DÖNEM : 20 CİLT : 57 YASAMA YILI : 3

 

T. B. M. M.

TUTANAK DERGİSİ

116 ncı Birleşim

6 . 7 . 1998 Pazartesi

 

 

İ Ç İ N D E K İ L E R

  I. – GEÇEN TUTANAK ÖZETİ

II. – GELEN KÂĞITLAR

III. – YOKLAMALAR

IV. – BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI

A) TEZKERELER VE ÖNERGELER

1. – Makedonya’ya gidecek olan Başbakan A. Mesut Yılmaz’a, dönüşüne kadar, Başbakan Yardımcısı Bülent Ecevit’in vekâlet etmesinin uygun görüldüğüne ilişkin Cumhurbaşkanlığı tezkeresi (3/1591)

2. – Makedonya’ya gidecek olan Devlet Bakanı Mehmet Cavit Kavak’a, dönüşüne kadar, Sağlık Bakanı Halil İbrahim Özsoy’un vekâlet etmesinin uygun görüldüğüne ilişkin Cumhurbaşkanlığı tezkeresi (3/1592)

3. – Makedonya’ya gidecek olan Devlet Bakanı Rüştü Kâzım Yücelen’e, dönüşüne kadar Tarım ve Köyişleri Bakanı Mustafa Rüştü Taşar’ın vekâlet etmesinin uygun görüldüğüne ilişkin Cumhurbaşkanlığı tezkeresi (3/1593)

4. – İsrail ve Filistin’e gidecek olan Dışişleri Bakanı İsmail Cem’e, dönüşüne kadar, Devlet Bakanı Şükrü Sina Gürel’in vekâlet etmesinin uygun görüldüğüne ilişkin Cumhurbaşkanlığı tezkeresi (3/1594)

5. – Makedonya’ya gidecek olan Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Nami Çağan’a, dönüşüne kadar, Devlet Bakanı Hasan Hüsamettin Özkan’ın vekâlet etmesinin uygun görüldüğüne ilişkin Cumhurbaşkanlığı tezkeresi (3/1595)

6. – Romanya’da düzenlenecek olan Habitat Global Parlamenterler Avrupa Kıtası Yönetim Kurulu Toplantısına katılacak olan TBMM heyetine ilişkin Başkanlık tezkeresi (3/1596)

B) GENSORU, GENEL GÖRÜŞME, MECLİS SORUŞTURMASI VE MECLİS ARAŞTIRMASI ÖNERGELERİ

1. – Mardin Milletvekili Hüseyin Yıldız ve 31 arkadaşının, TRT’ye usulsüz personel alımı ve atamaları yapıldığı iddialarını araştırmak amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/275)

2. – Kocaeli Milletvekili Osman Pepe ve 60 arkadaşının, İzmit’te SEKA’ya ait fidanlık bir araziyi bedelsiz olarak Ford-Koç Grubuna tahsis ettiği iddiasıyla Başbakan A. Mesut Yılmaz hakkında gensoru açılmasına ilişkin önergesi (11/17)

V.—KANUN TASARI VE TEKLİFLERİYLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER

1.—Kütahya Milletvekili Mustafa Kalemli, Anavatan Partisi Genel Başkanı Rize Milletvekili Mesut Yılmaz, Doğru Yol Partisi Genel Başkanı İstanbul Milletvekili Tansu Çiller, Demokratik Sol Parti Genel Başkanı İstanbul Milletvekili BülentEcevit, Cumhuriyet HalkPartisi Genel Başkanı Antalya Milletvekili Deniz Baykal ile 292 Milletvekilinin; Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının 83 üncü Maddesinin Değiştirilmesine Dair Kanun Teklifi ve Anayasa Komisyonu Raporu (2/676) (S. Sayısı :232)

2.—Bayburt Milletvekili Ülkü Güney ve Ankara Milletvekili Yücel Seçkiner’in, 1076 Sayılı Yedek Subaylar ve Yedek Askerî Memurlar Kanunu ile 1111 Sayılı Askerlik Kanunlarında Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi ve İçtüzüğün 37 nci Maddesine Göre Doğrudan Gündeme Alınma Önergesi (2/669) (S. Sayısı :338)

3.—Kamu Görevlileri Sendikaları Kanunu Tasarısı ile Antalya Milletvekili Deniz Baykal ve 39 Arkadaşının, İstanbul Milletvekili Gürcan Dağdaş ve 6 Arkadaşının, Trabzon MilletvekiliYusuf Bahadır ve 9 Arkadaşının, İstanbul Milletvekili Ercan Karakaş ve 7 Arkadaşının Aynı Mahiyetteki Kanun Teklifleri ve İstanbul Milletvekili Ercan Karakaş ve 2 Arkadaşının İşçi ve Memur Emeklileri ile Bunların Dul ve Yetimlerinin Sendikalaşmasına İlişkin Kanun Teklifi ve Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler ve Plan ve Bütçe komisyonları raporları (1/702, 2/224, 2/929, 2/1000, 2/1023, 2/1024)(S. Sayısı :553)

4.—Radyo ve Televizyonların Kuruluş ve Yayınları Hakkında Kanunun Bazı Maddelerinin Değiştirilmesine Dair Kanun Tasarısı ve Anayasa Komisyonu Raporu (1/689) (S. Sayısı :631)

5. —Vergi Usul Kanunu, Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun, Gelir Vergisi Kanunu, Kurumlar Vergisi Kanunu, Katma Değer Vergisi Kanunu, Gider Vergileri Kanunu, Emlak Vergisi Kanunu, Veraset ve İntikal Vergisi Kanunu, Motorlu Taşıtlar Vergisi Kanunu, Damga Vergisi Kanunu, Harçlar Kanunu ve Belediye Gelirleri Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Tasarısı ile Konya Milletvekili Ahmet Alkan’ın, İstanbul Milletvekili Emin Kul’un, Kahramanmaraş Milletvekili Hasan Dikici ve 30 Arkadaşının, Balıkesir Milletvekili İsmail Özgün’ün, İstanbul Milletvekili Mustafa Baş ve 30 Arkadaşının, Trabzon Milletvekili Kemalettin Göktaş ve 33 Arkadaşının, Konya Milletvekili Necmettin Erbakan ve 40 Arkadaşının, Konya Milletvekili Necmettin Erbakan ve 30 Arkadaşının, Kütahya Milletvekili Mehmet Korkmaz’ın, Balıkesir Milletvekili İsmail Özgün ve 40 Arkadaşının, Konya Milletvekili Veysel Candan’ın, Balıkesir Milletvekili İ. Önder Kırlı’nın, Adana Milletvekili Arif Sezer’in, Ağrı Milletvekili M. Sıddık Altay’ın, Bayburt Milletvekili Suat Pamukçu’nun, İstanbul Milletvekili Cefi Kamhi’nin, Samsun Milletvekili Murat Karayalçın’ın, Bursa Milletvekili Turhan Tayan’ın,Erzurum Milletvekili İsmail Köse’nin, İstanbul Milletvekili Ercan Karakaş ve 6 Arkadaşının, Erzincan Milletvekili Naci Terzi’nin,Demokrat Türkiye Partisi Grup Başkanı Van Milletvekili Mahmut Yılbaş, Grup Başkanvekilleri İstanbul Milletvekili Metin Işık, Mardin Milletvekili Muzaffer Arıkan ve 6 Arkadaşının, Benzer Mahiyetteki Kanun Teklifleri ve Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (1/708, 2/72, 2/73, 2/75, 2/129, 2/154, 2/166, 2/182, 2/191, 2/194, 2/221, 2/270, 2/287, 2/293, 2/323, 2/369, 2/420, 2/459, 2/493, 2/884, 2/959, 2/960, 2/1015, 2/1019, 2/1070) (S. Sayısı :626)

VI. – SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR

1. – Tarım ve Köyişleri Bakanı Mustafa Rüştü Taşar’ın, Balıkesir Milletvekili İlyas Yılmazyıldız’ın şahsına sataşması nedeniyle konuşması

VII. – SORULAR VE CEVAPLAR

A) YAZILI SORULAR VE CEVAPLARI

1. – Trabzon Milletvekili Kemalettin Göktaş’ın, İmar Affı Fonunda toplanan paralara ilişkin Başbakandan sorusu ve Bayındırlık ve İskân Bakanı Yaşar Topçu’nun yazılı cevabı (7/5232)

2. – Trabzon Milletvekili Kemalettin Göktaş’ın, Gecekondu Fonunda toplanan paralara ilişkin Başbakandan sorusu ve Bayındırlık ve İskân Bakanı Yaşar Topçu’nun yazılı cevabı (7/5242)

3. – Trabzon Milletvekili Kemalettin Göktaş’ın, Kooperatifleri Tanıtma ve Eğitme Fonunda toplanan paralara ilişkin Başbakandan sorusu ve Sanayi ve Ticaret Bakanı Yalım Erez’in yazılı cevabı (7/5252)

4. – Hatay Milletvekili Fuat Çay’ın, yağışlardan ve su baskınlarından zarar gören vatandaşlara ilişkin Başbakandan sorusu ve Bayındırlık ve İskân Bakanı Yaşar Topçu’nun yazılı cevabı (7/5253)

5. – Karaman Milletvekili Abdullah Özbey’in, Karaman-Ermenek-Olukpınar Köyü yolunun ne zaman asfaltlanacağına ilişkin sorusu ve Bayındırlık ve İskân Bakanı Yaşar Topçu’nun yazılı cevabı (7/5266)

6. – Karaman Milletvekili Abdullah Özbey’in, Ermenek-Bucakkışla-Karaman yolu projesine ilişkin sorusu ve Bayındırlık ve İskân Bakanı Yaşar Topçu’nun yazılı cevabı (7/5283)

7. – İçel Milletvekili Saffet Benli’nin görevden uzaklaştırılan belediye başkanlarına ilişkin sorusu ve İçişleri Bakanı Murat Başesgioğlu’nun yazılı cevabı (7/5289)

8. – Konya Milletvekili Mutafa Ünaldı’nın, Konya-Beyşehir-Çevre Yolu Sanayi Çarşısı Kavşak Düzenlemesi için ayrılan ödeneğe ilişkin sorusu ve Bayındırlık ve İskân Bakanı Yaşar Topçu’nun yazılı cevabı (7/5334)

9. – İçel Milletvekili Saffet Benli’nin, belediye başkanları aleyhine açılan davalara ilişkin sorusu ve Adalet Bakanı Mahmut Oltan Sungurlu’nun yazılı cevabı (7/5343)

10. – Kırıkkale Milletvekili Kemal Albayrak’ın, Kırıkkale-Delice-Çerikli Kasabasında meydana gelen sel felâketinde zarar görenlere yapılacak yardımlara ilişkin Başbakandan sorusu ve Bayındırlık ve İskân Bakanı Yaşar Topçu’nun yazılı cevabı (7/5347)

11. – Hatay Milletvekili Süleyman Metin Kalkan’ın, Hatay’ın afet bölgesi kapsamına alınıp alınmayacağına ilişkin sorusu ve Bayındırlık ve İskân Bakanı Yaşar Topçu’nun yazılı cevabı (7/5367)

12. – İstanbul Milletvekili Ercan Karakaş’ın, Karadenizde yaşanan sel felâketinde hasara uğrayan yollara ilişkin sorusu ve Bayındırlık ve İskân Bakanı Yaşar Topçu’nun yazılı cevabı (7/5369)

13. – ErzurumMilletvekili Aslan Polat’ın, Erzurum’a bağlı bazı köylerde meydana gelen tabiî afetten zarar görenlere yapılacak yardımlara ilişkin sorusu ve Bayındırlık ve İskân Bakanı Yaşar Topçu’nun yazılı cevabı (7/5378)

14. – Kütahya Milletvekili Metin Perli’nin, Kütahya’ya bağlı bazı ilçelerin yol sorununa ilişkin sorusu ve Bayındırlık ve İskân Bakanı Yaşar Topçu’nun yazılı cevabı (7/5390)

15. – Kocaeli Milletvekili Osman Perli’nin, İzmit Büyükşehir Belediye Başkanı hakkıdaki şikâyet dosyasına ilişkin Başbakandan sorusu ve İçişleri Bakanı Murat Başesgioğlu’nun yazılı cevabı (7/5402)

16. – Mardin Milletvekili Hüseyin Yıldız’ın, su ürünlerine ilişkin Başbakandan sorusu ve Tarım ve Köyişleri Bakanı Mustafa R. Taşar’ın yazılı cevabı (7/5412)

17. – Mardin Milletvekili Hüseyin Yıldız’ın, İller Bankasına ilişkin sorusu ve Bayındırlık ve İskân Bakanı Yaşar Topçu’nun yazılı cevabı (7/5413)

18. – Giresun Milletvekili Ergun Özdemir’in, Giresun-Şebinkarahisar’daki heyelan nedeniyle meydana gelen zararlara ilişkin Başbakandan sorusu ve Bayındırlık ve İskân Bakanı Yaşar Topçu’nun yazılı cevabı (7/5425)

19. – Adana Milletvekili Yakup Budak’ın;

– Adana-Saimbeyli-Ayvacık-Karakuyu-Değirmenciuşağı güzergâhı yol yapımına,

– Adana-Karaisalı-Sarımehmetli ve civar köylerinin sulama suyu çalışmalarına,

– Seyhan Nehri üzerindeki Eğner Köprüsü ile ilgili bir çalışma olup olmadığına,

İlişkin soruları ve Devlet Bakanı Mustafa Yılmaz’ın yazılı cevabı (7/5434, 5435, 5436)

20. – Adana Milletvekili Tuncay Karaytuğ’un, motorlu yük taşımacılığı ile uğraşan esnafa verilecek kredilere ilişkin sorusu ve Devlet Bakanı H. Hüsamettin Özkan’ın yazılı cevabı (7/5485)

21. – Hatay Milletvekili Süleyman Metin Kalkan’ın, başörtülü öğrencilere ilişkin sorusu ve Devlet Bakanı Hikmet Sami Türk’ün yazılı cevabı (7/5529)

I. – GEÇEN TUTANAK ÖZETİ

TBMM Genel Kurulu saat 14.00’te açılarak dört oturum yaptı.

Kırşehir Milletvekili Cafer Güneş’in, cezaevi çalışanlarının sorunlarına ilişkin gündemdışı konuşmasına Adalet BakanıMahmut Oltan Sungurlu;

Erzurum Milletvekili İsmail Köse’nin, Erzurum’da yağan ani yağmurların il merkezinde yapmış olduğu tahribat ile Adana ve çevresinde meydana gelen deprem,

Muğla Milletvekili Zeki Çakıroğlu’nun, Bayındırlık ve İskân Bakanlığının Muğla İli yatırımları,

Konusundaki gündemdışı konuşmalarına Bayındırlık ve İskân Bakanı Yaşar Topçu;

Cevap verdi.

Almanya’ya gidecek olan Dışişleri Bakanı İsmail Cem’e, Devlet Bakanı Şükrü Sina Gürel’in,

Azerbaycan’a gidecek olan Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Nami Çağan’a, Devlet Bakanı Hasan Hüsamettin Özkan’ın;

Vekâlet etmelerinin uygun görülmüş olduğuna ilişkin Cumhurbaşkanlığı tezkereleri Genel Kurulun bilgisine sunuldu.

Gündemin “Kanun Tasarı ve Teklifleriyle Komisyonlardan Gelen Diğer İşler” kısmının :

2 nci sırasında bulunan 232,

4 üncü sırasında bulunan 553,

5 inci sırasında bulunan 631,

Sıra sayılı kanun tasarıları ve tekliflerinin görüşmeleri, komisyon yetkilileri Genel Kurulda hazır bulunmadıklarından,

3 üncü sırasında bulunan ve hükümetçe Komisyona geri alınan 338 sıra sayılı kanun teklifinin görüşmeleri de, Komisyon raporu gelmediğinden,

Ertelendi.

6 ncı sırasında bulunan, Vergi Usul Kanunu, Âmme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun, Gelir Vergisi Kanunu, Kurumlar Vergisi Kanunu, Katma Değer Vergisi Kanunu, Gider Vergileri Kanunu, Emlak Vergisi, Veraset ve İntikal Vergisi Kanunu, Motorlu Taşıtlar Vergisi Kanunu, Damga Vergisi Kanunu, Harçlar Kanunu, 3505 Sayılı Kanun, Katma Değer Vergisi Mükelleflerinin Ödeme Kaydedici Cihazları Kullanmaları Mecburiyeti Hakkında Kanun, Belediye Gelirleri Kanunu ile 178 Sayılı Maliye Bakanlığının Teşkilât ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararname ve 190 Sayılı Genel Kadro ve Usulü Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Tasarısının (1/708, 2/72, 2/73, 2/75, 2/129, 2/154, 2/166, 2/182, 2/191, 2/194, 2/221, 2/270, 2/287, 2/293, 2/323, 2/369, 2/420, 2/459, 2/493, 2/884, 2/959, 2/960, 2/1015, 2/1019, 2/1070) (S. Sayısı : 626) görüşmelerine devam olunarak, 52 nci maddesine kadar kabul edildi; 52 nci maddesi üzerinde bir süre görüşüldü.

Alınan karar gereğince, 6 Temmuz 1998 Pazartesi günü saat 14.00’te toplanmak üzere, birleşime 22.07’de son verildi.

Kamer Genç Başkanvekili

Levent Mıstıkoğlu Abdulhaluk Mutlu Hatay Bitlis Kâtip Üye Kâtip Üye

Hüseyin Yıldız Mardin Kâtip Üye

II. – GELEN KAĞITLAR No. : 171

6.7.1998 PAZARTESİ

Sözlü Soru Önergesi

1.– Şanlıurfa Milletvekili Abdulkadir Öncel’in, D.İ.E’de bazı yöneticilerin görevden alınmasının nedenine ilişkin Devlet Bakanından (Mehmet Batallı) sözlü soru önergesi (6/1146) ) (Başkanlığa geliş tarihi: 30.6.1998)

Yazılı Soru Önergeleri

1.– Bursa Milletvekili Ertuğrul Yalçınbayır’ın, İstanbul-Gaziosmanpaşa Belediye Başkanlığınca açılan bir ihaleye ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/5684) (Başkanlığa geliş tarihi: 30.6.1998)

2.– Erzurum Milletvekili Zeki Ertugay’ın, Erzurum’daki pancar üreticilerinin bazı sorunlarına ilişkin Sanayi ve Ticaret Bakanından yazılı soru önergesi (7/5685) (Başkanlığa geliş tarihi: 30.6.1998)

3.– Erzurum Milletvekili Zeki Ertugay’ın, Erzurum’da meydana gelen sel felaketine ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/5686) (Başkanlığa geliş tarihi: 30.6.1998)

4.– İstanbul Milletvekili Gürcan Dağdaş’ın, A.B.D.’de çocuk bakıcılığı yapan bir Türk vatandaşının haksız suçlamalara maruz kaldığı iddialarına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/5687) (Başkanlığa geliş tarihi: 30.6.1998)

5.– İzmir Milletvekili Sabri Ergül’ün, Ege Bölgesindeki tütün üreticilerinin sorunlarına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/5688) (Başkanlığa geliş tarihi : 30.6.1998)

6.– İzmir Milletvekili Sabri Ergül’ün, Ziraat Bankası tarafından çiftçilerin gübre faturaları ile vergi iadelerinin ödenmesinde farklı uygulamalar yapıldığı iddiasına ilişkin Devlet Bakanından (Güneş Taner) yazılı soru önergesi (7/5689) (Başkanlığa geliş tarihi : 30.6.1998)

7.– İzmir Milletvekili Sabri Ergül’ün, Ege Bölgesinde yaşanan afette zarar gören üreticilerin mağduriyetlerinin giderilmesi için yapılacak çalışmalara ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/5690) (Başkanlığa geliş tarihi: 30.6.1998)

8.– İzmir Milletvekili Sabri Ergül’ün, belediyelere ve yerel yönetimlere yapılan aynî ve nakdî ödemelere ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/5691) (Başkanlığa geliş tarihi: 30.6.1998)

9.– Erzincan Milletvekili Mustafa Kul’un, bazı bölgelerde özel tiyatroların oyunlarının sahnelenmesinin engellendiği iddiasına ilişkin Kültür Bakanından yazılı soru önergesi (7/5692) (Başkanlığa geliş tarihi: 30.6.1998)

10.– Erzincan Milletvekili Mustafa Kul’un, özel tiyatroların bazı oyunlarına getirilen yasaklara ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/5693) (Başkanlığa geliş tarihi: 30.6.1998)

11.– Erzincan Milletvekili Mustafa Kul’un, korsan kitap basımına ilişkin Kültür Bakanından yazılı soru önergesi (7/5694) (Başkanlığa geliş tarihi: 30.6.1998)

12.– İstanbul Milletvekili Ercan Karakaş’ın, kendilerinden haber alınamayan bazı kişilerin gözaltına alınıp alınmadığına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/5695) (Başkanlığa geliş tarihi: 30.6.1998)

13.– Karaman Milletvekili Abdullah Özbey’in, Karaman-Sarıveliler-Göktepe’nin ziraat teknisyeni ihtiyacına ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/5696) (Başkanlığa geliş tarihi : 30.6.1998)

14.– Karaman Milletvekili Abdullah Özbey’in, Karaman-Sarıveliler Göktepe’nin sağlık ocağı ihtiyacına ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/5697) (Başkanlığa geliş tarihi: 30.6.1998)

15.– Karaman Milletvekili Abdullah Özbey’in, Karaman-Sarıveliler-Göktepe’de bir soğuk hava deposu yapılıp yapılmayacağına ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/5698) (Başkanlığa geliş tarihi : 30.6.1998)

16.– Karaman Milletvekili Abdullah Özbey’in, Karaman-Sarıveliler-Göktepe’deki Yıldız Sulama Kanalına ilişkin Devlet Bakanından (Mustafa Yılmaz) yazılı soru önergesi (7/5699) (Başkanlığa geliş tarihi : 30.6.1998)

17.– Karaman Milletvekili Abdullah Özbey’in, Medaş Karaman İşletme Müdürlüğünün hizmet binası ve personel ihtiyacına ilişkin Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanından yazılı soru önergesi (7/5700) (Başkanlığa geliş tarihi : 30.6.1998)

18.– Hatay Milletvekili Süleyman Metin Kalkan’ın, İlahiyat Fakültesi mezunlarının öğretmen olarak atanmasına getirilen kısıtlamaya ve İslam ülkelerindeki üniversitelerden mezun olup denklik belgesi bulunanların görevlerine son verilmesine ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/5701) (Başkanlığa geliş tarihi : 30.6.1998)

19.– Hatay Milletvekili Süleyman Metin Kalkan’ın, gençliğin kötü alışkanlıklardan korunması için yapılan çalışmalara ilişkin Devlet Bakanından (Işılay Saygın) yazılı soru önergesi (7/5702) (Başkanlığa geliş tarihi : 30.6.1998)

20.– Hatay Milletvekili Süleyman Metin Kalkan’ın, başörtüsü nedeniyle sınavlara alınmayan ve okuldan atılan öğrencilere ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/5703) (Başkanlığa geliş tarihi : 30.6.1998)

21.– Hatay Milletvekili Süleyman Metin Kalkan’ın, Hatay-Hassa Belediyesi çalışanlarının maaşlarına Emekli Sandığınca haciz konulduğu iddiasına ilişkin Maliye Bakanından yazılı soru önergesi (7/5704) (Başkanlığa geliş tarihi : 30.6.1998)

22.– Mardin Milletvekili Hüseyin Yıldız’ın, bazı bürokrat çocuklarının dövizle ve mevzuata aykırı olarak askerlik yaptığı iddialarına ilişkin Milli Savunma Bakanı ve Başbakan Yardımcısından yazılı soru önergesi (7/5705) (Başkanlığa geliş tarihi:30.6.1998)

23.– Mardin Milletvekili Hüseyin Yıldız’ın, T.İ.G.E.M’e ait çiftliklerin İsrail’e satılacağı iddialarına ve İsrail ziyaretine ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/5706) (Başkanlığa geliş tarihi : 30.6.1998)

24.– Siirt Milletvekili Ahmet Nurettin Aydın’ın, sekiz yıllık eğitime katkı payı adı altında toplanan paraya ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/5707) (Başkanlığa geliş tarihi : 30.6.1998)

25.– Siirt Milletvekili Ahmet Nurettin Aydın’ın, Siirt-Merkez-Bağtepe Mahallesi sağlık ocağının personel ihtiyacına ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/5708) (Başkanlığa geliş tarihi : 30.6.1998)

26.– Hatay Milletvekili Süleyman Metin Kalkan’ın, Hatay-Reyhanlı-Kumtepe Köyünün içme suyu sorununa ilişkin Devlet Bakanından (Mustafa Yılmaz) yazılı soru önergesi (7/5709) (Başkanlığa geliş tarihi : 30.6.1998)

27.– Hatay Milletvekili Süleyman Metin Kalkan’ın, Diyanet İşleri Başkanlığı personelinin maaşlarına ilişkin Maliye Bakanından yazılı soru önergesi (7/5710) (Başkanlığa geliş tarihi : 30.6.1998)

28.– Hatay Milletvekili Süleyman Metin Kalkan’ın, Hatay-Akbez Belediyesinde çalışanların maaşlarının ödenemediği iddiasına ilişkin Maliye Bakanından yazılı soru önergesi (7/5711) (Başkanlığa geliş tarihi : 30.6.1998)

29.– İstanbul Milletvekili Ercan Karakaş’ın, Ankara Birlik Tiyatrosu tarafından sahnelenen bir oyunun Gaziantep Valisi tarafından yasaklanmasının nedenine ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/5712) (Başkanlığa geliş tarihi : 1.7.1998)

30.– Adana Milletvekili Erol Çevikçe’nin, Adana 5 Ocak Stadyumunun özel bir firmaya kiralanmasına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/5713) (Başkanlığa geliş tarihi : 1.7.1998)

31.– Trabzon Milletvekili Kemalettin Göktaş’ın, Tanıtma Fonundan yapılan harcamalara ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/5714) (Başkanlığa geliş tarihi : 1.7.1998)

32.– Karaman Milletvekili Zeki Ünal’ın, Devlet protokolüne ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/5715) (Başkanlığa geliş tarihi : 1.7.1998)

33.– Karaman Milletvekili Abdullah Özbey’in, Karaman İl Özel İdaresine aktarılan paraya ilişkin Maliye Bakanından yazılı soru önergesi (7/5716) (Başkanlığa geliş tarihi : 1.7.1998)

34.– Karaman Milletvekili Abdullah Özbey’in, Göktepe-Alanya yoluna ilişkin Devlet Bakanından (Mustafa Yılmaz) yazılı soru önergesi (7/5717) (Başkanlığa geliş tarihi : 1.7.1998)

35.– Hatay Milletvekili Mehmet Sılay’ın, boş tutulan lojmanlara ilişkin Maliye Bakanından yazılı soru önergesi (7/5718) (Başkanlığa geliş tarihi : 1.7.1998)

36.– İstanbul Milletvekili Mehmet Ali Şahin’in, Kocaeli-Gebze’deki Organize Sanayi Bölgesine ait alanın bir kooperatife tahsisine ilişkin Sanayi ve Ticaret Bakanından yazılı soru önergesi (7/5719) (Başkanlığa geliş tarihi : 1.7.1998)

37.– Konya Milletvekili Mustafa Ünaldı’nın, Konya-Seydişehir-Ketenli Kasabası Kütüphane ve Okuma Salonu projesine ilişkin Kültür Bakanından yazılı soru önergesi (7/5720) (Başkanlığa geliş tarihi : 1.7.1998)

38.– Konya Milletvekili Mustafa Ünaldı’nın, Konya-Beyşehir Tarım İlçe Müdürlüğü binası inşaatı için ayrılan ödeneğe ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/5721) (Başkanlığa geliş tarihi : 1.7.1998)

39.– Konya Milletvekili Mustafa Ünaldı’nın, Beyşehir Gölü’nde kullanılmak üzere alınacak göl motorlarına ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/5722) (Başkanlığa geliş tarihi : 1.7.1998)

40.– Konya Milletvekili Mustafa Ünaldı’nın, Konya-Beyşehir-Karahisar Köyü Kütüphane ve Okuma Salonu projesine ilişkin Kültür Bakanından yazılı soru önergesi (7/5723) (Başkanlığa geliş tarihi : 1.7.1998)

41.– Konya Milletvekili Mustafa Ünaldı’nın, Konya-Beyşehir-Karaali Kasabası Kütüphane ve Okuma Salonu projesine ilişkin Kültür Bakanından yazılı soru önergesi (7/5724) (Başkanlığa geliş tarihi : 1.7.1998)

42.– Konya Milletvekili Mustafa Ünaldı’nın, Konya-Beyşehir-Gökçimen Köyü Kütüphane ve Okuma Salonu projesine ilişkin Kültür Bakanından yazılı soru önergesi (7/5725) (Başkanlığa geliş tarihi : 1.7.1998)

43.– Konya Milletvekili Mustafa Ünaldı’nın, Konya-Hadim Çok Maksatlı Lise tamiratı için ayrılan ödeneğe ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/5726) (Başkanlığa geliş tarihi : 1.7.1998)

44.– Konya Milletvekili Mustafa Ünaldı’nın, Konya-Selçuklu Fatih Endüstri Meslek Lisesi tamiratı için ayrılan ödeneğe ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/5727) (Başkanlığa geliş tarihi : 1.7.1998)

45.– Konya Milletvekili Mustafa Ünaldı’nın, Konya-Merkez Cumhuriyet İlköğretim Okulunun tamiratı için ayrılan ödeneğe ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/5728) (Başkanlığa geliş tarihi : 1.7.1998)

46.– Konya Milletvekili Mustafa Ünaldı’nın, Konya-Selçuk Üniversitesi Akşehir Meslek Yüksek Okulu için ayrılan ödeneğe ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/5729) (Başkanlığa geliş tarihi : 1.7.1998)

47.– Konya Milletvekili Mustafa Ünaldı’nın, Konya-Selçuk Üniversitesi Kadınhanı Meslek Yüksekokulu inşaatına ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/5730) (Başkanlığa geliş tarih : 1.7.1998)

48.– Konya Milletvekili Mustafa Ünaldı’nın, Konya-Selçuk Üniversitesi Seydişehir Meslek Yüksekokulu inşaatına ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/5731) (Başkanlığa geliş tarihi : 1.7.1998)

49.– Konya Milletvekili Mustafa Ünaldı’nın, Konya-Beyşehir ve Anadolu İmam Hatip Liseleri için ayrılan ödeneğe ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/5732) (Başkanlığa geliş tarihi : 1.7.1998)

50.– Konya Milletvekili Mustafa Ünaldı’nın, Konya-Kadınhanı-Çumra-Arıkören-Karaman Karayolu Hattı Projesine ilişkin Bayındırlık ve İskan Bakanından yazılı soru önergesi (7/5733) (Başkanlığa geliş tarihi : 1.7.1998)

51.– Konya Milletvekili Mustafa Ünaldı’nın, Konya-Derebucak-Beşkonak Yol Projesine ilişkin Bayındırlık ve İskan Bakanından yazılı soru önergesi (7/5734) (Başkanlığa geliş tarihi : 1.7.1998)

52.– Konya Milletvekili Mustafa Ünaldı’nın, Konya-Doğanhisar İlçesi yol düzenlemesi için ayrılan ödeneğe ilişkin Bayındırlık ve İskan Bakanından yazılı soru önergesi (7/5735) (Başkanlığa geliş tarihi : 1.7.1998)

53.– Konya Milletvekili Mustafa Ünaldı’nın, Konya-Beyşehir-Derebucak yolu için ayrılan ödeneğe ilişkin Bayındırlık ve İskan Bakanından yazılı soru önergesi (7/5736) (Başkanlığa geliş tarihi : 1.7.1998)

54.– Konya Milletvekili Mustafa Ünaldı’nın, Konya-Akşehir-Reis Kasabası yol düzenlemesi için ayrılan ödeneğe ilişkin Bayındırlık ve İskan Bakanından yazılı soru önergesi (7/5737) (Başkanlığa geliş tarihi : 1.7.1998)

55.– Konya Milletvekili Mustafa Ünaldı’nın, Konya-Akşehir-Yayla Kasabası yol düzenlemesi için ayrılan ödeneğe ilişkin Bayındırlık ve İskan Bakanından yazılı soru önergesi (7/5738) (Başkanlığa geliş tarihi: 1.7.1998)

56.– Konya Milletvekili Mustafa Ünaldı’nın, Konya-Beyşehir-Doğanbey Kasabası yol düzenlemesi için ayrılan ödeneğe ilişkin Bayındırlık ve İskan Bakanından yazılı soru önergesi (7/5739) (Başkanlığa geliş tarihi :1.7.1998)

57.– Konya Milletvekili Mustafa Ünaldı’nın, Konya-Beyşehir-Yenidoğan Kasabası yol düzenlemesi için ayrılan ödeneğe ilişkin Bayındırlık ve İskan Bakanından yazılı soru önergesi (7/5740) (Başkanlığa geliş tarihi :1.7.1998)

58.– Konya Milletvekili Mustafa Ünaldı’nın, Konya-Beyşehir-Karaali Kasabası yol düzenlemesi için ayrılan ödeneğe ilişkin Bayındırlık ve İskan Bakanından yazılı soru önergesi (7/5741) (Başkanlığa geliş tarihi :1.7.1998)

59.– Konya Milletvekili Mustafa Ünaldı’nın, Konya-Höyük-İlmen Kasabası yol düzenlemesi için ayrılan ödeneğe ilişkin Bayındırlık ve İskan Bakanından yazılı soru önergesi (7/5742) (Başkanlığa geliş tarihi:1.7.1998)

60.– Konya Milletvekili Mustafa Ünaldı’nın, Konya-Höyük-Selki Kasabası yol düzenlemesi için ayrılan ödeneğe ilişkin Bayındırlık ve İskan Bakanından yazılı soru önergesi (7/5743) (Başkanlığa geliş tarihi : 1.7.1998)

61.– Konya Milletvekili Mustafa Ünaldı’nın, Konya-Höyük-Köşk Kasabası yol düzenlemesi için ayrılan ödeneğe ilişkin Bayındırlık ve İskan Bakanından yazılı soru önergesi (7/5744) (Başkanlığa geliş tarihi : 1.7.1998)

62.– Konya Milletvekili Mustafa Ünaldı’nın, Konya-Kadınhanı-Osmancık Kasabası yol düzenlemesi için ayrılan ödeneğe ilişkin Bayındırlık ve İskan Bakanından yazılı soru önergesi (7/5745) (Başkanlığa geliş tarihi : 1.7.1998)

63.– Konya Milletvekili Mustafa Ünaldı’nın, Konya-Karapınar-Taşpınar Kasabası yol düzenlemesi için ayrılan ödeneğe ilişkin Bayındırlık ve İskan Bakanından yazılı soru önergesi (7/5746) (Başkanlığa geliş tarihi : 1.7.1998)

64.– Konya Milletvekili Mustafa Ünaldı’nın, Konya-Sarayönü-Ladik Kasabası yol düzenlemesi için ayrılan ödeneğe ilişkin Bayındırlık ve İskan Bakanından yazılı soru önergesi (7/5747) (Başkanlığa geliş tarihi : 1.7.1998)

65.– Konya Milletvekili Mustafa Ünaldı’nın, Konya-Seydişehir-Gevrekli Kasabası yol düzenlemesi için ayrılan ödeneğe ilişkin Bayındırlık ve İskan Bakanından yazılı soru önergesi (7/5748) (Başkanlığa geliş tarihi : 1.7.1998)

66.– Konya Milletvekili Mustafa Ünaldı’nın, Konya-Seydişehir-Ketenli Kasabası yol düzenlemesi için ayrılan ödeneğe ilişkin Bayındırlık ve İskan Bakanından yazılı soru önergesi (7/5749) (Başkanlığa geliş tarihi : 1.7.1998)

67.– Konya Milletvekili Mustafa Ünaldı’nın, Konya-Beyşehir-Sanayi Çarşısı kavşak düzenlemesi için ayrılan ödeneğe ilişkin Bayındırlık ve İskan Bakanından yazılı soru önergesi (7/5750) (Başkanlığa geliş tarihi : 1.7.1998)

68.– Konya Milletvekili Mustafa Ünaldı’nın, Konya-Çumra İmam Hatip Lisesi ek inşaatı için ayrılan ödeneğe ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/5751) (Başkanlığa geliş tarihi : 1.7.1998)

69.– Konya Milletvekili Mustafa Ünaldı’nın, Konya-Beyşehir yolu için ayrılan ödeneğe ilişkin Bayındırlık ve İskan Bakanından yazılı soru önergesi (7/5752) (Başkanlığa geliş tarihi : 1.7.1998)

70.– Manisa Milletvekili Tevfik Diker’in, Çevre eski Bakanı M.Ziyaettin Tokar’ın lojmanda kullandığı demirbaşlara ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/5753) (Başkanlığa geliş tarihi : 1.7.1998)

71.– İstanbul Milletvekili Bülent Akarcalı’nın, TESTAŞ tarafından ithal edilen cep telefonlarına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/5754) (Başkanlığa geliş tarihi : 1.7.1998)

72.– İstanbul Milletvekili Bülent Akarcalı’nın, telif ücretlerine ilişkin Kültür Bakanından yazılı soru önergesi (7/5755) (Başkanlığa geliş tarihi : 1.7.1998)

73.– İstanbul Milletvekili Bülent Akarcalı’nın, bir öğretmen hakkında açılan soruşturmaya ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/5756) (Başkanlığa geliş tarihi : 1.7.1998)

74.– İstanbul Milletvekili Bülent Akarcalı’nın, turistlerin güvenliği için alınacak önlemlere ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/5757) (Başkanlığa geliş tarihi : 1.7.1998)

75.– İstanbul Milletvekili Bülent Akarcalı’nın, Marmara Adasındaki mermer ocaklarında meydana gelen iş kazalarına ilişkin Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanından yazılı soru önergesi (7/5758) (Başkanlığa geliş tarihi : 1.7.1998)

Meclis Araştırması Önergesi

1.– Mardin Milletvekili Hüseyin Yıldız ve 31 arkadaşının, T.R.T.’ye usulsüz personel alımı ve atamaları yapıldığı iddialarını araştırmak amacıyla Anayasanın 98 inci, İçtüzüğün 104 ve 105 inci maddeleri uyarınca bir Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/275) (Başkanlığa geliş tarihi : 3.7.1998)

Gensoru Önergesi

1.– Kocaeli Milletvekili Osman Pepe ve 60 arkadaşının, İzmit’de SEKA’ya ait fidanlık bir araziyi bedelsiz olarak Ford-Koç Grubuna tahsis ettiği iddiasıyla Başbakan Mesut Yılmaz hakkında Anayasanın 99 uncu ve İçtüzüğün 106 ncı maddeleri uyarınca bir gensoru açlmasına iişkin öergesi (11/17) (Başkanlığa geliş tarihi: 2.7.1998) (Dağıtma tarihi : 5.7.1998)

Süresi İçinde Cevaplandırılmayan Yazılı Soru Önergeleri

1.- Trabzon Milletvekili Kemalettin Göktaş’ın, Ödeme Kaydedici Cihaz Özel Hesabı’nda toplanan paralara ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/5233)

2.- Trabzon Milletvekili Kemalettin Göktaş’ın, Banker Tasfiyeleri Fonu’nda toplanan paralara ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/5234)

3.- Trabzon Milletvekili Kemalettin Göktaş’ın, Tasarrufları Koruma Fonu’nda toplanan paralara ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/5236)

4.-Trabzon Milletvekili Kemalettin Göktaş’ın, İl Özel İdareleri Fonu’nda toplanan paralara ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/5241)

5.- Trabzon Milletvekili Kemalettin Göktaş’ın, Geliştirme ve Destekleme Fonu’ndan toplanan paralara ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/5243)

6.- Trabzon Milletvekili Kemalettin Göktaş’ın, Menkul Kıymetler Fonu’nda toplanan paralara ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/5244)

7.- Trabzon Milletvekili Kemalettin Göktaş’ın, Bitkisel Yağlar Fiyat İstikrar Fonu’nda toplanan paralara ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/5245)

8.-Trabzon Milletvekili Kemalettin Göktaş’ın, Çimento Fonu’nda toplanan paralara ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/5249)

9.-Trabzon Milletvekili Kemalettin Göktaş’ın, Tarım Ürünlerinin İhracatını Geliştirme ve Tarımsal Yapının Bu Amaçla Yeniden Düzenlenmesi Fonu’nda toplanan paralara ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/5251)

10.- Bursa Milletvekili Ertuğrul Yalçınbayır’ın, Bursa Gençlik ve Spor İl Müdürünün görevden alınmasıyla ilgili mahkeme kararına ilişkin Devlet Bakanından (Yücel Seçkiner) yazılı soru önergesi (7/5254)

11.- Bursa Milletvekili Ertuğrul Yalçınbayır’ın, Bursa-Osmangazi-Demirtaş Belediye Başkanlığının bazı uygulamalarına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/5257)

12.- Gaziantep Milletvekili Kahraman Emmioğlu’nun, koruma tahsisi talebine ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/5272)

13.- İçel Milletvekili D.Fikri Sağlar’ın, Akın Birdal’a düzenlenen silahlı saldırıya ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/5273)

14.- Ağrı Milletvekili M.Sıddık Altay’ın, bir şahsın ve şirketlerinin vergi affından yararlanıp yararlanmadığına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/5278)

15.- Hatay Milletvekili Atila Sav’ın, 3095 sayılı Kanunun uygulanmasına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/5281)

16.- Aksaray Milletvekili Sadi Somuncuoğlu’nun, Gün SAZAK cinayetinin faillerine ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/5282)

BİRİNCİ OTURUM

Açılma Saati : 14.00

6 Temmuz 1998 Pazartesi

BAŞKAN : Başkanvekili Hasan KORKMAZCAN

KÂTİP ÜYELER : Mehmet KORKMAZ (Kütahya), Ahmet DERİN (Kütahya)

 

 

BAŞKAN – Türkiye Büyük Millet Meclisinin 116 ncı Birleşimini açıyorum.

III. – Y O K L A M A

BAŞKAN – Ad okunmak suretiyle yoklama yapılacaktır; sayın milletvekillerinin, salonda bulunduklarını yüksek sesle belirtmelerini rica ediyorum.

(Yoklama yapıldı)

BAŞKAN– Sayın milletvekilleri, toplantı yetersayısı yoktur; saat 15.00'te tekrar toplanmak üzere, Birleşime ara veriyorum.

Kapanma Saati: 14.25

İKİNCİ OTURUM

Açılma Saati : 15.00

BAŞKAN : Başkanvekili Hasan KORKMAZCAN

KÂTİP ÜYELER : Mehmet KORKMAZ (Kütahya), Ahmet DERİN (Kütahya)

 

 

 

BAŞKAN – Türkiye Büyük Millet Meclisinin 116 ncı Birleşiminin İkinci Oturumunu açıyorum.

III. – Y OK L A M A

BAŞKAN – Birinci oturumda toplantı yetersayısı bulunamamıştı; çalışmalarımıza yoklamayla başlıyoruz.

Ad okunmak suretiyle yoklama yapılacaktır.

(Yoklama yapıldı)

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, toplantı yetersayımız vardır; çalışmalara başlıyoruz.

Başkanlığın, Genel Kurula sunuşları vardır.

Divan üyesi arkadaşımızın okuyacağı metinler fazla olduğu için, yerinden okuması hususunu oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

Cumhurbaşkanlığı tezkereleri vardır, okutuyorum:

IV. – BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI

A) TEZKERELER VE ÖNERGELER

1. – Makedonya’ya gidecek olan Başbakan A. Mesut Yılmaz’a, dönüşüne kadar, Başbakan Yardımcısı Bülent Ecevit’in vekâlet etmesinin uygun görüldüğüne ilişkin Cumhurbaşkanlığı tezkeresi (3/1591)

3 Temmuz 1998

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşmelerde bulunmak üzere, 6 Temmuz 1998 tarihinde Makedonya'ya gidecek olan Başbakan Mesut Yılmaz'ın dönüşüne kadar, Başbakanlığa, Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Bülent Ecevit'in vekâlet etmesinin, Başbakanın teklifi üzerine, uygun görülmüş olduğunu bilgilerinize sunarım.

Süleyman Demirel

Cumhurbaşkanı

BAŞKAN – Bilgilerinize sunulmuştur.

Diğer tezkereyi okutuyorum:

2. – Makedonya’ya gidecek olan Devlet Bakanı Mehmet Cavit Kavak’a, dönüşüne kadar, Sağlık Bakanı Halil İbrahim Özsoy’un vekâlet etmesinin uygun görüldüğüne ilişkin Cumhurbaşkanlığı tezkeresi (3/1592)

3 Temmuz 1998

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşmelerde bulunmak üzere, 6 Temmuz 1998 tarihinde Makedonya'ya gidecek olan Devlet Bakanı Cavit Kavak'ın dönüşüne kadar; Devlet Bakanlığına, Sağlık Bakanı H. İbrahim Özsoy'un vekâlet etmesinin, Başbakanın teklifi üzerine, uygun görülmüş olduğunu bilgilerinize sunarım.

Süleyman Demirel

Cumhurbaşkanı

BAŞKAN – Bilgilerinize sunulmuştur.

Diğer tezkereyi okutuyorum:

3. – Makedonya’ya gidecek olan Devlet Bakanı Rüştü Kâzım Yücelen’e, dönüşüne kadar Tarım ve Köyişleri Bakanı Mustafa Rüştü Taşar’ın vekâlet etmesinin uygun görüldüğüne ilişkin Cumhurbaşkanlığı tezkeresi (3/1593)

3 Temmuz 1998

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşmelerde bulunmak üzere, 6 Temmuz 1998 tarihinde Makedonya'ya gidecek olan Devlet Bakanı R. Kâzım Yücelen'in dönüşüne kadar; Devlet Bakanlığına, Tarım ve Köyişleri Bakanı Mustafa Taşar'ın vekâlet etmesinin, Başbakanın teklifi üzerine, uygun görülmüş olduğunu bilgilerinize sunarım.

Süleyman Demirel

Cumhurbaşkanı

BAŞKAN – Bilgilerinize sunulmuştur.

Diğer tezkereyi okutuyorum:

4. – İsrail ve Filistin’e gidecek olan Dışişleri Bakanı İsmail Cem’e, dönüşüne kadar, Devlet Bakanı Şükrü Sina Gürel’in vekâlet etmesinin uygun görüldüğüne ilişkin Cumhurbaşkanlığı tezkeresi (3/1594)

3 Temmuz 1998

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşmelerde bulunmak üzere, 6 Temmuz 1998 tarihinden itibaren İsrail ve Filistin'e gidecek olan Dışişleri Bakanı İsmail Cem'in dönüşüne kadar; Dışişleri Bakanlığına, Devlet Bakanı Prof. Dr. Şükrü S. Gürel'in vekâlet etmesinin, Başbakanın teklifi üzerine, uygun görülmüş olduğunu bilgilerinize sunarım.

Süleyman Demirel

Cumhurbaşkanı

BAŞKAN – Bilgilerinize sunulmuştur.

Bugünkü son Cumhurbaşkanlığı tezkeresini okutuyorum:

5. – Makedonya’ya gidecek olan Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Nami Çağan’a, dönüşüne kadar, Devlet Bakanı Hasan Hüsamettin Özkan’ın vekâlet etmesinin uygun görüldüğüne ilişkin Cumhurbaşkanlığı tezkeresi (3/1595)

3 Temmuz 1998

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşmelerde bulunmak üzere, 6 Temmuz 1998 tarihinde Makedonya'ya gidecek olan Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Prof. Dr. Nami Çağan'ın dönüşüne kadar; Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığına, Devlet Bakanı Hüsamettin Özkan'ın vekâlet etmesinin, Başbakanın teklifi üzerine, uygun görülmüş olduğunu bilgilerinize sunarım.

Süleyman Demirel

Cumhurbaşkanı

BAŞKAN – Bilgilerinize sunulmuştur.

Bir Meclis araştırması önergesi vardır; okutuyorum:

B) GENSORU, GENEL GÖRÜŞME, MECLİS SORUŞTURMASI VE MECLİS ARAŞTIRMASI ÖNERGELERİ

1. – Mardin Milletvekili Hüseyin Yıldız ve 31 arkadaşının, TRT’ye usulsüz personel alımı ve atamaları yapıldığı iddialarını araştırmak amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/275)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

TRT Genel Müdürü Yücel Yener'in TRT’ye (Türkiye Radyo Televizyon Kurumu) personel alımlarında usulsüzlükler bulunduğu, kendi akrabalarını kurumda üst düzey yerlere yerleştirdiği, 1402 sayılı Kanunla 1980 sonrası görevlerine son verilen kişileri çeşitli görevlere atadığı yolunda kamuoyunda yaygın kanaat oluşmuştur. Bu iddiaların araştırılması amacıyla, Anayasanın 98 inci, İçtüzüğün 104 ve 105 inci maddeleri uyarınca bir Meclis araştırması açılmasını arz ve talep ederiz.

Saygılarımızla. 19.06.1998

Hüseyin Yıldız (Mardin)

Lütfü Esengün (Erzurum)

Ahmet Derin (Kütahya)

Mustafa Kemal Ateş (Kilis)

Musa Okçu (Batman)

Muhammet Polat (Aydın)

Kahraman Emmioğlu (Gaziantep)

Fethullah Erbaş (Van)

Cafer Güneş (Kırşehir)

Osman Hazer (Afyon)

İsmail Coşar (Çankırı)

Hüseyin Arı (Konya)

Sıtkı Cengil (Adana)

Züfikar Gazi (Çorum)

Murtaza Özkanlı (Aksaray)

Mehmet Aykaç (Çorum)

Yakup Hatipoğlu (Diyarbakır)

Osman Yumakoğulları (İstanbul)

İbrahim Ertan Yülek (Adana)

Ersönmez Yarbay (Ankara)

Rıza Ulucak (Ankara)

Saffet Benli (İçel)

Abdullah Arslan (Tokat)

İsmail Özgün (Balıkesir)

Latif Öztek (Samsun)

Feti Görür (Bolu)

Hasan Hüseyin Öz (Konya)

Mikail Korkmaz (Kırıkkale)

Mehmet Bedri İncetahtacı (Gaziantep)

Aslan Polat (Erzurum)

Abdüllatif Şener (Sıvas)

İsmail İlhan Sungur (Trabzon)

Gerekçe:

2954 sayılı Türkiye Radyo ve Televizyon Kanununun 1 inci maddesinde de belirtildiği gibi TRT'nin kuruluş, görev, yetki ve sorumluluklarının tümü kanunla düzenlenir.

Aynı Kanunun 2 nci maddesine göre de TRT (Türkiye Radyo Televizyon Kurumu) tarafsız bir kamu tüzelkişiliğine sahiptir. TRT partilerüstü bir kurumdur.

Fakat, ne yazık ki, Sayın Yücel Yener göreve atandıktan itibaren bu kamu kurumunun personel alımlarında gerek nitelik gerekse nicelik açısından birtakım usulsüzlükler yapıldığı kamuoyu tarafından izlenmekte ve bu konuyla ilgili şaibeler bulunmaktadır.

İddialara göre Genel Müdür Yücel Yener, yakın akrabalarını TRT'de yönetici sıfatıyla atamıştır. Bunlar, Yücel Yener'in eski eşi Asuman Yener (Gökaşan) TRT'de denetçiliğe atanmış, şimdiki eşi Selma Yener seslendirme yönetmeni olarak, Yücel Yener'in kardeşi Mustafa Yener Genel Müdürlük Baş Uzmanı olarak atanmıştır. Yücel Yener'in dayısı TRT'den emekli Kenan Değer, Antalya Bölge Müdürlüğüne; Yücel Yener'in yeğeni Yıldız Başbuğ, TRT Alım İkmal Dairesi Başkan Yardımcılığına atanmış; ayrıca, Yücel Yener'in kızı da, yine TRT'de istihdam edilmiştir.

Anlaşılan, Sayın Genel Müdür, TRT'yi yakınlarına iş kaynağı olarak görmüş, TRT kapılarını ardına kadar akrabalarına açmıştır. TRT gibi saygın bir kamu kurumunda personel alımlarında liyakat vesaire kriterler alınması gerekirken, Sayın Genel Müdürün atamaları ve yaptırdığı personel alım sınavları hakkında şaibeler bulunmaktadır.

Bir başka iddia ise, 1980 sonrası, 1402 sayılı Kanun gereğince TRT içindeki görevlerine son verilen eski TRT-DER mensupları, muhtelif kadrolara atanmışlardır. Yücel Yener göreve geldikten sonra ataması yapılan 786 kişinin tamamının 1968 kuşağının eylemci ve bölücü değerleri savunan kişiler olması, atamaların sol kadrolaşma amacı taşıdığını ortaya koymaktadır.

TRT, tarafsız, siyasetüstü olması gereken bir kamu kurumudur. Bu tarafsızlığı sürdürebilmek için personelin de siyasetten arınmış ve tarafsız olması gerekir. Bu sol kadrolaşma ile kurum nasıl tarafsız kalabilecektir?

TRT'nin (Türkiye Radyo Televizyon Kurumunun) saygınlığına gölge düşürmemek ve bu yaygın şüpheleri ortadan kaldırmak acil bir ihtiyaçtır. Bu nedenle, bu iddiaların araştırılarak ortadaki şüphelerin giderilmesi için bir Meclis araştırması komisyonu kurulmalıdır.

BAŞKAN – Bilgilerinize sunulmuştur.

Önerge, gündemde yerini alacak ve Meclis araştırması açılıp açılmaması konusundaki öngörüşme, sırasında yapılacaktır.

Bir gensoru önergesi vardır. Önerge, daha önce bastırılıp, sayın üyelere dağıtılmıştır.

Önergeyi okutuyorum:

2. – Kocaeli Milletvekili Osman Pepe ve 60 arkadaşının, İzmi’te SEKA’ya ait fidanlık bir araziyi bedelsiz olarak Ford-Koç Grubuna tahsis ettiği iddiasıyla Başbakan A. Mesut Yılmaz hakkında gensoru açılmasına ilişkin önergesi (11/17)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Ülkede ekonomi bozuk, gelir dağılımı adaletsiz, hizmetler yetersizdir. Millet işbaşına gelen hükümetlerden bunların düzeltilmesini beklemektedir. 55 inci Hükümet milletin bu beklentisini yerine getirmek dururken, kendisini Hükümet yapan güçlere ve kişilere diyet ödemeyi öne almaktadır.

Türkiye'de kaynak yetersizliği olduğu ve bunun sonucunda da ekonomik sıkıntıların çözümlenemediği gerçektir. Bütün hükümetlerin öncelikli görevi, yeni yatırım kaynakları bulup, ekonomiyi darboğazdan kurtarmaktır. Hal böyle iken 55 inci Hükümet bunun tersini yaparak halkın yıllarca alınteri, göznuruyla ortaya koyduğu birikimlerini ve bütün değerlerini bir çırpıda gözden çıkarıp peşkeş çekebilmektedir. Bu Hükümet döneminde ülke gündemi, turizm alanları tahsisindeki yolsuzluklar, ormanların tahsisindeki usulsüzlükler, ihalelerde, özelleştirmelerdeki skandallarla dolu hale getirilmiştir.

Bunun en son ve en çarpıcı örneği İzmit'te yaşanmıştır. İzmit-Gölcük arasındaki İhsaniye-Yeniköy Belediyeleri sınırları içinde yer alan SEKA'nın 2 500 000 metrekarelik bir arazisi vardı. Fidanlık olarak kullanılan bu arazinin 1 600 000 metrekaresi Yüksek Planlama Kurulu tarafından önce bedeli ödenmek kaydıyla, sonra da Bakanlar Kurulu kararıyla bedelsiz olarak Ford-Koç grubuna tahsis edilmiştir. SEKA'nın bu bedelsiz satıştan (bağıştan) dolayı söz konusu zararının Hazinece karşılanacağı ifade edilmektedir. Bu tahsisten doğan zarar en az 20 trilyon TL'dir.

Hükümet, bugün, memura yüzde 20'den fazla zam vermemekte direniyor. Bu direnişe gerekçe olarak “enflasyona sebep olur, kaynağımız yetersizdir” diyor; ama, söz konusu, Hükümetin diyet borcu olan holding ve iş çevreleri olduğunda, iş değişmektedir; ne eflasyon ne kaynak yetersizliği ne de pastanın taksimindeki adaletsizlikten bahsedilmiyor.

Arazinin mülkiyeti SEKA'nın üzerinde iken hafriyat ihalesi yapılmış bulunmaktadır. Hatta 26 Temmuz 1998 tarihinde Cumhurbaşkanının katılımıyla temel atma tarihi bile ilan edilmiştir.

Daha ÇED raporu ortada yoktur. Bugün, en ufak bir atölyenin bile ÇED süreci iki üç ayı bulmaktadır. Demek ki, firma, kendisini, Hükümetin üstünde görüyor ve her şeyin kendi planladığı şekilde sonuçlanacağından emin görünüyor.

Yine, Ford-Koç grubunca hazırlanan vaziyet planına göre, tesisin Yeniköy sınırları içindeki önemli bir bölümü, imar mevzuatına aykırı bir şekilde kıyı kenar çizgisini tecavüz etmektedir.

Belediyelere baskı yapılarak, DOP (Düzenleme Ortaklık Payı) uygulanmaması istenmektedir. Böylece, imar planları hiçe sayılmaktadır.

Bütün bunlardan sonra, ülkeyi kim yönetiyor diye sormamak mümkün mü?

Bu bölgede, halihazırda üç adet otomotiv fabrikası daha vardır. Bunların hiçbirisine böyle bir ayrıcalık tanınmadığı biliniyor. Şimdi, bu uygulamada, devletin müteşebbislere karşı eşit muamele yapmadığını ve taraf olduğunu görüyoruz. Böylesine büyük bir usulsüzlük ve yolsuzluk, Hükümetin, iktidar oluşunu sağlayanlara karşı diyet borcunu ödediği iddialarını doğrulamakta, bunun böyle olduğuna inananların kanaatini pekiştirmektedir.

55 inci Hükümetin Başbakanı, olayı tam tersinden takdim ederek, bu yatırımın Türkiye için şans olduğunu söylüyor; başımıza devlet kuşu konmuş havasını vermeye çalışıyor ise de, ülkede, Hükümete karşı güveni önemli derecede etkileyecek bir peşkeş olayı olduğu gerçektir.

Ülkenin bütünü, fakir fukaranın dertleriyle, üretim mekanizmalarının geliştirilmesi, hizmetlerin yürütülmesiyle meşgul görmek istediği Hükümeti, böyle, birkaç kişi veya bir grubun menfaatlarının emrinde görmekten ve tutarsız beyan ve icraatlarından huzursuzluk, tedirginlik ve ümitsizlik içindedir.

Başbakanın, hukuk devleti ve eşitlik ilkelerini ihlal ederek, büyük bir ümitsizlik ve güvensizlik oluşturmaya hakkı yoktur.

Gerek siyaset meydanlarında ve gerekse Hükümet Programındaki millete karşı vaadlerini tutmayan, SEKA'ya ait 1 600 000 metrekarelik araziyi bedelsizlik olarak Ford-Koç grubuna tahsis eden Başbakan hakkında, Anayasanın 99 uncu, İçtüzüğün 106 ncı maddesi gereğince, gensoru açılmasını arz ve talep ederiz.

Saygılarımızla.

Osman Pepe (Kocaeli)

Mustafa Ünaldı (Konya)

Zeki Ergezen (Bitlis)

Sait Açba (Afyon)

İbrahim Ertan Yülek (Adana)

Mustafa Köylü (Isparta)

Şinasi Yavuz (Erzurum)

Sabahattin Yıldız (Muş)

Süleyman Arif Emre (İstanbul)

Mehmet Bedri İncetahtacı (Gaziantep)

Ramazan Yenidede (Denizli)

M. Sıddık Altay (Ağrı)

Aslan Polat (Erzurum)

Cevat Ayhan (Sakarya)

Abdülkadir Aksu (Diyarbakır)

Hayrettin Dilekcan (Karabük)

Nurettin Aktaş (Gaziantep)

Cemil Çiçek (Ankara)

Ekrem Erdem (İstanbul)

Ahmet Doğan (Adıyaman)

İsmail İlhan Sungur (Trabzon)

Mustafa Yünlüoğlu (Bolu)

Azmi Ateş (İstanbul)

Memduh Büyükkılıç (Kayseri)

Süleyman Metin Kalkan (Hatay)

Naci Terzi (Erzincan)

İsmail Kahraman (İstanbul)

Sıtkı Cengil (Adana)

Mehmet Altan Karapaşaoğlu (Bursa)

Abdullah Örnek (Yozgat)

Ahmet Cemil Tunç (Elazığ)

Karavar (Şanlıurfa)

Bahri Zengin (İstanbul)

Osman Hazer (Afyon)

Murtaza Özkanlı (Aksaray)

Ömer Özyılmaz (Erzurum)

Zülfükar İzol (Şanlıurfa)

Nedim İlci (Muş)

Veysel Candan (Konya)

Mehmet Elkatmış (Nevşehir)

Temel Karamollaoğlu (Sıvas)

Hüseyin Kansu (İstanbul)

Muhammet Polat (Aydın)

Mikail Korkmaz (Kırıkkale)

Mustafa Hasan Öz (Ordu)

Latif Öztek (Samsun)

Ahmet Bilge (Ankara)

Ahmet Nurettin Aydın (Siirt)

Mehmet Aykaç (Çorum)

İsmail Özgün (Balıkesir)

Sacit Günbey (Diyarbakır)

Saffet Benli (İçel)

Ahmet Çelik (Adıyaman)

İlyas Arslan (Yozgat)

Metin Perli (Kütahya)

Abdullah Gencer (Konya)

Remzi Çetin (Konya)

Ahmet Dökülmez (Kahramanmaraş)

Şeref Malkoç (Trabzon)

Ahmet Feyzi İnceöz (Tokat)

Mehmet Sılay (Hatay)

BAŞKAN – Bilgilerinize sunulmuştur.

Önergenin görüşme günü, Danışma Kurulunun daha sonra belirlemesi üzerine oylarınıza sunulacaktır.

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığının bir tezkeresi vardır; okutup, oylarınıza sunacağım:

A) TEZKERELER VE ÖNERGELER (Devam)

6. – Romanya’da düzenlenecek olan Habitat Global Parlamenterler Avrupa Kıtası Yönetim Kurulu Toplantısına katılacak olan TBMM heyetine ilişkin Başkanlık tezkeresi (3/1596)

6 Temmuz 1998

Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kuruluna

15-16 Temmuz 1998 tarihleri arasında Romanya'da düzenlenecek olan "Habitat Global Parlamenterler Avrupa Kıtası Yönetim Kurulunun 8 inci Toplantısı" na TBMM'nin üç kişilik bir parlamenter heyetle katılması hususu, Türkiye Büyük Millet Meclisinin Dışilişkilerinin Düzenlenmesi Hakkındaki 3620 sayılı Kanunun 9 uncu maddesi uyarınca Genel Kurulun tasviplerin sunulur.

Hikmet Çetin

Türkiye Büyük Millet Meclisi

Başkanı

BAŞKAN – Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

Sayın milletvekilleri, şimdi, gündemin "Kanun Tasarı ve Teklifleriyle Komisyonlardan Gelen Diğer İşler" kısmına geçiyoruz.

Önce, yarım kalan işlerden başlayacağız.

V.—KANUN TASARI VE TEKLİFLERİYLE KOMİSYONLARDAN

GELEN DİĞER İŞLER

1.—Kütahya Milletvekili Mustafa Kalemli, Anavatan Partisi Genel Başkanı Rize Milletvekili Mesut Yılmaz, Doğru Yol Partisi Genel Başkanı İstanbul Milletvekili Tansu Çiller, Demokratik Sol Parti Genel Başkanı İstanbul Milletvekili BülentEcevit, Cumhuriyet HalkPartisi Genel Başkanı Antalya Milletvekili Deniz Baykal ile 292 Milletvekilinin; Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının 83 üncü Maddesinin Değiştirilmesine Dair Kanun Teklifi ve Anayasa Komisyonu Raporu (2/676) (S. Sayısı :232)

BAŞKAN – Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının 83 üncü Maddesinin Değiştirilmesine Dair Kanun Teklifinin ikinci müzakeresine başlayacağız.

Komisyon?.. Yok.

Müzakere ertelenmiştir.

2.—Bayburt Milletvekili Ülkü Güney ve Ankara Milletvekili Yücel Seçkiner’in, 1076 Sayılı Yedek Subaylar ve Yedek Askerî Memurlar Kanunu ile 1111 Sayılı Askerlik Kanunlarında Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi ve İçtüzüğün 37 nci Maddesine Göre Doğrudan Gündeme Alınma Önergesi (2/669) (S. Sayısı :338)

BAŞKAN – 1076 Sayılı Yedek Subaylar ve Yedek Askerî Memurlar Kanunu ile 1111 Sayılı Askerlik Kanunlarında Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifinin maddeleri, üzerindeki önergelerle birlikte, İçtüzüğün 88 inci maddesine göre Komisyona geri verilmişti.

Komisyon, raporunu henüz vermediğinden teklifin müzakeresini erteliyoruz.

3.—Kamu Görevlileri Sendikaları Kanunu Tasarısı ile Antalya Milletvekili Deniz Baykal ve 39 Arkadaşının, İstanbul Milletvekili Gürcan Dağdaş ve 6 Arkadaşının, Trabzon MilletvekiliYusuf Bahadır ve 9 Arkadaşının, İstanbul Milletvekili Ercan Karakaş ve 7 Arkadaşının Aynı Mahiyetteki Kanun Teklifleri ve İstanbul Milletvekili Ercan Karakaş ve 2 Arkadaşının İşçi ve Memur Emeklileri ile Bunların Dul ve Yetimlerinin Sendikalaşmasına İlişkin Kanun Teklifi ve Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler ve Plan ve Bütçe komisyonları raporları (1/702, 2/224, 2/929, 2/1000, 2/1023, 2/1024)(S. Sayısı :553)

BAŞKAN – Kamu Görevlileri Sendikaları Kanunu Tasarısının müzakeresine başlayacağız.

Komisyon?.. Yok.

Müzakere ertelenmiştir.

4.—Radyo ve Televizyonların Kuruluş ve Yayınları Hakkında Kanunun Bazı Maddelerinin Değiştirilmesine Dair Kanun Tasarısı ve Anayasa Komisyonu Raporu (1/689) (S. Sayısı :631)

BAŞKAN – Radyo ve Televizyonların Kuruluş ve Yayınları Hakkında Kanunun Bazı Maddelerinin Değiştirilmesine Dair Kanun Tasarısının müzakeresine başlayacağız.

Komisyon?.. Yok.

Müzakere ertelenmiştir.

