ise önergedeki imzasını geri çekmiştir.

Şimdi, bu önergede de, sırasıyla, önergeyi verenlerden ilk imza sahibi veya onun göstereceği bir diğer imza sahibine, şahısları adına üç milletvekiline ve en son da hakkında soruşturma istenen sayın bakana söz verilecektir.

Şahısları adına söz talebinde bulunan ilk üç isim; Sayın Ahmet Neidim, Sayın Abdullah Örnek, Sayın Cengiz Altınkaya.

Önerge sahibi olarak Sayın İlyas Yılmazyıldız; buyurun efendim.

Süreniz 10 dakika.

İLYAS YILMAZYILDIZ (Balıkesir) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bugün, ülkemizin kurucusu Yüce Önderimiz Mustafa Kemal Atatürk'ün, Hakkın rahmetine kavuşmasının 60 ıncı yıldönümü dolayısıyla, aziz hatırası önünde saygıyla eğiliyor, kendisine şükran ve minnetlerimizi sunuyor, Allah'tan rahmet diliyorum.

Bayındırlık ve İskân Bakanı Yaşar Topçu hakkında, İzmit Körfez Geçiş Projesi ihalesinde devletin zarara uğratılmasına göz yumarak görevini kötüye kullandığı ve bu eylemin Türk Ceza Kanununun 240 ıncı maddesine uyduğu iddiasıyla Anayasanın 100 üncü ve İçtüzüğün 107 nci ve müteakip maddeleri gereğince bir Meclis soruşturması açılmasına ilişkin görüşmelerde önerge sahibi olarak söz almış bulunmaktayım; bu vesileyle, hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Bu konuda DYP Grubunca verilen ve 14 Ekim 1998 tarihinde yapılan gensoru önergesinin oylamasında, Yüce Meclisimizin çoğunluğunun, büyük bir farkla Sayın Bakana güvensizliğini belirtmiş olmasına ve gensoru önergesinin kabulü yönünde oy kullanmasına rağmen, Anayasadaki bir imkân nedeniyle, Sayın Bakan, görevine devam etme imkânını bulmuştur. Ancak, Meclisin hakkında verdiği güvensizliğe rağmen, pişkin pişkin, o makamı işgal etmeye devam etmesini anlamak mümkün değildir.

Değerli milletvekilleri, Bayındırlık ve İskân Bakanı Yaşar Topçu döneminde 46 ihale yapılmış; bunların 11'i ilanlı, 29'u davetli, 6'sı özel gerçekleşmiştir. Bu ihalelerde, indirim oranı ortalama yüzde 23'tür. Bu oran, bir önceki hükümet döneminde ise yüzde 41'dir. Bugünkü İktidar döneminde yapılan ihalelerde ciddî müzakereler yapılmamış, hukuk bir kenara bırakılmış, ihale usul ve esasları açıkça ihlal edilmek suretiyle devlet trilyonlarca lira zarara sokulmuştur. Bunun en son örneği, İzmit Körfez Geçiş Projesi ihalesinde görülmektedir. Söz konusu ihaleye 10 ayrı konsorsiyum başvuruda bulunmuş, yapılan inceleme ve değerlendirme sonucunda, BOUYGUES-VİNSAN Grubunun da dahil olduğu 6 firma grubu teknik yeterlilikleri ve kapasiteleri itibariyle uygun bulunmuş ve bu ihaleye teklif vermek için davet edilmişlerdir. Ancak, projenin ihalesine katılabilmek için yeterlilik alan diğer 5 ayrı konsorsiyumun Türk ortakları çeşitli nedenlerle yabancı ortaklarını ikna edemedikleri için ihaleye katılmak istememişler, sadece BOUYGES-VİNSAN grubu teklif vermiştir. Yeterlik alan firmaların istekleri üzerine, idarenin iki defa süre uzatımı vermesine rağmen, bu firmalar uluslararası tahkimi şart koştukları için ihaleye girmemişlerdir.

İhaleye girmeyen konsorsiyumlardan birinin ortağı olan ENKA Firması, ihalenin son gününde Karayolları Genel Müdürlüğüne mektup göndererek, ihalenin tekrarlanması halinde iştirak edeceğini bildirmiştir.

BOUYGES-VİNSAN grubunun 14.2.1996 tarihli ilk ihaleye verdiği teklif Karayolları Genel Müdürlüğü tarafından incelenmiş ve geçerli teklif kabul edilerek resmî kayıtlara geçirilmiştir. Bilahara, bu ihale, Karayolları Genel Müdürlüğünce iptal edilmiş ve 4.12.1996 tarihinde ihale yenilenmiştir. Bu ihalenin iptal edilmesinin gerekçesi de, sadece bir tek firmanın ihaleye teklif vermiş olmasıdır. Halbuki, daha sonra, üç firmanın kaldığı ihalede, Sayın Bakan, bir firmanın, devletimize 500 trilyon lira civarında daha fazla kazanç sağlayacağı iddia edilen bir teklifini şeklen reddedebilmektedir. Merak ediyorum, acaba, Sayın Bakan, kendisi bir iş yaptırsa, benzer şekilde, bırakın 500 trilyonu, 5 milyar liralık bir avantaj sağlasa "ne yapalım, daha önce verdik" diye devam edebilir mi?! Milletin, yetimin parasını, bırakın 500 trilyon lirayı, 5 lira bile olsa böyle kolayca, şeklî nedenlerle, verebileceğini iddia etmesini anlamak mümkün değildir.

4.12.1996 tarihinde yenilenen ihaleye, bu defa, önseçim kazanan altı firma grubundan

1. BOUYGES-VİNSAN,

2. ENKA (AJTC),

3. İBKO-CONSORTIUM,

grupları teklif vermiştir.

Bilindiği gibi, İzmit körfez geçişi ihalesi, 3996 sayılı Bazı Yatırım ve Hizmetlerin Yap-İşlet-Devret Modeli Çerçevesinde Yaptırılması Hakkında Kanun hükümlerine göre gerçekleştirilirken, uygulanacak usul ve esaslar, dönemin Bayındırlık ve İskân Bakanı tarafından onaylanan 20.6.1995 tarihli olur ile belirlenmiştir. Bu olurun en hayatî noktalarından biri olan görevlendirme sıralamasına ilişkin 8 inci maddesinde, tekliflerin görev sürelerine göre sıralanması ve en kısa görev süresini teklif eden istekliyle çerçeve sözleşmesinin şartlarının görüşülmesi ve görüşmeler sonucunda, anlaşmaya varılması halinde uygulama sözleşmesinin imzalanması, ilk teklif sahibiyle anlaşmaya varılamaması halinde görüşmelere son verilmesi ve ikinci sıradaki teklif sahibiyle görüşmelere başlanması hükmü yer almaktadır.

Buna göre, en ucuz teklifi veren ve tesisi en kısa sürede devlete teslim edecek olan firmanın birinci sırada yazılarak, müzakerelerin o sıraya göre başlatılması, diğer yandan ise, yap-işlet-devret modeli olduğu için, sonuna kadar kamu yararını gözeten bütün ihtimallerin değerlendirilmesi amaçlanmış olmasına rağmen, bu, en temel ve en önemli hükme uyulmamıştır.

Sayın Bakan bu "olur" un 8 inci maddesine dayanarak bir firmanın dava açmasını da "işte, bakın, firmanın sözcülüğünü yapıyorlar" gibi değerlendirmektedir; ne olacaktı, eldeki "olur" a, yani, kendinizden önceki bakan tarafından verilen "olur" a uymazsanız, firma da tabiî ki, bu kurala göre itiraz edecek... Bundan daha doğal ne var. Yani, doğruları firma söylemiş; burada, Parlamentoda dile getirilmiş, ne fark eder; burada, önemli olan, Bakanın 8 inci maddeyi ihlal etmesi. Tabiî, bunu, bu konuda, işi, daha uzun kullanım süresi ve daha pahalı geçişi teklif etmesine rağmen, böyle bir firmaya vermekte ısrar etmesini anlamak mümkün değil.

İhalede yapılan hukuk dışı uygulamalar gensoru önergesiyle Genel Kurul gündemine getirilmiş; ancak, görüşmeler sırasında Bayındırlık ve İskân Bakanı Yaşar Topçu, konuya açıklık getireceği yerde, sürekli olarak kendisinden önceki bakanları suçlama yolunu seçmiştir. Oysa, daha önceki bakanlar, ihaleyle ilgili hazırlık çalışmalarını yapmışlar, henüz ihale tamamlanmamıştır. Nitekim, 55 inci Hükümetin göreve gelmesiyle müzakerelere devam edilmiş, ihale sonuçlanmıştır.

Sonuç olarak Bayındırlık ve İskân Bakanı tarafından onaylanmış bulunan "olur" un 8 inci maddesi ihlal edilmiştir. Sıralama ve görevlendirmenin iptal davası Ankara 10. İdare Mahkemesinde devam etmekte iken, ihaleyle ilgili olarak yargı kararı dikkate alınmamıştır.

Yapım ve işletme süresi 22 yıl olan ve ENKA (AJTC) grubundan 5 yıl daha kısa süreyle tüpgeçidi teklif eden ve devleti trilyonlarca lira zarardan kurtaran firma gözardı edilmiştir.

Yine, bilinmektedir ki, bu projelerden en ekonomik olanı tüpgeçittir; çünkü, tüpgeçidin ömrü, asmaköprü ve eğik askılı köprüye nazaran daha fazladır, hatta, iki katı kadar bir ömre sahiptir; aynı zamanda, demiryolu bağlantısı için en uygun olanı da budur.

Ayrıca, İzmit Körfezi, konumu gereği, stratejik bir önem taşımaktadır. Bu itibarla, tüpgeçit, denizaltı ve denizüstü trafiği bakımından bir engel teşkil etmediği gibi, kritik zamanlarda da daha avantajlıdır.

Böyle üç proje kıyaslandığı zaman, asmaköprüyü seçmek fevkalade yanlıştır; ülkenin yüksek menfaatları açısından yanlıştır, projenin ekonomikliği ve tekniği bakımından yanlıştır. İleride, demiryolunun, İstanbul'dan Bursa'ya, oradan da İzmir'e gitmesini düşünüyorsak -Bursa-Balıkesir-Manisa-İzmir şeklinde- o zaman, bu projeyi yeniden gözden geçirip, teknik şartlarını ve isteklerini yazarak, şeffaf bir ihale açmak durumundayız. Bunu yapmadığımız zaman, Türkiye'nin en büyük projelerinden biri olan bu proje için gerekli teknik ve idarî şartları sağlamadan önemli bir yapım işine başlanmış, bunun vebali de, bu kararı verenlerin üzerine kalmış olacaktır.

Geçiş ücretine ve teslim yılına baktığımızda, verilen tekliflerde asmaköprü için otomobil geçiş ücreti 11 dolar, teslim süresi 27 yıl; tüpgeçit için otomobil geçiş ücreti 9 dolar, teslim süresi 22 yıldır.

Şimdi, Sayın Bakana şunları özellikle sormak istiyoruz: Bu konulara bakmadan, bu konuları değerlendirmeden, ihaleyi, şeffaf, serbest rekabet kurallarına uygun olarak yapmadan, hangi kurala göre, hangi şarta göre, İzmit körfez geçişi için ENKA Firmasının vermiş olduğu asmaköprü projesinde karar kıldınız?

Yine, ihaleyle ilgili, mahkemelerce istenilen belge ve bilgiler Bayındırlık ve İskân Bakanlığınca eksiksiz olarak verilmemiştir. Kısacası, bu ihalede yönlendirme vardır, ihale usul ve esaslarının ihlali vardır, rekabet ortamı oluşturulmamıştır ve en önemlisi, ENKA Firması kayrılmıştır ve devlet zarara uğratılmıştır. Böylece, Bayındırlık ve İskân Bakanı Yaşar Topçu, görevini kötüye kullanmak suretiyle suç işlemiştir. Zaten, bu Bakanın yaptığı bütün işlemler, aynı şekilde, tartışmaya sebep olmaktadır; bu Meclis, iki defa, çoğunluğuyla, güvensizliğini belirtmiştir.

Yine, sayın milletvekilleri, 55 inci azınlık hükümetinin işbaşında bulunduğu birbuçuk yıldan beri yapmış olduğu en iyi ve en başarılı icraat, kanunları ve hukuku hiçe sayarak, ihaleler yoluyla yandaşlarına haksız kazanç sağlamak olmuştur, milletimizin kaldıramayacağı zamlar olmuştur, esnafımızın kaldıramayacağı vergiler olmuştur ve onbinlerce kamu görevlisi, bir yerden alınıp bir başka yere verilerek, kamu görevlisi olarak altından kalkamayacakları bir yüke sokulmuştur.

BAŞKAN – Sayın Yılmazyıldız, süreniz bitmiştir; size, 2 dakika eksüre veriyorum, lütfen, son cümlenizi söyleyin.

İLYAS YILMAZYILDIZ (Devamla) – Toparlıyorum.

Az önce, gündemdışı konuşmalarda sayın bakanlardan biri konuştuğu üzere, Doğru Yol Partisi iktidarları döneminde bakanken çiftçinin haklarını korurken, 55 inci Hükümette, havuz müteahhitlerinin, birkaç tane holding patronunun ve birkaç tane televizyon patronunun isteklerini yapan bir hükümet döneminde de, bakıyoruz ki, pamuk üreticisini, pancar üreticisini, ayçiçek üreticisini ve zeytin üreticisini çok rahat sefil edebilmektedir, bu çiftçiyi ezen politikaları da burada çok rahat konuşabilmektedir. Ben, bu Sayın Bakanın bütçesinde dedim ki: Sayın Bakan, bindiğiniz arabanın türküsünü iyi çağırıyorsunuz, size hayırlı olsun, bu millet de, günü geldiğinde cevap verir.

Son olarak, yukarıda belirtilen ve aynı konuda, Nevfel Şahin ve 55 arkadaşının, Başbakan Mesut Yılmaz hakkında, devleti zarara uğratarak görevini kötüye kullandığı iddiasıyla 21.10.1998 tarihinde verdiği Meclis soruşturması önergesi Yüce Meclisimizce kabul edilmiş bulunmaktadır. Bu konuda birinci derecede sorumlu olan Bayındırlık ve İskân Bakanı Yaşar Topçu hakkında verdiğimiz soruşturma önergesinin de Yüce Meclisimizce kabul edileceğini düşünmekteyiz.

Saygılar sunuyorum. (DYP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Yılmazyıldız.

Şimdi, şahısları adına ilk söz, Sakarya Milletvekili Sayın Ahmet Neidim'e ait efendim.

Buyurun. (ANAP sıralarından alkışlar)

Süreniz 10 dakikadır.

AHMET NEİDİM (Sakarya) – Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; Büyük Önder Mustafa Kemal Atatürk'ün vefatının 60 ıncı Yıldönümünde, kendisini, sevgiyle, saygıyla, şükranla, minnetle ve rahmetle anıyor, ruhu şad olsun diyorum.

Böyle bir günde "egemenlik kayıtsız şartsız milletindir" diyen Yüce Atatürk'ün lafının önünde, bu Meclisin bir üslubu vardır diyorum. Buraya bir milletvekili arkadaşımız geliyor, bu mukaddes çatının altında bir başka milletvekili arkadaşımızı pişkinlikle itham ediyor. Yeri geldiği zaman, o arkadaşlar ikinci demokrasi hareketinden bahsediyorlar. Demokrasinin kalbi burası, burası mukaddes bir çatı. Bu mabette, önce, üslubu ve konuşmayı öğreneceksiniz, ondan sonra milletvekilliği yapacaksınız. (ANAP sıralarından alkışlar)

İLYAS YILMAZYILDIZ (Balıkesir) – Siz kendiniz konuşun, boş verin başkasının üslubunu...

AHMET NEİDİM (Devamla) – Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; İzmit Körfez Geçişi Projesi ihalesiyle ilgili olarak Bayındırlık ve İskân Bakanı Sayın Yaşar Topçu hakkında verilmiş bulunan soruşturma önergesi üzerinde söz almış bulunuyorum; Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.

Sayın milletvekilleri, bu soruşturma önergesini okudum ve bu önergenin hiçbir şey içermediğini ve sadece Hükümetin icraatını engellemenin çarelerinin arandığını görerek üzüldüm. Bir müteahhit kavgasını Meclise getirerek, her salı ayrı bir soruşturma önergesiyle Meclisin çalışmalarını tıkamak ve sadece memlekete hizmetten başka bir şey düşünmeyen; ama, her türlü engellemeye rağmen büyük işlere imzasını atan Hükümeti ve hükümet üyelerini karalamak için getirilen önergeler, unutulmamalıdır ki, ülkeye zarar vermektedir.

Sayın milletvekilleri, burada doğru işler görüşülmeli, muhalefet, denetleme görevini de yapmalı; ama, bu görevi yaparken, yanlış ve usulsüz önergelerle, Yüce Meclisin kıymetli vakitleri harcanmamalıdır. Parlamento, hakların ve özgürlüklerin bekçisidir, kin ve nefret duygularının tatmin edileceği yer değildir. Bu düşüncelerle getirilen böyle önergelerin, ne milletimize ne devletimize ne de böyle haksız ve mesnetsiz önergeleri getirenlere bir fayda sağladığı görülmemiştir.

Bu konuyla ilgili olarak, Sayın Bakan hakkında önce gensoru verilmiş, daha sonra Sayın Başbakan hakkında soruşturma önergesi verilmiş, şimdi, tekrar, Bakan hakkında soruşturma önergesi verilmiştir. Bu kin ve nefret nedendir? Bu ülkeye hizmet edenlerin önünü, siz, böyle, ikide bir kesmek isterseniz, bundan Türkiye zarar görür, sizler de görürsünüz; ülke tıkanır, gelişmesini tamamlayamaz.

Sayın milletvekilleri, bazı iddiaları cevaplandırmak istiyorum.

Teklif veren tüm firma grupları, tekliflerini vermeden önce, tekliflerin nasıl değerlendirileceği konusunda tam bilgi sahibi olmuşlardır; zira, firma gruplarının ihaleye katılabilmek için idareden aldıkları ihale dokümanları arasında teklif verme şartnamesi de bulunmakta olup, VİNSAN Grubu da bu şartnameyi almış, teklifini bu esaslara göre hazırlamış ve idareye teslim etmiştir. Dolayısıyla, tekliflerin alınması ve değerlendirilmesinde, teklif verme şartnamesinde belirtilen hususların esas olduğu, firmalarca bilinmektedir ve teklifler, teklif verme şartnamesindeki bu kritere göre değerlendirilmiş ve firmaların sıralaması buna göre yapılmıştır. Sıralamaya ilişkin komisyon kararı Bayındırlık ve İskân Bakanı tarafından onaylanmıştır.

Sıralama ve görevlendirmenin iptali davasında, Ankara 10. İdare Mahkemesinde görülmekte olan davayla ilgili idare aleyhine verilmiş bir karar yoktur; aksine, idare lehine karar mevcuttur. İşte, bu bakımdan, idare aleyhine bir karar olmadığından, dikkate alınması gereken bir husus da bulunmamaktadır.

İhaleyle ilgili, mahkeme arakararıyla istenilen tüm bilgi ve belgeler gönderilmiştir; öyle olmasaydı, mahkeme, yürütmenin durdurulması konusunda bir karar veremezdi. Yürütmeyi durdurma talebi mahkeme tarafından reddedildiğine göre, tüm bilgi ve belgeler verilmiş demektir.

Bir başka iddia da, Sayın Yaşar Topçu'nun yanlışı, önceki dönemdeki değerlendirmenin usullere uygun olup olmadığına bakmaksızın uygulamaya karar vermesi olarak gösterilmektedir. Halbuki, burada, yargı kararıyla kesin ve uygulanması zorunlu bir işlem olduğuna karar verilen sıralamaya ilişkin değerlendirmenin usullere uygun olup olmadığından söz edilebilir mi? Ayrıca, bu işlem, usulsüz ve kanuna aykırı olsaydı, mahkemece yürütmeyi durdurma kararı verilmesi gerekirdi; verilmediğine göre, ortada usulsüz ve hukuka aykırı bir durum yok demektir. O halde, yanlışlıktan ve hatadan da bahsedilemez.

Sayın milletvekilleri, bir iddia da, firmalar seçildikten sonra verilen teklifleri sıraya koymak bir değerlendirmedir. O sıralamadan sonra o turu müzakere edecekler, her firmayla müzakere edecekler ve her firmanın kamu yararına olan hükümlerini tekliflerden birinin bünyesinde toplamaya çalışacaklar; bu, yapılmamış denilmektedir.

Her şeyden önce, o üzerinde sıkı sıkı durulan 20.6.1995 tarihli olurdaki 8 inci maddenin tam olarak bilinmediği anlaşılmaktadır. Bu madde sonuna kadar okunacak olursa, firmalarla ayrı ayrı görüşmeler yapılmasının söz konusu olmadığı açıkça görülecektir. Erman Şahin imzalı 20.6.1995 tarihli olurda, birinci seçilen firmayla görüşmelerin yapılması, anlaşmaya varılmaması halinde ikinci sıradakiyle görüşmelere geçilmesi ve işlemlere bu şekilde devam edilmesi, çok açık ve net ifade edilmektedir. Bu yöndeki iddia ve ifadeler tamamen afakîdir.

Bir başka iddiada "önceki dönemdeki bakanların olurlarıyla yapılan işlemler ile sıralamaya ilişkin işlemler, hazırlık çalışmalarıdır" denilmektedir. Oysaki, Danıştay 10. Dairesinin açık ve net kararı, önceki işlemlerin ve sıralamaya ilişkin işlemlerin, kesin ve uygulanması zorunlu işlemler olduğunu göstermektedir. Yargı kararı karşısında, sıralamaya ilişkin işlem, kesin ve uygulanması zorunlu bir işlem olduğuna göre, sonrası müzakerelere geçmeyi yapmak bunun bir gereği olmaktadır. Bu durumun hukuka aykırılığı olamaz; aksi davranış hukuka aykırılık teşkil eder.

Sayın milletvekilleri, ama, bütün bunlara rağmen, ülkeyi bir şantiye haline getiren, Edirne'den Kars'a, Karadenizden Akdenize; Ege, İç Anadolu, Doğu ve Güneydoğu Anadolu, Marmara ve Trakya'yı içine alan güzel çalışmalardan, ne Sayın Başbakanı ne de Sayın Topçu'yu vazgeçirebilirsiniz; vazgeçiremezsiniz. Aynı tavrınızı Karadeniz sahil yolunda da gösterdiniz; şimdi de İzmit Körfezinde göstermek istiyorsunuz; ama, başarılı olamayacaksınız.

Her şey, yasa ve nizamlara uygun olarak bağımsız yargı denetiminde yapılacak ve büyük eserlere bu Hükümet imzasını atacak. Belki bir gün siz de, bizler yanlış yaptık deyip, bu İzmit Körfezinde yapılan geçişten istifade edip, ne kadar güzel olmuş diyeceksiniz.

Sayın milletvekilleri, kin ve nefret, insan kalbine yüktür. Bu kin ve nefretle hareket edenler, bir gün gelir bundan büyük zarar görürler.

İLYAS YILMAZYILDIZ (Balıkesir) – Bunu söyleyene bak!

AHMET NEİDİM (Devamla) – Eğer vicdanları varsa, sonunda çok rahatsız olurlar. İşte, Sayın Topçu da, bir siyasî cinayete kurban edilmek istenmiş; ama, Yüce Parlamento, gensoru görüşmelerinde Sayın Topçu'yu korumuştur; ama, önergeyi veren arkadaşımız veya arkadaşlarımız tatmin olmamışlar ve Sayın Topçu'ya Meclis soruşturması açılmasını istemişlerdir.

Önergeyi veren arkadaşlarımızın bilmediği bir şey vardır; Sayın Topçu, iyi bir hukukçu ve son derece dikkatli bir siyasîdir. Yaptığı her işin yasalara uymasına özen gösterir.

BEKİR SOBACI (Tokat) – İşinin de uzmanıdır(!)

AHMET NEİDİM (Devamla) – Bir defa, bu proje ihalesinin soruşturma adresi Sayın Topçu değildir. Eğer adres arıyorsanız, Refahyol Hükümetine yöneleceksiniz; ama, siz de haklısınız; kendi kendinizi soruşturacak cesareti ne zaman buldunuz ki şimdi bulacaksınız... (FP sıralarından gürültüler)

Sayın milletvekilleri, bu Hükümetin böyle güzel projeleri değerlendirmesinden sıkılmayın. Sayın Yaşar Topçu'ya da, neden bu kadar kısa bir sürede, bu kadar büyük projeleri gündeme getirdiği için kızmayın; onu, tebrik edin.

Sayın Topçu, aklının ve kalbinin inanmadığı, kanun ve nizamlara uymayan hiçbir işi yapmaz; ama, cesareti, çalışkanlığı ve dürüstlüğüyle de hiçbir şeyden korkmaz. Tüm siyasî hayatı çilelidir; ama, çok şereflidir.

NEVFEL ŞAHİN (Çanakkale) – Şiir mi yazıyorsun?!.

AHMET NEİDİM (Devamla) – Onun için, kin ve intikam duygusuyla Sayın Topçu'yu yaralayamazsınız; zaten, böyle yapmamanız da gerekir. Aksini düşünmek, herkesin vicdanıyla ilgili bir meseledir.

Sayın milletvekilleri, İzmit Körfez Geçişi Projesi, ülkemizin en önemli ve yatırım tutarı en yüksek projelerinden biridir. Bu projenin hayata geçirilmesinde hepimizin katkısının olması lazım. Koca Körfez'i gözden çıkaracak kadar kötü duygular içerisinde olmayalım.

Ülkemizin hizmetini, her dönem başka bir siyasî parti, başka bir hükümet görmektedir.

BAŞKAN – Sayın Neidim, size 2 dakika fazla verdim; lütfen, toparlayın.

AHMET NEİDİM (Devamla) – Toparlıyorum Başkanım.

Mühim olan, mevcut hükümetlerin, kamuyu, devleti ve milleti düşündüğünün kanaatine varılmasıdır. Bu Hükümet de, hiç kimsenin şüphesi olmasın ki, böyle hareket etmektedir.

İşte, bu sebeplerden dolayı, kısır çekişmeleri bırakalım, aklımızın ve kalbimizin inanmadığı önergeleri desteklemeyelim.

İnsanlar gelip geçicidir, liderler de gelip geçicidir; ama, Türkiye, ilelebet ayakta kalacaktır. Onun için, sizleri, Türkiye'nin kalkınmasında, barışa ve huzura davet ediyorum. Bırakınız bu kavga ve kargaşayı; doğrularda bir araya gelelim. Doğru bir tanedir; doğru, kişiyi şaşırtmaz. Doğru, sizi, her zaman memnun etmeyebilir; ama, pişman da etmez. Onun için, bu doğrulara inanın. Kim bu memlekette taş üstüne taş koymuşsa ona teşekkür edelim; engellemeyi bırakalım, ona veya onlara yardımcı olalım; çünkü, bu memleket, artık kabına sığmıyor. Bizden sonra gelen nesillerin, artık, altyapı, yol, su, elektrik, baraj, tüpgeçit problemi olmasın; Türkiye, müreffeh bir ülke olsun.

Hepinize sevgi ve saygılarımı sunuyorum. (ANAP ve DTP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Neidim.

İLYAS YILMAZYILDIZ (Balıkesir) – Sayın Başkan...

BAŞKAN – Buyurun.

İLYAS YILMAZYILDIZ (Balıkesir) – Sayın Hatip, konuşma üslubumla ilgili bir...

BAŞKAN – Sizi kastetmedi efendim.

İLYAS YILMAZYILDIZ (Balıkesir) – Bir müsaade edin... Ben katılıyorum...

ÜLKÜ GÜNEY (Bayburt) – Hiç alakası yok... Bu, yeni bir usul mü Sayın Başkan?

