DÖNEM : 20 YASAMA YILI : 3

T.B.M.M.

TUTANAK DERGİSİ

CİLT : 60

125 inci Birleşim

21 . 7 . 1998 Salı

İÇİNDEKİLER

  I. – GEÇEN TUTANAK ÖZETİ

II. – GELEN KÂĞITLAR

III. – YOKLAMALAR

IV. – BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI

A) GÜNDEMDIŞI KONUŞMALAR

1. – Amasya Milletvekili Haydar Oymak’ın, Amasya Şeker Fabrikası ve pancar üreticilerinin sorunlarına ilişkin gündemdışı konuşması ve Sanayi ve Ticaret Bakanı E. Yalım Erez’in cevabı

2. – Bingöl Milletvekili Hüsamettin Korkutata’nın, olağanüstü hal bölgesi, kalkınmada öncelikli yöreler ve mücavir illerle ilgili teşvik tedbirlerine ilişkin gündemdışı konuşması ve Devlet Bakanı Salih Yıldırım’ın cevabı

3. – Erzurum Milletvekili İsmail Köse’nin, Türkiye’nin çeşitli yerlerinde meydana gelen terör olaylarına ilişkin gündemdışı konuşması

B) TEZKERELER VE ÖNERGELER

1. – Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyetine gidecek olan Başbakan A. Mesut Yılmaz’a, dönüşüne kadar,Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Bülent Ecevit’in vekâlet etmesinin uygun görüldüğüne ilişkin Cumhurbaşkanlığı tezkeresi (3/1617)

2. – Kuzey Kıbrıs TürkCumhuriyetine gidecek olan Devlet Bakanı Şükrü Sina Gürel’e, dönüşüne kadar, Millî Eğitim Bakanı Hikmet Uluğbay’ın vekâlet etmesinin uygun görüldüğüne ilişkin Cumhurbaşkanlığı tezkeresi (3/1618)

3. – Bazı milletvekillerine izin verilmesine ilişkin Başkanlık tezkeresi (3/1619)

4. – Kayseri Milletvekili Ayvaz Gökdemir’e ödenek ve yolluğunun verilmesine ilişkin Başkanlık tezkeresi (3/1620)

5. – Afyon Milletvekili Kubilay Uygun’un hastalığı nedeniyle toplam 40 gün izinli sayılmasının uygun görülmemiş olduğuna ilişkin Başkanlık tezkeresi (3/1621)

V. – KANUN TASARI VE TEKLİFLERİYLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER

1. – Kütahya Milletvekili Mustafa Kalemli, Anavatan Partisi Genel Başkanı Rize Milletvekili Mesut Yılmaz, Doğru Yol Partisi Genel Başkanı İstanbul Milletvekili Tansu Çiller, Demokratik Sol Parti Genel Başkanı İstanbul Milletvekili Bülent Ecevit, Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı Antalya Milletvekili Deniz Baykal ile 292 milletvekilinin; Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının 83 üncü Maddesinin Değiştirilmesine Dair Kanun Teklifi ve Anayasa Komisyonu raporu (2/676) (S. Sayısı : 232)

2. – Bayburt Milletvekili Ülkü Güney ve Ankara Milletvekili Yücel Seçkiner’in, 1076 sayılı Yedek Subaylar ve Yedek Askerî Memurlar Kanunu ile 1111 sayılı Askerlik Kanunlarında Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi ile İçtüzüğün 37 nci Maddesine Göre Doğrudan Gündeme Alınma önergesi (2/669) (S. Sayısı : 338)

3. – Kamu Görevlileri Sendikaları Kanunu Tasarısı ile Antalya Milletvekili Deniz Baykal ve 39 arkadaşının, İstanbul Milletvekili Gürcan Dağdaş ve 6 arkadaşının, Trabzon Milletvekili Yusuf Bahadır ve 9 arkadaşının, İstanbul Milletvekili Ercan Karakaş ve 7 arkadaşının aynı mahiyetteki kanun teklifleri ve İstanbul Milletvekili Ercan Karakaş ve 2 arkadaşının İşçi ve Memur Emeklileri ile Bunların Dul ve Yetimlerinin Sendikalaşmasına İlişkin Kanun Teklifi ve Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler ve Plan ve Bütçe komisyonları raporları (1/702, 2/224, 2/929, 2/1000, 2/1023, 2/1024) (S. Sayısı : 553)

4. – Radyo ve Televizyonların Kuruluş ve Yayınları Hakkında Kanunun Bazı Maddelerinin Değiştirilmesine Dair Kanun Tasarısı ve Anayasa Komisyonu raporu (1/689) (S. Sayısı : 631)

5. – Vergi Usul Kanunu, Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun, Gelir Vergisi Kanunu, Kurumlar Vergisi Kanunu, Katma Değer Vergisi Kanunu, Gider Vergileri Kanunu, Emlak Vergisi Kanunu, Veraset ve İntikal Vergisi Kanunu, Motorlu Taşıtlar Vergisi Kanunu, Damga Vergisi Kanunu, Harçlar Kanunu ve Belediye Gelirleri Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Tasarısı ile Konya Milletvekili Ahmet Alkan’ın, İstanbul Milletvekili Emin Kul’un, Kahramanmaraş Milletvekili Hasan Dikici ve 30 arkadaşının, Balıkesir Milletvekili İsmail Özgün’ün, İstanbul Milletvekili Mustafa Baş ve 30 arkadaşının, Trabzon Milletvekili Kemalettin Göktaş ve 33 arkadaşının, Konya Milletvekili Necmettin Erbakan ve 40 arkadaşının, Konya Milletvekili Necmettin Erbakan ve 30 arkadaşının, Kütahya Milletvekili Mehmet Korkmaz’ın, Balıkesir Milletvekili İsmail Özgün ve 40 arkadaşının, Konya Milletvekili Veysel Candan’ın, Balıkesir Milletvekili İ. Önder Kırlı’nın, Adana Milletvekili Arif Sezer’in, Ağrı Milletvekili M. Sıddık Altay’ın, Bayburt Milletvekili Suat Pamukçu’nun, İstanbul Milletvekili Cefi Kamhi’nin, Samsun Milletvekili Murat Karayalçın’ın, Bursa Milletvekili Turhan Tayan’ın, Erzurum Milletvekili İsmail Köse’nin, İstanbul Milletvekili Ercan Karakaş ve 6 arkadaşının, Erzincan Milletvekili Naci Terzi’nin, Demokrat Türkiye Partisi Grup Başkanı Van Milletvekili Mahmut Yılbaş, Grup Başkanvekilleri İstanbul Milletvekili Metin Işık, Mardin Milletvekili Muzaffer Arıkan ve 6 arkadaşının, benzer mahiyetteki kanun teklifleri ve Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (1/708, 2/72, 2/73, 2/75, 2/129, 2/154, 2/166, 2/182, 2/191, 2/194, 2/221, 2/270, 2/287, 2/293, 2/323, 2/369, 2/420, 2/459, 2/493, 2/884, 2/959, 2/960, 2/1015, 2/1019, 2/1070) (S. Sayısı : 626)

6. – Emniyet Teşkilâtı Kanununun Bir Maddesinde Değişiklik Yapılmasına Dair 490 Sayılı Kanun Hükmünde Kararname ve İçişleri Komisyonu Raporu (1/217) (S. Sayısı : 132)

7. – Isparta Milletvekili Ömer Bilgin’in Yasama Dokunulmazlığının Kaldırılması Hakkında Başbakanlık Tezkeresi ve Anayasa ve Adalet Komisyonları Üyelerinden Kurulu Karma Komisyon Raporu (3/1081) (S. Sayısı : 540)

8. – Isparta Milletvekili Ömer Bilgin’in Yasama Dokunulmazlığının Kaldırılması Hakkında Başbakanlık Tezkeresi ve Anayasa ve Adalet Komisyonları Üyelerinden Kurulu Karma Komisyon Raporu (3/853) (S. Sayısı : 541)

9. – Samsun Milletvekili Murat Karayalçın’ın Yasama Dokunulmazlığının Kaldırılması Hakkında Başbakanlık Tezkeresi ve Anayasa ve Adalet Komisyonları Üyelerinden Kurulu Karma Komisyon Raporu (3/923) (S.Sayısı : 544)

10. – Denizli Milletvekili Mustafa Kemal Aykurt’un Yasama Dokunulmazlığının Kaldırılması Hakkında Başbakanlık Tezkeresi ve Anayasa ve Adalet Komisyonları Üyelerinden Kurulu Karma Komisyon Raporu (3/838) (S.Sayısı : 545)

11. – Gaziantep Milletvekili Kahraman Emmioğlu’nun Yasama Dokunulmazlığının Kaldırılması Hakkında Başbakanlık Tezkeresi ve Anayasa ve Adalet Komisyonları Üyelerinden Kurulu Karma Komisyon Raporu (3/910) (S.Sayısı : 546)

12. – Van Milletvekili Mustafa Bayram’ın Yasama Dokunulmazlığının Kaldırılması Hakkında Başbakanlık Tezkeresi ve Anayasa ve Adalet Komisyonları Üyelerinden Kurulu Karma Komisyon Raporu (3/828) (S.Sayısı : 547)

13. – Isparta Milletvekili Ömer Bilgin’in Yasama Dokunulmazlığının Kaldırılması Hakkında Başbakanlık Tezkeresi ve Anayasa ve Adalet Komisyonları Üyelerinden Kurulu Karma Komisyon Raporu (3/981) (S.Sayısı : 568)

14. – Isparta Milletvekili Ömer Bilgin’in Yasama Dokunulmazlığının Kaldırılması Hakkında Başbakanlık Tezkeresi ve Anayasa ve Adalet Komisyonları Üyelerinden Kurulu Karma Komisyon Raporu (3/973) (S.Sayısı : 569)

15. – Isparta Milletvekili Ömer Bilgin’in Yasama Dokunulmazlığının Kaldırılması Hakkında Başbakanlık Tezkeresi ve Anayasa ve Adalet Komisyonları Üyelerinden Kurulu Karma Komisyon Raporu (3/1053) (S.Sayısı : 610)

16. – Isparta Milletvekili Ömer Bilgin’in Yasama Dokunulmazlığının Kaldırılması Hakkında Başbakanlık Tezkeresi ve Anayasa ve Adalet Komisyonları Üyelerinden Kurulu Karma Komisyon Raporu (3/1165) (S.Sayısı : 613)

17. – Isparta Milletvekili Ömer Bilgin’in Yasama Dokunulmazlığının Kaldırılması Hakkında Başbakanlık Tezkeresi ve Anayasa ve Adalet Komisyonları Üyelerinden Kurulu Karma Komisyon Raporu (3/974) (S.Sayısı : 616)

18. – Elazığ Milletvekili Mehmet Ağar’ın Yasama Dokunulmazlığının Kaldırılması Hakkında Başbakanlık Tezkeresi ve Anayasa ve Adalet Komisyonları Üyelerinden Kurulu Karma Komisyon Raporu (3/982) (S.Sayısı : 618)

19. – Samsun Milletvekili Murat Karayalçın’ın Yasama Dokunulmazlığının Kaldırılması Hakkında Başbakanlık Tezkeresi ve Anayasa ve Adalet Komisyonları Üyelerinden Kurulu Karma Komisyon Raporu (3/888) (S.Sayısı : 619)

20. – Isparta Milletvekili Ömer Bilgin’in Yasama Dokunulmazlığının Kaldırılması Hakkında Başbakanlık Tezkeresi ve Anayasa ve Adalet Komisyonları Üyelerinden Kurulu Karma Komisyon Raporu (3/978) (S.Sayısı : 623)

21. – Samsun Milletvekili Murat Karayalçın’ın Yasama Dokunulmazlığının Kaldırılması Hakkında Başbakanlık Tezkeresi ve Anayasa ve Adalet Komisyonları Üyelerinden Kurulu Karma Komisyonun Kovuşturmanın Milletvekilliği Sıfatının Sona Ermesine Kadar Ertelenmesine Dair Raporu ve Samsun Milletvekili Murat Karayalçın’ın İçtüzüğün 133 üncü maddesine göre rapora itirazı (3/1144) (S. Sayısı : 426’ya 1 inci Ek)

22. – Samsun Milletvekili Murat Karayalçın’ın Yasama Dokunulmazlığının Kaldırılması Hakkında Başbakanlık Tezkeresi ve Anayasa ve Adalet Komisyonları Üyelerinden Kurulu Karma Komisyonun Kovuşturmanın Milletvekilliği Sıfatının Sona Ermesine Kadar Ertelenmesine Dair Raporu ve Samsun Milletvekili Murat Karayalçın’ın İçtüzüğün 133 üncü maddesine göre rapora itirazı (3/855) (S. Sayısı : 427’ye 1 inci Ek)

23. – Samsun Milletvekili Murat Karayalçın’ın Yasama Dokunulmazlığının Kaldırılması Hakkında Başbakanlık Tezkeresi ve Anayasa ve Adalet Komisyonları Üyelerinden Kurulu Karma Komisyonun Kovuşturmanın Milletvekilliği Sıfatının Sona Ermesine Kadar Ertelenmesine Dair Raporu ve Samsun Milletvekili Murat Karayalçın’ın İçtüzüğün 133 üncü maddesine göre rapora itirazı (3/890) (S. Sayısı : 448’e 1 inci Ek)

24. – Samsun Milletvekili Murat Karayalçın’ın Yasama Dokunulmazlığının Kaldırılması Hakkında Başbakanlık Tezkeresi ve Anayasa ve Adalet Komisyonları Üyelerinden Kurulu Karma Komisyonun Kovuşturmanın Milletvekilliği Sıfatının Sona Ermesine Kadar Ertelenmesine Dair Raporu ve Samsun Milletvekili Murat Karayalçın’ın İçtüzüğün 133 üncü maddesine göre rapora itirazı (3/271) (S. Sayısı : 482’ye 1 inci Ek)

25. – Samsun Milletvekili Murat Karayalçın’ın Yasama Dokunulmazlığının Kaldırılması Hakkında Başbakanlık Tezkeresi ve Anayasa ve Adalet Komisyonları Üyelerinden Kurulu Karma Komisyonun Kovuşturmanın Milletvekilliği Sıfatının Sona Ermesine Kadar Ertelenmesine Dair Raporu ve Samsun Milletvekili Murat Karayalçın’ın İçtüzüğün 133 üncü maddesine göre rapora itirazı (3/880) (S. Sayısı : 483’e 1 inci Ek)

26. – Samsun Milletvekili Murat Karayalçın’ın Yasama Dokunulmazlığının Kaldırılması Hakkında Başbakanlık Tezkeresi ve Anayasa ve Adalet Komisyonları Üyelerinden Kurulu Karma Komisyonun Kovuşturmanın Milletvekilliği Sıfatının Sona Ermesine Kadar Ertelenmesine Dair Raporu ve Samsun Milletvekili Murat Karayalçın’ın İçtüzüğün 133 üncü maddesine göre rapora itirazı (3/834) (S. Sayısı : 484’e 1 inci Ek)

27. – Samsun Milletvekili Murat Karayalçın’ın Yasama Dokunulmazlığının Kaldırılması Hakkında Başbakanlık Tezkeresi ve Anayasa ve Adalet Komisyonları Üyelerinden Kurulu Karma Komisyonun Kovuşturmanın Milletvekilliği Sıfatının Sona Ermesine Kadar Ertelenmesine Dair Raporu ve Samsun Milletvekili Murat Karayalçın’ın İçtüzüğün 133 üncü maddesine göre rapora itirazı (3/313) (S. Sayısı : 518’e 1 inci Ek)

28. – Samsun Milletvekili Murat Karayalçın’ın Yasama Dokunulmazlığının Kaldırılması Hakkında Başbakanlık Tezkeresi ve Anayasa ve Adalet Komisyonları Üyelerinden Kurulu Karma Komisyonun Kovuşturmanın Milletvekilliği Sıfatının Sona Ermesine Kadar Ertelenmesine Dair Raporu ve Samsun Milletvekili Murat Karayalçın’ın İçtüzüğün 133 üncü maddesine göre rapora itirazı (3/940) (S. Sayısı : 527’ye 1 inci Ek)

29. – Aydın Milletvekili Sema Pişkinsüt’ün Yasama Dokunulmazlığının Kaldırılması Hakkında Başbakanlık Tezkeresi ve Anayasa ve Adalet Komisyonları Üyelerinden Kurulu Karma Komisyonun Kovuşturmanın Milletvekilliği Sıfatının Sona Ermesine Kadar Ertelenmesine Dair Raporu ve Aydın Milletvekili Sema Pişkinsüt’ün İçtüzüğün 133 üncü maddesine göre rapora itirazı (3/309) (S. Sayısı : 559’a 1 inci Ek)

30. – Samsun Milletvekili Murat Karayalçın’ın Yasama Dokunulmazlığının Kaldırılması Hakkında Başbakanlık Tezkeresi ve Anayasa ve Adalet Komisyonları Üyelerinden Kurulu Karma Komisyonun Kovuşturmanın Milletvekilliği Sıfatının Sona Ermesine Kadar Ertelenmesine Dair Raporu ve Samsun Milletvekili Murat Karayalçın’ın İçtüzüğün 133 üncü maddesine göre rapora itirazı (3/841) (S. Sayısı : 594’e 1 inci Ek)

31. – Samsun Milletvekili Murat Karayalçın’ın Yasama Dokunulmazlığının Kaldırılması Hakkında Başbakanlık Tezkeresi ve Anayasa ve Adalet Komisyonları Üyelerinden Kurulu Karma Komisyonun Kovuşturmanın Milletvekilliği Sıfatının Sona Ermesine Kadar Ertelenmesine Dair Raporu ve Samsun Milletvekili Murat Karayalçın’ın İçtüzüğün 133 üncü maddesine göre rapora itirazı (3/925) (S. Sayısı : 597’ye 1 inci Ek)

32. – Samsun Milletvekili Murat Karayalçın’ın Yasama Dokunulmazlığının Kaldırılması Hakkında Başbakanlık Tezkeresi ve Anayasa ve Adalet Komisyonları Üyelerinden Kurulu Karma Komisyonun Kovuşturmanın Milletvekilliği Sıfatının Sona Ermesine Kadar Ertelenmesine Dair Raporu ve Samsun Milletvekili Murat Karayalçın’ın İçtüzüğün 133 üncü maddesine göre rapora itirazı (3/983) (S. Sayısı : 609’a 1 inci Ek)

33. – Samsun Milletvekili Murat Karayalçın’ın Yasama Dokunulmazlığının Kaldırılması Hakkında Başbakanlık Tezkeresi ve Anayasa ve Adalet Komisyonları Üyelerinden Kurulu Karma Komisyonun Kovuşturmanın Milletvekilliği Sıfatının Sona Ermesine Kadar Ertelenmesine Dair Raporu ve Samsun Milletvekili Murat Karayalçın’ın İçtüzüğün 133 üncü maddesine göre rapora itirazı (3/975) (S. Sayısı : 612’ye 1 inci Ek)

34. – Samsun Milletvekili Murat Karayalçın’ın Yasama Dokunulmazlığının Kaldırılması Hakkında Başbakanlık Tezkeresi ve Anayasa ve Adalet Komisyonları Üyelerinden Kurulu Karma Komisyonun Kovuşturmanın Milletvekilliği Sıfatının Sona Ermesine Kadar Ertelenmesine Dair Raporu ve Samsun Milletvekili Murat Karayalçın’ın İçtüzüğün 133 üncü maddesine göre rapora itirazı (3/988) (S. Sayısı : 614’e 1 inci Ek)

VI. – SORULAR VE CEVAPLAR

A) YAZILI SORULAR VE CEVAPLARI

1. – Balıkesir Milletvekili İsmail Özgün’ün, Balıkesir İline yapılan yatırımlara ilişkin Başbakandan sorusu ve Devlet Bakanı Işın Çelebi’nin yazılı cevabı (7/5517)

2. – Edirne Milletvekili Ümran Akkan’ın, Edirne Ticaret ve Sanayi Odası Kapıkule Geçiş Belgesi Dağıtım Bürosunda geçiş izin belgelerinde usulsüzlük yapıldığı iddiasına ilişkin sorusu ve Ulaştırma Bakanı Necdet Menzir’in yazılı cevabı (7/5626)

3. – HatayMilletvekili Nihat Matkap’ın, İzmir Emniyet Müdürlüğü tarafından gözaltına alınan bazı kişilerin kayboldukları iddiasına ilişkin sorusu ve İçişleri Bakanı MuratBaşesgioğlu’nun yazılı cevabı (7/5631)

4. – Ankara Milletvekili Saffet Arıkan Bedük’ün, Bayburt-Aydıntepe’de askerlik şubesi açılıp açılmayacağına ilişkin sorusu ve Millî Savunma Bakanı ve Başbakan Yardımcısı İsmet Sezgin’in yazılı cevabı (7/5672)

5. – İstanbul Milletvekili Ercan Karakaş’ın, kendilerinden haber alınamayan bazı kişilerin gözaltına alınıp alınmadığına ilişkin sorusu ve İçişleri Bakanı Murat Başesgioğlu’nun yazılı cevabı (7/5695)

6. – Hatay Milletvekili Süleyman MetinKalkan’ın, gençliğin kötü alışkanlıklardan korunması için yapılan çalışmalara ilişkin sorusu ve Devlet Bakanı Işılay Saygın’ın yazılı cevabı (7/5702)

7. – Mardin Milletvekili HüseyinYıldız’ın, bazı bürokrat çocuklarının dövizle ve mevzuata aykırı olarak askerlik yaptığı iddialarına ilişkin sorusu ve Millî Savunma Bakanı ve Başbakan Yardımcısı İsmet Sezgin’in yazılı cevabı (7/5705)

8. – Isparta Milletvekili Mustafa Köylü’nün, Anadolu Ajansı Radyosunda Türkçe yayın yapılmadığı iddiasına ilişkin sorusu ve Devlet Bakanı Cavit Kavak’ın yazılı cevabı (7/5790)

I. – GEÇEN TUTANAK ÖZETİ

TBMM Genel Kurulu saat 14.00’te açıldı.

Kocaeli Milletvekili Osman Pepe ve 60 arkadaşının, İzmit’te SEKA’ya ait fidanlık bir araziyi bedelsiz olarak Ford-Koç Grubuna tahsis ettiği iddiasıyla Başbakan A.MesutYılmaz hakkında verdikleri ve Genel Kurulca 14.7.1998 tarihli 106 ncı Birleşimde gündeme alınması kabul edilen gensorunun (11/17) görüşmeleri tamamlandı; Kayseri Milletvekili Salih Kapusuz ve Sıvas Milletvekili Abdüllatif Şener’in verdikleri güvensizlik önergesinin, Anayasanın 99 uncu maddesine göre, bir tam gün geçtikten sonra oylanacağı açıklandı.

Gündemin “Kanun Tasarı ve Teklifleriyle Komisyonlardan GelenDiğer İşler” kısmının :

2 nci sırasında bulunan 232,

4 üncü sırasında bulunan 553,

5 inci sırasında bulunan 631,

Sıra sayılı kanun tasarıları ve tekliflerinin görüşmeleri, komisyon yetkilileri Genel Kurulda hazır bulunmadıklarından,

3 üncü sırasında bulunan ve Hükümetçe Komisyona geri alınan 338 sıra sayılı kanun teklifinin görüşmeleri de, Komisyon raporu gelmediğinden,

Ertelendi.

6 ncı sırasında bulunan, Vergi Usul Kanunu, Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun, Gelir Vergisi Kanunu, Kurumlar Vergisi Kanunu, Katma Değer Vergisi kanunu, Gider Vergileri Kanunu, Emlak Vergisi Kanunu, Veraset ve İntikal Vergisi Kanunu, Motorlu TaşıtlarVergisi Kanunu, Damga Vergisi Kanunu, Harçlar Kanunu, 3505 Sayılı Kanun, Katma Değer Vergisi Mükelleflerinin Ödeme Kaydedici Cihazları Kullanmaları Mecburiyeti Hakkında Kanun, Belediye Gelirleri Kanunu ile 178 Sayılı Maliye Bakanlığının Teşkilât ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararname ve 190 Sayılı GenelKadro ve Usulü Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Tasarısının (1/708, 2/72, 2/73, 2/75, 2/129, 2/154, 2/166, 2/182, 2/191, 2/194, 2/221, 2/270, 2/287, 2/293, 2/323, 2/369, 2/420, 2/459, 2/493, 2/884, 2/959, 2/960, 2/1015, 2/1019, 2/1070) (S. Sayısı : 626) görüşmelerine devam olunarak, 83 üncü maddesine kadar kabul edildi.

Alınan karar gereğince, 21 Temmuz 1998 Salı günü saat 14.00’te toplanmak üzere, birleşime 19.06’da son verildi.

Uluç Gürkan

Başkanvekili

Ünal Yaşar Hüseyin Yıldız

Gaziantep Mardin

Kâtip Üye Kâtip Üye

 

 

No : 182

II. – GELEN KAĞITLAR

21.7.1998 SALI

Tasarılar

1. – Kişisel Sağlık Sigortası Sistemi ve Sağlık Sigortası İdaresi Başkanlığı Kuruluş ve İşleyiş Kanunu Tasarısı (1/797) (Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler ve Plan ve Bütçe Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi : 15.7.1998)

2. – Türkiye Cumhuriyeti ile Bulgaristan Cumhuriyeti Arasındaki Serbest Ticaret Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı (1/798) (Plan ve Bütçe ve Dışişleri Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi : 20.7.1998)

Teklifler

1. – Rize Milletvekili Ahmet Kabil ve Kahramanmaraş Milletvekili Hasan Dikici’nin; Yükseköğretim Kurumları Teşkilatı Hakkında 41 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin Değiştirilerek Kabulüne Dair Kanuna İki Ek Madde Eklenmesi Hakkında Kanun Teklifi (2/1241) (Millî Eğitim, Kültür, Gençlik ve Spor ve Plan ve Bütçe Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi : 17.7.1998)

2. – Erzincan Milletvekili Tevhit Karakaya’nın; Erzincan, Gümüşhane ve Tunceli İllerinde Vuku Bulan Deprem Afeti ile Şırnak ve Çukurca’da Meydana Gelen Hasar ve Tahribata İlişkin Hizmetlerin Yürütülmesi Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/1242) (Plan ve Bütçe Komisyonuna) (Başkanlığa geliş tarihi : 17.7.1998)

Sözlü Soru Önergesi

1. – Konya Milletvekili Remzi Çetin’in, terör olaylarına ilişkin İçişleri Bakanından sözlü soru önergesi (6/1166) (Başkanlığa geliş tarihi : 17.7.1998)

Yazılı Soru Önergeleri

1. – İstanbul Milletvekili Ercan Karakaş’ın, düşünce suçlarıyla ilgili kanun tasarısına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi.(7/5901) (Başkanlığa geliş tarihi : 17.7.1998)

2. – Hatay Milletvekili Atila Sav’ın, Ankara Ekin Tiyatrosunca sahneye konulan bir oyunun bazı yerlerde yasaklandığı iddiasına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/5902) (Başkanlığa geliş tarihi : 17.7.1998)

3. – İzmir Milletvekili Sabri Ergül’ün, üretici köylülerin ve hayvancılık yapanların banka ve tarım kredi faizlerinde indirim yapılıp yapılmayacağına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/5903) (Başkanlığa geliş tarihi : 17.7.1998)

4. – Konya Milletvekili Mehmet Ali Yavuz’un, kişisel sağlık sigortasıyla ilgili olarak verilen reklamlara ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/5904) (Başkanlığa geliş tarihi : 17.7.1998)

5. – Konya Milletvekili Tahsin Boray Baycık’ın, yerel basının bazı sorunlarına ilişkin Devlet Bakanından (M. Cavit Kavak) yazılı soru önergesi.(7/5905) (Başkanlığa geliş tarihi : 17.7.1998)

6. – İstanbul Milletvekili Halit Dumankaya’nın, kapatılan Kur’an Kurslarına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/5906) (Başkanlığa geliş tarihi : 17.7.1998)

7. – Erzincan Millevtekili Tevhit Karakaya’nın, Erzincan Özel İdare Müdürlüğüne 3838 Numaralı Kanun kapsamında yapılan ödemeye ilişkin Devlet Bakanından (Hasan Gemici) yazılı soru önergesi (7/5907) (Başkanlığa geliş tarihi : 17.7.1998)

8. – Konya Milletvekili Hasan Hüseyin Öz’ün, KOP kapsamındaki projelere ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/5908) (Başkanlığa geliş tarihi : 17.7.1998)

9. – Ankara Milletvekili Ersönmez Yarbay’ın, yabancı uyruklularla evlenen ve yurtdışına giden vatandaşlara ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/5909) (Başkanlığa geliş tarihi : 17.7.1998)

10. – Ankara Milletvekili Ersönmez Yarbay’ın, çalışma izni için yabancılarla evlenen vatandaşlara ilişkin Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanından yazılı soru önergesi (7/5910) (Başkanlığa geliş tarihi : 17.7.1998)

11. – Ankara Milletvekili Ersönmez Yarbay’ın, Ankara-Gölbaşı-Mogan Gölündeki kirliliğe ilişkin Çevre Bakanından yazılı soru önergesi (7/5911) (Başkanlığa geliş tarihi : 17.7.1998)

12. – Ankara Milletvekili Ersönmez Yarbay’ın, Kaldırım, Kayacık ve Yavşan tuzlalarına alınacak koruma görevlisi için açılan sınava ilişkin Devlet Bakanından (Eyüp Aşık) yazılı soru önergesi (7/5912) (Başkanlığa geliş tarihi : 17.7.1998)

13. – Ankara Milletvekili Ersönmez Yarbay’ın, Polatlı, Haymana, Milas ve Suşehri Hastanelerinin yapımına ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/5913) (Başkanlığa geliş tarihi : 17.7.1998)

14. – Ankara Milletvekili Ersönmez Yarbay’ın, Tekel tarafından Ankara-Şereflikoçhisar Kayacık-tuzla yolunun yapımına katkı sağlanıp sağlanmayacağına ilişkin Devlet Bakanından (Eyüp Aşık) yazılı soru önergesi (7/5914) (Başkanlığa geliş tarihi : 17.7.1998)

15. – Ankara Milletvekili Ersönmez Yarbay’ın, Ziraat Bankasınca açılan personel sınavına ilişkin Devlet Bakanından (Güneş Taner) yazılı soru önergesi (7/5915) (Başkanlığa geliş tarihi : 17.7.1998)

BİRİNCİ OTURUM

Açılma Saati :14.00

21 Temmuz 1998 Salı

BAŞKAN : Başkanvekili Uluç GÜRKAN

KÂTİP ÜYELER : Hüseyin YILDIZ (Mardin), Ünal YAŞAR (Gaziantep)

BAŞKAN – Türkiye Büyük Millet Meclisinin 125 inci Birleşimini açıyorum.

III. – YOKLAMA

BAŞKAN – Ad okunmak suretiyle yoklama yapılacaktır; sayın milletvekillerinin, salonda bulunduklarını yüksek sesle belirtmelerini rica ediyorum.

(Yoklama yapıldı)

BAŞKAN – Toplantı yetersayımız yoktur; birleşime, 14.35’te toplanmak üzere, ara veriyorum.

Kapanma Saati : 14.25

İKİNCİ OTURUM

Açılma Saati : 14.35

BAŞKAN : Başkanvekili Uluç GÜRKAN

KÂTİP ÜYELER : Hüseyin YILDIZ (Mardin), Ünal YAŞAR (Gaziantep)

BAŞKAN – Türkiye Büyük Millet Meclisinin 125 inci Birleşiminin İkinci Oturumunu açıyorum.

III. – YOKLAMA

BAŞKAN – Ad okunmak suretiyle yoklama yapılacaktır; sayın milletvekillerinin, salonda bulunduklarını yüksek sesle belirtmelerini rica ediyorum.

(Yoklamaya başlandı)

(Hatay Milletvekili Abdulkadir Akgöl'e kadar yoklama yapıldı)

BAŞKAN – Toplantı yetersayımız vardır; çalışmalara başlıyoruz.

Gündeme geçmeden önce üç arkadaşıma gündemdışı söz vereceğim.

IV. – BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI

A) GÜNDEMDIŞI KONUŞMALAR

1. – Amasya Milletvekili Haydar Oymak’ın, Amasya Şeker Fabrikası ve pancar üreticilerinin sorunlarına ilişkin gündemdışı konuşması ve Sanayi ve Ticaret Bakanı E. Yalım Erez’in cevabı

BAŞKAN –Gündemdışı ilk söz, Amasya Şeker Fabrikası ve pancar üreticisi çiftçilerin sorunları konusunda, Amasya Milletvekili Sayın Haydar Oymak'ın; buyurun. (CHP sıralarından alkışlar)

HAYDAR OYMAK (Amasya) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Amasya Şeker Fabrikası ve bu fabrikaya şeker pancarı üreten çiftçilerimizin içine sürüklendiği sorunları Yüce Meclisin gündemine getirmek amacıyla söz almış bulunuyorum. Sözlerime, bana bu fırsatı sağlayan Sayın Başkana ve Yüce Heyetinize saygılarımı sunarak başlamak istiyorum.

Değerli milletvekilleri, hepimizin bildiği gibi, Türkiye'de şeker üretimi, 22 Haziran 1956 tarihli 6747 sayılı Şeker Kanunu hükümlerine göre yürütülmektedir. Şekerin hammaddesi olan pancarın alım fiyatı, bu kanunun 8 inci maddesine göre Bakanlar Kurulu kararıyla tespit edilmektedir. Şekerin fabrika çıkış fiyatı ise, 233 sayılı Kanun Hükmünde Kararnameye göre, Türkiye Şeker Fabrikaları Anonim Şirketi tarafından tespit edilmektedir, bu yetki, buraya verilmiştir; yani, bugün, şekerin fabrika çıkış fiyatı, Türkiye Şeker Fabrikaları Genel Müdürlüğü tarafından yapılmaktadır.

Ancak, şeker satış fiyatlarının tespitinde, zaman zaman, Hükümetin müdahaleleri olmakta ve dolayısıyla, maliyetin altında satış fiyatı tespit edilebilmektedir. Bu satış fiyatlarının tespitinde, zaman zaman da gecikmeler olabilmektedir. Elbette, şeker, toplumun tüm kesimlerini ilgilendiren, temel gıda maddesi sayılan bir üründür; bu nedenle, bu tip müdahaleleri haklı ve doğru buluyoruz.

Bu dediğim müdahaleler nedeniyle, fabrikalar, şeker maliyetinin altında satış yaparken, devlet, fabrikaların finansman açığını, Destekleme ve Fiyat İstikrar Fonundan karşılamaktadır; bunun faiz oranı da, yüzde 50 dolayındadır. Türkiye Şeker Fabrikaları, bu fondan, 1996-1997 kampanya döneminde 20 trilyon, 1997-1998 kampanya döneminde de 70 trilyonluk bir kaynak kullanmıştır.

Türkiye'deki şeker fabrikaları 29 adettir; bunlardan 3'ü -Konya, Kayseri ve Amasya- özelleştirilmiştir. 70 trilyonluk kaynaktan, bu 3 özelleştirilen fabrika yararlanamamaktadır.

Eğer, şeker ithal edilir ise -ki, burada, yine, Türkiye Şeker Fabrikalarına bu yetki verilmektedir- ithalle maliyet arasındaki, satış fiyatı arasındaki miktar, görev zararı olarak Hazinece karşılanmaktadır. Özelleştirilen 3 fabrika; yani, Amasya, Kayseri ve Konya Şeker Fabrikaları, yüzde 140'lara varan bu finansman açığını özel bankalardan karşıladıkları için, ciddî bir finansman sorunuyla karşı karşıyadırlar. Özellikle Amasya Şeker Fabrikası, bu sene, son derece sorunlu bir hale gelmiştir; 7,5 trilyonun üzerinde borcu vardır, henüz çiftçilerimize, dönüm başına 4 milyon lira olan avans, bu tarih itibariyle halen ödenmemiştir; devlet fabrikalarına ürünlerini teslim eden üreticilerimize, haziran ayı sonu itibariyle bu avanslar ödenmiştir.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Sayın Oymak, lütfen toparlıyoruz.

HAYDAR OYMAK (Devamla) – Ben, buradan, Hükümete, şu çağrıda bulunmak istiyorum: Özelleştirilen fabrikalara ürün yetiştiren çiftçilerimiz üvey evlat konumunda olmamalı; bir.

İkincisi, bu fabrikaların yönetimlerinde, stoklamalarında ve istihdamlarında, gerçekten, rantabiliteye uygun hareket edilip edilmediği Hükümet tarafından kontrol edilmeli. Bazı, istihdam sorunları yanlışlıkları ve stoklama yanlışlıklarının olduğunu biliyoruz. Bu konuda Hükümet, üzerimden yükü attım, beni ilgilendirmez noktasına gelmemelidir; avansların verilmesi konusunda, kaynak arayışı içerisinde olduğunu, Sanayi ve Ticaret Bakanlığımızla yaptığım görüşmelerden biliyorum; ama, kullandırılmak istenilen kaynak...

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

HAYDAR OYMAK (Devamla) – Sağ olun. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum Sayın Oymak.

Gündemdışı sözü yanıtlamak üzere, Sanayi ve Ticaret Bakanı Sayın Yalım Erez; buyurun efendim. (ANAP sıralarından alkışlar)

SANAYİ VE TİCARET BAKANI E. YALIM EREZ (Muğla) – Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Amasya Milletvekili Sayın Haydar Oymak'ın, genellikle, Amasya Şeker Fabrikasının karşı karşıya bulunduğu sorunlar üzerindeki konuşması nedeniyle söz almış bulunuyorum; bu vesileyle, Yüce Meclisinizi saygıyla selamlıyorum.

Değerli milletvekilleri, aslında, Amasya Şeker Fabrikası özelleşmemiş, kuruluşu özel bir fabrikadır; çünkü, Amasya Şeker Fabrikası, 1954 yılında, Türk Ticaret Kanunu hükümlerine göre, anonim şirket statüsünde, 10 milyon Türk Lirası sermayeyle kurulmuş, şu andaki sermayesi 600 milyar lira olup, sermayenin yüzde 15'i Türkiye Şeker Fabrikaları Anonim Ortaklığına, yüzde 85'i ise pancar kooperatiflerine ait olan bir şeker fabrikamızdır.

Amasya Şeker Fabrikası, kurulduğu yıldan 1992 yılına kadar, yönetim kurullarınca alınan bir kararla, malî, idarî, teknik, ziraî ve hukukî yönden tedvir yetkisini Türkiye Şeker Fabrikaları Anonim Ortaklığına devretmek suretiyle, Türkiye Şeker Fabrikaları Anonim Ortaklığı tarafından yönetilirken, 1992 yılında, yönetim kurullarından aldıkları bir kararla, tedvir yetkisinin Türkiye Şeker Fabrikaları Anonim Ortaklığına devri uygulamasına son verilerek, kendi yönetim kurulları tarafından yönetilmeye başlanmıştır; sermaye kompozisyonu ve kuruluşunda herhangi bir değişiklik söz konusu değildir.

Bu noktada, 38 sene Türkiye Şeker Fabrikaları Anonim Ortaklığına paralel yönetimlerin ve Türkiye Şeker Fabrikaları Anonim Ortaklığı tarafından finanse edilmesinin tabiî bir sonucu olarak, Amasya Şeker Fabrikasının, Türkiye Şeker Fabrikaları Anonim Ortaklığına, o tarih itibariyle, 225 milyar lira borcu çıkmış ve bu borçta ihtilaf yaratılmış olması dolayısıyla, bugüne kadar da, bu borçtan Türkiye Şeker Fabrikaları Anonim Ortaklığına herhangi bir ödeme yapılmamıştır.

