DÖNEM : 20 CİLT : 59 YASAMA YILI : 3

 

T. B. M. M.

TUTANAK DERGİSİ

124 üncü Birleşim

20. 7 . 1998 Pazartesi

 

 

İ Ç İ N D E K İ L E R

  I. – GEÇEN TUTANAK ÖZETİ

II. – GELEN KÂĞITLAR

III. –GENSORU, GENEL GÖRÜŞME, MECLİS SORUŞTURMASI VE MECLİS ARAŞTIRMASI

A) GÖRÜŞMELER

1. – Kocaeli Milletvekili Osman Pepe ve 60 arkadaşının, İzmit’te SEKA’ya ait fidanlık bir araziyi bedelsiz olarak Ford-Koç Grubuna tahsis ettiği iddiasıyla Başbakan A. Mesut Yılmaz hakkında verdikleri ve Genel Kurulca 14.7.1998 tarihli 106 ncı Birleşimde gündeme alınması kabul edilen gensoru (11/17)

IV. – KANUN TASARI VE TEKLİFLERİYLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER

1. – Kütahya Milletvekili Mustafa Kalemli, Anavatan Partisi Genel Başkanı Rize Milletvekili Mesut Yılmaz, Doğru Yol Partisi Genel Başkanı İstanbul Milletvekili Tansu Çiller, Demokratik Sol Parti Genel Başkanı İstanbul Milletvekili Bülent Ecevit, Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı Antalya Milletvekili Deniz Baykal ile 292 milletvekilinin; Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının 83 üncü Maddesinin Değiştirilmesine Dair Kanun Teklifi ve Anayasa Komisyonu raporu (2/676) (S. Sayısı: 232)

2. – Bayburt Milletvekili Ülkü Güney ve Ankara Milletvekili Yücel Seçkiner’in, 1076 Sayılı Yedek Subaylar ve Yedek Askerî Memurlar Kanunu ile 1111 Sayılı Askerlik Kanunlarında Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi ve İçtüzüğün 37 nci maddesine göre doğrudan alınma önergesi (2/669) (S. Sayısı: 338)

3. – Kamu Görevlileri Sendikaları Kanunu Tasarısı ile Antalya Milletvekili Deniz Baykal ve 39 arkadaşının, İstanbul Milletvekili Gürcan Dağdaş ve 6 arkadaşının, Trabzon Milletvekili Yusuf Bahadır ve 9 arkadaşının, İstanbul Milletvekili Ercan Karakaş ve 7 arkadaşının aynı mahiyetteki kanun teklifleri ve İstanbul Milletvekili Ercan Karakaş ve 2 arkadaşının İşçi ve Memur Emeklileri ile Bunların Dul ve Yetimlerinin Sendikalaşmasına İlişkin Kanun Teklifi ve Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler ve Plan ve Bütçe komisyonları raporları (1/702, 2/224, 2/929, 2/1000, 2/1023, 2/1024) (S. Sayısı: 553)

4. – Radyo ve Televizyonların Kuruluş ve Yayınları Hakkında Kanunun Bazı Maddelerinin Değiştirilmesine Dair Kanun Tasarısı ve Anayasa Komisyonu raporu (1/689) (S. Sayısı: 631)

5. – Vergi Usul Kanunu, Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun, Gelir Vergisi Kanunu, Kurumlar Vergisi Kanunu, Katma Değer Vergisi Kanunu, Gider Vergileri Kanunu, Emlâk Vergisi Kanunu, Veraset ve İntikal Vergisi Kanunu, Motorlu Taşıtlar Vergisi Kanunu, Damga Vergisi Kanunu, Harçlar Kanunu ve Belediye Gelirleri Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Tasarısı ile Konya Milletvekili Ahmet Alkan’ın, İstanbul Milletvekili Emin Kul’un, Kahramanmaraş Milletvekili Hasan Dikici ve 30 arkadaşının, Balıkesir Milletvekili İsmail Özgün’ün, İstanbul Milletvekili Mustafa Baş ve 30 arkadaşının, Trabzon Milletvekili Kemalettin Göktaş ve 33 Arkadaşının, Konya Milletvekili Necmettin Erbakan ve 40 arkadaşının, Konya Milletvekili Necmettin Erbakan ve 30 arkadaşının, Kütahya Milletvekili Mehmet Korkmaz’ın, Balıkesir Milletvekili İsmail Özgün ve 40 arkadaşının, Konya Milletvekili Veysel Candan’ın, Balıkesir Milletvekili İ. Önder Kırlı’nın, Adana Milletvekili Arif Sezer’in, Ağrı Milletvekili M. Sıddık Altay’ın, Bayburt Milletvekili Suat Pamukçu’nun, İstanbul Milletvekili Cefi Kamhi’nin, Samsun Milletvekili Murat Karayalçın’ın, Bursa Milletvekili Turhan Tayan’ın, Erzurum Milletvekili İsmail Köse’nin, İstanbul Milletvekili Ercan Karakaş ve 6 arkadaşının, Erzincan Milletvekili Naci Terzi’nin, Demokrat Türkiye Partisi Grup Başkanı Van Milletvekili Mahmut Yılbaş, Grup Başkanvekilleri İstanbul Milletvekili Metin Işık, Mardin Milletvekili Muzaffer Arıkan ve 6 arkadaşının, benzer mahiyetteki kanun teklifleri ve Plân ve Bütçe Komisyonu raporu (1/708, 2/72, 2/73, 2/75, 2/129, 2/154, 2/166, 2/182, 2/191, 2/194, 2/270, 2/287, 2/293, 2/323, 2/369, 2/420, 2/459, 2/493, 2/884, 2/959, 2/960, 2/1015, 2/1019, 2/1070) (S. Sayısı: 626)

V. – SORULAR VE CEVAPLAR

A) YAZILI SORULAR VE CEVAPLARI

1. – Erzurum Milletvekili Aslan Polat’ın, TEDAŞ Erzurum İl Müdürlüğünün alacaklarına ve Erzurum’un bazı indirimlerden yararlandırılıp yararlandırılmayacağına ilişkin sorusu ve Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanı Mustafa Cumhur Ersümer’in yazılı cevabı (7/5457)

2. – Karabük Milletvekili Hayrettin Dilekcan’ın, Batı Karadeniz’de meydana gelen sel felaketinden zarar gören illere yapılacak yardımlara ilişkin sorusu ve Bayındırlık ve İskân Bakanı Yaşar Topçu’nun yazılı cevabı (7/5461)

3. – Erzurum Milletvekili Abdulilah Fırat’ın;

– 1996 yılında meydana gelen Hınıs-Varto depreminde yıkılan evlerin yerine yapılacak afet konutlarına,

– Erzurum-Çat-Soğukpınar Köyündeki afet konutları inşaatına,

– Erzurum-Horasan-Yeşilöz Köyündeki afet konutları inşaatına,

İlişkin soruları ve Bayındırlık ve İskân Bakanı Yaşar Topçu’nun yazılı cevabı (7/5464, 5466, 5467)

4. – Erzurum Milletvekili Abdülilah Fırat’ın;

– Erzurum-Çobandede-Hınıs ayrımı Karayazı yoluna,

– Erzurum İli Tekman-Gökoğlan (Karlıova-Çad) ayrımı yolunun ne zaman bitirileceğine,

– Erzurum İli Çobandede-Hınıs-Varto yoluna,

– Erzurum İli Göksu-Karaçoban yoluna,

– Erzurum-Tekman yoluna,

İlişkin soruları ve Bayındırlık ve İskân Bakanı Yaşar Topçu’nun yazılı cevabı (7/5468, 5469, 5470, 5471, 5472)

5. – Yozgat Milletvekili Kâzım Arslan’ın, Kamu Konutları Yönetmeliğinde yapılan değişikliklere ilişkin Başbakandan sorusu ve Maliye Bakanı Zekeriya Temizel’in yazılı cevabı (7/5490)

6. – Ankara Milletvekili Saffet Arıkan Bedük’ün, Antalya-Kemer’e bağlı Çamyuva Kasabasının imar planına ilişkin sorusu ve Bayındırlık ve İskân Bakanı Yaşar Topçu’nun yazılı cevabı (7/5506)

7. – Karaman Milletvekili Zeki Ünal’ın, üniversitelerdeki kılık kıyafet uygulamalarına ilişkin sorusu ve Millî Eğitim Bakanı Hikmet Uluğbay’ın yazılı cevabı (7/5511)

8. – Hatay Milletvekili Metin Kalkan’ın, Hatay İlinde 1997-1998 yılları arasında açılan köy okulu ve derslik sayısına ilişkin sorusu ve Millî Eğitim Bakanı Hikmet Uluğbay’ın yazılı cevabı (7/5527)

9. – Hatay Milletvekili Metin Kalkan’ın, başörtülü öğrencilerin emniyet güçleri tarafından öğrenim haklarının engellendiği iddiasına ilişkin sorusu ve İçişleri Bakanı Murat Başesgioğlu’nun yazılı cevabı (7/5531)

10. – Konya Milletvekili Hüseyin Arı’nın, Osmanlı İmparatorluğunun kuruluş yıldönümü kutlamalarına ilişkin Başbakandan sorusu ve Kültür Bakanı Mustafa İstemihan Talay’ın yazılı cevabı (7/5536)

11. – Karaman Milletvekili Zeki Ünal’ın, Karaman-Merkez-Çiğdemli Köyünün su kuyusu ihtiyacına ilişkin sorusu ve Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanı Mustafa Cumhur Ersümer’in yazılı cevabı (7/5548)

12. – Yozgat Milletvekili Kâzım Arslan’ın, başörtülü öğrencilerin öğrenim hakkının engellendiği iddiasına ilişkin sorusu ve Adalet Bakanı Mahmut Oltan Sungurlu’nun yazılı cevabı (7/5556)

13. – Ankara Milletvekili Yılmaz Ateş’in, Ankara’nın başkent oluşu ile ilgili kutlamalara ilişkin Başbakandan sorusu ve Devlet Bakanı Cavit Kavak’ın yazılı cevabı (7/5557)

14. – Konya Milletvekili Hasan Hüseyin Öz’ün, GAP’a ilişkin sorusu ve Devlet Bakanı Mehmet Salih Yıldırım’ın yazılı cevabı (7/5561)

15. – Gaziantep Milletvekili Kahraman Emmioğlu’nun, emekli olduktan sonra kamu konutlarından yararlanan kişilere ilişkin Başbakandan sorusu ve Maliye Bakanı Zekeriya Temizel’in yazılı cevabı (7/5568)

16. – Bursa Milletvekili Ertuğrul Yalçınbayır’ın, mısır üretimine ilişkin sorusu ve Tarım ve Köyişleri Bakanı Mustafa R. Taşar’ın yazılı cevabı (7/5630)

17. – Bursa Milletvekili Ertuğrul Yalçınbayır’ın, Bursa’ya bağlı Gündoğdu Köyünde ortaya çıkarılan arkeolojik eserlere ilişkin sorusu ve Kültür Bakanı Mustafa İstemihan Talay’ın yazılı cevabı (7/5638)

18. – Karaman Milletvekili Zeki Ünal’ın;

– Hayvancılığın geliştirilmesine yönelik çalışmalara,

Kırıkkale Milletvekili Kemal Albayrak’ın;

– Kırıkkale’de afetten zarar gören çiftçilerin kredi borçlarının ertelenip ertelenmeyeceğine,

İlişkin soruları ve Tarım ve Köyişleri Bakanı Mustafa R. Taşar’ın yazılı cevabı (7/5640, 5650)

19. – Kırıkkale Milletvekili Kemal Albayrak’ın, afetten zarar gören Kırıkkale’ye bağlı bazı ilçelere Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışmayı Teşvik Fonundan yardım yapılıp yapılmayacağına ilişkin sorusu ve Devlet Bakanı Hasan Gemici’nin yazılı cevabı (7/5649)

20. – Ankara Milletvekili Saffet Arıkan Bedük’ün, Bayburt-Aydıntepe İlçesinde tarım ve hayvancılığı geliştirmek için kurulan kooperatife yardım yapılıp yapılmadığına ilişkin sorusu ve Tarım ve Köyişleri Bakanı Mustafa R. Taşar’ın yazılı cevabı (7/5669)

21. – Karaman Milletvekili Zeki Ünal’ın, Karaman-Merkez-Akşehir Beldesinde TMO alım merkezi kurulup kurulmayacağına ilişkin sorusu ve Tarım ve Köyişleri Bakanı Mustafa R. Taşar’ın yazılı cevabı (7/5681)

22. – Erzincan Milletvekili Mustafa Kul’un, TDİ’ye ait feribot ve gemilerin blok satışına ilişkin sorusu ve Devlet Bakanı Burhan Kara’nın yazılı cevabı (7/5831)

 

 

 

I. – GEÇEN TUTANAK ÖZETİ

TBMM Genel Kurulu saat 14.00’te toplanarak beş oturum yaptı.

Bursa Milletvekili Hayati Korkmaz,

Adana Milletvekili İ. Cevher Cevheri ve

İzmir Milletvekili Sabri Tekir;

Katıldıkları Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Teşkilâtı (AGİT) Parlamenterler Asamblesinin 7-10 Temmuz 1998 tarihleri arasında Kopenhag’da yapılan 7 nci Genel Kurulundaki izlenimlere ilişkin gündemdışı birer konuşma yaptılar.

Sinop Milletvekili Kadir Bozkurt ve 30 arkadaşının, Sinop İlinin ekonomik ve sosyal sorunları ile çocuk emeğinin kiralanması olgusunun araştırılarak alınması gereken tedbirlerin belirlenmesi amacıyla bir Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/280) Genel Kurulun bilgisine sunuldu; önergenin gündemde yerini alacağı ve öngörüşmesinin, sırasında yapılacağı açıklandı.

Ankara Milletvekili Rıza Ulucak’ın, Adalet Komisyonu üyeliğinden çekildiğine ilişkin önergesi Genel Kurulun bilgisine sunuldu.

Genel Kurulun 14.7.1998 tarihli 121 inci Birleşiminde gündeme alınması kabul edilen Başbakan A. Mesut Yılmaz hakkındaki (11/17) esas numaralı gensorunun, gündemin “Özel Gündemde Yer Alacak İşler” kısmında yer almasına ve görüşmelerinin 20.7.1998 Pazartesi günkü birleşimde yapılmasına;

Genel Kurulun 17 Temmuz 1998 Cuma günü 14.00-19.00 ve 20.00-24.00 saatleri arasında yapılacak çalışmalarının yapılmamasına;

İlişkin Danışma Kurulu önerileri kabul edildi.

Adalet Komisyonunda açık bulunan ve FP Grubuna ait olan üyeliğe, Van Milletvekili Fethullah Erbaş, Grubunca aday gösterilerek seçildi.

Gündemin “Kanun Tasarı ve Teklifleriyle Komisyonlardan Gelen Diğer İşler” kısmının:

2 nci sırasında bulunan 232,

4 üncü sırasında bulunan 553,

5 inci sırasında bulunan 631,

Sıra sayılı kanun tasarıları ve tekliflerinin görüşmeleri, komisyon yetkilileri Genel Kurulda hazır bulunmadıklarından,

3 üncü sırasında bulunan ve Hükümetçe Komisyona geri alınan 338 sıra sayılı kanun teklifinin görüşmeleri de, Komisyon raporu gelmediğinden,

Ertelendi;

6 ncı sırasında bulunan Vergi Usul Kanunu, Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun, Gelir Vergisi Kanunu, Kurumlar Vergisi Kanunu, Katma Değer Vergisi Kanunu, Gider Vergileri Kanunun, Emlâk Vergisi Kanunu, Veraset ve İntikal Vergisi Kanunu, Motorlu Taşıtlar Vergisi Kanunu, Damga Vergisi Kanunu, Harçlar Kanunu, 3505 Sayılı Kanun, Katma Değer Vergisi Mükelleflerinin Ödeme Kaydedici Cihazları Kullanmaları Mecburiyeti Hakkında Kanun, Belediye Gelirleri Kanunu ile 178 Sayılı Maliye Bakanlığının Teşkilât ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararname ve 190 Sayılı Genel Kadro ve Usulü Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Tasarısının (1/708, 2/72, 2/73, 2/129, 2/154, 2/166, 2/182, 2/191, 2/194, 2/221, 2/270, 2/287, 2/293, 2/323, 2/369, 2/420, 2/459, 2/493, 2/884, 2/959, 2/960, 2/1015, 2/1019, 2/1070) (S. Sayısı : 626) görüşmelerine devam olunarak, 81 inci maddesine kadar kabul edildi.

Hatay Milletvekili Nihat Matkap, Bolu Milletvekili Mustafa Yünlüoğlu’nun, konuşmasında Partisine sataşması nedeniyle bir konuşma yaptı.

Alınan karar gereğince, Başbakan A. Mesut Yılmaz hakkındaki (11/17) esas numaralı gensoru görüşmeleriyle diğer denetim konularını ve kanun tasarı ve tekliflerini görüşmek için 20 Temmuz 1998 Pazartesi günü saat 14.00’te toplamak üzere, birleşime 23.27’de son verildi.

Yasin Hatiboğlu

Başkanvekili

Levent Mıstıkoğlu Haluk Yıldız

Hatay Kastamonu

Kâtip Üye Kâtip Üye

Mehmet Korkmaz Ali Günaydın

Kütahya Konya

Kâtip Üye Kâtip Üye

 

 

 

 

No: 180

 

II. – GELEN KAĞITLAR

17.7.1998 CUMA

Sözlü Soru Önergeleri

1.- Afyon Milletvekili Osman Hazer’in, cezaevlerinde yatan hükümlülerin sayısı ile cezaevi müdür ve gardiyanlarının can güvenliklerine ilişkin Adalet Bakanından sözlü soru önergesi.(6/1156)(Başkanlığa geliş tarihi:14.7.1998)

2.- Tunceli Milletvekili Kamer Genç’in, Elazığ Adli Yargı Adalet Komisyonunca yapılan İnfaz ve Koruma Memurluğu Sınavına ilişkin Adalet Bakanından sözlü soru önergesi.(6/1157)(Başkanlığa geliş tarihi:14.7.1998)

3.- Afyon Milletvekili Osman Hazer’in, bazı din görevlileri açığının kapatılmasına ilişkin Devlet Bakanından (H.Hüsamettin Özkan) sözlü soru önergesi.(6/1158)(Başkanlığa geliş tarihi:14.7.1998)

4.- Samsun Milletvekili Musa Uzunkaya’nın, İlahiyat Fakültesi mezunu öğretmen adaylarının durumlarına ilişkin Milli Eğitim Bakanından sözlü soru önergesi.(6/1159) (Başkanlığa geliş tarihi:14.7.1998)

5.- Afyon Milletvekili Osman Hazer’in, din kültürü ve ahlak bilgisi öğretmeni açığına ve İlahiyat Fakültesi mezunlarının öğretmen olarak atanmamasının nedenine ilişkin Milli Eğitim Bakanından sözlü soru önergesi.(6/1160)(Başkanlığa geliş tarihi:15.7.1998)

6.- Şanlıurfa Milletvekili Abdulkadir Öncel’in, Şanlıurfa-Akçakale Devlet hastanesinin sağlık personeli ihtiyacına ilişkin Sağlık Bakanından sözlü soru önergesi.(6/1161)(Başkanlığa geliş tarihi:15.7.1998)

7.- Kilis Milletvekili Mustafa Kemal Ateş’in, Kilis-Hatay karayolu üzerindeki Afrin Köprüsünün yapımına ilişkin Bayındırlık ve İskan Bakanından sözlü soru önergesi.(6/1162) (Başkanlığa geliş tarihi:15.7.1998)

8.- İstanbul Milletvekili Ahmet Güryüz Ketenci’nin, TSE’de partizanca ve usulsüz atamalar yapıldığı iddialarına ilişkin Devlet Bakanından (Rıfat Serdaroğlu) sözlü soru önergesi.(6/1163)(Başkanlığa geliş tarihi:15.7.1998)

9.– İstanbul Milletvekili Ahmet Güryüz Ketenci’nin, TSE Merkez Teşkilatından Gebze’ye yapılan toplu nakillere ilişkin Devlet Bakanından (Rıfat Serdaroğlu) sözlü soru önergesi.(6/1164)(Başkanlığa geliş tarihi:15.7.1998)

Yazılı Soru Önergeleri

1.- Muğla Milletvekili Mustafa Dedeoğlu’nun, Türk Telekom A.Ş. ile GSM arasında belirlenen konuşma ücretlerine ilişkin Ulaştırma Bakanından yazılı soru önergesi.(7/5867) (Başkanlığa geliş tarihi:14.7.1998)

2.– Kayseri Milletvekili Abdullah Gül’ün, irticai faaliyetleri izlemek amacıyla kurulan Başbakanlık Takip Kurulu’nun hazırladığı rapora ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi.(7/5868)(Başkanlığa geliş tarihi:14.7.1998)

3.– Ankara Milletvekili Yılmaz Ateş’in, Fon Kaynaklı Kredi verilen kişi ve kuruluşlara ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi.(7/5869)(Başkanlığa geliş tarihi:14.7.1998)

4.– Bursa Milletvekili Ertuğrul Yalçınbayır’ın, Bursa-Yalova yolu üzerindeki Orman Fidanlığına ilişkin Orman Bakanından yazılı soru önergesi.(7/5870)(Başkanlığa geliş tarihi:14.7.1998)

5.– Karaman Milletvekili Zeki Ünal’ın, Karaman-Kisecik sağlık ocağının elektrokardiyografi cihazı ihtiyacına ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi.(7/5871) (Başkanlığa geliş tarihi:15.7.1998)

6.– Kocaeli Milletvekili Osman Pepe’nin, Kocaeli Büyükşehir Belediyesi Çevre Entegre Projesine ruhsat verilip verilmediğine ilişkin Çevre Bakanından yazılı soru önergesi.(7/5872) (Başkanlığa geliş tarihi:15.7.1998)

7.– Adana Milletvekili Yakup Budak’ın, A.Ü. Dil Tarih ve Coğrafya Fakültesi Türk Lehçeleri Bölümü’nün kapatılma kararına ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi.(7/5873)(Başkanlığa geliş tarihi:15.7.1998)

8.– Adana Milletvekili Sıtkı Cengil’in, Adana’da depremden zarar görenlere yapılacak yardımlara ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi.(7/5874)(Başkanlığa geliş tarihi:15.7.1998)

9.– Konya Milletvekili Hasan Hüseyin Öz’ün, Türkiye’den AB ülkelerine yapılan tarım ve su ürünleri ihracatına getirilen yasaklara ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından yazılı soru önergesi.(7/5875)(Başkanlığa geliş tarihi:15.7.1998)

10.– Denizli Milletvekili M.Kemal Aykurt’un, özel tomografi kuruluşlarına SSK’nın yaptığı sevklere ve ödemelere ilişkin Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanından yazılı soru önergesi.(7/5876)(Başkanlığa geliş tarihi:15.7.1998)

11.– Denizli Milletvekili M.Kemal Aykurt’un, tomografi cihazlarına ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi.(7/5877)(Başkanlığa geliş tarihi:15.7.1998)

12.– Denizli Milletvekili M.Kemal Aykurt’un, özel tomografi kuruluşlarına Emekli Sandığı Genel Müdürlüğü tarafından yapılan ödemelere ilişkin Maliye Bakanından yazılı soru önergesi.(7/5878)(Başkanlığa geliş tarihi:15.7.1998)

 

Süresi İçinde Cevaplandırılmayan Yazılı Soru Önergeleri

1.– Ordu Milletvekili Mustafa Hasan Öz’ün, Ordu’ya bağlı bazı yerleşim birimlerinin sorunlarına ilişkin Bayındırlık ve İskan Bakanından yazılı soru önergesi.(7/5370)

2.– Gaziantep Milletvekili Kahraman Emmioğlu’nun, Gaziantep’e yapılacak yatırımlar için ayrılan ödeneğe ilişkin Bayındırlık ve İskan Bakanından yazılı soru önergesi.(7/5394)

3.– Adana Milletvekili Yakup Budak’ın, Adana-Karaisalı yolu güzergah değişikliği çalışmalarına ilişkin Bayındırlık ve İskan Bakanından yazılı soru önergesi.(7/5441)

4.– Adana Milletvekili Yakup Budak’ın, Adana-Karataş yoluna ilişkin Bayındırlık ve İskan Bakanından yazılı soru önergesi.(7/5443)

No. : 181

20. 7. 1998 PAZARTESİ

Teklifler

1. – Siirt Milletvekili M. Emin Aydın ve 14 Arkadaşının; Devlet Memurları Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi (2/1239) (Plan ve Bütçe Komisyonuna) (Başkanlığa geliş tarihi : 15.7.1998)

2. – Kahramanmaraş Milletvekili Hasan Dikici ve 36 Arkadaşının; Yüksek Öğretim Kanununun Bir Maddesinde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi (2/1240) (Millî Eğitim, Kültür, Gençlik ve Spor Komisyonuna) (Başkanlığa geliş tarihi : 15.7.1998)

Tezkere

1. – Denizli Milletvekili Ramazan Yenidede’nin Yasama Dokunulmazlığının Kaldırılması Hakkında Başbakanlık Tezkeresi (3/1616) (Anayasa ve Adalet Komisyonları Üyelerinden Kurulu Karma Komisyona) (Başkanlığa geliş tarihi : 16.7.1998)

Sözlü Soru Önergesi

1. – Niğde Milletvekili Mehmet Salih Katırcıoğlu’nun, Ziraat Bankası ve Tarım Kredi Kooperatifleri Birliğine borcu olan çiftçilere ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/1165) (Başkanlığa geliş tarihi : 16.7.1998)

Yazılı Soru Önergeleri

1. – Bartın Milletvekili Cafer Tufan Yazıcıoğlu’nun, İller Bankasından köy tüzelkişiliklerine tahsis edilen paya ilişkin Bayındırlık ve İskân Bakanından yazılı soru önergesi (7/5879) (Başkanlığa geliş tarihi : 16.7.1998)

2. – İstanbul Milletvekili Ercan Karakaş’ın, Türk Ticaret Bankası A.Ş.’nin özelleştirilmesine yönelik çalışmalara ilişkin Devlet Bakanından (Güneş Taner) yazılı soru önergesi (7/5880) (Başkanlığa geliş tarihi : 16.7.1998)

3. – Denizli Milletvekili Hilmi Develi’nin, Karayolları eski Genel Müdürü hakkındaki mahkeme kararına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/5881) (Başkanlığa geliş tarihi : 16.7.1998)

4. – İzmir Milletvekili Sabri Ergül’ün, İzmir - Karaburun Parlak Köyü Tarım Kredi Kooperatifinin memur ihtiyacına ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/5882) (Başkanlığa geliş tarihi : 16.7.1998)

5. – İzmir Milletvekili Sabri Ergül’ün, İzmir - Karaburun’a bağlı Parlak ve Tepeboz köylerinin içme suyu şebekelerine ilişkin Devlet Bakanından (Mustafa Yılmaz) yazılı soru önergesi (7/5883) (Başkanlığa geliş tarihi : 16.7.1998)

6. – İzmir Milletvekili Sabri Ergül’ün, balık çiftliklerinin koyları kirlettiği iddiasına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/5884) (Başkanlığa geliş tarihi : 16.7.1998)

7. – Erzincan Milletvekili Mustafa Kul’un, Atatürk Üniversitesi Erzincan Hukuk Fakültesinde şeriatçı bir yapılanmaya girildiği iddiasına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/5885) (Başkanlığa geliş tarihi : 16.7.1998)

8. – Erzincan Milletvekili Mustafa Kul’un, deprem haritalarına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/5886) (Başkanlığa geliş tarihi : 16.7.1998)

9. – Erzincan Milletvekili Mustafa Kul’un, hayvancılık sektöründe yaşanan ekonomik krizi aşmak için alınacak tedbirlere ilişkin Maliye Bakanından yazılı soru önergesi (7/5887) (Başkanlığa geliş tarihi : 16.7.1998)

10. – Erzincan Milletvekili Mustafa Kul’un, Akkuyu Nükleer Santrali’nin kuruluş yerine ilişkin Çevre Bakanından yazılı soru önergesi (7/5888) (Başkanlığa geliş tarihi : 16.7.1998)

11. – Erzincan Milletvekili Mustafa Kul’un, Ayasofya Müzesinin bakım ve onarımına ilişkin Kültür Bakanından yazılı soru önergesi (7/5889) (Başkanlığa geliş tarihi : 16.7.1998)

12. – Erzincan Milletvekili Mustafa Kul’un, nükleer enerji üretimine yönelik çalışmalara ilişkin Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanından yazılı soru önergesi (7/5890) (Başkanlığa geliş tarihi : 16.7.1998)

13. – Erzincan Milletvekili Mustafa Kul’un, TEKEL’in özelleştirilmesine yönelik çalışmalara ilişkin Devlet Bakanından (Eyüp Aşık) yazılı soru önergesi (7/5891) (Başkanlığa geliş tarihi : 16.7.1998)

14. – Erzincan Milletvekili Mustafa Kul’un, kumarhanelerin kapatılmasının turizme etkilerine ilişkin Turizm Bakanından yazılı soru önergesi (7/5892) (Başkanlığa geliş tarihi : 16.7.1998)

15. – Erzincan Milletvekili Kemal Albayrak’ın, Kırıkkale Hacılar, Karaahmetli, Sulubük, Karakeçili, Bâlâ arasındaki yolun karayolu ağına alınmasına ilişkin Bayındırlık ve İskân Bakanından yazılı soru önergesi (7/5893) (Başkanlığa geliş tarihi : 16.7.1998)

16. – Konya Milletvekili Lütfi Yalman’ın, Hayvancılığı Geliştirme Fonundan yapılan harcamalara ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/5894) (Başkanlığa geliş tarihi : 16.7.1998)

17. – Konya Milletvekili Lütfi Yalman’ın, Cumhuriyetimizin 75. Yılını Kutlama Fonuna ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/5895) (Başkanlığa geliş tarihi : 16.7.1998)

18. – Konya Milletvekili Lütfi Yalman’ın, görevden alınan bazı yöneticilere ilişkin Millî Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/5896) (Başkanlığa geliş tarihi : 16.7.1998)

19. – Konya Milletvekili Lütfi Yalman’ın, başörtüsü nedeniyle hakkında soruşturma açılan öğretmen ve memurlara ilişkin Millî Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/5897) (Başkanlığa geliş tarihi : 16.7.1998)

20. – Karaman Milletvekili Abdullah Özbey’in, Karaman - Ermenek - İlçesine bağlı yerleşim birimlerindeki ihata duvarlarına ilişkin Millî Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/5898) (Başkanlığa geliş tarihi : 16.7.1998)

21. – Karaman Milletvekili Abdullah Özbey’in, Karaman - Ermenek - İlçesine bağlı bazı yerleşim birimlerinin ek derslik ihtiyacına ve okulların onarımına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/5899) (Başkanlığa geliş tarihi : 16.7.1998)

22. – Erzurum Milletvekili Aslan Polat’ın, SSK Genel Müdürlüğünde işine son verilen personele ilişkin Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanından yazılı soru önergesi (7/5900) (Başkanlığa geliş tarihi : 16.7.1998)

Geri Alınan Yazılı Soru Önergesi

1. – İstanbul Milletvekili Bülent Akarcalı, bir İngiliz yayın kuruluşunun Çanakkale Savaşı ile ilgili hazırlayacağı filme ilişkin Dışişleri Bakanına yönelttiği yazılı soru önergesini 17.7.1998 tarihinde geri almıştır. (7/5495)

BİRİNCİ OTURUM

Açılma Saati : 14.00

20 Temmuz 1998 Pazartesi

BAŞKAN : Başkanvekili Uluç GÜRKAN

KÂTİP ÜYELER : Ünal YAŞAR (Gaziantep), Hüseyin YILDIZ (Mardin)

 

BAŞKAN – Türkiye Büyük Millet Meclisinin 124 üncü Birleşimini açıyorum.

Gündemin "Özel Gündemde Yer Alacak İşler" kısmına geçiyoruz.

III. – GENSORU, GENEL GÖRÜŞME, MECLİS SORUŞTURMASI VE MECLİS

ARAŞTIRMASI

A) GÖRÜŞMELER

1. – Kocaeli Milletvekili Osman Pepe ve 60 arkadaşının, İzmit’te SEKA’ya ait fidanlık bir araziyi bedelsiz olarak Ford-Koç Grubuna tahsis ettiği iddiasıyla Başbakan A. Mesut Yılmaz hakkında verdikleri ve Genel Kurulca 14.7.1998 tarihli 106 ncı Birleşimde gündeme alınması kabul edilen gensoru (11/17)

BAŞKAN – Kocaeli Milletvekili Osman Pepe ve 60 arkadaşının, İzmit'te SEKA'ya ait fidanlık bir araziyi bedelsiz olarak Ford-Koç Grubuna tahsis ettiği iddiasıyla Başbakan A. Mesut Yılmaz hakkında Anayasanın 99 uncu ve İçtüzüğün 106 ncı maddeleri uyarınca verdikleri ve Genel Kurulun 14.7.1998 tarihli 121 inci Birleşiminde gündeme alınması kabul edilen (11/17) esas numaralı gensorunun görüşülmesine başlıyoruz.

Hükümet?.. Burada.

Görüşmelerde, İçtüzüğün 72 nci maddesine göre, siyasî parti grupları adına birer sayın üyeye, Hükümet adına bir sayın üyeye ve şahısları adına iki sayın üyeye söz vereceğim.

Konuşma süreleri, siyasî parti grupları ve Hükümet için 20'şer dakika, şahıslar için 10'ar dakikadır.

Şu ana kadar, grupları adına Başkanlığa bir başvuru olmadı.

Şahısları adına, Konya Milletvekili Sayın Veysel Candan ve Aydın Milletvekili Sayın Muhammet Polat söz talebinde bulundular.

Grupları adına söz talebi?...

MEHMET BEDRİ İNCETAHTACI (Gaziantep) – Sayın Pepe konuşacaklar.

BAŞKAN – Fazilet Partisi Grubu adına Sayın Osman Pepe; buyurun efendim. (FP sıralarından alkışlar)

FP GRUBU ADINA OSMAN PEPE (Kocaeli) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; gensoru üzerinde Fazilet Partisi Grubu adına söz almış bulunuyorum; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Değerli milletvekilleri, İzmit'te SEKA'ya ait 1 600 dönümlük arazinin, Yüksek Planlama Kurulu ve Bakanlar Kurulu kararıyla, bedelsiz olarak Koç-Ford Grubuna tahsisinden, Hazinenin, ülkenin, 20 trilyon lira gibi büyük bir zarara uğratıldığını ve bu zarardan dolayı, kamu vicdanının fevkalade rahatsız olduğunu, elbette ki, bu konuda denetleme görevini yapmakla mükellef olan Büyük Millet Meclisinin de, üzerine düşeni yerine getirmesi gerektiğini ifade ederek, bu tahsisteki zararları birkaç madde altında özetlemek istersem: Hükümetin, KİT'lerin varlığıyla ve birikimleriyle ilgili yapmış olduğu bu tasarruflar, siyasî müdahaleler normal çalışma düzenini bozmakta, üretimi yavaşlatmakta veyahut da tamamen durdurmaktadır. Tabiî, daha önce, SEKA'yla alakalı olarak, Sanayi Bakanına vermiş olduğum bir soru önergesinde, SEKA fabrikalarının, makinelerinin, ünitelerinin parça parça sökülerek satıldığını ifade etmiştim ve bu yapılan tasarruflarla alakalı, Bakandan soru önergesiyle istediğim cevabı şu şekilde aldım: "Pazarlık usulüyle değil, piyasadan teklif toplanmak suretiyle, en yüksek teklifi veren firma veya kuruluşa SEKA Yönetim Kurulu kararıyla satılmıştır." Yani, değeri birkaç milyar olan makineler, parçalar piyasadan fiyat alınarak, fiyat tespiti yapılarak bir rekabet ortamı oluşturularak satılırken, ne yazık ki, trilyonlara baliğ olan bir arazi, hiç gözünü kırpmadan, bir çırpıda peşkeş çekilebiliyor.

KİT'ler, ne yazık ki, bu Siyasî İktidarın sahip olduğu siyasî mantalite neticesinde arpalık haline getirilmiştir. Bu siyasî zihniyet, bu mantalite, KİT'lere maalesef, iyi gözle bakmamıştır; onları özel bankaların insafına terk etmiştir ve siyasî kadroların, lüzumsuz malzemelerin depolandığı yer olarak görüp, onların zarar üstüne zarar etmelerine seyirci kalmıştır ve bu politikalar da, maalesef, Türkiye'deki KİT'leri çökertmiştir.

Yine bir başka husus; başta KOBİ'ler olmak üzere, ülkenin kalkınmasına katkıda bulunan tüm yatırımcılara, Hükümet, bu tasarrufuyla, haksızlık yapmıştır. Bilhassa, aynı sektörde Türkiye'de daha başka fabrikalar da var; onlara da Hükümet, bu tasarrufuyla, fevkalade haksız bir rekabet ortamı meydana getirmiştir.

Yine, Hükümet, bu tasarrufuyla birlikte, çevreye önemli derecede zarar verecek bir yolun önünü açmıştır; çünkü, SEKA fidanlığı, bu 2 500 dönümlük yeşil alan, sanayiîn yükünden fevkalade bunalan Kocaeli, İzmit ve Gölcük için doğrusu bir akciğer mesabesindeydi.

Yine, burada firmanın hazırlamış ve bütün milletvekillerine göndermiş olduğu broşürlerde de ifade edildiği gibi "efendim, biz, su bazlı boya kullanacağız, dolayısıyla, buradan ne tiner buharı ne de boya atıkları çevreyi, denizi kirletecektir" diyorlar; ama, gelin görün ki, bunların hiçbirisinin uygulamada olmayacağını şimdiden söylemek büyük keramet değildir.

Yine, İzmit-Yalova yolu, şu anda fevkalade sıkışık bir trafiğe sahiptir. İzmit-Gölcük arası takribi olarak 18 kilometre: 15 dakikalık yolu, ne yazık ki 1-1,5 saatte gidebilmektesiniz. Yine, Körfez'de, fevkalade yoğun bir deniz trafiği söz konusudur. Fabrikanın yapılacağı alan, donanmayla, aşağı yukarı 1-1,5 kilometre mesafededir.

Eğer, İzmit-Yalova yolu, duble yol olarak yapılmazsa ve bu yatırımla birlikte, o bölgede yapılması düşünülen diğer limanlara da müsaade edilirse, Körfez'in hem karayolu hem de denizyolu trafiğini halletmek, öyle kolay kolay mümkün olmayacaktır; yani, iş, içinden çıkılmaz hale gelecektir. Tabiî, bu yatırım, bölgenin cazibesini artırdığı ve yoğunlaşmayı da beraberinde getirdiği için, elbette ki, bölgenin her türlü yükü artacaktır.

Tabiî, bugün, ülkedeki en küçük bir atölyenin dahi ÇED başvurusunun iki üç aylık bir süreyi aldığını; ama, burada, bu sürecin işlemediğini, tam aksine, ÇED müracaatlarının neticesini beklemeden, hafriyat yapan, makinelerin alanda cirit attıklarını ve temel atma hazırlıklarının süratle ilerlediğini görüyoruz.

Yine, imar mevzuatından doğan bir düzenleme olan, düzenleme ortaklık payı uygulamasının bu alanda uygulanmaması için, belediyelere firmanın ciddî bir baskısının olduğunu da ifade etmiştik.

Tabiî, bir başka husus da şudur: Toplumda "biz üretiyoruz, onlar hoyratça tüketiyorlar, peşkeş çekiyorlar" ikilemi, her gün, daha da kuvvet bulmaktadır.

Tabiî, burada, hatırıma, Nasreddin Hoca'nın, mevsime de uygun düşen bir fıkrası geliyor: "Nasreddin Hoca, bir gün, temmuz sıcağında köyde düğüne gitmiş; soğuk hoşaf kazanının başına, kepçeyle birlikte oturmuş; karşısındaki vatandaşların dudakları hararetten çatlamış; ama, hoca, soğuk hoşafı kafasına dikiyor "ooh, öldüm, öldüm" diyor. Tabiî, karşısındakiler dayanamamışlar "Hoca, bırak da, biraz da biz ölelim" demişler. Yani, şimdi, burada, Hükümetin icraatları, ortaya koymuş olduğu bu tavır, bu davranış, zannediyorum, bu rantiye sınıfına vermiş olduğu bu peşkeşler, bu koltuk diyetleri, ülkedeki memura, işçiye, emekliye daha doğrusu, halkın kahir ekseriyetine, biraz da bize gelsin diye hitap etme fırsatını ve hakkını veriyor. (FP sıralarından alkışlar)

Değerli arkadaşlar, başta Başbakan olmak üzere...

YAVUZ KÖYMEN (Giresun) – İsteyip istemediğin belli değil...

OSMAN PEPE (Devamla) – ...55 inci Hükümet, bu tür, kamu vicdanını rahatsız eden tavrıyla, açık bir güven bunalımı ve hukuk ihlali yaratmıştır. Aslında, tek bir olay dahi, bu Hükümetin nasıl taraflı olduğunu ve kendisine koltuğu ikram edenlere karşı ne denli cömert olduğunu ortaya koymaktadır. Bu Hükümet, dış desteklere son derece açıktır; ama, o nispette de, halkın isteklerine ve beklentilerine karşı kapalıdır. Maalesef, ülkede, ciddî bir sanayi master planı yoktur, herkes, her aklına gelen, istediği yerde, istediğini, istediği zaman yapabilmektedir; bu da, ülkede, ciddî bir kaos, ciddî başıbozukluk meydana getirmektedir.

Biz, burada, ifadelerimizi ortaya koyarken, düşüncelerimizi ortaya koyarken, yabancı sermayeye karşı olmadığımızı, özelleştirmeye karşı olmadığımızı; ama, bilakis, peşkeşe ve talana karşı olduğumuzu ifade etmekteyiz ve bu hususun altını, bir kez daha kalın çizgilerle çizmekte fayda görüyorum.

Sayın Bakan, öngörüşmelerden sonra, Hükümet adına burada kürsüye geldiğinde -aynen tutanaklardan okuyorum- " bu gensoruda, bence, daha çok iş imkânı yaratmaya karşı bir görüş var; daha çok ihracata karşı bir görüş var; daha çok üretime karşı bir görüş var, rekabet gücünün artmasına karşı bir görüş var" diyerek, olduğundan daha değişik bir mecraa çekerek, olayı çarpıtmaya çalışmıştır.

Aslında, biz, sermayenin rengine bakmaksızın; yeşilmiş, kırmızıymış, sarıymış diye sermayeyi sınıflandırmadan; yabancıymış, yerliymiş diye sermayeyi sınıflandırmaya tabi tutmadan, sermaye, eğer, üretime katkıda bulunuyorsa, ülkenin hayrına bir hizmete yardımcı oluyorsa, o sermaye Koç'un sermayesi de olsa, bir başkasının sermayesi de olsa, sermayeyi, üretime katkıda bulunduğu müddetçe, ülkenin hayrına katkıda bulunduğu müddetçe destekliyoruz. (FP sıralarından alkışlar) Ama, Hükümetin uygulamaları, maalesef, gün geçmiyor ki, bir skandalı gündeme getirmesin, bir peşkeşi gündeme getirmesin... Tam, bu SEKA konusundaki gensoruyu görüşürken, bir de baktık ki, arkasından POAŞ gündeme girdi. Petrol Ofisi Anonim Şirketinin özelleştirilmesindeki tabloya baktığımız zaman, herhalde, bunda birtakım karanlık noktaların olduğunu farketmemek için kör olmak gerekir. Bu iş, aslında, o kadar haddi tecavüz etmiştir ki, Hükümetin ve Türkiye'deki rantiyecilerin tetikçisi olan birtakım yorumcular, gazeteciler ve yazarlar, sonunda dayanamayıp "artık yeter, bu kadarına da tahammül etmek mümkün değil, buna pes" demişlerdir.

Tabiî, Meclisteki koltuk vurgunu, Şişli Belediyesi talanı, kartel medyasına enerji ihalelerinin tahsisi ve Karadeniz duble yolunda izlenen politikalar, bunların hepsi şaibelerle, skandallarla dolu olaylardır.

Şöyle bir hatırlamanızı istiyorum, Başbakan ne demişti: "Ben, çamurun üstüne oturmam" demişti. Şimdi, size soruyorum, bunlar, bu uygulamalar, ülkeyi çamur deryası, bataklık haline getirmiştir; hani, çamurun üzerine oturmayacaktınız, bu yaptıklarınız ne oluyor peki?! Tabiî, bunu, halk, en iyi şekilde değerlendirip, günü geldiği zaman da sandıkta cevabını sizlere verecektir.

Değerli milletvekilleri, Türkiye'de, bugüne kadar, hiçbir hükümet, bu denli yolsuzluklar, peşkeşlerle, talanlarla alakalı soruşturma ve gensoru önergeleriyle karşı karşıya gelmemiştir; yani, 55 inci Hükümet, bu alanda ciddî bir rekor kırmıştır, bununla tarihe geçmiştir, bununla övünebilir!..

Değerli milletvekilleri, Türkiye'nin yeni bir otomobil fabrikasına sahip olması elbette ki, hepimizin arzu ettiği bir husustur; ama, mevcut fabrikaların hiçbiri, bugün ekonomik ölçekte üretim yapmamaktadır.

Sayın Başkan, milletvekili arkadaşlarımız kendi aralarında konuştukları için konsantrasyonum bozuluyor; lüften, ikaz eder misiniz.

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, lütfen, sayın hatibin konsantrasyonunu bozmayacak şekilde, sükûneti sağlayalım.

Buyurun Sayın Pepe.

OSMAN PEPE (Devamla) – Tabiî, bu mevcut otomobil fabrikalarından hiçbiri, maalesef, ekonomik ölçekte üretim yapmamaktadır. Bunlar da, Türkiye'ye yatırım yaparken, ihracatı önümüze koyarak, ihracatı cazip göstererek teşvikleri almışlar; ama, daha sonra ihracatı unutup, içpazara yönelmişlerdir. Eğer, firmanın, bu broşürde iddia ettiği gibi, istihdam sağlanacak olsa, diğer fabrikalardaki istihdam azalır.

Yine, Türkiye'deki hiçbir otomobil fabrikası deniz kenarında değildir. Dünyada deniz kenarında hiçbir otomobil fabrikası -birkaç tanenin dışında; ki, bunlar istisnadır- yoktur.

Sayın Başbakan, grup toplantısında ve mülakatlarda, bu peşkeşe karşı çıkmanın vatan hainliğiyle eşanlamlı olduğunu ifade etmişlerdir. Bu memlekette peşkeşe ve talana karşı çıkmak ne zamandan beri ihanettir?! (FP ve DYP sıralarından alkışlar) Bu memlekette, buyurun meydanlara inin, buyurun halkın arasına girin, sorun bakalım, bu peşkeşlere milletin rızası var mı, yok mu? Bu memlekette, bu halkın yüzde 99'u, bu peşkeşlere ve talanlara karşıdır; yani, bu memlekette halkın yüzde 99'u vatan haini midir?! Ne münasebet!..

Elbette ki, burada, Sayın Başbakan, maksadını aşacak şekilde, konuyu fevkalade yanlış ifade etmektedir; takdim şekli son derece yanlıştır.

SALİH KAPUSUZ (Kayseri) – İşine gelmiyor işine...

OSMAN PEPE (Devamla) – Evet.

Hükümetin, memuru, çalışanı enflasyona ezdirmeyeceği ifade ediliyordu; memura zoraki yüzde 20 zam verdiler; ama, verilen bu zamlar da, maalesef, memuru enflasyonun altında ezilmekten kurtarmaya yetmemektedir. Çünkü, 15 inci derecenin birinci kademesinde 240 dolar olan maaş, bugün 182 dolara düşmüştür. Ekmek, 80 bin liradan 180 bin liraya çıkmıştır. Bir kilogram çay, 450 bin liradan 1 milyon 450 bin liraya çıkmıştır. Hükümet, tıpkı akaryakıtta olduğu gibi, zamları otomatiğe bağlamış; ama, sıra, memura, çalışana, halka vermeye geldiği zaman, ücretler, maalesef, fiyatlara yetişemiyor, ücretler kaplumbağa hızıyla ilerleyebiliyor.

Buraya çıkan sayın siyasî parti sözcüleri "Fazilet Partili belediye başkanı bu yatırıma taraftardır" dediler;doğru, bu yatırıma biz de taraftarız; ama, biz peşkeşe karşıyız. Siz, çıkıyorsunuz, buradan belediye başkanına teşekkür ediyorsunuz, onun gazetelere intikal eden demeçlerinden bahsediyorsunuz; ama, aynı belediye başkanının, gazetelere intikal eden "bu peşkeş Koç'a yakışmamıştır, Koç fevkalade ayıp etmiştir" mahiyetindeki demeçlerini niye kullanmıyorsunuz?! Yani, işinize geleni söyleyeceksiniz, işinize gelmeyeni söylemeyeceksiniz; böyle bir mantık olmaz.

YAŞAR OKUYAN (Yalova) – Gazeteyi bir göster bakalım.

OSMAN PEPE (Devamla) – Buraya çıkan bir milletvekili, Koç'un broşürünü buradan aynen okuma talihsizliğine düşmüştür. Bu broşür buradan aynen, satır satır okunmuştur. Buradan Türk Halkına diyorum ki, bakın, ne hallere düştük.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Sayın Pepe, toparlıyoruz efendim.

OSMAN PEPE (Devamla) – Türkiye'nin Yüce Meclisinin kürsüsünden, kendisinin sosyal demokrat, veya demokratik sol olduğunu söyleyenlerin, nasıl, ülkenin en büyük sermaye gruplarının avukatlığını yerine getirdiklerini ve bu kürsüyü de buna alet ettiklerini burada milletime ifade ediyorum. (FP sıralarından alkışlar)

Danıştay önce yürütmeyi durdurma kararı verdi; arkasından, birkaç gün geçmeden apar topar verdiği kararı ilga etti, mülga etti.

Değerli arkadaşlar, hani, bu ülkede yargı süratli işlemiyor diye dövünüyorduk ya...

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

OSMAN PEPE (Devamla) – Tabiî, şimdi, burada, bu gelişme karşısında...

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum Sayın Pepe.

OSMAN PEPE (Devamla) – Efendim, son... Saygımı sunuyorum.

BAŞKAN – Biliyorsunuz, hiç istisnamız olmadı; çok teşekkür ediyorum

OSMAN PEPE (Devamla) – Yüce Heyetinize saygılar sunuyorum. (FP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına, Sayın Bekir Yurdagül; buyurun. (CHP sıralarından alkışlar)

CHP GRUBU ADINA BEKİR YURDAGÜL (Kocaeli) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Kocaeli Milletvekili Osman Pepe ve arkadaşlarının verdiği, İzmit'te SEKA'ya ait fidanlık bir arazinin bedelsiz olarak Ford-Koç ortaklığına devriyle ilgili gensoru görüşmelerinde, Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına söz almış bulunuyorum; şahsım ve Grubum adına sizleri saygıyla selamlıyorum.

Sayın milletvekilleri, az önceki sözcü arkadaşımızın da belirttiği gibi, Danıştay, 9 Temmuz 1998 tarihinde verdiği kararı, Hükümetin savunmasını, Başbakanlığın yazılı savunmasını aldıktan sonra kaldırdı; ama, hepinizin bildiği gibi, bu karar nihaî bir karar değil; nihaî karar, elbette ki, daha sonra, Yüce Danıştay tarafından verilecek ve açıklanacak.

Değerli arkadaşlar, tabiî, Danıştaya yaptığımız başvuru- 9 Temmuz 1998 tarihinde sonuçlandığını öğrenmemize rağmen- imzaların tamamlanmaması nedeniyle, bize, ancak 14 Temmuz 1998 tarihinde tebliğ edildi. Aynı gün, Hükümete savunma için yazı yazıldı ve Hükümetten, çok kısa sürede, jet hızıyla, Danıştayımıza savunma gitti ve aynı gün, (17 Temmuz 1998 tarihinde), yine Danıştay tarihinde görülmemiş bir hızla- aynı gün, biz, cuma günü saat 16.00'da öğrenmeye çalıştık, kararın açıklanmadığını söylediler, belli olmadığını söylediler- aynı akşam, Hükümet, Başbakanlık açıklama yaptı ve Danıştayın, daha önce verdiği durdurma kararını kaldırdığını açıkladı.

Gerçekten hepimizin hukuka yardımcı olması gerekiyor. Türkiye'de hukuk kurallarının, hukukun, yargının işlediğini hepimizin kabul etmesi ve bu anlamda da yardımcı olması gerekirken, bu kadar fazla hukuku ve Danıştayı zorlamanın, en başta hukuk devletimize ve o yüce kuruma zarar vereceğini de belirtmek istiyorum.

SALİH KAPUSUZ (Kayseri) – Koç olduğu için mi...

BEKİR YURDAGÜL (Devamla) – Değerli arkadaşlar, tabiî, o günleri hatırladığımızda, Sayın Başbakanın. Anavatan Partisi Grubunda yaptığı konuşmada, buna karşı çıkanları vatan haini ilan ederek düğmeye bastığı gün, biliyorsunuz, medyamızın -yerel ve ulusal medyamızın- büyük bir bölümünde de bir kampanya başlatılmış oldu. Elbette ki, hepimiz Türkiye'de yaşıyoruz, hepimiz Türkiye Cumhuriyetinde yaşıyoruz ve yargı da, medyadan ve icranın başı olan Başbakanın bu açıklamalarından, bir şekilde, etkilenebilir. Bu anlamda, Sayın Başbakanın bu açıklamaları, yargının henüz karar vermediğini ve yargılama sürecinin devam ettiğini göz önüne aldığımızda, gerçekten, çok talihsiz bir açıklama olmuştur ve aynı gün, medyada, hepimize çok büyük bir saldırı başlatılmıştır, vatan haini ilan edilme durumuna gelinmiştir. Gerçekten yanlış olabilir, size göre yanlış olabilir, birilerine göre doğru olabilir; ama, sonuçta, hukuk kurallarının işlemesi, oradaki çevreye zarar verilmemesi ve bedelsiz verilmesine yönelik... İnsanların, elbetteki, bazı şeylere tepki göstermesi doğaldır. Bu tartışılır, Mecliste tartışılır, yargı bu konuda karar verir; ama, bunlar tamamlanmadan, sizin, bu konuda sizin aksi düşüncelerinizi ifade eden insanları, vatan haini, ülkesine ihanet ediyor diye suçlamanızın, gerçekten, anlaşılması mümkün değildir ve bu, bir Başbakana da yakışmamaktadır diye düşünüyorum.

Değerli arkadaşlar, tabiî, yerel ve ulusal medyada, elbette ki, çok farklı düşüncelerle bu konuya yaklaşan kalemler olmuştur, bizden farklı gözlükle bakan yazarlar ve çizerler olmuştur. Ben, tabiî, bunları saygıyla karşılıyorum; ama, kendilerinden farklı düşünen insanlara da, o kişilerin, aynı saygıyı göstermelerini bekliyorum ve diliyorum.

Değerli arkadaşlar, o günkü görüşmeleri şöyle bir hatırlatmak istiyorum. Ben, konuşmamda, Sayın Başbakanın, Sayın Cumhurbaşkanıyla beraber, 26 Temmuzda, Kocaeli'ne, bu Ford otomobil fabrikasının temelini atmaya gideceklerini açıkladığımda, Anavatan Partisi Grubundan arkadaşlarımız "yok öyle bir şey, nereden çıkardınız" demişlerdi. Daha sonra, diğer iktidar partilerine mensup arkadaşlarımız, yaptıkları konuşmalarda "hayır, ÇED süreci tamamlanmadan bunun temeli atılmayacak" demişlerdi.

Tutanaklarda var, aynen okumak istiyorum. "ÇED konusunu ihmal etmemiz düşünülemez" diyor, bir iktidar partisine mensup bir arkadaşımız. Yine, Anavatan Partisi Grubunu temsilen burada konuşan bir arkadaşımız, daha önce, ÇED raporu olmadan, Düzce'de, İhlas Holding'e ait Kia'nın temelini atan o zamanın hükümetini eleştirmiş ve "biz bu yanlışa düşmeyiz, ÇED raporu gelmeden, ÇED süreci tamamlanmadan böyle bir temel atma yanlışına biz düşmeyiz" demişti.

16 kuruluştan 14'ünün cevabı gelmişti; Tarım Bakanlığının ve Donanma Komutanlığı ile 15 inci Kolordu Komutanlığının, yani, Genelkurmay Başkanlığının bu konudaki görüşü yoktu. Bu sabah aldığım bilgiye göre, bu iki kuruluşun, hâlâ, bu ÇED raporuna yönelik görüşlerinin çevre müdürlüğüne,yani, vilayete ulaşmamış olduğunu öğrendim. Belki Tarım İl Müdürlüğünün yazısı şu saatlerde gelmiş olabilir; ama, Genelkurmay Başkanlığının bu konudaki düşüncesinin alınmamış olduğunu, yazısının henüz ulaşmamış olduğunu biliyorum. Genelkurmayın düşüncesi, normalde, böyle bir sanayi kuruluşu için çok önemli olmayabilir; ama, bölge itibariyle, Türkiye Cumhuriyeti donanmasının konuşlandığı bir yerdedir Gölcük ve Türkiye Cumhuriyeti Donanmasının konuşlandığı yere iki üç kilometrelik bir mesafededir bu arsa, söz konusu fidanlık alan.

Şimdi, tüm bunlara rağmen, iktidar partilerine mensup milletvekillerinin "hayır, öyle bir şey olmaz, nereden çıkardın" demelerine karşın, dünkü Hürriyet Gazetesinde Sayın Sedat Ergin'in Sayın Başbakanla yaptığı mülakatta ve yine Milliyet Gazetesindeki habere göre, Sayın Başbakan, bu hafta sonunda Kocaeli'ne gidip Ford otomobil fabrikasının temelini atacağını açıklamıştır. Yani, üç gün önce burada söylenenler, Sayın Başbakan tarafından yalanlanmıştır ve bir önceki hükümetin varsa bu konuda hukuksuzluğu, 55 inci Hükümet tarafından da, ne yazık ki, tekrarlanmaktadır, örnek alınmıştır.

TARIM VE KÖYİŞLERİ BAKANI MUSTAFA RÜŞTÜ TAŞAR (Gaziantep) – Sayın Başbakan sizi doğrulamış oluyor.

BEKİR YURDAGÜL (Devamla) – Değerli arkadaşlar, diyelim ki, Genelkurmayın ve Tarım Bakanlığının görüşü geldi. Sayın Başbakan, üç gün sonra, Kocaeli'ne temel atmaya gidecek. Tabiî, neyin temelini atacağı da tartışmalı; yani, orada bir doğa katliamının, yeşil katliamının törenine katılmış olacak Sayın Başbakan, eğer giderse, Sayın Cumhurbaşkanı ile beraber.

Şimdi, bu ÇED süreci nasıl işliyor; bu konuda sizlere teknik bilgi vermek istiyorum. Az önce bahsettiğim o eksikliklerin tamamlanmasından sonra -bu, bugün mü olur, yarın mı olur, öbürgün mü olur bilemiyorum- valilikten yer seçimi uygunluk görüşünü alan faaliyet sahibi, faaliyet uygunluk belgesiyle beraber, mülkiyet belgesiyle, imar veya vaziyet planı ve sair belgelerle birlikte, bir dilekçeyle Çevre Bakanlığına başvuracak. Bakanlık, faaliyet sahibine, ÇED raporu hazırlamaları için ÇED formatını verecek. Sonra ne olacak; faaliyet sahibi, ÇED raporunu Bakanlığa sunduktan sonra, Bakanlıkça, 7 işgünü içerisinde, raporun ÇED formatına uygunluğu araştırılacak. Daha sonra, Bakanlık, ön inceleme ve değerlendirme komisyonu kuracak. Yönetmeliğe göre, komisyon, 60 işgünü içerisinde, olumlu ya da olumsuz görüşünü bildirmek zorunda. Daha sonra ne olacak; komisyon, ilk toplantısını müteakip, halkın faaliyet hakkındaki görüş ve önerilerini almak üzere, faaliyetin gerçekleşeceği yerde, halkın katılımıyla bir toplantı düzenleyecek ve bu toplantı tekrarlanabilecek. Daha sonra ne olacak; faaliyet sahibi, 30 işgünü içerisinde taahhütname ve noter tasdikli imza sirküleri ile ÇED raporunun son şeklini Bakanlığa sunacak. Daha sonra, Bakanlık da, en geç 10 işgünü içerisinde, çevresel etkileri olumlu ya da olumsuz, kararını verip ilgili firmaya bildirecek. Tüm bunların olması, bu sürecin tamamlanması için, en az iki aylık bir süreye ihtiyaç var; ama, öğreniyoruz ki, Sayın Başbakan, bu hafta sonunda, gidip, orada fabrikanın temelini atacak.

