DÖNEM : 20 CİLT : 55 YASAMA YILI : 3

 

T. B. M. M.

TUTANAK DERGİSİ

104 üncü Birleşim

18 . 6 . 1998 Perşembe

 

 

İ Ç İ N D E K İ L E R

  I. – GEÇEN TUTANAK ÖZETİ

II. – GELEN KÂĞITLAR

III. – YOKLAMALAR

IV. – BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI

A) GÜNDEMDIŞI KONUŞMALAR

1. – Ağrı Milletvekili Mehmet Sıddık Altay’ın, memur ve emekli maaşlarına yapılacak artışlara ve bu kesimin içerisinde bulunduğu zorluklara ilişkin gündemdışı konuşması ve Maliye Bakanı Zekeriya Temizel’in cevabı

2. – İstanbul Milletvekili Halit Dumankaya’nın, bazı üniversitelerde başörtüsü uygulamasından kaynaklanan sorunlara ilişkin gündemdışı konuşması

3. – Yozgat Milletvekili Kâzım Arslan’ın, Kamu Konutları Yönetmeliğinde Hükümetçe yapılan değişikliklere ilişkin gündemdışı konuşması ve Maliye Bakanı Zekeriya Temizel’in cevabı

B) TEZKERELER VE ÖNERGELER

1. – Romanya’ya gidecek olan Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanı Mustafa Cumhur Ersümer’e, dönüşüne kadar, Orman Bakanı Ersin Taranoğlu’nun vekâlet etmesinin uygun görüldüğüne ilişkin Cumhurbaşkanlığı tezkeresi (3/1557)

2. – Romanya’ya gidecek olan Devlet Bakanı Mehmet Cavit Kavak’a, dönüşüne kadar, Sağlık Bakanı Halil İbrahim Özsoy’un vekâlet etmesinin uygun görüldüğüne ilişkin Cumhurbaşkanlığı tezkeresi (3/1558)

3. – Romanya’ya gidecek olan Devlet Bakanı Işın Çelebi’ye, dönüşüne kadar, Bayındırlık ve İskân Bakanı Yaşar Topçu’nun vekâlet etmesinin uygun görüldüğüne ilişkin Cumhurbaşkanlığı tezkeresi (3/1559)

4. – Romanya’ya gidecek olan Devlet Bakanı Rifat Serdaroğlu’na, dönüşüne kadar, Millî Savunma Bakanı ve Başbakan Yardımcısı İsmet Sezgin’in vekâlet etmesinin uygun görüldüğüne ilişkin Cumhurbaşkanlığı tezkeresi (3/1560)

5. – Romanya’ya gidecek olan Başbakan A. Mesut Yılmaz’a, dönüşüne kadar, Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Bülent Ecevit’in vekâlet etmesinin uygun görüldüğüne ilişkin Cumhurbaşkanlığı tezkeresi (3/1561)

6. – TBMM Başkanlık Divanınca Bosna -Hersek Halk Meclisi Eşbaşkanları ve beraberlerindeki Parlamento heyetinin ülkemizi ziyaret etmelerine ilişkin Başkanlık tezkeresi (3/1562)

7. – Ankara Milletvekili Saffet Arıkan Bedük, Denizli Milletvekili Mehmet Gözlükaya, Erzurum Milletvekili Zeki Ertugay ve Ağrı Milletvekili Cemil Erhan’ın (9/22) esas numaralı Meclis soruşturması önergesindeki imzalarını geri çektiklerine ilişkin önergesi (4/357)

V. – SEÇİMLER

A) KOMİSYONLARA ÜYE SEÇİMİ

1. – (9/18) esas numaralı Meclis Soruşturması Komisyonuna üye seçimi

2. – (9/19) esas numaralı Meclis Soruşturması Komisyonuna üye seçimi

3. – (9/16) esas numaralı Meclis Soruşturması Komisyonunda açık bulunan üyeliğe seçim

4. – (9/17) esas numaralı Meclis Soruşturması Komisyonunda açık bulunan üyeliğe seçim