BAŞKAN – Bir dakika... Şimdi, bir milletvekili çıkmış, ben ne yapayım?

İLYAS YILMAZYILDIZ (Balıkesir) - Müsaade edin...

BAŞKAN – Efendim, tamam, şimdi...

İLYAS YILMAZYILDIZ (Balıkesir) – "Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir" diyor; doğrudur. Böyle bir günde bu daha da önemlidir. Bu Meclisten hakkındaki gensoru 249 oya karşı 205 gibi bir çoğunlukla kabul edilmesine rağmen oturan bakan, pişkin pişkin oturan bakandır. Bunun başka izahı yoktur.

BAŞKAN – Peki, teşekkür ederim... Tamam...

İLYAS YILMAZYILDIZ (Balıkesir) – Milletin önünde...

BAŞKAN – Efendim, ben size söz vermedim.

İLYAS YILMAZYILDIZ (Balıkesir) – ... egemenliğe saygı gösterip istifa etmelidir.

BAŞKAN – Sayın Yılmazyıldız, rica ediyorum... Size söz vermedim efendim.

İLYAS YILMAZYILDIZ (Balıkesir) – Kendisine bu üslubu iade ediyorum.

BAŞKAN – Buyurun efendim.

BAYIRDIRLIK VE İSKÂN BAKANI YAŞAR TOPÇU (Sinop) – O konuşmacıyı, saygıya ve terbiyeye davet ediyorum.

Demin birisi burada "sen" dediği için itiraz ettiniz; sen demişti. Bana "pişkin" diyemez; pişkin o!.. Haddini bilsin öyle konuşsun!..

ÜLKÜ GÜNEY (Bayburt) – Daha terbiyeli konuşmalı o!

BAŞKAN – Kime diyorsunuz terbiyeli ol?

TURİZM BAKANI İBRAHİM GÜRDAL (Antalya) - Terbiyeli olacak; "pişkin pişkin" dedi...

BAYIRDIRLIK VE İSKÂN BAKANI YAŞAR TOPÇU (Sinop) – Bana diyor... Bana pişkin diyemez! Daha terbiyeli konuşmalı...

BAŞKAN – Efendim, yani...

BAYIRDIRLIK VE İSKÂN BAKANI YAŞAR TOPÇU (Sinop) – Siz, demin "sen" diye konuşamazsınız diye...

BAŞKAN – Efendim, tabiî ki, Sayın Bakan, bir milletvekiline "sen" diye hitap ederse ikaz ederim. Bakanın da bir ağırlığı var.

BAYIRDIRLIK VE İSKÂN BAKANI YAŞAR TOPÇU (Sinop) – "sen" diye...

BAŞKAN – Bir dakika efendim... O zaman, o size pişkin...

BAYIRDIRLIK VE İSKÂN BAKANI YAŞAR TOPÇU (Sinop) – Niye çıktın oraya sen?!

BAŞKAN – Bir dakika, Sayın Topçu, size söz verdim mi? Oturun yerinize!

BAYIRDIRLIK VE İSKÂN BAKANI YAŞAR TOPÇU (Sinop) – Oturmuyorum!

BAŞKAN – Oturur musunuz yerinize!... Oturur musunuz!..

BAYIRDIRLIK VE İSKÂN BAKANI YAŞAR TOPÇU (Sinop) – Oturmuyorum!.

BAŞKAN – Oturmazsanız ara vereceğim!

BAYIRDIRLIK VE İSKÂN BAKANI YAŞAR TOPÇU (Sinop) – Oturmuyorum... Ne yaparsın?

BAŞKAN – Efendim, size bir ihtar veriyorum.

Oturur musunuz yerinize!.. Lütfen, oturur musunuz yerinize!..

BAYIRDIRLIK VE İSKÂN BAKANI YAŞAR TOPÇU (Sinop) – Ne yaparsın?

BAŞKAN – Siz Bakan mısınız nesiniz?! Ben burada Meclis Başkanıyım.

BAYINDIRLIK VE İSKÂN BAKANI YAŞAR TOPÇU (Sinop) – Bakanım.

BAŞKAN – Oturur musun yerine!..

Size ikinci ihtarı veriyorum.

BAYINDIRLIK VE İSKÂN BAKANI YAŞAR TOPÇU (Sinop) – Oturmuyorum.

BAŞKAN – Lütfen oturur musunuz!

BAYINDIRLIK VE İSKÂN BAKANI YAŞAR TOPÇU (Sinop) – Oturmuyorum.

ÜLKÜ GÜNEY (Bayburt) – Sayın Başkan...

BAŞKAN – Efendim?

ÜLKÜ GÜNEY (Bayburt) – Sayın Başkan, şimdi, burada bu işi karşılıklı bir şeye dökmeyelim efendim.

BAŞKAN – Bir bakan, ağırlığını ve sorumluluğunu bilecek. "O bana pişkin diyor; ben de ona pişkin diyorum" dedi; o zaman o niye onun seviyesine düşüyor?

ÜLKÜ GÜNEY (Bayburt) – Hayır... Bir milletvekili burada saygılı olacak.

BAŞKAN – Tamam işte, o da onun seviyesine düştü. (DYP sıralarından alkışlar)

ÜLKÜ GÜNEY (Bayburt) – Siz onu ikaz etmediniz; Sayın Bakanı ikaz ettiniz. Tek taraflı olmaz böyle şey!

BAŞKAN – Efendim, ben ikaz ederim; benim ikazım beklenmedi ki!

BAYINDIRLIK VE İSKÂN BAKANI YAŞAR TOPÇU (Sinop) – Sayın Erez'i, "sen" dedi diye ikaz ediyorsunuz!..

BAŞKAN – "Sen" dedi mi ikaz ederim; ama, siz bırakmadınız ki ben onu ikaz edeyim.

BAYINDIRLIK VE İSKÂN BAKANI YAŞAR TOPÇU (Sinop) – Hadi ordan!

BAŞKAN – "Hadi ordan" demeye hakkın yok.

BAYINDIRLIK VE İSKÂN BAKANI YAŞAR TOPÇU (Sinop) – Var...Var...

BAŞKAN – Bak, ben, Bakan makan olduğuna bakmam, dışarı atarım sizi! Rica ederim! (DYP sıralarından "At dışarı" sesleri, alkışlar)

MUSTAFA KEMAL AYKURT (Denizli) – Gereğini yap...

ÜLKÜ GÜNEY (Bayburt) – Yapamazsın...

BAŞKAN – Lütfen, Meclis çalışmasını engellemeyin.

BAYINDIRLIK VE İSKÂN BAKANI YAŞAR TOPÇU (Sinop) – İstediğini yap...

BAŞKAN – Birleşime 10 dakika ara veriyorum.

 

Kapanma Saati: 18.26

 

ÜÇÜNCÜ OTURUM

Açılma Saati : 18.35

BAŞKAN : Başkanvekili Kamer GENÇ

KÂTİP ÜYELER : Levent MISTIKOĞLU (Hatay), Hüseyin YILDIZ (Mardin)

 

BAŞKAN – Türkiye Büyük Millet Meclisinin 16 ncı Birleşiminin Üçüncü Oturumunu açıyorum.

VI. — GENSORU, GENEL GÖRÜŞME, MECLİS SORUŞTURMASI VE
MECLİS ARAŞTIRMASI (DEVAM)

A) GÖRÜŞMELER (DEVAM)

2. — Balıkesir Milletvekili İlyas Yılmazyıldız ve 54 arkadaşının, İzmit Körfez Geçiş Projesi ihalesinde ihale usul ve esaslarını ihlal ederek rekabet ortamının oluşmasını önlediği, firma seçiminde yanlı davranarak devleti zarara uğratmak suretiyle görevini kötüye kullandığı ve bu eylemlerinin Türk Ceza Kanununun 240 ıncı maddesine uyduğu iddiasıyla Bayındırlık ve İskân Bakanı Yaşar Topçu hakkında Meclis soruşturması açılmasına ilişkin önergesi (9/39) (Devam)

BAŞKAN – Bayındırlık ve İskân Bakanı Yaşar Topçu hakkında verilen (9/39) esas numaralı Meclis soruşturması önergesi üzerinde, şahsı adına Sayın Ahmet Neidim konuşmuştu; ikinci söz sırası, Yozgat Milletvekili Sayın Abdullah Örnek'te.

Buyurun Sayın Örnek. (FP sıralarından alkışlar)

Süreniz 10 dakika efendim.

ABDULLAH ÖRNEK (Yozgat) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Balıkesir Milletvekili İlyas Yılmazyıldız ve 54 arkadaşının, İzmit Körfez Geçiş Projesi ihalesinde, ihale usul ve esaslarını ihlal ederek rekabet ortamının oluşmasını önlediği, firma seçiminde yanlı davranarak devleti zarara uğratmak suretiyle, görevini kötüye kullandığı ve bu eylemlerinin, Türk Ceza Kanununun 240 ıncı maddesine uyduğu iddiasıyla, Bayındırlık ve İskân Bakanı Yaşar Topçu hakkında, Anayasanın 100 üncü ve İçtüzüğün 107 nci maddeleri uyarınca, Meclis soruşturması açılmasına ilişkin şahsî görüşlerimi arz etmek üzere huzurlarınızdayım; Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.

Değerli milletvekilleri, bilindiği gibi, yeni bir 10 Kasımı idrak ediyoruz; burada şu hususu arz etmek istiyorum: Cumhuriyetimizi bize hediye eden Mustafa Kemal Atatürk ve değerli silah arkadaşlarına, böyle bir 10 Kasım gününde, aramızdan ayrılanlara Allah'tan rahmet, gazilerimize uzun ömürler dileyerek, konuşmama başlamak istiyorum.

Değerli milletvekilleri, bu İktidarın Sayın Başbakanı ve değişik bakanları hakkında bugüne kadar üç gensoru kabul edilmiş, birçok Meclis soruşturması önergeleri verilmiş ve bunlardan da 8 tanesi kabul edilmiştir. Yapılan icraatın birçoğu, kamuoyu nezdinde, gerçekten, şüpheyle karşılanmış, karanlık birçok noktanın olduğu hususunda gazetelerde, televizyonlarda sürekli olarak şüpheler ortaya atılmıştır. Örnek olarak, bunlardan birkaç tanesi: Sarıyer ormanlarının peşkeşi, Karadeniz otoyolu ihalesindeki usulsüzlükler, elektrik santrallarındaki, enerji dağıtımındaki usulsüzlükler, Tekel yolsuzluğu, 16,5 trilyonluk kartel teşviki, içinde bulunduğumuz bu salonun yeniden yapımında Meclis eski Başkanı hakkındaki usulsüzlük iddiaları, İzmit Körfez geçişi -ki, bugün görüşüyoruz; daha önce de gensoru olarak görüşülmüştü ve Yüce Meclisimiz tarafından kabul edilmişti- Kardemir peşkeşi gibi birçok hususta, gerçekten, karanlık noktaların olduğu gözler önündedir.

Değerli arkadaşlar, İzmit Körfez Geçişi Projesi, ülkemizin en önemli ve yatırım tutarı en yüksek ulaşım altyapı projelerinden bir tanesidir. Yap-işlet-devret modeliyle yapılacak olan bu proje için büyük firmalardan oluşan 10 konsorsiyum başvurmuş ve Karayolları Genel Müdürlüğü yetkilileri tarafından yapılan inceleme ve değerlendirmeler sonucunda 6 firma grubu, teknik yeterlilikleri ve kapasiteleri itibariyle uygun bulunarak bu ihaleye teklif vermek için davet edilmişlerdir.

Bu projenin ihalesinde, gerçekten büyük yolsuzlukların olduğu iddiasıyla verilen gensoru Yüce Meclisimizce kabul edilmiş ve orada da değerli arkadaşlarımız görüşlerini ifade etmişlerdi.

Sayın milletvekilleri, burada, projenin yatırım tutarından daha fazla miktarda devlet ve kamu zararına yol açan, böylesine ters ve izahı mümkün olmayan 501 trilyonun kaybından söz ediyoruz.

Ülkemizin içinde bulunduğu bunca ekonomik sıkıntının içinde, memurlarımıza üç-beş kuruş zam verirken ince eleyip sık dokumak için "buçuk bile fazla veremem" mantığını ifade ederken, trilyonların nasıl peşkeş çekildiğinin hesabını milletimiz adına sormak bu Meclisin en önde gelen görevleri arasındadır.

Yıllardan beri devletimizin hazinesini yağmalayan ve yağmalatan düşüncenin burada da önplana çıktığına şahit oluyoruz. Birkısım medya patronları, bazı holdingler, birkısım müteahhitler, hepimizin bildiği metotlarla, 65 milyonun alınterini nasıl hortumluyorlar? Haksız teşvik ve kredilerle, ihalelere fesat karıştırarak, zamanında borçlarını ödemeyerek, özel banka izni alıp, iflas ettirip kapattırarak, çete ve mafyalarla el ele, kucak kucağa, yanak yanağa pozlar vererek, hepimizin gözleri önünde vurgunlarını gerçekleştiriyorlar...

Değerli arkadaşlar, nedir bu işin mahiyeti; 1993 yılında başlayan bu proje, dört hükümeti ilgilendirmektedir. Yaklaşık 1,5 milyar dolarlık bir yatırımdır. Köprü dahil, otoyol uzunluğu 44 kilometredir. Köprü ve otoyolun 6 şeritli olması öngörülmüştür; yapım süresi de 4 yıl olarak programlanmıştır.

İhalenin kapsamına gelince: Gebze köprülü kavşağından Ankara yönünde 2,5 kilometre sonra oluşturulacak bir köprü kavşakla başlayacak; İzmit Körfezini, Karaburun-Dilburnu arasını 3 kilometre uzunluğunda bir köprüyle geçecek; Yalova-Karamürsel devlet yolunu köprülü kavşakla aşarak Orhangazi'de, Orhangazi-Bursa devlet yoluna bağlanacaktır.

İhalenin şekline gelince: 3996 sayılı Bazı Yatırım ve Hizmetlerin Yap-İşlet-Devret Modeli Çerçevesinde Yaptırılması Hakkında Kanun hükümlerine göre gerçekleştirilmektedir. Uygulanacak usul ve esaslar, Bayındırlık ve İskân Bakanlığının 20.6.1995 tarihli olurlarıyla belirlenmiştir.

Daha önce de ifade ettiğimiz gibi, ihaleye 10 konsorsiyum başvurmuş, 6 firma yeterli görülerek teklif için davet edilmiş, başlangıçta VİNSAN Grubu teklif vermiş; ayrıca, ENKA, ihaleye hazırlık süresi yeterli olmadığı için katılmamıştır.

VİNSAN Grubunun 14.2.1996 tarihinde ihaleye verdiği teklifi Karayolları Genel Müdürlüğünce incelenmiş, geçerli kabul edilmiş; ancak, her ne hikmetse, ihale iptal edilmiştir. İhale on ay sonra yenilenmiş, önseçimi kazanan 6 firmadan ENKA, TEKFEN ve VİNSAN Grupları sıralandırılmışlardır.

Burada, 54 üncü Hükümetin Bakanı Sayın Cevat Ayhan, teklifleri aldıktan sonra ihale kuruluna sıralamayı yaptırmıştır. Bundan sonra müzakereler yapılacak, ondan sonra da Danıştaya gidecektir; oradan çıktıktan sonra ihale safhasına girilecektir.

Verilen tekliflerde, ayrı ayrı üç değişik çözüm önerilmiştir: Tüpgeçit, eğik askılı köprü ve asma köprü. Bunların ilk ikisi VİNSAN Grubu tarafından verilmiştir. Asma köprü ise, ENKA ve DOĞUŞ Grubu tarafından verilmiştir. Burada, idarî hata, daha ilk başta göze çarpmaktadır. Niçin; zamanında hangi köprü olacak, bunun seçimini yapmamış; böylece, ENKA'ya doğru yönlenme olmuştur.

İhalenin usul ve esaslarının 8 inci maddesi, yap-işlet-devret modelini öngördüğü için, burada, esas olan, süreyi kısa veren firmayla öngörüşme yapılacaktır. Şayet, çerçeve maddeler üzerinde anlaşma sağlanamazsa, ikinci, daha sonra üçüncü firmaya geçilecektir.

Burada böyle bir hüküm yer almasına rağmen, müzakereye davet edilen firmaların sıralanmasında, Karayolları Genel Müdürlüğünün bu temel hükme uymadığı noktasında birtakım itirazlar vardır. İkinci ve üçüncü firmalar bu hususu ifade ederek, mahkemeye müracaat etmişlerdir.

Ayrıca, görev süresinin ENKA için yirmibeş yıl, VİNSAN için onsekiz yıl olduğu, VİNSAN'ın teklifinde geçiş ücretinin daha düşük olduğu görülmektedir.

Değerli arkadaşlar, bu ihalede karanlıkta kalan ve cevaplandırılması gereken birçok husus vardır; şöyle ki: İhale bedeli 1,5 milyar dolar olan bu proje, bu ihaleye giren 10 konsorsiyumdan sadece 2'si sonuçta, ortada mevcuttur; üçüncü sıradaki firmanın, tüpgeçit ve eğik askılı köprü işine, önce, olur verip, sonra neden reddedildiği noktası karanlıktadır.

Ayrıca, ENKA ile görüşmelerde, yüklenici firmanın bu ihaleyi çok az değişiklikle alma durumu söz konusudur. Ayrıca, köprüler yapıldıktan sonra diğer imalatların 2010 yılına kadar; yani, dört yıldan daha fazla olması konusunda iddiaları vardır.

Sonuç itibariyle, konu yargıya intikal etmiştir, yargının sonucunu beklemek gerekir; ama, Sayın Bakanın acelesi var ki, yargı sonucunu falan beklemeden, bir an önce bu projeyi tamamlamak istemektedir.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; aynı konu için bundan önce verilen gensoru görüşmelerindeki bir hususu dikkatlerinize arz etmek istiyorum: Cumhuriyet Halk Partisi adına konuşma yapan değerli sözcü, gerçekten, fikirlerini ortaya koymuş, burada yolsuzlukların, burada usulsüzlüklerin olduğunu çok açık ifadelerle dile getirmiştir; ama, oy vermeye gelince, burada, Cumhuriyet Halk Partisini görmemiz mümkün olmamıştır. Bu ise, Yüce Milletimizin gözünden kaçmamaktadır. İnşallah, bu seferki oylamada hep birlikte göreceğiz.

Değerli arkadaşlar, Sayın Bakanın, bize göre, ibretle izlenmesi gereken bir diğer tavrını da burada arz etmek istiyorum: Devlet Su İşleri 7. Bölge Müdürlüğü döneminde, Samsun ve bölgesinde edindiği trilyonluk servet ve gayrimenkullerin nereden edinildiğini muhakkiklere ve hâkimlere tevsik edemeyen, bu manada yolsuzlukları ulusal ve yöresel basında ayyuka çıkan, terfii bir yıl durdurulan eski Devlet Su İşleri Samsun Bölge Müdürü Ünal Mesci'yi, Bayındırlık Bakanlığı Müsteşar Yardımcılığına hem de akçeli işler, ihaleler ve özellikle de, karayolu ihaleleriyle ilgili bir göreve getirmesi cidden manidardır. İlgili müfettiş raporları elimizdedir.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; rakamlarla ihalenin mahiyetine geldiğimizde, ENKA grubu, KDV hariç, geçiş ücretini 9 dolar olarak vermiştir. 27 yıllık görev süresinde halktan toplayacağı miktar 11.071 milyar dolardır. İtiraz eden firma VİNSAN Grubunun teklifi ise, KDV dahil, geçiş ücreti 9 dolardır; 22 yıllık proje süresinde halktan toplayacağı miktar, 4.6 milyar dolardır. Aradaki farka baktığınız zaman, 6.438 milyar dolar fark vardır. Kimin parasıdır bu; tüyü bitmedik yetimin, memurun, esnafın, dargelirlinin parasıdır. Böyle büyük bir miktarı, böyle büyük bir meblağı, hiç kimsenin, değişik usul ve yollarla çarçur etmesine, bu Meclis müsaade etmemelidir.

BAŞKAN – Sayın Örnek, size, 2 dakika da eksüre verdim, lütfen, toparlar mısınız efendim.

ABDULLAH ÖRNEK (Devamla) – Bitiriyorum efendim.

Değerli milletvekilleri, sonuç olarak, bu ihalenin kime verilip verilmediği meselesi üzerinde durmak istemiyorum; mühim olan, burada devletimizin kaybı, milletimizin kaybı var mıdır, yok mudur? Önemli olan budur.

Bu hususu ıttılaınıza arz ediyor, Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum. (FP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Örnek.

Şahsı adına son söz, Aydın Milletvekili Sayın Cengiz Altınkaya'nın. (ANAP sıralarından alkışlar)

Buyurun Sayın Altınkaya, süreniz 10 dakika efendim.

CENGİZ ALTINKAYA (Aydın) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; ölümünün 60 ıncı yıldönümünde Ulu Önder Atatürk'ü rahmetle anıyor, aziz hatırası önünde saygıyla eğiliyorum.

Görüşülmekte olan soruşturma önergesi üzerinde, aynı konuyla ilgili olmak üzere, esasen, ben, dördüncü defa huzurunuzdayım, . Zannediyorum, bu ihale sürecinin tekniğiyle ilgili, hâlâ, daha anlaşılmayan bir iki nokta var. Bu kürsüden, defalarca, işin gerçek yönü bir yana bırakılmış, dosyadaki evraklar incelenmemiş; sadece ve sadece siyasî maksatlarla konunun gündeme getirildiğine hep birlikte şahit olmaktayız.

Biraz önceki konuşmacımız -bir örnekle konuya girmek istiyorum- söz konusu firmanın, geçiş ücreti olarak, küçük araçlardan 9 dolar alınmasını teklif ettiğini söylediler. Böyle bir hadise, zinhar, dosyada yok. O firmanın teklifi 12 dolar ve 12 dolarlık başlangıç fiyatı 2010 yılında 16 dolara çıkacak; yani, 2010 yılında 16 dolarlık geçiş ücretine yüzde 25 tenzilat yaparsanız 12 dolara geliyorsunuz. 12 dolardan yüzde 25 daha tenzilat yaparsanız 9 dolara gelirsiniz; ama, orada kastedilen tenzilat, 16 doların üzerinden yapılacak olan tenzilat, ki geçiş 12 dolara düşer. Dolayısıyla, demin burada söz konusu edilen hesabın gerçekle hiçbir alakası yoktur.

Bu ihalenin süreci üç dört yılı kapsamakta. Çeşitli olurlar var. Gözden kaçan bir şey var; burada uygulanan kanun, 3996 sayılı yap-işlet-devret modelini tarif eden kanun ve bu kanuna göre yapılan ihalelerde de üç çeşit ihale usulü öngörülmekte: Kapalı teklif, belli istekliler arasından teklif isteme ve pazarlık usulü. Bu ihalede kapalı teklif usulü uygulanmış, olurlar alınmış ve daha sonra, bu kapalı teklifler açılıp, aynı anda değerlendirilmesiyle bir sıralama yapılması öngörülmüş.

Geçen görüşmelerde de bahsedildi; bu sıralamadan sonra, idare, artık, sıralamaya girmiş her firmayla ayrı ayrı görüşme hakkına sahip değil. Bir kere, Sayın Cevat Ayhan'ın Bakanlığı döneminde verilmiş olura göre firmalar sıralanmış. Bu sıralamadan sonra, o günkü ifadelerine göre, bu bir şey ifade etmez; biz her firmayla görüşmeye devam ederiz... Hayır efendim; öyle bir şey yok. O zaman, bütün bu şartnameleri, bütün bu ihale öncesi teklif verme, teklif hazırlama şartnamelerini yapmamamız gerekir. Gelin, oturun karşıma, teklifleri verin; onu beğenmedim sen şunu ilave et, sen şunu değiştir...Bunca hazırlık, bunca şartnamenin yapılmasının altında yatan husus, firmaların ciddî hazırlık yapması, rekabet ortamı yaratılması ve terbiyeli bir şekilde tekliflerin verilmesidir. Yoksa, bütün bu emeklere hiç gerek yok; firmaları oturtursunuz karşınıza, sonuna kadar pazarlık yaparsınız. Pazarlık usulü uygularsanız onu da yapabilirsiniz.

Dolayısıyla "Bakan olurunun 8 inci maddesi" diye sözü edilen, Sayın Erman Şahin'in vermiş olduğu olurun 8 inci maddesi, esasında bir ifade yanlışlığını da içinde taşımaktadır. O da, bu süreç içinde olayı düzenleyen 94/5907 sayılı Bakanlar Kurulu kararının 15 inci maddesiyle çelişmesidir. O olurda, sadece ve sadece zamanı öne almış ve diğer şartları gözardı etmiştir. Ancak, kanunun ve Bakanlar Kurulu kararının lafzı ve tarifi "iki veya daha fazla istekli tarafından yapılan tekliflerin aynı olması halinde, bunların uygun teklif olmasının anlaşılması halinde, Hazineye en az yükümlülük getiren tekliften başlamak üzere sıralama yapılır ve birinci sıraya yerleşen firmayla geri kalan şartlar konuşulur, tartışılır, iyileştirilir. Eğer uzlaşılamazsa, ancak ve ancak, o zaman ikinci sıradaki firma davet edilir" şeklindedir.

Burada, ilgili bakana düşen görev, sıralamayı ya onaylamaktır ya da reddetmektir. Bu olayın içine girip, öbür firmanın daha iyi şartıyla, öteki firmanın daha iyi şartını bir araya getirme görevi yoktur. Sıralamayı ya onaylar ya iptal eder. Onaylandığı anda da hak, birinci sıradaki firmayla görüşme hakkıdır; o görüşmeler bitmediği müddetçe de ikinci firmayı davet edip, ihale ahlakına aykırı bir şekilde, gizli bilgileri ona aktarıp teklifini iyileştirmesini sağlamaya kalkışmak ihaleyi yönlendirmek demektir; işte, o zaman, ihaleye fesat karışır.

Konu -daha önce de konuşuldu- yargıya intikal etmiş bir konu. İhaleyi kaybeden ve bir bardak suda fırtınalar koparan bir firma, gidip, idare mahkemelerinde dava açtı. Ankara 10. İdare Mahkemesi "bu sıralama işlemi, hazırlayıcı bir ön işlemdir" değerlendirmesiyle ilk davayı, yani sıralamanın iptal davasını reddetti. Temyiz neticesinde, bu kez, firma sıralama işleminin hazırlayıcı bir ön işlem olmadığına, net olarak, kesin ve yürütülmesi zorunlu bir işlem olduğuna karar verdi. Dolayısıyla, bu firma sıralama işleminin üzerinde, artık, yargı kararı vardır, tartışılması kesinlikle mümkün değildir; o işlem kesindir, yürütülmesi zorunlu bir işlemdir.

Firma, yine ihalenin yürütülmesinin durdurulması istemiyle bir başka dava daha açıyor. Mahkemenin 11 Haziran 1998 tarihindeki kararıyla da, yürütmeyi durdurma istemi reddediliyor. Mahkeme kararlarını net olarak tekrar gözümüzün önüne getirirsek, mahkeme, "firmaların sıralama işlemi, kesin ve yürütülmesi zorunlu işlemdir" diyor ve bunu, ilamında ilan ediyor. Eğer, Sayın Yaşar Topçu, bu ihaleyi durdurursa, bu ihale işlemlerini yürütmezse, mahkeme kararına aykırı davranmış olur; o zaman, suç işler.

Değerli milletvekilleri, Türkiye'de yargıya inanıyorsak, yargı kararları emredici ise, burada, üç tane karar var; bu üç karara göre, bu ihalenin yürümesi mecburîdir. Bunu durduran suç işler, bunu geciktiren suç işler... Dolayısıyla, bu önerge, tamamen askıdadır, tamamen boşluktadır. İhale süreci boyunca yapılan işlemler kanunlara, Bakanlar Kurulu kararı ve Bakan olurlarına uygundur.

