DÖNEM : 20 YASAMA YILI : 3

 

T. B. M. M.

TUTANAK DERGİSİ

CİLT : 56

 

107 nci Birleşim

23 . 6. 1998 Salı

 

 

İ Ç İ N D E K İ L E R

  I. – GEÇEN TUTANAK ÖZETİ

II. – GELEN KÂĞITLAR

III. – YOKLAMA

IV. – BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI

A) TEZKERELER VE ÖNERGELER

1. — (10/219) esas numaralı Meclis Araştırması Komisyonu Başkanlığının, Komisyonun görev süresinin uzatılmasına ilişkin tezkeresi (3/1573)

V. — GENSORU, GENEL GÖRÜŞME, MECLİS SORUŞTURMASI VE MECLİS ARAŞTIRMASI

A) ÖNGÖRÜŞMELER

1. — Doğruyol Partisi Grubu adına Grup Başkanvekilleri Ankara Milletvekili Saffet Arıkan Bedük, Denizli Milletvekili Mehmet Gözlükaya ve İçel Milletvekili Turhan Güven’in, hakkında yakalama emri bulunan ve aranan “Yeşil” kod adlı Mahmut Yıldırım’ın saklı bulunduğu yeri bildiğini açıklamasına rağmen yetkili mercilere haber vermediği iddiasıyla Devlet Bakanı Eyüp Aşık hakkında gensoru açılmasına ilişkin önergesi (11/16)

2. — Konya Milletvekili Mustafa Ünaldı ve 37 arkadaşının, dış borçlar konusunda Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/24)

3. — Konya Milletvekili Veysel Candan ve 20 arkadaşının, iç ve dış borçlar ile alınan kredilerin nerelerde kullanıldığının tespiti amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/57)

VI. — SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR

1. — Elazığ Milletvekili Mehmet Ağar’ın Devlet Bakanı Eyüp Aşık’ın şahsına sataşması nedeniyle konuşması

2. — Kayseri Milletvekili Ayvaz Gökdemir’in DevletBakanı Eyüp Aşık’ın şahsına sataşması nedeniyle konuşması

3. — Denizli Milletvekili Mustafa Kemal Aykurt’un DevletBakanı Eyüp Aşık’ın şahsına sataşması nedeniyle konuşması

VII. — SEÇİMLER

A) KOMİSYONLARDA AÇIK BULUNAN ÜYELİKLERE SEÇİM

1. — Millî Savunma Komisyonunda açık bulunan üyeliğe seçim

2. — Türkiye Büyük Millet Meclisi Hesaplarını İnceleme Komisyonunda açık bulunan üyeliğe seçim

3. — Kamu İktisadî Teşebbüsleri Komisyonunda açık bulunan üyeliğe seçim

4. — (10/23, 36, 103, 173, 183, 198) esas numaralı Meclis Araştırması Komisyonunda açık bulunan üyeliğe seçim

5. — (10/219) esas numaralı Meclis Araştırması Komisyonunda açık bulunan üyeliğe seçim

VIII. — SORULAR VE CEVAPLAR

A) SÖZLÜ SORULAR VE CEVAPLARI

1. — Isparta Milletvekili MustafaKöylü’nün, TRT’ye ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/890)

2. — Şanlıurfa Milletvekili Abdulkadir Öncel’in, bazı medya kuruluşlarına verilen teşvik kredilerine ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/891)

3. — Şanlıurfa Milletvekili Abdulkadir Öncel’in, bazı basın kuruluşlarına verilen teşvik kredilerine ilişkin Devlet Bakanından sözlü soru önergesi (6/892)

4. — Şanlıurfa Milletvekili Abdulkadir Öncel’in, Şanlıurfa-Akçakale-Suruç yoluna ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/893)

5. — Şanlıurfa Milletvekili Abdulkadir Öncel’in, Ceylanpınar-Mürşitpınar Sınır Kapısının ticarete açılıp açılmayacağına ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/894)

6. — Konya Milletvekili Mustafa Ünaldı’nın, Batı Çalışma Grubuna ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/897)

7. — Niğde Milletvekili Mehmet Salih Katırcıoğlu’nun, teknik elemanların özlük haklarına ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/898)

8. — Ankara Milletvekili İrfan Köksalan’ın, Cumhuriyetin 75 inci kuruluş yıldönümü kutlamalarının Tarih Vakfına ihale edileceği iddiasına ilişkinKültür Bakanından sözlü soru önergesi (6/899)

9. — Samsun Milletvekili Musa Uzunkaya’nın Geliştirme ve Destekleme Fonunda değişiklik yapılmasına dair karara ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/900)

10. — Şanlıurfa Milletvekili Abdulkadir Öncel’in, Şanlıurfa-Havaalanı, Şanlıurfa-Akçakale ve Gaziantep-Şanlıurfa karayollarına ilişkin Bayındırlık ve İskân Bakanından sözlü soru önergesi (6/901)

11. — Kırıkkale Milletvekili Kemal Albayrak’ın, Ankara-Cebeci’de bulunan Adlî Tıp Kurumuna ilişkin Adalet Bakanından sözlü soru önergesi (6/902)

12. — İçel Milletvekili Saffet Benli’nin, İçel İli Çamlıyayla İlçesinde Ziraat Bankası Şubesi açılıp açılmayacağına ilişkin Devlet Bakanından sözlü soru önergesi (6/903)

13. — Yozgat Milletvekili Abdullah Örnek’in, Ankara Millî Eğitim Müdürünün bir beyanına ilişkin Millî Eğitim Bakanından sözlü soru önergesi (6/904)

14. — Çorum Milletvekili Mehmet Aykaç’ın, Dünya Kadınlar Gününde meydana gelen olaylar sırasında Atatürk Anıtına saldırıda bulunulduğu iddiasına ilişkin İçişleri Bakanından sözlü soru önergesi (6/905)

15. — Çorum Milletvekili Mehmet Aykaç’ın, Dünya Kadınlar Günü kutlamaları sırasında meydana gelen olaylara ilişkin İçişleri Bakanından sözlü soru önergesi (6/906)

16. — Trabzon Milletvekili İsmail İlhan Sungur’un, bazı belediyelerin izinli hizmet aracı talebine cevap verilmemesinin nedenine ilişkin Maliye Bakanından sözlü soru önergesi (6/907)

17. — Aydın Milletvekili Ali Rıza Gönül’ün, Turban’a alınan personele ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/908)

18. — Aydın Milletvekili Ali Rıza Gönül’ün, SEKA’ya ait bir arazinin özel bir firmaya satılacağı iddialarına ilişkin Sanayi ve TicaretBakanından sözlü soru önergesi (6/909)

19. — Hatay Milletvekili Abdulkadir Akgöl’ün, İskenderun LNG terminalinin 1998 yatırım programından çıkarılmasının nedenine ilişkin Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanından sözlü soru önergesi (6/910)

20. — Balıkesir Milletvekili İsmail Özgün’ün, Konut Edindirme Fonuna ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/911)

21. — Sıvas Milletvekili Tahsin Irmak’ın, Savarona Yatına ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/912)

22. — Mardin Milletvekili Hüseyin Yıldız’ın, Habur sınır kapısından Irak’a giriş yapan kamyon ve tırlara ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/913)

23. — Aydın Milletvekili Ali Rıza Gönül’ün, İzmir Aliağa LNG Terminali Projesine ilişkin Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanından sorusu ve Devlet Bakanı A. Ahat Andican’ın cevabı (6/914)

24. — Ankara Milletvekili Ömer Faruk Ekinci’nin, Hükümetin icraatlarına ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/915)

25. — Konya Milletvekili Abdullah Gencer’in, Eskişehir TÜLOMSAŞ’ta işten çıkarılan mevsimlik işçilere ilişkin Ulaştırma Bakanından sözlü soru önergesi (6/916)

26. — Konya Milletvekili Abdullah Gencer’in, irtica ile mücadele konusundaki bir beyanına ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/917)

27. — Aydın Milletvekili Ali Rıza Gönül’ün, Denizcilik Müsteşarlığına alınan personele ilişkin Devlet Bakanından sözlü soru önergesi (6/918)

28. — Çorum Milletvekili Mehmet Aykaç’ın, irtica nedeniyle hakkında soruşturma açılan vali ve kaymakamlara ilişkin İçişleri Bakanından sözlü soru önergesi (6/919)

29. — Kütahya Milletvekili Metin Perli’nin, Kütahya-Kureyşler Barajı ihalesine ilişkin Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanından sorusu ve Devlet Bakanı A. Ahat Andican’ın cevabı (6/920)

30. —Kırşehir Milletvekili Cafer Güneş’in, Batı Çalışma Grubuna ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/921)

31. — Antalya Milletvekili Osman Berberoğlu’nun, kumarhanelerin kapatılması sonucu işsiz kalan kişilere ilişkin Turizm Bakanından sözlü soru önergesi (6/922)

32. — Şanlıurfa Milletvekili Abdulkadir Öncel’in, Şanlıurfa-Merkez ve Akçakale İlçelerine bağlı bazı köylerin dalgıç ihtiyacına ilişkin Devlet Bakanından sözlü soru önergesi (6/923)

33. — Antalya Milletvekili Osman Berberoğlu’nun, atari salonlarına ilişkin İçişleri Bakanından sözlü soru önergesi (6/924)

34. — Şanlıurfa Milletvekili Abdulkadir Öncel’in, Şanlıurfa-Birecik İlçesine bağlı bazı köylerin dalgıç ihtiyacına ilişkin Devlet Bakanından sözlü soru önergesi (6/925)

35. — Niğde Milletvekili Mehmet Salih Katırcıoğlu’nun, Niğde-Bor-Ecemiş Sulama Projesine ilişkin Başbakandan sorusu ve Devlet Bakanı A. Ahat Andican’ın cevabı (6/926)

36. — Aydın Milletvekili Ali Rıza Gönül’ün, Botaş Vakfına ait şirkete alınan personele ilişkin Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanından sözlü soru önergesi ve Devlet Bakanı A. Ahat Andican’ın cevabı (6/927)

37. — Konya Milletvekili Abdullah Gencer’in bazı belediye başkanlarının görevden uzaklaştırılmalarının nedenine ilişkin İçişleri Bakanından sözlü soru önergesi (6/928)

38. — Şanlıurfa Milletvekili Abdulkadir Öncel’in, Şanlıurfa-Harran-Küçük Yıldız ve Yasta Köylerinin dalgıç ihtiyacına ilişkin DevletBakanından sözlü soru önergesi (6/929)

39. — Şanlıurfa Milletvekili Abdulkadir Öncel’in, Şanlıurfa-Hilvan İlçesine bağlı bazı köylerin dalgıç ihtiyacına ilişkin DevletBakanından sözlü soru önergesi (6/930)

40. — Şanlıurfa Milletvekili Abdulkadir Öncel’in, Şanlıurfa-Bozova İlçesine bağlı bazı köylerin dalgıç ihtiyacına ilişkin Devlet Bakanından sözlü soru önergesi (6/931)

41. — Şanlıurfa Milletvekili Abdulkadir Öncel’in, Şanlıurfa-Viranşehir İlçesine bağlı bazı köylerin dalgıç ihtiyacına ilişkin Devlet Bakanından sözlü soru önergesi (6/932)

42. — Şanlıurfa Milletvekili Abdulkadir Öncel’in, Şanlıurfa-Suruç İlçesine bağlı bazı köylerin dalgıç ve içme suyu ihtiyacına ilişkin Devlet Bakanından sözlü soru önergesi (6/933)

43. — Şanlıurfa Milletvekili Abdulkadir Öncel’in, Şanlıurfa-Halfeti-Sütveren ve Kantarma Köylerinin dalgıç ihtiyacına ilişkin DevletBakanından sözlü soru önergesi (6/934)

44. — Şanlıurfa Milletvekili Abdulkadir Öncel’in, Şanlıurfa-Siverek İlçesine bağlı bazı köylerin dalgıç ihtiyacına ilişkin DevletBakanından sözlü soru önergesi (6/935)

45. — Şanlıurfa Milletvekili Abdulkadir Öncel’in, Şanlıurfa-Ceylanpınar İlçesine bağlı bazı köylerin dalgıç ihtiyacına ilişkin Devlet Bakanından sözlü soru önergesi (6/936)

46. — Aydın Milletvekili Ali Rıza Gönül’ün, şeker pancarı üreticilerinin sorunlarına ilişkin Sanayi ve Ticaret Bakanından sözlü soru önergesi (6/937)

47. — Samsun Milletvekili Musa Uzunkaya’nın, İstanbul-Küçükçekmece’de Millî Emlak Genel Müdürlüğüne ait bir arsanın Galatasaray Spor Kulübüne verilip verilmediğine ilişikinMaliye Bakanından sözlü soru önergesi (6/938)

48. — Zonguldak Milletvekili Necmettin Aydın’ın, Çaycuma ve Bartın SSKHastanesi Projesine ilişkin sorusu ve Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Nami Çağan’ın cevabı (6/939)

49. — Ankara Milletvekili Ömer Faruk Ekinci’nin, kütüphanelerde okunmak üzere satın alınan gazetelere ilişkin Kültür Bakanından sözlü soru önergesi (6/940)

50. — İçel Milletvekili Saffet Benli’nin, Bakanlar Kurulu’nun sanal olarak ilk kez ne zaman toplanacağına ilişkinBaşbakandan sözlü soru önergesi (6/941)

51. — Bartın Milletvekili Cafer Tufan Yazıcıoğlu’nun, tarihi alanlardaki konutların korunmasına ilişkin Devlet Bakanından sözlü soru önergesi (6/942)

52. — Bartın Milletvekili Cafer Tufan Yazıcıoğlu’nun, T.T.K.’ya alınan işçilere ilişkin Devlet Bakanından sözlü soru önergesi (6/943)

53. — Bartın Milletvekili Cafer Tufan Yazıcıoğlu’nun, bazı şahsî ve ticarî mahiyette eşyanın bedelsiz ithaline ilişkin DevletBakanından sözlü soru önergesi (6/944)

54. — Şanlıurfa Milletvekili Abdulkadir Öncel’in, Şanlıurfa’da Merkez Bankası şubesi açılıp açılmayacağına ilişkin Başbakandan sorusu ve Devlet Bakanı A. Ahat Andican’ın cevabı (6/945)

55. — Şanlıurfa Milletvekili Abdülkadir Öncel’in, Şanlıurfa’da turizm potansiyelinin değerlendirilmesi yönünde bir çalışma yapılıp yapılmayacağına ilişkin Turizm Bakanından sözlü soru önergesi (6/946)

56. — Ankara Milletvekili Ersönmez Yarbay’ın, Uğur Mumcu suikastine adı karışan bir şahsa ilişkin İçişleri Bakanından sözlü soru önergesi (6/947)

57. — Ankara Milletvekili Ersönmez Yarbay’ın, Uğur Mumcu Cinayetini Araştırma Komisyonunda ifade veren iki itirafçıya ilişkin Adalet Bakanından sözlü soru önergesi (6/948)

58. — Ankara Milletvekili Ersönmez Yarbay’ın, Çankaya Belediyesi’nin Kurban Bayramında Türk Hava Kurumuna araç ve personel tahsis ettiği iddiasına ilişkin İçişleri Bakanından sözlü soru önergesi (6/949)

59. — Antalya Milletvekili Arif Ahmet Denizolgun’un, Antalya Havalimanı Dış Hatlar Terminalinde meydana gelen bir kazaya ilişkin Ulaştırma Bakanından sorusu ve DevletBakanı A. Ahat Andican’ın cevabı (6/950)

60. — Konya Milletvekili Mustafa Ünaldı’nın, THKtarafından 1981-1998 yılları arasında toplanan kurban derilerine ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/951)

61. — Konya Milletvekili Mustafa Ünaldı’nın, kurban derilerinin THKtarafından toplanmasına ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/952)

62. — Ankara Milletvekili Ersönmez Yarbay’ın, irticayla mücadeleye ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/953)

63. — İçel Milletvekili Saffet Benli’nin, Türk Hava Kurumunca toplanan kurban derilerine ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/954)

64. — İçel Milletvekili Saffet Benli’nin, TASİŞ Genel Müdürü hakkında ileri sürülen bazı iddiaları ilişkin Maliye Bakanından sözlü soru önergesi (6/955)

65. — İçel Milletvekili Saffet Benli’nin, Başbakanlık personeline ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/956)

66. — Ankara Milletvekili Ersönmez Yarbay’ın, makam arabası ve şoför tahsis edilen eski bakanlara ilişkin Maliye Bakanından sözlü soru önergesi (6/957)

67. — Ankara Milletvekili Ersönmez Yarbay’ın, makam arabası ve şoför tahsis edilen eski bakanlara ilişkin İçişleri Bakanından sözlü soru önergesi (6/958)

68. —Ankara Milletvekili Ersönmez Yarbay’ın, makam arabası ve şoför tahsis edilen eski bakanlara ilişkin Dışişleri Bakanından sözlü soru önergesi (6/959)

69. — Ankara Milletvekili Ersönmez Yarbay’ın, makam arabası ve şoför tahsis edilen eski bakanlara ilişkin Millî Savunma Bakanı ve Başbakan Yardımcısından sözlü soru önergesi (6/960)

70. —Samsun Milletvekili Musa Uzunkaya’nın, nakil suretiyle yapılan öğretmen atamalarına ilişkin sorusu ve Millî Eğitim Bakanı Hikmet Uluğbay’ın cevabı (6/961)

71. — Batman Milletvekili Faris Özdemir’in, Batman Tekel Başmüdürlüğünün depo ihtiyacına ilişkin Devlet Bakanından sözlü soru önergesi (6/962)

72. — Samsun Milletvekili Musa Uzunkaya’nın, Samsun’da bulunan İtalyan Katolik Kilisesinin faaliyetleri hakkında ileri sürülen iddialara ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/964)

73. — İçel Milletvekili Saffet Benli’nin, Mersin İlindeki sağlık ocağı ve sağlık evlerinin doktor ve ebe ihtiyacına ilişkin Sağlık Bakanından sözlü soru önergesi (6/965)

74. — İçel Milletvekili Saffet Benli’nin, Mersin-Aydıncık İlçesi Yenikaş Köyündeki su kaynağının KKTC ile paylaşılmasına yönelik projeye ilişkin Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanından sözlü soru önergesi (6/966)

75. — İstanbul Milletvekili Azmi Ateş’in, THK tarafından toplana kurban derilerine ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/967)

76. — İstanbul Milletvekili Azmi Ateş’in, THK Başkanı hakkında ileri sürülen bazı iddialara ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/968)

77. — İstanbul Milletvekili Azmi Ateş’in, THK’na ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/969)

78. — İstanbul Milletvekili Azmi Ateş’in, Dünya Hava Olimpiyatlarının düzenlenmesiyle ilgili olarak bir anlaşma yapılıp yapılmadığına ve uçak alımlarına ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/970)

79. — Ankara Milletvekili Ersönmez Yarbay’ın, Şemdin Sakık’ın emniyetteki sorgulamasına ilişkin İçişleri Bakanından sözlü soru önergesi (6/971)

80. — Ankara Milletvekili Ersönmez Yarbay’ın, Şemdin Sakık’ın sorgulamasına ilişkin Millî Savunma Bakanı ve Başbakan Yardımcısından sözlü soru önergesi (6/972)

81. — Bartın Milletvekili Cafer Tufan Yazıcıoğlu’nun, Bartın’da yapılacak olan afet konutlarına ilişkin Bayındırlık ve İskân Bakanından sorusu ve Devlet Bakanı A. Ahat Andican’ın cevabı (6/973)

82. — Konya Milletvekili Abdullah Gencer’in, şeker fabrikalarının pancar üreticisine olan borçlarına ilişkin Sanayi ve Ticaret Bakanından sözlü soru önergesi (6/974)

83. — Şanlıurfa Milletvekili Abdulkadir Öncel’in, geçici işçilere ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından sorusu ve Devlet Bakanı A. Ahat Andican’ın cevabı (6/975)

84. — Bartın Milletvekili Cafer Tufan Yazıcıoğlu’nun, Türkiye Taş Kömürü Kurumuna devredilen kömür ocaklarına ilişkin Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanından sözlü soru önergesi (6/976)

85. — Aydın Milletvekili Ali Rıza Gönül’ün, Mavi Akım Projesine ilişkin Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanından sözlü soru önergesi (6/977)

86. — İstanbul Milletvekili Azmi Ateş’in, bir korgeneralin THK’da yolsuzluk yapıldığı yönündeki iddialarına ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/978)

87. — İstanbul Milletvekili Azmi Ateş’in, THK’nun uçak üretimi için müflis bir İngiliz firmasıyla anlaştığı iddiasına ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/979)

88. — İstanbul Milletvekili Azmi Ateş’in, THK’nun 1. Dünya Hava Olimpiyatları organizasyonuna talip olduğu iddiasına ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/980)

89. —İstanbul Milletvekili Azmi Ateş’in, THK’nun satın aldığı iki adet uçağa ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/981)

90. — İstanbul Milletvekili Azmi Ateş’in, Türk Hava Kurumu yönetimi hakkındaki bazı iddialara ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/982)

91. — Hatay Milletvekili Metin Kalkan’ın, memurlara ek zam verilip verilmeyeceğine ilişkin Maliye Bakanından sözlü soru önergesi (6/983)

92. — Hatay Milletvekili Metin Kalkan’ın, Şemdin Sakık’ın ifadelerinin basında yer almasına ilişkin İçişleri Bakanından sözlü soru önergesi (6/984)

93. — İçel Milletvekili Saffet Benli’nin, İstanbul-Beyoğlu’nda yapılan bir klip çalışmasına ilişkin İçişleri Bakanından sözlü soru önergesi (6/987)

94. — Samsun Milletvekili Musa Uzunkaya’nın, İtalya’dan ithal edilen makarnada domuz eti bulunduğu iddiasına ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından sorusu ve Devlet Bakanı A. Ahat Andican’ın cevabı (6/988)

95. — Samsun Milletvekili Musa Uzunkaya’nın, bakanlıkça öğretmen yetiştiren okullardaki öğrencilere verilen burslara ilişkin sorusu ve Millî Eğitim Bakanı Hikmet Uluğbay’ın cevabı (6/989)

B) YAZILI SORULAR VE CEVAPLARI

1. — Karaman Milletvekili Zeki Ünal’ın, Karaman İlindeki belediyelere yapılan yardımlara ilişkin sorusu ve Maliye Bakanı Zekeriya Temizel’in yazılı cevabı (7/5142)

2. — Karaman Milletvekili Zeki Ünal’ın, 54 üncü ve 55 inci hükümetler döneminde yapılan personel atamalarına ilişkin sorusu ve Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanı Mustafa Cumhur Ersümer’in yazılı cevabı (7/5174)

3. — Karaman Milletvekili Zeki Ünal’ın, 54 üncü ve 55 inci hükümetler döneminde yapılan personel atamalarına ilişkin sorusu ve Devlet Bakanı Hasan Gemici’nin yazılı cevabı (7/5180)

4. — Bursa Milletvekili Ertuğrul Yalçınbayır’ın;

– Bursa-Nilüfer İlçesi, Akçalar Belediyesi Kavaklıpınar Deresi civarında bulunan işletmelerin çevreyi kirlettiği iddialarına,

Manisa Milletvekili Rıza Akçalı’nın;

– İznik Gölü havzasında yabancı sermayeli bir şirkete su tüketimi için izin verildiği iddiasına ilişkin soruları ve Çevre Bakanı İmren Aykut’un yazılı cevabı (7/5255, 5269)

5. — Karaman Milletvekili Abdullah Özbey’in, 1997 Bütçesinden Karaman İl Özel İdaresine aktarılmak üzere ayrılan ödeneğe ilişkin sorusu ve Maliye Bakanı Zekeriya Temizel’in yazılı cevabı (7/5379)

IX. — KANUN TASARI VE TEKLİFLERİYLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER

1. — Kütahya Milletvekili Mustafa Kalemli, Anavatan Partisi Genel Başkanı Rize Milletvekili Mesut Yılmaz, Doğru Yol Partisi Genel Başkanı İstanbul Milletvekili Tansu Çiller, Demokratik Sol Parti Genel Başkanı İstanbul Milletvekili Bülent Ecevit, Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı Antalya Milletvekili Deniz Baykal ile 292 milletvekilinin; Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının 83 üncü Maddesinin Değiştirilmesine Dair Kanun Teklifi ve Anayasa Komisyonu raporu (2/676) (S. Sayısı : 232)

2. — Bayburt Milletvekili Ülkü Güney ve Ankara Milletvekili Yücel Seçkiner’in, 1076 Sayılı Yedek Subaylar ve Yedek Askerî Memurlar Kanunu ile 1111 Sayılı Askerlik Kanunlarında Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi ve İçtüzüğün 37 nci Maddesine Göre Doğrudan Gündeme Alınma önergesi (2/669) (S. Sayısı : 338)

3. — Kamu Görevlileri Sendikaları Kanunu Tasarısı ile Antalya Milletvekili Deniz Baykal ve 39 arkadaşının, İstanbul Milletvekili Gürcan Dağdaş ve 6 arkadaşının, Trabzon Milletvekili Yusuf Bahadır ve 9 arkadaşının, İstanbul Milletvekili Ercan Karakaş ve 7 arkadaşının aynı mahiyetteki kanun teklifleri ve İstanbul Milletvekili Ercan Karakaş ve 2 arkadaşının İşçi ve Memur Emeklileri ile Bunların Dul ve Yetimlerinin Sendikalaşmasına İlişkin Kanun Teklifi ve Sağlık, Aile , Çalışma ve Sosyal İşler ve Plan ve Bütçe komisyonları raporları (1/702, 2/224, 2/929, 2/1000, 2/1023, 2/1024) (S. Sayısı : 553)

4. — Radyo ve Televizyonların Kuruluş ve Yayınları Hakkında Kanunun Bazı Maddelerinin Değiştirilmesine Dair Kanun Tasarısı ve Anayasa Komisyonu raporu (1/689) (S. Sayısı : 631)

5. — Vergi Usul Kanunu, Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun, Gelir Vergisi Kanunu, Kurumlar Vergisi Kanunu, Katma Değer Vergisi Kanunu, Gider Vergileri Kanunu, Emlak Vergisi Kanunu, Veraset ve İntikal Vergisi Kanunu, Motorlu Taşıtlar Vergisi Kanunu, Damga Vergisi Kanunu, Harçlar Kanunu ve Belediye Gelirleri Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Tasarısı ile Konya Milletvekili Ahmet Alkan’ın, İstanbul Milletvekili Emin Kul’un, Kahramanmaraş Milletvekili Hasan Dikici ve 30 arkadaşının, Balıkesir Milletvekili İsmail Özgün’ün, İstanbul Milletvekili Mustafa Baş ve 30 arkadaşının, Trabzon Milletvekili Kemalettin Göktaş ve 33 arkadaşının, Konya Milletvekili Necmettin Erbakan ve 40 arkadaşının, Konya Milletvekili Necmettin Erbakan ve 30 arkadaşının, Kütahya Milletvekili Mehmet Korkmaz’ın, Balıkesir Milletvekili İsmail Özgün ve 40 arkadaşının, Konya Milletvekili Veysel Candan’ın, Balıkesir Milletvekili İ. Önder Kırlı’nın, Adana Milletvekili Arif Sezer’in, Ağrı Milletvekili M. Sıddık Altay’ın, Bayburt Milletvekili Suat Pamukçu’nun, İstanbul Milletvekili Cefi Kamhi’nin, Samsun Milletvekili Murat Karayalçın’ın,Bursa Milletvekili Turhan Tayan’ın, Erzurum Milletvekili İsmail Köse’nin, İstanbul Milletvekili Ercan Karakaş ve 6 arkadaşının, Erzincan Milletvekili Naci Terzi’nin, Demokrat Türkiye Partisi Grup Başkanı Van Milletvekili Mahmut Yılbaş, Grup Başkanvekilleri İstanbul Milletvekili Metin Işık, Mardin Milletvekili Muzaffer Arıkan ve 6 arkadaşının, benzer mahiyetteki kanun teklifleri ve Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (1/708, 2/72, 2/73, 2/75, 2/129, 2/154, 2/166, 2/182, 2/191, 2/194, 2/221, 2/270, 2/287, 2/293, 2/323, 2/369, 2/420, 2/459, 2/493, 2/884, 2/959, 2/960, 2/1015, 2/1019, 2/1070) (S. Sayısı : 626)

I. — GEÇEN TUTANAK ÖZETİ

TBMM Genel Kurulu saat 14.00’te açılarak dört oturum yaptı.

Fransa’ya gidecek olan Devlet Bakanı Refaiddin Şahin’e, Ulaştırma Bakanı Necdet Menzir’in,

Mısır’a gidecek olan Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanı Cumhur Ersümer’e, Orman Bakanı Ersin Taranoğlu’nun;

Polonya’ya gidecek olan Başbakan Yardımcısı ve Millî Savunma Bakanı İsmet Sezgin’e, Devlet Bakanı Mehmet Batallı’nın;

Vekâlet etmelerinin uygun görülmüş olduğuna ilişkin Cumhurbaşkanlığı tezkereleri ve

(9/19) Esas Nolu Meclis Soruşturması Komisyonunun Başkan, Başkanvekili, Sözcü ve Kâtip üye seçimini tamamladığına ilişkin Komisyon Geçici Başkanlığı tezkeresi ile,

Amasya Milletvekili Ahmet İyimaya’nın, (9/19) esas numaralı Meclis Soruşturması Komisyonu üyeliğinden çekildiğine ilişkin önergesi;

Genel Kurulun bilgisine sunuldu.

Gündemin “Kanun Tasarı ve Teklifleriyle Komisyonlardan Gelen Diğer İşler” kısmının :

2 nci sırasında bulunan 232,

4 üncü sırasında bulunan 553,

5 inci sırasında bulunan 631,

Sıra sayılı kanun tasarıları ve tekliflerinin görüşmeleri, komisyon yetkilileri Genel Kurulda hazır bulunmadıklarından,

3 üncü sırasında bulunan ve Hükümetçe Komisyona geri alınan 338 sıra sayılı kanun teklifinin görüşmeleri de, Komisyon raporu gelmediğinden,

Ertelendi.

6 ncı sırasında bulunan, Vergi Usul Kanunu, Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun, Gelir Vergisi Kanunu, Kurumlar Vergisi Kanunu, Katma Değer Vergisi Kanunu, Gider Vergileri Kanunu, Emlak Vergisi Kanunu, Veraset ve İntikal Vergisi Kanunu, Motorlu Taşıtlar Vergisi Kanunu, Damga Vergisi Kanunu, Harçlar Kanunu, 3505 Sayılı Kanun, Katma Değer Vergisi Mükelleflerin Ödeme Kaydedici Cihazları Kullanmaları Mecburiyeti Hakkında Kanun, Belediye Gelirleri Kanunu ile 178 Sayılı Maliye Bakanlığının Teşkilât ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararname ve 190 Sayılı Genel Kadro ve Usulü Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Tasarısının (1/708, 2/72, 2/75, 2/129, 2/154, 2/166, 2/182, 2/191, 2/194, 2/221, 2/270, 2/287, 2/293, 2/323, 2/369, 2/420 2/459, 2/493, 2/884, 2/959, 2/960, 2/1015, 2/1019, 2/1070) (S. Sayısı : 626) görüşmelerine devam olunarak 15 inci maddesine kadar kabul edildi, 15 inci maddesi bir süre görüşüldü.

Alınan karar gereğince, 23 Haziran 1998 Salı günü saat 14.00’te toplanmak üzere, birleşime 23.53’te son verildi.

Uluç Gürkan

Başkanvekili

Hüseyin Yıldız Ünal Yaşar Mardin Gaziantep Kâtip Üye Kâtip Üye

 

No. : 162

II. — GELEN KÂĞITLAR

23 . 6 . 1998 SALI

Raporlar

1. — Tarım Bakanlığı Ziraat İşleri GenelMüdürlüğü ile Ziraî Mücadele ve Ziraî Karantina Genel Müdürlüğüne Bağlı Kurum-Okul ve Kuruluşlara Döner Sermaye Verilmesi Hakkında Kanunun Adının ve Bazı Maddelerinin Değiştirilmesi Hakkında Kanun Tasarısı ve Tarım, Orman ve Köyişleri ve Plan ve Bütçe komisyonları raporları (1/690) (S. Sayısı : 696) (Dağıtma tarihi : 23.6.1998) (GÜNDEME)

2. — Avda ve Sporda Kullanılan Tüfekler, Nişan Tabancaları ve Av Bıçaklarının Yapımı, Alımı, Satımı ve Bulundurulmasına Dair Kanunda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Tasarısı ve İçişleri Komisyonu Raporu (1/706) (S. Sayısı : 697) (Dağıtma tarihi : 23.6.1998) (GÜNDEME)

3. — Denizli Milletvekilleri Mehmet Gözlükaya, Haluk Müftüler, Ramazan Yenidede ve Hilmi Develi’nin, Dazkırı İlçesinin Bağlılığının Değiştirilmesi Hakkında Kanun Teklifi ile Denizli Milletvekili Mustafa Kemal Aykurt’un aynı mahiyetteki kanun teklifi ve İçişleri Komisyonu Raporu (2/1195, 2/1155) (S. Sayısı : 700) (Dağıtma tarihi : 23.6.1998) (GÜNDEME)

Sözlü Soru Önergeleri

1. — Samsun Milletvekili Musa Uzunkaya’nın, üniversitelerdeki başörtüsü sorunlarına ilişkin Millî Eğitim Bakanından sözlü soru önergesi (6/1120) (Başkanlığa geliş tarihi : 17.6.1998)

2. — Isparta Milletvekili Mustafa Köylü’nün, okullara baskın denetimler yapıldığı iddialarına ilişkin Millî Eğitim Bakanından sözlü soru önergesi (6/1121) (Başkanlığa geliş tarihi : 17.6.1998)

3. — Isparta Milletvekili Mustafa Köylü’nün, Tekel’in özelleştirilmesine yönelik çalışmalara ilişkin Devlet Bakanından (Eyüp Aşık) sözlü soru önergesi (6/1122) (Başkanlığa geliş tarihi : 17.6.1998)

4. — Samsun Miletvekili Musa Uzunkaya’nın, pancar üreticilerinin avanslarına ilişkin Sanayi ve Ticaret Bakanından sözlü soru önergesi (6/1123) (Başkanlığa geliş tarihi : 17.6.1998)

5. — Samsun Milletvekili Musa Uzunkaya’nın, Samsun’a bağlı bazı ilçelere organize sanayi bölgesi kurulup kurulmayacağına ilişkin Sanayi ve Ticaret Bakanından sözlü soru önergesi (6/1124) (Başkanlığa geliş tarihi : 17.6.1998)

6. — Ardahan Milletvekili Saffet Kaya’nın, Türközü Sınır Kapısından yapılan mazot ithalatı ile ilgili alınan karara ilişkin Maliye Bakanından sözlü soru önergesi (6/1125) (Başkanlığa geliş tarihi : 18.6.1998)

Yazılı Soru Önergeleri

1. — Hatay Milletvekili Süleyman Metin Kalkan’ın, kamu çalışanlarına yapılacak maaş zammına ilişkin Maliye Bakanından yazılı soru önergesi (7/5538) (Başkanlığa geliş tarihi : 16.6.1998)

2. — Konya Milletvekili Mehmet Ali Yavuz’un, Dünya Sağlık Teşkilâtının İstanbul’da yapılan toplantısına ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/5539) (Başkanlığa geliş tarihi : 17.6.1998)

3. — Samsun Milletvekili Musa Uzunkaya’nın, Üniversitelerde yaşanan başörtüsü sorununa ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/5540) (Başkanlığa geliş tarihi : 17.6.1998)

4. — Konya Milletvekili Nezir Büyükcengiz’in, hakkında mahkûmiyet kararı bulunan Ülkü Ocakları eski başkanının yakalanmasına yönelik çalışmalara ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/5541) (Başkanlığa geliş tarihi : 17.6.1998)

5. — İstanbul Milletvekili Ercan Karakaş’ın, İstanbul’da doğal SİT alanı olan orman bölgelerinin koruma kurullarının izni alınmadan kiraya verildiği iddiasına ilişkin Kültür Bakanından yazılı soru önergesi (7/5542) (Başkanlığa geliş tarihi : 17.6.1998)

6. — Edirne Milletvekili Ümran Akkan’ın, Edirne’de Meriç Nehri taşkınlarının yol açtığı hasara ilişkin Bayındırlık ve İskân Bakanından yazılı soru önergesi (7/5543) (Başkanlığa geliş tarihi : 17.6.1998)

7. — Edirne Milletvekili Ümran Akkan’ın, Edirne’de Meriç Nehri taşkınında mağdur olan çiftçilerin kredi borçlarına ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/5544) (Başkanlığa geliş tarihi : 17.6.1998)

8. — Isparta Milletvekili Mustafa Köylü’nün, Isparta-Eğridir-Küçükgökçeli Köyünde istimlak edilen arazilerin bedellerinin ne zaman ödeneceğine ilişkin Bayındırlık ve İskân Bakanından yazılı soru önergesi (7/5545) (Başkanlığa geliş tarihi : 17.6.1998)

9. — Hatay Milletvekili Mehmet Sılay’ın, irticai faaliyette bulunduğu iddia edilen vakıf, dernek ve sermaye kuruluşlarına ilişkinBaşbakandan yazılı soru önergesi (7/5546) (Başkanlığa geliş tarihi : 17.6.1998)

10. — Karaman Milletvekili Zeki Ünal’ın, Karaman-Merkez-Osmaniye Köyünün köy konağı ihtiyacına ilişkin Bayındırlık ve İskân Bakanından yazılı soru önergesi (7/5547) (Başkanlığa geliş tarihi : 17.6.1998)

11. — Karaman Milletvekili Zeki Ünal’ın, Karaman-Merkez-Çiğdemli Köyünün su kuyusu ihtiyacına ilişkin Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanından yazılı soru önergesi (7/5548) (Başkanlığa geliş tarihi : 17.6.1998)

12. — Karaman Milletvekili Zeki Ünal’ın, Karaman-Merkez-Çiğdemli Köyünün köy konağı ihtiyacına ilişkinBayındırlık ve İskân Bakanından yazılı soru önergesi (7/5549) (Başkanlığa geliş tarihi : 17.6.1998)

13. — Karaman Milletvekili Zeki Ünal’ın, Karaman’a bağlı bazı köylerin içme suyu ve yol ihtiyacına ilişkin Devlet Bakanından (Mustafa Yılmaz) yazılı soru önergesi (7/5550) (Başkanlığa geliş tarihi : 17.6.1998)

14. — Yozgat Milletvekili Kâzım Arslan’ın, kamu kuruluşlarına ait Vakıfların denetimine ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/5551) (Başkanlığa geliş tarihi : 17.6.1998)

15. — Yozgat Milletvekili Kâzım Arslan’ın, bazı öğretim kurumlarının isminin değiştirilmesine ilişkin Millî Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/5552) (Başkanlığa geliş tarihi : 17.6.1998)

16. — Yozgat Milletvekili Kâzım Arslan’ın, bazı gazetelerce düzenlenen promosyon kampayalarına ilişkin Sanayi ve Ticaret Bakanından yazılı soru önergesi (7/5553) (Başkanlığa geliş tarihi : 17.6.1998)

17. — SamsunMilletvekili Musa Uzunkaya’nın, Samsun-Çarşamba Havaalanı kargo binası projesine ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/5554) (Başkanlığa geliş tarihi : 17.6.1998)

18. — Yozgat Milletvekili Kâzım Arslan’ın, başörtülü öğrencilerin öğrenim hakkının engellendiği iddiasına ilişkin Adalet Bakanından yazılı soru önergesi (7/5556) (Başkanlığa geliş tarihi : 18.6.1998)

19. — Ankara Milletvekili Yılmaz Ateş’in, Ankara’nın başkent oluşu ile ilgili kutlamalara ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/5557) (Başkanlığa geliş tarihi : 18.6.1998)

20. — Balıkesir Milletvekili İ. Önder Kırlı’nın, Hazine avukatlarının Avukatlık Hizmetleri Sınıfından çıkarılacağı iddiasına ilişkin Maliye Bakanından yazılı soru önergesi (7/5558) (Başkanlığa geliş tarihi : 18.6.1998)

21. — KaramanMilletvekili Zeki Ünal’ın, Karaman-Merkez-Kızık Köyü Tarımsal Altyapı Projesine ilişkin Devlet Bakanından yazılı soru önergesi (7/5559) (Başkanlığa geliş tarihi : 18.6.1998)

22. — Hatay Milletvekili Mehmet Sılay’ın, İSDEMİR’in zararına ilişkin Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanından yazılı soru önergesi (7/5560) (Başkanlığa geliş tarihi : 18.6.1998)

23. — Konya Milletvekili Hasan Hüseyin Öz’ün, GAP’a ilişkin Devlet Bakanından (Mehmet Salih Yıldırım) yazılı soru önergesi (7/5561) (Başkanlığa geliş tarihi : 18.6.1998)

24. — Siirt Milletvekili Ahmet Nurettin Aydın’ın, Siirt-Şirvan’ın doktor ihtiyacına ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/5562) (Başkanlığa geliş tarihi : 18.6.1998)

25. — Konya Milletvekili Mehmet Ali Yavuz’un, Konya-Hadim İlçesi Göksu Mavi Tüneli ihalesine ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/5563) (Başkanlığa geliş tarihi : 19.6.1998)

26. — Bursa Milletvekili Ertuğrul Yalçınbayır’ın, TBMM Üyeliği ile Bağdaşmayan İşler Hakkında Kanun gereğince yapılan işlemlere ilişkin Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanından yazılı soru önergesi (7/5564) (Başkanlığa geliş tarihi : 19.6.1998)

27. — Bursa Milletvekili Ertuğrul Yalçınbayır’ın, mal bildiriminde bulunmayan milletvekilleri hakkında yapılan işlemlere ilişkin Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanından yazılı soru önergesi (7/5565) (Başkanlığa geliş tarihi : 19.6.1998)

28. — Manisa Milletvekili Erdoğan Yetenç’in, Edirne Cezaevinde kalan bazı mahkûmların naklinin engellendiği iddialarına ilişkin Adalet Bakanından yazılı soru önergesi (7/5566) (Başkanlığa geliş tarihi : 19.6.1998)

29. — Ankara Milletvekili Ersönmez Yarbay’ın, Afyon Kapalı Cezaevinde bulunan bir tutuklunun duruşmalara katılmamasının nedenine ilişkin Adalet Bakanından yazılı soru önergesi (7/5567) (Başkanlığa geliş tarihi : 19.6.1998)

Genel Görüşme Önergesi

1. — DYP Grubu adına Grup Başkanvekilleri Ankara Milletvekili Saffet Arıkan Bedük, Denizli Milletvekili Mehmet Gözlükaya ve İçel Milletvekili Turhan Güven’in, Seçim ve Siyasî Partiler Yasalarında değişiklik yapılması konusunda Anayasanın 98 inci, İçtüzüğün 102 ve 103 üncü maddeleri uyarınca bir genel görüşme açılmasına ilişkin önergesi (8/24) (Başkanlığa geliş tarihi : 22.6.1998)

 

 

 

 

 

 

BİRİNCİ OTURUM

Açılma Saati : 14.00

23 Haziran 1998 Salı

BAŞKAN : Başkanvekili Uluç GÜRKAN

KÂTİP ÜYELER : Ünal YAŞAR (Gaziantep), Hüseyin YILDIZ (Mardin)

BAŞKAN – Türkiye Büyük Millet Meclisinin 107 nci Birleşimini açıyorum.

Görüşmelere başlıyoruz.

Başkanlığın Genel Kurula sunuşları vardır.

Kadının Statüsünün Araştırılarak Kadınlara Karşı Her Türlü Ayırımcılığın Önlenmesi Sözleşmesinin yaşama geçirilmesi için alınması gereken tedbirleri tespit etmek amacıyla kurulan (10/219) esas numaralı Meclis Araştırması Komisyonu Başkanlığının bir tezkeresi vardır; okutuyorum:

IV. — BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI

A) TEZKERELER VE ÖNERGELER

1. — (10/219) esas numaralı Meclis Araştırması Komisyonu Başkanlığının, Komisyonun görev süresinin uzatılmasına ilişkin tezkeresi (3/1573)

18.6.1998

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Kadının Statüsünün Araştırılarak Kadınlara Karşı Her Türlü Ayrımcılığın Önlenmesi Sözleşmesinin yaşama geçirilmesi için alınması gereken tedbirleri tespit etmek amacıyla kurulan Meclis Araştırması Komisyonumuz, üç aylık süre içinde çalışmalarını tamamlayamamış olduğundan, 26.6.1998 tarihi itibariyle bir aylık eksürenin, Genel Kurulca uzatılmasına dair 18.6.1998 tarihli 8 inci Birleşiminde karar almıştır.

Karar ilişikte sunulmuştur.

Gereğini bilgilerinize saygılarımla arz ederim.

Lale Aytaman

Muğla

Komisyon Başkanı

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, bu komisyon daha önce üç ay süre kullanmıştır. İçtüzüğün 105'inci maddesi, araştırmasını üç ay içinde bitiremeyen komisyona bir aylık kesin süre verileceği hükmünü içermektedir. Bu nedenle, komisyonun süre talebini bilgilerinize sunuyorum.

Gündemin "Özel Gündemde Yer Alacak İşler" kısmına geçiyoruz.

V. — GENSORU, GENEL GÖRÜŞME, MECLİS SORUŞTURMASI VE
MECLİS ARAŞTIRMASI

A) ÖNGÖRÜŞMELER

1. — Doğruyol Partisi Grubu adına Grup Başkanvekilleri Ankara Milletvekili Saffet Arıkan Bedük, Denizli Milletvekili Mehmet Gözlükaya ve İçel Milletvekili Turhan Güven’in, hakkında yakalama emri bulunan ve aranan “Yeşil” kod adlı Mahmut Yıldırım’ın saklı bulunduğu yeri bildiğini açıklamasına rağmen yetkili mercilere haber vermediği iddiasıyla Devlet Bakanı Eyüp Aşık hakkında Gensoru açılmasına ilişkin önergesi (11/16)

BAŞKAN – Bu kısmın 1 inci sırasında yer alan, Doğru Yol Partisi Grubu adına Grup Başkanvekilleri Ankara Milletvekili Saffet Arıkan Bedük, Denizli Milletvekili Mehmet Gözlükaya ve Milletvekili Turhan Güven'in, hakkında yakalama emri bulunan ve aranan "Yeşil" kod adlı Mahmut Yıldırım'ın saklı bulunduğu yeri bildiğini açıklamasına rağmen yetkili mercilere haber vermediği iddiasıyla Devlet Bakanı Eyüp Aşık hakkında (11/16) esas numaralı gensoru önergesinin gündeme alınıp alınmayacağı hususundaki görüşmelere başlıyoruz.

Hükümet?.. Burada.

Önerge, daha önce bastırılıp dağıtıldığı ve okunduğu için tekrar okutmuyorum.

Sayın milletvekilleri, Anayasanın 99 uncu maddesine göre, bu görüşmede, önerge sahiplerinden bir üyeye, siyasî parti grupları adına birer milletvekiline ve Bakanlar Kurulu adına Başbakan veya bir bakana söz verilecektir.

Konuşma süreleri, önerge sahibi için 10 dakika, gruplar ve Hükümet için 20'şer dakikadır.

Şu ana kadar söz talebi yok.

İlk söz önerge sahibinin.

Buyurun Sayın Mehmet Gözlükaya.

MEHMET GÖZLÜKAYA (Denizli) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bilindiği üzere, kamuoyunda "Yeşil" kod adıyla bilinen Mahmut Yıldırım isimli şahıs hakkında, bazı DYP'li milletvekili arkadaşlarımızın vermiş oldukları soru önergelerine İçişleri Bakanı Sayın Murat Başesgioğlu tarafından verilen cevaplarda, Mahmut Yıldırım adındaki kişinin, bazı suçların faili olarak uzun bir süredir emniyet güçlerince arandığı ve yakalama emri bulunduğu açıkça beyan edilmiştir.

"Yeşil" kod adıyla bilinen Mahmut Yıldırım ile ilgili olarak Başbakan Sayın Mesut Yılmaz'ın, zaman zaman çelişkili ve kamuoyunu yanıltan açıklamaları olmuştur. Sayın Yılmaz, söz konusu açıklamalarında, Yeşil'in, 1996 sonbaharında öldürüldüğünü, İnsan Hakları Derneği Genel Başkanı Akın Birdal'ın iççatışma sonucunda vurulduğunu, son olarak da, Akın Birdal suikastının Yeşil'in emriyle yapıldığını beyan etmiş, bir süre sonra da "ilgili makamlar beni yanılttılar, onun için bu yanlış ve doğru olmadığına inandığım bilgiyi verdim" diye beyanda bulunmuştur. Sayın Aşık'ın aşağıda açıklayacağımız beyanlarından sonra da "Eyüp Aşık, bu olayla ilgili çalışmalar yapmış ve izlemiş bir arkadaşımızdır; ancak, bunu, Bakan sıfatıyla değil de gazeteci sıfatıyla açıklamıştır" gibi, çelişkili, bir sayın başbakana, hükümetin ve devletin en sorumlu mevkiinde olan bir kişiye yakışmayacak sözler söylemiştir ve devlete ne kadar hâkim olduğunu, bu sözleriyle, Sayın Başbakan, ifade etmiştir.

Yeşil'in akıbetiyle ilgili olarak basında yer alan çelişkili beyanlar üzerine, Grubumuza mensup bazı milletvekillerince, konumu itibariyle, doğrudan ilgisi bulunan Sayın Adalet Bakanına ve Sayın İçişleri Bakanına yazılı soru önergesiyle müracaat edilmiştir. Her iki Sayın Bakan da, Yeşil'in yerinin tespit edilemediğini, bu nedenle, hakkında herhangi bir yasal işlemin yapılamadığını, cevaben bildirmişlerdir.

Bu arada, Trabzon Milletvekili ve halen Tekelden sorumlu Devlet Bakanı olan Sayın Aşık, 27 Ocak 1998 Salı Günü, Shov TV'de yayımlanan 32. Gün Programında ve tüm kamuoyu önünde, halen, bazı suçların faili olarak gösterilen ve kod ismi "Yeşil" olduğu iddia edilen kişinin, kendi bilgileri ve kendi kontrolleri altında olduğunu söylemiş ve "olduğu yeri şimdi söyleyemem; ama, biliyorum, Yeşil ölmedi; ben, ölmedi dediysem, ölmemiştir; ben, inceleme yapmadan konuşmam" diye sözler sarf etmiştir. Sayın Mehmet Ali Birand, Sayın Fikri Sağlar ve gazeteci Sayın Enis Berberoğlu'nun da bulunduğu 32. Gün Programında, Türk kamuoyuna bu açıklama yapılmıştır. Milletimiz, bu beyanı, hayret ve dehşetle izlemiştir. Ertesi günkü gazeteler, bu beyanı manşet yapmışlardır. Daha sonra da, bu mealdeki beyanlar devam etmiştir; bu gazetelerde "Yeşil'in nerede olduğunu biliyorum, kontrolümüz altındadır; yaşıyor, eminim" gibi sürmanşetlerle, bu beyan verilmiştir.

Bu suretle, Eyüp Aşık, sanık olarak aranan "Yeşil" kod adlı kişinin kontrol altında olduğunu ifade etmek suretiyle, saklandığı yeri bildiğini; buna rağmen, yetkili cumhuriyet savcılığına veya diğer yetkililere haber vermediğini ikrar etmek suretiyle, Türk Ceza Kanununun 296 ncı maddesine mümas bir suç işlemiştir. Bu maddeye göre, hakkında yakalama veya tevkif müzekkeresi çıkarılmış olan bir kimsenin bulunduğu yeri bildiği halde yetkili mercilere haber vermeyen kişi, suçun durumuna göre değişik cezalara çarptırılmaktadır -ki, iddialara göre, Sayın Yeşil'in suçu, asgarî olarak müebbet hapis cezasını gerektiren bir suçtur- Sayın Aşık da, bu beyanlarıyla, en az üç yıl cezaya çarptırılabilecek bir suçu işlemiştir.

Ayrıca "Yeşil" kod adlı Mahmut Yıldırım'ın son günlerde bazı gazetelerde yer alan açıklamalarında "devlet, beni, istediği yerde, istediği zaman bulur; yakalamak gerekirse yakalar, vurmak gerekirse vurur; şimdiye kadar öldürülmediysem, işim bitmediği içindir" demektedir ve Sayın Aşık'ın "yaşıyor; yaşadığı yeri ben biliyorum, kaldığı yeri ben biliyorum" ifadesini doğruluyor. (Gürültüler)

Sayın Başkan, biraz gürültü var.

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri... Sayın milletvekilleri...

Buyurun Sayın Gözlükaya.

MEHMET GÖZLÜKAYA (Devamla) – Bizim zaten zorluğumuz var; boş sıralara hitap ediyoruz Sayın Başkan; bir de gürültü olursa, bu, anlaşılmaz...

İRFAN KÖKSALAN (Ankara) – Sizde yok...

MEHMET GÖZLÜKAYA (Devamla) – Sizde de yok da; Bakan da yok henüz...

Tekelden sorumlu Devlet Bakanı Eyüp Aşık, Yeşil'in yerini bildiğini ve kontrolde olduğunu açıklamasına rağmen niçin emniyet güçlerine bu konuda bilgi vermemektedir?

Şimdi, Sayın Bakana soruyoruz: Yeşil'in yerini ne zaman devletin yetkililerine söyleyeceksiniz? Yeşil'i ne kadar daha kontrolünüz altında tutacaksınız ve Yeşil'i kendi elinizle mi, yoksa emniyet güçlerince mi teslim edeceksiniz? Yoksa, Yeşil'i, birtakım iftira ve çamur atma faaliyetlerinde kullanmak üzere mi saklıyorsunuz?

Bakanlık gibi çok ciddî bir konumda olan bir kişinin bu tip davranış ve beyanlarının açıkça suç olduğu dikkate alındığında, hakkında yakalame emri çıkarılan ve bu nedenle, emniyet güçlerince aranan Yeşil'in saklı bulunduğu yeri bildiğini iddia eden; ancak, yetkili mercilere haber vermeyen Devlet Bakanı Eyüp Aşık'ın, bakanlık gibi ulvî bir görevde bulunması siyaseten ve ahlaken mümkün değildir.

Bu bakımdan, milletle alay eden Sayın Aşık'ın gensoruyla bakanlıktan düşürülmesi gerekmektedir. Aksi halde, milletin devlet adamlarına olan güveni yok olacaktır.

Bu sebeplerle, Eyüp Aşık'ın, Anayasanın 99 uncu ve İçtüzüğümüzün 106 ncı maddeleri gereğince hakkında verdiğimiz gensoru önergesinin Yüce Meclisimizce kabulünü arz eder, saygılarımı sunarım. (DYP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum Sayın Gözlükaya.

Gruplar adına söz talebi var mı efendim?

Fazilet Partisi Grubu adına, Sayın Mehmet Elkatmış; buyurun.

Süreniz 20 dakikadır.

Buyurun efendim.

FP GRUBU ADINA MEHMET ELKATMIŞ (Nevşehir) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Sayın Eyüp Aşık hakkında verilen gensoru önergesi üzerinde Fazilet Partisi Grubunun görüşlerini açıklamak üzere huzurlarınıza gelmiş bulunuyorum; hepinize, gerek Grubum ve gerekse şahsım adına saygılar sunuyorum.

Aslında, olay, sadece Sayın Eyüp Aşık'ın olayı da değil; bu olayı, Susurluk olayını, enine boyuna tartışmamız, konuşmamız gerekir; ama, verilen 20 dakikalık süre içerisinde bunları dile getirmek mümkün değil.

Değerli arkadaşlar, son günlerde "ağzı olan konuşuyor" diye güzel bir reklam sloganı var; çok hoşuma gidiyor. Gerçekten de, herkes konuşuyor; yani, ağzı olan herkes konuşuyor. Susurluk olayı oldu olalı bir yıl yedibuçuk ay geçti. Bu süre içerisinde, bu konuda herkes konuştu; bilen de konuştu bilmeyen de konuştu; kimi, laf olsun diye konuştu, kimi siyaset olsun diye konuştu, kimi siyasî hasımlarım yok olsun diye konuştu, kimi olayı gerçek mecraından saptırmak için, kimisi de doğrular ortaya çıksın diye konuştu; ancak, esas konuşması gerekenler ya hiç konuşmadı ya da doğru konuşmadı. Zaten, konuşanlar da susturuldu veya haklarında davalar açıldı, tutuklandılar, hatta öldürüldüler de; işte, rahmetli Uğur Mumcu, rahmetli Cem Ersever ve Hanefi Avcı gibi... Konuştuğumuz için, bizim hakkımızda da çok davalar açıldı; yani, bilenlerin konuşmasını istemiyor birileri. Bunu vurgulamak istiyorum.

Bu şartlar altında, gerçekler ve çeteler ortaya çıkarılabilir mi arkadaşlar? Elbette ki, hayır. Nitekim, olayların üzerinden bir yıl yedibuçuk ay geçti, hâlâ, bir netice çıkmadı, çıkması da mümkün değil bu gidişle.

Şöyle bir düşünelim, Susurluk için neler söylendi. Özellikle, Sayın Başbakan, kendisini, Susurluk olayını aydınlatmak ve ortaya çıkarmak için, âdeta, feda etti "yirmi gün daha iktidarda kalsaydım, bu olayı ortaya çıkaracaktım" dedi; 55 inci Hükümetin kuruluş gayelerinin en önemlilerinden birisinin de çeteleri ortaya çıkarmak olduğunu"söyledi ve "bu işi çözemezsem Başbakanlık bana haram olsun" dedi. Peki, arkadaşlar, Sayın Başbakan bunları söyledi de -şimdiye kadar da onbir aylık Başbakan; aşağı yukarı bir hafta sonra bir yılı dolduruyor- olaylar ortaya çıkarılabildi mi? Hayır. Ben, bunu söylerken, Sayın Başbakan Yılmaz'ı da suçluyor değilim, onu da burada peşinen söyleyeyim değerli arkadaşlar. Ben de aynı şeyi söylüyorum ve bu olaylar, şu şartlar altında ortaya çıkmaz diyorum ve bunu vurgulamaya çalışıyorum; yani, bu iş, sadece Sayın Mesut Yılmaz'ın meselesi de değildir; hepimizin meselesidir, şu Parlamentonun meselesidir. Olaylar ortaya çıkmadı; çıktı diyen hiç kimse, bu Meclis içerisinde, bu toplum içeresinde ve Türkiye içerisinde bulunamaz.

Değerli arkadaşlar, Susurluk olayının, çetelerin, diğer karanlık olayların ve faili meçhul olayların ortaya çıkarılması için öncelikle demokrasinin, hukuk devletinin, kişilerin özgürlüklerinin teminat altında olması gerekir. Ara rejimlerde, dayatmaların hâkim olduğu yönetimlerde, işin siyasî şova dönüştürüldüğü hallerde, bu işler çözülemez ve çözülememiştir de.

Değerli arkadaşlar, bunu ben söylemiyorum; bakınız, Sayın Başbakanın, Sayın Kutlu Savaş'a hazırlattığı raporda da buna benzer cümleler var. Zannediyorum, birçok arkadaşımız bu raporu okumuştur. Bu işlerin bu şartlar altında ortaya çıkmayacağını ve neden ortaya çıkmayacağını, Sayın Kutlu Savaş, raporunda detaylı olarak izah ediyor. Sadece Kutlu Savaş mı? Hayır; Sayın Başbakan -aslında konuşmalarını iyi incelediğimiz takdirde- bunu kendisi de söylüyor.

Bakınız, Sayın Başbakanımız, Anamuhalefet Partisi Başkanı olduğu dönemde; yani, Susurluk olayının cerayan ettiği dönemlerde, bu konunun ortaya çıkarılması için, Sayın Cumhurbaşkanımıza çıktığı 13 Kasım 1996 tarihinde -belgeleri burada var- kendisine birtakım olaylar anlatıyor. Bu olaylar içerisinde de söylediği bir cümle var. Sayın Cumhurbaşkanımız da, Sayın Mesut Yılmaz'ın anlattığı bu olayları -bir zabıt halinde- 14 Kasım 1996 tarihli iki sayfalık bir mektupla, o zamanın Başbakanı Sayın Necmettin Erbakan'a bildiriyor. Bütün arkadaşlarımızdan, bu mektubu çok dikkatli okumalarını rica ediyorum. Bu mektubun ikinci sayfasının ortalarında bir cümle var. Sayın Cumhurbaşkanımızın Sayın Başbakan Necmettin Erbakan'a yazdığı 13 Kasım 1996 tarihli mektupta. Sayın Cumhurbaşkanımız şöyle diyor:

"Sayın Profesör Doktor Necmettin Erbakan

Başbakan

Ankara

12 Kasım 1996 tarihinde ziyaretime gelen Anamuhalefet Partisi Genel Başkanı Sayın Mesut Yılmaz, bana, özetle, aşağıdaki hususları intikal ettirmiştir."

Neleri intikal ettirdiğinin, ben, zamanın darlığı nedeniyle, hepsini okumayacağım, esas önemli gördüğüm cümleyi okumak istiyorum.

Sayın Mesut Yılmaz Sayın Cumhurbaşkanımıza söylüyor, o da Sayın Başbakana aktarıyor. "Bunların meydana çıkarılması halinde devletin zarar göreceğinden de endişe ederim...”

Değerli arkadaşlar, bu cümlenin içerisinde, Susurluk olayının niçin ortaya çıkarılamayacağı ve bugüne kadar da çıkarılamadığı saklıdır.

Sayın Mesut Yılmaz, Başbakan olduktan sonra olayın içerisine bizzat girdiğinde işin vahametini görmüştür; yani, kendisinin gücünün de yetmeyeceğini görmüştür, onu demek istiyorum. Nasıl görmüştür; demiştir ki: "Bana, MİT'ten, askeriyeden ve Millî Güvenlik Kurulundan bilgi gelmiyor, gelen bilgiler de süzülmüş bilgilerdir. Böyle olduğunu bilseydim bu işe girişmezdim." Sayın Başbakan bunları hep söylemiştir ve bütün belgeleri burada var; ama, zaman darlığı nedeniyle onları okuyamayacağım.

"Ben, olayların sadece yüzde 20'sini biliyorum..." Sayın Aşık "herhalde yüzde 10'unu biliyor" dedi; ama halk da “yüzde 5'ini biliyor" dedi. Peki, Sayın Başbakanın, yüzde 20'sini dahi bildiğini kabul etsek, olaylar çözülmüş olmuyor değerli arkadaşlar. Bu kadar büyük bir olayın yüzde 20'sini bilmek, yüzde 80'inin kapalı kaldığını gösteriyor. Dolayısıyla da, burada birbirimizi suçlamanın hiç gereği yok. Aslında, bu işe Parlamentonun el koyması lazım; ama, bu şartlar altında Parlamentonun el koyamayacağını burada ben söylüyorum; sadece ben değil, eğer zaman elverirse, başka, önemli kişilerin de, yani, Sayın Ecevit'in de, devleti yöneten çok değerli kişilerin de bu işin çözülemeyeceğini söylediklerini burada izah etmeye çalışacağım.

Değerli arkadaşlar, tabiî, bu olaylar yeni de değil. Bakınız, şimdi, suçladığımız değerli arkadaşımız Eyüp Aşık'ın, gerçekten de, bu olayların ortaya çıkması için çok katkıları olmuştur; kendisine teşekkür ediyorum ve bu konuda gerçekten de bir uzmandır. Çünkü, biz, kendisini Susurluk Komisyonunda dinledik; burada beyanları var. Sayın Aşık, beyanlarında diyor ki: "Bu iş, zaten, yeni değil, 1952'den itibaren bu olaylar geliyor." Burada Sayın Eyüp Aşık'ın sözlerini okumak isterim size: "Devletin bazı adamları bu işin önünü kesiyor" diyor. Eğer, Sayın Aşık'ın ifade zaptının 2 nci sayfasına bakarsak, orada aynen bu sözü söylüyor. "Uğur Mumcu cinayetini çözecek olduk, DGM Başsavcısı, 'bu işle uğraşmayın' dedi" diyor Sayın Aşık beyanlarının 2 nci sayfasında. Yine, "Mehmet Ağar da, bu işi hazır bulmuştur; Mehmet Ağar kurmadı o düzeni" diyor; ama, bizler, hepimiz belki de, biraz haksızlık yaparak, Sayın Ağar'a yükleniyor, âdeta bir günah keçisi gibi kendisini suçluyoruz. "1950'li yıllara kadar gider bu iş" diyor ifade zaptının 23 üncü sayfasında. Burada vardır; arkadaşlarımızın da okumalarını tavsiye ediyorum.

Sayın Ağar'ın da bu konuda birçok beyanı vardır; Sayın Ecevit'in de beyanları vardır; devletin üst düzeyinde görev yapmış diğer birçok kişinin de beyanları vardır ve hatta ve hatta Yeşil'in de beyanı vardır değerli arkadaşlar. Hatırlarsınız, Yeşil, Yeni Ufuk Gazetesinde iki gün, bir mülakat yaptı ve geçenlerde de başka gazetelerde mülakat yaptı; okumuşsunuzdur: "Devlet benim yerimi bilir" diyor; nitekim, Sayın Aşık da bildiğini söylüyor. "İsterlerse, beni yakalarlar" diyor; "benim, hesabımdaki bu kadar parayı harcamam, çekmem mümkün değil; çünkü, ben bankaya varsam, bu parayı zaten bana vermezler; kılığıma kıyafetime bakarlar..." Ki, biz, Yeşil'in bankalardaki bütün hesaplarını komisyon çalışmaları sırasında bulduk, tespit ettik ve bunları bir raporla da belirledik.

Arkadaşlar, bakınız, bu, Yeşil'in bankalardaki hesabının bir kısmı. Çok büyük hesaplar bunlar.

KEMALETTİN GÖKTAŞ (Trabzon) – Ne kadar?

MEHMET ELKATMIŞ (Devamla) – Ne kadar olduğunu hesaplamadım; ama, bugünkü paraya çevirirsek, trilyonları buluyor.

Yeşil'in kendisi de, "Bu paralar benim değil; ben, bu paraları almadım"diyor; mülakatlarda da söylüyor ve ben de şahsen doğru olduğuna inanıyorum.

Değerli arkadaşlar, bütün bu işlerin çözülebilmesi için -zamanım çok daraldığı için özet olarak geçiyorum- bazı konuların, özellikle bazı konuların bu Parlamentoda çözülmesi gerekir. Nedir onlar:

1.– Bu ülkede kontrgerilla var mıdır, yok mudur? Gladio var mıdır yok mudur? Bunlar kimdir; uzantıları kimlerdir? Bunların çözülmesi gerekir arkadaşlar; ama, maalesef, bugüne kadar bu Parlamontoda bu işle ilgili verilen önergeler reddedilmiş, gündeme dahi getirilmek istenmemiştir.

Bakınız, Sayın Kenan Evren'in; Milliyet Yayınlarında çıkan anıları var, iki cilt okumanızı tavsiye ederim; orada bazı şeyler söylüyor. Ben, o sayfaların fotokoposini getirdim; ama, zamanım olmadığı için okuyamıyorum; "Zamanın Başbakanı Süleyman Demirel, kontrgerillayı bazı işlerde kullanmak için benden rica etti; ama, ben, müsaade etmedim" diyor.

Bu konularla ilgili Sayın Ecevit'in bazı ifadelerini okumak istiyorum; Kenan Evren'in anılarından bahsediyor, ona karşı cevap. Bülent Ecevit’in kitabının ismi “Karşı Anılar". Meclis Kütüphanesinde bu kitap var. Burada yazdığı çok önemli bazı şeyleri okumak istiyorum:

"Anılar’ın 431-432 inci sayfalarında ise, Sayın Evren, âdeta yukarıdaki sözlerini unutarak, Başbakan Sayın Süleyman Demirel'e 5 Mayıs 1980 günü yaptığı bir görüşmeyi şöyle aktarıyor: 'Demirel, Özel Harp Dairesindeki personeli, terörirstlerle mücadelede kullanmamızı ve onlarla, teröristlerle çete savaşı yaparak öldürmelerini, vaktiyle de, bu teşkilatın, böyle kullanılmış olduğunu söyledi. Bu hal tarzına şiddetle karşı çıktım. Büyük emeklerle kurulan bu teşkilatın görevinin bu olmadığını, vaktiyle yanlış kullanıldığını, ben Genelkurmay Başkanı olduktan sonra, Özel Harp Dairesini esas görevine yönelttiğimi, tekrar kontrgerilla söylentilerinin ortaya atılmasına müsaade edemeyeceğimi, devletin güvenlik kuvvetlerini güçlendirmemiz gerektiğini belirttim.

Kanaatim o ki, Genelkurmay Başkanlığım sırasında, bu teşkilat, görevi dışında kullanılmadı; ama, belki, bana intikal ettirilmeden, bazı yerlerde, gayri resmî olarak, teşkilattan bazı kişiler bu işe bulaşmış olabilir" diyor Sayın Evren anılarında.

Sayın Ecevit de ona karşı beyanlarda bulunuyor ve diyor ki “1974'te, Başbakanlığım sırasında, zamanın Genelkurmay Başkanı rahmetli Orgeneral Semih Sancar, Başbakanlığın örtülü ödeneğinden, acil bir ihtiyaç için, birkaç milyon lira istedi. O yıllarda milyonlar büyük paraydı ve benden istenilen miktar da, örtülü ödenekteki paranın tümüne yakındı. Üstelik ben, örtülü ödeneği, ancak, zorunlu sosyal yardımlar için kullanıyordum ve mecbur olmamakla beraber, bu kaynaktan yapılan tüm ödemeleri belgelere bağlatıp, Başbakanlık Müsteşarının kasasında saklatıyordum.

Onun için, Genelkurmaydan, bu paranın ne amaçla istendiğini sormak zorunda kaldım. 'Özel Harp Dairesi için istiyoruz' yanıtı geldi. Öyle bir resmî dairenin o zamana kadar adını bile duymamıştım. Devlet bütçesinde de böyle bir daire adına ayrılmış bir ödenek görünmüyordu. 'Şimdiye kadar bu dairenin giderleri nereden karşılanıyor?' diye sordurdum. O zamana kadar, bu dairenin tüm giderlerini, bir gizli ödenekle, Amerika Birleşik Devletlerinin karşıladığı; ancak, artık, ABD'nin, bu parasal katkıyı kestiği, o nedenle, Başbakanlığın örtülü ödeneğinden para istemek zorunda kalındığı bana bildirildi.

O zamana kadar benim, bakan olarak, Parti Başkanı olarak, Başbakan olarak adını bile duymamış olduğum ve herhangi bir resmî belgede izine rastlanmayan bu dairenin, Özel Harp Dairesinin nerede bulunduğunu sordum 'Amerikan Askerî Yardım Heyetiyle aynı binada' yanıtını aldım."

Değerli arkadaşlar, eğer bu kuruluş, Türkiye Cumhuriyetinin bir kuruluşuysa, Amkerika Birleşik Devletleri Askerî Yardım Heyeti binasında ne arar?..

"Bu yanıtlar beni hayrete düşürdü ve kaygılandırdı. Ardından, ulusal güvenlikle ilgili olduğu anlaşılan bir devlet dairesinden, Türkiye Cumhuriyeti Başbakanının o zamana kadar haberi olmuyordu ve devlet belgelerinde adı geçmeyen bu devlet dairesi, ABD'den gelen gizli ödenekle ve Amerikan askerî yardım kuruluyla aynı binada çalışıyordu; hayrete düşmem ve kaygılanmam herhalde doğaldı. Onun için, bu dairenin işlevleri ve kuruluş biçimi hakkında bilgi istedim" diyor; kendisine verilen bilgileri, burada anlatıyor ve "bilgileri aldığımda, daha da hayrete düştüm" diyor. Zaman kalmadığı için, bu konuya pek girmek istemiyorum.

Arkadaşlar, bu konunun, mutlaka çözüme kavuşturulması lazım.- Aslında, zaman olmadığı için konuya fazla değinemiyorum-. Birçok belgede de, devletin resmî belgelerinde de, illegal bir kuruluş olduğu ve Türkiye Cumhuriyeti Devletinde birçok iç olaylarda kullanıldığı yazıyor.

Yine, Meclis Kütüphanesinde, bir Alman yazarın "Gladio: Kontrgerilla Soğuk Savaşın Mirası" diye bir kitabı var. Oradan bir paragraf okuyorum: "Türk gladio şubesi, ülkenin NATO'ya girişinden bir yıl sonra kuruldu. Örgüt, ilk başlarda, antiterör örgütü olarak adlandırılıyordu ve Amerikan askerî misyonuna yuvalanmıştı. Türk gladiolar, yirmi yıldan beri -arkadaşlar, dikkatinizi çekiyorum- ülkede törer, katliam ve işkenceye katılıyor. Türk gerilla örgütü, gizli NATO görevi içinde faaliyet gösteren, en vahşi ve en kanlı birliklerden biriydi."

Değerli arkadaşlarım, Türkiye Cumhuriyeti Meclisi, bu işin üzerine gidemiyor; 1993 yılında verilen önergeler reddediliyor. Bu işi çözmemiz lazım; Susurluk olayını aydınlığa kavuşturabilmek için, açığa çıkarabilmek için, bu işi çözmemiz lazım; yoksa, üç beş tane polisin üzerine, üç beş tane siyasînin üzerine veya Sayın Başbakanın üzerine gidip "senin görevin, bunu çöz" demekle bir yere varamayız; bu işler de, hiçbir zaman çözülemez. Sadece bu mu; hayır...