Değerli arkadaşlar, Türkiye, hukuk devleti mi, değil mi? Türkiye'de kurallar uygulanıyor mu, uygulanmıyor mu? Türkiye, bir muz cumhuriyeti mi?! Yani, siz, istediğiniz an, yönetmelikleri, yasaları, tebliğleri bir kenara iterek, istim arkadan gelsin mantığıyla, süreci, tüm bu yasal müeyyidelere rağmen, başlatmış olacaksınız ve size bağlı kurumlar, kuruluşlar da, bu yönetmelikleri, siz temel attıktan sonra yerine getirmeye çalışacaklar. Bu şekilde, kuralların uygulanması mümkün mü Türkiye'de? Ama, ne yazık ki, Türkiye'de, bu alışkanlık haline geldi.

Geçenlerde, Sayın Başbakanın memleketi Rize'de bir hidroelektrik santralının temeli atıldı. Yine on onbeş gün önceden programlanan bir tören... Gazetelerden öğrendiğimize göre, Sayın Başbakanın temel atma töreninden iki gün önce, ÇED raporu alelacele sonuçlandırılıyor ve Sayın Başbakanın temel atmasından önce, ÇED raporu hazır hale getiriliyor ve orada da Sayın Başbakan, kendi hemşerilerinin protestosuyla karşılaşıyor.

Burada, hiç o aşamaya bile gelinmeden, bu ÇED raporunun tamamlanmasına iki üç aylık bir süreç varken, Sayın Başbakan, bir de bu hukuksuzluğa, haksızlığa Sayın Cumhurbaşkanını ortak ederek, orada, gidip, bu fabrikanın temelini atmaya çalışıyor. Neye rağmen; yeşile rağmen, doğanın katledilmesine rağmen, körfezin kirletilmesine rağmen. Zaten sıkışık olan İzmit- Gölcük- Karamürsel- Yalova karayolunu, daha da işin içerisinden çıkılmayacak derecede olumsuz etkileyecek bir alana- bilmiyorum, bu alanı bileniniz var mı; Gölcük'e 2-3 kilometre kala, İzmit'e 15 kilometre kala ve tam bir yerleşim merkezinin yanı; yani- biz, 30 sene, 40 sene önce yerleşim merkezlerinin çok dışında kurulmasına rağmen, bugün yerleşim merkezlerinin içerisinde kalan fabrikaları yeni yerlere, yerleşim merkezlerinden uzaktaki yerlere taşıma gayreti içerisindeyken, bunlar için yeni projeler, planlar üretirken, siz, yerleşim merkezinin tam göbeğine, gelip, çok büyük bir tesisin temelini atacağınızı söylüyorsunuz. Türkiye'nin, elbette ki bu tür projelere ihtiyacı vardır; ama, bu tür projeler planlı, programlı olur.

Değerli arkadaşlar, siz, dünyanın demokrasiyle yönetilen hiçbir ülkesinde görebiliyor musunuz; sanayici, kendisine göre uygun gördüğü, daha az masraflı gördüğü yere fabrika kurmak isteyecek ve devletin organları, buyurun, siz, istediğiniz yere fabrika kurun diyebilecekler?! Dünyanın demokrasiyle yönetilen bir başka ülkesi var mıdır, sanayici istediği yere fabrika kurabilsin; böyle bir şey yoktur. O ülkelerin yönetenleri, insanına değer verdikleri, o ülkelenin insanları doğalarına, çevrelerine geleceklerine önem verdikleri için, sanayiciye, dur, bakalım, o kurmayı düşündüğünüz yer gelecekte nasıl bir yer olacak, deniziyle, çevresiyle, doğasıyla, yeşiliyle uygun mu, değil mi diyorlar ve tüm bu karar süreci işledikten sonra, hükümet edenler, buyurun, şuraya yapabilirsiniz diyebiliyorlar. Dünyanın hiçbir yerinde, bu tür bir sanayici, istediği yere fabrika kuramaz; böyle bir keyfiyeti yoktur sanayicinin. Bunu ,devlet yönlendirir, devlet programlar ve planlar.

TAHSİN IRMAK (Sıvas) – Partinizin oyu ne olacak sayın milletvekili?

BEKİR YURDAGÜL (Devamla) – Değerli arkadaşlar, tabiî, özellikle, İktidar Partisinin bu kürsüden konuşan değerli Kocaeli milletvekili arkadaşlarım, olaya hep istihdam açısından yaklaşmışlardır. Şimdi, tabiî, günümüz dünyasında istihdam kendi başına değerlendirilemez. İstihdam, sanayileşmeyle birlikte düşünülebilir, çevreyle birlikte düşünülebilir; çevreyi yok sayarak, sadece, istihdam olanağı sağlanacak diye, sanayicinin istediği yere fabrika kurulamaz.

Şimdi, diyor ki arkadaşlarımız "burası atıl bir alandı, zarar ediyordu." İşte, 40 milyar lira masrafı varmış, 8 milyar liralık ağaç çıkıyormuş, 32 milyar lira zarar ediyormuş. Değerli arkadaşlar, o zaman, İstanbul Boğazının o sırtlarını da satalım, oralara da fabrika kuralım, oralar da ormanlık alan, oralar da atıl duruyor, o yeşil yerlere de fabrikaları, rafinerileri kuralım, limanları oralara kuralım, oraları da atıl olmaktan kurtaralım, oraları da sanayie katalım; böyle bir mantık olabilir mi?! Yani, siz, yeşil alanı atıl diye düşünerek, hiç programsız, plansız, diğer etmenleri hiç düşünmeden, atıl diye değerlendirerek, nasıl buraya fabrika kurulmasına müsaade edebilirsiniz; böyle bir mantık olabilir mi?!

Diyorlar ki: "Sizin kardeşleriniz, yakınlarınız, akrabalarınız işsiz değil de onun için böyle yapıyorsunuz." Böyle bir mantık olabilir mi değerli arkadaşlar?! Size geldiği kadar bize de her gün onlarca, yüzlerce işsiz insan geliyor, bizim de işsiz yakınlarımız var, akrabalarımız var; ama, milletvekili olan kişi, sadece üç beş yakınını veya çevresindeki insanı işe yerleştirmenin dışında olaya bakmak zorundadır; milletvekili, on yıl, yirmi yıl, otuz yıl sonrasının Türkiyesini ve gelecek kuşakları düşünerek karar vermek durumundadır değerli arkadaşlarım. Burada, elbette ki hepimiz çok iyi demagoji yaparız, bu konuyu hepimiz birbirimizden belki çok daha iyi becerebiliriz; ama, lütfen, ülkemizin geleceğini, çocuklarımızın geleceğini de düşünmek zorundayız, çevremizi düşünmek zorundayız.

Ben, geçen konuşmamda belirttim. Kocaeli, Türkiye'nin en kalabalık ili; İstanbul'la beraber, kilometrekareye 350 kişi düşüyor. Burada 2 bin kişi, 4 bin kişi istihdam edeceksiniz; Kocaeli, Anadolu'dan onbinlerce göç alacak ve Kocaeli'deki işsizlik daha da artacak.

Olaya, Kocaeli şovenizmiyle bakmak yanlıştır; olayı Türkiye açısından düşünmek zorundayız, olaya farklı gözle bakmak zorundayız; özellikle burada, hepimiz Türkiye milletvekili isek, olaya çok farklı gözlükle bakmak zorundayız, olaya 65 milyonun geleceği açısından bakmak zorundayız. Bu projeye, siz, zaten, vergi yasasında yüzde 200'lük bir yatırım indirimi öngörmüşsünüz; bu 550 milyon dolarlık bir yatırımsa, 1 milyar 100 milyon dolarlık bir yatırım indirimini öngörmüşsünüz zaten.

Kocaeli'de, atıl durumda, Devlet Demiryollarının Derince Limanı var, 5 bin ton/yıl kapasiteli; oraya 15 kilometre uzaklıkta, çok daha iyi koşullarda arsa bulmak mümkün. Gelin, bu sanayicimizi, gerekirse başka türlü teşvik edelim, oraya bu yatırımı yaptıralım. Neden, sanayici ille burayı istiyor diye, biz, arkasından koşturup "gel, nereyi istiyorsan oraya yap" diyebiliyoruz?!

Bir de, deniliyor k:, Dünyada ve Türkiye'de, deniz kenarında otomobil fabrikası yok. Niye yok; bunların boyası zehirli maddeler içeriyor, denize ulaştığı zaman da o bölgedeki tüm canlıların ölümüne neden oluyor. O nedenle, bugüne kadar, dünyada, Avrupa'da, özellikle Amerika'da ve Türkiye'de kurulan fabrikaların -Türkiye'de altı fabrika var- hiçbiri deniz kenarında değil; ama, Ford yetkilileri diyor ki: "Bu, yeni bir teknoloji olacak ve canlılara zarar vermeyecek, denize tertemiz atık atacağız." Tabiî, bu olabilir; ama, Avrupalının, Amerikalının keşfetmediği teknolojiyi, Ford, gelecek, İzmit'te, Yeniköy'de, İhsaniye'de uygulayacak... Elbette ki, ömüzdeki dönemde, bunun ne olup ne olmadığını göreceğiz; ama, Avrupalı, Amerikalı, kendi insanının denizini, doğasını düşünerek bunu denizden uzak tutmuşsa, herhalde, en az bizim kadar düşünüyordur bu olayı. Acaba, biz, onlardan çok daha fazla mı biliyoruz bu işi?!

Değerli arkadaşlar, az önce söyledim, acele etmeye gerek yok; ÇED süreci bitmemiş, daha iki üç aylık süre var; Danıştay, nihaî kararını vermemiş. Başbakana ve Sayın Cumhurbaşkanına buradan sesleniyorum: Lütfen, acele etmeyiniz, Ford yetkilileriyle yeniden görüşünüz, onlara gerekirse başka teşvikler uygulayınız; ama, deniz kenarındaki tartışmalı fidanlık alanda bu projenin uygulanmasından vazgeçiniz. Eğer, ille de Kocaeli'nde ısrar ediyorlarsa, Kocaeli'de...

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Sayın Yurdagül, lütfen toparlayalım.

BEKİR YURDAGÜL (Devamla) – ...limana 10- 15 kilometre uzaklıkta, tarım alanı da olmayan -ki, burası ikinci sınıf tarım alanıdır, belki Tarım Bakanlığının görüşünün gecikmesinin altında yatan neden odur, belki bir siyasî karar bekliyordur Tarım İl Müdürlüğü; o kararı da, herhalde, Sayın Bakan vermiş veya verecektir- bir yer var... Bu alandan vazgeçelim, acele etmeyelim; Kocaelililerin bu konudaki tepkilerini, duyarlı insanların bu konudaki tepkilerini dikkate alalım. Bu projenin daha uygun bir yerde, çevreye, doğaya, denize zarar vermeyecek şekilde ve Kocaelililerin tepkilerini de dikkate alarak, bir başka yerde yapılması doğrultusunda ilgili firmayla tekrar görüşelim, görüş alışverişinde bulunalım ve bu yerden vazgeçelim diyorum.

Bu konuda, Hükümetimizi, başta Sayın Başbakanımız olmaz üzere, duyarlı olmaya çağırıyorum; hepinize saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum Sayın Yurdagül.

Doğru Yol Partisi Grubu adına, Sayın Mehmet Ali Yavuz. (DYP sıralarından alkışlar)

DYP GRUBU ADINA MEHMET ALİ YAVUZ (Konya) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Anasol-D Hükümetinin Başbakanı Sayın Mesut Yılmaz hakkında, SEKA'ya- aslında milletimize- ait arazinin bedava olarak Koç Grubuna verilmesi üzerine gündeme alınan gensoru üzerinde, Doğru Yol Partisi Grubu adına konuşmak üzere huzurunuzdayım; Yüce Meclise saygılarımı sunuyorum.

Bugün kutlanmakta olan, yavru vatan Kıbrıs Türk Cumhuriyetinin Barış ve Özgürlük Bayramını, Grubum ve şahsım adına, kutluyorum. (DYP sıralarından alkışlar)

Değerli milletvekilleri, Başbakan Sayın Mesut Yılmaz hakkında Anayasa ve İçtüzük hükümleri uyarınca verilmiş olan gensorunun, önce, içeriğine kısaca bakmakta fayda görüyorum. "Bu gensoru nedir, neyin iddiası yapılmaktadır, hangi nedenle verilmiştir" sorularının cevaplarını aramak, konunun anlaşılması açısından önem taşımaktadır. Önergeye göre, Koç-Ford ortaklığı, Türkiye'de otomobil fabrikası kurmak amacıyla arazi aramaktadır. Gerekli girişimlerini yapmıştır. En uygun yer olarak, İzmit-Gölcük arasında İhsaniye-Yeniköy Belediyesi sınırları içerisinde yer alan SEKA'ya ait arazinin fidanlık olarak kullanılan 1 milyon 600 bin metrekarelik kısmı istenmiştir. Yüksek Planlama Kurulu, bedel ödenmek kaydıyla, isteği olumlu görmüş ve kabul etmiştir; ancak, Bakanlar Kurulu, aldığı kararla, aynı yerin bedelsiz- yani bedava- tahsis edilmesine karar vermiştir. Bedava arazi vermenin doğurduğu kamu zararı 20 trilyon TL'dir. Olay budur, önergenin özü budur; veriliş maksadı da, 20 trilyonun, millete ait arazinin Koç Grubuna bedava tahsis edilmesidir.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Doğru Yol Partisi olarak bizim, yatırıma, istihdama, ihracata, eğitim kurumları yatırımlarına, servete ve sermayeye karşı olmadığımızı ifade etmek isterim. Doğru Yol Partisi olarak karşı olduğumuz, haksız kazanç, milletin malını bedavadan elden çıkarma, siyasetçi ve birkısım işveren kirli ilişkisi, yağma, peşkeş çekme... Tek kelimeyle, hileli yollarla iktidarı gasp eden ve bu gasp sonucunda iktidarı elinde tutan Anasol-D Hükümeti, kurulduğu günden beri milletimizi inim inim inletmektedir; diğer taraftan da, SEKA olayında olduğu gibi, milletin malını, bu defa da, başka bir usulle peşkeş çekmektedir. İşte, biz, buna karşıyız.

SEKA'nın 1 milyon 600 bin metrekarelik arazisinin, gizli Bakanlar Kurulu kararıyla, bedava, Koç Grubuna verilmesi, yine gizli, kirli ilişkiler sonucu değil midir? Burada, keyfîlik, eşitsizlik, adaletsizlik, kayırmacılık, sorumsuzluk, yolsuzluk yok mudur? Yüksek Planlama Kurulunca, mülkiyeti SEKA'ya ait arazinin 1 milyon 600 bin metrekarelik bölümünün- bataklık ve ıslahı gereken alanlar dikkate alınarak- rayiç bedelle satılmasına ve ödemenin peşin olarak -yani, bedavaya değil- yapılmasına karar verilmiştir. Bu karara rağmen, Başbakan, 2 Başbakan Yardımcısı ve 8 Bakanın bulunduğu Bakanlar Kurulunda, Yüksek Planlama Kurulunun bu kararı nasıl oluyor da değişiyor, arazi bedava veriliyor; ne dönüyor, hangi pazarlıklar yapılıyorda, Yüksek Planlama Kurulunda peşin parayla ve rayiç bedelle satılması kararı verilen arazi, bedava veriliyor? Yüksek Planlama Kurulunda karar başka, Bakanlar Kurulunda başka... Kimin malını kime bedava veriyorsunuz? Yine hangi pazarlıkları yaptınız?.. Bunları yapan, iki değişik karar alan Hükümet ve onun başı, Başbakanlığa devam edemez, etmemelidir!

Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; Hükümet içinde, bu konuda, çelişki var. Yüksek Planlama Kurulunun kararına Bakanlar Kurulu uymuyor. Yüksek Planlama Kurulu rayiç bedelle verilmesi kararını alıyor; Kurulun Başkanı, Başbakan, ayrıca ilgili bakanlar var. Gelin görün ki, bu karar Bakanlar Kuruluna geliyor, Bakanlar Kurulunda arsa bedavaya çevriliyor. "Çamurun üstünde oturmam" diyenlerin, üzerlerine kendi yarattıkları çamurlar sıçradıkça, hâlâ orada oturduklarını görmekteyiz. Ayrıca, Hükümet programlarında temiz toplum ve yönetim özlemini gerçekleştirmek üzere kurulduğunu beyan edenlerin temiz yönetim anlayışının, milletin arsalarını bedava vermek olduğunu görüyoruz. Kimin malını kime veriyorsunuz, hangi hakla veriyorsunuz! Hiç vicdanınız sızlamıyor mu? Gerçi, sizde vicdan olsaydı, bu aziz milletimizi ezmezdiniz.

NECATİ GÜLLÜLÜ (Erzurum) – Sen çok ayıp ediyorsun!

MEHMET ALİ YAVUZ (Devamla) – Neden Bakanlar Kurulu kararı gizli oluyor, Resmî Gazetede yayımlanmıyor, kamuoyundan gizlenmeye çalışılıyor?

Sayın milletvekilleri, gizlilik, savunma sanayiinde, ülkenin önemli ekonomik konularında ve ülkenin güvenliğini ilgilendiren konularda aranır. Bunu, bu Hükümet hep yapıyor. Bunu böyle yaptığınıza göre, kim bilir daha ne işleriniz, ne ilişkileriniz vardır, Cenabı Allah bilir; ama, bunların hepsi ortaya çıkacak, yakın olan DYP iktidarında bunların hesabı sorulacak- milletimizin deyimiyle- burnunuzdan fitil fitil getirilecektir. Devletin ve milletin malını utanmadan ve sıkılmadan yandaşlarınıza peşkeş çekmenin hesabını, bu millet, sandıkta, özellikle Anavatan Partisinden soracaktır.

Bir taraftan, SEKA'nın zararı Hazineden, yani, milletin cebinden karşılanacak, milletin yatırım hizmetlerini sekteye uğratacaksınız, diğer taraftan da, SEKA'nın bu işten dolayı zararı doğarsa -ki, mutlaka olacaktır- bunu da milletin sırtına yükleyeceksiniz; olmaz böyle şey!

Ayrıca, altüst ettiğiniz hayat şartları sonucunda memuru yalınayak yürüteceksiniz, yüzde 20 zammı reva göreceksiniz- bakalım, sizi IMF kurtabilecek mi- memurlarımız Başbakanlığın önünde "memurdan aldılar, hırsızlara verdiler" deyince de yerinizde duramayacaksınız...

Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; SEKA'ya ait 1 milyon 600 bin metrekarelik yerde, 550 milyon dolar tutarında yatırım yapılması öngörülüyor; yatırım sonucunda, 700 milyon ilâ 1 milyar dolar ihracat gerçekleştirilmesi düşünülüyor, 2 bin kişiye istihdam sağlanması düşünülüyor, 120 bin araç üretilmesi ve bölge üniversitelerinden birinin fakülte veya bölümünün açılması kararlaştırılıyor. Firmanın burayı tercih etmesinde bir başka sebep daha var; ama, o gizli tutuluyor: Liman yapılması konusu. Neden, liman yapılacağı kararda yazılmıyor? Bu fabrika, Türkiye'de ilk kurulan tesis değildir; Kocaeli'nde Hyundai, Honda, yakınında Toyota, İzmir'de Opel, Bursa'da Renault, Tofaş fabrikaları var. Zamanında bu şirketlere böyle ayrıcalıklar tanınmış mıdır, böyle peşkeş çekme olmuş mudur?! Ayrıca, Yarımca Porselen Fabrikasının 300 dönümlük arazisi, 8 trilyona Evyap firmasına satılıyor; ama, burasıda bedava veriliyor. Kendi malınızı mı veriyorsunuz?! Türkiye'de yatırım yapan yerli ve yabancı şirketlere farkı muamele yapmak hangi hukuka, hangi mantığa uyar?! Değerli milletvekilleri, bunun akıllı izahı olabilir mi; bu davranış, şirketler arasında bir haksız rekabet değil midir?! Bedava arsa verilen şirket tercihli ve rüçhanlı kabul edilmez mi?! Siz, Hükümet olarak, bedeliyle arsa alıp yatırım yapan şirketlere ne cevap vereceksiniz?!

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Doğru Yol Partisi ve misyonu, servet ve sermaye düşmanı değildir. Bu ülkenin sanayileşmesinde, gelişmesinde, modernleşmesinde, gümrük birliğine girmesinde hep emeğimiz ve alınterimiz vardır. Buna karşı oluşumuz, devletin malının bedava peşkeş çekilmesinden dolayıdır. Yukarıda ifade ettiğim gibi, bu, ülkeye ilk yapılan ayrıcalıklı bir yatırım değildir.

Son iki üç gündür, kartel medyasında, bazı köşe yazarları tarafından, sizin yaptığınız icraatın savunması yapılıyor; yatırımın ülkeden başka bir ülkeye gideceğinden bahsediyorlar, milletin malının tezgâhlanmasından hiç dem vurmuyorlar, milletin malının korunması lehinde yazmıyorlar. Milletimiz, sizin yaptıklarınızı da, kartel medyasının kalemlerini ve televizyonlarını da çok iyi izliyor. Bu Yüce Millet, birilerine, yani, milletin malını peşkeş çekenlere, ihale yolsuzluğu yapanlara, memura, emekliye yüzde 20 zammı çok görenlere öyle bir ders verecek ki!.. bu da çok yakındır; yani, kasım ayında yapılacak seçimdir. İşte, milletimiz, sabırsızlıkla o günü, yani, sandığı beklemektedir. Yüce Milletimizin kararı baş tacımızdır. Tekelci sermayenin ve kartelci medyanın kararı değil, bizim için, milletimizin kararı önemlidir.

Birkaç kartelin ve tekelci sermayenin Anasol-D Hükümeti tarafından desteklenmesinin ülkeye bir yararı yoktur. Burada, önemli olan, gücün ve ekonomik imkânın tabana yayılmasıdır; KOBİ'lerin, Anadolu kaplanlarının desteklenmesidir; sermaye ayırımcılığının yapılmamasıdır.

Çağımızda, KOBİ'lerin önünün açılması gerekir. Dünyayla yarış edebilmek, rekabet edebilmek için Anadolu kaplanları sayılan KOBİ'lere destek verilmelidir. Ayrıcalık tanınan iki üç holding yeteri kadar büyümüş ve devlet imkânlarını, bugüne kadar, yeterince kullanmışlardır.

Bu kuruluşlar da görevlerini yapmış, işletmelerini genişleterek istihdam alanları açmışlardır. Biz, Koç-Ford ortaklığının büyük işletme tesisi kurmasına müteşekkiriz; buradaki itirazımız, bedelsiz peşkeş çekmeyedir, yeşilin bitmesinedir, çevreye zarar vermeyedir, kayırmacılığadır.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; oluşturulmasına 1936 yılında başlanan SEKA ormanı, elli yıllık emeğin ürünüdür; binlerce çam ve kavak ağacının kapladığı bir arazidir. Buranın önemli bir özelliği de, SEKA'ya hammadde üretim kaynağı olmasıdır. Orman Bakanlığına bağlı Kavak ve Hızlı Gelişen Orman Ağaçları Araştırma Müdürlüğü, bu arazide bilimsel araştırma ve denemeler yapmaktadır. Kavak ağacının gelişmesi için yapılan denemeler de devam etmekte olup, Türkiye kavakçılığına öncülük eden bir fidanlıktır. Böyle önemli bir araziye fabrika kurulur mu; Kocaeli'nde fabrika kurulacak başka arazi kalmadı mı?! Açılın Anadolu'ya, her taraf fabrika yapmaya elverişlidir. Neden devlet arazisi tercih ediliyor; milyonlarca dolarlık yatırım yapan firmalar, başka arazi bulamıyor mu?! Aklımıza başka şeyler geliyor; yani, diyet ödemeler; sizi İktidara getirenlere borç ödüyorsunuz.

Koç grubunun burayı tercih etmesinin bir başka nedeni de, körfeze, yani bu arazinin kıyı çizgisine liman yapma düşüncesidir. Zaten burada liman mevcut. İzmit Körfezi, yeni yapılacak limanı kaldıracak durumda değildir.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bu tesisin yapılması için ÇED raporu da bulunmamaktadır. En küçük sanayi kuruluşundan ÇED raporu istenilirken, burada neden ÇED raporu aranmadan ve bedava veriliyor ve 26 Temmuzda temelinin atılması hazırlıklarına başlanıyor?! Burada, kayırma vardır, firmanın kendini Hükümetin üstünde görmesi vardır. Sayın Yılmaz, Başbakan değil, Koç'un temsilcisi gibi davranmakta, ortanca ve küçük ve ortak da aynı potanın içinde girmektedir.

“Yeşili koruyalım, ülke erozyona uğramasın” diyen TEMA'cılar ve “denizi kirletmeyelim” diyen çevreciler neredeler; neden susuyorlar?

Ayrıca, Koç-Ford grubunca hazırlanan vaziyet planına göre, tesisin -Yeniköy sınırları içinde- önemli bir bölümü, imar mevzuatına aykırı bir şekilde kıyı kenar çizgisine tecavüz etmektedir. İmar planı hiçe sayılıyor. Bütün bunlar Hükümetin yanlış icraatlarıdır.

SALİH KAPUSUZ (Kayseri) – Kanunlar geçerli değil mi orada yani?!

MEHMET ALİ YAVUZ (Devamla) – Sayın Grup Başkanvekilim, bunu, onlara soracaksınız.

Kocaeli'nde tesis yapılmasına hiçbir Kocaelili ve kuruluş asla karşı değildir. Kocaeli gelişmiş sanayi şehridir, herkes yeni tesislerin yapılmasını istiyor; ancak, haksızlık istemiyor, adaletsizlik istemiyor, yolsuzluk istemiyor. Ama, gelin görün ki, Türkiye Büyük Millet Meclisinde vergi kanunları görüşülürken, 626 sıra sayılı tasarının 30 uncu maddesiyle, 193 sayılı Kanunun ek 3 üncü maddesine, özel önem taşıdığı belirtilen ve 250 milyon doları aşan sınaî yatırımlarda yüzde 200 oranında yatırım indirimi uygulanmasına yönelik ibare ekleniyor; yani, Hükümet tasarısında olmayan, ancak, Koç-Ford ortaklığının yapacağı yatırım tutarının 250 milyon doların üzerinde olacağının anlaşılması üzerine, Plan ve Bütçe Komisyonunda, aceleyle, ek maddeye bu hüküm ekleniyor. Bu hükmün tasarıya kimler tarafından getirildiği ve bu Hükümetin de kimlerin emrinde olduğu açıkça görülmektedir. SEKA arazisini bir başka kuruluş alsaydı, ayrı şartlar ona sağlanır mıydı?!

Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; devletin kasasından arazi bedavaya çıkıyor. Ayrıca, 20 trilyon TL, SEKA'ya hazine zararı olarak ödeniyor. Bu arazi madem satılacaktı, daha önce birçok kuruluş müracaat etmesine rağmen neden verilmedi? Kocaeli hudutları içinde başka arazi yok mu?!

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; konuyla ilgili olarak, Cumhuriyet Halk Partisinin tavrını burada gündeme getirmek ve Cumhuriyet Halk Partisinin tutumunu da özellikle eleştirmek istiyorum. Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkan Yardımcısı Sayın Onur Kumbaracıbaşı'nın -haklı olarak- söylediklerinin icraata yansımasını diliyorum. Sayın Kumbaracıbaşı, konuyla ilgili olarak yapmış olduğu basın toplantısında şöyle demektedir: Kocaeli'nde SEKA'ya ait fidanlığın 500 milyon dolarlık yatırım yapacağını söyleyen Koç-Ford ortaklığına çıkarılan özel bir kararnameyle bedelsiz verildiğini bildirerek "bu, bir rezalettir; devletin malını peşkeş çekmedir. Bugün, size, anlaşılması çok kolay olan; ama, gazetelerde ve televizyonlarda yer alması oldukça zor bir konuyla ilgili açıklama yapacağım" diyor ve “kitabına uydurulmuş bir yolsuzluk” olarak niteliyor Sayın Onur Kumbaracıbaşı; körfezi temizleme çalışmaları sürerken Çevre Bakanlığının duyarsızlığını dile getiriyor.

Başbakan Yardımcısı ve Millî Savunma Bakanı Sayın İsmet Sezgin'e sorulduğunda "ne zannediyorsunuz, devletin malı ona buna peşkeş mi çekilecek?” diyor. Devletin malı peşkeş çekilmektedir, böyle bir rezalet görülmemiştir.

"Biz, bu Hükümeti, gensoruyla düşmesin diye kadife eldivenlerle destekliyoruz" diye ifadeler kullanılıyor. Cumhuriyet Halk Partili arkadaşlarımız, Hükümeti kadife eldivenlerle değil, bütün güçleriyle, gövdeleriyle destekliyorlar.

Siz, haksızlıkları, hukuka, adalete sığmayan icraatları nasıl destekliyorsunuz?! Yarın, milletin huzuruna nasıl çıkacaksınız?! Bunun hesabını nasıl vereceksiniz; bunu, içinize nasıl sindiriyorsunuz?! Meclis salonunu terk etmekle ne kazanıyorsunuz?! Gelin, bu gensoruya destek verelim, bunun hesabını burada soralım.

Ayrıca, Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına konuşan Kocaeli Milletvekili arkadaşım Bekir Yurdagül'ün konuşmasına aynen katılıyorum. Arkadaşlarımızın salondan çıkmadan kabul oyu vermelerini bekliyoruz.

Cumhuriyet Halk Partisi olarak şayet bu gensorunun yanında olmazsanız, milletimizi ezen Anasol-D Hükümeti ve onun Başbakanı, yine Cumhuriyet Halk Partisinin desteğiyle milletimizin başına musallat olmaya devam edecektir. Cumhuriyet Halk Partisinin kendi deyimiyle “kitabına uydurulmuş” bu yolsuzluğun önlenmesi için tekrar ediyorum bu salondan kaçmadan kabul oyu vermenizi ve böylece Anasol-D Hükümetini bu Meclisten uğurlamaya davet ediyoruz. Sonucu hep beraber göreceğiz...

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Başbakan Sayın Mesut Yılmaz'ın, 55 inci Hükümetin birinci yılının dolması münasebetiyle düzenlediği basın toplantısının kitapçığının başında "Türkiye'nin hizmetinde yüzakıyla bir yıl" deniliyor. Milletimizin çektiğine bakıyoruz, uygulamalara bakıyoruz ve soruyoruz: Yüzakıyla bir yıl mı, geçirilen kara bir yıl mı? Nasıl bir yıl:

İhalelerin yandaşlara verildiği bir yıl.

İmam hatip okullarının, Anadolu liselerinin, yabancı dille eğitim yapan okulların orta kısımlarının kapatıldığı bir yıl.

Turizm alanlarının yandaşlara tezgâhlandığı bir yıl.

Cumhuriyet tarihinin en fazla memur kıyımının yapıldığı bir yıl.

Adam ve firma kayırmacılığının doruk noktasına çıktığı bir yıl.

Memurlarımızın haklarını aramak için çıplak ayakla ve zincirle yürüdüğü kapkara bir yıl.

Memurun, işçinin, esnafın, çiftçinin bitip tükendiği bir yıl.

Ortadireğin çökertildiği bir kara yıl.

Hürriyetlerin kısıtlandığı bir yıl.

Yağma ve talanla geçirilmiş bir yıl.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; SEKA arazisiyle ilgili olarak Başbakan Sayın Mesut Yılmaz, bir yandaş gazetede yayımlanan dünkü mülakatında "doğruyu yaptım, vicdanım rahat" demekte, Toyota firmasının gidişine üzüldüğünü, Ford firmasının yatırımına yardımcı olacağını belirtmektedir.

Ford firmasının yatırım yapmasına kimse karşı değildir; ne Kocaelililer ne siyasîler ne kuruluşlar ne de aziz milletimiz. Yabancı sermayenin ülkemize gelmesine, Doğru Yol Partisi olarak asla karşı değiliz; bunun öncülüğünü, misyonumuz ve Doğru Yol Partisi yapmıştır. Karşı olduğumuz, milletin malının, hem de gözbebeği bir yerin, bedava verilmesidir. Yeşilin katledilmesine, denizin kirletilmesine karşıyız.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Sayın Yavuz, konuşmanızı toparlayın.

MEHMET ALİ YAVUZ (Devamla) – Burayı satmayı düşündüyseniz, yeşilin korunması ve denizin kirletilmemesi koşullarıyla, açık artırmalı ihaleye çıksaydınız.

Ayrıca, yeri gelmişken şunu da ifade edeyim; aynı mülakatta, Petrol Ofisinin satılmasıyla ilgili görüşlere de yer veriliyor. İhale sonuçlanıyor, birinci gelen firma belli oluyor; ama, üçüncü olan firmaya Petrol Ofisi veriliyor. Gerekçede "Özelleştirme İdaresi Başkanlığının takdir hakkı kullanıldı" deniliyor. Bu nasıl takdir hakkı, ne biçim ihale tarzı?!

Bu işlere başlamadan önce, Devlet İhale Yasasıyla ilgili değişiklikleri çıkarmanız gerekirdi, Doğru Yol Partisi olarak biz de, bu değişikliğe destek vermeye hazırız; ama, gelin görün ki, ihaleler, davet usulüyle ve hepsinden de pis kokular gelerek yapılıyor.

İzmit Körfez geçişi ihaleniz billboard’ları süslüyor. Müteahhit firmalar, yaptığınız yanlı ve yanlış icraatlar nedeniyle kan ağlıyor.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 20 dakikalık süre içerisinde gensorunun özünü sizlere izah etmeye çalıştım. Bu gensoruya Doğru Yol Partisi olarak kabul oyu vereceğimizi bildirir, saygılarımı sunarım. (DYP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum Sayın Yavuz.

Demokratik Sol Parti Grubu adına, Sayın Halil Çalık; buyurun. (DSP sıralarından alkışlar.

DSP GRUBU ADINA HALİL ÇALIK (Kocaeli) – Kocaeli-SEKA arazisinin Ford Otomotiv Sanayii A.Ş'ye bedelsiz tahsisi konusunda verilen gensoru hakkında Demokratik Sol Parti Grubu adına söz almış bulunuyorum; sözlerime başlamadan önce, Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Kocaeli, Türkiye'nin en önemli sanayi kentlerinden birisidir; ekonomik yaşamı tamamen sanayie dayanmakta ve bu özelliğiyle çok önemli bir istihdam alanı oluşturmaktadır.

Türkiye'de cumhuriyetle başlayan sanayileşme sürecinde, çevre koruma bilinci oluşmadığından, sanayi tesislerinin hep olumlu yönleri öne çıkmıştır; ta ki, yoğun sanayiin yarattığı kirlilik günlük hayatımızı tehdit edene kadar. Kocaeli de bu süreci en yoğun halde yaşamış bir kentimizdir; fakat, bugün, sanayimizin bozduğu ekolojik dengeler, yine teknolojiyle sağlanmaktadır.

Bununla birlikte, modern üretimi esas alan bir kalkınma yönteminin istenilen biçimde uygulanabilmesi, ekonomik politikaların doğru uygulanmasını gerekli kılmaktadır.

Kalkınmayı sağlayan en önemli unsur sermaye birikimidir. Oysa, gelişmekte olan ülkelerin kalkınmasına engel teşkil eden sorunlardan birinin, sermaye yetersizliği sorunu olduğu, bilinen bir gerçektir. Bu nedenle, bu ülkelerde sermaye birikiminin sağlanması, içtasarrufları artırıcı ve yabancı sermayenin ülkeye girişini teşvik edici politikaların uygulanmasına bağlı bulunmaktadır.

Kalkınmanın önemli bir diğer unsuru da, modern üretim tekniklerinin kullanılmasıdır. Üretim sürecinde yeni teknolojilerin kullanılması, bir taraftan üretimdeki etkinliği ve verimliği artırırken, diğer taraftan ülkenin sanayi ötesi topluma geçmesinde önemli bir rol oynamaktadır. Bu yeni teknolojilerin kullanımıyla bilim ve teknolojinin ekonomik ve toplumsal faydaya dönüşebilmesi, ancak, doğru politikaların uygulanması ve teknoloji transferiyle mümkündür.

Değerli milletvekilleri, kalkınma yöntemi, ihracatı esas almalıdır. Böyle bir yaklaşım, hem dış dengenin sağlanması hem de uluslararası rekabet gücünün kazanılması açısından büyük önem taşımaktadır. Uygulanacak kalkınma yöntemi, aynı zamanda, istihdam yaratmalıdır. Gelişmekte olan ülkelerdeki sorunlardan biri olan işsizlik sorununun aşılması açısından zorunlu olan istihdam yaratma yeteneği, insanların yaşam standartlarının yükseltilmesi ve dengeli gelir dağılımının sağlanmasını da beraberinde getirmektedir.

Değerli milletvekilleri, çevreye ve doğaya zarar vermeyecek teknolojinin kullanılacağı bu projenin, Türkiye'ye sadece üretim teknolojisi değil, aynı zamanda çevre teknolojisi getireceğini de düşünürsek, ÇED konusunu ihmal etmemiz düşünülemez. Hükümet, prensip itibariyle bu projenin Türkiye'ye kazandırılmasına karar verdiğinde, ÇED raporuyla ilgili tüm makamlar, Ford-Otosan yetkilileri tarafından ziyaret edilmiş ve hepsinin olumlu görüşü alındıktan sonra yatırım kararı verilmiştir.

ÇED prosedürü normal seyirde devam etmektedir ve çok yakında tamamlanacaktır. Esas inşaat, ancak, ÇED raporu alındıktan sonra başlayacaktır.

Fabrika inşa edilirken, çamlık ve meyvelik alanların tamamıyla korunacak şekilde yapılacağı, bütün dünyaya ilan edilmiştir. Bu plana göre, bölgede, sadece birkısım kavak ağaçları kesilecektir. Fabrikanın bir kısmı, kavakların bulunduğu alanda, diğer bir kısmı da SEKA'nın geçmişte malzemelerini döktüğü boş alanda yapılacaktır.

Gerçek çevrecilerin kaygılarına, çevresine duyarlı her yurttaş gibi biz de katılıyoruz. Temiz bir çevre, hepimizin tercihidir. Bu sanayi, son teknolojiyle inşa edilip, sanayi teknolojisinin yanında çevre teknolojisi de uygulanacaktır.

Ford-Otosan, 2000 projesiyle kurulacak yeni fabrika için Hükümetimizden arsa tahsisi talebinde bulunmuştur. Projeye göre, belirlenecek bir marka, dünyada yalnızca bu fabrikada üretilecektir; yılda 110 bin ilâ 120 bin arası araç üretilecek ve üretimin tümü ihracata yönelik olacaktır.

Bu proje, Türkiye'ye tek kalemde yapılacak olan en büyük yabancı sermaye yatırımıdır. Yapılan teklif karşısında, ülkemizin kalkınmasında ve ihracatı artırmasında önemli rol oynayacağı düşünülen bu projeyle ilgili, ülke halkının menfaatlarını esas alan Hükümetimiz, mevzuatın kendisine verdiği yetkiye dayanarak, mülkiyeti SEKA Genel Müdürlüğüne ait 2 313 666 metrekarelik arazinin 1 milyon 600 bin metrekarelik bölümünün Ford Otomotiv Sanayie bedelsiz olarak verilmesine karar vermiştir.

Değerli arkadaşlarım, sözü edilen arazinin yıllık gideri 36 milyar lira, yıllık geliri ise yalnızca 9 milyar liradır. Bu arazinin bir kısmı bataklıktır ve arazide toplam 53 bin kavak ağacı vardır ve bu kavakların 5-6 bin tanesinin zaten kesim zamanı gelmiştir.

Değerli milletvekilleri, bu büyüklükteki ve bu durumdaki arsa, bedeli ne olursa olsun, her zaman spekülasyonlara açıktır. Nitekim, değeri, muhalefet milletvekillerinin abarttığı miktarda değil, sadece 10,5 milyon dolar civarındadır. Muhalefet, arazinin fiyatını 10 katına çıkararak konuyu saptırmaya çalışmaktadır. Oysa, dünyada, bu tip projelere, bedava arsayla birlikte, geniş altyapı olanakları da sunulmaktadır. Ne yazık ki, birkısım arkadaşımız, proje hakkında hiçbir teknik bilgi öğrenme ihtiyacını duymadan, ülke ve bölgeye getireceği faydaları rakamlara dökmeden, önyargılı davranarak, faydaları bir tarafa bırakarak, sadece, toplam yatırımın yüzde 3'ünü bile bulmayan arsa konusunu gündeme getirmektedirler.

Değerli arkadaşlarım, bugün dünyada bütün ülkeler, yabancı sermayeyi çekmek için, toprak tahsisinden vergi indirimine, çeşitli teşviklerden krediye kadar birçok avantaj sağlamaktadırlar; doğudan batıya birçok ülke, bu ve benzeri projeleri almak için var güçleriyle çaba sarf etmektedir. Örneğin, İspanya, limanını da kendi yapmak koşuluyla beraber, 8 100 dönüm araziyi bedava vermeyi göze almaktadır ve bu teklifte bulunmaktadır; Portekiz, bu projeye bedelsiz arsa tahsisi ve birçok avantajla taliptir. Yakın bir tarihte İngiltere, Jaguar'a karşılıksız arazi tahsis etmiştir. Unutmayalım ki, 1996 yılında Toyota'yı Fransızlara nasıl kaptırdığımız da hâlâ belleklerimizdedir.

Sayın milletvekilleri, Türkiye'de tesisleri bulunan ve son yıllarda yüksek miktarda vergi ödeyen, yaklaşık 3 500 kişi istihdam eden Ford Otomotiv Sanayii, birçok ülkenin peşinde koştuğu bu projeyi ülkemizde uygulamayı tercih etmiştir.

550 milyon dolarlık bir yatırımdır ve bu yatırımın 92 milyon doları, üretim sürecinin gelişmesine katkıda bulunan tasarım ve araştırma -geliştirme yatırımına ayrılmıştır. Söz konusu proje gerçekleştiği takdirde, yılda toplam 110 bin ile 120 bin arasında araç üretimi gerçekleştirilecektir. Üretim miktarı, mevcut üretim kapasitesinin 4 katına tekabül etmektedir. Şimdi sizlere soruyorum: Bu fidanlığın atıl durumda kalması mı; yoksa, ülke yararına ve ülke ekonomisine, Kocaeli insanına faydalı olması, binlerce insana iş olanağı sağlaması mıdır faydalı olan?..

Değerli arkadaşlarım, yılda 1 milyar dolarlık ihracat yapılması planlanan bu projenin ülke ekonomisine bir canlılık getireceği muhakkaktır. Ülkemiz ekonomisine bu olanağı getirecek olan sanayi kuruluşuna "hayır" dememiz olası mıdır?

Anılan proje sayesinde, hem modern üretim, yönetim ve çevre teknolojisinin kullanılması hem de yatırım ve üretimde yurt dışından gelecek teknoloji transferleri gerçekleşecektir.

Sayın milletvekilleri, 2 bin kişi fabrikada, 6 bin kişi yan sanayide olmak üzere, 8 bin kişinin çalışacağı, yaklaşık 40 bin kişinin ekmek yiyeceği bu projeyi, hangi hükümet olursa olsun, öncelikle takip etmesi ve ülkemize kazandırması gerekmez mi?

Yıllardır çözümlenemeyen bir sorun olan işsizliği, özel teşebbüsün teşvikiyle yenmek için çaba göstermeyelim mi?

Karşılıksız verildiği söylenen yere yapılacak fabrikanın ülkemize ve Kocaelimize katkıları, hem ekonomik hem sağlık hem eğitim hem de sosyal alanlarda küçümsenmeyecek büyüklüktedir; bunlardan vaz mı geçelim?

Sayın milletvekilleri, sonuç olarak, işsizliğin had safhaya vardığı Türkiye'de, yabancı sermayenin ülkemize getirilmesi amacıyla, ülkemiz ekonomisine 1 milyar dolarlık ihracat geliri sağlayacak, bugünkü iş hacmini 2,5 katına çıkaracak, yaklaşık 40 bin kişinin ekmek yiyebileceği ve ülkemizin refah düzeyinin artmasına önemli katkıda bulunacak bu projeye destek vermeyelim mi?

Yerel siyasî ve idarî temsilcileriniz bu konuya daha sıcak yaklaşırken, sizlerin bu kadar tepkisel yaklaşmanızı anlamak mümkün değildir.

Değerli arkadaşlarım, yaşamın her alanında, olumlu düşündüğümüz sürece üretebiliriz. Düşünsel enerjimizi "olmasın" üzerine değil "daha iyi nasıl olsun" konusunda kullanmalıyız. Ülkemize sağlanacak bir faydada neler yapmalıyız diye tartışmalıyız. Bizler, payımıza düştüğü kadarıyla bu katkıyı koyalım diyorum.

Değerli arkadaşlarım, teknolojiyi savunduğumuz için çevreden vazgeçtiğimizi kimse düşünmesin. Bölge milletvekili olarak, taahhütlerin yerine getirilip getirilmediğinin yakından takipçisi olacağız.

Türk Halkının en iyi işte çalışması ve en temiz havayı teneffüs etmesi, tabiî ki hepimizin arzusudur.

Değerli arkadaşlarım, biraz önce konuşan muhalefete mensup milletvekili arkadaşlarımız, genelde, geçen haftaki konuşmalarımız üzerinde durdular; hepsi, ilgisi, alakası olmayan konuları Yüce Meclise taşıdılar; bunları, kürsüden söyleme, gündeme getirme fırsatını buldular. Oysaki, bugün burada konumuz, SEKA fidanlığıyla ilgilidir. Ben, değerli arkadaşlarımızın, bu konuda mutabık olmalarını ve bu konuya sadık kalmalarını gönülden arzu ederdim; ancak, o arkadaşlarımız da biliyorlar ki, işsizliğin had safhaya vardığı ülkemizde, insanların iş diye inim inim inlediği ülkemizde ve Avrupa'ya açılmak istediğimiz şu süreçte, böyle bir teknolojiye, böyle bir olaya "hayır" dememiz olası değildir. Bu arkadaşlarımızın da, bu gensoruya yalnızca muhalefeten destek verdiklerine inanıyorum; çünkü, burada, kendilerine, aynı siyasî partiye mensup milletvekillerinin ve belediye başkanlarının, bu projeye çok sıcak baktıklarını, geçen hafta da söylemiştim; canla başla kucakladıklarını, her şekilde destek vereceklerini gazete kupürlerinden sizlere takdim etmiştim; onları, burada tekrar gündeme getirmeyeceğim.

Burada sözlerime son vermek istiyorum.

Değerli arkadaşlarım, en iyinin ülkemize getirilmesine "evet" diyen herkes, bu gensoruya "hayır" demelidir. Ülkemizde yeni teknolojiyi, çağdaş teknolojiyi, dışsermayeyi ve ülkemizin refaha ulaşmasını isteyen herkes, bu gensoruya "hayır" demek durumundadır.

Demokratik Sol Parti olarak biz, bu gensoruyu reddedeceğimizi bildirir, bu duygu ve düşüncelerle Yüce Meclisi saygıyla selamlarız.(DSP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum Sayın Çalık.

Anavatan Partisi Grubu adına, Sayın Yaşar Okuyan; buyurun.

ANAP GRUBU ADINA YAŞAR OKUYAN (Yalova) – Sayın Başkan, Yüce Meclisin değerli üyeleri; Anayasamızın 99 ve İçtüzüğümüzün 106 ncı maddeleri uyarınca Başbakanımız Sayın Mesut Yılmaz hakkında gensoru açılması isteğiyle Fazilet Partisi Kocaeli Milletvekili Sayın Osman Pepe ve 60 arkadaşı tarafından verilmiş bulunan gensoru önergesi sebebiyle huzurlarınızdayım. Bu vesileyle, Yüce Heyetinizi saygıyla selamlarım.

Bugün, burada, Türk Milletinin temsilcisi olan Yüce Meclisin önünde, ülke menfaatını ilgilendiren çok önemli bir konuda, tamamen siyasî amaçla verilmiş olan bir gensoru önergesini cevaplamak durumundayız.

Değerli milletvekilleri, 1980'li yıllardan itibaren hür teşebbüsün ekonomik dengeleri kökünden sarstığı, doğu -batı ilişkilerinin tamamen değiştiği hepimizin malumlarıdır. Ülkemiz, bu süreci, Anavatan Partisinin tek başına iktidarı döneminde, erken, isabetli ve yerinde alınan kararlarıyla yakalamış, gelişmeleri arkadan takip etmemiş, değişimlerin hep içinde ve önünde olmuştur.

Değerli milletvekilleri, dünya hızla değişiyor; yeni bir yüzyıla girmemize çok az bir süre kaldı, 21 inci Asrın eşiğindeyiz ve değişen dünyanın değişen şartlarına uymak zorundayız. Değişen şartlar ve durumlar, her alanda olduğu gibi, ekonomide de yeni yöntemler, yeni çözümler getirilmesini gerektirmektedir. Muhalefet partisi mensuplarının, değişen ekonomi ve dünya şartları doğrultusundaki ülkemizin geleceğine ve ekonomisine ilişkin katkılarda bulunmaları gerekirken, bugün muhalefet partilerine baktığımızda, kendilerini, klasik bir muhalefetin dar kalıplarından, klişeleşmiş, sloganlaşmış bir takım laflardan kurtaramadıklarını görmekteyiz.

Sayın milletvekilleri, Avrupa nereye gidiyor, dünya nereye gidiyor, dünyadaki değişiklikler Türkiye'yi nasıl etkileyebilir; biz, Türkiye'yi, bu gelişmeler içerisinde millî menfaatlarımız doğrultusunda nasıl yönlendirebiliriz, bu konuda neler yapılmalıdır, nasıl bir politika izlenmelidir; bu konuları tartışmamız gerekirken, biz hâlâ, siyasetin kısır çekişmeleriyle uğraşmaktayız.

Bugün burada, daha önce de çeşitli vesilelerle şahit olunduğu üzere, muhalefet partilerinin sayın milletvekillerinin, vizyonsuz, dar görüşlü, dar kalıplar içerisinde, yanlış teşhislere dayalı, gerçeklerden uzak iddialardan vazgeçmediklerini görüyoruz. Bugün görüşmekte olduğumuz gensoru da, maalesef, bu iddiaların bir ürünüdür.

Değerli milletvekilleri, 55 inci Hükümet olarak, iktidarda bulunduğumuz bir yılı aşkın süredir, ülke sorunlarının çözümü için gece gündüz çalışılmaktadır. Bu noktada, birçok konuda oduğu gibi, ekonomik konularda da bir koalisyon hükümetinden beklenmeyecek ölçüde çok ciddî başarılar elde edilmiştir. Bunun olumlu sonuçlarını, ekonomide ve malî piyasalarda büyük bir hızla görmekteyiz. Bu olumlu gelişmelerin sonucunda, yabancı sermaye, Türk ekonomisine duyulan güvenin bir tezahürü olarak ülkemizi tercih etmeye başlamıştır.

Değerli milletvekilleri, bildiğiniz üzere, dünya otomotiv sektörünün devlerinden biri olan Amerikan Ford firması, yatırım yapmak üzere ülkemizi seçti. Aday ülkeler arasında, demin de ifade edildiği gibi, Türkiye'den başka, Almanya, İspanya ve Portekiz gibi güçlü ülkeler de vardı. Dünyanın üç büyük otomotiv şirketinden biri olan Amerikan Ford firması, Almanya, İspanya ve Portekiz yerine, bu projenin uygulama sahası olarak Türkiye'yi seçiyorsa, bu, çok önemli bir gelişmedir.

Burada bu seçim yapılırken, tabiî ki, Ford firması tarafından önemli faktörlerden, kriterlerden bir tanesi de, SEKA'ya ait arazinin bedelsiz olarak bu firmaya, bu kuruluşa verilmesiydi.

Değerli milletvekilleri, konuyu yakından takip etme imkânına sahip olanlar bilirler ki, geçtiğimiz aylarda, Ford Firması, bu projeyi Türkiye'ye getirmekten vazgeçmek üzereydi; Almanya, İspanya ve Portekiz'den uygun teklifler alınmıştı ve bu noktada bir tereddüt içerisindeydi. İşte, bu noktada, 55 inci Hükümet ve onun Başbakanı Sayın Mesut Yılmaz, bu tereddüdü ortadan kaldırmak üzere, bir girişim başlattı ve sonucunda, bugün, gensoru safhasına kadar gelen bir serüven yaşandı. Değerli milletvekilleri, hatırlanacaktır ki, yakın geçmişte de buna benzer bir olay yaşanmıştı: Japon otomotiv devi Toyota Firması, Türkiye'de bir yatırım planlaması için bedelsiz arazi tahsis edilmesi noktasında taleplerde bulunmuştu; fakat, o günkü şartlar içerisinde, Türkiye'nin tereddüdü ve bu olaya olumlu yaklaşmaması neticesinde, Fransa'nın, bu firmaya bedelsiz arsa tahsisi üzerine, bu proje Fransa'ya kaydırılmıştı.

Değerli arkadaşlarım, SEKA'ya ait 20-25 milyon dolarlık bir arazide gerçekleştirilecek olan yatırım neyi öngörüyor: Burada daha önce de ifade edildi; bir kere daha altını çizerek ifade etmek gerekir ki, 550 milyon dolarlık bir yatırım söz konusudur. Türkiye otomotiv sektöründe ilk defa, hatta, yatırım bakımından aldığınızda, bu rakamda, tek başına bir yabancı sermaye yatırımı Türkiye'de ilk kez gerçekleşiyor ve yılda 1 milyar dolarlık bir ihracat garantisi var. Türkiye'nin 1997 yılı resmî ihracat rakamlarının 26,4 milyar dolar olduğu düşünülürse, 1 milyar dolarlık bir ihracatın, Türkiye için ne kadar önemli bir unsur olduğunu takdirlerinize arz ediyorum.

Ayrıca, bu yatırım, Türk otomotiv endüstrisindeki en büyük tasarım ve araştırma-geliştirme yatırımı olarak da değerlendirilmelidir. Türkiye'ye bedelsiz olarak, yüksekteknolojinin transferi bu vesileyle gerçekleşecektir.

Değerli milletvekilleri, ihracat olarak değerlendirdiğimizde, Türk otomotiv sektörünün yine 1997 rakamları baz alınarak, buradaki ihracatı, 1997 rakamlarına göre tam iki kat olarak gerçekleştirilecektir; bunu da çok önemsiyoruz. 2 bin kişiye fabrikada iş imkânı, yan sanayiyle beraber, toplam, 8 bin insana ekmek, iş kapısı olacak bir dev projedir. Bu proje, sadece 8 bin kişiye iş bulunması, 1 milyar dolarlık ihracatın gerçekleştirilmesi ve 550 milyon dolarlık bir yatırımın yapılmasından ibaret bir proje değildir. Bu proje, aynı zamanda, bundan böyle Türkiye'ye yavaş yavaş yönelmiş olan yabancı sermayenin, bu oluşumlardan, bu gelişmelerden de cesaretlenerek, önümüzdeki dönemlerde çok daha fazla miktarda, çok daha farklı konularda Türkiye'ye yatırım akışının hızlanması bakımından da önemsediğimiz bir projedir.

Burada bir sürü polemikler yapılıyor; "çevre" deniliyor, "ÇED Raporu" deniliyor, "Arazinin Koç Firmasına peşkeş çekildiği" deniliyor, herkes bir şey söylüyor, doğaldır; ama, işin esas yönlerini hep birlikte, zannediyorum, gözden uzağa atıyoruz.

Buradaki, daha önce de açıklandığı gibi, değerli arkadaşlarımızın da ifade ettikleri gibi, sadece ve sadece eğitim kurumlarına olan yatırımlar itibariyle düşündüğümüzde ve orada Kocaeli Üniversitesi Aslan Bey Kampusundaki sosyal tesislerin inşaatı, meslek yüksekokulunun kurulması, İhsaniye Meslek Yüksekokulunun tamamlanması, tıp fakültesi hastanesinin inşaatının tamamlanması, bir Anadolu lisesi inşası ve diğer etkinliklerle beraber, zaten, 30 milyon doları bulan bir eğitim yatırımı, bunun karşılığı olarak ilgili kuruluş tarafından gerçekleştirilecektir. Buradaki önemli olan husus, 1 milyar dolarlık ihracatın ne manaya geldiğini, 550 milyon dolarlık bir yatırımın rakamsal olarak ne anlam taşıdığını, zannediyorum, bazı arkadaşlarımızın değerlendirmede biraz sıkıntıları olduğudur. Şimdi, böylesine bir noktada, bu kadar önemli bir fırsat, polemiklerle önümüze gelen bu tedirginliklerin bir sonucu olarak, korkarım ki, belki de, ilgili kuruluşun -Ford kuruluşunun- bu işten vazgeçmesi gibi bir noktaya da gidebilir; endişemiz onu gösteriyor. Ancak, Danıştayda açılan yürütmeyi durdurma davasının iptal edilmesi ve yürütmenin durdurulmasının kaldırılması, bu konuda, önemli ölçüde bir rahatlama getirmiştir ve inanıyoruz ki, bu noktada, hukuksal bir sorun da ortada yoktur.

Değerli arkadaşlarım, bu husustaki hukuka aykırılık iddiaları, her vesileyle, burada tartışmaya açıldı; o konuda da, izninizle, birkaç şey söylemek istiyorum. Hepimizce bilindiği gibi, KİT'ler, özel hukuk hükümlerine tabidir ve ticarî esaslara göre faaliyet gösterirler. 233 sayılı Kanun Hükmündeki Kararnamenin 54 üncü maddesine göre, KİT'lerin amaç ve faaliyet alanları; yani, ana statüleri Yüksek Planlama Kurulunca belirlenmekte ve KİT'lere ait işletmelerin atıl kapasitelerinin değerlendirilmesinde, Yüksek Planlama Kurulu kararıyla kuruluş amacı dışına çıkılabilmektedir.

Yüksek Planlama Kurulunun görevlerini düzenleyen 540 sayılı Kanun Hükmündeki Kararnamenin 5 inci maddesine göre, Yüksek Planlama Kurulu, ülkenin yurtiçi ve yurtdışı ekonomik hayatıyla ilgili konularda, KİT'lerle ilgili her türlü kararları almakla görevlidir.

İşte, bu kanun hükmünde kararname hükümlerine dayanılarak, Yüksek Planlama Kurulu kararıyla SEKA'nın ana statüsü değiştirilmiş ve mülkiyetindeki ihtiyaç fazlası gayrimenkullere ilişkin satımda bulunma, ana faaliyet alanı haline getirilmiştir. Daha sonra, Bakanlar Kurulu kararıyla da, SEKA'ya ait Kocaeli İli sınırları içerisindeki toplam 2 313 660 metrekarelik arazinin 1 600 000 metrekarelik bölümü, tamamen ülke menfaatları göz önünde bulundurularak, 55 milyon dolarlık bir yatırım yapılması, bu yatırımla yılda 1 milyar dolar tutarında ihracatın gerçekleştirilmesi, 2 bin kişiye istihdam sağlanması, yan sanayiyle birlikte 8 bin rakamına bu istihdamın ulaştırılması ve yılda yaklaşık 120 bin aracın üretilmesi ve bu üretilen araçların yüzde 95'inin de kesinlikle ihraç edilmesi gibi kayıtlarla, söz konusu olan bu arazinin Ford Otomotiv Sanayiine, ilgili kuruluşa verilmesi kararlaştırılmıştır.

Buradaki işlemler tamamen hukuka uygundur, bu noktadaki iddiaların hukukî mesnetten yoksun olduğu da, en son, Danıştayın aldığı kararla doğrulanmıştır.