Amasya Şeker Fabrikasının, bugün itibariyle, Türkiye Şeker Fabrikaları Anonim Ortaklığına olan borcu hariç 8,8 trilyon lira borcu bulunmakta olup, sermayesi son derece yetersiz olan bir müessesedir. Pancar Ekicileri Kooperatifinin malî yetersizliği nedeniyle, sermaye, maalesef, günün şartlarına uygun hale getirilememiştir.

Amasya Şeker Fabrikasının içinde bulunduğu finansman darboğazına düşmesinin nedenlerini, tek başına, Türkiye'de yürürlükte olan şeker fiyatlarıyla açıklamak mümkün değildir. Bu sıkıntının ana nedenleri; birinci olarak, bu fabrikanın sermayesi yetersizdir. Gıda sanayiinde, özkaynakların toplam kaynaklara oranı yüzde 60 olması gerekirken, bu fabrikamızda bu oran, maalesef, yüzde 15 civarındadır.

İkinci neden: Stok devir hızının çok düşük olması, Türkiye'de ihtiyaçtan fazla şeker üretilmesi ve yeterince ihracat yapılamaması neticesinde üç dört ayda üretilen şekerin, sekiz dokuz ayda ancak satılmasından kaynaklanmaktadır.

Üçüncü neden: Pancar fiyatlarının geçen sene yüzde 155 oranında artırılmış olmasıdır.

Dördüncü neden: 1993-1994 kampanya döneminde, kuraklık nedeniyle, pancar üretiminin düşmesi sonucu, 105 bin ton olan üretim kapasitesine karşılık, bu fabrikanın, sadece 38 bin ton şeker üretebilmiş olmasıdır.

Beşinci neden: Bu fabrikanın -biraz evvel sermaye yetersizliğinden bahsetmiştim- kısıtlı olan kaynaklardan dolayı, alkol fabrikası yatırımına yönlendirilmiş olması ve üretilen alkolün -tek alıcı durumunda olan Tekelin ithalat yapması sonucu- satılamamasıdır.

Altıncı neden: Finansman ihtiyaçlarının, yüksek faizli, kısa vadeli ticarî banka kredileriyle karşılanmış olması ve zamanında ödenmeyen banka kredilerinin temerrüt faizine tabi tutulmasıdır ki, 1997 yılı kredi giderleri 3,7 trilyon liradır.

Amasya Şeker Fabrikasının 1997-1998 kampanya döneminde, 1 milyon ton pancar satın alarak, karşılığında 18 trilyon lira bedel ödeyeceği tahmin edilmektedir.

Bugün itibariyle de, 32 bin pancar üreticisine ödenmiş olması gereken yaklaşık 1 trilyon lira tutarındaki birinci bakım ve çapa avansı, maalesef, henüz ödenememiştir.

Saydığım nedenlerden de anlaşılacağı gibi, fabrikanın içine düştüğü darboğaz, şeker fiyatlarına zamanında zam yapılmamasından kaynaklanmamaktadır; tamamen fabrika, yönetiminden ve yönetiminde yapılan yanlışlıklardan kaynaklanmaktadır. Nitekim, biraz evvel de belirttiğim gibi, 1992 yılına kadar Türkiye Şeker Fabrikaları Anonim Ortaklığı tarafından yönetilirken, bu sorunlar hiç ortada yokken, 1992 yılında, çoğunluk hissesine sahip olan pancar kooperatiflerinin, yönetimi Şeker Şirketinden alarak, kendilerinin işletmesinden itibaren ortaya çıkan sıkıntılardır.

Bu konuda, Amasya Milletvekili Sayın Haydar Oymak'ın, konuyla ilgili olarak Bakanlığımıza yaptığı müracaat üzerine, Bakanlığımızla Amasya Şeker Fabrikası Yönetim Kurulu ve Amasya Pancar Kooperatifleri Yönetim Kurulu üyelerinin iştirakiyle bir toplantı yapılmıştır. Fabrikanın bu darboğazdan çıkarılması için nelerin yapılması gerektiği konusunda, o toplantıda bazı tespitler yapılmış olup, ilgili birimlere iletilmiştir.

Beni dinlediğiniz için teşekkür ediyorum. (ANAP ve DSP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum Sayın Bakan.

2. – Bingöl Milletvekili Hüsamettin Korkutata’nın, olağanüstü hal bölgesi, kalkınmada öncelikli yöreler ve mücavir illerle ilgili teşvik tedbirlerine ilişkin gündemdışı konuşması ve Devlet Bakanı Salih Yıldırım’ın cevabı

BAŞKAN – Gündemdışı ikinci söz, Olağanüstü Hal Bölgesi, kalkınmada öncelikli yöreler ve mücavir illerle ilgili teşvik tedbirleri konusunda, Bingöl Milletvekili Sayın Hüsamettin Korkutata'nın.

Buyurun Sayın Korkutata. (FP sıralarından alkışlar)

HÜSAMETTİN KORKUTATA (Bingöl) – Sayın Başkan, değerli arkadaşlar; Olağanüstü Hal Bölgesi, mücavir iller ve bazı illerde uygulanmak üzere çıkarılan teşvik kanunuyla ilgili görüşlerimi arz etmek üzere huzurunuza çıkmış bulunuyorum; söz verdiği için Sayın Başkana teşekkür ediyor, Yüce Meclise saygılarımı sunuyorum.

Değerli arkadaşlar, 23 Ocak 1998 tarihinde Resmî Gazetede 4325 sayılı Kanun yayımlandı. 193 sayılı Gelir Vergisi Kanununda değişiklik yapan bu kanunun uygulama kabiliyetinin çok zayıf olduğunu, o gün Mecliste söylemiştik; ama, o gün, Hükümet, bu kanunun bir kurtuluş -Doğu ve Güneydoğudaki kalkınmamış illerin kurtuluşu- olduğunu söylemiş ve bölge halkına büyük umutlar vermişti. Biz de, o gün, bütün aksaklıkları ortaya koymamıza rağmen, bu umuda katılmak istediğimizi ve bölgenin, gerçekten, yatırımların teşvikinde, istihdamın gelişmesinde çok ciddî bir ihtiyaç içinde olduğunu söylemiştik; ama, bu bölge, yıllar yılı çok paketlerle karşılaşmış ve bu paketlerin hepsi, maalesef boş çıkmıştı. Şu anda, hiç olmazsa, bir kanun çıkarılmak isteniyordu; ama, bu kanun paketinin içinden de, maalesef, kuyruklu bir uçurtmadan başka hiçbir şey çıkmadı.

Değerli arkadaşlar, acaba, bu kanun, bölgeye ne fayda getirdi, ne aksaklıkları var diye, o günden bugüne kadar, biz, bu kanunun sonuçlarını devamlı şekilde takip ettik. Çünkü, gerçekten bölgemizin halkı çok güç durumda, perişan durumda. Bölge halkının dışında, sonradan katılan illerin hepsi de sıkıntı içinde; gerçekten, yatırıma, istihdama şiddetle ihtiyaçları var.

Dolayısıyla, takip ettik, baktık ki, bu kanun, bölgeye yeni bir canlanma getirmediği gibi, maalesef aksaklıklar da getirmiştir; çünkü, bu kanundan, 31.12.1997 tarihinden önce işletmeye açılmış hiçbir kuruluş istifade etmemektedir.

Şimdi, her türlü sıkıntıya göğüs germiş ve orada yatırım yapmaya devam etmiş olan insanlara bu hak verilmezken, 10 kişilik bir istihdam hazırlayan yeni bir işletmeye bu hak veriliyor; fakat, maalesef, o da, altyapının olmayışından dolayı, araelemanın olmayışından dolayı, sermayesinin orada yeşermemesinden dolayı oraya yatırım yapmıyor. Demek ki, kanun, faydadan çok zarar getirmiş.

Şimdi, acaba, bu kanunun uygulandığı illerde durum nasıl diye bütün il valileriyle ve ilgililerle görüştük ve yaptığımız görüşmeler neticesinde; baktık ki, maalesef, bu illerden Batman'da hiçbir şey yok, müracaat dahi yok, Bingöl'de hiç müracaat yok, Bitlis'te müracaat var birkaç tane, fakat, herhangi bir faaliyet yok; Diyarbakır Valiliğinin, bize, resmen çektiğimiz fakslara cevabı yok, ama, yaptığımız araştırmada yine dişe dokunur herhangi bir şey yok; Hakkâri'de yok, Mardin'de yok, Muş'ta yok, Siirt'te yok, Şırnak'ta yok, Tunceli'de yok, Van'da birkaç tane var, Adıyaman'da birkaç tane var; bunun yanında, Bayburt, Ardahan, Kars gibi illerde de herhangi bir şey yok değerli arkadaşlar.

Şimdi, bu kadar büyük umutlar bağladığımız bu Kanunun bu illerde bugüne kadar hiçbir nema vermemesi, filiz vermemesi gerçekten bölge halkını sukutu hayale de uğratmıştır.

ABDULHALUK MUTLU (Bitlis) – Bitlis'te de...

HÜSAMETTİN KORKUTATA (Devamla) – Bitlis'te de yok efendim.

Biz, o gün, değerli arkadaşlar, eğer bu bölgelerin gerçekten kalkınmasını istiyorsak, tıpkı İtalya gibi, Korsika gibi ülkelerde uygulanan kademeli ve noktasal bir teşvik tedbirinin getirilmesi lazım dedik.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Sayın Korkutata, lütfen toparlayalım.

HÜSAMETTİN KORKUTATA (Devamla) – Yani, bu vergi teşvikiyle beraber, aslında çarkı hiç dönmeyen, anasermayesi olmayan bu insanlara önce sermaye verilmesi lazım. Bu nedir. Vergiden çok, önce sermaye temin edebilen bir teşvik; yani, ya kredi olarak verilmesi veya fon destekli kredi; çünkü, birçok kredi verilmiş, ama, karşılığında vatandaşa hiçbir şey ödenmemiştir veya bunun gibi çeşitli prim esasına dayanan teşviklerin mutlaka getirilmesi lazım. Bunlar getirilmediği takdirde; yani, çarkı hiç dönmeyen, şirketi olmayan insana "gel, senden vergi almayacağım, gel, seni şöyle şöyle teşvik edeceğim" demek boşunadır, beyhudedir. Zira, uzun zamandan beri, bu bölgeden, bu insanlar arasından beyin göçü olmuştur, sermaye göçü olmuştur ve köyler yerle bir olmuş, vatandaşlar başka illere gitmiştir. Bu vatandaşların geri dönebilmesi için veya buradaki müteşebbislerin faaliyete geçebilmesi için mutlaka nüve teşkil eden bir sermayenin bu insanlara verilmesi ve böylelikle bu insanların teşvik edilmesi lazımdır.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum Sayın Korkutata.

HÜSAMETTİN KORKUTATA (Devamla) – Değerli arkadaşlarım, sözlerimi şöyle bitirmek, noktalamak istiyorum.

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum Sayın Korkutata.

HÜSAMETTİN KORKUTATA (Devamla) – Türkiye bir bütündür ve bu bütünün içinde bölgemiz gerçekten sosyal ve ekonomik yönden büyük sıkıntılar içindedir. Bu sıkıntıların en kısa zamanda giderilebilmesi için gereğinin yapılmasını saygılarımla arz ederim. (FP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum Sayın Korkutata.

Gündemdışı sözü yanıtlamak üzere, Devlet Bakanı Sayın Salih Yıldırım; buyurun efendim.

DEVLET BAKANI MEHMET SALİH YILDIRIM (Şırnak) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Değerli Başkan, değerli milletvekilleri; Bingöl Milletvekili Sayın Hüsametin Korkutata'nın gündemdışı yaptığı konuşmaya yanıt vermek üzere huzurunuzdayım; bu vesileyle, hepinize saygılar sunuyorum.

Değerli Korkutata'nın, yöre sorunlarıyla, Bingöl'ün sorunlarıyla yakinen ilgisini biliyorum; bu konudaki duyarlılığına da teşekkür etmek istiyorum. Bu konuda bana açıklama fırsatı verdiği için, ayrıca kendisine şükran borçluyum.

Kendisinin de çok iyi bildiği gibi, Yüce Parlamentonun, sadece Güneydoğu ve Doğu Anadolu Bölgelerinde değil, gelişmişlik ve sosyoekonomik farklılık yaşanan yörelerde, bu farklılığı gidermeye yönelik önemli tasarımlar çıkarmaya çalıştığını hepimiz biliyoruz. Ancak, Türkiye'de pek çok yerde sosyoekonomik gelişmişlik farkının bilinmesine karşın, Parlamento, terörün en çok tahribata neden olduğu, sosyoekonomik farklılıkların derin boyutlara ulaştığı, özellikle olağanüstü hal bölgesine ve mücavir alanlara özgü bir kanun tasarısı düşünmüştü; esas teşvik edilmesi gerekli olan yörelerin orası olduğu konusunda herkes hemfikirdi.

Bakanlar Kurulunun, bu konuda Yüce Meclise sevk ettiği tasarının, daha sonraki aşamalarında, değerli Hüsamettin Korkutata'nın ve değerli Fazilet Partisi mensuplarının da bu konudaki tavırlarını hepiniz biliyorsunuz. Bu konuda, objektiflikten uzaklaşarak, herkes kendi seçim yöresinin bu kapsam içerisine girmesi konusunda çok yoğun uğraş verdi ve bu konuda Yüce Meclisin iradesinin nasıl tecelli ettiğini biliyorsunuz. Başlangıçta 6 olağanüstü hal, 5 mücavir olmak üzere, 11 ili kapsaması düşünülen bu teşvik unsuru -ki, esas olması gereken oydu- daha sonra 22 ile, çıkarılmış daha sonraki gelişmelerle, öyle zannediyorum ki, belki de, 47 ile çıkarılacak şekle dönüştürülecektir.

Tabiî ki, bu, değerli Korkutata'nın da belirttiği gibi, amacından uzaklaşan bir tasarı haline gelecektir. Bu, sadece sosyoekonomik gelişmişlik farkı olan yöreleri teşvik etmek şöyle dursun, belki onların aleyhine işleyecek bir mekanizmaya dönüşecektir.

Değerli Korkutata'nın da belirttiği gibi, belki, bu teşvikten istifade süresini farklılaştırmak suretiyle bir yararlılık ortaya çıkarabiliriz ve teşvikten istifade edecek unsurları kademelendirerek bu sıkıntıyı giderebiliriz. Bu konuya katkı sağlayabilecek bir diğer faktör olarak da aynî tedbirlere ilaveten nakdî tedbirlerle bu açığın kapatılmasına katkı sağlayabiliriz. Bu tasarımlar, Yüce Meclise geldiğinde, öyle zannediyorum ki, Değerli Korkutata'yla birlikte hepimiz, bu soruna, ortak sahip çıkacağız.

Kendisine, bana açıklama fırsatı verdiği için teşekkür ediyor, Yüce Meclise Saygılar sunuyorum. (ANAP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum Sayın Bakan.

3. – Erzurum Milletvekili İsmail Köse’nin, Türkiye’nin çeşitli yerlerinde meydana gelen terör olaylarına ilişkin gündemdışı konuşması

BAŞKAN – Gündemdışı üçüncü söz, ülkemizin çeşitli yerlerinde meydana gelen terör olayları konusunda, Erzurum Milletvekili Sayın İsmail Köse'nin.

Buyurun Sayın Köse.

İSMAİL KÖSE (Erzurum) – Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; konuşmama başlarken, Yüce Heyetinizi saygıyla selamlıyor; bu fırsatı verdiği için Sayın Başkana da teşekkür ediyorum.

Sayın milletvekilleri, terörün bitmediğini; dün akşam, Erzurum'dan hareket eden ve Sıvas'ta yolu kesilen, hemşerilerimize ait Esadaş şirketinin bir otobüsünün içerisinde bulunan vatandaşlarımıza yapılan saldırı ve sonucunda bir vatandaşımızın öldürülmesi; bir treylerin durdurularak, şoförünün öldürülmesi; ondan önce, Hakkâri-Yüksekova'da 10 askerimiz ve 7 vatandaşımızın şehit olması; daha önce, yine Erzurum-Aşkale'ye bağlı Tokça Köyümüzdeki Polat ailesinden 5 hemşerimizin, çayırlarında rızklarını temin etmek üzere meşgul oldukları bir anda, PKK'lılar tarafından şehit edilmesi; ondan önce, yine, Sıvas-Zara-Beypınarı yöresinde, Köy Muhtarı Haydar İyidoğan'ın öldürülmesi; yine, ayın 7'sinde, Erzincan-Kemah-Kırkdere Şeytan Köprüsünde Devlet Demiryollarına yapılan saldırı ve yine Temmuzun 6'sında, Tokat-Niksar-Özdemir Köyü yöresinde, bir otobüsü tarayarak, içerisinde bir cezaevi müdürü arkadaşımızın şehit edilmesi olayları göstermektedir; ondan önce de, yine muhtelif yerlerde terör olayları devam etmektedir. Terör olayları bitmiştir, terör azalmıştır diyen varsa, şu elimizdeki yalnız bir aylık belgeleri kendilerine verdiğimiz takdirde, terörün bitmediğini daha iyi anlayacaklardır.

Değerli milletvekilleri, bakın, devletin itirafı, zaten terörün bitmediği istikametindedir. Olağanüstü Hal Bölge Valisi, bu ay içerisindeki açıklamasında "terörde yüzde 40 azalma vardır" derken, Emniyet Genel Müdürlüğünün Başbakana vermiş olduğu raporda "terörde yüzde 23 azalma vardır" demek suretiyle, henüz terörün bitmediğini; ancak, bir strateji değişikliğiyle, değişik yerlerde terörist davranışlara devam ettiklerini ortaya koymaktadır.

Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; terörün bitmediğini, en yakın komşularımızdan, onların vermiş olduğu destekten görüyoruz. Yunanlı parlamenterlerin PKK'lılarla beraber olduklarını, Suriye'de çeşitli faaliyetlerin yürütüldüğünü, onun dışında, bölgemizdeki komşu devletlerde, PKK terör olaylarını desteklemek için çeşitli yuvalanmaların meydana geldiğini biliyoruz. Üzülerek belirteyim ki, emekli bir generalimizin "örgütün merkez komuta üyelerini yakaladık. Mahsun Korkmaz, Mart 1986'da Gabar'da vuruldu. Hakikaten PKK'yı bitiriyorduk; bazı uygulamalar, eksiklikler nedeniyle ve onların taktik değiştirmeleri nedeniyle olmadı" sözleri, 1986'da, PKK'yı bitirme noktasına gelen Türk Silahlı Kuvvetlerinin kendi ağzından, PKK'nın bitmediğinin ifadesidir ve neden bitmediğinin de hesabı sorulmalıdır.

Değerli milletvekilleri, bir generalimizin ifadesini arz ediyorum: “PKK ile çatıştığımızı sanırken, İranlılarla çatıştığımızı konuşmalarını duyunca anladık. Onlardan 2 kişi öldü. İranlılar bize karşı, Hakurk'un kuzeyinde, Mezarden üzerinden tedbir almışlar ve Türk Silahlı Kuvvetlerinin PKK ile çatışması esnasında, karşısında İran'ın resmî askerlerinin olduğu, elimizdeki belgelerde mevcuttur.” Demek ki, komşu devletlerin, özellikle yakınımızda bulunan devletlerin PKK'ya yardım ve yataklık yaptıkları ve halen bu yardımlarına devam ettikleri, bu belgelerle sabittir. Şu anda, en yakın tarihte, Barzani'nin açıklamasından anlaşılıyor ki, Almanya'nın, Avrupa Birliği devletlerinin Kuzey Irak'a göndermiş olduğu insanî mahiyetteki yardımlar tamamen PKK'ya gitmektedir.

Şimdi, Türkiye Cumhuriyeti Devletinin, içeride ve dışarıda yapması gereken çok önemli görevleri vardır. Vatanseverliğinden emin olduğumuz İçişleri Bakanımızın bu meseleyi muhakkak surette Türkiye Büyük Millet Meclisine getirmesinde ve millî davamız Kıbrıs gibi, Türkiye Büyük Millet Meclisinde bu davanın tartışılmasında, terörün tartışılmasında ve buna karşı alınması gereken tedbirlerin yeniden gözden geçirilmesinde fayda olduğunu ifade ediyoruz.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Sayın Köse, lütfen toparlayın.

İSMAİL KÖSE (Devamla) – Bitireceğim Sayın Başkanım.

Değerli milletvekilleri, güneydoğuda olağanüstü halin yeniden gözden geçirilmesi gerekmektedir. İl valilerimize gerekli yetki ve sorumluluklar verilmek suretiyle, Türk güvenlik kuvvetlerimizin de bu organizasyon içerisinde görevleri yeniden tayin edilmek suretiyle, meseleyi muhakkak surette il ve ilçe bazına indirgememiz gerekiyor. Dolayısıyla, meselenin muhakkak surette gündemden kaldırılabilmesi için, siyasetüstü yeni bir politikanın ortaya çıkmasından yana olduğumuzu ifade ediyoruz.

Şu anda, cumartesi-pazar günleri, Genel Başkanımız Sayın Dr. Bahçeli ile birlikte, Muş ve Bitlis İllerinde, Ahlat, Adilcevaz, Tatvan İlçelerinde yapmış olduğumuz gezilerden sonra, oradaki insanlarımızın, bu kadar sıkıntıya rağmen, bu kadar baskıya rağmen...

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum Sayın Köse.

İSMAİL KÖSE (Devamla) – Bitiriyorum Sayın Başkanım.

... onbeş yıldan bu yana dayandıklarını gördük. Bu vatandaşlarımızı, hemşerilerimizi yürekten kutluyorum, kendilerine, Allah razı olsun diyorum; şehitlerimize Allah rahmet etsin diyorum. Ancak, bu meselenin, muhakkak surette, bu Yüce Mecliste yeniden değerlendirilmesinin gerektiğini ifade ediyorum.

Ahlat'ta bulunan, Türkün ilk ayak bastığı 200 dönümlük mezarlığın ve Selçuklu'ya ait kümbetlerin de Sayın Kültür Bakanımız tarafından gözden geçirilmesini ve destek olunmasını rica ediyorum.

Saygılar sunuyorum. (MHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum Sayın Köse.

Gündemdışı konuşmayı yanıtlamak üzere Hükümetten bir talep yok.

Cumhurbaşkanlığı tezkereleri vardır; okutuyorum:

B) TEZKERELER VE ÖNERGELER

1. – Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyetine gidecek olan Başbakan A. Mesut Yılmaz’a, dönüşüne kadar Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Bülent Ecevit’in vekâlet etmesinin uygun görüldüğüne ilişkin Cumhurbaşkanlığı tezkeresi (3/1617)

17 Temmuz 1998

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Barış ve Özgürlük Bayramı kutlamalarına katılmak üzere, 20 Temmuz 1998 tarihinde Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyetine gidecek olan Başbakan Mesut Yılmaz'ın dönüşüne kadar; Başbakanlığa, Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Bülent Ecevit'in vekâlet etmesinin, Başbakanın teklifi üzerine, uygun görülmüş olduğunu bilgilerinize sunarım.

Süleyman Demirel

Cumhurbaşkanı

BAŞKAN – Bilgilerinize sunulmuştur.

Diğer tezkereyi okutuyorum :

2. – Kuzey KıbrısTürk Cumhuriyetine gidecek olan Devlet Bakanı Şükrü Sina Gürel’e, dönüşüne kadar, Millî EğitimBakanı Hikmet Uluğbay’ın vekâlet etmesinin uygun görüldüğüne ilişkin Cumhurbaşkanlığı tezkeresi (3/1618)

17 Temmuz 1998

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Barış ve Özgürlük Bayramı kutlamalarına katılmak üzere, 20 Temmuz 1998 tarihinde Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyetine gidecek olan Devlet Bakanı Prof. Dr. Şükrü S. Gürel'in dönüşüne kadar; Devlet Bakanlığına, Millî Eğitim Bakanı Hikmet Uluğbay'ın vekâlet etmesinin, Başbakanın teklifi üzerine, uygun görülmüş olduğunu bilgilerinize sunarım.

Süleyman Demirel

Cumhurbaşkanı

BAŞKAN – Bilgilerinize sunulmuştur.

Bazı sayın milletvekillerinin izinli sayılmalarına dair Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığının bir tezkeresi vardır; okutup, ayrı ayrı oylarınıza sunacağım:

3. – Bazı milletvekillerine izin verilmesine ilişkin Başkanlık tezkeresi (3/1619)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kuruluna

Aşağıda adları yazılı sayın milletvekillerinin, hizalarında gösterilen süre ve nedenlerle izinli sayılmaları, Başkanlık Divanının 16.7.1998 tarihli toplantısında uygun görülmüştür.

Genel Kurulun onayına sunulur.

Hikmet Çetin

Türkiye Büyük Millet Meclisi

Başkanı

“Bursa Milletvekili Ali Osman Sönmez, hastalığı nedeniyle 5.3.1998 tarihinden geçerli olmak üzere 21 gün,”

BAŞKAN – Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

"Bursa Milletvekili İbrahim Yazıcı, hastalığı nedeniyle 29.6.1998 tarihinden geçerli olmak üzere 15 gün,"

BAŞKAN – Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

"Çorum Milletvekili Ali Haydar Şahin, hastalığı nedeniyle 7.7.1998 tarihinden geçerli olmak üzere 30 gün,"

BAŞKAN – Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

"Diyarbakır Milletvekili Sebgetullah Seydaoğlu, hastalığı nedeniyle 24.6.1998 tarihinden geçerli olmak üzere 20 gün,"

BAŞKAN – Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

"Giresun Milletvekili Ergun Özdemir, mazereti nedeniyle 17.3.1998 tarihinden geçerli olmak üzere 24 gün,"

BAŞKAN – Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

"İstanbul Milletvekili Gürcan Dağdaş, mazereti nedeniyle 10.6.1998 tarihinden geçerli olmak üzere 21 gün,"

BAŞKAN – Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

"İstanbul Milletvekili Ekrem Erdem, mazereti nedeniyle 30.3.1998 tarihinden geçerli olmak üzere 16 gün,"

BAŞKAN – Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

"İstanbul Milletvekili Mehmet Fuat Fırat, mazereti nedeniyle 13.7.1998 tarihinden geçerli olmak üzere 12 gün,"

BAŞKAN – Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

"İstanbul Milletvekili Hüseyin Kansu, hastalığı nedeniyle 7.5.1998 tarihinden geçerli olmak üzere 12 gün,"

BAŞKAN – Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

"İstanbul Milletvekili Aydın Menderes, hastalığı nedeniyle 4.3.1998 tarihinden geçerli olmak üzere 30 gün,"

BAŞKAN – Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

"İstanbul Milletvekili Mehmet Moğultay, hastalığı nedeniyle 19.3.1998 tarihinden geçerli olmak üzere 20 gün,"

BAŞKAN – Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

"İstanbul Milletvekili Altan Öymen, mazereti nedeniyle 22.4.1998 tarihinden geçerli olmak üzere 20 gün,"

BAŞKAN – Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

"İstanbul Milletvekili Namık Kemal Zeybek, mazereti nedeniyle 15.3.1998 tarihinden geçerli olmak üzere 14 gün,"

BAŞKAN – Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

"İzmir Milletvekili Işın Çelebi, hastalığı nedeniyle 8.6.1998 tarihinden geçerli olmak üzere 15 gün,"

BAŞKAN – Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

"Karaman Milletvekili Abdullah Özbey, hastalığı nedeniyle 6.7.1998 tarihinden geçerli olmak üzere 20 gün,"

BAŞKAN – Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

"Kayseri Milletvekili Ayvaz Gökdemir, hastalığı nedeniyle 17.4.1998 tarihinden geçerli olmak üzere 96 gün,"

BAŞKAN – Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

"Konya Milletvekili Ahmet Alkan, hastalığı nedeniyle 25.5.1998 tarihinden geçerli olmak üzere 50 gün,"

BAŞKAN – Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

"Konya Milletvekili Veysel Candan, mazereti nedeniyle 30.6.1998 tarihinden geçerli olmak üzere 18 gün,"

BAŞKAN – Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

"Kütahya Milletvekili Mustafa Kalemli, hastalığı nedeniyle 14.5.1998 tarihinden geçerli olmak üzere 24 gün,"

BAŞKAN – Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

"Sıvas Milletvekili Nevzat Yanmaz, mazereti nedeniyle 30.3.1998 tarihinden geçerli olmak üzere 18 gün,"

BAŞKAN – Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

"Şanlıurfa Milletvekili Sedat Edip Bucak, hastalığı nedeniyle 15.6.1998 tarihinden geçerli olmak üzere 15 gün,"

BAŞKAN – Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığının, bir sayın milletvekiline ödenek ve yolluğunun verilmesine ilişkin tezkeresi vardır; okutup oylarınıza sunacağım :

4. – Kayseri Milletvekili Ayvaz Gökdemir’e ödenek ve yolluğunun verilmesine ilişkin Başkanlık tezkeresi (3/1620)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kuruluna

Hastalığı nedeniyle bu yasama yılında aralıksız olarak iki aydan fazla izin alan Kayseri Milletvekili Ayvaz Gökdemir'e, İçtüzüğün 154 üncü maddesi gereğince ödenek ve yolluğunun verilebilmesi, Başkanlık Divanının 16.7.1998 tarihli toplantısında uygun görülmüştür.

Genel Kurulun onayına sunulur.

Hikmet Çetin

Türkiye Büyük Millet Meclisi

Başkanı

BAŞKAN – Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığının, bir sayın milletvekilinin izinli sayılmamasına ilişkin bir tezkeresi vardır; okutup oylarınıza sunacağım:

5. – Afyon Milletvekili Kubilay Uygun’un hastalığı nedeniyle toplam 40 gün izinli sayılmasının uygun görülmemiş olduğuna ilişkin Başkanlık tezkeresi (3/1621)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kuruluna

Afyon Milletvekili Kubilay Uygun'un; hastalığı nedeniyle 22.6.1998 tarihinden itibaren 20 gün ve 13.7.1998 tarihinden itibaren 20 gün olmak üzere toplam 40 gün izinli sayılması Başkanlık Divanının 16.7.1998 tarihli toplantısında uygun görülmemiştir.

Genel Kurulun onayına sunulur.

Hikmet Çetin

Türkiye Büyük Millet Meclisi

Başkanı

BAŞKAN – Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

MEHMET BEDRİ İNCETAHTACI (Gaziantep) – Neyi kabul ediyoruz Sayın Başkan?

BAŞKAN – Başkanlık Divanının tezkeresi kabul edildi efendim. İzinli sayılmamasına ilişkin Başkanlık Divanı tezkeresi kabul edildi.

TURHAN GÜVEN (İçel) – Başkanlık Divanının böyle bir yetkisi var mı Sayın Başkan? Neye göre yapılıyor?

BAŞKAN – Sayın Güven, Başkanlık Divanının yetkisi var. İçtüzükte var ve burada...

TURHAN GÜVEN (İçel) – Ben kimseyi savunmak için söylemiyorum; ama, cumhuriyet tarihinde böyle bir şey yok; aksi sabit oluncaya kadar raporlar geçerlidir.

BAŞKAN – Sayın Güven...

TURHAN GÜVEN (İçel) – Böyle bir şeye karar...

BAŞKAN – Sayın Güven, Başkanlık Divanının bu yetkisi var ve buradaki oylama da, İçtüzük gereğince, görüşmesiz yapılacak. Onun için, görüşme yapma şansımız da yok.

TURHAN GÜVEN (İçel) – Olur mu böyle şey!

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, gündemin "Kanun Tasarı ve Teklifleriyle Komisyonlardan Gelen Diğer İşler" kısmına geçiyoruz.

Önce, yarım kalan işlerden başlayacağız.

V. – KANUN TASARI VE TEKLİFLERİYLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER

1. – Kütahya Milletvekili Mustafa Kalemli, Anavatan Partisi Genel Başkanı Rize Milletvekili Mesut Yılmaz, Doğru Yol Partisi Genel Başkanı İstanbul Milletvekili Tansu Çiller, Demokratik Sol Parti Genel Başkanı İstanbul Milletvekili Bülent Ecevit, Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı Antalya Milletvekili Deniz Baykal ile 292 milletvekilinin; Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının 83 üncü Maddesinin Değiştirilmesine Dair Kanun Teklifi ve Anayasa Komisyonu Raporu (2/676) (S. Sayısı : 232)

BAŞKAN – Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının 83 üncü Maddesinin Değiştirilmesine Dair Kanun Teklifinin ikinci müzakeresine başlayacağız.

Komisyon?.. Yok.

Müzakere ertelenmiştir.

2. – Bayburt Milletvekili Ülkü Güney ve Ankara Milletvekili Yücel Seçkiner’in, 1076 sayılı Yedek Subaylar ve Yedek Askerî Memurlar Kanunu ile 1111 Sayılı Askerlik Kanunlarında Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi ile İçtüzüğün 37 nci Maddesine Göre Doğrudan Gündeme Alınma Önergesi (2/669) (S. Sayısı : 338)

BAŞKAN – 1076 Sayılı Yedek Subaylar ve Yedek Askerî Memurlar Kanunu ile 1111 Sayılı Askerlik Kanunlarında Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifinin maddeleri, üzerindeki önergelerle birlikte, İçtüzüğün 88 inci maddesine göre Komisyona geri verilmişti.

Komisyon, raporunu henüz vermediğinden teklifin müzakeresini erteliyoruz.

3. – Kamu Görevlileri Sendikaları Kanunu Tasarısı ile Antalya Milletvekili Deniz Baykal ve 39 arkadaşının, İstanbul Milletvekili Gürcan Dağdaş ve 6 arkadaşının, Trabzon Milletvekili Yusuf Bahadır ve 9 arkadaşının, İstanbul Milletvekili Ercan Karakaş ve 7 arkadaşının aynı mahiyetteki kanun teklifleri ve İstanbul Milletvekili Ercan Karakaş ve 2 arkadaşının İşçi ve Memur Emeklileri ile Bunların Dul ve Yetimlerinin Sendikalaşmasına İlişkin Kanun Teklifi ve Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler ve Plan ve Bütçe komisyonları raporları (1/702, 2/224, 2/929, 2/1000, 2/1023, 2/1024) (S. Sayısı : 553)

BAŞKAN – Kamu Görevlileri Sendikaları Kanunu Tasarısının müzakeresine başlayacağız.

Komisyon?.. Yok.

Müzakere ertelenmiştir.

4. – Radyo ve Televizyonların Kuruluş ve Yayınları Hakkında Kanunun Bazı Maddelerinin Değiştirilmesine Dair Kanun Tasarısı ve Anayasa Komisyonu Raporu (1/689) (S. Sayısı : 631)

BAŞKAN – Radyo ve Televizyonların Kuruluş ve Yayınları Hakkında Kanunun Bazı Maddelerinin Değiştirilmesine Dair Kanun Tasarısının müzakeresine başlayacağız.

Komisyon?.. Yok.

Müzakere ertelenmiştir.

5. – Vergi Usul Kanunu, Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun, Gelir Vergisi Kanunu, Kurumlar Vergisi Kanunu, Katma Değer Vergisi Kanunu, Gider Vergileri Kanunu, Emlak Vergisi Kanunu, Veraset ve İntikal Vergisi Kanunu, Motorlu Taşıtlar Vergisi Kanunu, Damga Vergisi Kanunu, Harçlar Kanunu ve Belediye Gelirleri Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Tasarısı ile Konya Milletvekili Ahmet Alkan’ın, İstanbul Milletvekili Emin Kul’un, Kahramanmaraş Milletvekili Hasan Dikici ve 30 arkadaşının, Balıkesir Milletvekili İsmail Özgün’ün, İstanbul Milletvekili Mustafa Baş ve 30 arkadaşının, Trabzon Milletvekili Kemalettin Göktaş ve 33 arkadaşının, Konya Milletvekili Necmettin Erbakan ve 40 arkadaşının, Konya Milletvekili Necmettin Erbakan ve 30 arkadaşının, Kütahya Milletvekili Mehmet Korkmaz’ın, Balıkesir Milletvekili İsmail Özgün ve 40 arkadaşının, Konya Milletvekili Veysel Candan’ın, Balıkesir Milletvekili İ. Önder Kırlı’nın, Adana Milletvekili Arif Sezer’in, Ağrı Milletvekili M. Sıddık Altay’ın, Bayburt Milletvekili Suat Pamukçu’nun, İstanbul Milletvekili Cefi Kamhi’nin, Samsun Milletvekili Murat Karayalçın’ın, Bursa Milletvekili Turhan Tayan’ın, Erzurum Milletvekili İsmail Köse’nin, İstanbul Milletvekili Ercan Karakaş ve 6 arkadaşının, Erzincan Milletvekili Naci Terzi’nin, Demokrat Türkiye Partisi Grup Başkanı Van Milletvekili Mahmut Yılbaş, Grup Başkanvekilleri İstanbul Milletvekili Metin Işık, Mardin Milletvekili Muzaffer Arıkan ve 6 arkadaşının, benzer mahiyetteki kanun teklifleri ve Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (1/708, 2/72, 2/73, 2/75, 2/129, 2/154, 2/166, 2/182, 2/191, 2/194, 2/221, 2/270, 2/287, 2/293, 2/323, 2/369, 2/420, 2/459, 2/493, 2/884, 2/959, 2/960, 2/1015, 2/1019, 2/1070) (S. Sayısı : 626)

BAŞKAN – Vergi Usul Kanunu, Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun, Gelir Vergisi Kanunu, Kurumlar Vergisi Kanunu, Katma Değer Vergisi Kanunu, Gider Vergileri Kanunu, Emlak Vergisi Kanunu, Veraset ve İntikal Vergisi Kanunu, Motorlu Taşıtlar Vergisi Kanunu, Damga Vergisi Kanunu, Harçlar Kanunu ve Belediye Gelirleri Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Tasarısı ile Benzer Mahiyetteki Kanun Tekliflerinin müzakeresine kaldığımız yerden devam edeceğiz.

Komisyon?.. Yok.

Müzakere ertelenmiştir.

6. – Emniyet Teşkilâtı Kanununun Bir Maddesinde Değişiklik Yapılmasına Dair 490 Sayılı Kanun Hükmünde Kararname ve İçişleri Komisyonu Raporu (1/217) (S. Sayısı : 132)

BAŞKAN – Emniyet Teşkilatı Kanununun Bir Maddesinde Değişiklik Yapılmasına Dair 490 sayılı Kanun Hükmünde Kararnemeye ilişkin kanun tasarısının müzakeresine başlayacağız.

Komisyon?.. Yok.

Müzakere ertelenmiştir.

7. – Isparta Milletvekili Ömer Bilgin’in Yasama Dokunulmazlığının Kaldırılması Hakkında Başbakanlık Tezkeresi ve Anayasa ve Adalet Komisyonları Üyelerinden Kurulu Karma Komisyon Raporu (3/1081) (S. Sayısı : 540) (1)

BAŞKAN – Isparta Milletvekili Ömer Bilgin'in Yasama Dokunulmazlığının Kaldırılması Hakkında Başbakanlık Tezkeresi ve Anayasa ve Adalet Komisyonları Üyelerinden Kurulu Karma Komisyon raporunun görüşmelerine başlıyoruz.

Komisyon?.. Burada.

Hükümet?.. Burada.