5. —Vergi Usul Kanunu, Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun, Gelir Vergisi Kanunu, Kurumlar Vergisi Kanunu, Katma Değer Vergisi Kanunu, Gider Vergileri Kanunu, Emlak Vergisi Kanunu, Veraset ve İntikal Vergisi Kanunu, Motorlu Taşıtlar Vergisi Kanunu, Damga Vergisi Kanunu, Harçlar Kanunu ve Belediye Gelirleri Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Tasarısı ile Konya Milletvekili Ahmet Alkan’ın, İstanbul Milletvekili Emin Kul’un, Kahramanmaraş Milletvekili Hasan Dikici ve 30 Arkadaşının, Balıkesir Milletvekili İsmail Özgün’ün, İstanbul Milletvekili Mustafa Baş ve 30 Arkadaşının, Trabzon Milletvekili Kemalettin Göktaş ve 33 Arkadaşının, Konya Milletvekili Necmettin Erbakan ve 40 Arkadaşının, Konya Milletvekili Necmettin Erbakan ve 30 Arkadaşının, Kütahya Milletvekili Mehmet Korkmaz’ın, Balıkesir Milletvekili İsmail Özgün ve 40 Arkadaşının, Konya Milletvekili Veysel Candan’ın, Balıkesir Milletvekili İ. Önder Kırlı’nın, Adana Milletvekili Arif Sezer’in, Ağrı Milletvekili M. Sıddık Altay’ın, Bayburt Milletvekili Suat Pamukçu’nun, İstanbul Milletvekili Cefi Kamhi’nin, Samsun Milletvekili Murat Karayalçın’ın, Bursa Milletvekili Turhan Tayan’ın,Erzurum Milletvekili İsmail Köse’nin, İstanbul Milletvekili Ercan Karakaş ve 6 Arkadaşının, Erzincan Milletvekili Naci Terzi’nin,Demokrat Türkiye Partisi Grup Başkanı Van Milletvekili Mahmut Yılbaş, Grup Başkanvekilleri İstanbul Milletvekili Metin Işık, Mardin Milletvekili Muzaffer Arıkan ve 6 Arkadaşının, Benzer Mahiyetteki Kanun Teklifleri ve Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (1/708, 2/72, 2/73, 2/75, 2/129, 2/154, 2/166, 2/182, 2/191, 2/194, 2/221, 2/270, 2/287, 2/293, 2/323, 2/369, 2/420, 2/459, 2/493, 2/884, 2/959, 2/960, 2/1015, 2/1019, 2/1070) (S. Sayısı :626) (1)

BAŞKAN – Vergi Usul Kanunu, Amme Alacaklılarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun, Gelir Vergisi Kanunu, Kurumlar Vergisi Kanunu, Katma Değer Vergisi Kanunu, Gider Vergileri Kanunu, Emlak Vergisi Kanunu, Veraset ve İntikal Vergisi Kanunu, Motorlu Taşıtlar Vergisi Kanunu, Damga Vergisi Kanunu, Harçlar Kanunu ve Belediye Gelirleri Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Tasarısı ile Benzer Mahiyetteki Kanun Teklifleri ve Plan ve Bütçe Komisyonu raporunun müzakeresine kaldığımız yerden devam ediyoruz.

Komisyon?.. Burada.

Hükümet?.. Burada.

Sayın milletvekilleri, geçen birleşimde, tasarının 52 nci maddesi üzerinde verilen önergeler geliş sırasına göre okunmuş ve aykırılık derecelerine göre önergeler üzerindeki işlemlere başlanılmış, en aykırı önergenin oylanmasında kalmıştık.

Şimdi, en aykırı önergeyi oylarınıza sunacağım; ancak, aradan uzun süre geçtiği için, önerge metnini bir kere daha okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Vergi kanunlarında değişiklik yapan tasarının 52 nci maddesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ederiz.

MADDE 52- 193 sayılı Kanunun mükerrer 120 nci maddesi yürürlükten kaldırılmıştır.

Sıtkı Cengil (Adana) ve arkadaşları

BAŞKAN – Bu önergeye, bildiğiniz gibi, Komisyon ve Hükümet katılmamıştı.

Önergeyi oylarınızı sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.

Diğer önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 626 sıra sayılı kanun tasarısının 52 nci maddesiyle düzenlenen 193 sayılı Gelir Vergisi Kanununun mükerrer 120 nci maddesinin birinci fıkrasında yer alan "103 üncü maddede yer alan tarifenin ilk gelir dilimine" ibaresinin "103 üncü maddede yer alan ücret dışı gelirlerle ilgili tarifenin ilk gelir dilimine" şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

Algan Hacaloğlu (İstanbul) ve arkadaşları

BAŞKAN – Önergeye Komisyon katılıyor mu efendim?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANI BİLTEKİN ÖZDEMİR (Samsun) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Hükümet?..

MALİYE BAKANI ZEKERİYA TEMİZEL (İstanbul) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Önergeye Komisyon ve Hükümet katılmamaktadır.

Önerge sahipleri konuşacaklar mı?..

ALGAN HACALOĞLU (İstanbul) – Konuşacağım.

BAŞKAN – Önerge sahipleri adına, Sayın Hacaloğlu konuşacaklardır.

Buyurun efendim. (CHP sıralarından alkışlar)

ALGAN HACALOĞLU (İstanbul) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; önergemiz üzerinde söz almış bulunuyorum, hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Daha evvelki maddelerin görüşmelerinde, bu kürsüden sizlere arz ettiğimiz gibi, Cumhuriyet Halk Partisinin, bu vergi paketine ilişkin, katıldığı ve katılmadığı taraflar vardır; ama, sosyal demokrat siyasetin sahibi olan bir parti olarak, bu vergi paketinin çalışanlara ne getirdiği konusunda, paketin bütünlüğü çerçevesinde duyarlılık ortaya koymamızı doğal karşılamanız gerektiğini düşünmekteyim.

Sayın Genel Başkanımızın da birkaç kez ifade ettiği gibi, bu paketin, vergide sosyal adalet sağlamaya yönelik yaklaşımında eksiklik vardır. Bu paket, bazı kesimlere, ekonomiye bazı şeyler getirmektedir, belirli iyileştirmeler sağlamaktadır; ancak, açıklıkla ifade etmek isterim ki, çalışanlara, yani, işçilere ve memurlara fazla bir şey getirmiyor; hatta, göreli olarak baktığınız zaman, bu paketin uygulamasının, ülkede gelir dağılımını, alt gelir grupları, çalışanlar ve ücretliler aleyhine daha da bozacağını ifade edebilirim.

Değerli arkadaşlarım, üç ayaklı bir yaklaşım önermiştik; bunlardan birisi, ücretliler ve ücretdışı kesim için ayrı tarifelerin oluşturulmasıydı. Bu -Avrupa'da, belirli ülkelerde uygulanan, belirli ülkelerde uygulanmayan- Komisyondaki görüşmelerde Hükümetin katılmadığı bir öneriydi. Ücretliler -vergilerini peşin olarak ödeyen, bordro mahkûmları olarak, Gelir Vergisinin yarısından çoğunu ödeyen kesim olarak- vergi mevzuatımız içerisinde belirli bir koruma altına alınması gereken, daha farklı yaklaşılması gereken ve böyle bir iyileştirme ihtiyacı içerisinde olan kesimdir. Burada getirmiş olduğumuz önerge, bununla ilgilidir. Bunun uzantısında, ayrı tarifeler uygulanırken, oranların da alt gelir grupları ve ücretliler açısından indirilmesini önermiştik; o önergelerimiz, bundan evvelki birleşimde reddedildi. Asgarî ücret düzeyindeki gelirlerin yüzde 3 düzeyinde vergilendirilmesini, onun üzerindeki kesimin de -memurların, diğer çalışanların- yüzde 10 düzeyinde vergilendirilmesine yönelik önerimize, ne yazık ki Hükümet katılmadı ve Yüce Meclisimiz reddetti.

Değerli arkadaşlarım, şimdi, burada, bir kez daha, ücretlere yönelik bir düzenlemenin yapılabilme noktasındayız. Bu noktada, durumu değerlendirmenize sunarken, memurlarımızın böyle bir düzenlemeye son derece ihtiyaçları olduğunu; şu anda, temmuz ayı gelmişken, ilk altı ayda kendilerine yapılmış olan yüzde 30'luk zam karşılığı ekinde, bu altı aylık dönem içerisinde enflasyon karşısındaki kayıplarını gidermeye yönelik bir beklentiyle karşı karşıya bulundukları bir ortamda, kendilerine yönelik böyle bir düzenleme yapılmasında büyük bir haklılık payı olacağını ifade etmek istiyorum.

Hükümetin, IMF'ye vermiş olduğu bildirgede, bildiğiniz gibi, ilk altı ayda, tüketici fiyat endeksinin ortalama yüzde 78 artması öngörülüyor. Dolayısıyla, memura, ilk altı ay için yüzde 30 zam verdiniz, bundan sonra hakkı yüzde 78 ile arasındaki farktır.

Bunun yapılacağı umuduyla saygılarımı sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Sayın Hacaloğlu'na teşekkür ediyorum.

Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.

Diğer önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 626 sıra sayılı kanun tasarısının 52 nci maddesiyle düzenlenen 193 sayılı Kanunun mükerrer 120 nci maddesinin birinci fıkrasındaki "ilgili hesap döneminin üçer aylık kazançları" ibaresinin "ilgili hesap döneminin altışar aylık kazançları" olarak değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

İsmail Özgün (Balıkesir) ve arkadaşları

BAŞKAN – Önergeye Komisyon katılıyor mu efendim?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANI BİLTEKİN ÖZDEMİR (Samsun) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Hükümet?..

MALİYE BAKANI ZEKERİYA TEMİZEL (İstanbul) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Önergeye Komisyon ve Hükümet katılmamaktadır.

İSMAİL ÖZGÜN (Balıkesir) – Söz istiyorum Sayın Başkan.

BAŞKAN – Sayın Özgün, önerge sahipleri adına, söz istemiştir.

Buyurun Sayın Özgün. (FP sıralarından alkışlar)

İSMAİL ÖZGÜN (Balıkesir) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; görüşmekte olduğumuz 626 sıra sayılı kanun tasarısının 52 nci maddesi üzerinde vermiş bulunduğumuz önerge üzerinde söz almış bulunmaktayım; bu vesileyle Muhterem Heyetinizi saygıyla selamlıyorum.

Değerli arkadaşlar, bu madde, Gelir Vergisi Kanununun mükerrer 120 nci maddesindeki, halk tabiriyle "peşin vergi" vergi lisanıyla "geçici vergiyi" düzenleyen bir maddedir.

Bu madde üzerinde daha önce görüşlerimizi açıklarken iki konu üzerinde durmuştum. Bu konulardan birisi, şu anda yürürlükteki kanuna göre yıl sonunda verilmiş olan Gelir Vergisi ve Kurumlar Vergisi beyannamelerinde beyan edilen Gelir Vergisi ve Kurumlar Vergisinin meslekî ve ticarî kazançlara isabet eden kısmı üzerinden hesaplama yapılması ve yılda bir bu hesap yapılarak 12 eşit taksitte vergi ödenmesidir. Oysa, yeni düzenlemeyle, seneden seneye yapılmakta olan bu işlem, cari yıl içerisinde, üç ayda bir, dört sefer yapılmak mecburiyeti getirilmiş bulunmaktadır. Bu ne demektir; üç ayda bir, mükelleflerimiz -üç ayın sonunda- kazançlarını hesap edeceklerdir. Kazançlarını hesap etmesi demek, yeniden değerleme yapmaları, kaydî de olsa, stoklarını tespit etmeleri demektir. Dolayısıyla, bu işlemlerin, her üç ayda bir, mütemadiyen yapılması çok büyük zaman alacaktır ve birtakım hataları peşinden getirecektir.

O bakımdan, mükelleflerimizin ileride büyük problemlere duçar olmamaları bakımından, bir taraftan da, bu işleri yapan serbest muhasebeci ve serbest muhasebeci malî müşavir arkadaşlarımızın büyük iş yoğunluğu içerisinde, büyük sıkıntılara girecekleri düşüncesiyle önergemizi verdik; çünkü, bunların birliği olan TÜRMOB, bu konuda, eğer, tasarı bu şekilde çıkarsa ileride uygulamada çok büyük sorunların olacağı ve bu büyük iş yoğunluğundan dolayı da birtakım hataların ortaya çıkabileceğini açıkça ifade etmektedir.

O bakımdan, bu işin üç aydan üç aya düzenlenmesi, defterlerin, üç aydan üç aya, âdeta kapatılma işlemlerinin yapılması, amortismanlarının ayrılması, değerlemenin yapılması, kaydî olarak da olsa envanterin ortaya çıkarılması gibi işlemlerin üç aydan üç aya yapılması fevkalade büyük zorluklarla, hem mükelleflerimizi hem muhasebecilerimizi hem de idaremizi karşı karşıya getirecektir. O bakımdan, bu işin, üç ayda bir yapılmasına, muhasebeciler, mükelleflerimiz ve idare bakımından bakarsak, çok büyük bir bürokrasiyi de beraberinde getirecektir. Üç ayda bir beyanname verilecek, tahukkuk edilecek, tahukkuk edilen vergiler tekrar yatırılacak ve dolayısıyla, vergi dairelerimizde bir yoğunluk yaşanmış olacaktır. O bakımdan, üç ayda bir bu işlerin yapılması konusunda, esasında şu anda uygulanmakta olan kanun yeterlidir.

"Yılda bir hesaplayacaksınız, 12 eşit taksitte ödeyeceksiniz" deniliyor; ama, bilanço usulüne göre mükellef olanlar, beyanname verenler, dilerlerse zaten bunu üç ayda bir hesaplama ve ödemek gibi bir seçme hakkına sahip bulunmaktadırlar. Onun için, esasında uygulamadaki durum yeterlidir; ama, bu konuda illâ bir düzenleme yapılmak arzu ediliyorsa, bu üç ayda bir değil de yılda iki sefer olsun. Bir, altıncı ayda, bir de yıl sonunda olabilir. Böylece, altı ayda bir, yani yılda iki sefer bu beyannameyi vermek ve ödemek durumunda olurlar diye düşündük ve bu önergemizi bu düşünceden hareketle verdik.

Eğer, Hükümet, "Biz, cari yıl kazançları üzerinden bunu almak istiyoruz" diyorsa, bu da bir tekliftir, teklifimizin onay göreceğine inanıyor, hepinize saygılarımı sunuyorum. (FP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Sayın Özgün'e teşekkür ediyorum.

Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmemiştir.

Diğer önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan kanun tasarısının 52 nci maddesiyle değiştirilmesi öngörülen 193 sayılı Kanunun mükerrer 120 nci maddesinin birinci fıkrasında yer alan “Vergi Usul Kanununun değerlemeye ait hükümleri de dikkate alınarak” ibaresinin “İndirim ve istisnalar ile Vergi Usul Kanununun değerlemeye ait hükümleri de dikkate alınarak” şeklinde değiştirilmesini ve birinci fıkranın sonuna aşağıdaki cümlenin eklenmesini arz ve teklif ederiz.

“Geçici vergi matrahının hesabında yıllık beyannamede kazancın yetersiz olması nedeniyle indirilemeyen tutar hariç, harcama yapılmadıkça yatırım indirimi uygulanmaz”

Erdoğan Toprak (İstanbul) ve arkadaşları

BAŞKAN – Önergeye Komisyon katılıyor mu efendim?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANI BİLTEKİN ÖZDEMİR (Samsun)–

Uygun görüşle, Genel Kurulun takdirlerine sunuyoruz efendim.

BAŞKAN – Hükümet?..

MALİYE BAKANI ZEKERİYA TEMİZEL (İstanbul) – Katılıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Komisyon, Genel Kurulun takdirlerine sunmaktadır; Hükümet, katılmaktadır.

Önerge sahiplerinin konuşma hakkı yok bu durumda.

Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

Diğer önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 626 sıra sayılı kanun tasarısının 52 nci maddesiyle düzenlenen 193 sayılı Kanunun mükerrer 120 nci maddesinin ikinci fıkrasının aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

Değişiklik Metni:

Hesaplanan geçici vergi, üç aylık dönemi izleyen, üçüncü ayın onbeşinci günü akşamına kadar bağlı olunan vergi dairesine beyan edilir ve aynı süre içerisinde ödenir. Aynı dönem içinde tevkif edilmiş bulunan Gelir Vergisi, 42 nci maddede de belirtilen kazançlardan yapılan tevkifat hariç, hesaplanan geçici vergiden mahsup edilir.

İsmail Özgün (Balıkesir) ve arkadaşları

BAŞKAN – Önergeye komisyon katılıyor mu efendim?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANI BİLTEKİN ÖZDEMİR (Samsun)–

Efendim, bu önerge, verginin geçici olma niteliğini kaybettirdiği için katılmıyoruz.

BAŞKAN – Hükümet?..

MALİYE BAKANI ZEKERİYA TEMİZEL (İstanbul) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Önerge sahipleri adına Sayın Özgün, buyurun efendim. (FP sıralarından alkışlar)

İSMAİL ÖZGÜN (Balıkesir) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; mükerrer 120 nci madde üzerinde görüşüyoruz. Biraz önce ifade ettiğim gibi, mükerrer 120 nci madde geçici vergiyi düzenleyen bir maddedir. Bu maddede -biraz önce düşüncelerimi açıklamıştım- getirilen yeni düzenlemen hem muhasebecilerimizi, malî müşavirlerimizi hem de mükelleflerimizi yeni bazı yüklerin altına sokmaktadır.

Bu maddedeki itirazlarımızı iki anabaşlık altında ifade edebiliriz: Birincisi, bir önceki kabul edilmeyen önergemizde, yapılacak işlerin üç ayda bir düzenlenerek, üç ayın sonundaki ikinci ayın onbeşinci gününün akşamına kadar bağlı bulunduğu vergi dairesine hem beyannamesini verecek hem de aynı süre içerisinde vergisini ödeyecek diye ifade ediliyordu. Şimdi, burada, üç ayda bir yapılması hususu, Maliye bürokrasisi ve Hükümet tarafından, cari yıl kazançları üzerinden bu verginin alınması düşünülerek getirilmiş. Bu getirilirken "efendim, biz, cari yıl kazançları üzerinden üç ayda bir beyannamemizi alalım, o yılki kazançlar üzerinden geçici vergiyi tahsil edelim" diye düşünülmüş; bu, teorik olarak doğrudur; ancak, ileride, bunun uygulamasında çok büyük problemleri çıkacaktır.

Şimdi, Maliye bürokrasimiz, masanın hep bu tarafında kalarak olaya bakıyor; bir de, masanın öbür tarafını görmek lazım; öbür tarafta, bunu uygulayanların, bu beyannameleri hazırlayıp vergi dairesine verecek olanların yönüyle olaya bakmak lazım. Masanın bu tarafında oturup, şunu söylemek gayet kolay: "Efendim, cari yıl kazançları üzerinden üç ayda bir beyanname verilsin; ne olur" ama, bir de, masanın öbür tarafına geçip, oradaki insanların haline bakmak lazım. Her bir muhasebeci, ortalama 80-100 mükellefe bakıyor, her üç ayda bir 80-100 beyannameyi doğru olarak hesaplayıp vermek durumunda. Buraya getirdiğiniz ölçülerden biri de, bu sapmanın yüzde 10'dan fazla olamayacağı. Bir de oraya kısıtlama koyuyoruz ve mükelleflerimize diyoruz ki; bu hesaplamada yüzde 10'dan fazla bir yanlışlık yaparsan, bundan, resen veya ikmalen tarhiyatta bulunarak, cezalı olarak bunu sizden tahsil ederiz. Tabiî, burada, bu hesaplamaya dayanacağı için bu işler, envanteri de kaydî olarak yapılacağına göre, muhasebeciler topun ağzındadır. Yapılacak her türlü hatadan, verilecek her türlü yanlış beyandan, yarın öbür gün muhasebeciler sorumlu tutulacaktır ve mükellefler muhasebecilerine "doğru hesaplasaydın kardeşim, beyannameyi doğru yapsaydın" diyeceklerdir. Böyle bir yükün altına sokmak suretiyle de, sonunda, muhasebecileri -hakikaten çok büyük yükün altına girecekler- bu mesleği yapamaz duruma getireceğiz.

Değerli arkadaşlar, bu beyannamenin verilmesi, hiç olmazsa, üç ayın bitimindeki ikinci ayın 15'i değil de, üçüncü ayın 15'i olsun.

Burada bir önergemiz daha vardı, o yürürlüğe konulmadı. Buradaki yüzde 10'luk yanlışlık payının da, en aşağı yüzde 20 olması icap eder; yani, yüzde 15-20 hata payı verelim ki, yarın, öbür gün, muhasebeci arkadaşlarımız, müşavirlerimiz, hatadan dolayı, sıkışıklıktan dolayı, unutmadan dolayı, çok büyük para cezaları, ödemek durumunda kalmasınlar.

Bu vesileyle hepinizi saygıyla selamlıyor, önergemize kabul oyu vermenizi rica ediyorum. (FP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Sayın Özgün'e teşekkür ediyorum.

Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmemiştir.

Diğer önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan kanun tasarısının 52 nci maddesiyle değişiklik yapılması öngörülen 193 Sayılı Gelir Vergisi Kanununun mükerrer 120 nci maddesinin ikinci fıkrasında yer alan "42 nci maddede belirtilen kazançlardan yapılan tevkifat hariç" ibaresinin "42 nci madde kapsamına giren yıllara yaygın inşaat ve onarım işlerinden sağlanan kazançlardan yapılan tevkifat hariç" şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

Erdoğan Toprak (İstanbul) ve arkadaşları

HALİL ÇALIK (Kocaeli) – Sayın Başkan, imzamı geri çekiyorum.

BAŞKAN – Diğer önergelerden de çekiyor musunuz?

HALİL ÇALIK (Kocaeli) – Hepsinden...

BAŞKAN – Bu durumda, 8 önerge, yeterli imza kalmadığından, işlemden kaldırılmıştır.

Diğer önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan çeşitli vergi kanunlarında değişikliği öngören 626 sıra sayılı yasa tasarısının 52 nci maddesiyle düzenlenen 193 sayılı Kanunun mükerrer 120 nci maddesinin üçüncü fıkrasının aşağıdaki şekilde değiştirilmesi için gereğini arz ederiz.

Değişiklik metni:

“Yapılan incelemeler sonucu, geçmiş dönemlere ait;

a) 1 milyar liraya kadar geçici verginin yüzde 15'i,

b) 10 milyar liraya kadar geçici verginin yüzde 10'u,

c) 10 milyardan fazla miktardaki geçici verginin yüzde 5'i aşan tutarda eksik beyan edildiğinin tespiti halinde, eksik beyan edilen kısım için, resen veya ikmalen geçici vergi tarh edilir. Mahsup süresi geçtikten sonra kesinleşen geçici vergiler terkin edilir, ancak gecikme faizi ve ceza tahsil edilir.”

Algan Hacaloğlu (İstanbul) ve arkadaşları

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANI BİLTEKİN ÖZDEMİR (Samsun) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Hükümet?..

MALİYE BAKANI ZEKERİYA TEMİZEL (İstanbul) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Önerge sahipleri gerekçenin okunmasını mı istiyor?

OYA ARASLI (İçel) – Gerekçe okunsun.

BAŞKAN – Gerekçeyi okutuyorum:

Gerekçe:

Eksik beyan edilen miktar geçici vergi miktarıyla ilişkilendirilerek, düzenlemenin mutlak değerler üzerinden daha gerçekçi ve adil çerçevede yapılması hedef alınmıştır. Böylelikle, küçük gelir sahibi, yüksek gelir sahibi mükelleflere oranla korunmuştur.

BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.

Diğer önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 626 sıra sayılı kanun tasarısının 52 nci maddesiyle düzenlenen 193 sayılı Kanunun mükerrer 120 nci maddesinin üçüncü fıkrasındaki "yüzde 10" oranının "yüzde 20" olarak değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

İsmail Özgün (Balıkesir) ve arkadaşları

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, aynı mahiyette bir diğer önerge daha vardır; onu da okutup, ikisini aynı işleme tabi tutacağım:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 626 sıra sayılı kanun tasarısının 52 nci maddesiyle düzenlenen 193 sayılı Kanunun mükerrer 120 nci maddesinin üçüncü fıkrasında yer alan "yüzde 10" oranının "yüzde 20" olarak değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

Mehmet Gözlükaya (Denizli) ve arkadaşları

BAŞKAN – Her iki önergeyi birlikte işleme alıyoruz.

Önergelere Komisyon katılıyor mu efendim?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANI BİLTEKİN ÖZDEMİR (Samsun) – Katılmıyoruz efendim.

BAŞKAN – Hükümet?..

MALİYE BAKANI ZEKERİYA TEMİZEL (İstanbul) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Önerge sahiplerinden, birinci önergenin sahibi olarak Sayın Özgün'e söz veriyorum.

Buyurun Sayın Özgün.

İSMAİL ÖZGÜN (Balıkesir) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; görüşmekte olduğumuz 626 sıra sayılı kanun tasarısının 52 nci maddesiyle ilgili verilen önergeler üzerinde konuşuyoruz.

Değerli arkadaşlar, verdiğimiz bu önerge, Türkiye'de sayıları aşağı yukarı 45 bin civarında olan serbest muhasebeci, serbest muhasebeci malî müşavir ve yeminli malî müşavirlerin üye oldukları TÜRMOB'un görüşüdür. TÜRMOB, bir meslek kuruluşudur; bu vergi mevzuatıyla, malî konularla gayet yakından ilgili meslektaşlarımızın mensubu oldukları bir sivil toplum kuruluşudur.

Bakın, getirilen bu yeni düzenlemeyle, Hükümet, tasarıda ne diyor: "Yapılan incelemeler sonucunda, geçmiş dönemlere ait geçici verginin yüzde 10'u aşan tutarda eksik beyan edildiğinin tespiti halinde, eksik beyan edilen bu kısım için, resen veya ikmalen geçici vergi tarh edilir."

Şimdi, TÜRMOB diyor ki -meslek mensubu olarak biz de aynı şeyi söylüyoruz- bu yüzde 10 oranı, en aşağı yüzde 20 olmalı; haydi, yüzde 20 olmadı, yüzde 15 olmalı; mutlaka yüzde 10 seviyesinin üzerinde olmalıdır; çünkü, yarın, öbür gün, meslek mensupları, bu kadar beyannameyi her üç ayda bir vermek, tahakkuk ettirmekten dolayı çok büyük iş sıkışıklığı içerisine gireceklerdir. Dolayısıyla, bunların yapılmasında, düzenlenmesinde hatalara düşülecektir; elde olmayan sebeplerden dolayı hatalara düşülecektir ve bu hatalardan dolayı da, eğer hata yüzde 10 nispetini aşıyorsa, resen ve ikmalen vergi tarhiyatı yapılmak durumunda kalınacaktır. O bakımdan, bizim getirdiğimiz önerge, tasarıda bulunan oranın yüzde 20 olarak değiştirilmesi yönündedir. Bunun mutlaka bu seviyede olması gerekir ki, yarın bu beyannameler hazırlanırken, elde olmayan sebeplerle ortaya çıkabilecek olan hatalardan dolayı, hem mükelleflerimiz hem de bu beyannameleri düzenleyen meslek mensupları cezaî durumlarla karşılaşmamış olsunlar. Onun için bu önergeyi veriyoruz.

Mükelleflerimiz, esnaf ve sanatkârımız, zaten bugün çok büyük sıkıntılar içerisinde. İşte, kendi seçim bölgelerimizde esnaf ve sanatkârlarımızı ziyaret ediyoruz, görüyoruz; bugün, siftah yapmadan dükkânlarını kapatan; bırakın geçici vergiyi,cezaları; normal vadesinde ödemesi gereken Gelir Vergisini dahi ödeyemez durumdadır esnaf ve sanatkârımız. Daha dün, Balıkesir'de, Esnaf ve Sanatkârlar Kefalet Kooperatifi Başkanıyla görüştüm... Yani, bu kadar sıkboğaz etmeyelim mükelleflerimizi, meslek mensuplarımızı.

Bakınız, Halk Bankasının esnaf ve sanatkârlara verilen kredilerinin 10 puan düşürülmesi için Hükümet söz vermişti. Şimdi, 5 puan düşürüldüğünü...

REFİK ARAS (İstanbul) – Şimdi, 5 puan düşürdüler.

İSMAİL ÖZGÜN (Devamla) – Efendim, dünkü görüşmemde, Esnaf ve Sanatkârlar Kefalet Kooperatif Başkanı bana aynen öyle dedi... 10 puan düşürüleceği yönünde söz verilmişti. Biz de, basından, bu yönde birtakım izlenimler edinmiştik ve şimdi, 5 puan indirilmiş. Esnaf ve sanatkârımız, şimdi, bunun 5 puan daha aşağı çekilmesini istiyor.

REFİK ARAS (İstanbul) – O da düşecek.

İSMAİL ÖZGÜN (Devamla) – Efendim?..

MUSTAFA GÜVEN KARAHAN (Balıkesir) – Enflasyon düşünce o da olacak.

İSMAİL ÖZGÜN (Devamla) – İnşallah!.. Yalnız, sizin bu enflasyonu düşürme söyleminiz hayalden ibaret bir şey!..

MUSTAFA GÜVEN KARAHAN (Balıkesir) – Sana öyle geliyor.

İSMAİL ÖZGÜN (Devamla) – İşte, geçen ayın enflasyon rakamları açıklandı; yani, çok ciddî bir düşme yok. Esnaf ve sanatkârımız sıkıntıdadır. Esnaf ve sanatkârımızı daha çok sıkboğaz etmeye bizim hakkımız yoktur. O bakımdan, burada getirilen yüzde 10'luk sapmanın, mutlaka, yüzde 20 olarak gerçekleştirilmesi lazımdır; yoksa, ileride doğabilecek olan cezaî durumlardan dolayı, hem mükelleflerimiz hem de meslek erbabımız, muhasebecilerimiz büyük sıkıntı çekecektir. Yarın, mükellef, muhasebeciye "sen yaptın bu hatayı, bu hesaplamayı doğru yapsaydın" diyecektir. Muhasebeci de, iş çokluğundan dolayı, sıkışıklıktan dolayı böyle hatalar yapabilir.

Efendim, ben, desteğinizi bekliyorum, hepinize saygılarımı sunuyorum. (FP sıralarından alkışlar)

METİN BOSTANCIOĞLU (Sinop) – Kapasitenizin üzerinde niye iş alıyorsunuz?!

BAŞKAN – Sayın Özgün'e teşekkür ediyoruz.

İki önergeyi oylarınıza sunuyorum...

ALİ KEMAL BAŞARAN (Trabzon) – Sayın Başkan, bir şey söylemek istiyorum...

BAŞKAN – Oylamaya geçiyorum efendim, oylamadan sonra söyleyiniz.

Kabul edenler... (FP sıralarından "karar yetersayısının aranılmasını istiyoruz" sesleri) Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.

Buyurun, Sayın Başaran.

ALİ KEMAL BAŞARAN (Trabzon) – Sayın Başkan, konuşmacının, Hükümetin, kredileri yüzde 10 oranında, faizleri de yüzde 10 oranında düşüreceğine dair söz verdiği şeklinde bir beyanı oldu. Hükümetimizin böyle bir sözü olmadı. Başbakan, esnaf ve...

BAŞKAN – Sayın Başaran, onu, Hükümet cevaplandırır veya biraz sonraki madde üzerindeki görüşmelerde Grubunuz cevaplandırır efendim.

ALİ KEMAL BAŞARAN (Trabzon) – Doğrudur efendim; ama, yanlış bir şey söyledi, düzeltilmesi bakımından söylüyorum.

BAŞKAN – Efendim, o konuda Hükümeti uyaracaksınız.

Diğer önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan, çeşitli vergi kanunlarında değişikliği öngören 626 sıra sayılı yasa tasarısının 52 nci maddesiyle düzenlenen 193 sayılı Kanunun mükerrer 120 nci maddesinin dördüncü fıkrasının aşağıdaki şekilde değiştirilmesi için gereğini arz ederiz.

Değişiklik Metni:

“Bir önceki takvim yılında üçer aylık dönemler halinde tahakkuk ettirilerek tahsil edilen geçici vergi, yıllık beyanname üzerinden hesaplanan Gelir Vergisinden mahsup edilir. Mahsup edilemeyen tutar, mükellefin diğer vergi borçlarına mahsup edilir. Bu mahsuplara rağmen kalan geçici vergi tutarı, o yılın sonuna kadar yazılı olarak talep edilmesi halinde, talebi takip eden bir aylık süre içinde, mükellefe, ret ve iade edilir.

Algan Hacaloğlu (İstanbul) ve arkadaşları

BAŞKAN – Önergeye, Komisyon katılıyor mu efendim?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANI BİLTEKİN ÖZDEMİR (Samsun) – Katılmıyoruz efendim.

BAŞKAN – Hükümet?..

MALİYE BAKANI ZEKERİYA TEMİZEL (İstanbul) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Sayın Hacaloğlu, önerge sahipleri adına konuşacak mısınız?

ALGAN HACALOĞLU (İstanbul) – Gerekçe okunsun Sayın Başkan.

BAŞKAN – Gerekçeyi okutuyorum:

Gerekçe:

Mahsuplara rağmen kalan geçici vergi tutarının talep halinde iade edilmesi için gerekli süresi bir ayla sınırlandırılarak, mükelleflerin mağduriyetine neden olacak gecikmelerin önü alınmaktadır.

BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.

Diğer önergeyi okutuyorum. Bu önerge, madde üzerindeki son önergedir.

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Vergi kanunu tasarısı 52 nci madde dördüncü fıkrasında "mükellefe" kelimesinden sonra "ret" kelimesinden önce gelmek üzere "talebini takip eden onbeş gün içinde" ibaresinin ilavesini arz ederiz.

Sıtkı Cengil (Adana) ve arkadaşları

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu efendim?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANI BİLTEKİN ÖZDEMİR (Samsun) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Hükümet?..

MALİYE BAKANI ZEKERİYA TEMİZEL (İstanbul) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Önergeye Komisyon ve Hükümet katılmamıştır.

Sayın Cengil, buyurun. (FP sıralarından alkışlar)

SITKI CENGİL (Adana) – Sayın Başkan, değerli arkadaşlar; sözlerime başlarken, hepinizi hürmetle selamlıyorum.

Mükerrer 120 nci madde, bilindiği gibi, geçici vergiyi düzenleyen bir maddedir. En çok üzerinde konuşulan, ayrıca, önerge itibariyle de en fazla önerge verilen maddelerden bir tanesi oldu; çünkü, esnafı yakından ilgilendiren bir maddedir.

Değerli arkadaşlar, geçici vergide yapılan yeni düzenlemeyle, esnafın yükü, maalesef ağırlaştırılıyor; öyle ağırlaştırılıyor ki, daha önce 50 nci maddede, vergi dilimlerine uygulanan oranların düşürülmesi itibariyle, esnafı bir parça rahatlatacak olan düzenleme de böylece ortadan kaldırılmış oluyor; yani, 50 nci maddede yapmış olduğunuz düzenlemenin de, geçici verginin bu şekilde kanunlaşmasından sonra, esnaf açısından herhangi bir anlamı kalmayacak. Bunu niye böyle söylüyorum; rakamlara dayanarak söylüyorum; ne getiriyor, ne götürüyor... Şimdi, önümde bir iki tane örnek var; vaktim nispetinde size sunacağım. Bu örnekleri sunduğum zaman da, hakikaten, durumun benim anlattığım gibi olduğunu hep beraber göreceğiz.

10 milyar lira geliri olan Kurumlar Vergisi mükellefi bir kurumun, daha önceki düzenlemeye göre ödeyeceği geçici vergi 2 milyar 100 milyon liradır; yapmış olduğunuz yeni düzenlemeyle, ödeyeceği vergiyi 2 milyar 500 milyon liraya çıkarıyorsunuz; yani, ödeyeceği vergi yüzde 20 nispetinde artıyor. Tabiî, ayrıca, eskiden -arkadaşlar burada defaatle belirttiler- 12 taksitle ödeniyordu bu para; şimdi, bunu, esnaftan 4 taksitle alacaksınız.

Gelir Vergisi mükellefleri bakımından da, yine... 10 milyar lira geliri olan bir Gelir Vergisi mükellefinin, daha önceki düzenlemeye göre ödeyeceği geçici vergi, 1 milyar 75 milyon lira idi; ama, şu anda yapmış olduğunuz düzenlemeyle, bunu 1,5 milyar liraya çıkarıyorsunuz; yani, burada da yüzde 40 nispetinde bir ek yük getiriyorsunuz. Bu düzenlemelerle, esnafın vergi yükünü hafifletmiyorsunuz, ağırlaştırıyorsunuz; hafifletiyoruz gibi bir ifade, zannediyorum, bu gerçekler karşısında pek bir anlam ifade etmiyor.

Değerli arkadaşlar, tabiî, bununla da kalınmıyor, işin çok daha önemli tarafı ve özellikle dikkatlerinizi çekmek istediğim husus, bu düzenlemenin, alt gelir grupları için daha da vahim olduğudur. 2 milyar lira geliri olan bir küçük esnafın ödeyeceği geçici vergi, bir önceki düzenlemeye göre 150 milyon lirayken, şu anda, bunu 350 milyon liraya çıkarıyorsunuz; artış oranına bakıyoruz, yüzde 100'ün üzerinde!.. Hani vergide adalet olacaktı, vergide hak olacaktı, hukuk olacaktı, kazananın gücü oranında vergi alınacaktı?! Geçici vergi düzenlemesiyle, 10 milyar lira kazananın vergi yükünü niye yüzde 40 artırıyorsunuz da, 2 milyar lira kazananın vergi yükünü yüzde 100'ün üzerinde artırıyorsunuz?! Peki, bunun neresi sosyal adalete, halkçılığa, fakir fukaranın yanında olmaya veyahut da “bu düzenlemeleri fakir fukaranın yükünü hafifletmek için yapıyor” anlayışına sığar?!

Değerli arkadaşlar bunun hesabını hep beraber yapın... Sayın Bakanım, kafa sallamaya hiç gerek yok, önünüzde kâğıt, kalem varsa, bu hesabı çok açık bir şekilde yaparsınız...

REFİK ARAS (İstanbul) – Alakası yok!..

SITKI CENGİL (Devamla) – ...ve yarın, öbür gün halkın önüne çıktığınız zaman da, halk, bunun hesabını sorar. 2 milyar lira kazananın geçici vergi yükünü yüzde 100'ün üzerinde artıracaksınız, ondan sonra da çıkacaksınız "biz, vergi oranlarını düşürmekle, esnafın vergi yükünü hafiflettik" diyeceksiniz; bunu akimseye yutturamazsınız.

Değerli arkadaşlar, burada başka bir husus -yine, arkadaşlarımız ifade ettiler- işte, muhasebecilere gelen yük, esnafın kendisine gelen yük... Herkesin kendi muhasebecisi yok ki, bu rakamları dakik bir şekilde çıkarsın!..

Ayrıca, diyelim ki, esnaf, ilk üç ayda kâr etti, ondan sonra zarar etti; peki, bu zararını ne zaman mahsup edecek?

Teşekkür ediyor, saygılar sunuyorum.

BAŞKAN – Sayın Cengil teşekkür ederim.

Önergeyi oylarınıza sunuyorum : Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.

Bildiğiniz gibi, madde üzerindeki bir değişiklik önergesini Genel Kurul kabul etmişti. Genel Kurulun kabul ettiği önerge doğrultusunda maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

53 üncü maddeyi okutuyorum:

MADDE 53 - 193 sayılı Kanunun Mükerrer 123 üncü maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.

“Mükerrer Madde 123 - 1. Bu Kanunun Mükerrer 111 inci maddesinde yer alan maktu had ve tutarlar, 1/1/1998 tarihi itibariyle geçerli olan had ve tutarlarına yükseltilmiştir.

2. Bu Kanunun 21, 23/8, Ek:2, 47 ve 48 inci maddelerinde yer alan maktu had ve tutarlar, her yıl bir önceki yıla ilişkin olarak Vergi Usul Kanunu hükümlerine göre belirlenen yeniden değerleme oranında artırılmak suretiyle uygulanır. Bu şekilde hesaplanan maktu had ve tutarların yüzde 5’ini aşmayan kesirler dikkate alınmaz. Bakanlar Kurulu, bu surette tespit edilen had ve tutarları yarısına kadar artırmaya veya indirmeye yetkilidir.

3. Bu Kanunun 103 üncü maddesinde yer alan vergi tarifesinin gelir dilim tutarları hakkında, bu maddenin 2 numaralı fıkrası uygulanır. Vergi tarifesinin gelir dilimlerine karşılık gelen kanuni vergi oranlarını, her bir dilim için ayrı ayrı veya topluca 5 puana kadar indirmeye veya kanuni hadlerine kadar yükseltmeye Bakanlar Kurulu yetkilidir.”

BAŞKAN – Madde üzerinde Fazilet Partisi Grubu adına Sayın Cevat Ayhan; buyurun. (FP sıralarından alkışlar.)

FP GRUBU ADINA CEVAT AYHAN (Sakarya) – Muhterem Başkan, muhterem üyeler; 626 sıra sayılı vergi kanunu tasarısının 53 üncü maddesi üzerinde, Fazilet Partisi Grubu adına söz almış bulunmaktayım.

Bu madde, 193 sayılı Gelir Vergisi Kanununda mükerrer 123 üncü maddeyi değiştirmektedir. Meri olan 123 üncü madde ise, Bakanlar Kurulunun yetkileriyle ilgili bir maddedir. Mevcut hükümde, mükerrer 123 üncü maddede, Gelir Vergisi Kanununun muhtelif maddelerinde bulunan maktu hadlerin artırılması için Bakanlar Kuruluna yetki verilmekte, Bakanlar Kurulu artırmazsa da, Vergi Usul Kanununa göre, yeniden değerleme katsayısına göre artırılmaktadır. Meri madde 47'deki hadler, götürü usulün genel şartlardır. Madde 86 ise, yıllık beyannamede toplama yapılmayan hallerle ilgili düzenlemedir. Madde 87 de, ihtiyarî toplamayla ilgilidir. Bunlar, meri olan hükümde, yeniden değerleme dışı bırakılmıştır.

Yeni düzenlemede ise, mükerrer madde 111'de yazılı olan maktu hadler artırılmakta ve 1998 değerlerine getirilmektedir. Yine, tasarının 53 üncü maddesinde zikredilen 21 inci madde, kiralarla ilgili, kiralardaki istisna hadlerine ait bir maddedir.

23 üncü maddenin sekizinci fıkrası, işyerlerinde yemek ücretinin belirlenmesiyle, masrafa yazılmasıyla, yemek ücretiyle ilgili hükümdür.

Ek madde 2'de, Gelir Vergisi Kanununun yatırım indirimi şartlarını düzenleyen hükmünde, yatırımlarda, sanayi için 50 milyar, ziraat için de 10 milyar lira teşvik belgesi almak için sınırlar getirilmişti.

Madde 47 ise, basit usule tabi olmanın şartlarını; işyeri kirası, emlak değeri vesaire...

Madde 48, yine, basit usule tabi olmanın özel şartlarını düzenlemektedir. Hatırlanırsa, daha önce müzakere ettik, alımda 6 milyar lira, satım değerinde 8 milyar lira; bunlar, özel şartların sınırlarını teşkil etmektedir.

İşte, bu saydığım; yani, madde 21, 23/8, ek:2, madde 47, madde 48 için her yıl yeniden değerlendirme şartı getirilmektedir; ayrıca, Bakanlar Kuruluna da yetki verilmektedir; eksi -artı yüzde 50 nispetinde veya diğer tabirle, demin saydığım maddelerdeki hadlerin yarı nispetinde azaltılmasına, eksiltilmesine dair Bakanlar Kuruluna yetki verilmektedir.

Yine, tasarının bu yeni getirilen maddesinde, madde 103'teki Gelir Vergisi tarifesi gelir dilimleri tutarlarının yeniden değerlemeye göre artırılması hükmü getirilmekte, Bakanlar Kuruluna da, kanunî vergi oranlarını eksi, artı 5 puan değiştirme yetkisi verilmektedir. Yani, yüzde 20 olan vergi nispetini yüzde 25'e çıkarmak veya yüzde 15'e düşürmek şeklinde bir düzenleme getirilmektedir.

Maddeyle ilgili hemen dikkatimi çeken ve Muhterem Heyetinize arz etmekte fayda gördüğüm husus -uygulamada sıkıntı olabilir endişesiyle söylüyorum- yatırım indirimiyle ilgili düzenlemedir. Yatırım indirimiyle ilgili, sanayi ve hizmet sektöründe veya ziraat sektöründe yatırım teşvik belgesi almak için alt limit olan yatırım değerlerinin yeniden değerlendirme katsayısıyla veya Bakanlar Kuruluna yüzde 50 -veya yarısı kadar- artırma veya azaltma yetkisi verilmektedir.

Tabiî, burada, hemen düşünülmesi gereken şudur: Yatırım teşviklerinde bir teşvik mekanizması olarak uygulanan yatırım indirimi, sektörlerin gelişmelerine göre, Türkiye genelinin gelişmesine göre, bilhassa, alt sektörlere de dikkat edilerek düzenlenmesi gereken bir husustur. Bugün mühim olan bir sektör, iki sene sonra ehemmiyetini kaybedebililir veya mühim olmayan bir sektörde -gerek dışticaret dengesi bakımından gerek içtalebin karşılanması bakımından, şu veya bu sebeple teşviki bakımından önplana çıkan bir sektörde- sizin bu yatırım teşvik belgesine esas olan yatırım limitlerini, yatırım sınırlarını değişik nispetlerde artırma ihtiyacınız ortaya çıkarsa, kanunun bu maddesi sizi bağlar; yani, Bakanlar Kurulunu, eksi veya artı yüzde 50 yetkisi yerine daha geniş bir yetkiyle donatmakta fayda var. Mesela bu ek madde 2'deki yatırım indirimleriyle ilgili olan hususlarda, 5 misli diyebilirsiniz. Bunlar, benim dikkatimi çeken hususlardır.

Muhterem üyeler, tabiî, bu kanun tasarısının müzakerelerine başından beri aktif olarak katılıyoruz. Hedefimiz, bu kanun tasarısının faydalı şekilde çıkmasıdır; ama, maalesef, bu ana kadar tespit ettiğimiz birtakım eksiklikler, birtakım yanlışlıklar, kanun tasarısının geçen maddelerinde mevcuttur. Umut ederim, önümüzdeki müzakerelerde, İktidar kanadı tekrar düşünür ve bunların düzeltilmesi için imkân verir.

Bunlardan bir tanesi, KOBİ dediğimiz orta ve küçük sanayi işletmelerine yatırım teşviklerinde haksızlık yapılmış olmasıdır. Adalet ve rekabet şartlarına uymayan, hakkaniyet ölçülerine uymayan bir şekilde, müteakip yıl yatırımları için vergi matrahından kaynak ayırma imkânından KOBİ'ler mahrum kılınmakta, KOBİ'lere haksızlık yapılmaktadır.

İkincisi; yatırım indiriminde yeniden değerlendirme, KOBİ'ler için uygulanmamaktadır; bu, ileride çok tartışmalara, şikâyetlere sebep olacaktır; haksızlıktır, bunun düzeltilmesi lazım.

Üçüncüsü; 250 milyon dolarlık yatırım yapanlara yüzde 200 yatırım indirimi uygulaması getirilmektedir; bu da haksızlıktır, rekabeti bozucudur. Mevcut tesislere, çalışan tesislere uygulamadığınız bir teşviki, siz, yeni kurulacak bir firmaya uygulayacaksınız, rekabeti bozacaksınız. Bu, tabiî, işgüzar bir bakanın başının altından çıktı –Değerli Maliye Bakanımızın dışında bir gelişme olduğunu biliyorum– elimde böyle bir alet olsun, sanayi tesislerini teşvik edelim... Nedir sanayii tesisi; leblebi sanayii de sanayi tesisidir, gazoz sanayii de sanayi tesisidir. Onun için, buraya, yazacaksanız, sektör yazmanız gerekirdi; bunu da belirlememişsiniz. Keyfî olarak kullanılacaktır; nitekim, keyfî olarak da kullanıldığını görmekteyiz.

Bu tasarıda yapılan diğer bir haksızlık da, 46 ncı maddeyle yapılmıştır. Gelir Vergisi Kanununun 89 uncu maddesinde ki, -1985 tarihinde, merhum Özal'ın getirdiği- okul, yurt, cami, eğitim tesisleri, sağlık tesisleri, spor tesislerini teşvik eden, bunlara yatırımı teşvik eden, bunlara yapılan harcamaları masraf olarak yazma imkânını getiren hüküm kaldırılmıştır ve ayrıca, bu teşvikler, destekler kaldırılırken, bunun yerine, bale, sinema, tiyatro, opera, vesaire gibi sahalarda teşvik getirilmiş bulunmaktadır. Yani, eğitimden, sağlıktan esirgediğinizi öbür tarafa veriyorsunuz. Verin, bir şey demiyoruz; ama, eğitim ihtiyacı yok mu, sağlık ihtiyacı yok mu memleketin; var ve bundan da esirgenmiş bulunmaktadır. Bunu da izah etmek, anlamak mümkün değil.

Yine, tasarının 48 inci maddesinde ise, vakıflardan ve derneklerden, bunlara yapılan teberrulardan stopaj yoluyla vergi alınması getirilmiştir. Yani, hayır sahiplerinin yapacağı hayırlara; ayrıca, zekâtlarına, sadakalarına, fitrelerine, şusuna busuna, hayır kurumlarına toplum amaçlı verecekleri yardımlara da, diğer taraftan, Maliye olarak el koyup, vergi alacağız. Bu da, bu tasarının bariz haksızlıklarından biridir. Diğerlerini de müteakip maddelerde arz edeceğim.

Hürmetlerimi arz ederim. (FP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Sayın Ayhan'a teşekkür ediyorum.

Doğru Yol Partisi Grubu adına Sayın Cihan Paçacı; buyurun efendim.

DYP GRUBU ADINA MUSTAFA CİHAN PAÇACI (Elazığ) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; görüşülmekte olan Vergi Yasası Tasarısının 53 üncü maddesiyle ilgili, Doğru Yol Partisi Grubunun görüşlerini arz etmek üzere, söz almış bulunuyorum; bu vesileyle, şahsım ve Grubum adına Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.

Değerli milletvekilleri, görüşülmekte olan Vergi Yasaı Tasarısının 53 üncü maddesinde, bazı maktu had ve tutarların artırılmasına veya indirilmesine ilişkin düzenlemelerin yer aldığı Vergi Usul Kanununun 123 üncü maddesinde değişiklik öngörülmektedir. Bu maddenin birinci fıkrasında, Gelir Vergisi Kanununun 23/8, 86, 87, mükerrer 111 inci maddelerinde yer alan maktu had ve tutarlar, 1.1.1998 tarihi itibariyle geçerli olan had ve tutarlarına yükseltilmektedir.

Halen uygulanmakta olan, geçerli olan bu maddenin ikinci fıkrası hükmünde, Gelir Vergisi Kanununun fıkrada belirtilen maddelerinde yer alan maktu had ve tutarların her birini ayrı ayrı veya topluca 10 katına kadar artırma konusunda Bakanlar Kurulu yetkilidir. Bugün geçerli olan budur.

Üçünü fıkra hükmüyle de, Bakanlar Kurulunun, ikinci fıkrada belirtilen yetkilerini kullanmadığı takdirde, her bir takvim yılında uygulanacak maktu had ve tutarların, önceki yıl uygulanan maktu had ve tutarlarda, bu yıla ilişkin olarak, Vergi Usul Kanununun belirlenen yeniden değerleme oranında artış yapmak suretiyle tespit edeceği belirtilmiştir.

Yeniden düzenlenen ikinci fıkra hükmüyle, Gelir Vergisi Kanununun 21, 47, 48, mükerrer 52, 69, 86 ve 87 nci maddelerinde yer alan maktu had ve tutarların, her yıl, bir önceki yıla ilişkin olarak, Vergi Usul Kanunu hükümlerine göre belirlenen yeniden değerleme oranında artırılmak suretiyle uygulanması esası getirilmektedir. Ayrıca, Bakanlar Kuruluna, bu şekilde belirlenen hadleri yarısına kadar artırma veya indirme konusunda yetki tanınmıştır.

Yapılan yeni düzenlemeyle, Gelir Vergisi Kanununun -biraz önce belirttiğim- bazı maddelerinde yer alan maktu had ve tutarların artırılmasına veya indirilmesine ilişkin olarak, Bakanlar Kuruluna, maddenin mevcut halinde tanınan yetkiler, bir ölçüde kısıtlanmaktadır. Aslında, maktu had ve tutarların, Vergi Usul Kanunu hükümlerine göre belirlenen yeniden değerleme oranına kendiliğinden artırılmak suretiyle belirlenmesi uygulaması, elbette yerindedir.

Ancak, Bakanlar Kuruluna, maddenin mevcut halinde tanınan miktardaki had ve tutarları 10 katına kadar artırma yetkisi, maddenin önerilen yeni şeklinde, maktu had ve tutarları sadece yarısına kadar artırma ve indirme yetkisine dönüştürülmektedir; yani, Bakanlar Kurulunun 10 katına kadar artırma ve eksiltme yetkisi "yarısına kadar" ibaresiyle sınırlandırılmaktadır.

Tabiî, burada, Bakanlar Kuruluna, hızlı gelişen ekonomik olaylar karşısında anında müdahale edilecek tarzda imkân tanınmamaktadır. Bu imkânın yeniden verilebilmesi, bu, 10 kat sınırının madde metnine yerleştirilmesiyle mümkün olabilecektir.

Diğer taraftan, maddenin üçüncü bendinde, Gelir Vergisi Kanununun 103 üncü maddesinde yer alan gelir vergisi tarifesinde, gelir dilimlerine karşılık gelen kanunî vergi oranlarını artırıp indirmek hususunda Bakanlar Kuruluna yetki verilmektedir. Bilindiği üzere, gelir vergisi tarifesinde, önerilen şekliyle, altı dilim yer almaktadır. Oysa, Batı ülkelerinde dilim sayısı azaltılmaktadır. Bu durumda, bu maddeyle, Bakanlar Kuruluna, dilim sayısını artırmak, daha doğrusu azaltmak hususunda da yetki verilmesi uygun olacaktır veya Gelir Vergisi Kanununun vergi tarifesinde dilim sayısı indirilmelidir.

Bu vesileyle, Yüce Meclise saygılar sunuyorum. (Alkışlar)

BAŞKAN - Sayın Paçacı'ya teşekkür ediyorum.

Gruplar adına başka söz istemi?..Şu aşamada yok.

Şimdi, kişisel söz taleplerine geçiyoruz.

Erzurum Milletvekili Sayın Aslan Polat burada mı efendim?..Yok.

SALİH KAPUSUZ (Kayseri) – Yerine, Sayın Nezir Aydın konuşacak Sayın Başkan.

BAŞKAN – Burada, Sayın Aydın'ın söz istemi görünmüyor; sırada başka arkadaşlarımız var.

Sayın Kul?..Yok.

Sayın Beyreli, buyurun efendim.

ALİ RAHMİ BEYRELİ (Bursa) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; haftalardır sürdürmekte olduğumuz vergi reform yasa tasarısı üzerindeki çalışmalarımızda, bugün, yeni bir haftaya başlamış bulunmaktayız. Bundan sonraki çalışmalarımızın daha hızlı yürümesi umut ve dileğiyle, madde üzerindeki kişisel görüşlerimi açıklamaya başlıyorum. Hepinize saygılarımı sunarım.

Bu maddeyle, 193 sayılı Kanunun mükerrer 123 üncü maddesi değiştirilmekte ve maktu had ve tutarlarla ilgili yetki konusu yeniden düzenlenmektedir. Bu maddeyle, Bakanlar Kuruluna, çeşitli had ve miktarların ve nispetlerin değiştirilmesi olanağı, belirli limitler içinde tanınmaktadır. Dolayısıyla, maktu had ve miktarlara ilişkin olarak konulan bu yetki maddesi, günün ekonomik şartlarına göre ayarlama ve güncelliği kazanma olanağını sağlayacaktır.

Ulusumuza hayırlı olmasını diliyor, saygılar sunuyorum. (DSP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Sayın Beyreli'ye teşekkür ediyorum.

Değerli arkadaşlarım, sırada, Sayın Cafer Tufan Yazıcıoğlu'nun söz istemi var.

Sayın Yazıcoğlu?.. Yok.

Sayın İsmail Özgün?..

İSMAİL ÖZGÜN (Balıkesir) – Vazgeçtim Sayın Başkan.

BAŞKAN – Konuşmuyorlar.

Sayın Cevat Ayhan, buyurun.

CEVAT AYHAN (Sakarya) – Muhterem Başkan, muhterem üyeler; 626 sıra sayılı Vergi Kanunu Tasarısının 53 üncü maddesinde, şahsım adına söz almış bulunmaktayım.

Biraz önce, grup adına yaptığım konuşmada, bu maddenin, Gelir Vergisi Kanununun mükerrer 123 üncü maddesini değiştirdiğini, mevcut maddede neler olduğunu ve yeni maddenin de neler getirdiğini arz etmiştim. Tekrar etmeden, şunu söyleyeceğim: Yatırım indirimiyle ilgili olarak, yüzde 50 artırma veya azaltmanın veya yarısı nispetinde artırma veya azaltmanın, yatırım teşvik belgesi, yatırım limitleriyle ilgili değerlerin yetersiz olduğunu, bunun, ileride, sektör bazında, alt sektör bazında yatırım limitini -genelinde veya sektör bazında- değiştirme ihtiyaçlarını da dikkate alarak, Bakanlar Kuruluna, en azından 5 katına kadar artırma veya azaltma yetkisinin verilmesinin faydalı olacağını ifade etmiştim ve bu meyanda da bu Vergi Kanunun Tasarısında baştan beri tasvip etmediğimiz, haksız bulduğumuz, yanlış bulduğumuz maddeleri arz etmiştim.

Bunlardan bir tanesi, üçüncü sektör dediğimiz vakıfların yatırımlarını engeller bir üslupla bu tasarının hazırlandığını; vakıflara yapılan yardımların, kamu kuruluşlarına yapılacak olan eğitim yardımlarının, sağlık yardımlarının, sağlık tesislerine, eğitim tesislerine; yani, daha müşahhas konuşursam; okullara, yurtlara, sağlık kuruluşlarına, spor tesislerine, camilere, benzeri amme menfaatına, toplum yararına olan, kamu yararına olan birtakım sahalardaki yatırımlara mevcut maddenin teşvik getirdiğini; 1985 yılında Anavatan Hükümeti zamanında getirilen bu hükmün fevkalade faydalı olduğunu ifade etmiştim. Burada, bunun kaldırılmış olmasının da yanlış olduğunu söylemiştim. Sayın Bakan, burada "buralara yardımı biz engellemiyoruz" dedi; doğru, engelleyen yok; ama, mevcut hükümde, buralara yardım yaptığınız zaman masrafa yazıyorsunuz. Yani, 30 lirasını vergiden ödüyorsunuz, 70 lirasını cebinizden ödüyorsunuz. Bu, bu tip hayır kurumlarına bir teşvik unsuruydu; şimdi bunları kaldırmış oluyoruz.

İkincisi de, kurumların yüzde 5 nispetinde bu tip yardım imkânları var, tadadi olarak değil, kamu kuruluşları, belediyeler, özel idareler yazılmış, buraya, geçen cuma günü, önergeyle, bale, tiyatro, sinema ve benzeri birtakım kuruluşlara, tüzelkişiliğe değil, doğrudan doğruya bu kuruluşlara yardım etme imkânı getirildiği halde, okullara, yurtlara, eğitim tesislerine, camilere, resen, doğrudan doğruya yardım etme imkânı getirilmedi; hem ikinci fıkradaki genel hüküm kaldırıldı hem de buraya konulmadı. Burada bir eşitsizlik var, onun altını çizmiştim.

Bu da bir haksızlıktır toplumda; çünkü, bu memlekette bale ihtiyacı olan da var, tiyatro ihtiyacı olan da; ama, okul ihtiyacı herkesindir, sağlık tesisi ihtiyacı herkesindir, yurt ihtiyacı herkesindir, milyonlarca öğrencinindir. Bunun, buraya konulması gerekirdi; onun da altını çizdim. Yani, bu kanun tasarısında, tasvip etmediğimiz, haksız bulduğumuz birtakım hükümler var. Temenni ediyoruz, İktidar Grubu, bu istikamette tekrar düşünsün ve düzeltsin.

Bunları burada zikrettiğimiz zaman, çok değerli İktidar Grubuna mensup arkadaşlarımız, yahu nasıl olabilir, bunun olmaması lazım diye ifade ettiler, sordular, Sayın Bakan da, yerinden, tüzelkişiliğe yardım edilebilir dedi, bir köy tüzelkişiliğine; ama, biz, doğrudan doğruya müesseseye yardım olsun istiyoruz; çünkü, diğerlerine bu imkân veriliyor; eğitimde, sağlıkta bu imkân verilmiyor.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Sayın Ayhan, teşekkür ediyorum.

Diğer maddelerde de, görüşlerinizin kalanını ifade edebilirsiniz efendim.

CEVAT AYHAN (Devamla) – Teşekkür ederim, hürmetlerimi arz ederim.

BAŞKAN – Madde üzerindeki görüşmeler tamamlanmıştır.

Şimdi, maddeyle ilgili önergeleri geliş sırasına göre okutup, aykırılık derecesine göre işleme alacağım:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

626 sıra sayılı yasa tasarısının 53 üncü maddesiyle düzenlenen mükerrer 123 üncü maddesinin 2 nci bendinde yazılı son cümlenin madde metninden çıkarılmasını arz ve talep ederiz.

Nezir Aydın Hüseyin Olgun Akın Mehmet Aykaç

Sakarya Ordu Çorum

Maliki Ejder Arvas Nurettin Aktaş Bülent Arınç

Van Gaziantep Manisa

Yakup Budak İ. Ertan Yülek Ahmet Doğan

Adana Adana Adıyaman

Osman Hazer Celal Esin Cemalettin Lafçı Afyon Ağrı Amasya

Rıza Ulucak Muhammet Polat Alaattin Sever Aydın

Ankara Aydın Batman

Suat Pamukçu Abdulhaluk Mutlu Mustafa Yünlüoğlu

Bayburt Bitlis Bolu

İsmail Coşar Zülfikar Gazi Ramazan Yenidede

Çankırı Çorum Denizli

Ömer Naimi Barım Tevhit Karakaya Lütfü Esengün

Elazığ Erzincan Erzurum

Sıtkı Cengil Ahmet Çelik Sıddık Altay

Adana Adıyaman Ağrı

Murtaza Özkanlı Ömer Faruk Ekinci Musa Okçu

Aksaray Ankara Batman

Zeki Ergezen Feti Görer Altan Karapaşaoğlu

Bitlis Bolu Bursa

Ömer Vehbi Hatipoğlu Ahmet Cemil Tunç Naci Terzi

Diyarbakır Elazığ Erzincan

Aslan Polat Şinasi Yavuz Bedri İncetahtacı

Erzurum Erzurum Gaziantep

Mehmet Sılay Mehmet Emin Aydınbaş Azmi Ateş

Hatay İçel İstanbul

Mehmet Fuat Fırat Hüseyin Kansu Osman Yumakoğulları

İstanbul İstanbul İstanbul

Hasan Dikici Fethi Acar Salih Kapusuz

Kahramanmaraş Kastamonu Kayseri

Mikail Korkmaz Mustafa Kemal Ateş Osman Pepe

Kırıkkale Kilis Kocaeli

Veysel Candan Hanifi Demirkol Kahraman Emmioğlu

Konya Eskişehir Gaziantep

Turhan Alçelik Metin Kalkan Mustafa Köylü

Giresun Hatay Isparta

Saffet Benli Ekrem Erdem İsmail Kahraman İçel İstanbul İstanbul

Bahri Zengin Avni Doğan Abdullah Özbey

İstanbul Kahramanmaraş Karaman

Zeki Karabayır Memduh Büyükkılıç Kemal Albayrak

Kars Kayseri Kırıkkale

Cafer Güneş Hüseyin Arı Hasan Hüseyin Öz

Kırşehir Konya Konya

Metin Perli Yaşar Canbay Ahmet Demircan

Kütahya Malatya Samsun

Musa Uzunkaya Ahmet Nurettin Aydın Zülfükar İzol

Samsun Siirt Şanlıurfa

Abdulkadir Öncel Ahmet Feyzi İnceöz İsmail İlhan Sungur

Şanlıurfa Tokat Trabzon

Şaban Şevli Kâzım Arslan T. Rıza Güneri

Van Yozgat Konya

Mustafa Ünaldı Ahmet Derin Fikret Karabekmez

Konya Kütahya Malatya

Sabahattin Yıldız Salih Katırcıoğlu Latif Öztek

Muş Niğde Samsun

Ahmet Karavar Abdullah Arslan Bekir Sobacı

Şanlıurfa Tokat Tokat

Fethullah Erbaş Abdullah Örnek

Van Yozgat

BAŞKAN – Diğer önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

626 sıra sayılı yasa tasarısının 53 üncü maddesiyle düzenlenen mükerrer 123 üncü madde 3 üncü bendindeki "5 puana" ibaresinin "10 puana" şeklinde değiştirilmesini arz ve talep ederiz.

Nezir Aydın Hüseyin Olgun Akın Mehmet Aykaç

Sakarya Ordu Çorum

Maliki Ejder Arvas Bülent Arınç Nurettin Aktaş

Van Manisa Gaziantep

Yakup Budak İ. Ertan Yülek Ahmet Doğan

Adana Adana Adıyaman

Celal Esin Cemalettin Lafçı Rıza Ulucak

Ağrı Amasya Ankara

Muhammet Polat Alaattin Sever Aydın Suat Pamukçu

Aydın Batman Bayburt

Abdulhaluk Mutlu Mustafa Yünlüoğlu İsmail Coşar

Bitlis Bolu Çankırı

Zülfikar Gazi Ramazan Yenidede Ömer Naimi Barım

Çorum Denizli Elazığ

Tevhit Karakaya Lütfü Esengün Sıtkı Cengil

Erzincan Erzurum Adana

Ahmet Çelik Mehmet Sıddık Altay Murtaza Özkanlı Adıyaman Ağrı Aksaray

Ömer Faruk Ekinci Musa Okçu Zeki Ergezen

Ankara Batman Bitlis

Feti Görür Mehmet Altan Karapaşaoğlu Ömer Vehbi Hatipoğlu

Bolu Bursa Diyarbakır

Ahmet Cemil Tunç Aslan Polat Şinasi Yavuz

Elazığ Erzurum Erzurum

Mehmet Bedri incetahtacı Mehmet Sılay Mehmet Emin Aydınbaş

Gaziantep Hatay İçel

Azmi Ateş Mehmet Fuat Fırat Hüseyin Kansu

İstanbul İstanbul İstanbul

Osman Yumakoğulları Hasan Dikici Fethi Acar İstanbul Kahramanmaraş Kastamonu

Salih Kapusuz Mikail Korkmaz Mustafa Kemal Ateş

Kayseri Kırıkkale Kilis

Osman Pepe Veysel Candan Hanifi Demirkol Kocaeli Konya Eskişehir

Kahraman Emmioğlu Turhan Alçelik Metin Kalkan

Gaziantep Giresun Hatay

Mustafa Köylü Saffet Benli Ekrem Erdem

Isparta İçel İstanbul

İsmail Kahraman Bahri Zengin Abdullah Özbey

İstanbul İstanbul Karaman

Zeki Karabayır Memduh Büyükkılıç Kemal Albayrak

Kars Kayseri Kırıkkale

Cafer Güneş Hüseyin Arı Hasan Hüseyin Öz Kırşehir Konya Konya

Metin Perli Yaşar Canbay Ahmet Demircan

Kütahya Malatya Samsun

Ahmet Nurettin Aydın Zülfükar İzol Abdulkadir Öncel

Siirt Şanlıurfa Şanlıurfa

Ahmet Feyzi İnceöz Kemalettin Göktaş İsmail İlhan Sungur

Tokat Trabzon Trabzon

Şaban Şevli Kâzım Arslan T. Rıza Güneri

Van Yozgat Konya

Mustafa Ünaldı Ahmet Derin Fikret Karabekmez

Konya Kütahya Malatya

Sabahattin Yıldız Latif Öztek Ahmet Karavar

Muş Samsun Şanlıurfa

Abdullah Arslan Bekir Sobacı Maliki Ejder Arvas

Tokat Tokat Van

Fethullah Erbaş Abdullah Örnek

Van Yozgat

BAŞKAN – Diğer önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

626 sıra sayılı yasa tasarısının 53 üncü maddesiyle düzenlenen mükerrer 123 üncü maddenin 3 üncü bendinin son cümlesinin metinden çıkarılmasını arz ve talep ederiz.