Değerli arkadaşlar, JİTEMİ’in de çözülmesi lazım. Biz, komisyondayken, o zamanki sayın jandarma komutanı "JİTEM yok" dedi; ama, JİTEM'in var olduğuna ve Türkiye'de birçok kanlı olayların tertipçisi, yapıcısı, uygulayıcısı olduğuna dair yığınla belgeler var; bunları okuyoruz. Nitekim, -rahmetli oldu- Sayın Cem Ersever'in itirafları ve yine, Sayın Kutlu Savaş tarafından hazırlanan raporda -zaman olmadığı için okuyamıyorum- JİTEM'le ilgili birçok bilgiler, belgeler var. Elimizde de var; yani, JİTEM'in var olduğuna dair resmî belgeler var; ama, bir kişi çıkıyor, diyor ki: Hayır, yok... Bunu çözmemiz gerekir değerli arkadaşlar. Kumar işini çözmemiz gerekli Susurluk'u çözebilmek için. Bunun gibi birtakım şeyler var; bunları çözemediğimiz takdirde, bu olayların ortaya çıkması mümkün değildir; Türkiye'de ihtilallerin, darbelerin, muhtıraların önlenmesi de mümkün değildir arkadaşlar.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Sayın Elkatmış, 1 dakika içinde toparlıyoruz...

MEHMET ELKATMIŞ (Devamla) – Sayın Başkan. Bu kadar önemli bir konuda, ben isterdim ki, saatlerce konuşalım, belgelerle, bilgilerle konuşalım; herkes doğruyu öğrensin; ama, madem, zaman yok -Susurluk raporu konuşulurken de zaman verilmemişti- onun için, peki... Şimdiye kadar olduğu gibi, madem, bu konuların şüpheli kalması, karanlıkta kalması isteniyor, ben de o konuya bir daha girmiyorum; sadece, konumuz olan Yeşil'le ilgili üç beş cümleyi söylemek istiyorum.

Sayın Eyüp Aşık, bu olayları kendi üzerine aldı, maalesef. Aslında iyi niyetle aldı. Bazen, konuşmak iyi olmuyor. Çok konuşmaması gerekirdi; ama, Sayın Aşık, çok konuşuyor. Bak, ben, çok konuşmuyorum; çünkü, üç beş tane dava gelince sustum, konuşmuyorum. Bazıları da sustu; çünkü, bu ülkede...

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum Sayın Elkatmış.

MEHMET ELKATMIŞ (Devamla) – Peki, ben de teşekkür ediyorum. Konuşacaklarımı söyleyemedim değerli arkadaşlar. (FP, ANAP, DYP ve DSP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Sayın Elkatmış, biliyorsunuz, burada, süre konusunda, biz, bir şey örtülü, kapalı, gizli kalsın diye kısıtlama yapmıyoruz keyfî...

MEHMET ELKATMIŞ (Devamla) – Sayın Başkanım, özür dilerim.

BAŞKAN – İçtüzükte yazılı olan süreyi, sözünüzü tamamlamanız hoşgörüsüyle kullandırıyoruz.

KAHRAMAN EMMİOĞLU (Gaziantep) – Başkanım, bir karar daha alalım bu konuda...

BAŞKAN – Alamayız efendim; Danışma Kurulundan Genel Kurula gelmemiş bir öneriyi burada oylayamayız.

Teşekkür ediyorum... Lütfen... Ben, sizin iyiniyetinizi biliyorum Sayın Elkatmış.

MEHMET ELKATMIŞ (Nevşehir) – Yani, o manada söylemedim; ama söylenecek çok şey var. Konuşması gereken o anda benim değerli arkadaşlar; ama, maalesef, konuşamadım.

BAŞKAN – Başka forumlar da var Sayın Elkatmış; sizi zevkle dinleriz.

MEHMET ELKATMIŞ (Nevşehir) – O forumlarda konuştuğum zaman davalar açılıyor Sayın Başkan; ama, burada konuştuğum zaman hiç değilse dokunulmazlık altına sığınıyoruz ve dava açılmıyor. (FP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Evet.

Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına Sayın Orhan Veli Yıldırım. (CHP sıralarından alkışlar)

Buyurun Sayın Yıldırım.

CHP GRUBU ADINA ORHAN VELİ YILDIRIM (Tunceli) – Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; DYP Grubunca, Devlet Bakanı Sayın Eyüp Aşık hakkında verilen gensoru açılmasına ilişkin önerge konusunda, Cumhuriyet Halk Partisinin görüşlerini Yüce Kurula sunacağım. Bu vesileyle, sizleri, Grubum ve şahsım adına saygıyla selamlıyorum.

Gensoru önergesinde, Devlet Bakanı Sayın Aşık'ın, hakkında yakalama emri bulunan Yeşil kod adlı Mahmut Yıldırım'ın saklı olduğu yeri bildiğini açıklamasına rağmen, yetkili mercilere haber vermemesi nedeniyle Anayasanın 99, İçtüzüğün 106 ncı maddesi uyarınca gensoru açılması istenilmektedir.

Sayın üyeler, önce, Devlet Bakanı Sayın Eyüp Aşık'ın, bir televizyon kanalının canlı yayınında kamuoyuna duyurduğu ve "elimizin altında, emin bir yerdedir, kontrolümüzdedir, yakında güvenlik güçlerine teslim olacaktır" dediği Yeşil kimdir? Kimlerle çalışmış, hangi siyasilerle ilişkisi olduğu iddia edilmektedir? Bireysel bir zanlı mı, yoksa organize bir suç örgütünün tetikçisi mi? Devlet güvenlik birimleriyle ilişkisi nedir? Hangi kişi veya kurum adına hareket ederek, şimdiye kadar işlediği iddia edilen suçları nelerdir?

Sayın Aşık "Yeşil" veya "Sakallı" veya "Testere" kod adlarıyla anılan Ahmet Demir ismine ne zamandan beri isim olarak aşinadır? Başbakan Sayın Mesut Yılmaz'ın "annesi belli, babasını araştırıyoruz" dediği, Susurluk kazasıyla ortaya çıkan ve devleti bir kanser gibi saran çetelerin tetikçisi Yeşil hakkında "yirmi günde çözemezsem, bu Hükümet bana haram olsun" dedikten sonra, Sayın Başbakan, bırakın yirmi günü, bir seneye yaklaşan hükümet etme döneminde, bu vaatlerinin gereğini yapmış mıdır?

Devleti içten içe kemiren, gümrük kapılarından tutun, ekonominin her alanına sızmış, dünyada, ülkemizi, uyuşturucu imal ve sevk eden, karaparanın aklandığı bir görünüme sokan, ülkede faili meçhul cinayetler işleyerek, insan haklarının bariz ihlal edildiği, can ve iş güvenliğini yok eden ve giderek Türkiye'yi uluslararası düzeyde yalnızlığa iten bu çetelerle, hangi siyasîlerimizin bağları vardır, gerçekten, anneleri kim, babaları kim?

Ülkeyi 48 yıldan beri idare eden merkez sağ partiler, devletimizi bu çetelere karşı güçsüz göstererek, yurttaşlarımızın hukuk devletine olan inancını sarsarak, neden kontrgerilla devleti imajının öne çıkarılmasına katkı vermektedirler?

1950'li yıllardan sonra, NATO'ya bağlı tüm devletlerde kurulan, teçhizatı ve finansmanı Amerika Birleşik Devletleri tarafından sağlanan kontrgerilla örgütü nedir, Türkiye'de ne zaman kurulmuştur, hangi eylemlerde ve kimlere karşı faaliyet göstermiştir?

Bu örgüt elemanlarınca, JİTEM ve daha sonra JİTEM'cilerin oluşturduğu, önceleri Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgesinde faaliyet gösteren, birçok faili meçhul cinayet işleyerek, uyuşturucu, haraç ve silah kaçakçılığından büyük rant sağlayan Anadolu Halk Cephesi ve buna bağlı olarak TİT, OTİT intikam tugaylarını kimler kurdurdu? Araç ve gereçlerini, eğitim alanlarını, barınma yerlerini ve maddî kaynaklarını kimler sağladı? Amaçları neydi?

Söz konusu bu örgütleri sevk ve idare edenlerin, devletin tepesindeki siyasîlerle ilişkileri nedir? Askerî ve sivil güvenlik birimleriyle irtibatları nedir? Hangi ölçüde devletin yetkilerini kullanmışlardır? Başlangıçta, devletin yetkilerini kullanarak, güneydoğudaki PKK terör örgütüne karşı mücadele ettikleri söylenen bu çetelerin sağladığı rantlardan hangi bürokratlar veya devleti yönetenlerin birinci derece yakınları pay almıştır? Bu hukukdışı eylemlerinden, PKK terörü gerilemiş midir yoksa taban mı kazanmıştır? Bunun için "Yeşil" denilen tetikçi Mahmut Yıldırım'ın eylemlerine, eylem arkadaşlarına, kısa özgeçmişine, ikâmet ettiği resmî kuruluşlara ve kimden emir aldığına bakmak gerekmektedir.

Gerçek adı Mahmut Yıldırım olan Yeşil, Bingöl-Solhan nüfusuna kayıtlı olup, 1953 doğumludur. 1970'li yıllarda Ülkü Ocaklarına kayıtlı olduğu söylenmektedir. Bir siyasî partinin genel başkanının korumalığını ve şoförlüğünü yaptığı söylenmektedir. Yeşil, kamuoyunda "Sakallı" kod adıyla, ilk kez 1991 yılında Tunceli İli Nazımiye ve Ovacık İlçelerinde halka yaptığı işkence eylemleri dolayısıyla, o dönem, Tunceli Milletvekili ve Türkiye Büyük Millet Meclisi İnsan Hakları Komisyonu Başkanvekili olarak, tarafımdan gündeme getirilmiş, 24.4.1991 tarihli "Çok İvedi" damgalı bir yazıyla, kendisine işkence yapılan yurttaşlarımızın beyanlarını ihtiva eden ifade tutanakları da yazıya eklenmek suretiyle, hakkında yasal işlem yapılmak kaydıyla, Olağanüstü Hal Bölge Valiliğine, Tunceli Cumhuriyet Başsavcılığına ve Tunceli Valiliğine yazı yazılmıştır.

O dönem, İnsan Hakları Komisyonu Başkanlığına, Olağanüstü Hal Bürosunca yazılan 17.5.1991 tarihli cevabi yazıda, Yeşil'in, İl Jandarma Komutanlığınca, haber elemanı olarak görevlendirildiği, başarılı hizmetler verdiği; ancak, son zamanlarda haber toplama faaliyetlerinde deşifre olması nedeniyle, 25 Nisan 1991 tarihi itibariyle görevine son verildiği bildirilmiştir.

Değerli milletvekilleri, yetkili makamlarca Yüce Meclisin çok önemli bir komisyonunun yazmış olduğu yazıya verilen cevabın doğru olmadığı; Yeşil'in, daha büyük yetkilerle donatılarak, Diyarbakır, Elazığ, Bingöl, Muş, Bitlis ve Tunceli hattında, Türk İntikam Tugayları Komutanlığına getirildiği, sonraki eylemlerinden açık bir şekilde anlaşılmaktadır. Oysa, o dönem, Türkiye Büyük Millet Meclisi İnsan Hakları Komisyonunun yapmış olduğu bu tespit doğrultusunda, yetkili makamlarca, anılan Yeşil kod adlı Mahmut Yıldırım hakkında yasal işlem yapılmış olsaydı, daha sonra, onlarca faili meçhul cinayet işlenmemiş olacaktı.

İlgili merciler, gerçekten, bu raporumuzu ciddiye almadılar ve ne yazık ki, Yeşil'in bu eylemlerinden dolayı, yetkili makamların, Türkiye Büyük Millet Meclisinin önemli bir komisyonuna yazmış olduğu bu yazının gerçekle bağdaşmadığı, sonra gelen hükümetlerce de, yazanlar hakkında herhangi bir yasal işlem yapılmadığı ortaya çıkmaktadır.

Yeşil, uzun süre, Jardarma tarafından kullanılmış, bilahara, MİT'in himayesine girerek faaliyetlerine devam etmiş; ülke çapındaki faaliyetlerinde, emniyet teşkilatıyla da iç içe olmuştur. Eylemlerinden dolayı, zaman zaman sıkıntıya düştüğünde, Millî istihbarat Teşkilatının önemli adamlarından Sayın Mehmet Eymür tarafından korunduğu, Susurluk Komisyonu ifadeleriyle ortaya çıkmıştır.

Yeşil'in önemli eylem arkadaşlarından biri de Ahmet Cem Ersever'dir. Ahmet Cem Ersever, Mamak'ta, Milliyetçi Hareket Partisi ana davasında yargılanarak aklanmıştır. Bundan sonra, İslamî temelde bir örgütlenme düşüncesine kapılarak ve Foça'daki gayri nizamî harp eğitiminden sonra, JİTEM komutanıyken, güneydoğuda kurulan ve faaliyet gösteren Hizbullah örgütüyle de ilişkili olduğu söylenmektedir.

Ahmet Cem Ersever, Foça'daki eğitimden sonra, Güneydoğu Anadolu Bölgesinde ondört yıl süreyle görev yapmıştır. Kontrgerillanın önemli elemanı ve JİTEM Güneydoğu Bölge Komutanıdır. 1991 yılında, PKK tarafından ilan edilen ateşkes kararına, hükümet edenlerin olumlu yaklaşımı, dönemin Başbakanı Sayın Demirel'in "Diyarbakır'da Kürt realitesini kabul ediyoruz" söyleminden son derece rahatsızdır. Bu rahatsızlığını, Sayın Ersever, Sayın Demirel ile görüşerek dile getirmiştir ve dönemin Meclis Başkanı Sayın Hüsamettin Cindoruk'a giderek, bu rahatsızlığını Sayın Cindoruk'a da anlatır. Sayın Cindoruk, Ersever'e, İçişleri Bakanlığı bünyesinde terörle mücadele müsteşarlığı kurulacağını ve başına Ersever'in getirileceğini söyler; ancak, bu vaat sözde kalır. Bunun üzerine, Ersever komutasındaki JİTEM'ciler, siyasî önderlik ve yönlendirme neticesinde oluşturulacak Anadolu Halk Hareketi cephesini kurarlar.

Kurulan bu cephe üç hattan oluşmaktadır. Diyarbakır'la başlayan hattın başında, tetikçi olarak Yeşil, planlayıcı olarak da Zinnar bulunmaktadır. Hakkâri hattında Babatlar (korucu) ve tetikçi olarak da Havar kod isimli itirafçı bulunmaktadır. Mardin hattını bir başka ekip idare etmektedir.

Nitekim, bunları, 8 Ağustos 1993 tarihli Tercüman Gazetesinde yayımlanan, Ali Öncü'nün "Kontrgerilla Gerçeği" başlıklı röportajında bulmak mümkündür. Bu röportajda, Ali Öncü, Ersever'den, Anadolu Halk Cephesi komutanı olarak bahsetmekte; elemanlarının, JİTEM'ciler, itirafçılar ve korucular olduğunu belirtmektedir.

Birinci hatta bulunan Yeşil, 21 Şubat 1993 tarihinde, Elazığ İnsan Hakları Derneği Başkanı Avukat Metin Can ile Doktor Hasan Kaya'yı işkence yaparak öldürmüştür. Tunceli Kepektaşı Köyünden Ayten Öztürk, Muş'ta Saim Çelik, Veysi Çağlayan, Curi Türkdal ve soyadları bilinmeyen Rehberi ve Ruken'i Yeşil grubu öldürmüştür; DEP Milletvekili Mehmet Sincar'dan tutun, 33 askerimizin Elazığ - Bingöl yolunda şehit edilmesine kadar rolü olduğu söylenmektedir; devlet olanak ve gücünden yararlanmaktadır.

Tam bu aşamada, Anadolu Halk Hareketi, Ersever ve ona bağlı TİT ve Osmanlı - Türk İntigam Tugayları, artık, bir askerî ihtilalden ve sivil otoriteden umutlarını kesmişler. Onlara göre, radikal Türk milliyetçilerinden oluşan ve Kürt halkına yönelik bir jenosit, meseleye kesin çözüm getirecektir. Bunun nedenle, hareketin genişlemesi ve tüm Anadolu'ya yayılarak örgütlenmesi için, Abdullah Çatlı ve arkadaşlarıyla irtibat sağlayarak, öncelikle, PKK'nın denetiminde olan uyuşturucu trafiğini ele geçirerek, finans kaynağı temin etmeye başlarlar. Güvenlik güçleri içerisinde örgütlenmeye önem vererek, özellikle, Özel Timde yuvalanmaya çalışırlar; bunu, mümkün olduğunca da başarırlar. Uyuşturucu ticaretinden büyük rant sağlayan çete mensupları, uluslararası mafyanın Türkiye ayağı olan Ömer Lütfü Topal'la da ilişkiye girerler.

Sağlanan rant, önceleri, Cem Ersever adına açılan havuzda toplanır; ancak, Cem Ersever'in, Türkiye'ye sığınan bir peşmerge komutanını, 100 bin dolar karşılığı, Irak'lı istihbarat subaylarına Silopi’de teslim etmesine karşı çıkan JİTEM'ci yüzbaşı İsmail Öztoprak'ın, nöbet denetimi sırasında, Ersever'in talimatıyla öldürülmüş olması, örgütü ikiye böler. Bu bölünmeden sonra, çetenin gelirleri, Yeşil adına açılan havuzda toplanır. Cem Ersever ve arkadaşları, bu olaydan sonra görevlerinden istifa ederek, ayrılıp, profesyonel olarak, kendi yayın şirketlerini kurmak suretiyle işlerine devam etmeye çalışırlar. Bu esnada, Cem Ersever, birlikte yaşadığı sevgilisi ve Mustafa Deniz, kaçırılarak öldürülürler. Kimine göre, ölümlerinden sorumlu Babatlar'dır; kimine göre de, emniyet içerisindeki bir grupla, Abdullah Çatlı'nın talimatları dahilinde Yeşil grubu işlemiştir cinayeti.

Olayların kronolojik gelişimi içerisinde, Abdullah Çatlı ve arkadaşları, görünen o ki, 12 Eylül döneminde Asala'ya karşı kullanılmak üzere yurtdışına çıkarılmışlardır. Çatlı ve arkadaşları, bir müddet sonra uyuşturucu ticaretine başlamışlar; yurda döndüklerinde, yaşadışı yollardan kendilerine gelir temin etmek için, bu faaliyetlerine devam etmişlerdir. Çete, büyüyerek, bazı siyaset adamlarını, güvenlik birimlerinden üst düzey yöneticileri de içine alarak, devlet-çete-siyaset üçgenini bu şekilde oluşturmuştur. Baştan beri, bütün faaliyetleri günü gününe izleyen İstihbarat Teşkilâtı, durumun kontrolden çıktığını gözlemiş ve huzursuz olmuştur.

Değerli milletvekilleri, bütün bu olaylar neticesinde, anlaşılan o ki, kimi zaman, devleti yönetenler, güçlü ve yetenekli yasal güvenlik güçleri yerine, yasadışı güç odaklarını kullanmak suretiyle, hukuk devletini ortadan kaldırmışlardır.

Bu işe bulaşanlar, devletin hangi kademesinde olursa olsun, -hükümet edenlerin görevi- derhal yargı önüne çıkarılmalıdır.

Devlet, bu çeteler tarafından öldürülen, başta Avukat Metin Can, Hasan Kaya, Musa Anter ve diğer yurttaşlarımız dahil olmak üzere, ailelerinden özür dilemeli ve manevî tazminat ödemelidir.

Millî İstihbarat Teşkilatının en üst düzey yetkilerinden biri olan Mehmet Eymür'ün bahsettiği, Yeşil'in konuştuğu ve MİT'te olduğu söylenen konuşma bandının deşifre edilerek, bu çetelerin kimden emir aldığı, rant havuzundan hangi bürokrat veya güvenlik görevlisinin, siyasetçilerin veya yakınlarının pay aldığı derhal ortaya çıkarılmalıdır.

Hükümetin başı olan Sayın Mesut Yılmaz'a Yeşil'in öldüğünü bildiren, keza, İnsan Hakları Derneği Başkanı Birdal'a yapılan suikastın, bir iç hesaplaşma olarak değerlendirip, bir gün sonra da, “öldü” dedikleri Yeşil'in emriyle bu suikastın gerçekleştiği şeklinde rapor veren istihbarat görevlileri, derhal yargı önüne çıkarıp görevlerinden almalı, aksi takdirde, Sayın Başbakan bu görevi bırakmalıdır.

Bütün bunların sağlıklı bir şekilde çözüme ulaşması ve aydınlanması için, Yeşil kod adlı Mahmut Yıldırım'ın, canlı olarak, bağımsız yargı önüne çıkarılması gereklidir. Susurluk çetesi ve Susurluk olayı, ancak bu şekilde, açık ve net şekilde aydınlığa kavuşabilir.

Mahmut Yıldırım'ın, Aydınlık Dergisinin son sayısında çıkan beyanları doğru mudur? Devlet yetkilileri yerini bilmekte midir? Öyleyse, istedikleri an yargı önüne çıkarabilmelidirler. Bu Parlamento, Türkiye'nin hukuk devleti olduğunu, uygar dünyaya, bütün bunları aydınlatarak kanıtlayabilir.

Hükümet yetkililerinin, Sayın Eyüp Aşık'ın açıklamasında da açıkça görülen bu aymazlığı, yeni sorunlara davetiye çıkarmaktadır. Eyüp Aşık'ın bu açıklamasından sonra gerçekleştirilen İnsan Hakları Derneği Genel Başkanı Akın Birdal'a olan saldırı, bu gerçeği ortaya koymuştur. Saldırının faillerinin Yeşil ile irtibatı ve devlet içindeki çeteciklerin, kanserli hücre gibi yayıldıkları, gün gibi ortadadır.

Yeşil'in yerini bilen, çeşitli nedenlerle onu yakalamayan, yargıya teslim etmeyenler, bu saldırılara ve cinayetlere göz yummuş olmaktadırlar. Bu göz yumma olmasın, sorun aydınlatılsın sorumluları bilinsin. Önümüzdeki günlerde, konuyla ilgili sorumlular hakkında, arkadaşlarımızla bir Meclis soruşturması önergesini hazırlayacağız.

Devleti aklayacak tek şey, tüm gerçekleri kamuoyuna açıklamaktır; bu yapılırsa hukuk devleti sağlamlaşır, devlete güven artar. Kimse unutmasın ki, Türkiye Cumhuriyeti, yapılan yanlışların açıklanmasıyla, kabulüyle yıkılmaz; tam tersine, bunların üstüne perde örtmek, bunları örtbas etmek, devletimizi, uluslararası düzeyde küçük düşürür.

Değerli milletvekilleri, şimdi, yıllardır ülkemizde tartışılan kontrgerillayla ilgili, ülkeyi uzun yıllardan beri yönetenlerin bazı sözlerini Yüce Kurula arz etmek isterim : Hükümetin başını, kontrgerillanın ne olduğunu ve nereye bağlı olduğunu açıklamaya davet ediyorum. Türkiye'de kontrgerilla diye bir teşkilat var mıdır? Varsa, böyle bir teşkilat, iddia edildiği gibi, cinayet şebekesi midir? İşlenen bu cinayetlerin hangisinin bu teşkilatla ilgisi vardır? Varlığı iddia edilen kontrgerilla teşkilatı eğer mevcutsa kimler kurmuştur, kimler yürütmüştür ve kimlerden emir almıştır?" 1 Şubat 1978; Süleyman Demirel, Adalet Partisi Genel Başkanı; Anamuhalefet Partisi lideri...

Bir başka beyan:"Hukuk devletinde bu tür örgütlere yer yoktur. Parlamentonun bu toplumsal tehlikeye, hukukdışılığa ve devlet içindeki bu gizli örgütlenmeye karşı çıkması bir görev haline gelmiştir; çünkü, en başta Türkiye Büyük Millet Meclisi töhmet altına girmiştir. Türkiye Cumhuriyeti Devleti, cinayet işleyen bir devlet imajıyla Türk Halkının önünde duramaz; savcılar, hangi güne duruyor?" 24 Kasım 1990; Süleyman Demirel, Doğru Yol Partisi Genel Başkanı; Anamuhalefet lideri...

Sayın Demirel'in, hükümet olduktan sonraki bir demecini Yüce Kurula arz ediyorum: "Kontrgerilla tartışması kadar, Türkiye'de havanda su dövülen başka bir konu yoktur..."

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Sayın Yıldırım, 1 dakika içerisinde toparlayalım.

ORHAN VELİ YILDIRIM (Devamla) – “... Deniliyor ki, araştıralım; o zaman, her şeyi araştıralım; yarın güneş doğacak mı doğmayacak mı?!” Demek ki, Sayın Cumhurbaşkanının, muhalefetteyken, kontrgerillaya bakış açısı değişik, hükümet başkanı olduğu zaman değişik.

"Kontrgerilla" adlı örgütün, resmî görüntülü; fakat, gayriresmî bu örgütün niteliği ve amacı üzerindeki örtü kaldırılmamıştır.”

26 Eylül 1973; Bülent Ecevit, Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı... 1973 seçimlerinden önce, Giresun konuşmasında "Kontrgerilladan hesap sormak boynumuzun borcu olsun" CHP Genel Başkanı Sayın Ecevit...

"Yaptığım araştırmalara göre, Türkiye'de, devletçe düzenlenmiş kontrgerilla resmen yoktur; yani, kontrgerilla, devletin güvenlik kuvvetleri arasında yoktur" Bu beyanat da Sayın Ecevit 'e aittir!..

"Ben böyle bir örgütün varlığını ilk açıklamış politikacıyım ve bunun bedeli olarak da..."

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Sayın Yıldırım, teşekkür ediyorum.

ORHAN VELİ YILDIRIM (Devamla) – Bana 1 dakika eksüre tanımadınız Sayın Başkanım.

BAŞKAN – Tanıdım, onu da tamamladınız.

ORHAN VELİ YILDIRIM (Devamla) – Tamam, Sayın Başkanım...

Bu duygularla, Yüce Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.

BAŞKAN – Çok teşekkür ediyorum Sayın Yıldırım. (CHP sıralarından alkışlar)

Anavatan Partisi Grubu adına, Sayın Nejat Arseven; buyurun. (ANAP sıralarından alkışlar)

ANAP GRUBU ADINA NEJAT ARSEVEN (Ankara) – Sayın Başkan, çok değerli milletvekili arkadaşlarım; Doğru Yol Partisi Grubu adına, “Grup Başkanvekilleri” imzalı, hakkında yakalama emri bulunan ve aranılan "Yeşil" kod adlı Mahmut Yıldırım'ın saklı bulunduğu yeri bildiğini açıklamasına rağmen, yetkili mercilere haber vermediği iddiasıyla, Devlet Bakanı Sayın Eyüp Aşık hakkında, Anayasanın 99 uncu ve İçtüzüğümüzün 106 ncı maddeleri uyarınca, bir gensoru açılmasına ilişkin önerge üzerinde Anavatan Partisinin görüşlerini, Yüce Heyetinize arz etmek üzere söz almış bulunuyorum; bu vesileyle, siz değerli bütün milletvekillerimi saygıyla selamlıyorum.

Sayın Başkanım, değerli milletvekili arkadaşlarım; bugün, burada, 54 üncü Hükümet döneminde devlet yönetimini, ülkeyi ve insanlarımızı, içine düşmüş oldukları o kaos ortamında iktidarı bırakıp kaçmanın ezikliğini, sıkıntısını duyan ve tabiî, 55 inci Cumhuriyet Hükümeti döneminde, ülke yönetimindeki farklılığı görüp, bu ezikliklerini bir türlü üzerlerinden atamayan bir değerli grubumuza mensup arkadaşlarımızın; yine, bir öncekiler gibi, hiçbir haklı gerekçesi bulunmayan, tamamen siyasî amaçlarla vermiş oldukları, ne için verdiklerini kendilerinin ve gruplarına mensup birçok değerli arkadaşımın dahi bilemediği ve ayrıca, bu davranışlarıyla, Meclisin en etkin denetim yolu olduğuna inandığımız bir müesseseyi hafifleten bir gensoruyu, maalesef, görüşüyoruz.

Çok değerli arkadaşlarım, gensoru metnini, ifadeleri ve Sayın Bakana olan isnatları hepiniz okudunuz ve biliyorsunuz. Bir kere, öncelikle ve açıkyüreklilikle ifade etmeliyim ki; ben, bir hukukçu olarak, bu gensoruyla ne sorulduğunu, ne istenildiğini anlamış değilim ve bu metni kaleme alan arkadaşlarım da, birbirinden kopuk, birbiriyle hiçbir bağlantısı olmayan ifadelerle dolu bu metni, siyasî kimlik ve mülahazalarından kurtulup, sağlıklı bir şekilde eğer tekrar okumuş olsalardı, zannediyorum, altına imza atmayacaklardı.

Bu gensorunun, konuyla ilgili uzun zamandır gelişen, ülkede yaşanan olaylar zinciri ve ayrıca, bugün gelinmiş olan durumda verilmesinin yanlış olduğu, zamansız olduğu ve gereksiz olduğu konusunda, bizim değil, geçen hafta yapılan Doğru Yol Partisi Grup toplantısında konuyla ilgili bazı değerli milletvekili arkadaşlarımızın uyarılarını ve itirazlarını dikkate almış olsalardı, zannediyorum, bu gensoruyu, bugün, burada, yine görüşmüyor olacaktık; ama, siyasî ihtirasların, siyasî mülahazaların ve 55 inci Hükümetin icraatı karşısında ezilmişliğin haleti ruhiyesi altında, maalesef, bu yola da gitmediler.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; şimdi, hakkında gensoru verilmiş bulunan Sayın Aşık'ın bu konuyla ilgisinin başlangıcını, bu ve bunun gibi konularda izlemiş olduğu çizgiyi ve kararlılığı önce bir tespit etme zorunluluğumuz var.

Sayın Bakan, 1991 yılında Türkiye Büyük Millet Meclisi İnsan Hakları Komisyonu Başkanıdır. O günkü görevi, hepinizin de malumu olduğu üzere, bu gibi konularda herkesten daha fazla bilgi sahibi olmasını gerektirecek ve ilgilenmesini gerektirecek bir konumdur.

Ben, İnsan Hakları Komisyonu arşivinden bulabildiğim ve elde edebildiğim kadarıyla, Sayın Aşık'ın -o günkü Komisyon Başkanı sıfatıyla da- vatandaşlarımızı, insanlarımızı doğrudan ilgilendiren bu gibi konulara olan yaklaşımını bizzat tespit ettim. Sayın Aşık'ın, gensoruda bahsi edilen o günkü kod adıyla “sakallı” bugünün Yeşil'i ile, şahsen tabiî ki değil; ama;bölgeden gelen, devletin resmî bilgi ve belgelerine dayalı tanışması, ta o günlerden başlıyor. Bölgeye, İnsan Hakları Komisyonu üyelerinden oluşan bir heyeti, bu konularda incelemelerde bulunmak üzere, yine, o günün İnsan Hakları Komisyonu Başkanı Sayın Aşık yolluyor ve daha sonra, bugüne kadar üzerinde taşımış olduğu her sıfat ve her türlü şartlarda, memleketin ve aziz milletimizin başına bela olmuş olan illegal örgüt ve özellikle, devlet içine sızmış çetelerle mücadelesi ve bu konudaki kararlılığını ortaya koyuyor. 54 üncü Hükümet -yani, Refahyol Hükümeti- döneminde Susurluk'la başlayan çizgide -yani, sizin- bu önergeyi veren değerli grubumuzun iktidar olduğu dönemde bir muhalefet partisi milletvekili olarak bugün hakkında gensoru verilen Değerli Bakanımızın tavırları, hemen hemen bütün televizyon kanallarındaki açıklamaları hepinizin malumu.

Çok değerli arkadaşlarım, bu Parlamento çatısı altında, devletimizin ve milletimizin başına bela olan örgüt ve çetelerle uğraşmak, mücadele etmek, aslında, her bir milletvekilinin aslî görevidir. Burada, bu konularda kararlı mücadelelerini sürdüren her gruptan çok değerli milletvekili arkadaşlarım var ve biz, Anavatan Partisi Grubu olarak, hangi partiye mensup olursa olsun bu arkadaşlarımızın, bu haklı ve kararlı mücadelesini saygıyla ve takdirle karşılıyoruz.

Değerli milletvekili arkadaşlarım, ancak, biraz önce de ifade etmiş olduğum gibi, Sayın Aşık, Sayın Devlet Bakanımız, olayımızda, bakanlık görevini kötüye kullanmakla suçlanıyor. Sayın Bakanın konuyla ilgili bir bakanlığı üzerinde taşımadığı da dikkate alındığında, bugün de konuyla ilgili tüm görüş ve ifadeleri üzerinde taşımış olduğu milletvekilliği sıfatıyla ilgilidir. Gensoruda, Sayın Bakanın, Türk Ceza Kanununun 296 ncı maddesinde ifadesini bulan suçu işlediği ifade ediliyor. Eğer, bu gensoruyu hazırlayan arkadaşlarımız, bu suçun işlendiğine hakikaten inanıyor idilerse, o zaman, bir bakanın işlemiş olduğu suçla ilgili olarak bir soruşturma önergesi vermeleri ve böylece, Yüce Divan yolunu açmış olmaları gerekmez miydi; böyle bir suçun oluştuğuna hakikaten kanaat getiriyorlarsa; ama, maalesef, böyle bir halin olmadığını kendileri de bildiklerinden, bu gensoruyla, siz değerli milletvekillerimizi ve aziz milletimizi istismar yolunu seçmişlerdir.

Sayın Başkan, çok değerli arkadaşlarım; bu "Yeşil" konusu ve benzeri konularla ilgili birçok milletvekili arkadaşımızın çeşitli beyan ve düşünceleri, çeşitli basın yayın organlarınlarında defaatla yer almıştır. Ben, bunlardan sadece bir tanesini ve biraz önce bu kürsüde konuşan Susurluk Komisyonunun çok değerli Başkanı Sayın Elkatmış'ın bir beyanını sizlere ifade edeceğim.

Sayın Elkatmış'ın, 31.1.1998 tarihli Sabah Gazetesinde yer alan bir beyanını sizlere aktarmak istiyorum. Sayın Elkatmış şöyle diyor: “Aldığım duyumlara göre,Yeşil, Antalya'da.”

Çok değerli arkadaşlarım, şimdi, biz, bu gensoruyu veren arkadaşlarımızın mantığıyla hareket edersek, bu ve benzeri olaylarla ilgili ne yapmamız lazım ve dönüp, Sayın Elkatmış'a, “öyleyse, Antalya'da olduğunu biliyorsun da niye yerini söylemiyorsun” diyebilir miyiz; böyle bir hakkımız var mı? Bu, Sayın Elkatmış'ın; üzerinde milletvekili sıfatını taşımış olduğu müddetçe, bir milletvekili olarak -tabiî, yapmış olduğu Susurluk Komisyonu Başkanlığı dolayısıyla da- bu açıklamaları yapmak en tabiî hakkıdır.

Değerli arkadaşlarım, her milletvekili arkadaşımız, her konuyla ilgili çeşitli duyumlar alabilir, bunları kendinde tutabilir, toplayabilir veya zaman içinde istediği platformda ifade edebilir. Siz, bir milletvekilini, bu beyan ve ifadelerinden dolayı sorumlu tutabilir misiniz?

Şimdi, gelelim gensoru metnine ve Sayın Aşık'ın, Show TV'de, 32 nci Gün programındaki açıklamalarına. 32. Gün programında Sayın Birand soruyor... Tabiî, bu, devam edegelen bir konuşma. Ben, bu konuşma bandını çözdürdüm ve sizlere, oradan okuyorum:

"Sayın Birand – Yeşil öldü mü ölmedi mi?

Sayın Aşık – Bana sorarsanız, ölmedi.

Sayın Fikri Sağlar – Ama, Sayın Başbakan, öldü diye açıklama yaptı.

Devlet Bakanı Sayın Aşık – Öyle bilgiler geldi de. Yeşil'i öldü göstermek isteyenler vardır; ben ‘ölmedi’ diyorum. Raporda öldüğünü göstermiyor -ve devamla- bendeki bilgi, Yeşil'in ölmediği şeklindedir. Yeşil yaşıyor, ifadesini verecek.

Sayın Birand – Nerede şimdi, Türkiye içinde mi?

Sayın Aşık – Kontrol altında, Türkiye içinde."

Değerli arkadaşlarım, gensoru metninde bahse konu edilen Sayın Aşık'ın konuyla ilgili beyan ve açıklamaları, bant çözümlerinde aynen bunlar.

Şimdi, gelelim gensoru metnindeki ifadelere. Gensoru metninde aynen şöyle deniyor: "Sayın Aşık, Yeşil'in kendi bilgileri ve kontrolleri altında olduğunu söylemiştir." Demin size okudum, böyle bir beyanı var mı değerli arkadaşlarım?!

MUSA OKÇU (Batman) – Kontrol altında, kontrol_

NEJAT ARSEVEN (Devamla) – Devam ediyorum "Bu suretle, Eyüp Aşık'ın, sanık olarak aranan 'Yeşil' kod adlı kişinin kontrolü altında olduğunu ifade etmek suretiyle, saklandığı yeri bildiğini, buna rağmen, yetkili cumhuriyet savcılığına veya diğer yetkililere haber vermediğini ikrar etmek suretiyle, Türk Ceza Kanununun 296 ncı maddesine mümas bir suç işlemiştir" denilmektedir ve yine, devamla "Devlet Bakanı Sayın Aşık, Yeşil'in yerini bildiğini ve kontrolünde olduğunu açıklamasına rağmen niçin emniyet güçlerine bilgi vermemektedir" denilmektedir.

Çok değerli arkadaşlarım, hepinizin yüksek takdirlerinize arz ediyorum. Sizlere, iki metni de okudum, bunlar, resmen, 32 nci Gün programının bandının çözülmüş resmî kayıtlarıdır. Siz, hiç, burada, Sayın Aşık'ın "Yeşil, benim kontrolüm altında" veya "kontrolümüz altında" dediğini duydunuz mu. Sadece "kontrol altında ve Türkiye'de" diyor.

MUSA OKÇU (Batman) – Bu ne demek?!

NEJAT ARSEVEN (Devamla) – Bakın, gensorudaki ifadelerle, sizler ve aziz milletimiz nasıl yanıltılmaya çalışılıyor. Gensoru metninde, birçok kere, Sayın Aşık'ın, Yeşil'in kendi bilgileri ve kontrolleri altında olduğu, ayrıca, yine bir kere daha, Yeşil'in kontrolü altında olduğunu ifade ettiği ve devamla, Yeşil'in yerini bildiği ve kontrolünde olduğu, ısrarla ve tekraren ifade ediliyor.

Değerli milletvekili arkadaşlarım, biraz önce Show -TV'de yayınlanan 32 nci Gün programındaki Sayın Aşık'ın ifadelerini, bant çözümlerinden sizlere okudum. Bu konuda, Devlet Bakanı Sayın Aşık'ın ifadesi, hiçbir yerde "kontrolüm altında" veya "kontrolümüz altında" şeklinde değildir.

Çok değerli milletvekili arkadaşlarım, gensoru metnindeki bu saptırmalar dahi, gensorunun hiçbir mesnede dayanmadığını ve yalnızca siz değerli milletvekillerimizi yanıltmak ve istismar etmek gayesiyle verilmiş bir gensoru, siyasî bir gensoru olduğunu açıkça ortaya koymaktadır.

Yine, biraz önce sizlere ifade ettim; Sayın Aşık'ın çözdürülmüş metninden size sunduğum bu ifadelerin, Susurluk Komisyonunun Değerli Başkanı Sayın Elkatmış'ın ifade ve beyanlarından ne farkı var? Sayın Elkatmış Antalya'da olduğunu söylüyor, Sayın Aşık da Türkiye'de olduğunu söylüyor.

MUSA OKÇU (Batman) – Kontrolü altında!..

NEJAT ARSEVEN (Devamla) – Eğer bu mantıkla gidersek, Türkiye'de hiçbir milletvekilinin, kendisine gelen bilgi ve belgeler hakkında hiçbir açıklama yapmamış olması lazım.

Sayın Başkan, değerli milletvekili arkadaşlarım; aslında, bu gensoruyu hazırlayanları telaşlandıran, endişelendiren ve bu yola iten, Sayın Mesut Yılmaz Başbakanlığında kurulan 55 inci Cumhuriyet Hükümetinin özellikle çeteler konusunda ortaya koymuş olduğu kararlı tutumdur. (FP sıralarından "Bravo" sesleri, alkışlar [!]) 55 inci Hükümetin ve Sayın Başbakanının bu kararlı ve taviz vermez tutumu nedeniyledir ki, son, İnsan Hakları Derneği Başkanı Akın Birdal saldırısı başta olmak üzere, ülkede faili meçhul tüm saldırı ve cinayetlerin aydınlatılması, ortaya çıkarılabilmesi mümkün olmuştur. Özellikle son dönemde, Hükümetten, siyasî otoriteden almış olduğu talimat doğrultusunda çetelerin üzerine kararlı bir şekilde gidiş, Akın Birdal olayı, Edirne'deki otobüsün içinde öldürülen kişilerin faillerinin çok kısa sürede yakalanması gibi birçok karanlık olayın ortaya çıkarılabilmesi konusundaki başarılarından dolayı, Anavatan Partisi Grubu adına, ülkenin her noktasında cansiparane görev yapan bütün emniyet güçlerimizi ve istihbarat birimlerimizi de kutluyorum.

Çok değerli milletvekili arkadaşlarım, bakın, işte bu başarıların, işlenen cinayetler konusunda, saldırılar konusunda, çeteler konusunda sağlanan bütün bu başarıların altında yatan hakikî sebep; 55 inci Hükümetin, hadiselere ciddî, tarafsız yaklaşımı ve bütün bunların yanında, devletin emniyet güçlerinin, istihbarat birimlerinin, doğru, düzgün, yansız çalıştırılmasıdır; dolayısıyla, bu gensoru sahibi arkadaşlarımızın, iktidar dönemlerinde olduğu gibi, bu kurumların birbirine köstek değil, destek olmasıdır. Bugün, artık, ülkenin güvenliğiyle ilgili çalışmakta olan bütün kurum ve müesseseler, hukuk ve kanunlarımız çizgisinde aslî görevlerini yapar ve uyum içinde çalışır hale gelmişlerdir.

Değerli arkadaşlarım, gelelim Yeşil meselesine. Bir devletin kendini korumak için, kendine vaki saldırıları önleyebilmek için çeşitli tedbirler alması ve bu yolda insanlarının sıkıntıya düşmemesi ve bölünmez bütünlüğünü tehlikeye düşürmemek konusunda her yolu denemesinden daha doğal bir şey olamaz.

ALİ HAYDAR ŞAHİN (Çorum) – Yeşil mi koruyacak?!.

NEJAT ARSEVEN (Devamla) – Ama, bütün bunlar, bütün bu tedbirler hukuk düzeni içinde alınmalı ve hiç kimse, yarın, bu aziz millete hesabını veremeyeceği kanunsuzluklara bulaşmamalıdır. Aslında, devlet olarak, çok yüce bir gaye olan bu yolda acze düşer, yanlış ve kanunsuz yolları dener ve kullanacağınız kişileri seçim ve yönlendirmede, yönetmede sıkıntıya düşerseniz, yanılırsanız. Türkiye'nin her tarafı, maalesef, Yeşil dolar, yeşiller dolar, daha birçok Yeşil veya yeşiller ortaya çıkar.

Değerli arkadaşlarım, işte, bu Hükümet, Yeşil'in bitirilip diğer başka yeşillerin, mavilerin, sakallıların ortaya çıkmamasına ve hiçbir zaman da çıkarılamamasına yönelik tedbirleri almakta ve bu yönde icraat yapmaktadır.

Bu Hükümet döneminde, ilk defa, bir önceki Hükümet döneminin Başbakanının, maalesef "fasafisodur" dediği konuların kararlılıkla üstüne gidilmektedir ve ilk defa, devlet, çeteler ile Yeşil bağlantısını tespit etmiş ve Yeşil, sanık sıfatıyla aranmaktadır. Yeşil'le ilgili olarak adlî işlemler, ilk defa, bu Hükümet döneminde gündeme girmiştir. Mafya tipi organize suç davalarına, devlet güvenlik mahkemesi kapsamında bakılmasına da, yine, ilk defa, 55 inci Cumhuriyet Hükümeti döneminde başlanılmıştır.

Çok değerli arkadaşlarım, bu gensoru, devletin bazı kurumlarını birbirine düşürmek, düzelen mekanizmayı bozmak, veren grubun iktidar dönemindeki kaos ortamını yeniden yaratmak ve gereksiz birçok şeyi burada tartıştırmak gayesiyle verilmişse, biz, Anavatan Partisi olarak, bu oyuna düşmeyiz. Yeşil’le, Yeşil gibilerle, devletin içine çöreklenmiş, sanki devleti koruyormuş görüntüsüyle devleti soyanlarla, kendi çıkarlarını düşünen ve bu milleti soymaya çalışanlarla mücadele, yalnız bu Hükümetin değil -biraz önce Sayın Elkatmış da ifade etti- bu milletin bağrından çıkmış bu Yüce Parlamentonun tamamının görevidir. Bu husus, bu mücadele, tüm Parlamentonun, siyasî parti ayırımı yapmaksızın, üzerinde birlikte düşünmesi gereken bir konudur.

Bu Parlamentoda, bu tür kanunsuz eylemleri tasvip eden, bu kişilerin üzerine gitmeyi düşünmeyen bir tek milletvekili olduğunu bile düşünmüyorum. Bütün bu söylediklerim, tek tek milletvekili arkadaşlarım içindir; ama, gensoruyu veren Doğru Yol Partisi olarak, siz, bu konularda hiçbir şey söyleme hakkına sahip olmayan bir siyasî partisiniz.

Burada, konuyu, bir polemik konusu haline getirmemek için, tek tek, münferit olaylarınızı saymayacağım. Bu tavrım, konunun hassasiyeti ve istismar konusu yapılmayacak kadar önemli bir konu olmasındandır ve aynı zamanda, emniyet güçlerimizin bu olayları çözmek konusunda şu anda dahi büyük bir gayret içerisinde olduğunu hepiniz biliyorsunuz. Bu gensoruyla, aslında, amacınızın ne olduğunu ve burada neleri tartıştırmak istediğinizi, biz çok iyi biliyoruz. Tekrar söylüyorum; sizin oyununuza gelmeyeceğiz. Bu, polemik yapmayı bilmediğimizden veya herhangi bir endişemizden değil, sadece ve sadece, konunun, sizler gibi, hafife alınmayacak kadar önemli olmasındadır.

SALİH SÜMER (Diyarbakır) – Varsa, biz de bilelim.

NEJAT ARSEVEN (Devamla) – Siz, her şeyi biliyorsunuz...

Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; sözlerimin başında da ifade etmiş olduğum gibi, içerikten yoksun, anlamsız ve sadece siyasî bir maksada, siyasî bir netice almaya yönelik verildiğine inandığımız bu çapsız, hafif gensoruya, Anavatan Partisi olarak ret oyu vereceğimizi ifade ederken, beni, burada sabırla dinleyen siz değerli bütün milletvekillerini, Anavatan Partisi Grubu adına, en içten duygularımla selamlıyorum. (ANAP sıralarından alkışlar)

MEHMET GÖZLÜKAYA (Denizli) – Sayın Başkan, sayın konuşmacı ifadesinde, sanki, bütün milletvekilleri, Yeşil gibi, mafya gibi, vesaire olayların araştırılmasını istiyor da, Doğru Yol Partisine mensup milletvekilleri istemiyormuş gibi bir intiba bıraktı...

BAŞKAN – Anlayamadım, nasıl bir intiba bıraktı?

MEHMET GÖZLÜKAYA (Denizli) – Doğru Yol Partisine mensup milletvekilleri olarak, biz, bu tip olayların araştırılmasını istemiyormuşuz; bu önergeyi de, polemik yaratmak için vermişiz gibi bir intiba yarattı... (ANAP sıralarından "Doğru, doğru" sesleri)

O sözleri iade ediyorum...

Kim hakkında ne biliyorlarsa, nereye kadar gidiyorsa açıklasınlar, kendileri demagoji yapmasınlar.

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum Sayın Gözlükaya.

Sayın Elkatmış, Sayın Nejat Arseven'in, isminizden bahsederek, sizi suçlayıcı beyanda bulunduğunu söylüyorsunuz. Ben, -eğer yanlış anlamadıysam, eksik dinlemediysem, sadece bir kıyaslama yaptı Sayın Arseven. Sayın Aşık'ın -yani “hayır, öyle değildi, böyleydi” diyecekseniz, ben duyduğumu, aklımda kalanı aktarmak istiyorum size- Yeşil'in Türkiye'de olduğunuzu söylediğini -sizin isminizi vererek- sizin de başka yerde olduğunu söylediğinizi belirterek, arada ne fark var gibi bir kıyaslama yaptı.

NEJAT ARSEVEN (Ankara) – Katiyen bir tarizde bulunmadım efendim...

BAŞKAN – Sayın Arseven, onu ifade etmeye çalışıyorum. Ben öyle anladım; ama, izin verirseniz, Sayın Elkatmış'ı dinleyelim.

MEHMET ELKATMIŞ (Nevşehir) – Sayın Başkanım "Sayın Elkatmış, 31 Ocak 1998 tarihli gazetelerde "Yeşil, Antalya'da" dedi; yani, yerini biliyor. Sayın Eyüp Aşık da "Yeşil, ölmedi; yakında ifade verecek, kontrol altında" dedi. "Bu iki ifade arasında fark yok. Eğer, Sayın Aşık suçluysa, aynı suçu Sayın Elkatmış da işlemiş" dedi ben yanlış anlamıyorsam. (Gürültüler)

NEJAT ARSEVEN (Ankara) – Hayır, hayır, öyle bir şey söylemedim.

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri...

NEJAT ARSEVEN (Ankara) – Zaptı getirtin inceleyin sayın milletvekili. (Gürültüler)

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, arkadaşımızın bir söz talebi var; lütfen, onu dinleyelim.

MEHMET ELKATMIŞ (Nevşehir) – Sayın Başkan, iki söz arasında fark var, doğrudur. 31 Ocak günlü gazetelerin aşağı yukarı hepsi yazdı; ben "Yeşil, Antalya'da" dedim; ama, Sayın Eyüp Aşık "kontrol altında, yakında ifade verecek" dedi, nerede olduğunu söylemedi. Ben, nerede olduğunu basının zoruyla söyledim. Bu memlekette cumhuriyet başsavcıları var; suçu olmayan kişileri geceyarısı, sabaha karşı evinden götürenlerin, gelip de, Yeşil'i Antalya'da araması lazımdı. Ta ki, Hanefi Avcı mart ayı ortalarında mahkemede "Yeşil, Antalya'da" deyince ancak harekete geçtiler; ama, üç ay içinde Yeşil izini de kaybettirdi, her şeyi kaybettirdi; ama, benim dediğim de, gereken yapılsaydı, Hükümet gerekeni yapsaydı, Yeşil'i belki yakalardı.

BAŞKAN – Sayın Elkatmış...

MEHMET ELKATMIŞ (Nevşehir) – Ben, bildiklerimi söyledim Sayın Aşık'a; ama, Sayın Eyüp Aşık bildiği yeri söylemedi "kontrol altında" dedi.

BAŞKAN – Sayın Elkatmış, siz, bu söz nedeniyle duyarlılığınızı ifade ettiniz. Sayın Arseven de, sizi suçlamak için değil, tam aksine sizi suçsuz gördüğü için, bunun, Sayın Aşık için de karine olacağını söylemiş oldu; siz de duyarlılığını aktardınız.

Efendim, Grupları adına, Demokrat Türkiye Partisi veya Demokratik Sol Partiden söz talebi var mı?.. Yok.

Sayın milletvekilleri, biliyorsunuz, bugün, Doğru Yol Partisinin 15 nci Kuruluş Yıldönümü ve Doğru Yol Partisi sözcüsü arkadaşlarımızın haklı bir mazeretleri var; kuruluş yıldönümleri nedeniyle, saat 15.00 itibariyle Sayın Cumhurbaşkanından randevu alabilmişler; bana, çok daha önceden de bunu duyurmuşlardı. Şu an -diğer grupların söz talebi olmadığından- Doğru Yol Partisi Grubunun sözcüsü konuşacak; ama, Sayın Cumhurbaşkanıyla randevuları olduğundan, izninizle, bu haklı mazeretleri nedeniyle, birleşime 15.45'te toplanmak üzere ara vereceğim.

Bu arada, Doğru Yol Partisini, 15 inci Kuruluş Yıldönümü nedeniyle kutluyorum efendim.

Sağ olun (DYP sıralarından alkışlar)

Kapanma Saati 15.26

İKİNCİ OTURUM

Açılma Saati : 15.45

BAŞKAN : Başkanvekili Uluç GÜRKAN

KÂTİP ÜYELER : Ünal YAŞAR (Gaziantep), Ahmet DERİN (Kütahya)

BAŞKAN – Türkiye Büyük Millet Meclisinin 107 nci Birleşiminin İkinci Oturumunu açıyorum.

Gensoru önergesi üzerinde gruplar adına konuşmalara devam ediyoruz.

V. – GENSORU, GENEL GÖRÜŞME, MECLİS SORUŞTURMASI VE MECLİS ARAŞTIRMASI (Devam)

A) ÖNGÖRÜŞMELER (Devam)

1. – Doğruyol Partisi Grubu adına Grup Başkanvekilleri Ankara Milletvekili Saffet Arıkan Bedük, Denizli Milletvekili Mehmet Gözlükaya ve İçel Milletvekili Turhan Güven’in, hakkında yakalama emri bulunan ve aranan “Yeşil” kod adlı Mahmut Yıldırım’ın saklı bulunduğu yeri bildiğini açıklamasına rağmen yetkili mercilere haber vermediği iddiasıyla Devlet Bakanı Eyüp Aşık hakkında gensoru açılmasına ilişkin önergesi (11/16) (Devam)

BAŞKAN – Hükümet?.. Burada.

Söz sırası, DYP Grubu adına, Denizli Milletvekili Sayın Kemal Aykurt'ta.

Buyurun Sayın Aykurt...

ABDULLAH AYKON DOĞAN (Isparta) – Gelmek üzere Sayın Başkan.

İRFAN KÖKSALAN (Ankara) – Parlamento için böyle bir gerekçe olur mu Sayın Başkan?

NEJAT ARSEVEN (Ankara) – Adam mı arayacağız bu Mecliste; böyle bir şey var mı!

ÜLKÜ GÜNEY (Bayburt) – Böyle bir usul yok.

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, lütfen...

AHMET NEİDİM (Sakarya) – Gruptan başka biri konuşsun, konuşacak adam mı yok...

BURHAN KARA (Giresun) – 15 dakika daha ara verin Sayın Başkan!

BAŞKAN – Hayır efendim, ara veremem; mazeretlerine binaen bir iki dakika makul bir süre beklerim.

ÜLKÜ GÜNEY (Bayburt) – Siz gerekli toleransı gösterdiniz.

MUSTAFA KEMAL AYKURT (Denizli) – Geldim Sayın Başkan...

BAŞKAN – Buyurun Sayın Aykurt.

Sayın Aykurt, Grubunuzun süresini tam mı kullanacaksınız?

DYP GRUBU ADINA MUSTAFA KEMAL AYKURT (Denizli) – Sanıyorum Sayın Başkan.

Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; gensoru üzerindeki görüşlerimi arz etmeden evvel, şahsım ve Grubum adına Yüce Heyetinizi saygıyla selamlıyorum.

Herkesin bildiği gibi, bu Hükümet, kurulurken, üç önemli konunun halli için kurulduğunu beyan etti, üç önemli konuyu halletme taahhüdüyle göreve başladı.

Bunlardan birisi enflasyondu. Maşallah, onu halletti! Enflasyon, yüzde 75'ten yüzde 101'e çıktı.

REFİK ARAS (İstanbul) – Sonra ne oldu?..

MUSTAFA KEMAL AYKURT (Devamla) – Bunlardan birisi irticaydı. Onu da, Parlamento dışındaki birtakım güçlere havale etti, ihale etti ve inanan insanlarımızı, kemaliyle din ve vicdan hürriyetini kullanan insanlarımızı tedirgin etti.

ÜLKÜ GÜNEY (Bayburt) – İstismar etme; çarpılırsın...

MUSTAFA KEMAL AYKURT (Devamla) – Bunlardan birisi de devletin çetelerden temizlenmesiydi. Üç önemli taahhüt...

Şimdi, biz, üçüncü konunun, Sayın Eyüp Aşık'ın fiiliyle irtibatı olması sebebiyle üzerinde durmak istiyoruz.

Değerli milletvekilleri, şöyle, biraz zihnimizi geriye alalım, söylenenleri bir tekrarlayalım, zihnimizde canlandıralım...

Muhalefetteyken, seçim yenilgisini de unutturmak için, Susurluk kazasına cansimidi gibi sarılan ve "bu, çetelerin işidir; bunun bir uzantısı Çiller ailesine dayanır; elimde bununla ilgili kaset var, bilgi var" diyen muhterem zat, bugünkü Hükümetin Başkanıdır.

Yine, Hükümet olduktan sonra, resmî makamlara, bağımsız yargıya, yazılı olarak cevap vermek suretiyle "elimde kaset yok, belge yok, bilgi yok" diyen de, bugünkü Hükümetin başındaki muhterem zattır.

Niçin gittiği hâlâ belli olmayan Budapeşte'de burnuna yumruk vuran adamı, Susurluk dosyasının baş kahramanı, çete başı diye ilan eden ve fakat, sonra -hangi pazarlıklarladır; bilemiyoruz- onu Macaristan'dan Türkiye'ye getiren, onu affeden, onu bağrına basan da bugünkü Hükümetin başındaki muhterem zattır.

ÜLKÜ GÜNEY (Bayburt) – Sen ne anlarsın onun dediğinden!..

MUSTAFA KEMAL AYKURT (Devamla) – Muhalefetteyken, seçim otobüslerinin üzerinden düşercesine sallanarak "ben gelirsem, Susurluk dosyasını açarım, onbeş günde açarım; açmazsam, Başbakanlık bana haram olsun" diyen ve bugün, oniki aydan beri Hükümet olan, Susurluk dosyasını hasıraltı eden de bugünkü Hükümetin başı olan muhterem zattır.

ÜLKÜ GÜNEY (Bayburt) – Yok ya!.. Sen de inandın değil mi?!.

MUSTAFA KEMAL AYKURT (Devamla) – Değerli arkadaşlarım, daha önemlisi, devletimizin güvenlik güçlerini çete ilan ederek onların savunma refleksini tahrip eden, yine, bugünkü Hükümetin başında olan muhterem zattır.

DEVLET BAKANI BURHAN KARA (Giresun) – Devletin güçlerini çete ilan etmedi; yanlış bilgi veriyorsun.

MUSTAFA KEMAL AYKURT (Devamla) – Değerli arkadaşlarım, gelelim Sayın Eyüp Aşık'a... Acaba, Sayın Eyüp Aşık, İçişleri Bakanı mıdır, Adalet Bakanı mıdır ki, görevi olmadığı, bilgisi olmadığı bir konuda beyanat veriyor... Yeşil... Biraz sonra, Yeşil'in de kimlerle beraber olduğunu fotoğrafıyla göstereceğim; ibret için göstereceğim... Sabırlı olun.

MUSTAFA GÜVEN KARAHAN (Balıkesir) – Siz nereden biliyorsunuz?!.

REFİK ARAS (İstanbul) – Demek ki, biliyorsunuz... Demek ki, sizin de haberiniz var...

MUSTAFA KEMAL AYKURT (Devamla) – Biraz sonra göstereceğim, anlayacaksınız; sabredin...

Değerli arkadaşlarım, bugün görüşülmekte olan bu gensoru önergesi, içeriği itibariyle, iddia ediyorum ki, cumhuriyet tarihinde benzeri görülmemiş bir önergedir. Böylesine bir önerge, sanıyorum, bu Meclis kürsüsünde bugüne kadar görüşülmemiştir, konuşulmamıştır.

Kamuoyunda "Yeşil" kod adıyla bilinen Mahmut Yıldırım isimli şahıs, bazı suçlardan, bazı faili meçhul cinayetlerden ötürü senelerden beri aranan bir kişidir. Hakkında gensoru önergesi verilen, Trabzon Milletvekili ve halen Devlet Bakanı olan Eyüp Aşık...

DEVLET BAKANI EYÜP AŞIK (Trabzon) – Sayın Aşık!..

ÜLKÜ GÜNEY (Bayburt) – Konuşmayı da öğren.

MUSTAFA KEMAL AYKURT (Devamla) – Sayın Aşık, 27 Ocak 1998 Salı günü SHOW-TV'de yayınlanan "32. Gün" Programında, milletin gözü önünde, "Yeşil" kod adlı kişinin, kendi bilgileri içinde ve kendi kontrolleri altında bulunduğunu ifade ettiler.

DEVLET BAKANI EYÜP AŞIK (Trabzon) – Yalan söylüyorsun, yalan!

MUSTAFA KEMAL AYKURT (Devamla) – Kaset var... Yalan söyleyenin kim olduğunu, dinlerseniz, anlayacaksanız; millet biliyor da, bir de siz anlayın.

Yeşil hakkındaki ifadesinde "kendisi bilinen bir yerdedir. Ben, ileriye dönük bir şey söyledim ve kayıtlara geçmesini istedim. Bilenler onlar. Olduğu yeri şimdi söyleyemem. Yeşil ölmedi. Ben ölmedi demişsem, ölmemiştir. Ben, inceleme yapmadan konuşmam" diyerek, açıkça, Türk Ceza Yasasının 296 ncı maddesini ihlal etmiştir. Bu fiil, suçtur. Türk Ceza Kanununun 296 ncı maddesi "...Hükümetin araştırmalarına veya hükmün icrasına karşı faili gizlemeye yardım eder yahut hakkında yakalama veya tevkif müzekkeresi çıkarılmış olan bir kimsenin saklı bulunduğu yeri bildiği halde yetkili mercilere derhal haber vermezse..." diye devam etmektedir. Sizi söylüyor, sizi tarif ediyor.

Sayın Aşık, sanık olarak aranan "Yeşil" kod adlı kişinin kontrolleri altında bulunduğunu ifade ederek, saklandığı yeri bildiğini, buna rağmen, yetkili cumhuriyet savcılığına veya diğer güvenlik birimlerine haber vermediğini ikrar etmek suretiyle, suç, bütün unsurlarıyla teşekkül ve tekevvün etmiş bulunmaktadır. Anlamakta güçlük çekiyorum, böyle bir durumda cumhuriyet savcıları niye harekete geçmez; merak ediyorum.

Değerli milletvekilleri, yüksek huzurlarınızda görüşülmekte olan gensorunun muhatabı Sayın Bakan, Yüce Meclisten aldığı itimatın gereği olan siyasî ve ahlakî tutumun daima dışında kalmış, güven duygusunu, bilerek ve isteyerek zedelemiştir. Anayasa ve siyaset geleneğinde, güvenoyu veya gensoru, bir bakanın, hem kişisel hayatını ve hem de görevini kapsayan bir muhteva çizgisini oluşturur. Sayın Bakanın her iki unsur bakımından görünümü, güvenilirliğini kaybettiğinin tam bir kanıtıdır. Bu güvensizliğe vücut veren sebep ve olaylar yumağından sadece birini huzurlarınıza getiriyor ve yüce milletin önünde, bu Mecliste tartışmaya açıyoruz.

Devletimiz, Atatürk milliyetçiliğine dayanan, laik ve sosyal bir hukuk devletidir. Devlet organlarının görev ve sorumlulukları ile yetkileri, Anayasa ve yasalarla belirlenmiştir. Kuvvetler ayrılığı ilkesi, devlet teşkilatının işleyişinin temelini oluşturmaktadır. Ülkemizde, kanunlara aykırı olarak eylem yapanlar, ülkeyi bölmek ve parçalamak isteyenler, demokratik parlamenter rejimi değiştirmek isteyenler ve maşa olarak kullanılanlar varken, keza onbeş seneden beri devam eden bölücü eşkıyanın faaliyetleri sürerken, bunların üstesinden gelecek bir sivil otoritenin arandığı şu günlerde, Tekelden sorumlu bir Bakanın, faili meçhul cinayetlerin sahibi bir suçluyu saklaması, yerini bildiği halde söylememesi, yetkili mercilere ihbar etmemesi, devletimizin kimler tarafından yönetildiğinin çok acı ve elem verici örnekleridir; çok acı örnekleridir. (ANAP sıralarından gürültüler)

Sayın Bakanın bu beyanlarından sonra, İnsan Hakları Derneği Başkanı vurulmuş. Bu sefer Sayın Başbakan -tam tersi- verdiği demeçte, bu suikastın Yeşil tarafından yaptırılabileceğini ifade etmiştir. Birisi Yeşil'in yerini biliyor, ihbar etmiyor, birisi de, Sayın Başbakan da "bu suikastı Yeşil yaptırdı" diyebiliyor. Hükümeti görüyor musunuz, sorumluluğa bakın?!

HALİT DUMANKAYA (İstanbul) – Vay vay vay!..

NABİ POYRAZ (Ordu) – Kim yazdı, verdi eline?

MUSTAFA KEMAL AYKURT (Devamla) – Eğer, Sayın Eyüp Aşık'ın dedikleri doğruysa, Sayın Başbakanın dedikleri yanlış; eğer, Sayın Başbakanın dedikleri doğruysa, Sayın Aşık'ın dedikleri yanlış; bir yanlışlık var bir yerde.

REFİK ARAS (İstanbul) – O zaman, Emniyet Genel Müdürünün odasını basarsınız!

MUSTAFA KEMAL AYKURT (Devamla) – Sayın Aşık, bu çelişkiler içerisinden çıkamayınca -burasını iyi dinlemenizi istiyorum Sayın Aşık; yaptığınız ayıbı, bir defa daha hatırlatmak istiyorum- gazetecilerin "Yeşil nerede" sorusuna ağaç yapraklarını göstererek "işte yeşil" dediniz; bu ayıp değil mi; bu, ciddiyet mi; bu, sorumluluk mu?! (ANAP sıralarından gürültüler)

DEVLET BAKANI EYÜP AŞIK (Trabzon) – Tuh, Allah...

MUSTAFA KEMAL AYKURT (Devamla) – Bu sefer, ağaç yapraklarını göstererek, milletle alay eder gibi, kendinizle alay eder gibi "yeşil burada" dediniz, ağaç yapraklarını gösterdiniz.

MİKAİL KORKMAZ (Kırıkkale) – Cin mi, şeytan mı?!

MUSTAFA KEMAL AYKURT (Devamla) – Değerli arkadaşlarım, devleti yönetmek, sorumluluk ister; devleti yönetmek ciddiyet ister, fazilet ister, dürüstlük ister. Böyle şey olur mu?! Bunu kim tasvip eder?! Değerli Anavatan Partisi milletvekilleri, değerli arkadaşlarım, böyle şey olur mu?!

NEJAT ARSEVEN (Ankara) – Dürüstlükten bahsediyorsun, dokunulmazlığın niye kalktı, söylesene?!.

MUSTAFA KEMAL AYKURT (Devamla) – Bir gün, çıkacaksınız, gazetelerde, televizyonlarda Yeşil'i tarif edeceksiniz, yerini tarif edeceksiniz; sıkışınca, ağaç yapraklarındaki yeşili göstereceksiniz; bu ciddiyet mi?!

NEJAT ARSEVEN (Ankara) – Dokunulmazlığın niye kalktı?

MUSTAFA KEMAL AYKURT (Devamla) – Bu ciddiyet mi, Allahınızı severseniz?! Bu bile, devletin kimlerin eline geçtiğinin çok acı örneğidir; bu bile... yalnız bu bile... Acıdır...

MAHMUT IŞIK (Sıvas) – Resmi istiyoruz.

MUSTAFA KEMAL AYKURT (Devamla) – Geliyorum...

Bu Hükümetin, güvenlik ve adalet işlerinden sorumlu bakanları arasında Eyüp Aşık yoktur; güvenlikte, adalette yoktur listede. Bu değerli şahsın ismi, Hükümet listesinin Tekel hanesinde görülmektedir, Tekel’den sorumlu Devlet Bakanı olarak görülmektedir. Hukuk devletinde ve tarifi yapılmış görev ayırımında, bir bakanın başka bakanlığa ait işlere burnunu sokması, hangi gelenek, hangi kural, hangi kitapta yazılıdır?! Soruyorum, nerede yazılıdır?!

İçişleri ve Adalet Bakanları, mahsus ve münhasır yetkilerini, acaba, Tekel’den sorumlu Devlet Bakanı Eyüp Aşık'a mı devretmişlerdir?! Yoksa, bu Bakan, Başbakana yakınlığını da kullanarak, atandığı bakanlıkla yetinmemek, başka yetkileri de gasp etmek gibi bir ayıbın ve ihtirasın girdabına mı girmiştir?! Soruyorum. Kendi görev alanıyla bağlılık gibi en temel işbölümünü ve ahengini gerçekleştiremiş Hükümetin ve bakanlarının olay karşısındaki suçlulukları, genel güveni de önemli ölçüde sarsar hale gelmiştir. Esasen, ararejimin vesayetinde bulunan bu Hükümetin gücünden ve varlığından da söz etmek abesle iştigaldir.

Şimdi, Sayın Bakana sormak istiyoruz : Bakanlık göreviniz Tekel işleriyle sınırlı olduğuna göre, bazı sanıklarla ilgilenmenizi Bakanlık göreviyle nasıl bağdaştırıyorsunuz? Bir.

NEJAT ARSEVEN (Ankara) – Milletvekilliği sıfatı yok mu.... Milletvekili değil mi...

MUSTAFA KEMAL AYKURT (Devamla) – İki : Yeşil ile uğraşmak görevi, kendi kendinize durumdan vazife çıkarmak mı? Yoksa, Başbakan ve yardımcıları yahut müştereken ya da meçhul organ ve kişiler tarafından size emredilmiş bir görev midir?

Üç : İlk beyanınızda, Yeşil'in adresini dahi bildiğiniz, kontrol altında tuttuğunuz açıkça yer almaktadır; sonraki beyanlarınız ise, bırakınız bir bakanı, okuma yazma bilmeyen herhangi bir kişinin dahi teşebbüs edemeyeceği çelişkiler yumağı halindedir; "öyle demek istemedim, yaşıyor demek istedim" gibi.

Sayın Bakan, kendisi mi doğru söylemiyor, yoksa kendisini aldatan mı var?

Bu sorular net ve açık bir şekilde cevaplandırılmalıdır. Eğer bu beyanların aslî mimarı kendileriyse, Bakanlık koltuğu helal değildir. Şayet, istihbarat kaynakları kendisini aldatıyorsa, o zaman, bu koltuk kendisine müstahak değildir. (DYP sıralarından "Bravo" sesleri, alkışlar)

Bürokrasinin ve istihbaratının beyanlarını, bakanların doğruları haline getiren bir zihin ve ruh, cumhuriyet hükümetinin bakanlığını yapamaz, yapmamalıdır. Kendi milletine, kendi toplumuna, süzgeçten geçmemiş, ne olduğu belirsiz, birkaç gün sonra yalanlayacağı beyanları sunma hafifliğini gösteren bu muhterem zatın, Bakanlık koltuğunu işgal etmeye hakkı yoktur.

ÜLKÜ GÜNEY (Bayburt) – Kendi başına abuk sabuk konuşuyorsun!..

MUSTAFA KEMAL AYKURT (Devamla) – Sayın Bakan, ilk beyanlarına göre, Yeşil'in yerini bilmektedir. Bir defa daha söylüyorum; arandığı herkesçe bilinen bir sanığı yakalatmak için resmî makamlara derhal ihbarda bulunması bir ahlak ve hukuk gereği değil midir?

İşte, gensorunun muhatabı olan Bakan, böyle bir suçun faili ve sanığı durumundadır.

Şimdi, burayı iyi dinleyin. Ortada hukukî ve siyasî sorumluluk söz konusudur. Akın Birdal'la ilgili -altını çiziyorum- olayda faillerin bir kısmı yakalanmıştır; biliyorsunuz. Yakalananların bir kısmının daha önce kimlerle beraber olduklarını şimdi gösteriyorum, sıra oraya geldi. Değerli milletvekilleri, Akın Birdal suikastı sanıklarından birisi Semih Gülaltay'dır; bu zat, bugün, Akın Birdal suikastından dolayı cezaevindedir. Bakınız, bu Akın Birdal suikast teşebbüsünün sanıkları kimlerle beraber; buyurun... Buyurun... Buna ne diyeceksiniz?! (ANAP sıralarından gürültüler)

FATİH ATAY (Aydın) – Söyle kim onlar?..

MUSTAFA KEMAL AYKURT (Devamla) – Bu fotoğrafta 8 muhterem zat var: Birinci sırasında, Anavatanın Şişli Belediye Meclisi üyesi...

ÜLKÜ GÜNEY (Bayburt) – Vay anasını b!...

MUSTAFA KEMAL AYKURT (Devamla) – ...ikinci sıradaki, ANAP'ın Şişli Belediye Meclisi üyesi; üçüncü sıradaki, Semih Gülaltay -şu zat, Semih Gülaltay burada- devam ediyorum, beşinci sıradaki...

NEJAT ARSEVEN (Ankara) – Kemal Aykurt!..

ÜLKÜ GÜNEY (Bayburt) – Sen de inanmıyorsun...

MUSTAFA KEMAL AYKURT (Devamla) – ...Süleyman Yağcıoğlu, ANAP eski milletvekili, halen Merkez Karar Yönetim Kurulu üyesi; altıncı sıradaki, Sayın Mesut Yılmaz. (DYP sıralarından "Oo" sesleri, alkışlar) Buyurun... Buyurun, işte burada, beraber fotoğraf çektirmişler...

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

RÜŞTÜ KÂZIM YÜCELEN (İçel) – Seninle bile fotoğraf çektirebilir Mesut Yılmaz...

BAŞKAN – Sayın Aykurt, 1 dakika içinde toparlıyorsunuz.

MUSTAFA KEMAL AYKURT (Devamla) – Tamam.

...yedinci sıradaki, Mehmet Konal, il genel meclisi üyesi; sekizinci sıradaki zat, Halit Yüksel, ANAP'ın Kadıköy ilçe eski yönetim kurulu üyesi... Görüyor musunuz kim kimlerle beraber!.. (ANAP sıralarından "Vay vay vay!" sesleri) Buyurun... Buna ne diyeceksiniz, ne cevap vereceksiniz... Temiz siyaset, temiz siyaset... Bu ne; temiz siyaset böyle mi olur?! Evvela, ona inanmak lazım, yürekten inanmak lazım, gönülden inanmak lazım temiz siyasete; o, lafla olmuyor...