Hükümeti, burada, görüş bildirmesi açısından değil, bir idarî süreç olduğu için, soru sorulması halinde yanıtlamak üzere, İçtüzük gereği arıyoruz.

Sayın milletvekilleri, rapor 540 sıra sayısıyla bastırılıp dağıtılmıştır.

Raporun okunup okunmaması hususunu oylarınıza sunacağım.

Raporun okunmasını kabul edenler_ Kabul etmeyenler_ Raporun okunması kabul edilmemiştir.

Rapor üzerindeki görüşmelerde şahsı adına 2 üyeye, istediği takdirde Komisyona ve son olarak da, yasama dokunulmazlığının kaldırılması istenen milletvekiline söz verilecek; görüşmelerin bitiminde yasama dokunulmazlığının kaldırılıp kaldırılmaması konusu oylarınıza sunulacaktır.

Konuşma süreleri, şahıslar adına 10'ar dakika, Komisyon için 20 dakikadır.

Şahsı adına, Sayın Halit Dumankaya; buyurun.

HALİT DUMANKAYA (İstanbul) – Sayın Başkan, muhterem milletvekilleri, bizleri televizyonları başında izleyen aziz vatandaşlarım; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Esasında, TURBAN yolsuzluğu, gerçekten asrın yolsuzluğudur. TURBAN yolsuzluğuyla ilgili olarak kurulan komisyon özveriyle çalıştı. Komisyonda bulunan arkadaşlarımla beraber, 150 000 evrak inceledik. Komisyonda, gece demeden gündüz demeden çalışan bürokrat arkadaşlarıma da huzurunuzda teşekkür ediyorum.

Komisyon kurulduktan sonra, ilk defa -bir araştırma komisyonu, bir tespit komisyonuydu- evrakları inceledik ve çeşitli savcılıklara 139 suç duyurusunda bulunduk.

Bu olayın üç ayağı vardır: Bu ayaklardan biri, devletin üst katına dayanmakta; biri, şu anda milletvekili olan eski genel müdür ve diğeri de bürokratlardır. Bürokratların dokunulmazlığı olmadığı için, bürokratlar çeşitli mahkemelerde yargılanmaktadır ve şu anda, ağır ceza asliye ceza- da, çeşitli mahkemelerde yargılanan 41 bürokrat bulunmaktadır; ama, gel gelelim ki, esas, olayın iki önemli ayağı vardır. Bu iki önemli ayaktan biri, şu anda dokunulmazlığının kaldırılmasını görüştüğümüz eski genel müdür ve Isparta Milletvekili olan Ömer Bilgin; diğeri de, eski başbakan ve onun eşidir.

TURHAN GÜVEN (İçel) – Sayın Başkan, dokunulmazlıkların kaldırılmasını görüşüyoruz, başka şeylerden bahsediyor; konuşmasını kesin.

HALİT DUMANKAYA (Devamla) – Değerli arkadaşlarım, TURBAN'la ilgili görüştüğümüze göre, TURBAN'daki bütün yolsuzlukları, burada değerli arkadaşlarımın gözleri önüne sermek istiyorum ki, bu değerli arkadaşlarım oylarını kullanırken, gönül rahatlığıya kullansınlar.

BAŞKAN – Sayın Dumankaya, yalnız, konunun, Sayın Bilgin'le ilgili kısmı lütfen...

HALİT DUMANKAYA (Devamla) – Tabiî.

Değerli arkadaşlarım, bürokratlarla ilgili mahkemeler görülürken, hâkimler, savcılar, karar verememektedirler; çünkü, mahkemeler, esasında durmuş vaziyettedir. Bakınız, o zaman genel müdür olan, şu anda milletvekili olan kişi, 30.12.1993 tarihinde bir genelge yayımlamıştır; o da şudur: "Genelge: Genel Müdürlüğümüzce yapılan tespitlerde, işletme yöneticilerinin, Genel Müdür adına kendilerine iletilen talimatlara gereken özeni göstermedikleri görülmüştür. Gerek yazılı gerek telefonla verilen talimatlara, tüm işletme yöneticilerinin titizlikle uymaları gerekmektedir. Bu hususa dikkat etmeyen kişiler hakkında kanunî işlem yapılacaktır. Bilgi ve gereğini önemle rica ederim." Yani "sadece yazılı değil, telefon talimatıma da uyacaksın" diyor. İlgili milletvekilinin dokunulmazlığı olduğundan, hâkimler ifade alamamaktadır; alamayınca, o zaman -eğer bu talimatı vermiş ise- ilgililer ayrı ceza alacak, bu genel müdür ayrı ceza alacaktır.

Dolayısıyla, 55 inci Hükümet kurulduktan sonra oluşturulan komisyonlar, tozlu raflarda bulunan dokunulmazlık dosyalarını Meclisin gündemine getirdiler. Bazıları hafif suç olduğu için onları ertelediler; ama, yüz kızartıcı suçlardan dolayı olanları da Meclise getirdiler.

Değerli arkadaşlarım, tabiî, şimdi, bu Meclise önemli bir görev düşmektedir. Meclisimizin üzerinde baskılar vardır. Nedir bu baskılar; bu kişilerin behemahal yargılanmaları lazım; illâ da ceza almaları veyahut da almamaları bakımından değil, mahkemeye giderek, ya aklanıp gelmeleri veyahut da cezalandırılıp, bu ulvî çatı altında bulunmamaları lazımdır.

Değerli arkadaşlarım, 540 sıra sayılı dokunulmazlık raporu, kurumun telefonlarını seçim anında kullanmakla ilgilidir. Nasıl kullanmaktır; kurumun 8 telefonunun başına, Genel Müdürlüğün personeli oturtuluyor. Gerek Isparta'daki delege seçimlerinde gerekse genel seçimlerde, bu telefonlarla Isparta ile görüşmeler yapılıyor. Nasıl yapılıyor biliyor musunuz değerli arkadaşlarım, PTT Genel Müdürlüğünden aldığımız evraklara baktığımızda, aralık ayında 6 000 telefon görüşmesi yapılıyor, 5 600'e yakını Isparta ile yapılıyor ve oradaki delegelere, partililere telefonla seçim anketleri yaptırılıyor.

Değerli arkadaşlarım, tabiî, bu raporları incelerken deniyordu ki "bu raporlar kasıtlı hazırlanmıştır, kin duyularak hazırlanmıştır." Bu roparların hazırlanışında hiçbir kasıt olmamıştır. Komisyon üyesi arkadaşlarımla beraber çok titiz davrandık. Dolayısıyla, hazırladığımız ve mahkemeye gönderdiğimiz suç duyurularından, fezlekelerden bir tanesini bile hâkimler, savcılar geri göndermemişlerdir. 120 fezleke birleştirilmiştir ve 8'i şu anda Meclisimize gelmiş durumdadır. Biri, Anayasa ve Adalet Karma Komisyonuna gelmiş ve orada dokunulmazlığı kalkmıştır. Dolayısıyla, bizim tarafsız olarak hazırladığımız bir rapordur.

TURBAN yolsuzluğu, esasında, şurada çok açık olarak söylüyorum ki, hukuk fakültelerinde ders olarak okutulabilir. TURBAN yolsuzluğu gerçekten de bir doktora tezi olabilir.

Bu duygularla, vereceğiniz oyların müspet olacağına inanıyor, Yüce Heyetinize saygılar sunuyorum. (ANAP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Şahsı adına başka söz talebi?.. Yok.

Sayın Komisyon, söz talebiniz var mı efendim?

ANAYASA VE ADALET KOMİSYONLARI ÜYELERİNDEN KURULU KARMA KOMİSYON BAŞKANI ATİLÂ SAV (Hatay) – Efendim, kısaca bir şey söylemek istiyorum yerimden.

BAŞKAN – Buyurun.

ANAYASA VE ADALET KOMİSYONLARI ÜYELERİNDEN KURULU KARMA KOMİSYON BAŞKANI ATİLÂ SAV (Hatay) – Sayın Başkanım, Komisyonumuz, dokunulmazlığının kaldırılması istemiyle gelen dosyalarda, Anayasa Mahkemesinin bu konudaki yerleşik içtihadını da göz önünde tutarak, dört noktada dikkatli inceleme yapmaktadır:

Bunlardan birincisi, suçlamanın ciddiliğidir. İsnadın ciddiliğiyle birlikte, gerçeğe uygunluğunu ortaya koyan vakaların, belgelerin ve bilgilerin varlığıdır.

İkincisi, istemin, siyasal amaçlara dayanmaması, gerçekten hukukî nitelikte bulunmasıdır.

Üçüncüsü, üyenin onurunun ve şerefinin korunmasıdır.

Dördüncüsü de, hukukî gerçeklerin dışına çıkılmamasıdır.

Bu dosyada, Ankara Cumhuriyet Başsavcılığınca hazırlanan fezlekede, Türk Ceza Kanununun 240 ncı maddesine göre, Isparta Milletvekili Sayın Ömer Bilgin'in, TURBAN Genel Müdürü olduğu dönemde, kurumun bazı imkânlarını, siyasî amaçla ve kişisel çıkar sağlamak için kendi yararına kullandığı iddiası bulunmaktadır. Bu iddiayı göz önünde tutan Komisyonumuz, dokunulmazlığının kaldırılması görüşünü benimsemiştir. Maruzatım bu kadar Sayın Başkanım.

Teşekkür ederim.

BAŞKAN – Sayın Bilgin, buyurun. (DYP sıralarından alkışlar)

ÖMER BİLGİN (Isparta) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; öncelikle, biraz önceki konuşmacıya şunu söylemek istiyorum: Benim 8 fezlekemin 2 tanesinden arkadaşlarım beraat etmiştir; 1 tanesi de bu fezlekedir, arkadaşlarım bundan da beraat etmiştir; dolayısıyla, zaten, ben de, savcıya ifademi verdiğim takdirde, bu fezlekeden beraat etmiş olacağım. Bu arkadaşımız iyi takip edememiş, bilgilendirmek istedim.

Ayrıca, burada, hemen şunu söylemek istiyorum: Ben, dokunulmazlık zırhının arkasına sığınmayacak kadar delikanlı bir insanım. (CHP ve DSP sıralarından "Oo" sesleri, alkışlar [!]) Dokunulmazlığın kaldırılmasını, burada ben istiyorum, ben talep ediyorum...

METİN BOSTANCIOĞLU (Sinop) – Dokunulmazlığınızın kalkması yönünde Grubunuz olumlu oy kullanacak mı?

ÖMER BİLGİN (Devamla) – Değerli arkadaşlarım, TURBAN, benim göreve geldiğim 1992 yılından beri, her yıl, kendi denetçileri ve yönetim kurulu tarafından ibra edilmiştir. TURBAN Genel Müdürlüğü, statüsü gereği de, Başbakanlık Yüksek Denetleme Kurulunun denetimine tabidir. Bu sebeple, benim genel müdür olduğum 1992-1995 yıllarında, Başbakanlık Yüksek Denetleme Kurulunca denetlenmiş ve herhangi bir soruşturma açılmamıştır. Ayrıca, her yıl Başbakanlık Teftiş Kurulunca da teftiş görmüş; bunun dışında, Türkiye Büyük Millet Meclisi KİT Komisyonunca TURBAN'ın her yılı denetlenmiş, hesapları genel görüşmeden geçmiştir.

Bu raporu düzenleyenler o dönemlerde KİT Komisyonlarında üyeyken "yolsuzluk tespit ettim" dedikleri konularda, hakkımda cumhuriyet savcılıklarına suç duyurusunda bulunulmuş; bunlar, savcılıklarda incelenmiş, kamu adına kovuşturmaya yer olmadığı görüşüyle, takipsizlik kararları verilmiştir; ama, bu şahıs, yargıdan da, kendisine yarayacak ve kendi söylediklerini teyit edecek bir sonuç alamayınca, Türkiye Büyük Millet Meclisinde TURBAN Araştırma Komisyonunun kurulmasını sağlamıştır. Ben de açıkça söylüyorum; yıllardır süren bu karalama kampanyasının artık sona ermesini, gerçeklerin ortaya çıkmasını ve bu şahsın, her gün, televizyonlara, gazetelere çıkarak, insanların beynine işlediği bu uydurma yolsuzluk hikâyesinin sonuçlanmasını istemiş ve "evet" oyu vermiştim.

Bu zat, Komisyonun tarafsız bir tutumla çalışmasına tahammül edemeyeceğinden, kendi görüşleri ve amaçları doğrultusunda çalışmalarını temin etmek için, siyasî bir manevrayla, Komisyon Başkanı olmuştur. Dünyanın hiçbir yerinde görülmeyecek bir şekilde, iddiaların sahibi olarak savcı, Komisyon Başkanı olarak da hâkim koltuğuna oturmuştur. Esas yanlışlık buradan gelmektedir.

Bu Komisyon Başkanı tarafsız olmadığından, rapor da taraflı yazılmıştır. Komisyon üyesi 9 kişiden 5'inin reddettiği ve siyasî amaç doğrultusunda hazırlandığı inancıyla imzaladığı bu rapor, yangından mal kaçırır gibi, Komisyon üyelerinden bile saklı gizli olarak, bizzat bu şahıs tarafından ve onun siyasî görüşünü kurtaracak doğrultuda hazırlanmıştır. Bu soruşturmayı bizzat kendisi yönlendirmiş ve hukukun üstünlüğü yerine, kendi siyasî görüşünün üstünlüğünü sağlamak amacıyla bu raporu tanzim etmiştir. TURBAN konusunda Türkiye Cumhuriyetindeki en taraflı kişi, bu şahıstır. Doğal olarak da, bu taraflı tutumu, Komisyon çalışmalarının rapor haline getirilmesine kadar devam etmiştir. Bu şahsın, rapor tanziminde adil ve tarafsız olması beklenemezdi; sonuçda öyle olmuştur.

Şimdi, sizlere, Türkiye Büyük Millet Meclisi TURBAN araştırma dosyasından, yani, TURBAN raporundan bazı örnekler vermek istiyorum. Ankara Cumhuriyet Başsavcılığına bildirilen suç duyurularının çoğunun konusu, naylon fatura düzenlemek ve bedelini zimmetlerine geçirmektir. Bu davalara konu olan, sadece bazı konuları açmak istiyorum. Burada, bir firmaya, TURBAN tesislerindeki kazanın bakım ve onarımı yaptırılmış; yapan şirket ticaret odasına kayıtlı, şirketin sahibi var, şirketin Maliyeye tescili var, şahıs her yıl Maliyeye vergisini ödemiş, TURBAN'a kesilen fatura Maliyeden tasdik edilmiş, firma faturanın KDV'sini ödemiş; raporla bu faturaya bile dava açılmıştır. Peki, sizlere soruyorum; bunun neresi naylon? Bu konu, elbette ki, yargıya intikal etmiştir ve de yargı bunu çözecektir.

Ayrıca, kazanların bakım ve onarımıyla ilgili olarak Kemer Marina da dava edilmiş; oysaki, Kemer Marinada otel yoktur ki, kazan olsun; kazan olmayan yerde neyin bakımı yapılacak? Bu davada, hâkim, Kemer Marina Müdürüne soruyor: "Kazanları nasıl temizlettiniz?" Müdür arkadaş da "efendim, marinada kalorifer kazanı yok ki, neyin temizliği yapılmış" deyince, hâkim şaşırıyor; ama, bu şahıs, bütün otelleri savcılığa verince, dava sayısı kabarık olsun diye, Kemer Marinaya da dava açmıştır. Ben, yorumu sizlere bırakıyorum.

Bir başka dava konusuna gelmek istiyorum. Ücretsiz konaklamalarla ilgili 7 dava açılmış; bu davaları açtıran mantık çok ilginç. Turistik işletmelerde tüm yıl boyunca bütün odaların dolu olacağı varsayımından yola çıkılarak, işletmede boş kalan odalar, sanki ücretsiz konaklama yapılmış gibi hesaplanmış ve işletmeye verilen zarar olarak ortaya çıkmıştır. Hangi otelde tüm yıl boyunca bütün odalar dolu olabilir? Kaldı ki, bizim tesislerimizin sezonları vardır; zaten, çoğu otelimiz üç ay çalışır, dokuz ay yatar. Turizm işletmeciliğinde temel kuraldır; özel sektörde de uygulama böyledir; ama, raporu düzenleyenler, TURBAN tesislerinin yıl boyunca boş kalan her odasının boş geçmiş gibi değil, para olarak, dolar olarak hesaplamış, her işletme için ayrı ayrı dava açtırmışlardır.

Bir başka konuya geliyorum. Kemer marinada "Vanessa" adlı bir yatla ilgili soruşturma yapılmıştır. Bilindiği gibi, yat işletmeciliği dünyada ve ülkemizde pahalı sektör olduğundan, yat sahiplerinin, zaman zaman, marinaya olan borçlarını ödeme sıkıntısı içine girdikleri sık sık görülen durumdur. Kemer marinada da, buna benzer bir durumla, marinaya olan borçlarının birkısmını ödeyemeyen, bunun için de, borçlarını ödeyinceye kadar marinada bağlı tutulan onlarca yat vardır. Ancak, aynı durumdaki bu yatlardan sadece Vanessa yatıyla ilgili rapor tutulmuştur. Marinanın bu yatın borcunu tahsil etmediği iddia edilmektedir. Halbuki, Vanessa yatı ve diğer yatların durumları aynıdır. Bu yatların borçlarını ödemeden marinadan bırakılmaları mümkün değildir; onun için de, yatlar, marinada bağlı tutulmuştur. Ama, sadece Vanessa yatıyla ilgili soruşturma yapılmış...

Peki, bu, yolsuzluk idiyse, neden diğer yatlar hakkında soruşturma yapılmamıştır. Nedenini söylüyorum; çünkü, Vanessa yatının sahibi, Sayın Genel Başkanımız Tansu Çiller'e yakın bir isimdir de ondan. Ancak, marina yönetimince, bu yata, diğer emsal yatlara yapılan uygulamadan farklı bir hiçbir işlem yapılmamıştır; ama, bu raporu düzenleyen şahıs, sadece Sayın Çiller'in adını kullanmak için bu konuyla ilgili soruşturma açtırmıştır.

TURBAN Kuşadası'ndaki faks cihazının, Sayın Özer Çiller'in Kuşadası'ndaki evine gönderildiği iddia edilmiştir. Sayın Özer Çiller, bir faks cihazına ihtiyacı olduğu takdirde, bunu TURBAN'dan istemez, kendisi alır. Böyle bir konu gündeme dahi gelmemiştir, uydurmaca bir hikâyeden ibarettir; jetsky de, yalının boyası da uydurmadır.

Yine, koruma polislerinin, TURBAN tesislerinde yiyip içtiklerini iddia etmiştir. Devlete hizmet veren Türk polislerinin, devletin malı olan bir tesiste yiyecek bir kap yemekleri her zaman vardır. Bunlar, o gün Sayın Tansu Çiller'in korumaları olur, bugün Sayın Mesut Yılmaz'ın olur; yarın da bir başka başbakanın olur. Bunları konuşmak dahi yanlıştır, suiistimalin bu kadarı da fazladır. 

Bu fezlekeler, taraflı ve kasıtlı kurum müfettişlerinin hazırladıkları raporlara göre düzenlenmiş fezlekelerdir. Bu müfettişler, personeli çağırarak "ya işinizden olacaksınız ya da Ömer Bilgin'i karalayan ifadeleri imzalayacaksınız "demişlerdir ve bu fezlekeler de ancak bu şekilde düzenlenmiştir.

Şimdi, sizlere, çok önemli bir konuyu hatırlatmak istiyorum. Biliyorsunuz, bu komisyonun esas amacı, Sait Halim Paşa Yalısı yangınını araştırmak idi. Bunun gerekçesi de, bu şahsın, yalıyı, kasıtlı olarak benim yaktırdığımı söylemiş olmasıydı. İşte, elimde, bu şahsın, Türkiye Büyük Millet Meclisi tutanaklarında yer alan konuşmaları var. Bakın, ne diyor: "Sait Halim Paşa Yalısı yanmıştır; ama, bana göre, yakılmıştır. Bu tablolardan hangileri Başbakanın elindedir, hangileri İsviçre'ye gitmiştir? Yalının içi boşaltılmıştır."

13 Kasım günlü Hürriyet Gazetesinde ise, sürmanşet, yine, bu şahıs, Sait Halim Paşa Yalısının içindeki tarihî eşyaları değiştiren TURBAN yetkililerinin, bile bile yaktıklarını söylüyor ve "Ömer Bilgin milletvekili adayı olmak için istifa edince, olay ortaya çıkmasın diye yalıyı yaktılar" diyor. Aynı şekilde, diğer gazeteler de bu iddiaları manşetten veriyor.

Bu şahıs, günlerce televizyonlara çıkarak, iddialarını, kamuoyuna ezberletiyor, hop oturup hop kalkıyor, insanların beyinlerine bu hikâyeyi nakşediyor ve bunu araştırmak için de komisyon kurduruyor; ama, Sait Halim Paşa Yalısı yangınının TURBAN'la hiçbir alakasının olmadığının, yalıdaki tabloların orijinallerinin, TURBAN yetkililerince, birbuçuk yıl önce bir komisyona devredildiğinin tutanaklarını ve gerçeği görünce ne yapıyor biliyor musunuz, bu konunun üzerinden atlıyor, es geçiyor... Raporu hazırlayanların bu kadar iddiaları olan bu konuda komisyon kurulmuştur. Komisyonun kurulma amacı, Sait Halim Paşa Yalısı yangınıdır; ama, bu konuya, raporda tek sayfa yer ayrılmamıştır; çünkü, bu şahsın, kamuoyunu günlerce meşgul ederek hazırladığı senaryodan, eli boş çıkmıştır.

Hani, çalınan tabloları, yurt dışından eliyle koymuş gibi alıp getirecekti?! Hani, yalıyı ben yaktırmıştım?! Raporun neresinde bununla ilgili bir şey var; yok; o günde yoktu, bugün de yok... Ama, aynen, personel alımları gibi; satıp, parasını yediğimiz 22 araç gibi; aynen, muhtarlar hikâyesi gibi; otel olmayan yerde açtığı, free (serbest) konaklama davası gibi; yine, otel olmayan yerde kazan temizleme davası gibi, bu da, şahsın, o gün yapması gereken oyunun bir parçasıydı.

Burada, çok açık söylemek istiyorum : Genel müdürlüğüm döneminde, ne Sayın Özer Çiller'den ne de Sayın Genel Başkanım Tansu Çiller'den, devletin ve bu milletin aleyhine olacak kanunsuz veya kanuna uygun bir talep almadım.

Sayın Özer Çiller'i tanıdım. O, benim için, sadece, tam bir beyefendidir. Onu tanımaktan dolayı çok mutluyum; çünkü, yalılarda oturmasına rağmen, Anadolu'nun köylü çocuklarına karşı onda bir hasret, onda bir köylü çocukluğunun sıcaklığını ve nefesini gördüm. (ANAP, DSP ve CHP sıralarından "bravo" sesleri, alkışlar!)

Sayın Genel Başkanım Tansu Çiller'de ise, milliyetçilik, dürüstlük, mertlik, cesaret gördüm; yani, tek kelimeyle "aslanın, erkeği dişisi olmaz" derler.

Benimle görev yapmış tüm arkadaşlarıma buradan sesleniyorum: Sizler, gecenizi gündüzünüze kattınız, "salla başını, al maaşını" yapmadınız, ailelerinizi ihmal ettiniz, ananızı, babanızı, kardeşlerinizi, dostlarınızı, hatta, çocuklarınızı ihmal ettiniz; ama, sizde, ülke sevdası, millet sevdası üstün geldi, görev yaptınız. Şimdi ise mağdur oldunuz. Buna rağmen "uğrunda acı çektikçe, içimizde sevdası büyüyen ülkemiz, milletimiz uğruna canımız, bir defa değil, bin defa feda olsun" dediniz.

Benimle görev yapmış arkadaşlarıma, buradan şükranlarımı, sevgilerimi gönderiyorum. Hiçbir endişeniz olmasın, güneş balçıkla sıvanmaz; hak yerini bulacaktır. Perşembenin gelişi çarşambadan belli olur; korkunun ecele de faydası yoktur. Çünkü, bugün, devletin yanında olanlara çete; devleti bölenlere, vurgunculara, soygunculara, köşe dönmecilere ise vatan evladı deniliyor.

Bu raporun sonuçlarını incelerken, sırf siyasî bir hesap uğruna dürüst bürokratların cesaretlerinin nasıl kırıldığını da gözardı edemezsiniz.

TURBAN'da ilkeli ve dürüst çalışan üst düzey bürokratlar, hiç hak etmedikleri ithamlarla karşılaşmışlar ve bunun sonucu da, bu devlete hayırlı olacak hiçbir şeyin altına imza atamaz hale gelmişlerdir.

Benim genel müdürlüğüm döneminde tek suçum aktif çalışan bir bürokrat olmamdı. Benim, tesisleri nasıl aktif hale getirdiğim, nasıl Türk Halkına açtığım, geceleri uykuları kaçırdığım bellidir.

TURBAN'ı hantal devlet kuruluşu gibi yönetseydim bunların hiçbiri olmayacaktı; ama, ben, doğuda PKK'ya kurşun sıkan, onlara göğsünü siper eden askerlerimize, onların analarına, Türk polisine, memuruna, işçisine, emeklisine, duluna, yetimine TURBAN tesislerini açtım. Ben, bu devlette genel müdürsem, üzerimde, bu ülkenin insanlarının hakkı vardır diye düşündüm. Ben, TURBAN'da 6 500 kişiye aş sağladım, iş sağladım, ekmek sağladım; bunun sevabı da, şerefi de, gururu da bana yeter.

Bizi, kamuoyuna suçlu gösterip, Doğru Yol Partisi Genel Başkanını yıpratmaya yönelik bu senaryoların arkasındaki güç odaklarına sesleniyorum. Bizi suçlayacaksınız, bize her türlü çamuru atacaksınız, attıracaksınız; ama, bize, asla "partisine, liderine ihanet etti, satıldı" demeyecekler, dedirtmeyeceğiz...

Değerli milletvekilleri, benim, bu yaşıma kadar, hukukun dışında hiçbir işim olmadı. Yasaların suç saydığı hiçbir işi yapmadım. Veremeyeceğim hiçbir hesabım yoktur. Başım diktir. Cenabı Allah'tan başka da kimseden korkum yoktur.

Buradan, bir de, Türk Milletine sesleniyorum: Şu andan itibaren dokunulmazlığım yoktur; kimin elinde, benimle ilgili bilgi ve belge varsa, yarın sabahtan itibaren, devletin savcılarına, hâkimlerine versin. Şartlar ne olursa olsun, devletin savcılarına, hâkimlerine; yani, yüce adalete güveniyorum, inanıyorum. Devletin hâkim ve savcılarına baskı yapıyorsunuz...

EMİN KARAA (Kütahya) – Ayıp... Ayıp...

ÖMER BİLGİN (Devamla) – Her gün onlara telefonlar yağdırıyorsunuz, ricacılar gönderiyorsunuz "TURBAN'da mutlaka suç ve suçlu yaratacaksınız" diyorsunuz. Açık söylüyorum: Adalet, bir gün size de lazım olacaktır; gün olacak devran dönecek, bu yapılanların hesabı, elbet, bir gün verilecektir.

TURBAN yutturmacasının gölgesinde, Türkiye'de, bakınız, neler gelişti... Sözlerimi bunlarla bitireceğim; 8 dosyayla ilgili ayrı ayrı konuşmayacağım, her dosyayla, vaktinizi ayrı ayrı almayacağım, bu konuşmalarım burada son bulacaktır. Onun için, TURBAN yutturmacasının arkasında neler olduğunu iki dakika içinde gözlerinizin önüne sereceğim...

FATİH ATAY (Aydın) – Bravo delikanlı Ömer!..

ÖMER BİLGİN (Devamla) – Turizm tahsislerinde, bir kadının, Antalya-Kemer'deki tapulu arazisi, buğday ekili vaziyette, bir holdinge tahsis edildi. Holding yetkilileri, buğdayın biçilmesini bile beklemeden, ailenin gözleri önünde buğdayını yolup attılar ve kadının, tapulu arazisi üzerine holdingin 5 yıldızlı otelini diktiler. Adalet, geç tecelli etti; ama, neticede hak yerini buldu; yargı, araziyi yeniden kadına verdi. Danıştay Genel Kurulu da bu kararı onayladı. Buna rağmen, kadın, şu anda, Antalya-Kemer'de kendi tapulu malı olan arazinin üzerindeki bu 5 yıldızlı otelde bir temizlik işçisi olarak çalışıyor. İsteyene adresini verebilirim; kadınla görüşebilirsiniz.

Elektrik şirketlerini ihaleye açtınız. Isparta'da Sanayi Odası Başkanlığında 5 bin kişilik girişimci vatandaş, ihaleye girmesine rağmen, elektrik şirketini, vatandaş girişimciliğine değil, ağalara, patronlara verdiniz.

"Petrol Ofisini blok satacağız"dediniz, asıl ihaleyi, kazanana değil, üçüncü kişiye verdiniz. Birinci kişiye inanmıyorum, üçüncü kişiye vermekle "tabana yaydık" dediniz; keşke bu kadar emir kulu olmasaydınız!

Televizyonlarda ve Mecliste bu kürsüyü defalarca yarım Türkçesiyle işgal ederek, felaket tellallığı yapıp, dikkatleri TURBAN ve Sayın Özer Çiller'e çektiniz.

Şahsım ve arkadaşlarımla ilgili 153 suç duyurusu yaptılar; ama, şu anda, benimle ilgili, sadece 8 fezleke var; arkadaşlarım, 8 fezlekenin 2'sinde beraat, 1'inde takipsizlik kararı aldılar. Dolayısıyla, 8 fezlekenin şu anda 3'ü kalkmış durumdadır.

Bu fezlekelerle ilgili de yargı önüne çıkar, yargılanır ve bugüne kadar olduğu gibi, bundan sonra da anlımız açık, başımız dik, Cenabı Allah'ın izniyle, ben, yine buralarda olurum; lakin, Parlamentoyu "araştırma, soruşturma" diye mahkeme kalemine çeviren felaket tellallarının bir daha milletvekili olabilmesi için artık, TURBAN yetmeyecektir!

TURBAN'da, bırakın trilyonları, 1 milyar ve üzerindeki tüm ödemeler ancak, işçi ücretleri için yapılmıştır; onun dışında, 5 yılda yaptırılan tüm işler için ödemeler, uzun vadeli ve sadece ve sadece 20 milyon, 40 milyon, 50 milyon, 70 milyon şeklinde ödemelerdir; yani, TURBAN'a parasal boyutta bakarsak, ne vurgun vardır ne de soygun.

Yalı yangını, kaybolan tarihî eserler, kaybolan arabalar nerede? Bunlardan "tık" yok; ama, ne hikmetse, 153 adet dosya; sırf laf olsun, dava sayısı kabarık görünsün diye açılmış davalar var.

Kaldı ki, felaket tellalarına E-5 otoyolu güzergâhını değiştirerek Pendik kavşağına dünyalığını diktirdiniz. Emlak Banka ait Ataköy Turizm Tesislerini, sessiz soluksuz, yine, bu şahsa yemlediniz. Sayın Tansu Çiller, kendisini bu kürsüden aslanlar gibi her zaman savunur; ama, bu kürsüde, üç yıldır, savunmasız bir insana, Sayın Özer Çiller'e hakaretler edildi; ama, biz, hep, yapıcı olmak için sustuk; Meclisin üzerinden kavga ve kaosu kaldırmak için sustuk; ama, neticede baktık ki, zengin mahallenin şımarık çocukları gibi, hep kendinizi haklı gördünüz.

Sayın Özer Çiller kimdir : Özer Çiller, bu ülkede yaşayan en haysiyetli insan kadar, en az o da haysiyetli, o da şereflidir. (ANAP ve CHP sıralarından "Bravo" sesleri, alkışlar [!])

Özer Çiller, bu Mecliste, dürüstlüğü ağzına bile almaması gereken insanlardan çok daha dürüst, haysiyetli ve şereflidir; ama, Özer Çiller sustukça âciz zannettiniz; felaket tellallarını hep konuşturdunuz, hep suçlattırdınız. Hani derler ya "dinime küfreden, bari Müslüman olsa..."

Ömer Bilgin, bugüne kadar şerefiyle yaşadı; Ömer Bilgin, bugüne kadar tüyü bitmemiş yetimin hakkını yemedi, yedirmedi; Ömer Bilgin, yetim hakkını kursağına indirmedi, paraya satılmadı... Satılmadı!.. (CHP sıralarından "Bravo" sesleri [!]) Lakin, otoyollardan, elektrik santrallarından, turizm tahsislerinden, Emlakbank ve diğer kamu bankalarından edinilen haksız kazançlara vesile olan ve en son olarak da, Petrol Ofisi ihalesinde, şayet birilerine peşkeş çekilmişse, işte, bu şekilde diyet ödeyenler de, diyet alanlar da, bugün, beyefendiler, itibarlı kişiler, vatan evlatları oluyorlar!

Değerli arkadaşlarım, ben, buradan, hepinize, Yüce Meclise saygılarımı sunuyorum ve diyorum ki, benim dokunulmazlığım kalksın, Cenabı Allah'ın izniyle, ben, yüce adaletin önünde aklanır, Cenabı Allah'a şükürler olsun, yine buraya gelirim; ama, beni suçlayan insanlar, bir daha TURBAN'ı, Özer Çiller'i kalkan yaparak bu Yüce Meclise gelemeyecekler, getirtmeyeceğiz.

Allah'a emanet olun. (ANAP ve CHP sıralarından "Bravo" sesleri, alkışlar [!])

Sayın Başkanım, teşekkür ederim.

BAŞKAN – Rapor üzerindeki görüşmeler tamamlanmıştır.

TURHAN GÜVEN (İçel) – Sayın Başkan, ben de konuşacağım.

BAŞKAN – Efendim?..

TURHAN GÜVEN (İçel) – 2 kişi konuşmayacak mı Sayın Başkan!

BAŞKAN – Efendim, bir talepte bulunmadınız.

TURHAN GÜVEN (İçel) – Ben de konuşacağım efendim.

BAŞKAN – Son söz savunmanındı, savunmaya sözü verdik; yani, zamanında müracaat etmiyorsunuz...

Komisyon raporu, Isparta Milletvekili Ömer Bilgin'in yasama dokunulmazlığının kaldırılmasına dairdir. Komisyonun bu raporunu oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Komisyon raporu kabul edilmiş ve Isparta Milletvekili Ömer Bilgin'in yasama dokunulmazlığının kaldırılmasına karar verilmiştir.

8. – Isparta Milletvekili Ömer Bilgin’in Yasama Dokunulmazlığının Kaldırılması Hakkında Başbakanlık Tezkeresi ve Anayasa ve Adalet Komisyonları Üyelerinden Kurulu Karma Komisyon Raporu (3/853)(S. Sayısı : 541) (1)

BAŞKAN – 8 inci sırada yer alan, Isparta Milletvekili Ömer Bilgin'in Yasama Dokunulmazlığının Kaldırılması Hakkında Başbakanlık Tezkeresi ve Anayasa ve Adalet Komisyonları Üyelerinden Kurulu Karma Komisyon raporunun görüşmelerine başlıyoruz.

Komisyon?.. Yerinde.

Hükümet?.. Yerinde.

Rapor, 541 sıra sayısıyla bastırılıp sayın üyelere dağıtılmıştır.

Raporun okunup okunmaması hususunu oylarınıza sunacağım : Raporun okunmasını kabul edenler... Kabul etmeyenler... Raporun okunması kabul edilmemiştir.

Rapor üzerindeki görüşmelerde, şahsı adına 2 üyeye, istediği takdirde Komisyona ve son olarak da, yasama dokunulmazlığının kaldırılması istenen milletvekiline söz verilecek; görüşmelerin bitiminde yasama dokunulmazlığının kaldırılıp kaldırılmaması konusu oylarınıza sunulacaktır.

Konuşma süreleri, şahıslar adına 10'ar dakika, Komisyon için 20 dakikadır.

Rapor üzerinde, Sayın Halit Dumankaya'nın ve Sayın Turhan Güven'in şahsî talebi var.

Buyurun Sayın Dumankaya.

HALİT DUMANKAYA (İstanbul) – Sayın Başkan, muhterem milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum. Sayın Ömer Bilgin'in şecaatlarına kısaca cevap vereceğim. (Gürültüler)

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, lütfen, sükûneti sağlayalım.

HALİT DUMANKAYA (Devamla) – Değerli arkadaşlarım, dedim ki "TURBAN yolsuzluğu, gerçekten, bir doktora tezidir; hukuk fakültelerinde ders olarak okutulabilir" bu, gerçektir.

Şimdi, Sayın Ömer Bilgin burada, hem beni, benim şahsımda komisyonu, komisyonun şahsında Anayasa Komisyonunu, Adalet Komisyonunu, hatta savcıları dahi suçlamıştır. Eğer, ben, bu Komisyonda taraflı olmuş olsaydım, bu Komisyon raporu savcılıktan dönerdi ve takipsizlik kararı verilirdi; demek ki, ben, taraflı davranmamışım, Komisyon üyesi arkadaşlarım taraflı davranmamış. Ola ki, savcılık; o da taraflı davrandı diyelim, konu, Anayasa ve Adalet Komisyonu Üyelerinden Kurulu Karma Komisyona gelmiştir ve bu komisyonlarda görev alanlar, hukuk konularında deneyimli kişilerdir. Bu Komisyon ve değerli Başkanı, bunu bir alt komisyona havale etti; alt komisyonda da rapor görüşüldü ve orada da suçlu bulundu, yani, mahkemeye gitmesi için karar verildi, üst komisyon ittifakla karar alamadı; karara, komisyonun DYP'li üyelerinin tamamı, Refah Partili üyelerin birkaçı muhalefet şerhi koydu.

Değerli arkadaşlarım, bu raporun 139 uncu sayfasına baktığınız zaman, Sait Halim Paşa Yalısı yangınıyla ilgili bölümü bulursunuz. Zaten, bu raporda 35 bölüm vardır ve her bir bölüm de üç dört sayfadır. Bu rapordaki yolsuzluk belgeleri 159 dosya halinde Meclis Başkanlığına verilmiştir; eğer, incelemek isteyen varsa görebilir. Bu dosyaların her biri kalın, klasör dosyadır.

Değerli arkadaşlarım, buradaki yolsuzluk, Sait Halim Paşa Yalısında yapılan yolsuzluktur. Ben, rapordan değil, oraya o işi yapan kişinin noter tasdikli verdiği ifadesinden bazı pasajlar okumak istiyorum:

"Sait Halim Paşa Yalısının su deposu yapımını, devridaim sisteminin değişim işini, yalının bahçe giriş mermerlerinin onarımı ve cilası işini, yalı tuvaletlerinin onarım işini, Carlton Oteli arsası önüne alüminyum duvar yapım işini, Carlton Otelin arsa temizliğini, dolgu ve drenaj işlerinin yapımını, yalının mutfak tadilat işlerini yapmadığım halde yapılmış gibi faturalarını ben düzenledim. Yani, bu işler kesinlikle yapılmadı; ancak, benden, yapılmış gibi fatura aldılar." İşte, bu, o ilgili kişinin noter kanalıyla verdiği ifadedir.