Nezir Aydın Hüseyin Olgun Akın Mehmet Aykaç

Sakarya Ordu Çorum

Maliki Ejder Arvas Nurettin Aktaş Bülent Arınç

Van Gaziantep Manisa

Ahmet Dökülmez Yakup Budak İ. Ertan Yülek

Kahramanmaraş Adana Adana

Ahmet Doğan Osman Hazer Celal Esin

Adıyaman Afyon Ağrı

Cemalettin Lafçı Rıza Ulucak Muhammet Polat

Amasya Ankara Aydın

Alaattin Sever Aydın Suat Pamukçu Hüsamettin Korkutata

Batman Bayburt Bingöl

Abdulhaluk Mutlu Mustafa Yünlüoğlu İsmail Coşar

Bitlis Bolu Çankırı

Zülfikar Gazi Ramazan Yenidede Ömer Naimi Barım

Çorum Denizli Elazığ

Tevhit Karakaya Lütfü Esengün Sıtkı Cengil

Erzincan Erzurum Adana

Ahmet Çelik Mehmet Sıddık Altay Murtaza Özkanlı

Adıyaman Ağrı Aksaray

Ömer Faruk Ekinci Musa Okçu Zeki Ergezen

Ankara Batman Bitlis

Feti Görür Mehmet Altan Karapaşaoğlu Ömer Vehbi Hatipoğlu

Bolu Bursa Diyarbakır

Ahmet Cemil Tunç Aslan Polat Şinasi Yavuz

Elazığ Erzurum Erzurum

Mehmet Bedri İncetahtacı Mehmet Sılay Mehmet Emin Aydınbaş

Gaziantep Hatay İçel

Azmi Ateş Mehmet Fuat Fırat Hüseyin Kansu

İstanbul İstanbul İstanbul

Osman Yumakoğulları Hasan Dikici Zeki Ünal

İstanbul Kahramanmaraş Karaman

Fethi Acar Salih Kapusuz Mikail Korkmaz

Kastamonu Kayseri Kırıkkale

Mustafa Kemal Ateş Osman Pepe Veysel Candan

Kilis Kocaeli Konya

Hanifi Demirkol Kahraman Emmioğlu Turhan Alçelik

Eskişehir Gaziantep Giresun

Metin Kalkan Mustafa Köylü Saffet Benli

Hatay Isparta İçel

Mustafa Baş Ekrem Erdem İsmail Kahraman

İstanbul İstanbul İstanbul

Bahri Zengin İsmail Yılmaz Avni Doğan

İstanbul İzmir Kahramanmaraş

Abdullah Özbey Zeki Karabayır Kemal Albayrak

Karaman Kars Kırıkkale

Cafer Güneş Hüseyin Arı Hasan Hüseyin Öz

Kırşehir Konya Konya

Metin Perli Yaşar Canbay Ahmet Demircan

Kütahya Malatya Samsun

Musa Uzunkaya Ahmet Nurettin Aydın Temel Karamollaoğlu

Samsun Siirt Sıvas

Zülfükar İzol Abdulkadir Öncel Ahmet Feyzi İnceöz

Şanlıurfa Şanlıurfa Tokat

İsmail İlhan Sungur Şaban Şevli Kâzım Arslan

Trabzon Van Yozgat

T. Rıza Güneri Mustafa Ünaldı Ahmet Derin

Konya Konya Kütahya

Fikret Karabekmez Sabahattin Yıldız Salih Katırcıoğlu

Malatya Muş Niğde

Latif Öztek Ahmet Karavar Abdullah Arslan

Samsun Şanlıurfa Tokat

Maliki Ejder Arvas Fethullah Erbaş Abdullah Örnek

Van Van Yozgat

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, şimdi okunacak olan önerge, madde metnine en aykırı olan önergedir; onun için, okuttuktan sonra hemen işleme alacağım:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

626 sıra sayılı yasa tasarısının 53 üncü maddesiyle düzenlenen mükerrer 123 üncü maddesinin birinci bendinin madde metninden çıkarılmasını arz ve talep ederiz.

Nezir Aydın Hüseyin Olgun Akın Mehmet Aykaç

Sakarya Ordu Çorum

Maliki Ejder Arvas Nurettin Aktaş Bülent Arınç

Van Gaziantep Manisa

Yakup Budak İ. Ertan Yülek Ahmet Doğan

Adana Adana Adıyaman

Osman Hazer Celal Esin Cemalettin Lafçı

Afyon Ağrı Amasya

Rıza Ulucak Muhammet Polat Alaattin Sever Aydın

Ankara Aydın Batman

Suat Pamukçu Abdulhaluk Mutlu Mustafa Yünlüoğlu Bayburt Bitlis Bolu

İsmail Coşar Zülfükar Gazi Ramazan Yenidede

Çankırı Çorum Denizli

Ömer Naimi Barım Lütfü Esengün Sıtkı Cengil

Elazığ Erzurum Adana

Ahmet Çelik Sıddık Altay Ziyattin Tokar

Adıyaman Ağrı Ağrı

Murtaza Özkanlı Ömer Faruk Ekinci Musa Okçu

Aksaray Ankara Batman

Zeki Ergezen Feti Görür Altan Karapaşaoğlu

Bitlis Bolu Bursa

Ömer Vehbi Hatipoğlu Ahmet Cemil Tunç Aslan Polat

Diyarbakır Elazığ Erzurum

Şinasi Yavuz Bedri İncetahtacı Mehmet Sılay

Erzurum Gaziantep Hatay

Mehmet Emin Aydınbaş Azmi Ateş Mehmet Fuat Fırat

İçel İstanbul İstanbul

Hüseyin Kansu Osman Yumakoğulları Hasan Dikici

İstanbul İstanbul Kahramanmaraş

Fethi Acar Salih Kapusuz Mikail Korkmaz

Kastamonu Kayseri Kırıkkale

Mustafa Kemal Ateş Osman Pepe Veysel Candan

Kilis Kocaeli Konya

Hanifi Demirkol Kahraman Emmioğlu Turhan Alçelik

Eskişehir Gaziantep Giresun

Metin Kalkan Mustafa Köylü Saffet Benli

Hatay Isparta İçel

Ekrem Erdem İsmail Kahraman Bahri Zengin

İstanbul İstanbul İstanbul

Abdullah Özbey Zeki Karabayır Memduh Büyükkılıç

Karaman Kars Kayseri

Kemal Albayrak Cafer Güneş Hüseyin Arı

Kırıkkale Kırşehir Konya

Hasan Hüseyin Öz Metin Perli Yaşar Canbay

Konya Kütahya Malatya

Ahmet Demircan Musa Uzunkaya Ahmet Nurettin Aydın Samsun Samsun Siirt

Zülfükar İzol Abdulkadir Öncel Ahmet Feyzi İnceöz Şanlıurfa Şanlıurfa Tokat

İsmail İlhan Sungur Şaban Şevli Kâzım Arslan

Trabzon Van Yozgat

T. Rıza Güneri Mustafa Ünaldı Ahmet Derin

Konya Konya Kütahya

Fikret Karabekmez Sabahattin Yıldız Salih Katırcıoğlu

Malatya Muş Niğde

Latif Öztek Ahmet Karavar Abdullah Arslan

Samsun Şanlıurfa Tokat

Bekir Sobacı Fethullah Erbaş Abdullah Örnek

Tokat Van Yozgat

BAŞKAN – Önergeye Komisyon katılıyor mu efendim?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANI BİLTEKİN ÖZDEMİR (Samsun)– Katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Hükümet?..

MALİYE BAKANI ZEKERİYA TEMİZEL (İstanbul) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Önergeye Komisyon ve Hükümet katılmamaktadır.

Önerge sahipleri adına, Sayın Aydın söz istemiştir.

Buyurun.

NEZİR AYDIN (Sakarya) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; görüşülmekte olan 626 sıra sayılı yasa tasarısının 53 üncü maddesiyle düzenlenen, 193 sayılı Kanunun mükerrer 123 maddesinin 1 inci bendiyle ilgili vermiş olduğum önerge üzerinde konuşmak üzere huzurlarınızdayım; bu vesileyle, hepinize saygılar sunuyorum.

Muhterem milletvekilleri, mevcut tasarının 53 üncü maddesiyle düzenlenen mükerrer 123 üncü maddenin 1 inci bendi, eski yasamızdaki mükerrer 111 inci maddenin hadlerinin, günlük hadlere; yani, 1.1.1998 tarihli hadlere çekilmesiyle ilgilidir. Biz, bu maddenin metinden çıkarılmasını istedik; çünkü, burada müthiş bir çelişki gördük. Birçok şeyde çelişki var; ancak, bu madde üzerinde en büyük çelişki şudur : Mükerrer 111 inci maddeye bakıyoruz; mükerrer 111 inci madde, bildiğiniz üzere aynen şuydu: "2634 sayılı Turizmi Teşvik Kanununa göre talih oyunları, salonları işletmeciliği faaliyetinde bulunan gerçek usulde gelir vergisine tabi ticarî kazanç sahipleri..." tamamını okumayayım bayağı uzun bir paragraf. Yani, burada, talih oyunları; yani, diğer ifadeyle, kumarhanelerde bulundurdukları ilk 6 oyun masasının herbiri için aylık 100 milyon liraydı; bu, bugüne kadarki uygulamada, Bakanlar Kurulu kararıyla 400 milyon liraya çıkarılmıştı. Sonra gelen her oyun masası için 75 milyon liraydı, 300 milyon liraya çıkarılmıştı ve ilk 60 oyun makinesinin herbiri için 10 milyon liraydı, 40 milyon liraya çıkarılmıştı. Sonra gelen her oyun makinesi için ise, 7,5 milyon liraydı, bu da, 30 milyon liraya çıkarılmıştı.

Şimdi, önümüzdeki reform yasası -malum, öyle diyorsunuz- vergi reformu tasarısı... Bizim bildiğimiz kadarıyla, Yüce Meclis -o kanun hâlâ var- kumarhaneleri ve oyun salonlarını kapattı; yani, bu makinelerle kumar oynanan salonlar şu anda kapatılmış vaziyettedir. Peki, madem bu kumarhaneleri biz kapattık, öyleyse, buralardaki vergi bedellerini artırmanın anlamı nedir? Yani, bunlar kapalı mı, değil mi? Şimdi, ben, bu maddeyi okuduğum zaman, bu kumarhanelerin açık olduğunu düşünüyorum ve -işte "6 oyun makinesine, masasına kadar şu kadar, sonra gelen her birine bu kadar, 60 oyun makinesi, olursa şu kadar" şeklinde bir ifade var- bunların vergileri artırılıyor... Yani, bu noktadan baktığınız zaman, kumarhaneler açık; ama, kumarhaneler kapatıldı. Öyleyse, bu madde ile daha önce çıkarmış olduğumuz madde birbiriyle çelişiyor değerli milletvekilleri. Öyleyse, bu maddenin, bu metinden çıkarılması lazım.

Biz hatırlıyoruz, bu Yüce Meclis, gazetelerin promosyonlarını, çanak çömlek, tabak vermesini de kaldırmıştı; ama, ne yazık ki, bugün, her zamankinden belki daha fazla yapılıyor. O çıkan yasa, Meclisin çıkardığı yasa, meri, yürürlükte; ama, birileri, ne Meclis tanıyor ne yasa tanıyor. Acaba, bu kanun da, bu madde de onunla bağlantılı, ilintili mi diye merak ediyorum.

Onun için, diyoruz ki, bu maddenin, mutlaka, bu metinden çıkarılması lazım. Mademki, kumarhaneleri kapattık, öyleyse kararımızın arkasında duralım. Kumarhanelerdeki oyun makineleri, oyun masalarıyla ilgili vergi artırmanın herhangi bir anlamı yok. Gerçi, Sayın Bakanım, bu madde üzerinde belki biraz sonra çıkıp konuşacaktır. Diğer maddeler üzerinde konuşurken, Sayın Bakan, genellikle bir ifade kullanır, çok kullandığı ifadelerden bir tanesidir : "Efendim, bu maddede teknik bir düzenleme var." Şimdi, merak ediyorum, acaba, bu maddedeki teknik düzenlemeyi, Sayın Bakan çıkıp izah edecek mi? Çıkmış olan bir kanunun yasakladığı kumarhanelerin vergilerini artıran bir maddede, tasarının maddesinde ne tür bir teknik düzenleme mevcut olduğunu herhalde Sayın Bakan bize açıklayacaktır.

Söylemek istediğim, anlatmak istediğim nokta üzerinde Yüce Meclisin bu önergemizi kabul edeceğini umuyor; bu vesileyle, saygılar sunuyorum. (FP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Sayın Aydın'a teşekkür ediyorum.

MALİYE BAKANI ZEKERİYA TEMİZEL (İstanbul) – Sayın Başkan, öyle bir usulümüz yok; ama, izin verirseniz, kısa bir açıklamada bulunmak istiyorum.

BAŞKAN – Sayın Bakanım, isterseniz her zaman söz alabilirsiniz; ancak, önergeyle ilgili açıklamalarınızı madde bitinceye kadar her aşamada değerlendirebilirsiniz.

Şimdi, yerinizden mi açıklama yapacaksınız?

MALİYE BAKANI ZEKERİYA TEMİZEL (İstanbul) – Yerimden...

BAŞKAN – Buyurun.

MALİYE BAKANI ZEKERİYA TEMİZEL (İstanbul) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bir yanlış anlamaya neden olmamak için bu kısa açıklamayı yapma gereğini duyuyorum. Elbette ki, bu Meclisin daha önce çıkardığı bir yasayla, kumarhaneler ve oyun salonlarında özellikle kumar makineleriyle oyun oynanması yasaklanmıştır. Bu yasak her zaman geçerlidir. Bir vergi kanunuyla bu yasağın ortadan kaldırılması diye bir şey kesinlikle söz konusu olamaz; bu, bir. Ancak, bizim Vergi Usul Kanunumuzun 9 uncu maddesinde çok net bir ifade vardır; o da : "Vergiyi doğuran olayın kanunlarda yasak edilmiş bulunması, mükellefiyeti ve vergi sorumluluğunu ortadan kaldırmaz." Biz, yasaların gereğini yerine getirmek için elimizden gelen bütün gayreti gösteririz; ama, herhangi bir şekilde, kaçak olarak bile olsa, bir kumarhane işleten birisini yasakladığımız zaman, onu vergilendirmemiz gerekir, onun vergilerini de ağırlaştırmamız gerekir. Biz, bununla ağırlaştırıyoruz. Kumarhane bulamazsak, elbette ki, bu hükmü uygulamayacağız; ama, kazara, yasalara aykırı olarak birini, bu maddeyi uygularken bulduğumuzda, bu hükme göre vergilendirmemiz gerekir. Dolayısıyla, Sayın Aydın, belki espri yapmak istediniz; ama, bu, maalesef doğru, teknik bir düzenlemedir, boşluk yaratmamamız gerekiyor vergi kanunlarında.

Bu açıklamayı yapma gereğini duydum Sayın Başkan, teşekkür ederim.

BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Bakan.

NEZİR AYDIN (Sakarya) – Yakalarsak kapatmaya gücümüz yetmeyecek mi?!.

BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza...

SALİH KAPUSUZ (Kayseri) – Karar yetersayısının aranılmasını istiyoruz.

BAŞKAN – Karar yetersayısı aranılacaktır efendim.

Önergeyi kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir; karar yetersayısı vardır.

Diğer önergeyi okutuyorum...

SALİH KAPUSUZ (Kayseri) – Sayın Başkan, bir dahaki işlemde dikkatli olunmasını istiyorum; çünkü, karar yetersayısı yok. Biz de sayıyoruz...

BAŞKAN – Siz, sayın bakanları da sayın efendim.

SALİH KAPUSUZ (Kayseri) – Biz, onları da sayıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Buyurun.

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

626 sıra sayılı yasa tasarısının 53 üncü maddesiyle düzenlenen mükerrer 123 üncü maddenin 2 nci bendinde yazılı son cümlenin madde metninden çıkarılmasını arz ve talep ederiz.

Nezir Aydın (Sakarya) ve arkadaşları

BAŞKAN – Önergeye Komisyon katılıyor mu efendim?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANI BİLTEKİN ÖZDEMİR (Samsun) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Hükümet?..

MALİYE BAKANI ZEKERİYA TEMİZEL (İstanbul) – Katılmıyoruz Sayın Başkanım.

BAŞKAN – Önergeye, Komisyon ve Hükümet katılmamaktadır.

Önerge sahiplerinden Sayın Aydın söz istemiştir; buyurun. (FP sıralarından alkışlar)

NEZİR AYDIN (Sakarya) – Sayın Başkanım, sözüme başlarken tam 15 saniyem gitmiş durumda.

BAŞKAN – İlave ederim efendim.

NEZİR AYDIN (Devamla) – Teşekkür ederim.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; önergem üzerinde söz almış bulunuyorum; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Şimdi, görüştüğümüz 626 sıra sayılı tasarının, 53 üncü maddesinin 1 inci bendinin metinden çıkarılmasını talep eden az önceki önergemiz reddedildi; onu geçtik. Şimdi, geldik 2 nci bende... Tabiî, 3 üncü bentle de ilgili önergelerimiz var.

2 nci ve 3 üncü bentlerin özelliği nedir; baktığımız zaman, Sayın Bakan, iki bentte de yetki alıyor, Bakanlar Kuruluna yetki veriliyor. Zaten, ben daha önce de ifade ettim, bu, reform adındaki vergi tasarısı, bir nevi yetki belgesi hüviyetinde. Onun için, bu iki bentte de yetki var. Üzerinde önerge verdiğimiz 2 nci bentte de yetki var. Burada bir çok şey ne yapılıyor; deniliyor ki, Bakanlar Kurulu yarıya kadar artırmaya veya indirmeye yetkilidir.

Şimdi, değerli milletvekilleri, burada bir şeyi bilerek mi gözden kaçırıyoruz, yoksa bilmeden mi gözden kaçırıyoruz: Bu yetkileri böyle bol bol dağıtırken, esasında, vergi artırma, vergi azaltma... Bizde azaltma hiç görülmemiştir de, hep vergi artırma olur. Vergi artırmalarını Meclisin yapması gerekmez mi, Anayasamıza göre kanunla düzenlenmesi gerekmekte değil midir? Şimdi, biz, burada 10 katına kadar yetki veriyoruz; diğer maddelerde vardı, geçmiş yasada da bol miktarda vardı. Zaten bu tasarının gelişinin esas nedenlerinden biri de limit dolduğu içindir. Yoksa, benim anladığım manada bu tasarıda öyle reform falan yok, sadece, bazı teknik düzenlemeler var. O teknik düzenlemeler üzerinde, Sayın Bakanla, herhalde, burada bayağı tartışacağız gibi görünüyor.

Şimdi ne yapmıştır: Örneğin, bir yasa çıktığı gün, 10 bin lira olduğu zaman, Bakanlar Kuruluna 10 katına kadar artırma yetkisi verildiği için, günümüze, yakın zamanlarda, bu olmuş 100 milyon lira; artık, Bakanlar Kurulunun burada artırma yetkisi de kalmamış; artırma imkânı da yok. 100 milyon lirada kalmış bu; ama, mutlaka artırması lazım; eksiltme diye bir şeyin söz konusu olması mümkün değil, devamlı artırılması gerekiyor. Bu artırmayı da yapamayacağına göre, haydi yeni bir yasa tasarısı, bol bol yetki alalım, istediğimiz kadar artıralım. Şimdi, bizim, bu önergeyi vermekteki maksadımız, burada, bu konunun, mutlaka, açıkça düzenlenmesidir. Burada hepsini okumak istemiyorum, birçok şeyler var; örneğin, bir tanesine temas edeyim: 193 sayılı Gelir Vergisi Kanununun 23 üncü maddesinin 8 inci bendinde vardır bu olay. Bu olay nedir; hizmet erbabına, işyerinde, işverenler tarafından yemek verilir. İlk çıktığı zaman, bunun limiti 100 bin liraydı, maliyeti, 100 bin liranın üzerine geçmeyecek denilmişti; sonra bu 300 bin liraya çıkmış, 300 bin lirayı aşmaması gerekiyor denilmiş. Hoş, onun da teknik izahı nedir bilmiyorum; yani, işverenin, zaten, 30, 40, 50’nin altındaki, belli sayının altındaki personele yemek çıkarması mümkün değildir; ama, kazan kaynatıyor, aşçı tutuyor, o işi yapan kişileri istihdam ediyor, personele yemek veriyor; diyoruz ki, siz, bunun maliyetini şunun üzerine çıkaramazsınız. İşte, şimdi, bunu ne yapacağız; yetki vereceğiz, Sayın Bakanımız bunu veya ortaya gelecek rakamı yarıya kadar artıracak.

Şimdi, değerli milletvekilleri, ben, burada şunu ifade etmek istiyorum: Bakınız, çalışmaktan kesinlikle şikâyetçi değiliz; ama, temmuzun sıcağında bu Mecliste çalışıyoruz, gece saat 12'lere kadar çalışacağız, keşke devamlı böyle çalışsak; ancak, bu çalışmanın karşılığında, bu insanlara bir şey verelim.

REFİK ARAS (İstanbul) – 800 bine çıkarıyoruz.

NEZİR AYDIN (Devamla) – 800 bine 1 milyona çıkaralım, 1,5 milyona çıkaralım; ama, böyle "efendim yetki verilmiştir" şeklinde, tamamen, siyasî inisiyatifin eline terk edelim; bu olmaz, bu Anayasaya aykırıdır. Burada, görüşelim, bu işin uzmanları var, bilenleri var, geçer akçesi nedir -her bir madde için onu söylüyorum- araştırmasını yapalım, gerekli çalışmasını yapalım, en sağlıklı şekilde çıkaralım. Yoksa, Sayın Bakanımın öyle "teknik çalışma vardır, teknik düzenleme vardır" sözleriyle bu tasarı teknik olmaz, derde deva da olmaz.

Teşekkür ediyor, saygılar sunuyorum.

BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Aydın. Sürenize 18 saniye daha ilave oldu.

Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler_ Kabul etmeyenler_ Önerge kabul edilmemiştir.

Diğer önergeyi işleme alıyorum.

SALİH KAPUSUZ (Kayseri) – Sayın Başkan, karar yetersayısının aranılmasını istemiştik.

BAŞKAN – Karar yetersayısını bu önergede arıyorum, tamam efendim.

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

626 sıra sayılı yasa tasarısının 53 üncü maddesiyle düzenlenen mükerrer 123 üncü maddenin 3 üncü bendinin son cümlesinin metinden çıkarılmasını arz ve talep ederiz.

Nezir Aydın (Sakarya) ve arkadaşları

BAŞKAN – Önergeye Komisyon katılıyor mu efendim?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANI BİLTEKİN ÖZDEMİR (Samsun) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Hükümet?..

MALİYE BAKANI ZEKERİYA TEMİZEL (İstanbul) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Önergeye, Komisyon ve Hükümet katılmıyor.

Önerge sahipleri adına, Sayın Nezir Aydın tekrar söz istemişlerdir.

Buyurun Sayın Aydın.

“Tekrar” değil tabiî; bu önerge üzerinde de söz istemiştir.

NEZİR AYDIN (Sakarya) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; tasarının 53 üncü maddesiyle düzenlenen mükerrer 123 üncü maddenin 3 üncü bendinin son cümlesinin metinden çıkarılmasını talep ettik.

Şimdi, bunu niçin söyledik, bu metinde ne var; 103 üncü maddede de Sayın Bakana bir yetki veriliyor. Tasarıda ne deniliyor: Vergi dilimlerinde, ayrı ayrı veya topluca, 5 puana kadar artırma veya eksiltme... Burada "artırma" denilmiyor; çünkü, teknik düzenleme; ama, 5 puana kadar eksiltme yetkisi veriliyor.

REFİK ARAS (İstanbul) – Mecburen indirecek...

NEZİR AYDIN (Devamla) – Yani, Sayın Bakan, eğer, bir gece korkulu bir rüya görürse ve rüyasında memurlarla arasında çok enteresan bir olay olursa, ertesi gün, o korkuyla, vergi dilimlerini 5 puan azaltma yetkisi veriyoruz Sayın Bakana; öyle mi; öyle mi anlıyoruz şimdi bunu biz? Ben de diyorum ki...

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANI BİLTEKİN ÖZDEMİR (Samsun) – Bakanlar Kurulu...

NEZİR AYDIN (Devamla) – Bakanlar Kurulu, neyse... Ben, Maliye denildi mi, Sayın Bakanı tanırım; Bakanlar Kurulunun da bu konuda Sayın Bakana bağlı olması gerekir; yetkili, Sayın Bakandır.

Şimdi, ben de diyorum ki, bizim -tabiri caizse- bordro mahkûmları diye tabir edilen bu insanları mutlaka düşünmemiz gerekiyor. Bu insanlar şu an sokaklarda yalınayak, elbiselerini çıkararak, ağızlarını bantlayarak size seslerini duyurmaya çalışıyorlar; ağızlarını bantlayarak bir şeyler anlatmaya çalışıyorlar; çünkü "söylemekten anlamıyor bu 55 inci Hükümet, sözden anlamıyor" diyorlar.

Peki, bunu düşündünüz, eskaza herhangi bir şey olursa "5 puan düşürebiliriz" diyorsunuz; gelin, şu Yüce Meclisin huzurunda, bunu detayıyla tartışıp en güzel şekle sokalım.

50 nci maddeyi konuştuk bu Mecliste; vergi dilimleri incelendi, orada da enteresan şeyler var. Burada arkadaşlarımız söylediler; 55 puan 40'a düşüyor -15 puan düşüyor- ama, 25 puan 15'e düşüyor...

REFİK ARAS (İstanbul) – Yüzde 40...

NEZİR AYDIN (Devamla) – ... o da, bu sene düşmüyor. Ben burada bu sene düşmüyor dediğim zaman ayağa kalkıyordunuz "işte şu maddede düşüyor" diye. Düşüyor; nasıl düşüyor, kuşa dönmüş şekliyle düşüyor; o da, eğer IMF itiraz etmezse, IMF "hayır, bunu 1999'da da uygulayamazsınız" demezse, 1999'da uygulanacak.

Onun için, ben diyorum ki, bir kere, bunu buradan çıkaralım; ne yapılması gerekiyorsa, Yüce Meclisin önünde, milletvekillerimizin fikrini alarak, ilgili kurum ve kuruluşlarla fikir birliği yaparak burada yapalım. Öyle, siyasî malzeme olarak kullanılmak üzere, işte, efendim "5 puan düşürebiliriz", "düşürdük" veya şu oldu, bu oldu... Bunları kabul etmek istemiyoruz, onun için bu önergeyi verdik; bu, metinden çıkarılsın.

Bunun dışında, aynı şeyle ilgili bir önergemiz daha var; o önergeyle de ilgili bir iki şey söyleyeyim, Sayın Başkanım "tekrar, tekrar" diyor, tekrar çıkmamış olayım. O önergede de diyoruz ki : "10 puana kadar yükseltilsin." Yani "Bakanda ille bu yetkinin olması gerekir, bu yetkiyi ille Bakanlar Kuruluna verelim" mi diyorsunuz; peki, verelim, biz de "10 puan olsun" diyoruz; ona da hayır, buna da hayır...

Yani, siz, her şeye "hayır" diyorsunuz; ama, unutmayın ki -Sayın Bakan, bu işin faturası galiba en sonunda size çıkacak, belki biraz haksızlık olacak- sizin bu hayırlarınıza karşı, “katılmıyoruz, "katılmıyoruz" sözlerinize karşı bu millet de, size, en sonunda öyle bir hayır çekecek, öyle bir katılmıyoruz çekecek ki, o zaman ne yapacaksınız, onu merak ediyorum. O zaman, işte, bu teknik düzenlemeleriniz, bu teknik olaylar, sizi kurtaramayacaktır.

Değerli milletvekilleri, burada, kesinlikle, yasaların öngördüğü şekilde, milletimizin, insanlarımızın, çalışanlarımızın beklediği şekilde yasalar yapmak mecburiyetindeyiz; onun için, bu önergeyi verdik. Bu 5 puan meselesini buradan çıkaralım istiyoruz; onun yerine, tatminkâr bir rakamla, memurumuzu, işçimizi memnun etmenin yoluna bakalım. Bugün temmuzun 6'sı olmuş, memur, ayın 1'inden itibaren kaç para alacak, kaç puan zam alacak, hâlâ bunu bilmiyor. Gelin, bunu bir an önce yapalım, bunları bir an önce halledelim diyor, hepinize saygılar sunuyorum. (FP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Sayın Aydın'a teşekkür ediyorum.

Önergeyi oylarınıza sunacağım; karar yetersayısını arayacağım.

Önergeyi kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir; karar yetersayısı vardır.

Diğer önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

626 sıra sayılı yasa tasarısının 53 üncü maddesiyle düzenlenen mükerrer 123 üncü madde 3 üncü bendindeki "5 puana" ibaresinin "10 puana" şeklinde değiştirilmesini arz ve talep ederiz.

Nezir Aydın (Sakarya) ve arkadaşları

BAŞKAN – Önergeye Komisyon katılıyor mu efendim?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANI BİLTEKİN ÖZDEMİR (Samsun) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Hükümet?..

MALİYE BAKANI ZEKERİYA TEMİZEL (İstanbul) – Katılmıyoruz efendim.

BAŞKAN – Önergeye Komisyon ve Hükümet katılmamaktadır.

NEZİR AYDIN (Sakarya) – Gerekçe okunsun Sayın Başkan.

BAŞKAN – Gerekçesini okutuyorum:

Gerekçe: Bakanlar Kurulunun vergi oranlarında yapabileceği indirim oranlarının 5 puan yerine 10 puan olması ihtiyaca cevap verme açısından daha isabetli olacaktır.

BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.

Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Madde kabul edilmiştir.

54 üncü maddeyi okutacağım. 54 üncü maddede birtakım geçici maddeler yer almaktadır.

Çerçeve 54 üncü maddeye bağlı geçici 44 üncü maddeyi okutup, işleme alacağız.

MADDE 54 - 193 sayılı Kanuna aşağıdaki geçici maddeler eklenmiştir.

“ Geçici Madde 44 - Götürü usule tabi ticaret erbabından Gelir Vergisi Kanununun bu Kanunla değişik 47 ve 48 inci maddelerinde sayılan basit usule tabi olmanın genel ve özel şartlarını 31/12/1998 tarihi itibariyle taşıyanlar 1/1/1999 tarihinden itibaren basit usule tabi olurlar.

Basit usule tabi mükelleflerin 2000 yılı sonuna kadar, ilgili vergilendirme dönemleri için beyan edecekleri safi kazanç tutarlarının, Gelir Vergisi Kanununun bu Kanunla değişmeden önceki 46 ncı maddesine göre intibak ettirildikleri derecelerin bulundukları yöreler itibariyle belirlenen ve 1998 yılında uygulanacak olan götürü safi kazanç tutarlarının 1999 ve 2000 yıllarında yeniden değerleme oranında artırılan tutarlarını aşması halinde; beyan edilen tutarlar yerine bu tutarlar vergilemeye esas alınır. Bu uygulamada, takvim yılı içinde işe başlayan veya işi bırakan mükelleflerin götürü safi kazancı, işe başlanılan ay hariç tutulmak ve işin bırakıldığı ay tam sayılmak suretiyle hesaplanan tutardır. Bu süre içinde 48 inci maddede yazılı hadler aranmaz. 31/12/2000 tarihinde basit usule tabi olmanın şartlarını topluca taşıyanların kazançları, şartları taşıdıkları sürece takip eden yıllarda da basit usule göre tespit edilir.

Yapılan denetimlerde, bir takvim yılı içinde iki defa belge almadığı veya vermediği tespit edilen mükellefler intibak ettirildikleri derecenin bir üstünden, birinci dereceden vergilendirilenler ise intibak ettirilen derecelere ait safi kazanç tutarları % 50 oranında artırılmak suretiyle bulunan tutar üzerinden vergilendirilirler.”

BAŞKAN – Madde üzerinde Doğru Yol Partisi Grubu adına, Sayın Paçacı; buyurun.

DYP GRUBU ADINA MUSTAFA CİHAN PAÇACI (Elazığ) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; görüşülmekte olan vergi yasa tasarısının 54 üncü maddesinin, geçici 44 üncü maddesiyle ilgili olarak, Doğru Yol Partisi Grubunun görüşlerini arz etmek üzere söz aldım; bu vesileyle, Doğru Yol Partisi ve şahsım adına Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.

Değerli milletvekilleri, bilindiği üzere, Yüce Meclisin görüşülmekte olan tasarının 31 inci maddesini kabulüyle, ticarî kazancın tespitinde götürü usul esası kaldırılarak, yerine basit usul getirilmiştir. Basit usulde ticarî kazanç bir hesap dönemi içerisinde, elde edilen hâsılat ile gelirler ve satılan malların alış bedelleri arasındaki müspet farktır.

Yüce Meclisçe kabul edilen 31 inci maddede, basit usulde vergilendirilen mükelleflerin, faaliyetlerine ilişkin mal alış ve giderleri ile hâsılatlarını gösteren belgeleri ayrı ayrı dosyalarda saklamaları ve bu belgelerin kayıtlarının, mükelleflerin bağlı bulundukları meslek odalarının oluşturdukları bürolarda tutulması öngörülmektedir. İşte, geçici 44 üncü maddede, yapılan bu düzenlemeye ilişkin geçiş hükümlerine yer verilmektedir. Buna göre, götürü usule tabi ticaret erbabından, Gelir Vergisi Kanununun bu kanunla değişik 47 ve 48 inci maddelerinde sayılan basit usule tabi olmanın genel ve özel şartlarını taşıyanlar 1.1.1999 tarihinden itibaren basit usule tabi olacaklardır.

Diğer taraftan, basit usule tabi mükelleflerin 2000 yılı sonuna kadar, ilgili vergilendirme dönemleri için beyan edecekleri safî kazanç tutarlarının, Gelir Vergisi Kanununun bu kanunla değişmeden önceki 46 ncı maddesine göre intibak edildikleri derecelerin, bulundukları yöreler itibariyle belirlenen ve 1998 yılında uygulanacak olan götürü safî kazanç tutarlarının 1999 ve 2000 yıllarında yeniden değerleme oranında artırılan tutarlarını aşması halinde, beyan edilen tutarlar yerine, bu tutarlar vergilemeye esas alınacaktır. Yani, bu esasa tabi olan mükelleflere, yeni düzenlemeye göre fazla vergi çıkarsa, 2000 yılına kadar eski düzenlemeye göre vergini düşük olarak öde denilmekte ve ek bir imkân sağlanmaktadır. Böylece, yeni uygulamanın yerleşmesi ve mükelleflerin buna uyum sağlaması açısından kolaylık sağlanmaktadır; olumludur, destekliyoruz.

Ancak, bu geçici maddenin, son fıkrasıyla, yapılan denetimlerde, bir takvim yılı içinde iki defa belge almadığı veya vermediği tespit edilen mükelleflerin intibak ettirildikleri derecenin bir üstünden, birinci dereceden vergilendirilenlerin ise, intibak ettirilen derecelere ait safî kazanç tutarının yüzde 50 oranında artırılmak suretiyle vergilendirilmesi istenilmektedir.

Her şeyden önce, getirilen bu fıkra, vergi hukukunun tekniğine aykırıdır. Belge düzenlenmemesi halinde hangi müeyyidelerin uygulanacağı, Vergi Usul Kanununda ayrıntılı olarak ele alınmıştır. Usule ilişkin bir müeyyidenin Gelir Vergisi Kanununda ne işi vardır; bir düzenleme yapma gereği varsa, bu, Vergi Usul Kanununun ilgili kısımlarına konulabilir. Kaldı ki, fıkradaki müeyyide, hem ağırdır hem de işlemesi zordur. Örneğin, vatandaşa, 100 bin liralık dondurma, 50 bin liralık sakız için belge düzenlemedin diyerek, intibak ettirildiği dereceyi değiştirecek ölçüde ceza getirmek yanlıştır. Cezanın, işlenen fiille mütenasip olması gerekir.

Ayrıca, bu fıkranın bir başka eksiği daha vardır. Diyelim ki, birinci dereceden vergilendirilen mükellefin cezayı gerektirir fiilini iki defa tespit ettiniz, kazanç tutarlarını da yüzde 50 artırmak suretiyle uyguladınız; bu fıkraya göre başka bir müeyyideniz var mı, yoksa, bundan sonra, mükellefe, istediğin usulsüzlüğü yapabilirsin mi diyeceksiniz?! Üstelik de, bütün bu işlemler tespite bağlanmıştır. Peki, tespitle ilgili işlemlerin doğru olmadığı ortaya çıkarsa ne olacaktır? Davaların da üç beş yılda sonuçlandığını düşünürsek, derecelerle oynandığına göre, bu defa, gereksiz yere alınan Gelir Vergilerinin iadesiyle mi uğraşılacaktır? Hem de, üzerine, mükellefe faiz ödemesi yapılacaktır.

Sıraladığımız bu nedenlerden ötürü, geçici 44 üncü maddenin son fıkrasının madde metninden çıkarılmasının gerekli olduğu kanaatiyle, Yüce Meclise saygılar sunarım. (DYP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Doğru Yol Partisi Grubu adına konuşan Sayın Paçacı'ya teşekkür ediyorum.

Fazilet Partisi Grubu adına konuşmak üzere, Sayın Saffet Benli; buyurun efendim.

FP GRUBU ADINA SAFFET BENLİ (İçel) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; görüşülmekte olan 626 sıra sayılı bazı vergi kanunlarında değişiklik yapılmasını öngören kanun tasarısının 54 üncü maddesiyle 193 sayılı Gelir Vergisi Kanununa eklenen geçici 44 üncü madde üzerinde Fazilet Partisi Grubu adına söz almış bulunuyorum; bu vesileyle, Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.

Değerli milletvekilleri, bu madde, daha önceki maddelerde kaldırılan götürü usulün, basit usule geçirilişinin uygulamasını belirtmektedir.

Geçici madde 44'te "Götürü usule tabi ticaret erbabından Gelir Vergisi Kanununun bu Kanunla değişik 47 ve 48 inci maddelerinde sayılan basit usule tabi olmanın genel ve özel şartlarını 31.12.1998 tarihi itibariyle taşıyanlar 1.1.1999 tarihinden itibare basit usule tabi olurlar" denilmektedir.

Değerli milletvekilleri, basit usulde ticarî kazancın tespiti, madde 46'da açıklanmıştır. Şöyle ki "47 ve 48 inci maddelerde yazılı şartları topluca haiz olanların ticarî kazançları basit usulde tespit olunur .

Basit usulde ticarî kazanç, bir hesap dönemi içinde elde edilen hâsılat ile giderler ve satılan malların alış bedelleri arasındaki müspet farktır. Bu fark yapılan faaliyetle ilgili olarak Vergi Usul Kanunu hükümlerine göre alınması ve verilmesi mecburî olan alış ve giderler ile hâsılatlara ilişkin belgelerde yazılı tutarlara göre hesaplanır. Bu suretle tespit ve beyan olunan kazanç vergi tarhına esas alınır. Bu usulde vergilendirilenler, kazancın tespiti ve Vergi Usul Kanununun defter tutma hükümleri hariç, bildirme, vesikalar, muhafaza, ibraz, diğer ödevler ve ceza hükümleri ile bu Kanun ve diğer kanunlarda yer alan ikinci sınıf tüccarlar hakkındaki hükümlere tabidirler.

Basit usulde vergilendirilen mükellefler, faaliyetlerine ilişkin mal alış ve giderleri ile hâsılatlarını gösteren belgeleri ayrı ayrı dosyalarda saklamak zorundadırlar. Bu belgelerin kayıtları, mükelleflerin bağlı bulundukları meslek odalarının oluşturdukları bürolarda tutulur. Bu bürolarda 13.6.1989 tarihli ve 3568 sayılı Kanuna göre yetki almış yeterli sayıda meslek mensubunun -yani, serbest muhasebeci ve serbest muhasebeci malî müşavirler- çalıştırılması zorunludur. Bu büroların kayıt, tasdik ve vergi dairesine karşı yükümlülükleri ile diğer usuller Maliye Bakanlığınca belirlenir.

Basit usule tabi ticaret erbabından, sahte veya muhteviyatı itibariyle yanıltıcı belge düzenlediği veya kullandığı tespit edilenler, bu hususun kendilerine tebliğ edildiği tarihi takip eden aybaşından itibaren ikinci sınıf tüccarlara ilişkin hükümlere tabi olurlar.

Aynı işte ortak olarak çalışanlar hakkında 47 nci maddede yazılı yıllık kira bedeli ve 48 inci maddede yazılı iş hacmi ölçüleri toplu olarak, diğer şartlar ortakların her biri için ayrı ayrı aranır. Ortaklarından birisi gerçek usule göre Gelir Vergisine tabi bulunan ortaklıklarda, diğer ortakların ticarî kazancı da gerçek usulde tespit olunur. Adi ortaklık halinde çalışanlardan aynı zamanda diğer şahsî bir işle de iştigal edenlerin gerçek veya basit usulden hangisine göre vergilendirileceği, 47 nci maddenin 2 numaralı bendi ile 48 inci maddede yer alan ölçülerden şahsî işine ait olanlara ortaklıklardan hissesine düşen miktarların eklenmesi suretiyle tespit olunur. Şahsî işin mevcut olmaması halinde, muhtelif ortaklıklardaki hisselerin toplanması ile yetinilir.

Basit usule tabi olmanın şartlarından herhangi birini takvim yılı içinde kaybedenler, ertesi takvim yılı başından itibaren gerçek usulde vergilendirilirler. Basit usulün şartlarına haiz olanlardan, bu usulden yararlanmak istemediklerini yazı ile bildirenler, bu talepleri doğrultusunda takip eden aybaşından veya izleyen takvim yılı başından, yeni işe başlayanlar ise işe başlama tarihinden itibaren gerçek usulde vergilendirilirler. Herhangi bir şekilde gerçek usulde vergilendirilecek olanlar ve gerçek usulde vergilendirilen mükellefler, bir daha hiçbir şekilde basit usule dönemezler. Bu kişilerin aynı türden iş yapan eş ve çocukları da bu faaliyetleri nedeniyle basit usulden yararlanamazlar."

Değerli milletvekilleri, basit usule tabi olmanın özel şartlarına bir göz atalım :

"1. Satın aldıkları malları olduğu gibi veya işledikten sonra satanların yıllık alımları tutarının 6 milyar lirayı veya yıllık satışları tutarının 8 milyar lirayı aşmaması,

2. 1 numaralı bentte yazılı olanların dışındaki işlerle uğraşanların bir yıl içinde elde ettikleri gayri safî iş hâsılatının 3 milyar lirayı aşmaması,

3. 1 ve 2 numaralı bentlerde yazılı işlerin birlikte yapılması halinde, yıllık satış tutarı ile iş hâsılatı toplamının 6 milyar lirayı aşmaması,

Tekele tabi maddelerle, damga pulu, millî piyango bileti, akaryakıt, şeker ve bunlar gibi kâr hadleri emsallerine nazaran bariz şekilde düşük olarak tespit edilmiş bulunan emtia için, bu maddenin 1 ve 3 numaralı bentlerinde yazılı hadler yerine ilgili bakanlıkların mütalaası alınmak suretiyle, Maliye Bakanlığınca belirlenecek alım satım hadleri uygulanır."

Şimdi, bir de götürü usule tabi olmanın genel şartları neydi, ona bakalım:

"1. Kendi işinde bilfiil çalışmak veya bulunmak (İşinde yardımcı işçi ve çırak kullanmak, seyahat, hastalık, ihtiyarlık, askerlik, tutukluluk ve hükümlülük gibi zarurî ayrılmalar dolayısıyla geçici olarak bilfiil işinin başında bulunmamak bu şartı bozmaz. Ölüm halinde iş sahibinin dul eşi veya küçük çocuklar, namına işe devam olunduğu takdirde, bunların bilfiil işin başında bulunup bulunmamalarına bakılmaz.)

2. İşyeri mülkiyetinin iş sahibine ait olması halinde emsal kira bedeli, kiralanmış olması halinde yıllık kira bedeli toplamı büyükşehir belediye sınırları içinde 240 milyon lirayı, diğer yerlerde 120 milyon lirayı aşmamak.

3. Ticarî, ziraî veya meslekî faaliyetler dolayısıyla gerçek usulde Gelir Vergisine tabi olmamak.

2 ve 3 numaralı bent hükümleri öteden beri işe devam edenlerde takvim yılı başındaki, yeniden işe başlayanlarda ise işe başlama tarihindeki duruma göre uygulanır."

Değerli milletvekilleri, geçici maddenin diğer kısmında ise, "Basit usule tabi mükelleflerin 2000 yılı sonuna kadar, ilgili vergilendirme dönemleri için beyan edecekleri safi kazanç tutarlarının, Gelir Vergisi Kanununun bu Kanunla değişmeden önceki 46 ncı maddesine göre intibak ettirildikleri derecelerin bulundukları yöreler itibariyle belirlenen ve 1998 yılında uygulanacak olan götürü safî kazanç tutarlarının 1999 ve 2000 yıllarında yeniden değerleme oranında artırılan tutarlarını aşması halinde; beyan edilen tutarlar yerine bu tutarlar vergilemeye esas alınır. Bu uygulamada, takvim yılı içinde işe başlayan veya işi bırakan mükelleflerin götürü safî kazancı, işe başlanılan ay hariç tutulmak veya işin bırakıldığı ay tam sayılmak suretiyle hesaplanan tutardır. Bu süre içinde 48 inci maddede yazılı hadler aranmaz. 31.12.2000 tarihinde basit usule tabi olmanın şartlarını topluca taşıyanların kazançları, şartları taşıdıkları sürece takip eden yıllarda da basit usule göre tespit edilir.

Yapılan denetimlerde, bir takvim yılı içinde iki defa belge almadığı veya vermediği tespit edilen mükellefler, intibak ettirildikleri derecenin bir üstünden, birinci dereceden vergilendirilenler ise intibak ettirilen derecelere ait safi kazanç tutarları yüzde 50 oranında artırılmak suretiyle bulunan tutar üzerinden vergilendirilirler" denilmektedir.

Değerli milletvekilleri, bu maddeyi olumlu buluyoruz. Bir geçiş dönemidir. Memleketimize hayırlı olmasını diliyorum.

Hepinize saygılar sunuyorum. (FP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Fazilet Partisi Grubu adına konuşan Sayın Benli'ye teşekkür ediyorum.

Şimdi, kişisel sözlere geçiyoruz.

Sayın Aslan Polat?..

ASLAN POLAT (Erzurum) – Söz hakkımı Cevat Beye devrediyorum.

BAŞKAN – Olmaz efendim; Cevat Beyin söz talebi yok bu maddede.

CEVAT AYHAN (Sakarya) – Var.

BAŞKAN – Şimdi mi talep ediyorsunuz?

CEVAT AYHAN (Sakarya) – Şimdi verirseniz şimdi, sonra verirseniz sonra; fark etmez.

BAŞKAN – Tamam efendim. Aslan Polat Bey, söz hakkını, listenin en sonuna eklemiş olduğumuz Sayın Ayhan'a devrettiler.

Buyurun Sayın Ayhan.

CEVAT AYHAN (Sakarya) – Muhterem Başkan, muhterem üyeler; 626 sıra sayılı vergi kanunu tasarısının çerçeve 54 üncü maddeyle düzenlenen geçici 44 üncü maddesi üzerinde söz almış bulunmaktayım.

Geçici 44 üncü madde, basit usule tabi olmanın şartlarını düzenlemektedir. 31.12.1998'de basit usule tabi olmanın genel ve özel şartlarını taşıyanların 1.1.1999'dan sonra basit usule tabi olacakları " hükmü getirilmektedir. Basit usule tabi mükelleflerin beyan ettikleri safî kazançlarını, 46 ncı maddede belirtilen -ki, 46 ncı maddeyi eski haliyle hatırlarsanız, mükelleflerin,götürü usulde, 1'den 5'e kadar intibak ettirildikleri dereceler var- 1'den başlayarak devam eden dereceler halinde, bulundukları yere göre, büyük şehirler ile geri kalmış bölgeler ve normal bölgeler olarak iki grup halinde mütalaa etmek lazım; büyük şehirler ve onun dışındaki bölgeler. Bu bölgelerle ilgili basit usule tabi olanın kazancı tespit edilirken, asgari ücretin yıllık brüt tutarı alınıyor ve bu, belli katsayılarla çarpılıyor. Katsayılar, her dereceye göre, yüzde 15 ile yüzde 140 arasında değişmektedir. Ayrıca, biraz evvel arz ettiğim, bulunduğu yere göre -büyük şehir veya onun dışında veya geri kalmış bölge olma durumuna göre- bulunan rakamlar, yine, yüzde 25 ile yüzde 270 arasında bir oranla çarpılarak değer bulunuyor. Şimdi, bu sisteme göre belirlenen ve 1998'de uygulanacak olan miktara, yeniden değerleme katsayısı uygulanarak bulunacak değerler, 1999 ve 2000 yılında, basit usule tabi mükelleflerin beyan ettikleri safî kazançlarla mukayese ediliyor. Eğer, beyan ettikleri kazançlar -basit usule göre, yeni getirilen- biraz evvel bahsettiğim, yeniden değerlendirme değerlerinden büyük çıkarsa -yani, 1998'de götürü sisteme göre bulunmuş değerler-bulunduğu bölge, şehir -neyse- ve derecesine göre katsayılarla çarpılarak bulunan değerle mukayese ediliyor. Basit usule tabi mükelleflerin beyan ettikleri safî kazanç, 46 ncı maddeye göre bulunan değerden büyük olursa, yeniden değerlendirme esas alınarak, mükellef, buna göre vergisini ödemektedir. Bu süre, 1999 ve 2000 yılı için, 48 inci madde hadleri aranmayarak -yani, özel şartlardır bu basit usulde- basit usulde uygulanmaktadır. Bir takvim yılı içinde iki defa belge almadığı veya vermediği tespit edilen mükelleflere, bir üst dereceden vergi mükellefi olarak vergi tarh edilmekte veya 1 inci derecedekiler de, yüzde 50 safî kazanç artışıyla vergilendirilmektedir. Bu ceza, biraz ağır olmaktadır; çünkü, yeni bir sistem getirilmekte. Belge almadı, vermedi; buna belli cezalar uygulayalım; ama, birdenbire bir üst dereceye geçirmek veya birinci derecede ise safî kazancını yüzde 50 artırarak uygulamak, mükellefe ağır gelebilir. Yeni bir düzene geçiyoruz.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

CEVAT AYHAN (Devamla) – Bunu, ileride birçok şikâyetlere sebep olmasın diye burada hatırlatmak istedim.

Teşekkür ederim, hürmetlerimi arz ederim. (FP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Sayın Ayhan'a teşekkür ederim.

Sayın Emin Kul söz hakkından vazgeçtiler; onun için, söz sırası Sayın Beyreli'ye geldi.

Sayın Ali Rahmi Beyreli, buyurun efendim. (DSP sıralarından alkışlar)

ALİ RAHMİ BEYRELİ (Bursa) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygılarımla selamlarım.

Bu maddeyle, basit usule geçişi düzenleyen daha önce kabul ettiğimiz maddenin uygulaması, uygulama tarihleri belirleniyor ve dolayısıyla, bu da, bu yasa tasarısının bir diğer önemli maddesi.

Buna göre, basit usul, 1.1.1999'da başlayacak; ancak, 2000 yılı sonuna kadar, götürü usule tabi vergi mükellefleri, bugün ödediklerinin bir kuruş fazlasını dahi ödemeyecekler, bugünkü matrahları aynen devam edecek. Dolayısıyla, burada, bir geçiş süresi, mükelleflerin sisteme alışmaları için bir süre tanınmakta; ancak, yine, bir belge düzenine hazırlıklı olmaları, belge düzenine uymaları kendilerinden istenmekte. Aldıklarını belgeleyecekler, sattıklarını belgeleyecekler ve bunları, meslek odalarında, tutabiliyorlarsa kendileri tasnifleyecekler ve gerekli görüldüğü takdirde de, Maliye memurlarına ibraz edecekler; satış tutarları ne olursa olsun, alış tutarları ne olursa olsun, alış ile satışları ne olursa olsun, hiç, bugünkü ödediklerinden fazla ödemeyecekler.

Dolayısıyla, bu düzenleme, esnafımıza, bugünkü götürü usule tabi mükelleflerimize hayırlı bir düzenlemedir. Ben, kendilerine ve ulusumuza hayırlı olsun diyor, saygılar sunuyorum. (DSP ve ANAP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Sayın Beyreli'ye teşekkür ediyorum.

Madde üzerindeki görüşmeler tamamlanmıştır.

MİKAİL KORKMAZ (Kırıkkale) – Maddeyle ilgili soru soracağım Sayın Başkan.

BAŞKAN – Sayın Korkmaz'dan başka soru sormak isteyen arkadaşımız var mı efendim? Yok.

Buyurun Sayın Korkmaz.

MİKAİL KORKMAZ (Kırıkkale) – Sayın Bakanım, temmuz ayında bütün gözler sizde; ya alkışlanacaksınız veyahut da vatandaşın elleri böğründe kalacak; inşallah, alkışlanırsınız. Bugün basından okuduğumuza göre, emeklilerin temmuz maaşları gelecek aya sarkacak diye bir durum var. Doğruysa, bunun sebebini öğrenmek istiyorum.

BAŞKAN – Teşekkür ederim.

Buyurun Sayın Bakan.

MALİYE BAKANI ZEKERİYA TEMİZEL (İstanbul) – Sayın Başkan, konuyla ilgili değil; ama, yanıt vereyim.

Emeklilerin veya çalışanların, memur maaş zammı, kesin olarak, zamanında ödenecektir; geriye sarkma diye bir olay asla olmayacaktır. Yalnız, Sayın Başkan...

BAŞKAN – Teşekür ederim Sayın Bakan.

ASLAN POLAT (Erzurum) – Bir soru da ben sormak istiyorum Sayın Başkan.

BAŞKAN – Maddeyle ilgili 21 önerge bulunmaktadır...

ASLAN POLAT (Erzurum) – Geçtiniz mi?..

BAŞKAN – Öbür maddede... Ben, başka soru soracak var mı diye beyanda bulundum ve o esnada, tek bir arkadaşımızı tespit edebildim.

21 değişiklik önergesi verilmiştir. İçtüzük gereğince bunlardan 12'sini işleme alabiliyoruz. Şimdi, önergeleri, geliş sırasına göre okutup, aykırılık derecesine göre işleme koyacağım:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan kanun tasarısının 54 üncü maddesi ile 193 sayılı Kanuna eklenen geçici 44 üncü maddenin birinci fıkrasından sonra gelmek üzere aşağıdaki fıkraların eklenmesini ve ikinci fıkrasında yer alan “...2000 yılı...” ibaresinin “...2001 yılı...”, “...1999 ve 2000 yıllarında...” ibaresinin “...1999, 2000 ve 2001 yıllarında...”, “...31.12.2000 tarihinde...” ibaresinin “...31.12.2001 tarihinde..." olarak değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

“Götürü usulde vergilendirilmekte iken 1.1.1999 tarihinden itibaren basit usulde vergilendirilme kapsamına alınan mükellefler, bu tarih itibariyle mevcut mallarını alış bedelleriyle, bu bedel bilinmiyorsa kendileri tarafından tespit edilecek rayiç bedelleriyle değerlemeye tabi tutarlar.

1.1.1999-31.12.2003 tarihleri arasındaki kazançlara uygulanmak üzere, münhasıran belediye teşkilatı bulunmayan köylerde (belediyelerin mücavir alan sınırları hariç) işyerlerinde faaliyet gösteren ve basit usulde vergilendirilen mükelleflerin 103 üncü maddede yazılı tarifenin birinci gelir diliminin yarısını aşmayan kazançları için beyanname verilmez."

Mustafa Güven Karahan Yalçın Gürtan Halil Çalık

Balıkesir Samsun Kocaeli

Ayhan Gürel İ. Yavuz Bildik

Samsun Adana

BAŞKAN – Diğer önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan kanun tasarısının 54 üncü maddesi içerisinde düzenlenen geçici 44 üncü maddesinin birinci fıkrasında yer alan "...basit usule tabi olurlar." ibaresinin "...basit usulde vergilendirilirler." şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

Yusuf Selahattin Beyribey Mustafa Güven Karahan Avni Kabaoğlu

Kars Balıkesir Rize

Bülent Akarcalı Ahmet Kabil

İstanbul Rize

BAŞKAN – Diğer bir önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan kanun tasarısının 54 üncü maddesi içerisinde düzenlenen geçici 44 üncü maddesinin birinci fıkrasında yer alan "...maddelerinde sayılan basit..." ibaresinin " ...maddelerinde yer alan basit..." şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

Yusuf Selahattin Beyribey Mustafa Güven Karahan Avni Kabaoğlu

Kars Balıkesir Rize

Bülent Akarcalı Ahmet Kabil

İstanbul Rize

BAŞKAN – Sıradaki diğer önergeyi okutuyorum :

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan kanun tasarısının 54 üncü maddesi içerisinde düzenlenen geçici 44 üncü maddesinin birinci fıkrasında yer alan "...tarihinden itibaren basit..." ibaresinin "...tarihi itibariyle basit..." şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

Yusuf Selahattin Beyribey Mustafa Güven Karahan H. Avni Kabaoğlu

Kars Balıkesir Rize

Bülent Akarcalı Ahmet Kabil

İstanbul Rize

BAŞKAN – Diğer önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan kanun kanun tasarısının 54 üncü maddesi içerisinde düzenlenen geçici 44 üncü maddesinin ikinci fıkrasında yer alan "...yöreler itibariyle belirlenen..." ibaresinin "... yörelere göre belirlenmiş olan..." şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

Metin Bostancıoğlu İhsan Çabuk Fevzi Aytekin

Sinop Ordu Tekirdağ

Mustafa İlimen Adil Aşırım

Edirne Iğdır

BAŞKAN – Diğer önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan kanun kanun tasarısının 54 üncü maddesi içerisinde düzenlenen geçici 44 üncü maddesinin ikinci fıkrasında yer alan "...bu tutarlar vergilemeye esas alınır." ibaresinin "... bu hadler vergilendirmeye esas alınır." şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

Metin Bostancıoğlu İhsan Çabuk Fevzi Aytekin

Sinop Ordu Tekirdağ

Mustafa İlimen Adil Aşırım

Edirne Iğdır

BAŞKAN – Diğer önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan kanun kanun tasarısının 54 üncü maddesi içerisinde düzenlenen geçici 44 üncü maddesinin ikinci fıkrasında yer alan "...yeniden değerleme oranında artırılan tutarlarını aşması halinde;..." ibaresinin "... yeniden değerleme oranında artırılan hadlerini aşması durumunda;..." şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

Metin Bostancıoğlu İhsan Çabuk Fevzi Aytekin

Sinop Ordu Tekirdağ

Mustafa İlimen Adil Aşırım

Edirne Iğdır

BAŞKAN – Diğer önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan kanun kanun tasarısının 54 üncü maddesi içerisinde düzenlenen geçici 44 üncü maddesinin ikinci fıkrasında yer alan "Basit usule tabi mükelleflerin..." ibaresinin "Basit usulde vergilendirilen mükelleflerin..." şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

Metin Bostancıoğlu İhsan Çabuk Fevzi Aytekin

Sinop Ordu Tekirdağ

Mustafa İlimen Adil Aşırım

Edirne Iğdır

BAŞKAN – Diğer bir önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan kanun tasarısının 54 üncü maddesi içerisinde düzenlenen geçici 44 üncü maddesinin üçüncü fıkrasında yer alan "Yapılan denetimlerde, bir takvim yılı içinde iki defa belge almadığı veya vermediği..." ibaresinin "Bir takvim yılı içinde, iki defa belge almadığı veya vermediği yapılan denetimlerde..." şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

Yusuf Selahattin Beyribey Mustafa Güven Karahan H. Avni Kabaoğlu

Kars Balıkesir Rize

Bülent Akarcalı Ahmet Kabil

İstanbul Rize

BAŞKAN – Sıradaki diğer önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan kanun tasarısının 54 üncü maddesi içerisinde düzenlenen geçici 44 üncü maddesinin üçüncü fıkrasında yer alan "... intibak ettirilen derecelere ait..." ibaresinin "...bu dereceye ait..." şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

Yusuf Selahattin Beyribey Mustafa Güven Karahan H. Avni Kabaoğlu

Kars Balıkesir Rize

Bülent Akarcalı Ahmet Kabil

İstanbul Rize

BAŞKAN – Sıradaki diğer önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan kanun tasarısının 54 üncü maddesi içerisinde düzenlenen geçici 44 üncü maddesinin üçüncü fıkrasında yer alan "... vermediği tespit edilen mükellefler..." ibaresinin "... vermediği belirlenen mükellefler..." şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

Yusuf Selahattin Beyribey Mustafa Güven Karahan H. Avni Kabaoğlu

Kars Balıkesir Rize

Bülent Akarcalı Ahmet Kabil

İstanbul Rize

BAŞKAN – Son önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan kanun tasarısının 54 üncü maddesi içerisinde düzenlenen geçici 44 üncü maddesinin üçüncü fıkrasında yer alan "... bir üstünden..." ibaresinin "... bir üst dereceden..." şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

Yusuf Selahattin Beyribey Mustafa Güven Karahan H. Avni Kabaoğlu

Kars Balıkesir Rize

Bülent Akarcalı Ahmet Kabil

İstanbul Rize

BAŞKAN – Önergelerin okunması tamamlanmıştır; madde metnine en aykırı önergeden itibaren işleme alıyorum.

Şimdi, en aykırı önergeyi tekrar okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan kanun tasarısının 54 üncü maddesi ile 193 sayılı Kanuna eklenen geçici 44 üncü maddenin birinci fıkrasından sonra gelmek üzere aşağıdaki fıkraların eklenmesini ve ikinci fıkrasında yer alan "...2000 yılı..." ibaresinin "...2001 yılı...","...1999 ve 2000 yıllarında..." ibaresinin "...1999, 2000 ve 2001 yıllarında...","31.12.2000 tarihinde..." ibaresinin "31.12.2001 tarihinde..." olarak değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

"Götürü usulde vergilendirilmekte iken 1.1.1999 tarihinden itibaren basit usulde vergilendirilme kapsamına alınan mükellefler, bu tarih itibariyle mevcut mallarını alış bedelleri ile, bu bedel bilinmiyorsa kendileri tarafından tespit edilecek rayiç bedelleri ile değerlemeye tabi tutarlar.

1.1.1999-31.12.2003 tarihleri arasındaki kazançlara uygulanmak üzere, münhasıran belediye teşkilatı bulunmayan köylerde (belediyelerin mücavir alan sınırları hariç) işyerlerinde faaliyet gösteren ve basit usulde vergilendirilen mükelleflerin 103 üncü maddede yazılı tarifenin birinci gelir diliminin yarısını aşmayan kazançları için beyanname verilmez."

Mustafa Güven Karahan (Balıkesir) ve arkadaşları

BAŞKAN – Önergeye Komisyon katılıyor mu efendim?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANI BİLTEKİN ÖZDEMİR (Samsun) – Uygun görüşle Genel Kurulun takdirlerine sunuyoruz efendim.

BAŞKAN – Sayın Bakan?..

MALİYE BAKANI ZEKERİYA TEMİZEL (İstanbul) – Katılıyoruz Sayın Başkanım.

BAŞKAN – Önergeye, Komisyon ve Hükümet katılmaktadır.

III. – YOKLAMA

BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza sunacağım; ancak, oylamadan önce, toplantı yetersayısı bulunmadığı iddiasıyla yoklama talebinde bulunulmuştur.

HALİT DUMANKAYA (İstanbul)– Vallahi ayıp!..

MEHMET BEDRİ İNCETAHTACI (Gaziantep) – Niye ayıp!..

BAŞKAN –Değerli arkadaşlarım, karşılıklı konuşmayalım.

LÜTFÜ ESENGÜN (Erzurum) – Sayın Başkan, ayıbı bize o öğretecek değil; kendi yaptığı ayıp.

BAŞKAN – Tamam efendim, karşılıklı konuşmayalım.

LÜTFÜ ESENGÜN (Erzurum) – Terbiyesiz herif!...

BAŞKAN – Şimdi, yoklama talebini okutacağım ve yoklama talebinde bulunan arkadaşların Genel Kurul Salonunda hazır bulunup bulunmadıklarını tespit edeceğim.

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Toplantı yetersayısı bulunmadığından, ilk oylamada yoklama yapılmasını arz ve talep ederiz.

Mehmet Bedri İncetahtacı?.. Burada

Kahraman Emmioğlu?.. Burada

Abdullah Örnek?.. Burada

Murtaza Özkanlı?.. Burada

Abdullah Arslan?.. Burada

Hasan Öz?.. Burada

Ömer Faruk Ekinci?.. Burada

İsmail İlhan Sungur?.. Burada

Memduh Büyükkılıç?.. Burada

Bekir Sobacı?.. Burada

Sıtkı Cengil?.. Burada

Saffet Benli?.. Burada

Osman Yumakoğulları?.. Burada

Cevat Ayhan?.. Burada

İsmail Özgün?.. Burada

Zülfikar Gazi?.. Burada

Aslan Polat?.. Burada

Hüseyin Yıldız?.. Burada

Mikail Korkmaz?.. Burada

İsmail Coşar?.. Burada

Mehmet Altan Karapaşaoğlu?.. Burada

Yoklama yapılacaktır.

Bildiğiniz gibi, yoklama isteminde bulunan arkadaşlarımız, yoklama sonuna kadar Genel Kurul Salonunda iddialarını takip ediyorlar.

CEVAT AYHAN (Sakarya) – Sayın Başkan, ismi okunan salondan çıkamayacak mı?