HALİL ÇALIK (Kocaeli) – Yeşil'i göster...

MUSTAFA KEMAL AYKURT (Devamla) – ...temiz siyaset, ruhun ve dilin temizliğinden geçer. Evvela, kendimize soralım... Siyaset, ahlak ve erdem işidir. Milletine böylesine önemli bir konuda doğru konuşmayan, aldatıcı ve çelişkili beyanlarda bulunan ve bundan siyasî çıkar uman bu Bakana, bu Meclisin ve bu milletin güvenmesi mümkün değildir.(Gürültüler)

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

ÜLKÜ GÜNEY (Bayburt) – Sen bırak o hikâyeleri, abuk sabuk konuşma...

BAŞKAN – Sayın Aykurt, teşekkür ediyorum...

MUSTAFA KEMAL AYKURT (Devamla) – Bağlıyorum Sayın Başkanım.

Sözlerimi bağlarken...

BAŞKAN – Sayın Aykurt...

MUSTAFA KEMAL AYKURT (Devamla) – Bir cümle Sayın Başkanım...

BAŞKAN – Teşekkür ederim...

MUSTAFA KEMAL AYKURT (Devamla) – Bu tablo karşısında, büyük milletimiz, Cumhuriyet Halk Partisinin tutumunu da ilgiyle izlemektedir.

Hepinize saygılar sunuyorum, hürmetler ediyorum.

Teşekkür ederim. (DYP sıralarından alkışlar;CHP ve ANAP sıralarından gürültüler)

MAHMUT IŞIK (Sıvas) – Resmin fotokopisini istiyoruz.

MUSTAFA KEMAL AYKURT (Devamla) – Duvarlara asacağım...

BAŞKAN – Sayın Aykurt, teşekkür ederim.

Gruplar adına başka söz talebi?.. Yok.

Hükümet adına konuşma talebi?.. Sayın Eyüp Aşık, buyurun.(ANAP sıralarından alkışlar)

Sayın milletvekilleri, lütfen salonda sükûneti sağlayalım.

DEVLET BAKANI EYÜP AŞIK (Trabzon) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; sözlerimin başında hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Sayın Kemal Aykurt Beyin bütün tahrik edici gayretlerine rağmen yine de söylemem gereken bazı şeyleri söylememeye çalışacağım; çünkü, inanıyorum ki, mafya ve çetelerle mücadele, bu Meclisin bir ortak hedefidir; inanıyorum ki, Türkiye'yi çetelerden, mafyalardan temizlemek, halkı korumak, devleti korumak bütün milletvekillerinin ortak gayesidir ve inanıyorum ki, bu, bu kadar basit, adi polemik konusu yapılmaması gereken bir konudur. Onun için, Doğru Yol Grubu hakkında rahatlıkla söylemeyi hak ettiğim bazı şeyleri, bütün tahriklere rağmen söylememeye çalışacağım. (DYP sıralarından "Söyle, söyle..." sesleri, gürültüler"

E, gayret edin, gayret edin... Hadi bakalım...

Sayın milletvekilleri, Türkiye, bir garip ülke. Herhalde, Türkiye'deki gariplikleri gelecek nesillere anlatırken örnek verilebilecek en güzel konu da şu önergedir. Milletvekilliği süresince çetelerle, mafyayla ve bu arada, tabiî ki bu Yeşil'le mücadele eden bir kişi, bu konuyla ilgili olarak suçlanmaktadır. Kim tarafından suçlanmaktadır; bir parti grubu tarafından. Hangi parti grubu tarafından; biraz sonra açıklamaya çalışacağım. Evvela, bununla kendi ilgimi söyleyeyim.

Değerli milletvekilleri, 1991 yılında İnsan Hakları Komisyonu Başkanıyken, Tunceli Valiliğine bir yazı yazarak, orada "Yeşil" ya da "Sakallı" kod adlı bir kişinin halka kötü muamele yaptığını, Komisyon Başkanı olarak, bunun hesabını sormak istediğimi belirterek, bilgi istedim...

TAHSİN IRMAK (Sıvas) – Takıyye yapıyorsun!

DEVLET BAKANI EYÜP AŞIK (Devamla) – Takıyye makıyye değil, 1991 yılı...

Sizin, daha Yeşil'i maviyi birbirine karıştırdığınız zamanlarda, ben bu işle uğraşıyordum; öyle, Devlet Bakanı olduktan sonra değil; hatta Susurluk hadisesinden sonra değil.

İnsan Hakları Komisyonu Başkanı olarak Tunceli'ye gitmekle görevlendirdiğim iki komisyon üyesi -ki, birisi şu anda aramızda, Sayın Akın Gönen, birisi de Grubunuza mensup eski milletvekili Sayın Atilla İmamoğlu- Tunceli'de yaptıkları incelemede, bana getirdikleri raporda, bizim bu müdahalemiz üzerine, "Sakallı" kod adlı Mahmut Yıldırım'ın, 25 Nisan 1991 tarihinde görevine son verildiğini bana resmî yazıyla bildirdiler, (Tunceli Valiliği Olağanüstü Hal Bürosu)

Daha sonra, Uğur Mumcu cinayeti dolayısıyla, Mecliste kurulan faili meçhul cinayetleri araştırma komisyonda, yine aktif olarak görev yaptım. Daha sonra, Susurluk hadisesi dolayısıyla, muhalefetteyken, yine aktif olarak görev yaptım. Şimdi, bana deniliyor ki, siz, bu konularda bildiklerinizi emniyete bildirmediniz, yardımcı olmadınız. Sabancı cinayetiyle ilgili bana gelen bilgileri, o günlerde, Ankara Cumhuriyet Başsavcılığına, bizzat giderek, ifade vermek suretiyle bildirdim. Yeşil'le ilgili, daha sonra Akın Birdal'a yapılan saldırıyla ilgili olayları da, bana gelen kişileri, yine Ankara Emniyet Müdürlüğüne bildirmek suretiyle, yardımcı oldum.

Çeteler ve mafya konusunda... Zannediyorum, biraz evvel -kendisine müteşekkirim- Sayın Elkatmış, her ne kadar gensoru taraftarı olduğunu ve aleyhimde rey kullanacağını Grubu adına söylemişse de, burada, hakkımı teslim etmek suretiyle, komisyonuna en geniş, en yararlanabilecekleri bilgileri verdiğimi, teşekkür ederek, ifade etmişlerdir. Demek ki, bunlar, Yeşil'le ilgili veya çetelerle ilgili, benim ilk gayretlerim değildir.

Gayet tabiî, bakan olmam, milletvekilliği sorumluluğunu üzerimden almaz. Ben, düşünüyorum ki, hepiniz benim kadar sorumlusunuz; çetelerin yakalanması, çeteciliğin, mafyacılığın Türkiye'den kaldırılması konusunda, her biriniz benim kadar sorumlusunuz ve hiçbirinizin, bunu, böyle polemik konusu yapmaya hakkı yoktur.

Şimdi, gelelim, suçladığınız, bu Hükümet döneminde, acaba bu işler hakikaten savsaklandı mı; çetelerle mücadaleyi kendisine öncelikli amaç edinen bir Hükümet, bu dönemde, hakikaten bu işleri savsakladı mı?..

MUSTAFA KEMAL AYKURT (Denizli) – 12 ay oluyor!..

DEVLET BAKANI EYÜP AŞIK (Devamla) – Sayın milletvekilleri, bakın, şu anda, emniyetten temin ettiğim, son bir yıl içerisinde çete faaliyetleriyle ilgili elimde bir doküman var; tam 36 tane olay aydınlatılmış, 36 tane çete faaliyeti, bir yıl içerisinde aydınlığa kavuşmuştur. Bunlar içerisinde, mesela, Edirne'de TEM otoyolunda 5 kişinin ölümüne sebep veren mafya çatışması gibi, Akın Birdal olayı gibi, Antalya'da, Balıkesir'de, İstanbul'da, İzmir'de, Kocaeli'de, Gebze'de, Sakarya'da, Ordu'da, çoğu çek senet tahsilatıyla ilgili ve çoğu halen Türkiye'de bilinen, şöhretli mafya isimlerinin, ya kendilerinin ya yandaşlarının ya adamlarının karıştığı tam 36 tane olay, bir yıl içerisinde aydınlığa kavuşmuştur ve bunların failleri, şu anda, mahkeme önüne çıkmıştır.

Şimdi, sormak istiyorum: Bu çete faaliyetleri, esas itibariyle, en fazla 1992 yılından 1996 yılına kadar devam etti ve 1992 yılından 1996 yılına kadar İçişleri Bakanlığını elinde bulunduran iktidara mensup partinin sayın yöneticilerine, bu gensoruyu verenlere soruyorum: O dört sene içerisinde aydınlattığınız bir tane olay var mı; meydana çıkardığınız bir tane olay var mı? (ANAP sıralarından alkışlar) Burada geldiniz hesap soruyorsunuz...

İRFETTİN AKAR (Muğla) – Ne alakası var...

DEVLET BAKANI EYÜP AŞIK (Devamla) – Bakınız, 36 tane olayın içerisinde, eğer yakalanmasaydı...

İRFETTİN AKAR (Muğla) – Yeşil nerede?

DEVLET BAKANI EYÜP AŞIK (Devamla) – Söyleyeceğim hepsini...

36 tane olayın içerisinde, eğer, güvenlik güçlerimiz başarılı olmasaydı, eğer istihbarat örgütlerimiz -geçmişte olduğu gibi, birbirlerinin önünden adam kaçırmak suretiyle- çetelere yardım etmeden, birbirleriyle anlaşmak suretiyle çalışmasaydı ve bu örgütleri zamanında ele geçirmeseydi ne olacaktı? Mesela, Cavit Çağlar -Allah göstermesin- belki, aramızda yoktu; bir tanesi ona suikast düzenleyecekti...

TAHSİN IRMAK (Sıvas) – Yeşil'e gel, Yeşil'e...

DEVLET BAKANI EYÜP AŞIK (Devamla) – Mesela, işadamı Mehmet Üstünkaya, belki, aramızda olmayacaktı şimdi. mesela belki size göre çok normaldir, Sayın Mesut Yılmaz anamuhalefet lideriyken saldırıya uğradığında "Allah'ın takdiri" diyebilmişsiniz; ama, mesela bu çeteler yakalanmasaydı, belki de bir tanesi şu anda Özer Çiller'i öldürmüş olacaktı. Ona düzenlenen suikastı bile ortaya çıkaran bu Hükümettir. (DYP sıralarından gürültüler)

MUSTAFA KEMAL AYKURT (Denizli) – Ne alakası var.

TAHSİN IRMAK (Sıvas) – Yeşil'e gel, Yeşil'e.

DEVLET BAKANI EYÜP AŞIK (Devamla) – Bununla biz övünüyoruz. (DYP sıralarından gürültüler)

MUSTAFA KEMAL AYKURT (Denizli) – Nerede o çete şimdi, nerede?

DEVLET BAKANI EYÜP AŞIK (Devamla) – Bunların hepsi, şu anda mahkeme önünde.

TAHSİN IRMAK (Sıvas) – Yeşil'e gel.

DEVLET BAKANI EYÜP AŞIK (Devamla) – Yeşil'e de geleceğim, tabiî.

Mesela, Akın Birdal olayından sonra güvenlik güçlerinin ve istihbarat örgütlerinin koordineli çalışması sayesinde o olaya karışanlar yakalanmasaydı, siz de biliyorsunuz ki, iki gün sonra, belki de Türkiye'de yeni bir kan davası başlatacak büyük bir suikast girişiminde bulunacaklardı. Yani, bütün bunlar, bu 36 tane olay, bu Hükümet döneminde ortaya çıkmış ve iftiharla söylüyorum ki, 1.7.1997'den bugüne kadar Türkiye'de faili meçhul cinayet işlenmemiştir. Daha doğrusu işlenen cinayetler içerisinde faili meçhul kalmamıştır. (FP sıralarından "sadede gel" sesleri)

DEVLET BAKANI EYÜP AŞIK (Devamla) – Bu sadet değil mi? Sizi tatmin etmiyor mu? Bu sizin için önemli değil mi? Bu fasa fiso mu?

MUSTAFA KEMAL AYKURT (Denizli) – Ne alakası var...

DEVLET BAKANI EYÜP AŞIK (Devamla) – Bu fasa fiso mu? (FP ve DYP sıralarından gürültüler)

NABİ POYRAZ (Ordu) – Dinleyin.

DEVLET BAKANI EYÜP AŞIK (Devamla) – Değerli milletvekilleri, sadece bunlar değil, 1.7.1997 tarihinden itibaren terör örgütlerinin çetelerle işbirliği yapmak suretiyle ilk sızmaya çalıştığı yer Karadeniz Bölgesi. İkinci sızmaya çalıştığı yer, özellikle turizmi baltalamak için, Antalya, Manavgat bölgesiydi. Soruyorum sizlere, ne Karadeniz Bölgesinde, ne turizm bölgesi olan Antalya'da terörden bir eser kaldı mı?

MUSTAFA KEMAL AYKURT (Denizli) – Hem nasıl var.

DEVLET BAKANI EYÜP AŞIK (Devamla) – Kaldı mı?.. (DYP sıralarından gürültüler)

Onlar nasıl etkisiz hale getirildi, bu 36 tane çete nasıl yakalandı biliyor musunuz? Bu 36 tane çete, birbirine yardım eden istihbarat örgütleri ve birbirine yardım eden polis, jandarma, güvenlik güçleri sayesinde yakalanmıştır.

Daha bir yıl evvel, birbirlerinin önünden adam kaçıran kişiler, bir yıl sonra, Hükümetin kararlı tutumu sayesinde, birbirine destek olmak suretiyle, bir yıl içerisinde, meydana gelen tüm bu olayları aydınlatmışlardır. (DYP sıralarından gürültüler)

MUSA UZUNKAYA (Samsun) – Bir ay önce öldürülen Hızır Ali Muratoğlu'nun katili nerede Sayın Bakanım?

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, lütfen sessiz dinleyelim.

DEVLET BAKANI EYÜP AŞIK (Devamla) – Mesela, 12 nci ayın 5'i, 1997, yer, Antalya; adam kaçırma olayından 5 kişi yakalanmış. Mesela, 1 inci ayın 19'u, yer Manavgat; çek senet tahsilatından 10 kişi yakalanmış; aynı olayda yakalanmış. Mesela, yer Balıkesir, tarih 2 nci ayın 17'si; yine, silah kaçakçılığı ve çek senet mafyası 10 kişi yakalanmış. Yer İstanbul, suikast hazırlığı, 3 üncü ayın 12'si, silahlı saldırı, adam öldürmeye teşebbüs... (DYP sıralarından "kim yakalamış?" sesleri)

Efendim, güvenlik güçleri yakalamış... İstihbarat örgütleri yakalamış.

İLYAS YILMAZYILDIZ (Balıkesir) – Yeşil nerede? Yeşil'e gel, Yeşil'e...

DEVLET BAKANI EYÜP AŞIK (Devamla) – Değerli milletvekilleri... (FP sıralarından gürültüler)

ASLAN POLAT (Erzurum) – Sayın Bakanım, sorun Yeşil; Yeşil'den bahset.

DEVLET BAKANI EYÜP AŞIK (Devamla) – Konu benimle ilgili; verdiğiniz gensoruya cevap veriyorum, müsaade eder misiniz...

MUSA UZUNKAYA (Samsun) – Sayın Bakan, bütün faili meçhuller...

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, lütfen... Böyle bir usulümüz yok; karşılıklı konuşmayalım.

Sayın Bakan, lütfen Genel Kurula hitap edin.

MUSA UZUNKAYA (Samsun) – Hani bütün faili meçhuller halledildi diyordunuz. Bir camide bir hoca efendi öldürüldü, Hızır Ali Muratoğlu, hemşehrisi, yakını, tanıyor...

BAŞKAN – Sayın milletvekilim, bunu bir soru önergesi halinde verebilirsiniz.

MUSA UZUNKAYA (Samsun) – Sordum...

BAŞKAN – Evet; ama, konu burası değil... Lütfen...

Sayın Bakan, devam edin lütfen.

DEVLET BAKANI EYÜP AŞIK (Devamla) – Değerli milletvekilleri, izin verirseniz, kısaca özetleyeyim: Ben, 1991 yılından beri çetelerle, mafyayla uğraşıyorum ve bunu milletvekilliğimin bir sorumluluğu, bir görevi olarak kabul ediyorum. (ANAP sıralarından alkışlar) Ayrıca, geçen yıl Türkiye'de çete ve mafyaya karşı Parlamentoyu uyandırabilmek için, 7 milyon imza toplamış bir partinin yöneticisiyim ve 7 milyon imzayı toplamada öncülük yapmış bir kişiyim.

TAHSİN IRMAK (Sıvas) – O geçen yıldı, bu sene yok.

DEVLET BAKANI EYÜP AŞIK (Devamla) – Şimdi, içinde bulunduğum Hükümet, 36 tane mafya olayını çözmüş ve geriye doğru, diğerleriyle olan bağlantılarını çözmeye devam etmiş ve en son Akın Birdal olayında olduğu gibi, Yeşil'le ve diğerleriyle olan bağlantılarını ortaya çıkarmıştır.

Ama, ben size şunu söyleyeyim; Yeşil, ne Sayın Mesut Yılmaz'a ne Eyüp Aşık'a zimmetli değildir; çeteler, mafyalar, ne bana ne Sayın Başbakana zimmetli değildir. Çetelerle mafyayla ortak mücadele, tahmin ediyorum ki, Parlamentonun ortak sorumluluğudur. Biraz kendimize gelelim; kimi, niçin suçladığımızı iyi bilelim. Eğer, bu konuda, kendini her türlü tehlikeye karşı, her türlü riske karşı ortaya koymuş, mücadele vermiş bir kişiyi, gelir, inanmadığınız halde, sırf siyasî hırsla, hırstan da öteye, size verilmiş siyasî bir talimatla bu kürsüden suçlamaya kalkarsanız, korkarım ki bundan sonra böyle kişileri zor bulursunuz. (DYP ve FP sıralarından gürültüler)

AHMET UYANIK (Çankırı) – Yeşil'e gel, Yeşil'e.

DEVLET BAKANI EYÜP AŞIK (Devamla) – Değerli milletvekilleri, beni zorladınız; bakınız, benim Grubumda, geçmişte çetelere yeşil pasaport vermiş bir İçişleri Bakanı yoktur. (ANAP sıralarından "Bravo" sesleri, alkışlar; DYP sıralarından "var, var" sesleri) Benim Grubumda, arabasıyla kaza yaptığı zaman öldürücü silahlarla, susturucularla yakalanmış bir milletvekili yoktur. (DYP sıralarından "var, var" sesleri) Benim Grubumda, mafyaya, çeteye, yurt dışına gitsin diye özel kimlik veren bir görevli yoktur.

BEKİR AKSOY (Çorum) – Var, var.

DEVLET BAKANI EYÜP AŞIK (Devamla) – Benim Grubumda, daha bir yıl evvel, komşumuz Haydar Aliyev'in, kendisine suikast düzenlediği, darbe düzenlediği gerekçesiyle, buradan suçladığı milletvekili yoktur.

Benim Genel Başkanım, hiçbir zaman, hiçbir yerde çeteleri övmemiş, çeteler için "onlar da vatanseverdir" dememiştir.

Benim Partim.... Flash-TV'ye baskın yapanlar, sonradan, kendilerinin Anavatan Partisiyle ilişkisi olduğunu söylememiştir.

Türkbank'la ilgili, Türkbank'ın satışıyla ilgili adam vuranlar, bunun, benim partimden herhangi birisiyle ilişkili olduğunu söylememiştir.

Beyefendiler, gidin yüzünüzü yıkayın. Beni suçlarken, evvela, gidin, yüzünüzü yıkayın. (ANAP sıralarından alkışlar, DYP sıralarından gürültüler)

Beyler, kendinize gelin. Bunları, bana söyletmeyecektiniz. Ben, bu konulara girmeyecektim; ama, devamlı tahrik ettiniz. Ben, size, tavsiye ederim, çeteler konusunda beni suçlayan, gitsin, yüzünü yıkasın, gerisine baksın, iktidarlarına baksın, bağlantılarına baksın.

İRFETTİN AKAR (Muğla) – Hani, bu çeteleri bulacaktınız ya!

DEVLET BAKANI EYÜP AŞIK (Devamla) – Sözcünüz, buraya geliyor, dürüstlükten bahsediyor. Daha üç gün evvel...

İRFETTİN AKAR (Muğla) – Sen, Yeşil'le ilgili konuşsana.

DEVLET BAKANI EYÜP AŞIK (Devamla) – Bir dakika beyefendi...

BAŞKAN – Sayın Akar, lüften...

İRFETTİN AKAR (Muğla) – Senin Başbakanın ne diye yumruk yedi? Niye davacı olmadı? Ne işi vardı orada?

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, lüften...

DEVLET BAKANI EYÜP AŞIK (Devamla) – Sayın Başbakana...

İRFETTİN AKAR (Muğla) – Neden affetti?

BAŞKAN – Sayın Akar, söz Sayın hatibin.

DEVLET BAKANI EYÜP AŞIK (Devamla) – Sayın Başbakana saldırıda bulunan kişi de bu dönemde yakalanmıştır; ciddîye alınmış, yakalanmış, adliye önüne çıkmıştır. Orada hesabını verecektir.

İRFETTİN AKAR (Muğla) – Niye affetti?

BAŞKAN – Sayın Aşık, lütfen, siz, Genel Kurula hitap edin.

DEVLET BAKANI EYÜP AŞIK (Devamla) – Kamu davası devam etmektedir.

İRFETTİN AKAR (Muğla) – Öyle çamur atmak kolay. Çamur atmayın.

BAŞKAN – Sayın Aşık, lütfen, devam edin.

DEVLET BAKANI EYÜP AŞIK (Devamla) – Sayın Başkan, lütfen, arkadaşları susturur musunuz.

BAŞKAN – Sayın Akar, lütfen...

İRFETTİN AKAR (Muğla) – Aynaya bak, aynaya...

DEVLET BAKANI EYÜP AŞIK (Devamla) – Buraya -biraz evvel- bir sözcü çıkarıyorsunuz; adam kalkıyor, burada dürüstlükten bahsediyor; daha üç gün evvel, müvekkilinin parasını iç etmekten, komisyonda dokunulmazlığı kaldırılmış. (ANAP sıralarından "Bravo" sesleri, alkışlar) Çıkardığınız adama bakın! Eyüp Aşık'ın karşısına çıkardığınız adama bakın! Dürüstlükten bahsediyor (!) Daha üç gün evvel müvekkilinin parasını gasp etmekten dokunulmazlığı kalkmış adamı buraya çıkarıyorsunuz. (ANAP sıralarından "Bravo" sesleri, alkışlar; DYP sıralarından gürültüler)

Beyler, ben, size bir şey söyleyeyim. Sizin yerinizde ben olsam, ne bu adamı buraya çıkarırdım, ne bu gensoruyu buraya getirirdim. Biraz daha dikkatli olun. Vereceğiniz hiçbir karar beni yolumdan döndürmez. Ben, sorumluluğum gereği, çetelerle, mafyayla milletvekili olarak da, vatandaş olarak da, bakan olarak da mücadeleye devam edeceğim; çünkü, bu, benim milletime borcumdur; Türk Devletini bunlardan temizleyinceye kadar bu mücadelem devam edecektir.

Yüce Heyetinize saygılar sunuyorum. (ANAP sıralarından "Bravo" sesleri, alkışlar; DYP sıralarından gürültüler)

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum Sayın Aşık.

İRFETTİN AKAR (Muğla) – Sayın Başkan, Yeşil ne oldu Yeşil?.. Yeşilden bahsetmedi.

VI. – SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR

1. – Elazığ Milletvekili Mehmet Ağar’ın Devlet Bakanı Eyüp Aşık’ın şahsına sataşması nedeniyle konuşması

MEHMET AĞAR (Elazığ) – Sayın Başkan, şahsıma sataşma var.

BAŞKAN – Sayın Ağar, sataşma iddianızı alabilir miyim; duyamıyorum oradan...

BAYAR ÖKTEN (Şırnak) – Nasıl duyamıyorsun?!.

BAŞKAN – Efendim, buraya çağırıyorum... Ne bağırıyorsunuz!.. Bu Genel Kurul!.. Benim bir arkadaşımı buraya çağırmam, sizin bağırmanızı mı gerektiriyor?! Talebini duyamıyorum, buraya gelir misiniz diyorum... (DYP sıralarından gürültüler)

ERTUĞRUL ERYILMAZ (Sakarya) – Siz de bağırmayın Sayın Başkan.

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, oradan ses duyulmuyor. Talebini almak için bir milletvekilini insan gibi çağırmak, sizin bağırmanızı mı gerektiriyor?! Yani, burayı germek için niçin çaba harcıyorsunuz?!.

AYVAZ GÖKDEMİR (Kayseri) – Sayın Başkan...

BAŞKAN – Sayın Ağar'ı dinleyeceğim Sayın Gökdemir.

MEHMET AĞAR (Elazığ) – Sayın Başkan "yeşil pasaport veren İçişleri Bakanı" diye, biraz evvel bir sataşma oldu; onunla ilgili söz istiyorum.

BAŞKAN – Bu konuda açıklama yapmak istiyorsunuz; buyurun Sayın Ağar.

AYVAZ GÖKDEMİR (Kayseri) – Sayın Başkan, ben de arz edeyim; oturacağım.

Azerbaycan'da darbe yapmakla itham edilen milletvekili benim... (ANAP sıralarından gürültüler)

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri...

DEVLET BAKANI EYÜP AŞIK (Trabzon) – Benim Grubumda yoktur dedim; ben, kimseyi itham etmedim.

BAŞKAN – Efendim, Sayın Gökdemir'i dinleyeyim, ondan sonra müdahale edin lütfen.

AYVAZ GÖKDEMİR (Kayseri) – "Sayın Haydar Aliyev'in, bu kürsüden itham ettiği milletvekili" dedi Sayın Bakan. Bu, kamuoyundaki yaygın söylenti dolayısıyla, beni hatıra getiriyor.

O sebeple, doğrudan bana sataşma niteliğindedir; müsaade ederseniz, cevap vermek istiyorum.

DEVLET BAKANI EYÜP AŞIK (Trabzon) – Sayın Başkan, ben, sadece, benim Grubumda yoktur dedim. Ben, ne Sayın Ağar'ın ne Sayın Gökdemir'in ismini verdim ne de kimseyi itham ettim; benim Grubumda böyle kimse yoktur dedim.

BAŞKAN – Sayın Aşık, bu sözleriniz nedeniyle, sanıyorum, sataşma bağlamında bir açıklama yapma hakkı, üstüne alınan arkadaşlarımızda var.

Sayın Ağar, yeni bir sataşmaya yol açmadan ve genel olarak bu kürsüde sataşma konusunda uyguladığımız 2 dakikalık süre içerisinde, lütfen, konuya açıklık getirin.

MEHMET AĞAR (Elazığ) – Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.

Sayın Başkan, Yüce Meclisin değerli üyeleri; tabiî, Türkiye'de, her şey karıştığı gibi, bütün kavramların karıştığını da bu görüşmelerden anlamış durumdayız. Türkiye'de, devletin, yasal ve hukukî haklarını korumak suretiyle ve kullanmak suretiyle yasadışı terör örgütlerine karşı yapmış olduğu mücadeleyi, sanki yaşadışı yapılan eylemlermiş şeklinde takdim etmeye devam etme, maalesef, devam ediyor.

Yapılan iş, terörle mücadelede devletin hukukî haklarını, kanunî haklarını kullanmak suretiyle, dünyanın her yerinde kullanılan taktikleri kullamak ve hiç kimsenin aklına gelmeyen ilave taktikleri de bizim bulmamız suretiyle yaptığımız ve sonunda muvaffak olduğumuz bir mücadeleyi, iç ve dış mihrakların bilerek veya bilmeyerek oyununa gelmek suretiyle karalamak, bu Parlamento çatısına yakışmıyor. (DYP sıralarından alkışlar)

Terörle mücadelede eleman kullanırken yeşil pasaport da verirsiniz, kırmızı pasaport da verirsiniz, beyaz pasaport da verirsiniz. Bunun, kınanacak hiçbir tarafı yoktur; yeter ki, gaye meşru olsun. Elbette, burada, hizmet eden veya bu süreç içerisinde görev alan insanlardan yasadışı eylemi olanlar varsa, bugün, onlar, zaten bağımsız yargıda. Bunu, ikide bir, pür amatör bilgilere dayanmak suretiyle gündeme getirmenin bir gereği yok.

Bu kürsüde, kontrgerilla denilip, orduya saldırılıyor sabahtan beri; JİTEM deyip, jandarmaya saldırıyorsunuz, polis deyip emniyete saldırıyorsunuz; ama, arada, münferittir diye hiç kimse ayıklama yapmıyor. Üzülürek ifade ediyorum ki, Hükümet üyelerinden de bir kişi kalkıp buna cevap vermiyor burada. (DYP sıralarından alkışlar) Bu memlekette devlet sahipsiz değil; devletin kurumları, kuruluşları, burada cansiparane hizmet veren insanlar sahipsiz değil.

Yanlış bilgiler var: “Efendim, 1996'dan beri, 1997'den beri faili meçhul olay yok..." Yahu, 1995'ten beri faili meçhul olay yok bu Türkiye'de.

BAYAR ÖKTEN (Şırnak) – Daha on gün evvel oldu Silopi'de... (DYP sıralarından gürültüler)

MEHMET AĞAR (Devamla) – Bu istihbaratın altyapısını kim kurmuş, üstüne bir tane tuğla ekleyen var mı; bunları biz...

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Sayın Ağar, teşekkür ederim.

MEHMET AĞAR (Devamla) – Sayın Başkanım, toparlayayım müsaade ederseniz.

Ben, bu konuyu, her zaman, ciddî bir devlet meselesi olarak gördüğüm için, hiçbir zaman, bir siyasî partinin istismar konusu yapmasını hoş görmedim, speküle etmeye de gerek görmedim; ama, her şeyin bir haddi var.

Benim söylediğim bir şey var, bir kere daha söylüyorum: Bu ülkede, milletvekili, yüksek kamu görevlisi, bakan, başbakan, kim varsa, yirmi senedir bu görevlerde olan herkesin serveti çıkarılsın, didik didik edilsin; kim haysiyetsizse, onun sırtına binelim; kim, hakkıyla, namusuyla, haysiyetiyle bu ülkeye hizmet etmişse, onun da hakkı verilsin; haysiyetsizlik yapana da gereği yapılsın. (DYP sıralarından "Bravo" sesleri, alkışlar)

Bunu söylediğimiz halde, hiç kimse oralı olmuyor; hâlâ, işin orasından burasından tutarak... Kimin mafyayla ilgili, kimin mafyayla ilgisiz olduğunu da herkes biliyor. Günü ve zamanı geldiğinde, bunların da hepsi ortaya çıkar.

Biz, hayatımız boyunca, bütün arkadaşlarımızla beraber, oradan da aldığımız güçle, Parlamentodan -her zaman- aldığımız güçle, gerek bürokraside gerek siyasette, teröre ve devlet düşmanı yıkıcı faaliyetlere karşı mücadele ettik her zaman. Herkes de bu görüş içinde olmalı...

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Sayın Ağar, teşekkür ediyorum.

MEHMET AĞAR (Devamla) – Bunları, artık, siyasî istismar konusu yapmaktan, lütfen, herkes bir kenara çekilsin.

Saygılar sunuyorum. (DYP sıralarından "Bravo" sesleri, alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum.

2. – Kayseri Milletvekili Ayvaz Gökdemir’in Devlet Bakanı Eyüp Aşık’ın şahsına sataşması nedeniyle konuşması

BAŞKAN – Sayın Gökdemir, buyurun.

ALİ TOPUZ (İstanbul) – Bu da sataşmaysa, herkes sataşıyor.

BAŞKAN – Sayın Topuz, izin verirseniz, bunun takdirini ben yapayım.

ALİ TOPUZ (İstanbul) – Siz yapıyorsunuz zaten.

BAŞKAN – Lütfen, Sayın Gökdemir, yeni bir sataşmaya meydan vermeden ve 2 dakika içinde...

AYVAZ GÖKDEMİR (Kayseri) – Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; üç seneden beri, Azerbaycan'da meydana gelen bir iç hadise dolayısıyla ben itham ediliyorum; bunlara kısa cevaplar veriyorum. Kimse yeni bir delil, yeni bir karine, bir gözlem, bir şey söylemeden bu iddialar tekrarlanageldi. En sonunda, araştırma yapıldı; Sayın Kutlu Savaş'ın yazdığı rapor... O raporda, yine, bir şey görülemedi; bütün bilgiler, belgeler herkesin elinde. Ayvaz Gökdemir'in zımnî desteğiyle gibi, bir kurumdan alınmış bir yazı... Zımnî destek nasıl olursa olsun... Ama, ben, o kanaate vardım ki, artık, bu mesele aydınlandı. Bunun, bir dış komplo olduğu, bunun, Azerbaycan ile Türkiye münasebetlerini bozmak isteyenlerin bir komplosu olduğu anlaşıldı zannediyordum. Sayın Cumhurbaşkanının da, hadisenin bidayetinden itibaren bana telkini bu istikamette olmuştu.

Dinim hakkı için sizi temin ederim ki, şahsen, bu hususta savunma ihtiyacı duymuyorum; ama, bu itham, biliniz ki, Türkiye'nin ithamıdır. Naçizane, Devlet Bakanı bulunuyordum o zaman. Sokaktaki Ayvaz Gökdemir'i itham etmenin, onun şuraya veya buraya karşı kabahatli olmasının fazla bir ehemmiyeti yok; ama, Devlet Bakanı Ayvaz Gökdemir böyle birşey yapmıştır demek, behemehal, Türk Devletini itham etmek manasına gelir. Nitekim, bu şaşkınlık, sonunda, bizi itham etmek isterken...

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Sayın Gökdemir, lüften toparlayalım.

AYVAZ GÖKDEMİR (Devamla) – Cümlemi bitiriyorum efendim.

Bizim üstümüze atılmak istenilen bu çamur, doğrudan doğruya Azerbaycan ve Türkmenistan devlet başkanlarına sıçratıldı ve devletimiz, bundan dolayı pişmanlık içinde kaldı, özür dilemek zorunda kaldı; Başbakanlık Teftiş Kurulu Başkanının raporunun, hiç olmazsa o bölümünün, yalan olduğu, yanlış olduğu ifade edilmek zorunda kalındı. Burada, Haydar Aliyev konuşurken, isim vererek herhangi bir milletvekilini itham etmiş de değildir. O hususta, Sayın Aşık'ın hafızası kendisini yanıltmaktadır ve kolaya sarılmaktadır.

Yeşil'i keşke telaffuz etmeseydin dostum; keşke o bilgiçliği taslamasaydın.

BAŞKAN – Sayın Gökdemir...

AYVAZ GÖKDEMİR (Devamla) – Yüce Meclise saygılar sunuyorum. (DYP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri....

SAFFET ARIKAN BEDÜK (Ankara) – Sayın Başkan, Sayın Aşık, konuşması sırasında, Grubumuzu itham edecek şekilde bir açıklama yaptı. Grubumuzun, talimatla hareket ederek önerge verdiğini söylediği gibi, doğrudan doğruya Grubumuzu hedef almak suretiyle, birkısım kanunsuz olayların failleri sanki bir başka yerdeymiş gibi bizi itham etti.

Müsaade ederseniz açıklama yapmak istiyorum.

BAŞKAN – Sayın Bedük, Grubunuza mensup bazı sayın milletvekilleri, kendilerini doğrudan hedef aldıklarını iddia ettikleri konularda açıklamaları yaptılar; ama...

SAFFET ARIKAN BEDÜK (Ankara) – Sayın Başkan...

BAŞKAN – Sayın Bedük, lütfen... Ben sizi dinledim.

Bunu daha ileri götürme noktasında değilim. Israrlıysanız, tutanakları getirteceğim.

SAFFET ARIKAN BEDÜK (Ankara) – Sayın Başkan... Lütfen...

BAŞKAN – Tutanakları getirteceğim, Gruba yönelik bir itham görürsem, Grup Başkanvekili olarak size söz vereceğim; ama, benim dinlediğim kadarıyla, sayın Grubunuz üyesi, biraz önce burada konuşma imkânı bulunan arkadaşlarımız dışında, Grubu bütünüyle hedef alan, Grubu yaralayan, Grubu rencide edici bir konuşması olmadı, kendi grubuyla kıyasladı.

SAFFET ARIKAN BEDÜK (Ankara) – Israr ediyorum.

BAŞKAN – Efendim, ısrar ediyorsanız, tutanağı getirteceğim, bakacağım.

SAFFET ARIKAN BEDÜK (Ankara) – Bakın, doğrudan doğruya grup yöneticilerine, talimat...

BAŞKAN – Efendim, tamam, ısrar ettiğiniz için, tutanakları getirip bakacağım diyorum.

V. – GENSORU, GENEL GÖRÜŞME, MECLİS SORUŞTURMASI VE MECLİS ARAŞTIRMASI (Devam)

A) ÖNGÖRÜŞMELER (Devam)

1. – Doğruyol Partisi Grubu adına Grup Başkanvekilleri Ankara Milletvekili Saffet Arıkan Bedük, Denizli Milletvekili Mehmet Gözlükaya ve İçel Milletvekili Turhan Güven’in, hakkında yakalama emri bulunan ve aranan “Yeşil” kod adlı Mahmut Yıldırım’ın saklı bulunduğu yeri bildiğini açıklamasına rağmen yetkili mercilere haber vermediği iddiasıyla Devlet Bakanı Eyüp Aşık hakkında gensoru açılmasına ilişkin önergesi (11/16) (Devam)

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, Devlet Bakanı Eyüp Aşık hakkında gensoru açılmasına ilişkin (11/16) esas numaralı önergenin gündeme alınıp alınmayacağı konusundaki görüşmeler tamamlanmıştır.

Şimdi, gensoru önergesinin gündeme alınıp alınmayacağı konusunu oylarınıza sunuyorum: Gensoru önergesinin gündeme alınmasını kabul edenler... (DYP sıralarından "CHP nerede?!" sesleri, gürültüler) Kabul etmeyenler...

Efendim, bir anlaşmazlık var arkadaşlarımız arasında, yeniden sayacağız; ama, yeniden saymadan önce, sadece sayın bakanların sayısını tespit edebilmek bakımından, sayın bakanlar ellerini kaldırabilirler mi.

Sayın milletvekilleri, salonda, oylamaya katılmayan, çekimser kalan, ama, İçtüzüğümüzün 146 ncı maddesi gereğince yetersayıya dahil edilmeleri gereken milletvekilleri de olduğu için, sağlıklı bir tespit yapabilme bakımından, ayağa kalkarak sayımın tekrarlanmasını rica edeceğim.

Gensorunun açılmasına ilişkin önergenin gündeme alınmasını kabul edenler...Kabul etmeyenler_

DEVLET BAKANI HASAN HÜSAMETTİN ÖZKAN (İstanbul) – Peki, bakanlar ne olacak?

BAŞKAN – Salonda 30 sayın bakan var; 8 ilave edeceğim.

Efendim, toplantı yetersayısını tespit edebilmek için, oya katılmayanları da... (CHP sıralarından "Hayır" sesleri)

Efendim, oylama sırasında salonda bulunmayabilirsiniz; ama, İçtüzüğümüzün 146 ncı maddesinde "Genel Kurulda bulunup da oya katılmayanlar yetersayıya dahil edilirler" deniliyor. Anayasa Mahkemesi bu konuda bir karar verdi. (CHP sıralarından "Olmaz" sesleri)

ÖNDER SAV (Ankara) – Sayın Başkan, ad okutarak oylamadınız ki, nasıl saptıyorsunuz?

BAŞKAN – Efendim, İçtüzüğümüze bakarsanız...

ÖNDER SAV (Ankara) – Biz çıkıyoruz o zaman efendim...

(CHP milletvekilleri Genel Kurul salonunu terk ettiler)

(FP ve DYP sıralarından "Bravo" sesleri, alkışlar)

BAŞKAN – Bu durumda, oylamayı bir kez daha yenilemek zorundayım.

Kabul edenler... (FP ve DYP sıralarından gürültüler)

SALİH KAPUSUZ (Kayseri) – Sayın Başkan, müsaade eder misiniz efendim... Bir şey söyleyebilir miyim...

BAŞKAN – Sayın Kapusuz, oylamayı yapayım, sonra itiraz edin.

SALİH KAPUSUZ (Kayseri) – Hayır... Sayın Başkan, söyleyeceğim şey oylamayla ilgili... (FP ve DYP sıralarından gürültüler)

BAŞKAN – Lütfen, kabul edenler ellerini kaldırsın. (FP ve DYP sıralarından gürültüler) Sayın milletvekilleri, lütfen...

Kabul edenler...

SAFFET ARIKAN BEDÜK (Ankara) – Sayın Başkan...

SALİH KAPUSUZ (Kayseri) – Sayın Başkan, müsaade eder misiniz...

BAŞKAN – Oylamadan sonra konuşun... (FP ve DYP sıralarından gürültüler) Sayın milletvekilleri...

SALİH KAPUSUZ (Kayseri) – Sayın Başkan, müsaade eder misiniz... Müsaade edin, konuşalım...

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, karar yetersayısına ulaşamadım. Karar yetersayısına ulaşabilmek için, oylamayı yenilemek ihtiyacı içerisindeyim. (FP ve DYP sıralarından gürültüler)

ÜLKÜ GÜNEY (Bayburt) – Sayın Başkan, itirazımız var...

SALİH KAPUSUZ (Kayseri) – Sayın Başkan...

BAŞKAN – Gensorunun gündeme alınmasını kabul edenler... Kabul etmeyenler... Gensoru önergesinin gündeme alınması kabul edilmiştir efendim. (FP ve DYP sıralarından alkışlar)

Gensorunun görüşme günü, Danışma Kurulunca tespit edilerek daha sonra onayınıza sunulacaktır. (ANAP sıralarından gürültüler)

Gündemin "Seçim" kısmına geçiyoruz...(ANAP sıralarından gürültüler)

ÜLKÜ GÜNEY (Bayburt) – Sayın Başkan, müsaade eder misiniz... Oylamayla ilgili itirazımız var; bizi dinleyin lütfen.(Gürültüler)

Sayın Başkan, bir dakika dinleyin bizi... Niye dinlemiyorsunuz bizi; yani, siz, devamlı sizi tahrik edenleri, bağıranları mı dinliyorsunuz?!

UĞUR AKSÖZ (Adana) – Sayın Başkan...

BAŞKAN – Sayın Güney, söz talebinizle ilgili işaretlerinizi görmedim; elbette sizi de dinleyeceğim.

Buyurun Sayın Aksöz.

UĞUR AKSÖZ (Adana) – Sayın Başkan, biraz önce yaptığınız oylamada, oylama eylemi, işlemi tamamlanmıştı; yani, CHP'li milletvekilleri burada hazırken oylama bitmişti. Oylama bittikten sonra onların salondan çıkışı, oylama sonucunu değiştireceği için, yeni bir oylama yapılamaz efendim. Deminki oylama geçerlidir,.bu oylama geçersizdir; çünkü, onlar buradayken oylama bitmişti. Sonradan salondan çıkmaları, rakamı değiştirdiği için, bu oylama geçersizdir efendim.

BAŞKAN – Sayın Aksöz, benim, oylama sonucunu ilan edebilmem için karar yetersayısına ulaşmam lazım; önceki iki oylamada da, karar yetersayısına ulaşamadık.

METİN EMİROĞLU (Malatya) – O zaman, bitmiştir efendim...

BAŞKAN – Karar yetersayısına ulaşamıyorsam, neye göre karar vereceğim efendim?!.

METİN EMİROĞLU (Malatya) – Karar yetersayısı bulunmadığı için, gensoru reddedilmiştir efendim.

KAMER GENÇ (Tunceli) – Karar yetersayısına değil de, salt çoğunluğa...

BAŞKAN – Hayır... Yani, çoğunluğu, ret oyları ile kabul oylarını neye göre hesaplayacağımı... Anayasanın 96 ncı maddesine göre o sayıya ulaşamıyorum; o sayıya ulaşmak için talepte bulunduğumda, arkadaşlarım Genel Kurul salonunu terk ettiler. Buna, benim yapacağım bir şey yok; yani, ne yapabilirim?! (ANAP sıralarından gürültüler)

DEVLET BAKANI BURHAN KARA (Giresun) – Sayın Başkan, Genel Kurulda oturanları dışarı çıkardınız.

METİN EMİROĞLU (Malatya) – Karar yetersayısına ulaşılamamışsa, gensoru reddedilmiştir.

BAŞKAN – Sayın Emiroğlu, bir sayıya ulaşmadan "kabul edilmiştir" veya "reddedilmiştir" hükmünü nasıl vereceğim?!

METİN EMİROĞLU (Malatya) – İstenilen, gensorudur; yeterli sayıya ulaşılamadığı için, gensoru reddedilmiştir efendim.

BAŞKAN – Sayın Emiroğlu, bir hatanız var; İstenilen, gensoru değil, gensoru görüşmesi. (ANAP sıralarından gürültüler)

METİN EMİROĞLU (Malatya) – Gensoru görüşmesi, evet... Aynı şeyi söylüyoruz.

BAŞKAN – Gündeme alınıp alınmaması... 276 oy gerekmiyor efendim.

UĞUR AKSÖZ (Adana) – Tamam... Zapta geçmesi bakımından son bir şey söylemek istiyorum. Deminki oylama ile şimdiki oylama arasında, CHP'nin salonu terki nedeniyle nisap değişmiştir; bu nedenle, artık, oylamanın açık oylama şeklinde yapılması gerekir. Bu itirazımızı arz ediyoruz efendim.

BAŞKAN – Efendim, biz, oylamayı, karar yetersayısını tespit için yeniledik ve salonda bulunmadığı için oya katılmayan...

DEVLET BAKANI BURHAN KARA (Giresun) – Siz Grubu etkilediniz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Affedersiniz, neye göre sayacaktım arkadaşları?!

DEVLET BAKANI BURHAN KARA (Giresun) – Bulunduğu yerden sayardınız.

YUSUF SELAHATTİN BEYRİBEY (Kars) – Ayağa kalkarak... (Gürültüler)

BAŞKAN – Beyanda bulunmuyor efendim.

DEVLET BAKANI BURHAN KARA (Giresun) – Beyanda bulunuyor; belli; çekimser kalıyor. (Gürültüler)

BAŞKAN – Efendim, çekimser kaldığını beyan etmeyen insana, zorla "çekimser kaldın" deme hakkım var mı; olur mu öyle şey?

ASLAN ALİ HATİPOĞLU (Amasya) – "Evet" de demiyor "hayır" da demiyor, karar yetersayısı bulunmamıştır; bu kadar basit. (Gürültüler)

YUSUF SELAHATTİN BEYRİBEY (Kars) – Bir Grubu tesir altında bıraktınız.

SALİH KAPUSUZ (Kayseri) – Sayın Başkan...

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, bakın, burada, sanıyorum İçtüzüğümüzü okumadan müdahale ediyorsunuz kürsüye. İçtüzüğümüz "işaretle yapılan oylamada olumlu oylar -yani, burada neyi tartıştığınızı kestiremiyorum- olumsuz oylardan fazlaysa oya konan husus kabul edilmiş...”

MAHMUT BOZKURT (Adıyaman) – Tamam...

DEVLET BAKANI BURHAN KARA (Giresun) – Bitti...

BAŞKAN – “...aksi halde, reddedilmiş olur" diyor.

SALİH KAPUSUZ (Kayseri) – Sayın Başkan, benim de itirazım ve izahım buydu.

BAŞKAN – Efendim, benim ona bir itirazım yok.

SALİH KAPUSUZ (Kayseri) – Benimki buydu işte.

BAŞKAN – Yalnız, İçtüzüğün bir başka hükmü de... Yani, Genel Kurulda çekimserler, sonuca bir şey ifade etmiyorlar.

SALİH KAPUSUZ (Kayseri) – O, açık oylamada Başkanım.

BAŞKAN – Hayır efendim, işaretle oylamada; 146 ncı maddenin son fıkrası, bakın "Genel Kurulda bulunup da oya katılmayanlar yetersayıya dahil edilirler" diyor. Bunu tespit etmeye çalıştık, arkadaşlarımız "biz terk ediyoruz" dediler.

YUSUF SELAHATTİN BEYRİBEY (Kars) – Etki altında bırakırsanız, terk ederler.

BAŞKAN – Efendim, peki; İçtüzük gereği yetersayıyı aramayacak mıyım?!

UĞUR AKSÖZ (Adana) – Sayın Başkan, biz, usulüne göre, yazılı olarak itiraz edeceğiz.

BAŞKAN – Tabiî...

Sayın milletvekilleri, gündemin "Seçim" kısmına geçiyoruz.

MUSTAFA KEMAL AYKURT (Denizli) – Sayın Başkan...

BAŞKAN – Bir dakika efendim...

MUSTAFA KEMAL AYKURT (Denizli) – Sayın Başkan, söz istiyorum...

BAŞKAN – Bir dakika efendim... Bir dakika efendim...

VII. – SEÇİMLER

A) KOMİSYONLARDA AÇIK BULUNAN ÜYELİKLERE SEÇİM

1. – Millî Savunma Komisyonunda açık bulunan üyeliğe seçim

BAŞKAN – Millî Savunma Komisyonunda boş bulunan ve Anavatan Partisi Grubuna düşen bir üyelik için, Bursa Milletvekili Cemal Külahlı aday gösterilmiştir.

Oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

2. – Türkiye Büyük Millet Meclisi Hesaplarını İnceleme Komisyonunda açık bulunan üyeliğe seçim

BAŞKAN – Türkiye Büyük Millet Meclisi Hesaplarını İnceleme Komisyonunda boş bulunan ve Anavatan Partisi Grubuna düşen bir üyelik için, Şanlıurfa Milletvekili Eyyüp Cenap Gülpınar aday gösterilmiştir.

Oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

3. – Kamu İktisadî Teşebbüsleri Komisyonunda açık bulunan üyeliğe seçim

BAŞKAN – Kamu İktisadî Teşebbüsleri Komisyonunda boş bulunan ve Anavatan Partisi Grubuna düşen bir üyelik için, Konya Milletvekili Ahmet Alkan aday gösterilmiştir.

Oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

4. – (10/23, 36, 103, 173, 183, 198) esas numaralı Meclis Araştırması Komisyonunda açık bulunan üyeliğe seçim

BAŞKAN – Ormanların ve orman köylerinin korunması, orman yangınlarının nedenlerinin belirlenmesi, yangınların önlenmesi ve itfaiye teşkilatının yeniden yapılanması için alınması gereken tedbirlerin tespit edilmesi amacıyla kurulan (10/23, 36, 103, 173, 183, 198) esas numaralı Meclis Araştırması Komisyonunda boş bulunan ve Anavatan Partisi Grubuna düşen bir üyelik için Çankırı Milletvekili Mete Bülgün aday gösterilmiştir.

Oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

5. – (10/219) esas numaralı Meclis Araştırması Komisyonunda açık bulunan üyeliğe seçim

BAŞKAN – Kadının statüsünün araştırılarak kadınlara Karşı Her Türlü Ayrımcılığın Önlenmesi Sözleşmesinin yaşama geçirilmesi için alınması gereken tedbirleri tespit etmek amacıyla kurulan (10/219) esas numaralı Meclis Araştırması Komisyonunda boş bulunan ve Anavatan Partisi Grubuna düşen bir üyelik için, Bolu Milletvekili Abbas İnceayan aday gösterilmiştir.

Oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

VI. – SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR (Devam)

3. – Denizli Milletvekili Mustafa Kemal Aykurt’un Devlet Bakanı Eyüp Aşık’ın şahsına sataşması nedeniyle konuşması

BAŞKAN – Sayın Aykurt, bir talebiniz vardı galiba, buyurun.

MUSTAFA KEMAL AYKURT (Denizli) – Sayın Başkan, Sayın Eyüp Aşık cevabî konuşmasında, benim ismimden bahsederek, hakaret edici bir üslupta ve tarzda sataşmada bulunmuştur. İçtüzüğün 69 uncu maddesine göre cevap hakkımı kullanmak istiyorum.

BAŞKAN – Sizin dokunulmazlığınızın kaldırıldığını söyledi...

MUSTAFA KEMAL AYKURT (Denizli) – Kaldırılmadı ve bir müvekkilimden de para aldığımı, bu yüzden sahte işler yaptığımı söylemiş.

BAŞKAN – Sahte iş yaptığınızı söylemedi de, müvekkilinizden aldığınız para nedeniyle dokunulmazlığınızın kaldırıldığını söyledi; böyle olmadığını söylüyorsunuz, açıklama hakkı istiyorsunuz; buyurun.

Lütfen, diğer arkadaşlar gibi, 2 dakika içinde toparlayın Sayın Aykurt.

MUSTAFA KEMAL AYKURT (Denizli) – Sayın Başkan, biraz evvel cevabî konuşmasında Sayın Eyüp Aşık, her zaman olduğu gibi, karakterine, siciline, çizgisine, vicdanına uygun şekilde bir iftirada, bir bühtanda bulunmuştur.

YÜKSEL YALOVA (Aydın) – Siz hakaret ediyorsunuz.

MUSTAFA KEMAL AYKURT (Devamla) – Benim dokunulmazlığım kaldırılmadı.

YÜKSEL YALOVA (Aydın) – “Kaldırılması isteniyor” dedi.

MUSTAFA KEMAL AYKURT (Devamla) – Evvela, dokunulmazlığın nerede, nasıl kaldırılacağını bilmesi lazım; burada kendi cehlini ortaya koymuştur, cehaletini sergilemiştir; onu bir öğreteyim.

MEHMET KEÇECİLER (Konya) – Zaten, dokunulmazlık komisyonda kaldırılır; öyle demedi.

MUSTAFA KEMAL AYKURT (Devamla) – Bizim dokunulmazlık dosyamız, komisyondan geçmiştir, Genel Kurula gelmemiştir; Genel Kurula geldiği zaman da ben kendi dosyam hakkında, kendi aleyhimde oy kullanacağım.

HALİL ÇALIK (Kocaeli) – Sebebi nedir?

MUSTAFA KEMAL AYKURT (Devamla) – Göreceksiniz ve o zaman, yargı kararını getirdikten sonra da bu iftirasını bir ilam olarak çiviyle alnına çakacağım; bunu ifade edeyim!

Evet, 1993 yılında ben bunu söyledim; dosyalarda var. Araştırmadan, düşünmeden, dağarcığında bir şey olmayan herkesin yaptığını yapmış Sayın Aşık, Yeşil'de olduğu gibi. 1993 yılındaki olay, müvekkilimle benim aramda geçen bir alacak-verecek münasebetidir. Bu olay, yargıya intikal etmiştir, hukuk mahkemelerinde sonuçlanmıştır; benim hakkımda, benim lehimde kararlar, ilamlar; dosyaya sevk edilmiştir. Müvekkille benim aramdaki hukukî ihtilaf, senelerce evvel zail olmuştur; ben, müvekkilden alacaklı çıkmışım; buna dair belge de dosyada vardır.

Şimdi, burada, bunları bilmeden, düşünmeden, ne cevap alacağını bilmeden, Sayın Eyüp Aşık uluorta konuşmak suretiyle, kendi cehaletini, kendi bilgisizliğini sergilemiştir.

BAŞKAN – Sayın Aykurt... Sayın Aykurt...

HASAN EKİNCİ (Artvin) – Gensoru kabul edildi; istifa etmesi gerekiyor zaten.

MUSTAFA KEMAL AYKURT (Devamla) – Ben, zaten, Eyüp Aşık'a baktıkça...

BAŞKAN – Sayın Aykurt, lütfen, başka sataşmaya meydan vermeyelim.

MUSTAFA KEMAL AYKURT (Devamla) – Tamamlıyorum.

Ben zaten...

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

MUSTAFA KEMAL AYKURT (Devamla) – Bitti mi Başkanım...

BAŞKAN – Lütfen, 1 dakika içerisinde toparlayın.

MUSTAFA KEMAL AYKURT (Devamla) – Sayın Başkanım, değerli arkadaşlarım; ben zaten, Eyüp Aşık'a baktıkça, Allahıma şükrümü artırıyorum beni öyle yaratmadığı için; beni öyle yaratsaydı, -Allah korusun- daha acıydı; onun için şükrediyorum.

BAŞKAN – Sayın Aykurt...

MUSTAFA KEMAL AYKURT (Devamla) – Teşekkür ederim.

BAŞKAN – Sayın Aykurt, sizden, özellikle başka bir sataşmaya meydan vermemenizi istemiştim.

MUSTAFA KEMAL AYKURT (Devamla) – Efendim, zabıtları okumadım; zabıtlarda çok çirkin şeyler olduğu söylenildi...

BAŞKAN – Efendim, o zaman, okuyup söz talebinde bulunsaydınız.

YÜKSEL YALOVA (Aydın) – Sayın Başkanım, müsaade buyurur musunuz.

BAŞKAN – Sayın Yalova, buyurun.

YÜKSEL YALOVA (Aydın) – Sayın Başkan, eğer sayın konuşmacı biraz dikkat buyursaydı, Sayın Eyüp Aşık, konuşmasında "dokunulmazlığının kaldırılması isteniyor" dedi; fakat, dokunulmazlığı karma komisyonda kaldırıldı, Genel Kurula gelecek.

"Allahım beni öyle yaratmadığı için..." sözünü de kendisine iade ediyorum.

BAŞKAN – Ben de kendisine gerekli müdahaleyi yaptım.

Gündemin "Sözlü Sorular" kısmına geçiyoruz.

VIII. — SORULAR VE CEVAPLAR

A) SÖZLÜ SORULAR VE CEVAPLARI

1. — Isparta Milletvekili MustafaKöylü’nün, TRT’ye ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/890)

BAŞKAN – 1 inci sıradaki, Isparta Milletvekili Mustafa Köylü'nün, TRT'ye ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesinin görüşmelerine başlayacağız.

Soruyu cevaplandıracak Sayın Bakan?.. Yok.

Görüşme ertelenmiştir.

2. — Şanlıurfa Milletvekili Abdulkadir Öncel’in, bazı medya kuruluşlarına verilen teşvik kredilerine ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/891)

BAŞKAN – 2 nci sıradaki, Şanlıurfa Milletvekili Abdulkadir Öncel'in, bazı medya kuruluşlarına verilen teşvik kredilerine ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi...

Soruyu cevaplandıracak Sayın Bakan?.. Yok.

Görüşme ertelenmiştir.

3. — Şanlıurfa Milletvekili Abdulkadir Öncel’in, bazı basın kuruluşlarına verilen teşvik kredilerine ilişkin Devlet Bakanından sözlü soru önergesi (6/892)

BAŞKAN – Şanlıurfa Milletvekili Abdulkadir Öncel'in, bazı basın kuruluşlarına verilen teşvik kredilerine ilişkin Devlet Bakanından sözlü soru önergesi...

Soruyu cevaplandıracak Sayın Bakan?.. Yok.

Görüşme ertelenmiştir.

4. — Şanlıurfa Milletvekili Abdulkadir Öncel’in, Şanlıurfa-Akçakale-Suruç yoluna ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/893)

BAŞKAN – Şanlıurfa Milletvekili Abdulkadir Öncel'in, Şanlıurfa-Akçakale-Suruç yoluna ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi...

Soruyu yanıtlayacak Sayın Bakan?.. Yok.

Görüşme ertelenmiştir.

5. — Şanlıurfa Milletvekili Abdulkadir Öncel’in, Ceylanpınar-Mürşitpınar Sınır Kapısının ticarete açılıp açılmayacağına ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/894)

BAŞKAN – Şanlıurfa Milletvekili Abdulkadir Öncel'in, Ceylanpınar-Mürşitpınar sınır kapısının ticarete açılıp açılmayacağına ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi...

Soruyu yanıtlayacak Sayın Bakan?.. Yok.

Görüşme ertelenmiştir.

6. — Konya Milletvekili Mustafa Ünaldı’nın, Batı Çalışma Grubuna ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/897)

BAŞKAN – Konya Milletvekili Mustafa Ünaldı'nın, Batı Çalışma Grubuna ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi...

Soruyu yanıtlayacak Sayın Bakan?.. Yok.

Görüşme ertelenmiştir.

7. — Niğde Milletvekili Mehmet Salih Katırcıoğlu’nun, teknik elemanların özlük haklarına ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/898)

BAŞKAN – Niğde Milletvekili Mehmet Salih Katırcıoğlu'nun, teknik elemanların özlük haklarına ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi...

Soruyu yanıtlayacak Sayın Bakan?.. Yok.

Görüşme ertelenmiştir.

8. — Ankara Milletvekili İrfan Köksalan’ın, Cumhuriyetin 75 inci kuruluş yıldönümü kutlamalarının Tarih Vakfına ihale edileceği iddiasına ilişkinKültür Bakanından sözlü soru önergesi (6/899)

BAŞKAN – Ankara Milletvekili İrfan Köksalan'ın, cumhuriyetin 75 inci kuruluş yıldönümü kutlamalarının Tarih Vakfına ihale edileceği iddiasına ilişkin Kültür Bakanından sözlü soru önergesi...

Soruyu yanıtlayacak Sayın Bakan?.. Yok.

Görüşme ertelenmiştir.

9. — Samsun Milletvekili Musa Uzunkaya’nın Geliştirme ve Destekleme Fonunda değişiklik yapılmasına dair karara ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/900)

BAŞKAN – Samsun Milletvekili Musa Uzunkaya'nın, Geliştirme ve Destekleme Fonunda değişiklik yapılmasına dair karara ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi...

Soruyu yanıtlayacak Sayın Bakan?.. Yok.

Görüşme ertelenmiştir.

10. — Şanlıurfa Milletvekili Abdulkadir Öncel’in, Şanlıurfa-Havaalanı, Şanlıurfa-Akçakale ve Gaziantep-Şanlıurfa karayollarına ilişkin Bayındırlık ve İskân Bakanından sözlü soru önergesi (6/901)

BAŞKAN – Şanlıurfa Milletvekili Abdulkadir Öncel'in, Şanlıurfa Havaalanı, Şanlıurfa-Akçakale ve Gaziantep-Şanlıurfa karayollarına ilişkin Bayındırlık ve İskân Bakanından sözlü soru önergesi...

Soruyu yanıtlayacak Sayın Bakan?.. Yok.

Görüşme ertelenmiştir.

11. — Kırıkkale Milletvekili Kemal Albayrak’ın, Ankara-Cebeci’de bulunan Adlî Tıp Kurumuna ilişkin Adalet Bakanından sözlü soru önergesi (6/902)

BAŞKAN – Kırıkkale Milletvekili Kemal Albayrak'ın, Ankara Cebeci'de bulunan Adlî Tıp Kurumuna ilişkin Adalet Bakanından sözlü soru önergesi...

Soruyu yanıtlayacak Sayın Bakan?.. Yok.

Görüşme ertelenmiştir.

12. — İçel Milletvekili Saffet Benli’nin, İçel İli Çamlıyayla İlçesinde Ziraat Bankası Şubesi açılıp açılmayacağına ilişkin Devlet Bakanından sözlü soru önergesi (6/903)

BAŞKAN – İçel Milletvekili Saffet Benli'nin, İçel İli Çamlıyayla İlçesinde Ziraat Bankası şubesi açılıp açılmayacağına ilişkin Devlet Bakanından sözlü soru önergesi...

Soruyu yanıtlayacak Sayın Bakan?.. Yok.

Görüşme ertelenmiştir.

13. — Yozgat Milletvekili Abdullah Örnek’in, Ankara Millî Eğitim Müdürünün bir beyanına ilişkin Millî Eğitim Bakanından sözlü soru önergesi (6/904)

BAŞKAN – Yozgat Milletvekili Abdullah Örnek'in, Ankara Millî Eğitim Müdürünün bir beyanına ilişkin Millî Eğitim Bakanından sözlü soru önergesi...

Soruyu yanıtlayacak Sayın Bakan?.. Yok.

Görüşme ertelenmiştir.

14. — Çorum Milletvekili Mehmet Aykaç’ın, Dünya Kadınlar Gününde meydana gelen olaylar sırasında Atatürk Anıtlarına saldırıda bulunulduğu iddiasına ilişkin İçişleri Bakanından sözlü soru önergesi (6/905)

BAŞKAN – Çorum Milletvekili Mehmet Aykaç'ın, Dünya Kadınlar Gününde meydana gelen olaylar sırasında Atatürk Anıtına saldırıda bulunulduğu iddiasına ilişkin İçişleri Bakanından sözlü soru önergesi...

Soruyu yanıtlayacak Sayın Bakan?.. Yok.

Görüşme ertelenmiştir.

15. — Çorum Milletvekili Mehmet Aykaç’ın, Dünya Kadınlar Günü kutlamaları sırasında meydana gelen olaylara ilişkin İçişleri Bakanından sözlü soru önergesi (6/906)

BAŞKAN – Çorum Milletvekili Mehmet Aykaç'ın, Dünya Kadınlar Günü kutlamaları sırasında meydana gelen olaylara ilişkin İçişleri Bakanından sözlü soru önergesi...

Soruyu yanıtlayacak Sayın Bakan?.. Yok.

Görüşme ertelenmiştir.

16. — Trabzon Milletvekili İsmail İlhan Sungur’un, bazı belediyelerin izinli hizmet aracı talebine cevap verilmemesinin nedenine ilişkin Maliye Bakanından sözlü soru önergesi (6/907)

BAŞKAN – Trabzon Milletvekili İsmail İlhan Sungur'un, bazı belediyelerin izinli hizmet aracı talebine cevap verilmemesinin nedenine ilişkin Maliye Bakanından sözlü soru önergesi...

Soruyu yanıtlayacak Sayın Bakan?.. Yok.

Görüşme ertelenmiştir.

17. — Aydın Milletvekili Ali Rıza Gönül’ün, Turban’a alınan personele ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/908)

BAŞKAN – Aydın Milletvekili Ali Rıza Gönül'ün, Turban'a alınan personele ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi...

Soruyu yanıtlayacak Sayın Bakan?.. Yok.

Görüşme ertelenmiştir.

18. — Aydın Milletvekili Ali Rıza Gönül’ün, SEKA’ya ait bir arazinin özel bir firmaya satılacağı iddialarına ilişkin Sanayi ve TicaretBakanından sözlü soru önergesi (6/909)

BAŞKAN – Aydın Milletvekili Ali Rıza Gönül'ün, SEKA'ya ait bir arazinin özel bir firmaya satılacağı iddialarına ilişkin Sanayi ve Ticaret Bakanından sözlü soru önergesi...

Soruyu yanıtlayacak Sayın Bakan?.. Yok.

Görüşme ertelenmiştir.

19. — Hatay Milletvekili Abdulkadir Akgöl’ün, İskenderun LNG terminalinin 1998 yatırım programından çıkarılmasının nedenine ilişkin Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanından sözlü soru önergesi (6/910)

BAŞKAN – Hatay Milletvekili Abdulkadir Akgöl'ün, İskenderun LNG terminalinin 1998 yatırım programından çıkarılmasının nedenine ilişkin Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanından sözlü soru önergesi...

Soruyu yanıtlayacak Sayın Bakan?.. Yok.

Görüşme ertelenmiştir.

20. — Balıkesir Milletvekili İsmail Özgün’ün, Konut Edindirme Fonuna ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/911)

BAŞKAN – Balıkesir Milletvekili İsmail Özgün'ün, Konut Edindirme Fonuna ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi...

Soruyu yanıtlayacak Sayın Bakan?.. Yok.

Görüşme ertelenmiştir.

21. — Sıvas Milletvekili Tahsin Irmak’ın, Savarona Yatına ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/912)

BAŞKAN – Sıvas Milletvekili Tahsin Irmak'ın, Savarona Yatına ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi...

Soruyu yanıtlayacak Sayın Bakan?.. Yok.

Görüşme ertelenmiştir.

22. — Mardin Milletvekili Hüseyin Yıldız’ın, Habur sınır kapısından Irak’a giriş yapan kamyon ve tırlara ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/913)

BAŞKAN – Mardin Milletvekili Hüseyin Yıldız'ın, Habur Sınır Kapısından Irak'a giriş yapan kamyon ve TIR'lara ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi...

Soruyu yanıtlayacak Sayın Bakan?.. Yok.

Görüşme ertelenmiştir.

23. – Aydın Milletvekili Ali Rıza Gönül’ün, İzmir Aliağa LNG Terminali Projesine ilişkin Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanından sorusu ve Devlet Bakanı A. Ahat Andican’ın cevabı (6/914)

BAŞKAN – Aydın Milletvekili Ali Rıza Gönül'ün, İzmir Aliağa LNG Terminali Projesine ilişkin Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanından sözlü soru önergesi...

Soruyu yanıtlayacak Sayın Bakan?.. Burada.

Soruyu okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın, Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanlığınca sözlü olarak cevaplandırılmasını saygılarımla arz ederim.

Ali Rıza Gönül

Aydın

Bilindiği üzere, Mısır'la LNG antlaşması yapılmış, İskenderun ve İzmir-Aliağa LNG terminali yapılması gündeme gelmiştir. Ancak, bazı iddialar ve yaygın hale gelmiş söylentiler, bu proje üzerinde şüpheler uyandırmaktadır. Buna göre;

1- İzmir-Aliağa terminali mühendislik çalışması hâlâ niçin bitirilememiştir?

2- İnşaat ihaleye çıkmak için ne beklenmektedir?

3- Aliağa LNG terminaline ortak olmak ve Türkiye'nin almakta olduğu LNG fiyatının çok altında LNG getirmek üzere kaç şirket sırada beklemektedir?

4- İzmir-Aliağa LNG terminali için BOTAŞ'a ayrılan saha TOTAL Firmasına tahsis edilmiş midir?

BAŞKAN – Devlet Bakanı Sayın Ahat Andican, buyurun.

DEVLET BAKANI A. AHAT ANDİCAN (İstanbul) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Aydın Milletvekili Sayın Ali Rıza Gönül'ün sözlü soru önergesine cevap vermek üzere huzurunuzdayım.

Önergede “Bilindiği üzere, Mısır'la LNG antlaşması yapılmış, İskenderun ve İzmir-Aliağa LNG terminali yapılması gündeme gelmiştir. Ancak, bazı iddialar ve yaygın hale gelmiş söylentiler, bu proje üzerinde şüpheler uyandırmaktadır. Buna göre;

Soru 1- İzmir-Aliağa terminali mühendislik çalışması hâlâ niçin bitirilememiştir?” deniliyor.

Cevap 1- Yurdumuzun ve Ege Bölgesinin artan doğalgaz talebini karşılamak ve doğalgaz arz kaynaklarını çeşitlendirmek amacıyla İzmir-Aliağa'da yıllık kapasitesi 6 milyar metreküp olan bir LNG terminali kurulması planlanmıştır. Bu amaçla BOTAŞ Genel Müdürlüğü tarafından yapılmış olan mühendislik ihalesi kapsamında, İzmir yöresinde terminal kurulması için yer tespiti çalışmaları yaptırılmıştır. Yörede yapılan teknik çalışmalar neticesinde tespit edilen 7 ayrı saha incelenmiş ve Aliağa bölgesinin, terminal ve iskele yapımı için hem teknik hem jeolojik açıdan en uygun bölge olduğu tespit edilmiştir. Ancak, seçilen bölgenin gemi sökümü alanı olması nedeniyle, ilgili kuruluşlarla irtibata geçilmiş ve konunun çözülmesi için çalışmalar sürdürülmektedir. Terminal yerinin kesinleştirilmesini müteakip mühendislik çalışmaları en kısa sürede tamamlattırılacaktır.

Soru 2.- İnşaat ihaleye çıkmak için ne beklemektedir?

Cevap 2.- BOTAŞ, LNG teminine ilişkin tüm çalışmalarını; İzmir Aliağa'da kurulması planlanan yeni LNG terminaline sevk edilecek LNG'nin, satın alınacağı şirketlerin üretim ve sıvılaştırma tesislerinde ve ayrıca taşıma faaliyetlerini yürüten şirketlerin sermayesinde hisse sahibi olunması; buna karşılık, söz konusu ülkelerdeki ilgili şirketlerin de, Türkiye'deki gazlaştırma tesislerini yapıp işleten şirketin sermayesinden hisse sahibi olunması halkalarından oluşan komple bir zincir içerisinde planlamaktadır.

LNG alımının ilkelerinin ve LNG terminalinin hangi modele göre kurulup işletileceği hususlarının belirlenmesine ilişkin çalışmalar sonucunda hazırlanan şartnamelere göre, basın duyurusu yapılarak firmaların tekliflerinin alınması planlanmaktadır. Terminalin yapımına ilişkin ihale çalışmalarının, yukarıda bahsedilen tekliflerin alınması ve değerlendirilmesiyle ilgili çalışmaların tamamlanmasına bağlı olarak başlatılması söz konusudur. Ancak, terminalin yapımına ilişkin çalışmalara 1998 yılı içerisinde başlanması planlanmaktadır.

Cevap 3.- Entegre proje çerçevesinde, Kasım 1996'da Mısır, Aralık 1996'da Yemen'le imzalanan mutabakat zabıtları kapsamında, ilgili taraflarla görüşmelere Ocak 1997'de başlanmıştır.

Mısır LNG'yle 4 milyar metreküp doğalgaz eşdeğeri LNG ithalatı hususunda alım satım anlaşma müzakereleri sürdürülmüştür. Ağustos 1997'de yapılan görüşmeler sırasında Mısır LNG, teklif ettiği anlaşma koşullarına bağlı olarak fiyat teklifini de yapmış, ancak, Cezayir dönem fiyatının yüzde 7,5 üzerinde olan bu fiyat, BOTAŞ tarafından kabul edilebilir bulunmamıştır. Yemen LNG'yle, 3,7 milyar metreküp doğalgaz eşdeğeri LNG ithalatı hususunda yürütülen müzakerelerde ise, fiyat teklifi alınacak bir noktaya gelinememiştir.

