DÖNEM : 20 CİLT : 58 YASAMA YILI : 3

 

T. B. M. M.

TUTANAK DERGİSİ

119 uncu Birleşim

9 . 7 . 1998 Perşembe

 

 

İ Ç İ N D E K İ L E R

  I. – GEÇEN TUTANAK ÖZETİ

II. – GELEN KÂĞITLAR

III. – YOKLAMA

IV. – BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI

A) TEZKERELER VE ÖNERGELER

1. – Millî Savunma Komisyonu Başkanlığının, Komisyonun sözcü seçimini yaptığına ilişkin tezkeresi (3/1601)

2. —Karaman Milletvekili Abdullah Özbey’in, Anayasa Komisyonu üyeliğinden çekildiğine ilişkin önergesi (4/362)

B) GENSORU, GENEL GÖRÜŞME, MECLİS SORUŞTURMASI VE MECLİS ARAŞTIRMASI ÖNERGELERİ

1.—Adana Milletvekili İ. Ertan Yülek ve 49 arkadaşının, Adana ve çevresinde meydana gelen depremin verdiği zararların tespiti ve alınması gereken tedbirlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/278)

V.—SEÇİMLER

A) KOMİSYONLARDA AÇIK BULUNAN ÜYELİKLERE SEÇİM

1.—Anayasa Komisyonunda açık bulunan üyeliğe seçim

VI.—KANUN TASARI VE TEKLİFLERİYLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER

1.—Kütahya Milletvekili Mustafa Kalemli, Anavatan Partisi Genel Başkanı Rize Milletvekili Mesut Yılmaz, Doğru Yol Partisi Genel Başkanı İstanbul Milletvekili Tansu Çiller, Demokratik Sol Parti Genel Başkanı İstanbul Milletvekili BülentEcevit, Cumhuriyet HalkPartisi Genel Başkanı Antalya Milletvekili Deniz Baykal ile 292 Milletvekilinin; Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının 83 üncü Maddesinin Değiştirilmesine Dair Kanun Teklifi ve Anayasa Komisyonu Raporu (2/676) (S. Sayısı :232)

2.—Bayburt Milletvekili Ülkü Güney ve Ankara Milletvekili Yücel Seçkiner’in, 1076 Sayılı Yedek Subaylar ve Yedek Askerî Memurlar Kanunu ile 1111 Sayılı Askerlik Kanunlarında Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi ve İçtüzüğün 37 nci Maddesine Göre Doğrudan Gündeme Alınma Önergesi (2/669) (S. Sayısı :338)

3.—Kamu Görevlileri Sendikaları Kanunu Tasarısı ile Antalya Milletvekili Deniz Baykal ve 39 Arkadaşının, İstanbul Milletvekili Gürcan Dağdaş ve 6 Arkadaşının, Trabzon MilletvekiliYusuf Bahadır ve 9 Arkadaşının, İstanbul Milletvekili Ercan Karakaş ve 7 Arkadaşının Aynı Mahiyetteki Kanun Teklifleri ve İstanbul Milletvekili Ercan Karakaş ve 2 Arkadaşının İşçi ve Memur Emeklileri ile Bunların Dul ve Yetimlerinin Sendikalaşmasına İlişkin Kanun Teklifi ve Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler ve Plan ve Bütçe komisyonları raporları (1/702, 2/224, 2/929, 2/1000, 2/1023, 2/1024)(S. Sayısı :553)

4.—Radyo ve Televizyonların Kuruluş ve Yayınları Hakkında Kanunun Bazı Maddelerinin Değiştirilmesine Dair Kanun Tasarısı ve Anayasa Komisyonu Raporu (1/689) (S. Sayısı :631)

5. —Vergi Usul Kanunu, Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun, Gelir Vergisi Kanunu, Kurumlar Vergisi Kanunu, Katma Değer Vergisi Kanunu, Gider Vergileri Kanunu, Emlak Vergisi Kanunu, Veraset ve İntikal Vergisi Kanunu, Motorlu Taşıtlar Vergisi Kanunu, Damga Vergisi Kanunu, Harçlar Kanunu ve Belediye Gelirleri Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Tasarısı ile Konya Milletvekili Ahmet Alkan’ın, İstanbul Milletvekili Emin Kul’un, Kahramanmaraş Milletvekili Hasan Dikici ve 30 Arkadaşının, Balıkesir Milletvekili İsmail Özgün’ün, İstanbul Milletvekili Mustafa Baş ve 30 Arkadaşının, Trabzon Milletvekili Kemalettin Göktaş ve 33 Arkadaşının, Konya Milletvekili Necmettin Erbakan ve 40 Arkadaşının, Konya Milletvekili Necmettin Erbakan ve 30 Arkadaşının, Kütahya Milletvekili Mehmet Korkmaz’ın, Balıkesir Milletvekili İsmail Özgün ve 40 Arkadaşının, Konya Milletvekili Veysel Candan’ın, Balıkesir Milletvekili İ. Önder Kırlı’nın, Adana Milletvekili Arif Sezer’in, Ağrı Milletvekili M. Sıddık Altay’ın, Bayburt Milletvekili Suat Pamukçu’nun, İstanbul Milletvekili Cefi Kamhi’nin, Samsun Milletvekili Murat Karayalçın’ın, Bursa Milletvekili Turhan Tayan’ın,Erzurum Milletvekili İsmail Köse’nin, İstanbul Milletvekili Ercan Karakaş ve 6 Arkadaşının, Erzincan Milletvekili Naci Terzi’nin,Demokrat Türkiye Partisi Grup Başkanı Van Milletvekili Mahmut Yılbaş, Grup Başkanvekilleri İstanbul Milletvekili Metin Işık, Mardin Milletvekili Muzaffer Arıkan ve 6 Arkadaşının, Benzer Mahiyetteki Kanun Teklifleri ve Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (1/708, 2/72, 2/73, 2/75, 2/129, 2/154, 2/166, 2/182, 2/191, 2/194, 2/221, 2/270, 2/287, 2/293, 2/323, 2/369, 2/420, 2/459, 2/493, 2/884, 2/959, 2/960, 2/1015, 2/1019, 2/1070) (S. Sayısı :626)

VII.—ÖNERİLER

A) DANIŞMA KURULU ÖNERİLERİ

1.—Genel Kurulun 10.7.1998 Cuma günü 14.00 - 19.00 ve 20.00 -24.00 saatleri arasında yapılacak çalışmalarının yapılmasına ilişkin Danışma Kurulu önerisi

I.—GEÇEN TUTANAK ÖZETİ

TBMM Genel Kurulu saat 14.00’te açılarak dört oturum yaptı.

Rusya Federasyonu Devlet Duması Başkanının, beraberinde bir parlamento heyetiyle ülkemize davet edilmesine,

Karadeniz Ekonomik İşbirliği Parlamenter Asamblesi TürkGrubunda, Giresun Milletvekili Rasim Zaimoğlu’nun partisinden istifasıyla boşalan üyeliğe, Anavatan Partisi Grup Başkanlığınca Eskişehir Milletvekili Demir Berberoğlu’nun aday gösterildiğine,

İlişkin Başkanlık;

Sosyal Sigortalar Kurumu Genel Müdürlğünce 1996 yılında gerçekleştirilen memur sınavıyla ilgili olarak, Çalışma ve SosyalGüvenlik eski Bakanı Necati Çelik hakkında düzenlenen raporu, Adalet Bakanlığının, Ankara Cumhuriyet Başsavcılığına intikal ettirmesi üzerine, mezkur Başsavcılıkça, sanığın sıfatı nedeniyle kovuşturmaya yer olmadığına karar verilerek, dosyanın, Adalet Bakanlığınca Başbakanlığa gönderildiğine; Çalışma ve SosyalGüvenlik eski Bakanı Necati Çelik hakkındaki dosyanın, Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının 100 üncü maddesine göre değerlendirilmek üzere Türkiye Büyük Millet Meclisinin takdirine sunulmasının uygun görüldüğüne ilişkin Başbakanlık ve,

Anayasanın 100 üncü maddesi gereğince, Meclis soruşturmasına ilişkin önergelerin sadece milletvekilleri tarafından en az 55 imzayla verilebileceğine; böyle bir önerge olmadan, TBMM Başkanlığının, söz konusu dosyayla ilgili olarak Meclis soruşturması açılmasına ilişkin bir işlemi resen yürütmesine imkân bulunmadığına; konunun Genel Kurula sunulmasına ve dosyanın, milletvekillerinin tetkik ve takdirlerine açılmasının uygun mütalaa edildiğine ilişkin Başbakanlık,

Tezkereleri Genel Kurulun bilgisine sunuldu.

18.6.1998 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına verilmiş bulunan ve Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı Vekili KamerGenç tarafından işleme konulmayarak 24.6.1998 tarihinde ilk imza sahibine iade edilen; önerge sahiplerinin yaptığı itirazların Başkanlıkça incelenmesi ve incelettirilmesi sonucunda işleme konulması gerektiği sonucuna varılan; İstanbul Milletvekili Halit Dumankaya ve 71 arkadaşının, Başbakanlık örtülü ödeneğini, 1050 sayılı Muhasebei Umumiye Kanununun 77 nci maddesine aykırı bir şekilde harcamak suretiyle, Hazineyi zarara uğratarak, görevlerini kötüye kullandıkları ve bu eylemlerinin Türk Ceza Kanununun 240 ncı maddesine uyduğu iddiasıyla, eski Başbakan Tansu Çiller ve Maliye eski Bakanı İsmet Attila haklarında Meclis soruşturması açılmasına ilişkin önergesi (9/27) okundu; Meclis soruşturması önergesi için,Anayasanın 100 üncü maddesine göre, en geç bir ay içinde olmak üzere, Danışma Kurulunca tespit edilecek görüşme gününün Genel Kurulun onayına sunulacağı açıklandı.

Erzincan Milletvekili Mustafa Kul ve 25 arkadaşının, Petrol Ofisi Anonim Şirketinin (POAŞ) özelleştirilmesiyle ilgili iddiaları araştırmak,

İstanbul Milletvekili Ahmet Güryüz Ketenci ve 31 arkadaşının, Emlakbank’a ait bazı arazilerin satışıyla ilgili iddiaları araştırarak alınması gereken tedbirleri belirlemek,

Amacıyla birer Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergeleri (10/276, 10/277) okundu; önergelerin gündemdeki yerlerini alacağı ve öngörüşmelerinin, sırasında yapılacağı açıklandı.

Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kurul salonunun yenilenmesiyle ilgili olarak ileri sürülen yolsuzluk ve usulsüzlükler hakkındaki (10/230, 231, 232, 233) esas numaralı Meclis Araştırması Komisyonunun 703 sıra sayılı raporunun, gündemin “Özel Gündemde Yer Alacak İşler” kısmının 3 üncü sırasında yer almasına ve görüşmelerinin 14.7.1998 Salı günkü Birleşimde yapılmasına ilişkin Danışma Kurulu önerisi kabul edildi.

Gündemin “Kanun Tasarı ve Teklifleriyle Komisyonlardan Gelen Diğer İşler” kısmının :

2 nci sırasında bulunan 232,

4 üncü sırasında bulunan 553,

5 inci sırasında bulunan 631,

Sıra sayılı kanun tasarıları ve tekliflerinin görüşmeleri, komisyon yetkilileri Genel Kurulda hazır bulunmadıklarından,

3 üncü sırasında bulunan ve Hükümetçe Komisyona geri alınan 338 sıra sayılı kanun teklifinin görüşmeleri de, Komisyon raporu gelmediğinden,

Ertelendi.

6 ncı sırasında bulunan, Vergi Usul Kanunu, Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun, Gelir Vergisi Kanunu, Kurumlar Vergisi Kanunu, Katma Değer Vergisi Kanunu, Gider Vergileri Kanunu, Emlak Vergisi Kanunu, Veraset ve İntikal Vergisi Kanunu, Motorlu Taşıtlar Vergisi Kanunu, Damga Vergisi Kanunu, Harçlar Kanunu, 3505 Sayılı Kanun, Katma Değer Vergisi Mükelleflerinin Ödeme Kaydedici Cihazları Kullanmaları Mecburiyeti Hakkında Kanun, Belediye Gelirleri Kanunu ile 178 Sayılı Maliye Bakanlığının Teşkilât ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararname ve 190 Sayılı Genel Kadro ve Usulü Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Tasarısının (1/708, 2/72, 2/73, 2/75, 2/129, 2/154, 2/166, 2/182, 2/191, 2/194, 2/221, 2/270, 2/287, 2/293, 2/323, 2/369, 2/420, 2/459, 2/493, 2/884, 2/959, 2/960, 2/1015, 2/1019, 2/1070) (S. Sayısı :626) görüşmelerine devam olunarak, 59 uncu maddesine kadar kabul edildi.

CHP Grup Başkanvekili Hatay Milletvekili Nihat Matkap, FP Sakarya Milletvekili Nezir Aydın’ın, konuşmasında, Partisine sataştığı iddiasıyla bir konuşma yaptı.

Alınan karar gereğince, 9 Temmuz 1998 Perşembe günü saat 14.00’te toplanmak üzere birleşime 22.24’te son verildi.

Hasan Korkmazcan

Başkanvekili

Mehmet Korkmaz Ahmet Derin

Kütahya Kütahya

Kâtip Üye Kâtip Üye

II. – GELEN KÂĞITLAR

9.7.1998 PERŞEMBE No. :174

Raporlar

1. — Türkiye Büyük Millet Meclisi Saymanlığının Ocak, Şubat ve Mart 1998 Ayları Hesabına Ait Türkiye Büyük Millet Meclisi Hesaplarını İnceleme Komisyonu Raporu (5/21) (S. Sayısı : 709) (Dağıtma tarihi : 9.7.1998) (GÜNDEME)

2. — Türkiye Büyük Millet Meclisi Saymanlığının Nisan, Mayıs ve Haziran 1998 Ayları Hesabına Ait Türkiye Büyük Millet Meclisi Hesaplarını İnceleme Komisyonu Raporu (5/22) (S. Sayısı : 710) (Dağıtma tarihi : 9.7.1998) (GÜNDEME)

3. — Jandarma Teşkilât, Görev ve Yetkileri Kanununun Bir Maddesinde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ve İçişleri Komisyonu Raporu (1/792) (S. Sayısı : 711) (Dağıtma tarihi : 9.7.1998) (GÜNDEME)

4. — Kimlik Bildirme Kanununun Bir Maddesinin Değiştirilmesi ve Bu Kanuna Bir Ek Madde ile Bir Geçici Madde Eklenmesi Hakkında Kanun Tasarısı ve İçişleri Komisyonu Raporu (1/793) (S. Sayısı : 712) (Dağıtma tarihi : 9.7.1998) (GÜNDEME)

Yazılı Soru Önergeleri

1. — Diyarbakır Milletvekili Ömer Vehbi Hatipoğlu’nun, yolsuzluk iddiaları karşısında alınacak önlemlere ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/5803) (Başkanlığa geliş tarihi : 2.7.1998)

2. — Aydın Milletvekili Sema Pişkinsüt’ün, mahkeme kararlarına ilişkin Adalet Bakanından yazılı soru önergesi (7/5804) (Başkanlığa geliş tarihi : 7.7.1998)

3. — Gaziantep Milletvekili Kahraman Emmioğlu’nun, IMF ile yapılan anlaşmaya ilişkin Devlet Bakanından (Güneş Taner) yazılı soru önergesi (7/5805 ) (Başkanlığa geliş tarihi : 7.7.1998)

4. — Siirt Milletvekili Ahmet Nurettin Aydın’ın, TEDAŞ Siirt İşletme Başmühendisliğinde çalışan bir işçinin başka bir yere nakline ilişkin Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanından yazılı soru önergesi (7/5806) (Başkanlığa geliş tarihi : 7.7.1998)

5. — Adana Milletvekili Yakup Budak’ın, Adana’da meydana gelen depremden zarar gören tarihi köprü ve camiye ilişkin Kültür Bakanından yazılı soru önergesi (7/5807) (Başkanlığa geliş tarihi : 7.7.1998)

6. — Adana Milletvekili Yakup Budak’ın, Adana’da meydana gelen depremden zarar gören cami ve minarelere ilişkin Devlet Bakanından (H. Hüsamettin Özkan) yazılı soru önergesi (7/5808) (Başkanlığa geliş tarihi : 7.7.1998)

7. — Adana Milletvekili Yakup Budak’ın, Adana’da meydana gelen deprem felaketinde evleri zarar görenlere konut yardımı yapılıp yapılmayacağına ilişkin Devlet Bakanından (Refaiddin Şahin) yazılı soru önergesi (7/5809) (Başkanlığa geliş tarihi : 7.7.1998)

8. — Adana Milletvekili Yakup Budak’ın, Adana’da meydana gelen depremden zarar gören vatandaşlara yapılacak yardımlara ilişkin Devlet Bakanından (Hasan Gemici) yazılı soru önergesi (7/5810) (Başkanlığa geliş tarihi : 7.7.1998)

9. — Adana Milletvekili Yakup Budak’ın, Adana’da meydana gelen deprem felaketinden sonraki hasar tespit çalışmalarına ve geçici afet konutları yapılmasına ilişkin Bayındırlık ve İskan Bakanından yazılı soru önergesi (7/5811) (Başkanlığa geliş tarihi : 7.7.1998)

10. — Adana Milletvekili Yakup Budak’ın, Adana’da meydana gelen deprem felaketinde hasar gören fabrikalara ilişkin Sanayi ve Ticaret Bakanından yazılı soru önergesi (7/5812) (Başkanlığa geliş tarihi : 7.7.1998)

11. — Adana Milletvekili Yakup Budak’ın, Sarıçam Deresi ıslah çalışmaları ve ayrılan ödenek miktarına ilişkin Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanından yazılı soru önergesi (7/5813) (Başkanlığa geliş tarih : 7.7.1998)

12. — İstanbul Milletvekili Bülent Akarcalı’nın, günlük bir gazetede çıkan arazi tahsisatı ile ilgili iddialara ilişkin Orman Bakanından yazılı soru önergesi (7/5814) (Başkanlığa geliş tarihi : 7.7.1998)

13. — Manisa Milletvekili Tevfik Diker’in, T.B.M.M. kampusu içerisinde milletvekillerine yasaklanmış yaya kaldırımları olup olmadığına ilişkin Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanından yazılı soru önergesi (7/5815) (Başkanlığa geliş tarihi : 8.7.1998)

Meclis Araştırması Önergesi

1. — Adana Milletvekili İbrahim Ertan Yülek ve 49 arkadaşının, Adana ve çevresinde meydana gelen depremin verdiği zararların tespiti ve alınması gereken tedbirlerin belirlenmesi amacıyla Anayasanın 98 inci, İçtüzüğün 104 ve 105 inci maddeleri uyarınca bir Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/278) (Başkanlığa geliş tarihi : 8.7.1998)

BİRİNCİ OTURUM

Açılma Saati : 14.00

9 Temmuz 1998 Perşembe

BAŞKAN : Başkanvekili Hasan KORKMAZCAN

KÂTİP ÜYELER : Ahmet DERİN (Kütahya), Mehmet KORKMAZ (Kütahya)

BAŞKAN – Türkiye Büyük Millet Meclisinin 119 uncu Birleşimini açıyorum.

III. —Y O K L A M A

BAŞKAN – Genel Kurul salonundaki duruma göre, ad okunmak suretiyle yoklama yapılacaktır; sayın milletvekillerinin, salonda bulunduklarını yüksek sesle belirtmelerini rica ediyorum.

(Yoklama yapıldı)

BAŞKAN –Sayın milletvekilleri, toplantı yetersayısı vardır; görüşmelere başlıyoruz.

Başkanlığın Genel Kurula sunuşları vardır.

Kanun metni ve sunuşlar uzun olduğu için, Divan Üyesi arkadaşımızın yerinden okuması hususunu oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

Millî Savunma Komisyonu Başkanlığının bir tezkeresi vardır, okutuyorum:

IV. – BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI

A) TEZKERELER VE ÖNERGELER

1. – Millî Savunma Komisyonu Başkanlığının, Komisyonun sözcü seçimini yaptığına ilişkin tezkeresi (3/1601)

8. 7.1998

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Türkiye Büyük Millet Meclisi Millî Savunma Komisyonu, sözcü seçimini yapmak üzere 8.7.1998 Çarşamba günü saat 10.00'da toplanmış, toplantıya 16 üye katılmış ve kullanılan oy pusulalarının tasnifi sonucunda, aşağıda ad ve soyadı ile seçim çevresi belirtilen üye, hizasında gösterilen oyu olarak sözcü seçilmiştir.

Bilgilerinize arz ederim.

Saygılarımla.

Yıldırım Aktuna

İstanbul

Komisyon Başkanı

Sözcü: Eyyüp Cenap Gülpınar (Şanlıurfa)15 oy.

BAŞKAN – Bilgilerinize sunulmuştur.

Bir Meclis araştırması önergesi vardır, okutuyorum:

B) GENSORU, GENEL GÖRÜŞME, MECLİS SORUŞTURMASI VE MECLİS ARAŞTIRMASI ÖNERGELERİ

1.—Adana Milletvekili İ. Ertan Yülek ve 49 arkadaşının, Adana ve çevresinde meydana gelen depremin verdiği zararların tespiti ve alınması gereken tedbirlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/278)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

27 Haziran 1998 günü Adana İli ve çevresinde meydana gelen 6,3 ve devam eden artçı depremler, ayrıca 4 Temmuz 1998 günü meydana gelen 5,1 şiddetindeki deprem, bölge halkına hem maddî hem de manevî açıdan büyük zararlar vermiştir. Adana ve çevresinde meydana gelen depremde yıkılan binaların incelenerek mevzuata uygun yapılıp yapılmadığını ve yıkılma sebeplerini açıklığa kavuşturmak, bu konuda, varsa sorumlularını belirleyerek haklarında gerekli işlemlerin yapılmasını; ayrıca, alınması gereken acil tedbirlerin neticeleri, hasar tespit ve hak sahipliği işlemlerinin yeterliliği ve yapılacak yapıların projelendirilmeleri, Hükümetçe yerleşim yerlerinin yeniden hayatiyete geçirilmesi için alınması gereken tedbirler hakkında Anayasanın 98, TBMM İçtüzüğünün 104 ve 105 inci maddeleri gereğince bir Meclis araştırması açılmasını arz ve teklif ederiz.

1. İ. Ertan Yülek (Adana)

2. Yakup Budak (Adana)

3. Sıtkı Cengil (Adana)

4. Aslan Polat (Erzurum)

5-. Memduh Büyükkılıç (Kayseri)

6. Cafer Güneş (Kırşehir)

7. Fethullah Erbaş (Van)

8. Abdullah Arslan (Tokat)

9. Mehmet Altan Karapaşaoğlu (Bursa)

10. Ömer Faruk Ekinci (Ankara)

11. Mehmet Bedri İncetahtacı (Gaziantep)

12. Kahraman Emmioğlu (Gaziantep)

13. Ali Oğuz (İstanbul)

14. Cemalletin Lafçı (Amasya)

15. Mustafa Köylü (Isparta)

16. Kâzım Arslan (Yozgat)

17. Salih Kapusuz (Kayseri)

18. Musa Uzunkaya (Samsun)

19. İsmail Kahraman (İstanbul)

20. Süleyman Arif Emre (İstanbul)

21. M. Ziyattin Tokar (Ağrı)

22. Saffet Benli (İçel)

23. İsmail Özgün (Balıkesir)

24. Mustafa Ünaldı (Konya)

25. Remzi Çetin (Konya)

26. Nezir Aydın (Sakarya)

27. Rıza Ulucak (Ankara)

28. Zeki Ergezen (Bitlis)

29. Musa Demirci (Sıvas)

30. Nedim İlci (Muş)

31. Latif Öztek (Samsun)

32. Ömer Naimi Barım (Elazığ)

33. Ahmet Karavar (Şanlıurfa)

34. Fethi Acar (Kastamonu)

35. Suat Pamukçu (Bayburt)

36. Abdullah Örnek (Yozgat)

37. Sait Açba (Afyon)

38. Ramazan Yenidede (Denizli)

39. Tevhit Karakaya (Erzincan)

40. Azmi Ateş (İstanbul)

41. Lütfi Doğan (Gümüşhane)

42. Cevat Ayhan (Sakarya)

43. Mehmet Aykaç (Çorum)

44. Zülfükar İzol (Şanlıurfa)

45. Abdulhaluk Mutlu (Bitlis)

46. Mehmet Fuat Fırat (İstanbul)

47. Ahmet Çelik (Adıyaman)

48. Turhan Alçelik (Giresun)

49. Ahmet Demircan (Samsun)

50. Bahri Zengin (İstanbul)

Türkiye'de yaşayan bizler ve en son Adanalı vatandaşlarımız "doğal afet, felaket" kavramlarına yabancı değiliz. Dünyada teknolojik alanda yaşanan onca gelişmeye rağmen, son yıllarda yaşadığımız hiçbir doğal afetten can kaybı olmaksızın çıkamadık, "ucuz atlattık" diyebildiğimiz hiçbir doğal afet yaşamadık. 5 dakika süren yağmurlarda bile birçok vatandaşımızı kaybettik.

Geçtiğimiz ay birçok ilde ardı ardına yaşanan sel felaketlerinde, Kırıkkale'de yaşanan cephanelik patlamasında, maden ocaklarında yaşanan patlama ve göçüklerde, Senirkent'te, Dinar'da, Batı Karadeniz başta olmak üzere, yurdumuzun birçok bölgesinde ve en son olarak da Adana İlimiz ve çevresinde meydana gelen depremden sonra vatandaşlarımız, yetkili ağızlardan yapılan başsağlığı, geçmiş olsun dileklerini ve "olan olmuş, takdiri ilahî, yaraları saracağız" türünden açıklamaları dinlediler.

Felaketin acısını yüreklerinde hisseden ve onlarca evladını yitiren, evlerinden ve işyerlerinden olan Adanalı vatandaşlarımız, yapılan bu açıklamalara tepki göstererek, problemlerine acil çözüm bulunmasını istemektedirler.

Büyük yıkımlarla sonuçlanan felaketleri önleme yönünde ciddî hiçbir adımın atılmadığı Türkiye'de, halkımız, olası felaketlere teslim edilmiş bir haldedir. Bunun en son örneğini, Adana'da yaşadıklarımız en acı bir şekilde ortaya koymaktadır.

Adana'da meydana gelen depremde toplam 145 vatandaşımız hayatını kaybetmiş ve 1 500'ün üzerinde vatandaşımız da çeşitli şekillerde yaralanmışlardır. 1 197 ev ve 38 işyeri tamamen yıkılmış, şu an 10 422 ev, 314 işyeri oturulamaz, 26 000 ev, 634 işyeri de hasarlı durumdadır. Felaketin maddî boyutu henüz tam olarak hesaplanamamıştır.

Plansız ve yağmacı bir anlayışla kurulan kentlerin altyapılarının eksikliği, kentlerin kurulduğu alanların demografik yapılarının dikkate alınmaması ve bunların yanı sıra, en önemlisi diyebileceğimiz, gelir dağılımı dengesizliği, bu tür felaketlere davetiye çıkaran etmenlerin başında gelmektedir. Bu durumun, değerlerin eksenine insanın konmamasından kaynaklandığını söylemek hiç de zor değildir.

Türkiye gibi aktif deprem kuşağında olan Japonya'da 6,3; hatta 7,8 şiddetindeki bir depremde dahi hiçbir can kaybı olmuyorsa ve Türkiye'deki yetkililer "deprem şartnamemiz, dünyanın en gelişmiş şartnameleriyle boy ölçüşebilecek düzeyde; örneğin, Japonya deprem şartnamesinden hiçbir farkı yok" diyebiliyorlarsa, ülkemizde meydana gelen depremlerde yüzlerle, binlerle ifade edilen can kayıpları olmasının sebebi, denetim eksikliği olarak karşımıza çıkıyor.

Sorunların çözümü için atılacak ilk adım, sorunları tanımlamak ve ortaya koymaktır. Adana İlimiz ve çevresinde meydana gelen depremin bölge halkına verdiği zararların tespiti, alınmış veya alınacak tedbirlerin yeterliliği ve bölgeye yapılan ve yapılması elzem olan yardımların belirlenmesi, Yüce Meclisimiz tarafından araştırılarak ortaya konulması ve uygulamaya geçirilmesi hususu, bölge halkımızı, bir nebze olsun, rahatlatacaktır.

BAŞKAN – Bilgilerinize sunulmuştur.

Önerge, gündemde yerini alacak ve Meclis araştırması açılıp açılmaması konusundaki öngörüşme, sırasında yapılacaktır.

Komisyondan istifa önergesi vardır; okutuyorum:

A) TEZKERELER VE ÖNERGELER (Devam)

2.—Karaman Milletvekili Abdullah Özbey’in, Anayasa Komisyonu üyeliğinden çekildiğine ilişkin önergesi (4/362)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Üyesi bulunduğum Anayasa Komisyonundan, sağlık nedenlerimden dolayı istifa ediyorum.

Bilgi ve gereğini saygılarımla arz ederim. 8.7.1998

Abdullah Özbey

Karaman

BAŞKAN – Bilgilerinize sunulmuştur.

Gündemin "Seçim" kısmına geçiyoruz.

V.—SEÇİMLER

A) KOMİSYONLARDA AÇIK BULUNAN ÜYELİKLERE SEÇİM

1.—Anayasa Komisyonunda açık bulunan üyeliğe seçim

BAŞKAN – Anayasa Komisyonunda boş bulunan ve Fazilet Partisi Grubuna düşen bir üyelik için, İstanbul Milletvekili Süleyman Arif Emre aday gösterilmiştir.

Oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

Sayın Emre'ye Komisyondaki görevinde başarılar diliyorum.

Gündemin "Kanun Tasarı ve Teklifleriyle Komisyonlardan Gelen Diğer İşler" kısmına geçiyoruz.

Önce, yarım kalan işlerden başlıyoruz.

VI.—KANUN TASARI VE TEKLİFLERİYLE KOMİSYONLARDAN

GELEN DİĞER İŞLER

1.—Kütahya Milletvekili Mustafa Kalemli, Anavatan Partisi Genel Başkanı Rize Milletvekili Mesut Yılmaz, Doğru Yol Partisi Genel Başkanı İstanbul Milletvekili Tansu Çiller, Demokratik Sol Parti Genel Başkanı İstanbul Milletvekili BülentEcevit, Cumhuriyet HalkPartisi Genel Başkanı Antalya Milletvekili Deniz Baykal ile 292 Milletvekilinin; Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının 83 üncü Maddesinin Değiştirilmesine Dair Kanun Teklifi ve Anayasa Komisyonu Raporu (2/676) (S. Sayısı :232)

BAŞKAN – Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının 83 üncü Maddesinin Değiştirilmesine Dair Kanun Teklifinin ikinci müzakeresine başlayacağız.

Komisyon?..Yok.

Müzakere ertelenmiştir.

2.—Bayburt Milletvekili Ülkü Güney ve Ankara Milletvekili Yücel Seçkiner’in, 1076 Sayılı Yedek Subaylar ve Yedek Askerî Memurlar Kanunu ile 1111 Sayılı Askerlik Kanunlarında Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi ve İçtüzüğün 37 nci Maddesine Göre Doğrudan Gündeme Alınma Önergesi (2/669) (S. Sayısı :338)

BAŞKAN – 1076 Sayılı Yedek Subaylar ve Yedek Askerî Memurlar Kanunu ile 1111 Sayılı Askerlik Kanunlarında Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifinin maddeleri, üzerindeki önergelerle birlikte, geçen birleşimde İçtüzüğün 88 inci maddesine göre, Komisyona geri verilmişti. Komisyon, raporunu henüz vermediğinden, teklifin müzakeresini erteliyoruz.

3.—Kamu Görevlileri Sendikaları Kanunu Tasarısı ile Antalya Milletvekili Deniz Baykal ve 39 Arkadaşının, İstanbul Milletvekili Gürcan Dağdaş ve 6 Arkadaşının, Trabzon MilletvekiliYusuf Bahadır ve 9 Arkadaşının, İstanbul Milletvekili Ercan Karakaş ve 7 Arkadaşının Aynı Mahiyetteki Kanun Teklifleri ve İstanbul Milletvekili Ercan Karakaş ve 2 Arkadaşının İşçi ve Memur Emeklileri ile Bunların Dul ve Yetimlerinin Sendikalaşmasına İlişkin Kanun Teklifi ve Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler ve Plan ve Bütçe komisyonları raporları (1/702, 2/224, 2/929, 2/1000, 2/1023, 2/1024)(S. Sayısı :553)

BAŞKAN – Kamu Görevlileri Sendikaları Kanunu Tasarısının müzakeresine devam edeceğiz.

Komisyon?..Yok.

Müzakere ertelenmiştir.

4.—Radyo ve Televizyonların Kuruluş ve Yayınları Hakkında Kanunun Bazı Maddelerinin Değiştirilmesine Dair Kanun Tasarısı ve Anayasa Komisyonu Raporu (1/689) (S. Sayısı :631)

BAŞKAN – Radyo ve Televizyonların Kuruluş ve Yayınları Hakkında Kanunun Bazı Maddelerinin Değiştirilmesine Dair Kanun Tasarısının müzakeresine başlayacağız.

Komisyon?.. Yok.

Müzakere ertelenmiştir.

5. —Vergi Usul Kanunu, Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun, Gelir Vergisi Kanunu, Kurumlar Vergisi Kanunu, Katma Değer Vergisi Kanunu, Gider Vergileri Kanunu, Emlak Vergisi Kanunu, Veraset ve İntikal Vergisi Kanunu, Motorlu Taşıtlar Vergisi Kanunu, Damga Vergisi Kanunu, Harçlar Kanunu ve Belediye Gelirleri Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Tasarısı ile Konya Milletvekili Ahmet Alkan’ın, İstanbul Milletvekili Emin Kul’un, Kahramanmaraş Milletvekili Hasan Dikici ve 30 Arkadaşının, Balıkesir Milletvekili İsmail Özgün’ün, İstanbul Milletvekili Mustafa Baş ve 30 Arkadaşının, Trabzon Milletvekili Kemalettin Göktaş ve 33 Arkadaşının, Konya Milletvekili Necmettin Erbakan ve 40 Arkadaşının, Konya Milletvekili Necmettin Erbakan ve 30 Arkadaşının, Kütahya Milletvekili Mehmet Korkmaz’ın, Balıkesir Milletvekili İsmail Özgün ve 40 Arkadaşının, Konya Milletvekili Veysel Candan’ın, Balıkesir Milletvekili İ. Önder Kırlı’nın, Adana Milletvekili Arif Sezer’in, Ağrı Milletvekili M. Sıddık Altay’ın, Bayburt Milletvekili Suat Pamukçu’nun, İstanbul Milletvekili Cefi Kamhi’nin, Samsun Milletvekili Murat Karayalçın’ın, Bursa Milletvekili Turhan Tayan’ın,Erzurum Milletvekili İsmail Köse’nin, İstanbul Milletvekili Ercan Karakaş ve 6 Arkadaşının, Erzincan Milletvekili Naci Terzi’nin,Demokrat Türkiye Partisi Grup Başkanı Van Milletvekili Mahmut Yılbaş, Grup Başkanvekilleri İstanbul Milletvekili Metin Işık, Mardin Milletvekili Muzaffer Arıkan ve 6 Arkadaşının, Benzer Mahiyetteki Kanun Teklifleri ve Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (1/708, 2/72, 2/73, 2/75, 2/129, 2/154, 2/166, 2/182, 2/191, 2/194, 2/221, 2/270, 2/287, 2/293, 2/323, 2/369, 2/420, 2/459, 2/493, 2/884, 2/959, 2/960, 2/1015, 2/1019, 2/1070) (S. Sayısı :626) (1)

BAŞKAN – Vergi Usul Kanunu, Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun, Gelir Vergisi Kanunu, Kurumlar Vergisi Kanunu, Katma Değer Vergisi Kanunu, Gider Vergileri Kanunu, Emlak Vergisi Kanunu, Veraset ve İntikal Vergisi Kanunu, Motorlu Taşıtlar Vergisi Kanunu, Damga Vergisi Kanunu, Harçlar Kanunu ve Belediye Gelirleri Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Tasarısı ile Benzer Mahiyetteki Kanun Teklifleri ve Plan ve Bütçe Komisyonu raporunun müzakeresine kaldığımız yerden devam ediyoruz.

Komisyon?.. Burada.

Hükümet?.. Burada

Komisyon ve Hükümet yerlerini aldılar.

Geçen birleşimde tasarının 58 inci maddesi kabul edilmişti.

Şimdi, 59 uncu maddeyi okutuyorum:

BEŞİNCİ BÖLÜM

KATMA DEĞER VERGİSİ KANUNU

İLE İLGİLİ DEĞİŞİKLİKLER

MADDE 59 – 25/10/1984 tarihli ve 3065 sayılı Katma Değer Vergisi Kanununun 3174 sayılı Kanunla değişik İkinci Kısım İkinci Bölüm başlığı ile 13 üncü madde başlığı “Araçlar, Petrol Aramaları ve Teşvik Belgeli Yatırımlarda İstisna” şeklinde değiştirilmiş ve maddeye aşağıdaki (d) bendi eklenmiştir.

“d) Yatırım Teşvik Belgesi sahibi mükelleflere belge kapsamındaki makina ve teçhizat teslimleri (Şu kadar ki, yatırımın teşvik belgesinde öngörüldüğü şekilde gerçekleşmemesi halinde, zamanında alınmayan vergi alıcıdan, vergi ziyaı cezası uygulanarak gecikme faizi ile birlikte tahsil edilir. Zamanında alınmayan vergiler ile vergi cezalarında zamanaşımı, verginin tarhını veya cezanın kesilmesini gerektiren durumun meydana geldiği tarihi takip eden takvim yılının başından itibaren başlar). ”

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, madde üzerinde ilk sözü, Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına, Denizli Milletvekili Sayın Hilmi Develi'ye veriyorum.

Buyurun Sayın Develi. (CHP sıralarından alkışlar)

CHP GRUBU ADINA HİLMİ DEVELİ (Denizli) – Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; görüşülmekte olan 626 sıra sayılı yasa tasarısının 59 uncu maddesi üzerinde Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına söz almış bulunmaktayım; sizleri, Partim ve şahsım adına saygıyla selamlıyorum.

Bu getirilen maddeyle, 3065 sayılı Katma Değer Vergisi Kanununun 3174 sayılı Kanunla değişik İkinci Kısım İkinci Bölüm başlığı ile 13 üncü madde başlığı "Araçlar, Petrol Aramaları ve Teşvik Belgeli Yatırımlarda İstisna" şeklinde değiştirilmiş ve maddeye bir bent eklenmiştir.

Eklenen bu bentte ise "Yatırım teşvik belgesi sahibi mükelleflere belge kapsamındaki makine ve teçhizat teslimleri (Şu kadar ki, yatırımın teşvik belgesinde öngörüldüğü şekilde gerçekleşmemesi halinde, zamanında alınmayan vergiler ile vergi cezalarında zamanaşımı, verginin tarhını veya cezanın kesilmesini gerektiren durumun meydana geldiği tarihi takip eden takvim yılının başından itibaren başlar) denilmektedir.

Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; eklenen bu bentle, yatırım teşvik belgesi sahibi mükelleflerin, bu kapsamda, sadece makine ve teçhizat alımları vergiden istisna edilmektedir. Teşvik belgesi sahibi yatırımcıların, bu kapsamdaki alımları için yüklendikleri vergilerde indirim yapma olanakları bulunmakta; ancak, yeni yatırımlarda, işletmenin kurulması, imalat, ürün satış süreleri uzun süre almaktadır; bir başka deyimle, katmadeğer yaratılması için uzun zaman gerekmektedir ve bu süre içerisinde işletmelerin vermesi gereken vergilerin fiilen vergi indirimi olanaksızdır.

Ülkemizde, KOBİ'lerin ve yatırım yapan girişimcilerin -gerek finansman gerekse işletme yatırım sürecinde- gereken özkaynakları yetersizlik noktasındadır.

Bugün, ülkemizdeki işletmelerin yüzde 99,5'ini oluşturan KOBİ'lerin büyük sıkıntıları bulunmaktadır. Bu sıkıntıları kısaca sıralamak gerekirse; makine ve teçhizat yenilenmesindeki sıkıntılar, hammadde teminindeki sıkıntılar, teknoloji yetersizliği, nitelikli eleman yetersizliği, pazarlama ve özellikle finansman sıkıntılarını söylemek mümkündür.

Örneğin, KOBİ'lerin, bugüne kadar almış olduğu teşvik tutarları, hâlâ, yüzde 4 noktasındadır. 55 inci Hükümet, çıkarmış olduğu, gerek yasa gerekse teşvik tedbirlerine karşın, finansman sorununa yeterli çözüm bulamamıştır; çünkü, finansman için yeterli kaynak yaratılamamıştır. Örneğin, dün, KİT Komisyonunda görüşülen Halk Bankasıyla ilgili değerlendirmede, Halk Bankasının görev zararının 800 trilyon liraya ulaştığı ve böyle bir hesapla da, 1998 yılı sonunda görev zararının 1,2 katrilyon liraya ulaşacağı öngörülmektedir; dolayısıyla, kaynakları yeteri kadar oluşmamış teşvik politikalarının hayata geçirilmesi, kesinlikle söz konusu olmamaktadır. Oysa, zaman zaman basında izlediğimiz gibi, büyük holdinglere verilen teşvikleri KOBİ'lere aktardığımızda, çok daha büyük sayıda KOBİ'nin, hem teknoloji yenilemeleri hem makine ve teçhizat yenilemeleri ve hem de işletme sermayesi konusunda sıkıntılarına çözüm bulma şansları olabilirdi.

Bu yasa tasarısıyla, teşvik belgeli yatırımlarda önemli bir girdi olan makine ve teçhizatlarının yatırımcılara tesliminin vergiden istisna edilmesi, yatırımcıların, bu anlamda, biraz olsun sıkıntılarını hafifletecektir. Yatırım teşvik belgelerinde, yatırım malları, gruplandırılarak belirtilmiştir. Bugüne kadar, yurt dışından getirilen makine ve teçhizata, teşvikten yararlanma, vergilerinin ertelenme hakkı tanınırken, özellikle, yurt içinde imal edilen yerli makine ve teçhizatın yatırımda kullanılması halinde, bu, KDV'den muafiyetli vergi ertelemesi söz konusu değildi. Bu yasa tasarısıyla, bu getirilen bentle, özellikle, yatırımcılar arasında, Türkiye'de imal edilen makine ve teçhizat üreticileri arasındaki adaletsizlik, belli bir ölçekte giderilmiş oldu.