Değerli arkadaşlarım, bu araştırma komisyonu kurulduğu zaman, TURBAN Genel Müdürlüğünde hemen bir toplantı yapılıyor, bu toplantıya kurum personeli ve sayın Genel Müdür katılıyor. Bakın ne kararlar alıyorlar: "Sık sık, çeşitli bahanelelerle ilgili kişiler bir araya gelmeli, telaş ve panik olanlar teskin edilmelidir. Durumun değerlendirilmesi yapılmalıdır. Kriz atlatılana kadar, her türlü yönetmelik ve genelgelere harfiyen uyulması sağlanmalıdır. Meclis araştırması kitapçığı sağlanarak, incelenmeli ve yapılacak işler tespit edilerek bir plana bağlanmalı ve herkese, bu planda görevi iyice tanımlanarak, uygulanması sağlanmalıdır.

Meclis araştırmasının nasıl yapıldığı iyice araştırılarak, bilgi edinilmelidir. Mutlaka, bir araştırma önergesi TURBAN kriz masası kurulmalıdır. Masa, teşkili!.. İşletmelerde halen mevcut kapatılmamış hesap varsa derhal kapatılmalıdır.

İlgili işletmelerde sızmanın önlenmesi için gerekli tedbir alınmalıdır. Personelin güveni tam sağlanmalıdır. Personel arasında panik yaratılmamalıdır. Şüpheli personel, şüphe çekmeden pasifize edilmelidir." (DSP sıralarından alkışlar) "Halit Dumankaya ile, bire bir etkileyecek bir kişi angaje edilmelidir.

Araştırma önergesi tamamlanana kadar, ulaşım için gerekli tedbir alınmalı; telefon haberleşmesi en üst noktada emniyet sağlanacak biçimde tedbir alındıktan sonra, çok kısıtlı olarak yapılmalıdır. Halit Dumankaya'yı meşgul edecek bir konu üzerinde bir ekip oluşturulmalıdır."

Değerli arkadaşlarım, işte, panik içerisinde olan, yolsuzlukları örtmek için çalışan bu ekip, organize bir ekiptir, yani, her taraftan organize edilmiş, suç işlemeyi amaçlamıştır.

ÖMER BİLGİN (Isparta) – Ekibi kuran sensin!

HALİT DUMANKAYA (Devamla) – Değerli arkadaşlarım, sahte faturaları, mahkeme kararıyla değil, Emniyet Müdürlüğünün Kriminoloji Enstitüsüne götürerek tespit ettirdik. 35 kişinin faturası 1 kişiye kesilmiş; 1 kişi kesmiştir!.. Öyle, 3 milyar, 4 milyar değil; 10 milyarlık, 15 milyarlık faturayı kesmiş; kasaya koymuş ve parayı almıştır.

Biraz sonra, Özer Çiller'le ilgili konuya değineceğim.

Yüce Heyetinize saygılar sunuyorum. (ANAP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Sayın Turhan Güven, buyurun.

TURHAN GÜVEN (İçel) – Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Değerli milletvekilleri, Türkiye'de, bir süreden beri, çok değişik birtakım olaylar cereyan etmekte ve kalemi oldukça kuvvetli olan bazı kişilerin hazırladığı senaryolar, hemen her gün sahnelenmek istenilmektedir.

Biraz evvel, dikkat buyurulduysa, Doğru Yol Partisi milletvekilleri olarak biz, bu senaryoya iştirak etmemek için, bu oylamada, aleyhte oy kullandık; yoksa, dokunulmazlık dosyası olayında, elbette, biz, bir parlamenterin en kısa yoldan yargı önüne gitmesinde ve yargıda aklanmasında yarar gören bir zihniyete sahibiz.(ANAP sıralarından "haydi canım sen de!" sesleri, gürültüler)

O "hadi canım sen de" diyenin kendisi, zamanı geldiğinde bakalım nasıl aklanacak, o zaman göreceğiz!..

Değerli milletvekilleri, bakınız, Türkiye'de bazı konuların aydınlanması bakımından, milletvekili dokunulmazlığının sınırlanması olayını, bütün partiler, genel başkanlarının imzasıyla vermişti. Burada amaç, işte, bu tip olayların, zaman zaman Meclis gündemine gelmekten çıkarılması olayıydı; ama, ne hikmetse, 83 üncü madde için verilmiş olan önerge, birinci oylamadan sonra, tam dokuz aydır Meclis gündeminde beklemektedir, Komisyon yerine oturmamaktadır, ikinci oylama yapılmamaktadır ve olay, sadece ve sadece birkaç dokunulmazlık dosyasına inhisar ettirilmek eğilimi içine girmiştir.

Bir kişinin dokunulmazlığı üzerinde hazırlanan fezlekeyi elbette inceleyeceksiniz; ama, siz, neden, yalnız bazıları için yargısız infaz durumuna düşesiniz?! Dikkat buyurunuz, bugün, önünüze gelen dosyaların çoğunluğu iki arkadaş üzerinde bulunmaktadır. Komisyon, dosyalar önüne geldiği zaman, neden, sadece isme bakarak dokunulmazlığın kaldırılmasına veya kaldırılmamasına karar vermektedir? Belgeleri, delilleri bir hukukî varsayım içinde, hukukî gereklilik içinde inceleme yerine, neden, birdenbire karar vermektedir? İşte, biz, buna karşıyız. İsim önemli değildir; ama, yapılan işlem önemlidir. Yapılan işlemin hukukî bir işlem olması lazım; yani, karma komisyonda, önüne gelen dosyada, dosya kapağının üzerindeki isme, oradaki siyasî düşüncelere göre değil, dosyadaki belgelere, delillere ve mevcut hukukî duruma göre karar verilmesi gerekmez miydi?

Siz, bugün ne yaptınız: Bakınız, ayın 7'sinde Genel Kurulumuzda bir karar çıkardınız. Kararı aynen okuyorum: "21.7.1998 ve 28.7.1998 Salı günlerinde 14.00-19.00 saatleri arasında kanun tasarı ve teklifleriyle komisyonlardan gelen diğer işler kısmında yer alan işlerin görüşülmesi önerilmiştir." Yani, siz, denetimi çıkardınız; ama, bugün, bitmesi lazım gelen bir kanunun -ki, aciliyeti üzerinde, burada, hepiniz hemfikirsiniz- yani, vergi kanununun çabuk çıkmasını arzu ediyorsunuz; ama, bunu görüştürmüyorsunuz, gündeme başka şey getirip sokuyorsunuz, dosyaları sokuyorsunuz. Bunun, hak ve nısfette, bunun adalet duyguları içinde yeri neresidir? Lütfen, kafalarınızda bir düşünün, bir tespit yapın, ondan sonra, gelin, bunları görüşelim.

Siz, bitsin, diye çırpınmıyor musunuz; karar almadınız mı gece 24.00'e kadar çalışılsın da bu tasarı bir an evvel kanunlaşsın diye?.. Karar alan Yüce Meclis değil mi? Peki, bu karardan sonra, siz, onu bir tarafa bırakıyorsunuz; yine, diğer kanun tasarı ve tekliflerini bir tarafa bırakıyorsunuz ve birdenbire, başka bir şeyi gündeme getiriyorsunuz, komisyonu ve Sayın Bakanı yerine oturtmuyorsunuz, görüşmeye başlıyorsunuz. Siz, evvela 83 üncü maddenin oylamasını yapın; yapın da, gerçekte Türkiye'de dokunulmazlığın sınırlanması keyfiyetinin Türkiye gündeminden bir daha görüşülmemek üzere çıkmasını sağlayın. Bizce önemli olan budur, bu nedenle oylarımızın rengi o şekilde tecelli etmiştir.

Ben, bunları söylerken, bir de burada biraz evvel sarf edilen bir cümleye değinmek istiyorum: "Sayın Bilgin Genel Müdür iken 6 telefonu da kullanmış" canım, bunu söyleyen insan kendi telefonundan 1,5 milyar liralık konuşma yapmışsa ona ne diyeceksiniz?! Gazete haberlerinde bunlar yazmıyor mu; geçen haftaki Artı Haberi okuyun, bakın. (DYP sıralarından alkışlar) Yani, siz, başkasının telefonunun hesabını soracaksınız da, kendi telefonunuzu kullanmada lâyüsellik isteyeceksiniz!

Hepinize saygılar sunuyorum, teşekkür ederim. (DYP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum Sayın Güven.

ÜLKÜ GÜNEY (Bayburt) – Sayın Başkan, arkadaşımızın şahsına yapılmış bir sataşma var, kısaca yerinden arz edecek.

HALİT DUMANKAYA (İstanbul) – Sayın Başkan, Sayın Güven, benim 1,5 milyar liralık telefon konuşması yaptığımı... (Gürültüler)

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, lütfen sükûneti muhafaza edelim.

HALİT DUMANKAYA (İstanbul) – O telefonu vatandaşlar için kullandım ve parasını cebimden verdim; onun gibi, parayı devlet kasasından vermedim!

ÖMER BİLGİN (Isparta) – Ben o konuda yargılandım, beraat ettim.

HALİT DUMANKAYA (İstanbul) – O telefonun parasını, diğer arkadaşlarımın telefonları kullanıp verdiği gibi, ben de konuşma parasını cebimden verdim; Meclis Başkanı da bunu açıkladı, herkes açıkladı. Biz, cebinden para verenlerle değil, devletin parasını çalanlarla uğraşıyoruz. (ANAP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Konuyla ilgili açıklama yaptınız.

Sayın Bilgin, savunma hakkınızı?..

ÖMER BİLGİN (Isparta) – Kullanmıyorum.

BAŞKAN – Kullanmıyorsunuz.

ANAYASA VE ADALET KOMİSYONLARI ÜYELERİNDEN KURULU KARMA KOMİSYON BAŞKANI ATİLÂ SAV (Hatay) – Sayın Başkan, söz istiyorum.

BAŞKAN – Buyurun.

ANAYASA VE ADALET KOMİSYONLARI ÜYELERİNDEN KURULU KARMA KOMİSYON BAŞKANI ATİLÂ SAV (Hatay) – Sayın Başkan, Yüce Meclisin sayın üyeleri; Sait Halim Paşa Yalısının onarımıyla ilgili işlemlerde TURBAN'ın yapım ve onarım yönetmeliğine uygun hareket etmeyerek, temadiyen, devlet hesabına almaya, satmaya ve yapmaya mecbur olduğu işlerin, alım satım ve yapımına fesat karıştırarak devleti zarara uğratmak ve kişisel çıkar sağlamak isnadıyla, Beyoğlu Cumhuriyet Savcılığınca açılmış olan bu dosyada, uygulanması istenen suçlar Türk Ceza Kanununun 205 ve 219 uncu maddeleridir.

Komisyonumuz, münhasıran, dosyayı, dosyada yer alan belge, bilgi ve isnadı, hukukî nitelemeyi dikkate alarak dokunulmazlığın kaldırılması yolunda karar vermiştir.

Yüce Kurulun bilgilerine arz ederim.

Saygılarımla.

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum.

İRFAN DEMİARLP (Samsun) – O maddelerin açıklaması yok mu Sayın Başkan?

BAŞKAN – Efendim, lütfen karşılıklı konuşmayalım.

ANAYASA VE ADALET KOMİSYONLARI ÜYELERİNDEN KURULU KARMA KOMİSYON BAŞKANI ATİLÂ SAV (Hatay) – Efendim, o maddeler, irtikâpla ilgilidir, cezası da on yıl ağır hapisten başlamaktadır.

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum Sayın Sav.

Rapor üzerindeki görüşmeler tamamlanmıştır.

Komisyon raporu, Isparta Milletvekili Ömer Bilgin'in yasama dokunulmazlığının kaldırılmasını öngörmektedir.

Komisyonun raporunu oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Komisyon raporu kabul edilmiş ve Isparta Milletvekili Ömer Bilgin'in yasama dokunulmazlığının kaldırılmasına karar verilmiştir.

9. – Samsun Milletvekili MuratKarayalçın’ın, Yasama Dokunulmazlığının Kaldırılması Hakkında Başbakanlık Tezkeresi ve Anayasa ve Adalet Komisyonları Üyelerinden Kurulu Karma Komisyon Raporu (3/923) (S. Sayısı : 544) (1)

BAŞKAN – 9 uncu sırada yer alan, Samsun Milletvekili Murat Karayalçın'ın yasama dokunulmazlığının kaldırılması hakkında Başbakanlık Tezkeresi ve Anayasa ve Adalet Komisyonları Üyelerinden Kurulu Karma Komisyonun raporunun görüşmelerine başlıyoruz.

Komisyon yerinde.

Hükümet yerinde.

Rapor, 544 sıra sayısıyla bastırılıp sayın üyelere dağıtılmıştır.

Raporun okunup okunmaması hususunu oylarınıza sunacağım: Raporun okunmasını kabul edenler... Kabul etmeyenler... Raporun okunması kabul edilmemiştir.

Rapor üzerindeki görüşmelerde, şahsı adına iki üyeye, istediği takdirde Komisyona ve son olarak da, yasama dokunulmazlığının kaldırılması istenilen milletvekiline söz verilecek, görüşmelerin bitiminde, yasama dokunulmazlığının kaldırılıp kaldırılmaması konusu oylarınıza sunulacaktır.

Konuşma süreleri; şahıslar adına 10'ar dakika, Komisyon için 20'şer dakikadır.

Şahsı adına söz talebi?.. Yok.

Sayın Komisyon, bir açıklamanız var mı efendim?

ANAYASA VE ADALET KOMİSYONLARI ÜYELERİNDEN KURULU KARMA KOMİSYON BAŞKANI ATİLÂ SAV (Hatay) – Kısaca arz edeyim efendim.

BAŞKAN – Buyurun Sayın Sav.

ANAYASA VE ADALET KOMİSYONLARI ÜYELERİNDEN KURULU KARMA KOMİSYON BAŞKANI ATİLÂ SAV (Hatay) – Sayın Başkan, Yüce Meclisin sayın üyeleri; Sayın Murat Karalayçın, Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı bulunduğu dönemde, yapımı kararlaştırılan ve yap-işlet-devret yöntemiyle yapılması ve yenilenmesi karar altına alınan toplu taşım hizmetleri, metro inşaatının yapımında usullere uygun davranmadığı gerekçesiyle, hakkında, Türk Ceza Kanununun 240 ıncı maddesine uygun biçimde görevi kötüye kullanmaktan dolayı kovuşturma yapılması düşünülmektedir. Bu nedenle, dokunulmazlığının kaldırılması istenmiştir.

Bilgilerinize arz ederim.

Teşekkür ederim efendim.

BAŞKAN – Sayın Murat Karayalçın, son söz hakkını kullanacaklar.

Buyurun. (CHP sıralarından alkışlar)

MURAT KARAYALÇIN (Samsun) – Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; Ankara Anakent Belediye Başkanlığım sırasında, Ankara Kentine ve Ankaralılara vermiş olduğum hizmetler nedeniyle, Ankara Anakent Belediyesinin bugünkü yönetiminin girişimiyle 15 adet fezleke düzenlenmiştir; 15 fezleke bugün burada takdirlerinize sunulmaktadır.

Ben, bunlardan yalnızca, biraz önce Sayın Sav'ın okuduğuyla ilgili olarak konuşma yapacağım. Bunların arasında herhangi bir ayırım yapmıyorum. Bunların kimileri yatırım projeleriyle, kimileri hizmet sunumuyla, kimileri de personel atamalarıyla ilgilidir; ancak, benim için bunların tümü aynı nitelikleri taşımaktadır.

Anayasa ve Adalet Karma Komisyonu, bunlar arasından bir ayırım yapmış bulunmaktadır. Komisyonumuz, bunlardan 2 tanesinin, burada, dokunulmazlığın kaldırılması şeklinde sonuçlandırılmasını talep ederken; geri kalanların dönem sonuna bırakılmasını önermektedir. Ben, bir meslektaşınız, bir arkadaşınız olarak, sizlerden, burada, bugün, dönem sonuna bırakılması önerilen fezlekeler için de, dokunulmazlığın kaldırılması şeklinde öneride bulunulan dosyalar için de dokunulmazlığımın kaldırılmasını talep ediyorum. (CHP, ANAP, DSP, DYP ve DTP sıralarından alkışlar) Bunların, hiçbirisi dönem sonuna bırakılmamalıdır. Bunu, bir jest olarak dile getirmiyorum. Bunun gerekliliğine inanıyorum; buna gereksinmem var. Hakkımda bu tür sözlerin, bu tür ifadelerin kullanılmasını ya da yazılmasını çok büyük bir rahatsızlıkla karşılıyorum.

Değerli arkadaşlarım, sizlere, burada, dile getirilen iddialarla ilgili açıklamada bulunmayacağım. Bunu gereksiz görüyorum -bu, teknik bir ayrıntı- ancak, burada iddia edilen, ileri sürülen, dile getirilen hususların tümünü, Ankara Anakent Belediye Başkanlığı görevim sırasında yaptığımı, bunları kıvançla yaptığımı, bugün de aynı şeyi, çok büyük bir mutlulukla yapacağımı, özetle bilgilerinize sunmak istiyorum. Bunların hepsinin doğruluğuna inanıyorum, bunların tümünün Ankara için ve Ankaralılar için yararlı, gerekli olduğunu düşünüyorum; ancak, benim buna inanmam, kuşkusuz, yeterli değil. Önemli olan, bu iddiaları yargının değerlendirmesidir, yargının sonuçlandırmasıdır. O nedenle de, bana bu fırsat verilmelidir, bu olanak sağlanmalıdır.

Değerli arkadaşlarım, fezlekelerin Türkiye Büyük Millet Meclisine gelmeye başladığı andan itibaren, dokunulmazlığımın kaldırılması için çok sayıda girişimde bulundum. Eski Komisyon Başkanımız -kendisi burada- eski Meclis Başkanımız -bilmiyorum, burada mı değil mi- yeni Komisyon Başkanımız ve yeni Meclis Başkanımız nezdinde girişimlerde bulundum; dokunulmazlığımın bir an önce kaldırılmasını talep ettim; ancak, arkadaşlarımız, haklı olarak, benim bu konudaki istemimin yeterli olmayacağını, yürürlükte olan mevzuata göre, bu konunun, ancak Meclis Genel Kurul tarafından karara bağlanabileceğini söylediler.

Milletvekilinin, kendisiyle ilgili olarak ortaya konulan suçlamalar karşısında dokunulmazlığının kaldırılmasını talep etmesini, ben, bir hak arayışı olarak görüyorum; ama, maalesef, sistemimiz, milletvekillerine, hak arama girişimleri sırasında gerekli desteği vermemektedir.

Bugün, bir gazetemizde, 20 nci Dönemin, Türkiye Meclisleri tarihinin en suçlu dönemi olduğu ileri sürülmektedir. Daha, milletvekilleriyle ilgili dokunulmazlığın kaldırılması kararını yeni vereceğiz; suçlu mu, değil mi, bu konuda bir yargılama yapılacak; ama, daha karar verilmeden, kimi gazetelerde, o milletvekilleri, hatta, yalnızca o milletvekilleri değil, o milletvekilleri üzerinden tüm Türkiye Büyük Millet Meclisinin, gelmiş geçmiş dönemlerin en suçlu Meclisi olduğu ileri sürülebilmektedir, iddia edilebilmektedir. Bunu kabul edemeyiz.

MEHMET BEDRİ İNCETAHTACI (Gaziantep) – Cumhuriyet Gazetesi...

MURAT KARAYALÇIN (Devamla) – "Cumhuriyet Gazetesi" sesinin geldiği taraftan bir milletvekili arkadaşımızın, burada, benim olmadığım bir toplantıda, bu fezlekelerle ilgili olarak, benim suçlu olduğuma ilişkin bir iddiada, o anlama gelecek bir iddiada bulunduğunu da, biraz önce, Grup Başkanvekili arkadaşımdan üzüntüyle öğrenmiş bulunuyorum.

Bunlar yanlış; bunları ivedilikle değiştirmek zorundayız. Milletvekiline, hak arama fırsatını mutlaka vermeliyiz. Bunun için, milletvekilinin dokunulmazlığının kaldırılması talebi Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kurulu tarafından karara bağlanmamalıdır; hakkında suçlamada bulunulan milletvekili, kendi dokunulmazlığının kaldırılması kararını vermelidir ve doğrudan doğruya mahkemeye gidebilmelidir, ulaşabilmelidir; doğrusunun bu olduğuna inanıyorum. (Alkışlar)

Değerli arkadaşlarım, bir meslektaşınız olarak, bana savunma hakkını vereceğinize inanıyorum, bunu benden esirgemeyeceğinize inanıyorum. Bu inançla, sizlerden, bütün dosyalar için -burada olan 15 dosya için, hatta, gelecekse, bundan sonrakiler için de- dokunulmazlığımın kaldırılması doğrultusunda oy kullanmanızı talep ediyorum.

Hepinize saygılar sunuyorum. (Alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum Sayın Karayalçın.

Rapor üzerindeki görüşmeler tamamlanmıştır.

Komisyon raporu, Samsun Milletvekili Murat Karayalçın'ın yasama dokunulmazlığının kaldırılmasına dairdir.

Komisyon raporunu oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Komisyon raporu kabul edilmiş ve Samsun Milletvekili Murat Karayalçın'ın yasama dokunulmazlığının kaldırılmasına karar verilmiştir.

10. – Denizli Milletvekili Mustafa Kemal Aykurt’un Yasama Dokunulmazlığının Kaldırılması Hakkında Başbakanlık Tezkeresi ve Anayasa ve Adalet Komisyonları Üyelerinden Kurulu Karma Komisyon Raporu (3/838) (S. Sayısı : 545) (1)

BAŞKAN – Denizli Milletvekili Mustafa Kemal Aykurt'un Yasama Dokunulmazlığının Kaldırılması Hakkında Başbakanlık Tezkeresi ve Anayasa ve Adalet Komisyonları Üyelerinden Kurulu Karma Komisyon raporunun müzakerelerine başlıyoruz.

Komisyon ve Hükümet yerinde.

Rapor, 545 sıra sayısıyla bastırılıp sayın üyelere dağıtılmıştır.

Raporun okunup okunmaması hususunu oylarınıza sunacağım: Raporun okunmasını kabul edenler... Kabul etmeyenler... Raporun okunması kabul edilmemiştir.

Rapor üzerindeki görüşmelerde, şahsı adına iki üyeye, istediği takdirde Komisyona ve son olarak da, yasama dokunulmazlığının kaldırılması istenen milletvekiline söz verilecek, görüşmelerin bitiminde, yasama dokunulmazlığının kaldırılıp kaldırılmaması konusu oylarınıza sunulacaktır.

Konuşma süreleri, şahıslar adına 10'ar dakikadır, Komisyon için 20 dakikadır.

Şahsı adına, Halit Dumankaya'nın söz talebi var?.. Kendisi yok, konuşmayacak.

Şahsı adına başka söz talebi?.. Yok.

Sayın Komisyon, buyurun.

ANAYASA VE ADALET KOMİSYONLARI ÜYELERİNDEN KURULU KARMA KOMİSYON BAŞKANI ATİLÂ SAV (Hatay) – Sayın Mustafa Kemal Aykurt ile ilgili Ankara Cumhuriyet Başsavcılığınca düzenlenen fezlekede, Sayın Aykurt'un, vekâleten çektiği bir parayı müvekkiline ödemeyerek zimmetinde tuttuğu iddiasıyla Türk Ceza Kanununun 510 ve 522 nci maddeleri uyarınca kovuşturma yapılması istendiği belirtilerek dokunulmazlığı hakkında karar verilmesi talebinde bulunulmuştur.

Komisyonumuz, dokunulmazlığın kaldırılması yolunda görüş belirlemiştir.

Bilgiye sunarım, arz ederim.

Teşekkür ederim.

BAŞKAN – Sayın Aykurt, son söz hakkınızı kullanıyorsunuz; buyurun efendim. (DYP sıralarından alkışlar)

MUSTAFA KEMAL AYKURT (Denizli) – Sayın Başkan, çok değerli milletvekilleri; huzurunuza savunma için gelmedim; ancak, zihinlerde uyanan tereddütleri ve kamuoyunu işgal eden birtakım şüpheleri izale etmek düşüncesiyle, bana isnat edilen fiili bütün boyutlarıyla önünüze sermek için geldim ve hemen ifade edeyim ki, oylama sırasında, kendim için herhangi bir oy kullanmayacağım. Yine, ifade edeyim ki, Anayasa ve Adalet Komisyonları Üyelerinden Kurulu Karma Komisyonun Değerli Başkanına ve değerli üyelerine de, bu takdirlerinden dolayı teşekkür ediyorum.

Değerli arkadaşlarım, içimizde avukatlık yapan birçok arkadaşımız vardır. Avukat ile müvekkil arasındaki münasebetlerimiz hepimizce bilinmektedir; bu, fevkalade acımasızdır. Bu olay, 1993 yılında bana intikal etmiştir. 1993 yılında, Almanya'da çalışan bir vatandaşımız, Merkez Bankasına ait kredi kartlarının, arabasının arka camı kırılmak suretiyle, bilinmeyen bir şahıs tarafından çalındığını; hemen aracı bankaya giderek, kendisinin, bu mektup bedellerinin Merkez Bankasınca ödenmemesi hususunda Ankara'ya telgraf çektiğini; buna rağmen, Merkez Bankasının, bu paraları, o şahsa ödediğini ileri sürerek, öyle bir durumda ne yapmamız lazım geldiğini sordu, ben de Denizli'den Ankara'ya geldim, Merkez Bankasının ilgili şubesine gittim; bana aynen şunu söylediler: "Bu, Almanya'da âdet haline geldi. Birtakım vatandaşlarımız beş on kuruş vererek kiralık adam buluyorlar ve çoğu zaman da arabanın arka camı kırılarak bu belgeler çalınıyor ve bizden para alınıyor; bu da onlardan birisidir. “Müvekkilimiz telgraf çekmiş, ödememe talimatı vermiş, buna rağmen niye ödediniz” dediğimde, “biz, size hiçbir belge gösteremeyiz” dediler.

Ben, savcılık marifetiyle, teati edilen telgrafları aldım. Hulasa, sonunda, Ankara 2 nci Ticaret Mahkemesi nezdinde bir dava açtım. Yapılan yargılama sonunda, bilirkişi, verdiği raporda, bizi (müvekkilimizi) yüzde 30 kusurlu sayarak, yüzde 70'inin tahsili gerekir şeklinde bir rapor verdi. Müvekkilimiz de, kredi kartlarını saklamakta gerekli özeni, itinayı göstermediği sebebiyle yüzde 30 kusurlu sayılmış. Biz -sanıyorum, tamamı 65 bin mark idi- 65 bin markın yüzde 70'inin tahsiline karar aldık; akabinde, yüzde 70'lik kısmın -ne kadarsa; 44-45 bin mark olması lazım- tahsili için, Ankara 19 uncu İcra Memurluğuna, ilamı icraya koyduk. Sonunda, yasal masraflar, ücreti vekâletler, harçlar düşüldükten sonra, bize, o günkü kur değerinden markın karşılığı olan 342 118 300 lira para ödendi. Ben, bu parayı aldıktan sonra kasama koydum. Burada, benim, 8 000 marklık bir ücreti vekâlet sözleşmem var. Şahıs Almanya'da olduğu için, işlerinin sürüncemede kalmaması bakımından, bütün harçları kendim ödedim; burada var; çünkü, süreli mehiller var; o süre zarfında yatırmazsanız adamın hakkı zail oluyor. Bunları hep, ben kendim ödedim, icra masraflarını kendim ödedim, Denizli'den gidip gelme, yol masraflarını kendim ödedim, ilam harcını kendim ödedim ve bu parayı tahsil ettim. Ayırdım harçları, masrafları, ücreti vekâletin değerini; kendisine haber gönderdim "dava bitmiştir, masraflar şudur, alacağın şudur; gel, paranı al" dedim. "Ben gelemiyorum, sana Galip Kaya'yı gönderiyorum -kendi köylüsü, beraber gelmişlerdi bana vekâlet verirken- Galip Kaya'ya talimat verdim, benim vekilim odur; o gelip sizden parayı alacak, sizinle konuşacak" dedi. Birkaç gün sonra Galip Kaya geldi, önüne koydum listeyi; dedi ki : "Sizin müvekkiliniz bana talimat verdi 'ben mark olarak dava açtım, mark olarak kazandım, mark olarak isterim' dedi; elçiye zeval yok, ben bu parayı kabul etmem; kendisi gelecek, kendisiyle konuşunuz." Tekrar haberleştik mektupla "ben geleceğim, konuşuruz" dedi. Bir müddet sonra geldi, aynı şeyi söyledim; dedi ki : "Hayır, ben mark olarak alırım, davayı ben mark olarak kazanmışım." Sonra, ben, eline icra dosyasını verdim (Ankara icra dosyasını) "arkadaşım, hangi avukata güveniyorsan, kime gideceksen, bu dosyayı al, Ankara'ya git, mark olarak mı almışız, Türk parası olarak mı almışız, bak gel, hesaplaşalım" dedim. Gitti, bir müddet sonra geldi "evet, doğru; gerçekten, Türk parası olarak almışsınız, ben mark olarak alındığını zannettim, öyle biliyordum" dedi. Sonra, hesabı çıkardım.

Şimdi, fezlekede "128 milyon lira bakiye alacağı kaldı" deniliyor; öyle değil. Şimdi, 342 118 300 lira almışız. Burada, 6 270 000 onama harcı var, 2 100 000 dava harcı var, 1 275 000 -kısmî redden dolayı karşı taraf avukatına verilen- ücreti vekâlet var -bunları kabul etmiyor müvekkil "ben, bunları bilmem" diyor- 945 500 yargılama gideri var, 2 750 000 davacıya ücreti vekâlet var, 20 520 000 de yüzde 4 tahsil harcı ve yüzde 2 damga resmi olmak üzere icranın aldığı yasal para var; topladığınız zaman, bizim, icradan aldığımız paradan 33 860 500 lira kesildi. "Bunları kabul etmem; ben, icradan verilen parayı alırım" diyor. Kardeşim, bu, yasal şey... 52 400 000 ücreti vekâlet var, bize takdir edilen; toplam, 86 260 500. Aldığımız paradan bunu düştüğümüz zaman, bizim, müvekkile vermemiz gereken para 255 857 800 lira. Bunu ortaya koyduk, kendisine, benim ücreti vekâletim ve şu masraflardan sonra benim, ondan, daha, alacaklı olduğumu söyledim; çünkü, 8 000 markın değeri bulunup ortaya çıkarılınca, onun bakiye alacağı -ki, 32 357 800 liradır- buradaki rakama göre, benim alacağım ondan daha fazla. Bunu öde, mahsup yapalım dediğimde, "hayır, ben ücreti vekâlet sözleşmesini kabul etmem, bakiye masraflarını vermem" dedi ve gitti. Gitmeden evvel -onu da göstereceğim- 14.2.1994 tarihli bir alındı makbuzu aldık kendisinden. Burada ne deniyor "Ankara Asliye 2 nci Ticaret Mahkemesinin 991/293 esas sayılı dosyasındaki alacağıma mahsuben, toplam 223 500 000 lirayı aldım. Alacağımın tamamı hesaplanıp kesin rakam belirlendikten sonra tekrar görüşülecektir" diyor. Aldığı paranın makbuzu bu. Adam gitti, bir müddet sonra...

Değerli arkadaşlarım, ayrıca, Denizli 3 üncü Noterliğinden, 4 Mart 1994 tarihinde "gel kardeşim, güvendiğin bir avukatı da getir, hesaplaşalım, paranı al" diye ihtarname de çektim kendisine; bu da ihtarnamedir.

Bu şahıs gitti, bir müddet sonra bana bir tebligat geldi. Kendisinin alacaklı olduğunu zannettiği kısmını biriken faiziyle beraber almak için, asliye hukuk mahkemesine dava açmış; duruşma kâğıdı geldi. Ondan sonra, ben de, şu, ücreti vekalet sözleşmesinde belirtilen 8 000 markın tahsili için dava açtım. Şimdi, iki ayrı hukuk mahkemesinde, hem onu açtığı dava hem de benim açtığım dava devam ediyor.

Bir taraftan, olay bu aşamadayken, ben milletvekili seçildim. Bu arkadaşımız, bu arada "icradan aldığı parayı avukat bana hiç ödememiştir" diye, savcılığa bir dilekçe vermiş. Savcılık da, mücerret bu dilekçeye istinaden, bahsettiğimiz davayı açmış. Hepsi bu kadar.

Ben, milletvekili seçildikten sonra, bu fezlekeden haberdar olunca, Meclis Başkanlığına böyle bir fezleke gelince, Denizli'ye telefon açtım, bizim davalar ne oldu dedim -iki dava var ya- avukatlar "biz davaları bitirdik" dediler. Nasıl bitirdiniz; "biz, anlaştık, mahsup yaptık; biz, alacaklı çıktık ve ibralaştık; davaları bitirdik" dediler.

Değerli milletvekilleri, bu ibranameyi -bu bilgiler, bu belgeler bu dosyada yok- okumak istiyorum: "Bizler, aşağıda isim ve imzaları bulunan Fahrettin Ordu vekili -Fahrettin Ordu, müvekkilimiz- Avukat Ali Koyuncu ve Mustafa Kemal Aykurt vekili Avukat Uğur Saracoğlu, vekâletnamelerimizdeki yetkilere binaen, müvekkillerimizi aşağıdaki şekilde anlaştırmış ve karşılıklı ibra etmiş bulunuyoruz. Denizli 2 nci Asliye Hukuk Mahkemesinde görülmekte olan, 1996/570 esas sayılı, davacısı Fahrettin Ordu, davalısı Mustafa Kemal Aykurt olan ve Denizli 3 üncü Asliye Hukuk Mahkemesinde görülmekte olan, davacısı Mustafa Kemal Aykurt, davalısı Fahrettin Ordu olan davalarda, taraflar arasında dava konusu alacak karşılıklı olarak birbirlerine ödenmiş olup, aradaki karşılıklı anlaşmazlık böylece tamamen giderilmiş ve taraflar birbirlerini ibra etmiş olduklarından, karşılıklı olarak, yukarıda bildirilen her iki davadan vazgeçilmiştir. Böylece, Mustafa Kemal Aykurt'un Fahrettin Ordu aleyhine Denizli 3 üncü Asliye Hukuk Mahkemesinin 95/867 esas numarasıyla açmış olduğu ücreti vekâlet alacağı davası için Fahrettin Ordu kendine düşen yükümlülüğü yerine getirmiş ve böylece, taraflar arasındaki hukukî ihtilaf ortadan kalkmıştır." Burada, vekâletnameleri ekli.

Öbür taraftan, yine, Fahrettin Ordu vekili, buradaki mahkemeye hitaben, Denizli Mahkemesi eliyle bir dilekçe yazmış; orada da şunu söylüyor:

"Yukarıda dosya numarası yazılı davada, her ne kadar, icradan tahsil edilen paranın müvekkilim Fahrettin Ordu'ya geç ödenmesinden bahisle Mustafa Kemal Aykurt hakkında müvekkilim şikâyetçi olmuş ise de, ihtilafın, paranın, Türk parası mı mark olarak mı ödeneceği konusundaki kuşkudan doğmuş olduğu anlaşılmakla ve icranın, parayı Türk parası olarak ödediğini de tespit ettiğimiz için ve tazminata konu paranın müvekkilim Fahrettin Ordu'ya tamamen ödendiği, hukukî mahiyette olan ihtilafın ortadan kalktığı, taraflar arasında hukukî ihtilaftan kaynaklanan çekişmenin tamamen halledilmiş olması sebebiyle, tehevvürle yapılan şikâyetimizden vazgeçtiğimizi, mahkemenizde görülen davaya müdahil olmayacağımızı ve kamu davasından vazgeçtiğimizi saygıyla, vekâleten arz ederim. Fahrettin Ordu Vekili Avukat Ali Koyuncu." Şimdi, bunlar tamamlanmış.

Değerli arkadaşlarım, bize isnat edilen fiilin karşılığı, Türk Ceza Kanununun 510 uncu maddesi. Hukukçu falan olmaya hiç gerek yok; şimdi, 510 uncu maddeyi okuyacağım; açıkladığım ve gösterdiğim belgeler muvacehesinde, bizim fiil bu maddenin neresine yakışıyor; bilgilerinize arz edeceğim.

Madde 510: "Geçen iki maddede yazılı cürümler meslek ve sanat veya ticaret veya hizmet sebebiyle veya emanetçi sıfatıyla veyahut idare etmek için kendisine tevdi olunan veya teminat olarak teslim edilen şeyler üzerinde yapılırsa şu ceza verilir." Benim bununla ne alakam var?!

Çok değerli arkadaşlarım, yargıdan gocunuyor muyuz; hayır, hiç korkumuz yok. Ben yargıya giderim, birinci celsede, beraat ilamıyla huzurunuza gelirim; o, işin bir tarafı; ama, beni üzen şu: Hepimiz politika yapıyoruz değerli arkadaşlarım; kendi içimizde de ihtilaflar var "acaba ne yaptı da dokunulmazlığı kaldırılıyor" denilecek. Bizim de çoluk çocuğumuz var, çocuklarımızın muhatap olduğu sualler var: "Baban ne yaptı" denilecek. Bunlar var, kendi içimizde rekabet var -bu, her partide var- bunu kullananlar var; beni üzen bu. Yani, acaba ne yaptı da bu oldu?.. Biz, devleti dolandırmadık, kredi yolsuzluğu yapmadık, kredi almadık, devlet aleyhine cürüm işlemedik; 1993 senesinde, müvekkilimle olan, biten bir hukukî ihtilaf buraya getirildi; beni üzen bu.

Sözlerimin başında arz ettiğim gibi, kendim hakkında oy kullanmayacağım; vereceğiniz her türlü karara da saygı göstereceğim.

Bu duygularla, Yüce Heyetinizi saygıyla selamlıyor, vereceğiniz kararı saygıyla karşılayacağımı bir defa daha ifade ediyor, saygılar sunuyorum. (DYP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum Sayın Aykurt.

Rapor üzerindeki görüşmeler tamamlanmıştır.

Komisyon raporu, Denizli Milletvekili Kemal Aykurt'un yasama dokunulmazlığının kaldırılmasına dairdir.

Komisyon raporunu oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler...

TURHAN GÜVEN (İçel) – Şahsi bir meselede, bakanların iki oy kullanması gibi bir durum var mı Sayın Başkan?

BAŞKAN – Var efendim.

Kabul etmeyenler... Komisyon raporu kabul edilmiş ve Denizli Milletvekili Mustafa Kemal Aykurt'un yasama dokunulmazlığının kaldırılmasına karar verilmiştir.

11. – Gaziantep Milletvekili Kahraman Emmioğlu’nun Yasama Dokunulmazlığının Kaldırılması Hakkında Başbakanlık Tezkeresi ve Anayasa ve Adalet Komisyonları Üyelerinden Kurulu Karma Komisyon Raporu (3/910) (S. Sayısı : 546) (1)

BAŞKAN – Gaziantep Milletvekili Kahraman Emmioğlu'nun Yasama Dokunulmazlığının Kaldırılması Hakkında Başbakanlık Tezkeresi ve Anayasa ve Adalet Komisyonları Üyelerinden Kurulu Karma Komisyon raporunun müzakerelerine başlıyoruz.

Komisyon ve Hükümet yerinde.

Rapor, 546 sıra sayısıyla bastırılıp sayın üyelere dağıtılmıştır.

Raporun okunup okunmaması hususunu oylarınıza sunacağım : Raporun okunmasını kabul edenler... Kabul etmeyenler... Raporun okunması kabul edilmemiştir.