Söz konusu faaliyetlerin olduğu dönemde, müzakerelerin, rekabete açılmadan, yalnızca, Mısır LNG ve Yemen LNG'yle yürütülmesi nedeniyle yüksek fiyat teklifinin geldiği; ancak, bu noktada, LNG temininin, entegre bir proje kapsamında ve yarışma yoluyla yapılacak olmasının, bunun önüne geçeceği düşünülmektedir.

Cevap 4.- Ülkemizin enerji planlamasını uygulamakla görevlendirilmiş olan Bakanlığımıza, bilindiği üzere, 3096 sayılı Kanunla, Türkiye Elektrik Kurumu dışındaki kuruluşların elektrik üretimi, iletimi, dağıtımı ve ticaretiyle görevlendirilmesi hususunda özel sektör firmalarına yeni üretim tesisi kurma ve mevcut tesislerin işletme hakkını devretme imkânı tanınmıştır.

İzmir ve civarının artan elektrik ihtiyacını karşılamak üzere, Aliağa bölgesinde, brüt 700 megavat kurulu gücünde bir LPG (sıvılaştırılmış petrol gazı) santralı kurulmasına karar verilmiştir. Bu amaçla, TOTAL (Fransa)-SEI (Amerika Birleşik Devletleri) konsorsiyumu başvuruda bulunarak, 31.3.1994 tarihinde fizibilite raporu vermiştir.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Sayın Bakan, lütfen, toparlayalım.

DEVLET BAKANI A. AHAT ANDİCAN (Devamla) – 29.1.1996 tarihinde, uygun bulunan teklifle ilgili sözleşme görüşmelerine başlanılmış ve 4.8.1996 tarihinde, şirket tarafından sözleşme paraflanmıştır.

Bölgenin elektrik enerjisi ihtiyacının karşılanması için, İzmir Aliağa İlçesi Arapçiftliği mevkiinde, 931 320 metrekarelik bir alan enerji santralı yapılmak üzere, Bakanlığımız adına Maliye Bakanlığınca 1990 tarihinde satın alınmış ve enerji santralı kurulmak üzere TOTAL-SEI ve XENEL firmalarına tahsis edilmiştir. Bu sahanın BOTAŞ'a tahsisi söz konusu değildir.

Teşekkür ederim.

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum Sayın Bakan.

24. — Ankara Milletvekili Ömer Faruk Ekinci’nin, Hükümetin icraatlarına ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/915)

BAŞKAN – Ankara Milletvekili Ömer Faruk Ekinci'nin, Hükümetin icraatlarına ilişkin, Başbakandan sözlü soru önergesi...

Soruyu yanıtlayacak Sayın Bakan?.. Yok.

Görüşme ertelenmiştir.

25. — Konya Milletvekili Abdullah Gencer’in, Eskişehir TÜLOMSAŞ’ta işten çıkarılan mevsimlik işçilere ilişkin Ulaştırma Bakanından sözlü soru önergesi (6/916)

BAŞKAN – Konya Milletvekili Abdullah Gencer'in, Eskişehir TÜLOMSAŞ'ta işten çıkarılan mevsimlik işçilere ilişkin, Ulaştırma Bakanından sözlü soru önergesi...

Soruyu yanıtlayacak Sayın Bakan?.. Yok.

Görüşme ertelenmiştir.

26. — Konya Milletvekili Abdullah Gencer’in, irtica ile mücadele konusundaki bir beyanına ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/917)

BAŞKAN – Konya Milletvekili Abdullah Gencer'in, irticayla mücadele konusundaki bir beyanına ilişkin, Başbakandan sözlü soru önergesi...

Soruyu yanıtlayacak Sayın Bakan?.. Yok.

Görüşme ertelenmiştir.

27. — Aydın Milletvekili Ali Rıza Gönül’ün, Denizcilik Müsteşarlığına alınan personele ilişkin Devlet Bakanından sözlü soru önergesi (6/918)

BAŞKAN – Aydın Milletvekili Ali Rıza Gönül'ün, Denizcilik Müsteşarlığına alınan personele ilişkin Devlet Bakanından sözlü soru önergesi...

Soruyu yanıtlayacak Sayın Bakan?.. Yok.

Görüşme ertelenmiştir.

28. — Çorum Milletvekili Mehmet Aykaç’ın, irtica nedeniyle hakkında soruşturma açılan vali ve kaymakamlara ilişkin İçişleri Bakanından sözlü soru önergesi (6/919)

BAŞKAN – Çorum Milletvekili Mehmet Aykaç'ın, irtica nedeniyle hakkında soruşturma açılan vali ve kaymakamlara ilişkin İçişleri Bakanından sözlü soru önergesi...

Soruyu yanıtlayacak Sayın Bakan?.. Yok.

Görüşme ertelenmiştir.

29. — Kütahya Milletvekili Metin Perli’nin, Kütahya-Kureyşler Barajı ihalesine ilişkin Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanından sorusu ve Devlet Bakanı A. Ahat Andican’ın cevabı (6/920)

BAŞKAN – Kütahya Milletvekili Metin Perli'nin, Kütahya-Kureyşler Barajı ihalesine ilişkin Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanından sözlü soru önergesi...

Soruyu yanıtlayacak Sayın Bakan?.. Burada.

Önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın, Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanı Sayın Cumhur Ersümer tarafından sözlü olarak cevaplandırılmasına delaletlerinizi saygıyla arz ederim. 24.03.1998

Metin Perli

Kütahya

Kütahya İli Aslanapa (Kureyşler) Barajı yatırım programında 2,5 trilyon keşif bedeliyle yer almaktadır; ancak, ihalesi yapılacağı ifade edildiği halde, ihale, bugüne kadar gerçekleşmemiştir.

Soru 1.- Yöre halkı ihalenin neticesini beklemektedir. Ne zaman ihale yapılabilecektir?

Soru 2.- İhaleyi yapmayı düşünüyor musunuz?

Soru 3.- İhale niçin geciktirilmektedir?

BAŞKAN – Devlet Bakanı Sayın Ahat Andican, buyurun.

DEVLET BAKANI A. AHAT ANDİCAN (İstanbul) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Bu soru önergesiyle alakalı olarak cevap şöyle: Aslanapa-Kureyşler Projesi kapsamında bulunan Kureyşler Barajı, Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğü 1998 malî yılı yatırım programı ve uygulama planında 2 trilyon 500 milyar Türk Lirası keşif bedeli ve 100 milyar Türk Lirası ödenek tutarıyla yer almaktadır. Barajın kesin projesi mevcuttur. Bütçe kanununun 10 uncu maddesinin (a) bendine göre işi ihale edebilmek için, 1998 yılı yatırım ödeneğinin, toplam keşif bedelinin yüzde 10'undan az olmaması gerekmektedir. Barajın ihalesine, gerekli ödenek sağlandıktan sonra girişilebilecektir.

Teşekkür ederim.

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum Sayın Bakan.

30. —Kırşehir Milletvekili Cafer Güneş’in, Batı Çalışma Grubuna ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/921)

BAŞKAN – Kırşehir Milletvekili Cafer Güneş'in, Batı Çalışma Grubuna ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi...

Soruyu yanıtlayacak Sayın Bakan?.. Yok.

Görüşme ertelenmiştir.

31. — Antalya Milletvekili Osman Berberoğlu’nun, kumarhanelerin kapatılması sonucu işsiz kalan kişilere ilişkin Turizm Bakanından sözlü soru önergesi (6/922)

BAŞKAN – Antalya Milletvekili Osman Berberoğlu'nun, kumarhanelerin kapatılması sonucu işsiz kalan kişilere ilişkin Turizm Bakanından sözlü soru önergesi...

Soruyu yanıtlayacak Sayın Bakan?.. Yok.

Görüşme ertelenmiştir.

32. — Şanlıurfa Milletvekili Abdulkadir Öncel’in, Şanlıurfa-Merkez ve Akçakale İlçelerine bağlı bazı köylerin dalgıç ihtiyacına ilişkin Devlet Bakanından sözlü soru önergesi (6/923)

BAŞKAN – Şanlıurfa Milletvekili Abdulkadir Öncel'in, Şanlıurfa-Merkez ve Akçakale İlçelerine bağlı bazı köylerin dalgıç ihtiyacına ilişkin Devlet Bakanından sözlü soru önergesi...

Soruyu yanıtlayacak Sayın Bakan?.. Yok.

Görüşme ertelenmiştir.

33. — Antalya Milletvekili Osman Berberoğlu’nun, atari salonlarına ilişkin İçişleri Bakanından sözlü soru önergesi (6/924)

BAŞKAN – Antalya Milletvekili Osman Berberoğlu'nun, atari salonlarına ilişkin İçişleri Bakanından sözlü soru önergesi...

Soruyu yanıtlayacak Sayın Bakan?.. Yok.

Görüşme ertelenmiştir.

34. — Şanlıurfa Milletvekili Abdulkadir Öncel’in, Şanlıurfa-Birecik İlçesine bağlı bazı köylerin dalgıç ihtiyacına ilişkin Devlet Bakanından sözlü soru önergesi (6/925)

BAŞKAN – Şanlıurfa Milletvekili Abdulkadir Öncel'in, Şanlıurfa-Birecik İlçesine bağlı bazı köylerin dalgıç ihtiyacına ilişkin Devlet Bakanından sözlü soru önergesi...

Soruyu yanıtlayacak Sayın Bakan?.. Yok.

Görüşme ertelenmiştir.

35. — Niğde Milletvekili Mehmet Salih Katırcıoğlu’nun, Niğde-Bor-Ecemiş Sulama Projesine ilişkin Başbakandan sorusu ve Devlet Bakanı A. Ahat Andican’ın cevabı (6/926)

BAŞKAN – Niğde Milletvekili M. Salih Katırcıoğlu'nun, Niğde-Bor-Ecemiş sulama projesine ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi...

Soruyu yanıtlayacak Sayın Bakan?.. Burada.

Soruyu okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın Başbakan Sayın Mesut Yılmaz tarafından sözlü olarak cevaplandırılması hususunda gereğini arz ederim.

M. Salih Katırcıoğlu

Niğde

Sorular :

Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğü tarafından yapımı düşünülen Niğde-Bor-Ecemiş Projesinin;

1. Fizibilite çalışmaları yapıldı mı? Verimli bir proje midir? 1998 yılı yatırım programına alınacak mı? Ne zaman hayata geçirilecek?

2. Projenin toplam maliyeti ne kadardır?

3. Proje ile sulanması planlanan arazide yeraltı su rezervlerinin tespit çalışmaları yapıldı mı? Proje içerisinde kaç tane yeni baraj yapılacak? Projenin fizikî ömrü ne kadardır?

BAŞKAN – Soruyu yanıtlamak üzere, Devlet Bakanı Sayın Ahat Andican; buyurun.

DEVLET BAKANI A. AHAT ANDİCAN (İstanbul) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Niğde-Bor-Ecemiş Projesiyle ilgili soru önergesine verilecek cevaplar şöyledir:

Seyhan Havzasında bulunan Ecemiş Çayı ve kollarına ait akımların, Ecemiş ve Yeniköy Barajları Yeniköy barajları vasıtasıyla düzenlenerek, Bor Ovasına aktarılacak 100 hektometreküp su ile 15 000 hektar arazinin sulanmasının öngörüldüğü Bor-Ecemiş Projesinin master plan mühendislik hizmetleri işi 1998 yılı içerisinde ihale edilecektir. Proje kapsamındaki depolama tesisleri, Ecemiş ve Yeniköy barajları ile Burçköy ve Mahmutlu göletleridir. Bu projede, Ecemiş Barajında biriken suların 37 kilometrelik bir isale ve basma yüksekliği 40 metre olan bir pompa tesisiyle önce Yeniköy Barajına iletilmesi, buradan Yeniköy Barajının sularını da alarak ikinci bir 28 kilometrelik isale tesisi ile Bor Ovasına taşınması düşünülmektedir. Toplam 65 kilometrelik isale hattının 42 kilometresi açık kanal, 23 kilometresi ise en büyük parçası 11 kilometre olan muhtelif uzunluktaki tünellerden oluşmaktadır. Projenin, 1998 yılı birim fiyatları ile proje bedeli yaklaşık olarak 45 trilyon Türk Lirasıdır.

Ecemiş fay hattı ve planlanan Adana-Ankara otoyolu güzergâhının bir kısmının Ecemiş Barajı rezervuarından geçmesi, yöredeki arazilerde jips bulunması, proje sahasının bir kısmının doğal sit alanı olmasının yanında, bu proje ile 60 bin hektarlık arazinin sadece 15 bin hektarlık bölümünün sulanabilmesi, birçok depolama tesisi ile uzun ve pompaj ihtiva eden bir isale hattına ihtiyaç duyulması gibi hususlar, yapılacak master plan çalışmalarının sonucunda projenin teknik ve ekonomik yapılırlığını belirleyecektir.

Bor-Ecemiş Projesi, master plan çalışmaları sonucunda teknik ve ekonomik açıdan uygun bulunursa, planlama kademesinde etüt edilecek, planlama çalışmaları sonucunda da uygun bulunduğu takdirde bütçe imkânlarına göre inşaatı gerçekleştirilecektir.

Bor Ovasında Devlet Su İşlerince yapılan hidrojeolojik etütler sonucunda yeraltı suyu işletme rezervi 68 hektometreküp/yıl olarak tespit edilmiştir. Sulama, içme ve kullanma suyu ihtiyacının karşılanması maksadıyla yapılan tahsislerin yeraltı suyu rezerv kapasitesini aşmış olması nedeniyle yörede daha fazla arazinin yeraltı suyundan sulanması imkânı bulunmamaktadır.

Arz ederim.

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum Sayın Bakan.

M. SALİH KATIRCIOĞLU (Niğde) – Sayın Başkan, Sayın Bakana teşekkür ediyorum.

Bu soru önergemde, özellikle Bor-Ecemiş Projesinde -ki, henüz, etüt safhasında bazı hususları dile getirmek amacıyla vermiştim- önemli olanın, yeraltı suyu olduğunu Sayın Bakan, bizatihî kendileri, ifade ettiler. Zaten, o bölgede havaalanı var; daha henüz orada ekim-dikim işleri yapılmıyor ve diğer taraftan, Niğde'de elma üretiliyor, elma üreticisi bu yıl elmasını satamadı; patates üretiliyor, patates üreticisi, patatesini satamıyor. Bu şekilde, verimliliği olmayan bir projenin, daha şimdiden etüt çalışmalarının yapılması ve bu konuda para ayrılması konusunda, bu ilin bir milletvekili olarak diyorum ki, bu bir israftır, bu israfın bir an önce önüne geçilmesi gerekir. Eğer, verimliyse, elbette ki, bu projeyi bu ilin bir milletvekili olarak canı gönülden desteklerim. Fakat, bu proje, şu anda son derece verimsiz; şu nedenle verimsiz: Sayın Bakan, proje bedeli 45 trilyon liradır diye ifade etti; Niğde'ye 1997 yılında gelen rakam 5 trilyon liradır; yani, Niğde'ye yapılan 9 yıllık toplam yatırım rakamını bu proje yemektedir ve dolayısıyla, verimliliği olmayan bu proje nedeniyle israf yapılmamasının, hem halkımız hem de milletimiz için yararlı olacağı inancındayım.

Teşekkür ediyorum.

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum Sayın Katırcıoğlu.

36. – Aydın Milletvekili Ali Rıza Gönül’ün, Botaş Vakfına ait şirkete alınan personele ilişkin Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanından sözlü soru önergesi ve Devlet Bakanı A. Ahat Andican’ın cevabı (6/927)

BAŞKAN – 36 ncı sıradaki, Aydın Milletvekili Ali Rıza Gönül'ün BOTAŞ Vakfına ait şirkete alınan personele ilişkin, Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanından sözlü soru önergesi...

Soruyu yanıtlayacak Sayın Bakan?.. Burada.

Önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

13.3.1998

Aşağıdaki sözlü sorunun Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanlığınca cevaplandırılmasını saygılarımla arz ederim.

Ali Rıza Gönül

Aydın

BOTAŞ tarafından, BOTAŞ Vakfınca kurdurulan Teknolojistik adlı şirkette, uzman olmayan kişilerin çok büyük maaşlarla işe alındığı ve BOTAŞ'ın büyük zararlara uğratıldığı iddiaları yaygın hale gelmiştir. Buna göre;

1- 55 inci Hükümetin işbaşına geldiği günden bu yana Teknolojistik adlı şirkete;

a) Kaç kişi alınmıştır?

b) Alınan kişilerin ayrı ayrı uzmanlık alanları nedir?

c) İşe alınmış olan bu kişilerin maaşları, aylık dolar üzerinden mi ödenmektedir?

d) İşe alınan kişilere yapılan aylık ödemeler (maaşları) ne kadardır?

2.– Teknolojistik adlı şirketin 1997 yılı zararı ne kadardır? Bu zararı, BOTAŞ ödemek zorunda kalmış mıdır?

BAŞKAN – Devlet Bakanı Sayın Ahat Andican; buyurun.

DEVLET BAKANI A.AHAT ANDİCAN (İstanbul)– Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Teknolojistik Anonim Şirketi, Hava Kuvvetleri tesislerinde çalışmış, 152 kişinin katılımıyla, 1992 yılında, Eskişehir'de kurulmuş bir şirket olup, ortakların 60'ı mühendis, 92'si ise teknisyendir. BOTAŞ Mensupları Sosyal Güvenlik ve Yardımlaşma Sandığı Vakfı ise, 2 Kasım 1994 tarihinde kurulmuştur.

BOTAŞ Vakfı ile Teknolojistik Şirketinin iş ilişkisi ise, sadece, Teknolojistik Şirketi ile BOTAŞ Vakfı tarafından oluşturulan konsorsiyum ile;

1.- 22.7.1996-22.7.1997 tarihleri arasında, Kırklareli Doğalgaz Basınçlandırma Tesisleri bakım, planlama, onarım, yönlendirme ve teknik destek hizmetleri işi,

2.– 2.12.1996-1.12.1997 tarihleri arasında Marmara Ereğlisi LNG İthal Terminali bakım, onarım, danışmanlık ve işgücü işi (Bu hizmet daha önce Belçika-Tractabel Şirketince çok daha yüksek bedelle yapılmaktaydı),

3.– 1.4.1997-30.9.1997 tarihleri arasında, İkmal Yönetmeliği hazırlanması,

Konularında BOTAŞ'a hizmet verilmesi şeklindedir.

Her üç sözleşme de yukarıda belirtildiği üzere, sona ermiş bulunmaktadır.

Teşekkür ederim.

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum Sayın Bakan.

37. — Konya Milletvekili Abdullah Gencer’in bazı belediye başkanlarının görevden uzaklaştırılmalarının nedenine ilişkin İçişleri Bakanından sözlü soru önergesi (6/928)

BAŞKAN – Konya Milletvekili Abdullah Gencer'in, bazı belediye başkanlarının görevden uzaklaştırılmalarının nedenine ilişkin İçişleri Bakanından sözlü soru önergesi.

Soruyu yanıtlayacak Sayın Bakan?..Yok.

Görüşme ertelenmiştir.

38. — Şanlıurfa Milletvekili Abdulkadir Öncel’in, Şanlıurfa-Harran-Küçük Yıldız ve Yasta Köylerinin dalgıç ihtiyacına ilişkin DevletBakanından sözlü soru önergesi (6/929)

BAŞKAN – 38 inci sırada, Şanlıurfa Milletvekili Abdülkadir Öncel'in, Şanlıurfa-Harran-Küçük Yıldız ve Yasta köylerinin dalgıç ihtiyacına ilişkin Devlet Bakanından sözlü soru önergesi.

Soruyu yanıtlayacak Sayın Bakan?..Yok.

Görüşme ertelenmiştir.

39. — Şanlıurfa Milletvekili Abdulkadir Öncel’in, Şanlıurfa-Hilvan İlçesine bağlı bazı köylerin dalgıç ihtiyacına ilişkin DevletBakanından sözlü soru önergesi (6/930)

BAŞKAN – Şanlıurfa Milletvekili Abdulkadir Öncel'in, Şanlıurfa-Hilvan İlçesine bağlı bazı köylerin dalgıç ihtiyacına ilişkin Devlet Bakanından sözlü soru önergesi...

Soruyu yanıtlayacak Sayın Bakan?..Yok.

Görüşme ertelenmiştir.

40. — Şanlıurfa Milletvekili Abdulkadir Öncel’in, Şanlıurfa-Bozova İlçesine bağlı bazı köylerin dalgıç ihtiyacına ilişkin Devlet Bakanından sözlü soru önergesi (6/931)

BAŞKAN – Şanlıurfa Milletvekili Abdulkadir Öncel'in, Şanlıurfa-Bozova İlçesine bağlı bazı köylerin dalgıç ihtiyacına ilişkin Devlet Bakanından sözlü soru önergesi...

Soruyu yanıtlayacak Sayın Bakan?..Yok.

Görüşme ertelenmiştir.

41. — Şanlıurfa Milletvekili Abdulkadir Öncel’in, Şanlıurfa-Viranşehir İlçesine bağlı bazı köylerin dalgıç ihtiyacına ilişkin Devlet Bakanından sözlü soru önergesi (6/932)

BAŞKAN – Şanlıurfa Milletvekili Abdulkadir Öncel'in, Şanlıurfa-Viranşehir İlçesine bağlı bazı köylerin dalgıç ihtiyacına ilişkin Devlet Bakanından sözlü soru önergesi vardır.

Soruyu yanıtlayacak Sayın Bakan?..Yok.

Görüşme ertelenmiştir.

42. — Şanlıurfa Milletvekili Abdulkadir Öncel’in, Şanlıurfa-Suruç İlçesine bağlı bazı köylerin dalgıç ve içme suyu ihtiyacına ilişkin Devlet Bakanından sözlü soru önergesi (6/933)

BAŞKAN – Şanlıurfa Milletvekili Abdulkadir Öncel'in, Şanlıurfa-Suruç İlçesine bağlı bazı köylerin dalgıç ve içme suyu ihtiyacına ilişkin Devlet Bakanından sözlü soru önergesi...

Soruyu yanıtlayacak Sayın Bakan?..Yok.

Görüşme ertelenmiştir.

43. — Şanlıurfa Milletvekili Abdulkadir Öncel’in, Şanlıurfa-Halfeti-Sütveren ve Kantarma Köylerinin dalgıç ihtiyacına ilişkin DevletBakanından sözlü soru önergesi (6/934)

BAŞKAN – Şanlıurfa Milletvekili Abdulkadir Öncel'in, Şanlıurfa-Halfeti-Sütveren ve Kantarma köylerinin dalgıç ihtiyacına ilişkin Devlet Bakanından sözlü soru önergesi vardır.

Soruyu yanıtlayacak Sayın Bakan?..Yok.

Görüşme ertelenmiştir.

44. — Şanlıurfa Milletvekili Abdulkadir Öncel’in, Şanlıurfa-Siverek İlçesine bağlı bazı köylerin dalgıç ihtiyacına ilişkin DevletBakanından sözlü soru önergesi (6/935)

BAŞKAN – Şanlıurfa Milletvekili Abdulkadir Öncel'in, Şanlıurfa-Siverek İlçesine bağlı bazı köylerin dalgıç ihtiyacına ilişkin Devlet Bakanından sözlü soru önergesi...

Soruyu yanıtlayacak Sayın Bakan?..Yok.

Görüşme ertelenmiştir.

45. — Şanlıurfa Milletvekili Abdulkadir Öncel’in, Şanlıurfa-Ceylanpınar İlçesine bağlı bazı köylerin dalgıç ihtiyacına ilişkin Devlet Bakanından sözlü soru önergesi (6/936)

BAŞKAN – Şanlıurfa Milletvekili Abdulkadir Öncel'in, Şanlıurfa-Ceylanpınar İlçesine bağlı bazı köylerin dalgıç ihtiyacına ilişkin Devlet Bakanından sözlü soru önergesi...

Soruyu yanıtlayacak Sayın Bakan?..Yok.

Görüşme ertelenmiştir.

46. — Aydın Milletvekili Ali Rıza Gönül’ün, şeker pancarı üreticilerinin sorunlarına ilişkin Sanayi ve Ticaret Bakanından sözlü soru önergesi (6/937)

BAŞKAN - Aydın Milletvekili Ali Rıza Gönül'ün, şeker pancarı üreticilerinin sorunlarına ilişkin Sanayi ve Ticaret Bakanından sözlü soru önergesi...

Soruyu yanıtlayacak Sayın Bakan?..Yok.

Görüşme ertelenmiştir.

47. — Samsun Milletvekili Musa Uzunkaya’nın, İstanbul-Küçükçekmece’de Millî Emlak Genel Müdürlüğüne ait bir arsanın Galatasaray Spor Kulübüne verilip verilmediğine ilişikinMaliye Bakanından sözlü soru önergesi (6/938)

BAŞKAN – Samsun Milletvekili Musa Uzunkaya'nın, İstanbul-Küçükçekmece'de Millî Emlak Genel Müdürlüğüne ait bir arsanın Galatasaray Spor Kulübüne verilip verilmediğine ilişkin Maliye Bakanından sözlü soru önergesi...

Soruyu yanıtlayacak Sayın Bakan?..Yok.

Görüşme ertelenmiştir.

48. — Zonguldak Milletvekili Necmettin Aydın’ın, Çaycuma ve Bartın SSKHastanesi Projesine ilişkin sorusu ve Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Nami Çağan’ın cevabı (6/939)

BAŞKAN – Zonguldak Milletvekili Necmettin Aydın'ın, Çaycuma ve Bartın SSK Hastanesi Projesine ilişkin Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanından sözlü soru önergesi...

Soruyu yanıtlayacak Sayın Bakan?..Burada.

Önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Delaletinizle aşağıdaki sorumun Sayın Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı tarafından sözlü olarak cevaplandırılmasını arz ederim.

54 üncü Hükümet döneminde Çaycuma ve Bartın SSK Hastanelerinin yapılması programa alınmış, ihaleye çıkılmış, teklifler alınmıştı; akıbeti ne oldu?

Dokuz aydır, Bakanlığınız tarafından ilimize bir çivi dahi çakılmamıştır. Hiç değilse, bu programa alınmış hizmetleri devam ettirmeyi düşünüyor musunuz?

Çaycuma ve Bartın SSK hastaneleri ne zaman ihale edilecektir?

Necmettin Aydın

Zonguldak

BAŞKAN – Soruyu yanıtlamak üzere, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Sayın Nami Çağan; buyurun.

ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI NAMİ ÇAĞAN (İstanbul) – Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Sayın Necmettin Aydın soruları sormuş; ama, sorusunun cevabını dinlemeye gelmemiş. Sorular, biraz da sert bir üslupla sorulmuş; bu kadar sert üslupla sorulan soruları, Sayın Aydın'ın, hiç değilse izlemesi gerekirdi.

Bu konu, özellikle, Devlet Bakanımız Sayın Hasan Gemici tarafından yakından izlenen bir konu.

Sosyal Sigortalar Kurumunca, Bartın İlinde, 114 yatak kapasiteli 1 hastane, 1 dispanser, 2 sağlık istasyonuyla, sigortalılar, emekli, dul ve yetimleri ile bunların aile bireylerinden oluşan toplam 114 bin kişiye sağlık hizmeti verilmektedir.

Zonguldak Çaycuma İlçesinde de, Kurumun, 70 bin kişiye hizmet veren bir dispanseri bulunmaktadır.

Sosyal Sigortalar Kurumunun yatırım programında yer alan 100 yataklı Zonguldak Çaycuma hastane inşaatı ile 72 yataklı Bartın hastane ve poliklinik inşaatının ihale edilmesi için, 1997 yılında, Sosyal Sigortalar Kurumu Yönetim Kurulunca karar alınmış; ancak, ihaleler gerçekleştirilememiştir. Bu kez, Sosyal Sigortalar Kurumu İhale İşlemleri Yönetmeliğinin 53 üncü maddesine dayanılarak, mimarî projeleri ve keşifleri hazır bulunan Çaycuma ve Bartın hastane inşaatlarının, OYAK İnşaat Anonim Şirketince yapılması için, Sosyal Sigortalar Kurumunun Yönetim Kurulunca yeni bir karar alınmıştır. OYAK İnşaatla, önümüzdeki günlerde -büyük olasılıkla on gün içinde- sözleşme imzalanacaktır ve inşaatın yapımına derhal başlanacaktır.

Saygılar sunarım.

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum Sayın Bakan.

49. — Ankara Milletvekili Ömer Faruk Ekinci’nin, kütüphanelerde okunmak üzere satın alınan gazetelere ilişkin Kültür Bakanından sözlü soru önergesi (6/940)

BAŞKAN – Ankara Milletvekili Ömer Faruk Ekinci'nin, kütüphanelerde okunmak üzere satın alınan gazetelere ilişkin Kültür Bakanından sözlü soru önergesi...

Soruyu yanıtlayacak Sayın Bakan?.. Yok.

Görüşme ertelenmiştir.

50. — İçel Milletvekili Saffet Benli’nin, Bakanlar Kurulu’nun sanal olarak ilk kez ne zaman toplanacağına ilişkinBaşbakandan sözlü soru önergesi (6/941)

BAŞKAN – İçel Milletvekili Saffet Benli'nin, Bakanlar Kurulunun sanal olarak ilk kez ne zaman toplanacağına ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi...

Soruyu yanıtlayacak Sayın Bakan?.. Yok.

Görüşme ertelenmiştir.

51. — Bartın Milletvekili Cafer Tufan Yazıcıoğlu’nun, tarihi alanlardaki konutların korunmasına ilişkin Devlet Bakanından sözlü soru önergesi (6/942)

BAŞKAN – Bartın Milletvekili Cafer Tufan Yazıcıoğlu'nun, tarihî alanlardaki konutların korunmasına ilişkin Devlet Bakanından sözlü soru önergesi...

Soruyu yanıtlayacak Sayın Bakan?.. Yok.

Görüşme ertelenmiştir.

52. — Bartın Milletvekili Cafer Tufan Yazıcıoğlu’nun, T.T.K.’ya alınan işçilere ilişkin Devlet Bakanından sözlü soru önergesi (6/943)

BAŞKAN – Bartın Milletvekili Cafer Tufan Yazıcıoğlu'nun, TTK'ya alınan işçilere ilişkin Devlet Bakanından sözlü soru önergesi...

Soruyu yanıtlayacak Sayın Bakan?.. Yok.

Görüşme ertelenmiştir.

53. — Bartın Milletvekili Cafer Tufan Yazıcıoğlu’nun, bazı şahsî ve ticarî mahiyette eşyanın bedelsiz ithaline ilişkin DevletBakanından sözlü soru önergesi (6/944)

BAŞKAN – Bartın Milletvekili Cafer Tufan Yazıcıoğlu'nun, bazı şahsî ve ticarî mahiyette eşyanın bedelsiz ithaline ilişkin Devlet Bakanından sözlü soru önergesi...

Soruyu yanıtlayacak Sayın Bakan?.. Yok.

Görüşme ertelenmiştir.

54. — Şanlıurfa Milletvekili Abdulkadir Öncel’in, Şanlıurfa’da Merkez Bankası şubesi açılıp açılmayacağına ilişkin Başbakandan sorusu ve Devlet Bakanı A. Ahat Andican’ın cevabı (6/945)

BAŞKAN – Şanlıurfa Milletvekili Abdulkadir Öncel'in, Şanlıurfa'da Merkez Bankası şubesi açılıp açılmayacağına ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi...

Soruyu yanıtlayacak Sayın Bakan?.. Burada.

Önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın Başbakan Sayın Mesut Yılmaz tarafından sözlü olarak cevaplandırılmasını arz ederim.

Saygılarımla.

Abdulkadir Öncel

Şanlıurfa

1- Şanlıurfa İlimiz, Güneydoğu Anadolu Projesinin merkezi durumundadır. Birçok büyükşehirin kavşağında ve sınır kapılarının geçiş noktasında olan ilimizde, Merkez Bankası kurulması acil bir ihtiyaç haline gelmiştir.

Şanlıurfa İline Merkez Bankası şubesi kurulması için herhangi bir çalışma var mıdır? Var ise hangi aşamadadır?

2- Şanlıurfa İlinde Merkez Bankası şubesi olmaması nedeniyle, büyük bir ticaret hacmine sahip ilimiz ticaretinin rahatlamasına yönelik acil bir çalışmanız olacak mıdır?

3- Çok sayıda banka şubesinin bulunduğu ve büyük işlem hacmine sahip bankaların nakit ihtiyaçlarının karşılanması ve kambiyo işlemlerinin yapılması için zaruret vardır. Merkez Bankası şubesi, Şanlıurfa'da, ne zaman açılacaktır?

BAŞKAN – Soruyu yanıtlamak üzere, Devlet Bakanı Sayın Ahat Andican; buyurun.

DEVLET BAKANI A. AHAT ANDİCAN (İstanbul) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Şanlıurfa Milletvekili Abdulkadir Öncel'in sorusuna ilişkin cevap : Bilindiği üzere, 1980'den itibaren ekonomik alanda uygulanan yeniden yapılanma sonucu, Merkez Bankası işlemlerinin önemli bir kısmı ticarî bankalara devredilmiştir. Halen Merkez Bankası şube teşkilatı, etkin olarak yeterli hizmet vermektedir. Diğer taraftan ticari işlem hacminin yoğun olduğu illerde bankaların para hareketlerinden kaynaklanan sorunlarının, Merkez Bankasının muhabiri olan Türkiye Cumhuriyeti Ziraat Bankası nezdinde banknot deposu tesis etmek suretiyle giderilmesine çalışılmaktadır.

Şanlıurfa'nın ekonomik ve ticari durumunun yerinde incelenmesi sonucunda, şube açılmasını gerektirecek ekonomik potansiyele sahip olduğu saptanmış olmakla birlikte, yukarıda da belirtildiği üzere Şanlıurfa Ziraat Bankası şubesi nezdinde banknot deposu tesis etmek suretiyle bu sorunun giderilmesine çalışılmaktadır.

Teşekkür ederim.

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum Sayın Bakan.

55. — Şanlıurfa Milletvekili Abdulkadir Öncel’in, Şanlıurfa’da turizm potansiyelinin değerlendirilmesi yönünde bir çalışma yapılıp yapılmayacağına ilişkin Turizm Bakanından sözlü soru önergesi (6/946)

BAŞKAN – Şanlıurfa Milletvekili Abdulkadir Öncel'in, Şanlıurfa'da turizm potansiyelinin değerlendirilmesi yönünde bir çalışma yapılıp yapılmayacağına ilişkin Turizm Bakanından sözlü soru önergesi...

Soruyu yanıtlayacak Sayın Bakan?.. Yok.

Görüşme ertelenmiştir.

56. — Ankara Milletvekili Ersönmez Yarbay’ın, Uğur Mumcu suikastine adı karışan bir şahsa ilişkin İçişleri Bakanından sözlü soru önergesi (6/947)

BAŞKAN – Ankara Milletvekili Ersönmez Yarbay'ın, Uğur Mumcu suikastine adı karışan bir şahsa ilişkin İçişleri Bakanından sözlü soru önergesi...

Soruyu yanıtlayacak Sayın Bakan?.. Yok.

Görüşme ertelenmiştir.

57. — Ankara Milletvekili Ersönmez Yarbay’ın, Uğur Mumcu Cinayetini Araştırma Komisyonunda ifade veren iki itirafçıya ilişkin Adalet Bakanından sözlü soru önergesi (6/948)

BAŞKAN – Ankara Milletvekili Ersönmez Yarbay'ın, Uğur Mumcu Cinayetini Araştırma Komisyonunda ifade veren iki itirafçıya ilişkin Adalet Bakanından sözlü soru önergesi...

Soruyu yanıtlayacak Sayın Bakan... Yok.

Görüşme ertelenmiştir.

58. — Ankara Milletvekili Ersönmez Yarbay’ın, Çankaya Belediyesi’nin Kurban Bayramında Türk Hava Kurumuna araç ve personel tahsis ettiği iddiasına ilişkin İçişleri Bakanından sözlü soru önergesi (6/949)

BAŞKAN – Ankara Milletvekili Ersönmez Yarbay'ın, Çankaya Belediyesinin Kurban Bayramında Türk Hava Kurumuna araç ve personel tahsis ettiği iddiasına ilişkin İçişleri Bakanından sözlü soru önergesi...

Soruyu yanıtlayacak Sayın Bakan?.. Yok.

Görüşme ertelenmiştir.

59. — Antalya Milletvekili Arif Ahmet Denizolgun’un, Antalya Havalimanı Dış Hatlar Terminalinde meydana gelen bir kazaya ilişkin Ulaştırma Bakanından sorusu ve DevletBakanı A. Ahat Andican’ın cevabı (6/950)

BAŞKAN – Antalya Milletvekili Arif Ahmet Denizolgun'un, Antalya Havalimanı Dış Hatlar Terminalinde meydana gelen bir kazaya ilişkin Ulaştırma Bakanından sözlü soru önergesi...

Soruyu yanıtlayacak Sayın Bakan?.. Burada.

Önergeyi okutuyorum.

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın sözlü olarak Ulaştırma Bakanı Sayın Necdet Menzir tarafından cevaplandırılmasını delaletlerinize arz ederim. 14.4.1998

Arif Ahmet Denizolgun

Antalya

Bayındır Holding tarafından yapılan Antalya Havalimanı Dış Hatlar Terminalinde meydana gelen feci kazada, ikisi güvenlik görevlisi, biri de işçi olmak üzere üç vatandaşımız can vermiştir.

1- İnşaat işleri tamamlanmadan ve gerekli emniyet tedbirleri alınmadan, alelacele alınan bir kararla açılışı yapılan havalimanı üç vatandaşımızın ölümüne sebebiyet vermiştir. Açılışın tarihinin öne alınma sebebi nedir?

2 - Kaza sonrası sorumlu olan kişi ve kuruluşlar hakkında araştırma ve soruşturma açılmış mıdır, açıldıysa sonucu nedir?

3 - Bu tür terminallerde yüksek gerilim hattının yer altında olması gerekirken, uluslararası bir terminal olan Antalya'da bu kurala neden uyulmamıştır?

4- Vefat eden üç vatandaşımızın ailelerine ne gibi yardım yapılmıştır?

BAŞKAN – Soruyu cevaplandırmak üzere, Devlet Bakanı Sayın Ahat Andican; buyurun.

DEVLET BAKANI A.AHAT ANDİCAN (İstanbul) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Antalya Milletvekili Ahmet Denizolgun'un sözlü soru önergesine cevap şöyledir:

Antalya Havalimanı yeni dış hatlar terminal binası projesine ilişkin Bayındır Antalya Havalimanı Uluslararası Terminal İşletmeciliği Anonim Şirketi ile Devlet Hava Meydanları İşletmesi Genel Müdürlüğü arasında imtiyaz sözleşmesi aktedilmiştir.

Görevli şirket Bayındır Antalya Havalimanı Uluslararası Terminal İşletmeciliği AŞ'nin, bu projenin geçici kabule hazır olduğunu bildirmesi üzerine, teknik elemanlardan oluşan bir geçici kabul heyeti teşkil edilmiştir.

Söz konusu geçici kabule ilişkin heyet, imtiyaz sözleşmesinin 20 nci maddesi çerçevesinde, anılan tesisin geçici kabulünü yaparak, 30.3.1997 tarihinde geçici kabul tutanağını imzalamıştır.

Bunun üzerine, 31.3.1998 tarihinde, anılan tesisin, yine imtiyaz sözleşmesinin 22 nci maddesi çerçevesinde, geçici olarak işletmeye açılmasına izin verilmiştir.

Kazaya ilişkin inceleme yaptırılmış olup, konuya ilişkin soruşturma Antalya Cumhuriyet Savcılığınca yürütülmektedir. Antalya Havalimanı Yeni Dış Hatlar Terminal Binası Projesine ilişkin olarak, Bayındır Antalya Havalimanı Uluslararası Terminal İşletmeciliğiyle imzalanan imtiyaz sözleşmesinin 18 inci maddesi hükmü çerçevesinde, sorumluluk da, tamamen görevli şirkete aittir.

Kazaya sebebiyet veren söz konusu hat, havalimanı girişindeki fabrikaları, havalimanı lojmanlarını ve Bayındır firmasının şantiye binasını besleyen havai hat olup, terminali besleyen yüksek gerilim hattı değildir.

İmtiyaz sözleşmesinin 18 inci madde hükmü çerçevesinde, sorumluluk tamamen görevli şirkete ait olup, bu nedenle Bakanlığımız ve ilgili kuruluşu Devlet Hava Meydanları İşletmesi Genel Müdürlüğünce herhangi bir yardım öngörülmemiştir.

Teşekkür ederim.

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum Sayın Bakan.

60. — Konya Milletvekili Mustafa Ünaldı’nın, THKtarafından 1981-1998 yılları arasında toplanan kurban derilerine ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/951)

BAŞKAN – 60 ıncı sıradaki, Konya Milletvekili Mustafa Ünaldı'nın, Türk Hava Kurumu tarafından 1981-1998 yılları arasında toplanan kurban derilerine ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi...

Soruyu yanıtlayacak Sayın Bakan?.. Yok.

Görüşme ertelenmiştir.

61. — Konya Milletvekili Mustafa Ünaldı’nın, kurban derilerinin THKtarafından toplanmasına ilişkin Başbakandan sözlü soru önergeleri (6/952)

BAŞKAN – Konya Milletvekili Mustafa Ünaldı'nın, kurban derilerinin Türk Hava Kurumu tarafından toplanmasına ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi...

Soruyu yanıtlayacak Sayın Bakan?.. Yok.

Görüşme ertelenmiştir.

62. — Ankara Milletvekili Ersönmez Yarbay’ın, irticayla mücadeleye ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/953)

BAŞKAN – Ankara Milletvekili Ersönmez Yarbay'ın, irtica ile mücadeleye ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi...

Soruyu yanıtlayacak Sayın Bakan?.. Yok.

Görüşme ertelenmiştir.

63. — İçel Milletvekili Saffet Benli’nin, Türk Hava Kurumunca toplanan kurban derilerine ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/954)

BAŞKAN – İçel Milletvekili Saffet Benli'nin, Türk Hava Kurumunca toplanan kurban derilerine ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi...

Soruyu yanıtlayacak Sayın Bakan?.. Yok.

Görüşme ertelenmiştir.

64. — İçel Milletvekili Saffet Benli’nin, TASİŞ Genel Müdürü hakkında ileri sürülen bazı iddialara ilişkin Maliye Bakanından sözlü soru önergesi (6/955)

BAŞKAN – İçel Milletvekili Saffet Benli'nin, TASİŞ Genel Müdürü hakkında ileri sürülen bazı iddialara ilişkin Maliye Bakanından sözlü soru önergesi...

Soruyu yanıtlayacak Sayın Bakan?.. Yok.

Görüşme ertelenmiştir.

65. — İçel Milletvekili Saffet Benli’nin, Başbakanlık personeline ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/956)

BAŞKAN – İçel Milletvekili Saffet Benli'nin, Başbakanlık personeline ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi...

Soruyu yanıtlayacak Sayın Bakan?.. Yok.

Görüşme ertelenmiştir.

66. — Ankara Milletvekili Ersönmez Yarbay’ın, makam arabası ve şoför tahsis edilen eski bakanlara ilişkin Maliye Bakanından sözlü soru önergesi (6/957)

BAŞKAN – Ankara Milletvekili Ersönmez Yarbay'ın, makam arabası ve şoför tahsis edilen eski bakanlara ilişkin Maliye Bakanından sözlü soru önergesi...

Soruyu yanıtlayacak Sayın Bakan?.. Yok.

Görüşme ertelenmiştir.

67. — Ankara Milletvekili Ersönmez Yarbay’ın, makam arabası ve şoför tahsis edilen eski bakanlara ilişkin İçişleri Bakanından sözlü soru önergesi (6/958)

BAŞKAN – Ankara Milletvekili Ersönmez Yarbay'ın, makam arabası ve şoför tahsis edilen eski bakanlara ilişkin İçişleri Bakanından sözlü soru önergesi...

Soruyu yanıtlayacak Sayın Bakan?.. Yok.

Görüşme ertelenmiştir.

68. —Ankara Milletvekili Ersönmez Yarbay’ın, makam arabası ve şoför tahsis edilen eski bakanlara ilişkin Dışişleri Bakanından sözlü soru önergesi (6/959)

BAŞKAN – Ankara Milletvekili Ersönmez Yarbay'ın, makam arabası ve şoför tahsis edilen eski bakanlara ilişkin Dışişleri Bakanından sözlü soru önergesi...

Soruyu yanıtlayacak Sayın Bakan?.. Yok.

Görüşme ertelenmiştir.

69. — Ankara Milletvekili Ersönmez Yarbay’ın, makam arabası ve şoför tahsis edilen eski bakanlara ilişkin Millî Savunma Bakanı ve Başbakan Yardımcısından sözlü soru önergesi (6/960)

BAŞKAN – Ankara Milletvekili Ersönmez Yarbay'ın, makam arabası ve şoför tahsis edilen eski bakanlara ilişkin Millî Savunma Bakanı ve Başbakan Yardımcısından sözlü soru önergesi...

Soruyu yanıtlayacak Sayın Bakan?.. Yok.

Görüşme ertelenmiştir.

70. —Samsun Milletvekili Musa Uzunkaya’nın, nakil suretiyle yapılan öğretmen atamalarına ilişkin sorusu ve Millî Eğitim Bakanı Hikmet Uluğbay’ın cevabı (6/961)

BAŞKAN – Samsun Milletvekili Musa Uzunkaya'nın, nakil suretiyle yapılan öğretmen atamalarına ilişkin Millî Eğitim Bakanından sözlü soru önergesi...

Soruyu yanıtlayacak Sayın Bakan?.. Burada.

Soru önergesini okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularıma Millî Eğitim Bakanı Sayın Hikmet Uluğbay'ın sözlü cevap vermesine delaletlerinizi arz ederim.

21.4.1998

Musa Uzunkaya

Samsun

1- 1998 Şubat döneminde açıktan ve kurumlararası nakil suretiyle öğretmen ataması yaptığınız bilinmektedir. Yapılan duyurularda ilahiyat ve değişik branşlardan kurumlararası nakil yapacağınız bildirilmesine, gerekli form ve dilekçeler tanzim ettirilmesine rağmen ve kurumlararası geçişte, ihtiyaç olduğu halde ilahiyat branşında öğretmen nakli yapılmamıştır. Bunun sebebi nedir?

2- Şifahi beyanınızda kurumlararası hiçbir nakil yapmadığınızı söylemenize rağmen, ilahiyat branşı dışında birçok sahada nakil yaptığınız tespit edilmiştir. Bu çifte standardın izahını yapmanız mümkün müdür?

3- Aylardır naklini bekleyen, hatta, eş durumu sorunlarını bu nakle bağlayan, daha önce Bakanlığınızda çalışmış öğretmenler hakkında bir geçiş imkânı düşünüyor musunuz?

BAŞKAN – Soruyu yanıtlamak üzere, Millî Eğitim Bakanı Sayın Hikmet Uluğbay; buyurun.

MİLLÎ EĞİTİM BAKANI HİKMET ULUĞBAY (Ankara) – Sayın Başkan, değerli üyeler; Sayın Musa Uzunkaya'nın sorularını yanıtlamak için huzurunuzdayım.

Şubat 1998 döneminde, açıktan atamak ve kurumlararası nakil suretiyle, öğretmen atamaları için ilana çıkılmıştır. Tabiatıyla, bu ilana çıkılış sırasında, Millî Eğitim Bakanlığının çeşitli branşlardaki ihtiyaçlarına göre, kotalar belirlenmiştir ve o kotalara göre de atamaların yapılacağı ilan edilmiştir. O atamalar sırasında, ilahiyat mezunları için 400 kota konulmuştur. Eğer, başvurular 400'ün altında olsaydı -yeni başvuru tarzında- ihtiyacın artan bölümü, kurumlararası nakil suretiyle karşılanabilirdi. Ancak, Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi branşında 400 kadronun açık olmasına, 400 kadroya atama yapılacağının ilan edilmesine karşılık, 1 781 müracaatta bulunulmuştur. Tabiatıyla, bu durumda, açıktan atama için başvuran yeni adaylara öncelik verilmiş ve onlar atanmıştır. Zira, kurumlar arası nakille gelecek kişi, esasen ücretini almaktadır ve bir yerde çalışmaktadır. Üniversiteyi bitirmiş gençlere öncelik verilmesi de gayet doğaldır.

Ayrıca, bu konuda, bir hususun daha altını çizmek istiyorum. Son soru, aylardır naklini bekleyen; hatta, eş durumu sorunlarını bu nakle bağlayan ve daha önce Bakanlığınızda çalışmış öğretmenler hakkında bir geçiş imkânını düşünüyor musunuz sorusuydu.

Değerli arkadaşlar, Millî Eğitim Bakanlığı, arada bir çalışılacak bir bakanlık değildir. Millî Eğitim Bakanlığındaki öğretmenlik bir kariyerdir. Göreve başlarsınız, öğretmenlik kariyerinizi sürdürürsünüz ve görevinizi orada tamamlarsınız. Bugün öğretmen olarak çalışacağım, yarın bir başka kuruma geçeceğim, öbür gün Millî Eğitim Bakanlığına döneceğim. Bu, millî eğitim politikasıyla tutarlı ve uyarlı bir tavır olamaz.

O nedenle de, önceliklerimizi yeni mezunlarımıza -eğitim fakültelerinden, fen edebiyat fakültelerinden ve ihtiyacımız olan diğer branşlara veriyoruz. O nedenle, bakanlığımızın atamalara ilişkin politikasının temelini bu oluşturmaktadır.

Bilgilerinize sunarım.

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum Sayın Bakan.

71. — Batman Milletvekili Faris Özdemir’in, Batman Tekel Başmüdürlüğünün depo ihtiyacına ilişkin Devlet Bakanından sözlü soru önergesi (6/962)

BAŞKAN – 71 inci sırada, Batman Milletvekili Sayın Faris Özdemir'in, Batman Tekel Başmüdürlüğünün depo ihtiyacına ilişkin Devlet Bakanından sözlü soru önergesi...

Soruyu yanıtlayacak Sayın Bakan?.. Yok.

Görüşme ertelenmiştir.

72. — Samsun Milletvekili Musa Uzunkaya’nın, Samsun’da bulunan İtalyan Katolik Kilisesinin faaliyetleri hakkında ileri sürülen iddialara ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/964)

BAŞKAN – Samsun Milletvekili Sayın Musa Uzunkaya'nın, Samsun'da bulunan İtalyan Katolik Kilisesinin faaliyetleri hakkında ileri sürülen iddialara ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi...

Soruyu yanıtlayacak Sayın Bakan?.. Yok.

Görüşme ertelenmiştir.

73. — İçel Milletvekili Saffet Benli’nin, Mersin İlindeki sağlık ocağı ve sağlık evlerinin doktor ve ebe ihtiyacına ilişkin Sağlık Bakanından sözlü soru önergesi (6/965)

BAŞKAN – İçel Milletvekili Sayın Saffet Benli'nin, Mersin İlindeki sağlık ocağı ve sağlık evlerinin doktor ve ebe ihtiyacına ilişkin Sağlık Bakanından sözlü soru önergesi...

Soruyu yanıtlayacak Sayın Bakan?.. Yok.

Görüşme ertelenmiştir.

74. — İçel Milletvekili Saffet Benli’nin, Mersin-Aydıncık İlçesi Yenikaş Köyündeki su kaynağının KKTC ile paylaşılmasına yönelik projeye ilişkin Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanından sözlü soru önergesi (6/966)

BAŞKAN – İçel Milletvekili Sayın Saffet Benli'nin, Mersin-Aydıncık İlçesi Yenikaş Köyündeki su kaynağının KKTC ile paylaşılmasına yönelik projeye ilişkin Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanından sözlü soru önergesi...

Soruyu yanıtlayacak Sayın Bakan?.. Yok.

Görüşme ertelenmiştir.

75. — İstanbul Milletvekili Azmi Ateş’in, THK tarafından toplanan kurban derilerine ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/967)

BAŞKAN – İstanbul Milletvekili Azmi Ateş'in, Türk Hava Kurumu Başkanı hakkında ileri sürülen bazı iddialara ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi...

Soruyu yanıtlayacak Sayın Bakan?.. Yok.

Görüşme ertelenmiştir.

76. — İstanbul Milletvekili Azmi Ateş’in, THK Başkanı hakkında ileri sürülen bazı iddialara ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/968)

BAŞKAN – İstanbul Milletvekili Sayın Azmi Ateş'in, Türk Hava Kurumu tarafından toplanan kurban derilerine ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi...

Soruyu yanıtlayacak Sayın Bakan?.. Yok.

Görüşme ertelenmiştir.

77. — İstanbul Milletvekili Azmi Ateş’in, THK’na ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/969)

BAŞKAN – İstanbul Milletvekili Azmi Ateş'in, Türk Hava Kurumuna ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi...

Soruyu yanıtlayacak Sayın Bakan?.. Yok.

Görüşme ertelenmiştir.

78. — İstanbul Milletvekili Azmi Ateş’in, Dünya Hava Olimpiyatlarının düzenlenmesiyle ilgili olarak bir anlaşma yapılıp yapılmadığına ve uçak alımlarına ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/970)

BAŞKAN – İstanbul Milletvekili Azmi Ateş'in, Dünya Hava Olimpiyatlarının düzenlenmesiyle ilgili olarak bir anlaşma yapılıp yapılmadığına ve uçak alımlarına ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi...

Soruyu yanıtlayacak Sayın Bakan?.. Yok.

Görüşme ertelenmiştir.

79. — Ankara Milletvekili Ersönmez Yarbay’ın, Şemdin Sakık’ın emniyetteki sorgulamasına ilişkin İçişleri Bakanından sözlü soru önergesi (6/971)

BAŞKAN – Ankara Milletvekili Ersönmez Yarbay'ın, Şemdin Sakık'ın emniyetteki sorgulamasına ilişkin İçişleri Bakanından sözlü soru önergesi...

Soruyu yanıtlayacak Sayın Bakan?.. Yok.

rüşme ertelenmiştir.

80. — Ankara Milletvekili Ersönmez Yarbay’ın, Şemdin Sakık’ın sorgulanmasına ilişkin Millî Savunma Bakanı ve Başbakan Yardımcısından sözlü soru önergesi (6/972)

BAŞKAN – Ankara Milletvekili Ersönmez Yarbay'ın, Şemdin Sakık'ın sorgulanmasına ilişkin Millî Savunma Bakanı ve Başbakan Yardımcısından sözlü soru önergesi...

Soruyu yanıtlayacak Sayın Bakan?.. Yok.

Görüşme ertelenmiştir.

81. — Bartın Milletvekili Cafer Tufan Yazıcıoğlu’nun, Bartın’da yapılacak olan afet konutlarına ilişkin Bayındırlık ve İskân Bakanından sorusu ve Devlet Bakanı A. Ahat Andican’ın cevabı (6/973)

BAŞKAN – Bartın Milletvekili Cafer Tufan Yazıcıoğlu'nun, Bartın'da yapılacak olan afet konutlarına ilişkin Bayındırlık ve İskân Bakanından sözlü soru önergesi...

Soruyu yanıtlayacak Sayın Bakan?.. Burada.

Önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın Bayındırlık ve İskân Bakanı Sayın Yaşar Topçu tarafından sözlü olarak cevaplandırılmasını saygılarımla arz ve talep ederim.

Cafer Tufan Yazıcıoğlu

Bartın

Soru 1 – Tabiî afet nedeniyle konutlarını yitiren ve 1985 yılından bu yana bekleyen Bartın İlindeki afetzedelerin konutlarının, toplu konut üretimine verilmeye ayrılmış krediler kullanılarak yapılması düşünülüyor mu? Bu krediler kullanılmazsa, mağduriyetlerin giderilmesi için acil bir tedbir planlanıyor mu?

Soru 2 – Bartın İlinde meydana gelen su baskını nedeniyle, Bartın belediyelerine "Tabiî afet nedeniyle gelir kaybı ve altyapı hasarına uğrayan belediyelere yapılacak yardımlara dair karar" çıkarılarak, bunların payları artırılarak, belediyeler kapsamına alınması planlanmakta mıdır?

BAŞKAN – Devlet Bakanı Sayın Ahat Andican; buyurun.

DEVLET BAKANI A. AHAT ANDİCAN (İstanbul) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri, Bartın İlinde, 1985 yılından itibaren, çeşitli afetler nedeniyle, 21 yerde 210 aile, 7269 sayılı Kanuna göre hak sahibi kabul edilmiştir. Bu ailelerden, 11 yerde 71'i, 1998 yılı yatırım programında ödenekle yer almaktadır. 1998 yılındaki yatırımlarımız için, genel bütçe, özelleştirme ve Hazineden fonlar için verilen ödeneklerin yetersiz olması nedeniyle, 1998 yılında programa yeni iş alınmamış, 1997 yılından devreden işlerden de, evini yapana yardımlı konutlarda, inşaatları 1997'de başlamayan veya inşaatları temel ve subasman seviyesinde olan projelere 1 milyon TL iz bedel, subasman üstü olanlara bitecek şekilde ödenek ayrılmıştır. Bartın'daki konutların inşaatları başlamadığından, bunlara da 1'er milyon TL iz bedel ödenek ayrılmıştır. 1998 yılı içerisinde eködenek temin edilmesi halinde, bu konutlara da yeterli ödenek ayrılabilecektir. 10 yerde, 139 aile ise, 1998 yılı etüt proje programında yer almaktadır. Soru önergesinde bahsedilen krediden, afet konutları için herhangi bir ödenek ayrılmamıştır.

Bartın İlinde 17.2.1998 tarihinde meydana gelen sel nedeniyle, belediyelerin altyapılarının uğradığı hasar sonucu, İller Bankasından aldıkları payın artırılması talebiyle, Bartın-Merkez, Bartın-Ulus, Bartın-Kozcağız, Bartın-Alipaşa Belediyeleri müracaatta bulunmuştur. 4123 sayılı Yasaya bağlı olarak, 31.3.1997 gün ve 22950 sayılı Resmî Gazetede yayımlanan tebliğ uyarınca, müracaatta bulunan belediyelere yardım yapılabilmektedir. Müracaatlar, hasar tespitleri için, İller Bankası ve Karayolları Genel Müdürlüğüne gönderilmiştir. Bu kuruluşlardan alınan raporlar değerlendirilerek, muhtemelen, Ocak veya Şubat 1999'da kararname çıkarılacaktır.

Teşekkür ederim.

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum Sayın Bakan.

82. — Konya Milletvekili Abdullah Gencer’in, şeker fabrikalarının pancar üreticisine olan borçlarına ilişkin Sanayi ve Ticaret Bakanından sözlü soru önergesi (6/974)

BAŞKAN – 82 nci sırada, Konya Milletvekili Abdullah Gencer'in, Şeker Fabrikalarının pancar üreticisine olan borçlarına ilişkin Sanayi ve Ticaret Bakanından sözlü soru önergesi...

Soruyu yanıtlayacak Sayın Bakan?.. Yok.

Görüşme ertelenmiştir.

83. — Şanlıurfa Milletvekili Abdulkadir Öncel’in, geçici işçilere ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından sorusu ve Devlet Bakanı A. Ahat Andican’ın cevabı (6/975)

BAŞKAN – 83 üncü sırada, Şanlıurfa Milletvekili Abdulkadir Öncel'in, geçici işçilere ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından sözlü soru önergesi...

Soruyu yanıtlayacak Sayın Bakan?.. Burada.

Önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın Tarım ve Köyişleri Bakanı Sayın Mustafa Taşar tarafından sözlü olarak cevaplandırılmasını arz ederim.

Saygılarımla.

Abdulkadir Öncel

Şanlıurfa

Çeşitli siyasî nedenlerden dolayı Tarım ve Köyişleri Bakanlığına alınan mevsimlik geçici işçiler, bir yıl içerisinde bir aya veya iki ay çalışabilmekteler. Türkiye'de tarım sektöründe 75 bin civarında geçici mevsimlik işçi bulanmaktadır.

Soru 1. Bakanlığınızca geçici işçilerin daimî statüye alınmaları için herhangi bir çalışma var mıdır?

Soru 2. Yılda bir iki ay aylık alabilen bu vatandaşlarımızın mağduriyetlerinin giderilmesi için acil bir önlem alabilecek misiniz?

BAŞKAN – Devlet Bakanı Sayın Ahat Andican, buyurun.

DEVLET BAKANI A. AHAT ANDİCAN (İstanbul) – Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.

Şanlıurfa Milletvekili Abdulkadir Öncel'in, Tarım ve Köyişleri Bakanlığından mevsimlik geçici işçilerle ilgili sorusunun cevabı şöyledir: Bakanlığımız taşra kuruluşları olan il, ilçe müdürlükleri, araştırma enstitüleri, üretme istasyonları, il kontrol laboratuvarları, okullar ile eğitim merkezlerinde çalışacak mevsimlik işçiler için, 1998 malî yılında kullanılmak üzere, genel bütçeden 26 898 adam/ay, döner sermayeden 4 560 adam/ay mevsimlik işçi kadrosu, Maliye Bakanlığından vize edilerek Bakanlığımıza tahsis edilmiştir. Bu mevsimlik işçi kadroları, kuruluşlarımızın ihtiyaçları nispetinde aylara göre vize ettirilmiştir ve ikişer aylık dönemler halinde kuruluşlarımıza gönderilmektedir.

Teşkilatımızda çalışan yaklaşık 4 500 adet mevsimlik işçinin daimî kadroya geçirilebilmesi için, boş bulunan 1 750 adet daimî işçi kadrosu için 12.2.1998 tarih ve 4 183 sayılı yazımız ile Devlet Personel Başkanlığından müsaade istenmiş olup, Devlet Personel Başkanlığının 13.4.1998 tarih ve 1 578 sayılı yazıları ile 975 adet kadroya müsaade edilmiş; ancak, yeterli görülmediğinden, geriye kalan 775 adet kadroya da müsaade edilmesi için yazışmalar devam etmektedir. Gerekli müsaade alındığında, Başbakanlığın 1997/16 sayılı genelgeleri ve 1998 malî yılı bütçe uygulamaları talimatı gereğince Maliye Bakanlığıyla Başbakanlıktan gerekli izinler alınacaktır.

Cevap 2 :

Bakanlık olarak vize edilmiş mevsimlik işçi kadrolarımızı, kuruluşlarımızın Aralık ayında Bakanlığımıza gönderdikleri ihtiyaç durumlarına göre, Mart ayından itibaren, on aylık dönemde, bütçe kanunu gereğince ikişer aylık bölümler halinde kuruluşlarımıza gönderilmektedir. Kuruluşlarımızın bu mevsimlik işçi kadrolarını, vize edilmiş şekilde ihtiyaçlarına uygun bir şekilde kullanmaları söz konusudur.

Teşekkür ederim.

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum Sayın Bakan.

84. — Bartın Milletvekili Cafer Tufan Yazıcıoğlu’nun, Türkiye Taş Kömürü Kurumuna devredilen kömür ocaklarına ilişkin Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanından sözlü soru önergesi (6/976)

BAŞKAN – 84 üncü sırada, Bartın Milletvekili Cafer Tufan Yazıcıoğlu'nun, Türkiye Taşkömürü Kurumuna devredilen kömür ocaklarına ilişkin Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanından sözlü soru önergesi vardır.

Soruyu yanıtlayacak Sayın Bakan?.. Yok.

Görüşme ertelenmiştir.

85. — Aydın Milletvekili Ali Rıza Gönül’ün, Mavi Akım Projesine ilişkin Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanından sözlü soru önergesi (6/977)

BAŞKAN – 85 inci sırada, Aydın Milletvekili Ali Rıza Gönül'ün, Mavi Akım Projesine ilişkin Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanından sözlü soru önergesi vardır.

Soruyu yanıtlayacak Sayın Bakan?.. Yok.

Görüşme ertelenmiştir.

86. — İstanbul Milletvekili Azmi Ateş’in, bir korgeneralin THK’da yolsuzluk yapıldığı yönündeki iddialarına ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/978)

BAŞKAN – 86 ncı sırada, İstanbul Milletvekili Azmi Ateş'in, bir korgeneralin Türk Hava Kurumunda yolsuzluk yapıldığı yönündeki iddialarına ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi vardır.

Soruyu yanıtlayacak Sayın Bakan?.. Yok.

Görüşme ertelenmiştir.

87. — İstanbul Milletvekili Azmi Ateş’in, THK’nun uçak üretimi için müflis bir İngiliz firmasıyla anlaştığı iddiasına ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/979)

BAŞKAN – 87 nci sırada, İstanbul Milletvekili Azmi Ateş'in, Türk Hava Kurumunun uçak üretimi için müflis bir İngiliz firmasıyla anlaştığı iddiasına ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi vardır.

Soruyu yanıtlayacak ilgili Bakan?.. Yok.

Görüşme ertelenmiştir.

88. — İstanbul Milletvekili Azmi Ateş’in, THK’nun 1. Dünya Hava Olimpiyatları organizasyonuna talip olduğu iddiasına ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/980)

BAŞKAN – 88 inci sırada, İstanbul Milletvekili Azmi Ateş'in, Türk Hava Kurumunun 1 inci Dünya Hava Olimpiyatları organizasyonuna talip olduğu iddiasına ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi vardır.

Soruyu yanıtlayacak ilgili Bakan?.. Yok.

Görüşme ertelenmiştir.

89. —İstanbul Milletvekili Azmi Ateş’in, THK’nun satın aldığı iki adet uçağa ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/981)

BAŞKAN – 89 uncu sırada, İstanbul Milletvekili Azmi Ateş'in, Türk Hava Kurumunun satın aldığı iki adet uçağa ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi vardır.

Soruyu yanıtlayacak ilgili Bakan?.. Yok.

Görüşme ertelenmiştir.

90. — İstanbul Milletvekili Azmi Ateş’in, Türk Hava Kurumu yönetimi hakkındaki bazı iddialara ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/982)

BAŞKAN – İstanbul Milletvekili Azmi Ateş'in, Türk Hava Kurumu yönetimi hakkındaki bazı iddialara ilişkin, Başbakandan sözlü soru önergesi.

Soruyu yanıtlayacak ilgili Bakan?.. Yok.

Görüşme ertelenmiştir.

91. — Hatay Milletvekili Metin Kalkan’ın, memurlara ek zam verilip verilmeyeceğine ilişkin Maliye Bakanından sözlü soru önergesi (6/983)

BAŞKAN – Hatay Milletvekili Metin Kalkan'ın, memurlara ekzam verilip verilmeyeceğine ilişkin, Maliye Bakanından sözlü soru önergesi.

Soruyu yanıtlayacak ilgili Bakan?.. Yok.

Görüşme ertelenmiştir.

92. — Hatay Milletvekili Metin Kalkan’ın, Şemdin Sakık’ın ifadelerinin basında yer almasına ilişkin İçişleri Bakanından sözlü soru önergesi (6/984)

BAŞKAN – Hatay Milletvekili Metin Kalkan'ın, Şemdin Sakık'ın ifadelerinin basında yer almasına ilişkin, İçişleri Bakanından sözlü soru önergesi.

Soruyu yanıtlayacak ilgili Bakan?.. Yok.

Görüşme ertelenmiştir.

93. — İçel Milletvekili Saffet Benli’nin, İstanbul-Beyoğlu’nda yapılan bir klip çalışmasına ilişkin İçişleri Bakanından sözlü soru önergesi (6/987)

BAŞKAN – İçel Milletvekili Saffet Benli'nin, İstanbul Beyoğlu'nda yapılan bir klip çalışmasına ilişkin, İçişleri Bakanından sözlü soru önergesi.

Soruyu yanıtlayacak ilgili Bakan?.. Yok.

Görüşme ertelenmiştir.

94. — Samsun Milletvekili Musa Uzunkaya’nın, İtalya’dan ithal edilen makarnada domuz eti bulunduğu iddiasına ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından sorusu ve Devlet Bakanı A. Ahat Andican’ın cevabı (6/988)

BAŞKAN – Samsun Milletvekili Musa Uzunkaya'nın, İtalya'dan ithal edilen makarnada domuz eti bulunduğu iddiasına ilişkin, Tarım ve Köyişleri Bakanından sözlü soru önergesi.

Soruyu yanıtlayacak Sayın Bakan?.. Burada.

Önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularıma Tarım ve Köyişleri Bakanı Sayın Mustafa Taşar'ın sözlü cevap vermesine delaletlerinizi arz ederim. 1.5.1998

Musa Uzunkaya

Samsun

1- İtalya'dan ithal edilen “Pasta Zara Tortellini” adlı makarnanın “Alla Carne” mamülünde öğütülmüş domuz eti bulunduğu ve üzerinde İngilizce ve İtalyanca bunun belirtildiği halde Türkçe herhangi bir uyarı bulunmadan Contour Euro mağazasına satıldığı yolundaki basında yer alan haberler doğru mudur?

2- Doğruysa, Bakanlığınız bu konuda ne gibil önlemler almaya yetkilidir?

3- Bu konuda herhangi bir tedbir almayı düşünüyor musunuz?

BAŞKAN – Devlet Bakanı Sayın A. Ahat Andican; buyurun.

DEVLET BAKANI A. AHAT ANDİCAN (İstanbul) – Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.

Samsun Milletvekili Musa Uzunkaya'nın sorusuna cevap arz ediyorum:

Adı geçen 105 kilogram makarna için Bakanlığımıza yapılan başvuruya istinaden kontrol belgesi düzenlemiştir; ancak, söz konusu ürün için fiili ithalat esnasında işlem yapılmak üzere, Bakanlığımıza, adı geçen firma tarafından hiçbir müracaatta bulunulmamıştır. Bu durumda, yurda Bakanlığımız izni olmadan girdiği anlaşılmaktadır.

Diğer yandan, Bakanlığımızca bu konuda yapılan incelemeler sonucunda, söz konusu ürünün Bahargülü Sokak, No: 3/5, Kızıltoprak-İstanbul adresinde kurulu Contour Hipermarkette satıldığı anlaşılmıştır. Bunun üzerine, muhtevasında öğütülmüş domuz eti bulunan makarnalara (Pasta Zara Tortellini) Bakanlığımız il yetkililerince el konulup, yediemin olarak mağaza sorumlusu Vahap Kıran'a teslim edilmiştir. Bu durum, ayrıca, bir tutanak altına alınmıştır.

560 sayılı Gıdaların Üretimi, Tüketimi ve Denetlenmesine Dair Kanun Hükmünde Kararname gereği, ithal edilen gıda maddelerinin teknik ve hijyenik esaslar açısından kontrolü Bakanlığımız uhdesinde bulunmaktadır. Adı geçen mevzuat ve buna göre çıkarılan Türk Gıda Kodeksi Yönetmeliğinde de belirtildiği üzere, ithal edilen ürünler Türkçe etiket örneği taşımalı ve bu etiket, malın orijinal etiketinde belirtilen açıklamalara uygun olmalıdır.

Pasta Zara Tortellini isimli ürün, ilgili satış noktasında toplanılmıştır. Ayrıca, kontrol belgesi almak üzere Bakanlığımıza başvuran ve kontrol belgesi alınan, ancak, yurda girişi esnasında Bakanlığımıza müracaatta bulunmayan Natural Gıda Pazarlama Sanayi Ticaret Limitet Şirketi hakkında da yasal işlem başlatılmıştır.

Ayrıca, Birinci Tarım Şûrasında alınan önemli ve öncelik arz eden kararlar arasında tarımsal ürünlerin ithalat ve ihracatında ihtisas gümrüklerinin ve laboratuvarların oluşturulması çalışmaları da Bakanlığımızca sürdürülmektedir.

Teşekkür ediyorum.

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum Sayın Bakan.

95. – Samsun Milletvekili Musa Uzunkaya’nın, bakanlıkça öğretmen yetiştiren okullardaki öğrencilere verilen burslara ilişkin sorusu ve Millî Eğitim Bakanı Hikmet Uluğbay’ın cevabı (6/989)

BAŞKAN – 95 inci sıradaki, Samsun Milletvekili Musa Uzunkaya'nın, Bakanlıkça öğretmen yetiştiren okullardaki öğrencilere verilen burslara ilişkin Millî Eğitim Bakanından sözlü soru önergesi.

Soruyu yanıtlayacak Sayın Bakan?.. Burada.

Önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularıma Millî Eğitim Bakanı Sayın Hikmet Uluğbay'ın sözlü cevap vermesine delaletlerinizi arz ederim. 1.5.1998

Musa Uzunkaya

Samsun

1 - Millî Eğitim Bakanlığının öğretmen yetiştiren okullara ilk beş tercihi arasında yer veren öğrencilere verdiği burslar kapsamından ilahiyat fakültelerini çıkardığı yolundaki basında çıkan haberler doğru mudur?

2- İlahiyat fakülteleri öğretmen yetiştiren okullar kapsamında değil midir?

3- Bakanlığınıza bağlı okullarda zorunlu olarak okutulan din kültürü ve ahlak bilgisi dersi branşının tek öğretmen yetiştiricisi konumundaki bu okullardan mezun olan öğretmen adaylarına Millî Eğitim Bakanlığının hiç mi ihtiyacı olmayacaktır?

4- Üniversite giriş sınavında daha başarılı öğrencilerin tercihlerini öğretmen yetiştiren okullara yöneltmek ve daha kaliteli öğretmen yetiştirmek gayesine yönelik olarak verilen bu burs yoluyla bütün branşlarda kalite artırılması amaçlanırken, din kültürü ve ahlak bilgisi öğretmenlerinin düşük tercihler arasından seçilmesi millî eğitim politikalarına daha mı uygundur?

5- Bakanlığınıza bağlı okullarda okutulan diğer bütün branşlara bu burs verilirken, din kültürü ve ahlak bilgisi branşına bu bursun verilmemesi bir çifte standart uygulaması değil midir?

BAŞKAN – Millî Eğitim Bakanı Sayın Hikmet Uluğbay, buyurun efendim.

MİLLÎ EĞİTİM BAKANI HİKMET ULUĞBAY (Ankara) – Teşekkürler Sayın Başkan.

Sayın Başkan, değerli üyeler; Sayın Uzunkaya'nın sorularını yanıtlamak üzere huzurunuzdayım.

