DÖNEM : 20 CİLT : 57 YASAMA YILI : 3

 

T. B. M. M.

TUTANAK DERGİSİ

115 inci Birleşim

3 . 7 . 1998 Cuma

 

 

İ Ç İ N D E K İ L E R

  I. – GEÇEN TUTANAK ÖZETİ

II. – GELEN KÂĞITLAR

III. – YOKLAMALAR

IV. – BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI

A) GÜNDEMDIŞI KONUŞMALAR

1. – Kırşehir Milletvekili Cafer Güneş’in, cezaevi çalışanlarının sorunlarına ilişkin gündemdışı konuşması ve Adalet Bakanı Mahmut Oltan Sungurlu’nun cevabı

2. – Erzurum Milletvekili İsmail Köse’nin, Erzurum’a yağan ani yağmurların il merkezinde yapmış olduğu tahribat ile Adana ve çevresinde meydana gelen depreme ilişkin gündemdışı konuşması ve Bayındırlık ve İskân Bakanı Yaşar Topçu’nun cevabı

3. – Muğla Milletvekili Zeki Çakıroğlu’nun, Bayındırlık ve İskân Bakanlığının Muğla İli yatırımlarına ilişkin gündemdışı konuşması ve Bayındırlık ve İskân Bakanı Yaşar Topçu’nun cevabı

B) TEZKERELER VE ÖNERGELER

1. – Almanya’ya gidecek olan Dışişleri Bakanı İsmail Cem’e, dönüşüne kadar, Devlet Bakanı Şükrü Sina Gürel’in vekâlet etmesinin uygun görüldüğüne ilişkin Cumhurbaşkanlığı tezkeresi (3/1589)

2. – Azerbaycan’a gidecek olan Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Nami Çağan’a, dönüşüne kadar, Devlet Bakanı Hasan Hüsamettin Özkan’ın vekâlet etmesinin uygun görüldüğüne ilişkin Cumhurbaşkanlığı tezkeresi (3/1590)

V. – KANUN TASARI VE TEKLİFLERİYLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER

1. – Kütahya Milletvekili Mustafa Kalemli, Anavatan Partisi Genel Başkanı Rize Milletvekili Mesut Yılmaz, Doğru Yol Partisi Genel Başkanı İstanbul Milletvekili Tansu Çiller, Demokratik Sol Parti Genel Başkanı İstanbul Milletvekili Bülent Ecevit, Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı Antalya Milletvekili Deniz Baykal ile 292 milletvekilinin; Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının 83 üncü Maddesinin Değiştirilmesine Dair Kanun Teklifi ve Anayasa Komisyonu Raporu (2/676) (S. Sayısı : 232)

2. – Bayburt Milletvekili Ülkü Güney ve Ankara Milletvekili Yücel Seçkiner’in, 1076 sayılı Yedek Subaylar ve Yedek Askerî Memurlar Kanunu ile 1111 sayılı Askerlik Kanunlarında Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi ve İçtüzüğün 37 nci Maddesine Göre Doğrudan Gündeme Alınma önergesi (2/669) (S. Sayısı : 338)

3. – Kamu Görevlileri Sendikaları Kanunu Tasarısı ile Antalya Milletvekili Deniz Baykal ve 39 arkadaşının, İstanbul Milletvekili Gürcan Dağdaş ve 6 arkadaşının, Trabzon Milletvekili Yusuf Bahadır ve 9 arkadaşının, İstanbul Milletvekili Ercan Karakaş ve 7 arkadaşının aynı mahiyetteki kanun teklifleri ve İstanbul Milletvekili Ercan Karakaş ve 2 arkadaşının İşçi ve Memur Emeklileri ile Bunların Dul ve Yetimlerinin Sendikalaşmasına İlişkin Kanun Teklifi ve Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler ve Plan ve Bütçe komisyonları raporları (1/702, 2/224, 2/929, 2/1000, 2/1023, 2/1024) (S. Sayısı : 553)

4. – Radyo ve Televizyonların Kuruluş ve Yayınları Hakkında Kanunun Bazı Maddelerinin Değiştirilmesine Dair Kanun Tasarısı ve Anayasa Komisyonu raporu (1/689) (S. Sayısı : 631)

5. – Vergi Usul Kanunu, Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun, Gelir Vergisi Kanunu, Kurumlar Vergisi Kanunu, Katma Değer Vergisi Kanunu, Gider Vergileri Kanunu, Emlak Vergisi Kanunu, Veraset ve İntikal Vergisi Kanunu, Motorlu Taşıtlar Vergisi Kanunu, Damga Vergisi Kanunu, Harçlar Kanunu ve Belediye Gelirleri Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Tasarısı ile Konya Milletvekili Ahmet Alkan’ın, İstanbul Milletvekili Emin Kul’un, Kahramanmaraş Milletvekili Hasan Dikici ve 30 arkadaşının, Balıkesir Milletvekili İsmail Özgün’ün, İstanbul Milletvekili Mustafa Baş ve 30 arkadaşının, Trabzon Milletvekili Kemalettin Göktaş ve 33 arkadaşının, Konya Milletvekili Necmettin Erbakan ve 40 arkadaşının, Konya Milletvekili Necmettin Erbakan ve 30 arkadaşının, Kütahya Milletvekili Mehmet Korkmaz’ın, Balıkesir Milletvekili İsmail Özgün ve 40 arkadaşının, Konya Milletvekili Veysel Candan’ın, Balıkesir Milletvekili İ. Önder Kırlı’nın, Adana Milletvekili Arif Sezer’in, Ağrı Milletvekili M. Sıddık Altay’ın, Bayburt Milletvekili Suat Pamukçu’nun, İstanbul Milletvekili Cefi Kamhi’nin, Samsun Milletvekili Murat Karayalçın’ın, Bursa Milletvekili Turhan Tayan’ın, Erzurum Milletvekili İsmail Köse’nin, İstanbul Milletvekili Ercan Karakaş ve 6 arkadaşının, Erzincan Milletvekili Naci Terzi’nin, Demokrat Türkiye Partisi Grup Başkanı Van Milletvekili Mahmut Yılbaş, Grup Başkanvekilleri İstanbul Milletvekili Metin Işık, Mardin Milletvekili Muzaffer Arıkan ve 6 arkadaşının, benzer mahiyetteki kanun teklifleri ve Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (1/708, 2/72, 2/73, 2/75, 2/129, 2/154, 2/166, 2/182, 2/191, 2/194, 2/221, 2/270, 2/287, 2/293, 2/323, 2/369, 2/420, 2/459, 2/493, 2/884, 2/959, 2/960, 2/1015, 2/1019, 2/1070) (S. Sayısı : 626)

VI. – SORULAR VE CEVAPLAR

A) YAZILI SORULAR VE CEVAPLARI

1. – İstanbul Milletvekili Halit Dumankaya’nın, ordudan ihraç edilen subay ve astsubaylara ilişkin sorusu ve Millî Savunma Bakanı ve Başbakan Yardımcısı İsmet Sezgin’in yazılı cevabı (7/5409)

2. – Şırnak Milletvekili Bayar Ökten’in, Şırnak Valisinin görevden alınacağı iddialarına ilişkin sorusu ve İçişleri Bakanı Murat Başesgioğlu’nun yazılı cevabı (7/5426)

3. – Adana Milletvekili Yakup Budak’ın;

– Adana-Yüreğir İlçesi Sofulu Beldesindeki çöplüğün çevreyi kirlettiği iddiasına,

Trabzon Milletvekili Kemalettin Göktaş’ın;

– Kartal Çimento Fabrikasının çevreye verdiği zarara

İlişkin soruları ve Çevre Bakanı İmren Aykut’un yazılı cevabı (7/5437, 5450)

4. – İstanbul Milletvekili Bülent Akarcalı’nın, gümrüklerde KKTC menşeli gıda ve tekstil ürünlerine uygulanan mevzuata ilişkin sorusu ve Devlet Bakanı Şükrü Sina Gürel’in yazılı cevabı (7/5494)

5. – Ankara Milletvekili Saffet Arıkan Bedük’ün, süt ve ayranda uygulanan KDV oranına ilişkin sorusu ve Tarım ve Köyişleri Bakanı Mustafa R. Taşar’ın yazılı cevabı (7/5503)

6. – Mardin Milletvekili Fehim Adak’ın, doğal afetlerden zarar gören çiftçilere dağıtılacak tohumluk hakkındaki karara ilişkin sorusu ve Tarım ve Köyişleri Bakanı Mustafa R. Taşar’ın yazılı cevabı (7/5507)

7. – İstanbul Milletvekili Ercan Karakaş’ın, sit alanı olan Hasankeyf’te baraj inşa edileceği iddialarına ilişkin sorusu ve Kültür Bakanı Mustafa İstemihan Talay’ın yazılı cevabı (7/5524)

8. – İstanbul Milletvekili Ercan Karakaş’ın, İstanbul ve çevresindeki orman alanlarının özel şirketlere kiralanmasına ilişkin sorusu ve Orman Bakanı Ersin Taranoğlu’nun yazılı cevabı (7/5526)

9. – İstanbul Milletvekili Bülent Akarcalı’nın, KKTC’nin içme suyu sorununa ilişkin sorusu ve Devlet Bakanı Şükrü Sina Gürel’in yazılı cevabı (7/5571)

I. – GEÇEN TUTANAK ÖZETİ

TBMM Genel Kurulu saat 14.00’te açılarak beş oturum yaptı.

Oturum Başkanı TBMM Başkanvekili Kamer Genç, beş sene önce 2 Temmuz’da, Sıvas’ta meydana gelen olayları yaratan zihniyeti kınayan bir açıklamada bulundu.

Ankara Milletvekili Yılmaz Ateş’in, Tuz Gölündeki kirliliğe ilişkin gündemdışı konuşmasına Çevre Bakanı İmren Aykut,

Adana Milletvekili Mehmet Halit Dağlı’nın, Adana’da meydana gelen depreme ilişkin gündemdışı konuşmasına Bayındırlık ve İskân Bakanı Yaşar Topçu,

Karaman Milletvekili Abdullah Özbey’in, Karaman SSK Hastanesinin yapımına ilişkin gündemdışı konuşmasına da Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Nami Çağan,

Cevap verdiler.

Kars Milletvekili Yusuf Selahattin Beyribey’in, Anayasa Komisyonu üyeliğinden çekildiğine,

İçel Milletvekili Saffet Benli’nin, (6/1049) numaralı sözlü sorusunu geri aldığına,

İlişkin önergeleri Genel Kurulun bilgisine sunuldu.

Başbakan A. Mesut Yılmaz’ın, Romanya’ya yaptığı resmî ziyarete iştirak etmesi uygun görülmüş olan milletvekillerine ilişkin Başbakanlık tezkeresi ile,

29.6.1998 tarihli Gelen Kâğıtlarda yayımlanan ve Genel Kurulun aynı tarihli 111 inci Birleşiminde okunmuş bulunan, Turizm ve Kültür Eski Bakanı, Başbakan A. Mesut Yılmaz Hakkındaki (9/25) esas numaralı Meclis soruşturması önergesinin, gündemin “Özel Gündemde Yer Alacak İşler” kısmının 1 inci sırasında yer almasına, soruşturma açılıp açılmaması hususundaki görüşmelerin, Genel Kurulun 7.7.1998,

2.7.1998 tarihli Gelen Kâğıtlarda yayımlanan ve aynı tarihte dağıtılmış bulunan, bazı gazete kuruluşlarının amaçları dışında fon kaynaklı kredi kullandıkları hakkındaki (10/22) esas numaralı Meclis Araştırması Komisyonunun 650 sıra sayılı raporunun, gündemin “Özel Gündemde Yer Alacak İşler” kısmının 2 nci sırasında yer almasına ve görüşmelerinin, Genel Kurulun 7.7.1998,

29.6.1998 tarihli Gelen Kâğıtlarda yayımlanan ve Genel Kurulun aynı tarihli 111 inci Birleşiminde okunmuş bulunan, Turizm Bakanı İbrahim Gürdal hakkındaki (9/26) esas numaralı Meclis soruşturması önergesinin, gündemin “Özel Gündemde Yer Alacak İşler” kısmının 3 üncü sırasında yer almasına ve soruşturma açılıp açılmaması hususundaki görüşmelerin, 14.7.1998,

Salı günkü birleşimlerinde yapılmasına ilişkin Danışma Kurulu önerileri;

Kabul edildi.

Anayasa Komisyonunda boş bulunan ve ANAP Grubuna düşen bir üyeliğe, İstanbul Milletvekili Bülent Akarcalı, Grubunca aday gösterilerek seçildi.

Gündemin “Kanun Tasarı ve Teklifleriyle Komisyonlardan Gelen Diğer İşler” kısmının:

2 nci sırasında bulunan 232,

4 üncü sırasında bulunan 553,

5 inci sırasında bulunan 631,

Sıra sayılı kanun tasarıları ve tekliflerinin görüşmeleri, komisyon yetkilileri Genel Kurulda hazır bulunmadıklarından,

3 üncü sırasında bulunan ve Hükümetçe Komisyona geri alınan 338 sıra sayılı kanun teklifinin görüşmeleri de, Komisyon raporu gelmediğinden,

Ertelendi.

6 ncı sırasında bulunan, Vergi Usul Kanunu, Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun, Gelir Vergisi Kanunu, Kurumlar Vergisi Kanunu, Katma Değer Vergisi Kanunu, Gider Vergileri Kanunu, Emlak Vergisi Kanunu, Veraset ve İntikal Vergisi Kanunu, Motorlu Taşıtlar Vergisi Kanunu, Damga Vergisi Kanunu, Harçlar Kanunu, 3505 sayılı Kanun, Katma Değer Vergisi Mükelleflerinin Ödeme Kaydedici Cihazları Kullanmaları Mecburiyeti Hakkında Kanun, Belediye Gelirleri Kanunu ile 178 sayılı Maliye Bakanlığının Teşkilât ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararname ve 190 sayılı Genel Kadro ve Usulü Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Tasarısının (1/708, 2/72, 2/73, 2/75, 2/129, 2/154, 2/166, 2/182, 2/191, 2/194, 2/221, 2/270, 2/287, 2/293, 2/323, 2/369, 2/420, 2/459, 2/493, 2/884, 2/959, 2/960, 2/1015, 2/1019, 2/1070) (S. Sayısı : 626) görüşmelerine devam olunarak, 49 uncu maddesine kadar kabul edildi.

Hatay Milletvekili Nihat Matkap, Kırıkkale Milletvekili Mikail Korkmaz’ın konuşmasında CHP’ye sataşması nedeniyle bir konuşma yaptı.

Alınan karar gereğince, 3 Temmuz 1998 Cuma günü saat 14.00’te toplanmak üzere, birleşime 23.55’te son verildi.

Kamer Genç

Başkanvekili

Abdulhaluk Mutlu Levent Mıstıkoğlu Bitlis Hatay Kâtip Üye Kâtip Üye Ünal Yaşar Ahmet Derin Gaziantep Kütahya Kâtip Üye Kâtip Üye

Ali Günaydın

Konya Kâtip Üye

No : 170

II. – GELEN KAĞITLAR

3.7.1998 CUMA

Tezkereler

1. – Mardin Milletvekili Süleyman Çelebi’nin Yasama Dokunulmazlığının Kaldırılması Hakkında Başbakanlık Tezkeresi (3/1585) (Anayasa ve Adalet Komisyonları Üyelerinden Kurulu Karma Komisyona) (Başkanlığa geliş tarihi: 30.6.1998)

2. – Bolu Milletvekili Mustafa Karslıoğlu’nun Yasama Dokunulmazlığının Kaldırılması Hakkında Başbakanlık Tezkeresi (3/1587) (Anayasa ve Adalet Komisyonları Üyelerinden Kurulu Karma Komisyona) (Başkanlığa geliş tarihi: 3.7.1998)

3. – Kütahya Milletvekili Mustafa Kalemli’nin Yasama Dokunulmazlığının Kaldırılması Hakkında Başbakanlık Tezkeresi (3/1588) (Anayasa ve Adalet Komisyonları Üyelerinden Kurulu Karma Komisyona) (Başkanlığa geliş tarihi: 3.7.1998)

Süresi İçinde Cevaplandırılmayan Yazılı Soru Önergeleri

1. – Ağrı Milletvekili Celal Esin’in, Ağrı’ya bağlı bazı yerleşim birimlerinin içme suyu sorununa ilişkin Devlet Bakanından (Mustafa Yılmaz) yazılı soru önergesi (7/5118)

2. – Erzurum Milletvekili Aslan Polat’ın, Erzurumspor’a Acil Destek Fonundan yardım yapılıp yapılmayacağına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/5121)

3. – Erzincan Milletvekili Tevhit Karakaya’nın, Erzincanspor-Hopaspor maçında çıkan olaylara ilişkin Devlet Bakanından (Yücel Seçkiner) yazılı soru önergesi (7/5123)

4. – Konya Milletvekili Hasan Hüseyin Öz’ün, Mavi Tünel İnşaatı ihalesinin iptal edilip edilmediğine ilişkin Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanından yazılı soru önergesi (7/5124)

5. – Ordu Milletvekili Mustafa Hasan Öz’ün, kamu kurumlarının eczanelerin reçete bedellerini geç ödedikleri iddialarına ilişkin Maliye Bakanından yazılı soru önergesi (7/5127)

6. – Karaman Milletvekili Zeki Ünal’ın, 54 üncü ve 55 inci hükümetler döneminde yapılan personel atamalarına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/5141)

7. – Karaman Milletvekili Zeki Ünal’ın, Karamanoğlu Mehmet Bey Üniversitesiyle ilgili kanun teklifine ilişkin Millî Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/5143)

8. – Karaman Milletvekili Zeki Ünal’ın, Karaman-Merkez-Akçaşehir Beldesinin soğuk hava deposu ihtiyacına ilişkin Bayındırlık ve İskân Bakanından yazılı soru önergesi (7/5144)

9. – Karaman Milletvekili Zeki Ünal’ın, kalkınmada öncelikli illerin sebep olduğu toplam vergi kaybına ilişkin Maliye Bakanından yazılı soru önergesi (7/5148)

10. – Karaman Milletvekili Zeki Ünal’ın, KOMSAŞ A.Ş.’ye teşvik belgesi verilmemesinin nedenine ilişkin Devlet Bakanından (Güneş Taner) yazılı soru önergesi (7/5152)

11. – Karaman Milletvekili Zeki Ünal’ın, Karaman SSK Hastanesi inşaatına ilişkin Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanından yazılı soru önergesi (7/5157)

12. –Karaman Milletvekili Zeki Ünal’ın, 54 üncü ve 55 inci hükümetler döneminde yapılan personel atamalarına ilişkin Adalet Bakanından yazılı soru önergesi (7/5166)

13. – Karaman Milletvekili Zeki Ünal’ın, 54 üncü ve 55 inci hükümetler döneminde yapılan personel atamalarına ilişkin Bayındırlık ve İskan Bakanından yazılı soru önergesi (7/5168)

14. – Karaman Milletvekili Zeki Ünal’ın, 54 üncü ve 55 inci hükümetler döneminde yapılan personel atamalarına ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/5169)

15. – Karaman Milletvekili Zeki Ünal’ın, 54 üncü ve 55 inci hükümetler döneminde yapılan personel atamalarına ilişkin Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanından yazılı soru önergesi (7/5172)

16. – Erzincan Milletvekili Mustafa Kul’un, İzmir’de polis tarafından gözaltına alındıktan sonra kaybolduğu ileri sürülen kişilere ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/5188)

17. – Muş Milletvekili Sabahattin Yıldız’ın, eşinin yaptığı yurt gezilerine ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/5207)

18. – Balıkesir Milletvekili İsmail Özgün’ün, Balıkesir, Bandırma ve Burhaniye’deki SSK Hastanelerine ilişkin Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanından yazılı soru önergesi (7/5210)

19. – Erzincan Milletvekili Naci Terzi’nin, görevden alınan rektör ve dekanlara ilişkin Millî Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/5214)

20. – Ankara Milletvekili Mehmet Ekici’nin, görevden alınan okul müdürlerine ilişkin Millî Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/5224)

21. – Konya Milletvekili Mustafa Ünaldı’nın, Sabah Medya Grubu hakkındaki beyanlarına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/5227)

22. – Çorum Milletvekili Mehmet Aykaç’ın, yurt dışındaki vatandaşların sorunlarına ilişkin Dışişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/5271)

BİRİNCİ OTURUM

Açılma Saati : 14.00

3 Temmuz 1998 Cuma

BAŞKAN : Başkanvekili Kamer GENÇ

KÂTİP ÜYELER : Levent MISTIKOĞLU (Hatay), Abdulhaluk MUTLU (Bitlis)

BAŞKAN – Türkiye Büyük Millet Meclisinin 115 inci Birleşimini açıyorum.

III. – YOKLAMA

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, ad okunmak suretiyle yoklama yapılacaktır; sayın milletvekillerinin, Genel Kurul salonunda bulunduklarını yüksek sesle belirtmelerini rica ediyorum.

Aslında, biz, yoklama yapmak istemiyoruz; ama...

MEHMET ALİ BİLİCİ (Adana) – Yoklama yapmazsanız isabetli olur Sayın Başkan.

BAŞKAN – Efendim, bakın, şimdi, ben, Genel Kurulu açtığım zaman, şurada hiç olmazsa 50-60 civarında insan olsa...

TURİZM BAKANI İBRAHİM GÜRDAL (Antalya) – Var Sayın Başkanım.

BAŞKAN – Yok efendim... Rica ediyorum...

ÜLKÜ GÜNEY (Bayburt) – Geliyorlar Sayın Başkanım.

TURİZM BAKANI İBRAHİM GÜRDAL (Antalya) – Geldiler Başkanım.

BAŞKAN – Hayır...

Bazı gruplarda da istek var; onun için, mecburen yoklama yapacağız.

(Yoklama yapıldı)

BAŞKAN – Efendim, toplantı yetersayımız -maalesef- var; gelen fişlere göre öyle; kalem bana öyle söylüyor.

TURHAN GÜVEN (İçel) – Sayın Başkan, o zaman, gelen fişleri lütfen tespit edin.

BAŞKAN – Rica ederim...

Toplantı yetersayımız vardır; çalışmalarımıza başlıyoruz. (Gürültüler)

Efendim, rica ediyorum... Burada ben karışmıyorum, arkadaşlar ne diyorsa onu yapıyoruz.

Gündeme geçmeden önce, üç arkadaşımıza gündemdışı söz vereceğim.

IV. – BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI

A) GÜNDEMDIŞI KONUŞMALAR

1. – Kırşehir Milletvekili Cafer Güneş’in, cezaevi çalışanlarının sorunlarına ilişkin gündemdışı konuşması ve Adalet Bakanı Mahmut Oltan Sungurlu’nun cevabı.

BAŞKAN – İlk söz, cezaevi çalışanlarıyla ilgili konuda gündemdışı söz almak isteyen Kırşehir Milletvekili Sayın Cafer Güneş'e verilmiştir.

Buyurun Sayın Güneş.

Süreniz 5 dakikadır.

CAFER GÜNEŞ (Kırşehir) – Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; cezaevi ilgililerini ilgilendiren konularda gündemdışı söz almış bulunuyorum. Bu vesileyle, hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Değerli arkadaşlar, konuşmama başlamadan önce, bahse konu olan problemlerin, bugünün veya dünün değil, uzun yılların problemleri olduğunu hemen belirtmem gerekir. Ayrıca, ben, İnsan Hakları Komisyonu üyesiyim; cezaevinde çalışmış bir arkadaşınızım.

Sayın milletvekilleri, cezaevi ilgilileri deyince, cezaevinin 30 bin civarında personeli, 70 bin civarında hükümlü ve tutuklusu, bunların aileleri ve mağdur ailelerin sayısı da ilave edildiğinde, yüzbinlerle ifade edilen bir kitle karşımıza çıkmaktadır.

Cezaevi personeli, cezaevindeki hükümlü ve tutuklular, hükümlü ve tutukluların bakmakla yükümlü olduğu kişiler, hükümlü ve tutukluların hasımlarını direkt ilgililer olarak saymamız mümkün.

1 – Önce cezaevi personelinin problemlerine kısaca bir bakalım. Cezaevinde çalışan personel, asker ve polisin yakalayıp cezaevlerine teslim ettiği mahkûmlarla, zor şartlar altında çalışan insanlardır. Asker ve polis, canlarını dişlerine takıp bu zor görevi ifa ettikleri için mükâfatları düşünülmüş, dolayısıyla, 20 yıllık hizmetlerinden sonra emeklilikleri verilmektedir. Cezaevi çalışanları, yaptıkları görev itibariyle, asker ve polisten daha zor şartlarda çalışmaktadırlar. Dolayısıyla, bu insanlara da 20 yıl hizmetten sonra emeklilik hakkının mutlaka verilmesi gerektiğine inanıyorum.

2 – Bildiğiniz gibi, cezaevi personeli kendi imkânlarıyla almış oldukları silahları, görev yaptıkları sürece, taşıma ruhsatlıdır; emekli olunca bulundurmaya çevrilmektedir. Bu durumu da yanlış olarak görüyorum. Taşıma, cezaevi personeli için de süresiz olmalıdır.

3 – Cezaevinde, birinci müdür ve ikinci müdürler var. İkinci müdürlerin görevi, emniyet teşkilatında olduğu gibi birimlerle ifade edilmeli ve hangi ikinci müdür hangi görevden sorumluysa o işi yapmalı ve kargaşa varsa, giderilmelidir.

4 – Cezaevi personeli maaş yönünden güçlendirilmeli, lojman ihtiyaçları acilen giderilmelidir.

5 – Cezaevi birinci ve ikinci müdürleri arasındaki farklılıklar -ki bunlar özlük haklarındadır- giderilmeli ve denk olmalıdır.

Cezaevindeki hükümlü ve tutuklular için çok ciddî çalışmalar olduğunu biliyorum. Yetkilileri, bu hususta yapmış oldukları faydalı çalışmalardan dolayı da kutluyorum. Ancak, cezaevindeki mahkûmların bakmakla yükümlü olduğu kişilere aynı ilginin gösterildiği söylenemez. Bana kalırsa, suçsuz olan bu insanlarla -tahsilinde, iş bulmasında- öncelikle ilgilenilmesi gerekir. İlgisizlikten bu insanlar okuyamaz, iş bulamaz ve Allah korusun, kötü yola düşerse, bu sorumluluk hepimizi rahatsız eder, huzursuz eder; çünkü, suçu olmadan ceza verilmiş durumuna düşerler.

6 – Bir de, mahkûmların hasımları dediğimiz karşı taraf var. Onların genelde yaralandığı ve öldüğü düşünülürse, bu insanların bakmakla yükümlü olduğu; ancak, suçu yokken cezaya mahkûm olduğu gerçeği karşımıza çıkmaktadır.

Değerli arkadaşlar, bu konu çok geniş ve uzmanların üzerinde çalışması gereken bir konudur. Fakir mahkûm ailelerinin ve fakir olan karşı tarafın çocuklarının eğitim ihtiyaçlarının giderilmesi için, yüzde 80'i amacı dışında kullanılan Sosyal Yardımlaşma Fonundan bu insanlara pay ayrılması gerektiği kanaatindeyiz; değilse, sonucun daha pahalı olacağı hepimizin malumudur.

Değerli arkadaşlarım, Türkiye Cumhuriyeti Devleti sosyal bir devlettir. Sosyal devlet, vatandaşlarının her kesimini gücü oranında desteklemelidir.

Bu konular, kısa sürede, ancak bu kadar dile getirilmektedir. Sayın Bakanımızın, bu konularda, hem anlayışa hem de gerekli bilgi birikimine fazlasıyla sahip olduğuna inanıyorum.

Bu duygu ve düşüncelerle, Yüce Heyetinizi saygıyla selamlıyorum. (FP ve ANAP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Güneş.

Gündemdışı konuşmaya Adalet Bakanı cevap verecektir.

Arkadaşlar, yoklama konusunda bir tereddütümüz yok; çünkü, 129 defter, 66 fiş geldi; ama, uygun görürseniz...

AHMET ÇELİK (Adıyaman) – Yapmayın Sayın Başkan.

REFİK ARAS (İstanbul) – Niye bu kadar itiraz ediyorlar?

BAŞKAN – Hayır, bir dakika efendim...

Bundan sonra fişleri kontrol edeceğiz.

KAHRAMAN EMMİOĞLU (Gaziantep) – Rica ediyorum, her zaman okuyordunuz ama!..

BAŞKAN – Hayır, her zaman okumuyorum; ama, bundan sonra okuyacağım efendim. Bundan sonra, gelen fişleri okurum efendim.

Buyurun Sayın Bakan.

ADALET BAKANI MAHMUT OLTAN SUNGURLU (Gümüşhane) – Sayın Başkan, Yüce Meclisin değerli üyeleri; sayın milletvekilimiz Cafer Güneş'in, cezaevi çalışanlarıyla ilgili görüşleri sebebiyle Bakanlığımızın bu husustaki düşüncelerini ifade etmek için huzurunuzdayım; bize, bu fırsatı verdiği için, kendisine, huzurunuzda teşekkür ediyorum.

Muhterem milletvekilleri, cezaevlerinde, gerek cezaevi müdürleri gerek infaz koruma memurları ve diğer personelin, diğer çalışanlara nazaran farklı bir durumu olduğunu hepimiz kabul ederiz. Türkiye'de, cezaevlerinde son zamanlarda meydana gelen problemler, burada çalışanların nice zorluklarla çalıştığını kamuoyunun önüne sermiştir. Ülkemizde, birçok çalışanın mesleğinde yıpranma zammı dediğimiz erken emeklilik imkânı getiren bir imkânın, infaz koruma memurlarına da...

ABDULLAH AYKON DOĞAN (Isparta) – Olmaz böyle şey Sayın Başkan; Meclis Başkanına...

BAŞKAN – Efendim bir dakika...

Sayın Bakan, siz devam edin.

ADALET BAKANI MAHMUT OLTAN SUNGURLU (Devamla) – ...tanınması lazım geldiği hususunda yaygın bir görüş var; bu görüşe istinaden, biz, hazırladığımız bir kanun tasarısını Maliye Bakanlığına sunduk, Maliye Bakanlığı, bu hususta uygun bir görüş mütalaa etmediler. Bakanlar Kurulunda bu işi görüştüğümüzde, Sayın Maliye Bakanımız, bu yıpranma zammı denilen hadisenin Türkiye'de yanlış tatbik edildiğini, hatalı olduğunu; ancak, infaz koruma memurlarının durumlarını koruma memurlarının durumlarını, cezaevi müdürlerinin durumlarını kendilerinin de takdir ettiğini ifade ederek, maaşlarına farklı bir zam yapılması gerektiği hususunda görüş beyan ettiler ve Bakanlar Kurulunda şifahî olarak da bu hususta bir mutabakat oldu.

Biz, hazırladığımız kanun tasarısını, diğer birimlere, diğer bakanlıklara gönderdik, şimdi, onlardan görüş bekliyoruz. O görüş geldiğinde, infaz koruma memurlarının ve cezaevi müdürlerinin maaşlarına, beklenen oranda değilse de belirli bir oranda ilave bir zam yapma imkânı olacaktır. Tabiî, bu kanun tasarısı Parlamentonun huzuruna gelecek ve Yüce Meclis uygun görürse yasalaşacaktır.

Ben, tekrar, bana bu imkânı verdiği için değerli milletvekilimize teşekkür ediyor, Yüce Meclise saygılar sunuyorum. (ANAP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Bakan.

Malatya Cezaevinde, bizim Tunceli-Nazımiye Belediye Başkanını öldüren bir PKK'lı var; onu, Tunceli'ye bir türlü gönderip de...

ADALET BAKANI MAHMUT OLTAN SUNGURLU (Devamla) – Biliyorum.

BAŞKAN – Ama, böyle bir gerekçe olmaz. “Bunu cezaevi mahkûmları vermiyor; yoksa, isyan çıkar” diyorsunuz. Olmaz yani!... PKK tarafından bir Belediye Başkanı öldürülüyor; öldüren PKK'lı, isyan çıkar gerekçesiyle, cezaevinden dört senedir verilmiyor. Rica ediyorum, bunu da bir açıklarsanız memnun olurum efendim.

ADALET BAKANI MAHMUT OLTAN SUNGURLU (Devamla) – Sayın Başkan da gündemdışı konuştu, bilmiyorum, cevap hakkı var mı?

BAŞKAN – Var, var efendim.

ADALET BAKANI MAHMUT OLTAN SUNGURLU (Devamla) – Sayın Başkanın söylediği meseleyi biliyorum. Bir cezaevindeki hükümlüyü mahkeme istiyor. Mahkeme istediğinde, vermemek için o cezaevinde isyan çıkıyor. Doğrudur söylediği, devletin varlığıyla yakışır bir olay değildir. Bu durum uzun zamandır devam ediyor; ama, biliyorsunuz, Diyarbakır'da, böyle bir sebeple cezaevine girildi, 12 kişi öldü.

Şimdi, devlet, bunu, devamlı takip etmekte, biz de takip etmekteyiz. Olayı bu boyutlarıyla bildiğim de, işi takip ettiğimizin bir ifadesidir. Ümit ediyorum ki, yakın bir zamanda bu problemi çözeceğiz.

Bu münasebetle, Yüce Parlamentoya, tekrar saygılar sunuyorum.

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum.

Sayın Bakan, biraz usuldışı oldu; ama, benim üzerimde de çok büyük baskı var.

2. – Erzurum Milletvekili İsmail Köse’nin, Erzurum’a yağan ani yağmurların il merkezinde yapmış olduğu tahribat ile Adana ve çevresinde meydana gelen depreme ilişkin gündemdışı konuşması ve Bayındırlık ve İskân Bakanı Yaşar Topçu’nun cevabı

BAŞKAN – İkinci gündemdışı söz, Erzurum'da yağan ani yağmurların il merkezinde yapmış olduğu zarar ve tahribat ile Adana ve Ceyhan İlçemizde meydana gelen depremle ilgili olarak söz isteyen Erzurum Milletvekili Sayın İsmail Köse'ye verilmiştir.

Buyurun Sayın Köse.

İSMAİL KÖSE (Erzurum) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; gündemdışı konuşmama başlarken, Yüce Heyetinizi saygıyla selamlıyorum ve Değerli Başkanımıza da, bana bu fırsatı vermesinden dolayı teşekkür ediyorum.

Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; geçtiğimiz cumartesi günü, yüce milletimizi üzüntüye boğan, Adana-Ceyhan ve ona yakın, Adana civarındaki köylerimizde bir deprem felaketi yaşadık. Bu depremde, 1 kişi Hatay'dan olmak suretiyle, 145 insanımız vefat etmiştir. Vefat edenlere, Cenabı Allah'tan rahmet, yakınlarına başsağlığı diliyorum. 500'ün üzerinde yaralı vatandaşımız vardır ve bunların bir kısmı hafif, bir kısmı ağır yaralıdır ve şu anda, 150'ye yakın yaralı vatandaşımız hastanelerde tedavî edilmektedir; bunlara da, yine, Cenabı Allah'tan acil şifalar diliyorum.

Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; cumartesi günü saat 17.00 sularında, Genel Başkanımız Sayın Dr. Devlet Bahçeli Beyefendi ile birlikte Elazığ'da bulunduğumuz bir sırada, Elazığ'da yapmış olduğumuz programın uygulandığı bir saatte, Adana'da deprem olduğunu duyar duymaz, saat 19.00 sularında Adana'ya hareket ettik ve gece 03.00 sularında Ceyhan İlçemize geldiğimizde, -elektrik yok, sular tabiî, kesilmiş vaziyette- tahrip olmuş ve belki, 100'e yakın binamızın önünde, binaların çökmesi, yıkılması ya da çatlaması sonucunda, vatandaşlarımızın, ellerindeki imkânlarıyla dışarıya çıkarmış oldukları battaniye veya ona benzer korunma mefruşatlarıyla oralarda, kapıların önlerinde, cadde ve sokaklarda olduğunu gördük.

Tahrip olan ve yıkılan binaların önüne geldiğimizde, ilk gördüğümüz manzara şudur: Vatandaşlarımız, boyunları bükük, bu binaların altından annelerini, kardeşlerini, çocuklarını kurtarma operasyonunu bekliyor ve onun üzüntüsü içerisinde... Böyle bir tabloyla karşı karşıya kaldık.

Yine, bütün insanlarımızın, vatandaşlarımızın, elbirliğiyle, kurtarma faaliyeti için ellerinden gelen gayreti gösterdiklerini, Türk Silahlı Kuvvetlerimizin en yakın birliğinin oraya seferber edildiğini ve bir binbaşının nezaretinde bir birliğin kazma ve küreklerle, yıkılan binanın altında olduğu rivayet edilen -kalan- insanları kurtarma gayreti içerisinde olduğunu, burada sevinerek ve iftiharla söylemek istiyorum.

Bu vatandaşlarımızın ve bu askerî birliğimizin dışında, başka yerlerden koşup gelen, maharetli köpeğiyle beraber bir dağ ekibinin, binanın altında insan olup olmadığını ortaya çıkarmak için gayret sarf ettiğini gördük. Yine, Kızılayımızın ekiplerinin, aradan geçen bir saat sonra da, Ankara'dan, Sivil Savunma Genel Müdürlüğünün nezaretinde, kurtarma ekibinin intikal ettiğini gördük. Sonuç itibariyle, bu millî felaketi omuzlayan tüm vatandaşlarımıza, devletimizin kurum ve kuruluşlarına buradan teşekkür ediyorum.

Sabaha doğru, Adana'ya intikal ettiğimizde, orada da, vatandaşlarımızın sokak ve caddelerde olduğunu, can korkusundan dolayı geceyi sokakta geçirdiklerini gördük. En kötü haber olarak, Bu depremin daha da şiddetlenerek devam edeceğinin ifade edilmesinden dolayı, vatandaşlarımız daha fazla tedirgin olmuşlar; ama, daha sonra, vilayetimizin açıklamalarıyla rahatlatılmışlar ve bir iki depremi de -ki, birini de beraberce yaşadık- daha hafif geçirdiklerinden dolayı ikna olmuşlar; daha şiddetli bir depremin olmayacağı kanaatine vararak yavaş yavaş evlerine çekilmişlerdi.

Vilayete uğradığımızda, Sayın Valinin, gerçekten, sabaha kadar uyumadığını, kriz masasının kurulduğunu...

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Sayın Köse, süreniz bitti; lütfen, toparlar mısınız efendim.

İSMAİL KÖSE (Devamla) – Toparlıyorum Değerli Başkanım.

BAŞKAN – Buyurun.

İSMAİL KÖSE (Devamla) – ... orada bulunması gereken tüm araç ve gereci, devletin bütün maddî imkânlarını seferber ettiğini, bu felaketten en az zararla kurtulmamız için büyük bir gayret içerisinde olduğunu gördüm. Yine, o ilin milletvekili Sayın Uğur Aksöz ile Bayındırlık ve İskân Bakanı Sayın Yaşar Topçu'nun, Vali Beyin yanında olduğunu; Sayın Sağlık Bakanımızla bir diğer bakanımızın da Adana'da olduğunu öğrendik.

Tabiî, bunların hepsi sevindirici olaylardır. Saat 10.00 sularında Sayın Cumhurbaşkanımızın, arkasından da Sayın Başbakanın ile geleceğini öğrendik. Can kaybını geri getirmenin mümkün olmadığını; ancak, insanlarımızın o anda morale ihtiyacı olduğunu bildikleri için, bütün siyasî partilerimizin genel başkanları ve parti mensupları, bu yarayı sarmak için ellerinden gelen gayreti sarf etmişlerdir.

Dağ başlarındaki, köylerdeki insanlarımızın, elleri böğründe, kesilen sularının akmasını, kesilen elektriklerinin bir an önce bağlanmasını beklediklerini gördük. Özellikle, Kılıçlı, Geçitli, Abdioğlu, Yakapınar, Baklalı, Kızıltaş, Dağcı Köylerinde büyük hasar olduğunu ve 1 ilâ 8 arasında ölüm olayı olduğunu; bu arada, Suluca beldesinde de yine 4 vatandaşımızın vefat ettiğini ve ölenlerin, belediye başkanının yakınları olduğunu; cenazelerin henüz kaldırıldığını; tüm milletimiz gibi, oradaki vatandaşların tüm aile fertlerinin ve bütün köylülerin, bütün insanlarımızın, sanki kendi evlerinden kayıplar olmuş gibi, bu millî yarayı beraberce omuzladıklarını ve bu millî felaketi birlikte defetme konusunda bir mutabakat içerisinde olduklarını gördük ve mutlu olduk.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Süreniz bitti Sayın Köse.

İSMAİL KÖSE (Devamla) – Değerli Başkanım, hemen bitiriyorum.

BAŞKAN – Peki, son cümlenizi söyleyin.

İSMAİL KÖSE (Devamla) – Teşekkür ediyorum.

Hemen arkasından, Erzurum'da, şiddetli bir yağmur sonucunda sel felaketi olmuştur. Özellikle, Erzurum merkezinde tahribat yapmıştır; insan kaybı yoktur, sevindirici bir durumdur. Erzurum'daki bütün esnafımıza, özellikle taş mağazalarda meydana gelen bu zayiattan dolayı sıkıntıya giren esnafımıza, köylerimizde meydana gelen hasardan dolayı hemşerilerime -Erzurumlulara- geçmiş olsun diyorum ve Hükümete buradan sesleniyorum: Acil destek fonundan, köylerimizin yıkılmış olan köprülerinin bir an önce yapılması ve içme suyu isale hatlarının bir an önce yapılıp, suların akması konusunda, vilayetimizin istemiş olduğu 80 milyar liranın, bir an önce Erzurum Valiliğine gönderilmesi konusunda, Sayın Hükümetin yardımcı olmasını istirham ediyorum.

Saygılar sunuyor, teşekkür ediyorum Sayın Başkan.

BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Köse.

Sayın Bakan, Sayın Çakıroğlu da, Bayındırlık Bakanlığıyla ilgili bir konuşma yapacak; ikisini birden. cevaplandırırsınız.

BAYINDIRLIK VE İSKÂN BAKANI YAŞAR TOPÇU (Sinop) – Çok kısa bir cevap vereceğim.

BAŞKAN – Hayır, ikisine birden cevap verseniz...

BAYINDIRLIK VE İSKÂN BAKANI YAŞAR TOPÇU (Sinop) – Farklı farklı iki konu...

BAŞKAN – Peki efendim, buyurun.(ANAP sıralarından alkışlar)

Yalnız, bu konuda iki defa konuştunuz, biraz gürültü çıktı, kavga çıktı; biraz daha objektif ve sert bir üslup olmamak üzere rica ediyorum Sayın Bakan.

BAYINDIRLIK VE İSKÂN BAKANI YAŞAR TOPÇU (Sinop) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Bu konu, Adana deprem konusu, gündemdışı olarak, Genel Kurulumuzda iki defa konuşuldu. Bunlara, arkadaşlarımızı bilgilendirmek için cevap niteliğinde gerekli bilgileri aktardım. Son konuşmayı yapan Erzurum Milletvekili İsmail Köse arkadaşımıza teşekkür ediyorum. O bilgileri burada tekrarlayarak vaktinizi almak istemiyorum.

Erzurum ve civarında, ilçelerinde, köylerinde meydana gelen taşkından zarar gören vatandaşlarımızın bu zararları, Tarım Bakanlığıyla ilgilidir ve bununla ilgili kanun vardır. Bu kanuna göre, bu vatandaşlarımızın zararları, imkân nispetinde karşılanacaktır.

Saygıyla bilgilerinize sunuyorum.

Teşekkür ediyorum.

BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Bakan.

Gündemdışı konuşma cevaplandırılmıştır.

ASLAN POLAT (Erzurum) – Erzurum’da en çok zararı belediyenin yolları gördü. Belediyenin yollarından dolayı gördüğü bu zararı kim ödeyecek?

BAŞKAN – Efendim, muhatabı Hükümettir, Hükümetin herhangi bir bakanıdır...

ASLAN POLAT (Erzurum) – Cevap versinler efendim.

BAŞKAN – Neyse, artık, Sayın Bakan, kendi takdirleri içinde o kadar cevap verdi. Ben, kendisine, çok daha fazla cevap ver diyemem değil mi, siz de biliyorsunuz.

3. – Muğla Milletvekili Zeki Çakıroğlu’nun, Bayındırlık ve İskân Bakanlığının Muğla İli yatırımlarına ilişkin gündemdışı konuşması ve Bayındırlık ve İskân Bakanı Yaşar Topçu’nun cevabı.

BAŞKAN - Efendim, son gündemdışı konuşma, Bayındırlık ve İskân Bakanlığının Muğla İli yatırımlarıyla ilgili olarak, CHP Muğla Milletvekili Sayın Zeki Çakıroğlu'na verilmiştir.

Buyurun Sayın Çakıroğlu. (CHP sıralarından alkışlar)

Süreniz 5 dakika efendim.

ZEKİ ÇAKIROĞLU (Muğla) – Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; Muğla İlimiz, turizm potansiyeli, tarımda çeşitli ürünleri, yeraltı zenginlikleri ve yüzölçümünün yüzde 67'si ormanlarla kaplı olan; çevre kirliliğinin bütün olumsuzluklarını taşıyan 3 termik santralı bulunan ve bütün bu meşakkatleri çeken çalışkan insanların yaşadığı, turizm sezonunda da normal nüfusunun en az 4-5 katı insan nüfusunu barındırmak zorunda kalan, trafiği oldukça hareketli ve bu hareketlilik içinde de büyük sorunları her gün yaşayan bir ilimiz. Muğlamızın sorunları çok. Ben, bu kısa süre içinde, sadece, Karayolları yatırımlarıyla ilgili görüşlerimi açıklamak üzere söz almış bulunuyorum; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Muğla İlimizde turizme yönelik iki havaalanımız var. Milas-Bodrum Havaalanının dış hatları yeni devreye girdi ve yine, Milas-Bodrum karayolumuz da dört şeritli olarak yeni hizmete girdi. Bu nedenle, bu hizmetlerde emeği geçen tüm kişi ve kuruluşlara teşekkür ediyor ve şükranla anıyorum. Ne var ki, Muğlamızın doğu bölgesinde havaalanı olarak, Dalaman Havaalanı kullanılıyor ve Dalaman Havaalanına inen turistlerimiz, Fethiye'den Marmaris-Datça'ya kadar uzanan bir şeritte konaklamaktadırlar. Acil olarak, Göcek tünelinin yapılması lazım; ancak, 1998 programında olmasına ve 800 milyar lira ödenek ayrılmasına karşın, her nedense, yap-işlet-devret modeline aktarılması gibi bir yanlışlığın içine girilmiştir. Yine, Dalaman-Göcek-Marmaris bağlantısı üzerinde, Gökova kavşağına kadar 64 kilometre olan yolumuzun da, mutlak surette, duble hale getirilmesi gerekmektedir.

Yine, Cumhuriyet Halk Partisinin koalisyon hükümeti zamanında başlatınan, Söke-Milas yolunun tamamlanması, Milas-Yatağan yolunun mutlak tırmanma şeridine kavuşturulması, yine, koalisyon hükümeti zamanında, Bayındırlık ve İskân Bakanının Cumhuriyet Halk Partili olduğu bir dönemde başlatılan Marmaris-Datça yolunun tamamlanması, Ula kavşağımızı -Denizli'ye bağlayan bir kavşaktır- mutlaka karşılanması gerekmektedir.

Bunları neden istiyoruz: Ticaret alanı oldukça geniş, sebzesi meyvesi sürekli taşınan, madenleri -ki, tonlarca maden her gün hareket halinde-taşınan, bir o kadar da turistin taşındığı bir il Muğla. Her yaz da, ölümcül kazalarla karşılaşmaktayız. Bunların, ciddiyetle ele alınması gerekir. Muğla'nın, ülkemiz ekonomisine verdiği katkının karşılığının verilmesinin sırası, sanırım, geldi ve geçmekte. Muğla, hak ettiği hizmeti almak zorunda.

Sayın Bakanın ilgi ve yetkisini doğrudan doğruya ilgilendirmemekle beraber, Muğla'da, son süreçte, feldispat maden işletmeciliği ve mermer işletmeciliği son derece yoğun hale gelmiştir. Ne var ki, altyapı yatırımı olmaması nedeniyle, ileride, çok büyük çevre sorunları yaşanacaktır diye kaygımız vardır.

Bunların, Hükümetçe ciddîye alınması gerektiğini belirtiyor ve Yüce Meclise saygılar sunuyorum.

BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Çakıroğlu.

Sayın Bakan, cevap verecek misiniz efendim?

BAYINDIRLIK VE İSKÂN BAKANI YAŞAR TOPÇU (Sinop) – Kısaca...

BAŞKAN – Gündemdışı konuşmaya Sayın Bayındırlık ve İskân Bakanı cevap verecektir.

Buyurun efendim.

BAYINDIRLIK VE İSKÂN BAKANI YAŞAR TOPÇU (Sinop) – Sayın Başkan, Yüce Meclisin değerli üyeleri; Muğla Milletvekili değerli arkadaşımız Çakıroğlu'nın gündemdışı yaptığı konuşmaya, kısaca cevap arz etmek istiyorum.

Muğla İlimizde, özellikle ele aldığı Karayolları faaliyetlerimiz oldukça yoğundur. Karayolları, bu ilin turistik önemine, ticarî ve iktisadî potansiyeline uygun çok yoğun bir çalışma içerisindedir.

Kalkan - Fethiye İkinci Bölge hududu -Göcek Tüneli dahil- yapılmakta olan çalışma: Fethiye ayrımı - Üzümlü - Çameli hududu yolu çalışması, Güllük ayrımı-Bodrum, Milas - Labranda - Karpuzlu, Kale - Muğla, Yatağan - Muğla, Yatağan - Milas, Milas - Bodrum, Köyceğiz - Ortaca, Köyceğiz ayrımı - Marmaris - Milas geçişi, Marmaris - Datça, Bodrum turistik yolları, Çandır - Karaağaç, Muğla ayrımı Karabağlar Yaylası, Muğla şehir geçişi, Kavaklıdere - Göktepe... Görüldüğü gibi fevkalade yoğun bir çalışmamız var.

Bunlardan Milas - Bodrum arası, özellikle havaalanı trafiğini ilgilendirdiği için, çok süratli bir şekilde, gerçekten, gece gündüze katılarak tamamlandı, duble hale getirildi. Bu ay içerisinde BSK dediğimiz sıcak asfalt ihalesini yapıyoruz, burası birinci sınıf duble yol haline gelecek.

Marmaris - Datça yolunu, değerli arkadaşımız Çakıroğlu biliyordur, benim dönemimde üç kısım halinde ihale oldu, bunlara, tekrar yeterli ödenek takviyesi yapacağız. Diğer çalışmalarımız da devam ediyor.

Ayrıca, bu sene, Muğla İlinde, geçen senekinin iki katından fazla, (99 kilometre) asfalt kaplama yapacağız. Şehir geçişlerini ve il yollarını tekrar gözden geçireceğiz.

Ben, burada, Zeki Bey bu konuşmayı yaptığı için, Muğlalılara veya Muğla yöresinde turizmle uğraşan, orada dinlenen ya da dışarıdan gelen turistler için bir önemli hususu açıklamak istiyorum. Sanıyorum, Sayın Çakıroğlu'nda yanlış bir bilgi var; o yolda -yani Kalkan - Fethiye yoludur o, Göcek Tünelinin bulunduğu yol- o para, Göcek Tüneline ait değildir. Biz, Göcek Tüneli için yap–işlet–devret modelini uygulayacağız. Buna da talip var. Bu taliplerden birisini seçeceğiz.