Tabiî ki, bu önergeyi verme ihtiyacı nereden çıkmıştır ona bakmak gerekir. Herhalde, muhalefete düşen arkadaşlarımız, iş yapıldığı dönemde, hizmet üretildiği dönemde, özellikle yatırımcı bakanlıkların bu faaliyetlerini kıskançlıkla engellemek, durdurmak için böyle şeylere tevessül ediyorlar. Yalnız, ben, o arkadaşlarımızdan rica ediyorum: Bakın, hem Anayasaya aykırı hem kanunlara aykırı işlem yaptırmak için zorluyorsunuz; vazgeçin, bırakın. Gruplarınızda da bu konuları tartıştığınızda ima ediyorsunuz, ondan da vazgeçin. Gelin, bu memleketin önünü açacak, gelecek nesillerin istikbalini hazırlayacak olan altyapı tesislerini süratle gerçekleştirelim.

Daha dün, siz, iktidardaydınız. Sabırla, ciddî muhalefetinizi yürütürsünüz. İktidarlar yıpranır, muhalefetler iktidar olur; onlar gelir, bu memleketin işini, hizmetini görür ve bir dönem sonra, tekrar yer değiştirirler. Türkiye'de yapılacak daha çok iş var, daha çok işi var Türkiye'nin. 400 tane daha baraj yapılacak. 8-10 bin kilometre daha otoyol yapılacak. 60 bin kilometrelik karayolu ağında, dünya kalitesi standardında, sıcak asfalta gelebilmiş 6 bin kilometre yolumuz var; 55 bin kilometre daha, yüksek standartta yol yapılacak. Bunların hepsi, bu Hükümet döneminde, bugünkü iktidar döneminde yapılamayacağına göre, sabırlı olun. Gidin, halkla kaynaşın, projelerinizi anlatın; kadronuzun, vatandaşlar tarafından takdir görmesini sağlayın, gelin iktidara, geri kalan işlerden, biraz da siz yapın. Biz de sizi alkışlayalım; ama, bunu yapamıyorsanız, bunu beceremiyorsanız, bırakın da, halkın takdiriyle, teveccühüyle görülmekte olan işlerin önünü açın.

CAFER GÜNEŞ (Kırşehir) – Siz, böyle mi geldiniz iktidara?

CENGİZ ALTINKAYA (Devamla) – Hepinizi saygıyla selamlıyor, hayırlı uğurlu olsun diyorum. (ANAP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Altınkaya.

Şimdi, söz sırası, hakkında soruşturma istenilen Bayındırlık ve İskân Bakanı Sayın Yaşar Topçu'ya ait; buyurun efendim. (ANAP sıralarından alkışlar)

Süreniz 10 dakika.

BAYINDIRLIK VE İSKÂN BAKANI YAŞAR TOPÇU (Sinop) – Sayın Başkan, Yüce Meclisin değerli üyeleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum. Ayrıca, ölümünün 60 ıncı yılında, devletimizin kurucusu Yüce Atatürk'ü, saygıyla ve şükranla bir defa daha anıyorum.

Değerli milletvekilleri, İzmit körfez geçişi sebebiyle, daha önceki oturumlarda gensoru görüşmeleri yapıldı. Bu gensoru görüşmelerinde, bu geçişin projeleriyle ilgili, firmaların teklifleriyle ilgili -bizatihî projeleri de getirerek- bütün teknik bilgileri, buradan Yüce Meclisin bilgisine sunduktan sonra, arkasından bu soruşturma önergesi geldi.

Soruşturma önergesiyle ilgili, soruşturma önergesini veren Doğru Yol Partisi Balıkesir Milletvekili Sayın Yılmazyıldız ve Fazilet Partisi Milletvekili Sayın Abdullah Örnek'i dinledikten sonra savunma yapmayacağım; savunma yapmanın hiçbir yararı yok. Neden savunma yapmayacağım; iki sebeple:

Sayın Örnek dedi ki "burada, bu ihalenin oluruna göre, en kısa süreyi verenin birinci seçilmesi, ihalenin ona verilmesi lazımdı." Gensoru görüşmeleri sırasında, belgesi de önünüze konulmak suretiyle, ıspatlandı, kanıtlandı ki, 20 Haziran günü, yani ben bakan olmadan 10 gün önce, geçmişteki Refah Partisinin, şimdiki Fazilet Partisinin Sakarya üyesi Sayın Cevat Ayhan, bizim şimdi sözleşme yapıp, Danıştaya sözleşmesini gönderdiğimiz firmayı birinci seçmiştir. Eğer, bu iş süreye göre yapılacak olsaydı, Sayın Cevat Ayhan'ın, burada sözcülüğü yapılan BOUYGUES-VİNSAN Grubunu birinci seçmesi gerekirdi; Fazilet Partisinin de, bu soruyu, o arkadaşlarına sormaları gerekirdi. Demek ki, mesele, bu sıralama değildir; gensoruda söyledim, kurt-kuzu hikayesidir.

Şimdi, ben bunun nesini anlatayım!.. 14 Şubatta ihale bitmiş, 20 Nisanda -aradan ikibuçuk aya yakın zaman geçmiş- Sayın Ayhan bu firmanın başvurusunu kale almamış; sıralamada da, birinci sırayı, bizim şimdi sözleşme yaptığımız firmaya, bizim koruduğumuzu söylediğiniz firmaya vermiş. Sonra, o firma, BOUYGUES-VİNSAN Grubu, Sayın Altınkaya'nın söylediği gibi, idare mahkemesine gitmiş; idare mahkemesi "bu idarî işlem değildir, bir ön değerlendirmedir" demiş; sizin iddianız gibi. Danıştay temyizen demiş ki: "Hayır, bu bir ön değerlendirme değildir; bu, bir idarî işlemin kendisidir. Karar verilmiştir, bu kararı inceleyeceksin." İdare mahkemesi de, bunun üzerine, bu bozmayı incelemeye başlamış. Yani, ortada idarî bir işlem var. Tercih yapılmış, iki defa da yürütmeyi durdurma kararı verilmiş. Buna rağmen, arkadaşlar burada söyleyecek söz bulamayınca, gelip buralarda "şüphe var" falan diyorlar; şüphe var da, ben ne olduğunu söyleyeceğim. Yani, bu "sen ne dersen de; biz, o grubu birinci seçen Cevat Ayhan'ı değil, birinci ihalenin bozulmasına sebep olan o zamanki Cumhuriyet Halk Partili bakanları değil, senin hakkında soruşturma açacağız" demektir. Olur, aç!..

Doğru Yol Partisi sözcüsü, çıktı, burada, bir sürü şey anlattı; ama, biraz evvel, benden önce, burada, Sayın Ağar hakkında soruşturma önergesinin görüşmeleri vardı; aynı Doğru Yol Partisinin sözcüsü, Anayasanın 138 inci maddesine sığındı, dedi ki "efendim, hakkında yargıda işlem gören bir konuda Mecliste görüşme yapılamaz." Burada, önergenizde var, kendiniz söylüyorsunuz. Yargıda işlem devam ediyor, yargıda işlem devam ederken, getirip bunu verdiğinize göre, demek ki sizden olunca, yargıda devam eden dava konusu üzerinde burada görüşme yapılamaz; ama, Yaşar Topçu olunca, görüşme yapılır! Hay hay... Onun için savunma falan yapmayacağım.

Şimdi, bakın, benim size söyleyeceğim şudur: Ben, buradan, TRT 3'ten bizi seyreden, dinleyen vatandaşlarımız var, yanlış anlamasınlar diye sadece onları aydınlatıcı iki cümle söyleyeceğim. Bir; burada, böyle, 500 milyar, 500 trilyon bir zarar söz konusu falan değil. Bunların hepsi uydurma. Bu, o firmanın iddiasından ibaret. Böyle bir şey söz konusu değil; bir.

İkincisi; burada, bu firmanın iyi projesi diye takdim edilen proje, gensoru görüşmelerinde gösterdiğim tüpgeçit... Şimdi, bunu, birçok kişi karıştırıyor. Tünel başka, tüpgeçit başka. Bu firma, tünel teklif etmiş olsaydı, bu dikkate alınabilirdi. Bu firma, tüpgeçit koyuyor. Bir yere tüpgeçit koyarsanız, altını da doldurursanız, bu deniz dibiyse, deniz dibi ekolojisini bozar -çevrecilerin kulakları çınlasın- ve oraya baraj yapmış olursunuz.

Şimdi, ben, buradan şunu ifade ediyorum; ben, burada, Bayındırlık Bakanı olarak oturduğum sürece, İzmit Körfezinin içinde tüpgeçit koydurmam. (DYP sıralarından "koyarız biz, koyarız" sesleri) Koydurmam. Beni, siz, elli kere Yüce Divana gönderseniz, koydurmam. Ben, o denizi bozdurmam; bu bir. Bir defa, bu iyi anlaşılsın. İkincisi, bu, yanlış proje. Zaten, standarta uymuyor. Bırak onu; ben koydurmam; ben, buna müsaade etmem; burada oturduğum sürece etmem. Söyleyeceğim şu: Bu firmanın BOUYGUES ortağı -şimdi "şüphemiz var" dedi ya; "şüphemiz var" diyenler, iyi dinleyin- Fransa'da rüşvet vermekten tutuklanmıştır. Türkiye'deki ortağı da, menfaat temin eden bir ortaktır, bunu teklif etmediği kapı kalmamıştır. Kendisi de, basın toplantısında, bizden önceki Bakan Sayın Erman Şahin'e atfen "'biz, sana bunu verelim, siz de bize siyasî destek verin' dedi; ama, biz, buna uymadık" dedi. Ben, sadece hafızanızı tazelemek için söylüyorum. 1995 seçimlerine bir ay kala bu firmanın sahibi çıktı, başında bulunduğu partiyi kastederek dedi ki "biz, Cumhuriyet Halk Partisi lehine seçimden çekildik." Demek ki, söylediği doğru değil.

Şimdi, ben, buradan, hem milletimize hem size bir şey söylüyorum: Bu firmanın sahibi, aynı zamanda bir partinin genel başkanı. O partinin oylarını kullanarak, kendi dava dilekçesini, bu Mecliste gensoru haline getirtti; bu yetmedi, bir bakan hakkında soruşturmaya dönüştürdü. Bunu, acaba menfaatsız mı yapıyor? Siz, böyle şaibeli firmalarla ilişki içerisinde, bunları menfaatsız mı yapıyorsunuz? Bunun çetecilikten ne farkı var? Arkasındaki oyu kullanarak, buradaki birtakım kişilerin imzasını bulup buraya getirmek, davası olan bir şeyin çetecilikten ne farkı var? Neye savunma yapacakmışım, ne farkı var çetecilikten? (ANAP sıralarından alkışlar) Niye savunma yapayım? Bunu, gelip, buraya söyleyenler düşünsün.

Bir üçüncüsü, bakın, Ankara-Pozantı, Ankara-Adana otoyolunu 10 parça ihale ettim; ayın 15'inde temelini atacağız. Gaziantep-Şanlıurfa otoyolunu 4 parça ihale ettim; temelini attık; Urfa'dan Diyarbakır'a uzatacağız, ihale hazırlığı yapıyoruz, Van'a uzatacağım. Şimdi, ihalede, Bursa çevre yolu var. Onunla birlikte, 4 parça halinde Aydın-Denizli otoyolu var. Haber veriyorum. Bunun arkasından, asgarî 10 parça halinde Orhangazi-İzmir otoyolu gelecek. Dahası, Antalya'da yaptık, atladınız!..

SALİH KAPUSUZ (Kayseri) – Soruşturma önergesiyle ne alakası var bunların?

BAYINDIRLIK VE İSKÂN BAKANI YAŞAR TOPÇU (Devamla) – Benim hakkımda soruşturma önergesi hazırlayacaksanız 10 tane, 20 tane -yapacaklarımı söylüyorum, yaptıklarımı da söylüyorum- hepsini beraber bir seferde getirin. Meclisi işgal etmeyin.

Siz, benim hakkımda soruşturma önergesi verin. Hizmeti, Cenabı Hak herkese nasip etmez; bana nasip etti... (ANAP sıralarından alkışlar) Ben, bu ülkenin 10 tane büyük eserini yapayım, siz, soruşturma önergesi verin, soruşturma önergesi vermekle meşgul olun! Cenabı Hak bana nasip etsin, ben böyle 10 tane İzmir Körfez geçişi -her biri 1,5 milyar dolar- yapayım, ben onların hayır duasını alayım; siz, soruşturma önergesi verin! Ben razıyım, ben razıyım... Ben bu memlekete 10 tane büyük eser yapayım, siz soruşturma önergesi verin; kılım kıpırdamaz...

SALİH KAPUSUZ (Kayseri) – 500 trilyon lira fazla mı ödesin bu millet?..

BAYINDIRLIK VE İSKÂN BAKANI YAŞAR TOPÇU (Devamla) – Yaptıklarımı söyledim, yapacaklarımı da söylüyorum...

SALİH KAPUSUZ (Kayseri) – Babanın kesesinden çıkmıyor, milletin kesesinden çıkıyor bu para.

BAŞKAN – Konuşulanları anlamıyorum efendim; lütfen müdahale etmeyin.

BAYINDIRLIK VE İSKÂN BAKANI YAŞAR TOPÇU (Devamla) – Burada bir yanlışlık var; onu da düzelteyim. Yaşar Topçu zamanında, Bayındırlık ve İskân Bakanlığında 41 ihale yapılmadı, 241 ihale yapıldı; sizin söylediğiniz gibi falan da değildir rakamlar... (DYP sıralarından gürültüler)

Oradan, anlayamadığım lafları atma, ayağa kalk da öyle konuş; al cevabını...

BAŞKAN – Efendim, siz konuşmanızı yapın...

BAYINDIRLIK VE İSKÂN BAKANI YAŞAR TOPÇU (Devamla) – Ayağa kalk da öyle konuş; erkek adam öyle yapar, kalk ayağa!..

BAŞKAN – Sayın Topçu, size 3 dakika fazla süre verdim; lütfen toparlar mısınız.

BAYINDIRLIK VE İSKÂN BAKANI YAŞAR TOPÇU (Devamla) – Oradan, aradan laf atma!.. Erkek adam ayağa kalkar konuşur...

BAŞKAN – Efendim, rica ediyorum...

Sayın Bakan, Genel Kurula hitaben konuşun efendim.

BAYINDIRLIK VE İSKÂN BAKANI YAŞAR TOPÇU (Devamla) – Ilgaz Tünelini dış krediyle ihale edeceğim; hazırlık yap soruşturma önergesi için.

Onun için, bunlar bizi yolumuzdan çevirmez. Bir zamanlar, Türkiye "Zap Suyu mu, köprü mü" kavgasını yaptı; şimdi, döndü bunlara.

BAŞKAN – Sayın Bakan, 4 dakika eksüre verdim; lütfen toparlar mısınız efendim.

BAYINDIRLIK VE İSKÂN BAKANI YAŞAR TOPÇU (Devamla) – Tabiî...

Şimdi, o kavgayı başka şekle çevirdiniz; ama, nereye çevirirseniz çevirin, biz yolumuza devam edeceğiz.

Ben size buradan haber veriyorum; inşallah, bu ay bitmeden, Körfez köprüsünün temelini atacağız.

Ben yaptığım işten eminim. Milletimin zararına, bana, hiç kimse iş yaptıramaz. Kanunsuz nizamsız da iş yaptıramaz. Ben, yaptığım işten eminim. Eğer siz, gerçekten milletin menfaatını arıyor idiyseniz, o zaman, dönüp, geçmişte bu firmayı ihaleye sokup iş verebilmek için bu şartları değiştiren insanlardan hesap sormanız lazımdı."Anlayamıyoruz, niye bir tane kalmış" diyor bu konuşmacılar. Pekala anlıyorsunuz niye tek başına kaldığını geçmişte de, onları kurcalamak işinize gelmiyor. Neyse; gelsin, gelmesin... Ben avukatım; otuz sene başkalarını savundum; gideriz Yüce Divana, orada da kendimizi savunuruz. Sonunda, bu işi yapanlar, utanması varsa utanır; utanmazsa, biz, yaptığımız işle gurur duyarız ve böylece yolumuza devam ediyoruz.

Onun için, tekrar ediyorum: Sizden ricam, bütün bu işler için, getirin soruşturma önergelerini -yapacaklarımız da dahil; bu ay içerisinde ihale olacak- Meclisi işgal etmeyin. Ben hepsine razıyım; 10'unu 15'ini birden getirin, 10'unu 15'ini birden çıkaralım, ne diyorsanız onu yapalım; ama, müsaade buyurun, ben burada oturduğum sürece, bunu böyle yapacağım.

Hepinize sevgilerimi, saygılarımı sunuyorum. (ANAP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Bakan.

Sayın milletvekilleri, Sayın Yaşar Topçu hakkında verilen soruşturma önergesi üzerindeki konuşmalar bitmiştir.

CEVAT AYHAN (Sakarya) – Sayın Başkan...

BAŞKAN – Bir dakika efendim, daha bitirmedim. Sıra bekleyin de bakalım...

Sayın Bakan o ihalelerden bahsediyor... Biraz da doğuya gelin, orası da memleket parçası, oraya da bir şeyler yapın... (FP ve DYP sıralarından "Bravo" sesleri, alkışlar) Yani, bir tane yatırım da, gelin, oralarda yapın; orası da memleketimizin bir parçasıdır. Rica ediyorum... Orada insanlar açlıktan kırılırken, başka yerlere hep böyle... Neyse...

NABİ POYRAZ (Ordu) – Bırak bunları, işine bak.

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, Sayın Bakan, konuşmasının bir yerinde "ben Meclise konuşmuyorum, sadece, bize, 6 ncı kanalda konuşan vatandaşlara söyleyeceğim" dedi.

BAYINDIRLIK VE İSKÂN BAKANI YAŞAR TOPÇU (Sinop) – Hayır Sayın Başkan...

BAŞKAN – Hayır efendim... Lafınızı aynen aldım.

Bu, Türkiye Büyük Millet Meclisini kale almamaktır; burada her bakan, her sözcü, Türkiye Büyük Millet Meclisine hitap etmek zorundadır. Böyle, ben Meclisi kale almıyorum, vatandaşa söylüyorum demeye kimsenin hakkı yok.

BAYINDIRLIK VE İSKÂN BAKANI YAŞAR TOPÇU (Sinop) – Olayı saptırıyorsunuz; hayır...

BAŞKAN – Tutanağı getirteceğim efendim.

BAYINDIRLIK VE İSKÂN BAKANI YAŞAR TOPÇU (Sinop) – Hayır efendim... Müsaade buyurun.

BAŞKAN – Hayır efendim... Tamam... Aynen yazdım Sayın Bakan.

BAYINDIRLIK VE İSKÂN BAKANI YAŞAR TOPÇU (Sinop) – Hayır, o anlamda değil...

BAŞKAN – Rica ediyorum... Ben, konuşmanızı aynen aldım. Siz öyle demedinizse, tamam, öyle değildir; ama, tutanağı getirtip göstereceğim.

BAYINDIRLIK VE İSKÂN BAKANI YAŞAR TOPÇU (Sinop) – Sayın Başkan, burası Türkiye Büyük Millet Meclisi. Ben, yıllardır bu Meclisin içerisindeyim ve en az sizin kadar saygılıyım. Benim söylediğim o değil.

BAŞKAN – Ama, tutanağı getirirsem, bakın...

BAYINDIRLIK VE İSKÂN BAKANI YAŞAR TOPÇU (Sinop) – Hayır efendim...

BAŞKAN – Aynen şu lafı kullandınız...

BAYINDIRLIK VE İSKÂN BAKANI YAŞAR TOPÇU (Sinop) – Ben, vatandaşlarımıza izah etmeye çalışıyorum.

BAŞKAN – Tamam canım, kullanmadınızsa mesele yok.

VII. — SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR

1. — Sakarya Milletvekili Cevat Ayhan’ın, (9/39) esas numaralı Meclis soruşturması önergesinin görüşmeleri sırasında şahsına sataşıldığı iddiasıyla konuşması

BAŞKAN – Sayın Cevat Ayhan, gönderdiği bir önergede, İzmit körfez köprüsüyle ilgili kendisine sataşıldığından bahsettiler.

Yalnız, yeni bir sataşmaya meydan vermemek üzere, Sayın Bakan, size 3 dakikalık bir süre veriyorum; buyurun. (FP sıralarından alkışlar; DSP sıralarından "Allah için..." sesi)

CEVAT AYHAN (Sakarya) – Evet, Allah için konuşurum merak etmeyin.

Muhterem Başkan, muhterem üyeler; bir süredir Meclis gündeminde gensoru ve soruşturma önergesiyle üzerinde durulan İzmit körfez geçiş köprüsüyle ilgili bugünkü soruşturma önergesi müzakerelerinde, muhtelif partilere mensup sözcüler ve Muhterem Bakan, şahsımla ilgili beyanlarda bulundular; sadece bir açıklamayla ilgili bilgi vermek istiyorum.

Benim yaptığım, Bakanlığımda, Karayolları Komisyonu tarafından yapılan teknik, hukukî ve malî değerlendirmeye göre, üç firmayla görüşme yapılması için onay vermekti. Önce, elbette ki, birinci firmayla görüşülür; ama, üç firmanın teklifleri ortadadır. Fiyat olarak, süre olarak kamu yararına bir noktaya indirirseniz, birinci firmayla mutabık kalırsınız; olmazsa ikinci firmaya, olmazsa üçüncü firmaya geçersiniz. Nitekim, bu sözleşme imzalanırken de, birinci firmayla bağlarken, hem geçiş ücreti düşürülmüş hem de süresi azaltılmıştır bana intikal eden bilgiye göre. Demek ki, değişiklik yapmak mümkündür. Zaten, değişiklik yapmak mümkün olmazsa, benim onayım "ihaleyi falan firmaya verin" şeklinde bir onay olurdu. Ben, öyle bir onay vermiyorum. "Üç firmayla görüşebilirsiniz" diyorum. Elbette, üç firmayı verirken, birini birinci, birini ikinci, birini üçüncü yazacaksınız; öyle veya böyle... Öncelik bakımından sıralamış Karayolları Teknik Heyeti, ben de ona "uygundur" demişim. Malî bakımdan, hukukî bakımdan ve teknik bakımdan bir sıralama yapmış; ama, bunlardan biriyle işi bağlayacaksınız diye bir talimat yok. Kamu yararının gereği...

CENGİZ ALTINKAYA (Aydın) – Doğru söyleyin!..

CEVAT AYHAN (Devamla) – ...müzakereyi amme menfaatına, kamu yararı, Hazine yararı menfaatı istikametinde neticelendirmek ve bağlamaktır. Benim yaptığım sadece budur. Bu ihalenin iptal edilip, tekrar yapılması gerekir; yani, yeniden ihale edilmelidir; Hazinenin menfaatı da bu istikamettedir.

Otoyollarla ilgili şunu söyleyeyim; otoyolun kilometresi 4 ilâ 5 milyon dolardır, bölünmüş yol yaparsanız 500 bin lira ilâ 1 milyon dolardır. Türkiye, binlerce kilometre yol beklemekte ve bölünmüş yol da beklemektedir; tercihi doğru yapmak lazım. Vergi gelirlerinin yüzde 65'i, 70'i faize giderken, Türkiye'nin birtakım lükse para harcayacak takatı yoktur.

Arz ederim; hepinizi hürmetle selamlarım. (FP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Ayhan.

CENGİZ ALTINKAYA (Aydın) – Sayın Başkan...

BAŞKAN – Sayın Cengiz Altınkaya, konunun sizinle ne ilgisi var?

CENGİZ ALTINKAYA (Aydın) – Benim konuştuğum şeylerin doğru olmadığını burada ifade ettiler; tam tersinedir "Allah için konuştum" diyen bir milletvekili, burada, tersini söylemiştir.

BAŞKAN – O da bakanlık yaptı; beyefendi de bakanlık yapmış; burada Başkan da var; sizinle ne ilgisi var?.. (ANAP sıralarından "O da bakanlık yaptı" sesleri)

O, çok eskiden yaptı.

VI. — GENSORU, GENEL GÖRÜŞME, MECLİS SORUŞTURMASI VE
MECLİS ARAŞTIRMASI (DEVAM)

A) GÖRÜŞMELER (DEVAM)

2. — Balıkesir Milletvekili İlyas Yılmazyıldız ve 54 arkadaşının, İzmit Körfez Geçiş Projesi ihalesinde ihale usul ve esaslarını ihlal ederek rekabet ortamının oluşmasını önlediği, firma seçiminde yanlı davranarak devleti zarara uğratmak suretiyle görevini kötüye kullandığı ve bu eyleminin Türk Ceza Kanununun 240 ıncı maddesine uyduğu iddiasıyla Bayındırlık ve İskân Bakanı Yaşar Topçu hakkında Meclis soruşturması açılmasına ilişkin önergesi (9/39) (Devam)

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, Bayındırlık ve İskân Bakanı Yaşar Topçu hakkında verilen Meclis soruşturması önergesi üzerindeki müzakereler tamamlanmıştır.

Oylamaya geçmeden önce, iki tane açık oy talebi var. Önce gelen önergeyi işleme koyup, önergedeki imza sahiplerini arayacağım.

Önergeyi okuyorum:

"Aşağıda imzaları bulunan bizler, görüşülmekte olan soruşturma önergesinin açık oyla yapılmasını arz ederiz."

Mehmet Gözlükaya?.. Burada.

Bayar Ökten?.. Burada.

Turhan Güven?.. Burada.

Necmi Hoşver?.. Burada.

Yusuf Bahadır?.. Burada.

Hayri Doğan?.. Burada.

Mehmet Ali Yavuz?.. Burada.

Nurhan Tekinel?.. Burada.

Veli Andaç Durak?.. Burada.

Sayın İsmail Kalkandelen?.. Burada.

Sayın Ergun Özdemir?.. Burada.

Sayın Ali Rıza Gönül?.. Burada.

Sayın Ufuk Söylemez?.. Burada.

Sayın Turhan Tayan?.. Burada.

Sayın Mehmet Sağlam?.. Burada.

Sayın Abdulkadir Akgöl?.. Burada.

Sayın Nevzat Ercan?.. Burada.

Sayın Güney, sizin önergenizi de okumama gerek var mı?

ÜLKÜ GÜNEY (Bayburt) – Gerek yok.

BAŞKAN – Arkadaşlarımız zaten 15 kişiyi buldular.

Oylama, açık oylamayla yapılacaktır.

Oylamanın şekli hakkında Genel Kurulun oyuna başvuracağım.

Açık oylamanın, elektronik oylama makinesiyle yapılması hususunu oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.

Bakanlar Kurulu üyelerinden hangi bakan, hangi bakanın yerine oy kullandıysa, oy pusulası niteliğindeki bir kâğıda yazarak bize göndermesini istiyorum efendim.

Oylamayı başlatıyorum.

(Elektronik cihazla oylama yapıldı)

BAŞKAN – Oylama işlemi bitmiştir.