Değerli milletvekilleri, ayrıca, yapılan işlem, yeni bir uygulama da değildir; Bakanlar Kurulunca, öteden beri gerek biraz önce belirttiğim 233 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin 35 inci maddesine gerek başka kanunlara istinaden, ülkenin ekonomik kalkınması, toplumun refahı ve ekonomik konjonktürün gereksinimleri doğrultusunda bu tür kararlar alınmaktadır.

Değerli milletvekilleri, görüldüğü gibi, bu yatırımın, ülkemizde gerçekleştirilmesi tamamen hukuka uygun olarak yapılmıştır.

Değerli arkadaşlarım, yine, hepimizin bildiği gibi, Yüce Parlamento, burada Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgelerinde, belli gelir seviyesinin altındaki illerde, birçok yeni avantajlar sağlayan bir kanunu daha, çok yakın bir tarihte buradan çıkarmıştır. Bu bölgelerdeki birçok ilde, yatırımı teşvik ve istihdamı geliştirmek amacıyla, Hazine arazilerinin bedava verileceği, elektrikte yüzde 50 indirim yapılacağı...

BİLTEKİN ÖZDEMİR (Samsun) – 50 ilde...

YAŞAR OKUYAN (Devamla) – 50 ilde evet, onlar da dahil olmak üzere...

...gümrük istisnalarının getirileceği, SSK primlerinin devletle ilgili kısmının devlet tarafından ödeneceği gibi birçok ayrıcalıkları da içeren bir kanunu, yine, hepimizin oylarıyla bu Yüce Parlamento çıkarmıştır.

Sayın milletvekilleri, şimdi, bu noktada birkaç şeyi arz etmek istiyorum: Demin, benden önce konuşan değerli muhalefet partisi sözcüsü milletvekili arkadaşlarımız, kendi açılarından, kendi mantıksal süzgeçlerinden geçirerek, bazı suçlamalarda bulundular. Aslında, gensoru konusu, SEKA arazisi olduğu halde, arkadaşlarımızın konuşmaları, her ne hikmetse, memur zamlarından Şişli Belediye Başkanının yolsuzluğuna kadar çok çeşitli konuları da içeriyor; ama, öncelikle, Sayın Bekir Yurdagül'ün tereddüt ettiği veya en azından "bugün, en son, sabah saati itibariyle, ÇED konusuyla ilgili 16 kuruluşun 14'ünden yazı geldi" sözlerine bir ilave yapmak ve en son taze bilgiyi Yüce Heyetinize arz etmek istiyorum:

Bugün, bu konuyla ilgili olarak beklenen ÇED'deki 16 kurumdan 16'sının, yani, Genelkurmay ve Tarım Bakanlığının da yazıları Kocaeli Valiliğine intikal etmiştir; dolayısıyla, bu konudaki 16 kuruluşun da görüşü olumludur ve şimdi, şu andan itibaren, Kocaeli Valiliği tarafından, normal ÇED prosedürü işletilmeye başlatılmıştır.

Temel atmayla ilgili spekülasyonlara gelince: Burada temel atılması olayı birinci kısım inşaatıyla ilgilidir. Elbette ki, ÇED raporunun, en son sonuçlanmış hali mutlaka gelecektir. Eğer, ÇED raporu, bütün bu 16 kuruluşun olumlu kanaatine rağmen tersine bir noktada gelirse, gayet tabiî ki, Türkiye hukuk devletidir, gereken yapılacaktır.

Değerli arkadaşlarım, aslında, bu noktada, Parlamentodaki muhalefet partisi sözcüsü değerli milletvekili arkadaşlarımız burada eleştiri getiriyorlar. Geçen hafta Halil Çalık arkadaşım, burada, bazı mahallî gazeteleri göstermişti; ama, anlıyorum ki, muhalefet partisindeki bazı arkadaşlarımızca, bu konuyla ilgili olarak mahallî gazetelerde yayımlanmış olan Kocaeli'ndeki muhalefete mensup belediye başkanlarının ve parti yöneticilerinin verdikleri açıklamalar, zannediyorum, çok fazla dikkate alınmadı.

Şimdi, bakın, bu konuyla ilgili birkaç şeyi, buradan, tekrar göstermek istiyorum: Sadece Fazilet Partisi olarak değil, işte, CHP'li Kocaeli Büyükşehir Belediye Başkanı Sefa Sirmen'in gazetelerde çıkan demeci: "Bu projeyi destekliyoruz. Elimizden geleni olduğu gibi de esirgemeyeceğiz ve bu projenin arkasında olacağız." Dediği bu.

ALGAN HACALOĞLU (İstanbul) – Sayın Başkan, projede, yalnız 200 dönüm; 1 600 dönüm değil...

BAŞKAN – Sayın Hacaloğlu...

YAŞAR OKUYAN (Devamla) – Bilemiyeceğim; ben, efendim, şimdi yorum yapmıyorum, sadece, gazetede çıkan açıklamaları okuyorum.

BAŞKAN – Sayın Okuyan, lütfen... Genel Kurula hitap edin.

YAŞAR OKUYAN (Devamla) – Şimdi, bakın, mesela "Doğru Yol Partili Gençlerden Ford'a Tam Destek" Gölcük Gençlik Komisyonlarının oradaki sözcüsünün açıklaması... Ben, bunları bir şey için söylemiyorum, sadece, mahallindeki insanların; yani, Anavatan Partisi mahalli teşkilatları da, DSP de, diğer partilerin yöneticileri de bu işe destek çıkıyorlar; onu teyit için söylüyorum, farklı bir şey için söylemiyorum, bir suçlama da getirmiyorum. Diğer partilerin yöneticilerinin de burada açıklamaları var. O arazinin bulunduğu İhsaniye Beldesinin Belediye Başkanının açıklaması, zaten, çok açık ve net; işte, burada: "Ford'u kucaklıyorum" diyor.

TURHAN GÜVEN (İçel) – Onu yapamaz!..

YAŞAR OKUYAN (Devamla) – Hayır, kucaklıyor, bilmiyorum; yani, nasıl kucaklıyorsa...

Bakın, aynen söyledikleri İhsaniye Belediye Başkanının: "Ben, bu bölgede doğup, büyümüş, bu bölgenin çocuğuyum. O arazinin düne kadar kimse farkında değildi, orası bataklıktır. Ford Otomotiv Fabrikası kurulması için, İhsaniye Belediye Başkanı olarak, bütün gücümle destekliyorum; her türlü imar planı değişikliğini de yapmaya, her türlü katkıyı sağlamaya da hazırım." Ben söylemiyorum, o bölgedeki Fazilet Partili Belediye Başkanı arkadaşımız söylüyor.

Ayrıca da, Koç'a teşekkür ettiğini ifade ediyor ve devam ediyor. Bir başka açıklaması itibariyle de, yine aynı başkan, bir başka gün "bilen bilmeyen konuşuyor" diyor; işte, buyurun... (FP sıralarından "Ağzı olan konuşuyor" sesleri) Vallahi, bilmiyorum, burada öyle yazıyor sadece.

HALİL ÇALIK (Kocaeli) – Hangi belediye başkanı?

YAŞAR OKUYAN (Devamla) – Fazilet Partili Belediye Başkanı...

"Bilen bilmeyen konuşuyor, otuz yıldan beri ihmal edilen, unutulan arazi şimdi kıymete bindi. Bu arazinin büyük bölümü bataklıktır, sivrisinek, pislik yatağıdır. Biz, İhsaniyeliler olarak, bu bataklıktan otomobil çıksın istiyoruz" diyor. Daha birçok beyanlar var, Gölcüklü sanayicilerin, Kocaeli'ndeki işadamlarının bu konudaki açıklamaları ortada.

Değerli milletvekilleri, geçtiğimiz cumartesi günü, bu konuda, orada, işte "fidanlar ağlıyor" "Türkiye'ye gücünüz yetmez; bugün fidanlık, yarın SEKA" gibi sloganlarla bir yürüyüş yapıldı...

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Sayın Okuyan, toparlayın lütfen.

YAŞAR OKUYAN (Devamla) – ... bir miting yapıldı, Kocaeli'ndeki bu mitinge -resmî kayıtları ifade ediyorum- topu topuna 590 kişi katıldı...

BEKİR YURDAGÜL (Kocaeli) – Polisten aldınız değil mi?

YAŞAR OKUYAN (Devamla) – Evet, tek tek saydım.

BEKİR YURDAGÜL (Kocaeli) – Polisten aldınız, emniyetin raporundan aldınız değil mi?

BAŞKAN – Sayın Yurdagül, lütfen...

YAŞAR OKUYAN (Devamla) – Sayın Yurdagül de orada, katılanlar içinde var. Buradaki beş altı muhalefet partisinin bu etkinliğe destek verdiği de tespit ediliyor. Demek ki, koskoca Kocaeli'nde bu projeye çeşitli sebeplerle karşı çıkan 590 kişi, oysa, Kocaeli halkı, Türk halkı bu projenin yanındadır.

Hükümetin bu konudaki çalışmalarına başarılar diliyor ve bu noktada kimin 1 milyar dolarlık Türkiye'ye ihracat garantisi getirecek bir yatırımı varsa, Hükümetin bu noktada, bu şartlarda...

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Okuyan.

YAŞAR OKUYAN (Devamla) – ... aynı şekilde arazileri vereceğini de bilgilerinize sunuyorum.

Teşekkür ediyorum. (ANAP sıralarından alkışlar)

SALİH KAPUSUZ (Kayseri) – Sayın Başkan, galiba projeyle peşkeş karıştırılıyor.

YAŞAR OKUYAN (Devamla) – Karıştırmıyoruz efendim.

SALİH KAPUSUZ (Kayseri) – Öyle gözüküyor.

YAŞAR OKUYAN (Devamla) – Hayır...

BAŞKAN – Sayın Kapusuz, Sayın Okuyan, böyle bir diyalog yöntemimiz yok, lütfen...

Teşekkür ediyorum.

Gruplar adına başka söz talebi?.. Yok.

Hükümet adına, Sayın Çelebi, buyurun.

DEVLET BAKANI IŞIN ÇELEBİ (İzmir) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Kocaeli'ndeki SEKA arazisinin Ford Otomotiv Sanayi tarafından yatırıma açılmasıyla ilgili karar, burada, geçen oturumda ve bugün çeşitli yönleriyle tartışılmıştır. Bu tartışmaların kısa bir özetini hem kamuoyuna hem de Yüce Meclise sunmak istiyorum.

Birinci iddia: Arazinin bedava verildiği söylenmiştir; ancak, yapılan bütün tartışmalarda görülmüştür ki, hadise öyle değildir. Şirket, bölgedeki çeşitli yatırımlara destek verecektir, tahmini bedeli 10 milyon doları bulan bu desteği küçümsemek veya yok saymak doğru değildir.

İkinci önemli iddia:

Sistematik yaklaşmak lazım bu meseleye. O yüzden, sistematik olarak, bunları özetlemeye çalışıyorum.

İkinci iddia; arazinin değeriyle ilgili abartılı rakamlar ifade edilmiştir. Önergede 20 trilyon lira denmiştir, bazı konuşmacılar bunu 30 trilyon Türk Lirası olarak değerlendirmişlerdir. Gerçekte ise, maksimum değeri 10 milyon dolarla 16 milyon dolar arasında değişmektedir; yani, bunun değeri, beş altı trilyon lira civarındadır.

Diğer bir iddia; arazinin fidanlık olması dolayısıyla, yatırım sürecinde bir doğa katliamı yapılacağı ifade edilmiştir.

Değerli arkadaşlarım, burası fidanlık değildir, burada 60 bin kavak, 2 500 çam ve meyve ağaçları vardır. Çam ve meyve ağaçlarının muhafaza edileceği, protokolde yer almıştır. Kavaklar kesilmek üzere yetiştirilmektedir ve dikildikten 13 yıl sonra kesilip, yaklaşık 3 milyon dolar civarında bir gelir ortaya çıkmaktadır.

Ayrıca, Orman Genel Müdürlüğümüzün gençleştirme çalışmaları çerçevesinde kesip diktiği ağaç sayısına bakarsak, buradaki miktar, cim karnında bir nokta bile değildir.

Doğayla barışık yaşamak önemlidir, bilinçli çevrecilik önemlidir. Bilinçli çevrecilerle iyiniyetli çıkışlar arasında ciddî bir fark olmalıdır. Yoksa, şehirler, mahalleler, hepimizin oturduğu evler, doğayı tahrip etmiyor mu? Otoyolların, fabrikaların, çevre bilinciyle birlikte gelişmesi gerekmiyor mu? Biz, doğanın ne efendisi olmalıyız ne kölesi. Bilinçsiz çevrecilik, insanı doğanın kölesi yapmaktadır. Doğru olanı, insanın doğayla barışık bir şekilde yaşaması gerektiğidir. İnsanların doğayı tahrip etmeden, onun kendisini yenilemesine fırsat tanıyarak, barışık bir ilişki içinde götürülmesi gerekir. Bu yatırım da bu nitelikte bir yatırımdır; analiz ettiğimizde, incelediğimizde, doğayla barışık bir yatırım olduğu görülür ve bu bölgede çevrenin gelişeceği görülmektedir.

Değerli arkadaşlarım, burada, bu gensoruyu analiz ederken, mukayese mantığıyla, telafi mantığıyla bakmak gerekir. Biraz önce söyledim; bir sistem mantığı içinde bakmamız gerekir. Neyi mukayese edeceğiz; ortaya çıkan imkânlarla, bu imkânı kullanmadığımızda, alternatif maliyetine bakmalıyız. 550 milyon dolarlık yatırım yapılıyor, yabancı sermaye girişi var. Türkiye'ye, 1980'den beri, toplam 10 milyar dolarlık yabancı sermaye girişi olmuş; yani, Türkiye'ye, yılda 1 milyar dolar yabancı sermaye girişi var. Bu yatırımı yapıp yapmamamızın alternatif maliyeti neyse, tercihimizi, ona göre kullanmamız lazım. Biz, Hükümet olarak tercihimizi, çevreyi de dikkate alarak, sanayileşme ve kalkınma yönünde kullanıyoruz ve bilinçli bir çevreciliğin geliştirilmesi yönünde kullanıyoruz; çünkü, iş isteyen, ekmek isteyen insanları düşünmek zorundayız. İşsiz gencin hayatı önemli, kavak ağaçlarının hayatı da önemli; ama, işsiz gençlerin hayatı daha önemli arkadaşlar. Biz, milyonlarca işsiz gencin hayatını düşünmek zorundayız. Size saygı duyuyorum; siz, 60 bin kavak ağacının hayatını düşünmekte özgür olabilirsiniz; ama, biz de, milyonlarca gencin hayatını düşünmek zorundayız ve milyonlarca gence iş bulmak zorundayız.

BEKİR YURDAGÜL (Kocaeli) – Arazi seçeneği yok mu Sayın Bakan?

DEVLET BAKANI IŞIN ÇELEBİ (Devamla) – Her yıl, 1 milyon genç bizden iş istiyor. Türkiye'de, her yıl yaklaşık 1 milyon genç iş istiyor.

ALGAN HACALOĞLU (İstanbul) – Niye 1 600 dönüm de 200 dönüm değil?

BAŞKAN – Sayın Hacaloğlu... Lütfen...

ALGAN HACALOĞLU (İstanbul) – Bunun yanıtını versin Sayın Bakan.

DEVLET BAKANI IŞIN ÇELEBİ (Devamla) – Bu insanların, ekmeğini, aşını kazanacak ortamı sağlamak, devletin görevidir. Özel kesimi teşvik ederek, biz, bu aşı, bu işi sağlamak zorundayız.

MEHMET BEDRİ İNCETAHTACI (Gaziantep) – Aksini iddia eden yok Sayın Bakan.

DEVLET BAKANI IŞIN ÇELEBİ (Devamla) – Bir başka iddia: "Burada, yargı hızlı karar almıştır" denilmektedir. Hızlı tempo dolayısıyla suçlamadaki imalar ilginçtir. Hızlı çalışmanın kötü görüldüğü, suçlandığı bir anlayış, üzerinde çok durulması gereken bir anlayıştır.

BEKİR YURDAGÜL (Kocaeli) – Jet hızı... Jet hızı Sayın Bakan...

DEVLET BAKANI IŞIN ÇELEBİ (Devamla) – Osmanlı, Babıali bürokrasisi "devlet işleri aheste gerektir" dediği için batmıştır. Osmanlı İmparatorluğunun bu aheste gidişiyle batması karşısında hızlı çalışmayı kınamak bana pek makul gelmiyor. Hükümetimizin, bu yatırımın başka ülkelere kaçmasını istememesi, çabuk davranması doğaldır.

MEHMET BEDRİ İNCETAHTACI (Gaziantep) – Memur maaşlarını da çok hızlı çıkardınız Sayın Bakan (!)

DEVLET BAKANI IŞIN ÇELEBİ (Devamla) – Nitekim, hukuka uygun davrandığımız, Danıştayın yürütmeyi durdurma kararını kaldırmasından da açıkça belli olmaktadır.

Alınan kararın hukuka uygunluğu, özellikle 2577 sayılı İdarî Yargılama Usulü Kanununun 27/2 nci maddesinde öngörülen idarî işlemin açıkça hukuka ve kanuna aykırı olması şartının bulunmadığından, dava konusu olayda telafisi güç veya imkânsız zarar doğması şartları bulunmadığından yürütmeyi durdurma kararını kaldırdığı belirtilmektedir.

BEKİR YURDAGÜL (Kocaeli) – Sayın Bakan, nihai karar değil bu.

DEVLET BAKANI IŞIN ÇELEBİ (Devamla) – Saygı duyuyorum, hukuka da sonuna kadar saygılıyım. Ben, Yüce Meclise bilgi sunuyorum.

Değerli arkadaşlarım, herkesin, Türkiye'nin uluslararası alanda ve rekabette daha iyi olmasını istediğini biliyorum ve temenni ettiğinizi de biliyorum; fakat, istemekle olmaz, yapmak lazım. Her hükümetin bu yatırımı ve bizim verdiğimiz kararı vereceği inancındayım. Bu Parlamentoda her parti grubuna saygım sonsuz, bunu bir kez daha söylüyorum, geçen gün de söyledim, her hükümetin de bu kararı vereceğine inanıyorum.

Neden verecek:

Artık, ülkelerin gücünü ve itibarını üretim düzeyi ve rekabet düzeyleri belirliyor, ekonomik güçleri belirliyor, ekonomik bilgi birikimleri, know how düzeyleri belirliyor, sadece iyi bir kültürel birikim yeterli değil, ekonomik birikim de çok önemli, ekonomik bilgi ve yapma kabiliyeti de önemli.

Değerli arkadaşlarım, ben burada Ford'a ilişkin yatırıma dönük itirazları dikkatle dinledim; ama unutmayalım ki, ameller niyetlere ve neticelerine göre değerlendirilir. Bu tutum, doğru ve haklı değildir. 16 ncı yüzyıl Avrupasında iyiniyetli, doğru olduğu düşünülen siyasî anlayış Merkantilizmdi. Merkantilizm, bir ülkenin zenginliğinin dışarıya mal satmak, içeriye ise altın ve gümüş yığmaktan geçtiğini düşünen, her türlü ithalatı suç sayan bir anlayıştı; ama görüldü ki, Merkantilist anlayışta, sonucunda altın ve gümüş insanların refahına hizmet etmiyor. Çünkü, dünyada, işbirliği ve bölüşüm önemli; dünyada, iktisadî ve kalkınma anlayışlarının bu süreçte değiştiğini görüyoruz. Zenginliğin ve refahın, işbirliğiyle oluştuğunu ve karşılıklı ekonomik işbirliklerinin önemli olduğunu görüyoruz.

Bu anlamda, dünya potansiyellerini birlikte değerlendirmenin önemli olduğunu ve bu anlayışla, dünyadaki ekonomik teorilerin değiştiğini belirtmek istiyorum; fakat, bütün bu değişikliğe rağmen, bir zihniyet biçimi olarak, Merkantil kaygılar, farklı biçimde ve değişik kisvelerde yaşanmaktadır.

Bugün şu soru soruluyor: "Bu arazi bedava verilir mi, bu tesise bu teşvik verilir mi" mantığı, geleneksel bir dünyada haklı görülebilir; ancak, küreselleşen ve rekabetin yoğunlaştığı bir dünyada haklı görülemez; alternatif maliyetleri, geleni gideni, ekonominin çarpan etkisini, her şeyi hesap ettiğimizde, aldığımız karar doğrudur.

Değerli arkadaşlarım, size, başka bir örnek vereceğim. Burada, çeşitli tartışmalar oldu. Bakın, otomotiv bir lokomotif sektör ve Ford da, otomotiv sektöründe dünyada önemli bir kurum, Toyota da önemli bir kurum.

Türkiye, 1991 ve sonrasında, Toyota'ya verilen teşvikler sözde kaldığı ve uygulanmadığı için, ciddî sıkıntı içine girmiştir. 1995 sonrasında, gümrük birliğinden doğan CKD ithal kolaylığı gelmesi gerekirken gelmediği için, gümrük birliği çerçevesinde; yani, yedek parça ithalatı sıfır gümrükle olurken, Toyota'ya verilen sözler tutulmayıp yüzde 6'yla ithal izni verildiği için, ciddî olarak, Toyota Japonya Merkezi rahatsız olmuştur.

Ayrıca, 350 milyon dolara yakın yapılan direkt özkaynakla yatırım karşılığında, yaklaşık 52 milyon dolar kaynak kullanım destekleme primi verilmesi gerekirken, 1993 sonrasında verilen sözler tutulmadığı için, 10,2 milyon dolarlık -Türk Lirası bazında ödeme yapıldığı için- bir ödeme gerçekleşmiş ve Toyota merkezi bu işten memnun olmamıştır ve en önemlisi, diğer güney Asya ülkelerinin araçlarına, 5 bin tane araca, yüzde 10 gibi, ortak gümrük tarifesi üzerinden ithal hakkı verilerek, 1996 ve 1997 yılında 10 milyon dolar transfer yapılmış ve Toyota, bu işten son derece ciddî zarar etmiştir. Bunun sonunda, Toyota, gerçekleştirdiği 350 milyon dolarlık yatırımdan memnun olmamış ve Fransa'ya yönelmiştir.

Oysa, Toyota'nın, bir otomotiv kuruluşu olarak mağdur edilmeyip, geçmişteki mağduriyetini telafi edebilsek, Ford'un ve Toyota'nın lokomotif rol oynayarak, Türkiye'deki sanayileşmeye büyük katkıları olur. Oysa, 50 milyon dolarlık yatırım yapan bir Güney Asya ülkesinin otomotiv sanayiinin, sadece montaj yapacak olan endüstrinin, 1996 ve 1997 yılında verilen sözlerle, açıkça 10 milyon dolar cebine konulmuştur. Değerli arkadaşlarım, bunun adı nedir; bunun adının ne olduğunu size bırakıyorum.

Ayrıca, eğer tarihten bir örnek vermek istersek, 28 Mayıs 1927'de Teşvik-i Sanayi Kanunu çıkarılmış ve bu Kanunda, parasız arazi verilmesi, vergi muafiyeti, sıfır gümrük, üretimde yüzde 10 kadar prim gibi birtakım imkânlar getirilmiştir; yani, Türkiye, sanayileşme sürecinde bu tür uygulamaları zaman zaman yapmıştır.

Türkiye, bu tartışmalarla zaman kaybederken, hiçbir derdine derman olmayan ve bu tartışmaların bir yarar getirmediğini de açıkça belirtmek istiyorum; çünkü, dünya bir başka noktaya gidiyor. Bugün, Çin, yılda 50 milyar dolar yabancı sermaye girişini 100 milyar dolara çıkarmak için müthiş bir mücadelenin içinde. Bizim, son on yılda, yıllık ortalama yabancı sermaye girişimiz 1 milyar dolardır. Biz, Çin gibi, dünyanın potansiyelinden yararlanıp, ciddî ve dev adımlar atmamız gerekirken, bu kısır tartışmaların hiçbirimize yarar getirmediğini, ülkemize yarar getirmediğini belirtmek isterim.

Değerli milletvekilleri, rekabet, verimlilik ve açıklık önemlidir. Dünyanın gelişme trendi içinde ülkemizde ve dünyamızda tartışma konularına baktığımızda, konuştuğumuz en önemli konulardan birisi demokrasidir. Demokrasi, hepimizin temel hak ve hürriyetlerinin bütünüyle gerçekleştiği, herkesin vatandaşlık haklarından eşit şekilde yararlandığı bir yapılanmanın adıdır; bir yönetim biçimidir; ama, demokrasiyi, sadece lafla istemek yetmez; bu demokrasi üzerine fikirlerimizi ilkelerimizi ve çabalarımızı ortaya koymamız ve o ilkeler ve hedefler doğrultusunda çalışmamız gerekir; çünkü, demokrasi, lafla değil, kalkınmayla ve gelişmeyle çok yakından ilgilidir. Demokrasinin sağlıklılığı, enflasyonun düşüşüyle, gelir dağılımının düzelmesiyle çok yakından ilişkilidir. Demokrasi, uluslararası alanda, siyaseten ve ekonomik olarak daha aktif rol oynamakla ve güçlü olmakla ilgilidir. Kendi kabuğumuza çekilerek demokrat olamayız. Kendi kabuğumuza çekilerek demokrat kalamayız. Kendi kabuğumuza çekilerek hiçbir meseleyi çözemeyiz.

Daha dün, bir siyasî görüş, Batı'yı ve Avrupa'yı hasım mantığı içinde değerlendirip, Türkiye'nin uluslararası camiadan izole olmaması için çalışanları "Batı kulüpçülüğü" ile eleştirirken bugün durduğu yer çok önemlidir. Bugün durduğu yer, demokrasi için Avrupa'dan destek bekleme yeridir.

Değerli arkadaşlarım, dün, yabancı sermayeyi, yabancı işgal güçleri gibi görenler, izole edilmiş bir Türkiye isteyenler... Bugün, bütün bu anlayışlar değişti. Daha ılımlı, verimliliği, rekabeti ve gücü artmış bir Türkiye'nin, uluslararası alana daha fazla açılmış bir Türkiye'nin önemi üzerinde görüş birliği ortaya çıktı.

Bu yatırımın, fizibl ve Türkiye yararına olduğu görülmesine rağmen, hem bu yatırımlara karşı çıkmak hem de demokrasiyi savunmak ciddî bir çelişkidir. Akla hemen "bu ne perhiz bu ne lahana turşusu" sözü gelmektedir. Farisilerin "Ben-i adem azayı yek diğer est" diye bir sözü vardır; yani, her bir insan diğerinin parçasıdır. Bugünkü modern dünyada herşey birbiriyle ilgilidir. Bu nedenle, bu yatırımı, istihdama, Türkiye'nin büyümesine, geleneksel kalıpların değişmesine, küreselleşen dünya gerçeğinin kavranmasına atılan bir adım olarak değerlendirmek gerekir.

Değerli arkadaşlarım, eğer Türkiye'de gerçekten demokrasinin yerleşmesine, kökleşmesine inanıyorsak, bu yatırımı, yabancı sermaye girişinin hızlanmasını, üretim ve rekabet gücünün artmasını desteklemek durumundayız; enflasyonun düşmesini, gelir dağılımının düzelmesini desteklemek durumundayız. Hem bu yatırımlara karşı çıkmak hem de demokrasiyi savunmak inandırıcı değildir. Bugün, burada, geleneksel dünyanın hislerine dayalı eskimiş siyasî anlayışla, modern dünyanın akılcılığını birleştirmek zorundayız.

Değerli arkadaşlarım, biz, 55 inci Hükümet olarak, bu gensoruyu hepimize verilmiş kabul ediyoruz. Ben ve Hükümet üyelerimiz, bu Meclisteki bütün üye arkadaşlarımız ülkemizi seviyoruz, topraklarımızı, ağaçlarımızı, insanlarımızı seviyoruz. Kimseye bedavadan bir taş bile verilmesine rıza göstermeyeceğinizi, göstermeyeceğimi biliyorsunuz ve her bir arkadaşım da bu taşın bedava verilmesine razı olmayacağımızı biliyor, duygularımız ortak; ama, ben, Türkiye Büyük Millet Meclisinin denetim yetkisinin amacına uygun kullanılmadığı endişesini taşıyorum ve ben, modern dünyanın akılcılığında birleşelim diyorum. Bu çerçevede, gensoruya ret oyu verilmesi gerektiğine inanıyor ve ret oyu verilmesinin ülkenin hayrına olduğunu belirtip; hepinize saygılar, sevgiler sunuyorum. (ANAP ve DSP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum Sayın Çelebi.

Şahsı adına, Sayın Veysel Candan; buyurun. (FP sıralarından alkışlar)

VEYSEL CANDAN (Konya) – Sayın Başkan, değerli milletvekili arkadaşlarım; Başbakan Sayın Yılmaz hakkında, SEKA'ya ait arazinin bedelsiz verilmesiyle ilgili olarak verilen gensoru üzerinde kişisel görüşlerimi açıklamak üzere söz almış bulunuyorum; Yüce Heyetinizi saygıyla selamlıyorum.

Değerli sözcü arkadaşlarımı dinledim. İfadeleri dikkatle takip ettiğimiz zaman, Koç Grubunun odalarımıza gönderdiği metinle aynıdır; özellikle DSP sözcüsü arkadaşımızın, arsa değer tespitinde 10,5 milyon dolar, İspanya ve Portekiz örnekleri... Koç'un raporunun aynısını, buraya geldiler, okudular; hatta, bazı rakamları da yanlış ifade ettiler. ANAP sözcüsü arkadaşımız tamamen demagoji yaptı; Genel Başkanı gibi, bu işe karşı çıkan herkesi vatan hainliğiyle suçladı. Öyle zannediyorum ki, ekonomi kurmaylarınca kendisine hazırlanan metni, sıkıcı bir tempo içerisinde okuyarak, muhalefeti de çok suçlayarak görüşlerini ifade ettiler.

Değerli arkadaşlarım, ben, holding yönetim kurulu üyesi değilim, Bodrum'da da yazlığım yok, devlete ait memurları da yazlıkta görevlendirmiyorum. POAŞ ile ilgili bir araştırma yaparken, satılan POAŞ'taki bir görevlinin, Başbakanın yazlığında görevli olduğunu, elimdeki bilgiler, raporlar bana gösterdi.

Biraz önce burada Hükümet adına görüşünü ifade eden Sayın Bakan daha önce bir holding yönetim kurulu üyesiydi; burada görüşlerini ifade ederken, hâlâ holding yönetim kurulu üyesi mi, yoksa, Türkiye Cumhuriyeti Devletinin bir Bakanı olarak mı görüşlerini ifade ettiğini anlamak mümkün değil.

Burada, yatırıma karşı olan hiçbir kimse yoktur. Kaldı ki, verilen rakamlar da tamamen yanlıştır ve abartılarak verilmektedir.

Şimdi, şu Bakanlar Kurulu kararı elimde. Bakanlar Kurulu kararında Sayın Maliye Bakanının imzası yok; kendisi yurt dışına gidiyor ve o bir gün içerisinde, yerine birisi vekâletle imzalıyor. Aslında, Koç Grubu burayı bedelli alacaktı, bedelini ödemeye talipti; ama, siz doğru dürüst satıcı da değilsiniz, onu da beceremiyorsunuz. (FP sıralarından alkışlar) Buraya geliyorsunuz, karşı çıkan herkesi vatan hainliğiyle suçluyorsunuz; anlam bunun neresinde?!

Peki, burada, muhalefet ne demeye çalışıyor; muhalefetin söylediği şu: Acaba, SEKA'nın arazisi, devlet lehine nasıl değerlendirilebilir; mesele, bundan ibaret. Bakın, Bakanlar Kurulu kararında "550 milyon Amerikan Doları tutarı yatırım yapılması..." En mühimi; bunun karşı bir müeyyidesi yoktur. Bu, 400 milyon dolar tuttuğu zaman ne olacaktır? "2 bin işçi çalıştırılacak" deniliyor, bin işçi çalıştırıldığı zaman ne olacaktır? "İhracat yapılacak." O da yanlış; yüzde 25 ihracat; yani, Koç'tan daha çok Koç'u savunuyorsunuz burada; ihracat rakamlarını verirken şişiriyorsunuz ve günlük bedellerle ifade etmeye çalışıyorsunuz. Koç, kendi raporunda, burayı, zaten, ihracat planı olarak yüzde 25 ifade etmiş; mesele bu. Niye, bu kadar, birilerini yatırıma karşı... Yok, düşünce değişmiş de... Efendim, demokrasi dersi veriyor... Demokrasinin SEKA ile ne ilgisi var?! Yabancı sermaye ne getiriyor, ne götürüyor; biz, ona bakarız. Bütün mesele budur; bu yabancı sermaye buraya yatırıldığı zaman, millî menfaatlar açısından bize ne getirecektir ve bizden ne götürecektir.

Değerli arkadaşlarım, o bakımdan, konuyu saptırmamak ve işi, ölçüsünde ve bazında tartışmak mecburiyetindeyiz. Bu Bakanlar Kurulu kararı, herşeyden evvel, şaibelidir ve gizlidir. Açın, yasalara bakın; gizli Bakanlar Kurulu kararı, ancak millî savunmayla ilgili, çok gizli ekonomik kararlarla ilgili alınabilir. Mademki, bu Bakanlar Kurulu kararı alındı, niye yayımlanmadı da gizli? Bu bir.

KİT Komisyonunda, SEKA'nın malî yıl itibariyle yıllık hesaplarını görüşüyoruz. Sanayi ve Ticaret Bakanlığına DPT'nin yazdığı bir rapor var; bakın, o rapor ne diyor: "Böyle bir talep var Ford firmasına ait. Eğer, bu talep karşılanacaksa..." Yüksek Planlama Kurulu, DPT, bunlar Başbakana bağlı. Bu karardan 5 gün sonra veriliyor değerli arkadaşlar. Yüksek Planlamanın raporunu okuyorum; bakın, orada ne diyor:

"1. Rayiç bedelle verilecektir.

2. Çevre koşulları dikkate alınacaktır.

3. İçindeki kavaklık bitki ve mevcut yapıları SEKA'ya bedelsiz verilecektir.

4- Ödeme peşin yapılacaktır."

Değerli arkadaşlarım, sokaklarda gezen memurlara yarım puan vermeyen Başbakan, şimdi, burada, birtakım yatırımlarla ilgili olarak ne kadar cömert davranıyor, doğrusu anlamak mümkün değil.

Şimdi, aynı firmayla ilgili olarak, görüşülen vergi tasarısı içerisinde, 250 milyon dolar üzerindeki yatırımlar için de yüzde 200 teşvik indirimi... Bir arsa, yüzde 200 teşvik indirimiyle, bedelsiz olarak, cumhuriyet tarihinde ilk defa bu firmayla, bu aileyle ilgili verilmiştir; oldu iki.

Anahtar teslimi... Tabiî, siz, buna bir gerekçe bulacaksınız -başka çaresi yok- bu gerekçeyi bulurken de, ya muhalefeti vatan hainliğiyle suçlayacaksınız... Biz, sermayeye karşı değiliz; zengin olmasına karşı değiliz, hele Koç'unkine de hiç değiliz, hele sizin yaptığınız gibi yeşiliydi, kırmızısıydı hiç değil; ama, burada, millî menfaatların ihlali söz konusudur; burada, Türkçe tabiriyle "peşkeş" söz konusudur ve bu kişi, burayı bedelle alacaktır. Madem, siz, kendinize bağlı olarak çalışan DPT'nin görüşünü hiçe sayacaktınız, beş gün sonra gizli Bakanlar Kurulu kararıyla bunu yapacaktınız, o zaman bu işin anlamı nedir?

Değerli arkadaşlar, konu, KİT komisyonunda tartışılıyor ve ben, Genel Müdüre soruyorum: "Fidanlıkla ilgili birtakım talepler olduğu söyleniliyor, ne diyorsunuz?" Sayın Genel Müdürün aynen verdiği cevap "Sayın milletvekilim, telaş etmenize gerek yoktur, gizli kapaklı bir de iş yoktur" ve burada, aynen şunları söylüyor "Biz, doğrusunu yapmaya çalışacağız. Bize gelen istekler olmuştur, ilgili bakanlığa bildirdik." Beş gün sonra, Genel Müdür de devredışı bırakılıyor, Genel Müdürün de bilgisi olmadan veriliyor.

Değerli arkadaşlarım, şimdi, burada, özellikle DSP ve ANAP sözcülerini hayretle izledim; yani, Koç Grubu bir avukat tutsaydı, bu kadar tam teşekküllü savunulması mümkün olmazdı. Bunu açık ve net söylüyorum. (FP sıralarından alkışlar) Bu arkadaşlarıma tavsiyem, azıcık da bu milletten yana olsaydı. Sayın konuşmacı, gazete kupürlerini buraya getirmiş. Önce gazetelere beyanat vereceksiniz, açıklama yapacaksınız; sonra onları, o bölgenin haberi gibi getireceksiniz, buradan metin olarak okuyacaksınız. Buna biraz insaf demek lazım. Buna insaf demek lazım...

VEYSEL CANDAN (Devamla) – Değerli arkadaşlar, konunun aslını konuşmak lazım; demagoji yapmak lazım değil. Biz, burada aslını konuşuyoruz. Bakın, her zaman hukuktan yana bahseden insanların, hukuk ihlalini nasıl yaptıkları bellidir. Satılacak yerle ilgili karar verme yeri SEKA'nın Yönetim Kuruludur, kanun bunu amirdir, hüküm bunu amirdir ve bunu, katiyetle Özelleştirme İdaresi veya Bakanlar Kurulu kararıyla bu şekilde vermek mümkün değildir. Bu arazi verildikten iki üç gün sonra, şu anda SEKA özelleştirme programına alınmıştır. Artık, bundan sonra, zaten SEKA'nın da para etmesi mümkün değildir ve burada, Tarım Bakanlığının bilimsel araştırma yeri vardır, kavaklıkları vardır, üretilen ağaçlardan kâğıt üretilecektir.

Yine, bakın, Hükümet, burada, çıkardığı 230 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin 35 inci maddesini çiğniyor. Neye göre zarar yazılacağı kanunda bellidir. Siz Bağ-Kur'a, Ziraat Bankasına görev verir, Bağ-Kur'u ödetirsiniz, bu görev zararı olur; yer tahsisi, görev zararı olmaz. Bakın, aynen maddeyi okuyorum: "Hükümet, aldığı kararla, SEKA arazisini bedava vermekle doğan zararı, görev zararı kabul etmekte ve Hazinece karşılanacağını karar altına almaktadır." Halbuki, aynı kararnamenin 35/4-a bendine göreyse, böyle bir tahsiste görev zararı kabul edilmemektedir.

Peki, siz, şimdi, görev zararı vereceğiniz SEKA'nın bir malî yapısına baktınız mı Sayın Bakan? Acaba SEKA ne halde işliyor, biliyor musunuz?

Değerli arkadaşlarım, 1997 zararı 7,9 trilyon. Siz arazisini verdiniz, burada işçi sömürüsü yaptı Sayın Bakan. "Efendim, ağaçlardan çok gençlerimiz de önemli..." Peki, sattığın Petrol Ofisinde 3 bin adam açığa çıktı, işten çıkıyor; onlar önemli değil mi?! Peki, sizin Meclis Başkanınız değil mi 2 binle aldığı personeli 7 bine çıkardı, Meclisi de içinden batırdı; Türkiye Büyük Millet Meclisini de KİT haline getirmediler mi?..

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Sayın Candan, lütfen toparlayalım.

VEYSEL CANDAN (Devamla) – Cümlemi bitiriyorum efendim.

Değerli arkadaşlarım, bakın, 1998 Mart sonu ödenmiş sermayesi 11 trilyon. Hükümet demiş ki "11 trilyon ödeyeceğim" vermemiş. 1996'da 11 trilyon istemiş, 1 trilyon verilmiş. 1997'de 17 trilyona karşı 1 trilyon, 1998'de de 25 trilyona karşı ancak 3 trilyon sermaye aktarımı yapılabilmiştir ve SEKA kendi haline- batmaya sevk edilmiştir- bırakılmıştır.

Şimdi, ben, şunu ifade etmek istiyorum: Burada, hiç kimseyi vatan hainliğiyle suçlama yetkisini bir Başbakana veya Hükümet üyelerine vermek mümkün değil.

Değerli arkadaşlar, ifade ettim, burada, hepimizin asıl amacı, devlet imkânlarının, millî gelirin vatandaşlarımıza ve milletimize eşit dağılımıdır. Yatırıma karşı gelmek diye bir şey yoktur....

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum Sayın Candan...

VEYSEL CANDAN (Devamla) – Bu duygu ve düşüncelerle hepinizi saygıyla selamlıyorum. (FP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum.

Şahsı adına son konuşmacı Sayın Muhammet Polat.

Buyurun Sayın Polat. (FP sıralarından alkışlar)

MUHAMMET POLAT (Aydın) – Muhterem Başkan, değerli milletvekilleri; Kocaeli Milletvekili Osman Pepe ve 60 arkadaşının, İzmit'te SEKA'ya ait fidanlık bir araziyi bedelsiz olarak Ford-Koç Grubuna tahsis ettiği iddiasıyla Başbakan Mesut Yılmaz hakkında Anayasanın 99 uncu ve İçtüzüğün 106 ncı maddeleri uyarınca verdikleri ve Genel Kurulun 14.7.1998 tarihli 121 inci Birleşiminde gündeme alınması kabul edilen gensorunun görüşülmesi hakkında şahsım adına söz almış bulunuyorum; bu vesileyle, Yüce Heyetinizi saygıyla selamlarım..

Değerli arkadaşlar, öngörüşmesi kabul edilen bir gensoruyla ilgili... Bu gensorunun muhatabı Sayın Başbakanımızın, aslında, gensorunun görüşülmesi kabul edildikten hemen sonra istifa etmesi gerekirdi ve bizim de, bugün, bu yüzden istifasını vermiş olan bir Başbakan için verilmiş gensoru üzerinde görüşlerimizi ifade etmemiz gerekiyor olmalıydı.

Değerli arkadaşlar, Sayın Bakan "bu gensorunun herkese verilmiş olduğunu kabul ettiğini" sözlerinin arasında ifade etmişti. Hayır; bu gensoru, herkes de biliyor ki, kamuoyu çok yakından takip ediyor ki, yanlış yapılan bir satışın veya peşkeşin... Kamuoyu tarafından, yanlış yapan şahıs olarak şu anki Başbakanımız görülmektedir ve biz, bu Başbakan için verilmiş bir gensoru üzerinde konuşmamızı yapıyoruz; bu gensoru da, sadece, Başbakana aittir.

Değerli arkadaşlar, söz konusu arazi, içinde 10 binlerce -her türden- ağaç bulunan orman fidanlığıdır. Burada, kâğıt üretimini ilgilendiren bitki genetiği üzerine ileri teknolojileri ihtiva eden çağdaş araştırmalar yapılmaktadır. Bölgenin âdeta akciğerleri durumunda ve müstesna bir çevre harikasıdır. SEKA'ya ait bu araziye, daha önce üniversite ve sanayiciler, yatırımcılar talip olmuş; fakat, haklı gerekçelerle, bu arazi verilmemiştir. 55 inci Hükümet, önce, Yüksek Planlama Kurulu kararıyla, burayı rayiç bedelle Ford-Koç grubuna satma kararını almış olmasına rağmen, daha sonra, Bakanlar Kurulu bedelsiz verilmesi kararını almıştır. Kamu malının, miletin malı olan değerlerin, bu kadar kolay verilmesinin gerekçesini ne biz ne de kamuoyu anlayabilmiş değiliz.

Bir gruba, bir firmaya bu peşkeş niçin çekilmiştir; milletimiz çok iyi bilmektedir; ama, bu hassas duruma rağmen gazetelere yansıyan, Sayın Başbakanın, vazgeçme durumunu ifade eden Koç grubuna "sözümden geri dönmem" ifadesi, ben yaptım oldu anlayışıyla son derece pişkin tavırları, bu millet tarafından affedilmeyecektir.

SEKA, 55 inci Hükümetin ilk yanlışı değildir, bu gidişle son yanlışı olacağa da benzememektedir; âdeta vurdumduymaz bir tavırla kulağını milletine tıkamış, kendi bildiğini okumakta, milletin yanlış dediğine, birtakım yerlere diyet borcu ödeme pahasına doğru deyip devam etmektedir; Sarıyer ormanlarındaki ve diğer ormanların tahsisi, Karadeniz otoyol ihalesindeki durum, turizm alanlarının yağmalanmasındaki enerji ihalelerinin kartel medyasına peşkeşindeki durumlarda olduğu gibi; Meclis salonuyla ilgili skandal, Şişli Belediyesindeki vurgun ve soygunlar gibi.

Burada apaçık bir peşkeşe karşı, CHP Genel Başkan Yardımcısı Onur Kumbaracıbaşı, bu tahsis için "bir rezalettir, felakettir, peşkeştir, talandır, vurgundur" diyordu. CHP'nin bu sözlere sahip çıkmasını hatırlatıyorum.

Değerli arkadaşlar, ülkenin öncelikli sorunu haline gelen, bu vurgunlar, peşkeşler, talanlardı; daha da önemlisi, halkın, hükümetlere, yönetimlere, devlete olan güveninin, inancının kökünden zedelenmesidir; bunun sonucunda da, parlamenter sistem zarar görmektedir. Bu Parlamentonun itibarını ve güvenirliliğini korumak hepimizin görevidir, öyle olmalıdır. Siyasî mülahazalarla, bu hususlar, suiistimaller, vurgun ve peşkeşler örtülmemelidir. Şimdi, bize diyorlar ki "bunu, siyaten vermişsiniz, bu gensoru aslında siyasî bir gensorudur." Biz de diyoruz ki, bütün bu açık ithamlara rağmen, sizin tavrınız da, bu peşkeşi kapatmadaki tavırlarınız da siyaseten yapılmaktadır. Aslında, sizler de çok iyi biliyorsunuz ki, burada bir peşkeş vardır; ama, siz, siyaseten bunun peşkeş olmadığını defalarca ifade ediyorsunuz.

Biz, fabrikaya, yatırıma karşı değiliz; milletin malının, bedelsiz olarak peşkeş çekilmesine karşıyız. Ülkede şu kadar insan sokaklarda “aldıkları ücretlerin yetersiz olduğunu” ifade ederken, bunlara gayet cimri davranmak, "fazla veremeyiz, enflasyonu azdırırız, imkânlarımız yok" diyebiliyorsunuz; ama, sıra, verilmesi gereken özel yerlere gelince, gayet bonkör, hatta peşkeşe varıncaya kadar, tüyü bitmemiş yetimin hakkını verebiliyorsunuz. Bütün bunlar kamuoyunun gözü önünde cereyan etmektedir. Arkasında halk desteği olmayan, Meclis desteği olmayan, dayatmayla, zorlamayla kurdurulan bu Hükümetten başka şey beklenemez.

"80 bin kişi bu projeden yararlanacak, 20 bin kişi bu projede istihdam edilecek" deniliyor. İzmit Ticaret Odası ve üniversite çevreleriyle yapılan görüşmelerde, firma yetkilileri, İstanbul Kadıköy'deki tesislerini işçisiyle, çalışanlarıyla birlikte yeni fabrikaya, yani, bu projeye nakledeceklerini söylüyorlar ve yine, kendileri, 300, 400 kişilik kalifiye bir işgücünün açık olabileceğini ifade ediyorlar. Ortada bu gerçekler varken, rakamları büyük gösterip, bölgedeki ve ülkedeki işsiz insanların umutlarını sömürmek ve kamuoyunu bu yönde olumlu bir görüşe kanalize etmek, kimseye fayda getirmeyecektir.

Sözlerime son verirken, bu gensoruya kabul oyu vereceğimi söylüyor ve sizlerin de kabul oyu vermenizi istirham ediyor, saygılar sunuyorum. (FP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum Sayın Polat.

Sayın Çalık, Sayın Veysel Candan'ın konuşmasında “kişiliğinizi zedeleyici, size sataşan bazı cümleler sarf ettiğini” söylediniz; nedir efendim?

HALİL ÇALIK (Kocaeli) – Sayın Başkan, müsaade ederseniz, yerimden bir iki cümle söyleyeyim.

BAŞKAN – Konu ne? Onu açıklarsanız_

HALİL ÇALIK (Kocaeli) – Sayın Başkanım, biz, hiç kimsenin avukatı değiliz. Biz, halk adına, halk için konuşup, halkın çıkarlarını savunuyoruz.

BAŞKAN – Sayın Çalık, lütfen, Sayın Candan'ın sizin kişiliğinizi zedeleyici sözleri konusunu_

HALİL ÇALIK (Kocaeli) – Sayın Başkanım, benim yaptığım konuşmada, “Koç Şirketinin bize gönderdiği raporu aynen okuduğumu” söylüyor. Kaldı ki, kimin gelişigüzel, kimin havada konuştuğunu yüce milletimiz şu anda gördü.

BAŞKAN – Sayın Çalık, lütfen, size yöneltilen suçlamayı açıklayın. Yani, bu, ayrı bir konuşma vesilesi değil.

HALİL ÇALIK (Kocaeli) – Sayın Başkan, konuya geliyorum.

Ben, fabrikanın değerini, gerçek, resmî kriterlere göre aldım. SEKA Genel Müdürünün bizatihi söylediği rakamı, ben orada söyledim; bir başkasından duyduğum kulaktan dolma rakamları oraya taşımadım. Biz, yaptığımız konuşmayı, bölgemizde, Sanayi Bakanlığında, İstanbul'da yaptığımız çalışmalarla gündeme taşıdık. Ne denli ciddî, ne denli gayri ciddi oldukları konusunu herhalde takdir ediyorsunuz.

BAŞKAN – Sayın Çalık "raporu okumadım, biz çalıştık" diyorsunuz.

Teşekkür ediyorum.

VEYSEL CANDAN (Konya) – Sayın Başkanım, müsaade eder misiniz.

HALİL ÇALIK (Kocaeli) – Böyle bir usul yok.

BAŞKAN – Bir dakika efendim.

YAŞAR OKUYAN (Yalova) – Sayın Başkan, demin, Fazilet Partili değerli arkadaşımız, orada, bizim için "ANAP Sözcüsü, Koç'un avukatlığına soyundu" dedi. Kendileri bazı yerlerin avukatlığını yaptıklarından...

BAŞKAN – Sayın Okuyan, lütfen... Böyle bir usulümüz yok. Kimsenin avukatlığını yapmadığınızı söylüyorsunuz; ama, başkalarını suçlamayın... Lütfen...

YAŞAR OKUYAN (Yalova) – Ama, o suçlamayı getirenlere de verilecek cevaplar var...

BAŞKAN – Hayır, lütfen...

Sayın milletvekilleri, gensoru üzerindeki görüşmeler tamamlanmıştır.

VEYSEL CANDAN (Konya) – Sayın Başkan...

BAŞKAN – Görüşmeler sırasında, Başkanlığımıza bir güvensizlik önergesi verilmiştir; okutup, bilgilerinize sunacağım.

VEYSEL CANDAN (Konya) – Sayın Başkan, bir cümleyle ifade etmek istiyorum; sataşmaya sebep olmayacağım.

BAŞKAN – Efendim, sataşmaya sebep olup olmamanız...

VEYSEL CANDAN (Konya) – Sayın Başkan, sataşmaya sebep olmayacağım.

BAŞKAN – Sayın Candan, lütfen... Sataşmaya sebep olup olmamanız önemli değil. Sayın Okuyan, sizin bir sözünüzün öyle olmadığını söyledi; "kimsenin avukatlığını yapmıyoruz" dedi. Sayın Çalık da “sizin söylediğiniz biçimde, Koç'un raporunu okumadığını, kendisinin çalıştığını” söyledi. Bunlara cevap verme konumunda değilsiniz. Rica ediyorum... İstirham ediyorum...

HALİL ÇALIK (Kocaeli) – Kendisi ömründe SEKA'nın fidanlığını gördü mü acaba?!

BAŞKAN – Sayın Çalık, lütfen...

VEYSEL CANDAN (Konya) – Siz, gördüğünüz için mi peşkeş çekiyorsunuz.

BAŞKAN – Güvensizlik önergesini okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Başbakan Ahmet Mesut Yılmaz hakkında, İzmit'te SEKA'ya ait fidanlık bir araziyi bedelsiz olarak Ford-Koç Grubuna tahsis ettiği ve gensoru önergemizde ileri sürdüğümüz gerekçelerle güvensizlik duyuyoruz. Başbakan Ahmet Mesut Yılmaz hakkında güvenoylaması yapılmasını arz ve talep ederiz.

Salih Kapusuz Abdüllatif Şener

FP Grubu Başkanvekili FP Grubu Başkanvekili

BAŞKAN – Bilgilerinize sunulmuştur.

Okunmuş bulunan bu güvensizlik önergesinin oylaması, Anayasanın 99 uncu maddesinin dördüncü fıkrası uyarınca, bir tam gün geçtikten sonra, açık tarih olarak 22 Temmuz 1998 Çarşamba günü yapılacaktır.

Şimdi, gündemin "Kanun Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler" kısmına geçiyoruz.

Önce, yarım kalan işlerden başlıyoruz.

işlerden başlıyoruz.

IV. – KANUN TASARI VE TEKLİFLERİYLE KOMİSYONLARDAN

GELEN DİĞER İŞLER

1. – Kütahya Milletvekili Mustafa Kalemli, Anavatan Partisi Genel Başkanı Rize Milletvekili Mesut Yılmaz, Doğru Yol Partisi Genel Başkanı İstanbul Milletvekili Tansu Çiller, Demokratik Sol Parti Genel Başkanı İstanbul Milletvekili Bülent Ecevit, Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı Antalya Milletvekili Deniz Baykal ile 292 milletvekilinin; Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının 83 üncü Maddesinin Değiştirilmesine Dair Kanun Teklifi ve Anayasa Komisyonu Raporu (2/676) (S. Sayısı: 232)

BAŞKAN – Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının 83 üncü Maddesinin Değiştirilmesine Dair Kanun Teklifinin ikinci müzakeresine başlayacağız.

Komisyon?.. Yok.

Ertelenmiştir

2. – Bayburt Milletvekili Ülkü Güney ve Ankara Milletvekili Yücel Seçkiner’in, 1076 Sayılı Yedek Subaylar ve Yedek Askerî Memurlar Kanunu ile 1111 Sayılı Askerlik Kanunlarında Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi ve İçtüzüğün 37 nci maddesine göre doğrudan alınma önergesi (2/669) (S. Sayısı: 338)

BAŞKAN – 1076 Sayılı Yedek Subaylar ve Yedek Askerî Memurlar Kanunu ile 1111 Sayılı Askerlik Kanunlarında Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifinin maddeleri, üzerindeki önergelerle birlikte, İçtüzüğün 88 inci maddesine göre Komisyona geri verilmişti.

Komisyon, raporunu henüz vermediğinden teklifin müzakeresini erteliyoruz.

3. – Kamu Görevlileri Sendikaları Kanunu Tasarısı ile Antalya Milletvekili Deniz Baykal ve 39 arkadaşının, İstanbul Milletvekili Gürcan Dağdaş ve 6 arkadaşının, Trabzon Milletvekili Yusuf Bahadır ve 9 arkadaşının, İstanbul Milletvekili Ercan Karakaş ve 7 arkadaşının aynı mahiyetteki kanun teklifleri ve İstanbul Milletvekili Ercan Karakaş ve 2 arkadaşının İşçi ve Memur Emeklileri ile Bunların Dul ve Yetimlerinin Sendikalaşmasına İlişkin Kanun Teklifi ve Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler ve Plan ve Bütçe komisyonları raporları (1/702, 2/224, 2/929, 2/1000, 2/1023, 2/1024) (S. Sayısı: 553)

BAŞKAN – Kamu Görevlileri Sendikaları Kanunu Tasarısının müzakeresine başlayacağız.

Komisyon?.. Yok.

Ertelenmiştir.

4. – Radyo ve Televizyonların Kuruluş ve Yayınları Hakkında Kanunun Bazı Maddelerinin Değiştirilmesine Dair Kanun Tasarısı ve Anayasa Komisyonu Raporu (1/689) (S. Sayısı: 631)

BAŞKAN – Radyo ve Televizyonların Kuruluş ve Yayınları Hakkında Kanunun Bazı Maddelerinin Değiştirilmesine Dair Kanun Tasarısının müzakeresine başlayacağız.

Komisyon?.. Yok.

Ertelenmiştir.

5. – Vergi Usul Kanunu, Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun, Gelir Vergisi Kanunu, Kurumlar Vergisi Kanunu, Katma Değer Vergisi Kanunu, Gider Vergileri Kanunu, Emlâk Vergisi Kanunu, Veraset ve İntikal Vergisi Kanunu, Motorlu Taşıtlar Vergisi Kanunu, Damga Vergisi Kanunu, Harçlar Kanunu ve Belediye Gelirleri Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Tasarısı ile Konya Milletvekili Ahmet Alkan’ın, İstanbul Milletvekili Emin Kul’un, Kahramanmaraş Milletvekili Hasan Dikici ve 30 arkadaşının, Balıkesir Milletvekili İsmail Özgün’ün, İstanbul Milletvekili Mustafa Baş ve 30 arkadaşının, Trabzon Milletvekili Kemalettin Göktaş ve 33 arkadaşının, Konya Milletvekili Necmettin Erbakan ve 40 arkadaşının, Konya Milletvekili Necmettin Erbakan ve 30 arkadaşının, Kütahya Milletvekili Mehmet Korkmaz’ın, Balıkesir Milletvekili İsmail Özgün ve 40 arkadaşının, Konya Milletvekili Veysel Candan’ın, Balıkesir Milletvekili İ. Önder Kırlı’nın, Adana Milletvekili Arif Sezer’in, Ağrı Milletvekili M. Sıddık Altay’ın, Bayburt Milletvekili Suat Pamukçu’nun, İstanbul Milletvekili Cefi Kamhi’nin, Samsun Milletvekili Murat Karayalçın’ın, Bursa Milletvekili Turhan Tayan’ın, Erzurum Milletvekili İsmail Köse’nin, İstanbul Milletvekili Ercan Karakaş ve 6 arkadaşının, Erzincan Milletvekili Naci Terzi’nin, Demokrat Türkiye Partisi Grup Başkanı Van Milletvekili Mahmut Yılbaş, Grup Başkanvekilleri İstanbul Milletvekili Metin Işık, Mardin Milletvekili Muzaffer Arıkan ve 6 arkadaşının, benzer mahiyetteki kanun teklifleri ve Plân ve Bütçe Komisyonu Raporu (1/708, 2/72, 2/73, 2/75, 2/129, 2/154, 2/166, 2/182, 2/191, 2/194, 2/270, 2/287, 2/293, 2/323, 2/369, 2/420, 2/459, 2/493, 2/884, 2/959, 2/960, 2/1015, 2/1019, 2/1070) (S. Sayısı: 626) ------(1)

BAŞKAN – Vergi Usul Kanunu, Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun, Gelir Vergisi Kanunu, Kurumlar Vergisi Kanunu, Katma Değer Vergisi Kanunu, Gider Vergileri Kanunu, Emlak Vergisi Kanunu, Veraset ve İntikal Vergisi Kanunu, Motorlu Taşıtlar Vergisi Kanunu, Damga Vergisi Kanunu, Harçlar Kanunu ve Belediye Gelirleri Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Tasarısı ile benzer mahiyetteki kanun teklifleri ve Plan ve Bütçe Komisyonu raporunun müzakeresine kaldığımız yerden devam edeceğiz.

Komisyon?.. Burada.

Hükümet?.. Burada

Geçen birleşimde tasarının 80 inci maddesi kabul edilmişti.