Benim, burada esas belirtmek istediğim o da değil. Dalaman Havaalanının Marmaris istikametine doğru olan bölümü, özellikle turizm mevsiminde, on ay çok büyük sıkışıklık gösteriyor. Şimdi, Karayollarına gerekli talimatı verdik, Dalaman'dan itibaren, Marmaris yol ayrımına kadar olan bölümünü duble hale getirebilmek için koridor ve etüt çalışmalarını başlatıyorum. Onlar bittikten sonra, aynen Milas-Bodrum yolu gibi, burayı da, dağıtımın hızlanması, turistlerin rahat etmesi ve burada meydana gelen sıkışıklığın giderilmesi için, öncelikle programlayıp tamamlamaya çalışacağız.

Hepinize saygılarımı sunuyorum.

BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Bakan.

Gündemdışı konuşmalar bitmiştir.

Şimdi gündeme geçiyoruz.

Cumhurbaşkanlığı tezkereleri vardır; okutuyorum:

B) TEZKERELER VE ÖNERGELER

1. – Almanya’ya gidecek olan Dışişleri Bakanı İsmail Cem’e, dönüşüne kadar, Devlet Bakanı Şükrü Sina Gürel’in vekâlet etmesinin uygun görüldüğüne ilişkin Cumhurbaşkanlığı tezkeresi (3/1589)

2 Temmuz 1998

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşmelerde bulunmak üzere, 3 Temmuz 1998 tarihinde Almanya'ya gidecek olan Dışişleri Bakanı İsmail Cem'in dönüşüne kadar, Dışişleri Bakanlığına, Devlet Bakanı Prof. Dr. Şükrü Sina Gürel'in vekâlet etmesinin, Başbakanın teklifi üzerine, uygun görülmüş olduğunu bilgilerinize sunarım.

Süleyman Demirel

Cumhurbaşkanı

BAŞKAN – Bilgilerinize sunulmuştur.

Diğer tezkereyi okutuyorum:

2. – Azerbeycan’a gidecek olan Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Nami Çağan’a, dönüşüne kadar, Devlet Bakanı Hüsamettin Özkan’ın vekâlet etmesinin uygun görüldüğüne ilişkin Cumhurbaşkanlığı tezkeresi (3/1590)

30 Haziran 1998

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşmelerde bulunmak üzere, 3 Temmuz 1998 tarihinde Azerbaycan Cumhuriyetine gidecek olan Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Prof. Dr. Nami Çağan'ın dönüşüne kadar; Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığına, Devlet Bakanı Hüsamettin Özkan'ın vekâlet etmesinin, Başbakanın teklifi üzerine, uygun görülmüş olduğunu bilgilerinize sunarım.

Süleyman Demirel

Cumhurbaşkanı

BAŞKAN – Bilgilerinize sunulmuştur.

Sayın milletvekilleri, Ankara Milletvekili Sayın Ömer Faruk Ekinci, gönderdiği bir pusulayla "bugün yapılan yoklama neticesinde, Divana gelen kâğıt sayısının 60'ın üzerinde olduğu anlaşılmıştır. Divana güvenimiz sonsuzdur; ancak, gönderilen kâğıtların sahiplerinin burada olmadığı kanaatindeyim. Bu nedenle, Divana gelen isimlerin birer fotokopisinin tarafıma verilmesini istiyorum" demişlerdir.

Ancak, ben, arkadaşlarla konuştum, gelen bütün kâğıtlar karışmış; hangisini verelim... Ancak, bundan sonra, pusula gönderen arkadaşlarımızın isimlerini burada okuyacağız; çünkü, sonradan gelen arkadaşlarımızın da burada olduğunu, kendi seçim bölgesindeki insanlar duysun.

ASLAN POLAT (Erzurum) – Sayın Başkan, o isimleri okuduğunuz zaman, memleketlerinde olan milletvekillerinin burada olmadığı anlaşılacaktır.

BAŞKAN – Tamam efendim, bundan sonra okuyalım; ama, bugün artık geçti, bundan sonraki yoklamalarda o işlemi yerine getirelim.

Bize, bugüne kadar böyle ısrarlı bir talep gelmedi, gelseydi yerine getirirdik; çünkü, Divan olarak hiçbir zaman üzerimizde şüphe kalmasını istemiyoruz. Çok fazla bir şey de kaybetmedik arkadaşlar; zaten şimdi kanun tasarı ve tekliflerinin müzakeresine geçeceğiz. Bir yoklama istediğinizde, bu işi o şekilde hallederiz.

Sonra, Genel Kurulu açtık, muhalefete mensup arkadaşlarımız gündemdışı konuşmalarını yaptılar, yasama çalışmalarına yeni başlıyoruz; aynı şey yapılabilir. İktidar da, Meclisi çalıştırmak istiyorsa, buyursun getirsin milletvekillerini çalıştırsın.

Gündemin "Kanun Tasarı ve Teklifleriyle Komisyonlardan Gelen Diğer İşler" kısmına geçiyoruz.

Önce, yarım kalan işlerden başlıyoruz.

V. – KANUN TASARI VE TEKLİFLERİYLE KOMİSYONLARDAN

GELEN DİĞER İŞLER

1. – Kütahya Milletvekili Mustafa Kalemli, Anavatan Partisi Genel Başkanı Rize Milletvekili Mesut Yılmaz, Doğrul Yol Partisi Genel Başkanı İstanbul Milletvekili Tansu Çiller, Demokratik Sol Parti Genel Başkanı İstanbul Milletvekili Bülent Ecevit, Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı Antalya Milletvekili Deniz Baykal ile 292 milletvekilinin; Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının 83 üncü Maddesinin Değiştirilmesine Dair Kanun Teklifi ve Anayasa Komisyonu Raporu (2/676) (S. Sayısı : 232)

BAŞKAN – Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının 83 üncü Maddesinin Değiştirilmesine Dair Kanun Teklifi ve Anayasa Komisyonu raporunun ikinci müzakeresine başlayacağız.

Komisyon burada mı efendim? Yok.

Ertelenmiştir.

2. – Bayburt Milletvekili Ülkü Güney ve Ankara Milletvekili Yücel Seçkiner’in, 1076 sayılı Yedek Subaylar ve Yedek Askerî Memurlar Kanunu ile 1111 sayılı Askerlik Kanunlarında Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi ile İçtüzüğün 37 nci Maddesine Göre Doğrudan Gündeme Alınma önergesi (2/669) (S. Sayısı : 338)

BAŞKAN – 1076 sayılı Yedek Subaylar ve Yedek Askerî Memurlar Kanunu ile 1111 Sayılı Askerlik Kanunlarında Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifinin maddeleri, üzerindeki önergelerle birlikte, İçtüzüğün 88 inci maddesine göre Komisyona geri verilmişti.

Komisyon raporu henüz gelmediği için bunun müzakeresini de erteliyoruz.

3. – Kamu Görevlileri Sendikaları Kanunu Tasarısı ile Antalya Milletvekili Deniz Baykal ve 39 arkadaşının, İstanbul Milletvekili Gürcan Dağdaş ve 6 arkadaşının, Trabzon Milletvekili Yusuf Bahadır ve 9 arkadaşının, İstanbul Milletvekili Ercan Karakaş ve 7 arkadaşının aynı mahiyetteki kanun teklifleri ve İstanbul Milletvekili Ercan Karakaş ve 2 arkadaşının İşçi ve Memur Emeklileri ile Bunların Dul ve Yetimlerinin Sendikalaşmasına İlişkin Kanun Teklifi ve Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler ve Plan ve Bütçe komisyonları raporları (1/702, 2/224, 2/929, 2/1000, 2/1023, 2/1024) (S. Sayısı : 553)

BAŞKAN – Kamu Görevlileri Sendikaları Kanunu Tasarısının müzakeresine kaldığımız yerden devam edeceğiz.

Komisyon?.. Yok.

Ertelenmiştir.

4. – Radyo ve Televizyonların Kuruluş ve Yayınları Hakkında Kanunun Bazı Maddelerinin Değiştirilmesine Dair Kanun Tasarısı ve Anayasa Komisyonu raporu (1/689) (S. Sayısı : 631)

BAŞKAN – Radyo ve Televizyonların Kuruluş ve Yayınları Hakkında Kanunun Bazı Maddelerinin Değiştirilmesine Dair Kanun Tasarısının müzakeresine başlayacağız.

Komisyon?.. Yok.

Ertelenmiştir.

5. – Vergi Usul Kanunu, Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun, Gelir Vergisi Kanunu, Kurumlar Vergisi Kanunu, Katma Değer Vergisi Kanunu, Gider Vergileri Kanunu, Emlak Vergisi Kanunu, Veraset ve İntikal Vergisi Kanunu, Motorlu Taşıtlar Vergisi Kanunu, Damga Vergisi Kanunu, Harçlar Kanunu ve Belediye Gelirleri Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Tasarısı ile Konya Milletvekili Ahmet Alkan’ın, İstanbul Milletvekili Emin Kul’un, Kahramanmaraş Milletvekili Hasan Dikici ve 30 arkadaşının, Balıkesir Milletvekili İsmail Özgün’ün, İstanbul Milletvekili Mustafa Baş ve 30 arkadaşının, Trabzon Milletvekili Kemalettin Göktaş ve 33 arkadaşının, Konya Milletvekili Necmettin Erbakan ve 40 arkadaşının, Konya Milletvekili Necmettin Erbakan ve 30 arkadaşının, Kütahya Milletvekili Mehmet Korkmaz’ın, Balıkesir Milletvekili İsmail Özgün ve 40 arkadaşının, Konya Milletvekili Veysel Candan’ın, Balıkesir Milletvekili İ. Önder Kırlı’nın, Adana Milletvekili Arif Sezer’in, Ağrı Milletvekili M. Sıddık Altay’ın, Bayburt Milletvekili Suat Pamukçu’nun, İstanbul Milletvekili Cefi Kamhi’nin, Samsun Milletvekili Murat Karayalçın’ın, Bursa Milletvekili Turhan Tayan’ın, Erzurum Milletvekili İsmail Köse’nin, İstanbul Milletvekili Ercan Karakaş ve 6 arkadaşının, Erzincan Milletvekili Naci Terzi’nin, Demokrat Türkiye Partisi Grup Başkanı Van Milletvekili Mahmut Yılbaş, Grup Başkanvekilleri İstanbul Milletvekili Metin Işık, Mardin Milletvekili Muzaffer Arıkan ve 6 arkadaşının, benzer mahiyetteki kanun teklifleri ve Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (1/708, 2/72, 2/73, 2/75, 2/129, 2/154, 2/166, 2/182, 2/191, 2/194, 2/221, 2/270, 2/287, 2/293, 2/323, 2/369, 2/420, 2/459, 2/493, 2/884, 2/959, 2/960, 2/1015, 2/1019, 2/1070) (S. Sayısı : 626) (1)

BAŞKAN – Vergi Usul Kanunu, Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun, Gelir Vergisi Kanunu, Kurumlar Vergisi Kanunu, Katma Değer Vergisi Kanunu, Gider Vergileri Kanunu, Emlak Vergisi Kanunu, Veraset ve İntikal Vergisi Kanunu, Motorlu Taşıtlar Vergisi Kanunu, Damga Vergisi Kanunu, Harçlar Kanunu ve Belediye Gelirleri Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Tasarısı ile benzer mahiyetteki kanun tekliflerinin müzakerelerine kaldığımız yerden devam ediyoruz.

Komisyon ve Hükümet yerlerini aldılar.

Geçen birleşimde, tasarının 48 inci maddesi kabul edilmişti. Şimdi, 49 uncu maddeyi okutuyorum:

Madde 49- 193 sayılı Kanunun 101 inci maddesinin birinci fıkrası aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.

“Dar mükellefiyete tabi mükelleflerden yıllık beyanname vermeye mecbur olmayanlar:

1. Gayrimenkullerin elden çıkarılmasından doğan diğer kazanç ve iratlarını gayrimenkulün bulunduğu,

2. Menkul malların ve hakların elden çıkarılmasından doğan diğer kazanç ve iratlarını, mal ve hakların Türkiye’de elden çıkarıldığı,

3. Ticari veya zirai bir işletmenin faaliyetinin durdurulması veya terk edilmesi karşılığında elde ettikleri diğer kazanç ve iratlarını işletmenin bulunduğu,

4. Arızi olarak ticari işlemlerin yapılmasından veya bu nitelikteki işlemlere tavassuttan elde edilen diğer kazanç ve iratlarla, arızi olarak serbest meslek faaliyetleri dolayısıyla elde edilen kazançlar ve dar mükellefiyete tabi olanların 45 inci maddede yazılı işleri arızi olarak yapmalarından elde ettikleri diğer kazanç ve iratlar, faaliyetin yapıldığı veya yolcu veya yükün taşıta alındığı,

5. Gerçek usulde vergiye tabi mükelleflerin terk ettikleri işleriyle ilgili olarak sonradan elde ettikleri diğer kazanç ve iratlar (zarar yazılan değersiz alacaklarla, karşılık ayrılan şüpheli alacakların tahsili dahil) ticari, zirai veya mesleki bir faaliyete hiç girişilmemesi veya ihale, artırma ve eksiltmelere iştirak edilmemesi karşılığında elde ettikleri diğer kazanç ve iratları, vergisi tevkif suretiyle alınmamış menkul sermaye iratlarını ve diğer her türlü kazanç ve irada ilişkin ödemenin Türkiye’de yapıldığı,

6. Diğer hallerde Maliye Bakanlığınca belirlenen,

Yerin vergi dairesine münferit beyanname ile bildirmeye mecburdurlar.”

BAŞKAN – Madde üzerinde, Doğru Yol Partisi Grubu adına, Sayın Bayar Ökten; buyurun efendim. (DYP sıralarından alkışlar)

Süreniz 10 dakikadır.

DYP GRUBU ADINA BAYAR ÖKTEN (Şırnak) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Doğru Yol Partisi Grubu ve şahsım adına söz almış bulunuyorum. Hepinize saygılar sunuyorum.

Bu maddeyle, dar mükellefiyete tabi, yıllık beyanname vermeye mecbur olmayan mükelleflerden ve bu fıkra kapsamında belirlenen gelir unsurlarını elde edenlerin, bunları, münferit beyannameyle beyan edeceklerine ilişkin, Gelir Vergisi Kanununun 101 inci maddesinin birinci fıkrasında değişiklik yapılmaktadır.

Bu fıkrada yapılan değişiklikler, Gelir Vergisi Kanununun 80 ve 82 nci maddelerinde yapılan değişikliklere paralel olarak yapılması gereken değişiklikleri içermektedir. Fıkranın yeni yazım şeklinde, hangi hallerde münferit beyanname verileceği ayrıntılı, açık ve anlaşılır şekilde düzenlenmiş olup, yapılan değişiklik esas itibariyle olumludur.

Bu maddeyi olumlu görmek, tasarının tamamının olumlu olduğu anlamına gelmez. Tasarının pek çok maddesi üzerinde olumsuz görüşlerimizi, endişelerimizi arz ettik; ancak, Hükümet ve İktidar Grupları bildiğini okudu. Bunların sorumluluğu, İktidar Gruplarınındır. Bu tasarı, ülkenin sosyal ve ekonomik sorunlarına çare değildir; eski kalıp içerisinde yeni dengelerden ileri gitmemektedir. Devletin, finans açığı devam edecektir, sosyal güvenlik açığı devam edecektir. O halde, bu gayretler niyedir?

Bu tasarıyla, bölgesel dengesizlikler de giderilmemektedir. Bu vergi tasarısı, pek çok vatandaşa sıkıntı vermektedir, pek çok meçhullerle doludur; uygulamaya konulduğu zaman, vatandaş, pek çok sorunla karşı karşıya kalacaktır. Halen, vatandaş, bunalmıştır, işsizdir, açtır, susuzdur; bir de, şimdi, vergi tasarısıyla, ne geliyor, ne gidiyor, bunun derdine düşmüştür.

Ülkenin en büyük derdi, Hükümetin kuruluşudur. Bu Hükümet, halk için ne kadar sıkıntılı olmuşsa, getirdiğiniz vergiler de, kanunlar da, bu millete ıstırap çektirmiştir. Bunun için...

REFİK ARAS (İstanbul) – Daha yasa çıkmadı ki, ıstırap olsun!..

BAŞKAN – Müdahale etmeyin efendim.

BAYAR ÖKTEN (Devamla) – Efendim, biz, zaman zaman, vatandaşla, bu vergi konusunu konuşuyoruz; yani, taksiye biniyoruz konuşuyoruz, çarşıda konuşuyoruz, sohbet ediyoruz... Vatandaş bunları anlatıyor; yani, sizler kadar vatandaş da bu işleri biliyor, merak etmeyin; sandıkta, bunun hesabını soracak sizlerden. (DYP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Sayın Ökten, siz maddeye bağlı konuşun lütfen; beyanname verme yerlerini isabetli tayin etmişler mi, etmemişler mi; onu belirtin.

MAHMUT ERDİR (Eskişehir) – Hangi sandıktan bahsediyorsun?!.

BAYAR ÖKTEN (Devamla) – Hiç merak etmeyin; hep beraber o sandığa gideceğiz; göreceğiz, hayırlısıyla...

MAHMUT ERDİR (Eskişehir) – Göreceğiz...

BAYAR ÖKTEN (Devamla) – Buyurun efendim o zaman...

BAŞKAN – Arkadaşlar, müdahale etmeyin; siz, İktidar Partisi milletvekilisiniz, sabırlı olun.

BAYAR ÖKTEN (Devamla) – Getirdiğiniz vergi kanunları millete ıstırap çektirmiştir.

Hepinize saygılarımı sunuyorum, teşekkür ediyorum.

BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Ökten. Fazilet Partisi Grubu adına, Adana Milletvekili Sayın Yakup Budak; buyurun efendim. (FP sıralarından alkışlar)

Süreniz 10 dakika Sayın Budak.

FP GRUBU ADINA YAKUP BUDAK (Adana) – Sayın Başkan, değerli üyeler; sözlerime başlarken, hepinize sevgiler, saygılar sunuyorum, selamlarımı sunuyorum.

Görüşmekte olduğumuz tasarıyla, çeşitli vergi yasalarında değişiklikler öngören yeni düzenlemeler yapılmaktadır. Üzerinde konuştuğumuz 49 uncu maddeyle de, dar mükellefiyete tabi mükelleflerin, münferit beyannamelerini ne zaman, nereye, nasıl, ne şekilde vereceklerine dair yeni bir açıklık getirilmektedir. Aslında, yapılan bu düzenleme, eski maddenin aynen getirilmesi; fakat, ilave olarak da, Maliye Bakanlığına bu konuda daha fazla yetki verilmesidir.

Tasarıda şöyle denilmektedir: "Dar mükellefiyete tabi mükelleflerden yıllık beyanname vermeye mecbur olmayanlar:

1. Gayrimenkullerin elden çıkarılmasından doğan diğer kazanç ve iratlarını gayrimenkulün bulunduğu,

2. Menkul malların ve hakların elden çıkarılmasından doğan diğer kazanç ve iratlarını mal ve hakların Türkiye'de elden çıkarıldığı,

3. Ticarî veya ziraî bir işletmenin faaliyetinin durdurulması veya terk edilmesi karşılığında elde ettikleri diğer kazanç ve iratlarını işletmenin bulunduğu,

4. Arızî olarak ticarî işlemlerin yapılmasından veya bu nitelikteki işlemlere tavassuttan elde edilen diğer kazanç ve iratlarla, arızî olarak serbest meslek faaliyetleri dolayısıyla elde edilen kazançlar ve dar mükellefiyete tabi olanların 45 inci maddede yazılı işleri arızî olarak yapmalarından elde ettikleri diğer kazanç ve iratlar, faaliyetin yapıldığı veya yolcu veya yükün taşıta alındığı,

5. Gerçek usulde vergiye tabi mükelleflerin terk ettikleri işleriyle ilgili olarak sonradan elde ettikleri diğer kazanç ve iratlar (zarar yazılan değersiz alacaklarla, karşılık ayrılan şüpheli alacakların tahsili dahil) ticarî, ziraî veya meslekî bir faaliyete hiç girişilmemesi veya ihale, artırma ve eksiltmelere iştirak edilmemesi karşılığında elde ettikleri diğer kazançlar ve iratları, vergisi tevkif suretiyle alınmamış menkul sermaye iratlarını ve diğer her türlü kazanç ve irada ilişkin ödemenin Türkiye'de yapıldığı,

6. Diğer hallerde Maliye Bakanlığınca belirlenen,

yerin vergi dairesine münferit beyanname ile bildirmeye mecburdurlar" denilmektedir.

Bu maddeyle, dar mükellefiyete tabi mükelleflerden yıllık beyanname vermeyenlerin, münferit beyannamelerini, ne zaman, nasıl, nereye vereceklerine dair Maliye Bakanlığımıza daha çok yetki veren bir düzenleme yapılmaktadır. Bu maddeyle, 193 sayılı Yasanın 101 inci maddesinin birinci fıkrası değiştirilmektedir. Aslında, yapılan değişiklik şudur: İlgili yasadaki 1 inci maddenin her fıkrasının başında "mükerrer 80 inci maddenin 1 numaralı bendi" gibi atıflar vardı; ilgili 1 inci madde kalktığı için "mükerrer 80 inci maddenin ilgili bendi" ifadeleri teker teker kaldırılmak suretiyle, madde, yeniden, daha sade bir şekilde düzenlenmektedir. Bunun dışında, sadece, farklı olarak, 6 ncı bentteki "diğer hallerde Maliye Bakanlığınca belirlenen" ibaresi eklenmektedir.

Şimdi, yapılan bu düzenlemeyle, malumlarınız olduğu üzere, dar mükellefiyete tabi mükellefler, ikametgâhı ya da kayıtlı olduğu yer yurt dışında olan gerçek veya tüzelkişilerdir; bunlar, gelire tabi faaliyetlerinden dolayı yıllık beyanname de vermektedirler. Bahse konu olan dar mükellefiyete tabi mükelleflerden yıllık beyanname vermeye mecbur olmayanların faaliyetleriyle ilgili münferit beyannamelerini nereye verecekleri konusuna bu madde açıklık getirmektedir. Beyanname vermeyi gerektiren faaliyetin olduğu yerin vergi dairesine münferit beyannamenin verilmesi mecburiyeti ayrıca getirilmektedir.

Bu tip düzenlemeler yapılırken, elbette ki, sadece dar mükellefiyete tabi olan mükelleflere değil, aynı zamanda, Türkiye'deki bütün mükelleflere bu tip düzenlemeler yapılırken, kırtasiyeciliği ve bürokrasiyi ortadan kaldıracak düzenlemelerin yapılması gerekmektedir. Maalesef, getirilen bu tasarıyla da, münferit beyannamelerde olsun, diğer beyannamelerde olsun, bildirimlerde olsun büyük bir bürokrasi ve kırtasiyecilik vardır. Özellikle vatandaşlarımızın aklına, "maliye" denildiği zaman bürokrasi gelmektedir, usandırıcı işlemler gelmektedir. Bu işlemler, hem zaman kaybına hem imkân kaybına hem de Maliyenin işlerinin güçleşmesine neden olmaktadır. Maliyeyle mükellef arasındaki münasebetlerde bürokrasinin azaltılması Maliyeyi de vatandaşımızı da rahatlatacaktır. Maalesef, bu tasarıyla, bürokrasi ve kırtasiyecilik artırılmaktadır. Mevzuatı sadeleştiriyoruz, basitleştiriyoruz diye mükellefe yeni yükler getirilmektedir. Bu tip düzenlemelerde basitleştirme esas olmalıdır.

Bürokrasiyi artıran temel sebeplerden biri de, nasıl yapalım da, nasıl yeni bir düzenleme, nasıl yeni bir uygulama yapalım da yakalalayabildiğimiz mükelleflerden vergi alalım endişesi ve mantığıdır ve bu, maalesef, bürokrasiyi artırmaktadır. Bir taraftan, vergiyi tabana yayalım, vergi tabanını genişletelim derken, diğer taraftan bürokrasi artırılmaktadır; âdeta, vergi tabanı genişletilirken, verginin tavanı da unutulmaktır.

Diğer tasarılarda olduğu gibi, bu tasarıyla getirilen birtakım muafiyetlerle de belirli gruplar kollanmakta, âdeta hiç vergi vermez hale getirilmektedir; fakat, bunun yanında ise, verginin esas yükünü çeken tabandaki mükellefler ezilmektedir. Bu yasa tasarısıyla da 4 katrilyonluk yük getirilmektedir ve bazı gruplara birtakım özel muamelelerle, bu 4 katrilyonluk yük, küçük esnafa ve mükellefe yüklenmektedir. Bunun için, bu tip düzenlemelerde vergileri azaltıcı, basitleştirici, Maliyeyle mükellef arasındaki bağı güçlendirici ve vatandaştan vergiyi alırken, ikna edici yöntemleri ve usulleri bulmak zorundayız diyor; hepinize saygılar sunuyorum. (FP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Budak.

Gruplar adına konuşmalar tamamlanmıştır.

Şahısları adına, Sayın Bedri İncetahtacı; buyurun. (FP sıralarından alkışlar)

Konuşma süreniz 5 dakikadır.

MEHMET BEDRİ İNCETAHTACI (Gaziantep) – Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum. İçtüzüğün verdiği hakkımı kullanarak, şahsım adına konuşmak üzere huzurlarınızdayım.

Neden böyle bir girişte bulundum; çünkü, hepinizin bildiği bir prensip vardır: Usul, esastan önce gelir. Eğer, usule ait prensipler, bir hukukî müessesede tam manasıyla deruhte edilmemişse, onun üzerine bina edilecek herhangi bir yapının sağlamlığından söz edilemez. Bugün, bu yaptığımız görüşmeler, yeterli sayı bulunmadan açılmış bir oturumda yapılmaktadır. Şu anda Sayın Başkanımın dikkatini çekmek istiyorum. Kendisi, dün, burada yapmış olduğu bir konuşmada "ben, adaletin, en tarafsız bir şekilde uygulanmasıyla tahakkuk edeceğini söylüyorum" dedi. Hayır, adalet, tarafsızlıkla tahakkuk etmez; Adalet, haktan yana olmakla tahakkuk eder. (FP sıralarından "Bravo" sesleri, alkışlar)

Şimdi, bir vergi tasarısı görüşüyoruz, Hükümetin bu tasarısı elbette çok büyük ehemmiyet arz ediyor ve bu kanunlaşıp çıktığı zaman, milyonlarca insan, bu yasadan faydalanacak ve ona muhatap olacak. Nerede görüşülecek bu yasa; burada görüşülecek. Neden; çünkü, usul bunu gerektirdiği için. Hangi şartlarda görüşülecek; yeterli sayıda milletvekilinin huzurunda görüşülecek. Eğer, yeterli sayıda milletvekilinin olmadığı bir ortamda bu yasa görüşülsün; ama ne pahasına olursa olsun görüşülür derseniz, her şeyden evvel, bu yasaya en büyük kötülüğü siz yapmış olursunuz. (FP sıralarından alkışlar) Çünkü, biz, burada, eskilerin deyimiyle sümmettedarik bir yasa çıksın diye uğraşmıyoruz; ciddî bir iş yapıyoruz. İktidarın değerli milletvekilleri, bu Meclise taahhütte bulundular ve "biz geleceğiz, Meclisi açacağız, çalıştıracağız, haftanın beş günü gece 12'ye kadar çalışacağız" dediler. Biz oy vermedik; ama, sizler oy verdiniz...

AHMET KABİL (Rize) – Çalışıyor, görüyorsunuz.

BAŞKAN – Müdahale etmeyin efendim.

MEHMET BEDRİ İNCETAHTACI (Devamla) – Hayır efendim. Burada şu anda 100 kişi var.

AHMET KABİL (Rize) – Burada çoğunluk vardır.

BAŞKAN – Sayın Kabil, rica ediyorum.

ÜLKÜ GÜNEY (Bayburt) – Yahu, o senin görevin değil.

MEHMET BEDRİ İNCETAHTACI (Devamla) – Benim görevim.

Sayın milletvekili, bakınız, ben şunu söylüyorum... Ben size bir şey anlatmak istiyorum... Eğer, biz, bugün...

ÜLKÜ GÜNEY (Bayburt) – Burada yorum yapmak senin hakkın değil.

MEHMET BEDRİ İNCETAHTACI (Devamla) – Ben milletvekiliyim Sayın Güney.

ÜLKÜ GÜNEY (Bayburt) – Ama, yorum yapamazsın.

MEHMET BEDRİ İNCETAHTACI (Devamla) – Hayır.

BAŞKAN – Sayın Güney, rica ediyorum, karışmayın. Arkadaşımız usulle ilgili bir şey konuşuyor.

ÜLKÜ GÜNEY (Bayburt) – O konuda yorum yapamazsınız.

ALİ OĞUZ (İstanbul) – Siz çalıştıracaksınız, biz de geleceğiz.

MEHMET BEDRİ İNCETAHTACI (Devamla) – Çok açık bir şey söylüyorum. Eğer, bugün, bu şekilde açılmış olan bu Genel Kuruldan yasa çıksa, bazı maddeler çıksa ve biz, bu maddelerin usulsüz bir şekilde çıkarıldığına dair Anayasa Mahkemesine başvursak, Anayasa Mahkemesi bugün çıkan maddeleri iptal eder; çünkü, usul yoktur. Dolayısıyla, ben, her şeyden evvel, Sayın Başkanımız, nasıl bizi İçtüzüğe riayet etmeye davet ediyorsa her vesileyle, kendisinden de bu hassasiyeti bekliyorum. Ben, burada, 5 dakikanın üzerinde 1 saniye konuşamam ve Sayın Başkan mikrofonu kapattığı zaman, kendisine saygılar sunarak kürsüden ayrılıyorum. Bir Grup temsilcimiz 10 dakikanın üzerinde 1 saniye konuşmamaktadır.

Sayın milletvekilleri, hatırlayınız, biz, burada, sekiz yıllık eğitim meselesini görüştük; Değerli Başkanvekili Uluç Gürkan Bey yönetiyordu. Biz, şiddetle muhaliftik bu yasaya, sizler de taraftardınız. Çok şiddetli şekilde burada birbirimize muhalefet ettik; ama, usul meselesinde hiçbir problem çıkmadı; çünkü, usul kaideleri harfiyen yerine getirildi. Biz temenni ederiz ki, bugün de... Sayın Başkanımızın hukuka olan yatkınlığını ve bağlılığını iyi biliyoruz; ama, ne olursa olsun bugün Meclis çalışsın demek, bizim bu konudaki kendisine olan güvenimizde birtakım zedelenmeler meydana getirecektir. Buna, en azından, kendisinin hakkı yoktur ve Meclisin diğer partilerinin ve bizlerin hakkı yoktur.

Ben temenni ederim ki, bu yasamız, milletimizin lehine çıkacak bir şekilde kanunlaşsın; milletimiz bundan fayda umsun; Türkiye'deki bu yaşadığımız ekonomik buhranın sona ermesine katkıda bulunsun. Peki, bu, nerede, nasıl olacak; burada olacak. Hangi şekilde olacak; başta söylediğim gibi, usul esastan önce gelir prensibine hep beraber dikkat ederek yapacağımız çalışmalarla olur.

Ben, bu konuya, bundan sonra dikkat edilmesi gerektiğini bir kez daha hatırlatıyor, Sayın Başkanın müsamahalarına sığınıyor ve hepinize saygılar sunuyorum. (FP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın İncetahtacı.

Sayın arkadaşlarım, bakın, bugüne kadar yapılan uygulamalarda, arkadaşlarımız, yoklama yapıldığı zaman, orada, deftere var olanları işaret ediyorlar, gelenler de pusula gönderiyorlar ve bugüne kadar da bu pusulalar burada okunmadı; yani, milletvekilleri burada mıdır...

KAHRAMAN EMMİOĞLU (Gaziantep) – Sayın Başkan...

BAŞKAN – Bir dakika efendim... Bir dakika rica ediyorum... Arkadaşımız, tabiî, bizi, kendine göre haklı nedenlerle tenkit etti; ama, bugüne kadar böyle bir şey zorlansaydı Genel Kurulda, bu kürsüye gelen pusulaları okuyalım denilseydi; biz, bunu, memnuniyetle yapardık; ama, bugün 129 kişi defterde işaretli, 66 kişi de pusula göndermiş, 195...

KAHRAMAN EMMİOĞLU (Gaziantep) – Sayın Başkan...

BAŞKAN – Bir dakika, arkadaşım...

Sizler de iktidarda olduğunuz zaman, sizinle beraber çalıştığımız zaman da bu pusulaları okuyun diye bizi zorlamadınız.

KAHRAMAN EMMİOĞLU (Gaziantep) – Zorladık efendim, zorladık...

BAŞKAN – Hayır, zorlamadınız...

MEHMET BEDRİ İNCETAHTACI (Gaziantep) – Hayır, zorladık Sayın Başkan.

BAŞKAN – Hayır, zorlamadınız efendim... Yani, ben bu kürsüdeyim arkadaşlar... Rica ediyorum... Bundan sonra bir usul belirleyelim.

Sevgili milletvekili arkadaşlarım, biz de Divan olarak, zaman zaman, bazı arkadaşlarımızın hatalarına da alet olmak istemiyoruz. Bu Meclisin de, milletvekilinin de itibarını korumak zorundayız.

Bakın, bunları, isterseniz, sonra ikili konuşmalarımızda konuşalım.

Mesela, geçen gün bir yoklama yaptık; Doğru Yol Partisinden burada mevcut olmayan bir arkadaş yerine biri buraya pusula göndermiş. Burada Doğru Yol Partisinden kimse yoktu. Doğru Yol Partili başka bir milletvekilinin de bu pusulayı göndermesi mümkün değil.

İSMET ATTİLA (Afyon) – Buradaydık... Buradaydık...

BAŞKAN – Efendim, hayır, yani... Böyle yoklama istenilmişti; yoklama sırasında, Doğru Yol Partili bir milletvekili arkadaşımızın adına pusula gönderilmişti. Bunları, biz, kamuoyuna açıklamak istediğimiz zaman, Parlamentonun itibarı, milletvekilinin itibarı, bunlar da önemli... Tamam, bugün, bu şekilde, 195 kişiyle açtık; ama, tabiî, şimdi, daha kalabalık.

Bundan sonra yoklama yapılmasını isteyin ve bundan sonra, burada, pusula gönderen arkadaşların pusulasını tek tek okuyacağım. Böyle bir...

SAFFET ARIKAN BEDÜK (Ankara) – Sayın Başkan, Doğru Yol Partili kimse yoktu; dolayısıyla, Doğru Yol Partili bir milletvekili adına bir pusula gönderildiğini söylediniz; değil mi efendim?

BAŞKAN – Tabiî, tabiî... O zaman yine yoklama istenilmişti; Doğru Yol Partisi de muhalefet partisi olduğuna göre, elbette ki, herhangi bir milletvekili arkadaşımızın burada olmaması normal; bu, muhalefet görevinin kuralı; ama, pusulaları kontrol ederken, baktım, Doğru Yol Partili arkadaşlarımızdan biri adına başka bir üye arkadaş pusula göndermiş. Bu, belli ki, başka kişi tarafından gönderilmiş ve onu küçük düşürmek için böyle yapılmış.

SAFFET ARIKAN BEDÜK (Ankara) – Başka bir partiden olabilir...

BAŞKAN – Şimdi, biz, bunu, burada, söylediğimiz zaman, işte, birtakım sonuçlar ortaya çıkıyor. Onun için, rica ediyorum sizden... Söz veriyorum size, bundan sonra, yoklama istenildiği zaman, gelen pusulaları da tek tek okuyacağım arkadaşlar.

Tamam mı... (FP sıralarından alkışlar) teşekkür ederim, sağ olun.

HİKMET AYDIN (Çanakkale) – Sayın Başkan, lütfen... Kendi işimize bakalım.

AGÂH OKTAY GÜNER (Ankara) – Zaman kaybetmek için ne gerekiyorsa yapalım!..

BAŞKAN – Efendim, tabiî... Bizim görevimiz dürüst çalışmaktır. Arkadaşlarımıza, bunu, her vesileyle belirtiyoruz.

Sayın İncetahtacı arkadaşım, Divan olarak, bazı şeylerde bazen -kendimizi de riske ederek- bu Meclisin ve milletvekillerinin itibarını da korumak gerektiğine inanıyorum.

A. ZİYA AKTAŞ (İstanbul) – Sayın Başkan, aynı uygulamayı Sayın Hatiboğlu da yapacak mı acaba; bu dileğimizi de iletir misiniz.

BAŞKAN – Peki efendim, artık, bu uygulamayı hepsi yapsın.

Son kişisel konuşmayı yapmak üzere, Ali Rahmi Beyreli; buyurun efendim. (DSP sıralarından alkışlar)

Konuşma süreniz 5 dakika efendim.

ALİ RAHMİ BEYRELİ (Bursa) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygılarımla selamlarım.

Dün gece geç saatlerde, tasarının bitirdiğimiz 48 inci maddesinden sonra, bugün yeni bir günde, hayırlı bir günde tasarının 49 uncu maddesini görüşmeye başladık ve benden önce konuşan değerli konuşmacı arkadaşımın ifade ettiği gibi, dışarıda milyonlarca vatandaşımızın hasretle çıkmasını beklediği bir yasa tasarısını görüşüyoruz.

Ben, bu çalışmalarımızın, bir işbirliği içinde devam etmesini ve burada, milletin hayrına, bu hayırlı günde daha fazla çalışarak, daha hayırlı maddeleri kabul ederek çıkarmayı diliyorum. İzninizle, bu tasarının görüştüğümüz maddesiyle ilgili bir iki noktasına değinmek istiyorum.

Tasarının bu maddesiyle, dar mükellefiyete tabi mükelleflerden yıllık beyanname vermeye mecbur olmayanlar için münferit beyanname ile bildirimde bulunma zorunluluğunun olduğu durumlar açıklanmaktadır.

Burada yapılan düzenleme, Gelir Vergisi Kanununun 80, 81 ve 82 nci maddesinde yapılan değişiklikler doğrultusunda yapılmıştır. Dolayısıyla, bu tür mükelleflerimizin elde ettikleri kazançlarını, nereye, nasıl beyan edecekleri konusunda kolaylık sağlayan bir düzenleme yapılmasına gereksinim doğmuştur. Bu düzenlemenin, ulusumuza hayırlı olmasını diliyor; hepinizi, saygılarımla selamlıyorum. (DSP ve ANAP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Beyreli.

Efendim, maddeyle ilgili 9 önerge var; madde tek fıkradan ibaret olduğu için 4 önergeyi işleme koyuyorum.

Önergeleri geliş sırasına göre okutuyorum.

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan kanun tasarısının 49 uncu maddesinin 1 numaralı bendinde yer alan "beyanname vermeye mecbur olmayanlar" ifadesinin "beyanname vermeye zorunlu olmayanlar" şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

Selahattin Beyribey Avni Kabaoğlu Güven Karahan

Kars Rize Balıkesir

Bülent Akarcalı Ahmet Kabil

İstanbul Rize

BAŞKAN – Diğer önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan kanun tasarısının 49 uncu maddesinin 1 numaralı bendinde yer alan "tabi mükelleflerden yıllık beyanname" ifadesinin "tabi mükelleflerden beyanname" şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

Selahattin Beyribey Avni Kabaoğlu Güven Karahan

Kars Rize Balıkesir

Bülent Akarcalı Ahmet Kabil

İstanbul Rize

BAŞKAN – Diğer önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan kanun tasarısının 49 uncu maddesinin 1 numaralı bendinde yer alan "dar mükellefiyete tabi" ifadesinin "tam mükellef olmayan dar mükellefiyete tabi" şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

Selahattin Beyribey Avni Kabaoğlu Güven Karahan

Kars Rize Balıkesir

Bülent Akarcalı Ahmet Kabil

İstanbul Rize

BAŞKAN – Diğer önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan kanun tasarısının 49 uncu maddesinin 1 numaralı bendinde yer alan "yıllık beyanname vermeye" ifadesinin "yıllık gelir vergisi beyannamesiyle bildirmeye" şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

Selahattin Beyribey Avni Kabaoğlu Güven Karahan

Kars Rize Balıkesir

Bülent Akarcalı Ahmet Kabil

İstanbul Rize

BAŞKAN – Önergeleri, aykırılık derecesine göre işleme koyuyoruz efendim.

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan kanun tasarısının 49 uncu maddesinin 1 numaralı bendinde yer alan "beyanname vermeye mecbur olmayanlar" ifadesinin "beyanname vermeye zorunlu olmayanlar" şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

Selahattin Beyribey

(Kars) ve arkadaşları

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu efendim?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANVEKİLİ METİN ŞAHİN (Antalya) – Katılmıyoruz efendim.

BAŞKAN – Hükümet?..

MALİYE BAKANI ZEKERİYA TEMİZEL (İstanbul) – Katılmıyoruz Sayın Başkanım.

BAŞKAN – Hükümet ve Komisyon önergeye katılmadı.

MUSTAFA GÜVEN KARAHAN (Balıkesir) – Sayın Başkan, önergelerdeki imzalarımızı geri çekiyoruz.

BAŞKAN – Diğer önergelerdeki imzalarınızı da çekiyor musunuz?

MUSTAFA GÜVEN KARAHAN (Balıkesir) – Evet, efendim.

ASLAN POLAT (Erzurum) – Sayın Başkan, izah etsinler_ Çok sayıda önergeleri var, izah etseler de bunların ne olduğunu öğrensek.

BAŞKAN – Efendim, takdir onların.

ASLAN POLAT (Erzurum) – Ama, bir tanesini bile izah etmediler; 300'e yakın önergeyi geri çektiler... İzah etseler de bilgimiz artsa!..

BAŞKAN – Neyse efendim, arkadaşlar öyle takdir ediyorlar. İktidar işte böyle yaptırıyor insanlara; yani, muhalefet böyle, iktidar böyle yaptırıyor.

III. – YOKLAMA

BAŞKAN – Peki, efendim, şimdi, madde üzerinde önerge kalmamıştır; maddeyi oylarınıza sunacağım; fakat, arkadaşlarımızın bir yoklama isteği var.

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANVEKILI METİN ŞAHİN (Antalya) – Genel Kurul daha yeni açıldı Sayın Başkan, ilk maddede yoklama olur mu yani?!

BAŞKAN – Efendim, arkadaşların yoklama istekleri var.

SUHA TANIK (İzmir) – Yoklama daha yeni yapıldı Sayın Başkan; yoklama yapılalı 15 dakika oldu!

BAŞKAN – Değerli milletvekilleri, bakın, haftada beş gün çalışma kararını alan, İktidar partileridir. İktidar partileri, milletvekillerini getirsin, burada yirmibeş saat çalışalım.

Evet, hiç açıklama yapmadan, arkadaşlarımızın yoklama isteklerini işleme koyuyorum.

Evvela, yoklama talebinde bulunan sayın milletvekillerinin isimlerini tespit edeceğim.

ÜLKÜ GÜNEY (Bayburt) – Sayın Başkan...

BAŞKAN – Efendim...

ÜLKÜ GÜNEY (Bayburt) – Sayın Başkan, takriben yarım saat evvel bir yoklama yaptınız. Salonu görüyorsunuz; yani, sizin, bu durumda, takdir hakkınızı... Böyle, iş olsun diye verilen yoklama önergelerine burada sizin iltifat etmemeniz lazım; lütfen, olmaz bu yani!

BAŞKAN – Bakın, Sayın Güney, konuşmanıza hiç gerek yok. Ben, bu Meclisin çalışmasına taraftar olan bir kişiyim...

ÜLKÜ GÜNEY (Bayburt) – Onu ben de biliyorum.

BAŞKAN – Ama, Divan olarak, şu anda, Genel Kurul salonunda çoğunluk olmadığı konusunda arkadaşlarımızda şüphe var. O bakımdan, yoklama isteğini işleme koyacağım.

ÜLKÜ GÜNEY (Bayburt) – Takdirinizi biliyorum.

BAŞKAN – Hep beni ateşin üzerine atmayın Sayın Ülkü Güney.

ÜLKÜ GÜNEY (Bayburt) – Atmam... Atmam...

BAŞKAN – Onun için, rica ediyorum canım...

Yoklama talebini okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Salonda yeterli çoğunluk olmadığından, ilk oylamada yoklama yapılmasını saygılarımızla arz ederiz.

Bedri İncetahtacı?.. Burada.

Yakup Budak?.. Burada.

Kahraman Emmioğlu?.. Burada.

Şinasi Yavuz?.. Burada.

Ahmet Çelik?.. Burada.

İsmail Coşar?.. Burada.

Abdullah Örnek?.. Burada.

Abdullah Arslan?.. Burada.

Latif Öztek?.. Burada.

Aslan Polat?.. Burada.

Sıtkı Cengil?.. Burada.

Saffet Benli?.. Burada.

Ahmet Karavar?.. Burada.

İsmail Özgün?.. Burada.

Cevat Ayhan?.. Burada.

Hasan Hüseyin Öz?.. Burada.

Suat Pamukçu?.. Burada.

Murtaza Özkanlı?.. Burada.

Ömer Faruk Ekinci?.. Burada.

Altan Karapaşaoğlu?.. Burada.

Abdüllatif Şener?.. Burada.

Yoklama isteği için önerge imzalayıp veren 20 sayın milletvekili Genel Kurul salonundalar.

Yoklama yapılacaktır.

Yoklama sırasında burada olan sayın milletvekillerinin, Genel Kurul salonunda olduklarını yüksek sesle belirtmelerini rica ediyorum, bir; ikincisi, pusulaları okuyacağım. Yani, yoklamadan sonra gelen arkadaşların gönderdikleri pusulaları okuyacağım ki, üzerimizde en ufak bir şüphe kalmasın; çünkü, biraz önce, arkadaşımız kalktı, bizi çok ağır bir şekilde tenkit etti, buna da kimsenin hakkı yok.

MEHMET BEDRİ İNCETAHTACI (Gaziantep) – Ağır değil Sayın Başkan.

BAŞKAN – Biraz ağırlaştı...

Yoklamaya başlıyoruz.

(Yoklama yapıldı)

BAŞKAN – Yoklamadan sonra Genel Kurul salonuna gelen sayın milletvekillerinin pusula göndermesini rica ediyorum; pusulaları okuyacağımı da söylemiştim...

Arkadaşlar, böylece toplantı yetersayımız bulunmuştur; çalışmalarımıza kaldığımız yerden devam ediyoruz.

V. – KANUN TASARI VE TEKLİFLERİYLE KOMİSYONLARDAN

GELEN DİĞER İŞLER (Devam)

5. – Vergi Usul Kanunu, Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun, Gelir Vergisi Kanunu, Kurumlar Vergisi Kanunu, Katma Değer Vergisi Kanunu, Gider Vergileri Kanunu, Emlak Vergisi Kanunu, Veraset ve İntikal Vergisi Kanunu, Motorlu Taşıtlar Vergisi Kanunu, Damga Vergisi Kanunu, Harçlar Kanunu ve Belediye Gelirleri Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Tasarısı ile Konya Milletvekili Ahmet Alkan’ın, İstanbul Milletvekili Emin Kul’un, Kahramanmaraş Milletvekili Hasan Dikici ve 30 arkadaşının, Balıkesir Milletvekili İsmail Özgün’ün, İstanbul Milletvekili Mustafa Baş ve 30 arkadaşının, Trabzon Milletvekili Kemalettin Göktaş ve 33 arkadaşının, Konya Milletvekili Necmettin Erbakan ve 40 arkadaşının, Konya Milletvekili Necmettin Erbakan ve 30 arkadaşının, Kütahya Milletvekili Mehmet Korkmaz’ın, Balıkesir Milletvekili İsmail Özgün ve 40 arkadaşının, Konya Milletvekili Veysel Candan’ın, Balıkesir Milletvekili İ. Önder Kırlı’nın, Adana Milletvekili Arif Sezer’in, Ağrı Milletvekili M. Sıddık Altay’ın, Bayburt Milletvekili Suat Pamukçu’nun, İstanbul Milletvekili Cefi Kamhi’nin, Samsun Milletvekili Murat Karayalçın’ın, Bursa Milletvekili Turhan Tayan’ın, Erzurum Milletvekili İsmail Köse’nin, İstanbul Milletvekili Ercan Karakaş ve 6 arkadaşının, Erzincan Milletvekili Naci Terzi’nin, Demokrat Türkiye Partisi Grup Başkanı Van Milletvekili Mahmut Yılbaş, Grup Başkanvekilleri İstanbul Milletvekili Metin Işık, Mardin Milletvekili Muzaffer Arıkan ve 6 arkadaşının, benzer mahiyetteki kanun teklifleri ve Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (1/708, 2/72, 2/73, 2/75, 2/129, 2/154, 2/166, 2/182, 2/191, 2/194, 2/221, 2/270, 2/287, 2/293, 2/323, 2/369, 2/420, 2/459, 2/493, 2/884, 2/959, 2/960, 2/1015, 2/1019, 2/1070) (S. Sayısı : 626) (Devam)

BAŞKAN – Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Madde kabul edilmiştir.

50 nci maddeyi okutuyorum:

MADDE 50 - 193 sayılı Kanunun 103 üncü maddesinin birinci fıkrası aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.

“Gelir vergisine tabi gelirler;

2.000.000.000 liraya kadar % 15

5.000.000.000 liranın 2.000.000.000 lirası için 300.000.000 lira, fazlası % 20

10.000.000.000 liranın 5.000.000.000 lirası için 900.000.000 lira, fazlası % 25

25.000.000.000 liranın 10.000.000.000 lirası için 2.150.000.000 lira, fazlası % 30

50.000.000.000 liranın 25.000.000.000 lirası için 6.650.000.000 lira, fazlası % 35

50.000.000.000 liradan fazlasının 50.000.000.000 lirası için 15.400.000.000 lira, fazlası % 40

Oranında vergilendirilir.”

BAŞKAN – Madde üzerinde, Fazilet Partisi Grubu adına, Sayın Veysel Candan; buyurun. (FP sıralarından alkışlar)

Süreniz 10 dakikadır.

FP GRUBU ADINA VEYSEL CANDAN (Konya) – Sayın Başkan, değerli milletvekili arkadaşlarım; görüşülmekte olan 626 sıra sayılı çeşitli vergi kanunlarında değişiklik yapan tasarının 50 nci maddesi üzerinde Fazilet Partisinin görüşlerini açıklamak üzere söz almış bulunuyorum; Yüce Heyetinizi saygıyla selamlıyorum.

50 nci maddeyle, 193 sayılı Kanunun 103 üncü maddesinin birinci fıkrasına değişiklik getirilmiştir. Buna göre;

Gelir Vergisine tabi gelirler; yani, mükellefler, 2 000 000 000 liraya kadar yüzde 15; 5 000 000 000 liranın 2 000 000 000 lirası için 300 000 000 lira, fazlası için yüzde 20; 10 000 000 000 liranın 5 000 000 000 lirası için 900 000 000 lira, fazlası için yüzde 25; 25 000 000 000 liranın 10 000 000 000 lirası için 2 150 000 000 lira, fazlası için yüzde 30; 50 000 000 000 liranın 25 000 000 000 lirası için 6 650 000 000 lira, fazlası için yüzde 35; 50 000 000 000 liradan fazlasının 50 000 000 000 lirası için 15 400 000 000 lira, fazlası için yüzde 40 oranında vergilendirilir.

Değerli arkadaşlarım, bu tabloya baktığımız zaman, vergiye tabi en düşük oran yüzde 25'ten yüzde 15'e indirilmekte, en yüksek oran ise yüzde 55'ten yüzde 40'a indirilmektedir. Yine, vergi dilim sayısı da 7'den 6'ya indirilmektedir. Vergi dilimleri, 1999 yılı gelirlerine uygulanmak üzere yeniden düzenlenmiştir.

Bu tabloya baktığımız zaman, oranlarda belli bir ölçüde inme olmasına rağmen, indirim oranları ölçülü değildir. İtiraz ettiğimiz konu bu; bir. İki; düşük gelir için 10 puan inerken, yüksek gelir için 15 puan indirim yapılmıştır. Bu farklılığın giderilmesi gerekir. Bunun için de, asgarî ücret oranına kadar sıfır olmalı; yani, asgarî ücret vergi dışı bırakılmalıdır. Hiç olmazsa, bu oranlar, düşük gelir için yüzde 10, yüksek gelir için de yüzde 30 olarak düşünülebilirdi. 