14 sayın bakanımız vekâleten oy kullanmıştır. Sayın Hüsamettin Özkan, Sayın Bülent Ecevit'e vekâleten ret oyu kullanmış; Sayın Mehmet Batallı, Savunma Bakanı Sayın İsmet Sezgin'e vekâleten ret oyu kullanmış; Sayın Metin Gürdere, Sayın Işılay Saygın'a vekâleten ret oyu kullanmış; Sayın Hikmet Uluğbay, Sayın Zekeriya Temizel'e vekâleten ret oyu kullanmış; Sayın Nami Çağan, Sayın Hikmet Sami Türk'e vekâleten ret oyu kullanmış; Devlet Bakanı Sayın Rifat Serdaroğlu, Sayın Yıldırım Aktuna'ya vekâleten ret oyu kullanmış; Sayın Rüştü Kâzım Yücelen, Sayın İmren Aykut'a vekâleten ret oyu kullanmış; Sayın Burhan Kara, Adalet Bakanı Sayın Hasan Denizkurdu'na vekâleten ret oyu kullanmış; Sayın İstemihan Talay'a vekâleten, Sayın Yalım Erez ret oyu kullanmış; Sayın İbrahim Gürdal Sayın Ahmet Denizolgun'a vekâleten ret oyu kullanmış; ama, bizdeki kayıtlara göre Sayın Ahmet Denizolgun'un, sadece, Sayın Hasan Denizkurdu'na vekâleti var, bunun için, bu oyu geçerli sayamıyoruz. Sayın Işın Çelebi, Sayın Cumhur Ersümer'e vekâleten, ret oyu kullanmış; Sayın Mesut Yılmaz'a vekâleten, Mustafa Taşar ret oyu kullanmış; Sayın Şükrü Sina Gürel'e vekâleten, Sayın Mustafa Yımaz ret oyu kullanmış; Sayın İsmail Cem'e vekâleten, Hasan Gemici ret oyu kullanmış; böylece, Bakanlar Kurulu üyeleri tarafından 13 tane ret oyu kullanılmıştır.

Ayrıca, Sayın Metin Emiroğlu ve Sayın Refik Aras ret oyu kullanmış. Sayın Mahmut Işık kabul oyu kullanmıştır; böylece, 15 tane ret oyuna, 1 tane de kabul oyuna ilave yapacağız.

Böylece oylamaya, 397 sayın milletvekili katılmış; 227 kabul,168 ret, 1 çekimser, 1 geçersiz oy kullanılmıştır; bu suretle, Sayın Yaşar Topçu hakkında verilen soruşturma önergesi kabul edilmiştir.

Anayasanın 100 üncü maddesi gereğince, soruşturma, siyasî partilerin, güçleri oranında komisyona verebilecekleri üye sayısının 3 katı olarak gösterecekleri adaylar arasından her parti için ayrı ayrı adçekme suretiyle kurulacak 15 kişilik bir komisyon tarafından yürütülecektir. Soruşturma komisyonunun görev süresi iki aydır.

Bu sürenin, komisyon başkanı, başkanvekili, sözcü ve kâtip seçimi tarihinden başlaması hususunu oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler_ Kabul etmeyenler_ Kabul edilmiştir.

Sayın milletvekilleri, çalışma süremiz dolmuştur.

Yalnız, bu arada, Türkiye'nin birçok yerinde Köy Hizmetleri Genel Müdürlüğünde çalışan işçiler, geçici işçi statüsünün düzeltilmesi için açlık grevine başlamışlardır. Hükümeti, bu konuyu kısa zamanda çözmeye davet ediyoruz. Gerçekten, büyük bir sıkıntı içerisinde olduklarını söylüyorlar.

DEVLET BAKANI MEHMET CAVİT KAVAK (İstanbul) – Kim yapmış bu grevi?

BAŞKAN – Köy Hizmetleri Genel Müdürlüğünde çalışan geçici işçiler.

DEVLET BAKANI MEHMET CAVİT KAVAK (İstanbul) – Nerede?

BAŞKAN – Türkiye'nin her tarafında.

Hükümetimizin, insanların daha fazla mağdur olmaması için, bu işsiz arkadaşlarımızın durumlarını düzeltmesini istiyoruz.

DEVLET BAKANI MEHMET CAVİT KAVAK (İstanbul) – Hükümetimiz, göreve geldiği ilk günden beri, durumlarını düzeltmek için, gece gündüz çalışıyor.

BAŞKAN –Sayın Bakan, o arkadaşların isteğini size iletiyoruz; çünkü, bize Tunceli'den telefon ettiler ve "grevde olanlar artık çok zor durumda" dediler. Ben, aracı olarak iletiyorum.

HÜSAMETTİN KORKUTATA (Bingöl) – Sayın Başkan, hislerimize tercüman oldunuz.

BAŞKAN – Alınan karar gereğince, kanun tasarı ve tekliflerini sırasıyla görüşmek için, 11 Kasım 1998 Çarşamba günü saat 15.00'te toplanmak üzere, birleşimi kapatıyorum.

 

Kapanma Saati: 19.30

 

 

VIII. — SORULAR VE CEVAPLAR

A) YAZILI SORULAR VE CEVAPLARI

1. – İstanbul Milletvekili Bülent Akarcalı’nın, İMKB’ndaki “Gözaltı Pazarı” tabir edilen uygulamaya ilişkin sorusu ve Devlet Bakanı Güneş Taner’in, yazılı cevabı (7/6026)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın Devlet Bakanı Sayın Güneş Taner tarafından yazılı olarak cevaplandırılmasını arz ederim.

Bülent Akarcalı İstanbul

1. İMKB’ndaki “Gözaltı Pazarı” tabir edilen uygulamanın yasal dayanağı nedir?

2. Bu uygulama hangi objektif kıstaslara göre yapılmaktadır?

3. Bir hisse senedinin gözaltı pazarına alınması ya da buradan çıkarılması hangi ölçü ve kurallara bağlıdır?

4. Bu ölçü ve kuralları kim koyar, kim uygular ve kim denetler?

5. Gözaltı pazarının günde 15 ilâ 30 dakika açık olduğu doğru mudur?

6. Gözaltı sözcüğünün bizatihi çağrıştırdığı olumsuz anlamın talebi daraltması ve bu kadar kısa süre içerisinde, normal rekabet koşullarına göre alım-satım yapılabilir mi?

7. Gözaltı pazarındaki keyfi uygulamaları gidermek için yönetmelik ya da benzeri yasal bir mevzuat geliştirmeyi düşünür müsünüz?

T.C. Devlet Bakanlığı 6.11.1998 Sayı : B.02.0.003 (16) 2591

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

İlgi : TBMM Başkanlığının 8.10.1998 tarih ve KAN.KAR.MD.A.01.0.GNS.0. 10 . 00. 02/15352 sayılı yazı.

İstanbul Milletvekili Bülent Akarcalı’nın tarafıma yönelttiği 7/6026-14806 esas no. lu yazılı soru önergesine ilişkin cevap ekte gönderilmektedir.

Bilgilerinize arz ederim.

Güneş Taner Devlet Bakanı

İstanbul Milletvekili Bülent Akarcalı’nın 7/6026-14806 No. lu yazılı soru önergesine

İlişkin cevap :

1. Gözaltı Pazarı, 13.3.1995 tarih ve 22226 sayılı Resmî Gazetede yayımlanan İstanbul Menkul Kıymetler Borsası Kotasyon Yönetmeliği’nin 22.1.1997 tarih ve 22885 sayılı Resmî Gazetede yayımlanan Yönetmelik ile değişik 5 inci maddesi uyarınca, İstanbul Menkul Kıymetler Borsası Yönetim Kurulunun 26.11.1996 tarihli toplantısında alınan karar ile kurulmuştur.

2. İstanbul Menkul Kıymetler Borsası tarafından yayımlanan 63 No.’lu Genelgenin ekinde yer alan Gözaltı Pazarı Kuruluş ve Çalışma Esaslarının “İşlem Görecek Hisse Senetleri” başlıklı 3 üncü maddesinde bu pazarda işlem görecek hisse senetlerine ilişkin şartlar belirlenmiştir.

3. İstanbul Menkul Kıymetler Borsası tarafından yayımlanan 63 No.’lu Genelgenin ekinde yer alan Gözaltı Pazarı Kuruluş ve Çalışma Esaslarının “İşlem Görecek Hisse Senetleri” başlıklı 3 üncü maddesinde, aşağıda belirtilen durumların varlığı halinde, İstanbul Menkul Kıymetler Borsasının diğer pazarlarında işlem gören hisse senetlerinin Gözaltı Pazarına alınabileceği belirtilmiştir.

a) İlgili şirketin kamuya açıklamakla ve borsaya göndermekle yükümlü olduğu bilgi ve belgeleri göndermemesi; gecikmeli, eksik, yanlış veya yanıltıcı göndermesi ya da borsa tarafından getirilen düzenlemelere uyulmaması,

b) Şirket ve/veya ilgili pazarda işlem gören hisse senetleri işlemlerine ilişkin olağandışı durumların ortaya çıkması,

c) Yatırımcıların haklarının korunması ve kamu yararı gereği, hisse senetlerinin borsa kotundan ve/veya işlem gördüğü pazardan geçici ya da sürekli çıkarılması sonucunu doğurabilecek gelişmelerin oluşması nedeniyle şirketin izleme ve inceleme kapsamına alınması.

4. Gözaltı Pazarı Kuruluş ve Çalışma Esaslarının “Pazara Alma Yetkisi” başlıklı 4 üncü maddesinde ise; “Gözaltı Pazarında işlem görecek hisse senetlerini belirleme yetkisi Yönetim Kuruluna aittir. Ancak, borsa başkanı gerekli gördüğü durumlarda, diğer pazarlarda işlem gören hisse senetlerinin en fazla 7 gün için Gözaltı Pazarına alınmasına ve Gözaltı Pazarında işlem görmesine karar verdiği hisse senetlerinin tekrar ilgili olduğu pazara alınmasına karar verebilir. 7 günü aşan süreler için Yönetim Kurulu yetkilidir.” hükmü yer almaktadır.

5. Gözaltı Pazarı Kuruluş ve Çalışma Esaslarının “İşleyiş Esasları” başlıklı 5 inci maddesinde ise işlem saatleri 9:00-9:15 saatleri arasında olmak üzere 15 dakika olarak belirlenmiştir.

6. Gözaltı Pazarında, 3 üncü maddede belirtilen şirketlere ait hisse senetleri işlem görmekte olup; bu çerçevede, alım satım yapan yatırımcılar sözkonusu pazarın amacını ve çalışma esaslarını bilerek hareket etmektedirler.

7. Gözaltı Pazarı, 13.3.1995 tarih ve 22226 sayılı Resmî Gazetede yayımlanan İstanbul Menkul Kıymetler Borsası Kotasyon Yönetmeliğinin 22.1.1997 tarih ve 22885 sayılı Resmî Gazetede yayımlanan Yönetmelik ile değişik 5 inci maddesi uyarınca İstanbul Menkul Kıymetler Borsası tarafından yayımlanan 63 No.’lu Genelgenin ekinde yer alan “Gözaltı Pazarı Kuruluş ve Çalışma Esasları” çerçevesinde çalışmaktadır. Herhangi bir keyfî uygulama sözkonusu değildir.

2. — Kırıkkale Milletvekili Kemal Albayrak’ın;

– Kırıkkale’deki elektrik şebekelerinin tevsii için yapılan harcamalara,

– Kırıkkale’ye bağlı bazı yerleşim elektrik şebekesi tevsii için yapılan harcamalara,

İlişkin soruları Enerji ve Tabiî Kaynakar Bakanı Mustafa Cumhur Ersümer’in yazılı cevabı (7/6080, 6083)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın Sayın Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanı M.Cumhur Ersümer tarafından yazılı olarak cevaplandırılmasını arz ederim. 11.8.1998

Kemal Albayrak Kırıkkale

1. Kırıkkale Ahılı Elektrik şebeke tevsii için yıllar itibariyle ne kadar harcama yapılmış olup, ne zaman bitirilecektir?

2. Kırıkkale A.Ş. elektrik şebeke tevsii için yıllar itibariyle ne kadar harcama yapılmış olup, ne zaman bitirilecektir?

3. Kırıkkale Balışeyh elektrik şebeke tevsii için yıllar itibariyle ne kadar harcama yapılmış olup, ne zaman bitirilecektir?

4. Kırıkkale Hasandede elektrik şebeke tevsii için yıllar itibariyle ne kadar harcama yapılmış olup, ne zaman bitirilecektir?

5. Kırıkkale Aşağımahmutlar elektrik şebeke tevsii için yıllar itibariyle ne kadar harcama yapılmış olup, ne zaman bitirilecektir?

6. Kırıkkale Hacıbey-Hacılar elektrik şebeke tevsii için yıllar itibariyle ne kadar harcama yapılmış olup, ne zaman bitirilecektir?

7. Kırıkkale Yahşihan elektrik şebeke tevsii için yıllar itibariyle ne kadar harcama yapılmış olup, ne zaman bitirilecektir?

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın Sayın Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanı M.Cumhur Ersümer tarafından yazılı olarak cevaplandırılmasını arz ederim.

Kemal Albayrak Kırıkkale

1. Kırıkkale Ahılı Elektrik şebeke tevsii için yıllar itibariyle ne kadar harcama yapılmış olup, ne zaman bitirilecektir?

2. Kırıkkale A.Ş. elektrik şebeke tevsii için yıllar itibariyle ne kadar harcama yapılmış olup, ne zaman bitirilecektir?

3. Kırıkkale Balışeyh elektrik şebeke tevsii için yıllar itibariyle ne kadar harcama yapılmış olup, ne zaman bitirilecektir?

4. Kırıkkale Hasandede elektrik şebeke tevsii için yıllar itibariyle ne kadar harcama yapılmış olup, ne zaman bitirilecektir?

5. Kırıkkale Aşağımahmutlar elektrik şebeke tevsii için yıllar itibariyle ne kadar harcama yapılmış olup, ne zaman bitirilecektir?

6. Kırıkkale Hacıbey-Hacılar elektrik şebeke tevsii için yıllar itibariyle ne kadar harcama yapılmış olup, ne zaman bitirilecektir?

7. Kırıkkale Yahşihan elektrik şebeke tevsii için yıllar itibariyle ne kadar harcama yapılmış olup, ne zaman bitirilecektir?

T.C. Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanlığı Araştırma, Planlama ve Koordinasyon Kurulu Başkanlığı 6.11.1998 Sayı : B.15.0.APK.0.23-300-1715/19297

Konu :Yazılı soru önergesi

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

İlgi : TBMM Başkanlığının 8.10.1998 gün ve A.01.0.GNS.0.10.00.02-15357 sayılı yazısı.

Kırıkkale Milletvekili Sayın Kemal Albayrak’ın tarafıma tevcih ettiği 7/6080-15015 ve 7/6083-15018 esas no. lu yazılı soru önergeleri TBMM İçtüzüğünün 99 uncu maddesi gereği cevaplandırılarak ekte sunulmuştur.

Bilgilerinize arz ederim.

M.Cumhur Ersümer Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanı

Kırıkkale Milletvekili Sayın Kemal Albayrak’ın yazılı soru önergeleri ve cevapları

(7/6080-15015 ve 7/6083-15018)

Soru 1 :

Krıkkale Ahılı elektrik şebeke tevsii için yıllar itibariyle ne kadar harcama yapılmış olup, ne zaman bitirilecektir?

Cevap 1:

Ahılı Kasabası OG-AG. elektrik tesisi işinin ihalesi, TEDAŞ Genel Müdürlüğünce ANK-97/19 grup kapsamında, 1997 yılı sonunda ENERKOM Firmasına yapılmıştır. 1998 yılında 2 054 440 570 TL harcanmış olup, gerçekleşme % 50 seviyesinde iken yüklenicinin taahhüdünü yerine getirmemesi nedeniyle iş fesh edilmiştir. Fesh çalışmaları bittiğinde adı geçen iş, ihale izni sonrası yeni ihaleler kapsamında değerlendirilecektir.

Soru 2 :

Kırıkkale A.Ş. elektrik şebeke tevsii için yıllar itibariyle ne kadar harcama yapılmış olup, ne zaman bitirilecektir?

Cevap 2 :

Kırıkale İli OG-AG. elektrik dağıtım şebekesi, TEDAŞ Genel Müdürlüğünce 25.11.1992 tarihinde Yıldızlar Elk. Firmasına ihale edilmiş olup, 1992 yılı birim fiyatlarıyla ihale keşfi 49 milyar TL’dir.

Yıllara göre ödenek harcamaları :

1993 yılı 4 160 000 000 TL.

1994 yılı 26 000 000 000 TL

1995 yılı 60 000 000 000 TL

1996 yılı 80 000 000 000 TL

1997 yılı 100 000 000 000 TL

Harcama 30.9.1998 tarihi itibariyle 134 milyar TL olup, 1998 yılı sonuna kadar 41 milyar daha harcanarak ve 1998 yılı harcaması 175 milyar TL olacaktır. Genelde bu ihale kapsamındaki işler bitecek olup, 1998 sonu itibariyle toplam harcama 445 milyar TL olacaktır.

Soru 3 :

Kırıkkale Balışeyh elektrik şebeke tevsii için yıllar itibariyle ne kadar harcama yapılmış olup, ne zaman bitirilecektir?

Cevap 3 :

Balışeyh Kasabası OG-AG. Elk. tesisi işinin ihalesi, yine TEDAŞ Genel Müdürlüğünce ANK-97/19 grup kapsamında, 1997 yılı sonunda ENERKOM Firmasına yapılmıştır. 1998 yılı içinde 2 514 304 852 TL harcanmış olup, gerçekleşme % 60 seviyesinde iken yüklenici taahhüdünü yerine getirmediğinden iş fesh edilmiştir. Fesh çalışmaları bittiğinde adı geçen iş, ihale izni sonrası yeni ihaleler kapsamında değerlendirilecektir.

Soru 4 :

Kırıkkale Hasandede elektrik şebeke tevsii için yıllar itibariyle ne kadar harcama yapılmış olup, ne zaman bitirilecektir?

Cevap 4 :

Hasandede elektrik şebekesindeki ihtiyaç aciliyet arz etmediğinden ve ödeneği de yetersiz bulunduğundan 1998 yılında ele alınmamış olup, müteakip yıllarda ele alınacaktır.

Soru 5 :

Kırıkkale Aşağımahmutlar elerik şebeke tevsii için yıllar itibariyle ne kadar harcama yapılmış olup, ne zaman bitirilecektir?

Cevap 5 :

Kırıkkale İli, Aşağımahmutlar OG-AG. elektrik şebekesi, ANK-97/23 grup kapsamında, TEDAŞ genel Müdürlüğünce 1997 yılı sonunda Akbayır Firmasına ihale edilmiştir. Ancak, hukukî nedenlerden dolayı fesh edilmiştir. Yeni yapılacak ihaleler içinde ele alınacaktır.

Soru 6 :

Kırıkkale Hacıbey-Hacılar elektrik şebeke tevsii için yıllar itibariyle ne kadar harcama yapılmış olup, ne zaman bitirilecektir?

Cevap 6 :

Kırıkkale Hacıbey-Hacılar elektrik şebeke işi, ANK-97/02 grup adı altında, 1997 sonlarıda NİKSA Firmasına ihale edilmiştir. Ancak yer tesliminde, yer teslim heyetince iş için yeni bir proje yapılmasının daha uygun olacağına karar verilmiştir. Yapılan yeni projeye göre yer teslimi için yüklenici davet edildiğinde, ilave verilen başka bir işle beraber bu işin yer teslimini almamıştır. Bunun üzerine iş fesh edilmiştir. Ödeneği artırılarak 1999’da ele alınacaktır.

Soru 7 :

Kırıkkale Yahşihan elektrik şebeke tevsii için yıllar itibariyle ne kadar harcama yapılmış olup, ne zaman bitirilecektir?

Cevap 7 :

Kırıkkale Yahşihan elektrik şebekesi OG-AG. Elk. tesisi işi, TEDAŞ Genel Müdürlüğünce ANK-97/19 grupta, ENERKOM Firmasına 1997 yılı sonunda ihale edilmiştir. Anılan firmanın işe hiç başlamaması ve taahhüdünü yerine getirmemesi nedeniyle iş fesh edilmiştir. Yeni ihaleler kapsamında değerlendirilecektir.

3. — Erzincan Milletvekili Mustafa Kul’un, kamuoyunda cumartesi anneleri olarak bilinen gruba güvenlik güçlerince yapılan müdaheleye ilişkin sorusu ve İçişleri Bakanı Kutlu Aktaş’ın yazılı cevabı (7/6092)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın İçişleri Bakanı tarafından yazılı olarak yanıtlanmasını saygılarımla arz ederim.

Mustafa Kul Erzincan

Cumartesi Anneleri 3 yılı aşkın bir süredir Galatasaray Lisesi önünde, kaybedilen yakınlarına dikkat çekmek ve bulunmalarını sağlamak amacıyla, sessiz oturma eylemi yapmaktadırlar.

Yasal ve barışçıl bir eylem tarzı sürdüren Cumartesi Annelerine güvenlik güçleri tarafından son iki haftadır müdahelede bulunulmaktadır. 29 Ağustos 1998 tarihindeki son oturma eylemine yapılan müdahele sonrasında ise yaklaşık 200 kişi gözaltına alınmıştır.

1. 3 yılı aşkın bir süredir Cumartesi Annelerinin yasal sessiz oturma eylemi hangi nedenlerle yasa dışı ilan edildi ve müdahele emrini kim verdi?

2. Cumartesi Annelerine yapılan bu müdahelenin Bölge Emniyet Müdürü Ercüment Yılmaz ile bir ilgisi var mıdır?

3. Bölge Emniyet Müdürü Ercüment Yılmaz hakkında “Yargısız İnfaz” iddiasıyla dava açılmış mıdır; açılmış ise dava hangi aşamadadır?

4. Eyleme müdahale eden güvenlik güçlerini görüntülemek isteyen basın mensuplarının üzerine, polis minibüsünün sürülmesi için, bir komiser tarafından emir verildiği doğru mudur; doğruysa bu komiser ve minibüsü basın mensuplarının üzerine süren görevli hakkında nasıl bir işlem yapılacaktır?

5. Anayasanın 34 üncü Maddesine göre “Herkes, önceden izin almadan, silâhsız ve saldırısız toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkına sahiptir”. Bu maddeye göre son derece meşru ve barışçıl olan Cumartesi Annelerinin bu hak arama mücadelesine müdahale emri verenler Anayasaya aykırı davranarak suç işlemiş olmuyorlar mı?

T.C. İçişleri Bakanlığı Emniyet Genel Müdürlüğü 5.11.1998 Sayı : B.05.1.EGM.0.12.01.01.-258938

Konu : Yazılı soru önergesi

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

İlgi : TBMM Başkanlığının 8.10.1998 gün ve A.01.GNS.0.10.00.02-7/6092-15049/34990 sayılı yazısı.

Erzincan Milletvekili Mustafa Kul tarafından TBMM Başkanlığına sunulan ve tarafımdan yazılı olarak cevaplandırılması istenilen soru önergesinin cevabı aşağıya çıkarılmıştır.

1. İstiklâl Caddesi (Galatasaray Lisesi önü) 2911 sayılı yasanın 6 ncı maddesi gereği önceden valilikerince belirlenen toplantı ve gösteri yeri olmadığından, burada yapılan toplantı ve gösteriler, suç teşkil ettiğinden izin verilmemektedir.

2. Cumartesi Annelerine yapılan bu müdahalenin Bölge Emniyet Müdürü Ercüment Yılmaz ile herhangi bir ilgisi bulunmamaktadır.

3. Bölge Emniyet Müdür Yardımcısı Ercüment Yılmaz’ın, 13.8.1993 günü İstanbul İli Şişli ilçesi Okmeydanı PERPA iş merkezinde güvenlik güçleriyle giriştikleri silâhlı çatışma sonucu ölü olarak ele geçen yasadışı Türkiye Halk Kurtuluş Partisi cephesi adlı örgüt militanlarının olayı ile ilgili olarak Şişli Cumhuriyet Başsavcılığı nezdinde görülen Hz. 1993/23118 sayılı soruşturma dosyasında yargılanmasının yapıldığı anlaşılmıştır.

4. Güvenlik kuvvetlerini görüntülemek isteyen basın mensuplarının üzerine polis minibüsünün sürüldüğüne, bir komiserinde polis minibüsünün basın mensupları üzerine sürülmesi için emir verildiğine dair herhangi bir tespit yapılamamıştır.

5. Anayasamızın 34 üncü Maddesinde yer alan ve temel hak ve özgürlüklerden olan Toplantı ve Gösteri Yürüyüşü düzenleme hakkı, sınırsız bir özgürlük anlayışı içerisinde kullanılmayacağından, bu hakkın kullanımındaki şekil, şart ve usuller 2911 Sayılı Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanununda belirtilmiştir.

2911 Sayılı Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanununun 6 ncı Maddesinde “Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri, tüm il veya ilçe sınırları içerisinde, hangi meydan ve açık yerlerde veya yollarda toplantı veya yürüyüş yapılabileceği ve bu toplantı ve yürüyüş için toplanma ve dağılma yerleri ile izlenecek yol ve yönler vali ve kaymakamlarca kararlaştırılarak alışılmış araçlarla duyurulur.” hükmüne göre İstiklâl Caddesi ve çevresi “toplantı ve gösteri” yeri olarak mülkî idare amirinci tespit edilmediğinden, ayrıca toplantı ve gösteriyi düzenleyenler, aynı kanunun 9 ve 10 uncu Maddelerinde öngörülen prosedüre uymadıklarından, burada yapılan toplantı ve gösteri kanunsuz olup, suç teşkil etmektedir.

Bilgilerinize arz ederim.

Kutlu Aktaş İçişleri Bakanı

4. — Ankara Milletvekili Saffet Arıkan Bedük’ün, DİE’de geçici olarak çalışan özürlü personele ilişkin sorusu ve Devlet Bakanı Mehmet Batallı’nın yazılı cevabı (7/6098)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın Devlet Bakanı Sayın Mehmet Batallı tarafından yazılı olarak cevaplandırılması hususunda gereğini arz ederim.

Saygılarımla.

Saffet Arıkan Bedük Ankara

Bakanlığınıza bağlı Devlet İstatistik Ensitüsü Başkanlığında 75 özürlü vatandaşımız uzun bir süreden beri geçici olarak çalışmaktadır.

1. 55 inci Azınlık Hükümetinin kurulması ile birlikte bakanlık görevine geldiğiniz günden bugüne kadar DİE Başkanlığı emrinde kaç kişi kadrolu olarak göreve başlatılmıştır? Göreve başlatılanlar arasında özürlü vatandaşımız var mıdır? İşe başlatılan personel hangi il ya da illerden tercih edilmiştir?

2. Bakanlık döneminizde göreve başlatılan personel var ise bunlar herhangi bir sınava tabi tutulmuş mudur?

3. Uzun bir süreden beri DİE Başkanlığı bünyesinde geçici olarak çalışan 75 özürlü vatandaşımız bugüne kadar niçin kadroya alınmamıştır? Bu özürlü ve geçici olarak çalışan personelin kadroya alınması yönünde herhangi bir çalışmanız mevcut mudur?

T.C. Devlet Bakanlığı 5.11.1998 Sayı : B.02.0.021/2221

Konu : Yazılı soru önergesi

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

İlgi : 8.10.1998 tarih ve A.01.0.GNS.0.10.00.02-7/6098-15056/35015 sayılı yazınız.

Ankara Milletvekili Saffet Arıkan Bedük’ün Başkanlığınıza hitaben yazmış olduğu ve tarafımdan cevaplandırılması istenilen 7/6098-15056 Esas No. lu yazılı soru önergesine verilen cevaplarımız ekte sunulmaktadır.

Bilgilerinize arz ederim.

Mehmet Batallı Devlet Bakanı

Ankara Milletvekili Sayın Saffet Arıkan Bedük’ün soru önergesine ait bilgiler

Enstitümüz Merkez ve Taşra Teşkilâtında bulunan özürlü açığını kapatmak için 8.8.1998 tarihinde yazılı ve sözlü sınav yapılmıştır.

Devlet İstatistik Enstitüsü Merkez ve Taşra Teşkilâtında;

– 36 kadrolu özürlü personel

– 12 geçici özürlü personel

Toplam 48 özürlü personel çalışmaktadır.

1. 29.12.1997 tarihinde 29 adet DİE Uzman Yardımcısı, 21.8.1998 tarihinde 16 adet özürlü memur olmak üzere toplam 45 adet kadrolu personelin ataması yapılarak göreve başlamışlardır.

16 adet özürlü çalışanımız vardır.

Görev yerinin tespitinde personelin yazılı tercihi alınarak ilişikte listesi sunulan merkez ve taşra birimerinde göreve başlatılmışlardır.