Şimdi, 81 inci maddeyi okutacağım; ancak, sayın milletvekilleri, bu maddeler olağanüstü uzun, bol sayıda önerge var; Divan Üyesi arkadaşımızın oturarak okumasını oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

81 inci maddeyi okutuyorum:

ONÜÇÜNCÜ BÖLÜM

DEĞİŞTİRİLEN İBARELER

MADDE 81 - A) 4/1/1961 tarihli ve 213 sayılı Vergi Usul Kanununun;

1- 30 uncu maddesinin 7 numaralı bendinin ikinci paragrafında yer alan “_yapıldığı dönemde elde edilmiş ve vergisi ödenmemiş kazanç olarak dönem_” ibaresi “_mevcudiyetinin tespit edildiği dönemden bir önceki dönemde elde edilmiş ve vergisi ödenmemiş kazanç olarak ilgili dönem_”,

2- 72 nci maddesinin ikinci fıkrasının başında yer alan “Arsalara ait asgari ölçüde birim_” ibaresi, “Arsa, arazi ve binalara ait_”,

3- 173 üncü maddesinin birinci fıkrasının 1 numaralı bendinde yer alan “_ muaf olan esnaf ve çiftçiler;” ibaresi “_ muaf olan esnaf ve gerçek usulde vergiye tabi olmayan çiftçiler;”, 2 numaralı bendinde yer alan “...ile götürü gider usulüne tabi olan çiftçiler” ibaresi “...ile gerçek usulde vergiye tabi olmayan çiftçiler;”,

4- 234 üncü maddesinin birinci fıkrasında yer alan “...götürü usulde vergiye tabi tüccar ve serbest meslek erbabı ile vergiden muaf esnaf...” ibaresi “...vergiden muaf esnaf...”, 235 inci maddesinin birinci fıkrasında yer alan “_ götürü usule tabi veya vergiden muaf çiftçilerden _” ibaresi “_gerçek usulde vergiye tabi olmayan çiftçilerden _”,

5- 240 ıncı maddesinin birinci fıkrasında yer alan parantez içi hüküm “... (Kazancı basit usulde tespit edilenler dahil)..”, 251 inci maddesinin birinci fıkrasında yer alan “...ticaret, sanat ve serbest meslek...” ibaresi “...serbest meslek...”,

6- Mükerrer 298 inci maddesinin birinci fıkrasının parantez içi hükmünden “imtiyazlı şirketler hariç” ibaresi, 1 numaralı bendinden “Değeri 5.000 lirayı geçmeyen iktisadi kıymetler, ...özel maliyet bedelleri..., ...sinema filmleri...” ibareleri ile 4 numaralı bendinden “...bina...” ibaresi çıkarılmış ve 1 numaralı bendinde yer alan “...maliyet bedellerine eklenmiş bulunan kur farkları...” ibaresi “...maliyet bedellerine eklenmiş bulunan kur farkları ve kredi faizleri...”,

7- 331 inci maddesinin parantez içi hükmünde geçen “(kaçakçılık, ağır kusur ve kusur_)” ibaresi “(vergi ziyaı cezası ve_)”,

8- 333 üncü maddesinin üçüncü fıkrası “Bu Kanunun 359 uncu maddesinde yazılı fiillerin işlenmesi halinde bu fiiller için 359 ve 360 ıncı maddelerde öngörülen cezalar bu fiilleri işleyenler hakkında hükmolunur.”,

9- Dördüncü Kitabının İkinci Kısmında yer alan Üçüncü Bölüm, İkinci Bölüm,

10- 335 inci maddesinde yer alan “kaçakçılık, ağır kusur veya kusurda_” ibaresi “vergi ziyaı cezasında_”,

11- 336 ncı maddesinin birinci fıkrasında yer alan “... kaçakçılık ve usulsüzlük veya ağır kusur ve usulsüzlük veyahut kusur ile usulsüzlük_” ibaresi “... vergi ziyaı ve usulsüzlük_” şeklinde, ikinci fıkrasında yer alan “_ kaçakçılık, ağır kusur veya kusur_” ibaresi “_vergi ziyaı_”,

12- 337 nci maddesinin birinci fıkrasında yer alan “_kaçakçılık, ağır kusur, kusur _” ibaresi “_vergi ziyaı_”,

13- 363 üncü maddesinin ikinci cümlesi “Bu hareketler kaçakçılık suçu cezasını gerektiren bir fiile iştirak mahiyetinde olduğu takdirde haklarında ayrıca bu Kanunun 360 ıncı madde hükmü uygulanır.”,

14- 367 nci maddesinin birinci fıkrasında yer alan “...344 üncü maddenin 1-6 numaralı bentlerinde yazılı kaçakçılık suçlarını veya kaçakçılığa teşebbüs suçlarını...” ibaresi “...359 ve 360 ıncı maddelerde yazılı kaçakçılık ve iştirak suçlarını ...” olarak, dördüncü fıkrası da “359 uncu madde uyarınca uygulanan hapis cezası, vergi ziyaı cezası veya usulsüzlük cezalarının ayrıca uygulanmasına engel teşkil etmez.",

15- 371 inci maddesinin birinci fıkrasında yer alan “...kaçakçılık (338, 346, 347 nci maddelerde yazılı şekilde yapılanlar dahil) ağır kusur ve kusur mahiyetindeki” ibaresi “...vergi ziyaı cezasını gerektiren (360 ıncı maddede yazılı iştirak şeklinde yapılanlar dahil)” şeklinde, aynı fıkrada yer alan “... kaçakçılık, ağır kusur ve kusur cezaları kesilmez.” ibaresi “_vergi ziyaı cezası kesilmez.”şeklinde, 2 numaralı bendinin parantez içi hükmü “(kaçakçılık suçu teşkil eden fiillerin işlendiğinin tespitinden önce)” şeklinde, aynı maddenin ikinci fıkrasında geçen “...kaçakçılık ve kaçakçılığa teşebbüs fiilleri işleyenler hakkında 338, 346 ve 347 nci madde hükümleri_” ibaresi “...kaçakçılık suçlarını işleyenler hakkında 360 ıncı madde hükmü_”,

16- 374 üncü maddesinin birinci fıkrasının 1 numaralı bendinde yer alan “Kusur, ağır kusur ve kaçakçılık cezalarından...” ibaresi “Vergi ziyaı cezasında,_” şeklinde, ikinci fıkrası da “Ancak 336 ncı madde hükmüne göre vergi ziyaı cezası ve usulsüzlüğün birleşmesi halinde kesilecek ceza, vergi ziyaı cezası için belli edilen zamanaşımı süresi içinde kesilir.”,

17- 73 üncü maddenin ikinci fıkrasında yer alan “_(Arsalara ait asgari ölçüde birim değerlerinin_)_” ibaresi “_(Arsa, arazi ve binalara ait değerlerin_)_”

Şeklinde;

B) 21/7/1953 tarihli ve 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanunun;

1- 9 uncu maddesinin birinci fıkrasında yer alan “Vergi Usul Kanununun 344 üncü maddesinde sayılan kaçakçılık halleriyle mükerrer 347 nci maddesinin 1 numaralı bendinde belirtilen_” ibaresi ”213 sayılı Vergi Usul Kanununun 344 üncü maddesi uyarınca vergi ziyaı cezası kesilmesini gerektiren haller ile 359 uncu maddesinde sayılan _”,

2- 51 inci maddesinin ikinci fıkrasında yer alan “5.000” ibaresi “500.000”,

3- 51 inci maddesinin üçüncü fıkrasında geçen “_kaçakçılık, ağır kusur ve kusur cezaları_” ibaresi “ _vergi ziyaı cezası_”,

4- 51 inci maddesinin dördüncü fıkrasında yer alan “...iki katına kadar artırmaya veya bu nisbetleri %30’ una kadar indirmeye, yeniden kanuni hadlerine getirmeye ve gecikme zammı asgari miktarını 10 katına ...“ ibaresi “...%10’ una kadar indirmeye, bir katına kadar artırmaya ve gecikme zammı asgari miktarını üç katına ...

Şeklinde;

C) 31/12/1960 tarihli ve 193 sayılı Gelir Vergisi Kanununun;

1- 7 nci maddesinde geçen “Sair kazanç ve iratlarda...” ibaresi “Diğer kazanç ve iratlarda...”,

2- 37 nci maddesinde ve 51 inci madde başlığında ve birinci fıkranın ilk cümlesinde yer alan “... götürü...” ibaresi “...basit...”,

3- 57 nci maddesinin ikinci fıkrasında yer alan “ Muafiyetten veya götürü gider usulünden gerçek usule geçen çiftçilerin _” ibaresi “Gerçek usule geçen çiftçilerin ...”,

4- 59 uncu maddesinin birinci fıkrasında yer alan “_işletme hesabı veya götürü gider usulleri yerine_” ibaresi “_işletme hesabı yerine_”,

5- 64 üncü maddesinin başlığında yer alan “Götürü Usul:” ibaresi “Diğer ücretler”, birinci fıkrasında yer alan “_Maliye Bakanlığınca tanzim edilecek cetvellerde belirtilen iş nevilerine göre götürü olarak tespit edilir.” ibaresi “_takvim yılı başında geçerli olan ve sanayi kesiminde çalışan onaltı yaşından büyük işçiler için uygulanan asgari ücretin yıllık brüt tutarıdır.”, 1 numaralı bendinde yer alan “_götürü usulde tespit edilen ticaret, sanat ve serbest meslek erbabı_” ibaresi “_basit usulde tespit edilen ticaret erbabı_”, 5 numaralı bendinde geçen “_Maliye Bakanlığınca götürü ücret usulüne alınanlar.” İbaresi “_Maliye Bakanlığınca bu kapsama alınanlar.”, diğer maddelerde geçen “götürü ücret” ibareleri “diğer ücret”,

6- Mükerrer 75 inci maddesinin birinci fıkrasında yer alan “_1/3’ü_” ibaresi “_1/5’i_”,

7- 88 inci maddesinde yer alan “_54 üncü maddeye göre hesaplanan gider fazlalığından doğanlar dahil, mükerrer 80 inci maddede yazılı değer artışı kazançlarından...” ibaresi “_80 inci maddede yazılı diğer kazanç ve iratlardan...”,

8- 94 üncü maddesinin birinci fıkrasının; 2 numaralı bendinin parantez içinde yer alan “(69 uncu maddede yazılı olanlara ve noterlere_)” ibaresi “(Noterlere_)”, 13 numaralı bendinde yer alan “ Götürü usule tabi olan ticaret ve serbest meslek erbabı ile esnaf muaflığından...” ibaresi “esnaf muaflığından...”,

9- 101 inci maddede yer alan “_diğer kazanç ve iratlarla ilgili_” ibaresi ”_bu kazanç dışındaki diğer kazanç ve iratlarla ilgili_”,

10- 109 uncu maddesinin ikinci ve üçüncü fıkralarında yer alan “2 ve 3 numaralı bentlerde yazılı kazanç ve ücret_” ibareleri “2 numaralı bentte yazılı diğer ücret_”,

11- 110 uncu maddenin başlığında yer alan “_Götürü Kazanç ve Ücret_” ibaresi “_Diğer Ücret_”, mükerrer 121 inci maddesinin başlığı “Vergi alacağının mahsubu”,

12- 121 inci maddesinin birinci fıkrasında yer alan “_bu Kanuna göre kesilmiş veya götürü usulde tespit edilmiş olan kazanç ve ücretler dolayısıyla ödenmiş_” ibaresi “_bu Kanuna göre kesilmiş_”,

13- Geçici 35 inci maddesinin 1 numaralı fıkrasında yer alan “1.1.1990-31.12.1999...” ibaresi “1.1.1990-31.12.1998...”,

14- Ek 2 nci maddede yer alan “_ Hazine ve Dış Ticaret Müsteşarlığı_” ibareleri “_Hazine Müsteşarlığı_”,

15- 108 inci maddesinin 3 numaralı bendi “Diğer ücretlerde vergilendirme dönemi hizmetin ifa olunduğu takvim yılıdır.”, diğer maddelerde geçen “bütçe yılı” ibareleri “takvim yılı”

Şeklinde;

D) 3/6/1949 tarihli ve 5422 sayılı Kurumlar Vergisi Kanununun;

1- Mükerrer 6 ncı maddesinde geçen “...kazancını paylaşmak amacıyla kurdukları...” ibaresinden sonra gelmek üzere “ve vergi dairesinden bu şekilde mükellefiyet tesis edilmesini talep ettikleri”,

2- 44 üncü maddesinde geçen “...kesilmiş olan vergiler...” ibaresinden sonra gelmek üzere “(yatırım fonlarının katılma belgeleri ile yatırım ortaklıklarının hisse senetlerinden elde edilen kar payları üzerinden fon veya ortaklık bünyesinde hesaplanan vergiler dahil)” ibareleri eklenmiş,

3- 12 nci maddesinin 7 numaralı bendinde geçen “_sair kazanç ve iratlar_” ibareleri “diğer kazanç ve iratlar”,

4- 24 üncü maddenin birinci fıkrasında geçen “_ sair kazanç ve iratları_” ibareleri “_ diğer kazanç ve iratları_”,

5- 45 inci maddenin (b) bendinde geçen “_arızi kazançlar tabirleri, Gelir Vergisi Kanununun mükerrer 80 ve 82 nci maddeleri_” ibareleri “_diğer kazanç ve iratlar tabirleri Gelir Vergisi Kanununun 80 inci maddesi_”,

6- “Geçici 24 üncü maddenin birinci fıkrasında yer alan “...31/12/1998...” ibaresi “...31/12/2003...”, ikinci fıkrasında yer alan “...% 25...”, “...% 0,75...”, “...% 28,75...”, “% 32,5...” ibareleri sırasıyla “...% 30...”, “...% 0,70...”, “% 33,5...”, “...% 37...” şeklinde;

E) 25/10/1984 tarihli ve 3065 sayılı Katma Değer Vergisi Kanununun;

1- 4008 sayılı Kanunla değişik 9 uncu maddesinin ikinci fıkrasında yer alan “_kaçakçılık cezası uygulanmaz.” ibaresi “_vergi ziyaı cezası uygulanır.”,

2- 17 nci maddesinin 4 numaralı fıkrasının 3297 sayılı Kanunla değişik (b) bendinde yer alan “_ vergiden muaf olan küçük çiftçiler ile kazançları götürü gider usulüne göre tespit edilen çiftçiler _” ibaresi “ _ gerçek usulde vergiye tabi olmayan çiftçiler ile aynı Kanunun 66 ncı maddesine göre vergiden muaf olan serbest meslek erbabı_” şeklinde;

F) 18.2.1963 tarihli ve 197 sayılı Motorlu Taşıtlar Vergisi Kanununun;

1- 10 uncu maddesinde yer alan “EURO 93” ibaresi “EURO”,

2- 13 üncü maddesinin (c) bendinde yer alan “Motorlu taşıtlar vergisi taşıt pulu esasına göre tahsil edilen taşıtlar hariç olmak üzere noterler ...” ibaresi, “Noterler_” şeklinde;

G) 26.5.1981 tarihli ve2464 sayılı Belediye Gelirleri Kanununun mükerrer 97 nci maddesinin (a) fıkrasında yer alan “_müzelerin giriş ücretlerinin % 40’ı” ibaresi, “_müzelerin giriş ücretlerinin % 20’si” şeklinde;

H) 1.7.1994 tarihli ve 488 sayılı Damga Vergisi Kanununun mükerrer 30 uncu maddesinin birinci fıkrasının son cümlesindeki “...100 lira...” ibaresi, “...10.000 lira...” şeklinde;

I) 2.7.1964 tarihli ve 492 sayılı Harçlar Kanununun;

1- Mükerrer 138 inci maddesinin üçüncü fıkrasındaki “...100 lira...” ibaresi, “...10.000 lira...”,

2- 8 sayılı tarifesinin VI - 18 numaralı maddesinin (a) bendindeki “İlk tahsil...” ibaresi “İlköğretim...”, (b) bendinde yer alan “Orta tahsil...” ibaresi “Lise...” şeklinde;

J) 6.12.1984 tarihli ve 3100 Sayılı Katma Değer Vergisi Mükelleflerinin Ödeme Kaydedici Cihazları Kullanmaları Mecburiyeti Hakkında Kanunun mükerrer 8 inci maddesinin 1 numaralı fıkrasında geçen “_mükellefler, kaçakçılığa teşebbüs etmiş sayılırlar. Bu mükellefler hakkında Vergi Usul Kanununun 360 ıncı maddesinde yer alan ceza uygulanır.” ibaresi “_Mükellefler adına Vergi Usul Kanununun 353 üncü maddesinin 8 numaralı bendinde yazılı özel usulsüzlük cezası kesilir.” şeklinde;

K) 3/12/1988 tarihli ve 3505 sayılı Kanunun 3946 sayılı Kanunla değişik geçici 2 nci maddesinde yer alan “31.12.1998” tarihi “31.12.2003” şeklinde;

L) 28.7.1970 tarihli ve 1318 sayılı Finansman Kanununun 10 uncu maddesinde yer alan “EURO 93” ibaresi “EURO” şeklinde;

Değiştirilmiştir.

BAŞKAN – Madde üzerinde, Fazilet Partisi Grubu adına, Sayın Cevat Ayhan , söz istemiştir.

Buyurun Sayın Ayhan. (FP sıralarından alkışlar)

FP GRUBU ADINA CEVAT AYHAN (Sakarya) – Muhterem Başkan, muhterem üyeler; altı haftadır müzakere ettiğimiz, Vergi Usul Kanununda, Gelir Vergisi Kanununda, Kurumlar Vergisi Kanununda, başka vergi kanunlarında ve muhtelif kanunlarda değişiklik yapan 626 sıra sayılı kanun tasarısının 81 inci maddesi üzerinde söz almış bulunmaktayım.

Kanunun bundan önceki maddelerinde yapılan değişiklikler sebebiyle, birtakım ibarelerin, kanunun değiştirilmeyen diğer maddelerinde de değiştirilmesi gerektiği için, bu maddede bu değişiklikler yapılmaktadır. Teknik bir düzenlemedir. Bütün vergi kanunlarına yansıyan, tadil edilen maddelerdeki terminolojinin, tariflerin, tabirlerin, değişmeyen maddelerdeki değişikliği sebebiyle getirilmiş olan bir maddedir. Bütün kanunların tamamını kapsamaktadır.

Tabiî, burada, 108 maddelik -88 maddedir; ama, aradaki ek ve geçici maddelerle beraber 108 madde olmaktadır; nihaî maddesi 88'dir- vergi kanunu tasarısının 81 inci maddesine gelmiş bulunmaktayız. Biz, 81 inci maddede olduğumuza göre, demek ki, geçici maddelerle beraber, aşağı yukarı, 10-12 madde kalmış bulunmaktadır.

Şümullü bir vergi kanunu tasarısı müzakeresi beş haftadır devam etti ve şimdi altıncı haftadayız; muhtelemelen, bu hafta içerisinde de bitecektir.

Bu kanun tasarısı ne getiriyor ne götürüyor diye şöyle bir icmal yaparsak, bu kanun tasarısı, yeni bir yaklaşım getirmekte ve şimdiye kadar tarif edilen vergi kaynaklarına, kaynağı ne olursa olsun servetteki değişiklikleri vergi matrahı olarak mütalaa eden bir yeni anlayış getirmektedir. Mükellefleri veya kişileri, menkul ve gayrimenkul varlıklarındaki artış -arızi kazançlar da buna dahil olmak üzere- belli limitlerin üzerine çıktığı zaman, Gelir Vergisi kapsamına almakta ve bunu vergilendiren bir anlayış getirmektedir.

Bu köklü düzenlemeye paralel olarak da, diğer maddelerde birtakım değişiklikler yapmaktadır. Bu değişikliklerden başta gelen hususlardan biri -kanun tasarısını başından beri müzakere ederken dikkatimizi çeken ve önplana çıkan- yatırımlarla ilgili yatırım indiriminde yapılan değişiklikti. Madde müzakere edilirken tafsilatlı olarak arz etmiştik; yatırım teşviklerinde, elde kala kala bugün kalan tek müessir teşvik, aşağı yukarı, yatırım indirimidir. Birtakım vergi, resim ve harç muafiyetleri de halen devam ediyor; ama, geçmişte ana ağırlık olan, Gümrük Vergisi muafiyeti veya taksitlendirmesi, artık, bugün, değerini kaybetmiştir. Zira, Avrupa Topluluğu ülkelerinden, ithalatta gümrükler zaten sıfırdır; üçüncü dünya ülkeleriyle de, belli bir takvim içinde, gümrüklerde, ortak gümrük tarifesine göre uyum sağlandığı için -bu da halen yüzde 5 ilâ 10 mertebesinde- bu ortak gümrük tarifesine göre üçüncü dünya ülkelerine uygulanan vergi de düştüğü için, elde kala kala bir tek yatırım indirimi kalmaktadır.

Bu, kanun tasarısında 30 uncu maddeyle yapılmış olan bir düzenlemedir. Tasarının 30 uncu maddesi, Gelir Vergisi Kanununun yatırım indirimine ait 1,2,3,4,5 ve 6 ncı maddelerinden 1,2,3 ve 4 üncü maddelerinde değişiklik yapmaktadır. Burada dikkatimizi çeken ve arz ettiğim, şimdi de kısaca tekrarında fayda gördüğüm, belki, dönerek, tashih imkânı da olur diye özellikle iktidar gruplarına hatırlatmak istediğim, KOBİ’ler dediğimiz küçük ve orta büyüklükteki işletmelere uygulanan yatırım indiriminde farklılık olmasıdır. Bu farklılıklardan birisi, bu kuruluşların, yatırım indirimi uygulanırken, yeniden değerlemeden faydalanma imkânının olmamasıdır. Yeniden değerlemede, bildiğiniz gibi, konusu yatırım harcaması olan kurumlar, bu yatırım harcamalarını vergi matrahlarından indirmekte ve vergi matrahları, yatırım indiriminin tamamını kapsayacak şekilde bitinceye kadar, müteakip yıllarda da devam etmektedir. 1994'te gelen değişiklikle, yeniden değerleme imkânı getirilmişti, enflasyon karşısında yatırım indirimi rakamlarının -müteakip yıllarda indirilecek rakamların- değerini kaybetmemesi için. İşte, bunun, küçük ve orta ölçekli işletmelere de uygulanması gerekirken, maalesef, o zaman da uygulanmamıştı, şimdi de uygulanmamaya devam edilmektedir.

İkincisi -uygun olduğunu, cesur bir tasarı olduğunu ifade etmiştim- ilk defa bu tasarıyla getirilen, yatırım yapan kuruluşların, Gelir ve Kurumlar Vergisi mükelleflerinin, müteakip yıllarda yapacakları yatırımlar için vergi matrahlarından kaynak ayırmalarıydı. Daha önce, bu, Kurumlar Vergisi Kanununda -zannederim mükerrer 8 inci maddedeydi hatırladığıma göre- finansman fonu şeklinde ayrılan ve sadece kurumlar için kabul edilen bir uygulamaydı. Kurumlar, yıl sonunda bilançoları tamamlanınca, nisanda beyanname verirken matrahlarının yüzde 20'sini, müteakip yıl yatırım harcamalarında veya o yıl içinde yatırım harcamalarında kullanmak üzere Merkez Bankasına yatırırlar, yatırım harcamaları yaptıkça da, yatırım konusu, teşvik konusu, Devlet Planlama Teşkilatından alacakları bir belgeyle, harcama yaptıklarına dair, Merkez Bankasına gider oradan çekerlerdi; şimdi, bu kaldırılmış oluyor ve yerine, o yıl içinde değil, müteakip yıl yapacakları yatırımlar için de fon ayırma imkânı doğmakta. Bu, tabiî, yatırımlara faizsiz kredi desteğidir, uygundur. O zaman da bunu ifade ettim ve suiistimaline karşı da Maliye Bakanlığının, meseleyi, fevkalade dikkatli götürmesinde fayda var demiştim. İşte bu faydalı uygulama, küçük ve orta ölçekli işletmelerden esirgenmektedir; bunu yapmamak lazım, bunu düzeltmek lazım demiştim. Zira, küçük ve orta ölçekli işletmeler, bugün Anadolu'daki yaygın kalkınmanın temelidir, dinamik unsurudur. Bunlara da bu imkânı vermek lazım. Burada terüddet edecek bir şey yok; bunlar, zaten, bilanço esasına göre defter tutan, geliri gideri, her şeyi kontrol altında olan kuruluşlardır. Bir mahzur budur.

Bir diğer mahzur da, 250 milyon dolara kadar yapılacak yatırımlara yüzde 200 yatırım indirimi getirilmiş olmasıdır, ki, bu da bir haksızlıktır. İfade ettim ki, otomobil sanayii için, sanayie diye getirilmiş olan bu uygulama, bugün, mevcut tesislerin, aynı kapasitelere, yüksek kapasitelere ulaşmak için, 50 -100 milyon dolarlık hedef kapasitelere ulaşmak için yapacakları yatırımları bundan mahrum bırakmaktadır, imtiyazlı bir yatırım konusu getirmektedir ki, bu, sektörde ve alt sektörlerde rekabeti bozar, haksızlığa sebep olur. Bu yüzde 200 teşvikin de, maalesef, bu tasarı hazırlanırken bir bakanın işgüzarlığıyla hemen metne sokulduğunu biliyoruz, kimin olduğunu da biliyoruz, burada isim zikretmek istemiyorum. Maliyenin felsefesine uygun olmayan bu anlayışın da geri dönüp çıkarılmasında fayda vardır.

Bu tasarıda dikkati çeken bir diğer husus da, 1985 yılında rahmetli Özal'ın Başbakanlığı zamanında Gelir Vergisi Kanununun 89 uncu maddesinde gelir ve Kurumlar Vergisi Kanununun 14 üncü maddesinde, okul, yurt, sağlıkevi vesaire yapılması için yapılan harcamaların, masrafa yazılma, gider kaydedilme imkânı vardı; bu tasarı, bunları kaldırmaktadır. Bu, sivil sektör veya üçüncü sektör dediğimiz vakıf ve kuruluşların gelişmesini önleyecek bir anlayıştır...

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Sayın Ayhan, toparlayalım lütfen.

CEVAT AYHAN (Devamla) – Bitiriyorum Sayın Başkan.

Bunun, Anavatan Partisinin, Özal devrindeki felsefesine de uymadığını, bunun kaldırılmaması gerektiğini ifade etmiştim. Bunun içinde çeşitli sosyal amaçlı kurumlar var -hatta, camiler de var- bu yanlış bir anlayıştır, bundan dönün diye burada İktidar grubuna, özellikle, Anavatanlılara seslenmiştim; zira, Anavatan tabanının da bunu makul karşılamayacağını ve karşılamadığını da biliyorum.

Yine, vakıflara ve derneklere vergi getirilmektedir; bunun manası, sizin hayır maksadıyla yurt, okul vesaire, bir hayır kurumuna, bir derneğe, bir vakfa yapacağınız yardıma vergi getirilmektedir. Bu da amme vicdanının kabul etmeyeceği bir şeydir. Benim zekâtımdan, hayrımdan ayrıca vergi almaya kimsenin hakkının olmaması lazım ve bir diğer mühim ayırım da, Türk Medenî Kanununa göre kurulan vakıflara yapılan bağışların masrafa yazılması kaldırılmış, sadece Bakanlar Kurulu kararıyla ilgili vakıflara bu imtiyaz verilmiştir; bunun da yanlış olduğunu ifade ettim...

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum Sayın Ayhan.

CEVAT AYHAN (Devamla) – Teşekkür ederim, tasarının hayırlı olmasını dilerim. (FP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına Sayın Algan Hacaloğlu; buyurun.

CHP GRUBU ADINA ALGAN HACALOĞLU (İstanbul) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; görüşmekte olduğumuz yasa tasarısının 81 inci maddesi üzerinde Cumhuriyet Halk Partisi Grubunun görüşlerini dile getirmek üzere, söz almış bulunuyorum; hepinize saygılar sunuyorum.

81 inci maddenin kapsamı ve çerçevesi, tartışmakta olduğumuz yasa tasarısının genel boyutları hakkında bize bir bilgi vermektedir. Burada görülebileceği gibi, 12'ye yakın yasa tasarısının tasarı metninde ele alınmayan, alınamayan bazı değişiklik noktaları, bu tek madde içinde çözümlemektedir. Zannediyorum, şimdiye kadar, Türkiye Büyük Millet Meclisinde ele aldığımız hiçbir tasarıda, bu kapsamda böyle bir uygulama yapılmamıştır. Esasında, bunların her biri ayrı bir madde niteliğindedir, her biri az veya çok vergi yasalarının ilgili maddesinin özüne veya şekline ilişkin bir değişiklik getirmektedir. Gerçekten, bir bölüm önemsizdir; bazıları da önemlidir. Bunların ne ölçüde önemli veya önemsiz olduğunu, önümüze getirilmiş olan bu maddenin ne olduğunu -şimdi sayamıyorum kaç alt fıkra; ama, yaklaşık burada 50 fıkra var, bu 50 fıkranın her birisi belli değişiklikler getiriyor- yasanın kendisine, mevcut yasalara geri dönüp ciddî olarak incelemeden, burada neyin olup bittiğini anlamanız mümkün değil.

Bakınız, (D) 6 ncı fıkra; 6 ncı fıkra, bazı tarihleri getiriyor, burada "31.12.1998" tarihi "31.12.2003" olarak değiştiriliyor. Peki, değiştirilen nedir? bu değişiklikle kim ne alıyor, kim ne veriyor? Bunu, şu anda bu yasanın aslını incelemiş olan arkadaşım varsa bilebilecektir; ama, merak ediyorum, şu anda Genel Kurulu izlemekte olan arkadaşlarımızdan kaç tanesi böyle bir şansa sahip?

Bu tarih değişikliği, konunun içinde olan arkadaşlarımın bildikleri gibi, yurtdışı müteahhitlik hizmetlerine ilişkin, daha evvel 1994 ilâ 1998 yıllarını kapsamak üzere getirilmiş bulunan bir muafiyet dönemini, 2003 yılına kadar temdit eden (uzatan) bir düzenlemedir. Yani, yurt dışındaki müteahhitlik hizmetlerinden kazançların, bir beş yıl daha muafiyet kapsamı içine alan bir düzenlemedir. Bu düzenlemenin, esasında, yurtdışı müteahhitlik hizmetlerinin özendirilmesi için getirilmiş olduğunu biliyoruz. Ancak, her vergi yasasıyla, hangi kesimlere hangi yükler getirdiğiniz, hangi kesimlerden hangi yükleri kaldırdığınız konusunda net olmanız gerekir. Burada, bütün görüşmeler çerçevesinde, ne yazık ki, biz, şunu söyleyemedik: "Biz, bu yasa tasarısıyla, çalışanların üzerinden şu yükü kaldırırken, şirketlerin, sermayenin ve üçüncü sektör dediğimiz vakıflar üzerine şu yükleri getirdik, şu yükleri kaldırdık" diye, bir genel değerlendirme yapma fırsatını elde edemedik.

Yani, sonuçta, kim kârlı çıktı: Olayı üst üste koyduğumuz zaman, gelir dağılımına etkisi bakımından veyahut da ekonominin genel anlamda kazancı bakımından, son noktada, kim, nasıl etkilendi; bunu, ne yazık ki, ne Sayın Bakan açıklayabildiler ne de olayın bütününe yönelik bir değerlendirme olanağı yaratmaya çalıştığımız zaman, bu mesajlarımız yerine gitti.

Ben, bu tespiti yaparken, gerçekten, Türkiye'nin, özellikle son yirmi yıllık döneminde, yurt dışında önemli bir atılım yapmış olan müteahhitlik ve müşavirlik hizmetlerinin desteklenmesi ihtiyacını gözardı etmiyorum. Gerçekten, desteklenmesi gereken bir kesim varsa, doğrudan doğruya, ihracattan evvel, yurtdışı müteahhitlik ve müşavirlik hizmetlerinin desteklenmesi gerektiğini belirtmek istiyorum. Ancak, sonuçta, ekonomide yaratılan artı değerin veyahut da toplam refahın katmanlar ve kesimler arasında nasıl değiştirileceğine yönelik bir uygulama içindeyiz, vergi onu getirir; vergi, farklı katmanlar arasında refahın dağılımını etkiler.

Ne yazık ki, bu Vergi Tasarısı, emekçilere, çalışanlara, memurlara bir şey getirmemiştir, ona gelmek istiyorum. Sadece, yılın ikinci altı ayında, Hükümetimizin resmî rakamlarına göre, bütün yıl için yüzde 78 olarak IMF'ye iletilmiş olan tüketici fiyat endeksi hedefine rağmen, ilk altı ay yüzde 30, ikinci altı ay yüzde 20 ve son üç ay yüzde 10 olarak belirlenmiş olan ve toplamıyla, yıllık yüzde 50 düzeyinde sınırlı kalacak olan ücret artışlarını, yetersizliğini, eğer, bu vergi tartışmaları içinde gündeme getiriyorsak; nedeni, bu vergi paketinin, emekçiye, memura, çalışanlara bir şey getirmediğinden kaynaklanıyor. Yoksa, orada bunu yeterince kucaklamış olsaydık, doğaldır ki, Hükümetin, enflasyona yönelik yapmakta olduğu mücadelede, her kesimden bir özveri beklemek, şimdiye değin olduğu gibi, özverinin büyük bölümünü üstlenmekte olan memur ve işçilerimizden, bir süre daha özveri talep etmek, belki Hükümetin de hakkı olabilirdi; ama, ne yazık ki, bu yasa tasarısı, öyle bir desteği memur ve işçilerimize getirmiyor.

Yine, bu maddenin (G) fıkrasında, kısmen anlaşılan bir düzenleme var. Bu düzenlemeyle, şimdiye değin müzelerden elde edilen gelirlerden belediyelere yüzde 40 kaynak aktarılırken, şimdi, bu, yüzde 20'ye indirildi.

Dilerim ki, bu, ülkemizde, kültürün geliştirilmesi, müzelerimizin, tarihî birikimlerin, kaynakların topluma daha iyi sunulması ve korunması açısından daha etkin çalışmaları gündeme getirir; ama, bu yapılırken, belediyelerin görüşlerinin alınmadığını da, Plan ve Bütçe Komisyonu üyesi olarak biliyorum.

Son bir nokta (I) maddesine ilişkin. Burada, bu Hükümetin yaptığı ve zannediyorum, desteğimizle Meclisten geçmesini sağladığımız sekiz yıllık temel eğitimle eğitim dünyamıza getirmiş olduğumuz tanım, buraya yeterince yansımıyor.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Sayın Hacaloğlu, lütfen toparlayalım.

ALGAN HACALOĞLU (Devamla) – Bir daha incelenirse, görülecektir ki, yasanın mevcut halinde ilköğretim ve ortaöğretim olarak yeniden düzenlemiş olduğumuz eğitim yapısının bu terminolojisi buraya yansıtılmak istenmiş; ama, tam yansıtılamamıştır. Mevcut yasa tasarısının bir alt bölümünde, eğer arkadaşlarım inceleyecek olurlarsa, yine eski terminoloji mevcuttur. Artık, bunu bırakalım; mevcut yasalarımızda dahi olsa, bu terminolojiyi ilköğretim ve ortaöğretim olarak düzeltelim ve İlköğretim Yasasının uygulanması için çabalarımızı sürdürelim.

Hepinize saygılarımı sunuyorum. (CHP, ANAP ve DSP sıralarından alkışlar)

Teşekkür ediyorum Sayın Hacaloğlu.

Gruplar adına başka söz talebi?.. Yok.

Şahsı adına, Sayın Aslan Polat.

Buyurun. (FP sıralarından alkışlar)

ASLAN POLAT (Erzurum) – Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; 81 inci madde üzerinde şahsım adına söz almış bulunuyorum; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Bu maddeyle, 4.1.1961 tarihli ve 213 sayılı Vergi Usul Kanununun bazı maddelerinde, çıkarılmakta olan Vergi Usul Kanununa uyum sağlaması için teknik düzeltmeler yapılmaktadır.

Mesela, 3 numaralı kısım ile, 173 üncü maddede yer alan "...muaf olan esnaf ve çiftçiler" ibaresi, bu kanun tasarısıyla, çiftçiler, işledikleri tarım alanlarının ölçülerine göre ürettikleri ürünler üzerinden stopoj kesintisiyle vergi verenler ile gerçek usulde deftere tabi olanlar şeklinde sınıflamaya tabi olduğundan, adı geçen maddede "... muaf olan esnaf ve gerçek usulde vergiye tabi olmayan çiftçiler" şeklindeki ibare, götürü usulde vergiye tabi olma kalktığına göre, 2 numaralı bentte yer alan "...ile götürü gider usulüne tabi olan çiftçiler" ibaresi "... ile gerçek usulde vergiye tabi olmayan çiftçiler" şeklinde değiştirilerek, kanunla paralellik sağlanmaya çalışılmış, 4 üncü kısımda da, aynı konuyla ilgili düzenlemeler yapılmıştır.

10, 11, 12 nci kısımlarla, 335, 336, 337 nci maddelerde geçen "kaçakçılık, ağır kusur, kusur" ibareleri "vergi zıyaı" şeklinde değiştirilerek, kanunun yeni şekline uyum ve paralellikler sağlanmaya çalışılmış, 15 ve 16 ncı kısımlarda da yine, çeşitli kanun maddelerindeki "kusur, ağır kusur ve kaçakçılık cezalarından" ibaresi "vergi zıyaı cezasında" olarak değiştirilmiş ve neticede, eskiden ağır kusur ve kaçakçılık hallerinde uygulanan ceza hükümleri, bu tasarıyla vergi zıyaına giren hallerde de uygulamaya konulmuştur.

Sayın milletvekilleri, oldukça uzun sayılabilecek bir maratonun neticesinde, bu kanun tasarısının son maddelerine gelmiş bulunuyoruz. Bu kanun tasarısı, medyanın kamuoyuna sunduğunun aksine, gerek komisyonlarda gerekse Türkiye Büyük Millet Meclisinde arzu edildiği şekilde tartışılıp, olgunlaştırılan ve Meclisten bir mutabakat şeklinde çıkarılan bir kanun tasarısı olmamıştır. Halbuki, vergi kanunu gibi, siyasî ve ideolojik olmaktan ziyade ekonomik olması gereken ve ülkede tüm yaşayanları eksiksiz kapsayan bir tasarının, bir konsensüs sağlanarak çıkarılması, çok daha doğru ve gerçekçi olurdu.

Bu tasarıyla, öz olarak, tasarının 25 inci maddesinde "gelire giren kazançlar ve iratlar" kısmına eklenen 7 numaralı "kaynağı ne olursa olsun diğer her türlü kazanç ve iratlar" hükmü, bir örtülü servet beyanı şeklinde, tüm milleti ve halkı huzursuz edecek, Maliye Bakanlığının tahmininin aksine, harcama ve tasarrufta meydana gelen artışların gelir tanımına alınarak, vergilendirilmek istenmesi, resmî işlemleri asgarî seviyeye indirecektir.

Maliye Bakanlığı vergi numarasıyla mükellefleri kontrole alacak, mükellefler ise, bilhassa, yirmi yıldır yüksek enflasyonun olması ve hâlâ bu tasarının dahi enflasyon muhasebesine imkân tanımaması sebebiyle, Anadolu'da esnaf bir takvim yılında yaptığı harcamalar toplamıyla servetinde meydana gelen artışın, Maliyenin sorgulamasına tabi olacağından endişe ettiği zaman, kişiler harcamalarını ve servet artışlarını saklamak için çeşitli yollara başvuracaklardır. İzah edebilecekleri gelirden dahi finanse edeceği yatırımları, sırf Maliyenin sorgulaması dışına çıkmak için, yapmaktan kaçınacaklardır. Dolayısıyla, bu tasarının en önemli etkisi, yatırımı azaltıp, rant ve kayıtdışı ekonomiyi güçlendirme olacağı şeklinde bir endişemiz vardır.

Bütün modern ülkelerde, genellikle vergi kontrolünün, kaynakta ve millî geliri esas itibariyle üreten sektörde aranmasına rağmen, bu tasarının sonuna eklenen 80 bin kişilik kadro ile tahminlerimiz, bu muazzam vergi kontrolörleri kadrosuyla, sadece teknik bilgi düzeyleri kısıntılı ve tarihî geleneğiyle, devletiyle ters düşmekten, sorgulanmaktan korkan Anadolu esnafını ürkütecektir.

Yine, tasarının ileride önümüze gelecek 84 üncü maddesiyle, Maliye Bakanlığında hizmet alanına dönük biçimde özel bir memur sınıfı yaratılmakta, 86 ncı maddeyle “memurlara yüzde 20'den yarım puan fazla vermem” diyen Hükümet, Maliye Bakanlığına, personeline, en yüksek devlet memuru aylığının yüzde 200'üne varan oranlarda eködeme yapma yetkisi vermektedir. Tasarı kanunlaşırsa ve Maliye Bakanlığı tavan değerleri uygular ise, en yüksek devlet memuru, Başbakanlık Müsteşarı değil; bundan sonra Maliye Bakanlığı Müsteşarı olacak ve tahminen 160 milyon liradan daha fazla maaş alacaktır. O zaman da insanın aklına şu soru gelmektedir: Hükümetin en sorumlusu ve en yetkilisi Başbakan mı olacaktır, Maliye Bakanı mı olacaktır? Böyle bir şüphe herkeste varit olacaktır.

Netice olarak, bu tasarı kanunlaştığında, halktan reel yüzde 50 daha fazla vergi alacak; alacağı vergiyi, halkı ürküterek alacak...

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Sayın Polat, toparlıyoruz...

ASLAN POLAT (Devamla) – ...dağıtılanın yüzde 87'isini faiz ve rant sahiplerine, geri kalanını da kendi özel memurlarından başlayıp diğer kesime, bir oran dahilinde dağıtacak bir tasarıdır.

Hepinize saygılar sunarım.

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum.

Sayın Kul?..

EMİN KUL (İstanbul) – Konuşmayacağım.

BAŞKAN – Konuşmuyorsunuz.

Sayın Bilgir?..

ÇETİN BİLGİR (Kars) – Konuşmayacağım.

BAŞKAN – Konuşmuyorsunuz.

Sayın Hadi Dilekçi; buyurun.

M. HADİ DİLEKÇİ (Kastamonu) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 626 sıra sayılı kanun tasarısının 81 inci maddesi üzerinde, şahsım adına söz almış bulunuyorum; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

626 sıra sayılı kanun tasarısıyla, Vergi Usul Kanununda, Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanunda, Gelir Vergisi Kanununda, Kurumlar Vergisi Kanununda, Katma Değer Vergisi Kanununda, Motorlu Taşıtlar Vergisi Kanununda, Belediye Gelirleri Kanununda, Damga Vergisi Kanununda, Harçlar Kanununda, Katma Değer Vergisi Mükelleflerinin Ödeme Kaydedici Cihazları Kullanmaları Mecburiyeti Hakkında Kanunda, Finansman Kanununda ve 3505 sayılı Kanunda yer alan hükümler yenilenmiş ve bu kanunlara yeni hükümler eklenmiştir.

Yapılan bu değişikliklerin gereği olarak, sözü edilen kanunların değiştirilen maddelerine atıflar yapan diğer bazı hükümlerdeki ifade ve ibarelerde de değişiklikler yapılması gerekmektedir.

Tasarının 81 inci maddesiyle, daha önceki maddelerde yapılan düzenlemeler ve kanunlara eklenen hükümlere paralel olarak, bazı maddelerin özünde bir değişiklik olmaksızın, içeriğinde yer alan ibarelerde ve ifadelerde değişiklikler yapılmaktadır. Bu maddeyle Vergi Usul Kanununun 17 nci maddesinde, Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanunun 4 üncü maddesinde, Gelir Vergisi Kanununun 15 inci maddesinde, Kurumlar Vergisi Kanununun 6 ncı maddesinde, Katma Değer Vergisi Kanununun 2 nci maddesinde, Motorlu Taşıtlar Vergisi Kanununun 2 nci maddesinde, Belediye Gelirleri Kanununun 1 inci maddesinde, Damga Vergisi Kanununun 1 inci maddesinde, Harçlar Kanununun 2 nci maddesinde, Katma Değer Vergisi Mükelleflerinin Ödeme Kaydedici Cihazları Kullanma Mecburiyeti Hakkında Kanunun 1 inci maddesinde, 3505 sayılı Kanunun 1 inci maddesinde, Finansman Kanununun 1 inci maddesinde ibare ve ifade değişiklikleri yapılmaktadır.

Maddenin hayırlı olmasını diliyor, hepinize saygılar sunuyorum. (DSP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum Sayın Dilekçi.

Madde üzerindeki görüşmeler tamamlanmıştır.

Maddeyle ilgili 68 önerge vardır. Madde 12 fıkradır; önergelerin 48'ini geliş sırasına göre işleme koyacağım.

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan kanun tasarısının 81 inci maddesinin (G) fıkrasında yer alan "...müzelerin giriş ücretlerinin % 20'si" ibaresinin "...müzelerin giriş ücretlerinin % 25'i" şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

Erdoğan Toprak Yalçın Gürtan Cihan Yazar

İstanbul Samsun Manisa

Ahmet Kabil Emin Karaa

Rize Kütahya

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan kanun tasarısının 81 inci maddesinin (G) fıkrasında yer alan "...müzelerin giriş ücretlerinin % 20'si" ibaresinin "...müzelerin giriş ücretlerinin % 30'u" şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

Erdoğan Toprak Yalçın Gürtan Cihan Yazar

İstanbul Samsun Manisa

Ahmet Kabil Emin Karaa

Rize Kütahya

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan kanun tasarısının 81 inci maddesinin (G) fıkrasında yer alan "...müzelerin giriş ücretlerinin % 20'si" ibaresinin "...müzelerin giriş ücretlerinin % 35'i" şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

Erdoğan Toprak Yalçın Gürtan Cihan Yazar

İstanbul Samsun Manisa

Ahmet Kabil Emin Karaa

Rize Kütahya

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 626 sıra sayılı kanun tasarısının 81 inci maddesinin (G) bendinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini ve aynı maddenin sonuna aşağıdaki (M) bendinin eklenmesini arz ve teklif ederiz.

Metin Bostancıoğlu Mustafa Güven Karahan Sinop Balıkesir

Fevzi Aytekin Ayhan Gürel Zerrin Yeniceli

Tekirdağ Samsun İzmir

G) 2464 sayılı Belediye Gelirleri Kanununun mükerrer 97 nci maddesinin (a) fıkrasında yer alan " "...müzelerin giriş ücretlerinin yüzde 40'ı" ibaresi, "müzelerin giriş ücretlerinin yüzde 5'i" şeklinde,

M) 3257 sayılı Sinema, Video ve Müzik Eserleri Kanununun 10 uncu maddesinin üçüncü fıkrasının 1 numaralı bendine "h- biletle girilen yerli ve yabancı film gösterimlerinden alınan yüzde 10 kesinti" alt bendinin eklenmesi şeklinde.

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan kanun tasarısının 81 inci maddesinin (B) fıkrasının 2 numaralı bendinde yer alan "500 000" ibaresinin "1 000 000" şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

Selahattin Beyribey Adil Aşırım Mustafa Güven Karahan

Kars Iğdır Balıkesir

Bülent Akarcalı Ahmet Kabil

İstanbul Rize

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan kanun tasarısının 81 inci maddesinin (B) fıkrasının 4 numaralı bendinde yer alan "...yüzde 10'una kadar indirmeye" ibaresinin "yüzde 20'sine kadar indirmeye" şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

Selahattin Beyribey Adil Aşırım Mustafa Güven Karahan

Kars Iğdır Balıkesir

Bülent Akarcalı Ahmet Kabil

İstanbul Rize

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan kanun tasarısının 81 inci maddesinin (B) fıkrasının 4 numaralı bendinde yer alan "bir katına kadar artırmaya" ibaresinin "dört katına kadar artırmaya" şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

Selahattin Beyribey Adil Aşırım Mustafa Güven Karahan

Kars Iğdır Balıkesir

Bülent Akarcalı Ahmet Kabil

İstanbul Rize

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 626 sıra sayılı kanun tasarısının 81 inci maddesinin birinci fıkrasının 4'üncü bendinin 234 üncü maddesinin ikinci fıkrasında yer alan... "götürü usulde vergiye tabi tüccar ve serbest meslek erbabı ile vergiden muaf esnaf" ibaresinin "... vergiden muaf tutulan esnaf", 235 inci maddesinin birinci fıkrasında yer alan "... götürü usule tabi veya vergiden muaf çiftçilerden" ibaresinin "... gerçek usulde vergiye tabi olmayan çiftçilerden" şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

Aslan Polat Ömer Özyılmaz Saffet Benli

Erzurum Erzurum İçel

Osman Hazer Muhammet Polat Yakup Budak

Afyon Aydın Adana

İ. Ertan Yülek Ahmet Doğan Celal Esin

Adana Adıyaman Ağrı

Cemalettin Lafçı Rıza Ulucak Alaattin Sever Aydın

Amasya Ankara Batman

Hüsamettin Korkutata Abdulhaluk Mutlu Mustafa Yünlüoğlu

Bingöl Bitlis Bolu

İsmail Coşar Ramazan Yenidede Ömer Naimi Barım Çankırı Denizli Elazığ

Tevhit Karakaya Lütfü Esengün Sıtkı Cengil

Erzincan Erzurum Adana

Ahmet Çelik Sıddık Altay Murtaza Özkanlı

Adıyaman Ağrı Aksaray

Ömer Faruk Ekinci Musa Okçu Zeki Ergezen

Ankara Batman Bitlis

Feti Görür Altan Karapaşaoğlu Ömer Vehbi Hatipoğlu

Bolu Bursa Diyarbakır

Ahmet Cemil Tunç Naci Terzi Şinasi Yavuz

Elazığ Erzincan Erzurum

Nurettin Aktaş Bedri İncetahtacı Mehmet Sılay

Gaziantep Gaziantep Hatay

Emin Aydınbaş Azmi Ateş Mehmet Fuat Fırat

İçel İstanbul İstanbul

Hüseyin Kansu Osman Yumakoğulları Hasan Dikici

İstanbul İstanbul Kahramanmaraş

Zeki Ünal Fethi Acar Salih Kapusuz

Karaman Kastamonu Kayseri

Mikail Korkmaz Mustafa Kemal Ateş Osman Pepe

Kırıkkale Kilis Kocaeli

Veysel Candan Hanifi Demirkol Kahraman Emmioğlu

Konya Eskişehir Gaziantep

Turhan Alçelik Metin Kalkan Mustafa Köylü

Giresun Hatay Isparta

Ekrem Erdem İsmail Karaman Bahri Zengin

İstanbul İstanbul İstanbul

İsmail Yılmaz Avni Doğan Abdullah Özbey

İzmir Kahramanmaraş Karaman

Zeki Karabayır Kemal Albayrak Cafer Güneş Kars Kırıkkale Kırşehir

Hasan Hüseyin Öz Metin Perli Yaşar Canbay

Konya Kütahya Malatya

Hüseyin Olgun Akın Nezir Aydın Ahmet Demircan

Ordu Sakarya Samsun

Musa Uzunkaya Ahmet Nurettin Aydın Temel Karamollaoğlu

Samsun Siirt Sıvas

Zülfükar İzol Abdulkadir Öncel Ahmet Feyzi İnceöz

Şanlıurfa Şanlıurfa Tokat

Kemalettin Göktaş İsmail İlhan Sungur Kâzım Arslan

Trabzon Trabzon Yozgat

Rıza Güneri Mustafa Ünaldı Ahmet Derin

Konya Konya Kütahya

Fikret Karabekmez Sabahattin Yıldız Salih Katırcıoğlu

Malatya Muş Niğde

Latif Öztek Ahmet Karavar Abdullah Arslan

Samsun Şanlıurfa Tokat

Maliki Ejder Arvas Fethullah Erbaş Abdullah Örnek

Van Van Yozgat

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 626 sıra saylı kanun tasarısının 81 inci maddesinin birinci fıkrasının 13 üncü bendinin "363 üncü maddesinin ikinci cümlesi "Bu davranışlar kaçakçılık suçu cezasını gerektiren bir fiile iştirak mahiyetinde oluyorsa o takdirde haklarında ayrıca bu kanunun 360 ıncı madde hükmü uygulanır" şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

Ömer Özyılmaz Aslan Polat Saffet Benli

Erzurum Erzurum İçel

Osman Hazer Muhammet Polat Yakup Budak

Afyon Aydın Adana

İbrahim Ertan Yülek Ahmet Doğan Celal Esin

Adana Adıyaman Ağrı

Cemalettin Lafçı Rıza Ulucak Alaattin Sever Aydın Amasya Ankara Batman

Suat Pamukçu Abdulhaluk Mutlu Mustafa Yünlüoğlu

Bayburt Bitlis Bolu

İsmail Coşar Zülfikar Gazi Ramazan Yenidede

Çankırı Çorum Denizli

Ömer Naimi Barım Tevhit Karakaya Lütfü Esengün

Elazığ Erzincan Erzurum

Sıtkı Cengil Ahmet Çelik Sıddık Altay

Adana Adıyaman Ağrı

Murtaza Özkanlı Ömer Faruk Ekinci Musa Okçu

Aksaray Ankara Batman

Zeki Ergezen Feti Görür Altan Karapaşaoğlu

Bitlis Bolu Bursa

Ömer Vehbi Hatipoğlu Ahmet Cemil Tunç Şinasi Yavuz

Diyarbakır Elazığ Erzurum

Nurettin Aktaş Mehmet Sılay Emin Aydınbaş

Gaziantep Hatay İçel

Azmi Ateş Mehmet Fuat Fırat Hüseyin Kansu İstanbul İstanbul İstanbul

Osman Yumakoğulları Hasan Dikici Zeki Ünal

İstanbul Kahramanmaraş Karaman

Fethi Acar Salih Kapusuz Mikail Korkmaz

Kastamonu Kayseri Kırıkkale

Musta Kemal Ateş Osman Pepe Veysel Candan

Kilis Kocaeli Konya

Hanifi Demirkol Turhan Alçelik Metin Kalkan

Eskişehir Giresun Hatay

İsmail Kahraman Ekrem Erdem Abdullah Özbey

İstanbul İstanbul Karaman

Zeki Karabayır Memduh Büyükkılıç Kemal Albayrak

Kars Kayseri Kırıkkale

Cafer Güneş Hüseyin Arı Hasan Hüseyin Öz

Kırıkkale Konya Konya

Metin Perli Yaşar Canbay Nedim İlci

Kütahya Malatya Muş

Hüseyin Olgun Akın Nezir Aydın Ahmet Demircan Ordu Sakarya Samsun

Musa Uzunkaya Ahmet Nurettin Aydın Zülfükar İzol

Samsun Siirt Şanlıurfa

Abdulkadir Öncel Ahmet Feyzi İnceöz İsmail İlhan Sungur

Şanlıurfa Tokat Trabzon

Şaban Şevli Kâzım Arslan Rıza Güneri Van Yozgat Konya

Mustafa Ünaldı Ahmet Derin Sabahattn Yıldız

Konya Kütahya Muş

Salih Katırcıoğlu Latif Öztek Ahmet Karavar

Niğde Samsun Şanlıurfa

Abdullah Arslan Bekir Sobacı Maliki Ejder Arvas

Tokat Tokat Van

Fethullah Erbaş

Van

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 626 sıra sayılı kanun tasarısının 81 inci maddesinin birinci fıkrasının 5 inci bendinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

Değişik metin:

5.- 240 ıncı maddesinin birinci fıkrasında yer alan parantez içi hüküm "...(kazançları basit usulde tespit edilenler dahil)...", 251 inci maddesinin birinci fıkrasında yer alan "...ticaret, sanat ve serbest meslek..." ibaresi, "...serbest meslek..."