Önemli bir hususun altını çizmek istiyorum. Yıllık beyannamelerde vergi üzerinden, Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Vakfına kesintiler yapılmaktadır. Fonun hesabını dikkatle incelediğimiz zaman, yüzde 70'inin bütçeye aktarıldığı gözlenmektedir. Bu kesinti, ek vergi görünümündedir. Sayın Bakanım, ya bu vergiyi kesmeyeceksiniz ya da kesiyorsanız, kesildiği yerde harcayacaksınız.

Bu maddeyle görüleceği üzere, bu tasarının bazı maddeleri mükellef lehine görülse de, herkesi mükellef, her geliri de vergiye tabi tutmaktadır. Sayın Bakanın ifadesiyle de, artık, kayıtdışı hiçbir şey kalmayacaktır.

Sayın milletvekilleri, şu anda, piyasada, ilan edilmemiş 5 Nisan şoku yaşanmaktadır. Kapanan işyeri sayısı artıyor, esnaf, borcunu ödeyemiyor ve sıkıntılı bir dönem geçiriyoruz. Önümüzdeki dönemin daha sıkıntılı olacağı kanaatini taşıyorum. İşsizliğin arttığı, alım gücünün azaldığı bir ortamda, yeni vergi ihdas etmek, eski vergilerin çeşitlerine zam yapmak, hata edenleri de hapsetmek tasarısı geliyor. Binbir güçlükle toplanan paraların 100 lirasının 60 lirası, tefeciye, faiz gideri olarak ödenmektedir. Bu tasarının kanunlaşmasıyla, iflaslar, hacizler olacak ve Maliyeyle davalık binlerce dosya adliyeye intikal edecektir. Tabiî, birkaç tane de yarı açık cezaevinin mutlaka yapılması gerekecektir.

Değerli milletvekili arkadaşlarım, bir süre önce yayımlanan TÜSİAD raporunun Hükümet hakkındaki özet bilgisini aktarmak istiyorum. Başka bir ad olmuş olsaydı belki sizi ilgilendirmezdi; ancak, TÜSİAD'a itibar edeceğinizi zannediyorum: "Dışkaynak girişi, ancak yüksek faiz ödenerek sağlanmaktadır. Bankaların açık pozisyonları büyüyor; 10 milyar dolar tahmin edilmektedir. Merkez Bankası rezervine güvenmeyin -Hazineden sorumlu Devlet Bakanına da söylüyorum- bu para bizim değil, faiz geliri için yatırılmıştır; geldiği yere geri döner. İthalat hızla artıyor, ihracat yavaş. Dışticaret açığı devamlı büyüyor." İşte, bu tabloyu, Sayın Bakanın reform tasarısı olarak getirdiği vergi tasarısıyla önlemek, maalesef, mümkün değildir.

Bakın, özellikle, bu tasarıda, ticarî kazançlarda esnaf muafiyeti daraltılıyor. Esnafa, ek esnaf belgesi alma zorunluluğu getiriliyor. Esnaf alım bilgi saklama yükümlülüğü getiriliyor. Götürü usul kaldırılarak gerçek usulde vergilendirme getiriliyor. Her üç ayda bir beyanname vermeyi, bilanço çıkarmayı öngörüyor. Emekli maaşlarının toplu ödemelerinde vergi kesintisi getiriliyor. Evden eve pazarlamaya stopaj getiriyor. Vakıf ve dernekleri ticarî müessese kabul ederek, vatandaşın, hayırda harcanması talebiyle, isteğiyle verdiği paralara kazanç vergisi getiriliyor. Hele hele, Sayın Bakan, 59 uncu, geçici 16 ncı maddeyi bu kürsüde hiç savunamazsınız. Bakın, metin, aynen şöyle: "İndirilemeyen ve tutarı Maliye Bakanlığınca sınırı aşan vergi, iade olunur." Bu madde, trilyonlarca KDV vergi iadesini gündeme getirmektedir.

Değerli arkadaşlarım, bilindiği üzere, basın, yüzde 1 KDV alarak ticaret yapmaktadır, satış yapmaktadır. Halbuki, aldığı hizmetlerde, yüzde 13 ile 23 arasında KDV ödemektedir. Bu aradaki fark, bu madde tasarıyla beraber çıktığı zaman, geçmişe de yönelik olmak üzere, ekonomistlerin tespitine göre, yaklaşık, Hazineden, medya grubunun talebi 10 trilyondur.

Sayın Bakan burada ifade buyurdular "hiçbir kimse ek vergi ödemeyecek. Vergi öder ve ayrıca ek vergi öderse, fazla ödeyen bir Allah'ın kulu olursa, gelsin bana müracaatta bulunsun" dediler. Ben, kendilerine söylüyorum; bir esnaf düşünün, bu esnafın çeşitli yerelere kaydı vardır (ticaret odası, esnaf odası) şimdi, o ödediği vergilere ilaveten, bir de gidip belediyeye 6 ilâ 12 milyon ek vergi ödeyecek ve hiçbir estetiği olmayan, hiçbir esnafa katkısı olmayan bir belgeyle, kâğıtla da 12 milyon daha ilave ediliyor. Bu maddeler gösteriyor ki, Hükümet, dayatmayla, zorla, polisiye güçle, fakirin ve orta halli esnafın üzerine süratle gitmeye çalışmaktadır.

Tabiî ki, vergi toplamanın yanında, toplanan vergilerin nereye gittiği, maalesef, gözardı edilmektedir. Yolsuzluklar, usulsüzlükler, parti, eş, dost kayırmaları, ah bir durdurulabilseydi...

Sayın Taner'i, IMF Başkanının yanında, televizyonlarda izledim; emir bekleyen bir talebe, öğrenci gibiydi. IMF heyeti, ülke ekonomisini iyi bulmuş. Para almayacağız; ya; talimat alacağız. Dünyada ne kadar gülünç duruma düştüğümüzü hatırlayabiliyor muyuz...

Başbakan da açıklıyor "IMF'yle sorun yok." Biz, zaten onların tavsiyelerini yapıyoruz...

HALİT DUMANKAYA (İstanbul) – Yukarıda Allah var!

VEYSEL CANDAN (Devamla) – Allah birdir ve vardır; ona hiç itiraz yoktur. Dinle şimdi!

BAŞKAN – Efendim, müdahale etmeyin.

Siz de onları duymayın Sayın Candan.

VEYSEL CANDAN (Devamla) – Peki, bu ekonomi bu kadar çok iyiydi de, bu memurlar, ayakları çıplak, meydanlarda niye yürüyorlar?..

HALİT DUMANKAYA (İstanbul) – Enflasyon 1,7 çıktı.

VEYSEL CANDAN (Devamla) – Sayın Dumankaya, sıranız gelince çık buradan cevap ver; oturduğun yerden konuşma!

Netice: Sayın Bakanın iyi niyetle getirdiğine inanmaya çalıştığımız ve birçok maddelerine katılmadığımız bu tasarı, reform olamaz. Kısa zamanda, yeniden, birçok değişiklikleri beraberinde getirecektir.

Sayın Bakana, Komisyon Başkanı ve Maliye bürokratlarına bir sorum var: 10 kişinin çalıştığı bir işyeri işletmiş olsalardı, göreceklerdi ki, bir vergi mükellefi, her beş günde bir vergi dairesine gitme durumunda olacaktı.

Değerli arkadaşlarım, bir mükellefin ödediği vergi sayısına bakın; Stopaj, SSK Primi, Damga Resmi, KDV, Kurum Stopajı, Kurumlar Vergisi, Emlak Vergisi, Çevre Vergisi, Sağlık Karnesi Vergisi, Esnaf Vergisi, Ticaret Odası Vergisi, Sanayi Odası Vergisi... Ortalama beş günde... Daha sayayım mı?..

Şimdi getirdiğiniz tasarıyla da, her üç ayda bir, hazırladığı envanterle tekrar vergi dairesine gidecek. Vatandaş, mükellef, bir gün vergi dairesinde yatacak, bir gün de evinde yatacak!

Hükümet, bir azınlık hükümeti; ama, ayağı ile başı belli değil. Başbakan, Başbakan olduğunun farkında değil. Ortaklık protokolü varken, onu çiğniyor, CHP'yle bir protokol daha... Hükümet ortağının, bir memura...

AGÂH OKTAY GÜNER (Ankara) – Siz farkında olduğunuz için havada ikmal yaptınız!..

VEYSEL CANDAN (Devamla) – Dinle... Dinle... Dinle Sayın Güner.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Efendim, müdahale etmeyin... Rica ediyorum...

AGÂH OKTAY GÜNER (Ankara) – Ne alakası var Başbakanla o maddenin?!.

REFİK ARAS (İstanbul) – Maddeyle ilgili konuşmadı.

BAŞKAN – Sayın Candan, süreniz bitti efendim.

VEYSEL CANDAN (Devamla) – Hayır efendim; bakar mısınız...

BAŞKAN – Bitti efendim.

VEYSEL CANDAN (Devamla) – Olur mu öyle?..

BAŞKAN – Hayır efendim... Sayın Candan, bakın...

VEYSEL CANDAN (Devamla) – Hayır, niye müdahale ettiriyorsunuz?

BAŞKAN – Ben müdahale etmedim efendim.

VEYSEL CANDAN (Devamla) – Ediliyor ama; onlar müdahale ediyor.

BAŞKAN – Canım, siz de onları duymayın.

Sayın Candan, süreniz bitti. Şimdiye kadar...

VEYSEL CANDAN (Devamla) – Hayır!..

BAŞKAN – "Hayır" demeyin; rica ediyorum...

VEYSEL CANDAN (Devamla) – 1 dakika verirseniz...

BAŞKAN – Vermiyorum, hayır efendim. Ben, şimdiye kadar hiç kimseye...

VEYSEL CANDAN (Devamla) – İnmem o zaman.

BAŞKAN – İnmeyin o zaman... İnmeyin... Vermiyorum...

Sayın Candan, rica ediyorum... Süreniz bitti.

Bakın, bir saygıdeğer grubu temsil ediyorsunuz... Bugüne kadar yaptığımız uygulama bu.

VEYSEL CANDAN (Devamla) – Bakın, ben, size bir şey söyleyeyim.

BAŞKAN – Hayır efendim... Bir şey söylemenize gerek yok Sayın Candan.

VEYSEL CANDAN (Devamla) – Gerek olmaz olur mu canım...

BAŞKAN – Bakın, ben, bir haftadır, bir kişiye 1 dakika eksüre vermedim. Rica ediyorum... Size niye istisna yapayım canım... Rica ediyorum... Başka arkadaşlara eksüre verip de size vermesem haklısınız.

VEYSEL CANDAN (Devamla) – Peki.

Teşekkür eder, saygılar sunarım. (FP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim efendim.

Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına Sayın Nihat Matkap; buyurunuz. (CHP sıralarından alkışlar)

Süreniz 10 dakika.

CHP GRUBU ADINA NİHAT MATKAP (Hatay) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; görüşmekte olduğumuz 626 sıra sayılı yasa tasarısının 50 nci maddesi üzerindeki Cumhuriyet Halk Partisi Grubunun görüşlerini açıklamak üzere söz almış bulunmaktayım; sözlerime başlarken, sizleri saygılarımla selamlıyorum.

Değerli milletvekilleri, görüşmekte olduğumuz tasarının en temel özelliği, kayıtdışı alanların daraltılmasına ilişkin düzenlemeler içermesidir. Tasarının, Türk vergi sistemini daha çağdaş hale getirmeyi amaçlayan önerileri de vardır.

Cumhuriyet Halk Partisi Grubu olarak, bu önerilerin, bir an önce uygulamaya geçmesi için oy desteğiyle de yetinmiyoruz; teknik mahiyet içeren veyahut da doğrudan katıldığımız maddelere ilişkin önerge de vermiyoruz, o maddeler üzerinde konuşma da yapmıyoruz; ancak, eksik bulduğumuz veyahut da daha mükemmel hale getirmeyi düşündüğümüz maddeler üzerinde de görüşlerimizi açıklayarak katkı vermeye çalışıyoruz.

Değerli milletvekilleri, vergiler, kamu harcamalarının finansmanında kullanılan, en etkin, güvenilir ve sağlam gelir kaynağı olmakla beraber, aynı zamanda, sosyal dengelerin sağlanmasının da önemli aracıdır.

Vergilerin önemli fonksiyonlarından biri de gelir dağılımının eşitlenmesine vereceği katkıdır.

Ülkemizin en temel sorunlarından biri, gelir dağılımı dengesizliğidir. Devlet İstatistik Enstitüsünün verilerine göre, nüfusun genelinde bir karşılaştırma yaptığımız zaman, nüfusumuzun yüzde 15'lik bir kesimi, millî gelirin yüzde 60'ını paylaşırken, geride kalan yüzde 85'lik kesimin ise, millî gelirin yüzde 40'ıyla yetinmek durumunda olduğunu görmekteyiz.

Gelir dağılımı açısından aynı karşılaştırmayı iller ve bölgeler arasında yaptığımız zaman, yine, önümüze korkunç bir dengesizlik çıkmaktadır.

1987 fiyatlarıyla, bölgeler itibariyle, fert başına gayri safî yurtiçi hâsıla karşılaştırmasına gittiğimizde; Türkiye'de fert başına gayri safî yurtiçi hâsıla 1 587 954 Türk Lirası iken, Marmara Bölgesinde 2 325 991 lira, İç Anadolu'da 1 491 057 lira, Ege Bölgesinde 2 006 804 lira, Doğu Anadolu Bölgemizde 630 947 lira olarak görülmektedir.

Aynı karşılaştırmayı iller itibariyle yaptığımız zaman, yine, önümüze çok büyük bir dengesizlik çıkmaktadır.

Bakınız, yine, 1987 fiyatlarıyla, Türkiye ortalaması 1 587 954 TL iken, Kocaeli İlimizde bu ortalama 4 012 000 lira düzeyinde, Bilecik'te 2 926 380 TL, düzeyinde, iken, Hakkâri'de 284 000 TL düzeyindedir; Bingöl'de ise, 352 000 Türk Lirası düzeyindedir.

Değerli milletvekilleri, vergi adaletini sağlamanın olmazsa olmaz koşulu, az kazanandan az, çok kazanandan çok vergi almaktır. Yine, çalışanlarımızın millî gelirden aldığı pay yüzde 20 dolayındadır; ancak, çalışanlarımız, Gelir Vergisinin yüzde 55'ini ödemektedirler, hem de maaşlarını almadan peşin bir şekilde ödemektedirler. Bu tablo, emek gelirleri üzerindeki vergi yükünün ağırlığını, çok açık, net bir biçimde göstermektedir.

Değerli milletvekilleri, yıllar itibariyle millî gelirin fonksiyonel dağılımını incelediğimizde, yine, emek kesimi ile kâr, faiz, rant kesimini karşılaştırdığımızda, bu dengelerin, gittikçe, emek kesiminin aleyhine bozulduğunu hemen görebilmekteyiz. Bakınız, 1977'de maaş ve ücretli kesim millî gelirin yüzde 37'sini alırken, kâr, faiz ve rant kesimi, millî gelirden ancak yüzde 34'lük bir bölümü alıyordu. Bu dengeler gittikçe emek kesiminin aleyhine gelişince, 1978'den itibaren önemli değişiklik yaşanıyor. 1978'de maaş ve ücretler kesiminin millî gelirden aldığı pay yüzde 35 iken, diğer kesim yüzde 38 almaktaydı; 1981'e geldiğimizde, maaş ve ücretlerin millî gelirden aldığı pay zde 25, kâr, faiz, rant kesiminin aldığı pay yüzde 50 olmuş; yani, 2 katına çıkmış; 1977'de emek kesiminin payı daha fazlayken, 1981'e geldiğimizde, bu denge, emek kesiminin aleyhine 2 kat bozulmuş.

Değerli milletvekilleri, yine, son yıllara baktığımızda, denge, yüzde 20'ye yüzde 60 şeklinde daha da bozulmuş. İşte, bu dengesizliği gidermenin en etkin araçlarından biri, uygulanacak vergi politikalarıdır; vergi oranları, bu açıdan da çok önemlidir.

Değerli milletvekilleri, Gelir Vergisi Kanunumuzun 103 üncü maddesinde yer alan vergi tarifesi içindeki vergi oranları, ülkemizdeki 4 milyona yaklaşan kayıtdışı istihdamın azaltılması açısından da çok önemlidir. Sosyal güvenlik kurumlarını, kendi ayakları üzerinde duracak hale getirmenin en önemli koşulu, ülkemizdeki kayıtdışı istihdamı, kayıt içine almaktır; bunu becerdiğimizde, en büyük karadelik olarak tanımlanan sosyal güvenlik kurumlarına yapılan transferlerden kurtulduğumuz gibi, vergi gelirlerinde de önemli artışlar sağlayacağız.

Kayıtdışı istihdam nasıl engellenir, diğer bir anlatımla, kaçak işçilik nasıl engellenir, neler yapılabilir: Değerli milletvekilleri, tabiî, burada, yapılması gereken, istihdamı özendirmektir, istihdamı sağlayan mükelleflere kolaylıklar sağlamaktır. Bu açıdan baktığımızda, ücretten yapılan kesintileri indirebildiğimiz kadar indirmemiz gerektiğini de hemen belirtmek isterim.

Bakınız, asgarî ücretten yapılan kesintilere bir göz atalım: 1 Ağustos 1997 tarihi itibariyle brüt aylık asgarî ücret 35 437 500 TL; Sosyal Sigortalar Kurumu primi kesintisi, Gelir Vergisi kesintisi, Damga Vergisi kesintisi ve zorunlu tasarruf kesintileri toplamı, 35 milyon liranın içinde 12 494 475 TL'sına varmaktadır ve oran olarak baktığınızda, alınan brüt maaşın yüzde 35,3'ü kesintilere gitmektedir. Tabiî ki, bu durumda işverenler, ellerinden geldiğince kayıtdışı istihdama yönelmektedirler. Bu arada, ülkemizde işsiz sayısının 8 milyona vardığını da hesapladığımızda, haliyle, kayıtdışı istihdam, diğer sigorta primi ve zorunlu tasarruf kesintilerinin de yüksekliği nedeniyle her geçen gün artıyor.

Değerli arkadaşlarım, işte bu nedenle, bu madde önemli. Arkadaşlarımız, özellikle bu konuda, ücretli kesime değişik bir tarifenin uygulanması için önerge hazırladılar. Bu, çok haklı bir taleptir. Eğer, gelir tarifesini farklılaştırırsak, Gelir Vergisine tabi ücretler için ayrı bir tarife, Gelir Vergisine tabi ücretdışı gelirler için ayrı bir tarife uygularsak...

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Sayın Matkap, süreniz bitti efendim...

NİHAT MATKAP (Devamla) – ...bu konuda çok hakkaniyetli bir uygulama olacağını düşünüyoruz. Önergeler üzerinde de, bu düşüncelerimizi açıklamaya çalışırız.

Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.

Hepinize saygılar sunuyorum. (CHP, ANAP ve DSP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum efendim.

Doğru Yol Partisi Grubu adına, Sayın Aykon Doğan; buyurun efendim. (DYP sıralarından alkışlar)

Sayın Doğan, süreniz 10 dakikadır.

DYP GRUBU ADINA ABDULLAH AYKON DOĞAN (Isparta) – Sayın Başkan, Yüce Meclisin değerli üyeleri; görüştüğümüz 50 nci madde, Gelir Vergisinin önemli maddelerinden biridir. Bu madde üzerinde Grubumuzun görüşlerini açıklamak üzere söz almış bulunuyorum; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Değerli arkadaşlarım, bu kürsüden, genelde, sosyal demokrat arkadaşlarımız, bütçe konuşmalarında, Gelir Vergisini, bir ücret vergisi olarak takdim etmişlerdir. Elimizde Maliye Bakanlığının istatistikleri var. Bu istatistiklere baktığımız zaman, gerçekten, 1996'da, Gelir Vergisinin yüzde 51,4'ünü ücretliler ödemiştir. Biraz geriye gidiyorum; 1987'de, ödenen bütün Gelir Vergisinin içerisinde ücretlilerin payı yüzde 35'tir.

Şimdi, burada, bütün arkadaşlarıma soruyorum: 1987'den 1996'ya gelinceye kadar, ücretlilerin payı niçin yüzde 35'ten yüzde 51'e çıkmıştır? Tarife mi değişmiştir; hayır, tarife aynı tarifedir; çünkü, burada Sayın Matkap'ın açıkladığı üzere, arzu ettiği üzere, bugüne kadar, bütün gelir unsurlarına tek bir tarife uygulanmıştır. O halde, ne olmuştur da, ücretlilerin Gelir Vergisi içindeki payı, zaman içinde, yüzde 35'ten yüzde 51'e kadar yükselmiştir? Hep bunun düzeltilmesi istenmiştir ve bu tasarı dolayısıyla, bu tezi savunan arkadaşlarımın eline çok önemli bir fırsat geçmişti; onların, bu kürsüye gelmeden, hatta bu tasarı hazırlanmadan, hatta bu tasarıya onay vermeden önce, neden, ücretlilerin Gelir Vergisi içindeki payı, 1987'den 1996'ya kadar geçen zaman içinde yüzde 35'ten yüzde 51,4'e çıkmıştır diye araştırmaları gerekirdi.

İSMAİL COŞAR (Çankırı) – Sadece konuşuyorlar!..

ABDULLAH AYKON DOĞAN (Devamla) – Sadece, burada, lafını edeceğiz, tarifiye geldiği zaman da... Şu güne kadar, şu Mecliste görüştüğümüz Gelir Vergisinin maddelerine bakın... Şimdi, ben, burada soruyorum: Gelir Vergisinde, ticarî kazanç sahipleri üzerinde durduk mu; durduk. Memnuniyetle ifade ediyorum, esnaf üzerinde de durduk; tarım kazançlarının vergilendirilmesi üzerinde de durduk. Gayrimenkul sermaye iratlarının, memnuniyetle ifade ediyorum, 41 milyon liralık haddini 240 milyon liraya çıkardık; bu da güzel! Menkul sermaye iratlarına; yani, rant kesimi dediğimiz kesime ilişkin düzenlemeler üzerinde de durduk ve dün gece de, burada, dedik ki, şirketlerin ortakları, kârlarını sermayeye ilave ettikleri takdirde, onları da Gelir Vergisinden muaf tuttuk.

Şimdi, burada, arkadaşlarıma soruyorum: Ücretli kesim için ne yaptık, hangi maddeyi düzenledik? Ücretli kesim, memur ve işçilerle ilgili olarak hangi madde geçti değerli arkadaşlarım, şu 50 madde içinde? Sosyal demokrat arkadaşlarımız, bir önerge getirdiler ve dediler ki "eğitim masrafları da ücret gelirlerinden düşülsün." Aldıkları cevap şu: "Efendim, böyle bir madde tasarıda olmadığı için, bu önergeyi uygulamaya koyamayız." Usul bakımından doğrudur; ama, bu tasarı gelmeden önce, bu mesele, tasarının içine girmiş olmalıydı.

Değerli arkadaşlarım, bu gelişmelerden sonra şu konuya dikkati çekmek istiyorum: 1987'den 1996'ya kadar ücretlilerin Gelir Vergisi neden artmıştır; Ücretlilere ayrı bir tarife uygulandığı için mi artmıştır; Hayır. Diğer kesimlerin vergi yüklerini aşındıran birtakım istisnalar uygulanmıştır. Nedir o istisnalar? Bugün telif hakları... İşi, bir serbest meslek faaliyeti ise, bu tarifeye girmelidir. Eğer, ücret ise, bu tarifeye girmelidir. Bugün bu tarifedeki asgarî had nedir; yüzde 25'tir; telif kazançlarından ne alıyorsunuz; yüzde 15 alıyorsunuz. Sporcuların transfer ücretlerinden ne alıyorsunuz; yüzde 10 alıyorsunuz.

Şimdi, bunlar niçin böyle yüzde 10, yüzde 15 kesiliyor meselesi değil... Bu, bizi şu noktaya getiriyor: Gelir Vergisinin asgarî dilimini de stopajın en asgarî noktasına getirmek lazımdır; bu, eskiden böyleydi ve Maliye Bakanlığınca -daha önce de söylemiştim, yine, tekrar ediyorum- üzerinde dikkatle durulan bir husustu; stopaj oranları, hiçbir şekilde Gelir Vergisi alt diliminin altına indirilmemişti; ama, 1984'te bu kaide dışına çıkıldı ve bugüne kadar da böyle geldi. İşte, onun içindir ki, diğer gelirlerin, diğer gelir unsurlarının; serbest meslek kazançlarının, ticarî kazançların, telif kazançlarının, ziraî kazançların, gayrimenkul sermaye iratlarının, menkul sermaye iratlarının ve sair kazançlarla ilgili onların vergi yüklerini hafifletici birtakım tasarruflar sonundadır ki, Gelir Vergisinin yükü ücretliler üzerine kaymıştır.

Değerli arkadaşlarım, bu tenkitler bugüne kadar yapılmıştır; ama, bundan sonra da, şunu ifade edelim ki, değişen bir şey yoktur; çünkü, tarife o kadar önemli değildir, tarifeden ziyade verginin mevzuu, verginin konusu, verginin matrahı önemlidir.

REFİK ARAS (İstanbul) – Yüzde 25'den yüzde 15'e iniyor.

ABDULLAH AYKON DOĞAN (Devamla) – Aslında, Türkiye, 1950'de, çok büyük bir vergi reformu yaptı; Gelir Vergisi Kanununu, Kurumlar Vergisi Kanununu, Vergi Usul Kanununu yürürlüğe koydu.

Bakın, bu Mecliste böyle bir reform nasıl görüşülmüş; hükümetçe dört başı mamur olarak hazırlanmış, Meclisten genel bir onay alınmış. Demek oluyor ki, bizi bugünlere taşıyan şu vergi sisteminin temellerini bu Meclis 1950'lerde atabilmiş.

Bu Meclis, gider vergileri konusunda, 1984'te de, büyük bir reform yaptı; Katma Değer Vergisini getirdi. Nasıl geldi; dört başı mamur, çok mükemmel hazırlanmış bir tasarıyla bu yapıldı.

Elimizde, yine böyle bir fırsat vardı; bu fırsat neydi; herkese bir vergi numarası veriyorduk, vergi tabanını genişletiyorduk ve ekonomiyi kayda alıyorduk. Böyle bir operasyonun arkasından, şu 50 nci maddeye kadar olan -geçirilmesi için uğraştığınız- maddelere bakın; genel bir yapı değişikliği, reform niteliğinde bir yapı değişikliği var mı; yok. Üzülerek ifade ediyorum ki yok; ama, olmalıydı. Nasıl olmalıydı? Mesela, dün burada bir hüküm geçti. Ben, özel idarelere, genel bütçeli idarelere, katma bütçeli idarelere yardım yaptığım zaman, ticarî kazancımın yüzde 5'ini -doğu ve güneydoğu illerinde yüzde 10'unu- geçmemek üzere- indirim yapabileyim. Mademki herkese bir vergi numarası veriyoruz, bunu bütün kazançlara da teşmil edebilmeliydik; yani, bugün Cumhuriyet Halk Partisinin teklif ettiği şekilde, eğitim giderlerinde nasıl düşülüyorsa, ücret sahibi olarak ben de bir yardım kampanyasına katılabileyim ve bunu da vergiden indirebileyim. Bunu bu tasarı yapmalıydı, yapabilmeliydi; ama, üzülerek ifade ediyorum ki, olmadı.

Tarifeye gelince! Burada iki tarife var değerli arkadaşlarım. Birinci tarifeye baktığınız zaman, önemli bir değişiklik yok, eski bir tarife. İkinci tarife -1999'da uygulanmasını istediğimiz bir tarife- gerçekten daha radikal. Demek istiyor ki, bu işler yapılabiliyor.

Ben "bu tarifeler şudur budur" filan demiyorum; ama, size örnek vermek istiyorum: Bugün, 750 milyon liradan yüzde 25 vergi alıyoruz, 1998'de yüzde 20, 1999'da yüzde 15 alacağız. 16 milyar liradan bugün yüzde 39,92 vergi alıyoruz, 1998'de 35,31 ve 1999'dan itibaren de yüzde 24,68 alacağız.

Şimdi, her şey, esas itibariyle burada toplanıyor. 24 milyar liradan, bugün yüzde 45,15 alıyoruz, 1998'de yüzde 38,54 ve 1999'da yüzde 26,45 alacağız. 50 milyar liradan ise, bugün yüzde 50,27 alıyoruz, 1998'de yüzde 41,09 ve 1999'da yüzde 30,8 alacağız. Şunu ifade etmek istiyorum: Demek oluyor ki, yük, 30,8'de toplanıyor; yani, artık, vergi oranının yüzde 30'undan fazlasıyla uğraşmanın pek anlamı yok; pratikte de anlamı yok; teorikte de anlamı yok. Bu gerçeği -Maliyenin istatistiklerinde var- görerek, vergiye, çekinmeden, radikal, yapıcı bir tarife getirilebilirdi. Bu da olmadı; ama tesellimiz şudur ki, hiç olmazsa bunu 1999 için görebiliyoruz. Bu hakkı da ben, burada teslim ediyorum.

Değerli arkadaşlarım, sürem bitiyor, Sayın Başkan da uzatmayacaktır; ben de sözlerimi uzatmıyorum. Son cümle olarak, şunu üzülerek ifade ediyorum ki, önemli bir vergi reform ortamı, kamuoyunun beklentisi kaçırılmıştır. Memleketimize hayırlı olmasını diliyorum.

Teşekkür ederim Sayın Başkan.

BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Doğan.

Gruplar adına konuşmalar bitmiştir.

Şahısları adına, Sayın Cevat Ayhan; buyurun. (FP sıralarından alkışlar)

Sayın Ayhan, süreniz 5 dakikadır.

CEVAT AYHAN (Sakarya) – Muhterem Başkan, muhterem üyeler; vergi kanunlarında değişiklik yapan 626 sıra sayılı kanun tasarısının 50 nci maddesi üzerinde, şahsım adına söz almış bulunmaktayım.

Bu 50 nci maddeyle, 193 sayılı Kanunun 103 üncü maddesinde yer alan Gelir Vergisi dilimleri düzenlenmektedir. Bu düzenlemeler, gelir gruplarına göre, yüzde 25'ten başlayıp yüzde 55'e kadar çıkmaktadır. Hatırlanırsa, 1980 öncesi birinci dilim yüzde 10'du; bilahara, 1980 12 Eylül Yönetimi zamanında yüzde 40'a çıkarıldı; bugüne kadar da, muhtelif hükümetler zamanında, kademeli olarak yüzde 25'e kadar düşürüldü.

Şimdi, Hükümet, bu tasarıyla, ilk dilim oranını tekrar yüzde 15'e düşürmeyi hedeflemektedir ve yüksek gelir gruplarında yüzde 55 olan üst limiti de yüzde 40'a düşürmeyi hedeflemektedir. Geçici madde 52'yle, 1998 yılı için, bu oranın, ilk dilimde yüzde 20 ve en üst dilimde yüzde 45 olarak uygulanması hedef alınmıştır. Ancak, elimde "Maliye Politikası" diye, Hükümetin IMF'yle olan mutabakatını teyit eden bir belge var; burada -mutabakat demek ki bu çerçevede- vergi reformu yasa tasarısının, 1 Ocak 1999 tarihinden itibaren oran indirimlerini uygulamak üzere ve geçmişe yürümeyecek şekilde kanunlaştırılması diye bir şart var. Yani, Hükümetin önümüzde müzakere ettiğimiz tasarısı, kanunlaşırsa, 1998 yılı için, 5’er puan düşerek, yüzde 20 olarak başlayacak olan ilk dilim, 5'er puan düşerek, kanun çıkarsa, 1998 yılında uygulanmayacak demektir. O zaman, ilk dilim, 1999'da uygulanacak ve müteakip yılda, 2000 yılında da herhalde ikinci dilim uygulanacak. Elimizdeki belge bunu ifade ediyor; ama, tabiî, doğrusunu veya kendi niyetini, Maliye Bakanı açıklayacaktır veya tasarı çıkarken, bir düzenlemeyle, belki, nasıl olsa 1998'in birinci altı ayı geçti, artık uygulamayalım diye, 1999'a atacaktır. Tabiî, bu, mühim bir husus. Bugünlerde, bugün yarın, memurlara yapılacak olan zam da konuşulmaktadır. Hükümetin başı Sayın Başbakan, yüzde 20'de ısrar etmekte; öbür taraftan, Demokrat Türkiye Partisi, yüzde 40'ta ısrar etmektedir. Tabiî, bu, dengelere nasıl tesir edecek; IMF ile olan anlaşma, düzenleme, mutabakat nasıl dengelenecek onlar ayrı meselelerdir; ama, memurlar da, bugün, çıplak ayakla, sokaklarda bunun neticesini beklemektedirler. Hakikaten, ezilen ve mağdur edilen memurlarımız için, verilecek olan zam katsayısı mühimdir.

Değerli arkadaşlar, bir de, bu IMF ile olan mutabakatta, gerek tarım ürünlerinde taban fiyatlarda gerekse memurlara, çalışanlara verilecek olan zamlarda “geçmiş enflasyonu değil de, hedef enflasyonu esas alacağız” diyorlar; yani, böylece, memurlar ve çiftçiler enflasyon karşısında ezilmekte ve hakları verilmemektedir; bunun manası budur. Tabiî, Hükümet, buna gerekçe olarak da "eğer, biz geçmiş enflasyonu esas alırsak, enflasyonu hiçbir zaman düşüremeyiz; onun için, mutlaka, hedef enflasyonu alalım ve buna göre taban fiyatlarına zam yapalım, buna göre memurlara ücret artışı verelim" demektedir.

1998 yılının mayıs ayında enflasyon yüzde 90'nın üzerinde olduğu halde, biz, taban fiyat olarak çiftçilere yüzde 60 verdik. Şimdi de, yine, memurlara, yüzde 20 zamla iktifa etme gayreti içindeyiz. Tabiî, bu, büyük ölçüde, memurların, çalışanların haksızlığa uğratılmasıdır.

İftiharla söylemek gerekir ki, 54 üncü Hükümet, hükümet olunca, memurlara yüzde 50 zam vererek ve bu parayı da bularak -o zaman muhalefet lideri olan Sayın Yılmaz "bu zammı veriyorsunuz; ama, parayı nereden bulacaksınız" demişti- zammı da verdik, enflasyonu da düşürdük.

Siz, memurlardan kıskanıyorsunuz, memurlara vermiyorsunuz, enflasyonu da azdırıyorsunuz. Bakın, yüzde 77'de devraldınız enflasyonu Refahyoldan -haziran sonu 1997'de- yüzde 102'ye çıkardınız. Efendim, enflasyon eğilime girdi, şu oldu, bu oldu... Nereye düştü; daha yüzde 91,4'tesiniz; yani, onun için, burada başarınız yok, negatif puandasınız. Bakmayın basının sizi methettiğine, basın tabiî methediyor, belli şeyler karşısında, dengelerle bunu yapıyor. Basın belli tekellerin elinde, belli holdinglerin elinde, kamuoyunu da yansıtmıyor, size göre tablolar çiziyor; ama, vatandaş mustarip. Onun için, memura vereceğiniz zammı yüksek tutmanız bir insanî ihtiyaçtır, bir sosyal transferdir. Yani, memur, bugün aldığı maaşla geçinme imkânına sahip değildir. Biz, bu maddeyi düzenlerken, bu maddenin çalışanlara getirip götüreceğini de dikkate almaya mecburuz. Cumhuriyet Halk Partisi, Hükümeti...

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Sayın Ayhan, süreniz bitti efendim.

CEVAT AYHAN (Devamla) – Teşekkür ederim, sağ olun.

BAŞKAN – Teşekkür ederim efendim, sağ olun. (FP sıralarından alkışlar)

Sayın Bakan, buyurun. (ANAP ve DSP sıralarından alkışlar)

Sayın Bakan, süreniz 10 dakika.

MALİYE BAKANI ZEKERİYA TEMİZEL (İstanbul) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; bir vergi yasası yapılırken, vergi düzenlemeleri yapılırken, yapanları sınırlayan çok önemli faktörler vardır; eliniz kolunuz o kadar serbest değildir, istediğinizi, istediğiniz gibi düzenleyemezsiniz. Bu Parlamentoda bir olaya sık sık tanık olursunuz: İktidar partileri, muhalefet partileri karşılıklı atışırlarken, genellikle "siz iktidarda olduğunuz zaman niye yapmadınız"diye sorulur aynı şeylere, belirli bir süre sonra olay tersine döner "o zaman siz niye yapmadınız" denir. İşte, bu, iktidarda olanları sınırlayan faktörler gelip de insanların önüne konulunca; yani elinizi taşın altına koyunca, işte o zaman düşünmeye başlarsınız değerli arkadaşlar.

Ben bunu veririm, ben bunu veririm; ama, bunun sonucunun ekonomiye maliyeti ne olur; toplumun diğer kesimlerine maliyeti ne olur; bu kadar hızlı geçişleri ekonomimiz ve toplumumuz kaldırabilir mi, kaldıramaz mı diye, bütün bu faktörlerin hepsini önünüze koyarsınız, ağır eleştiriler alacağınızı bile bile, en sonunda, ekonominin kaldıracağı, bütçenin kaldıracağı unsurları getirirsiniz ve en sonunda bu Parlamento da bunu kabul eder geçirirsiniz.

İlk defa olarak, vergi tarifesinde yıllardan beri bir inişe, daha doğrusu indirimli bir tarife uygulamasına gidiliyor. Son yıllarda vergi kanunları yapılmadı mı; yapıldı, çok fazla yapıldı; ancak, gerçek anlamda bir tarife değişikliği gündeme gelmedi.

Tarife değişikliği söz konusu olduğu zaman, elbette ki, sıfırdan başlayan tarifelerden de bahsedilebilir, yüzde 3'ten başlayan tarifelerden de bahsedilir, yüzde 10'dan başlayan tarifelerden de bahsedebilirsiniz; ancak, yaptığınız her tarifenin, yürürlüğe hemen girmesi nedeniyle, kaybı ertesi gün olur; ancak, vergi tarifesinin veya vergi düzenlemelerinin getirisi daha sonraki yıllarda olacağından ötürü, vergiyle karşılayamayacağınız gelirleri borçlanmayla karşılar, dünyanın faizini başkalarına verirsiniz. Bunun altından kalkamayacağımıza göre, demek ki, optimal vergi tarifesini belirli bir düzen içerisinde yürürlüğe koymak zorundayız.

Biraz önce, Sayın Doğan çok haklı olarak bir şey belirttiler; dediler ki: Matrahlar -incelendiği takdirde, Maliye Bakanlığının elinde var- belirli yerlerde kümüle olur. Yani, bir bakarsınız ki, gerçekten, tarifenizde yüzde 65'lik oran vardır; ama, yüzde 65'lik orana giren bir tane Allah'ın kulu yoktur; ama, o orada durur, sürekli durur; ama, bakarsınız ki, genellikle yüzde 35'lik, yüzde 40'lık oranlarda yoğunlaşmıştır hepsi, tesadüfen, bir iki mükellef yukarı gruplara, belki de kontrol edemeyeceği kazançları nedeniyle girer.

Dolayısıyla, tarife uygulaması sırasında, bunun içerisine giren mükelleflerin ne olduğunu ve bu insanların, bu tarife uygulaması çerçevesinde hangi gruba razı olduklarını -eğer, gerçek anlamda da bir denetimimiz yoksa- iyice belirlemeniz, tarifenizi ona göre yapmanız gerekir.

Değerli arkadaşlar, değişik ülkeler, aşağı yukarı, bizdekine benzer tarifeler yaparlar. Biraz önce belirttiğim gibi, bakarsınız ki, bazılarında, tarife çok aşağı kademelerden başlar; ancak, o vergi sistemlerinin içerisinde bir tek istisna bile göremezsiniz. Örneğin, İtalyan sistemine bakarsınız, onlarda tarife Avrupa'nın en düşük diliminden başlar, ancak, istisnalar itibariyle diğer bütün Avrupa ülkelerinden çok çok daha ileridir, aşağı yukarı yoktur, yok gibi bir olaydır; ama, İskandinav ülkelerine bakarsınız, istisnaları çok çok fazladır, ancak, o istisnalardan kurtulduğu andan itibaren, vergi, oldukça yüksek bir orandan alınmaya başlanır.

Bizde de, ücretliler konusunda, getirilmiş vergi sisteminin içerisinde çok fazla düzenleme vardır. Normal koşulları içerisinde eğer ücretlilere tanınan hakların tamamı doğru dürüst kullanılabilseydi veya ekonominin gereklerine göre kullanılabilseydi, bugün, ücretlilerin vergi yükü, ödenen Gelir Vergisinin yüzde 50'si dolayında olmazdı.

Değerli arkadaşlar, her vergi tartışmasında veya her bütçe tartışmasında, asgarî ücretin vergidışı bırakılmasından bahsederiz. Asgarî ücretin vergi dışında tutulacağına ilişkin düzenleme, Türk vergi sisteminde onlarca yıldan beri vardır. Bu olay, hükümetlerin kararıdır. Yani, bir hükümet, istediği takdirde, özel indirim miktarını asgarî ücret düzeyine kadar çıkarır; böylece de, ücretliler, en azından asgarî ücrete tabi ücretliler, vergi ödememiş olurlar.

Şimdi, bu, ücretlilerle ilgili bir düzenleme olarak vergi sistemimizde var. Bunun ötesinde, asgarî ücretin vergi dışında bırakılmasıyla ilgili ne yapılabilir; hiçbir şey yapılamaz; çünkü, sistemimizde var. Geriye kalır, bunu uygulamak. Peki, yıllardan beri özel indirim miktarı ile asgarî ücret arasında herhangi bir ilişki kurulmuş mudur; hayır, kurulmamıştır. 1997 yılına gelene kadar özel indirim tutarı 3 milyon lira düzeyinde kalmış, ilk defa 1998 yılında 9 milyon 450 bin liraya çıkarılmıştır; bir kat daha artırılırsa, neredeyse asgarî ücret düzeyine gelecek. Demek ki, yapılabiliyormuş; yani, ücretlilere herhangi bir şey vermek istenildiği zaman, bu vergi sisteminin içerisinde bir şeyler vermek mümkündür.

Değerli milletvekilleri, sağlık, eğitim vesaire giderlerinin -ücretliler açısından- bunlara isabet eden verginin ücret vergilerinden indirilmesine ilişkin düzenleme, şu anda, bizim vergi sistemimizde var; hatta, ilave olarak, giyim giderleri ve yiyecek giderleri de var. Ücretin belirli bir oranında, yüzde 35'ini aşmamak koşuluyla -zaten mutlaka bir sınır koymak zorundasınız- bizim, şu anda, bu tür giderlerin vergisinin ödenecek vergiden indirilmesine ilişkin düzenlememiz var ve yıllık olarak uygulanıyor. Ha, bu uygulamayı aylığa dönüştürebilir misiniz; dönüştürebilirsiniz. Ancak, üzülerek belirtmek gerekir ki, bu sistem, Türk vergi sistemini... Özellikle de, hiç hak etmedikleri halde, "belge toplayacağım veya belge biriktireceğim, yeteri kadar harcama yapamadım" diye -çünkü, gelirin harcanılabilen miktarı zaten sınırlıdır; daha zarurî masraflara gittiği zaman ondan indirilecek miktarlara isabet etmezse- binlerce memurumuz, sahte belge alma gibi birtakım yollara başvurmaktadır. Ne yazık ki, bu nedenlerle, bu sistem, pek de etkin ve efektif olarak kullanılamamaktadır.

Şunu söylemeye çalışıyorum: Vergi sistemimiz, ücretlilere tanınan haklar açısından, gerçek anlamda uygulandığında, boş bir sistem değildir; vardır ve en etkili olacak olan uygulama da, özel indirim miktarının artırılması suretiyle ücretlerin belli bir kısmının vergi dışında bırakılmasının sağlanmasıdır.

Değerli milletvekilleri, şu gerçeği, asla gözden uzak tutmamamız gerekiyor: Şu anda, ükemizdeki ücret rejiminin her bir grup için çok farklı olması nedeniyle, her birinin vergi yükleri de farklı farklı ortaya çıkmaktadır. Bunu, şimdiye kadar, Türkiye Büyük Millet Meclisi kürsülerinden hiç kimse söylememiştir, zannetmiyorum. Şu anda, kamu çalışanlarından belirli bir kısmının efektif vergi yükü yüzde 4,5'ler dolayındadır. Vergilerini sıfıra indirseniz "hiç vergi almayacağım" deseniz, ücretlerinde sadece yüzde 4,5'lik artış yapabilirsiniz. Neden; çünkü, onlara yapılan ödemelerin büyük bir kısmı vergisiz olarak tanımlanmış "tazminatlardan vergi alınmaz" denilmiş ve daha fazla ücret verebilmek için de biz, şimdiye kadar, vergisiz tazminatlara yüklenmişiz. "Sözleşmelilerin ücretlerinin tamamından da vergi kesilir" demişiz; ancak, sözleşme ücretlerini yüksek belirlemek suretiyle, sonuçta, onları eşit veya en azından kademeli bir duruma getirmeye çalışmışız. Böyle bir sistem kurulmuş. İşte, elinizi, burada, taşın altına koyuyorsunuz. Bütün bu unsurların hepsini düşünmeden, birdenbire bir düzenleme yapıp da vergi oranlarını şunlar itibariyle şuna indirdim dediğiniz andan itibaren, bundan yararlanacak olan kamu çalışanları veya bütün çalışanlar kesiminin belirli bir miktarı, taş çatlasa, yüzde 4,5 civarında yararlanacak, belirli bir kesimi de yüzde 20 civarında yararlanacak. Peki, o zaman, ücretlerle ilgili adalet sistemimiz ve düzenlememiz ne olacak? Bütün bunların hepsini göz önüne almak zorundayız.

Üzerinde en kolay karara varılacak ve en kolay düzenleme yapılacak konu vergi tarifeleridir; ama, bütün bu faktörlerin hepsini göz önüne almadan düzenlenen bir vergi tarifesi, hiç de umduğunuz sonuçları yaratmayabilir. Vergi tarifeleri -Plan ve Bütçe Komisyonunda da çok açık olarak söyledim- hem adaleti hem hakkaniyeti sağlaması gereken vergi hükümleridir. Burada, ikisini beraber bulmak zorundasınız. Dilimleri aştığınız zaman veya oranları indirdiğiniz zaman, farklı farklı belirli kesimlere çıkarlar veya yararlar sağlıyorsanız, birileri açısından hakkaniyeti zedeliyorsanız, doğru bir düzenleme yapmış olmazsınız.

Bu tarifede, birinci gelir dilimi yüzde 15 üzerinden vergilendirilmektedir ve tutarı da 2 milyar liradır. Gelecek yıllarda, bu miktar -yani- dilim, her seneki yeniden değerleme oranında otomatik olarak artırılacaktır. Örneğin, 2000 yılına gelindiğinde, yeniden değerleme oranlarına göre, 2 milyar rakamı, belki de 5 milyar lira olacaktır. Kendisi içerisinde, sistemi içerisinde tutarlılığını koruyan bir düzenlemedir ve önemli bir olaydır.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Sayın Bakan, süreniz bitti; süreyi uzatmıyoruz efendim.

Teşekkür ederim.

MALİYE BAKANI ZEKERİYA TEMİZEL (Devamla) – Teşekkür ederim Sayın Başkanım. (DSP ve ANAP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Kişisel son konuşmayı yapmak üzere, Sayın Emin Kul; buyurun efendim.

Süreniz 5 dakikadır.

EMİN KUL (İstanbul) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; tasarının 50 nci maddesi üzerinde görüşlerimi arz etmeden, sizleri saygıyla selamlıyorum.

Tasarının 50 nci maddesi, 193 sayılı Gelir Vergisi Kanununun 103 üncü maddesinin birinci fıkrasını değiştiriyor ve yaptığı bu değişikliklerle, gelir dilimlerindeki miktarları yükseltiyor, vergi oranlarını düşürüyor.

Bu tablo, mutlak teşekkürle karşılanması gereken ve ilk defa, vergi hukukumuzda, bu denli yüksek seviyede gerçekleştirilen bir tablo olarak karşımızdadır. Bunu, teşekkürle karşılamamak mümkün değildir. Bugüne kadar yapılan vergi düzenlemelerinde de, böylesine geniş bir düzenleme, gördüğümüz kadarıyla, şahit olduğumuz kadarıyla yer almamıştır; ancak, hemen ifade edeyim ki, ilk dilim mevcudun 3 katı kadar artırıldığı halde, ikinci ve üçüncü dilimler 4 katı kadar, beşinci ve altıncı dilimler, mevcudun 6 katı kadar artırılmıştır. Bu ilk dilim artışıyla, son dilimin, altıncı dilimin artışı arasında, maalesef, fark vardır; dolayısıyla, ilk dilimdeki düşük ücretliler, yapılan bütün iyi niyetli düzenlemeye rağmen, bence, yeteri kadar korunamamıştır. Buna karşın, vergilenme oranlarında, son dilime kadar yüzde 10'luk bir düşme sağlanmış -ki, bu da mutlulukla karşıladığımız bir düşme oranıdır ve ilk defa bu oranda bir düşme gerçekleşmektedir- fakat, son dilimdeki indirim, yani, yüksek kazançlardan indirim yüzde 15 oranına çıkarılmıştır. Bu da, ücretliler aleyhine, az geliri olanların aleyhine bir düzenleme olarak gözükmektedir. Yani, bütün düzeltmelere, teşekkürle karşıladığımız işlemlere rağmen, az geliri olanlara haksızlık edilmiştir ve tabanda az, tavanda fazla bir oran düzenlemesi yapılmış olmaktadır. Zaten, 7 olan dilim sayısı da 6'ya indirilmekle, bu, biraz daha belirgin olarak ortaya çıkmaktadır.

Benden önceki konuşmacıların, özellikle Cumhuriyet Halk Partisi Grup Başkanvekili arkadaşımın da söylediği gibi, Gelir Vergisi, âdeta, bir ücretler vergisi halindedir. Ücretlerin, Gelir Vergisi içerisindeki payı yüzde 51 ilâ yüzde 60 arasındadır; dolayısıyla, bu, yüksek bir paydır. Pay bu olduğu gerçeğinden mi hareket edilerek düzenlemede böyle bir işleme başvurulmuştur; onu, Yüce Kurulun takdirlerine bırakıyorum; ama, olaya baktığımızda, emeğinden başka iktisadî gücü ve sermayesi olmayan ücretliler ile sermaye sahiplerinin gelirlerinin aynı tarifede vergilendirilmesini, belki, bu vesileyle, bir reform niteliğinde olan bu vergi kanunu tasarısı içerisinde yaparak, daha ileriye taşıma imkânı vardı. Bu imkânı ne sebeple bulamadıklarını da, Sayın Maliye Bakanı anlattı; bir finansman meselesi, bir kaynak meselesi olduğunu da söyledi bu arada. Bunun yanında da, yapılan bütün iyileştirmelere rağmen -yani, yapılsa bile- yüzde 4,5 nispetinde bir fayda sağlanabileceğini ifade etti. Bu, bu süre içinde tartışılacak bir konu değildir; ama, şunu sormak lazım gelir: 193 sayılı Kanunun gerek 31 inci maddesinde gerekse 123 üncü maddesinde, çalışanlar ve ücretliler için her türlü vergi kolaylığı getirmek ve asgarî ücret nispet seviyesinde geliri vergi dışında tutmak mümkündür; fakat, 1991'den bu yana gelip geçen bütün iktidarlar -bütün iktidarlar için söylüyorum- ne 31 inci maddenin hükümlerini işletmişlerdir ne de 123 üncü maddenin hükümlerini, ücretlilerin beklentileri nispetinde işleterek yürürlüğe koymuşlardır. Buna rağmen, bu iktidar sahiplerinin partilerinin sözcüleri, bu mikrofondan, getirilen bu mükemmel tasarıyı nasıl eleştiriyorlar, akıl erdirmek mümkün değildir.