LÜTFÜ ESENGÜN (Erzurum) – Hiçbir yerde yeri yok bunun.

BAŞKAN – Hayır efendim, bu tarzda uygulanıyor. Eğer, yoklama isteyenlerin sayısı İçtüzükteki sayının altına düşerse, yoklama işlemine devam etmiyoruz; böyle bir uygulama başlamış.

LÜTFÜ ESENGÜN (Erzurum) – Keyfî bir uygulama Sayın Başkan.

CEVAT AYHAN (Sakarya) – Geçen hafta, bundan önceki Başkanvekili farklı uyguladı.

BAŞKAN – Sabırlı olacaksınız, benim sizden istediğim fazla bir şey yok; 20 dakikalık bir sabır rica ediyorum.

CEVAT AYHAN (Sakarya) – Sayın Başkan, her başkanvekilinin ayrı bir usul ittihaz etmemesi lazım.

(Yoklama yapıldı)

ASLAN POLAT (Erzurum) – Sayın Başkanım, madem biz burada bekliyoruz, sonradan gelip pusula verenler de burada mı; onları da kontrol edebilir miyiz?

BAŞKAN – Buraya gelmiş olduklarını belirtecek arkadaşlarımız.

ASLAN POLAT (Erzurum) – Kâğıt gönderenleri de kontrol etsek; burada bekliyorlar mı, yoksa kâğıt verip gittiler mi?

BAŞKAN – Bakarız... O konuda endişemiz olursa, bakarız tabiî.

ASLAN POLAT (Erzurum) – Bizim var; sizin olmayabilir de.

BAŞKAN – Sayın Meclis Başkanı oturuma katılınca, otomatikman çoğunluk olur.

YILMAZ KARAKOYUNLU (İstanbul) – Sayın Başkan, Sayın Meclis Başkanımıza, Meclisi teşrif ettiği için teşekkür ederim; tam 100 oturumdur teşrif etmemişti. Fevkaladeliği var; zabıtlara geçsin.

BAŞKAN – Zaten 100 üncü olsun diye bekliyordu Sayın Başkan.

TARIM VE KÖYİŞLERİ BAKANI MUSTAFA RÜŞTÜ TAŞAR (Gaziantep) – Sayın Başkan buraya gelmişken, şu yeni salonu açmasını bekliyoruz kendisinden. (ANAP ve DSP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Bütün dileklerinizi Sayın Başkana doğrudan iletebilirsiniz.

Toplantı yetersayısı vardır; görüşmelere kaldığımız yerden devam ediyoruz.

V. – KANUN TASARI VE TEKLİFLERİYLE KOMİSYONLARDAN

GELEN DİĞER İŞLER (Devam)

5. —Vergi Usul Kanunu, Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun, Gelir Vergisi Kanunu, Kurumlar Vergisi Kanunu, Katma Değer Vergisi Kanunu, Gider Vergileri Kanunu, Emlak Vergisi Kanunu, Veraset ve İntikal Vergisi Kanunu, Motorlu Taşıtlar Vergisi Kanunu, Damga Vergisi Kanunu, Harçlar Kanunu ve Belediye Gelirleri Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Tasarısı ile Konya Milletvekili Ahmet Alkan’ın, İstanbul Milletvekili Emin Kul’un, Kahramanmaraş Milletvekili Hasan Dikici ve 30 Arkadaşının, Balıkesir Milletvekili İsmail Özgün’ün, İstanbul Milletvekili Mustafa Baş ve 30 Arkadaşının, Trabzon Milletvekili Kemalettin Göktaş ve 33 Arkadaşının, Konya Milletvekili Necmettin Erbakan ve 40 Arkadaşının, Konya Milletvekili Necmettin Erbakan ve 30 Arkadaşının, Kütahya Milletvekili Mehmet Korkmaz’ın, Balıkesir Milletvekili İsmail Özgün ve 40 Arkadaşının, Konya Milletvekili Veysel Candan’ın, Balıkesir Milletvekili İ. Önder Kırlı’nın, Adana Milletvekili Arif Sezer’in, Ağrı Milletvekili M. Sıddık Altay’ın, Bayburt Milletvekili Suat Pamukçu’nun, İstanbul Milletvekili Cefi Kamhi’nin, Samsun Milletvekili Murat Karayalçın’ın, Bursa Milletvekili Turhan Tayan’ın,Erzurum Milletvekili İsmail Köse’nin, İstanbul Milletvekili Ercan Karakaş ve 6 Arkadaşının, Erzincan Milletvekili Naci Terzi’nin,Demokrat Türkiye Partisi Grup Başkanı Van Milletvekili Mahmut Yılbaş, Grup Başkanvekilleri İstanbul Milletvekili Metin Işık, Mardin Milletvekili Muzaffer Arıkan ve 6 Arkadaşının, Benzer Mahiyetteki Kanun Teklifleri ve Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (1/708, 2/72, 2/73, 2/75, 2/129, 2/154, 2/166, 2/182, 2/191, 2/194, 2/221, 2/270, 2/287, 2/293, 2/323, 2/369, 2/420, 2/459, 2/493, 2/884, 2/959, 2/960, 2/1015, 2/1019, 2/1070) (S. Sayısı :626) (Devam)

BAŞKAN – Sayın Güven Karahan ve arkadaşlarının önergesine Hükümet katılıyordu, Komisyon uygun görüşle takdire sunuyordu.

Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmiştir.

Diğer önergeyi okutacağım.

MUSTAFA GÜVEN KARAHAN (Balıkesir) – Önergelerdeki imzalarımızı geri çekiyoruz.

BAŞKAN – Önergelerin sahipleri imzalarını geri aldılar. Sayın Karahan'ın imzası bulunan 7 önergeyi işlemden kaldırdık.

Şimdi, 4 önerge kaldı; onları işleme alacağım.

MUSTAFA İLİMEN (Edirne) – İmzalarımızı geri çekiyoruz.

BAŞKAN – Diğer 4 önerge de işlemden kaldırılmıştır.

Çerçeve 54 üncü madde içinde bulunan geçici 44 üncü maddeyi, Genel Kurulun biraz önce kabul ettiği önerge doğrultusunda oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

Geçici 45 inci maddeyi okutuyorum:

“Geçici Madde 45- Gelir Vergisi Kanununun bu Kanunla değişmeden önceki 53 üncü maddesi hükmü gereğince götürü gider veya gerçek kazanç usulüne göre vergilendirilen zirai kazanç mükellefleri, 31/12/1997 tarihi itibariyle bu Kanunun 54 üncü maddesinde yazılı ölçüleri aşmamaları halinde, 01/01/1998 tarihinden itibaren zirai mahsülleri ve hizmetlerinin satış bedeli üzerinden yapılan tevkifat suretiyle vergilendirilirler.”

BAŞKAN – Madde üzerinde ilk söz, Fazilet Partisi Grubu adına, Sayın Cevat Ayhan'ın; buyurun. (FP sıralarından alkışlar)

FP GRUBU ADINA CEVAT AYHAN (Sakarya) – Muhterem Başkan, muhterem üyeler; 626 sıra sayılı muhtelif vergi kanunlarında değişiklik yapan kanun tasarısının çerçeve 54 üncü maddesinin geçici 45 inci maddesinde Fazilet Partisi Grubu adına söz almış bulunmaktayım.

Bu madde, Gelir Vergisi Kanununun halen meri olan 53 üncü maddesi hükmü mucibince, götürü gider veya gerçek kazanç usulüne göre vergilendirilen ziraî kazanç mükellefleriyle ilgili bir maddedir. Bu mükellefler, 31.12.1997 tarihi itibariyle, bu kanunun; yani, Gelir Vergisi Kanununun 54 üncü maddesinde yazılı ölçüleri aşmamaları halinde 1.1.1998 tarihinden itibaren ziraî mahsulleri ve hizmetlerinin satış bedeli üzerinden yapılan tevkifat suretiyle vergilendirilir; getirilen hüküm budur.

Şöyle dönüp hatırlarsak, halen meri olan 193 sayılı Gelir Vergisi Kanununun 53 üncü maddesinde, ziraî kazancın tespit şekilleri tarif edilmektedir. Burada, bildiğiniz gibi, halen 1998 yılı için 864 milyon ve altında ziraî kazancı olanlar, muafiyetten faydalanmakta; 864 milyon ilâ 1 milyar 728 milyon arasında ziraî kazancı olanlar, götürü usulde -ki, o, tasarı kanunlaştığı takdirde basit usule çevrilmektedir- vergilendirilmektedir. Bu miktardan, yani 1 milyar 728 milyondan fazla kazancı olanlar da gerçek usulde vergilendirilmektedir, defter tutmaktadır. Tabiî, burada, meri olan madde hükmüne göre, aile fertlerinin ziraî gelirleri, toplu olarak satış tutarında değerlendirilmektedir. Ortaklık varsa, bütün ortakların gelirleri de, yine toplu olarak satış tutarında değerlendirilmektedir.

Yeni işe başlayan veya muafiyetten mükellefiyete geçenler, başladıkları veya hal değişikliği olan yılda götürü usulden basit usule geçmektedirler. Maddenin hükümlerine göre, götürü, yani basit usule tabi çiftçiler, müteakip yıl; yeni işe başlayanlar, başlama tarihinde gerçek usule geçebilirler; iki yıl geçmeden de bu usulden geri dönemezler, çıkamazlar. Bunlar, meri olan 53 üncü maddedeki hükümlerdir.

Yine, meri olan 54 üncü maddede de götürü gider usulü tarif edilmekte; getirilen hüküm ona atıfta bulunuyor, onun için arz ediyorum. Zira "31/12/1997 tarihi itibariyle bu Kanunun 54 üncü maddesinde yazılı ölçüleri aşmamaları halinde, 01/01/1998 tarihinden itibaren ziraî mahsulleri ve hizmetlerinin satış bedeli üzerinden yapılan tevkifat suretiyle vergilendirilirler" denilmektedir.

Meri olan 54 üncü madde, tabiî, bu tasarıyla çok değiştirilmiş bulunmaktadır; ancak, meri olanda götürü gider usulü, tasarıda işletme büyüklüğü esasına dönüştürülmüştür. Meri olanda safi kazancın tespiti, götürü gider usulünde hâsılatın tespiti gibi birtakım düzenlemeler var; bunlara girmiyorum. Zira, yeni getirilen hüküm, işletme büyüklüğü esasıdır. İşletme büyüklüğü esasına da baktığınız zaman, işletme büyüklüğü esasında meyvelerde meyve ağacı sayısı; hububatta dönüm ölçüleri; balıkçılıkta tekne boyu veya ağın atıldığı saha gibi çeşitli ölçüler verilmektedir. Buna göre yeni bir düzenleme yapılmaktadır.

Burada, tabiî, bazı mahsuller için bu var. Bunu maliyeciler dikkate alırlar. Nasıl uygulanıyor bilmiyorum. Mesela, fındıkta, burada tespit edilen ölçü var. Ölçü, makul bir ölçüdür; ancak, bazı yıl fındık sıfır verir. Ben, fındık bölgesinin milletvekili olduğum için, Karadeniz Bölgesi, aşağı yukarı, hep fındık üreten, fındık yetiştiren müstahsilin bulduğu bir bölgedir. Bazı illerde ise fındık tek mahuldür çiftçinin geliri olarak, Ordu'da, Giresun'da tek mahsuldür. Bu mahsul olan yerlerde bazı yıl fındık hiç vermez, sıfır yılıdır, bazı yıl da bol verir; yani, 10 ton da alırsınız; sebebini bilmiyoruz, ziraatçılar da bunun sebebini keşfetmiş ve düzeltme yoluna girmiş değil. Bilemiyoruz, nedir; ama, fındıkta, bu, yaşadığımız bir hadisedir "var yıl, yok yıl" diye tarif edilir. Diğer mahsullerde de varsa -bilhassa, meyvelerde, kabuklularda, diğerlerinde söylüyorum bunu- maliye bu usulde vergi tarh ederken bunu, burada, nasıl dikkate alır; bu, üzerinde düşünülmesi gereken bir husus; çünkü, daha önceki düzenlemede, satış üzerinden, hâsılat üzerinden bir safî kazanç buluyorsunuz ve ona vergi tarh ediyorsunuz. Şimdi ise, ağaç sayısını esas alıyorsunuz, dönümü esas alıyorsunuz, yeni bir kıstas getiriyorsunuz. Burada, bir fındık tarlasının dönümünden 100 kilo alınsa; 200 dönüm var, 20 ton fındık alınır. 20 ton fındık bugünkü parayla aşağı yukarı 10 milyar liradır; yani, 20 ton fındık, tonunu 500 milyona alsanız -ki, yanlış hatırlamıyorsam, kilosu 400-500 bin lira civarındadır- 10 milyar lira yapar. Siz, şimdi, 10 milyar liraya göre buna vergi tarh ederseniz, yok yılındaysa, bu adam, yıkılır, mahvolur, perişan olur. Yani, ileride sonu gelmeyen ihtilaflar, itirazlar, şikâyetler ayyuka çıkar diye, bunu, burada, hatırlatmakta fayda görüyorum. Maliyenin, yok yılı, var yılı için bir tedbiri var mıdır; yoksa, burada, bir hüküm getirir mi; yani, mahallin ziraat odasından veya köyden bir beyanı esas alan... Bu, hakikaten, yaşadığımız olaydır; benim yakınen bildiğim bir hadisedir; bunu beyan etmekte fayda görüyorum.

Tabiî, hububatta da, burada, verilen değerler Türkiye'nin bölgelerine göre çok fark eder. Siz, Adana'da,hububatta 200 kilo alabilirsiniz 300 kilo alabilirsiniz, mısır da 1 ton alabilirsiniz; ama, Sıvas'a gittiğiniz zaman 50 kilo, 80 kilo alırsınız, Erzurum'a gittiğiniz zaman çok daha az alırsınız; yani, bu, hububatta ve diğer mahsullerde de var. Yer yer verimin bire on fark ettiği, çok fark ettiği yerler var. Buralarda masrafını kurtarmaz; yani, dönüm bir şey ifade etmeyebilir.

Tekrar ediyorum, var yılı yok yılı ve verimin çok düşük olduğu yerlerde bunu düzenleyen neler olacaktır; Muhterem Bakanımız, burada, konuşmamızdan sonra, maddenin oylamasına geçilmeden, bir bilgi lütfederlerse veya bir düzeltme ihtiyacı varsa, bunu dikkate almakta fayda vardır diye arz edeyim dedim.

Hepinize hürmetlerimi arz ederim. (FP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Ayhan.

Doğru Yol Partisi Grubu adına, Sayın İlyas Yılmazyıldız buyurun. (DYP sıralarından alkışlar)

DYP GRUBU ADINA İLYAS YILMAZYILDIZ (Balıkesir) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; görüşülmekte olan vergi yasa tasarısının 54 üncü maddesinin geçici 45 inci maddesi hakkında, Doğru Yol Partisi Grubu adına söz almış bulunmaktayım; hepinizi, saygıyla selamlıyorum.

Bilindiği üzere, Gelir Vergisi Kanununun ziraî kazançlardaki vergilemeye ilişkin hükümleri değiştirilerek yeni bir düzenleme yapılmıştır. Değişikliklerin gerekçesi olarak, çiftçilerin vergiye tabi olup olmayacaklarının, vergiye tabi olacaklarsa kazancın tespit yönteminin satış tutarlarının esas alınarak belirlenmesinin, çiftçilerin yaptıkları satışlar için belge almamaya ve hâsılatlarını saklamasına, dolayısıyla, ticarî ve sınaî kesime intikal eden ürünlerin kayıtdışı ekonomiye yol açtığı ileri sürülmüştür.

Yapılan düzenlemeye göre, çiftçilerin elde ettikleri ziraî kazançlar, hâsılatları üzerinden tevkifat yapılmak suretiyle vergilendirilecektir. Yeniden belirlenen işletme büyüklüğünü aşan çiftçiler ile bir biçerdövere veya ikiden fazla traktöre sahip olan çiftçilerin kazançları, ziraî işletme veya bilanço esasına göre gerçek usulde vergilendirilecektir.

Gerçek usulde vergilendirilmeyen mükelleflerin tevkifat yoluyla ödedikleri vergiler, nihaî vergileme olacaktır; yani, bunlar, ayrıca beyanname vermeyeceklerdir. Yeni düzenlemeye göre, ziraî kazancın tespitinde götürü gider usulü de kaldırılmaktadır. İşte, geçici 45 inci maddede, yapılan bu düzenlemeye ilişkin geçiş hükümlerine yer verilmektedir.

Her şeyden önce şunu söylemek gerekir, kayıtdışı ekonomiyi önlüyoruz diye yapılan bu değişiklikler, fiiliyatta çok fazla bir anlam ifade etmeyeceği gibi, kayıtdışılığı artıracak unsurları da ihtiva etmektedir. Tevkifat usulüne göre vergiye tabi tutulacak ziraî kazancın tespit şeklinin sadece elde edilen hâsılatlara dayandırılması, işin maliyet cephesinin gözardı edilerek götürü gider usulünün kaldırılması, çiftçilerin maliyetlerle ilgili belge almasını gereksiz hale getirmektedir; çünkü, maliyet unsurunu oluşturan giderleri için aldığı belgeleri hiçbir şekilde kullanması gerekmemekte, bu belgeleri alsa da, ödeyeceği vergi değişmemektedir. Bu durumda, çiftçilerin gübre, tarım ilacı, mazot ve benzeri giderleri için fatura almalarını beklemek yersizdir. Bu şekilde, çiftçilere girdi kalemi temin eden sektörlerdeki kayıtdışılığı artırmaktan başka bir sonuç elde etmek mümkün değildir.

Değerli milletvekilleri, diğer yandan, çiftçilerin, ne kadar satarsak satalım, sadece stopaj ödüyoruz diyerek tüm satışları için belge düzenlenmesini temin etmelerini beklemek de hayaldir. Çiftçi ne kadar satış yapıyorsa, bunun üzerinden o kadar da stopaj ödeyecektir; dolayısıyla, bir yasa değişikliğiyle tüm çiftçilerin, tüm satışları üzerinden stopaj ödemelerini beklemenin gerçekçi bir yaklaşım olduğu söylenemez.

Geçici 45 inci maddeyle getirilen geçiş hükmünün ise olumlu olmakla birlikte, eksik yanları bulunmaktadır. Bu tasarının 54 üncü maddesinde yazılı ölçüleri aşmayan çiftçilerin, 1.1.1998 tarihinden itibaren ziraî mahsulleri ve hizmetlerinin satış bedeli üzerinden tevkifat suretiyle vergilendirilmesi zorunlu kılınmaktadır. Bu hükmün, bu şekilde vergilendirilecek mükelleflerin çok büyük bir kısmının lehinde olacağı açık olmakla birlikte, bazı durumlarda, istenmedik şekilde bazı mükelleflerin de aleyhine olabileceği hususu gözden kaçırılmıştır; çünkü, 54 üncü maddede yazılı ölçüleri aşmayan, ancak, maliyetlerinin yüksek olması nedeniyle, kendi isteğiyle 1.1.1998 tarihinden önce gerçek usulde vergilendirilmeyi seçmiş olan mükellefler zor durumda bırakılmaktadır; çünkü, bu mükellefler, yıl başlamadan defter tasdik ettirmişler, yıl boyunca bunları tutmuşlar ve diğer yükümlülüklerini yerine getirmişlerdir. Oysa, kanunun yayımı tarihinde yürürlüğe girecek bu maddeyle, bu mükelleflere, siz, 1998 yılı içerisinde zorunlu olarak stopaj usulüne göre vergilendirileceksiniz denilmektedir. Yılın yedinci ayına kadar tutulmuş olan defterler ile yerine getirilen yükümlülükler de hiçe sayılmaktadır. Dolayısıyla, bu maddeyle getirilen düzenlemenin, mükelleflerin ihtiyarına bırakılması yerinde olacaktır. Bunu gerçekleştirmek için ise "1.1.1998 tarihinden itibaren" ibaresinin önüne "diledikleri takdirde" ibaresinin konulması yeterli olacaktır.

Değerli milletvekilleri, gördüğünüz gibi, bu madde, çiftçilerle ilgili önemli bir düzenlemeyi içermektedir. Daha önce de, çiftçilerle ilgili düzenlemeyi içeren bir maddede konuşmuştum. Bugün, seçim bölgemde, bütün köy muhtarları toplanmış bulunmaktadır. Toprak Mahsulleri Ofisi, inatla ve ısrarla, buğday almamayı sürdürmektedir.

Ben, buradan, özellikle Hükümeti uyarmak istiyorum: Vergi toplamak istiyorsanız, önce, çiftçinin kazanmasını sağlamanız lazım. Çiftçi, bir yıl boyunca emek vermiş; olabilir, aşırı yağışlardan, embriyodur, şudur budur, yüzde 25'tir, hastalık oluşmuş olabilir. Bu gerekçeyle almadığınız buğdayı çiftçi ne yapacak; götürüp, 25 bin liraya, 30 bin liraya tüccara mı teslim edecek. Bakınız, radyasyon felaketinin olduğu yıl, Hükümet, radyasyonlu çayları almış, toprağa gömmüştür. Yine Hükümet, çiftçinin ürettiği kadar tütünü alıp, fazlasını, satamadığını, değerlendiremediğini yakarak, bir şekilde, çiftçiye destek vermektedir. Bu yıl, aşırı yağışlar nedeniyle, iki defa, üç defa, biliyorum ki ekilen pamuk yerleri, biliyorum ki ekilen domates yerleri, biliyorum ki ekilen pancar yerleri, yeniden yeniden ekilmek zorunda kalmıştır. Bu felaketler kimsenin elinde değildir. Nitekim, bakanlar da gelerek, su altında kalan bölgeleri gezmişlerdir, görmüşlerdir. Dolayısıyla, biz, bu Hükümetten ısrarla talep ediyoruz; lütfen, buğdayların alımını yapın; Toprak Mahsulleri Ofisi buğday almadığı zaman, çiftçinin malı zebil olmaktadır, ziyan olmaktadır.

Bu konuyu 38 inci maddede dile getirdim, bu konuyu 41 inci maddede dile getirdim. Şu anda, hasat yapılmış; çiftçinin tarım kredi kooperatiflerine borcu var, ödemek istiyor, ödeyemiyor; Ziraat Bankasına borcu var, ödemek istiyor, ödeyemiyor; hasat sonrasında, kızını oğlunu evlendirmek istemiş, evlendirememiş veya herhangi bir araba almış, traktör almış, esnafa borçlanmış ödeyemiyor. Ben yaşadığım bölgeyi örnek veriyorum; ama, inanıyorum ki, bu konuda, sadece Balıkesir değil, sadece Bandırma, Gönen, Manyas, Susurluk, Erdek, yani seçim bölgemin ilçelerinde yaşayan vatandaşlar değil... Yakında Eskişehir'de hasat başlayacaktır, Konya'da başlayacaktır; halihazırda hasat yapılan Manisa'da büyük sıkıntı çekilmektedir. Yani, Toprak Mahsulleri Ofisi buğday alıyor deyip, milleti kandıracağınızı zannetmek büyük bir yanlışlıktır; her şeyden önce...

ÜNAL YAŞAR (Gaziantep) – Ayıp!.. Ayıp!..

İLYAS YILMAZYILDIZ (Devamla) – Ayıp değil...

ÜNAL YAŞAR (Gaziantep) – Herkesin buğdayı alınıyor.

İLYAS YILMAZYILDIZ (Devamla) – Alınmıyor buğdayı. İşte, Balıkesir Milletvekili Sayın Karahan'ı bugün kaç tane muhtar aradı, Bandırma Ziraat Odası Başkanı aradı; yalansa söylesin...

ÜNAL YAŞAR (Gaziantep) – Yanlış söylüyorsun...

İLYAS YILMAZYILDIZ (Devamla) – Gönen Ziraaat Odası Başkanı aradı; yalansa söylesin.

MUSTAFA GÜVEN KARAHAN (Balıkesir) – Demagoji yapma!.. Alınıyor...

İLYAS YILMAZYILDIZ (Devamla) – Alınmıyor buğday... Buğday alınmıyor... Alınmayan buğdayı alınıyor diyemezsiniz.

METE BÜLGÜN (Çankırı) – Doğru söylemiyorsun!..

İLYAS YILMAZYILDIZ (Devamla) – Buğdayların yüzde 99'unda hastalık vardır, alınmamaktadır. Eğer, siz, bu çiftçinin buğdayını almamakta ısrar ederseniz, çiftçi, size gereken dersi sandıkta verecektir, hiç merak etmeyin.

ÜNAL YAŞAR (Gaziantep) – Size verecekler, size!..

İLYAS YILMAZYILDIZ (Devamla) – Şu ifadeyi kullanmaktadır; diyor ki: "Ofise götürdüğümüz de, buğdayımızı cımbızla, tek tek, hastalıklı mı değil mi diye ayıklıyorlar; yüzde10'unu, yüzde 20'sini hastalıklı diye ayıklıyorlar. Merak etmesinler; biz de sandıkta, ANAP'ın oylarını öyle cımbızla ayıklayacağız."

Teşekkür ediyor, saygılar sunuyorum. (DYP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Sayın Yılmazyıldız'a teşekkür ediyorum.

Şimdi, sıra, kişisel söz taleplerine geldi.

Gaziantep Milletvekili, Sayın Bedri İncetahtacı, buyurun efendim. (FP sıralarından alkışlar)

MEHMET BEDRİ İNCETAHTACI (Gaziantep) – Sayın Başkan, sayın millletvekilleri; görüşülmekte olan 626 sıra sayılı bazı vergi kanunlarında değişiklik yapılmasını öngören kanun tasarısının 54 üncü maddesinin 193 sayılı Kanuna eklenen geçici 45 inci maddesi üzerinde söz almış bulunmaktayım; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

BAŞKAN – Değerli arkadaşlarım, karşılıklı konuşmak yok efendim. Kürsüde bir hatip var; o konuşuyor, onu dinleyeceğiz.

MEHMET BEDRİ İNCETAHTACI (Devamla) – Dikkat edilirse, geçici maddede "Gelir Vergisi Kanununun bu Kanunla değişmeden önceki 53 üncü maddesi hükmü gereğince, götürü gider veya gerçek kazanç usulüne göre vergilendirilen ziraî kazanç mükellefleri, 31.12.1997 tarihi itibariyle bu Kanunun 54 üncü maddesinde yazılı ölçüleri aşmamaları halinde, 01.1.01998 tarihinden itibaren ziraî mahsulleri ve hizmetlerinin satış bedeli üzerinden yapılan tevkifat suretiyle vergilendirilirler" denilmektedir. Bu, Kanundaki uyum maddelerinden birisidir. 53 üncü maddeye baktığımız zaman, bu maddenin hedeflediğini daha yakınen anlama imkânımız olacaktır.

53 üncü madde, ziraî kazançta vergilendirmeyi hedeflemektedir ki, şöyle özetlenebilir: Çiftçilerin elde ettikleri ziraî kazançlar, bu Kanunun 94 üncü maddesine göre, hâsılatları üzerinden tevkifat yapılmak suretiyle vergilendirilirler. 54 üncü maddede yazılı işletme büyüklüğü ölçülerini aşan çiftçiler ile bir biçerdövere veya bu mahiyetteki bir motorlu araca veya on yaşına kadar ikiden fazla traktöre sahip olan çiftçilerin kazançları, gerçek usulde vergilendirilir. Tabiî, burada, ziraî işletme hesabı veya diledikleri takdirde de bilanço hesabına göre tespit edilip vergilendirilmeleri mümkündür. Kazançları gerçek usulde vergilendirilmeyen çiftçilerin, bu kazançları için ayrıca bir beyanname vermeleri söz konusu değildir. Bu hükmün tatbikinde aile reisiyle birlikte yaşayan eş ve velayet altındaki çocuklara ait işletmeler ile ortaklık halindeki işletmelerde, işletme büyüklüğü toplu olarak nazara alınır. Ortaklıklarda, ortaklığın birden fazla işletmeye taalluk etmesi veya işletmelerin ayrı ayrı mahallerde bulunması durumu değiştirmez.

Muhterem milletvekilleri, 193 sayılı kununun 54 üncü maddesinde yapılan değişiklikle, işletme büyüklüğü ölçüleri yeniden tespit edilmiş ve geçici 45 inci maddedeki uyum maddesiyle bir irtibat sağlanmaya çalışılmıştır. Şimdi, arazi üzerinde yapılan ziraî faaliyetlerle ilgili olarak bazı örnekleri, burada saymakta fayda mülahaza ediyorum. Mesela 2 nci grup: Bakliyat, afyon, susam, keten, kendir ziraatında ekili arazinin yüzölçümü toplamı 300 dönüm olarak tespit edilmiştir.

6 ncı grup: Pancar ziraatında ekili arazinin yüzölçümü toplamı 200 dönüm olarak tespit edilmiştir.

Yine 8 inci grupta mesela, çay ziraatındaki ekili arazinin yüzölçümü toplamı 40 dönüm (tabiî burada mahsul dışındakiler hariç tutulmuştur)

9 uncu grupta: Tütün ziraatında ekili arazinin yüzölçümü toplamı 200 dönüm ve yine 12 nci grupta, kavun ve karpuz ziraatında ekili arazinin yüzölçümü toplamı 300 dönüm.

54 üncü madde görüşülürken gerek Grubumuz adına yapılan konuşmalarda gerek şahsı adına yapılan konuşmalarda, bu ölçüler üzerinde durulmuş ve bazı tenkitler getirilmişti.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Süreniz doldu Sayın İncetahtacı.

MEHMET BEDRİ İNCETAHTACI (Devamla) – Saygılar sunuyorum efendim.

Sağ olasınız. (FP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın İncetahtacı.

VI. – SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR

1. – Tarım ve Köyişleri Bakanı Mustafa Rüştü Taşar’ın, Balıkesir Milletvekili İlyas Yılmazyıldız’ın şahsına sataşması nedeniyle konuşması

BAŞKAN – Değerli arkadaşlarım, biraz önce Doğru Yol Partisi Grubu adına konuşan Sayın Yılmazyıldız'ın konuşmasında, kendisine sataşıldığı iddiasıyla, Tarım Bakanının söz istemi vardır.

Bu konuşmada, Sayın Bakanın icraatı, kamuoyunu aldatıcı bir biçimde takdim edildi.

İLYAS YILMAZYILDIZ (Balıkesir) – Hayır, aldatıcı değil, gerçekleri söyledim.

BAŞKAN – İcraatın öyle olduğu iddia edildi; bu sebeple, ben de sataşma görüyorum.

Ancak, çalışma süremiz dolmak üzere; Sayın Bakanın konuşması tamamlanıncaya kadar sürenin uzatılmasını oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler...Kabul etmeyenler...Kabul edilmiştir

Buyurun Sayın Bakan. (ANAP sıralarından alkışlar)

TURHAN GÜVEN (İçel) – Sayın Başkan, tutanakları incelediniz mi?

BAŞKAN – Efendim, konuşma metnini tutanaktan inceleyebilirsiniz.

TURHAN GÜVEN (İçel) – Hayır, siz inceleyeceksiniz.

BAŞKAN – Ben, dinledim ve sataşma olduğunu gördüm. Zaten hatip de kabul ediyor.

Buyurun Sayın Bakan.

İLYAS YILMAZYILDIZ (Balıkesir) – Gerçeği söyledim, sataşmada bulunmadım.

TARIM VE KÖYİŞLERİ BAKANI MUSTAFA RÜSTÜ TAŞAR (Gaziantep) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; öncelikle, biraz önce burada vergi kanunu tasarısıyla ilgili olarak konuşma yaparken, tarım konusundaki meseleyi de gündeme getiren arkadaşımız, yaptığı konuşmada, tamamen hilafı hakikat konuşmuştur.

İLYAS YILMAZYILDIZ (Balıkesir) – Yapmayın Sayın Bakan, lütfen... Kamuoyunu yanıltmayınız; gerçeği söyledim

TARIM VE KÖYİŞLERİ BAKANI MUSTAFA RÜŞTÜ TAŞAR (Devamla) – Efendim, dinleyiniz, sordunuz cevabını bekleyiniz... Lütfen dinleyin...

İLYAS YILMAZYILDIZ (Balıkesir) – Yapmayın, lütfen... Komuoyunu yanıltmayın.

TARIM VE KÖYİŞLERİ BAKANI MUSTAFA RÜŞTÜ TAŞAR (Devamla) – Lütfen dinleyin.

Bir kere, önce şunu belirtmek lazımdır: Türkiye'nin bütün bölgelerinde hububat alımı 24 saat üzerinden, haftada 7 gün, kapanmaya hiç mahal verilmeden devam etmektedir. Alım miktarı...

İLYAS YILMAZYILDIZ (Balıkesir) – Sayın Bakan, Hüsnü Sıvalıoğlu'na ve DSP Milletvekili Güven Karahan'a sorabilirsiniz.

TARIM VE KÖYİŞLERİ BAKANI MUSTAFA RÜŞTÜ TAŞAR (Devamla) – Dinle be kardeşim!.. Bir dakika dinle be kardeşim!..

İLYAS YILMAZYILDIZ (Balıkesir) – Bugün muhtarlar toplantısı yapılmıştır, faks çekmişlerdir, şahitleri var efendim.

BAŞKAN – Karşılıklı konuşmayalım efendim.

TARIM VE KÖYİŞLERİ BAKANI MUSTAFA RÜŞTÜ TAŞAR (Devamla) – Bugüne kadar -şu an itibariyle- alınan hububat miktarı 1 252 776 tondur ve ödenen para 28 671 149 325 000 liradır. Yarın -ödeme günü salıdır- ödenecek miktar da 28 848 247 675 000 liradır. Dolayısıyla, yarın itibariyle Türk çiftçisinin cebine 57 trilyon, sıcak, trink para girmiş olacaktır; bu bir. (Alkışlar)

İLYAS YILMAZYILDIZ (Balıkesir) – Sayın Bakan...

TARIM VE KÖYİŞLERİ BAKANI MUSTAFA RÜŞTÜ TAŞAR (Devamla) – Otur kardeşim; bir dakika dinle.

İLYAS YILMAZYILDIZ (Balıkesir) – Bandırma Bölge Müdürlüğü ne kadar almış, onu da söyler misin?!

TARIM VE KÖYİŞLERİ BAKANI MUSTAFA RÜŞTÜ TAŞAR (Devamla) – Yahu, dinle bir dakika kardeşim.

İLYAS YILMAZYILDIZ (Balıkesir) – Bandırma Bölge Müdürlüğünü rica ediyorum; 1 gram almamıştır.

TARIM VE KÖYİŞLERİ BAKANI MUSTAFA RÜŞTÜ TAŞAR (Devamla) – Bir dakika dinler misiniz.

İLYAS YILMAZYILDIZ (Balıkesir) – Bandırma Bölge Müdürlüğünü de söyler misiniz?

METE BÜLGÜN (Çankırı) – Koca bir yılda toplam 50 bin ton hububat aldı.

BAŞKAN – Efendim, karşılıklı konuşmayalım.

İLYAS YILMAZYILDIZ (Balıkesir) – Bandırma Bölge Müdürlüğünün aldığı miktarı da söylerseniz...

BAŞKAN – Sayın Bakanın sözünü kesmeyelim efendim. Eğer, Sayın Bakan sizin sözleriniz üzerine herhangi bir yanlış yorumda bulunursa, size de sataşmadan dolayı söz veririm, hiç merak etmeyin; ama, karşılıklı konuşma gibi bir usulümüz yok.

Buyurun Sayın Bakan.

TARIM VE KÖYİŞLERİ BAKANI MUSTAFA RÜŞTÜ TAŞAR (Devamla) – Şimdi, 1998 yılındaki, ülkemezde aşırı yağışlar sonucu bazı yörelerde sel felaketi nedeniyle hububatta mantarî hastalıklar meydana gelmiştir. Buna bağlı olarak, Güney Marmara, İzmir ve Trakya'da, buğdaylarda yüzde 50'ye varan embriyo kararması meydana gelmiştir.

Toprak Mahsulleri Ofisinin alım esaslarına göre, embriyo kararması olan buğdaylarda, ancak yüzde 3'e kadar olan buğdaylar ekmeklik ve makarnalık buğday olarak alınabilmektedir; yüzde 3 ile yüzde 5 arasındaki ekmeklik buğdaylar yemlik buğday olarak, makarnalık buğdaylar ise düşük vasıflı durum buğdayı olarak alınmaktadır.

Buralardaki afetleri göz önüne alarak, Toprak Muhsulleri Ofisi Yönetim Kurulunun, geçtiğimiz günlerde almış olduğu yeni bir kararla, embriyosu kararmış tane oranı yüzde 3'e kadar olan makarnalık ve ekmeklik buğdaylar barem uygulanarak satın alınmaktadır. Embriyosu kararmış tane oranı yüzde 3 ve 10 arasında olan -yani, yüzde 5 daha artış yaptırmıştır Ofis Yönetim Kurulu- makarnalık buğdaylar düşük vasıflı durum buğdayı olarak, ekmeklik buğdaylar ise yemlik olarak satın alınmaktadır. Embriyosu kararmış tane oranı yüzde 10'u geçen makarnalık ve ekmeklik buğdaylar ise satın alınmamaktadır. Bilahara yaptırdığımız araştırmalar sonucunda, Balıkesir yöresinde, Çanakkale yöresinde ve Trakya'nın bir bölümünde bu embriyo kararmasının daha yüksek oranlara ulaştığı görülmüş, bu konuda ne gibi bir tedbir alabiliriz diye, hem -biraz önce söylediğiniz- Sayın Hüsnü Sıvalıoğlu hem Sayın Güven Karahan hem Çanakkale Milletvekilimiz ve Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanımız Sayın Cumhur Ersümer arkadaşlarımız devamlı takip etmişlerdir.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Sayın Bakan, konuşmanızı tamamlayın; çünkü, size sadece sataşmadan dolayı söz verdim.

TARIM VE KÖYİŞLERİ BAKANI MUSTAFA RÜŞTÜ TAŞAR (Devamla) – İşte, bu sataşmayı cevaplıyorum Sayın Başkanım.

BAŞKAN – Ama, süresi içerisinde lütfen...

TARIM VE KÖYİŞLERİ BAKANI MUSTAFA RÜŞTÜ TAŞAR (Devamla) – Dün bir kararname hazırlanarak Sayın Başbakanımıza -Yozgat'a giderken- arz edilmiştir; o zaman, ben Gaziantep'te idim, Cumhur Ersümer Bey Ankara'da, Sayın Başbakan İstanbul'da idi. Ertesi gün Yozgat'ta buluşuldu, kararname üzerinde görüşüldü ve hazırlanan kararnameye göre, 1998-1999 hububat ürünü destekleme alım ve satımı hakkındaki kararnamenin eki kararda belirlenen fiyatlarla alım yapan Toprak Mahsulleri Ofisi, alım yaptığı buğdaylardan embriyo kararması yüzde 10'a kadar olanları, ait olduğu gruplarda ekmeklik ve makarnalık buğday fiyatıyla; yani, embriyo kararması yüzde 10'a kadar olanlarda ekmeklik ve makarnalık buğday fiyatlarıyla ve barem uygulanmak suretiyle, yüzde 10 ile yüzde 20 arasındaki embriyo kararması olan buğdayları da yemlik buğday ve düşük vasıflı durum buğdayı fiyatlarıyla almakla görevlendirilmiştir. Şu ana kadar bu kararnamede 10 bakanımızın imzası eksiktir ve kararname de buradadır. Öyle, bağırmaya, telaş etmeye, ortalığı birbirine katmaya, halkı paniğe sürüklemeye hiç kimsenin -siz dahil- hakkı yoktur. Hükümet, çiftçiyi sizden fazla düşünmektedir. Eğer, çiftçiyi sizler düşünüyor olsaydınız... Siz 1996 yılında 1,5 milyon ton buğday aldınız, biz, 1997 yılında 6 milyon ton buğday aldık; 1996 yılında, sizler, üç ay, dört ay, beş ay gecikmeyle para ödediniz, biz, trink trink, peşin peşin para ödüyoruz.

Saygılarımla. (ANAP ve DSP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Sayın Bakan, teşekkür ederim.

İLYAS YILMAZYILDIZ (Balıkesir) – Sayın Başkan, Sayın Bakan "hilafı hakikat" gibi sözler ifade etti; sataşmadan dolayı söz istiyorum. Benim açıklamalarımın gerçek olmadığını söyledi, bana sataşma var, söz istiyorum.

BAŞKAN – Yani, siz, gerçekleri söylediğiniz iddiasındasınız; Sayın Bakan da birtakım açıklamalar yaptı, bunlar da tutanağa geçti.

İLYAS YILMAZYILDIZ (Balıkesir) – Sayın Başkan, lütfen...

BAŞKAN – Çünkü, konumuz vergi kanunu, Sayın Yılmazyıldız. Siz, bir milletvekili olarak, seçim bölgenizde, vatandaşların bazı şikâyetlerini vergi kanunu münasebetiyle -pek yeri olmamakla beraber- dile getirdiniz, ona da fırsat tanıdık; bu da, tutanağa geçti.

Teşekkür ederim.

İLYAS YILMAZYILDIZ (Balıkesir) – Sayın Başkan, bir konuyu arz etmek istiyorum.

BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Yılmazyıldız; zaten, Genel Kurulun çalışma süresi de tamamlandı efendim.

İLYAS YILMAZYILDIZ (Balıkesir) – Tutanağa geçsin efendim.

Sayın Bakan, bizim söylediklerimizin gerçek olduğunu, konuşmasının sonundaki beyanlarla teyit etmiştir. 41 inci maddede "eğer, bunu alırsak insanları zehirler, bunlar alınamaz; bizi Yüce Divana göndermesi gerekir" demişti; ama, bizim konuşmalarımız ve konuyu sıkı takibimiz sonucunda çiftçinin sorununu çözmek zorunda kalmıştır.

Kendisine ben teşekkür ediyorum.

BAŞKAN – Ben de teşekkür ediyorum.

MUSTAFA GÜVEN KARAHAN (Balıkesir) – Aferin, büyük baskıyla hallettin, ne gücün varmış!

BAŞKAN – Şimdi, süre konusunda arkadaşlarımın bir özel talebi mi var?..

MAHMUT YILBAŞ (Van) – Ne kadar ara vereceksiniz Sayın Başkan?

BAŞKAN – Saat 20.00'de toplanmak üzere.

MAHMUT YILBAŞ (Van) – Erken Sayın Başkan.

BAŞKAN – Erken değil efendim.

ÜLKÜ GÜNEY (Bayburt) – Saat 20.10'a kadar.

BAŞKAN – Peki, bu 10 dakikayı hesaba katarak, 20.15'te toplanmak üzere, birleşime ara veriyorum.

Kapanma saati: 19.09

ÜÇÜNCÜ OTURUM

Açılma Saati : 20.15

BAŞKAN : Başkanvekili Hasan KORKMAZCAN

KÂTİP ÜYELER : Mehmet KORKMAZ (Kütahya), Ahmet DERİN (Kütahya)

 

BAŞKAN – Türkiye Büyük Millet Meclisinin 116 ncı Birleşiminin Üçüncü Oturumunu açıyorum.

Çalışmalara kaldığımız yerden devam ediyoruz.

V. – KANUN TASARI VE TEKLİFLERİYLE KOMİSYONLARDAN GELEN

DİĞER İŞLER (Devam)

5. – Vergi Usul Kanunu, Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun, Gelir Vergisi Kanunu, Kurumlar Vergisi Kanunu, Katma Değer Vergisi Kanunu, Gider Vergileri Kanunu, Emlak Vergisi Kanunu, Veraset ve İntikal Vergisi Kanunu, Motorlu Taşıtlar Vergisi Kanunu, Damga Vergisi Kanunu, Harçlar Kanunu ve Belediye Gelirleri Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Tasarısı ile Konya Milletvekili Ahmet Alkan’ın, İstanbul Milletvekili Emin Kul’un, Kahramanmaraş Milletvekili Hasan Dikici ve 30 arkadaşının, Balıkesir Milletvekili İsmail Özgün’ün, İstanbul Milletvekili Mustafa Baş ve 30 arkadaşının, Trabzon Milletvekili Kemalettin Göktaş ve 33 arkadaşının, Konya Milletvekili Necmettin Erbakan ve 40 arkadaşının, Konya Milletvekili Necmettin Erbakan ve 30 arkadaşının, Kütahya Milletvekili Mehmet Korkmaz’ın, Balıkesir Milletvekili İsmail Özgün ve 40 arkadaşının, Konya Milletvekili Veysel Candan’ın, Balıkesir Milletvekili İ. Önder Kırlı’nın, Adana Milletvekili Arif Sezer’in, Ağrı Milletvekili M. Sıddık Altay’ın, Bayburt Milletvekili Suat Pamukçu’nun, İstanbul Milletvekili Cefi Kamhi’nin, Samsun Milletvekili Murat Karayalçın’ın, Bursa Milletvekili Turhan Tayan’ın, Erzurum Milletvekili İsmail Köse’nin, İstanbul Milletvekili Ercan Karakaş ve 6 arkadaşının, Erzincan Milletvekili Naci Terzi’nin, Demokrat Türkiye Partisi Grup Başkanı Van Milletvekili Mahmut Yılbaş, Grup Başkanvekilleri İstanbul Milletvekili Metin Işık, Mardin Milletvekili Muzaffer Arıkan ve 6 arkadaşının, benzer mahiyetteki kanun teklifleri ve Plan ve Bütçe Komisyonu raporu (1/708, 2/72, 2/73, 2/75, 2/129, 2/154, 2/166, 2/182, 2/191, 2/194, 2/221, 2/270, 2/287, 2/293, 2/323, 2/369, 2/420, 2/459, 2/493, 2/884, 2/959, 2/960, 2/1015, 2/1019, 2/1070) (S. Sayısı : 626) (Devam)

BAŞKAN – Komisyon ve Hükümet yerinde.

İkinci Oturumda, geçici 45 inci madde üzerinde gruplar adına görüşmeler tamamlanmıştı, kişisel konuşmalardan bir arkadaşımızın söz isteğini yerine getirmiştik.

Kişisel söz isteklerine devam edeceğiz.

MALİYE BAKANI ZEKERİYA TEMİZEL (istanbul) – Sayın Başkan, izin verirseniz, Hükümet adına birkaç belirlemede bulunmak istiyorum.

BAŞKAN – Sayın Bakanın, geçici 45 inci maddeyle ilgili bazı açıklamaları olacak.

Buyurun Sayın Bakan.

MALİYE BAKANI ZEKERİYA TEMİZEL (İstanbul) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; hepinizin bildiği gibi, yanlış anlamalara mahal vermemek için, belirli dönemlerde buraya gelip sizlerin zamanını alarak, yasanın getirdiği düzenlemeler ve tereddüt olan konularda açıklamalarda bulunuyorduk. İki tane maddenin görüşülmesi sırasında bir iki değerli milletvekili çok net bir şekilde açıklama talep ettikleri için huzurunuza gelmiş bulunuyorum.

Öncelikle, bu maddeyle getirilen düzenlemenin amacını açıklamak için, 1998 yılı beyanname döneminde küçük çiftçi muaflığından yararlanamayan çiftçilerimizin hangi durumlara düştüklerini hatırlatmakta yarar var diye düşünüyorum.

Hepinizin bildiği gibi, küçük çiftçi muaflığından yararlanma sınırı 864 milyon lira olarak belirlenmişti; 1997 yılında artırılma olanağı bulunamamıştı. Neden bulunamamıştı; çünkü, yasadaki kanunî had bitmişti; yani, Bakanlar Kurulunun kullanacağı bir yetki de yoktu; yeniden değerleme oranıyla da yükseltilecek herhangi bir sınır da kalmamıştı. O nedenle, onbinlerce küçük çiftçi beyanname verme zorunluluğuyla karşı karşıya kalmıştı; ancak, biz, Maliye Bakanlığı olarak, Hükümet olarak yasanın bize verdiği yetkileri sonuna kadar zorlamak suretiyle, bu tür küçük çiftçi muaflığından yararlanamayan mükelleflerimizin beyanname verme sürelerini ve ödeme sürelerini mümkün olduğu kadar ertelemiştik. Ancak, bütün bunlara karşın bu yükümlülüklerini yerine getiren çiftçilerimiz de olmuştu. Dolayısıyla, bununla ilgili olarak yasal düzenlemenin bu yasanın içerisinde yapılması gerekiyordu; bunu da açıklamıştık. İşte, görüşmekte olduğunuz madde, 1997 yılı içerisinde küçük çiftçi muaflığına ilişkin sınırın, yasal sınıra gelinmesi nedeniyle artırılamamasından ötürü beyanname verme durumunda kalan veya beyanname verme konumunda kalan küçük çiftçilere beyanname verdirmemeye yönelik; hatta, vermiş ve vergi ödemişse de bunların ref ve iadesine dönük bir uygulamadır; olay budur.

Demek ki, 1997 yılında küçük çiftçi muaflığından yararlanamadıkları için, 1998 yılının mart ayından itibaren beyanname vermek zorunda kalan ve vergi ödeyenlere iadeyi bile gerektiren bir düzenlemedir, hakkaniyet gereği yapılması gereken bir düzenlemedir. Aksi takdirde, enflasyon nedeniyle artan küçük çiftçi muaflığı sınırının yükseltilememesinden ötürü onbinlerce çiftçinin mağdur olması söz konusudur.

Değerli arkadaşlar, Sayın Ayhan, özellikle, ziraî kazancın vergilendirilmesiyle ilgili olarak çok net bazı tereddütlerin ortaya çıktığını, var yılı, yok yılı veya kıraç arazi, taban arazi, sulak arazi gibi arazi türüne göre, ürün türüne göre işletme büyüklüğü ölçülerinin pek hakkaniyete uygun olmadığını belirttiler. Şimdi bizim yaptığımız düzenlemede, daha önceki maddelerde net bir şekilde, ziraî kazançlarda temel vergilendirme esası kaynakta kesintidir, yani, stopajdır. Hele bunlar da üstelik borsadan geçiyorsa, stopaj oranı yüzde 1, yüzde 2'dir. Bu kadar; vergi bundan ibaret. Bunun ötesinde herhangi bir vergi talep edilmeyeceğini çok net bir şekilde yasa belirledi.

Ancak, belirli büyüklükteki, yani, bir iktisadî işletme mantığı içerisinde işletilecek olan tarım işletmelerinin de defter esasına tabi olması gerektiğini belirttik. Bu da bir zorunluluktur. Hatta, küçük çiftçi muaflığı kapsamında kalmasına karşın, kendisi gönüllü olarak defter tutmak isteyen insanlar da çıkacaktır. Örneğin, seracılık faaliyetinde bulunuyordur; bir seranın masraflarının vesairin büyüklüğü göz önüne alındığında, “ben defterimi tutarım, bunları gider olarak yazarım; dolayısıyla, stopaj suretiyle ödediğim vergiden de iade alırım” diyen insanlar da çıkacaktır. Bunlar için bu gönüllüdür.

Burada işletme büyüklüğü ölçüleri belirtildi. Elbette ki, ne Plan ve Bütçe Komisyonunda ne de Türkiye Büyük Millet Meclisinde, bu iktisadî işletmelerin optimal büyüklüklerinin belirtilmesi mümkün değildi. Biz, yürürlükteki hükümleri herhangi bir sınırlamaya tabi tutmaksızın, iki kat, üç kat, dört kat, hatta on kat artırdık. Örneğin, kıraç arazide hububat üretimi yapanlarda 1 200 dönüme kadar yükselttik olayı. Yeterli midir, değil midir; elbette, değildir belki de. Bölgelere göre, var yılına, yok yılına vesaireye göre bunlar değişebilir. İşte bu nedenle dedik ki, Bakanlar Kurulu, yörelerine göre, ürün türlerine göre ve arazinin niteliğine göre -taban, sulak vesair- bu katları beş katına kadar artırabilsin. Dolayısıyla, işletme hesabı esasında veya defter tutma esasında ziraî kazancın tespiti konusunda, Bakanlar Kuruluna gerçek anlamda bir yetki verildi; Bakanlar Kurulu, bu yetkisini belirtmek ve kullanmak suretiyle, işte, sizin dediğiniz sakıncaların hepsini ortadan kaldırsın istendi.

İdare böyle bir düzenlemeyi yapmazsa haklısınız. Burada, birtakım adaletsizlikler ortaya çıkabilir; ürün türleri itibariyle var yılları yok yılları itibariyle, vesaireler itibariyle, bazı haksızlıklar veya hakkaniyete aykırı durumlar doğabilir; ancak, bu düzenlemeyle, kesin olarak, buna aykırı herhangi bir durum doğmayacaktır, doğması mümkün değildir. Düzenleme, bütün bu nitelikleri itibariyle, hakkaniyete uygun bir düzenlemedir değerli milletvekilleri.

Maddeyle ilgili sözlerim ve açıklamam gereken konular bunlar; ancak, bir konuyu daha açıklayarak huzurlarınızdan ayrılmak istiyorum, o da şu: Değerli milletvekilleri, vergilendirme sırasında Bakanlar Kuruluna yetki tanımak, her zaman, mutlaka, Bakanlar Kurulunun, bu yetkilerini, mükellef aleyhine kullanacağı anlamına gelmez. Aksine, Bakanlar Kurulu, bu yetkisini, bazen -bazen değil çoğunlukla- mükellef lehine kullanır.

Daha önceki maddelerimizde, biz, ayrıntısıyla bazı konuları görüştük. Örneğin, gayrimenkul sermaye iratlarında istisnaları görüştük. Yine, aynı şekilde, işyerinde yemek yapamayıp da, dışarıdan yemek almak veya yemek bedeli vermek suretiyle ödenen miktarların ne kadarının vergiden istisna edilmesi gerektiğini görüştük. Bütün bunların miktarını, aşağı yukarı birçok arkadaşımız az buldu, önergeler verdiler; 240 milyon liralık istisnanın, 400 milyon liraya, 600 milyon liraya çıkarılmasını önerdiler. Daha sonra bir başka madde geldi. Bu maddede deniliyordu ki: "Bu istisna miktarlarını yeniden değerleme oranında artıralım. Bakanlar Kurulu, bu yeniden değerleme oranında artan miktarları az görürse, onların yarısı kadar da bunlar artırsın." Şimdi, bir taraftan, 240 milyon liralık istisnayı az görüp de, Bakanlar Kuruluna bu istisnayı birazcık daha artırma konusunda yetki vermeye karşı çıkmak, işte, vergilendirme tekniği açısından da uygun değildir, hakkaniyet sağlama açısından da uygun değildir.

Dolayısıyla, bunlar eleştirilirken, sanki Bakanlar Kurulu vergilendirme yükümlülüklerinde ağırlaştırma yaratıyor gibi bir imaj vermemek gerekiyor. Şurada görüştüğümüz maddelerde, ben, bazen "bunlar teknik konulardır, teknik nitelikleri itibariyle dikkate alınır" dediğim zaman, arkadaşlarımız eleştiriyorlar; ama, bunlar, gerçekten, teknik nitelikleri itibariyle ortaya konulması gereken maddelerdir. Yani, 240 milyon liralık istisna miktarının, yeniden değerlemenin üzerinde Bakanlar Kurulu kararıyla artırılması, elbette ki, teknik bir olaydır; o zamanın koşullarına göre, günün ekonomik koşullarına göre yapılması gereken düzenlemelerdir.

Maddelerin, bu çerçeve içerisinde değerlendirilmesi halinde, getirilen düzenlemelerin, kesin olarak vergi yükümlüleri aleyhine olmayacağını, özellikle ziraî kazançlar açısından getirilen düzenlemenin, Türk vergi sisteminde, şimdiye kadar getirilmiş en uygun düzenleme olduğunu, ben, hâlâ iddia ediyorum ve bir defa daha tekrar ediyorum, bundan daha uygun bir düzenlemenin -elbette ki, sıfır vergi bundan daha uygun bir düzenleme değildir- hem vergi alıp hem de hakkaniyete bundan daha uygun bir düzenleme getirmenin; hakkaniyete, bundan daha uygun bir düzenleme yapmanın pek olanaklı olmadığını düşünüyor, hepinize saygılar sunuyorum. (DSP ve ANAP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Bakan.

Sayın Beyreli, son söz milletvekilinin; buyurun efendim. (DSP sıralarından alkışlar)

ALİ RAHMİ BEYRELİ (Bursa) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygılarımla selamlarım.

Bu madde, çiftçilerimizi çok yakından ilgilendiren bir diğer önemli maddedir. Bu madde, 1997 yılı kazançları dolayısıyla gerçek usulde vergilendirilmek zorunda bırakılan çiftçilerimizden, işletme büyüklükleri belirli hadleri aşmayanlar için, yani, çok büyük çoğunluğu için büyük kolaylık getiren bir maddedir. Bu maddeye göre, 31.12.1997 tarihi itibariyle, kazancı ne olursa olsun, satışı ne olursa olsun, işletme büyüklükleri, Gelir Vergisi Kanununun kabul ettiğimiz 54 üncü maddesindeki işletme büyüklüklerini aşmayan çiftçilerimiz, sadece, stopaj yoluyla, tevkifat yoluyla vergilendirilmektedir. Dolayısıyla, bu yıl, hadlerin de artırılmaması nedeniyle büyük sıkıntılar içinde olan çiftçimize kolaylık getirilmiştir. Kendilerine hayırlı olsun diyorum.

Saygılar sunarım. (DSP ve ANAP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Sayın Beyreli'ye teşekkür ediyorum.

Değerli arkadaşlarım, maddeyle ilgili görüşmeler tamamlanmıştır.

ASLAN POLAT (Erzurum) – Soru sormak istiyorum.

BAŞKAN – Başka soru sormak isteyen sayın üye var mı? Yok.

Sayın Polat, buyurun efendim.

ASLAN POLAT (Erzurum) – Sayın Başkanım, burada deniyor ki, stopaj usulüne tabi olacak çiftçiler, eğer sattıklarının fişlerini kâğıdını toplamazlarsa, bunlar sübvansiyonlardan, avanslardan faydalanamayacaklar. Bir önceki maddede de soracaktım, vakit geçmişti; onda da, basit usulde de aynı konu var. Basit usulde, faturaları, evrakı alıp vermeyen, bir defa olsun hata yapmış olan basit usulde götürü vergi mükellefi, bir üst sınıfa atlayacak diye bir beyan var.

Şimdi, benim, Bakanıma sormak istediğim soru şu: Bir büyük holding, bir büyük ithalatçı, bir fatura yolsuzluğu yaparsa, bir fatura vermediği anlaşılırsa, bir hayalî ihracat yaptığı anlaşılırsa, bu da, teşviklerden, ithalattaki KDV muafiyetlerinden mahrum edilecek midir; yoksa, bu çifte cezalar, yalnız, çiftçilere ve basit usuldekilere mi matuftur? Onu öğrenmek istiyorum.

BAŞKAN – Buyurun Sayın Bakan.

MALİYE BAKANI ZEKERİYA TEMİZEL (İstanbul) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Sayın Polat, bizim, şu vergi düzenlemeleriyle gerçekleştirmeye çalıştığımız temel olay, kayıt nizamına geçilmesi; herkesin, sattıklarıyla ilgili olarak belge alması veya vermesi; satın aldıklarıyla ilgili de belge alması; temel ilke bu. Bu nedenle, vergiyle ilgili bütün aşırı veya götürü olarak nitelediğimiz yükümlülükleri olduğu gibi ortadan kaldırıyoruz; temel amacımız bu. Bunun, ne büyük mükellefler açısından ne küçük mükellefler açısından farkı yok; müeyyideleri farklı farklı. Bizim yasalarımızda, belirli istisna ve muaflıklardan, aynı şekilde, sahte belge vesaire kullanılması halinde de yararlanmama olayı vardır zaten; olayların içerisinde vardır. Yani, herhangi bir şekilde sahte belge kullanarak veya doğru hesaplamalar yapmayarak, hatta, yapılan işlemlerin belirli denetim mekanizmalarından geçirilmemesi halinde, bu tür istisnalardan yararlanılmaması olayı vardır; artı, belge kullanılmaması, özellikle naylon belge kullanılması halinde çok ağır müeyyideleri de getirdik. Bütün bu çerçeve içerisinde, bunlar için de paralel bir düzenlemenin getirilmesi zorunluydu. Buradaki müeyyide çok ağır bir müeyyide değil, hapis cezası önermiyoruz; üstelik de -bazı arkadaşlarımızın özellikle dile getirdiği gibi- "bu kişilerin, kendi ihtiyaçları için olduğu gibi, ürününü kullananların yararlanması halinde de, ürününün tamamını ihtiyacında kullanmıştır" şeklindeki düzenlemeleri Maliye Bakanlığı yapacak ve bu tür sübvansiyonlardan yararlanmayı da engellemeyecek. Ancak, birisi, ürününü sattıysa, bunun karşılığında müstahsil makbuzu almasını da çok görmemek gerekir. Ben, ürünümü sattım, müstahsil makbuzumu aldım, geldim gübre alacağım; işte belgem, sübvansiyondan yararlanmak istiyorum diyebilmeli. Bunu kurmaya çalışıyoruz. O nedenle, bunlar, ağır müeyyideler değildir; bunlar, devletin devamlılığı ve özellikle bu tür gelirleri açısından tüm yurttaşların katılması gereken yükümlülükler olarak mütalaa edilmelidir.

Basit usulde de aynı olay vardır; mükellef bir kere, belge vermeyecek; bu durum kendisine yazılı olarak bildirilecek ve "bakın, belge vermiyorsunuz, sizin yükümlülüklerinizi olduğu gibi kaldırdık, hafiflettik; vergi sisteminiz şu; eğer, belge almamakta direnirseniz, böyle bir olayla karşı karşıyasınız" denecek. Ona karşı da hâlâ direniyorsa, artık orada yapacak başka bir şey yok; müeyyide uygulayacaksınız.

O nedenle de, yapılan düzenleme, zannediyorum, vergi sistemindeki ciddîliği ve sürekliliği sağlama açısından zorunludur diye düşünüyoruz.

Teşekkür ederim Sayın Başkan.

BAŞKAN – Soru cevaplandırılmıştır.

Geçici 45 inci maddeyle ilgili görüşmeler tamamlanmıştır.

Maddeyle ilgili 6 önerge bulunmaktadır; ancak, madde tek fıkradan ibaret olduğu için, geliş sırasına göre ilk 4 önergeyi okutacağım, aykırılık derecesine göre işleme koyacağım.

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan kanun tasarısının 54 üncü maddesi ile 193 sayılı Kanuna eklenen geçici 45 inci maddesinde yer alan "01.01.1998 tarihinden itibaren ziraî mahsülleri ve hizmetlerinin satış bedeli üzerinden yapılan tevkifat" ifadesinin "ziraî ürünlerin ve hizmetlerinin satış bedeli üzerinden 01.01.1998 tarihinden itibaren tevkifat yapılmak" şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

Erdoğan Toprak Yalçın Gürtan Cihan Yazar

İstanbul Samsun Manisa

Bülent Akarcalı Emin Karaa

İstanbul Kütahya

BAŞKAN – Diğer önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan kanun tasarısının 54 üncü maddesi ile 193 sayılı Kanuna eklenen geçici 45 inci maddesinde yer alan "yazılı ölçüleri aşmamaları halinde" ifadesinin "yazılı ölçülerin altında kalmaları halinde" şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

Erdoğan Toprak Yalçın Gürtan Cihan Yazar

İstanbul Samsun Manisa

Bülent Akarcalı Emin Karaa

İstanbul Kütahya

BAŞKAN – Diğer önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan kanun tasarısının 54 üncü maddesi ile 193 sayılı Kanuna eklenen geçici 45 inci maddesinde yer alan "ziraî mahsulleri ve hizmetlerinin satış bedeli" ifadesinin "ziraî ürünlerinin ve ziraî hizmetlerinin satış bedeli" şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

Erdoğan Toprak Yalçın Gürtan Cihan Yazar

İstanbul Samsun Manisa

Bülent Akarcalı Emin Karaa

İstanbul Kütahya

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, şimdi son önergeyi okutacağım; bu önerge, madde metnine en aykırı öneriyi içermektedir; o sebeple, okuma, biter bitmez önergeyi işleme koyacağım:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan kanun tasarısının 54 üncü maddesi ile 193 sayılı Kanuna eklenen geçici 45 inci maddesine aşağıdaki 1 numaralı fıkranın eklenmesini ve mevcut fıkranın 2 numaralı fıkra olarak numaralandırılmasını arz ve teklif ederiz.

“Geçici Madde 45

1- 1997 takvim yılındaki satış hâsılatı, 1996 yılı için uygulanan satış hâsılatı tutarının yeniden değerleme oranında artırılmış tutarını aşmayan küçük çiftçiler, 1997 takvim yılında elde ettikleri ziraî kazançlar için yıllık Gelir Vergisi beyannamesi vermezler. 1997 yılı ziraî kazancına ilişkin olarak, 1998 yılı içerisinde beyanname veren çiftçilerin beyannamelerinde gösterilen ziraî kazançları üzerinden hesaplanarak tahakkuk ettirilen vergileri terkin, tahsil edilen vergileri iade edilir. Bu kanunun 53 üncü maddesinin birinci fıkrası hükmünde yer alan on yaşına kadar ikiden fazla traktöre sahip olma şartı, kendi işinde kullanılması koşuluyla on yıl süreyle dikkate alınmaz.

Erdoğan Toprak Emin Karaa Mustafa Güven Karahan

İstanbul Kütahya Balıkesir

Yalçın Gürtan Yavuz Bildik Necati Albay

Samsun Adana Eskişehir

Mahmut Erdir Ayhan Gürel

Eskişehir Samsun

BAŞKAN – Önergeye Komisyon katılıyor mu?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANI BİLTEKİN ÖZDEMİR (Samsun) – Sayın Başkan, bu önergeyle, esasen, Hükümet olarak ve Komisyon olarak Genel Kurulumuza sunduğumuz tasarıda, çiftçilerimiz için getirmiş olduğumuz iyileştirici düzenlemelerin tespit ettiğimiz bir eksiğini giderme amaçlanmaktadır. Özellikle, ziraî ölçüler altında kalmakla beraber, kendi ihtiyaçlarında kullandıkları traktör sayısı ikiden fazla olduğu gerekçesiyle defter tutma zorunluluğunda kalacak çiftçilerimizin, bu zorunluluktan tamamen kurtarılmasını temin amacıyla getirilmiş olan bu önergeye olumlu görüşle Yüksek Kurulunuzun takdirlerine sunuyorum.

BAŞKAN – Hükümet katılıyor mu efendim?

MALİYE BAKANI ZEKERİYA TEMİZEL (İstanbul) – Katılıyoruz Sayın Başkanım.

MEHMET BEDRİ İNCETAHTACI (Gaziantep) – Karar yetersayısının aranılmasını istiyoruz.

BAŞKAN – Önergeye Hükümet katılıyor, Komisyon takdire bırakıyor.

Karar yetersayısının aranılması istenmiştir; karar yetersayısını arayacağım.

Önergeyi kabul edenler... Kabul etmeyenler... Karar yetersayısı vardır; önerge kabul edilmiştir.

Diğer önergeyi okutuyorum...