Ömer Özyılmaz Saffet Benli Aslan Polat

Erzurum İçel Erzurum

Osman Hazer Muhammet Polat Yakup Budak

Afyon Aydın Adana

İbrahim Ertan Yülek Ahmet Doğan Celal Esin

Adana Adıyaman Ağrı

Cemalettin Lafçı Rıza Ulucak Alaattin Sever Aydın

Amasya Ankara Batman

Suat Pamukçu Abdulhaluk Mutlu Mustafa Yünlüoğlu Bayburt Bitlis Bolu

İsmail Coşar Zülfikar Gazi Ramazan Yenidede

Çankırı Çorum Denizli

Ömer Naimi Barım Tevhit Karakaya Lütfü Esengün

Elazığ Erzincan Erzurum

Sıtkı Cengil Ahmet Çelik Sıddık Altay

Adana Adıyaman Ağrı

Murtaza Özkanlı Ömer Faruk Ekinci Musa Okçu

Aksaray Ankara Batman

Zeki Ergezen Feti Görür Altan Karapaşaoğlu

Bitlis Bolu Bursa

Ömer Vehbi Hatipoğlu Ahmet Cemil Tunç Şinasi Yavuz

Diyarbakır Elazığ Erzurum

Nurettin Aktaş Bedri İncetahtacı Mehmet Sılay

Gaziantep Gaziantep Hatay

Emin Aydınbaş Azmi Ateş Mehmet Fuat Fırat

İçel İstanbul İstanbul

Hüseyin Kansu Osman Yumakoğulları Hasan Dikici

İstanbul İstanbul Kahramanmaraş

Fethi Acar Salih Kapusuz Mikail Korkmaz

Kastamonu Kayseri Kırıkkale

Mustafa Kemal Ateş Osman Pepe Veysel Candan

Kilis Kocaeli Konya

Hanifi Demirkol Turhan Alçelik Metin Kalkan

Eskişehir Giresun Hatay

Mustafa Köylü Ekrem Erdem İsmail Kahraman

Isparta İstanbul İstanbul

Bahri Zengin Avni Doğan Abdullah Özbey

İstanbul Kahramanmaraş Karaman

Zeki Karabayır Memduh Büyükkılıç Kemal Albayrak

Kars Kayseri Kırıkkale

Cafer Güneş Hüseyin Arı Hasan Hüseyin Öz

Kırşehir Konya Konya

Metin Perli Yaşar Canbay Hüseyin Olgun Akın

Kütahya Malatya Ordu

Nezir Aydın Ahmet Demircan Musa Uzunkaya

Sakarya Samsun Samsun

Ahmet Nurettin Aydın Zülfükar İzol Abdulkadir Öncel

Siirt Şanlıurfa Şanlıurfa

Ahmet Feyzi İnceöz İsmail İlhan Sungur Şaban Şevli

Tokat Trabzon Van

Kâzım Arslan Rıza Güneri Mustafa Ünaldı

Yozgat Konya Konya

Ahmet Derin Fikret Karabekmez Sabahattin Yıldız

Kütahya Malatya Muş

Salih Katırcıoğlu Latif Öztek Ahmet Karavar

Niğde Samsun Şanlıurfa

Abdullah Arslan Bekir Sobacı Maliki Ejder Arvas

Tokat Tokat Van

Fethullah Erbaş Abdullah Örnek

Van Yozgat

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 626 sıra sayılı kanun tasarısının 81 inci maddesinin birinci fıkrasının 15 inci bendindeki "kaçakçılık suçu teşkil eden fiillerin işlendiğinin tespitinden önce" ibaresinin "kaçakçılık suçu oluşturan fiillerin işlendiğinin tespitinden önce" şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

Osman Hazer Ömer Özyılmaz Aslan Polat

Afyon Erzurum Erzurum

Saffet Benli Muhammet Polat Yakup Budak

İçel Aydın Adana

Celal Esin Cemalettin Lafçı Rıza Ulucak

Ağrı Amasya Ankara

Suat Pamukçu Hüsamettin Korkutata Mustafa Yünlüoğlu

Bayburt Bingöl Bolu

İsmail Coşar Zülkifar Gazi Ömer Naimi Barım Çankırı Çorum Elazığ

Tevhit Karakaya Sıtkı Cengil Ahmet Çelik

Erzincan Adana Adıyaman

M. Sıddık Altay M. Ziyattin Tokar Murtaza Özkanlı

Ağrı Ağrı Aksaray

Ömer Faruk Ekinci Ersönmez Yarbay Musa Okçu

Ankara Ankara Batman

Feti Görür Mehmet Altan Karapaşaoğlu Mehmet Aykaç

Bolu Bursa Çorum

Sacit Günbey Ömer Vehbi Hatipoğlu Şinasi Yavuz

Diyarbakır Diyarbakır Erzurum

Mehmet Bedri İncetahtacı Azmi Ateş Mehmet Fuat Fırat

Gaziantep İstanbul İstanbul

Hüseyin Kansu Osman Yumakoğulları Mustafa Kemal Ateş

İstanbul İstanbul Kilis

Osman Pepe Hanifi Demirkol Kahraman Emmioğlu

Kocaeli Eskişehir Gaziantep

Turhan Alçelik Zeki Karabayır Memduh Büyükkılıç

Giresun Kars Kayseri

Kemal Albayrak Veysel Candan Metin Perli

Kırıkkale Konya Kütahya

Nedim İlci Hüseyin OIgun Akın Nezir Aydın Muş Ordu Sakarya

Ahmet Nurettin Aydın Abdulkadir Öncel Ahmet Feyzi İnceöz

Siirt Şanlıurfa Tokat

İsmail İlhan Sungur Şaban Şevli Remzi Çetin

Trabzon Van Konya

T. Rıza Güneri Ahmet Derin Fikret Karabekmez

Konya Kütahya Malatya

Sabahattin Yıldız M. Salih Katırcıoğlu Cevat Ayhan

Muş Niğde Sakarya

Latif Öztek Musa Demirci Abdullah Arslan

Samsun Sıvas Tokat

Bekir Sobacı Maliki Ejder Arvas Fethullah Erbaş

Tokat Van Van

İlyas Arslan Abdullah Örnek

Yozgat Yozgat

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 626 sıra sayılı kanun tasarısının 81 inci maddesinin üçüncü fıkrasının üçüncü bendinin 57 nci maddesinin ikinci fıkrasında yer alan "Muafiyetten veya götürü gider usulünden gerçek usule geçen çiftçilerin..." ibaresi "gerçek usule tabi olan çiftçilerin..." şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

Saffet Benli Osman Hazer Muhammet Polat

İçel Afyon Aydın

Mehmet Bedri İncetahtacı Ömer Özyılmaz Aslan Polat

Gaziantep Erzurum Erzurum

Yakup Budak İ. Ertan Yülek Ahmet Doğan

Adana Adana Adıyaman

Celal Esin Cemalettin Lafçı Rıza Ulucak

Ağrı Amasya Ankara

Alaattin Sever Aydın Suat Pamukçu Abdulhaluk Mutlu

Batman Bayburt Bitlis

Mustafa Yünlüoğlu İsmail Coşar Ramazan Yenidede

Bolu Çankırı Denizli

Ömer Naimi Barım Tevhit Karakaya Lütfü Esengün

Elazığ Erzincan Erzurum

Sıtkı Cengil Ahmet Çelik Mehmet Sıddık Altay

Adana Adıyaman Ağrı

Murtaza Özkanlı Ömer Faruk Ekinci Musa Okçu

Aksaray Ankara Batman

Zeki Ergezen Feti Görür Mehmet Altan Karapaşaoğlu

Bitlis Bolu Bursa

Ömer Vehbi Hatipoğlu Ahmet Cemil Tunç Şinasi Yavuz

Diyarbakır Elazığ Erzurum

Nurettin Aktaş Mehmet Sılay Mehmet Emin Aydınbaş

Gaziantep Hatay İçel

Azmi Ateş Mehmet Fuat Fırat Hüseyin Kansu

İstanbul İstanbul İstanbul

Osman Yumakoğulları Hasan Dikici Ahmet Dökülmez

İstanbul Kahramanmaraş Kahramanmaraş

Zeki Ünal Fethi Acar Salih Kapusuz

Karaman Kastamonu Kayseri

Mikail Korkmaz Mustafa Kemal Ateş Osman Pepe

Kırıkkale Kilis Kocaeli

Veysel Candan Hanifi Demirkol Kahraman Emmioğlu

Konya Eskişehir Gaziantep

Turhan Alçelik Süleyman Metin Kalkan Ekrem Erdem

Giresun Hatay İstanbul

İsmail Kahraman Bahri Zengin Avni Doğan

İstanbul İstanbul Kahramanmaraş

Mustafa Kamalak Abdullah Özbey Zeki Karabayır

Kahramanmaraş Karaman Kars

Memduh Büyükkılıç Kemal Albayrak Cafer Güneş Kayseri Kırıkkale Kırşehir Hüseyin Arı Hasan Hüseyin Öz Metin Perli Konya Konya Kütahya

Yaşar Canbay Nedim İlci Hüseyin Olgun Akın Malatya Muş Ordu

Nezir Aydın Ahmet Demircan Musa Uzunkaya Sakarya Samsun Samsun

Ahmet Nurettin Aydın Zülfükar İzol Abdulkadir Öncel Siirt Şanlıurfa Şanlıurfa

Ahmet Feyzi İnceöz İsmail İlhan Sungur Şaban Şevli Tokat Trabzon Van

T. Rıza Güneri Mustafa Ünaldı Ahmet Derin Konya Konya Kütahya

Fikret Karabekmez Sabahattin Yıldız Latif Öztek

Malatya Muş Samsun

Ahmet Karavar Bekir Sobacı Maliki Ejder Arvas

Şanlıurfa Tokat Van

Fethullah Erbaş Abdullah Örnek

Van Yozgat

BAŞKAN – Diğer önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 626 sıra sayılı kanun tasarısının 81 inci maddesinin dördüncü fıkrasının birinci bendinin mükerrer 6 ncı maddesinde geçen "... kazancını paylaşmak amacıyla kurdukları..." ibaresinden sonra gelmek üzere "... ve vergi dairesinden bu şekilde mükellefiyet tesisini talep ettikleri..." şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

Ömer Özyılmaz Osman Hazer Saffet Benli

Erzurum Afyon İçel

Muhammet Polat Mehmet Bedri İncetahtacı Aslan Polat

Aydın Gaziantep Erzurum

Yakup Budak İ. Ertan Yülek Ahmet Doğan

Adana Adana Adıyaman

Celal Esin Cemalettin Lafçı Rıza Ulucak

Ağrı Amasya Ankara

Alaattin Sever Aydın Suat Pamukçu Abdulhaluk Mutlu

Batman Bayburt Bitlis

Mustafa Yünlüoğlu İsmail Coşar Zülfikar Gazi

Bolu Çankırı Çorum

Ramazan Yenidede Ömer Naimi Barım Tevhit Karakaya

Denizli Elazığ Erzincan

Lütfü Esengün Sıtkı Cengil Ahmet Çelik

Erzurum Adana Adıyaman

Sıddık Altay Murtaza Özkanlı Ömer Faruk Ekinci

Ağrı Aksaray Ankara

Musa Okçu Zeki Ergezen Feti Görür

Batman Bitlis Bolu

Mehmet Altan Karapaşaoğlu Ömer Vehbi Hatipoğlu Ahmet Cemil Tunç

Bursa Diyarbakır Elazığ

Şinasi Yavuz Nurettin Aktaş Lütfi Doğan

Erzurum Gaziantep Gümüşhane

Mehmet Sılay Mehmet Emin Aydınbaş Azmi Ateş

Hatay İçel İstanbul

Mehmet Fuat Fırat Hüseyin Kansu Osman Yumakoğulları

İstanbul İstanbul İstanbul

Hasan Dikici Zeki Ünal Fethi Acar

Kahramanmaraş Karaman Kastamonu

Salih Kapusuz Mikail Korkmaz Mustafa Kemal Ateş

Kayseri Kırıkkale Kilis

Osman Pepe Veysel Candan Hanifi Demirkol

Kocaeli Konya Eskişehir

Kahraman Emmioğlu Turhan Alçelik Metin Kalkan

Gaziantep Giresun Hatay

Ekrem Erdem İsmail Kahraman Abdullah Özbey

İstanbul İstanbul Karaman

Zeki Karabayır Memduh Büyükkılıç Kemal Albayrak

Kars Kayseri Kırıkkale

Cafer Güneş Hüseyin Arı Hasan Hüseyin Öz

Kırşehir Konya Konya

Metin Perli Yaşar Canbay Nedim İlci

Kütahya Konya Muş

Hüseyin Olgun Akın Nezir Aydın Ahmet Demircan

Ordu Sakarya Samsun

Musa Uzunkaya Ahmet Nurettin Aydın Zülfükar İzol

Samsun Siirt Şanlıurfa

Abdulkadir Öncel Ahmet Fevzi İnceöz İsmail İlhan Sungur

Şanlıurfa Tokat Trabzon

Şaban Şevli Kâzım Arslan Teoman Rıza Güneri

Van Yozgat Konya

Mustafa Ünaldı Ahmet Derin Sabahattin Yıldız

Konya Kütahya Muş

M. Salih Katırcıoğlu Latif Öztek Ahmet Karavar

Niğde Samsun Şanlıurfa

Abdullah Arslan Bekir Sobacı Maliki Ejder Arvas

Tokat Tokat Van

Fethullah Erbaş Abdullah Örnek

Van Yozgat

BAŞKAN – Diğer önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 626 sıra sayılı kanun tasarısının 81 inci maddesinin beşinci fıkrasının ikinci bendinin 17 nci maddesinin 4 numaralı fıkrasının 3297 sayılı Kanunla değişik (b) bendinde yer alan "...vergiden muaf olan küçük çiftçiler ile kazançları götürü gider usulüne göre tespit edilen çiftçiler..." ibaresi " ...gerçek usulde vergiye tabi olmayan çiftçiler ile aynı kanunun 66 ncı maddesine göre vergiden muaf olunan serbest meslek erbabı..." şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

Ömer Özyılmaz Saffet Benli Osman Hazer

Erzurum İçel Afyon

Muhammet Polat Bedri İncetahtacı Aslan Polat

Aydın Gaziantep Erzurum

Yakup Budak İ. Ertan Yülek Ahmet Doğan

Adıyaman Adana Adıyaman

Celal Esin Cemalettin Lafçı Rıza Ulucak

Ağrı Amasya Ankara

Alaattin Sever Aydın Suat Pamukçu Abdulhaluk Mutlu

Batman Bayburt Bitlis

Mustafa Yünlüoğlu İsmail Coşar Zülfikar Gazi

Bolu Çankırı Çorum

Ramazan Yenidede Ömer Naimi Barım Tevhit Karakaya

Denizli Elazığ Erzincan

Lütfü Esengün Sıtkı Cengil Ahmet Çelik

Erzurum Adana Adıyaman

Sıddık Altay Murtaza Özkanlı Ömer Faruk Ekinci

Ağrı Aksaray Ankara

Musa Okçu Zeki Ergezen Feti Görür

Batman Bitlis Bolu

Altan Karapaşaoğlu Ömer Vehbi Hatipoğlu Ahmet Cemil Tunç

Bursa Diyarbakır Elazığ

Şinasi Yavuz Nurettin Aktaş Mehmet Sılay

Erzurum Gaziantep Hatay

Emin Aydınbaş Azmi Ateş Mehmet Fuat Fırat

İçel İstanbul İstanbul

Hüseyin Kansu Osman Yumakoğulları Hasan Dikici

İstanbul İstanbul Kahramanmaraş

Fethi Acar Salih Kapusuz Mikail Korkmaz

Kastamonu Kayseri Kırıkkale

Mustafa Kemal Ateş Osman Pepe Veysel Candan

Kilis Kocaeli Konya

Hanifi Demirkol Kahraman Emmioğlu Turhan Alçelik

Eskişehir Gaziantep Giresun

Metin Kalkan Mustafa Köylü Ekrem Erdem

Hatay Isparta İstanbul

İsmail Kahraman Bahri Zengin Abdullah Özbey

İstanbul İstanbul İstanbul

Zeki Karabayır Memduh Büyükkılıç Kemal Albayrak

Kars Kayseri Kırıkkale

Cafer Güneş Hüseyin Arı Hasan Hüseyin Öz

Kırşehir Konya Konya

Metin Perli Yaşar Canbay Nedim İlci

Kütahya Malatya Muş

Hüseyin Olgun Akın Nezir Aydın Ahmet Demircan

Ordu Sakarya Samsun

Musa Uzunkaya Ahmet Nurettin Aydın Zülfükar İzol Samsun Siirt Şanlıurfa

Abdulkadir Öncel Ahmet Feyzi İnceöz Kemalettin Göktaş

Şanlurfa Tokat Trabzon

İsmail İlhan Sungur Şaban Şevli Kâzım Arslan

Trabzon Van Yozgat

Rıza Güneri Mustafa Ünaldı Ahmet Derin

Konya Konya Kütahya

Fikret Karabekmez Sabahattin Yıldız Salih Katırcıoğlu

Malatya Muş Niğde

Latif Öztek Ahmet Karavar Abdullah Arslan

Samsun Şanlıurfa Tokat

Bekir Sobacı Maliki Ejder Arvas Fethullah Erbaş

Tokat Van Van

Abdullah Örnek

Yozgat

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, işleme konulacak okutmamız gereken 33 önergeden Sayın Yalçın Gürtan ve Sayın Mustafa Güven Karahan Başkanlığa başvurarak imzalarını çektiler, önergelerde yeterli imza kalmadığı için o önergeleri işleme koyamıyorum.

Son önerge kalmıştır; onu da şimdi okutarak işleme koyacağım. Dikkatinize sunuyorum; bu önerge, ayrıca, en aykırı önergedir, yeniden okutmadan işleme alacağım.

Buyurun:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 626 sıra sayılı Kanun Tasarısının 81 inci maddesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini ve bu değişiklik nedeniyle Kanun Tasarısının ismine "Belediye Gelirleri Kanunu"ndan sonra gelmek üzere "4208 sayılı Kanun" ibaresinin eklenmesini arz ve teklif ederiz.

Metin Bostancıoğlu Ayhan Gürel Metin Öney

Sinop Samsun İzmir

Kâzım Üstüner Fevzi Aytekin

Burdur Tekirdağ

"A) 4/1/1961 tarihli ve 213 sayılı Vergi Usul Kanununun;

1- 5 inci maddesinin üçüncü fıkrasında yer alan "...(Götürü usulde vergilendirilen mükellefler dahil)..." ibaresi "...(Kazancı basit usulde tespit edilenler dahil)...",

2- 30 uncu maddesinin 7 numaralı bendinin ikinci paragrafında yer alan "...yapıldığı dönemde elde edilmiş ve vergisi ödenmemiş kazanç olarak dönem..." ibaresi "...mevcudiyetinin tespit edildiği dönemden bir önceki dönemde elde edilmiş ve vergisi ödenmemiş kazanç olarak ilgili dönem...",

3- 109 uncu maddesinin ikinci fıkrasında yer alan "Ücret ve kazançları götürü usulde tespit edilen tüccar, hizmet ve serbest meslek erbabının..." ibaresi "Diğer ücret elde eden hizmet erbabının...",

4- 154 üncü maddesinin 3 numaralı bendinde yer alan "...götürü usulde..." ibaresi "...basit usulde...",

5- 173 üncü maddesinin birinci fıkrasının 2 numaralı bendinde yer alan "Gelir Vergisi Kanununa göre kazançları götürü olarak tespit edilenler ile götürü gider usulüne tabi olan çiftçiler;" ibaresi "Gelir Vergisi Kanununa göre kazançları basit usulde tespit edilenler;",

6- 173 üncü maddesinin birinci fıkrasının 1 numaralı bendinde yer "...muaf olan esnaf ve çiftçiler;" ibaresinin "...muaf olan esnaf ve gerçek usulde vergiye tabi olmayan çiftçiler;",

7- 232, 233 ve 234 üncü maddelerinin birinci fıkralarında yer alan "...ikinci sınıf tüccarlarla..." ibaresi "...ikinci sınıf tüccarlar, kazancı basit usulde tespit edilenlerle..."; 232 nci maddesinin 3 numaralı bendinde yer alan "Kazançları götürü usulde tespit olunan tüccarlara;" ibaresi "Kazançları basit usulde tespit olunan tüccarlara;"; 234 üncü maddesinin ikinci fıkrasında yer alan "...götürü usulde vergiye tabi tüccar ve serbest meslek erbabı ile vergiden muaf esnaf..." ibaresi "...vergiden muaf esnaf...",

8- 238 inci maddesinin birinci fıkrasında yer alan "...götürü ücret..." ibaresi "...diğer ücret...",

9- 235 inci maddesinin birinci fıkrasında yer alan "...götürü usule tabi veya vergiden muaf çiftçilerden..." ibaresi "...gerçek usulde vergiye tabi olmayan çiftçilerden...",

10- 240 ıncı maddesinin birinci fıkrasında yer alan parantez içi hüküm "...(Kazancı basit usulde tespit edilenler dahil)...",

11- 251 inci maddesinin birinci fıkrasında yer alan "Kazançları götürü usulde tespit edilen ticaret, sanat ve serbest meslek erbabı ile götürü gider usulünü..." ibaresi "Kazançları basit usulde tespit edilen ticaret erbabı ile götürü gider usulünü...",

12- Mükerrer 298 inci maddesinin birinci fıkrasının 1 numaralı bendinden "Değeri 5 000 lirayı geçmeyen iktisadî kıymetler, iktisadî kıymetlerin maliyet bedellerine eklenmiş bulunan kur farkları, sinema filmleri, alameti farika hakları, peştemallıklar, özel maliyet bedelleri,..." ibaresi "iktisadî kıymetlerine maliyet bedellerine eklenmiş bulunan kur farkları ve kredi faizleri, sinema filmleri, alameti farika hakları, peştemallıklar...",

13- 331 inci maddesinin parantez içi hükmünde geçen "(kaçakçılık, ağır kusur, kusur...)" ibaresi "(vergi ziyaı cezası..."),

14- 333 üncü maddesinin üçüncü fıkrası "Bu Kanunun 359 uncu maddesinde yazılı fiilerin işlenmesi halinde bu fiiller için 359 ve 360 ıncı maddelerde öngörülen cezalar bu fiilleri işleyenler hakkında hükmolunur.”,

15 - Dördüncü Kitabının İkinci Kısmında yer alan Üçüncü Bölüm, İkinci Bölüm,

16 - 335 inci maddesinde yer alan "kaçakçılık, ağır kusur veya kusurda_" ibaresi "vergi ziyaı cezasında_",

17 - 336 ncı maddesinin birinci fıkrasında yer alan "... kaçakçılık ve usulsüzlük veya ağır kusur ve usulsüzlük veyahut kusur ile usulsüzlük_" ibaresi "... vergi ziyaı ve usulsüzlük_ şeklinde, ikinci fıkrasında yer alan “_ kaçakçılık, ağır kusur veya kusur_” ibaresi “_vergi ziyaı_”,

18 - 337 nci maddesinin birinci fıkrasında yer alan “_kaçakçılık, ağır kusur, kusur _” ibaresi “_vergi ziyaı_”,

19 - 363 üncü maddesinin ikinci cümlesi “Bu hareketler kaçakçılık suçu cezasını gerektiren bir fiile iştirak mahiyetinde olduğu takdirde haklarında ayrıca bu Kanunun 344 üncü maddesinin üçüncü fıkrası hükmü uygulanır.”,

20 - 367 nci maddesinin birinci fıkrasında yer alan “...344 üncü maddenin 1-6 numaralı bentlerinde yazılı kaçakçılık suçlarını veya kaçakçılığa teşebbüs suçlarını...” ibaresi “...359 ve 360 ıncı maddelerde yazılı kaçakçılık ve iştirak suçlarını ...” aynı fıkrada yer alan "...defterdarlığın mütalaasıyla,..." ibaresinin de "... defterdarlığın ve gelirler bölge müdürlüğünün mütalaasıyla,...", dördüncü fıkrası “359 ve 360 ıncı maddeler uyarınca uygulanan hapis cezaları, vergi ziyaı cezası veya usulsüzlük cezalarının ayrıca uygulanmasına engel teşkil etmez" ve beşinci fıkrasında yer alan "...kısmının 1-3 üncü bölümlerinde..." ibaresi "...kısmında...",

21 - 371 inci maddesinin birinci fıkrasında yer alan “...kaçakçılık (338, 346 ve 347 nci maddelerde yazılı şekilde yapılanlar dahil) ağır kusur ve kusur mahiyetindeki” ibaresi “...vergi ziyaı cezasını gerektiren (360 ıncı maddede yazılı iştirak şeklinde yapılanlar dahil)...", aynı fıkrada yer alan “... kaçakçılık, ağır kusur ve kusur cezaları kesilmez” ibaresi “_vergi ziyaı cezası kesilmez”, 2 numaralı bendinin parantez içi hükmü “...(kaçakçılık suçu teşkil eden fiillerin işlendiğinin tespitinden önce)...” aynı maddenin ikinci fıkrasında geçen “...kaçakçılık ve kaçakçılığa teşebbüs fiillerini işleyenler hakkında 338, 346 ve 347 nci madde hükümleri_” ibaresi “...kaçakçılık suçlarını işleyenler hakkında 360 ıncı madde hükmü_”,

22- 374 üncü maddesinin birinci fıkrasının 1 numaralı bendinde yer alan "Kusur, ağır kusur ve kaçakçılık cezalarından,..." ibaresi "Vergi ziyaı cezasında,..." ikinci fıkrası "Ancak 336 ncı madde hükmüne göre vergi ziyaı cezası ile usulsüzlüğün birleşmesi halinde kesilecek ceza, vergi ziyaı cezası için belli edilen zamanaşımı süresi için kesilir.",

23- Geçici 4 üncü maddesinin ikinci fıkrasında yer alan "...kusur..." ibaresi "...vergi ziyaı...",

24- Geçici 5 inci maddede yer alan "...götürü usulden (Zirai kazançlarda götürü gider usulü dahil) gerçek usule geçecek olan mükelleflerin..." ibaresi "...veya basit usulden gerçek usule geçecek olan mükellefler ile öteden beri faaliyete devam eden serbest meslek erbabının...",

25- 135 inci maddesinin ikinci fıkrasında yer alan "...Stajyer Gelirler Kontrolörleri..." ibaresi "...Stajyer Gelirler Kontrolörleri, Gelirler Genel Müdürlüğünün merkez ve taşra teşkilatında müdür kadrolarında görev yapanlar...",

26- 247 nci maddesinin birinci fıkrasının 1 numaralı bendinin "Gelir vergisi Kanununa göre diğer ücret kapsamında vergilendirilenler;",

27- 352 nci maddesinin 1 inci derece usulsüzlüklerle ilgili 9 numaralı bendinde yer alan "Götürü matrahlar..." ibaresi "Diğer ücretler...", Kanuna bağlı usulsüzlük cezalarına ait cetvelin mükellef grupları sütununun 5 numaralı satırında yer alan "Götürü usulde gelir vergisine tabi olanlar" ibaresi "Kazancı basit usulde tespit edilenler"

28- 11 inci maddesinin üçüncü fıkrasında yer alan "...alım satıma taraf olanlar ile hizmetten yararlananlar, aralarında zımnen dahi olsa irtibat olduğu tespit olunanlar..." ibaresi "...alım satıma taraf olanlar, hizmetten yararlananlar ve aralarında doğrudan veya hısımlık nedeniyle ya da sermaye, organizasyon veya yönetimine katılmak veya menfaat sağlamak suretiyle dolaylı olarak ilişkide bulunduğu tespit olunanlar...", şeklinde,

B) 21/7/1953 tarihli ve 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanunun;

1- 9 uncu maddesinin birinci fıkrasında yer alan "Vergi Usul Kanununun 344 üncü maddesinde sayılan kaçakçılık halleriyle mükerrer 347 nci maddesinin 1 numaralı bendinde belirtilen_" ibaresi "213 sayılı Vergi Usul Kanununun 344 üncü maddesi uyarınca vergi ziyaı cezası kesilmesini gerektiren haller ile 359 uncu maddesinde sayılan _",

2- 51 inci maddesinin ikinci fıkrasında yer alan "5.000" ibaresi "500.000",

3- 51 inci maddesinin üçüncü fıkrasında geçen "_kaçakçılık, ağır kusur ve kusur cezaları_" ibaresi " _vergi ziyaı cezası_",

4- 51 inci maddesinin dördüncü fıkrasında yer alan "...iki katına kadar artırmaya veya bu nispetleri %30'una kadar indirmeye, yeniden kanunî hadlerine getirmeye ve gecikme zammı asgarî miktarını 10 katına ..." ibaresi "...%10'una kadar indirmeye, bir katına kadar artırmaya ve gecikme zammı asgarî miktarını 3 katına ..." şeklinde;

C) 31/12/1960 tarihli ve 193 sayılı Gelir Vergisi Kanununun;

1- 7 nci maddesinde geçen "Sair kazanç ve iratlarda..." ibaresi "Diğer kazanç ve iratlarda...",

2- 37 nci maddesinde ve 51 inci madde başlığında ve birinci fıkranın ilk cümlesinde yer alan "... götürü..." ibaresi "...basit...",

3- 57 nci maddesinin üçüncü fıkrasında yer alan "Muafiyetten veya götürü gider usulünden gerçek usule geçen çiftçilerin _" ibaresi "Gerçek usule geçen çiftçilerin ...",

4 -59 uncu maddesinin birinci fıkrasında yer alan "_işletme hesabı veya götürü gider usulleri yerine_" ibaresi "_işletme hesabı yerine_",

5- 64 üncü maddesinin başlığında yer alan "Götürü Usul:" ibaresi "Diğer ücretler", birinci fıkrasında yer alan "_Maliye Bakanlığınca tanzim edilecek cetvellerde belirtilen iş nevilerine göre götürü olarak tespit edilir." ibaresi "_takvim yılı başında geçerli olan ve sanayi kesiminde çalışan 16 yaşından büyük işçiler için uygulanan asgarî ücretin yıllık brüt tutarıdır.", 1 numaralı bendinde yer alan "_götürü usulde tespit edilen ticaret, sanat ve serbest meslek erbabı_" ibaresi "_basit usulde tespit edilen ticaret erbabı_", 5 numaralı bendinde geçen "_Maliye Bakanlığınca götürü ücret usulüne alınanlar." İbaresi "_Maliye Bakanlığınca bu kapsama alınanlar.", diğer maddelerde madde başlıkları dahil geçen "götürü ücret" ibareleri "diğer ücret",

6- Mükerrer 75 inci maddesinin birinci fıkrasında yer alan "_1/3’ü_" ibaresi "_1/5’i_",

7- 88 inci maddesinde yer alan "_54 üncü maddeye göre hesaplanan gider fazlalığından doğanlar dahil, mükerrer 80 inci maddede yazılı değer artışı kazançlarından..." ibaresi "_80 inci maddede yazılı diğer kazanç ve iratlardan...",

8- 94 üncü maddesinin birinci fıkrasının; 2 numaralı bendinin parantez içinde yer alan "(69 uncu maddede yazılı olanlara ve noterlere_)" ibaresi "(Noterlere_)", 13 numaralı bendinde yer alan “ Götürü usule tabi olan ticaret ve serbest meslek erbabı ile esnaf muaflığından..." ibaresi "esnaf muaflığından...",

9- 101 inci maddede yer alan "_diğer kazanç ve iratlarla ilgili_" ibaresi "_bu kazanç dışındaki diğer kazanç ve iratlarla ilgili_",

10- 109 uncu maddesinin ikinci ve üçüncü fıkralarında yer alan "2 ve 3 numaralı bentlerde yazılı kazanç ve ücret_" ibareleri "2 numaralı bentte yazılı diğer ücret_",

11- 110 uncu maddenin başlığında yer alan "_Götürü Kazanç ve Ücret_" ibaresi "_Diğer Ücret_", 1 numaralı fıkrasında yer alan "...götürü matrahtan..." ibaresi "...diğer ücret matrahından...", mükerrer 121 inci maddesinin başlığı "Vergi alacağının mahsubu",

12- 121 inci maddesinin birinci fıkrasında yer alan "_bu Kanuna göre kesilmiş veya götürü usulde tespit edilmiş olan kazanç ve ücretler dolayısıyla ödenmiş_" ibaresi "_bu Kanuna göre kesilmiş_",

13- Geçici 35 inci maddesinin 1 numaralı fıkrasında yer alan "1.1.1990-31.12.1999..." ibaresi "1.1.1990-31.12.1998...",

14- Ek 2 nci maddede yer alan "_ Hazine ve Dış Ticaret Müsteşarlığı_" ibareleri "_Hazine Müsteşarlığı_",

15- 108 inci maddesinin 3 numaralı bendi "Diğer ücretlerde vergilendirme dönemi hizmetin ifa olunduğu takvim yılıdır." diğer maddelerde geçen "bütçe yılı" ibareleri "takvim yılı",

16- 64 üncü maddesinin son fıkrasının "Diğer ücretler için yıllık beyanname verilmez, diğer gelirler nedeniyle beyanname verilmesi halinde bunlar beyannameye ithal edilmez",

17- 106, 109 ve 118 inci maddelerinde (madde başlığı dahil) yer alan "Götürü usulde tespit edilen_" ibarelerinin "Diğer_", 122 nci maddesinde yer alan "Ücretleri götürü olarak tespit edilen_" ibaresinin "Diğer ücret kapsamından vergilendirilen_" şeklinde;

D) 3/6/1949 tarihli ve 5422 sayılı Kurumlar Vergisi Kanununun;

1- Mükerrer 6 ncı maddesinde geçen "...kurdukları ortaklıklar..." ibaresinin "_kurdukları ortaklıklardan vergi dairesinden bu şekilde mükellefiyet tesis edilmesini talep edenler_",

2– 44 üncü maddesinde geçen "...kesilmiş olan vergiler..." ibaresinden sonra gelmek üzere "(yatırım fonlarının katılma belgeleri ile yatırım ortaklıklarının hisse senetlerinden elde edilen kar payları üzerinden fon veya ortaklık bünyesinde hesaplanan vergiler dahil)" ibareleri eklenmiş,

3- 12 nci maddesinin 7 numaralı bendinde geçen "_sair kazanç ve iratlar_" ibareleri "_diğer kazanç ve iratlar_",

4- 24 üncü maddenin birinci fıkrasında geçen "_sair kazanç ve iratları_" ibareleri "_diğer kazanç ve iratları_",

5- 45 inci maddenin (b) bendinde geçen "_arızî kazançlar tabirleri, Gelir Vergisi Kanununun mükerrer 80 inci ve 82 nci maddeleri_" ibareleri "_diğer kazanç ve iratlar tabirleri Gelir Vergisi Kanununun 80 inci maddesi_",

6- Geçici 24 üncü maddenin birinci fıkrasında yer alan "...31/12/1998..." ibaresi "...31/12/2003...", ikinci fıkrasında yer alan "...% 25...", "...% 0,75...", "...% 28,75...", "% 32,5..." ibareleri sırasıyla “...% 30'un”, “...% 0,70...”, “% 33,5...”, “...% 37...”;

7- 7 nci maddenin 16 numaralı bendinin parantez içi hükmü "(Esas mukavelelerinde yukarıdaki şartlar mevcut olmakla beraber fiilen bu kayıt ve şartlara uymayan kooperatifler ile faaliyete geçen üst kuruluşlara girmeyen kooperatifler muafiyetten faydalanamaz)" şeklinde;

E) 25.10.1984 tarihli ve 3065 sayılı Katma Değer Vergisi Kanununun;

1- 4008 sayılı Kanunla değişik 9 uncu maddesinin 2 numaralı fıkrasında yer alan “_kaçakçılık cezası uygulanmaz.” ibaresi “_vergi ziyaı cezası uygulanır.",

2- 17 nci maddesinin 4 numaralı fıkrasının 3297 sayılı Kanunla değişik (b) bendinde yer alan “_vergiden muaf olan küçük çiftçiler ile kazançları götürü gider usulüne göre tespit edilen çiftçiler_” ibaresi “_gerçek usulde vergiye tabi olmayan çiftçiler ile aynı Kanunun 66 ncı maddesine göre vergiden muaf olan serbest meslek erbabı_”,

3- 10 uncu maddesinin (ı) bendinde yer alan "...fiili ithalin yapılması..." ibaresi "...gümrük beyannamesinin tescili, "

4- 21 inci maddesinin (c) bendinde yer "Fiili ithalata..." ibaresi "gümrük beyannamesinin tescil tarihine..." şeklinde;

F) 197 sayılı Motorlu Taşıtlar Vergisi Kanununun;

1- 10 uncu maddesinde yer alan “EURO 93” ibaresi “EURO”,

2- 13 üncü maddesinin (c) bendinde yer alan “Motorlu Taşıtlar Vergisi taşıt pulu esasına göre tahsil edilen taşıtlar hariç olmak üzere noterler...” ibaresi, “Noterler_” şeklinde;

G) 2464 sayılı Belediye Gelirleri Kanununun mükerrer 97 nci maddesinin (a) fıkrasında yer alan “_müzelerin giriş ücretlerinin % 40’ı” ibaresi, “_müzelerin giriş ücretlerinin % 5'i” şeklinde;

H) 488 sayılı Damga Vergisi Kanununun mükerrer 30 uncu maddesinin birinci fıkrasının son cümlesindeki “...100 lira...” ibaresi, “...10.000 lira...” şeklinde;

I) 492 sayılı Harçlar Kanununun;

1- 63 üncü maddesinin birinci fıkrasındaki "...Vergi Usul Kanunu hükümlerine göre tespit edilen vergi değerlerini..." ibaresi "...Emlak Vergisi Kanunu hükümlerine göre tespit edilen Emlak Vergisi tarhına esas değerleri...",

2- Mükerrer 138 inci maddesinin üçüncü fıkrasındaki “...100 lira...” ibaresi “...10.000 lira...”,

3- (6) sayılı tarifesinin III- Yabancılara verilecek ikamet tezkeresi ve Dışişleri Bakanlığı tasdik harçları bölümünün 1. İkamet tezkeresi fıkrasının "2 yıllık olanlar" ibaresi, "5 yıla kadar olanlar"

4- (8) sayılı tarifesinin VI-18 numaralı maddesinin (a) bendindeki “İlk tahsil...” ibaresi “İlköğretim...”, (b) bendinde yer alan “Orta tahsil...” ibaresi “Lise...” şeklinde;

J) 3100 Sayılı Katma Değer Vergisi Mükelleflerinin Ödeme Kaydedici Cihazları Kullanmaları Mecburiyeti Hakkında Kanunun;

1- Mükerrer 8 inci maddesinin 1 numaralı fıkrasında geçen "_mükellefler, kaçakçılığa teşebbüs etmiş sayılırlar. Bu mükellefler hakkında Vergi Usul Kanununun 360 ıncı maddesinde yer alan ceza uygulanır" ibaresi "_mükellefler adına Vergi Usul Kanununun 353 üncü maddesinin 8 numaralı bendinde yazılı özel usulsüzlük cezası kesilir",

2- 9 uncu maddesinin 1 numaralı fıkrasının son cümlesi "Ayrıca, bunlar adına Vergi Usul Kanunun 353 üncü maddesinin 8 numaralı bendinde yazılı cezanın iki katı tutarında özel usulsüzlük cezası kesilir" şeklinde;

K) 3/12/1988 tarihli ve 3505 sayılı Kanunun 3946 sayılı Kanunla değişik geçici 2 nci maddesinde yer alan "31.12.1998" tarihi "31.12.2003" şeklinde;

L) 1318 sayılı Finansman Kanununun Taşıt Alım Vergisine ilişkin 10 uncu maddesinde yer alan “EURO 93” ibaresi “EURO” şeklinde;

M) 1319 sayılı Emlak Vergisi Kanununun;

1- 4 üncü maddesinin (u) fıkrası ve 14 üncü maddesinin (g) fıkrasında yer alan "...götürü..." ibaresi "...basit...",

2- 16 ncı maddesinin birinci fıkrasında yer alan "...1 000 000 lirası..." ibaresi "...250 000 000 lirası..." şeklinde,

N) 7338 sayılı Veraset ve intikal Vergisi Kanununun;

1- 4 üncü maddesinin (h) bendinde yer alan "...karılarına..." ibaresi "...eşlerine...",

2- 10 uncu maddesinin beşinci fıkrasında yer alan "...kusur cezalı olarak..." ibaresi "...vergi zıyaı cezasının yarısı ile birlikte..." şeklinde,

O) 4208 sayılı Karaparanın Aklanmasının Önlenmesine, 2313 sayılı Uyuşturucu Maddelerin Murakabesi Hakkında Kanunda, 657 sayılı Devlet Memurları Kanununda ve 178 sayılı Maliye Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair Kanunun 2 nci maddesinin (a) fıkrasının 5 numaralı bendi;

"5- 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 359 uncu maddesinin (b) fıkrasındaki" şeklinde,

değiştirilmiştir.

BAŞKAN – Sayın Komisyon önergeye katılıyor musunuz?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANI BİLTEKİN ÖZDEMİR (Samsun) – Uygun görüşle, Genel Kurulun takdirlerine sunuyoruz.

BAŞKAN – Sayın Hükümet?

MALİYE BAKANI ZEKERİYA TEMİZEL (İstanbul) – Sayın Başkan, buradaki ibare değişiklikleri, her ne kadar, uzun görülüyorsa da, özellikle götürü usulün kaldırılıp, yerine "basit usul" denilmesi nedeniyle, vergi kanunlarında "götürü" kelimesinin geçtiği bütün ibarelerin "basit" olarak değiştirilmesi şeklinde; dolayısıyla, diğer cezalarda yapılan kaçakçılık, kusur vesaire gibi cezaların vergi zıyaı cezasına indirilmesi nedeniyle, oradaki isimlerin hepsinin, ortak bir isim altında toplanması nedeniyle, her bir maddede değişiklik yapıldığı takdirde, gerçekten, yüzlerce maddede “şu ibare şuna değiştirilmiştir” şeklinde olacak olan ibarelerin toplu olarak değiştirilmesinden ibarettir. Bu önergeyle de, yasa tasarısının Genel Kurulda görüşülmesi sırasında yapılan ilavelerle bazı maddelere yeni ibarelerin eklenmesi zorunlu kılındığından dolayı, madde değiştirilmek zorunda kalınmıştır. O nedenle, yasa tasarısının diğer kabul edilen maddelerinden ötürü bir boşluk doğmaması için, verilen önergeyi bu açıdan uygun görüyoruz.

Burada bir "karapara" ibaresi geçti, maddesiyle beraber. Burada önemli olan olay da, daha önceden, karaparanın aklanması suçlarıyla ilgili tanımlamalarımızda, Vergi Usul Kanununun bir maddesine atıfta bulunmak suretiyle, bu fiilleri işlemek suretiyle elde edilen paraların da karapara sayılacağını belirtmiştik; onların numaraları da değişti. Dolayısıyla, karapara yasasının açıkta kalmaması için, eskiden başka maddelere atıfta bulunan maddenin, şimdi doğru maddeye atıfta bulunması sağlandı. O nedenle de, bir eksikliği ortadan kaldırdığı için, önergeye katılıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Önergeye, Komisyon uygun görüşünü vurguluyor, Hükümet katılıyor.

Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmiştir.

Sayın milletvekilleri, bu önerge kabul edildiği için, diğer 14 önergeyi işleme koyma olanağımız yok.

Şimdi, maddeyi, kabul edilen önerge doğrultusundaki değişik şekliyle oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

82 nci maddeyi okutuyorum:

ONDÖRDÜNCÜ BÖLÜM

DİĞER HÜKÜMLER

Kaldırılan hükümler

MADDE 82 - 1) 4/1/1961 tarihli ve 213 sayılı Vergi Usul Kanununun;

a) 30 uncu maddesinin 5 ve 9 numaralı bentleri, mükerrer 49, 72 nci maddesinin üçüncü fıkrası, 74 üncü maddesinin (b) fıkrası ile (c) fıkrası (ikinci paragrafı dahil), 182 nci maddesinin 4 numaralı bendi, mükerrer 185, 193 üncü maddesinin 2 numaralı bendi, mükerrer 194, mükerrer 196, 220 nci maddenin 9, 10 ve 11 numaralı bentleri ile 268 inci maddesinin ikinci cümlesi,

b) 234 üncü maddesinin birinci fıkrasının 1 ve 2 numaralı bentleri,

c) 338, 345, 346, 347, bölüm başlığı ile birlikte mükerrer 347, 348, 349, mükerrer 349, 350, 358 ve 361 inci maddeleri,

d) 352 nci maddesinin 4 numaralı bendi,

e) 376 ncı maddeyi takiben 205 sayılı Kanunun 22 nci maddesiyle eklenen bölümde yer alan ek 2, 3, 4, 5 inci maddeleri ;

2) 21/7/1953 tarihli ve 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanunun 38 inci maddesi ile aynı Kanunun 107 inci maddesine 3946 sayılı Kanunun 4 üncü maddesi ile eklenen üç, dört ve beşinci fıkraları,

3) 31/12/1960 tarihli ve 193 sayılı Gelir Vergisi Kanununun;

a) 10, 11, 12, 13 ve 14 üncü maddeleri,

b) 17 nci maddesi ile 23 üncü maddesinin 4 numaralı bendi,

c) 50, 60 ve 69 uncu maddeleri ile 64 üncü maddesinin son fıkrası,

d) Mükerrer 80 ve mükerrer 81 inci maddesi,

e) 87 ve 93 üncü maddeleri,

f) 88 inci maddesinin birinci fıkrasının ilk parantez içi hükmü,

g) 107 nci maddesinin birinci fıkrasının 2 numaralı bent hükmü,

h) 108 inci maddesinin birinci fıkrasının 2 numaralı bent hükmü,

i) 109 uncu maddesinin birinci fıkrasının 3 numaralı bent hükmü,

k) 110 uncu maddesinin 2 numaralı fıkrası,

l) 121 inci maddesinin 2 nci fıkrasının parantez içi hükmü,

m) Mükerrer 121 inci maddesinin (A) fıkrası,

n) 112 ve mükerrer 112 nci maddesi,

o) Mükerrer 116 ncı maddesi,

p) Geçici 27 nci maddesi,

r) Mükerrer 75 inci maddesinin son fıkrası,

s) 40 ıncı maddesinin 5 ve 7 numaralı bentlerinin parantez içi hükümleri,

t) Geçici 39 uncu maddesinin 5 numaralı bendi,

u) 67 nci maddesinin beşinci fıkrasının parantez içi hükmü,

4) 3/6/1949 tarihli ve 5422 sayılı Kurumlar Vergisi Kanununun;

a) 2 nci maddesinin üçüncü fıkrasının birinci cümlesinden sonra gelen kısmı,

b) 7 nci maddesinin 7 numaralı bendi,

c) 8 inci maddesinin birinci fıkrasının 3 ve 6 numaralı bentleri,

d) Mükerrer 8 inci maddesi,

e) 13 üncü maddesinin üçüncü fıkrası,

f) 20 nci maddesinin dördüncü fıkrası,

g) Mükerrer 40 ıncı maddesi,

h) Geçici 25 inci maddesi,

5) 25/10/1984 tarihli ve 3065 sayılı Katma Değer Vergisi Kanununun;

a) 3 üncü maddesinin (d) bendi,

b) 10 uncu maddesinin (f) bendi,

c) 20 nci maddesinin 3 numaralı fıkrası,

d) 31 inci maddesi,

e) 49 uncu maddesinin 3986 sayılı Kanunla eklenen ikinci fıkrası,

f) 38 inci maddesi,

6) 29.7.1970 tarihli ve 1319 sayılı Emlak Vergisi Kanununun; Mükerrer 8, 31,35 ve 39 uncu maddeleri ile 10 uncu maddesinin ikinci fıkrası ve 20 nci maddesinin ikinci ve üçüncü fıkraları,

7) 12.2.1963 tarihli ve 197 sayılı Motorlu Taşıtlar Vergisi Kanununun; 3418 sayılı Kanunun 16 ncı maddesiyle eklenen 13 üncü maddesinin (d) bendinin ikinci fıkrasının ilk cümlesinden sonra gelen kısmı ile (e) bendinin birinci fıkrası ve son fıkrası,

8) 1/7/1964 tarihli ve 488 sayılı Damga Vergisi Kanununun 13 üncü maddesi,

9) 2/7/1964 tarihli ve 492 sayılı Harçlar Kanununun;

a) 63 üncü maddesine 3824 sayılı Kanunun 14 üncü maddesiyle eklenen fıkralar,

b) 136 ıncı maddesi,

c) (8) sayılı tarifesinin “II-İhracatçı ruhsatnameleri ve ithalatla ilgili belgeler” bölümü,

d) (8) sayılı tarifesinin VI - 18 numaralı maddesinin (b) bendinde yer alan (Orta ve lise kısmı ayrı ayrı olmak üzere) hükmü,

e) 8 sayılı tarifesinin VII - 1 numaralı maddesi,

Yürürlükten kaldırılmıştır.

BAŞKAN – Madde üzerinde, Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına, Sayın Algan Hacaloğlu; buyurun. (CHP sıralarından alkışlar)

CHP GRUBU ADINA ALGAN HACALOĞLU (İstanbul) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 82 nci madde üzerinde Cumhuriyet Halk Partisi Grubunun görüşlerini dile getirmek üzere söz almış bulunuyorum; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Bu maddede de, bundan evvel görüştüğümüz 81 inci maddede olduğu gibi, eğer, yürürlükte olan ilgili yasaya geri dönüp bakmazsanız, eğer, yürürlükteki yasanın ilgili maddelerini özel olarak incelemezseniz, neyin olup bittiğini anlamanız mümkün değildir. Yine, zannediyorum, ilk defa, bu çerçevede bir düzenlemeyle, mevcut bir yasalar paketinin içerisinde, belirli maddeler veya belirli maddelerin belirli bölümleri birer kelimeyle yürürlükten kaldırılmaktadır. Bu, pratik bir uygulamadır, maddenin görüşülmesini basite indirgemektedir; ama, neyin olup bittiğini de, o perdenin arkasında biraz görmemiz gerekir.

Değerli milletvekilleri, ben, tek tek herbirinin üstünde konuşma durumunda değilim; ona zamanım da yetmez; ancak, burada, numarası belirtilerek yürürlükten kaldırılan dört hususun üzerine dikkatlerinizi çekmek istiyorum.

Bunlardan birincisi, Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanunun 38 inci maddesinin yürürlükten kaldırılmasıyla ilgili. Bakınız, halen yürürlükteki 38 inci maddenin birinci fıkrasında ne deniliyor: "Taksitle ödenmesi gereken amme alacağının taksitleri vadesinde ödenmezse, alacağın tamamı muaccel olur."

Değerli arkadaşlarım, şimdi -aramızda hukukçular var- bu konu, alt komisyonda görüşüldü; bu maddenin ikinci ve üçüncü fıkraları çıkarılırken, o gün ifade edilen şekliyle, sehven, birinci fıkrası da çıkarılmış oldu. Sonra "düzelteceğiz" dediler; belirtilen oydu; ancak, yapılmadı.

Şimdi, buradan, kamuya borcu olanlara, kamuya taksitlendirme yapmış olanlara duyuruyorum: Eğer, devlete olan borcunuzun, taksite bağladığınız borcunuzun birini ödemezseniz, diğerleri muaccel olmayacak. Şekli bu. Oysa, bu düzenleme, sadece kamu alacakları için değil, özel hukukta da çok geçerli olan, yıllarca gelenek haline gelmiş bir düzenlemedir.

Peki, bu yanlış nereden kaynaklanıyor; bu yanlış, çok kapsamlı tutulan bu vergi tasarısının, doğaldır ki, bu kadar geniş alanı kapsarken, işin aceleye getirilip, bazı hususların gözden kaçırılmasından kaynaklanıyor. Birinci husus bu.

İkinci husus; yine, 5422 sayılı Kurumlar Vergisi Kanununun 2 nci maddesinin üçüncü fıkrasının birinci cümlesinden sonra gelen kısmı kaldırılıyor. Peki, nedir bu kaldırılan şey? Yani, buradan bir şey anlamanız mümkün mü; hayır, yasaya bakmamız lazım. Bir kere, o maddenin üst tarafı, halka açık anonim şirketleri tanımlıyor. Halka açık anonim şirketlerin, Sermaye Piyasası Kanununa göre, orada belirtilen kriterlere göre tanımlanmasını öngörüyor. Son Sermaye Piyasası Yasa Tasarısında, Sermaye Piyasasının gereksinimden kaynaklanan yüzde 15 gibi bir çerçeve oluşturuldu ve o zaman, Sayın Bakan da, bir yerde, bizimle mutabık kaldı; ki, Sermaye Piyasasının halka açık şirket tanımı ile Kurumlar Vergisinin ihtiyaçlarından kaynaklanan halka açık şirket tanımı farklıdır, farklı olmalıdır. Ne yazık ki, bu kadar geniş bir yasa düzenlemesi yaptık. Bu yasa tasarısının içinde, Kurumlar Vergisi açısından, özel koruma altına alınan halka açık şirketlerin açık bir tanımı yapılamadı. Getirilmiş olan şekliyle, büyük holdinglere bağlı şirketlerin hemen tümünü, mevcut oranlar çerçevesinde halka açık şirket olarak tanımlamak mümkün.

Peki, kaldırılan fıkra neydi; aynen şöyle: "Ancak, bu şirketlerin halka açık, halka arz edilen hisse senetlerinin nominal sermayesinin oranının en az yüzde 15 olması şarttır. Bakanlar Kurulu, bu oranı, uygulayacağı takvim yılından altı ay önce ilan etmek kaydıyla yüzde 40'a kadar yükseltmeye veya kanunî oranına kadar indirmeye yetkilidir."

Şimdi, Hükümete sormak istiyorum: Hangi nedenle, kimin talebiyle, burada, Hükümetin elinde mevcut olan, sermaye şirketi olabilme şartını yüzde 40'a kadar artırmaya yönelik yetkinizden ne diye vazgeçtiniz, ne diye bunu çıkardınız? Amaç, sermayeyi halka açmak mı, yoksa holdingilerin talepleriyle vergi yasaları çıkarmak mı? Kimin için, hangi kesim için siyaset yapıyorsunuz? Eğer, bu maddeyi buradan çıkarıyorsanız, benim bunları size sormaya hakkım olduğunu zannediyorum; çünkü, bu, burada duruyor; siz, siyasî tercih olarak bunu kullanmayabilirdiniz; ama, sizden sonra gelecek bir sosyal demokrat parti, gerçekten, sermayeyi tabana yaymak için bunu kullanmak isteyebilirdi. Sizin ortağınız olan, sosyal demokrat kimlik taşıdığı iddiasında olan parti buna duyarlılık göstermiyor olabilir, Sayın Bakan, o partinin mensubu bir bakan olarak buna duyarlılık göstermiyor olabilir; ama, soruyorum; halka açık şirket tanımını yüzde 40'a kadar çıkarmaya yönelik yetkiyi neden kaldırdınız, neden Sermaye Piyasasının mevcut sınırında, yüzde 10'lar, yüzde 15'ler sınırında bıraktınız?

Yine sormak istediğim bir başka husus var. Kurumlar Vergisinin 7 nci maddesinin 7 numaralı bendi çıkarılmış. Bu çıkarmada, esasında, Hükümetin, üçüncü sektöre (vakıflara ve derneklere) yönelik bakışı yatıyor. Bu Hükümet, yıllardır desteklenmiş olan, kamunun denetimindeki, kamuya yararlı olarak bilinen dernek ve vakıfları gözden çıkarmıştır. Sivil toplum, gerçek anlamda, kamuya yararlı derneklerin, kamuya yararlı vakıfların etkinliğiyle güç kazanır.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Sayın Hacaloğlu, lütfen toparlayınız.

ALGAN HACALOĞLU (Devamla) – Bir cümleyle bitiriyorum...

Burada, bu madde, hastane, klinik, dispanser, çocuk bakımevleri, şefkat yurtları, öğrenci yurtları, pansiyonlar işletmekte olan, Bakanlığın denetiminde, ilgili bakanlığın onayı ve Maliye Bakanlığının tasdiğiyle bu işlevleri gören dernek ve vakıfları vergiden muaf tutmaktaydı. Bugüne kadar böyleydi, şu anda da öyle; ancak, bu yasa tasarısıyla, Hükümet, bunu kaldırmaktadır. Bu anlayışı da, ben, dernek ve vakıfların bir bölümünün, son dönemlerde, özellikle laik cumhuriyetin temel değerlerine yönelik, onlara aykırı faaliyetler gösteriyor anlayışı çerçevesinde atılmış bir adım olarak kabul etmiyorum. Dernekleri ve vakıfları, kamu yararı doğrultusunda görev yaptırmaya yönelik denetlemek, onları, o yönde çalışmaya icbar etmek, Hükümetin ve kamunun görevidir. Burada, zaten, çifte denetim söz konusudur.

Hepinize saygılarımı sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Fazilet Partisi Grubu adına, Sayın İsmail Özgün; buyurun. (FP sıralarından alkışlar)

FP GRUBU ADINA İSMAİL ÖZGÜN (Balıkesir) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; görüşmekte olduğumuz çeşitli vergi kanunlarında değişikliği öngören 626 sıra sayılı kanun tasarısının 82 nci maddesine gelmiş bulunuyoruz. Bundan sonraki maddeler, Maliye teşkilatıyla ilgili maddelerdir. Esas itibariyle, çeşitli vergi kanunlarında değişikliği öngören 82 maddeyi, bu şekilde, görüşmüş bulunmaktayız.

Değerli arkadaşlar, şimdi, geriye, şöyle bir dönüp baktığımızda, bugüne kadar gece gündüz yaptığımız çalışmaların neticesinde, burada, Gelir Vergisi Kanununda, Vergi Usul Kanununda, Kurumlar Vergisi Kanununda, Katma Değer Vergisi Kanununda ve diğer vergi kanunlarında birçok değişikliği, Meclisin aldığı kararla gerçekleştirmiş bulunmaktayız.

Hemen, şunu, bütün açıklığıyla ifade etmem gerekir ki, bu tasarı, maalesef, özellikle enflasyon muhasebesi konusundaki eksikliğiyle, çok noksan bir şekilde buradan çıkmış olacaktır.

Bu tasarıda, mutlaka, Gelir Vergisi ve Kurumlar Vergisi mükelleflerimizin kazançlarının enflasyondan arındırılarak vergilendirilmesinin sağlanması yönünde birtakım hükümlerin olması gerekirdi. Bir tarafta, vergi alacaklarımızın ve cezalarının zaman içerisinde eridiği düşüncesiyle, bunlara -özellikle vergi cezalarına- gecikme zammının getirilmiş olması; ama, öbür tarafta, mükelleflerin kazançlarının, aynı şekilde, enflasyon karşısındaki durumlarının değerlendirilmemiş olması, tasarının, enflasyon muhasebesi yönünden eksikliğini gayet net bir şekilde orta yere koymaktadır.

Yine, bu tasarıda, özellikle, çalışanlar yönünden, vergi oranlarında bazı indirimler gerçekleştirilmek suretiyle, yılbaşından bu tarafa topluca bir vergi farkı ödeneceği kamuoyuna lanse edilmişti; ama, buradaki görüşmeler esnasında, bu hususun da 1 Temmuzdan itibaren -yani, yılbaşından itibaren değil de, yılın ortasından itibaren- uygulanacağı şekliyle; maalesef, Hükümet, bu konuda bir çark etme durumuna geldi. Oysa, çalışanlarımız, dargelirli insanlarımız, bu vergi tasarısıyla, bir ilave vergi indirimi suretiyle, buradan bir gelir beklemekteydi. Bu da, burada, fevkalade yanlış bir karar olarak değerlendirilmiştir.

Değerli arkadaşlar, tabiî, bu tasarıda, biraz önce ifade ettiğim gibi, özellikle cezalar konusunda ağır müeyyideler getirilmiştir. Cezalara faiz uygulamasına gidileceği hususu, gerçekten, mükelleflerimizi, önümüzdeki yıllarda çok büyük sıkıntıların içerisine sokacaktır.

Geçtiğimiz gün, Anavatan Partisi Grubu adına burada konuşan Sayın Aras "bu tasarıyla, esnaf ve sanatkârımıza, mükelleflerimize yeni yük getirilmiyor" diye beyanda bulundular. Oysaki, bu tasarıyla esnaf ve sanatkârımıza fevkalade büyük yükler getirilmektedir. Özellikle, mükerrer 120 nci madde, yani, geçici vergiyle ilgili madde, mükelleflerimize fevkalede büyük yük getirmektedir. Siz, mükellefleri, üç ayda bir peşin vergi beyannamesi vermeye zorluyorsunuz; oniki ayda ve eşit taksitte verdiği vergilerini, bu maddeyle, üç ayda bir ödemeye zorluyorsunuz ve bu işi yapan serbest muhasebecileri ve malî müşavirleri de, maalesef, çok büyük bir yük altına sokuyorsunuz.

Yine, özellikle, esnaf ve sanatkârımızdan daha çok vergi ve ceza alma yönünde, burada, birtakım sorumluluklar getiriyorsunuz. Oysa, dargelirli olan esnaf ve sanatkârımız ve tarım kesiminde bulunan çiftçilerimiz, fevkalade büyük sıkıntılar içerisindedir. Bırakınız yeni ilave vergileri ve cezaları ödemeyi, şu anda ödemek durumunda oldukları vergileri dahi ödeyemez durumdadırlar.

İşte bakın, Balıkesir Esnaf ve Sanatkârlar Odası Başkanı bir gazetede şöyle diyor: "Esnaf, perişan durumdadır." Gazete burada. Altı ayda 652 esnafın kepenk indirdiğini söylüyor. Bu, sadece, Balıkesir İlinde olan hadise. Balıkesir gibi, esnaf ve sanatkârın büyük ağırlık taşıdığı bir ilde, altı ay içerisinde 652 esnafımız, maalesef, kepenk kapatmak gibi durumla karşı karşıya ve Balıkesir Esnaf Odası Başkanı "artık dayanma gücümüz kalmadı" diyor. Neden kalmadı; çünkü, piyasada, işler tamamen durma noktasında ve bu durgunluğa rağmen de fiyatlar artıyor; yani, şu anda, durgunluk içerisinde enflasyonu yaşıyoruz. Onun için, bu ağır şartlar içerisinde, esnafımıza, sanatkârımıza ve çiftçilerimize, yeni sorumlulukların, yeni müeyyidelerin, ek yükümlülüklerin getirilmiş olması, bu kesimimizi, zaman içerisinde çok daha büyük sıkıntıların içerisine sokacağı aşikârdır.

Değerli arkadaşlar "kaldırılan hükümler" başlıklı maddenin 4 numaralı bendinin (h) fıkrasındaki Kurumlar Vergisi Kanununun geçici 25 inci maddesinin kaldırılmasıyla ilgili hususa da değinmeden geçemeyeceğim. Kurumlar Vergisi Kanununun geçici 25 inci maddesinde "1.1.1995-31.12.2000 yılları arasında uygulanmak üzere, Kurumlar Vergisi mükelleflerince genel bütçeye dahil dairelere, katma bütçeli dairelere, il özel idarelerine, belediyelere, vakıflara veya köylere bağışlanan camilerin inşaı dolayısıyla yapılan harcamalar veya camilerin inşaı için anılan kuruluşlara yapılan her türlü bağış ve yardımlar ile mevcut camilerin idamesi için yapılan her türlü maddî ve aynî bağış ve yardımlar, kurum kazancının tespitinde gider olarak hâsılattan indirilir" deniliyor. Ne zamana kadar; 31.12.2000 tarihine kadar. Peki, şimdi, bunu, siz, bu (h) bendiyle yürürlükten kaldırıyoruz diyorsunuz. Zaten, kalkacak bir madde. Aceleniz nedir ki, bunu bir an evvel kaldıralım diye buraya getirip koymuşsunuz; bunu anlamak mümkün değil. Zaten, geçmiş maddelerde de, vakıflarla, derneklerle, hayır kurumlarıyla, sivil toplum örgütleriyle ilgili birtakım kısıtlayıcı maddeler getirdiniz. Bu yetmiyormuş gibi, şimdi, bu kaldırılan hükümlerle, geçici 25 inci maddeyi de bir an evvel kaldıralım, kurumlarımız, camilere yapacakları bu yardımları hâsılatlarından gider olarak indiremesinler diye, herhalde, bunu buraya getirmiş bulunuyorsunuz...

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Sayın Özgün, lütfen tamamlayın.

İSMAİL ÖZGÜN (Devamla) – Tamamlıyorum Sayın Başkanım.

...Bu, fevkalade yanlış bir düzenlemedir, yanlış bir uygulamadır. Maalesef, bu konuyla ilgili, biraz önce söylediğim gibi, vakıf ve derneklerle ilgili daha önce alınmış olan yanlış kararlara bir yenisi daha eklenmiş bulunacaktır.

Hepinizi hürmetle selamlıyorum; saygılarımı sunuyorum. (FP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum Sayın Özgün.

Doğru Yol Partisi Grubu adına, Sayın Nevfel Şahin; buyurun.