Her yıl burs kontenjanı tespit edilirken, bütçe imkânlarının dikkate alınması yanında, Bakanlığımızın en çok öğretmen ihtiyacını duyduğu branşlara ağırlık verilmektedir. 4306 sayılı Sekiz Yıllık Kesintisiz Zorunlu İlköğretim Yasasının yürürlüğe girmesi sonucu, sınıf öğretmenliği, İngilizce, fen bilgisi, sosyal bilgiler, Türkçe, matematik öğretmenliği ile okulöncesi öğretmenliği branşlarındaki öğretmen ihtiyacı çok artmış bulunmaktadır. İlahiyat fakültesi mezunlarında bünyemizde istihdam edilen ihtiyaç fazlalığı olduğundan, bu alanlara burs verilmemektedir. Ayrıca, şu anda, birçok ilahiyat fakültesi mezunu sınıf öğretmeni olarak çalışmaktadır. Sınıf öğretmenleri geldikçe, diğer branş öğretmenleriyle birlikte, bunların branşlarına geçme imkânı verilmektedir; çünkü, sınıf öğretmenliği, çok daha ayrı bir teknik ve bilgi isteyen bir öğretmenlik türüdür.

1998-99 öğretim yılında, bu programa -yani, ilahiyat fakültesi mezunları için- burs kontenjanı ayrılmamıştır biraz evvel açıkladığım nedenlerle, 3580 sayılı Kanunun yürürlüğe girdiği günden bugüne dek, söz konusu programlara; yani, ilahiyat fakültesi programlarına 1989-1990 ve 1994-1995 öğrenim yıllarında da burs kontenjanı ayrılmamıştır. Bakanlığımıza bağlı her derecede ve türdeki okulların öğretmen kaynağını, öncelikle, öğretmen yetiştirme amacına yönelik olarak kurulmuş bulunan her türdeki eğitim fakülteleri başta olmak üzere, fen, edebiyat, dil ve tarih coğrafya fakülteleri ve ihtiyaç oldukça da, din kültürü ve ahlak dersleri için ilahiyat fakülteleri kaynak oluşturmaktadır.

Bakanlığımız, her yıl, atama döneminde, ihtiyaç duyulan branşlara tahsis edilen kadro imkânları çerçevesinde öğretmen alımı yapmaktadır. 1998 yılı atama döneminde de din kültürü ve ahlak bilgisi branşından da -biraz evvel bu kürsüden açıkladığım üzere- 400 öğretmen ataması yapılmıştır.

Burs kontenjanları, Bakanlığımızca ihtiyaç duyulan öğretmenlik programlarına ayrılmaktadır, diğer bir deyişle, son derece kıt olan kaynakları, en acil ihtiyacın olduğu yere tahsis edilmektedir. 1998-1999 öğretim yılında, 22 öğretim programına burs kontenjanı ayrılmıştır. Biraz evvel söylediğim gibi, bu kontenjanın ayrıldığı alanlar acil öğretmen ihtiyacının en yoğun olduğu alanlardır. Bu öğretim yılında 34 öğretmenlik programına burs kontenjanı ayrılmamıştır; yani, 56 branştan 22'sine burs verilebiliyor, 34'üne verilmiyor; dolayısıyla, bir tür eğitim tarzına ayrıcalık uygulanmış değildir. İlahiyat fakültesi mezunlarından ihtiyaç fazlalığı olduğunu biraz evvel ifade ettim ve bu çerçevede bu ihtiyaç fazlalıkları da sınıf öğretmeni olarak istihdam ediliyor; sınıf öğretmenleri arasında bulunan diğer branş öğretmenleri de o branşlardaki ihtiyacı karşılamak üzere, sınıf öğretmenleri istihdamındaki artışa paralel olarak yer değiştirmektedir. Bilgilerinize arz ederim.

Teşekkürler.

BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Bakan.

Sayın milletvekilleri, sözlü sorular konusunda öngörülen süremiz dolmuştur.

Şimdi, gündemin "Genel Görüşme ve Meclis Araştırması Yapılmasına Dair Öngörüşmeler" kısmına geçiyoruz.

V. — GENSORU, GENEL GÖRÜŞME, MECLİS SORUŞTURMASI VE

MECLİS ARAŞTIRMASI (Devam)

A) ÖNGÖRÜŞMELER

2. — Konya Milletvekili Mustafa Ünaldı ve 37 arkadaşının, dış borçlar konusunda Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/24) (1)

3. — Konya Milletvekili Veysel Candan ve 20 arkadaşının, iç ve dış borçlar ile alınan kredilerin nerelerde kullanıldığının tespiti amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/57) (1)

BAŞKAN – Konya Milletvekili Mustafa Ünaldı ve 37 arkadaşı ile Konya Milletvekili Veysel Candan ve 20 arkadaşının iç ve dışborçlar konusunda Anayasanın 98 inci, İçtüzüğün 104 ve 105 inci maddeleri uyarınca bir Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergelerinin birlikte başlanılan öngörüşmelerine kaldığımız yerden devam ediyoruz.

Hükümet?.. Burada.

Sayın milletvekilleri, geçen görüşmede, Fazilet Partisi, Demokratik Sol Parti, Anavatan Partisi, Demokrat Türkiye Partisi ve Doğru Yol Partisi grupları adına konuşmalar tamamlanmıştı.

Şimdi, söz sırası, Cumhuriyet Halk Partisi grubu adına, Amasya Milletvekili Haydar Oymak'tadır.

Buyurun Sayın Oymak.

CHP GRUBU ADINA HAYDAR OYMAK (Amasya) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; dış ve içborçlarla ilgili olarak verilen araştırma önergeleri üzerinde, Cumhuriyet Halk Partisi Grubunun görüşlerini sunmak üzere söz almış bulunuyorum. Sözlerime başlamadan önce, şahsım ve grubum adına Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.

Değerli milletvekilleri, ülkelerin ekonomik kalkınma tarihine baktığımızda, hemen hemen bütün ülkelerin, belli zamanlarda borçlandığını görürüz. Ancak, iç kaynaklardan yapılan borçlanmanın yaratacağı ekonomik, sosyal ve siyasal etkiler ile dış kaynaklardan yapılan borçlanmanın yaratacağı ekonomik, sosyal ve siyasal etkiler birbirinden çok farklı sonuçlar verir. O nedenle, içborç ve dışborçlar, zamanın da elverdiği ölçüde ayrı ayrı ele alınacaktır.

Devletin belirli bir dönemdeki gelirleri ile harcamaları, çoğu zaman eşanlı olarak gerçekleşmemektedir. Harcamalarla gelirler arasındaki zaman denkliğini sağlamak için devlet borçlanabilir. Harcamaların gelirlerden fazla olduğu dönemlerde de devlet borçlanır. Ekonomide devletin ağırlığının artmasına paralel olarak, belli yatırımları yapmak, enflasyonu ve gelir dağılımını kontrol etmek amacıyla da devletler borçlanmıştır. Açık bütçeler, bunun tipik örnekleridir ve tarihi oldukça eskidir.

Değerli milletvekilleri, kamu harcamalarının finansmanının esas itibariyle vergilerle karşılanması gerekir; ancak, harcamaların karşılanmasında verginin yanı sıra borçlanma ve emisyon gibi yollara başvurulması da söz konusu olabilmektedir. Emisyonun enflasyonist etkisi göz önüne alındığında, belirli bir sınıra kadar emisyona başvurulmadan borçlanma yoluna gidilmesi, tercih edilen yollardan biridir. Burada önemli olan, kamunun bir zorunluluk olarak mı, yoksa belirli kesimlere kaynak aktarmak amacıyla bir tercih olarak mı borçlanma yoluna başvurduğudur. Zorunluluk nedeniyle borçlanmaya gidilmesinde, bunun aslında geçici bir durum olması ve ilk fırsatta vergilemeyle kapatılması öngörülür. Bir tercih olarak vergi yerine borçlanmaya gidilmesi durumunda ise, borçların ve faizlerinin hangi kaynaklar kısılarak ödeneceği önemlidir. Bu durumda, kamu harcamalarının kısılması gündeme gelecektir. Neoliberal politikaların, yani, merkezsağ politikaların uygulandığı durumlarda öncelikle kısılan, yatırım harcamaları ile sosyal harcamalardır.

Ülkemizde, özellikle 1983'ten itibaren gündemde olan, bugüne kadar da artan bir şekilde devam eden kamu finansmanında içborçlanmaya başvurulmuş, devletin bir tercih olarak belirli kesimlere kaynak transferi yapmasına olanak sağlanmıştır. Borçlanma düzeyindeki artış, vade ve faiz koşullarının olumsuzluğunun etkisiyle, 1990'lı yıllarda tehlikeli boyutlara ulaşmış; 1993 yılı sonunda, bu tehlikeli artış ekonomideki tüm dengeleri zorlamaya başlamıştır.

Hedeflerin üzerinde gerçekleşen bütçe açıkları ve artan kamu borçlanma gereğiyle, 1994 yılında ülke ekonomisi krize girmiştir. Yaşanan krizi takiben, yurtdışı borçlanma olanaklarının da kısıtlanması, hatta, 1994 krizi sonrasında giderek ortadan kalkması, içborçlanmayı iyice artırmıştır.

1980'li yılların sonunda 41,9 trilyon lira düzeyinde olan içborç stoku, söz konusu gelişmelerin etkisiyle, 1993 yılı sonunda 357 trilyon liraya, 1994 yılında 799 trilyon liraya ulaşmıştır. 1995 yılında 1 katrilyon 361 trilyon liraya yükselen içborç stoku, 1996 yılında 3 katrilyon 149 trilyon liraya ulaşmıştır. 1998'in ilk üç ayı sonu itibariyle içborç stoku 7 katrilyon 376 trilyon liraya ulaşmıştır. Borç stoku sürekli artarken, ekonomide belirsizliklerin etkisiyle, borçlanmanın vade yapısı sürekli kısalma eğilimi göstermiş; borçlanma faizi de yüksek düzeylerde seyretmiştir.

İçborç stokunun borçlanma türüne bakıldığında, toplam içborç stoku içerisinde kısa vadeli borçlanma türü sayılan hazine bonolarının payının -1997 yılı şubat sonrası dönemi hariç- giderek artmasına karşın, uzun vadeli borçlanma türü olan tahvillerin payının sürekli gerilediği görülmektedir. 1989 yılında toplam borç stokunun yüzde 8,4'ü, 1990 yılında yüzde 9,6'sı bonodan oluşurken; bu oran, 1993 yılında yüzde 18'e çıkmış, kriz yılı 1994'te ise, bir önceki yıla göre yüzde 112 artarak yüzde 38'e, 1995 yılı sonunda da yüzde 46,4'e yükselmiştir; aynı eğilim 1996 yılında sürmüş, bonoların oranı yüzde 43,5'e ulaşmıştır; ancak, 1997 yılının ilk çeyreği sonunda, bu yapı değişmiş ve Mayıs 1997'deki dağılım, bono'da yüzde 20,8; tahvilde yüzde 68,1 olarak gerçekleşmiştir. Borçlanmanın vade yapısı, bu doğrultuda 1996 yılı sonuna kadar sürekli kısalmıştır; 1990 yılında 2 yıl olan vade, 1993 yılında 1 yıla, 1994 yılında 119 güne düşmüş, 1995 yılında 206 gün olan borçlanma vadesi, 1996 yılında yıllık ortalama 195 gün olmuştur.

İçborçlanmada, vade yapısının kısa vadeli borçlanmaya kaymasının yanı sıra, Hazinenin, Merkez Bankasından kısa vadeli avans yoluyla borçlanmalarının payının sürekli artması da dikkat çekmektedir. İçborçlanma, anapara ve faiz ödemeleri toplamından oluşan içborç servisinde gözlenen önemli gelişme ise, özellikle, 1993 yılından itibaren, faiz ödemeleri artış hızının sürekli olarak anapara ödemelerinin üzerinde olmasıdır. 1993 yılında anapara ödemesindeki yüzde 134'lük artışa karşın, faiz ödemeleri yüzde 151; 1994 yılında yüzde 96,5'lik anapara ödemesi artışına karşın, yüzde 170,5'lik faiz ödemesi artışı olmuştur. Aynı eğilimin 1995 yılında da gerçekleştiği görülmektedir; sırasıyla, 47,6'lık artışa karşın, yüzde 105'lik artış gerçekleşmiştir.

Bu duruma yol açan nedenlere bakıldığında, son dönemde, dışborçlanma olanaklarının kısıtlı olması ve uygulanan sıcakpara politikasının etkisiyle, çok yüksek reel faizlerin ödenmesinin önde gelen nedenler olduğu görülür.

Borçlanmada vade yapısının kısaldığı son yıllarda, yıllık ortalama içborçlanma faizi bileşik olarak çok yükselmiştir. 1994 yılında ortalama yıllık bileşik borçlanma faizi yüzde 164,4; 1995 yılında yüzde 121,8 olmuştur. Enflasyonun yüzde 79,8 olduğu 1996 yılında da, yüzde 135,2 olarak gerçekleşmiştir. Kamu iç borçlanma kâğıtlarının büyük çoğunluğu bankalar tarafından alınmaktadır. 1990 yılında satılan bono ve tahvillerin yüzde 85,9'unu alan bankaların payı, 1994 yılında yüzde 71,6'ya gerilemiş; ancak, daha sonra, 1995 yılında tekrar yüzde 81,6'ya yükselmiştir. 1996 yılının ilk yarısında da, iç borçlanma kâğıtlarının yüzde 82,3'ü bankalar tarafından alınmıştır. Bankaların ardından ikinci sırada, sürekli olarak kamu bankaları dışı resmî kurumlar ve özellikle zorunlu tasarruf ve fon hesapları bulunmaktadır. 1990 yılında iç borçlanmanın yüzde 12,9'unun, 1994 yılında yüzde 9,8'inin, 1996 yılında da yüzde 9,4'ünün alıcısı bunlar dışı resmî kurumlar olmuştur.

Yüksek reel faizlerin ödendiği iç borçlanma, borç verenler lehine reel bir nakdî transfer oluştururken, içborçların alıcısı bankaların topladıkları mevduatı hem krediye dönüştürme eğilimini düşürmüş hem de çok yüksek kredi faizlerinin oluşması nedeniyle yatırımlar üzerinde caydırıcı etki yaratmıştır. Yüksek borçlanma düzeyi ve ödenen reel faizlerin karşılanması, yukarıda da belirtildiği gibi, zorunlu olarak bazı harcamaların kısılmasını getirmektedir. Faiz ödemeleri, bütçe vergi gelirlerinin 1992 yılında yüzde 28,5'ini oluştururken, 1994-1995 yıllarında yüzde 52'sini, 1996 yılında yüzde 66,6'sını oluşturmaya başlamıştır.

Vergi gelirlerinin büyük kısmının faiz ödemelerine gitmesinin yanı sıra, bütçenin de önemli kısmı faizlere ayrılmaya başlamıştır. Bütçede transfer harcamaları önemli ölçüde artarken, iç yapısında da faiz transferleri çok büyük boyutlara ulaşmıştır. Öyle ki, 1996,1997 ve 1998 bütçelerinin de gösterdiği gibi, devletin bütçesinden eğitime, sağlığa, sosyal güvenliğe, sanayiye, tarıma, adalete, ulaştırmaya ayrılan kaynakların toplamını aşan bir faiz ödemesi yükü söz konusudur. Faizlere kaynak ayırmak için yatırımlardan vazgeçilmiş, sosyal harcamalar kısılmıştır. İçborç stokunun ekonomiye göre büyüklüğünün bir göstergesi olan gayri safî millî hâsıla içindeki payı, 1990'lı yıllarda yüzde 15-20'ler düzeyinde seyretmektedir. Bu durum, ülkemizde var olan gelir dağılımındaki adaletsizliği kabul edilemez boyutlara çıkarmıştır.

Değerli milletvekilleri, içborçlardaki artış gibi, son yılların önemli bir diğer sorunu da dışborçlardır. Borçlanmanın kolay bir yol olarak kullanılması ve ekonominin dışkaynak talebini azaltacak yönde gerekli önlemlerin alınmamasının olumsuz sonuçları, bugün ekonomide şiddetli bir biçimde yaşanmaktadır. 1990'lı yıllarda -1994 yılı hariç- dışborçlar sürekli artış göstermiştir. 1991 yılında 50 milyar dolar sınırını aşan borçlar, 1993 yılı sonunda 67,6 milyar dolar düzeyine ulaşmıştır. 1994 yılında yaşanan krizin, özellikle kısa vadeli sıcakpara çıkışına yol açması ve yeni dış borçlanma olanağını ortadan kaldırmasıyla, dışborç stoku 2 milyar dolar azalma göstermiştir. 1995 yılı sonu itibariyle 73,3 milyar dolara ulaşan dışborçların, 1996 yılı sonunda 79,8 milyar dolar düzeyinde olduğu açıklanmıştır; yeni seneye göre bu 83 milyar doları aşmaktadır.

Dışborçların vade yapısı 1980'li yılların sonunda, yüzde 86,2'si orta ve uzun vadeli, yüzde 13,8'i kısa vadeden oluşurken, sonraki yıllarda -1994 yılı hariç- hep kısa vadeli borçların ağırlığının arttığı görülmektedir. 1990'lı yıllar boyunca, orta ve uzun vadeli borç stokunun yüzde 70'ler düzeyini oluşturan kamu kesimi, 1996 yılı itibariyle de yüzde 62,4'ünü, diğer bir ifadeyle 49,8 milyar dolarını kullanmış bulunmaktadır. Kamu kesiminde de konsolide bütçe, 30 milyar dolarlık dışborç yüküyle ilk sırayı almaktadır.

Dışborç servisi, yüksek borçlanma düzeyiyle bağlantılı olarak sürekli artış eğilimindedir. 1994 yılında 6,1 milyar doları anapara ve tahvil, 3,9 milyar doları faiz olmak üzere 10 milyar dolara ulaşan dışborç servisi, 1995 yılında 7,6 milyar doları anapara ve tahvil olmak üzere 11,9 milyar dolar olmuştur. Dışborçların 50 milyar dolardan 75,7 milyar dolara ulaştığı 1991-1996 ilk yarısı döneminde yapılan faiz ödemesi 20,4 milyar dolar olmuştur. Ayrıca, aynı dönemde kredi kullanımlarından yüksek düzeyde seyreden borç servisi nedeniyle, yurtdışına gerçekleşen kaynak transferi de 14,5 milyar dolar olmuştur. Dışarıya kaynak transferinin gerçekleştiği dönem boyunca toplam borçların gayri safî millî hâsılaya oranı da artış göstermiştir. 1991 yılında dışborçların gayri safî millî hâsılaya oranı yüzde 33,6 iken, 1994 yılında gayri safî millî hâsılanın dolar cinsinden azalmasıyla yüzde 49,6'ya kadar yükselmiş, 1995 yılında yüzde 43,1 olmuştur.

Değerli milletvekilleri, görüldüğü gibi, iç ve dışborçlardaki artış, yurt içinde üst gelir gruplarına kaynak aktarılmasını sağlarken, yurtdışına net kaynak transferi sonucunu doğurmaktadır. Bunun sonucunda, ülkede yaşayan geniş halk kesimlerinin gelirlerinin, dolayısıyla, ulusal yaşam standardının düşürülmesi gündeme gelmektedir.

İç ve dışborçların yükü -dolar bazında- ülkede yaşayan kişi başına sürekli artmaktadır. 1990 yılında kişi başına düşen borç stoku, 390 doları içborçlar, 872 doları dışborçlar olmak üzere toplam 1 262 dolarken, 1995 yılında 483 doları içborç, 1 189 doları dışborç olmak üzere toplam 1 672 dolara yükselmiştir. 1996 yılında ise kişi başına düşen içborç stoku 619 dolar olurken, dışborç stoku da bir önceki yıla göre artmaya devam ederek 1 272 dolar olmuştur.

Kamu kesimi, ekonomideki gelir ve kaynak dağılımı üzerindeki etkisini, 1980'li yıllarda oluşturulan politikalar çerçevesinde geniş toplum kesimlerinin aleyhine yönlendirmiştir. Bu yönlendirme, kamu harcamalarının finansmanını sermaye kesiminden vergi almak yerine, borçlanmaya gidilmesiyle ve kamu açıklarının finansman biçimlerinde kendini göstermiştir.

Çok büyük boyutlara ulaşan iç ve dışborçlanma miktarları, serbest piyasa ekonomisi adı altında, 1980'li yıllardaki neoliberal, yani, sağ ekonomik politikaların tercihinin bir sonucudur. Bu çerçevede, devletin vergi toplamak yerine, sermaye kesiminden borç almak için yaptığı vergisel düzenlemeler, -vergi muafiyet ve istisnalarının sermaye yönünde genişletilmesidir bunlar- ve faizlerin yükseltilmesi gibi özendirici tedbirler sermayeyi yatırımlara yöneltmekten çok, banka fonlarının devlete borç olarak verilmesi sonucunu getirmiştir.

Bunun yanı sıra, 1989 yılında Türk Parasının Kıymetini Koruma Kanununda 32 sayılı kararla yapılan değişiklikler sonucunda, konvertibiliteye geçiş ve yurtdışı sermaye hareketlerinin serbestleştirilmesi sağlanmış ve böylece, yüksek getiri sağlayan kısa vadeli dışsermaye hareketleri sayesinde tıkanmaya başlayan dışborçlanma olanakları yeniden, ama, çok daha pahalı bir mekanizmayla sağlanmıştır. Bu düzenlemeyle, dışarıdan borçlanan sermaye kesimi, uygulanan kur-faiz politikasının da etkisiyle, Türk Lirası cinsinden yüksek kârlar sağlamak üzere işborçlanma oranının daha da artmasına, dolayısıyla, kamunun daha fazla faiz yükü altına girmesine neden olmuştur. Ülke içinde, geniş halk kesimleri aleyhine sermaye kesimine yapılan kaynak aktarımı yanı sıra, dışborç, anapara ve faizleri reel kaynak çıkışına neden olduklarından, içkaynak sorununu gündeme getirmektedir.

Türkiye, uzunca bir süredir, dışborç, anapara ve faiz ödemelerini yapabilmek için reel kamu harcamalarında kısıntılar yaparak kaynak ayırmaktadır. Kamu harcamalarının azalması ise, esasen yetersiz olan kamu yatırım ve hizmetlerini daha da geriletmekte, böylece, toplumsal refah ve gelir dağılımı üzerinde ilave olumsuzluklar yaratılmış olmaktadır. Bu oyunun tek kazananı ise, toplumun kaymağını yiyen küçük bir varlıklı azınlık olmaktadır.

Değerli milletvekilleri, Sayın Pakdemirli, konu üzerinde Grubu adına yaptığı konuşmada, genel kabul görmüş oranlar dikkate alındığında, Türkiye'nin borç yükünün fazla olmadığını belirtmişlerdi; haklılar; ancak, bizde oluşan borçlar, maalesef, ekonominin güçlendirilmesi, iç ve dışrekabet unsurlarının artırılması, teknolojinin yenilenmesi gibi alanlara yeterince aktarılamadığı, tersine, gösterişi bol, hâsıla katsayısı düşük alanlarda, yani, bütçe açıklarını kapatma, tüketim eğilimini yükseltme yönünde kullanıldığı için, çok kısa sürede krizler yaşanmaya başlanmıştır. Sorun da zaten buradadır.

Uzakdoğu'da, 200 milyar dolarlık bir kaynak, yumuşak alanlarda kullanıldığı için; yani, spekülatif alanlarda, esnek banka hareketlerinde, gayrimenkul alımında ve kısa vadeli borsa hareketlerinde kullanıldığı için, geçtiğimiz sonbaharda ciddî bir kriz yaşanmasına sebep olmuştur. Türkiye de, maalesef, alınan borçların verimsiz alanlara aktarılması ve borç kompozisyonu nedeniyle tehlikeli sınırın eşiğindedir. Eğer yeterli denetim ve vergi enstrümanları devreye sokulmazsa -hiç temenni etmiyoruz, ama- kubbe tepemize çökebilir.

Değerli milletvekilleri, 1995 yılı ortalarından beri, OECD ülkeleri arasında çoktaraflı yatırım anlaşmaları ilkeleri tartışılıyor. Uluslararası sermaye, yeni güvenceler arıyor, zayıf gördüğü ülkeleri, sadece ekonomik yönden değil, siyasal yönden de teslim alıyor.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Sayın Oymak, konuşmanızı lütfen toparlayın.

HAYDAR OYMAK (Devamla) – Peki efendim.

Düyunı Umumiyeyi görmüş, dışborçlar nedeniyle ülke bağımsızlığının ortadan kalkmasını yaşamış bir toplumun bugünkü çocukları olarak, ülkemizi iç ve özellikle dışborçlar nedeniyle bu tehlikeli noktaya getirmenin mantığını anlamakta gerçekten güçlük çektiğimi belirtmek zorundayım. Ancak, yıllardır uygulanan sağ siyaset anlayışının ekonomik yönden ülkemizi getirdiği bu olgu nedeniyle, öyle görülüyor ki, Türkiye, daha uzunca bir süre borçlanmaya devam edecektir.

Bu araştırmanın, borçlanmanın, ekonomik, sosyal ve siyasal yönden ülkemiz lehine yöneltilmesine vesile olacağını umut ediyoruz. Bu nedenle, önergelerin lehinde oy vereceğimizi belirtiyor, şahsım ve Grubum adına Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum. (Alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum Sayın Oymak.

Önergeler üzerinde gruplar adına yapılan konuşmalar tamamlanmıştır.

Önerge sahipleri olarak söz talebiniz var mı?

VEYSEL CANDAN (Konya) – Evet Sayın Başkan.

MUSTAFA ÜNALDI (Konya) – Var efendim.

BAŞKAN – (10/24) esas numaralı Meclis araştırması önergesi sahibi olarak, Sayın Mustafa Ünaldı; buyurun.

VEYSEL CANDAN (Konya) – Sayın Başkan...

BAŞKAN – Sayın Candan, önergelerin sırasına göre çağırıyorum.

Süreyi biraz tasarruflu kullanırsak, süremiz içerisinde bitirebiliriz görüşmeyi Sayın Ünaldı.

MUSTAFA ÜNALDI (Konya) – Öyle yapmaya çalışacağım Sayın Başkan.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; dönem başında vermiş bulunduğumuz, daha doğrusu, 19 uncu Dönemde verdiğimiz halde kadük kaldığı için 20 nci Dönem başında yenilediğimiz, dışborçların miktarı, kaynakları, sebepleri ve bu borçlardan kurtulma imkânlarının araştırılmasıyla ilgili önergemiz üzerinde, görüşlerimizi tekrarlamak üzere, önerge sahipleri adına söz almış bulunuyorum; bu konudaki görüşlerimi arz etmeden önce, Heyetinizi saygıyla selamlıyorum.

Burada görüşlerini açıklayan grup sözcüleri de tekrar tekrar vurguladılar, ifade ettiler. Ülkemizin ekonomisi hiç de iç açıcı değildir. Büyük bir istihdam sorunu vardır. Fert başına gelir oldukça düşük seviyededir. Gelir dağılımı oldukça bozuk olarak gerçekleşmektedir. Bunun yanında, hizmetler açığı da, vatandaşı bizar hale getirmiştir; sağlıkta açık vardır, eğitimde açık vardır, adalette açık vardır. Bütün bu şartlarda, milletin omzuna büyük bir yük olarak binen, derdine deva olmayan; ama, ekonomiyi daha da çıkmaza götüren bir borçlanma furyasına yönelinmiş ve girilmiş bulunmaktadır; bir borç batağı oluşturulmuş durumdadır.

Önemli bir husus da, alınan borcun kullanımı konusudur. Atalarımız "borç yiğidin kamçısıdır" demişler; doğrudur; ama, yerinde kullanılır, üretken olarak değerlendirilebilirse... Borcun geriye dönmeyecek yerlerde kullanılması, bataklaşmayı artırmaktadır.

Bir başka husus da, harcamaların iyi planlanmamış, değerlendirilmemiş olmasıdır; israflar harcamalara hâkim olmaktadır. Bunu örneklemek, örnekleri çoğaltmak mümkün; ama, Özelleştirme İdaresinden bir örnek verilecek olursa; özelleştirme için 5,1 milyon dolar dışkredi alınmış, bu paranın sadece 1 milyon doları proje üretiminde kullanılmış, geriye kalanı ilan ve reklamlar yoluyla tüketilmiştir. İsrafın nasıl bir tahribat oluşturduğunu örneklemek bakımından, bu örnek yeterlidir.

Öbür yandan, ülkede bir terör olayı vardır. Bu terör olayına çözüm yolu önerildiği halde, çözümü belli olduğu halde ona yaklaşılmamakta, gittikçe daha kötüleşen, daha çok büyük harcamaları getiren bir yol izlenmektedir. Terörün çözümü, gönüllü beraberliktir; tarih boyunca olduğu gibi yeniden gönüllü beraberliği tesis etmektir. Bu da inanç birliğiyle gerçekleştirilebilir; ama, buna yaklaşılmamaktadır.

Dış borçlar finansman açığından kaynaklanmaktadır. Finansman açığını iki türlü ortaya karşılamak mümkün; birisi vergi toplamak suretiyle, ikincisi borç yapmak suretiyledir. Biz, borç yolunu, sanki ödenmeyecekmiş gibi kullanmayı tercih etmekteyiz; bundan dolayı da dışborçlarımızı gittikçe büyütmekteyiz.

Dışborçtan hariç bir başka borç alma yolu da içborçtur; ama, içborçta yatırıma yöneltilmesi gereken paraları devlete borç almak suretiyle kullandığımızdan dolayı da kötü bir fasit daire oluşmaktadır; üretime yöneltilecek para, böylece rant sistemine dönmekte, ülkenin ekonomisine, bir başka anlamda, yeni bir zarar oluşturmaktadır.

Dışborç, belki bu yönden daha anlamlı ve daha üretken sayılabilir; ama, bunun da sakıncası var. Buna ait bir anekdodu hatırlıyorum: Zamanın Başbakanına soruluyor "Çekiç Güç'ü gönderecek misiniz" diye; verilen cevap Çekiç Güç'ün gönderilmesi veya gönderilmemesiyle ilgili değil; verilen cevap "ben, şu kadar dışborcu olan bir ülkenin Başbakanıyım" şeklinde oluyor. Bu da, dışborcun nasıl "borç alan, emir alır" ifadesini ortaya koyduğunu belirten önemli bir anekdottur.

Grup sözcülerinin de ittifakla ifade ettikleri önemli bir örnek var önümüzde; bu örnek, Osmanlı örneğidir. Osmanlı’da disiplinli borç yönetimi ve borç zararlarını önleyici bir borç denetiminin kurulamamasından dolayı dışborcun felaketi yaşanmıştır. Yine, grup sözcülerinin ifade ettiği gibi, Osmanlı Devleti, güçlü dönemlerinde borç istenilen bir ülkeyken, ilk defa 1854'te Kırım Savaşının finansmanı amacıyla devletin malî darboğazda olmasından dolayı, borçlanmaya başlamıştır; sonu malum; borçlanmadan sonra malî yapı daha da zayıflamış; tedbirsizliklerin yanında yönetimin daha da bozulması, israfların artması -biraz evvel vurguladığım şekilde- şimdi kötü sonuçlar verdiği gibi o gün de kötü sonuçlar vermiş, getirmiş, önce malî iflas olmuş, sonra da ekonomik vesayet ve Düyunu Umumiye gelmiştir.

Bugün, millet, ekonominin düzeltilmesini, borç batağından kurtulunmasını talep etmektedir ve yönetimlerden bu talebinin yerine getirilmesini beklemektedir. Bundan dolayı, bizim bu araştırma önergesinde sıraladığımız sorular sık sık tekrarlanmaktadır.

Ülkemizde her yeni doğan bebek, asgarî bin dolar borçlu olarak dünyaya gelmektedir. Yakamızı bir türlü bırakmayacak şekilde, âdeta bizimle özdeşleşmiş olan bu borçlar hangi anlayışla alınmaktadır ve gerekleri rasyonel midir? Ne zaman ülke yararına bazı taleplerde bulunulsa, engel teşkil eden mazeretlerin en başında bu borçlar gösterilmektedir. Bu mazeretler ne kadar gerçekçidir? Dışborçlar hangi şartlarda alınmaktadır; kullanma şekli nasıl ve kimler tarafından belirlenmektedir? Her yıl bütçemizin çok büyük bir kısmı sadece bunların ödenmesinde kullanıldığı halde niçin bir türlü bu yükten kurtulamıyoruz? Bağımsızlığımız üzerinde bu borçların bir etkisi var mıdır? Kurtulmanın formülleri nelerdir?.. Bunlara daha nice sorular eklenebilir; ama, bu sorular cevap beklemektedir. Biz bu soruları gerekçemizde ortaya koyduk.

Görülen o ki, dışborçlar küçülmüyor, gittikçe büyüyor. 1985'te 25 milyar dolar civarında olan dışborç, bugün ifade edilenlere göre, 82 küsur milyar düzeylerindedir; daha yüksek olduğunu söyleyenler de vardır.

Yeryüzündeki olumsuzlukların başında dışborç konusu gelmektedir. Dışborcu olanlar ne oluyor... İşte, borcu olanların durumu. 1982 yılında üçüncü dünya ülkelerinin 900 milyar dolar borcu var. Bunlar, 10 yılda 1 trilyon 496 milyar dolar geri ödeme yapmışlar. Borçlarının silinmesi lazım; çünkü, 600 milyar dolar da fazla para ödemişler; ama, o günkü hesaplara göre, 1 trilyon 478 milyar dolar yine borçları var. Borç alarak ülkeyi kalkındıralım diyenlere verilecek en iyi cevap ve en iyi örnek budur. Onun için, ya borç almaktan kurtulmak veya iyi bir yönetim gerçekleştirmek ihtiyacı ortadadır.

İhtiyacı borçla karşılamaya çalışıyoruz, çözüm üretenlere de engel oluyoruz... Özellikle bunu vurgulamak istiyorum. Yurt dışında çalışan işçilerimizin birikimleri var ve bunları değerlendirmek mümkün. Bunlar, ya yurt dışındaki bankalarda tutuluyor ya da dağa taşa, işe yaramaz yatırımlara yönlendiriliyor; ama, son zamanlarda bir toparlanma gerçekleştirilmiş ve işçilerin alınteriyle oluşturulmuş sermayelerle, yeni üretken şirketler kurulmuştur. Şimdi, Türkiye'nin yükselmesine mâni olan çevreler, bu birikimleri karalamakla meşgul oluyorlar. Bunu, özellikle vurgulamak istiyorum ve birçok yanlış da buna benzer şekilde gerçekleştiriliyor.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Sayın Ünaldı, hemen toparlayalım...

MUSTAFA ÜNALDI (Devamla) – Toparlıyorum Sayın Başkan.

Türkiye'nin borçlanma politikasının eksikliğini ortaya koyan olayları izliyoruz. Hazine, her yıl yenilenen ve değişen bütçe kanunlarına konulan hükümlerle yönetilmeye çalışılmaktadır; borçlanmanın ilkelerini, standartlarını ve amacını belirleyecek bir borçlanma kanunu ortada yoktur. Borç kaydını tutmaktan aciz olan Hazinenin, borç servislerini, kreditörlerden, faksla ve telefonla öğrenmesi ise, ayrı bir garabettir.

Borçların tarif ve tasnifinde bile dünya standartlarına uyulmadığı görülmektedir. Bütün sözcülerimizin ifadeyleriyle ortaya koydukları gibi, verimli bir borç yönetimine ve ciddî bir borçlanma denetimine ihtiyaç vardır. Böyle bir araştırma, bu ihtiyacı ortaya koymaya ve gerçekleştirmeye katkıda bulunacaktır. İnşallah, böyle bir faydayı umuyoruz ve bunu gerçekleştireceğiz.

Bize destek veren bütün konuşmacılara ve imza sahibi arkadaşlarıma teşekkür ediyorum.

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum Sayın Ünaldı.

Önerge sahibi olarak Sayın Candan'ın konuşmasına geçmeden önce bir açıklama yapmak istiyorum. Doğru Yol Partisi Grup Başkanvekili Sayın Saffet Arıkan Bedük, Grubuna sataşma olduğu gerekçesiyle söz istemişti; tutanakları getirttim, inceledim.

Sayın Bedük, sizin Grubunuza üye üç arkadaşa, kendileriyle ilgili, kendilerini çağrıştıracak beyanlarla ilgili açıklama yapma hakkını verdim; ama, tutanaklarda, Grubunuza yönelik açıklama gerektirecek, düzeltme gerektirecek veya sataşma anlamına gelebilecek, Sayın Aşık'ın bir beyanı yoktu; onun için, bu talebinize olumlu yanıt veremiyorum.

Sağ olun.

SAFFET ARIKAN BEDÜK (Ankara) – Sayın Başkan, gensoruyla ilgili olarak vermiş olduğumuz önergenin, talimatla verildiği ifade edildi. Biz, talimatla hareket eden bir parti değiliz.

BAŞKAN – İfade öyle değil efendim, ifade öyle değil...

SAFFET ARIKAN BEDÜK (Ankara) – Bir şey daha var efendim; yüzün yıkanması hadisesi gibi bir şey var orada, büyük bir ihtimalle...

BAŞKAN – O, konuşmacıya yönelikti; Sayın Aykurt da burada konuştu, ifade onlara yönelikti.

Sayın milletvekilleri, Genel Kurulun -biraz tartışmalı ama- çalışma süresi için aldığı karar saat 19.00'a kadar; 7 dakikamız var, 10 dakika konuşma hakkı olan bir konuşmacımız var ve hemen bir oylamamız var. Onun için, sarkması halinde çalışma süremizin uzatılmasını oylarınıza sunmak istiyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.

Sayın Candan, buyurun.

VEYSEL CANDAN (Konya) – Sayın Başkan, değerli milletvekili arkadaşlarım; konuşmama başlamadan önce, Yüce Heyetinizi saygıyla selamlıyorum.

İç ve dışborçlarla ilgili önergeyi vermemizin asıl sebebi, iç ve dışborç stokunun süratle arttığı, kredilerin iyi değerlendirilmediği ve en mühimi de, borçlanmanın getireceği siyasî ve ekonomik mahzurlara karşı tedbirlerin alınmadığı endişesidir.

Ümit ediyoruz ki, bir araştırma komisyonu kurulursa, mevzuatla ilgili eksiklikler giderilir, yalnış uygulamalara son verilir, krediler, amacı dışında kullanılmaz, Hükümete tavsiyelerde bulunulur. Yapanın yaptığının yanına kâr kaldığı ülkemizde, maalesef, sistem tıkanmış, tıkanmayı giderici siyasî irade de tam anlamıyla görünmemektedir.

İç ve dışborçlarla ilgili yaptığımız tespitlerde, Türkiye'nin, dünyanın en borçlu ülkeleri arasında yer aldığı ve borcunun her gün artmakta olduğu, dışborçların yaklaşık yüzde 70'inin kamu kesimi tarafından kullanıldığı, zaman zaman da dış kredilerle içborç ödemeye çalışıldığı gözlenmektedir. Uzun vadeli borçlar azalırken, kısa vadeli borçlar artmaktadır; mecburî şartlarda bulunan kredi faizleri de çok yüksek olmaktadır. İçborçta, kısa vade, yüksek faiz, tehlike boyutunu artırmaktadır. Borçlanmalar, geri dönüşü olmayan israf ve tüketime gitmektedir. Özelleştirme başarılı olamamış, hatta, Özelleştirme İdaresinin de özelleştirilme gereği, maalesef ortaya çıkmaktadır.

Bugün, döviz rezervimizin 26,7 milyar dolar olması, bunun 10 milyar dolarının banka açık pozisyonundan kaynaklanmış olması ve bakiyesinin de, her an yabancı sermaye olup yurtdışına gitme ihtimali gözönüne alındığı zaman, faiz geliri elde etmek maksadıyla Türkiye'ye getirildiği bu dönen işlem içerisinde örnek vermek gerekirse, 1 milyon dolar gelen paranın, önce TL'ye çevrilerek Merkez Bankasına yatırıldığı, TL bazında alınan yüzde 100 faizin, yıl sonunda tekrar dövize çevrildiği zaman, yüzde 30-40'lara varan döviz bazında yabancı sermayenin, Türkiye'de kâr ettiği gözlenmektedir. Bu verdiğimiz misalde, yaklaşık 1 milyon dolar yatıran yabancı sermaye, yıl sonunda 1,4 milyar dolar alıp götürmektedir. Bu tabloda, dünyada para değerlerine baktığımız zaman, çok yüksek oranlara ulaşıldığını görmekteyiz.

Ayrıca, iç ve dış borçlanmalarda; yap-işlet-devret modeli nedeniyle krediyi herkesin kendisinin bulması, yüzde 15'e varan döviz faizlerinin ödenmesi; ayrıca, otoyollarla ilgili uygulamalarda da aynı yolun takip edilmesi, kamu borçlanması yanında özel sektörün borçlanması ve belediyelerin borçlanması toplandığı zaman, ülke borçlarının her gün arttığını görmekteyiz.

Kanaatimiz o ki, faiz-döviz ikilisinde sıkışan Hükümet, kaynağı düşünülmeden iç ve dış borçlanmaya süratle gitmekte, hatta, borç ödemek için, daha fazla borç alarak, borcu, borçla ödemektedir. Genelde, yıllara göre dağılıma baktığımızda, 1982'de 7,3 milyar dolar olan içborç, 1990'da 19,5 milyar dolar, 1997'de 30 milyar dolar içborç, tahvil ve bonodan oluşmaktadır.

Dış borçlara baktığımızda, 1985'te 24 milyar dolar, 1993'te 67,3 milyar dolar, 1994'te 65,6 milyar dolar, 1995'te 73,2 milyar dolar, 1996'da 79,7 milyar dolar, 1998'de de 82,2 milyar dolardır ve bunların içerisinde, mahallî idarelerin ve belediyelerin borçlanması bulunmamaktadır.

Geldiğimiz nokta: 1997 itibariyle 14,8 katrilyonluk bütçenin, 4 katrilyonu açık, 6 katrilyonu faiz gideri, 6 katrilyonu da cari giderler olup, yatırımlara tek kuruş kalmamaktadır.

Şimdi, bakanlarımız arasında rekabet başlamış; Millî Eğitim Bakanı, öğretmenler için; İçişleri Bakanımız, polis için ekzam istemekte. İkinci altı ay için memurlarımıza verilmesi düşünülen yüzde 20 zam da, işte, yukarıda arz ettiğim borçlanma faizlerinin bütçeyi bitirmiş olmasındandır. Enflasyon oranının yüzde 100 olduğu ülkede, memurlara bunun altında bir oranda zam vermenin adaletle bağdaşması mümkün değildir.

Borçlanmada, genel itibariyle, şekil ve yöntem olarak, ciddî bir borçlanma politikamız yoktur; nasıl, hangi şartlarda borçlanacağımız bilinmemektedir. Eski borçlar, yeni kredilerle veya vergi geliriyle ödenmeye çalışılmaktadır. 1982'den bu tarafa, kullanılan krediden çok, kredi borcu ödenmektedir. Dışarıya aktarılan kaynak, toplam 17 milyar dolardır. Aynı borçlanma yolu izlenirse, yapılan hesaplara göre, 2005 yılında, ülke kaynaklarından 95 milyar dolar dışarıya aktarılacaktır.

Bugün, iç ve dışborç toplamı 112 milyar dolardır. Borç stoku artıyor; faiz yükü, sorunu derinleştiriyor. Bu kadar borçlu olan bir ülke hükümetinden, bu Hükümetin uygulamalarından birtakım manzaralar arz etmek istiyorum: Salonlara sığmayan danışmanlar, “tanıtım” adı altında ilanlar, reklamlar, ağırlama giderleri, iç ve dış seyahatler, dövizle ödenen yolluklar, plaket törenleri, kokteyller, örtülü ödenek harcamaları vesaire... “Bir ülke nasıl batırılır” sorusuna, belki de, trajikomik bir tiyatro eserine konu olacak kadar israf ve devlet malının sorumsuzca harcanması örnekleri cevap olarak gösterilebilir.

Kredilendirmeler, teşvikler, hayalî ihracat, devlet bankaları, kredi vurgunu ve batan bankalar... Batan bankalarını kapatan kişilerin, şu andaki resmî tespitlerde, Hazineye trilyonlarca para yatırarak, faiz geliri elde ettikleri, aynı anda tek bir firmanın, döviz bazında her biri 30 milyon dolardan az olmamak üzere, devlet bankalarını dolandırdıkları ve ödemedikleri için de yirmi yıla varan taksitlendirmelerle, devleti soydukları; hatta, doları 8 bin liradan tahsil etmek isteyen hükümete, idareye karşı tavır aldıkları ve birçoklarının da ülkeyi terk ederek, yurtdışına gittikleri gözlenmektedir.

KİT'ler, eş, dost ve partililerin istihdam yeri, yönetim kurulu üyelikleri de geçim kaynağı yeri olarak görülmektedir ve maalesef, KİT'lerde adresi bilinmeyen, tahsili bilinmeyen üyeler, bankamatiklerden ücret “Özelleştirme” adı altında, yetmişbeş yıllık birikimi -birkaçı müstesna- maalesef, yanlış uygulamalar, alıp gitmektedir.

Yarım kalmış yatırımlar, on yıldır devam eden yol inşaatları, yirmi yıldır devam eden göletler, Devlet İhale Kanununun dışına çıkılarak vurulan özel vurgunlar, Başbakan ve eşlerinin yurtdışı seyahatleri, borçlu olduğu bankadan sorumlu devlet bakanları ve aynı şahıstan borçlarını belirli taksitlerle uzatmalar...

Yine, bankamatikten ücret alan görünmeyen memurlar... Makamından, Meclise 500 metre mesafeden, 5 eskortla gelip giden ilgili bakanlar... Batan bankalara para yatıran devlet bankaları (TYT, İmpeks ve Marmarabank ve batması beklenen, bakan tarafından deklare edilen birtakım bankalar) ve borsada oynanan oyunlar...İşte, iç ve dış kredi borçlarının 112 milyar doları aştığı Türkiye'den manzaralar!..

Bir acı örnek vermek istiyorum -amacım, kimseyi suçlamak değildir. Sadece, Türkiye'nin tablosunu ortaya koyup, alınacak tedbirleri, ilgililerin almasını arzu ediyorum- Ankara eski Büyükşehir Belediye Başkanımız Sayın Karayalçın, Japonya'dan kredi alır, aldığı krediden TYT Banka 750 bin dolar yatırır. Belediye başkanının böyle bir yetkisi yoktur;sadece meclis kararı yetmez. Pasifikbankta 470 bin dolar... Bankalar batıyor, para da batıyor. Başkan, borsada oynuyor, 10 milyon 838 bin dolar orada zarar ediyor. Hazine, garantisi olmadığı halde bu zararı, 50 trilyonu ödüyor.

Başkan, buradan “çok kazandım” diyor. Aslında, bir belediye başkanının, ne böyle bir yetkisi vardır, ne de borsada oynama yetkisi vardır. Aldığı kredileri de proje karşılığı alır ve o projeye harcama durumundadır.

İşte, böylece, belediyesi bir taraftan, Hükümeti idare edenler bir taraftan, maalesef, Türkiye'de anlaşılması güç bir durum ...

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN– Sayın Candan, toparlıyoruz hemen.

VEYSEL CANDAN (Devamla) – Efendim, tamam, bitiriyorum.

Burada, birilerinin aleyhinde olmak için değil de, yapılması lazım gelenleri konuşmak için söz almıştım. Yapılması gerekenler şunlardır : Kamu maliyesi analizlerinde, sadece cari yıl gelir ve gider değil, ileri yılların analizleri de mutlaka yapılmalıdır. Tüketim harcaması disipline alınmalı; borçlar, bütçe fazlasıyla çözülmelidir.

Özetle; iç ve dış borçların gelecekte doğuracağı sıkıntılar, faizlerin yüksekliği, nereye kadar borçlanılacağının bilinmemesi, alınan kredilerin tekrar dönecek yatırımlara gönderilmemesi alehte olan noktalardır.

Borçtan korkmamak ayrı şey; korkmadan, borçlu olarak, dönüşü olmayan tüketimi kullanmak ayrı şey diye düşünüyorum. Bu Hükümet de 65 milyon insana, kesintisiz eğitimle, Hal Yasasıyla, vergi yasasıyla 10 katrilyon vergi koymuştur.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum Sayın Candan.

VEYSEL CANDAN (Devamla) – Cümlem tamam, saygı takdim edeceğim.

Bütün bu vergiler, tasarruf yapmadıktan sonra, tedbir almadıktan sonra çözüm olmaz diye düşünüyor, Yüce Heyetinize saygılar sunuyorum.( Alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum Sayın Candan.

Meclis araştırması önergeleri üzerindeki öngörüşmeler tamamlanmıştır.

Şimdi, Meclis araştırması açılıp açılmaması hususunu oylarınıza sunacağım: Meclis araştırması açılmasını kabul edenler...Kabul etmeyenler...Meclis araştırması açılması kabul edilmiştir.

Meclis araştırması yapacak komisyonun 14 üyeden kurulmasını oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler...Kabul etmeyenler...Kabul edilmiştir.

Komisyonun çalışma süresinin, başkan, başkanvekili, sözcü ve kâtip üyenin seçimi tarihinden başlamak üzere 3 ay olmasını oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler...Kabul etmeyenler...Kabul edilmiştir.

Komisyonun, gerektiğinde, Ankara dışında da çalışabilmesi hususunu oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler...Kabul etmeyenler...Kabul edilmiştir.

Birleşime, kanun tasarı ve tekliflerini görüşmek üzere, saat 20.00'ye kadar ara veriyorum.

Kapanma Saati: 19.09

 

 

 

 

ÜÇÜNCÜ OTURUM

Açılma Saati : 20.00

BAŞKAN : Başkanvekili Uluç GÜRKAN

KÂTİP ÜYELER : Ünal YAŞAR (Gaziantep), Hüseyin YILDIZ (Mardin)

 

BAŞKAN – Türkiye Büyük Millet Meclisinin 107 nci Birleşiminin Üçüncü Oturumunu açıyorum.

Gündemin "Kanun Tasarı ve Teklifleriyle Komisyonlardan Gelen Diğer İşler" kısmına geçiyoruz.

Önce, yarım kalan işlerden başlıyoruz.

IX. – KANUN TASARI VE TEKLİFLERİYLE KOMİSYONLARDAN

GELEN DİĞER İŞLER

1. – Kütahya Milletvekili Mustafa Kalemli, Anavatan Partisi Genel Başkanı Rize Milletvekili Mesut Yılmaz, Doğru Yol Partisi Genel Başkanı İstanbul Milletvekili Tansu Çiller, Demokratik Sol Parti Genel Başkanı İstanbul Milletvekili Bülent Ecevit, Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı Antalya Milletvekili Deniz Baykal ile 292 Milletvekilinin; Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının 83 üncü Maddesinin Değiştirilmesine Dair Kanun Teklifi ve Anayasa Komisyonu Raporu (2/676) (S. Sayısı : 232)

BAŞKAN – Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının 83 üncü Maddesinin Değiştirilmesine Dair Kanun Teklifinin ikinci müzakeresine başlayacağız.

Komisyon?.. Yok.

Müzakere ertelenmiştir.

2. – Bayburt Milletvekili Ülkü Güney ve Ankara Milletvekili Yücel Seçkiner’in, 1076 Sayılı Yedek Subaylar ve Yedek Askerî Memurlar Kanunu ile 1111 Sayılı Askerlik Kanunlarında Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi ve İçtüzüğün 37 nci Maddesine Göre Doğrudan Gündeme Alınma Önergesi (2/669) (S. Sayısı : 338)

BAŞKAN – 1076 sayılı Yedek Subaylar ve Yedek Askerî Memurlar Kanunu ile 1111 Sayılı Askerlik Kanunlarında Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifinin maddeleri, üzerindeki önergelerle birlikte, geçen birleşimde, İçtüzüğün 88 inci maddesine göre komisyona geri verilmiş; komisyon, raporunu henüz vermediğinden, teklifin müzakeresini erteliyoruz.

3. – Kamu Görevlileri Sendikaları Kanunu Tasarısı ile Antalya Milletvekili Deniz Baykal ve 39 Arkadaşının, İstanbul Milletvekili Gürcan Dağdaş ve 6 Arkadaşının, Trabzon Milletvekili Yusuf Bahadır ve 9 Arkadaşının, İstanbul Milletvekili Ercan Karakaş ve 7 Arkadaşının Aynı Mahiyetteki Kanun Teklifleri ve İstanbul MilletvekiliErcan Karakaş ve 2 Arkadaşının İşçi ve Memur Emeklileri ile Bunların Dul ve Yetimlerinin Sendikalaşmasına İlişkin Kanun Teklifi ve Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler ve Plan ve Bütçe komisyonları raporları (1/702, 2/224, 2/929 ,2/1000, 2/1023, 2/1024) (S. Sayısı : 553)

BAŞKAN – Kamu Görevlileri Sendikaları Kanunu Tasarısının müzakeresine başlayacağız.

Komisyon?.. Yok.

Müzakere ertelenmiştir.

4. – Radyo ve Televizyonların Kuruluş ve Yayınları Hakkında Kanunun Bazı Maddelerinin Değiştirilmesine Dair Kanun Tasarısı ve Anayasa Komisyonu Raporu (1/689) (S. Sayısı : 631)

BAŞKAN – Radyo ve Televizyonların Kuruluş ve Yayınları Hakkında Kanunun Bazı Maddelerinin Değiştirilmesine Dair Kanun Tasarısının müzakeresine başlayacağız.

Komisyon?.. Yok.

Müzakere ertelenmiştir.

5. – Vergi Usul Kanunu, Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun, Gelir Vergisi Kanunu , Kurumlar Vergisi Kanunu, Katma Değer Vergisi Kanunu, Gider Vergileri Kanunu, Emlak Vergisi Kanunu, Veraset ve İntikal Vergisi Kanunu, Motorlu Taşıtlar Vergisi Kanunu, Damga Vergisi Kanunu, Harçlar Kanunu ve Belediye Gelirleri Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Tasarısı ile Konya Milletvekili Ahmet Alkan’ın, İstanbul Milletvekili Emin Kul’un, Kahramanmaraş Milletvekili Hasan Dikici ve 30 Arkadaşının, Balıkesir Milletvekili İsmail Özgün’ün, İstanbul Milletvekili Mustafa Baş ve 30 Arkadaşının, Trabzon Milletvekili Kemalettin Göktaş ve 33 Arkadaşının, Konya Milletvekili Necmettin Erbakan ve 40 Arkadaşının, Konya Milletvekili Necmettin Erbakan ve 30 Arkadaşının, Kütahya Milletvekili Mehmet Korkmaz’ın, Balıkesir Milletvekili İsmail Özgün ve 40 Arkadaşının, Konya Milletvekili Veysel Candan’ın, Balıkesir Milletvekili İ. Önder Kırlı’nın, Adana Milletvekili Arif Sezer’in, Ağrı Milletvekili M. Sıddık Altay’ın, Bayburt Milletvekili Suat Pamukçu’nun, İstanbul Milletvekili Cefi Kamhi’nin, Samsun Milletvekili Murat Karayalçın’ın, Bursa Milletvekili Turhan Tayan’ın, Erzurum Milletvekili İsmail Köse’nin, İstanbul Milletvekili Ercan Karakaş ve 6 Arkadaşının, Erzincan Milletvekili Naci Terzi’nin Demokrat Türkiye Partisi Grup Başkanı Van Milletvekili Mahmut Yılbaş, Grup Başkanvekilleri İstanbul Milletvekili Metin Işık, Mardin Milletvekili Muzaffer Arıkan ve 6 Arkadaşının, Benzer Mahiyetteki Kanun Teklifleri ve Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (1/708, 2/72, 2/73, 2/75, 2/129, 2/154, 2/166, 2/182, 2/191, 2/194, 2/221, 2/270, 2/287, 2/293, 2/323, 2/369 2/420, 2/459, 2/493, 2/884, 2/959, 2/960, 2/1015, 2/1019, 2/1070) (S. Sayısı : 626) (1)

BAŞKAN – Vergi Usul Kanunu, Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun, Gelir Vergisi Kanunu, Kurumlar Vergisi Kanunu, Katma Değer Vergisi Kanunu, Gider Vergileri Kanunu, Emlak Vergisi Kanunu, Veraset ve İntikal Vergisi Kanunu, Motorlu Taşıtlar Vergisi Kanunu, Damga Vergisi Kanunu, Harçlar Kanunu ve Belediye Gelirleri Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Tasarısı ile Benzer Mahiyetteki Kanun Tekliflerinin müzakeresine başlıyoruz.

Komisyon ve Hükümet hazır.

Geçen Birleşimde, tasarının 15 inci maddesi okunmuştu.

Tasarının 15 inci maddesi okunmuştu.

Madde üzerinde, grupları adına söz talebi yok.

Şahısları adına, Sayın Osman Hazer?.. Yok.

Sayın Emin Kul?..

EMİN KUL (İstanbul) – Konuşmuyorum efendim.

BAŞKAN – Sayın Necdet Tekin?..

NECDET TEKİN ( Kırklareli) – Konuşmayacağım.

BAŞKAN – Sayın Aydın Tümen, buyurun. (DSP sıralarından alkışlar)

AYDIN TÜMEN (Ankara) – Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; 213 sayılı Kanunun 360 ncı maddesi başlığıyla birlikte değiştirilerek "Birden fazla kişi 359 uncu maddede sayılan fiilin icrasına iştirak ettikleri takdirde fiili irtikap edenlerden veya doğrudan doğruya beraber işlemiş olanlardan her biri bundan ayrı ayrı maddî menfaat gözetmek şartıyla o fiile mahsus cezayla cezalandırılır. Söz konusu fiilleri işlemeye azmettirenlere de aynı cezalar hükmolunur.

Bu fiillere maddî menfaat gözetmeksizin iştirak edenlere, fiile mahsus cezanın dörtte biri hükmolunur" denilmektedir.

Sayın milletvekilleri, 213 sayılı Vergi Usul Kanununun ceza sistematiğinde, kaçakçılık veya kaçakçılığa teşebbüs fiileriyle ilgili iştirak, teşvik ve yardım halleri ayrı maddeler halinde düzenlenmişti.

Bu düzenleme şekline göre, kaçakçılık hali sayılan fiiller için iştirak, teşvik ve yardım müesseseleri söz konusu olabilirken, kaçakçılığa teşebbüs sayılan fiiler için yalnızca iştirak durumundan bahsedilebilmekteydi.

Ceza tertibi açısından da, iştirak ve teşvik aynı nitelikte görülmüş, aslî fiil için tertip olunan cezanın aslî fiil için tertip olunan cezanın iştirakçi ve teşvik eden için de uygulanacağı, yardım fiilinde ise, cezanın yarısına hükmolunacağı belirtilmekte idi.

Vergi Usul Kanununun ceza sistematiğinde yapılan değişikliklerle, daha önce kaçakçılık ve kaçakçılığa teşebbüs hali sayılan fiiller birleştirilmiş ve 359 uncu madde olarak tertip olunmuştur. Bu amaçla, üç ayrı madde halinde yasada yer alan iştirak, teşvik ve yardım maddeleri, tek bir madde halinde düzenlenmiş, önceki uygulamada kaçakçılık ve kaçakçılığa teşebbüs fiillerinin her ikisi için de söz konusu olabilen iştirak hali, yeni düzenlenen 360 ıncı maddenin de başlığını oluşturmaktadır; ancak, 360 ıncı madde, sadece iştirak halinde değil, teşvik ve yardım unsurlarını da kapsayacak biçimde düzenlenmiştir. Buna göre, Vergi Usul Kanununun 359 uncu maddesinde sayılan fiillere iştirak edenler ile bu fiilleri işlemeye azmettirenlere, aslî fail için öngörülen cezalar aynen hükmolunabilecektir. Yardım halinde ise, fiile husus cezanın dörtte 1'i yardım edilen için de uygulanabilecektir.

Sayın milletvekilleri, bu düşüncelerle, hepinize saygılar sunuyorum. (DSP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Komisyon veya Hükümetin, madde üzerinde bir görüşü veya talebi var mı efendim?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANI BİLTEKİN ÖZDEMİR (Samsun) – Yok Sayın Başkan.

MALİYE BAKANI ZEKERİYA TEMİZEL (İstanbul) – Yok efendim.

BAŞKAN – Şahsı adına Sayın İsmail Özgün, buyurun efendim.

İSMAİL ÖZGÜN (Balıkesir) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; görüşmekte olduğumuz çeşitli vergi kanunlarında değişikliği öngören 626 sıra sayılı kanun tasarısının 15 inci maddesi üzerinde kişisel görüşlerimi açıklamak üzere söz almış bulunmaktayım; bu vesileyle, Yüce Heyetinizi saygıyla selamlıyorum.

Değerli arkadaşlar, 15 inci maddede, iştirak edenlere verilecek ceza, diğer değişikliklere paralel olarak düzenlenmektedir.

Biliyorsunuz, 14 üncü maddeden itibaren, vergi sistemimizde yer alan cezalarla ilgili olarak çok köklü değişiklikler getirilmektedir. 12 nci, 13 üncü, 14 üncü maddelerde, bunları konuştuk.

Özellikle, kaçakçılık, ağır kusur ve kusur cezalarının kaldırılarak, yerine "vergi ziyaı" adı altında yeni bir vergi cezasının getirilmiş olması, sistemimizdeki cezalar bakımından köklü bir değişikliktir. Buna mütenasip olarak, bu değişikliğe paralel olarak, tabiî, diğer cezalarda da değişiklikler yapılmıştır. Özellikle, vergi ziyaı cezasının hangi hallerde oluşacağı ve uzlaşma noktasında, vergi ziyaı cezasının uzlaşma kapsamına girip girmeyeceği konuları, önümüzdeki maddelerde görüşeceğimiz hususlardan birisidir.

15 inci madde, biraz önce ifade ettiğim gibi, iştirak hallerinde verilecek ceza ve diğer değişikliklere paralel olarak düzenlenmiştir. Tasarının bir önceki maddesi için yapılan gerekli değişiklikler yerine getirilmek şartıyla, bu maddenin, bizce, olumsuz bir yönü bulunmamaktadır. Teknik bakımdan olması gereken bir maddedir diyor; bu vesileyle, hepinizi saygıyla selamlıyorum. (Alkışlar)

BAŞKAN – Çok teşekkür ediyorum Sayın Özgün.

Madde üzerinde...

SAFFET ARIKAN BEDÜK (Ankara) – Doğru Yol Partisi Grubu adına, Mardin Milletvekili Mahmut Duyan...

BAŞKAN – Sayın Bedük, gruplar adına söz talebi olmadı; maalesef şahıslar adına konuşmaları da bitirdik.

DEVLET BAKANI MEHMET CAVİT KAVAK (İstanbul) – Gelecek sefere...

BAŞKAN – Evet; maalesef.

Madde üzerinde önerge yoktur.

Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler...

MEHMET BEDRİ İNCETAHTACI (Gaziantep) – Sayın Başkan, karar yetersayısının aranılmasını istiyoruz. (ANAP sıralarından "geçti, geçti" sesleri)

ÜLKÜ GÜNEY (Bayburt) – Efendim, oylamaya geçtik, öyle şey olur mu?!.

BAŞKAN – Bir dakika efendim...

MEHMET BEDRİ İNCETAHTACI (Gaziantep) – Ayakta duruyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Sayın İncetahtacı, lütfen... Bir saniye dinler misiniz...

Bakın, bu konuda herşeye azamî dikkat ediyorum. Tutanaklar da çok net; oylamaya geçtikten sonra söylediniz. Ayakta durmak; ancak ve ancak, yoklama istemek içindir, onda da 20 kişi olmak zorunda. Ayakta niçin durduğunuzu...

MEHMET BEDRİ İNCETAHTACI (Gaziantep) – Karar yetersayısının aranılmasını söyledik efendim.

BAŞKAN – Efendim, bakın... Ağır ağır ve iki kere "madde üzerinde önerge yoktur; maddeyi oylarınıza sunuyorum" dedim, birkaç ses birden geldi.

MEHMET BEDRİ İNCETAHTACI (Gaziantep) – Hayır, hayır...

BAŞKAN – Lütfen... Ben, son derece dikkatliyim, kimsenin hakkını istismar etme eğiliminde değilim; ama, siz de, yaşadığımız çıplak gerçeği görün.

MEHMET BEDRİ İNCETAHTACI (Gaziantep) – Sayın Başkan, ben, size inanıyorum; ama, biz söyledik, siz duymadınız.

BAŞKAN – Lütfen... Maddeyi kaçırmak niyetinde filan da değilim. Karar yetersayısının aranılması istemini zamanında yapmış olsaydınız, arardım.

MEHMET BEDRİ İNCETAHTACI (Gaziantep) – Hayır, hayır...

BAŞKAN – Efendim, ağır ağır iki kere önerge olmadığını beyan ettim... Tutanakları aldırıp bakın...

Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

MİKAİL KORKMAZ (Kırıkkale) – Hafif bir es geçtiniz.

BAŞKAN – Sayın Korkmaz, galiba, siz, biraz ihmal ettiniz.

MİKAİL KORKMAZ (Kırıkkale) – Karşılıklı hata yaptık.

BAŞKAN – 16 ncı maddeyi okutuyorum:

MADDE 16. – 213 sayılı Kanunun 368 inci maddesine aşağıdaki fıkra eklenmiştir.

“Şu kadar ki; dava konusu yapılan vergi ziyaı cezasına, dava açma süresinin sonundan yargı kararının idareye tebliğ tarihine kadar geçen süreler için, 112 nci maddede belirtilen usul ve oranda gecikme faizi hesaplanır ve cezanın ödeme süresi içinde ödenir."

BAŞKAN – Madde üzerinde gruplar adına söz talebi?..

Doğru Yol Partisi Grubu adına, Sayın Mahmut Duyan; buyurun efendim.

DYP GRUBU ADINA MAHMUT DUYAN (Mardin) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; görüşülmekte olan tasarının, 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 368 inci maddesine bir fıkra eklenmesini öngören 16 ncı maddesi üzerinde, Doğru Yol Partisi Grubu adına görüşlerimi açıklamak üzere huzurunuzdayım; bu vesileyle, Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.

Tasarının 15 inci maddesiyle, Vergi Usul Kanununun 360 ıncı maddesi başlığıyla birlikte değiştirilmiş ve kaçakçılığa teşebbüs suçu işleyenlerle ilgili cezalar düzenlenmişti; bu suçu işleyenlere üç aydan bir yıla kadar hapis cezası verilmesi de hüküm altına alınmıştı. Ayrıca, tasarıda yapılan değişikliğe göre, bu maddede iştirak suçunun tanımı yeniden yapılmış ve söz konusu fiilleri işleyenlere de aynı cezaların hükmolunacağı karara bağlanmıştı.

Vergi Usul Kanununun, teşvik suçunu ve cezasını düzenleyen 346 ncı maddesi ile yardım suçunu ve cezasını düzenleyen 347 nci maddesi yürürlükten kaldırılmaktadır.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgelerinin ekonomik ve sosyal yönden kalkınmalarını sağlamak için özel olarak hazırlanan teşvik kararnamesiyle, Adıyaman, Ağrı, Ardahan, Batman, Mardin, Muş, Siirt gibi 22 il, 16 Ekim 1997 tarihinde, kalkınmada birinci derecede öncelikli il olarak ilan edilmiştir. Ne yazık ki, bu iller, kalkınmada öncelikli il olarak ilan edildiği halde, şu ana kadar hiçbir şey yapılmamıştır. İstihdam yaratan işyerlerinin 2002 yılına kadar ödemeleri gereken sigorta primleri hazinece karşılanacak ve ilk defa işe gireceklere tasarrufu teşvik kredisi uygulanacak; işverenler, iki yıl vergisini hayat standardı esasına göre ödemeyecek; yatırımcılara hazine arazisi bedava verilecek; elektrik kullanımında, fatura bedeli üzerinden yüzde 50 indirim yapılacaktı; ama ne yazık ki, şimdiye kadar, bunların hiçbirisi yapılmadı.

Güneydoğuda, insanlar, aş ve iş istiyor. Eğitim ve sağlık hizmetlerinden yeterli oranda faydalanmak bir hayal olmuştur. Bölgede, işsizlik oranı yüzde 50'ler civarında, kişi başına düşen millî gelir ise 1000 dolar civarındadır. Sağlık ve eğitim hizmetleri, Türkiye ortalamasının çok altındadır. Geçim kaynağı, büyük oranda, koruculuk ve 657'ye tabi devlet memurluğudur. Bu vergileri güneydoğu insanının nasıl ödeyeceğini merak ediyorum.

Türk Silahlı Kuvvetleri "terörizmi makul seviyelere indirdik; şimdi, sosyal ve ekonomik reformlarla terörizme karşı mücadele vermenin zamanı geldi" diyor. Biz, Parlamento olarak, şimdiye kadar bu bölgeye ne yaptık?! Bu bölge insanının ekonomik düzeyini iyileştirmek için bazı çabalarımız olması gerekir. Bu vergileri, güneydoğu insanının nasıl vereceğini bir türlü anlayamıyorum.

Bu duygu ve düşüncelerle, Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum. (DYP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum Sayın Duyan.

FP Grubu adına, Sayın Mehmet Emin Aydınbaş; buyurun. (FP sıralarından alkışlar)

FP GRUBU ADINA MEHMET EMİN AYDINBAŞ (İçel) – Sayın Başkan, değerli üyeler; 55 inci Hükümetin sevk etmiş bulunduğu ve "vergi reformu tasarısı" adı altında kısaca ifade edilen kanun tasarısının 16 ncı maddesi hakkında söz almış bulunmaktayım.

Bu maddede "dava konusu yapılan vergi zıyaı cezasına, dava açma süresinin sonundan yargı kararınının idareye tebliğ tarihine kadar geçen süreler için 112 nci maddede belirtilen usul ve oranda gecikme faizi hesaplanır ve cezanın ödeme süresi içerisinde ödenir" hükmü getirilmektedir.

Uzun yıllardan beri, vergi ve maliye sistemimizde, mükelleflerin ödeme gücünü aşan, yıllar boyu, katmerlenerek üst üste gelen ve artık, tahsil edilemeyeceği yönünde Maliyenin de kanaat getirdiği vergi gecikme zamlarını ve cezalarını affetmek için, sık sık, vergi afları çıkarılmak zorunda kalınmıştır. Getirilen bu maddeyle, korkarım ki, eskisinden daha sık bir vaziyette, vergi gecikme cezalarının affı için yeniden af kanunları çıkarmak zaruretiyle karşı karşıya kalacağız. Zaten, mevcut olan gecikme zammı sisteminden dolayı beli bükülmüş olan ve kepenk kapatmak zorunda kalan esnafımızı, daha büyük bir hızla faaliyetten men eden ve faaliyetlerini sona erdiren bir davranış içerisine sürüklemek zorunda kalacağız. Daha evvel, buna benzer uygulamalar yapılmıştı.

Bu maddeyle, vergi cezasına gecikme zammı tatbiki yeniden başlatılmaktadır. Bilindiği gibi, geçmişte, vergi cezaları, müteakip yılbaşında vergi aslına dönüştürülerek gecikme cezası tatbik edilmekteydi. Hem hesaplaması zor hem de cezaya ceza uygulamasının ortaya çıkardığı problemler nedeniyle uygulamadan vazgeçilmişti. Her ne kadar, biz, buna "gecikme cezası" değil de, teknik olarak "gecikme zammı" ifadesini kullanıyor olsak bile, yılda yüzde 180'i aşan nitelikteki bir gecikme zammının, artık, fiilen bir ceza niteliğine ulaştığını, ceza niteliği kazandığını hiç kimse inkâr edemez. Bazıları, gecikme faizinin ceza mahiyetinde olmadığını ve kamu alacağının kullanılmasının bir bedeli olduğunu iddia edebilirler; ancak, aylık yüzde 15 oranındaki ve enflasyonun çok üzerindeki gecikme zammının, sadece alacağın bedeli olduğunu iddia etmek son derece gülünçtür.

Gecikme faizinin ceza özelliği de vardır. Cezaya ceza uygulanmaz. Sadece, cezalar ağırlaştırılarak vergi problemi de çözülemez ve mükelleflerimizi, esnafımızı vergisini ödemeye teşvik etmek değil, tam tersi, esnafımızı, yeniden, fiktif vergi beyanı yöntemine sevk etmekten, teşvik etmekten başka hiçbir anlam taşımayacaktır.

Tasarının büyük bölümü, cezaları artıran maddelerle doludur. Ayrıca, denenmiş ve faydası olmadığı için vazgeçilmiş olan uygulamaların yeniden ısıtılıp yürürlüğe konulmaya çalışılmasının hiçbir anlamı ve faydası yoktur. Bu sistem vergi kanunlarını yazboz tahtasına çevirmekte ve mükellefin başını döndürmektedir. Devamlı, her iki yılda bir sistem değiştirilmektedir; bu da, istikrarı bozmaktadır. Bu nedenle, bu maddenin tasarıdan çıkarılması gerekmektedir.

Ben, bu vesileyle, bu madde hakkında Grubumuzun olumsuz görüş sahibi olduğunu ve olumsuz oy vereceğini ifade ediyor; hepinize sevgi ve saygılarımı sunuyorum. (FP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum Sayın Aydınbaş.

Gruplar adına başka söz talebi var mı efendim? Yok.

Şahısları adına, Sayın Bedri İncetahtacı; buyurun.

MEHMET BEDRİ İNCETAHTACI (Gaziantep) – Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum. Vergi yasalarıyla ilgili hazırlanan tasarının 16 ncı maddesi üzerinde şahsım adına söz almış bulunmaktayım.