2. DİE Uzman Yardımcılığı yazılı sınavları Ankara Üniversitesi Bilgi İşlem Merkezi tarafından 14.12.1997 tarihinde yapılmıştır.

3. 190 sayılı Kanuna göre DİE kadrolarına yeni 470 adet kadro verilmesi hususu hükümet tasarısı olarak TBMM’ne intikal etmiştir. Yüce Meclisimizin Bütçe Plan Komisyonu gündemindedir. Bu makamdan alınacak kadrolar çerçevesinde özürlü ve geçici çalışanlarımızın kadroya alınması yapılacak sınav sonuçlarına bağlı olarak gerçekleştirilecektir.

DİE Uzman Yardımcılığı sınavını kazananların çalıştırılacakları bölge müdürlükleri

No : Adı ve Soyadı Bölge Müdürlüğü

1 Atilla Kiprit Adana

2 Işıl Tunacan Adana

3 Emel Ural Antalya

4 Güler Koçberber Bursa

No : Adı ve Soyadı Bölge Müdürlüğü

5 Fatma Banu Türkoğlu Bursa

6 Dilek Bağcı Denizli

7 Oğuz Cinel Diyarbakır

8 Arzu Özmen Edirne

9 Umut Atalay Erzurum

10 Ali Serhan Koyuncugil Eskişehir

11 Gürbüz Soylu Eskişehir

12 Kadir Korhan Babadağ İçel

13 Rahmi Ahmet Selim Deliloğlu İstanbul

14 Nurşen Demirel İstanbul

15 Şebnem Beşe İstanbul

16 Nurgül Yazgan İzmir

17 Gül Coşkun İzmir

18 Kısmet Akçasoy İzmir

19 Leyla Bilen Kayseri

20 Gülin Saatçi Kocaeli

21 Arzu Yetik Konya

22 Mehmet Kâzım Yetik Konya

23 Abdullah Özdemir Malatya

24 Mehtap Usta Muğla

25 Ender Eser Baylakoğlu Ordu

26 Aslı Ayşe Özgan Samsun

27 Sevim Etkesen Trabzon

28 Filiz Eksert Trabzon

29 Ali Dalgalı Zonguldak

Not : Bu liste 29 kişiye aittir.

 

8.8.1998 tarihinde yapılan sınav sonucunda göreve başlatılan özürlü personel listesi

No : Adı ve Soyadı Bölge Müdürlüğü

1- Emrah Turan İMİD Başkanlığı (Merkez)

2- Sadık Büyükbaş İMİD Başkanlığı (Merkez)

3- Osman Akbaba İMİD Başkanlığı (Merkez)

4- Harun Aydın İMİD Başkanlığı (Merkez)

5- Güler Kökmen Gaziantep Bölge Müdürlüğü

6- Öznur Kınacı Gaziantep Bölge Müdürlüğü

7- Mahmut Şahin Gaziantep Bölge Müdürlüğü

8- M. Kemal Semiz Kayseri Bölge Müdürlüğü

9- Ali Durmaz Kayseri Bölge Müdürlüğü

No : Adı ve Soyadı Bölge Müdürlüğü

10- Ahmet Toplu İçel Bölge Müdürlüğü

11- Hacer Taştekin İçel Bölge Müdürlüğü

12- M. Ali Uçar Malatya Bölge Müdürlüğü

13- Servet Aydoğan Malatya Bölge Müdürlüğü

14- Orhan Yılmaz Bursa Bölge Müdürlüğü

15- Zeki Duran Adana Bölge Müdürlüğü

16- Ayhan Karabağ Adana Bölge Müdürlüğü

5. – İstanbul Milletvekili Ercan Karakaş’ın, İzmir’de kimsezi çocuklar için yardım toplayan çocukları sorgulayan polisler hakkında bir işlem yapılıp yapılmadığına ilişkin sorusu ve İçişleri Bakanı Kutlu Aktaş’ın yazılı cevabı (7/6108)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıda yer alan sorularımın İçişleri Bakanı tarafından yazılı olarak yanıtlanmasını arz ederim.

Ercan Karakaş İstanbul

1. İzmir’de dans edip kimsesiz çocuklar için yardım toplayan 9-10 yaşındaki çocukları karakola götürüp sorgulayan polisler hakkında açıldığı belirtilen soruşturma ne zaman sonuçlandırılacaktır?

2. Güvenlik güçleri 9-10 yaşındaki çocukları “örgüt üyeliği” ile suçlama yetkisini nereden ve kimden almaktadır?

3. Dünyanın her yerinde meydanları, sokakları renklendiren amatör dans gösterilerini Türkiye’de hangi yasa suç sayıyor?

4. Türkiye’de kullanılması yasak olan renkler var mıdır?

5. Varsa bu yasak kimin tarafından ne zaman konulmuştur?

6. Dans eden çocuklardan ve ailelerinden özür dilenmesi ve sorumluların hızla cezalandırılmaları gerekirken çocuklar ve aileleri olaydan üç gün sonra niçin tekrar karakola çağrılarak sorguya tabi tutuldular?

T.C. İçişleri Bakanlığı Emniyet Genel Müdürlüğü 5.11.1998 Sayı : B.05.1.EGM.0.12.01.01-258934

Konu : Yazılı soru önergesi

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

İlgi : TBMM Başkanlığının 8.10.1998 gün ve A.01.GNS.0.10.00.02-7/6108-15103/35154 sayılı yazısı.

İstanbul Milletvekili Ercan Karakaş tarafından TBMM Başkanlığına sunulan ve tarafımdan yazılı olarak cevaplandırılması istenilen soru önergesinin cevabı aşağıya çıkarılmıştır.

1. 2860 sayılı Yardım Toplama Kanununa muhalefet ederek vatandaşlardan izinsiz yardım toplayan (4) kız çocuğunu gözaltına alan görevliler hakkında soruşturma açılmış ve tamamlanan soruşturma dosyası yetkili disiplin kuruluna görüşülmek üzere 13.10.1998 günü gönderilmiştir.

2. 2860 sayılı Yardım Toplama Kanununa muhalefet ederek, vatandaşlarımızdan izinsiz yardım toplayan küçük yaştaki (4) kız çocuğu örgüt üyeliği ile suçlanmamıştır.

3. Ülkemizde amatör dans gösterisini suç sayan herhangi bir yasa bulunmamaktadır.

4. Dünyanın hiçbir ülkesinde kullanılması yasak olan renk olmadığı gibi ülkemizde de kullanılması yasak olan herhangi bir renk yoktur.

5. Dans eden çocuklardan ve ailelerinden özür dilenmesini gerektiren, usule ve hukuka aykırı herhangi bir işlem yapılmadığı gibi, sorgulamaya da tabi tutulmamışlardır.

Ancak, açılan soruşturma kapsamında, yazılı ve görsel basında haber edildiği şekilde çocukların art niyetli üçüncü şahıslar tarafından istismar edilmiş olması halinde, sorumlular hakkında gerekli cezaî işlemin yapılabilmesi için, çocuklar ve ailelerinin ifadelerine başvurulmak üzere, yazılı olarak davet edilmişler, çocuklarla ayrı ayrı aileleri nezaretinde görüşmeler yapılmış ve şifaî ifadeleri alınarak ailelerinin imzaları ile ifadelerinin doğruluğu teyid edilmiştir.

Bilgilerinize arz ederim.

Kutlu Aktaş İçişleri Bakanı

6. — İstanbul Milletvekili Bülent Akarcalı’nın 50 kg’lık torbaların kullanımının yasaklanıp yasaklanmayacağına ilişkin sorusu ve Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Nami Çağan’ın yazılı cevabı (7/6113)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Sayın Nami Çağan tarafından yazılı olarak cevaplandırılmasını arz ederim.

Bülent Akarcalı İstanbul

50 kg’lık çimento, kireç, gübre, yem torbaları çok ağır oldukları, işçilerin bel ve omurgalarında ciddi ve kalıcı rahatsızlıklara yol açtığı için tüm avrupa ülkeleri tarafından terk edilip 25 kg’lık torbaların kullanılması mecburî kılınmıştır. En son, komşumuz Bulgaristan’da bu uygulamaya geçmiştir.

1. Ülkemizde de 50 kg’lık torbaların kullanımının yasaklanmasını düşünür müsünüz?

2. İşçi-insan sağlığı ile doğrudan ilgili böyle bir yaptırımın ne zaman yürürlüğe girmesini sağlayabilirsiniz?

T.C. Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı Sosyal Güvenlik Kuruluşları Genel Müdürlüğü 6.11.1998 Sayı : B.13.0.SGK.0.13.00.01/7306-028889

Konu : Yazılı soru önergesi

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

İlgi : 8.10.1998 tarih ve A.01.0.GNS.0.10.00.02-15361 sayılı yazınız.

İstanbul Milletvekili Bülent Akarcalı tarafından hazırlanan “Ülkemizde 50 kg’lık torbaların kullanımının yasaklanması konusunda bir çalışma yapılıp yapılmadığına ilişkin” 7/6113 Esas No. lu yazılı soru önergesi Bakanlığımca incelenmiştir.

Bilindiği üzere; ülkemizde araçsız olarak en fazla 50 kg’lık ağırlıkta malzemenin kaldırılması ve taşınmasına izin verilmiştir. Araçsız olarak 25 kg’dan 50 kg’a kadar (50 kg dahil) ağırlık taşıma, boşaltma ve yükleme işleri, 1475 sayılı İş Kanununun 78 inci maddesine dayanılarak düzenlenen Ağır ve Tehlikeli İşler Tüzüğüne ekli listede “Nakliye ve Benzeri İşler” başlığı altında 90 ıncı sırada ağır ve tehlikeli iş olarak tanımlanmış ve bu iş kolunda kadın ve çocukların çalışamayacağı belirtilmiştir. Bu düzenleme, 25.5.1991 tarih ve 20981 Sayılı Resmî Gazetede yayımlanan 12.5.1991 gün ve 91/1546 Sayılı Kararname ile gerçekleştirilmiştir.

Uluslararası Çalışma Örgütünün (ILO) ve Avrupa Topluluğunun taşınabilecek en fazla ağırlığa ilişkin sözleşme ve direktiflerinde özel olarak belirtilmiş herhangi bir miktar bulunmamakta, genel olarak kaldırma ve taşıma işlerinde uyulacak kurallara yer verilmektedir. Adıgeçen düzenlemelerde tek işçi tarafından taşınabilecek en fazla miktarın belirlenmesi üye ülkenin insiyatifine bırakılmıştır.

Bakanlığımızca, işçi sağlığı ve iş güvenliği mevzuatının günümüz şartlarına uygun olarak değiştirilmesine yönelik çalışmalar sürdürülmektedir. Bu çalışmalar kapsamında, 50 kg’lık torbaların kullanımının, diğer bir ifade ile en fazla 50 kg’lık ağırlığın kaldırılmasının ve taşınmasının yasaklanmasına ilişkin düzenlemeler de yer almaktadır.

Bilgilerinize arz ederim.

Prof. Dr.Nami Çağan Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı

7. — Nevşehir Milletvekili Mehmet Elkatmış’ın, 1997-1998 yılları arasında kurulmasına izin verilen bankalara ilişkin Başbakandan sorusu ve Devlet Bakanı Güneş Taner’in yazılı cevabı (7/6125)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın Başbakan tarafından yazılı olarak cevaplandırılması için gereğini saygıyla arz ederim.

Mehmet Elkatmış Nevşehir

Sorular

1. 1997 ve 1998 yıllarında kaç adet banka kurulmasına izin verilmiştir?

2. Sözkonusu bankaların kurulmasına hangi tarihlerde izin verilmiştir?

3. Bu bankaların sahipleri ve ortakları kimlerdir?

4. Aynı dönem içerisinde banka kurmak için müracaat eden başka hakikî veya hükmî şahsiyetler de var mıdır? Varsa bunlara da izin verilecek midir?

T.C. Başbakanlık Hazine Müsteşarlığı Banka ve Kambiyo Genel Müdürlüğü 4.11.1998 Sayı : B.02.1.HM.0.BAK.01.03/5298-235/5/73808

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

İlgi : Başbakanlığa yönelik 8.10.1998 tarih ve A.01.0.GNS.0.10.00.02-7/6125-15125/35194 sayılı yazınız.

İlgi yazınız ekindeki Nevşehir Milletvekili Mehmet Elkatmış’a ait yazılı soru önergesinde yer alan hususlara ilişkin bilgiler aşağıdadır.

Bilindiği üzere, 3182 sayılı Bankalar Kanununun 4 üncü maddesine göre, Türkiye’de bir bankanın kurulması veya yabancı ülkelerde kurulmuş bir bankanın Türkiye’de açacağı ilk şubesi için Bakanlar Kurulundan izin alınması gerekmektedir.

Türkiye’de banka kuruluşu veya yabancı bankaların Türkiye’de şube açmalarına ilişkin usul ve esaslar ise, Bankalar Kanununun 7 nci maddesine istinaden Hazine Müsteşarlığınca çıkarılan ve 21.6.1995 tarihli Resmî Gazetede yayımlanan “Bankaların Kuruluş ve Faaliyete Geçme Esaslarına İlişkin Yönetmelik” ile düzenlenmiştir.

Banka kuruluşları ile ilgili olarak sözkonusu yönetmelikte istenen belgelere ilaveten başvurular değerlendirilirken, güvene dayanan bir sektör olan bankacılık sisteminin cari durumu, ülke ekonomisinin konjonktürel yapısı ve banka kurmak üzere başvuruda bulunan gerçek ve tüzel kişilerin taahhütlerini karşılayabilme güçleri gibi hususlar bir bütün olarak gözönünde bulundurulmakta, ayrıca Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankasının konu ile ilgili görüşleri de alınmaktadır.

Öte yandan, 3182 sayılı Bankalar Kanununun 11 inci maddesi uyarınca, Bakanlar Kurulunca kuruluşuna izin verilen bankaların bu Kanunda yazılı şartları yerine getirip getirmedikleri, bankacılık işlemlerine veya mevduat kabulüne başlamak üzere Kanunun gerekli kıldığı nitelikleri taşıyıp taşımadıkları incelendikten sonra durumları uygun bulunanlara bankacılık işlemlerine veya mevduat kabulüne başlamaları hususunda Hazine Müsteşarlığınca ayrıca izin verilmektedir.

Bu çerçevede, 1997 ve 1998 yıllarında kuruluşuna izin verilen bankalara ilişkin bilgiler Ek : 1’de verilmiştir.

Bilgilerine arz ederim.

Güneş Taner Devlet Bakanı

KURULUŞUNA İZİN VERİLEN BANKALAR HİZMETE ÖZEL/GİZLİ EK :1 1997-1998

BANKA ADI KURULUŞUNA DAİR BAKANLAR KURULU KARARI BÜYÜK ORTAKLARI SERMAYE TARİHİ/SAYISI ORANI %

1. RABOBANK NEDERLAND 28.10.1997 gün ve 97/10192 Rabo Group 100

İSTANBUL ŞUBESİ

2. OKAN YATIRIM BANK A.Ş. 19.2.1998 gün ve 98/10715 1. Okan Holding A.Ş. 60

2. İsot İnşaat San. ve Org. ve Tic. A.Ş. 20

3. Beslen Makarna Gıda San. ve Tic. A.Ş. 4

4. Beslen Pazarlama A.Ş. 3

5. Okan Turizm Yatırımları ve İş. A.Ş. 4

6. Okan Turizm ve Seyahat A.Ş. 4

7. Okan Tekstil San. ve Tic. A.Ş. 4

8. Okan Kültür Eğitim ve Spor Vakfı 1

3. CREDİT SUISSE FIRST BOSTON 1. Credit Suisse Group 99

İSTANBUL ŞUBESİ 16.3.1998 gün ve 98/10835 2.Diğerleri 1

4. GSD YATIRIM BANKASI A.Ş. 20.4.1998 gün ve 98/10962 GSD Holding A.Ş. 99.99

GSD Dış Ticaret A.Ş. 0.00

GSDFaktoring A.Ş. 0.00

GSD Sigorta Aracılık Hizmetleri A.Ş. 0.00

Rant Finansal Kiralama A.Ş. 0.00

5. NUROL YATIRIM BANKASI A.Ş. 6.8.1998 gün ve 98/11565 Nurol Holding A.Ş. 60

Nurol İnşaat ve Tic. A.Ş. 28.00

Nurol Otelcilik ve Turz. A.Ş. 4.00

Nurettin Çarmıklı 2.00

M. Oğuz Çarmıklı 2.00

Erol Çarmıklı 2.00

E. Sabri Çarmıklı 1.00

BANKA ADI KURULUŞUNA DAİR BAKANLAR KURULU KARARI BÜYÜK ORTAKLARI SERMAYE TARİHİ/SAYISI ORANI %

6. DİLER YATIRIM BANKASI A.Ş. 28.6.1998 gün ve 98/11464 Diler Demir Çelik ve Tic. A.Ş. 40

Yazıcı Demir Çelik San. ve Tic. A.Ş. 40

Diler Dış Ticaret A.Ş. 5

Diler Holding A.Ş. 5

Recep Sami Yazıcı 5

Fuat Miras 5

7. SÜZER YATIRIM BANKASI A.Ş. 27.5.1998 gün ve 98/11455 Süzer Holding A.Ş. 63

Kentbank A.Ş. 35

Seba TurizmA.Ş. 2

Kent Finansal Kiralama A.Ş. 0.05

Kent Faktoring A.Ş. 0.05

8. MORGAN GUARANTY TRUST

COMPANY OF NEW YORK 30.7.1998 gün ve 98/11458 J. P. Morgan International Holding Corp. 50

İSTANBUL ŞUBESİ J. P. Morgan Securities Ltd. 23.38

J. P. Morgan Er Cies S. A. 7.18

Diğerleri 19.44

9. TOPRAK YATIRIM BANKASI A.Ş. 6.8.1998 gün ve 98/11564 Toprak Seniteri ve İzolatör San. A.Ş. 35

Toprak Kâğıt San. A.Ş. 35

Toprakbank A.Ş. 15

Halis Toprak 10

Halis Toprak Holding A.Ş. 5

10. ÇALIK YATIRIM BANKASI A.Ş. 22.9.1998 gün ve 98/11819 Ahmet Çalık 80

Mahmut Çalık 10

Çalık Holding A.Ş. 4.50

GAP Güneydoğu Tekstil Tic. A.Ş. 4.50

Ali Akbulut 1.00

8. — Trabzon Milletvekili İsmail İlhan Sungur’un, Trabzon-Vakfıbekir’de meydana gelen bir cinayetin faillerine ilişkin sorusu ve İçişleri Bakanı Kutlu Aktaş’ın yazılı cevabı (7/6153)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın İçişleri Bakanı Sayın Kutlu Aktaş tarafından yazılı olarak cevaplandırılması için gereğini bilgilerinize sunarım.

Saygılarımla. 19.9.1998

İ. İlhan Sungur Trabzon

1998 yılı Eylül ayı başlarında Trabzon İli Vakfıkebir İlçesinde Muhammet Çiçek adlı vatandaşımız faili meçhul bir cinayete kurban gitmiştir. Ölen kişinin amcaoğlu Selamet Çiçek ve ANAP Vakfıkebir Belediye Meclis Üyesi Mustafa Sayın’ın anlattıklarına göre :

Gece yarısı Muhammet Çiçek’in evine giren kimliği belirsiz kişiler, “Biz sivil polisiz, arama yapacağız” diyerek önce evde arama yapmışlar. Daha sonra bir de köydeki evini arayacağız diyerek maktülün arabasına binerek evden ayrılmışlardır. Ertesi gün maktülün cesedi Şenocak Köyü yolunda bulunmuştur. Maktülün hanımının verdiği bilgiye göre yakalanan sanıklardan biri üç gün önce jandarma karakolundan kaçmıştır.

1. Bu cinayeti kimler, hangi nedenlerle işlemiştir? Cinayetin sanıklarından biri karakoldan nasıl kaçmış veya kaçırılmıştır?

2. Vakfıkebir İlçemizde bu şekilde son aylarda çeteler tarafından kaçırılarak öldürüldüğü iddia edilen faili meçhul kaç cinayet bulunmaktadır? Bunlar hakkında neden sonuç alınamamaktadır?

T.C. İçişleri Bakanlığı Emniyet Genel Müdürlüğü 5.11.1998 Sayı : B.05.1.EGM.0.12.01.01/258936

Konu : Yazılı soru önergesi

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

İlgi : TBMM Başkanlığının 8.10.1998 gün ve A.01.GNS.0.10.00.02-7/6153-15185/35377 sayılı yazısı.

Trabzon Milletvekili İsmail İlhan Sungur tarafından TBMM Başkanlığına sunulan ve tarafımdan yazılı olarak cevaplandırılması istenilen soru önergesinin cevabı aşağıya çıkarılmıştır.

1. Trabzon İli Vakfıkebir İlçesi Şenocak Köyü nüfusuna kayıtlı, Yusuf oğlu 1933 doğumlu Muhammet Çiçek’in Vakfıkebir İlçesi İmamhatip Mahallesinde bulunan evine gelen kimliği belirsiz bir şahsın kendisini polis olarak tanıtarak ilçede kız kaçırma olayı olduğunu, evinin aranacağını söyleyerek, evinde arama yaptıktan sonra Şenocak Köyündeki evini de arayacağını, bu nedenle köye gitmelerinin gerektiğini ifade ederek, Mahmut Çiçek’e ait 61 HD 236 plakalı oto ile köye gitmek üzere ayrıldıkları, bilahare meçhul sanık ve sanıklarca Muhammet Çiçek’in kafasından, sağ ve sol kolundan ateşli silâh ile vurularak Şenocak Köyü yolu üzerinde öldürülmüş olarak bulunduğu anlaşılmıştır.

Olay yerinde yapılan araştırmada, (4) adet 9 mm. çaplı, MKE yapımı boş kovan elde edilerek tahkikata başlanılmıştır.

Olayın faili olduğu tespit edilen, Trabzon İli Vakfıkebir İlçesi Deregözü köyü nüfusuna kayıtlı, Süleyman oğlu 1973 doğumlu Metin Baltürk gıyabi tevkif müzekkereli olarak aranmasına devam edilmekte iken, 12.10.1998 tarihinde Trabzon İli Jandarma Komutanlığına teslim olmuş ve 13.10.1998 günü gıyabî tevkif müzekkeresi vicahiye çevrilerek cezaevine konulmuştur.

2. Vakfıkebir İlçesi polis sorumluluk bölgesinde 1993 yılından bu tarihe kadar faili meçhul öldürme olayı olmadığı anlaşılmıştır.

Bilgilerinize arz ederim.

Kutlu Aktaş İçişleri Bakanı

9. — Erzincan Milletvekili Mustafa Kul’un, bazı konularda ANAP ve FP arasında uzlaşmaya varıldığı iddialarına ilişkin sorusu ve Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Bülent Ecevit’in yazılı cevabı (7/6162)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Bülent Ecevit tarafından yanıtlanmasını saygılarımla arz ederim.

Mustafa Kul Erzincan

21 Eylül 1998 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisinin açılmasına bir hafta kala, hükümeti oluşturan partilerden ANAP ve Ana Muhalefet Partisi FP arasında gerçekleşen görüşme sonucunda ülke geleceğiyle çok yakından ilgili çeşitli konular hakkında görüş alışverişinde bulunulmuş ve bu konulardaki diyaloğun devamıyla, birbirlerine destek konusunda görüş birliğine varılmıştır.

1. Türban yasağının kaldırılması amacıyla ANAP ve FP yöneticileri arasında varılan uzlaşmaya müdahale edecek misiniz?

2. Enerji özelleştirmelerinde engel olarak gösterilen Danıştayın yetkililerinin kısıtlanmasını doğru buluyor musunuz; bulmuyorsanız bu konuda ANAP ve FP arasındaki uzlaşmaya yönelik nasıl bir yaklaşımınız olacaktır?

T.C. Devlet Bakanlığı ve Başbakan Yardımcılığı 10.11.1998 Sayı : B.02.0.001.0.00.00.00/00945

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

İlgi : Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığının 8.10.1998 tarihli ve KAN.KAR.MD. A.01.0.GNS.0.10.00.02-7/6162-15196/35425 sayılı yazısı.

Erzincan Milletvekili Mustafa Kul’un tarafımdan cevaplandırılması için tevcih ettiği yazılı soru önergesindeki hususlar Bakanlığım görev alanına girmemektedir.

Bilgilerinizi ve gereğini arz ederim.

Bülent Ecevit Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı

10. —Mardin Milletvekili Hüseyin Yıldız’ın, Türk polisinin İsrail polisinden eğitim alacağı iddiasına ilişkin sorusu ve İçişleri Bakanı Kutlu Aktaş’ın yazılı cevabı (7/6170)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın İçişleri Bakanı tarafından yazılı olarak cevaplandırılmasına delalet etmenizi saygılarımla arz ederim.

Hüseyin Yıldız Mardin

Sorular

1. Türk polisinin İsrail polisinden eğitim alacağı konusunda kamuoyunda yaygın, basına da intikal eden iddiaların gerçeklik payı nedir?

2. Eğer doğru ise bu eğitim teknik açıdan mı olacaktır, ideolojik yönleri, farklı boyutları da var mıdır?

3. Bu iddialar doğru ise böyle bir eğitimin amacı ve gerekçeleri nelerdir? 75 yıllık geçmişi ve bin yıllık tarihi mirası olan devletimizin, polisine daha dün sayılabilecek kadar yeni kurulmuş bir devletin polisini örnek göstermesi ve bizim polislerimizi İsrail polisinin eğiteceğinin söylenmesi şanlı geçmişimiz ve yerleşmiş devlet kültürümüz açısından bir utanç değil midir?

4. İsrail polisi ne yazık ki halkımız nezdinde, savunmasız insanları sindirmek, işkence yapmak, kol ve bacaklarını kırmak fiilleriyle özdeşleşen kötü bir imajla tanınmaktadır. Oysa bizim polisimiz saygın, gerektiğinde merhametli, takdire şayan hizmetleri bulunmakla maruftur. Bu imaj farklılığı bile polisimizin İsrail polisinden bırakın eğitim almayı, onlara öğretecek pek çok şeyi olduğunu göstermez mi?

5. Polis teşkilâtımızın çağdaş standartlarda hizmet vermesi, mesleğin gerektirdiği teknik ve diğer donanımlara sahip olması için İsrail polisinden eğitim almanın dışında neler yapılabilir?

T.C. İçişleri Bakanlığı Emniyet Genel Müdürlüğü 5.11.1998 Sayı : B.05.1.EGM.0.12.01.01/258937

Konu : Yazılı soru önergesi

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

İlgi : TBMM Başkanlığının 8.10.1998 gün ve A.01.GNS.0.10.00.02-7/6170-14831/34304 sayılı yazısı.

Mardin Milletvekili Hüseyin Yıldız tarafından TBMM Başkanlığına sunulan ve tarafımdan yazılı olarak cevaplandırılması istenilen soru önergesinin cevabı aşağıya çıkarılmıştır.

1. Emniyet teşkilâtında bugüne kadar gerçekleştirilen planlı eğitim faaliyetlerinde İsrail’de eğitim gören personel bulunmamaktadır.

3-4. Uluslararası bağlantıların da ön plana çıkmasıyla, terör ve organize suç faaliyetleri dünya genelinde hızla artan bir trend göstermektedir. Bu trendi yavaşlatmak için ülkeler arasındaki güvenlik işbirliğinin ikili ve çok taraflı boyutları ile geliştirilmesi gerekmektedir.

Ülkemiz, bu amaçla güvenlik işbirliği alanında toplam 29 ülke ile ikili anlaşma, 4 ülke ile üçlü anlaşma, 25 ülke ile 29 ikili protokol ve iki ülke ile bir üçlü protokol imzalamıştır.