Rapor üzerindeki görüşmelerde; şahsı adına iki üyeye, istediği takdirde komisyona ve son olarak da, yasama dokunulmazlığının kaldırılması istenen milletvekiline söz verilecek; görüşmelerin bitiminde, yasama dokunulmazlığının kaldırılıp kaldırılmaması konusu oylarınıza sunulacaktır.

Konuşma süreleri, şahıslar adına 10'ar, Komisyon için 20 dakikadır.

Rapor üzerinde şahsı adına söz talebinde bulunan sayın milletvekili?.. Yok.

Buyurun Sayın Komisyon.

ANAYASA VE ADALET KOMİSYONLARI ÜYELERİNDEN KURULU KARMA KOMİSYON BAŞKANI ATİLÂ SAV (Hatay) – Sayın Başkan, Yüce Meclisin değerli üyeleri; Sayın Kahraman Emmioğlu'yla ilgili fezleke, Kocaeli 1 inci Ağır Ceza Mahkemesinde devam etmekte olan bir dava zımnında düzenlenmiştir. Sayın Emmioğlu'nun da yöneticisi bulunduğu şirket adına düzenlenen belgelerdekinden farklı nitelikte mal ihraç edildiği iddiasıyla açılmış olan davada, eylemin nitelenmesi, teşekkül halinde kaçakçılık olduğundan, Komisyonumuz, suçlamanın ciddiliğini ve dosyadaki diğer bilgileri dikkate alarak dokunulmazlığın kaldırılması yönünde karar vermiştir.

Bilgiye ve takdirlerinize sunarım.

Teşekkür ederim.

BAŞKAN – Sayın Kahraman Emmioğlu; buyurun. (FP sıralarından alkışlar)

KAHRAMAN EMMİOĞLU (Gaziantep) – Sayın Başkan, değerli arkadaşlar; onbir sene önce olmuş bir vakadan geçen sene haberim oldu. Haberimin böyle geç olmasının tabiî olduğunu da söylemek istiyorum; çünkü, vakanın hiçbir safhasında, hiçbir şekilde imzam yok; hatta, evraka imza atmak üzere vekâlet verilen insana, vekâlet imzam da yok. Yani, bu vakayla ilgili olarak herhangi bir şekilde ne haberim ne de imzam var; onun için çok rahatım. Bu bakımdan, sizlerden istirhamım, dokunulmazlığımı kaldırın ki, ben de, rahatlıkla gideyim ve mahkemeden bu neticeyi alayım.

Çok teşekkür ediyorum. (Alkışlar)

BAŞKAN – Çok teşekkür ediyorum Sayın Emmioğlu.

Rapor üzerindeki görüşmeler tamamlanmıştır.

Komisyon raporu, Gaziantep Milletvekili Kahraman Emmioğlu'nun yasama dokunulmazlığının kaldırılmasını öngörmektedir.

Komisyon raporunu oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... (DSP ve CHP sıralarından "hani, ne oldu!.." sesleri) Kabul etmeyenler...

Efendim, kabul edenleri bir daha saymak ihtiyacı içerisindeyiz.

Kabul edenler...

TURHAN GÜVEN (İçel) – Olmaz ki Sayın Başkan...

ALİ OĞUZ (İstanbul) – Sayın Başkan, bu tarafı da yeniden sayın.

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, itiraz etmenize gerek yok; bir tereddüt var arkadaşlarımız arasında, onun için, yeniden bir sayım yapacağım.

Yalnız, oylamayı, ayağa kalkmak suretiyle yapmak durumunda kalacağız.

Sayın milletvekilleri, yukarı sırada oturan arkadaşlarımızı saymakta güçlük çekiyoruz; lütfen, yukarıda ikinci sırada bulanan arkadaşlarımız aşağı insinler.

Komisyon raporunu kabul edenler...

Ayağa kalkarak efendim...

Efendim, arka sıraları göremiyoruz; lütfen, ikinci sırada kalmayın.

Efendim, lütfen, kabul etmeyenler otursunlar.

DEVLET BAKANI EYÜP AŞIK (Trabzon) – Sayın Başkan, biz oturalım mı?

BAŞKAN – Sayın bakanları önce tek sayacağız, sonra, sayın bakanların işaret oyunu alacağım efendim.

KAHRAMAN EMMİOĞLU (Gaziantep) – Sayın Başkan, beni de sayın.

BAŞKAN – Oturalım efendim.

Şimdi, kabul yönünde oy kullanan sayın bakanlar, işaret buyursunlar... Kabul etmeyenler... Komisyon raporu kabul edilmiş ve Gaziantep Milletvekili Kahraman Emmioğlu'nun yasama dokunulmazlığının kaldırılmasına karar verilmiştir.

12. – Van Milletvekili Mustafa Bayram’ın Yasama Dokunulmazlığının Kaldırılması Hakkında Başbakanlık Tezkeresi ve Anayasa ve Adalet Komisyonları Üyelerinden Kurulu Karma Komisyon Raporu (3/828) (S. Sayısı : 547) (1)

BAŞKAN – Van Milletvekili Mustafa Bayram'ın yasama dokunulmazlığının kaldırılması hakkında Başbakanlık tezkeresi ve Anayasa ve Adalet Komisyonları Üyelerinden Kurulu Karma Komisyon raporunun görüşmelerine başlıyoruz.

Komisyon ve Hükümet yerinde.

Rapor, 547 sıra sayısıyla bastırılıp, sayın üyelere dağıtılmıştır.

Raporun okunup okunmaması hususunu oylarınıza sunacağım : Raporun okunmasını kabul edenler... Kabul etmeyenler... Raporun okunması kabul edilmemiştir.

Rapor üzerindeki görüşmelerde, şahsı adına 2 üyeye, istediği takdirde, Komisyona ve son olarak da, yasama dokunulmazlığının kaldırılması istenen milletvekiline söz verilecek; görüşmelerin bitiminde de, yasama dokunulmazlığının kaldırılıp kaldırılmaması konusu, oylarınıza sunulacaktır.

Konuşma süreleri, şahıslar adına 10'ar dakika, Komisyon için 20 dakikadır.

Şahsı adına, rapor üzerinde söz talebinde bulunan sayın milletvekili? Yok

Sayın Komisyon; buyurun efendim.

ANAYASA VE ADALET KOMİSYONLARI ÜYELERİNDEN KURULU KARMA KOMİSYON BAŞKANI ATİLÂ SAV (Hatay) – Sayın Başkan, Yüce Meclisin sayın üyeleri; Van Milletvekili Mustafa Bayram'a isnat olunan eylem, adam öldürme ve adam yaralamayla ilgili bir dosyada çıkmaktadır.

Van'da, Ağustos 1991'de yapılan bir kavgada, karşılıklı atılan silahlar sonucunda 2 kişi ölmüş ve birçok kişi de yaralanmıştır. Bu olayla ilgili olarak Van Ağır Ceza Mahkemesinde açılmış olan dava devam etmektedir. Olay sırasında ölenlerden Yakup İnce'nin vücudundan çıkarılan merminin, Mustafa Bayram'a ait ruhsatlı silahtan atıldığı adlî tıp raporuyla belirlenmiştir. Sayın Bayram, savunmasında, o gün silahını yeğenine vermiş olduğunu belirtmiştir. Komisyon huzurunda da böyle beyanda bulunmuştur.

Komisyonumuz, olayın niteliğini, isnadın ve nitelemenin özel ağırlığını dikkate alarak, dokunulmazlığının kaldırılmasını ve sanığın, adil yargılanma hakkından yararlanmasını sağlamak amacıyla, Komisyon raporunu Yüce Kurulun takdire sunmuştur.

Saygılarımla arz ederim.

BAŞKAN – Sayın Bayram, son söz hakkınızı kullanacaksınız; buyurun. (FP sıralarından alkışlar)

MUSTAFA BAYRAM (Van) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; yüksek huzurlarınıza, savunmada bulunmak düşüncesiyle değil, Yüce Meclise olan saygımdan dolayı çıkmış bulunuyorum; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Şahsımla ilgili raporda belirtilen olay, daha önce bağımsız Türk yargısına intikal etmiş, karara bağlanmıştır; burada çıkabilecek aksine bir karar, yargının yargılanması ve kararların münakaşaya açılması demek olmayacak mı? Saygıdeğer milletvekillerimin buna müsaade etmeyeceğine eminim.

Dosya hakkında, sizlere, bir nebze de olsa bilgi arz etmek istiyorum. Olay, 1991'de... Adlî bir vakadır. Ben, olayın mağdur kişisiyim; tedbir için tutuklandım. Olayda müşteki yaralanan insanlar ve görgü tanıklarının beyanlarından da anlaşılacağı gibi, olayda ben silah kullanmadım, benim silahım yoktu.

Olayda, ifadelerden sonra ben tahliye oldum. 42 gün tutuklu olarak kaldım. Dava da, müteakiben, beşbuçuk yıl devam etti ve bu sürede benim dokunulmazlığım yoktu. Ben, dört yıl, bilafasıla duruşmalara katıldım. Benim hakkımda, menfi herhangi bir karar çıkmadı ve çıkmayacağından da eminim; zira, dosyada, benim aleyhimde herhangi bir delil yoktur. Anayasa ve Adalet Karma Komisyonunun bazı üyeleri, cesetten çıkan -Komisyondaki sayın arkadaşın da beyan ettiği gibi- bir çekirdeğin, Mustafa Bayram'ın ruhsatlı silahına ait olduğunu beyan etmişlerdir. Vardığım kanı, Adalet Komisyonunda olan arkadaşlarımız, dosyayı açıp okumamışlardır; eğer, gereği gibi okumuş olsalardı, benim, bu silahı olaydan üçbuçuk dört ay evvel başkasına devrettiğime dair, Emniyet Teşkilatından gelen raporlar ve evraklar mahkemeye intikal etmişti, bunu göreceklerdi.

Arz ettiğim gibi, müşteki kişiler, yaralanan insanlar bile, mahkemeye çıktığımızda, yüzüme karşı "Mustafa Bayram bizi vurmamıştır; Mustafa Bayram'ın elinde silah yoktu" demişlerdir. Bu evraklar dosyada mevcuttur. Olayı yaratan Aziz Balakan ise, samimî ikrarında "bu olayı ben yarattım, silah benimdir, ben kullandım" demiştir ve olayda benim silahım olmadığı buradan da aşikârdır.

Saygıdeğer milletvekilleri, müşteki, yaralı olan insanların beyanlarından, emniyetten gelen silaha ait olan belgelerden ve yaralı olan kişilerin ifadelerinden de anlaşılacağı gibi, ben, olayın mağdur kişisiyim; hiç kimseyi vurmadım, hiç kimseyi yaralamadım. Suçlar, tamamen, bana kasten kişisel bir meseledir; adliyeden olan bir kişi, aramızda geçen bir münakaşadan dolayı, kişisel olarak hareket etmiştir; benim hakkımda yapılan bir senaryodur. Eğer, ben, suçlu olmuş olsaydım, beş sene bu mahkeme devam etmişti, benim hakkımda mutlaka menfi bir karar çıkacaktı ve benim, 42 günde de tahliye olmam mümkün olmayacaktı.

Takdir Yüce Meclisindir. Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (FP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Rapor üzerindeki görüşmeler tamamlanmıştır.

Komisyon raporu, Van Milletvekili Mustafa Bayram'ın yasama dokunulmazlığının kaldırılması hakkındadır.

Komisyon raporunu oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Komisyon raporu kabul edilmiş ve Van Milletvekili Mustafa Bayram'ın yasama dokunulmazlığının kaldırılmasına karar verilmiştir.

13. – Isparta Milletvekili Ömer Bilgin’in Yasama Dokunulmazlığının Kaldırılması Hakkında Başbakanlık Tezkeresi ve Anayasa ve Adalet Komisyonları Üyelerinden Kurulu Karma Komisyon Raporu (3/981) (S.Sayısı : 568) (1)

BAŞKAN – Isparta Milletvekili Ömer Bilgin'in yasama dokunulmazlığının kaldırılması hakkında Başbakanlık tezkeresi ve Anayasa ve Adalet Komisyonları Üyelerinden Kurulu Karma Komisyon raporunun görüşmelerine başlıyoruz.

Komisyon ve Hükümet yerinde.

Rapor, 568 sıra sayısıyla bastırılıp sayın üyelere dağıtılmıştır.

Raporun okunup okunmaması hususunu oylarınıza sunacağım : Raporun okunmasını kabul edenler... Kabul etmeyenler... Raporun okunması kabul edilmemiştir.

Rapor üzerindeki görüşmelerde, şahsı adına 2 üyeye, istediği takdirde, Komisyona ve son olarak da, yasama dokunulmazlığının kaldırılması istenen milletvekiline söz verilecek; görüşmelerin bitiminde, yasama dokunulmazlığının kaldırılıp kaldırılmaması konusu oylarınıza sunulacaktır.

Konuşma süreleri, şahıslar adına 10'ar dakika, Komisyon için 20 dakikadır.

Şahsı adına, Sayın Dumankaya söz hakkını kullanmayacak?..

HALİT DUMANKAYA (İstanbul) – Evet.

BAŞKAN – Şahsı adına başka söz talebi?.. Yok.

Sayın Komisyon?..

ANAYASA VE ADALET KOMİSYONLARI ÜYELERİNDEN KURULU KARMA KOMİSYON BAŞKANI ATİLÂ SAV (Hatay) – Kısaca arz edeyim efendim...

BAŞKAN – Buyurun efendim.

ANAYASA VE ADALET KOMİSYONLARI ÜYELERİNDEN KURULU KARMA KOMİSYON BAŞKANI ATİLÂ SAV (Hatay) – Sayın Başkan, Yüce Meclisin sayın üyeleri; sıra sayısı 568 olan dosya, TURBAN Çeşme Otelinin özelleştirilmesinden sonra da bazı giderlerin yapıldığı ve bu suretle, kurumun zarara sokulduğu ve kişisel çıkar sağlandığı yolundaki bir iddiaya dayanmaktadır. Çeşme Cumhuriyet Başsavcılığının, İzmir Cumhuriyet Başsavcılığı aracılığıyla gönderdiği fezlekeye göre, fezlekedeki eylem ve nitelemeyi göz önünde tutan Komisyonumuz, Sayın Bilgin'in dokunulmazlığının kaldırılmasını Yüce Meclise önermeye karar vermiştir. Bilginize arz ederim.

Teşekkür ederim.

BAŞKAN – Sayın Bilgin, son söz hakkınızın, ilk konuşma bakımından geçerli olduğunu beyan ediyorsunuz?..

ÖMER BİLGİN (Isparta) – Evet.

BAŞKAN – Komisyon raporu, Isparta Milletvekili Ömer Bilgin'in yasama dokunulmazlığının kaldırılmasına dairdir!

Komisyon raporunu oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Komisyon raporu kabul edilmiş ve Isparta Milletvekili Ömer Bilgin'in yasama dokunulmazlığının kaldırılmasına karar verilmiştir.

14. – Isparta Milletvekili Ömer Bilgin’in Yasama Dokunulmazlığının Kaldırılması Hakkında Başbakanlık Tezkeresi ve Anayasa ve Adalet Komisyonları ÜyelerindenKurulu Karma Komisyon Raporu (3/973) (S. Sayısı : 569) (1)

BAŞKAN – Isparta Milletvekili Ömer Bilgin'in yasama dokunulmazlığının kaldırılması hakkında Başbakanlık Tezkeresi ve Anayasa ve Adalet Komisyonları Üyelerinden Kurulu Karma Komisyon raporunun görüşmelerine başlıyoruz.

Komisyon ve Hükümet yerinde.

Rapor, 569 sıra sayısıyla bastırılıp sayın üyelere dağıtılmıştır.

Raporun okunup okunmaması hususunu oylarınıza sunacağım : Raporun okunmasını kabul edenler... Kabul etmeyenler... Raporun okunması kabul edilmemiştir.

Rapor üzerindeki görüşmelerde, şahsı adına 2 üyeye, istediği takdirde, Komisyona ve son olarak da, yasama dokunulmazlığının kaldırılması istenen milletvekiline söz verilecek; görüşmelerin bitiminde, yasama dokunulmazlığının kaldırılıp kaldırılmaması konusu oylarınıza sunulacaktır.

Konuşma süreleri, şahıslar adına 10'ar dakika, Komisyon için 20 dakikadır.

Sayın Dumankaya ?..

HALİT DUMANKAYA (İstanbul) – Konuşmayacağım Sayın Başkan.

BAŞKAN – Şahsı adına konuşma yapmayacaksınız.

Şahsı adına başka söz talebi?..Yok.

Sayın Komisyon?..

ANAYASA VE ADALET KOMİSYONLARI ÜYELERİNDEN KURULU KARMA KOMİSYON BAŞKANI ATİLÂ SAV(Hatay) – Söz istiyorum Sayın Başkan.

BAŞKAN – Buyurun.

ANAYASA VE ADALET KOMİSYONLARI ÜYELERİNDEN KURULU KARMA KOMİSYON BAŞKANI ATİLÂ SAV(Hatay) – Sayın Başkan, Yüce Meclisin sayın üyeleri; 569 sıra sayılı dosya, Sayın Ömer Bilgin'in TURBAN Genel Müdürü iken, Başbakanlığın bir genelgesinin sınırlaması dışına çıkmak için belli bir tarihten önceki tarihle belge düzenleyerek atamalar yaptığı yolundadır; Türk Ceza Kanununun 345 inci maddesine göre "sahte evrak düzenlenmesi" diye nitelenmektedir. Olayın nitelenmesini ve dosyadaki bilgi ve belgeleri göz önünde tutan Komisyonumuz, bu nedenle, dokunulmazlığın kaldırılması önerisiyle dosyayı Yüce Genel Kurulun huzuruna sunmuştur.

Arz ederim.

BAŞKAN – Sayın Bilgin?..

ÖMER BİLGİN (Isparta) – Konuşmayacağım.

BAŞKAN – Son söz hakkınızı kullanmıyorsunuz.

Komisyon raporu, Isparta Milletvekili Ömer Bilgin'in yasama dokunulmazlığının kaldırılmasına dairdir.

Komisyon raporunu oylarınıza sunuyorum : Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Komisyon raporu kabul edilmiş ve Isparta Milletvekili Ömer Bilgin'in yasama dokunulmazlığının kaldırılmasına karar verilmiştir.

15. – Isparta Milletvekili Ömer Bilgin’in Yasama Dokunulmazlığının Kaldırılması Hakkında Başbakanlık Tezkeresi ve Anayasa ve Adalet Komisyonları Üyelerinden Kurulu Karma Komisyon Raporu (3/1053) (S. Sayısı : 610) (1)

BAŞKAN – Isparta Milletvekili Ömer Bilgin'in yasama dokunulmazlığının kaldırılması hakkında Başbakanlık tezkeresi ve Anayasa ve Adalet Komisyonları Üyelerinden Kurulu Karma Komisyon raporunun görüşmelerine başlıyoruz.

Komisyon ve Hükümet yerinde.

Rapor, 610 sıra sayısıyla bastırılıp sayın üyelere dağıtılmıştır.

Raporun okunup okunmaması hususunu oylarınıza sunacağım : Raporun okunmasını kabul edenler... Kabul etmeyenler... Raporun okunması kabul edilmemiştir.

Rapor üzerindeki görüşmelerde; şahsı adına 2 üyeye, istediği takdirde Komisyona ve son olarak da, yasama dokunulmazlığının kaldırılması istenen milletvekiline söz verilecek; görüşmelerin bitiminde, yasama dokunulmazlığının kaldırılıp kaldırılmaması konusu oylarınıza sunulacaktır.

Konuşma süreleri, şahıslar adına 10'ar dakika, Komisyon için 20 dakikadır.

Sayın Dumankaya, şahsınız adına konuşma talebini yerine getirmiyorsunuz.

HALİT DUMANKAYA (İstanbul) – Evet Sayın Başkan.

BAŞKAN – Şahsı adına başka konuşma talebi?.. Yok.

Sayın Komisyon?..

ANAYASA VE ADALET KOMİSYONLARI ÜYELERİNDEN KURULU KARMA KOMİSYON BAŞKANI ATİLÂ SAV (Hatay) – Söz istiyorum Sayın Başkan.

BAŞKAN – Buyurun efendim.

ANAYASA VE ADALET KOMİSYONLARI ÜYELERİNDEN KURULU KARMA KOMİSYON BAŞKANI ATİLÂ SAV (Hatay) – Sayın Başkan, Yüce Meclisin sayın üyeleri; 610 sıra sayılı dosyada, Kuşadası marinada bazı işlem ve harcamalarda usulsüzlük yapılarak Kurumun zarara uğratıldığı ve kişisel çıkarlara göz yumulduğu yolunda, Kuşadası Cumhuriyet Başsavcılığınca bir fezleke hazırlanmıştır. Olayın niteliğini ve suçlamanın dayandığı bilgi ve belgeleri göz önünde tutan Komisyonumuz, dokunulmazlığın kaldırılması önerisiyle, dosyayı, Yüce Genel Kurulun huzuruna sunmuştur.

Bilgiye sunarım.

Arz eder, teşekkür ederim.

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum Sayın Sav.

Sayın Bilgin?..

ÖMER BİLGİN (Isparta) – Konuşmayacağım.

BAŞKAN – Konuşmayacağınızı daha önce beyan ettiniz; ama, İçtüzük gereği, ben, sormak durumundayım; kusura bakmayın.

Sayın Bilgin son söz hakkını kullanmayacak.

Rapor üzerindeki görüşmeler tamamlanmıştır.

Komisyon raporu, Isparta Milletvekili Ömer Bilgin'in yasama dokunulmazlığının kaldırılmasına dairdir.

Komisyonun raporunu oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Rapor kabul edilmiş ve Isparta Milletvekili Ömer Bilgin'in yasama dokunulmazlığının kaldırılmasına karar verilmiştir.

16. – Isparta Milletvekili Ömer Bilgin’in Yasama Dokunulmazlığının Kaldırılması Hakkında Başbakanlık Tezkeresi ve Anayasa ve Adalet Komisyonları Üyelerinden Kurulu Karma Komisyon Raporu (3/1165) (S. Sayısı : 613) (1)

BAŞKAN – Isparta Milletvekili Ömer Bilgin'in yasama dokunulmazlığının kaldırılması hakkında Başbakanlık tezkeresi ve Anayasa ve Adalet Komisyonları Üyelerinden Kurulu Karma Komisyon raporunun görüşmelerine başlıyoruz.

Komisyon ve Hükümet yerinde.

Rapor, 613 sıra sayısıyla bastırılıp sayın üyelere dağıtılmıştır.

Raporun okunup okunmamasını oylarınıza sunuyorum: Raporun okunmasını kabul edenler... Kabul etmeyenler... Raporun okunması kabul edilmemiştir.

Rapor üzerindeki görüşmelerde, şahsı adına 2 üyeye, istediği takdirde Komisyona ve son olarak da, yasama dokunulmazlığının kaldırılması istenen milletvekiline söz verilecek; görüşmelerin bitiminde, yasama dokunulmazlığının kaldırılıp kaldırılmaması konusu oylarınıza sunulacaktır.

Konuşma süreleri, şahıslar adına 10'ar dakika, Komisyon için 20 dakikadır.

Sayın Dumankaya?.. Konuşmuyorsunuz.

Sayın Komisyon?..

ANAYASA VE ADALET KOMİSYONLARI ÜYELERİNDEN KURULU KARMA KOMİSYON BAŞKANI ATİLÂ SAV (Hatay) – Evet.

BAŞKAN – Buyurun.

ANAYASA VE ADALET KOMİSYONLARI ÜYELERİNDEN KURULU KARMA KOMİSYON BAŞKANI ATİLÂ SAV (Hatay) – Sayın Başkan, Yüce Meclisin sayın üyeleri; 613 sıra sayısıyla gündemde bulunan dosyada, Ankara Cumhuriyet Başsavcılığınca hazırlanan fezlekede, TURBAN'a ait Bodrum marinada, birtakım harcamaların, sahte fatura kullanımı ve hayalî firmalara gerçekdışı ödemeler yapılması suretiyle firmanın zarara sokulduğu yolundadır. Olayın niteliğini ve dosyadaki mevcut bilgi ve belgeleri göz önünde tutan Karma Komisyonumuz, dokunulmazlığın kaldırılması önerisiyle, dosyayı, Yüce Kurulun huzuruna getirmiştir.

Bilgilerinize sunarım.

Teşekkür ederim.

BAŞKAN – Sayın Bilgin?.. Son söz hakkınızı kullanmıyorsunuz.

Komisyon raporu, Isparta Milletvekili Ömer Bilgin'in yasama dokunulmazlığının kaldırılmasına dairdir.

Komisyon raporunu oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Komisyon raporu kabul edilmiş ve Isparta Milletvekili Ömer Bilgin'in yasama dokunulmazlığının kaldırılmasına karar verilmiştir.

17. – Isparta Milletvekili Ömer Bilgin’in Yasama Dokunulmazlığının Kaldırılması Hakkında Başbakanlık Tezkeresi ve Anayasa ve Adalet Komisyonları Üyelerinden Kurulu Karma Komisyon Raporu (3/974) (S. Sayısı : 616) (1)

BAŞKAN – Isparta Milletvekili Ömer Bilgin'in yasama dokunulmazlığının kaldırılması hakkında Başbakanlık tezkeresi ve Anayasa ve Adalet Komisyonları Üyelerinden Kurulu Karma Komisyon raporunun görüşmelerine başlıyoruz.

Komisyon ve Hükümet yerinde.

Rapor, 616 sıra sayısıyla bastırılıp sayın üyelere dağıtılmıştır.

Raporun okunup okunmaması hususunu oylarınıza sunuyorum: Raporun okunmasını kabul edenler... Kabul etmeyenler... Raporun okunması kabul edilmemiştir.

Rapor üzerindeki görüşmelerde, şahsı adına 2 üyeye, istediği takdirde Komisyona ve son olarak da, yasama dokunulmazlığının kaldırılması istenen milletvekiline söz verilecek; görüşmelerin bitiminde, yasama dokunulmazlığının kaldırıp kaldırılmaması konusu oylarınıza sunulacaktır.

Konuşma süreleri, şahıslar adına 10'ar dakika, Komisyon için 20 dakikadır.

Sayın Dumankaya, söz talebinizi yerine getiriyor musunuz?

HALİT DUMANKAYA (İstanbul) – Hayır.

BAŞKAN – Şahsı adına başka söz talebi?.. Yok.

Sayın Komisyon?..

ANAYASA VE ADALET KOMİSYONLARI ÜYELERİNDEN KURULU KARMA KOMİSYON BAŞKANI ATİLÂ SAV (Hatay) – Söz istiyorum Sayın Başkan.

BAŞKAN – Buyurun efendim.

ANAYASA VE ADALET KOMİSYONLARI ÜYELERİNDEN KURULU KARMA KOMİSYON BAŞKANI ATİLÂ SAV (Hatay) – Sayın Başkan, Yüce Meclisin sayın üyeleri; 616 sıra sayılı dosyada, Ömer Bilgin'in, TURBAN Genel Müdürü bulunduğu dönemde, Abant TURBAN Otelinde yapılan bazı işlemler sırasında gerçekdışı belgelere dayanarak ya da yapılmaması gereken bazı giderleri ve ağırlamaları yaptırarak firmayı zarara soktuğu iddia edilmiş ve hakkında Türk Ceza Kanununun 202/ 2 ve 240 ıncı maddeleriyle, yani, zimmet ve görevi kötüye kullanma iddiasıyla, nitelemesiyle kovuşturma yürütülmüştür. Olayın niteliğini ve dosyadaki belge ve bilgileri göz önünde tutan Komisyonumuz, dokunulmazlığın kaldırılması önerisiyle dosyayı Genel Kurulun huzuruna getirmiştir.

Bilgilerinize sunarım.

Saygılarımla.

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum Sayın Sav.

Sayın Bilgin, son söz hakkınızı kullanıyor musunuz?..

ÖMER BİLGİN (Isparta) – Hayır.

BAŞKAN – Komisyon raporu, Isparta Milletvekili Ömer Bilgin'in yasama dokunulmazlığının kaldırılmasını öngörmektedir.

Komisyon raporunu oyluyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Komisyon raporu kabul edilmiş ve Isparta Milletvekili Ömer Bilgin'in yasama dokunulmazlığının kaldırılmasına karar verilmiştir.

18.– Elazığ Milletvekili Mehmet Ağar’ın Yasama Dokunulmazlığının Kaldırılması Hakkında Başbakanlık Tezkeresi ve Anayasa ve Adalet Komisyonları Üyelerinden Kurulu Karma Komisyon Raporu (3/982) (S. Sayısı : 618) (1)

BAŞKAN – Elazığ Milletvekili Mehmet Ağar'ın yasama dokunulmazlığının kaldırılması hakkında Başbakanlık tezkeresi ve Anayasa ve Adalet Komisyonları Üyelerinden Kurulu Karma Komisyon raporunun görüşmelerine başlıyoruz.

Komisyon ve Hükümet yerinde.

Rapor, 618 sıra sayısıyla bastırılıp sayın üyelere dağıtılmıştır.

Raporun okunup okunmaması hususunu oylarınıza sunuyorum: Raporun okunmasını kabul edenler... Kabul etmeyenler... Raporun okunması kabul edilmemiştir.

Raporu üzerindeki görüşmelerde, şahsı adına iki üyeye, istediği takdirde Komisyona ve son olarak da, yasama dokunulmazlığının kaldırılması istenen milletvekiline söz verilecek; görüşmelerin bitiminde, yasama dokunulmazlığının kaldırılıp kaldırılmaması konusu oylarınıza sunulacaktır.

Konuşma süreleri, şahıslar adına 10'ar dakika, Komisyon için 20 dakikadır.

Şahsı adına söz talebinde bulunan sayın milletvekili?.. Yok.

Sayın Komisyon?.. Buyurun.

ANAYASA VE ADALET KOMİSYONLARI ÜYELERİNDEN KURULU KARMA KOMİSYON BAŞKANI ATİLÂ SAV (Hatay) – Sayın Başkan, Yüce Meclisin sayın üyeleri; Elazığ Milletvekili Sayın Mehmet Ağar’la ilgili sıra sayısı 618 olan dosya, daha önce Yüce Meclisin bilgisine sunulmuş olan dosyayla da ilgilendirilerek, -İçişleri Bakanlığı, mülkiye müfettişlerince hazırlanan bir raporda, Yaşar Öz’le ilgili soruşturmanın durdurulması ve adı geçenin serbest bırakılması, ele geçen tabanca, mermi ve silah taşıma izin belgesi ile yeşil pasaportların bir kurye vasıtasıyla Emniyet Genel Müdürlüğüne teslimini sağlamak suretiyle soruşturmayı engelleme ve cürüm eşyasını ortadan kaldırma iddiasıyla yürütülmekte olan bir soruşturmadır- ve Türk Ceza Kanununun 240 ıncı maddesine göre nitelenmiş bulunan eylemin özelliği ve diğer dosyalarla bağlantısı dikkate alınarak, Komisyonumuzca, dokunulmazlığın kaldırılması önerisiyle, Yüce Kurulun önüne getirilmiştir.

Bilgilerinize sunar, arz ederim.

Teşekkür ederim.

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum Sayın Sav.

Son söz hakkı için, Sayın Mehmet Ağar; buyurun. (DYP sıralarından alkışlar)

MEHMET AĞAR (Elazığ) – Sayın Başkan, Yüce Meclisin değerli üyeleri; biraz evvel Sayın Komisyon Başkanının bahsettiği konu dolayısıyla söz almış bulunuyorum. Bu vesileyle, gerek bu konuda, gerekse konunun genelini ilgilendiren meselelerde bazı açıklamalarda bulunma fırsatı bulduğumdan dolayı da memnuniyetimi ifade ediyorum.

Özellikle, konuya başlangıç olarak girildiğinde, biraz evvel Sayın Komisyon Başkanının ifade ettiği şekilde, aynı biçimde bir başka sayın üye hakkında aynı konuyla rabıtalı olan bir başka dokunulmazlığın kaldırılması talebi, her nedense, ertelenmiştir. Gerçi, buraya gelmiş olsaydı, ben aleyhte oy vereceğimi de peşinen ifade ediyorum; ancak, Yüce Meclisin dikkatini çekme bakımından, aynı konuda bir çifte standardın uygulandığını da burada açıkça ifade ediyorum. Bu tür sübjektif hukuk uygulamasının da ne ölçüde doğru olduğunu Yüce Meclisin takdirlerine sunuyorum.

Emniyet Genel Müdürlüğü görevinde bulunduğum sırada, Polis Vazife ve Selahiyet Kanununun ve sair kanunların bana vermiş olduğu yetkileri, tam manasıyla, hiçbir şeyden çekinmeksizin, bütün sorumluluk duygularımı müdrik olarak kullandım ve kullandığımı da, bugüne kadar, şerefle ifade ettim.

Hatırlatma babında, ek 7 nci maddeyi size okumak istiyorum:

"Polis, devletin ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğüne, Anayasa düzenine ve genel güvenliğe dair önleyici ve koruyucu tedbirleri almak, emniyet ve asayişi sağlamak üzere istihbarat faaliyetlerinde bulunur. Bu amaçla bilgi toplar, değerlendirir, yetkili mercilere veya kullanma alanına ulaştırır."

Emniyet Genel Müdürü olarak, kanunun verdiği bu yetkiyle, o dönemde, ülkemizin içinde ve dışında birbirleriyle rabıtalı devam eden ülkemize yönelik terör faaliyetleri, kaçakçılık faaliyetleri, organize suçlar, insan tacirliği olaylarına karşı, ülkemizin çok büyük eksiği olan istihbarat ağının güçlendirilmesi yönünde, mesai arkadaşlarımızla birlikte yoğun bir faaliyete girdik.

Elbette ki, teknolojik şartları ve teknolojik gelişmeleri kullanmanın yanında, istihbaratın hiç vazgeçilmez canlı haber alma ağının da oluşturulması, bizim için son derece önemli idi. Bu bakımdan, bu alanda, bilgi toplama niteliklerini haiz, tecrübeyi haiz ve bu çerçeve içerisindeki insanlarla rabıtası fazla olan elamanlama sürecine yoğun bir şekilde girilmiş oldu. Burada, temel mesele, finansman kaynaklarının belirlenmesi, bu finansman kaynakları sayesinde yetiştirilen örgüt militanlarının bilinmesi ve özellikle yurtdışından yurtiçine doğru olan faaliyetlerin anında öğrenilmesi suretiyle, muhtemel birtakım eylemlerin önünün kesilmesi gibi çok hayatî bir görev, büyük bir başarıyla ifa edilmiş ve bugüne kadar da ifa edilmeye devam edilegelmektedir.

Burada, bir şahsın serbest bırakılması konusundaki iddianın hukuken mümkün olmadığını ifade etmek istiyorum. Eğer bu gayrikanunî bir emirse, zaten bunun dinlenmemesi lazım. Böyle bir emrin verilebilmesi de mümkün değildir ve bu şekildeki bir iddianın ortaya çıkmasının da çok ciddî bir şey olmadığını ifade ediyorum. Ayrıca, bu konuyla ilgili olarak, zaten, İstanbul'da bir mahkemede dava sonuçlanmış, burada bir kişi kusurlu bulunmuş, diğer bütün arkadaşlar beraat etmişlerdir. Orada verilen çok cüzî bir hapis cezası, zannediyorum, paraya çevrilmek suretiyle dava bitirilmiştir.

Muhterem arkadaşlarım, bu vesileyle konunun bir başka yönüne de değinmek istiyorum. Terörle mücadelede devletlerin uygulayacağı yöntemler, millî ve milletlerarası anlayış bakımından çok büyük farklılıklar içerisinde değildir. Her devlet, kendisine yönelik tecavüzü -uluslararası hukuk kuralları ve millî hukuk kuralları içerisinde- defetmek hakkına sahiptir ve ülkesinin şartları gereği, kendi mücadele konseptini de kendisi oluşturur. Hiçbir ülkenin mücadele konseptinin birbirine benzemesi söz konusu değildir; çünkü, hepinizin takdiri gereği, her ülkenin şartları birbirinden farklıdır.

Eğer, bir ülkede, terör örgütleri, çok yoğun bir şekilde, dış destekli olarak terör faaliyetlerine devam ediyorlarsa, ülkenin çeşitli yerlerinde kurtarılmış bölgeleri ve kurtarılmış bölgeler içerisinde birtakım hâkimiyetleri tesis etmişlerse; şehir komiteleri tesis etmek vasıtasıyla, şehrin her türlü siyasî faaliyetlerinde, sair kültür faaliyetlerinde, o şehirlerde, bir çeşit, bir nevi egemenlik kurabilmişler ise; bu vatan topraklarının bir bölümünde, sözde ulusal meclisler ilân edebilme çılgınlığına varabilmişler ise; sabah akşam katledilen on bini aşkın insanın var olduğu ve bu yaranın da, bir kangren şeklinde on sene gibi uzunca bir periyodu aşmış olduğu görülüyor ise, bu mücadele, artık, bir ölçüde bir terör ve asayiş mücadelesinden ötede, bir vatan savunması durumuna gelmiştir.

Devletin yapmış olduğu mücadele, meşru müdafaa kategorisi içerisindedir. Bu kategori içerisinde alınan tedbirler, hukuka aykırı değil, elbette ki, hukukun üstünlüğünü sağlamak açısından alınan tedbirlerdir. Burada, varılmak istenen nokta, hukukun var olduğu demokrasi düzeninin yok edilmesidir. Burada, istismar edildiği biçimde, anlatıldığı gibi, hukukun yok edilmesi, hukuka aykırı davranış falan söz konusu değildir; tam tersine, hukukun o ülkede egemen olması, hukuk üstünlüğünün bizzat bina edilmesi ve hukukun üstünlüğünü yok etmek isteyen şer kuvvetlerinin başlarının ezilmesi söz konusudur.

Bu şartlar altında, 1992 yılında ülkedeki perspektife bir ufak bakış ve hatırlatma yapmak istiyordum; ancak, bugün, gündemdışı konuşmada, Erzurum Milletvekili Sayın İsmail Köse, bize bu fırsatı belli ölçüde sundu; bugünün şartları içerisinde, elinde kalın bir dosyayla, son dönem içerisinde, özellikle Doğu Anadolu Bölgesinde temadi eden olaylar konusunda bazı bilgiler verdi.

Elbette, hepimizi yürekten üzen, hepimizi yürekten parçalayan bu olayların temadi etmesinin sebepleri üzerinde durmak lazım. Neden, bu son altı ay, hatta bir seneye ulaşan bir zaman çerçevesi içerisinde, olaylarda, yeni baştan bir artış meydana geldi; bunu görmek lazım.

Terörle mücadelede, elbette ki, teknolojik donanımınızı sağlayacaksınız, makine, araç ve gerecinizi sağlayacaksınız, teçhizatınızı sağlayacaksınız; ama, bütün bunlardan istifade edecek olan unsur, insanın ta kendisidir. İnsanlar, psikolojik olarak bu mücadeleye sahip çıkacak, bu mücadele içerisinde fiilen görev yapan insanların ardında ve arkasında birtakım kuvvetlerin var olduğunu bilebilecek ve o kuvvetlerin kendisine verdiği maddî desteğin ötesindeki manavî destekle birlikte, bu psikolojiyle birlikte, mücadeleye hakikaten can koyarak, baş koyarak ve her türlü rizikoyu da, her ahval ve şart içerisinde omuzlamak suretiyle göze alabilmeyi içerisine sindirebilmiş olacaktır.