VI. – KANUN TASARI VE TEKLİFLERİYLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER

1. – Kütahya Milletvekili Mustafa Kalemli, Anavatan Partisi Genel Başkanı Rize Milletvekili Mesut Yılmaz, Doğru Yol Partisi Genel Başkanı İstanbul Milletvekili Tansu Çiller, Demokratik Sol Parti Genel Başkanı İstanbul Milletvekili Bülent Ecevit, Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı Antalya Milletvekili Deniz Baykal ile 292 milletvekilinin; Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının 83 üncü Maddesinin Değiştirilmesine Dair Kanun Teklifi ve Anayasa Komisyonu raporu (2/676) (S. Sayısı : 232)

2. – Bayburt Milletvekili Ülkü Güney ve Ankara Milletvekili Yücel Seçkiner’in, 1076 Sayılı Yedek Subaylar ve Yedek Askerî Memurlar Kanunu ile 1111 Sayılı Askerlik Kanunlarında Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi ve İçtüzüğün 37 nci Maddesine Göre Doğrudan Gündeme Alınma önergesi (2/669) (S. Sayısı : 338)

3. – Kamu Görevlileri Sendikaları Kanunu Tasarısı ile Antalya Milletvekili Deniz Baykal ve 39 arkadaşının, İstanbul Milletvekili Gürcan Dağdaş ve 6 arkadaşının, Trabzon Milletvekili Yusuf Bahadır ve 9 arkadaşının, İstanbul Milletvekili Ercan Karakaş ve 7 arkadaşının Aynı Mahiyetteki Kanun Teklifleri ve İstanbul Milletvekili Ercan Karakaş ve 2 arkadaşının İşçi ve Memur Emeklileri ile Bunların Dul ve Yetimlerinin Sendikalaşmasına İlişkin Kanun Teklifi ve Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler ve Plan ve Bütçe komisyonları raporları (1/702, 2/224, 2/929, 2/1000, 2/1023, 2/1024) (S. Sayısı : 553)

4. – Radyo ve Televizyonların Kuruluş ve Yayınları Hakkında Kanunun Bazı Maddelerinin Değiştirilmesine Dair Kanun Tasarısı ve Anayasa Komisyonu raporu (1/689) (S. Sayısı : 631)

5. – Vergi Usul Kanunu, Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun, Gelir Vergisi Kanunu, Kurumlar Vergisi Kanunu, Katma Değer Vergisi Kanunu, Gider Vergileri Kanunu, Emlak Vergisi Kanunu, Veraset ve İntikal Vergisi Kanunu, Motorlu Taşıtlar Vergisi Kanunu, Damga Vergisi Kanunu, Harçlar Kanunu ve Belediye Gelirleri Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Tasarısı ile Konya Milletvekili Ahmet Alkan’ın, İstanbul Milletvekili Emin Kul’un, Kahramanmaraş Milletvekili Hasan Dikici ve 30 arkadaşının, Balıkesir Milletvekili İsmail Özgün’ün, İstanbul Milletvekili Mustafa Baş ve 30 arkadaşının, Trabzon Milletvekili Kemalettin Göktaş ve 33 arkadaşının, Konya Milletvekili Necmettin Erbakan ve 40 arkadaşının, Konya Milletvekili Necmettin Erbakan ve 30 arkadaşının, Kütahya Milletvekili Mehmet Korkmaz’ın, Balıkesir Milletvekili İsmail Özgün ve 40 arkadaşının, Konya Milletvekili Veysel Candan’ın, Balıkesir Milletvekili İ. Önder Kırlı’nın, Adana Milletvekili Arif Sezer’in, Ağrı Milletvekili M. Sıddık Altay’ın, Bayburt Milletvekili Suat Pamukçu’nun, İstanbul Milletvekili Cefi Kamhi’nin, Samsun Milletvekili Murat Karayalçın’ın, Bursa Milletvekili Turhan Tayan’ın, Erzurum Milletvekili İsmail Köse’nin, İstanbul Milletvekili Ercan Karakaş ve 6 arkadaşının, Erzincan Milletvekili Naci Terzi’nin, Demokrat Türkiye Partisi Grup Başkanı Van Milletvekili Mahmut Yılbaş, Grup Başkanvekilleri İstanbul Milletvekili Metin Işık, Mardin Milletvekili Muzaffer Arıkan ve 6 arkadaşının, benzer mahiyetteki kanun teklifleri ve Plan ve Bütçe Komisyonu raporu (1/708, 2/72, 2/73, 2/75, 2/129, 2/154, 2/166, 2/182, 2/191, 2/194, 2/221, 2/270, 2/287, 2/293, 2/323, 2/369, 2/420, 2/459, 2/493, 2/884, 2/959, 2/960, 2/1015, 2/1019, 2/1070) (S. Sayısı : 626)