Teşekkür eder, saygılarımı arz ederim. (ANAP ve DSP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Kul.

Sayın milletvekilleri, madde üzerindeki konuşmalar bitmiştir.

MEHMET BEDRİ İNCETAHTACI (Gaziantep) – Soru sormak istiyorum Sayın Başkan.

BAŞKAN – Peki buyurun Sayın İncetahtacı.

MEHMET BEDRİ İNCETAHTACI (Gaziantep) – Sayın Başkanım, delaletinizle, Sayın Bakanımıza soru tevcih etmek istiyorum.

Genelde, memur maaşları 15 Haziranda belli olurken, bugün, 3 Temmuza ulaştığımız halde, rakam belli olmamıştır. Bu geç kalmanın sebebini sormak istiyorum; ne zaman belli olacağını sormak istiyorum ve bu vergi yasa tasarısı da nazarı itibara alınarak, hangi kriterlere göre tespit edileceğini sormak istiyorum. Bir de, buna bağlı olarak, asgarî ücretle ilgili ne gibi çalışmaları var; onu...

BAŞKAN – Yalnız, memur maaşları artışının konuyla ilgisi yok. Onun için, Sayın Bakanın bu sorunuzu cevaplandırmasına gerek yok; ama, öteki sorularınızı cevaplandırabilir.

Sayın Güneş, buyurun efendim.

CAFER GÜNEŞ (Kırşehir) – Benim soracağım soruyu arkadaşım sordu Sayın Başkan.

BAŞKAN – Peki, teşekkür ederim.

Sayın Özgün, buyurun.

İSMAİL ÖZGÜN (Balıkesir) – Sayın Başkanım, delaletinizle, Sayın Bakana bir soru arz etmek istiyorum.

Sayın Bakanım, vergi tarifesiyle ilgili mevcut uygulamada, ilk dilim 25, son dilim de 55 olarak uygulanıyor. Bu yeni düzenlemede, ilk dilim 15'e, altıncı gruptaki son dilim de 40'a indiriliyor. Dikkat edilirse, ilk dilimde 10 puan gibi bir eksilme, son dilimde de 15 puan gibi bir eksilme var. Burada, Sayın Kul da konuşmasında değindi. Bu, alt gelir gruplarına daha az hak tanıyan veya onları mağdur edecek bir düzenleme değil mi?

BAŞKAN – Buyurun Sayın Attila.

Siz de sorun; ondan sonra, soru sorma işlemi bitecektir.

İSMET ATTİLA (Afyon) – Sayın Başkanım, bu indirimde, ücretlilere, miktar olarak, Türk Lirası olarak ne kadarlık bir indirim geliyor; A holding ile B holdinge ne kadarlık bir indirim geliyor? Miktar olarak Sayın Bakan söylerse bilgi sahibi oluruz.

Teşekkür ederim.

BAŞKAN – Buyurun Sayın Bakan.

MALİYE BAKANI ZEKERİYA TEMİZEL (İstanbul) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Sayın Özgün, vergi tarifesinde ilk dilimlerde yüzde 25'ten yüzde 10'a inmek, oransal olarak yüzde 40'lık bir azalmayı ifade etmektedir; yüzde 55'ten yüzde 40'a inmek de yüzde 27'lik bir indirimi ifade etmektedir. Dolayısıyla, alt gelir dilimlerindeki indirim oransal olarak daha fazla; efektif olarak alt gelir dilimlerindekilere daha fazla -vergiden dolayı- bir avantaj sağlanmaktadır. Tarife, bu nedenle öyle düzenlenmiştir. Kaldı ki, daha önceden belirttik; yani, vergi tarifesinin son dilimlerinin yüzde 55, yüzde 65, yüzde 70 olarak belirlenmesi pek fazla bir anlam ifade etmemekte; çünkü, o gruplara girip de, zaten, yüzde 60'ını, yüzde 65'ini vergi olarak ödeyen mükellefe pek fazla rastlanmamaktadır, yoktur; olmayan bir oran uygulamasıdır o. Plan ve Bütçe Komisyonunda da bu konuyu ayrıntısıyla tartışmıştık.

Sayın İsmet Attila'nın sorusuna yanıt verebilmek için, öncelikle, yıllarca Maliye Bakanlığı yapmış olan bir parlamenterimizin, A ve B holdinglerinin matrahlarıyla beraber ücretlilerin matrahlarını bize vermesi gerekiyor. Hangi holdingin matrahı ne kadarsa onu bildirirseniz, biz, ona göre vergisini hesaplayıp size bildiririz Sayın Attila.

BAŞKAN – Yazılı cevap verebilir.

Sayın Attila, siz ikiniz Maliye Bakanısınız; gerçeği en iyi siz bilirsiniz. Onun için biz bir şey diyemeyiz tabiî.

İSMET ATTİLA (Afyon) – Sayın Başkanım, aşağı yukarı, mesela, bir memurda 5 milyon civarında bir fark olacak. Bu fark, bir şirkette 100 milyar, 200 milyara, hatta trilyonlara varan bir vergi indirimini sağlıyor. Burada bir adaletsizlik yatıyor. Ben, onu dile getirmeye çalıştım. Ücretli...

MALİYE BAKANI ZEKERİYA TEMİZEL (İstanbul) – Vergi tarifesinin neresindedir bu Sayın İsmet Attila; ne ilgisi vardır bununla?!

BAŞKAN – Peki, teşekkür ederim Sayın Attila.

Sayın Bakan, Sayın İncetahtacı da bir soru sormuştu.

MALİYE BAKANI ZEKERİYA TEMİZEL (İstanbul) – Sayın Başkan, Sayın İncetahtacı'nın sorduğu sorunun siz konuyla ilgisini kuramadığınızdan dolayı cevap vermemiştim.

BAŞKAN – Hayır... Memur maaşıyla ilgili... Cevap vermek zorunda değilsiniz.

MALİYE BAKANI ZEKERİYA TEMİZEL (İstanbul) – Fakat, şimdiye kadar, özellikle memur maaş katsayısının Haziranın 15'inde belirlendiğine ben hiç rastlamadım; olmadı, geçen yıllarda da olmadı, daha önce de. 15 Temmuzda yürürlüğe girecek olan katsayıyla ilgili çalışmalar sürüyor; bordroların da yetiştirilebileceği makul bir süre göz önünde bulundurularak, mutlaka, önümüzdeki günlerde belirlenecektir; bu, her halükârda belirlenir. O nedenle de, bu kadar yanıt verebiliyoruz efendim.

BAŞKAN – Sorular cevaplandırılmıştır.

Maddeyle ilgili 15 önerge vardır, tek fıkra olduğu için, 4 önergeyi geliş sırasına göre okutacağım; ancak, önce, Divan üyesi arkadaşımızın oturarak okuması hususunu oylayacağım.

Divan üyesi arkadaşımızın oturarak okuması hususunu oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.

1 inci önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Vergi kanunlarında değişiklik yapan kanun tasarısının 50 nci maddesiyle değiştirilen 103 üncü maddesinin birinci fıkrasının aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

“Gelir vergisine tabi gelirler;

Asgarî ücret değerine kadar % 0

3 000 000 000 liraya kadar % 15

6 000 000 000 liranın 3 000 000 000 lirası için 450 000 000 lira, fazlası % 20

12 000 000 000 liranın 6 000 000 000 lirası için 1 050 000 lira, fazlası % 25

30 000 000 000 liranın 12 000 000 000 lirası için 2 550 000 000 lira, fazlası % 30

60 000 000 000 liranın 30 000 000 000 lirası için 7 950 000 000 lira, fazlası % 35

İsmail Özgün Sıtkı Cengil Ahmet Çelik

Balıkesir Adana Adıyaman

Muhammet Polat Aslan Polat Lütfü Esengün

Aydın Erzurum Erzurum

Cafer Güneş Memduh Büyükkılıç Mehmet Emin Aydınbaş

Kırşehir Kayseri İçel

Kahraman Emmioğlu Cemalettin Lafçı Cemil Çiçek

Gaziantep Amasya Ankara

Muhammet Polat Suat Pamukçu Mustafa Yünlüoğlu

Aydın Bayburt Bolu

Tevhit Karakaya Sıddık Altay Ziyattin Tokar

Erzincan Ağrı Ağrı

Ömer Faruk Ekinci Musa Okçu Feti Görür

Ankara Batman Bolu

Mehmet Aykaç Ömer Vehbi Hatipoğlu Şinasi Yavuz

Çorum Diyarbakır Erzurum

Mehmet Bedri İncetahtacı Azmi Ateş Süleyman Arif Emre

Gaziantep İstanbul İstanbul

Osman Yumakoğulları Mikail Korkmaz Hanifi Demirkol

İstanbul Kırıkkale Eskişehir

Turhan Alçelik Zeki Karabayır Hüseyin Arı

Giresun Kars Konya

Veysel Candan Yaşar Canbay Hüseyin Olgun Akın

Konya Malatya Ordu

Nezir Aydın Zülfükar İzol Abdulkadir Öncel

Sakarya Şanlıurfa Şanlıurfa

İsmail İlhan Sungur Remzi Çetin Ahmet Derin

Trabzon Konya Kütahya

Sabahattin Yıldız Cevat Ayhan Latif Öztek

Muş Sakarya Samsun

Musa Demirci Abdullah Arslan Bekir Sobacı

Sıvas Tokat Tokat

Maliki Ejder Arvas Fethullah Erbaş İlyas Arslan

Van Van Yozgat

Abdullah Örnek

Yozgat

BAŞKAN – Diğer önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan çeşitli vergi kanunlarında değişikliği öngören 626 sıra sayılı yasa tasarısının 50 nci maddesiyle düzenlenen 193 sayılı Kanunun 103 üncü maddesinin birinci fıkrasının aşağıdaki şekilde değiştirilmesi için gereğini arz ederiz.

Algan Hacaloğlu Bekir Yurdagül Yılmaz Ateş

İstanbul Kocaeli Ankara

Nihat Matkap

Hatay

Değişiklik metni:

"Gelir Vergisine tabi ücretler;

1 000 000 000 liraya kadar % 3

3 000 000000 liranın 1 000 000 000 lirası için 30 000 000 lira, fazlası % 10

8 000 000 000 liranın 3 000 000 000 lirası için 230 000 000 lira, fazlası % 20

15 000 000 000 liranın 8 000 000 000 lirası için 1 230 000 000 lira, fazlası % 25

25 000 000 000 liranın 15 000 000 000 lirası için 2 980 000 000 lira, fazlası % 30

50 000 000 000 liranın 25 000 000 000 lirası için 5 980 000 000 lira, fazlası % 35

50 000 000 000 liradan fazlasının 50 000 000 000 lirası için 14 730 000 000 lira, fazlası % 40

oranında vergilendirilir.

b) Gelir Vergisine tabiî ücret dışı gelirler;

2 000 000 000 liraya kadar % 15

5 000 000000 liranın 2 000 000 000 lirası için 300 000 000 lira, fazlası % 20

10 000 000 000 liranın 5 000 000 000 lirası için 900 000 000 lira, fazlası % 25

20 000 000 000 liranın 10 000 000 000 lirası için 2 150 000 lira, fazlası % 30

30 000 000 000 liranın 20 000 000 000 lirası için 5 150 000 000 lira, fazlası % 35

60 000 000 000 liranın 30 000 000 000 lirası için 8 650 000 000 lira, fazlası % 40

60 000 000 000 liradan fazlasının 60 000 000 000 lirası için 20 650 000 000 lira, fazlası % 48

oranında vergilendirilir."

BAŞKAN – Diğer önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan çeşitli vergi kanunlarında değişikliği öngören 626 sıra sayılı yasa tasarısının 50 nci maddesiyle düzenlenen 193 sayılı Kanunun 103 üncü maddesinin birinci fıkrasının aşağıdaki şekilde değiştirilmesi için gereğini arz ederiz.

Algan Hacaloğlu Bekir Yurdagül Yılmaz Ateş

İstanbul Kocaeli Ankara

Nihat Matkap

Hatay

Değişiklik metni:

"a) Gelir Vergisine tabi ücretler;

1 000 000 000 liraya kadar % 3

3 000 000000 liranın 1 000 000 000 lirası için 30 000 000 lira, fazlası % 10

8 000 000 000 liranın 3 000 000 000 lirası için 230 000 000 lira, fazlası % 20

15 000 000 000 liranın 8 000 000 000 lirası için 1 230 000 000 lira, fazlası % 25

25 000 000 000 liranın 15 000 000 000 lirası için 2 980 000 000 lira, fazlası % 30

50 000 000 000 liranın 25 000 000 000 lirası için 5 980 000 000 lira, fazlası % 35

50 000 000 000 liradan fazlasının 50 000 000 000 lirası için 14 730 000 000 lira, fazlası % 40

oranında vergilendirilir."

b) Gelir Vergisine tabi ücret dışı gelirler;

2 000 000 000 liraya kadar % 15

5 000 000 000 liranın 2 000 000 000 lirası için 300 000 000 lira, fazlası % 20

10 000 000 000 liranın 5 000 000 000 lirası için 900 000 000 lira, fazlası % 25

20 000 000 000 liranın 10 000 000 000 lirası için 2 150 000 000 lira, fazlası % 30

30 000 000 000 liranın 20 000 000 000 lirası için 5 150 000 000 lira, fazlası % 35

60 000 000 000 liranın 30 000 000 000 lirası için 8 650 000 000 lira, fazlası % 40

60 000 000 000 liradan fazlasının 60 000 000 000 lirası için 20 650 000 000 lira, fazlası % 45

oranında vergilendirilir."

BAŞKAN – Son önergeyi okutacağım. En aykırı önerge olduğu için, bundan işleme başlayacağız efendim.

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan çeşitli vergi kanunlarında değişikliği öngören 626 sıra sayılı yasa tasarısının 50 nci maddesiyle düzenlenen 193 sayılı Kanunun 103 üncü maddesinin birinci fıkrasının aşağıdaki şekilde değiştirilmesi için gereğini arz ederiz.

Algan Hacaloğlu Yılmaz Ateş Bekir Yurdagül

İstanbul Ankara Kocaeli

Nihat Matkap

Hatay

Değişiklik metni:

"a)Gelir Vergisine tabi ücretler;

1 000 000 000 liraya kadar % 3

3 000 000000 liranın 1 000 000 000 lirası için 30 000 000 lira, fazlası % 10

8 000 000 000 liranın 3 000 000 000 lirası için 230 000 000 lira, fazlası % 20

15 000 000 000 liranın 8 000 000 000 lirası için 1 230 000 000 lira, fazlası % 25

25 000 000 000 liranın 15 000 000 000 lirası için 2 980 000 000 lira, fazlası % 30

50 000 000 000 liranın 25 000 000 000 lirası için 5 980 000 000 lira, fazlası % 35

50 000 000 000 liradan fazlasının 50 000 000 000'ı için 14 730 000 000 lira, fazlası % 40

oranında vergilendirilir."

b) Gelir Vergisine tabi ücret dışı gelirler;

2 000 000 000 liraya kadar % 15

5 000 000000 liranın 2 000 000 000 lirası için 300 000 000 lira, fazlası % 20

10 000 000 000 liranın 5 000 000 000 lirası için 900 000 000 lira, fazlası % 25

20 000 000 000 liranın 10 000 000 000 lirası için 2 150 000 000 lira, fazlası % 30

30 000 000 000 liranın 20 000 000 000 lirası için 5 150 000 000 lira, fazlası % 35

60 000 000 000 liranın 30 000 000 000 lirası için 8 650 000 000 lira, fazlası % 42

60 000 000 000 liradan fazlasının 60 000 000 000 lirası için 21 250 000 000 lira, fazlası % 48

oranında vergilendirilir."

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu efendim?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANVEKİLİ METİN ŞAHİN (Antalya) – Katılmıyoruz efendim.

BAŞKAN – Hükümet?..

MALİYE BAKANI ZEKERİYA TEMİZEL (İstanbul) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Hükümet ve Komisyon önergeye katılmıyor.

Sayın Hacaloğlu, gerekçeyi mi okuyalım, açıklayacak mısınız?

Buyurun. (CHP sıralarından alkışlar)

Konuşma süreniz 5 dakika.

ALGAN HACALOĞLU (İstanbul) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bu yasa tasarısının en önemli maddelerinden biri üzerinde vermiş olduğumuz önerge çerçevesinde söz almış bulunuyorum; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Şu anda, 1 milyon 600 bin memur, 4 milyon 300 bin işçi, Türkiye Büyük Millet Meclisini izliyor. Dört haftadır vergi tasarısı üzerinde çalışıyoruz. Dört haftadır tartışmakta olduğumuz vergi tasarısını, işçiler ve memurlar merakla bekliyor; acaba, bizim için bu tasarıda ne var, bu tasarı esnafa bir şeyler getirdi, bu tasarı vergi denetimine bir şeyler getirdi, bu tasarı işverene, büyük sermayeye çok çok şey getirdi; peki, bize ne getirdi diye soruyor. Şimdi, tılsım burada. (FP sıralarından gürültüler)

BAŞKAN – Efendim, müdahale etmeyin, rica ediyorum... Arkadaşlar, rica ediyorum...

ALGAN HACALOĞLU (Devamla) – Yalnız, rahatsız olmayın Fazilet Partililer, rahatsız olmayın. Eğer sizin dosyanızı açarsak, konu taşar. (FP sıralarından "aç, aç" sesleri)

VEYSEL CANDAN (Konya) – İstismar ediyorsun!

BAŞKAN – Sayın Candan, rica ediyorum efendim... Efendim, konuşacak arkadaşımız... (FP sıralarından gürültüler)

Arkadaşlar, rica ediyorum... Böyle bir usulümüz yok.

ALGAN HACALOĞLU (Devamla) – Sayın milletvekilleri, bu ülkede, onsekiz yıldır sağ ekonomik politikalar uygulanmakta. Bu onsekiz yıldır uygulanmakta olan rant ekonomisi politikalarının bir yılını Fazilet Partisi, diğer dönemlerini de mevcut, bu Mecliste temsil edilmekte olan sağ partiler yönetmiştir. (FP sıralarından gürültüler) Bu onsekiz yıllık sürede hiçbir dönem, bir sosyal demokrat maliye bakanı, Hazineden sorumlu bir sosyal demokrat devlet bakanı görev almamıştır. (FP sıralarından "alamaz" sesleri, gürültüler) Ancak, şimdi, DSP-ANAP koalisyonuyla, sosyal demokrat olduğunu düşündüğümüz, o anlayışla destek verdiğimiz bir maliye bakanı görevdedir.

REFİK ARAS (İstanbul) – Doğru yapıyor ama...

ALGAN HACALOĞLU (Devamla) – Bir şeyi anlamakta güçlük çekiyorum: Sayın Maliye Bakanı, bu kürsüye çıktı ve dedi ki: "Yıllardır iktidardaydınız, elinizde fırsat vardı; kalkıp, o eleştirdiğiniz konularda -yani emek için- ne diye bir şey yapmadınız, ne diye bir düzenleme getirmediniz." (DSP sıralarından "yalan mı!" sesleri)

Sayın Maliye Bakanım, sizin göreviniz, onsekiz yıldır ülkede rant ekonomisini uygulayan sağcı maliye bakanlarının veya hazineden sorumlu devlet bakanlarının veyahut da başbakanların yolundan gitmek mi?! (CHP sıralarından alkışlar) Yani, onlar yapmadı diye, onlara mı sığınacaksınız?! Sizin göreviniz, paylaştığımıza inandığımız -sosyal demokratlar diye- sosyal demokratların ortak değerleri çerçevesinde, emekten yana politikaları çıkıp burada savunmak değil midir?! (CHP sıralarından alkışlar; ANAP sıralarından alkışlar [!])

M. HADİ DİLEKÇİ (Kastamonu) – Beş yıldır iktidar değil miydiniz?!.

ALGAN HACALOĞLU (Devamla) – Değerli arkadaşlarım, şimdi 3 tane önerge verdik; esasında 3'ü de birbirinin benzeri. 3 kere çıkıp, burada söz hakkımı kullanacağım ve toplam 15 dakikalık konuşmamın bütününü bu çerçeveye oturtacağım. (FP sıralarından "destek vermeyin, baştan bitsin bu iş" sesleri)

O nedenle, Sayın Başbakanın ve 1980 öncesi Genel Başkanım olan Bülent Ecevit'in kalkıp da "eğer asgarî ücret vergiden muaf tutulursa, Hükümeti deviririz" demelerini anlayamadım; nedenini, biraz sonra anlatacağım. (CHP sıralarından alkışlar; DSP ve ANAP sıralarından alkışlar [!])

BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Hacaloğlu.

Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler_

CEVAT AYHAN (Sakarya) – Karar yetersayısı_

BAŞKAN – Kabul etmeyenler_ Önerge kabul edilmemiştir.

CEVAT AYHAN (Sakarya) – Karar yetersayısının aranılmasını istemiştik.

BAŞKAN – Efendim, sonra söylediniz “kabul edenler” dedikten sonra söylediniz Sayın Ayhan.

Diğer önergeyi işleme koyuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan çeşitli vergi kanunlarında değişikliği öngören 626 sıra sayılı yasa tasarısının 50 nci maddesiyle düzenlenen 193 sayılı Kanunun 103 üncü maddesinin birinci fıkrasının aşağıdaki şekilde değiştirilmesi için gereğini arz ederiz.

Algan Hacaloğlu

(İstanbul) ve arkadaşları

Değişiklik metni:

"a) Gelir vergisine tabi ücretler;

1 000 000 000 liraya kadar %3

3 000 000 000 liranın 1 000 000 000 lirası için 30 000 000 lira, fazlası %10

8 000 000 000 liranın 3 000 000 000 lirası için 230 000 000 lira, fazlası %20

15 000 000 000 liranın 8 000 000 000 lirası için 1 230 000 000 lira, fazlası %25

25 000 000 000 liranın 15 000 000 000 lirası için 2 980 000 000 lira, fazlası % 30

50 000 000 000 liranın 25 000 000 000 lirası için 5 980 000 000 lira, fazlası % 35

50 000 000 000 liradan fazlasının 50 000 000 000 lirası için 14 730 000 000 lira, fazlası % 40

oranında vergilendirilir.

b) Gelir vergisine tabi ücret dışı gelirler;

2 000 000 000 liraya kadar % 15

5 000 000 000 liranın 2 000 000 000 lirası için 300 000 000 lira, fazlası % 20

10 000 000 000 liranın 5 000 000 000 lirası için 900 000 000 lira, fazlası % 25

20 000 000 000 liranın 10 000 000 000 lirası için 2 150 000 000 lira, fazlası % 30

30 000 000 000 liranın 20 000 000 000 lirası için 5 150 000 000 lira, fazlası % 35

60 000 000 000 liranın 30 000 000 000 lirası için 8 650 000 000 lira, fazlası % 40

60 000 000 000 liradan fazlasının 60 000 000 000 lirası için 20 650 000 000 lira, fazlası % 48

oranında vergilendirilir.

BAŞKAN – Önergeye Komisyon katılıyor mu efendim?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANVEKİLİ METİN ŞAHİN (Antalya) – Katılmıyoruz efendim.

BAŞKAN – Hükümet?..

MALİYE BAKANI ZEKERİYA TEMİZEL (İstanbul) – Katılmıyoruz Sayın Başkanım.

BAŞKAN – Komisyon ve Hükümet önergeye katılmıyor.

ASLAN POLAT (Erzurum) – Sayın Başkan, peşin peşin söyleyelim, önergenin oylanmasında karar yetersayısının aranmasını isteyeceğiz.

BAŞKAN – Tamam efendim.

Sayın Algan Hacaloğlu, önergenizi mi izah edeceksiniz?

ALGAN HACALOĞLU (İstanbul) – Evet Sayın Başkan.

BAŞKAN – Buyurun Sayın Hacaloğlu.

ALGAN HACALOĞLU (İstanbul) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Sayın Başbakan ve Sayın Başbakan Yardımcısı "eğer asgarî ücret vergi dışında kalırsa, biz, enflasyonla mücadele edemeyiz, bu Hükümeti deviririz" dediler; bunu, ayan beyan söylediler. Peki, soruyorum: Sayın Başbakan ve Sayın Başbakan Yardımcısı, 6 ncı maddeyle getirilen düzenlemede, bankalara devredilen yüzlerce trilyonluk kaynak, yani bankalara sağlanan yüzlerce trilyonluk olanak Hükümet önerisi olarak maddede yer alırken, acaba neredeydiler; nasıl içlerine sindirdiler?!

YILMAZ KARAKOYUNLU (İstanbul) – Sizin liberalizm programınızda da var...

ALGAN HACALOĞLU (Devamla) – 30 uncu maddeyle, yatırımcılara yüzde 200 indirim getirerek, çifte kaymaklı bir düzenlemeye -cumhuriyet tarihinde ilk defa- gidilirken, acaba, Sayın Başbakan ve Sayın Başbakan Yardımcısının vicdanları sızlamadı mı?

42 nci maddeyle, bir yıldan fazla vadeli menkul değerlerin vergiden muaf tutulmasına yönelik düzenleme getirerek, rant gelirlerine trilyonlarca liralık alan açarken, acaba, Sayın Başbakanın ve Sayın Ecevit'in vicdanları sızlamadı mı?!

48 inci maddeyle “dağıtılmamış kârlar...”

BAŞKAN – Sayın Hacaloğlu, biraz da önergenizi izah ederseniz...

ALGAN HACALOĞLU (Devamla) – Ediyorum efendim...

"Kaynak, kaynak" deniliyor...

BAŞKAN – Efendim, önergenizi unuttunuz, başka yere gittiniz.

ALGAN HACALOĞLU (Devamla) – Hayır efendim, kaynağı göstereceğim.

48 inci maddeyle "dağıtılmamış kârlar, kâr sayılmaz" diyerek, geçen yıl vergi kapsamında olan trilyonlar şimdi vergi kapsamı dışına çıkarılırken, bu konuda, kaynak veyahut da gelir kaybı konusunda sıkıntı duymazken, Sayın Başbakan ve Sayın Ecevit, işçi ve memurların vergi hadleri, asgarî ücretin vergi haddi indirilince, acaba, niye rahatsız oluyorlar, sormak istiyorum!

DEVLET BAKANI MEHMET CAVİT KAVAK (İstanbul) – Ne alakası var?!.

ALGAN HACALOĞLU (Devamla) – Değerli arkadaşlarım, her iki önergemizle...

Efendim, Sayın Bakan, lütfen, oradan laf atmayın; sıranız gelir, konuşursunuz.

MALİYE BAKANI ZEKERİYA TEMİZEL (İstanbul) – Laf atmıyorum!..

ALGAN HACALOĞLU (Devamla) – Peki; ben yanlış anladım, özür diliyorum.

M. HADİ DİLEKÇİ (Kastamonu) – Sıfır zamlardan bahset!..

ALGAN HACALOĞLU (Devamla) – Asgarî ücret vergidışı kalsın demiyoruz; ama, diyoruz ki, asgarî ücret düzeyinde ve onun biraz üzerinde maaş alan tüm memurlar yüzde 3 düzeyinde vergi versin...

YUSUF SELAHATTİN BEYRİBEY (Kars) – Dört yıldır iktidardaydınız, neden yapmadınız?!

ALGAN HACALOĞLU (Devamla) – ... ve diğer memurlar, yani, yaklaşık 250 milyon lira aylık alan memurlar da en çok yüzde 10 düzeyinde vergi versin. Şimdi, bunu derken, Sayın Bakan bir hesaplama yaptı "ilk defa bu kürsüden açıklıyorum; gerçek anlamda efektif vergi olarak alt düzeydeki memurların vergi oranı yüzde 4,5'tir; çünkü, memurlar tazminat alıyor" dedi. Sayın Bakan, o yüzde 4,5'i hesaplarken, asıl maaş üzerinden mi hesaplıyorsunuz, yoksa, genişletilmiş, tazminatlı gelir üzerinden mi? Siz, bir kez bu kürsüye gelip de, sermayenin gerçek anlamda verdiği efektif verginin ne olduğunu açıkladınız mı?!

MUSTAFA GÜVEN KARAHAN (Balıkesir) – Devlet memurluğu yaptın mı ki, biliyorsun?!

ALGAN HACALOĞLU (Devamla) – Evet, yaptım; emekli de oldum.

MUSTAFA GÜVEN KARAHAN (Balıkesir) – Belli oluyor...

MİKAİL KORKMAZ (Kırıkkale) – Bu telaş niye?!

MUSTAFA KÖYLÜ (Isparta) – Çok haklısınız Sayın Hacaoğlu, desteğinizi çekin.

ALGAN HACALOĞLU (Devamla) – Değerli arkadaşlarım, şu, elimdeki, Türkiye Cumhuriyeti adına Sayın Bakanın ve Merkez Bankası Başkanının (Guvernörünün) IMF'ye vermiş olduğu Ekonomik Politikalar Bildirgesi. Bu, İngilizce aslıdır. Üçüncü konuşmamda oraya geleceğim...

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Hacaloğlu.

ALGAN HACALOĞLU (Devamla) – Hepinize saygılar sunarım. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Sayın Hacaloğlu, biraz daha sakin konuşursanız iyi olur; heyecanlanmaya hiç gerek yok.

MUHAMMET POLAT (Aydın) – Sayın Başkan, karar yetersayısının aranmasını istiyoruz.

BAŞKAN – Karar yetersayısını arayacağım efendim. Biraz önce Sayın Polat da söyledi, duymamak mümkün değil.

Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir; karar yetersayısı vardır.

Diğer önergeyi işleme koyuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan çeşitli vergi kanunlarında değişikliği öngören 626 sayılı yasa tasarısının 50 nci maddesiyle düzenlenen 193 sayılı kanunun 103 üncü maddesinin birinci fıkrasının aşağıdaki şekilde değiştirilmesi için gereğini arz ederiz.

Algan Hacaloğlu (İstanbul) ve arkadaşları

Değişiklik metni:

“a) Gelir Vergisine tabi ücretler,

1.000.000.000 liraya kadar % 3

3.000.000.000 liranın 1.000.000.000 lirası için 30.000.000 lira, fazlası % 10

8.000.000.000 liranın 3.000.000.000 lirası için 230.000.000 lira, fazlası % 20

15.000.000.000 liranın 8.000.000.000 lirası için 1.230.000.000 lira, fazlası % 25

25.000.000.000 liranın 15.000.000.000 lirası için 2.980.000.000 lira, fazlası % 30

50.000.000.000 liranın 25.000.000.000 lirası için 5.980.000.000 lira, fazlası % 35

50.000.000.000 liradan fazlasının 50.000.000.000 lirası için 14.730.000.000 lira, fazlası %40

oranında vergilendirilir.”

“b) Gelir Vergisine tabi ücret dışı gelirler;

2.000.000.000 liraya kadar % 15

5.000.000.000 liranın 2.000.000.000 lirası için 300.000.000 lira, fazlası % 20

10.000.000.000 liranın 5.000.000.000 lirası için 900.000.000 lira, fazlası % 25

20.000.000.000 liranın 10.000.000.000 lirası için 2.150.000.000 lira, fazlası % 30

30.000.000.000 liranın 20.000.000.000 lirası için 5.150.000.000 lira, fazlası % 35

60.000.000.000 liranın 30.000.000.000 lirası için 8.650.000.000 lira, fazlası % 40

60.000.000.000 liradan fazlasının 60.000.000.000 lirası için 20.650.000.000 lira, fazlası %45

oranında vergilendirilir.”

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu efendim?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANVEKİLİ METİN ŞAHİN (Antalya) – Katılmıyoruz efendim.

BAŞKAN – Hükümet?..

KÜLTÜR BAKANI M. İSTEMİHAN TALAY (İçel) – Katılmıyoruz efendim.

BAŞKAN – Komisyon ve Hükümet önergeye katılmıyor.

Buyurun Sayın Hacaloğlu. (Alkışlar)

Yalnız, önergenize bağlı olarak konuşursanız memnun olurum.

ALGAN HACALOĞLU (İstanbul) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; biz, bu yasa tasarısı çerçevesinde, emekçilere yönelik olarak üç temel düzenleme öngörmüştük.

Bunlardan birincisi, çalışanlar ve beyannameye tabi olan mükellefler için ayrı tarifelerin oluşturulması, ayrı tarifelere tabi tutulmalarıydı.

İkincisi, çalışanlar için, özellikle alt gelir dilimleri için, indirilmiş, yüzde 3 ve yüzde 10'larla sınırlı oranların uygulamaya konulmasıydı.

Üçüncüsü ise, sağlık ve eğitim giderlerinin, gerek çalışanlar gerek diğer mükellefler için, belirli gelir düzeyine kadar vergi matrahından düşülmesiydi. Bu üçüncü konu, Sayın Başbakan ile Sayın Deniz Baykal arasındaki mutabakatın temelini teşkil eden hususlardan birisidir; ancak, Sayın Bakandan bu konuda şimdiye değin bir anlayış görmedik. Bu konuda, geçici madde ilavesi için önergelerimizi verdik; göreceğiz hesabın nereye gideceğini?!

Önermiş olduğumuz oranlar çerçevesinde, yani, asgarî ücretli ve onun biraz üstü için yüzde 3 düzeyinde ve aylık 250 milyon lira düzeyini kapsayacak çerçevede olan memur ve işçiler için yüzde 10 düzeyiyle sınırlı olan vergi oranlarının maliyeti, (gideri) yaklaşık 2 milyar dolar. Sayın Bakan hep şunu söylemekte: "Eğer bir iyileştirme öneriyorsanız -Sayın Kültür Bakanına yönelik olarak söylemiyorum- ancak kaynağını gösteriniz."

Sayın Bakanım, değerli milletvekilleri; kaynak gösteriyorum. Şimdi, IMF'ye bildirilen, verilen bildirgede -adı bildirge- ne deniliyor: "1998 yılında -biraz sonra önümüze gelecek- 54 üncü maddeyi ciddiye almayın, biz onu Meclise sunduk; ama, siz boşverin; esasında biz, 1998 yılında onu uygulamayacağız" ve bir başka yerinde de "özelleştirme gelirlerinden bütçeye temel teşkil eden 2 milyar doları yatırımlara aktarmayacağız" deniliyor. Oysa, biz, bütçeyi öyle belirlemedik, yatırımları öyle belirlemedik. Bayındırlık Bakanı bunu iyi izlemeli. Bayındırlık Bakanlığının yatırımları önemli ölçüde, o 2 milyar dolarlık özelleştirme gelirlerinden finanse edilecek; ama, Hükümet, şimdi bir bildirge vermiş ve orada "hayır, biz, bu sene yatırımlara 2 milyar dolar ayırmayacağız; o parayı, borç faizlerini karşılamak için rantiye kesimine vereceğiz" diyor.

M. SALİH KATIRCIOĞLU (Niğde) – Desteğinizi çekin.

ALGAN HACALOĞLU (Devamla) – Sayın Bakan, Sayın Hükümet; eğer yatırıma vermiyorsanız, onu emekçiye verin, onu işçiye verin, onu memura verin. Size 2 milyar dolar...

ASLAN POLAT (Erzurumu) – Desteğinizi çekin.

BAŞKAN – Efendim, müdahale etmeyin. Size ne!.. Hem tenkit eder hem destek verir!..

ALGAN HACALOĞLU (Devamla) – Burada, Cumhuriyet Halk Partisinin tasarının 6 ncı maddesinde kabul edilen önergesiyle Hükümete asgarî 500 trilyonluk bir kaynak, yani 2 milyar dolarlık bir kaynak sağladık. Zaman zaman duyuyoruz, Hükümet onu değiştirmeye yönelecekmiş; Hükümet, Meclisin iradesine sahip çıksın ve o 2 milyar doları, yani bankalardan aktarılacak olan 2 milyar doları memurlara versin; çünkü, memurlara her ne kadar bu bildirgeyle yüzde 20 zam vereceğini taahhüt ediyorsa da, yine bu raporda, 1998 yılı ortalama tüketici fiyatlarına göre fiyat artışı yüzde 78 olarak veriliyor. Eğer, Hükümetin resmen kabul ettiği gibi, fiyat artışı yüzde 78 ise, bunun üzerine yüzde 5 de millî gelirdeki artışı koyun; vah vah memurumun, işçimin haline!.. Yüzde 20'yle kimseyi kandıramazsınız.

Hepinize saygılar sunarım. (CHP ve FP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Hacaloğlu.

Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.

Son önergeyi işleme koyuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Vergi kanunlarında değişiklik yapan kanun tasarısının 50 nci maddesiyle değiştirilen 103 üncü maddenin birinci fıkrasının aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

“Gelir vergisine tabi gelirler;

asgarî ücret değerine kadar % 0

3000000000 liraya kadar % 15

6000000000 liranın 3000000000 lirası için 450000000 lira, fazlası için % 20

12000000000 liranın 6000000000 lirası için 1050000000 lira, fazlası için %25

30000000000 liranın 12000000000 lirası için 2550000000 lira, fazlası için %30

60000000000 liranın 30000000000 lirası için 7950000000 lira, fazlası için %35

İsmail Özgün

(Balıkesir) ve arkadaşları

BAŞKAN – Efendim, önergeye Komisyon katılıyor mu?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANVEKİLİ METİN ŞAHİN (Antalya) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Hükümet?..

KÜLTÜR BAKANI M. İSTEMİHAN TALAY (İçel) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Sayın Özgün?..

İSMAİL ÖZGÜN (Balıkesir) – Sayın Candan konuşacak efendim.

BAŞKAN – Peki efendim.

Buyurun Sayın Candan. (FP sıralarından alkışlar)

Süreniz 5 dakika efendim.

VEYSEL CANDAN (Konya) – Sayın Başkan, değerli arkadaşlarım; hepinize saygılarımı sunuyorum.

Vergi tasarısı -baştan beri- görüşülürken CHP'nin tavrını anlamak mümkün değil. Şimdi, ben, CHP sıralarına bakıyorum; yedi, sekiz milletvekili arkadaşımız var; artı, kendi verdikleri önergelerin oylamalarına da katılmıyorlar, millet karşısında, kamera karşısında bir kör dövüşü devam edip gidiyor.

CHP sözcüsünün -iddialarını demiyorum- doğru söylediklerini ispat için, buyurun, işte meydan, biraz sonra oylama yapacağız, muhalefetle bir olurlar, Hükümetin getirdiği bu tasarıyı, bu maddeyi geri çevirirler; gayet basit.

İşte, bir 30 uncu maddeyi ifade ettiler, yüzde 200 vergi indirimiyle özel bir tek şirket için bir vergi teşviki yatırımdan bahsettiler. Yine, biraz sonra görüşmelerde gelecek, ifade ettim, yüzde 1'le satış yapan medyanın, devletten, peşin, geçmişe yönelik vergi iadesi dahil, yüzde 20 civarında ve toplam 10 trilyon tutan vergi iadesini 59 uncu madde öngörüyor; buyurun, gelin, onu da burada beraber reddedelim. Şimdi, Hükümeti öğleye kadar desteklemenin, televizyon kanallarının akşam haber saatine doğru da Hükümetin aleyhinde konuşmanın bir mantığı yok. (FP sıralarından alkışlar) Milletin karşısında ne söyleyecekseniz, bu salonda da, bu kürsüde de aynı şeyi söyleyeceksiniz.

Grup adına yaptığım konuşmada da söyledim; işte, aynen metin elimde, diyorum ki, gelin, burada, 2 milyara kadar olan bölümde yüzde 15'i sıfırlayalım, yani, asgarî ücret vergidışı bırakılsın. Niye bu önergemize katılmıyorsunuz veya verdiğiniz önergelere sahip çıkmıyorsunuz; işte, sorunun tamamı burada.

Değerli arkadaşlarım, şimdi, Hükümet, bunu kendi cebinden, Hükümeti oluşturan milletvekilleri, bakanlar, bunu kendi ceplerinden çıkarıp verecek değiller. Şu anda, meydanlarda, sokaklarda çıplak ayakla yürüyen memurlar var, bu Hükümetin bakanının verdiği sözler var, onlar "biz, bu memurları enflasyon altında ezdirmeyeceğiz, yani, enflasyonun üzerinde zam vereceğiz" diyorlardı. (ANAP sıralarından "Doğru" sesleri)

HALİT DUMANKAYA (İstanbul) – Ezdirmeyeceğiz...

BAŞKAN – Müdahale etmeyin arkadaşlar, müdahale etmeyin.

VEYSEL CANDAN (Devamla) – İyi de, oturduğunuz yerden bağırmakla olmuyor; oturduğunuz yerden, sizin gayri ciddî rakamlarınızla olmuyor.

YUSUF SELAHATTİN BEYRİBEY (Kars) – Sizin açıkladığınız rakamlar da 4 katrilyon açık verdi.

VEYSEL CANDAN (Devamla) – Sizin açıkladığınız rakamlar ciddî değil.

YUSUF SELAHATTİN BEYRİBEY (Kars) – Denk bütçeniz 4 katrilyon açık verdi.

VEYSEL CANDAN (Devamla) – Ben, cebimdeki paraya, mutfak için harcadığım paraya bakıyorum. Sizin o IMF'nın getirdiği rakamlar... IMF, neye göre, hangi ölçüye göre "Türkiye'nin ekonomisi iyi" diyor; nereden nereye gelmiş de, hangisi iyi; faizler yükselmiş, döviz artmış... Biraz önce ifade ettim, bankalardaki döviz mevduatlarının...

HALİT DUMANKAYA (İstanbul) – Döviz düşüyor...

VEYSEL CANDAN (Devamla) – Muhterem arkadaşlar, bağırmanız neticeyi değiştirmiyor. Bugün, dışsermayede 100 milyon dolar para getiren bir insan, bunu TL bazına çevirerek Hazineye yatırdığında, yıl sonunda faiz olarak aldığı 1 milyon 400 bin doları Türkiye'den götürüyor, dışarıya aktarıyor; işte hesap meydanda. İşte sizin en güvendiğiniz TÜSİAD, bu konuda sizi ikaz ediyor, Hükümete "dikkat edin" diyor.

Şu anda, 1994'teki 5 nisan kararlarının benzeri yaşanıyor, söylenmese de yaşanıyor. Kaldı ki, işte bu memurları herhalde biz örgütlemiyoruz, biz teşkilatlandırmıyoruz. "Aldığımız ücret yetmiyor" diye bağıran onlar, söyleyen onlar. Madem onlar size rey verdi, milletvekili olarak geldiniz, niye onların aleyhine burada kanun çıkarıyorsunuz veya onların haklarını niye vermiyorsunuz?!

Ben, buradan, CHP yetkilisi arkadaşıma sormak istiyorum; burada, Ulaştırma Bakanlığının otoyol ihaleleri konuşuldu; birtakım illegal örgütlerle ilgisi olan Yeşil -kırmızı- adam konuşuldu, Eyüp Aşık'la ilgili birtakım gensorular verildi; niye bunlara destek çıktınız da, niye "biz bu Hükümete desteğiz, Hükümeti bozmak istemiyoruz" diyorsunuz da, gelip burada işçi istismarı yapıyorsunuz?!

ÖMER ERTAŞ (Mardin) – Maddeyle ne alakası var?

VEYSEL CANDAN (Devamla) – Sizin, işçilikle, işverenle ne ilginiz var? Sadece, meydanlarda işçilerin önünde yürümekle işçi hakkı savunulmaz. İşte, burada, biraz sonra, verdiğimiz önerge istikametinde, geleceksiniz, asgarî ücret vergi dışı kalsın diye bizimle beraber oy kullanacaksınız; CHP yetkilileri, ancak bu şartla belki kamuoyunda kendilerini temize çıkarabilirler.

REFİK ARAS (İstanbul) – Siz niye yapmadınız?

VEYSEL CANDAN (Devamla) – Değerli arkadaşlarım, bu tasarı neye benziyor biliyor musunuz; bir adamın ihtiyacı oluyor, gidiyor, babasının dükkânını açacak, eline bir testere alıyor, gece kilidi açarken, birisi çıkıp geliyor "ne yapıyorsun sen burada" diye soruyor, adam: Keman çalıyorum...

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Sayın Candan, süreniz bitti efendim.

VEYSEL CANDAN (Devamla) – Cümlemi tamamlayayım efendim.

BAŞKAN – Cümleyi tamamlamak için süre vermiyorum efendim. Rica ediyorum...

VEYSEL CANDAN (Devamla) – Efendim, cümlemi...

BAŞKAN – Efendim, bakın, kaç gündür kimseye fazla süre vermiyorum.

VEYSEL CANDAN (Devamla) – Ben süre istemiyorum, cümlemi tamamlayayım.

BAŞKAN – Cümlenizi artık başka bir maddede tamamlarsınız. Rica ediyorum...

Değerli arkadaşlarım, bakınız, şimdiye kadar aşağı yukarı 22 madde kabul ettik, 22 madde üzerinde 110 kişi söz aldı; önergeleri hesaba kattığımız zaman 90 kişi de öyle, toplam 200 kişi. 200 kişiye birer dakika süre verseydim, 200 dakika ederdi, 2'şer dakika süre verseydim 400 dakika ederdi. Bu Meclisin zamanını israf etmek de istemiyorum.

ALGAN HACALOĞLU (İstanbul) – Sayın Başkan...

BAŞKAN – Efendim, önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.

Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Madde kabul edilmiştir.

ALGAN HACALOĞLU (İstanbul) – Sayın Başkan...

BAŞKAN – Buyurun Sayın Hacaloğlu.

ALGAN HACALOĞLU (İstanbul) – Sayın Başkan, biraz evvel, Fazilet Partili sözcü "Cumhuriyet Halk Partisi işçiyi istismar ediyor" dedi. Cumhuriyet Halk Partisi Programı, Cumhuriyet Halk Partisinin, emeğin kitle partisi olduğunu belirler. O nedenle, biz, parti programımızın politikalarını burada dile getiriyoruz.

Saygılarımı sunuyorum.

BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Hacaloğlu.

51 inci maddeyi okutuyorum:

MADDE 51 - 193 sayılı Kanunun 117 nci maddesinin başlığı ve birinci fıkrası aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.

“Yıllık beyana tabi gelirler üzerinden tahakkuk eden vergilerde ödeme

1- Ocak ayı içerisinde verilmesi gereken beyanname ile bildirilen gelir üzerinden tahakkuk ettirilen gelir vergisi ocak, nisan, temmuz aylarında;

2 – Şubat ayı içerisinde verilmesi gereken beyanname ile bildirilen gelir üzerinden tahakkuk ettirilen gelir vergisi şubat, mayıs, ağustos aylarında;

3– Mart ayı içerisinde verilmesi gereken beyanname ile bildirilen gelir üzerinden tahakkuk ettirilen gelir vergisi mart, haziran, eylül aylarında;

Olmak üzere üç eşit taksitte ödenir.”

BAŞKAN – Madde üzerinde, Fazilet Partisi Grubu adına, Erzurum Milletvekili Sayın Aslan Polat; buyurun efendim. (FP sıralarından alkışlar)

Süreniz 10 dakika.

FP GRUBU ADINA ASLAN POLAT (Erzurum) – Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; 626 sıra sayılı vergi kanunu tasarısının 51 inci maddesi üzerinde Fazilet Partisi Grubu adına söz almış bulunuyorum; hepinizi saygıyla selamlarım.

Maddede, yeni şekliyle, yıllık beyana tabi gelirler üzerinden tahakkuk eden vergilerde ödeme takvimi belirlenmektedir. Buna göre;

"1- Ocak ayı içerisinde verilmesi gereken beyannameyle bildirilen gelir üzerinden tahakkuk ettirilen Gelir Vergisi, ocak, nisan, temmuz aylarında;

2- Şubat ayı içerisinde verilmesi gereken beyannameyle bildirilen gelir üzerinden tahakkuk ettirilen Gelir Vergisi, şubat, mayıs, ağustos aylarında;

3- Mart ayı içerisinde verilmesi gereken beyannameyle bildirilen gelir üzerinden tahakkuk ettirilen Gelir Vergisi, mart, haziran ve eylül aylarında;

olmak üzere üç eşit taksitte ödenir" denilmektedir.

Bu değişiklik tasarısından önce, 193 sayılı Gelir Vergisi Kanununun 117 nci maddesi "yıllık beyannameyle bildirilen gelir üzerinden tahakkuk ettirilen Gelir Vergisi, mart, haziran ve eylül aylarında ödenir" şeklindeydi. Maddenin yeni şekliyle;

1- Gayrimenkul sermaye iradı olarak beyanname verecekler, beyannamelerini, ocak ayı içerisinde; vergilerini ise, ocak, nisan, temmuz aylarında; yani, mevcut yasaya göre verecekleri günlerden ikişer ay önce verecekler.

2- Basit usul esasına göre beyanname verecekler, beyannamelerini şubat ayı içerisinde verip; vergilerini, şubat, mayıs, ağustos aylarında; yani, mevcut yasadaki takvimden birer ay önce ödeyecekler.

3- Bunların dışında kalan yıllık beyana tabi gelirler üzerinden vergi ödeyenler de, beyannamelerini, eskiden olduğu gibi, mart ayında verip, yine, vergilerini, mart, haziran ve eylül aylarında ödeyeceklerdir.

Bu şekliyle, enflasyonun yüzde 90'larda dolaştığı; dolayısıyla, borcunu veya vergisini bir gün sonra ödeyenin, bir gün önce ödeyenden günlük repo faizleri oranında kârlı olduğu günümüzde gayrimenkul sermaye irat geliri olanlar iki aylık, basit usulde vergi ödeyecekler birer aylık erken ödemeye, bir diğer şekliyle, kendileriyle aynı vergi grubunda olan mükelleflere göre örtülü olarak ikinci defa vergilendirilmiş olmaktadırlar ki, bu haliyle, bu madde, Anayasanın eşitlik ilkesine kesin olarak aykırıdır.

Sayın Maliye Bakanı, maddeyle ilgili olarak Plan ve Bütçe Komisyonunda açıklama yaparken "biz, vergi dairelerini otomasyona geçirirken hangi vergi dairesine kaç tane terminal koyalım diye bir hesaplama yapıyorduk. Pik günleri dikkate aldığımızda vergi dairelerine 100'er tane terminal koymamız gerekiyordu; zamana yaydığımız takdirde 16'ya düşürmemiz gerekiyordu; dolayısıyla, sadece bir aya göre bütün hesaplarımızı yaparsak, maliyeti bize ağır olur" diyor ve ilave ediyor "özellikle basit usulle beraber getirdiğimiz bir mükellef yoğunluğu var burada" diye devam eden konuşmayla tasarıyı müdafaa ediyorlar.

Fakat, burada bir gerçek var ki, neticede, götürü vergi mükellefeleri, bu tasarıyla, hem üç yıl için basit usulde vergiye geçiyorlar, üç yılı dahi beklemeden tek bir hatayla hemen gerçek usulde vergi kapsamına alınıyorlar; aynı zamanda da bu Hükümetçe herhalde en çok kazanan onlar kabul ediliyor ki, en erken, hiç bekletilmeden vergi ödemeye de, yine onlar, yani, küçük esnaf en önce davet ediliyor.

Ayrıca, mevcut tasarıyla, hiç olmazsa mart ayına kadar vergi ödemek için süre verilen mükelleflerin ocak ayından başlayan taksitlerle vergi ödemeye mecbur edilmeleri ülke gerçeklerine de hiç uymamaktadır. Ağır kış şartlarından sonra bahar gelmeden, işler, yatırımlar başlamadan hemen vergiyi ödemesini istemek, ağır kış şartlarını nasıl geçirdiler, geçirebildiler mi diye bakmadan, vergi ödeme önceliğini bu dargelirli kesime tanımak, gerçekte hiç mi ama hiç adil olmamıştır.