Bu yasaya bu bent ilavesi, bize göre sınırlı kalmaktadır. Bir yatırımın başlangıcının ve bitiş süresinin uzun zaman alması, özellikle, ülkemizdeki bürokrasinin yoğunluğu, işlemlerin fazlalığı, hatta yatırım başlangıcındaki sözleşme sürecinin uzun olması, bu anlamda, olumsuzluğun getirmiş olduğu somut noktalardır.

Teşvik belgelerindeki, yatırım malları -makine ve teçhizat- tanımı, dar bir tanımdır. Yatırım malları ve bu gruplar yeniden belirlenerek, mevcut kapsam genişletilmelidir; çünkü, bir yatırımı, bir bütünsellik içerisinde değerlendirme zorunluluğu vardır. Madde metnindeki "makine ve teçhizat" ibaresi, vergiye tabi mal ve hizmet üretiminde kullanılan ve sarf niteliğini taşımayan sabit kıymetleri tanımlamaktadır.

Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; madde hükmü, ayrıca, teşvik belgesi kapsamında başlayan yatırımların gerçekleşmemesi halinde uygulanacak cezaları da belirlemekte; teslimin yapıldığı dönem istisna koşullarını taşımakla birlikte, teşvik belgesi sahibi yatırımcıların bu koşulları ihlal etmesi halinde vergi ve cezaların alınmasını öngörmektedir. Bu, yatırımcının yatırımı tamamlaması konusunda zorlayıcı bir hükümdür; bize göre doğrudur. Önemli olan, ülkemizdeki yatırımcıların çeşitli destek politikalarıyla desteklenerek, gerçekten, Türkiye'nin içinde bulunduğu sanayileşme sürecinde, gümrük birliği sürecinde, ülkedeki sanayi ürünlerinin nihaî anlamda pazarlanması konusundaki rekabette haksızlığı ortadan kaldırabilecek, teknoloji yenileme, özellikle, pazarlama konusunda dünyadaki bu son bilgi teknolojisinden de maksimum yararlanma koşuluyla, ülkemizde, ihracat ortamında rekabet eden firmaların önlerini açmaktır. Hükümetin, bu konuda da, çok daha pratik ve uygulaması olan, bir anlamda kâğıt üzerinde kalmayan gerçek teşvikleri uygulama zorunluluğu vardır. Dolayısıyla, getirilen bu metin, başlığının değiştirilmesinin ötesinde, ülkemizde yatırım yapma aşamasında olan, iç piyasada imalat yapan makine ve teçhizat imalatçıları açısından olumlu bir adımdır.

Bu anlamda, tasarıyı destekliyor; ülkemize, ülkemizde yatırım yapan girişimcilere, KOBİ'lere hayırlı olmasını diliyor; sizleri, Partim ve şahsım adına saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına konuşan, Sayın Develi'ye teşekkür ediyorum.

Söz sırası, Fazilet Partisi Grubu adına, Sayın Kahraman Emmioğlu’nda.

Buyurun Sayın Emmioğlu. (FP sıralarından alkışlar)

FP GRUBU ADINA KAHRAMAN EMMİOĞLU (Gaziantep) – Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; hepinizi, Fazilet Partisi Grubu ve şahsım adına saygıyla selamlıyorum.

Görüşülmekte olan, Vergi Usul Kanunu, Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun, Gelir Vergisi Kanunu, Kurumlar Vergisi Kanunu, Katma Değer Vergisi Kanunu, Gider Vergileri Kanunu, Emlak Vergisi Kanunu, Veraset ve İntikal Vergisi Kanunu, Motorlu Taşıtlar Vergisi Kanunu, Damga Vergisi Kanunu, Harçlar Kanunu ve Belediye Gelirleri Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Tasarısının 59 uncu maddesi üzerinde Grubum adına söz almış bulunuyorum.

Sizlerin sabrını biraz istismar ettim...

ALİ RIZA BODUR (İzmir) – Her zaman olduğu gibi...

KAHRAMAN EMMİOĞLU (Devamla) – Neden; kanunların tek tek adını saydım. Eh, Türkiye'de bu kadar çok kanun olursa, vatandaşın da vay haline!..

ALİ RIZA BODUR (İzmir) – Bir tek şeriat kanunu yeter, değil mi?..

KAHRAMAN EMMİOĞLU (Devamla) – Yani, bir kanunun, daha doğrusu bir vergi kanununun -bana göre- reform olabilmesi için, kanun sayısının azaltılması lazım. Daha doğrusu, eğer, bütün kanunlar iki veya üç kanunla ifade edilebiliyorsa, o zaman bu vergi kanununa ben reform derim. Yoksa, bu kadar çok, kırkambar kanunundan her birinde azar azar değişiklikler yapmaya, ancak "tashihler kanunu" denir. Yoksa, bir reform kanunu olmaktan çok uzaktır.

Türkiye'nin, bir reform kanununa gerçekten ihtiyacı vardır. Kanunların sayısı, hakikaten azaltılmalı, vatandaş, her bir kanun için ayrı ayrı mükellef olarak gitme durumundan kurtarılmalıdır. Bunun için, ne yapıp yapıp, bugün için bütün dünyanın yolunda olduğu ve özellikle, gelişmesini tamamlamış birçok ülkenin yaptığı gibi, kanun adetlerini hızla azaltmamız gerekir. Evvela bu hususu vurgulamak istedim.

Gelelim tasarının 59 uncu maddesine... Ne diyor 59 uncu madde: "25.10.1984 tarihli ve 3065 sayılı Katma Değer Vergisi Kanununun 3174 sayılı Kanunla değişik İkinci Kısım İkinci Bölüm başlığı ile 13 üncü madde başlığı 'Araçlar, Petrol Aramaları ve Teşvik Belgeli Yatırımlarda İstisna' şeklinde değiştirilmiş..."

Arkadaşlar, burada da bir Türkçe hatası var. Bunu, Bakanımıza ve Komisyonumuza bildirmek istiyorum. Başlıktaki "Araçlar" kelimesinin "Araçlarda" olması lazım; yani, "Araçlarda, Petrol Aramaları ve Teşvik Belgeli Yatırımlarda" demek lazım. Eğer, yalnız "Araçlar" ve "Teşvik Belgeli Yatırımlar" ifadeleri olsaydı, belki "da" ekine lüzum yoktu; ama, burada "Araçlarda, Petrol Aramalarında ve Teşvik Belgeli Yatırımlarda İstisna" şeklinde ifade edilmesi lazım. Bu şekilde, bir Türkçe hatası var, bunun da düzeltilmesi gerektiğini ifade edeyim.

Evet, KDV istisnasıyla ilgili olan bu kanun değişikliğinde, araçlarda, petrol aramalarında ve teşvik belgeli yatırımlarda istisnanın tanınması, bizce de gayet uygun olmuştur. Bunu, mutlaka yapmak lazımdı. Bununla, bu kanun, tashih edilmiş oluyor, düzeltilmiş oluyor; biz de bunu destekliyoruz.

İkincisine gelince : Maddede "Yatırım teşvik belgesi sahibi mükelleflere, belge kapsamındaki makine ve teçhizat teslimleri (Şu kadar ki, yatırımın teşvik belgesinde öngörüldüğü şekilde gerçekleşmemesi halinde, zamanında alınmayan vergi, alıcıdan, vergi zıyaı cezası uygulanarak, gecikme faiziyle birlikte tahsil edilir. Zamanında alınmayan vergiler ile vergi cezalarında zaman-aşımı, verginin tarhını veya cezanın kesilmesini gerektiren durumun meydana geldiği tarihi takip eden takvim yılının başından itibaren başlar)" deniliyor.

Bu hükmün ilk kısmına itirazımız var; yani "yatırım teşvik belgesi sahibi mükelleflere, belge kapsamındaki makine ve teçhizat..." deniliyor. Burada, "makine ve teçhizat" çok dar anlamlıdır; "yatırım malları" deyimi çok daha uygun olurdu.

Ayrıca, şunu da ifade edeyim: Geçici madde 13'te, Gelir Vergisi Kanununa eklenmesi öngörülen geçici 48 inci maddeye göre beyan edilecek makine, teçhizat, demirbaşlar ve emtiaya ilişkin düzenlemelerden bahsedilirken, (d) bendinde, belge kapsamındaki makine ve teçhizattan bahsedilmektedir. (d) bendi, yatırım teşviki belgesinde "yatırım" ifadesinin yalnızca bir kısmını almış ve böylece 13 üncü maddeden daha geri bir duruma düşmüştür. İstisnanın, hiç değilse, "makine, teçhizat ve demirbaşlar" şeklinde olması gerekiyordu; biz böyle düşünüyoruz.

Burada getirilen KDV istisnası, anladığım kadarıyla, bugüne kadar, uygulamada, ithal malları için erteleniyordu. Şimdi ise, makine ve teçhizat olarak yurt içinden temin edildiğinde -halen uygulanmakta olduğu gibi- KDV ödemeleri olmayacak, bunlarda erteleme olacaktır. Yani, yerli malı kullanma lehine bir düzenleme oluyor ve bunu da, biz, uygun mütalaa ediyoruz; ancak, biz, bu istisnanın -demin de ifade ettiğim gibi- biraz daha genişletilerek "yatırım malları" şekline getirilmesini arzu ediyoruz. Bununla ilgili olarak da bir önergemiz mevcuttur. Eğer, önergemiz, iktidar partilerinden bir kanadın verdiği, maalesef, sırf oyalama veyahut da meseleyi hızla gerçekleştirme maksadına matuf olarak...

METİN BOSTANCIOĞLU (Sinop) – Oyalamama...

KAHRAMAN EMMİOĞLU (Devamla) – Ben, ikisini de söylüyorum...

Eğer, onlar, bizim önergemizin önüne set çekmez ve bu önerge değerli üyeler tarafından kabul edilirse, bu maddenin kapsamı genişletilmiş olur; "yatırım malları" veyahut en azından "demirbaşlar" ifadesini koyarak, bu maddeyi biraz daha genişletmiş oluruz. Bunun da tasvibini Yüce Meclise arz ediyorum.

Yatırım malları deyince, aklımıza hep yatırımın önemi geliyor. Yatırımın Türkiye için ne manaya geldiğine, yeri geldikçe, Sayın Bakanımız işaret buyuruyorlar. Zamanımızda yatırım yapmak -kendi ismimi kullanarak söyleyeyim- kahramanlıktır; ancak, Türkiye'de yapılan yatırımları, yeşil, kırmızı, sarı veyahut Hıristiyan, Musevi veya Müslüman sermayesi şeklinde ayırmak garipliğine de garabetine de düşmememiz gerekir; ama, ne yazık ki, son günlerde, böylesi bir garabetin içine Türkiye'yi itmek istiyorlar. Ben, biliyorum ki, çok değerli üyelerin hiçbirisi bunu kabul etmiyordur.

Bir de, yatırım yapmayı, artık, yalnız İstanbul'dan bekleyemeyiz. Anadolu da artık, yatırımlara istekli görünüyor ve fevkalade güzel yatırım merkezleri teşekkül etti. Bu merkezlerden bir tanesi de, iftiharla ifade etmek istiyorum ki, Gaziantep'tir. Gaziantep, bugün, Anadolu'da yatırım merkezi olmuştur ve Anadolu aslanlarının yatağı olmuştur; ama, gelin görün ki, Anadolu aslanlarına ilişiliyor; çünkü, onlar, diğer birtakım kişilerin yaptıkları yolsuzluklara veyahut da devleti sömürmelerine artık mani oluyor. Diyorum ki, Türkiyemizin istikbali Anadolu aslanlarıdır, onlara ilişmeyin.

İstanbul'daki büyük sermaye sahiplerinin tahtı sallanmasın diye, bir sigorta şirketi kurdular diye, gecenin 4'ünde teröristlere layık görülen; hatta, kendisi bulunmadığı için hanımını tutuklayarak, bir nevi alıkoyarak, hukukî olmayan tacizlerde bulunmak doğru değildir.

Hepinize teşekkür ediyorum.

Sağ olun. (FP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Sayın Emmioğlu'na teşekkür ediyorum.

Doğru Yol Partisi Grubu adına, Sayın Necati Çetinkaya; buyurun. (DYP sıralarından alkışlar)

DYP GRUBU ADINA M. NECATİ ÇETİNKAYA (Konya) – Sayın Başkan, çok değerli milletvekili arkadaşlarım; bugün görüşülmekte olan tasarının 59 uncu maddesi üzerinde, Doğru Yol Partisi Grubunun görüşlerini, burada belirtmek üzere huzurunuza gelmiş bulunuyorum; Konuşmama başlamadan önce, Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.

Değerli arkadaşlar, 59 uncu maddeyle, Katma Değer Vergisi Kanununun 3174 sayılı Kanunla değişik İkinci Kısım, İkinci Bölüm başlığı ile 13 üncü madde başlığı "Araçlar, Petrol Aramaları ve Teşvik Belgeli Yatırımlarda İstisna" şeklinde değiştirilmiştir. Ayrıca, Katma Değer Vergisi Kanununun 13 üncü maddesinde, yatırım konusu mal alışlarına ilişkin olarak eklenen (d) bendi altında yeni bir düzenleme yapılmıştır. Tabiî, bunları belirtirken, Katma Değer Vergisi Kanununun 13 üncü maddesini ıttılaınıza arz etmek istiyorum. Ne deniliyordu 13 üncü maddede: "Faaliyetleri kısmen veya tamamen deniz, hava ve demiryolu taşıma araçlarının, yüzer tesis ve araçların kiralanması veya çeşitli şekillerde işletilmesi olan mükelleflere bu amaçla yapılan deniz, hava ve demiryolu taşıma araçlarının, yüzer tesis ve araçlarının teslimleri, bu araçların imal ve inşaı ile ilgili olarak yapılan teslim ve hizmetler ile bunların tadili, onarım ve bakımı şeklinde ortaya çıkan hizmetler." Bu hizmetler hangileri; 4008 sayılı Kanunun 31 inci maddesiyle değişmeden önceki şekliyle, yukarıda okuduğum gibi. Değişen fıkrada ise "Faaliyetleri kısmen veya tamamen deniz, hava ve demiryolu taşıma araçlarının, yüzer tesis ve araçların kiralanması ve çeşitli şekillerde işletilmesi olan mükelleflere bu amaçla yapılan deniz, hava ve demiryolu taşıma araçlarının, yüzer tesis ve araçlarının teslimleri ile bunların tadili, onarım ve bakımı şeklinde ortaya çıkan hizmetler..." 13 üncü maddenin (b) bendinde ise "Deniz ve hava taşıma araçları için liman ve hava meydanlarında yapılan hizmetler." Yine, 13 üncü maddenin (c) bendi "6326 sayılı Petrol Kanunu hükümleri gereğince petrol arama faaliyetlerine münhasır olmak üzere, bu faaliyetleri yürütenlere yapılan hizmetler ile mal teslimleri." Bunları da, daha önce, 3297 sayılı Kanunun 4 üncü maddesiyle değişen bentte “Mükelleflere işletmelerinde kullanacakları deniz, hava ve demiryolu taşıma araçlarının, yüzer tesis ve araçların teslimleri ile bunların tadili, onarım ve bakımı şeklinde ortaya çıkan teslim ve hizmetler."

Değerli arkadaşlar, yeni getirilen değişiklikle, işte, 13 üncü maddede yatırım konusu mal alışlarına ilişkin olarak eklenen (d) bendi altında yeni bir düzenleme yapılmıştır. Bölüm ve madde başlıkları yerindedir. Katma Değer Vergisi Kanununun 13 üncü maddesi, biraz önce okuduğum (d) bendi altında eklenen, yeni şekli ise "Yatırım Teşvik Belgesi sahibi mükelleflere belge kapsamındaki makine ve teçhizat teslimleri (Şu kadar ki, yatırımın teşvik belgesinde öngörüldüğü şekilde gerçekleşmemesi halinde, zamanında alınmayan vergi alıcıdan -yani, mükelleften- vergi ziyaı cezası uygulanarak gecikme faizi ile birlikte tahsil edilir..." Bu, 13 üncü maddesine (d) bendi altında eklenen yeni bir kısımdır. "...Zamanında alınmayan vergiler ile vergi cezalarında zamanaşımı, verginin tarhını ve cezanın kesilmesini gerektiren durumun meydana geldiği tarihi takip eden takvim yılının başından itibaren başlar)" hükmü ise Katma Değer Kanununda yerli üretilen yatırım malları aleyhinde bir durumu düzeltmiştir. Eskiden bu durum yoktu ve dolayısıyla, yerli üretilen yatırım malları aleyhinde bir durum mevcuttu. Bence, isabet kaydedilmiştir ve yapılan bu yenilikle, ülke içindeki yatırım malları aleyhindeki durum düzeltilmiş oluyor.

Teşvik belgesi sahibi mükellefler tarafından ithal edilen yatırım mallarının makine ve teçhizat Katma Değer Vergisi -ithal sırasında yatırım gerçekleşip ve mahsubu- yapılabilecek bir üretim ve buna bağlı bir satış gerçekleşinceye kadar ertelenmekteydi; eski durum bu şekildeydi. Teşvik sahibi mükellef, söz konusu yatırım malını, makine ve teçhizatı iç piyasadan satın alınca vergiyi peşin ödüyordu; yatırım, üretime geçtikten sonra vergi mahsubu yapılıyordu. Yeni getirilen (d) bendi hükmüyle yatırım teşvik belgesi sahibi bir mükellefe belge kapsamındaki makine ve teçhizat satışı ve bu yatırım mallarının teslimi, Katma Değer Vergisinden istisna edilmektedir. Bu da, yatırımı teşvik babında getirilen yeni bir hükümdür, yeni bir imkândır. (D) işaretli bendin parantez içi hükmü, vergiyi güvence altına alacak bir müeyyide getirmektedir; şöyle ki: Yatırımın teşvik belgesinde öngörüldüğü şekilde gerçekleşmemesi halinde, zamanında alınmayan vergi alıcıdan, teşvik belgesi sahibi yatırımcıdan cezası ve gecikme faiziyle birlikte alınacaktır. Bu şekilde kayıplar da önlenmiş olacak ve böylelikle, gecikme dolayısıyla değer vergisinden istisna da getirilmesi yerinde bir düzenleme olacaktır.

İnanıyorum ki, bu uygulama, en büyük temennimiz, dahili üretimi destekleyecek ve böylelikle, katma değer dışı tutulan yerli üretim, (d) bendinde getirilen yeniliklerle birlikte, bir canlılık kazanacaktır.

Doğru Yol Partisi olarak görüşümüzü belirtmiş bulunuyorum ve beni dinlemek lütfunda bulunduğunuz için de hepinize en derin saygılarımı arz ediyorum. (DYP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Doğru Yol Partisi Grubu adına konuşan Sayın Necati Çetinkaya'ya teşekkür ediyorum.

Şimdi, Kırıkkale Milletvekili Sayın Mikail Korkmaz'ı kürsüye davet ediyorum. (FP sıralarından alkışlar)

MİKAİL KORKMAZ (Kırıkkale) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; görüşülmekte olan 626 sıra sayılı yasa tasarısının "Katma Değer Vergisi Kanunu İle İlgili Değişiklikler" başlığı altında yapılan yeni düzenlemelerle ilgili bölümündeki 59 uncu maddesi üzerinde söz almış bulunuyorum; hepinizi hürmetle selamlarken, dün Meclise çok disiplinli şekilde gelen, vatandaşın vermiş olduğu oyu kendi partisinde bir namus borcu olarak değerlendiren Fazilet Partisini de -Başkanımın müsaadesiyle- hürmetle selamlıyorum.

BEKİR YURDAGÜL (Kocaeli) – Ne alakası var...

MİKAİL KORKMAZ (Devamla) – Çünkü, bu partinin milletvekilleri, bütün zorlamalara rağmen, üzerindeki maddî ve manevî baskılara rağmen, hiçbir yere tenezzül etmeden, kendi mesajları doğrultusunda, sıralarında, Meclis çalışmalarına devam etmektedirler, istedikleri anda 140 kişi buraya getirmektedirler; onun için de kendilerini kutluyorum.

METİN BOSTANCIOĞLU (Sinop) – Sayın Başkan, meydan mitingi yapıyor!..

BAŞKAN – Hayır, Meclis çalışmalarıyla ilgili konuşuyor efendim. Yani, Meclisin çoğunlukla çalışması gerektiği konusunda kendi grubunun tutumunu ifade ediyor; konuşmanın girişinde, bunu sadet dışı saymıyorum.

Buyurun Sayın Korkmaz.

MİKAİL KORKMAZ (Devamla) – Biz, güzellikleri kabul ederiz, çirkinlikleri reddederiz.

Katma Değer Vergisi Kanununun 13 üncü maddesinin başlığı, yalnız "Araçlar ve petrol aramalarında istisna" iken, buna "teşvik belgeli yatırımlar" da eklenmek suretiyle istisna kapsamı genişletilmiş; daha kapsamlı ve cesaret verir hale getirilmiştir. Yatırım yapan teşvik belgeli mükelleflere, teşvik kapsamı dahilinde yapılan makine ve teçhizat teslimlerinde de KDV istisnası getirilmiştir ve olumludur. Genellikle yatırımların uzun sürmesi ve ödenen KDV'lerin geri alınmaması, yatırımcının sırtına bir finansman yükü getiriyor. Bu yasa maddesi, finansman konusunda da yatırımcıya, bir nispette, rahatlık temin etmektedir. Bu konuda da bu maddeleri destekliyoruz; fakat, son zamanlarda, devletimizin vermiş olduğu imkânlar Anadolu'ya yayılmaktadır. Türkiye yeniden bir süreci yaşamaktadır. Asıl mesele, yatırımları yapmakla birlikte, yatırımı yapan insanlara rahat çalışma ortamını hazırlamaktır. Yoksa, onların başında Demokles'in kılıcı gibi, sanki bu vatanın üvey evlatları gibi muamele yapmak, Anadolu sermayesinin önünü kesmektir.

Biz, sekiz yıllık eğitimde gördük; köy çocukları köye mahkûm olmuştur, okuma yazma bilmeden merkeze geleceklerdir. Hatadan dönmek bir fazilettir. İnşallah, bu maddelerle de, yapılan teşviklerle de, verilen imkânlarla da Anadolu insanına bir darbe vurulmaz. Anadolu'daki KOBİ'ler ve organize sanayi bölgeleri -Anadolu insanının üzerinde hiçbir kuşku duyulmaksızın- yatırımcıları beklemektedir; Kırıkkale Organize Sanayi Bölgesi de -zamanında yapanlara teşekkür ediyoruz- Türkiye'deki tüm işadamlarını beklemektedir. Onlar Kırıkkale'ye geldikleri zaman, Anadolu insanının yufkayürekliliğiyle, kadife yürekliliğiyle bağrımıza basacağız, onlara, Kırıkkale milletvekilleri olarak, elimizden gelen yardımı yapacağız; bekliyoruz, gelsinler, güzel ilgi göreceklerdir.

Hepinize teşekkür ediyorum. (FP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Sayın Korkmaz'a teşekkür ediyorum.

Şimdi, söz sırası Sayın Emin Kul'un.

Sayın Kul?.. Yok.

Sayın Beyreli, buyurun efendim.

ALİ RAHMİ BEYRELİ (Bursa) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; konuşmama başlamadan önce hepinizi saygılarımla selamlarım.

Vergi tasarısının görüşmekte olduğumuz 59 uncu maddesiyle, Katma Değer Vergisi Kanunuyla ilgili değişikliklere başlamış bulunuyoruz. Şu anki uygulamaya göre, teşvik belgeli yatırım mallarının ithalinde KDV ertelemesi yapılırken, aynı malların yurt içinden alımı KDV'ye tabi tutulmaktadır. Her ne kadar yatırımcıların teşvik belgeli malları yurt içinden alırken ödediği KDV, destekleme primi olarak yatırımcılara iade edilse de, bu iadelerin uzun bir zaman alması, yatırım malını ithal etmeyi, yurt içinden satın almaktan daha cazip bir duruma sokmaktadır. Diğer taraftan, yurt içinden alınan mallar için destekleme primi ödemesi uygulaması, zaman zaman, GATT anlaşmaları çerçevesinde bir aykırılık teşkil etmekte ve bu da, dış dünyada bizi zora sokmaktadır.

Burada, Katma Değer Vergisi Kanununun 13 ncü maddesine yapılan bir bent ilavesiyle, yatırım teşvik belgesi sahibi mükelleflerin bu kapsamdaki makine ve teçhizat alımları için vergi istisnası getirilmektedir.

Madde hükmüyle, ayrıca, teşvik kapsamında başlayan yatırımların gerçekleştirilmemesi halinde uygulanacak müeyyideler de belirlenmektedir. Böylece, devletin kaynaklarının heba edilmesinin, istismar edilmesinin önüne geçilebilecektir. Hepimizin bildiği gibi, yıllardır verilen teşviklerin önemli bir kısmı, doğru, yerinde kullanılmamıştır. Bu suiistimalin önüne geçilmesi de Türkiye'nin çıkarına olacaktır.

Hepinize saygılarımı sunarım. (DSP ve ANAP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Sayın Beyreli'ye teşekkür ediyorum.

Değerli arkadaşlarım, madde üzerindeki görüşmeler tamamlanmıştır.

Maddeyle ilgili 5 önerge bulunmaktadır; bunlardan geliş sırasına göre 4'ünü okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 626 sıra sayılı vergi kanununun 59 uncu maddesine bağlı 3065 sayılı Katma Değer Vergisi Kanununun 13 üncü maddesinin (d) bendinin aşağıdaki gibi değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

Kahraman Emmioğlu Abdulkadir Öncel

Gaziantep Şanlıurfa

Nurettin Aktaş Alaattin Sever Aydın

Gaziantep Batman

Ömer Özyılmaz Hüseyin Arı

Erzurum Konya

Ahmet Aydın Ertan Yülek

Siirt Adana

Ali Oğuz

İstanbul

"d) Yatırım Teşvik Belgesi sahibi mükelleflere belge kapsamındaki yatırım mallarının teslimleri (Şu kadar ki, yatırımın teşvik belgesinde öngörüldüğü şekilde gerçekleşmemesi halinde, zamanında alınmayan vergi alıcıdan, vergi ziyaı cezası uygulanarak gecikme faizi ile birlikte tahsil edilir. Zamanında alınmayan vergiler ile vergi cezalarında zamanaşımı, verginin tarhını ve cezanın kesilmesini gerektiren durumun meydana geldiği tarihi takip eden takvim yılının başından itibaren başlar)"

Yakup Budak Ahmet Doğan

Adana Adıyaman

Osman Hazer Celal Esin

Afyon Ağrı

Cemalettin Lafçı Rıza Ulucak

Amasya Ankara

Muhammet Polat Suat Pamukçu

Aydın Bayburt

Abdulhaluk Mutlu Mustafa Yünlüoğlu

Bitlis Bolu

İsmail Coşar Zülfikar Gazi

Çankırı Çorum

Ramazan Yenidede Ömer Naimi Barım

Denizli Elazığ

Tevhit Karakaya Lütfü Esengün

Erzincan Erzurum

Sıtkı Cengil Ahmet Çelik

Adana Adıyaman

M. Sıddık Altay Murtaza Özkanlı

Ağrı Aksaray

Ömer Faruk Ekinci Musa Okçu

Ankara Batman

Feti Görür Altan Karapaşaoğlu

Bolu Bursa

Ömer Vehbi Hatipoğlu Ahmet Cemil Tunç

Diyarbakır Elazığ

Aslan Polat Şinasi Yavuz

Erzurum Erzurum

Lütfi Doğan Mehmet Emin Aydınbaş

Gümüşhane İçel

Azmi Ateş Mehmet Fuat Fırat

İstanbul İstanbul

Hüseyin Kansu Osman Yumakoğulları

İstanbul İstanbul

Hasan Dikici Fethi Acar

Kahramanmaraş Kastamonu

Salih Kapusuz Mikail Korkmaz

Kayseri Kırıkkale

Mustafa Kemal Ateş Osman Pepe

Kilis Kocaeli

Veysel Candan Hanifi Demirkol

Konya Eskişehir

Turhan Alçelik Metin Kalkan

Giresun Hatay

Mustafa Köylü Ekrem Erdem

Isparta İstanbul

İsmail Kahraman Abdullah Özbey

İstanbul Karaman

Zeki Karabayır Memduh Büyükkılıç

Kars Kayseri

Kemal Albayrak Cafer Güneş

Kırıkkale Kırşehir

Abdullah Gencer Metin Perli

Konya Kütahya

Yaşar Canbay Hüseyin Olgun Akın

Malatya Ordu

Nezir Aydın Ahmet Demircan

Sakarya Samsun

Zülfükar İzol Ahmet Feyzi İnceöz

Şanlıurfa Tokat

Kemalettin Göktaş İsmail İlhan Sungur

Trabzon Trabzon

Şaban Şevli Kâzım Arslan

Van Yozgat

Rıza Güneri Mustafa Ünaldı

Konya Konya

Ahmet Derin Sabahattin Yıldız

Kütahya Muş

Salih Katırcıoğlu Cevat Ayhan

Niğde Sakarya

Latif Öztek Ahmet Karavar

Samsun Şanlıurfa

Abdullah Arslan Bekir Sobacı

Tokat Tokat

Maliki Ejder Arvas Fethullah Erbaş

Van Van

Abdullah Örnek

Yozgat

BAŞKAN – Diğer önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan kanun tasarısının 59 uncu maddesiyle 3065 sayılı Katma Değer Vergisi Kanununun 13 üncü maddesine eklenmesi öngörülen (d) bendi hükmünde yer alan "belge kapsamındaki makine ve teçhizat" ifadesinin "belge kapsamındaki sadece makine ve teçhizat" şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

Fevzi Aytekin Mustafa İlimen

Tekirdağ Edirne

İhsan Çabuk Adil Aşırım

Ordu Iğdır

Metin Bostancıoğlu

Sinop

BAŞKAN – Diğer önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan kanun tasarısının 59 uncu maddesiyle 3065 sayılı Katma Değer Vergisi Kanununun 13 üncü maddesine eklenmesi öngörülen (d) bendi hükmünde yer alan "takip eden" ifadesinin "izleyen" şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

Fevzi Aytekin Mustafa İlimen

Tekirdağ Edirne

İhsan Çabuk Adil Aşırım

Ordu Iğdır

Metin Bostancıoğlu

Sinop

BAŞKAN – Son önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan kanun tasarısının 59 uncu maddesiyle 3065 sayılı Katma Değer Vergisi Kanununun 13 üncü maddesine eklenmesi öngörülen (d) bendi hükmünde yer alan "gerektiren durumun meydana geldiği tarihi" ifadesinin "gerektiren durumun tespiti, tarihini" şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

Fevzi Aytekin Mustafa İlimen

Tekirdağ Edirne

İhsan Çabuk Adil Aşırım

Ordu Iğdır

Metin Bostancıoğlu

Sinop

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, okunan önergelerden, Komisyon raporuna en aykırı olan önergeyi tekrar okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 626 sıra sayılı vergi kanununun 59 uncu maddesine bağlı 3065 sayılı Katma Değer Vergisi Kanununun 13 üncü maddesinin (d) bendinin aşağıdaki gibi değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

Kahraman Emmioğlu

(Gaziantep)

ve arkadaşları

d) Yatırım Teşvik Belgesi sahibi mükelleflere belge kapsamındaki yatırım mallarının teslimleri (Şu kadar ki, yatırımın teşvik belgesinde öngörüldüğü şekilde gerçekleşmemesi halinde, zamanında alınmayan vergi alıcıdan, vergi zıyaı cezası uygulanarak gecikme faiziyle birlikte tahsil edilir. Zamanında alınmayan vergiler ile vergi cezalarında zamanaşımı, verginin tarhını veya cezanın kesilmesini gerektiren durumun meydana geldiği tarihi takip eden takvim yılının başından itibaren başlar)

BAŞKAN – Önergeye Komisyon katılıyor mu efendim?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANI BİLTEKİN ÖZDEMİR (Samsun) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Hükümet?..

MALİYE BAKANI ZEKERİYA TEMİZEL (İstanbul) – Sayın Başkan, tüm konuşmacıların da belirttiği gibi, bu düzenlemeyle, Türkiye'de, kendi ürettiği ürünleri cezalandıran, ithal ettiği yatırım mallarını ödüllendiren bir sistemde, Türk ürünlerine de teşvik verilmek suretiyle, yıllardan beri süren bir haksızlık ortadan kaldırılıyor. Ancak, bunun, makine ve teçhizatla sınırlı bulundurulması, özellikle diğer mallarda Katma Değer Vergisinin yığılmasının yaratacağı sakıncalardan ötürü genişletilme olanağı bulunmamaktadır. Şu anda, Türkiye'de üretilen makine ve teçhizatın teşviki açısından, Türkiye'nin de, artık, makine ve teçhizat üreten bir ülke olduğunun kabulü anlamında uygun bir düzenlemedir; bu nedenle, katılamıyoruz efendim.

BAŞKAN – Önergeye Komisyon ve Hükümet katılmamaktadır.

Önerge sahipleri?...

CEVAT AYHAN (Sakarya) – Söz istiyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Önerge sahipleri adına, Sayın Cevat Ayhan; buyurun efendim. (FP sıralarından alkışlar)

CEVAT AYHAN (Sakarya) – Muhterem Başkan, muhterem üyeler; 626 sıra sayılı vergi kanunu tasarısının 59 uncu maddesi üzerinde vermiş olduğumuz bir önergeyle ilgili söz almış bulunuyorum.

Bu madde, isabetli bir maddedir. Teşvik mevzuatında, bildiğiniz gibi, yıllardan beri -aşağı yukarı otuz yıldan beri, hatta 1965-1966 yıllarından beri- uygulamalarda, yatırım teşvik belgesi kapsamındaki makine, teçhizat ve demirbaşların ithalatında Katma Değer Vergisi ertelenir, bilahara, kurumun ödediği katma değerler ertelenen miktara baliğ olunca vergi daireleri tarafından terkin edilir; ancak, yatırımcılar, yerli makine ve teçhizat alımlarında Katma Değer Vergisi ödemeye mecbur kalırdı. Teşvik düzenimizdeki bu haksız rekabeti bertaraf etmek için, yatırım yapanların aldıkları yerli makine ve teçhizata, KDV kadar, fondan iade yapılırdı; ama, makineyi alacaksınız, parayı ödeyeceksiniz, bilahara gideceksiniz "ben bunu ödedim, faturam budur, iade yapın" diyeceksiniz, fonda da para varsa -o da ayrı bir mesele, arkadaşımız yok diye işaret ediyor- iade yapılacak; yoksa, aylarca, yıllarca bekleyeceksiniz; bu, büyük bir haksızlıktı. Maliye Bakanına teşekkür ederim, isabetli bir noktayı getirmiş, Komisyonumuzdan da böylece geçmiş gelmiş.

Burada, işaret etmek istediğim sadece bir iki husus var; düzeltme imkânı olursa, Maliye Bakanımız lütfederse. Burada, asıl hedef, ithal makine ile yerli makine arasındaki rekabet eşitsizliğini gidermektir, kendileri de ifade ettiler; doğrudur. Onun için, makine ve teçhizat diye bunu sınırlarsak, yatırım teşvik belgesi kapsamına giren başka demirbaşlar da oluyor; mesela, ciddî bir otomotiv sanayiinde, kalıplar, makine teçhizat kadar pahalıdır, demirbaş unsurlardır; makine değildir, teçhizat değildir; ama, kalıptır veya hizmet sektörü yatırımlarında makine teçhizat olmayan başka ithal malları vardır. Onun için bunu "yatırım teşvik belgesi kapsamında bulunan teslimat" diye ifade edersek, ithalatla... Tabiî, bütün teslimatı içerisine alırsak çimento, demir de girer mi diyecek hemen maliyeci arkadaşlarımız. Bunu daha uygun bir ifadeye kavuşturabiliriz; yani, “makine, teçhizat, kalıp, hizmet ve imalatla ilgili diğer unsurlar” dersek... Yatırım teşvik belgesini verirken, Hazinedeki uzman arkadaşlar, zaten, ekspertiz ediyorlar; projeye bu girer, bu girmez diye iğneden ipliğe inceliyorlar bunu. Böyle bir genel hüküm getirirsek iyi olur; bu düzenlemeyi yapmış olmamız gerekir.

Şunu da ifade etmek istiyorum: Tabiî, gelmiş geçmiş hükümetler, Türkiye'de hep sanayileşmeyi hedef aldılar, cumhuriyet de sanayileşmeyi hedef aldı, hatta hatta Tanzimat Dönemine kadar giderseniz, Osmanlı Devletinin batış sebebi, iktisadî ve sınaî sahada gelişememesi olduğu bilindiği için, ta Tanzimat döneminde sanayileşme hareketleri vardır. Defterdar Çuha Fabrikası o dönemde, 1840'lı, 1830'lu yıllarda kurulmuştur; ama, Türkiye, teknolojiye uzanan makine teçhizat imalatına yönelemediği için de, bir türlü kendi kendini yenileyebilen, kendi kendini inşa edebilen teknolojiyi kendine mal edememiş ve geliştirememiştir. İşte, o nedenle, makine teçhizat imalatını teşvikte fevkalade cömert olmak lazım. Büyük firmalar, holdingler (bulk) kitle halinde imalata yönelirler. Yani, bir buzdolabı fabrikası, beyaz eşya fabrikası kurabilirsiniz, burada yüzbinlerce imalatta bulunabilirsiniz; ama, bunun makine teçhizatını ithal edersiniz. Makine teçhizat imalatı bir hobidir, bir aşktır, bir hevestir; arkasında çok ciddî bir ustalık, mühendislik, gayret ve şevk olması lazım; onun için bu sahaya yönelenler genellikle küçük ve orta sanayidir, KOBİ'lerdir. Bu sahayı ne kadar teşvik edersek, Türkiye o kadar istikrarlı bir şekilde sanayileşmede, kalkınmada sağlam temeller üzerine oturur diye bunları burada ifade etmek istiyorum. Yani, bu sahada teşviklerden çekinmemek lazım.

Hepinizi hürmetle selamlıyorum. (FP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Sayın Ayhan'a teşekkür ediyorum.

MALİYE BAKANI ZEKERİYA TEMİZEL (İstanbul) – Sayın Başkan, müsaade eder misiniz?

BAŞKAN – Hükümetin bir açıklaması mı var efendim?

Buyurun.

MALİYE BAKANI ZEKERİYA TEMİZEL (İstanbul) – Sayın Başkan, izin verirseniz, kısa bir açıklamada bulunmak isterim.

Sayın Ayhan, haklıdırlar. Yani, makine ve teçhizat, gerçi, burada, yalın anlamıyla makine ve teçhizat olarak kullanılmayacaktır. Uygulamada “teşvik belgesi kapsamındaki" derken, teşvik belgesi kapsamında nelerin makine ve teçhizat grubu içerisinde sayılacağı belgede ayrı ayrı belirtilecek; dolayısıyla, kalıplar veya diğer şeyler de aynı kapsam içerisinde mütalaa edilerek bundan yararlandırılacaktır. Bunun, tutanaklara geçmesini istedim.

BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Bakan.

Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.

Diğer önergeyi okutuyorum:

METİN BOSTANCIOĞLU (Sinop) – Sayın Başkan, önergelerden imzalarımızı geri alıyoruz.

BAŞKAN – Üç önergeden de mi?..

METİN BOSTANCIOĞLU (Sinop) – Evet efendim.

BAŞKAN – Önergeler işlemden kaldırılmıştır.

Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

60 ıncı maddeyi okutuyorum:

MADDE 60 - 3065 sayılı Kanunun 17 nci maddesinin 4 numaralı fıkrasının (g) bendine, “Külçe altın, _” ibaresinden sonra gelmek üzere “_külçe gümüş, _” ibaresi ile fıkranın sonuna aşağıdaki (k) bendi eklenmiştir.

“k) Organize sanayi bölgeleri ile küçük sanayi sitelerinin kurulması amacıyla oluşturulan iktisadi işletmelerin arsa ve işyeri teslimleri.”

BAŞKAN – Madde üzerinde, Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına, Sayın Hilmi Develi; buyurun efendim.

CHP GRUBU ADINA HİLMİ DEVELİ (Denizli) – Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; görüşülmekte olan 626 sıra sayılı yasa tasarısının 60 ıncı maddesi üzerinde, Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına söz almış bulunmaktayım. Yüce Meclisi, Partim ve şahsım adına, saygıyla selamlıyorum.

Görüşülmekte olan yasa tasarısına kısaca bakarsak, 3065 sayılı Kanunun 17 nci maddesinin 4 numaralı fıkrasının (g) bendine "külçe altın" ibaresinden sonra gelmek üzere "külçe gümüş" ibaresiyle, fıkranın sonuna (k) bendi eklenmekte; (k) bendinde ise, organize sanayi bölgeleri ile, küçük sanayi sitelerinin kurulması amacıyla oluşturulan iktisadî işletmelerin arsa ve işyeri teslimlerinin KDV'den muaf olduğuna dair hüküm getirilmektedir.

(g) bendinin gerekçesinde, özellikle, İstanbul Altın Borsası bünyesinde oluşturulması düşünülen gümüş borsasında Katma Değer Vergisi uygulamasının borsa tekniği açısından ortaya çıkaracağı teknik sıkıntıların önüne geçilmesi amacıyla, külçe gümüş teslimlerinin vergiden istisna edilmektedir. Gümüşün uluslararası işleyişe sahip bir borsada fiyatının belirlenmesi sağlıklı fiyat oluşumu yaratacığından, yıllık, yaklaşık 60 tona ulaştığı tahmin edilen gayri resmî gümüş girişinin ve aynı şekilde, kayıtsız hurda gümüş girişinin dönüşümünün kayıt altına alınması amaçlanmaktadır.

Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; (k) bendi, madde gerekçesinde de belirtildiği gibi, doğrudur; ancak, izninizle, ülkemizde yaşanan KDV uygulamasındaki bazı çifte standartlardan bahsetmek istiyorum. Katma Değer Vergisi oranlarının belirli mallar itibariyle değiştirilmesi, bir listeden diğer listeye alınması Bakanlar Kurulu yetkisindedir. Ülkemizdeki KDV uygulamalarına bakıldığında, ilginç çelişkileri görmek mümkün.

Dünyamız bilgi çağına girerken, ülkemizin de çağı yakalama zorunluluğu vardır. Bilgi çağını yakalamanın, bilgi toplumu olmanın olmazsa olmaz koşulu eğitimdir. Ülkemizde eğitimin, bilginin kaynağı kitaptır, dergidir, kültürel enstrümanlardır. Dünyada, bilgisayar ortamı, hızla gelişerek yaygınlaşmaktadır. Yine, ülkemizin, bu bilgisayar ortamından bilgi iletişim sistemlerine, araç ve gereçlerine sahip olma zorunluluğu bulunmaktadır. Gelin görün ki, bütün bunlara karşın, kitapta, dergide, bilgisayarda, yazılımlarda ve iletişim gereçlerinde uygulanan KDV gerçekten yüksektir.