Kim diyebilir ki, ülkemizde devam ettirilmeye çalışılan şu yirmi yirmidört aylık süreç içerisinde, bugün, bu hizmetleri, bu görevleri ifa eden insanlar, geçmişin güçlü psikolojik donanımıyla birlikte bu mücadeleyi yürütebilme imkânına sahipler? Yarın, öbür gün, neden dolayı, kimden hesap sorulabileceğinin endişesini taşımadıklarını, hiç kimse, bugün, açık yüreklilikle söyleyebilir mi? Memleketi kan çanağına çeviren çetelerle, PKK çeteleriyle, terör çeteleriyle uğraşmak bir kenara bırakılmış, güvenlik güçlerinin meşruiyet içerisinde yaptıkları, yasaların kendilerine verdikleri imkânlardan istifade etmek suretiyle yapmış oldukları mücadele, maalesef ve maalesef, yasadışı bir örgütlenme biçiminde takdim edilmeye çalışılmıştır.

Bugün, bir gazetemizin bir köşesinde, çok değerli bir yazarımızın bir yazısı dikkatimi çekti. Ben, bunu, Yüce Meclisin de bilgilerine sunmak istiyorum: "Türkiye'de, Susurluk olayının devletin örtülü operasyon yaptığı gerçeğini ortaya çıkardığı çok söylendi. Bu tür operasyonların, sanki, içte gerçekleştirildiği intibaı yaratıldı. Oysa, bugün, devletler, örtülü operasyonları, daha ziyade başka ülkelerde uyguluyorlar. Örtülü operasyonların en belirgin ve rutin olanı, ülkelerin elçiliklerince yürütülen istihbarat faaliyetleri. İkinci derecede ise, bir ülkeden ajan sağlama gibi mütevazı adımlar da var. Bu kategori içerisine, özgür basını olan demokratik rejimlerde, halka belli fikirlerin propagandasını yapmak da giriyor. “Siyasî örtülü operasyon” adı verilenler ile “örtülü propaganda” adı verilenlerin, özellikle bizleri, medya mensuplarını, belki de herkesi ilgilendirdiğini düşünüyorum. Güneydoğuda 1984'ten beri sürdürülen PKK terörüyle mücadelenin boyutlarından biri de, Türkiye'ye karşı bazı dost ülkelerin de içinde bulunduğu bir grup ülke tarafından uygulanan, siyasî örtülü operasyonlar ile örtülü propagandadır.

Bugün, onbeş seneye varan bir süreç içerisinde, PKK gibi bir eşkıya, terör örgütünün, sadece güneydeki ve doğudaki iki komşumuzun, çeşitli ekonomik zorluklarla uğraşan, kendi güvenlik güçlerini yeteri ölçüde teçhiz etmeye madden imkân bulamayan iki ülkenin desteğiyle mi yürüdüğünü zannetmektesiniz? Asla öyle bir şey sözkonusu değil. Geçen süreç, gerek fiilen bu örgütün teçhizatlanmasındaki güçlenme, bellibaşlı stratejilerin uygulanması ve olayın taşındığı siyasî platformlardaki bulduğu destek anlamında, örgütün hangi dış desteklerle mücehhez kılındığının bir kez daha sağduyularda ve akıllarda yerini bulması gerekir.

PKK terörüne karşı mücadeleyi yarım asırlık deneyimi olan bir basın mensubu olarak yıllardır izlerken, bazı hususlar dikkat çekmeye başlıyor.

1 - Bir noktada, bazı yerli veya batılı yazarlar, sürekli “Türkiye bu işin üstesinden gelemez; işte Cezayir, işte Vietnam” demişlerdir.

Örnek gösterilen ülkelerde olup bitenleri incelediğinizde, o ülkelerde, hem Türkiye'deki şartların farklılığını saptıyorsunuz, hem de güvenlik alanında ulaşılan merhaleler açısından öne sürülen iddialar hakkındaki bizim şüphelerimizin ne kadar haklı olduğu ortaya çıkıyor.

2 - Bir başka noktada, konu, en büyük güncelliğe sahip güvenlik alanından, daha teorik bir insan hakları ve hukuk alanına kaydırılıyor.

Olay, bir güvenlik sorunundan, insan hakları ve hukuk alanına; dolayısıyla, siyasî platforma kaydırılmak istenmektedir. Böylece, dört başı mamur, planlı, programlı bir örtülü operasyon karşısında olduğunuz şüphesi, daha ziyade, içinizde ağır basmaya başlıyor."

Bu olay, çok önemli bir gerçeği, çok net ve veciz kelimelerle ifade etmektedir. Türkiye'nin çok önemli bir güvenlik meselesi, bir savunma meselesi haline getirilen -büyük boyutlarıyla; bugün, çok şükür, marjinal seviyeye indirilmiş gibi görünse de- zaman zaman meydana gelen bu zafiyet dolayısıyla, güvenlik konusunda ne kadar zor şartlarla, sıkıntılarla karşı karşıya olduğumuz, meydana gelen olaylardan açıkça ortaya çıkmaktadır.

Terörün dış desteği, göreve başladığımız dönemde açıkça ortadaydı. Kısa zaman içerisinde, birbiri ardına sürdürülen, gerek teknokratlar arasında, karşılıklı, emniyet makamlarıyla yapılan görüşmelerle gerekse diplomatik alanda yapılan görüşmelerle, Almanya, Fransa, bugün Avrupa Parlamentosunda aleyhimize kararlara el kaldıranlar, o gün, PKK'yı yasaklamışlardı.

Olayın, örtülü propaganda anlamında 1993'den 1998'e geldiğimiz noktada, ne noktaya ulaştığını görüyoruz. Her zamanki konuşmalarımda söyledim; bilerek veya bilmeyerek bu işe yanlış gözlükle bakanların kendilerine gelmeleri lazım, bu konuda sarf edilecek bir yanlış kelime, bir yanlış cümle ve tavrın ne kadar pahalıya mal olduğunu herkesin bilmesi lazım.

Bu ülkede bir ulusal meclis ilanına varan bir süreç yaşandı 1992'li yıllarda ve onun ötesinde, bu süreç içerisinde, bugün -adını vermek istemiyorum- çok şükür, pırıl pırıl günler geçiren il ve ilçelerimizde, 24 saati, 48 saati aşan sürelerle, âdeta büyük çatışmalar içerisinde, insanların sokaklara, caddelere çıkamadığı günler oldu, günlerin ikiye bölündüğü günler oldu, gündüz hâkimiyetinin güvenlik güçlerinde gece hâkimiyetinin eşkıyada olduğu günler oldu. Bunları siz unutabilirsiniz, başkaları unutabilir; ama, bunları canlı canlı yaşayan bu milletin hiçbir şekilde unutabilmesi mümkün değildir. Ülkede, âdeta, bir iç çatışma ortamı yaratılmak istendi; şuurlu, sağduyulu oluşturulan güvenlik politikalarıyla, bölgede, yörede yaşayan insanlardan tecrit edilen PKK, ortada bırakıldı. Bölge insanının ve Türk Milletinin her yerde yaşayan insanlarının büyük desteğiyle, örgüt, bilinen durumuna getirildi; ama, geçen zaman içerisindeki psikolojik dalgalanmalar, süreçteki irade zayıflamaları, bugün,o olayın, yine, Doğu Anadolu'dan İç Anadolu'ya, İç Anadolu'dan Karadeniz'e uzanan bir çizgi içerisinde, güncelliğini muhafaza ettirmekte ve yine, sınır bölgeleri ve yakın yerlerdeki karakol baskınlarıyla, hepimizi yürekten üzen manzaraların ve olayların yaşandığı günler geldi. Bunların temadi etmesini, elbette, hiçbirimiz istemiyoruz; ama, bunu istememek, arzu etmemek için bazı şeylerin de yapılması lazım, orada hizmet eden insanların arkasında var olan bir iradeyi haykırmak lazım. Bu irade zafiyetinden endişemiz vardır. Bütün arkadaşlarımızın, bu konudaki her türlü siyasî düşünceyi bir kenara itmek suretiyle, bunu anlaması ve kavraması lazım.

Her zaman milletimizin, memleketimizin, devletimizin hizmetinde saf tuttuk. Bizi devletle karşı karşıya getirme konusundaki çabaların hiçbiri başarıya ulaşamamıştır; ulaşabilmesi de mümkün değildir. Var olan sabrımızın, inancımızın yoğunluğu ve güçlülüğü -Allah'a şükrediyorum ki- bazılarını üzmüştür. Durup durup, temcit pilavı gibi, aynı konu içerisinden yeni birtakım meseleleri ortaya getirmek suretiyle, belki de bir ölçüde, bu Meclisin mesaisi çalınma durumundadır.

Daha önce söyledik, anlattık bütün bunları. O çerçeve içerisinde ortaya konulan bir dokunulmazlık dosyası geldi, kaldırıldı -biz de burada onu dedik ve dediğimiz bir şey vardı: "Bunların hepsi hukuk duvarına çarparak geri dönecek. Aceleye gerek yok, yanlışlığa gerek yok; ülkede hukuk düzeni var, kanunlar var, bunlar yanlıştır ve bunlar bir duvara çarpar ve geri döner." Bugün, Yargıtay duvarına çarpmıştır ve geri dönmüştür. Maalesef, bu yapılan yanlışlık yüzünden, DGM savcıları, hukuka uygun olmayan tarzda, ifademizi almak mecburiyetinde kalmışlardır. Bugün gelinen bu noktada, DGM savcılarının almış olduğu ifadenin hukuk içinde bir işlem olduğunu söyleyebilmek mümkün değildir. Meclisin bu yanlışlığı yapması için bir gerek yoktu, o zaman mesele çok net şekilde, gerek alt komisyonda gerekse Karma Komisyonda anlatılmış olmasına rağmen, sadece ve sadece, siyasî hesapla, bir linç hesabıyla üzerine gidildi. Gidildi de ne oldu; hiçbir şey olabilmesi mümkün değildir. Bizim sabrımız, bizim inancımız... İşte, sokakta, her yerde, Türkiye'nin dört bir tarafında bizi kucaklayan insanlarımızla, yapılan mücadelenin, verilen hizmetin kadrini, kıymetini bilen insanlarımızla, bugün yine omuz omuza yürüyoruz. Türkiye'de adaletin de hâkimlerin de hukukun da var olduğunu söylediğimizde, inanarak söylediğimiz bu sözlerin ne kadar yerli yerine oturduğu, bugün gelinen noktada açıkça ortadadır. Ortada, mahkemeye çıkmayı gerektiren bir durum var mı yok munun hesabının görüleceği yargı kuruluşları vardır; bugün o noktadadır. Böylesine bir aceleyle, böylesine sübjektif bir anlayışla, meselenin üzerine gitmenin ne kadar yanlış olduğunu, zaman içerisinde, hukuk çerçevesi göstermektedir.

Elbette, bu çalışmalardan, bu hizmetlerden, bu gelişmelerden memnun olmayan odakların, bize saldırmasından tabiî olan hiçbir şey yoktur. Bunu, Yüce Meclisin değerli üyelerinin hepsinin dikkatlerine sunmuştum; bir kere daha sunuyorum.

Açık saldırılar, herkesin malumudur. Dün, Hakkâri'de, öbür gün Çatak'ta, daha öncesinde Malatya'da, Sıvas'ta, her yerde meydana gelen açıkça saldırılarr hepimizin gözleri önündedir ciğerlerimizi yaralamaktadır. Hiç şüphesiz ki, bu çatı altındaki herkes de bundan mustariptir. Ancak, bir de sinsice saldırılar vardır. Bunlar da, psikolojik savaşın bir metodu olarak, iftira, kara çalma ve lekeleme operasyonlarıdır. Buradaki hedef, devlet için, millet için çalışan görevlileri, iftiralarla yıldırmak, görevden kaçırmak, millî refleksi zayıflatmak, kendilerini adadıkları milletin gözünden ve gönlünden düşürmektir. Böyle bir şeyin olabilmesi mümkün değildir. Bu milletin, tarihten gelen engin sağduyusu, doğruları yanlışları rahatlıkla ayırt edebilme yeteneği, çok şükür ki, insanları, hakikaten çok büyük bir güç olan millet sevgisinden hiçbir zaman mahrum etmemiştir. Bu dönemde, hiç olmazsa, büyük bir sabırla, doya doya, bu zevki, bu keyfi ve bu insanlarımızın güzelliğini yaşayabilme imkânını bulabildik. Elbette, bunların, bu milletin huzurunda, Mehmet Ağar'lar PKK ile mücadele etti, terör örgütlerinin belini kırdı, onların işlerini bitirdi diye saldırıyoruz, diyebilme imkânı yoktur. Birtakım senaryolar, birtakım uydurmalar, bugün her mahfilde ve her noktada açıkça yalan olduğu ortaya çıkmış senaryolar, işte devam eden bütün hukukî süreç içerisinde, hiçbir doğru tarafı olmayan meselelerin ispatı da kendiliğinden ortaya çıkmıştır. Aziz milletimiz, her zaman olduğu gibi, asaleti, âlicenaplığı, engin sağduyusuyla, vatanın bölünmez bütünlüğüne, hizmetine kendini adamış olan insanlara kucağını açmış, gönlünü açmıştır.

Birtakım insanların bizimle uğraşmasını anlayabiliyoruz, bundan hiç endişemiz yok. Bu hesaplaşma kesin hesaplaşma değildir, bu hesaplaşma daha sürecektir, bunun zamanı da vardır, mekânı da vardır, her platformu da vardır; ama, bu çatı altındaki bazı insanların, bu hesaplaşmada hangi tarafta olduklarını anlayabilmekte ciddî bir güçlük çekiyorum. (DYP sıralarından alkışlar) Herkesin, yeni baştan, geçen süreci çok iyi değerlendirmek suretiyle, tarafını ve yerini tespit etmekte zorlanmamasını açıkça temin ediyorum.

Benim dokunulmazlığımın kalkıp kalkmamasının hiç mesele olmadığını açıkça söylüyorum; ama, burada gösterilecek olan tavır, siyasî bir tavırdır; bugün eksik olan psikolojik mücadele açısındaki bu çalışma sürecine, bu hizmet sürecine karşı gösterilecek olan bir tavırdır. Elbette, birtakım yerlere angajmanları, angajeleri olanlar için söyleyecek hiçbir şeyim yoktur, belki yanlış bilgilerle donatıldıkları da açık bir gerçek olabilir, ona da bir şey demiyorum; ama, herkes, bulunduğu nokta, gelinen nokta ve bundan sonra muhtemel gelinecek noktalar konusunda yeni baştan bir vicdan muhasebesi içerisinde meseleleri açık seçik düşünmek, tartışmak, buna göre tavrını ve tarzını da koymak mecburiyetindedir; bunu çok açıkça ifade ediyorum. Bundan dolayı, bizim yapmış olduğumuz hizmetlerden, icraatlardan, şundan bundan, hiçbir zaman, hiçbir noktada pervamız olmadığını söyledik. Bir daha tekrar olmasın diye söylüyorum; defaatle bu kürsülerde dile getirdiğimiz gibi, bu hizmetlerin hiçbirisinde maddî meseleler konusunda da hiçbir kaygımızın olmadığını, her türlü hesabı verebilme konusundaki açıklığımızı da çok net ortaya koyduk; bunu tekrara gerek dahi görmüyorum. Herkesin herkesi bildiği, herkesin her noktada birçok bilgiyle mücehhez olduğu bir dönemi canlı canlı yaşamış olan bir insanım. Bundan dolayı da, bu konuların ne ölçüler içerisinde, kimler tarafından, hangi kaygılar içerisinde değerlendirildiği konusunda da yeteri ölçüde bilgiye sahibim ve huzur içerisindeyim, rahatlık içerisindeyim. Ne zaman bu konularla ilgili bize hizmet düşse, hangi şekil ve şart altında olursa olsun, aynı inançla, aynı güçle, hiçbir zaman yılmadan, yıkılmadan, bu hizmetleri yapmış olan bütün insanlar gibi devam edeceğimizi de açıkça ifade ediyorum.

Bu geçen süreç zarfında, bu devlete, bu millete, hakikaten, burada isimlerini saymakta zorluk çektiğim birçok insanın, çoluğuyla çocuğuyla, aileleriyle, yakınlarıyla, derin ıstıraplar içerisinde, ama, vakur biçimde, kendilerine yakışır ve yaraşır tarz içerisinde bu zorlukları yaşadıklarını idrak ettiklerini ve gelecekte var olacak zorlukları karşılama yönünde hazırlıklı olduklarını da yakinen biliyorum.

Bu çerçeve içerisinde, Yüce Meclise saygılarımı sunuyorum, Sayın Başkana teşekkürlerimi ifade ediyorum.

Meselelerin, en akılcı biçimde, en doğru biçimde, en ciddî biçimde ve de hukuk çerçevesi içerisinde, objektiflik içerisinde çözülmesinin, herkese eşit derecede yakın, herkese eşit derecede uzak olunmasının doğru olacağı kanaatiyle, derin saygılarımı sunuyorum; sağ olun. (DYP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Rapor üzerindeki görüşmeler tamamlanmıştır.

Komisyon raporu, Elazığ Milletvekili Mehmet Ağar'ın yasama dokunulmazlığının kaldırılmasına dairdir.

Komisyon raporunu oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler...

BEKİR YURDAGÜL (Kocaeli) – Sayın Başkan, Anavatan Partisi milletvekilleri Genel Kurul salonunu terk etti galiba.

NURHAN TEKİNEL (Kastamonu) – Ayıp, ayıp!..

BAŞKAN – Kabul etmeyenler... Komisyon raporu kabul edilmiş ve Elazığ Milletvekili Mehmet Ağar'ın yasama dokunulmazlığının kaldırılmasına karar verilmiştir. (CHP sıralarından alkışlar; DYP sıralarından gürültüler)

NECMİ HOŞVER (Bolu) – Yanlış saydınız.

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, burada görev yapan üç arkadaşımızın da, hiç kimsenin dokunulmazlığının kaldırılmasından zevk alacağını, keyif alacağını düşünmeyin. Eğer en ufak bir tereddütümüz olsaydı yeniden sayım yapardık.

19. – Samsun Milletvekili Murat Karayalçın’ın Yasama Dokunulmazlığının Kaldırılması Hakkında Başbakanlık Tezkeresi ve Anayasa ve Adalet Komisyonları Üyelerinden Kurulu Karma Komisyon Raporu (3/888) (S. Sayısı : 619) (1)

BAŞKAN – 19 uncu sıradaki, Samsun Milletvekili Murat Karayalçın'ın yasama dokunulmazlığının kaldırılması hakkında Başbakanlık tezkeresi ve Anayasa ve Adalet Komisyonları Üyelerinden Kurulu Karma Komisyon Raporunun görüşmelerine başlıyoruz.

Komisyon ve Hükümet yerinde.

Rapor, 619 sıra sayısıyla bastırılıp sayın üyelere dağıtılmıştır.

Raporun okunup okunmaması hususunu oylarınıza sunacağım : Raporun okunmasını kabul edenler... Kabul etmeyenler... Raporun okunması kabul edilmemiştir.

Rapor üzerindeki görüşmelerde, şahsı adına iki üyeye, istediği takdirde Komisyona ve son olarak da yasama dokunulmazlığının kaldırılması istenilen milletvekiline söz verilecek, görüşmelerin bitiminde yasama dokunulmazlığının kaldırılıp kaldırılmaması hususu oylarınıza sunulacaktır.

Konuşma süreleri, şahıslar adına 10'ar dakika, Komisyon için 20 dakikadır.

Şahsı adına söz talebi?.. Yok.

Sayın Komisyon?.. Buyurun.

ANAYASA VE ADALET KOMİSYONLARI ÜYELERİNDEN KURULU KARMA KOMİSYON BAŞKANI ATİLÂ SAV (Hatay) – Sayın Başkan, Yüce Meclisin sayın üyeleri; Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı bulunduğu dönemde, Büyükşehir Belediye Başkanlığına ait Portakal Çiçeği Vadisi Geliştirme Projesi için kurulacak Kalkınma Holding Anonim Şirketinin kurulması kararına rağmen, kamusal ağırlıklı bir şirketin, şahıslar tarafından kurulan aynı isimli şirkete ortak edildiği iddiasıyla ve bu nitelemeyle, Türk Ceza Kanununun 240 ıncı maddesine aykırı hareket nedeniyle hazırlanmış olan fezlekenin özel niteliğini göz önünde bulunduran Komisyonumuz, dokunulmazlığın kaldırılmasını, Yüce Meclise önermeye karar vermiştir. Takdirlerinize sunarım.

Saygılarımla.

BAŞKAN – Sayın Karayalçın, son söz hakkınızı...

MURAT KARAYALÇIN (Samsun) – Kullanmıyorum Sayın Başkan.

BAŞKAN – Kullanmıyorsunuz.

Komisyon raporunu oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Komisyon raporu kabul edilmiş ve Samsun Milletvekili Murat Karayalçın'ın yasama dokunulmazlığının kaldırılmasına karar verilmiştir.

NECMİ HOŞVER (Bolu) – Yalnız, Başkan, demin bizi bir oyuna getirdin; çünkü, bir avuç adam vardı, orada.

BAŞKAN – Sayın Hoşver, lütfen, ölçünüzü bilin!

NECMİ HOŞVER (Bolu) – Biz ölçümüzü biliyoruz.

BAŞKAN – Lütfen, ölçünüzü bilin!

NECMİ HOŞVER (Bolu) – Hayır efendim; ölçümüzü biliyoruz.

BAŞKAN – Lütfen, ölçünüzü bilin!

NECMİ HOŞVER (Bolu) – Sayın Başkan, biz de sayıyoruz, siz de sayıyorsunuz.

BAŞKAN – Lütfen, ölçünüzü bilin! Haddinizi bilin!

NECMİ HOŞVER (Bolu) – Ben haddimi biliyorum Başkanım. Oyuna getirdiniz...

BAŞKAN – Burada, sizin dışınızda da herkes sayım yapıyor...

NECMİ HOŞVER (Bolu) – Hayır efendim... Herkes yaptı; burada itiraz etti.

BAŞKAN – Sayın Hoşver, haddinizi bilin!

NECMİ HOŞVER (Bolu) – Ben haddimi biliyorum!

BAŞKAN – Beni, bugüne kadar uygulamadığım bir işi uygulatmak zorunda bırakmayın. Haddinizi bilin... Lüften oturun yerinize...

NECMİ HOŞVER (Bolu) – Neymiş o uygulayacağın?..

BAŞKAN – Lütfen, yerinize oturun!

NECMİ HOŞVER (Bolu) – Ne uygulayacakmışsınız Sayın Başkan?..

YILDIRIM AKTÜRK (Uşak) – Atacak dışarı, ne yapacaksın!..

NECMİ HOŞVER (Bolu) – Gel de at!

BAŞKAN – Sayın Hoşver, gönlünüzün istediği konusunda ölçüsüzlük yapamazsınız; Genel Kurulun iradesine karşı saygısızlık yapamazsınız...

NECMİ HOŞVER (Bolu) – Hepimiz saydık burada; bir avuç adam vardı orada... Herkes görüyor...

YALÇIN GÜRTAN (Samsun) – Bir avuç sizsiniz.

BAŞKAN – Sayın Hoşver, Genel Kurulun iradesine karşı ölçüsüzlük yapamazsınız; burada vicdanıyla sayım yapıyor herkes...

NECMİ HOŞVER (Bolu) – Hayır efendim; ne vicdanı; hangi vicdan?!. Burada hepimiz saydık...

BAŞKAN – Sayın Hoşver, son kez ihtar ediyorum.

20. – Isparta Milletvekili Ömer Bilgin’in Yasama Dokunulmazlığının Kaldırılması Hakkında Başbakanlık Tezkeresi ve Anayasa ve Adalet Komisyonları Üyelerinden Kurulu Karma Komisyon Raporu (3/978) (S. Sayısı : 623) (1)

BAŞKAN – 20 nci sırada bulunan, Isparta Milletvekili Ömer Bilgin'in yasama dokunulmazlığının kaldırılması hakkında Başbakanlık tezkeresi ve Anayasa ve Adalet Komisyonları Üyelerinden Kurulu Karma Komisyon raporunun görüşmelerine başlıyoruz.

Komisyon ve Hükümet yerinde.

Rapor, 623 sıra sayısıyla dağıtılmıştır.

Raporun okunup okunmaması hususunu oylarınıza sunacağım: Raporun okunmasını kabul edenler... Kabul etmeyenler... Raporun okunması kabul edilmemiştir.

Rapor üzerindeki görüşmelerde, şahsı adına iki üyeye, istediği takdirde Komisyona ve son olarak da yasama dokunulmazlığının kaldırılması istenilen milletvekiline söz verilecek, görüşmelerin bitiminde yasama dokunulmazlığının kaldırılıp kaldırılmaması konusu oylarınıza sunulacaktır.

Konuşma süreleri, şahıslar adına 10'ar dakika, Komisyon için 20 dakikadır.

Sayın Dumankaya, söz hakkınızı kullanıyor musunuz?

HALİT DUMANKAYA (İstanbul) –Kullanmıyorum Sayın Başkan.

Sayın Komisyon?.. Buyurun.

ANAYASA VE ADALET KOMİSYONLARI ÜYELERİNDEN KURULU KARMA KOMİSYON BAŞKANI ATİLÂ SAV (Hatay) – Sayın Başkan, Yüce Meclisin sayın üyeleri; Isparta Milletvekili Sayın Ömer Bilgin'le ilgili sıra sayısı 623 olan bu dosyada, Sayın Ömer Bilgin'in TURBAN Genel Müdürü bulunduğu dönemde, öncelikli yörelerden olmadığı halde Isparta'da TURBAN acentesi açmak suretiyle ve bu büroyu seçimlerde siyasî amaçla ve seçim amacıyla kullanmak suretiyle TURBAN'ı zarara soktuğu ve kişisel çıkar sağladığı iddiasıyla Isparta Cumhuriyet Başsavcılığınca düzenlenen fezlekede, Türk Ceza Kanununun 342 ve 240'ıncı maddelerine ve ayrıca 2918 sayılı Seçim Kanununa aykırı nitelemeleri göz önünde bulunduran Karma Komisyonumuz, dokunulmazlığın kaldırılması önerisini Yüce Meclisin bilgisine sunmaya karar vermiştir; arz ederim.

Teşekkür ederim.

TURHAN GÜVEN (İçel) – Karar yetersayısının aranılmasını istiyoruz.

BAŞKAN – Sayın Bilgin, son söz hakkınızı kullanıyor musunuz?

ÖMER BİLGİN (Isparta) – Kullanmıyorum.

BAŞKAN – Komisyon raporunu oylarınıza sunacağım; istendiği üzere, karar yetersayısını arayacağım.

Komisyon raporunu kabul edenler... Kabul etmeyenler... Karar yetersayısı yoktur.

Birleşime 18.30'a kadar ara veriyorum.

Kapanma Saati : 18.17

ÜÇÜNCÜ OTURUM

Açılma Saati : 18.30

BAŞKAN : Başkanvekili Uluç GÜRKAN

KÂTİP ÜYELER : Hüseyin YILDIZ (Mardin), Ünal YAŞAR (Gaziantep)

BAŞKAN – Türkiye Büyük Millet Meclisinin 125 inci Birleşiminin Üçüncü Oturumunu açıyorum.

Isparta Milletvekili Ömer Bilgin'in yasama dokunulmazlığının kaldırılmasına dair Başbakanlık tezkeresi ve Anayasa ve Adalet Komisyonları Üyelerinden Kurulu Karma Komisyon raporunun oylaması sırasında karar yetersayısının aranılması istenmişti; karar yetersayısını bulamamıştık.

Çalışmalarımıza kaldığımız yerden devam ediyoruz.

V. – KANUN TASARI VE TEKLİFLERİYLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)

20. – Isparta Milletvekili Ömer Bilgin’in Yasama Dokunulmazlığının Kaldırılması Hakkında Başbakanlık Tezkeresi ve Anayasa ve Adalet Komisyonları Üyelerinden Kurulu Karma Komisyon Raporu (3/978) (S. Sayısı : 623) (Devam)

BAŞKAN – Komisyon ve Hükümet yerinde.

Şimdi, raporu yeniden oylarınıza sunacağım ve karar yetersayısını arayacağım.

Raporu kabul edenler_Kabul etmeyenler... Rapor kabul edilmiştir; karar yetersayısı vardır.

21. – Samsun Milletvekili Murat Karayalçın’ın Yasama Dokunulmazlığının Kaldırılması Hakkında Başbakanlık Tezkeresi ve Anayasa ve Adalet Komisyonları Üyelerinden Kurulu Karma Komisyonun Kovuşturmanın Milletvekilliği Sıfatının Sona Ermesine Kadar Ertelenmesine Dair Raporu ve Samsun Milletvekili Murat Karayalçın’ın İçtüzüğün 133 üncü maddesine göre rapora itirazı (3/1144) (S. Sayısı : 426’ya 1 inci Ek) (1)

BAŞKAN – Samsun Milletvekili Murat Karayalçın'ın yasama dokunulmazlığının kaldırılması hakkında Başbakanlık tezkeresi ve Anayasa ve Adalet Komisyonları Üyelerinden Kurulu Karma Komisyon raporu ve Samsun Milletvekili Murat Karayalçın'ın İçtüzüğün 133 üncü maddesine göre rapora itirazının görüşmelerine başlıyoruz.

Komisyon ve Hükümet yerinde.

Sayın milletvekilleri, bu rapor, İçtüzüğün 133 üncü maddesine göre, 426 sıra sayısıyla bastırılmış ve 13.1.1998 tarihli 41 inci Birleşimde Genel Kurulun bilgisine sunulmuştu.

Yine aynı madde gereğince, Samsun Milletvekili Murat Karayalçın tarafından, bu rapora, süresi içinde itiraz edilmiştir. Rapor ve bu rapora yapılan itiraz, 426'ya 1 inci Ek sıra sayısıyla bastırılıp, sayın üyelere dağıtılmıştır.

Raporun okunup okunmaması hususunu oylarınıza sunacağım: Raporun okunmasını kabul edenler... Kabul etmeyenler... Raporun okunması kabul edilmemiştir.

Rapor üzerindeki görüşmelerde, şahsı adına iki üyeye, istediği takdirde Komisyona, son olarak da yasama dokunulmazlığının kaldırılması istenilen milletvekiline söz verilecek; görüşmelerin bitiminde, yasama dokunulmazlığının kaldırılıp kaldırılmaması konusu oylarınıza sunulacaktır.

Konuşma süreleri, şahıslar adına 10'ar dakika, Komisyon için 20 dakikadır.

Rapor üzerinde, şahsı adına söz talebinde bulunan sayın milletvekili?.. Yok.

Sayın Komisyon?..

ANAYASA VE ADALET KOMİSYONLARI ÜYELERİNDEN KURULU KARMA KOMİSYON BAŞKANI ATİLÂ SAV (Hatay) – Söz istiyorum Sayın Başkan.

BAŞKAN – Buyurun.

ANAYASA VE ADALET KOMİSYONLARI ÜYELERİNDEN KURULU KARMA KOMİSYON BAŞKANI ATİLÂ SAV (Hatay) – Sayın Başkan, Yüce Meclisin sayın üyeleri; 21'den 34 üncü sıraya kadar olan 14 dosya, Komisyonumuzdan dönem sonuna erteleme görüşüyle çıkmış dosyalardır. Bunların Yüce Kurulun huzuruna gelmesinin nedeni, ilgililerin itirazıdır. Bu itibarla, biz, bundan sonraki dosyalarla ilgili olarak da Komisyonumuzun görüşünü tekrar tekrar dile getirmeyeceğiz. Sadece, 13'ü Sayın Murat Karayalçın'a, 1'i de Aydın Milletvekili Sayın Sema Pişkinsüt'e ait olan dosyalarda Komisyonumuzun görüşünün erteleme doğrultusunda olduğunu kısaca arz ediyorum.

Teşekkür ediyor, saygılar sunuyorum.

BAŞKAN – Sayın Karayalçın, söz talebiniz var; buyurun efendim.

MURAT KARAYALÇIN (Samsun) – Sayın Başkan, değerli arkadaşlarım; bir duyarlılığı sizlerle paylaşmak için yeniden söz almış bulunuyorum. Önceki konuşmamda, açıklamalarımın tüm fezlekeler için geçerli olduğunu ifade etmiştim; ancak, şimdi, küçük bir açıklama yapma ihtiyacını duyuyorum.

Komisyon Başkanı Sayın Sav'ın da işaret ettiği gibi, bundan sonra, hakkımda düzenlenmiş olan fezlekelerle ilgili olarak, Komisyonumuz, dokunulmazlığın kaldırılmasının dönem sonuna bırakılması kararını almıştır; ben, buna itiraz ediyorum; dokunulmazlığımın kaldırılmasının, bu fezleke için ya da bu dosya için ve bundan sonra gelecek fezlekeler için de geçerli olması talebinde bulunuyorum. Benim için böyle bir talebi ortaya koymanın temel nedeni şudur: Daha önce de ifade ettim, 15 fezlekede alınmış olan kararlar, benim için aynı niteliği taşımaktadır. Konular farklı; kimi yatırım konuları, kimi hizmet konuları, kimi ise atamayla ilgili konular; böyle bir ayırım yapılmamalıdır. Eğer -söz konusu milletvekili olarak- bunların tümünü ben aynı görüyorsam, buna itiraz etmek durumundayım.

Bir ayırımı kabul etmem, şöyle bir izlenimin verilmesini de kabul etmem anlamına gelecektir: İki dosyada benim dokunulmazlığımın kaldırılmasını gerektiren unsurlar, hususlar vardır da, öteki dosyalarda benim dokunulmazlığımın kaldırılmasını gerektiren unsurlar yoktur. Oysa, böyle bir ayırım geçerli olamaz. Benim için, bunların hepsi birdir, hepsi doğrudur, hepsi Ankara için ve Ankaralılar için geçerli olan kararlardır. O nedenle, dokunulmazlığımın dönem sonuna bırakılmasına itiraz ediyorum ve sizlerden, bu itirazımın kabul edilmesini talep ediyorum.

Hepinize saygılar sunuyorum. (CHP, ANAP ve DSP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum Sayın Karayalçın.

Rapor üzerindeki görüşmeler tamamlanmıştır.

Şimdi, Komisyonun, Samsun Milletvekili Murat Karayalçın'ın yasama dokunulmazlığının kaldırılmasına gerek olmadığına dair raporunu oylarınıza sunacağım. Rapor kabul edildiği takdirde, Samsun Milletvekili Murat Karayalçın hakkındaki kovuşturmanın milletvekili sıfatının sona ermesine kadar ertelenmesine karar verilmiş olacaktır. Rapor kabul edilmediği takdirde, adı geçen milletvekilinin yasama dokunulmazlığının kaldırılmasına karar verilmiş olacaktır.

Komisyon raporunu oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler...

YAŞAR OKUYAN (Yalova) – Sayın Başkan, bir daha açıklar mısınız.

BAŞKAN – Bir daha açıklıyorum efendim: Rapor kabul edildiği takdirde, Samsun Milletvekili Murat Karayalçın hakkındaki kovuşturmanın milletvekili sıfatının sona ermesine kadar ertelenmesine karar verilmiş olacaktır. Rapor kabul edilmediği takdirde, Sayın Karayalçın'ın isteği doğrultusunda yasama dokunulmazlığının kaldırılmasına hükmedilmiş olacaktır.

Komisyonun raporunu oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Komisyon raporu kabul edilmemiş ve Samsun Milletvekili Murat Karayalçın'ın yasama dokunulmazlığının kaldırılmasına karar verilmiştir. (CHP sıralarından alkışlar)

22. – Samsun Milletvekili Murat Karayalçın’ın Yasama Dokunulmazlığının Kaldırılması Hakkında Başbakanlık Tezkeresi ve Anayasa ve Adalet Komisyonları Üyelerinden Kurulu Karma Komisyonun Kovuşturmanın Milletvekilliği Sıfatının Sona Ermesine Kadar Ertelenmesine Dair Raporu ve Samsun Milletvekili Murat Karayalçın’ın İçtüzüğün 133 üncü maddesine göre rapora itirazı (3/855) (S. Sayısı : 427’ye 1 inci Ek) (1)

BAŞKAN – Samsun Milletvekili Murat Karayalçın'ın yasama dokunulmazlığının kaldırılması hakkında Başbakanlık tezkeresi ve Anayasa ve Adalet Komisyonları Üyelerinden Kurulu Karma Komisyon raporu ve Samsun Milletvekili Murat Karayalçın'ın İçtüzüğün 133 üncü maddesine göre rapora itirazının görüşmelerine başlıyoruz.

Komisyon ve Hükümet yerinde.

Bu rapor, İçtüzüğün 133 üncü maddesine göre, 427 sıra sayısıyla bastırılmış, 13.1.1998 tarihli 41 inci Birleşimde Genel Kurulun bilgisine sunulmuştur.

Yine aynı madde gereğince, Samsun Milletvekili Murat Karayalçın tarafından bu rapora, süresi içinde itiraz edilmiştir. Rapor ve bu rapora yapılan itiraz, 427'ye 1 inci Ek sıra sayısıyla bastırılıp sayın üyelere dağıtılmıştır.

Raporun okunup okunmamasını oylarınıza sunacağım : Raporun okunmasını kabul edenler... Kabul etmeyenler... Raporun okunması kabul edilmemiştir.

Rapor üzerindeki görüşmelerde; şahsı adına 2 üyeye, istediği takdirde Komisyona, son olarak da yasama dokunulmazlığının kaldırılması istenen milletvekiline söz verilecek; görüşmelerin bitiminde yasama dokunulmazlığının kaldırılıp kaldırılmaması konusu oylarınıza sunulacaktır.

Konuşma süreleri; şahıslar adına 10'ar dakika, Komisyon için 20 dakikadır.

Rapor üzerinde şahsı adına söz alan milletvekili?.. Yok.

Sayın Komisyon?.. Bir açıklamanız yok.

Sayın Karayalçın?..

MURAT KARAYALÇIN (Samsun) – Konuşmayacağım Sayın Başkan.

BAŞKAN – Son söz hakkını kullanmıyorsunuz.

Raporu oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Komisyon raporu kabul edilmemiş ve Samsun Milletvekili Murat Karayalçın'ın yasama dokunulmazlığının kaldırılmasına karar verilmiştir.

23. – Samsun Milletvekili Murat Karayalçın’ın Yasama Dokunulmazlığının Kaldırılması Hakkında Başbakanlık Tezkeresi ve Anayasa ve Adalet Komisyonları Üyelerinden Kurulu Karma Komisyonun Kovuşturmanın Milletvekilliği Sıfatının Sona Ermesine Kadar Ertelenmesine Dair Raporu ve Samsun Milletvekili Murat Karayalçın’ın İçtüzüğün 133 üncü maddesine göre rapora itirazı (3/890) (S. Sayısı : 448’e 1 inci Ek) (1)

BAŞKAN – Samsun Milletvekili Murat Karayalçın'ın yasama dokunulmazlığının kaldırılması hakkında Başbakanlık tezkeresi ve Anayasa Adalet Komisyonları Üyelerinden Kurulu Karma Komisyon raporu ve Samsun Milletvekili Murat Karayalçın'ın İçtüzüğün 133 üncü maddesine göre rapora İtirazının görüşmelerine başlıyoruz.

Komisyon ve Hükümet yerinde.