DYP GRUBU ADINA NEVFEL ŞAHİN (Çanakkale) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Genel Kurulun, yaklaşık bir aydır üzerinde çalıştığı 626 sıra sayılı vergi tasarısının kaldırılan hükümlerle ilgili 82 nci maddesine gelmiş bulunmaktayız. Görüştüğümüz bu maddeye ilişkin olarak, şahsım ve Grubumun görüşlerini sunmak üzere geldiğim bu kürsüden, Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; tüm vergi kanunlarında yer alan maddelerin yirmide 1'ini değiştirecek bu tasarıyla, Türk vergi sistemini, âdeta, yeniden yapılandırmaktayız. Demokrasi tarihinde parlamentoların ilk yetkilerinden biri sayılan vergi koyma yetkimizi de, böylece, bu Parlamento olarak kullanmış olmaktayız.

Sayın milletvekilleri, tasarının 82 nci maddesi, genel olarak görüştüğümüz ve kabul ettiğimiz maddelerle çeşitli vergi kanunlarında yaptığımız değişikliklerin gerektirdiği teknik düzenlemeleri içermekte; bazı kanunların adıyla birlikte anılan, dolayısıyla, teknik ve ayrıntı sayılmasına imkân bulunmayan temel müesseselerin kaldırılmasını, ülke ekonomisi açısından çok olumlu etkileri bulunan bazı istisnalara son verilmesini de öngörmektedir.

Gelir Vergisi Kanununun 87 nci maddesindeki ihtiyarî toplama, 92 nci maddesindeki aile reisi beyanı, 116 ncı maddesinde hayat standardı esası gibi temel kurumlar, yine, Kurumlar Vergisi Yasasındaki madde 8/1-3 turizm sektörüne yönelik istisna ile finansman fonu (mükerrer madde 8) adını taşıyan bir tür vergi erteleme uygulaması, üzerinde görüştüğümüz 82 nci maddeyle sona erdirilmektedir.

Ayrıca, KDV Yasasının sabit kıymetlere ait KDV'nin, üç yılda üç eşit taksitle, teşvikli ise bir yılda bir defada indirilmesini buyuran 31 inci maddesi de kaldırılmakta. Böylece, teorik olarak gelir tipi içinde görülen KDV Yasası, tüketim tipi KDV'nin sınırlarına dahil edilmektedir.

Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; Gelir Vergisi Kanunu uyarınca yıllık beyannameyle bildirilecek birkısım gelir unsurlarının, belli koşulların varlığı halinde, yıllık beyannameye dahil edilmelerini mükellefin isteğine bırakan ihtiyarî toplama uygulamasının kaldırılma gerekçesi nedir? Sayın bakan, bu gerekçeyi burada açıklamak durumundadır.

Aynı şekilde, ailenin toplam ekonomik gücünün kavranmasına yönelik bir müessese olan ve gelir kaynaklarını aile bireyleri arasında muvazaalı biçimde paylaştırarak, artan oranlı vergi tarifesinden kaçınıp, vergi yükünü hafifletmeye çalışan olası davranışları önlemeye yönelik aile reisi beyanı neden kaldırılmaktadır?

Malî tarihçilerin, yıllarla ifade edilen inceleme ve araştırmaları sonucu hazırlanıp, 1949 yılında kabul edilen, 1950 yılında uygulanmaya başlanan Gelir Vergisi Kanununu başlı başına bir reform sayan düşünceleri ışığında, söz konusu Kanunun bu iki temel kurumu miyadını doldurduğu için mi uygulamadan kaldırılmıştır?

Hükümet tasarısının gerekçesinde ve Komisyon raporunda tek satırla bile yer verilmeyen bu konularda, Sayın Bakanın Yüce Heyeti bilgilendirmesi ve ikna etmesi gerektiği düşüncesindeyim.

Öte yandan, gelir vergisi sistemimizin beyana dayalı olmasını fiilen ortadan kaldıran ve sisteme götürülüğü egemen kılan hayat standardı esasına son verilmesini destekliyoruz; fakat, Gelir Vergisi Kanununun 116 ncı maddesini kaldırmakla, hayat standardı uygulaması bitmiyor; çünkü, Gelir Vergisi Kanununun geçici 35 inci maddesi gereğince, hayat standardı esası, 31.12.1999 yılına kadar, bu maddedeki; yani, geçici 35 inci maddedeki buyruklar çerçevesinde uygulanacak. Kaldırılan hükümlerde geçici 35 inci madde yer almadığı için de, hayat standardı esasının fiilen sona ermesi, 2001 yılında gerçekleşecek.

Esasında, bu durumun, görüştüğümüz tasarının malî etkisinden Hükümetin duyduğu endişenin göstergesi olduğu kanaatindeyiz. Hayat standardı esasını benimsemiyorsak, adil bulmuyorsak -ve bulmuyoruz- ve bu tasarıyla, vergi sistemimizin gerçekten etkin kılınacağını düşünüyorsak, geçici 35 inci maddeyi de neden kaldırmıyoruz, niçin kaldırmıyoruz?

İSMAİL ÖZGÜN (Balıkesir) – Var, var; değiştirildi o; önceki maddede değiştirildi.

NEVFEL ŞAHİN (Devamla) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Türkiye'nin döviz ihtiyacını karşılamada tartışılmaz yeri ve önemi bulunan turizm sektörüne yönelik olarak, Kurumlar Vergisi Kanununun 8 inci maddesinin birinci fıkrasının 3 numaralı bendindeki istisnanın kaldırılmasına da bir anlam verememekteyiz. Uluslararası düzeyde, zaten, bitmez bir rekabetin içerisinde olan turizm sektörümüz, özellikle, İspanya, İtalya ve Yunanistan'ın bu yıl yaşama geçirdikleri teşvik ve pazarlama politikaları sonucu, geçmiş yıllardaki düzeyine ulaşamayacağı, belki de, sektörün krize gireceği düşüncesi yaygın haldedir.

Her bir devletin verdiği sözler ve özendirmelerle, geleceğe yönelik kararlar alan yatırımcılar, bu istisnanın kaldırılacağını hiç düşünmemişlerdir. Bu nedenle, turizm sektörünün ülkeye sağladığı döviz girdisi yanında, yarattığı istihdamı da dikkate alarak, bu istisnanın, gerçekten, kaldırılmasının gerekip gerekmediğini düşünmeli ve tartışmalıyız.

Diğer taraftan, yatırım indirimi istisnasının kapsamını genişleten bu tasarı, Kurumlar Vergisi Kanununun mükerrer 8 inci maddesinde yer alan ve bir vergi ertelemesinden başka bir şey olmayan finansman fonu uygulamasını da kaldırmaktadır. İşletme içi fonların, mükelleflerin, yatırım indiriminden yararlanması kabul edilen yatırımlarının finansmanının da kullanılmasını yalnızca bir yıl süreyle sağlayan ve yatırım maliyetini düşüren finansman fonu uygulamasına son verilmesi gerektiğini düşünüyoruz.

Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; üzerinde görüştüğümüz maddenin, KDV Kanununun 31 inci maddesini kaldırması sonucu, Türk KDV Kanunu, gelir tipi KDV'den tüketim tipi KDV'ye geçmektedir. Böylece, daha önceden kural olarak üç yılda üç eşit taksitle indirilen bir yatırım malına ve demirbaşa ait KDV, bundan böyle, söz konusu malların defter kayıtlarına geçirildiği döneme ve bir defada indirim konusu yapılabilecektir. Böylece, KDV'nin, yatırımlar üzerinde finansman baskısı yaratması tamamen kaldırılmakta ve KDV'nin, yatırımları özendirici niteliği pekiştirilmektedir.

Yüce Meclise saygılar sunarım. (DYP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum Sayın Şahin.

Gruplar adına başka söz talebi?.. Yok.

Şahsı adına, Sayın Emin Kul?.. Yok.

Sayın Hadi Dilekçi?.. Yok.

Sayın Çetin Bilgir; buyurun. (DSP sıralarından alkışlar)

ÇETİN BİLGİR (Kars) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 82 nci maddeyle kaldırılan hükümler bulunmaktadır. Bunlardan birincisi, resen vergi tarhıyla ilgili 30 uncu maddede, resen vergi tarhı sebepleri arasında sayılan; ancak, gerçek vergi kanunlarında yapılan değişiklikler nedeniyle artık tatbikat alanı kalmamış olan 5 inci ve 9 uncu bentler, kanundan çıkarılıyor. Bu maddeyle, benzeri birtakım değişiklikler daha yapılıyor; ancak, asıl önemli gördüğüm ve çok kimseyi de ilgilendiren birtakım değişiklikler var, bunları belirtmek istiyorum: Günümüzde, iş hayatında binek otomobillerinin kullanılması zorunlu hale gelmiş; ancak, kimi işletmelerde, binek otomobilleri, işletme faaliyetinin devamı için zorunlu hale gelmiştir. Özellikle, pazarlama, dağıtım ve servis hizmetlerinin görülmesinde, işletme sahipleri, binek otomobillerini kullanmaktalar. Mevcut uygulamamızda ise, mükelleflerin işletmelerinde kullandıkları bu binek otomobillerinin giderlerinin sadece yarısının indirilebilmesi, bu mükellefler üzerinde haksız vergi yükü oluşturuyor. Bu düzenlemeyle, bu mükellefler, işte kullandıkları işletmelerine dahil olan kiralama yoluyla edinilen binek otomobillerinin giderlerinin tamamını vergiden düşebilmekte ve böylece, gerçek kazançlarının tespiti mümkün olmaktadır. Tasarıdaki bu madde, teknik bir maddedir. Bu anlamda hayırlı olsun diyorum.

Hepinize saygılar sunuyorum. (DSP ve ANAP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum Sayın Bilgir.

Sayın İsmail Özgün?..

İSMAİL ÖZGÜN (Balıkesir) – Konuşmayacağım Sayın Başkan.

MALİYE BAKANI ZEKERİYA TEMİZEL (İstanbul) – Sayın Başkan, birkaç konuyu açıklamaya çalışacağım.

BAŞKAN – Yerinizden mi Sayın Bakan?

MALİYE BAKANI ZEKERİYA TEMİZEL (İstanbul) – Evet.

BAŞKAN – Buyurun.

MALİYE BAKANI ZEKERİYA TEMİZEL (İstanbul) – Sayın Başkan, yanlış anlamaya mahal vermemesi için, bir iki konuya, burada, açıklık getirmek gerekiyor.

Öncelikle, Sayın Hacaloğlu'nun dile getirdiği, 6183 sayılı Yasanın 38 inci maddesinin yürürlükten kalkması nedeniyle bir boşluk doğduğu konusu. Biliyorsunuz, 47 nci maddenin düzenlenmesi sırasında, amme alacağının tahsiliyle ilgili olarak nasıl bir sıra izlenileceği; dolayısıyla, bunların hangilerinin vadesi geçmiş, hangilerinin de gelecek alacaklara mahsup edileceği bütün ayrıntısıyla incelenmişti. O sistemin işleyebilmesi için, 38 inci maddeye artık gerek kalmamakta; zaten, herhangi bir şekilde ödememe halinde otomatik olarak takibe geçilmekte, takibe geçildiği için de, oradaki sıra çerçevesinde, hatta mükellefin isteğine bağlı olarak değil, alacaklara öncelik vermek suretiyle, hangisine öncelik vereceğini de açık suretle belirtmek suretiyle bir uygulama yapılacağından dolayı, burada, önemli bir boşluk doğmayacaktır.

İkinci önemli konu, halka açık şirket tanımının belirlenmesiyle ilgili yetkinin kaldırılması. Doğrudur, bu kaldırılmaktadır; ama, halka açık şirket kavramı sermaye piyasasında olan bir kavramdır. Sermaye Piyasası Kanununda ayrı bir halka açık şirket kavramı, Gelir Vergisi Kanununda veya vergi kanunlarında ayrı bir halka açık şirket kavramının olması mümkün değildir; dolayısıyla, konunun düzenleneceği alan, halka açık şirketin tanımı, Sermaye Piyasası Kurulu mevzuatıdır; o mevzuatta yapılan değişikliklere göre, biz, buradaki vergi avantajlarını onlara uygularız; aksi takdirde “biz, onu kabul etmiyoruz, o hukuk değildir veya kanun değildir” demek mümkün değildir; kaldı ki, stopaj oranlarını belirleme yetkisi, Bakanlar Kurulunundur. Bu konuda oluşacak bir boşluk böyle giderildiği gibi, Sermaye Piyasası Kanununda değişiklik yapmak suretiyle de, halka açık anonim şirketlerdeki oranı yüzde 40'a da çıkarabilirler, yüzde 25'e de çıkarabilirler.

Bir diğer önemli konu da, vakıfların muafiyetlerinin kaldırılmasıyla ilgili belirlemedir. Bu, doğru değildir; kamuya yararlı vakıfların muafiyeti devam etmektedir. Burada, kaldırılan madde, zaten, yürürlükte işlemeyen ve herhangi bir anlamı da olmayan, vakıfların ve derneklerin iktisadî işletmelerine ilişkin muafiyettir; bu, zaten işlememektedir. İktisadî işletmeler, haksız rekabete neden olmaması, vergisizlik nedeniyle hemen yanı başında açılmış olan şahıs işletmelerinin iflaslarına neden olmaması için, daha önceden de burada tartıştığımız gibi, işletme bazında vergi muafiyeti yoktur; ancak, onların vakıflara devirleri nedeniyle, vakıfların muafiyetleri devam etmektedir. Burada kaldırılan hüküm, zaten işlemeyen, yani, hiçbir şekilde şu anda yürürlükte işlemeyen, dernek ve vakıfların iktisadî işletmelerine ait düzenlemedir.

Sayın Şahin'in, hayat standardıyla ilgili belirttiği uygulama, geçici 35 inci madde, bundan önce görüştüğümüz maddede kaldırdık; ancak, daha önceden haklı olarak dile getirildiği gibi, ibare değişiklikleri çok uzun maddeler içerisindeydi; o, gözden kaçmış bir olaydır. Hayat standardına ilişkin uygulama, biraz önce kabul edilen maddeyle yürürlükten kaldırılmış bulunmaktadır.

Burada kaldırılan hükümlerden birisi, aile reisi beyanı ve her birisi ayrı ayrı beyan edilmesi gereken gelirlerin birleştirilmemesine ilişkin düzenlemedir. Doğru; bu, Hükümetten gelen tasarının içerisinde yoktu; ancak, tasarı hem Plan ve Bütçe Komisyonunda hem de Genel Kurulda, Hükümetten geldiği şekilden çok daha mükemmel bir hale geldi. Çok somut olarak görüldü ki, bağımsız işletme yürüten veya değişik gelir elde eden insanlara, sadece evli olmaları nedeniyle, mutlaka gelirlerinizi birleştireceksiniz, bir tek aile reisi beyanı kabul ederiz, aile reisi kavramı vardır diye ısrar etmenin bir anlamı kalmadı artık; dünya bunu böyle uygulamıyor. Bir kişinin beyan edilecek geliri varsa, onu beyan eder. Beyan edilecek geliri yoksa da, başkasının gelirinden ötürü, onu mutlaka beyannameye dahil edecek diye bir olay yoktur.

Burada çok önemli bir değişiklik daha yapıldı; bu, burada gözden kaçtı aslında; en fazla tartışılması gereken konuydu. Özellikle, bizim ziraî ve ticarî kazançları, serbest meslek kazançları nedeniyle beyanname vermek zorunda olan mükelleflerimize tanımadığımız bazı haklar vardı. Bir kişi, bireysel olarak, menkul sermaye iradı elde ediyorsa, onu beyan etmek için belirli sınırların üzerinde elde etmesi gerekiyordu (örneğin, bu sene için 4,6 milyar lira). Halbuki, bu, ticarî kazanç mükellefi olduğu zaman böyle bir haktan yararlanamıyordu veya gayrimenkul sermaye iradı nedeniyle beyanname verenler, ücretlerini de bununla birleştiriyorlar, dolayısıyla, ücretlerinden, hatta elde ettikleri kiranın da üzerinde bir vergi ödüyorlardı.

Burada yapılan değişiklikle, Türk vergi sistemine çok önemli bir düzenleme getirildi; her birisi ayrı ayrı beyan edilmek zorunda olmayan gelirler beyannamede birleştirilmeyecek. Ücret için beyanname vereceksem, gayrimenkul sermaye iradı için beyanname vereceksem, tamam; ikisini birleştireceğim; ancak, gayrimenkul sermaye iradı için beyanname verme nedeniyle, ücretim beyanı gerektirmiyorsa onu birleştirmeyeceğim artık.

BAŞKAN – Sayın Bakan, toparlayabilir miyiz...

MALİYE BAKANI ZEKERİYA TEMİZEL (Devamla) – Bitiriyorum Sayın Başkan.

O nedenle, gerek aile reisi beyanında gerekse gelirin beyanıyla ilgili olarak gerçekten çok önemli düzenlemeler yapıldı, çağdaş bir hale getirildi. O nedenle de herhangi bir sakınca yaratmıyor. Yanlış anlamalara mahal vermemesi için bu açıklamayı yapma gereğini duyduk.

Teşekkür ederim Sayın Başkanım.

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum Sayın Bakan.

Sayın Özgün, konuşmayacağınızı mı beyan etmiştiniz?

İSMAİL ÖZGÜN (Balıkesir) – Evet, konuşmayacağım.

BAŞKAN – Sayın Cevat Ayhan...

CEVAT AYHAN (Sakarya) – Ben sözümü Sayın Mustafa Ünaldı'ya devredebilir miyim?

BAŞKAN – Devredebilirsiniz. Sayın Ünaldı'nın, listede ismi var.

Buyurun Sayın Ünaldı. (FP sıralarından alkışlar)

MUSTAFA ÜNALDI (Konya) – Sayın Başkan, değerli arkadaşlarım; tasarının 82 nci maddesi üzerinde, şahsım adına söz almış bulunuyorum; sözlerimin başında hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Bu madde, tasarıya, genel anlamda bir uyum sağlamak için konulmuş, son maddelerden birisidir. Dolayısıyla, tasarının tümünü ilgilendiren bir maddedir. Tasarının tümüyle ilgili olarak izah ettiğimiz görüşlerin hepsi, bu maddede de söylenebilir, tekrarlanabilir ve geçerlidir. Çünkü, bu madde geneli muhkem kılmakta, bir düzenleme yapmaktadır.

Biz, bundan evvel, bütün maddelerin görüşülmesi sırasında ve geneli hakkındaki değerlendirmelerimizde de bu tasarının, iddia edildiği gibi bir reform tasarısı olmadığını, aksine, birtakım sıkıntıları beraberinde getiren -içinde, bize iyi görünen, güzel görünen bazı maddeler olmakla beraber- önemli derecede yanlış hükümleri olan bir tasarı olduğunu vurgulamıştık.

Tasarı, her kesimi endişelendirmektedir. Herkes, bu tasarının ne getireceğini ne götüreceğini hesap etmeye çalışmakta; ama, bir sonuca varamamaktadır. Reform niteliği taşımadığını birçok yayın, birçok yazı ortaya koymaktadır. Getirilen düzenlemelerin kâğıt üzerinde kalmaya mahkûm olduğunu da iddia edenler epeyce vardır; yanlışları hariç; yanlışları da önemli sıkıntılar getirecektir.

Bu tasarının, vakıf ve derneklerle ilgili uygulamalar yönünden getirdiklerinin, sosyal devlet ilkesini yanlış yönde yönlendirdiğini ve sosyal devlet anlayışını bir dereceye kadar saptırdığını tekrar tekrar söyledik. Teşviklerde getirilen yanlış uygulamaların, hakkaniyet ölçülerine uygun, adil, verimli ve gelişmeyi sağlayıcı bir uygulama olmadığını, bazı özel şartları haiz bazı kişilere ve holdinglere yönelik bir teşvik getirdiğini, hepimiz, tekrar tekrar söyledik.

Peşin vergideki uygulamaların, insanımıza, önemli derecede sıkıntılar getireceğini, özellikle, hesap, kitap, defter ve beyan ölçülerinde önemli sıkıntılar getireceğini tekrar tekrar ifade ettik.

Vergi tasarısı "reform tasarısıdır" diye takdim ediliyor, böyle iddia ediliyor; ama, reformların arkasında, her şeyden önce bir iyi niyet bulunması gerekir. Bu tasarıda iyi niyet olmadığını gördük. Nereden gördük: Plan ve Bütçe Komisyonundaki tartışmalarda gördük, buradaki tartışmalarda gördük. Tabiî, bazı arkadaşlarımız, eğer, başından beri olayları takip etmedilerse, nasıl gördük, nereden gördük gibi sorular sorabilirler. Ben, daha önce de, bu kürsüye çıkıp, bu tasarının 53 üncü maddesinden sonrasının, Plan ve Bütçe Komisyonundan, bir gecekondu tasarı gibi gelip geçtiğini, tekrar tekrar ifade ettim. 53 üncü maddesinden sonuna kadar, bütün maddelerin, Plan ve Bütçe Komisyonunda görüşme süresi 4,5 saattir; hem de gece saat 11'den sonra, yani, 23.00'ten sonraki 4,5 saattir. Buna "gecekondu" denmez de ne denir?

Bir de, muhalefetin önergeleriyle katkı yapmasını önlemek için oluşturulmuş çok sayıda önergenin her seferinde geri çekildiğini, burada, her gün gördük ve her gün yaşadık. Bu yönden de, iyi niyeti ortaya koymayan, muhalefetin katkısını engellemeye çalışan, bir hakkın suiistimali tarzında ortaya konulmuş uygulamaları, bu kanun tasarısının buraya geldiği günden bugüne kadar, hem burada...

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Sayın Ünaldı, lütfen, toparlayalım.

MUSTAFA ÜNALDI (Devamla) – Teşekkür ederim Sayın Başkan, toparlıyorum.

... Genel Kurulda oturan arkadaşlarımız hem de buradaki oturumlar yayınlandığı için, toplumun bütün izleyebilen fertleri gördüler.Bu iki uygulama iyi niyeti ortadan kaldırıyor.

Bu tasarı, iş hayatında tedirginlik yaratan ve ülkemizin çok ihtiyaç duyduğu ihracatı da olumsuz yönde etkileyecek olan, istikrarı, istihdamı, sosyal hizmeti, sosyal barışı zedeleyecek birtakım hükümler taşıyan bir tasarıdır diye değerlendiriyorum.

Esasında, bir şeyi daha vurgulamak istiyordum, zaman kısıtlı olduğu için onu vurgulayamadım. Muhalefet şerhimiz var; arkadaşlarımız, tasarı metnini, raporu, raporun sonunda ortaya koyduğumuz muhalefet şerhini incelerlerse, biraz evvel zamanın darlığı sebebiyle ifade edemediğim hususların geçerliliğini, bir kere daha görürler diyorum.

Heyetinizi, tekrar, saygıyla selamlıyorum. (FP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum Sayın Ünaldı.

Madde üzerinde görüşmeler tamamlanmıştır.

Madde üzerinde 44 önerge vardı; 39 önerge, önerge sahiplerince geri çekildi, kalan 5 önergeyi geliş sırasına göre okutuyorum.

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan çeşitli vergi kanunlarında değişikliği öngören 626 sıra sayılı Yasa tasarısının 82 nci maddesinin 2 nci fıkrasında geçen "6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanunun 38 inci maddesi" ibaresinden sonra "ikinci fıkrası" ibaresinin eklenmesini saygılarımla arz ederim.

Algan Hacaloğlu

İstanbul

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 626 sıra sayılı Kanun tasarısının 82 nci maddesinin 4 numaralı fıkrasının (b) bendinin madde metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.

Cefi Jozef Kamhi Mahmut Yılbaş Muzaffer Arıkan

İstanbul Van Mardin

Mustafa Zeydan Cemal Alişan

Hakkâri Samsun

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan kanun tasarısının 82 nci maddesinin 3 numaralı fıkrasının (a) bendinde yer alan "13 ve 14 üncü" ibarelerinin "13, 14 ve 60 ıncı" şeklinde değiştirilmesini ve (c) bendinde yer alan “60 ve” ile “64 üncü maddesinin son fıkrası" ibarelerinin çıkartılmasını, (l) bendinde yer alan "2 numaralı fıkrasının" ibaresinin "2 nci fıkrasının" olarak değiştirilmesini ve fıkraya aşağıdaki (v) bendinin eklenmesini arz ve teklif ederiz.

Metin Bostancıoğlu Fevzi Aytekin Güven Karahan

Sinop Tekirdağ Balıkesir

Mahmut Erdir Ali Ilıksoy

Eskişehir Gaziantep

v) Geçici 40 ve 41 inci maddeleri,

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 626 sıra sayılı kanun tasarısının 82 maddesinin 6 numaralı fıkrasının aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

Metin Bostancıoğlu Fevzi Aytekin Mahmut Erdir

Sinop Tekirdağ Eskişehir.

Ali Ilıksoy Yavuz Bildik Güven Karahan

Gaziantep Adana Balıkesir

6) 1319 sayılı Emlak Vergisi Kanununun; Mükerrer 8, 35 ve 39 uncu maddeleri ile 10 ve 20 inci maddelerinin ikinci fıkralarının son cümleleri.

BAŞKAN –Sayın milletvekilleri, okunacak olan önerge, aynı zamanda en aykırı önergedir, yeniden okutmadan işleme koyacağım, bilgilerinize sunarım.

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 626 sıra sayılı kanun tasarısının 82 nci maddesinin (1) numaralı fıkrasının aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

Metin Bostancıoğlu Fevzi Aytekin Mahmut Erdir

Sinop Tekirdağ Eskişehir

Güven Karahan Ali Ilıksoy

Balıkesir Gaziantep

1) 4.1.1961 tarihli ve 213 sayılı Vergi Usul Kanununun;

a) 30 uncu maddesinin 5 ve 9 numaralı bentleri ile 352 nci maddesinin birinci derece usulsüzlüklerle ilgili 4 numaralı bendi, 268 inci maddesinin son cümlesi ve 361 inci maddesi,

b) 153, 157 ve 160 ncı maddelerinin ikinci fıkraları, 182 nci maddesinin 4 numaralı bendi, mükerrer 185, 193 üncü maddesinin 2 numaralı bendi, mükerrer 194, mükerrer 196, 220 nci maddenin 9, 10 ve 11 numaralı bentleri, 234 üncü maddesinin birinci fıkrasının 1 ve 2 numaralı bentleri, 338, 345, 346, 347, bölüm başlığıyla birlikte mükerrer 347, 348, 349, mükerrer 349, 350 ve 358 inci maddeleri, 376 ncı maddeyi takip eden 205 sayılı Kanunun 22 nci maddesiyle eklenen bölümde yer alan ek 2, 3, 4,5 inci maddeleri.

BAŞKAN – Sayın Komisyon?..

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ HÜSEYİN YAYLA (Hatay) – Uygun görüş belirtiyoruz efendim.

BAŞKAN – Sayın Hükümet?..

MALİYE BAKANI ZEKERİYA TEMİZEL (İstanbul) – Katılıyoruz Sayın Başkan. Yapılan değişiklikler nedeniyle, buradaki fıkraların, bu şekilde düzenlenmesi bir zorunluluk arz etmektedir.

BAŞKAN – Önergeye Hükümet katılmıştır.

Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

Diğer önergeyi tekrar okutuyorum:

ESAT BÜTÜN (Kahramanmaraş) – En aykırı önergeyi kabul ettik Sayın Başkan, başka gerek yok.

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan çeşitli vergi kanunlarında değişikliği öngören 626 sıra sayılı yasa tasarısının 82 nci maddesinin 2 nci fıkrasında geçen "6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanunun 38 inci maddesi" ibaresinden sonra "ikinci fıkrası" ibaresinin eklenmesini saygılarımla arz ederim.

Algan Hacaloğlu (İstanbul) ve arkadaşları

BAŞKAN – Sayın Komisyon önergeye katılıyor mu?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ HÜSEYİN YAYLA (Hatay) – Katılmıyoruz efendim.

BAŞKAN – Sayın Hükümet?..

MALİYE BAKANI ZEKERİYA TEMİZEL (İstanbul) – Biraz önce belirttiğim nedenlerle katılamıyoruz efendim.

BAŞKAN – Sayın Hacaloğlu?..

ALGAN HACALOĞLU (İstanbul) – Önergem üzerinde konuşacağım efendim.

ALİ ILIKSOY (Gaziantep) – Sayın Başkan, çalışma saatimiz doldu, süre uzatımı yapacak mısınız.

BAŞKAN – Buyurun Sayın Hacaloğlu

ALGAN HACALOĞLU (İstanbul) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinize saygılar sunuyorum.

Siyaset, diyalog demektir ve komisyon çalışmalarının amacı, Hükümetin sunacağı teknik bilgiler çerçevesinde, milletvekillerinin konu hakkında aydınlanması ve ülke için yararlı olan bir sentezde bir araya gelerek, kanun yapımında, her siyasî partiden milletvekilinin katkısıyla bir ortak çalışmanın oluşturulmasıdır.

Benim değişiklik önergesi sunduğum bu madde, Alt Komisyonda dikkatimi çekti, o zaman "bir hata yapılmış" denildi; sonra düzeltilmesi unutuldu, burada tekrar yasa tasarısını incelerken gözüme çarptı. Bundan 45 dakika evvel, Sayın Bakana bağlı olarak çalışmakta olan Genel Müdürüne "lütfen, bu konuda bana bilgi verir misiniz" dedim. Kendileri bana -aynen şimdiki gibi oturuyorlardı- "ben inceleyeceğim, size bilgi sunacağım" dedi. Eğer, Sayın Bakan, burada biraz evvel verdiği bilgiyi Genel Müdürünün bana vermesini esirgemeseydi, bundan evvel birçok önergemizde yaptığımız gibi, bu önergeyi de geri çekerdik. Biz, Cumhuriyet Halk Partisi olarak, Sayın eski Genel Başkanım Bülent Ecevit'in dediği gibi, kesinlikle vergi yasa tasarısını engellemiyoruz. Öyle bir anlayış içinde olmadığımızı, buraya gelip bu yasa tasarısının görüşmelerini dikkatli izleyenler, herhalde, hakkaniyetle kabul edeceklerdir; bu birinci husus.

İkinci husus, şuna yanıt verme ihtiyacını duyuyorum. Sayın Bakan, yerlerinden bir açıklama yaptılar. Sayın Bakana soruyorum: Siz, Bakanlar Kurulu üyesi misiniz, değil misiniz? Sermaye Piyasası Kanunu Tasarısının altında imzanız var mı, yok mu? Eğer, imzanız varsa... O tasarıda, halka açık şirket tanımında -Sayın Komisyon Başkanımız beni teyit etsinler, yüzde 15 olarak anımsıyorum- bir çerçeve belirlenmiştir, yüzde 15 olarak belirlenmiştir. Orada, ben, Sayın Bakanımız Güneş Taner'e de "bu, vergi tanımı bakımından yetersizdir" dediğimde "haklısınız Sayın Hacaloğlu, Kurumlar Vergisi açısından bir başka düzenleme yapılır" demişti; ama, şu gerçek biliniyor; Bakanlar Kurulundan çıkan çerçeve, yani, altında Sayın Maliye Bakanımızın da imzası olan Sermaye Piyasası Kanunu Tasarısında halka açık şirketlerin açılım sınırı, yüzde 15'tir. Bu biline biline, biraz evvel belirttiğim gibi, bu tasarıyla, şimdiye değin hükümetlere verilmiş olan bu limiti yüzde 40'a kadar artırma yetkisini, yani, gerçek anlamda şirketleri halka açılmaya özendirme anlamındaki bir yetkiyi, Hükümet gözardı etmiştir. Bunun da bilinmesini diliyorum.

Vermiş olduğum önergeyi geri çektiğimi ifade ediyor, hepinize saygılar sunuyorum. (CHP, ANAP ve DSP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Önergeyi, geri çekildiği için, işleme koyamıyorum.

Diğer önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 626 sıra sayılı kanun tasarısının 82 nci maddesinin 4 numaralı fıkrasının (b) bendinin madde metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.

Cefi Josef Kamhi (İstanbul) ve arkadaşları

BAŞKAN – Sayın Komisyon?..

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ HÜSEYİN YAYLA (Hatay) – Katılmıyoruz efendim.

BAŞKAN – Sayın Hükümet?..

MALİYE BAKANI ZEKERİYA TEMİZEL (İstanbul) – Sayın Başkan, burada söz konusu olan, biraz önce belirttiğim gibi, iktisadî işletmelerdir ve bu iktisadî işletmeler, zaten, bir muafiyetten bugün yararlanmamaktadır; fiilî durumla hukukî durumu birbirine denkleştirmek için bu düzenleme yapılmıştır. O nedenle, katılmıyoruz efendim.

BAŞKAN – Önerge sahiplerinden salonda kimse yok; onun için, gerekçeyi okutuyorum:

Gerekçe:

Tasarının 82 nci maddesi kaldırılan hükümleri düzenlemektedir. Bu maddenin 4 numaralı bölümü Kurumlar Vergisi Kanunuyla ilgilidir. Bu bölümün (b) bendi de, Kurumlar Vergisi Kanununun 7 nci maddesinin 7 numaralı bendini yürürlükten kaldırmaktadır. Bu bent, okul, hastane gibi müesseselerden, dernek, tesis veya vakıflara ait olanların, Kurumlar Vergisinden muaf olmasına ilişkindir. Birtakım uluslararası anlaşmalarla kurulmuş bulunan azınlık, cemaat vakıflarına bu anlaşmalarla sağlanan birtakım haklar, o anlaşmalar hiçe sayılırcasına, bu değişiklikle yürürlükten kaldırılmaktadır. Oysa, bu vakıflar, hayır amaçlıdır, gelirinin yüzde 100'ünü hayır maksadıyla kullanır. Bu nedenle, bu bendin yürürlükten kaldırılmasıyla bu mağduriyet önlenecektir.

BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.

Diğer önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan kanun tasarısının 82 nci maddesinin 3 numaralı fıkrasının (a) bendinde yer alan "13 ve 14 üncü" ibarelerinin "13, 14 ve 60 ıncı" şeklinde değiştirilmesini ve (c) bendinde yer alan "60 ve” ilâ “64 üncü maddesinin son fıkrası" ibarelerinin çıkarılmasını, (l) bendinde yer alan "2 numaralı fıkranın" ibaresinin "2 nci fıkrasının" olarak değiştirilmesini ve fıkraya, aşağıdaki (v) bendinin eklenmesini arz ve teklif ederiz.

(v) bendi- Geçici 40 ve 41 inci maddeleri,

Metin Bostancıoğlu (Sinop) ve arkadaşları

BAŞKAN – Sayın Komisyon?..

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ HÜSEYİN YAYLA (Hatay) – Uygun görüşle Genel Kurulun takdirine sunuyoruz efendim.

BAŞKAN – Sayın Hükümet?..

MALİYE BAKANI ZEKERİYA TEMİZEL (İstanbul) – Katılıyoruz efendim.

BAŞKAN – Okunurken "(ı) bendinde" diye okundu; o "(l) bendinde" olacak.

Bu düzeltmeyle önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmiştir.

Diğer önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 626 sıra sayılı kanun tasarısının 82 nci maddesinin 6 numaralı fıkrasının aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

6) 1319 sayılı Emlak Vergisi Kanununun mükerrer 8, 35 ve 39 uncu maddeleriyle, 10 ve 20 nci maddelerinin ikinci fıkralarının son cümleleri.

Metin Bostancıoğlu (Sinop) ve arkadaşları

BAŞKAN – Sayın Komisyon?..

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ HÜSEYİN YAYLA (Hatay) – Uygun görüşle Genel Kurulun takdirlerine sunuyoruz efendim.

BAŞKAN – Sayın Hükümet?..

MALİYE BAKANI ZEKERİYA TEMİZEL (İstanbul) – Daha önce yapılan düzenlemeler gereği olarak, böyle bir düzenlemeyi biz de uygun görüyoruz. O nedenle, katılıyoruz.

BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmiştir.

Maddeyi, kabul edilen önergeler doğrultusunda oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

Sayın milletvekilleri, alınan karar gereğince, çalışmamıza 24.00'e kadar devam etmek durumundayız; ancak, grupların bize ulaşan mutabakatı çerçevesinde, bundan sonraki maddelerde toplantı ve karar yetersayılarına ulaşabilme imkânının olmadığını görüyorum.

Bu nedenle, kanun tasarı ve tekliflerini sırasıyla görüşmek için 21 Temmuz 1998 Salı günü saat 14.00'te toplanmak üzere, birleşimi kapatıyorum.

Kapanma Saati: 19.06

 

V. – SORULAR VE CEVAPLAR

A) YAZILI SORULAR VE CEVAPLARI

1. – Erzurum Milletvekili Aslan Polat’ın, TEDAŞ Erzurum İl Müdürlüğünün alacaklarına ve Erzurum’un bazı indirimlerden yararlandırılıp yararlandırılmayacağına ilişkin sorusu ve Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanı Mustafa Cumhur Ersümer’in yazılı cevabı (7/5457)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanı Sayın Mustafa Cumhur Ersümer tarafından yazılı olarak cevaplandırılmasını arz ederim.

Saygılarımla.

Aslan Polat

Erzurum

Türkiye Elektrik Dağıtım A.Ş. Yönetim Kurulu, Malî İşler ve Finans Yönetimi Daire Başkanlığının 14.4.1997 tarih ve 2943 Sayılı teklifi üzerine, Olağanüstü Hâl Bölgesine ve Olağanüstü Hâl Bölgesi dışında olup bu illerle aynı şartları taşıyan illerdeki müessese abonelerinin Nisan 1997 sonuna kadar tükettikleri enerji bedeline ait anapara borçlarını 30.9.1997 tarihine kadar defaten veya taksitler halinde ödemeleri durumunda bu borçlara gecikme cezası uygulanmamasına karar vermişti. Bu karardan Erzurum ilimiz yararlandırılmamış idi. Fakat, Erzurum ilimiz Olağanüstü Hâl Bölgesi kapsamı dışında olmasına rağmen bu illerle aynı hatta ekonomik yönden daha zor şartları taşımaktadır.

21.1.1998 gün ve 4325 sayılı Olağanüstü Hâl Bölgesinde ve Kalkınmada Öncelikli Yörelerde İstihdam Yaratılması ve Yatırımların Teşvik Edilmesi ile 193 Sayılı Gelir Vergisi Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun ile Erzurum İlimiz, Olağanüstü Hâl Bölgesindeki illerle aynı ekonomik ve sosyal zorlukları yaşadığı kabul edilerek bu Kanun kapsamına alınmıştır. Ayrıca, TEDAŞ Erzurum Bölge Müdürlüğü ile görüşüldüğünde görülecektir ki, ilimizde TEDAŞ borçları;

Anapara toplamı : 1 trilyon 464 milyar 632 milyon 249 bin TL.

Gecikme faizi : 3 trilyon 094 milyar 134 milyon 474 bin TL.

Toplam : 4 trilyon 553 milyar 816 milyon 723 bin TL.’dir.

Yani, gecikme faizi takriben anapara toplamının 3 katı kadardır. Bu meblâğın dokümanı ise aşağıdaki gibidir.

KİT : 2 milyar 542 milyon 949 bin TL.

Sanayi : 418 milyar 761 milyon 857 bin TL.

Mesken : 640 milyar 635 milyon 608 bin TL.

Resmî Daireler : 294 milyar 463 milyon 375 bin TL.

Belediyeler : 164 milyar 940 milyon 436 bin TL.

Ticarethaneler : 346 milyar 632 milyon 481 bin TL.

İçmesuları (Belediyelere ait) : 2 trilyon 646 milyar 963 milyon 578 bin TL.

Tarımsal sulama : 5 milyar 298 milyon 033 bin TL.

Hayır kurumları : 5 milyar 104 milyon 067 bin TL.

Şantiyeler : 36 milyar 469 milyon 289 bin TL.

Görüleceği üzere burada en önemli kalem, 2 trilyon 810 milyar TL. ile belediyeler + belediyelere ait içmesuları ile 294 milyar TL. ile resmî daireler olup, takriben borcun 3/4’ü; resmî daire + belediyelere ve kamuya ait borçlardır.

Son olarak meydana gelen sel felâketi ile sel bölgelerine yapılacak yardımların, tüm belediyelere ait yardım havuzundan yapılacağı dikkate alınarak ve ayrıca bu bölgelerde nediren olan tabiî afetlerin bölgenin yüksek ve sert iklimi ile tabiî olarak bizim bölgemiz de sürekliliğini gözönüne alarak Sayın Bakan’ın cevaplandırmasını istediğim sorularım şunlardır;

1. 14.4.1997 tarihinde çıkan ve ilimizin yararlandırılmadığı bu karardan, sel afeti yüzünden Hazine Yardımı askıya alınan Bölgemiz belediyeleri için bir kurtuluş ümidi olarak, böyle bir karardan makul bir süre verilerek ilimiz de yararlandırılacak mıdır?

2. 4325 Numaralı Kanunun ruhu olan bölgeden göçü önlemek olduğuna göre bölge halkına bir miktar nefes aldırmak için bu karardan hiç olmazsa borcun 1/4’ünü taşıyan mesken + ticarethane + sanayi kuruluşları yararlandırılabilecek midir?

3. Vergi Kanununun Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kurulunda olması gözönüne alınarak ve son sel afetinin az-çok tüm yurdu etkilemesine rağmen, bölge halkının ekonomik durumu dikkate alınarak, bu bölge için, Erzurum ilimizi de içine alacak şekilde yeniden çıkarılması düşünülmekte midir?

T.C. Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanlığı 16.7.1998 Araştırma, Planlama ve Koordinasyon Kurulu Başkanlığı Sayı : B.15.0.APK.0.23-300-1088/12017

Konu : Yazılı soru önergesi

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

İlgi : 23.6.1998 tarih ve A.01.0.GNS.0.10.00.02-13894 sayılı yazınız.

Erzurum Milletvekili Sayın Aslan Polat’ın tarafıma tevcih etmiş olduğu 7/5457-13624 esas no’lu yazılı soru önergesine ilişkin bilgiler hazırlanarak ekte sunulmuştur.

Bilgilerinize arz ederim.

M. Cumhur Ersümer

Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanı

Erzurum Milletvekili Sayın Aslan Polat’ın

Yazılı Soru Önergesi ve Cevabı

(7/5457-13624 esas no’lu)

Türkiye Elektrik Dağıtım A.Ş. Yönetim Kurulu, Malî İşler ve Finans Yönetimi Daire Başkanlığının 14.4.1997 tarih ve 2943 Sayılı teklifi üzerine, Olağanüstü Hâl Bölgesine ve Olağanüstü Hâl Bölgesi dışında olup bu illerle aynı şartları taşıyan illerdeki müessese abonelerinin Nisan 1997 sonuna kadar tükettikleri enerji bedeline ait anapara borçlarını 30.9.1997 tarihine kadar defaten veya taksitler halinde ödemeleri durumunda bu borçlara gecikme cezası uygulanmamasına karar vermişti. Bu karardan Erzurum ilimiz yararlandırılmamış idi. Fakat, Erzurum ilimiz Olağanüstü Hâl Bölgesi kapsamı dışında olmasına rağmen bu illerle aynı hatta ekonomik yönden daha zor şartları taşımaktadır.

21.1.1998 gün ve 4325 sayılı Olağanüstü Hâl Bölgesinde ve Kalkınmada Öncelikli Yörelerde İstihdam Yaratılması ve Yatırımların Teşvik Edilmesi ile 193 Sayılı Gelir Vergisi Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun ile Erzurum İlimiz, Olağanüstü Hâl Bölgesindeki illerle aynı ekonomik ve sosyal zorlukları yaşadığı kabul edilerek bu Kanun kapsamına alınmıştır. Ayrıca, TEDAŞ Erzurum Bölge Müdürlüğü ile görüşüldüğünde görülecektir ki, ilimizde TEDAŞ borçları;

Anapara toplamı : 1 trilyon 464 milyar 632 milyon 249 bin TL.

Gecikme faizi : 3 trilyon 094 milyar 134 milyon 474 bin TL.

Toplam : 4 trilyon 553 milyar 816 milyon 723 bin TL.’dir.

Yani, gecikme faizi takriben anapara toplamının 3 katı kadardır. Bu meblâğın dökümanı ise aşağıdaki gibidir.

KİT : 2 milyar 542 milyon 949 bin TL.

Sanayi : 418 milyar 761 milyon 857 bin TL.

Mesken : 640 milyar 635 milyon 608 bin TL.

Resmî Daireler : 294 milyar 463 milyon 375 bin TL.

Belediyeler : 164 milyar 940 milyon 436 bin TL.

Ticarethaneler : 346 milyar 632 milyon 481 bin TL.

İçmesuları : 2 trilyon 646 milyar 963 milyon 578 bin TL. (Belediyelere ait)

Tarımsal sulama : 5 milyar 298 milyon 033 bin TL.

Hayır kurumları : 5 milyar 104 milyon 067 bin TL.

Şantiyeler : 36 milyar 469 milyon 289 bin TL.

Görüleceği üzere burada en önemli kalem, 2 trilyon 810 milyar TL. ile belediyeler + belediyelere ait içmesuları ile 294 milyar TL. ile resmî daireler olup, takriben borcun 3/4’ü; resmî daire + belediyelere ve kamuya ait borçlardır.

Son olarak meydana gelen sel felâketi ile sel bölgelerine yapılacak yardımların, tüm belediyelere ait yardım havuzundan yapılacağı dikkate alınarak ve ayrıca bu bölgelerde nediren olan tabiî afetlerin bölgenin yüksek ve sert iklimi ile tabiî olarak bizim bölgemiz de sürekliliğini gözönüne alarak Sayın Bakan’ın cevaplandırmasını istediğim sorularım şunlardır;

Sorular 1, 2, 3 :

1. 14.4.1997 tarihinde çıkan ve ilimizin yararlandırılmadığı bu karardan, sel afeti yüzünden Hazine Yardımı askıya alınan Bölgemiz belediyeleri için bir kurtuluş ümidi olarak, böyle bir karardan makul bir süre verilerek ilimiz de yararlandırılacak mıdır?

2. 4325 Numaralı Kanunun ruhu olan bölgeden göçü önlemek olduğuna göre bölge halkına bir miktar nefes aldırmak için bu karardan hiç olmazsa borcun 1/4’ünü taşıyan mesken + ticarethane + sanayi kuruluşları yararlandırılabilecek midir?

3. Vergi Kanununun Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kurulunda olması gözönüne alınarak ve son sel afetinin az-çok tüm yurdu etkilemesine rağmen, bölge halkının ekonomik durumu dikkate alınarak, bu bölge için, Erzurum ilimizi de içine alacak şekilde yeniden çıkarılması düşünülmekte midir?

Cevaplar 1, 2, 3 :

TEDAŞ Yönetim Kurulunun 16.4.1997 tarih 17-311 sayılı kararıyla Olağanüstü Hâl Bölgesine bağlı illerin (Bingöl, Bitlis, Diyarbakır, Hakkâri, Siirt, Tunceli, Van, Şırnak, Batman) ve Olağanüstü Hâl Bölgesi dışında olup da bu illerle aynı şartları taşıyan ve kayıp oranları % 45’in üzerinde bulunan (Mardin, Şanlıurfa, Iğdır, Kars, Ardahan) illerdeki müessese abonelerinin Nisan 1997 sonuna kadar tükettikleri enerji bedeline ait anapara borçlarını 30.9.1997 tarihine kadar def’aten veya taksitler halinde ödemeleri durumunda bu borçlara gecikme cezası uygulanmaması hükme bağlanmıştır. Bu uygulama 30.9.1997 tarihinde sona ermiştir.

Erzurum İlimizin kayıp oranı % 25 olduğu için yukarıda alınan Yönetim Kurulu Kararı Kapsamına alınmamıştır.

Ancak, Müesseseler ve Bağlı Ortaklıkların İşletme Hakkı devirleri sözkonusu olduğundan bir defaya mahsus olmak üzere bütün abone gruplarının 1997 yılı sonuna kadar tükettikleri enerji bedeli anapara borçlarını 1.8.1998-1.9.1998 tarihlerinde ve 2 taksitte ödemeleri halinde bu borçlarına gecikme zammı uygulanmaması için tarafımca Başbakanlığa 22 Haziran 1998 tarih ve B.15.0.EGM.0.01.01.712 Genel 3225 sayılı yazı ile bu konudaki taslağın Bakanlar Kurulu Kararı haline dönüştürülmesinin sağlanması hususu arz edilmiştir.

2. – Karabük Milletvekili Hayrettin Dilekcan’ın, Batı Karadeniz’de meydana gelen sel felaketinden zarar gören illere yapılacak yardımlara ilişkin sorusu ve Bayındırlık ve İskân Bakanı Yaşar Topçu’nun yazılı cevabı (7/5461)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın yazılı olarak Bayındırlık ve İskân Bakanı Yaşar Topçu tarafından cevaplandırılmasını saygıyla arz ve talep ederim.

Hayrettin Dilekcan

Karabük

Sorularım : 20 Mayıs 1998 ve sonrasında Bartın, Karabük, Zonguldak İl ve İlçelerinde meydana gelen sel felaketi nedeniyle Bakanlığımıza ait bütçe ve fonlardan;

1. Bu illerin Özel İdarelerine nakit yardım gönderilmiş midir? Gönderildi ise her il için ayrı ayrı ne kadardır?

2. Bu illerde afete maruz kalan belediyelere nakit yardım yapılmış mıdır? Yapıldı ise her belediye için ayrı ayrı ne kadardır?

3. Sel felaketinden etkilenen belediyelerin İller Bankası tarafından yaptırılan altyapı yatırımları nedeniyle doğmuş olan borçlarının terkin veya tehir edilmesi sözkonusu mudur?

T.C. Bayındırlık ve İskân Bakanlığı 17.7.1998 Araştırma, Planlama ve Koordinasyon Kurulu Başkanlığı Sayı : B.09.0.APK.0.22.00.00.17/566

Konu : Yazılı Soru Önergesi

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

İlgi : 23.6.1998 gün ve A.01.0.GNS.0.10.00.02-13890 sayılı yazınız.

İlgi yazınız ekinde alınan Karabük Milletvekili Hayrettin Dilekcan’a ait 7/5461-13628 Esas nolu Yazılı Soru Önergesi incelenmiş olup, cevabımız ekte sunulmuştur.

Bilginize arz ederim.

Yaşar Topçu

Bayındırlık ve İskân Bakanı

Karabük Milletvekili Hayrettin Dilekcan’a Ait

Yazılı Soru Önergesinin Cevabıdır

(7/5461-13628)

20 Mayıs 1998 ve sonrasında Bartın, Karabük, Zonguldak İl ve İlçelerinde meydana gelen sel felaketi nedeniyle Bakanlığınıza ait bütçe ve fonlardan;

Soru 1. Bu illerin Özel İdarelerine nakit yardım gönderilmiş midir? Gönderildi ise her il için ayrı ayrı ne kadardır?

Soru 2. Bu illerde afete maruz kalan belediyelere nakit yardım yapılmış mıdır? Yapıldı ise her belediye için ayrı ayrı ne kadardır?

Soru 3. Sel felaketinden etkilenen belediyelerin İller Bankası tarafından yaptırılan altyapı yatırımları nedeniyle doğmuş olan borçlarının terkin veya tehir edilmesi sözkonusu mudur?

Cevap 1. 20.5.1998 ve sonrasında Bartın, Karabük, Zonguldak ili ve ilçelerinde meydana gelen sel felaketi nedeniyle 7269 sayılı Kanuna göre Özel İdarelere para gönderilmemiştir.

Ancak su baskınından etkilenen afetzedelerin ilk ve acil yardım ihtiyaçlarının karşılanması için Bartın Valiliği emrine 10.5 Milyar TL., Karabük Valiliği emrine 23 Milyar TL., Zonguldak Valiliği emrine 13 Milyar TL. olmak üzere 3 İle toplam 46.5 Milyar TL. acil yardım ödeneği gönderilmiştir.

Ayrıca, Valiliklerine S.Y.D.T. Fonundan istedikleri ödenekler gönderilmiştir.

Bu illerin İl Özel İdarelerinin 2.2.1981 tarih ve 2380 sayılı Kanun ile Bütçe Kanunundaki hükümlere göre tahakkuk edecek paylarının 1.7.1998 tarihi itibariyle 6 ay süre ile 4 kat artırılması Bakanlar Kurulunun 7.7.1998 tarih ve 23395 sayılı Resmî Gazetede yayımlanan 27.5.1998 tarih ve 98/11321 sayılı kararıyla yürürlüğe konulmuştur.

Cevap 2. Belediyelerin altyapılarında meydana gelen hasarların tespitleri Karayolları ve İller Bankası Genel Müdürlüklerince yapılmaktadır. Yapılacak bu tespitler sonucunda 3123 sayılı Kanuna göre İller Bankasından alınan Belediye katkı payları artırılabilecektir.

Cevap 3. Belediyelerin borçlarının ertelenmesi için henüz bir çalışma yapılmamaktadır.

3. – Erzurum Milletvekili Abdulilah Fırat’ın;

– 1996 yılında meydana gelen Hınıs-Varto depreminde yıkılan evlerin yerine yapılacak afet konutlarına,

– Erzurum-Çat-Soğukpınar Köyündeki afet konutları inşaatına,

– Erzurum-Horasan-Yeşilöz Köyündeki afet konutları inşaatına,

İlişkin soruları ve Bayındırlık ve İskân Bakanı Yaşar Topçu’nun yazılı cevabı (7/5465, 5466, 5467)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorumun Bayındırlık ve İskân Bakanı tarafından yazılı olarak cevaplandırılmasına delaletinizi arz ederim.

9.6.1998

Abdulilah Fırat

Erzurum

Soru : 1996 yılında meydana gelen Hınıs-Varto depremi ile yıkılan evler için; bu güne kadar yapılmayan afet konutlarının durumu nedir?

1997 yılı programında başlanması gereken afet evlerinin inşaatına başlanmış mıdır?

1998 yılı programında, yeni konutlar programa alınmış mıdır?Hangi ilçe ve köylere aittir?

Hınıs-Varto deprem konutlarının 1998 yılı programında toplam ödeneği nedir?

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorumun Bayındırlık ve İskân Bakanı tarafından yazılı olarak cevaplandırılmasına delaletinizi arz ederim. 9.6.1998

Abdulilah Fırat Erzurum

Soru : Erzurum ili Çat ilçesi Soğukpınar köyünde 1995 yılında meydana gelen sel afeti dolayısıyla toplam 30 konutun hak sahibi kabul edilmiş ve 1997 yılı etüt-proje programında yer almıştı. Söz konusu konutların 1998 yılı programındaki durumu nedir?

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorumun Bayındırlık ve İskân Bakanı tarafından yazılı olarak cevaplandırılmasına delaletinizi arz ederim. 9.6.1998

Abdulilah Fırat Erzurum

Soru : Erzurum ili Horasan ilçesi Yeşilöz köyünde 1989 yılında meydana gelen sel afeti sebebiyle yıkılan 26 konut, ancak 1997 yılı etüt-proje programına alınmıştır. Söz konusu konutların 1998 yılı programındaki durumu nedir?

T.C. Bayındırlık ve İskân Bakanlığı 17.7.1998 Araştırma, Planlama ve Koordinasyon Kurulu Başkanlığı Sayı : B.09.0.APK.0.22.00.00.17/565

Konu : Yazılı soru Önergesi

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

İlgi : 23.6.1998 gün ve A.01.0.GNS.0.10.00.02-13890 sayılı yazınız.

İlgi yazınız ekinde alınan Erzurum Milletvekili Abdulilah Fırat’a ait 7/5465-13632, 7/5466-13633 ve 7/5467-13634 Esas nolu Yazılı Soru Önergeleri incelenmiş olup, cevabımız ekte sunulmuştur.

Bilginize arz ederim. Yaşar Topçu

Bayındırlık ve İskân Bakanı

Erzurum Milletvekili Abdulilah Fırat’a Ait

Yazılı Soru Önergesinin Cevabıdır

(7/5465-13632)

Soru : 1996 yılında meydana gelen Hınıs-Varto depremi ile yıkılan evler için; bu güne kadar yapılmayan afet konutlarının durumu nedir?

1997 yılı programında başlaması gereken afet evlerinin inşaatına başlanmış mıdır?

1998 yılı programında, yeni konutlar programa alınmış mıdır?Hangi ilçe ve köylere aittir?

Hınıs-Varto deprem konutlarının 1998 yılı programında toplam ödeneği nedir?

Cevap : 19.8.1966 Muş-Erzurum ve Bingöl illeri ve çevresinde meydana gelen Varto depreminden yaklaşık 21 000 konut yıkık-ağır derecede hasar görmüştür.

7269 sayılı Kanun Hükümlerine göre haksahibi olan aileler için 1997 yılı sonu itibariyle,

-Muş ilinde 4 997 konut 121 işyeri,

-Bingöl ilinde 1 996 konut,

-Erzurum ilinde 1 047 konut,

olmak üzere toplam 8 040 konut 121 işyeri yapılıp, haksahiplerine teslim edilmiştir.

1997 yılı yatırım programına yeni iş olarak alınıp, inşaatına başlanması gereken 788 konuttan 24 konut bitirilmiş, 555 konutun inşaatı devam etmektedir. 209 konutun ise inşaatına çeşitli nedenlerden dolayı başlanamamıştır.

1998 yılı yatırım programında;

- Muş ilinde 901 konut,

-Bingöl ilinde 72 konut,

-Erzurum ilinde 349 konut,

olmak üzere toplam 1 322 konut yer almaktadır.

Bu deprem nedeniyle halen yatırım programına girmeyi bekleyen;

- Muş ilinde 1 413 konut,

-Bingöl ilinde 30 konut,

-Erzurum ilinde 4 853 konut, 15 işyeri,

olmak üzere toplam 6 296 konut, 15 işyeri bulunmaktadır. Bu konutlar da bütçe imkânları nispetinde peyder pey yatırım programına alınarak yapılabilecektir.

1998 yılı yatırım programına ödenek yetersizliği nedeniyle yeni iş alınamadığından, bu deprem nedeniyle de 1998 programına yeni konut alınamamıştır.

Varto depremi nedeniyle 1998 yılı yatırım programında yer alan konutlar için yaklaşık 243 Milyar TL. ödenek ayrılmıştır.

Erzurum Milletvekili Abdulilah Fırat’a Ait

Yazılı Soru Önergesinin Cevabıdır

(7/5466-13633)

Soru : Erzurum ili Çat ilçesi Soğukpınar köyünde 1995 yılında meydana gelen sel afeti dolayısıyla toplam 30 konutun hak sahibi kabul edilmiş ve 1997 yılı etüt-proje programında yer almıştı. Söz konusu konutların 1998 yılı programındaki durumu nedir?

Cevap :Erzurum İli Çat İlçesine bağlı Soğukpınar köyündeki 1995 yılı muhtemel yer kayması afeti nedeniyle konutlarının nakline karar verilen 30 aileden 29 aile 7269 sayılı Kanun hükümlerine göre haksahibi kabul edilmiştir.

Söz konusu yer 1998 yılı Yatırım Programında E.Y.Y. yöntemiyle ve 1 Milyon TL. iz bedel ödenekle yer almaktadır.

1998 yılı yatırımlarımız için Genel Bütçe, Özelleştirme ve Hazineden Fonlar için verilen ödeneklerin yetersiz olması nedeniyle 1997 yılında E.Y.Y. li konutlarda; inşaatına başlamayan, inşaatları temel ve subasman seviyesinde olan projelere 1’er Milyon TL. iz bedel, temel üstü olan projelere bitecek şekilde ödenek ayrılmıştır.

Soğukpınar köyündeki 29 konuttan 11’i subasmanda olduğundan, 18 konut da başlamadığından, bu işe de 1 Milyon TL. iz bedel ödenek ayrılmıştır. Program gereği konutlar 1999 yılında bitirilebilecektir. Ancak, 1998 yılı içerisinde ek ödenek temin edilmesi halinde bu işlere de ödenek ayrılabilecektir.

Erzurum Milletvekili Abdulilah Fırat’a Ait

Yazılı Soru Önergesinin Cevabıdır

(7/5467-13634)

Soru : Erzurum ili Horasan ilçesi Yeşilöz köyünde 1989 yılında meydana gelen sel afeti sebebiyle yıkılan 26 konut, ancak 1997 yılı etüt-proje programına alınmıştır. Söz konusu konutların 1998 yılı programındaki durumu nedir?