YALÇIN GÜRTAN (Samsun) – İmzalarımızı geri çekiyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Üç önergeden de mi çekiyorsunuz efendim?

YALÇIN GÜRTAN (Samsun) – Evet Sayın Başkan.

BAŞKAN – Diğer üç önergede de yeterli imza kalmadığı için, işlemden kaldırıyorum.

Maddeyi, kabul edilen önerge doğrultusunda oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

Geçici 46 ncı maddeyi okutuyorum:

“Geçici Madde 46 – Diğer kazanç ve irat tutarının hesaplanmasında; bu Kanunun yürürlük tarihinden önce iktisap edilen gayrimenkullerin elden çıkarılması halinde bunların maliyet bedeli olarak, 1998 yılı genel beyan döneminde beyan edilecek emlak vergisi değeri esas alınır. 1/1/1999 tarihinden önce iktisap edilen ve menkul kıymetler borsasında işlem gören hisse senetlerinin bu tarihten sonra elden çıkarılması halinde bunların maliyet bedeli olarak, 1998 yılının son işlem gününde borsada oluşan ortalama fiyatı; 1/1/1999 tarihinden önce iktisap edilen menkul kıymet yatırım fonlarının katılma belgelerinin elden çıkarılmasında 1998 yılının son günündeki değeri esas alınabilir. Bu maddeye göre maliyet bedeli kabul edilen tutarlar, endekslenmiş maliyet bedeli kabul edilir ve iktisap tarihinden; gayrimenkullerde emlak vergisi beyanname verme süresi sonuna, hisse senetlerinde 1998 yılı sonuna kadar olan süre için yeniden endeksleme yapılmaz.”

BAŞKAN – Gruplar tarafından, maddeyle ilgili söz istemi var mı efendim?

SALİH KAPUSUZ (Kayseri) – Var efendim; Fazilet Partisi Grubu adına Sayın Cevat Ayhan konuşacaklar.

BAŞKAN – Fazilet Partisi Grubu adına Sayın Ayhan; buyurun efendim.

FP GRUBU ADINA CEVAT AYHAN (Sakarya) – Muhterem Başkan, muhterem üyeler; 626 sıra sayılı çeşitli vergi kanunlarında değişiklik yapan tasarının çerçeve 54 üncü maddesinin geçici 46 ncı maddesi üzerinde Fazilet Partisi Grubu adına söz almış bulunmaktayım.

Maddede ifade edildiği üzere "Diğer kazanç ve irat tutarının hesaplanmasında; bu Kanunun yürürlük tarihinden önce iktisap edilen gayrimenkullerin elden çıkarılması halinde bunların maliyet bedeli olarak, 1998 yılı genel beyan döneminde beyan edilecek emlak vergisi değeri esas alınır. 1.1.1999 tarihinden önce iktisap edilen ve menkul kıymetler borsasında işlem gören hisse senetlerinin bu tarihten sonra elden çıkarılması halinde bunların maliyet bedeli olarak, 1998 yılının son işlem gününde borsada oluşan ortalama fiyatı; 1.1.1999 tarihinden önce iktisap edilen menkul kıymet yatırım fonlarının katılma belgelerinin elden çıkarılmasında 1998 yılının son günündeki değeri esas alınabilir. Bu maddeye göre maliyet bedeli kabul edilen tutarlar, endekslenmiş maliyet bedeli kabul edilir ve iktisap tarihinden; gayrimenkullerde emlak vergisi beyanname verme süresi sonuna, hisse senetlerinde 1998 yılı sonuna kadar olan süre için yeniden endeksleme yapılmaz" denilmektedir.

Maddenin çok geniş kitleyi ilgilendiren hususu, gayrimenkullerle ilgili olarak getirdiği yükümlülüktür. Daha önce de, zannederim 43 üncü madde -değerlendirmeyle ilgili bir hükümdü- müzakere edilirken, bir ara, muhtelif partilerden konuyla ilgili arkadaşlarımız, burada, Sayın Bakanın yanında, kürsünün hemen önünde uzun uzun görüştüler; zannederim, bununla ilgili bir problem vardı. O da şudur: Kişinin, babadan kalma veya kendi çabalarıyla edindiği bir veya birkaç evi var. Bugünkü meri olan mevzuata göre, bunu, dört yıldan sonra satarsa -iktisap tarihinden sonra dört yıl süreli olarak mülkiyetinde bulundurursa- bu, gelir olarak addedilip, beyana tabi tutulmuyor sadece tapu devriyle ilgili gayrimenkul harçları, neyse, onları ödemekle iktifa ediliyor. Ben hatırlıyorum, daha önce, bu süre bir yıldı; zannederim, 1994'te Vergi Kanununda yapılan bir değişiklikle dört yıla çıkarılmıştı.

Tabiî, şimdi, bütün bu hudutlar, tahditler kaldırılıyor. Şöyle veya böyle bir ev edinmiş veya bu, miras olarak kendisine intikal etmiş bir kişi, bir aile, evini sattığı zaman, dairesini sattığı zaman, bunu, gelir olarak beyan edecek. İşte, bu kanun tasarısının takip etmek istediği hususlardan biri de, zannederim, bu tip gelirlerdir. Tabiî, bu takip, burada, vatandaşı ne ölçüde tedirgin edecek? Bunu gelir olarak beyan ettiğiniz zaman, 5 milyar liraya, 10 milyar liraya, 8 milyar liraya bir dairenizi, bir evinizi sattınız; bunun ne kadarı net hâsıladır; yani, vergi matrahı ne olacak burada? Vergi matrahını bulmak için maliyetini çıkarmanız lazım; ama, maliyetini nasıl çıkaracaksınız; yani, hangi belgeleri bulacaksınız, neyi bulup, çıkaracaksınız? İşte, üzerinde dikkatle durulması gereken hususlardan biri de budur. Zannederim, 43 üncü maddeyi görüşürken, bununla ilgili tereddütler hâsıl oldu ve bazı değerli milletvekilleri geldiler, burada istişare ettiler nasıl hallederiz diye; bir geçici madde ilave ederek, kanun tasarısının devamında, müzakerelerde, bunu, hiç olmazsa bir süre için uygulamayalım... Yani, insanların, mesken olarak kullandıkları gayrimenkullerini satmaları halinde, böyle bir ağır vergiye maruz kalmaları, bu ailenin yıkımı olur; bunun üzerinde tekrar tekrar düşünmekte fayda var.

Evet; devletin borcu var, batmışız, bu bataktan kurtulmak için de yeni vergilere ihtiyaç var, yeni gelirlere ihtiyaç var diyor Hükümet ve bu kanun tasarısını da getirmiş; kaynak artış teorisiyle de, nerede ne bulursa, ona yapışacak; ama, yapışırken de, bir ailenin ömrü boyunca edindiği bir evi, iki evi varsa... Bir evi, iki evi, üç evi de çok görmeyelim. Niye çok görmeyelim değerli arkadaşlar; bugün, emekli sandığına bağlı olarak emekli olanlar, birazcık daha farklı bir ücret alıyor; ama, ihtiyaca kâfi değil; ihtiyaca fi olmadığı için, 1980'den sonra, önce, yüksek bürokratlardan başladık, sonra da milletvekillerine kadar teşmil ettik ve makam tazminatını emeklilikte de veriyoruz, vefat ederse mirasçılarına da veriyoruz; niye; emekliliğinde aldığı maaşla geçinemiyor diye.

Şimdi, lütfen, dönün, bir de, sigortalı olarak çalışanları düşünün, Bağ-Kur'da çalışanları düşünün, SSK veya Bağ-Kur emeklilerini düşünün. Bugün, SSK'dan en üst basamaktan emekli olan birinin alacağı maaş aşağı yukarı 60 milyon liradır, 60 milyon lirayla kim geçinir? Bu insan mühendistir, bu insan doktordur, bu insan hukukçudur, bu insan ticaret müdürüdür, bu insan daire başkanıdır, bu insan satın alma müdürüdür, bu insan -özel sektörde çalışanları sayıyorum, bugün artık, özel sektör, kamu sektörünün kat kat üzerinde istihdam imkânları sağlıyor- imalat müdürüdür; bu insan emekliliğinde 60 milyonla lira maaşla geçinecek mi; Bağ-Kur'ludur, çalışamaz olduğu zaman -kendisini himayesi altına alacak hayırlı bir evlat sahibi de değilse, böyle bir imkândan da mahrumsa- nasıl geçinecek?

Şimdi, bu insanların hesabı şudur: Hiç olmazsa birkaç tane gayrimenkul, ev edineyim ki, bunların kirasıyla geçinirim. Herhangi bir ihtiyaçtan, bir hastalıktan, şu veya bu sebepten bu gayrimenkulünü sattığı anda Maliye bunun yakasına yapışacak; daireni 10 milyara sattın, getir bakayım vergisini diye. Nereden belge bulacak; on sene önce, yirmi sene önce kooperatifle yaptırmış. Efendim, işte, Bayındırlık Bakanlığı birim fiyatlarına göre veya başka birtakım emsallere göre bunu gösteririz... Kabul ediniz, bu emsaller de, bugün, gerçek maliyet değerinin çok çok altındadır; yani, inşaatın kalitesini, semtini ortaya koymaz ve burada da aileler fevkâlade mağdur olur. Buna nasıl bir çözüm getireceğiz? Yani, bunu düşünürken, bu madde üzerinde müzakere açmışken. Muhterem Bakanımızın, daha önce 43 üncü maddede de ortaya konulan talepleri dikkate alarak- bu kanun çıktıktan sonra önümüzdeki dönemde aileleri sıkıntıya maruz bırakmayacak bir çözüm getirmemiz lazım. Başlangıçta, halen meri olan kümleri arz ettim; buna dört yıllık bir sınır getirilmiş, daha önce bu, bir yıldı; bir yıldan sonra, satışlar, vergi konusu olmuyordu. Şimdi, burada, müştereken bir çözüm düşünmemiz lazım. Aksi takdirde, bu tasarının çok tepkiye sebep olacak maddelerinden birisi de, 43 üncü maddeyle bu maddedir diye arz ediyorum, hepinizi hürmetle selamlıyorum. (FP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Sayın Cevat Ayhan'a teşekkür ediyorum.

Doğru Yol Partisi Grubu adına Sayın İlyas Yılmazyıldız; buyurun efendim.

DYP GRUBU ADINA İLYAS YILMAZYILDIZ (Balıkesir) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; görüşülmekte olan madde hakkında, Doğru Yol Partisi Grubu adına söz almış bulunmaktayım; hepinize saygılar sunuyorum.

Maddeyle ilgili görüşlerimi açıklamadan önce şunu söylemek istiyorum; az önce, Sayın Tarım ve Köyişleri Bakanı, konuşmamızın hilafı hakikat olduğunu ifade etti; ancak, sonunda da hakikat olduğunu teslim etti; teşekkür ediyorum.

Benim bundan önceki konuşmama cevap veren Sayın Tarım ve Köyişleri Bakanımızın ifadesi aynen şudur: "Balıkesir-Bandırma yöresindeki hadiseye gelince; orada yağmurdan dolayı buğday pası denilen bir hastalık söz konusudur. Buna, embriyo kararması denilmektedir. Bu, yüzde 25 civarında tespit edilmiştir. Bütün dünya standartları yüzde 5'in altındadır..."

REFİK ARAS (İstanbul) – Hangi madde üzerinde konuşuyorsun?

SÜLEYMAN HATİNOĞLU (Artvin) – Konuyla ilgili konuş; konu, tarım mı?

BAŞKAN – Sayın Yılmazyıldız...

İLYAS YILMAZYILDIZ (Devamla) – Konuyla ilgili...

BAŞKAN – Sayın Yılmazyıldız, siz, Doğru Yol Partisi Grubu adına, geçici 46 ncı maddeyle ilgili söz istediniz, Grubunuz, sizi, bununla görevlendirdi; o görevinizi yerine getirin efendim.

İLYAS YILMAZYILDIZ (Devamla) – Sayın Başkan, 46 ncı maddeyle ilgili olarak konuşuyorum.

SÜLEYMAN HATİNOĞLU (Artvin) – Burada böyle bir usul yok.

BAŞKAN – Diğer konu geçen oturumda kaldı. Sataşmalarla ilgili hesaplaşmalar aynı oturum içinde yapılır.

İLYAS YILMAZYILDIZ (Devamla) – Sayın Başkanım, ben konuşmadan neyi konuşacağımı tespit etmeniz mümkün değildir. Eğer öyleyse, bir yazılı metin verin konuşalım.

BAŞKAN – Hayır, ben önce müdahale etmedim zaten.

İLYAS YILMAZYILDIZ (Devamla) – Müsaade ederseniz, 46 ncı maddeye bağlayacağım onu. Bakın, ne kadar ilgili, göreceksiniz.

ÜLKÜ GÜNEY (Bayburt) – Hayır, bağlayamaz... Öyle şey olmaz, madde üzerinde konuşması lazım.

BAŞKAN – Müdahale etmeyin efendim; bakalım, nasıl bağlayacağını göreceğiz.

İLYAS YILMAZYILDIZ (Devamla) – Diyor ki "dünya standartları yüzde 5'in altındadır, bu tamamen zehir demektir, zehir ihtiva etmektedir. O buğdayları, Toprak Mahsulleri Ofisi olarak aldığım zaman, çıkıp, 'bunları niye aldınız?' diye sormanız lazım; çünkü, insan sağlığıyla direkt ilgili bir hadisedir. Geçmiş dönemde alınmadı" diyor.

ÜLKÜ GÜNEY (Bayburt) – Haydi, maddeye bağla artık!

İLYAS YILMAZYILDIZ (Devamla) – Şimdi, ben, köyleri dolaşırken bunun problem olduğunu biliyordum. Zaten, burada da Gönen Ziraat Odası, Bandırma Ziraat Odası ve Kaymakamlıktan gelen yazılar var. Burada, deniliyor ki "ilçe tarım müdürlüğünün tespitinde...

ÜLKÜ GÜNEY (Bayburt) – Hangi maddeye bağlı konuşuyor?!..

BAŞKAN – Şimdi, maddeye bağlayacak efendim.

SÜLEYMAN HATİNOĞLU (Artvin) – Madde ile ne alakası var?

BAŞKAN – Müsaade buyurun, bağlayacak.

İLYAS YILMAZYILDIZ (Devamla) – ...embriyo oranı yüzde 3 ilâ 10 arasındadır." Tabiî, Sayın Bakana gelen bilgi bu; 3 ilâ 10 oranında olunca 10'a kadar yükseltmiştir.

SÜLEYMAN HATİNOĞLU (Artvin) – Vergiye gel, vergiye.

İLYAS YILMAZYILDIZ (Devamla) – Biz, bunu, bir hafta önce söyledik. Çiftçinin sesi, bu Hükümete bir haftada zor ulaşıyor, biz de bu kürsüden ulaştıralım dedik. Ancak, gördük ki, Sayın Bakan, gerçekleri, birinci değil, üçüncü söyleyişimizde kabul etti; yani, yüzde 20 de yetmemektedir. Sayın Bakan burada itiraf etti, embriyo kararması yüzde 50 dediğine göre, hiç olmazsa yüzde 30'lar seviyesinde...

TARIM VE KÖYİŞLERİ BAKANI MUSTAFA RÜŞTÜ TAŞAR (Gaziantep) – Yalan atıyorsun, ne alakası var.

İLYAS YILMAZYILDIZ (Devamla) – Bakın, Sayın Bakanım, bir çözüm buluyorsunuz...

TARIM VE KÖYİŞLERİ BAKANI MUSTAFA RÜŞTÜ TAŞAR (Gaziantep)– Kim söyledi yüzde 50 diye? Niye yalan atıyorsun?

İLYAS YILMAZYILDIZ (Devamla) – Az önce siz söylediniz, tutanakları getirtin."Trakya bölgesinde yüzde 50'ye varan embriyo kararması vardır" diye siz söylediniz, tutanakları getirip size göstereceğim. Ben, konuşmanızı dikkatle izliyorum...

SÜLEYMAN HATİNOĞLU (Artvin) – Hangi madde üzerinde konuşuyorsun?

BAŞKAN – Efendim, karşılıklı konuşmayın Sayın Yılmazyıldız; siz madde üzerinde konuşun, karşılıklı konuşmayın.

İLYAS YILMAZYILDIZ (Devamla) – Tamam, madde 46 ile bağlıyorum...

ÜLKÜ GÜNEY (Bayburt) – Böyle bir usul var mı Sayın Başkan?

BAŞKAN - Tamam efendim...

ÜLKÜ GÜNEY (Bayburt) – Bağlamak diye bir şey olur mu?

İLYAS YILMAZYILDIZ (Devamla) –Şimdi, şunu söylüyorum: Sayın Bakanım, hazır bir kararname çıkmışken, bunu, hiç olmazsa yüzde 30'lar seviyesinde yapın ki...

SÜLEYMAN HATİNOĞLU (Artvin) – Neyle ilgili konuşuyor Sayın Başkan?

BAŞKAN – Ziraî kazançlarla ilgili bir madde üzerinde konuşuyor.

ÜLKÜ GÜNEY (Bayburt) – Böyle şey olur mu... Ayıptır!

BAŞKAN - Tamam efendim.

İLYAS YILMAZYILDIZ (Devamla) – ...çiftçi mağdur olmasın...

ÜLKÜ GÜNEY (Bayburt) – Biz, çiftçiyi mağdur etmeyiz.

İLYAS YILMAZYILDIZ (Devamla) – Doğaldır, burada, çiftçilik yapmayan arkadaşlarımız, çiftçinin sorunlarından uzak olan arkadaşlarımız, benim bu sorunu buraya getirmemden rahatsız olabilirler.

Ben, Sayın Bakanımın, şu anda olumlu olarak yaptığı işin daha da mükemmel olmasını istiyorum. Sayın Bakanımız "Evet, biz, Bandırma Bölge Müdürlüğünde buğday almıyoruz; çünkü, embriyo kararması vardır; ama, bir kararname imzaladık, 10 bakan imzaladı" dedi. Kabuldür; ama, 10 bakanın imzaladığı kararname de, yüzde 20 seviyesinde embriyo kararması diyor. Ben, Sayın Bakana, bunu, yüzde 30 seviyesine kadar çıkarın ki, çiftçiler mağdur olmasın diyorum.

SÜLEYMAN HATİNOĞLU (Artvin) – Haydi bağla, bağla.

İLYAS YILMAZYILDIZ (Devamla) – Bakınız, şimdi, bu maddeyle ilgili değer, kazanç ve iratların...

SÜLEYMAN HATİNOĞLU (Artvin) – Maddeye gel, maddeye...

İLYAS YILMAZYILDIZ (Devamla) – Söylüyorum...

Değerli arkadaşım, vergi yasasının her maddesi, kazançların her maddesiyle ilgilidir...

ÜLKÜ GÜNEY (Bayburt) – Sen konuşmayı öğren evvela!..

İLYAS YILMAZYILDIZ (Devamla) – Niye tahammül edemiyorsunuz?!.

ÜLKÜ GÜNEY (Bayburt) – Ne tahammülü?!.. Konuşmayı öğren evvela!..

İLYAS YILMAZYILDIZ (Devamla) – Ben konuşmayı gayet iyi biliyorum; dinlemeyi öğrenin...

ÜLKÜ GÜNEY (Bayburt) – Öyle olur mu?!.

İLYAS YILMAZYILDIZ (Devamla) – Yahu, burada, çiftçilerin sorunlarını dile getiremeyecek miyiz; kazançlarını dile getirmeyecek miyiz?..

BAŞKAN – Sayın Yılmazyıldız, Genel Kurula hitaben konuşun.

İLYAS YILMAZYILDIZ (Devamla) – Peki, Sayın Başkanım; teşekkür ediyorum.

ÜLKÜ GÜNEY (Bayburt) – Olur mu?.. Gündemdışı söz alır konuşursun; abuk sabuk konuşuyorsun.

BAŞKAN – Evet, siz, Genel Kurula hitaben ve madde üzerinde konuşun efendim.

İLYAS YILMAZYILDIZ (Devamla) – Sayın Başkan, abuk sabuk müdahale edenlere, konuşanlara müdahale edin lütfen.

SÜLEYMAN HATİNOĞLU (Artvin) – Hop, hop... Sen abuk sabuk konuşuyorsun; öyle şey olur mu?!

İLYAS YILMAZYILDIZ (Devamla) – Arkadaş öyle diyor... Sayın Başkan, iade ediyorum kendisine...

BAŞKAN – Siz, Genel Kurula hitap edin...

İLYAS YILMAZYILDIZ (Devamla) – Değerli arkadaşlarım, doğaldır; çözüm bulamayan hükümetlerde, bunu destekleyenler, bu konuşmadan rahatsız olacaktır.

ÜLKÜ GÜNEY (Bayburt) – Sayın Başkan, böyle şey olur mu?!

İLYAS YILMAZYILDIZ (Devamla) – Biz, Sayın Bakanın olumlu yönde gittiğini söylüyoruz. Bir haftada sorunu anlayabilmiştir; ama, bugüne kadar bu sorunu anlayamamasındaki en büyük problem...

BURHAN KARA (Giresun) – Sayın Başkan, bu kadar olmaz!..

İLYAS YILMAZYILDIZ (Devamla) – ... kendi ilçe tarım müdürlerinin "yüzde 3 ilâ 10 arasında embriyo kararması var" raporudur; ama, gerçeği sonunda öğrenmiştir.

ÜLKÜ GÜNEY (Bayburt) – Sayın Başkan, gönder gitsin...

İLYAS YILMAZYILDIZ (Devamla) – Değerli arkadaşlarım, geçici madde 46 ile ilgili olarak, diğer kazanç ve...

BÜLENT ATASAYAN (Kocaeli) – Bağlasana.!..

İLYAS YILMAZYILDIZ (Devamla) – Bağlıyorum...

... diğer kazanç ve iratların hesaplanmasıyla ilgili olarak (ANAP ve CHP sıralarından alkışlar [!]) -teşekkür ediyorum- 1.1.1999 tarihinden önce iktisap edilen ve menkul kıymetler borsasında işlem gören hisse senetlerinin, bu tarihten sonra elden çıkarılması halinde, bunların, maliyet bedeli olarak, 1988 yılının son işlem gününde borsada oluşan ortalama fiyatı esas alınabilecektir.

SÜLEYMAN HATİNOĞLU (Artvin) – Bağla... Bağla...

İLYAS YILMAZYILDIZ (Devamla) – Bağlıyorum.

Şimdi, menkul kıymet alabilmek için para kazanmanız lazım. Yani, çiftçi para kazanamıyorsa, nasıl menkul kıymet alacak? İlla üç beş tane holding patronu mu alacak bu menkul kıymeti? Yani, çiftçimiz menkul kıymet alamasın mı? Yani, çiftçimiz hep sıkıntıda mı yaşasın?.. Değerli arkadaşlarım, biz, burada, tabiî ki, çiftçinin sorunları üzerinde duracağız. Çiftçi kazansın ki, borsadan senet alsın; borsa da değer kazansın, hükümet için ekonomik göstergeler olumlu olsun. Kazanamayan çiftçi... Bakın, bu ülkede; 20 milyon insan çiftçilikten para kazanıyor. 20 milyon insan çiftçilikten geçiniyor.

Şimdi, bir bölgede, tabiî afet konumuna gelen bir soruna duyarsızlık varsa, biz de, o konuda, üçüncü defa, dördüncü defa konuşmak zorunda kaldıysak, getirilen çözüm de hâlâ yarımsa, yüzde 20 değil, yüzde 30 olmuyorsa, bu çiftçilerin yarısı hâlâ buğdayını satamayacak demektir; işte, o menkul kıymetler borsasından da hisse senedi alamayacak demektir; ama, siz istiyorsunuz ki, borsada sadece üç, beş tane holding patronu, size destek veren seçilmiş müteahhitler çalışsın, sadece bunlar hisse senedi alsın, çiftçi almasın; böyle şey yok!.. (ANAP ve CHP sıralarından alkışlar [!])

REFİK ARAS (İstanbul) – Harika!..

İLYAS YILMAZYILDIZ (Devamla) – Yapılan bu düzenleme doğru olmakla birlikte, eksik ve yetersizdir.

Bilindiği üzere, borsada işlem gören senetlerin bir kısmı, alıcıların, satıcılara oranla düşük bir fiyat düzeyinde emir vermeleri halinde, bazı günler işlem görmemektedir. Böylece, yılın son gününde işlem görmeyen hisse senetlerinin maliyet bedeline ilişkin bir yasal boşluk ortaya çıkmaktadır. Yapılan düzenlemeyle getirilen imkândan, yılın son günü işlem görmeyen hisse senetlerinin sahipleri yararlanamaz hale düşmektedir. Dolayısıyla söz konusu maddede yer alan "1998 yılının son işlem gününde borsada oluşan ortalama fiyatı" ibaresinin "1998 yılı içinde en son işlem gördüğü gündeki borsada oluşan ortalama fiyatı" olarak değiştirilmesi yerinde olacaktır.

Değerli arkadaşlarım, biliyorum, konuşmamı maddeyle ilgili bulmadınız; ama, konu, milletin sorunlarıyla ilgilidir; bu kürsü, milletin sorunlarını dile getirmek için bütün milletvekillerine açık bir kürsüdür; milletin sorunlarının dile getirilmesinden rahatsız olmayın lütfen. Biz, daima olumlu işleri destekliyoruz. Sayın Bakanımın da henüz çıkaramadığı; ama yarısını imzalattığı kararnameyi bir an önce imzalatmasını ve alımların başlatılmasını rica ediyoruz; ama, kararname bitmeden önce de, bu, mükemmel olsun istiyoruz. Yani bunu yüzde 20 değil, de yüzde 30 embriyo kararmasına karar alırsanız, bütün çiftçiler memnun kalacaktır ve çiftçiler adına da, o zaman, size teşekkür edeceğiz.

ENERJİ VE TABİÎ KAYNAKLAR BAKANI MUSTAFA CUMHUR ERSÜMER (Çanakkale) – Zaten veriyor.

İLYAS YILMAZYILDIZ (Devamla) – Biliyoruz.

Bakın, bu vergi yasasında memura 3 milyon verilirken, seçilmiş holding patronlarına 300 trilyon veriliyor. Biz, çok istemiyoruz, çiftçi bir yıllık emeğinin karşılığını alsın, borcunu ödesin, Tarım Kredi Kooperatiflerine, Ziraat Bankasına borcunu ödesin; bunu istiyoruz.

Sayın Bakanım, Çanakkale'de de bu problem var; sizin özellikle takip etmeniz gerekiyor.

ENERJİ VE TABİÎ KAYNAKLAR BAKANI MUSTAFA CUMHUR ERSÜMER (Çanakkale) – Sen mışıl mışıl uyurken biz bu kararnameyle uğraşıyorduk!

İLYAS YILMAZYILDIZ (Devamla) – Ben, teşekkür ediyorum, hepinize saygılar sunuyorum.

Sağ olun. (DYP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Sayın İlyas Yılmazyıldız'a teşekkür ediyorum.

TARIM VE KÖYİŞLERİ BAKANI MUSTAFA RÜŞTÜ TAŞAR (Gaziantep) – Bir saniye, efendim...

BAŞKAN – Buyurun Sayın Bakan.

TARIM VE KÖYİŞLERİ BAKANI MUSTAFA RÜŞTÜ TAŞAR (Gaziantep) – Bir açıklama yapmama müsaade eder misiniz?

BAŞKAN – Hangi konuda efendim?

TARIM VE KÖYİŞLERİ BAKANI MUSTAFA RÜŞTÜ TAŞAR (Gaziantep) – Embriyo konusunda...

BAŞKAN – Sayın Bakan, bu konu, geçen oturumda çözümlendi...

TARIM VE KÖYİŞLERİ BAKANI MUSTAFA RÜŞTÜ TAŞAR (Gaziantep) – Ama, çok önemli bir konu...

BAŞKAN – Sayın Yılmazyıldız'ın da bir sataşması olmadı; tam aksine, sizin, şu anda hazırlamakta olduğunuz kararnameyle ilgili, çalışmalarınızdan dolayı sizi tebrik etti.

TARIM VE KÖYİŞLERİ BAKANI MUSTAFA RÜŞTÜ TAŞAR (Gaziantep) – Sayın Başkanım...

BAŞKAN – Usule aykırı olur...

TARIM VE KÖYİŞLERİ BAKANI MUSTAFA RÜŞTÜ TAŞAR (Gaziantep) – Sayın Başkan, bilgiler yanlış...

BAŞKAN – Efendim, o bilgileri...

TARIM VE KÖYİŞLERİ BAKANI MUSTAFA RÜŞTÜ TAŞAR (Gaziantep) – Hepsi yanlış Sayın Başkan... Yanlış bilgiler verdi... Ben, o bilgileri düzeltmek zorundayım.

ÜLKÜ GÜNEY (Bayburt) – Sayın Başkan, Sayın Bakana atfen yanlış bilgiler verildi. Burada, Sayın Bakan, bunu açıklamak mecburiyetinde...

BAŞKAN – Sayın Grup Başkanvekili, ben, değerli Doğruyol Partisi Grup Sözcüsüne, maddeyle ilgili konuşmadığı için müdahale ettim. Sonunda, kendisi "çiftçiler de borsaya girip menkul kıymetler alabilsinler, onun için, çiftçilerin gelirlerini artırmak lazım; bu sebeple, ben, maddeyle ilgili konuşuyorum "dedi ve öyle tamamladı.

Ayrıca, Sayın Bakanın yürütmekte olduğu icraatla ilgili de, -kendisindeki bilgilere göre- hazırlanmakta olan kararnameyi tasvip ettiğini ve Sayın Bakanı, çalışmalarından dolayı tebrik ettiğini söyledi.

Bu durumda, birtakım bilgileri eksik olabilir. Her eksik bilgiyi bir başka hatibin düzeltmesiyle, bu kanun tasarısıyla ilgili çalışmaları yürütemeyiz.

TARIM VE KÖYİŞLERİ BAKANI MUSTAFA RÜŞTÜ TAŞAR (Gaziantep) – Verdiği bilgilerin tamamı yanlış...

BAŞKAN – Nedir efendim?

TARIM VE KÖYİŞLERİ BAKANI MUSTAFA RÜŞTÜ TAŞAR (Gaziantep) – Bir kere, yüzde 3 embriyo var diye rapor geldiğini söylüyor. Böyle bir şey doğru değil, tamamen yalan!..

BAŞKAN – Yalan olmaz efendim, yanlıştır. Sayın milletvekili yalan söylemez, yanlış ifade olabilir.

TARIM VE KÖYİŞLERİ BAKANI MUSTAFA RÜŞTÜ TAŞAR (Gaziantep) – Yalan!.. Altını çizerek söylüyorum; yalan!..

İLYAS YILMAZYILDIZ (Balıkesir) – Sayın Başkan, Sayın Bakana takdim ediyorum, işte, Bandırma Kaymakamının, Bandırma Ziraat Odasının bilgileri... Sayın Bakan yalan söylüyor!

TARIM VE KÖYİŞLERİ BAKANI MUSTAFA RÜŞTÜ TAŞAR (Gaziantep) – Efendim, müsaade edin...

BAŞKAN – Sayın Bakan, böyle bir usul yok efendim... Tamam, ifade ettiniz; yani, bilgilerin yanlışlığını ifade ettiniz, tutanağa geçti.

İLYAS YILMAZYILDIZ (Balıkesir) – İşte buyurun, resmî bilgiler, ziraat odası başkanlığının bilgileri... Bu belgelerden birer tane takdim ediyorum.

BAŞKAN – Siz tamamladınız efendim konuşmanızı. Ben, Bakanın beyanlarını alıyorum, tutanağa geçiyor.

Başka efendim?

TARIM VE KÖYİŞLERİ BAKANI MUSTAFA RÜŞTÜ TAŞAR (Gaziantep) – İkincisi, Toprak Mahsulleri Ofisi, bütün birimleriyle, Türkiye'de, neyin ne olduğunu fevkalade kontrol eder durumdadır. Sayın milletvekilimiz yatağında mışıl mışıl uyurken, biz, gece sabahlara kadar bu araştırmaları yapıp, Balıkesir'in, Çanakkale'nin, Bandırma'nın, bütün Trakya'nın ve bütün Türkiye'nin sorunlarını çözmek için uğraşıyoruz. Burada siyaset yapmasına asla müsaade etmem!

Teşekkür ederim.

BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Bakan.

TURHAN GÜVEN (İçel) – Sayın Başkan, siyaseti izinle mi yapıyoruz?!

BAŞKAN – Hayır efendim, o anlamda değil; yani, çiftçinin hakları üzerinde, teknik bir konuda polemik yapmayalım anlamında söylüyorlar; zaten hepimiz siyaset yapıyoruz.

Şimdi, kişisel söz taleplerine geçiyoruz.

Erzurum Milletvekili Sayın Aslan Polat?.. Söz hakkını bu sefer kullanmıyorlar.

Sayın Emin Kul konuşacaklar mı efendim? Sayın Kul yoklar.

Sayın Ali Rahmi Beyreli?.. Yoklar.

Sayın Cafer Tufan Yazıcıoğlu, buyurun efendim.

CAFER TUFAN YAZICIOĞLU (Bartın) – Sayın Başkanım, sayın milletvekili arkadaşlarım; bu geçici madde, daha önce düzenlenen Gelir Vergisi Kanununun işlememesi için gerekli olan bir değer yükseltme maddesidir. Bu madde, yasa yürürlüğe girdiği zaman, maliyet bedeli olarak beyan edilerek Emlak Vergisi değerlerinin yeniden rayiç bedeline çekilmesiyle ilgilidir. Aynı şekilde, hisse senetlerinin de değer artışlarının vergilendirilmemesi için, şu andaki mevcut durumu vergilendirmemek için konulmuş bir maddedir ve bu madde, Plan ve Bütçe Komisyonunda görüşülürken, üzerinde hiç konuşulmamış bir maddedir ve oybirliğiyle kabul edilmiştir.

Ülkenin sorunlarına ciddî çözüm getiren Hükümetimize ve onun getirdiği bu tasarıya güvenimizi ifade ediyor, bu maddeyi desteklediğimi belirtiyor; hepinize saygılar sunuyorum. (DSP ve CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Sayın Yazıcıoğlu, teşekkür ederim.

Sayın İsmail Özgün buyurun.

İSMAİL ÖZGÜN (Balıkesir) – Söz hakkımı, Sayın Cevat Ayhan'a devrettim.

BAŞKAN – Buyurun Sayın Ayhan.

CEVAT AYHAN (Sakarya) – Muhterem Başkan, muhterem üyeler; 626 sıra sayılı Vergi Kanunlarında Değişiklik Yapılmasına Dair Tasarının 54 üncü maddesine bağlı geçici 46 ncı madde üzerinde şahsen söz almış bulunmaktayım.

Biraz önce, grup adına almış olduğum sözde, bu maddedeki düzenlemeyle, gayrimenkul sahiplerinin, gayrimenkullerini satmaları halinde Gelir Vergisi mükellefi olacağını; bundan da ailelerin zarara uğrayacağını, hüsrana uğrayacağını; bilhassa, SSK ve Bağ-Kur gayrimenkullerinin kendilerinin geçimine ilave bir destek teşkil ettiğini, herhangi bir gayrimenkulünü satıyorsa, bununla, nihayet bir başka gelir getirici yatırım yapacağını, yine gayrimenkul alacağını veya başka sahada değerlendireceğini; bunu vergilendirmenin haksızlık olacağını; halen, ilgili maddesinde de iktisabını takip eden dört yıl sonrası satılan gayrimenkullerin Gelir Vergisi konusu yapılmadığını, kanunun 1994 öncesi düzenlemesinde de bir yıllık sürenin esas alındığını ifade etmiştim.

Burada, bir hususu daha dile getirmek istiyorum. Bakın, burada "diğer kazanç ve irat tutarının hesaplanmasında; bu Kanunun yürürlük tarihinden önce iktisap edilen gayrimenkullerin elden çıkarılması halinde, bunların maliyet bedeli olarak -buraya, bilhassa dikkat çekmek istiyorum, elden çıkarılan gayrimenkullerin maliyet bedeli olarak- 1998 yılı genel beyan döneminde beyan edilecek Emlak Vergisi değeri esas alınır" denilmektedir.

REFİK ARAS (İstanbul) – Yani, bu sene... Yeni.

CEVAT AYHAN (Devamla) – Refik Bey, doğru, bu sene de, 1 ocaktan itibaren vatandaşlar emlak vergisi beyanında bulunuyorlar. Bu, uzatıldı; mayıs sonuydu, haziran sonuydu; şimdi, temmuz sonuna kadar tekrar uzatıldı; takip ediyorum, biliyorum; ancak, sonunu beklemeden emlak beyanında bulunmuş vatandaşlar var.

REFİK ARAS (İstanbul) – Değiştirme imkânı verecekler.

CEVAT AYHAN (Devamla) – Ne zaman verecekler, burada yok...

REFİK ARAS (İstanbul) – Yasa çıktıktan sonra verecekler.

CEVAT AYHAN (Devamla) – Yani, burada, yasa çıktıktan sonra değiştirilme imkânı verilir diye bir hüküm yok.

MALİYE BAKANI ZEKERİYA TEMİZEL (İstanbul) – Geçici madde 2.

CEVAT AYHAN (Devamla) – Eğer buraya bir hüküm koymazsanız, yandım Allah... Ne olur; adam, nisanda, mayısta, haziranda emlak vergisi beyannamesini vermiş ve emlak vergisi beyannamelerinde aşağı yukarı değerler -belediyelerden alınıyor, vergi dairelerinden alınıyor- bugün, sekizde 1’dir, onda 1’dir. Hepiniz bilirsiniz, bunu, gayrimenkul sahipleri bilir.

Şimdi, siz, 20 milyarlık, 10 milyarlık gayrimenkulünüz için "1 milyar, 1,5 milyar değerindedir" diye beyanname vermişsiniz; ona göre de Emlak Vergisini yatırmışsınız. Bunu da değere esas alırsanız, sattığınız takdirde büyük vergi gelir; çünkü, bundan sonraki dönemde de, yeniden değerlemeyle bunlar endekslenecek, yeniden değerleme katsayısıyla.

Tabiî, yeniden değerleme ne ölçüde haklıdır; çünkü, siz, mevcut değer için yeniden değerleme yapabilirsiniz; ama, o, tekrar onu satıp da inşaat yapmaya kalktığı zaman -inşaat maliyetleri enflasyonun çok üzerinde seyrediyor, onu söylemek istiyorum; inşaat maliyetleri dövizin de üzerinde seyrediyor, enflasyonun da üzerinde seyrediyor- vergiyi bu şekilde üzerine salarsanız, sattığı 3 oda 1 salonlu daire yerine, ancak 2 odalı bir yer alabilme imkânına kavuşur. Bunun üzerinde tekrar tekrar düşünmekte fayda var. Toplumda büyük rahatsızlıklara, şikâyetlere sebep olur. Bunları arz edeyim dedim.

Teşekkür ederim. Hürmetlerimle. (FP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Ayhan.

Değerli arkadaşlarım, geçici 46 ncı maddeyle ilgili görüşmeler tamamlanmıştır.

Maddeyle ilgili verilmiş 5 önerge bulunmaktadır. Bunlardan geliş sırasına göre 4'ünü okutup, işleme koyacağım.

İlk önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan kanun tasarısının 54 üncü maddesiyle eklenmesi öngörülen geçici 46 ncı maddesinin üçüncü cümlesinde yer alan "bu tarihten sonra elden çıkarılması" ibaresinin "1.1.1999 tarinden sonra elden çıkarılması" şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

Kâzım Üstüner Fikret Uzunhasan Osman Kılıç

Burdur Muğla İstanbul

Mehmet Büyükyılmaz Mehmet Aydın

Adana İstanbul

BAŞKAN – Diğer önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan kanun tasarısının 54 üncü maddesiyle eklenmesi öngörülen geçici 46 ncı maddesinin ikinci cümlesinde yer alan "genel beyan" ibaresinin "Emlak Vergisi genel beyanı" şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

Kâzım Üstüner Fikret Uzunhasan Osman Kılıç

Burdur Muğla İstanbul

Mehmet Büyükyılmaz Mehmet Aydın

Adana İstanbul

BAŞKAN – Diğer önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan kanun tasarısının 54 üncü maddesiyle Gelir Vergisi Kanununa eklenen geçici 46 ncı maddede yer alan "bu kanunun yürürlük tarihinden önce" ibaresinin "1.7.1999 tarinden önce şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

Kâzım Üstüner Fikret Uzunhasan Osman Kılıç

Burdur Muğla İstanbul

Mehmet Büyükyılmaz Mehmet Aydın

Adana İstanbul

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, son önergeyi okutuyorum. Bu önerge, madde metnine en aykırı önergedir, hemen işleme koyacağım.

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan kanun tasarısının 54 üncü maddesiyle Gelir Vergisi Kanununa eklenmesi öngörülen geçici 46 ncı maddenin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

"Geçici Madde 46

1- 31.12.2008 tarihine kadar uygulanmak üzere, iktisap şekli ne olursa olsun beş yıldan fazla elde tutulan veraset yoluyla iktisap edilenlerde beş yıllık süre şartı aranmaz. Konutlar ile köy kıymet beyan defterine kaydedilmesi gereken gayrimenkullerin elden çıkarılmasından doğan kazançlar Gelir Vergisinden müstesnadır. Diğer kazanç ve irat tutarının hesaplanmasında, 1998 yılı Emlak Vergisi beyanname verme süresinin bitmesinden önce iktisap edilen gayrimenkullerin elden çıkarılması halinde, bunların maliyet bedeli olarak 1998 yılı genel beyan döneminde beyan edilecek Emlak Vergisi değeri esas alınır. 1.1.1999 tarihinden önce iktisap edilen ve menkul kıymetler borsasında işlem gören hisse senetlerinin bu tarihten sonra elden çıkarılması halinde bunların maliyet bedeli olarak 1998 yılının son işlem gününde borsada oluşan ortalama fiyatı; 1.1.1999 tarihinden önce iktisap edilen menkul kıymet yatırım fonlarının katılma belgelerinin elden çıkarılmasında 1998 yılının son günündeki değeri esas alınabilir. Bu maddeye göre maliyet bedeli kabul edilen tutarlar, endekslenmiş maliyet bedeli kabul edilir ve iktisap tarihinden gayrimenkullerde, 1998 yılı Emlak Vergisi beyanname verme süresi sonuna, hisse senetlerinde, 1998 yılı sonuna kadar olan süre için yeniden endeksleme yapılmaz.

2- Bu Kanunun 2 nci maddesinin (1), (6) numaralı bentlerinde sayılan gelir unsurlarıyla ilişkilendirilemeyen ve elde edildiği dönemin tespit edilememesi nedeniyle bu Kanunun 80 inci maddesinin dördüncü fıkrası uyarınca bir önceki yılın geliri olarak vergilendirilecek olan diğer kazanç ve iratlar üzerinden tarh edilecek vergilere, 2003 yılı sonuna kadar vergi zıyaı cezası ile usulsüzlük cezası uygulanmaz."

Kazım Üstüner Ekrem Pakdemirli

Burdur Manisa

Mustafa Küpeli Mustafa Güven Karahan

Adana Balıkesir

Halil Çalık

Kocaeli

BAŞKAN – Okunan önergeye Komisyon katılıyor mu efendim?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANI BİLTEKİN ÖZDEMİR (Samsun) – Uygun görüşle Yüce Meclisin takdirlerine sunuyoruz.

SALİH KAPUSUZ (Kayseri) – Sayın Başkan, 20 milletvekili olarak ayaktayız; yoklama istiyoruz.

BAŞKAN – Hükümet katılıyor mu efendim?

MALİYE BAKANI ZEKERİYA TEMİZEL (İstanbul) – Sayın Başkan, 82 nci maddeyle ilgili yaptığımız düzenlemeler sırasında, Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kurluundaki arkadaşarımızın bazı tereddütleri olmuştu. Biraz önce Sayın Ayhan'ın da dile getirdiği gibi, maliyet bedelini oluşturacak emlak vergisi beyannamelerinin yeniden verilip verilmeme olanağı araştırılıyordu; o, ek geçici 2 nci maddeyle ilgili olarak yapılan düzenlemede var. Onu, burada açıkça ifade etmek istiyoruz.

Onun dışındaki tereddütlerden, özellikle, beş yıldan beri elde tutulan konutlar ile köy kıymet beyan defterlerine kayıtlı, yani köylerde bulunan yurttaşlarımızın, özellikle, tarım vesaire konularında kullandıkları arazileri ile evlerinin bu madde kapsamı dışında mütalaa edilmesi gerektiği dile getirilmişti. Bu düzenleme, bütün bu unsurları ortadan kaldıran, mahzurları ortadan kaldıran ve düzenlemeye hakkaniyetli bir şekil veren bir düzenleme olmuştur. O nedenle katılıyoruz efendim.

BAŞKAN – Komisyon, önergeyi, uygun görüşle Genel Kurulun takdirine bırakmakta, Hükümet önergeye katılmaktadır.

Önergeyi oylarınıza sunacağım...

III. – YOKLAMA

(FP sıralarından bir grup milletvekili ayağa kalktı)

SALİH KAPUSUZ (Kayseri) – Sayın Başkan, salonda toplantı yetersayısı olmadığı için yoklama istiyoruz. (ANAP sıralarından gürültüler)

BAŞKAN – Kaç madde önce yoklama yaptık?..

SALİH KAPUSUZ (Kayseri) – Sayın Başkanım, salonda toplantı yetersayısı yok.

ÜLKÜ GÜNEY (Bayburt) – Takdir hakkı sizindir efendim; şu salona lütfen bakın, salondaki sayı, toplantı yetersayısından fazladır.

BAŞKAN - Değerli arkadaşlarım, 20 milletvekili arkadaşımız epeyce zamandan beri ayakta duruyorlar; onları boşuna ayakta bekletmiş olmayalım; tespit edelim ve yoklamaya başlayalım...

YUSUF SELAHATTİN BEYRİBEY (Kars) – Sayın Başkanım, bir dakika çalmak için imzalı kâğıt bile vermiyorlar... Tasarının kanunlaşmaması için ellerinden geleni yapıyorlar. Bunu, kamuoyunun bilmesi açısından söylüyorum.

BAŞKAN – Efendim, 20 arkadaşımızın ayağa kalkarak yoklama istemesi, İçtüzüğe uygundur.

Önce yoklama isteminde bulunan milletvekillerini tespit edeceğiz ve yoklama yapacağız değerli arkadaşlarım...

DEVLET BAKANI BURHAN KARA (Giresun) – Sayın Başkan, yarım saat sonra tekrar ayağa kalksalar, yeniden yoklama mı yapacaksınız!..

BAŞKAN – Efendim, Genel Kurul salonunda toplantı yetersayısı olduğunu görsem, sayarken de tespit edebilirim onu; ama, sayarken tespit edemeyeceğimiz gibi bir inanç var Divanda. Arkadaşlarımız burada hazır bulunsalardı, oylama sırasında da, toplantı yetersayısı var mı, yok mu; tespit edebilirdik.

SÜLEYMAN HATİNOĞLU (Artvin) – Onların hepsi, yoklama bitene kadar ayakta dursunlar.

BAŞKAN – Sayın Hatinoğlu, isterseniz, yoklama bitinceye kadar tek ayak üstünde dursunlar...

Yoklama talebinde bulunan arkadaşlarımızı tespit ediyoruz:

Salih Kapusuz?.. Burada.

Suat Pamukçu?.. Burada.

Kahraman Emmioğlu?.. Burada.

Bedri İncetahtacı?.. Burada.

Hüseyin Olgun Akın?.. Burada.

Mustafa Köylü?.. Burada.

Mikail Korkmaz?.. Burada.

Şaban Şevli?.. Burada.

Latif Öztek?.. Burada.

Hüseyin Arı?.. Burada.

Muhammet Polat?.. Burada.

Zülfikar Gazi?.. Burada.

İlhan Sungur?.. Burada.

Sıtkı Cengil?.. Burada.

Bekir Sobacı?.. Burada.

İsmail Özgün?.. Burada.

Abdullah Örnek?.. Burada.

Osman Yumakoğulları?.. Burada.

Turhan Alçelik?.. Burada.

Cevat Ayhan?.. Burada.

CEVAT AYHAN (Sakarya) – Ben ayakta değildim Sayın Başkan.

BAŞKAN – Buradasınız efendim.

Nurettin Aktaş?.. Burada.

Yoklama yapılacaktır.

(Yoklama yapıldı)

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, toplantı yetersayısı vardır. Çalışmalarımıza kaldığımız noktadan devam ediyoruz.

V. – KANUN TASARI VE TEKLİFLERİYLE KOMİSYONLARDAN

GELEN DİĞER İŞLER (Devam)

5. – Vergi Usul Kanunu, Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun, Gelir Vergisi Kanunu, Kurumlar Vergisi Kanunu, Katma Değer Vergisi Kanunu, Gider Vergileri Kanunu, Emlak Vergisi Kanunu, Veraset ve İntikal Vergisi Kanunu, Motorlu Taşıtlar Vergisi Kanunu, Damga Vergisi Kanunu, Harçlar Kanunu ve Belediye Gelirleri Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Tasarısı ile Konya Milletvekili Ahmet Alkan’ın, İstanbul Milletvekili Emin Kul’un, Kahramanmaraş Milletvekili Hasan Dikici ve 30 arkadaşının, Balıkesir Milletvekili İsmail Özgün’ün, İstanbul Milletvekili Mustafa Baş ve 30 arkadaşının, Trabzon Milletvekili Kemalettin Göktaş ve 33 arkadaşının, Konya Milletvekili Necmettin Erbakan ve 40 arkadaşının, Konya Milletvekili Necmettin Erbakan ve 30 arkadaşının, Kütahya Milletvekili Mehmet Korkmaz’ın, Balıkesir Milletvekili İsmail Özgün ve 40 arkadaşının, Konya Milletvekili Veysel Candan’ın, Balıkesir Milletvekili İ. Önder Kırlı’nın, Adana Milletvekili Arif Sezer’in, Ağrı Milletvekili M. Sıddık Altay’ın, Bayburt Milletvekili Suat Pamukçu’nun, İstanbul Milletvekili Cefi Kamhi’nin, Samsun Milletvekili Murat Karayalçın’ın, Bursa Milletvekili Turhan Tayan’ın, Erzurum Milletvekili İsmail Köse’nin, İstanbul Milletvekili Ercan Karakaş ve 6 arkadaşının, Erzincan Milletvekili Naci Terzi’nin, Demokrat Türkiye Partisi Grup Başkanı Van Milletvekili Mahmut Yılbaş, Grup Başkanvekilleri İstanbul Milletvekili Metin Işık, Mardin Milletvekili Muzaffer Arıkan ve 6 arkadaşının, benzer mahiyetteki kanun teklifleri ve Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (1/708, 2/72, 2/73, 2/75, 2/129, 2/154, 2/166, 2/182, 2/191, 2/194, 2/221, 2/270, 2/287, 2/293, 2/323, 2/369, 2/420, 2/459, 2/493, 2/884, 2/959, 2/960, 2/1015, 2/1019, 2/1070) (S. Sayısı : 626) (Devam)

BAŞKAN – Kâzım Üstüner ve arkadaşları tarafından verilen önergenin oylanması esnasında toplantı yetersayısının olmadığı iddia edilmişti.

Şimdi, Hükümet tarafından uygun bulunan, Komisyonun da takdire sunduğu bu önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

Diğer üç önergede de imza sahipleri imzalarını geri aldıkları için, bunları, işleme koyma imkânımız kalmamıştır.

Maddeyi kabul edilen önerge doğrultusunda oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

Geçici 47 nci maddeyi okutuyorum:

“Geçici Madde 47 – Bu Kanunun yayımlandığı tarih itibariyle sahip olunan ve mevcudiyeti Devlet tarafından veya Devlet güvencesinde tutulan kayıt ve siciller ve diğer kanaat getirici vesikalarla ispat edilen kıymetlerden karşılanan mal edinimleri ve harcamalar nedeniyle bu Kanunun 82 nci maddesinin 2 numaralı fıkrasına göre tarhiyat yapılamaz.

Bu maddede geçen kanaat getirici vesika tabiri; banka, banker, aracı kurumlar ve benzeri mali kurumlar, posta idaresi, noterler ile tapu, trafik gibi kamu kurum ve kuruluşlarının kayıt ve belgeleri ile 213 sayılı Vergi Usul Kanununun ikinci kitap üçüncü kısmında yer alan belgeleri ifade eder.

Mükelleflerin bu kayıtlarda yer almayan veya yukarıda sayılan vesikalarla kanıtlanamayan nakit para, mevduat sertifikası, döviz ve benzeri kıymetlerini, bu Kanunun yayımı tarihini izleyen ikinci ayın son iş gününde bankalar ve ilgili mevzuatı uyarınca mevduat kabul eden diğer kuruluşlarda asgari bir gün süreyle bulundurmaları şartıyla, bu kıymetlerden karşılanan mal edinimi ve harcamaları hakkında da yukarıdaki hükümler uygulanır. Söz konusu kuruluşlar mükelleflerin bu konudaki taleplerini yerine getirmeye mecburdurlar.

Maliye Bakanlığı bu maddenin uygulanmasına ilişkin usul ve esasları belirlemeye yetkilidir.”

BAŞKAN – Madde üzerinde, Fazilet Partisi Grubu adına Sayın Ertan Yülek söz istemişlerdir.

Buyurun efendim. (FP sıralarından alkışlar)

FP GRUBU ADINA İ. ERTAN YÜLEK (Adana) – Sayın Başkan, değerli milletvekili arkadaşlarım; görüşülmekte olan, kısa adıyla vergi kanun tasarısının, çerçeve 54 üncü maddesinin, geçici 47 nci maddesi üzerinde, Fazilet Partisi Grubunun görüşlerini sunmak üzere huzurunuzda bulunuyorum; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bu madde ve bunu takip eden iki madde; yani, geçici 48 ve 49 uncu maddeler, esasında, bu tasarının en önemli maddelerindendir.

Bu madde, bütün Türkiye'yi ve hemen hemen herkesi çok yakından alakadar eden bir maddedir. Ben, bu maddenin, bir servet beyanı niteliğinde olduğunu, Plan ve Bütçe Komisyonundaki görüşmelerimiz sırasında da beyan etmiştim. Sayın Bakan da, gerçekten, burada, servetlerin beyan edildiğini; ancak, normal servet beyanlarında gelirlerle mukayese edilerek vergi tahakkuk ettirildiği halde, burada şahıslar için bir vergi tahakkuk ettirilmediğini ve bundan sonra takip eden iki maddede diğer bazı kurumlar için ve ticaretle iştigal edenler için de bir milat olduğunu ifade etmişti.

Gerçekten de, bu madde, şahısların servetlerinin beyanı hususunda bir milattır. Bu madde, eğer, dikkatlice okunur ve üzerinde düşünülürse, görülecektir ki, şahısların bütün servetlerinin beyan edilmesi halinde, yine, bu Kanunun 82 nci maddesinin 2 numaralı fıkrasına göre vergi tarh edilemeyeceğini beyan etmektedir.

Burada, tabiî, önemli bazı meseleler var. Şimdi, hepimizi -milletvekili olmamız farketmiyor vatandaşların belli bir tarihte, bizzat devlette veya devletin itibar ettiği kurum ve kuruluşlarda veya bununla ilgili yerlerde servetlerini bir liste halinde tescil ettirmeleri, kendi ihtiyarları içerisindedir, kendi tasarrufları içerisindedir; ama, bu, bu şahıslar için bir milat olarak görme mecburiyetini veyahut da tasarrufunu getirmektedir.

Eğer, maddeyi açacak olursak: Yurt içindeki şahıslar için devletin itibar ettiği veya devlette kayıtlı olan hususlar nelerdir; tabiî, bunlar, çok çeşitli olarak, gerekçede de sayılmış, yine, burada da belirtilmiş. Bu belirtilenler, mesela, devlette yapılan çok çeşitli siciller, sonra trafikte olan birtakım kayıtlar devletin muteber kayıtlarıdır; ancak, bu kayıtlar dışında, şahıslar, kendi servetlerini beyan etmek istedikleri takdirde, bu kanunun yayımı tarihini izleyen ikinci ayın son iş gününde, devletçe muteber addedilen bankalar, finans kuruluşları ve devletin itibar ettiği buna benzer diğer kuruluşlarda, her türlü paralarını, dövizlerini, ziynet eşyalarını, altınlarını ve buna benzer bütün varlıklarını, asgarî bir gün süreyle tescil ettirdikleri, yatırdıkları takdirde, biraz evvel söylediğim gibi, bu kanunun 82 nci maddesinin 2 numaralı fıkrasına göre bunların tarhiyatı yapılmayacaktır. Ancak, paralar için, bu zorunluluk; yani, bankada veya bir finans kuruluşunda bulundurma zarureti yanında, tabiî, insanlar, evlerinde bulundurmuş oldukları birtakım kıymetli malları da -mesela, biraz evvel söylediğim gibi altınları, vesaireyi de- o anda, götürüp bankada veya muteber bir yerde tespit ettirebilecekleri gibi, bunu, daha sonra da vesikalandırmak mecburiyetindeler; yani, eğer o gün, burada, kanunun yürürlüğe girdiği tarihten itibaren belli bir gün sonra, eğer, bankada veya muteber yerlerde bunları tevsik ediyorsanız; bu, sizin için servetin kaydı oluyor. Belli bir süre sonra da, siz, servetinizi gösterebiliyorsunuz; ama, o takdirde, bunu nereden aldığınızı tevsik etmek mecburiyetindesiniz. Yani, eğer, siz, bir altınınızı belli bir süre sonra satarak bir ev aldıysanız veya bir otomobil aldıysanız veya herhangi başka bir şeyde kullandıysanız, o zaman, size bu serveti veya bu malları nereden buldunuz diye sorabilecekler. Tabiî, o zaman, karşımıza iki alternatif çıkıyor. Eğer, biz bunu bankada tevsik ettirdiysek, o tarihteki banka kayıtlarıyla bunu ispat edebiliyoruz; ancak, eğer, siz, bunu gidip de tescil ettirmediyseniz, bu takdirde, bir kuyumcuya bozdurduysanız, kuyumcu için veya başka bir döviz büfesinde bozdurduysanız, onun alış belgelerini veya satış belgelerini tevsik ettirme mecburiyetindesiniz. Dolayısıyla, bu madde, şahıslar için, servetlerinin beyanı ve ondan sonraki harcamalarının ispatı için bir nevi milattır ve bu tabir de, Sayın Maliye Bakanının -başka yerde de kullanmış olabilir- zannediyorum, Plan ve Bütçe Komisyonundaki görüşmeler sırasında beyan ettiği bir tabirdir.

Şimdi, burada, yurt içindeki vatandaşlar için, tabiî tespit bakımından önemli bir kolaylık getiriliyor; ancak, burada, bir de, yurt dışında çalışan ve Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olan birçok vatandaşımız var. Bunlar için, tabiî, o tarihte vergi mükellefleri olup olmadıklarına göre farklı bir durum ortaya çıkıyor. Eğer, bunlar vergi mükellefi iseler, onların da gelip, o tarihte bu servetlerini beyan etmeleri durumunda, bunların ileride hesabı sorulmayacak veya sorulduğu zaman da cevabı alınabilecek. Ancak, bilindiği gibi, vatandaşlarımızın birçoğu yurt dışında, vergi mükellefi olmasa dahi, çalışmaktadır; mükellef olmasalar da, bankalarda bunları tespit ettirme veya tevsik ettirme durumuyla karşı karşıyadırlar; bilahara, getirmiş oldukları paraları, bunlar tevsik edebilirler; ancak, o takdirde, yine de bunları ispat etmek mecburiyetindedirler.

Şimdi, tabiî burada, yurt dışında çalışan vatandaşlar için bir zorluk var. O vatandaşların bu paralarını o tarihte getirip burada tespit etmeleri, tevsik etmeleri, o tarihte o paralarının olduğunu devlete ispat etmeleri lazımdır. Yalnız, tabiî, bunlar yurt dışında olmaları, Türkiye Cumhuriyetine kayıtlı olan bankalara veya devletin muteber ettiği kurumlara tevsik ettirmeleri zarureti sebebiyle, yurt dışında çalışanların o tarihte buraya gelmeleri de mümkün olmadığına göre, acaba nasıl bir problem ortaya çıkacaktır. Eğer, Sayın Maliye Bakanımız, bir mukayese yapmak suretiyle, bunlardan ileride servet beyanı alınmayacağını -zabıtlara geçmesi bakımından- çıkıp izah ederlerse, bu madde, biraz evvel söylediğim gibi, şahıslar için bir milat olacak ve bu milada göre, şahıslar hem ondan sonraki harcamalarını hem de diğer gelirlerini ispat etme imkânına sahip olacaklardır.

Hepinize saygılar sunuyorum. (FP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Yülek.

Şimdi, söz sırası, Doğru Yol Partisi Grubu adına, Sayın İsmet Attila'da.

Buyurun Sayın Attila. (DYP sıralarından alkışlar)

DYP GRUBU ADINA İSMET ATTİLA (Afyon) – Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; madde üzerinde, Doğru Yol Partisi Grubunun görüşlerini sunmak üzere huzurunuzda bulunuyorum; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Bilindiği üzere, Grup adına yaptığım konuşmalarda, bu kanun tasarısının bir gizli servet vergisi getirdiğini söylemiştim. Üzülerek ifade edelim ki, ANAP'ın kurucusu merhum Özal'ın kaldırdığı servet beyanını, bu tasarıyla, yine Başbakanı ve büyük ortağı ANAP'lı olan bu Anasol-D Hükümeti geri getirmektedir. Yani, merhum Özal'ın kurduğu ANAP gitmiş, yerine Sayın Mesut Yılmaz'ın Genel Başkanı olduğu ANAP gelmiş ve huzurunuza da gizleyerek, örterek, servet beyanını getirmiş; yani, Anavatan Partisi sağ göstermiş, sol vurmuş.

Biz, DSP'yi anlıyoruz; ama, Anavatan Partisinin, DSP'nin rüzgârına, peşine takılıp, umdelerini bir çırpıda terk ederek, bu kanun tasarısına imza atmış olmasından dolayı üzüntü duyuyoruz. Evet, Anasol-D Hükümeti, böyle bir vergi kanunu getirebilir, buna kimsenin bir sözü olmaz; ama, bunu açıkça söyler, herkese ilan eder; daha sonra, uygulamalarını da, bu tasarı maddelerinin uygulamasının nasıl olacağını da, ki burada örneklerini verdik... Nitekim, biraz evvel kabul ettiğiniz önergeyle, Sayın Başbakanın, geçen gün, Sayın Kaya Erdem'in telaşı sonucunda, palaspandıras buraya gelerek, Sayın Maliye Bakanımızla müzakere ederek, biraz evvel kabul ettiğiniz önergeyi vermek suretiyle, bir nevi düzeltme yapma yoluna gittiniz.

ÜLKÜ GÜNEY (Bayburt) – Olabilir, doğaldır.

İSMET ATTİLA (Devamla) – Aslında, bugün, burada, gerçekten, ülkede belirsizlikler yaratan, yaratacak olan maddelerden birisini görüşüyoruz ve siz, yine, çoğunluk oyunuza dayanarak, bu maddeyi de buradan geçireceksiniz; ama, iki ay sonra, ne olacağını da hep bareber göreceğiz. Ne olacak iki ay sonra -işte "malî milat" denilen olay- herkes elinde bulunan, yanında bulunan Türk Lirasını, dövizini ve diğer kıymetlerini bir gün de olsa bankada bloke edecek, bunu belgeleyecek. Daha sonra, bu uygulamalar sonucunda, Maliye Bakanlığına verilen geniş yetkiler çerçevesinde, Maliye Bakanlığı tarafından -her ne kadar milat olarak kabul edilse de, hesap sorulmayacağı söylense de– ne olacağı belirsiz bir şekilde, ülkeyi ve ülke insanını bir yerlere götürüyorsunuz...

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANI BİLTEKİN ÖZDEMİR (Samsun) - Olur mu, hiç kimse bir yere gitmiyor; herkes kendi hesabını verir.

İSMET ATTİLA (Devamla) – ...ve 60 milyon veya 63 milyon vatandaşı, kazansın, veya kazanmasın vergi mükellefi yapıyorsunuz. Hani, nerede?.. Kayıtdışı ekonomiyi önlüyorum sözleri altında, servetten vergi alma yoluna gidiyorsunuz. Kayıtdışı ekonomiyi önlemek bu şekilde olmaz. Nitekim, işte, dün, vergi indirimini geçirdiniz. Ücretlide, memurda üç milyon, beş milyon, onbeş milyon liralık bir fazlalık olacak; yani, memurun, ücretlinin eline beş milyon, on milyon, onbeş milyon lira daha fazla geçecek; ama, A holdingde, B holdingde milyarların, belki de trilyonların vergisi indirilmiş olacak. Bunu da sorduk, buna da cevap alamadık.

METİN ŞAHİN (Antalya) – Sayın Attila, cevap verildiğinde siz Genel Kurulda yoktunuz.

İSMET ATTİLA (Devamla) – Açıklık yok diyoruz ve devam ediyoruz. Netice itibariyle, DYP'nin, az kazanandan az, çok kazanandan çok vergi prensibini bir tarafa itiyorsunuz; bu şekilde, herkesten, yani, geçenden de geçmeyenden de vergi almanın yollarını arıyorsunuz. O halde, tek bir kelimeyle, kelle vergisini getirin, varlık vergisini getirin de, bunun adı belli olsun; çünkü, siz, kazansın kazanmasın, herkesten vergi alacaksınız.

AGÂH OKTAY GÜNER (Ankara) – 1994'te olduğu gibi Attila Bey.

İSMET ATTİLA (Devamla) – Bu arada...

Efendim, aslında söz atan arkadaşlarımız bu işi iyi biliyorlar.

METİN ÖNEY (izmir) – Doğruyu söylüyorlar.

İSMET ATTİLA (Devamla) – Bir defa daha tekrar edelim. Bu kanun tasarısıyla ilgili olarak, şu ana kadar, Maliye eski Bakanlarımızdan Sayın Kaya Erdem -yalnız, Sayın Kaya Erdem, işte, biraz evvel buradan geçen önergeye Sayın Başbakan nezdinde müdahale etti, kısmî bir iyileştirme yapılma gayreti görüldü; o yapıldı. Onun uygulamasının nasıl olacağını da onu göreceğiz- gene, Sayın Sümer Oral, Sayın Lutfullah Kayalar -bunlar, Maliye eski Bakanlarımız- burada, bu kanunla ilgili herhangi bir fikir beyan etmediler. Eğer bilmiyorsanız, o beylere lütfen sorun, size anlatsınlar.

Yine, bu blokajla ilgili olarak...

AĞAH OKTAY GÜNER (Ankara) – Her yerde konuşuyorlar.

İSMET ATTİLA (Devamla) – Sayın Güner... Sayın Güner...

AĞAH OKTAY GÜNER (Ankara) – Konuşuyor arkadaşlarımız.

İSMET ATTİLA (Devamla) – Ben, size söz söylemek istemiyorum.

AĞAH OKTAY GÜNER (Ankara) – Buyurun, söyleyin.