İletişimin, haberleşmenin önemli enstrümanlarından biri de gazetedir. Gazetenin önemli girdilerinden biri olan gazete kâğıdına uygulanan KDV'nin yüksekliğini, bir kez daha, burada vurgulamak istiyorum.

Şimdi, buradan, Hükümete, bu sıraladığımız bilgi, enformasyon çağının gereği olan bu unsurlara bu KDV uygulamasının ne zamana kadar devam edeceğini özellikle sormak istiyorum. En iyi yatırım, insana yapılan yatırım olduğuna göre, bu yatırımın önündeki engeller ne zaman kaldırılacak? Eğitilmiş, bilgiyle donanmış bir insan yaratma konusundaki bu olumsuzluklar ne zaman kaldırılacak? Şimdi, bu nitelikte yetişmiş bir insan, elbette, külçe gümüşten daha değerlidir.

Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; izninizle, ikinci bent konusunda da görüşlerimizi sunmak isterim. Bu yeni bentle, organize sanayi bölgeleri ile küçük sanayi siteleri konusunda getirilen ilgili düzenleme, doğru ve gecikmiş bir düzenlemedir. 1960'lı yıllarda başlatılan planlı kalkınmanın temel amaçlarından biri de, organize sanayi bölgeleri ile küçük sanayi sitelerinin gelişmesini sağlamaktır. Bugün, ülkemizde, 40 civarında organize sanayi bölgesi ile 280 civarında küçük sanayi sitesi tamamlanmış ve buralarda üretim yapılmaktadır. Yine, 1997-1998 dönemlerini kapsayan yaklaşık 50 civarında da organize sanayi bölgesinin inşaatı devam etmektedir. Yedinci Beş Yıllık Kalkınma Planında da, yaklaşık 50 civarında organize sanayi bölgesinin yapımı hedeflenmektedir. Organize sanayi bölgeleri ve küçük sanayi siteleri, ülkemizin sanayii ve küçük işletmeleri açısından son derece önemlidir. Bu organize sanayilerinin, ülkemizde, yapım süresi, yaklaşık 8 ilâ 10 yıldır. Küçük sanayi sitelerinin inşaat süresi ise, bu organize sanayi bölgesi inşaatlarından biraz daha fazla zaman almaktadır. Organize sanayi bölgeleri ve küçük sanayi sitelerinin bu kadar geç süre içerisinde yapılması, ülkemiz adına büyük kayıptır. Yıllardır bekleyen bu inşaatlara bütçeden ayrılan pay, son derece yetersizdir. 55 inci Hükümetin, 1998 yılı bütçesinden organize sanayi bölgeleri ve küçük sanayi sitelerinin kamulaştırma, altyapı ve üstyapı inşaatları için ayırdığı miktar 9 trilyon lira civarındadır. Bakanlık, bunun dışında, özelleştirmeden gelecek miktarla, bunun, yaklaşık 16-17 trilyon lirayı bulacağını ifade etmişti. Oysa, Hükümetin, IMF'ye vermiş olduğu mektupta da, özelleştirmeden gelen paraların yatırıma aktarılamayacağı sözü var. Dolayısıyla, organize sanayi bölgelerinin, bu ayrılan miktarla bitmesi kesinlikle söz konusu olmayacaktır.

Bugün, organize sanayi bölgeleri, birtakım eksiklerle çalışmaktadır. Bazı organize sanayi bölgelerimizde arıtma sistemleri bulunmamaktadır. Kaldı ki, organize sanayi bölgelerinde, özellikle arıtma sistemleri olan organize sanayi bölgelerinde, bu bölgeler dışındaki yerleşik sanayi kuruluşlarıyla, organize sanayi bölgelerinde yer alan kuruluşlar aleyhine bir haksız rekabet vardır; çünkü, organize sanayi bölgelerinde yer alan kurum ve kuruluşların, işletmelerin, özellikle arıtmaya sahip olan bu kurumların, kuruluşların genel giderlere katkısı -su, atıksu, enerji gibi ve bu arıtmada kullanılan kimyasal hammaddelerin maliyetleri- bu organize sanayi bölgelerinde ürün üretmekte olan işletmelerin maliyetlerini belirli bir noktaya çekiyor. Oysa, organize sanayi bölgeleri dışında yer alan kurum ve kuruluşların böyle bir genel giderleri olmadığı için, bu, bir haksızlığın, bir haksız rekabetin; ülkemizdeki çarpık sanayileşmenin, özellikle çevreyi kirleten kuruluşların çevreye getirmiş olduğu olumsuzlukların yanı sıra, üretimdeki, pazarlamadaki haksız rekabetin de bir sonucu, bir ifadesi diye düşünüyorum.

Bugün, organize sanayi bölgeleri yasası hâlâ çıkmamıştır. İlginçtir, organize sanayi bölgelerinde, özellikle araştırma-geliştirme, teknoloji desteği veren teknopark sistemleri ve bu sistemlere ilişkin yasalar da, maalesef, hâlâ, Parlamento gündeminde yer almamaktadır.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Sayın Develi'ye teşekkür ediyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

Doğru Yol Partisi Grubu adına, Sayın Halit Dağlı; buyurun efendim. (DYP sıralarından alkışlar)

DYP GRUBU ADINA MEHMET HALİT DAĞLI (Adana) – Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; görüşülmekte olan 626 sıra sayılı bazı vergi kanunlarında değişiklik yapan kanun tasarısı üzerinde, Doğru Yol Partisi Grubu adına söz almış bulunuyorum; bu vesileyle, Yüce Heyetinizi saygıyla selamlıyorum.

Sayın milletvekilleri, öncelikle ifade etmeliyim ki, bu vergi reformunun ruhunu oluşturan gerekçe, ülkedeki tüm iktisadî faaliyetlerin kayıt altına alınması ve vergilendirmede adil olunmasıdır. Teorik olarak, bu söylenen doğrudur ve bizim bu anlayışa karşı çıkmamız söz konusu değildir. Zaten, ülkemizin her taşında emeği olan ve bunun getirdiği sorumluluk anlayışıyla atılacak her olumlu adımı desteklemek, ülkemiz için doğru olan partimiz için de doğrudur anlayışı, Doğru Yol Partisinin geleneksel siyaset anlayışıdır. Dün olduğu gibi bugün de Doğru Yol Partisini milletimizin umudu yapan ve kısaca pozitif siyaset diye tarif edilen, bu siyaset anlayışıdır.

Sayın milletvekilleri, konuya böyle bir giriş yaptıktan sonra, 60 ıncı maddeyle getirilen değişikliklere bu ruh içerisinde değinmek istiyorum. Maddeyle getirilmek istenen düzenlemeyle, İstanbul Altın Borsası bünyesinde aynı altın borsası gibi bir gümüş borsası da oluşacak ve gayri resmî gümüş girişi ile kayıtsız hurda gümüş girişi kayıt altına alınacaktır ve yine, gümüş ve gümüşten mamul eşyaların vergilendirilmesi, altın ve altından mamul ziynet eşyalarının vergilendirilmesi gibi olacak ve bu şekliyle, bir eşitlik de sağlanmış olacaktır; kanaatimizce, olumlu bir düşüncedir.

Yine, maddeyle getirilen diğer düzenleme, organize sanayi bölgeleri ile küçük sanayi sitelerinin kurulması amacıyla oluşturulan iktisadî işletmelerin arsa ve işyeri teslimlerinin KDV'den istisna edilmesi, doğru bir yaklaşımdır. Bu suretle, bir yandan küçük ve orta boy sanayi işletmelerinin işyeri edinebilmesi kolaylaştırılacak, diğer yandan inşaat sektörümüz de tıkanmamış olacaktır. Zaten, kısaca, KOBİ'ler olarak tarif ettiğimiz ve ülkemiz ekonomisinin belkemiğini oluşturan küçük ve orta boy işletmelerin desteklenmesi Doğru Yol Partisinin temel ekonomik politikalarından biridir.

Sayın milletvekilleri, değinmek istediğim ikinci bir husus da, bizler ne kadar iyi detaylandırılmış yasalar çıkarırsak çıkaralım, eğer hükümetler bunun uygulanmasında doğabilecek zorluklara doğru ve zamanında çözüm üretemezlerse, en iyi yasaların bile bir işe yaramayacağıdır. Bununla söylemek istediğim şey, ülkemiz ekonomisindeki faaliyetlerin tümü kayıt altında değilken, bir başka ifadeyle, bir kısmı kayıtlıyken vergi toplamada zorlanan vergi dairelerinin, yarın artacak iş yükleri karşısında zorlanmamaları için, bilgi ve eğitimden teçhizata kadar hazırlanmalarıdır. Üzülerek ifade etmeyelim ki, Hükümetin bu yönde kayda değer hiçbir çalışması yoktur ve ayrıca, rkiyemizin boşa geçirilecek zamanı da yoktur.

Pozitif siyaset anlayışının gereği olarak, Hükümetin, attığı her olumlu adımın destekleyicisi olacağımızı bir kere daha ifade ediyor, vergi dairelerimizde ileride kaos yaratmayacak pratik tedbirleri de bir an evvel almaya başlamasını bekliyor ve Yüce Meclise saygılar sunuyorum. (Alkışlar)

BAŞKAN – Sayın Dağlı'ya teşekkür ediyorum.

Fazilet Partisi Grubu adına, Sayın Kahraman Emmioğlu; buyurun efendim. (FP sıralarından alkışlar)

FP GRUBU ADINA KAHRAMAN EMMİOĞLU (Gaziantep) – Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; görüşülmekte olan vergi yasa tasarısının 60 ıncı maddesiyle ilgili olarak Fazilet Partisi Grubunun görüşlerini arz etmek üzere huzurunuzdayım; bu vesileyle, hazırunu saygıyla selamlıyorum.

Bu madde de, 59 uncu madde gibi, KDV istisnasıyla ilgilidir. 3065 sayılı Kanunun 17 nci maddesinin 4 numaralı fıkrasının (g) bendine, "külçe gümüş" ibaresi ekleniyor. Herhalde, söz konusu kanun çıkarılırken, bir zuhul eseri olarak ifade edilmeyen külçe gümüş, şimdi eklenmiş ve bir eksiklik giderilmiş oluyor.

Borsada işlem gören başka kıymetli metaller de var. Bunların da, aynı şekilde -külçe halinde- olmaları halinde, katma değeri olmadan satılmaları söz konusudur. Aslında, bize göre, bu maddeye "borsa metaı kıymetli külçe metallerin alım satımı" gibi bir ifadenin konulması doğru olurdu; çünkü, bugün, platin gibi veyahut yarın, başka kıymetli metallerin, borsada, külçe halinde ve herhangi bir katma değer ifade etmeden alım satımı söz konusu olduğunda, tekrar, bu kanuna yeni bir madde ilavesi gibi bir durum söz konusu olacaktır. Bunu önlemek için, biz, bir önerge verdik. Bu önergemizin de, yine, Yüce Meclis tarafından kabulünü ümit ediyorum. Mamafih, bu durumuyla dahi -külçe gümüşle- kısmen bir eksiklik giderilmiş oluyor.

Hemen şunu da söyleyeyim: Dikkat ederseniz, müspet bir konuşmanın içerisindeyiz ve konuşmalarımızı, muhalefet yapmış olmak için de yapmıyoruz; ne için yapıyoruz; desteklediğimizi açıkça belirtmek, desteklemediğimizde de niçin desteklemediğimizi belirtmek için yapıyoruz. Şimdiye kadarki konuşmalarımızda bu hususa da dikkat ettiğimizi ıttılaınıza arz ediyorum.

Bir de, aynı maddeye, paralel olarak, organize sanayi bölgeleri ile küçük sanayi sitelerinin kurulması amacıyla oluşturulan işletmelerin arsa ve işyeri teslimleri eklenmiştir. Gerçekten, büyük bir sıkıntı yaratan bu hususun, köklü olarak olmasa bile, en azından, organize sanayi ve küçük sanayi siteleriyle ilgili bir kısmının halledilişi de müspettir.

Ağrı Milletvekili Sıddık Altay arkadaşımızın, organize sanayi ve küçük sanayi sitelerine, vergi, resim ve harç istisna ve muafiyeti tanınması hakkında bir kanun teklifi olmuştur. Bu kanun teklifinin önemli bir kısmının bu kanun tasarısına derç edildiğini görmek, bize, elbette, mutluluk vermiştir. Gönül arzu ederdi ki, Sıddık Altay arkadaşımızın teklifi, bütünüyle bu kanun tasarısında yer alsaydı veyahut organize sanayi ve küçük sanayi siteleriyle ilgili ayrı bir kanun tasarısı halinde getirilebilseydi. Ümit ediyorum ki, yakın zamanda, böyle bir kanun tasarısı da getirilir ve biz de, bu kanun tasarısına, zevkle desteğimizi veririz.

Burada, organize sanayi bölgelerinin, ülkemiz sanayiinin gelişmesinde ne denli faydalı olduğunu belirtmek istiyorum. Altyapıları tamamlanmış, teşviklerle takviye edilmiş bir organize sanayi bölgesi, gerçekten, yatırımcılarımız için, fevkalade önemlidir ve yatırımcılarımızın da rağbetine, elbette, mazhar olmuştur.

Seçim bölgem olan Gaziantep, bugün, organize sanayi bölgeleri yönünden fevkalade şanslı olmuştur; birinci, ikinci, üçüncü organize sanayi bölgeleri, hemen hemen tamamlanmış ve ihtiyaca cevap verecek duruma getirilmiştir. İnşallah, önümüzdeki günlerde dördüncü organize sanayi bölgesini de devreye alacağımızı ümit ediyorum.

1962 yılından 1997 yılı sonuna kadar 9 407 hektar büyüklüğünde 41 adet organize sanayi bölgesi hizmete sunulmuş ve bunlardan, maalesef ve maalesef, ancak, 6 adedinin atıksu arıtma tesisleri mevcuttur. Burada, içim sızlayarak söylüyorum ki, Gaziantepimizin de, atıksu konusunda sıkıntısı vardır; buradan atılan sular, maalesef ve maalesef, bir çok köyün gelirine ziyan vermektedir. Buna mani olmak için, hızla, atıksu tesislerinin kurulması lazım; bütün ülkede, organize sanayi bölgesi olan her yerde, bu atıksuların tasfiye edilmesi için, mutlaka ve mutlaka, tesislerin yapılması lazım.

Organize sanayi bölgeleri için, 1998 yılı fiyatlarıyla, takriben 90 trilyon lira kredi kullandırılmış. 1998 yılı yatırım programında, 33 752 hektar büyüklüğünde 113 adet devam eden, 4 240 hektar büyüklüğünde 24 adet kamulaştırılmış, 59 adet de etüt ve projede yerini almış organize sanayi bölgesi vardır. Bunların hepsi gerçekleştiği zaman, toplam196 adet organize sanayi bölgesine sahip olacağız. Bütün bunların proje tutarı, 1998 fiyatlarıyla 132 trilyon liradır. Peki, 1998'de Sanayi ve Ticaret Bakanlığının tahsisi ne kadar; bakıyoruz ki, 950 milyar Türk Lirası. Özelleştirme gelirlerinden vesaireden toplanıyor ve toplam olarak 13,5 trilyon ödenek ayrılabiliyor. Yani, bu gidişle, biz, bu 196 organize sanayi bölgesine, ancak on yılda sahip olacağız. Bu çok uzun bir süredir ve ekonominin, şimdiki gibi değil, gerçek manada düzelmesi halinde, buraya tahsislerin daha fazla olması kaçınılmazdır.

Küçük sanayi sitelerine gelince:Bunlar, hakikaten, küçük sanatkâr ve orta boy sanayicinin nefes aldığı, modern işyerlerine kavuşmasını sağlayan yerlerdir. Bu yerlerde, bu sanayicilerimizin verimlilikleri artıyor ve orada daha rahat bir çalışma zeminine kavuşuyorlar. Bu maksatla, Sanayi ve Ticaret Bakanlığı, küçük sanayi siteleri yapı kooperatiflerine, ilgili fondan, düşük faizli, uzun vadeli krediler vermekte. Bu kredilerin yetersiz kalması sebebiyle, bunların inşaat süreleri de çok uzuyor. Genellikle, küçük sanayi siteleri kooperatif üyelerinin imkânları dardır; bundan dolayı da, devletin yardımını devamlı şekilde beklemektedirler.

Bu küçük sanayi siteleri uygulamalarına 1965 yılında başlanılmış, 1997 yılı sonuna kadar 291 adet küçük sanayi sitesi hizmete konulmuştur; 193 adedi halen devam etmekte, yeni proje halinde olan 32 adedi de işe başlamayı beklemektedir. 1998 yılı programında, bunlara ayrılan ödenek tutarı 7 trilyon liradır; ancak, mevcut projeler için gereken para ise, 149 trilyon liradır. Bu hesaba göre, projelerin gerçekleşmesi için yirmi yıla ihtiyaç vardır. Tabiî, yine, Türkiyemizin içborç stokunun yüksekliğini, daha doğrusu, uzun vadeli olmamasından kaynaklanan faiz baskısının menfi tesirlerini burada da görmekteyiz. Türkiye gerçek manada faiz baskısını duymaz haline geldiğinde, belki, organize sanayi bölgelerinden daha öncelikli olarak -çünkü, bunların tamamlanması için yirmi yıla, organize sanayi bölgelerinin tamamlanması için on yıla ihtiyaç vardı- küçük sanayi sitelerine daha çok yardımda bulunmamız gerekmektedir. O nedenle de, çok önem vermemiz gerektiği inancındayım.

Tasarının bu maddesiyle de bir sıkıntının kaldırılışını görüyoruz ve memun oluyoruz.

Bu bakımdan, bu maddeleri de desteklediğimizi ifade ediyor, hepinizi saygıyla selamlıyorum. (FP ve ANAP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Sayın Emmioğlu'na teşekkür ediyorum.

Söz sırası, İçel Milletvekili Sayın Saffet Benli'de.

Buyurun Sayın Benli. (FP sıralarından alkışlar)

SAFFET BENLİ (İçel) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; görüşülmekte olan 626 sıra sayılı vergi kanunları hakkında değişiklikleri öngören kanun tasarısının 60 ıncı maddesi, Katma Değer Vergisi Kanununun 17 nci maddesi üzerinde kişisel olarak söz almış bulunuyorum. Bu vesileyle, hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Ağrı Milletvekilimiz Sayın Sıddık Altay'ın konuyla ilgili olarak verdiği kanun teklifinin de Komisyonda dikkate alınmasından dolayı, komisyon üyelerine ayrı ayrı teşekkür ediyorum.

İlgili maddenin 4 numaralı fıkrasının (g) bendinde yapılan teknik bir değişikle, bir eksiklik giderilerek külçe gümüşün de KDV'den istisna tutulması sağlanmakta; yine, 4 numaralı fıkraya (k) bendinin eklenmesiyle, organize sanayi bölgeleri ile küçük sanayi sitelerinin kurulması amacıyla oluşturulan iktisadî işletmelerin arsa ve işyeri teslimleri KDV kapsamı dışına çıkarılmaktadır. Maddeyle getirilecek yeni durum, olumlu bir gelişme olarak kabul edilebilirse de -(g) bendinde “külçe altın” ibaresinden sonra konan “külçe gümüş” ibaresi için- aynı kanunun 23 üncü maddesinde sözü edilen "Özel matrah şekilleri" başlığı altındaki (e) bendinde "altından mamul veya altın ihtiva eden ziynet eşyaları ile sikke altınların teslim ve ithalinde matrah, külçe altın bedelleri düşüldükten sonra kalan matrahtır" denilmekteyken, külçe gümüş için böyle bir düzenleme mevcut değildir. Bakanlığın, burada, gümüş için matrah belirleme esaslarını da tespit etmesi gerekir diye düşünüyorum. Ziynet eşyasına dönüştürülen gümüşte KDV matrahının da, tıpkı külçe altında olduğu gibi açıklığa kavuşturulması gerekmektedir

4 numaralı fıkraya eklenen (k) bendinde ise, organize sanayi bölgeleri ile küçük sanayi sitelerinin kurulması amacıyla oluşturulan iktisadî işletmelerin arsa ve işyeri teslimleri de KDV'den istisna hale getirilmektedir.

Değerli milletvekilleri, kendimizi belirli kalıplar içinde sınırlamaya, tasnif etmeye o kadar alışmışız ki... Birtakım insanlar, bir araya gelmiş, güçlerini, varlıklarını birleştirmiş, Mersin Hurdacılar Sanayi Sitesi diye bir yer yapmışlar; her şey tamam, bir tek elektriğe ihtiyaçları var. Bunun için, devlete müracaat ediyorlar; gelen cevaba bakın: "Söz konusu sitenin enerji ihtiyacı, anılan sitenin küçük sanayi sitesi olmaması nedeniyle, kendileri tarafından karşılanması gerekmektedir. İmza, Cumhur Ersümer." Evet, arkadaşlar, kendi kendimizin etrafına sınırlar, tel örgüler germekte son derece ustayız. Nedir yani, küçük sanayi, büyük sanayi, orta sanayi, organize sanayi; her neyse... Şundan KDV alalım, bundan almayalım; şuna elektrik trafosu verelim, buna vermeyelim... Sanayiin ebadı, çapı ne olursa olsun, elbette, devlet, elinden gelen katkıyı yapmalıdır, kolaylığı göstermelidir; adı sanı ne olursa olsun, sanayi yatırımlarına gerekli ilgi ve alaka mutlaka gösterilmelidir; yani, demek istediğim, en az, koçlar kadar, kuzucukların da korunmaya, himaye görmeye hakları vardır. Bu konuda yapılabilecek değişikliklerin kısa sürede yapılarak, her türlü sanayi yatırımına -KDV muafiyeti de dahil- eşit muamele sağlanması gerekir.

Bu madde üzerinde yapılan değişiklik ve yeni ilaveyi olumlu buluyorum. Hayırlı olması dileklerimle; hepinize saygılar sunuyorum. (FP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Sayın Benli'ye teşekkür ediyorum.

Sayın Kul?..

EMİN KUL (İstanbul) – Vazgeçtim Sayın Başkan.

BAŞKAN – Sayın Beyreli; buyurun.

ALİ RAHMİ BEYRELİ (Bursa) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygılarımla selamlarım.

Görüşülmekte olan tasarının 60 ncı maddesiyle, Katma Değer Vergisi Kanununun 17 nci maddesinde değişiklik yapılmakta ve İstanbul Altın Borsası bünyesinde oluşturulması planlanan gümüş borsasında Katma Değer Vergisi uygulamasında, külçe gümüş teslimleri için vergi istisnası getirilmesi planlanmaktadır. Dolayısıyla, borsa tekniği açısından doğabilecek sıkıntıların şimdiden önüne geçme yolunda bir adım atılmıştır.

Madde hükmüyle, ayrıca, beş yıllık kalkınma planları ile icra programları çerçevesinde oluşturulan organize sanayi bölgeleri ve küçük sanayi sitelerinde hazırlanan arsalar ve inşa edilen işyerlerinin, kamu kurumları ve kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşları ile gerçek ve tüzelkişilerce oluşturulan iktisadî işletmelerce tesliminin Katma Değer Vergisinden istisna olunması sağlanmaktadır.

Bu düzenlemelerin ulusumuza hayırlı olmasını diliyorum.

Beni dinlediğiniz için teşekkür eder; hepinizi saygılarımla selamlarım. (DSP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Sayın Beyreli'ye teşekkür ediyorum.

Madde üzerindeki görüşmeler tamamlanmıştır.

Maddeyle ilgili 8 önerge vardır; geliş sırasına göre ilk dördünü okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan, çeşitli vergi kanunlarında değişikliği öngören 626 sıra sayılı yasa tasarısının 60 ıncı maddesi ile düzenlenen 3065 sayılı Katma Değer Vergisi Kanununun 17 nci maddesinin dördüncü fıkrasının sonuna aşağıdaki (l) bendinin ilavesi için gereğini arz ederiz.

Algan Hacaloğlu

İstanbul

Değişiklik metni:

"l – (i) Her türlü kitap, dergi, ansiklopedi, bülten ve gazete ile eğitim, kültür ve sanatı geliştirme ve yayma amaçlı her türlü yayın,

(ii) Eğitim ile kültürel ve sanat etkinlikleri amacıyla kullanılan, gazete kâğıdı dahil, her türlü defter ve kâğıt teslimleri,

BAŞKAN – Sıradaki diğer önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 3065 sayılı Katma Değer Vergisi Kanununun 17 nci maddenin "Diğer İstisnalar" başlıklı dördüncü fıkrasına (l) bendi olarak;

"(l) Konut yapı kooperatiflerinin ortaklarına konutlarının teslimi" şeklinde bir bent eklenmesini arz ve teklif ederiz.

Naci Terzi Yakup Budak

Erzincan Adana

Ahmet Doğan Celal Esin

Adıyaman Ağrı

Rıza Ulucak Muhammet Polat

Ankara Aydın

Mustafa Yünlüoğlu İsmail Coşar

Bolu Çankırı

Zülfikar Gazi Ömer Naimi Barım

Çorum Elazığ

Tevhit Karakaya Sıtkı Cengil

Erzincan Adana

Ahmet Çelik M. Sıddık Altay

Adıyaman Ağrı

Ziyattin Tokar Ömer Faruk Ekinci

Ağrı Ankara

Ersönmez Yarbay Musa Okçu

Ankara Batman

Feti Görür Altan Karapaşaoğlu

Bolu Bursa

Mehmet Aykaç Ömer Vehbi Hatipoğlu

Çorum Diyarbakır

Aslan Polat Şinasi Yavuz

Erzurum Erzurum

Bedri İncetahtacı Azmi Ateş

Gaziantep İstanbul

Mehmet Fuat Fırat Hüseyin Kansu

İstanbul İstanbul

Osman Yumakoğulları Hayrettin Dilekcan

İstanbul Karabük

Mustafa Kemal Ateş Osman Pepe

Kilis Kocaeli

Hanifi Demirkol Kahraman Emmioğlu

Eskişehir Gaziantep

Turhan Alçelik Saffet Benli

Giresun İçel

Zeki Karabayır Memduh Büyükkılıç

Kars Kayseri

Kemal Albayrak Hüseyin Arı

Kırıkkale Konya

Veysel Candan Metin Perli

Konya Kütahya

Hüseyin Olgun Akın Nezir Aydın

Ordu Sakarya

Ahmet Nurettin Aydın Abdulkadir Öncel

Siirt Şanlıurfa

Ahmet Feyzi İnceöz Kemalettin Göktaş

Tokat Trabzon

İsmail İlhan Sungur Şaban Şevli

Trabzon Van

Remzi Çetin Rıza Güneri

Konya Konya

Ahmet Derin Fikret Karabekmez

Kütahya Malatya

Sabahattin Yıldız Cevat Ayhan

Muş Sakarya

Latif Öztek Musa Demirci

Samsun Sıvas

Abdullah Arslan Bekir Sobacı

Tokat Tokat

Maliki Ejder Arvas Fethullah Erbaş

Van Van

İlyas Arslan Abdullah Örnek

Yozgat Yozgat

BAŞKAN – Sıradaki önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 626 sıra sayılı tasarının 58 inci maddesi ile, 3065 sayılı Katma Değer Vergisi Kanununun 17 nci maddesinin eklenen (k) bendinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

Mahmut Yılbaş

Van

"k) Organize sanayi bölgeleri ile küçük sanayi sitelerinin kurulması amacıyla oluşturulan iktisadî işletmelerin arsa ve işyeri teslimleri ile konut yapı kooperatiflerinin üyelerine konut teslimleri."

BAŞKAN – Son önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 626 sıra sayılı kanun tasarının 60 ıncı maddesi ile 3065 sayılı Katma Değer Vergisi Kanununun 17 nci maddesinin 4 numaralı fıkrasına eklenen (k) bendinden sonra gelmek üzere aşağıdaki (l) bendinin eklenmesini ve çerçeve maddesinin buna göre düzenlenmesini arz ve teklif ederiz.

l) Konut yapı kooperatiflerinin üyelerine konut teslimleri.

Metin Bostancıoğlu Metin Şahin

Sinop Antalya

Nihat Matkap Emin Kul

Hatay İstanbul

Mustafa İlimen Hilmi Develi

Edirne Denizli

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, şimdi, okunan önergeleri aykırılık derecesine göre işleme alacağım.

En aykırı önergeyi tekrar okutuyorum :

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 626 sıra sayılı tasarının 58 inci maddesi ile 3605 sayılı Katma Değer Vergisi Kanununun 17 nci maddesinin eklenen (k) bendinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

Mahmut Yılbaş Van

“k) Organize sanayi bölgeleri ile, küçük sanayi sitelerinin kurulması amacıyla oluşturulan iktisadî işletmelerin arsa ve işyeri teslimleri ile, konut yapı kooperatiflerinin üyelerine konut teslimleri.”

BAŞKAN – Önergeye Komisyon katılıyor mu efendim?..

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANVEKİLİ METİN ŞAHİN (Antalya) – Çoğunluğumuz yok; yalnız, uygun görüşle takdire sunuyoruz.

BAŞKAN – Hükümet?..

MALİYE BAKANI ZEKERİYA TEMİZEL (İstanbul) – Katılıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Önergeye Hükümet katılmaktadır, Komisyon takdire bırakmaktadır.

Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

Bu önerge kabul edildiği için, Sayın Metin Bostancıoğlu ve arkadaşlarının önergesi ile, Sayın Naci Terzi ve arkadaşlarının önergesi aynı hükmü ihtiva ettiğinden ve önergelerdeki istek de kabulle karşılanmış bulunduğundan, her iki önergeyi işlemden kaldırıyorum.

Son önergeyi tekrar okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan çeşitli vergi kanunlarında değişikliği öngören 626 sıra sayılı yasa tasarısının 60 ncı maddesiyle düzenlenen 3065 sayılı Katma Değer Vergisi Kanununun 17 nci maddesinin dördüncü fıkrasının sonuna aşağıdaki (l) bendinin ilavesi için gereğini arz ederiz.

Algan Hacaloğlu İstanbul

Değişiklik metni:

I - (i) Her türlü kitap, dergi, ansiklopedi, bülten ve gazete ile eğitim, kültür ve sanatı geliştirme ve yayma amaçlı her türlü yayın,

(ii) Eğitim ile kültürel ve sanat etkinlikleri amacıyla kullanılan, gazete kâğıdı dahil, her türlü defter ve kâğıt teslimleri,

BAŞKAN – Önergeye Komisyon katılıyor mu efendim?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANVEKİLİ METİN ŞAHİN (Antalya) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Hükümet?..

MALİYE BAKANI ZEKERİYA TEMİZEL (İstanbul) – Katılamıyoruz Sayın Başkan.

NİHAT MATKAP (Hatay) – Sayın Başkan, gerekçe okunsun.

BAŞKAN – Önergenin gerekçesini okutuyorum:

Gerekçe:

Eğitim, sanat ve kültürel faaliyetlerin toplumun bilgilenmesinin en önemli girdisini oluşturan kitap, dergi, ansiklopedi, bülten, gazete ve diğer ilgili yayınlar, bu amaçla kullanılan her türlü kâğıt ve defter teslimlerinin Katma Değer Vergisi kapsamı dışına çıkarılarak, bilgi çağına girilirken bu temel kesimin desteklenmesi Türkiye'nin kitap okuyan bir topluma dönüşmesine katkıda bulunulması amacıyla bu değişiklik önerilmiştir.

BAŞKAN – Önergeye Komisyon ve Hükümet katılmamıştı.

Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.

Maddeyi, kabul edilen önerge doğrultusundaki değişik şekliyle oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

Sayın Mahmut Yılbaş ve arkadaşlarının, 61 inci madde olarak yeni bir madde ilavesine dair önergeleri vardır.

Komisyon bu önergeye salt çoğunlukla katılabiliyor mu efendim?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANVEKİLİ METİN ŞAHİN (Antalya) – Katılamıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Komisyon katılamadığı için, bu önergeyi işleme koyamıyorum.

61 inci maddeyi okutuyorum:

MADDE 61. – 3065 sayılı Kanunun 29 uncu maddesinin 3297 sayılı Kanunla değişik 2 numaralı fıkrasının ikinci cümlesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.

"Şu kadar ki, 28 inci madde uyarınca Bakanlar Kurulu tarafından vergi nispeti indirilen teslim ve hizmetlerle ilgili olup yılı içerisinde indirilemeyen ve tutarı Bakanlar Kurulunca tespit edilecek sınırı aşan vergi iade olunur. Maliye Bakanlığı bu fıkranın uygulamasına ilişkin usul ve esasları tespit etmeye yetkilidir."

BAŞKAN – Doğru Yol Partisi Grubu adına, Sayın Mustafa Çiloğlu; buyurun efendim. (DYP sıralarından alkışlar)

DYP GRUBU ADINA MUSTAFA ÇİLOĞLU (Burdur) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; görüşülmekte olan vergi kanunu tasarısının 61 inci maddesi üzerinde, Doğru Yol Partisi Grubunun görüşlerini belirtmek üzere söz almış bulunuyorum. Bu vesileyle, Yüce Meclisi, şahsım ve Doğru Yol Partisi Grubu adına saygıyla selamlarım.

Tasarıdaki bu madde de, önemli değişiklikler getiren bir maddedir. Katma Değer Vergisi Kanununun 29 uncu maddesinin 2 numaralı fıkrasının ikinci cümlesi şu şekilde değiştirilmektedir: "Şu kadar ki 28 inci madde uyarınca Bakanlar Kurulu tarafından vergi nispeti indirilen teslim ve hizmetlerle ilgili olup yılı içerisinde indirilemeyen ve tutarı Bakanlar Kurulunca tespit edilecek sınırı aşan vergi iade olunur. Maliye Bakanlığı bu fıkranın uygulamasına ilişkin usul ve esasları tespit etmeye yetkilidir."

Evrensel vergileme teorisi ve pratiğindeki gelişmeler, tüketim vergileri alanında, tek oranlı, tek oran olamıyorsa az oranlı sistemler geliştirme yönündedir. Katma Değer Vergisi sistemi, tek veya 2 veyahut 3 oran üzerine kurulu bir tüketim vergisi sistemidir. Verginin tek oranlı olması, uygulama ve denetim kolaylığı yanında, sistemde basitlik ve açıklığı da sağlamaktadır.

Katma Değer Vergisi sistemimiz, genel oran ve temel gıda maddeleri için indirimli oran olmak üzere, başlangıçta 2 oranlı bir sistem olarak uygulamaya konulmuştur. Maalesef, bu noktada kalınamamıştır; dünyadaki gidişin aksine, bu alanda da -daha çok, politik sebeplerle- tersine gelişmeler yaşandı. Şu anda, Katma Değer Vergisinde, ihraç kabiliyeti olan tarımsal ürünler ile 150 metrekareyi aşmayan konut teslimlerinde yüzde 1, temel gıda maddelerinde yüzde 8, genel oran yüzde 15, lüks mal ve hizmetler için yüzde 23, motor silindir hacmi 2 001 ve daha yukarı olan otomobiller için yüzde 40 oranları uygulanmaktadır.

Görüldüğü üzere, sistemimizde genel oran yüzde 15'tir. Doğru olan, yüzde 15 genel oranı ile temel gıda maddeleri için kabul edilen yüzde 8 oranını muhafaza etmektir; diğer 3 oranın iptali yoluna gidilmelidir.

Tasarıda, açıklamalarımızın aksine, çok tehlikeli, Katma Değer Vergisi ilkeleriyle bağdaşmayan, hatta, Anayasaya uygunluğunun tartışılması gereken bir düzenleme getirilmektedir. Uygulanmakta olan mevcut yasanın 29 uncu maddesinin 2 numaralı fıkrasının ikinci cümlesi "Şu kadar ki 28 inci madde uyarınca Bakanlar Kurulu tarafından vergi nispeti indirilen sadece temel gıda maddeleri ile ilgili olup indirilemeyen vergi iade olunur" şeklindedir. Kanun, ancak temel gıda maddelerini tasrihen belirtmiş ve bunlara indirimli oran uygulanması halinde, indirilemeyen verginin iadesini kabul etmiştir.

Halbuki, tasarıyla getirilen yeni düzenlemeye göre, Bakanlar Kurulunca vergi oranı indirilen bütün mal ve hizmetler için, Bakanlar Kurulu, indirilemeyen verginin iadesine karar verebilecektir. Bu yetki devri, mal ve hizmetler için verginin kaldırılması yetkisinin, genel bir tarzda, Bakanlar Kuruluna devri niteliğindedir. Zira, Bakanlar Kurulu, herhangi bir mal ve hizmetin vergi oranını indirmek suretiyle, bu mal ve hizmetin üretiminden başlayarak, tüketim safhasına kadar geçen devrelerde oluşan ve malın, hizmetin bünyesine giren tüm verginin iadesine karar verebilecektir. Bu yetki devri, Parlamentonun vergi koyma veya kaldırma hakkının icra organına devri anlamındadır. Böyle bir genel düzenlemenin, genel yetki devrinin Anayasaya uygun olmadığı kanaatini taşıyoruz.

Kanun, halen, bu konuda yetki devrini, sadece temel gıda maddeleri için öngörmüştür. Hükümet, temel gıda maddelerinin dışında hangi mal ve hizmetler için vergiyi kaldırma yetkisi istediğini açıkça ortaya koymalıdır. Parlementonun bunu istemesi ve bilmesi, vazgeçemeyeceği bir haktır ve aynı zamanda görevidir.

Hükümete tanınan genel bir yetki devrinin iki büyük sakıncası olacaktır.

Birincisi, mal ve hizmet üretenler, bu mal ve hizmetlere vergi iadesi tanınarak bunların vergi dışına çıkması konusunda Hükümeti baskı altına alacaklardır; bu, kaçınılmaz bir şeydir. Böyle bir imkân, bundan faydalanma talep ve baskılarını beraberinde getirecektir.

İkinci önemli husus, Hükümetin, kendilerine tanınan genel bir vergi iadesi ve bu yolla vergiyi kaldırma hakkını, hangi mal ve hizmetler için kullanacağıdır. Halen uygulanmakta olan yasada, bu imkânın sadece temel gıda maddeleri için tanınmış olması ve bunun yasada açıkça belirtilmesinin bir gerekçesi ve sebebi vardır; bu malların, temel gıda maddesi niteliğine sahip oluşudur, kanun bunu açıkça belirtmiştir; genel bir yetki devrini kabul etmemiştir.

Şimdi, genel bir yetki devrini Hükümetin ne şekilde kullanacağı sorusuna hep birlikte cevap aramalıyız. Hükümet, bu yetkiyi, her çeşit mal ve hizmet için kullanabilecektir. Bütün mal ve hizmetler için genel bir tarzda kullanıldığını varsayarsak, Katma Değer Vergisi, bir anlamda uygulamadan kalkmış olur. Bu, çok ileri bir yorum olsa da, böyle bir yetkiyi, yasama organı, icraya kayıtsız şartsız devredebilir mi?

Öte yandan, Hükümet, bu yetkisini, şu sektör, bu baskı grubu, (A) malı, (B) hizmeti için kullanırsa, buna kim engel olacaktır? Mesela, lüks bir mal için, zaman zaman görüldüğü üzere, vizon kürk tesliminde uygulanan oranı lüks otomobil sahibi için kullanırsa, buna kim ne diyebilecektir? Bunların cevabı verilmeden, tasarıda mal ve hizmet açıkça belirtilmeden, Parlamento, vergi koyma veya kaldırma niteliğindeki bir yetkiyi devretmemelidir.

Şimdi şu soruyu soralım: Hükümet, böyle bir yetkiyi niçin istiyor? Bazı mal ve hizmet grupları için gerekli olabilir; ama, bu, açıkça ortaya konulmalıdır; bu, tasarıda belirtilmelidir. Acaba bunu belirtmenin ne sakıncası vardır ki, Hükümet, genel bir yetki devri talebiyle Parlamentoya gelmiştir?

Evrensel vergi teorisine, vergileme alanındaki evrensel değişmelere ters olan 3065 sayılı Kanunun 29 uncu maddesinin 2 nolu fıkrasının ikinci cümlesine ilişkin değişiklikler, tasarıdan çıkarılmalıdır. Böyle bir yetki devrini kabul etmek, Parlamento için pek iyi olmasa gerek; Hükümet için de şeffaflıktan ve açıklıktan kaçıştır; biraz da utanç vericidir. Böyle bir yetki, vergi oranı indirimi taleplerini de yoğun bir şekilde gündeme getirir ki, sonuçta, vergi kayıpları ortaya çıkar. Bu durumdaysa, gelir idaresi, gelir bütçesiyle ilgili isabetli gelir tahmini yapamaz.

Anayasamızdaki alt ve üst sınırları yasada belirtilmek suretiyle Bakanlar Kuruluna tanınmış olan indirim hakkı, âdeta, genel, sınırsız ve belirsiz hale getirilmiş olmaktadır. Kaldı ki, böyle bir sınırsız düzenleme, Katma Değer Vergisindeki indirim ve hâsılat ile Katma Değer Vergisi ilişkisini de bozar. Doğru olanı, hangi mal ve hizmetler için iade hakkı tanınacağının, halen olduğu gibi, kanunda açıkça belli edilmesidir.

Bu nedenle, bir kez daha, tasarının bu maddesindeki genişlik ve belirsizlik giderilmeli ve düzeltilmelidir diyor; Doğru Yol Partisi Grubu ve şahsım adına, Yüce Meclise saygılar sunuyorum. (DYP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Sayın Çiloğlu'na teşekkür ediyorum.

SALİH KAPUSUZ (Kayseri) – Fazilet Partisi Grubu adına Abdüllatif Şener konuşacak.

BAŞKAN – Fazilet Partisi Grubu adına, Sayın Abdüllatif Şener; buyurun. (FP sıralarından alkışlar)

FP GRUBU ADINA ABDÜLLATİF ŞENER (Sıvas) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Fazilet Partisi Grubu adına hepinize saygılar sunuyorum.