Bu kapsamda; ülkemiz ile İsrail devleti arasında 3 Kasım 1994 tarihinde imzalanan anlaşma ile; taraflarca, gerek uyuşturucu ve terörle mücadelede polis yetkilileri arasında bilgi alış-verişinde bulunulması, gerekse kriminal teknolojinin, araştırma metod ve vasıtalarının kullanımı ile ilgili deneyimlerini birbirlerine aktarma ve suç ile mücadelede sorumlu birim yöneticileri arasında eğitim ve seminerler düzenlenmesi alanlarında işbirliği yapılması hususları hüküm altına alınmıştır. Anlaşmalardaki karşılıklılık ilkesi gereği; talep olması halinde İsrail’den uzmanların eğitim için ülkemize gelebileceği gibi ülkemizden de uzmanlar İsrail’e gidebileceklerdir.

5. Bahse konu anlaşma gereği yukarıda sıralanan gerekçelerle, suç ve suçlularla mücadele yöntemleri ve alınan önlemler ile uygulama faaliyetleri hakkında, diğer ülkelerle olduğu gibi İsrail ile de karşılıklı bilgi alışverişinde bulunularak, işbirliği yapılmaktadır.

Bilgilerinize arz ederim.

Kutlu Aktaş İçişleri Bakanı

11. — Gaziantep Milletvekili Nurettin Aktaş’ın, Gaziantep SSKTeftiş Kurulu Grup Başkanlığının Adana Grup Başkanlığına bağlanacağı iddiasına ilişkin sorusu ve Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Nami Çağan’ın yazılı cevabı (7/6175)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın delaletinizle Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Sn. Nami Çağan tarafından yazılı olarak cevaplandırılmasını arz ederim. 1.10.1998

Nurettin Aktaş Gaziantep

1. İşçi ve işveren problemlerinin çözümüyle ilgili olarak illerde faaliyet gösteren SSKTeftiş Kurulu Grup Başkanlıklarının kurulmasındaki kriterler nelerdir?

2. Hemen hemen bütün sektörlerde güneydoğunun en gelişmiş sanayi ağının bulunduğu 90 000-100 000 sigortalı işçinin çalıştığı Gaziantep’te Teftiş Kurulu Grup Başkanlığının kaldırılarak Adana Grup Başkanlığına bağlanacağı doğru mudur? Doğruysa bunun sebebi nedir?

3. Bitmiş inşaata iskân almak, işçilerin emekli aylıkları ve hatta istirahat izinleri gibi konularda bile Adana’dan gelecek müfettişin beklenmesinin işçi, işveren ve iş verimini olumsuz etkileyeceği gözönüne alınırsa Teftiş Kurulu Grup Başkanlığının, Gaziantep gibi önemli bir sanayi bölgesinde görevine devam ettirmeyi düşünüyor musunuz?

T.C. Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı Sosyal Güvenlik Kuruluşları Genel Müdürlüğü 6.11.1998 Sayı : B.13.0.SGK.0.13.00.01/7305/028885

Konu : Yazılı soru önergesi

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

İlgi : 8.10.1998 tarih ve A.01.0.GNS.0.10.00.02-7/6175-15241/35566 sayılı yazınız.

Gaziantep Milletvekili Nurettin Aktaş tarafından hazırlanan “Sosyal Sigortalar Kurumu Sigorta Teftiş Kurulu Gaziantep Grup Başkanlığının Adana Grup Başkanlığına bağlanacağı iddiasına ilişkin” 7/6175 Esas No. lu yazılı soru önergesi Bakanlığımca incelenmiştir.

Sosyal Sigortalar Kurumu Genel Müdürlüğü Sigorta Teftiş Kurulu Yönetmeliğinin 6 ncı maddesi uyarınca illerin coğrafî yapısı, sigortalı ve işyeri yoğunluğu gibi kriterler gözönünde bulundurularak, gerekli görülen illerde Yönetim Kurulu kararı ile Sigorta Teftiş Kuruluna bağlı grup başkanlıkları oluşturulmaktadır. Bu grupların sayısının azaltılıp çoğaltılması da aynı esaslar çerçevesinde belirlenmektedir.

Denetim hizmetlerinin ülkenin her köşesine eşit ve hakça yayılması, hizmetin etkin ve verimli bir şekilde yürütülerek gecikmelerin önlenmesi amacıyla Türkiye genelinde faaliyet gösteren grup başkanlıkları sayısının yeniden belirlenmesi hususunda Sosyal Sigortalar Kurumunca bir çalışma yapılmıştır. Ancak, bu konuda henüz uygulamaya konulan bir düzenleme bulunmamakta, bu kapsamda 15 adet grup başkanlığı ile birlikte Gaziantep Grup Başkanlığı da faaliyetini sürdürmektedir.

Bilgilerinize arz ederim.

Prof. Dr. Nami Çağan Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı

12. – Nevşehir Milletvekili Mehmet Elkatmış’ın, Kur’an kurslarının sayısına ilişkin Başbakandan sorusu ve Devlet Bakanı H. Hüsamettin Özkan’ın yazılı cevabı (7/6187)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın Başbakan tarafından yazılı olarak cevaplandırılması için gereğini saygıyla arz ederim.

Mehmet Elkatmış Nevşehir

Sorular:

1. Ülkemizde; 1996, 1997 ve 1998 yılları itibarıyla ayrı ayrı olmak üzere Diyanet İşleri Başkanlığına bağlı faaliyette bulunan kaç adet Kur’an kursu mevcuttur?

2. Diyanet İşleri Başkanlığına bağlı olarak faaliyette bulunan bu Kur’an kurslarının 1996, 1997 ve 1998 yıllarındaki öğrenci sayıları -ayrı ayrı- ne kadardır?

3. Diyanet İşleri Başkanlığının dışında faaliyette bulunan Kur’an Kursları kaç tanedir? Bu tür faaliyet gösteren Kur’an kurslarından kapatılan oldu mu? Olduysa kaç tane kapatıldı?

T.C. Devlet Bakanlığı 6.11.1998 Sayı: B.02.0.004/1035

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığı

Kanunlar ve Kararlar Dairesi Başkanlığına

İlgi: 8.10.1998 tarih ve KAN.KAR.MD.A.01.0.GNS.0.10.00.02-7/6187-15261/35590 sayılı yazıları.

İlgi yazılarında belirtilen Nevşehir Milletvekili Mehmet Elkatmış’ın Sayın Başbakana tevcih edilen ve tarafımdan cevaplandırılması istenilen yazılı soru önergesine verilen cevap ilişikte sunulmuştur.

Bilgilerinize saygılarımla arz ederim.

H. Hüsamettin Özkan Devlet Bakanı

Nevşehir Milletvekili Mehmet Elkatmış’ın 7/6187-15261 sayılı yazılı soru önergesine verilen cevaplar:

1. Diyanet İşleri Başkanlığına bağlı olarak Türkiye’de, 1996-1997 eğitim-öğretim yılında 5241, 1997-1998 yılında 4890 ve 1998-1999 eğitim-öğretim yılında 19.10.1998 tarihi itibariyle 4739 adet Kur’an kursu faaliyet göstermektedir.

2. Kur’an kurslarına 1996-1997 eğitim-öğretim yılında 177 120, 1997-1998 eğitim-öğretim yılında ise 155.210 öğrenci kayıt yaptırmıştır.

Kur’an kurslarına kayıtlar Ekim ayı sonuna kadar devam etmekte ve kayıtlarla ilgili istatistikî bilgiler Aralık ayı sonunda Başkanlığımıza intikal etmektedir. Bu sebeple, 1998-1999 öğretim yılına ait Kur’an kurslarına kayıt olan öğrenci sayısı henüz Başkanlığımıza intikal etmediğinden bu süreye ait bilgi vermek mümkün olamamıştır.

3. Ülkemizde Kur’an kursu açma ve eğitim-öğretim işlerini yürütme görevi Başkanlığımıza verilmiştir. Başkanlığımızın bilgisi dışında faaliyette bulunan Kur’an kurslarının tespiti ve kapatılması işlemi İçişleri Bakanlığınca yürütüldüğünden bu konuda Başkanlığımızda kesin bir bilgi mevcut değildir.

Ancak, 24.9.1998 tarihi itibariyle müftülüklerden gelen bilgilere göre, gayri resmî faaliyette bulunduğu için kapatılan Kur’an kursu sayısı 236 adettir.

13. – Ankara Milletvekili Saffet Arıkan Bedük’ün, köy ve mahalle muhtarlarından silâh ruhsat bedeli olarak alınan harç ve bağışlara ilişkin sorusu ve İçişleri Bakanı Kutlu Aktaş’ın yazılı cevabı (7/6201)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın İçişleri Bakanı Sayın Kutlu Aktaş tarafından yazılı olarak cevaplandırılması hususunda gereğini arz ederim.

Saygılarımla.

Saffet Arıkan Bedük Ankara

Köy ve Mahalle Muhtarları silâh alırken ruhsat bedeli olarak harç ve bağışlarla birlikte toplam 200 milyon TL. ödediklerini iddia etmektedir. Bu iddia doğru mudur?Bu ücretlerde herhangi bir indirime gidilmesi veya kaldırılması yönünde herhangi bir çalışmanız var mıdır?

T.C. İçişleri Bakanlığı Emniyet Genel Müdürlüğü 5.11.1998 Sayı: B.05.1.EGM.0.12.01.01-258935

Konu: Yazılı soru önergesi

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

İlgi: TBMM Başkanlığının 12.10.1998 gün ve A.01.GNS.0.10.00.02-7/6201-15309/35738 sayılı yazısı.

Ankara Milletvekili Saffet Arıkan Bedük tarafından TBMM Başkanlığına sunulan ve tarafımdan yazılı olarak cevaplandırılması istenilen soru önergesinin cevabı aşağıya çıkarılmıştır.

1. Köy ve Mahalle Muhtarları silâh alırken, “4306 Sayılı Kanuna göre” 20 000 000 TL., Eğitime katkı payı ve 91/1779 Karar Sayılı Yönetmeliğin 85 inci maddesine göre 1 000 000 TL. kart bedeli olmak üzere toplam 21 000 000 TL. alınmakta olup, belirtilen bu yasal ödemeler dışında Bakanlığımca tahsil edilmesi gerekli görülen herhangi bir bedel bulunmamaktadır.

Bilgilerinize arz ederim.

Kutlu Aktaş İçişleri Bakanı

14. – Konya Milletvekili Mustafa Ünaldı’nın, Türk Telekom görevlilerine gizli olarak bir form imzalatıldığı iddialarına ilişkin sorusu ve Ulaştırma Bakanı Arif Ahmet Denizolgun’un yazılı cevabı (7/6230)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın Ulaştırma Bakanı Sayın Arif Ahmet Denizolgun tarafından yazılı olarak cevaplandırılmasını delaletlerinize arz ederim.

Saygılarımla.

Prof. Dr. Mustafa Ünaldı Konya

Sorular:

Türk Telekom görevlilerine gizli olarak Personel Güvenlik Soruşturması ve Arşiv Araştırması adı altında bir form doldurtulup imza ettirildiği duyumlar arasındadır.

1. Bu duyumlarımız doğru mudur?

2. Doğru ise bu işlem hangi mevzuata göre yürütülmektedir?

T.C. Ulaştırma Bakanlığı Araştırma, Plânlama ve Koordinasyon Kurulu Başkanlığı 6.11.1998 Sayı: B.11.0.APK.0.10.01.21./EA/-1551-19458

Konu: Konya Milletvekili Sayın Mustafa Ünaldı’nın yazılı soru önergesi

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

İlgi: 19.10.1998 gün ve A.01.0.GNS.0.10.00.02-15575 sayılı yazınız.

Konya Milletvekili Sayın Mustafa Ünaldı’nın 7/6230-15394 sayılı yazılı soru önergesinin cevabı hazırlanarak ekte sunulmuştur.

Bilgilerinize arz ederim.

Arif Ahmet Denizolgun Ulaştırma Bakanı

Konya Milletvekili Sayın Mustafa Ünaldı’nın 7/6230-15394 sayılı yazılı soru önergesi ve cevabı

Sorular:

Türk Telekom görevlilerine gizli olarak Personel Güvenlik Soruşturması ve Arşiv Araştırması adı altında bir form doldurtulup imza ettirildiği duyumlar arasındadır.

1. Bu duyumlarımız doğru mudur?

2. Doğru ise bu işlem hangi mevzuata göre yürütülmektedir?

Cevap:

Personel Güvenlik Soruşturması ve Arşiv Araştırmaları, 3.10.1994 tarih ve 22100 sayılı Resmî Gazetede yayımlanan 4045 sayılı Kanun hükümlerine göre yapılmakta, Kanunen 6 ay içerisinde çıkarılması gereken ve uygulamayı belirleyen Yönetmelik yürürlüğe girinceye kadar bu konu hakkındaki 8.3.1990 tarih ve 1990/245 sayılı Bakanlar Kurulu Kararının 4045 sayılı Kanuna aykırı olmayan hükümlerinin uygulanacağı ve kuruluşların sadece gizlilik dereceli birimlerinde çalışacak personelin tümü için yapılacağı belirtilmekte olup Türk Telekomünikasyon A.Ş.Genel Müdürlüğündeki uygulama da bu mevzuata göre yürütülmektedir.

15. – Konya Milletvekili Mustafa Ünaldı’nın, Konya-Ereğli İlçesi Kargacık Köyü merasının maden arama alanı olarak verildiği iddialarına ilişkin Başbakandan sorusu ve Tarım ve Köyişleri Bakanı Mustafa R. Taşar’ın yazılı cevabı (7/6231)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın Başbakan Sayın Mesut Yılmaz tarafından yazılı olarak cevaplandırılmasını delaletlerinize arz ederim.

Saygılarımla.

Prof. Dr. Mustafa Ünaldı Konya

Sorular:

Konya-Ereğli İlçesi Kargacık Köyü halkı köylerinin evvelden beri kullanageldikleri ve önemli bir geçim kaynağı olan meralarının bir firmaya “Maden Arama Alanı olarak” verildiği ve şimdi firmanın köylüyü ve hayvanlarını meralarına sokmadıklarını ifade ederek sıkıntıya girdiklerini, haklarına el konulduğunu belirtmektedirler.

1. Köylülerin anlattıkları doğru mudur?

2. Doğru ise olayların hukukî dayanağı nedir?

3. Köylülerin sıkıntısı ve zararı nasıl giderilecektir?

4. Köylülerin anlattıkları doğru değilse olayların doğrusu nedir?

5. Bu konuda köylülere müjde olarak verilebilecek bir çalışmanız var mıdır?

T.C. Tarım ve Köyişleri Bakanlığı 5.11.1998 Araştırma, Plânlama ve Koordinasyon Kurulu Başkanlığı Sayı: KDD.S.Ö.1.01/2917-65040

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

İlgi: Başbakanlığın 22.10.1998 tarih ve B.02.0.KKG.0.12/106-862-10/6017 sayılı yazısı

İlgi yazı ekinde Bakanlığımıza intikal eden ve Konya Milletvekili Prof. Dr. Sayın Mustafa Ünaldı’ya ait olan Bila Tarih ve 7/6231-15395 sayılı yazılı soru önergesiyle ilgili bilgiler aşağıya çıkarılmıştır:

Soru: Konya-Ereğli İlçesi Kargacık Köyündeki mera alanlarının bir firmaya maden arama izni ile verilmesi sonucu, köylülerin hayvanlarını meralarda otlatamadıkları doğru mudur? Doğru ise, olayların hukukî dayanağı nedir ve köylülerin zararı nasıl giderilecektir? Anlatılanlar doğru değilse, olayların gerçek yönü nedir; bu konuda köylülere yönelik bir çalışmanız var mıdır?

Cevap: 4342 sayılı Mera Kanununun 14 üncü maddesinin birinci fıkrasında, “Tahsis amacı değiştirilmedikçe mera, yaylak ve kışlaklardan, bu kanunda gösterilenden başka şekilde yararlanılamayacağı” belirtilmiştir. 31.7.1998 tarih ve 23419 sayılı Resmî Gazetede yayınlanarak yürürlüğe giren Mera yönetmeliğinin 8 inci maddesinde de, tahsis amacı değişikliğinin ne şekilde yapılacağı açıklanmıştır. Buna göre: “Kanunun uygun gördüğü hallerde, ilgili Bakanlığın Bakanlığa talebi ve Maliye Bakanlığı ile Valiliğin uygun görüşleri üzerine Bakanlıkça tahsis amacı değiştirilebilir ve söz konusu yerlerin Hazine adına tescili yapılır” denilmektedir. Bu hüküm doğrultusunda, ilgili Bakanlık tarafından Bakanlığımıza tahsis amacı değişikliği talebinde bulunulması gerekmektedir. Ancak Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanlığının Bakanlığımıza, Konya-Ereğli ilçesi Kargacık Köyündeki mera alanlarının maden arama çalışmalarına açılarak, tahsis amacının değiştirilmesi yönünde bir müracaatı mevcut değildir.

4342 sayılı Mera Kanununun 4 üncü maddesinin 3 üncü fıkrasında, “Mera, yaylak ve kışlaklar özel mülkiyete geçirilemez, amacı dışında kullanılamaz, zaman aşımı uygulanamaz, sınırları daraltılamaz...” hükmü yer almaktadır. Aynı maddenin 4 üncü fıkrasında da “Amaç dışı kullanılmak suretiyle vasfı bozulan mera, yaylak ve kışlakların, tekrar eski konumlarına getirilmeleri amacıyla yapılan masraflar, vasıf bozulmasına sebebiyet verenlerden tahsil edilir” hükmü bulunmaktadır. Soru önergenizde yer alan hususların mahallinde tetkikinden sonra, yukarıda belirttiğimiz iki madde hükmü ile aynı kanunun 19 uncu maddesinin 3 üncü ve 27 nci maddesinin 2 nci fıkrası hükümlerine aykırı bir uygulama tespit edilirse, ilgililer hakkında kanunî işlemler yapılacaktır. Bu konuda Bakanlığımızca Konya İl Müdürlüğüne gerekli talimat verilmiştir.

Bilgilerinize arz ederim.

Mustafa Taşar Tarım ve Köyişleri Bakanı

16. – Ordu Milletvekili Mustafa Hasan Öz’ün, Kur’an kurslarına ilişkin sorusu ve Devlet Bakanı H. Hüsamettin Özkan’ın yazılı cevabı (7/6232)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın Devlet Bakanı Sayın Hüsamettin Özkan tarafından yazılı olarak cevaplandırılmasını arz ederim.

M. Hasan Öz Ordu

Sorular:

1. 1998 yılında Kur’an kurslarımızın sayısal durumu nedir?

2. Kaç öğrencimiz devam etmektedir? Kaç öğrencimiz yeni kayıt yaptırmıştır?

3. Kapanan Kur’an kursu var mıdır? Varsa sayısı nedir?

4. Kur’an kursu binaları başka kurum ve kuruluşlara tahsis edilmiş midir? Edilmiş ise kim ve ne kadardır?

5. Bu sorularımızın Ordu ilimize yansımaları nedir?

T.C. Devlet Bakanlığı 6.11.1998 Sayı: B.02.0.004/1034

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığı

Kanunlar ve Kararlar Dairesi Başkanlığına

İlgi: 19.10.1998 tarih ve A.01.0.GNS.0.10.00.02-7/6232-15396/35833 sayılı yazıları.

Ordu Milletvekili M. Hasan Öz’ün Bakanlığıma tevcih ettiği 8.10.1998 tarih ve 7/6232-15396 sayılı yazılı soru önergesine verilen cevap ekte gönderilmiştir.

Bilgilerinize arz ederim.

H. Hüsamettin Özkan Devlet Bakanı

Ordu Milletvekili M. Hasan Öz’ün 7.10.1998 tarih ve 6/6232-15396 sayılı soru önergesine

verilen cevap:

1. 21.10.1998 tarihi itibariyle Türkiye’deki Kur’an kurslarının sayısı 4741’dir.

2. Kur’an kursuna kayıtlar Ekim ayı sonuna kadar devam etmektedir. Kayıtlarla ilgili istatistikî bilgiler ise Aralık ayı sonunda Başkanlığımıza intikal etmektedir. Bu sebeple, 1998-1999 öğretim yılında Kur’an kurslarına kayıt olan öğrenci sayılarının bu tarihten önce verilmesi mümkün olamamaktadır.

3. Başkanlığımıza bağlı olarak faaliyet gösteren Kur’an kurslarından mevzuat dışı uygulama sebebiyle kapatılan Kur’an kursu bulunmamaktadır. Ancak Kur’an kurslarında öğrenci toplanamaması dolayısıyla geçici olarak zaman zaman eğitim-öğretime ara verilmektedir. İlerde bu kurslarda yeterli sayıda öğrenci toplandığı takdirde yeniden eğitim-öğretime başlatılmaktadır.

4. Öğrenci olmadığı için eğitim-öğretime ara verilen Kur’an kursu binalarından Millî Eğitim Bakanlığına 3 adedinin geçici olarak tahsisi yapılmıştır.

5. Ordu İlinde kapatılan veya başka kurum ve kuruluşlara tahsis edilen Kur’an kursu bulunmamaktadır.

17. – Hatay Milletvekili Mehmet Sılay’ın, pamuk fiyatına ve üreticilerin Çukobirlik’ten alacaklarına ilişkin sorusu ve Bayındırlık ve İskân Bakanı ve Sanayi ve Ticaret Bakanı vekili Yaşar Topçu’nun yazılı cevabı (7/6235)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın Sanayi ve Ticaret Bakanı Sayın Yalım Erez tarafından yazılı olarak cevaplandırılması hususunu takdirlerinize arz ederim. 8.10.1998

Dr. Mehmet Sılay Hatay

1. Bilindiği üzere pamuk ithalatı 1999 yılının 3 üncü ayına kadar sürekli olarak durduruldu. Buna karşı ithalatçılar ise 6 ay sonrası için dış bağlantı kurmaktadırlar. Bugün ise stoklarında bulunan pamuğu işlemektedirler. Bu süreli durdurma iç piyasaya üretici yönünde bir gelişme sağlamamaktadır. Bu durumun önlenmesi, talebin iç piyasaya yönelmesi ve ithalatın süresiz olarak durdurulması ve üreticilerimizi destekleme yönünde ne gibi çalışmalarınız vardır?

2. PKK terör örgütüne resmen her türlü desteği yapan Suriye’den pamuk ithalatının süresiz olarak durdurulması düşünülmekte midir? Bu ülkeden ithal edilecek pamuk için ödediğimiz para ile PKK’yı beslemiş olmuyor muyuz?

3. Şu anda iç piyasada pamuk fiyatları dünya fiyatlarının çok altında seyretmektedir. Pamuk ihracatını engelleyen fonun kaldırılıp, pamuk ihracatının serbest bırakılması için bir çalışma yapılmakta mıdır?

4. İplik piyasasında alıcılar nasılsa dışarıya pamuk satılmıyor diye iç piyasaya girmek için fiyatların tabana düşmesi beklentisi içindedirler. Artık köylümüzü desteklemenin zamanı gelmedi mi?

5. Üretilen pamuğun yüzde 90’ı ortak dışı üreticiye aittir. Çukobirlik neden sadece ortağından mal alıyor? Ortak dışı alımın sağlanması için herhangi bir çalışma var mı?

6. Pamuk fiyatları tiplerine göre niçin hâlâ belirlenmedi? Çukobirlik ekspertiz raporunu alıyor, tipi belirliyor, neden fiyatlar yazılmıyor? Bu durum köylümüzü zor duruma düşürmekten başka neye yarıyor?

7. Çukobirlik’ten alacağı olan üreticilerin başka kurumlara (Ziraat Bankası, Vergi daireleri, Tarım Kredi Kooperatifi, v.b.) olan borçlarının birbirleriyle mahsup imkânının üreticimize sağlanması için ne gibi çalışmalarınız vardır? Böyle bir imkân üreticilerimize büyük bir kolaylık sağlamaz mı?

8. Çukobirlik 13 Eylül’e kadar yapmış olduğu alımlarda pamuğa zaten çok düşük olan baz fiyatının yarısını ödüyor.Buna rağmen üreticinin borcunun tamamını kesiyor.Kendi bölgemde şu an üretici, işçi parasını dahi ödeyemiyor, perişan halde... Bu gidişle üretici, tarlasını tekrar nasıl ekecek? Çukobirlik üreticinin parasını ne zaman ödeyecek?

T.C. Sanayi ve Ticaret Bakanlığı Basın ve Halkla İlişkiler Müşavirliği 4.11.1998 Sayı: B.14.0.BHİ.01-464

Konu: Yazılı soru önergesi

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

İlgi: 19.10.1998 tarih A.01.0.GNS.0.10.00.02-7/6235-15399/35836 sayılı yazınız.

Hatay Milletvekili Mehmet Sılay’ın “Pamuk fiyatına ve üreticilerin Çukobirlik’ten alacaklarına” ilişkin olarak tarafımdan cevaplandırılmasını istediği (7/6235) esas nolu yazılı soru önergesiyle ilgili cevabımız ekte takdim edilmiştir.

Bilgilerinizi ve gereğini arz ederim. Yaşar Topçu Sanayi ve Ticaret Bakanı V.

Hatay Milletvekili Mehmet Sılay’ın yazılı sorularına ilişkin cevaplarımız

Tüm dünyayı etkisi altına almaya başlayan kriz ve pamuk ürününün durumu dikkate alınarak bu yıl pamukta prim sistemi uygulamasına geçilmiştir. Böylelikle, sadece birlikler kanalıyla yapılan pamuk alımı değil, tüm pamuk üreticilerinin sistemden yararlanması gerçekleştirilmiştir.

1998/99 döneminde 2 050 000 ton kütlü pamuk rekoltesi olacağı tahmin edilmektedir. 9.10.1998 günlü 23488 sayılı Resmî Gazetede yayınlanan Uygulama Tebliği ile Ege, GAP ve Çukurova pamukları için sırasıyla 195 000 TL/Kg. 170 000 TL./Kg. ve 160 000 TL./Kg. müdahale fiyatları belirlenmiş, bu müdahale fiyatı üzerine kg. başına 10 Cent ödenmesi öngörülerek, bir yandan üreticinin gelir düzeyi geçen yıla kıyasla % 63 oranında artırılırken öbür yandan da sanayicinin rekabet edebileceği maliyetlerle üretim ve ihracat yapabilmesi amaçlanmıştır.

Ancak dünyada yaşanan kriz tüm hammaddelerde olduğu gibi pamuk ürününde de büyük boyutlara varan fiyat düşüşlerine yol açmıştır. 1998 yılı ürün alım sezonunun başlangıcında Ege pamuğunun dünya fiyatı 171 Cent/Kg-lif iken bugün 155 Cent/Kg-lif’e düşmüştür. Aynı şekilde Çukurova pamuğunun dünya fiyatı 140 Cent/Kg-lif’den 94 Cent/Kg-lif’e, GAP pamuğu dünya fiyatı ise 148 Cent/Kg-lif’den 130 Cent/Kg-lif’e düşmüştür.

Tariş’in mevcut alım fiyatı Dolar bazında 170 Cent, Çukobirliğin ise 140 Cent (GAP 148 Cent)olup, dünya fiyatının çok üzerindedir. Verilen bu fiyatlara 10 Cent’lik prim tutarı da eklendiğinde Ege pamuğu fiyatı 180 Cent/Kg-lif’e, Çukurova pamuğu fiyatı 150 Cent/Kg-lif’e (GAP pamuğu 158 Cent/Kg’a)ulaşmaktadır. Bu fiyatlar, çok çeşitli ve subjektif maliyet hesapları karşısında Tarım Bakanlığından alınan maliyetler esas alınarak hesaplanmıştır.