İSMET ATTİLA (Devamla) – Neden söylemek istemediği mi de, siz, iyi biliyorsunuz.

AĞAH OKTAY GÜNER (Ankara) – Söyleyin... Buyurun...

İSMET ATTİLA (Devamla) – O sebeple, beni, size söz söylemeye zorlamayın.

BAŞKAN – Sayın Attila...

İSMET ATTİLA (Devamla) – Söylersem, hoş olmayabilir.

AĞAH OKTAY GÜNER (Ankara) – Takdir yetkin yok ki senin.

BAŞKAN – Sayın Attila, siz, Genel Kurula hitaben söz söylersiniz efendim.

İSMET ATTİLA (Devamla) – O zaman...

BAŞKAN – Sayın Attila...

İSMET ATTİLA (Devamla) – O zaman, beni değil, bu arkadaşlarımızı ikaz etmelisiniz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Hayır, siz, bazı arkadaşlarımızı, Sayın Güner'den önce bazı arkadaşlarımızın isimlerini ifade ederek ifadeye zorluyorsunuz.

İSMET ATTİLA (Devamla) – Efendim, ben, sayın eski bakanlarımızın isimlerini söyledim.

BAŞKAN – Öyle bir usul de yok efendim.

İSMET ATTİLA (Devamla) – Eski bakanlarımızın isimlerini söyledim ve burada açıklama yapmaya davet ettim.

TURHAN GÜVEN (İçel) – Kötü bir şey söylemedi...

BAŞKAN – Kötü, iyi... Yani, maliye eski bakanlarını beyana zorluyor. Arkadaşlarımız o beyanı da yaparlar, vakit kalırsa..

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANI BİLTEKİN ÖZDEMİR (Samsun) – Sayın Bakan da bu görüşlerini gelip Komisyonda niçin anlatmadı? Sayın Bakanlarla beraber niçin getirmedi?

TURHAN GÜVEN (İçel) – Böyle bir usul var mı Sayın Başkan?

BAŞKAN – Efendim, böyle bir usul yok. Sayın Komisyon Başkanı, böyle bir usul yok.

METİN ÖNEY (İzmir) – Böyle bir usul var mı yani?..

BAŞKAN – Yalnız Genel Kurula hitap etmek var efendim.

İSMET ATTİLA (Devamla) – Böyle bir usul yok.

METİN ÖNEY (İzmir) – Biliyorsan, vergiden bahset.

İSMET ATTİLA (Devamla) – Sayın Başkan, siz de bir rüzgâra kapılmış gidiyorsunuz, siz de aslında bu işleri biliyorsunuz, maliye müsteşarlığı yapmış bir kişi olarak, maliye müfettişi olarak siz de iyi biliyorsunuz; ama, eliniz mahkûm... Hak veriyorum size.

AGÂH OKTAY GÜNER (Ankara) – Niye mahkûm olsun canım, hiçbir mahkûmiyeti yok.

İSMET ATTİLA (Devamla) – Evet...

Şimdi, bu blokajla ilgili olarak, bunun uygulamasını Maliye Bakanlığına bırakmışsınız, usul ve esaslarını Maliye Bakanlığı tespit edecek. Peki, Maliye Bakanlığı usul ve esaslarını nasıl tespit edecek? Bunun yöntemi ne olacak? Maliye Bakanlığının yazdığı her şeyi herkes kabul edecek mi? Bu, belirsizlik yaratmayacak mı, sıkıntı yaratmayacak mı? Biz, bunları burada dile getiriyoruz. Benim söylediklerim... Benim milletvekili kardeşlerimin bu konuda bilerek mi oy verdikleri, bilmeyerek mi oy verdikleri hususunda eğer bilmiyorlarsa, uyarma görevini, bir Türk vatandaşı olarak, Türk vatandaşının temsilcisi olarak burada söylemek mecburiyetinde olduğum için bunları söylüyorum.

REFİK ARAS (İstanbul) – Bilmeyerek oy verilir mi? Ne demek?..

İSMET ATTİLA (Devamla) – Ayrıca, bu maddenin diğer kanunlarla ilgisi nedir; o da gözden geçirilmelidir. Türk Parasının Kıymetini Koruma Hakkında Kanun gibi, Kara Paranın Aklanmasının Önlenmesine Dair Kanun gibi, Kaçakçılığın Men ve Takibine Dair Kanun gibi ve Mal Bildirimi Yasası gibi kanunlarla da bağlantısı mutlaka kurulmalıdır.

Dolayısıyla, ben, Doğru Yol Partisinin bir temsilcisi olarak, bu uyarma görevini yapıyorum, takdir Yüce Meclisindir.

Ayrıca, DYP'nin bu konuda bir önergesi de vardır; o geldiğinde de, arkadaşlarımız, görüşlerini söyleyeceklerdir.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

İSMET ATTİLA (Devamla) – Ben, zamanınızı almamak için hepinizi saygıyla selamlıyorum. (DYP ve FP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum Sayın Attila.

Demokrat Türkiye Partisi Grubu adına, Sayın Mahmut Yılbaş; buyurun efendim. (DTP sıralarından alkışlar)

DTP GRUBU ADINA MAHMUT YILBAŞ (Van) – Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; görüşülmekte olan geçici 47 nci madde üzerinde, Demokrat Türkiye Partisi Grubu adına söz almış bulunuyorum. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Değerli arkadaşlarım, Demokrat Türkiye Partisi Grubu, İktidarın bir parçası, bir üyesi olarak, bu vergi kanunu tasarısının Genel Kurulda görüşülmesi sırasında, son derece kısıtlı olarak söz almaya gayret göstermekte, fevkalade önemli bir konu söz konusu olmadığında, bu kürsüye gelmeme konusunda itina göstermektedir.

Değerli arkadaşlarım, bundan önceki maddelerin birinde de ifade ettiğimiz gibi, gerçekten, bu tasarıya dil ve anlatım olarak, mükellef açısından bakıldığında, neredeyse, anlaşılmaz bir tasarı, bir vergi hukuku getirilmekte olduğundan şüphemiz bulunmamaktadır.

Değerli arkadaşlarım, meselenin içeriğine girmeden evvel, bu görüşümüzü ifade edebilmek için, müsaade ederseniz, geçici 47 nci maddeyi tekrar okuma zarureti duymaktayız. Bakınız, bu tasarının geçici 47 nci maddesinde ne deniliyor: "Bu Kanunun yayımlandığı tarih itibariyle sahip olunan ve mevcudiyeti devlet tarafından veya devlet güvencesinde tutulan kayıt ve siciller ve diğer kanaat getirici vesikalarla ispat edilen kıymetlerden karşılanan mal edinimleri ve harcamalar nedeniyle, bu Kanunun 82 nci maddesinin 2 numaralı fıkrasına göre tarhiyat yapılamaz." Sanki, bu fıkrada bir eksiklik, bir noksanlık hissedilmiş ve bazı şeyleri ifade etmede sıkıntı içerisinde kalınmış gibi, hemen arkasından gelen fıkrada bunu açma gayretine girilmiştir.

Bakınız, ikinci fıkrada ne deniliyor: "Bu maddede geçen kanaat getirici vesika tabiri; banka, banker, aracı kurumlar ve benzeri malî kurumlar, posta idaresi, noterler ile tapu, trafik gibi kamu kurum ve kuruluşlarının kayıt ve belgeleri ile 213 sayılı Vergi Usul Kanununun İkinci Kitap Üçüncü Kısmında yer alan belgeleri ifade eder." Bu açıklandıktan sonra, herhalde -yapılması gereken bir şey de- Vergi Usul Kanununun İkinci Kitabının Üçüncü Kısmında yer alanların da açıklanması lazımdı.

Değerli arkadaşlarım, sondan bir evvelki fıkrada görüyoruz ki: "Mükelleflerin bu kayıtlarda yer almayan veya -dikkatinizi çekmek istiyorum- yukarıda sayılan vesikalarla kanıtlanamayan nakit para, mevduat sertifikası, döviz ve benzeri kıymetlerini, bu Kanunun yayımı tarihini izleyen ikinci ayın son işgününde bankalar ve ilgili mevzuatı uyarınca, mevduat kabul eden diğer kuruluşlarda asgarî bir gün -sanki bir kuyumcunun bilezik örmesi gibi, o kadar ince bir yaklaşım var ki, asgarî bir gün deniliyor- süreyle bulundurmaları şartıyla, bu kıymetlerden karşılanan mal edinimi ve harcamaları hakkında da yukarıdaki hükümler uygulanır. Söz konusu kuruluşlar mükelleflerin bu konudaki taleplerini yerine getirmeye mecburdurlar." Bu kadar yazıldıktan sonra, en sonunda da deniliyor ki: "Maliye Bakanlığı bu maddenin uygulanmasına ilişkin usul ve esasları belirlemeye yetkilidir." Bu kadar yazılmış ve bu işin usul ve esaslarının içeriğine girilememiş daha; bunun için de Maliye Bakanlığı, bu işin usul ve esasına dair yönetmelik çıkaracak deniliyor.

Değerli arkadaşlarım, aslında, burada, bu maddenin tümüyle ilgili görüşlerimizi ifade etmem gerek. Bakınız, bu tasarının 54 üncü maddesinde 10 tane geçici madde var. Neredeyse, bugüne kadar, burada, çok defa görüştüğümüz iki üç maddelik; bir tanesi esas, bir tanesi yürürlük, öbürü de yetki maddesi...

Değerli arkadaşlarım, sadece bir maddede 10 tane geçici madde var. İnsan, istediği kadar uzman olsun, 54 üncü maddeyi okumaya başladığında, son geçici maddeye geldiğinde, başında ne vardı, sonunda ne var; bunları birbirine mezcetmesi, aklında tutması mümkün değildir.

Değerli arkadaşlarım, bu tasarı, bizim değerlendirmemize göre, yıllarca, Türk vergi hukukunda örnek olarak gösterilecek bir kanun olacaktır ve yıllarca, üniversitelerin maliye kürsülerinde, birçok açıdan örnek gösterilecektir; denilecektir ki: İşte şu sayılı kanun, reformist bir yaklaşımla, Türkiye Cumhuriyetinin ekonomisinin içinde bulunduğu sıkıntıyı, kayıtdışı ekonomiyi önlemek için getirilen vergi hukukunda şu maddeleri ihtiva etmektedir. Bu nedenle, örnek bir vergi düzenlemesidir. Ama, öyle zannediyorum, yine aynı profesör, aynı kürsüde, bu vergi kanunu, Türkiye Cumhuriyeti döneminde çıkarılan vergi kanunları içerisinde, mükellefin anlaması en zor olan kanundur diyecektir.

Değerli arkadaşlarım, bu kanunla, dil ve anlatım olarak, vay mükelleflerin başına geleceğe. Mutlaka ve mutlaka, vergi mükelleflerinin, çok uzman vergi müşavirlerine, çok uzman maliye uzmanlarına ihtiyacı vardır. Öyle zannediyorum ki, meslekî bir taassup dikkate alınarak, özellikle üzerinde durularak çıkarılmış bir kanundur. Tıp dilinde, doktorların, hastaların hastalıklarını anlamaması için Latince kullandıkları gibi, bu da, kendine has bir vergi tabirleri ailesini getirmektedir.

Değerli arkadaşlarım, yine, değerlendirmede, öyle zannediyorum, üzerinde durulacak konulardan bir diğeri de şudur; denilecektir ki: Maliye teşkilatı, bu tasarıda, bir taraftan vergi hukukuyla ilgili hükümleri düzenlerken, öbür taraftan da personel ve teşkilatlanmayla ilgili hükümleri düzenliyor. Çünkü, ileriki maddelerde bu gelecek. İleriki maddelerde göreceğiz ki, Maliye teşkilatının yeniden düzenlenmesiyle ve onların özlük haklarıyla ilgili düzenlemeler de gelecek ve denilecektir ki: Kanun yapımında, vergi mevzuunda, bu bakımdan da örnek bir mantıkla düzenlenmiş olan bir vergi hukukudur.

Son olarak da, Sayın Başkanım, müsaade ederseniz, bir cümleyle ifade edeceğim.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Sayın Yılbaş, 30 saniye hakkınız vardı, son cümleyi de o süre içerisinde ifade edin efendim.

Buyurun.

MAHMUT YILBAŞ (Devamla) – Değerli arkadaşlarım, diğer konuşmacıların da üzerinde durduğu gibi -vakit darlığı nedeniyle bu konuyu uzun uzun görüşme imkânımız olmadı- bu madde bir stok affı getiriyor; işin aslı bu. Bu, zamanında vergisini ödeyen vergi mükellefi aleyhine bu kanunla getirilmiş bir vergi affıdır. Öyle ince düşünülerek buraya konulmuştur ki, gün, ay hesap edilmiş. Öyle güzel, ince ince düzenlenmiştir ki, bu bakımdan da yıllarca üzerinde durulabilecek konulardan bir tanesidir.

Diğer geçici maddelerde de, eğer müsaade edilirse, 47 nci madde üzerindeki düşüncelerimizin geri kalan kısımlarını da arz edeceğim.

Saygılar sunuyorum efendim. (DYP ve FP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Yılbaş.

Değerli milletvekilleri, söz sırası, Sakarya Milletvekili Sayın Cevat Ayhan'da.

Buyurun efendim. (FP sıralarından alkışlar)

CEVAT AYHAN (Sakarya) – Muhterem Başkan, muhterem üyeler; görüşülmekte olan 626 sıra sayılı vergi kanunu tasarısının 47 nci maddesinde şahsen söz almış bulunmaktayım.

47 nci madde, bu kanunun yayımlandığı tarih itibariyle herkesin menkul, gayrimenkul, ne varlığı varsa, bunları ortaya koyması, ispat edecek belgelere sahip olması; menkul değerlerin ise, bir banka, PTT veya benzeri, maliye tarafından geçerli sayılabilecek olan bir kayıt düzenine sahip yerde bir gün için muhafaza edilmesi şartını getirmektedir. Bu belgelenebilecek olanların -menkul, gayrimenkul, taşıt vesaire ne varsa; ileride herhangi bir mal edinmesi halinde, edindiği mal- dışında, eğer, değerli Maliye Bakanının"malî milat" dediği bu tarihte tespit edilmiş değerlerin dışına taşan bir değer varsa, bu, örtülü kazanç mütalaa edilip -maliyeci diliyle söylüyorum- vergi matrahı olarak alınacak ve buna vergi tarh edilecektir. Tabiî, bu, epeyce tartışılacak ve kargaşaya sebep olacak bir konudur. Bunu yetmiş milyon vatandaş nasıl kavrayacak, nasıl değerlendirecek; Avustralya'dan Amerika'ya kadar dünyanın her yerine dağılmış olan vatandaşlarımız nasıl takip edecek, nasıl değerlendirecek?

Bu maddeyi okurken, düşünürken -komisyonda da bir ara ifade etmiştim- hemen, dönüp, varlık vergisini hatırlıyoruz. Baktım, o dönemin defterdarı olan merhum Faik Ökten'in, varlık vergisiyle ilgili "Varlık Vergisi Faciası" diye bir de kitabı var; çok enteresan, merak edenlere okumalarını tavsiye ederim. Felaket bir şey... 11 Kasım 1942'de bu Mecliste kabul edilmiş, 1942 ile 1944 yılları arasında uygulanmış, takdir komisyonları kurulmuş; mahallî mülkî amirler, maliye elemanları, keyfî uygulamalar, vergi tespiti... Onbeş günde vergiyi ödeyeceksiniz; ödemezseniz,yüksek faiz uygulanarak bir onbeş gün de eksüre var, otuz gün; otuz günde ödemezseniz, doğru hapse, oradan da Erzurum Aşkale'ye, taş ocaklarına gidiyorsunuz. Sürgünler yapılmış... 1 400 kişi bunlar. Bu faciayı ve keyfî uygulamaları o zamanki defterdar enine boyuna anlatıyor. Kanundan sonra da, kanunda olmadığı halde, maliye, mükellefleri beş gruba ayırmış, grupları sembolle göstermiş:

M) müslümanlar.

G) Gayrimüslümler.

D) Dönmeler. Aslen Yahudi olup da, sonra dönmüş olanlar. “Avdeti” veya “Sabati”, “Sabataist” dedikleri bir zümredir; Türkiye’de var.

E) Ecnebiler.

C) Çiftçiler.

Uygulama :Müslümanlar yüzde 12,5, gayrimüslümler -ne serveti varsa üzerinden- yüzde 50, dönmeler yüzde 25, ecnebiler yüzde 12,5, çiftçiler yüzde 5 vergi. Tabiî, kamplara sürgün olunca, herkes bir telaşla malını mülkünü satıyor, fiyatlar düşüyor, iflaslar oluyor ve ondan sonra da, 1944 yılında, hemen bu kanun kaldırılıyor.

Şimdi, tabiî, burada, bunları niye anlatıyorum. Türkiye, o noktaya döner mi, inşallah dönmez; ama, Türkiye bir kriz içerisinde. Tabiî, günde 18 trilyon faiz ödüyor. 1999 yılı için, Hükümetin IMF’ye ifadesine göre, 9,5 katrilyon faiz ödenecek. Yani, servet tespitinden sonra, acaba, bir servet vergisi de salacak mıyız diye düşünüyorum.

Tabiî, bunu, değerli Maliye Bakanımız düşünmez, maliyeciler de düşünmez; ama, birileri düşünür; çünkü, Türkiye’de, ipin kimin elinde olduğu belli değil ki, erken kalkan hükümferma oluyor. Yani, yarın ne olacağını da bilemiyoruz. Onun için, bu soruları da soruyorum. (FP sıralarından “Bravo” sesleri, alkışlar)

İRFAN KÖKSALAN (Ankara)– Çok ayıp, çok.

MUSTAFA GÜVEN KARAHAN (Balıkesir)– Yazık; eski bir bakan adına yazık.

CEVAT AYHAN (Devamla) – Bunu latife kabul edin; ama, yaşanmış olaylar olduğu için tekrar ettim.

Teşekkür ederim, hürmetle selamlarım. (FP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Sayın Ayhan’a teşekkür ediyorum.

MALİYE BAKANI ZEKERİYA TEMİZEL (İstanbul)– Sayın Başkan, söz istiyorum.

BAŞKAN – Buyurun Sayın Bakan.

MALİYE BAKANI ZEKERİYA TEMİZEL (İstanbul)– Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; getirilen vergi düzenlemesinin bir servet vergisi veya bir servet kıyaslaması suretiyle alınacak vergi olduğu konusunda birtakım arkadaşlarımız, ısrarla ve ısrarla burada görüş beyan ediyorlar; ancak, bütün arkadaşlarımız çok iyi biliyorlar ki, şu yapılan düzenlemelerin içerisinde ne servet üzerinden direkt olarak alınan bir vergi vardır, yani, ne varlıkla ilgili herhangi bir vergi vardır ne de servet kıyaslaması suretiyle bir vergi alınmaktadır. Eğer, Türkiye Büyük Millet Meclisinin üyeleriyle beraber halkımız hafızalarını tazelerler ise, eğer mutlaka yakın tarihimizde bir servet vergisi aranıyor ise, 1994 yılında çıkarılan Net Aktif Vergisine baksınlar. İşte, Net Aktif Vergisi, gerçek anlamda bir servet vergisiydi değerli arkadaşlar. Yine, aynı şekilde, Ek Gayrimenkul Vergisi, bir defaya mahsus olmak üzere, alınan gayrimenkullerin değeri üzerinden alınan vergi, bir servet vergisiydi; Ek Motorlu Taşıtlar Vergisi bir servet vergisiydi. Bunların adı, gerçek anlamda servet vergisidir değerli arkadaşlar, bunun adı servet vergisidir.

Demek ki, şu düzenlemenin içerisinde, ne Net Aktif Vergisi gibi ne Ek Motorlu Taşıtlar Vergisi gibi ne de Ek Gayrimenkul Vergisi gibi herhangi bir vergi yoktur. (Gürültüler)

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, kendi aranızda konuşmak yok efendim; Genel Kuruldaki görüşmeleri takip edeceksiniz burada.

MALİYE BAKANI ZEKERİYA TEMİZEL (Devamla) – O nedenle, tüm halkımızın önünde cereyan eden bu tartışmalardan, halkımızın değişik sonuçlar çıkarması mümkün değildir. Çünkü, Türk Halkı, bırakın geçmiş tarihteki varlık vergisini artık hatırlayan insanlar pek fazla yoktur; ama- eğer yakın tarihinden bir servet vergisi ararsa, bunun adı teoride de, pratikte de, açıkça belirtildiği gibi, Net Aktif Vergisidir.

Şimdi, burada, getirilen tasarıda böyle bir düzenleme var mıdır; kesin olarak yoktur. Ancak, değerli arkadaşlar, biz, Türkiye Cumhuriyetini, 2000'li yıllara, sağlıklı bir vergi sistemiyle vergisini topladığı için başka kaynaklara muhtaç olmayan bir şekilde taşımak, dolayısıyla da, günde -Sayın Ayhan'ın belirttiği gibi 18 trilyon lira değil- 27 trilyon lira faiz ödemekten kurtarmak için bir düzenleme yapıyoruz. Peki, bu vergiyi kim verecek? Bu vergiyi, elbette ki, şimdiye kadar sürekli olarak üzerine vergi yükü yüklenmiş olan insanlar vermeyecek; sadece ve sadece, vergi dairesine bir şekilde kayıt yaptırmış, daha açık bir ifadeyle, yakasını bir şekilde vergi dairesine kaptırmış olanlar vermeyecek, daha önceden beyanname vermiş olanların net aktifleri üzerinden bir defa daha vergi alma şeklinde olmayacak. Kim verecek; bundan sonra, kaynağı ne olursa olsun, belirli istisnaların üzerinde gelir elde edenlerin hepsi, bu gelirleri üzerinden, ödeme güçlerine göre vergi verecekler. Peki, bu çerçeve içerisinde geçmişte oluşmuş olan servetleri, gerek vergi istisnasından yararlanmış olabilir gerekse vergi tanımına girmediği için vergi ödenmemiş olanlar olabilir, bunların bu kapsam içerisinde değerlendirilmemesi için ne yapılır? İşte, bununla ilgili olarak, bu hükümlerin geçmişe yürümemesi için geçmişle ilişiğinin kesilmesi gerekir değerli arkadaşlar. Geçmişte oluşmuş olan, geçmişte elde edilmiş olan hiçbir unsur esas alınmak suretiyle herhangi bir vergilendirme yapılmayacak, verginin kaynağı ile bu unsurlar arasında herhangi bir ilişki kurulmayacak; biz bunu söylemeye çalışıyoruz ısrarla. Bu, yeni bir tanımdır, yeni bir kavramdır Türkiye açısından, yepyeni getiriyoruz.

Şu anda, bütün gazetelerde okuduğunuz, herkesin sürekli olarak şikâyet ettiği, vergi dairesinde hiç kaydı olmayan insanların birden bire çok büyük servetlere ulaştığını, çok büyük harcamalar yaptığını görüyorsunuz. Yeni getirilen sistemle bizim sorduğumuz tek olay "Peki kardeşim, böyle bir harcamayı hangi faaliyetinden elde ettin?" Olay bundan ibarettir "hangi faaliyetinden elde ettin?" Dikkat ediyorsanız, burada, gelirin kaynağıyla ilişki kuruluyor; yoksa "sen, bu geliri elde ettin, ver bunun üzerinden bir vergi" denilmiyor, böyle bir olay yok, sadece ilişki kuruluyor. "Peki" dediği takdirde, bu, şu tarih itibariyle bu yasayı çıkardığınız zaman "zaten benim şu bankadaki hesabımda vardı" dediği zaman, bununla ilgili herhangi bir işlem yapılmayacağını kesin olarak bu yasada belirtmemiz gerekiyordu.

Değerli arkadaşlar, bu fıkra çok önemli üç bölümden oluşuyor.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

MALİYE BAKANI ZEKERİYA TEMİZEL (Devamla) – Sayın Başkan, madde üzerinde Hükümet adına konuşmalar 10 dakika diye biliyordum, ama...

BAŞKAN – Tamam efendim, 5 dakikada daha süreniz var.

Buyurun Sayın Bakan.

MALİYE BAKANI ZEKERİYA TEMİZEL (Devamla) – Birinci fıkrasında, devlet tarafından tutulan ve devlet güvencesinde tutulan eskiden beri yer alan kayıtlarla ilgili herhangi bir bildirim zorunluluğu falan söz konusu değil. Benim, Zekeriya Temizel olarak herhangi bir bankada bir hesabım var ise, onun için ayrıca herhangi bir bildirimde bulunmama, onun için başka bir bankada hesap açtırmama, tutmama, vesaireye gerek yok, orada bulunması yeter. Benim bir gayrimenkulüm varsa veya bütün yurttaşlarımızın gayrimenkulleri varsa, tapudaki kayıtlarda bunun yer alması yeter, bununla ilgili herhangi bir bildirime falan gerek yoktur. Dolayısıyla, birinci kısım, demek ki, devlet güvencesinde veya devlet tarafından tutulan herhangi bir kayıtta, sicilde yer alıyor ise, onunla ilgili zaten herhangi bir işlem yapılması söz konusu değildir, böyle bir olay yoktur; bunu çok açık olarak belirtiyor.

İkinci bölümünde ise, buralarda yer almıyor; ancak, hepimizin bildiği gibi, Türkiye'nin bazı gerçekleri vardır; yastık altında tutuyor, değişik yerlerde tutuyor, kısacası, devlet tarafından tutulan kayıtlarda bu yok. İşte, ikinci düzenleme bu. Eğer, bunları, kayıtdışı ekonominin kayıt altına alınmasının bir gereği olarak, belirtilen şu yasada belirttiğiniz tarihte, bir gün için, yine, aynı şekilde devlet tarafından tutulan veya devlet güvencesinde tutulan kayıtlarda bulundurursanız, bunlarla da ilgili olarak, geçmişten gelen bir kaynak olduğu kabul edilip, herhangi bir vergilendirme söz konusu olmayacak, işlem yapılmayacak diyoruz; bu da çok net. Yalnız, bu konuda, çok açık belirleme yapılmaması nedeniyle arkadaşlarımızın tereddütleri olmuş. Bize göre bu olay, ne 82 nci maddeye göre ne de Vergi Usul Kanununun veya diğer vergi kanunlarının hükümlerine göre ne geleceğe dönük ne de geçmişe dönük -bunun altını çiziyorum özellikle, ne geleceğe dönük ne de geçmişe dönük- herhangi bir şekilde vergi tarhiyatında delil olarak alınmayacağına ilişkin hükümdür; hiçbir şekilde kullanılamaz. Ancak, bu şekildeki bir ifade yeterli görülmemiş, nitekim, arkadaşlarımız bir önerge vermek suretiyle, buna, çok büyük bir açıklık getirdiler; net bir şekilde, yeni getirilen düzenlemelere göre herhangi bir şekilde vergilendirme, gelecekte yapılmayacağı gibi, geçmişte de herhangi bir vergilendirme yapılmaması için, bu konuya açıklık getirdiler; biraz sonra görüşeceğimiz o önergeyi, Hükümet olarak biz de uygun görüyoruz.

Tüm halkımızın önünde ve sizlerin önünde bir daha tekrar ediyorum: Bu getirilen düzenleme, ne beyan edilen servetler üzerinden bir vergi alınmasını içermektedir ne de servet kıyaslaması suretiyle vergi alınmasını içermektedir; ancak, bunların belirli bir tarihte beyan edilmiş olması, yeni getirilen vergi düzeni gereği olarak ne geçmişe dönük ne geleceğe dönük vergilendirilmemesi için esastır. Bu konudaki düzenleme, yapılabildiği kadar sağlıklı yapıldı. Burada bir tek soru akla gelebilirdi, bunu daha önceden açıkladım; ama, bir defa daha açıklıyorum: İnsanın herhangi bir şekilde bankaya yatırılamayacak birtakım varlıkları olur veya devlet tarafından tutulan kayıtlarda gösterilemeyecek bazı varlıkları olur; örneğin, evindeki altınlarıdır, değerli tablolarıdır vesaireleridir... Bunlar için herhangi bir beyan yükümlülüğü yoktur. Biz, zaten, bu tasarıyla, herhangi bir beyan yükümlülüğü getirmiyoruz; ancak, gelecekte herhangi birisi çok lüks bir otomobil aldığında "ben, bunları, evimdeki altınları satarak aldım" dediğinde, kendisinden isteyeceğimiz tek şey vardır: Hangi kuyumcuya sattın, gider belgeni gösterir misin... Olay bundan ibarettir.

İşte, bu maddenin ikinci bendinde gösterilen Vergi Usul Kanunu hükümlerine göre tutulması gereken belgelerden birisine sahip olma olayı, bu anlama gelmektedir. Demek ki "evimdeki altınları sattım, bu benim bir gelirim değildir, faaliyetimden elde ettiğim bir kazanç değildir; bu, evimdeki altının, kıymetli tablomun, kıymetli halılarımın vesairemin satışı" dediğinde, malî idarenin Vergi Usul Kanununa göre soracağı belge, bir gider belgesidir. İşte, o andan itibaren, ilk defa olarak, şekil değiştirdiği anda, ekonomiye girmekte, kayıtlı ekonominin içerisinde yer almaktadır. Demek ki, malî idarenin, ne mevcut servetlerle ilgili ne kayıtlı servetlerle ilgili geçmişe dönük ne bir iddiası vardır ne de bir talebi vardır; olay bu kadar açıktır. Bunu, bundan sonraki günlerde de, bütün açıklığıyla, bütün ayrıntısıyla kamuoyuna açıklayacağız.

Maliye Bakanlığının usul ve esas bildirmesi yepyeni bir olay değildir; Maliye Bakanlığı, yıllardan beri, bu tür bildirimlerde ne şekilde hesap açılacağını, ne yapılacağını, tek vergi numarası kullanılacağını vesairelerini bildirir; bunlar, usul hükümleridir; yoksa, ilave bir yükümlülük hükmü değildir. Zaten, Maliye Bakanlığı, yasada vermediğiniz bir yetkiyi kullanarak ilave yükümlülükler filan getiremez. Dolayısıyla, hem malî idarenin içerisinde olanlar hem de yasa yapanlar, bu gerçeği çok açık bir şekilde bilirler. Maliye Bakanlığı, usul belirliyorum diye, yükümlülük getirmez.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Sayın Bakan, açıklamalarınız tamam mı efendim?

MALİYE BAKANI ZEKERİYA TEMİZEL (Devamla) – Daha sonradan, gerekirse, açıklamada bulunurum.

Teşekkür ederim Sayın Başkan. (DSP ve ANAP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Bakan.

İSMET ATTİLA (Afyon) – Sayın Başkan, Sayın Bakan, 1994 yılında çıkarılan kanunla ilgili bazı sözler söyledi. Buna açıklık kazandırmam gerekiyor; söz istiyorum.

BAŞKAN – Hangi konuda efendim?

İSMET ATTİLA (Afyon) – Efendim, 1994 yılında, Net Aktif Vergisi ve diğer vergilerle ilgili kanun çıkmıştı; bunun servet vergisi olduğunu söyledi Sayın Bakan. Bu, servet vergisi değildir; gelir getiren, bir faaliyette bulunan, yani vergi mükellefi olan kişilerin bilançoları üzerinden alınan bir vergidir. O verginin de, o kanunun da çıkarılmasına nelerin sebep olduğunu daha sonraki konuşmalarımda söylerim.

Ayrıca, Sayın Bakanın burada geçen gün de söylediği "yakasını vergi dairesine kaptırmak" sözünü reddediyorum; çünkü, Maliye Bakanlığı hiçbir zaman haksız yere hiç kimsenin yakasına yapışmaz; vergi mükellefi olan kişilerden vergisini tahsil eder; o nedenle... (ANAP sıralarından gürültüler) Dinleyin efendim; dinleyin de öğrenin!

MUSTAFA GÜVEN KARAHAN (Balıkesir) – Ne öğreneceğiz!..Yaşadık...

REFİK ARAS (İstanbul) – 1994'te yapılmıştı...

ÜLKÜ GÜNEY (Bayburt) – Böyle bir olay yok...

BAŞKAN – Sayın Attila... Sayın Attila...

İSMET ATTİLA (Afyon) – Dinleyin de öğrenin...

BAŞKAN – Sayın Attila, siz Genel Kurulun öğretmeni değilsiniz.

İSMET ATTİLA (Afyon) – Ayrıca...

BAŞKAN – Sayın Bakanın konuşmasında size bir sataşma var mı; yok.

İSMET ATTİLA (Afyon) – Var efendim.

BAŞKAN – Olmaz efendim...

İSMET ATTİLA (Afyon) – O dönemin Maliye Bakanıyım ben...

BAŞKAN – Yani, o dönemde çıkan kanunla ilgili sonradan gelen bakanların yahut kitap yazacak olanların, makale yazacak olanların üzerinde bir sansür mü var?! Elbette yorumlayacaklar kendilerine göre. Net Aktif Vergisinin, servet vergisi mi, Gelir Vergisi mi olduğu tartışılacak bir konu; herkes tartışabilir, Sayın Bakan da tartışabilir.

Teşekkür ederim efendim.

İSMET ATTİLA (Afyon) – O zaman ben de yorumlarım.

BAŞKAN – Yani, burada bir sataşma filan yok.

İSMET ATTİLA (Afyon) – Var efendim, var.

BAŞKAN – Daha konuşacağımız çok maddeler var; onlarda da siz çıkar bu görüşlerinizi söylersiniz.

İSMET ATTİLA (Afyon) – Sayın Başkan, lütfen...

BAŞKAN – Yani, bunları karşılıklı konuşmalarla çözemeyiz Sayın Attila.

İSMET ATTİLA (Afyon) – Sayın Başkan, yanlış anlaşılıyor...

BAŞKAN – Şimdi, efendim, söz sırasını bekleyen bir arkadaşımız var; onu kürsüye davet edeceğim; müsaade edin...

Buyurun Sayın Beyreli. (DSP sıralarından alkışlar)

ALİ RAHMİ BEYRELİ (Bursa) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; haftalardır vergi yasa tasarısını görüşüyoruz.; biz, iktidara mensup partiler olarak, bu yasa tasarısını savunuyoruz, doğal olarak muhalefet partisindeki arkadaşlarımız da bu yasa tasarısına muhalefet ediyorlar, çeşitli engellemeler yapıyorlar. Toplumda da, sesleri pek yüksek çıkmasa da, belli muhalifler var bu yasa tasarısına. Bu muhaliflerin kimler olduğu, kaç kişi oldukları hakkında bir fikir sahibi olmak için, bu, 1994 yılında çıkarılmış, faiz ve repo gelirlerinin vergilendirilmesiyle ilgili uygulamayı örnek vermek istiyorum. Bu, 1997 yılında uygulamaya girecek bir yasaydı. Geçen dönem belli erteleme girişimleri olmasına rağmen bu sene ertelenme gerçekleşmeden direkt yürürlüğe girdi.

Peki ne oldu. 1997 yılı süresince Türkiye genelinde banka mevduatı ve repo hesapları toplamı 10 milyon 327 bin kişiyi ilgilendiriyordu. Sizler de biliyorsunuz, günlerce, haftalarca, hatta aylarca, basında, bu faiz gelirlerinin, rant gelirlerinin, repo gelirlerinin vergilendirilmesiyle ilgili çeşitli yaygaralar koparıldı. Bu 10 milyon 327 bin kişinin 10 milyon 135 bin kişisi, 4 milyar 670 milyon liranın altında gelir sahibi oldukları için beyannameye tabi tutulmadılar; bunlar yüzde 98,2'sini teşkil ediyordu. Yine, beyanname verip de vergiye tabi tutulmayacak kişiler vardı; onlar da 116 bin kişiydiler, yani yüzde 1,1 idiler. Hem beyanname verip hem de vergi verecek kişiler ise sadece 76 bin kişiydi Türkiye genelinde; yüzde 0,7, yani binde 7. Yani, Türkiye'de, günlerce, haftalarca, aylarca yaygara koparanlar, sadece toplamın binde 7'si için bu yaygarayı kopardılar.

Bu vergi yasa tasarısı için de durum aynıdır ya da benzer bir orandır; bu vergi yasa tasarısına muhalefet eden toplum kesimleri de benzer orandadır.

Ben bu Parlamento çalışmalarında bu hususların dikkate alınmasını arz ediyorum.

Saygılar sunarım. (DSP ve ANAP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Sayın Beyreli'ye teşekkür ediyorum.

İSMAİL ÖZGÜN (Balıkesir) – Sayın Başkan, bir sorum vardı.

BAŞKAN – Soru sormak isteyen arkadaşlarımız var.

MEHMET ALTAN KARAPAŞAOĞLU (Bursa) – Benim de sorum vardı.

İLYAS YILMAZYILDIZ (Balıkesir) – Sayın Başkan, ben de soru soracağım.

BAŞKAN – Tespit ettim efendim.

Buyurun Sayın Özgün.

İSMAİL ÖZGÜN (Balıkesir) – Sayın Başkan, delaletinizle, Sayın Bakana sormak istiyorum. Geçici 47 nci maddeyle bloke edilen bu paralar mevcut mevzuat çerçevesinde uygulama kapsamına alınabilir mi, karapara mevzuatına göre tahkikat konusu olabilir mi, hatta soruşturma sonuna kadar bu paralar muhafaza altında tutulabilir mi? Olaya, malî mevzuatımız açısından ziyade, malî polis açısından bakarsak, bu endişeler orta yere çıkabilir mi diye soruyorum.

Teşekkür ediyorum.

BAŞKAN – Sayın Özgün, soruların maddeyle ilgili olması lazım; bu aşamada görüştüğümüz konu odur.

İSMAİL ÖZGÜN (Balıkesir) – Maddeyle ilgili...

BAŞKAN – Sayın Bakan; buyurun efendim.

MALİYE BAKANI ZEKERİYA TEMİZEL (İstanbul) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Sayın Başkan, bu konu, gerek Plan ve Bütçe Komisyonundaki görüşmeler sırasında gerekse fırsat bulunan her konuda gündeme getirildi. Bu maddenin amacı, herhangi bir bildirimde bulunulduktan sonra, bunun, ne geçmişe dönük ne de geleceğe dönük olarak vergiyle ilişkilendirilerek, veri kabul edilerek, hiçbir şekilde, herhangi bir inceleme yapılmamasına ilişkindir.

4208 sayılı Yasa, genellikle, mahkemelerde, bunun karapara olduğu, bir suç karşılığında elde edildiği kanıtlandıktan sonra işleyen bir sistemdir. Yani, buradaki paralar baz alınmak suretiyle "bunun kaynağı ne" diye sorulmaz genellikle; tam tersine, mahkemeler tarafından, herhangi bir suç doğuran olay, yani, 4208 sayılı Yasa kapsamındaki bir faaliyetin karşılığında, mahkeme tarafından kanıtlanmış bir faaliyetin karşılığında bir gelir elde edilmişse, onun aklanması sonucunda ortaya çıkıp çıkmadığı araştırılır. Yani, demek ki, bu şekilde bildirilen paralardan hareketle karapara soruşturması yapılmaz; tersine, kanıtlanmış olan suçlardan elde edilen paraların aklanması suretiyle ortaya çıkanlar araştırılır. Dolayısıyla, buralardan hareket etmek suretiyle "bu, karaparadır" demek mümkün değildir zaten; ona konu olamaz. Ne malî idare ne malî suçlar araştırma kurulu ne de başka kurullar bunu araştıramaz; ancak, herhangi bir mahkeme kararıyla, bunun, konusu suç olan bir faaliyetten -örneğin esrar ticaretinden, örneğin adam öldürme karşılığında elde edilen bir paradan, örneğin silah kaçakçılığından- elde edildiğinin sabit olması halinde, bu şekildeki bildirimler, ona göre yapılacak işlemleri de engellemez. Bu, çok net bir ayırımdır. Bu ayırımı her fırsatta dile getiriyorduk; bir defa daha dile getirme fırsatı verdiğiniz için sağ olun. Ancak, bir defa daha tekrar edeyim. Bunlar baz alınarak karapara soruşturması yapılmaz; ancak, karaparayla ilgili olarak, mahkemeler tarafından verilmiş bir karar karşılığında ve mahkemeler tarafından verilmiş bir kararda kanıtlandığı gibi, suç karşılığında elde edilmiş paraysa da, bu şekilde beyan etmek, onları kurtarmaz. Bu ikisinin arasında, net bir ayırım vardır. Bu ayırıma, malî idare olarak da devlet idaresi olarak da her zaman itina göstereceğiz ve zaten bunun korunması gerekir.

BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Bakan.

Sayın Altan Karapaşaoğlu buyurun.

MEHMET ALTAN KARAPAŞAOĞLU (Bursa) – Sayın Başkanım, delaletinizle, Bay Bakanın cevaplandırmasını istediğim sorumu soruyorum.

MALİYE BAKANI ZEKERİYA TEMİZEL (İstanbul) – Kimin?

MEHMET ALTAN KARAPAŞAOĞLU (Bursa) – Bay Bakanın...

BAŞKAN – Niye değişik bir hitap şeklini tercih ettiniz Sayın Karapaşaoğlu?

MEHMET ALTAN KARAPAŞAOĞLU (Bursa) – Çok nazik bir hitap şekli, çok kibar bir hitap şekli de...

BAŞKAN – Efendim, bizim, burada, biribirimize, alıştığımız, teamüle uygun bir hitap şeklimiz var.

MEHMET ALTAN KARAPAŞAOĞLU (Bursa) – Gelişmeye açık olmak lazım Sayın Başkan; Batılı, öyle hitap ediyor.

BAŞKAN – Evet "Sayın Bay Bakan" dediniz.

Buyurun.

MEHMET ALTAN KARAPAŞAOĞLU (Bursa) – Efendim, köylümüz, nüfusumuzun yarısını teşkil etmekte ve köylümüzün kadınları da, bilhassa, kümeslerinde besledikleri, bahçelerinde yetiştirdikleri metaları satmak suretiyle, döviz biriktirmektedirler. Gelecekleri için biriktirdikleri bu dövizleri bankaya yatırıp deklare edecekler mi veya ileride bozdurup bir şey aldıkları takdirde, soruya muhatap olacaklar mı? Bunu öğrenmek istiyorum efendim.

BAŞKAN – Teşekkür ederim.

CEVAT AYHAN (Sakarya) – Bunun miktarı var mı?

BAŞKAN – O, ayrı bir soru oldu efendim.

Buyurun Sayın Bakan.

REFİK ARAS (İstanbul) – Biri tavuğu soruyor, biri karaparayı!..

MALİYE BAKANI ZEKERİYA TEMİZEL (İstanbul) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Sayın Karapaşaoğlu, genellikle tavuk satarak, bundan elde edilen dövizlerin belirli bir miktarı aşması halinde -bunun ne kadar olduğunu daha önceki maddelerde izah etmiştik- onların da bankada bir gün süreyle tutulması zorunludur. Tasarı o şekilde bir düzenleme getirmektedir.

BAŞKAN – Teşekkür ederim.

Soru cevaplandırılmıştır.

Sayın Yılmazyıldız, buyurun, sorunuzu alalım.

İLYAS YILMAZYILDIZ (Balıkesir) – Sayın Başkan, delaletinizle Sayın Bakana soru sormak istiyorum.

Aslında, Sayın Özgün'ün sorduğu soruya benzer bir soru.

Tasarının bu maddesinin birinci fıkrasında açık olarak yazılmış olsaydı, en azından...

BAŞKAN – Sayın Yılmazyıldız, sorunuzu net olarak, yorumsuz soracaksınız.

İLYAS YILMAZYILDIZ (Balıkesir) – Tutanaklara geçerse, belki hukukçular dikkate alırlar.

Beyan anındaki bu para veya menkul kıymetler, bu miktarlar, daha sonra, geriye dönük olarak vergi incelemelerinde bir veri olarak kullanılacak mı?

BAŞKAN – Teşekkür ederim.

Buyurun Sayın Bakan.

MALİYE BAKANI ZEKERİYA TEMİZEL (İstanbul) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Sayın Yılmazyıldız, sorunuzun yanıtını biraz önce bütün ayrıntısıyla ortaya koydum. Ne geleceğe dönük olarak ne de geriye dönük olarak, ne bu yasa uyarınca getirilen yeni düzenlemelerden dolayı ne de eskiden beri var olan hükümlerden dolayı herhangi bir şekilde vergilendirmeye konu olmayacaktır.

İSMET ATTİLA (Afyon) – Sayın Başkan...

BAŞKAN – Sayın Attila, kusura bakmayın, size soru sorma imkânı veremeyeceğim. Ben, süresi içinde, soru sormak isteyen arkadaşlarımızı tespit ettim, arkadaşlarıma da tespit ettirdim... Bu talebinizi gelecek maddede değerlendiririz.

İSMET ATTİLA (Afyon) – Sayın Başkan, bazen görmüyorsunuz...

BAŞKAN – Değerli arkadaşlarım, maddeyle ilgili görüşmeler tamamlanmıştır.

Madde üzerinde 14 önerge bulunmaktadır.

Önergeleri geliş sırasına göre okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan kanun tasarısının 54 üncü maddesi ile Gelir Vergisi Kanununa eklenmesi öngörülen geçici 47 nci maddenin birinci ve üçüncü fıkralarının aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

"Bu Kanunun yayımlandığı tarih itibariyle sahip olunan ve mevcudiyeti Devlet tarafından veya Devlet güvencesinde tutulan kayıt ve siciller ve diğer kanaat getirici vesikalarla ispat edilen para ve alacak ile altın, döviz ve diğer mallardan karşılanan mal edinimleri ve harcamalardan hareketle, bu Kanunun 82 nci maddesinin 2 numaralı fıkrasına göre tarhiyat yapılamayacağı gibi, bu unsurlar delil olarak kullanılmak suretiyle Vergi Usul Kanununun 30 uncu maddesinin ikinci fıkrasının yedi numaralı bendine göre de, geçmişe yönelik inceleme ve tarhiyat yapılamaz.

Mükelleflerin bu kayıtlarda yer almayan veya yukarıda sayılan vesikalarla kanıtlanamayan nakit para, mevduat sertifikası, döviz ve benzeri kıymetlerini, 30.9.1998 tarihi itibariyle asgarî bir gün süreyle Türkiye'de kurulu mevduat kabulüne yetkili bankaların Türkiye'deki şubelerinde bulundurduklarının tevsiki şartıyla bu kıymetlerden karşılanan mal edinimleri ve harcamalar hakkında da yukarıdaki hükümler uygulanır. Söz konusu kuruluşlar, mükelleflerin bu konudaki taleplerini yerine getirmeye mecburdurlar."

Güven Karahan Kâzım Üstüner Mustafa Karslıoğlu

Balıkesir Burdur Bolu

Yalçın Gürtan Ziya Aktaş

Samsun İstanbul

BAŞKAN – Diğer önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan kanun tasarısının 54 üncü maddesi ile eklenmesi öngörülen geçici 47 nci maddesinin birinci fıkrasında yer alan "diğer kanaat getirici vesikalarla ispat edilen kıymetlerden karşılanan mal edinimleri ve harcamalar" ibaresinin "diğer kanaat getirici vesikalarla ispat edilen kıymetlerden karşılanan her türlü varlıkları" şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

Erdoğan Toprak Yalçın Gürtan Cihan Yazar

İstanbul Samsun Manisa

Bülent Akarcalı Ahmet Kabil

İstanbul Rize

BAŞKAN – Diğer önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan kanun tasarısının 54 üncü maddesi ile eklenmesi öngörülen geçici 47 nci maddesinin birinci fıkrasında yer alan "diğer kanaat getirici vesikalarla ispat edilen" ibaresinin "hukuken geçerli olan her türlü vesikalarla ispat edilen" şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

Erdoğan Toprak Yalçın Gürtan Cihan Yazar

İstanbul Samsun Manisa

Bülent Akarcalı Ahmet Kabil

Manisa İstanbul Rize

BAŞKAN – Diğer önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan kanun tasarısının 54 üncü maddesi ile eklenmesi öngörülen geçici 47 nci maddesinin birinci fıkrasında yer alan "bu kanunun 82 nci maddesinin 2 numaralı fıkrasına göre tarhiyat yapılamaz" ibaresinin "bu kanunun diğer kazanç ve iratlara ilişkin hükümlerine dayanılarak tarhiyat yapılmaz" şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

Erdoğan Toprak Yalçın Gürtan Cihan Yazar

İstanbul Samsun Manisa

Bülent Akarcalı Ahmet Kabil

İstanbul Rize

BAŞKAN – Diğer önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan kanun tasarısının 54 üncü maddesi ile eklenmesi öngörülen geçici 47 nci maddesinin ikinci fıkrasında yer alan "213 sayılı Vergi Usul Kanununun ikinci kitap üçüncü kısmında yer alan belgeleri ifade eder" ibaresinin "213 sayılı Vergi Usul Kanununda yer alan ispat edici kâğıtları ifade eder" şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

Erdoğan Toprak Yalçın Gürtan Cihan Yazar

İstanbul Samsun Manisa

Selahattin Beyribey Mustafa Güven Karahan

Kars Balıkesir

BAŞKAN – Diğer önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan kanun tasarısının 54 üncü maddesi ile eklenmesi öngörülen geçici 47 nci maddesinin ikinci fıkrasında yer alan "banka, banker, aracı kurumlar ve benzeri malî kurumlar" ibaresinin "banka, aracı kurumlar ve benzeri malî kurumlar" şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

Erdoğan Toprak Yalçın Gürtan Cihan Yazar

İstanbul Samsun Manisa

Selahattin Beyribey Mustafa Güven Karahan

Kars Balıkesir

BAŞKAN – Diğer önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan kanun tasarısının 54 üncü maddesi ile eklenmesi öngörülen geçici 47 nci maddesinin ikinci fıkrasında yer alan "banka, banker, aracı kurumlar ve benzeri malî kurumlar" ibaresinin "banka, banker, borsalar, aracı kurumlar ve benzeri malî kurumlar" şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

Erdoğan Toprak Yalçın Gürtan Cihan Yazar

İstanbul Samsun Manisa

Selahattin Beyribey Mustafa Güven Karahan

Kars Balıkesir

BAŞKAN – Diğer önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan kanun tasarısının 54 üncü maddesiyle eklenmesi öngörülen geçici 47 nci maddesinin ikinci fıkrasında yer alan "banka, banker, aracı kurumlar ve benzeri malî kurumlar, posta idaresi, noterler ile" ibaresinin "banka, banker, aracı kurumlar ve benzeri malî kurumlar, noterler ile" şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

Erdoğan Toprak Yalçın Gürtan M.Cihan Yazar

İstanbul Samsun Manisa

Yusuf Selahattin Beyribey MusafaGüven Karahan

Kars Balıkesir

BAŞKAN – Diğer önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan kanun tasarısının 54 üncü maddesiyle eklenmesi öngörülen geçici 47 nci maddesinin üçüncü fıkrasında yer alan "asgari bir gün süreyle bulundurmaları şartıyla" ibaresinin "asgari iki gün süreyle bulundurmaları şartıyla" şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

Erdoğan Toprak Yalçın Gürtan M.Cihan Yazar

İstanbul Samsun Manisa

Mustafa İlimen İhsan Çabuk

Edirne Ordu

BAŞKAN – Diğer önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan kanun tasarısının 54 üncü maddesiyle eklenmesi öngörülen geçici 47 nci maddesinin üçüncü fıkrasında yer alan "asgari bir gün süreyle bulundurmaları şartıyla" ibaresinin "asgari üç gün süreyle bulundurmaları şartıyla" şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

Erdoğan Toprak Yalçın Gürtan M.Cihan Yazar

İstanbul Samsun Manisa

Mustafa İlimen İhsan Çabuk

Edirne Ordu

BAŞKAN – Diğer önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan kanun tasarısının 54 üncü maddesiyle eklenmesi öngörülen geçici 47 nci maddesinin üçüncü fıkrasında yer alan "asgari bir gün süreyle bulundurmaları şartıyla" ibaresinin "asgari dört gün süreyle bulundurmaları şartıyla" şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

Erdoğan Toprak Yalçın Gürtan M.Cihan Yazar

İstanbul Samsun Manisa

Mustafa İlimen İhsan Çabuk

Edirne Ordu

BAŞKAN – Diğer önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan kanun tasarısının 54 üncü maddesiyle eklenmesi öngörülen geçici 47 nci maddesinin üçüncü fıkrasında yer alan "...bu Kanunun yayımı tarihini izleyen ikinci ayın son iş gününde..." ibaresinin "...bu Kanunun yayımı tarihini izleyen üçüncü ayın son iş gününde..." şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

Erdoğan Toprak Yalçın Gürtan M.Cihan Yazar

İstanbul Samsun Manisa

Mustafa İlimen İhsan Çabuk

Edirne Ordu

BAŞKAN – Diğer önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan kanun tasarısının 54 üncü maddesiyle eklenmesi öngörülen geçici 47 nci maddesinin dördüncü fıkrasının aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

"Maliye Bakanlığı bu maddenin uygulanmasına ilişkin usulleri belirlemeye yetkilidir."

Erdoğan Toprak Yalçın Gürtan M.Cihan Yazar

İstanbul Samsun Manisa

Yusuf Selahattin Beyribey Mustafa Güven Karahan

Kars Balıkesir

BAŞKAN – Son önergeyi okutacağım; bu önerge, aykırılık derecesine göre, metne en aykırı önerge olduğu için tekrar okunmayacaktır.

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan çeşitli vergi kanunlarında değişiklik yapan kanun tasarısının 54 üncü maddesiyle eklenen geçici 47 nci maddesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve talep ederiz.

Saygılarımızla.

"Geçici Madde 47 – Bu Kanunun yayımlandığı tarih itibariyle sahip olunan ve mevcudiyeti Devlet tarafından veya Devlet güvencesinde tutulan kayıt ve siciller ve diğer kanaat getirici vesikalarla ispat edilen kıymetlerden karşılanan mal edinimleri ve harcamalar nedeniyle vergi tarhiyatı yapılamaz.

Bu maddede geçen kanaat getirici vesika tabiri; banka, banker, aracı kurumlar ve benzeri mali kurumlar, posta idaresi, noterler ile tapu, trafik gibi kamu kurum ve kuruluşlarının kayıt ve belgeleri ile 213 sayılı Vergi Usul Kanununun ikinci kitap üçüncü kısmında yer alan belgeleri ifade eder.

Mükelleflerin bu kayıtlarda yer almayan veya yukarıda sayılan vesikalarla kanıtlanamayan nakit para, mevduat sertifikası, döviz, hisse senedi, tahvil ve benzeri kıymetlerinin, bu Kanunun yayımı tarihini izleyen ikinci ayın son iş gününde bankalar ve ilgili mevzuatı uyarınca mevduat kabul eden diğer kuruluşlarda asgarî 1 gün süre ile bulundurmaları şartıyla, bu kıymetlerden karşılanan mal edinimi ve harcamaları hakkında da yukarıdaki hükümler uygulanır. Söz konusu kuruluşlar, mükelleflerin bu konudaki taleplerini yerine getirmeye mecburdurlar. Bu maddede yazılı şekilde mevcudiyeti ispat edilen kıymetlerle ilgili olarak, geçmiş dönemler için de inceleme, tarhiyat ve işlem yapılamaz.

Maliye Bakanlığı, bu maddenin uygulanmasına ilişkin usul ve esasları belirlemeye yetkilidir."

Saffet Arıkan Bedük Rıza Akçalı M. Necati Çetinkaya

Ankara Manisa Konya

Turhan Güven Mehmet Gözlükaya

İçel Denizli

BAŞKAN – Önergeye, Komisyon katılıyor mu efendim?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANI BİLTEKİN ÖZDEMİR (Samsun) – Sayın Başkan, bu konuyu da içeren; fakat, amacı daha net düzenleyen bir başka önerge olduğu için katılamıyoruz.

BAŞKAN – Hükümet?..

MALİYE BAKANI ZEKERİYA TEMİZEL (İstanbul) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Komisyon ve Hükümet, önergeye katılmıyorlar.

Önerge sahipleri?..

SAFFET ARIKAN BEDÜK (Ankara) – Gerekçeyi okutun efendim.

BAŞKAN – Sayın Bedük ve arkadaşlarının önergesinin gerekçesini okutuyorum:

Gerekçe:

Komisyonlarda kabul edilen metin, kayıtdışı servetlerin beyanını sağlamaya yeterli değildir; çünkü, daha önce kayıtdışında kalmış olup, şimdi beyan edilmesi istenilen servet unsurları için, geçmişe dönük olarak inceleme ve tarhiyat yapılması ihtimali bertaraf edilmediğinden, bu konuda beyan etmeyi düşünen mükellefler, servetlerini gizlemeye devam edeceklerdir; bu ise, maddeden beklenen amacın gerçekleşmesine ciddî bir engeldir. Önerilen değişiklikle, mükelleflerin doğruyu beyan ederek, kayıtdışı servetlerinin ortaya çıkarılması teşvik edilmektedir. Diğer taraftan, bloke edilecek kıymetler arasında, hisse senedi ve tahvillerin sayılmamış olması eksikliktir, maddeye yapılan ilaveyle, bu eksiklik giderilmiştir.

BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.

Aykırılık derecesine göre diğer önergeleri işleme koyuyorum.

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan kanun tasarısının 54 üncü maddesiyle, Gelir Vergisi Kanununa eklenmesi öngörülen geçici 47 nci maddenin birinci ve üçüncü fıkralarının aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

Mustafa Güven Karahan

(Balıkesir)

ve arkadaşları

"Bu Kanunun yayımlandığı tarih itibariyle sahip olunan ve mevcudiyeti Devlet tarafından veya Devlet güvencesinde tutulan kayıt ve siciller ve diğer kanaat getirici vesikalarla ispat edilen para ve alacak ile altın, döviz ve diğer mallardan karşılanan mal edinimleri ve harcamalardan hareketle bu Kanunun 82 nci maddesinin 2 numaralı fıkrasına göre tarhiyat yapılamayacağı gibi bu unsurlar delil olarak kullanılmak suretiyle Vergi Usul Kanununun 30 uncu maddesinin ikinci fıkrasının 7 numaralı bendine göre de geçmişe yönelik inceleme ve tarhiyat yapılamaz.

Mükelleflerin bu kayıtlarda yer almayan veya yukarıda sayılan vesikalarla kanıtlanamayan nakit para, mevduat sertifikası, döviz ve benzeri kıymetlerini, 30.9.1998 tarihi itibariyle asgarî bir gün süreyle Türkiye'de kurulu mevduat kabulüne yetkili bankaların Türkiye'deki şubelerinde bulundurduklarının tevsiki şartıyla, bu kıymetlerden karşılanan mal edinimleri ve harcamaları hakkında da yukarıdaki hükümler uygulanır. Söz konusu kuruluşlar mükelleflerin bu konudaki taleplerini yerine getirmeye mecburdurlar."

BAŞKAN – Önergeye, Komisyon katılıyor mu efendim?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANI BİLTEKİN ÖZDEMİR (Samsun) – Bu önergeyi, uygun görüşle Genel Kurulun tasviplerine sunuyoruz.

BAŞKAN – Hükümet?..

MALİYE BAKANI ZEKERİYA TEMİZEL (İstanbul) – Katılıyoruz efendim.

BAŞKAN – Önergeyi, Komisyon, uygun görüşle Genel Kurulun takdirlerine sunuyor; Hükümet katılıyor.

Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

Diğer önergeyi işleme koyuyorum...

YALÇIN GÜRTAN (Samsun) – Sayın Başkan, bu ve diğer tüm önergelerdeki imzalarımızı geri çekiyoruz.

BAŞKAN – Önerge sahipleri, izleyen önergelerdeki imzalarını geri çekiyorlar. 12 önerge var ve bunlardaki imzalar, önergenin işleme konulması için yeterli sayıdan daha aşağıya düşmüş olduğu için işlemden kaldırıyorum.

Maddeyi, kabul edilen önerge doğrultusunda oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

Geçici 48 inci maddeyi okutuyorum:

“Geçici Madde 48 - Gelir ve kurumlar vergisi mükellefleri (adi, kollektif ve adi komandit şirketler dahil), işletmelerinde mevcut olduğu halde kayıtlarında yer almayan emtia, makina, teçhizat ve demirbaşlarını kendilerince veya bağlı oldukları meslek kuruluşunca tespit edilecek rayiç bedel ile bu Kanunun yayımını izleyen üçüncü ayın son iş gününe kadar bir envanter listesi ile vergi dairelerine bildirmek suretiyle defterlerine kaydedebilirler. Bu suretle beyan edilen kıymetlerin satılması halinde satış bedeli bunların deftere kaydedilen bedelinden düşük olamaz. Bildirime dahil edilen varlıklar için amortisman ayrılmaz.

Bilanço esasına göre defter tutan mükellefler, bu madde hükümleri uyarınca aktiflerine kaydettikleri emtia için ayrı; makina, teçhizat ve demirbaşlar için ayrı özel karşılık hesabı açarlar. Emtia için ayrılan karşılık, ortaklara dağıtılması veya işletmenin tasfiye edilmesi halinde sermayenin unsuru sayılır ve vergilendirilmez. Makina, teçhizat ve demirbaşlar envantere kaydedilir ve ayrılan karşılık birikmiş amortisman addolunur. İşletme hesabı esasına göre defter tutan mükellefler ise söz konusu emtiayı defterlerinin gider kısmına satın alınan mal olarak kaydederler. Bu maddenin uygulanmasına ilişkin usul ve esasları belirlemeye Maliye Bakanlığı yetkilidir.”

BAŞKAN – Madde üzerinde ilk söz, Demokrat Türkiye Partisi Grubu adına, Sayın Yılbaş'ın.

Buyurun Sayın Yılbaş.

DTP GRUBU ADINA MAHMUT YILBAŞ (Van) – Sayın Başkanım, değerli arkadaşlarım; geçici 48 inci madde nedeniyle tekrar huzurunuzdayım; hepinize saygılar sunuyorum.

Değerli arkadaşlarım, hemen hemen, geçici 47 nci maddede yapılmak istenilen ile geçici 48 inci maddede yapılanlar aynı anlamda. Biraz evvel, geçici 47 nci maddenin görüşülmesi sırasında, burada, konuşmacıların üzerinde durduğu konularla ilgili yetkililerin açıklaması söz konusu oldu. 47 nci maddenin sondan bir önceki fıkrasının son cümlesinde bir konu vardı; acaba, Sayın Başkanım, bana da soru sorma imkânını verir mi diye tereddüt geçirdim ve nasıl olsa 48 inci maddede de aynı konu üzerinde duracağım, sayın ilgiliyi ve Sayın Başkanı meşgul etmeyeyim dedim, bu konuşmama sakladım.

Değerli arkadaşlarım, madde kabul edildi; hayırlı, uğurlu olsun; fakat, biraz evvel de ifade ettiğim gibi, son cümlesinde şöyle bir açıklama var, bunun ne anlama geldiğini, bunu nasıl anlayacağımızı bir türlü kestiremiyorum. Burada "söz konusu kuruluşlar -herhalde bankalar kastediliyor- mükelleflerin bu konudaki taleplerini yerine getirmeye mecburdurlar" deniliyor. Acaba, bu maddeye bu tabir, bu hüküm niçin kondu? Yine "ilgili kuruluşlar" deniliyor, bundan kastedilen herhalde bankalar. Bankaya bir valiz dolusu -yukarıda söylenen kayıtlara girmemiş- para geldi, banka bu parayı, para olarak, özellikle, tabiî, döviz olarak, almazlık eder miydi? Acaba, böyle bir tereddüt mü var? Var ise, bankanın, kurum olarak, bu tereddütü, acaba nereden doğuyor; işin içinde bir şey mi var? Ne deniliyor "İlgili kuruluşlar, söz konusu kuruluşlar bu konudaki ilgililerin taleplerini yerine getirmeye mükelleftirler." Yani, bir valiz dolusu para getirdiğinizde, banka "arkadaş, ben bu paranın ne olduğunu bilemiyorum, yastık altından mı geldi, başka yerden mi geldi; onun için endişem var" diyemeyecek; bankanın böyle bir tereddüt göstermesine bu kanun mahal bırakmıyor. Bankaya diyor ki "Sen bu parayı alıp, bir gün kayıtlarında tutmak mecburiyetindesin. Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti böyle istiyor, Türkiye Büyük Millet Meclisi böyle karar alıyor. Onun için, sen bu bankaya gelen parayı alıp, kayıtlarına geçireceksin." Kayıtlara geçirilmenin maksadı nedir; onu da, konular gündeme geldiğinde, herhalde ilgililer açıklığa kavuştururlar.

Değerli arkadaşlarım, aslında, geçici 48 inci madde üzerinde duracaktım. Bakınız, geçici 48 inci maddenin birinci fıkrasıyla getirilmek istenen nelerdir: "Gelir ve kurumlar vergisi mükellefleri (adi, kollektif ve adi komandit şirketler dahil) işletmelerinde mevcut olduğu halde kayıtlarında yer almayan..." Kayıtlarında nasıl yer almaz, onu da bilmiyorum. Bir şirket düşününüz; emtia alıyor, kayıtlarına geçirmiyor; makine alıyor, kayıt ve defterlerine geçirmiyor; techizat alıyor, kayıt ve defterlerine geçirmiyor; demirbaş...

REFİK ARAS (İstanbul) – Faturasız almış.

MAHMUT YILBAŞ (Devamla) – Üzerinde durduğumuz konular çok önemli, lütfen... Demokrat Türkiye Partisi olarak, biz "çalışanlara -memurlara, işçilere- yılın ikinci altı ayı için, ekstradan şu kadar bir zam veriniz" diyoruz; "para bulamıyoruz, ödenek bulamıyoruz" diyorsunuz. (FP sıralarından alkışlar) Ama, bakın, bir kalemde neleri feda ediyoruz? Lütfen... Müsaade ederseniz, devam edeyim. Herhalde bunun bir izahı vardır; yani, ilgililer buraya çıkar, bunun ne anlama geldiğini, bizim gibi ümmî milletvekillerine açıklarlar.

Fıkra şöyle devam ediyor; "...kendilerince veya bağlı oldukları meslek kuruluşlarınca tespit edilecek rayiç bedel..." Nerede bunun faturası? Niçin, bu emtianın, demirbaşın, makinenin, techizatın, rayiç bedelle, ilgili meslek kuruluşunca tespit edilmesi ihtiyacı duyuluyor. Acaba, bunlar, huduttan geçerken bir kayda kuyda girmeyen emtiadan mıdır; acaba, bunlar, böyle giren teçhizat mıdır, demirbaş mıdır? Fıkra devam ediyor : "...bu Kanunun yayımını izleyen üçüncü ayın son iş gününe kadar -47'nci maddede de öyle, bir gün süreyle deniliyor; bir gün süreyle getir bankaya koy, senin işin tamam- bir envanter listesi ile vergi dairelerine bildirmek suretiyle defterlerine kaydedebilirler. Bu suretle beyan edilen kıymetlerin satılması halinde satış bedeli, bunların deftere kaydedilen bedelinden düşük olamaz."