16 ncı maddeyle, tek bir cümleyle ifade edecek olursak, vergi cezasına gecikme faizi uygulanmaya başlanmaktadır. Tasarının, kanunun yayımı tarihinde yürürlüğe girecek olan 16 ncı maddesiyle, Vergi Usul Kanununun 368 inci maddesinin sonuna bir fıkranın eklenmesi öngörülmektedir. Yalnız, vergi zıyaı cezasına, ilgili bulunduğu verginin kendi kanunlarında belirtilen ve tarhiyatın ilgili bulunduğu döneme ilişkin normal vade tarihinden cezanın tahakkuk tarihine; dava konusu yapılanlarda vergi mahkemesi kararının idareye tebliğ tarihine; uzlaşılan vergilerde ise, uzlaşılan vergi için hesaplanacak cezaya uzlaşma tutanağını ve cezanın ödeme süresi içinde ödenecektir. Bu hükme göre, vergi zıyaı cezasına, ilgili bulunduğu verginin kendi kanunlarında belirtilen ve tarhiyatın ilgili bulunduğu döneme ilişkin normal vade tarihinden cezanın tahakkuk tarihine kadar geçen süreler için gecikme faizi uygulanacaktır; ancak, uygn düzenlendiği tarihe kadar geçen süreler için gecikme faizi uygulanacaktır. Gecikme faizi, 112 nci maddede belirtilen usul ve oranda hesaplanacakulanan vergi zıyaı cezasının dava konusu yapılması halinde, gecikme faizi, ilgili bulunduğu verginin kendi kanunlarında belirtilen ve tarhiyatın ilgili bulunduğu döneme ilişkin normal vade tarihinden, vergi mahkemesi kararının idareye tebliğ tarihine kadar geçen süre içerisinde uygulanması tasarlanmaktadır.

Bununla beraber, diğer taraftan, uzlaşılan vergilerde ise, uzlaşılan vergi için hesaplanacak cezaya, ilgili bulunduğu verginin kendi kanunlarında belirtilen ve tarhiyatın ilgili bulunduğu döneme ilişkin, normal vade tarihinden uzlaşma tutanağının düzenlendiği tarihe kadar geçen süreler için de gecikme faizi uygulanacaktır. Bunun yanında, vergi zıyaı cezası üzerinden hesaplanacak gecikme faizi, 112 nci maddede belirtilen usul ve oranda hesaplanacak olup, cezanın ödeme süresi içinde ödenecektir. Yapılması öngörülen bu değişiklikle, enflasyonun uygulanacak ceza miktarlarını aşındırmasına engel olunacağı gibi, vergi zıyaına sebebiyet vermenin malî külfeti artırılarak, cezaların caydırıcılığı ve etkinliği sağlanmış olacaktır.

Değerli milletvekilleri, ilk bakışta, devletin, alacağını kayıpsız bir şekilde alabilmesi için mantıklı gelen bu düzenlemenin, mükellef açısından baktığımız zaman, aynı imkânları mükellefe sağlamadığını görmekteyiz; gerek vergi iadelerinde gerek diğer sahalarda, vatandaşımızın veya mükellefin devletten alacağı hususlardaki imkânlarının, devletin bu maddeyle elde ettiğinden çok uzakta olduğunu görüyoruz. İşte, bu durum, psikolojik olarak, mükellefte, bir bezginlik, vergiyi veya cezayı ödemede bir atalet oluşmasına sebebiyet vermektedir. Halbuki, mükellef, cezayı öderken muhatap olduğu esaslara, herhangi bir şekilde devletten alacağı zaman da muhatap olabilse, burada dengeyi kurabilsek, mükellefin, cezayı öderken veya devletten alacaklarını tahsil ederken aynı şartlara muhatap olmasını sağlayabilsek, o zaman, psikolojik olarak vatandaşlarımızda bir rahatlama meydana getireceğiz, bir adalet duygusu içerisinde yaşadıkları hissini vereceğiz ve böylelikle, inanıyorum ki, verginin sirkülasyonunda, devlete ulaşmasında daha rantabl sonuçlar elde edilmesi mümkün olacaktır.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Sayın İncetahtacı, toparlayınız...

MEHMET BEDRİ İNCETAHTACI (Devamla) – Elbette, enflasyonun aşırı bir seviyede devam ettiği ülkemizde, devletin kendi alacaklarına karşı enflasyonu hesaba katarak birtakım tedbirlere başvurması tabiidir; ama, aynı tabiî durumun vatandaşlarca da beklenmesi, onların hakkıdır. Görüyoruz ki, vergi yasa tasarısında mükellefler lehine böyle bir düzenleme yoktur. Bundan dolayı, bu dengesizliğin olması, bu tasarının kanunlaşması sonucunda, mevcut olan adaletsizliğin düzelmesi noktasında, bizi, iyimserliğe sevk etmemektedir. Ben, henüz bu görüşmeler devam ederken, bu tür dengelerin sağlanabilmesi için bazı düzenlemeler yapılabileceği umudunu taşıyorum. Sayın Bakanımızdan ve Plan ve Bütçe Komisyonumuzdan, dikkatlerini bu konu üzerine çekmelerini rica ediyor; hepinize saygılar sunuyorum.

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum Sayın İncetahtacı.

Komisyon ya da Hükümetin söz talebi var mı efendim?

MALİYE BAKANI ZEKERİYA TEMİZEL (İstanbul) – Yok Sayın Başkan.

BAŞKAN – Peki.

Sayın Emin Kul, buyurun.

EMİN KUL (İstanbul) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; tasarının 14 üncü maddesinden 18 inci maddesine kadar, cezalarla ilgili yapılan düzenlemeler, yerinde düzenlemelerdir.

Cezalar, mevcut karmaşıklığı giderecek bir şekilde yeniden ele alınmış ve düzenlenmiştir. Ekonomik suçlara ekonomik cezalar tertip edilmiştir. Hapis cezaları da sınırlandırılmıştır, eski miktarları aşağı çekilmiştir. Vergi kayıplarında, kayıp miktarlarında oranlamalar yapılarak cezalar konulmuştur. Mevcut tasarı, burada söylendiği gibi değildir.

Hapis cezalarında, kuşkusuz, yargı devreye girecektir. Bu, göz önüne alınmalıdır. Suçun manevî unsurunu teşkil eden kastın veya bunun dışında, ağır kusurun takdiri de yargının yetkisinde olan hususlar olacağı için, bundan da endişe duymaya gerek yoktur. Dolayısıyla, yapılan düzenleme yerindedir.

Hükümete teşekkür ediyor; saygılar sunuyorum. (ANAP ve DSP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum Sayın Kul.

Madde üzerindeki görüşmeler tamamlanmıştır.

Madde üzerinde 6 önerge vardır. Madde, bir fıkra olduğu için, geliş sırasına göre 4'ünü okutup, işleme koyacağım. Ancak, önergelerdeki isim listeleri çok uzun olduğundan, sayın üyenin, Kâtip üyenin önergeleri oturarak okumasını oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

Önergeleri geliş sırasına göre okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan, çeşitli vergi kanunlarında değişikliği öngören 626 sıra sayılı kanun tasarısının 16 ncı maddesinin tasarı metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.

İsmail Özgün Ersönmez Yarbay Ömer Faruk Ekinci Balıkesir Ankara Ankara

Musa Okçu Azmi Ateş Mehmet Bedri İncetahtacı Batman İstanbul Gaziantep

Yakup Budak İ. Ertan Yülek Ahmet Doğan Adana Adana Adıyaman

Osman Hazer Celal Esin Cemalettin Lafcı Afyon Ağrı Amasya

Rıza Ulucak Muhammet Polat Alaattin Sever Aydın Ankara Aydın Batman

Suat Pamukçu Abdülhaluk Mutlu Mustafa Yünlüoğlu Bayburt Bitlis Bolu

İsmail Coşar Zülfikâr Gazi Ramazan Yenidede Çankırı Çorum Denizli

Ömer Naimi Barım Tevhit Karakaya Lütfi Esengün Elazığ Erzincan Erzurum

Sıtkı Cengil Ahmet Çelik Sıddık Altay Adana Adıyaman Ağrı

Murtaza Özkanlı Zeki Ergezen Feti Görür Aksaray Bitlis Bolu

Mehmet Altan Karapaşaoğlu Ömer Vehbi Hatipoğlu Ahmet Cemil Tunç Bursa Diyarbakır Elazığ

Naci Terzi Aslan Polat Şinasi Yavuz Erzincan Erzurum Erzurum

Nurettin Aktaş Mehmet Sılay Mehmet Emin Aydınbaş Gaziantep Hatay İçel

Mehmet Fuat Fırat Hüseyin Kansu Osman Yumakoğulları İstanbul İstanbul İstanbul

Hasan Dikici Ahmet Dökülmez Zeki Ünal Kahramanmaraş Kahramanmaraş Karaman

Feti Acar Salih Kapusuz Mikail Korkmaz Kastamonu Kayseri Kırıkkale

Mustafa Kemal Ateş Osman Pepe Veysel Candan Kilis Kocaeli Konya

Hanifi Demirkol Kahraman Emmioğlu Turhan Alçelik Eskişehir Gaziantep Giresun

Metin Kalkan Ekrem Erdem İsmail Kahraman Hatay İstanbul İstanbul

Bahri Zengin Abdullah Özbey Zeki Karabayır İstanbul Karaman Kars

Memduh Büyükkılıç Kemal Albayrak Cafer Güneş Kayseri Kırıkkale Kırşehir

Hüseyin Arı Hasan Hüseyin Öz Metin Perli Konya Konya Kütahya

Yaşar Canbay Nedim İlci Hüseyin Olgun Akın Malatya Muş Ordu

Nezir Aydın Ahmet Demircan Musa Uzunkaya Sakarya Samsun Samsun

Ahmet Nurettin Aydın Zülfikar İzol Abdülkadir Öncel Siirt Şanlıurfa Şanlıurfa

Ahmet Feyzi İnceöz İsmail İlhan Sungur Şaban Şevli Tokat Trabzon Van

Kâzım Arslan T. Rıza Güneri Mustafa Ünaldı Yozgat Konya Konya

Ahmet Derin Sabahattin Yıldız M.Salih Katırcıoğlu Kütahya Muş Niğde

Latif Öztek Ahmet Karavar Abdullah Arslan Samsun Şanlıurfa Tokat

Bekir Sobacı Maliki Ejder Arvas Fethullah Erbaş Tokat Van Van

Abdullah Örnek Yozgat

BAŞKAN – Diğer önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan Vergi Kanunları Tasarısının 16 ncı maddesinin tasarıdan çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.

Saffet Arıkan Bedük İ. Cevher Cevheri Aykon Doğan

Ankara Adana Isparta

Osman Berberoğlu Osman Çilsal Hasan Karakaya

Antalya Kayseri Uşak

Yusuf Bacanlı

Yozgat

BAŞKAN – Diğer önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan kanun tasarısının 16 ncı maddesiyle Vergi Usul Kanununun 368 inci maddesinin sonuna eklenen fıkrada yer alan "belirtilen usul ve oranda" ibaresinin "belirtilen usul ve oranın yarısı esas alınmak suretiyle" şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

Yusuf Selahattin Beyribey Adil Aşırım Mustafa Güven Karahan

Kars Iğdır Balıkesir

Bülent Akarcalı Ahmet Kabil

İstanbul Rize

BAŞKAN – Son önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan kanun tasarısının 16 ncı maddesiyle Vergi Usul Kanununun 368 inci maddesinin sonuna eklenen fıkrada yer alan "belirtilen usul ve oranda" ibaresinin "belirtilen usul ve oranın iki katı esas alınmak suretiyle" şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

Yusuf Selahattin Beyribey Adil Aşırım Mustafa Güven Karahan

Kars Iğdır Balıkesir

Bülent Akarcalı Ahmet Kabil

İstanbul Rize

BAŞKAN – Şimdi, önergeleri aykırılık derecelerine göre tekrar okutup, işleme koyacağım.

En aykırı önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan, çeşitli vergi kanunlarında değişikliği öngören 626 sıra sayılı kanun tasarısının 16 ncı maddesinin tasarı metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.

İsmail Özgün (Balıkesir) ve arkadaşları

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, Sayın Saffet Arıkan Bedük ve arkadaşlarının önergesi de aynı mahiyettedir; birleştirerek işleme koyuyorum.

Sayın Komisyon, önergeye katılıyor musunuz?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANI BİLTEKİN ÖZDEMİR (Samsun) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Sayın Hükümet?..

MALİYE BAKANI ZEKERİYA TEMİZEL (İstanbul) – Katılmıyoruz Sayın Başkanım.

BAŞKAN – Önerge sahipleri, gerekçenizi mi okuyalım?

İSMAİL ÖZGÜN (Balıkesir) – Söz istiyorum Sayın Başkan.

BAŞKAN – Peki; buyurun. (FP sıralarından alkışlar)

İSMAİL ÖZGÜN (Balıkesir) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; görüşmekte olduğumuz, çeşitli vergi kanunlarında değişikliği öngören 626 sıra sayılı kanun tasarısının 16 ncı maddesiyle ilgili olarak vermiş olduğumuz önerge üzerinde söz almış bulunmaktayım; bu vesileyle, hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Değerli arkadaşlar, 16 ncı madde, 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 368 inci maddesinin sonuna eklenen bir fıkrayla, vergi zıyaı cezasının da vergi aslı gibi gecikme faizine tabi tutulması esasını getirmektedir. Yapılan düzenlemeye göre, tarhiyatın ilgili bulunduğu döneme ait, normal vade tarihinden cezanın tahakkuk tarihine kadar geçen süre için, aynı kanunun 112 nci maddesindeki usuller çerçevesinde gecikme faizi hesaplanacak ve bu gecikme faizi, cezanın ödeme süresi içinde ödenecektir.

Değerli arkadaşlar, görüldüğü üzere, bu maddeyle, vergi cezasına gecikme zammı tatbikatı yeniden başlatılmak istenmektedir. Hafızalarımızı şöyle bir yokladığımızda, geçmişte de -vergi cezaları müteakip yılbaşında vergi aslına dönüştürülmek suretiyle- gecikme cezası tatbik edilmekteydi; yani, cezanın cezası alınma noktasındaydı. Daha sonra, hem hesaplaması zor olan hem de ceza uygulamasının ortaya çıkardığı problemler nedeniyle bu uygulamadan vazgeçilmişti. Şimdi, yeniden, bu düzenlemeyle, o eski tatbikata dönülme yönünde bir eğilim olduğunu görmekteyiz.

Bazıları, gecikme faizinin ceza mahiyetinde olmadığını, kamu alacağının kullanılmasının bedeli olduğunu söyleyebilirler. Aylık yüzde 15 oranındaki gecikme zammının, sadece alacağın bedeli olduğunu iddia etmek de komiktir. Gecikme faizinin ceza özelliği vardır; cezaya, cezanın uygulanmaması gerekir.

Sadece cezaları ağırlaştırmak suretiyle vergi problemlerini çözeceğinizi ümit ediyorsanız, şimdiden söyleyeyim, yanılıyorsunuz. Siz, vergi cezasına gecikme zammı almayı düşünüyorsunuz da, peki, neden, ticarî, meslekî ve ziraî kazançları enflasyondan arındırmayı düşünmüyorsunuz? Biz, enflasyonu indireceğiz diyerek bunu yapmıyorsanız, bunun bir hayal olduğunu, bu vesileyle ifade etmek istiyorum.

Bizim bu önergeyle yaptığımız düzenleme de, bu maddenin tasarıdan çıkarılması ve cezadan gecikme zammı alınmaması yönündedir. Eğer, siz, burada, cezadan gecikme zammı alacağız diye ısrar ediyorsanız, o zaman, mükelleflerin, ticarî, ziraî ve meslekî kazançlarını da enflasyondan arındırmanız lazım gelir; aksi halde, burada, çifte standart uygulanmış olur; çünkü, biliyoruz ki, ülkemizde, enflasyon, yıllardan beri yüzde 100 mertebesinde, yüzde 100'ün üzerinde seyretmektedir.

Uluslararası standartlara baktığımızda, bir ülkede, arka arkaya üç yılın enflasyon toplamı yüzde 100 mertebesinde ise, o ülkede enflasyon muhasebesine geçme zarureti vardır. Bu bakımdan, bu tasarıyla, vergi sistemimizin içerisine mutlaka enflasyon muhasebesinin yerleştirilmesi lazım gelir.

Enflasyon muhasebesini getirmemenizdeki asıl endişeniz, vergi gelirlerimizde bir azalma olacak endişesi ise, çok yanlış bir vehme kapılıyorsunuz. Tersine, enflasyon muhasebesini getirirseniz, bilançolardaki değerler, aktif ve pasifiyle daha gerçekçi rakamlara gelir, mükelleflerimiz daha gerçekçi, daha doğru beyanları verme imkânına sahip olurlar ve gelirlerimiz, inanınız, bugün olduğu noktadan çok daha ileri noktalara gelir.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Sayın Özgün, lütfen toparlayın.

İSMAİL ÖZGÜN (Devamla) – Vergi zıyaı cezasına, vergi cezasını doğuran olayın meydana geldiği tarihten itibaren gecikme faizi uygulanmasının, ceza hukukunun temel ilkelerine aykırı olduğunu da, bu vesileyle ifade etmek istiyorum.

Verdiğimiz önergeye desteklerinizi bekliyor, hepinize saygılarımı sunuyorum. (FP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum Sayın Özgün.

MEHMET BEDRİ İNCETAHTACI (Gaziantep) – Karar yetersayısının aranmasını istiyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Komisyon ve Hükümet önerge üzerinde olumsuz görüş beyan etti.

Birleştirilmiş iki önergeyi oylarınıza sunuyorum; karar yetersayısını arayacağım.

Önergeyi kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir, karar yetersayısı vardır.

Sayın milletvekilleri, önerge sahiplerinden Sayın Adil Aşırım, diğer iki önergeden imzasını çekti; yeterli imza kalmadı, onun için o önergeleri işleme koyamıyoruz.

Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Madde kabul edilmiştir.

17 nci maddeyi okutuyorum:

MADDE 17. – 213 sayılı Kanunun 376 ncı maddesi başlığı ile birlikte aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.

“Usulsüzlük ve özel usulsüzlük cezalarında indirme

Madde 376. – Usulsüzlük veya özel usulsüzlük cezalarını mükellef veya vergi sorumlusu ihbarnamelerin tebliğ tarihinden itibaren otuz gün içinde ilgili vergi dairesine müracaatla vadesinde ödeyeceğini bildirmesi halinde bu cezaların üçte biri indirilir. İndirimden arta kalan cezanın vadesinde ödenmemesi halinde bu madde hükmünden yararlanılmaz.”

BAŞKAN – Madde üzerinde, Fazilet Partisi Grubu adına, İçel Milletvekili Sayın Saffet Benli; buyurun efendim. (FP sıralarından alkışlar)

Konuşma süreniz 10 dakikadır.

FP GRUBU ADINA SAFFET BENLİ (İçel) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; görüşülmekte olan 626 sıra sayılı Vergi Kanunu Tasarısının, 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 376 ncı maddesinde değişiklik öngören ve vergi cezalarında indirim getiren 17 nci maddesi üzerinde Fazilet Partisi Grubu ve şahsım adına söz almış bulunuyorum; bu vesileyle, Yüce Heyetinizi saygıyla selamlıyorum.

Değerli milletvekilleri, getirilen bu değişiklikle, vergi cezalarında indirimi düzenleyen 376 ncı maddenin kapsamı daraltılmaktadır. Vergi Usul Kanununun "kaçakçılık, ağır kusur, kusur, usulsüzlük ve özel usulsüzlük cezalarında indirme" başlıklı mevcut 376 ncı maddesi aynen aşağıdaki gibidir:

"Re'sen veya ikmalen tarh edilen vergi veya vergi farkını ve aşağıda gösterilen indirimlerden artakalan kaçakçılık, ağır kusur, kusur, usulsüzlük ve özel usulsüzlük cezalarını, mükellef veya vergi sorumlusu, ihbarnamelerin tebliği tarihinden itibaren otuz gün içinde ilgili vergi dairesine müracaatla vadesinde veya 6183 sayılı Kanunda zikredilen neviden teminat göstererek vadenin bitmesinden itibaren üç ay içinde ödeyeceğini bildirirse:

1– Kaçakçılık, ağır kusur veya kusur dolayısıyla kesilen cezanın birinci defada yarısı;

2- Müteakiben kesilen cezaların üçte biri;

3- Usulsüzlük veya özel usulsüzlük cezasının üçte biri;

İndirilir.

Mükellef veya sorumlu, ödeyeceğini bildirdiği vergi ve vergi cezası farkını, yukarıda yazılı süre içinde ödemez veya dava konusu yaparsa, bu madde hükmünden faydalandırılmaz.

Yukarıdaki hükümler, vergi aslına tabi olmaksızın kesilen usulsüzlük cezaları hakkında da uygulanır."

Daha önce ayrıntılı olarak açıklandığı üzere, Vergi Usul Kanununun "Vergi Cezaları" başlıklı ikinci kısmında yapılmakta olan değişiklikler sonucunda; kaçakçılık, ağır kusur ve kusur cezaları kaldırılarak, yerine vergi zıyaı cezası getirilmektedir.

Bunun haricinde, yapılacak en önemli değişikliklerden birisi de, vergi cezalarının uzlaşma kapsamı dışında bırakılmasıdır. Tarh edilecek vergi tutarında uzlaşmaya varılabilmesi halinde, Vergi Usul Kanununun değişiklik sonrası 344 üncü maddesinin dördüncü fıkrasına göre, ceza, uzlaşılan vergi tutarına göre düzeltilecektir.

Vergi zıyaı cezasına, vergi cezalarında indirimi öngören 376 ncı madde kapsamında yer verilmesi halinde; vergi zıyaı cezasının uzlaşma kapsamı dahilinde bulunmaması nedeniyle, mükellefler uzlaşmadan yararlanmak istemeyerek, cezalarda indirimi öngören 376 ncı madde hükümlerinden yararlanmak isteyeceklerdir. Bu durum ise, uzlaşmayla ilgili hükümleri işlemez hale getirecekti. Bu nedenle, vergi zıyaı cezasının, vergi cezalarında indirimi öngören 376 ncı madde kapsamında yer almaması gereği doğmaktadır.

Yukarıda belirtilen sakıncayı gidermek ve yapılan düzenlemelere uygunluğu sağlamak üzere, tasarının, kanunun yayımı tarihinde yürürlüğe girecek olan 17 nci maddesiyle, Vergi Usul Kanununun 376 ncı maddesi başlığıyla birlikte değiştirilmekte olup, söz konusu madde, aynen aşağıdaki gibi olmaktadır :

"Usulsüzlük ve özel usulsüzlük cezalarında indirme

Madde 376 - Usulsüzlük veya özel usulsüzlük cezalarını, mükellef veya vergi sorumlusu, ihbarnamelerin tebliğ tarihden itibaren otuz gün içinde ilgili vergi dairesine müracaatla vadesinde ödeyeceğini bildirmesi halinde, bu cezaların üçte biri indirilir. İndirimden arta kalan cezanın vadesinde ödenmemesi halinde, bu madde hükmünden yararlanılmaz."

Yukarıda yer alan madde hükmüne göre, vergi zıyaı cezası madde kapsamı dışında bırakılmış olup, vergi cezalarında indirim sadece usulsüzlük ve özel usulsüzlük cezalarına ilişkin olarak yapılabilecektir.

Buna göre, usulsüzlük veya özel usulsüzlük cezalarına ilişkin olarak, mükellef veya vergi sorumlusu, ihbarnamelerin tebliğ tarihinden itibaren otuz gün içinde ilgili vergi dairesine müracaatla vadesinde ödeyeceğini bildirmesi halinde, bu cezaların üçte biri indirilebilecektir. Ancak, indirimden artakalan cezanın vadesinde ödenmemesi halinde bu madde hükmünden yararlanılması mümkün olmayacaktır.

Sayın milletvekilleri, vergi zıyaı ve usulsüzlük ve özel usulsüzlük cezalarında indirim kapsamına alınan konuda bir önergemiz vardır; destek ve takdirlerinize arz ederken, usulsüzlük ve özel usulsüzlük cezası nedir, bir de bunlara bakmak istiyorum.

Usulsüzlük nedir; Vergi Usul Kanununun 351 inci maddesine göre, usulsüzlük, vergi kanunlarının şekle ve usule müteallik hükümlerine riayet edilmemesidir.

Usulsüzlük dereceleri ve cezaları, birinci derece usulsüzlükler ve ikinci derece usulsüzlükler olmak üzere iki çeşittir; bunun haricinde, bir de özel usülsüzlük cezaları var.

Birinci derece usulsüzlükler: Vergi beyannamelerinin süresinde verilmemesi, zorunlu defterlerden birinin tutulmamış olması, defter kayıtlarının doğru bir vergi incelemesi yapılmasına imkân vermeyecek derecede karışık olması, işe başlamanın zamanında bildirilmemiş olması, defterlerin tasdik ettirilmemesi.

İkinci derecede usulsüzlükler: Bildirimlerin zamanında bildirilmemiş olması ve benzeri.

Özel usulsüzlükler: Fatura, gider pusulası, müstahsil makbuzu ile serbest meslek makbuzu düzenlenmemesi ve eksik tutarlı düzenlenmesi, alınması gerektiği halde alınmaması;

Perakende satış fişi, yazarkasa fişi, giriş ve yolcu taşıma fişi, sevk irsaliyesi, taşıma irsaliyesi, yolcu listesi, günlük müşteri listesi düzenlememe, bulundurmama ve gerçeğe aykırı bir şekilde düzenleme;

Fatura ve benzeri belgeleri almayan, mükellef olmayan nihaî tüketicilere;

Günü gününe kayıt zorunluluğu olan defterlerin işyerinde bulundurulmaması, vergi levhası asılmaması;

İşyeri kapatma cezası uygulanan mükelleflere bir takvim yılındaki ilk uygulama için (VUK md 353/5);

Tek düzen muhasebe planına uyulmaması;

Vergi Usul Kanununun 8/5'te düzenlenen tek vergi numarasıyla ilgili mecburiyetlere uyulmaması.

En son kabul ettiğimiz 12 nci maddeyle; "belge basımıyla ilgili bildirim görevini tamamen veya kısmen yerine getirmeyen matbaa işletmecilerine 200 milyon lira özel usulsüzlük cezası; bu Kanunun mükerrer 227 nci maddesi uyarınca, yararlanılması yeminli malî müşavirlerce düzenlenmiş tasdik raporu ibrazı şartına bağlanan konularda, tasdik raporunu zamanında ibraz etmeyen mükellefler adına 150 milyon lira özel usulsüzlük cezası; bu Kanunun 127 nci maddesinin (d) bendi uyarınca Maliye Bakanlığının özel işaretli görevlisinin ikazına rağmen aracını durdurmayan araç sürücüleri adına 100 milyon lira özel usulsüzlük cezası kesilir."

Değerli milletvekilleri, burada, biraz sonra, özel usulsüzlük ve usulsüzlük cezalarının haricinde, kaçakçılık, ağır kusur ve kusur cezalarını birleştiren ve adına vergi zıyaı dediğimiz vergi cezasının da aynı kapsama alınması, birleştirilmesi ve indirimden yararlanması hususunda verdiğimiz önergeyi sayın milletvekillerimizin destekleyeceğini umuyor, hepinizi saygıyla selamlıyorum. (FP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum Sayın Benli

Doğru Yol Partisi Grubu adına, Sayın Turhan Tayan; buyurun. (DYP sıralarından alkışlar)

DYP GRUBU ADINA TURHAN TAYAN (Bursa) – Sayın Başkan, saygıdeğer milletvekilleri; görüşülmekte olan Vergi Kanunu Tasarısının 17 nci maddesi üzerinde, Grubum adına görüşlerimi bildirmek üzere söz almış bulunuyorum; Sayın Başkanı ve değerli milletvekillerini saygıyla selamlıyorum.

Vergi kanunları, ülkemizde, en çok yasal değişikliğe uğrayan kanunlardır. Türkiye Büyük Millet Meclisinde, 19 uncu Dönem ve 20 nci Dönemde gündeme gelen, görüşülen ve kanunlaşan teklif ve tasarılara bakılacak olursa ve geçmişe doğru bir durum değerlendirmesi yapılacak olursa, bunun, böyle olduğu çok açık bir şekilde anlaşılır. Mevzuatın sürekli değişmesi, mükellefleri, muhasebeci ve müşavirleri, vergi uygulayıcılarını ve idareyi, uygulamayı takip edemez duruma getirmekte, ihtilaflı hususları da giderek artırmaktadır.

Bu nedenle, mevcut kanunlar ile uygulamaya yönelik çalışmalara ağırlık verilmesi ve Maliye personeline yönelik ücret politikasının da en kısa zamanda düzeltilmesi dileğiyle, bazı hususlara temas etmek istiyorum.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; sağlıklı ekonomilerde, maliye, maliye politikaları, maliye teşkilatı, genellikle, ekonomi politikalarının emrinde ve dümen suyundadır. Ekonominin, maliyenin ve maliye politikalarının emrine girdiği dönem ve ülkelerde, sağlıklı, başarılı ekonomik sonuçlar alınamaz. 1980 öncesi, özellikle, Cumhuriyet Halk Partisi İktidarları dönemlerinde, genellikle, ekonomiler maliyenin emrine girmiş ve 1980 öncesinde bilinen enflasyonu bol, kuyruğu bol, yokluğu, karnesi bol acı dönemler yaşanmıştır.

17 nci maddeyle ilgili, önce, kısaca tespit yapmak istiyorum.

Bilindiği üzere, Vergi Usul Kanununda yer alan ceza hükümlerine göre, vergi suçları, esasa ilişkin olanlar ve usule ilişkin olanlar diye ikiye ayrılmaktadır. Esasa ilişkin olanlar, kaçakçılık, ağır kusur maddelerinde tadat edilmiş, bu fiiller dışında kalan tüm fiiller de kusur kabul edilmiş; usule ilişkin fiiller ise, usulsüzlük ve özel usulsüzlük maddelerinde sayılmıştır.

Bu fiillerin en ağır olanı kaçakçılık fiilinde 3 kat ceza kesilmekte, aylık yüzde 15 gecikme faizi alınmakta ve uzlaşma kapsamı dışında bırakılan bu fiiller için altı aydan beş yıla kadar ağır hapis cezası verilebilmektedir. Ayrıca, kaçakçılık cezası uzlaşma kapsamına sokulmayarak, mükelleflere, ya Vergi Usul Yasasının 376 ncı maddesinde yer alan indirim hükmünden yararlanma veya dava açma yolu tanınmaktadır. Bu suretle, mükellefler, vergi ve indirimli ceza tutarını ödeyerek cezanın maddî yönünden kurtulurlarken, diğer yandan, bu fiil nedeniyle ağır ceza mahkemesinde yargılanabilmektedirler. Böylece, mahkemelerdeki uyuşmazlıkların yüzde 90'ını kaybeden idare de, hiç olmazsa, amme alacağını bir an önce tahsil edebilmektedir.

Kaçakçılık fiili dışındaki fiillerde ise, Kanunun uzlaşma veya ceza indirimi hükümlerinden yararlanarak, amme alacağının tahsili mümkün oluyordu.

Tasarıyla, Vergi Usul Kanununda yer alan ceza hükümleri tamamen değiştirilmiş ve hukukta cezaların kanunîliği ilkesinden uzaklaşılarak, kaçakçılık fiili dışında, tanımlama dahi yapmadan, vergi zıyaı olanlar, her durumda, mükellefler, verginin 1 katına eklenecek hesaplanan gecikme faizinin yarısı tutarında cezaya muhatap kılınmıştır. Böylece, tutarı belli olmayan ve idare tarafından ne zaman tespit edilirse değişecek olan bir ceza miktarı ortaya çıkacaktır. Bu durum da, aynı fiile farklı ceza uygulamasına neden olabilecektir ki, böyle bir düzenleme Anayasanın 10 uncu maddesinde yer alan "kanun önünde eşitlik" ile 38 inci maddesinde yer alan "suç ve cezalara ilişkin esaslar" hükümlerine aykırı olabilecektir. Böyle bir reform iddialarıyla, yıllarca süren çabaların sonunda, aylarca Genel Kurulda görüşülerek çıkarılan bir yasanın böyle bir gerekçeyle Anayasa Mahkemesine götürülmesinin, herhalde üzerinde düşünülmesi ve biraz daha dikkat edilmesi gereğine işaret etmek istiyorum.

Tasarının 17 nci maddesiyle Vergi Usul Kanununun 376 ncı maddesi değiştirilmekte ve vergi zıyaına -bilerek veya bilmeyerek- neden olan tüm mükelleflere cezalarda indirim hakkı tanınmamaktadır. Diğer taraftan, tasarının 18 inci maddesinde yer alan düzenlemeyle, cezaların uzlaşma kapsamına da alınamadığı dikkate alınırsa, ceza uygulamasına maruz kalan mükelleflere, kaçakçılık fiili işlememiş olsa dahi, kaçakçı gibi düşünüldüğünden yaşama şansı bırakılmamaktadır. Tasarının 3 üncü maddesiyle, bir taraftan takip edemediği mükellefin kaydını silmeye hazırlanan Maliyenin, diğer yandan mevcut mükellefleri borca batık mükellefler yaratacak bir uygulamayla karşı karşıya bırakması, sanırım istenilen ve beklenen bir sonuç değildir ve olmaması gerekir. Bu hal, her yıl yayımlanan borçlu mükellefler listesini artırmaktan öte bir işe de yaramayacaktır. Tasarının 17 nci maddesi, bu haliyle, cezaya muhatap olacak tüm mükellefleri kaçakçılık fiili işlemiş gibi kabul etmektedir. Böyle bir düşünce iyiniyetli vatandaşları mağdur edebilecek sonuçlara yol açacaktır.

Bu nedenle, tasarının 17 nci maddesinde yer alan Vergi Usul Kanununun 376 ncı maddesini değiştiren hükmün, bu tasarının 14 üncü maddesi ile Vergi Usul Kanununun 359 uncu maddesinde sayılan fiiller dışında kalan tüm fiilleri kapsayacak şekilde düzenlenmesi; ayrıca, benzeri düzenlemenin uzlaşma hükmünde de yapılması uygun olacaktı.

Bu düşüncelerle Yüce Heyetinizi saygıyla selamlıyorum.

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum Sayın Tayan.

Gruplar adına başka söz talebi?.. Yok.

Şahsı adına, Sayın İsmail Özgün; buyurun.

İSMAİL ÖZGÜN (Balıkesir) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; görüşmekte olduğumuz, çeşitli vergi kanunlarında değişikliği öngören 626 sıra sayılı kanun tasarısının 17 nci maddesi üzerinde kişisel görüşlerimi açıklamak üzere söz almış bulunmaktayım; bu vesileyle, Yüce Heyetinizi saygıyla selamlıyorum.

Değerli arkadaşlar, 17 nci madde, vergi cezalarında indirimi düzenleyen 376 ncı maddenin kapsamını daraltmakla alakalı bir maddedir. Vergi Usul Kanununun 376 ncı maddesi ne demektedir; mevcut uygulaması nedir; ona kısaca değinmek istiyorum. 376 ncı maddede "Re'sen veya ikmalen tarh edilen vergi veya vergi farkını ve aşağıda gösterilen indirimlerden artakalan kaçakçılık, ağır kusur, kusur, usulsüzlük ve özel usulsüzlük cezalarını mükellef veya vergi sorumlusu ihbarnamelerin tebliğ tarihinden itibaren otuz gün içinde ilgili vergi dairesine müracaatla vadesinde veya -bakın burasının altını çizerek söylüyorum- 6183 sayılı Kanunda zikredilen neviden teminat göstererek vadenin bitmesinden itibaren üç ay içinde ödeyeceğini bildirirse:

1. Kaçakçılık, ağır kusur veya kusur dolayısıyla kesilen cezanın birinci defada yarısı;

2. Müteakiben kesilen cezaların üçte biri;

3. Usulsüzlük veya özel usulsüzlük cezasının üçte biri;

İndirilir.

Mükellef veya sorumlu ödeyeceğini bildirdiği vergi ve vergi cezası farkını yukarıda yazılı süre içinde ödemez veya dava konusu yaparsa bu madde hükmünden faydalandırılmaz" denilmektedir.

Şimdi, siz, bu 376'ncı maddeyi şu şekilde düzenleyerek önümüze getirdiniz. Burada, ödemeyle ilgili hususta, mevcut Kanundaki "...6183 sayılı Kanunda zikredilen neviden teminat göstererek vadenin bitmesinden itibaren üç ay içinde ödeyeceğini..." ifadesini kaldırıyorsunuz, sadece "..ihbarnamelerin tebliğ tarihinden itibaren otuz gün içinde ilgili vergi dairesine müracaatla vadesinde ödeyeceğini bildirmesi halinde..." diyorsunuz. Bu, mükelleflerin fevkalade aleyhine olan bir durumdur ve bunun mutlaka düzeltilmesi gerekir.

Bir diğer husus da şudur: Meri kanunda belirtilen "Kaçakçılık, ağır kusur veya kusur dolayısıyla kesilen cezaların birinci defada yarısı indirilir" hükmünü de kaldırıyorsunuz; sadece, usulsüzlük veya özel usulsüzlük cezalarının buraya getiriyorsunuz ve "usulsüzlük veya özel usulsüzlük cezalarının üçte biri indirilir" diyorsunuz. Bu, fevkalade eksik bir düzenlemedir; mevcut kanundaki, kaçakçılık, ağır kusur veya kusur cezalarının yerine, mutlaka, yeni düzenlemede getirdiğiniz vergi zıyaı cezasını da bu düzenlemenin içerisine koymak durumundasınız, koymak durumundayız; bu maddenin, en azından, bu şekliyle buradan çıkması gerekir; yoksa, vergi zıyaı cezası için de bu indirim uygulanmazsa, mükelleflerimiz fevkalade büyük sıkıntıya düşecek ve yargıya giden işlemlerde fevkalade büyük artışlar olacaktır.

Kaldı ki, siz, biraz sonra görüşeceğimiz uzlaşmayla ilgili konuda da "biz, vergi zıyaı cezasını uzlaşma kapsamı dışarısına çıkaracağız; vergi aslı üzerinde uzlaşacağız, oradaki uzlaşma oranımız neyse vergi zıyaı cezasına da aynı oranı tatbik edeceğiz" diyorsunuz. Bakınız, bunlar, mükelleflerimiz açısından fevkalade olumsuz hususlardır; ileride, vergi idaresi ile mükellefler açısından, ortaya, çok büyük sorunlar çıkarabilir. Tabiî, vergi idaresi ile mükellefler arasında köprü vazifesini görmekte olan sayın meslektaşlarımız, muhasebecilerimiz ve müşavirlerimiz için de, önümüze çok büyük problemler, sorunlar çıkabilir.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Sayın Özgün, lütfen toparlayın.

İSMAİL ÖZGÜN (Devamla) – Bitiriyorum.

O bakımdan, 6183 sayılı Kanunda zikredilen "teminat göstererek vadesinin bitmesinden itibaren üç ay içerisinde ödeneceği" hükmünün ve vergi ziyaı cezasında da indirim yapılması hususunun bu maddeye getirilmesi gerektiğine inanıyorum.

Bu konuda vermiş olduğumuz önergenin dektekleneceğine inanıyor, hepinize saygılarımı sunuyorum. (FP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum Sayın Özgün.

Sayın Emin Kul, buyurun efendim.

EMİN KUL (İstanbul) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; tasarının 17 nci maddesi üzerinde görüşlerimi arz etmeden önce, sizleri saygıyla selamlıyorum.

Konuşan arkadaşlarımızın, özellikle Sayın Turhan Tayan'ın da gözünden kaçan bir husus var : Tasarının 11 inci maddesiyle cezayı gerektiren eylemlerin tanımları -yani, kaçakçılık, ağır kusur, kusur gibi tanımlar- başka hükümlerle değiştirilip yeniden tanımlanmıştır; dolayısıyla, bu unsurlar, vergi zıyaı tanımı altında toplanmıştır. Bunu dikkate almaksızın eleştiri yöneltmek boşuna konuşmaktır; çünkü, 11 inci maddede bu hususlar kabul edilmiş ve geçmiştir. Dolayısıyla, cezayı gerektiren eylemler değiştirip tanımlandığı için, bu madde, ceza indirimlerini, usulsüzlük ve özel usulsüzlüğe indirgeyerek, bunlara münhasır kılınarak düzenlenmiş bir maddedir. Dikkat edersek, 376 ncı maddenin, eski maddenin, birinci fıkrasındaki indirimden yararlanmayla ilgili koşullar aynen muhafaza edilmiş ve 376 ncı maddenin üçüncü bendinde olduğu gibi, üçte bir indirim de aynen muhafaza edilerek düzenleme yapılmıştır; bu bakımdan, düzenleme yerindedir.

Teşekkür eder, saygılar arz ederim. (ANAP ve DSP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum Sayın Kul.

Madde üzerindeki görüşmeler tamamlanmıştır.

4 önerge vardır; geliş sırasına göre okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan kanun tasarısının 17 nci maddesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

Saffet Benli İsmail Özgün Cevat Ayhan

İçel Balıkesir Sakarya

Nezir Aydın Abdullah Örnek

Sakarya Yozgat

Madde 17- 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 376 ncı maddesi başlığı ile birlikte aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.

"Vergi ziyaı, usulsüzlük ve özel usulsüzlük cezalarında indirim

Madde 376- Vergi ziyaı, usulsüzlük ve özel usulsüzlük cezalarını mükellef veya vergi sorumlusu ihbarnamelerin tebliğ tarihinden itibaren otuz gün içinde ilgili vergi dairesine müracaatla vadesinde ödeyeceğini bildirmesi halinde :

1. Vergi ziyaı cezasında birinci defada yarısı, müteakiben kesilenlerden üçte biri,

2. Usulsuzlük ve özel usulsüzlük cezalarında üçte biri indirilir. Vadesinde ödenmemesi halinde bu madde hükmünden yararlandırılmaz."

Yakup Budak İ. Ertan Yülek Ahmet Doğan Adana Adana Adıyaman

Osman Hazer Celal Esin Cemalettin Lafçı Afyon Ağrı Amasya

Rıza Ulucak Muhammet Polat Alaattin Sever Aydın Ankara Aydın Batman

Suat Pamukçu Abdulhaluk Mutlu Mustafa Yünlüoğlu Bayburt Bitlis Bolu

İsmail Coşar Zülfikâr Gazi Ramazan Yenidede Çankırı Çorum Denizli

Ömer Naimi Barım Tevhit Karakaya Lütfü Esengün Elazığ Erzincan Erzurum

Sıtkı Cengil Ahmet Çelik Mehmet Sıddık Altay Adana Adıyaman Ağrı

Murtaza Özkanlı Ömer Faruk Ekinci İsmail Özgün Aksaray Ankara Balıkesir

Musa Okçu Zeki Ergezen Feti Görür Batman Bitlis Bolu

Mehmet Altan Karapaşaoğlu Ömer Vehbi Hatipoğlu Ahmet Cemil Tunç Bursa Diyarbakır Elazığ

Aslan Polat Şinasi Yavuz Nurettin Aktaş Erzurum Erzurum Gaziantep

Mehmet Sılay Mehmet Emin Aydınbaş Azmi Ateş Hatay İçel İstanbul

Mehmet Fuat Fırat Hüseyin Kansu Osman Yumakoğulları İstanbul İstanbul İstanbul

Hasan Dikici Ahmet Dökülmez Zeki Ünal Kahramanmaraş Kahramanmaraş Karaman

Fethi Acar Salih Kapusuz Mikail Korkmaz Kastamonu Kayseri Kırıkkale

Mustafa Kemal Ateş Osman Pepe Veysel Candan Kilis Kocaeli Konya

Hanifi Demirkol Kahraman Emmioğlu Turhan Alçelik Eskişehir Gaziantep Giresun

Süleyman Metin Kalkan Ekrem Erdem Bahri Zengin

Hatay İstanbul İstanbul

Avni Doğan Abdullah Özbey Zeki Karabayır Kahramanmaraş Karaman Kars

Memduh Büyükkılıç Kemal Albayrak Hüseyin Arı Kayseri Kırıkkale Konya

Hasan Hüseyin Öz Metin Perli Yaşar Canbay Konya Kütahya Malatya

Nedim İlci Hüseyin Olgun Akın Nezir Aydın Muş Ordu Sakarya

Ahmet Demircan Musa Uzunkaya Ahmet Nurettin Aydın Samsun Samsun Siirt

Zülfükâr İzol Abdulkadir Öncel Ahmet Feyzi İnceöz Şanlıurfa Şanlıurfa Tokat

İsmail İlhan Sungur Şaban Şevli Kâzım Arslan Trabzon Van Yozgat

T. Rıza Güneri Mustafa Ünaldı Ahmet Derin Konya Konya Kütahya

Sabahattin Yıldız M. Salih Katırcıoğlu Latif Öztek Muş Niğde Samsun

Ahmet Karavar Abdullah Arslan Bekir Sobacı Şanlıurfa Tokat Tokat

Maliki Ejder Arvas Fethullah Erbaş Abdullah Örnek Van Van Yozgat

BAŞKAN – Diğer önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 626 sıra sayılı Vergi Kanunu Tasarısının;

Madde 17. - 213 sayılı Kanunun 376 ncı maddesi başlığı ile birlikte aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.

"Usulsüzlük ve özel usulsüzlük cezalarında indirim

Madde 376. - (İkinci satırında)

"ihbarnamelerin tebliğ tarihinden itibaren kırkbeş gün içinde" olarak değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

Saffet Benli Ahmet Derin Mustafa Köylü İçel Kütahya Isparta

İsmail Özgün Aslan Polat Ekrem Erdem Balıkesir Erzurum İstanbul

Hüseyin Kansu Nezir Aydın Metin Perli İstanbul Sakarya Kütahya

Hasan Dikici Yakup Budak İ. Ertan Yülek Kahramanmaraş Adana Adana

Ahmet Doğan Celal Esin Cemalettin Lafçı Adıyaman Ağrı Amasya

Rıza Ulucak Muhammet Polat Alaattin Sever Aydın Ankara Aydın Batman

Suat Pamukçu Abdulhaluk Mutlu Mustafa Yünlüoğlu Bayburt Bitlis Bolu

İsmail Coşar Zülfikâr Gazi Ramazan Yenidede Çankırı Çorum Denizli

Ömer Naimi Barım Tevhit Karakaya Lütfü Esengün Elazığ Erzincan Erzurum

Sıtkı Cengil Ahmet Çelik SıddıkAltay Adana Adıyaman Ağrı

Murtaza Özkanlı Ömer Faruk Ekinci Musa Okçu Aksaray Ankara Batman

Zeki Ergezen Feti Görür Altan Karapaşaoğlu Bitlis Bolu Bursa

Ömer Vehbi Hatipoğlu Ahmet Cemil Tunç Aslan Polat Diyarbakır Elazığ Erzurum

Şinasi Yavuz Nurettin Aktaş Bedri İncetahtacı Erzurum Gaziantep Gaziantep

Mehmet Sılay Emin Aydınbaş Azmi Ateş Hatay İçel İstanbul

Hüseyin Kansu Mehmet Fuat Fırat Osman Yumakoğulları İstanbul İstanbul İstanbul

Zeki Ünal Fethi Acar Hasan Dikici Karaman Kastamonu Kahramanmaraş

Salih Kapusuz Mikail Korkmaz Mustafa Kemal Ateş Kayseri Kırıkkale Kilis

Osman Pepe Veysel Candan Hanifi Demirkol Kocaeli Konya Eskişehir

Kahraman Emmioğlu Turhan Alçelik Metin Kalkan Gaziantep Giresun Hatay

Mustafa Köylü Saffet Benli Ekrem Erdem Isparta İçel İstanbul

İsmail Kahraman Bahri Zengin Abdullah Özbey İstanbul İstanbul Karaman

Zeki Karabayır Memduh Büyükkılıç Kemal Albayrak Kars Kayseri Kırıkkale

Cafer Güneş Hüseyin Arı Hasan Hüseyin Öz Kırşehir Konya Konya

Yaşar Canbay Metin Perli Nedim İlci Malatya Kütahya Muş

Hüseyin Olgun Akın Ahmet Demircan Nezir Aydın Ordu Samsun Sakarya

Musa Uzunkaya Ahmet Nurettin Aydın Zülfükâr İzol Samsun Siirt Şanlıurfa

Abdulkadir Öncel Ahmet Feyzi İnceöz İsmail İlhan Sungur Şanlıurfa Tokat Trabzon

Şaban Şevli Kâzım Arslan Rıza Güneri Van Yozgat Konya

Mustafa Ünaldı Ahmet Derin Sabahattin Yıldız Konya Kütahya Muş

Salih Katırcıoğlu Latif Öztek Ahmet Karavar Niğde Samsun Şanlıurfa

Maliki Ejder Arvas Fethullah Erbaş Abdullah Örnek Van Van Yozgat

BAŞKAN – Diğer önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan kanun tasarısının 17 nci maddesiyle değiştirilen Vergi Usul Kanununun 376 ncı maddesinde yer alan "üçte biri" ibaresinin "dörtte biri " şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

Selahattin Beyribey Adil Aşırım Avni Kabaoğlu

Kars Iğdır Rize

Güven Karahan Bülent Akarcalı Ahmet Kabil

Balıkesir İstanbul Rize

BAŞKAN– Son önergeyi okutuyorum :

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan kanun tasarısının 17 nci maddesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

Metin Şahin Çetin Bilgir Halil Çalık

Antalya Kars Kocaeli

İhsan Çabuk Algan Hacaloğlu Ertan Yülek

Ordu İstanbul Adana

İsmail Özgün

Balıkesir

Madde 17. – 213 sayılı Kanunun 376 ncı maddesi başlığı ile birlikte aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.

"Vergi ziyaı, usulsüzlük ve özel usulsüzlük cezalarında indirme

Madde 376. – İkmalen, re'sen veya idarece tarh edilen vergi veya vergi farkını ve aşağıda gösterilen indirimlerden arta kalan vergi ziyaı, usulsüzlük ve özel usulsüzlük cezalarını mükellef veya vergi sorumlusu ihbarnamelerin tebliğ tarihinden itibaren otuz gün içinde ilgili vergi dairesine başvurarak vadesinde veya 6183 sayılı Kanunda belirtilen türden teminat göstererek vadenin bitmesinden itibaren üç ay içinde ödeyeceğini bildirirse :

1. Vergi ziyaı cezasında birinci defada yarısı, müteakiben kesilenlerde üçte biri,

2. Usulsüzlük veya özel usulsüzlük cezalarının üçde biri,

İndirilir.

Mükellef veya vergi sorumlusu ödeyeceğini bildirdiği vergi ve vergi cezasını yukarıda yazılı süre içinde ödemez veya dava konusu yaparsa bu madde hükmünde faydalandırılmaz.

Yukarıdaki hükümler vergi aslına tabi olmaksızın kesilen usulsüzlük cezaları hakkında da uygulanır.

BAŞKAN – Önergeleri, aykırılık derecesine göre okutup, işleme koyacağım.

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan kanun tasarısının 17 nci maddesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

Madde 17 – 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 376 ncı maddesi başlığı ile birlikte aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.

Vergi ziyaı, usulsüzlük ve özel usulsüzlük cezalarında indirim

Madde 376 - Vergi ziyaı, usulsüzlük ve özel usulsüzlük cezalarını mükellef veya vergi sorumlusu ihbarnamelerin tebliğ tarihinden itibaren otuz gün içinde ilgili vergi dairesine müracaatla vadesinde ödeyeceğini bildirmesi halinde,

l. Vergi ziyaı cezasında birinci defada yarısı, müteakiben kesilenlerde üçte biri,

2. Usulsüzlük ve özel usulsüzlük cezalarında üçte biri indirilir.

Vadesinde ödenmemesi halinde, bu madde hükmünden yararlandırılmaz.

Saffet Benli (İçel) ve arkadaşları

BAŞKAN – Sayın Komisyon, önergeye katılıyor musunuz?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANI BİLTEKİN ÖZDEMİR (Samsun) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Sayın Hükümet katılıyor mu?

MALİYE BAKANI ZEKERİYA TEMİZEL (İstanbul) – Katılmıyoruz Sayın Başkanım.

BAŞKAN – Efendim, Komisyon ve Hükümet önergeye katılmıyor.

Sayın Benli?..

SAFFET BENLİ (İçel) – Gerekçe okunsun Sayın Başkan.

BAŞKAN – Gerekçeyi okutuyorum:

"Gerekçe:

Mükelleflere uzlaşma talep etme ve dava açma dışında bir fırsat daha vermek ve devlet alacağının bir an önce tahsiline imkân sağlamak amacıyla ceza indirimi kapsamına alınmasında büyük fayda olacağı ortadadır."

CEMALETTİN LAFÇI (Amasya) – Karar yetersayısı istiyoruz.

BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza sunuyorum...Kabul edenler...Kabul etmeyenler...Önerge kabul edilmemiştir.

Diğer önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan kanun tasarısının 17 nci maddesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

Madde 17 - 213 sayılı Kanunun 376 ncı maddesi başlığı ile birlikte aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.

Vergi ziyaı, usulsüzlük ve özel usulsüzlük cezalarında indirme

Madde 376 - İkmalen, re'sen veya idarece tarh edilen vergi veya vergi farkını ve aşağıda gösterilen indirimlerden arta kalan vergi ziyaı, usulsüzlük ve özel usulsüzlük cezalarını, mükellef veya vergi sorumlusu ihbarnamelerin tebliğ tarihinden itibaren otuz gün içinde ilgili vergi dairesine başvurarak vadesinde veya 6183 sayılı Kanunda belirtilen türden teminat göstererek vadenin bitmesinden itibaren üç ay içinde ödeyeceğini bildirirse :

1. Vergi ziyaı cezasında birinci defada yarısı, müteakiben kesilenlerde üçte biri,

2. Usulsüzlük veya özel usulsüzlük cezalarının üçte biri,

İndirilir.

Mükellef veya vergi sorumlusu ödeyeceğini bildirdiği vergi ve vergi cezasını yukarıda yazılı süre içinde ödemez veya dava konusu yaparsa bu madde hükmünden faydalandırılmaz.

Yukarıdaki hükümler vergi aslına tabi olmaksızın kesilen usulsüzlük cezaları hakkında da uygulanır.

Metin Şahin (Antalya) ve arkadaşları

BAŞKAN – Sayın Komisyon?..

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANI BİLTEKİN ÖZDEMİR (Samsun) – Uygun görüşle takdirlerinize sunarız Sayın Başkanım.

BAŞKAN – Sayın Hükümet?..

MALİYE BAKANI ZEKERİYA TEMİZEL (İstanbul) – Katılıyoruz Sayın Başkanım.

BAŞKAN – Önergeye, Komisyon uygun görüş belirtti, Hükümet katılıyor.

Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmiştir.

Kabul edilen bu önerge nedeniyle, diğer iki önergeyi işleme koyamıyorum.

III. – Y O K L A M A

BAŞKAN – Şimdi, maddeyi, kabul edilen önerge doğrultusunda oylarınıza sunacağım; ancak, bir yoklama talebi vardır efendim. (ANAP ve DSP sıralarından gürültüler)

Sayın milletvekilleri...

ÜLKÜ GÜNEY (Bayburt) – Salona baktığınız zaman..

BAŞKAN – Salona baktım efendim; maalesef... Yani, yoklama yapmaktan hoşlanmıyorum; eğer, tereddüt olmasaydı -zili de çaldım- yoklama yapmayacaktım, sanıyorum arkadaşlar da itiraz etmeyeceklerdi. (ANAP ve DSP sıralarından gürültüler)

Yoklama talebine ilişkin önereyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan vergi kanununun 17 nci maddesinin oylanmasından önce, toplantı yetersayısı olmadığından, yoklama yapılmasını arz ederiz.

BAŞKAN – Yoklama talebinde bulunan sayın milletvekillerini tespit edeceğim:

Mehmet Bedri İncetahtacı?.. Burada.

Şinasi Yavuz?.. Burada.

Abdullah Örnek?.. Burada.

İsmail Kahraman?.. Burada.

Mikail Korkmaz?.. Burada.

Latif Öztek?.. Burada.

Hüseyin Arı?.. Burada.

Abdullah Arslan?.. Burada.

Saffet Benli?.. Burada.

Osman Hazer?.. Burada.

Nezir Aydın?.. Burada.

Azmi Ateş?.. Burada.

Murtaza Özkanlı?.. Burada.

Cevat Ayhan?.. Burada.

Fehim Adak?.. Burada.

Zülfikar Gazi?.. Burada.

Salih Katırcıoğlu?.. Burada.

Mehmet Emin Aydınbaş?.. Yok.

Muhammet Polat?.. Burada.

Ziyattin Tokar?.. Burada.

Ahmet Derin?.. Burada.

Hayrettin Dilekcan?.. Burada.

21 sayın milletvekili burada.

Yoklama talebinde bulunan sayın milletvekilleri, lütfen, Genel Kurul salonundan ayrılmayalım. Yerleşen bir uygulama...

MUHAMMET POLAT (Aydın) – Sayın Başkan, ismi okunan arkadaşımız çıkabilir.

BAŞKAN – Yerleşen uygulama şudur: Eğer, salonda, yoklama talebinde bulunan milletvekili sayısı 20'nin altına düşerse, yoklama talebini sona erdiriyoruz.

MUHAMMET POLAT (Aydın) – Sayın Başkan, bugüne kadar yerleşmiş uygulama...

BAŞKAN – Sayın Polat, yerleşik bir uygulamamız; böyle uygulandı. Lütfen, Genel Kurul salonunda bulunun.

MUHAMMET POLAT (Aydın) – Sayın Başkanım, tamam, bulunacağız; ancak, yanlış yapıyorsunuz. Bakın, bugüne kadar, kürsüde bulunan başkanvekillerimiz...

BAŞKAN – Efendim, yerleşmiş bir uygulama...

ABDÜLLATİF ŞENER (Sıvas) – Sayın Başkan...

BAŞKAN – Başkanvekilleri arasında farklılık yapmak istemiyoruz.

ABDÜLLATİF ŞENER (Sıvas) – Müsaade eder misiniz.. Bu, yerleşmiş bir uygulama değildir. Yedi senedir Meclisteyim... Her Meclis Başkanvekili farklı uygular; ama, benim uygulamam budur derseniz, ona da saygı duyarım.

BAŞKAN – Gördüğüm kadarıyla, oldukça yerleşmiş çoğunluk uygulaması; ben farklı uygulamak istemiyorum, böyle uygulayacağım.

Yoklamaya başlıyoruz.

(Tekirdağ Milletvekili Fevzi Aytekin'e kadar yoklama yapıldı)

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, sayımız, şu an, 184'e ulaşmış bulunuyor; daha, yoklama talebinde bulunan milletvekilleri var. Toplantı yetersayımız vardır; görüşmelere devam ediyoruz.

IX . – KANUN TASARI VE TEKLİFLERİYLE KOMİSYONLARDAN

GELEN DİĞER İŞLER (Devam)

5. – Vergi Usul Kanunu, Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun, Gelir Vergisi Kanunu , Kurumlar Vergisi Kanunu, Katma Değer Vergisi Kanunu, Gider Vergileri Kanunu, Emlak Vergisi Kanunu, Veraset ve İntikal Vergisi Kanunu, Motorlu Taşıtlar Vergisi Kanunu, Damga Vergisi Kanunu, Harçlar Kanunu ve Belediye Gelirleri Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Tasarısı ile Konya Milletvekili Ahmet Alkan’ın, İstanbul Milletvekili Emin Kul’un, Kahramanmaraş Milletvekili Hasan Dikici ve 30 Arkadaşının, Balıkesir Milletvekili İsmail Özgün’ün, İstanbul Milletvekili Mustafa Baş ve 30 Arkadaşının, Trabzon Milletvekili Kemalettin Göktaş ve 33 Arkadaşının, Konya Milletvekili Necmettin Erbakan ve 40 Arkadaşının, Konya Milletvekili Necmettin Erbakan ve 30 Arkadaşının, Kütahya Milletvekili Mehmet Korkmaz’ın, Balıkesir Milletvekili İsmail Özgün ve 40 Arkadaşının, Konya Milletvekili Veysel Candan’ın, Balıkesir Milletvekili İ. Önder Kırlı’nın, Adana Milletvekili Arif Sezer’in, Ağrı Milletvekili M. Sıddık Altay’ın, Bayburt Milletvekili Suat Pamukçu’nun, İstanbul Milletvekili Cefi Kamhi’nin, Samsun Milletvekili Murat Karayalçın’ın, Bursa Milletvekili Turhan Tayan’ın, Erzurum Milletvekili İsmail Köse’nin, İstanbul Milletvekili Ercan Karakaş ve 6 Arkadaşının, Erzincan Milletvekili Naci Terzi’nin Demokrat Türkiye Partisi Grup Başkanı Van Milletvekili Mahmut Yılbaş, Grup Başkanvekilleri İstanbul Milletvekili Metin Işık, Mardin Milletvekili Muzaffer Arıkan ve 6 Arkadaşının, Benzer Mahiyetteki Kanun Teklifleri ve Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (1/708, 2/72, 2/73, 2/75, 2/129, 2/154, 2/166, 2/182, 2/191, 2/194, 2/221, 2/270, 2/287, 2/293, 2/323, 2/369 2/420, 2/459, 2/493, 2/884, 2/959, 2/960, 2/1015, 2/1019, 2/1070) (S. Sayısı : 626)

BAŞKAN – Maddeyi, kabul edilen önerge doğrultusundaki değişik şekliyle oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

18 inci maddeyi okutuyorum:

MADDE 18 - 213 sayılı Kanunun ek 1 inci maddesi başlığı ile birlikte ve ek 11 inci maddesinin birinci fıkrası aşağıdaki şekilde, ek 6 ncı maddesinin birinci fıkrasında yer alan “Uzlaşma komisyonlarının ek 5 inci maddeye göre tutacakları_” ibaresi “Uzlaşma komisyonlarının tutacakları_” şeklinde değiştirilmiştir.

“Uzlaşmanın konusu, kapsamı, komisyonlar ve şekli

Ek Madde 1- Mükellef tarafından, ikmalen, re’sen veya idarece yapılacak tarhiyatta, vergi ziyaına sebebiyet verilmesinin kanun hükümlerine yeterince nüfuz edememekten ya da 369 uncu maddede yazılı yanılmadan kaynaklandığının veya bu Kanunun 116, 117 ve 118 inci maddelerinde yazılı vergi hataları ile bunun dışında her türlü maddi hata bulunduğunun veya yargı kararları ile idarenin ihtilaf konusu olayda görüş farklılığının olduğunun ileri sürülmesi durumunda, idare bu bölümde yer alan hükümler çerçevesinde mükellefler ile uzlaşabilir. Uzlaşma konusu verginin matrah farkları itibariyle bölünebildiği durumlarda uzlaşma sadece toplam matrah farkının bu bölümüne isabet eden vergi kısmı için de yapılabilir. Uzlaşma talebi vergi ihbarnamesinin tebliğ tarihinden itibaren 30 gün içinde yapılır. Uzlaşmanın vaki olmaması veya temin edilememesi halinde yeniden uzlaşma talebinde bulunulamaz. Uzlaşmanın vaki olmadığına dair tutanağa idarenin nihai teklifi yazılır. Mükellef dava açma süresinin sonuna kadar teklif edilen vergi ve cezayı kabul ettiğini yazılı olarak bildirirse bu takdirde uzlaşma sağlanmış sayılır. Mükellef, uzlaşma görüşmelerinde, bağlı olduğu meslek odasından bir temsilci ve 3568 sayılı Kanuna göre kurulan meslek odasından bir meslek mensubu bulundurabilir.

Sürekli, geçici ve merkezi uzlaşma komisyonlarının teşkili, uzlaşmaya müracaat etmeye yetkili olanların belirlenmesi, uzlaşmanın şekli, uzlaşmaya konu edilebilecek vergi, resim ve harçların belirlenmesi, uzlaşma komisyonlarının yetkileri, uzlaşmanın yapılmasına ilişkin usul ve esaslar Maliye Bakanlığınca çıkarılacak bir yönetmelikle düzenlenir. İl özel idareleri ve belediyelere ait vergi, resim ve harçlar için bu yönetmelik İçişleri Bakanlığınca hazırlanır."

“Maliye Bakanlığı vergi incelemesine dayanılarak tarh edilecek vergilerde tarhiyat öncesi uzlaşma yapılmasına izin verebilir.”

BAŞKAN – Madde üzerinde, Doğru Yol Partisi Grubu adına, Sayın İlyas Yılmazyıldız?.. Yok.

Gruplar adına başka söz talebi var mı efendim?

Fazilet Partisi Grubu adına, Sayın İsmail Özgün; buyurun.

FP GRUBU ADINA İSMAİL ÖZGÜN (Balıkesir) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; görüşmekte olduğumuz çeşitli vergi kanunlarında değişikliği öngören 626 sıra sayılı kanun tasarısının 18 inci maddesi üzerinde, Fazilet Partisi Grubu adına söz almış bulunmaktayım. Bu vesileyle, muhterem heyetinizi saygıyla selamlıyorum.

Değerli milletvekilleri, bu tasarının 18 inci maddesi, 213 sayılı Vergi Usul Kanununun ek 1 inci maddesinde izah edilen uzlaşma konusunun usul ve esaslarını düzenleyen bir maddedir. Mükellef ile vergi idaresi arasında çıkan uyuşmazlıkların çözülmesi, esas olarak yargı organları tarafından yerine getirilmektedir; ancak, yargılama sürecinin uzun sürelere yayılması nedeniyle, bu uyuşmazlıklar sürüncemede kalmaktaydı. Bu durum ise, devletin vergi alacağının tahsilinin gecikmesine yol açtığı gibi, mükellefler açısından da sıkıntılı bir durum teşkil etmekteydi; ancak, 213 sayılı Vergi Usul Kanununa 205 sayılı Kanunla eklenen ek maddeyle, mükellefler ile vergi idaresi arasında uyuşmazlıkların, önce uzlaşma yoluyla giderilmesi amaçlanarak, vergi idaresi ile mükellefler arasındaki sorunlardan mükelleflerin kastı olmaksızın meydana gelenlerin ya da mükelleflerin veya idarenin açık hatalarından kaynaklananların, yargı prosedürüne gidilmeden, her iki tarafın rızasıyla çözülmesi için vergi sistemimize uzlaşma müessesesi yerleştirilmiştir. Uzlaşma müessesesinin uygulanmasında, vergi aslı, devletin alacağı olarak görüldüğü için, genellikle vergi aslında bir indirim söz konusu olmamakta, nadiren yüzde 5, yüzde 10, yüzde 20 gibi indirimler olmakta; ancak, cezalarda önemli nispette indirimler yapılmaktadır. Bu bahsettiğim husus, halen uygulanmakta olan, uzlaşmayla ilgili hususlardır.

Bendeniz, bu meslekte, muhasebecilik mesleğinde aşağı yukarı yirmi sene hizmet etmiş, yüzlerce uzlaşmada bulunmuş bir arkadaşınız olarak, hemen, şunu ifade etmek istiyorum ki, mevcut uygulamada -biraz önce bahsettiğim gibi- düzenlenen raporda, mükellefin haklılık derecesi her ne olursa olsun, genel olarak, yüzde 80'in üzerindeki, yüzde 80, yüzde 85, hatta yüzde 90 nispetindeki vergi cezaları kaldırılmakta, haklılık derecesine göre de, mükellefin haklılığı oranında da cezaların tamamı kaldırılmakta, vergi aslından da bir miktar indirim yapılmaktadır. Bu, şu anda, uygulamadaki olan hadisedir.

Şimdi, bu uygulamadan Hükümet dönmek niyetindedir. Getirilen tasarıda, Hükümet, cezaların uzlaşma kapsamı dışarısına çıkarılmasını, sadece vergi aslı üzerinde uzlaşmayı amaçlamaktadır. Halen, ağır kusur cezaları üzerinden uzlaşmaya gidilebilmekte; uzlaşmalarda, haklılık payı ölçüsünde, hem cezada hem de vergi aslında indirim yapılabilmektedir. Oysa, şimdi, yeni yapılan düzenlemeyle, vergi aslı üzerinden konuşulacak, vergi aslı üzerinden masaya oturulacak, pazarlık yapılacak, vergi aslında ne nispette uzlaşma sağlanırsa, o nispette de ceza üzerinden, tabiî, haliyle, sistemimize yeni yerleştirmiş olduğumuz vergi zıyaı üzerinde de o nispette indirim yapılması söz konusu olacaktır.

Değerli arkadaşlar, şimdi, bakınız, biraz önceki maddede de ifade ettim, getirilen düzenlemeler, bu uzlaşma konusu da dahil olmak üzere, vergi mükelleflerinin aleyhine birtakım sonuçları orta yere çıkarmaktadır. Uzlaşma konusunda mükellefin aleyhine orta yere çıkan durum nedir derseniz; burada, uzlaşma müessesesinin alanı daraltılmaktadır. Halen uygulamada vergi cezası üzerinden uzlaşılabilir olan durum, vergi cezalarını bu kapsam dışarısına çıkararak, vergi aslı üzerinden uzlaşmaya zorlamaktadır. Vergi aslı üzerindeki uzlaşmalar da fevkalade zordur. Yüzlerce vergi uzlaşmasında bulunmuş bir arkadaşınız olarak ifade ediyorum ki, vergi aslı üzerinden, uzlaşma komisyonlarında, indirim yapmak fevkalade zordur. Dolayısıyla, ileride -temenni etmiyorum ama- herhalde şöyle bir durum karşımıza çıkacak: Vergi aslı üzerinden, çok az miktarda -burada bir oran, söylemem tabiî mümkün değil ama- çok az nispette indirim sağlanacak; dolayısıyla, cezalarda da o nispette az indirim yapılmış olacak. Neticede, mükelleflerimiz, bugün sahip oldukları avantajlardan ileride yararlanamayacaklar ve uzlaşmalardan sonra, daha çok -bugüne nazaran- vergi ve ceza ödemek durumuyla karşılaşacaklardır.

Zaten, şu anda, vergi mükelleflerimiz çok büyük sıkıntı içerisindedir. Özellikle, küçük esnaf ve sanatkâr olarak nitelendirdiğimiz küçük mükelleflerimiz büyük sıkıntılar çekmektedir. İşte, zaman zaman, seçim bölgelerimizde yaptığımız ziyaretlerimizde esnaf ve sanatkârlarla olan görüşmelerimizde, işlerin fevkalade durgun olduğunu, yaprak kımıldamadığını, siftah yapmadan dükkânlarını kapatmak durumunda bulunduklarını, maalesef üzülerek, onlardan duymaktayız.

Esnaf ve sanatkârımız, bugün, normal ödemesi gereken vergilerini bile süresinde ödeyememektedir; enflasyon altında ezilmektedir; bugün, sattığı bir gömleği, sattığı fiyattan, yarın götürüp rafına koyamamaktadır ve enflasyondan dolayı da, kazanmadığı paranın, maalesef, vergisini ödemek durumundadır.

Şimdi, bu tasarı, bu dengeleri gözetmemektedir. Biraz önceki maddede de ifade ettim; eğer siz, bu şartlarda, esnaf ve sanatkârın, tüccarın içinde bulunduğu bu ağır şartlarda, daha çok vergi alacağız, cezadan da gecikme zammı alacağız, cezaları uzlaşma kapsamı dışına çıkaracağız derseniz, bu kesimi çok büyük sıkıntı içerisine sokmuş olursunuz; bir de üstüne üstlük, enflasyon muhasebesini de getirmeden, enflasyonun da vergisini alacağız derseniz, bu orta kesimi, esnaf ve sanatkârı çökertirsiniz.

Siz, bu tasarıyla, bakın, enflasyon muhasebesi konusunda bir de çifte standart uyguluyorsunuz; birkısım faiz, repo, hisse senedi gelirlerinden enflasyonu arındırıyorsunuz; ama, ticarî, sınaî, meslekî ve ziraî kazançlarını defter tutarak beyanname vermek suretiyle beyan eden mükelleflerin gelirlerini enflasyondan arındırmıyorsunuz; bu bir çifte standarttır. Eğer siz, enflasyondan bazı kazançları arındırır bazılarını arındırmazsanız, burada bir kesime, hatta toplumun temel, direğini teşkil eden o esnaf ve sanatkâr kesimine çok büyük haksızlık yapmış olursunuz.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Sayın Özgün, tamamlar mısınız.

İSMAİL ÖZGÜN (Devamla) – Bu bakımdan, uzlaşma kapsamı içerisine cezaların da dahil edilmesi lazım gelir.

Bu maddede olumlu yön yok mudur derseniz, vardır, onu da söyleyeyim. Bu maddeyle, kısmî uzlaşma imkânı getirilmiştir; olumlu bir tutumdur. Uzlaşmada "ben uzlaşıyorum" diye son sözü söyleme noktasında mükellefe bir zaman tanınmıştır; "kardeşim, bugün uzlaşamadım; ama, müsaade istiyorum, yarına kadar düşüneyim, size ona göre cevap vereyim" deme imkânı getirilmiştir.

Bizim burada itiraz ettiğimiz husus, kesinlikle, cezaların da uzlaşma konusu yapılması lazım geldiği noktasındadır. Bu konuda verilmiş olan önergelerimizi destekleyeceğinizi ümit ediyor, hepinize saygılarımı sunuyorum. (FP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum Sayın Özgün.

Doğru Yol Partisi Grubu adına, Sayın İlyas Yılmazyıldız; buyurun.

DYP GRUBU ADINA İLYAS YILMAZYILDIZ (Balıkesir) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; tasarının 18 inci maddesi hakkında, Doğru Yol Partisi Grubu adına söz almış bulunmaktayım; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Tasarının 18 inci maddesiyle, Vergi Usul Kanununa 205 sayılı Kanunun 22 nci maddesiyle eklenen bölümdeki ek 1 inci maddede ve ek 11 inci maddenin birinci fıkrasında değişiklik yapılmıştır.

Değişiklik yapılan mevcut kanunun ek 1 inci maddesi şöyledir: "İkmalen, re'sen veya idarece tarh edilen vergilerle, bunlara ilişkin vergi cezalarının tahakkuk edecek miktarları mevzuunda; idare, bu bölümde yer alan hükümler dairesinde mükellefler veya cezaya muhatap olanlarla aşağıda yazılı hususlarda uzlaşabilir. Ancak, kaçakçılık suçu cezası kesilen tarhiyata ilişkin vergi ve ceza, uzlaşma mevzu yapılamaz.