VII. – SORULAR VE CEVAPLAR

A) YAZILI SORULAR VE CEVAPLARI

1. – Karaman Milletvekili Abdullah Özbey’in, milletvekillerinin ihale takibi yaptığı yönündeki beyanlarına ilişkin sorusu ve Sanayi ve Ticaret Bakanı Yalım Erez’in yazılı cevabı (7/5093)

2. – Karaman Milletvekili Zeki Ünal’ın, stol tipi havaalanı projelerine ilişkin sorusu ve Ulaştırma Bakanı Necdet Menzir’in yazılı cevabı (7/5158)

3. – Trabzon Milletvekili Kemalettin Göktaş’ın, İhracatı Geliştirme Fonunda toplanan paralara ilişkin Başbakandan sorusu ve Devlet Bakanı Işın Çelebi’nin yazılı cevabı (7/5238)

4. – İstanbul Milletvekili Azmi Ateş’in, gümrükler eski genel müdürü döneminde yolsuzluk yapıldığı iddialarına ilişkin Başbakandan sorusu ve Devlet Bakanı Rifat Serdaroğlu’nun yazılı cevabı (7/5258)

I. – GEÇEN TUTANAK ÖZETİ

TBMMGenel Kurulu saat 15.00’te açılarak dört oturum yaptı.

Kütahya Milletvekili Ahmet Derin’in, TKİ Genel Müdürlüğünün Tunçbilek Garp Linyitleri İşletmesindeki sahalara ilişkin gündemdışı konuşmasına Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanı Mustafa Cumhur Ersümer,

Kahramanmaraş Milletvekili Mustafa Kamalak’ın, bazı üniversitelerde uygulanan başörtüsü yasağına ilişkin gündemdışı konuşmasına Millî Eğitim Bakanı Hikmet Uluğbay,

Cevap verdiler;

İstanbul Milletvekili M. Cevdet Selvi de, özelleştirme uygulamalarından doğan işçi sorunlarına ve alınması gereken önlemlere ilişkin gündemdışı bir konuşma yaptı.

Karadeniz Ekonomik İşbirliği Parlamenter Asamblesi Türk Grubunda boşalan üyelik için DYP Grubunca Konya Milletvekili Necati Çetinkaya’nın aday gösterildiğine ilişkin Başkanlık,

Adalet Komisyonunda boş bulunan Başkanvekilliğine Iğdır Milletvekili Adil Aşırım’ın seçildiğine ilişkin Anayasa Komisyonu Başkanlığı,

Tezkereleri Genel Kurulun bilgisine sunuldu.