Cevap : Erzurum ili Horasan ilçesine bağlı Yeşilöz köyünde 1989 yılında meydana gelen su baskını afeti nedeniyle 9, 1994 yılı muhtemel su baskını afeti nedeniyle 13, 1995 yılı muhtemel su baskını afeti nedeniyle de 4 olmak üzere toplam 26 aile 7269 sayılı Kanun hükümlerine göre haksahibi kabul edilmiştir.

Söz konusu yer 1998 yılı etüt-proje programında yer almaktadır. 9 haksahibinin etüt-proje çalışmaları tamamlanmıştır. 17 haksahibinin etüt-proje çalışmalarının tamamlanmasından sonra Yeşilöz köyündeki 26 haksahibi ailenin konutları bütçe imkânlarına göre yatırım programına alınarak yapılabilecektir.

4. – Erzurum Milletvekili Abdulilah Fırat’ın;

– Erzurum-Çobandede-Hınıs ayrımı Karayazı yoluna,

– Erzurum İli Tekman-Gökoğlan (Karlıova-Çad) ayrımı yolunun ne zaman bitirileceğine,

-Erzurum İli Çobandede-Hınıs-Varto yoluna,

– Erzurum İli Göksu-Karaçoban yoluna,

– Erzurum-Tekman yoluna,

İlişkin soruları ve Bayındırlık ve İskân Bakanı Yaşar Topçu’nun yazılı cevabı (7/5468, 5469, 5470, 5471, 5472)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorumun Bayındırlık ve İskân Bakanı tarafından yazılı olarak cevaplandırılmasına delaletinizi arz ederim.

9.6.1998

Abdulilah Fırat Erzurum

Soru : Erzurum İlyolları ağı içinde yer alan ve inşaatı devam eden (Çobandede-Hınıs) Ayr.-Karayazı yolu için 1998 yılı ödeneklerinde arttırım yapılması düşünülmekte midir? İlçenin kış sezonunda tek bağlantısını oluşturan bu yol ne zaman bitirilecektir?

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorumun Bayındırlık ve İskân Bakanı tarafından yazılı olarak cevaplandırılmasına delaletinizi arz ederim.

9.6.1998

Abdulilah Fırat Erzurum

Soru : Erzurum İlyolları ağı içinde yer alan ve 1997 yılında ihale edilen Tekman-Gökoğlan-(Karlıova-Çat)) Ayr. yolu için 1998 yılı yatırım programında ödenek ayrılmış mıdır? Bu yolun kaç yılda bitirilmesi düşünülüyor?

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorumun Bayındırlık ve İskân Bakanı tarafından yazılı olarak cevaplandırılmasına delaletinizi arz ederim.

9.6.1998

Abdulilah Fırat Erzurum

Soru : Erzurum İlyolları ağı içinde yer alan, 1977 yılında yapımına başlanan ve inşaatı halen devam eden Çobandede-Hınıs-Varto yolunun ne zaman bitirilmesi düşünülüyor?

Bu yolun 1998 yılı ödeneğinde arttırım düşünülmekte midir?

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorumun Bayındırlık ve İskân Bakanı tarafından yazılı olarak cevaplandırılmasına delaletinizi arz ederim. 9.6.1998

Abdulilah Fırat Erzurum

Soru : Erzurum İlyolları ağı içinde yer alan, ve ihale safhasına gelen Göksu-Karaçoban yolu, neden ihale edilmemektedir? Bu yolun ne zaman yapılması düşünülüyor?

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorumun Bayındırlık ve İskân Bakanı tarafından yazılı olarak cevaplandırılmasına delaletinizi arz ederim. 9.6.1998

Abdulilah Fırat Erzurum

Soru : Erzurum İlyolları ağı içinde yer alan, 1997 yılında ihalesi yapılan Erzurum-Tekman yolu için 1998 yılı programında ödenek ayrıldı mı? Bu yolun kaç yılda bitirilmesi düşünülüyor?

T.C. Bayındırlık ve İskân Bakanlığı 17.7.1998 Araştırma, Planlama ve Koordinasyon Kurulu Başkanlığı Sayı : B.09.0.APK.0.22.00.00.17/564

Konu : Yazılı soru Önergesi

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

İlgi : 23.6.1998 gün ve A.01.0.GNS.0.10.00.02-13890 sayılı yazınız.

İlgi yazınız ekinde alınan Erzurum Milletvekili Abdulilah Fırat’a ait 7/5472-13639, 7/5471-13638, 7/5470-13637, 7/5469-13636 ve 7/5468-13635 Esas nolu Yazılı Soru Önergeleri incelenmiş olup, cevabımız ekte sunulmuştur.

Bilginize arz ederim. Yaşar Topçu

Bayındırlık ve İskân Bakanı

Erzurum Milletvekili Abdulilah Fırat’a Ait

Yazılı Soru Önergesinin Cevabı

(7/5468-13635)

Soru : Erzurum İlyolları ağı içinde yer alan ve inşaatı devam eden (Çobandede-Hınıs) Ayr.-Karayazı yolu için 1998 yılı ödeneklerinde arttırım yapılması düşünülmekte midir? İlçenin kış sezonunda tek bağlantısını oluşturan bu yol ne zaman bitirilecektir?

Cevap : Çobandede-Hınıs-Varto Yolu; 1991 yılında ihale edilmiş olup, 1998 yılında bitirilmesi için 1 Trilyon 100 Milyar TL. ek ödeneğe ihtiyaç vardır.

Erzurum Milletvekili Abdulilah Fırat’a Ait

Yazılı Soru Önergesinin Cevabı

(7/5469-13636)

Soru : Erzurum İlyolları ağı içinde yer alan ve 1997 yılında ihale edilen Tekman-Gökoğlan-(Karlıova-Çat)) Ayr. yolu için 1998 yılı yatırım programında ödenek ayrılmış mıdır? Bu yolun kaç yılda bitirilmesi düşünülüyor?

Cevap :(Tekman-Gökoğlan)-Karaçoban Cadde Ayrım Yolu bütçenin kısıtlı imkânlarından dolayı henüz programa alınamamıştır.

Erzurum Milletvekili Abdulilah Fırat’a Ait

Yazılı Soru Önergesinin Cevabı

(7/5470-13637)

Soru : Erzurum İlyolları ağı içinde yer alan, 1997 yılında yapımına başlanan ve inşaatı halen devam eden Çobandede-Hınıs-Varto yolunun ne zaman bitirilmesi düşünülüyor?

Bu yolun 1998 yılı ödeneğinde arttırım düşünülmekte midir?

Cevap : (Çobandede-Hınıs) Ayr.-Karayazı Yolu; 1997 yılında 216 565 860 375 TL. keşif bedelle ve % 12,50 tenzilat ile ihale edilmiş olup, yapımına aynı yıl başlanmıştır. Sözleşme gereği yapımının 1998 tarihinde tamamlanması için 370 Milyar TL. ek ödeneğe ihtiyaç vardır.

Erzurum Milletvekili Abdulilah Fırat’a Ait

Yazılı Soru Önergesinin Cevabı

(7/5472-13639)

Soru : Erzurum İlyolları ağı içinde yer alan, 1997 yılında ihalesi yapılan Erzurum-Tekman yolu için 1998 yılı programında ödenek ayrıldı mı? Bu yolun kaç yılda bitirilmesi düşünülüyor?

Cevap : Erzurum-Tekman Yolu; 1997 yılında 2 116 212 272 256 TL. keşif bedelle ve % 45,90 tenzilat ile ihale edilmiş olup, yapımına 25.5.1998 tarihinde başlanılmış ve sözleşme gereği 2001 yılında tamamlanacaktır. 1998 yılı ödeneği 200 Milyar TL.’dır.

Erzurum Milletvekili Abdulilah Fırat’a Ait

Yazılı Soru Önergesinin Cevabı

(7/5471-13638)

Soru : Erzurum İlyolları ağı içinde yer alan, ve ihale safhasına gelen Göksu-Karaçoban yolu, neden ihale edilmemektedir? Bu yolun ne zaman yapılması düşünülüyor?

Cevap :Göksu-Karaçoban yolunun yapımı için 1998 yılı birim fiyatları ile yapım maliyeti 600 Milyar TL.’dır. Söz konusu yolun 30 Milyar TL. ödeneği olması nedeni ile ihale edilememiştir. Keşif bedelinin % 10’u kadar ödeneği olması için 30 Milyar TL. ek ödenek talep edilmiştir.

5. – Yozgat Milletvekili Kâzım Arslan’ın, Kamu Konutları Yönetmeliğinde yapılan değişikliklere ilişkin Başbakandan sorusu ve Maliye Bakanı Zekeriya Temizel’in yazılı cevabı (7/5490)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın Başbakan Sayın Mesut Yılmaz tarafından yazılı olarak cevaplandırılmasını talep etmekteyim.

Gereğini saygılarımla arz ederim. 11.6.1998

Dr. Kâzım Arslan Yozgat

1. Kamu Konutları Yönetmeliğinde yapılan ve 3 Mayıs 1998 tarihli Resmî Gazete’de yayınlanan 25.2.1998 tarih ve 98/10959 sayılı değişiklik ile; 21 Mayıs 1998 tarihli Resmî Gazete’de yayınlanan 11.5.1998 tarih ve 98/11049 sayılı değişikliklerin gerekçesi nedir?

2. Yaklaşık 2 (iki) ay arayla, bir yönetmeliğin keyfi bir şekilde, iki defa değiştirilmesini nasıl izah edebiliyorsunuz?

3. Bu değişiklik kimler için yapılmıştır?Bu şekilde son 1,5 yıllık dönemde Türkiye siyasetinin gidişatını değiştirebilecek kararlarda etkili olan bazı emekli ve halen görevde üst düzey yargı mensuplarına (Eski Anayasa Mahkemesi Başkanı, Yargıtay Başsavcısı v.b.) kıyak mı çekilmektedir?

4. Değişikliklerden apaçık görüleceği üzere, kişiye özel yönetmelik çıkarılmasını hukuk, adalet ve fırsat eşitliği ile nasıl bağdaştırabiliyorsunuz?

5. Gerçek bir hukuk devletinde böyle bir uygulamanın yeri var mıdır?

6. Hükümetlerin görevi kişilere yönelik, ayrıcalıklar yaratmak mıdır?

7. Türk Milleti, görevi ve unvanı ne olursa olsun birilerini, ömür boyu sırtında taşımak, yükünü çekmek zorunda mıdır?

8. Hükümetinizin diyet borçları ne zaman bitecektir?

T.C. Maliye Bakanlığı 16.7.1998 Millî Emlak Genel Müdürlüğü Sayı : 0.13/3121-24384/25148

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

İlgi : 23.6.1998 tarih ve KAN.KAR.MD.A.01.GNS.0.10.00.02-7/5490-13657/32292 sayılı yazınız.

Yozgat Milletvekili Kâzım Arslan tarafından verilen ve 3.5.1998, 21.5.1998 tarih ve 23331, 23348 sayılı Resmî Gazetelerde yayımlanarak yürürlüğe giren, Kamu Konutları Yönetmeliğine Ekli Özel Tahsisli Konut verilecek personeli belirten (1) sayılı cetvelin (B) bendinin 2 ve 5 numaralı maddelerinde yapılan değişikliklere ilişkin olarak Başbakan Sayın Mesut Yılmaz tarafından yazılı olarak cevaplandırılması istenilen ve cevaplandırılmak üzere Bakanlığıma tevdi edilen yazılı soru önergesinde sözü edilen konular hakkında verilen cevaplar 2 ana madde halinde aşağıda sunulmuştur.

1. Kamu Konutları Yönetmeliğine ekli ve Özel Tahsisli Konut verilecek personeli belirten (1) sayılı cetvelin (B) bendinin 2 numaralı maddesinde yapılan değişiklikle, Anayasa Mahkemesi, Yargıtay, Danıştay, Sayıştay Başkanlığından ve Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığından emekli olanlara Özel Tahsisli Konut verilmesi, aynı cetvelin (B) bendinin 5 numaralı maddesinde yapılan değişiklikle de; Başbakanlık Müsteşarlığından emekli olanlara Özel Tahsisli Konut verilmesi uygun görülmüştür.

2. Devlet, memurlarının görevlerini her türlü dış etkenlerden uzak bir şekilde etkin olarak yerine getirmelerini sağlamak ve ayrıca Devlette üstlendikleri görevlere ve sosyal durumlarına uygun bir ortam içinde yaşamlarını sürdürmelerini temin amacıyla memur konutu edinmektedir.

Devletin mülkiyetinde olan memur konutları, 2946 sayılı Kamu Konutları Kanununun 11. maddesine göre, Bakanlar Kurulunun 16.7.1984 tarihli ve 84/8345 sayılı kararı ile yürürlüğe konulan “Kamu Konutları Yönetmeliği”nde yer alan esas ve usuller çerçevesinde idare edilmektedir.

Ayrıca, Devletin 3713 sayılı Terörle Mücadele Kanunu gereğince edindiği konutlar da bulunmaktadır. Bu konutlar terörle mücadelede görev alan ve emeklilik yaşamlarında meskende korunmaları mutlak surette zorunlu olan personele tahsis edilmektedir. Terörle Mücadele Kanunu bu düzenlemeler ile aktif memuriyet yaşamlarında terörle mücadelede görev alan memurların emekliliklerinde korunmalarını sağlamaktadır.

Ancak, 2946 sayılı Kamu Konutları Kanununun 11. maddesine göre yürürlüğe konulan “Kamu Konutları Yönetmeliği”nde Devletin yüksek yargı organları ile üst düzey idari kademelerinde görev yapan, yaptıkları icraatlar ve verdikleri kararlar nedeniyle terör örgütlerinin hedefi haline gelen kritik görevlerdeki personelin emeklilik yaşamlarında korunmalarını sağlamak ayrıca aktif memuriyet yaşamlarında Devlette üstlendikleri görevlere uygun bir ortam içinde emeklilik yaşamlarını sürdürmelerini temin etmek için kendilerine memur konutu tahsis edilmesi ile ilgili düzenlemeler bulunmamaktaydı.

Bilindiği gibi, ülkemizde uzunca sayılabilecek bir süreden bu yana devam eden terör ile mücadelede, Devletin üst düzey idari kademelerinde ve yüksek yargı organlarında görev yapan personel emeklilik yaşamlarında bir takım elim olaylarla karşılaşmışlardır. Bu olaylar, Devlette kritik görevler üstlenmiş, bir takım terör örgütlerinin tepkisini çekmiş personelin, emeklilik yaşamlarında korunmaları ve aktif memuriyet yaşamlarında üstlendikleri görevlere uygun bir ortam içinde emeklilik yaşamlarını sürdürmelerini sağlamak zorunluluğunu ortaya çıkarmıştır.

Kamu Konutları Yönetmeliğinde yapılan söz konusu değişikliklerle anılan yönetmelikteki yukarıda belirtilen eksiklik giderilmeye çalışılmıştır.

Kamu Konutları Yönetmeliğinde yapılan bu değişiklikler mer’i mevzuat çerçevesinde 2946 sayılı Kamu Konutları Kanununun yönetmelikle düzenleme yapılmasını öngören 11. maddesinin verdiği yetkiye dayanılarak yapılmıştır.

Bilgi edinilmesini arz ederim.

Zekeriya Temizel Maliye Bakanı

6. – Ankara Milletvekili Saffet Arıkan Bedük’ün, Antalya-Kemer’e bağlı Çamyuva Kasabasının imar planına ilişkin sorusu ve Bayındırlık ve İskân Bakanı Yaşar Topçu’nun yazılı cevabı (7/5506)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorumun Bayındırlık ve İskân Bakanı Yaşar Topçu tarafından yazılı olarak cevaplandırılması hususunda gereğini arz ederim.

Saygılarımla.

Saffet Arıkan Bedük Ankara

Soru : Antalya İli Kemer İlçesine bağlı Çamyuva Kasabasında imâr planı tasdik edilmemiş bulunmaktadır.

Önemli bir turizm merkezi olan bu yerin imâr planının tasdik edilmesinin hızlandırılması ile ilgili Bakanlık olarak bir çalışmanız var mıdır?

T.C. Bayındırlık ve İskân Bakanlığı 17.7.1998 Araştırma, Planlama ve Koordinasyon Kurulu Başkanlığı Sayı : B.09.0.APK.0.22.00.00.17/567

Konu : Yazılı soru Önergesi

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

İlgi : 23.6.1998 gün ve A.01.0.GNS.0.10.00.02-13890 sayılı yazınız.

İlgi yazınız ekinde alınan Ankara Milletvekili Saffet Arıkan Bedük’ün “Kemer’e bağlı Çamyuva Kasabası İmâr Planı”na ilişkin 7/5506 Sayılı Yazılı Soru Önergesi incelenmiştir.

“Güney Antalya Turizm Alanı” ve 1/25 000 ölçekli Güneybatı Antalya Çevre Düzeni Planı sınırları içerisinde yeralan Çamyuva yerleşmesine ait 1/5000 ölçekli Nazım İmâr Planı Turizm Bakanlığının yazısı ve Çamyuva Belediyesinin 5.8.1996 gün ve 16 sayılı kararı Bakanlığımıza iletilmiştir.

Söz konusu planlar Güneybatı Antalya Çevre Düzeni Planı sınırları içerisinde yer aldığından çevre düzeni değişikliği de içermesi nedeniyle Turizm Bakanlığının konuya ilişkin yazısı da dikkate alınarak planların eksiklikleri Belediyesince düzeltilmiş olup, planlar halen Bakanlığımızca inceleme aşamasındadır.

Arz ederim. Yaşar Topçu

Bayındırlık ve İskân Bakanı

7. – Karaman Milletvekili Zeki Ünal’ın, üniversitelerdeki kılık kıyafet uygulamalarına ilişkin sorusu ve Millî Eğitim Bakanı Hikmet Uluğbay’ın yazılı cevabı (7/5511)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın Millî Eğitim Bakanı Sayın Hikmet Uluğbay tarafından yazılı olarak cevaplandırılmasını saygılarımla arz ederim. 15.6.1998

Zeki Ünal Karaman

Yazılı soru önergeme 20.5.1998 tarihinde verdiğiniz cevabın 3. paragrafında 2547 sayılı yasaya eklenen Yükseköğretim Kurumlarında kılık kıyafeti serbest bırakan “Ek Madde : 17”nin Anayasaya aykırı olmadığı belirtilmektedir.

4. paragrafında ise İdare Mahkemeleri, Danıştay ve Avrupa İnsan Hakları Komisyonunun türban takılamayacağına dair kararlarından bahsedilmektedir.

5. paragrafında demokrasinin kurallar rejimi olduğu beyan edilmektedir.

Sorularım şunlardır :

1. “Ek Madde : 17”nin Anayasaya aykırı olmaması, yürürlükte olduğunu göstermez mi?Yürürlükte olan bir yasa bulunduğuna göre üniversitelerde kılık kıyafetin serbest olması gerekmez mi?

2. Cevabınızdan yasağınızı, Anayasa Mahkemesi’nin “çağdaş kıyafet ve görünüme ters düşen dinsel nitelikli kıyafetin serbest bırakılmasını öngörmeyen” şeklindeki yorumuna dayandırdığınız anlaşılıyor. Halbuki Anayasanın 153. maddesi “Anayasa Mahkemesi bir kanun veya kanun hükmünde kararnamenin tamamını ve bir hükmünü iptal ederken kanun koyucu gibi hareketle yeni bir uygulamaya yol açacak biçimde hüküm tesis edemez.” diyor. Demokrasinin kurallar rejimi olduğunu vurguladığınız halde, nasıl oluyor da Anayasa Maddesi açıkken ve “Ek Madde : 17” iptal bile edilmemişken Anayasa Mahkemesinin yorumunu esas alarak kanun koyucu gibi yeni bir uygulamaya yol açacak biçimde hüküm tesis edebiliyorsunuz? Kılık kıyafet yasağını savunabiliyorsunuz? Bu bir çelişki değil midir?

3. İdare Mahkemelerinin, Danıştay’ın ve Avrupa İnsan Hakları Komisyonunun verdiği kararlar T.B.M.M.’nden çıkan yasaların üzerinde midir ki, üniversitelerde kılık kıyafeti serbest bırakan yasaya rağmen esas kabul edilerek, yasaklar sürdürülmek istenmektedir.

Kurallar rejimi olduğunu belirttiğiniz demokrasi ile bu tip keyfi uygulamaları nasıl bağdaştırabiliyorsunuz?

T.C. Millî Eğitim Bakanlığı 15.7.1998 Araştırma, Planlama ve Koordinasyon Kurulu Başkanlığı Sayı : B.08.0.APK.0.03.01.00-022/2258

Konu :soru Önergesi

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

İlgi :T.B.M.M. Başkanlığının 23.6.1998 tarih ve A.01.0.GNS.0.10.00.02-13893-7/5511-13716/32403 sayılı yazısı.

Karaman Milletvekili Sayın Zeki Ünal’ın “üniversitelerdeki kılık kıyafet uygulamalarına ilişkin” yazılı soru önergesinde yer alan soruların cevapları aşağıda belirtilmiştir.

10.12.1988 tarih ve 20032 sayılı Resmî Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren, 3511 sayılı Kanun ile 2547 sayılı Kanuna eklenen Ek-16 madde ile “Yükseköğretim Kurumlarında dershane, laboratuvar, klinik, poliklinik ve koridorlarında çağdaş kıyafet ve görünümde bulunmak zorunludur. Dinî inanç sebebiyle boyun ve saçların örtü veya türbanla kapatılması serbesttir.” hükmü getirilmiş, bu hüküm Anayasa Mahkemesi tarafından Anayasa ve İnkılâp yasalarına aykırı bulunarak iptal edilmiştir.

Yine, 1990 yılında 3670 sayılı Kanunla 2547 sayılı Kanuna Ek-17. madde eklenmiş, “Yürürlükteki kanunlara aykırı olmamak koşulu ile yükseköğretim kurumlarında kılık-kıyafet serbesttir.” hükmü getirilmiştir. Anayasa Mahkemesi bu hükmü iptal etmemiş, ancak kararında türbanın yürürlükteki kanunlara göre takılamayacağını gerekçe olarak almıştır.

Anayasamızın 42. maddesi “Öğrenim hakkının kapsamı kanunla tespit edilir ve düzenlenir. Eğitim ve öğretim, Atatürk ilkeleri ve inkılâpları doğrultusunda, çağdaş bilim ve eğitim esaslarına göre, Devletin gözetim ve denetimi altında yapılır. Eğitim ve öğretim kurumlarında sadece eğitim, öğretim, araştırma ve inceleme ile ilgili faaliyetler yürütülür. Bu faaliyetler her ne suretle olursa olsun engellenemez” hükümlerini de içermektedir.

Devlet bu alandaki gözetim ve denetimini dayanağı Anayasamız olan yasalarla gerçekleştirmektedir. Öğrenciler bu yasalara ve dayanağı bu yasalar olan diğer mevzuata uymak zorundadır. Bu sebeple öğrecilerin yasalar çerçevesinde eğitim hakkından yararlanmalarına engel yoktur.

Diğer taraftan kurallar rejimi olan demokrasimizde yasama organının yetkisi de sınırsız değildir. Çünkü, Anayasamızın 138. maddesinde; “Yasama ve yürütme organları ile idare, mahkeme kararlarına uymak zorundadır; bu organlar ve idare, mahkeme kararlarını hiçbir suretle değiştiremez ve bunların yerine getirilmesini geciktiremez” hükmü yer almaktadır. Bu hüküm, kılık kıyafet konusundaki uygulamaların iddia edildiği gibi keyfi değil yasal olduğunun da bir göstergesidir.

Bilgilerinize arz ederim. Hikmet Uluğbay Millî Eğitim Bakanı

8. – Hatay Milletvekili Metin Kalkan’ın, Hatayİlinde 1997-1998 yılları arasında açılan köy okulu ve derslik sayısına ilişkin sorusu ve Millî Eğitim Bakanı Hikmet Uluğbay’ın yazılı cevabı (7/5527)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın Millî Eğitim Bakanı Sayın Hikmet Uluğbay tarafından yazılı olarak cevaplandırılmasını saygılarımla arz ederim.

S. Metin Kalkan Hatay

Hatay İli için;

1. 1997 ilk 6 ayında

Kaç köy okulu yapıldı?

Kaç derslik sınıf açıldı?

Mevcut öğrenim imkânlarını günün şartlarına göre geliştirmek için nasıl bir katkıda bulunuldu?

2. 1997 ikinci 6 ayında

Kaç köy okulu yaptırdınız?

Kaç derslik sınıf açtınız?

Mevcut öğrenim imkânlarını günün şartlarına göre geliştirmek için nasıl bir katkıda bulundunuz?

3. 1998 ilk 6 ayında

Kaç köy okulu yaptırdınız?

Kaç derslik sınıf açtınız?

Mevcut öğrenim imkânlarını günün şartlarına göre geliştirmek için nasıl bir katkıda bulundunuz?

4. 1998’in ikinci 6 ayı için, Hatay ile ilgili programınız nedir?

5. Kesintisiz eğitim için toplanan fondan Hatay iline şu ana kadar ne kadar pay aktardınız? 1998-1999 öğretim yılı için hedefiniz nedir?

T.C. Millî Eğitim Bakanlığı 17.7.1998 Araştırma, Planlama ve Koordinasyon Kurulu Başkanlığı Sayı : B.08.0.APK.0.03.01.00-022/2279

Konu :Soru Önergesi

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

İlgi :T.B.M.M. Başkanlığının 23.6.1998 tarih ve A.01.0.GNS.0.10.00.02-13902-7/5527-13750/32465 sayılı yazısı.

Hatay Milletvekili Sayın Süleyman Metin Kalkan’ın, “Hatayİlinde 1997-1998 yılları arasında açılan köy okulu ve derslik sayısına ilişkin” yazılı soru önergesinde yer alan soruların cevapları aşağıda belirtilmiştir.

1. 1997 yılının ilk 6 ayında; 18 köy okulu yapılmış ve 160 derslik açılmıştır. İhtiyaca göre bilgisayar kullanma, vb. konularda hizmetiçi eğitim kurslarıyla mevcut personelin niteliğinin artırılması çalışmalarının yanısıra her ilçede iki okulda bilgisayar laboratuvarı kurulma çalışmaları başlatılmıştır.

2. 1997 yılının ikinci 6 ayında; 11 köy okulu yapılmış ve 74 derslik açılmıştır. Ayrıca, 5 okul bilgisayar donanımına kavuşturulmuş, köyde ikâmet eden 4 178 öğrenci merkez okullara taşınarak daha nitelikli eğitim imkânı sağlanmış ve 1 268 öğrenciye öğle yemeği verilmiştir.

3. 1998 yılının ilk 6 ayında; 12 köy okulu yapılmış ve 100 derslik açılmıştır. 1 694 öğrenciye ayakkabı ve önlük dağıtılmış, 1997 yılının ikinci 6 ayında gerçekleştirilen merkez okullara taşıma ve öğle yemeği verme hizmeti aynı oranda devam ettirilmiştir.

4. 1998 yılının ikinci 6 ayı için, 548 dersliğin bitirilerek eğitime açılması ve köyde ikâmet eden 10 384 öğrencinin taşımalı ilköğretim uygulamasından faydalandırılması programlanmıştır.

5. 1998 yılında; önceki yıllarda programa alınmış, ancak çeşitli nedenlerle inşaatları tamamlanamamış okullarla, mevcut okullarda bakım-onarım ile kat ilavesi-ek derslik yapımı için 1 295 trilyon lira ödenek tahsisi öngörülmüştür. Ayrıca merkezden yapılacak ihalelerle toplam 6 480 kapasiteli (9) ilköğretim okulunun yapımının gerçekleştirilmesi planlanmıştır.

Bilgilerinize arz ederim.

Hikmet Uluğbay Millî Eğitim Bakanı

9. – Hatay Milletvekili Metin Kalkan’ın, başörtülü öğrencilerin emniyet güçleri tarafından öğrenim haklarının engellendiği iddiasına ilişkin sorusu ve İçişleri Bakanı Murat Başesgioğlu’nun yazılı cevabı (7/5531)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın İçişleri Bakanı Sayın Murat Başesgioğlu tarafından yazılı olarak cevaplandırılmasını saygılarımla arz ederim. S. Metin Kalkan Hatay

1. Anayasal bir hak olan öğrenim hakkının kız öğrencilerin başörtüsü taktıkları gerekçesi ile emniyet güçleri tarafından engellenmesini yasal buluyor musunuz?

2. Demokratik bir şekilde haklarını ararken sanki terör suçlusu gibi emniyet güçleri tarafından tartaklanmaları hatta sınıflardan sürüklenerek çıkarılmaları sizin verdiğiniz bir talimat mıdır?

Eğer değilse bu emniyet yetkilileri hakkında herhangi bir kanunî işlem yapıldı mı?

3. Şu ana kadar emniyete intikal eden başörtülü öğrencilerden ve onlara destek veren yakınları ve arkadaşlarından kaç kişi gözetim altında bulunmaktadır?

T.C. İçişleri Bakanlığı 15.7.1998 Emniyet Genel Müdürlüğü Sayı : B.05.1.EGM.0.12.01.01/161895

Konu : Yazılı soru önergesi

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

İlgi : TBMM Başkanlığının 23.6.1998 gün ve A.01.0.GNS.0.10.00.02-7/5531-13754/32469 sayılı yazısı.

Hatay Milletvekili S. Metin Kalkan tarafından TBMM Başkanlığına sunulan ve tarafımdan yazılı olarak cevaplandırılması istenilen soru önergesinin cevabı aşağıya çıkarılmıştır.

Sınavlara ve derslere kimlerin alınıp alınmayacağı konusundaki takdir yetkisi tamamen Üniversite Rektörlüklerine ve bağlı Fakülte Dekanlıklarına aittir. Başörtülü öğrencileri derslere ve sınavlara almama uygulaması bizzat Üniversite Rektörlerine ve Dekanlıklara bağlı özel güvenlik görevlilerince yerine getirilmektedir.

Anayasal bir kurum olan Yüksek Öğrenim Kurumunun ve Üniversite Rektörlerinin talepleri üzerine güvenlik güçleri tarafından gerekli güvenlik tedbirleri aldırılmaktadır.

1997 yılından günümüze kadar türban yasağını protesto eylemlerinde (429) kişi yakalanmış, (31)’i tutuklanmış ve (398) kişi ise serbest bırakılmıştır. Gözetim altında tutulan şahıs bulunmamaktadır.

Bilgilerinize arz ederim. Murat Başesgioğlu İçişleri Bakanı

10. – Konya Milletvekili Hüseyin Arı’nın, Osmanlı İmparatorluğunun kuruluş yıldönümü kutlamalarına ilişkin Başbakandan sorusu ve Kültür Bakanı Mustafa İstemihan Talay’ın yazılı cevabı (7/5536)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Delaletinizle aşağıdaki sorularımın Sayın Başbakan tarafından yazılı olarak cevaplandırılmasını saygılarımla arz ederim. 16.6.1998 Hüseyin Arı Konya

Sorular : 1999 yılı, Osmanlı İmparatorluğunun 700 üncü Kuruluş Yıldönümüdür. 600 yılı aşan bir sürede Ecdadımız üç kıt’ada koca bir imparatorluk kurarak hükümranlığını devam ettirmiş, Bizans İmparatorluğuna son vererek bir çağı kapayıp yeni bir çağ açarak bugün bize Dünya incisi İstanbulumuzu ve bununla birlikte şanlı bir tarihi miras bırakmıştır.

Muhtemelen bu 700 üncü yıl kutlamalarının ağırlık noktası bu imparatorluğun ilk kurulduğu yer olan Söğüt ilçesi olacaktır.

Bu bağlamda;

1. Cumhuriyetimizin 75 inci Kuruluşunu kutladığımız bu günlerde; tüm Dünya ülkelerinin gıpta ile baktığı zengin ve şanlı Türk tarihimizin dönüm noktaları olan ve Milletimiz için gurur ve şeref vesilesi olan bu yıldönümlerinin ard arda tesadüf etmelerinde ülkemizin ve devletimizin zengin tarihini ve kültürünüde tüm Dünyaya tanıtım yönünden çok büyük bir fırsat yaratacaktır.

Bu maksatla; başta Kültür Bakanlığınız olarak, Tüm Bakanlıkları yakından ilgilendiren bu kutlamalar için nasıl bir planlama ve hazırlıklar yapılmaktadır? 700 üncü kuruluş kutlamaları için Bütçeden bir ödenek ayrıldı mı?

2. Osmanlı Devletinin ilk kuruluş yeri olan Söğüt İlçesinin halen mevcut olan Bilecik’e bağlantı yolu; alt yapı ve kapasite olarak son derece yetersizdir. Bu yolun acilen yeterli hale getirilmesi için programa alınarak yapım gerçekleştirilecek mi?

3. Söğüt İlçemize, kuruluş kutlamaları maksadıyla; daha başka ne gibi yatırımlar yapmayı planladınız? (Kültür Sitesi, Kütüphane v.b.)

T.C. Kültür Bakanlığı Araştırma, Planlama ve Koordinasyon Kurulu Başkanlığı 15.7.1998 Sayı : B.16.0.APK.0.12.00.01.940/304

Konu : Yazılı soru önergesi

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

İlgi : a) Konya Milletvekili Sayın Hüseyin Arı’nın 7/5536-13768 sayılı yazılı soru önergesi.

b) Başbakanlığın 30.6.1998 tarih ve 3706 sayılı yazısı.

Konya Milletvekili Sayın Hüseyin Arı’nın Sayın Başbakanımıza tevcih ettiği yazılı soru önergesinin koordinatörlüğümde cevaplandırılması Sayın Başbakanımız tarafından tensip edilmiştir.

Söz konusu önergeye ilişkin cevaplarımız ekte sunulmuştur.

Bilgilerinize arz ederim.

M. İstemihan Talay Kültür Bakanı

Cevap 1. Osmanlı Devletinin 700 üncü Kuruluş Yıldönümü olan 1999 yılında özellikle yurtiçinde 700 üncü yıl kutlamalarının ağırlık noktası, imparatorluğun kurulduğu yer olan Bilecik - Söğüt başta olmak üzere Bursa, Eskişehir, Ankara, Tekirdağ, Edirne, İstanbul gibi illerimizde, Bakanlığımıza bağlı sanat kurumlarınca 700 üncü yıl Amblem ve Logo yarışması, 700 üncü Yıl Anıt ve Resim Yarışması, 700 üncü Yıl açılış töreni, Mimar Sinan ve Türk Minyatürleri Albümü ile 700 üncü Yıl Sanat Takviminin basılması, Galiçya Şehitliğinin yapılması ve Kahire Şehitliğinin açılışı, Osmanlı Dönemi Türk Ressamlar sergisinin müzelerimizde bulunan 30 eser ile açılmasının planlanması, Çağdaş Türk Süsleme Sanatları Sergisinin düzenlenmesi, Topkapı Sarayı Bahçesine 36 Osmanlı Padişahının büstlerinin yapılması ve Osmanlı hoşgörüsüyle ilgili kit hazırlanması gibi etkinlikler planlanmıştır.

Ayrıca, İstanbul Tarihi Türk Müziği Topluluğu tarafından Sultan Bestecilerinin eserlerinden oluşan konserler çeşitli illerde ve yurtdışında verilecektir. Osmanlı Dönemi bestecileri ile Osmanlı müziğinden esinlenen bestecilerin eserlerinden oluşan konserler de düzenlenecektir.

1999 yılı Nisan - Temmuz ayları arasında “Osmanlı İhtişamı - İstanbul Saraylarının Hazineleri” adlı tematik bir sergi hazırlanmaktadır. Topkapı Sarayı ve İstanbul Türk ve İslam Eserleri Müzesi Müdürlüğündeki değerli kültür varlıklarımızdan seçilen yaklaşık 200 eserin gösterime sunulacağı sergi için Paris - Versay Sarayında 1 200 m2’lik yer ayrılmıştır. Söz konusu sergiyle ilgili olarak Türk ve Fransız müze uzmanları çalışmalarını sürdürmektedir.

Söğüt İlçesinde restorasyonu yapılarak müze olarak düzenlenecek olan Eski Tekel Binası için yatırım programımızda, Bilecik İl Özel İdaresine gönderilmek üzere 15 000 000 000 TL. ödenek ayrılmıştır. Bu ödenekten ayrıca ek ödeneğin temini hususunda çalışmalarımız sürdürülmektedir.

Bakanlığımıza bağlı kütüphanelerde Osmanlı’da tıp, matbuat, örf ve adet, gelenek, askerî teşkilâtlanma konularının işleneceği, konferans, panel, sempozyum, açıkoturum, sergi ile çeşitli yazma eser, hat, tezhip, minyatür çalışmalarından seçilmiş eserler sergisi İstanbul Süleymaniye, Amasya, Bursa, Edirne, Manisa kütüphanelerinde düzenlenmesi düşünülmektedir.

Osmanlı Dönemi kitap ve hat sanatının özgün örneklerini içeren yazma eser, hat, minyatür ve ebru gibi seçilmiş eserler CD’ye aktarılarak müzik eşliğinde hazırlanıp gerekli yerlere verilecektir.

Bakanlığımız tarafından yurtdışında bir sergi ya da toplantı düzenlenmesi durumunda; İstanbul Kütüphanelerindeki değerli ve önemli yazma eser, hat tezhip, minyatür ve ebruların slaytlarının hazırlanması ve gösteriminin yapılması planlanmaktadır. Yazar/yazarlara sipariş edilecek Osmanlı Döneminde kitap ve kitap sanatlarıyla ilgili bilimsel bir çalışma yapılacaktır. Bu çalışmalar için 1999 yılı Bütçe Teklifi yaklaşık 62 000 000 000. TL.’dir.

Bakanlığımızca yurtiçinde ve yurtdışında el sanatları, karagöz tasvirleri ve Türk mutfağı sergilerinin açılması, II. Uluslararası Ahilik Kültürü Sempozyumunun Kırşehir’de kutlanması ve Osmanlıdan Günümüze Türk Mutfağı, Türk El Sanatları, Türk Halk Kıyafetleri ile Türk Çalgıları konularında araştırmalar yapılarak elde edilecek bilgilerin prestij eser halinde yayınlanması planlanmaktadır.

1999 yılının Osmanlı İmparatorluğu’nun Kuruluşunun 700. Yıldönümü olması nedeniyle Bakanlığımızca özel bir Yayın Danışma Kurulu oluşturulmuş, bu konudaki eserlerin yayınlanması için “Osmanlı” dizisi başlatılmıştır. Bu çerçevede; 16 eserin basımı tamamlanarak 7 eserin basımı yeniden yapılacak olup, 10 eserin de yayınlanması planlanmaktadır. Osmanlı Dönemini ele alan çeşitli dallarda ödüllü eser yarışmaları düzenlenecektir.

Cevap 2. Bilecik-Söğüt yolu 1998 Yılı Yatırım Programında olup, halen proje çalışmaları sürdürülmektedir. 50 Milyarı özelleştirme olmak üzere toplam 100 Milyar TL. yapım ödeneği bulunmaktadır.

Yeni projenin platform genişliği 10 mt.dir. 1998 yılı içinde proje çalışmaları biter bitmez mevcut ödenekle yol yapımına başlanacaktır.

Cevap 3. Bakanlığımız 1995 Yılı Yatırım Programında yer alan Söğüt İlçesi kütüphane binasının inşaatına arsa sağlanamadığından başlanamamıştır.

Her yıl Ertuğrul Gazi’yi anma şenliklerinin düzenlendiği Bilecik İli, Söğüt İlçesinde Bakanlığımızca yaptırılması planlanan “Ertuğrul Gazi Kültür Merkezi ve Çevre Düzenlenmesi” işi için yapılan ulusal proje yarışması 1993 yılında sonuçlanmış, inşaatın yapım işi 15.11.1993 tarihinde ihale edilmiş ve açık alan düzenlenmesi ile her türlü alt yapı projelerini de kapsayan uygulama projeleri 1994 yılında tamamlanmıştır. Ancak 1994 yılında tasfiye kararnamesi uyarınca Müteahhidin talebi üzerine aynı yıl tasfiye edilmiş, ödenek yetersizliğinden yeniden ihale edilememiştir.

Bilecik-Söğüt Ertuğrul Gazi Kültür Merkezinin 4316 sayılı 1998 malî yılı bütçe kanununun 10. maddesi uyarınca keşif bedelinin % 10’una tekabül eden ödeneğin yatırım programımızda bulunmaması nedeniyle ihale edilmesi bu aşamada mümkün olamamaktadır. Söz konusu Kültür Merkezi ihalesinin yapılması hususu 1999 yılı yatırım programında değerlendirilecektir.

11. – Karaman Milletvekili Zeki Ünal’ın, Karaman-Merkez-Çiğdemli Köyünün su kuyusu ihtiyacına ilişkin sorusu ve Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanı Mustafa Cumhur Ersümer’in yazılı cevabı (7/5548)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorumun Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanı Sayın Mustafa Cumhur Ersümer tarafından yazılı olarak cevaplandırılmasını saygılarımla arz ederim.

17.6.1998

Zeki Ünal Karaman

Karaman-Merkez-Çiğdemli köyüne sulama amaçlı 5 adet kuyunun açılması hususunda Bakanlığınızca bir çalışma yapılmakta mıdır?

T.C. Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanlığı 16.7.1998 Araştırma, Planlama ve Koordinasyon Kurulu Başkanlığı Sayı : B.15.0.APK.0.23-300-1090/12019

Konu : Yazılı soru önergesi

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

İlgi : T.B.M.M. Başkanlığının 29.6.1997 gün ve A.01.0.GNS.0.10.00.02-14043 sayılı yazınız.

Karaman Milletvekili Sayın Zeki Ünal’ın tarafıma tevcih ettiği 7/5548-13800 esas no.lu yazılı soru önergesi T.B.M.M. İçtüzüğünün 99 uncu maddesi gereği cevaplandırılarak ekte sunulmuştur.

Bilgilerinize arz ederim. M. Cumhur Ersümer

Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanı

Karaman Milletvekili Sayın Zeki Ünal’ın

Yazılı Soru Önergesi ve Cevabı

(7/5548-13800)

Soru :Karaman-Merkez-Çiğdemli köyüne sulama amaçlı 5 adet kuyunun açılması hususunda Bakanlığınızca bir çalışma yapılmakta mıdır?

Cevap : Karaman-Merkez-Çiğdemli Sulama Kooperatifinin alanının yeraltı suyundan sulanmasına ait fizibilite raporu, DSİ Genel Müdürlüğünce hazırlanmış ve Köy Hizmetleri Genel Müdürlüğü ile 17.9.1997 tarihinde yapılan Koordinasyon Komitesi Toplantısında 178 hektarlık proje alanının, 3 adet işletme sondaj kuyusu ile yağmurlama sulama sistemi uygulanmak kaydıyla, sulanmasına karar verilmiştir.

Söz konusu işletme sondaj kuyularının açılması işi, DSİ Genel Müdürlüğü 1998 Yılı Çalışma Programında yer almakta olup, yılı içerisinde gerçekleştirilecektir.

12. – Yozgat Milletvekili Kâzım Arslan’ın, başörtülü öğrencilerin öğrenim hakkının engellendiği iddiasına ilişkin sorusu ve Adalet Bakanı Mahmut Oltan Sungurlu’nun yazılı cevabı (7/5556)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın Adalet Bakanı Sayın Mahmut Oltan Sungurlu tarafından yazılı olarak cevaplandırılmasını talep etmekteyim.

Gereğini saygılarımla arz ederim. 18.6.1998 Dr. Kâzım Arslan Yozgat

1. Anayasa ve TCK’na göre öğrenim hakkının her ne surette olursa olsun, engellenmesi suç değil midir?

2. TCK’nun, öğretim hakkının engellenmesi ile ilgili hükümleri neden uygulanmamaktadır?

3. Yüksek öğretim kurumlarında, bir kısım öğrencilerin başörtüsü sebebiyle, derslere alınmasını engelleyen, başta YÖK Başkanı ve İstanbul Üniversitesi Rektörü olmak üzere diğer yetkililerin, bu eylemleri, Anayasa ve yasaların bu konu ile ilgili hükümlerinin ihlali değil midir?

4. Görevini kötüye kullanan ve toplumsal barışı zedeleyen bu kişilerle ilgili olarak, bugüne kadar yapılmış bir takibat var mıdır?

5. Yoksa gençlerimizin haklarını keyfi bir biçimde, anayasa ve kanunları hiçe sayarak gaspeden, bu yetkililer hakkında, kanuni bir takibat yapılmasını neden düşünmüyorsunuz?

6. Yoksa bu yetkililerin, işledikleri bu suçu meşru mu kabul ediyorsunuz?

7. Şayet bu yetkililerin, bu eylemleri, Anayasa ve TCK’na göre suç değilse, Anayasa’nın 42. ve TCK’nun 188. maddelerinde tanımını bulan, öğretim hakkının engellenmesi fiili nedir?Bu fiili ne şekilde tanımlamak gerekir?

T.C. Adalet Bakanlığı 16.7.1998 1308

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

İlgi : 29.6.1998 tarihli ve Kanunlar ve Kararlar Dairesi Başkanlığı ifadeli, A.01.0.GNS.0.10.-

00.02-14045 sayılı yazınız.

İlgi yazınız ekinde alınan Yozgat Milletvekili Dr. Kâzım Arslan tarafından Bakanlığıma yöneltilen ve yazılı olarak cevaplandırılması istenilen 7/5556-13819 Esas No’lu soru önergesine verilen cevap örneği iki nüsha halinde ilişikte sunulmuştur.

Bilgilerinize arz ederim.

M. Oltan Sungurlu Adalet Bakanı

Sayın Dr. Kâzım Arslan

Yozgat Milletvekili

Bakanlığıma yönelttiğiniz ve yazılı olarak cevaplandırılmasını istediğiniz 7/5556-13819 Esas No’lu soru önergesinin cevabı aşağıda belirtilmiştir.

Yükseköğretim kurumlarında kılık ve kıyafetin ne şekilde olacağı hususunda Anayasa Mahkemesi ve Danıştayın çeşitli kararları bulunmaktadır. Nitekim Anayasa Mahkemesi 7.3.1989 tarih ve E : 1989/1, K : 1989/12 sayılı kararı ile 9.4.1991 tarih ve E : 1990/36, K : 1991/8 sayılı kararında konuyu açıklamış olup, Anayasa Mahkemesi kararları Anayasanın 153 üncü maddesinde belirtildiği üzere, yasama, yürütme ve yargı organları ile idare makamlarını, gerçek ve tüzelkişileri bağlamaktadır.

Diğer yandan, yükseköğretim üst kuruluşları başkan ve üyeleri ile yükseköğretim kurumları yöneticilerinin, kadrolu ve sözleşmeli öğretim elemanlarının ve bu kuruluş ve kurumların 657 sayılı Devlet Memurları Kanununa tabi memurlarının görevleri dolayısıyla ya da görevlerini yaptıkları sırada işledikleri ileri sürülen suçlar hakkında ceza soruşturmasına ilişkin usul, 2547 sayılı Yüksek Öğretim Kanununun 53 üncü maddesinde düzenlenmiş olup, buna göre İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığının 10.7.1998 tarih ve 1998/561 C.M. sayılı yazısından sözkonusu Başsavcılığa intikal eden 28 adet şikâyet ile Fatih Cumhuriyet Başsavcılığına yapılan 88 adet şikâyet hakkında, görevsizlik ve yetkisizlik kararları verilerek evrakın, 2547 sayılı Kanunun 53 üncü maddesi gereğince işlem yapılmak üzere ilgili mercilere intikal ettirildiği anlaşılmıştır.

Türk Ceza Kanununun 188 inci maddesinin uygulanmasına ilişkin olarak, Bakanlığımca tutulan istatistiki bilgiler ekte sunulmuştur.

Bilgilerinize arz ederim. M. Oltan Sungurlu Adalet Bakanı

Liste I

Türk Ceza Kanununun 188 inci Maddesi ile İgili

Açılan Davalar ve Sanık Sayıları

Açılan

Dava Sanık Sayısı

Yıllar Sayısı Erkek Kadın Toplam

1990 4 463 6 434 523 6 957

1991 3 759 5 147 467 5 614

1992 3 884 5 255 555 5 810

1993 4 480 6 338 667 7 005

1994 5 122 6 917 617 7 534

1995 6 294 8 756 721 9 477

1996 6 684 9 350 736 10 086

Türk Ceza Kanununun 188 inci Maddesi ile İgili

Karara Bağlanan Davalardaki Karar Türleri

Karar Türleri

Yıllar Mahkumiyet Beraet Düşme Diğer Toplam

1993 1 512 1 653 222 362 3 749

1994 1 700 1 922 249 449 4 320

1995 2 088 2 294 418 533 5 333

1996 2 350 2 366 408 650 5 774

Not :Karar türüne göre bilgi toplanmasına 1993 yılından itibaren başlanmıştır.

13. – Ankara Milletvekili Yılmaz Ateş’in, Ankara’nın başkent oluşu ile ilgili kutlamalara ilişkin Başbakandan sorusu ve Devlet Bakanı Cavit Kavak’ın yazılı cevabı (7/5557)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın, aracılığınızla Sayın Başbakan tarafından yazılı olarak yanıtlanmasını arz ederim.

Saygılarımla.

Yılmaz Ateş Ankara

Cumhuriyetimizin kuruluşunun ve Ankara’nın başkent oluşunun 75 inci yılını kutlama programı konusunda, bir süreden beri değişik haberler kamuoyunda konuşulmaktadır. Ve bir kargaşa yaşanmaktadır.

Bu nedenle;

1. Cumhuriyetimizin kuruluşunun ve Ankara’nın başkent oluşunun 75 inci yılı kutlama programının sorumlusu hangi makam ve kurumdur?

2. Kutlama programının ağırlıklı ve kitlesel olarak İstanbul’a kaydırıldığı doğru mudur? Doğruysa gerekçeleri nelerdir?

3. İstanbul ve Ankara’da uygulamaya konulması düşünülen ve kesinleşen programı açıklar mısınız?

4. İstanbul, dinî esaslara göre yönetilen Osmanlı İmparatorluğunun başkentiydi. Ankara, demokratik, laik, sosyal hukuk devleti olan Türkiye Cumhuriyetinin başkentidir. Cumhuriyetin 75 inci kuruluş yıldönümü etkinliklerinin başkent Ankara’dan İstanbul’a kaydırılması, demokratik, laik Cumhuriyeti içine sindiremeyen çevrelere prim vermek olmaz mı?

T.C. Devlet Bakanlığı 17.7.1998 Sayı : B.02.0.017.800/(02)531

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

İlgi : a) 29.6.1998 tarih ve KAN.KAR.MD.A.01.0.GNS.0.10.00.02-7/5557-13820/32582 sayılı yazısı.

b) Başbakanlık Kanunlar ve Kararlar Genel Müdürlüğünün 7.7.1998 tarih ve B.02.0.KKG.0.-12/106-814-18/3812 sayılı yazısı.

İlgi (a) yazı ile Ankara Milletvekili Yılmaz Ateş’in Sayın Başbakanımıza tevcih ettiği ve tarafımdan cevaplandırılması tensip edilen (7/5557-13820) esas no’lu soru önergesine ait cevabi yazımız ekte gönderilmiştir.

Bilgilerinize arz olunur.

Cavit Kavak Devlet Bakanı

Ankara Milletvekili Yılmaz Ateş’in Sayın Başbakanımıza tevcih ettiği yazılı soru önergesinin cevabı

Soru 1. Cumhuriyetimizin kuruluşunun ve Ankara’nın başkent oluşunun 75 inci yılı kutlama programının sorumlusu hangi makam ve kuruluştur?

Cevap 1. Cumhuriyetin kuruluşunun 75 inci yılı kutlama etkinliklerinin koordinasyonu 23 Ekim 1997 tarih ve 1997 - 66 sayılı Başbakanlık Genelgesi ile Devlet Bakanı Cavit Kavak’a verilmiştir.

Ankara’nın başkent oluşunun 75 inci yıl kutlamaları ise Ankara Valiliğinin koordinasyonunda yürütülmektedir.

Soru 2. Kutlama programının ağırlıklı ve kitlesel olarak İstanbul’a kaydırıldığı doğru mudur? Doğruysa gerekçeleri nelerdir?

Cevap 2. Doğru değildir. Kutlamalar, gerek yurtiçinde gerekse yurtdışında her kesimden insanın içinde yer aldığı şölenler ve etkinlikler şeklinde olacaktır.

Soru 3. İstanbul ve Ankara’da uygulamaya konulması düşünülen ve kesinleşen programı açıklar mısınız?

Cevap 3. Programlar Ankara ve İstanbul illeri ile tüm yurtta yıl içine yayılan, Ekim ayında yoğunlaşan ve 28-29 Ekim’deki kutlamalar şeklinde 3 ayrı aşamada gerçekleşecektir.

Soru 4. İstanbul, dinî esaslara göre yönetilen Osmanlı İmparatorluğunun başkentiydi. Ankara, demokratik, laik, sosyal hukuk devleti olan Türkiye Cumhuriyetinin başkentidir. Cumhuriyetin 75 inci kuruluş yıldönümü etkinliklerinin başkent Ankara’dan İstanbul’a kaydırılması, demokratik, laik Cumhuriyeti içine sindiremeyen çevrelere prim vermek olmaz mı?

Cevap 4. Kutlamalar ağırlıklı olarak Türkiye Cumhuriyetinin başkenti olan Ankara’da yapılacağı gibi tüm illerimizde de en görkemli şekilde olacaktır. Diğer taraftan kutlamaların Ankara’dan İstanbul’a kaydırılması gibi bir durum söz konusu değildir.

14. – Konya Milletvekili Hasan Hüseyin Öz’ün, GAP’a ilişkin sorusu ve Devlet Bakanı Mehmet Salih Yıldırım’ın yazılı cevabı (7/5561)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın, Devlet Bakanı Salih Yıldırım tarafından yazılı olarak cevaplandırılmasını saygılarımla arz ederim.

Hasan Hüseyin Öz Konya

Sorular :

1. GAP’a ayrılan ödeneklerde geçen yıla oranla reel olarak azalma mı, yoksa artma mı söz konusudur?

2. GAP’ın gerçekleşme oranı ne kadardır, geri kalan kısmını kaç yılda bitirmeyi hedefliyorsunuz?

3. GAP Projesi çerçevesinde şimdiye kadar ne kadar dış kredi kullanılmıştır ve 1998 yılı içerisinde ne kadar kullanılması hedeflenmektedir?

4. GAP Projesi çerçevesinde düşünülen ancak henüz daha projelendirilmemiş ve ihale edilmemiş yatırımlar hangileridir?

5. Bölgede şimdiye kadar gerçekleştirilen mevcut yerli ve yabancı yatırımlar hangileridir ve bu yatırımlar hangi alanlardadır? Yatırımcılar değerlendirilirken öncelik, yerli mi yoksa yabancı firmalara mı tanınmaktadır?

6. Bölgede şimdiye kadar hangi firmalara, ne kadar gayrî menkul satışı gerçekleştirilmiştir? Bu satışların ne kadarı yabancı şahıs veya kuruluşlara olmuştur? Bu şahıs ve kuruluşlar kimlerdir ve hangi ülkeye mensupturlar?

7. Tenneese Vadisi ve benzeri bazı projeleri incelemek üzere ABD’ye yaptığınız ziyaret neticesinde ne tür sonuçlar aldınız? Bu ziyaretinizin GAP’a ne gibi faydası olacaktır?

8. İsrail’in bazı kuruluş ve şahısları, toprak satın almak için aracı olarak kullandığı ve bölgeye heyetler gönderdiğine dair rivayetler mevcuttur. Bu çerçevede; GAP içerisinde yer alan tarım alanlarının sulanması için gereken sulama tekniklerinin kendilerinden temin edilmesi ve bölgeden kendilerine çiftlikler gibi toprak tahsis edilmesi için, İsrailli yetkililer Hükümetinizle temas kurmuşlar mıdır ve bölgede görüşmeler yapmışlar mıdır? Şayet temas kurmuşlarsa İsrail Hükümeti yetkilileri hangi teklifleri sunmuşlardır? Bu teklifleri ne şekilde değerlendirmeyi düşünüyorsunuz?

9. İsrail’in şu an bölgede bazı çiftliklerde deneme üretimi yaptıklarına dair iddialar doğru mudur? Doğru ise ne kadar çiftlikte ve hangi alanlarda üretim yapmaktadırlar?

T.C. Devlet Bakanlığı 17.7.1998 Sayı : B.02.0.008/01346

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığı

Genel Sekreterliği

Kanunlar ve Kararlar Dairesi Başkanlığına

İlgi : TBMM Başkanlığı Genel Sekreterliği Kanunlar ve Kararlar Dairesi Başkanlığının 29.6.1998 gün ve A.01.0.GSN.0.10.00.02-7/5561-13824/32589 sayılı yazısı.

İlgi yazınızda belirtilen Konya Milletvekili Sayın Hasan Hüseyin Öz’ün GAP Bölge Kalkınma İdaresi Başkanlığına ilişkin yazılı soru önergesine dair istenen cevaplar yazımız ekinde sunulmuştur.

Prof. Dr. M. Salih Yıldırım Devlet Bakanı

T.C. Başbakanlık Güneydoğu Anadolu Projesi Bölge Kalkınma İdaresi Başkanlığı 9.7.1998 Sayı : B.0.2.GAP.0.BAK/4109

Devlet Bakanlığına

(Prof. Dr. M. Salih Yıldırım)

İlgi : 1 Temmuz 1998 tarih ve 1286 sayılı yazımız.

İlgi yazınız ekinde gönderilen ve cevaplandırılması istenen soru önergesine ilişkin cevaplar, yazımız ekinde sunulmuştur.

Bilgilerinize arz ederim.

Dr. İ. H. Olcay Ünver Başkan

1. GAP Yatırımları

GAP yatırımlarında, 1998 yılı itibariyle 1997’ye göre % 32.6 düzeyinde net artış sağlanmıştır. Nitekim aşağıdaki tabloda sektörler itibariyle artışlar 1998 fiyatlarıyla gösterilmiştir.

1997 ve 1998 Yılı Karşılaştırmalı GAP Yatırım Tahsisleri

Ekonomik Sektörler

Ekonomik 1997 1998 Artış Oranı Sektörler Ödeneği Ödeneği (%)

Tarım 26 389 307 33 564 861 27.2

Madencilik 6 847 828 7 191 624 5.0

İmalat Sanayi 561 192 857 865 52.9

Ekonomik 1997 1998 Artış Oranı Sektörler Ödeneği Ödeneği (%)

Enerji 51 461 775 65 493 411 27.3

Ulaştırma+Ha- 12 974 001 17 861 921 37.7

berleşme

Turizm 98 348 102 000 3.7

Toplam 98 332 451 125 071 682 27.2

Sosyal Sektörler

Ekonomik 1997 Ödeneği 1998 Artış Oranı Sektörler (1998 fiyatları) Ödeneği (%)

Konut 1 433 385 1 354 290 -5.5

Eğitim 9 115 153 (*) 20 461 505 124.5

Sağlık 4 119 188 4 849 422 17.7

Diğer Kamu 14 158 760 16 826 297 18.8

Hizmetl.

Toplam 28 826 486 43 491 514 50.9

Genel Toplam 127 158 937 168 563 196 32.6

(*) Bu toplama, ilköğretim için ayrılan 101 trilyon TL’lik toplu yatırım tahsisinden iller dökümü henüz kesinleşmediği için, GAP illeri payı dahil edilememiştir.

2. GAP’ta Gerçekleşme Durumu

Toplam maliyeti 32 milyar ABD Doları (6 katrilyon 928 trilyon 708 milyar TL) olan GAP için, 1997 yılı sonuna kadar 2 katrilyon 862 trilyon 861 milyar TL (12.6 milyar ABD Doları eşdeğeri) harcama yapılmış ve nakdi gerçekleşme % 41.3 oranına ulaşmıştır.

Diğer bir ifade ile, Güneydoğu Anadolu Projesinin tamamlanabilmesi için, 19.4 milyar ABD Doları tutarında yatırıma daha ihtiyaç vardır.