Görüşmekte olduğumuz tasarının 61 inci maddesiyle, Katma Değer Vergisi iadelerinde yeni bir düzenleme yapılmaktadır. Bildiğiniz gibi, mükellefler, bir aylık dönem içerisinde aldıkları mal ve hizmetlere yaptıkları harcamalar için ödedikleri Katma Değer Vergisini, sattıkları mal ve hizmetler için tahsil ettikleri Katma Değer Vergisinden indirmek suretiyle, aradaki farkı, ertesi ayın 25'ine kadar, bağlı bulundukları vergi dairesine beyan etmektedirler ve ödenecek Katma Değer Vergisi de bu esaslar dahilinde tespit edilmekte, aradaki farkı vergi dairesine ödemektedirler; ancak, bu uygulama, yani, ödedikleri Katma Değer Vergisinin, tahsil ettikleri Katma Değer Vergisinden indirilerek aradaki farkın ödenmesiyle ilgili düzenleme, değişik maddelerde istisna ve farklı uygulamalarla karşılaşmaktadır. Örneğin, eğer mükellefler, Katma Değer Vergisi istisnasına tabi iseler, ödedikleri Katma Değer Vergisini tahsil etmektedirler; yani, kendilerine iade edilmektedir. İhracatta Katma Değer Vergisi uygulaması, bu esasa göre yapılmaktadır. Mükellefler, eğer bir malı ihraç etmişlerse, o malın bünyesinde bulunan, daha önce ödemiş oldukları Katma Değer Vergisini, iade olarak almaktadırlar.

Bir de, Katma Değer Vergisi oranı Bakanlar Kurulu kararıyla düşük tutulan mallarla ilgili olarak, Maliye Bakanlığınca, indirilemeyen Katma Değer Vergisinin maliyete ilave edilmesini kararlaştırmak mümkündür. Örneğin, gazetelerin satışlarında Katma Değer Vergisi oranı yüzde 1 olarak belirlenmiştir; gazeteler, satın aldıkları mal ve hizmetler için yüzde 15 ilâ yüzde 23 arasında Katma Değer Vergisi öderler ve kendileri, gazeteyle birlikte yüzde 1 Katma Değer Vergisi tahsil ederler. Böylesi durumlarda ise, yani, ödedikleri Katma Değer Vergisinin, tahsil ettikleri Katma Değer Vergisinden düşük bulunduğu hallerde ise, bu fark gider olarak yazılmaktadır.

Bu uygulama, 1995 yılındaki 50 sıra numaralı Katma Değer Vergisi Tebliğiyle, bu tebliğe istinaden, gazetelerin, televizyon, buzdolabı ve değişik malları promosyon olarak vermelerinde de uygulanagelmiştir. Ancak, yapılan bu düzenleme, haksız Katma Değer Vergisi ödemelerini ortaya çıkarabilecek bir düzenlemedir.

Aslına bakarsanız, bu tasarının her bir maddesi, bir çıkar grubu tarafından takip edilmektedir ve izlenmektedir. Her maddenin peşine bir çıkar grubu takılmıştır; bu 61 inci maddenin peşine de, maalesef, çanak çömlek vesaire dağıtan, promosyon uygulaması yapan gazete ve medya patronları takılmış bulunmaktadır. Çünkü, eğer bu madde kabul edilirse, bununla birlikte, bu medya kuruluşlarının promosyon olarak dağıtmış oldukları ve gazete satışlarında uyguladıkları yüzde 1 tahsil edilen KDV ile ödedikleri KDV arasındaki farklar kendilerine iade olunacaktır ve açıkçası, bu maddeyle birlikte, milyarlarca, hatta trilyonlarca liralık bir iade hakkı doğacaktır. Yani, özet olarak belirtmek gerekirse, 61 inci madde, bu düzenleniş biçimiyle, medya patronlarına, promosyon vesilesiyle, milyarlarca, trilyonlarca liranın iadesini sağlayabilecek bir uygulamadır.

Maalesef, bütünü içerisinde değerlendirildiği takdirde açıkça görülmektedir ki, bu tasarının birinci niteliği, dayatmacı, tehditçi ve suçlayıcı devlet anlayışını ortaya çıkarmaktır. Bugün, Türkiye'de vergi reformu yapılacaksa, yapılacak vergi reformundaki temel hedef, temel anlayış şu olmalıdır: Bugün, devlet, Maliye, bütün vatandaşları vergi sorumluluğu sebebiyle incelediği takdirde, vergi farkı yakalayabilecek konumdadır. Bundan dolayıdır ki, Türkiye'de hiçbir mükellef "benim alnım aktır, hesaplarım incelendiği takdirde, Maliye benden hesap soramaz" diyememektedir. Bunun sebebi, mükelleflerin vergi kaçırma eğilimi değil, aksine, vergi mevzuatının, ekonomik yapıyı kavrayamamasından kaynaklanmaktadır. Bu bakımdan, eğer bir vergi reformu ortaya çıkarılacaksa, mevzuatın ekonomiyi kavrayacağı yapıya kavuşturulması, yerli ve yersiz bir şekilde mükelleflerin suçlanacağı yapının tasfiye edilmesi lazımdır. Ancak, mevcut yapıdaki bu zaafa rağmen, açıkça görülmektedir ki, bu tasarıyla birlikte, dayatmacı ve tehditçi anlayış, vergi sisteminde daha da pekişmektedir.

Evet, belirsiz, önü açık vergi konularının yerleştirildiği bu tasarı, cezaların ağırlaştırıldığı, cezalara dahi gecikme zammının uygulanacağı bu tasarı, tehditçi devlet anlayışını pekiştirecek bir özelliğe sahiptir. Mükelleflerin yıllık zor çıkardığı bilançoların ve hesapların üçer aylık dönemler içerisinde çıkarılma zorunluluğunun getirilmesi de, yine aynı şekilde, mükellefleri, baskı ve tehdit altında tutabilecek özellikler taşıyan düzenlemelerdir. Ancak, bu tehditçi devlet anlayışı, aslına bakarsanız, Hükümetin, zaten, diğer konulardaki anlayışının kendisidir. Bugün, Türkiye'de, din ve vicdan özgürlüğü, fikir ve düşünce özgürlüğü yoktur; insanlar, düşüncelerinden dolayı, inançlarından dolayı, düşüncelerini ifadeden dolayı baskı altındadırlar. Baskıcı bir devlet anlayışını ortaya çıkaran bir İktidarla karşı karşıyayız ve getirmiş oldukları bu vergi tasarısı da, aynı baskıcı ve tehditçi devlet anlayışını ortaya çıkaran özelliklere sahiptir.

Bu Hükümetin ikinci bir özelliği vardır; o özellik de, millet iradesiyle kurulmadığı için, sandıktan çıkmadığı için, Mecliste millet iradesi çarpıtıldığı için kurulmuş ve teşekkül etmiş bir İktidar olduğu için, bu İktidara destek veren, bu İktidarın ortaya çıkmasına sebep olan gruplara peşkeşler, yağmalar ve talanlar getirmesidir. (FP sıralarından alkışlar)

Genel olarak, anlayışı ve hükümet etme politikası bu olan bu İktidar, maalesef, bu vergi tasarısıyla da, aynı zamanda, peşkeşler ve yağmalara çanak tutmaktadır. İşte, İzmit'teki 1 600 dönümlük SEKA arazisinin Ford-Koç ortaklığına bedava verilmesi... 20 trilyonluk bir peşkeş var burada; bu, gensoru konusudur ve görüşülecektir. Ancak, aynı firmaya, aynı Koç-Ford ortaklığına, bu vergi tasarısıyla birlikte, geçen maddelerde yüzde 200'lük yatırım indirimi hakkı tanınmıştır. Bir tek firma için veya birkaç firma için önceden ayarlanmış, sınırları, limitleri belirtilmiş bir peşkeş bu vergi tasarısının içerisine sokulmuştur; ama, bunu yadırgamıyoruz; çünkü, bu peşkeşler ve yağmalar bu İktidarın diğer icraatlarındaki temel anlayışlarından biridir; bir vergi tasarısına bunu yansıtmaları elbette ki, doğaldır ve tabiîdir; ama, bu 61 inci maddeyle birlikte, Hükümetin diyet borcu ödemek zorunda olduğu bir başka gruba daha peşkeş vardır; bu da, medya patronlarına peşkeştir. (FP sıralarından alkışlar) Milyarlarca, trilyonlarca liralık promosyon bahanesiyle vergi iadeleri, bu gazetelere, patronlara vesaireye peşkeş çekilecektir. Onun için, bu tasarı, zaten, bu maddeye gelinceye kadar yeterince malul hal almıştır, malul vaziyete girmiştir; ancak, bu maddenin tasarıdan çıkarılması gerekmektedir. Bu konuda, Sayın Komisyonun, Hükümetin ve Meclisin mutabakat sağlaması ve bu 61 inci maddenin tasarıdan çıkarılmak suretiyle veya yeniden düzenlenmek suretiyle, bu promosyon vesilesiyle, vergi peşkeşinden İktidarın da ülkenin de kurtarılması lazımdır.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

ABDÜLLATİF ŞENER (Devamla) – Evet, arazi peşkeşleri, çevre peşkeşleri, kıyı peşkeşlerine bir de vergi peşkeşleri eklenmesin diyoruz; hepinize saygılar sunuyoruz. (FP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Sayın Şener'e teşekkür ediyorum.

Sayın Milletvekilleri, kanun tasarısı, vergi kanunu tasarısı olduğu için, bütçe kanunlarına benzer mahiyette, Hükümetin genel siyaseti, bu kanun tasarısı vesilesiyle eleştirilebilir; ben de, konu üzerinde konuşulması gerekliliğini, bu tolerans içerisinde değerlendirip arkadaşlara müdahale etmiyorum; ancak, Sayın Şener'in konuşmasında, bugünkü Hükümetin, millî irade sonucu görev başına gelmediği iddiası, doğrudan doğruya Meclise yönelmiş bir itham olur.

Değerli arkadaşlarım, bu Meclisin teşekkül ettiği 1995 seçimlerinde hiçbir parti doğrudan doğruya iktidara gelmedi. Bu Meclis birtakım koalisyonlarla icra organını çıkarabilecek bir yapıda teşekkül etti. Bu icra organı da, değişik zamanlarda, Yüce Meclisin verdiği güvenoyuyla değişik hükümetler çıkardı. Bunların hepsi millî iradeye dayanır. Bundan sonra da, yine, bu Mecliste yeni hükümetler kurulur, güvenoyu alırsa, onları da millî iradenin meydana getirdiği hükümetler saymak durumundayız.

FİKRET KARABEKMEZ (Malatya) – Milletvekili transferlerine dayanıyor bu Hükümet.

BAŞKAN – Aksi halde, Meclis ile millî irade arasında bir kopukluk iddiası ortaya çıkar ki, o zaman iktidarıyla, muhalefetiyle burada görev yapan bütün milletvekili arkadaşlarım kendilerini yaralamış olurlar.

Bir yanlış anlamaya mahal vermemek bakımından Sayın Şener'in bu beyanını düzeltmiş oluyorum.

Teşekkür ederim.

ABDÜLLATİF ŞENER (Sıvas) – Sayın Başkan, müsaade ederseniz, oradaki maksadımı ifade edeyim. Maksadım, sizin söylemek istediğinizden daha farklıdır.

BAŞKAN – Hükümetlerin kuruluşunda değişik çıkar gruplarının çalışmaları olabilir. Zaten, siyasî partiler de değişik çıkar gruplarını temsil ederler; bunlar uzlaşırlar, koalisyon kurarlar. Sizin "Hükümet diyet borcu ödüyor" vesaire sözlerinize ben karşı çıkmıyorum. Onlar, tamamen, Hükümetin değerlendireceği, bu Hükümete destek veren partilerin değerlendireceği konudur. (FP sıralarından alkışlar) Meclis Başkanlığı olarak benim onlara söyleyeceğim bir şey yok; ama, Meclisin milleti temsil etmediği gibi bir iddiaya her birimiz karşı çıkmak durumundayız.

ABDÜLLATİF ŞENER (Sıvas) – Öyle söylemedim.

BAŞKAN – Bu Meclisin Başkanı olarak da öncelikle ben karşı çıkarım.

ABDÜLLATİF ŞENER (Sıvas) – Sayın Başkan, düzeltme zorunluluğu hissediyorum...

BAŞKAN – Buyurun, düzeltin o zaman.

ABDÜLLATİF ŞENER (Sıvas) – Çünkü, o şekilde ifade etmedim. Söylemek istediğim husus şudur: Mecliste millî irade çarpıtılmıştır. Nasıl çarpıtılmıştır; sandıktan çıkan partiler arası milletvekili dağılımı, transferler suretiyle yer değiştirmiştir. Sandıktan çıkan millet iradesidir. Dolayısıyla, partilerin Meclisteki milletvekili sayıları sandıktan çıkan olmadığı için, bu Mecliste millî irade çarpıtılmıştır. Dolayısıyla, Hükümet de sandıktan çıkan iradeyi yansıtmıyor.

MUSTAFA GÜVEN KARAHAN (Balıkesir) – Siz, transferler yapmadınız mı hiç?!

BAŞKAN – Sayın Şener, bunun ölçüsü Genel Kurulda yapılan güven oylamasıdır; anayasal ölçüsü budur efendim.

Teşekkür ederim.

Yozgat Milletvekili Sayın Kâzım Arslan, buyurun. (FP sıralarından alkışlar)

KÂZIM ARSLAN (Yozgat) – Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; görüşülmekte olan 626 sıra sayılı vergi yasa tasarısının 61 inci maddesi üzerinde kişisel görüşlerimi ifade etmek istiyorum.

Bu maddenin kabulü halinde, Katma Değer Vergisi Kanununun 29 uncu maddesinin ikinci fıkrasının ikinci cümlesi değiştirilmiş olacak. Mevcut yasa "şu kadar ki 28 inci madde uyarınca Bakanlar Kurulu tarafından vergi nispeti indirilen sadece temel gıda maddeleriyle ilgili olup indirilemeyen vergi iade olunur" derken, bu cümlenin değiştirilmesiyle "şu kadar ki 28 inci madde uyarınca Bakanlar Kurulu tarafından vergi nispeti indirilen teslim ve hizmetlerle ilgili olup yılı içerisinde indirilemeyen ve tutarı Bakanlar Kurulunca tespit edilecek sınırı aşan vergi iade olunur" şeklinde değiştirilmektedir.

Yani, ne yapılmış oluyor bu şekilde; mevcut yasaya göre sadece temel gıda maddeleri için indirimli oran uygulanması halinde indirilemeyen verginin iadesi mümkünken, yapılacak bu yeni düzenlemeyle, Bakanlar Kurulunca vergi oranı indirilen bütün mal ve hizmetler için indirilemeyen verginin iadesi mümkün olacaktır. Böylece, indirim sınırı genişletilmekte, daha doğrusu, sınırsız bir hale gitirilmekte ve bu konuda da Bakanlar Kurulu yetkili kılınmaktadır; yani, burada, çok geniş bir yetki devri söz konusudur.

Böylesine geniş kapsamlı ve istismar edilmeye, kötüye kullanılmaya müsait bir yetki devri ne derece doğrudur; bunu, Meclisin takdirlerine bırakıyorum. Bunun üzerinde çok düşünmemiz lazım. Bu şekilde bir yetki devri, Meclisin vergi koyma ve kaldırma hakkının Hükümete devri anlamına gelir ki, buna hakkımız yok sanıyorum.

Mevcut durumda, sadece temel gıda maddelerini kapsayan bir yetki devri söz konusu idi; şimdi ise, bir sınır konmuyor, sınır kaldırılıyor. Bu düzenleme yapılırken, bu yetkinin hangi hizmet ve mallar için istendiği, burada, açıkça belirtilmelidir. Hükümet böyle yapmaz ise, birtakım baskılara maruz kalabilecektir. Birtakım baskı grupları, güç odakları, bu yetkinin kendi menfaatları doğrultusunda kullanılmasını isteyebileceklerdir. Çoğu zaman, daha önce örneklerini yaşadığımız üzere, bunda da muvaffak olacaklardır. Mesela, Hükümet, bu yetkiyi lüks bir tüketim malı için kullanırsa, kim ne diyebilir?.. Yine, mesela, bu yetki, bazı medya gruplarının promosyon kampanyaları sebebiyle maliyeyle arasında bulunan ve mahkemelere de intikal etmiş KDV ile ilgili bazı sorunlarının dördüncü kuvvet "medya" lehine neticelenmesi için kullanılırsa, kim ne diyebilecektir?..

Hükümet, bu sorulara, mantıklı ve tatmin edici cevap vermek zorundadır. Hükümet, bu yetkiyi niçin istediğini açıklamak zorundadır. Hangi baskı gruplarının ve hangi güç odaklarının böyle bir değişikliğe ihtiyacı olduğunu burada söylemek zorundadır. Bu hususu, milletimiz bilmek zorundadır. Yoksa, bunu açıklamakta bir mahzur mu vardır ki, Hükümet birtakım yuvarlak ve muallak ifadelerin arkasına gizlenme ihtiyacı duymaktadır?.. Sonra, böyle bir uygulama bir defa başladı mı, bunun arkası kesilmeyecek, bu ise, vergi ve gelir sistemini altüst edebilecektir. Hükümet, şeffaf ve açık olmalıdır. Gerçek niyetini burada söylemeli, belirsizliği gidermelidir.

Biraz önce de ifade ettim; bu değişikliğin bazı medya kuruluşlarının promosyon kampanyalarından doğan KDV ile ilgili sorunlarını halletmek için yapıldığı yolunda endişe ve şüpheler vardır. Bilindiği gibi, süreli yayınlarda KDV oranı yüzde 1, gazetelerin promosyon olarak dağıttığı ürünlerde ise yüzde 15 ile yüzde 23 arasındadır. Gazeteler, bu oranın yüzde 1 olarak uygulanmasını istemektedir. Halbuki, gazeteler, aynı zamanda, bu işin ticaretini yapmaktadır. Zaten, İstanbul'da bir vergi dairesi de -Halkalı Vergi Dairesi de- bunu, bu şekilde değerlendirdi ve gazetelerden, basın kuruluşlarından, yasal KDV'yi tahakkuk ettirdi. Bununla ilgili dava halen devam etmektedir. Bir medya grubu, bu işlemin kültürel promosyon kabul edilmesini ve yüzde 1 KDV uygulanmasını istemektedir. Promosyonla ilgili yasayı, yasal boşluklar ve ihmallerden faydalanarak ihlal edenlere, yeni bir istismar ve haksız kazanç kapısı açılmamalıdır. Sonra, bu düzenleme niye geriye dönük yapılıyor; burada da bir art niyet sezmemiz mümkündür.

Saygılar sunuyorum. (FP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Sayın Arslan'a teşekkür ediyorum.

MALİYE BAKANI ZEKERİYA TEMİZEL (İstanbul) – Sayın Başkan...

BAŞKAN – Bu aşamada, Hükümet söz istemiştir.

Buyurun Sayın Bakan.

MALİYE BAKANI ZEKERİYA TEMİZEL (İstanbul) – Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; yapılan düzenlemelerle ilgili olarak kamuoyu yanıltılmaya çalışıldığı anda kürsüye çıktığımızı biliyorsunuz. Üzülerek belirtmek gerekir ki, şurada yapılan düzenlemelerle, şu ana kadar maddeye getirilen eleştiriler arasında uzaktan yakından bir bağlantı yoktur.

Yapılan düzenleme nedir: Yapılan düzenleme, Katma Değer Vergisinin mantığına uygun olarak, şimdiye kadar ki uygulamalar sırasında ortaya çıkmış olan sorunların ışığında, geçmişe dönük olarak değil Sayın Arslan, eğer, bundan sonraki geçici maddelere baksaydınız, bu düzenlemenin geçmişe dönük olarak yapılmadığını; ancak, bundan sonraki uygulamaları kapsayacağını çok somut olarak görürdünüz; çünkü, biz, geçmişte oluşmuş olan olumsuzlukları ortadan kaldırmak için bu düzenlemeyi getirdik.

Hepinizin bildiği gibi Katma Değer Vergisi sistemi, nihai tüketiciden alınmak üzere, daha önceki aşamalarda tahsil edilen vergilerin mahsubunu öngörür. Peki, daha önceki aşamalarda tahsil edilen vergi yüksek oranda, nihai aşamada tahsil edilen vergi de Bakanlar Kurulu kararıyla indirilmiş ve yüzde 1'e indirilmişse, o zaman, satıcının üzerinde yığılan vergiler ne olur; Katma Değer Vergisi sisteminde, satıcının üzerinde yığılan bir şeyin kalmaması gerekir; çünkü, bu sisteme aykırıdır. Bunu bir şekilde yansıtması gerekir; çünkü, bu Gelir Vergisi değildir, Kurumlar Vergisi değildir, adı üstünde Katma Değer Vergisidir; dolayısıyla, Katma Değer Vergisi, mantığının içerisinde bir iade sistemi taşır. Biz daha önceden, hiçbir zaman, böyle sektörlerde iade doğuracak bir oran belirlemeyeceğimiz varsayımıyla, iade mekanizmasını doğru dürüst düzenlememişiz; ancak, daha sonradan da, Bakanlar Kurulu kararlarıyla, yüzde 1'lik, yüzde 8'lik oranlar belirlemişiz. Yüzde 8'lik oranlar belirlemişiz; ama, o yüzde 8'lik ürüne girdi teşkil eden ürünlerin Katma Değer Vergisi yüzde 15 olmuş, yüzde 23 olmuş. Yüzde 23'le giren bir şeyi yüzde 1'le veya yüzde 8'le sattığınız zaman ne olacak bu Katma Değer Vergisi?! Bir yerde çözülmesi lazım. Bunun iki çözümü vardır: Ya birikenlerin hepsini yıl sonunda gider yazdırırsınız -bu, mükellef aleyhine olmakla beraber Hazine lehinedir; uygulanabilir- ya da iade sistemi kurarsınız; ancak, iade sistemi kurduğunuz zaman da, her kuruşu, her küsuratı iade etmeye kalkarsanız, vergi dairesini bu iş yükünün altında boğarsınız. O zaman, hangi sınırın üzerindekileri iade olarak kabul etmeyeceğim ya da hangi sınırdan sonra bunları hâlâ mahsup edilebilir olarak göreceğim, gelecek yıllara aktartacağım diye bir yetkiye sahip olmanız gerekir. İşte, burada, Bakanlar Kuruluna verdiğiniz yetki sadece bu. Acaba, 5 milyar mı iade edeyim, yoksa 10 milyar mı iade edeyim; bu, Maliye Bakanlığının teklifi üzerine, mükelleflerin konumları, iade isteyenlerin sayısı, iş yapısı veya iş yoğunluğu dikkate alınarak yapılacaktır.

Değerli arkadaşlar, şu anda, kitabı ele alalım; gazeteye biraz sonra geleceğim çünkü. Kitapta, kâğıt yüzde 8'le gelir, mürekkep yüzde 15'le gelir, basım hizmetleri yüzde 15'ledir, girdilerin aşağı yukarı tamamı yine yüzde 15'ledir; ancak, çıktısının oranı yüzde 8'dir. Peki, bu yığılan Katma Değer Vergilerini kitapta ne yapacağız? Kümülatif olarak, yıllardan beri, yığıla yığıla gelmiş, şu anda, gerçekten yüz milyarlarca liraya ulaşmıştır; o doğru. Aynı şekilde leasing şirketleri; her türlü girdisi yüzde 15'tir; ancak, bunların çıkışlarını Bakanlar Kurulu yüzde 1 olarak belirlemiş, yıllardan beri belirlemiş; yeni bir belirlenme falan değil. Konut kooperatifleri aynı şekilde. Şimdi, her ne kadar, biraz önce verilen bir önergeyle bu sistem değiştiyse de, şimdiye kadar, demiri, çimentosu, giderlerinin hepsi yüzde 15'le girmiş, yüzde 1 Katma Değer Vergisine tabi tutulmuş. Ne olacak peki bu yığılanlar; gider de yazamıyorsunuz. Aynı şekilde, konut yapı kooperatiflerine iş yapan müteahhitler; her türlü girdisi yüzde 15; ancak, kooperatiften yüzde 1 Katma Değer Vergisi alıyor. Ne yapacak bu üstlendiği Katma Değer Vergilerini?!

Değerli arkadaşlar, bir vergi düzenlemesi, hiçbir zaman, birkaç kötü niyetliyi engelleyeceğim diye, iyi niyetli yüzbinlerce insanı cezalandırmaya yönelik olmaz; bizim Katma Değer Vergisi sistemimiz budur, o nedenle de şimdiye kadar gerçekten yığılmıştır.

Geçmişe yönelik olarak bunların hepsinin telafisi daha mantıklı ve adaletli olmaz mıydı; belki olurdu; ancak, açık söyleyeyim, yani, yıllardan beri gelen, kendisine göre kurulan bir sistemi birden bire iadeyle geriye yöneltmek yerine -tamam, geçmişte olan olmuştur; ama- bundan sonra Katma Değer Vergisi mantıklı işlesin. Geriye dönük iade yoktur bunda, bundan sonraki konuşacağımız geçici maddede bunu göreceksiniz "geçmişe dönük iade olmasın; ama, bundan sonra -şu saydığım- girdileri yüksek, çıktıları düşük oranda Katma Değer Vergisine tabi olanlarda elbette ki bu iadeler yapılsın; çünkü, bu hakkaniyetin gereğidir, Katma Değer Vergisinin gereğidir" demişiz.

Şimdi, burada, gazete ve dergilerle ilgili olarak, Hükümetimizin medya patronlarına birtakım peşkeşler çektiği imalarında bulunuluyor. Değerli arkadaşlar, 50 numaralı Katma Değer Vergisi Genel Tebliği yıllardan beri yürürlüktedir. 50 numaralı Katma Değer Vergisi Genel Tebliği, promosyonların yüzde 1 oranında Katma Değer Vergisine tabi tutulmasını; ancak, geri kalan yüzde 1 ile yüzde 15 arasındakilerin de gider olarak yazılması hükmünü amirdir ve bu, yıllardan beri uygulanmaktadır -53 üncü ve 54 üncü Hükümetler de uyguladı bütün bunların hepisini- işte, değiştirmeye çalıştığımız da budur gördüğünüz gibi. Demek ki, bazı şeyler yeni yeni yapılıyor falan değil, yıllardan beri, tebliğle, zaten uygulanageliyor bunların hepsi. Ee, nerede kaldı peki, promosyonlar nedeniyle onlara, bunlara çekeceğimiz peşkeş?! Eğer buna peşkeş diyorsanız, zaten çekilmiş.

MEMDUH BÜYÜKKILIÇ (Kayseri) – Kötü misal emsal teşkil etmez Sayın Bakan.

MALİYE BAKANI ZEKERİYA TEMİZEL (Devamla) – Bundan sonra da, şu andan itibaren, çok net olarak belirtiyoruz, zaten, Katma Değer Vergisini yüzde 15 olarak tahsil ettikleri zaman, onlarda iade sorunu olmuyor; daha önceki ödemeleri ile bundan sonraki tahsilatlarını birbirinden mahsup edip, bütün Katma Değer Vergisi mükelleflerinde olduğu gibi, mahsuptan sonra doğmayan Katma Değer Vergisi için bir ödemede bulunmuyorlar. Dolayısıyla, biz, promosyon ürünlerinin -özellikle leasing kapsamında vergilendirilen cep telefonunu dışarıdan aldığınız da yüzde 25'le alıyorsunuz, leasingle aldığınızda yüzde 1'le alıyorsunuz, bunun mantığı olur muydu- gerçek niteliğini göz önünde bulundurmak suretiyle, Katma Değer Vergisi oranlarında yoğun bir şekilde düzenlemeye girdik; yayımlanan kararnamelerde bunları görüyorsunuz, bundan sonrakilerde de göreceksiniz. Dolayısıyla, promosyon ürünlerinde gerçek Katma Değer Vergisinin tahsil edilmeye başladığını göreceksiniz; çünkü, o ek gazete veya dolaşarak verilen promosyonlarla ilgili ilanlara "Katma Değer Vergileri bu oran üzerinden tahsil edilecektir" diye koymaya başladılar dikkat ediyorsanız.

Değerli arkadaşlar, demek ki, burada yapılan düzenleme, ne bir peşkeştir ne de böyle, anlatılmaya çalışıldığı gibi iyi niyetli mükelleflerin aleyhine, birkaç mükellefin lehine getirilen bir düzenleme değildir. Katma Değer Vergisinin mantığı ve hakkaniyetin gereği bir düzenlemedir, bu işin böyle olması lazımdır. Geçmişe dönük temizleyemiyoruz; kabul, temizlememek de gerekir diyorsanız -zaten sizler de onu diyorsunuz- biz de onu yapmıyoruz zaten, kimse de bunu yapmıyor; ancak, bir Katma Değer Vergisi varsa, bundan sonra bu sistem böyle işlemelidir, bunda bir terslik yoktur. Yani, bunca yıllık kariyerim, bunca yıllık eğitimim, Katma Değer Vergisinin böyle uygulanması gerektiğini söylediği için getirdik bu tasarıyı sizlerin önüne. Geçmişe dönük böyle bir şey olsaydı, söylediklerinizde haklıydınız; ama, böyle bir şey olmadan suçlanmayı da, gerçekten -özellikle bir selefim tarafından suçlanmayı da- birazcık ağır bulduğumu belirtiyor, hepinize saygılar sunuyorum. (DSP ve ANAP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Sayın Bakana teşekkür ediyorum.

Sayın Kul?..

EMİN KUL (İstanbul) – Vazgeçtim Sayın Başkan.

BAŞKAN – Sayın Kul söz istemiyorlar.

Sayın Hadi Dilekçi, buyurun efendim. (DSP sıralarından alkışlar)

M. HADİ DİLEKÇİ (Kastamonu) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; görüşülmekte olan 626 sıra sayılı vergi kanunu tasarısının 61 inci maddesi üzerinde, şahsım adına söz almış bulunuyorum; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Sayın Maliye Bakanımıza, açıklamaları için teşekkür ediyorum. Plan ve Bütçe Komisyonunda, bir söz geçti; o söz aklıma geldi, hemen onu hatırlatmakta fayda görüyorum.

Değerli milletvekilleri, yasa tasarısı üzerinde, Plan ve Bütçe Komisyonunda her maddede tüm arkadaşlarım görüşlerini bildirdiler; altıyüz sayfaya yakın bir çalışma neticesinde, bu yasa tasarısı Meclise indi. Buradaki tartışmalarımız gibi, Plan ve Bütçe Komisyonunda da bu tartışmaları yürüttük. Bir akşam, Sayın Polat, Sayın Yülek, Sayın Ayhan olmak üzere "Sayın Maliye Bakanı, sen bu işi iyi biliyorsun, hükümetler değişmeli; ama, sen tüm hükümetlerin Maliye Bakanı olmalısın" ifadesini kullandılar. Ben, aynı kanıyı taşıyorum, Maliye Bakanı, bu işi iyi biliyor. Maliye Bakanımız bu işi iyi bildiği için de, bu konular üzerinde gayet güzel açıklamada bulunuyor.

61 inci maddede, indirimli orana tabi işlemlerde Katma Değer Vergisinin iadesi öngörülmektedir. Vergi tasarısının 61 inci maddesiyle, temel gıda maddeleri dışında indirimli orana tabi tüm mal ve hizmetlerle ilgili yüklenilen KDV'nin indiriminin mümkün olmaması halinde iade edilmesi öngörülmektedir. Şu andaki uygulamaya göre, Bakanlar Kurulu tarafından genel vergi oranından daha düşük oranda vergilendirilmesi öngörülen teslim ve hizmetlerden temel gıda maddeleri dışında kalanlara ait alış ve giderler için ödenen KDV'nin indiriminin mümkün olmaması halinde indirilmeyen kısmın son iki dönemlere devredilmesi öngörülüyor idi. Yapılan düzenleme sonucunda "halen yüzde 1 oranında KDV'ye tabi malların tarım ürünleri, gazete ve dergiler, finansal kiralama işlemleri, ham post ve deriler; yüzde 8 oranında KDV'ye tabi temel gıda maddeleri kitaplar, doğalgaz, yazarkasalar, gazete kâğıdı teslimler ile özel okul ve üniversitelerdeki eğitim-öğretim hizmetleri, sinema, tiyatro, bale, opera gibi sanatsal etkinliklerle ilgili alış ve giderlere ödenen KDV'nin indirilemezse sonraki döneme devredilmeyecek, mükellefe iade edilecektir" deniliyor.

Tasarıdaki hükme göre, iadenin yapılması için, baz olarak bir takvim yılı alınacaktır. Yani, indirime tabi teslim ve hizmetlerle ilgili yüklenilen vergilerden bir yıl sonunda indirim konusu yapılamayan kısım iade edilecektir. Ayrıca, iade edilecek alt sınır belirleme konusunda Bakanlar Kuruluna, uygulamanın usul ve esaslarını belirleme konusunda ise Maliye Bakanlığına yetki verilecektir.

Madde, gerekli bir maddedir; hayırlı ve uğurlu olması temennisiyle hepinize saygılar sunuyorum (DSP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Sayın Dilekçi’ye teşekkür ediyorum.

Madde üzerindeki görüşmeler tamamlanmıştır.

Maddeyle ilgili 10 önerge bulunmaktadır; geliş sırasına göre 4’ünü okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 626 sıra sayılı kanun tasarısının 61 inci maddesinin tasarı metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.

Mehmet Gözlükaya Hacı Filiz

Denizli Kırıkkale

Aykon Doğan Sabri Güner

Isparta Kars

Tahsin Irmak Turhan Güven

Sıvas İçel

Saffet Arıkan Bedük İrfettin Akar

Ankara Muğla

BAŞKAN – Sıradaki diğer önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan çeşitli vergi kanunlarında değişikliği öngören 626 sıra sayılı kanun tasarısının 61 inci maddesiyle değiştirilen 3065 sayılı Kanunun 29 uncu maddesinin 2 numaralı fıkrasının ikinci cümlesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

İsmail Özgün Lütfi Yalman

Balıkesir Konya

Nezir Aydın Zeki Karabayır

Sakarya Kars

Hayrettin Dilekcan

Karabük

Değişiklik metni:

Şu kadar ki, 28 inci madde uyarınca Bakanlar Kurulu tarafından vergi nispeti indirilen teslim ve hizmetlerle ilgili olup, promosyon ürünleri için ödenen Katma Değer Vergisi hariç olmak üzere, yılı içerisinde indirilemeyen vergi iade olunur. Maliye Bakanlığı bu fıkranın uygulanmasına ilişkin usul ve esasları tespit etmeye yetkilidir.

BAŞKAN – Sıradaki diğer önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan çeşitli vergi kanunlarında değişikliği öngören 626 sıra sayılı kanun tasarısının 61 inci maddesiyle değiştirilen 3065 sayılı Kanunun 29 uncu maddesinin 2 numaralı fıkrasının ikinci cümlesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

İsmail Özgün Lütfi Yalman

Balıkesir Konya

Nezir Aydın Zeki Karabayır

Sakarya Kars

Hayrettin Dilekcan

Karabük

Değişiklik Metni: Şu kadar ki, 28 inci madde uyarınca, Bakanlar Kurulu tarafından vergi nispeti indirilen, teslim ve hizmetlerle ilgili olup yılı içerisinde indirilemeyen vergi iade olunur.

Maliye Bakanlığı bu fıkranın uygulanmasına ilişkin usul ve esasları tespit etmeye yetkilidir.

BAŞKAN – Son önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan kanun tasarısının 61 inci maddesiyle değiştirilmesi öngörülen 3065 sayılı Katma Değer Vergisi Kanununun 29 uncu maddesinin 3297 sayılı Kanunla değişik 2 numaralı fıkrasının ikinci cümlesinde yer alan "yılı" ifadesinin "ait olduğu yıl" şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

İhsan Çabuk Adil Aşırım

Ordu Iğdır

Mustafa İlimen Metin Bostancıoğlu

Edirne Sinop

Fevzi Aytekin

Tekirdağ

BAŞKAN – Şimdi, okunan önergeleri, Komisyon raporuna aykırılık derecelerine göre işleme alıyorum; Komisyon raporuna en aykırı önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 626 sıra sayılı kanun tasarısının 61 inci maddesinin tasarı metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.

Mehmet Gözlükaya

(Denizli)

ve arkadaşları

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu efendim?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANVEKİLİ METİN ŞAHİN (Antalya) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Hükümet?

MALİYE BAKANI ZEKERİYA TEMİZEL (İstanbul) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Önerge sahipleri adına, Sayın Aykon Doğan; buyurun. (DYP sıralarından alkışlar)

ABDULLAH AYKON DOĞAN (Isparta) – Sayın Başkan, değerli arkadaşlarım, Yüce Parlamentomuz çok önemli bir konuda karar verecek. Burada, bizim, parlamenter olarak görevimiz, yanlış yapmamamızdır; benim de, çok teknik bir konuda, meslekî uğraşımı ilgilendiren bir konuda bildiklerimi Yüce Parlamentoya aktarmaktır.

Değerli arkadaşlarım, Türkiye'de, ilk defa, Katma Değer Vergisi konusunda yazılı eser veren bir arkadaşınızım. Bugün, 66 maddeden oluşan Katma Değer Vergisi Kanununu, genel müdürlüğüm sırasında kaleme alan ve gerekçesini, tebliğlerini bizzat yazan bir arkadaşınızım.

Bu 61 inci maddedeki indirimli vergi oranı konusu, Maliye Bakanlığında -Sayın Bakan da dahil- en çok tartıştığımız bir konudur. İndirimli oran nedir? Önce, kısaca bunu açıklamak istiyorum. İndirimli oran dediğiniz zaman, tam istisna yapmazsınız, yani, bir mala sıfır oran uygulasanız dahi, daha önceki kademelerde, o malın içerisinde Katma Değer Vergisi vardır. Yani, kitapta yüzde 1'e, sıfıra indirmek, onda Katma Değer Vergisi yoktur anlamına gelmez. Bizim sistemimiz, bir tek konuda Katma Değer Vergisi olmamasını kabul etmiştir; o da ihracattır. Yani, kanun demiştir ki "ihracat sırasında Katma Değer Vergisi uygulamam; ama, ihraç edilen malın bünyesindeki Katma Değer Vergisini de ihracatçıya iade ederim" ilke budur, bütün dünyada da budur.

Şimdi, burada, Maliye Bakanlığı ve Hükümete bir yetki verilmiştir. Denilmiştir ki; "Bazı mallarda indirimli oran uygula; ancak, Katma Değer Vergisinin bir temel ilkesi şudur ki, indirimli oranı yüzde -temel oran- 15 ise, bunu, sıfıra kadar değil, mahsubu sağlayacak kadar indir." Örnek verdi Sayın Bakan "kitapta indirimli oran yüzde 8, girdilerinde yüzde 15 KDV var" dedi; indiremiyor, kitabı basan matbaacının üzerine vergi kalıyor. Şimdi, burada, düzeltilmesi gereken, hadi, bunları al, vergiyi iade et değil, yüzde 8 oranını, yüzde 15'lik girdileri mahsup edecek bir noktaya çekmektir, budur ilke. Burada maliye profesörü var; Demokratik Sol Parti sıralarında oturuyor değerli arkadaşımız, Sayın Bakan, kitaplarında da böyle yazar. Biz, Sayın Bakan dahil, burada oturan Maliye bürokratı arkadaşlarımla, ilkeyi, Katma Değer Vergisi Kanuna koyduk. Burada yanlış yapılmıştır. Yanlış nedir; kitapta yüzde 8 oranını 8 olarak değil, 10 olarak tayin edilmesidir. Leasingi örnek verdi Sayın Bakan. Leasingte oran yüzde 1'e indirilmemelidir. Niye indirilmemelidir; girdileri mahsup edecek kadar imkân verilmelidir; yani, leasingin oranı, belki de, yüzde 8 olmalıdır, yüzde 9 olmalıdır.

Şimdi, burada, Bakanlar Kurulu hata yaptı diye, bu malların içindeki vergileri de iade edeyim noktasına gitmek çok büyük bir yanlıştır. Kimin vergisini kime iade ediyoruz? Bu leasingin girdilerindeki vergileri kim ödemiştir değerli arkadaşlarım; bunları ödeyen vatandaşlar. Bugün, Katma Değer Vergisinin mükellefi vergiyi ödeyen adam değildir. Vergiyi ödeyen adam, daha çok, vatandaştan topladığı vergiyi, sorumlu sıfatıyla, sanki, Maliyenin bir vekili gibi tahsil edip, Maliyeye yatıran adamdır. Şimdi, diyoruz ki: "Siz -ne bileyim- X firması, bu vergileri toparladın mı", "evet, toparladım; bunları ben mahsup edemedim, üstümde kaldı, bunları iade ediyorum." Hayır... Burada, Hükümetin yapacağı şey şudur; yüzde 8'lik oranı, mahsup imkânı verecek noktaya çekmektir. Burada, buna kimsenin itirazı olmaması gerekir ve bu da Bakanlar Kurulu kararnamesiyle yapılacak bir iştir. Şimdi, burada bunu yapmıyoruz; efendim, Bakanlar Kurulu 100'e indirmiş, bundan sonra da indirebilir, bunları iade ediyorum; hayır... Biz, Katma Değer Vergisinde iadeyi, sadece ihracatta öngördük. Bunu böyle yaparsanız, içeride büyük sapmalara sebep olur ve Katma Değer Vergisi sistemi de büyük yara alır; buna hakkımız yoktur.

Değerli arkadaşlarım, bugün, burada yapılan iş bu yönüyle önem arz etmektedir. Bakanlar Kurulu, bunu, yüzde 8'den yüzde 10'a çıkarsın, yüzde 1'i yüzde 12'ye çıkarsın...

Diğer bir konu, bugüne kadar birikmişler ne olacak? Bugüne kadar olan birikmişler, bunları çıkaran ve bunları uygulayan hükümetlerin kusurudur. Peki, bunu, devlet tasfiye etmelidir; bu birikmişleri, indirim şeklinde değil, masraf yazmak suretiyle -ki, ona da geçici madde getiriyor, ona katılıyorum- gelin, geçmişi tavsiye edelim; ama, geleceği de doğru uygulayalım ve doğru uygulayacağız diye de, kamuoyunda kabul edilemeyecek, kamu vicdanında kabul edilemeyecek yeni bir hataya yönelmeyelim ve sistemi de sarsmayalım.

Teşekkür eder, saygılar sunarım. (DYP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Sayın Doğan'a teşekkür ediyorum.

Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.

Diğer önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan çeşitli vergi kanunlarında değişikliği öngören 626 sıra sayılı kanun tasarısının 61 inci maddesiyle değiştirilen 3065 sayılı Kanunun 29 uncu maddesinin 2 numaralı fıkrasının ikinci cümlesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

İsmail Özgün

(Balıkesir)

ve arkadaşları

Değişiklik metni:

"Şu kadar ki, 28 inci madde uyarınca Bakanlar Kurulu tarafından vergi nispeti indirilen teslim ve hizmetlerle ilgili olup, promosyon ürünleri için ödenen Katma Değer Vergisi hariç olmak üzere, yılı içerisinde indirilemeyen vergi iade olunur. Maliye Bakanlığı bu fıkranın uygulanmasına ilişkin usul ve esasları tespit etmeye yetkilidir."