Mevcut gelişmelere göre üreticinin mağdur olmaması bakımından gereken tedbirler alınmakta olup, bu çerçevede 10.10.1998 tarihli, 23489 sayılı Resmî Gazetede yayımlanan 7.10.1998 tarih ve 98/11769 ve 11768 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı ile pamuk ihracatında alınan 35 Cent/Kg DFİF kesintisi 13.9.1998 tarihinden geçerli olmak üzere kaldırılarak ihracatın serbest bırakılması sağlanmış, ihtalata % 5.2 oranında gümrük vergisi konulmuş ve ayrıca gerektiğinde Birliklerce ortak dışı alım yapılması için imkân yaratılmıştır. Böylece üreticilerimiz ile yerli pamuğun korunması amaçlanmıştır.

1.11.1998 tarihine kadar Çukobirlik’çe toplam 108 472 ton pamuk alımı karşılığı 7 trilyon üreticilere ödeme yapılmıştır. DFİF kredisinden yapılan aktarmalara göre de ödemeler suretle devam etmektedir.

Ayrıca 1999 yılı bütçesine prim ödemesi için 70 trilyon TL ödenek konulmuş olup, ödeneğin serbest bırakılmasını takiben ödeme günündeki Dolar kuru karşılığı prim ödemesi yapılabilecektir.

18. – Erzincan Milletvekili Naci Terzi’nin, TRT-1’de yayınlanan bir programda okunan gazetelerin nasıl seçildiğine ilişkin sorusu ve Devlet Bakanı Cavit Kavak’ın yazılı cevabı (7/6252)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

TBMM İçtüzüğünün 96 ncı maddesi uyarınca aşağıdaki sorularımın Devlet Bakanı Cavit Kavak tarafından yazılı olarak cevaplandırılmasını arzederim.

Saygılarımla.

Naci Terzi Erzincan

Sorular:

1. TRT-1 televizyonunda yayınlanmakta olan sabah programında, Hürriyet, Milliyet, Sabah, Cumhuriyet, Radikal, Yeni Yüzyıl gazeteleri okunurken, diğer basın organlarına neden yer verilmemektedir?

2. Türkiye Radyo Televizyon Kurumunda bu programı hazırlayanlar, adı geçen günlük gazeteleri okurken, hangi kriterlerden hareket etmektedirler?

3. TRT’de belli gazetelerin okunmasında, programı hazırlayanların siyasî tercihleri mi sözkonusudur, yoksa programcılara siyasî baskı mı yapılmaktadır?

4. Hürriyet, Sabah, Milliyet, Cumhuriyet, Radikal ve Yeni Yüzyıl gazetelerinden oluşan seçim, basın dünyasındaki bütün renkleri yansıtmakta mıdır? Bu seçimde basın kuruluşlarının tirajları mı yoksa ideolojileri mi esas alınmaktadır?

T.C. Devlet Bakanlığı 10.11.1998 Sayı: B.02.0.017.800/02-870

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

İlgi: 19 Ekim 1998 tarih ve A.01.0.GNS.0.10.00.02-7/6252-15418/35880 sayılı yazınız.

İlgide kayıtlı yazı ile Erzincan Milletvekili Naci Terzi’nin Bakanlığıma tevcih ettiği ve tarafımdan cevaplandırılması tensip edilen (7/6255-15418) esas nolu soru önergesine ait cevabî yazımız ekte gönderilmiştir.

Bilgilerinizi ve gereğini arz ederim.

Cavit Kavak Devlet Bakanı

T.C. Türkiye Radyo-Televizyon Kurumu Genel Müdürlüğü 5.11.1998 Sayı: B.02.2.TRT.0.61.00.00/2237

Devlet Bakanlığına

(Sayın Cavit Kavak)

İlgi: 20.10.1998 tarih ve B.02.0.017.800/(08)-805 sayılı yazıları.

İlgi yazıları ile Erzincan Milletvekili Sayın Naci Terzi’nin Devlet Bakanımız Sayın Cavit Kavak tarafından cevaplandırılması talebiyle verdiği 7/6252-15418 sayılı yazılı soru önergesine kurumumuz cevabı aşağıda arz edilmiştir.

Kurumumuz TRT-1 program kanalında, 2.1.1997 tarihinden itibaren, hafta içi hergün saat 6.30-8.30 saatleri arasında canlı olarak yayınlanan ve 13.4.1998 tarihinden itibaren “Sabah Haberleri” adı ile yayınına devam eden programda, sabah haberleri topluma sunulmakta, bununla birlikte program içinde, Anayasanın 2 nci ve 3 üncü maddelerinde ifade edilen Atatürk Milliyetçiliğine, demokratik, laik ve sosyal bir hukuk devleti anlayışına bağlı yayın yapan günlük gazetelerin, 2954 sayılı Türkiye Radyo ve Televizyon Kanununda ifade edilen haber niteliği bulunan haberlerinin manşetleri ile zaman zaman toplumun büyük bir kesiminin ilgisini çeken güncel olaylara ilişkin diğer başlıklar okunmaktadır.

Adı geçen haber programında, Hürriyet, Milliyet, Sabah, Cumhuriyet, Radikal, Yeni Yüzyıl adlı gazetelerin yanında “Türkiye, Zaman ve Akşam” gazetelerine de her gün eşit ölçüler içerisinde yer verilmekte, tüm gazetelerin, hiçbir ayırım yapılmadan alfabetik sıra içinde izleyiciye sunulmasına büyük özen gösterilmektedir. Bu suretle, Türkiye’nin tüm toplum kesimini içine alan, geniş bir izleyici kitlesine, günlük gazetelerin haberleri tam ve tarafsız olarak her hangi bir yorum yapılmaksızın verilmektedir. Dolayısıyla, gazete seçiminde programı hazırlayanların siyasî tercihleri ile gazetelerin tirajları esas alınmadığı gibi bu konuda her hangi bir siyasî baskı da söz konusu değildir. Diğer yandan, bazı gazeteler, dağıtım merkezlerinden kaynaklanan sorunlar nedeniyle zaman zaman elimize de ulaşamamaktadır.

Arz ederim.

Yücel Yener TRT Genel Müdürü

19. – Adana Milletvekili İbrahim Ertan Yülek’in, pamuk üreticilerinin sorunlarına ilişkin sorusu ve Bayındırlık ve İskân Bakanı ve Sanayi ve Ticaret Bakanı vekili Yaşar Topçu’nun yazılı cevabı (7/6253)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın Sanayi ve Ticaret Bakanı Sayın Yalım Erez tarafından yazılı olarak cevaplandırılmasına delaletlerinizi saygılarımla arz ederim. 9.10.1998

Dr. İ. Ertan Yülek Adana

Bilindiği üzere Türkiye dünyada pamuk üretiminde 6 ncı sırada olan bir ülkedir. Ülkemizin başta Çukurova, Hatay olmak üzere Güneydoğu Anadolu, Antalya ve Ege bölgelerinde yüz binlerce çiftçi ailesi pamuk üreticisi olarak geçimlerini sağlamaktadırlar.

1997 yılında Çukurova için açıklanan Kütlü Pamuk alım fiyatı 120 000 TL/Kg olmasına rağmen 128 000 TL/Kg’dan alıcı bulmuştu. 1998 yılı için ise, Kütlü Pamuk alım fiyatı 160 000 TL/Kg + 10 cent prim olarak açıklanmasına rağmen şu an Çukurova’da pamuk 120 000’e (TL/Kg) düşmüş ve alıcı bulunamamaktadır. Tarım Satış Kooperatifleri önünde kuyruklar birikmiş ve azalacağa benzememektedir. Çiftçi perişan bir vaziyette olup, tarlasını sürmek için traktörüne mazot dahi alamaz duruma düşmüştür.

İzmir ve Antalya bölgesinde de durum farklı değildir. Geçen yıl 140 000 TL/Kg olarak açıklanan fiyat bu sene 195 000 TL/Kg + 10 cent prim olarak açıklanmış, ama üretici bu fiyattan kesinlikle alıcı bulamamaktadır.

Öte yandan açıklanan 10 cent primin ne zaman ödeneceği de bilinmemektedir. İthalat ve ihracata getirilen fonlardan ise çok az kişinin haberi vardır ve bu fonlar hem yurt içinden hem de yurt dışından büyük tepkilere sebep olmaktadır. Belki de tarihinde ilk defa pamuk üreticisi ile tekstilciler hükümete aynı anda birlikte tepki gösteriyorlar. Hergün bir başka yöremizde hükümetin pamuk destekleme politikası protesto edilmektedir. Hiç bir iktidar partisi üyesi milletvekili pamuk üretimi yapılan bölgelerimizden birisine giderek, çiftçilerin karşısında konuşamamaktadır. Zaten bir deprem felaketi yaşanmış olan Çukurovalı çiftçiler, hükümetin istikrarsız tarım politikalarıyla ikinci bir felaketle karşı karşıya bırakılmışlardır.

1. 10 Eylül 1998 tarihinde açıkladığınız kütlü pamuk alım fiyatlarından, Bakanlığınıza bağlı alıcı kuruluşlar bugüne kadar ne kadar pamuk almıştır? Alınan bu miktarın parası ödenmiş midir?

2. Çiftçilere verilen bu fiyatlar enflasyonun gerisinde olup maliyeti bile karşılamamaktadır. Bu konuda ne gibi önlemler düşünüyorsunuz?

3. Çukurova çiftçisi traktörünü alamaz durumdadır. Açıkladığınız 10 centlik primi bu yıl içinde ödeyecek misiniz? Yoksa prim ödemelerini Nisan 1999’a bırakıp seçim yatırımı yapmayı mı düşünüyorsunuz?

4. Yunanistan ve İspanya’nın kendi çiftçilerini 50 cent/Kg civarında sübvanse ettiğini düşünürsek, Türkiye için çiftçilerin 10 cent/Kg sübvanse edilmesini çiftçilerimiz için yeterli buluyor musunuz?

5. Bakanlığınızca tabi afetten zarar gören çiftçilere yönelik ne gibi çalışmalar yapılmaktadır?

T.C. Sanayi ve Ticaret Bakanlığı 4.11.1998 Basın ve Halkla İlişkiler Müşavirliği Sayı: B.14.0.BHİ.01-462

Konu: Yazılı soru önergesi

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

İlgi: 19.10.1998 tarih A.01.0.GNS.0.10.00.02-7/6253-15419/35881 sayılı yazınız.

Adana Milletvekili İbrahim Ertan Yülek’in “Pamuk üreticilerin sorunlarına” ilişkin olarak tarafımdan cevaplandırılmasını istediği (7/6253) esas nolu yazılı soru önergesiyle ilgili cevabımız ekte takdim edilmiştir.

Bilgilerinizi ve gereğini arz ederim.

Yaşar Topçu Sanayi ve Ticaret Bakanı V.

Adana Milletvekili İbrahim Ertan Yülek’in Yazılı Sorularına İlişkin Cevaplarımız

Tüm dünyayı etkisi altına almaya başlayan kriz ve pamuk ürününün durumu dikkate alınarak bu yıl pamukta prim sistemi uygulamasına geçilmiştir. Böylelikle, sadece Birlikler kanalıyla yapılan pamuk alımı değil tüm pamuk üreticilerinin sistemden yararlanması gerçekleştirilmiştir.

1998/99 döneminde 2 050 000 ton kütlü pamuk rekoltesi olacağı tahmin edilmektedir. Bu dönemde belirlenen 195 000 TL/Kg kütlü pamuk müdahale fiyatı üzerine Kg başına 10 Cent ödenmesi öngörülerek, bir yandan üreticinin gelir düzeyi geçen yıla kıyasla % 63 oranında arttırılırken öbür yandan da sanayicinin rekabet edebileceği maliyetlerle üretim ve ihracat yapabilmesi amaçlanmıştır.

Ancak dünyada yaşanan kriz tüm hammaddelerde olduğu gibi pamuk ürününde de büyük boyutlara varan fiyat düşüşlerine yol açmıştır. 1998 yılı ürün alım sezonunun başlangıcında Ege pamuğunun dünya fiyatı 171 cent/Kg-lif iken bugün 155 cent/Kg-lif’e düşmüştür. Aynı şekilde Çukurova Pamuğunun dünya fiyatı 140 cent/Kg-lif’den 94 cent/Kg-lif’e, GAP pamuğu dünya fiyatı ise 148 cent/Kg-lif’den 130 cent/Kg-lif’e düşmüştür.

Tariş’in mevcut alım fiyatı dolar bazında 170 cent, Çukobirliğin ise 140 cent (GAP 148 cent) olup, dünya fiyatının çok üzerindedir. Verilen bu fiyatlara 10 cent’lik prim tutarı da eklendiğinde Ege pamuğu fiyatı 180 cent/Kg-lif’e, Çukurova pamuğu fiyatı 150 cent/Kg-lif’e (GAP pamuğu 158 cent/Kg’a)ulaşmaktadır. Bu fiyatlar, çok çeşitli ve subjektif maliyet hesapları karşısında Tarım Bakanlığından alınan maliyetler esas alınarak hesaplanmıştır.

Mevcut gelişmelere göre üreticinin mağdur olmaması bakımından gereken tedbirler alınmakta olup, bu çerçevede ihracatın serbest bırakılması sağlanmış ve ithalata % 5.2 oranında gümrük vergisi konulmuştur.

Uygulama sonucu 1.11.1998 tarihine kadar Birliklerce toplam 261 077 ton pamuk alımı karşılığı 17 trilyon ödeme yapılmıştır. DFİF kredisinden yapılan aktarmalara göre de ödemeler süratle devam etmektedir.

Ayrıca 1999 yılı bütçesine prim ödemesi için 70 trilyon TL ödenek konulmuş olup, ödeneğin serbest bırakılmasını takiben ödeme günündeki dolar kuru karşılığı prim ödemesi yapılabilecektir. Prim ödemelerine esas olacak belgelerin ibraz süreleri ve bunların olası usulsüzlüklere karşı incelenmesi ve ödenek temini ihtiyacı hususları, prim ödemelerinin 1998 yılı içinde yapılabilmesini mümkün kılmamaktadır.

Bakanlığımızın tabî afetten zarar gören çiftçiler konusunda görev ve yetkisi bulunmamaktadır.

20. – Bolu Milletvekili Feti Görür’ün, Fiskobirlik tarafından yapılan fındık alımlarına ilişkin sorusu ve Bayındırlık ve İskân Bakanı ve Sanayi ve Ticaret Bakanı vekili Yaşar Topçu’nun yazılı cevabı (7/6254)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın, aracılığınız ile Sanayi Bakanı Sayın Yalım Erez tarafından, yazılı olarak cevaplandırılmasını saygılarımla arz ederim. 9.10.1998

Feti Görür Bolu

Sorular:

1. 1998 sezonunda, Fiskobirlik olarak ne kadar fındık almayı planladınız. Bugün 8.10.1998 itibarı ile aldığınız fındık miktarı nedir?

2. Vatandaşa çeşitli Fisko şubelerinde 12 nci aya gün verilmektedir. Alımları hızlandırmak için ne gibi önlemler almayı düşünüyorsunuz?

3. Geç teslimattan dolayı vatandaşın mağduriyetini önleyebilmek ve kg.da 200 000 TL. daha ucuza tüccara fındığını vermek zorunda kalan üreticiyi rahatlatabilmek için bir çareniz var mıdır?

4. Bakanlığınızın bir kararı ile kapatılan Fisko Şubeleri kamuoyu baskısı ile tekrar açılmasa idi yaşanacak sıkıntıları şimdi görebiliyor musunuz?

5. Fındığını teslim eden üretici şu anda, bedelini 1 ayda alabiliyor. Bu süre kısalacak mı, yoksa daha da uzayacak mı?

T.C. Sanayi ve Ticaret Bakanlığı 4.11.1998 Basın ve Halkla İlişkiler Müşavirliği Sayı: B.14.0.BHİ.01-460

Konu: Yazılı soru önergesi

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

İlgi: 19.10.1998 tarih A.01.0.GNS.0.10.00.02-7/6254-15421/35881 sayılı yazınız.

Bolu Milletvekili Feti Görür’ün “Fiskobirlik tarafından yapılan fındık alımlarına” ilişkin olarak tarafımdan cevaplandırılmasını istediği (7/6254) esas nolu yazılı soru önergesiyle ilgili cevabımız ekte takdim edilmiştir.

Bilgilerinizi ve gereğini arz ederim.

Yaşar Topçu Sanayi ve Ticaret Bakanı V.

Bolu Milletvekili Feti Görür’ün Yazılı Sorularına İlişkin Cevaplarımız

1998/99 iş yılında Türkiye fındık rekoltesinin geçmiş yıllara göre yüksek olacağı beklenmektedir. Fındık rekoltesinin gerçekleşme değerine göre değişmekle birlikte Fiskobirliğin 250 bin ton civarında fındık alması gerekebilecektir. Fiskobirlik, 8.10.1998 tarihi itibariyle 185 337 ton kabuklu fındık almıştır. Alımlar 22.10.1998’de 221 bin tona ulaşmıştır. Bu değerlerden de anlaşılabileceği gibi alımlar çok hızlı geliştiğinden büyük tutarda kaynağa ihtiyaç duyulmaktadır. Alımlara hız vermek için çalışmalar sürdürülmektedir.

1998/99 iş yılında fındıkta kademeli fiyat uygulaması sürdürülmekte; Ağustos’ta 675 000 TL/Kg. olan fiyat, Eylül’de 690 000 TL/Kg. Ekim ayında da 700 000TL/Kg olarak uygulanmaktadır. Ekim ayı fiyatı uygulanmaya başladığı tarihteki dolar kuruna göre (276 540 TL) 2.53 $/Kg’a karşılık gelmektedir. Bu değer de son beş yıl içinde Dolar bazında en yüksek seviyeye ulaşmaktadır. Buna göre geçmiş yıllardaki fiyatlarda dikkate alındığında üreticilerin fındıktan elde ettikleri gelir genel olarak daha iyi durumdadır. Kademeli fiyat uygulaması ile üreticiler fındığını geç satması durumunda maddî kayba uğramamaktadır.

Yapılan incelemeler sonucunda verimli çalışmadığı tespit edilen bazı kooperatifler birleştirilmiştir. Bu uygulamadan ötürü üreticiye yönelik hizmetlerde hiçbir aksama olmamış üretim bölgelerinde alım merkezleri kurularak üreticilere kolaylık sağlanmıştır.

Fındığını teslim eden üreticinin bunun bedelini zamanında alabilmesi için gerekli finansman çalışmaları yapılmakta olup, kısa sürede sonuçlandırılacaktır.

21. – Ankara Milletvekili Ersönmez Yarbay’ın;

– Ankara-Sincan ve köylerindeki telefon müracaatlarına,

– Ankara-Etimesgut ve köylerindeki telefon müracaatlarına,

– Ankara-Şereflikoçhisar ve köylerindeki telefon müracaatlarına,

İlişkin sorular ve Ulaştırma Bakanı Arif Ahmet Denizolgun’un yazılı cevabı (7/6263, 6264, 6265)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın Ulaştırma Bakanı Sayın Arif Ahmet Denizolgun tarafından yazılı olarak cevaplandırılmasına delaletlerinizi saygılarımla arz ederim.

Ersönmez Yarbay Ankara

Sorular :

Ankara İli Sincan İlçesi ve köylerinde halen telefon aboneliği sırası bekleyen kaç müracaat vardır? Bu müracaatlar ne zaman neticelenecektir?

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın Ulaştırma Bakanı Sayın Arif Ahmet Denizolgun tarafından yazılı olarak cevaplandırılmasına delaletlerinizi saygılarımla arz ederim.

Ersönmez Yarbay Ankara

Sorular :

Ankara İli Etimesgut İlçesi ve köylerinde halen telefon aboneliği sırası bekleyen kaç müracaat vardır? Bu müracaatlar ne zaman neticelenecektir?

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın Ulaştırma Bakanı Sayın Arif Ahmet Denizolgun tarafından yazılı olarak cevaplandırılmasına delaletlerinizi saygılarımla arz ederim.

Ersönmez Yarbay Ankara

Sorular :

1. Ankara İli Şereflikoçhisar İlçesi ve köylerinde halen telefon aboneliği sırası bekleyen kaç müracaat vardır? Bu müracaatlar ne zaman neticelenecektir?

2. Şereflikoçhisar İlçesinde cep telefonlarıyla görüşme ne zaman gerçekleşecektir?

 

T.C. Ulaştırma Bakanlığı 9.11.1998 Araştırma, Planlama ve Koordinasyon Kurulu Başkanlığı Sayı : B.11.0.APK.0.10.01.21./EA/1558-19574

Konu : Ankara Milletvekili Sayın Ersönmez Yarbay’ın yazılı soru önergeleri

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

İlgi : 20 Ekim 1998 gün ve A.01.0.GNS.0.10.00.02-15604 sayılı yazınız.

Ankara Milletvekili Sayın Ersönmez Yarbay’ın 7/6263-15454, 7/6264-15455 ve 7/6265-15456 sayılı yazılı soru önergelerinin cevapları hazırlanarak ekte sunulmuştur.

Bilgilerinize arz ederim.

Arif Ahmet Denizolgun Ulaştırma Bakanı

Ankara Milletvekili Sayın Ersönmez Yarbay’ın 7/6263-15454 sayılı yazılı soru önergesi ve cevabı

Soru :

Ankara İli Sincan İlçesi ve köylerinde halen telefon aboneliği sırası bekleyen kaç müracaat vardır? Bu müracaatlar ne zaman neticelenecektir?

Cevap :

Ankara İli Sincan İlçesinde 5 783 adet bekleyen telefon talebi mevcuttur. Telefon taleplerinin karşılanabilmesi için 5 416 hatlık santral ilavesinin 1998 yılı içerisinde gerçekleştirilmesi planlanmaktadır. Çalışmaları devam eden telefon şebeke tesislerinin bitimini müteakip bu yıl içerisinde 3 200 telefon talebi karşılanacaktır. Kalan taleplerin 1999 yılı içerisinde karşılanması planlanmaktadır.

Ankara Milletvekili Sayın Ersönmez Yarbay’ın 7/6264-15455 sayılı yazılı soru önergesi ve cevabı

Soru :

Ankara İli Etimesgut İlçesi ve köylerinde halen telefon aboneliği sırası bekleyen kaç müracaat vardır? Bu müracaatlar ne zaman neticelenecektir?

Cevap :

Ankara İli Etimesgut İlçesinde 73 adet bekleyen telefon talebi mevcuttur. 1998 yılında 944 hatlık santral ilavesi yapılarak servise verilmiştir. Kasım ayı içerisinde de 1 278 hatlık santral daha servise verilecektir.

Ankara Milletvekili Sayın Ersönmez Yarbay’ın 7/6265-15456 sayılı yazılı soru önergesi ve cevabı

Sorular :

1. Ankara İli Şereflikoçhisar İlçesi ve köylerinde halen telefon aboneliği sırası bekleyen kaç müracaat vardır? Bu müracaatlar ne zaman neticelenecektir?

2. Şereflikoçhisar İlçesinde cep telefonlarıyla görüşme ne zaman gerçekleşecektir?

Cevaplar :

1. Ankara İli Şereflikoçhisar İlçesinde 167 adet bekleyen telefon talebi mevcuttur. 10 Ekim 1998 tarihinde 944 hatlık santral ilavesi yapılmış olup telefon talepleri karşılanmaktadır.

2. Lisans anlaşması gereğince cep telefonları hususunda Turkcell ve Telsim firmaları yetkili olup, diğer yerlerde olduğu gibi Şereflikoçhisar İlçesinin de cep telefonu ihtiyacı söz konusu firmalarca belli bir plan dahilinde yürütülmektedir.

22. – Balıkesir Milletvekili İsmail Özgün, Ankara-İzmir arasında hızlı tren seferi konusunda bir çalışma yapılıp yapılmadığına ilişkin sorusu ve Ulaştırma Bakanı Arif Ahmet Denizolgun’un yazılı cevabı (7/6268)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın Ulaştırma Bakanı Sayın Ahmet Denizolgun tarafından yazılı olarak cevaplandırılmasını arz ve rica ederim.

İsmail Özgün Balıkesir

Soru 1. Ankara-İzmir hattındaki yolcu fazlalığı dikkate alınarak yolculuk süresini kısaltacak ne gibi tedbirler alınmaktadır? Hızlı tren seferi konusunda bir çalışma var mıdır?

Soru 2. Balıkesir-Ankara arasına yolcu yoğunluğu sebebiyle yeni bir ekspres seferi konulması düşünülüyor mu?

Soru 3. Bandırma-Bursa Demiryolu Projesi işine ne zaman başlanacak?

T.C. Ulaştırma Bakanlığı 6.11.1998 Araştırma, Planlama ve Koordinasyon Kurulu Başkanlığı Sayı : B.11.0.APK.0.10.01.21./EA/-1550-19459

Konu : Balıkesir Milletvekili Sayın İsmail Özgün’ün yazılı soru önergesi

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

İlgi : 20.10.1998 gün ve A.01.0.GNS.0.10.00.02-15604 sayılı yazınız.

Balıkesir Milletvekili Sayın İsmail Özgün’ün 7/6268-15461 sayılı yazılı soru önergesinin cevabı hazırlanarak ekte sunulmuştur.

Bilgilerinize arz ederim.

Arif Ahmet Denizolgun Ulaştırma Bakanı

Balıkesir Milletvekili Sayın İsmail Özgün’ün 7/6268-15461 sayılı yazılı soru önergesi ve cevabı

Sorular :

1. Ankara-İzmir hattındaki yolcu fazlalığı dikkate alınarak yolculuk süresini kısaltacak ne gibi tedbirler alınmaktadır? Hızlı tren seferi konusunda bir çalışma var mıdır?

2. Balıkesir-Ankara arasına yolcu yoğunluğu sebebiyle yeni bir ekspres seferi konulması düşünülüyor mu?

3. Bandırma-Bursa Demiryolu Projesi işine ne zaman başlanacak?

Cevaplar :

Kütahya-Balıkesir hattı tren trafiği yoğunluğunun azaltılması için trafiğin Eskişehir-Afyon-Uşak-Manisa hattına kaydırılması için bu hattın düşük olan standardının yükseltilmesi çalışmaları devam etmektedir.

Ankara-İzmir güzergâhı üzerinde bulunan Balıkesir-Kütahya hat kesiminde yoğun bir şekilde cevher ve kömür taşımacılığı yapıldığından, mevcut yolcu trenlerinden başka yeni yolcu treni sefere koymak tren trafiği ve hat kapasitesi açısından şimdilik mümkün görülmemektedir.

329 km.lik Eskişehir-Kütahya-Tavşanlı-Balıkesir hattının sinyalizasyon tesislerinin 2000-2003 yılları arasında gerçekleştirilmesi planlanmıştır.

Bu çalışmaların sonunda, tren seyir süreleri daha düşürülebilecek ve daha fazla tren sefere konulacaktır.

282 km. uzunluğundaki Bandırma-Bursa-Osmaneli, Ayazma-İnönü hattının 1981 yılında İTÜ tarafından yapılan etüt çalışmaları sonucunda fizibıl çıkması üzerine 1987 yılında etüd-proje işi olarak yatırım programına alınmıştır.

Söz konusu işin 1992 yılında ihale edilen uygulama projeleri çalışmaları devam etmekte olup, 1999 yılında tamamlanacaktır.

Projenin inşaat maliyeti 175 trilyon TL olup, inşaat maliyetinin yüksek ve yapım süresinin uzun olması nedeniyle hazine garantili % 100 kredi temini suretiyle gerçekleştirilmesi için DPT Müsteşarlığı nezdinde girişimde bulunulmuş, ancak projenin kredili olarak gelecek yıllara sari ihalesinin etüd projesi tamamlanıp, güncelleştirilmiş fizibilite etüdü değerlendirildikten ve yapım projesi olarak yatırım programına alındıktan sonra mümkün olabileceği belirtilmiştir.

23. – Gaziantep Milletvekili Kahraman Emmioğlu’nun, Eti Holdingin yeniden yapılandırılmasına yönelik çalışmalara ilişkin Başbakandan sorusu ve Devlet Bakanı Rüştü Kâzım Yücelen’in yazılı cevabı (7/6277)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Eti Holdingide yeni yapılanmalarla, yeni genel müdürlüğün ihdası ve kadro artırımlarına gidildiği duyumları almaktayım. Bu konuda aşağıda belirtilen sorularımın Başbakan tarafından yazılı olarak cevaplandırılması için gereğini arz ederim.