1- Tarhiyatta, bu kanunun 116, 117 ve 118 inci maddelerinde yazılı vergi hataları ile bunun dışında her türlü maddî hata bulunması,

2- Tarhiyatta, bu kanunun 369 uncu maddesinde yazılı şekillerde yanılma halinin mevcut olduğunun mükellef veya ceza muhatabı tarafından iddia edilmesi,

3- Vergi zıyaına sebebiyet verilmesinin veya usulsüzlük fiilinin işlenmesinin; mükellef veya ceza muhatabı tarafından kanun hükümlerine gereği kadar nüfuz edememekten ileri geldiğinin iddia olunması,

4- Müphem yoruma mütehammil bulunan hususlarda mükelleflerin ve cezaya muhatap olanların yanılmış bulunmaları,

5- Tarhiyatı veya ceza kesmeyi gerektiren sebeplerin; vergi mahkemeleri, bölge idare mahkemeleri ile Danıştay veya Maliye Bakanlığı tarafından, mümasil hadiselerde başka yönden mütalaa edilmiş bulunması,

6- Gelir Vergisi Kanununda yer alan ortalama kâr haddi ve gider esası hükümlerine göre vergi tarh olunmuşsa."

Ek madde 11'de ise, tarhiyat öncesi uzlaşma anlatılmaktadır: "Maliye Bakanlığı; vergi incelemesine dayanılarak salınacak vergilerle kesilecek cezalarda tarhiyat öncesi uzlaşma yapılmasına izin verebilir. Ancak; inceleme sonucunda kaçakçılık cezalı tarhiyat yapılmasını gerektiren tespitler nedeniyle salınacak vergi ve kesilecek kaçakçılık suçu cezası tarhiyat öncesi uzlaşma mevzuu yapılamaz."

Şimdi, bu maddeler birleştirilmiş ve bu değişikliklerle, vergi cezaları uzlaşma kapsamı dışına çıkarılmıştır. Sadece, denilmektedir ki, vergi miktarında uzlaşabilirsiniz; ancak, cezalarda uzlaşamazsınız. Örneğin, eğer 100 milyar lira vergi tarh olunmuşsa, 100 milyar lira da cezası varsa, sadece o vergiyi, örneğin 50 milyara indirirseniz, dolaylı olarak ceza da iner; ama, ceza ayrı bir uzlaşmaya tabi tutulamaz denilmektedir. Halbuki, benden önce konuşan hatibin de belirttiği gibi, çoğu zaman, çarşı pazarı, esnafı, küçük sanayiciyi gezdiğimiz zaman, gerçekten yaprak kımıldamamaktadır. Hele hele, böyle, ekonominin kötü yönetildiği, 55 inci Hükümet gibi kötü yönetildiği dönemlerde, büyük sıkıntılar yaşayan bu dargelirli küçük esnaf, sanayici, işçi, çiftçi ve serbest meslek erbabı, vergilerini ödemeyi arzu etse bile, zamanında ödeyememe ihtimali vardır. Bu durumda, hiç olmazsa böyle özel durumlar dikkate alınarak, kendi ekmeğini kendisi kazanan, tabiri caizse, ekmeğini taştan çıkaran esnaf, çiftçi ve serbest meslek erbabının, ödeyemediği cezalardan dolayı işyerini tümüyle kapatma durumuna gelmemesi için, cezaların da ayrıyeten uzlaşmaya tabi tutulması yerinde olacaktır -bugün, bu mevcuttur- bu yapılmadığı takdirde, gerçekten, mahkemelerin yükü çok fazla artacaktır.

Vergi Usul Kanununun 344 üncü maddesinde yapılan değişiklikle, cezalar, uzlaşılan vergi tutarına göre düzeltilecektir. Ayrıca, yapılmakta olan diğer bir değişiklikle de, vergi zıyaından kaynaklanan vergi cezalarında, cezalarda indirimi öngören 376 ncı madde hükmünden yararlanılmasına engel olunmaktadır.

Yapılan bu düzenlemeler sonucunda, halen, uzlaşma komisyonlarının verginin aslında indirim yapmaması prensibi de göz önüne alındığında, uzlaşmanın imkânsız hale getirildiği ortaya çıkmaktadır. Mevcut uygulamalarda, mükellef adına salınan vergi ve kesilen cezalara ilişkin uyuşmazlıkların yüzde 80-90'larına kadar olan kısmı, mükellef ile idare arasında, yargıya gidilmeksizin, uzlaşma yoluyla çözülmektedir. Bu oran, sistemin çok iyi bir şekilde işlediğini göstermektedir. Böylece, bir taraftan, Hazineye en çabuk şekilde kaynak girişi yapılması temin edilirken, diğer taraftan, mükellef ile idare arasındaki uyuşmazlıklar sürüncemede bırakılmamakta ve yargı mercilerinin dava yükü çok büyük ölçüde azaltılmaktadır. Oysa, yapılan düzenleme, uzlaşmanın kapsamının daraltılması ve âdeta, uzlaşma müessesesinin işlemez hale getirilmesidir; bu, yargıyı, sağlıklı bir şekilde çalışmasını engelleyecek boyutta iş yüküne boğacaktır. Bu ise, davaların karara bağlanma sürecini uzatacak, mükellef ile idare arasında uyuşmazlıkların çözümünü sürüncemede bırakacak ve nihayet, Hazineye taze kaynak girişinin sekteye uğramasına neden olacaktır.

Bu kısım, gerçekten çok önemli. Biliyoruz ki, otuz kırk yıl süren davalar var, mahkemelerin iş yükü son derece ağır; hatta ve hatta, adalet reformunda, bazı ufak tefek davaların, anlaşmazlıkların, böyle uyuşma gruplarıyla -tabiri caizse, komitesi mi diyeyim- ele alınarak, sırf bu konuda değil, sulh hukuk konularında da mahkemelerin iş yükünün azaltılması gibi bir yöntem benimsenirken, bundan önceki Değerli Bakanımız Sayın Aykon Doğan'ın isabetli kararıyla Vergi Usul Kanununa getirilen bu uzlaşma konusunun, bu şekilde uygulanamaz hale getirilmesi, herhalde, adaletin geç tecelli etmesine neden olacaktır. Bu arada da, ciddî bir şekilde, hem vatandaş, küçük esnaf, işçi, orta boy işletmeci, serbest meslek erbabı işini kaybedecek, üretimden uzaklaşacak hem de devlet önemli bir gelir kaybına uğrayacaktır. Gerçekten, vergi alınabilmelidir. Alınamayan verginin, ne alınmak istenen kesime yararı vardır ne de bu ülkeye, bu millete yararı vardır.

Bütün bu nedenlerle, tutulan bu yanlış yoldan dönülmesi gereği vardır; yoksa, işleyen bir müessese işlemez hale getirilmiş olacaktır. Müessese gayet seyyaldir. Maliye, müessesedeki işleyişi idarî düzenlemelerle daha rasyonel hale getirebilir, şikâyet konuları düzeltilebilir. Tasarıdaki düzenlemeler, gereksiz ve uzlaşma müessesesini ortadan kaldırıcı mahiyettedir. Görüyoruz ki, kanunlarla konulan düzenlemeler, çoğu zaman kolay kolay değiştirilememektedir. Tümüyle uygulamaya yönelik olan bu uzlaşma müessesesinin, daha ziyade Bakanlık yetkisiyle -bugünkü durumda olduğu gibi- düzenlenmesinin yararı vardır. Bu durumu düzeltici önergelerimizi destekleyeceğinizi ummaktayız.

Tekrar ediyorum, 55 inci Hükümetin, esnafı, serbest meslek sahibini, çiftçiyi, kısacası kendi çabalarıyla kurduğu ufak tefek işletmesiyle ekmeğini kazanan, devletine vergi ödeyen insanları böyle sıkıntıya sokan maliye politikalarının uygulandığı dönemlerde, iflaslar ve küçük işletmelerin kapanması artacaktır. Bu sıkıntıya yol açacak maddenin düzeltilerek yeniden düzenlenmesi arzumuzdur.

Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (DYP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum Sayın İlyas Yılmazyıldız.

Demokrat Türkiye Partisi Grubu adına, Sayın Mahmut Yılbaş, buyurun.

DTP GRUBU ADINA MAHMUT YILBAŞ (Van) – Sayın Başkanım, vergi mevzuunda çeşitli kanunlarda değişiklik getiren tasarının 18 inci maddesi üzerinde Demokrat Türkiye Partisinin görüşlerini arz etmek üzere huzurunuzdayım; şahsınızda, Grubum ve şahsım adına,Yüce Meclisimizi saygıyla selamlıyorum.

Değerli arkadaşlarım, kayıtdışı ekonominin nedenleri arasında, öyle zannediyorum ki, vergi politikalarının da -uygulanmasından kaynaklanan- büyük etkinliği vardır. 18 inci maddenin değişiklik yaptığı ek 1 inci maddeye baktığımızda -çeşitli zeminlerde, hem akademik seviyede hem de yetkililer tarafından- vergi uygulamasındaki aksaklıklar buna neden gösterilirken, vergi mevzuatının anlaşılabilir şekilde düzenlenmemesi de nedenlerin arasında gösterilir. Bakıyorum, şu anda meri olan kanunun bu maddesinin yazılış tarzı, değişiklik metninden daha akla yatkın ve daha anlaşılabilir bir seviyede maddeler ve fıkralar halinde bölüştürülmüş ve okuyan tarafından anlaşılır bir şekilde kaleme alınmış.

Değerli arkadaşlarım, diğer taraftan, yine vergi mevzuatı konusunda zaman zaman ifade edilir, denilir ki, sık sık değişikliğe muhatap kalınır.

Değerli milletvekilleri, ek 1 inci maddenin birinci fıkrasına bakıyoruz, daha 24.6.1994 tarihinde değiştirilmiş. Öyle zannediyorum ki, 1994 yılında, bu değişiklik teklifinin, maliye bürokrasisi tarafından -aynen bugün burada bulunanlar veyahut da arkadaşları tarafından- getirilmiş olması büyük bir ihtimaldir. Ne oldu ki, üç yıl içerisinde bu maddenin bu fıkrasının değiştirilmesi ihtiyacıyla karşı karşıya kalındı?!

Değerli arkadaşlarım, değişiklik, değişiklik yapmak maksadıyla yapılmaz, mutlaka ciddî nedenleri olması lazımdır. Benden önce iki konuşmacı arkadaşımızın da üzerinde durduğu gibi, bu maddenin ana meselelerinden bir tanesi de, ek 1 inci maddede verginin anasıyla beraber danasının da uzlaşmaya tabi olma meselesidir; ama, her nedense, getirilen değişiklikte büyük şekilde, anası üzerinde bir uzlaşma söz konusu ediliyor; bu işin cezası olan danası, bir tarafa bırakılıyor.

Tabiî, ben, burada daha önceki konuşmacı arkadaşlarımızın üzerinde durduğu -o, gerçektir- esnafın, vergiye tabi olan kesimin, içerisinde bulunduğu malî sıkıntılara değinmek istemiyorum; ama, daha düne kadar vergi politikamızda uygulanan bir mekanizma, bir sistem var; belki, bu değişiklikleri getirenlerin kendilerine göre bir mantalitesi vardır. O mantalite ne olabilir; denilebilir ki "evet, biz, vergi konusunda, birtakım hataları uzlaşmaya tabi tutarak, affede affede belki devletin ciddiyetsizliğini gösteriyoruz. Onun için, biraz ciddî olalım, biraz kaşlarımızı çatalım, uygulamada biraz da sertleşelim, vergi zıyaını böylece önleriz.

Değerli arkadaşlarım, bu ülke, vergi uygulamasında, tek partili dönemden, çok partili döneme kadar, çeşitli uygulamalara sahne olmuştur; öyle dönemler olmuştur ki, bu ülkenin insanları, cephelerde savaşan insanları, jandarmayla getirilip "Yol Vergisi" adı altında ödeme yapmaya mecbur edilmişler veyahut da yollarda bedenen çalıştırılmaları sağlanmıştır.

ALGAN HACALOĞLU (İstanbul) – Konuyla ne alakası var?..

MAHMUT YILBAŞ (Devamla) – Değerli arkadaşlarım, yani, ne oldu, birden işkillendiniz?! Ben, olan bir şeyi anlatıyorum. Eğer olmamışsa, gelir burada "olmadı" dersiniz. Niye işkillendiniz yani?!.

ALGAN HACALOĞLU (İstanbul) – Van'da yaptıklarını anlat.

MAHMUT YILBAŞ (Devamla) – Niye işkillendiniz?!.

BAŞKAN – Sayın Hacaloğlu, lütfen, müdahale etmeyin.

MAHMUT YILBAŞ (Devamla) – Değerli arkadaşlarım, burada diyoruz ki...

BAŞKAN – Sayın Yılbaş, lütfen Genel Kurula hitap edin.

MAHMUT YILBAŞ (Devamla) – Ama, ben, kimseye bir şey söylemedim ki Sayın Başkanım. Ben, kimseye bir şey söylemedim; kendileri alındılar. Müsaade ederseniz, ben de cevabını vereyim yani.

AYHAN GÜREL (Samsun) – Daha ne diyeceksiniz?

MAHMUT YILBAŞ (Devamla) – Değerli arkadaşlarım, şimdi, şu veya bu ölçüde bu zihniyetin devamıyla, her defasında, bu ülkenin, sorunlar orta yere çıktığında evlatlarını şehit vermekten çekinmeyen insanlarını, vergi ödemede maalesef soğutmuşuzdur. Bu ülkenin ana babaları, davulla, zurnayla, hem de en sorunlu dönemlerde, biricik evlatlarını askere gönderirler; bu ülkenin çocuklarını askere gönderirler; cepheye gönderirler; ama "hadi gelin vergiye" dediğimizde, öcü görmüş gibi -benim anam da, babam da, kardeşim de; bu ülkede en büyüğünden, en küçüğüne kadar, kazanç sahibi olanlar da- tereddütler içerisine girerler. İşte bunun nedeni, bizim vergi uygulamamızda, maalesef, kantarın topuzunu kaçırmada fevkalade becerikli olmamızdan kaynaklanmaktadır. Bunun örneği de, işte 18 inci maddeyle getirilen ek 1 inci maddedeki değişikliktir.

Değerli arkadaşlarım, uzlaşma mekanizmasının, sisteminin, vergi hukukumuza dahil edilmesinin sebebi, vergi alanla, yani devletle mükellef arasında, yani vatandaş arasında bir sıcaklığı, bir ilişkiyi yaratmak ve onu vergi vermeye alıştırmaktır; bunun ana felsefesi bu. Ne oldu ki, bu ana felsefeden biz bu uygulamayla, bu değişiklikle uzaklaşma ihtiyacı hissediyoruz?! Kanaatimize göre, 18 inci maddeyle getirilmekte olan değişiklik, hukuk tekniği bakımından anlaşılır olmaktan uzaktır. Demin saydım, buraya çıkmadan evvel, değerli milletvekili arkadaşlarıma arz edeyim dedim; bir baktım ki, birinci cümle, birinci noktayı koyduğunuzda, beş satır sürüyor; ama, öbürlerine baktığınızda, hepsi, birer maddelik, anlaşılır ve kimsenin müşkülat çekmeden anlayacağı hükümleri ihtiva etmektedir.

İkincisi -özet olarak sunmak istiyorum değerli arkadaşlarım- öbür taraftan, bugünkü meri hüküm, gerçekten, devlet ile vergi mükellefi arasında sıcak bir köprü oluşturuyor. Eğer fazla ısrarlı olunmazsa, eğer bunun, gerçekten bizim anlayamadığımız, mükellefin görmediği, bizim göremediğimiz çok ciddî bir gerekçesi varsa, ona bir şey diyemeyeceğim; eğer böyle bir gerekçe yoksa, bu konudaki değişiklik önergelerinin Hükümet tarafından da kabul edilmesinin uygun olacağı görüşündeyim.

Beni dinlediğiniz için, hepinize saygılarımı sunuyorum. (ANAP ve DSP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum Sayın Yılbaş.

Gruplar adına başka söz talebi?.. Yok.

Şahsı adına, Sayın Bedri İncetahtacı; buyurun. (FP sıralarından alkışlar)

MEHMET BEDRİ İNCETAHTACI (Gaziantep) – Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Üzerinde görüşmekte olduğumuz yasa tasarısının 18 inci maddesi, daha önce var olan uzlaşma müessesesinde bazı değişiklikler meydana getirmektedir. Esasen, uzlaşma müessesesi, pratikte ciddî olarak uygulanmakta, ancak, bazı yerlerde amacından saptırılmaktadır. Yapılması gereken şey, uzlaşma müessesesinin, pratikte uygulama alanının daraltılmasıdır ve daha önce mevcut olan, şu anda mevcut olan kanunun özüne uygun olarak tatbik edilmesidir. Bu, ancak, Maliye Bakanlığının kararlı tutumu sonucunda gerçekleştirilebilecek bir şeydir. Yasalarda yapılacak değişiklikle uzlaşma müessesesinde meydana getirilecek değişiklik, istenilen sonucun elde edilmesine yetmeyecektir. Biraz evvel Sayın Yılbaş'ın söylediği gibi, milletimizin vergi verdikten sonra veya kendisine terettüp eden cezayı ödedikten sonra, bu işin hitamında, vergi dairesinden ayrılırken, gönül rahatlığı içerisinde, görevini yapan bir vatandaşın huzuruyla ayrılmasını sağlamak zorundayız.

Hepimiz biliyoruz ki, mart ayı geldiği zaman, bütün mükelleflerde oluşan korku, sadece, vergiyi verip verememe meselesi değildir; verginin, bilinen veya bilindiği farz edilen yerlerin dışında harcanması korkusudur. İşte bundan dolayı, biz, her şeyden evvel, vatandaşlarımıza bu güveni aşılamak zorundayız. Vatandaşımız kendi devletiyle uzlaşmaya oturduğu zaman, hakikatin ortaya çıkmasından başka hiçbir muradı olmayan bürokratlarla oturduğunun bilincinde olmalıdır ve vergi dairesinden ayrılırken de -demin söylediğim gibi- vergisini ödeyerek, gerçekten görevini ifa etmiş, vergisini ödemediği zaman evine haciz gelir diye değil, vicdanen rahatsızlık duyduğu için vergi dairesine koşan uzlaşmaya koşan- bir vatandaş tipini meydana getirmek zorundayız.

Hepimizin bildiği gibi, bu düzenlemeler, vergiyi daha çok alabilmeyi sağlamak içindir, vergiyi tabana yaymak içindir. İlk bakışta doğru gibi görünen bu düşünceler... Eğer, vatandaşın devlete olan itimadına, devlet karşısındaki fedakârlığına, gerçekten bu fedekârlığa layık bir müessese bulmasını gerçekleştirecek olursak, bunları tahakkuk ettirme imkânını elde ederiz; aksi takdirde, bu yasaları ne kadar değiştirsek bile, daha idealine doğru düzenlesek bile, istediğimiz sonuçları elde etmemiz mümkün değildir. Hani, halkımızın birbirleriyle ticarî ilişkilerinde, borcunu ödedikten sonra veya alışverişin hitamında "arkadaş, bak, ödedim, helal ettin mi" dediği zaman, öbürünün, bütün gönlünden çıkan bir sesle "helal olsun, Allah razı olsun" dediği gibi, vatandaşımızın da, devletine vergiyi ödediği zaman "helal olsun" demesi gerekir. Bunu nasıl diyecek; bu, demin söylediğim itimat müessesesini oluşturmamızla söylenilecek bir durumdur; ama, üzülerek görüyoruz ki, devlet, vatandaşına rakip, vatandaş da devlete rakip hale getirilmiştir. Bu yasalardaki değişiklikler bunları ortadan kaldıracak düzenlemeleri getirmemektedir. Elbette, tasarının bazı maddelerinde, iyiniyetli, daha ideale doğru götürücü, düzenleyici birtakım fikirler vardır, çabalar vardır, gayretler vardır; ama, özde -demin söylediğim- vatandaş ile devlet arasındaki barışı tesis edici düzenlemeleri getirmediği için, bu, çözüm olmayacaktır.

Değerli milletvekilleri, dolayısıyla, arkadaşlarımızın, daha önce, bu yasa tasarısının tamamı görüşülürken söylediği gibi, biz, devlet ile vatandaş arasındaki ilişkilerin daha tatmin edici bir seviyeye çıkarılabilmesi için bazı düzenlemelerin yapılmasını zarurî görüyoruz.

Gerek bu maddede gerek bu maddeden sonraki maddelerde birçok önerimiz var. Bunların üzerinde muhalefetin önerisini reddetmek zorundayız gibi bir anlayışla İktidar Partilerinin karşı çıkmasının bir anlamı yoktur. Emin olunuz ki, bu önerilerin en önemli hikmeti -biraz evvel söylediğim gibi- mart ayı geldiğinde vatandaşın vergisini verirken gönül rahatlığıyla vermesinin sağlanması içindir.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Sayın İncetahtacı, lütfen toparlayalım.

HALİT DUMANKAYA (İstanbul) – Önergenin arkasına 145 imza koyduğunuz zaman da ciddiyeti kalmıyor.

MEHMET BEDRİ İNCETAHTACI (Devamla) – Meclisin bize tanımış olduğu, İçtüzüğün tanımış olduğu hakları kullanıyoruz.

HALİT DUMANKAYA (İstanbul) – Ama, işte, o zaman da ciddiyeti kalmıyor.

MEHMET BEDRİ İNCETAHTACI (Devamla) – Hayır, biz, bu konuda samimiyiz.

BAŞKAN – Sayın Dumankaya, lütfen... Zaten, hatibin süresi kalmadı.

MEHMET BEDRİ İNCETAHTACI (Devamla) – Temenni ederiz ki, karşı karşıya geldiğimiz bu görüşmelerde, her iki taraf da, samimiyet ölçüsü içerisinde, vatandaşa nasıl daha çok hizmet edebiliriz ve devleti nasıl bir hizmet devleti haline sokabiliriz düşüncesinin etrafında birleşelim.

Daha sonraki maddelerde görüşlerimizi açıklamaya devam edeceğiz.

Bu vesileyle, saygılar sunuyorum efendim. (FP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum Sayın İncetahtacı.

Maliye Bakanı Sayın Zekeriya Temizel, buyurun.

MALİYE BAKANI ZEKERİYA TEMİZEL (istanbul) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; şu anda, Vergi Usul Kanununun cezayla ilgili düzenlemelerinin aşağı yukarı sonuna gelmiş bulunuyoruz.

Bu tasarının açıklanması sırasında iki noktaya dikkat çekmiştik; bunlardan bir tanesi, ceza uygulamaları sırasında ekonomik suça ekonomik ceza; ama, bunun ötesinde, naylon faturacılık gibi, topluma karşı sahtekârlık niteliği taşıyan suçlarda da hürriyeti bağlayıcı ceza kavramından bahsetmiştik. Onun ötesinde, bir de şunu dile getirmiştik ısrarla. Eğer, bir hukuk sisteminin içerisinde ceza varsa, bu, mutlaka caydırıcı olmalıdır; caydırıcı niteliği olmayan cezaların ceza olarak nitelendirilmesi mümkün değildir; zaten bir süre sonra, bu, cezalandırma ve caydırıcılık açısından bütün özelliğini de kaybeder. Daha önceden sistemimizde çok karmaşık ceza sistemlerinin olduğundan bahsetmiştik; kusur vardı, ağır kusur vardı; yani, zıyaa uğratılan verginin yüzde 50'si, 2 katı, kaçakçılık cezası vardı 3 katı. Bunların yerine, eğer ortalıkta zıyaa uğratılan bir vergi varsa, ne kadar vergi zıyaı varsa, o kadar da vergi cezası olsun; onun dışında, bunun katlarıyla, vesaireyle uğraşmaktan artık vazgeçelim; çünkü, bu, tamamen yanılma sonucunda ortaya çıkabilir, bir hatayla da ortaya çıkabilir. O nedenle de, ne kadar vergi zıyaı varsa, o kadar ceza olsun; sistemi basitleştirelim, sistem bundan ibaret olsun.

Değerli milletvekilleri, şu anda, eğer bir caydırıcılıktan, cezaların caydırıcılığından bahsediyorsak, kesmiş olduğunuz cezayı başka müesseselerle ortalıktan da kaldırmamamız gerekir. Sistemimizde bir uzlaşma olayı vardır. Uzlaşma, aslında mükelleflerin vergi kanunlarını gereğince bilmemeleri nedeniyle yaptıkları hatalardan ötürü kesilen vergilerde ve cezalarda makul bir indirime gitmek suretiyle ödenebilir bir hale getirilmesi olayıdır; ancak, bu uygulama, hiçbir zaman vergi aslıyla veya gerçek anlamda mükelleflerin yanılmasıyla ilgili olmayan olaylardan koparılmış, sadece cezada uzlaşma olayına dönüşmüş. Buraya gelirken size birkaç tane istatistik getirdim: Mahallî idarenin 1997 yılı içerisinde -sadece bir bölümünden bahsediyorum; her kurumun ayrı ayrı rakamları vardır- toplam olarak 920 milyar liralık uzlaşmaya giren vergisi, 2 trilyon lira da cezası olmuş, 2 trilyon lira ceza... Uzlaşma sonucunda vergilerde 688 milyar liralık bir tahsilat yapılmış; yani, ortalama yüzde 74 civarında bir rakam alınmış; ancak, 2 trilyon lira cezanın sadece 105 milyar lirası alınmış; yani, yüzde 5'i. 2 trilyon lira ceza keseceksiniz, 105 milyar liraya uzlaşacaksınız ve bırakacaksınız. Şimdi, bu cezanın ceza niteliği kalır mı, daha doğrusu, böyle bir şey olur mu; olması mümkün değil. Nereye bakarsak bakalım, ceza, sanki uzlaşma sonucunda ortalıktan kaldırılan bir müeyyide gibi görülmeye başlamış. Halbuki, yapılan bir hatanın, ortaya çıkan bir vergi zıyaının karşılığıdır. O nedenle de, bu caydırıcılığını koruyabilmek için burada getirilen düzenlemeyle diyoruz ki, uzlaşma olsun. Eğer mükellefler vergi kanunlarına yeteri kadar vakıf değillerse, uygulamayı bilmiyorlarsa, ben burada yanılmışım; o nedenle de, şöyle bir uygulamada veya ödemede bulunabilirim dediği anda, hemen vergi aslında gereken indirim yapılsın; ancak, onun kadar da ceza alınsın, ceza da kendiliğinden insin. Vergi aslında indirime gittiğiniz andan itibaren ceza kendiliğinden iniyor zaten burada. Malî idare, ilk defa olarak diğer ünitelerde veya ülkelerde olduğu gibi, artık, verginin bütün unsurlarını teker teker irdelesin; şurada haklısın, şurada haksızsın desin. Yoksa, oturduğu yerde, tamam, senin cezanın yüzde 95'ini indirdim, sen bunu öde, ondan sonrasına da karışma demesin. Bu, verginin bir eğitimidir.

Değerli arkadaşlar, özellikle, cezalardaki uzlaşma müessesesi cezaların kimlik kaybına neden olmaktadır. Bununla ne demek istiyoruz, bunu birazcık açmakta yarar var. Şu andaki uygulamada kaçakçılık cezası var. Kaçakçılık cezası ne; zıyaa uğratılan verginin üç katı. Peki, bu, uzlaşma sonucunda yüzde 5'e inerse bunun adı ne; işte bunun adı yok. Bunun adı yok artık; ne kusura giriyor; çünkü, yarısı; ne ağır kusura giriyor; çünkü, zıyaa uğratılan verginin iki katı, kaçakçılık üç katı. Böylece, kimliksiz bir ceza ortaya çıkmış oluyor. Daha önceden, eğer hatırlarsanız, bu tasarının 9 uncu maddesinin görüşülmesi sırasında -Vergi Usul Kanununun da 339 uncu maddesinin görüşülmesi sırasında- bir tekerrür olayından bahsetmiştik. Eğer insanlar vergi suçu işlemekte ısrarlılarsa, üst üste bu suçu işliyorlarsa, bir önceki verilen ceza artırılarak verilsin denilmişti; dolayısıyla, bu maddenin de uygulanma olanağı yoktu. Çünkü, uzlaşmayla beraber, cezalar kimlik kaybına uğruyor; ondan sonra, bu kaçakçılık mıdır, kusur mudur, ağır kusur mudur bilme olanağınız kesin olarak kalmıyordu. Dolayısıyla, eğer caydırıcılık niteliğini korumak istiyorsak, cezalara kimlik de kaybettirmememiz gerekiyor.

Değerli milletvekilleri, tutanaklara geçmesi için burada bir açıklamada daha bulunmak istiyorum. 9 uncu maddenin görüşülmesi sırasında, Sayın Meclis Başkanımızın uyarısı üzerine, oturduğum yerden bu konuya bir açıklık getirmiştim. Ancak, daha sonradan da, gelen telefonlardan, konunun, çok net olarak anlaşılmadığı, dolayısıyla, kanun koyucu olarak, Meclisin iradesini tam yansıtamadığımız konusunda tereddüt uyandı, özellikle bu tekerrür maddesinin uygulanmasında.

Şu anda yürürlükte olan mevzuata göre, tekerrür maddesi, her bir ceza için ayrı ayrı işlemektedir; yani, bir mükellef kaçakçılık cezası işlemiş ise, kaçakçılık cezasını beş yıl içerisinde bir defa daha işlerse, ceza yüzde 50 artırılarak verilmektedir. Bu kaçakçılık cezasının Katma Değer Vergisinde olması, Gelir Vergisinde olması, muhtasar beyannamede olması, kesin olarak herhangi bir ayırım teşkil etmiyordu; yani, kaçakçılık cezası, vergi türü ne olursa olsun kesiliyordu. Ancak, bu düzenlemeyle, biz, vergi cezalarının tabanını daraltttık; artık, kaçakçılık, kusur, ağır kusur gibi cezalar, tek bir cezaya indi, vergi zıyaı cezası. Dolayısıyla, tekerrür maddesinin uygulanma ihtimali çok arttı; çünkü, taban daraldı. Onun için, bu tasarıyı düzenlerken, biz evet taban daraldı, cezaların miktarı azaldı; ama, hiç değilse, tekerrürü, her bir vergi türü için, vergi cezasının beş yıl içerisinde yeniden işlenmesi halinde uygulayalım dedik; amacımız bu; bunun, özellikle tutanaklara geçmesini istiyoruz; çünkü, böylece, eskiden, çok geniş bir tabanda tekerrür maddesi uygulanırken, şimdi, çok dar bir tabanda -vergi ceza türü bire indi- uygulama olanağı veya olasılığı ortaya çıkmasın diye, daha geniş bir tabanda, değişik vergi türlerinde, örneğin, Katma Değer Vergisi beyannamesini vermeme nedeniyle, bir kişiye, eğer, vergi zıyaı cezası kesilmişse ve beş yıl içerisinde, yine Katma Değer Vergisi nedeniyle böyle bir ceza kesilirse, işte, o zaman tekerrür maddesi uygulansın; ancak, bu, Gelir Vergisinde ayrı uygulansın, değişik vergi türlerinde ayrı uygulansın demek zorunda kalmıştık.

Şimdi, değerli milletvekilleri, böylece, bu nedenle de tekerrür konusunu bir defa daha tutanaklara geçirdikten sonra, üç konuya daha açıklık getirmek istiyoruz. Aslında, Sayın Yılbaş haklılar, çok uzun, böyle, soluksuz olarak okunamayacak paragrafları yazmak zorunda kaldık. Sayın Yılbaş, bundan sonraki maddelerde de bunları göreceksiniz; ama, tasarı yasalaştıktan sonra, bunların dizaynını yeniden ortaya çıkardığımız takdirde, her bir cümlenin gayet açık olduğunu göreceksiniz; eğer, her fıkranın arkasına 140 imzalı önerge verilme tehlikesini göze alırsanız, bunları parçalama ve bölme olanağınız vardır. Öyle olduğu zaman, bunları, oturup, çok uzun uzun yazmak zorunda kalıyoruz. O nedenle, yapabileceğimiz pek fazla bir şey yok; ama, cümleler bölünerek teker teker okunduğu zaman, aslında, uzlaşmayla ilgili getirdiğimiz müessesenin çok basit olduğu ortaya çıkar. Uzlaşmadaki en temel basitlik, artık, vergi aslında uzlaşırız, cezada ona paralel olarak düşer; bu bir.

İkinci önemli olay, artık kısmî uzlaşma da yapabiliriz. Değerli arkadaşlarımız da dile getirdiler, eskiden, çok haksız olunan bir konuda, malî idare, ister istemez uzlaşmıyordu; ama, bazı konular da vardı ki, o konuda, mükellefin yanıldığını kabul etmek ve uzlaşma yapmak olanağı da vardı; ancak bunu yapamıyorduk. Şimdi, buna da olanak tanıyoruz; şu konularda uzlaşmıyoruz ama, şu, şu, şu, şu konularda uzlaşabiliriz; dolayısıyla, gerekirse, bunları ortadan da kaldırabiliriz. Vergi aslını ortadan kaldırdığınız takdirde, cezası da kendiliğinden ortadan kalkar.

Değerli arkadaşlar, değerli milletvekilleri; son olarak da, şimdiki uygulamamız içerisinde, herhangi bir mükellef gelip, uzlaşma komisyonunda, o andaki psikolojisi gereği olarak uzlaşamazsa ve dışarıya adımını atıp, geri dönüp "tamam uzlaşacağım" dese bile, uzlaşma olanağımız yoktu. Halbuki, bu kişinin bir düşünme hakkının da olması gerekir; bu eksikliği, bu tasarıyla gideriyoruz; orada, karşılıklı olarak uzlaşılmaya çalışılacak. Sonuç olarak da uzlaşılmadığını varsayacağız, uzlaşmama tutanağı tutulacak. Ancak, çıktıktan sonra, itiraz süresi içerisinde -ki, bu süre 15 gündür- geri gelip de "tamam, ben bu konuda uzlaşıyorum, itiraza gitmiyorum" dediği takdirde, yeniden uzlaşma olanağı getiriyoruz.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Sayın Bakan, lütfen toparlayalım.

MALİYE BAKANI ZEKERİYA TEMİZEL (Devamla) – İşte, uzlaşma müessesesi, anlatıldığı zaman, bu kadar basit; okunduğu zaman da, bütün bunların hepsi ortaya çıkıyor; ama, çok uzun cümlelerle veya uzun bir fıkrayla yapıldığı için birazcık karmaşık gibi gözüküyor.

Değerli milletvekilleri, bundan bir önce yaptığımız bir düzenlemeyle de, aslında, uzlaşma müessesesinden önce, eğer, kişiler yanılgıyı kabul ediyorlarsa, itirazsız olarak "tamam, ben yanılmışım burada, vergimi ödüyorum" denildiği takdirde, cezalarında da yüzde 50 indirim yapma olanağının korunmasına ilişkin düzenlemeyi de yaptınız. Dolayısıyla, bu müessesede var; ben yanıldım diyorsa, bu olay çözülüyor.

Değerli milletvekilleri, son olarak şunu söylemek istiyorum; biz, bu yaptığımız düzenlemelerle, malî milattan itibaren, artık, vergi kaçakçılığının Türkiye'de olmayacağını varsaymak istiyoruz. Herkesin vergi kaçıracağı varsayımıyla bu düzenlemeleri hafifletmeye çalışmak veya hafifletmek, elbette ki, belirli bir mantık tabanına oturur. Ancak, artık, insanların vergi kaçırmayacağını varsaymamız gerekiyor. Bütün bu düzenlemelerin hepsi, artık, insanların kasıtlı olarak vergi kaçırmak, vergi kaçakçılığı yapmak gibi bir varsayımdan uzaklaştırılacağı anlamını taşıyor.

Düzenlemeler bu tabana oturtulduğu takdirde, her bir maddenin anlamı ayrı ayrı anlaşılabilir diyor, hepinize saygılar sunuyorum. (DSP ve ANAP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Bakan.

Şahsı adına, Sayın Emin Kul?..

EMİN KUL (İstanbul) – Vazgeçtim.

BAŞKAN – Sayın Necdet Tekin?..

NECDET TEKİN (Kırklareli) – Vazgeçtim.

BAŞKAN – Sayın Aydın Tümen, buyurun. (DSP sıralarından alkışlar)

AYDIN TÜMEN (Ankara) – Sayın Başkan, sayın üyeler; görüşülmekte olan kanun tasarısının 18 inci maddesiyle ilgili olarak kişisel düşüncelerimi açıklamak üzere söz aldım; bu vesileyle, Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum

Sayın milletvekilleri, aslında, Sayın Bakanın detaylı ve kapsamlı açıklamasından sonra, fazla söylenecek bir şey kalmadı; ama, ben, yine de, bu maddeyle ilgili olarak, bir iki hususu tekrar hatırlatmakta fayda görüyorum.

Örneğin, bu maddeyle yapılan yeni düzenlemelerden bir tanesi, mükellefler haklı olduklarını iddia ettikleri bölüme dava açabilecekler; dolayısıyla, kısmî uzlaşma yapılmasına da imkân tanınmış olmaktadır.

Bir diğer yenilik ise, yapılan değişiklikle, idarenin nihai teklifi uzlaşma tutanaklarına yazılmak suretiyle, mükelleflere, dava açma süresinin sonuna kadar, yani 15 gün daha düşünme imkânı sağlanmaktadır.

Yine, yapılan bir değişiklikle, mükelleflere, uzlaşma toplantısında, malî müşavirini ve bağlı olduğu meslek odasından bir temsilciyi bulundurma imkânı sağlanmaktadır.

Maddenin getirmiş olduğu bu yeni değişiklikler olumludur.

Sayın Bakana ve Hükümete teşekkür ediyor, saygılarımı sunuyorum. (DSP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum Sayın Tümen.

Madde üzerindeki görüşmeler tamamlanmıştır.

Madde üzerinde 15 önerge vardır; maddede 3 fıkra olduğundan, geliş sırasına göre 12 önergeyi okutup işleme koyacağım.

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan, vergi kanunları tasarısının 18 inci maddesinde yer alan ek 1 inci maddenin birinci fıkrasının ikinci cümlesine "uzlaşma sadece toplam matrah farkının bu bölümüne isabet eden vergi" ibaresinden sonra gelmek üzere "ve ceza" ibaresinin eklenmesini ve ikinci fıkrasının birinci cümlesindeki "uzlaşmaya konu edilebilecek vergi, resim ve harçların belirlenmesi" ibaresinin "uzlaşmaya konu edilebilecek vergi, resim ve harçlarla cezaların belirlenmesi" şeklinde; aynı fıkranın ikinci cümlesindeki "İl özel idareleri ve belediyelere ait vergi, resim ve harçlar" ibaresinin ise "İl özel idareleri ve belediyelere ait vergi, resim ve harçlarla cezalar" şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

Saffet Arıkan Bedük İ. Cevher Cevheri Abdullah Aykon Doğan

Ankara Adana Isparta

Osman Berberoğlu Osman Çilsal Hasan Karakaya

Antalya Kayseri Uşak

Yusuf Bacanlı

Yozgat

BAŞKAN – Diğer önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan, çeşitli vergi kanunlarında değişiklik öngören 626 sıra sayılı Kanun Tasarısının 18 inci maddesinde yer alan ek 1 inci maddenin birinci fıkrasının ikinci cümlesine "uzlaşma, sadece toplam matrah farkının bu bölümüne isabet eden vergi" ibaresinden sonra gelmek üzere "ve ceza" ibaresinin eklenmesini arz ve teklif ederiz.

İsmail Özgün Lütfi Yalman Nezir Aydın Balıkesir Konya Sakarya

Hayrettin Dilekcan Zeki Karabayır Yakup Budak

Karabük Kars Adana

İ. Ertan Yülek Ahmet Doğan Osman Hazer

Adana Adıyaman Afyon

Celal Esin Cemalettin Lafçı Rıza Ulucak

Ağrı Amasya Ankara

Muhammet Polat Alaattin Sever Aydın Suat Pamukçu

Aydın Batman Bayburt

Abdulhaluk Mutlu Mustafa Yünlüoğlu İsmail Coşar

Bitlis Bolu Çankırı

Zülfikar Gazi Ramazan Yenidede Ömer Naimi Barım

Çorum Denizli Elazığ

Tevhit Karakaya Lütfü Esengün Sıtkı Cengil

Erzincan Erzurum Adana

Ahmet Çelik Sıddık Altay Murtaza Özkanlı

Adıyaman Ağrı Aksaray

Ömer Faruk Ekinci Musa Okçu Zeki Ergezen

Ankara Batman Bitlis

Feti Görür Altan Karapaşaoğlu Ömer Vehbi Hatipoğlu

Bolu Bursa Diyarbakır

Ahmet Cemil Tunç Aslan Polat Şinasi Yavuz

Elazığ Erzurum Erzurum

Nurettin Aktaş Bedri İncetahtacı Mehmet Sılay Gaziantep Gaziantep Hatay

M. Emin Aydınbaş Azmi Ateş Mehmet Fuat Fırat İçel İstanbul İstanbul

Hüseyin Kansu Osman Yumakoğulları Hasan Dikici İstanbul İstanbul Kahramanmaraş

Fethi Acar Salih Kapusuz Mikail Korkmaz Kastamonu Kayseri Kırıkkale

Mustafa Kemal Ateş Osman Pepe Veysel Candan Kilis Kocaeli Konya

Hanifi Demirkol Kahraman Emmioğlu Turhan Alçelik Eskişehir Gaziantep Giresun

Metin Kalkan Mustafa Köylü Ekrem Erdem Hatay Isparta İstanbul

İsmail Kahraman Abdullah Özbey Zeki Karabayır İstanbul Karaman Kars

Memduh Büyükkılıç Kemal Albayrak Cafer Güneş Kayseri Kırıkkale Kırşehir

Hüseyin Arı Hasan Hüseyin Öz Metin Perli Konya Konya Kütahya

Yaşar Canbay Nedim İlci Hüseyin Olgun Akın Malatya Muş Ordu

Nezir Aydın Ahmet Demircan Musa Uzunkaya Sakarya Samsun Samsun

Ahmet Nurettin Aydın Zülfükar İzol Abdulkadir Öncel Siirt Şanlıurfa Şanlıurfa

Ahmet Feyzi İnceöz Kemalettin Göktaş İsmail İlhan Sungur Tokat Trabzon Trabzon

Şaban Şevli KâzımArslan Rıza Güneri Van Yozgat Konya

Mustafa Ünaldı Ahmet Derin Fikret Karabekmez Konya Kütahya Malatya

Sabahattin Yıldız Salih Katırcıoğlu Latif Öztek Muş Niğde Samsun

Ahmet Karavar Abdullah Arslan Bekir Sobacı Şanlıurfa Tokat Tokat

Maliki Ejder Arvas Fethullah Erbaş Abdullah Örnek Van Van Yozgat

BAŞKAN – Üçüncü önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan çeşitli vergi kanunlarında değişiklik öngören 626 sıra sayılı kanun tasarısının 18 inci maddesinde yer alan ek 1 inci maddesinin ikinci fıkrasının birinci cümlesindeki "uzlaşmaya konu edilebilecek vergi, resim ve harçların belirlenmesi"ibaresinin "uzlaşmaya konu edilebilecek vergi, resim ve harçlarla cezaların belirlenmesi" şeklinde; aynı fıkranın ikinci cümlesindeki "il özel idareleri ve belediyelere ait vergi, resim ve harçlar" ibaresinin ise "il özel idareleri ve belediyelere ait vergi, resim ve harçlarla cezalar" şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

İsmail Özgün Lütfi Yalman Hayrettin Dilekcan

Balıkesir Konya Karabük

Zeki Karabayır Nezir Aydın Yakup Budak

Kars Sakarya Adana

İ. Ertan Yülek Ahmet Doğan Osman Hazer

Adana Adıyaman Afyon

Celal Esin Cemalettin Lafçı Rıza Ulucak

Ağrı Amasya Ankara

Muhammet Polat Alaattin Sever Aydın Suat Pamukçu

Aydın Batman Bayburt

Abdulhaluk Mutlu Mustafa Yünlüoğlu İsmail Coşar

Bitlis Bolu Çankırı

Zülfikar Gazi Ramazan Yenidede Ömer Naimi Barım

Çorum Denizli Elazığ

Tevhit Karakaya Lütfü Esengün Sıtkı Cengil

Erzincan Erzurum Adana

Ahmet Çelik Sıddık Altay Murtaza Özkanlı

Adıyaman Ağrı Aksaray

Ömer Faruk Ekinci İsmail Özgün Musa Okçu

Ankara Balıkesir Batman

Zeki Ergezen Feti Görür Altan Karapaşaoğlu

Bitlis Bolu Bursa

Ömer Vehbi Hatipoğlu Ahmet Cemil Tunç Naci Terzi

Diyarbakır Elazığ Erzincan

Aslan Polat Şinasi Yavuz Nurettin Aktaş Erzurum Erzurum Gaziantep

Mehmet Bedri İncetahtacı Mehmet Sılay Emin Aydınbaş Gaziantep Hatay İçel

Azmi Ateş Mehmet Fuat Fırat Hüseyin Kansu İstanbul İstanbul İstanbul

Osman Yumakoğulları Hasan Dikici Ahmet Dökülmez İstanbul Kahramanmaraş Kahramanmaraş

Zeki Ünal Salih Kapusuz Mikail Korkmaz Karaman Kayseri Kırıkkale

Mustafa Kemal Ateş Osman Pepe Veysel Candan Kilis Kocaeli Konya

Hanifi Demirkol Kahraman Emmioğlu Turhan Alçelik Eskişehir Gaziantep Giresun

Süleyman Metin Kalkan Saffet Benli İsmail Kahraman Hatay İçel İstanbul

Bahri Zengin Abdullah Özbey Zeki Karabayır İstanbul Karaman Kars

Memduh Büyükkılıç Kemal Albayrak Cafer Güneş Kayseri Kırıkkale Kırşehir

Hüseyin Arı Hasan Hüseyin Öz Metin Perli Konya Konya Kütahya

Yaşar Canbay Nedimİlci Hüseyin Olgun Akın Malatya Muş Ordu

Nezir Aydın Ahmet Demircan Musa Uzunkaya Sakarya Samsun Samsun

Ahmet Nurettin Aydın Zülfikâr İzol Abdulkadir Öncel Siirt Şanlıurfa Şanlıurfa

Ahmet Feyzi İnceöz İsmail İlhan Sungur Şaban Şevli Tokat Trabzon Van

Kâzım Arslan T. Rıza Güneri Mustafa Ünaldı Yozgat Konya Konya

Ahmet Derin Sabahattin Yıldız M. Salih Katırcıoğlu Kütahya Muş Niğde

Latif Öztek Ahmet Karavar Abdullah Arslan Samsun Şanlıurfa Tokat

Bekir Sobacı Maliki Ejder Arvas Fethullah Erbaş Tokat Van Van

Abdullah Örnek Yozgat

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, şimdi Başkanlığa ulaşan bir dilekçeyle, diğer önergelerdeki imzalar çekilmiştir; onun için onları işleme koyamıyorum.

Okuttuğumuz üç önergeyi, aykırılık derecesine göre yeniden okutup, oylarınıza sunacağım; buyurun.

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan vergi kanunları tasarısının 18 inci maddesinde yer alan Ek 1 inci maddenin birinci fıkrasının ikinci cümlesine "uzlaşma sadece toplam matrah farkının bu bölümüne isabet eden vergi" ibaresinden sonra gelmek üzere "ve ceza" ibaresinin eklenmesini ve ikinci fıkrasının birinci cümlesindeki "uzlaşmaya konu edilebilecek vergi, resim ve harçların belirlenmesi" ibaresinin "uzlaşmaya konu edilebilecek vergi, resim ve harçlarla, cezaların belirlenmesi şeklinde" aynı fıkranın ikinci cümlesindeki "il özel idareleri ve belediyelere ait vergi, resim ve harçlar" ibaresinin ise "il özel idareleri ve belediyelere ait vergi, resim ve harçlarla, cezalar" şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

Saffet Arıkan Bedük (Ankara) ve arkadaşları

BAŞKAN – Sayın Komisyon, katılıyor musunuz efendim?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANVEKİLİ METİN ŞAHİN (Antalya) – Katılamıyoruz efendim.

BAŞKAN – Sayın Hükümet?

MALİYE BAKANI ZEKERİYA TEMİZEL (İstanbul) – Katılmıyoruz efendim.

BAŞKAN – Sayın Bedük?..

SAFFET ARIKAN BEDÜK (Ankara) – Gerekçe okunsun.

BAŞKAN – Gerekçeyi okutuyorum:

Gerekçe: Halen olduğu gibi, bundan sonra da vergi cezalarının uzlaşma kapsamına alınması amaçlanmıştır. Böylece, vergi ihtilafları büyük ölçüde azalacaktır.

BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza sunacağım.

MEHMET EMİN AYDINBAŞ (İçel) – Karar yetersayısının aranılmasını istiyorum.

BAŞKAN – Önergeyi kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul kabul edilmemiştir. Karar yetersayısı vardır.

Diğer önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan çeşitli vergi kanunlarında değişiklik öngören 626 sıra sayılı kanun tasarısının 18 inci maddesinde yer alan Ek 1 inci maddenin birinci fıkrasının ikinci cümlesinedeki "uzlaşma, sadece toplam matrah farkının bu bölümüne isabet eden vergi" ibaresinden sonra gelmek üzere "ve ceza" ibaresinin eklenmesini arz ve teklif ederiz.

Lütfi Yalman (Konya) ve arkadaşları

BAŞKAN – Sayın Komisyon?..

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANVEKİLİ METİN ŞAHİN (Antalya) – Katılmıyoruz efendim.

BAŞKAN – Sayın Hükümet?..

MALİYE BAKANI ZEKERİYA TEMİZEL (İstanbul) – Katılmıyoruz efendim.

BAŞKAN – Önerge sahipleri?..

İSMAİL ÖZGÜN (Balıkesir) – Söz istiyorum Sayın Başkan.

BAŞKAN – Buyurun.

İSMAİL ÖZGÜN (Balıkesir) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; görüşmekte olduğumuz çeşitli vergi kanunlarında değişikliği öngören 626 sıra sayılı kanun tasarısının 18 inci maddesiyle ilgili olarak vermiş bulunduğumuz önerge üzerinde söz almış bulunmaktayım; bu vesileyle hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Değerli arkadaşlar, madde üzerinde Grubumuz adına yapmış olduğum konuşmamda da bu önergeye değinmiştim. Bu madde, vergi sistemimizdeki uzlaşma müessesesini düzenleyen ek maddede değişikliği içermektedir. Mevcut uzlaşma müessesesi nasıl tatbik edilmektedir diye tatbikata şöyle bir göz atarsak:

Şu anda, sadece, ağır kusur cezalarında, yani, bir vergi aslına bağlı olarak salınmış olan ağır kusur cezalarında, uzlaşmaya gidildiği takdirde hem vergi aslı üzerinden hem vergi aslı üzerinden hem de salınan ceza üzerinden, oturulup, komisyonda pazarlık yapılmaktadır, uzlaşmaya gidilmektedir. Mükellefin haklılığı nispetinde, hem cezada hem de vergi aslında tenzilat yapılmaktadır. Uygulamada, yıllarca bu uzlaşmalara girmiş, yüzlerce uzlaşmada bulunmuş bir arkadaşınız olarak tekrar ifade ediyorum; cezaların aşağı yukarı yüzde 80-90'a varan kısmı, haklılık durumuna bakılmaksızın, âdeta kaldırılmakta, haklılık durumuna bağlı olarak, vergi aslından da bir miktar tenzilat yapılmaktadır.

Yeni getirilen düzenlemeyle, vergi cezaları uzlaşma kapsamı dışına çıkarılacak; vergi mükellefiyle, salınan vergi aslı üzerinde pazarlık yapılacak; vergi aslındaki indirim oranı neyse, cezada da aynı nispette indirim yapılması söz konusu olacak. İşte, bizim, bu maddede itiraz ettiğimiz nokta budur. Çünkü, uygulamadan da biliyoruz ki, vergi aslında uzlaşma sağlama konusu, bugüne kadarki tatbikatta çok az nispetlerde olmuştur. Vergi aslında ortaya çıkacak olan bu az nispetteki indirim, cezalara da otomatikman yansıyacak, dolayısıyla vergi mükellefleri, bugün oldukları noktanın çok daha gerisine gitmiş olacaklar ve daha çok vergi cezası ödeme noktasında bulunacaklar.

Kaldı ki, biz, daha önce geçen, oylanan maddede, vergi cezalarından da gecikme zammı alacağız. Daha önceki yıllarda -hafızanızı yoklarsanız- cezanın cezası şeklinde birtakım uygulamalar vardı. Vergi cezaları, gecikme zamlarıyla beraber aslına rücu edilerek, tekrar onun üzerinden gecikme zammı alınıyordu. Bu uygulamadan vazgeçilmişti, şimdi, bu tasarıyla, bir yerde ona dönmüş olduk. Üstelik, cezaları da bu uzlaşma kapsamının dışarısına taşırmak suretiyle, vergi mükelleflerimizi, özellikle, bugünkü enflasyonist ortamda fevkalade büyük sıkıntı içerisinde olan, bırakınız cezayı, vergisinin aslını bile, normal taksitlerini bile ödemekte güçlük çeken esnaf ve sanatkârımızı çok büyük sıkıntılar içerisine sokmuş olacağız.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Sayın Özgün, lütfen bitirelim.

İSMAİL ÖZGÜN (Devamla)- Bitiriyorum Sayın Başkan.

Bu bakımdan, cezaların, uzlaşma kapsamı içerisine alınması, pazarlık kapsamı içerisine alınması yönündeki önergemizin desteklenmesini rica ediyor, hepinize saygılar sunuyorum. (FP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ediyorum.

Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler...Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.

Üçüncü önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan çeşitli vergi kanunlarında değişiklik öngören 626 sıra sayılı kanun tasarısının 18 inci maddesinde yer alan ek 1 inci maddesinin ikinci fıkrasının birinci cümlesindeki "uzlaşmaya konu edilebilecek vergi, resim ve harçların belirlenmesi" ibaresinin "uzlaşmaya konu edilebilecek vergi, resim ve harçlarla cezaların belirlenmesi" şeklinde, aynı fıkranın ikinci cümlesindeki "il özel idareleri ve belediyelere ait vergi, resim ve harçlar" ibaresinin ise "il özel idareleri ve belediyelere ait vergi, resim ve harçlarla cezalar" şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

İsmail Özgün (Balıkesir) ve arkadaşları

BAŞKAN – Sayın Komisyon, önergeye katılıyor musunuz?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ METİN ŞAHİN (Antalya) – Katılamıyoruz efendim.

BAŞKAN - Sayın Hükümet?

MALİYE BAKANI ZEKERİYA TEMİZEL (İstanbul) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Sayın Özgün?..

İSMAİL ÖZGÜN (Balıkesir) –Gerekçe okunsun Sayın Başkan.

BAŞKAN – Gerekçeyi okutuyorum:

Gerekçe:

Halen uygulamada olduğu gibi, vergi cezalarının uzlaşma kapsamına alınması amaçlanmıştır.

BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.

Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Madde kabul edilmiştir.

19 uncu maddeyi okutuyorum:

MADDE 19.- 213 sayılı Kanunun mükerrer 414 üncü maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.

“Mükerrer Madde 414.- Bu Kanunun; 104, mükerrer 115, 177, 352 (Kanuna bağlı cetvel), 353 ve 356 ncı maddelerinde yer alan maktu had ve miktarlar 1/1/1998 tarihi itibariyle geçerli olan had ve tutarlarına, 232 nci maddesinde yer alan 1.000.000 lira, 15.000.000 liraya, 252 nci maddesinde yer alan yüz kuruş, 100.000 liraya, 313 üncü maddesinin son fıkrasında yer alan 500.000 lira, 50.000.000 liraya, 343 üncü maddesinde yer alan 100 ve 2.500 liralar sırasıyla, 500.000 ve 1.000.000 liralara yükseltilmiştir.

Maliye Bakanlığı; bu Kanunun 26, 35 ve 366 ncı maddelerinde yer alan tahakkuk fişi ile vergi ve ceza ihbarnamelerinin şekli ve ihtiva edeceği bilgilerde değişiklik yapmaya ve bunları vergi dairesi adına tanzim edecek olanları belirlemeye yetkilidir.

Bu Kanunda yer alan maktu hadler ile asgarî ve azamî miktarları belirtilmiş olan para ile ödenecek ceza miktarları, her yıl bir önceki yıla ilişkin olarak bu Kanun uyarınca belirlenen yeniden değerleme oranında artırılmak suretiyle uygulanır. Bu şekilde hesaplanan maktu had ve miktarların yüzde beşini aşmayan kesirler dikkate alınmaz. Bakanlar Kurulu, bu suretle tespit edilen had ve miktarları yarısına kadar artırmaya veya indirmeye, nispî hadleri ise iki katına kadar artırmaya veya yarısına kadar indirmeye veya tekrar kanunî seviyesine getirmeye yetkilidir.”

BAŞKAN – Madde üzerinde, Doğru Yol Partisi Grubu adına Sayın Necmi Hoşver; buyurun. (DYP ve FP sıralarından alkışlar)

DYP GRUBU ADINA NECMİ HOŞVER (Bolu) – Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; görüşülmekte olan 626 sıra sayılı kanun tasarısının 19 uncu maddesi hakkında, Doğru Yol Partisi Grubu adına, görüşlerimizi bildirmek üzere söz almış bulunuyorum; bu vesileyle, şahsım ve Grubum adına, Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.

Üzerinde görüştüğümüz vergi tasarısının 19 uncu maddesiyle, Vergi Usul Kanununun mükerrer 414 üncü maddesinde yer alan yetki maddesi, değiştirilerek düzenlenmiş ve önümüze getirilmiştir. Hatırlanacağı üzere, bu maddenin özü ve gerekçesinde, belge düzeni için Maliye Bakanlığına, maktu hadler ile vergi cezalarını günün koşullarına uydurmak için Bakanlar Kuruluna yetki verilmesi düzenlenmektedir. Başka bir ifadeyle, ülkemizin kaderi olan enflasyon karşısında değerini ve anlamını yitirmiş olan rakamların, ekonomik değişmelere bağlı olarak yeniden belirlenmesine ilişkin kurallar getirilmektedir; ki, bu düzenlemeler vergi mevzuatında yeni değildir, 1985 yılından beri benzer düzenlemeler yapılmaktadır.

Tasarının 19 uncu maddesiyle Vergi Usul Kanununun mükerrer 414 üncü maddesi tümüyle değiştirilmiş gibi önümüze getirilmiştir; oysa, dikkatlice incelendiğinde, esasa ilişkin önemli bir değişiklik yapılmamıştır. Enflasyona karşı esas düzenleme, bu Kanunda yer alan maktu haller ile asgarî ve azamî miktarları belirtilmiş olan ceza miktarları, her yıl bir önceki yeniden değerleme oranında artırılarak uygulanacağına ilişkin düzenlemedir; yani, bu tutarlar, her yıl, yeniden değerleme oranında artırılarak uygulanacaktır.

Ana prensip bu olmakla birlikte, Bakanlar Kurulu, bu suretle tespit edilen had ve miktarları yarısına kadar artırmaya veya indirmeye, nispî hadleri iki katına kadar artırmaya, yarısına kadar indirmeye veya tekrar eski seviyesine yükseltmeye yetkili kılınmıştır. Burada yapılan düzenleme de eskisine yakındır; ancak, iki önemli yenilik yapılmıştır. Önceki düzenlemede artırma ve azaltma yetkisi öncelikle Bakanlar Kuruluna verilmiştir. Bakanlar Kurulu bu yetkisini kullanmazsa yeniden değerleme oranında artış yapılacaktır. Yeni düzenlemede ise, öncelikle yeniden değerleme oranında otomatik olarak artırılacak, bilahara Bakanlar Kurulu artırma ve eksiltme yapabilecektir.

Diğer yenilik ise, önceki düzenlemede Bakanlar Kuruluna verilen yetki on kat ile sınırlı tutulmasına karşın, yeni düzenlemede bu sınır bir anlamda kaldırılmakta, her yıl yeniden değerleme oranında artırmakta, Bakanlar Kurulu bu tutarları artırıp eksiltmektedir.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri, buraya kadar 19 uncu maddede yapılan düzenlemelerin tespitini yapmaya çalıştım. Bu tespitler ışığında belirlenen yeni düzenlemeleri, teknik, anayasal ve ekonomik açıdan değerlendirmeye çalışacağım.

Teknik açıdan konuyu -kanun tekniği ve yorumu açısından- ele aldığımızda yetersiz, belirsiz bir düzenlemeyle karşı karşıya kalıyoruz. Maddenin bu şekilde düzenlenmesi bazı tereddütlere yol açabilecektir. Kanunda yer alan maktu had ve ceza miktarlarının yeniden değerleme oranında artırılarak belirlendiği bir yılda, Bakanlar Kurulunun yetkisini kullanarak yarısına kadar artırması veya indirmesi halinde, ertesi yıl yeniden değerleme oranının uygulanacağı baz, Bakanlar Kurulunca artırılan ve indirilen tutar mı, yoksa artırılmadan veya indirilmeden önceki tutarlar mı olacaktır? Başka bir ifadeyle, yeniden değerleme uygulamasında, Bakanlar Kurulunun yetkisini kullandığı tutarlar mı, yoksa önceki tutarlar mı esas alınacaktır? Bu husus, maddede açık değildir. Her ne kadar, burada, Hükümet, "esas olan, uygulanan Bakanlar Kurulunca belirlenen tutardır, yeniden değerleme uygulamasında bu tutar esas alınacaktır" diyebilse de, böyle bir yorumlamayla sonuca ulaşmak yerine, bu konuya açıklık getirecek bir düzenleme yapılması yerinde olacaktır, daha doğru olacaktır.

Yüce Meclisimizden çıkacak kanun açık ve anlaşılabilir olmalıdır. Bu tasarıyla, vergi yasalarının basit ve anlaşılabilir bir yapıya kavuşturulduğu iddia edilmiştir. Oysa, bu ve benzeri maddelerle, eski, karmaşık ve anlaşılmaz yapıda olumlu bir gelişme söz konusu olmamıştır.

Anayasa açısından, herkes tarafından bilindiği gibi, Anayasamızın vergi ödevine ilişkin 73 üncü maddesinde, vergi ve benzeri malî yükümlülüklerin, ancak kanunla düzenleneceği hükme bağlanmıştır. Yine aynı maddeyle, alt ve üst sınırları açıkça belirlenmek koşuluyla, kanunî had ve miktarların artırılıp eksiltmesi için Bakanlar Kuruluna yetki verilebilmektedir.

Görüştüğümüz tasarının 19 uncu maddesinde düzenlenen ve Bakanlar Kuruluna verilen yetkinin bir çerçeve içinde olması gerekir. Daha önceki düzenlemede, maktu hadlerini ve vergi ceza miktarlarını artırma yetkisi 10 katla sınırlandırılmıştır; ancak, yapılan yeni düzenlemede, 10 kat olarak belirlenen sınır tamamen kaldırılarak, sınırsız hale getirilmiştir. Vergi maktu hadlerinde ve cezalarda hiçbir sınır getirmeyen böyle bir düzenleme, yukarıda değindiğimiz Anayasanın 73 üncü maddesine aykırılık oluşturmaktadır. Bu hususun, bilinçli olarak gözardı edildiğini düşünmekteyiz.

Ekonomik açıdan, bu maddeyle yapılan düzenlemelerin ekonomik yönü incelendiğinde bir başka gerçekle karşı karşıya kalıyoruz. Nedir bu gerçek; tek kelimeyle enflasyon. Bu madde, enflasyon karşısında paranın değerinin düşmesi ve bağlı olarak maktu hadlerin günün koşullarından uzaklaşması ve cezaların caydırıcılığının ortadan kalkmasını önlemek amacıyla düzenlenmiştir. Bir anlamda, enflasyonun vergi sistemine yaptığı tahribatın önlenmesi düşünülmektedir. Bir başka anlatımla, enflasyona karşı endeksleme yöntemi getirilmektedir; hem de sınırsız bir şekilde, değişmeden. Önceki maddede öngörülen, Bakanlar Kuruluna verilen yetkinin on katıyla sınırlandırılması da kaldırılmaktadır.

Sayın milletvekilleri, evet, böylece, bu maddeyle, enflasyon, Hükümet tarafından bir olgu, bir veri, bir gerçek olarak kabul edilmektedir. Enflasyonun varlığı, gerçekliği, daha da önemlisi, önümüzdeki yıllarda da devam edeceği tescil edilmektedir. Evet, enflasyon devam edecekse, bu tür düzenlemeler teknik olarak yapılmak zorundadır; ancak, her fırsatta enflasyonu tek rakamlı oranlara indireceğini iddia eden Hükümet, bu tür düzenlemelerle çelişkiye düşmektedir. Demek ki, enflasyonu düşürme iddialarına kendileri de inanmıyorlar ve böyle düzenlemelere gidiyorlar.

Sayın milletvekilleri, bir başka konu daha var; bildiğiniz gibi, toplumun vergiyle ilgilenen kesimleri, sanayici ve işadamları, muhasebeci ve malî müşavirler ve üniversite çevreleri, vergi sisteminin enflasyon muhasebesine göre düzenlenmesini ve gerçek, reel kazançların vergilendirilmesini talep etmektedirler. Sayın Maliye Bakanı, bu tür taleplere karşılık, Hükümet tarafından enflasyonun düşürüleceğini, hatta ortadan kaldırılacağını ifade ederek, enflasyon muhasebesine geçmeye gerek kalmayacağını ileri sürüyor ve diyor ki: "Enflasyon muhasebesine geçersek, enflasyonu müesseseleştirmiş oluruz...

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Sayın Hoşver, toparlıyoruz.

NECMİ HOŞVER (Devamla) – ... Bundan kaçınmalıyız. Enflasyonu müessese haline getirmeyelim."

İlgili çevreler de bu haklı talebi, bu şekilde yanıtlarken, maktu had ve cezaları enflasyona endeksli olarak artırmayı öngören bu maddeyi düzenlerken, çelişkiye düşmüyor mu? Bu düzenlemeyle de enflasyon müesseseleşmiş oluyor. Eğer, enflasyon düşecekse, böyle bir düzenlemeye ne gerek var; yok, eğer, düşmeyecekse, enflasyon devam edecekse -ki, öyle görünüyor- neden enflasyon muhasebesine geçilmiyor? Enflasyon karşısında alınması gereken vergi önlemlerini, objektif, bilimsel yaklaşımla düzenlemek yerine, işlerine geldiği gibi yorumlayarak, kamuoyunu ve bizleri yanıltmıyorlar mı? Kısaca, özetlemek gerekirse, bu ve benzeri maddelerle, enflasyonun, müesseseleştirilerek, düşmeyeceği bir anlamda itiraf ediliyor.

Bu duygu ve düşüncelerle, Yüce Meclise saygılarımı sunuyorum. ("Bravo" sesleri, alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum.

Madde üzerinde, gruplar adına başka söz talebi var mı efendim?

ABDÜLLATİF ŞENER (Sıvas) – Grubumuz adına, Nezir Aydın...

BAŞKAN – Fazilet Partisi Grubu adına, Sayın Nezir Aydın; buyurun. (FP sıralarından alkışlar)

FP GRUBU ADINA NEZİR AYDIN (Sakarya) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; görüşülmekte olan 626 sıra sayılı tasarının 19 uncu maddesi üzerinde, Fazilet Partisi adına söz almış bulunuyorum; bu vesileyle, Yüce Heyetinizi saygıyla selamlıyorum.

Değerli milletvekilleri, benden önce konuşan Sayın Hoşver, bu madde üzerindeki mütalaalarını söylerken, enflasyonu, Hükümetin kabullendiğini ifade etti. Tabiî, o, bir yönü; ben, bu maddenin bir başka yönü üzerinde duracağım.

19 uncu madde şu iddiayla geldi, Sayın Bakanlık ve yetkililerinin iddiası şu: Diyorlar ki "tamamen miktarları günün koşullarına ayarlamayı sağlayan ve ileride sağlamaya mekanizmalar oluşturan bir maddedir." Zannediyorum, Sayın Bakanlığın ifadesini yanlış okumadım. Aynen bu ifade kullanılıyordu.

Yalnız, burada anlayamadım, beni bağışlasınlar; hem "sağlayan" hem de "ileride sağlamaya mekanizmalar oluşturan" diyor. Bir madde, hem sağlayan hem sağlamaya mekanizmalar oluşturan nasıl oluyor; acaba, günün koşullarına uyum sağlıyor mu, yoksa sağlamaya mekanizmalar mı oluşturuyor?

Şimdi, birinci şıkkı ele alalım. Herhalde itirazınız yok. Günün koşullarına uyum sağlayan bir madde olarak ele alıyoruz. 1982 yılında yapılan düzenlemeyle, Vergi Usul Kanunu madde 232 de şu ifade var: "Birinci ve ikinci sınıf tüccarlardan ve defter tutma mecburiyetinde olan çiftçilerden, satın aldıkları emtia veya onlara yaptırdıkları iş bedelinin 1 milyon lirayı geçmesi veya istenmesi halinde, malı satan veya işi yapanın fatura vermesi mecburidir." 1982 yılındaki kanun bu.

Bir diğer ifadeyle, satıcılar, müşterilerine 1 milyon liraya kadar fiş verebiliyorlardı; ama, 1 milyon lirayı geçerse fiş veremiyorlardı; bunu faturayla belgelendirmek zorundaydılar. Bu rakam, zaman içerisinde, yıllar itibariyle artırıldı. Hani her maddenin sonunda var ya "artırmaya eksiltmeye Bakanlar Kurulu yetkilidir" diye; -hiç eksiltme olmaz da, hep artırırlar- işte Bakanlar Kurulu, bunu artıra artıra, nihayet 10 milyon liraya kadar getirmiş. 10 milyon liraya kadar fatura kesilmez; istenirse kesilir, istenmezse satıcı tarafından müşteriye fiş verilir. Tabiî, buna itirazımız yok.

Yalnız, burada bir noktayı dikkatlerinize arz etmek istiyorum. Hani, günün koşullarına uydurduk ya!.. Özellikle, 1982, 1983'ten beri, bu ülkeyi idare edenlerin de, şöyle bir uykuları açılsın, şöyle bir geçmişi düşünsünler, şöyle bir kendilerine gelsinler bu sözlerimi dinlerken. Bakınız, fatura verme. fiş verme sınırının 1 milyon lira olarak belirlendiği 23.6.1982 tarihindeki döviz kurlarına dikkatinizi çekiyorum; dolar 167 lira 79 kuruş, DM 67 lira 37 kuruş. Yani, o günün kanun koyucusu, 1 milyon lira sınırını koyduğu zaman, şunu yapmış oluyordu: 1 milyon lira, diğer bir ifadeyle 5 960 Amerikan Doları veya 14 843 Alman Markı olarak koymuş fatura verme veya fiş kesmedeki sınırı. Bunun diğer ifadesi nedir? Bugünkü rakamlara dönüştürelim -günün koşullarına uyduruyor ya reform vergi yasa tasarısının maddeleri!.. - 5 960 dolar X 265 bin lira -1 doları 265 bin lira olarak alıyoruz- 1 milyar 579 bin lira ediyor. 14 843 DM X 150 bin lira -yuvarlak olarak alıyorum; 149 bin lira veya 150 bin küsur olabilir- 2 milyar 227 milyon lira ediyor. Şimdi, bu 1 milyon lira, yasa tasarısıyla nereye çıkarılıyor 19 uncu maddede; 15 milyon liraya. 15 milyon lira, diğer bir ifadeyle 57 dolar demektir; yani, yasa tasarısı, mekanizmayı, o kadar güncelleştiriyor, öyle günlük hale getiriyor ki, bu zaman zarfında, 5 960 doları 57 dolara indiriyor.

MALİYE BAKANI ZEKERİYA TEMİZEL (İstanbul) – Ne alakası var bu söylediklerinizin?! Öyle bir endeksle ödeme birimi yok ki.

NEZİR AYDIN (Devamla) – Rakamlar bunlar, Sayın Bakanım... Tabiî, biraz sonra siz de çıkar, izah edersiniz. Bunlar, benim anladığım, benim gördüğüm rakamlar.

Diğer bir ifadeyle, 14 843 Mark da ne olmuştur –15 milyon lira olmakla– 100 DM.

Şimdi, geleceksiniz buraya "günün koşullarına ayarlamayı sağladık" diyeceksiniz ve ondan sonra, tasarının adı da "vergi reformu" olacak... Zaten, öyle denk getirdiniz ki, tam dünya kupası maçları başladığında, bu vergi yasa tasarısını görüşmeye başladınız. Gündüz maç yok, gündüz Meclise gelmiyorsunuz. Dün, pazartesi, neredeydiniz? On saat çalışmamız gerekirken, üç saat... Ne zaman maç başladı –21.00'de maç başlıyor– o zaman geliyorsunuz. (ANAP ve DSP sıralarından gürültüler)

Ama, ne olursa olsun... Hiç rahatsız olmayın; biz, burada fikirlerimizi söyleyeceğiz. Amacımız, kesinlikle, bu tasarının çıkmasını engellemek değildir; sadece, bildiğimiz, inandığımız ve olması gereken doğruları sizlere hatırlatmaya devam edeceğiz.