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu efendim?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANVEKİLİ METİN ŞAHİN (Antalya) – Katılamıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Hükümet?..

MALİYE BAKANI ZEKERİYA TEMİZEL (İstanbul) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Komisyon ve Hükümet önergeye katılmamaktadır.

Sayın İsmail Özgün, gerekçesini mi okuyalım?

İSMAİL ÖZGÜN (Balıkesir) – Evet, gerekçe okunsun.

BAŞKAN – Gerekçeyi okutuyorum:

Gerekçe:

Tasarının 61 inci maddesiyle getirilmek istenilen Katma Değer Vergisi iadesine ait uygulamadan tüm mükellefler yararlanamayacaklardır. Belirli büyüklüğü aşan Katma Değer Vergileri, bu iadeye konu olacaktır. Özellikle promosyon ürünleri için ödenen Katma Değer Vergilerinin fazla kısımlarının iade edilmesini sağlamaya yönelik olarak Hükümetin getirdiği bu düzenlemeyle, belirli büyüklüğü aşan Katma Değer Vergileri bu iadeye konu olacaktır. Söz konusu iade sınırı, gazetelerin alacakları iade dikkate alınarak belirlenecek, böylece, küçük ve orta ölçekli mükellefler ise, bu uygulamanın dışında bırakılacaktır. Bu yönüyle, madde, Anayasaya aykırıdır.

Bütün bunlar dikkate alınarak, herhangi bir sınır belirlemeksizin, promosyon ürünleri hariç, diğer tüm mal teslimi ve hizmet ifasına ilişkin indirilemeyen Katma Değer Vergilerinin iadesine imkân tanımak amaçlanmıştır.

BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler...

Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.

Diğer önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan çeşitli vergi kanunlarında değişikliği öngören 626 sıra sayılı kanun tasarısının 61 inci maddesiyle değiştirilen 3065 sayılı Kanunun 29 uncu maddesinin iki numaralı fıkrasının ikinci cümlesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

İsmail Özgün

(Balıkesir)

ve arkadaşları

Değişiklik metni:

Şu kadar ki, 28 inci madde uyarınca Bakanlar Kurulu tarafından vergi nispeti indirilen teslim ve hizmetlerle ilgili olup yılı içerisinde indirilemeyen vergi iade olunur. Maliye Bakanlığı bu fıkranın uygulanmasına ilişkin usul ve esasları tespit etmeye yetkilidir.

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu efendim?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANVEKİLİ METİN ŞAHİN (Antalya) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Hükümet?..

MALİYE BAKANI ZEKERİYA TEMİZEL (İstanbul) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Önerge sahipleri adına, Sayın İsmail Özgün; buyurun efendim. (FP sıralarından alkışlar)

İSMAİL ÖZGÜN (Balıkesir) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; görüşmekte olduğumuz çeşitli vergi kanunlarında değişikliği öngören 626 sıra sayılı kanun tasarısının 61 inci maddesine gelmiş bulunmaktayız. Madde üzerinde gruplar ve şahıslar adına görüşmeler yapıldı. Ben, madde üzerinde vermiş olduğumuz önergeyle ilgili olarak söz almış bulunmaktayım; bu vesileyle, Muhterem Heyetinizi saygıyla selamlıyorum.

Değerli arkadaşlar, 61 inci madde, bu tasarının en önemli maddelerinden birisidir. Getirilen düzenlemeyle, 28 inci madde uyarınca Bakanlar Kurulu tarafından vergi nispeti indirilen teslim ve hizmetlerle ilgili olup yılı içerisinde indirilemeyen ve tutarı Bakanlar Kurulunca tespit edilecek sınırı aşan verginin (Katma Değer Vergisinin) iade edilmesi hükmü, bu maddeyle getirilmektedir.

Burada, iki husus dikkatimizi çekmektedir; birincisi, Katma Değer Vergisiyle ilgili mevcut mevzuattaki, ihracattaki Katma Değer Vergisi uygulaması ve temel gıda maddelerindeki indirilemeyen Katma Değer Vergisi söz konusu idi. Şimdi, yeni getirilen düzenlemeyle, 28 inci madde uyarınca Bakanlar Kurulu tarafından vergi nispeti düşürülen bütün teslim ve hizmetlerle ilgili olmak üzere, indirilemeyen Katma Değer Vergilerinin iade edilmesi söz konusu edilmektedir ve burada da, Bakanlar Kuruluna bir yetki verilerek, belli bir sınırdan itibaren, belli bir noktadan itibaren bu Katma Değer Vergisinin iade edileceği söylenilmekdedir.

Tabiî, Sayın Bakan, biraz önce konuşmaları değerlendirirken, bu Katma Değer Vergisi iadesinin geçmişe dönük yapılmayacağını, önümüzdeki dönemleri kapsayacağını ifade ettiler. Doğrudur; Plan ve Bütçe Komisyonundan çıkan metin bu şekildedir; ancak, tasarının, Plan ve Bütçe Komisyonuna gelen şekline baktığımız zaman, geçmişe yönelik olarak da Katma Değer Vergisinin iadesi söz konusu olacaktı. Bu düzenleme, Plan ve Bütçe Komisyonunda, geçici 16 ncı maddede yapılan değişiklikle bu hale geldi. Geçici 16 ncı maddeyi, 62 nci maddede görüşeceğiz. Ben şimdi oraya girmek istemiyorum; ancak, bu maddedeki "tespit edilecek sınırı aşan" ifadesi, bizim aklımıza birtakım soru işaretleri getirmiştir.

Grubumuz adına biraz önce yapılan konuşmada da belirttiğimiz gibi, bu tespit edilecek sınır, acaba neye göre tespit edilecek; acaba, küçük mükelleflerimiz, vergi dairesinden Katma Değer Vergisi alacağı az olan mükelleflerimiz buradan yararlanamayacak mı; acaba, bu, promosyonla ilgili çalışmaları olan gazete patronlarına yönelik mi düzenleniyor şeklinde, tabiî, haklı olarak, aklımıza, sorular, şüpheler gelmiştir.

Eğer, burada, Hükümet, indirilemeyen bu Katma Değer Vergilerinin iadesini yapmayı amaçlıyorsa, bizim önergemizde de olduğu gibi, bu sınırlamayı tümüyle kaldırması lazım. Bu iadeden, ya herkes istifade etmeli ya da Sayın Doğan'ın biraz önce ifade ettiği gibi, şu an mevzuatımızda olduğu gibi, sadece ihracattaki Katma Değer Vergisine yönelik olarak, bu, mevzuatımızda kalmalıdır.

Herkese iade edileceği Hükümet tarafından söylendiğine göre, o halde, bu sınırlama kaldırılmalı ve bu indirilemeyen Katma Değer Vergisinden bütün mükelleflerimiz yararlanmalıdır diyorum, hepinize saygılarımı sunuyorum. (FP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Özgün.

Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.

HACI FİLİZ (Kırıkkale) – Saydınız mı Sayın Başkan?

BAŞKAN – Efendim, ben sayıyorum; 10'a yakın bakan var, onları da ilave ederseniz...

Son önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan kanun tasarısının 61 inci maddesiyle değiştirilmesi öngörülen 3065 sayılı Katma Değer Vergisi Kanununun 29 uncu maddesinin 3297 sayılı Kanunla değişik 2 numaralı fıkrasının ikinci cümlesinde yer alan "yılı" ifadesinin, "ait olduğu yıl" şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

İhsan Çabuk

(Ordu)

ve arkadaşları

BAŞKAN – Önergeye Komisyon katılıyor mu efendim?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANVEKİLİ METİN ŞAHİN (Antalya) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Hükümet?..

MALİYE BAKANI ZEKERİYA TEMİZEL (İstanbul) – Katılmıyoruz Sayın Başkanım.

BAŞKAN – Önerge sahipleri...

FEVZİ AYTEKİN (Tekirdağ) – İmzamı geri alıyorum efendim.

BAŞKAN – Önerge sahipleri imzalarını geri alıyorlar.

Önerge işlemden kaldırılmıştır.

Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir. (FP ve DYP sıralarından "saydınız mı Sayın Başkan?" sesleri)

Efendim, ben, şu işlemi yaparken, siz, Sayın Bakanları da dikkate almak suretiyle, sükûnetle bir sayın.

HACI FİLİZ (Kırıkkale) - Sizin göreviniz.

BAŞKAN – Ben, görevimi yaptım.

Sayın Komisyon, Sayın Naci Terzi'nin ve Sayın Mahmut Yılbaş'ın, yeni 62 nci madde ilavesine ilişkin önergeleri var; bu önergelere, salt çoğunlukla katılabiliyor musunuz?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANVEKİLİ METİN ŞAHİN (Antalya) – Komisyonumuz, şu anda, çoğunluk olarak burada hazır değildir efendim; o nedenle, katılamıyoruz.

BAŞKAN – Komisyon salt çoğunlukla katılamadığı için, bu önergeleri işleme almıyorum.

Şimdi, çerçeve 62 nci madde ve ona bağlı olarak geçici 13 üncü maddeyi okutuyorum:

MADDE 62 - 3065 sayılı Kanuna aşağıdaki geçici maddeler eklenmiştir.

“Geçici Madde 13 - Gelir Vergisi Kanununa eklenen Geçici 48 inci madde uyarınca beyan edilen makine, teçhizat ve demirbaşların bedeli üzerinden %10 oranı, genel ve yükseltilmiş orana tabi emtianın bedeli üzerinden %10 oranı, diğer emtianın bedeli üzerinden bu emtianın tabi olduğu oranların yarısı esas alınarak, katma değer vergisi hesaplanır ve ayrı bir beyanname ile sorumlu sıfatıyla beyan edilerek ödenir. Makine, teçhizat ve demirbaşlar üzerinden ödenen bu vergi, hesaplanan katma değer vergisinden indirilemez. Emtia üzerinden ödenen vergi, genel esaslara göre indirilir. Bu emtia, makine, teçhizat ve demirbaşlar için Katma Değer Vergisi Kanununun 9 uncu maddesinin 2 numaralı fıkrası hükmü uygulanmaz.”

BAŞKAN – Fazilet Partisi Grubu adına, Sayın Memduh Büyükkılıç; buyurun efendim. (FP sıralarından alkışlar)

FP GRUBU ADINA MEMDUH BÜYÜKKILIÇ (Kayseri) – Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; 626 sıra sayılı yasa tasarısının çerçeve 62 nci maddesiyle ilgili geçici 13 üncü madde üzerinde söz almış bulunuyorum. Bu vesileyle, hepinizi saygıyla selamlıyorum.

3065 sayılı Katma Değer Vergisi Yasasına eklenmiş olan bu geçici maddeyle, tasarının çerçeve 54 üncü maddesiyle Gelir Vergisi Kanununa eklenmesi öngörülen geçici 48 inci maddeye göre beyan edilecek makine, teçhizat, demirbaşlar ve emtiaya ilişkin olarak yapılan düzenlemelere paralel olarak, bahsi geçen makine, teçhizat ve demirbaşlar üzerinden yüzde 10 oranında olmak üzere, ayrıca emtia üzerinden ise bu emtianın tabi olduğu oranların yarısı esas alınıp Katma Değer Vergisi hesaplanacak ve ayrı bir beyannameyle, sorumlu sıfatıyla ödenecektir. Bu uygulamayla ilgili olarak, makine, teçhizat ve demirbaşlar üzerinden ödenen vergi, hesaplanan Katma Değer Vergisinden indirilemeyecek; emtia üzerinden ödenen Katma Değer Vergisi ise genel esaslara göre indirim konusu yapılabilecektir.

Bu maddeyle, bu emtia, makine, teçhizat ve demirbaşlar için Katma Değer Vergisinin 9 uncu maddesinin ikinci fıkrası uygulanmayacaktır; yani, takibat yapılmayacaktır. Diğer taraftan, söz konusu emtia, makine, teçhizat ve demirbaşların satılması halinde, bunlar için ayrıca Katma Değer Vergisi hesaplanarak, beyanı gerekecektir.

Bu maddeyle yapılmak istenen, mevcut malların Katma Değer Vergisi ödenmesi halinde, bunların envantere kaydedilmek suretiyle, kayıtlı, yasal, bir hale getirilmesi sağlanmaktadır. Katma Değer Vergisi oranı yüzde 10'un üzerindeyse, bu emtia ve envantere kaydedilen mallardan yüzde 10, bu yüzde 10'un altında bir Katma Değer Vergisi oranına uygunsa onun da yarısı ödettirilmektedir. Kayıtlı hale getirilen emtiayla ilgili, döşeme ve demirbaşla ilgili herhangi bir ceza uygulaması yapılmasının, bir bakıma, önü kesilmektedir. Beyan sonrası herhangi bir tahkikat açılmayacak, vergi zıyaı diye geriye dönük bir uygulama yapılmayacaktır. Bir bakıma, belirli vergiler alınmak suretiyle stok affı yapılmakta ya da malî milat ilan edilmektedir.

Vergi oranlarının yüksekliği, geçmişte oluşmuş olan belirli olumsuzluklar ve mükellefin kendisini koruma ihtiyacı gibi nedenlerle, şu anda, vergi yükümlülerinin büyük bir kısmı, vergi kaçakçısı konumuna düşürülmüş ya da onlara bu gözle bakılmaktadır. O açıdan, tasarıya eklenen bu geçici maddeyle bu mağduriyet, bir bakıma, giderilmektedir. Şu anda stoklarda mal yer almamasının temel nedeni Katma Değer Vergisi zıyaıdır. Katma Değer Vergisi ödememek için veya düşük oranda ödemek için, alınan malların satılması halinde, Gelir Vergisi kaybı ortaya çıkmaktadır.

Değerli milletvekilleri, vergi, bir kültürdür; her ne kadar verginin yüzü soğuk olsa da sevdirmek lazımdır. Vergi sistemi basit yapıda olmalı ve vergi mükellefini bezdirmemelidir. İyi niyetli mükellefi cezalandırmamalı, tam aksine, ödüllendirme yoluna gidilmelidir. En önemlisi, verilen vergilerin bir işe yaradığını ispatlamak da -takdir edersiniz- yöneticilerin ve devletimizin görevi olsa gerek.

Çıkaracağımız kanunla, herkesi malî müşavire gitmeye zorlamamalıyız. Mükellefi, bürokrasi ve kırtasiye batağında boğmamalıyız. Unutmayalım ki, aslında, dürüst vatandaş, 8 saatlik çalışmasının 4 saatini, bir bakıma, devlete vergi vermek için geçiriyor. Bu nedenle de, vergi veren vatandaşlara saygılı olmamız gerekir.

Elbette, bu cümleyi sarf edince, maalesef, bir bakıma, vatandaşlık görevi olarak, vergi vermek için sigorta şirketi kuran, Anadolu'nun bağrından çıkan insanları, gecenin 4'ünde yatağından kaldırmak suretiyle, apar topar götürüp sorgulayanlara bu konuda ne demek gerekir; bunu takdirlerinize bırakıyorum. Belki, azınlığa mensup holdinglerin üç-beş temsilcisi olsalardı bunlar olmayacaktı; ama, Anadolu insanı uyanıp, şirketleşmeye başlayınca, birtakım odaklar bunlardan, belki, rahatsız olmuşlar ve dolayısıyla, böyle bir uygulamaya gitmişlerdir. İnanıyorum ki ya da umuyorum ki, bu tür davranışlar bir daha sergilenmez. Bir bakıma, altın yumurtlayacak tavuğu katletmenin kimseye yararı olmasa gerek diye düşünüyorum.

Değerli milletvekilleri, elbette, bir vatandaş olarak, verdiğimiz verginin nereye gittiğini bilmek ya da yerli yerinde harcandığını -takdir edersiniz- görmek hepimizin hakkı olsa gerek; ama, bakıyorsunuz dünkü Hürriyet Gazetesinin orta sayfasında bir reklam ya da bir ilan: "Türkiye, kendini soydurup soydurmamak senin sorunundur" deniliyor; böyle bir ilan verilmiş; bunu hepiniz görmüşsünüzdür. Şimdi, aynı ilanda değişik detaylar açıklandıktan sonra, deniliyor ki: "İzmit Körfez Geçişi için ilgili firmaya fazladan ödenecek 500 trilyon lirayla 100 tane yeni hastane, 100 tane fabrika, 50 tane üniversite yapılabilir." Şimdi, elbette ki, bundan rahatsız olmayan bir milletvekilinin olmadığı kanaatindeyim; hepimiz bu konuda rahatsız olmuşuzdur. Umuyorum ki, Türkiye Büyük Millet Meclisinde gerekli denetim yolları vasıtasıyla, bahsedilen bu 500 trilyon lirayla ilgili -az bir rakam değil- gereken sorgulama, elbette ki, yapılacaktır. Bu konuyla ilgili, umuyorum ki, sizlere de bu yönde detaylı bilgiler gelmiştir; herkes vicdanının sesine uyacaktır diye umuyorum.

İki gün önce, bir büyük gazetenin ya da çok sattığını söyleyen gazetelerden birinin yapmış olduğu bir araştırmayı da sizlerin takdirlerine bırakıyorum. Vergi alacağız; ama, kimden alacağız, nasıl alacağız, hangi ortamda alacağız... Gazetenin manşetinde "İşler Kesat" deniliyor. Şimdi, işlerin kesat olduğu bir ortamda, biz, nasıl vergi alırız, onu konuşuyoruz. "Piyasada ciddî durgunluk başladı; o hıncahınç dolu olan büyük alışveriş merkezleri bile neredeyse boşaldı" deniliyor. Yine, devam ediyor: "Yaprak kıpırdamıyor, işler bıçak gibi kesildi." Bugünlerde, esnafın "ne var ne yok" sorusuna verdiği cevaplar bunlardan ibaret” ya da "siftahsız esnaf, kendini tavlaya verdi" şeklinde. Yine devam ediyor: "100 dükkânlı Merter'deki Erdem Çarşısında, günde 2 500 parça mal çıkardı, şimdi 150 parçayı bile bulmuyor" deniliyor. "Rami Çarşısı -İstanbul'da- siftaha razı." Devam ediyor: "Akmerkez'de herkes geziyor, seyrediyor; ama, bir şey alamıyor, geri dönüyor" deniliyor.

Değerli milletvekilleri, elbette ki, böyle bir ortamda, biz, vergi topluyoruz, verginin nereye gittiğini de hepimiz bilmek istiyoruz, takip etmek istiyoruz. Bakıyoruz, bizi yönetenler, bizi yöneten iktidarlar, memurumuza gelince, maalesef, çok cimri kesiliyor, yüzde 20'yi bile çok görüyor; hatta, kendi ortağı, küçük ortağı "yüzde 40 olmazsa, ben imzalamam" dediğinde "eh, canın sağ olsun, biz de yüzde sıfır zam veririz" gibi, gülünç konumlara düşüyor.

Memurumuz sokakta yürüyor, ayakları çıplak ve dikkatle de bugünkü Bakanlar Kurulunu bekliyor, acaba Bakanlar Kurulundan yüzde 20 olarak mı çıkacak, yüzde 25 mi çıkacak, yüzde 40 mı çıkacak... Aynı şekilde, bu Hükümetimiz, memura gelince bu kadar cimri kesilirken, 500 trilyon lirayı rahatlıkla peşkeş çekiyor ya da çekilmesine göz yumuyor. Biz, tabiî, bunun sorgulanmasını...

ÜLKÜ GÜNEY (Bayburt) – Nereye çekiyor?!

MEMDUH BÜYÜKKILIÇ (Devamla) – İşte, efendim, gazetelerde reklamını ya da ilanını okumuşsunuzdur. Biz kimseyi itham etmiyoruz; buradaki haberi ya da ilanı gösteriyoruz.

ÜLKÜ GÜNEY (Bayburt) – Gazeteye mi bakıyorsun?!

MEMDUH BÜYÜKKILIÇ (Devamla) – Bu konu, denetim yolu vasıtasıyla, Türkiye Büyük Millet Meclisi gündemine gelecektir.

ÜLKÜ GÜNEY (Bayburt) – Sen de inanmıyorsun söylediğine...

MEMDUH BÜYÜKKILIÇ (Devamla) – Efendim, 500 trilyonu çok gördüyseniz... Biliyorsunuz, yakın zamanda, Ford ya da Koç Şirketine verilen ve peşkeş çekilen 20 trilyon lirayla ilgili, SEKA'ya ait araziyi rahatlıkla gündeme getirebiliriz.

Teşekkür ediyorum; saygılar sunuyorum.

BAŞKAN – Sayın Büyükkılıç'a teşekkür ediyorum.

Doğru Yol Partisi Grubu adına Sayın Mehmet Sağlam; buyurun efendim.(DYP sıralarından alkışlar)

DYP GRUBU ADINA MEHMET SAĞLAM (Kahramanmaraş) – Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; görüşülmekte olan 626 sıra sayılı çeşitli vergi kanunlarında değişiklik yapan yasa tasarısının 62 nci maddesiyle ilgili Doğru Yol Partisi Grubunun görüşlerini açıklamak üzere huzurunuzdayım; Doğru Yol Partisi Grubu ve şahsım adına hepinizi saygıyla selamlarım.

62 nci maddeyle, Katma Değer Vergisi Kanununa, geçici 13, 14, 15 ve 16 ncı maddeler ekleniyor. Geçici 13 üncü madde, Gelir Vergisi Kanununda, makine, teçhizat ve demirbaş ile emtia için öngörülen stok affına, Katma Değer Vergisine ilişkin hükümler getiriyor.

Bilindiği gibi, tasarının 54 üncü maddesiyle, Gelir Vergisi Kanununa eklenmesi öngörülen geçici 48 inci madde uyarınca, bir stok affı getiriliyordu. Yani, makine, teçhizat ve demirbaşların bedeli üzerinden yüzde 10 oranında, genel ve yükseltilmiş orana tabi emtianın bedeli üzerinden de, yine, yüzde 10, diğer emtianın bedeli üzerinden bu emtianın tabi olduğu oranların yarısı kadar alınarak Katma Değer Vergisi alınacaktır.

Şimdi, bu düzenleme, ekonomi ve kayıtdışına çıkmış; makine, teçhizat ve demirbaş gibi yatırım malları ile ticarî malların stok affıyla ilgili tekrar kayıtiçine alınmasını öngörüyor; bunların kayıtiçine alınması -daha önce 54 üncü maddenin geçici 48 inci maddesinde de söylediğimiz gibi- doğru bir yaklaşımdır, amacı doğrudur. Yatırım ve ticarî mallar için genel biçimde düşük bir oran uygulanması, kanaatimizce, daha uygun bir yaklaşım olabilir. Bu sebeple, oran farklılaştırması yoluna gidilmeden ve özellikle ticarî malların stok beyanına ilişkin Katma Değer Vergisi oranı yüzde 10'dan 15'e çekilebilir. Bu, stok beyanında alınacak vergiyle ileriki aşamada indirileceği için, reel bir vergi kaybı da söz konusu olmayacaktır. Bu oran ne kadar düşürülebilirse, doğru olan bu amaca o derece yaklaşılmış olur diye düşünüyoruz.

Arkadaşlarımızın, genelde teknik bazda da olsa eleştirilerinin ve buna uygun önerilerinin, İktidar gruplarınca fazla kabul görmediğini görüyoruz. Şimdi, bir değişiklik yapılacağı daha önce bu tasarının başlığında belirtilmemiş olmasına rağmen, 657 sayılı Devlet Memurları Kanununda değişiklikler yapıyorsunuz; mesela, bir maliye sınıfı oluşturuyorsunuz. Halbuki, 657'nin en önemli maddelerinden birisi, devlet memurlarındaki bu belli sınıfların oluşturulmasıdır. Bunu, böyle, başlığına bile koymadan, getiriyorsunuz. Hatta, bir maliye akademisi kurulması konusunda, bu kanun tasarısında hükümler var. Bütün bunları, kanun tasarısının başlığında görmeniz bile mümkün değil.

Değerli arkadaşlarım, daha önce "bu kodifikasyon olayına biraz daha dikkat edilemez mi" dediğimiz zaman, arkadaşlarımız, bize "efendim, Hükümetin hazırladığı tasarılar elbette Mecliste konuşulur; Meclis, istediğini değiştirebilir. Siz, yasama ve yürütme ilişkisinden bile anlamıyorsunuz" dediler. Halbuki, yasama ve yürütme ilişkisinden anlamak için, elbette ki, kanun tasarılarının son şekilini Mecliste alacağını bilmeye gerek yok! Yasama ve yürütme ilişkisinin ne olduğunu biz biliyoruz; ama, söylediğimiz sadece şuydu: Bu kanunları yaparken, biraz daha anlaşılır halde, biraz daha Anayasanın, İçtüzüğün emrettiği şekilde yapalım.

Bakınız, bir kanun tasarısının başlığında, 657 sayılı Devlet Memurları Kanununda değişiklik yapacağınızı belirtmiyorsunuz bile, koymuyorsunuz bile; ama, 657 sayılı Devlet Memurları Kanununun en önemli maddesini, yeni bir sınıf ihdas ederek, bir kanun gücünde kararnameden yararlanarak değiştirmeye çalışıyorsunuz. Bu, İçtüzükle bağdaşmaz; bunu belirtmeye çalışıyoruz. Şimdi, burada, eğer, yasama ve yürütme ilişkisini hepimiz iyi biliyorsak, yasamanın emrettiği kurallara uygun kanun yapalım; biz, bu çabanın içindeyiz.

Maliye sınıfı ihdas ediyorsunuz. Nereden icap ediyor; maddesi gelince söyleyeceğiz; ama, başlığı bile yok. Maliye akademisi kuruyorsunuz; demek ki, hizmetiçi eğitimle personelini eğitmek isteyen her kuruluş kendine göre bir akademi mi kuracak?!. Profesör kadrosu ihdas ediyor bu kanun tasarısı; Bakanlık emrinde profesör kadrosu görülmüş mü?!.

Bunları söylemeye çalışıyoruz değerli arkadaşlarım ve bunları düzeltmemiz lazım; çünkü, yanlış ve İçtüzüğe aykırı, Anayasaya hatta, 2547 sayılı Yükseköğretim Kanununa aykırı düzenlemeler var bu kanun tasarısının içerisinde; bahsettiğimiz kodifikasyon hatası buydu.

Şimdi, bakınız, öteden beri geçen maddelere dikkat ediniz. Gerçekten, esnaf için, köylü için, memur için fazla bir avantaj yok. Bu iktidarı destekleyen en büyük gazetelerden biri, son iki gündür sekiz sütuna manşet atıyor "esnaf durgunluk içinde" diye, "piyasalarda yaprak kıpırdamıyor" diye. Şimdi, biz de, bir taraftan, onlara değil, çok daha büyük olanlara, holdinglere bu kanun tasarısıyla imkânlar getiriyoruz. Bizi dinleyen vatandaşlarımız "bu yaprak kıpırdamayan piyasa karşısında bizim için ne yapıyorsunuz" diye soruyor. İşte, biz, muhalefet olarak, burada, onların sesini dile getirmek istiyoruz; dolayısıyla, yapılan, teklif edilen önergeleri, hiç olmazsa, teknik anlamda biraz daha düşünmek lazım. Önergeleri sırf parmak hesabıyla doğrudan doğruya reddetmek, üzerinde biraz daha düşünmemek, Yüce Meclisin, en azından, bu milletin daha az kazanan kesimlerine göstermesi gereken sempatiye yakışmıyor diye düşünüyorum.

Saygılar sunuyorum. (DYP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Sayın Sağlam'a teşekkür ediyorum.

Şahsı adına, Sayın Bedri İncetahtacı; buyurun efendim. (FP sıralarından alkışlar)

MEHMET BEDRİ İNCETAHTACI (Gaziantep) – Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Efendim, son zamanlarda çok konuşan milletvekili muteber olmadığı için, konuşmamı kısaca tamamlayacağım.

Reform adı verilen bu tasarıyı baştan beri izliyorum; üzüldüğüm bir noktaya Sayın Bakanımızın ve değerli milletvekillerimizin dikkatlerini çekmek istiyorum.

Bu yasa tasarısının, gerçekten, daha iyi tatbik edilebilmesi için, muhalefet partilerinin vermiş olduğu hiçbir önerge, Hükümet tarafından onay görmedi. Halbuki, hepimizin bildiği gibi, daha güzele ulaşabilmek için, karşılıklı tekliflerin değerlendirilmesi gerekir. Böyle bir kapalı tutum, böyle bir karşı tutum, bizim, bu tasarıyı, kamuoyu nezdinde savunma imkânımızı ortadan kaldırmaktadır. Kaldı ki, geçen konuşmamda da belirttiğim gibi, reform olduğu iddia edilen bu tasarının, gerçekten, reform olduğunun hissedilebilmesi gerekirdi.

Bu tasarı, son bir aydan beri Mecliste görüşülmekte ve kamuoyunda takip edilmektedir; ama, bir reform tasarısının Mecliste görüşülürken yapacağı tesir toplumda uyanmamaktadır. Bunun uyanması için, bu Meclisin işbirliği yaparak, bu tasarıyı çıkarması gerekirdi. İşte, 46 ncı maddede, 48 inci maddede, biraz evvel görüştüğümüz 61 inci maddede bizlerin birer önergesi oldu, diğer muhalefet partilerinin de önergeleri oldu; ama, maalesef, hiçbirisi dikkate alınmadı. Eğer, bizim önergeler kabullenilmeyecekse, en azından bunlara alternatif olacak, bunlara paralel olacak önergelerin, Hükümet tarafından getirilmesinin faydalı olacağına inanıyorum.

Her zaman söylüyoruz, içinde bulunduğumuz konum icabı siyasî partilerin, birbirlerine rakip değil, birbirleriyle hayırda yarışan birer kurum olması gerekmektedir. Hayırda yarışan kurumlar da birbirlerinin tekliflerine sıcak bakabilmeyi başaran kurumlar olmalıdır. Türkiye'nin ihtiyacı budur.

Ben, gerçekten, Maliye Bakanımızın bu konuda ve kalan 20 küsur maddede bu hassasiyeti göstermesini bekliyor, hepinizi saygıyla selamlıyorum. (Alkışlar)

BAŞKAN – Sayın İncetahtacı'ya teşekkür ediyorum.

Sayın Kul?..

EMİN KUL (İstanbul) – Vazgeçtim.

BAŞKAN – Sayın Kul söz istemiyorlar.

Sayın Çetin Bilgir?.. Yok.

Sayın Dilekçi, buyurun.

M. HADİ DİLEKÇİ (Kastamonu) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; görüşülmekte olan 626 sıra sayılı Vergi Tasarısının 62 nci maddesi üzerinde, şahsım adına söz almış bulunmaktayım; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Tasarı, belgesiz mallara ait KDV beyanını kayıt altına almaktadır. Tasarının 54 üncü maddesiyle, Gelir Vergisi Kanununa eklenen geçici 48 inci maddede "Gelir veya Kurumlar Vergisi mükellefleri, işletmelerinde mevcut olduğu halde kayıtlarında yer almayan emtia, makine, teçhizat ve demirbaşlarını, kendilerince veya bağlı oldukları meslek kuruluşunca tespit edilecek rayiç bedel ile bu kanunun yayımını izleyen üçüncü ayın son iş gününe kadar, bir envanter listesi ile vergi dairelerine bildirmek suretiyle defterlerine kaydedebilirler" denilmektedir.

Ancak, 62 nci maddede, bu şekilde kayıt altına alınan mallardan makine, teçhizat ve demirbaşların bedeli üzerinden yüzde 10 oranı, genel ve yükseltilmiş orana tabi emtianın bedeli üzerinden yüzde 10 oranı, diğer emtianın bedeli üzerinden, bu emtianın tabi olduğu oranların yarısı esas alınarak KDV hesaplanır ve ayrı bir beyanname ile sorumlu sıfatıyla ödenmesi gerekmektedir. Bu şekilde ödenecek vergilerden, makine, teçhizat ve demirbaşlara ait olanlar, mükellefin hesapladığı KDV'den indirim konusu yapılmayacaktır. Emtia için, bu şekilde beyan edilip ödenen KDV ise, genel hükümler çerçevesinde indirim konusu yapılabilecektir.

Tasarının 62 nci maddesiyle KDV Kanununa eklenmesi düşünülen geçici 13 üncü maddede, bu düzenlemeyle, üzerinde vergi beyan edilecek bu mallar için, KDV Kanununun 9/2 nci maddesindeki, belgesiz mal bulundurduğu tespit edilenler hakkında yapılmakta olan cezalı tarhiyatın uygulanmaması öngörülmektedir.

62 nci maddenin hayırlar getirmesi dileğiyle, hepinize saygılar sunuyorum. (DSP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Sayın Dilekçi'ye teşekkür ediyorum.

Madde üzerindeki görüşmeler tamamlanmıştır.

Maddeyle ilgili verilmiş 5 önerge vardır.

Geliş sırasına göre 4'ünü okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan kanun tasarısının 62 nci maddesiyle 3065 sayılı Katma Değer Vergisi Kanununa eklenmesi öngörülen geçici 13 üncü maddede yer alan "bu emtianın tabi olduğu oranların" ifadesinin "bu emtiaların tesliminde uygulanan oranların" şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

Adil Aşırım İhsan Çabuk

Iğdır Ordu

Fevzi Aytekin Mustafa İlimen

Tekirdağ Edirne

Metin Bostancıoğlu

Sinop

BAŞKAN - Sıradaki diğer önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan kanun tasarısının 62 nci maddesiyle 3065 sayılı Katma Değer Vergisi Kanununa eklenmesi öngörülen geçici 13 üncü maddede yer alan "demirbaşların bedeli üzerinden % 10 oranı" ifadesinin "demirbaşların bedeli ile" şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

Adil Aşırım İhsan Çabuk

Iğdır Ordu

Fevzi Aytekin Mustafa İlimen

Tekirdağ Edirne

Metin Bostancıoğlu

Sinop

BAŞKAN - Sıradaki diğer önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan kanun tasarısının 62 nci maddesiyle 3065 sayılı Katma Değer Vergisi Kanununa eklenmesi öngörülen geçici 13 üncü maddede yer alan "emtia üzerinden" ifadesinin başına "ancak" ifadesinin eklenmesini arz ve teklif ederiz.

Adil Aşırım İhsan Çabuk

Iğdır Ordu

Fevzi Aytekin Mustafa İlimen

Tekirdağ Edirne

Metin Bostancıoğlu

Sinop

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, şimdi okutacağım önerge, son önergedir ve Komisyon metnine en aykırı önergedir; okutup işleme alacağım.

Buyurun efendim.

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan kanun tasarısının 62 nci maddesiyle 3065 sayılı Katma Değer Vergisi Kanununa eklenmesi öngörülen geçici 13 üncü maddede yer alan "oranların yarısı" ifadesinin "oranların yüzde 50'si" ifadesinin eklenmesini arz ve teklif ederiz.

Adil Aşırım İhsan Çabuk

Iğdır Ordu

Fevzi Aytekin Mustafa İlimen

Tekirdağ Edirne

Metin Bostancıoğlu

Sinop

İHSAN ÇABUK (Ordu) – Sayın Başkan, önergelerdeki imzalarımızı geri çekiyoruz.

BAŞKAN – Önerge sahipleri imzalarını geri çektikleri için, önergeler işlemden kaldırılmıştır.

Şimdi, çerçeve 62 nci maddenin geçici 13 üncü maddesini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

Geçici 14 üncü maddeyi okutuyorum:

“Geçici Madde 14 - Bu Kanunun yayımlandığı tarihe kadar alınan yatırım teşvik belgelerinde yer alan yatırım mallarından, makine ve teçhizat niteliği taşımayanlar için Katma Değer Vergisi Kanununun bu Kanunla kaldırılan 49 uncu maddesinin ikinci fıkrası hükmü uygulanır.”

BAŞKAN – Madde üzerinde, Fazilet Partisi Grubu adına Sayın Ertan Yülek söz istemişlerdir.

Buyurun Sayın Yülek.

FP GRUBU ADINA İ. ERTAN YÜLEK (Adana) – Sayın Başkan, değerli arkadaşlarım; görüşülmekte olan kanun tasarısının çerçeve 62 nci maddesinin geçici 14 üncü maddesiyle alakalı olarak Fazilet Partisi Grubunun görüşlerini sunmak üzere huzurunuzda bulunuyorum; hepinizi saygıyla selamlarım.

Esasında, bu geçici maddeyi görüşürken, daha önce görüştüğümüz 59 uncu maddeyle birlikte mütalaa etmek lazım. 59 uncu maddeye -teferruatına girmiyorum- bir (d) bendi ilave edilmiş ve bu (d) bendiyle, o zamana kadar araçlar ve petrol aramaları KDV'den istisna iken, bu defa, teşvik belgeli yatırım malları da istisnaya dahil edilmiştir ve şu ana kadarki tatbikatta, teminatla çekilen ve o yatırım, işletmeye alınıp da üretilen malların KDV'leri tahakkuk ettirilerek, mahsuplaştırdıktan sonra tehir edilen ve bilahara terkin edilen KDV'ler istisnaya tabi tutulmuş. Ancak, makine ve teçhizat dışındaki mallar ise, bu geçici maddeyle, teşvik belgesi almış olanlar için, bu teşvik belgelerinin sonuna kadar "49 uncu maddenin ikinci fıkrası hükmü uygulanır" denilmiştir.

Çok kısa bir izahat vermek istiyorum. Bu, çok teorik bir konu değil esasında. 1984 yılında, bilindiği gibi -tahmin ediyorum 10 Ekimde- KDV yürürlüğe girdi; ama, 1985 yılından geçerli olmak üzere. O zamana kadar KDV yerine, bizim vergi mevzuatımızda, zannediyorum, yedi veya sekiz farklı vergi vardı. Bu yedi-sekiz farklı vergi kaldırılarak, yerine, sadece KDV getirildi ve 1 Ocak 1985'ten itibaren yürürlüğe girdi. Yalnız -ben, o günlerde Devlet Planlama Teşkilatında çalışıyordum- teşvik belgesiyle getirilen makina ve teçhizatlar, teşvik belgesi almış olmaları sebebiyle, her türlü gümrükten muaf tutuluyordu; ancak, KDV ortaya çıkınca, KDV'den muaf tutulamadı ve yatırımcılar için, gerçekten büyük sıkıntılar oldu. Yani, yatırımcı, makina ve teçhizatı getiriyor ve gümrük vermiyor, diğerlerini vermiyor, sadece KDV'yi veriyordu; tabiî, yüzde 15'e kadar varan KDV oldukça büyük bir yük tutuyordu. Hatırlıyorum, o günlerde çok sıkıntılar çekildi. Bilahara, yapılan bir değişiklikle -zannediyorum, 3174 sayılı Kanunla yapılan bir değişiklikle- gerçekten, bu yatırımları teşvik etmek için gümrük muafiyeti veriyor, diğer vergilerden sarfı nazar ediyorsunuz. Ancak, bir de, karşınızda Maliye var... O halde ne yapalım; ithal edilen makine ve teçhizat ile teşvik belgesinde yazılı malların KDV'leri beyan ediliyor ve bir banka teminatı veya başka bir teminat karşılığı, siz, o malları gümrüklüyorsunuz; bilahara, tahakkuk ettirilen o KDV kadar, işletmenizden çıkan ürünlerin KDV'si ödendikçe peyderpey mahsup ediliyor ve sıfırlanınca da kapatılıyordu.

Burada, gerçekten yatırımcı yönünden önemli bir sıkıntı vardı; o da, devamlı olarak bankalardan teminat mektubu almak. Teminat mektubu almak da, yatırımcı için gerçekten bir sıkıntıydı ve bir maliyetti.

Şimdi, 59 uncu maddeyle getirilen düzenlemeyi, gerçekten iyi bir düzenleme olarak görüyoruz. Ben, eski bir Teşvik Uygulama Genel Müdürü olarak ve içerisinde bulunan, bizatihi masanın öbür tarafındaki uygulamacı bir arkadaşınız olarak da, bu 59 uncu maddeyi yerinde buluyorum; yani, teşvik belgeli makine ve teçhizatların istisna edilmiş olması, gerçekten yatırımcıları bir rahatlığa kavuşturuyor. O bakımdan, 59 uncu madde olumlu.

Tabiî, bu madde, onunla çok yakından ilgili. Burada da, makine, teçhizat dışındaki malları istisnaya tabi tutmuyor; ancak, hemen ilave edeyim, şu ana kadar alınmış olan teşvik belgelerinde yer alan malları da, o teşvik belgesinin sonuna kadar, geçici bir süre için, 49 uncu maddenin ikinci fıkrasına tabi tutuyor. Nedir o 49 uncu madde; yine teminat vereceksiniz, gümrükten o malı çekeceksiniz ve o anda, KDV tecil edilecek; bilahara, terkin edilmek suretiyle, yani, mahsuplaştırmak suretiyle, o vergi verilmeyecek. Bu bakımdan, zannediyorum ki -daha doğrusu, inanıyorum ki- bu madde ve 49 uncu madde uygun bir maddedir.

Yalnız, burada bir şeyi daha ifade etmek durumundayım, o da şu: Eskiden, ithal edilen makine ve teçhizatla birlikte, belli bir süre için, hammadde girdileri de KDV'den tecil edilip, terkin ediliyordu. Şimdi, bundan sonra alınacak teşvik belgelerinde, bir adalet de yerine geliyor; sadece ithal edilenler için uygulanan bu hadise, yerli mallarda zaten uygulanmıyordu. Dolayısıyla, bundan sonra bir adalet meydana gelecek ve yurt dışından ithal edilen, işletmede kullanılan birtakım mallar KDV'ye tabi olacak; zaten, yerli mallar KDV'ye tabiydi.

Arkadaşlar, bir hususu bilhassa belirtmek istiyorum: 59 uncu madde ve bununla getirilen uygulamanın manası nedir? Manası şudur: Biz, yatırımları teşvik ediyoruz. Biz, sermayenin yatırımlara dönmesini teşvik ediyoruz; yani, biz, bu memleketi büyütmek istiyoruz, ekonomiyi büyütmek istiyoruz. Biz, bu teşviklerle, yatırım yapmak suretiyle, işsize iş vermek istiyoruz, aşsıza aş vermek istiyoruz; doğru mu?

İHSAN ÇABUK (Ordu) – Doğru...

İ. ERTAN YÜLEK (Devamla) – Evet... Ama, bu Hükümet zamanında, gerçekten, insanı ta ciğerinden yaralayan ve üzen öyle uygulamalar var ki, işte o uygulamaları size belirtmek istiyorum: Siz, yabancı bir ülkeden, teşvik etmek suretiyle sermayeyi çağırıyorsunuz, gelin, burada yatırım yapın diyorsunuz, yüzde 200'e kadar yatırım indirimi veriyorsunuz; ama, yurt içindeki sermayeyi "bu İslamcı sermayedir, bu irticacı sermayedir" diye ayırmanın mantığı var mıdır Allah aşkına?! Yoktur.