Hükümetçe, bu vergi tasarısının temel çıkış noktası kamu gelirlerini artırmak olarak ifade edilmekte, gerekli kamu harcamalarının yapılabilmesi için bu tasarının hazırlanarak Meclise sunulduğu ifade edilmektedir.

Yine, vergi, kamu hizmetlerinin finansmanı için alındığına göre, kamu hizmeti olarak kabul edilen hizmetlerin neler olduğu, bu hizmetlerin finansmanına kimlerin katıldıkları ve katılanların ne ölçüde katıldıklarının tespiti önem taşımaktadır.

Bu değerlendirmeler ışığında 1998 yılı bütçesine baktığımızda, bütçe gelirlerinin yüzde 39,9'unun faize, yatırımlara ise ancak yüzde 6,78'inin gittiğini gören mükellefler vergi ödemeye ne ölçüde istekle gidebilirler.

Yine, bütçe rakamları içerisinde son derece az olan yatırım tutarlarının, birtakım ihalelerde sorumsuzca çarçur edildiğini; mesela, Karadeniz duble yol ihalelerinde davet usulü sebebiyle müteahhit firmaların gerçek rekabete girmemeleri yüzünden 26,5 trilyon lira civarında, Gaziantep-Şanlıurfa otoyol ihalelerinde hatalı tercih sebebiyle 8,5 trilyon lira civarında; sadece bu iki grup ihalede 35 trilyon lira civarında paranın, cömertce, müteahhit firmalara, normalden az tenzilat sebebiyle fazladan ödendiğini öğrenen basit usulde vergiye geçen vatandaşa bir an önce vergini öde demek acaba insafa sığar mı?!.

Yine, 1998 yılı bütçesiyle, 1997'ye göre yatırımlarda yüzde 67, personel harcamalarında yüzde 96 artış sağlanırken, faiz ödemelerinde yüzde 237 artış sağlanırsa ve bankalarda, bu faiz ödemelerinin yapıldığı bu mutlu ve seçkin rantiye kesimine ait vadeli mevduatta 4,5 katrilyon, repoda 2,6 katrilyon TL hesabın olduğu ve bu miktarın yüzde 60'ının 70 bin kişiye ait olduğu, bu kesim içinde de aslan payını alanların 3 500-4 000 bin kişi olduğunu öğrenince ve bu mutlu kesimin, faizden de vergi ödememek için, yok forward yok swapvari türev enstrümanlar kullanarak kurtulmaya çalıştığını öğrenince, ne kadar istekle ve öncelikle gönülden vergi vermeye giderler?..

Yine "memura yüzde 20 zamdan fazla vermem" diyen Hükümetin, 17 Mart 1998 tarihinde 92 günlük ve yüzde 130 faizle borçlandığı 512 trilyon için 17 Haziran 1998 tarihinde tam 51 trilyon lira net faiz kârı verdiğini öğrenince, onları ne kadar istekle vergi ödemeye yollayabilirsiniz?!.

Yine, bu kanun tasarısının 30 uncu maddesiyle, 250 milyon dolar karşılığı Türk Lirasını aşan sınaî yatırımlara yüzde 200'e varan teşvik teşvik verilirken ve 61 inci maddeyle KDV Kanununun 29 uncu maddesinin değiştirilmesi suretiyle kartel medyasına trilyonlarca lira vergi iadesinin ödenebileceğini, geçici 16 ncı maddesiyle, hükmün, geriye işleme imkânının geldiğini, kendileri vergi ödemek için çırpınıp dururken, birilerinin ellerini zevkle oğuşturup tasarının bir an önce çıkmasını beklediklerini öğrenen vatandaşlar, hangi haletiruhiye içerisinde vergi ödemeye gidebilirler ki!..

Yine, bu tasarıyla, vergi mükelleflerinin yüzde 33,3'ü götürü vergi mükellefidir. Bunların ödedikler vergi, tüm vergi ödeyenlerin verdikleri verginin ancak yüzde 1'i mertebesinde diye, bu tasarıyla, üç yıl içerisinde bu kesimden alınacak vergiyi, önce basit usule, sonra da önemli bir bölümünü gerçek usulde vergiye tabi kılarak, sabit fiyatlarla, takriben 10 kat veya 20 kat artırmayı planlayabilirsiniz; fakat, unutmayın ki, bu kesimin kesinlikle ev halkının yiyeceğinden alınacak bu vergi, rantiye kesimine, holding müteahhitlerine cömertçe dağıtılırsa, bunun hesabını kimse ödeyemez.

Yine, ülkemizde, ortalama 85 bin adet limitet şirketten, yılda, toplam 200 milyon dolar, ayda ise ortalama 70 dolar vergi alındığını öğrenen beyannameli vergi mensupları, kendilerinin de, ayda, ortalama 60 dolar vergi ödediklerini öğrendiklerinde, yaşarken, açlık sınırının hemen üzerinde vergiye davet edildiklerinde, bir sermaye şirketi gibi görüldüklerini anladıklarında, yüzlerinde beliren acı tebessümle ne kadar içten vergi ödemeye gidebilirler ki!..

Yine, binbir zorlukla okuttukları kız çocuklarının ve üniversiteye girmiş, 4 üncü veya 5 inci sınıfa kadar okumuş evlatlarının, sırf inançlarından dolayı örttükleri, anne ve ninelerinin baş tacı olan giysileri yüzünden coplanarak, ağızları kapatılarak, hak ettikleri birincilik ödülleri dahi verilmeden üniversite dışına atılırken, onları oradan attıran rektörün maaşının ödenmesi için, bu basit usuldeki vergi mükellefleri, ne kadar gönülden olabilirler ve bir ay önceye alınan ödeme takvimine, arzuyla uymaya, ne kadar riayet edebilirler ki!..

Neticede, vergi ödemek, bir vatandaşlık borcudur ve doğrudur. Her Türk vatandaşı, bu ülkede yaşadığına göre, vergisini de ödemeye, askerlik görevini de yapmaya mecburdur; fakat, onun da, kendisinden alınan verginin adil alınmasını istemesi, çarçur edilmeden, gerçekçi ve titiz bir şekilde kullanılmasını beklemesi, en tabiî hakkıdır.

Bir konuşmacı "vergi vermenin, aslında, bir şahsın, gerçekten, sevdiği bir dostuna uzattığı bir buket çiçek kadar içten ve gönülden olduğunu hissetmesi gerekir" şeklinde bir ifade kullandı; çok doğrudur. Ülkemizde, düşmanlığı değil, sevgiyi önplana çıkarıp, ülke halkına, sadece üretimde değil, tüketim ve refahın bölüşümünde de adil bir ölçüyü getirebilirsek; tavanda, birileri, bunu istemese de, biz, tabanda, bunu önplana çıkararak ve birbirimizi severek, inançlarımıza hoşgörüyle bakmaya başlayabilirsek, 1940'larda -bugün, belkide, dünyada en iyi bizlerin anlayabileceği bir ortamda- Avrupa'da yok olduğu söylenen sarı orkidelerin, ülkemizde açacağına ve işte, o zaman, herkesin ve her kesimin, vergi vermeye, gerçekten ve gönülden koşarak gideceğine inanıyorum.

Bu duygu ve düşüncelerle, hepinize saygılar sunuyorum. (FP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Polat.

Maddenin çok dışına çıktınız; ama, kesmek istemedim. Madde, çok açık; yeni bir beyan sistemini getirmişler, o beyan sistemine göre ödeme taksitlerini belirliyorlar.

ASLAN POLAT (Devamla) – Biz de onu anlattık Sayın Başkan.

BAŞKAN – Peki.

Doğru Yol Partisi Grubu adına, Afyon Milletvekili Sayın İsmet Atilla; buyurun.

Süreniz 10 dakikadır.

DYP GRUBU ADINA İSMET ATTİLA (Afyon) – Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; bu madde, yıllık beyana tabi gelirler için tahakkuk eden vergilerde beyanname vermek ve ödeme dönemleriyle ilgili değişiklik yapılmak suretiyle, Maliye Bakanlığının vergilerin tahsili konusundaki bir uygulamasına rahatlık sağlamak amacını gütmektedir.

Yalnız, burada, gayrimenkullerle ilgili beyanname konusu da gündemde olduğu için, burada, ben, mutlak surette, ANAP'ın kurucusu rahmetli Özal'ın kurduğu ANAP'ın bugün ortada olmadığını, yerine, Sayın Mesut Yılmaz'ın ANAP'ının geldiğini ve rahmetli Özal'ın servet beyanını kaldıran bir kişi olarak tarihe geçtiğini, serbest piyasa ekonomisi koşullarını bu ülkeye yerleştirmek için gayret ettiğini hepimiz biliyoruz. Gelin görün ki, işte bugünkü ANAP, Sayın Mesut Yılmaz'ın ANAP'ı, servet beyanını, gizli servet vergisi şeklinde bu tasarıyla getiriyor. Bunu, hiç kimse de yalanlayamıyor; çünkü, yalanlanması da mümkün değil.

Üzüldüğümüz taraf, Anavatan Partisinin, DSP'nin rüzgârına kapılarak, onun rüzgârında gitmesi, onun peşine takılmasıdır. ANAP'ın umdeleri, bu kanun tasarısıyla bir defa daha yok olmuştur. Nitekim, bu kanun tasarısıyla servetten vergi alınacaktır; bunu hiç kimse inkâr edemez. Ayrıca, 60 veya 63 milyon Türk vatandaşı, bu tasarıyla vergi mükellefi oluyor.

Sayın Bakan, dün, Sayın Başbakan ve Sayın Kaya Erdem, bir telaşla Meclise geldi; o telaş içerisinde, sizin etrafınızda yer aldılar; burada, bazı talepleri oldu. O talep neydi Sayın Bakan? Sayın Başbakanı telaşla Meclise getiren, Sayın Kaya Erdem ile Sayın Başbakanın size söylediği neydi? Benim öğrendiğime göre, kanun tasarısında yer alan ve atladıkları ifade edilen bir hükmün, önergeyle nasıl değiştirileceği hususuydu. O da şuydu: Şimdi, bu kanun tasarısıyla, hastalık halinde bir evin satılmasından dolayı, o kişi vergi verecek mi, vermeyecek mi? Bir vatandaş, hastalık halinde -mükellefin veya vatandaşın bir evi var, bir hastalığa duçar olmuş; bunun dışında geliri yok, parası da yok- evini satmak suretiyle tedavi giderlerini karşılamak istiyor. Maliye Bakanlığı, burada, bu tasarı kanunlaşınca, enflasyondan arındırılmış şekilde vergi alacak mı almayacak mı? İşte bizim aradığımız bu.

BAŞKAN – Sayın Attila, biraz maddeye bağlı konuşursanız... Maddeyle bunun ilgisi yok efendim.

İSMET ATTİLA (Devamla) – Efendim, bunların hepsi maddeyle bağlantılı, burada gayrimenkuller de var; ülkenin geleceğiyle bağlantılı. Onun için, biz, bunları söylemek zorundayız.

Sayın Bakanımız, dün, burada Komisyonun önünde, Sayın Başbakanın, Sayın Kaya Erdem ve diğer milletvekilleriyle beraber talebi neydi? Bu muydu değil miydi? Bu şekildeki uygulamadan vergi alınıp alınmayacağını açıklamak zorundadır.

Keza, bir halının, bir tarihî eşyanın satılmasından dolayı Maliye Bakanlığı vergi alacak mı almayacak mı? Bunu mutlaka açıklamak lazım.

Şimdi, bu vergi tasarısına göre, kazansın kazanmasın, herkesten vergi alınacak; bu böyle biline. Ayrıca, az kazanandan az, çok kazanandan çok vergi alınması prensibi de, bu tasarıyla -Sayın Algan Hacaloğlu söyledi- ortadan kaldırılıyor.

Yine, Anavatan Partisine mensup değerli Maliye eski Bakanlarımızdan Sayın Erdem, Sayın Pakdemirli, Sayın Oral ve Sayın Kayalar, bu konularda -burada izlediğim kadarıyla- bir fikir beyan etmiyorlar. Bu söylediklerimiz doğru mudur değil midir, biz yanlış mı söylüyoruz. Bunların, mutlaka bu kürsüden dile getirilmesi gerekmektedir.

Eğer, siz "kayıtdışı ekonomiyi önleyeceğiz" laflarıyla gizliden gizliye vergi kanun tasarılarının içerisine servet beyanını sokarsanız, kazansın kazanmasın herkesten vergi almaya kalkarsanız, bu nereye varacaktır?

Nitekim, biraz evvel görüşüldü; ücretlilerde yapılan indirim yüzde 5, şirketlerde ve diğer mükelleflerde yapılan indirimler yüzde 10’a, yüzde 15'e kadar çıkıyor; bunun gerçek miktarını, rakamını burada söylemek lazım. Memurda, ücretlide 5 milyon, 6 milyon artış olacak; ancak, büyük şirketlerde ne kadar artış olacak? Bunu, elbette Sayın Bakanımız ve diğerleri bilmektedir. Ben, 5 milyon, 100 milyar, 200 milyar, 1 trilyon gibi, matrahına göre bunun rakamını sordum, dolayısıyla bunun cevabını da alamadım. Bunun hesabını da mutlaka yapmak lazımdır.

Yine, burada, Sayın Algan Hacaloğlu çok önemli konulara değindi; bu kanunla, vatandaşın vergisiyle birilerine peşkeş çekildiğini, maliye teşkilatının üç kuruş, beş kuruş, on kuruş toplamak suretiyle aldığı vergilerin, cuvalla, vagonla birilerine götürüldüğünü bu kürsüden söyledi. Bunu da hiç kimse inkâr edemez. O zaman vatandaş niye vergi verecek?! Verdiği vergilerin kendi hizmetine gittiğini görmediği zaman, nasıl vergi verecek?! Ama, siz, nasıl olsa yolunu bulmuşsunuz; bir taraflardan topluyorsunuz, o taraftan diğer tarafa -cuvalı da geçtiniz- vagonla devrediyorsunuz; çünkü, olsun, bitsin, şunu yapın, varlık vergisini getirin, kelle vergisini getirin; geçenden üç akçe, geçmeyenden beş akçe alın ve herkesi de ezdiniz, dolayısıyla ezmeye de devam edin! Sizi, Hükümet olarak vicdana davet ediyorum.

Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; sözlerimi yine tekrar ederek bitirmek istiyorum. Bu kanun tasarıyla getirilen, servet vergisi hükmündedir ve bundan sonra da diğer maddelerde, herkesin parasını, dövizini ve kıymetli varlıklarını, hisselerini, kanun çıktıktan sonra, iki ay içerisinde, bankalara bloke etme mecburiyeti getirilmektedir. Bu, servet düşmanlığıdır. Bunun dışında da söylenecek bir şey yoktur.

Hepinizi saygıyla selamlıyorum; sağ olun, var olun. (DYP ve FP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Attila.

Şahsı adına, Sayın Osman Hazer; buyurun. (FP sıralarından alkışlar)

Sayın Hazer, süreniz 5 dakikadır.

OSMAN HAZER (Afyon) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; sıra sayısı 626 olan, Vergi Usul Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Tasarısının 51 inci maddesi üzerinde, şahsım adına söz almış bulunuyorum; Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.

193 sayılı Kanunun 117 nci maddesinin başlığı ve birinci fıkrası aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.

"Yıllık beyana tabi gelirlerle götürü tespit olunan ticarî ve meslekî kazançlar üzerinden tahakkuk eden vergilerde ödeme"

Burada, götürü usul kaldırılmıştır; yerine, basit usule çevrildiği için yeni bir düzenleme olmuştur: "Yıllık beyana tabi gelirler üzerinden tahakkuk eden vergilerde ödeme" şeklindedir.

117 nci maddeyle, 2361 sayılı Kanunun 82 nci maddesiyle değişen maddede, 2772 sayılı Kanunun 16 ncı maddesiyle değişen fıkrada: "Yıllık beyanname ile bildirilen gelir üzerinden tahakkuk ettirilen Gelir Vergisi mart, haziran ve eylül aylarında; götürü usulde tespit edilen ticari kazançlar ile serbest meslek kazançları üzerinden tahakkuk ettirilen Gelir Vergisi ise nisan, ağustos ve kasım aylarında olmak üzere, üç eşit taksitte ödenir" deniliyor.

Sayın milletvekilleri, 193 sayılı Kanunda, 92 nci maddede yapılan düzenlemeye paralel olarak, 117 nci maddeyle, ödeme süreleri değiştirilmektedir. Buna göre "kira gelirlerinin beyannamesi ocak ayında, basit usulde vergilendirilen mükelleflerin beyannamesi şubat ayında, bunların dışında kalan mükelleflerin beyannamesi ise mart ayında verilir" deniliyor.

Buna göre;

"1- Ocak ayı içerisinde verilmesi gereken beyanname ile bildirilen gelir üzerinden tahakkuk ettirilen Gelir Vergisi ocak, nisan, temmuz aylarında;

2- Şubat ayı içerisinde verilmesi gereken beyanname ile bildirilen gelir üzerinden tahakkuk ettirilen Gelir Vergisi şubat, mayıs, ağustos aylarında;

3- Mart ayı içerisinde verilmesi gereken beyanname ile bildirilen gelir üzerinden tahakkuk ettirilen Gelir Vergisi mart, haziran, eylül aylarında;

Olmak üzere üç eşit taksitle ödenir" deniliyor.

Burada "basit usulle vergisini ödeyen esnaf, daha önce, vergisini şubat ayında ödemesi gerekmektedir" deniliyor. Esnafımızın büyük bir sıkıntıda olduğunu hepimiz biliyoruz; esnafımız, günlerce alışveriş yapamıyor, yaprak kımıldamıyor, çalıştırdığı işçinin parasını veremiyor, dükkânının kirasını veremiyor; böyle bir noktada da, daha önce vergisini ödemesi mümkün değildir ve bunu kabul etmek de mümkün değildir. Anasol-D Hükümetinin, maalesef, esnafın, memurun, işçinin, emeklinin ve köylünün yanında olmadığı; yüksek gelir sahiplerine her türlü desteği verdiği açıkça ortadadır ve milletimiz açık açık görmektedir. Yarın millete gittiğimiz zaman, millet, Anasol-D Hükümetine sandıkta bunun cevabını verecektir.

Yüce Meclise saygılar sunarım. (FP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Hazer.

Sayın Kul, konuşacak mısınız?

EMİN KUL (İstanbul) – Hayır.

BAŞKAN – Sayın Beyreli?..

ALİ RAHMİ BEYRELİ (Bursa) – Konuşacağım efendim.

BAŞKAN – Peki efendim.

Sayın Beyreli, son kişisel konuşmayı yapmak üzere, buyurun.

ALİ RAHMİ BEYRELİ (Bursa) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; konuşmama başlamadan önce, hepinizi saygılarımla selamlarım.

Bu maddeyle, 193 sayılı Kanunun 117 nci maddesinin başlığı ve birinci fıkrası değiştirilmekte ve yıllık beyana tabi gelirler üzerinden tahakkuk eden vergilerde ödeme konusu düzenlenmektedir.

Yeni düzenlemeye göre, Gelir Vergisi, biri beyannamenin verildiği ayda, diğerleri o ayı takip eden üçüncü ve altıncı ayda ödenecektir; yani, üç eşit taksitte ödeme yapılacaktır. Örnek olarak, vergi ödemesi şubat ayında verilen beyannameyle ilk taksit şubat ayında, daha sonraki taksitler ise, mayıs ve ağustos aylarından yapılacaktır.

Sayın milletvekilleri, aslında, bugün, bu ana kadar, tasarının en rahat geçmesi gereken maddelerini görüştük. Özellikle bir önceki madde, hiç tartışılmasız kabul edilmesi gereken bir maddeydi. Bir önceki maddede, son 20 yıldır, memur, işçi, ücretli, küçük esnaf, dargelirli için yapılan, onların maddî durumlarını ortalama yüzde 15 iyileştirici çok önemli bir değişikliği Yüce Meclisimiz kabul etti; ancak, en büyük tartışmaları da bu maddede yaşadık. Sanıyorum, ücretli ve dargelirli için, bu denli iyileştirici bir düzenlemenin, bugüne kadar hiçbir hükümet tarafından gündeme dahi getirilemeyişinin yarattığı rahatsızlık bu tartışmalara yol açtı.

Hepinizi saygılarımla selamlıyorum. (DSP ve ANAP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Beyreli.

Sayın milletvekilleri, madde üzerindeki konuşmalar bitmiştir.

Madde üzerinde 8 önerge vardır; 1'i Anayasaya aykırılık önergesi olduğu için, onu da işleme koymak suretiyle 5 önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan çeşitli vergi kanunlarında değişiklik öngören 626 sıra sayılı kanun tasarısının 51 inci maddesiyle düzenlenen 193 sayılı Gelir Vergisi Kanununun 117 nci maddesinin birinci fıkrasında yer alan "3– Mart ayı içerisinde verilmesi gereken beyanname ile bildirilen gelir üzerinden tahakkuk ettirilen gelir vergisi Mart, Haziran, Eylül aylarında;" ibaresinin "Mart ayı içerisinde verilmesi gereken beyanname ile bildirilen gelir üzerinden tahakkuk ettirilen gelir vergisi Nisan, Temmuz, Ekim aylarında" olarak değiştirilmesini saygılarımızla arz ve teklif ederiz.

Aslan Polat Yakup Budak İ. Ertan Yülek

Erzurum Adana Adana

Ahmet Doğan Osman Hazer Celal Esin

Adıyaman Afyon Ağrı

Cemalettin Lafçı Rıza Ulucak Muhammet Polat

Amasya Ankara Aydın

Alaattin Sever Aydın Suat Pamukçu Zülfikar Gazi

Batman Çorum Denizli

Ramazan Yenidede Lütfü Esengün Sıtkı Cengil

Denizli Erzurum Adana

Ahmet Çelik Ömer Faruk Ekinci Musa Okçu

Adıyaman Ankara Batman

Mehmet Altan Karapaşaoğlu Ömer Vehbi Hatipoğlu Ahmet Cemil Tunç

Bursa Diyarbakır Elazığ

Şinasi Yavuz Nurettin Aktaş Mehmet Bedri İncetahtacı

Erzurum Gaziantep Gaziantep

Azmi Ateş Mehmet Fuat Fırat Hüseyin Kansu

İstanbul İstanbul İstanbul

Osman Yumakoğulları Hasan Dikici Salih Kapusuz

İstanbul Kahramanmaraş Kayseri

Mikail Korkmaz Mustafa Kemal Ateş Osman Pepe

Kırıkkale Kilis Kocaeli

Veysel Candan Hanifi Demirkol Kahraman Emmioğlu

Konya Eskişehir Gaziantep

Turhan Alçelik Mustafa Köylü Saffet Benli

Giresun Isparta İçel

Ekrem Erdem İsmail Kahraman Bahri Zengin

İstanbul İstanbul İstanbul

Abdullah Özbey Memduh Büyükkılıç Cafer Güneş

Karaman Kayseri Kırşehir

Hüseyin Arı Hasan Hüseyin Öz Metin Perli

Konya Konya Kütahya

Yaşar Canbay Hüseyin Olgun Akın Nezir Aydın

Malatya Ordu Sakarya

Ahmet Demircan Zülfükar İzol Abdulkadir Öncel

Samsun Şanlıurfa Tokat

Ahmet Feyzi İnceöz Şaban Şevli Kâzım Arslan

Tokat Van Yozgat

Rıza Güneri Mustafa Ünaldı Ahmet Derin

Konya Konya Konya

Fikret Karabekmez M. Salih Katırcıoğlu Latif Öztek

Malatya Niğde Samsun

Ahmet Karavar Abdullah Arslan Bekir Sobacı

Şanlıurfa Tokat Tokat

Maliki Ejder Arvas Fethullah Erbaş Abdullah Örnek

Van Van Yozgat

BAŞKAN – Diğer önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan çeşitli vergi kanunlarında değişikliği öngören 626 sıra sayılı Kanun Tasarısının 51 inci maddesiyle düzenlenen 193 sayılı Gelir Vergisi Kanununun 117 nci maddesinin birinci fıkrasında yer alan "2- Şubat ayı içerisinde verilmesi gereken beyanname ile bildirilen gelir üzerinden tahakkuk ettirilen gelir vergisi, şubat, mayıs, ağustos aylarında" ibaresinin "2- Şubat ayı içerisinde verilmesi gereken beyanname ile bildirilen gelir üzerinden tahakkuk ettirilen gelir vergisi mart, haziran, eylül aylarında" olarak değiştirilmesini saygılarımla arz ve teklif ederim.

Aslan Polat Yakup Budak İ. Ertan Yülek

Erzurum Adana Adana

Ahmet Doğan Osman Hazer Celal Esin

Adıyaman Afyon Ağrı

Cemalettin Lafçı Rıza Ulucak

Amasya Ankara

Muhammet Polat Alaattin Aydın Mustafa Yünlüoğlu

Aydın Batman Bolu

İsmail Coşar Ramazan Yenidede Ömer Naimi Barım

Çankırı Denizli Elazığ

Tevhit Karakaya Lütfü Esengün Ömer Özyılmaz

Erzincan Erzurum Erzurum

Sıtkı Cengil Ahmet Çelik Sıddık Altay

Adana Adıyaman Ağrı

Murtaza Özkanlı Ömer Faruk Ekinci Musa Okçu

Aksaray Ankara Batman

Altan Karapaşaoğlu Ahmet Cemil Tunç Naci Terzi

Bursa Elazığ Erzincan

Şinasi Yavuz Nurettin Aktaş Bedri İncetahtacı

Erzurum Gaziantep Gaziantep

Hüseyin Kansu Osman Yumakoğulları Hasan Dikici

İstanbul İstanbul Kahramanmaraş

Ahmet Dökülmez Zeki Ünal Fethi Acar

Kahramanmaraş Karaman Kastamonu

Mustafa Kemal Ateş Osman Pepe Veysel Candan

Kilis Kocaeli Konya

Kahraman Emmioğlu Turhan Alçelik Saffet Benli

Gaziantep Giresun İçel

Ekrem Erdem İsmail Kahraman Bahri Zengin

İstanbul İstanbul İstanbul

Abdullah Özbey Zeki Karabayır Memduh Büyükkılıç

Karaman Kars Kayseri

Nurettin Kaldırımcı Kemal Albayrak Cafer Güneş

Kayseri Kırıkkale Kırşehir

Hüseyin Arı Hasan Hüseyin Öz Metin Perli

Konya Konya Kütahya

Yaşar Canbay Nedim İlci Hüseyin Olgun Akın

Malatya Muş Ordu

Nezir Aydın Ahmet Demircan Musa Uzunkaya

Sakarya Samsun Samsun

Ahmet Nurettin Aydın Zülfikar İzol Abdulkadir Öncel

Siirt Şanlıurfa Şanlıurfa

Ahmet Feyzi İnceöz İlhan Sungur Şaban Şevli

Tokat Trabzon Van

Kâzım Arslan Rıza Güneri Mustafa Ünaldı

Yozgat Konya Konya

Ahmet Derin Fikret Karabekmez Sebahattin Yıldız

Kütahya Malatya Muş

Salih Katırcıoğlu Latif Öztek Ahmet Karavar

Niğde Samsun Şanlıurfa

Bekir Sobacı Maliki Ejder Arvas Fethullah Erbaş

Tokat Van Van

Abdullah Örnek

Yozgat

BAŞKAN – Öteki önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan çeşitli vergi kanunlarında değişiklik öngören 626 sıra sayılı kanun tasarısının 51 inci maddesiyle düzenlenen 193 sayılı Gelir Vergisi Kanununun 117 nci maddesinin birinci fıkrasında yer alan;

"1. Ocak ayı içerisinde verilmesi gereken beyannameyle bildirilen gelir üzerinden tahakkuk ettirilen gelir vergisi, ocak, nisan, temmuz aylarında" ibaresinin "1. Ocak ayı içerisinde verilmesi gereken beyannameyle bildirilen gelir üzerinden tahakkuk ettirilen gelir vergisi, şubat, mayıs, ağustos aylarında" olarak değiştirilmesini sagılarımla arz ve teklif ederim.

Aslan Polat Yakup Budak İ.Ertan Yülek

Erzurum Adana Adana

Ahmet Doğan Osman Hazer

Adıyaman Afyon

Celal Esin Cemalettin Lafçı Rıza Ulucak

Ağrı Amasya Ankara

Muhammet Polat Alaattin Sever Aydın Suat Pamukçu

Aydın Batman Bayburt

Hüsamettin Korkutata Abdulhaluk Mutlu Mustafa Yünlüoğlu

Bingöl Bitlis Bolu

İsmail Coşar Zülfikar Gazi Ramazan Yenidede

Çankırı Çorum Denizli

Ömer Özyılmaz Sıtkı Cengil Ahmet Çelik

Erzurum Adana Adıyaman

Sıddık Altay Murtaza Özkanlı Ömer Faruk Ekinci

Ağrı Aksaray Ankara

Musa Okçu Altan Karapaşaoğlu Ahmet Cemil Tunç

Batman Bursa Elazığ

Şinasi Yavuz Nurettin Aktaş Bedri İncetahtacı

Erzurum Gaziantep Gaziantep

Emin Aydınbaş Hüseyin Kansu Osman Yumakoğulları

İçel İstanbul İstanbul

Hasan Dikici Zeki Ünal Fethi Acar

Kahramanmaraş Karaman Kastamonu

Mustafa Kemal Ateş Osman Pepe Veysel Candan

Kilis Kocaeli Konya

Hanifi Demirkol Turhan Alçelik Mustafa Köylü

Eskişehir Giresun Isparta

Saffet Benli Ekrem Erdem İsmail Kahraman

İçel İstanbul İstanbul

Bahri Zengin İsmail Yılmaz Abdullah Özbey

İstanbul İzmir Karaman

Zeki Karabayır Kemal Albayrak Cafer Güneş

Kars Kırıkkale Kırşehir

Hüseyin Arı Hasan Hüseyin Öz Metin Perli

Konya Konya Kütahya

Yaşar Canbay Hüseyin Olgun Akın Nezir Aydın

Malatya Ordu Sakarya

Ahmet Demircan Musa Uzunkaya Zülfükar İzol

Samsun Samsun Şanlıurfa

Abdulkadir Öncel Ahmet Feyzi İnceöz Şaban Şevli

Şanlıurfa Tokat Van

Kâzım Arslan Rıza Güneri Mustafa Ünaldı

Yozgat Konya Konya

Ahmet Derin Fikret Karabekmez Sabahattin Yıldız

Kütahya Malatya Muş

Salih Katırcıoğlu Latif Öztek Ahmet Karavar

Niğde Samsun Şanlıurfa

Abdullah Arslan Maliki Ejder Arvas Fethullah Erbaş

Tokat Van Van

Abdullah Örnek

Yozgat

BAŞKAN – Diğer önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan kanun tasarısının 51 inci maddesinin 1 numaralı bendinde yer alan "ocak" ifadesinin "şubat" şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

Erdoğan Toprak Yalçın Gürtan Cihan Yazar

İstanbul Samsun Manisa

Mustafa Karslıoğlu Halil Çalık

Bolu Kocaeli

BAŞKAN – Son önerge Anayasaya aykırılık önergesidir, onu okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan Vergi Usul Kanunu, Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun, Gelir Vergisi Kanunu, Kurumlar Vergisi Kanunu, Katma Değer Vergisi Kanunu, Gider Vergileri Kanunu, Emlak Vergisi Kanunu, Veraset ve İntikal Vergisi Kanunu, Motorlu Taşıtlar Vergisi Kanunu, Damga Vergisi Kanunu, Harçlar Kanunu, Belediye Gelirleri Kanunu ile 3505 sayılı Kanun, Katma Değer Vergisi Mükelleflerinin Ödeme Kaydedici Cihazları Kullanmaları Mecburiyeti Hakkında Kanunda değişiklik yapılması hakkındaki kanun tasarısının 51 inci maddesinde yer alan hükümler Anayasaya aykırıdır. Metinden çıkarılmasını arz ve talep ederim.

Saygılarımla.

Mustafa Ünaldı Zeki Ergezen Aslan Polat

Konya Bitlis Erzurum

Bedri İncetahtacı Cemalettin Lafçı Muhammet Polat

Gaziantep Amasya Aydın

Mustafa Yünlüoğlu Tevhit Karakaya Sıtkı Cengil

Bolu Erzincan Adana

Ahmet Çelik Sıddık Altay Ziyattin Tokar

Adıyaman Ağrı Ağrı

Ömer Faruk Ekinci Musa Okçu Feti Görür

Ankara Batman Bolu

Ömer Vehbi Hatipoğlu Şinasi Yavuz Azmi Ateş

Diyarbakır Erzurum İstanbul

Mehmet Fuat Fırat Osman Yumakoğulları Salih Kapusuz

İstanbul İstanbul Kayseri

Mikail Korkmaz Hanifi Demirkol Turhan Alçelik

Kırıkkale Eskişehir Giresun

Zeki Karabayır Memduh Büyükkılıç Hüseyin Arı

Kars Kayseri Konya

Veysel Candan Yaşar Canbay Zülfükar İzol

Konya Malatya Şanlıurfa

Abdulkadir Öncel İlhan Sungur Remzi Çetin

Şanlıurfa Trabzon Konya

Cevat Ayhan Latif Öztek Musa Demirci

Sakarya Samsun Sıvas

Abdullah Arslan Bekir Sobacı Maliki Ejder Arvas

Tokat Tokat Van

Fethullah Erbaş İlyas Arslan Abdullah Örnek

Van Yozgat Yozgat

BAŞKAN - Anayasaya aykırılık iddiasıyla verilen bu önergeden başlıyoruz efendim.

ASLAN POLAT (Erzurum) – Karar yetersayısı aranmasını istiyoruz Sayın Başkan

BAŞKAN - Sayın Komisyon önergeye katılıyor mu efendim?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANVEKİLİ METİN ŞAHİN (Antalya) – Sayın Başkanım, katılmıyoruz; çünkü iddiayı doğru bulmuyoruz.

BAŞKAN - Sayın Hükümet, katılıyor mu efendim?

MALİYE BAKANI ZEKERİYA TEMİZEL (İstanbul) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Evet, önergeye Komisyon ve Hükümet katılmıyor.

MEHMET BEDRİ İNCETAHTACI (Gaziantep) – Söz istiyorum Sayın Başkan

BAŞKAN - Sayın İncetahtacı, önergede sizin imzanız var mı?

MEHMET BEDRİ İNCETAHTACI (Gaziantep) – Var, Sayın Başkan.

BAŞKAN - Önergesini açıklamak üzere, Sayın İncetahtacı; buyurun efendim.

MEHMET BEDRİ İNCETAHTACI (Gaziantep) – Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Anayasaya aykırılık iddiasıyla verdiğimiz bu önergeden kastımız şudur: Herhangi bir hususu belirlerken, belirli birtakım kriterlerin olması gerekir. Biz, bu tasarının ilk maddelerinin görüşülmesi sırasında, Sayın Bakana bir sual tevcih etmiş "bu kanunun hazırlanmasına temel teşkil eden analiz raporları var mı?" demiş ve bu suale tatmin edici bir cevap alamamıştık.

Bunu, neden sorduk; şimdi, bu maddede görüşülen kira gelirleri sahiplerinin vergilerini ocak ayında ödemesi; yani, en az gelir sahiplerinin vergilerini ocak ayında ödemesinin, basit usule tabi olanların şubat ayında, en fazla gelire sahip olanların ise mart ayında ödemesinin nedenini; yani, gelir arttıkça vadenin uzamasına sebep teşkil eden asıl faktörün ne olduğunu sormuştuk; fakat, tatmin edici cevap alamadık. Alamadığımız için, Anayasaya aykırılık iddiasıyla bu önergeyi vererek, milletvekillerimizin oylarıyla, bu durumun düzeltilmesinin gerekli olduğuna inandık; bunun için, bunu düzenlemiş bulunuyoruz.

Hepinize saygılar sunuyorum. (FP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın İncetahtacı.

Önergeyi oylarınıza sunacağım ve karar yetersayısını arayacağım.

Önergeyi kabul edenler... Kabul etmeyenler... Karar yetersayısı yoktur. (ANAP ve DSP sıralarından "var, var" sesleri)

İtiraz etmeye gerek yok arkadaşlar; burada sayıyoruz. (ANAP ve DSP sıralarından "Sayın Başkan, geliyorlar" sesleri)

Arkadaşlar gelip buraya otursunlar, sabaha kadar çalışırım; benim enerjim var, merak etmeyin. (FP sıralarından alkışlar)

Karar yetersayısı olmadığı için, birleşime on dakika ara veriyorum.

Kapanma Saati : 18.03

İKİNCİ OTURUM

Açılma Saati : 18.15

BAŞKAN : Başkanvekili Kamer GENÇ

KÂTİP ÜYELER : Levent MISTIKOĞLU (Hatay), Hüseyin YILDIZ (Mardin)

 

BAŞKAN – Türkiye Büyük Millet Meclisinin 115 inci Birleşiminin İkinci Oturumunu açıyorum.

Sayın milletvekilleri, çalışmalarımıza devam ediyoruz.

Görüşmekte olduğumuz 626 sıra sayılı yasa tasarısının 51 inci maddesi üzerinde verilen bir önergenin oylaması sırasında karar yetersayısının aranılması istenmişti. Yapılan oylamada karar yetersayısı bulunamadığından birleşime 10 dakika ara vermiştim.

V. – KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN

DİĞER İŞLER (Devam)

5. – Vergi Usul Kanunu, Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun, Gelir Vergisi Kanunu, Kurumlar Vergisi Kanunu, Katma Değer Vergisi Kanunu, Gider Vergileri Kanunu, Emlak Vergisi Kanunu, Veraset ve İntikal Vergisi Kanunu, Motorlu Taşıtlar Vergisi Kanunu, Damga Vergisi Kanunu, Harçlar Kanunu ve Belediye Gelirleri Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Tasarısı ile Konya Milletvekili Ahmet Alkan’ın, İstanbul Milletvekili Emin Kul’un, Kahramanmaraş Milletvekili Hasan Dikici ve 30 arkadaşının, Balıkesir Milletvekili İsmail Özgün’ün, İstanbul Milletvekili Mustafa Baş ve 30 arkadaşının, Trabzon Milletvekili Kemalettin Göktaş ve 33 arkadaşının, Konya Milletvekili Necmettin Erbakan ve 40 arkadaşının, Konya Milletvekili Necmettin Erbakan ve 30 arkadaşının, Kütahya Milletvekili Mehmet Korkmaz’ın, Balıkesir Milletvekili İsmail Özgün ve 40 arkadaşının, Konya Milletvekili Veysel Candan’ın, Balıkesir Milletvekili İ. Önder Kırlı’nın, Adana Milletvekili Arif Sezer’in, Ağrı Milletvekili M. Sıddık Altay’ın, Bayburt Milletvekili Suat Pamukçu’nun, İstanbul Milletvekili Cefi Kamhi’nin, Samsun Milletvekili Murat Karayalçın’ın, Bursa Milletvekili Turhan Tayan’ın, Erzurum Milletvekili İsmail Köse’nin, İstanbul Milletvekili Ercan Karakaş ve 6 arkadaşının, Erzincan Milletvekili Naci Terzi’nin, Demokrat Türkiye Partisi Grup Başkanı Van Milletvekili Mahmut Yılbaş, Grup Başkanvekilleri İstanbul Milletvekili Metin Işık, Mardin Milletvekili Muzaffer Arıkan ve 6 arkadaşının, Benzer Mahiyetteki Kanun Teklifleri ve Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (1/708, 2/72, 2/73, 2/75, 2/129, 2/154, 2/166, 2/182, 2/191, 2/194, 2/221, 2/270, 2/287, 2/293, 2/323, 2/369, 2/420, 2/459, 2/493, 2/884, 2/959, 2/960, 2/1015, 2/1019, 2/1070) (S. Sayısı : 626) (Devam)

BAŞKAN – Komisyon ve Hükümet yerinde.

Şimdi, Anayasaya aykırılık önergesini yeniden oylayacağım ve karar yetersayısı arayacağım.

Önergeye Hükümet ve Komisyon katılmamıştı.

Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir; karar yetersayısı vardır.

Diğer önergeyi işleme koyuyorum.

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan çeşitli Vergi Kanunlarında değişiklik öngören 626 sıra sayılı Kanun tasarısının 51 inci maddesiyle düzenlenen 193 sayılı Gelir Vergisi Kanununun 117 nci maddesinin birinci fıkrasında yer alan "1– Ocak ayı içerisinde verilmesi gereken beyannameyle bildirilen gelir üzerinden tahakkuk ettirilen Gelir Vergisi, ocak, nisan, temmuz aylarında;" ibaresinin "1– Ocak ayı içerisinde verilmesi gereken beyannameyle bildirilen gelir üzerinden tahakkuk ettirilen Gelir Vergisi şubat, mayıs, ağustos aylarında;" olarak değiştirilmesini saygılarımla arz ve teklif ederim.

Aslan Polat

Erzurum

ve arkadaşları

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu efendim?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANVEKİLİ METİN ŞAHİN (Antalya) – Katılmıyoruz.

BAŞKAN – Hükümet?

MALİYE BAKANI ZEKERİYA TEMİZEL (İstanbul) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Buyurun Sayın İncetahtacı. (FP sıralarından alkışlar)

Süreniz 5 dakika efendim.

MEHMET BEDRİ İNCETAHTACI (Gaziantep) – Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; hepinizi hürmetle selamlıyorum.

Biraz evvel reddedilen Anayasaya aykırılık önergesine benzer mahiyette bir önergeyi huzurlarınıza sunmuş bulunmaktayız. Burada, yine kira geliri olan vergi mükelleflerinin ocak ayında vergilerini ödemelerini amir olan hususun değiştirilmesini teklif ediyoruz; çünkü, kira gelirleriyle hareket eden bir mükellefin, kışın yakıt parasını dahi ödemesinin garanti olmadığı bir dönemde, ocak ayında, yılbaşının hemen akabindeki ayda vergisini ödeyebilmesinin pratiği yoktur. Türkiye'nin gerçekleri buna izin vermemektedir.

Bırakın kira gelirleriyle hareket eden insanları, esnafın, hatta, başka, memurların dahi ocak ayında böyle bir vergi ödeyebilme imkânları yoktur. Türkiye gerçeklerinden uzak olan bu maddenin değiştirilmesinde, biraz evvel söylediğimiz gibi, hem sosyal şartlarımız açısından hem de Türkiye'nin ekonomik şartları açısından zaruret vardır; ama, maalesef, ilk dakikadan beri, bu gibi taleplere sıcak bakılmamakta ve bu taleplerin niçin reddedildiği hususunda da ikna edici bir cevap alamamaktayız.

Halbuki, bir tasarı hazırlanırken, bir dünya görüşüne, bir düşünceye göre hazırlanır. Eğer, bu tasarı, liberal görüşe göre hazırlanmışsa, bu madde liberalizme uygun değildir; sosyalizme göre ayarlanmışsa, sosyal demokrasiye göre ayarlanmışsa, ki, değildir... Bizim sıkıntımız, ilk günden beri, bu tasarıyı hangi dünya görüşüne göre anlayacağımız meselesidir.

ALİ RAHMİ BEYRELİ (Bursa) – Ne alakası var!.. Saçma sapan konuşuyor...

MEHMET BEDRİ İNCETAHTACI (Devamla) – Birbirimize saygılı olmamızda fayda var. Ben, çok ciddî bir şey söylüyorum.

BAŞKAN – Efendim, rica ediyorum... Siz, konuşmanıza devam edin.

MEHMET BEDRİ İNCETAHTACI (Devamla) – Üzerinde görüştüğümüz bu tasarının bir dünya görüşüne müntesib olması gerekir. Eğer, bu görüşün ne olduğunu bilemezsek, halkımızın bunu uygulama pratiği ortadan kalkar; ama, siz, "biz bunu çıkaracağız, bunu isteseniz de istemeseniz de uygulayacağız" derseniz, o zaman, elbette, bizim, söyleyecek bir sözümüz kalmaz.

Bu önergemize destek verdiğiniz zaman, hiç olmazsa, kira gelirlerinden vergi ödeyen mükelleflerin, ocak ayından sonraki ayda ilk vergilerini ödemeleri imkânı hâsıl olacak ve böylelikle, biraz olsun, Türkiye'deki enflasyonist ortamdan daha az zarar görmeleri mümkün olacaktır diyor, hepinize saygılar sunuyorum.

BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın İncetahtacı.

Aslında çok da önemli bir şey değildir; gayrimenkul sahiplerine bir aylık bir eksüre vermiş oluyoruz; neyse efendim.

Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.

Öteki önergeyi işleme koyuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan çeşitli vergi kanunlarında değişiklik öngören 626 sıra sayılı kanun tasarısının 51 inci maddesiyle düzenlenen 193 sayılı Gelir Vergisi Kanununun 117 nci maddesinin birinci fıkrasında yer alan,

"2. Şubat ayı içerisinde verilmesi gereken beyannameyle bildirilen gelir üzerinden tahakkuk ettirilen Gelir Vergisi, şubat, mayıs, ağustos aylarında" ibaresinin,

"2. Şubat ayı içerisinde verilmesi gereken beyannameyle bildirilen gelir üzerinden tahakkuk ettirilen Gelir Vergisi, mart, haziran, eylül aylarında" olarak değiştirilmesini saygılarımızla arz ve teklif ederiz.

Aslan Polat

Erzurum

ve arkadaşları

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu efendim?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANVEKİLİ METİN ŞAHİN (Antalya) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Hükümet?..

MALİYE BAKANI ZEKERİYA TEMİZEL (İstanbul) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Önergelerini izah etmek üzere, Sayın Aslan Polat; buyurun efendim.

ASLAN POLAT (Erzurum) – Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlarım.

Bu madde gerçekten önemsiz gibi görünse de, mükellefler arasında huzursuzluk yaratacak bir maddedir. Şundan dolayı: Bu madde, Plan ve Bütçe Komisyonunda görüşülürken -ben katılamıyorum- şu görüş ortaya atıldı: İlk önce hesapları çıkarılacak olan kim olur; kira geliri alanlar. Ondan sonra kim olur; basit usule tabi olanlar; onların da paraları yoktur. Ondan sonra kim olur; Gelir Vergisinin diğer mükellefleri, onlar biraz daha zengindir, paraları biraz daha zor çıkar. Biz burada "parası hiç olmayan, çok az olan, fakir olan, elinde bir şey olmayanı tez buluruz, önce onlardan alalım, ondan sonra da diğerlerinden alalım" diyoruz.

Bakın, açık ve net konuşalım: Türkiye'nin en ücra köşesine gidin, artık herkes doların, markın günlük değerlerini biliyor, günlük repo oranlarını biliyor, ve herkes biliyor ki, elindeki parayı bir ay önce çıkaran bir insan, bir aylık repo getirisi kadar zarar eder; bunun farkındadır.

Şimdi, durum böyle iken, sıra vergi toplamaya gelince, ilk önce az kazanandan para almak, bir iki ay önce onlardan para istemek...

REFİK ARAS (İstanbul) – Hayır, yanlış düşünüyorsunuz.

ASLAN POLAT (Devamla) – Evet efendim.

Kira geliri, basit usul ve diğer Gelir Vergileri; sıralama böyledir, aşağıdan yukarıya doğrudur.

REFİK ARAS (İstanbul) – Regüle ediyor.

ASLAN POLAT (Devamla) – Hayır efendim; şubat ayında alınanlar basit usule tabi olanlar, diğerleri, diğer Gelir Vergileri; yani, mart ayında verenler, her halükârda şubat ayında verenlerden daha çok geliri olanlardır.

Bakın, bir şey daha söyleyeceğim. Kış aylarında, bütün o ağır kış şartlarını nasıl geçirdiği belli olmayan, basit usulle vergilendirilen mükellef, eski Götürü Vergi mükellefleri... Mesela, gelin, Doğu Anadolu'daki sanayi sitelerine girelim; o küçük sanayi sitelerinde, soba başında kışı geçiren, henüz bahar gelmediği için, işler açılmadığı için, inşaatlar başlamadığı için iş yapamayan o esnaf kesimine, sanayici kesimine ve soğukla mücadele eden insanlara, daha işler açılmadan "gel, sen vergini bir ay önce, iki ay önce öde" derseniz, bunları, sosyal demokrat olarak, izah edemezsiniz; bunu, Erzurum'da da çükçekmece'de de Okmeydanı'nda da izah edemezsiniz arkadaşım. Bunun, hiç mantığı yok. Ama, biz, üç-beş işçiye değil, 2 milyon memura bile yüzde 20 zamdan fazlasını vermeyip, bunların çıplak ayaklarla yürümelerine iltifat etmiyoruz derseniz, onun sonucunun nasıl olacağını da eğer giderseniz, sandıkta görürsünüz.

Bakın arkadaşlar, bunu samimi olarak söylüyorum. Maliye Bakanının düşüncesini anlıyorum; "ben, herkesi bir anda vergiye alırsam, bir de Götürü Vergi veren insanları, önemli ölçüde basit usulle vergilendirmeye aldığım için, hepsi birden mart ayında geldikleri zaman, burada en az 100 tane terminal kurmak zorunda kalıyorum; halbuki, bu pik günlerde değil de bunu yayarsam, 16 terminalle halledeceğim" diyor. Doğrudur; ama, niye vergi ödemeye, önce basit usulle vergi ödeyenler geliyor? O zaman, basit usulde vergi verenleri en sona alalım; kira gelirini en sona alalım; yani, daha az geliri olanları daha sonraya alalım o zaman? Dengeyi ters çevirelim, adalete uyanı budur. Yoksa, ben demiyorum ki, hepsini bir günde alın. İcabında, martta, nisanda, mayısta başlayın. Ocakta, şubatta başlıyorsanız da bu sefer ters sıralamayla alın, küçük vergi gruplarından en son alın. Yoksa, bugün, herkes, cebindeki parasının değerini biliyor; vergisini ödemeye bir gün önce gittiği zaman, bir günlük repo geliri kadar da zarar ettiğini biliyor. Herkes, bunun farkında, siz farkında değil misiniz? Siz, ne zaman farkında olursunuz; Meclis tatil olup, seçim bölgelerinize gider, halkın içine girerseniz, durumun ne olduğunu görürsünüz.

Hepinize saygılar sunuyorum.

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum.

Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.

Öteki önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan çeşitli vergi kanunlarında değişiklik öngören 626 sıra sayılı kanun tasarısının 51 inci maddesiyle düzenlenen 193 Sayılı Gelir Vergisi Kanununun 117 nci maddesinin birinci fıkrasında yer alan "3- Mart ayı içerisinde verilmesi gereken beyannameyle bildirilen gelir üzerinden tahakkuk ettirilen Gelir Vergisi, mart, haziran, eylül aylarında" ibaresinin, "3- Mart ayı içerisinde verilmesi gereken beyannameyle bildirilen gelir üzerinden tahakkuk ettirilen Gelir Vergisi, nisan, temmuz, ekim aylarında" olarak değiştirilmesini saygılarımla arz ve teklif ederim.

Aslan Polat (Erzurum) ve arkadaşları

BAŞKAN – Efendim, Komisyon önergeye katılıyor mu?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANVEKİLİ METİN ŞAHİN (Antalya) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Hükümet?..

MALİYE BAKANI ZEKERİYA TEMİZEL (İstanbul) – Katılmıyoruz Sayın Başkanım.

BAŞKAN – Komisyon ve Hükümet önergeye katılmıyor.

Önerge sahibi?..

ASLAN POLAT (Erzurum) – Gerekçe okunsun.

BAŞKAN – Peki.

Gerekçeyi okutuyorum:

Gerekçe:

Mükellef, vergi ödeme tarihlerini verdiği beyannameyle, miktarını kesin olarak öğrendiği ayda değil de, gerekli hazırlığı yapıp, icabında bankalara borçlanmaması ve kendi imkânlarıyla daha rahat ödeyebilmesi için gerekli görülmüştür.

BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.

Son önergeyi işleme koyuyorum...

MUSTAFA GÜVEN KARAHAN (Balıkesir) – Önergemizi geri çekiyoruz efendim.

BAŞKAN – Peki efendim.

Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Madde kabul edilmiştir.

52 nci maddeyi okutuyorum:

MADDE 52 - 193 sayılı Kanunun mükerrer 120 nci maddesi aşağıdaki şekilde değiştiril-
miştir.

“Geçici vergi

Mükerrer Madde 120 - Ticarî kazanç sahipleri (basit usulde vergilendirilenler hariç) ile serbest meslek erbabı cari vergilendirme döneminin gelir vergisine mahsup edilmek üzere, bu Kanunun ticarî veya meslekî kazancın tespitine ilişkin hükümlerine göre (Vergi Usul Kanununun değerlemeye ait hükümleri de dikkate alınarak) belirlenen ilgili hesap döneminin üçer aylık kazançları (42 nci madde kapsamına giren kazançlar ile noterlik görevini ifa ile mükellef olanların bu işlerden sağladıkları kazançlar hariç) üzerinden, 103 üncü maddede yer alan tarifenin ilk gelir dilimine uygulanan oranda geçici vergi öderler. Geçici vergi matrahının hesaplanmasında dönem sonu mal mevcutları, kayıtlar üzerinden tespit edilebilir.

Hesaplanan geçici vergi, üç aylık dönemi izleyen ikinci ayın 15 inci günü akşamına kadar bağlı olunan vergi dairesine beyan edilir ve aynı süre içinde ödenir. Aynı dönem içinde tevkif edilmiş bulunan gelir vergisi (42 nci maddede belirtilen kazançlardan yapılan tevkifat hariç) hesaplanan geçici vergiden mahsup edilir.

Yapılan incelemeler sonucunda, geçmiş dönemlere ait geçici verginin % 10’u aşan tutarda eksik beyan edildiğinin tespiti halinde, eksik beyan edilen bu kısım için re’sen veya ikmalen geçici vergi tarh edilir. Mahsup süresi geçtikten sonra, kesinleşen geçici vergiler terkin edilir, ancak gecikme faizi ve ceza tahsil edilir.

Bir önceki takvim yılında üçer aylık dönemler halinde tahakkuk ettirilerek tahsil edilen geçici vergi, yıllık beyanname üzerinden hesaplanan gelir vergisinden mahsup edilir. Mahsup edilemeyen tutar, mükellefin diğer vergi borçlarına mahsup edilir. Bu mahsuplara rağmen kalan geçici vergi tutarı, o yılın sonuna kadar yazılı olarak talep edilmesi halinde mükellefe red ve iade edilir.

İşin bırakılması halinde, işin bırakıldığı dönemi izleyen dönemlerde geçici vergi ödenmez.

Geçici vergi uygulamasına ilişkin usuller Maliye Bakanlığınca tespit edilir.”

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri; biliyorsunuz, gece mesaimiz her halukârda devam edecek; eğer, gruplar anlaşırlarsa, bu maddenin müzakeresine devam edelim -tabiî, saat 19.00'u da geçecek- bu maddenin müzakeresini bitirdikten sonra, grupların önerisiyle bugünkü çalışmamızı bitirebiliriz.

CEVAT AYHAN (Sakarya) – Devam etmek istiyoruz Sayın Başkan. İktidar, karar almış; o halde, toplantıya katılsın, kanunu da çıkarsın.

BAŞKAN – Peki efendim.

Madde üzerinde, Doğru Yol Partisi Grubu, adına Sayın Rıza Akçalı; buyurun efendim.

DYP GRUBU ADINA RIZA AKÇALI (Manisa) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Bu vergi yasa tasarısının, üzerinde en çok tartışılacak maddelerinden birisi, bu 52 nci maddedir. Bu madde, peşin vergiyi düzenleyen bir maddedir. Üç ayda bir beyanname vermek, üç ayda bir bilanço çıkarmak suretiyle kazancını tespit etmek ve bu kazanç üzerinden geçici vergi ödemek gibi bir yükümlülük getiriliyor bununla ve bu, mecburî hale getiriliyor.

Peki, peşin vergiyi, baştan niye alıyoruz konusunu bir analiz etmemiz lazım. İşte, enflasyon var, paranın değeri düşüyor, bir sene sonra gelir beyan edilirse, ondan sonra alınırsa devletin kaybı olur mantığından hareketle peşin vergi tahsilatı yapılıyor. Peki, peşin vergide, devlet, enflasyonu düşünüyor; o zaman, vergilendirme mantığı içerisinde, niye enflasyon muhasebesini düşünmüyor; niye, bir fiktif kazanç üzerinden, enflasyona bağlı kazanç üzerinden vergi vermek zorunda kalan, ama, gerçek kazancının vergisi olmayan, enflasyon yükünün vergisi olan bu vergiyi mükellefin ödeme mecburiyeti, bir düşünce olarak gündeme getirilmiyor. Enflasyon muhasebesini getirelim; enflasyon muhasebesiyle birlikte, peşin verginin, yılı içerisinde alınmasını getirelim. Bu ikisini beraber düşünebilirsek, bir bütünlük olur ve devletin, vergi mükellefine adaletli bir yaklaşımı söz konusu olur. Aksi takdirde, enflasyon yükü altında ezilen ve bundan dolayı, geliri yüksek çıkan insanların ucuz parasını kazanç olarak yazacaksınız, pahalı parasıyla, bunu vergi olarak tahsil edeceksiniz.

Tabiî, bunun, vergi adaleti açısından mahzurları var; ama, pratiğe baktığımız zaman, günlük uygulamaya baktığımız zaman, bu nasıl olacak; burada birsürü problem daha geliyor. Yıllık beyanname verme sistemi içerisinde vergi denetimini yeterince yapamayan bir Maliye teşkilatı, üç ayda bir bilanço esasına göre gelirini tespit edip, bunu bildirenleri nasıl kontrol edecek, bunları nasıl denetleyebilecek? Bunları veren, bunları hazırlayan muhasebe büroları bu yükün altından nasıl kalkacak? Bu işlemleri yapmak zorunda kalan serbest meslek erbabı, üç ayda bir beyanname vermek zorunda kalan ticaret erbabı, esnafı, sanatkârı, bu yükü nasıl kaldıracak? Bunların muhasebe büroları yok; bunların, kendi bünyelerinde çalıştırdıkları muhasebe elemanları da yok. Bunlar, bir muhasebe bürosuyla anlaşıyorlar ve bütün işlemlerini, bu muhasebe büroları kanalıyla yürütüyorlar. Yılda bir kere beyanname verdiklerinde, sene sonunda, iki üç gün dükkânlarını kapatıp "sayım dolayısıyla müessesemiz kapalıdır" levhasını dükkânlarının kapısına asıp, içeride bu bilançoyu çıkarıyorlar, envanteri çıkarıyorlar, ondan sonra da, yıllık Gelir Vergisi beyannamesini düzenleme imkânına sahip oluyorlar.

Şimdi, bu levhayı senede dört kere göreceğiz demektir. Her üç ayda bir, dükkânların camlarında, vitrinlerinde, müşterilere hitaben "müessesemiz sayım dolayısıyla üç gün kapalıdır" levhasını göreceğiz demektir. Bu, son derece yanlış, esnafa, sanatkâra, küçük işletmelere son derece zarar veren, onları yükümlülük altına sokan, onları ıstırap altına sokan ve korkuya, tedirginliğe sevk edecek olan bir yaklaşım.

Kaldı ki, üç ayda bir beyanname verme zorunluluğu olan müesseseler var Türkiye'de. Bunlar, büyük müesseseler. Sermaye Piyasası Kuruluna tabi büyük şirketler, üç ayda bir bilanço çıkarma zorunluluğundalar ve bu zorunluluk, Sermaye Piyasası Kanunundan gelen bir zorunluluk. Dolayısıyla, bunlar için bir problem yok; ama, bunların imkânlarını, kendi bünyelerindeki muhasebe bürolarını, işlemlerini yapan gelişmiş kuruluşlarını yükümlülük altına sokmayacak. Zaten, kanunen yapmaları gereken işlemleri, bunlarla hiç alakası olmayan küçük esnafa, sanatkâra, serbest meslek erbabına teşmil etmenin, muhasebe bürolarını, içinden çıkılmaz bir yükün altına sokmanın mantığını anlamak mümkün değil.

Madde gerekçesine baktığımız zaman, diyor ki "geçici verginin hesaplanmasında bir önceki takvim yılına ilişkin olarak hesaplanan Gelir Vergisi tutarının esas alındığı durumda, ödenecek geçici vergi tutarı ile mükellefin cari yıldaki faaliyetleri arasındaki ilişki kopmaktadır." Gerekçe olarak bunu ortaya koyuyor, maddeyi yeniden düzenleyen... "Örneğin, mükellef, cari yılı faaliyeti zararla sonuçlandırmasına karşın, geçici verginin hesabında bir önceki yıl faaliyetleri esas alındığından, geçici vergi ödemek zorunda kalmaktadır" diyor; yani, "bu yanlışlığı düzeltmek için, biz, bu maddeyi getirdik" diyor. Halbuki, mevcut kanunun 120 nci maddesinin mantığı karşısında bu gerekçe geçersiz; çünkü, bildiğiniz gibi, yürürlükteki maddede, mükelleflere, geçici verginin hesaplanıp ödenmesiyle ilgili alternatif (seçenekler) sunulmuştur. İsteyen, üç aylık bilanço esasına göre bunu zaten verebilme imkânına sahip, isteyen de, eski sistemde; yani, bir yıl önceki kazancına göre bunu verebilme imkânına aylık olarak sahip.

Dolayısıyla, getirdiğiniz, bir yeni yükümlülüktür; getirdiğiniz, bir yeni bağlayıcı kuraldır. Böyle bir rahatlık ve esneklik imkânı varken, bunu devredışı bırakmanın mantığını anlamak mümkün değil. Bu, vatandaşa, mükellefe eza ve cefa vermeye dönük, onu sıkıntıya, ıstıraba sokmaya dönük, birtakım bürokratik işlemler arasında boğmaya dönük, paralelinde, muhasebe bürolarını da bir iş yüküyle yüklemeye dönük bir anlamsız madde. Dolayısıyla, bu maddenin kaldırılması, eski haliyle maddenin muhafazası, sanıyorum ki, son derece doğru ve rasyonel bir yaklaşım olacak.

Ayrıca, şu anda yürürlükte olan Türk Ticaret Kanununun 72 nci maddesinin üçüncü fıkrası hükmüne göre, envanter bilanço devresi altı aydan az olamaz. Yani, üç ayda bir envanter bilanço çıkarma zorunluluğu getiren tasarının bu hükmü, Türk Ticaret Kanununun 72 nci maddesinin üçüncü fıkrası hükmüne de aykırı.

Şimdi, tabiî, biz, bunları söylüyoruz "bir muhalefet partisi olarak bunları söyleme gereğiniz var, bunu da söylüyorsunuz" denilebilir; ama, bunu ifade ederken, bir müddettir kilitlenen fakslardan, milletvekili olarak bizlerin bürolarına, Türkiye'nin her yerinden, gerek muhasebecilerden gerek serbest meslek erbabından gerek tüccardan gerek esnaftan, sanatkârdan gelen tedirginlikleri, şikâyetleri ifade etmek istiyorum. Grup faksları kilitlenmiştir. Milletvekili arkadaşlarımızın odalarında "aman bu konuya çare bulun. Bizi, bu yükün altına sokmayın" feryatlarını, figanlarını, haykırışlarını bu kürsüden sizlere iletmek istiyorum. Bir tanesini örnek olarak size okumak, Türkiye Barolar Birliği Başkanı Avukat Eralp Özgen'in, Doğru Yol Partisi Grup Başkanlığına gönderdiği, bu konuyla ilgili yazıyı ifade etmek istiyorum. Diyor ki "Üç ayda bir beyanname vermek ağır bir yükümlülüktür. Aralık ayı sonu durumuna göre verilecek beyannamelere mart ayı sonuna kadar süre tanınması da, Gelir Vergisi beyannamesi hazırlamanın zorluğunu gösterir niteliktedir. Yani, üç ayda, biz, bunu ancak derliyoruz, topluyoruz, mart ayı sonunda veriyoruz. Kanun koyucu da bu zorluğu göz önüne alarak böyle bir süre tanımış." 31 Aralık tarihi itibariyle gelirlerini üç ay içerisinde tespit edecek, hazırlığını yapacak, sayımını, dökümünü yapacak, ondan sonra da beyanname düzenleyerek mart sonunda verecek ve ondan sonra da vergisini ödeyecek. Yani, bunun zorluğu ortadayken, böylesine bir uygulamaya geçilmesi, insanları fevkalade rahatsız etmiş.

Ayrıca, yine diyor ki "meslektaşımız avukatların büyük kısmı, beyannamelerini, serbest muhasebeci veya serbest muhasebeci malî müşavirlere imzalatmak zorundadır. Bu meslektaşlarımızın anlaşma yaptıkları bu meslek mensupları da, bu yükün altından kalkamayacaklarını beyan etmektedirler. Üç ayda bir beyanname yükümlülüğü bürokratik işlemleri artıracak; zaten yeterince yapılamayan vergi denetimi, daha da zorlaşacaktır. Bu nedenlerle, üç ayda bir beyanname vermek zorunluluğundan vazgeçilerek, mevcut sistemin devam etmesinin yerinde olacağı kanısındayız." (DYP sıralarından alkışlar)

İşte, bu anlayıştan hareket ederek, halkın sesine kulak vererek, mükelleflerin bu taleplerine kulak vererek, sivil toplum ve katılımcı demokrasinin mantığı içerisinde meseleye yaklaşarak -ki, bunu beklemek hakkımızdır- bu maddenin, en azından, eski haliyle muhafazasında fayda vardır diyorum; hepinize saygılar sunuyorum. (DYP ve FP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Akçalı.

Efendim, madde üzerinde söz isteyen epey arkadaşımız var; fakat, öğleden sonraki mesaimizin bitmesine az bir zaman kaldı.

Bu itibarla, saat 20.00'de toplanmak üzere, birleşime ara veriyorum.

Kapanma Saati: 18.40

 

 

 

 

ÜÇÜNCÜ OTURUM

Açılma Saati : 20.00

BAŞKAN : Başkanvekili Kamer GENÇ

KÂTİP ÜYELER : Levent MISTIKOĞLU (Hatay), Abdulhaluk MUTLU (Bitlis)

 

BAŞKAN – Türkiye Büyük Millet Meclisinin 115 inci Birleşiminin Üçüncü Oturumunu açıyorum.

Sayın milletvekilleri, çalışmalarımıza devam ediyoruz.

Malumunuz olduğu üzere, 626 sıra sayılı yasa tasarısının 52 nci maddesi üzerindeki müzakerelere devam ediyorduk.

V. – KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN

DİĞER İŞLER (Devam)

5. – Vergi Usul Kanunu, Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun, Gelir Vergisi Kanunu, Kurumlar Vergisi Kanunu, Katma Değer Vergisi Kanunu, Gider Vergileri Kanunu, Emlak Vergisi Kanunu, Veraset ve İntikal Vergisi Kanunu, Motorlu Taşıtlar Vergisi Kanunu, Damga Vergisi Kanunu, Harçlar Kanunu ve Belediye Gelirleri Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Tasarısı ile Konya Milletvekili Ahmet Alkan’ın, İstanbul Milletvekili Emin Kul’un, Kahramanmaraş Milletvekili Hasan Dikici ve 30 arkadaşının, Balıkesir Milletvekili İsmail Özgün’ün, İstanbul Milletvekili Mustafa Baş ve 30 arkadaşının, Trabzon Milletvekili Kemalettin Göktaş ve 33 arkadaşının, Konya Milletvekili Necmettin Erbakan ve 40 arkadaşının, Konya Milletvekili Necmettin Erbakan ve 30 arkadaşının, Kütahya Milletvekili Mehmet Korkmaz’ın, Balıkesir Milletvekili İsmail Özgün ve 40 arkadaşının, Konya Milletvekili Veysel Candan’ın, Balıkesir Milletvekili İ. Önder Kırlı’nın, Adana Milletvekili Arif Sezer’in, Ağrı Milletvekili M. Sıddık Altay’ın, Bayburt Milletvekili Suat Pamukçu’nun, İstanbul Milletvekili Cefi Kamhi’nin, Samsun Milletvekili Murat Karayalçın’ın, Bursa Milletvekili Turhan Tayan’ın, Erzurum Milletvekili İsmail Köse’nin, İstanbul Milletvekili Ercan Karakaş ve 6 arkadaşının, Erzincan Milletvekili Naci Terzi’nin, Demokrat Türkiye Partisi Grup Başkanı Van Milletvekili Mahmut Yılbaş, Grup Başkanvekilleri İstanbul Milletvekili Metin Işık, Mardin Milletvekili Muzaffer Arıkan ve 6 arkadaşının, Benzer Mahiyetteki Kanun Teklifleri ve Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (1/708, 2/72, 2/73, 2/75, 2/129, 2/154, 2/166, 2/182, 2/191, 2/194, 2/221, 2/270, 2/287, 2/293, 2/323, 2/369, 2/420, 2/459, 2/493, 2/884, 2/959, 2/960, 2/1015, 2/1019, 2/1070) (S. Sayısı : 626) (Devam)

BAŞKAN – Sayın Komisyon ve Sayın Hükümet her zamanki sempatileriyle, güler yüzleriyle yerlerini aldılar; zaten, vergi alacağınız zaman güler yüz göstermezseniz, vatandaştan vergi alamazsınız!

52 nci madde üzerinde, Doğru Yol Partisi Grubu adına Sayın Rıza Akçalı konuşmuştu.

Söz sırası Fazilet Partisi Grubu adına İsmail Özgün'de.

ABDÜLLATİF ŞENER (Sıvas) – Sayın Özgün'ün yerine Cevat Ayhan Bey konuşacaklar.

BAŞKAN – Öyle mi; sözcü mü değiştirdiniz?

ABDÜLLATİF ŞENER (Sıvas) – Değiştirdik...

BAŞKAN – Tabiî, Sayın Ayhan'ı dinlemekten büyük zevk alırız.

Fazilet Partisi Grubu adına, Sayın Ayhan; buyurun. (FP sıralarından alkışlar)

Süreniz 10 dakika efendim.

FP GRUBU ADINA CEVAT AYHAN (Sakarya) – Muhterem Başkan, muhterem üyeler; 626 sıra sayılı vergi kanunu tasarısının 52 nci maddesi üzerinde söz almış bulunmaktayım.

Bu 52 nci madde, Gelir Vergisi Kanununun mükerrer 120 nci maddesinde değişiklik yapmaktadır. Mükerrer 120 nci madde ise, Gelir Vergisi mükellefleri için "peşin vergi" denilen bir vergiyi getirmişti.

1980'li yıllarda, enflasyon karşısında Maliyenin vergi gelirlerinin zayi olmaması için, değerinin düşmemesi için -yanlış hatırlamıyorsam, 1981 veya 1982'de- 12 Eylül döneminde, bu vergi, bizim mevzuatımıza girdi. Ankara'da, Ayrancı'da oturuyorum o tarihte. Bir tuhafiyeci vardı -Allah rahmet eylesin- Alaybeyoğlu diye bir komşumuz... Apartmanın altında küçük bir tuhafiye dükkânı vardı. Hatırlıyorum, o zaman 50 bin lira bir vergi geldi ilk defa o küçük esnafa; kıyameti kopardı "ben nasıl ödeyceğim" diye ve dükkânını kapattı. Tabiî, sonra, değişti nispetler. Önce hatırladığıma göre yüzde 30'du peşin vergi...

Sistem şöyle çalışıyor bilindiği gibi: Önceki yıl vergi mükellefinin beyannameyle beyan ettiği gelirin belli nispeti, müteakip yıl veya cari yıl, 12'ye bölünerek her ay tahsil ediliyor.

METİN BOSTANCIOĞLU (Sinop) – Yüzde 50'sinin onikide 1'i...

CEVAT AYHAN (Devamla) – Evet...

Bu, önce, yüzde 30'du. Kurumlarda yüzde 50, Gelir Vergisi mükelleflerinde yüzde 30'du. Sonra, enflasyon daha da artınca, Maliye, tabiî, kendini korumak için, hatırladığıma göre, bunu, yüzde 50'ye, kurumlarda da yüzde 70'e çıkardı.

METİN BOSTANCIOĞLU (Sinop) – Sonra, siz kaldırdınız...

CEVAT AYHAN (Devamla) – Evet...

Şimdi, ilgili maddeye, yani, mükerrer 120 nci maddeye göre, isterse mükellef, ihtiyarî olarak, üç aylık bilanço halinde müteakip ay bunu ödeyebiliyor -mevcut mükerrer 120 nci maddede bu var - ama, çok az, benim gördüğüm kadarıyla hemen hemen yok gibi; tabiî, Maliye sayısını bilir- çok az sayıda mükellef üç aylık ara bilanço yaparak bu vergiyi, bilançoya göre ödeme yoluna gitti. Herkes yüzde 50'sini 12 taksitle öder bir düzene alışmıştı.

Şimdi, Maliye, 52 nci maddeyle, bunu, üç aylık bilançoyu mecbur hale getiriyor; yani, ihtiyarîyi mecbur hale getiriyor ve sadece, yıllara sâri inşaatlarda; yani, Gelir Vergisi Kanununun 42 nci maddesindeki yıllara sâri inşaatı kapsayan mükellefler ile bir de hatırladığıma göre, noterler için hariç tutuyor; onun dışında, bütün mükellefler, üç ayda bir mecburen geçici bilanço çıkaracaklar. Üç ayı takip eden ikinci ayın onbeşinci günü, yani kırbeş gün sonra bu vergiyi ödeyecekler.

Bu verginin -üç aylık beyanamede- beyanında, yüzde 10'dan fazla hata olursa -ki, tabiî bunun manası, eksik olursa- ve Maliye de bunu tespit ederse, resen veya ikmalen vergi tarhına gidiyor, ilaveten bilahara. Yani, yüzde 10 toleransı var; aşanı, cezaya sokuyor.

Tabiî, bizim itirazımız ve benden önce konuşan DYP sözcüsü arkadaşın da Barolar Birliği Başkanına atfen beyan ettiği itiraz -ki, bizim de fevkalade yaygın bir şekilde aldığımız tepki;, kanun çıkarsa, uygulamaya geçilirse daha da geniş tepkiye sebep olacak- üç aylık bilanço uygulamasıdır. Bu, esnafa ilave külfet getirecek, muhasebeci külfeti getirecek. Tüccara getirecek, sanayiciye getirecek, mühendise getirecek, doktora getirecek, avukata getirecek, bütün serbest meslek sahiplerine, erbabına herkese getirecek.

Aslında, oturmuş bir düzen vardı, bağıra çağıra bu yürüyordu; yani, bunu getirerek, bu tasarıda geçici vergiyi kaldırmış olmuyoruz; geçici vergiyi yine alıyoruz; ama, müteakip yıl, yahut önceki yılın beyanname değerinin yüzde 50'sini, oniki ay yerine, üç aylık mecburi bilanço... Bilanço külfeti geliyor; yani, burada itiraz bunadır. Bu, tabiî ki, tüccara, işadamına ilave muhasebeci, malî müşavir külfeti getirecek; ama, şu da olacak; esnaf, fatura kesmeyecek; faturayı, mümkün olduğu kadar yıl sonuna doğru yığacak, yıl sonuna doğru atacak; tahsilatı, avans veya bir başka şekilde yapacak -Maliye, bunu nasıl takip edecek, bu kadar ince mekanizmalarla nasıl mücadele edecek bilemiyoruz tabiî- o nakdi de, işadamı, tüccar kullanacak. Yapabilenler bunu yapacak, bu da onların hakkıdır; çünkü, kanunlar çerçevesinde az vergi ödemek de mükellefin hakkıdır.

Ben, hatırlıyorum, Batı'da birtakım yerlerde -biz de olduğundan daha yaygın- profesyonel meslek sahipleri -mühendistir, şudur, budur- iş arama ilanları verirler; muhasebeci ve malî müşavirler kendi reklamlarını yaparken "ben size az vergi ödetirim" diyor. Nasıl; tabiî, mevzuatı iyi bilerek, uygulayarak; bu yollara gidilecektir. Onun için, mevcut düzen uygundu; bunu değiştirmemek gerekirdi. Bu, yaygın bir şikâyete de konu olacaktır.

Maliye, tabiî, enflasyona karşı vergi gelirlerinin erimeden tahsili için bir gayret içinde, kendine göre haklılığı var "para, değerinde elime ulaşsın, ihtiyaç yerine sarf edeyim" diyor; ama, ya esnafın hali ne olacak? Burada, tüccar, esnaf, serbest meslek sahibi, sanayici, vesaire bütün işadamlarını kastediyorum; bunlar da enflasyon altında eziliyorlar, yirmi yıldan beri eziliyorlar.

Bakın, daha önce konuşan bir arkadaşımız -zannederim Sayın Hacaloğlu'ydu- burada, Hükümetin IMF'yle ilgili mutabakat metninden bahsetti. O ekonomik raporun hemen ilk paragrafında "bugüne kadar enflasyonla mücadele başarılı olmamıştır" deniliyor; bütün Hükümetler_ Bunun içinde bizim Hükümetimiz hariç, Refahyol Hükümeti başarılı oldu, aldığımızı indirdik. Siz, bir yıldır_

YALÇIN GÜRTAN (Samsun) – Hâlâ yüksek_

CEVAT AYHAN (Devamla) – Evet.

REFİK ARAS (İstanbul) – Hepsini beraber indirdiniz.

CEVAT AYHAN (Devamla) – Hepsi beraber değil; biz, indirerek teslim ettik. Siz, indirerek...

MEHMET ALİ BİLİCİ (Adana) – Hayır, hayır...

CEVAT AYHAN (Devamla) – Açın, rakamlara bakın, ben söylemiyorum; rakamlar hakikati söyler, yoruma ihtiyaç hissettirmez. Sizin...

ABDÜLLATİF ŞENER (Sıvas) – Bugün belli oldu, yıllık enflasyon yüzde 94.

CEVAT AYHAN (Devamla) – Yüzde 94!..

BAŞKAN – Devletin resmî kayıtları var canım...

CEVAT AYHAN (Devamla) – Oo, felaket, yüzde 94; doğru mu?!.

A. ZİYA AKTAŞ (İstanbul) – Hayır efendim, yüzde 91; öbürü de yüzde 78; hangisini alırsanız...

CEVAT AYHAN (Devamla) – Demek ki, yerinizde sayıyorsunuz. Biz, size, yüzde 77'de teslim ettik; siz, yüzde 102'ye çıkardınız; yani, Nasreddin Hoca'nın bir fıkrası vardır, burada anlatmak uygun değil, kürsüden; kaybedip, şey bulmaya benziyor bu; işte, anladınız siz ama... Yani, daha bizim sayıya gelememişsiniz.

MEHMET ALİ BİLİCİ (Adana) – Biz, ödemeleri yapıyoruz, yatırımları yapıyoruz, hizmetleri yapıyoruz, ücretleri peşin veriyoruz.

CEVAT AYHAN (Devamla) – Yani, bizim daha, çok gerimizde sayıyorsunuz. İçborcu artırıyorsunuz, enflasyonu tırmandırıyorsunuz; gelir gelmez, enflasyonu yüzde 102'ye çıkardınız, rekor kırdınız; daha bizim sayıya inemediniz. Yani, şunu söylemek istiyorum: Enflasyona karşı esnafı nasıl koruyacağız; niye enflasyon muhasebesini getirmiyorsunuz; onun için girdim bu konuya. Yirmi yıldan beri, enflasyonla mücadele... Enflasyonla, bir servet transferi yapılıyor; işçiden, esnaftan, memurdan, tüccardan, küçük gelir gruplarından, yüksek gelir gruplarına servet transferi yapılıyor. Yapılan budur aslında değerli arkadaşlar; yani, bunun üzerinde dikkatle durmak lazım; burada, hakkaniyet yok. Enflasyon muhasebesini getirip uygulamamız lazım. Bu değerli Maliye Bakanımız, meslekten yetişmedir. Bu maliye erkânının bunu getirmeye hazır olduğunu biliyorum. Hükümetin bu kararı vermesi lazım, buradan geçmesi lazım. Bu yıl, önümüzdeki yıl, enflasyondaki hedeflere ulaşmamız çok zor. Seçime giden bir Hükümettir; altı ay sonra, üç ay sonra seçim kararı alacaksınız, seçim hükümetine gideceksiniz; yani, IMF'yle yaptığınız onsekiz aylık...

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Sayın Ayhan, süreniz bitti efendim.

CEVAT AYHAN (Devamla) – Bitiriyorum; eksüre istemiyorum efendim.

Yani, onsekiz aylık bir programa nasıl giriyorsunuz; bunu tartışacağız.

Teşekkür ederim. (FP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Ayhan.

Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına, Sayın Nihat Matkap; buyurun. (Alkışlar)

CHP GRUBU ADINA NİHAT MATKAP (Hatay) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; görüşmekte olduğumuz 626 sıra sayılı yasa tasarısının 52 nci maddesi üzerinde, Grubumuzun görüşlerini açıklamak üzere söz almış bulunmaktayım.

Değerli milletvekilleri, küçük ve orta boy işletme sahiplerinin, diğer bir ifadeyle, esnaf ve sanatkârların ve özellikle, işe yeni başlayan doktor, eczacı, avukat, muhasebeci gibi serbest meslek erbabının, yürürlükteki Gelir Vergisi uygulamalarındaki en büyük rahatsızlığı, hayat standardı uygulaması ile geçici vergi, bir diğer deyişle, peşin vergi uygulamasıdır.

İşsizliğin artmasının da bir nedeni olan, aynı zamanda, Türk vergi sisteminin, vergi hukukunun bir kamburu, hatta bir ayıbı olan hayat standardı uygulamasının yürürlükten kaldırılması, bu tasarıyla, bir yıl öne çekilmektedir; ancak, bu tasarıyla, geçici vergi ya da peşin vergi uygulaması yürürlükten kaldırılmamaktadır.

Bu maddeyle, geçici vergi ya da peşin vergi kaldırılmamakla beraber, tahakkuk ve tahsilatı için yeni bir yöntem önerilmektedir. Önerilen yöntem, uygulayıcı olan, bağımsız çalışan serbest muhasebeci ve serbest muhasebeci malî müşavirlerin, işçi, makine-teçhizat ve teknolojik açıdan donanımları nedeniyle değerlendirildiğinde, gerçekten, uygulaması çok güç ve zor bir yöntemdir.

Yürürlükteki geçici vergi uygulamasıyla, önerilen yeni uygulama biçimini, sizlere, teori ile pratik arasında bağlantıyı kurarak anlatmaya çalışacağım.

Halihazır uygulamada, ticarî kazanç sahipleri ve serbest meslek erbabı, ticarî kazançları veya meslek kazançları itibariyle kendilerine tahakkuk eden verginin yüzde 50'sini peşin vergi olarak beyan etmekte ve bu peşin vergiyi, 12 taksite bölerek her ay ödemektedirler. Yıllık Gelir Vergisi beyannamesiyle bir defa beyan söz konusu olmaktadır. Kurumlar Vergisi mükellefleri için de durum aynıdır; ancak, şu anki uygulamayla, mükelleflerden -basit usulde vergilendirilen mükellefler hariç- ticarî kazanç sahiplerinden ve serbest meslek erbabından, Kurumlar Vergisi mükelleflerinden her üç ayda bir geçici bilanço ve kâr-zarar cetveli ile işletme hesabı hulasası istenmekte ve bu kazançlarına isabet eden yüzde 15'lik bir geçici vergi talep edilmektedir.

Tabiî, buradaki güçlüğe biraz sonra gireceğim; ancak, bu maddenin mükellefin lehine olan bir yanı da vardır; o da şudur: Yürürlükteki uygulamaya göre, hayat standardı -kaldı ki, Gelir Vergisi mükelleflerinin yüzde 90'ının hayat standardının altında gelir beyan ettiği Maliye Bakanlığı yetkililerince ifade edilmektedir- uygulamasına tabi olan mükellefler, elde etmediği bir kazancın hem vergisini ödemekte hem de ona isabet eden geçici vergiyi de ödemektedir. Şimdi, yeni maddeyle, eğer bir kazanç söz konusuysa, bu kazanca isabet eden geçici vergi ödenecektir; bu, mükellef lehine bir gelişmedir.

Değerli arkadaşlarım, mayıs ayında, Hatay'da yapılan serbest muhasebeci malî müşavirler malî kongresine gittiğimde, bu konuyu tartışmaya açtım. Önerilen bu modelin, aslında, bir bakıma, arkadaşlarımızı, uygulayıcıları rahatlatan bir model olduğunu kısmen izah etmeye çalıştım ise de, daha sonra arkadaşlar, hem beni ziyaret ederek hem de telefonda izah ederek mesleğin içinde bulunduğu güçlükleri anlattılar ve bu koşullarla bu uygulamanın altından kalkma şanslarının olmadığını defalarca belirttiler.

Önerilen yöntem, karşı çıkılacak bir yöntem değil; ama, koşulları hazırsa bu yöntem uygulanır bir yöntem olur. Ancak, meslek mensuplarının yarısının, şu koşullarda bilgisayar sahibi olmadıkları düşünülürse, uygulamada büyük bir zorlukla karşı karşıya kalınacağı şimdiden açıkça görülmektedir.

Bu arada, geçici verginin yüzde 10'u aşan tutarda eksik beyan edildiğinin tespiti halinde, eksik beyan edilen kısım için resen veya ikmalen geçici vergiler tarh edilmesi öngörülüyor.

Ayrıca, geçici vergi matrahının hesaplanmasında, dönem sonu mal mevcutlarının kayıtlar üzerinden tespiti öngörülüyor. Kayıtlar üzerinden yapılacak tespit, hiçbir zaman sağlıklı olmaz. Dolayısıyla, her halükârda "yanılma payı" dediğimiz bu yüzde 10'luk pay yüzde 20'lere çıkacak, bundan küçük ve orta boy sahibi işletmeler büyük zarar görecek.

Değerli arkadaşlarım, bu konudaki güçlükleri, Sayın Bakana ve çalışma arkadaşlarına -yaklaşık on gündür- anlatmaya çalıştım hatta Katma Değer Vergisi beyannamesi üzerinden umulan, beklenen vergi gelirlerinde azalış olmasın diye, her ay beyanı yapılan teslim ve hizmetlerin karşılığını teşkil eden bedel üzerinden bir oran bularak -geçici verginin yerine- bir vergi türü ikame etmeyi önerdim. Ancak, bu öneri ne yazık ki benimsenmedi; ancak, bu haliyle de, bu konunun büyük güçlükler yaratacağı peşin peşin bilindiği için, muhakkak bu konuyla ilgili bir öneri geliştirmemiz gerektiğini düşünüyorum.

Ben, Sayın Bakana ve arkadaşlarına bir öneri getireceğim. Bu önerimizi, tasarının çerçeve 54 üncü maddesinde yer alan 51 inci maddesi üzerinde yapacağımız değişiklikle gerçekleştirebiliriz. Madem, sayıları 24 bini bulan, 3568 sayılı Yasaya göre yetki almış serbest muhasebeci ve serbest muhasebeci malî müşavirler, bu uygulamaya hazır olmadıklarını ifade ediyorlar ve bu arkadaşlarımız, madem Maliye Bakanlığının bir anlamda en yakın çalışma arkadaşları, onların bu talebini yok sayamayız, onların bu karşı çıkışlarını yok sayamayız. Şöyle bir şey olabilir: 1997 yılı itibariyle beyanı yapılmış gayri safi iş hâsılatını temel alırız, kriter alabiliriz veyahut da Katma Değer Vergisi beyannamelerinde beyanı yapılan teslim ve hizmetlerin karşılığını teşkil eden yıllık bedeli -1997 yılı itibariyle beyanı yapılmış- temel kriter alırız ve o yüksek ciro sahiplerini, muhasebe düzenini kurmuş işletmeleri 1999 yılı itibariyle bu uygulamaya geçiririz; ama, belli bir cironun altında kalan mükellefleri ise, 1.1.2000 tarihinden itibaren bu uygulamaya geçiririz. Bu, en azından, uygulayıcıların hazırlanması için, sistemi benimsemeleri için bir geçiş devresi olur, bir kademeli geçiş olur. Sanıyorum, çerçeve 54 üncü maddeyi, bu hızla salı veya çarşamba günü görüşebiliriz. Ben, özellikle Sayın Bakandan ve çalışma arkadaşlarından, bu geliştirmeye çalıştığım öneri üzerinde düşünmelerini rica ediyorum.

Bu düşüncelerle hepinize saygılar sunuyorum. (CHP, DSP ve ANAP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Matkap.

Şahsı adına, Sayın İsmail Özgün; buyurun. (FP sıralarından alkışlar)

Sayın Özgün süreniz 5 dakika.

İSMAİL ÖZGÜN (Balıkesir) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; görüşmekte olduğumuz 626 sıra sayılı kanun tasarısının 52 nci maddesi üzerinde kişisel görüşlerimi açıklamak üzere söz almış bulunmaktayım. Bu vesileyle, muhterem heyetinizi saygıyla selamlıyorum.

Değerli arkadaşlar, bu madde, 193 sayılı Gelir Vergisi Kanununun mükerrer 120 nci maddesindeki geçici vergi; halk arasındaki yaygın tabiriyle peşin vergiyi ihtiva eden hükümleri taşımaktadır.

Değerli arkadaşlar, şimdi, bu tasarı ile ne getiriliyor diye şöyle bir baktığımız zaman, Plan ve Bütçe Komisyonunda görüşmeler esnasında da söylemiştim. Bu tasarının bestesi çok güzel, çok güzel bir bestesi var; ama ne yazık ki, güftesi yok!

REFİK ARAS (İstanbul) – Güftesi de çok güzel.

İSMAİL ÖZGÜN (Devamla) – Maalesef güftesi yok; çünkü, burada -bakınız, biraz önce Sayın Matkap da konuşurken ifade ettiler- meslektaşlarımızı, muhasebecileri ve malî müşavirleri çok büyük sıkıntıya sokacağız ve bunlardan üç ayda bir bilanço çıkarmalarını, kâr ve zarar hesabı çıkarmalarını isteyeceğiz; ayrıca, üç ayda bir de, bunları beyan ederek, bunun üzerinden peşin vergi ödemelerini isteyeceğiz. Bunun altından muhasebe bürolarının kalkması fevkalade zor. TÜRMOB'un da bu konuda bazı görüşleri var. TÜRMOB, yani muhasebecilerin ve malî müşavirlerin üye oldukları meslek camiası diyor ki "Geçici verginin, cari yılda üçer aylık dönemlerde tespit ve beyan edilen kazançlar üzerinden alınması, uygulamada büyük zorluklar ortaya yere çıkaracaktır." Bu, gerçekten de böyle olacaktır. Çünkü, bir muhasebe bürosunda öyle üç beş tane defter tutulmuyor. Her muhasebeci arkadaşın, ortalama 50'nin üzerinde, hesaplarını takip ettiği mükellefi var. Dolayısıyla, üç ayda bir hesapları kapamak, envanter çıkarmak, değerleme yapmak, amortismanları ayırmak; bunlar, burada konuşulduğu gibi, o kadar kolay bir hadise değil. Masanın bir tarafını biliyoruz; ama, öbür taraftaki insanların ne yapacağını, nasıl yapacağını bilemiyoruz.

MEHMET ALİ BİLİCİ (Adana) – Bilgisayar çağındayız...

BAŞKAN – Müdahale etmeyin arkadaşlar.

İSMAİL ÖZGÜN (Devamla) – Efendim, bakınız, söylüyorum, her mükellefin, öyle, müstakil muhasebecisi yok. Muhasebe bürolarını çok büyük yükün altına sokarız ve yarın, doğru olmayan beyanlarla karşılaşırız. Karşılaşırsak ne olur; yüzde 10 sapma hakkı veriyoruz, yüzde 10'dan fazla olursa, size, resen veya ikmalen tarhiyatta bulunuruz diyoruz. Yüzde 10 da çok kısıtlı bir rakam; TÜRMOB, en aşağı yüzde 20 olmalı diyor; yani, haydi, böyle çıkacaksa, hiç olmazsa, sapmayı yüzde 20 mertebesine getirelim diyorlar ve biraz insaflı davranmamız lazım geliyor.

Değerli arkadaşlar, bu düzenlemede, sanki geçici vergi oranlarının düşmesinden dolayı az vergi alınacakmış gibi bir hava var; ama, aslında, işin esasına girdiğimiz zaman görüyoruz ki, daha önce beyan edilen Gelir Vergisi ve Kurumlar Vergisinin ticarî ve meslekî kazançlara isabet eden kısmı üzerinden hesaplanan bu vergi, şimdi, kazanç üzerinden hesaplanacağı için matrah genişliyor, dolayısıyla da, mükelleflerin, ödeyeceği vergi azalmayacak, özellikle Kurumlar Vergisinde bu daha da çoğalacak.

Ben, bir örnek vermek istiyorum: 100 milyar lira kazancı olan bir kurumun, halen meri yasaya göre ödeyeceği geçici vergi 17,5 milyar lira; ama, şimdi, bu uygulamaya geçtiğimiz zaman, bu, 30 milyar liraya çıkacak. Dolayısıyla, burada, "güftesi yok" demiştim ya, işte söylediğim şey o; bestesi çok güzel; ama, iş tatbikata uygulamaya geldiği zaman, bir de bakıyoruz ki, ödenecek olan geçici vergi azalmıyor, tersine, artıyor ve üstelik, bu işi yapacak olan insanların üzerine de bir sürü yük getiriyoruz, bürokrasiyi azaltacağımız yerde artırıyoruz.

Tabiî, burada, üzerinde önemle durulması gereken bir husus da, bu yüzde 10 sapmanın, kati suretle, en azından yüzde 20 olarak buradan çıkması lazım. Bu konuda da verilmiş önergemiz bulunmaktadır.

Teşekkür ederim. (FP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Özgün.

Aslında, Sayın Özgün, tabiî, kayıt nizamına riayet edilse, günü gününe hesaplar tutulsa, bu, çok rahat işler. Kayıt nizamına riayet edilmezse, senede bir defa defter tutulursa, tabiî ki böyle olur.

SALİH KAPUSUZ (Kayseri) – Sayın Başkan, Tunceli'deki esnaf ne yapacak?

BAŞKAN – Tabiî, o küçük esnaf zaten deftere tabi değil Sayın Kapusuz. Yani, bunlar, büyük işletmeler, yani, 8-10 milyar liralık alışveriş yapan müesseseler.

Bu olayların içini bilen insanlardan biri olarak, bazı şeyleri de ikaz etmekte fayda görüyorum da...

MALİYE BAKANI ZEKERİYA TEMİZEL(İstanbul) – Sayın Başkan, bir hususu açıklamak istiyorum.

BAŞKAN – Buyurun efendim.

MALİYE BAKANI ZEKERİYA TEMİZEL (İstanbul) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bu tasarıyı huzurlarınıza getirdiğimiz zaman, hiçbir zaman, toplumun tüm kesimlerine mavi boncuk dağıtarak, bu, çok çok güzel bir şeydir, aman ha, bunu çıkaralım; hele bir çıksın da, ondan sonra sonuçları görün diye bir amaç gütmedik. Hangi maddeyle, ne getiriyorsak, hangi avantajları getiriyorsak ya da getirilen her düzenleme topluma hangi külfetleri getirecekse, bütün açıklığıyla burada ortaya koymaya çalışıyoruz, bundan kaçındığımız yok.

Değerli arkadaşlar, biz, burada bir vergi kanunu yapıyoruz; dolayısıyla da, devletin sağlıklı finansman kaynağına kavuşturulması için elbette ki bazı düzenlemelerin yapılması gerekir. Bu düzenlemeyi yaparken hangi ilkeleri göz önünde bulunduruyoruz; bir, eşitlik ilkesini; iki, adalet ilkesini; üç, hakkaniyet ilkesini göz önünde bulunduruyoruz. Eğer, aldığınız vergi, bütün bu ilkelerin hepsini sağlayacak bir vergi ise, o takdirde, bu düzenlemenin yapılması ve bununla da devlete gelir sağlanması elbette ki en doğru yol oluyor.

Şimdi, biz, hangi uygulamayı değiştiriyoruz; bu uygulama daha önceden nasıldı, hangi sorunları doğuruyordu; yeni getireceğimiz düzenlemenin amacı ne? Aslında, arkadaşlarımız -Sayın Matkap da- bunu çok net bir şekilde ortaya koydular. Şu anda bizdeki peşin vergi ya da geçici vergi, bir önceki yıl kazancının, gerçekkişiler açısından yüzde 50'sinin, kurumlar açısından yüzde 70'inin, her ay, eşit taksitler halinde ödenmesi şeklinde gerçekleştiriliyor. Peki, bir önceki yıl kazancı, gerçek bir kazanç mı; hayır, değil. Niye değil; çünkü, peşin vergi, Gelir Vergisi mükelleflerimizin yüzde 87'sinden, hayat standardı esasına göre -ki, daha önceden yaptığımız düzenlemelerle, bunun artık sona erdirilmesi gereğini çok net bir şekilde söyledik- kazanmadığı gelirden vergi alınması ilkesini getirmiş. Yani, kazanmadığınız gelirden vergi ödüyorsunuz; ayrıca, ilerleyen yılda da, izleyen yılda da, o kazanılmayan gelirin, her ay taksitlerle yeniden vergisini ödüyorsunuz. Peki, bu arada, dükkânını siftah etmeden kapayan, bir ay boyunca herhangi bir şekilde işlem yapmayan insanlar... Hayır, o belli olmaz, biz onu bunu anlamayız, her ay bu vergiyi ödeyeceksiniz... Şimdi, böyle bir şeyin savunulması mümkün değil, böyle bir şeyin devam ettirilmesi de mümkün değil. Ancak, gerçek anlamda bir kazanç varsa, bunun üzerinden de makul bir oranda -bunun altını özellikle çiziyorum, makul bir oranda- üstelik, üçer aylık dönemler itibariyle bir verginin hesaplanıp, bunu daha sonra da mahsup etmek üzere malî idareye yatırmak, şu anda, bütün çağdaş ülkelerin uyguladığı bir peşin vergi sistemidir. Her ülkede, aylar, belki bazılarında iki ay, bazılarında dört ay, bazılarında üç ay, bazılarında her ay; ama, hepsinde aşağı yukarı böyle bir sistem var. Enflasyonun düşük olduğu ülkelerde, peşin vergi konusunda bu olay çok daha kolay gidiyor, çok daha rahat gidiyor değerli milletvekilleri. Ancak, bizim ülkemize, bunu, üçer aylık dönemler halinde getirdik. Şimdi, üçer aylık dönemler halinde verilecek beyannamelerde herhangi bir kazanç varsa, tamam, onun üzerinden geçici vergi alınacak; ama, kazanç yoksa, zaten, ödenecek bir peşin vergi de yoktur, geçici vergi de yoktur. Kazanç yoksa, vergi yoktur.

Sayın Başkan biraz önce belirttiler, şu anda, bizim Vergi Usul Kanunumuzda, her 10 günde bir bütün kayıtların işlenme zorunluluğu vardır; yani, hiçbir defter kaydı, 10 günden daha fazla geciktirilemez; bu, yasa hükmüdür. Demek ki, herkesin kaydı, 10 gün içerisinde güncel bir halde olacak, üstelik de, basit bir sistemle, gelirleri ve giderleri arasındaki fark ile kaydî envanter... Daha önce konuşan değerli arkadaşlarımız "her ay sayım mı yapılacak, üç ayda bütün envanter sayılabilir mi" dediler. Öyle bir zorunluluk yok, kaydî envanterle yetiniyor geçici vergi; zaten, o nedenle yanılma payı da var. Her 10 günde bir bütün defterlerini tutuyorsa, faturaların vesairelerin düzenlenmesi için 10 günlük süre veriliyorsa, zaten, bu sistemin, hukuk sistemi içerisinde yürümesi lazım, işlemesi lazım.

Demek ki, yasaları uyguladığımız zaman da, zaten, bu yükümlülüklerin hepsinin, hem mükellefler tarafından hem ilgilileri tarafından yerine getirilmesi lazım. Gerçekten de, bütün bir yıl boyunca, ne defterle ne belgeyle ne faturayla, hiçbir şeyle ilgilenmeyeceksiniz; aralık ayı, hatta, aralık ayından da geçtim, şubatın 15'inden sonra, mart ayında defter, belge vesaire toplama, onları işleme, fatura toplama yükümlülüğüne gireceksiniz; o telaşla, elbette, yetişmez o zaman değerli arkadaşlar; bu, gayet normaldir.

Değerli milletvekilleri, bu konuda çok uzun konuşmak istemiyorum; ancak, şunu açık olarak belirtmek istiyorum: Biz, kayıt nizamını, kayıtdışı ekonomiyi olabildiği ölçüde azaltacak bir şekle sokmaya çalışıyoruz; yani, insanlar, faturalarını versinler, belgelerini versinler, belirli süreler içerisinde de defterlerine kaydetmek suretiyle, geriye dönük işlemler yaparak vergiden kaçınma veya kaçırma yollarına gitmesinler; vergi sisteminde kurmaya çalıştığımız olay bu.

Elbette ki, bu, belirli yükümlülükler getiriyor; ama, bu yükümlülükler, zaten, bizim sistemimizde var. Kanunlara uymamayı veya kanunlardan sürekli olarak kaçmayı marifet sayamayacağımıza göre, hiçbir düzenleme yapmasak bile, aynı yükümlülüklere kesin olarak uyacaksınız diye binlerce denetim elemanını aynı şekilde bu mükelleflerimizin üzerine sürsek, yine aynı sonuca ulaşırız. Demek ki, mevcut yasaların uygulanmasıyla bile elde edilecek bazı sonuçları, altından kalkılamayacak yükler olarak göstermenin herhangi bir anlamı yok. Biz, Türkiye için bir vergi sistemi kuracaksak, bunu kayıt nizamının içerisine alacaksak, bu olay budur.

Bunun bu şekilde anlaşılmasını gereğini bir kez daha takdirlerinize arz ediyor; hepinize saygılar sunuyorum. (DSP ve ANAP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Bakan.

Şahsı adına konuşmak üzere söz isteyen Sayın Emin Kul, konuşma hakkını, Sayın Halit Dumankaya'ya bırakmış; ama, Sayın Dumankaya da gelmemiş.

Ali Rahmi Beyreli arkadaşımız, her günkü mutat, güzel konuşmasıyla, maddeler üzerindeki konuşmalarına devam edecektir.

Buyurun Sayın Beyreli.

SALİH KAPUSUZ (Kayseri) – Sayın Başkan, hep aynı şeyleri tekrar edip, iniyor.

BAŞKAN – Yok, yok, güzel şeyler söylüyor; siz, hepsini dinlemiyorsunuz. Arkadaşımız çok iyi bir maliyecidir.

MİKAİL KORKMAZ (Kırıkkale) – Çok güzel katkıları var.

ALİ RAHMİ BEYRELİ (Bursa) – Ben mühendisim Sayın Başkan.

BAŞKAN – Maliyecinin mühendisisin...

ALİ RAHMİ BEYRELİ (Bursa) – Sağ olun.

SALİH KAPUSUZ (Kayseri) – Sayın Başkan, madde hakkında bir şeyler söylesin.

BAŞKAN – Tamam, neyse... Dinleyin de anlarsınız.

ALİ RAHMİ BEYRELİ (Bursa) – Sayın Başkan, değerli miletvekilleri; bu maddeyle, bir diğer önemli konu yeni bir düzenlemeye kavuşturulmakta ve serbest meslek sahipleri, ticarî kazanç sahipleri için bugüne kadar önemli sıkıntılar yaratan peşin vergi uygulaması kaldırılmakta ve geçici vergi uygulamasında mükelleflerin lehinde yeni bir düzenleme yapılmaktadır. Mükellefler, buna göre, üçer aylık dönemler halinde beyanname verecekler ve tahminî gelirleri üzerinden vergi ödeyeceklerdir. Örneğin, ilk üç ay sonunda zarar etmişlerse, ödemiş oldukları vergi, bir sonraki dönemden mahsup edilecektir.