14.6.1998 tarihinde dağıtılan, 16.6.1998 tarihli Gelen Kâğıtlarda yayımlanan ve okunmuş bulunan Devlet Bakanı Eyüp Aşık hakkındaki (11/16) esas numaralı gensoru önergesinin, gündemin “Özel Gündemde Yer Alacak İşler” kısmının 1 inci sırasında yer almasına ve Anayasanın 99 uncu maddesi gereğince gündeme alınıp alınmayacağı hususundaki görüşmelerinin Genel Kurulun 23.6.1998 Salı günkü birleşiminde yapılmasına; 2.6.1998 tarihli Gelen Kâğıtlarda yayımlanan ve aynı tarihli 96 ncı Birleşimde okunmuş bulunan, Orman Bakanı Ersin Taranoğlu hakkındaki, turizme açılan orman alanlarının dağıtımı konusundaki (9/22) esas numaralı Meclis soruşturması önergesinin, gündemin “Özel Gündemde Yer Alacak İşler” kısmının 2 nci sırasında yer almasına ve Anayasanın 100 üncü maddesi gereğince soruşturma açılıp açılmaması hususundaki görüşmelerin Genel Kurulun 23.6.1998 Salı günkü birleşiminde yapılmasına; 9.6.1998 tarihli Gelen Kâğıtlarda yayımlanan ve aynı tarihli 99 uncu Birleşimde okunmuş bulunan, Turizm Bakanı İbrahim Gürdal hakkındaki (9/23) esas numaralı Meclis soruşturması önergesinin, gündemin “Özel Gündemde Yer Alacak İşler” kısmının 3 üncü sırasında yer almasına ve Anayasanın 100 üncü maddesi gereğince soruşturma açılıp açılmaması hususundaki görüşmelerin Genel Kurulun 30.6.1998 Salı günkü birleşiminde yapılmasına; 9.6.1998 tarihli Gelen Kâğıtlarda yayımlanan ve aynı tarihli 99 uncu Birleşimde okunmuş bulunan Başbakan A. Mesut Yılmaz hakkındaki (9/24) esas numaralı Meclis soruşturması önergesinin, gündemin “Özel Gündemde Yer Alacak İşler” kısmının 4 üncü sırasında yer almasına ve Anayasanın 100 üncü maddesi gereğince soruşturma açılıp açılmaması hususundaki görüşmelerin Genel Kurulun 30.6.1998 Salı günkü birleşiminde yapılmasına; daha önce, 13’er üyeden kurulmuş bulunan Dilekçe ve Türkiye Büyük Millet Meclisi Hesaplarını İnceleme Komisyonları ile kadının statüsünün araştırılması konusundaki (10/219) ve orman yangınları konusundaki (10/23, 36, 103, 173, 183, 198) esas numaralı Meclis araştırması komisyonlarının üye sayılarının 14’e çıkarılmasına ilişkin Danışma Kurulu önerisinin kabul edildiği;

Gündemin “Kanun Tasarı ve Teklifleriyle Komisyonlardan Gelen Diğer İşler” kısmının 275 inci sırasında yer alan 663 sıra sayılı Olağanüstü Hal Bölgesinde ve Kalkınmada Öncelikli Yörelerde İstihdam Yaratılması ve Yatırımların Teşvik Edilmesi ile 193 sayılı Gelir Vergisi Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkındaki Kanun Teklifinin bu kısmın 6 ncı sırasına, 64 üncü sırasında yer alan 491 sıra sayılı Çarşı ve Mahalle Bekçilerinin Sınavla Polis Memuru Olmalarına İmkân Sağlayan Kanun Teklifinin 7 nci sırasına ve 77 nci sırasında yer alan Hayvanları Koruma Kanun Tasarısının 8 inci sırasına alınarak bir an önce görüşülmelerinin teminine ilişkin FP Grubunun önerisi ile,

Gündemin “Kanun Tasarı ve Teklifleriyle Komisyonlardan Gelen Diğer İşler” kısmının 77 nci sırasında yer alan 332 sıra sayılı kanun tasarısının bu kısmın 6 ncı sırasına, 64 üncü sırasında yer alan 491 sıra sayılı kanun tasarısının 8 inci sırasına, 278 inci sırasında yer alan 685 sıra sayılı kanun tasarısının 9 uncu sırasına, 189 uncu sırasında yer alan 499 sıra sayılı kanun tasarısının 10 uncu sırasına, 231 inci sırasında yer alan 602 sıra sayılı kanun teklifinin 11 inci sırasına, 16 ncı sırasında yer alan 385 sıra sayılı kanun teklifinin 12 nci sırasına, 14 üncü sırasında yer alan 302 sıra sayılı kanun tasarısının 13 üncü sırasına alınmasına ilişkin DYP Grubunun önerisinin,

Kabul edilmediği;

Anayasanın 93 üncü ve İçtüzüğün 5 inci maddesine göre 1 Temmuz 1998 Çarşamba günü tatile girmesi gereken Türkiye Büyük Millet Meclisinin çalışma süresinin ikinci bir karara kadar uzatılmasına; Genel Kurulun, bugünden itibaren, ikinci bir karara kadar çarşamba, perşembe, cuma, pazartesi ve salı günleri 14.00 -19.00, 20.00 - 24.00 saatleri arasında çalışmasına; salı günleri 14.00 - 19.00 saatleri arasında denetim konularının, diğer saat ve günlerde ise kanun tasarı ve tekliflerinin görüşülmesine; çarşamba günleri sözlü soruların görüşülmemesine; sunuşlar ve işaret oyuyla yapılacak seçimlerin pazartesi ve cuma günleri de yapılmasına ilişkin ANAP, DSP ve DTPGruplarının müşterek önerisinin, yapılan görüşmelerden sonra kabul edildiği,

Açıklandı.