İRFAN KÖKSALAN (Ankara) – Yok öyle bir uygulama.

İ. ERTAN YÜLEK (Devamla) – Var efendim.

Bakınız, nasıl ayırdığınızı söyleyeyim ben size: Eğer 1 000 kişi bir araya gelip de bir Dost Sigorta şirketini kuruyorlarsa ve siz, bu insanların, sermaye sahiplerinin, sabahleyin saat 04.30'da evlerini, teröristmiş gibi basarak, bunları, Devlet Güvenlik Mahkemesine, vatan haini gibi mahkemeye gönderiyorsanız, işte, bu, sermayede ayırımcılıktır; işte, bu, İsrailli sermaye gelsin, Japon sermaye gelsin; ama, yerli sermayeye ben geçit vermiyorum demektir.

ŞÜKRÜ YÜRÜR (Ordu) – Bunun bizimle ne alakası var, Parlamentoyla ne alakası var! ..

İ. ERTAN YÜLEK (Devamla) – Onun için, Hükümeti, burada, samimiyete davet ediyoruz ve nasıl, yurt dışından sermayeyi teşvik için her türlü imkânı kullanıyorsa -ki, işte, bu, bunun delilidir- aynı imkânları, Türkiye'deki sermayeyi de ayırmamak suretiyle kullanmalı.

Ben, Teşvik Uygulama Genel Müdürlüğü yaptım; hatırlıyorum, biz, yatırımcıyı yolda arıyor ve “aman, size teşvik belgesi verelim, size yatırım yaptıralım, bu ülkenin işsizine iş verelim, açına aş verelim” diyorduk ve rengine de bakmıyorduk; ama, bu dönemde -Sayın Bakan, Sayın Yürür, siz de Ticaret Bakanlığı yaptınız- bir kebapçı, irticacı sermayedir diye ayrılmıştır.

ŞÜKRÜ YÜRÜR (Ordu) – Devlet Güvenlik Mahkemesinin kararını Hükümete nasıl mal ediyorsun!.. Yazıklar olsun!..

İ. ERTAN YÜLEK (Devamla) – Listeler ilan edilmiştir ve falan yerdeki MÜSİAD üyeleri hakkında takibat açılmıştır.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Sayın Yülek'e teşekkür ediyorum.

İ. ERTAN YÜLEK (Devamla) – Onun için, arkadaşlar, bu meseleyi, biz, doğru buluyoruz; ancak, bugün yapılan uygulamayı doğru bulmuyoruz.

Hepinize saygılar sunuyorum. (FP sıralarından alkışlar)

ŞÜKRÜ YÜRÜR (Ordu) – Boşuna alkışlamayın... Hiç yakışmadı Ertan Bey...

BAŞKAN – Sayın Yürür, bunları kuliste konuşabilirsiniz efendim.

Doğru Yol Partisi Grubu adına, Sayın Mehmet Sağlam; buyurun. (DYP sıralarından alkışlar)

DYP GRUBU ADINA MEHMET SAĞLAM (Kahramanmaraş) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Çerçeve 62 nci maddenin geçici 14 üncü maddesiyle ilgili, Doğru Yol Partisi Grubunun görüşlerini arz etmek üzere huzurunuzdayım; Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.

Bu madde, aslında, yatırım teşvik belgelerinde yer alan makine ve teçhizatın yurt içinden tedarikiyle ilgili konularda Katma Değer Vergisinden istisna edilmeleriyle ilgilidir. Hangi açıdan bakarsanız bakın, yatırım teşvik belgelerine bağlanmış makine ve teçhizatın, biraz önce değerli arkadaşımızın da izah ettiği gibi, Katma Değer Vergisinden istisna edilmesine ilişkin madde, doğru bir yaklaşımdır.

Dolayısıyla, bunun genişletilerek yeni bir düzenlemeyle sürdürülmesi, yatırımları teşvik bakımından ülkeye yarar getirecektir. Esasen, daha önce, yatırımcılar için, çeşitli yollarla bu Katma Değer Vergisinin ödenmesi büyük bir maliyet getirmekteydi; tasarı, yeni düzenlemeyle bunu kaldırıyor.

Elbette ki, yatırımların teşvik edilmesi, özellikle makine ve teçhizat sayılan mallarda Katma Değer Vergisinin kaldırılması -biraz önce de söyledim- doğru bir yaklaşımdır; ancak, kanun, yayımını izleyen aybaşından itibaren üç ay içerisinde iptal edilmek şartıyla, Katma Değer Vergisi ertelemesinin yapılabileceğini de ileri sürüyor. Geçici 14 üncü maddedeki düzenleme, bir ölçüde “Katma Değer Vergisi Kanununun 49 uncu maddesinin ikinci fıkrası uygulanır” demekle de makine teçhizat sayılmayan mallar için, vergi kaybını önleyici, yine, yararlı bir düzenleme getirmiştir.

Yatırımları teşvik edeceksiniz. Yatırımın büyüğü küçüğü olmaz. Türkiye'de, istihdamı, büyük ölçüde, küçük ve orta boy işletmelerin sağladığı da bir gerçek. Öyle olunca, hangi düzeyde olursa olsun, makine ve teçhizat sayılabilecek malların, Katma Değer Vergisinden muaf tutulması yararlıdır derken, yatırımcıyı üzmeyecek, yatırımcıyı tedirgin etmeyecek uygulamaların da, zannederim yapılmasında büyük yarar var. Örneğin, son günlerde, seçim bölgem olan Kahramanmaraş'ta, Gaziantep'te, Adana'da, gece yarısı baskınlarıyla, bazı yatırımcıların sigorta kontrolleri yapılmaya başlanmıştır. Bunlar, yanlıştır. Elbette ki, devlet, sigortasız çalışan işçiler için bu kontrolünü yapacaktır; ama, usulü dairesinde yapacaktır; gece yarısı saat 24.00'te, 01.00'de tedirgin ederek değil. Vergi aldığı, istihdam yaratan yatırımcıları, daha hoş tutacağına, bunlara, gece yarısı baskınlarıyla sigorta kontrolü yaptırmak bir devlete yakışmıyor.

İkincisi, aynı şekilde, geçen yıl uzman teftişinden geçmiş bazı illerimiz -Kahramanmaraş, Malatya gibi- her ne hikmetse, bu yıl tekrar uzman teftişinden geçiyor. Bunların devlette bir usulü var. “Bazı şehirler şu veya bu nedenle cezalandırılıyor mu” demek istemiyorum, dilim varmıyor; ama, devlete yakışmıyor. Yani, sıraya konmuş teftiş mekanizması işleyecektir. Özel olarak bazı iller için, bir yıl önce teftişten geçmiş iller için tekrar uzman göndermenin ne anlama geldiğini, doğrusunu isterseniz, Hükümetten ya da Maliye Bakanlığından sormak istiyorum.

Dolayısıyla, siz, bir taraftan, yatırımları teşvik edeceksiniz, yatırım teşvik belgeleriyle teşvik edeceksiniz -işte bu tasarıda doğru olarak yapıldığı gibi- makine ve teçhizatını KDV'den muaf tutarak teşvik edeceksiniz, istisnalar getireceksiniz; diğer taraftan, yatırımı fiilen yapan insanlarda, uygulamada bazı tedirginlikler yaratacaksınız!..

Bunların olmamasını temenni ediyoruz. Bunların, olmuşsa bile, yanlışlıkla (sehven) yapılmış şeyler olduğunu kabul ediyoruz ve devlete yakışmayacak bu tür uygulamaların hiçbir yatırımcı için olmaması dileklerimizi sunuyoruz.

Saygılarımla. (DYP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Sayın Sağlam'a teşekkür ediyorum.

Sayın Cevat Ayhan, buyurun.

CEVAT AYHAN (Sakarya) – Muhterem Başkan, muhterem üyeler; 626 sıra sayılı Vergi Kanunu Tasarısının çerçeve 62 nci maddesinin geçici 14 üncü maddesi üzerinde söz almış bulunmaktayım.

Bu madde, bu kanunun yayımı tarihinden önce yatırım teşvik belgesi almış olan firmalarla ilgili bir maddedir. Burada, getirilen hüküm "bu Kanunun yayımlandığı tarihe kadar alınan yatırım teşvik belgelerinde yer alan yatırım mallarından, makine ve teçhizat niteliği taşımayanlar için Katma Değer Vergisi Kanunun bu Kanunla kaldırılan 49 uncu maddesinin ikinci fıkrası hükmü uygulanır" şeklindedir. Yani, Katma Değer Vergisi Kanununun 49 uncu maddesine baktığımız zaman, onun başlığı "Teminatlı işlemler." Birinci fıkrasında "Gümrük Kanunu ile diğer kanunlar gereğince gümrük vergisi teminata bağlanarak işlem gören her türlü madde ve kıymetlere ait Katma Değer Vergisi de aynı usule tabi tutulur" diyor. ikinci fıkrası da, yatırım teşvik belgesi kapsamında -muhtevası olarak- ithal edilecek makine ve teçhizatlarla ilgili. Bunların ithalinde ödenmesi gereken Katma Değer Vergisi, bu verginin fiilen indirilmesinin mümkün olacağı tarihe kadar erteleniyor. Bunu, daha önceki madde üzerindeki konuşmamda da arz etmiştim. Şimdi, bu madde bunu kaldırıyor, doğrudan doğruya Katma Değer Vergisinden muaf hale getiriyor; güzel bir düzenlemedir.

Burada, bir hususu belirteyim. Ben, o maddede konuşurken de ifade ettim; makine ve teçhizatın dışındaki birtakım kalıp, aparat ve benzeri birtakım şeyler olabilir. Hazine Müsteşarlığının verdiği yatırım teşvik belgesinin, ithal ve yerli makine teçhizat listesi diye iki liste olur, arkadaşlar bilir bunu. Onun için, bu listeye giren hepsinin, bu muameleye maruz kalması; yani, Katma Değer Vergisinden muaf olması -ister yerli ister ithal- bunun getirilmesi lazım dedim. Sayın Bakan, zabıtlara geçecek şekilde" biz de öyle düşünüyoruz" dediler; ama, maddede bunu sarih hale getirmek iyi olurdu; onu söylemek istiyorum. Burada da bunu görüyorum ve burada şunu da hatırlatmak istiyorum: Daha evvel bir maddeyi müzakere ederken, 1.1.1999 tarihinden önce alınan yatırım teşvik belgelerinin, önceki mevzuata -yani, Gelir Vergisi Kanununun ek yatırım teşvik belgelerini düzenleyen 1,2,3,4,5 ve 6 ncı maddeleridir bunlar- göre uygulanacağını, ondan sonrakilere ise, bu kanunla gelen değişikliklerin uygulanacağı ifade ediliyordu. Orada, bunun, yanlış olduğunu uzun uzun ifade ettim.

Burada, şunu da söyleyeyim: Şimdi, bu havayı gören, bu haberi alan, bu maddeyi, bu düzenlemeyi duyan insanlar, daha üç dört ay öncesinden yatırımlarını ve yatırımla ilgili faaliyetlerini durdurmuştur, stop etmiştir -ki, 1.1.1999'dan sonra yatırım teşvik belgesi almaya yönelir- çünkü, yeni teşvikler, lehte olan hükümler var. Onların, burada, tekrar detayına girmeyeceğim. "Burada yanlış yapıyoruz" demiştim.

Burada da, bu düzenlemeyi; yani, meri olan, halen alınmış olan teşvik belgelerini eski hükümlere göre, Katma Değer Vergisi Kanununun 49 uncu maddesinin ikinci fıkrasına göre uygulamak yanlış olur. Bunun üzerinde bir daha düşünmek lazım; geçmiş madde üzerinde bir daha düşünmek lazım. Ben, bunların dikkate alınacağını umut ediyorum.

Şunu da söylemek istiyorum: Burada, biraz önce, Değerli Ertan Yülek Bey arkadaşımız konuşurken, Türkiye'de bütün iyi çalışmalara rağmen, paralel, birtakım baskıların da olduğunu, sermayenin renk renk tasvir edildiğini ve buna göre muamele yapılmak istenilen çevreler olduğuna üzülmüş; bunun da, Anavatana yakışmadığı ifade etmişti. Ben de inanıyorum ki, değerli Anavatan mensubu kardeşlerimiz, Turgut Özal'ın Anavatanının mirasını taşıyan arkadaşlarımız, bundan mustariptirler, üzülüyorlar. Bunların zamanla kalkacağına da, düzeleceğine de inanıyorum; ama, Anavatanın bir hatası var, yol arkadaşlarını ve desteklerini iyi seçmedi. "Körle yatan, şaşı kalkar" diye bizim lisanımızda bir söz var. Onun için, birtakım dayatmacı çevrelerin desteğiyle hükümet olursanız, elbette, sizi üzen ve bizi de üzen bu muamelelerin içinde bulunuyor devri Hükümetiniz. İnşalah, bunların da düzelmesini temenni ediyor, hepinize hürmet ediyorum. (FP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Sayın Ayhan'a teşekkür ediyorum.

Değerli arkadaşlarım, madde üzerindeki görüşmeler tamamlanmıştır. Maddeyle ilgili 4 önerge vardır; fakat, Ordu Milletvekili Sayın İhsan Çabuk önergelerdeki imzasını geri almıştır; bu nedenle, öÖJnergeleri işlemden kaldırıyoruz.

Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

Geçici 15 inci maddeyi okutuyorum:

“Geçici Madde 15 – Bu Kanunun yayımlandığı tarihten önce bina inşaat ruhsatı alınmış olan inşaatlara ilişkin olarak;

a) Konut yapı kooperatiflerine yapılan inşaat taahhüt işleri,

b) Sadece 150 m2’ yi aşmayan konutlara münhasır olmak üzere kanunla kurulmuş sosyal güvenlik kuruluşları ve belediyelere yapılan inşaat taahhüt işleri,

Katma değer vergisinden müstesnadır.“

BAŞKAN – Fazilet Partisi Grubu adına, Sayın Ömer Özyılmaz; buyurun efendim.

FP GRUBU ADINA ÖMER ÖZYILMAZ (Erzurum) – Sayın Başkan, değerli arkadaşlar; görüşülmekte olan tasarının çerçeve 62 nci maddesine bağlı geçici 15 inci maddesiyle ilgili olarak Fazilet Partisi Grubu adına söz almış bulunuyorum; bu vesileyle, hepinizi şahsım ve Grubum adına saygıyla selamlıyorum.

Bu geçici 15 inci madde, konut yapımıyla ilgili olarak birtakım muafiyetler getirmektedir.

Konut yapımı, elbette, fevkalade önemli bir konudur. Bilindiği gibi, konut, yani barınma, insanın en temel ihtiyaçlarından biridir. Barınma şartları, en az yeterli hayat düzeyinin ayrılmaz bir parçası sayılırken, ülkede konut ihtiyacının doyurulması derecesi, hayat standardının önemli bir göstergesi olarak kabul edilmektedir. Bu yüzden, bizim inancımızda, dünyadaki mutluluğun, ancak, saliha bir eş, geniş ve oturulabilir bir ev ve iyi bir binitle sağlanacağını ifade eden yazılı belgeler vardır.

Ayrıca, konut, hem toplumsal açıdan hem de ekonomik açıdan önemli işlevlere sahiptir. 2000'li yıllarda, kentleşme, ülkemizin geleceğini belirleyen en önemli süreç olacaktır. Ülkemizin geleceği, kentleşmiş bir Türkiye'dir. Köyden kente gidiş durdurulamaz; ancak, bölgeler ve toplumsal katmanlar arası dengeli kalkınma, yerleşme, arsa ve konut politikalarıyla, kentleşmenin yönü değiştirilebilir; daha sağlıklı biçimde, daha normal bir hızla gerçekleşmesi sağlanabilir.

2000'li yılların başında, nüfusumuzun 70-80 milyona ulaşacağı, en az, her 4 kişiden 3'ünün kentlerde yaşıyor olacağı ve konut açığının 7 milyon dolayında bulunacağı tahmin edilmektedir. Bu da, her yıl, 450 bin civarında konutun üretilmesi gerektiğini göstermektedir.

Temel çizgisini sanayileşme ve kentleşme yönünde çizen bir ülkenin, konut sorununu, sadece bugünün sorunu olarak değil, gelecek kuşaklar açısından da ele alması gerekir; üstelik, bu konuyu, sadece nicelik açısından değil, nitelik açısından da değerlendirmesi şarttır. Bu açıdan, sorunu ne gecekondu çözer ne de lüks villalar çözer. Sorunun çözümü, sağlık şartlarına uygun, elverişli, sağlam, düşük maliyetli, bayındır ve yapı kurallarına uygun toplumsal konut üretiminde yatmaktadır; dargelirli geniş kitlelerin ihtiyacını karşılayacak olan da, bu tip yapılardır. Bütün bunları gerçekleştirecek olan formül ise, konut kooperatifçiliğidir. Konut kooperatifçiliği, ekonomik açıdan güçsüz toplumsal katmanların bu temel ihtiyaçlarını karşılayacaktır; ancak, bu kooperatiflerin, bugün, pekçok sorunu, problemi vardır. Bu sorunları kısaca şöyle özetleyebiliriz:

Birincisi, gelir dağılımındaki dengesizliğin artması ve yüksek enflasyon oranları sonucunda, dar ve ortagelirlilerin düşüş gösteren gelir düzeyi ve biriktirme gücüdür. Bilindiği gibi, daha çok, bir zamanlar Anavatan Partisinin "ortadirek" diye isimlendirip, sonra, onları mahvettiği kesim konut kooperatiçiliğine yönelmektedir; fakat, bunlar, bugün, özellikle bu Hükümetin uygulamış olduğu yanlış ekonomik ve sosyal politikalar yüzünden çok büyük bir malî sıkıntı içerisindedirler.

Biraz önce arkadaşlarımız bahsettiler; değerli arkadaşlar, bugün, memurlarımız son derece sıkıntılı bir hayat yaşamaktadırlar. İşçilerimiz, köylülerimiz, emeklilerimiz ve bütün bu dargelirli katmanları oluşturan insanlarımız fevkalade zorluklar içerisindedirler; biz onu hep söylüyoruz. Şu anda da, milyonlarca memurumuz ve onların yakınları, bu Hükümetin -bugün ya da yarın- kendileri için ne kadar ücret artışı yapacağını beklemektedirler. Bu Hükümet, üst katmanlara yönelik yapacağı iyileştirmelerde herhangi bir sınır tanımamaktadır, milyarları, trilyonları onlara rahatça aktarmaktadır; ama, ülkemizin büyük bir kesimini oluşturan, biraz önce saydığım bu kesimlere gelince, işte, dün Sayın Başbakanın ifade ettiği, sıfır zam sözü, bunlara yönelik oluyor.

Bakınız, bir yandan, büyük bir holdinge, şu kadar arsayı bilabedel tahsis ederken, bir yandan da -geçen sefer de söylemiştim- bu kanun maddesiyle milyonlarca doları bedava aktaran Hükümet, elbette, memurlarımıza, işçilerimize bir şey vermeyi düşünmüyor; ama, bu Hükümet, bunun bedelini, bunun hesabını elbette ödeyecektir.

Bugün, enflasyon fevkalade yükselmiştir. Bugün, pahalılık, geçim sıkıntısı fevkalade artmıştır. Bugün, memurlarımız, işçilerimiz ve dar gelirlilerimiz, bu geçim sıkıntısı içerisinde, kendi temel ihtiyaçlarını dahi karşılayamazken, artık kooperatif yoluyla bile olsa, ileride başını sokacağı bir ev edinme ümitleri, kırılmıştır, yıkılmıştır; fakat, tabiî, bu böyle gitmeyecek, inşallah, memleketimiz bu sıkıntıları aşacaktır, bu Hükümetten de kurtulacaktır.

Bugün, kooperatiflerin en önemli problemlerinin başında, kooperatife üye olacak insanların ekonomik yönden fevkalade güçsüz duruma düşürülmüş olması gelmektedir.

İkinci olarak, özellikle 1988 yılından sonra, konut politikasının orta ve üst gelir katmanlarında bulunanlara imkân sağlamaya yönelik olmasıdır. Bir diğer önemli problem; konut maliyetindeki artışlar ile bu maliyet içerisinde özellikle arsa payının çok yüksek olmasıdır. Bu artışla birlikte, insanımızın gelir seviyesi düşmüş, öte yandan, konutların maliyeti yükselmiştir. Dolayısıyla “orta sınıf” diyeceğimiz insanlar, artık, bu gelir durumlarıyla, kooperatif yoluyla dahi olsa, bir ev edinme ümitlerini tamamen yitirmişlerdir.

Bir diğer önemli husus; konut kredilerinin gerek tutarları gerek verilme şartları açısından gelir dağılımının bozukluğunu giderecek özellikte olmaması ve özellikle -biraz önce söylediğim 1998 yılından sonra- özkaynak-kredi dengesinin çok bozulmasıdır.

Değerli arkadaşlar, bu kooperatiflerin daha başarılı olması ve ülkemizin ihtiyacı olan konutları üretebilmesi için ne yapılması lazım, kısaca onu arz ediyorum. Hükümetler, topluma hizmet etmeyi esas almalıdırlar. Bu çerçevede sağlıklı arsa üretimi, planlı kentleşme siyasası, gelir dağılımını düzeltmesi ve vergi politikalarını da kooperatiflerin başarı düzeyini artırmaya yönelik olarak belirlemesi gerekir.

İkincisi; bu önlemler içerisinde konut yapı kooperatiflerinin amaçlarına ulaşmasına imkân verecek yasal bir çerçeve çizilmelidir.

Bir diğer önemli husus, 1984 yılında başlatılan ve 1997 yılında sona eren vergi muafiyet uygulaması temellendirilip, kooperatiflerin ürettiği konutların her türlü vergiden, harçtan muaf tutulması gerekmektedir.

Biz, tabiî inşallah, Fazilet Partisi olarak iktidarımız döneminde, ülkemizin ekonomisini düzeltmekle beraber, bu kredileri faizsiz vereceğiz. FP sıralarından alkışlar)

REFİK ARAS (İstanbul) – İnşallah, inşallah, tüm vergileri de kaldırırsınız.

BAŞKAN – Sayın Özyılmaz'a teşekkür ediyorum.

Doğru Yol Partisi Grubu adına, Sayın İrfettin Akar.

Buyurun efendim.

DYP GRUBU ADINA İRFETTİN AKAR (Muğla) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; vergi kanununun 62 nci maddesinin, geçici 15 inci maddesi üzerinde Doğru Yol Partisi Grubunun görüşlerini açıklamak üzere söz almış bulunuyorum; şahsım ve Doğru Yol Partisi Grubu adına, hepinizi saygılarımla selamlıyorum.

Devletin yüklendiği malî, sosyal ve ekonomik fonksiyonları gerçekleştirmek amacıyla, anayasal sınırlar içerisinde başvurduğu, değerlendirdiği ve çeşitli kaynaklardan elde ettiği gelirlerin tümüne, kamu gelirleri denilmektedir.

Mevcut kamu gelirlerinin içerisinde, en güvenli ve en önemlisi vergi gelirleridir. Kamu gelirlerinin yüzde 75'i ile yüzde 90'ını oluşturan vergiler, zorunlu bir ödeme olmaları, karşılıksız olarak gerçek ve tüzelkişilerden, nakdî olarak alınmaları bakımından diğer kamu gelirlerinden büyük ölçüde ayrılırlar.

“Vergi” adıyla ve kanunla fertlerden alınan bu ekonomik değerlerin bir devlet için taşıdığı önem, bu noktada başlamaktadır.

Devlet, vergi gelirleriyle maddî ve sosyal politikaları belirleyip, gelir dağılımı üzerinde etki yapabilir. Yani, vergilerin fiskal ve ekstra fiskal etkisi vardır.

Çağdaş vergileme anlayışı, vergi yükünün dağılımının, adil ve mükellefleri güç durumda bırakmayacak şekilde yapılmasını öngörmektedir.

Vergide adalet ilkesi ile ilgili olarak 1982 Anayasasının 73 üncü maddesinin ilk paragrafında; "Herkes, kamu giderlerini karşılamak üzere, malî gücüne göre, vergi ödemekle yükümlüdür." şeklinde hükme yer verilmiştir.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bugün ülkemizde, herkesin malî gücüne göre vergi verdiği söylenemez. Getirilen bu tasarıyla mı vergide adalet sağlanacak, bunu anlamak da çok zordur.

Ücretlilerin vergi yükünün azaltılacağı devamlı söylenmektedir; ama, kimse insanca yaşamanın gereği olan harcamalar üzerinde verginin azaltılacağını ifade etmemektedir.

Ülke gündemini, vergide reform, şeklinde meşgul etmek, aslında vatandaşın kafasını karıştırmadan öteye gitmiyor. Vergi mevzuatında yer alan kanunların yaklaşık yüzde 5'ini değiştirmekle mi reform yapılıyor?

Vergi gelirlerinin önemli bir kısmı dolaylı vergilerden elde ediliyor. Dolaysız vergilerin, vergi gelirleri içerisindeki payı oldukça azdır. Bu açıklamadan da görüleceği üzere, dolaylı vergilerin payının fazla olması vergide adalet ilkesini ortadan kaldırmaktadır.

Gelin, vergide adalet ilkesi sağlayacak, düşük gelir gruplarını da rahatlatacak vergi yasaları üzerinde çalışmalar yapalım.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bilindiği üzere, Katma Değer Vergisi de dolaylı vergi türlerindendir; sonuç itibariyle, vergiyi ödeyen nihaî tüketicidir; vergi eşitliğine ters bir yapı gösterir.

Bugün, 5 milyarlık bir ev almaya kalkan vatandaş, yüzde 1 KDV oranıyla, 50 milyon lira vergi ödemek zorunda kalacaktır. Bu vatandaşın yıllık geliri 600 milyon lira ise, gelirinin yüzde 8'ini vergi olarak ödemek durumunda kalacaktır. Aynı evi, yıllık geliri 10 milyar olan bir başka vatandaş alırsa, yine, ödeyeceği vergi 50 milyon TL'dir; bu da, gelirinin binde 5'ini teşkil edecektir.

Gelin, bu çarpık, vergide eşitsizliği giderici çalışmalar yapalım ki, adı “vergi reformu” olsun. Evet, arkadaşlar, bu çarpık, adaletsiz vergi sistemini ortadan kaldırıcı politikaların bir an önce uygulamaya sokulması sağlanmalıdır. Bunun tek yolu da, vergi gelirlerinin içerisinde dolaysız vergilerin payının derhal artırılmasıdır.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Meclis gündemine getirilen tasarının 62 nci maddesine bağlı geçici 15 inci maddesinin daha önceki hali, yani, 1.1.1985 tarihinden bu yana uygulanan geçici 8 ve 9 uncu maddelerinde yer alan istisna hükümlerinin uygulanma süresi 31.12.1997 tarihinde sona ermiştir. Bu maddeler şöyleydi:

“Geçici madde 8 - Net alanı 150 metrekareye kadar konutların teslimi ile konut yapı kooperatiflerine yapılan inşaat taahhüt işleri 31.12.1997 tarihine kadar Katma Değer Vergisinden müstesnadır.

Geçici Madde 9 - Sadece 150 metrekareyi aşmayan konutlar için yapılan inşaat taahhüt işlerine münhasır olmak üzere, kanunla kurulmuş sosyal güvenlik kanunları ile belediyelere yapılan inşaat ve taahhüt işleri 31.12.1997 tarihine kadar Katma Değer Vergisinden müstesnadır.”

Yürürlükten kaldırılan 8 inci ve 9 uncu maddelerin yerine, tasarıyla getirilen istisna düzenlemeleri şöyle yapılmıştır:

"Geçici Madde 15 - Bu Kanunun yayımlandığı tarihten önce bina inşaat ruhsatı alınmış olan inşaatlara ilişkin olarak;

a) Konut yapı kooperatiflerine yapılan inşaat taahhüt işleri,

b) Sadece 150 m2'yi aşmayan konutlara münhasır olmak üzere kanunla kurulmuş olan sosyal güvenlik kuruluşları ve belediyelere yapılan inşaat taahhüt işleri,

Katma Değer Vergisinden müstesnadır" denilmektedir.

Bu durumda, konut teslimlerine ilişkin Katma Değer Vergisi istisnası 1.1.1998 tarihinden itibaren yürürlükten kalkmış bulunmaktadır; ancak, istisna süresinin sonu olan 31.12.1997 tarihinden önce, kişiler arasında konut inşa teslimine ilişkin mukaveleler yapılmış olabilir.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bu tasarıdaki "bu Kanunun yayımlandığı tarihten önce" ibaresi "1.1.1998 tarihinden önce" olmalıdır. Söz konusu geçiş düzenlemesi, 150 metrekareyi aşmayan bütün konut teslimlerini kapsamamaktadır. Burada unutulan, konut kooperatifleri dışındaki 150 metrekareyi aşmayan konut teslimleridir. Bunun burada düzeltileceği kanısındayım.

Dolaylı vergilerin talep kısıcı özelliği dikkate alınacak olursa, tasarıyla getirilen istisnanın kaldırılması hükmü, konutlara olan talebi kısıcı bir özellik arz edecektir.

Muafiyet ve istisnaların, bazı uygulamaları teşvik edici olması ve sosyal adaleti sağlayıcı özellik arz etmesi bakımından da önem taşımaktadır.

Gelişmekte olan ülkelerin temel sorunu, bireylerin konut edinmedeki güçlüğüdür. Devletin, bu konutları teşvik etmesi gerekirken, vergiye tabi tutması, sosyal devlet ilkeleriyle bağdaşmaz; aksine, ülkenin gecekondulaşmasına teşvik eder. Devletin, ülkenin konut açığını giderici maliye politikaları izlemesi gerekirken, bunun aksine, köstekleyici politikaları yürütmesini tasvip etmemekteyiz.

Sosyal barışı sağlayıcı, konut üretimini teşvik edici politikaları her zaman destekleyeceğimizi belirtir, Yüce Heyetinize saygılarımı sunarım. (DYP ve FP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Sayın İrfettin Akar'a teşekkür ediyorum.

Şimdi, söz sırası, Erzurum Milletvekili Sayın Aslan Polat'ta.

Buyurun efendim.

ASLAN POLAT (Erzurum) – Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; görüşülmekte olan 626 sıra sayılı vergi kanununun 62 nci maddesine bağlı geçici 15 inci maddesi üzerinde şahsım adına söz almış bulunuyorum; hepinizi saygıyla selamlarım.

Sayın milletvekilleri, inşaat sektörü, gerek iş istihdamı yönünden gerekse gayri safî yurtiçi hâsıla içindeki payı itibariyle en önemli iş sektörlerinden biridir. Mesela, 1996 yılındaki yurt içindeki toplam 21 milyon 544 bin kişilik iş istihdamının 1 milyon 275 bin kişisi inşaat sektöründe istihdam edilmiştir.

Yine, 1987 yılı fiyatlarıyla ülkemizde temin edilen toplam katma değerin yüzde 6,4'ü yine inşaat sektöründen elde edilmiştir.

Yine, bir başka ankette, 1997 yılında, 1987 yılı üretici fiyatlarıyla elde edilen gayri safî millî hâsılanın yüzde 5,6'sı inşaat sektöründen temin edilmiştir.

Fakat, inşaat sektörünün bu kadar önemli olmasına rağmen, Devlet İstatistik Enstitüsü, 1998 yılının ilk 3 ayında 1997 yılı ilk 3 ayına göre yapı ruhsatı alan yapı sayısında yüzde 26,8; yapı kullanma izin belgesi alan yapı sayısında ise yüzde 39,2'lik bir azalış olduğunu açıklamıştır. Yapı kullanım belgesinde yüzde 40'lık bir azalış tam bir felakettir. Yani, insanları bu dünyada mekânsız bırakmaktadır; sokağa veya son derece sağlıksız baraka evlerde yaşamaya mecbur bırakmaktadır.

Doğuda, bizim yörede çok önemli bir söz vardır, derler ki: "Allah, bize, İspir'de kân, dünyada mekân, ahirette iman nasip etsin." Şimdi, siz, geldiğinizden beri manevî dünyamızı yıkmak için imam-hatiplerin orta kısmını kapattınız, Kur'an kurslarını zora soktunuz, şimdi de, vatandaşların bir mesken sahibi olmasını, getirdiğiniz ekonomik daraltmalar ve KDV uygulamalarıyla, Devlet İstatistik Enstitüsü raporlarına göre, bir yılda yüzde 40 azaltarak, neredeyse imkânsız hale getirdiniz.

Bu, konut azalmasında en büyük sebeplerden birisi, bu yıl başında uygulamaya giren KDV uygulamasıdır. Yapı kooperatifleri ve 150 metrekarenin altındaki inşaat işleri, 31.12.1997 tarihine kadar Katma Değer Vergisinden istisna bulunmaktaydı. 1.1.1998 tarihinden sonra; yani, bu yılın başından itibaren alınan Katma Değer Vergisi yüzde 1, ödenen vergi ise yüzde 15 olmaktadır. Tahsil edilen vergi ile ödenen vergi arasında yüzde 14 gibi büyük bir fark bulunmaktadır. Bu fark devlete ödenen fazla vergi olduğundan, temel gıda maddelerinde olduğu gibi, ya mükellefe iade edilmeli veyahut da 1.1.1998 öncesinde olduğu gibi, maliyet olarak yazılmalıdır; zira, yapı kooperatifleri devamlı işletme olmadığından, inşaatın bitimi halinde tasfiye olacağından, birikmiş indirilecek Katma Değer Vergileri çok önemli sorun olmaktadır. Bu durum, lokomotif görevi yapan inşaat sektörünü etkilemiş ve anında etkisini göstermiştir. Onun için, kooperatiflerin yüzde 14 maliyet artışı getiren bu uygulamalardan mutlaka kurtarılması gerekmektedir.

Bu tasarının 60 ve 61 inci maddelerindeki iyileştirmeler, sınırlar kimleri kapsar diye büyük bir beklenti içerisindeyiz. Eğer, buradaki -bilhassa 61 inci maddesindeki- sınır, yine Millî Eğitim Bakanlığı ihalelerindeki gibi çok yüksek olursa, korkarım, doğudaki bütün kooperatifler, bu sınırın, bu çıtanın altında giderler; böyle bir endişem var.

Ayrıca, binalarda 150 metrekare meselesine de bir bakmakta yarar var. 1996 yapı kullanım izin belgelerine göre, toplam 47 553 ev veya daire sayısının 5 634'ü; yani, yüzde 12'si 150 metrekarenin üzerindedir. Demek ki, ülkemizde yapılan konutların ancak yüzde 12'si 150 metrekareden büyük, yüzde 88'i ise 150 metrekarenin altındadır. Şimdi, kooperatiflerin yüzde 88'ini bu istisnalardan faydalandırıp, bu yüzde 12'lik bölümü istisna dışı bırakmak, kanaatime göre, Anayasanın eşitlik ilkesine biraz ters düşüyor; çünkü, ülkemizde, öyle veya böyle, artık herkesin vergi verdiği bir ortamda, vatandaşların bir kısmını KDV istisnasından mahrum bırakmak, bana pek adil gelmiyor.

Ayrıca, bu maddeyle, mahrumiyete girenlerin büyük bölümü, Doğu ve Güneydoğu Anadolu'da bulunan geniş aile tipinde bir arada yaşayan insanlar oluşturmaktadır. Getirdiğiniz ve getireceğiniz yasalarla insanların özgürce yaşamasını sıkıntıya soktunuz; konuşanı veya düşüneni hapse attınız veya atıyorsunuz; kamu alanında okumayı, gezmeyi ve doya doya inancını yaşamayı zehir ettiniz; bari evinde, meskeninde bir miktar gönlünce yaşaması için bu ve benzeri tasarılarla meskenlere sınır getirmeyip, vergi muafiyetleriyle, hiç olmazsa insanca...

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Sayın Polat'a teşekkür ediyorum.

ASLAN POLAT (Devamla) – Peki efendim.

Ben de saygılar sunuyorum. (FP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Sayın Kul?..

EMİN KUL (İstanbul) – Vazgeçtim Sayın Başkan.

BAŞKAN – Sayın Bilgir?.. Yok.

Sayın Dilekçi?.. Burada.

Buyurun efendim. (DSP sıralarından alkışlar)

M. HADİ DİLEKÇİ (Kastamonu) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; görüşülmekte olan 626 sıra sayılı kanun tasarısı çerçeve 62 nci maddenin geçici 15 inci maddesi üzerinde şahsım adına söz almış bulunmaktayım; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Bildiğiniz gibi, kooperatiflere, 1163 ve 2982 sayılı Yasa gereği bir muafiyet getirilmiştir. Bu yasadan istifade eden kooperatiflerimiz, dargelirli insanlarımızı ev sahibi, konut sahibi etme durumuna girmişlerdir.

Şimdi, benden önce konuşan arkadaşlarım "55 inci Hükümet, konut edinmek isteyen insanları engelledi" şeklinde ifadelerde bulundular. Ben, bir kooperatifçi olarak, konuya, kısa ve öz girmek istiyorum.

Değerli arkadaşlarım, Kooperatifler Yasası çerçevesi içerisinde kooperatifçilik olayı, 5 Nisan kararları sonrası bir çıkmazın içerisine sürüklenmiştir. 5 Nisan kararları sonrasındaki kooperatifler ve kooperatif üyelerinin her biri, yiyecek ekmeğe, giyecek elbiseye, çocuğuna alacağı bir çikolataya muhtaç duruma getirilmişlerdir.

Sayın Polat, 150 metrekare konutlardan bahsettiler. Bu muafiyet, 150 metrekarenin altında olan konutlara tanınan bir haktır. Yine, hepinizin bilmiş olduğu gibi, Toplu Konut İdaresi, 60, 75 ve 90 metrekarelik konutlara kredi hakkı tanımaktadır.

150 metrekarelik bir konutu ele aldığımız zaman, 150 metrekarelik bir konutun -ben, bir kooperatifçiyim, yapıcıyım- İslamî şartlara uygun bir konut olduğuna, yine, 150 metrekarelik bir konutun, Türk örf ve âdetlerine uygun bir konut olduğuna inanıyorum. Bu şartlarda, 60 metrekarelik bir konutun, 1 oda, 1 salon şekliyle, Avrupa'daki heim yaşantısının özentisi içerisinde olduğunu, ben, kooperatifçilik hayatımda hep tenkit etmişimdir, hep bu konunun yanlış olduğunu ifade etmişimdir. Benim insanlarım 150 metrekare konutlara sahip olmalıdır; Türk insanı buna layıktır diyoruz ve bu çerçeve içerisinde, KDV muafiyet maddesi içerisinde, KDV'nin muaf tutulması konusu...

Yine, pür emanet usulde, geçmiş dönemlerde, bu KDV istisnasından kooperatifler istifade edemiyorlardı. Sadece müteahhitlere taahhüt altına giren inşaatlar bu KDV'den istifade ediyorlardı; ama, şimdiki yasa tasarısına bakıyoruz; şimdiki yasa tasarısında, 31.12.1997 tarihinde sona eren bu muafiyet, şu andaki geçici 15 inci maddeyle gerçekleştirilmiş oluyor. O bakımdan, bu madde gereklidir; tüm kooperatifçi arkadaşlarım bunu özlemle beklemektedir.

Bu maddenin hayırlı olması temennisiyle, hepinize saygılar sunuyorum. (DSP ve ANAP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Sayın Dilekçi'ye teşekkür ediyorum.

Maddeyle ilgili görüşmeler tamamlanmıştır.

Sayın Esat Bütün, bir soru sormak istediklerini belirtmişler.

Buyurun Sayın Bütün.

ESAT BÜTÜN (Kahramanmaraş) – Sayın Başkan, biraz önce, Doğru Yol Partisi Grubu adına konuşan Sayın Sağlam bazı açıklamalarda bulundu. Sayın Sağlam, Kahramanmaraş'ta, gece baskınlarıyla, bazı sigorta primleri için işyerlerinin tedirgin edildiği, bir önceki yıl denetlendiği halde bu yıl da tekrar denetlenmesinin Kahramanmaraş'a özel bir muamele olduğu şeklinde birtakım açıklamalarda bulundu. Burada, aslında, hem Hükümeti hem de Kahramanmaraş'ı zan altında bıraktı.

Bu konunun açıklanması gerektiğine inanıyorum, saygılar sunuyorum.

BAŞKAN – Sayın Bütün, soruyu kime yöneltiyorsunuz?

ESAT BÜTÜN (Kahramanmaraş) – Sayın Bakanın, Kahramanmaraş'ta böyle bir durum olup olmadığını açıklamasını istiyorum.

BAŞKAN – Bu konudaki açıklamalarını bekliyorsunuz.

Buyurun Sayın Bakan.

MALİYE BAKANI ZEKERİYA TEMİZEL (İstanbul) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Sayın Bütün, şimdi öğreniyorum böyle bir olayı. Gerçi, her ne kadar "sigorta primleriyle ilgili denetim" dediğinize göre, Çalışma Bakanlığı müfettişleri de söz konusu olabilir; ancak, Maliye Bakanlığı, asla, herhangi bir ili belirleyerek veya herhangi bir ilçeyi belirleyerek denetim yapmaz. Bu sene de, bütün Türkiye düzeyinde, Maliye Bakanlığı denetim elemanlarının denetim programları yapıldı ve haziran ayı başından itibaren, Hesap Uzmanları Kurulu mensupları 23 ilde, gelirler kontrolörleri 24 ilde, Maliye Teftiş Kurulu 10'a yakın ilde, turne programlarına, teftiş programlarına başlamıştır.

Bu, ta 1950 yılından beri her sene rutin olarak yapılan bir olaydır. Burada, sadece denetim amaçlanmaz, mükelleflerin eğitiminden tutun da, diğer konulara kadar, her türlü bilgi verme ve bilgilendirme çalışmaları da yapılır.

Bu programdan sonra, iklim durumlarına göre, eylül ayından itibaren, değişik illerde, yine bu tür denetimlere devam edilecektir. Dolayısıyla, herhangi bir ili seçerek, özellikle Kahramanmaraş'ı seçerek veya Malatya'yı seçerek veya başka bir yeri seçerek, özel olarak bir denetim programını Maliye Bakanlığı asla yapmaz; çünkü, hiçbir ilde böyle bir ayırıma gitmez. Bu denetimlerin, hukuk çerçevesi içerisinde, usulüne uygun bir şekilde, eğitici şekilde sürdürülmesine büyük ölçüde de özen gösterir.

BAŞKAN – Soru cevaplandırılmıştır.

Değerli arkadaşlarım, maddeyle ilgili 4 önerge bulunmaktadır; geliş sırasına göre okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan, çeşitli vergi kanunlarında değişikliği öngören 626 sıra sayılı yasa tasarısının 62 nci maddesiyle 3065 sayılı Kanuna ilave edilen geçici madde 15' in aşağıdaki şekilde değiştirilmesi için gereğini arz ederiz.