Sayın milletvekilleri, aslında, biz, bu yasa tasarısını Plan ve Bütçe Komisyonunda görüşürken nisan, mayıs aylarında yasalaşabileceği umuduyla ve geçici bir dönem yaratmak, bir alışkanlık dönemi yaratmak açısından bu yıl, altı aylık dönemler için beyanname verilme hükmünü geçici maddeyle getirmiştik; ama, bugün yedinci aydayız; bunu da uygulama olanağımız yok; ama, yine de inanıyorum ki, Hükümetimiz, mükelleflerimizin, bu yeni düzenlemeye alışkanlık kazanmaları hususunda yeni bir düzenleme ve yeni bir kolaylık getirecektir.

Hepinizi saygılarımla selamlıyorum. (DSP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Beyreli.

Madde üzerindeki konuşmalar tamamlanmıştır.

Maddeyle ilgili 27 önerge vardır; 18'ini geliş sıralarına göre okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Vergi kanunlarında değişiklik yapan tasarının 52 nci maddesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ederim.

Madde 52. – 193 sayılı Kanunun 120 nci mükerrer maddesi yürürlükten kaldırılmıştır.

Sıtkı Cengil Muhammet Polat Aslan Polat

Adana Aydın Erzurum

Cafer Güneş Memduh Büyükkılıç İsmail Özgün

Kırşehir Kayseri Balıkesir

Ahmet Çelik Mustafa Yünlüoğlu Yakup Budak

Adıyaman Bolu Adana

Ertan Yülek Ahmet Doğan Celal Esin

Adana Adıyaman Ağrı

Suat Pamukçu Abdulhaluk Mutlu İsmail Coşar

Bayburt Bitlis Çankırı

Ramazan Yenidede Lütfü Esengün Sıddık Altay

Denizli Erzurum Ağrı

Murtaza Özkanlı Ömer Faruk Ekinci Feti Görür

Aksaray Ankara Bolu

Altan Karapaşaoğlu Ömer Vehbi Hatipoğlu Ahmet Cemil Tunç

Bursa Diyarbakır Elazığ

Şinasi Yavuz Nurettin Aktaş Bedri İncetahtacı

Erzurum Gaziantep Gaziantep

Azmi Ateş Hüseyin Kansu Osman Yumakoğulları

İstanbul İstanbul İstanbul

Ahmet Dökülmez Zeki Ünal Fethi Acar

Kahramanmaraş Karaman Kastamonu

Salih Kapusuz Mikail Korkmaz Mustafa Kemal Ateş

Kayseri Kırıkkale Kilis

Osman Pepe Veysel Candan Hanifi Demirkol

Kocaeli Konya Eskişehir

Kahraman Emmioğlu Turhan Alçelik Saffet Benli

Gaziantep Giresun İçel

Ekrem Erdem İsmail Kahraman Bahri Zengin

İstanbul İstanbul İstanbul

Zeki Karabayır Kemal Albayrak Hüseyin Arı

Kars Kırıkkale Konya

Lütfü Yalman Yaşar Canbay Nedim İlci

Konya Malatya Muş

Nezir Aydın Ahmet Demircan Musa Uzunkaya

Sakarya Samsun Samsun

Ahmet Nurettin Aydın Abdulkadir Öncel Ahmet Feyzi İnceöz

Siirt Şanlıurfa Tokat

İsmail İlhan Sungur Şaban Şevli Rıza Güneri

Trabzon Van Konya

Mustafa Ünaldı Ahmet Derin Fikret Karabekmez

Konya Kütahya Malatya

Selahattin Yıldız Latif Öztek Ahmet Karavar

Muş Samsun Şanlıurfa

Bekir Sobacı Maliki Ejder Arvas Fethullah Erbaş

Tokat Van Van

Abdullah Örnek

Yozgat

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Vergi kanunu tasarısının 52 nci madde dördüncü fıkrasında "mükellefe" kelimesinden sonra, "ret" kelimesinden önce gelmek üzere, "talebini takip eden 15 gün içerisinde" ibaresinin ilavesini arz ederiz.

Sıtkı Cengil Muhammet Polat Aslan Polat

Adana Aydın Erzurum

Memduh Büyükkılıç Cafer Güneş Mehmet Emin Aydınbaş

Kayseri Kırşehir İçel

Ahmet Çelik İsmail Özgün Yakup Budak

Adıyaman Balıkesir Adana

İbrahim Ertan Yülek Ahmet Doğan Celal Esin

Adana Adıyaman Ağrı

Cemalettin Lafçı Rıza Ulucak Alaattin Aydın

Amasya Ankara Batman

Suat Pamukçu Abdulhaluk Mutlu Mustafa Yünlüoğlu

Bayburt Bitlis Bolu

İsmail Coşar Zülfikar Gazi Ramazan Yenidede

Çankırı Çorum Denizli

Ömer Naimi Barım Tevhit Karakaya Lütfü Esengün

Elazığ Erzincan Erzurum

Sıddık Altay Murtaza Özkanlı Ömer Faruk Ekinci

Ağrı Aksaray Ankara

Musa Okçu Feti Görür Altan Karapaşaoğlu

Batman Bolu Bursa

Ömer Vehbi Hatipoğlu Ahmet Cemil Tunç Şinasi Yavuz

Diyarbakır Elazığ Erzurum

Nurettin Aktaş Bedri İncetahtacı Mehmet Sılay

Gaziantep Gaziantep Hatay

Azmi Ateş Mehmet Fuat Fırat Hüseyin Kansu

İstanbul İstanbul İstanbul

Osman Yumakoğulları Hasan Dikici Zeki Ünal

İstanbul Kahramanmaraş Karaman

Fethi Acar Salih Kapusuz Mikail Korkmaz

Kastamonu Kayseri Kırıkkale

Mustafa Kemal Ateş Osman Pepe Veysel Candan

Kilis Kocaeli Konya

Hanifi Demirkol Kahraman Emmioğlu Turhan Alçelik

Eskişehir Gaziantep Giresun

Metin Kalkan Mustafa Köylü Saffet Benli

Hatay Isparta İçel

İsmail Kahraman Bahri Zengin Zeki Karabayır

İstanbul İstanbul Kars

Kemal Albayrak Hüseyin Arı Hasan Hüseyin Öz

Kırıkkale Konya Konya

Metin Perli Yaşar Canbay Nedim İlci

Kütahya Malatya Muş

Hüseyin Olgun Akın Nezir Aydın Ahmet Demircan

Ordu Sakarya Samsun

Musa Uzunkaya Ahmet Nurettin Aydın Zülfükar İzol

Samsun Siirt Şanlıurfa

Abdulkadir Öncel Ahmet Feyzi İnceöz İsmail İhan Sungur

Şanlıurfa Tokat Trabzon

Şaban Şevli Kâzım Arslan Rıza Güneri

Van Yozgat Konya

Mustafa Ünaldı Ahmet Derin Fikret Karabekmez

Konya Kütahya Malatya

Sabahattin Yıldız Latif Öztek Ahmet Karavar

Muş Samsun Şanlıurfa

Abdullah Arslan Bekir Sobacı Maliki Ejder Arvas

Tokat Tokat Van

Abdullah Örnek

Yozgat

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 626 sıra sayılı kanun tasarısının 52 nci maddesiyle düzenlenen 193 sayılı Gelir Vergisi Kanununun mükerrer 120 nci maddesinin birinci fıkrasında yer alan "103 üncü maddede yer alan tarifenin ilk gelir dilimine" ibaresinin, "103 üncü maddede yer alan ücret dışı gelirlerle ilgili tarifenin ilk gelir dilimine" şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

Algan Hacaloğlu Yılmaz Ateş Hilmi Develi

İstanbul Ankara Denizli

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 626 sıra sayılı kanun tasarısının 52 nci maddesiyle düzenlenen 193 sayılı Kanunun mükerrer 120 nci maddesinin üçüncü fıkrasındaki "yüzde 10" oranının "yüzde 20" olarak değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

İsmail Özgün Saffet Benli İsmail Coşar

Balıkesir İçel Çankırı

Cevat Ayhan Zeki Ünal İsmail İlhan Sungur

Sakarya Karaman Trabzon

Yakup Budak İ. Ertan Yülek Ahmet Doğan

Adana Adana Adıyaman

Osman Hazer Cemalettin Lafçı Alaattin Aydın

Afyon Amasya Batman

Suat Pamukçu Abdulhaluk Mutlu Mustafa Yünlüoğlu

Bayburt Bitlis Bolu

Zülfikar Gazi Ramazan Yenidede Ömer Naimi Barım

Çorum Denizli Elazığ

Tevhit Karakaya Sıtkı Cengil Ahmet Çelik

Erzincan Adana Adıyaman

Sıddık Altay Murtaza Özkanlı Musa Okçu

Ağrı Aksaray Batman

Feti Görür Altan Karapaşaoğlu Ahmet Cemil Tunç

Bolu Bursa Elazığ

Aslan Polat Şinasi Yavuz Nurettin Aktaş

Erzurum Erzurum Gaziantep

Bedri İncetahtacı Mehmet Sılay Azmi Ateş

Gaziantep Hatay İstanbul

Mehmet Fuat Fırat Ali Oğuz Osman Yumakoğulları

İstanbul İstanbul İstanbul

Hasan Dikici Ahmet Dökülmez Salih Kapusuz

Kahramanmaraş Kahramanmaraş Kayseri

Mikail Korkmaz Kemal Ateş Osman Pepe

Kırıkkale Kilis Kocaeli

Veysel Candan Hanifi Demirkol Kahraman Emmioğlu

Konya Eskişehir Gaziantep

Turhan Alçelik Metin Kalkan Mustafa Köylü

Giresun Hatay Isparta

Saffet Benli İsmail Kahraman İsmail Yılmaz

İçel İstanbul İzmir

Bahri Zengin Abdullah Özbey Zeki Karabayır

İstanbul Karaman Kars

Memduh Büyükkılıç Nurettin Kaldırımcı Kemal Albayrak

Kayseri Kayseri Kırıkkale

Cafer Güneş Hasan Hüseyin Öz Nedim İlci

Kırşehir Konya Muş

Hüseyin Olgun Akın Nezir Aydın Ahmet Demircan

Ordu Sakarya Samsun

Musa Uzunkaya Ahmet Nurettin Aydın Zülfükar İzol

Samsun Siirt Şanlıurfa

Abdulkadir Öncel Ahmet Feyzi İnceöz Şaban Şevli

Şanlıurfa Tokat Van

Rıza Güneri Ahmet Derin Sabahattin Yıldız

Konya Kütahya Muş

Salih Katırcıoğlu Ahmet Karavar Bekir Sobacı

Niğde Şanlıurfa Tokat

Maliki Ejder Arvas Abdullah Örnek

Van Yozgat

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan çeşitli vergi kanunlarında değişikliği öngören 626 sıra sayılı yasa tasarısının 52 nci maddesiyle düzenlenen 193 sayılı Kanunun mükerrer 120 nci maddesinin dördüncü fıkrasının aşağıdaki şekilde değiştirilmesi için gereğini arz ederiz.

Algan Hacaloğlu Mustafa Yıldız Metin Arifağaoğlu

İstanbul Erzincan Artvin

Veli Aksoy Celal Topkan

İzmir Adıyaman

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan çeşitli vergi kanunlarında değişikliği öngören 626 sıra sayılı yasa tasarısının 52 nci maddesiyle düzenlenen 193 sayılı Kanunun mükerrer 120 nci maddesinin üçüncü fıkrasının aşağıdaki şekilde değiştirilmesi için gereğini arz ederiz.

Algan Hacaloğlu Mahmut Işık Bekir Yurdagül

İstanbul Sıvas Kocaeli

Değişiklik metni:

"Yapılan incelemeler sonucu, geçmiş dönemlere ait;

a) 1 milyar liraya kadar olan geçici verginin yüzde 15'i,

b) 10 milyar liraya kadar olan geçici verginin yüzde 10'u,

c) 10 milyardan fazla miktardaki geçici verginin yüzde 5'ini aşan tutarda eksik beyan edildiğinin tespiti halinde, eksik beyan edilen kısım için resen veya ikmalen geçici vergi tarh edilir. Mahsup süresi geçtikten sonra kesinleşen geçici vergiler terkin edilir; ancak, gecikme faizi ve ceza tahsil edilir."

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 626 sıra sayılı kanun tasarısının 52 nci maddesiyle düzenlenen 193 sayılı Kanunun mükerrer 120 nci maddesinin üçüncü fıkrasında yer alan "yüzde 10" oranının "yüzde 20" olarak değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

Mehmet Gözlükaya Hacı Filiz Sabri Güner

Denizli Kırıkkale Kars

Tahsin Irmak İrfettin Akar

Sıvas Muğla

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 626 sıra sayılı kanun tasarısının 52 nci maddesiyle düzenlenen 193 sayılı Kanunun mükerrer 120 nci maddesinin birinci fıkrasındaki "ilgili hesap döneminin üçer aylık kazançları" ibaresinin "ilgili hesap döneminin altışar aylık kazançları" olarak değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

İsmail Özgün Veysel Candan Ahmet Cemil Tunç

Balıkesir Konya Elazığ

Ertan Yülek Ekrem Erdem Yakup Budak

Adana İstanbul Adana

Ahmet Doğan Osman Hazer Celal Esin

Adıyaman Afyon Ağrı

Cemalettin Lafçı Rıza Ulucak Muhammet Polat

Amasya Ankara Aydın

Alaattin Aydın Suat Pamukçu Hüsamettin Korkutata

Batman Bayburt Bingöl

Abdulhaluk Mutlu Mustafa Yünlüoğlu İsmail Coşar

Bitlis Bolu Çankırı

Ramazan Yenidede Tevhit Karakaya Lütfü Esengün

Denizli Erzincan Erzurum

Sıtkı Cengil Ahmet Çelik Ömer Faruk Ekinci

Adana Adıyaman Ankara

Musa Okçu Altan Karapaşaoğlu Ömer Vehbi Hatipoğlu

Batman Bursa Diyarbakır

Aslan Polat Şinasi Yavuz Bedri İncetahtacı

Erzurum Erzurum Gaziantep

Emin Aydınbaş Azmi Ateş Mehmet Fuat Fırat

İçel İstanbul İstanbul

Hüseyin Kansu Hasan Dikici Fethi Acar

İstanbul Kahramanmaraş Kastamonu

Mikail Korkmaz Kemal Ateş Osman Pepe

Kırıkkale Kilis Kocaeli

Hanifi Demirkol Kahraman Emmioğlu Turhan Alçelik

Eskişehir Gaziantep Giresun

Mustafa Köylü Saffet Benli Mustafa Baş

Isparta İçel İstanbul

Ali Coşkun İsmail Kahraman Metin Kalkan

İstanbul İstanbul Hatay

Bahri Zengin İsmail Yılmaz Abdullah Özbey

İstanbul İzmir Karaman

Zeki Karabayır Kemal Albayrak Hüseyin Arı

Kars Kırıkkale Konya

Hasan Hüseyin Öz Yaşar Canbay Nedim İlci

Konya Malatya Muş

Hüseyin Olgun Akın Nezir Aydın Ahmet Demircan

Ordu Sakarya Samsun

Temel Karamollaoğlu Zülfükar İzol Abdulkadir Öncel

Sıvas Şanlıurfa Şanlıurfa

Ahmet Feyzi İnceöz Kemalettin Göktaş İsmail İhan Sungur

Tokat Trabzon Trabzon

Şaban Şevli Kâzım Arslan Rıza Güneri

Van Yozgat Konya

Mustafa Ünaldı Ahmet Derin Fikret Karabekmez

Konya Kütahya Malatya

Salih Katırcıoğlu Latif Öztek Ahmet Karavar

Niğde Samsun Şanlıurfa

Abdullah Arslan Maliki Ejder Arvas Abdullah Örnek

Tokat Van Yozgat

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 626 sıra sayılı kanun tasarısının 52 nci maddesiyle düzenlenen 193 sayılı Kanunun mükerrer 120 nci maddesinin ikinci fıkrasının aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

Değişiklik metni:

"Hesaplanan geçici vergi, üç aylık dönemi izleyen üçüncü ayın 15 inci günü akşamına kadar bağlı olunan vergi dairesine beyan edilir ve aynı süre içerisinde ödenir. Aynı dönem içinde tevkif edilmiş bulunan Gelir Vergisi (42 nci maddede belirtilen kazançlardan yapılan tevkifat hariç) hesaplanan geçici vergiden mahsup edilir."

İsmail Özgün Veysel Candan Ahmet Cemil Tunç

Balıkesir Konya Elazığ

İ. Ertan Yülek Ekrem Erdem Yakup Budak

Adana İstanbul Adana

Ahmet Doğan Osman Hazer Celal Esin

Adana Afyon Ağrı

Cemalettin Lafçı Rıza Ulucak Alaattin Aydın

Amasya Ankara Batman

Abdulhaluk Mutlu Mustafa Yünlüoğlu İsmail Coşar

Bitlis Bolu Çankırı

Ramazan Yenidede Ömer Naimi Barım Tevhit Karakaya

Denizli Elazığ Erzincan

Lütfü Esengün Sıtkı Cengil Ahmet Çelik

Erzurum Adana Adıyaman

Mehmet Sıddık Altay Ömer Faruk Ekinci Musa Okçu

Ağrı Ankara Batman

Feti Görür Altan Karapaşaoğlu Ömer Vehbi Hatipoğlu

Bolu Bursa Diyarbakır

Aslan Polat Şinasi Yavuz Nurettin Aktaş

Erzurum Erzurum Gaziantep

Bedri İncetahtacı Mehmet Sılay Mehmet Emin Aydınbaş

Gaziantep Hatay İçel

Azmi Ateş Hüseyin Kansu Osman Yumakoğulları

İstanbul İstanbul İstanbul

Hasan Dikici Zeki Ünal Fethi Acar

Kahramanmaraş Karaman Kastamonu

Abdullah Gül Salih Kapusuz Mikail Korkmaz

Kayseri Kayseri Kırıkkale

Mustafa Kemal Ateş Osman Pepe Hanifi Demirkol

Kilis Kocaeli Eskişehir

Kahraman Emmioğlu Metin Kalkan Mustafa Köylü

Gaziantep Hatay Isparta

İsmail Kahraman Bahri Zengin Memduh Büyükkılıç

İstanbul İstanbul Kayseri

Kemal Albayrak Hüseyin Arı Hasan Hüseyin Öz

Kırıkkale Konya Konya

Yaşar Canbay Nedim İlci Hüseyin Olgun Akın

Malatya Muş Ordu

Ahmet Demircan Musa Uzunkaya Ahmet Nurettin Aydın

Samsun Samsun Siirt

Zülfükar İzol Ahmet Feyzi İnceöz Kemalettin Göktaş

Şanlıurfa Tokat Trabzon

İsmail İlhan Sungur Kâzım Arslan T. Rıza Güneri

Trabzon Yozgat Konya

Ahmet Derin Sabahattin Yıldız M.Salih Katırcıoğlu

Kütahya Muş Niğde

Latif Öztek Bekir Sobacı Maliki Ejder Arvas

Samsun Tokat Van

Abdullah Örnek

Yozgat

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan kanun tasarısının 52 nci maddesiyle değiştirilmesi öngörülen 193 sayılı Kanunun mükerrer 120 nci maddesinin birinci fıkrasında yer alan "Vergi Usul Kanununun değerlemeye ait hükümleri de dikkate alınarak" ibaresinin, "İndirim ve istisnalar ile Vergi Usul Kanununun değerlemeye ait hükümleri de dikkate alınarak " şeklinde değiştirilmesi ve birinci fıkranın sonuna aşağıdaki cümlenin eklenmesini arz ve teklif ederiz.

Erdoğan Toprak Mustafa İlimen Necati Albay

İstanbul Edirne Eskişehir

Mustafa Güven Karahan Fevzi Aytekin

Balıkesir Tekirdağ

Geçici vergi matrahının hesabında yıllık beyannamede kazancın yetersiz olması nedeniyle indirilemeyen tutar hariç, harcama yapılmadıkça yatırım indirimi uygulanmaz.

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan kanun tasarısının 52 nci maddesiyle değişiklik yapılması öngörülen 193 sayılı Gelir Vergisi Kanununun mükerrer 120 nci maddesinin ikinci fıkrasında yer alan "42 nci maddede belirtilen kazançlardan yapılan tevkifat hariç" ibaresinin, "42 nci madde kapsamına giren yıllara yaygın inşaat ve onarım işlerinden sağlanan kazançlardan yapılan tevkifat hariç" şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

Erdoğan Toprak Yalçın Gürtan M. Cihan Yazar

İstanbul Samsun Manisa

Mustafa Karslıoğlu Halil Çalık

Bolu Kocaeli

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan kanun tasarısının 52 nci maddesiyle değişiklik yapılması öngörülen 193 sayılı Gelir Vergisi Kanununun mükerrer 120 nci maddesinin ikinci fıkrasında yer alan "Hesaplanan geçici vergi, üç aylık dönemi izleyen ikinci ayın " ibaresinin, "Hesaplanan geçici vergi, üçer aylık dönemden sonra gelen ikinci ayın" şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

Erdoğan Toprak Yalçın Gürtan M.Cihan Yazar

İstanbul Samsun Manisa

Mustafa Karslıoğlu Halil Çalık

Bolu Kocaeli

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan kanun tasarısının 52 nci maddesiyle değişiklik yapılması öngörülen 193 sayılı Gelir Vergisi Kanununun mükerrer 120 nci maddesinin ikinci fıkrasında yer alan "Aynı dönem içinde tevkif edilmiş bulunan Gelir vergisi (42 nci maddede belirtilen kazançlardan yapılan tevkifat hariç) hesaplanan geçici vergiden mahsup edilir" ibaresinin, "42 nci maddede belirtilen kazançlardan yapılan tevkifat hariç olmak üzere, aynı dönem içinde tevkif edilmiş bulunan gelir vergisi, hesaplanan geçici vergiden mahsup edilir" şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

Erdoğan Toprak Yalçın Gürtan M.Cihan Yazar

İstanbul Samsun Manisa

Mustafa Karslıoğlu Halil Çalık

Bolu Kocaeli

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan kanun tasarısının 52 nci maddesiyle değişiklik yapılması öngörülen 193 sayılı Gelir Vergisi Kanununun mükerrer 120 nci maddesinin üçüncü fıkrasında yer alan "geçmiş dönemlere ait geçici verginin yüzde 10'u aşan" ibaresinin "geçmiş dönemlere ait geçici verginin yüzde 8'i aşan" şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

Erdoğan Toprak Yalçın Gürtan M.Cihan Yazar

İstanbul Samsun Manisa

Mustafa Karslıoğlu Halil Çalık

Bolu Kocaeli

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan kanun tasarısının 52 nci maddesiyle değişiklik yapılması öngörülen 193 sayılı Gelir Vergisi Kanununun mükerrer 120 nci maddesinin dördüncü fıkrasında yer alan "Bu mahsuplara rağmen kalan geçici vergi tutarı, o yılın sonuna kadar yazılı olarak talep edilmesi halinde mükellefe ret ve iade edilir" ibaresinin "Bu mahsuplara rağmen kalan geçici vergi tutarının, mükellefin talep etmesi halinde ileride doğabilecek vergi borçlarına mahsup edilebileceği gibi, kendisine ret ve iade de yapılabilir" şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

Erdoğan Toprak Yalçın Gürtan M.Cihan Yazar

İstanbul Samsun Manisa

Mustafa Karslıoğlu Halil Çalık

Bolu Kocaeli

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan kanun tasarısının 52 nci maddesiyle değişiklik yapılması öngörülen 193 sayılı Gelir Vergisi Kanununun mükerrer 120 nci maddesinin dördüncü fıkrasında yer alan "Mahsup edilemeyen tutar, mükellefin diğer vergi borçlarına mahsup edilir" ibaresinin "Mahsup edilemeyen tutar, beyannamenin ilgili satırında gösterilmesi şartıyla, mükellefin diğer vergi borçlarına mahsup edilir" şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

Erdoğan Toprak Yalçın Gürtan M.Cihan Yazar

İstanbul Samsun Manisa

Mustafa Karslıoğlu Halil Çalık

Bolu Kocaeli

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan kanun tasarısının 52 nci maddesiyle değişiklik yapılması öngörülen 193 sayılı Gelir Vergisi Kanununun mükerrer 120 nci maddesinin beşinci fıkrasının aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

"İşin terk edilmesi durumunda, işin terk edildiği dönemi izleyen dönemlerde geçici vergi ödenmez."

Erdoğan Toprak Yalçın Gürtan M. Cihan Yazar

İstanbul Samsun Manisa

Mustafa Karslıoğlu Halil Çalık

Bolu Kocaeli

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan kanun tasarısının 52 nci maddesiyle değişiklik yapılması öngörülen 193 sayılı Gelir Vergisi Kanununun mükerrer 120 nci maddesinin beşinci fıkrasının aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

"İşin bırakılması durumunda, işin bırakıldığı dönem tam sayılarak, işin bırakıldığı dönemi izleyen dönemlerde geçici vergi ödenmez."

Erdoğan Toprak Yalçın Gürtan M. Cihan Yazar

İstanbul Samsun Manisa

Mustafa Karslıoğlu Halil Çalık

Bolu Kocaeli

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, önergelerin okunması işlemi bitti; şimdi, önergeleri aykırılık derecelerine göre tekrar okutup işleme koyacağız efendim.

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Vergi kanunlarında değişiklik yapan tasarının 52 nci maddesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ederiz.

Madde 52 - 193 sayılı Kanunun mükerrer 120 nci maddesi yürürlükten kaldırılmıştır.

Sıtkı Cengil

Adana

ve arkadaşları

BAŞKAN – Sayın Komisyon önergeye katılıyor mu?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANVEKİLİ METİN ŞAHİN (Antalya) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Hükümet?..

MALİYE BAKANI ZEKERİYA TEMİZEL (İstanbul) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Önergeye, Komisyon ve Hükümet katılmıyor.

SITKI CENGİL (Adana) – Sayın Başkan, söz istiyorum.

BAŞKAN – Önergesini izah etmek üzere, Sayın Cengil; buyurun. (FP sıralarından alkışlar)

Süreniz 5 dakika Sayın Cengil.

SITKI CENGİL (Adana) – Sayın Başkan, değerli arkadaşlar; 52 nci maddeyle düzenlenen mükerrer 120 nci madde üzerinde vermiş olduğumuz önergeyi ve bu çerçevedeki düşüncelerimizi arz etmek üzere huzurlarınızda bulunuyorum; sözlerime başlarken, hepinizi hürmetle selamlıyorum.

Değerli arkadaşlar, daha önce, gerek gruplar adına gerekse şahsî olarak, bu maddeyle alakalı görüşler, düşünceler serdedildi; hemen akabinde, Sayın Bakanım da, bu konuşulanlar çerçevesinde bir açıklamada bulundu. Sayın Bakan, açıklamasında "senelerdir hayat standardı diye bir uygulama var ve bu uygulamayla da kazanan da kazanmayan da hem Gelir Vergisi ödüyor hem de dolayısıyla peşin vergi ödüyor" dediler, doğrudur. Hakikaten, gittiğimiz her yerde karşımıza çıkan en büyük şikâyet buydu, özellikle dar gelirli esnafın şikâyetçi olduğu konu buydu. Gerçekten, kazanılmayan bir kazançtan verginin alınmasını insaf ölçüleriyle bağdaştırmak mümkün değil; bunun kaldırılması fevkalade yerindedir. Bu tespiti yaptıktan sonra, bir başka tespiti daha yapmak durumundayız.

Değerli arkadaşlar, hayat standardı usulü, bu getirilen vergi düzenlemesiyle kalkmıyor, bunu da, burada tespit etmek durumundayız. Yürürlükteki kanunun geçici 35 inci maddesine göre, zaten, ne yapılıyor; hayat standardı esası kaldırılıyor. Yeni getirilen bu düzenlemeyle, 1999'un sonunda kaldırılan hayat standardı esası, 1999'un başına çekilmiş oluyor. Tabiî, Sayın Bakan da, geçici vergiye getirdikleri yeni usulü burada müdafaa ederken, izah ederken, hemen hayat standardıyla bağlantı kurup "efendim, işte, hayat standardı vardı, kazanmadığınız kazancın vergisini ödüyordunuz, biz, hayat standardını kaldırdık; ama, yeni getirdiğimiz geçici vergi, peşin vergi, her ne kadar bir öncekine göre daha ağır ise bile, biz, sizi, daha başka bir ağır yükten kurtardık" gibi bir izahla konuya yaklaştı.

Değerli arkadaşlar, bu, böyle değildir. Bunu, kamuoyunun da açıkça bilmesi lazım, sizler de, zaten biliyorsunuz; peşin vergi, yürürlükteki kanunda da, 1999'un sonunda, ne yapılıyordu; kaldırılıyordu.

Şimdi, gelelim yeni getirilen usule: Biliyorsunuz, mevcut durumda, Gelir Vergisi mükellefleri, sene sonundaki bilançolarına göre hesaplanarak beyan ettikleri Gelir Vergilerinin yüzde 50'sini ne yapıyorlardı; peşin vergi olarak ödüyorlardı. Bunu öderken nasıl ödüyorlardı; 12 aya bölerek eşit taksitlerle ödüyorlardı. Peki, yeni düzenlemede ne yapmışız; yeni düzenlemede, 12 aya bölme imkânını ortadan kaldırmışız; ayrıca, vergi matrahı üzerinden değil, mükelleflerin çıkaracakları üç aylık bilançolar üzerinden ortaya çıkacak gelirden hesaplanacak.

Önümde bir örnek var, onu arz etmek istiyorum; getirilen esas, gerçekten, mükellefin lehine midir, değil midir açıkça ortaya koymak bakımından. Daha önceki esasa göre, 2 milyar lira para kazanan bir insan, 150 milyon lira geçici vergi ödüyordu ve bunu da 12 taksitle ödüyordu.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Sayın Cengil, süreniz bitti.

SITKI CENGİL (Devamla) – Şu andaki esasa göre, 300 milyon lira vergi ödeyecek.

Hepinize saygılar sunuyorum. (FP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim.

Sayın milletvekilleri, Ankara Milletvekili Sayın Ömer Faruk Ekinci arkadaşımız gönderdiği bir pusulada diyor ki: "Siz, önergeler arasında bir başka önerge vardır demediniz; hepsi bir önerge sayılır." Ben, zaten, başta "önergeleri sırayla okutuyorum" dedim; "öteki önergeyi okutuyorum" dememenin anlamını belirttim.

Aslında, bu tutanaklara da böyle çok fazla, fuzulî ifadeler kaydetmemek lazım. Şimdi, aslında, önerge...

NURİ YABUZ (Afyon)– Sayın Başkan...

BAŞKAN – Bir dakika, efendim...

Burada, 18 önerge okutuldu; yani, burada zaten belli; her önergede, önergeyi veren arkadaşların ismi okunduktan sonra, Sayın Divan Üyesi arkadaşımız öteki önergeyi okudu.

Aslında, tutanakları mümkün olduğu kadar, fuzulî şeylerle doldurmamak lazım. Mesela, önerge vermek için, 5 isim yeterli; ama, bazı arkadaşlarımız, 150 isim veriyorlar; ben, tabiî, buna bir şey diyemem değil mi...

III. – YOKLAMA

BAŞKAN– Önergeyi oylayacağım; ancak, önce, bir yoklama talebi var; okutup, yoklama talebinde bulunanların burada bulunup bulunmadıklarını arayacağım.

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Genel Kurulda yeterli çoğunluk yoktur; 52 inci maddenin önergelerinin oylaması sırasında yoklama talep ediyoruz.

Sıtkı Cengil?.. Burada

Aslan Polat?.. Burada

Şinasi Yavuz?.. Burada

Maliki Ejder Arvas?.. Burada

Mustafa Yünlüoğlu?.. Burada

Sabahattin Yıldız?.. Burada

Mikail Korkmaz?.. Burada

Ertan Yülek?.. Burada

Cevat Ayhan?.. Burada

Remzi Çetin?.. Burada

Ömer Faruk Ekinci?.. Burada

Fethullah Erbaş?.. Burada

Muhammet Polat?.. Burada.

Abdüllatif Şener?.. Burada.

Rıza Ulucak?.. Burada.

Şaban Şevli?.. Burada.

İsmail Özgün?.. Burada.

Zeki Ergezen?.. Yok.

Mustafa Köylü?.. Burada.

Saffet Benli?.. Burada.

Nezir Aydın?.. Burada.

MUHAMMET POLAT (Aydın) – Sayı tamam, Sayın Başkan.

BAŞKAN – Bir arkadaşımız yok; ama, yeterli sayıda imza sahibi var; 20 kişi. Zaten, en az 20 kişi olmasaydı, yoklama talebini işleme koymayacaktım. Tekabbülü kabul etmiyoruz bu önergelerde.

Değerli arkadaşlar, tabiî, böyle, mücadelelerle, bu kanunu çıkarabileceğimiz kadar gideceğiz. Artık, herkes gücünü gösterecek. Efendim "cuma günü çalışalım, pazartesi çalışalım" diye önergeyi getirip oylayan İktidar partilerine mensup milletvekili arkadaşlarımız burada bulunacak ve bizi de zor duruma sokmayacak.

H. AVNİ KABAOĞLU (Rize) – Çoğunluk var, Sayın Başkan!

BAŞKAN – Efendim, var olup olmadığını, şimdi yoklamada göreceğiz. (ANAP ve DSP sıralarından gürültüler) Şimdi, bağırmanın, çağırmanın anlamı yok.

ÜLKÜ GÜNEY (Bayburt) – Sayın Başkan, siz gereğini yapın.

BAŞKAN – Bu, ilk defa yaptığımız bir iş değil. Arkadaşlarımız, daha mesainin başında yoklama istemişlerdir. Yoklamayı işleme koyacağız; çoğunluk varsa, sabaha kadar da çalışacağız.

MUHAMMET POLAT (Aydın) – Sayın Başkan, mesainin başında yoklama istememizin sebebi, buradaki arkadaşlarımızın noksan olmasıdır. Başlarken yapmış olduğunuz yoklamada, pusula verenler 60 kişiydiler; ama, salonda yoklardı. (ANAP ve DSP sıralarından gürültüler)

BAŞKAN – Ama, ondan sonra biz onu telafi ettik efendim. Pusulaları tek tek okuduk, pusula gönderen arkadaşların burada olduğunu da tespit ettik. Kaldı ki, o açılışta da 195 kişi vardı; kesinlikle, açılışta en ufak bir hata yok. Rica ediyorum, arkadaşlar... Başkanlık Divanı en tarafsız şekilde görevini yapmaktadır; yani, Başkanlık Divanına da gölge düşürmeye kimsenin hakkı yok... (Alkışlar) Burada, biz, sizin adınıza görev yapıyoruz; güveninizi kazanmıyorsak, bizi düşürebilirsiniz. Gerçi, o da ayrı bir olay da; neyse... Şimdi, güvensizlik oyu verseniz de, tabiî... İçtüzüğü değiştirin isterseniz...

Değerli arkadaşlarım, çok ciddî bir kanun çıkarıyoruz. Bu kanunu çıkarırken, ülkemizin yararının gerektirdiği nitelikte bir vergi yasasını çıkarmaya çalışıyoruz. Ama, burada, belli çevrelerin, bazılarının lehine olur, bazılarının aleyhine olur...

HİKMET AYDIN (Çanakkale) – Sayın Başkan, lütfen, yoklamaya geçer misiniz.

BAŞKAN – Bir dakika efendim...

ALİ ILIKSOY (Gaziantep) – Yoklamaya geçer misiniz, Sayın Başkan.

BAŞKAN – Ne oluyor efendim...

ALİ ILIKSOY (Gaziantep) – Sayın Başkan, yeter artık; yoklamayı yapın.

BAŞKAN – Yapacağız. Bir dakika canım... Sizin sabırsızlığınız ne ki...

ALİ ILIKSOY (Gaziantep) – Sabırsızlık değil Sayın Başkan. Başkalarından akıl alacak kadar yeteneksiz değilsiniz.

BAŞKAN – Bir dakika... Yapacağız şimdi. Arkadaşlar bir şey söyledi, cevap veriyoruz. Herhalde, burada esir değiliz, değil mi Sayın Ilıksoy... Rica ediyorum, oturun...

ALİ ILIKSOY (Gaziantep) – Yoklamaya başlamanızı istiyoruz efendim.

BAŞKAN – Her yoklamada söylediğim gibi, yoklama sırasında Genel Kurul salonunda olan sayın milletvekili, rica ediyorum -çok da yorgunuz- yüksek sesle burada olduğunu belirtsin. Pusula gönderen arkadaşların da pusulasını okuyacağım; Genel Kurul salonundan ayrılmasınlar.

Yoklamaya başlıyoruz.

(Yoklama yapıldı)

BAŞKAN – Toplantı yetersayısı yoktur.

Sayın grup başkanvekilleri, kaç dakika ara verelim?

ÜLKÜ GÜNEY (Bayburt) – Sayın Başkan, 20 dakika ara verelim.

BAŞKAN – Peki; birleşime 20 dakika ara veriyorum.

Kapanma Saati: 21.26

 

 

DÖRDÜNCÜ OTURUM

Açılma Saati : 21.45

BAŞKAN : Başkanvekili Kamer GENÇ

KÂTİP ÜYELER : Levent MISTIKOĞLU (Hatay), Abdulhaluk MUTLU (Bitlis)

BAŞKAN – Türkiye Büyük Millet Meclisinin 115 inci Birleşiminin Dördüncü Oturumunu açıyorum.

Sayın milletvekilleri, çalışmalarımıza devam ediyoruz.

626 sıra sayılı yasa tasarısının 52 nci maddesi üzerinde verilen bir önergenin oylanması sırasında yoklama istenmişti; yapılan yoklamada toplantı yetersayısı bulunamadığından, birleşime ara vermiştik.

III. – Y O K L A M A

BAŞKAN – Şimdi, yeniden yoklama yapacağız; toplantı yetersayısına ulaşacağımızı umut ediyoruz.

MUSTAFA ZEYDAN (Hakkâri) – Yoklama isteyenler olmasa ne olacak?

BAŞKAN – Tamam efendim. Arkadaşlarımız öyle laflar söylüyorlar ki, sanki, bu Meclise dün gelmişler. Arkadaşlar, üç senedir bu Meclisteyiz; bu Meclisin çalışma usullerini, herhalde, bilmeniz lazım artık. Bana soracağınıza, kendinizi biraz yetiştirin.

Ad okunmak suretiyle yoklama yapılacaktır; Genel Kurul salonunda bulunan sayın milletvekillerinin, yüksek sesle burada olduklarını belirtmelerini rica ediyorum.

(Yoklamaya başlandı)

Nuri Yabuz?.. Burada.

OSMAN KILIÇ (İstanbul) – Yoklama isteyenler ne olacak?

BAŞKAN – Bunun ne olduğunu ben biliyorum; bana sormanıza gerek yok. Biraz önce de onu söyledim. Döne döne sormayın... Yoklama isteyenler, ikinci defa yoklama yapıldığında salonda bulunmayabilirler. Burada üç senedir aynı şeyi uyguluyoruz.

Sıddık Altay?.. Yok.

(Yoklamaya devam edildi)

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, toplantı yetersayımız olmadığı için, çalışmalarımıza -üzülerek- devam edemiyoruz.

Bu itibarla, alınan karar gereğince, kanun tasarı ve tekliflerini sırasıyla görüşmek için, 6 Temmuz 1998 Pazartesi günü saat 14.00'te toplanmak üzere, birleşimi kapatıyorum.

Kapanma Saati: 22.07

 

 

 

VI. — SORULAR VE CEVAPLAR

A) YAZILI SORULAR VE CEVAPLARI

1. — İstanbul Milletvekili Halit Dumankaya’nın, ordudan ihraç edilen subay ve astsubaylara ilişkin sorusu ve Millî Savunma Bakanı ve Başbakan Yardımcısı İsmetSezgin’in yazılı cevabı (7/5409)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın Millî Savunma Bakanı Sayın İsmet Sezgin tarafından yazılı olarak cevaplandırılmasını saygılarımla arz ederim. 3.6.1998

HalitDumankaya İstanbul

Soru 1. İrtica faaliyetlerinden dolayı 30.6.1996 tarihinden 30.6.1997 tarihine kadar Başbakan Erbakan’ın Başbakanlığı Döneminde Ordudan kaç subay ve astsubay ihraç edilmiştir? (İhraç tarih ve o tarihteki adetlerini ayrı ayrı belirterek)

Soru 2. İrtica faaliyetlerinden dolayı 30.6.1997 tarihden 1.6.1998 tarihine kadar Başbakan A. Mesut Yılmaz Döneminde Ordudan kaç subay ve astsubay ihraç edilmiştir. (İhraç edildikleri tarih ve adetlerini ayrı ayrı belirterek)?

T.C. Millî Savunma Bakanlığı 30.6.1998 Sayı : 1998/607-TÖ.

Konu : Soru önergesi

Türkiye Büyük MilletMeclisi Başkanlığına

İlgi : TBMM Başkanlığının 15 Haziran 1998 tarihli ve KAN.KAR.MD.A.01.0.GNS.010.00.02-

07/5409-13473/31968 sayılı yazısı.

İstanbul Milletvekili Halit Dumankaya tarafından verilen ve İlgi Ek’inde gönderilerek cevaplandırılması istenilen 7/5409 sayılı “Ordudan ihraç edilen subay ve astsubaylara ilişkin” yazılı soru önergesinin cevabı Ek’te gönderilmiştir.

Arz ederim.

İsmet Sezgin Millî Savunma Bakanı

ve Başbakan Yardımcısı

İstanbul Milletvekili Halit Dumankaya Tarafından Verilen 7/5409
Sayılı Yazılı Soru Önergesinin Cevabı

1. 30 Haziran 1996 tarihi ile 30 Haziran 1997 tarihleri arasında, irticai faaliyetleri nedeniyle, Türk Silahlı Kuvvetlerinden 100 subay ve 127 astsubay’ın ilişiği kesilmiştir.

2. 30 Haziran 1997 tarihi ile 1 Haziran 1998 tarihleri arasında, irticai faaliyetleri nedeniyle, 118 subay ve 172 astsubay’ın Türk Silahlı Kuvvetlerinden ilişiği kesilmiştir.

Arz ederim.

İsmet Sezgin Millî Savunma Bakanı

ve Başbakan Yardımcısı

2. — Şırnak Milletvekili Bayar Ökten’in, Şırnak Valisi’nin görevden alınacağı iddialarına ilişkin sorusu ve İçişleri Bakanı Murat Başesgioğlu’nun yazılı cevabı (7/5426)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorumun İçişleri Bakanı Sayın Murat Başesgioğlu tarafından yazılı olarak cevaplandırılması hususunda gereğini arz ederim.

Saygılarımla.

Bayar Ökten Şırnak

Konu : Şırnak Valisi Sayın Halil Ulusoy hakkında. 9.6.1998

DYP-CHP, ANAYOL ve REFAHYOLhükümetleri döneminde Şırnak’ta görev yapan ve yaptığı hizmetlerle her zaman insanların duasını alacak Şırnak eski Valisi Sayın Kamil Acun, kurulan son hükümetin şahsi menfaatleri uğruna görevden alınmıştır. O dönemde eski vali Sayın Acun’un, şahsi menfaatleri için alınmasını talep edenler, kendi hükümetleri döneminde tayin edilen, halk tarafından “sadece kanunların öngördüğü şekilde hizmet götürdüğü” ifade edilen, Şırnak Valisi Sayın Halil Ulusoy’u hem tayin edip hem de görevden alınmasını istemektedirler. Bugün görev yapmakta olan bu valimizin de görevden alınacağı doğru mudur?

T.C. İçişleri Bakanlığı Personel Genel Müdürlüğü 3.7.1998 Sayı : B.050PGM0710001-A/12741

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Şırnak Milletvekili Bayar Ökten’in, Sayın Başbakanımıza tevcih ettiği ve tarafımdan yazılı olarak cevaplandırılması tensip edilen soru önergesine (7/5426-13556) ait cevaplar aşağıya çıkarılmıştır.

Arz ederim.

Murat Başesgioğlu İçişleri Bakanı

Valiler, 1700 Sayılı Dahiliye Vekâleti Memurları Kanununun 5, 5442 Sayılı İl İdaresi Kanununun 6 ve 3152 Sayılı İçişleri Bakanlığının Teşkilât ve Görevleri Hakkındaki Kanunun verdiği yetkiye dayanılarak 2451 Sayılı Kanun hükümlerine göre Bakanlar Kurulu Kararı ve Cumhurbaşkanının onayı ile atanmakta olup, şu anda vali atamaları ile ilgili olarak Bakanlığımızda herhangi bir çalışma bulunmamaktadır.

3. — Adana Milletvekili Yakup Budak’ın;

– Adana-Yüreğir İlçesi Sofulu Beldesindeki çöplüğün çevreyi kirlettiği iddiasına,

Trabzon Milletvekili Kemalettin Göktaş’ın;

– Kartal Çimento Fabrikasının çevreye verdiği zarara

İlişkin soruları ve Çevre Bakanı İmren Aykut’un yazılı cevabı (7/5437, 5450)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın Çevre Bakanı Sayın İmren Aykut tarafından yazılı olarak cevaplandırılmasına delaletlerinizi arz ederim. 10.6.1998

Yakup Budak Adana

Adana İli Yüreğir İlçesi Sofulu Beldesinde bulunan çöplük alanı etrafına mikrop saçmakta, halkın sağlığını tehdit etmektedir. Açıkta bulunan çöplükten çeşitli yollarla çevreye mikroplar saçılmaktadır. Çöplükteki akıntılardan içme suları da kirlenmektedir. Yöre arazilerinin veriminin de düşmesine sebep olan ve yöre halkını canından bıktıran çöplük alanı sizin de malumunuzdur.

1. Sofulu Beldesinde bulunan çöplük alanı ile ilgili hangi çalışmalar yapılmaktadır?

2.Sofulu çöplüğünün kaldırılması ile ilgili şahsınızın taahhüdü ne zaman gerçekleştirilecektir?

3. Bakanlığınızca 1998 yılında Adana İlinde hangi yatırımların tamamlanması öngörülmektedir?

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın delaletlerinizle Çevre Bakanı Sayın İmren Aykut tarafından yazılı olarak cevaplandırılması için gereğinin yapılmasını arz ederim.

Kemalettin Göktaş Trabzon

İstanbul İli Kartal İlçesi sınırları içinde Soğanlık ve Çavuşoğlu Mahallelerinde kurulu Fransız Set Group Holding A.Ş. ve iştirakleri olan Anadolu Çimentoları T.A.Ş.; Set Taş Sanayi Yatırım ve Ticaret A.Ş.; Set Beton Saniyii ve Ticaret A.Ş.; Set Betoya Prefabrik Yapı Elemanları Sanayi ve Ticaret A.Ş. kuruluşları kısaca “Kartal Çimento Fabrikası” olarak faaliyet göstermektedir.

1. Kartal Çimento Fabrikası yıllardır meskûn mahal içinde kaldığı için bir milyon Kartal Halkına ve çevresine toz, gürültü ve görüntü olarak zarar vermektedir. Fabrika hakkında bu güne kadar herhangi bir işlemde bulundunuz mu?

2. Bir milyon Kartal Halkının şikâyetlerini dinlemek için Kartal İlçesine ve denetimde bulunmak için de Kartal Çimento Fabrikasına gittiniz mi?

3. Kartal Çimento Fabrikası’nın Kartal Halkına ve çevreye verdiği zararları gidermek için neler düşünüyorsunuz? Bölge için herhangi bir projeniz var mı?

4. İstanbul Büyükşehir Belediyesi ile Fransız Set Group Holding A.Ş. arasında 11.4.1996 tarihli noter tasdikli protokol gereği Kartal Çimento Fabrikası 31.12.1997 tarihinde tahliye edilmesi gerektiği ve bu konuda İstanbul Bölge İdare Mahkemesinin 20.4.1998 tarihli oybirliğiyle kararı varken İstanbul Valiliği Fransız Set Group Holding A.Ş.’ni dolaylı olarak desteklemiş ve bir milyon Kartal Halkının mezkûr problemlerini çözmeye çalışan İstanbul Büyükşehir Belediyesinin 12.5.1998 tarihli yazısı ile engellemeye çalışmıştır. Bu konuda İstanbul Valiliğine herhangi bir uyarıda bulundunuz mu? İstanbul Valiliğinin çevre konusundaki duyarsızlığı hakkında ne düşünüyorsunuz?

T.C. Çevre Bakanlığı Araştırma, Planlama ve Koordinasyon Kurulu Başkanlığı 2.7.1998 Sayı : B.19.0.APK.0.20.00.01/0012/786-5269

Konu : Yazılı soru önergesi

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığı Genel Sekreterliğine

İlgi : 17.6.1998 tarih ve A.01.0.GNS.n.10.00.02-13774 sayılı yazınız.

İlgide kayıtlı yazınız eki, Adana Milletvekili Sayın Yakup Budak ile Trabzon Milletvekili Sayın Kemalettin Göktaş’a ait yazılı soru önergeleri cevaplandırılarak ekte sunulmuştur.

Bilgilerinize arz ederim.

Dr. İmren Aykut Çevre Bakanı

Trabzon Milletvekili Sayın Kemalettin Göktaş’ın 7/5450
Esas Numaralı Yazılı Soru Önergesinin Cevabı

Soru : İstanbul İli Kartal İlçesi sınırları içinde Soğanlık ve Çavuşoğlu Mahallelerinde kurulu Fransız Set Group Holding A.Ş. ve iştirakleri olan Anadolu Çimentoları T.A.Ş. Set Taş Sanayi Yatırım ve Ticaret A.Ş., Set Beton Sanayi ve Ticaret A.Ş., Set Betoya Prefabrik Yapı Elemanları Sanayi ve Ticaret A.Ş. kuruluşları kısaca “Kartal Çimento Fabrikası” olarak faaliyet göstermektedir.

1. Kartal Çimento Fabrikası yıllardır meskûn mahal içinde kaldığı için bir milyon Kartal Halkına ve çevresine toz, gürültü ve görüntü olarak zarar vermektedir. Fabrika hakkında bu güne kadar herhangi bir işlemde bulundunuz mu?

2. Bir milyon Kartal Halkının şikâyetlerini dinlemek için Kartal İlçesine ve denetimde bulunmak için de Kartal Çimento Fabrikasına gittiniz mi?

3. Kartal Çimento Fabrikasının Kartıl Halkına ve çevreye verdiği zararları gidermek için neler düşünüyorsunuz? Bölge için herhangi bir projeniz var mı?

4. İstanbul Büyükşehir Belediyesi ile Fransız Set Group Holding A.Ş. arasında 11.4.1996 tarihli noter tasdikli protokol gereği Kartal Çimento Fabrikası 31.12.1997 tarihinde tahliye edilmesi gerektiği ve bu konuda İstanbul Bölge İdare Mahkemesinin 20.4.1998 tarihli oybirliğiyle kararı varken İstanbul Valiliği Fransız Set Group Holding A.Ş.’ni dolaylı olarak desteklemiş ve bir milyon Kartal Halkının mezkûr problemlerini çözmeye çalışan İstanbul Büyükşehir Belediyesinin 12.5.1998 tarihli yazısı ile engellemeye çalışmıştır. Bu konuda İstanbul Valiliğine her hangi bir uyarıda bulundunuz mu? İstanbul Valiliğinin çevre konusundaki duyarsızlığı hakkında ne düşünüyorsunuz?