Adalet Komisyonunda açık bulunan üyeliğe, DTP Grubunca aday gösterilen İzmir Milletvekili İ. Turhan Arınç seçildi.

Gündemin “Kanun Tasarı ve Teklifleriyle Komisyonlardan Gelen Diğer İşler” kısmının :

1 inci sırasında bulunan 132,

2 nci sırasında bulunan 232,

4 üncü sırasında bulunan 553,

5 inci sırasında bulunan 631,

Sıra sayılı kanun tasarıları ve tekliflerinin görüşmeleri, komisyon yetkilileri Genel Kurulda hazır bulunmadıklarından,

3 üncü sırasında bulunan ve Hükümetçe Komisyona geri alınan 338 sıra sayılı kanun teklifinin görüşmeleri de, Komisyon Raporu gelmediğinden,

Ertelendi;

6 ncı sırasında bulunan, Vergi Usul Kanunu, Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun, Gelir Vergisi Kanunu, Kurumlar Vergisi Kanunu, Katma Değer Vergisi Kanunu, Gider Vergileri Kanunu, Emlak Vergisi Kanunu, Veraset ve İntikal Vergisi Kanunu, Motorlu Taşıtlar Vergisi Kanunu, Damga Vergisi Kanunu, Harçlar Kanunu, 3505 Sayılı Kanun, Katma Değer Vergisi Mükelleflerinin Ödeme Kaydedici Cihazları Kullanmaları Mecburiyeti Hakkında Kanun, Belediye Gelirleri Kanunu ile 178 Sayılı Maliye Bakanlığının Teşkilât ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararname ve 190 Sayılı Genel Kadro ve Usulü Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Tasarısının (1/708, 2/72, 2/73, 2/75, 2/129, 2/154, 2/166, 2/182, 2/191, 2/194, 2/221, 2/270, 2/287, 2/293, 2/323, 2/369, 2/420, 2/459, 2/493, 2/884, 2/959, 2/960, 2/1015, 2/1019, 2/1070) (S. Sayısı : 626) tümü üzerindeki görüşmeler tamamlandı; 1 inci maddesi üzerinde bir süre görüşüldü.

Alınan karar gereğince, 18 Haziran 1998 Perşembe günü saat 14.00’te toplanmak üzere birleşime 23.55’te son verildi.

Yasin Hatiboğlu

Başkanvekili

Ali Günaydın Haluk Yıldız

Konya Kastamonu

Kâtip Üye Kâtip Üye

Ünal Yaşar

Gaziantep

Kâtip Üye

 

 

No. : 159

II. – GELEN KÂĞITLAR

18.6.1998 PERŞEMBE

Tasarılar

1. – Türkiye Cumhuriyeti İle İsrail Devleti Arasında Serbest Ticaret Alanı Anlaşması ve İlgili Notaların Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanuna Bir Madde Eklenmesi Hakkında Kanun Tasarısı (1/784) (Sanayi, Ticaret, Enerji , Tabii Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji ve Dışişleri Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi : 17.6.1998)

2. – Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti İle Çin Halk Cumhuriyeti Hong Kong Özel İdari Bölgesi Hükümeti Arasında Hava Taşımacılığı Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı (1/785) (Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm ve Dışişleri Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi : 17.6.1998)

Teklifler

1. – İstanbul Milletvekili Bülent Ecevit ve 187 Milletvekilinin; Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının 82 nci Maddesinin Değiştirilmesine Dair Yasa Önerisi (2/1205) (Anayasa Komisyonuna) (Başkanlığa geliş tarihi : 12.6.1998)

2. – Karaman Milletvekilleri Abdullah Özbey ve Zeki Ünal’ın; 4325 Sayılı Olağanüstü Hal Bölgesinde ve Kalkınmada Öncelikli Yörelerde İstihdam Yaratılması ve Yatırımların Teşvik Edilmesi İle 193 Sayılı Gelir Vergisi Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkındaki Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/1206) (Plan ve Bütçe Komisyonuna) (Başkanlığa geliş tarihi : 12.6.1998)