Bu rapor, İçtüzüğün 133 üncü maddesine göre 448 sıra sayısıyla bastırılmış ve 4 Şubat 1998 tarihli 50 nci Birleşimde Genel Kurulun bilgisine sunulmuştur.

Aynı madde gereğince, Samsun Milletvekili Murat Karayalçın tarafından, bu rapora süresi içerisinde itiraz edilmiştir. Rapor ve bu rapora yapılan itiraz 448'e 1 inci Ek sıra sayısıyla bastırılıp, sayın üyelere dağıtılmıştır.

Raporun okunup okunmamasını oylarınıza sunuyorum: Raporun okunmasını kabul edenler... Kabul etmeyenler... Raporun okunması kabul edilmemiştir.

Rapor üzerindeki görüşmelerde şahsı adına iki üyeye, istediği takdirde Komsiyona, son olarak da, yasama dokunulmazlığının kaldırılması istenen milletvekiline söz verilecek, görüşmelerin bitiminde yasama dokunulmazlığının kaldırılıp kaldırılmaması konusu oylarınıza sunulacaktır.

Konuşma süreleri, şahıslar adına 10'ar, Komisyon için 20 dakikadır.

Rapor üzerinde şahsı adına söz talebi?.. Yok.

Sayın Komisyon söz talebiniz var mı efendim?

ANAYASA VE ADALET KOMİSYONLARI ÜYELERİNDEN KURULU KARMA KOMİSYON BAŞKANI ATİLÂ SAV (Hatay) – Yok efendim.

BAŞKAN – Sayın Karayalçın?..

MURAT KARAYALÇIN (Samsun) – Yok efendim.

BAŞKAN – Komisyon raporunu oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Rapor kabul edilmemiş ve Samsun Milletvekili Murat Karayalçın'ın yasama dokunulmazlığının kaldırılmasına karar verilmiştir.

24. – Samsun Milletvekili Murat Karayalçın’ın Yasama Dokunulmazlığının Kaldırılması Hakkında Başbakanlık Tezkeresi ve Anayasa ve Adalet Komisyonları Üyelerinden Kurulu Karma Komisyonun Kovuşturmanın Milletvekilliği Sıfatının Sona Ermesine Kadar Ertelenmesine Dair Raporu ve Samsun Milletvekili Murat Karayalçın’ın İçtüzüğün 133 üncü maddesine göre rapora itirazı (3/271) (S. Sayısı : 482’ye 1 inci Ek) (2)

BAŞKAN – Samsun Milletvekili Murat Karayalçın'ın yasama dokunulmazlığının kaldırılması hakkında Başbakanlık tezkeresi ve Anayasa ve Adalet Komisyonları Üyelerinden Kurulu Karma Komisyon raporu ve Samsun Milletvekili Murat Karayalçın'ın İçtüzüğün 133 üncü maddesine göre rapora itirazının görüşmelerine başlıyoruz.

Komisyon ve Hükümet yerinde.

Rapor, 482 sıra sayısıyla bastırılıp, Genel Kurulun 17.2.1998 tarihli 55 inci Birleşiminde bilgisine sunulmuştur.

Yine aynı madde gereğince, Samsun Milletvekili Murat Karayalçın tarafından bu rapora süresi içerisinde itiraz edilmiştir. Rapor ve bu rapora yapılan itiraz 482'ye 1 inci ek sıra sayısıyla bastırılıp sayın üyelere dağıtılmıştır.

Raporun okunup okunmaması hususunu oylarınıza sunacağım : Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Raporun okunması kabul edilmemiştir.

Rapor üzerindeki görüşmelerde, şahsı adına iki üyeye, istediği takdirde Komisyona, son olarak da, yasama dokunulmazlığının kaldırılması istenen milletvekiline söz verilecek; görüşmelerin bitiminde, yasama dokunulmazlığımın kaldırılıp kaldırılmaması konusu oylanacaktır.

Konuşma süreleri, şahısları adına 10 dakika, Komisyon için 20 dakikadır.

Rapor üzerinde şahsı adına söz alan sayın milletvekili?.. Yok.

Komisyonun söz talebi?.. Yok.

Sayın Karayalçın'ın son söz hakkını kullanım talebi?..

MURAT KARAYALÇIN (Samsun) – Sayın Başkan, bir düzeltme yapabilir miyim.

BAŞKAN – Buyurun.

MURAT KARAYALÇIN (Samsun) – Sanırım, Komisyon talebinin daha değişik bir şekilde anlatılması gerekiyor. Orada yasama dokunulmazlığının kaldırılması talep edilmiyor, dokunulmazlığımın ertelenmesi isteniyor; buna itiraz ediyorum.

BAŞKAN – Komisyon raporunu oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Komisyon raporu kabul edilmemiş ve Samsun Milletvekili Murat Karayalçın'ın yasama dokunulmazlığının kaldırılmasına karar verilmiştir.

25. – Samsun Milletvekili Murat Karayalçın’ın Yasama Dokunulmazlığının Kaldırılması Hakkında Başbakanlık Tezkeresi ve Anayasa ve Adalet Komisyonları Üyelerinden Kurulu Karma Komisyonun Kovuşturmanın Milletvekilliği Sıfatının Sona Ermesine Kadar Ertelenmesine Dair Raporu ve Samsun Milletvekili Murat Karayalçın’ın İçtüzüğün 133 üncü maddesine göre rapora itirazı (3/880) (S. Sayısı : 483’e 1 inci Ek) (1)

BAŞKAN – Samsun Milletvekili Murat Karayalçın'ın yasama dokunulmazlığının kaldırılması hakkındaki Başbakanlık tezkeresi ve Anayasa ve Adalet Komisyonları Üyelerinden Kurulu Karma Komisyon raporu ve Samsun Milletvekili Murat Karayalçın'ın İçtüzüğün 133 üncü maddesine göre rapora itirazının görüşmelerine başlıyoruz.

Komisyon ve Hükümet yerinde.

Bu rapor, İçtüzüğün 133 üncü maddesine göre, 483 sıra sayısıyla bastırılmış ve 17.2.1998 tarihli 55 inci Birleşimde Genel Kurulun bilgisine sunulmuştur.

Yine, aynı madde gereğince, Samsun Milletvekili Murat Karayalçın tarafından bu rapora süresi içerisinde itiraz edilmiştir.

Rapor ve bu rapora yapılan itiraz, 483'e 1 inci ek sıra sayısıyla bastırılıp, sayın üyelere dağıtılmıştır.

Raporun okunup okunmaması hususunu oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Raporun okunması kabul edilmemiştir.

Rapor üzerindeki görüşmelerde, şahsı adına iki üyeye, istediği takdirde Komisyona, son olarak da, yasama dokunulmazlığının kaldırılmasının ertelenmesi istenen milletvekiline söz verilecek; görüşmelerin bitiminde, yasama dokunulmazlığının ertelenmesi ya da kaldırılması konusu oylarınıza sunulacaktır.

Konuşma süreleri, şahısları adına 10 dakika, Komisyon için 20 dakikadır.

Rapor üzerinde şahsı adına söz alan sayın milletvekili?.. Yok.

Komisyonun söz talebi?.. Yok.

Sayın Karayalçın'ın son söz hakkını kullanım talebi?.. Yok.

Raporu oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Komisyon raporu kabul edilmemiş ve Samsun Milletvekili Murat Karayalçın'ın yasama dokunulmazlığının kaldırılmasına karar verilmiştir.

26. – Samsun Milletvekili Murat Karayalçın’ın Yasama Dokunulmazlığının Kaldırılması Hakkında Başbakanlık Tezkeresi ve Anayasa ve Adalet Komisyonları Üyelerinden Kurulu Karma Komisyonun Kovuşturmanın Milletvekilliği Sıfatının Sona Ermesine Kadar Ertelenmesine Dair raporu ve Samsun Milletvekili Murat Karayalçın’ın İçtüzüğün 133 üncü maddesine göre rapora itirazı (3/834) (S. Sayısı : 484’e 1 inci Ek) (1)

BAŞKAN – Samsun Milletvekili Murat Karayalçın'ın yasama dokunulmazlığının kaldırılması hakkındaki Başbakanlık tezkeresi ve Anayasa ve Adalet Komisyonları Üyelerinden Kurulu Karma Komisyon raporu ve Samsun Milletvekili Murat Karayalçın'ın İçtüzüğün 133 üncü maddesine göre rapora itirazının görüşmelerine başlıyoruz.

Komisyon ve Hükümet yerinde.

Bu rapor, İçtüzüğün 133 üncü maddesine göre, 484 sıra sayısıyla bastırılmış ve 17.2.1998 tarihli 55 inci Birleşimde Genel Kurulun bilgisine sunulmuştur.

Yine, aynı madde gereğince, Samsun Milletvekili Murat Karayalçın tarafından bu rapora süresi içerisinde itiraz edilmiştir. Rapor ve bu rapora yapılan itiraz, 484'e 1 inci ek sıra sayısıyla bastırılıp, sayın üyelere dağıtılmıştır.

Raporun okunup okunmaması hususunu oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Raporun okunması kabul edilmemiştir.

Rapor üzerindeki görüşmelerde, şahsı adına iki üyeye, istediği takdirde Komisyona, son olarak da, yasama dokunulmazlığının kaldırılması istenen milletvekiline söz verilecek; görüşmelerin bitiminde yasama dokunulmazlığının kaldırılıp kaldırılmaması konusu oylarınıza sunulacaktır.

Konuşma süreleri, şahıslar adına 10’ar dakika, Komisyon için 20 dakikadır.

Rapor üzerinde şahsı adına söz alan sayın milletvekili?.. Yok.

Komisyonun söz talebi?.. Yok.

Sayın Karayalçın'ın son söz hakkını kullanım talebi?.. Yok.

Komisyon raporunu oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Komisyon raporu kabul edilmemiş ve Samsun Milletvekili Murat Karayalçın'ın yasama dokunulmazlığının kaldırılmasına karar verilmiştir.

27. – Samsun Milletvekili Murat Karayalçın’ın Yasama Dokunulmazlığının Kaldırılması Hakkında Başbakanlık Tezkeresi ve Anayasa ve Adalet Komisyonları Üyelerinden Kurulu Karma Komisyonun Kovuşturmanın Milletvekilliği Sıfatının Sona Ermesine Kadar Ertelenmesine Dair Raporu ve Samsun Milletvekili Murat Karayalçın’ın İçtüzüğün 133 üncü maddesine göre rapora itirazı (3/313) (S. Sayısı : 518’e 1 inci Ek) (1)

BAŞKAN – Samsun Milletvekili Murat Karayalçın'ın yasama dokunulmazlığının kaldırılması hakkında Başbakanlık tezkeresi ve Anayasa ve Adalet Komisyonları Üyelerinden Kurulu Karma Komisyon raporu ve Samsun Milletvekili Murat Karayalçın'ın İçtüzüğün 133 üncü maddesine göre rapora itirazının görüşmelerine başlıyoruz.

Komisyon ve Hükümet yerinde.

Sayın milletvekilleri, bu rapor, İçtüzüğün 133 üncü maddesine göre, 518 sıra sayısıyla bastırılmış ve 3.3.1998 tarihli 61 inci Birleşimde Genel Kurulun bilgisine sunulmuştu.

Yine aynı madde gereğince, Samsun Milletvekili Murat Karayalçın tarafından, bu rapora, süresi içinde itiraz edilmişti. Rapor ve bu rapora yapılan itiraz, 518'e 1 inci ek sıra sayısıyla bastırılıp, sayın üyelere dağıtılmıştır.

Raporun okunup okunmaması hususunu oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Raporun okunması kabul edilmemiştir.

Şahsı adına söz talebi olan sayın milletvekili?.. Yok.

Sayın Komisyonun söz talebi?.. Yok.

Sayın Karayalçın'ın son söz talebi?.. Yok.

Raporu oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Komisyon raporu kabul edilmemiş ve Samsun Milletvekili Murat Karayalçın'ın yasama dokunulmazlığının kaldırılmasına karar verilmiştir.

28. – Samsun Milletvekili Murat Karayalçın’ın Yasama Dokunulmazlığının Kaldırılması Hakkında Başbakanlık Tezkeresi ve Anayasa ve Adalet Komisyonları Üyelerinden Kurulu Karma Komisyonun Kovuşturmanın Milletvekilliği Sıfatının Sona Ermesine Kadar Ertelenmesine Dair Raporu ve Samsun Milletvekili Murat Karayalçın’ın İçtüzüğün 133 üncü maddesine göre rapora itirazı (3/940) (S. Sayısı : 527’e 1 inci Ek) (2)

BAŞKAN – Samsun Milletvekili Murat Karayalçın'ın yasama dokunulmazlığının kaldırılması hakkında Başbakanlık tezkeresi ve Anayasa ve Adalet Komisyonları Üyelerinden Kurulu Karma Komisyon raporu ve Samsun Milletvekili Murat Karayalçın'ın İçtüzüğün 133 üncü maddesine göre rapora itirazının görüşmelerine başlıyoruz.

Komisyon ve Hükümet yerinde.

Bu rapor, İçtüzüğün 133 üncü maddesine göre, 527 sıra sayısıyla bastırılmış ve 10.3.1998 tarihli 64 üncü Birleşimde Genel Kurulun bilgisine sunulmuştur.

Yine aynı madde uyarınca, Samsun Milletvekili Murat Karayalçın tarafından, bu rapora, süresi içinde itiraz edilmiştir. Rapor ve bu rapora yapılan itiraz, 527'ye 1 inci ek sıra sayısıyla bastırılıp sayın üyelere dağıtılmıştır.

Raporun okunup okunmaması hususunu oylarınıza sunuyorum: Raporun okunmasını kabul edenler... Kabul etmeyenler... Raporun okunması kabul edilmemiştir.

Rapor üzerinde şahsı adına söz talebinde bulunan sayın milletvekili?.. Yok.

Komisyonun söz talebi?.. Yok.

Sayın Karayalçın'ın son söz hakkı yönünde bir talebi?.. Yok.

Raporu oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Komisyon raporu kabul edilmemiş ve Samsun Milletvekili Murat Karayalçın'ın yasama dokunulmazlığının kaldırılmasına karar verilmiştir.

29. – Aydın Milletvekili Sema Pişkinsüt’ün Yasama Dokunulmazlığının Kaldırılması Hakkında Başbakanlık Tezkeresi ve Anayasa ve Adalet Komisyonları Üyelerinden Kurulu Karma Komisyonun Kovuşturmanın Milletvekilliği Sıfatının Sona Ermesine Kadar Ertelenmesine Dair Raporu ve Aydın Milletvekili Sema Pişkinsüt’ün İçtüzüğün 133 üncü maddesine göre rapora itirazı (3/309) (S. Sayısı : 559’a 1 inci Ek) (1)

BAŞKAN – Aydın Milletvekili Sema Pişkinsüt'ün yasama dokunulmazlığının kaldırılması hakkında Başbakanlık tezkeresi ve Anayasa ve Adalet Komisyonları Üyelerinden Kurulu Karma Komisyon raporu ve Aydın Milletvekili Sema Pişkinsüt'ün İçtüzüğün 133 üncü maddesine göre rapora itirazının görüşmelerine başlıyoruz.

Komisyon ve Hükümet yerinde.

Bu rapor, İçtüzüğün 133 üncü maddesine göre, 559 sıra sayısıyla bastırılmış ve 17.3.1998 tarihli 67 nci Birleşimde Genel Kurulun bilgisine sunulmuştur.

Yine, aynı madde gereğince, Aydın Milletvekili Sema Pişkinsüt tarafından bu rapora süresi içinde itaraz edilmiştir. Rapor ve bu rapora yapılan itiraz, 559'a 1 inci ek sıra sayısıyla bastırılıp sayın üyelere dağıtılmıştır.

Raporun okunup okunmaması hususunu oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmemiştir.

Rapor üzerinde şahsı adına söz talebinde bulunan sayın milletvekili?.. Yok.

Sayın Komisyon, söz talebiniz var mı efendim?

ANAYASA VE ADALET KOMİSYONLARI ÜYELERİNDEN KURULU KARMA KOMİSYON BAŞKANI ATİLÂ SAV (Hatay) – Baştan söylemiştik; aynı şeyleri söylüyoruz.

BAŞKAN – Evet, baştan söyledikleriniz.

SEMA PİŞKİNSÜT (Aydın) – Sayın Başkan, söz hakkımı kullanmak istiyorum.

BAŞKAN – Sayın Pişkinsüt, sizin son söz hakkını kullanma talebiniz var.

Buyurun efendim. (DSP sıralarından alkışlar)

SEMA PİŞKİNSÜT (Aydın) – Sayın Başkan, teşekkür ederim.

Sayın Başkan, saygıdeğer üyeler; Anayasamızın ve İçtüzüğümüzün bana verdiği yetkiyle bu konuya itiraz ettim. Gerçekten, hem hazırlık komisyonumuz hem de karma komisyonumuz, özellikle, konunun, soruşturmanın ağırlığı ve yasama görevlerinin gereği gibi yerine getirilmedeki dokunulmazlık hakkım nedeniyle dokunulmazlığımın kaldırılmaması yönünde kararını vermişti. Bu karar için, elbette ki, değerli Komisyon üyelerimize teşekkür ediyorum; ancak, itiraz ediyorum. Başından beri, hem hazırlık komisyonuna hem de diğer komisyona itiraz ettim. Özellikle, hukukun üstünlüğünü savunduğumuz, gerçek anlamıyla da, hiçbir şekilde hukuksuzluğa, özel veya gizli hukuk yapılarına veya ayrıcalıklı muamelelere hiçbir şekilde değer vermediğimiz ve bunun karşısında olduğumuz bir ortamda, hukukun üstünlüğüne yemin etmiş milletvekilleri olarak böyle yapmamız gerektiğine inanıyorum. Bunun dışında, yargıya gitmenin, devletle karşı karşıya gelmek olduğunu düşünemiyorum. Aslında, yargıya gitmek demek, devletin, gerçekten, kurum ve kuruluşlarına güven duymak; bu güvenin sonucu içerisinde de, hukukun üstünlüğünün, bağımsız yargı karşısında da gereği neyse, onun yapılmasını sağlamaktır.

Yine, altını çizmem gereken bir nokta daha var. Bugün 1990-1991 yıllarında Aydın Devlet Hastanesindeki çalışmalarım sırasında görevimi kötüye kullandığım iddiası söz konusu. Ancak, neyin doğru, neyin gerçekten görev anlayışıyla yapıldığının ve görevin yapılmasındaki nedenlerin ne olduğunun tartışılması gerektiğine inanıyorum. Bugün aynı şekilde Aydın Devlet Hastanesinde başhekim olsam, o zaman yapmış olduklarımın tümünü, yine aynı inanç ve aynı bilinçle tekrarlarım.

Benim bunu söylemem elbette ki bir şey ifade etmez. Düzenin içerisinde hangisinin doğru olduğuna karar verilebilmesi, ancak bağımsız, adil ve ve zamanında yapılan bir yargılanmayla söz konusu olabilir. O nedenle, yargıdaki çıkacak olan kararın, hangi aşamada doğru olduğunu ve benim gibi düşünenlerin hangi konulardaki icraatlarında, halka, yaptıkları işlerde ve kendisini yetiştirmiş olan devlete borcunu ödeyebileceğini, yargı kanalıyla bir kez daha öğrenmemiz lazım.

Yine, gecikmiş adaletin adalet olmadığını savunuyorum. 1990-1991 yılında meydana geldiği iddia edilen olayda, 1993 yılında, il idare kurulundan lüzumu muhakeme kararı çıkması, 1995 yılında Danıştaydan meni muhakeme kararı alması; ama, benim, o zaman da "hayır, yargılanmak istiyorum" dediğim için Danıştaya müracaat etmemiş olmam, beş seneyi -müruruzaman aş ımına geldiği için- geçmiş olmamız ve sadece milletvekili olduğum için ikibuçuk sene daha üzerine eklenmiş olması, yargının, gerçek anlamıyla zamanında çalışmadığını da göstermektedir. Bu da, altı çizilecek bir başka noktadır.

Yine, son olarak, taraf olmak veya bu kurulda, son derece değerli Yüce Meclisimizin karşısında hesaplaşmak, hesap vermek, daha ileride bu hesapların çıkacağını savunmak diye bir yaklaşım, asla söz konusu olamaz.

Bu nedenlerle, Yüce Meclisten, çok değerli saygıdeğer milletvekillerinden, kendilerinin, bağımsız, özgür iradeleri altında, dokunulmazlığımın kaldırılmasını ve dokunulmazlığım kaldırıldıktan sonra da, bağımsız hukuk devleti içerisinde, yargının sonucunu da arkadan takip etmelerini saygıyla arz ederim.

Teşekkür ederim. (DSP, ANAP ve CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum Sayın Pişkinsüt.

Bilmiyorum, raporun ne anlama geldiğini tekrarlamama gerek yok herhalde ("Anlaşıldı" sesleri)

Şimdi, Komisyon raporunu oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Komisyon raporu kabul edilmemiş ve Aydın Milletvekili Sema Pişkinsüt'ün yasama dokunulmazlığının kaldırılmasına karar verilmiştir.

30. – Samsun Milletvekili Murat Karayalçın’ın Yasama Dokunulmazlığının Kaldırılması Hakkında Başbakanlık Tezkeresi ve Anayasa ve Adalet Komisyonları Üyelerinden Kurulu Karma Komisyonun Kovuşturmanın Milletvekilliği Sıfatının Sona Ermesine Kadar Ertelenmesine Dair Raporu ve Samsun Milletvekili Murat Karayalçın’ın İçtüzüğün 133 üncü maddesine göre rapora itirazı (3/841) (S. Sayısı : 594’e 1 inci Ek) (1)

BAŞKAN – Samsun Milletvekili Murat Karayalçın'ın yasama dokunulmazlığının kaldırılması hakkında Başbakanlık tezkeresi ve Anayasa ve Adalet Komisyonları Üyelerinden Kurulu Karma Komisyon raporu ve Samsun Milletvekili Murat Karayalçın'ın İçtüzüğün 133 üncü maddesine göre rapora itirazının görüşmelerine başlıyoruz.

Komisyon ve Hükümet yerinde.

Bu rapor, İçtüzüğün 133 üncü maddesine göre, 594 sıra sayısıyla bastırılmış ve 24.3.1998 tarihli 70 inci Birleşimde Genel Kurulun bilgisine sunulmuştu.

Yine aynı madde gereğince, Samsun Milletvekili Murat Karayalçın tarafından, bu rapora, süresi içinde itiraz edilmiştir. Rapor ve bu rapora yapılan itiraz, 594'e 1 inci ek sıra sayısıyla bastırılıp, sayın üyelere dağıtılmıştır.

Raporun okunup okunmaması hususunu oylarınıza sunacağım: Raporun okunmasını kabul edenler... Kabul etmeyenler... Raporun okunması kabul edilmemiştir.

Şahsı adına söz talebinde bulunan sayın milletvekili?..Yok.

Komisyonun söz talebi?.. Yok.

Sayın Karayalçın'ın son söz talebi?..Yok.

Raporu şimdi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Komisyon raporu kabul edilmemiş ve Samsun Milletvekili Murat Karayalçın'ın yasama dokunulmazlığı kaldırılmıştır.

31. – Samsun Milletvekili Murat Karayalçın’ın Yasama Dokunulmazlığının Kaldırılması Hakkında Başbakanlık Tezkeresi ve Anayasa ve Adalet Komisyonları Üyelerinden Kurulu Karma Komisyonun Kovuşturmanın Milletvekilliği Sıfatının Sona Ermesine Kadar Ertelenmesine Dair Raporu ve Samsun Milletvekili Murat Karayalçın’ın İçtüzüğün 133 üncü maddesine göre rapora itirazı (3/925) (S. Sayısı : 597’ye 1 inci Ek) (1)

BAŞKAN – Samsun Milletvekili Murat Karayalçın'ın yasama dokunulmazlığının kaldırılması hakkında Başbakanlık tezkeresi ve Anayasa ve Adalet Komisyonları Üyelerinden Kurulu Karma Komisyon raporu ve Samsun Milletvekili Murat Karayalçın'ın İçtüzüğün 133 üncü maddesine göre rapora itirazının görüşmelerine başlıyoruz.

Komisyon ve Hükümet yerinde.

Bu rapor, İçtüzüğün 133 üncü maddesine göre, 597 sıra sayısıyla bastırılmış ve 24.3.1998 tarihli 70 inci Birleşimde Genel Kurulun bilgisine sunulmuştu.

Yine aynı madde gereğince, Samsun Milletvekili Murat Karayalçın tarafından, bu rapora, süresi içinde itiraz edilmiştir. Rapor ve bu rapora yapılan itiraz, 597'ye 1 inci Ek sıra sayısıyla bastırılıp, sayın üyelere dağıtılmıştır.

Raporun okunup okunmaması hususunu oylarınıza sunacağım: Raporun okunmasını kabul edenler... Kabul etmeyenler... Raporun okunması kabul edilmemiştir.

Şahsı adına söz talebinde bulunan sayın milletvekili?..Yok.

Komisyonun söz talebi?.. Yok.

Sayın Karayalçın'ın son söz talebi?.. Yok.

Komisyon raporunu oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Komisyon raporu kabul edilmemiş ve Samsun Milletvekili Murat Karayalçın'ın yasama dokunulmazlığının kaldırılmasına karar verilmiştir.

32. – Samsun Milletvekili Murat Karayalçın’ın Yasama Dokunulmazlığının Kaldırılması Hakkında Başbakanlık Tezkeresi ve Anayasa ve Adalet Komisyonları Üyelerinden Kurulu Karma Komisyonun Kovuşturmanın Milletvekilliği Sıfatının Sona Ermesine Kadar Ertelenmesine Dair Raporu ve Samsun Milletvekili Murat Karayalçın’ın İçtüzüğün 133 üncü maddesine göre rapora itirazı (3/983) (S. Sayısı : 609’a 1 inci Ek) (1)

BAŞKAN – Samsun Milletvekili Murat Karayalçın'ın yasama dokunulmazlığının kaldırılması hakkında Başbakanlık tezkeresi ve Anayasa ve Adalet Komisyonları Üyelerinden Kurulu Karma Komisyon raporu ve Samsun Milletvekili Murat Karayalçın'ın İçtüzüğün 133 üncü maddesine göre rapora itirazının görüşmelerine başlıyoruz.

Bu rapor, 609 sıra sayısıyla bastırılmış ve 31.3.1998 tarihli 73 üncü Birleşimde Genel Kurulun bilgisine sunulmuştur.

Samsun Milletvekili Murat Karayalçın, bu rapora süresi içinde itiraz etmiştir. Rapor ve bu rapora yapılan itiraz, 609'a 1 inci Ek sıra sayısıyla bastırılıp sayın üyelere dağıtılmıştır.

Raporun okunup okunmamasını hususunu oylarınıza sunacağım: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmemiştir.

Şahsı adına söz talebinde bulunan sayın milletvekili?.. Yok.

Komisyonun söz talebi?.. Yok.

Sayın Karayalçın'ın son söz talebi?.. Yok.

Raporu oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Komisyon raporu kabul edilmemiş ve Samsun Milletvekili Murat Karayalçın'ın yasama dokunulmazlığının kaldırılmasına karar verilmiştir.

33. – Samsun Milletvekili Murat Karayalçın’ın Yasama Dokunulmazlığının Kaldırılması Hakkında Başbakanlık Tezkeresi ve Anayasa ve Adalet Komisyonları Üyelerinden Kurulu Karma Komisyonun Kovuşturmanın Milletvekilliği Sıfatının Sona Ermesine Kadar Ertelenmesine Dair Raporu ve Samsun Milletvekili Murat Karayalçın’ın İçtüzüğün 133 üncü maddesine göre rapora itirazı (3/975) (S. Sayısı : 612’ye 1 inci Ek) (2)

BAŞKAN – Samsun Milletvekili Murat Karayalçın'ın yasama dokunulmazlığının kaldırılması hakkında Başbakanlık tezkeresi ve Anayasa ve Adalet Komisyonları Üyelerinden Kurulu Karma Komisyon raporu ve Samsun Milletvekili Murat Karayalçın'ın İçtüzüğün 133 üncü maddesine göre rapora itirazının görüşmelerine başlıyoruz.

Komisyon ve Hükümet yerinde.

Bu rapor, 612 sıra sayısıyla bastırılıp dağıtılmış ve 31.3.1998 tarihli 73 üncü Birleşimde Genel Kurulun bilgisine sunulmuştur.

Samsun Milletvekili Murat Karayalçın tarafından, bu rapora süresi içinde itiraz edilmiştir. Rapor ve bu rapora yapılan itiraz, 612'ye 1 inci ek sıra sayısıyla bastırılıp sayın üyelere dağıtılmıştır.

Raporun okunup okunmaması hususunu oylarınıza sunacağım: Raporun okunmasını kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmemiştir.

Rapor üzerinde şahsı adına söz talebinde bulunan sayın milletvekili?.. Yok.

Komisyonun söz talebi?.. Yok.

Sayın Karayalçın'ın, son söz için bir talebi?.. Yok.

Komisyon raporunu oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Rapor reddedilmiş ve Samsun Milletvekili Murat Karayalçın'ın yasama dokunulmazlığının kaldırılmasına karar verilmiştir.

34. – Samsun Milletvekili Murat Karayalçın’ın Yasama Dokunulmazlığının Kaldırılması Hakkında Başbakanlık Tezkeresi ve Anayasa ve Adalet Komisyonları Üyelerinden Kurulu Karma Komisyonun Kovuşturmanın Milletvekilliği Sıfatının Sona Ermesine Kadar Ertelenmesine Dair Raporu veSamsun Milletvekili Murat Karayalçın’ın İçtüzüğün 133 üncü maddesine göre rapora itirazı (3/988) (S. Sayısı : 614’e 1 inci Ek) (1)

BAŞKAN – Samsun Milletvekili Murat Karayalçın'ın yasama dokunulmazlığının kaldırılması hakkında Başbakanlık tezkeresi ve Anayasa ve Adalet Komisyonları Üyelerinden Kurulu Karma Komisyon raporu ve Samsun Milletvekili Murat Karayalçın'ın İçtüzüğün 133 üncü maddesine göre rapora itirazının görüşmelerine başlıyoruz.

Komisyon ve Hükümet yerinde.

Bu rapor, 614 sıra sayısıyla bastırılmış ve 31.3.1998 günlü 73 üncü Birleşimde Genel Kurulun bilgisine sunulmuştur.

Samsun Milletvekili Murat Karayalçın, bu rapora, süresi içinde itiraz etmiş ve hem rapor hem de bu rapora yapılan itiraz 614'e 1 inci ek sıra sayısıyla bastırılıp sayın üyelere dağıtılmıştır.

Raporun okunup okunmaması hususunu oylarınıza sunacağım: Raporun okunmasını kabul edenler... Kabul etmeyenler... Raporun okunması kabul edilmemiştir.

Rapor üzerinde şahsı adına söz talebinde bulunan sayın milletvekil?.. Yok.

Komisyonun söz talebi?.. Yok.

Sayın Karayalçın'ın, son söz hakkı yönünde bir talebi?.. Yok.

Raporu oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Komisyon raporu reddedilmiş ve Samsun Milletvekili Murat Karayalçın'ın yasama dokunulmazlığının kaldırılması kararlaştırılmıştır.

Sayın milletvekilleri, çalışma süremizin saat 24.00'e kadar devam etmesi gerekiyor; ancak, sayın gruplardan aldığım bilgiye göre, bundan sonra sıradaki işlerin görüşülmesi halinde hem komisyonların temsili hem toplantı ve karar yetersayısının temininde güçlük çekeceğimiz anlaşılıyor.

Bu nedenle, alınan karar gereğince, Başbakan Mesut Yılmaz hakkında 11/17 esas numaralı gensoru önergesinin görüşülmesi sırasında verilen güvensizlik önergesinin oylamasını yapmak ve kanun tasarı ve tekliflerini sırasıyla görüşmek için 22 Temmuz 1998 Çarşamba günü saat 14.00'te toplanmak üzere, birleşimi kapatıyorum.

Kapanma Saati: 19.08

VI. — SORULAR VE CEVAPLAR

A) YAZILI SORULAR VE CEVAPLARI

1. — Balıkesir Milletvekili İsmail Özgün’ün, Balıkesir İline yapılan yatırımlara ilişkin Başbakandan sorusu ve Devlet Bakanı Işın Çelebi’nin yazılı cevabı (7/5517)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın Sayın Başbakan tarafından yazılı olarak cevaplandırılmasına delaletinizi arz ederim. 12.6.1998 İsmail Özgün Balıkesir

Soru 1. 1993 yılı Genel Bütçe giderleri içerisinde Balıkesir İlinin yatırım harcamaları (özelleştirmeden gelecek payda dahil olmak üzere) ne kadardır?

Soru 2. 1998 yılı Genel Bütçe giderleri içerisinde Balıkesir İlinin cari harcamaları ve transfer harcamaları ne kadardır?

Soru 3. Yatırımların sektörler itibarı ile dağılımı ve ödenekleri nedir?

T.C. Başbakanlık DevletPlanlama Teşkilâtı Müsteşarlığı (İktisadî Sektörler ve Koordinasyon Genel Müdürlüğü) 21.7.1998 Sayı : B.02.1.DPT.0.08.02-33/3088

Konu : Yazılı soru önergesi

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

İlgi : a) Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığının 23.6.1998 tarihli ve KAN.KAR.MD.A.01.0.

GNS.0.10.00.02-7/5517-13723/32410 sayılı yazısı.

b) Başbakanlığın 30.6.1998 tarihli ve B.02.KKG.0.12/106-810-65/3713 sayılı yazısı.

Balıkesir Milletvekili İsmail Özgün’ün yazılı olarak cevaplandırılmak üzere Sayın Başbakan’a yönelttiği ve Başbakanlık makamınca ilgi (b) yazı ile koordinatörlüğümde cevaplandırılması istenen yazılı soru önergesinin cevapları aşağıda takdim edilmektedir.

1. Balıkesir İli 1998 yılı kamu yatırımları 5 670 000 milyon TL.’si özelleştirme ödeneğinden karşılanmak üzere toplam 19 567 313 milyon TL.’dir.

2. Balıkesir İli Kamu yatırım ödeneğinin sektörel olarak dağılımını veren bir tablo yazımız ekindedir.

3. Balıkesir İlinin 1998 cari yılı giderleri ve transfer harcamaları DevletPlanlama Teşkilâtı Müsteşarlığının ekte bir kopyası verilen 8 Temmuz 1998 tarih ve B.02.1.DPT.0.08.02-32/2863 sayılı yazısı ile Maliye Bakanlığından talep edilmiş olup, teminini takiben ayrıca bildirilecektir.

Bilgilerinize arz ederim.

Işın Çelebi Devlet Bakanı

T.C. Başbakanlık DevletPlanlama Teşkilâtı Müsteşarlığı (İktisadî Sektörler ve Koordinasyon Genel Müdürlüğü) 8.7.1998 Sayı : B.02.1.DPT.0.08.02-32/2863

Konu : Balıkesir İli Harcamaları

MALİYE BAKANLIĞINA

(Bütçe ve Malî Kontrol Genel Müdürlüğü)

İlgi : Başbakanlığın 30.6.1998 tarih ve B.02.0.KKG.0.12./106-810-65/3713 sayılı yazısı.

Balıkesir Milletvekili Sn. İsmail Özgün’ün Sn. Başbakan’a yazılı olarak cevaplandırılmak üzere yönelttiği ve Başbakanlık makamınca ilgi yazı ile Devlet Bakanı Sn. Işın Çelebi koordinatörlüğünde cevaplandırılması istenen “1998 Yılı Genel Bütçe Giderleri içinde Balıkesir İlinin cari harcamaları ve transfer harcmaları” konusunu da kapsayan ve bir örneği ekte sunulan yazının cevabına esas teşkil edecek bilgilerin ivedilikle Müsteşarlığımıza gönderilmesini arz ederim.

M. Yavuz Arınsoy Müsteşar a. Müsteşar Yardımcısı

SAYFA 207’DEN 210’A KADAR FİLME ALINACAK

2. — Edirne Milletvekili Ümran Akkan’ın, Edirne Ticaret ve Sanayi Odası Kapıkule Geçiş Belgesi Dağıtım Bürosunda geçiş izin belgelerinde usulsüzlük yapıldığı iddiasına ilişkin sorusu ve Ulaştırma Bakanı Necdet Menzir’in yazılı cevabı (7/5626)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın Ulaştırma Bakını Sayın Necdet Menzir tarafından yazılı olarak cevaplandırılmasını arz ederim.

Saygılarımla.

Ümran Akkan Edirne

25 Mart 1997 tarihinde Bakanlığınız İstanbul Ulaştırma Bölge Müdürlüğünüzce, Edirne Ticaret ve Sanayi Odası Kapıkule Geçiş Belgesi Dağıtım Bürosunda yaptığı denetimde;

1. Romanya, Macaristan ve Avrupa geçiş izni belgelerinin Edirne Ticaret Odasının kayıtlarında olup olmadığı,

2. Kayıtlarda mevcut ise bu belgelerin taşımacı firmalara tahsis edilip edilmediği, tahsis edildi ise tahsise ilişkin belgelerin yeterli olup olmadığı,

3. Geçiş izin belgelerinin tahsisi yapılmadı ise, sözkonusu belgelerin şu anda nerede bulunduğu hususlarının açıklanması.

4. Kontenjan ücretsiz geçiş belgelerinin Eylül-Ekim-Kasım-Aralık aylarında bir adedinin 1000-1500 DM. satıldığı söylenmektedir. Doğru mu?

5. Geçiş izin belgelerinde usulsüzlük tespit edildi ise Edirne Cumhuriyet Başsavcılığına Bakanlığınızca suç duyurusunda bulunuldu mu? Ayrıca ne gibi önlemler alındı veya alınması düşünülüyor mu?

Romanya Macar Avurturya

289820 278170 2348 0765 000315

289819 278169 9375 0882 000826

289806 278172 2441 9191 000883

289807 278171 2469 0872 000525

289827 278027 9392 0836 005068

289826 278028 2543 0884 000128

289764 278071 9432 0885 000009

289765 278070 9439 9232

289801 278069 2561 2130

289802 278068 2567 2406

289788 277965 2566 9352

289781 277964 2565 2373

289831 277994 9443 9347

289830 299717 2568 9329

289847 299716 9485 2342

289848 299715 2599 9318

289850 299714 2600 2303

Romanya Macar

289859 299710 2595 2247

289883 299712 2596 2246

289880 299711 2597

289873 299952 2687

289909 299709 2693

289910 299708 2698

289891 299707 2690

289890 299718 2659

289920 299719 2658

289921 9293

289940 2250

289941 0830

289949 0829

289948 9148

289963 0843

289964 8992

289975 0695

289974 0660

289938 0630

289999 0515

289884 0569

290016 0593

290017 0784

290135 0797

290034 9028

290046 0720

290047 9061

T.C. Ulaştırma Bakanlığı Araştırma, Planlama ve Koordinasyon Kurulu Başkanlığı 20.7.1998 Sayı : B.11.0.APK.0.10.01.21./EA/-1048-12700

Konu : Edirne Milletvekili Sayın Ümran Akkan’ın yazılı soru önergesi

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

İlgi : 6.7.1998 gün ve A.01.0.GNS.0.10.00.02-14269 sayılı yazınız.

Edirne Milletvekili Sayın Ümran Akkan’ın 7/5626-13960 sayılı yazılı soru önergesinin cevabı ekte sunulmuştur.

Bilgilerinize arz ederim.