Öyle zannediyorum ki, bu kanun tasarısı hazırlanırken, bunu hazırlayanlar, kendi isimlerinden kaynaklanan birtakım değerlendirmelerle bunun başlığına "af tasarıdır" diye bir ibare koymaktan kaçınmışlar; çünkü, iddia şu: Biz, vergi reformu getiriyoruz -kendi kitleleri, zannettikleri kitlelere verilen mesaj bu- biz, bir konuda reformist bir hareket yaptık, vergi alanında da yapıyoruz; biz, bu ülkede, kayıtdışı ekonomiyi kayıt içine alıyoruz, onlardan vergi alıyoruz; biz, vergi reformu yapıyoruz.

REFİK ARAS (İstanbul) – Aynen doğru.

MAHMUT YILBAŞ (Devamla) – Yapıyorsunuz, yapıyorsunuz; ama, yapılanlar da burada belli.

ALİ RIZA BODUR (İzmir) – Onda sizin imzanız yok mu?

MAHMUT YILBAŞ (Devamla) – Değerli arkadaşlarım, Türkiye Büyük Millet Meclisinde demokrasinin esası budur. Nedir; her milletvekili ve grup gelip, burada düşüncelerini halka açıkça açıklamak mecburiyetindedir. Deniyor ki "Komisyonlarda yok muydunuz?" Komisyonda benim temsilcim tek.

Kendimin de katıldığı o komisyonlarda neler neler oluyor...

REFİK ARAS (İstanbul) – Neler oluyor komisyonlarda?!.

MAHMUT YILBAŞ (Devamla) – Anayasa Komisyonunda olanlar, Adalet Komisyonunda olanlar, tekriri müzakere yapılmadan usul diye esasta karar verilmeler... (FP ve DYP sıralarından alkışlar) Neler oluyor, neler... (DSP ve CHP sıralarından alkışlar [!])

Teşekkür ediyorum... Teşekkür ediyorum... Size, halkın adına teşekkür ediyorum. Kapalı kapılar arkasında neler konuştuğunuzu, halka gittiğinizde neler söylediğinizi biliyorum.

Değerli arkadaşlarım...

ALİ RIZA BODUR (İzmir) – Bildiğini açıkla, burası Meclis kürsüsü...

MAHMUT YILBAŞ (Devamla) – Açıklıyoruz işte...

ALİ RIZA BODUR (İzmir) – Açıkla...

MAHMUT YILBAŞ (Devamla) – Deminden beri yaptığımız nedir ki?.. Sizleri rahatsız eden nedir; o açıklamalar zaten...

ALİ RIZA BODUR (İzmir) – Neden rahatsız olacağız; sen rahatsız ol!

MAHMUT YILBAŞ (Devamla) – Rahatsız olsam, gelir, burada, bu kadar açık konuşmam...

Değerli arkadaşlarım, onun için, ayinesi iştir kişinin, lafına bakılmaz.

MEHMET SAĞLAM (Kahramanmaraş) – Bravo...

MAHMUT YILBAŞ (Devamla) – Burada, benim sevgili halkım, benim sevgili milletim, mutlaka ve mutlaka, bir gün, iş ile lafı birbirinden ayıracaktır ve o nokta geldiğinde de, ülkem, huzura ve mutluluğa kavuşacaktır.

Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (FP ve DYP sıralarından alkışlar; ANAP, DSP ve SHP sıralarından alkışlar [!])

BAŞKAN – Sayın Yılbaş'a teşekkür ediyorum.

Şimdi, söz sırası, Doğru Yol Partisi Grubu adına, Sayın Mehmet Sağlam'da.

Buyurun Sayın Sağlam. (DYP sıralarından alkışlar)

DYP GRUBU ADINA MEHMET SAĞLAM (Kahramanmaraş) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; görüşülmekte olan 626 sıra sayılı vergi kanun tasarısıyla ilgili, Doğru Yol Partisinin, özellikle geçici 48 inci maddeyle ilgili görüşlerini arz etmek üzere huzurunuzdayım; hepinizi, Doğru Yol Partisi Grubu ve şahsım adına saygıyla selamlarım.

Değerli milletvekilleri, ilk önce, bu 54 üncü maddenin kodifikasyonuyla, metodolojisiyle ilgili bir iki kelime söylemek istiyorum.

Değerli bazı arkadaşlarımız da belirlediler, 54 üncü maddeyi getiriyorsunuz, bunun aşağı yukarı 10 tane geçici maddesi var. Şimdi, gerçekten, bu kanun tasarısının sıradan vatandaşlarca anlaşılmaması için, onlarca benimsenmemesi için ne lazımsa yapılmış gözüküyor. Şimdi, bir arkadaşımız da belirledi, illâ herkesin maliye uzmanı mı olması gerekiyor; anlamak mümkün değil.

Bir maddede 10 tane geçici madde tartışıyoruz. Şimdi, bunun herhalde daha kolay, daha anlaşılır, en azından kodifikasyon yönünden daha metodolojik bir yönü olmalı; ilk önce bunu belirtmek istiyorum.

İkincisi, bu kanun tasarısını, belirli medya ve basın çevreleri, halkımıza "işte ücretlilerin gelirlerinde şu kadar artış olacak, alt gelir gruplarına şöyle fayda sağlayacak, böyle fayda sağlayacak" diye satıyor; ama, işin aslına bakıyorsunuz, ekonomide KOBİ'lere yapılmış herhangi bir yenilik yok.

REFİK ARAS (İstanbul) – Yüzde 100 teşvik var.

MEHMET SAĞLAM (Devamla) – Yeniden değerlendirme bile yapamıyorlar. Şimdi, büyük firmalara, holdinglere ise çok şey var. Şimdi, bunu açıkça kamuoyuna bu şekliyle göstermemiz gerek, bu şekliyle anlatmamız gerek.

Şimdi, yine bir kodifikasyon olayı. Geçici madde 48’in sonunda "maddenin uygulamasına ilişkin usul ve esasları belirlemeye Maliye bakanlığı yetkilidir" deniliyor. Bu, âdeta, sürekli bir şekilde "benim oğlum bina okur" gibi tekrar edilen bir şey; yani Maliye Bakanlığı bütün maddelerin usul ve esaslarını belirlemeye yetkiliyse niye biz burada ayrıntıları tartışıyoruz ki? Şimdi, belirli kurallar koyuyorsunuz, arkasından öyle bir madde, öyle bir cümle getiriyorsunuz ki, Maliye Bakanlığı usul ve esaslarını istediği gibi belirliyor. Şimdi, nasıl açıklanacak bu? Vergi kanunları, biliyorsunuz, devletlerin devlet olmaya başladığından beri, üzerinde çok önemle durulan ve halkın temsilcilerinin doğrudan doğruya bilgisi dışında, hiçbir düzenleme getirilmemesi gereken çok özel kanunlardır.

Şimdi, Yüce Meclise bir kanun tasarısı getiriyorsunuz ve her maddesinde, bu bir kanun tasarısı olduğu halde, tekrar dikkatinize arz ederim, her maddesinde, yine, İktidar Partilerinin milletvekillerinin önergeleriyle, kanun tasarısında değişiklik yapıyorsunuz.

Değerli arkadaşlarım, şimdi, siz bir kanun tasarısı getirdiniz; yani, İktidar Partilerinin desteğiyle, Hükümet, bir kanun tasarısı getirdi; bunu da, herhalde, ciddî olarak incelenmiş, üzerinde çalışılmış bir tasarı olarak getirdi. Şimdi, nasıl oluyor da, hemen her maddede, tekrar, İktidar Partilerinin temsilcilerinin önergeleriyle değişiklikler yapıyorsunuz?

REFİK ARAS (İstanbul) – Her maddede değil, üç-beş tane...

MEHMET SAĞLAM (Devamla) – Yani, bu Hükümet, bu tasarıyı hazırlarken, kamuoyuna, bu kadar düzenli bir vergi reformunu, kapsamlı bir vergi reformunu yaptığını iddia ederken aklı başında değil miydi ki, şimdi, her maddede, yeniden, önergeyle değişiklikler yapıyorsunuz.

REFİK ARAS (İstanbul) – Mehmet Bey, buradaki arkadaşların görüşlerinden istifade edilmesin mi?!

MEHMET SAĞLAM (Devamla) – Değerli arkadaşım, buraya çıkar, fikirlerinizi söylersiniz. Bu tartışmaların karşılıklı olmasını da lütfen bırakalım. Bir bildiğiniz varsa, lütfen, Grubunuz adına çıkın, burada söyleyin.

Şimdi, ben diyorum ki, meclislerde müzakerelerin maksadı, herhalde, bilindiği kadarıyla, en azından, muhalefet ile iktidarın belirli alanlardaki görüşlerinin münakaşasıdır ve doğrunun ortaya çıkmasıdır. Bir iktidar kendi hazırladığı kanun tasarısının hemen her maddesini yeni önergelerle değiştirsin diye Mecliste tartışma yapılmaz. Bunu hatırlatmaya çalışıyorum.

Şimdi, geçici 48 inci maddede ne getiriliyor; 48 inci maddede, açıkça bir stok affı getiriliyor.

Bu geçici maddeyle, Gelir ve Kurumlar Vergisi mükellefleri, işletmelerinde mevcut olduğu halde, kayıtlarında yer almayan emtia, makine, teçhizat ve demirbaşlarını, kendilerince veya bağlı oldukları meslek kuruluşunca tespit edilecek rayiç bedel ile bu Kanunun yayımını izleyen üçüncü ayın son işgününe kadar bir envanter listesi ile vergi dairelerine bildirecekler ve bunlar defterlere kaydedilecek; ancak, burada, bildirime dahil edilen varlıklar için bir amortisman ayrılmayacağı belirtiliyor.

Aslında, yapılan düzenleme, işletmelerin ellerinde bulundurdukları kayıtdışı varlıkların bir stok affıdır. Aslında, bu anlamda, kayıtdışı olan emtianın veya diğer makine ve teçhizatın bir stok affına tabi tutulması, güdülen amaç bakımından doğru bir yaklaşımdır.

Bu doğru yaklaşımı düzenlerken bazı düzenleme eksiklikleri ve zafiyetler var diye düşünüyorum. Bunların başında, her şeyden önce, böyle bir stok affının, varlıkların miktar ve değerlerinin tespiti konusunda, mükellefler ve meslek odalarının inisiyatifi var. Değerli arkadaşlarımız, mükelleflere ve meslek odalarına güvenmekte de haklıdırlar; ama, bunun vergi açısından bir yarar sağlayabilmesi için, bu varlıkların mutlak surette gerçekçi bir biçimde değerlerinin ortaya konulmasına da ihtiyaç vardır. Bu konuda maddede bir düzenleme göremediğimi buradan arz etmek istiyorum; böyle olunca da, ileride bundan beklenenen fayda elde edilemeyecektir; zira, ileride düşük kâr marjıyla satış yapma düşüncesiyle, henüz işletmelerde bulunmayan mal ve emtianın da beyan edilmesi her zaman mümkündür, uygulamada görülebilir. Buna engel olacak bazı düzenlemelerin yapılmasının faydalı olacağı kanaatindeyiz.

Diğer taraftan, işletmede bulunan malların değerleri düşük tespit edildiğinde, buna engel olacak herhangi bir müeyyidenin de maddede görülmediğini, buradan arz etmek istiyorum. Bunun böyle olmasından -yani, gerçek değerlerin tespit edilememesinden veya kaydedilmemesinden- ortaya çıkacak müeyyide, henüz, burada gözükmemektedir. Esasen, bu, maddenin bir yerinde de biraz önlenmeye çalışılmış; deniliyor ki: "Bu suretle beyan edilen kıymetlerin satılması halinde satış bedeli bunların deftere kaydedilen bedelinden düşük olamaz." Burada, belli ölçüde bir müeyyide var gibi; ama, düşük olduğu takdirde ne yapılacağına dair bir hüküm de maalesef, konulmamış durumda.

Bu tasarının özellikle bu maddesi, hem müphemiyet açısından, açık olmama açısından hem de bir maddenin 10 tane geçeci maddeyle takviyesi açısından -ki, bunların her biri çok değişik alanları düzenliyor- en azından, hukuk kodifikasyonu ve metodolojisi bakımında, gerçekten üzerinde çalışılması gereken bir konudur.

Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (DYP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Sayın Sağlam, teşekkür ederim efendim.

Fazilet Partisi Grubu adına, Sayın İsmail Özgün; buyurun. (FP sıralarından alkışlar)

FP GRUBU ADINA İSMAİL ÖZGÜN (Balıkesir) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; görüşmekte olduğumuz çeşitli vergi kanunlarında değişikliği öngören 626 sıra sayılı kanun tasarısının çerçeve 54 üncü maddesinin geçici 48 inci maddesi üzerinde, Fazilet Partisi Grubu adına söz almış bulunmaktayım; bu vesileyle, Muhterem Heyetinizi saygıyla selamlıyorum.

Değerli arkadaşlar, geçici 48 inci maddede "işletmelerinde mevcut olduğu halde -yani, işletmelerinde fiilen var olduğu halde- kayıtlarında yer almayan emtia, makine, teçhizat ve demirbaşlarını, kendilerince veya bağlı oldukları meslek kuruluşunca tespit edilecek rayiç bedel ile, bu kanunun yayımını izleyen üçüncü ayın son işgününe kadar bir envanter listesi ile vergi dairelerine bildirmek suretiyle defterlerine kaydedebilirler" denilmektedir. Burada, maddede "kaydedebilirler" deniliyor. Esasında, burada bir redaksiyon hatası mı vardır; yoksa, ben mi yanlış anlıyorum "kaydedebilirler" mi olacak "kaydederler" mi olacak; yani, kaydetme konusunda bir inisiyatif mi tanınıyor, ona da bir açıklık getirilmesi gerekir. Zannediyorum "kaydederler" olacak; yani "bir envanter listesi ile bunu defterlerine kaydederler" şekline gelmesi lazım.

"Bu suretle beyan edilen kıymetlerin satılması halinde, satış bedeli, bunların deftere kaydedilen bedelinden düşük olamaz" deniliyor; yani, gelir vergisi ve kurumlar vergisi mükellefleri (adi kolektif, adi komandit şirketler de dahil olmak üzere) işletmelerinde, işyerlerinde var olan; ama, faturası olmayan, belgesi olmayan emtia, makine, teçhizat ve demirbaşlarını, ya kendilerince veya bağlı oldukları meslek kuruluşlarınca tespit edilecek rayiç bedel ile, bu kanunun yayımını izleyen üçüncü ayın son işgününe kadar bir envanter listesiyle defterlerine kaydedecekler.

Bu, ne demektir; işte bu, bir stok affıdır. Her ne kadar, görüşmeler esnasında "efendim, bu kanun, bir af kanunu değildir" gibi birtakım beyanlarda bulunuluyor idiyse de, bu, açıkça bir stok affıdır.

Bunu söylerken buna karşıyım demiyorum; yani, esas itibariyle, mükelleflerimizin bugüne kadar çeşitli sebeplerle belgelendiremedikleri birtakım mallarını, demirbaşlarını, teçhizatlarını, makinelerini bu vesileyle kayıt altına almış olacaklar. Ancak, burada, bunun arkasından bir soru aklımıza geliyor: Peki, bu stok affını getirirken yanında defter affını niye getirmiyoruz? Sayın Bakan cevap verirken belki, bu af değil diyecek; ama, anlaşılıyor ki, bu bir stok affıdır. O halde, madem mükelleflerimizin, öteden beri çeşitli vesilelerle, çeşitli sebeplerle belgeleyemedikleri malları mevcuttur, demirbaşları, makineleri, teçhizatları vardır; bunları belgeleme imkânını getiriyoruz. Bu maddede, geriye dönük olarak, bu konularla ilgili olarak defter incelemesi veya vergi incelemesi yapmayacağız şeklinde bir düzenleme yapılması gerekir diye düşünüyorum.

Eğer bu şekilde düzenlenirse, maddeye böyle bir hüküm eklenmiş olursa, vergi mükelleflerimiz, daha rahat bir şekilde, çekinmeden, ellerindeki, faturası, belgesi olmayan, biraz önce söylediğimiz kıymetleri defterlerine çok daha rahat bir şekilde aktarabilecekler ve maddeden beklenen sonuç da çok daha olumlu bir şekilde elde edilmiş olacaktır. Aksi takdirde, mükelleflerimiz, bildirdiğimiz bu değerlerle, bu faturasız mallarla, demirbaşlarla, teçhizat ve makinelerle ilgili olarak geriye dönük bizden acaba hesap sorulacak mı, bu dönemlerle ilgili defterlerimiz acaba incelenecek mi diye bir endişeyi her zaman içlerinde taşıyacaklar ve dolayısıyla da bu soru işareti, belki de bu mükelleflerimizi, eğer ellerinde varsa, bu tür kıymetlerini bildirmeme yönüne doğru yönlendirecektir. O bakımdan, esas itibariyle katılmış olmama rağmen; ama, peşi sıra öbür hükmün getirilmemiş olmasının bu maddedeki en büyük eksiklik olduğunu düşünüyorum.

Tabiî, burada üzerinde durulması gereken bir konu da -Doğru Yol Partisi Grubu adına konuşan Sayın Bakan da ona değindiler- bu suretle beyan edilen kıymetlerin satılması halinde satış bedelinin bunların deftere kaydedilen bedelinden düşük olmayacağı yönünde bir kısıtlama getirilmiş olmasıdır, "bunun altında olamaz" deniliyor. Bunu da, tabiî, serbest piyasa ekonomisi şartları içerisinde değerlendirdiğimiz zaman ne kadar gerçekçi olup olmayacağını sizlerin takdirlerine sunuyorum.

Değerli arkadaşlarım, "bildirime dahil edilen varlıklar için amortisman ayrılamaz" deniliyor. Burada üzerinde durulması gereken konulardan birisi de budur. Şimdi, biz, belgesiz, faturasız olan demirbaşlarımızı, makinelerimizi ve teçhizatlarımızı belgelendiriyoruz; yani, kayıt altına almakla bir yerde belgelendirmiş oluyoruz. Peki, o noktadan itibaren artık bunlar bizim bilançomuzun sabit kıymetler kısmında (varlıklar kısmında) yer alıyor, bizim için bir demirbaş hüviyetini, bir makine teçhizat hüviyetini kazanmış demektir ve o bilançonun aktifine girdiği tarihten itibaren de demirbaş amortismanı veya makine veya teçhizat amortismanı ayrılması gerekir diye düşünüyorum; vergi tekniği bakımından da bunun bu şekilde düzenlenmesinin daha doğru olacağı kanaatimi arz etmek istiyorum.

Değerli arkadaşlar, bu maddede yine bilanço esasına göre defter tutan mükellefler bu madde hükümleri uyarınca aktiflerini kaydettikleri emtia için ayrı, makine, teçhizat ve demirbaşlar için ayrı özel karşılık hesabı açarlar. Emtia için ayrılan karşılık, ortaklara dağıtılması veya işletmenin tasfiye edilmesi halinde sermayenin unsuru sayılır ve vergilendirilmez. Makine, teçhizat ve demirbaşlar envantere kaydedilir ve ayrılan karşılık birikmiş amortisman addolunur" deniliyor. Bunlar, vergi tekniğine uygun ifadelerdir. "İşletme hesabı esasına göre defter tutan mükellefler ise söz konusu emtiayı defterlerinin gider kısmına satılan mal olarak kaydederler." Bu da vergi tekniğine uygun bir düzenleme.

Burada, neden, "geçmişe yönelik vergi incelemesi yapmayacağız" diye bir hüküm getirilmediğini biraz önce söyledim. Bu konunun üzerinde mutlaka durulması gerekir.

Değerli arkadaşlar, bu maddedeki birkaç tereddütümüzü biraz evvel ifade ettim. Özet olarak söylemek icap ederse, bu maddeye, geriye dönük olarak vergi incelemesi yapılmayacağı konusunda bir hükmün getirilmesi ve bir diğer husus da, bildirilmiş olan demirbaş, makine ve teçhizatlardan da amortisman ayrılması konusunda bir eklemenin yapılması gerektiğini düşünüyorum.

Değerli arkadaşlar, tabiî, konumuzla ilgisi yok; ama, bugün, burada, özellikle Bandırma ve Gönen yöresindeki buğday üreticilerinin buğdaylarının Toprak Mahsulleri Ofisi tarafından alınmadığı yönünde birtakım tartışmalar oldu. Bunlar bize de yansıdı; şimdi, bu konuda, Sayın Bakan açıklamalarda bulundu...

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

Ben, kendilerine teşekkürlerimi arz ediyorum.

Saygılarımı sunuyorum. (FP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Sayın Özgün, teşekkür ederim efendim.

Şimdi, kişisel konuşmalara geçiyoruz.

Birinci sırada, Adana Milletvekili Sayın Ertan Yülek...

Buyurun Sayın Yülek. (FP sıralarından alkışlar)

İ. ERTAN YÜLEK (Adana) – Sayın Başkan, değerli milletvekili arkadaşlarım; çerçeve 54 üncü maddenin, geçici 48 inci maddesiyle alakalı olarak şahsım adına söz almış bulunuyorum, hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Esasında, 47 nci maddede konuşur iken, bu maddelerin birbiriyle yakın ilişkisi bulunduğunu ve geçici 47 nci maddenin, şahıslar için bir nevi servet beyanı olduğunu söylemiştim. Şimdi üzerinde konuştuğumuz geçici 48 inci maddenin de Gelir ve Kurumlar Vergisi mükellefi olanların işletmelerinde mevcut olduğu halde kayıtlarında yer almayan emtia, makine, teçhizat ve demirbaşların kendilerince veya bağlı oldukları meslek kuruluşunca tespit edilerek rayiç bedeli üzerinden bu kanunun yürürlüğe girişinin üçüncü ayının sonuna kadar envanter listelerini vergi dairelerine bildirmesini öngörüyor ve bununla ilgili düzenlemeyi yapıyor.

Şimdi, bu -bir hatibin de belirttiği gibi- tam manasıyla bir stok affıdır. Bu stok affı, daha evvel, 54 üncü Hükümetçe, altınla uğraşan kuyumcular için getirilmişti ve ben, o zaman, şimdi İktidarda olan muhalefet partilerinin bu konudaki, tabiri caizse, karşı çıkma noktasındaki çırpınışlarını hatırlıyorum.

REFİK ARAS (İstanbul) – O sadece kuyumculara aitti.

İ. ERTAN YÜLEK (Devamla) – Evet.. Evet.. İşte, o zaman denildi ki, bu, bal gibi bir stok affıdır. Evet dedik, bu, kuyumcuların bu enflasyon sebebiyle gösteremedikleri birçok kıymetlerini göstermesine imkân veren bir düzenlemedir ve hatırladığıma göre de, yüzde 6'nın üzerinde vergi alınıyordu. O zaman, biraz evvel de beyan ettiğim gibi, hem şimdiki Maliye Bakanımız hem diğer muhalefetteki partiler, gerçekten, böyle bir uygulamanın yanlış olacağını beyan ediyorlardı. İşte, şimdi gelen tasarının bu maddesiyle, bırakın kuyumcuları, bütün, kimler varsa, hepsinin mallarına bir stok affı getirilmektedir. Stok affı getirilirken, bunun da, tabiî, birtakım eksikleri bulunduğunu beyan ediyorum. Esasında, ben şahsen, böyle bir uygulamaya karşı olmadığımı da beyan ediyorum. Bunu Plan ve Bütçe Komisyonunda da beyan ettim, şimdi bir kere daha beyan ediyorum; ancak, burada, eksik bırakılan bazı hususları da elbette yine beyan edeceğim.

Şimdi, bu mükelefler, yani, Gelir Vergisi ve Kurumlar Vergisi mükellefleri -ki, bunlar adi, kollektif ve adi komandit şirketler de dahil olmak üzere- bu beyanlarını bir liste halinde vergi dairesine bildiriyorlar, ancak, amortismana da tabi tutulmuyorlar. İlk bakışta, elbette, amortismana tabi tutulmaması lazım geldiği söyleniyor; çünkü -öyle zannediyorum kendi gelişinden- amortismana tabi tutulursa yüksek değerler gösterilir; bu yüksek değerler üzerinden amortismanlar yazılır ve Gelir Vergisi matrahı da düşer; dolayısıyla, daha az vergi ödenir anlamında söyleniyor; ama, hemen büyük bir mahzuru da söylüyorum: Zaman içerisinde bu malların değerleri düşecektir; ama, tespit edilen bu değerden de daha aşağı gösterilemez deniliyor. Herhalde, bu maddenin en büyük eksikliği de budur.

Diğer maddede yine konuşacağım.

Saygılar sunuyorum. (FP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Yülek.

Söz sırası Sayın Emin Kul'da; buyurun.

EMİN KUL (İstanbul) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; 48 inci madde üzerinde görüşlerimi arz etmeden, sizleri saygıyla selamlıyorum.

Önce, şu hususu belirteyim; birkısım arkadaşımız, bu mikrofondan, bu kanun tasarısının "bir zulüm tasarısı" olduğunu söylüyor, birkısım arkadaşımız da "af tasarısı" olduğunu söylüyor. Şimdi, bu kadar zıt görüşleri, burada, zaman geçirmek için belki dile getirebiliyorlar; ama, bu, ne bir zulüm tasarısı ne bir af tasarısı...

İ. ERTAN YÜLEK (Adana) – İnsaf...

EMİN KUL (Devamla) – Bu, malî yapıyı yeni baştan kurma ve düzenleme tasarısı; evvela, bunun üzerinde durmak istiyorum.

İkincisi, bir grup arkadaşımız, yine, soru sorarken "bavulla paradan" bahsediyor -ki, herkesin, dinleyenlerin, herhalde, gözü faltaşı gibi açılıyor- çok mütavazı bir arkadaşımız da "tavukların yumurtasının satılmasından elde edilen gelirin nasıl beyan edildiğinden" bahsediyor. Ben de merak ettim, acaba, bu yumurtalardan civciv çıkarsa, onların beyanı nasıl olacak, onların değeri nasıl tescil edilecek?!

MEHMET ALTAN KARAPAŞAOĞLU (Bursa) – Onu da sana köylü soracak.

EMİN KUL (Devamla) – Dolayısıyla, vakit geçirmek için her yol deneniyor; ama, geçirilen her vakit, halkımızın, iktisaden güçsüz halkımızın, işçilerimizin, çalışanlarımızın, memurlarımızın aleyhine cereyan ediyor.

Yine, bir sayın sözcü, 54 üncü maddenin metodolojisi ve kodifikasyonu hakkında eleştiri yönelttiler. 54 üncü madde diye bir madde yok önümüzde, böyle bir madde metni yok; kanuna ilave edilecek geçici maddeler, bu madde başlığı altında... Yani, madde sırası 54'e gelmiş, bu başlık altında sıralanmış; dolayısıyla, 54 üncü madde metni diye bir madde metni yok; sadece, geçici maddeler 54 üncü maddeye konulmuş.

Yine, sayın sözcü başka bir husus daha ilave ediyor; diyor ki: "Bu, bir Hükümet tasarısı; buraya geldi; ama, önergelerle boyuna değiştiriyorsunuz." Yani, insaf ediniz, yasama ile yürütme arasındaki farklılığı bilmemek mümkün müdür? Yürütme, her türlü tasarıyı hazırlayıp getirebilir; bunu karara bağlayacak olan yasama organıdır; yani, Türkiye Büyük Millet Meclisidir.

SAFFET ARIKAN BEDÜK (Ankara) – Madde üzerinde konuşması lazım; ikaz edin.

BAŞKAN – 54 üncü madde üzerinde konuşuluyor efendim; çerçeve madde üzerinde konuşuluyor.

EMİN KUL (Devamla) – Burada her türlü önerge verilir. Bakın, görüyorsunuz, Hükümet, bazen, önergelere iştirak etmiyor. Kime soruluyor, "kabul edenler", "etmeyenler" diye, Büyük Millet Meclisine soruluyor. Belki, iştirak etmediği hususları Yüce Meclis kabul edebilir; iştirak ettiği husus oluyor, Yüce Meclis onu kabul edebilir. Yürütme ile yasamanın arasındaki farkı bilmeden "burada getirilen önergeler kabul ediliyor" demek, hiç de doğru ve tutarlı bir yaklaşım değil.

Bütün bunlar vakit geçirmek için yapılıyorsa, ben, bu vakit geçirmeye katılmamak için, sözlerimi kesiyor sizleri saygıyla selamlıyorum. (ANAP ve DSP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Kul.

MEHMET SAĞLAM (Kahramanmaraş) – Sayın Başkan...

BAŞKAN – Buyurun Sayın Sağlam.

MEHMET SAĞLAM (Kahramanmaraş) – Efendim, ben, bir kodifikasyon konusundan söz ederken, çerçeve madde de olsa, bir madde içerisinde 10 tane geçici madde olduğunu söyledim.

Beni, yasama ile yürütme arasındaki farkı bilmemekle suçlamak, en azından, ayıptır. Ben otuz sene bunun dersini verdim; sayın milletvekiline bunu tavzihen bildirmek istiyorum. (DYP ve FP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Sayın Sağlam, bu, sizin de yeni bir sataşmanız gibi oldu; ama, meseleyi şöyle uzlaştıralım: Bu madde üzerindeki kodifikasyonla ilgili değerlendirmeniz, elbette, diğer üyeler tarafından eleştirilebilir. Siz, burada, kanun tasarısının yazılış şeklini eleştiriyorsunuz, bir başka üye de, bu konuda değişik bir düşünceyi ifade edebilir; bu, sataşma sayılmaz.

MEHMET SAĞLAM (Kahramanmaraş) – "Yasama ile yürütme arasındaki farkı bilmemek" dedi.

BAŞKAN – Müsaade buyurun...

Yasama yürütme farkı konusunu Sayın Kul şu sebeple gündeme getirdi...

TURHAN GÜVEN (İçel) – Ne biliyorsunuz ne kastettiğini?

BAŞKAN – Efendim, açıkça söyledi. “Burada, İktidarın getirdiği bir kanun tasarısı var -Sayın Güven, sabırla dinleyin efendim- ama, İktidar milletvekillerinin verdiği önergeler Mecliste kabul ediliyor; bu, gayet doğaldır. Birisi Hükümet tarafından gönderilmiş bir tasarıdır, yürütme organının tasarrufudur, buradan milletvekilleri değişiklik önergesi verirler; bu önergelerden bazıları kabul edilir; bu da yasama organının tasarrufudur; bunları karıştırmayın" dedi. Yoksa, kodifikasyon konusunu kastetmedi; açıkça beyanları ortada efendim. Onun için, alınganlık edecek bir husus yok.

MAHMUT YILBAŞ (Van) – Sayın Başkan...

BAŞKAN – Şimdi, değerli arkadaşlarım, maddeyle ilgili görüşmeler tamamlanmıştır.

Madde üzerinde 10 önerge var; bunun 8'ini geliş sırasına göre işleme koyacağım.

SAFFET ARIKAN BEDÜK (Ankara) – Sayın Başkan, Sayın Yılbaş söz istiyor.

BAŞKAN – Sayın Bedük, siz de meslektaş dayanışması olarak sürekli bu akşam Sayın Yılbaş'ın haklarını savunuruyorsunuz o uzakta diye. Soracağım efendim: Sayın Yılbaş ne söylemek istiyor, tespit edeceğim.

Buyurun Sayın Yılbaş.

MAHMUT YILBAŞ (Van) – Efendim, sayın sözcü kürsüde yapılan konuşmaları zaman geçirme olarak telakki ettiğini ve öyle vasıflandırdığını ifade ettiler. Genel Kurulu idare eden bir Başkan olarak zatıâliniz de milletvekili kimliğiyle görev yapan milletvekilleri tarafından böyle bir suiistimal yapılmadığını, o milletvekillerinin burada halk adına kutsal bir görev yaptıklarını, vakit geçirmek için konuşmadıklarını hatırlatsaydınız, daha iyi olurdu. (FP ve DYP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Yılbaş.

Bundan doğal bir şey olamaz. Kürsüye gelen her arkadaşımız, milletvekili olarak söz haklarını kullanıyorlar; İçtüzüğün verdiği bir haktır, Anayasanın verdiği bir haktır.

Engelleme konusu başka alanlarda yapılıyor. Kürsüdeki engellemelere hepimiz razıyız, kürsüdeki konuşmalardaki tekrarlara da razıyız.

SALİH KAPUSUZ (Kayseri) – Başka nasıl bir engelleme yapılıyor?

BAŞKAN – Efendim, olabilir. Mesela, böyle gereksiz karşılıklı konuşmalarla filan engellemeler yapılabilir.

SALİH KAPUSUZ (Kayseri) – Zatıâliniz onu mu yapıyorsunuz şimdi?..

BAŞKAN – Benimki de bazen öyle olabilir.

Şimdi, önergeleri, geliş sırasına göre okutuyorum değerli arkadaşlarım:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan kanun tasarısının 54 üncü maddesiyle Gelir Vergisi Kanununa eklenmesi öngörülen geçici 48 inci maddede yer alan "bu Kanunun yayımını izleyen üçüncü ayın son iş gününe kadar" ifadesinin, "30.9.1998 tarihine kadar" olarak değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

Güven Karahan Ahmet Piriştina Metin Bostancıoğlu

Balıkesir İzmir Sinop

Hasan Gülay Fikret Uzunhasan

Manisa Muğla

BAŞKAN – Diğer önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan kanun tasarısının 54 üncü maddesiyle eklenmesi öngörülen geçici 48 inci maddesinin birinci fıkrasında yer alan "Gelir ve Kurumlar Vergisi mükellefleri (adi, kolektif ve adi komandit şirketler dahil), işletmelerinde mevcut olduğu halde kayıtlarında yer almayan emtia, makine, teçhizat ve demirbaşlarını kendilerince veya bağlı oldukları meslek kuruluşunca tespit edilecek rayiç bedel" ibaresinin, "Gelir ve Kurumlar Vergisi mükellefleri (adi, kolektif ve adi komandit şirketler dahil), işletmelerinde mevcut olduğu halde kayıtlarında yer almayan emtia, makine, teçhizat ve demirbaşlarını kendilerince tespit edilecek rayiç bedel" şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

Erdoğan Toprak Yalçın Gürtan Cihan Yazar

İstanbul Samsun Manisa

İhsan Çabuk Adil Aşırım

Ordu Iğdır

BAŞKAN – Diğer önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan kanun tasarısının 54 üncü maddesiyle eklenmesi öngörülen geçici 48 inci maddesinin birinci fıkrasında yer alan "Gelir ve Kurumlar Vergisi mükellefleri (adi, kolektif ve adi komandit şirketler dahil), işletmelerinde mevcut olduğu halde kayıtlarında yer almayan emtia, makine, teçhizat ve demirbaşlarını kendilerince veya bağlı oldukları meslek kuruluşunca tespit edilecek rayiç bedel" ibaresinin "Gelir ve Kurumlar Vergisi mükellefleri (adi, kolektif ve adi komandit şirketler dahil), işletmelerinde mevcut olduğu halde kayıtlarında yer almayan emtia, makine, teçhizat ve demirbaşlarını bağlı oldukları meslek kuruluşunca tespit edilecek rayiç bedel" şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

Erdoğan Toprak Yalçın Gürtan Cihan Yazar

İstanbul Samsun Manisa

İhsan Çabuk Adil Aşırım

Ordu Iğdır

BAŞKAN – Diğer önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan kanun tasarısının 54 üncü maddesiyle eklenmesi öngörülen geçici 48 inci maddesinin birinci fıkrasında yer alan "Gelir ve Kurumlar Vergisi mükellefleri (adi, kolektif ve adi komandit şirketler dahil)" ibaresinin "Gelir ve Kurumlar Vergisi mükellefleri (adi, kolektif, adi komandit ve eshamlı komandit şirketler dahil)" şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

Erdoğan Toprak Yalçın Gürtan Cihan Yazar

İstanbul Samsun Manisa

İhsan Çabuk Adil Aşırım

Ordu Iğdır

BAŞKAN – Sıradaki önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan kanun tasarısının 54 üncü maddesiyle eklenmesi öngörülen geçici 48 inci maddesinin ikinci fıkrasında yer alan "bilanço esasına göre defter tutan mükellefler bu madde hükümleri uyarınca aktiflerine kaydettikleri emtia için ayrı; makine değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

Erdoğan Toprak Yalçın Gürtan Cihan Yazar

İstanbul Samsun Manisa

Mustafa Karslıoğul Halil Çalık

Bolu Kocaeli

BAŞKAN – Diğer önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan kanun tasarısının 54 üncü maddesiyle eklenmesi öngörülen geçici 48 inci maddesinin ikinci fıkrasında yer alan "bilanço esasına göre defter tutan mükellefler, bu madde hükümleri uyarınca aktiflerine kaydettikleri emtia için ayrı; makine, teçhizat ve demirbaşlar için ayrı özel karşılık hesabı açarlar" ibaresinin "bilanço esasına göre defter tutan mükellefler, bu madde hükümleri uyarınca, aktiflerine kaydettikleri emtia, teçhizat ve demirbaşlar için özel karşılık hesabı açarlar" şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

Erdoğan Toprak Yalçın Gürtan Cihan Yazar

İstanbul Samsun Manisa

Mustafa Karslıoğlu Halil Çalık

Bolu Kocaeli

BAŞKAN – Sıradaki önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan kanun tasarısının 54 üncü maddesiyle eklenmesi öngörülen geçici 48 inci maddesinin ikinci fıkrasında yer alan "bu maddenin uygulanmasına ilişkin usul ve esasları belirlemeye Maliye Bakanlığı yetkilidir" ibaresinin "bu maddenin uygulanmasına ilişkin usulleri belirlemeye Maliye Bakanlığı yetkilidir" şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

Erdoğan Toprak Yalçın Gürtan Cihan Yazar

İstanbul Samsun Manisa

Mustafa Karslıoğlu Halil Çalık

Bolu Kocaeli

BAŞKAN – Son önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan kanun tasarısının 54 üncü maddesiyle eklenmesi öngörülen geçici 48 inci maddesinin ikinci fıkrasında yer alan "emtia için ayrılan karşılık, ortaklara dağıtılması veya işletmenini tasfiye edilmesi" ibaresinin "emtia için ayrılan karşılık, ortaklara dağıtılması veya işletmenin tasfiye ve devredilmesi" şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

Erdoğan Toprak Yalçın Gürtan Cihan Yazar

İstanbul Samsun Manisa

Mustafa Karslıoğlu Halil Çalık

Bolu Kocaeli

BAŞKAN – Değerli arkadaşlarım, önergeler okundu. Eğer, Genel Kurul işleme devam etmemizi isterse, kalan süre içerisinde, bu önergeleri bitirmemiz mümkün.

KAHRAMAN EMMİOĞLU ( Gaziantep) – Sayın Başkan, önergelerin bir kısmı geri çekilecek zaten.

BAŞKAN – Bir kısmı, zaten geri çekilecek, arkadaşlarımızın söylediği gibi.

Aykırılık derecesine göre, önergeleri işleme alıyorum; yeterli süremiz var.

Madde metnine en aykırı olan önergeden başlıyoruz.

Önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan kanun tasarısının 54 üncü maddesiyle Gelir Vergisi Kanununa eklenmesi öngörülen geçici 48 inci maddede yer alan "bu Kanunun yayımını izleyen üçüncü ayın son iş gününe kadar" ifadesinin "30.9.1998 tarihine kadar" olarak değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

Güven Karahan

(Balıkesir)

ve arkadaşları

BAŞKAN – Bu önergeye Komisyon katılıyor mu efendim?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANVEKİLİ METİN ŞAHİN (Antalya) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Hükmet?..

MİLLÎ EĞİTİM BAKANI HİKMET ULUĞBAY (Ankara) – Katılmıyoruz efendim.

MUSTAFA GÜVEN KARAHAN (Balıkesir) – Sayın Başkan, önğrgelerdeki imzalarımızı çekiyoruz.

BAŞKAN – Bütün önergelerdeki imzalarınızı çekiyorsunuz.

Maddeyi oylarınıza sunuyorum :Kabul edenler... (FP sıralaırndan “karar yetersayısının aranılmasını istiyoruz” sesleri)

Karar yetersayısını arayacağım efendim; karar yetersayısı varsa madde kabul edilir, değilse yarına kalır.

KAHRAMAN EMMİOĞLU (Gaziantep) – Efendim, ikaz edin de, İktidar Partileri adamlarını getirsinler.

ALİ ILIKSOY (Gaziantep) – Sana ne?!. Çık dışarı!..

KAHRAMAN EMMİOĞLU (Gaziantep) – O zaman, çalıştırmıyorlar demeyin, Meclisi siz çalıştırmıyorsunuz.

BAŞKAN – Değerli arkadaşlarım, kabul etmeyenleri saymayacağız; çünkü, karar yetersayısı yok.

Alınan karar gereğince, Turizm ve Kültür eski Bakanı Mesut Yılmaz Hakkındaki Soruşturma Önergesi ile Bazı Gazete Kuruluşlarının Amaçları Dışında Fon Kaynaklı Kredi Klulandıkları iddialarını Araştırmak Amacıyla Kurulan (10/22) esas numaralı Meclis Araştırması Komisyonu raporunu ve kanun tasarı ve tekliflerini sırasıyla görüşmek için, 7 Temmuz 1998 Salı günü, saat 14.00’te toplanmak üzere, birleşimi kapatıyorum.

Kapanma Saati : 24.00

VII. – SORULAR VE CEVAPLAR

A) YAZILI SORULAR VE CEVAPLARI

1. – Trabzon Milletvekili Kemalettin Göktaş’ın, İmar Affı Fonunda toplanan paralara ilişkin Başbakandan sorusu ve Bayındırlık ve İskân Bakanı Yaşar Topçu’nun yazılı cevabı (7/5232)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın delaletlerinizle Sayın Başbakan tarafından yazılı olarak cevaplandırılması için gereğinin yapılmasını arzederim.

Kemalettin Göktaş Trabzon

1. 1997 yılı ve 1998 yılı 5 inci ayına kadar İmar Affı Fon’unda ne kadar para toplanmıştır?

2. Bu fonun gelirleri nerelerden toplanıyor?

3. Toplanan paralar 1997 yılı ve 1998 yılı 5 inci ayına kadar nerelere harcanmıştır?

4. Fonda şu anda ne kadar para bulunmaktadır?

5. Fonda toplanan para kuruluş amacı dışında kullanılmış mıdır? Kullanılmışsa nereye kullanılmıştır?

T.C. Bayındırlık ve İskân Bakanlığı Araştırma, Plânlama ve Koordinasyon Kurulu Başkanlığı 6.7.1998 Sayı: B.09.0.APK.0.22.00.00.17/480

Konu: Yazılı Soru Önergesi

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

İlgi: 2.6.1998 gün ve A.01.0.GNS.0.10.00.02-7/5232-13153/31467 sayılı yazı.

İlgi yazı ekinde alınan Trabzon Milletvekili Kemalettin Göktaş’a ait Yazılı Soru Önergesi incelenmiş olup, cevabımız ekte sunulmuştur.

Bilginize arz ederim.

Yaşar Topçu Bayındırlık ve İskân Bakanı

Trabzon Milletvekili Kemalettin Göktaş’ın Yazılı Soru Önergesinin Cevabıdır.

Soru :

1. 1997 yılı ve 1998 yılı 5 inci ayına kadar İmar Affı fonunda ne kadar para toplanmıştır?

2. Bu fonun gelirleri nerelerden toplanıyor?

3. Toplanan paralar 1997 yılı ve 1998 yılı 5 inci ayına kadar nerelere harcanmıştır?

4. Fonda şu anda ne kadar para bulunmaktadır?

5. Fonda toplanan para kuruluş amacı dışında kullanılmış mıdır? Kullanılmışsa nereye kullanılmıştır?

Cevap :

3290 sayılı Kanun ile Bazı Maddeleri Değiştirilen ve Bazı Maddeler Eklenen 2981 sayılı Kanun Gereğince Kurulan Fonun Harcama Esaslarını Düzenleyen Yönetmeliğin 3366 sayılı Kanun Uyarınca Bazı Maddelerinin Değiştirilmesi ve Bazı Maddeler Eklenmesine Dair Yönetmelik’in,

Fonun Teşekkülü ve Kaynaklarına ilişkin 4 üncü maddesinde;

a) Bina inşaat harcı, iskân harcı ve ilave harç bedelleri,

b) Düzenleme ortaklık payı karşılığı bedeller,

c) Hazine, belediye ve özel idareye ait arsa ve araziler üzerinde inşa edilmiş gecekonduların arsa bedelleri,

d) Vakıflar Genel Müdürlüğünün idare ettiği arsa ve arazilerde inşa edilmiş gecekondulara ait arsa bedellerinin % 40’ı

e) 775 Sayılı Gecekondu Kanununa göre sağlanan ve üzerinde gecekondu bulunması veya ıslah imar plânı sınırları içinde kalması nedeniyle Kanunun uygulanmasında kullanılan arazilerin arsa bedelleri,

f) Kanunun 9 uncu maddesininin (a) bendi uyarınca yapılan kamulaştırma işlemlerinde, kamulaştırma bedelleri fondan karşılanan arsalardan tahsil edilen bedellerini

Fonun gelirlerini oluşturacağı, bu gelirlerin belediyeler veya valilikler adına Emlâk Bankası nezdinde açtırılacak fon hesabına ilgili şahıs yada kuruluşlarca yatırılacağı,

Harcama Esaslarının açıklandığı fonun giderlerine ilişkin 11 inci maddesinde de: Fonun gelirlerinin Kanunun kapsadığı ve öngörüldüğü amaçların şüratli bir şekilde gerçekleşmesinde katkıda bulunacak hizmet ve yatırımlarda kullanılacağı, fondan taşıt ve demirbaş alımı yapılamayacağı,

12 nci maddesinde ise; Belediye emrinde kurulan Fonun ita amirinin Belediye Başkanı valilik emrinde kurulan fonun ita amirinin Vali olduğu, belediye başkanı ve valilerin ita amirliği yetkisini gerekli gördükleri hallerde bir yardımcısına devredebileceği,

açıklanmıştır.

Anlaşılacağı üzere belediye ve valilik adına Emlâk Bankasında açtırılan hesapta toplanan fonun gelirleri, Kanunun kapsadığı ve öngördüğü amaçların süratli bir şekilde gerçekleştirilmesine katkıda bulunacak hizmet ve yatırımlarda kullanılır.

Dolayısıyla, 2981/3290/3366 sayılı Kanun kapsamındaki uygulamalardan elde edilen gelirlerden Bakanlığımıza bir kaynak aktarımı söz konusu değildir.

Bu durumda adı geçen Kanun uyarınca ilgili idarelerin fonunda toplanan ve bu Kanunun uygulanması için harcanması öngörülen bedeller ile ilgili olarak Bakanlığımızda mevcut bir kayıt bulunmamakta olup bu konudaki bilginin ilgili idarelerden temin edilmesi gerekmektedir.

2. – Trabzon Milletvekili Kemalettin Göktaş’ın, Gecekondu Fonunda toplanan paralara ilişkin Başbakandan sorusu ve Bayındırlık ve İskân Bakanı Yaşar Topçu’nun yazılı cevabı (7/5242)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın delaletlerinizle Sayın Başbakan tarafından yazılı olarak cevaplandırılması için gereğinin yapılmasını arz ederim.

Kemalettin Göktaş Trabzon

1. 1997 yılı ve 1998 yılı 5 inci ayına kadar Gecekondu fonunda ne kadar para toplanmıştır?

2. Bu fonun gelirleri nerelerden toplanıyor?

3. Toplanan paralar 1997 yılı ve 1998 yılı 5 inci ayına kadar nerelere harcanmıştır?

4. Fonda şu anda ne kadar para bulunmaktadır?

5. Fonda toplanan para kuruluş amacı dışında kullanılmış mıdır? Kullanılmışsa nereye kullanılmıştır?

T.C. Bayındırlık ve İskân Bakanlığı Araştırma, Plânlama ve Koordinasyon Kurulu Başkanlığı 6.7.1998 Sayı: B.09.0.APK.0.22.00.00.17/479

Konu: Yazılı Soru Önergesi

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

İlgi: 2.6.1998 gün ve A.01.0.GNS.0.10.00.02-7/5242-13163/31477 sayılı yazı.

İlgi yazı ekinde alınan Trabzon Milletvekili Kemalettin Göktaş’a ait Yazılı Soru Önergesi incelenmiş olup, cevabımız ekte sunulmuştur.

Bilginize arz ederim.

Yaşar Topçu Bayındırlık ve İskân Bakanı

Trabzon Milletvekili Kemalettin Göktaş’ın Yazılı Soru Önergesinin Cevabıdır.

Soru :

1. 1997 yılı ve 1998 yılı Mayıs ayına kadar Gecekondu fonunda ne kadar para toplanmıştır?

2. Bu fonun gelirleri nerelerden toplanıyor?

3. Toplanan paralar 1997 yılı ve 1998 yılı Mayıs ayına kadar nerelere harcanmıştır?

4. Fonda şu anda ne kadar para bulunmaktadır?

5. Fonda toplanan para kuruluş amacı dışında kullanılmış mıdır? Kullanılmış ise nereye kullanılmıştır?

Cevap :

1. 1997 yılı ve 1998 yılı Mayıs ayına kadar Gecekondu fonumuzda toplanan meblağ 174 000 000 000. – TL’dır.

2. Fonun gelirleri Gecekondu Önleme Bölgelerinde arsa satışları (Şahıs ve kooperatiflere) kira gelirleri, ticarî alan satışları (Dükkan yeri), Belediyelere verilen kredilerin geri dönüşleri ve konut satışlarıdır.

3. 1997 yılı ve 1998 yılı Mayıs ayına kadar; mülkiyeti hazineye ait arsaların % 20 payı Maliye Bakanlığına, Belediyelere ait arsa payları Belediyelere ödenmiş, Hizmet Binası onarımı, hizmet binası kira bedeli olarak toplam 57 000 000 000. – TL’lık harcama yapılmıştır.

4. Fonda şu anda 252 000 000 000. – TL fon bakiyesi bulunmaktadır.

5. Fonda toplanan meblağlar yıllık hazırlanan programlara istinaden 775 sayılı Gecekondu Kanununun hükümleri gereği gecekondu hizmetlerinin yerine getirilmesinde kullanılmıştır. Fonun amacı dışında kullanılması söz konusu değildir.

3. – Trabzon Milletvekili Kemalettin Göktaş’ın, Kooperatifleri Tanıtma ve Eğitme Fonunda toplanan paralara ilişkin Başkandan sorusu ve Sanayi ve Ticaret Bakanı Yalım Erez’in yazılı cevabı (7/5252)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın delaletlerinizle Sayın Başbakan tarafından yazılı olarak cevaplandırılması için gereğinin yapılmasını arz ederim.

Kemaletin Göktaş Trabzon

1. 1997 yılı ve 1998 yılı 5 inci ayına kadar Kooperatifleri Tanıtma ve Eğitme fonunda ne kadar para toplanmıştır?

Bu fonun gelirleri nerelerden toplanıyor?

3. Toplanan paralar 1997 yılı ve 1998 yılı 5 inci ayına kadar nerelere harcanmıştır?

4. Fonda şu anda ne kadar para bulunmaktadır?

5. Fonda toplanan para kuruluş amacı dışında kullanılmış mıdır? Kullanılmışsa nereye kullanılmıştır?

T.C. Bayındırlık ve İskân Bakanlığı Basın ve Halkla İlişkiler Müşvirliği 3.7.1998 Sayı: B.14.0.BHİ.01321

Konu: Yazılı Soru Önergesi

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

İlgi: 2.6.1998 gün ve A.01.0.GNS.0.10.00.02-7/5252-13173/31487 sayılı yazınız.

Başbakanlık Kanunlar ve Kararlar Genel Müdürlüğünün 8.6.1998 tarih ve 3103 sayılı yazınız.

Trabzon Milletvekili Kemalettin Göktaş’ın, Başbakana tevcih ettiği ancak Başbakanında kendileri adına tarafımca cevaplandırılmasını istediği (7/5252) esas nolu yazılı soru önergesiyle ilgili cevabımız ekte takdim edilmiştir.

Bilgilerinizi ve gereğini arz ederim.

Yalım Erez Sanayi ve Ticaret Bakanı

Trabzon Milletvekili Kemalettin Göktaş’ın Yazılı Sorularına İlişkin Cevaplarımız

Cevap 1. Kooperatifçilik Tanıtma ve Eğitim Hizmetleri Fonunun 1997 yılı geliri 106 806 400 000. – TL, 1998 yılı ilk beş aylık geliri 87 165 000 000. – TL olup, tamamı bütçeye aktarılmış, Hazine Müsteşarlığınca Fona kullanım amacıyla 1997 yılı için 3 040 000 000. – TL, 1998 yılı için ise 6 000 000 000. – TL ödenek tahsis edilmiştir.

Cevap 2. – 1163 sayılı Kooperatifler Kanununun 94 üncü maddesi uyarınca çıkarılan ve 22 Nisan 1996 günlü 22619 sayılı Resmî Gazetede yayımlanan Kooperatifçilik Tanıtma ve Eğitim hizmetleri fonu yönetmeliğine göre fonun gelirleri şunlardır;

a) 1163 sayılı yasaya bağlı Kooperatif ve üst kuruluşlarının yıllık bilançolarına göre saptanan müspet gelir gider farkının yüzde biri,

b) Tarım Satış Kooperatifleri ve Üst kuruluşlarının ortak içi işlemlerden doğan müspet gelir gider farkının yüzde biri,

c) Fonun bankadaki hesabına bankaca tahakkuk ettirilecek faizler,

d) Her türlü bağış ve yardımlar, fon yayın gelirleri, benzeri diğer gelirler.

Cevap 3. – 1997 yılında toplam 926.4 milyon lira, 1998 yılında ise ilk beş ayda toplam 749.5 milyon lira harcama yapılmış olup, harcamalar tanıtım ve eğitim amaçlı Resmî Gazete, yayın gideri ve kırtasiye gideridir.

Cevap 4. – Fonun bütçesinde 12 haziran 1998 tarihi itibariyle 3 815 600 000. – TL bulunmaktadır.

Cevap 5. – Bugüne kadar fonda toplanan paralar amacı dışında kullanılmamıştır.

4. – Hatay Milletvekili Fuat Çay’ın, yağışlardan ve su baskınlarından zarar gören vatandaşlara ilişkin Başbakandan sorusu ve Bayındırlık ve İskân Bakanı Yaşar Topçu’nun yazılı cevabı (7/5253)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın Başbakan sayın Mesut Yılmaz tarafından yazılı olarak cevaplandırılması hususunu saygılarımla arz ederim.

Fuat Çay Hatay

Yurdumuzun bazı bölgelerinde meydana gelen yağışlar, su baskınlarına yol açarak büyük bir felaket yaratmıştır.

Karadeniz bölgesi dışında bu felaketin yaşandığı diğer bir bölgemizde Hatay’dır. Hatay merkez, Samandağ ve köylerinde 13 yurttaşımız hayatını kaybetmiş, milyonlarca metrekare ekili alan, meyve bahçesi tahrip olmuş, binlerce küçük ve büyük baş hayvan telef olmuş, yollar çökmüş, köprüler yıkılmıştır. Amik ovasında ikinci kez ekilen pamuk bu felaket sonrasında tümüyle zarar görmüş, yeniden ekilmesi ise imkânsız hale gelmiştir.

Durum böyle iken;

1. Hükümetiniz neden yalnızca Karadeniz bölgesindeki yerleşim yerleriyle ilgilenmektedir?

2. Bu bölgeye gitmenize karşın, neden Hatay ve civarına gidip inceleme yapma, yurttaşlarımıza moral verme ihtiyacı duymadınız? Yoksa bu bölgede meydana gelen hasarlarla ilgili yeterli bilgi sahibi olamadınız mı?

3. Başbakanın Kadarenizli olması, bu bölgeye özel önem verilmesini, ayrı bir ilgi gösterilmesini mi gerektirmektedir?

4. Hatay ve civarı için aldığınız, almayı düşündüğünüz tedbirler nelerdir? Zararların karşılanması, yokolan altyapının yeniden yapılmasını düşünüyor musunuz? Bölge afet bölgesi ilan edilecek midir?

T.C. Bayındırlık ve İskân Bakanlığı Araştırma, Plânlama ve Koordinasyon Kurulu Başkanlığı 6.7.1998 Sayı: B.09.0.APK.0.22.00.00.17/481

Konu: Yazılı Soru Önergesi

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

İlgi :Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığının 2.6.1998 gün ve A.01.0.GNS.0.10.00.02-7/5253-13176/31491 sayılı yazısı ile Başbakanlığa iletilen ve Başbakanlığın ilgi yazısı ile Sayın Başbakanın kendileri adına şahsım tarafından cevaplandırılması tensip edilen Hatay Milletvekili Fuat Çay’ın yazılı soru önergesine ilişkin cevap ekte sunulmuştur.

Bilginize arz ederim.

Yaşar Topçu Bayındırlık ve İskân Bakanı

Hatay Milletvekili Fuat Çay’ın Yazılı Soru Önergesinin Cevabıdır.

Bilindiği gibi Ardahan, Bolu, Hata, Karabük, Kastamonu, Sakarya, Samsun ve Zonguldak İl merkezleri ve tüm ilçelerinde 20 Mayıs 1998 tarihinden sonra aşırı yağışlar sonucu meydana gelen su baskınları ve yaygın heyelanlar konut, işyeri ve tarım alanlarının hasar görmesine sebep olmuştur.

Tabiî afetlerden zarar gören çiftçilere;

– Yapılacak Yardımlar 20.6.1997 tarihinde çıkartılan 2090 sayılı Kanun ile,

– T.C. Ziraat Bankasına ve T. Tarım Kredi Kooperatiflerine olan borçlarının ertelenmesi 23.7.1995 tarih ve 4123 sayılı Kanunun 4133 ile değişik 8 inci maddesi gereğince çıkartılan 96/8021 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı ile,

– Dağıtılacak tohumluklar 98/11130 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı ile düzenlenmiştir.

Tabiî afete maruz kalan esnaf, sanatkâr, serbest meslek, sanayici ve ticaret erbabının;

– T. Halk Bankasına olan borçlarının ertelenmesi 23.7.1995 tarihinde çıkartılan 4123 sayılı Kanunun 4133 ile değişik 8 inci maddesi gereğince 95/7521 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı ile,

– Kredi ihtiyaçları yine aynı Kanun gereğince 27.12.1995 tarihinde çıkartılan 95/7530 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı ile düzenlenmiştir.

İşyeri ve oturdukları konutları zarar görenlere yapılacak yardımlar:

23.7.1995 tarih ve 4123 sayılı Kanunun 4 ve 5 inci Maddelerine göre 7.12.1995 tarihinde çıkartılan 95/7750 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı ile düzenlenmiş ve bu karardaki miktarlar 27.5.1998 tarihinde 98/11127 sayılı karar ile dört kat artırılmıştır.

Yukarıda bahsi geçen Kanun ve Kararnameler doğrultusunda afet bölgelerinde konut, işyeri ve tarım alanları zarar gören çiftçi, esnaf, sanatkâr, serbest meslek, sanayici ve ticaret erbabının talepleri ilgili kurumlarca karşılanmaktadır ve il ayrımı yapılması sözkonusu değildir.

Altyapıları zarar gören ve gelir kaybına uğrayan bölgedeki İl Özel İdarelerinin ve belediyelerin 2380 sayılı Kanun ve Bütçe Kanunundaki hükümlere göre tahakkuk edecek paylarının artırılabilmesi için gerekli olan Bakanlar Kurulu Kararı hazırlıkları devam etmektedir.

Ayrıca, Ardahan, Bartın, Bolu, Hatay, Karabük, Kastamonu, Sakarya, Samsun ve Zonguldak İllerinde 20.5.1998 tarihinden sonra meydana gelen su baskınları ve heyelanlar dikkate alınarak olayın bölgesel olarak genel hayata etkili sayılması 8.6.1998 tarihli olur ile kabul edilmiştir.

28 Mayıs 1998 tarihinde Hatay’a olayla ilgili olarak incelemelerde bulunmak üzere gitmiş bulunmaktayım.

Hatay ve ilçelerinde; 24 işyeri ve konut ağır, 21 konut orta, 217 konut ve işyeri az hasar görmüştür. (8.6.1998 tarihinde düzenlenen rapora göre)

5. – Karaman Milletvekili Abdullah Özbey’in, Karaman-Ermenek-Olukpınar Köyü yolunun ne zaman asfaltlanacağına ilişkin sorusu ve Bayındırlık ve İskân Bakanı Yaşar Topçu’nun yazılı cevabı (7/5266)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorumun Bayındırlık ve İskân Bakanı Sn. Yaşar Topçu tarafından yazılı olarak cevaplandırılmasını saygılarımla arz ederim.

26.5.1998 Abdullah Özbey Karaman

Karaman-Ermenek-Olukpınar köyümüzün karayolları ağındaki 8 km. lik yolu ne zaman asfaltlanacaktır?

T.C. Bayındırlık ve İskân Bakanlığı Araştırma, Plânlama ve Koordinasyon Kurulu Başkanlığı 6.7.1998 Sayı: B.09.0.APK.0.22.00.00.17/477

Konu: Yazılı Soru Önergesi

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

İlgi: 2.6.1998 gün ve A.01.0.GNS.0.10.00.02-7/5266-13190/31507 sayılı yazı.

İlgi yazı ekinde gönderilen Karaman Milletvekili Sayın Abdullah Özbey’in “Karaman-Ermenek-Olukpınar Köyyolunun ne zaman asfaltlanacağı”na dair 7/5266-13190 sayılı Yazılı Soru Önergesi incelenmiştir.

Önergede sözü edilen Karaman-Ermenek-Olukpınar yolunda asfalt kaplama yapımına yönelik temel malzemesi çalışmaları devam etmekte olup, en kısa sürede asfalt kaplamanın bitirilmesine çalışılmaktadır.

Arz ederim.

Yaşar Topçu Bayındırlık ve İskân Bakanı

6. – Karaman Milletvekili Abdullah Özbey’in, Ermenek - Bucakkışla - Karaman yolu projesine ilişkin sorusu Bayındırlık ve İskân Bakanı Yaşar Topçu’nun yazılı cevabı (7/5283)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın Bayındırlık ve İskân Bakanı Sn. Yaşar Topçu tarafından yazılı olarak cevaplandırılmasını saygılarımla arz ederim.

27.5.1998 Abdullah Özbey Karaman

Karaman ilimize Ermenek, Başyayla ve Sarıveliler ilçelerinden ve bu ilçelerimizin köylerinden karayolu olmaması sebebiyle, kendi il hudutları içinden bugüne kadar ulaşılmamaktadır. Bu ilçe ve köylerimiz kendi ili olan Karaman’ımıza İçel ve Konya ili hudutlarında yaklaşık 100’er km. geçerek ulaşabilmektedirler. Yöre halkının bu sıkıntılardan kurtarılması amacıyla Ermenek -Bucakkışla - Karaman yolu 1996 yılında Refahyol hükümeti zamanında karayolları yol ağına alınmış ve 1997 yılında bu yolun plân ve projesi için 25 milyar, yol yapımı için de 100 milyar olmak üzere toplam 125 milyar TL bütçeden ayrılmış ve 1997 Mayıs ayı içinde devrin Bayındırlık Bakanı tarafından yapım için temeli atılmıştı. Bu yol aynı zamanda Karaman’ı İç Anadolu’ya; Kapadokya bölgesini Orta Akdeniz bölgesine ve Alanya’ya bağlayan en kısa yollardan birisidir.

Sorularım şunlardır :

1. 1997 yılında ayrılan ödenek çerçevesinde yolun plân ve projesi yapılmış mıdır? Yapılmadıysa ne zaman yapılacaktır?

2. Geçen yıl yapım için ayrılan ödeneğin ne kadarı harcanmıştır?

3. Bu yıl mezkûr yol için ödenek ayrılmış mıdır? Ayrılmış ise ne kadar ayrılmıştır?

4. Mezkûr yolun tamanı 1998 fiyatlarıyla ne kadara mal olacaktır?

 

T.C. Bayındırlık ve İskân Bakanlığı Araştırma, Plânlama ve Koordinasyon Kurulu Başkanlığı 6.7.1998 Sayı: B.09.0.APK.0.22.00.00.17/478

Konu: Yazılı Soru Önergesi

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

İlgi: 2.6.1998 gün ve A.01.0.GNS.0.10.00.02-7/5283-13223/31560 sayılı yazınız.

İlgi yazınız ekinde alınan Karaman Milletvekili Abdullah Özbey’e ait Yazılı Soru Önergesi incelenmiş olup, cevabımız ekte sunulmuştur.

Bilginize arz ederim.

Yaşar Topçu Bayındırlık ve İskân Bakanı

Karaman Milletvekili Abdullah Özbey’e Ait Yazılı Soru Önergesine Cevaptır.

Soru :

1. 1997 yılında ayrılan ödenek çerçevesinde yolun plân ve projesi yapılmış mıdır?

Yapılmadıysa ne zaman yapılacaktır?

2. Geçen yıl yapım için ayrılan ödeneğin ne kadarı harcanmıştır?

3. Bu yıl mezkûr yol için ödenek ayrılmış mıdır? Ayrılmış ise ne kadar ayrılmıştır?

4. Mezkûr yolun tamamı 1998 fiyatlarıyla ne kadara malolacaktır?

Cevap:

1. Ermenek’ten itibaren 0+000–7+000 Km.ler arasında plân-profil olarak projesi hazırlanmış, Km: 7+000–72+000 arası (65 Km) 1998 yılı Etüt Proje Programımızda yer almakta olup, proje ihalesi henüz yapılmamıştır. Bucakkışla–Karaman her hangi bir proje çalışmamız yoktur.

2. 1997 yılında Km: 0+000–4+000 arasında toprak işleri, sanat yapıları, alttemel ve temel malzemesi ihzaratı için toplam 51 448 Milyon TL, Karaman–Bucakkışla arasında yapılan 18 Km. Asvalt Sathi Kaplama Yapımı ve Onarımı için 73 350 Milyon TL olmak üzere toplam 124 798 Milyon TL harcanmıştır.

3. Bucakkışla–Ermenek yolu 1998 yılı Yatırım Programında 40 Milyar TL ödenekle “Devlet ve İl Yolları Onarımı” global projesi kapsamında yer almaktadır.

Söz konusu yol için Devlet Plânlama Teşkilâtı Müsteşarlığından 250 Milyar TL ek ödenek sağlanması hususunda talepte bulunulmuştur. Bu ödenek sağlandığı takdirde Ermenek’ten itibaren Km: 0+000–35+000 arası mevcut yolun geçit verir hale getirilerek alt temel seviyesinde trafiğe açılması programlanmış olup, çalışmalar bu doğrultuda devam etmektedir.

4. Ermenek–Bucakkışla arasındaki 72 Km. uzunluğundaki mevcut yolu 1998-1999 yıllarında geçit verir hale getirerek trafiğe açmak için 500 Milyar TL, yolun projeli olarak yapılabilmesi için de 1998 yılı birim fiyatları ile 7,2 Trilyon TL ödenek gerekmektedir.