Algan Hacaloğu Bekir Yurdagül

İstanbul Kocaeli

Mahmut Işık

Sıvas

Değişiklik metni:

"Geçici Madde 15- 31.12.2000 tarihine kadar gerçekleştirilen veya bina inşaat ruhsatı alınarak gerçekleştirilmesi planlanan, brüt 150 metrekareyi aşmayan konut inşaatlarıyla ilgili olarak;

a) Konut yapı kooperatiflerine yapılan inşaat taahhüt işleri,

b) Kanunla kurulmuş sosyal güvenlik kuruluşları, kamu kurum ve kuruluşları ve belediyelere yapılan inşaat taahhüt işleri,

Katma Değer Vergisinden müstesnadır."

BAŞKAN – Sıradaki önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 626 sıra sayılı kanun tasarısının çerçeve 62 nci maddesinin geçici 15 inci maddesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

Ömer Özyılmaz Naci Terzi

Erzurum Erzincan

Lütfü Esengün Aslan Polat

Erzurum Erzurum

Memduh Büyükkılıç Ali Oğuz

Kayseri İstanbul

Hüseyin Yıldız

Mardin

"Geçici Madde 15.- Bu kanunun uygulandığı tarihten önce bina inşaat ruhsatı alınmış olan inşaatlara ilişkin olarak;

a) Konut yapı kooperatiflerinin kendi üyelerine yaptıkları veya yaptırdıkları konutlar,

b) Konut yapı kooperatiflerine yapılan inşaat taahhüt işleri,

c) Sadece 150 metrekareyi aşmayan konutlara münhasır olmak üzere kanunla kurulmuş sosyal güvenlik kuruluşları ve belediyelere yapılan inşaat taahhüt işleri,

Katma Değer Vergisinden müstesnadır."

BAŞKAN – Sıradaki önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 626 sıra sayılı tasarının 62 üncü maddesiyle, 25.10.1984 tarihli ve 3065 sayılı Katma Değer Vergisi Kanununa eklenen geçici 15 inci maddenin birinci fıkrasının birinci cümlesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

Mahmut Yılbaş

Van

"Bu kanunun yayımlandığı tarihten önce konut yapmak amacıyla arsa almış konut yapı kooperatiflerinin konut inşaatlarına ilişkin olarak"

BAŞKAN – Son önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan kanun tasarısının 62 nci maddesiyle 3065 sayılı Katma Değer Vergisi Kanununa eklenmesi öngörülen geçici 15 inci maddede yer alan "konutlara münhasır olmak üzere" ifadesinin "konutlarla sınırlı olmak üzere" şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

İhsan Çabuk Mustafa İlimen

Ordu Edirne

Adil Aşırım Fevzi Aytekin

Iğdır Tekirdağ

Metin Bostancıoğlu

Sinop

BAŞKAN – Önergeleri aykırılık derecelerine göre tekrar okutup işleme alacağım.

Şimdi, madde metnine en aykırı önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan, çeşitli vergi kanunlarında değişikliği öngören 626 sıra sayılı yasa tasarısının 62 nci maddesiyle 3065 sayılı Kanuna ilave edilen geçici madde 15’in aşağıdaki şekilde değiştirilmesi için gereğini arz ederiz.

Algan Hacaloğlu

(İstanbul)

ve arkadaşları

Değişiklik metni:

"Geçici Madde 15- 31.12.2000 tarihine kadar gerçekleştirilen veya bina inşaat ruhsatı alınarak gerçekleştirilmesi planlanan brüt 150 metrekareyi aşmayan konut inşaatlarıyla ilgili olarak;

a) Konut yapı kooperatiflerine yapılan inşaat taahhüt işleri,

b) Kanunla kurulmuş sosyal güvenlik kuruluşları, kamu kurum ve kuruluşları ve belediyelere yapılan inşaat taahhüt işleri,

Katma Değer Vergisinden müstesnadır."

BAŞKAN – Önergeye Komisyon katılıyor mu efendim?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANVEKİLİ METİN ŞAHİN (Antalya) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Hükümet?..

MALİYE BAKANI ZEKERİYA TEMİZEL (İstanbul) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN—Önerge sahipleri?..

ÖNDER SAV (Ankara) – Gerekçe okunsun.

BAŞKAN – Önerge sahipleri gerekçenin okunmasını istiyorlar; okutuyorum:

Gerekçe:

Değişiklik önergesiyle, 31.12.1997'de sona eren muafiyet süresi 31.12.2000 yılına kadar uzatılmış, muafiyet, sadece brüt 150 metrekareyi aşmayan konutlarda sınırlandırılmış. Bu çerçevede, kamu kurum ve kuruluşları için üretilen konutlar da kapsam içine alınmıştır.

BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.

Diğer önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 626 sıra sayılı kanun tasarısının çerçeve 62 nci maddesinin geçici 15 inci maddesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

Ömer Özyılmaz

(Erzurum)

ve arkadaşları

"Geçici Madde 15.- Bu kanunun yayımlandığı tarihten önce bina inşaatı ruhsatı alınmış olan inşaatlara ilişkin olarak;

a) Konut yapı kooperatiflerinin kendi üyelerine yaptıkları veya yaptırdıkları konutlar,

b) Konut yapı kooperatiflerine yapılan inşaat taahhüt işleri,

c) Sadece 150 metrekareyi aşmayan konutlara münhasır olmak üzere kanunla kurulmuş sosyal güvenlik kuruluşları ve belediyelere yapılan inşaat taahhüt işleri,

Katma Değer Vergisinden müstesnadır."

BAŞKAN – Önergeye Komisyon katılıyor mu efendim?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANVEKİLİ METİN ŞAHİN (Antalya) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Hükümet?..

MALİYE BAKANI ZEKERİYA TEMİZEL (İstanbul) – Sayın Başkan, 60 ıncı maddenin görüşülmesi sırasında Sayın Yılbaş'ın verdiği önergeyle burada getirilen düzenleme kalıcı hale getirildi. Yürürlük maddesi de, 87/a'da açık olarak görüldüğü üzere 1.1.1998 tarihinde başlıyor. Dolayısıyla, sadece değişik olan (a) fıkrası, daha önceden görüşülen 60 ıncı maddede yerine getirilip de sürekli kalıcı madde haline getirildiği için, bu önergeye veya bu düzenlemeye gerek görmüyoruz; o nedenle katılmıyoruz.

BAŞKAN – Önerge sahipleri?..

ÖMER ÖZYILMAZ (Erzurum) – Gerekçe okunsun.

BAŞKAN – Gerekçenin okunmasını istiyorsunuz; okutuyorum:

Gerekçe:

Geçici 15 inci madde, mevcut haliyle sadece konut yapı kooperatiflerine inşaat taahhüt işleri yapan müteahhitler ile belediyelere ve sosyal güvenlik kuruluşlarına yapılan inşaatlara istisna getirmektedir. Bizim teklifimizle, bu istisnanın içine, bizzat konut yapı kooperatifi yoluyla yapılan ve yaptırılan konutların da alınmasını sağlamayı amaçlıyoruz.

BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.

Sıradaki önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 626 sıra sayılı tasarısının 62 nci maddesiyle 25.10.1984 tarihli ve 3065 sayılı Katma Değer Vergisi Kanununa eklenen geçici 15 inci maddenin birinci fıkrasının birinci cümlesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

Mahmut Yılbaş

(Van)

ve arkadaşları

"Bu kanunun yayımlandığı tarihten önce konut yapmak amacıyla arsa almış konut yapı kooperatiflerinin konut inşaatlarına ilişkin olarak;"

BAŞKAN – Önergeye Komisyon katılıyor mu efendim?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANVEKİLİ METİN ŞAHİN (Antalya) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Hükümet?..

MALİYE BAKANI ZEKERİYA TEMİZEL (İstanbul) – Sayın Başkan, bununla, daha önceden ruhsat almış kooperatifler için getirilen istisna genişletilmektedir. Daha önceden bize gelen bu tür önergelerin incelenmesi sırasında, henüz inşaat ruhsatı almamış, ancak, 5 kişilik kooperatiflerin arsa aldıkları; dolayısıyla, böyle bir istisnadan yararlanmak suretiyle, üye kayıtlarında, kooperatiflere istemeden bazı ayrıcalıklar sağlanması imajı verileceği için, bu istisnanın ruhsat almış kooperatiflerle sınırlı tutulmasının daha yararlı olduğu kanısına vararak, bu düzenlemeyi yapmıştık; o nedenle, katılamıyoruz.

MAHMUT YILBAŞ (Van) – Gerekçenin okunmasını istiyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Önerge sahibi, gerekçenin okunmasını istiyorlar.

Gerekçe:

1.1.1998 tarihinden önce arsası temin edilmiş konut alanlarında birtakım bürokratik sorunlar; örneğin, Bayındırlık ve İskân Bakanlığı ile büyükşehir belediyeleri arasında yaşanan mücavir alan sınır sorunları gibi nedenlerle inşaat ruhsatı alınamamış olabilir. Bu nedenle, inşaat ruhsatı almış olmak yerine, konut yapmak amacıyla arsa almış olmak şeklinde düzenleme yapılması daha gerçekçi ve hakkaniyete uygun olacaktır. Kaldı ki, 1.1.1998 tarihinden önce alınan arsalar, konut yapmak taahhüdüyle, 2982 sayılı Yasa çerçevesinde, her türlü vergi, resim ve harçtan muaf tutulmuşlardır.

BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.

Son önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan kanun tasarısının 62 nci maddesiyle 3065 sayılı Katma Değer Vergisi Kanununa eklenmesi öngörülen geçici 15 inci maddede yer alan "konutlara münhasır olmak üzere" ifadesinin "konutlarla sınırlı olmak üzere" şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

İhsan Çabuk

(Ordu)

ve arkadaşları

METİN BOSTANCIOĞLU (Sinop) – Önergemizi geri alıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Evet, önerge sahipleri önergeyi geri almışlardır; işlemden kaldırıyorum.

Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

Çerçeve 62 nci maddenin geçici 16 ncı maddesini okutuyorum:

“Geçici Madde 16 - Katma Değer Vergisi Kanununun 28 inci maddesi uyarınca Bakanlar Kurulu tarafından vergi nispeti indirilen teslim ve hizmetlerle ilgili olup bu Kanunun yayımını izleyen ayın sonuna kadar indirilemeyen vergi tutarı gelir veya kurumlar vergisi matrahının tespitinde gider olarak dikkate alınabilir. Gider olarak yazılan bu vergi tutarı indirim konusu yapılamaz. Temel gıda maddeleri ile ilgili olanlar hariç olmak üzere gider yazılmayan vergi tutarı iade edilmez.”

BAŞKAN – Madde üzerinde, Fazilet Partisi Grubu adına, Sayın İsmail Özgün söz istemişlerdir.

Buyurun Sayın Özgün. (FP sıralarından alkışlar)

FP GRUBU ADINA İSMAİL ÖZGÜN (Balıkesir) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; görüşmekte olduğumuz 626 sıra sayılı kanun tasarısının çerçeve 62 nci maddesindeki geçici madde 16 üzerinde, Fazilet Partisi Grubu adına söz almış bulunmaktayım; bu vesileyle, muhterem heyetinizi saygıyla selamlıyorum.

Değerli arkadaşlar, şu ana kadar yaptığımız görüşmelerle, tasarının, Vergi Usul Kanunu, Gelir Vergisi Kanunu, Kurumlar Vergisi Kanunundaki değişiklikleri içeren maddelerini görüştük. Şu anda da, Katma Değer Vergisi Kanununun son geçici maddesini görüşmekteyiz. Bu maddeyle beraber, Katma Değer Vergisi Kanunuyla ilgili değişiklikler de tamamlanmış olacak.

Şimdi, bütün bu görüşmelerin sonunda, bütün bu konuşmaların sonunda ne olmuştur, hangi noktaya gelmişizdir diye, şöyle geriye dönüp bir baktığımızda, ne yazık ki, vergi sistemimize, birçok merkeziyetçi ve tehdit edici unsurları sokmuş bulunmaktayız. Tabiî, bunu söylerken, Anavatan Partisi Grubuna mensup arkadaşlarımızın dikkatini çekiyorum; geçmişte rahmetli Özal'ın kaldırdığı bazı hükümleri de, maalesef, bu tasarıyla, vergi sistemimizin içerisine, getirip, sokmuş bulunmaktayız.

Şimdi, ne getirdik, hangi tehdit edici, hangi merkeziyetçi hükümleri getirdik diye bakacak olursak, işte, vergi sistemimizdeki cezalarla ilgili kısımda, maalesef, cezaları ağırlaştırdık, cezalara gecikme zammını getirdik, cezanın cezasını da alacağız diye bir anlayışla, buradan kanun çıkardık. Cezaları, uzlaşma kapsamı dışarısına çıkardık, uzlaşmanın kapsamını daralttık.

Servet beyanını, rahmetli Özal kaldırmıştı; şimdi, onun kaldırdığı hükme benzer bir örtülü servet beyanını getirip sistemimizin içerisine koyduk maalesef.

Geçimini zor temin eden esnaf ve sanatkârlarımızı ve çiftçilerimizi yeni birtakım yüklerin içerisine soktuk. Peşin verginin üç ayda bir hesaplanıp ödenmesi gibi bir hükmü vergi sistemimizin içerisine yerleştirdik; bu, başlı başına bir garabettir.

Düşük oranlı vergi tarifesiyle, yılbaşından bu yana, dar gelirli olarak niteleyebileceğimiz vergi mükelleflerimize, özellikle ücretlilerimize, topluca bir vergi farkı ödeneceği söyleniyordu. Belki de bu madde, bu tasarının -hani, halk tabiriyle- en albenisi olan maddesiydi. Ücretliler "bu vergi tasarısını engellemeyin, buradan, bizim, topluca alacağımız bir vergi farkı var" diye bizlere telefon ediyorlardı. Biz de, biz, engellemiyoruz, tasarıdaki yanlışlıkları düzeltmeye çalışıyoruz diye kendilerine defaatle söylemişizdir; ama, döndük dolaştık, nereye geldik; işte, o ücretlilere vereceğimiz, verileceği söylenilen o vergi farkını da maalesef veremedik; o da, o söz de, suya düşmüş oldu, onu da IMF aldı götürdü.

Şimdi, enflasyonun yüzde 100 olduğu bir ortamda, maalesef, yine, esnaf ve sanatkârımıza, sanayicimize, tüccarımıza, gelirlerini enflasyondan arındırma hakkını çok gördük, burada verdiğimiz, enflasyon muhasebesiyle ilgili önergemiz, maalesef, reddedildi. İşte, günlerce süren bütün konuşmaların, tartışmaların, müzakerelerin sonunda geldiğimiz nokta budur.

Çıkan bütün maddeler kötü müdür; elbette değildir; olması gereken, teknik olarak yapılması gereken bazı hususlar da düzenlenmiştir; ama, canalıcı noktalarda, esaslı bölümlerde, maalesef, bizi, vergi sistemimizi, çağdaş vergilendirmenin gerisine götürecek hususları buraya getirmişizdir.

Şimdi, 62 nci maddenin 16 ncı geçici maddesini görüşüyoruz ve bu, 61 inci maddeyle alakalı bir konudur. 61 inci maddede ne dedik burada, neyi çıkardık; "... Bakanlar Kurulu tarafından vergi nispeti indirilen teslim ve hizmetlerle ilgili olup yılı içerisinde indirilemeyen ve tutarı Bakanlar Kurulunca tespit edilecek olan sınırı aşan vergi, iade olunur" dedik. Burada, bir ikazımız oldu; "Bakanlar Kurulunun tespit edeceği değil -madem böyle bir şey getiriyoruz- bütün mükelleflerin indiremediği Katma Değer Vergilerini iade edelim" dedik ve Sayın Bakan da ona "bürokraside çok zor olur, vergi daireleri altından kalkamaz" diye bir gerekçe getirdi; ama, burada, mükellefleri, biz, ikiye ayırdık; bir kısmına vereceğiz bir kısmına vermeyeceğiz... Bunu, doğrusu, hakkaniyet ölçüleriyle bağdaştıramadım.

Şimdi, 62 nci maddede, Hükümet, aslında, Komisyona, bu maddeye paralel bir madde getirdi ve Komisyonda değişti bu madde. Hükümetin ilk getirdiği madde şöyleydi: "Katma Değer Vergisi Kanununun 28 inci maddesi uyarınca, Bakanlar Kurulu tarafından vergi nispeti indirilen teslim ve hizmetlerle ilgili olup, bu kanunun yayımını izleyen ayın sonuna kadar indirilemeyen ve tutarı Maliye Bakanlığınca tespit edilecek sınırı aşan vergi, Bakanlıkça tespit edilecek usul ve esaslar dahilinde iade olunur." Şimdi, Komisyonda bundan vazgeçildi ve yerine, işte, önümüze gelen tasarıdaki metin getirildi ve burada iadeden vazgeçiliyor. Burada ne diyor: "Katma Değer Vergisi Kanununun 28 inci maddesi uyarınca Bakanlar Kurulu tarafından vergi nispeti indirilen teslim ve hizmetlerle ilgili olup, bu kanunun yayımını izleyen ayın sonuna kadar indirilemeyen vergi tutarı, Gelir ve Kurumlar Vergisi matrahının tespitinde gider olarak dikkate alınacaktır." Yani, kanunun yayımını izleyen ayın sonuna kadar birikmiş olanlar iade edilmeyecek; ama, Gelir Vergisi ve Kurumlar Vergisi matrahında gider olarak kabul edilecek. Gider olarak yazılan bu vergi tutarı, gider olarak yazıldığı için, matrahtan indirildiği için, bir daha indirim konusu yapılamayacak.

Burada "temel gıda maddeleriyle ilgili olanlar hariç olmak üzere gider yazılamayan vergi tutarı da iade edilmez " şeklinde bir hüküm daha var. Yani, temel gıda maddeleri bir yana, gider yazılamayan vergi tutarları iade edilemez deniliyor. Teknik olarak doğru bir düzenlemedir; ancak, itirazımız şu : Esas, bu maddenin atıfta bulunduğu, daha önce görüştüğümüz 61 inci maddedeki Bakanlar Kurulunun tespit edeceği sınırdan itibaren üstteki kalan kısım iade edilecek. Bakanlar Kurulu bunu neye göre tespit edecek; hangi sınırı belirleyecek; o meçhuldür. İleride, efendim, işte "şu kadar liradan sonrası indirilemeyen Katma Değer Vergisinin iadesi yapılacak" denilecektir. Bizim tahminimiz, bizim düşüncemiz, yine, küçük ve orta boy mükelleflerimiz, burada, mağdur olacaktır. Büyük mükellefler, vergi dairelerinden, vergi idaresinden çok miktarda indirilemeyen Katma Değer Vergisi alacağı olan mükellefler olacaktır. Bunlar da, tahminimize göre, promosyon işiyle meşgul olan gazete patronlarına yönelik olarak, böyle, burada, satırlar arasına gizlenmiş bir hususun var olduğu şüphemiz var. Sayın Bakan "böyle bir şey yok" dedi; ama, bu endişemiz devam etmektedir. Bu endişemizin doğru olup olmadığı da ilerideki uygulamalarda görülecektir. Bakalım, Katma Değer Vergileri, hangi noktadan, hangi sınırdan itibaren iade edilecektir... Umarım, Bakanlar Kurulu, ileride, bütün mükelleflerimizin bu iadeden istifade edeceği bir tarzda karar alır ve mükelleflerimizin bir kısmı sevinip, bir kısmı da mağdur olmaz.

Bu düşüncelerle hepinizi saygıyla selamlıyorum. (FP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Sayın Özgün'e teşekkür ediyorum.

Değerli arkadaşlarım, çalışma süremizin bitimine az bir zaman kalmıştır. Başka bir sözcü davet etmeden önce, grupların anlaştığı bir uzatma kararı var, onu almamız gerekiyor.

Gruplar, 64 üncü maddenin bitimine kadar çalışmaların sürdürülmesini önermektedirler. Öneriyi kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.

Saat 19.10'da tekrar toplanmak üzere, birleşime ara veriyorum.

Kapanma Saati : 18.55

 

 

 

İKİNCİ OTURUM

Açılma Saati : 19.20

BAŞKAN : Başkanvekili Hasan KORKMAZCAN

KÂTİP ÜYELER : Ünal YAŞAR (Gaziantep), Ahmet DERİN (Kütahya)

 

 

BAŞKAN – Türkiye Büyük Millet Meclisinin 119 uncu Birleşiminin İkinci Oturumunu açıyorum.

Danışma Kurulunun bir önerisi vardır, okutup, oylarınıza sunacağım :

VII. – ÖNERİLER

A) DANIŞMA KURULU ÖNERİLERİ

1. – Genel Kurulun 10.7.1998 Cuma günü 14.00-19.00 ve 20.00-24.00 saatleri arasında yapılacak çalışmalarının yapılmamasına ilişkin Danışma Kurulu önerisi

Danışma Kurulu Önerisi

No: 126 9.7.1998

Genel Kurulun 10.7.1998 Cuma günü 14.00-19.00 ve 20.00-24.00 saatleri arasında yapılacak çalışmalarının yapılmamasının Genel Kurulun onayına sunulması Danışma Kurulunca uygun görülmüştür.

Hikmet Çetin

Türkiye Büyük Millet Meclisi

Başkanı

Abdüllatif Şener Ülkü Güney

FP Grubu Başkanvekili ANAP Grubu Başkanvekili

Mehmet Gözlükaya Metin Bostancıoğlu

DYP Grubu Başkanvekili DSP Grubu Başkanvekili

Oya Araslı Müjdat koç

CHP Grubu Başkanvekili DTP Grubu Başkanvekili

BAŞKAN – Öneriyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler...Kabul etmeyenler...Kabul edilmiştir.

Değerli arkadaşlarım, şimdi, çalışmalarımıza kaldığımız noktadan devam ediyoruz.

VI. – KANUN TASARI VE TEKLİFLERİYLE KOMİSYONLARDAN GELEN

DİĞER İŞLER (Devam)

5. —Vergi Usul Kanunu, Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun, Gelir Vergisi Kanunu, Kurumlar Vergisi Kanunu, Katma Değer Vergisi Kanunu, Gider Vergileri Kanunu, Emlak Vergisi Kanunu, Veraset ve İntikal Vergisi Kanunu, Motorlu Taşıtlar Vergisi Kanunu, Damga Vergisi Kanunu, Harçlar Kanunu ve Belediye Gelirleri Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Tasarısı ile Konya Milletvekili Ahmet Alkan’ın, İstanbul Milletvekili Emin Kul’un, Kahramanmaraş Milletvekili Hasan Dikici ve 30 Arkadaşının, Balıkesir Milletvekili İsmail Özgün’ün, İstanbul Milletvekili Mustafa Baş ve 30 Arkadaşının, Trabzon Milletvekili Kemalettin Göktaş ve 33 Arkadaşının, Konya Milletvekili Necmettin Erbakan ve 40 Arkadaşının, Konya Milletvekili Necmettin Erbakan ve 30 Arkadaşının, Kütahya Milletvekili Mehmet Korkmaz’ın, Balıkesir Milletvekili İsmail Özgün ve 40 Arkadaşının, Konya Milletvekili Veysel Candan’ın, Balıkesir Milletvekili İ. Önder Kırlı’nın, Adana Milletvekili Arif Sezer’in, Ağrı Milletvekili M. Sıddık Altay’ın, Bayburt Milletvekili Suat Pamukçu’nun, İstanbul Milletvekili Cefi Kamhi’nin, Samsun Milletvekili Murat Karayalçın’ın, Bursa Milletvekili Turhan Tayan’ın,Erzurum Milletvekili İsmail Köse’nin, İstanbul Milletvekili Ercan Karakaş ve 6 Arkadaşının, Erzincan Milletvekili Naci Terzi’nin,Demokrat Türkiye Partisi Grup Başkanı Van Milletvekili Mahmut Yılbaş, Grup Başkanvekilleri İstanbul Milletvekili Metin Işık, Mardin Milletvekili Muzaffer Arıkan ve 6 Arkadaşının, Benzer Mahiyetteki Kanun Teklifleri ve Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (1/708, 2/72, 2/73, 2/75, 2/129, 2/154, 2/166, 2/182, 2/191, 2/194, 2/221, 2/270, 2/287, 2/293, 2/323, 2/369, 2/420, 2/459, 2/493, 2/884, 2/959, 2/960, 2/1015, 2/1019, 2/1070) (S. Sayısı :626) (Geliş tarihi : 24.3.1998) (Devam)

BAŞKAN - Komisyon ve Hükümet yerlerini aldılar.

Birinci Oturumda, 62 nci çerçeve maddeye bağlı geçici 16 ncı madde üzerindeki konuşmaları sürdürüyorduk.

Çalışmalarımız, Doğru Yol Partisi Grubu adına, Sayın Mehmet Sağlam'ın söz sırasına gelmişti.

Buyurun Sayın Sağlam.

DYP GRUBU ADINA MEHMET SAĞLAM (Kahramanmaraş) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Çerçeve 62 nci maddenin geçici 16 ncı maddesiyle ilgili Doğru Yol Partisi Grubunun görüşlerini arz etmek üzere huzurunuzdayım; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

İlk önce, Kahramanmaraş'taki denetim konusuyla ilgili Sayın Bakanımızın vermiş olduğu bilgi için kendisine şükranlarımı sunuyorum. Biz de, esasen devletin şehirleri veya vatandaşları arasında bir ayırım yapacağını düşünmemiştik. Çevrenin, yörenin bir milletvekili olarak bize intikal eden sorunları dile getirmek ise bizim görevimiz. Sayın Bakanımızla ilgili, Bakanlığıyla ilgili, denetim elemanlarının tutumuyla ilgili olarak, sanayicilerimizden, yatırımcılarımızdan şikâyet aldık; bunları dile getirdik.

İkincisi, gece yarısı baskınları konusunda da esnafımızdan şikâyet aldık, bunu dile getirdik; bu da görevimiz. Hele hele Kahramanmaraş gibi, Devlet Planlama Teşkilatından aldığı teşvikleri yüzde 100 yerinde kullandığına dair sicili tertemiz olan bir il için yapılan teşvik konusunda, en azından, devletimizin daha hassas davranacağını umarak dile getirdik. Sayın Bakanımıza, verdiği bilgi için teşekkür ediyorum. Biz de, zaten, durumun öyle olmasını isterdik; demek ki, bir ayırım söz konusu olmamış.

Şimdi, gelelim 16 ncı maddeye: Bununla, Hükümet, bazı mal ve hizmetlerin bünyelerindeki vergi indirimi söz konusu olmazsa, aşağı yukarı, tasarının getirdiği değişikliklerle, âdeta, belirli bir iade söz konusu oluyor. Benim bildiğim kadarıyla, 62 nci madde şöyle işleyecek. Herhalde Hükümetin bildiği bir şey var; yani, bazı işletmelerin indirim konusu yapılamamış katma değer birikimleri olduğu hususunda kendilerine yansımış talepler olmalı ki, bu geçici maddeyle, gördüğüm kadarıyla, buna çare aranılıyor. Geçmişte indirilmemiş, birikmiş Katma Değer Vergisi gelirlerini toptan iade etmeyi, hükümet tasarısında Hükümet istiyor; tasarıda, indirim konusu yapılıyor bunlar. Sonra, birikmiş Katma Değer Vergisi iadesi söz konusu ediliyor. Bu hüküm Plan ve Bütçe Komisyonu tarafından değiştiriliyor ve tasarının 62 nci maddesinin geçici 16 ncı maddesiyle, belli ölçüde toptan iade yapma konusunda bir hüküm getiriliyor. Hükümet, bunu açıklamalıdır. Yani, nedir?.. Buna, neden ihtiyaç duyuldu? Plan ve Bütçe Komisyonu, Hükümetin tasarısını kabul etmiyor ve geçici 16 ncı maddeyi değiştiriyor. Plan ve Bütçe Komisyonunun kabul ettiği metinde indirim konusu yapılamamış, birikmiş Katma Değer Vergileri, bu defa, Gelir veya Kurumlar Vergisi kazancının hesabında masraf kabul ediliyor; yani, bu vergiler, bazı kişi ve kurumların kazancından indirilmektedir Plan ve Bütçe Komisyonu metniyle. Bu ne demektir; genelde düşündüğünüz zaman, vergi teorisi gereği, geriye doğru işlemez; teknik olarak, geriye doğru işlerse yanlıştır. Ayrıca, devlet, önemli bir vergiden mi vazgeçiyor? O zaman, bu, Anayasaya aykırı olur. Dolayısıyla, bu maddeden istifade edecek olanlar kimlerdir? Bu konunun, Sayın Bakanımızın açıklamasına muhtaç olduğunu düşünüyorum. Ankara'da veya başka yerlerde, bunlarla ilgili çeşitli ithamlar var, spekülasyonlar var; bu madde düzenlemesinin, kimlerin talebi üzerine yapıldığı gibi dedikodular var. Bence, Sayın Bakanımız, bu düzenlemeyi hangi ihtiyaçla yaptıklarını Yüce Meclise açıklarlarsa, zannederim, bunlar da engellenmiş olur ve bu konuda, biz, daha huzuru kalple oy verebiliriz.

Saygılarımla efendim. (DYP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Sayın Sağlam'a teşekkür ediyorum.

Sayın Aslan Polat, buyurun efendim.

ASLAN POLAT (Erzurum) – Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; 626 sıra sayılı vergi kanunu tasarısının 62 nci maddesinin geçici 16 ncı maddesi üzerinde, şahsım adına söz almış bulunuyorum; hepinizi saygıyla selamlarım.

Bu kanun tasarısı üzerindeki eleştirilerime geçmeden önce, bir hususu tekrar, Parlamentonun ve halkımızın bilgisine sunmak isterim. Bu kanun tasarısının ilk 54 maddesi, Plan ve Bütçe Komisyonunda görüşülmüş; fakat, 54 üncü maddeden sonra gelen maddeleri, daha önce bu kürsüden bahsettiğim sebeplerden dolayı, muhalefetin olmadığı bir ortamda ve muhalefetin eleştirilerinden uzak bir şekilde, gece saat 23.00 ile sabah saat 04.00 arası, Plan ve Bütçe Komisyonundan geçirilip Yüce Meclisin huzuruna getirilmiş maddelerdir.

Onun için, bizler, bu maddelerde, Komisyonda yapamadığımız eleştirileri, Başkana ve Sayın Bakanımıza orada soramadığımız soruları Genel Kurulda soracağımızı şimdi buradan belirtiyorum ve İktidar Partileri milletvekillerinin de, bizi anlayışla karşılayacaklarını umuyorum.

Bu tasarı, birtakım medya gruplarınca, hemen hemen eleştirilmeyip, Hükümetin, halkımıza bir lütfu gibi gösterilmek istenmektedir. Bizce bunun en önemli sebeplerinden biri, geçen 30 uncu maddeyle sağlanan teşvikler, 61 inci maddeyle getirilen Katma Değer Vergisi iadeleri ve bu geçici 16 ncı maddeyle bu iadelerin geriye doğru işleme imkânıdır. Bu maddeler, gerçekten holdingleşen medya grupları için, bu tasarının çok önemli maddeleridir.

Medya holdinglerinin avantajları bunlarla da kalmamakta, tasarının bu geçici 16 ncı maddesiyle hüküm geriye yürütülmektedir. Yani, promosyon uygulamasının başladığı tarihten bugüne kadar, promosyon olarak verilen bütün mallarda -bazılarında alış fiyatlarının yüzde 14'ü, bazılarında yüzde 22'si- nakden veya gider yazılarak, vergi iadesi yapılabilecektir. Böylece, bu tasarıyla, halktan toplanan vergilerin medya holdinglerine aktarılması mümkün hale gelecektir.

Bizim itirazımızın ruhu, bazı gazetelerin verdiği promosyonların KDV muafiyetine girmesi, tamamen ticaretini yaptıkları bu malları KDV oranınca okurlarına ucuz vermek bahanesiyle milyonlarca sürüm yapmaları ve bu suretle, haksız rekabet yaparak piyasada binlerce esnafın kepenk kapatmasına sebep olmalarıdır; ayrıca, bu geçici 16 ncı maddeyle, geriye dönük iade alabilme imkânlarıdır. Yoksa, normal piyasa şartlarında alışveriş yapan tüccar veya esnafın indirilemeyen vergi tutarları, Gelir veya Kurumlar Vergisi matrahının tespitinde gider olarak dikkate alınmasına bir itirazımız yoktur ve doğrudur.

Bir de, burada bir noktayı açıklamak istiyorum. Hükümete mensup arkadaşlar, sürekli olarak, bizleri, tasarıyı engellemekle suçluyorlar. Şu kadarında anlaşalım: Bu tasarı, bir vergi tasarısı; neticede, öyle veya böyle, halkın ürettiği her şeyden pay alan bir tasarı. Yani, bu tasarıyla halka teşvik verilmiyor, halkın ürettiğine devlet ortak oluyor. Hükümet, bu tasarıyla, şu ana kadar aldığını reel olarak yüzde 50 artırmayı planlıyor; aldığının yüzde 87'sini, faiz diye, azamî 70 bin mutlu kişiye veriyor, ve bu rant kesiminden alırken, dağıttığı gibi yüzde 87 değil, yüzde 8 bile alamıyor; verirken, halkına yatırım olarak bütçesinin ancak yüzde 6,7'sini veriyor, bu yıl köylere özelleştirmeden vereceği 28,5 trilyon Türk Liralık payı dahi ödemiyor; tasarıyı Meclise sunarken ücretlilere verdiği sözün aksine, yüzde 5'lik vergi kesintisini ocak ayından değil, temmuz ayından itibaren uygulayacağım" diyor.

Yine, holdinglere teşvik olunca yüzde 200, medyaya promosyon iadesi, üstelik geriye dönük ödeme imkânı veya gider yazma imkânı getirilirken, köylüden, ilk defa, yüzde 4 ile -kâr etsin etmesin - ürettiği her üründen vergi alınan bu tasarıyı, ben, şahsen, her ortamda engellerim ve halkıma da bunu niçin yaptığımı söylerim. Ben bunu söylerim de, iktidar mensupları, şu ana kadar getirdikleri 400'ün üzerindeki önergeyi, bir tanesini bile savunamadan, neden geri çektiklerini halkıma izah etsinler.

Bu duygu ve düşüncelerle, hepinize saygılar sunuyorum. (FP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Sayın Polat'a teşekkür ediyorum.

Sayın Emin Kul?..

EMİN KUL (İstanbul) – Vazgeçtim Sayın Başkan.

BAŞKAN – Sayın Çetin Bilgir?..

MALİYE BAKANI ZEKERİYA TEMİZEL (İstanbul) – Sayın Başkan, söz alabilir miyim?

BAŞKAN – Sayın Bakanın söz istemi var; önce, onu yerine getirelim, sonra "son söz milletvekilinin" kuralı gereğince, Sayın Bilgir'i davet edeceğim.

Buyurun Sayın Bakan.

MALİYE BAKANI ZEKERİYA TEMİZEL (İstanbul) – Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; aynı şeyleri söylemek için bu kürsüde ikinci defa söz almak, zannediyorum, bir milletvekili veya bir bakan için hiç de sevindirici veya hoşnut kılıcı bir konu olmasa gerek. Bu olaydan hoşnut değilim, doğru; ancak, ya söylediklerimiz anlaşılmıyor ya da arkadaşlarımız o konuşmalar sırasında burada olmadıklarından sürekli olarak aynı şeyi tekrar ettikleri için yeniden yanıt verme gereğini duyuyoruz.

Biraz önce, çok net bir şekilde bir şeyi ifade ettik; dedik ki, bu madde, geçmişe dönük olarak herhangi bir iade içermemektedir. Peki, medyaya promosyon iadesi neyin nesi oluyor? Demek ki, böyle bir olayı yok bu işin, kesinlikle yok. Yalnız, medyaya promosyonla ilgili olarak yapılmış bir düzenleme varsa, bu, Katma Değer Vergisi Kanunu uyarınca çıkarılmış 50 numaralı tebliğde zaten var. Yıllardan beri uygulayarak gelmişsiniz, uygulanmış bu olay zaten ve burada bir terslik olmuş. Cümlelerin arasında net bir şekilde söylediğiniz bir sorun var ortalıkta. Katma Değer Vergisi, nihaî tüketicinin ödediği bir vergidir. Dolayısıyla, nihaî tüketiciye yansıtmadan önce, arada bulunan kuruluşların üstlenmiş oldukları Katma Değer Vergilerinin ya mahsup edilmesi ya da iade edilmesi gerekir. Katma Değer Vergisinin mantığı budur; ancak, bu, olmuş.

Sayın Aykon Doğan, haklı olarak, bizlerin de, zamanında, çok içtenlikle katıldığımız bir sorundan bahsetti. Dedi ki "Katma Değer Vergisi oranları iade doğuracak şekilde aşağı çekilmemelidir." Teorik olarak doğrudur; ancak, pratiğine bakın. Kitapta Katma Değer Vergisini yüzde 15'e çıkardığınız zaman, zaten okunmasında çok büyük güçlükleri olan, fiyatı nedeniyle kesin olarak kitlelelere ulaştıramadığımız bu kültür değerlerini birazcık daha pahalandırmış olursunuz. O zaman, zorunlu olarak, Hükümet, çıkar, der ki, kitapta Katma Değer Vergisini yüzde 1 yapıyorum. Kitapta Katma Değer Vergisini yüzde 1 yapıp kitap fiyatlarını aşağı indirdiği andan itibaren de, kitap basanların üzerinde yığılmış olan Katma Değer Vergisine bir çözüm bulmak zorunda; bulunmamış şimdiye kadar ve yığıla yığıla gelmiş. Ben, biraz önce burada örneklerini verdim. Tek başına değil; kitapta verdim, gazetede, dergide verdim, konut yapı kooperatiflerinde verdim, konut yapı kooperatiflerine iş yapan müteahhitlerde verdim. Bu düzenleme, onlar için getirilmiş bir düzenlemedir. Ha, medyada böyle bir şey yığılmış mı; olabilir.

Değerli arkadaşlar, şu anda, medya, yapmış olduğu reklamlardan yüzde 23 katma değer tahsil ediyor. Dolayısıyla, zaten, onların tahsil ettiği yüzde 23'ler nedeniyle, çok büyük ölçüde, büyük reklam payı alanlarda, böyle bir iade çıkmıyor, yok böyle bir olay. Onun yerine, bu kadar büyük reklam geliri olmayanlar, dolayısıyla katma değer tahsil etmeyenlerde, kâğıda yüzde 8 ödediği anda, gazetesini de yüzde 1'den sattığı anda, onun üzerinde bunların hepsi güp diye yığılıyor. Yani, burada, bunu, gazete olarak değil, bir vergi mükellefi olarak görmeniz gerekir. Biz, onu öyle görüyoruz. Bizim karşımızda, vergi mükellefi vardır; gazeteci yoktur, patron yoktur, inşaatçı yoktur. Burada, bir vergi mükellefi var. Üzerinde yığılıyor mu, yığılmıyor mu; yığılıyor. O zaman, hakkaniyet neyi getiriyorsa, yüreklice, cesurca onu yaparsınız. Hakkaniyete aykırı, adalete aykırı herhangi bir şey yapıyorsanız da, onun hesabını kamuoyunun önüne çıkıp verirsiniz. Zaten, o sorulur. Bizim yaptığımız olay bu. Bu kadar doğru olan bir uygulamada bu şekilde suçlanmayı, gerçekten, kabul etmek mümkün değil. Bu, artık, bir aşamadan sonra rencide edici oluyor. İşte, düzenleme ortada, verilen rakamlar ortada.

Bakanlar Kurulunun yetki çerçevesi konusunu biraz önce dile getirdim. Biz, Bakanlar Kurulu değil de, Maliye Bakanlığının tespit edeceği sınırlar çerçevesinde dedik. Hepiniz de gayet iyi biliyorsunuz ki, istisna ve muaflıkların uygulanmasında, yeminli malî müşavirliklerin istisnadan yararlanmasıyla ilgili rapor düzenlemelerinin sınırlarında, Maliye Bakanlığı, sürekli olarak bazı hadler belirler; çünkü, çok aşağıya çektiği zaman, malî idareyi korkunç bir işyüküyle karşı karşıya bırakır. Yani, ortaya çıkan 100 bin lira veya 1 milyon lira iade için işlem yaptırmaya kalkarsanız, çok büyük sorun çıkar. O zaman, bunun ortalaması nedir; herkesin kaldırabileceği bir düzey olur; işlem düzeyine bakarsınız, bunu yaparsınız. Buradaki yetki fazla değildir, Maliyenin kullandığı bir yetkidir; ama, gerekirse de kullanılmayabilir. Yani, Maliye Bakanlığı, Bakanlar Kuruluna "istisnasız, ben bunların altından kalkıyorum; ne kadar iade varsa, bir kuruş da olsa, bin kuruş da olsa iade ederim" dediği anda olay biter zaten. Yetki, böyle kullanılır; yoksa, şuna iade ettim, buna iade ettim falan diye yetki kullanılmaz. Maliye Bakanlığının veya devletin böyle yetki kullandığı nerede görülmüş; burası Patagonya mı? Buradaki yetkiler de, usulüne göre, kuralına göre kullanılır değerli arkadaşlar. Biz de bunu böyle kullandık, bizden sonrakiler de böyle kullanacak, bizden öncekiler de böyle kullandı zaten. Genel kuralı konur, o genel kuralın içerisine girenlerin hepsi yararlanır. Yoksa "promosyon iadeleri, diyet borçları, gerçekten, şu maddelerde söz konusu edilecek şeyler değildir. Kimlerin yararlanacağını hep birlikte konuşacağız, göreceğiz.

Tekrar huzurunuzu işgal ettiğim için özür diliyor, saygılar sunuyorum. (DSP ve ANAP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Bakan.

Sayın Çetin Bilgir, buyurun efendim. (DSP sıralarından alkışlar)

ÇETİN BİLGİR (Kars) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; konuşmama başlarken, saygılar sunuyorum.

Tasarının 61 inci maddesiyle getirilen yeni düzenlemeyle, indirimli orana tabi teslim ve hizmetler için ödenen ve yılı içerisinde indirilemeyen KDV, maddede belirtilen şartlar dahilinde mükelleflere iade edilecektir. İadenin yıllık bazda yapılacağı, ilgili maddede öngörülmüştür. Madde hükmü, bu kanunun yayımını izleyen ayın başında yürürlüğe gireceğinden, kanunun yayım tarihini izleyen ayın sonuna kadar indirilemeyen vergiler için geçici bir düzenleme yapılmakta ve geçici 16 ncı maddeyle, söz konusu vergilerin gider olarak yazılmasına imkân sağlanmaktadır. Temel gıda maddeleri için ödenen ve indirilemeyen KDV ise, aynen iade edilecektir.