GAP Proje Maliyeti ve Sektörel Nakdi Gerçekleşme

1998 Yılı Sabit Fiyatlarıyla (Milyar TL)

Toplam 1997 Yılı Sonuna Nakdi Gerçekleşme

Maliyet Kadar Harcama 1997 Sonu

Sektörler (İhtiyaç) (Küm. Yatırım) İtibari ile (%)

Tarım 2 097 071 228 244 10.9

Enerji 2 227 961 1 620 182 72.7

Madencilik 160 825 150 654 93.6

İmalat 309 609 125 006 40.4

Ulaştırma ve Haberl. 1 533 843 444 733 29.0

Turizm 11 644 2 780 23.9

Konut 67 022 21 781 32.5

Eğitim 138 085 69 137 50.0

Sağlık 45 710 40 428 86.6

Diğer Kamu Hizm. 336 938 159 916 47.4

Toplam 6 928 708 2 862 861 41.3

GAP enerji projelerinde gerçekleşme, kurulu güçler itibariyle aşağıdaki durumdadır:

İşletmedekiler : 4 200 MW (% 56)

(Karakaya 1 800 MW, Atatürk 2 400 MW)

İnşa halindekiler : 1 304 MW (% 17)

(Dicle 110 MW, Kralkızı 94 MW, Batman 198 MW,

Birecik 672 MW, Karkamış 180 MW, Şanlıurfa 50 MW)

Projesi hazır ve programa girmiş olanlar : 1 440 MW (% 19)

(Ilısu 1 200 MW, Cizre 240 MW)

Geri kalanlar : 532 MW (% 7)

(Büyükçay 30 MW, Koçali 40 MW, Sırımtaş 28 MW,

Kahta 75 MW, Silvan 150 MW, Kayser 90 MW,

GAP sulama projelerinde gerçekleşme durumu aşağıdaki gibidir:

İşletmedekiler : 174 080 ha (% 10)

İnşa halindekiler : 183 995 ha (% 10)

Projesi hazır ve programa girmiş olanlar : 437 170 ha (% 25)

Geri kalanlar : 965 805 (% 55)

3. GAP’ta Dış Kaynaklı Krediler ve Hibeler

Proje için, 1997 sonuna kadar, millî kaynaklardan 2 katrilyon 928 trilyon 708 milyar TL (12.6 milyar ABD doları eşdeğeri) harcama yapılmıştır. Bunun yanısıra, muhtelif projeler için (Hidroelektrik santrallarının yapımı, içme suyu projeleri, sağlık projesi, tarımsal yayım ve araştırma uygulamaları projesi vb.) dış kaynaklardan sağlanan kredilerden, 2.1 milyar ABD dolarına tekabül eden bir miktarla, 1.5 milyar ABD doları eşdeğeri Yap-İşlet-Devret (B.O.T.) modeli ile yapılan Birecik Projesi de GAP’ın finansmanına katkıda bulunmaktadır. Ayrıca GAP İdaresi, bazı önemli projelerin gerçekleştirilmesinde kullanılmak üzere 2.9 milyon ABD dolarına eşdeğer miktarda hibe finansman temin etmek imkânına sahip olmuştur.

Toplam maliyeti 32 milyar ABD doları olan GAP yatırımlarının tamamlanabilmesi için 19.4 milyar ABD doları karşılığı finansmana daha ihtiyaç vardır.

Dünyadaki kalkınma yaklaşımı gelişmelerinin de önüne geçerek “sürdürülebilir insanî kalkınma” doğrultusundaki uygulamaları ile uluslararası platformlarda örnek gösterilmeye başlanan GAP kapsamında, işbirliği içerisinde bulunulan uluslararası kuruluşlar ya da yabancı ülkeler aşağıdadır:

1. Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı (UNDP) ile Ortaklaşa Sürdürülebilir Kalkınma Programı yürütülmektedir.

2. Dünya Bankası (IBRD) finansmanı ile yürütülecek projeler,

– Şanlıurfa - Harran Ovaları Tarla-içi ve Köy Geliştirme Hizmetleri Projesi

– GAP Kentsel Planlama ve Sanitasyon Projesi

3. Avrupa Birliği (EU) ile malî işbirliği

– GAP Bölgesinin Sosyal ve Ekonomik Kalkınmasına Destek Projesi

– GAP Sürdürülebilir Kentsel Gelişme Projesi

4. Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütü (FAO) ile Sürdürülebilir Kırsal Kalkınma Programı işbirliği

5. İsrail Tarım ve Kırsal Kalkınma Bakanlığı Uluslararası Tarımsal Kalkınma İşbirliği Merkezi (CINADCO) ve İsrail Dışişleri Bakanlığı Uluslararası İşbirliği Merkezi (MASHAV) ile hizmetiçi eğitim işbirliği

6. Kurak Alanlarda Tarımsal Araştırma Uluslararası Merkezi (ICARDA) ile uluslararası tarımsal araştırma ve eğitim merkezinin kurulması ve toprak-su kaynaklarının optimum kullanımına dönük ortak projelerin yürütülmesi işbirliği

4. GAP’ta Henüz Projlendirilmemiş ve İhale Edilmemiş Yatırımlar

1998 Yılı Yatırım ve İhale Programında Yer Alan İşler

(15 Haziran 1998)

1998 Yatırım Programında Keşif Bedeli

Olan İşler (Trilyon TL) Sulama Alanı

Yaylak Sulaması İnşaatı 28 18 322 ha

Dicle-Kralkızı Cazibe 19 18 431 ha

2 Kısım İnş.+Kanal (84 km.)

Dicle - Kralkızı P3 Pompaj Sul. İnş. 28 31 379 ha

Mardin Anakanalı 1. Kısım İnş. 24 47 km.

(60+000-107+00)

Mardin Anakanalı 2. Kısım İnş. 24 52 km.

(107+000-158+392)

Mardin Anakanalı 3. Kısım İnş. 15 61 km.

Şanlıurfa-Bozova Pompaj Sul. 15 7 623 ha

Nusaybin Çağ-Çağ Sulaması İkmali 2 6 900 ha

Ilısu Barajı ve HES 436 (1 200 MW)

Cizre Barajı ve HES 154 (240 MW - sulama)

Seve Barajı 4.5 (Sulama)

Ön İnceleme Safhasında Olan Projeler

– Suruç Ovası Sulaması

– Adıyaman-Göksu-Araban Projesi

– Batman-Silvan Projesi

– Garzan Projesi

– Nusaybin ve Silopi Ovaları Sulamaları

Master Plan Safhasında Olan Projeler

– Adıyaman - Kahta Projesi

Planlama Safhasında Olan Projeler

– Kemlin Barajı ve Sulaması

– Birecik Baraj Gölünden Pompajla Yapılacak Sulama

5. Bölgeye Özel Sektör İlgisi

GAP İdaresi faaliyetleri ve görev alanı çerçevesinde GAP Bölgesinde yatırımcılığı ve girişimciliği özendirmek, yerli ve yabancı sermayeyi bölgeye çekebilmek amacıyla GAP-Girişimci Destekleme ve Yönlendirme Merkezleri (GAP-GİDEM) kurulmuştur.

GAP’ın bölgede yarattığı ve yaratacağı dinamizmi yatırıma dönüştürmeyi amaçlayan GAP-GİDEM’ler, yatırımcının hangi konuda, nereye, ne zaman, nasıl yatırım yapması gerektiğine ilişkin danışmanlık ve eğitim hizmeti vermektedir.

Bölgede yatırım yapmaya istekli girişimcilere kılavuzluk etmek olarak özetlenebilecek bu etkinlikler, ilk işini kurmak, kurduğu tesisi çalıştırmak, ürettiğini pazarlamak, mevcut işini geliştirmek, ve ortaklık kurmak isteyen yatırımcılara, ayrıca konuyla ilgilenen herkese danışmanlık hizmeti verir.

Yerli ve yabancı yatırımcıyı bölgeye çekerek tanıtım ve eğitim çalışmaları ile destek hizmetleri vermek de GAP-GİDEM’lerin hizmetleri kapsamındadır.

GAP İdaresi tarafından yapılan çalışmalar çerçevesinde yatırımlar ile ilgili derlenen bilgiler aşağıdaki tablolarda sunulmuştur.

GAP Bölgesinde Yatırım Yapan ve Yapmak İçin

Çalışmalarda Bulunan Yerli (Bölge Dışı) Firmalar

Faaliyete Geçenler

(Üretime başlama tarihi : 1994-1997)

Faaliyet Konusu Adet Yeri Adet

Gıda 4 Şanlıurfa 13

Tekstil 8 Diyarbakır 2

Turizm 2 Mardin 3

Taş ve Toprağa Şırnak 1

Dayalı Sanayi 1 Gaziantep 2

Tarım Ürünleri 3 Toplam 21

Metal Sanayi 3

Toplam 21

İnşaatı Devam Edenler

(Üretime başlama tarihi : 1997-1998)

Faaliyet Konusu Adet Yeri Adet

Turizm 1 Diyarbakır 1

Tekstil 3 Şanlıurfa 3

Toplam 4 Toplam 4

Yer Tahsis İşlemleri Tamamlanmış

ve Projesi Devam Edenler

(Bağlantı tarihi : 1996-1997)

Faaliyet Konusu Adet Yeri Adet

Gıda 12 Şanlıurfa 23

Tekstil 18 Diyarbakır 12

Plastik 4 Mardin 8

İlaç Sanayi 4 Gaziantep 2

Metal Sanayi 1 Toplam 45

Diğer 3

Toplam 45

EGS’nin Yerel Yatırımcılarla Yaptığı

Ortak Yatırımlar

(1996-1997)

Firma Adı Konusu Yeri

Ege Akyıl San. Tic. A.Ş. Konfeksiyon Diyarbakır

Aba Konfeksiyon A.Ş. ” Şanlıurfa

Teksu Tekstil A.Ş. ” Adıyaman

Mardin Tekstil A.Ş. ” Mardin

Yurdakul Tekstil A.Ş. ” Adıyaman

Polat Tekstil A.Ş. ” Şanlıurfa

Gün Tekstil A.Ş. ” Şanlıurfa

Ram Tekstil A.Ş. ” Adıyaman

Kızıltepe Tekstil A.Ş. ” Mardin

Karaboğa Tekstil A.Ş. ” Mardin

Bah Tekstil A.Ş. ” Mardin

Kulpak Tekstil A.Ş. ” Adıyaman

Siirt Tekstil A.Ş. ” Siirt

Doğu Holding’in Yapacağı Yatırımlar

Doğu Holding, GAP Bölgesinde yapacağı yatırımlar konusunda 25 adet proje belirlemiş olup, bu konuda çalışmalarını sürdürmektedir. Başlıca yatırım konuları şunlardır;

– Dondurulmuş gıda

– Tekstil

– Zıraî aletler

– Pet şişe

– Konfeksiyon

– Yağ

– Un, irmik ve bisküvi

– Seracılık

– Otel

– Tavukçuluk

Doğu Holding’in yatırım yapacağı iller ve yatırım konuları aşağıdaki tabloda gösterilmiştir:

İller Yatırım Konusu

Adıyaman Konfeksiyon Atölyesi

Batman ” ”

Şanlıurfa Memba Suyu Üretimi,

Örgü ve Konfeksiyon At.

Siirt Konfeksiyon Atölyesi

GAP Bölgesinde Yatırım Yapmak İçin

Bağlantı Halinde Olan Ülkeler

Bağlantı Halinde Olan Ortak Yatırımlar

Firma Adı Konusu Yeri

İsrail Ozcot Pamuk yetiştirilmesi ve Paz. Bölge

G. Kore Hyundai, Sunkyongve Otomot. Elekt. enrj. ve Tarım Mardin

Daewoo

Rolls Royce - Mardin Enerji Enerji üretimi Mardin

Man (Türk - Alman ort.) Yağ üretimi Mardin

Lafer (İtalya) - Has Dış Tic. Tekstil (Entegre) Diyarbakır

Türk - Alman - Fransız Ort. Sağlık Merkezi Şanlıurfa

Fransız Richel Firm. Seracılık Şanlıurfa

Bağlantı Halinde Bulunan Yabancı Firmalar

Firma Adı Konusu Yeri

İsrail Tahal Consulting Sulama tesisleri inşaatı Bölge

İsrail ve Amerika Fir. Hindi üretimi ve tavukçuluk Mardin

Mass Jordan Trading (Irak) Pazarlama Mardin

Sanex (Bulgaristan) 2 000 m2 Alan Pazarlama Mardin

Faaliyete Geçen Ortak Yatırımlar

Firma Adı Konusu Yeri

Konukoğlu - Cover Inc Nötr yağ üretimi Gaziantep

(Amerika)

6. Gayrimenkul Satışları

Bölgede gayrimenkullerin kimlere, ne zaman ve ne miktarda satıldığı veya kiralandığı konusu ile ilgili bilgiler Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğünden temin edilebilir.

7. ABD Ziyareti

Ziyaretin amacı, GAP’ı uluslararası platformlarda tanıtmak; ABD’deki yatırımcı, girişimci ve finans çevrelerinin ilgisini GAP üzerinde yoğunlaştırmak bu gezinin başlıca hedeflerindendir. Ziyaretin başka bir amacı da, ABD’deki önemli sulama ve bölgesel kalkınma projelerini inceleyerek uygulamaları yerinde görmektir.

Tennessee Vadisi Otoritesi (TVA) GAP İdaresi İşbirliği

TVA’da alınan brifingler olsun, yapılan saha gezilerinde olsun iki projenin taşıdığı benzerlikler vurgulanmış; GAP İdaresi ile TVA arasındaki ilişkilerin geliştirilmesi için uygun zemin hazırlanmıştır. TVA’daki ziyaret sırasında GAP İdaresi Başkanı tarafından verilen GAP’ı tanıtıcı brifing ilgi ile izlenmiştir. TVA’nın GAP İdaresi ile işbirliği içinde olma konusunda somut adımlar atma kararlılığı göstermesi proje için sevindirici bir gelişmedir. 1998 yazında iki idare arasında işbirliği zemini oluşturacak Memorandum of Understanding (MOU) imzalanmasının karara bağlanmış olması gerçekleştirilen seyahatin en önemli çıktılarındandır.

ABD Ziyareti Sırasında Bulunulan Temaslar

ABD Ticaret ve Kalkınma Ajansı (TDA)

GAP çerçevesinde iki projeye hibede bulunmuş olan TDA’ya, finansal destek sağlamak amacıyla üç projeden oluşan bir proje paketi sunulmuştur. Bu projeler;

– Atatürk Barajı Gölü Karayolu Köprü Geçişi Fizibilite Çalışması,

– Mazı Dağı Fosfat Yatakları ve Tesisleri Gelişim Fizibilitesi,

– Küçük Yerleşmelerdeki Evsel Atıksuların Yeniden Kullanımı Fizibilite Etüdü ve Pilot Uygulaması.

Dünya Bankası

Dünya Bankası finansmanı ile sürdürülmekte olan projelerin son durumuna ilişkin değerlendirme yapılarak, gelecekteki işbirliği olanakları üzerinde görüşülmüştür. Ayrıca, üç projelik bir paket sunulmuştur.

– Şanlıurfa - Harran Ovaları Tarlaiçi ve Köy Geliştirme Projesi ile

– GAP Kentsel Sanitasyon ve Planlama Projesinin Uygulama Aşamaları için kredi talebinde bulunulmuş,

– GAP Sürdürülebilir Kentsel Gelişme Projesi ise GAP Bölge Kalkınma İdaresinin proje planlama ve hazırlama kapasitesinin geliştirilmesi için önerilmiştir.

Amerikan iş çevrelerinin GAP Bölgesine ilgisini çekmek ve GAP’ın yarattığı yatırım olanaklarını tanıtmak için US Exim Bank, United States Department of the Interior Bureau of Reclamation, Overseas Private Investment Corp. (OPIC) kuruluşlarının bazı yetkilileriyle görüşülerek, GAP’ı tanıtıcı brifingler verilmiş, bazı dokümanlar takdim edilmiştir.

Ayrıca; Merkezi Arizona Projesi, Salt River Project, Central Valley Project, California State Water Project ile ilgili brifingler alınarak, bu projelerle ilgili çeşitli mekanlarda incelemelerde bulunulmuştur.

8. İsrail ile İlişkiler

GAP İdaresi olarak, İsrail Hükümeti ile teknik konulardaki işbirliği çalışmaları, diğer ülkeler ve uluslararası kuruluşlar ile olduğu gibi yürütülmektedir.

GAP’ta ileri teknolojiyi kullanma arayışı içerisinde olan GAP İdaresi, tarlaiçi basınçlı sulama sistemlerinde (damla sulama) dünyada söz sahibi olan İsrail firmaları ile işbirliği yapmış ve bu firmalar tarafından kendisine hibe edilen ekipmanlarla 1998 yılında bölgede 12 adet çiftçi şartlarında demonstrasyon kurulmuştur.

Ayrıca, bölgede çalışmakta olan kamu personeline hizmetiçi eğitim kapsamında çeşitli konularda seminerler düzenlenmesi ile ilgili olarak GAP İdaresi, İsrail Hükümet kuruluşu Mashav ile işbirliğine gitmiştir.

9. İsrail ile Ortak Üretim veya Deneme Çalışması

İsrail ile herhangi bir tarımsal alanda ortak üretim veya deneme çalışması yapıldığına dair resmî bir bilgi elimizde bulunmamaktadır.

15. – Gaziantep Milletvekili Kahraman Emmioğlu’nun, emekli olduktan sonra kamu konutlarından yararlanan kişilere ilişkin Başbakandan sorusu ve Maliye Bakanı Zekeriya Temizel’in yazılı cevabı (7/5568)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

3 Mayıs 1998 tarihli Resmî Gazetede yayımlanan Kamu Konutları Yönetmeliğinde yapılan bir değişiklikle Anayasa Mahkemesi, Yargıtay, Sayıştay Başkanlıklarından emekliye ayrılmış olanlara ve müsteşarlıktan emekliye ayrılanlara özel tahsisli niteliğinde olmak üzere ömür boyu kamu konutlarından yararlanma imkânı getirilmiştir.

Ardından 21 Mayıs 1998 tarihli Resmî Gazete’de aynı yönetmelikte bir değişiklik daha yapılarak Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığından emekli olanlara da aynı imkân verilmiştir.

Konuyla ilgili olarak Sayın Başbakanın aşağıdaki sorularıma yazılı cevap vermesi için gereğini saygılarımla arz ederim. 22.6.1998

Doç. Dr. Kahraman Emmioğlu Gaziantep

Sorular :

1. Yönetmeliğe dayanarak emeklilere konut tahsisi yapılabilir mi? Bununla birlikte Kamu Konutları Yönetmeliğinin amaç başlığını taşıyan 1 inci maddesinde açıkça “2946 sayılı Kamu Konutları Kanununun 2 nci maddesinde belirtilen kurum personeli” sözünü kullanarak yasada olduğu gibi belirli kurumlarda çalışıyor olma şartı öngörüldüğüne göre bu yasa çiğnenmiş olmuyor mu?

2. Böyle bir uygulamaya neden gerek duyulmuştur?

3. Bu yönetmelikte kamu konutlarından yararlanacaklar kimlerdir? Sayıları ne kadardır?

4. Konuyla ilgili olarak Sayıştayın görüşü alınmış mıdır?

5. Emeklilerin kamu konutlarından yararlanabilmesine hukuk düzenimizde izin veren hiç bir kural bulunmadığı halde böyle bir imkânın yönetmelik değişikliği ile sağlanmasıyla birlikte kamu konutlarından yararlanan ve çeşitli nedenlerle görevden alınan ancak halen aynı kurum ve kuruluşlarda çalışan personelin de bu haklardan yararlanması gerekmez mi?

T.C. Maliye Bakanlığı 16.7.1998 Millî Emlak Genel Müdürlüğü Sayı : 0.13/3121-24384-25146

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

İlgi : 29.6.1998 tarih ve KAN.KAR.MD.A.01.GNS.0.10.00.02-7/5568-13868/32687 sayılı yazınız.

Gaziantep Milletvekili Kahraman Emmioğlu tarafından verilen ve 3.5.1998, 21.5.1998 tarih ve 23331, 23348 sayılı Resmî Gazetelerde yayımlanarak yürürlüğe giren, Kamu Konutları Yönetmeliğine Ekli Özel Tahsisli Konut verilecek personeli belirten (1) sayılı cetvelin (B) bendinin 2 ve 5 numaralı maddelerinde yapılan değişikliklere ilişkin olarak Başbakan Sayın Mesut Yılmaz tarafından yazılı olarak cevaplandırılması istenilen ve cevaplandırılmak üzere Bakanlığıma tevdi edilen yazılı soru önergesinde sözü edilen konular hakkında verilen cevaplar 2 ana madde halinde aşağıda sunulmuştur.

1. Kamu Konutları Yönetmeliğine ekli ve Özel Tahsisli Konut verilecek personeli belirten (1) sayılı cetvelin (B) bendinin 2 numaralı maddesinde yapılan değişiklikle; Anayasa Mahkemesi, Yargıtay, Danıştay, Sayıştay Başkanlığından ve Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığından emekli olanlara Özel Tahsisli Konut verilmesi, aynı cetvelin (B) bendinin 5 numaralı maddesinde yapılan değişiklikle de; Başbakanlık Müsteşarlığından emekli olanlara Özel Tahsisli Konut verilmesi uygun görülmüştür.

2. Devlet, memurlarının görevlerini her türlü dış etkenlerden uzak bir şekilde etkin olarak yerine getirmelerini sağlamak ve ayrıca Devlette üstlendikleri görevlere ve sosyal durumlarına uygun bir ortam içinde yaşamlarını sürdürmelerini temin amacıyla memur konutu edinmektedir.

Devletin mülkiyetinde olan memur konutları, 2946 sayılı Kamu Konutları Kanununun 11 inci maddesine göre, Bakanlar Kurulunun 16.7.1984 tarihli ve 84/8345 sayılı kararı ile yürürlüğe konulan “Kamu Konutları Yönetmeliği”nde yer alan esas ve usuller çerçevesinde idare edilmektedir.

Ayrıca, Devletin 3713 sayılı Terörle Mücadele Kanunu gereğince edindiği konutlar da bulunmaktadır. Bu konutlar terörle mücadelede görev alan ve emeklilik yaşamlarında meskende korunmaları mutlak surette zorunlu olan personele tahsis edilmektedir. Terörle Mücadele Kanunu bu düzenlemeler ile aktif memuriyet yaşamlarında terörle mücadelede görev alan memurların emekliliklerinde korunmalarını sağlamaktadır.

Ancak, 2946 sayılı Kamu Konutları Kanununun 11 inci maddesine göre yürürlüğe konulan “Kamu Konutları Yönetmeliği”nde, Devletin yüksek yargı organları ile üst düzey idarî kademelerinde görev yapan, yaptıkları icraatlar ve verdikleri kararlar nedeniyle terör örgütlerinin hedefi haline gelen kritik görevlerdeki personelin emeklilik yaşamlarında korunmalarını sağlamak ayrıca aktif memuriyet yaşamlarında Devlette üstlendikleri görevlere uygun bir ortam içinde emeklilik yaşamlarını sürdürmelerini temin etmek için kendilerine memur konutu tahsis edilmesi ile ilgili düzenlemeler bulunmamaktaydı.

Bilindiği gibi, ülkemizde uzunca sayılabilecek bir süreden bu yana devam eden terör ile mücadelede, Devletin üst düzey idarî kademelerinde ve yüksek yargı organlarında görev yapan personel emeklilik yaşamlarında bir takım elim olaylarla karşılaşmışlardır. Bu olaylar, Devlette kritik görevler üstlenmiş, bir takım terör örgütlerinin tepkisini çekmiş personelin, emeklilik yaşamlarında korunmaları ve aktif memuriyet yaşamlarında üstlendikleri görevlere uygun bir ortam içinde emeklilik yaşamlarını sürdürmelerini sağlamak zorunluluğunu ortaya çıkarmıştır.

Kamu Konutları Yönetmeliğinde yapılan söz konusu değişikliklerle anılan yönetmelikteki yukarıda belirtilen eksiklik giderilmeye çalışılmıştır.

Kamu Konutları Yönetmeliğinde yapılan bu değişiklikler mer’i mevzuat çerçevesinde 2946 sayılı Kamu Konutları Kanununun yönetmelikle düzenleme yapılmasını öngören 11 inci maddesinin verdiği yetkiye dayanılarak yapılmıştır.

Bilgi edinilmesini arz ederim.

Zekeriya Temizel Maliye Bakanı

16. – Bursa Milletvekili Ertuğrul Yalçınbayır’ın, mısır üretimine ilişkin sorusu ve Tarım ve Köyişleri Bakanı Mustafa R. Taşar’ın yazılı cevabı (7/5630)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın yazılı olarak cevaplandırılmak üzere Tarım ve Köyişleri Bakanına yöneltilmesi hususunu arz ve talep ederim.

Ertuğrul Yalçınbayır Bursa

Sorular :

1. Türkiye’nin mısır üretimi ne kadardır?

Türkiye’de mısır açığı var mıdır? Açık sebebi nedir? Varsa açık nasıl karşılanmaktadır?

2. İthalatta yüzde 35 olan gümrük vergisi oranının -16.6.1998 günlü Resmî Gazete’de yayımlanan ithalat rejimine göre- yüzde 20’ye düşürülme sebebi nedir?

Mısır ithalatı gümrük vergisi indirimi kararının verilmesinden önce hangi firmalar bu talepte bulunmuştur?

Bu taleplerle vergi indirimi arasında ilişki varsa sebebi nedir?

T.C. Tarım ve Köyişleri Bakanlığı 20.7.1998 Araştırma, Planlama ve Koordinasyon Kurulu Başkanlığı Sayı : KDD.SÖ.1.01-1893

Konu : Yazılı soru önergesi

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

İlgi : Türkiye Büyük MilletMeclisi Başkanlığının 6.7.1998 tarih ve A.01.0.GNS.0.10.00.02-7/5630-13966/32802 sayılı yazısı.

İlgide kayıtlı yazı ekinde gönderilen Bursa Milletvekili Ertuğrul Yalçınbayır’a ait yazılı soru önergesine ilişkin Bakanlığımız görüşü ekte sunulmuştur.

Bilgilerinize arz ederim.

Mustafa Taşar Tarım ve Köyişleri Bakanı

Esas No : 7/5630-13966

Bursa Milletvekili Ertuğrul Yalçınbayır’ın yazılı soru önergesinde yer alan Bakanlığımızla ilgili soru ve bunlara ait cevaplar aşağıda belirtilmiştir.

Soru 1. Türkiye’nin mısır üretimi ne kadardır?

Türkiye’de mısır açığı var mıdır? Açık sebebi nedir? Varsa açık nasıl karşılanmaktadır?

Cevap 1. Türkiye’nin mısır üretimi yıllık 2 milyon ton civarındadır. Ülkemizde özellikle beyaz et ve yumurta üretiminin son yıllarda artmış olması mısır tüketimini önemli miktarda artırmıştır. Ayrıca mısırın yağ ve nişasta sanayii gibi gıda sanayinde de kullanılması, mısırda talep açığı yaratmıştır.

Dolayısıyla stok miktarına bağlı olarak son yıllarda 500 - 900 bin ton arasında ithalat yapılmaktadır.

Soru 2. İthalatta yüzde 35 olan gümrük vergisi oranının 16.6.1998 günlü Resmî Gazete’de yayımlanan ithalat rejimine göre yüzde 20’ye düşürülme sebebi nedir?

Mısır ithalatı gümrük vergisi indirimi kararının verilmesinden önce hangi firmalar bu talepte bulunmuştur?

Bu taleplerle vergi indirimi arasında ilişki varsa sebebi nedir?

Cevap 2. Mısır, ülkemizde karma yem sanayinde girdi olarak kullanılmaktadır. İçinde bulunduğumuz aylar, Türkiye’de mısır üretiminin olmadığı dolayısıyla mısır ihtiyacının stoklardan veya ithalat yoluyla karşılandığı aylardır. Ancak stokların asgari düzeye inmesi nedeniyle hayvancılık sektörünün (Tavukçuluk) yem fabrikalarından uygun kalitede ve koşullarda yem teminini sağlamak üzere mısır ithalatında uygulanan Gümrük Vergisi oranı % 20’ye düşürülmüştür.

Bilindiği gibi TMO’nun görevleri arasında iç piyasa düzenlemesi bulunmaktadır. 1997/98 yılı alım döneminde TMO 500 bin ton mısır alımı yapmıştır. Nisan ayı sonu itibariyle TMO’nun stokunda 100 bin ton mısır bulunmaktaydı. Aynı dönemde TMO 158.42 Dolar/Ton dan mısırı iç piyasada satmıştır. Ülkemiz eşdeğeri mısırın dünya piyasalarında FOB fiyatı 108.75 Dolar/Ton dır. Bu fiyata % 35 oranındaki G.V. ve Navlun, sigorta gibi unsurlar dahil edildiğinde mısırın ülkemize maliyeti 183.81 Dolar/Ton olmaktadır.

Buna göre ithal mısır maliyetinin TMO’nun yurtiçi satış fiyatına göre 25 Dolar/Ton seviyelerinde yüksek olması nedeniyle, söz konusu ürünün G.V. oranının bir miktar düşürülmesi ülkemizin mısır ihtiyacının daha makul fiyatlarla karşılanabilmesini sağlayacaktır. G.V.’nin % 20’ye inmesi sonucu ithal maliyeti 164 dolar civarında seyredecektir.

17. – Bursa Milletvekili Ertuğrul Yalçınbayır’ın, Bursa’ya bağlı Gündoğdu Köyünde ortaya çıkarılan arkeolojik eserlere ilişkin sorusu ve Kültür Bakanı Mustafa İstemihan Talay’ın yazılı cevabı (7/5638)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın yazılı olarak cevaplandırılmak üzere Kültür Bakanına yöneltilmesi hususunu arz ve talep ederim.

Ertuğrul Yalçınbayır Bursa

Sorular :

Bursa İli Gündoğdu Köyünde ortaya çıkarılan arkeolojik eserlerle ilgili olarak:

1. Gündoğdu Köyü kayalıklar bölgesinde ve başkaca yerlerde yapılan kazılarda ortaya çıkarılan eserlerin niteliği nedir?

2. Eserlerin bulunduğu alan ve eserler 2863 sayılı Kültür ve Tabiat Varlıkları Kanunu ve ilgili mevzuat uyarınca koruma altına alınmış mıdır?

3. Koruma altına alınması gereken veya koruma altına alınan alanda define arama ruhsatı verilmiş midir? Define arama ruhsatı hangi tarihte ve hangi amaç ve kapsamda verilmiştir? Ruhsat sahibi ruhsata aykırı iş yapmış mıdır? Ruhsat verilen şahsın siyasî kimliği var mıdır? Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma gibi amme intizamından olan bu konu dikkate alınarak verilen ruhsatın geri alınması düşünülmekte midir?

T.C. Kültür Bakanlığı 20.7.1998 Araştırma, Planlama ve Koordinasyon Kurulu Başkanlığı Sayı : B.16.0.APK.0.12.00.01-940-310

Konu : Yazılı soru önergesi

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

İlgi : TBMM Başkanlığı KAN.KAR.MÜD.’nün 6 Temmuz 1998 tarih ve A.01.0.GNS.0.10.-00.02-32850 sayılı yazısı.

Bursa Milletvekili Sayın Ertuğrul Yalçınbayır’ın “Bursa’ya bağlı Gündoğdu Köyünde ortaya çıkarılan arkeolojik eserlere ilişkin” 7/5638-13987 esas nolu yazılı soru önergesinin örneği ekte gönderilmektedir.

Bilgilerinize arz ederim.

M. İstemihan Talay Kültür Bakanı

Cevap 1. Kazı yapılan alanda Roma Dönemine ait su sarnıçları, Ayazma olabilecek bir yapı ile Helenistik ve Bizans dönemlerine ait mimari özellikler taşıyan yapı kalıntıları açığa çıkarılmıştır. Ayrıca değişik dönemlerde onarımlar görmüş sur duvarı ile hangi amaçla kullanıldığı anlaşılamayan bir kule kalıntılarına da rastlanmıştır.

Bu alanda daha geniş çaplı kazılar yapıldığı takdirde; hem stratejik konumu hem de kalıntılarıyla bir akropol olup olmadığı belirlenebilecektir.

Cevap 2. Söz konusu alan Bursa Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kurulunun 2.12.1994 tarih ve 3796 sayılı kararıyla, tescil fişinde 40 - 50 yaşlarında olduğu belirtilen bir çınar ağacı ile birlikte 2 nci derece arkeolojik sit alanı olarak tescil edilmiştir.

Cevap 3. Define arama ruhsatı, alanın tescilinden önce verilmiştir. 13.1.1994 tarihinde ruhsatlı define kazısına başlanmış ancak, Horasan harçlı bir duvara rastlanması nedeniyle; 27 Ocak 1984 tarih ve 18294 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren Define Arama Yönetmeliğinin 16 ncı maddesinde “Define aramalarında kültür ve tabiat varlığı bulunduğu takdirde arama derhal durdurulur ve durum Bakanlığa bildirilir. Arayıcı bulunan kültür ve tabiat varlıkları üzerinde hiçbir hak iddia edemez” hükmü bulunduğundan, 19.1.1994 tarihinde define kazısına son verilmiş ve alanın tescili yapılmıştır.

2863 sayılı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kanunu ile ilgili yönetmelikte define kazısı izni verilen kişilerin siyasî kimlikleri olup-olmadığına bakılmamaktadır.

1996 ve 1997 yıllarında masrafları mahallî imkânlarla karşılanmak kaydıyla Bursa Müze Müdürlüğünce kurtarma kazısı yapılması için gerekli ruhsatname verilmiştir.

18. – Karaman Milletvekili Zeki Ünal’ın;

– Hayvancılığın geliştirilmesine yönelik çalışmalara,

Kırıkkale Milletvekili Kemal Albayrak’ın;

– Kırıkkale’de afetten zarar gören çiftçilerin kredi borçlarının ertelenip ertelenmeyeceğine,

İlişkin soruları ve Tarım ve Köyişleri Bakanı Mustafa R. Taşar’ın yazılı cevabı (7/5640, 5650)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın Tarım ve Köyişleri Bakanı Sayın Mustafa Taşar tarafından yazılı olarak cevaplandırılmasını saygılarımla arz ederim. 23.6.1998

Zeki Ünal Karaman

Karaman İli mantofon ırkı damızlık sığır yetiştiricileri birliğinin, sığırcılığının geliştirilmesi ve üreticilerin ekonomik gücünün artırılması amacıyla yaptıkları çalışmalar ve faaliyetlerini gündeme taşıyarak, kendilerine güçlü bir ekonomik desteğin olmayışı nedeniyle, ancak Tarım İl Müdürlüğü ile üretici arasında köprü kurma ve ürünleri daha rantabl bir biçimde değerlendirme konumunda takılıp ve tıkanıp kaldıklarını, gelişme ve büyüme trendini yakalayamadıklarını ifade ederek; 1978 yılından bugüne bölgeye ithal hayvan getirildiğini, bu hayvanların, yerli hayvan ırkına göre daha çabuk hastalandığı, tırnak problemi yavru atma, eklemlerde iltihaplanmalar ve uzun süre sunî tohumlama nedeniyle kısır kalması gibi ciddi sebepler, ithal hayvancılığının verimli olmadığı kanaatini güçlendirmiştir. Bundan dolayı, bilinçli bir şekilde yerli ırklar saflaştırılarak, ülkenin ekolojik şartlarına uygun ırklar yetiştirilmesi gibi talepleri bulunmaktadır.

Sorularım şunlardır:

1. Yerli hayvan üretiminin artırılması için sığır ithalatının durdurulması ile ilgili Bakanlığınızca bir çalışma yapılmakta mıdır?

2. Üretimin geliştirilmesi ve teşvik edilmesi için, faizsiz veya düşük faizli krediler temin etme konusunda bir çalışma yapılmakta mıdır?

3. Süt teşviğinin cazip hale getirilmesi ve tesis kredisi verilmesi hususunda ne tür bir çalışma yapılmaktadır?

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın Sayın Tarım Bakanı Mustafa Taşar tarafından yazılı olarak cevaplandırılmasını arz ederim. 25.6.1998

Kemal Albayrak Kırıkkale

1. 19.6.1998 günü Kırıkkale’nin bazı ilçelerinde meydana gelen afet nedeniyle

a) Çelebi İlçesi ve köylerinin

b) Karakeçili İlçesi ve köylerinin

c) Keskin İlçesi ve köylerinin

d) Bahşılı İlçesi ve köylerinin

Tarım Kredi Kooperatiflerine olan borçlarının ertelenmesi olacak mıdır?

2. Bu yerlere tohumluk yardımı yapılacak mıdır?

3. Bu yörelerde tabi afetten zarar gören çiftçilerimize en kısa sürede gübre ve diğer ürünlerde ek kredi açılması sağlanacak mıdır?

T.C. Tarım ve Köyişleri Bakanlığı 20.7.1998 Araştırma, Planlama ve Koordinasyon Kurulu Başkanlığı Sayı : KDD.SÖ-1/01-1897

Konu : Soru önergesi

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

İlgi : Genel Sekreterliğinizin 6.7.1998 tarih ve A.01.0.GNS.0.10.00.02/14272 sayılı yazısı ve eki 7/5640-5650 esas no.lu yazılı soru önergesi.

İlgide kayıtlı yazınız ekindeki Karaman Milletvekili Sayın Zeki Ünal ile Kırıkkale Milletvekili Sayın Kemal Albayrak’a ait yazılı soru önergesi incelenmiş olup konu ile ilgili Bakanlığımız görüşü ekte sunulmuştur.

Bilgilerinize arz ederim.

Mustafa Taşar Tarım ve Köyişleri Bakanı

Önerge Sahibi Milletvekili : Zeki Ünal - Karaman Milletvekili

Esas No : 7/5640

Soru - Yerli hayvan üretiminin artırılması için sığır ithalatının durdurulması ile ilgili Bakanlığınızca bir çalışma yapılmakta mıdır?

Cevap - Yurtdışından hayvan ithalatı 21.8.1996 tarihinden itibaren bugüne kadar 3’er aylık peryotlar halinde durdurulmuştur. Halen 1.8.1998 tarihine kadar kısıtlama devam etmektedir. Söz konusu tarihte şartlar gözden geçirilerek ülke hayvancılığının lehinde ne gerekiyorsa o yönde gerekli kararlar verilecektir.

Soru - Üretimin geliştirilmesi ve teşvik edilmesi için, faizsiz veya düşük faizli krediler temin etme konusunda bir çalışma yapılmakta mıdır?

Cevap - Üretimin geliştirilip teşvik edilmesi amacıyla hayvancılığın tüm alt sektörlerini kapsayan bir proje hazırlanmış olup kaynak temini için kararname taslağı haline getirilerek ilgili makamlara sunulmuştur.

Proje içerisinde damızlık süt sığırcılığı, nüve yetiştiriciliği, besicilik, mandacılık damızlık koyun yetiştiriciliği, tiftik keçi yetiştiriciliği, hindicilik ve ana arı yetiştiriciliğine düşük faizli kredi ve teşvik öngörülmektedir. Kararnamenin çıkması halinde üretici kredi yönünden rahat bir nefes alacaktır.

Soru - Süt teşviğinin cazip hale getirilmesi ve tesis kredisi verilmesi hususunda ne tür bir çalışma yapılmaktadır?

Cevap - Süt teşvikleri 3 000 TL.’den 5 000 TL.’ye çıkarılmıştır.

Önerge Sahibi Milletvekili : Kemal Albayrak - Kırıkkale Milletvekili

Esas No : 7/5650

Soru - 19.6.1998 günü Kırıkkale’nin bazı ilçelerinde meydana gelen afet nedeniyle

a) Çelebi İlçesi ve köylerinin

b) Karakeçili İlçesi ve köylerinin

c) Keskin İlçesi ve köylerinin

d) Bahşılı İlçesi ve köylerinin

Tarım Kredi Kooperatiflerine olan borçlarının ertelenmesi olacak mıdır?

Cevap - Kırıkkale İlinin Çelebi, Keskin, Karakeçili, Bahşili, Yahşiyan ve Merkez İlçelerinin 19 - 21.6.1998 tarihlerinde dolu nedeniyle 218 580 dekar ekili alanında % 15-100 oranında zarar gördüğü afet ihbarı ile Bakanlığımıza intikal etmiş olup, hasar tespit çalışmlarına başlanılmıştır.

Alınacak İl Komisyon Kararları doğrultusunda tabiî afet nedeniyle % 40’ın üzerinde zarar gören çiftçilerin 5.4.1998 tarih ve 23308 sayılı Resmî Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 98/10833 sayılı Bakanlar Kurulu Kararına göre, tarımsal üretim amacıyla almış oldukları 1998 vadeli ve 1999 yılına sarkan ziraî kredi borçları vade tarihinden itibaren bir yıl faizsiz olarak ertelenebilecektir.

Soru - Bu yerlere tohumluk yardımı yapılacak mıdır?

Cevap - Bakanlığımızca; ekiliş ve ürünleri tabiî afetlerden % 40’ın üzerinde zarar gören ve bu durumları İl İhtiyaç Komisyonlarında tespit edilerek Karar altına alınan çiftçilere 5254 sayılı Kanuna göre talepleri olduğu takdirde, 31.5.1998 tarihinde yürürlüğe giren 98/11130 sayılı Tohumluk Kararnamesi gereğince tohumluk yardımı yapılacaktır.

19. – Kırıkkale Milletvekili Kemal Albayrak’ın, afetten zarar gören Kırıkkale’ye bağlı bazı ilçelere Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışmayı Teşvik Fonundan yardım yapılıp yapılmayacağına ilişkin sorusu ve Devlet Bakanı Hasan Gemici’nin yazılı cevabı (7/5649)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın Sayın Devlet Bakanı Hasan Gemici tarafından yazılı olarak cevaplandırılmasını arz ederim. 25.6.1998

Kemala Albayrak Kırıkkale

1. 19.6.1998 günü Kırıkkale’nin bazı ilçelerinde meydana gelen afet nedeniyle

a) Kırıkkale Çelebi İlçesine

b) Kırıkkale Keskin İlçesine

c) Kırıkkale Karakeçili İlçesine

d) Kırıkkale Bahşılı İlçesine

Sosyal yardımlaşma ve dayanışma teşfik fonundan acil olarak 100 milyar ödeneğin gönderilip gönderilmeyeceğinin bildirilmesi.

T.C. Devlet Bakanlığı 17.7.1998 Sayı : B.02.0.020-/08-4088

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

İlgi : 6.7.1998 tarih ve 32903 sayılı yazınız.

Kırıkkale Milletvekili Sayın Kemal Albayrak’a ait 7/5649-14008 esas no’lu yazılı soru önergesine verilen cevaplar ekte sunulmuştur.

Bilgilerinize arz ederim.

Hasan Gemici Devlet Bakanı

Kırıkkale Milletvekili Sayın Kemal Albayrak’ın

Yazılı Soru Önergesine Verilen Cevaplar

Kırıkkale Valiliğinin 23.6.1998 tarih ve 131105 sayılı yazısı ile,

19.6.1998 tarihindeki sel felaketi için Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışmayı Teşvik Fonundan;

– Çelebi İlçesine 10 Milyar TL.

– Keskin İlçesine 4 Milyar TL.

– Karakeçili İlçesine 4 Milyar TL.

– Bahşili İlçesine 2 Milyar TL.

olmak üzere toplam 20 Milyar TL. talep edilmiş, 24 - 25 Haziran 1998 tarihlerinde talep edilen tutarların tamamı ilgili Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Vakıflarının hesaplarına gönderilmiştir.

Önergede 100 milyar TL.’lik talepten söz edilmektedir. Böyle bir talep bulunmamaktadır.

20. – Ankara Milletvekili Saffet Arıkan Bedük’ün, Bayburt - Aydıntepe İlçesinde tarım ve hayvancılığı geliştirmek için kurulan kooperatife yardım yapılıp yapılmadığına ilişkin sorusu ve Tarım ve Köyişleri Bakanı Mustafa R. Taşar’ın yazılı cevabı (7/5669)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın Tarım ve Köyişleri Bakanı Sayın Mustafa Taşar tarafından yazılı olarak cevaplandırılması hususunda gereğini arz ederim.

Saffet Arıkan Bedük Ankara

Bayburt - Aydıntepe İlçesinde yaşayanlar geçimini tarım ve hayvancılıktan sağlamaktadır. Bu maksatla Tarım ve Hayvancılığın geliştirilmesi için 1995 yılında Aydıntepe Tarımsal Kalkınma kooperatif kurulmuştur.

Tarım ve Hayvancılığı geliştirmek üzere kurulan bu kooperatife, bugüne kadar herhangi bir yardımda bulundunuz mu? 1998 yılı içinde kooperatife ek yardım yapılabilmesi yönünde çalışmalarınız var mıdır? Varsa nelerdir?

T.C. Tarım ve Köyişleri Bakanlığı 2.7.1998 Araştırma, Planlama ve Koordinasyon Kurulu Başkanlığı Sayı : KDD.S.Ö.1.01/1894

Konu : Yazılı soru önergesi

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

İlgi : TBMM Başkanlığının 6.7.1998 gün ve A.01.0.GNS.0.10.00.02.7/5669-14063/32980 sayılı yazısı.

İlgi yazı ekinde Bakanlığımıza intikal eden ve Ankara Milletvekili Saffet Arıkan Bedük tarafından cevaplandırılması istenen bila tarih ve 7/5669-14063 sayılı yazılı soru önergesiyle ilgili bilgiler aşağıda verilmiştir.

Soru - Bayburt - Aydıntepe İlçesinde yaşayanlar geçimini tarım ve hayvancılıktan sağlamaktadır. Bu maksatla Tarım ve Hayvancılığın geliştirilmesi için 1995 yılında Aydıntepe Tarımsal Kalkınma kooperatif kurulmuştur. Tarım ve Hayvancılığı geliştirmek üzere kurulan bu kooperatife, bugüne kadar herhangi bir yardımda bulundunuz mu? 1998 yılı içinde kooperatife ek yardım yapılabilmesi yönünde çalışmalarınız var mıdır? Varsa nelerdir?

Cevap - Adı geçen kooperatife, Bakanlığımızca 24.5.1991 tarihinde süt sığırcılığı proje konusu verilmiş ve desteklenmek üzere, 1995 yılında programa alınmıştır. 1998 yılında da, işletme sermayesinin karşılanması için transfer programına alınmıştır. Yeterli ödeneğin temini halinde, desteklenmesi mümkün olacaktır.

Bilgilerinize arz ederim.

Mustafa Taşar Tarım ve Köyişleri Bakanı

21. – Karaman Milletvekili Zeki Ünal’ın, Karaman - Merkez - Akşehir Beldesinde TMO alım merkezi kurulup kurulmayacağına ilişkin sorusu ve Tarım ve Köyişleri Bakanı Mustafa R. Taşar’ın yazılı cevabı (7/5681)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorumun Tarım ve Köyişleri Bakanı Sayın Mustafa Taşar tarafından yazılı olarak cevaplandırılmasını saygılarımla arz ederim. 26.6.1998

Zeki Ünal Karaman

Karaman - Merkez Akçaşehir Beldesi önemli hububat üretim merkezlerinden biridir.

Bölge çiftçileri taşıma kolaylığı açısından, kendi beldelerinde de TMO alım merkezi kurulmasını talep etmektedirler.

Sorum şudur:

Bölge çiftçilerimizin bu talepleri Bakanlığınızca karşılanacak mıdır?

T.C. Tarım ve Köyişleri Bakanlığı 20.7.1998 Araştırma, Planlama ve Koordinasyon Kurulu Başkanlığı Sayı : KDD.SÖ-1/01-1896

Konu : Soru önergesi

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

İlgi : Genel Sekreterliğinizin 6.7.1998 tarih ve A.01.0.GNS.0.10.00.02/32994 sayılı yazısı ve eki 7/5681-14076 esas no.lu yazılı soru önergesi.

İlgide kayıtlı yazınız ekindeki Karaman Milletvekili Sayın Zeki Ünal’ın yazılı soru önergesi incelenmiş olup konu ile ilgili Bakanlığımız görüşü ekte sunulmuştur.

Bilgilerinize arz ederim.

Mustafa Taşar Tarım ve Köyişleri Bakanı

Soru - Karaman - Merkez Akçaşehir Beldesi önemli hububat üretim merkezlerinden biridir. Bölge çiftçileri taşıma kolaylığı açısından, kendi beldelerinde de TMO alım merkezi kurulmasını talep etmektedirler. Sorum şudur: Bölge çiftçilerimizin bu talepleri Bakanlığınızca karşılanacak mıdır?

Cevap - Karaman Merkez Akçaşehir Beldesinde TMO Alım Ekibi 3.7.1998 tarihinden itibaren faaliyete geçmiştir.

22. – Erzincan Milletvekili Mustafa Kul’un, TDİ’ye ait feribot ve gemilerin blok satışına ilişkin sorusu ve Devlet Bakanı Burhan Kara’nın yazılı cevabı (7/5831)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın Denizcilikten sorumlu Devlet Bakanı tarafından yazılı olarak yanıtlanmasını saygılarımla arz ederim.

Mustafa Kul Erzincan

Denizcilik, ülkemiz için hem ticaret hem de endüstri alanı olarak çok önemli bir ekonomik kaynaktır. Bunun yanı sıra stratejik üstünlük sağlayıcı özellikleri bu sektörü çok önemli kılmalıyken denizciliğe ve deniz ticaretine gereken önem verilmemektedir.

Şehir içi yolcu taşımacılığı hariç, yurtiçi ve yurtdışına deniz yoluyla yolcu taşımacılığı Türkiye Denizcilik İşletmeleri A.Ş.’ye bağlı, Deniz Yolları İşletmesi tarafından yapılmaktadır. Bu alanda hiçbir özel sektör kuruluşu faaliyet göstermemektedir. Deniz ticaretinin en zor alanlarından olan yolcu taşımacılığı ülkemizin coğrafî koşulları da dikkate alındığında önemli bir gelir kaynağı olabilecekken ve diğer taşıma çeşitleri arasında çok daha ucuz olmasına rağmen, bu konu sürekli ihmal edilmiş ve geriletilmiştir.

Devlet tarafından kamu yararı dikkate alınarak desteklenmesi gereken bu sektörde bir özelleştirme furyası kendini göstermektedir. Türkiye Denizcilik İşletmelerine ait feribot ve gemiler blok satışı yoluyla özelleştirilmektedir.

1. Yurtiçi ve yurtdışına deniz yoluyla yolcu taşımacılığı alanında daha önce hiç özel sektör kuruluşları faaliyet gösterdi mi?

2. Türkiye Denizcilik İşletmeleri A.Ş.’nin Ana Sözleşmesinde belirtilen şirketin amaç ve faaliyet konuları bölümünde TDİ, “Deniz ulaştırılması ile ilgili olarak”, “İç ve dış sularda, araba yolcu beraberi yük ve araba taşıma işleri” yapmakla görevlidir denmektedir. TDİ ise elindeki bütün feribot ve yolcu gemilerini blok satışa çıkararak elinde yalnızca şehir hatları kalmasına neden olacak bir işlem içerisine girmiştir. TDİ Ana Sözleşmede belirtilen iç ve dış seferleri yapma olanağını kaybedeceği için kendisine verilen görevi yapamayacaktır. Bu blok satış işlemi şirketin ana sözleşmesine aykırılık teşkil ettiği için bir iptal nedeni değil midir?

3. Blok satış sırasında izlenen yöntem Anayasaya aykırı değil midir?

4. Özelleştirme idaresi her işleminde kamu yararını dikkate almak zorundadır. Bu özelleştirme işlemi, bir kamu hizmeti olan ve tüm yurttaşların yararlanma hakkına sahip olduğu deniz ulaşımını, kimi hatlar için ortadan kaldıracak, kimi hatlarda da can ve mal güvenliğini riske sokacağı için kamu yararına aykırı değil midir?

5. Kamu yararına aykırılık hukuka da aykırılık içerdiği için bir iptal nedeni değil midir?

6. Deniz Yolları İşletmesinin elindeki ekonomik ömrünü henüz doldurmamış, yurtdışı hatları hazır sadece 5 geminin, bedelinin ancak % 25 inin ödenmesi, geri kalanının 5 yıllık taksitler şeklinde ödenerek satılması bir yağmaya neden olmayacak mıdır?

7. Gemilerin satışında gemi ipoteği dışında ne tür teminatlar alınmıştır?

8. Deniz Yollarının elinde kalan yedi gemi ne yapılacaktır?

9. Deniz Yolları İşletmesinde çalışan personelin ve gemi adamlarının ekonomik ve sosyal hakları, iş ve istihdam güvenceleri ne olacaktır?

10. Türkiye Denizcilik İşletmesi A.Ş. Genel Müdürlüğünü ve Deniz Yolları İşletmesini bu noktaya getirenlerden hesap sorulamaması için özelleştirme kılıf olarak mı kullanılmaktadır?

11. Bakanlığınız bu işletmeleri bu hale getirenlerden hesap sormayacak mıdır?

12. Devlet yurtiçi ve yurtdışı yolcu taşımacılığından tamamen çekilip bu alanı yerli sermayenin yabancı ortaklarına mı terk edecektir?

13. Deniz Yolları İşletmesinin özelleştirilmesinin ülkemiz ve ulusumuza ne tür faydaları olacaktır?

14. Bu özelleştirmeyle ülkemiz çevresindeki denizlerde başta Yunanistan ve İtalya olmak üzere rekabetçi ülkelere prim verilmiş olmuyor mu?

15. Devletin bu alanı tamamen terk etmesi yabancıların eline stratejik kaynakların verilmesine neden olmayacak mıdır?

T.C. Devlet Bakanlığı 17.7.1998 Sayı : B.02.0.016/2-01/00664

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığı

İdare Amirliğine

İlgi : 15.7.1998 gün ve A.01.0.GNS.0.10.00.02/5831-14369/33470 sayılı yazınız.

Erzincan Milletvekili Sayın Mustafa Kul tarafından verilen ve yazılı olarak cevaplamam istenen 7/5831-14369 esas no 1055 sayı nolu soruların cevabı aşağıda belirtilmiştir.

1. Türk Bayraklı Captain Zaman Gemisi İstanbul - Odessa arasında Şubat 1997 tarihinden beri yolcu taşımacılığı yapmaktadır.

Captain Zaman I ve Captain Zaman II gemileri Türk müteşebbise ait olup, yabancı bayrak altında (Maliyetin düşük olması sebebiyle) Libya - Malta - Türkiye - Fas - İtalya - Yunanistan limanları arasında yolcu ve araç taşımacılığı yapmaktadır.

Türkiye - Rusya limanları arasında Karden, Gürgen, Kargem, Apolonya firmaları Türk Bayrağı altında 400 - 500 yolcu kapasiteli gemi çalıştırmaktadır.

Yine sahibi Türkler olup, Rus bayrağı altında çalışan 80 - 100 yolcu kapasiteli Kanin ve Kuçin gemileri bulunmaktadır. Ayrıca Kometa tipi 7-8 adet deniz otobüsü vardır.

1980’li yıllarda Ro-Ro taşımacılığını asla özel sektör yapamaz iddialarına rağmen, bugün Avrupa’nın en büyük ve en modern Ro-Ro filosuna Türk Özel Sektörü sahip olmuştur.

2. Ülkemizde her KİT’in Ana Sözleşmesinde KİT’in faaliyet alanı yazılıdır. Ana Sözleşmedeki hükme dayanarak bu KİT özelleşemez mantığı Türkiye’de hiç bir KİT özelleştirilemez sonucunu doğurur. Bu sonuç TBMM’de bulunan tüm partilerin özelleşmeye taraftar oldukları beyanları ile de çelişmektedir.

3. Türkiye Denizcilik İşletmeleri A.Ş. Denizyolları İşletmesinin iç ve dış hatlarında seyrüsefer devamlılığının sağlanması şartıyla, bu işletme bünyesinde mevcut deniz vasıtalarının “satış” yöntemi ile özelleştirilmesi 4046 sayılı Yasa çerçevesinde yapılmaktadır.

4. 1993 yılının 2 nci yarısında Bakanlar Kurulu Kararı ile Türkiye Denizcilik İşletmeleri özelleştirme kapsamına alınmıştır. O tarihten bu tarihe kadar kurulan hiç bir Hükümet, Türkiye Denizcilik İşletmeleri A.Ş.’nin özelleştirmesinin kamu yararına aykırı olduğu iddiasında bulunmamıştır.

Gemilerdeki can ve mal emniyeti hem ulusal hem de uluslararası mevzuatlarla düzenlenmiş olup, belirli standartlara bağlanmıştır. Bu bakımdan geminin özele veya kamuya ait olması hiç bir şekilde fark etmez. Tüm ülkelerde bu denetimler kamu otoriteleri tarafında yapılmaktadır.

5. Bu soru cevap 4’de cevaplandırılmıştır.

6. 4046 sayılı Yasa çerçevesinde çıkılan 2 nci ihaleden de bir sonuç alınamadığından 6.7.1998 tarihinde iptal edilmiştir.

7. İhale sonuçlanmış olsaydı satış bedelinin % 10’u miktarında da kesin teminat alımına gidilecekti. Ancak, 2 nci ihale 6.7.1998 tarihinde iptal edilmiştir.

8. Türkiye Denizcilik İşletmeleri A.Ş. bünyesinde bulunan Denizyolları İşletmesinin bir bütün olarak özelleştirilmesi söz konusu olduğundan yapılacak ihalede bahis olunan yedi geminin satılamaması halinde, ihaleden sonra herhangi bir şekilde elden çıkarılma yoluna gidilecekti. Ancak 2 nci ihale 6.7.1998 tarihinde iptal edilmiştir.

9. 854 sayılı Deniz İş Kanununa göre; geminin 30 günden fazla bağlı kalması veya geminin el değiştirmesi halinde hizmet akdi kendiliğinden bozulmaktadır.

Sözleşme konusu gemilerde 854 sayılı Deniz İş Kanununa göre çalışmakta olan personel işleticiye devredilecektir.

İş bu kanuna göre, geminin devri veya herhangi bir suretle el değiştirmesi halinde kıdem tazminatları ve kanunda belirtilmiş diğer hakları güvence altına alınmıştır.

10. Türkiye Denizcilik İşletmeleri A.Ş., Başbakanlık Yüksek Denetleme Kurulu ve Özelleştirme İdaresi Başkanlığı kanalıyla da hükümetlerin denetim ve gözetimleri altındadır. Bu makamlardan bugüne kadar “şu kişilerden hesap sorulsun” anlamında bir talep intikal etmemiştir.

11. Ülkemiz Demokratik bir hukuk devletidir. Başka bir anlatımla idare bir kurallar manzumesine tabidir. Gözetim ve denetim organlarından herhangi bir konu Bakanlığıma intikal etmemiştir.

12. 4046 sayılı Yasa ve Türk Ticaret Kanunu gemi işletmeciliği yapan Kamu Kurumlarını özelleştirilmesinde sermayenin % 49’una yabancıların iştirak etmesine imkân vermektedir. Yasalara göre bu ortaklığın sermaye ve yönetim ağırlığı Türklerde bulunma durumundadır.

13. TBMM’de temsil edilen partiler özelleştirmeye taraftar olduklarını beyan etmektedir. Ticaretten özelleştirme yöntemiyle Kamunun çekilmesi Hükümetimizin de programındadır.

14. Ülkemiz çevresinde bulunan Yunanistan ve İtalya’da yolcu gemisi ve feribot işletmeciliği, özel sektör tarafından kârlılık ve verimlilik esaslarına göre yapılmaktadır. Söz konusu devletlerin aleyhimize olacak şekilde bir yönlendirmeye girmeleri, denizciliğin liberal yapısına uygun değildir. Böyle bir tespit de yapılmamıştır.

15. Bütün Batı Avrupa ülkelerinde ve hatta Sovyetlerin dağılması sonucunda tüm Doğu Avrupa ülkelerinde de yolcu taşımacılığı da dahil, denizde taşımacılık hizmetleri özel sektör tarafından yapılmaktadır.

Denizciliğin liberal yapısı nedeniyle, denizde taşıma hizmetleri özel sektör tarafından daha başarılı bir şekilde yapılmaktadır.

Bilgilerinize arz ederim.

Burhan Kara Devlet Bakanı

 

birleşim 124’ün sonu