Necdet Menzir Ulaştırma Bakanı

Edirne Milletvekili Sayın Ümran Akkan’ın 7/5626-13960 Sayılı
Yazılı Soru Önergesi ve Cevabı

Sorular :

25 Mart 1997 tarihinde Bakanlığınız İstanbul Ulaştırma Bölge Müdürlüğünüzce, Edirne Ticaret ve Sanayi Odası Kapıkule Geçiş Belgesi Dağıtım Bürosunda yaptığı denetimde;

1. Romanya, Macaristan ve Avusturya geçiş izin belgelerinin Edirne Ticaret Odasının kayıtlarında olup olmadığı,

2. Kayıtlarda mevcut ise bu belgelerin taşımacı firmalara tahsis edilip edilmediği, tahsis edildi ise tahsise ilişkin belgelerin yeterli olup olmadığı,

3. Geçiş izin belgelerinin tahsisi yapılmadı ise, sözkonusu belgelerin şu anda nerede bulunduğu hususlarının açıklanması,

4. Kontenjan ücretsiz geçiş belgelerinin Eylül-Ekim-Kasım-Aralık aylarında bir adedinin 1000-1500 DM. satıldığı söylenmektedir. Doğru mu?

5. Geçiş izin belgelerinde usulsüzlük tespit edildi ise Edirne Cumhuriyet Başsavcılığına Bakanlığınızca suç duyurusunda bulunuldu mu? Ayrıca ne gibi önlemler alındı veya alınması düşünülüyor mu?

Cevap :

Bakanlığımızca çeşitli ülkelerden temin edilen karayolu geçiş izin belgeleri, Bakanlığımız ile TOBB arasında imzalanan 8.9.1992 tarihli protokol gereğince TOBB’ye bağlı Ticaret ve/veya Sanayi Odaları tarafından uluslararası taşımacı firmaların kullanımına tahsis edilmektedir.

TOBB’ye bağlı Ticaret ve/veya Sanayi Odalarınca dağıtımı yapılan karayolu geçiş izin belgelerinin belirlenen esaslara uygun olarak dağıtılıp dağıtılmadığı hususu ise, Bakanlığımız Ulaştırma Bölge Müdürlüklerince mahallînde denetlenmektedir.

Mart 1997 ayında Bakanlığımıza intikal eden bilgilere göre bazı Romanya, Macaristan ve Avusturya geçiş belgelerinin, TOBB Edirne Ticaret ve Sanayi Odası Kapıkule Bürosunca, bazı firmalara usulsüz olarak tahsis edildiğinin bildirilmesi üzerine konu derhal 21.3.1997 tarihli yazımızla Bakanlığımız İstanbul Ulaştırma Bölge Müdürlüğüne intikal ettirilmiş ve Edirne Ticaret ve Sanayi Odası Kapıkule Müdürlüğünün denetime alınması istenmiştir.

Bakanlığımız İstanbul Ulaştırma Bölge Müdürü Başkanlığındaki heyetce mahallînde yapılan inceleme ve araştırma sonucunda;

– 39 adet Romanya geçiş izin belgesi,

– 40 adet Macaristan geçiş izin belgesi,

adıgeçen Ticaret ve Sanayi Odası kayıtlarında mevcut olmasına rağmen stokda bulunmadığı gibi herhangi bir firmaya tahsis edildiğine ilişkin bir kayda da rastlanamamıştır.

Bunun üzerine durum, 1 Nisan 1997 tarihli yazımız ile TOBB’ye intikal ettirilerek konunun tetkiki ile neticeden bilgi verilmesi istenmiştir.

TOBB’ce yapılan inceleme soruşturma sonucunda da; bazı Romanya ile Macaristan geçiş izin belgelerinin, Edirne Ticaret ve Sanayi Odası Kapıkule Bürosunda çalışan bazı görevlilerce usulsüz olarak dağıtıldığı tespit edilmiş ve ilgili personelin işlerine son verilerek haklarında kanuni işlem yapılmasını teminen 31.3.1997 tarihinde Edirne Cumhuriyet Savcılığı nezdinde suç duyurusunda bulunulmuştur.

Bahse konu karayolu geçiş izin belgelerinin TOBB personeli tarafından usulsüz olarak tahsis edildiğinin anlaşılması üzerine konu Bakanlığımızın 28.5.1997 tarihli yazısı ile Edirne Cumhuriyet Savcılığına intikal ettirilerek Edirne Ticaret ve Sanayi Odası görevlileri hakkında gerekli yasal kovuşturmanın yapılması talep edilmiştir.

Konu halihazırda yargı safhasında bulunmaktadır.

Bu arada, kayıtlarda olmasına rağmen stokda bulunmayan sözkonusu 39 adet Romanya geçiş izin belgesinin 30 adedi ile 40 adet Macaristan geçiş izin belgesinden 31 adedi 3.5.1997 tarihinde adı geçen Ticaret ve Sanayi Odasınca bulunmuş ve talep edilmesi halinde Mahkemeye ibraz edilmek üzere TOBB’ce muhafaza altına alınmıştır.

Bunun haricinde, kontenjan ücretsiz geçiş belgelerinin Eylül-Ekim-Kasım-Aralık aylarında bir adedinin 1000-1500 DMkarşılığında satıldığı yönünde Bakanlığımıza herhangi bir ihbar ve şikâyet intikal etmemiştir.

Meydana gelen mezkür hadiseden sonra, Bakanlığımız Ulaştırma Bölge Müdürlüklerince, TOBB geçiş izin belgesi dağıtım büroları daha sıkı takibe ve denetime alınmıştır.

3. — Hatay Milletvekili Nihat Matkap’ın, İzmir Emniyet Müdürlüğü tarafından gözaltına alınan bazı kişilerin kayboldukları iddiasına ilişkin sorusu ve İçişleri Bakanı Murat Başesgioğlu’nun yazılı cevabı (7/5631)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın İçişleri Bakanı tarafından yazılı olarak cevaplandırılamasını arz ederim.

Nihat Matkap Hatay

Neslihan Uslu, Metin Andaş, Hasan Aydoğan ve M. Ali Mandal isimli yurttaşların, 31 Mart 1998 tarihinde İzmir Emniyet Müdürlüğü tarafından gözaltına alındığı ve daha sonra kayboldukları iddia edilmektedir.

1. Bu iddia doğru mudur? Eğer doğru ise, bu yurttaşlarımız gözaltında kaç gün kalmışlardır?

2. Yine bu iddia doğru ise, bu yurttaşlarımız gözaltındaki sürelerini tamamladıktan sonra doğrudan salıverilmemişse, hangi Savcılığa sevk edilmişlerdir?

3. Bu yurttaşlarımızın Savcılığa sevkinden sonraki akibetleri ne olmuştur?

T.C. İçişleri Bakanlığı EmniyetGenelMüdürlüğü 20.7.1998 Sayı : B.05.1.EGM.0.12.01.01.166147

Konu : Yazılı soru önergesi

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

İlgi : TBMM Başkanlığının 6.6.1998 gün ve A.01.GNS.0.10.00.02-7/5631-13983/32845 sayılı yazısı.

Hatay Milletvekili Nihat Matkap tarafından TBMM Başkanlığına sunulan ve tarafımdan yazılı olarak cevaplandırılması istenilen soru önergesinin cevabı aşağıya çıkarılmıştır.

Önergede adı geçen, Neslihan Uslu, Hasan Aydoğan, Metin Andaç ve Mehmet Ali Mandal isimli şahıslar 31.3.1998 günü gözaltına alınmamışlardır.

Adı geçen şahısların DHKP/C örgüt üyesi olmaktan dolayı halen arananlar listesinde olduğu anlaşılmıştır.

Bilgilerinize arz ederim.

Murat Başesgioğlu İçişleri Bakanı

4. — Ankara Milletvekili Saffet Arıkan Bedük’ün, Bayburt-Aydıntepe’de askerlik şubesi açılıp açılmayacağına ilişkin sorusu ve Millî Savunma Bakanı ve Başbakan Yardımcısı İsmet Sezgin’in yazılı cevabı (7/5672)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın Başbakan Yardımcısı ve Millî Savunma Bakanı Sayın İsmet Sezgin tarafından yazılı olarak cevaplandırılması hususunda gereğini arz ederim.

Saffet Arıkan Bedük Ankara

Bayburt-Aydıntepe Belediyesi İlçede Askerlik Şubesi açılması hususunda gerekli bina ve lojman teminin sağlamış ve bunu yazılı olarak Bakanlığınıza bildirmiştir. İlçede Askerlik Şubesi açmayı düşünüyor musunuz ve bunu hangi tarihte gerçekleştirmeyi hedefliyorsunuz?

T.C. Millî Savunma Bakanlığı 20.7.1998 Sayı : 1998/674-TÖ

Konu : Soru önergesi

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

İlgi : TBMM Bşk. lığının 6 Temmuz 1998 tarihli ve KAN.KAR.MD.A.01.0.GNS.0.10.00.02-7/5672-14066/32983 sayılı yazısı.

Ankara Milletvekili Saffet Arıkan Bedük tarafından verilen ve ilgil Ek’inde gönderilerek cevaplandırılması istenilen 7/5672 sayılı “Bayburt-Aydıntepe’de askerlik şubesi açılıp açılmayacağına ilişkin” yazılı soru önergesinin sureti Ek’te sunulmuştur.

Arz ederim.

İsmet Sezgin Millî Savunma Bakanı ve Başbakan Yardımcısı

Ankara Milletvekili Saffet Arıkan Bedük Tarafından Verilen 7/5672 Sayılı
Yazılı Soru Önergesinin Cevabı

1. Bayburt Askerlik Şubesi bünyesinde faaliyet gösteren Aydıntepe Askerlik Şubesinin yükümlü sayısı; 5 325, nüfusu; 16 186, Bayburt İline mesafesi 23 Km.’dir. Bu kriterlere göre yapılan değerlendirme ve mahallî yöneticilerin hizmet binası ve personel lojmanları temini konusundaki taahhütleri sonucu askerlik şubesi açılma öncelik sırası 200’den 192’ye alınmıştır.

2. Askerlik Şubeleri binalarının inşaatı için tahsis edilen ödeneğin yetersizliği nedeniyle, mahallî yöneticiler tarafından öncelikle iskâna uygun 500 m2 kullanım alanı olan hizmet binası, iki lojman, döşeme-demirbaş, mefruşat, büro makinaları ve teçhizatı ile ileride standart tip askerlik şube binası yapmak üzere ilçe imar planında kayıtlı 1 200 m2’lik arsa tahsisi gibi imkân ve kolaylıkların sağlanması gerekmektedir.

Belirtilen imkân ve kolaylıkların sağlanması halinde, Aydıntepe Askerlik Şubesinin açılmasına öncelik verilebilecektir.

3. Personel teminindeki güçlükler nedeniyle; Genelkurmay Başkanlığınca personel atamalarına esas olmak üzere kadro tahsis edilmesi bu aşamada mümkün görülmediğinden, Aydıntepe İlçesinde 5 yıldan önce Askerlik Şubesi açılamayacağı değerlendirilmektedir.

Arz ederim.

İsmet Sezgin Millî Savunma Bakanı ve Başbakan Yardımcısı

5. — İstanbul Milletvekili Ercan Karakaş’ın, kendilerinden haber alınamayan bazı kişilerin gözaltına alınıp alınmadığına ilişkin sorusu ve İçişleri Bakanı Murat Başesgioğlu’nun yazılı cevabı (7/5695)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıda yeralan sorularımın İçişleri Bakanı tarafından yazılı olarak yanıtlanmasını arz ederim.

Ercan Karakaş İstanbul

Yakınları Neslihan Uslu, Hasan Aydoğan, Metin Andaç ve Mehmet Mandal’ın 31 Mart 1998 tarihinden beri kayıp olduklarını ve kendilerinden hiç haber alamadıklarını bildirmektedirler.

En son yukardaki tarihte İzmir’de görülen adı geçen kişilerin Avukatları da 15 Nisan 1998’de İzmir DGM’ye başvurduklarını ve kendilerine sözlü olarak “bu kişilerin arefe günü serbest bırakıldıklarının” söylendiğini ifade etmektedirler.

Sorular :

1. Yukarıda adı geçen kişilerin İzmir’de yada başka bir kentte gözaltına alınmışlar mıdır?

2. Alındılarsa ne zaman alınmışlar ve ne zaman serbest bırakılmışlardır?

3. Gözaltına alınmadılarsa yakınlarının başvurusundan sonra bulunmaları konusunda hangi çalışmalar yapılmıştır?

4. Bu çalışmaların sonucu nedir?

5. Yapılan çalışmalar konusunda adı geçen kişilerin yakınlarına bilgi verilmiş midir?

6. Verilmediyse bunun nedeni nedir?

T.C. İçişleri Bakanlığı Emniyet Genel Müdürlüğü 20.7.1998 Sayı : B.05.1.EGM.0.12.01.01.166146

Konu : Yazılı soru önergesi

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

İlgi : TBMM Başkanlığının 9.7.1998 gün ve A.01.GNS.0.10.00.02-7/5695-14100/33041 sayılı yazısı.

İstanbul Milletvekili Ercan Karakaş tarafından TBMM Başkanlığına sunulan ve tarafımdan yazılı olarak cevaplandırılması istenilen soru önergesinin cevabı aşağıya çıkarılmıştır.

Önergede adı geçen, Neslihan Uslu, Hasan Aydoğan, Metin Andaç ve Mehmet Ali Mandal isimli şahıslar gözaltına alınmamışlardır.

Adı geçen şahısların DHKP/C örgüt üyesi olmaktan dolayı halen arananlar listesinde olduğu anlaşılmıştır.

Bilgilerinize arz ederim.

Murat Başesgioğlu İçişleri Bakanı

6. — Hatay Milletvekili Süleyman Metin Kalkan’ın, gençliğin kötü alışkanlıklardan korunması için yapılan çalışmalara ilişkin sorusu ve Devlet Bakanı Işılay Saygın’ın yazılı cevabı (7/5702)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın Devlet Bakanı Sayın Işılay saygın tarafından yazılı olarak cevaplandırılmasını saygılarımla arz ederim.

S. Metin Kalkan Hatay

1. Geleceğimizin teminatı gençlerimizi tehdit eden hatta intiharlara kadar sürükleyen uyuşturucu ve bir takım çarpık inanç, düşünce ve davranışlardan korumak için Bakanlığınızca nasıl bir yol izliyorsunuz?

2. Son olarak biri 14, diğeri 17 yaşındaki iki gencimizin şeytana tapma gibi mutad olmayan inanışlar neticesi intihar etmeleri gençlerimizdeki maneviyat zayıflığını göstermiyor mu?

Gençlerimizi bu tür davranışlara iten manevi boşluğu doldurmak için nasıl bir çalışma yürütüyorsunuz?

3. Gençlerimizin geleceğe daha güvenle bakabilmeleri için, manevi yönünü güçlendirecek, ailesi ile arasındaki bağları kuvvetlendirecek, ahlâki içerikli bir eğitim programı uygulamayı düşünüyor musunuz?

4. Bu konuda uzman kurum ve kuruluşlarla ne gibi bir çalışmanız var?

Bu kuruluşlara herhangi bir katkıda bulunuyor musunuz?

T.C. DevletBakanlığı 20.7.1998 Sayı : B.02.0.006/01185

Konu : Yazılı soru önergesi

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığı

Genel Sekreterliği

(Kanunlar ve Kararlar Dairesi Başkanlığı)

İlgi : Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığının 9.7.1998 tarih ve A.01.0.GNS.0.10.00.02-7/5702-14111/33056 sayılı yazısı.

İlgi yazı ekinde Bakanlığıma gönderilen Hatay Milletvekili Süleyman Metin Kalkan tarafından verilen Bakanlığım ile ilgili yazılı soru önergesine hazırlanan cevabımız ekte gönderilmiştir.

Gereğini arz ederim.

Saygılarımla.

Işılay Saygın Devlet Bakanı

Bakanlığımın Gençler ve Uyuşturucu Konusunda Gerçekleştirdiği Çalışmalar

Aile ve Kadından Sorumlu Devlet Bakanlığı olarak Gençler ve Uyuşturucu konusu ile ilgili olarak yoğun çalışmalar gerçekleştirilmiştir. Bu konuların hassasiyetine olan inancımız bizi bu konularda çalışmalara yöneltmiştir. Özellikle Bakanlığıma bağlı Aile Araştırma Kurumu görev ve yetki alanı çerçevesinde aile, gençlik ve uyuşturucu ile mücadele odaklı faaliyetlere ağırlık vermiştir.

396 sayılı Kanun Hükmünde Kararname ile kurulan Aile Araştırma Kurumunun görev ve faaliyet alanlarını düzenleyen ilgili maddeler mevcut aile yapısının; ekonomik, sosyal ve kültürel faktörlerin aile üzerindeki etkilerinin, çocuk suçlarının ve kötü alışkanlıkları doğuran sebeplerin incelenerek bunların önlenmesine yönelik çözüm önerilerinin araştırılmasına ait hükümleri içermektedir.

Bakanlığıma bağlı Aile Araştırma Kurumu’nda gençlerle ilgili çalışmaların özel bir yer işgal ettiği söylenebilir. Çocuk ve genç; her yerde, her yaşta ve her konuda bütünüyle korunması ve yönlendirilmesi gereken toplumsal bir varlıktır. Çünkü onlar toplumumuzun geleceğinin sahipleri olduğundan; korunmalı, yönlendirilmeli ve en iyi şekilde yetiştirilmelidir. Bu gerekçeden hareketle Aile Araştırma Kurumu kuruluşundan günümüze kadar gençlerle ilgili çalışmalarını, araştırma faaliyetleri, basılı yayın faaliyetleri, sempozyum, panel vb. faaliyetler ve çeşitli konularda yapılan girişim ve faaliyetler olmak üzere çok yönlü yürütmüştür ve halen de yürütmektedir. Bakanlığımın ve Aile Araştırma Kurumunun gençler ve uyuşturucu çalışmalarına yönelik faaliyetleri aşağıda sıralanmıştır.

a) Araştırma Faaliyetlerimiz

Araştırma projelerinde aileyi hem kurum hem de bireyler bazında ele alan Aile Araştırma Kurumunun, gençlerle ilgili yaptığı projelerden biri 1997’de MAKRO araştırma şirketine yaptırılan Türk Ailesinde Adolesanların Sorunları ve Bunlara İlişkin Politikalar başlığını taşımaktadır. Bu araştırma ile hem ergen gençliğin tümüne özgü, tümünün karşılaştığı sorunların neler olduğu ve bunların öncelik sıralaması ortaya çıkmış, hem de bu gençliğin farklılaşan kesimlerinin, farklılaşan sorunlarının ve bunların öncelik sıralamasının neler olduğu belirlenmiştir. Araştırma sonuçlarında sigara, alkol gibi zararlı maddelerin kullanımı geçmiş yıllarda önemli bir sorun olarak görünmezken, bunların günümüzde gençleri tehdit eden önemli bir sorun haline geldiği görünmektedir. Ülkemizde uyuşturucu kullanım düzeyi, yurtdışındaki kadar yüksek olmamasına rağmen, araştırmanın ortaya koyduğu sonuç, konunun hiçbir zaman gözardı edilmemesi ve gerekli önlemlerin alınması için zaman kaybedilmemesi gerektiğini göstermektedir. (Bu araştırma kitap olarak yayınlanmıştır.)

Gençlerin uyuşturucu konusundaki düşüncelerini ortaya koymak üzere 1996’da Orta Öğretimde Öğretmen ve Öğrencilerin Uyuşturucu Kullanımı Konusundaki Görüşleri (Ankara Örneği) konulu bir araştırma yapılmıştır. Uyuşturucunun bireysel ve toplumsal düzeyde yol açtığı sorunlar, kullanım yaşının gittikçe düşmesi yanında bir endüstri biçiminde kullanım alanının yaygınlaşması gibi gerekçeler bu araştırmanın gerekliliğini ve sorumluluğunu ortaya koymuştur.

Araştırma bulguları uyuşturucu kullanımının özellikle bireysel boyuttaki zararlarının bilindiği bir ölçüde göstermektedir. Gençleri uyuşturucu kullanmaya yönelten nedenler arasında sırasıyla arkadaş çevresi, aile içi sorunlar ve medya gelmektedir. Araştırma sonuçları göstermektedir ki günümüzde öncelikle toplumsal yaşamın aile bireylerinde yarattığı yeni beklenti ve gereksinmeler, bunun aile tarafından karşılanabilme boyutunda yaşanan ekonomik ve duygusal sorunların yanısıra toplumdaki yeni değer ve ilişki biçimleri boyutunda anne, baba ve genç arasında yaşanan psikolojik sorunlar, gençlerin yönlendirilmesi konusunda bilgi, beceri ve ekonomik yetersizlikler, boş zamanı değerlendirme alanlarının sınırlılığı gibi bir çok sorunlar, gençleri uyuşturucu kullanımına yöneltirken, diğer yandan, bireysel boyutta yaşanan bu sorunlara karşı uyuşturucu, psikolojik bir panzehir/ilaç işlevi görebilmektedir.

Yine uyuşturucu konusunda yaptırılan diğer bir araştırma projesi de 1996’da tamamlanan Uyuşturucu Madde Kullanımının Aile Üzerine Etkisi konulu projedir. Bakırköy Ruh ve Sinir Hastalıkları Hastanesi Alkol Madde Araştırma ve Tedavi Merkezine (AMATEM) yaptırılan araştırmanın en çarpıcı sonuçları madde bağımlılığının aileyi ekonomik ve sosyal tüm alanlarda etkilediği ve bu etkilerin aynı zamanda derin ve şiddetli olduğudur. Uyuşturucu kullanımı ailenin işlevlerini bozmaktadır. Bu nedenle bağımlılık ile ilgili araştırmaların yapılması ve bağımlılığı önlemeye yönelik etkinliklerin yürütülmesi daha çok önem kazanmaktadır. (Bu araştırma kitap olarak yayınlanmıştır.)

b) Gençlerin ve Ailelerin Uyuşturucuya Karşı Uyarılması Faaliyetlerimiz

1996 yılında Bakanlığımca gençler arasında yaygınlaşan ve toplumsal yapımızı da önemli ölçüde etkileyen uyuşturucu konusunda, uyuşturucu madde kullanımı bağımlılık düzeyinde tehdit oluşturmadan, uyuşturucuya olan talebin azaltılmasına yönelik etkin bir mücadele kampanyası başlatılmıştır. Bu kampanya çerçevesinde uyuşturucu ile mücadele faaliyetlerinde etkin sonuçlar alınabilmesi amacıyla Millî Güvenlik Kurulunun tavsiye kararı ile Bakanlar Kurulunun konuyla ilgili kararları doğrultusunda “Uyuşturucu Kullanımı ile Mücadele Takip ve Yönlendirme Üst ve Alt Kurulu” oluşturulmuştur. Üst ve alt kurulda her kuruluştan üst düzey temsilcilerinin katılımı sağlanmıştır. Kurullar Adalet Bakanlığı Müsteşarı, Millî Savunma Bakanlığı Müsteşarı, İçişleri Bakanlığı Müsteşarı, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı Müsteşarı, Sağlık Bakanlığı Müsteşarı, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı Müsteşarı, Sağlık Bakanlığı Müsteşarı, Millî Eğitim Bakanlığı Müsteşarı, Dışişleri Bakanlığı Müsteşarı, Yüksek Öğretim Kurulu Başkanı, Millî Güvenlik Kurulu Genel Sekreter Yrd., Türkiye Radyo Televizyon Genel Müdürü, Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumu Genel Müdürü, Diyanet İşleri Başkan Yrd., Gençlik ve Spor Müdürü adına Genel Müdür Yrd., Emniyet Genel Müdürlüğü, Kaçakçılık ve Organize Suçlarla Mücadele Daire Başkan Vekili ve Aile Araştırma Kurumu Başkanından oluşmaktadır.

Üst ve alt kurulların yaptıkları toplantılar sonucunda özellikle gençliğin uyuşturucu madde kullanımından korunması ve kurtarılması, bu konuda önleyici tedbirlerin alınması için devletin ilgili kurum ve kuruluşlarının ihtiyaç duyabileceği genel mücadele esasları belirlenmiştir.

Kurul tarafından uyuşturucuyla mücadele çalışmaları çerçevesinde “Uyuşturucu Madde Kullanımı ile Mücadele Takip ve Yönlendirme için Ulusal Politika ve Stratejileri” belirlenerek bir belge düzenlenmiştir. Bu belgede, uyuşturucuda en önemli risk grubunu oluşturan 10-24 yaş arası gençlik için bu yaş grubunda yeralan okullu, çalışan, okula ve işe gitmeyen gençler ile aileler için tedbirler getirilmiştir. Ayrıca başta gençler ve aileler olmak üzere tüm halkı bağımlılık yapan maddeler konusunda bilgilendirmek ve bilinçlendirmek amacıyla, öncelikle televizyonlarda gösterilmek üzere spot filmlerin hazırlanması ve “anahtar eğitici” adı altında eğitmenlerin yetiştirilmesi için bir program düzenlenmesi de kararlaştırılmıştır.

Ayrıca uyuşturucu kullanımı ile mücadele çalışmalarının daha etkili olabilmesi için, alt kurul bünyesinde oluşturulan bir komisyon tarafından hazırlanan uyuşturucu ile ilgili bir kanunun çıkarılması yolunda çalışmalar başlatılmıştır.

Öte yandan Bakanlığının Türkiye’de uyuşturucuya karşı aileleri ve gençleri bilinçlendirmek ve bilgilendirmek amacıyla yürüttüğü faaliyetlerden haberdar olan Almanya’daki Türk Veliler Dernekleri başta olmak üzere çeşitli derneklerin ısrarlı talepleri sonucu Dışişleri Bakanlığının isteği doğrultusunda Almanya’da da Türk ailelerinin ve gençlerinin uyuşturucuya karşı uyarılması amacıyla 20-25 Mart 1998 tarihleri arasında çeşitli kentlerde Türk vatandaşlarına yönelik bilgilendirme toplantıları ve aktiviteler düzenlenmiştir. Toplantılarda benim başkanlığımda Türkiye’den giden uzmanlar ile Almanya’daki terapi merkezlerinde görev yapan Türk uzmanlar müştereken çalışmalar gerçekleştirmişlerdir.

Kurumun uyuşturucu konusunda çok sayıda broşür, afiş gibi dokümanları mevcuttur.

c) Gençler ve Uyuşturucu Konusunda İlgili Kurum ve Kuruluşlarla Yapılan Çalışmalarımız

Aile Araştırma Kurumu tarafından Millî EğitimBakanlığına gönderilen bir yazıda da; sigara ve alkolü de içerecek şekilde madde bağımlılığı, çocukların eğitim ve yetiştirilmesinde ailenin önemi, aile içi şiddet ve kız çocuklarının eğitim ve öğretimden geçmesinin önemi konularının; müfredat programlarında yer alması hususuna dikkat çekilmiştir.

Uyuşturucuyla mücadele konusunda Radyo ve Televizyon Üst Kuruluna müteaddit defalar gönderilen yazılarda, konunun önemine temas etmiştir.

Madde bağımlılığı konusunda halkın, ailelerin ve gençlerin bilinçlendirilmesinin sadece kamu kurum ve kuruluşlarının faaliyetleri ile gerçekleştirilmesi mümkün değildir. Başta dernek, vakıf gibi gönüllü kuruluşların, basın ve yayın organlarının uyuşturucu karşıtı faaliyetlerde etkin olarak yer alması gerekir. Bu amaçla Bakanlığım ve Raksav (Raks Eğitim Kültür ve Sanat Vakfı) müştereken gençlerin uyuşturucu konusunda bilgilendirilmesi amacıyla bir dizi etkinlik yürütmüştür.

Gençleri uyuşturucu konusunda düşünmeye ve uyuşturucunun zararlarını algılamaya teşvik etmek amacıyla “Resim, Şiir ve Kompozisyon Yarışmaları” düzenlenmiştir. Konusu uyuşturucu olan bu yarışmalara bütün orta öğretim öğrencilerinin katılımını sağlamak amacıyla Raksav tarafından 20 000 adet afiş bastırılmış ve bu afişler Aile Araştırma Kurumu tarafından Türkiye çapındaki bütün orta öğretim kurumlarına 15 Aralık 1996 tarihi itibarı ile duyurulmak üzere dağıtılmıştır. Afişlerde uyuşturucu ile mücadele temasının işlendiği “Resim, Şiir ve Kompozisyon” yarışmalarının katılım şartları ve en son başvuru tarihi belirtilmiştir. Ayrıca, yarışmalara katılımın yüksek düzeyde olmasını ve bütün orta öğretim öğrencilerine duyurulmasını sağlamak amacıyla gazetelerden, radyo ve televizyonlardan, internetten yararlanılmıştır.

Sözkonusu yarışmaların son katılım tarihi itibarı ile Aile Araştırma Kurumuna kompozisyon dalında 1135, şiir dalında 970 ve resim dalında 1097 eser ulaşmıştır. Jüri tarafından ödüle layık görülen kişilere ödülleri törenle verilmiştir.

Tüm bu çalışmaların gençlerin geleceğe daha güvenle bakabilmeleri, aileleri ile bağlarının kuvvetlenmesi ve sağlıklı toplum yapısı oluşturma faaliyetleri gözetilerek (önerge soru 3) yapılmakta olduğuna inanılmaktadır.

Bakanlığıma bağlı Aile Araştırma Kurumu gençlere yönelik son olarak “Gençlik Söyleşileri” başlıklı bir proje gerçekleştirmiştir. 1998 yılında başlatılan ve halen devam eden paneller serisinden oluşan bu projede lise ve üniversitede okuyan gençleri aile ile ilgili sosyokültürel konularda bilgilendirmek amaçlanmıştır. Bugüne kadar iki panel olarak gerçekleştirilen proje, gençlerin yaşadıkları sorunlarla ilgili tahlil ve yorum yeteneklerini ortaya koymalarını sağlamak ve gençlerin sorunlarına bizzat gençlerle diyalog içinde çözüm yolları bulmak hedeflenmektedir. Gençlik söyleşisi programları halen devam etmektedir.

Önergenin ikinci sorusunda yeralan ve intihar gibi gençleri bu tür davranışlara iten manevi boşluğu doldurmak için yapılan çalışmalarla ilgili girişimler doğrudan Millî Eğitim Bakanlığı ile Diyanet İşleri Başkanlığının görev ve yetki alanına girmektedir. Bu nedenle Bakanlığım tarafından gençler ve uyuşturucu ile ilgili çalışmalar yukarıda sayılanları kapsamaktadır. Konu ile ilgili çalışmalarımızdaki yoğunluk ve gayret devam edecektir.

7. — Mardin Milletvekili Hüseyin Yıldız’ın, bazı bürokrat çocuklarının dövizle ve mevzuata aykırı olarak askerlik yaptığı iddialarına ilişkin sorusu ve Millî Savunma Bakanı ve Başbakan Yardımcısı İsmet Sezgin’in yazılı cevabı (7/5705)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın Millî Savunma Bakanı Sayın İsmet Sezgin tarafından yazılı olarak cevaplandırılmasına delalet etmenizi saygılarımla arz ederim.

Hüseyin Yıldız Mardin

Sorular :

1. Bilecik Milletvekili Bahattin Şeker’in; bakan, milletvekili, paşa, sanatçı ve üst düzey pek çok bürokratın çocuklarının dövizle ve yürürlükteki mevzuata ve usullere aykırı olarak askerlik yaptığı yolundaki basına da yansıyan ifadeleri doğru mudur?

2. Bilecik Milletvekili Sayın Bahattin Şeker’in bahsettiği bu kişiler kimlerdir, kimlerin çocuklarıdır?

3. Sayın Bahattin Şeker bu kişilerin kimliği yetkili makamlarca açıklanmazsa kendisinin açıklayacağını ifade etmiştir. Bu konuda ne düşünüyorsunuz? Bu kişilerin kim olduklarını açıklayacak mısınız?

4. Bu kişilerin askerlikleri ile ilgili bir usulsüzlük varsa ilgililer hakkında gerekli yasal işlemler yapılacak mıdır?

5. Eğer yukarıdaki iddialar doğru ise, bazı ayrıcalıklı kişiler tarafından vatanımız için en kutsal bir hizmet sayılan askerlik müessesesi istismar edilmiş olmuyor mu? Normal vatandaşlarımız 18 ay boyunca, kimi zaman çok zor şartlarda ve fakat kutsal görevdir diyerek vatan aşkıyla vazifelerini yaparlarken, yine Anadolu’daki insanlarımız gözyaşlarıyla şehitlerini uğurlarken bazı insanlara bu ayrıcalığı kim veriyor? Bu tür uygulamalar adaletle, eşitlik ilkesiyle bağdaşıyor mu? En kötüsü de böyle uygulamalarla askerlik müessesesi yara almıyor mu? Bu konuda ne gibi önlemler almayı düşünüyorsunuz?

T.C. Millî Savunma Bakanlığı 20.7.1998 Kanun : 1998/672-TÖ

Konu : Soru önergesi

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

İlgi : TBMM Bşk. lığının 9 Temmuz 1998 tarihli ve KAN.KAR.MD.A.01.0.GNS.010.00.02-7/5705-14114/33059 sayılı yazısı.

Mardin Milletvekili Hüseyin Yıldız tarafından verilen ve İlgi Ek’inde gönderilerek cevaplandırılması istenilen 7/5705 sayılı “Bazı bürokrat çocuklarının dövizle ve mevzuata aykırı olarak askerlik yaptığı iddialarına ilişkin” yazılı soru önergesinin cevabı Ek’te gönderilmiştir.

Arz ederim.

İsmet Sezgin Millî Savunma Bakanı ve Başbakan Yardımcısı

Mardin Milletvekili Hüseyin Yıldız Tarafından Verilen 7/5705 Sayılı
Yazılı Soru Önergesinin Cevabı

1. Bilecik Milletvekili Bahattin Şeker tarafından, mevzuata aykırı olarak dövizle askerlik yapanlara ilişkin bir liste, Millî Savunma Bakanlığına intikal ettirilmemiştir.

2. Haklarında geçmişe dönük ihbar ve şikâyetler alınan dövizle askerlik yükümlülerinin, yerli askerlik şubeleri ve yurtdışı temsilciliklerimizdeki kayıtları hassasiyetle incelenerek sonuçlandırılmakta ve 1111 sayılı Askerlik Kanununun EK-1 inci maddesinde yeralan esas ve usullere aykırı olarak dövizle askerlik yaptıkları tespit edilenler, dövizle askerlik kapsamından çıkarılarak, tabi oldukları statüde askerlik mükellefiyetine tabi tutulmaktadırlar.

3. Soru önergesine konu edildiği şekilde, bakan, milletvekili, paşa, sanatçı ve üst düzey bürokratların çocuklarına, mevzuata aykırı şekilde dövizle askerlik yaptırıldığı iddialarının gerçekle ilgisi bulunmamaktadır.

Hakkı olmadığı halde dövizle askerlik yaptıkları iddia edilen kişilere ait açık kimliklerin bildirilmesi halinde, bu kişilerin askerlik safahatlarına ilişkin bilgiler en kısa zamanda bildirilecektir.

Arz ederim.

İsmet Sezgin Millî Savunma Bakanı ve Başbakan Yardımcısı

8. — Isparta Milletvekili Mustafa Köylü’nün, Anadolu Ajansı Radyosunda Türkçe yayın yapılmadığı iddiasına ilişkin sorusu ve Devlet Bakanı Cavit Kavak’ın yazılı cevabı (7/5790)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorumun Devlet Bakanı Sayın Cavit Kavak tarafından yazılı olarak cevaplandırılmasını arz ederim.

Saygılarımla.

3.7.1998 Mustafa Köylü Isparta

Milletin verdiği vergilerle desteklenen ve milletin malı olan Anadolu Ajansı Radyosunda, Türkçe yayın yasaklanmış mıdır? Yasaklanmışsa DevletRadyosu olan bu radyodaki yasaklama Anayasanın 3 üncü Maddesi olan “Türkiye Devleti, ülkesi ve milletiyle bölünmez bir bütündür. Dili Türkçedir.” maddesine aykırı değil midir?

T.C. Devlet Bakanlığı 20.7.1998 Sayı : B.02.0.017.800/(02)536

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

İlgi : 10 Temmuz 1998 tarih ve A.01.GNS.0.10.00.02-14409 sayılı yazınız.

İlgide kayıtlı yazı ile Isparta Milletvekili Mustafa Köylü tarafından gönderilen ve tarafımdan cevaplandırılması tensip edilen (7/5790-14255) esas no.lu soru önergesine ait cevabî yazımız ekte gönderilmiştir.

Bilgilerinize arz olunur.

Cavit Kavak Devlet Bakanı

Anadolu Radyo ve Görüntü Hizmetleri A.Ş. (ARG) 17.7.1998 Sayı : 05/105-275

Konu : Isparta Milletvekili Mustafa Köylü’nün soru önergesi hk.

T.C. Devlet Bakanlığına

(Sayın Cavit Kavak)

İlgi : a) TBMM Genel Sekreterliği, Kanunlar ve Kararlar Dairesi Başkanlığının 10 Temmuz 1998 tarih ve A.01.0.GNS.0.10.00.02-14409 sayılı yazısı.

b) T.C. Devlet Bakanlığının 15.7.1998 tarih ve B.02.0.017.800/(09) 527 sayılı yazısı.

Isparta Milletvekili Mustafa Köylü tarafından gönderilen 7/5790-14255 esas no.lu yazılı soru önergesinin cevabı aşağıdaki gibidir :

Soru : Milletin verdiği vergilerle desteklenen ve milletin malı olan Anadolu Ajansı Radyosunda, Türkçe yayın yasaklanmış mıdır? Yasaklanmışsa Devlet Radyosu olan bu radyodaki yasaklama Anayasanın 3 üncü Maddesi olan “Türkiye Devleti, ülkesi ve milletiyle bölünmez bir bütündür. Dili Türkçedir.” Maddesine aykırı değil midir?

Cevap : Anadolu Ajansı’nın iştiraki olan Anadolu Radyo ve Görüntü Hizmetleri A.Ş. (ARG) bünyesindeki Radyo Anadolu’da Türkçe yayının yasaklanması gibi bir durum kesinlikle sözkonusu değildir. Aksine, her yarım saatte bir Türkçe haber veren Radyo Anadolu’da, tüm haber spikerlerine ve kültür/sanat programlarının sunucularına güzel Türkçemizi en doğru biçimde kullanmaları maksadıyla hizmet-içi eğitim programları uygulanmıştır.

Şayet kast edilen Türkçe müzik yayınının yasaklanması ise, yine böyle bir yasak yoktur ve olamaz. Bilindiği üzere, Radyo Televizyon Üst Kurulu (RTÜK) tüm yayın kuruluşlarına, toplam müzik yayın saatlerinin belirli bir oranında Türkçe müzik yayını yapma zorunluluğu getirmektedir. Radyo Anadolu da RTÜK tarafından öngörülen yayın kurallarına uyarak; her gün, bir saat on beş dakikası Türk Halk Müziği, bir saat on beş dakikası Türk Sanat Müziği ve bir saat on beş dakikası da Türk Hafif Müziği olmak üzere toplam üç saat kırk beş dakika Türkçe müzik yayını yapmaktadır.

Arz ederim.

Saygılarımla.

M. Salih Uzun AA ve ARG Yön. Kur. Üyesi ARG Genel Müdürü

birleşim 125’in sonu