Saygılar sunuyorum. (DSP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, maddeyle ilgili görüşmeler tamamlanmıştır.

Madde için verilen 5 önergeyi, önerge sahipleri geri almıştır.

Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

Yeni geçici madde ilave edilmesine dair 3 önerge bulunmaktadır. Bu önergeleri işleme koymadan önce, dün akşam da tartışılan bir konu olduğu için kısa bir açıklama yapma ihtiyacı duyuyorum, bundan sonraki uygulamalar bakımından.

Geçici madde önergeleri, normal olarak, kanun metninde de her geçici maddeyi ayrı bir madde gibi müzakereye açtığımız için ayrı madde kabul edilmelidir diye düşünüyorum. Ayrı madde olunca, bunların dikkate alınabilmesi, işleme konulabilmesi için, Plan ve Bütçe Komisyonunun veya ilgili komisyonun salt çoğunluğuyla bu hususu kabul etmesi gerekir. Ancak, bugüne kadar yapılan uygulamalar çerçevesinde, dün akşam, ben de, bu görüşümün aksine bir uygulama yapmış oldum; bu önergeleri, çerçeve maddeye verilmiş değişiklik önergeleri gibi nitelendirerek madde şeklinde müzakereye açmadım; sadece, değişiklik önergesi şeklinde değerlendirip, Komisyonun ve Hükümetin görüşlerini aldıktan sonra, önerge sahiplerine söz verdim, ona göre işlem yaptım. Bu, bir araçözüm gibi idi; ancak, bunun doğru olmadığını düşünüyorum; çünkü, geçici madde ile geçici madde ilavesi arasında hiçbir mahiyet farkı yoktur ve bu sebeple, komisyonun görüşlerinin alınması lazım.

Bu uygulama, dün akşam yaptığımız uygulamaların bir sonucu olarak önerge sahiplerinden getirildiği için -eski uygulamayı sadece bu akşam devam ettiriyorum- çerçeve maddeye değişiklik getiren önergeler gibi ele alacağım; 3 tanesini işleme koyacağım.

SALİH KAPUSUZ (Kayseri) – Sayın Başkan...

BAŞKAN – Affedersiniz, bir konuyu da arkadaşlarımın bilgisine sunayım.

Burada, kendi görüşüme uygun bulmadığım halde bu uygulamayı devam ettirmemin sebebi şudur: Benden önceki arkadaşlarım bu uygulamayı yapmışlardır. Bizim, Başkanlık Divanı ve Gruplarla bir mutabakatımız var; geçmiş uygulamaları topluca değerlendirip standart hale getireceğiz. O süre içerisinde, yeni bir tartışmaya mahal vermemek bakımından geçmiş uygulamaya uyuyorum.

Buyurun Sayın Kapusuz.

SALİH KAPUSUZ (Kayseri) – Sayın Başkan, elbette, zatınızın farklı yorumlaması ve farklı düşünmesi normal; ancak, şimdiye kadar, bu uygulamalar böyle devam ettiği için, şimdilik kaydıyla gibi bir ifadeyi kullanmamanızı; dolayısıyla, bugüne kadar yapılan uygulamaların devamı şeklinde uygulamanızın uygun olacağını ifade etmek istiyorum. Aksi takdirde, sizin şahsî uygulama talebiniz, mevcut İçtüzüğün dışında, mevcut teamül, bugüne kadar uygulamaların dışında yeni bir çığırın açılması anlamına gelir ki, oraya oturan her başkanın, kendi değerlendirmesine göre bir uygulamaya geçmiş olması fevkalade sıkıntılı sonuçlar doğurabilir. Sizin de ifade ettiğiniz gibi, bugüne kadar devam eden bu usul böyle devam etmeli; ama, o, beraberce yapacağımız çalışmalardan sonra yeni bir istikamet kesbetmesi lazım. Aksi takdirde, siz, böyle düşündüm, böyle uygulayacağım bundan sonra derseniz, bir başka yönetici başka şey söylerse, burada bir karmaşa meydana gelir. Şimdiye kadar ki teamül ve uygulamalar da, geçici madde olarak ilave edilmiş çerçeve madde içerisindeki önergelerin bir önerge mahiyetinde işleme tabi tutulma uygulaması, bugüne kadar olduğu gibi bundan sonra böyle devam etmeli. Aksi takdirde, dediğiniz gibi, yeni bir madde gibi algılamaya başlayacak olursak, daha önceki yapmış olduğumuz uygulamaların hepsi usul hatası taşımız olur ki, fevkalade yanlış sonuçlar doğurabilir. Bunun böyle devam etmesinde fayda var.

Arz eder, teşekkür ederim.

BAŞKAN – Sayın Kapusuz, zaten, şu andaki uygulamam, eski uygulamanın devamı şeklindedir; ancak, bu konuyu tartışma gündemine almış oluyorum. Bunu da tutanağa geçirmek durumundayım.

Şimdi...

METİN BOSTANCIOĞLU (Sinop) – Sayın Başkan...

BAŞKAN – Buyurun.

METİN BOSTANCIOĞLU (Sinop) – Bir önceki birleşimde ileri sürdüğüm itirazlarımın tarafınızdan da kabul edilmiş olması beni sevindirdi; ancak, uygulamaya devam etmeniz konusunda sizinle aynı düşünmüyorum. Mademki karar verdiniz, söyleyecek bir şey yok; ancak, itirazlarımızın devam etmekte olduğunu bilmenizi isterim. Çünkü, geçici bir madde eklenmesi ile yeni bir madde eklenmesi arasında hiçbir fark yoktur. Tutanağa geçmesi için arz ettim.

Teşekkür ederim.

BAŞKAN – Teşekkür ederim.

Ben de, zaten, şu sebeple kendi görüşümü uygulamıyorum: Dört önergeden daha az önerge var. Eğer, dört önergeyi de aşan bir durum olsaydı, başka bir tutum takip edebilirdim.

Şimdi, elimize gelmiş olan 3 önergeyi geliş sırasına göre okutuyorum ve çerçeve maddeye yönelik değişiklik önergesi şeklinde mütalaa ediyorum.

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan vergi yasa tasarısının çerçeve 62 nci maddesine aşağıdaki geçici maddenin eklenmesini arz ederiz.

Sıtkı Cengil Muhammet Polat Naci Terzi Adana Aydın Erzincan

Zülfikar Gazi Mehmet Aykaç Çorum Çorum

"Geçici Madde 17 - Afetten dolayı konutların zarar gördüğü bölgelerde 1998 yılı dahil;

a) Konut yapı kooperatiflerine yapılan inşaat taahhüt işleri,

b) Sadece 150 metrekareyi aşmayan konutlara münhasır olmak üzere kanunla kurulmuş sosyal güvenlik kuruluşları ve belediyelere yapılan inşaat taahhüt işleri,

Felaketin meydana geldiği yıldan itibaren beş yıl Katma Değer Vergisinden müstesnadır."

BAŞKAN – Komisyon, önergeye katılıyor mu efendim?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANI BİLTEKİN ÖZDEMİR (Samsun)– Bu önergeye katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Hükümet?..

MALİYE BAKANI ZEKERİYA TEMİZEL (İstanbul) – Katılamıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Komisyon ve Hükümet önergeye katılmamıştır.

Önerge sahipleri konuşacaklar mı?

SITKI CENGİL (Adana) – Sayın Başkan, kısa bir açıklama yapacağım.

BAŞKAN – Önerge sahipleri adına, Sayın Cengil; buyurun.

SITKI CENGİL (Adana) – Sayın Başkan, değerli arkadaşlar; sözlerime başlarken hepinizi hürmetle selamlıyorum. Vaktinizi de fazla almayacağım.

Bu önergeyi şunun için verdik: Aslında, önergemizde talep ettiğimiz birinci husus, daha önceki düzenlemelerle yerine getirilmiş durumda; fakat, önergemizin bir başka tarafı var. Özellikle afet gören bölgelerde -Allah göstermesin, ne dünyada ne ülkemizde bir daha göstermesin; ama, oluyor, geçenlerde Karadeniz Bölgesinde oldu, ondan sonra Adanamızda oldu- büyük oranda mal ve can kaybı meydana geldi. Mal kaybının da en önemli bölümü konutların zarar görmesiydi. Adana'da 4 bine yakın konut oturulamaz hale geldi, 7 binden fazlasında büyük oranda hasar var. Hulâsa, bugüne kadar 26 bin işyeri, konut ve kamuya ait binalarda hasar tespiti yapıldı. Bu haliyle afetler, büyük bir konut açığını, işyeri açığını meydana getirmiş durumdadır. Bu insanlara konut temin etmemiz gerekir, işyerleri için yardımcı olmamız gerekir. Bunların da büyük bir miktarda yükleri belediyer üzerinde olacak, sosyal güvenlik kuruluşları üzerinde olacak. Biz, bu önergemizle, belediyelerin ve sosyal güvenlik kuruluşlarının bu amaçla yapacakları konutlar için KDV muafiyetini öneriyoruz, öngörüyoruz. Aslında, bunun kabul edilmesi lazım; devamlı da öngördüğümüz bir olay değildir. Uğur Bey de işaret ediyorlar, inşallah, katılacaklar. Afet olduğu zaman beş yıl süreyle... Zaten, kooperatiflerin inşaatları da üç yıl, beş yıl içerisinde bitiyor, süre de makul bir süredir.

Ben, arkadaşlarımızın katılacağını umuyor, hepinize saygılar sunuyorum. (FP sıralarından alkışlar)

METİN BOSTANCIOĞLU (Sinop) – Ama, bu, daraltıyor...

BAŞKAN – Sayın Cengil'e teşekkür ediyorum.

Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.

Diğer önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan Vergi Usul Kanunu, Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun, Gelir Vergisi Kanunu, Kurumlar Vergisi Kanunu, Katma Değer Vergisi Kanunu, Gider Vergileri Kanunu, Emlak Vergisi Kanunu, Veraset ve İntikal Vergisi Kanunu, Motorlu Taşıtlar Vergisi Kanunu, Damga Vergisi Kanunu, Harçlar Kanunu, Belediye Gelirleri Kanunu ile 3505 sayılı Kanun, Katma Değer Vergisi Mükelleflerinin Ödeme Kaydedici Cihazları Kullanmaları Mecburiyeti Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Tasarısının 62 nci maddesine geçici 16 ncı maddeden sonra gelmek üzere aşağıdaki geçici maddenin eklenmesini arz ederiz.

Sıtkı Cengil Bedri İncetahtacı Yakup Budak

Adana Gaziantep Adana

Yaşar Canbay Hasan Dikici

Malatya Kahramanmaraş

"Geçici Madde 17- Promosyon veren gazeteler promosyon olarak verdikleri malın tabi olduğu Katma Değer Vergisi oranına tabidirler."

BAŞKAN – Önergeye Komisyon katılıyor mu efendim?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANI BİLTEKİN ÖZDEMİR (Samsun) – Katılamıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Hükümet?..

MALİYE BAKANI ZEKERİYA TEMİZEL (İstanbul) – Katılamıyoruz Sayın Başkanım.

BAŞKAN – Önergeye, Komisyon ve Hükümet katılmamaktadır.

Önerge sahipleri adına, Sayın Cengil; buyurun.

SITKI CENGİL (Adana) – Sayın Başkan, değerli arkadaşlar; hepinizi hürmetle selamlıyorum.

Bir önceki önergemizin -zaten, açıklamasını da yaptığım üzere- birinci maddesi, genel esaslar içerisinde geçti; ama, ikinci maddesiyle istediğimiz husus -bu bölgelerde, belediyelerin ve sosyal güvenlik kurumlarının yapacağı konutların da KDV muafiyetinden yararlanmasını talep ediyorduk- kabul görmedi.

Bazı arkadaşlarımızın bu konuda yanlış algılaması var; bizim önergemiz daraltıcı değil, zaten genişletici genel hükmü de birinci bölümde geçti. Biz, afet gören bölgelerde özel bir muafiyet istiyorduk; ama, kabul görmedi. Kabul oyu veren arkadaşlarıma teşekkür ediyorum.

Sayın Bakanım, biraz önce konuşurken, düzenlemeleri hakkaniyete uygun yapmamız gerektiğinden bahsetti. Bizim, zaten, buradaki mücadelemiz, buradaki konuşmalarımız da, bunu temin etmek içindir; başka bir husus için değildir. Ama şöyle bakılır, ama böyle bakılır. Herkesin bir bakış açısı vardır. Herkes de kendi bakış açısından, hakkaniyeti temin ettiğini düşünerek bakıyor, o paralelde hareket ediyor.

Şu anda vermiş olduğumuz önergeyle de diyoruz ki, bugün, promosyon, gerçekten hakkaniyete uygun bir şekilde uygulanmıyor. Promosyon yapan gazeteler, promosyonunu yaptığı malın KDV'si hangi oranda ise, o KDV oranında Katma Değer Vergisine tabi olsunlar, küçük esnaf aleyhine olan fiilî durumu ortadan kaldıralım.

Talebimiz budur. Kabul etmenizi diliyor, hepinize saygılar sunuyorum. (FP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Sayın Cengil'e teşekkür ediyorum.

Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.

Son önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan kanun tasarısının 62 nci maddesinin sonuna, Katma Değer Vergisi Kanununa eklenmek üzere, aşağıdaki geçici maddenin eklenmesini arz ve teklif ederiz.

Erdoğan Toprak Hasan Gülay Sema Pişkinsüt

İstanbul Manisa Aydın

Ali Günay Necati Albay

Hatay Eskişehir

"Geçici Madde 17- Dahilde işleme ve geçici kabül rejimi kapsamında ihraç edilecek malların üretiminde kullanılacak maddelerin 31.12.2008 tarihine kadar tesliminde Katma Değer Vergisi Kanunun 11 inci maddesinin 1 numaralı fıkrasının (c) bendi hükümlerine göre bölgeler, sektörler veya mal grupları itibariyle işlem yaptırmaya Bakanlar Kurulu yetkilidir. Bu maddenin uygulanmasında ihracat süresi olarak anılan bentteki süre yerine, bu rejimlerle öngörülen süreler esas alınır. İhracatın şartlara uygun olarak gerçekleştirilmemesi halinde zamanında alınmayan vergi, vergi zıyaı cezası uygulanarak gecikme faiziyle birlikte alıcıdan tahsil edilir."

BAŞKAN – Önergeye komisyon katılıyor mu efendim?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANI BİLTEKİN ÖZDEMİR (Samsun) – Sayın Başkan, ihracat amacıyla dışarıdan sağlanan imalat içerisinde yer alacak girdilere sağlanan kolaylıkların yurt içinden temin edilen girdiler için de sağlanmak suretiyle, hem iki kaynaklı girdiler arasında eşitliği temin hem de ihracatı teşvik edeceği düşünülen bu düzenlemeye, bu mülahazalarla, uygun görüşle, Genel Kurulumuzun tensiplerine sunuyoruz.

BAŞKAN – Hükümet?..

MALİYE BAKANI ZEKERİYA TEMİZEL (İstanbul) – Sayın Başkan, Komisyon Başkanımızın da belirttiği gibi, şu anda, ithal hammadde getirip de, dahilde işleme rejimi kapsamında işlem yapanlardan Katma Değer Vergisi almıyoruz. Aynı şekilde, dahilde işleme rejimi için yurt içinden bir mal aldığımız zaman, buna Katma Değer Vergisi ödüyoruz. Bunlar ihraç ediliyor. Bu, biraz önce kabul ettiğimiz maddeye paralel bir düzenleme. Türkiye'deki üretimi, en azından ithal mallarla aynı hükümlere tabi tutmak için böyle bir düzenlemeyi uygun görüyoruz efendim.

BAŞKAN – Önergeye Hükümet katılmakta, Komisyon Genel Kurulun takdirine bırakmakta.

Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler_ Kabul etmeyenler_ Kabul edilmiştir.

Çerçeve 62 nci maddeyi, kabul edilen geçici maddeler ve son olarak da geçici 17 nci madde olarak metinde yer alacak olan önergeyle birlikte oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler_ Kabul etmeyenler_ Kabul edilmiştir.

Yeni 63 üncü madde olarak kanun metninde yer almak üzere, Sayın Mahmut Yılbaş ve arkadaşlarının vermiş olduğu bir değişiklik teklifi vardır. Bu, yeni bir madde teklifi olduğu için, Komisyonun salt çoğunluğuyla katılmasına bağlıdır.

Komisyon önergeye katılıyor mu efendim?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANI BİLTEKİN ÖZDEMİR (Samsun) – Sayın Başkan, belirttiğiniz nedenlerle mümkün olamamaktadır.

Arz ederim.

BAŞKAN – Komisyonun salt çoğunluğu yoktur. Bu sebeple, bu önergeyi işleme alamıyorum.

Şimdi, Altıncı Bölümü ve 63 üncü maddeyi okutuyorum:

ALTINCI BÖLÜM

GİDER VERGİLERİ KANUNU

İLE İLGİLİ DEĞİŞİKLİKLER

MADDE 63 – 13/7/1956 tarihli ve 6802 sayılı Gider Vergileri Kanununun 29 uncu maddesine aşağıdaki (r) bendi eklenmiştir.

“r) Kooperatifler aracılığı ile Başbakanlık Toplu Konut İdaresi ve bankalar tarafından açılan konut kredileri dolayısıyla lehe alınan paralar.”

BAŞKAN – Madde üzerinde, gruplar adına söz talebi?..

SALİH KAPUSUZ (Kayseri) – Fazilet Partisi Grubu adına, Sayın Abdullah Örnek konuşacaklar.

BAŞKAN – Fazilet Partisi Grubu adına, Sayın Abdullah Örnek; buyurun. (FP sıralarından alkışlar)

FP GRUBU ADINA ABDULLAH ÖRNEK (Yozgat) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; görüşülmekte olan 626 sıra sayılı Vergi Usul Kanunu ve çeşitli vergi kanunlarında değişikliği öngören tasarının 63 üncü maddesi üzerinde, Fazilet Partisi Grubu adına söz almış bulunuyorum; bu vesileyle, Yüce Meclise saygılar sunuyorum.

Bu maddeyle, 6802 sayılı Gider Vergileri Kanununun 29 uncu maddesine (r) bendi olarak bir bent eklenmektedir. Dolayısıyla, bu (r) bendinde "kooperatifler aracılığıyla Başbakanlık Toplu Konut İdaresi ve bankalar tarafından açılan konut kredileri dolayısıyla lehe alınan paralar" ibaresi vardır.

Bu 29 uncu maddeye baktığımızda, birtakım istisnalar vardır. Bu istisnaları burada tek tek saymaya gerek görmüyorum -gruplar arasında bir anlaşma olduğu için- ancak, günlerden beri görüşmekte olduğumuz bu tasarıyla ilgili olarak birkaç hususu arz etmek istiyorum.

Değerli arkadaşlar, temel hak ve hürriyetlerin baskı altına alındığı, insan haklarının ayaklar altında çiğnendiği, fikir ve düşüncelere zincir vurulduğu bir dönemde, bu tasarı yeniden birtakım sıkıntılar meydana getireceği için, gerçekten fevkalade üzüntü duymaktayız. Bu tasarının getireceği problemler için, ticaret ve sanayi odalarından, çeşitli iş çevrelerinden, kuruluşlardan, sivil toplum örgütlerinden feryatlar yükseliyor.

Değerli arkadaşlar, vergi niçin toplanır; devletimizin kamu giderlerini karşılamak, birtakım yatırımlar yapmak, hangi konuda ihtiyaç varsa -eğitimde, sağlıkta ve diğer konularda- yatırımlar yapmak ve bölgelerarası dengeleri sağlamak için toplanır; ama, maalesef, bugüne kadar, burada da adil bir uygulama söz konusu değildir. Bugün, Türkiye'de sosyal dengesizlik had safhaya varmıştır; gelirin yüzde 55'ini nüfusun yüzde 20'si almakta, bunların ortalama geliri 8 200 doları bulmaktadır; geride kalan yüzde 80 ise yüzde 45'ini paylaşmaktadır; düşük gelir grubunda bulunan nüfusun yüzde 20'si ise, gelirin yüzde 5'ni almaktadır, ne yazık ki, bunların da ortalama geliri 750 dolardır. Bu hesaba göre, gelir düzeyi en düşük olan kesim ile en yüksek olan grup arasında tam tamına 11 kat fark vardır. Zannederim, sebze pazarlarından, pazar dağıldıktan sonra, acaba çürüklerin içerisinde yenebilecek bir şeyler var mı diye o çöpleri karıştıran insanlarımızın, maalesef, gün geçtikçe çoğaldığını hep birlikte görmekteyiz.

Değerli arkadaşlar, bu tasarıyla, kazansın kazanmasın, herkesten vergi alınacağını görmekteyiz; bu ise toplumumuzda büyük sıkıntılar meydana getirecektir. Vergide esas olan "az kazandan az, çok kazanandan çok vergi alınması" prensibi iken, bu tasarıyla, maalesef, bu da ortadan kaldırılmaktadır.

Değerli milletvekilleri, bir ülkede, toplumun huzuru için elbette vergi toplanacaktır; ancak, bu vergiler kuruş kuruş toplanıp, çuvallarla, TIR’larla birilerine peşkeş çekilirse, gönül huzuruyla vergisini veren vatandaşlarımızı da elbette huzursuz ederiz.

Uygulamalara baktığımızda, gerçekten, büyük sıkıntıların toplumumuzu huzursuz ettiğini görüyoruz. Bu uygulamalardaki yanlışlıklara kısaca birer örnek vermek istiyorum. Hiçbir zaman, toplumumuz bu yanlışlıkları tasvip etmemiştir ve yapılan yanlışlıkları yeri ve zamanı geldiğinde değerlendirecektir. Örneğin, cep telefonlarının lisans satışlarıyla ilgili olarak bazı insanlara sağlanan çok büyük imkânlar, devletimizin milyarlarca dolar zarara uğratılması,günlerce basınımızda, televizyonlarımızda işlenmiş ve tartışılmış bir konudur. Millî Eğitim Bakanlığındaki yolsuzluklar, kesintisiz eğitime yardım için toplanan trilyonların akıbeti ve bu paralarla yapılacak okulların müteahhitlere veriliş tarzındaki yolsuzluklar; SSK ihalelerinin OYAK'a verilmesi hadisesi; enerji ihalelerinde -cumhuriyet tarihimizin belki de en büyük ihalesidir- yapılan usulsüzlükler ve adam kayırma olayları; turizm alanlarının yağmalanmasıyla ilgili uygulamalar, yine eş dosta yapılan kıyaklar; Petrol Ofisinin özelleştirilmesindeki eksiklikler, milletimizin gözünden kaçmamaktadır.

Değerli arkadaşlar, Bayındırlık ve İskân Bakanlığının ihaleleriyle ilgili Meclis soruşturması önergesi Meclise intikal etmiş, geçtiğimiz günlerde Meclis Genel Kurulunda tartışılmış ve soruşturma açılması uygun görülerek konunun incelenmesi istenmiştir. Toplu Konut ihaleleriyle ilgili yanlışlıklar; YÖK uygulamalarıyla ilgili yanlışlıklar ve ne yazık ki, günlerden beri konuşulan yeni Meclis salonumuzun yapılışında trilyonlara varan yanlışlıklar; bütün bunlar, tek tek takip edilmek suretiyle, milletimizin gözünden kaçmıyor. En son, ne yazık ki, birçok arkadaşımızın da dile getirdiği gibi, SEKA fidanlığının Koç-Ford ortaklığına peşkeş çekilmesi olayı, Gökkafes kaçak inşaatının, ilçe sınırları değiştirilerek devam ettirilmesi olayı ve daha birçok olaylar...

Değerli arkadaşlar, burada gördüğüm çok önemli bir hususu da arz etmek istiyorum. Geçtiğimiz maddelerden birinde -galiba 14 üncü madde- biz, hükümet olarak, devlet olarak, insanları, özel teşebbüsü yüreklendirmeyi, onları teşvik etmeyi istemek bir yana, tam karşısındayız anlamına gelebilecek hükümler kabul edildi. Diyelim ki, bir şirkette, bir kuruluşta, devletine hizmet etmiş, bugüne kadar en küçük bir eksikliği görülmemiş, bir yanlışlığı görülmemiş; ama, yüzlerce, binlerce, onbin, yirmibin insan çalıştıran bir şirkette, alt kademelerdeki muhasebede herhangi bir şahıs -kasten de olabilir, yanlışlıkla da olabilir- 15-20 milyonluk bir naylon fatura düzenleyebilir. İşte bundan dolayı, o koskoca şirketi, kuruluşu o hale getiren insanlar teşvik edileceği, takdir edileceği, övüleceği yerde, ne yazık ki, 18 aydan başlamak suretiyle 3 yıla kadar ağır hapis cezası getirilmektedir. Şimdi, bu tartışıldı; ama, günümüzde, KOBİ'lere destek verilmesinden, özel teşebbüsün teşvik edilmesinden, önünün açılmasından bahsedilirken, bu vergi tasarısıyla böyle ağır bir müeyyidenin getirilmesi, gerçekten son derece üzüntü vericidir.

Değerli arkadaşlar, bunun yanında gördüğümüz bir başka eksiklik, belli bir rakamın üzerindeki tasarruf ve harcamaların sorgulama kapsamına alınması, Maliye teşkilatına sınırsız bir yetki anlamına gelecekti; bu da, son derece negatiftir. Çiftçilerimiz, köylülerimiz, esnaflarımız, memurlarımız açısından olumlu yönleri olduğu gibi, olumsuz yönleri daha fazladır. Memurlarımız, şu günlerde, gerçekten sokaklarda çıplak ayakla yürürken, onlar, devletimize en büyük hizmeti yaparlarken, enerjilerini bu yolda sarf ederlerken, maalesef, onların da hakkı gözetilmemektedir. Bu vergi kanunu tasarısını -ki, 88 madde, zannediyorum ek maddeleriyle birlikte 108 madde olan ve aylarca, günlerce görüştüğümüz- madde madde incelediğimizde –birçok arkadaşımız dile getirdiler- hangi kesimin korunduğu, hangi kesimin muhafaza edildiği, devlet tarafından hangi kesime nelerin peşkeş çekildiği ve niçin hazırlandığı konusunda gerçekten ciddî şüphelerimiz vardır.

Biz, bu tasarıyı tamamen reddetmiyoruz, tamamıyla itham da etmiyoruz; ama, gözle görülen bir gerçek var ki, buradaki eksiklikleri söylemediğimiz zaman sorumlu olduğumuzu hissediyoruz.

Değerli arkadaşlar, bu maddeyle ve 29 uncu maddeyle getirilen istisnalar hususunu saymaya kalktığımda, gerçekten vaktimiz yetişmeyecek; onun için bu maddeleri saymıyorum. Burada getirilen istisnalar dolayısıyla Banka ve Sigorta muameleleri vergisinden düşülme konusu mevcuttur. Bunlardan merkezleri Türkiye'de bulunan bankaların kendi şube ve ajanslarıyla veya bu şube ve ajansların birbirleriyle yaptıkları muameleler dolayısıyla tahakkuk eden paralar, merkezleri Türkiye dışında bulunan bankaların Türkiye'de mevcut şube ve ajanslarının birbirleriyle yaptıkları muameleler dolayısıyla tahakkuk eden paralar, hususî kanunlarla her türlü vergiden istisna edilmiş olan esham ve tahvillerin faiz ve temettü ikramiyeleri...

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Sayın Örnek'e, teşekkür ediyorum.

ABDULLAH ÖRNEK (Devamla) – Ben de teşekkür ediyorum; tasasının hayırlı uğurlu olmasını diliyorum.

BAŞKAN – Şahsı adına, Sayın Veysel Candan; buyurun efendim. (FP sıralarından alkışlar)

VEYSEL CANDAN (Konya) – Sayın Başkan, değerli milletvekili arkadaşlarım; görüşülmekte olan 626 sıra sayılı çeşitli vergi kanunlarında değişiklik yapan tasarının Gider Vergileri Kanununun 63 üncü maddesine ilave edilen (r) bendiyle ilgili olarak kişisel görüşlerimi açıklamak üzere söz almış bulunuyorum, Yüce Heyetinizi saygıyla selamlıyorum.

İlave edilen bende göre, kooperatiflere, Başbakanlık Toplu Konut İdaresi ve bankalardan alınan kredilerle ilgili olarak Banka ve Sigorta Muameleleri Vergisinde, yüzde 5 indirim öngörülmektedir. Gerekçe olarak da, Başbakanlık Toplu Konut İdaresi ve bankalardan verilen krediler masrafla birlikte hesap edildiği zaman, para maliyetlerinde yüzde 10'a varan bir artış olduğu hesaplanmaktadır.

Aslında, bu madde yerindedir ve konut sorununa kısmen de çözüm getirmektedir. Ancak, bu maddeye ek olarak Hükümet tarafından KOBİ’lerle ilgili bir bent değişikliğinin uygun görüldüğünü öğrenmiş bulunuyoruz; bu bent değişikliğiyle ilgili önergeye biz de imza koyduk. Bu istisnaî durum, yani Banka ve Sigorta Muameleleri Vergisiyle ilgili yüzde 5'lik indirimin KOBİ’lere de uygulanması yerindedir. Biraz sonra o bent değişikliğiyle ilgili önerge de getirilecektir.

Şimdi, 1996 yılı HABİTAT Türkiye Ulusal Rapor Eylem Planı dikkatle incelendiğinde, 1990-1994 döneminde 2 041 973 konuta ihtiyaç olduğu görülmektedir. Bu dönemde inşaat izni verilen konut sayısı 2 318 857; buna karşılık, yapı kullanma izni verilen konut miktarı ise 1 243 622, kullanım izni, konut ihtiyacına oranla yüzde 60,9.

Burada esas olan, verilen kredi maliyetlerinin ucuz olması, taahhüt edilen miktarların zamanında verilmesi, usulsüzlük yapılmaması, verilen kredi ve indirimin yerinde kullanılması temel prensiplerine uymak mecburiyetindeyiz.

Konut kooperatifçiliği bu ek bentle desteklenmekle birlikte, ihtiyaç duyulan konuttan ziyade, kooperatifler, bugün, maalesef, lüks konutlara ve villalara yönelmişlerdir; baktığımız zaman, bu kredilerin kullanımının özellikle Akdeniz sahil şeridinde çoğaldığını görmekteyiz. Amaç, evi olmayan insanı ev sahibi yapmaksa, verilen kredi ve indirim de amacına uygun kullanılmalıdır.

Başbakanlık Toplu Konut İdaresinin ve özellikle de Emlak Bankasının, verilen bu kooperatif kredilerinde büyük payı vardır; ancak, Toplu Konutun verdiği kredilerde ayrıca sıkıntılar vardır. Burada endişem şudur Sayın Bakan: Toplu Konut İdaresince verilen usulsüz krediler, Emlak Bankasından verilen usulsüz ve batık krediler çoğaldığı zaman, batık kredilerle yapılan ve yarım kalan kooperatiflere, bir de, yaptıkları usulsüzlüklere ilaveten, yüzde 5 indirimle kaynak aktarmış oluyoruz. Yani, burada, verilen kredilerin takibi, kredi vermekten daha önem arz etmektedir.

Baktığımız zaman, bu konuda en çok kredi tahsis eden Emlak Bankasının bu konuda sicili bozuk olup, 1997 hesapları ibra edilmemiştir ve kooperatiflere verdikleri krediler nedeniyle, biraz sonra yüzde 5 indirimini kabul edeceğimiz kooperatiflerin birçoğunun mağdur olduğunu, üyelerinin de şikâyetçi olduğunu tespit etmiş durumdayız.

Bu itibarla, bu indirim, KOBİ'lerle birlikte- biraz sonra bent değişikliğiyle- verildiği zaman, olumlu olduğunu ifade ediyor; bu indirim sonrası, Maliye Bakanlığının bu kooperatiflerin, üyelerini koruma açısından, yapılan hizmetleri dikkatle takip etmesi ve konutların zamanında bitirilmesi ve aldıkları bu kredilerin de dönmesi noktasında da kendilerine yardımcı olması gerekir diye düşünüyorum.

Kanun tasarısının birçok maddesine katılmadığımızı zaman zaman ifade ettik. Yine aynı görüşümü ifade etmekle birlikte, burada, ev sahibi olmak isteyenlere süratli ve hızlı konut yapan kooperatiflere yapılan böyle bir indirimin -KOBİ'leri de içerisine aldığı zaman- sağlıklı bir adım olduğunu ifade ediyor, Yüce Heyetinize saygılar sunuyorum. (FP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Sayın Candan'a teşekkür ediyorum.

Sayın Bilgir?..

ÇETİN BİLGİR (Kars) – Konuşmaktan vazgeçtim Sayın Başkan.

BAŞKAN – Sayın Dilekçi?..

M. HADİ DİLEKÇİ (Kastamonu) – Konuşmayacağım Sayın Başkan.

BAŞKAN – Kimse konuşmuyor.

Madde üzerindeki görüşmeler tamamlanmıştır.

Maddeyle ilgili 5 önerge vardı, 4'ü geri alınmıştır.

Şimdi, kalan son önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan kanun tasarısının çerçeve 63 üncü maddesine 6802 sayılı Gider Vergileri Kanununun 29 uncu maddesinin (m) bendini değiştiren aşağıdaki bendin eklenmesini ve maddenin çerçeve hükmünün bu değişikliğe göre yeniden düzenlenmesini arz ve teklif ederiz.

Metin Bostancıoğlu Uğur Aksöz Oya Araslı

Sinop Adana İçel

Hilmi Develi Mehmet Sağlam Veysel Candan

Denizli Kahramanmaraş Konya

"m) Türkiye Halk Bankasının ihtisas kredileri kapsamında küçük ve orta ölçekli sanayi işletmelerine verdiği krediler ya da bu işletmelerin dışticaret işlemlerine yaptığı aracılık hizmetleri dolasıyla aldığı paralar ile esnaf ve sanatkârlar kefalet kooperatiflerinin kefaleti altında esnaf ve sanatkârlara verdiği krediler dolayısıyla alınan paralar ve bu kooperatiflerin ortaklarından masraf karşılığı adıyla aldığı paralar,"

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu efendim?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANI BİLTEKİN ÖZDEMİR (Samsun) – Sayın Başkan, yatırımların desteklenmesi konusunda bu tasarıda yer alan müteaddit maddelere ilaveten, kamunun, küçük ve orta ölçekli işletmeleri destekleme zımnında getirdiği bu kolaylığın da çok büyük yararlar sağlayacağı mülahazasıyla ve uygun görüşle, Genel Kurulumuzun takdirlerine sunuyorum.

SALİH KAPUSUZ (Kayseri) – Bütün partiler ittifak etti.

VEYSEL CANDAN (Konya) – Bütün partilerin iştirak ettiği söyleyelim.

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANI BİLTEKİN ÖZDEMİR (Samsun) – Uygun görüşle Genel Kurulumuzun takdirlerine sunuyorum.

BAŞKAN – Hükümet?..

DEVLET BAKANI HASAN HÜSAMETTİN ÖZKAN (İstanbul) – Katılıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Gruplar da önergeye zaten katıldıklarını ifade ettiler.

Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Oybirliğiyle kabul edilmiştir.

Şimdi, bu önergeyi Genel Kurul kabul ettiği için 63 üncü maddenin başlığı şu şekilde değişecektir:

"Madde 63 - 13.7.1956 tarihli ve 6802 sayılı Gider Vergileri Kanununun 29 uncu maddesinin (m) bendi aşağıdaki şekilde değiştirilmiş ve maddeye aşağıdaki (r) bendi eklenmiştir. "

Başlığı bu şekilde değişmiş olan çerçeve 63 üncü madeyi, kabul edilen önerge doğrultusundaki değişiklik şekliyle oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

64 üncü maddeyi okutuyorum:

MADDE 64 – 6802 sayılı Kanunun 33 üncü maddesinin ikinci fıkrası aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.

“Bakanlar Kurulu, bu maddede belirtilen vergi oranını bankalar arası mevduat muameleleri, bankalar ile 2499 sayılı Sermaye Piyasası Kanununa göre kurulan aracı kurumlar arasındaki borsa para piyasası muameleleri ve diğer banka ve sigorta muameleleri için ayrı ayrı veya birlikte %1’ e kadar indirmeye ve yukarıdaki oranı aşmayacak şekilde yeniden tespit etmeye yetkilidir.”

BAŞKAN – Madde üzerinde gruplar söz istemiyorlar.

Kişisel sözlere geçiyorum.

Karaman Milletvekili Zeki Ünal; buyurun.

ZEKİ ÜNAL (Karaman) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; görüşülmekte olan 626 sıra sayılı vergi yasa tasarısının 64 üncü maddesi üzerindeki görüşlerimi arz etmek üzere söz almış bulunuyorum; bu vesileyle, hepinize saygılar sunuyorum.

Değerli milletvekilleri, 6802 sayılı Yasanın 33 üncü maddesine, 3239 sayılı Yasanın 133 üncü maddesiyle eklenen "Bakanlar Kurulu bu maddede belirtilen vergi nispetini bankalararası mevduat muameleleri ile diğer banka ve sigorta muameleleri için ayrı ayrı veya birlikte yüzde 1'e kadar indirmeye ve yukarıdaki nispeti aşmayacak şekilde yeniden tespit etmeye yetkilidir" şeklindeki fıkrası şu şekilde değiştirilmektedir: "Bakanlar Kurulu, bu maddede belirtilen vergi oranını bankalararası mevduat muameleleri, bankalar ile 2499 sayılı Sermaye Piyasası Kanununa göre kurulan aracı kurumlar arasındaki borsa para piyasası muameleleri ve diğer banka ve sigorta muameleleri için ayrı ayrı veya birlikte yüzde 1'e kadar indirmeye ve yukarıdaki oranı aşmayacak şekilde yeniden tespit etmeye yetkilidir."

Görüldüğü gibi, değişiklik tasarısında "bankalar ile Sermaye Piyasası Kanununa göre kurulan aracı kurumlar arasındaki borsa para piyasası muameleleri" ibaresi eklenmiş bulunmaktadır. Ülkemizde, borsa muamelelerinin gelişmesine paralel olarak, bankalar ile borsa aracı kurumları arasındaki borsa para piyasası muameleleri için, vergi açısından bir kolaylık getirilmektedir. Ayrıca, daha yüksek olan genel orandan değil, tıpkı bankalar arası mevduat işlemlerinde olduğu gibi, daha düşük bir oran olan yüzde 1'den vergilendirilmesi amaçlanmaktadır.

Bilindiği üzere, bugün, ülkemizde konut sıkıntısı vardır ve konut ihtiyacını karşılamak için, gerek konut yapı kooperatifleri gerekse Başbakanlık Toplu Konut İdaresi önemli hizmetler ifa etmektedir. Dar ve orta gelirli aileler, bugünkü şartlarda, ancak toplukonutlar yahut kooperatifler yoluyla bir meskene sahip olabilmektedirler; hükümetlerin de bu konuya sıcak baktıklarını biliyoruz.

Bilindiği üzere, Başbakanlık Toplu Konut İdaresi ile bankalar tarafından konut yapı kooperatiflerine konut kredisi verilmektedir; ancak, uygulamada kooperatifler tarafından kullanma ve geri ödeme sürelerine tahakkuk ettirilen faiz, kullandırılan krediyi birkaç kat aşmaktadır; bundan dolayı faize uygulanan yüzde 5 oranındaki Banka ve Sigorta Muameleleri Vergisinin kaldırılması, konut inşaatlarının teşviki ve dargelirli vatandaşlarımızın desteklenmesi açısından fevkalade önemlidir. Bundan önceki maddeler görüşülürken bu konuya olumlu yaklaşıldığını biliyoruz, ancak tam bir açıklık yoktur.

Bu dilek ve temenniyle hepinize saygılar sunuyorum. (Alkışlar)

BAŞKAN – Sayın Ünal'a teşekkür ediyorum.

Başka söz isteyen?.. Yok.

Maddeyle ilgili görüşmeler tamamlanmıştır.

Maddeyle ilgili 5 önerge vardı; 4'ü önerge sahipleri tarafından geri alınmıştır; kalan tek önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan çeşitli vergi kanunlarında değişikliği öngören 626 sıra sayılı yasa tasarısının 64 üncü maddesiyle düzenlenen 6802 sayılı Gider Vergileri Kanununun 33 üncü maddesinin ikinci fıkrasının sonuna "ancak Başbakanlık Toplu Konut İdaresi ile bankalar tarafından konut yapı kooperatiflerine veya belediyelere açılan konut kredilerinden Banka ve Sigorta Muameleleri Vergisi alınmaz" ibaresinin eklenmesi için gereğini arz ederiz. Algan Hacaloğlu

İstanbul

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu efendim?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANI BİLTEKİN ÖZDEMİR (Samsun) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Hükümet?..

DEVLET BAKANI HASAN HÜSAMETTİN ÖZKAN (İstanbul) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Gerekçeyi okutuyorum:

Gerekçe :

Ülkemizin temel toplumsal sorunlarından olan konut sorununun, konut yapı kooperatifleri veya belediyelerin öncülüğünde aşılabilmesi; bu süreçte, maliyetlerin, gider vergileriyle artmaması amacıyla bu düzenlemeye gidilmiştir. Bu düzenleme, sosyal devletin ve sivil toplum yapılanmasının güçlenmesine de katkıda bulunacaktır.

BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.

Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

Değerli arkadaşlarım, böylece, çalışma süresi olarak belirlediğimiz 64 üncü maddeyi de tamamlamış oluyoruz.

Çalışma günleri içerisindeki saat toplamı itibariyle, üç gün içerisinde, bazıları geçici madde olmak üzere 28 maddeyi tamamlamış bulunuyoruz. Bütün milletvekili arkadaşlarıma ve grup yöneticilerine teşekkür ediyorum.

Değerli arkadaşlarım, daha önce aldığımız karar gereğince yarın çalışma yapılmayacak; bugün saat 24.00'e kadar da, Komisyon yerinde bulunmadığı için çalışmalarımızı sürdüremiyoruz. Grupların da bu konudaki anlaşmalarına göre, diğer işlerde de komisyonların hazır bulunmayacağı anlaşılıyor. Bu sebeple, birleşimi kapatmak istiyorum.

103 üncü Birleşimde ve biraz önce alınan kararlar gereğince, kanun tasarı ve tekliflerini sırasıyla görüşmek için, 13 Temmuz 1998 Pazartesi günü saat 14.00'te toplanmak üzere birleşimi kapatıyorum.

Kapanma Saati: 20.26

birleşim 119’un sonu