3. – Karabük Milletvekili Hayrettin Dilekcan ve 8 Arkadaşının; Karabük, Bartın, Zonguldak ve Bolu İllerinde Sel ve Heyelan Afeti İle Meydana Gelen Zararların Giderilmesi Hakkında Kanun Teklifi (2/1207) (Plan ve Bütçe Komisyonuna) (Başkanlığa geliş tarihi : 12.6.1998)

4. – İstanbul Milletvekili Metin Işık’ın; Sultançiftliği Adıyla Bir İlçe Kurulması Hakkında Kanun Teklifi (2/1208) (İçişleri ve Plan ve Bütçe Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi : 15.6.1998)

5. – İstanbul Milletvekili Metin Işık’ın; Pursaklar Adında Bir İlçe Kurulması Hakkında Kanun Teklifi (2/1209) (İçişleri ve Plan ve Bütçe Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi : 15.6.1998)

Yazılı Soru Önergeleri

1. – Adana Milletvekili Yakup Budak’ın, tarım arazilerinin korunmasına ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/5520) (Başkanlığa geliş tarihi : 16.6.1998)

2. – Adana Milletvekili İ.Cevher Cevheri’nin, yeni göreve başlayan polislere maaşlarının geç ödendiği iddialarına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/5521) (Başkanlığa geliş tarihi : 16.6.1998)

3. – Sıvas Milletvekili Tahsin Irmak’ın, Uzaktan Eğitim Vakfı ile ilgili yolsuzluk iddialarına ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/5522) (Başkanlığa geliş tarihi : 16.6.1998)

4. – İstanbul Milletvekili Ercan Karakaş’ın, GAP ve Harran Ovasında sulamadan kaynaklanan tuzlanma ve çölleşmeye ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/5523) (Başkanlığa geliş tarihi : 16.6.1998)

5. – İstanbul Milletvekili Ercan Karakaş’ın, Sit alanı olan Hasankeyf’te baraj inşa edileceği iddialarına ilişkin Kültür Bakanından yazılı soru önergesi (7/5524) (Başkanlığa geliş tarihi : 16.6.1998)

6. – İstanbul Milletvekili Ercan Karakaş’ın, yarı açık cezaevlerine ve Edirne yarı açık cezaevinde meydana gelen olaya ilişkin Adalet Bakanından yazılı soru önergesi (7/5525) (Başkanlığa geliş tarihi : 16.6.1998)

7. – İstanbul Milletvekili Ercan Karakaş’ın, İstanbul ve çevresindeki orman alanlarının özel şirketlere kiralanmasına ilişkin Orman Bakanından yazılı soru önergesi (7/5526) (Başkanlığa geliş tarihi : 16.6.1998)

8. – Hatay Milletvekili Süleyman Metin Kalkan’ın, Hatay İlinde 1997-1998 yılları arasında açılan köy okulu ve derslik sayısına ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/5527) (Başkanlığa geliş tarihi : 16.6.1998)

9. – Hatay Milletvekili Süleyman Metin Kalkan’ın, ders kitaplarının basımına ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/5528) (Başkanlığa geliş tarihi : 16.6.1998)

10. – Hatay Milletvekili Süleyman Metin Kalkan’ın, başörtülü öğrencilere ilişkin Devlet Bakanından (Hikmet Sami Türk) yazılı soru önergesi (7/5529) (Başkanlığa geliş tarihi : 16.6.1998)

11. – Hatay Milletvekili Süleyman Metin Kalkan’ın, başörtülü bazı öğretmenlere güvenlik güçlerince yapılan uygulamalara ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/5530) (Başkanlığa geliş tarihi : 16.6.1998)

12. – Hatay Milletvekili Süleyman Metin Kalkan’ın, başörtülü öğrencilerin emniyet güçleri tarafından öğrenim haklarının engellendiği iddiasına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/5531) (Başkanlığa geliş tarihi : 16.6.1998)

13. – İstanbul Milletvekili Süleyman Arif Emre’nin, üniversitelerdeki başörtülü öğrencilere yapılan uygulamalara ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/5532) (Başkanlığa geliş tarihi : 17.6.1998)