7. – İçel Milletvekili Saffet Benli’nin görevinden uzaklaştırılan belediye başkanlarına ilişkin sorusu ve İçişleri Bakanı Murat Başesgioğlu’nun yazılı cevabı (7/5289)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın İçişleri Bakanı Sayın Murat Başesgioğlu tarafından yazılı olarak cevaplandırılmasını arz ederim.

27.5.1998 Saffet Benli İçel

Kuruluşundan günümüze kadar Bakanlığınız tarafından görevden uzaklaştırılan il, ilçe, belde belediye başkanlarının;

– İsimleri,

– Görev yaptıkları yerler,

– Görev yaptıkları tarih,

– Uzaklaştırılma gerekçeleri,

– Uzaklaştırılma süreleri,

– Mensup oldukları siyasî partiler,

– Haklarında açılan dava sonuçları,

nelerdir?

T.C. İçişleri Bakanlığı Mahalli İdareler Genel Müdürlüğü 6.7.1998 Sayı: B.05.0.MAH.0.65.00.02/80556

Konu: Yazılı soru önergesi.

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

İlgi: TBMM Başkanlığının 8.6.1998 tarih ve A.01.0.GNS.0.10.00.02-7/5289-13259/31620 sayılı yazısı.

İlgi yazı ekinde alınan ve tarafımdan cevaplandırılması istenilen; İçel Milletvekili Saffet Benli’nin “Görevinden uzaklaştırılan belediye başkanlarına” ilişkin yazılı soru önergesine cevap teşkil edecek bilgiler ekte sunulmuştur.

Bilgilerinize arz ederim.

Murat Başesgioğlu İçişleri Bakanı

 

Sayın Bakanımız Döneminde Görevinden Uzaklaştırılan Belediye Başkanları

Adı Uzaklaştırma İade

S.N. İli Belediye Soyadı Tarihi Tarihi Gerekçe Sonuç

1. Hatay Erzin Kâzım 6.8.1997 10.9.1997 Rüşvet Konu mahkemeye intikal ettirilmiş olup,

Ertaç Halen devam etmektedir.

2. K. Maraş Bakraç Davut Yalçın 12.9.1997 Açıkta Usulsüz memur aktarılması Konu mahkemeye intikal ettirilmiş olup,

Halen devam etmektedir.

3. K. Maraş Esence Abdurrahman 12.9.1997 Açıkta Usulsüz memur aktarılması Konu mahkemeye intikal ettirilmiş olup,

Türkmen Halen devam etmektedir.

4. Batman İkiköprü Ali Kıyanç 18.11.1997 21.1.1998 Yasadışı örgüte (PKK) yardım Konu mahkemeye intikal ettirilmiş olup, ve yataklık suçundan tutuklanması Halen devam etmektedir.

5. Çanakkale Bolayır Turan İnce 4.2.1998 Açıkta Doğal sit alanları, tarım alanları ve Konu mahkemeye intikal ettirilmiş olup, askerî yasak bölgelere ruhsatsız in- Halen devam etmektedir. şaatların yapılmasına göz yumulması hakkında Kontrolör teklifi ve Valiliğin uygun görüşü ile

6. Siirt Eruh Nedim Sayın 26.3.1998 Açıkta Zimmet, belediye hizmetlerini yerine Konu mahkemeye intikal ettirilmiş olup, getirmemek, borçlarını belediye bütçe- Halen devam etmektedir. sinden kapatmak. Kontrolör teklifi

7. İstanbul Kartal Mehmet Sekmen 26.3.1998 Açıkta Kaçak yapılaşmalara göz yummak, Konu mahkemeye intikal ettirilmiş olup, siyasî ve keyfi nedenlerle personelleri Halen devam etmektedir. cezalandırmak, usulsüz araç kiralamak mahkeme kararlarını uygulamamak Teftiş Kurulu Başkanlığı,

8. Diyarbakır Yenişehir Mehmet Güran 27.3.1998 Açıkta Görevi kötüye kullanma, zimmet, irtikap, Soruşturması devam ediyor. resmî evrakta sahtecilik suçlarını işlediği, Valilik talebi.

9. Diyarbakır Bağlar Ahmet Yağmur 5.6.1998 Açıkta Nitelikli zimmet suçundan hakkında ka- Konu mahkemeye intikal ettirilmiş olup, mu davası açıldığı, halen tutuklu olduğu Halen devam etmektedir. Valilik teklifi.

10. Ankara Devekovan Rıza Görgülü 24.6.1998 Açıkta Zimmet, usulsüz ödeme Kontrolör teklifi Soruşturması devam etmektedir.

Sayın Bakanımız Döneminde Görevinden Uzaklaştırılan Belediye Başkanları

Görevden

Uzaklaştırılan Görevine Halen Açıkta

İade

Belediye. Bşk. Edilenler Olanlar ANAP DYP CHP DSP MHP FP BBP BAĞ

10 2 8 – 4 1 – – 5 – –

8. – Konya Milletvekili Mustafa Ünaldı’nın, Konya-Beyşehir-Çevre Yolu Sanayi Çarşısı Kavşak Düzenlemesi için ayrılan ödeneğe ilişkin sorusu ve Bayındırlık ve İskân Bakanı Yaşar Topçu’nun yazılı cevabı (7/5334)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın Bayındırlık ve İskân Bakanı Sayın Yaşar Topçu tarafından yazılı olarak cevaplandırılmasına delaletlerinizi arz ederim.

Saygılarımla.

Prof. Dr. Mustafa Ünaldı Konya

Sorular:

1. 1997 yılı Bütçesi görüşmelerinde tarafımdan Plân ve Bütçe Komisyonu üyesi olarak verilen önerge ile 1997 yılı programında yer alan Konya İli Beyşehir ilçesi Çevre Yolu Sanayi Çarşısı Kavşak Düzenlemesi için Bakanlığınız bünyesinde Karayolları Genel Müdürlüğü Bütçesine aktarılmış olan 3 Milyar TL’lik ödenek ilgili kavşak düzenlemesi için kullanılmış mıdır?

2. Kullanılmışsa ne kadarı kullanılmıştır? Kullanılmamışsa gerekçesi ve söz konusu ödeneğin akibeti nedir?

3. Şu anda söz konusu kavşağın durumu nedir? Eksik ya da yarım bırakılmış kısımlar kaldıysa bu yıl tamamlanması düşünülmekte midir?

T.C. Bayındırlık ve İskân Bakanlığı Araştırma, Plânlama ve Koordinasyon Kurulu Başkanlığı 6.7.1998 Sayı: B.09.0.APK.0.22.00.00.17/475

Konu: Yazılı Soru Önergesi

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

İlgi: 8.6.1998 gün ve A.01.0.GNS.0.10.00.02-7/5334-13341/31719 sayılı yazı.

İlgi yazınız ekinde alınan Konya Milletvekili Mustafa Ünaldı’ya ait 7/5334–13341 Esas nolu Yazılı Soru Önergesi incelenmiş olup, cevabı ekte sunulmuştur.

Bilginize arz ederim.

Yaşar Topçu Bayındırlık ve İskân Bakanı

Konya Milletvekili Mustafa Ünaldı’ya Ait Yazılı Soru Önergesinin Cevabıdır.

Soru :

1. 1997 yılı bütçesi görüşmelerinde tarafımdan Plân ve Bütçe Komisyonu üyesi olarak verilen önerge ile 1997 yılı programında yer alan Konya İli Beyşehir ilçesi Çevre Yolu Sanayi Çarşısı Kavşak düzenlemesi için Bakanlığınız bünyesinde Karayolları Genel Müdürlüğü Bütçesine aktarılmış olan 3 Milyar TL’lik ödenek ilgili kavşak düzenlemesi için kullanılmış mıdır?

2. Kullanılmışsa ne kadarı kullanılmıştır? Kullanılmamışsa gerekçesi ve söz konusu ödeneğin akibeti nedir?

3. Şu anda söz konusu kavşağın durumu nedir? Eksik ya da yarım bırakılmış kısımlar kaldıysa bu yıl tamamlanması düşünülmekte midir?

Cevap:

1. 1997 Yılı Yatırım Programına 86 EO4 0370 D.P.T. numarası ile giren “Beyşehir Çevre Yolu Sanayi Çarşısı Kavşak Düzenlemesi” işi için 2 850 Milyon TL. ayrılmış olup, bu ödenekle kavşakta kullanılacak temel malzemesi ve mıcır ihzaratı yapılmıştır.

2. İlgili kavşak için verilen 2 850 Milyon TL. ödeneğin tamamı kullanılmıştır.

3. İlgili kavşağın yapılabilmesi için imar tadilatı gerekmektedir. Ayrıca kavşağın yapılabilmesi için 1998 yılı birim fiyatlarıyla 54 Milyar TL. ödenek gereklidir. Söz konusu kavşak 1997 Çalışma Programına (1) yıllık olarak girdiğinden 1998 yılı programından kaldırılmıştır. İmar tadilatının yapılması ve gerekli ödenek temin edildiği takdirde 1999 Yılı Yatırım Programına alınarak yapımına başlanabilecektir.

9. – İçel Milletvekil Saffet Benli’nin, belediye başkanları aleyhine açılan davalara ilişkin sorusu ve Adalet Bakanı Mahmut Oltan Sungurlu’nun yazılı cevabı (7/5343)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın Adalet Bakanı Sayın Oltan Sungurlu tarafından yazılı olarak cevaplandırılmasını arz edirm.

28.5.1998 Saffet Benli İçel

1970 tarihinden günümüze kadar il, ilçe, belde belediye başkanları ile ilgili mahkemelere intikal eden davalarda;

– Belediye başkanlarının isimleri,

– Görev yerleri,

– Görevde bulundukları tarih,

– Mensup oldukları siyasî partiler,

– İddia edilen suçların nev’i ve

– Mahkeme sonuçları ne olmuştur?

T.C. Adalet Bakanlığı 3.7.1998 Sayı: 1196

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

İlgi: 8.6.1998 tarihli ve Kanunlar ve Kararlar Dairesi Başkanlığı ifadeli, A.01.0.GNS. 0.10.00. 02-13513 sayılı yazınız.

İlgi yazınız ekinde alınan, İçel Milletvekili Saffet Benli tarafından Bakanlığıma yöneltilen ve yazılı olarak cevaplandırılması istenilen 7/5343-13350 Esas nolu soru önergesine verilen cevap örneği iki nüsha halinde ilişikte sunulmuştur.

Bilgilerinize arz ederim.

M. Oltan Sungurlu Adalet Bakanı

Sayın Saffet Benli İçel Milletvekili

Bakanlığıma yöneltilen ve yazılı olarak cevaplandırılması istenilen 7/5343-13350 Esas nolu soru önergesinin cevabı aşağıda belirtilmiştir.

Soru önergesine konu olan hususlarda, Bakanlığımda herhangi bir istatistiki bilgi tutulmamaktadır.

Bilgilerinize arz ederim.

M. Oltan Sungurlu Adalet Bakanı

10. – Kırıkkale Milletvekili Kemal Albayrak’ın, Kırıkkale–Delice–Çerikli Kasabasında meydana gelen sel felaketinde zarar görenlere yapılacak yardımlara ilişkin Başbakandan sorusu ve Bayındırlık ve İskân Bakanı Yaşar Topçu’nun yazılı cevabı (7/5347)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın Başbakan Sayın Mesut Yılmaz tarafından yazılı olarak cevaplandırılmasını arz ederim.

29.5.1998 Kemal Albayrak Kırıkkale

1. 12.5.1998 tarihinde yağışlar nedeni ile Kırıkkale Delice ilçesine bağlı Çerikli kasabasında afet meydana gelmiştir. Burada yol, kanalizasyon şebekesi, içmesuyu şebekesi, konutlar ve ticarethaneler önemli ölçüde zarar görmüş aynı zamanda da Hürriyet Mah. Çerikli de ikâmet eden 12 yaşındaki ilkokul öğrencisi de selden hayatını kaybetmiştir.

23.7.1998 tarihli ve 4123 nolu kanunun 4 maddesine göre Hürriyet mah. Çerikli de ikâmet eden 12 yaşındaki Adem Baloğlu’nun afetten dolayı hayatını kaybetmesi sebebi ile birinci derece yakını olan ailesine ne tür bir yardım yapmayı düşünüyorsunuz?

2. Afetten dolayı Kırıkkale Çerikli beldesi afet kapsamında değerlendirilecek midir?

3. Bu bölgenin kanalizasyon, içmesuyu, yol, ticaret hanelerdeki zararların sahiplerinin mağduriyetinin giderilmesi hususunda nasıl bir yardım düşünülüyor?

T.C. Bayındırlık ve İskân Bakanlığı Araştırma, Plânlama ve Koordinasyon Kurulu Başkanlığı 6.7.1998 Sayı: B.09.0.APK.0.22.00.00.17/482

Konu: Yazılı Soru Önergesi

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

İlgi: 18.6.1998 gün ve B.02.0.KKG/106-800-53/3390 sayılı yazı.

Başbakanlık Kanunlar ve Kararlar Genel Müdürlüğünün ilgi yazısı ekinde alınan ve Kırıkkale Milletvekili Kemal Albayrak’ın Sayın Başbakan’a tevcih ettiği 7/5347-13354 Esas nolu yazılı soru önergesi incelenmiş olup, cevabımız ekte sunulmuştur.

Bilginize arz ederim.

Yaşar Topçu Bayındırlık ve İskân Bakanı

Kırıkkale Milletvekili Kemal Albayrak’ın Yazılı Soru Önergesinin Cevabıdır.

Soru :

1. 12.5.1998 tarihinde yağışlar nedeni ile Kırıkkale Delice ilçesine bağlı Çerikli kasabasında afet meydana gelmiştir. Burada yol, kanalizasyon şebekesi, içmesuyu şebekesi, konutlar ve ticarethaneler önemli ölçüde zarar görmüş, aynı zamanda da Hürriyet Mh. Çerikli’de ikâmet eden 12 yaşındaki ilkokul öğrencisi de selden hayatını kaybetmiştir.

23.7.1998 tarihli ve 4123 nolu Kanunun 4 üncü maddesine göre Hürriyet Mh. Çerikli’de ikâmet eden 12 yaşındaki Adem Baloğlu’nun afetten dolayı hayatını kaybetmesi sebebi ile birinci derece yakını olan ailesine ne tür bir yardım yapmayı düşünüyorsunuz?

2. Afetten dolayı Kırıkkale Çerikli beldesi afet kapsamında değerlendirilecek midir?

3. Bu bölgenin kanalizasyon, içmesuyu, yol, ticarethanelerdeki zararların sahiplerinin mağduriyetinin giderilmesi hususunda nasıl bir yardım düşünülüyor?

Cevap:

1. 12.5.1998 tarihinde Kırıkkale - Delice ilçesi, Çerikli kasabasında vuku bulan selde hayatını kaybeden Adem Baloğlu’nun birinci derece yakını olan ailesine yardım yapılabilmesi için, ailenin ilçe Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışmayı Teşvik Vakfına müracaat etmesi gerekmektedir.

2. Çerikli Beldesi Belediyesinin uğradığı altyapı hasarları ile ilgili olarak Belediyesinin müracaatı üzerine hasar tespiti yapılmak üzere Karayolları Genel Müdürlüğü ile İller Bankası Genel Müdürlüğüne konu aktarılmıştır.

3. Altyapılar için Belediyesine 4123 Sayılı Kanuna göre işlem yapılmakta, ticarethaneler için 31 Mayıs 1998 gün ve 23358 Sayılı Resmî Gazetede yayınlanan 98/11127 Sayılı Kararnameye göre, haksahiplerinin müracaatı halinde gerekli yardımlar ilgili kurumlarca yapılmaktadır.

11. – Hatay Milletvekili Süleyman Metin Kalkan’ın, Hatay’ın afet bölgesi kapsamına alınıp alınmayacağına ilişkin sorusu ve Bayındırlık ve İskân Bakanı Yaşar Topçu’nun yazılı cevabı (7/5367)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorumun Bayındırlık ve İskân Bakanı Sayın Yaşar Topçu tarafından yazılı olarak cevaplandırılmasını saygılarımla arz ederim.

Metin Kalkan Hatay

Son yağış ve sel felaketi en fazla can ve mal zaiyatını Hatay’da vermiştir.

10’un üzerinde ölü ve kayıp her ekili alanda binlerce dönüm bağ ve tarla ekinleri ile tahrip olmuş, il merkezinde bile bir çok mahallede evler eşyaları bir daha kullanılmayacak duruma gelmiş iken; Bizzat zatı alinizin ağzından afet bölgesi olarak ilan edilecek illerin içinde Hatay’ın olmaması son derece üzüntü vericidir? Bu hususun mutlaka intikal etmiş rakam ve raporların eksik veya yanlış verilmesinden kaynaklanmış olduğu kanaatindeyim.

Hatay gibi yoksulun çok yoksul olduğu bir bölgede tek geçim kaynağı ektiği tarla ve barındığı ev olan halkın mağduriyetinin giderilmesi için Hatay’a üvey evlat muamelesi yapıldığı haksız iddialarının çürütülmüş ve yıllardır hain propagandalar ile müstevil emellerine malzeme arayan dış organizasyonların çirkin davranışlara mahal bırakmamak, ülke bütünlüğünün en sadık ve samimi mensubu aziz Hatay Halkını daha fazla rencide etmemek için acilen Hatay’ın afet kapsamı iller arasına alınıp alınamayacağı, alınamayacaksa nedenlerinin belirtilmesini rica ederim.

T.C. Bayındırlık ve İskân Bakanlığı Araştırma, Plânlama ve Koordinasyon Kurulu Başkanlığı 6.7.1998 Sayı: B.09.0.APK.0.22.00.00.17/486

Konu: Yazılı Soru Önergesi

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

İlgi: 12.6.1998 gün ve A.01.0.GNS.0.10.00.02-13673 sayılı yazınız.

İlgi yazınız ekinde alınan Hatay Milletvekili Metin Kalkan’a ait yazılı soru önergesi incelenmiş olup cevabımız ekte sunulmuştur.

Bilginize arz ederim.

Yaşar Topçu Bayındırlık ve İskân Bakanı

Hatay Milletvekili Metin Kalkan’ın Yazılı Soru Önergesinin Cevabıdır.

Soru : Hatay İli’nin afet kapsamı iller içine alınıp, alınmayacağı.

Cevap: 8.6.1998 gün ve 6768 sayılı Bakanlık Makamı Oluru ile Hatay İlindeki afet olayı 7269 sayılı Kanunun 1 inci maddesine göre hazırlanan “Afetlerin Genel Hayata Etkinliğine İlişkin Temel Kurallar Hakkındaki Yönetmelik”in 5 inci maddesinin (a), (b), (c) ve (d) fıkralarında belirtilen haller dikkate alınarak, Bölgesel Olarak Genel Hayata Etkili sayılmıştır. Buna göre, Hatay İli’de; Zonguldak, Karabük, Bartın, Bolu, Samsun, Sakarya, Kastamonu ve Ardahan İlleri ile birlikte mütalaa edilmiştir.

12. – İstanbul Milletvekili Ercan Karakaş’ın, Karadeniz’de yaşayan sel felaketinde hasara uğrayan yollara ilişkin sorusu ve Bayındırlık ve İskân Bakanı Yaşar Topçu’nun yazılı cevabı (7/5369)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıda yer alan sorularımın Bayındırlık ve İskân Bakanı tarafından yazılı olarak yanıtlanmasını arz ederim.

Ercan Karakaş İstanbul

Basında Karadeniz sel felaketinde yıkılan, hasar gören köprülerle, sellerin alıp götürdüğü otoyol ve yollarda yapım hataları olduğu şekilde haberler yer almaktadır.

Sorular:

1. Selde yok olan veya hasar gören köprü ve yolların bazılarında proje hesaplarının yanlış olduğu, bazılarında ise eksik malzeme kullanıldığı doğru mudur?

2. Selin alıp götürdüğü bazı yolların istinat duvarının yapılmadığı yapılanların ise yeterince sağlam olmadığına ilişkin iddialar konusundaki görüşmeniz nedir?

3. Saltukova’da yapımı tamamlanan havaalanının sular altında kalmasının nedeni yanlış yer seçimi midir?

4. Onarım ihalesinden önce bu konular araştırılacak mıdır?

5. Hasarın faturası, hatası olanlara ödetilecek midir?

6. Afette zarar görenlerin hasar tespiti ne zaman tamamlanacaktır?

7. Çiftçinin ve esnafın zararları ne zaman ve nasıl karşılanacaktır?

T.C. Bayındırlık ve İskân Bakanlığı Araştırma, Plânlama ve Koordinasyon Kurulu Başkanlığı 6.7.1998 Sayı: B.09.0.APK.0.22.00.00.17/474

Konu: Yazılı Soru Önergesi

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

İlgi: 12.6.1998 gün ve A.01.0.GNS.0.10.00.02-13673 sayılı yazı.

Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Sekreterliğinin ilgi yazısı ekinde alınan İstanbul Milletvekili Ercan Karakaş’a ait 7/5369-13266 esas nolu yazılı soru önergesi incelenmiş olup, cevabımız ekte sunulmuştur.

Bilginize arz ederim.

Yaşar Topçu Bayındırlık ve İskân Bakanı

İstanbul Milletvekili Ercan Karakaş’ın Yazılı Soru Önergesinin Cevabıdır.

Sorular:

1. Selde yok olan veya hasar gören köprü ve yolların bazılarında proje hesaplarının yanlış olduğu, bazılarında ise eksik malzeme kullanıldığı doğru mudur?

2. Selin alıp götürdüğü bazı yolların istinat duvarının yapılmadığı yapılanların ise yeterince sağlam olmadığına ilişkin iddialar konusundaki görüşünüz nedir?

3. Saltukova’da yapımı tamamlanan havaalanının sular altında kalmasının nedeni yanlış yer seçimi midir?

4. Onarım ihalesinden önce bu konular araştırılacak mıdır?

5. Hasarın faturası, hatası olanlara ödetilecek midir?

6. Afette zarar görenlerin hasar tespiti ne zaman tamamlanacaktır?

7. Çiftçinin ve esnafın zararları ne zaman ve nasıl karşılanacaktır?

Cevaplar

Sel bölgesindeki hasar gören köprülerde ve yollarda yapılan incelemelerimizde söz konusu hasarların; projelendirme, müteahhit kusurundan doğan yapım veya bakım eksikliğinden olmadığı tamamen doğal afet sonucunda oluştuğu anlaşıldığından müteahhit kusuru ile ilgili olarak herhangi bir işlem yapmaya gerek görülmemiştir.

Bakanlığımızca yapılan, binalardaki hasar tespitleri ve heyelan tehlikesi tespit çalışmaları tamamlanmıştır.

Çiftçi ve esnafın zararlarının karşılanabilmesi amacıyla çıkartılan 98/11128 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı 31 Mayıs 1998 gün ve 23358 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanmıştır. Bu kararda zararların nasıl karşılanacağı açıklanmıştır.

13. – Erzurum Milletvekili Aslan Polat’ın, Erzurum’a bağlı bazı köylerde meydana gelen tabiî afetten zarar görenlere yapılacak yardımlara ilişkin sorusu ve Bayındırlık ve İskân Bakanı Yaşar Topçu’nun yazılı cevabı (7/5378)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın, Bayındırlık ve İskân Bakanı Sayın Yaşar Topçu tarafından yazılı olarak cevaplandırılmasını arz ederim.

Saygılarımla.

Aslan Polat Erzurum

Bilindiği üzere ülkemizde zaman zaman meydana gelen tabiî afetler, maddî ve manevî olarak büyük tahribatlara sebep olmaktadır. Son olarak Batı Karadeniz Bölgesinde meydana gelen ve tüm halkımızı büyük üzüntüye sevk eden tabiî afetler de, son günlerde üzerinde en çok durulan ve halkımızı en çok etkileyenleridir. Fakat, ülkemizin coğrafî yapısı itibariyle bu afetler, sürekli olarak ve değişik boyutlarda her zaman olmaktadır. Bu cümleden olarak, Erzurum ili Narman ilçemiz, Yukarı Yayla Köyü’nde 14.4.1998 günü meydana gelen çığ felâketi ve yine Erzurum İli Pasinler İlçesi Yukarı Çamlıca Köyünde su baskınları, yöremizde meydana gelen ve oturan halkı çok etkileyen afetlerdir.

Sayın Bakan’dan öğrenmek istediğim sorularım;

1. Erzurum Valiliğinin 28.4.1998 tarih ve B.09.4.İLM.4.25.00.10-1540 sayılı yazısı ile Bayındırlık ve İskân Bakanlığı Afet İşleri Genel Müdürlüğüne belirtildiği üzere, Narman ilçemizde çığ felâketi yüzünden içme suları tahrip olmuş, şehir sıhhatsiz ve yetersiz içmesuyu yüzünden büyük bir hastalık tehlikesi ve su sıkıntısı içerisindedir.

Bu ilçemizin ihtiyacı da, acilen bu Afet İşleri Kriz Masasınca dikkate alınıp hemen, acil olarak ek programa alınacak mıdır?

2. Erzurum İli, Pasinler İlçesi, Yukarı Çamlıca Köyünde 6 kişinin ölümü ve 36 evin tamamen yıkılmasına sebep olan afet ile ilgili olarak, Erzurum Valiliğinin 21 Mayıs 1998 tarih ve B.09.4.İLM.4.25.00.10/1865 sayılı yazıları ile Bayındırlık ve İskân Bakanlığı Afet İşleri Genel Müdürlüğünden, acil olarak istenen ve yazıda aciliyeti belirtilen 67 320 000 000. – TL ödenek, acilen bu ilçemize de gönderilecek midir?

T.C. Bayındırlık ve İskân Bakanlığı Araştırma, Plânlama ve Koordinasyon Kurulu Başkanlığı 6.7.1998 Sayı: B.09.0.APK.0.22.00.00.17/476

Konu: Yazılı Soru Önergesi

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

İlgi: 12.6.1998 gün ve A.01.0.GNS.0.10.00.02-13673 sayılı yazı.

İlgi yazınız ekinde alınan, Erzurum Milletvekili Aslan Polat’a ait 7/5378-13405 esas nolu yazılı soru önergesi incelenmiş olup, cevabı ekte sunulmuştur.

Bilginize arz ederim.

Yaşar Topçu Bayındırlık ve İskân Bakanı

Erzurum Milletvekili Aslan Polat’ın Soru Önergesinin Cevabıdır.

Soru :

1. Erzurum Valiliğinin 23.4.1998 tarih ve B.09.4.İLM.4.25.00.10.1540 sayılı yazısı ile Bayındırlık ve İskân Bakanlığı Afet İşleri Genel Müdürlüğüne belirtildiği üzere Narman İlçemizde çığ felaketi yüzünden içme suları tahrip olmuş, şehir sıhhatsiz ve yetersiz içmesuyu yüzünden büyük bir hastalık tehlikesi ve su sıkıntısı içerisindedir. Bu ilçemizin ihtiyacı da acilen bu Afet İşleri Kriz Masasınca dikkate alınıp, hemen acil olarak ek programa alınacak mıdır?

2. Erzurum İli Pasinler İlçesi Yukarı Çamlıca Köyünde 6 Kişinin ölümü ve 36 evin tamamen yıkılmasına sebep olan afet ile ilgili olarak Erzurum Valiliğinin 21 Mayıs 1998 tarih ve B.09.4.İLM.4.25.00.10/1365 sayılı yazıları ile Bayındırlık ve İskân Bakanlığı Afet İşleri Genel Müdürlüğünden acil olarak istenen ve yazıda aciliyeti belirtilen 67 320 000 000. – TL ödenek acilen bu ilçemize de gönderilecek midir?

Cevap:

1. Narman İlçesine bağlı Merkez Yaylasında 21.4.1998 tarihinde vuku bulan çığ nedeniyle yaz aylarında kullanılan yayla evleri hasar görmüş bulunup, olay bu haliyle umumî hayata müessir değildir. Ancak, hasara uğrayan içme suyu isale hattı için İller Bankası Genel Müdürlüğünün 25.5.1998 gün ve 9907/50431 sayılı yazısı ile tüm bilgiler temin edilmiş olup, 1999 yılı için gerekli değerlendirme yapılarak, uygunsa Belediyenin İller Bankasından aldığı pay arttırılabilecektir.

2. Afetler fonundaki nakit sıkıntısı nedeniyle alınan iş için 1998 Yılı Yatırım Programına ödenek koymak mümkün olmamıştır. Ek ödenek temin edilmesi halinde gereği yapılabilecektir.

14. – Kütahya Milletvekili Metin Perli’nin, Kütahya’ya bağlı bazı ilçelerin yol sorununa ilişkin sorusu ve Bayındırlık ve İskân Bakanı Yaşar Topçu’nun yazılı cevabı (7/5390)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın Bayındırlık ve İskân Bakanı Sayın Yaşar Topçu tarafından yazılı olarak cevaplandırılmasını arz ederim.

Saygılarımla.

Metin Perli Kütahya

Soru 1. Kütahya ili giriş yolu Eskişehir üzerinden olup, çıkışı Afyon yolundan olmaktadır. Bu yol yıllardan beri tek şerit olarak çalışmaktadır. 2000’li yıllara girerken şehir giriş ve çıkışlarının tek şerit olması halk tarafından ibretle izlenmektedir. Projeleri hazır olan bu yolun çift şerit olarak yapılmasını düşünüyor musunuz? Düşünüyor iseniz bu ne zaman olacaktır?

Soru 2. Kütahya ili Altıntaş ilçesinin İzmir yoluna çıkışı vardır. İlçenin yolu Dumlupınar ilçesine uğrayarak Uşak-İzmir yoluna bağlıdır. Ancak; yol son derece dardır. Bu sebeple, Altıntaş-Dumlupınar ilçelerinin çevre yolları büyük önem arzetmektedir. Projeleri hazır olan bu yolların programa alınarak yapılmasını düşünüyor musunuz? Düşünüyor iseniz ne zaman yapılacaktır?

Soru 3. Dumlupınar-Altıntaş arasında Sıfat Rampasında bir onarım projesi vardır ve devam etmektedir. Proje üzerinde bir tadilat yapılarak 700 metrelik bir mesafe ile Arslanlı köyüne kadar uzatılmış olacak ve kesin viraj kalkmış olacaktır? Konunun araştırılarak yapılmasını düşünüyor musunuz?

T.C. Bayındırlık ve İskân Bakanlığı Araştırma, Plânlama ve Koordinasyon Kurulu Başkanlığı 6.7.1998 Sayı: B.09.0.APK.0.22.00.00.17/473

Konu: Yazılı Soru Önergesi

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

İlgi: 12.6.1998 gün ve A.01.0.GNS.0.10.00.02/13673 sayılı yazı.

İlgi yazınız ekinde alınan Kütahya Milletvekili Metin Perli’ye ait 7/5390-13441 Esas nolu yazılı soru önergesi incelenmiş olup, cevabımız ekte sunulmuştur.

Bilginize arz ederim.

Yaşar Topçu Bayındırlık ve İskân Bakanı

Kütahya Milletvekili Metin Perli’nin Yazılı Soru Önergesinin Cevabıdır.

Soru 1. Kütahya İli giriş yolu Eskişehir üzerinden olup, çıkışı Afyon yolundan olmaktadır. Bu yol yıllardan beri tek şerit olarak çalışmaktadır. 2000’li yıllara girerken şehir giriş ve çıkışlarının tek şerit olması halk tarafından ibretle izlenmektedir. Projeleri hazır olan bu yolun çift şerit olarak yapılmasını düşünüyor musunuz? Düşünüyor iseniz bu ne zaman olacaktır?

Soru 2. Kütahya İli Altıntaş İlçesinin İzmir yoluna çıkışı vardır. İlçenin yolu Dumlupınar İlçesine uğrayarak Uşak-İzmir yoluna bağlıdır. Ancak; yol son derece dardır. Bu sebeple, Altıntaş-Dumlupınar İlçelerinin çevre yolları büyük önem arzetmektedir. Projeleri hazır olan bu yolların programa alınarak yapılmasını düşünüyor musunuz?

Soru 3. Dumlupınar-Altıntaş arasında Sıfat Rampasında bir onarım projesi vardır ve devam etmektedir. Proje üzerinde bir tadilat yapılarak 700 metrelik bir mesafe ile Arslanlı Köyüne kadar uzatılmış olacak ve keskin viraj kalkmış olacaktır. Konunun araştırılarak yapılmasını düşünüyor musunuz?

Cevap 1. Eskişehir-Afyon istikametindeki Kütahya geçişi toplam 12 km. uzunluğunda olup, şehir merkezinden itibaren Afyon istikametindeki 6 km.lik çıkış yolu, ihaleli olarak yapımı devam etmekte olan Kütahya-Tavşanlı yolu bünyesinde 2X2 bölünmüş yol haline getirilerek sathi kaplamalı olarak trafiğe açılmıştır.

6 km. uzunluğundaki Kütahya’nın Eskişehir girişinde 2X2 bölünmüş yol ile ilgili proje çalışmalarımız devam etmekte olup, tamamlanmasını müteakip ödenek temin edildiği takdirde 1999 yılı yatırım programımıza alınmasına çalışılacaktır.

Cevap 2. Projesi hazır olan (Afyon-Uşak) Ayr. -Dumlupınar-Altıntaş yolu, ödenek temin edildiği takdirde önümüzdeki yıllarda programa alınmaya çalışılacaktır.

Cevap 3. Dumlupınar-Altıntaş yolu (Sıfat Rampası) tırmanma şeridi ihalesi 1997 yılında yapılmış, hava muhalefeti nedeniyle 1997 yılında 3,5 Milyar TL.’lik harcama yapılabilmiştir. 1998 yılında tamamı bitirilmeye çalışılacaktır.

15. – Kocaeli Milletvekili Osman Pepe’nin, İzmit Büyükşehir Belediye Başkanı hakkındaki şikâyet dosyasına ilişkin Başbakandan sorusu ve İçişleri Bakanı Murat Başesgioğlu’nun yazılı cevabı (7/5402)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorumun Başbakan tarafından yazılı olarak cevaplandırılmasını saygıyla arz ederim.

3.6.1998 Osman Pepe Kocaeli

17.1.1997 tarihinde Başbakanlığa bir dosya halinde vermiş olduğum İzmit Büyükşehir Belediye Başkanı Sefa Sirmen’in Belediye’ye ait Yatırım Projelerini fahiş fiyatlarla ihale edildiği konusuna ilişkin dosyadan bir sonuç alınamamıştır.

Soru:

17.1.1997 tarihli şikâyet dosyası hakkında ne gibi işlem yapıldığının tarafıma bildirilmesi hususunu arz ederim.

 

T.C. İçişleri Bakanlığı Mahallî İdareler Genel Müdürlüğü 6.7.1998 Sayı: B.0.50.MAH.0.65.00.02/80555

Konu: Yazılı Soru Önergesi

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

İlgi: a) TBMM Başkanlığının 12.6.1998 tarihli ve KAN. KAR. MD.A.01.0.GNS.0.10.00.02-7/5402-13456/31924 sayılı yazısı.

b) Başbakanlığın 18.6.1998 tarih ve B.02.0.KKG/106-803-35/3382 sayılı yazısı.

Kocaeli Milletvekili Osman Pepe tarafından Sayın Başbakan’a tevcih edilen ve Başbakan adına Bakanlığım koordinatörlüğünde cevaplandırılması tensip buyurulan “17.1.1997 tarihinde İzmit Büyükşehir Belediye Başkanı Sefa Sirmen’in Belediyeye ait yatırım projelerini fahiş fiyatlarla ihale ettiği hususunda Osman Pepe tarafından Başbakanlığa verilen şikâyet dosyasına” ilişkin yazılı soru önergesine cevap teşkil edecek bilgiler aşağıya çıkarılmıştır.

Kocaeli Milletvekili Osman Pepe’nin 17.1.1997 tarihli ihbar dilekçesinde yer alan iddiaların Başbakanlık Başmüfettişi koordinatörlüğünde oluşturulan heyetce yapılan incelemesi neticesinde düzenlenen ve Bakanlığıma intikal ettirilen rapor ile;

İzmit Büyükşehir Belediye Başkanı M. Sefa Sirmen ve diğer görevlilerin;

1. Halen inşaatı sürmekte olan “İzmit Çevre Entegre Projesi’nde 2886 sayılı Yasanın 2, 10, 28/III, 63/III, Katma Değer Vergisi Kanununun 10/c maddelerine ve 85/9342 sayılı Bakanlar Kurulu kararına aykırı hareket ettikleri,

2. İzmit Doğalgaz Dağıtım Şebekesi Projesi’nin Eskişehir ve Bursa Doğalgaz projesiyle yaklaşık eşzamanlı olarak ihale edildiği; Eskişehir’deki 60 bin konutluk projenin 11,7 milyon dolar, Bursa’daki 160-170 bin konutluk projenin 66 milyon dolar bedelle ihale edildiği halde, 50-60 bin konutluk İzmit Doğalgaz Projesinin 120 milyon dolar bedelle ihale edilmek suretiyle ihalelerde esas olan “rekabetin sağlanması” ilkesine uymadıkları,

3. Söz konusu projede herhangi bir dahili tesisat montaj işi yapılmadığı halde projenin uygulanmaya başladığı tarihten 3.11.1997 tarihine kadar yükleniciye (S.A.E.I/SOFREGAZ) toplam 30 140 836 28 Fransız Frangı ödeme yapmak suretiyle görevi suistimal suçunu işledikleri ve İZGAZ A.Ş.’nin zarar görmesine sebebiyet verdikleri, bu zararlardan dolayı Türk Ticaret Kanunu ve Borçlar Kanunu uyarınca sorumlu oldukları,

4. Büyükşehir Belediye Başkanlığı ve İzmit Su A.Ş. arasında 23.8.1995 tarihinde akdedilen Uygulama ve Su Satış Anlaşmasını Anayasanın 155/II, 2575 Sayılı Danıştay Kanununun 23/d ve 1580 Sayılı Kanunun 19/4.A maddelerine aykırı olarak yürürlüğe koydukları,

konularında soruşturma açılması istenmesi üzerine 17.3.1998 tarihli onayla mülkiye müfettişi görevlendirilmiş olup, soruşturma halen devam etmektedir.

Soruşturmanın neticesine göre yasal gereği yapılacaktır.

Bilgilerinize arz ederim.

Murat Başesgioğlu İçişleri Bakanı

16. – Mardin Milletvekili Hüseyin Yıldız’ın, su ürünlerine ilişkin Başbakandan sorusu ve Tarım ve Köyişleri Bakanı Mustafa R. Taşar’ın yazılı cevabı (7/5412)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın Başbakan Sayın Mesut Yılmaz tarafından yazılı olarak cevaplandırılmasını delalet etmenizi saygılarımla arz ederim.

2.6.1998 Hüseyin Yıldız Mardin

Sorular:

1. Balıkçılığın gelişmesi amacıyla Bakanlık olarak bu konuda ne tür yatırımlar ve önlemleriniz oldu?

2. Türk su ürünlerinin Avrupa Birliği ülkelerine girişinin yasaklanmasında Bakanlık olarak ne tür girişimleriniz oldu?

3. Su ürünlerinin hijyenik denetimi ve analizlerini Türkiye Su Ürünleri Dayanışma, Eğitim ve Araştırma Vakfına yaptırmak sizin sorumluluğunuzu ortadan kaldırır mı?

T.C. Tarım ve Köyişleri Bakanlığı Araştırma Planlama ve Koordinasyon 30.6.1998 Kurulu Başkanlığı Sayı: KDD.SÖ.1.01/1696-35791

Konu: Yazılı Soru Önergesi.

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

İlgi: Başbakanlığın 18.6.1998 gün ve B.02.0.KKG/106-805-3/3393 sayılı yazısı.

İlgi yazı ekinde Bakanlığımıza intikal eden ve Mardin Milletvekili Hüseyin Yıldız’ın Başbakan Sayın Mesut Yılmaz tarafından cevaplandırılmasını istediği 2.6.1998 gün ve 7/5412-13480 sayılı yazılı soru önergesiyle ilgili bilgiler aşağıda verilmiştir:

Soru 1. Balıkçılığın gelişmesi amacıyla bakanlık olarak ne tür yatırımlarınız ve önlemleriniz oldu?

Cevap: Ülkemiz balıkçılığının geliştirilmesi, esas itibariyle balık üretiminin ve balık ihracatının artırılmasına dayanmaktadır. Bu amaçla Bakanlığımızca:

Özel sektör yatırımlarını teşvik etmek ve geliştirmek için, üreticilere her türlü teknik yardım sağlanmaktadır.

Su ürünleri konusunda, ülke çapında hizmet içi eğitim faaliyetleri yürütülmektedir.

Antalya-Kale ve Kepez’de kurulan su ürünleri üretme istasyonu müdürlüklerinde, özel sektörün ihtiyaç duyduğu damızlık sazan, alabalık, çipura ve levrek yavrusu üretilmektedir. Ayrıca ülkemiz su kaynakları uygun balıklarla balıklandırılmaktadır.

Baraj ve doğal göllerde ağ kafeslerde başlatılan balık yetiştiriciliği çalışmaları sürdürülmektedir.

1997 yılı sonu itibariyle iç su ve denizlerde 1141 adet su ürünleri yetiştiriciliği projesi onaylanarak, elde edilen ürün miktarı 45 bin Ton/yıl’a çıkarılmış bulunmaktadır.

Damızlık yavru ve yumurtalara giriş izinlerinin verilmesiyle ülkemizde kaliteli su ürünlerinin yetiştirilmesi sağlanmaktadır.

Karadeniz’de Japon JİKA işbirliği ile kalkan balığı yetiştiriciliğine başlanmıştır.

Su ürünleri stoklarını korumak ve geliştirmek, deniz ve iç su araştırma projelerini oluşturmak, su ürünleri avcılığını düzenlemek, balıkçı barınakları ve istihsal yerlerini kiralamak, su ürünlerinin sağlık ve kalitelerinin korunması ile ilgili tedbirleri almak gibi faaliyetler sürdürülmektedir.

Bu arada, doğal kaynakların rasyonel kullanımı, yatırım imkânlarının belirlenmesi, balıkçılığın gelişiminin desteklenmesi ve sektör alt yapısının belirlenmesi amacıyla da bazı çalışmalar yapılmaktadır.Bunlar:

Su ürünleri yetiştiriciliğine uygun yerlerin tespiti, lagünlerin ıslahı, yönetimi ve geliştirilmesi, iç su ürünleri sörveyi ve pazarlama konularındaki çalışmalardır.

Soru 2. Türk su ürünlerinin Avrupa Birliği ülkelerine girişinin yasaklanmasında, Bakanlık olarak ne tür girişimleriniz oldu?

Cevap: Ülkemiz menşeli su ürünlerinden çift kabuklu yumuşakçaların 1994 yılında Avrupa Birliği’ne ithali yasaklanmıştır. Bu yasak Bakanlığımızca alınan tedbirlerle aşılmıştır. Avrupa Birliği’nin Türk su ürünlerine getirmiş olduğu yeni yasaklarla ilgili olarak ta, Bakanlığımızın yasak öncesi pek çok girişimi olmuş, bunun sonucunda da, su ürünlerimize uzun vadeli yasakların uygulanması yerine, 30 Eylül 1998 tarihinde sona erecek bir uygulama ile yetinilmesi sağlanabilmiştir. Bu konuda Bakanlığımızca, başta denetim sistemleri ve laboratuvarlarda olmak üzere, su ürünleri işleme tesislerinde pek çok çalışma yapılmakta ve gerekli tedbirler alınmaktadır. Bu tedbirler sonucu, su ürünlerimizin Avrupa Birliği’ne girişine uygulanan yasağın, Eylül 1998 ayından itibaren kalkacağı inancındayız.

Soru 3. Su ürünlerinin hijyenik denetimi ve analizlerini, Türkiye Su Ürünleri Dayanışma Eğitim ve Araştırma Vakfına yaptırmak sizin sorumluluğunuzu ortadan kaldırır mı?

Cevap: Su ürünleri hijyenik denetimleri, Bakanlığımız taşra teşkilâtında görevli, yetkili denetim elemanları tarafından yapılmaktadır. Analizler ise, yine Bakanlığımıza bağlı laboratuvarlarda uzman elemanlarımızca gerçekleştirilmektedir. Türkiye Su Ürünleri Dayanışma, Eğitim ve Araştırma Vakfı, Bakanlığımızla yapılan protokol gereği, yalnızca maddi destek sağlamaktadır.

Bilgilerinize arz ederim.

Mustafa Taşar Tarım ve Köyişleri Bakanı

17. – Mardin Milletvekili Hüseyin Yıldız’ın, İller Bankasına ilişkin sorusu ve Bayındırlık ve İskân Bakanı Yaşar Topçu’nun yazılı cevabı (7/5413)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın Bayındırlık ve İskân Bakanı Sayın Yaşar Topçu tarafından yazılı olarak cevaplandırılmasını delalet etmenizi saygılarımla arz ederim.

2.6.1998 Hüseyin Yıldız Mardin

1. İller Bankası’nın özerkliğini tümüyle kaybettiği ve Bankanın fiilî olarak Bayındırlık ve İskân Bakanlığı’nın hiyerarşisi altında bir Genel Müdürlük konumuna geldiği şeklindeki iddialar doğru mudur?

2. Bayındırlık ve İskân Bakanlığı’nın kanunen vesayet denetimi altında bulunan İller Bankası’nın fiilen hiyerarşik denetimi altına alınmasındaki kamusal amaç nedir?

3. İller Bankası işlemleri üzerinde bakanlık yetkililerinin fazlalığı ve banka çalışanlarının bakanlık tarafından atanması bankayı çalışamaz hale getirmez mi?

T.C. Bayındırlık ve İskân Bakanlığı Araştırma, Plânlama ve Koordinasyon Kurulu Başkanlığı 6.7.1998 Sayı: B.09.0.APK.0.22.00.00.17/472

Konu: Yazılı Soru Önergesi

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

İlgi: 15.6.1998 gün ve A.01.0.GNS.0.10.00.02-7/5413-13481/31982 sayılı yazınız.

İlgi yazınız ekinde alınan Mardin Milletvekili Hüseyin Yıldız’a ait 7/5413-13481 esas nolu yazılı soru önergesi incelenmiş olup, cevabımız ekte sunulmuştur.

Bilginize arz ederim.

Yaşar Topçu Bayındırlık ve İskân Bakanı

Mardin Milletvekili Sayın Hüseyin Yıldız’a Ait Yazılı Soru Önergesinin Cevabı

Soru:

1. İller Bankası’nın özerkliğini tümüyle kaybettiği ve Bankanın fiilî olarak Bayındırlık ve İskân Bakanlığının hiyerarşisi altında bir Genel Müdürlük konumuna geldiği şeklindeki iddialar doğru mudur?

2. Bayındırlık ve İskân Bakanlığının Kanunen vesayet denetimi altında bulunan İller Bankası’nın fiilen hiyerarşik denetimi altına alınmasındaki kamusal amaç nedir?

3. İller Bankası işlemleri üzerinde bakanlık yetkililerinin fazlalığı ve banka çalışanlarının bakanlık tarafından atanması bankayı çalışamaz hale getirmez mi?

Cevap:

İller Bankasının kuruluşu, görevleri yetki ve sorumlulukları 13.6.1945 tarih ve 4759 sayılı Kanun ile bu Kanuna dayalı olarak hazırlanan İller Bankası Kanunu Uygulama Yönetmeliğinde belirtilmiştir. İller Bankası, Özel bütçeli bütün işlemlerinde Kuruluş Kanunu ve özel hukuk hükümlerine bağlı, tüzel kişiliği haiz bir kamu kuruluşu olup, Bakanlığımızın ilgili kuruluşudur.

İller Bankası; 2886 sayılı Devlet ihale Kanununa, Genel Muhasebe Kanununa ve Sayıştay denetimine tabî değildir. 4759 sayılı Kanuna göre Bankanın Yönetim Organları; Genel Kurul, Yönetim Kurulu, Denetçiler ve Genel Müdürlük’ten oluşmaktadır. Bu organların işleyişine herhangi bir müdahale söz konusu değildir.

Bankanın, başta Yönetim Kurulu Üyeleri olmak üzere diğer üst düzey yöneticilerinin atamaları mer’i mevzuat hükümleri dahilinde yürütülmekte olup, bu istihdam şeklinin bu güne kadar herhangi bir sakıncası görülmemiştir.

18. – Giresun Milletvekili Ergun Özdemir’in, Giresun-Şebinkarahisar’daki heyelan nedeniyle meydana gelen zararlara ilişkin Başbakandan sorusu ve Bayındırlık ve İskân Bakanı Yaşar Topçu’nun yazılı cevabı (7/5425)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıda yer alan sorumun Sayın Başbakan tarafından yazılı olarak cevaplandırılmasını arz ederim. 9.6.1998 Op. Dr. Ergun Özdemir Giresun

Giresun’un Şebinkarahisar ilçesinde, mayıs ayının ilk haftasında tehlikeli boyutta bir heyelan olmuştur. Bu nedenle kaymakamlık, tehlike altındaki evlere tahliye emri vermiştir. Ancak, ikâmet edecek yerleri olmadığından, tahliye emri verilen vatandaşlar perişan vaziyettedirler. Kaldı ki; heyelanın yaşandığı Müftü ve Fatih Mahallelerinde ve hatta Kütküt Mahallesinde halk tedirgindir. Tüm bu olayların üzerinden bir ay geçmesine rağmen ilgili bakan, Şebinkarahisar’a uğramadığı gibi, Giresun’lu Bakan ve Giresun’un ANAP Milletvekilleri de Şebinkarahisar’a uğramamışlardır.

Karadenizli Başbakan olarak Giresun’da yapmış olduğunuz mitinglerde Şebinkarahisar’ın il olacağı sözünü daha önce defalarca vermiştiniz. Bırakın verilen sözleri tutmayı, TBMM’ne verilen kanun tasarısı ile Şebinkarahisar Ağır Ceza Mahkemesini kaldırmaya çalışmaktasınız. Bu durum karşısında, Şebinkarahisar’ı Giresun’dan ayırarak Gümüşhane’ye bağlayacağınız söylentileri ayyuka çıkmıştır.

Bu defa da, heyelan nedeniyle yaraları sarmak bir yana, bir çadır dahi verilmediği gibi, Başbakan, Bakan hatta milletvekillerinin Şebinkarahisar’a uğramamaları, Giresunluyu derinden yaralamıştır. Şebinkarahisarlılar tüm bu ilgisizliğe rağmen heyelan nedeniyle yeni konutlar yapılabilmesi için 30 dönüm yer bağışlamaktadır.

Bu durum karşısında;

1. Şebinkarahisar’daki heyelan nedeniyle meydana gelen yaraları sarmayı düşünüyor musunuz?

2. Şebinkarahisarlının bağışladığı 30 dönüm arazi üzerinde en az 60 ev yaptırarak, Şebinkarahisarlının derdine bir parça da olsa çare bulabilecek misiniz?

Saygılarımla.

T.C. Bayındırlık ve İskân Bakanlığı Araştırma, Plânlama ve Koordinasyon Kurulu Başkanlığı 6.7.1998 Sayı: B.09.0.APK.0.22.00.00.17/483

Konu: Yazılı Soru Önergesi

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

İlgi: 19.6.1998 gün ve B.02.0.KKG/106-807-2/3456 sayılı yazı.

Başbakanlık Kanunlar ve Kararlar Genel Müdürlüğünün ilgi yazısı ekinde alınan ve Giresun Milletvekili Ergun Özdemir’in Sayın Başbakan’a tevcih ettiği 7/5425-13548 esas nolu yazılı soru önergesi incelenmiş olup, cevabımız ekte sunulmuştur.

Bilginize arz ederim.

Yaşar Topçu Bayındırlık ve İskân Bakanı

Giresun Milletvekili Ergun Özdemir’in Yazılı Soru Önergesinin Cevabıdır.

Soru:

1. Şebinkarahisar’daki heyelan nedeniyle meydana gelen yaraları sarmayı düşünüyor musunuz?

2. Şebinkarahisarlının bağışladığı 30 dönüm arazi üzerinde en az 60 ev yaptırarak, Şebinkarahisarlının derdine bir parça da olsa çare bulabilecek misiniz?

Cevap:

1. Nisan ve Mayıs aylarında yağan şiddetli yağış olaylarına bağlı olarak aktif hale gelen heyelan olayları sebebiyle Şebinkarahisar İlçesinde Afet İşleri Genel Müdürlüğümüz elemanlarınca gerekli jeolojik etütler yapılmıştır.

Bu etütler sonucunda 18.4.1998 günlü raporla Fatih Mahallesinden 1 konutun ve 8.6.1998 günlü raporla da Müftü Mahallesinden 38 konutun nakli uygun bulunmuştur. Bu etütler sonucunda da Kütküt Mahallesi heyelan nedeniyle kontrol etütleri programına alınmıştır.

2. Bağışlanması düşünülen 30 dönümlük alan, müracaat halinde, incelenecektir. Nakil yeri ile ilgili etüt - proje çalışmalarının tamamlanmasını takiben 1998 yılı yatırım programı’nın elvermemesi nedeniyle 1999 yılında bütçe imkânları ölçüsünde yatırım programına alınabilecektir.

3. Yurdumuzun en güzel ilçelerinden biri olan Şebinkarahisar’a ilgi göstermediğimiz şeklindeki ifadeleri hiçbir haklı gerekçeye dayandırmak mümkün değildir.

Hükümetimiz imkânlar ölçüsünde felakete uğrayan tüm yerleşim alanlarımıza hizmet sunmanın ve onların yaralarını sarmanın gayreti içindedir.

19. – Adana Milletvekili Yakup Budak’ın;

– Adana-Saimbeyli-Ayvacık-Karakuyu-Değirmenciuşağı güzergâhı yol yapımına,

– Adana-Karaisalı-Sarımehmetli ve civar köylerinin sulama suyu çalışmalarına,

– Seyhan Nehri üzerindeki Eğner Köprüsü ile ilgili bir çalışma olup olmadığına,

İlişkin soruları ve Devlet Bakanı Mustafa Yılmaz’ın yazılı cevabı (7/5434, 5435, 5436)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın Devlet Bakanı Sayın Mustafa Yılmaz tarafından yazılı olarak cevaplandırılmasına delaletlerinizi saygılarımla arz ederim.

10.6.1998 Yakup Budak Adana

1. Adana İli Saimbeyli İlçesi, Toros Dağlarına kurulmuş bir ilçemizdir. Yörenin arazi şartları nedeniyle pekçok sorunları vardır. Yıllar önce yapılan yollarda bugün pekçok sıkıntı yaşanmaktadır. Can ve mal güvenliğini tehdit eden Saimbeyli-Ayvacık-Karakuyu-Değirmenciuşağı yolları ile ilgili Bakanlığınızca hangi çalışmalar yapılmaktadır?

2. Söz konusu yolların iyileştirilmesi için 1998 Malî Yılı Bütçesinden ne kadar ödenek ayrılmıştır?

3. Söz konusu yolun yapımına ne zaman başlanacaktır?

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın Devlet Bakanı Sayın Mustafa Yılmaz tarafından yazılı olarak cevaplandırılmasına delaletlerinizi saygılarımla arz ederim.

10.6.1998 Yakup Budak Adana

1. Adana - Çatalan Barajı’nın yapılmasıyla Karaisalı İlçesinin Sarımehmetli ve civar köylerinin arazileri sular altında kalmıştır. Belli bir seviyenin üstünde kalan arazilerin sulanabilmesi için plânlanan pompaj usulü ile sulama çalışmaları hangi aşamadadır?

2. Söz konusu çalışmaları ne zaman bitirmeyi öngörmektesiniz?

3. Söz konusu çalışma için 1998 Malî Yılı Bütçesinden ne kadar ödenek ayrılmıştır?

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın Devlet Bakanı Sayın Mustafa Yılmaz tarafından yazılı olarak cevaplandırılmasına delaletlerinizi saygılarımla arz ederim.

10.6.1998 Yakup Budak Adana

1. Adana İli Aladağ İlçesinin ulaşımını sağlayan tek anayol üzerinde bulunan Eğner Köprüsü yıllarca önce yapılmış olup, tek şeritli ve demir köprüdür. Bu köprü artık araç yoğunluğunu kaldıramamaktadır. Aladağ İlçesinin tek yolu olan ve Seyhan Nehri üzerindeki Eğner Köprüsü ile ilgili bir proje çalışması var mıdır?

2. Eğner Köprüsü yapımı için 1998 yılı Malî Bütçesinden ne kadar ödenek ayrılmıştır?

3. Söz konusu köprünün yapımına ne zaman başlanacaktır?

T.C. Devlet Bakanlığı 3.7.1998 Sayı: B.02.0.014/031-2106

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

İlgi: 17.6.1998 tarih ve A.01.0.GNS.0.10.00.02-13773 sayılı yazınız.

Adana Milletvekili Sn. Yakup Budak’ın yazılı soru önergeleri incelenmiştir.

(7/5434 sayılı sorunun cevabı)

Saimbeyli-Ayvacık-Karakuyu-Değirmenciuşağı grup yolu 1998 yılı onarım programında yer almaktadır. Yılı içerisinde bitirilmesine çalışılacaktır.

(7/5435 sayılı sorunun cevabı)

Karaisalı-Hacımusalı köyleri sulama suyu temini konusu ile ilgili olarak proje çalışmaları tamamlanmıştır. Bütçede ayrılan ödeneklerin kısıtlı olması nedeni ile yatırım programına alınamamıştır.

(7/5436 sayılı sorunun cevabı)

Aladağ-Eğner Köprüsü iki ilçeyi birleştiren T.C. karayolları ağındaki Devlet Yolu güzergâhı üzerinde yer almakta olup, hizmet alanımız dışında kalmaktadır.

Bilgilerinize arz ederim.

Mustafa Yılmaz Devlet Bakanı

20. – Adana Milletvekili Tuncay Karaytuğ’un, motorlu yük taşımacılığı ile uğraşan esnafa verilecek kredilere ilişkin sorusu ve Devlet Bakanı H. Hüsamettin Özkan’ın yazılı cevabı (7/5485)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın Devlet Bakanı Sayın Hüsamettin Özkan tarafından yazılı olarak cevaplandırılmasını arz ederim.

Saygılarımla.

Tuncay Karaytuğ Adana

23.3.1998/10795 tarih ve sayılı Bakanlar Kurulu Kararı ile karayolu motorlu yük taşımacılığını desteklemek amacıyla taşıyıcılıkla uğraşan küçük esnafın taşıt alımında kullandırılmak üzere kredi açılmasına karar verilmiştir.

Sorular:

1. Ülkemizde motorlu yük taşımacılığı ile iştigal eden esnafın yüzde kaçı taşıyıcı kooperatiflerine üyedir?

2. Ülkemizde kaç adet taşıyıcı kooperatifi vardır, ve taşıyıcı kooperatiflerin kaç tanesi bir üst birliğe üyedir?

3. Ülkemizde kaç adet taşıyıcı üst birliği vardır, ve bunların kaç tanesi faal durumdadır?

4. Bu krediden yararlanacak olan taşıyıcı üst birliklerinin genel kurullarını belli bir tarihe kadar yapmış olma şartı aranmakta mıdır?

5. Kredi kullanacak olan esnafa üst birlik başkanının referans olma şartı hangi saikle istenmektedir?

6. T. Halk Bankası aracılığıyla kullandırılan fon kaynaklı ve kooperatif kredilerinde bir üst birliğe üye olma şartı aranmazken bu kredinin kullandırımında böyle bir şart aranmasının mantığı nedir?

7. Bu krediden belirli kooperatif ve/veya üst birliklerinin (S. S. Kocaeli Marmara Taşıyıcılar Birliği gibi) yararlandırılacağı doğru mudur?

T.C. Devlet Bakanlığı 3.7.1998 Sayı: B.02.0.004/681

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

İlgi: 23.6.1998 tarih ve A.01.0.GNS.0.10.00.02-7/5485-13552/32286 sayılı yazınız.

İlgi yazılarında belirtilen Adana Milletvekili Tuncay Karaytuğ’un tarafımdan cevaplandırılması istenilen 7/5485-13652 esas nolu yazılı soru önergesinin cevabı ilişikte sunulmuştur.

Bilgilerinize saygılarımla arz ederim.

H. Hüsamettin Özkan Devlet Bakanı

Soru 1. Ülkemizde motorlu yük taşımacılığı ile iştigal eden esnafın yüzde kaçı taşıyıcı kooperatiflerine üyedir?

Soru 2. Ülkemizde kaç adet taşıyıcı kooperatif vardır? Taşıyıcı kooperatiflerin kaç tanesi bir üst birliğe üyedir?

Soru 3. Ülkemizde kaç adet taşıyıcı üst birliği vardır ve bunların kaç tanesi faal durumdadır?

Cevap 1,2,3. T. C. Sanayi ve Ticaret Bakanlığı Teşkilâtlandırma Genel Müdürlüğü’nden alınan bilgilere göre; Ülkemizde 1600 adet Motorlu Yük Taşıyıcıları Kooperatifi kurulmuş olmakla birlikte, bunların 964 adedi faal durumdadır. Faal durumda olan kooperatiflerin ortak sayısı ise 42448’dir. Söz konusu kooperatiflerin 13 adet Birliği ve Ankara’da Tüm Motorlu Taşıyıcılar Merkez Birliği adı altında 1 adet merkez birlikleri bulunmaktadır.

Soru 4. Bu krediden yararlanacak olan taşıyıcı üst birliklerinin genel kurullarını belli bir tarihe kadar yapmış olma şartı aranmakta mıdır?

Cevap 4. Bankanın Taşıyıcı Kredisi kullandırım koşulları arasında böyle bir şart bulunmamaktadır.

Soru 5. Kredi kullanacak olan esnafa üst birlik başkanının referans olma şartı hangi saikle istenmektedir?

Cevap 5. Taşıyıcı Kredisi kullandırım koşulları arasında üst birlik başkanının referans olma şartı aranmamaktadır. Bankanın aradığı koşul; Taşıyıcının mensup olduğu Birlik ve/veya Kooperatiften kendisi hakkında piyasa istihbaratı ve referansıdır. Burada da amaç; kişinin taşıyıcılık yapmasına mani olacak ahlakî ve Trafik Yasasına aykırı alışkanlık ve davranışlarının bulunup bulunmadığının tespitidir. Doğaldır ki, esnaf hakkında referans verecek Kooperatif ve/veya Birlik esnafı en iyi tanıyan kurum konumundadır.

Soru 6. T. Halk Bankası aracılığıyla kullandırılan fon kaynaklı ve kooperatif kredilerinde bir üst birliğe üye olma şartı aranmazken bu kredinin kullandırımında böyle bir şart aranmasının mantığı nedir?

Cevap 6. Söz konusu Kararname’nin çıkmasını takiben, Banka tarafından yapılan çalışmalar neticesinde belirlenen kredi kullandırım koşullarında; taşıyıcı esnaftan gelen talepler doğrultusunda birtakım yeni düzenlenmelere gidilerek, Kooperatiflerin bir üst birliğe üye olma şartı kaldırılmıştır.

Soru 7. Bu krediden belirli kooperatif ve/veya üst birliklerinin (S.S. Kocaeli Marmara Taşıyıcılar Birliği gibi) yararlandırılacağı doğru mudur?

Cevap 7. Türkiye Halk Bankası’nın köklü kurumsal yapısı, tarihi geçmişi olan, ihtisas kredilerinde uzmanlaşmış, ilkeli, ahlâklı ve dürüst çalışma ilkelerine sahip bir banka olarak, herhangi bir kişi veya kurum lehine ayırım yapması söz konusu olamaz. Bu konudaki kredi taleplerinin yürürlükteki mevzuat doğrultusunda değerlendirip, sonuçlandırılacağı tabiîdir.

21. – Hatay Milletvekili Süleyman Metin Kalkan’ın, başörtülü öğrencilere ilişkin sorusu ve Devlet Bakanı Hikmet Sami Türk’ün yazılı cevabı (7/5529)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın Devlet Bakanı Sayın Hikmet Sami Türk tarafından yazılı olarak cevaplandırılmasını saygılarımla arz ederim.

S. Metin Kalkan Hatay

1. Anayasal bir hak olan öğrenim hakkının bazı öğrencilerin başörtüsü takdığı gerekçesiyle engellenmesini hatta ellerinden alınmasını hangi insan hakları ile bağdaştırıyorsunuz?

2. Gayet demokratik bir şekilde haklarını ararken terör suçlusu gibi itilip kakılması polis zoruyla sınıflardan atılması insan hakları ihlâli değil midir?

3. Sosyal dengeleri alt üst eden bu durum karşısında sessiz kalmaya devam mı edeceksiniz yoksa insan hakları yönünden bir çözüm önerisi getirecek misiniz?

T.C. Devlet Bakanlığı 3.7.1998 Sayı: B.02.0.007/144

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

İlgi: TBMMBaşkanlığının 23.6.1998 tarih ve KAN. KAR. MD.A.01.0.GNS.0.10.00.02-7/5529-13752/32467 sayılı yazısı.

Hatay Milletvekili Süleyman Metin Kalkan’ın tarafıma yönelttiği ilgi yazı eki yazılı soru önergesi cevabı ekte sunulmuştur.

Bilgilerinize arz ederim.

Prof. Dr. Hikmet Sami Türk Devlet Bakanı

Hatay Milletvekili Sayın Süleyman Metin Kalkan’ın 7/5529-13752 sayılı Soru Önergesinde Yer Alan Soruların Cevapları.

Cevap 1. Eğitim ve öğrenim hakkı ve ödevini düzenleyen Anayasa’nın 42 nci maddesinde, eğitim ve öğretimin “Atatürk ilkeleri ve inkılâpları doğrultusunda, çağdaş bilim ve eğitim ve esaslarına göre Devletin gözetim ve denetimi altında” yapılacağı vurgulanmıştır. Bu bağlamda öğrenim kurumlarında eğitim ve öğretim, yasalar ve yönetmelikler çerçevesinde yürütülmekte olup, bir öğrenim kurumuna devam etmeye karar veren bir öğrenci bu öğrenim kurumunun koyduğu kuralları kabul etmek zorundadır. Diğer taraftan başörtüsü konusunun insan hakları boyutu, İnsan Hakları Koordinatör Üst Kurulu’nca daha önce incelenmiş olup, inceleme sonuçları ilişikte sunulmuştur.

Cevap 2. Anayasa’nın 10 uncu maddesinde, herkesin kanun önünde eşit olduğu ve hiçbir kişiye imtiyaz tanınamayacağı belirtilmiştir. Bu hüküm öğrenim kurumlarının koydukları kurallara uymak zorunda olan öğrencileri de kapsamaktadır. Öte yandan polisin kendilerine mevzuatla tanınan yetkileri aşarak bir kimseye kötü muamele yapması veya cismen eza vermesi halinde, bu uygulamaya karşı mevzuatta belirlenen cezaî tedbirlerin uygulanması gerekmektedir.

Cevap 3. Toplumumuzun tüm kesimlerini üzen ve endişeye sevk eden durumun, toplumumuzun en kutsal değerlerinin siyasal arenaya çekilerek ideolojik bir mücadeleye ve din istismarcılığına malzeme yapılmaması ve bu değerlerin her türlü siyasal mücadelenin dışında bırakılması ile önlenebileceği düşünülmektedir.

 

birleşim 116’nın sonu