Bakın, şimdi, bir madde daha size hatırlatacağım; aslında, hatırlatacak çok şey var; ama, zannediyorum, zaman yeterli olmayacak. Vergi Usul Kanununun 313 üncü maddesinden bir misal verelim; bu, ondan da önemli bence: 30.12.1980 tarihinde bu maddede yapılan bir değişiklikle, değeri 500 bin lirayı aşmayan alet edevat, mefruşat ve demirbaşlar, amortismana tabi tutulmayarak, doğrudan doğruya gider yazılabilir hale getirilmişti. O tarihte, bu düzenleme, gerçekten, muhasebe literatüründe ve özellikle büyük işletmelerde çok büyük rahatlık sağlamıştı. 70'li yıllarda –hiç unutmuyorum– Türkiye Ziraî Donatım Kurumunda muhasebe elemanı olarak çalışmaya başladığımda, bana ilk verilen hesaplardan bir tanesi, demirbaşlar hesabıydı. Kocaman bir kalamoza verdiler, geçmiş demirbaşlar içerisinde, yeni gelenler de buna yazılacak... İnanın, o demirbaş defterini ayıklayıncaya kadar akla karayı seçtim. Niye; çünkü, yıllar itibariyle, bir tükenmezkalem alınmış, yazılmış; dolmakalem alınmış, yazılmış; delgi zımba alınmış, yazılmış. Sırf buna benzer şeyler, ufak ufak şeyler amorti edile edile bir kuruş iz bedele düşmüş; ama, adı demirbaş, defterden çıkarılması mümkün değil; sayfalar dolusu böyle. Zannediyorum ki, bütün KİT'lerde ve büyük işletmelerin hemen hemen tamamında aynı sıkıntı vardı.

O günün şartlarında getirilen bu 500 bin lira, çok büyük rahatlık sağlamıştır. Şimdi, rahatlığın nedenini açıklayacağım. Yine, sabrınıza sığınıyorum. 30.12.1980 tarihinde, dolar 89 lira 25 kuruş, mark 45 lira 15 kuruş; yani, 500 bin liranın dolar karşılığı 5 602 dolar; DM karşılığı da 11 074 mark; yani, o gün, 5 602 dolarlık mal direkt masrafa atılabiliyordu. 11 074 marklık mal da direkt masrafa atılabiliyordu. 5 602 doların bugünkü karşılığı 1 milyar 484 milyon 500 bin lira; 11 074 markın karşılığı da 1 milyar 661 milyon 100 bin liradır. İşte, bu, esnafın işini rahatlatır. Biz ne yapmışız şimdi; bütün bunların yanında, getirdiğimiz rakam 50 milyon lira. 50 milyon liraya kadar, ancak, biz, masrafa atabiliyoruz, aldığımız mal bedelini; bu, çok azdır; bunu, gerçekten, bu rakamlara getirmek çok zor. Ben, burada, Sayın Bakanı da suçlamıyorum tamamen; bugüne kadar gelen yönetimlerin suçudur bu; bu, geriye bırakıla bırakıla, devamlı bu halde tutula tutula, nihayet, bu noktaya gelmiş.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Sayın Aydın, toparlayın.

NEZİR AYDIN (Devamla) – Şimdi, geldiğimiz noktada, biz, bir önerge verdik; bunu yükseltiyoruz; bu rakamları yükseltmiyoruz, yükseltemeyiz, yanlış anlamayın; yani, 1 milyar 484 milyon veya 1 milyar 660 milyon... Esasında, olması gereken budur. Bu ülkede, siz, herşeyin fiyatını markla, dolarla koyuyorsunuz, A'dan Z'ye ihtiyaç maddelerinin hemen hemen hepsinin karşılığını marka dolara endeksliyorsunuz, öyleyse, müsaade edin de, mükellefin lehine olan bazı şeyleri de marka, dolara endeksleyelim.

Ben, burada, zamanı fazla kullanmak istemiyorum. Bu konuda, biraz sonraki önergemiz üzerinde kalanları söylemek üzere, hepinize saygılar sunuyorum. (FP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum Sayın Aydın.

Gruplar adına başka söz talebi?... Yok.

Şahsı adına, Sayın Osman Hazer; buyurun. (FP sıralarından alkışlar)

OSMAN HAZER (Afyon) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; sıra sayısı 626 olan Vergi Usul Kanununda değişiklik yapılması hakkında kanun tasarısının 19 uncu maddesi üzerinde şahsım adına söz almış bulunuyorum; Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.

Vergi Usul Kanununun "Yetki" başlıklı mükerrer 414 üncü maddesinde değişiklik yapılmaktadır. Vergi Usul Kanununun mükerrer maddesi 414, tasarının kanunun yayımı tarihinde yürürlüğe girecek olan 19 uncu maddesiyle, 213 Sayılı Vergi Usul Kanununun mükerrer 414 üncü maddesi aşağıda yer aldığı şekilde değiştirilmektedir:

"Mükerrer Madde 414 - Bu Kanunun; 104, mükerrer 115, 177, 352 (Kanuna bağlı cetvel), 353 ve 356 ncı maddelerinde yer alan maktu had ve miktarlar 1.1.1998 tarihi itibariyle geçerli olan had ve tutarlarına, 232 nci maddesinde yer alan 1 000 000 lira, 15 000 000 liraya, 252 nci maddesinde yer alan yüz kuruş, 100 000 liraya, 313 üncü maddesinin son fıkrasında yer alan 500 000 lira, 50 000 000 liraya, 343 üncü maddesinde yer alan 100 ve 2 500 liralar sırasıyla, 500 000 ve 1 000 000 liralara yükseltilmiştir.

Maliye Bakanlığı; bu Kanunun 26, 35 ve 366 ncı maddelerinde yer alan tahakkuk fişi ile vergi ve ceza ihbarnamelerinin şekli ve ihtiva edeceği bilgilerde değişiklik yapmaya ve bunları vergi dairesi adına tanzim edecek olanları belirlemeye yetkilidir.

Bu Kanunda yer alan maktu hadler ile asgarî ve azamî miktarları belirtilmiş olan para ile ödenecek ceza miktarları, her yıl bir önceki yıla ilişkin olarak bu Kanun uyarınca belirlenen yeniden değerleme oranında artırılmak suretiyle uygulanır. Bu şekilde hesaplanan maktu had ve miktarların yüzde 5'ini aşmayan kesirler dikkate alınmaz. Bakanlar Kurulu, bu suretle tespit edilen had ve miktarları yarısına kadar artırmaya veya indirmeye, nispi hadleri ise iki katına kadar artırmaya veya yarısına kadar indirmeye veya tekrar kanunî seviyesine getirmeye yetkilidir." Mevcut madde hükmünde, Vergi Usul Kanununda yer alan maktu hadleri ve miktarları on katına, nispî hadleri ise 2 katına kadar artırma ve bunları kanunî seviyesine indirme hususunda Bakanlar Kurulu yetkili kılınmıştır. Bu yetkinin kullanılmadığı yıllarda ise, had ve miktarların, yeniden değerleme oranlarında artırılarak uygulanması öngörülmüştür. Günümüze değin bu yetkinin tamamı kullanıldığından bu konuda yeni bir düzenleme yapılmasına gerek duyulmamıştır.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; yapılmakta olan yeni bir düzenlemeyle Vergi Usul Kanununda yer alan ve 1.1.1998 tarihi itibariyle uygulanmakta olan maktu had ve miktarlar, kanunî miktar olarak belirlenmekte ve bu miktarların, her yıl, bir önceki yıla ilişkin olarak açıklanan yeniden değerleme oranında artış yapılmak suretiyle tespit edilmesi öngörülmektedir. Bu suretle, hesaplanan had ve miktarların, yarısından fazla olmamak üzere artırılması veya indirilmesiyle, nispî hadlerin iki katına artırılması veya kanunî seviyesine indirilmesi hususlarında Bakanlar Kurulu yetkili kılınmıştır. Ayrıca, Bakanlar Kurulu yetkisini kullanmazsa da, yeniden değerlemeye bağlı olarak, bir üst limit olmaksızın, maktu had ve tutarlar artırılabilecektir.

Ayrıca, mevcut maddede yer alan tahakkuk fişiyle vergi ve ceza ihbarnamelerinin şekil ve ihtiva edeceği bilgilerde değişiklik yapılabilmesi ve bunları vergi dairesi adına tanzim edecek olanların belirlenmesi hususunda Maliye Bakanlığına verilen yetki aynen korunmaktadır.

Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (FP sıralarından alkışlar; DSP sıralarından alkışlar [!])

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum Sayın Hazer.

Sayın Emin Kul, buyurun. (ANAP ve DSP sıralarından alkışlar)

EMİN KUL (İstanbul) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; müzakere etmiş olduğumuz bu maddeyle, kanunda yer alan birkısım maktu had ve miktarlarda kanunî hadlere ve günün şartlarına uygun ayarlamaların yapılması hedeflenmiştir. Bunun dışında herhangi bir hedef yoktur, bunun dışında herhangi bir değişiklik de yoktur. Kaldı ki, mükerrer 414 üncü madde, hem 1985'te hem de iki defa da 1993'te değiştirilmiş ve bazı yetkiler bu maddenin hükümlerine konulmuştur, bunlar da muhafaza edilmiştir. Komisyon zabıtlarına baktığımızda, komisyonda müzakereye dahi konu edilmediği halde ve herhangi bir önerge de bunun üzerinde verilmediği halde, burada, uzun uzun mütalaalar beyan edilmektedir ve belki de, biraz sonra göreceğimiz üzere, önergeler de verilecektir. Dolayısıyla, yapılan eleştirilerin hiçbirisi tutarlı değildir, sadece, vakti geçirmek ve vakti kazanmak için ileri sürülmüş mütalaalardan ibarettir.

MEHMET BEDRİ İNCETAHTACI (Gaziantep) – Doğru değil Sayın Kul!..

KAHRAMAN EMMİOĞLU (Gaziantep) – Siz de mi aynı kategoriye giriyorsunuz?!.

EMİN KUL (Devamla) – Kaldı ki, enflasyon muhasebesi filan diye, konuyla ilgisi olmayan hususlar da bu madde üzerinde konuşulmaktadır. Ben soruyorum: 1991'den beri iktidardasınız, burada konuşan partilerin sözcüleri itibariyle- bu konuda, enflasyon, acaba, 1998 yılında mı neşet etti de, siz, enflasyon muhasebesinden bahsederek eleştiri yöneltiyorsunuz? Neredeydiniz? Ne yaptınız? Hangi işlemi getirdiniz?

Dolayısıyla, komisyonda üzerinde hiçbir görüşme yapılmayan ve ittifakla kabul edilen bir maddenin, burada, uzun uzun görüşmeye konu edilmesini anlamak mümkün değildir. Yapılan yerinde bir düzenlemedir.

Teşekkür eder, saygılarımı arz ederim. (ANAP ve DSP sıralarından alkışlar)

SAFFET ARIKAN BEDÜK (Ankara) – Sayın Başkan...

BAŞKAN – Buyurun.

SAFFET ARIKAN BEDÜK (Ankara) – Sayın konuşmacı, 1991 yılından itibaren iktidarda olan partilerin enflasyonu düşürmediğini söyledi. Oysa, Doğru Yol Partisinin içerisinde bulunduğu iktidarlar yüzde 65'lerdeki enflasyonu yüzde 67'lere indirmiştir. Bunun özellikle zabıtlara geçmesini istiyorum. (ANAP sıralarından gürültüler)

Yüzde 165'lerden yüzde 65'e inmiştir.

BAŞKAN – Evet, rakamlarda bir karışıklık oldu.

EMİN KUL (İstanbul) – Enflasyonun inip çıkması anlamında söylemedim; enflasyon muhasebesini söyledim. Enflasyon yüzde 125 iken iktidardılar...

BAŞKAN – Sayın Kul... Sayın Kul...

EMİN KUL (İstanbul) – Niye bir kanun üzerinde değişiklik yaparak enflasyon...

BAŞKAN – Sayın Kul, teşekkür ediyorum.

SAFFET ARIKAN BEDÜK (Ankara) – Bir sene sekiz aylık süreleri varken onlar doğrudan doğruya seçime gidip hesabını orada gördüler.

BAŞKAN – Sayın Bedük, burası, karşılıklı sataşma alanı değil şu an.

Madde üzerinde 16 önerge vardır; madde üç fıkra olduğu için, önergelerin 12'sini, geliş sırasına göre okutup işleme koyacağım.

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

626 sıra sayılı kanun tasarısının 19 uncu maddesiyle düzenlenen mükerrer 414 üncü maddedeki birinci fıkrada yer alan "252 nci maddesinde yer alan yüz kuruş, 100 000 liraya" ifadesinin metinden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.

Nezir Aydın Hüseyin Olgun Akın Mehmet Aykaç

Sakarya Ordu Çorum

Nurettin Aktaş Maliki Ejder Arvas Ahmet Dökülmez

Gaziantep Van Kahramanmaraş

Yakup Budak İbrahim Ertan Yülek Ahmet Doğan

Adana Adana Adıyaman

Osman Hazer Celal Esin Cemalettin Lafçı

Afyon Ağrı Amasya

Rıza Ulucak Muhammet Polat Alaattin Sever Aydın

Ankara Aydın Batman

Suat Pamukçu Abdulhaluk Mutlu Mustafa Yünlüoğlu

Bayburt Bitlis Bolu

İsmail Coşar Zülfikar Gazi Ramazan Yenidede

Çankırı Çorum Denizli

Ömer Naimi Barım Tevhit Karakaya Lütfü Esengün

Elazığ Erzincan Erzurum

Sıtkı Cengil Ahmet Çelik Sıddık Altay

Adana Adıyaman Ağrı

Murtaza Özkanlı Faruk Ekinci Musa Okçu

Aksaray Ankara Batman

Zeki Ergezen Feti Görür Altan Karapaşaoğlu

Bitlis Bolu Bursa

Ömer Vehbi Hatipoğlu Ahmet Cemil Tunç Naci Terzi

Diyarbakır Elazığ Erzincan

Aslan Polat Şinasi Yavuz Nurettin Aktaş Erzurum Erzurum Gaziantep

Mehmet Sılay Emin Aydınbaş Azmi Ateş Hatay İçel İstanbul

Mehmet Fuat Fırat Hüseyin Kansu Osman Yumakoğulları İstanbul İstanbul İstanbul

Hasan Dikici Fethi Acar Salih Kapusuz Kahramanmaraş Kastamonu Kayseri

Mikail Korkmaz Mustafa Kemal Ateş Osman Pepe Kırıkkale Kilis Kocaeli

Veysel Candan Hanifi Demirkol Kahraman Emmioğlu Konya Eskişehir Gaziantep

Turhan Alçelik Metin Kalkan Mustafa Köylü Giresun Hatay Isparta

Ekrem Erdem İsmail Kahraman Abdullah Özbey İstanbul İstanbul Karaman

Zeki Karabayır Memduh Büyükkılıç Kemal Albayrak Kars Kayseri Kırıkkale

Cafer Güneş Hüseyin Arı Hasan Hüseyin Öz Kırşehir Konya Konya

Metin Perli Yaşar Canbay Hüseyin Olgun Akın Kütahya Malatya Ordu

Nezir Aydın Ahmet Demircan Musa Uzunkaya Sakarya Samsun Samsun

Ahmet Nurettin Aydın Zülfükâr İzol Abdulkadir Öncel Siirt Şanlıurfa Şanlıurfa

Ahmet Feyzi İnceöz İsmail İlhan Sungur Şaban Şevli Tokat Trabzon Van

Kâzım Arslan Rıza Güneri Mustafa Ünaldı Yozgat Konya Konya

Ahmet Derin Fikret Karabekmez Sabahattin Yıldız Kütahya Malatya Muş Salih Katırcıoğlu Latif Öztek Ahmet Karavar Niğde Samsun Şanlıurfa

Abdullah Arslan Bekir Sobacı Maliki Ejder Arvas Tokat Tokat Van

Fethullah Erbaş Abdullah Örnek Van Yozgat

BAŞKAN – İkinci önergeyi okutuyorum :

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

626 sıra sayılı kanun tasarısının 19 uncu maddesiyle düzenlenen mükerrer 414 maddedeki birinci fıkrada yer alan "500 000 ve 1 000 000 liralara" ibaresinin "1 000 000 ve 2 000 000 liralara" şeklinde düzeltilmesini arz ve talep ederiz.

Nezir Aydın Hüseyin Olgun Akın Mehmet Aykaç

Sakarya Ordu Çorum

Maliki Ejder Arvas Nurettin Aktaş Bülent Arınç

Van Gaziantep Manisa

Ahmet Dökülmez Yakup Budak İbrahim Ertan Yülek

Kahramanmaraş Adana Adana

Ahmet Doğan Celal Esin Cemalettin Lafçı

Adıyaman Ağrı Amasya

Rıza Ulucak Muhammet Polat Alaattin Sever Aydın

Ankara Aydın Batman

Suat Pamukçu Abdulhaluk Mutlu Mustafa Yünlüoğlu

Bayburt Bitlis Bolu

İsmail Coşar Zülfikar Gazi Ramazan Yenidede

Çankırı Çorum Denizli

Ömer Naimi Barım Tevhit Karakaya Lütfü Esengün Elazığ Erzincan Erzurum

Sıtkı Cengil Ahmet Çelik Sıddık Altay Adana Adıyaman Ağrı

Murtaza Özkanlı Ömer Faruk Ekinci Musa Okçu Aksaray Ankara Batman

Zeki Ergezen Feti Görür Mehmet Altan Karapaşaoğlu Bitlis Bolu Bursa

Ömer Vehbi Hatipoğlu Ahmet Cemil Tunç Aslan Polat Diyarbakır Elazığ Erzurum

Şinasi Yavuz Nurettin Aktaş Bedri İncetahtacı Erzurum Gaziantep Gaziantep

Mehmet Sılay Emin Aydınbaş Azmi Ateş Hatay İçel İstanbul

Mehmet Fuat Fırat Hüseyin Kansu Osman Yumakoğulları İstanbul İstanbul İstanbul

Hasan Dikici Feti Acar Salih Kapusuz Kahramanmaraş Kastamonu Kayseri

Mikail Korkmaz Mustafa Kemal Ateş Osman Pepe Kırıkkale Kilis Kocaeli

Veysel Candan Hanifi Demirkol Kahraman Emmioğlu Konya Eskişehir Gaziantep

Turhan Alçelik Metin Kalkan Mustafa Köylü Giresun Hatay Isparta

Saffet Benli İsmail Kahraman Bahri Zengin İçel İstanbul İstanbul

Abdullah Özbey Zeki Karabayır Memduh Büyükkılıç Karaman Kars Kayseri

Kemal Albayrak Cafer Güneş Hüseyin Arı Kırıkkale Kırşehir Konya

Hasan Hüseyin Öz Metin Perli Yaşar Canbay Konya Kütahya Malatya

Nedim İlci Hüseyin Olgun Akın Nezir Aydın Muş Ordu Sakarya

Ahmet Demircan Musa Uzunkaya Ahmet Nurettin Aydın Samsun Samsun Siirt

Zülfikar İzol Abdulkadir Öncel Ahmet Feyzi İnceöz Şanlıurfa Şanlıurfa Tokat

İsmail İlhan Sungur Şaban Şevli KâzımArslan Trabzon Van Yozgat

Rıza Güneri Mustafa Ünaldı Ahmet Derin Konya Konya Kütahya

Fikret Karabekmez Sabahattin Yıldız Salih Katırcıoğlu Malatya Muş Niğde

Latif Öztek Ahmet Karavar Abdullah Arslan Samsun Şanlıurfa Tokat

Bekir Sobacı Maliki Ejder Arvas Fethullah Erbaş Tokat Van Van

Abdullah Örnek Yozgat

BAŞKAN – Üçüncü önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

626 sıra sayılı kanun tasarısının 19 uncu maddesiyle düzenlenen mükerrer 414 üncü maddenin birinci fıkrasında geçen "15 000.000 liraya" ibaresinin "25 000.000 liraya" şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

Nezir Aydın Hüseyin Olgun Akın Mehmet Aykaç Sakarya Ordu Çorum

Nurettin Aktaş Ahmet Dökülmez Maliki Ejder Arvas Gaziantep Kahramanmaraş Van

Yakup Budak İ. Ertan Yülek Ahmet Doğan Adana Adana Adıyaman

Celal Esin Osman Hazer Cemalettin Lafçı Ağrı Afyon Amasya

Rıza Ulucak Muhammet Polat Alaattin Sever Aydın Ankara Aydın Batman

Suat Pamukçu Abdulhaluk Mutlu Mustafa Yünlüoğlu Bayburt Bitlis Bolu

İsmail Coşar Zülfikar Gazi Ramazan Yenidede Çankırı Çorum Denizli

Ömer Naimi Barım Tevhit Karakaya Lütfü Esengün Elazığ Erzincan Erzurum

Sıtkı Cengil Ahmet Çelik Mehmet SıddıkAltay Adana Adıyaman Ağrı

Murtaza Özkanlı Ömer Faruk Ekinci Musa Okçu Aksaray Ankara Batman

Zeki Ergezen Feti Görür Mehmet Altan Karapaşaoğlu Bitlis Bolu Bursa

Ömer Vehbi Hatipoğlu Ahmet Cemil Tunç Aslan Polat Diyarbakır Elazığ Erzurum

Şinasi Yavuz Nurettin Aktaş Mehmet Bedri İncetahtacı Erzurum Gaziantep Gaziantep

Mehmet Sılay Mehmet Emin Aydınbaş Azmi Ateş Hatay İçel İstanbul

Mehmet Fuat Fırat Hüseyin Kansu Osman Yumakoğulları İstanbul İstanbul İstanbul

Hasan Dikici Zeki Ünal Feti Acar Kahramanmaraş Karaman Kastamonu

Salih Kapusuz Mikail Korkmaz Mustafa Kemal Ateş Kayseri Kırıkkale Kilis

Osman Pepe Veysel Candan Hanifi Demirkol Kocaeli Konya Eskişehir

Kahraman Emmioğlu Turhan Alçelik Süleyman Metin Kalkan Gaziantep Giresun Hatay

Mustafa Köylü Saffet Benli EkremErdem Isparta İçel İstanbul

İsmail Kahraman Bahri Zengin Abdullah Özbey İstanbul İstanbul Karaman

Zeki Karabayır Memduh Büyükkılıç Kemal Albayrak Kars Kayseri Kırıkkale

Cafer Güneş Hüseyin Arı Hasan Hüseyin Öz Kırşehir Konya Konya

Metin Perli Yaşar Canbay Nedim İlci Kütahya Malatya Muş

Hüseyin Olgun Akın Nezir Aydın Ahmet Demircan Ordu Sakarya Samsun

Musa Uzunkaya Ahmet Nurettin Aydın Zülfükar İzol Samsun Siirt Şanlıurfa

Abdulkadir Öncel Kemalettin Göktaş İsmail İlhan Sungur Şanlıurfa Trabzon Trabzon

Şaban Şevli Kâzım Arslan Teoman Rıza Güneri Van Yozgat Konya

Mustafa Ünaldı Ahmet Derin Fikret Karabekmez Konya Kütahya Malatya

Sabahattin Yıldız Latif Öztek Ahmet Karavar Muş Samsun Şanlıurfa

Abdullah Arslan Bekir Sobacı Maliki Ejder Arvas Tokat Tokat Van

Fethullah Erbaş Abdullah Örnek Van Yozgat

BAŞKAN – Dördüncü önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

626 sıra sayılı kanun tasarısının 19 uncu maddesiyle düzenlenen mükerrer 414 üncü maddedeki birinci fıkrada yer alan "50 000 000 liraya" ibaresinin "100 000 000 liraya" şeklinde düzeltilmesini arz ve teklif ederiz.

Nezir Aydın Hüseyin Olgun Akın Mehmet Aykaç Sakarya Ordu Çorum

Nurettin Aktaş Maliki Ejder Arvas Ahmet Dökülmez Gaziantep Van Kahramanmaraş

Yakup Budak İ. Ertan Yülek Ahmet Doğan Adana Adana Adıyaman

Cemalettin Lafçı Rıza Ulucak Muhammet Polat Amasya Ankara Aydın

Alaattin Sever Aydın Suat Pamukçu Abdulhaluk Mutlu Batman Bayburt Bitlis

Mustafa Yünlüoğlu İsmail Coşar Zülfikar Gazi Bolu Çankırı Çorum

Ramazan Yenidede Ömer Naimi Barım Tevhit Karakaya Denizli Elazığ Erzincan

Lütfü Esengün Sıtkı Cengil Ahmet Çelik Erzurum Adana Adıyaman

Mehmet Sıddık Altay Murtaza Özkanlı Ömer Faruk Ekinci Ağrı Aksaray Ankara

Musa Okçu Zeki Ergezen Feti Görür Batman Bitlis Bolu

Mehmet Altan Karapaşaoğlu Ömer Vehbi Hatipoğlu Ahmet Cemil Tunç Bursa Diyarbakır Elazığ

Aslan Polat Şinasi Yavuz Nurettin Aktaş Erzurum Erzurum Gaziantep

Mehmet Bedri İncetahtacı Mehmet Sılay Mehmet Emin Aydınbaş Gaziantep Hatay İçel

Azmi Ateş Mehmet Fuat Fırat Hüseyin Kansu İstanbul İstanbul İstanbul

Osman Yumakoğulları Hasan Dikici Zeki Ünal İstanbul Kahramanmaraş Karaman

Feti Acar Salih Kapusuz Mikail Korkmaz Kastamonu Kayseri Kırıkkale

Mustafa Kemal Ateş Osman Pepe Veysel Candan Kilis Kocaeli Konya

Hanifi Demirkol Kahraman Emmioğlu Turhan Alçelik Eskişehir Gaziantep Giresun

Süleyman Metin Kalkan Mustafa Köylü Saffet Benli Hatay Isparta İçel

Ekrem Erdem İsmail Kahraman Bahri Zengin İstanbul İstanbul İstanbul

İsmail Yılmaz Abdullah Özbey Zeki Karbayır İzmir Karaman Kars

Memduh Büyükkılıç Kemal Albayrak Cafer Güneş Kayseri Kırıkkale Kırşehir

Hüseyin Arı Hasan Hüseyin Öz Metin Perli Konya Konya Kütahya

Yaşar Canbay Nedim İlci Hüseyin Olgun Akın Malatya Muş Ordu

Nezir Aydın Ahmet Demircan Musa Uzunkaya Sakarya Samsun Samsun

Ahmet Nurettin Aydın Zülfükar İzol Abdulkadir Öncel Siirt Şanlıurfa Şanlıurfa

Ahmet Feyzi İnceöz İsmail İlhan Sungur Şaban Şevli Tokat Trabzon Van

Kâzım Arslan T. Rıza Güneri Mustafa Ünaldı Yozgat Konya Konya

Ahmet Derin Sabahattin Yıldız Latif Öztek Kütahya Muş Samsun

Abdullah Arslan Bekir Sobacı Maliki Ejder Arvas Tokat Tokat Van

Fethullah Erbaş Abdullah Örnek Van Yozgat

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, bundan sonraki önergelerdeki imza sahipleri, imzalarını geri çektiklerini bildirdiler Başkanlığa. Yeterli imza kalmadığı için, bu önergeler düştü.

Şimdi, mevcut 4 önergeyi, aykırılık derecesine göre okutup, oylarınıza sunacağım:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

626 sıra sayılı kanun tasarısının 19 uncu maddesiyle düzenlenen mükerrer 414 üncü maddedeki birinci fıkrada yer alan "252 nci maddesinde yer alan yüz kuruş, 100 000 liraya" ifadesinin metinden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.

Nezir Aydın (Sakarya) ve arkadaşları

BAŞKAN – Sayın Komisyon, önergeye katılıyor musunuz?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANVEKİLİ METİN ŞAHİN (Antalya) – Katılmıyoruz efendim.

BAŞKAN – Sayın Hükümet?..

MALİYE BAKANI ZEKERİYA TEMİZEL (İstanbul) – Katılmıyoruz efendim.

BAŞKAN – Sayın Aydın, gerekçeyi mi okuyalım efendim?

NEZİR AYDIN (Sakarya) – Karar yetersayısının aranması istiyorum.

BAŞKAN – Gerekçeyi okutuyorum:

Gerekçe:

Günümüzde, muhtarlar, bu tip tasdiklerden harç almamaktadır. Gelir Vergisi Kanununun 252 nci maddesi, harç almayı emretmemekte; buna cevaz vermektedir. Bu nedenle, metinden çıkarılması uygun olacaktır.

BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza sunacağım; karar yetersayısını arayacağım.

Önergeyi kabul edenler... Kabul etmeyenler... (RP sıralarından "Karar yetersayısı yok" sesleri)

Önerge kabul edilmemiştir, karar yetersayısı vardır efendim.

Diğer önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

626 sıra sayılı Kanun Tasarısının 19 uncu maddesiyle düzenlenen mükerrer 414 üncü maddedeki birinci fıkrada yer alan "500 000 ve 1 000 000 liralara" ibaresinin "1 000 000 ve 2 000 000 liralara" şeklinde düzeltilmesini arz ve talep ederiz.

Nezir Aydın (Sakarya) ve arkadaşları

BAŞKAN – Sayın Komisyon?..

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANVEKİLİ METİN ŞAHİN (Antalya) – Katılmıyoruz efendim.

BAŞKAN – Sayın Hükümet?..

MALİYE BAKANI ZEKERİYA TEMİZEL (İstanbul) – Katılmıyoruz efendim.

BAŞKAN – Sayın Aydın, konuşacak mısınız?

NEZİR AYDIN (Sakarya) – Evet Sayın Başkanım.

BAŞKAN – Buyurun Sayın Aydın. (FP sıralarından alkışlar)

NEZİR AYDIN (Sakarya) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; önergem üzerinde söz almış bulunuyorum; hepinize saygılar sunuyorum.

Değerli milletvekilleri, biz, burada dört tane önerge verdik. Bu önergelerin hiçbir tanesi -tabiri caizse- naylon önerge değildir, zaman çalma önergesi değildir, verdiklerimizin hiçbiri değildir, hele benim verdiklerim, sizi temin ederim ki, kesinlikle değildir.

Burada biz ne yapmışız; 500 bin lira ve 1 milyon lira olan rakamların 1 milyon ve 2 milyon lira olarak değiştirilmesini istemişiz ve gerekçe olarak da demişiz ki, vergi dairelerindeki evrak tanziminde bir hafifleme olsun. Arada büyük bir rakam yok, 500 bin lira 1 milyon lira oluyor, 1 milyon lira da 2 milyon lira oluyor. Yani, bu enflasyonist ortamda, siz enflasyonu yüzde 50'lere falan indireceğiz diye kimseyi kandıramazsınız; bu enflasyon yüzde 100'lerde kalacak ve bu koyduğunuz rakam altı ay veya bir sene sonra komik bir rakam olacak.

MALİYE BAKANI ZEKERİYA TEMİZEL (İstanbul) – Bakanlar Kuruluna yetki veriyoruz.

NEZİR AYDIN (Devamla) – Şimdi bu hale gelecek olan o rakamları, biz, yine bir dahaki sene burada kanun çıkaralım, bunu şu kadara çıkaralım, bu kadara çıkaralım mı diyelim?... Yani, mantıklı bir şey yapalım istiyoruz. Bunun için de bir iyiniyet jesti olmalıydı esasında. Bunda hiçbir şey yok. Biraz sonra amortismanlarla ilgili önergemiz gelecek. Az önce sizlere rakamları serdim, tekrar aynı şeyleri söylemeyeyim. Zamanın tamamını da kullanmak istemiyorum; ama, şimdi, burada bizim sizden istediğimiz, özellikle birinciyi reddettiniz, şu üç önergemizi kabul edin, bir jest yapın. Deyin ki, bu muhalefet bu kadar çalışıyor, bu kadar bize destek veriyor.. Siz gelmiyorsunuz, biz geliyoruz! Gelin, şunları yapın da bir görelim iyiniyetinizi. (FP sıralarından alkışlar)

Hepinize saygılar sunuyorum.

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum Sayın Aydın.

Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.

Üçüncü önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

626 sıra sayılı kanun tasarısının 19 uncu maddesiyle düzenlenen Mükerrer 414 üncü maddenin birinci fıkrasında geçen "15 000 000 liraya" ibaresinin "25 000 000 liraya" şeklinde değiştirilmesini arz ve talep ederiz.

Nezir Aydın (Sakarya) ve arkadaşları

BAŞKAN – Sayın Komisyon?..

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANI METİN ŞAHİN (Antalya) – Yeterli sayımız olmadığı için katılamıyoruz efendim.

BAŞKAN – Sayın Hükümet?..

MALİYE BAKANI ZEKERİYA TEMİZEL (İstanbul) – katılmıyoruz Sayın Başkan.

ALİ ILIKSOY (Gaziantep) – Sayın Başkan, maddenin bitimine kadar sürenin uzatılmasını talep ediyoruz efendim.

BAŞKAN – Bir dakika efendim...

Sayın milletvekilleri, iki önerge ve maddenin oylanması var.

Çalışma süremizin, maddenin oylamasının bitimine kadar uzatılmasını oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler...

MEHMET BEDRİ İNCETAHTACI (Gaziantep) – Sayın Başkan, Karar yetersayısını aramanızı istiyoruz.

BAŞKAN – Biraz önce saydık, karar yetersayısı zaten var efendim.

Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

Buyurun Sayın Aydın.

NEZİR AYDIN (Sakarya) – Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.

Değerli milletvekilleri, fiş kesme sınırı bu maddeyle 15 000 000 liraya yükseltiliyor. Madde üzerinde konuşurken uzun uzun izah ettim. 1982 yılında, bu, 1 000 000 lira olarak belirlenmişti ve o zamanki 1 000 000 lira gerçekten ihtiyaca büyük ölçüde cevap veren bir rakamdı. Bu, zaman içerisinde, Bakanlar Kurulu kararlarıyla yükseltile yükseltile 10 000 000 liraya kadar yükseltilmiş.

MALİYE BAKANI ZEKERİYA TEMİZEL (İstanbul) – Sayın Aydın, bu, 1982 yılında 100 000 liraydı 100 000 lira!..

NEZİR AYDIN (Devamla) – Olabilir.

Yani, bu, benim bildiğim, son uygulamada 10 000 000 liraydı. Bu 10 000 000 lira, bugün, bu tasarıya göre yüzde 50 artırılarak 15 000 000 liraya çıkarılıyor. 15 000 000 lira, bugün, yani 23.6.1998, yarın 24.6.1998; denemesi bedeva, yarın mağazalarda işe yaramaz hale gelecektir; dün de yaramaz haldeydi, bugün de yaramaz haldedir, yarın hiç yaramaz halde olacaktır.

REFİK ARAS (İstanbul) – Kayıtdışı ekonomi böyle önlenecek...

NEZİR AYDIN (Devamla) – Hayır efendim...

BAŞKAN – Sayın Aras, lütfen hatibi dinleyelim.

NEZİR AYDIN (Devamla) – Hepinizin yaşadığı şey, alışveriş yapıyorsunuz, kasadan geçerken bir müddet yazıyor, duruyor, rakamları siliyor, fişi çıkarıyor, ondan sonra tekrar yeniden başlıyor. Niye; 10 milyon lirayı geçerse olmuyor, fatura kesmesi lazım. 15 milyon buna yetecek mi? Yetmeyecek, 20 milyon da yetmeyecek bugün, 25 milyon da yetmeyecek.

Bakanlar Kurulu artırmaya yetkilidir... Baştan beri aynı şeyi söylüyorum, yetki yasası alın o zaman, bu kadar maddeyle niye uğraştırıyorsunuz bizi. Bir tane yetki yasası çıkarın buradan, hepsini istediğiniz gibi yapın. Zaten, burada da bir nevi yetki yasası var; Bakanlar Kurulu şuna yetkilidir, Bakanlar Kurulu buna yetkilidir... Bu Meclis ne işe yarayacak o zaman? Her şeye Bakanlar Kurulu yetkili... Onlar yürütmeye yetkilidir.

Değerli milletvekilleri, burada bizim yapmak istediğimiz, size rakamları tek tek saydım -her ne kadar burada Sayın Bakan ve Sayın Plan ve Bütçe Komisyonu Başkanvekili katılmadığını ifade ettiyse de, onların katılmaması, sizin iradenize ipotek demek değildir- gelin bunu 15 milyon olarak çıkaralım gecenin bu saatinde. Yani, hiç olmazsa bu önergemizi kabul edin.

ABBAS İNCEAYAN (Bolu) – Zaten 15 milyon.

NEZİR AYDIN (Devamla) – 15 milyonu 25 milyon olarak teklif ediyoruz.

Şimdi, eğer, bu, 25 milyon olursa değişen bir şey olmaz, hiçbir şey değişmeyecek; ama, en azından, buradaki Yüce Meclisin çalışmasının bir neticesini, semeresini görmüş olacağız.

Hepinize teşekkür ediyorum. (Alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum Sayın Aydın.

Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.

Dördüncü önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

626 sıra sayılı kanun tasarısının 19 uncu maddesiyle düzenlenen mükerrer 414 üncü maddesinin birinci fıkrasında yer alan "50.000.000 liraya" ibaresinin "100.000.000 liraya" şeklinde düzeltilmesini arz ve talep ederiz.

Nezir Aydın (Sakarya) ve arkadaşları

BAŞKAN – Sayın Komisyon?..

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANVEKİLİ METİN ŞAHİN (Antalya) – Katılamıyoruz efendim.

BAŞKAN – Sayın Hükümet?..

MALİYE BAKANI ZEKERİYA TEMİZEL (İstanbul) – Katılmıyoruz efendim.

BAŞKAN – Sayın Aydın, gerekçeyi mi okuyalım efendim?

NEZİR AYDIN (Sakarya) – Tilkinin 100 hesabı 99 tavuk üzerine olduğu gibi, burada da öyle; onun için, konuşmuyorum.

Gerekçe okunsun.

BAŞKAN – Gerekçeyi okutuyorum:

Gerekçe

İşletmede bir yıldan fazla kullanılan aşınmaya ve yıpranmaya maruz bulunan amortismana tabi kıymetlerin takibinde mükellefe kolaylık sağlanması amaçlanmıştır.

BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.

Efendim "karar yetersayı yok" diyenlere kesin rakam veriyorum: Sayın Ünal Yaşar ile birlikte salonda 132 milletvekili mevcut, 11 de bakan var.

Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Madde kabul edilmiştir.

Alınan karar gereğince, kanun tasarı ve tekliflerini sırasıyla görüşmek için, 24 Haziran 1998 Çarşamba günü saat 14.00'te toplanmak üzere, birleşimi kapatıyorum.

Kapanma Saati: 00.03

V. – SORULAR VE CEVAPLAR

A) YAZILI SORULAR VE CEVAPLARI

1. – Karaman Milletvekili Zeki Ünal’ın, Karaman İlindeki belediyelere yapılan yardımlara ilişkin sorusu ve Maliye Bakanı Zekeriya Temizel’in yazılı cevabı (7/5142)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorumun Maliye Bakanı Sayın Zekeriya Temizel tarafından yazılı olarak cevaplandırılmasını saygılarımla arz ederim. 18.5.1998

Zeki Ünal Karaman

Geçen yıl iki yazılı soru önergesi vererek yıllar itibariyle Karaman İl belediyesine, Karaman’a bağlı ilçe ve belde belediyelerine yapılan yardımların ayrı ayrı dökümünü istemiştim. Bakanlığınızdan gelen 11.8.1997/15556 ve 25.11.1997/25102 tarih ve sayılı cevabî yazılarda istediğim bilgiler olmadığı gibi ısrarla yapılan yardımların icmali veriliyordu.

Sorum şudur:

1990 yılından beri Bakanlığınızda Karaman İli belediyesine, ilçe ve belde belediyelerine ait ayrı ayrı yapılan yardımları gösteren bilgi yok mudur? Yoksa bu bir eksiklik değil midir? Varsa neden sorum açık olduğu halde cevap verilmek istenmemektedir?

T.C. Maliye Bakanlığı 23.6.1998 Bütçe ve Malî Kontrol Genel Müdürlüğü Sayı : B.07.0.BMK.0.11.600/10176

Konu : Yazılı soru önergesi

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

İlgi : a) 31.7.1997 tarih ve A.01.0.GNS.0.10.00.02-8049 sayılı yazınız.

b) 11.8.1997 tarih ve B.07.0.BMK.0.11.013.600/15556 sayılı yazımız.

c) 18.11.1997 tarih ve A.01.0.GNS.0.10.00.02-9433 sayılı yazınız.

d) 25.11.1997 tarih ve B.07.0.BMK.0.11.013.600/25102 sayılı yazımız.

e) 28.5.1998 tarih ve A.01.0.GNS.0.10.00.02-13241 sayılı yazınız.

Karaman Milletvekili Sayın Zeki Ünal’ın Karaman İli belediyelerine 1990 yılından itibaren yapılan yardımların miktarı ilgi (a) ve ilgi (c) yazılar ile sorulmuş ve 1990-1997 dönemine ilişkin yapılan yardım tutarları yıllar itibariyle ilgi (b) ve ilgi (d) yazılarımız ile cevaplandırılmış idi.

Bu defa, ilgi (e) yazı eki soru önergesinde Karaman il, ilçe ve belde belediyelerine 1990 yılından bu yana yapılan yardımların daha ayrıntılı biçimde bildirilmesi istenilmektedir.

Söz konusu döneme ilişkin bilgiler ekli tabloda gösterilmiştir.

Bilgilerine arz ederim.

Zekeriya Temizel Maliye Bakanı

Karaman İli Belediyelerine

Yapılan Yardımlar

(1990-1998)

1990 1991 1992 1993 1994 1995 1996 1997 1998 (*)

1 Merkez – – 225 000 000 300 000 000 – 2 500 000 000 2 000 000 000 50 000 000 000 –

2 Akçaşehir 15 000 000 35 000 000 15 000 000 50 000 000 150 000 000 700 000 000 2 000 000 000 6 000 000 000 3 000 000 000

3 Ayrancı 3 000 000 – 80 000 000 600 000 000 – 125 000 000 4 500 000 000 8 000 000 000 5 000 000 000

4 Başyayla 23 000 000 – – – – – 4 000 000 000 7 500 000 000 3 500 000 000

5 Ermenek 14 100 000 – 80 000 000 150 000 000 1 050 000 000 5 150 000 000 3 500 000 000 8 000 000 000 4 500 000 000

6 Göktepe 39 000 000 30 000 000 50 000 000 375 000 000 150 000 000 700 000 000 1 500 000 000 6 000 000 000 3 000 000 000

7 Güneyyurt 15 100 000 – – – – 100 000 000 2 500 000 000 8 000 000 000 5 000 000 000

8 Kazancı 3 000 000 – – – 150 000 000 600 000 000 1 500 000 000 6 000 000 000 3 000 000 000

9 Kazımkarabekir 24 000 000 – 30 000 000 – 550 000 000 3 050 000 000 1 500 000 000 6 000 000 000 2 500 000 000

10 Kılbasan 3 000 000 – 60 000 000 325 000 000 150 000 000 600 000 000 1 500 000 000 6 000 000 000 3 000 000 000

11 Sarıveliler 14 000 000 – 90 000 000 300 000 000 – 125 000 000 5 500 000 000 12 000 000 000 7 000 000 000

12 Sudurağı 14 000 000 – 15 000 000 50 000 000 425 000 000 2 250 000 000 1 000 000 000 3 000 000 000 1 500 000 000

13 Taşkale 15 000 000 – – 50 000 000 150 000 000 750 000 000 500 000 000 4 000 000 000 3 000 000 000

14 Yeşildere 5 000 000 – 70 000 000 375 000 000 150 000 000 700 000 000 1 500 000 000 6 000 000 000 3 000 000 000

15 Yollarbaşı 20 000 000 – – – 150 000 000 600 000 000 1 500 000 000 6 000 000 000 3 000 000 000

16 Kisecik – – 30 000 000 400 000 000 150 000 000 600 000 000 1 500 000 000 6 000 000 000 3 000 000 000

Toplam : 207 200 000 65 000 000 745 000 000 2 975 000 000 3 225 000 000 18 550 000 000 36 000 000 000 149 200 000 000 53 000 000 000

(*) 15.6.1998 tarihi itibariyledir.

Karaman

2. – Karaman Milletvekili Zeki Ünal’ın, 54 üncü ve 55 inci hükümetler döneminde yapılan personel atamalarına ilişkin sorusu ve Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanı Mustafa Cumhur Ersümer’in yazılı cevabı (7/5174)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanı Sayın Cumhur Ersümer tarafından yazılı olarak cevaplandırılmasını saygılarımla arz ederim. 18.5.1998

Zeki Ünal Karaman

1. Refahyol iktidarı döneminde Bakanlığınızda kaç personel görevden alınarak yerlerine yenileri atanmıştır? İsimlerini verebilir misiniz?

2. Anasol-D iktidarı döneminde Bakanlığınızda kaç personel görevlerinden alınarak yerlerine yenileri atanmıştır? İsimlerini verebilir misiniz?

T.C. Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanlığı 22.6.1998 Araştırma, Planlama ve Koordinasyon Kurulu Başkanlığı Sayı : B.15.O.APK.0.23.300-907-10252

Konu : Yazılı soru önergesi

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

İlgi : TBMM Başkanlığının 28 Mayıs 1998 tarih ve A.01.0.GNS.0.10.00.02-7/5174-13032/31251 sayılı yazısı.

Karaman Milletvekili Sayın Zeki Ünal’ın tarafıma tevcih ettiği ve TBMM İçtüzüğünün 99 uncu maddesi gereğince cevaplandırılması istenen 7/5174-13032 esas no’lu yazılı soru önergesi ile ilgili bilgiler hazırlanarak ekte sunulmuştur.

Bilgilerinize arz ederim.

M. Cumhur Ersümer Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanı

Karaman Milletvekili Sayın Zeki Ünal’ın

Yazılı Soru Önergesi ve Cevabı

(7/5174-13032)

Soru 1. Refahyol iktidarı döneminde Bakanlığınızda kaç personel görevden alınarak yerlerine yenileri atanmıştır? İsimlerini verebilir misiniz?

Cevap 1. Bakanlığımda, Refahyol iktidarı döneminde görevden alınan ve yerlerine atanan personele ait liste ekte sunulmuştur.

Soru 2. Anasol-D iktidarı döneminde Bakanlığınızda kaç personel görevlerinden alınarak yerlerine yenileri atanmıştır? İsimlerini verebilir misiniz?

Cevap 2. Bakanlığımda, 55 inci Hükümet döneminde görevden alınan ve yerlerine atanan personele ait liste ekte sunulmuştur.

Refahyol Hükümeti Döneminde Müşterek Karar ile Görevden

Alınan ve Yerlerine Atanan Personeli Gösterir Liste

(28.6.1996-30.6.1997 tarihleri arasında)

Görevden

Kurumu Görevi Alınan Atanan Tarihi

TEMSAN Genel Müd. Y.K.B. Ali Hersek – 15.8.1996

TEMSAN Genel Müd. Yrd. Metin Özgüç Ahmet Muhtaroğlu 14.9.1996

TEMSAN Genel Müd. Y.K.B. – Ahmet Muhtaroğlu 10.12.1996

TEDAŞ Gen. Müd. Y.K.B. Erdal Coşkun Mustafa Öztürk 2.9.1996

EİEİ Genel Müdür Tuncer Tuncay Erdal Coşkun

TEAŞ Gen. Md. Yrd. Y.K.Ü. O. Zeki Türken Kemal Çalışkan 18.9.1996

TTK Gen. Md. Ykb. Hayrettin Soytaş Mustafa Kıraç 12.10.1996

TDÇİ Gen. Müd. Yön. Krl. B. Prof. Dr. Atila Sezgin İlhami Alpay Elgin 18.10.1996

TDÇİ Yön. Krl. Üyesi F. Bayram Olcay İsmet Hanbeyoğlu

TDÇİ Yön. Kul. Üyesi R. Ünsal Allıoğlu Kerem Avşar

BOTAŞ Gen. Müd. Yrd. Hayri Nadir Bıyıkoğlu Halit İrfan Aksoy 28.10.1996

MERKEZ En. İşl. Gen. Müd. Yrd. Mustafa Mendilcioğlu Metin Başlı 28.11.1996

EİEİ Genel Müdür Yrd. Vural Selcen Mustafa Mendilcioğlu 28.11.1996

TKİ Yönetim Kur. Üyesi E. Vecdi Duruca A. İhsan Kenç 28.11.1996

MERKEZ Bakanlık Müşaviri Nevin Sincil – 28.11.1996

MERKEZ Bakanlık Müşaviri İrfan Şen (Görevine iade) – 28.11.1996

MERKEZ Bakanlık Müşaviri Nuriye Akbulut – 28.11.1996

BOTAŞ Gen. Müd. Yrd. Ykü. A. Kaya Özel Hanifi Mahçiçek 7.12.1996

BOTAŞ Genel Müd. Yard. İlhan Ekinci Metin Korçak

MERKEZ İd. Mal. İşl. Dai. Bşk. Mehmet İyibil Osman Kesgin 17.12.1996

BOĞAZİÇİ Gen. Müd. Y.K.B. Süleyman Aksoy Mustafa Kavlu 12.3.1997

DSİ Samsun VII. Böl. Md. Ünal Mesçi Salih Paşaoğlu 2.4.1997

DSİ Van XVII Böl. Md. Cumali Ünsever Ahmet İnal 10.6.1997

Görevden Alınan Personel Sayısı : 22

Yerlerine Atanan Personel Sayısı : 19

3. – Karaman Milletvekili Zeki Ünal’ın, 54 üncü ve 55 inci hükümetler döneminde yapılan personel atamalarına ilişkin sorusu ve Devlet Bakanı Hasan Gemici’nin yazılı cevabı (7/5180)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın Devlet Bakanı Sayın Hasan Gemici tarafından yazılı olarak cevaplandırılmasını saygılarımla arz ederim. 18.5.1998

Zeki Ünal Karaman

1. Refahyol iktidarı döneminde Bakanlığınızda kaç personel görevden alınarak yerlerine yenileri atanmıştır? İsimlerini verebilir misiniz?

2. Anasol-D iktidarı döneminde Bakanlığınızda kaç personel görevlerinden alınarak yerlerine yenileri atanmıştır? İsimlerini verebilir misiniz?

T.C. Devlet Bakanlığı 23.6.1998 Sayı : B.02.0.020-/08-3861

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığı

Genel Sekreterliğine

İlgi : 28.5.1998 gün ve 31257 sayılı yazınız.

Karaman Milletvekili Zeki Ünal’ın TBMM İçtüzüğünün 99 uncu maddesi uyarınca yazılıya çevrilen sorularının cevapları ektedir.

Bilgilerinize arz ederim.

Hasan Gemici Devlet Bakanı

Cevaplar :

1. 54 üncü Hükümet döneminde 1.8.1996-15.7.1997 tarihleri arasında 260 kişi bir alt göreve, 405 kişi ise bir üst görevlere atanmış, ayrıca, 18.7.1996-16.7.1997 tarihleri arası ise 796 kişi açıktan atanmıştır.

2. 55 inci Hükümet döneminde 17.7.1997-15.6.1998 tarihleri arasında 297 kişi bir alt göreve, 387 kişi ise bir üst görevlere atanmış, ayrıca 16.7.1997-30.4.1998 tarihleri arasında 3413 sayılı Korunmaya Muhtaç Çocukların işe yerleştirilmesine ilişkin yasa kapsamında 14 korunmaya muhtaç çocuğumuz açıktan atanarak göreve başlamıştır.

55 inci Hükümet döneminde yapılan bu atamaların çoğunluğu eş durumuna, ihtiyaca binaen ve mahkeme kararlarının uygulanması şeklinde yapılan atamalardır.

1. Bakanlığıma bağlı Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışmayı Teşvik Fonunun Teşkilât Kanunu ve Kadrosu bulunmadığından 54 üncü ve 55 inci Hükümetler döneminde görevden alınan personel bulunmamaktadır.

55 inci Hükümet döneminde yalnızca Fon Genel Sekreteri değiştirilmiştir. (Mehmet Durlu yerine Adil Özdemir)

Başbakanlık Özürlüler İdaresi Başkanlığı; 4216 sayılı Kanunun verdiği yetkiye dayanılarak 571 sayılı KHK ile 30 Mayıs 1997 tarih ve 23004 mükerrer sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe girmiştir. 571 sayılı KHK ile Özürlüler İdaresi Başkanlığına 139 adet kadro tahsis edilmiştir.

Özürlüler İdaresi Başkanlığı yeni bir kuruluş olduğu için 54 üncü Hükümet döneminde görevden alınma olmamıştır; Ancak 18 Haziran 1997 tarihinde istifa eden 54 üncü Hükümet döneminde 26 Haziran 1997 tarihinde 21 personel, 54 üncü Hükümetin görevinin son bulduğu 30 Haziran 1997 tarihinde ise, 16 personel olmak üzere toplam 37 personelin ataması yapılmış olup mevcut olan yönetici kadrolarından 1 adet 1 inci hukuk müşaviri, 6 adet daire başkanı, 6 adet şube müdürü kadrolarına atamaları yapılmıştır.

55 inci Hükümet döneminde ise; Başkanlığın yapılanma çalışmaları ve hizmetlerin daha etkin bir şekilde yürütülmesi, Başkanlığın ana hizmeti olan özürlülere yönelik Yönetmeliklerin hazırlanması ve hayata geçirilmesi amacıyla Özürlüler Uzman Yardımcılığına 3 aşamalı sınavla yüksekokul mezunu 20 personel ataması yapılmış konularında uzman olan 41 personel ise diğer kurumlardan naklen alınmıştır. 54 üncü Hükümet döneminde atanan personelden yönetici kadrosunda olanlardan 8 personel haklarında 657 sayılı Devlet Memurları Kanununun Disiplin Hükümleri ve Memurin Muhakematı Hakkında Kanun uyarınca soruşturma açılmış ve cezalandırılmaları nedeni ile kazanılmış hak aylığı derecelerine yönetici kadrosuna ataması yapılmıştır. Halen Başkanlığın 41 adet kadrosuna atama yapılmamıştır.

4. – Bursa Milletvekili Ertuğrul Yalçınbayır’ın;

– Bursa-Nilüfer İlçesi, Akçalar Belediyesi Kavaklıpınar Deresi civarında bulunan işletmelerin çevreyi kirlettiği iddialarına,

Manisa Milletvekili Rıza Akçalı’nın;

– İznik Gölü havzasında yabancı sermayeli bir şirkete su tüketimi için izin verildiği iddiasına

İlişkin soruları ve Çevre Bakanı İmren Aykut’un yazılı cevabı (7/5255, 5269)

26.5.1998

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın yazılı olarak cevaplandırılmak üzere Çevre Bakanına yöneltilmesi hususunu arz ve talep ederim.

Ertuğrul Yalçınbayır Bursa

Sorular :

Bursa İli Nilüfer İlçesi Akçalar Beldesi Kavaklıpınar Deresi, Uluabat Gölünü besleyen derelendendir.

Dere ve civarına etkileri olan işletmeler ruhsatlı mıdır ve ruhsatlarına uygun çalışma yapmaktalar mıdır?

İşletmenin dereye, çevreye ve Uluabat Gölüne etkileri önemli derecede midir?

İşletmelerin ruhsatlarına uygun çalışıp çalışmadıkları nasıl denetlenmektedir? İşletmelerin denetim sonuçları nelerdir?

Anılan yerlerle ilgili olarak bugüne kadar yapılan şikâyetler ve sonuçları nedir?

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

İçtüzüğün 96 ncı maddesi uyarınca aşağıdaki sorularımın yazılı olarak Sayın Çevre Bakanı tarafından cevaplandırılmasını arz ederim.

Rıza Akçalı Manisa

İznik Gölü havzasında, birinci sınıf tarım toprakları üzerine yüksek düzeyde su tüketimi olan bir yatırım için yabancı sermayeli bir şirkete izin verildiği iddia edilmektedir.

Bilindiği gibi İznik Gölü ülkemizin beşinci büyük gölü olup yörenin en önemli su kaynaklarından biridir. Havza kaynaklarından daha üst düzeyde istifade edebilmek maksadıyla Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğünce trilyonluk sulama projeleri sürdürülmektedir.

Her geçen gün gıda bakımından kendi kendine yeterli olma vasfını kaybedip yurtdışına daha fazla bağımlı olan ülkemizin en önemli kaynaklarından tarım toprakları ve su kaynaklarımızı korumamız ve geçmişteki Çukurova, Bursa Ovası, Adapazarı Ovası gibi örneklerden ders almamız gerekirken;

1. Söz konusu yatırım için meri mevzuat gereği hangi izin ve ruhsatlar verilmiştir?

2. Çevre Bakanlığı bu konuda hangi çalışmaları yapmıştır?

3. Bu yatırım ve onu takip edecek diğer yatırımları Bakanlığınız görev alan çerçevesinde ve sürdürülebilir kalkınma ilkeleri ile nasıl bağdaştırıyorsunuz?

4. Yörede büyük infial uyandıran ve toplumun her katmanının karşı olduğu söz konusu yatırımın gerçekleştirilmesini Gündem 21, Bergen Deklerasyonu, Avrupa Yerel Yönetimlere Özerklik Şartı çerçevesinde nasıl değerlendiriyorsunuz?

5. Geçmiş yıllardaki ihmalleri protesto eden yöre halkı ile birlikte Ergene’deki kirliliğe hayır yürüyüşüne katılan duyarlı bir Çevre Bakanı olarak “su kaynaklarını kirletmeden, tarım topraklarını tüketmeden koruyalım, kullanalım” yürüyüşü İznik’te düzenlenirse katılmayı düşünür müsünüz?

T.C. Çevre Bakanlığı 19.6.1998 Araştırma, Planlama ve Koordinasyon Kurulu Başkanlığı Sayı : B.19.0.APK.0.20.00.01/0012/728-4867

Konu : Yazılı soru önergesi.

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığı

Genel Sekreterliğine

İlgi : 2.6.1998 tarih ve A.01.0.GNS.0.10.00.02-13390 sayılı yazınız.

İlgide kayıtlı yazınız eki, Bursa Milletvekili Sayın Ertuğrul Yalçınbayır ile Manisa Milletvekili Sayın Rıza Akçalı’ya ait yazılı soru önergeleri cevaplandırılarak ekte sunulmuştur.

Bilgilerinize arz ederim.

Dr. İmren Aykut Çevre Bakanı

Manisa Milletvekili Sayın Rıza Akçalı’nın Yazılı Soru Önergesinin Cevabı

Soru : İznik Gölü havzasında, birinci sınıf tarım toprakları üzerine yüksek düzeyde su tüketimi olan bir yatırım için yabancı sermayeli bir şirkete izin verildiği iddia edilmektedir.

Bilindiği gibi İznik Gölü ülkemizin beşinci büyük gölü olup yörenin en önemli su kaynaklarından biridir. Havza kaynaklarından daha üst düzeyde istifade edebilmek maksadıyla Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğünce trilyonluk sulama projeleri sürdürülmektedir.

Her geçen gün gıda bakımından kendi kendine yeterli olma vasfını kaybedip yurtdışına daha fazla bağımlı olan ülkemizin en önemli kaynaklarından tarım toprakları ve su kaynaklarımızı korumamız ve geçmişteki Çukurova, Bursa Ovası, Adapazarı Ovası gibi örneklerden ders almamız gerekirken;

1. Söz konusu yatırım için meri mevzuat gereği hangi izin ve ruhsatlar verilmiştir?

Cevap 1. İznik Gölü civarında kurulması planlanan fabrika için, faaliyet sahibinin, 27.7.1997 tarihli dilekçe ile Bursa İl Çevre Müdürlüğüne başvurusu üzerine yapılan incelemeler sonucunda bir rapor hazırlanmıştır. Bu rapor da;

a) CARGILL Tarım San. ve Tic. A.Ş.ce Bursa İli, Orhangazi İlçesi, Çemiç Köyü, Karapınar mevkiinde 1310 parsel 06.c.B.7 nolu adada nişasta fabrikası yapılacağı,

Fabrikada mısır suyu, nişasta (fruktoz) üretileceği ve arıtma tesisleri projesinin mevcut olduğu,

b) Söz konusu faaliyetin ÇED Yönetmeliği kapsamı dışında kaldığı belirtilmekte ve faaliyet sahibinden çevre değerlerinin korunması amacıyla 2872 sayılı Çevre Kanunu çerçevesinde çıkarılan;

– Su Kirliliği Kontrolü,

– Hava Kalitesinin Korunması,

– Katı Atıkların Kontrolü,

– Gürültü Kontrolü Yönetmelikleri ile ilgili hükümlerin yerine getirilmesi ve çevrenin korunması hususunda gerekli hassasiyetin gösterilmesi şartı istenmemektedir. Bursa İl Çevre Müdürlüğünce kurulacak arıtım tesisi için ÇED ön araştırması yapılması da istenmiştir.

2. Çevre Bakanlığı bu konuda hangi çalışmaları yapmıştır?

Cevap 2-a) Bakanlığımız konuya ilişkin olarak yaptığı çalışmalarda, ülkemizin taraf olduğu uluslararası sözleşmelerin aşağıda belirtilen hususlarını gözönüne almaktadır.

1. Çölleşme ile Mücadele Sözleşmesinin 2 nci maddesinin 2 nci paragrafında “Etkilenen alanlarda hem arazinin verimliliğini iyileştirmek, hem de arazi ve su kaynaklarının rehabilitasyonu, korunması ve sürdürülebilir yönetimini sağlamak” hükmü yer almaktadır. Ayrıca sözleşmenin uygulama teması olarak henüz bozulmamış veya çok az bozulmuş alanlara öncelik verilmesi ile 10 uncu madde 4 üncü paragrafta hazırlanacak ulusal eylem programlarında doğal kaynakların sürdürülebilir yönetimi ve sürdürülebilir tarımsal uygulamalara ilişkin hususların yer alması gerekmektedir.

2. Biyolojik Çeşitlilik Sözleşmesinin 10 uncu maddesi (b) paragrafında; “Biyolojik çeşitlilik kaynaklarının kullanımında olumsuz etkisi olan unsurlardan kaçınmak ve bunların etkilerini asgari düzeye indirecek tedbirleri almak” hükmü yer almaktadır.

Ayrıca, Biyolojik Çeşitlilik Sözleşmesinin 4 üncü Taraflar Konferansında iç su ekosistemlerinin korunması ve sürdürülebilir yönetimi konusunda karar alınmıştır. Bu karar belgesinin 8 inci sayfasında 9 (ii) maddesi ile taraf ülkeler tarafından “İç su ekosistemlerinin ekonomik, sosyal, hidrolojik, biyolojik çeşitlilik değerlerini, fonksiyonlarının ve iç su kaynaklarının kalite ve miktarının artırılması, ıslah edilmesi ve devamlılığının sağlanması, su toplama ve nehir havzalarının entegre yönetimi için stratejiler oluşturulması” hükmü yer almaktadır.

3. İznik Gölü Ramsar alanı olmamakla birlikte, ülkemizin sulak alanları içerisinde yer almaktadır. Ramsar sözleşmesi ise yalnız Ramsar alanlarında değil, tüm önemli sulak alanların dahilinde veya dışında diğer sektör faaliyetlerinin, bu alanlara olumsuz etki yaratmayacak şekilde planlanmasını, kontrolünü ve akılcı yönetimini hükme bağlamaktadır.

b) Uluabat Gölü ile İznik Gölü ve Gemlik Körfezi Havzasında Bakanlığımızca incelemeler yapılmıştır. İznik Gölü ve Gemlik Körfezi havzasında, sorunların çözümüne yönelik ön-fizibilite çalışmaları tamamlanarak yörede kurulu bulunan belediyeler birliği ile işbirliği halinde bir proje hazırlanmıştır.

Söz konusu projenin amacı; İznik Gölü havzasında ve Gemlik Körfezinde yer alan ilçe, belde ve köylerden gelen evsel atıksular ile endüstriyel ve tarımsal sulamadan dönen sular nedeniyle İznik Gölünün kirlenmesinin önlenmesidir. Proje ile havza içinde yer alan yerleşimlerin mevcut katı atık problemlerinin tespiti yapılacak ve bu problemlere ilişkin çözüm önerileri geliştirilecektir.

Bu çözüm önerilerine ilişkin olarak proje ile;

– İznik Gölü Havzası içinde yer alan ve atıksularını göle deşarj eden İznik Belediyesi ve İznik İlçesine bağlı belde ve köylerin, Orhangazi İlçesine bağlı belde ve köylerin, ayrıca Gemlik Belediyesi ve Umurbey Beldesine ait atıksuların bir kollektörle toplanıp ortak arıtılması,

– Orhangazi, Gemlik, İznik Belediyeleri ve havzadaki diğer belde belediyelerinin evsel katı atıklarının müşterek bir düzenli depo sahasında depolanmasının olabilirliği,

– Havzadaki belediyelerden kaynaklanan organik atıkların değerlendirilebileceği müşterek bir kompost tesisinin kurulabilmesi konuları araştırılacaktır.

Söz konusu proje dış finansman sağlamak üzere uluslararası kuruluşların görüşüne sunulmuştur.

3. Bu yatırım ve onu takip edecek diğer yatırımların Bakanlığınız görev alanı çerçevesinde ve sürdürülebilir kalkınma ilkeleri ile nasıl bağdaştırıyorsunuz?

Cevap 3. Bakanlığımız görev alanı çerçevesinde ve sürdürülebilir kalkınma ilkeleri doğrultusundaki çalışmalarına hassasiyetle devam etmektedir. Bilindiği üzere ÇED Yönetmeliği kapsamında yer alan faaliyetler için ÇED “Olumlu Görüşü” veya “Çevresel Etkileri Önemsizdir” kararı alınmadan işletmeler faaliyete geçememektedir. Bursa İlinde de ÇED Yönetmeliği kapsamında yer alan pek çok tesis için ÇED süreci uygulanmış ve uygulanmaya devam etmektedir. Bu yatırım ve onu takip edecek diğer yatırımlar için 2872 sayılı Çevre Kanunu ile bu kanuna göre çıkarılmış ilgili Yönetmeliklerin gereği yerine getirilecektir.

Diğer yandan halen TBMM Çevre Komisyonunda çalışmaları sürdürülen “2872 sayılı Çevre Kanununun Bazı Maddelerinin Değiştirilmesi Hakkında Kanun Tasarısı” ile getirilen değişiklik ÇED sürecini daha da güçlendirmektedir.

4. Yörede büyük infial uyandıran ve toplumun her katmanının karşı olduğu söz konusu yatırımın gerçekleştirilmesini Gündem 21, Bergen Deklerasyonu, Avrupa Yerel Yönetimlere Özerklik Şartı Çerçevesinde nasıl değerlendiriyorsunuz?

Cevap 4. Yerel Gündem 21 çalışmaları ışığı altında, geniş bir katılım ile hazırlanan ve 19 Ocak 1998 tarihinde onaylanan 2020 Bursa Çevre Düzeni Planında öngörülen yapılanmaya Bakanlığımız ÇED çalışmalarında uyulmaktadır. Ayrıca ÇED Raporu inceleme-değerlendirme çalışmalarının bir parçası olan ÇED sürecine halkın katılımı toplantılarında konu ile ilgili olarak bilgilendirme çalışmaları yapılmakta, yöre halkının faaliyete dair görüş ve değerlendirmeleri de dikkate alınmaktadır.

Dolayısıyla Gündem 21, Bergen Deklerasyonu ve Avrupa Yerel Yönetimlere Özerklik Şartı hükümlerine Bakanlık olarak aykırı bir davranışta bulunmamız söz konusu değildir.

5. Geçmiş yıllardaki ihmalleri protesto eden yöre halkı ile birlikte Ergene’deki kirliliğe hayır yürüyüşüne katılan duyarlı bir Çevre Bakanı olarak “su kaynaklarını kirletmeden, tarım topraklarını tüketmeden koruyalım, kullanalım” yürüyüşü İznik’de düzenlenirse katılmayı düşünür müsünüz?

Cevap 5. Daha önceden de benzeri faaliyetlere katıldığım gibi “Su kaynaklarını kirletmeden, tarım topraklarını tüketmeden koruyalım, kullanalım” yürüyüşüne ve çevreyle ilgili benzer her türlü faaliyete katılmam benimsediğim bir yaklaşımdır.

Bursa Milletvekili Sayın Ertuğrul Yalçınbayır’ın Yazılı Soru

Önergesinin Cevabı

Soru : Bursa İli Nilüfer İlçesi Akçalar Beldesi Kavaklıpınar Deresi, Uluabat Gölünü besleyen derelerdendir.

Dere ve civarına uygun çalışma etkileri olan işletmeler ruhsatlı mıdır ve ruhsatlarına uygun çalışma yapmakta mıdırlar?

İşletmenin dereye, çevreye ve Uluabat Gölüne etkileri önemli derecede midir?

İşletmelerin ruhsatlarına uygun çalışıp çalışmadıkları nasıl denetlenmektedir? İşletmelerin denetim sonuçları nelerdir?

Anılan yerlerle ilgili olarak bugüne kadar yapılan şikâyetler ve sonuçları nedir?

Cevap : Uluabat Gölüne etkileri olan sanayi, daha çok tarıma dayalı işletmeleri kapsamaktadır. Bunlar; konserve fabrikaları, mandıralar, bitkisel yağ tesisleri, su ürünleri ve deri işletme tesisleridir. Bu tesislerin hemen hemen hepsi üretimlerinden dolayı kirletici vasıflı tesislerdir. Bu nedenle anılan yöre ile ilgili şikâyetler de değerlendirilerek işletmelerin biran önce arıtma tesisleri kurmaları için Bursa İl Çevre Müdürlüğünce sürdürülen denetimler sıklaştırılmaktadır. Bunun sonucunda bu yörede bulunan; Gökkurtlar A.Ş., Merko Gıda A.Ş., Turbel Gıda A.Ş., Tat Konservenin arıtma tesislerini kurmaları sağlanmıştır. Sütaş A.Ş. ve Nestle A.Ş.’nin arıtma tesislerinin yapımı ise devam etmektedir.

Uluabat Gölü, sahip olduğu doğal zenginlikleriyle sadece ülkemizin değil Avrupa ve Ortadoğunun da en önemli sulak alanlarından biridir.

Bu yönüyle Bakanlığımızın 15.4.1998 tarih ve 23314 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan tebliği ile Uluabat Gölü su kuşları yaşama ortamı olarak uluslararası öneme sahip sulak alanların korunması sözleşmesi (Ramsar)’a dahil edilmiş ve uluslararası platformda koruma altında alınmıştır.

Bakanlığımız girişimleri ile Uluabat Gölünün yönetimi ve akılcı kullanıma yönelik uluslararası destekli bir proje çalışması gündeme getirilmiştir. Önümüzdeki günlerde Bakanlığımız ve ilgili kurum ve kuruluşlar arasında gerçekleştirilecek bir protokol ile proje çalışmaları fiilen başlatılacaktır.

Ayrıca, Bursa İl Çevre Müdürlüğünce Uluabat Gölü hakkında detaylı bir de rapor hazırlanmıştır.

Bunun yanısıra Bakanlığımızca Uluabat Gölünde ve gölün içinde bulunduğu havzada incelemeler yapılmıştır.

5. – Karaman Milletvekili Abdullah Özbey’in, 1997 bütçesinden Karaman İl Özel İdaresine aktarılmak üzere ayrılan ödeneğe ilişkin sorusu ve Maliye Bakanı Zekeriya Temizel’in yazılı cevabı (7/5379)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın Maliye Bakanı Sayın Zekeriya Temizel tarafından yazılı olarak cevaplandırılmasını saygılarımla arz ederim. 29.5.1998

Abdullah Özbey Karaman

Refahyol Hükümeti zamanında 1997 bütçesinden Karaman İl Özel İdaresine aktarılmak üzere, Karaman’ımızın köylerinin çok acil ihtiyacı olan içme suyu, sulama suyu, köy yollarının asfaltlanması, sağlık hizmetleri, eğitim hizmetleri ve diğer acil müteferrik hizmetler için 665 milyar lira önergeyle tahsis edilmişti. Bu paranın 332,5 milyar lirası Refahyol Hükümeti Maliye Bakanı tarafından Karaman İl Özel İdaresine gönderilmişti. Bu paranın ikinci dilimi olan 332,5 milyar lirası hükümet değişikliğinden sonra bugüne kadar ilimize aktarılmamıştır.

Karaman’ımızın köyleri gerek gelir yapısı gerekse alt yapı yönünden oldukça geri kalmış bir bölgemizdir. Enflasyon karşısında geçen yıla göre yarı yarıya değer kaybeden bu paraya, Karaman’ımızın köylerine hizmet götürmek için acil ihtiyaç vardır.

Sorum şudur:

Sayın Bakanım, Karaman’ımızın hakkı olan bu parayı ilimize ne zaman göndermeyi düşünüyorsunuz?

T.C. Maliye Bakanlığı 23.6.1998 Bütçe ve Malî Kontrol Genel Müdürlüğü Sayı : B.07.0.BMK.0.11.600/10178

Konu : Yazılı soru önergesi

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

İlgi : 12.6.1998 tarih ve A.01.0.GNS.0.10.00.02-13669 sayılı yazınız.

Karaman Milletvekili Sayın Abdullah Özbey’in 7/5379 esas no’lu yazılı soru önergesinde yer alan sorulara ait cevaplar aşağıda sunulmuştur.

Bilindiği gibi, 1997 ve önceki yıllarda Bütçe Kanun Tasarılarının Plan ve Bütçe Komisyonunda görüşülmesi sırasında komisyon üyeleri tarafından muhtelif hizmetler için kurumların bütçelerine ödenek eklenmekte idi. Bu uygulama neticesinde;

– Komisyon üyelerince temsil edilen illere ağırlık verilmekte, böylece ödenek dağılımı belirli illerde yoğunlaşarak, ayrıcalıklar yaratılmaktaydı.

– Ayrıca, 7 nci Beş Yıllık Kalkınma Planı ve yıllık programlarda öngörülen hizmet öncelikleri de dikkate alınmadığından, yatırım planları zarar görmekteydi.

Belirtilen olumsuz yanları nedeniyle, hükümetimiz 1998 yılı bütçesinde bu uygulamayı kaldırmış, yatırımların planlanan biçimde yürütülmesi sağlanmıştır.

Diğer taraftan, hükümetimiz 1997’nin ikinci yarısında tasarruflu bir bütçe uygulaması yürütmüş, borçlanma gereğini azaltmak için bazı ödeneklerin kullanılmasına izin vermemiştir.

Bu nedenle, söz konusu 332,5 milyar liralık ödenek Karaman İl Özel İdaresine aktarılmış ve 1997 malî yılının bitimiyle de bu ödenek 1050 sayılı Muhasebei Umumiye Kanununun amir hükmü uyarınca iptal edilmiştir.

Bilgilerine arz ederim.

Zekeriya Temizel Maliye Bakanı

 

 

birleşim 107’nin sonu