Cevap : Çimento Fabrikalarının Hava Kalitesinin Korunması Yönetmeliği ve 10 Şubat 1993 tarihinde Çevre Bakanlığı ile Çimento fabrikalarını temsilen Çimento Müstahsilleri Birliği arasında imzalanmış “Çimento Sanayi Çevre Deklarasyonu” ile getirilen esas ve standartlara uymaları gerekmektedir.

Bu çerçevede sözkonusu fabrikada toz emisyonları açısından;

1. Üretim metodu gereği elektrikli toz filtreleri ile donatılmış ünite bacalarında 75 mg/Nm3 toz emisyon sınır değerinin

2. Üretim metodu gereği elektrikli toz filitreleri ile donatılmamış ünite bacalarında 120 mg/Nm3 toz emisyon sınır değerinin, sağlanması gerekmektedir.

Çimento fabrikaları Hava Kalitesinin Korunması Yönetmeliği kapsamında Bakanlığımızca takip edilmektedir. Anadolu Çimentoları T.A.Ş. nin 19.4.1995 tarihli yazısı ekinde Bakanlığımıza intikal eden, fabrikada mevcut 20 adet ünite bacası toz emisyon ölçümlerinden, bu bacalarda toz emisyon sınır değerlerinin sağlandığı anlaşılmaktadır.

Fabrikaların mahallinde incelenmesi, bazen Bakanlığımız teknik elemanlarınca yapılmakta, bazen de ilgili valilikten fabrikanın mahallinde çevre mevzuatı kapsamında incelenmesi talep edilmektedir. Kartal Çimento Fabrikası ile ilgili gelen şikâyetler de İstanbul Valiliğine iletilerek fabrika ile ilgili bilgi istenmiştir.

Nitekim, İstanbul Valiliğinden Bakanlığımıza gönderilen 21 Mayıs 1998 tarih ve 867 sayılı yazıda; “Anadolu Çimentoları T.A.Ş. (Set Çimentoya ait Kartal Çimento Fabrikası) ile İstanbul Büyükşehir Belediyesi ve Millî Emlak Genel Müdürlüğü arasındaki hukukî ihtilaflara yönelik yargı kararlarının ve konuya ilişkin idarî kararın İstanbul Valiliği tarafından incelendiği, Büyükşehir Belediyesinin haksız el atması olayını gerçekleştirmiş olduğu, çimento fabrikasının faaliyetini sürdürmesine engel bir durumun sözkonusu olmadığı, ancak proje önerisinin başvuru ile yetkili makamca incelenmesinin uygun olacağı hususu belirtilmektedir.”

Ayrıca, aynı yazıda; Set Çimento Fabrikasına İstanbul Çevre İl Müdürlüğü elemanlarınca da 12.5.1998 tarihinde gidilmiş olduğu, tesiste üretime ait hiç bir faaliyetinin olmadığı ve fabrikanın yıkılan bölümlerinin belirlendiği bir tutanağın tutulduğu da belirtilmektedir.

Konuya ilişkin olarak, Bakanlığımızın talebi üzerine İstanbul Valiliğinden alınan 29 Haziran 1998 tarih ve 1076 sayılı yazıda da;

Kartal İlçesindeki Anadolu Çimentoları A.Ş.’ne ait çimento fabrikasının maden işletme ruhsatı ve çimento üretim imtiyazının bulunduğu ve Kartal Kaymakamlığınca 1960 tarihinde verilmiş 2 adet Gayri Sıhhi Müessese ruhsatının mevcut olduğu,

17.2.1998 tarihinde çimento fabrikasına sabah saat 09.00’da gelerek yıkıma başlayan belediye zabıta ekiplerinin faaliyetinin ilgili şirketin başvurusu üzerine mevcut hukukî durumun incelenerek saptanabilmesi için saat 14.00’de durdurulduğu ve idarî yargı tarafından verilen tüm kararların şirket lehine olmasına rağmen fabrikanın şimdiki mahalden kaldırılmasının hukukî bir çerçeve içerisinde gerçekleştirilmesine yönelik çalışmaların valilikçe sürdürüldüğü belirtilmektedir.

Konuya ilişkin idarî yetki ve sorumluluk İstanbul Valiliğine ait olup, sözkonusu fabrika ile ilgili hukukî süreç devam etmektedir. Konu bu çerçevede Bakanlığımızca sürekli olarak izlenmektedir.

Adana Milletvekili Sayın Yakup Budak’ın 7/5437
Esas Numaralı Yazılı Soru Önergesinin Cevabı

Soru : Adana İli Yüreğir İlçesi Sofulu Beldesinde bulunan çöplük alanı etrafına mikrop saçmakta, halkın sağlığını tehdit etmektedir. Açıkta bulunan çöplükten çeşitli yollarla çevreye mikroplar saçılmaktadır. Çöplükteki akıntılardan içme suları da kirlenmektedir. Yöre arazilerinin veriminin de düşmesine sebep olan ve yöre halkını canından bıktıran çöplük sizin de malumunuzdur.

1. Sofulu Beldesinde bulunan çöplük alanı ile ilgili hangi çalışmalar yapılmaktadır?

2. Sofulu çöplüğünün kaldırılması ile ilgili şahsınızın taahhüdü ne zaman gerçekleştirilecektir?

3. Bakanlığınızca 1998 yılında Adana İlinde hangi yatırımların tamamlanması öngörülmektedir.

Cevap : Sofulu çöplüğünün rehabilitasyon planı, Bakanlığımız ve ilgili Belediyelerin yetkilileri ile işbirliği içerisinde Japon Uluslararası İşbirliği Kurumu (JİCA) tarafından, Bölgesel Katı Atık Yönetimi Master Planı ve Fizibilite çalışması kapsamında hazırlanacaktır. 5.3.1998 tarihinde Bakanlığımız ile JİCA arasında bir sözleşme imzalanmış ve çalışmalara başlanmıştır.

Bu çalışmaların amacı, Adana-Mersin bölgesindeki mevcut katı atık yönetiminin içinde bulunduğu darboğazları ortadan kaldırmaktır. Bu amaç doğrultusunda aşağıda belirtilen çalışmalar yapılmaktadır.

1. Adana-Mersin İllerinde bölgesel Katı Atık Yönetimi’nin (KAY) uygulanmasına yönelik ve hedefi 2020 yılı olan bir master planın hazırlanması,

2. Master planda belirlenecek öncelikli proje/projelerin fizibilite çalışmalarının gerçekleştirilmesi,

3. Katı Atık Yönetimi konusunda personelin eğitiminin sağlanması.

Ayrıca, çalışmanın sonucuna göre her ilde ayrı ayrı veya ortak tesisin işletilmesine yönelik Belediyeler Birliği Modeli uygulanması amaçlanmaktadır. Birlik Modeli ise Belediyelerin ilgisine ve çalışma sonucuna göre değerlendirilecektir.

Çalışma, master plan ve fizibilite çalışması olmak üzere iki aşamadan oluşmaktadır. Master plan ile teknik, sosyal, ekonomik ve malî analizlere dayanan optimum bir yönetim planı oluşturulacaktır. Master planın onaylanmasından sonra başlayacak olan fizibilite çalışması ise, maliyet tahminleri, kurumsal yapı değerlendirmeleri, finansal yönetim, eğitim ve teknik kapasite geliştirme, uygulama planı ve desteklenen optimum yönetim sistemini içerecektir. Çalışma kapsamında uygun yer seçimi de yapılacak ve Çevresel Etki Değerlendirme raporu hazırlanacaktır. Ayrıca eski ve halen kullanılan çöp alanlarının yönetmeliklere uygun olarak rehabilitasyon planları da hazırlanacaktır.

4. — İstanbul Milletvekili Bülent Akarcalı’nın, gümrüklere KKTC menşeli gıda ve tekstil ürünlerine uygulanan mevzuata ilişkin sorusu ve Devlet Bakanı Şükrü Sina Gürel’in yazılı cevabı (7/5494)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın Devlet Bakını Sayın Şükrü Sina Gürel tarafından yazılı olarak cevaplandırılmasını arz ederim.

Bülent Akarcalı İstanbul

T.C. ile KKTC arasında imzalanan Ticaret ve Ekonomik İşbirliği Anlaşmasının 1., 2. ve 3 üncü Maddeleri, iki ülke arasındaki ticarî ve ekonomik ilişkileri en üst düzeye çıkarmayı ve ülkelerinde uygulanan ticarî-ekonomik faaliyetlere ilişkin mevzuatı uyumlaştırmayı hedeflemekle birlikte, KKTC’de üretilen gıda ve tekstil maddeleri, T.C. gümrüklerinde sorunlarla karşılaşmaktadır.

Mersin Limanına gelen KKTC Tarım ürünleri, bu ülkede verilen resmî ve geçerli sağlık raporuna rağmen, Mersin Limanında T.C. Gümrük Yetkililerince ikinci bir sağlık belgesi için bekletilmekte, zorluklar ve masraflar ortaya sürülmektedir.

İzmir Havalimanına gelen KKTC menşeli tekstil ürünleri Havaalanında Gümrüklenmemekte, Alsancak Limanına aktarılmak üzere bekletilmekte ve bu aktarma ve bekletilme nedeniyle zaman ve para kaybı olmaktadır.

1. T.C. ile KKTC arasında uygulanan ticarî ve ekonomik faaliyetlere ilişkin mevzuatın uyuşturulması ve bu tip zorlukların kaldırılması yönünde ne gibi çalışmalar yapılmaktadır?

2. Yukarıda belirtilen olumsuzlukların giderilmesini belirleyecek kesin bir tarih verebilir misiniz?

3. Bu olumsuzlukların sorumluları hakkında soruşturma açtıracak mısınız?

T.C. Devlet Bakanlığı 2.7.1998 Sayı : B.02.0.KİM.0.00.00.00.903.04/0245

Konu : Önerge cevabı hk.

Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Sekreterliğine

(Kanunlar ve Kararlar Dairesi Başkanlığı)

İlgi : 23 Haziran 1998 tarih ve A.01.0.GNS.0.10.00.02-7/5494-13677/32297 sayılı yazıları.

İlgi yazıları ile İstanbul Milletvekili Sn. Bülent Akarcalı tarafından Türkiye Cumhuriyeti ile Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti arasındaki ticarî ve ekonomik ilişkiler hakkında verilen soru önergesi ve cevabı ilişiktedir.

Saygı ile arz ederim.

Prof. Dr. Şükrü S. Gürel Devlet Bakanı

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın Devlet Bakanı Sayın Şükrü Sina Gürel tarafından yazılı olarak cevaplandırılmasını arz ederim.

Bülent Akarcalı İstanbul

T.C. ile KKTC arasında imzalanan Ticaret ve Ekonomik İşbirliği Anlaşması’nın 1., 2. ve 3 üncü Maddeleri, iki ülke arasındaki ticarî ve ekonomik ilişkileri en üst düzeye çıkarmayı ve ülkelerinde uygulanan ticarî-ekonomik faaliyetlere ilişkin mevzuatı uyumlaştırmayı hedeflemekle birlikte, KKTC’de üretilen gıda ve tekstil maddeleri, T.C. gümrüklerinde sorunlarla karşılaşmaktadır.

Mersin Limanına gelen KKTC Tarım ürünleri, bu ülkede verilen resmî ve geçerli sağlık raporuna rağmen, Mersin Limanında T.C. Gümrük Yetkililerince ikinci bir sağlık belgesi için bekletilmekte, zorluklar ve masraflar ortaya sürülmektedir.

İzmir Havalimanına gelen KKTC menşeli tekstil ürünleri Havaalanında Gümrüklenmemekte, Alsancak Limanına aktarılmak üzere bekletilmekte ve bu aktarma ve bekletilme nedeniyle zaman ve para kaybı olmaktadır.

1. T.C. ile KKTC arasında uygulanan ticarî ve ekonomik faaliyetlere ilişkin mevzuatın uyuşturulması ve bu tip zorlukların kaldırılması yönünde ne gibi çalışmalar yapılmaktadır?

2. Yukarıda belirtilen olumsuzlukların giderilmesini belirleyecek kesin bir tarih verebilir misiniz?

3. Bu olumsuzlukların sorumluları hakkında soruşturma açtıracak mısınız?

İstanbul Milletvekili Sn. Bülent Akarcalı’nın Önergesine Cevap

Türkiye Cumhuriyeti ile Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti arasındaki ticarî ilişkiler Kıyı Ticareti Rejimi çerçevesinde yürülmektedir. 1995 yılında çıkartılan gizli bir Bakanlar Kurulu Kararıyla ilk önce Mersin Limanı’ndan yapılan bu ticaret daha sonra çıkartılan benzeri Kararnamelerle halen Antalya, İzmir, İstanbul, Ankara deniz ve hava limanlarına teşmil edilmiştir. Bu Kararnamelerde ticaret mevzuu olan mallar Türkiye’ye gümrüksüz ihraç edilmektedir.

Ekonomik faaliyetler iki ülke arasındaki özel ilişkiler gereği alınan önlemler ile son iki yıldan beri en yüksek düzeyde yapılan siyasî beyan ve deklerasyonlar ile iki ülke arasında malî ve ekonomik alanda gerçekleştirilmesi öngörülen tam entegrasyon istikametinde geliştirilmektedir. Bu amaçla 3 Ocak 1997 tarihinde imzalanan ve halen yürürlükte olan Ekonomik İşbirliği Protokolu, 28 Ocak 1998 tarihinde imzalanan Yatırımlarda Devlet Yardımları Anlaşması ve 26 Şubat 1998 tarihinde imzalanan Ticaret ve Teknik İşbirliği Anlaşması hükümleri uyarınca çalışmalar yapılmaktadır.

Ancak, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyetine Türk yatırımcılarının cezbedilmesi için imzalanan Yatırımlarda Devlet Yardımları Anlaşması ile ticarî alandaki tıkanıklıkların giderilmei için imzalanan Ticaret ve Ekonomik İşbirliği Anlaşması’nın Yüce Meclis’ten geçirilerek onaylanmaları ve biran önce yürürlüğe girmeleri gerekmektedir. Sözüedilen Anlaşmalardan ilki TBMM gündeminin son sıralarında, sonuncusu ise Dışişleri Komisyonunda’dır. Bu Anlaşmaların görüşülmesine ve onaylanmasına dair kanun çıkartılmasına öncelik verilmesi büyük önem arzetmektedir. Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti tarafında, her iki Anlaşma da Mayıs ayında onaylanmıştır.

Ticarî ve ekonomik faaliyetlere ilişkin mevzuat uyuşturulması çalışmaları bu Anlaşmalar yürürlüğe girdikten sonra sonuçlandırılabilecektir. Filhakika, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti ürünlerine karşı limanlardaki zorlukların giderilmesi iki ülke arasında mevzuat uyumlaştırılması ile mümkün olacaktır. Şimdiye kadar ki uygulama bu engellerin idarî ve pratik tedbirlerle aşılması şeklinde olmuştur. Yukarıda sözüedilen Anlaşmaların yürürlüğe girmesine beklemeden ilgili Bakanlık ve kuruluşlarımızla gerekli çalışmalar yapılmaktadır. Bu çerçevede Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’ndeki rakı ve çay stoklarının eritilmesi için yol ve yöntemler tezekkür edilmektedir. Yatırımlarda Devlet Yardımları Anlaşması kapsamında yararlandırılacak teşviklerle ilgili hususları belirlemek üzere bir çalışma grubu kurulmuştur ve nihayet sağlık sertifikaları, gıda kontrol belgeleri ve 3 üncü Ülke menşeili malların Türkiye’ye ihracatı ve Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti malların Türkiye üzerinden 3 üncü Ülkelere ihracatı konularına ilişkin düzenlemeler ve mevzuat değişikliklerinin yapılması amacıyla 26 Şubat 1998 tarihli Ticaret ve Ekonomik İşbirliği Anlaşmasına istinaden Dış Ticaret Müsteşarlığınca bir Uygulama Anlaşması Taslağı hazırlanmıştır. Bu Uygulama Anlaşmasının yürürlüğe girmesi tabiatıyla Ekonomik ve Ticaret Anlaşması’nın Yüce Meclis’ten geçip onaylanmasıyla mümkün olacaktır.

Sonuç olarak, Ticarî ve ekonomik faaliyetlerdeki olumsuzlukların giderilmesi, bu yasal düzenlemelerin biran önce Yüce Meclis’ten geçirilip, onaylanması ve yürürlüğe girmesine bağlıdır.

5. — Ankara Milletvekili Saffet Arıkan Bedük’ün, süt ve ayranda uygulanan KDV oranına ilişkin sorusu ve Tarım ve Köyişleri Bakanı Mustafa R. Taşar’ın yazılı cevabı (7/5503)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın Tarım ve Köyişleri Bakanı Sayın Mustafa Taşar tarafından yazılı olarak cevaplandırılması hususunda gereğini arz ederim.

Saffet Arıkan Bedük Ankara

Süt, canlının ilk defa aldığı mükemmel ve tam bir besin kaynadığıdır. Sağlıklı nesiller yetiştirebilmek ve insanımızın ileri yaşlara kadar sağlıklı olarak yaşamını sürdürebilmesi ancak hayvansal ürünler ve özellikle süt ve süt ürünlerinin tüketim miktarıyla ilişkilidir.

Bu nedenle;

1. Yüzde 65’i gençlerden oluşan Ülkemizde insanların hayvansal protein tüketimini gerekli seviyeye çıkarmak için ne gibi çalışmalarda bulundunuz?

2. Süt temel ve stratejik bir gıda maddesidir. Toplum beslenmesindeki önemi dikkate alındığında yaygınlaştırılması için süt ve ayranda uygulanan yüksek KDVoranlarının düşürülmesi yönünde herhangi bir çalışmanız var mıdır?

T.C. Tarım ve Köyişleri Bakanlığı Araştırma, Planlama ve Koordinasyon Kurulu Başkanlığı 3.7.1998 Sayı : KDD-SÖ-1-01/1737

Konu : Yazılı soru önergesi

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

İlgi : 3.6.1998 tarih ve A.01.0.GNS.0.10.00.02/13896 sayılı yazınız.

İlgide kayıtlı yazınız ekinde gönderilen Ankara Milletvekili Sayın Saffet Arıkan Bedük’e ait yazılı soru önergesine ilişkin Bakanlığımız görüşü ekte sunulmuştur.

Bilgilerinize arz ederim.

Mustafa Taşar Tarım ve Köyişleri Bakanı

Önerge Sahibi : Saffet Arıkan Bedük

Ankara Milletvekili

Esas No : 7/5503-13705

Süt, canlının ilk defa aldığı mükemmel ve tam bir besin kaynağıdır. Sağlıklı nesiller yetiştirebilmek ve insanımızın ileri yaşlara kadar sağlıklı olarak yaşamını sürdürebilmesi ancak hayvansal ürünler ve özellikle süt ve süt ürünlerinin tüketim miktarıyla ilişkilidir.

Soru 1. Yüzde 65’i gençlerden oluşan ülkemizde insanların hayvansal protein tüketimini gerekli seviyeye çıkarmak için ne gibi çalışmalarda bulundunuz?

Cevap 1. Bilindiği üzere süt vücudun ihtiyacı olan bütün besin maddelerini yeterli ve dengeli bir şekilde bünyesinde bulundurmasından dolayı insan sağlığı açısından temel bir gıda maddesi olarak kabul edilmektedir. Ülkemizde sütün insan sağlığı için son derece önemli olduğu, besleyici değerinin tam olarak bilinmemesi ve süt içme alışkanlığının kazanılmamış olması tüketimi etkilemektedir.

Sağlıklı nesillerin yetiştirilmesi için yurtiçi talebi canlandırmak ve her yaş grubundaki bireye süt içme alışkanlığını kazandırmak, süt ve ürünlerinin besin değeri konusunda kamuoyunu aydınlatmak, süt ve ürünlerinin kalitesini geliştirmek, tüketicinin süt konusundaki düşüncelerini olumlu şekilde etkilemek ve süt tüketiminde kalıcı alışkanlıklar kazandırmak amacıyla Bakanlığımızca 21 Mayıs 1991 tarihinden itibaren “Süt Tüketimini Artırma Kampanyası” başlatılmıştır. Kampanyamızın hedef gruplarını çocuklar, gençler, orta yaşlılar, öğretmenler, anne, babalar, kadınlar ve işçiler oluşturmaktadır.

Kampanya çerçevesinde çeşitli faaliyetler yapılmaktadır.

Bunlar; – Çeşitli sempozyumlar

– Basın ilanları

– “Süt İçin, Süt İçirin” şarkısı (Sezen Aksu’nun seslendirdiği)

– Çeşitli hediyelik eşyalar ki bunlar Millî Eğitim Bakanlığı kanalı ile ilköğretim okullarına dağıtılmaktadır. (Ders programları, afiş, şapka, stiker, etiket, bardak v.b.)

– Süt ile ilgili mesajların yer aldığı çeşitli yerleşim alanlarına asılan bez afişler.

– Ankara, İstanbul ve İzmir İllerinde şehiriçi hatlarda çalışan otobüslerde süt ile ilgili mesajların yer aldığı otobüs ilanları.

– 1’er dakikalık 8 adet spot TV filmleri hazırlanarak her yıl TV’de gösterime sunulmaktadır.

– “Süt ve hayat” konulu broşürler hazırlanarak dağıtımı sağlanmıştır.

– Tüm illerde İl Müdürlüklerimiz organizatörlüğünde Millî EğitimBakanlığı ve ilgili kuruluşlarla işbirliği içerisinde resim, şiir yarışmaları düzenlenerek dereceye girenlere çeşitli ödüller verilmektedir.

– TRT işbirliği ile “Süt” ile ilgili slogan yarışması hazırlanarak dereceye girenlere ödül verilmektedir.

TRT işbirliği ile radyo ve televizyonlar da “süt” ile ilgili konularda çeşitli konuşmalar yapılmaktadır. Ayrıca mahallî radyo ve televizyonlarda da “süt” konusuna büyük ölçüde yer verilmektedir.

– “Türk Kadınlar Birliği işbirliği ile sütün besin değerinin özellikle bebekler, çocuklar ve gençler için faydalarının yanı sıra orta yaş bayanlarda kalsiyum eksikliğinden ortaya çıkan “Osteoperosis” için sütün bayanlara detaylı olarak aktarılması ve bu konuda da bilgilendirilmeleri ve eğitimlerinin sağlanması amacıyla geniş çaplı toplantı yapılmıştır.

– Millî Eğitim Bakanlığı ile müştereken seçilen illerde ve ilkokullarda süt içme alışkanlığını kazandırmak, beslenme düzeyini iyileştimek amacıyla Pilot illerde ve okullarda 1/5 lik pastörize kutu sütü ve sterilize süt dağıtımı yapılmaktadır.

– Her yıl Mayıs ayında “Süt Kupası At Koşusu” düzenlenmektedir.

Kampanya faaliyetleri tüm illerde her yıl çeşitli faaliyetlerde devam etmektedir.

Diğer taraftan Bakanlığımızca; halkın gereği gibi beslenmesini sağlamak tüketim taleplerini karşılamak, ihtiyaç duyulan eğitimlerinin sağlanması amacıyla kırsal kesimde ve gece kondu semtlerinde 16-45 yaş oranında uygulamalı eğitim kapsamında 30 Haziran 1997 ile 20 Haziran 1998 tarihleri arasında toplam 86 872 bayana uygulamalı eğitim verilmiştir.

Soru 2. Süt Temel ve Stratejik bir gıda maddesidir. Toplum beslenmesindeki önemi dikkate alındığında yaygınlaştırılması için süt ve ayranda uygulanan yüksek KDV oranlarının düşürülmesi yönünde herhangi bir çalışmanız var mıdır?

Cevap 2. Temel Gıda maddesi olan süt ve ürünlerine uygulanmakta olan KDVoranlarının düşürülmesi ülkemizde haksız rekabetin önlenmesi, kayıtdışı ekonominin önlenmesi, süt ve süt ürünleri tüketiminin artmasıyla tüketicinin korunması ve de en önemlisi süt ürünlerimizin artmasına neden olacaktır. Ayran gibi proetin yönünden zengin ve sağlıklı nesillerin oluşturulmasında tüketilmesi önemli olan bir içeceğin meşrubatlarla aynı KDV oranı kapsamında olması süt üretimimizi engelleyen bir uygulamadır.

Bakanlığımızca içme sütündeki KDV oranının % 1’e indirilmesi ve bir yoğurt türevi olan ayranın KDVoranının yoğurt gibi en azından % 8 olarak uygulanması hususunda Bakanlığımızca 26.5.1998 tarih ve AİD/4-1303 sayılı yazımızla Maliye Bakanlığına teklifte bulunulmuştur.

6. — Mardin Milletvekili Fehim Adak’ın, doğal afetlerden zarar gören çiftçilere dağıtılacak tohumluk hakkındaki karara ilişkin sorusu ve Tarım ve Köyişleri Bakanı Mustafa R. Taşar’ın yazılı cevabı (7/5507) 15.6.1998

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Delaletlerinizle aşağıdaki soruyu, yazılı olarak cevaplandırmak üzere, Tarım ve Köyişleri Bakanı Sayın Mustafa Taşar’a sormak istiyorum.

Arz ederim.

Fehim Adak Mardin

Soru :

31.5.1998 tarih ve 23358 sayılı Resmî Gazetede yayınlanan “Tabii afetlerden zarar gören çiftçilere dağıtılacak tohumluk hakkında kararın 2 nci maddesinde Tarım ve Köyişleri Bakanlığınca tespit edilecek çeşitlerden uygun evsaftaki buğday, arpa, mısır, çeltik ve pamuk tohumlukları TİGEM’ce, Tarım ve Köyişleri Bakanlığı İl Müdürlükleri ile gerekli işbirliği yapılarak kendi işletmelerinde üretilen veya çiftçilerden, serbest piyasadan ve sertifikalı tohumluk üreticisi kuruluşlardan satın alınarak afetten zarar gören çiftçilere dağıtılır” denmektedir.

Oysaki; çiftçilerimizin nohut ve mercimek gibi temel tarım ürünleri bu maddede afetten zarar gören hububat arasında zikredilmiştir.

Bunun nedeni?

T.C. Tarım ve Köyişleri Bakanlığı Araştırma, Planlama ve Koordinasyon Kurulu Başkanlığı 3.7.1998 Sayı : KDD-SÖ-1-01/1738

Konu : Yazılı soru önergesi

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

İlgi : 3.6.1998 tarih ve A.01.0.GNS.0.10.00.02/13896 sayılı yazınız.

İlgide kayıtlı yazınız ekinde gönderilen Mardin Milletvekili Sayın Fehim Adak’a ait yazılı soru önergesine ilişkin Bakanlığımız görüşü ekte sunulmuştur.

Bilgilerinize arz ederim.

Mustafa Taşar Tarım ve Köyişleri Bakanı

Önerge Sahibi : Fehim Adak

Mardin Milletvekili

Esas No : 7/5507-13712

Soru : 31.5.1998 tarih ve 23358 sayılı Resmî Gazetede yayınlanan “Tabii afetlerden zarar gören çiftçilere dağıtılacak tohumluk hakkında kararın 2 nci maddesinde Tarım ve Köyişleri Bakanlığınca tespit edilecek çeşitlerden uygun evsaftaki buğday, arpa, mısır, çeltik ve pamuk tohumlukları TİGEM’ce, Tarım ve Köyişleri Bakanlığı İl Müdürlükleri ile gerekli işbirliği yapılarak kendi işletmelerinde üretilen veya çiftçilerden, serbest piyasadan ve sertifikalı tohumluk üreticisi kuruluşlardan satın alınarak afetten zarar gören çiftçilere dağıtılır” denmektedir.

Oysa ki; çiftçilerimizin Nohut ve Mercimek gibi temel tarım ürünleri bu maddede afetten zarar gören hububat arasında zikredilmiştir.

Bunun nedeni?

Cevap : 5254 Sayılı “Muhtaç Çiftçilere Ödünç Tohumluk Verilmesi Hakkında” Kanunun (Değişik 4.7.1998-KHK-336/1 md; Aynen kabul; 7.2.1990-3612/24 md.) Çiftçilere, Ziraat Bankası eliyle ödünç ve faizsiz olarak buğday, arpa, mısır, çavdar, yulaf tohumlukları ve gerekli hallerde diğer çeşit tohumlukları dağıtmaya Tarım Orman ve Köyişleri Bakanlığı yetkili denilmektedir.

1998 yılı içinde Bakanlığımızca intikal eden afet ihbarları ve Valiliklerden gelen tohumluk taleplerinde özellikle buğday, arpa, mısır, çeltik ve pamuk tohumluğu talepleri bulunduğu halde nohut ve mercimek tohumluğu talebi olmadığından 31.5.1998 tarih ve 23358 Sayılı Resmî Gazetede yayımlanan 98/11130 Sayılı Kararname hazırlanırken bu tohumluklar gözönüne alınmamıştır.

7. — İstanbul Milletvekili Ercan Karakaş’ın, sit alanı olan Hasankeyf’te baraj inşa edileceği iddialarına ilişkin sorusu ve Kültür Bakanı Mustafa İstemihan Talay’ın yazılı cevabı (7/5524)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıda yeralan sorularımın Kültür Bakanı tarafından yazılı olarak yanıtlanmasını arz ederim.

Ercan Karakaş İstanbul

Bilindiği gibi Hasankeyf birinci ve ikinci derecede arkeolojik ve tarihi bölge kabul edilip SİT alanı ilan edilmiş bir bölgemizdir. Şimdi Hasankeyf binlerce yıllık tarihiyle sular altında kalma tehlikesiyle karşı karşıyadır.

Sorular :

1. Hasankeyf’liler ve tarihe ve kültürümüze sahip çıkılması konusunda duyarlı olan insanlar Hasankeyf’in ömrü 50-60 yıl olan bir baraja feda edilmemesi gerektiğini ileri sürüyorlar. Bu görüşleri nasıl değerlendiriyorsunuz?

2.Hasankeyf’liler bölgede birbirine 15 km uzaklıkla iki ayrı baraj yapımını gereksiz gördüklerini ileri sürerek bundan 40 yıl önce arkeologların görüşleri alınmadan çizilen projenin gözden geçirilmesini istiyorlar. Bakanlık olarak bu isteme nasıl bakıyorsunuz?

3. Konunun uzmanları başka bir çözüm yolu olarak İlsu Barajı’nın su seviyesinin 30 metre kadar düşürülmesiyle Hasankeyf’in sular altında kalmasının önlenebileceğini söylüyorlar. Bakanlık olarak bu önerileri inceletmeyi düşünmüyor musunuz?

4. Urfa’da Kültür Bakanlığının da katılımıyla gerçekleşen sempozyumda GAPbölgesinin kültürünü ve tarihini korumaya yönelik olarak gündeme alternatif çözüm önerilerini Bakanlar Kurulunun gündemine getirmeyi düşünmüyor musunuz?

T.C. Kültür Bakanlığı Araştırma, Planlama ve Koordinasyon Kurulu Başkanlığı 2.7.1998 Sayı : B.16.0.APK.0.12.00.01-940-283

Konu :Yazılı soru önergesi

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

İlgi: TBMM Başkanlığı KAN.KAR.MÜD.’nün 25 Haziran 1998 tarih ve A.01.0.GNS.0.10.00.02-

7/5524-13745/32460 sayılı yazısı.

İstanbul Milletvekili Sayın Ercan Karakaş’ın “Sit alanı olan Hasankeyf’te baraj inşa edileceği iddialarına ilişkin” 7/5524-13745 esas nolu yazılı soru önergesinin cevabı ekte gönderilmektedir.

Bilgilerinize arz ederim.

M. İstemihan Talay Kültür Bakanı

Cevap 1 : Batman İli, Dicle Nehri kenarında bulunan Hasankeyf, çok eski çağlardan günümüze kadar çeşitli uygarlıkların izlerini bünyesinde toplamış ve Mezopotamya’yı Doğu Anadolu’ya bağlayan tarihi yol üzerinde olması nedeniyle de siyasî ve ticarî önemini yüzyıllar boyunca korumuştur. Artukoğulları Döneminde başkentlik yapmış bir yerleşme merkezi olan Hasankeyf, Gayrimenkul Eski Eserler ve Anıtlar Yüksek Kurulunun 14.4.1978 gün, A-1105 sayılı kararı ile arkeolojik sit alanı olarak tescil edilmiştir. Yüksek Kurulun 13.3.1981 gün, A-2767 sayılı kararıyla; bu alanda yeralan kale, saray, türbe, camii, medrese, köprü gibi taşınmazların yeraldığı 22 adet anıtsal yapı tescil edilerek, aynı kararla belirlenen I. Derece Arkeolojik Sit Alanlarında herhangi bir yapılanma ve plan kararı getirilemeyeceği, kesin olarak aynen korunması gerektiği belirtilmiş, II. Derece Arkeolojik Sit Alanı olarak belirlenen bölgelerde ise mevcut dokunun aynen korunarak, koruma-kullanma için gerekli önlemlerin alınması gerektiği açık bir şekilde ifade edilmiştir.

Bakanlığımız Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Genel Müdürlüğü uzmanlarınca 1990 yılında yapılan bir irdeleme çalışması sonucunda, bugünkü sit sınırları mevcut kültürel değerler dikkate alınarak yeniden belirlenmiş ve konunun Diyarbakır Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kurulunda değerlendirilmesi sonucunda alınan 22.2.1991 tarih, 686 sayılı kararla I. ve II nci Derece Arkeolojik Sit Alanı sınırları genişletilmiştir.

Öte yandan Hasankeyf’te 1986 yılından itibaren Prof. Dr. Oluş Arık Başkanlığında bilimsel kazılar başlatılmış, ancak 1992 yılından itibaren bölgedeki güvenlik sorunları nedeniyle kazılar gerçekleştirilememiştir. Bunun yanısıra Hasankeyf’te bulunan Sultan Süleyman Camii, Koç Camii, Zeynel Abidin Türbesi, Kızlar Camii, Rızk Camii gibi anıtsal yapıların fotogrametrik rölöveleri yaptırılmıştır.

Cevap 2-3 : Araştırmacılar tarafından yeterli, çağdaş ve düzenli bilimsel çalışmalar yapıldığında Antik dönemlere uzanması beklendiği belirtilen bu görkemli sit alanının GAPProjesi içerisinde yapımı tasarlanan Ilısu Barajı kapsamında kalacağının belirlenmesinden sonra, Bakanlığımızca Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğü nezdinde girişimlerde bulunulmuş, Devlet Su İşleri projede herhangi bir değişiklik yapılmasının mümkün olmadığını konu hakkındakı 7.10.1988 gün, 510/482 sayılı yazısında bildirerek, barajın inşa edilip işletmeye açılması için daha uzun yıllar (10-15 yıl) geçebileceğini, gerekli arkeolojik kazıların yapılarak Mısır-Aswan barajındaki tarihi eserlerin kurtarılması çalışmaları gibi bir projenin geliştirilmesi için yeterli sürenin bulunduğunu belirtmiştir.

Ancak, 8-9 Ocak 1997 tarihinde yapılan ve konunun uzmanlarının da katıldığı “Hasankeyf Yaşatılmalı” paneli sonuç bildirgesinde Mısır’daki Nubia Tapınakları (Ebu Simbel Anıtları) gibi bir taşımanın Hasankeyf’teki eserlerin malzemelerinin niteliği nedeniyle bazı ortaçağ yapılarında mümkün olmadığı, taşınabileceklerin ise anlamsız etki yapacağı, bu anıtların Hasankeyf’in çok orjinal doğa ve topoğrafyası üzerinde bir anlam ifade edeceğinden bahisle; Ilısu Barajı ve yapılan etüd ve hesapların tek bakış açısına göre yapıldığı, Hasankeyf’i kurtaracak ölçüdeki küçük barajların etüd ve araştırmalarının yapılmadığı, alternatif enerji kaynaklarının da araştırılmadığı, başka şartlarda elde edilebilecek enerji pahasına bir daha geri dönmeyecek biçimde çok önemli kültür varlıklarının yok edilmesi ile karşı karşıya kalındığı belirtilmiştir.

Cevap 4 : GAP bölgesinin kültürünü ve tarihini korumaya yönelik çalışmalar, Bakanlığmızca “Hasankeyf Yaşatılmalı” Paneli Sonuç Bildirgesi doğrultusunda değerlendirilip, görüşleri alınmak üzere Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı, DSİGenel Müdürlüğü, Turizm Bakanlığı ve Çevre Bakanlığına iletilmiştir. Alınacak görüşler doğrultusunda işlem yapılacaktır.

8. — İstanbul Milletvekili Ercan Karakaş’ın, İstanbul ve çevresindeki orman alanlarının özel şirketlere kiralanmasına ilişkin sorusu ve Orman Bakanı Ersin Taranoğlu’nun yazılı cevabı (7/5526)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıda yeralan sorularımın Orman Bakanı tarafından yazılı olarak yanıtlanmasını arz ederim.

Ercan Karakaş İstanbul

İstanbul ve çevresindeki yedi orman alanının (mesire yerinin) on yıllığına özel şirketlere kiralanmış olması İstanbul’luların ve konunun uzmanlarının haklı tepkilerini neden olmuştur.

Daha önce Beykoz’daki iki milyon metrekarenin üzerindeki Sarp Molla ormanında binlerce ağacın kesilerek ormanın yerini bir beton kentin almasını yaşayan İstanbul’lular bu kez de doğanın ve çevrenin talan edileceği endişesini taşımaktadırlar.

Sorular :

1. İstanbul ve çevresindeki orman alanlarının özel şirketlere devredilmesi kimin fikridir?

2. İhaleyi alan firmaların adları nedir? Bu firmaların sahipleri kimlerdir?

3. Yeşil alanı son derece yetersiz olan İstanbul gibi bir metropolün orman alanlarının kiralanmasının amacı nedir?

4. Bu alanlara spor ve dinlenme amaçlı da olsa tesis yapılmasını doğru buluyor musunuz?

5. Ekolojik dengeye vereceği zararı ve sade yurttaşların ormaniçi piknik alanlarından yararlanmasına getireceği sınırlamayı dikkate alarak bu ihaleleri gözden geçirmeyi ve iptal etmeyi düşünüyor musunuz?

T.C. Orman Bakanlığı Araştırma, Planlama ve Koordinasyon Kurulu Başkanlığı Koordinasyon ve Mevzuat Dairesi Başkanlığı 3.7.1998 Sayı : KM.1.SOR/552-1955

Konu : Sn. Ercan Karakaş’ın yazılı soru önergesi

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

(Kanunlar ve Kararlar Dairesi Başkanlığına)

İlgi : TBMM’nin 23.6.1998 tarih ve A.01.0.GNS.0.10.00.02.7/5526-13747/32462 sayılı yazısı.

İlgi yazı ekinde alınan İstanbul Milletvekili Sayın Ercan Karakaş’ın “İstanbul ve çevresindeki orman alanlarının özel şirketlere kiralanmasına ilişkin yazılı soru önergesi” Bakanlığımızca incelenmiş olup, cevabî yazımız ilişikte gönderilmektedir.

Arz ederim.

Ersin Taranoğlu Orman Bakanı

İstanbul Milletvekili Sayın Ercan Karakaş’ın 7/5526
Esas No.lu Yazılı Soru Önergesi Hakkında

Orman Bakanlığının Cevabı

1. İstanbul ve çevresindeki Orman İçi Dinlenme Yerleri ülke genelindeki diğer günübirlik ve kamp alanlarında bulunan büfe, kır gazinosu, kırkahvesi, kapı giriş ücretlerinin tahsili işi, saha temizliği ve benzeri hizmetlerin işletilmeleri bir takım sebeplerden ötürü öteden beri kiralanmaktadır.

Bu hizmet ünitelerinin işletmelerinin kiralanmasının başlıca sebepleri şunlardır;

a) Personel araç-gereç yetersizliği,

b) Devletin bu tür işlere artık yatırım yapamayacak durumda olması,

c) Devlet eliyle; büfe, çay ocağı, kırgazinosu, kırkahvesi, bungalow, plaj tesisi, kamp alanları, WC, su ürünleri tesisleri ile benzeri halka açık ticarî nitelikli tesislerin işletilmesinin çok zor olması, hatta devlet eliyle işletilmesinin artık çok yönden imkânsız olması,

d) Mevzuat olarak da devletin bu tür yerleri işletmesinin mümkün olmaması, gerçekleri gözönüne alınarak bu sahalardaki bahse konu hizmet üniteleri bazen bir yıllığına, bazen de bir sezonluğuna yıllardan beri kiralana gelmektedir.

Ancak; daha önce bir sezon veya bir yıllığına, zaman zaman da üç yıl süreyle kiralanan bu hizmet ünitelerinin işletme hakları bu kez daha kaliteli hizmet vermesi burayı çalıştıran insanların sorumluluk duygusu içinde olması düşüncesiyle 10 yıla kadar kiralanmak üzere ihaleye çıkarılmaktadır.

2. Önceki yıllarda bir yıllık olarak işletme hakları kiralanan İstanbuldaki 13 adet Orman İçi Dinlenme Yerlerindeki kapı giriş, ücret tahsili, büfe, kırgazinosu, kırkahvesi ve benzeri hizmet ünitelerinden bu durumda sadece üç tanesinin işletme hakları on yıl süre ile ihale edilmiştir.

Bu hizmet üniteleri şunlardır;

Hiz. Ünite. Kiralanan

Orm. İçi Dinlenme Muham. Bed. 1998 Yılı ihale

Yerinin İsmi Milyon TL. Bed. (Milyon TL.) Alan Şahıs veya Firma

a) Aydos-Yakacık 2710 5400 Çamlı Turistik Tes.

b) Taşdelen 10 110 12 000 Mahmut Aydemir

c) İnceğiz 3080 3313 Güler Gıda Ltd. Şti.

Diğer 10 adet sahadaki hizmet üniteleri ise ikisinin ihalesi hatalı olduğu için iptal edilmiş, diğer 8 saha ise yeterlilik alan istekli olmadığı için ihale edilememiş ve şu anda da ülke genelinde yapılacak bütün ihaleler durdurulmuştur.

3. Yeşil alanları daraltma gibi bir uygulama sözkonusu değildir. Yıllardan beridir Bakanlığımızca koruma kullanma dengesi içerisinde planlanan bu sahalarda idarece buralara gelen ziyaretçilerin ihtiyacına yönelik kırkahvesi, kırgazinosu, büfe, WC, basit spor alanları gibi ziyaretçilerin ihtiyaçlarını karşılamak amacıyla tesisler yapılmaktadır.

Özel sektöre kiralanmaları buradaki uygulamayı değiştirmemektedir. İdarece esasları belirlenen hizmet ünitelerinin işletme hakkı kiralanan bu sahalardaki büfe, kırkahvesi, kırgazinosu, WC ve benzeri tesislerin dışında kesinlikle buraların tahribine yönelik yapılaşmaya izin verilmemektedir.

4. Bu sahalar ormanda düzensiz ve kontrolsüz pikniği önlemek amacıyla 6831 Sayılı Orman Kanunu ile 2873 Sayılı Millî Parklar Kanunu hükümlerine göre düzenlenmekte ve plan çerçevesinde rekreasyon sahasının özelliği ve ziyaretçilerin eğilimlerine göre yürüyüş ve koşu parkuru dahil diğer sportif tesislerin yapılması mümkün olabilmektedir.

5. Ekolojik dengeyi korumak maksadıyla, insanların düzensiz ve kontrolsüz bir şekilde ormanlık sahalara dağılmasını önlemek amacıyla ayrılan bu sahalarda yapılacak hizmet üniteleri ve buralara giriş ücretleri idarece belirlenmektedir. İdaremizce işletme şartları belirlenen ve 1980’li yıllarda idaremizce çoğu işletilen bu hizmet üniteleri yukarıda da arz edildiği üzere personel ve ödenek yetersizliği nedeni ile çay ocağı, büfe, kırgazinosu, kırkahvesi gibi bazı hizmetlerin devlet eliyle yürütülmesinin güçlüğü gözönüne alınarak bu hizmet ünitelerinin özel sektöre kiraya verilmesine devam edilecektir.

Bu durumda, idarenin kontrolü altında yapılacak piknikten dolayı ekolojik dengenin bozulması ve sade vatandaşların bu kabil sahalardan yararlanmasının engellenmesi sözkonusu değildir.

9. — İstanbul Milletvekili Bülent Akarcalı’nın, KKTC’nin içmesuyu sorununa ilişkin sorusu ve Devlet Bakanı Şükrü Sina Gürel’in yazılı cevabı (7/5571)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımınDevlet Bakanı Sayın Şükrü Sina Gürel tarafından yazılı olarak cevaplandırılmasını arz ederim.

Bülent Akarcalı İstanbul

Türkiye’den su gelecek diye KKTC’de büyük bir beklenti yaratılmıştır. Balonla taşınacak içmesuyunun geçtiğimiz 23 Nisan’da adaya varacağı yoğun propagandası yapılmasına rağmen bu gerçekleştirelmemiş, 19 Mayıs beklentisi de boşa çıkmıştır. Bu ülkede moral bozarak toplumu parçalamayı amaç edinen AB kökenli propagandacılar, bu moral çöküntüsünü ve ellerindeki maddî imkânları çok iyi değerlendirmekte ve toplumu parçalamak için çaba harcamaktadırlar.

1. Balonla taşınacak içmesuyunun beklenildiği tarihlerde adaya gelmemesinin nedenleri nelerdir? Balonla taşınacak içmesuyu ne zaman gerçekleşecektir?

2. Boru ile kullanım suyu taşınması ne aşamadadır?

3. Boru ile su taşıması gerçekleştirilenceye kadar, kullanım suyunun başka yollarla acilen taşınması için bir girişim var mı?

4. Kıbrıs’a su taşınması ile ilgili Devletin ve Hükümetin hangi birimleri çalışmaktadır ve bu birimler arasında yapıcı bir işbirliği var mı?

T.C. DevletBakanlığı 2.7.1998 Sayı : B.02.0.KİM.0.00.00.00.903.04/0246

Konu : Önerge cevabı hk.

Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Sekreterliğine

(Kanunlar ve Kararlar Dairesi Başkanlığı)

İlgi : 23 Haziran 1998 tarih ve A.01.0.GNS.0.10.00.02-7/5571-13887/32712 sayılı yazıları.

İlgi yazıları ile İstanbul Milletvekili Sn. Bülent Akarcalı tarafıdan Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin içmesuyu sorunu hakkında verilen soru önergesi ve cevabı ilişiktedir.

Saygı ile arz ederim.

Prof. Dr. Şükrü Sina Gürel Devlet Bakanı

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aaşğıdaki sorularımın Devlet Bakanı Sayın Şükrü Sina Gürel tarafından yazılı olarak cevaplandırılmasını arz ederim.

Bülent Akarcalı İstanbul

Türkiye’den su gelecek diye K.K.T.C.’de büyük bir beklenti yaratılmıştır. Balonla taşınacak içmesuyunun geçtiğimiz 23 Nisan’da adaya varacağı yoğun propagandası yapılmasına rağmen bu gerçekleştirilmemiş, 19 Mayıs beklentisi de boşa çıkmıştır. Bu ülkede moral bozarak toplumu parçalamayı amaç edinen ABkökenli propagandacılar, bu moral çöküntüsünü ve ellerindeki maddî imkânları çok iyi değerlendirmekte ve toplumu parçalamak için çaba harcamaktadırlar.

1. Balonla taşınacak içmesuyunun beklenildiği tarihlerde adaya gelmemesinin nedenleri nelerdir? Balonla taşınacak içmesuyu ne zaman gerçekleşecektir?

2. Boru ile kullanım suyu taşınması ne aşamadadır?

3. Boru ile su taşıması gerçekleştirilinceye kadar, kullanım suyunun başka yollarla acilen taşınması için bir girişim var mı?

4. Kıbrıs’a su taşınması ile ilgili Devletin ve Hükümetin hangi birimleri çalışmaktadır ve bu birimler arasında yapıcı bir işbirliği var mı?

İstanbul Milletvekili Sn. Bülent Akarcalı’nın Önergesine Cevap

Kuzey KıbrısTürk Cumhuriyeti’nde akarsu yoktur. Su ihtiyacı yeraltı kaynaklarından karşılanmaktadır. Bu kaynaklar Güney Kıbrıs Rum Yönetimi tarafında kalan bölgelerden beslenmektedir. Son 7 yıldan beri devam eden kuraklık Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’ndeki yeraltı sularının azalmasına ve tuzlanmasına sebep olmuştur.

Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’ndeki su sıkıntısını gidermek için 3 önemli proje üzerinde durulmuştur :

– Acil olan içme ve kullanma suyu temini için, Anamur Soğuksu Çayından Güzelyurt Kumköye balonla su götürüp mevcut isale hattına verilmesi.

– Manavgat’tan Tankerlerle Su Götürme Projesi.

– Mersin Dragon Çayından Boru ile Geçitköye su götürülmesi.

Bu projelerden ilki gerçekleştirilme safhasındadır. Temmuz ayı içerisinde hizmete açılacaktır. Su bir Norveç-Türk Ortaklığı tarafından taşınacaktır. Romörkle çekilecek 10-20-30 tonluk balonlar kullanılacaktır. İlk iki yılda toplam 10 bin m3 su taşınacaktır. 1 m3 suyun taşıma bedeli 55 cent’dir. Mütebaki yıllarda adaya yılda 7 milyon m3 su taşınacaktır.

Projenin ilk keşif bedeli 967 Milyar/TL’dir. Ancak ishale hatlarındaki boruların değişmesi ilave işlerin zuhur edilmesi nedeniyle Projenin maliyeti 2.4 Trilyon/TL olacaktır. Projenin gerçekleştirilmesi için projeyle ilgili mukaveleler 1997 Ekim ve Kasım aylarında imzalanmışsa da uygulanmasına fiilen 1998 Ocak sonu başlanabilmiştir. Yeni bir teknoloji olmasına rağmen projenin süratle gerçekleştirildiği kabul edilmelidir. Deneme taşımalarına Temmuz 1998 ayının ilk haftasında başlanacaktır.

Manavgat’tan tankerle su taşınması konusunda şimdilik herhangi bir ciddi bir proje yoktur. Fakat balonla su taşınması amacıyla Güzelyurt sahillerine kurulan platform tankerlerle taşınacak suyun alınması için de kullanılabilecektir.

Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin su ihtiyacının en rasyonel ve ekonomik karşılanması Boru ile Su Nakli Projesi ile mümkün olacaktır. Bu konuda Alarko-Alsim A.Ş. bir proje geliştirmiştir. Başladığı tarihten itibaren 2,5 yıl içinde tamamlanacağı hesaplanan bu projeyle Mersin Dragon Çayından denizin 125 m. derinliğinde yüzdürülecek 1.60 çapındaki 78 km. lik bir boru ile Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’ne yılda 75 milyon m3 su nakledilecektir.

Bakanlar Kurulunda Proje görüşülmüş ve 27 Mayıs 1998 tarihli bir Bakanlar Kurulu Kararı ile uygulanması için DSİ’ye görev verilmiştir.

Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin içme ve kullanma su ihtiyacı Güzelyurt-Magosa hattında Balonla taşınacak su ile büyük çapta çözümlenmiş olacaktır. Diğer bölgelerde MTA ile Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti ilgili kuruluşu arasında imzalanan birProtokol gereğince jeolojik ve hidrojeolojik araştırmalar yapılmakta ve yeni kuyular açılmaktadır. İlave kaynak ihtiyacı olan 1,5 Trilyon/TL’nin sağlanması gerekmektedir. Bu meblağ için Maliye Bakanlığı ve Hazine Müsteşarlığımız nezdinde girişimler yapılmaktadır.

Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyetine su taşınması ile ilgili olarak Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanlığı, DSİ Genel Müdürlüğü ve MTA ile teknik düzeyde Maliye Bakanlığı, Hazine Müsteşarlığı ile de malî kaynak temini için yapıcı işbirliği içinde bulunmaktadır.

birleşim 115’in sonu