Doç. Dr. Kahraman Emmioğlu Gaziantep

Sorular :

1. Eti Holdingte yeni yapılanmaya gidiliyor mu? Gidiliyorsa niçin?

2. Yeni genel müdürlük ihdasının fizibilitesi yapılmış mıdır? Yapılmışsa tarafıma gönderilmesi?

3. Yeni yapılanma Eti Holding kadrosunu, özellikle merkez kadrosunu ne kadar artıracaktır?

4. Bu kadroda Eti Holdingin bağlı olduğu bakanın yakınları var mıdır?

T.C. Devlet Bakanlığı 5.11.1998 Sayı : B.02.0.019/2964

Konu : Soru önergesi

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

İlgi : 26.10.1998 tarih ve Kan.Kar.Md.A.01.0.GNS.0.10.00.02-7/6277-15487/36018 sayılı yazınız.

Gaziantep Milletvekili Sayın Doç. Dr. Kahraman Emmioğlu’nun Eti Holding A.Ş. Genel Müdürlüğü ile ilgili, Başbakanımız Sayın Mesut Yılmaz tarafından yazılı cevaplandırılması talebine ilişkin 7/6277-15487 sayılı soru önergesinde yer alan hususlara verilen cevap İçtüzüğün 99 uncu maddesi gereğince ekte sunulmuştur.

Bilgilerinize arz ederim.

Rüştü Kâzım Yücelen Devlet Bakanı

Başbakanımız Sayın Mesut Yılmaz’a Gaziantep Milletvekili Sayın Doç. Dr. Kahraman Emmioğlu’nun yazılı olarak tevcih ettiği soru önergesine verilen cevap

1. Eti Holding A.Ş. Genel Müdürlüğünde yeni bir yapılanma düşünülmemektedir.

2. Yeni bir yapılanma düşünülmediğinden herhangi bir fizibilite de yapılmamıştır. Ancak Etibank Genel Müdürlüğü Bakanlar Kurulunun 26.1.1998 tarih ve 98/10522 sayılı Kararı ile bankacılık kısmının özelleştirilmesi nedeniyle unvanının değiştirilerek Eti Holding A.Ş. adıyla İktisadî Devlet Teşekkülü şeklinde yeniden teşkilâtlandırılmıştır.

3. Etibank Genel Müdürlüğünün merkez teşkilâtında 1 040 kişi istihdam edilmekte iken bu sayı Etibank’ın Eti Holding A.Ş. Genel Müdürlüğüne dönüştürülmesi neticesinde 802’ye düşmüştür.

Dolayısıyla Etibank’ın Eti Holding A.Ş. Genel Müdürlüğü olarak yeniden teşkilâtlanması sonucunda merkez teşkilâtında istihdam edilen personel sayısında 238 azalma olmuştur.

4. Eti Holding A.Ş. Genel Müdürlüğü kadrolarında ilgili Devlet Bakanının kan bağına dayalı hiçbir yakını bulunmamaktadır.

24. – Karaman Milletvekili Abdullah Özbey’in, Kahramanmaraş Ekinözü İlçesi Kandil Köyü yolunun asfaltlanmasına ilişkin sorusu ve Devlet Bakanı Mustafa Yılmaz’ın yazılı cevabı (7/6288)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın Devlet Bakanı Sayın Mustafa Yılmaz tarafından yazılı olarak cevaplandırılmasını saygılarımla arz ederim. 6.10.1998

Abdullah Özbey Karaman

Kahramanmaraş-Ekinözü İlçesi Kandil Köyümüzün köy yolunun bozuk olması ve köylülerin de bundan şikayetle yollarının 6 km.sinin asfaltlanması ve geriye kalan 7 km.lik kısmının da stabilize yapılması talepleri bulunmaktadır. Mezkur Köyün asfalt ve stabilize yol sorununun çözümü için bakanlığınızca bir çalışma yapılmakta mıdır?

T.C. Devlet Bakanlığı 9.11.1998 Sayı : B.02.0.014/031-2845

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

İlgi : 26.10.1998 tarih ve A.01.0.GNS.0.10.00.02-7/6288-15500/36038 sayılı yazınız.

Karaman Milletvekili Sayın Abdullah Özbey’e ait yazılı soru önergelerindeki konular Bakanlığıma bağlı Köy Hizmetleri Genel Müdürlüğünce incelenmiştir.

Kandil Köy Muhtarlığının 1997 ve 1998 yılları içerisinde İl Müdürlüğümüze bir asfalt talebi ulaşmıştır. Ancak 21.10.1998 tarihinde İl Müdürlüğümüze yollarının stabilize kaplamasının yapılması için bir müracaatları olmuştur. Ayrıca adı geçen köy yolunun ilk 6 km.si asfalt kaplamaya hazır olup, ileri ki yıllar asfalt programında değerlendirilmeye çalışılacaktır.

Yolun geri kalan kısmı 1998 yılı stabilize kaplama programında olup, yılı içerisinde yapılacaktır.

Bilgilerinize arz ederim.

Mustafa Yılmaz DevletBakanı

25. – İstanbul Milletvekili Ahmet Güryüz Ketenci’nin, bir organizatöre Türkiye Tanıtma Fonundan katkı yapıldığı iddiasına ilişkin Başbakandan sorusu ve Devlet Bakanı Cavit Kavak’ın yazılı cevabı (7/6291)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

13.10.1998 tarihli Hürriyet Gazetesinde Fatih Altaylı’nın Teke Tek adlı sütununda İngilizlerin Dünyaca ünlü şarkıcısı Rolling Stones’ın Türkiye Konserini organize eden Organizatör Ahmet San’a “Türkiye Tanıtma Fonundan” ciddi miktarda para yardımı yapıldığı, katkı sağlandığı ifade edilmektedir. Bu durumda aşağıdaki sorularımın Başbakan Mesut Yılmaz tarafından yazılı olarak cevaplandırılmasını saygılarımla arz ederim.

Ahmet Güryüz Ketenci İstanbul

1. Kendi konularında “uluslararası toplantılarda” ülkemizi onurla temsil edecek akademisyenlere, bilim adamlarına yol parası bulunamazken, Başbakanlığın tasarruf için bütün kamu kurum ve kuruluşlara gönderdiği genelge ortada dururken tanıtma fonundan yapılan bu katkı, Türkiye’nin mi; yoksa Rolling Stones’in tanıtımına mı hizmet etmiştir?

2. Söz konusu para ile kaç “harika çocuk” çeşitli sanat dallarında yurtdışında eğitim alması sağlanabilir, kaç parlak öğrenci dünyadaki önemli eğitim kurumlarında eğitim almak imkânına kavuşabilirdi?

3. Bu ve benzeri organizasyonlar için; işadamlarının yahut firmaların, sponsor olarak seçilmesi hayatın doğal akışı içinde olması gerekirken; “Türkiye Tanıtma Fonundan” katkı yapılmasının nedeni bir yakınınızın tavsiyesi midir?

4. Yapılan yardımın miktarı nedir?

T.C. Devlet Bakanlığı 10.11.1998 Sayı : B.02.0.017.800/02-868

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

İlgi : 26.10.1998 tarih ve A.01.0.GNS.0.10.00.02-7/6291-15506/36047 sayılı yazınız.

İlgide kayıtlı yazı ile İstanbul Milletvekili Güryüz Ketenci’nin Sayın Başbakanımıza tevcih ettiği tarafımdan cevaplandırılması tensip edilen (7/6291-15506) esas no’lu soru önergesine ait cevabi yazımız ekte gönderilmiştir.

Bilgilerinizi ve gereğini arz ederim.

Cavit Kavak Devlet Bakanı

T.C. Başbakanlık 6.11.1998 Tanıtma Fonu Kurulu Başkanlığı Sayı : B.02.0.TFS/031-27314

Devlet Bakanlığına

(Sayın Cavit Kavak)

İlgi : 4.11.1998 tarih ve B.02.0.017.800/(07)848 sayılı yazıları.

İstanbul Milletvekili Ahmet Güryüz Ketenci’nin Sayın Başbakanımıza tevcih ettiği ve tarafınızdan cevaplandırılması istenilen yazılı soru önergesine verilecek cevaba ilişkin olarak hazırlanan metin ekte sunulmuştur.

Bilgilerinize arz ederim.

Nimet Berkok Tanıtma Fonu Kurulu Genel Sekreteri

Rolling Stones Konserinin tanıtma fonundan desteklenmesi için Elektro Medya Reklam Pazarlama Hizmetleri A.Ş. bir talepte bulunmuştur.

Cumhuriyetimizin 75 inci yıldönümü kutlamaları kapsamında değerlendirilen ve maliyeti 2 000 000 $ olan bu projenin Türkiye’nin tanıtımına katkıları olacağı düşünüldüğünden 100 000 USD’lık bir katkıda bulunulmuştur.

Tanıtma fonundan destek talep eden Ahmet San değil Elektro Medya A.Ş.’dir. Ayrıca bu proje için herhangi bir kimse tavsiyede bulunmamış olup, Tanıtma Fonu Kurulu Kararıyla destek sağlanmıştır.

26. – Ordu Milletvekili Hüseyin Olgun Akın’ın, Sıvas-Koyulhisar İlçesine bağlı Çandır Köyü mevkiinde faaliyet gösteren maden üretim tesislerinin çevreyi kirlettiği iddialarına ilişkin sorusu ve Devlet Bakanı ve Çevre Bakanı vekili Rüştü Kâzım Yücelen’in yazılı cevabı (7/6310)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki hususların Sayın Çevre Bakanı tarafından yazılı olarak cevaplandırılmasına delaletinizi saygı ile arz ederim. 15.10.1998

Hüseyin Olgun Akın Ordu

Sıvas İli Koyulhisar İlçesi Ortakent Bucağı Çandır Köyü Torluk Mevkiinde Menka A.Ş.’ne ait kurşun, çinko, bakır, potasyum üretim tesisleri faaliyet göstermektedir.

Bu tesislerin arıtma cihazlarının eksik olduğu, olanlarında tam çalıştırılmadığı, bu sebeple atıkların verildiği Melet Çayında kirlenme meydana geldiği, Melet Çayındaki kirlenme dolayısıyla Ordu İli Mesudiye İlçesi ve nehir boyundaki köylerde bitkilerin solduğu, hayvan ölümlerinin meydana geldiği, insanlarda da bilhassa çocuklarda çeşitli hastalıkların görüldüğü yolunda yaygın şikayetler bulunmaktadır.

İlçe resmî kurumları, çeşitli sivil toplum kuruluşları ve vatandaşların çeşitli mercilere yaptıkları şikayetlerden sonra çeşitli kurumlara yerinde incelemeler yapılmış, numuneler alınmıştır. Gerek gönderilen heyetlerin konunun uzmanı olmayışı, gerekse numunelerin usulüne göre alınmayışı dolayısıyla bir neticeye ulaşmak mümkün olamamıştır.

Bu durumda:

1. Çevre ve insan sağlığına duyarlı olduğunu bildiğimiz Sayın Bakanlık, Sıvas’ta Bakanlık teşkilâtı olmadığına göre, merkezden bir heyeti hadise mahalline göndermeyi düşünürler mi?

2. Mesudiye ve civar halkını bu konuda bilgilendirmek mümkün müdür?

3. Melet Çayında usulüne göre numuneler alınarak incelenmesi yoluna gidilecek midir?

T.C. Çevre Bakanlığı 10.11.1998 Çevre Kirliliğini Önleme ve Kontrol Genel Müdürlüğü Sayı : B.19.O.ÇKÖ.0.06.00.03/4210-9399

Konu : Soru önergesi

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

(Kanunlar ve Kararlar Dairesi Başkanlığı)

İlgi : 26.10.1998 tarih ve A.01.0.GNS.0.10.00.02-7/6310-15538/36088 sayılı yazınız.

İlgi yazınızda, Ordu Milletvekili Sayın Hüseyin Olgun Akın’ın Sıvas İli, Koyulhisar İlçesi, Ortakent Bucağı, Çandır Köyü mevkiinde faaliyet gösteren Menka A.Ş.’ne ait kurşun, çinko, bakır üretim tesislerinin çevreyi kirlettiğine ilişkin soru önergesinin cevaplandırılması istenmektedir.

Soru önergesinde yer alan hususlarla ilgili bilgiler ve Bakanlığımızca yapılan çalışmalar aşağıda verilmektedir.

Soru 1. Çevre ve insan sağlığına duyarlı olduğunu bildiğimiz Sayın Bakanlık, Sıvas’ta Bakanlık teşkilâtı olmadığına göre, merkezden bir heyeti hadise mahalline göndermeyi düşünürler mi?

Cevap 1. 18-21.6.1998 tarihleri arasında Bakanlığımız Çevre Kirliliğini Önleme ve Kontrol Genel Müdürlüğü teknik elemanlarınca oluşturulan komisyon tarafından Menka A.Ş.’ne ait tesis çevre mevzuatı ve ilgili yönetmelikler doğrultusunda yerinde incelenmiştir. Bunun sonucunda tespit edilen eksiklikler bir rapor halinde Sıvas Valiliğine gönderilmiş ve gerekli işlemlerin yapılması istenmiştir. Ayrıca en son olarak 11 Eylül 1998 tarihli bir yazı ile tesisin, Sıvas İl Sağlık Müdürlüğü elemanlarınca eksikliklerin tamamlanıp tamamlanmadığı ve ilgili mevzuata aykırı bir durumun olup olmadığının tespiti amacıyla tekrar denetlenmesi istenmiştir. Gelişmeler Bakanlığımızca titizlikle takip edilmektedir.

Soru 2. Mesudiye ve civar halkını bu konuda bilgilendirmek mümkün müdür?

Cevap 2. Bu konu ile ilgili olarak Ordu Valiliğine bilgi ve gereği için 6.11.1998 tarihli bir yazı gönderilmiştir.

Soru 3. Melet Çayında usulüne göre numuneler alınarak incelenmesi yoluna gidilecek midir?

Cevap 3. Adı geçen tesis Melet Çayını kirlettiği gerekçesiyle Bakanlığımız tarafından 22 Ocak 1997 tarihinde çevreye olan zararlı etkilerini giderip, yasal yükümlülükler yerine getirilinceye kadar mühürlenip faaliyeti durdurulmuştu. Ancak şirket yetkililerinin tesisin çevreye olacak zararlı etkilerinin ortadan kaldırılacağını, katı ve sıvı atıklarının hiçbir şekilde Melet Çayına deşarj edilmiyeceğini, tesisin faaliyetini sürdürdüğü süre zarfında periyodik olarak Melet Çayından alınan su numunelerinin Ankara Refik Saydam Hıfzıssıhha Merkezinde analiz ettireceklerini, Melet Çayına herhangi bir deşarjın olduğunun tespiti halinde işletmenin süresiz olarak kapatılacağını kabul ettiklerini noter kanalıyla taahhüt etmelerinden sonra tesise deneme izni verilmiştir.

Halen Koyulhisar İlçe Sağlık Müdürlüğünce periyodik olarak, Melet Çayından su numuneleri alınarak Ankara Refik Saydam Hıfzıssıhha Merkezinde analizleri yaptırılmaktadır.

Bilgilerinize arz ederim.

Rüştü Kâzım Yücelen Çevre Bakanı V.

27. – Giresun Milletvekili Ergun Özdemir’in, Giresun-Görele Tekel toptan satıcısının sözleşmesinin uzatılmamasının nedenine ilişkin sorusu ve Devlet Bakanı Rüştü Kâzım Yücelen’in yazılı cevabı (7/6323)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıda yer alan sorumun Tekelden sorumlu Devlet Bakanı tarafından yazılı olarak cevaplandırılmasını arz ederim. 16.10.1998

Op. Dr. Ergun Özdemir Giresun

Sayın Bakan, Giresun, Görele Tekel Toptan Satıcısı Bayram Usta, DYP eski ilçe başkanı ve 1995 milletvekili genel seçimlerinde DYP milletvekili adayıdır. Tekel Pazarlama ve Dağıtım Müessese Müdürlüğü ile 1995 yılı Ekim ayında yapmış olduğu, Görele İlçesi toptan satıcılığı sözleşmesi 26.10.1998 tarihinde bitmektedir. Bu durumda olan Giresun, Espiye, Eynesil, Yağlıdere Tekel toptan satıcılarının sözleşmeleri 2 yıl daha uzatılmasına rağmen, Görele’nin ki partizanca bir tutumla uzatılmamaktadır.

Kaldı ki; Bayram Usta’nın sözleşmesinin 2 yıl daha uzatılması için Tekel Genel Müdürlüğü İç Satışlar ve Kaçak Takibat Şubesi Müdürlüğünün 13.8.1998 tarih ve 19234 sayılı yazısı vardır. Buna rağmen, yine İç Satışlar ve Kaçak Takibat Şubesi Müdürlüğünün 1.9.1998 tarih ve 20548 sayılı yazısı ile Görele ve Espiye toptan satıcılarının sürelerinin uzatılması emri iptal edilerek yeniden ihale açılması istenmiş, ardından da yine aynı müdürlüğün 24.9.1998 tarih ve 22428 sayılı fax emri ile Espiye İlçesi toptan satıcısının sözleşmesi 2 yıl daha uzatılmış, sadece Görele ilçe toptan satıcılığı sözleşmesi ise yenilenmemiştir. Bu durum da yapılan partizanlığı açıkça göstermektedir.

Netice olarak;

1. Bakanlığınıza bağlı Tekel Genel Müdürlüğü tarafından yapılan bu partizanlıktan haberiniz var mıdır?

2. Bu yönde şifahî ve yazılı bir talimatınız var mıdır?

3. Eğer böyle bir talimatınız yoksa, bu haksız ve partizanca yapılan kayırmacılığa dur diyecek misiniz?

T.C. Devlet Bakanlığı 10.11.1998 Sayı : B.02.0.019/2985

Konu : Soru öneresi

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

İlgi : 2.11.1998 tarih ve Kan.Kar.Md.A.01.0.GNS.0.10.00.02-7/6323-15585/36153 sayılı yazınız.

Giresun Milletvekili Sayın Op. Dr. Ergun Özdemir’in, Giresun-Görele Tekel toptan satıcısının sözleşmesinin uzatılmamasının nedeni ile ilgili soru önergesine verilen cevap, İçtüzüğün 99 uncu maddesi gereğince ekte sunulmuştur.

Bilgilerinize arz ederim.

Rüştü Kâzım Yücelen Devlet Bakanı

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Giresun Milletvekili Sayın Op. Dr. Ergun Özdemir’in yazılı olarak tevcih ettiği soru önergesine verilen cevap

Tekel üretimi mamulleri günümüz pazarlama koşullarına uygun olarak dağıtım ve satışının yapılabilmesi amacıyla hazırlanarak 10 Haziran 1997 tarihli, 23015 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren “Tütün, Tütün Mamulleri, Alkol ve Alkollü İçkilerin Toptan Satışı Hakkında Yönetmeliğin Ek-1 maddesi” doğrultusunda; Bakkallar ve Bayiler Odaları ve Federasyonu, Esnaf ve Sanatkârlar Odaları veya Birliği ile Tekel perakende satıcılarının ortaklaşa kurdukları şirketlere il merkezlerinde Tekel toptan satıcılığı verilmektedir.

Ancak, Görele İlçe toptan satıcısının 26.10.1998 tarihinde sona eren toptan satıcılık işini % 28 satış ücreti ile yürütmekteyken, bu ücretin daha aşağıya çekilmesinin talep edilmesi karşısında Görele İlçesi toptan satıcısı Bayram Usta’nın mevcut satış ücretinden % 4’lük bir indiriminde bulunarak toptan satıcılık işini % 24 satış ücreti ile yürütülebileceğini beyan etmişlerdir.

Bu arada, Giresun Tekel Pazarlama ve Dağıtım Başmüdürlüğünden alınan 12.10.1998 tarihli, 1595 sayılı yazı ve ekinde ki dilekçenin incelenmesi sonucu; il merkezi toptan satıcısı Esbak Tekel Ürünleri Gıda ve İhtiyaç Maddeleri Zirai ve Hayvancılık Ürünleri San. ve Tic. A.Ş.’nin Görele İlçesi toptan satıcılığını % 12 satış ücreti ile yürütmek istedikleri anlaşılmıştır.

Bu itibarla, Görele İlçesi toptan satıcısı Bayram Usta’nın sözleşme bitim tarihinden (26.10.1998) itibaren % 24 satış ücreti ile yürütmek istediği Görele İlçesi toptan satıcılığının il merkezi toptan satıcısı Esbak Tekel Ürünleri Gıda ve İhtiyaç Maddeleri Zirai ve Hayvancılık Ürünleri San. ve Tic. A.Ş.’nin % 12 satış ücreti oranı ile yapacak olmalarının idare lehine olması hususu dikkate alınarak, Tekel Yönetim Kurulunun 15.10.1998 tarih, 966 sayılı kararı ile Görele toptan satıcılığının Esbak Tekel Ürünleri Gıda ve İhtiyaç Maddeleri Zirai ve Hayvancılık Ürünleri San. ve Tic. A.Ş. tarafından % 12 satış ücreti ile yürütülmesi uygun görülmüştür.

28. – Konya Milletvekili Lütfi Yalman’ın, personel atamalarına ilişkin sorusu ve Devlet Bakanı Ahat Andican’ın yazılı cevabı (7/6371)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın, Devlet Bakanı Sayın Prof. Dr. Ahat Andican tarafından yazılı olarak cevaplandırılmasının teminini arz ederim.

1. 55 inci Hükümet döneminde Bakanlığınız Merkez Teşkilâtı ile Taşra Teşkilâtlarında ve bağlı kurum ve kuruluşlarına;

a) Müstakil başkan ve müşavir seviyesinde kaç personel görevden alınmış ve yerlerine kaç kişi atanmıştır?

b) Kaç daire başkanı, uzman, şube müdürü, şef ve memur görevden alınmış, yerlerine kaç kişi atanmıştır?

c) Bakanlığınızda çalışmakta iken, kendi istekleri dışında başka kurum ve kuruluşlara kaç personel tayini gerçekleştirilmiştir. Ayrıca Başbakanlıktan kaç personelin tayini Bakanlığınıza yapılmıştır?

d) Bu atamalarla birlikte kaç personel, müktesebinin altında bir kadroya atanarak mağdur edilmiştir?

2. Sorularıma, 54 üncü Hükümet döneminde, Bakanlığınıza yapılan atama, görevden alma ve tayinlerle kıyaslama yapılarak, sayısal doküman halinde tarafıma acilen bildirilmesini arz ederim.

Lütfi Yalman Konya

T.C. Devlet Bakanlığı 9.11.1998 Sayı : B.02.0.012/0972

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

İlgi : 5.11.1998 tarih ve A.01.0.GNS.0.10.00.02-7/6371-15693/36304 sayılı yazınız.

İlgi yazı ile cevaplandırılması istenilen Konya Milletvekili Lütfi Yalman’ın Bakanlığımla ilgili yazılı soru önergesi cevabı ekte sunulmuştur.

Gereğini bilgilerinize arz ederim.

Prof. Dr. Ahat Andican Devlet Bakanı

Konya Milletvekili Lütfi Yalman’ın yazılı soru önergesi cevabı

1. Bakanlık görevine başladığım gün, Başbakanlığın yaptığı düzenlemeye göre, Refahyol döneminin Devlet Bakanı Sayın Prof. Dr. Sacit Günbey’in kullandığı makam odası ve personel tarafıma tahsis edilmiştir.

2. Devralmış bulunduğum Bakanlıkta çalışan personelin bir kısmı halen görevlerine devam etmektedir.

3. Kendi iradeleriyle yazılı olarak ayrılma talebinde bulunan personel:

a) H. İbrahim Türkmen (BHİM)

b) Ersin Kara (Memur)

c) Necati Temel (Memur)

Asli görevine iadeleri uygun görülen personel:

a) Mustafa Tekin (BHİM)

b) Tamina Kibar (Memur)

c) Ali Metin (Memur)

d) Şengül Özbek (Daktilograf)

Yeni görevlendirilen personel:

a) Ertuğ Büyük (Özel Kalem Müdürü)

b) M. Emin Bilgiç (Geçici Personel-Danışman)

c) Sayit Yusuf (Geçici Personel-Danışman)

d) Orhan Akgül (Memur)

e) Selman Gemuhluoğlu (BHİM)

f) Türkan Önemli (Geçici personel-sekreter)

g) İlyas Köse (Geçici personel-memur)

h) Vural Yurt (Geçici personel-bilgisayar işletmeni)

i) Ruşen Karsavuranoğlu (Geçici personel-sekreter)

j) Birsel Su (Geçici personel-sekreter)

k) Davut Coşar (Geçici personel-memur)

ı) Kemal Sarıata (Geçici personel-şoför)

m) Selver Kılıç (Geçici personel-memur)

n) Sedat Soylu (Geçici personel-memur)

İade edilen koruma görevlileri

a) M. Veysi Durdu (Polis memuru)

b) Emin Çabuk (Polis memuru)

c) Şevket Süzen (Polis memuru)

d) İbrahim Düzen (Polis memuru)

e) Mehmet Rençber (Polis memuru)

f) Ali Demirci (Polis memuru)

Yeni görevlendirilen koruma görevlileri

a) Halit Özgül (Komiser)

b) Cahit Çiçek (Polis memuru)

c) Nurullah Abalı (Polis memuru)

d) Hayrullah Karaca (Polis memuru)

e) Mahmut Başer (Polis memuru)

f) Bekir Candemir (Polis memuru)

4. Ayrıca, Bakanlığıma bağlı Atatürk Kültür, Dil ve Tarih Yüksek Kurumu Başkanlığında 55 inci Hükümet döneminde görevden alınan personel bulunmamaktadır.

5. Bakanlık görevine başlamadan önce Başbakanlıkça asli kurumlarına iade edilen personel:

a) Zeki Parlak (Özel Kalem Müdürü)

b) Mustafa Çetin (Geçici personel-danışman)

c) Mustafa Birışık (Geçici personel-danışman)

d) Murat Beyhan Çağlar (Geçici personel-danışman)

e) Abdulhekim Koçin (Geçici personel-basın müşaviri)

f) Sermet Başaran (Geçici personel-danışman)

g) Selma Aykul (Geçici personel-sekreter)

 

 

 

 

 

Suç işlemek amacıyla teşekkül oluşturduğu iddiasıyla İçişleri eski Bakanı Mehmet Ağar hakkında Meclis soruşturması açılmasına ilişkin önergeye verilen oyların sonucu:

 

Kabul edilmiştir

 

 

 

 

Üye Sayısı : 550

Kullanılan Oylar : 350

Kabul Edenler : 196

Reddedenler : 147

Çekimserler : 7

Geçersiz Oylar : 0

Oya Katılmayanlar : 189

Açık Üyelikler : 11

 

 

295 – 318 arası filme alınacak!

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

İzmit Körfez Geçiş Projesi İhalesinde firma seçiminde yanlı davranarak devleti zarara uğratmak suretiyle görevini kötüye kullandığı iddiasıyla Bayındırlık ve İskân Bakanı Yaşar Topçu hakkında Meclis soruşturması açılmasına ilişkin önergeye verilen oyların sonucu:

 

Kabul edilmiştir

 

 

 

 

Üye Sayısı : 550

Kullanılan Oylar : 397

Kabul Edenler : 227

Reddedenler : 168

Çekimserler : 1

Geçersiz Oylar : 1

Oya Katılmayanlar : 142

Açık Üyelikler : 11

 

 

320 – 343 arası filme alınacaktır!

 

 

 

 

BİRLEŞİM 16’NIN SONU

 

Türkiye Büyük Millet Meclisi Resmi internet Sitesi
© 2009 T.B.M.M.