14. – İstanbul Milletvekili Süleyman Arif Emre’nin, başörtülü öğrencilere ilişkin Adalet Bakanından yazılı soru önergesi (7/5533) (Başkanlığa geliş tarihi : 17.6.1998)

15. – Adana Milletvekili Sıtkı Cengil’in, Adana’nın teşvik verilen iller kapsamına alınıp alınmayacağına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/5534) (Başkanlığa geliş tarihi : 17.6.1998)

16. – Konya Milletvekili Hüseyin Arı’nın, tankerlerin neden olduğu trafik kazalarına ilişkin Ulaştırma Bakanından yazılı soru önergesi (7/5535) (Başkanlığa geliş tarihi : 17.6.1998)

17 .– Konya Milletvekili Hüseyin Arı’nın, Osmanlı İmparatorluğunun kuruluş yıldönümü kutlamalarına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/5536) (Başkanlığa geliş tarihi : 17.6.1998)

BİRİNCİ OTURUM

Açılma Saati : 14.00

Tarih : 18 Haziran 1998 Perşembe

BAŞKAN : Başkanvekili Yasin HATİBOĞLU

KÂTİP ÜYELER : Haluk YILDIZ (Kastamonu), Ali GÜNAYDIN (Konya)

 

BAŞKAN – Çalışmalarımızın hayırla vesile olmasını Cenabı Allah'tan niyaz ederek, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 104 üncü Birleşimini açıyorum.

Sayın milletvekilleri...

METİN BOSTANCIOĞLU (Sinop) – Yeterli çoğunluğumuz vardır...

BAŞKAN – Sayın Bostancıoğlu, eğer, bir Demokratik Sol Parti Grubu toplantısı olsaydı, doğrudur, çoğunluk vardı.

METİN BOSTANCIOĞLU (Sinop) – Her zaman olduğu gibi...

BAŞKAN – Her zaman olduğu gibi...

III. – Y O K L A M A

BAŞKAN – Ad okunmak suretiyle yoklama yapılacaktır; sayın üyelerin, Genel Kurul salonunda hazır bulunduklarını yüksek sesle işaret buyurmalarını rica ediyorum.

(Yoklama yapıldı)

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, toplantı yetersayımız yoktur; saat 15.00'te yeniden toplanmak üzere, birleşime ara veriyorum.

Kapanma Saati: 14.36

 

İKİNCİ OTURUM

Açılma Saati: 15.00

BAŞKAN: Başkanvekili Yasin HATİBOĞLU

KÂTİP ÜYELER: Haluk YILDIZ (Kastamonu), Ali GÜNAYDIN (Konya)

 

BAŞKAN – Türkiye Büyük Millet Meclisinin 104 üncü Birleşiminin İkinci Oturumunu açıyorum.

III. – Y O K L A M A

BAŞKAN – Birinci yoklamada, yetersayının bulunmadığı tespit edildiği için, bu kerre yeni bir yoklama yapacağız; Genel Kurul salonunda hazır bulunan sayın arkadaşlarımızın yüksek sesle işaret buyurmalarını rica ediyorum.

(Yoklamaya başlandı)

Güneş Taner?..

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, adları okunduğu sırada salonda hazır olmayan arkadaşlarımız pusula göndersin ve pusula gönderen arkadaşlarımız da, lütfen, salondan ayrılmasın; çünkü, pusulaları kontrol edeceğim.

Yoklamaya devam ediyoruz.

Bülent Tanla?.. Yok.

(Yoklamaya devam edildi)

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, toplantı yetersayımız vardır; çalışmalara başlıyoruz.

Gündeme geçmeden önce, gündemdışı söz talepleri vardır.

IV. – BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI

A) GÜNDEMDIŞI KONUŞMALAR

1. – Ağrı Milletvekili Mehmet Sıddık Altay’ın, memur ve emekli maaşlarına yapılacak artışlara ve bu kesimin içerisinde bulunduğu zorluklara ilişkin gündemdışı konuşması ve Maliye Bakanı Zekeriya Temizel’in cevabı

BAŞKAN – Sayın M. Sıddık Altay, memur maaşlarıyla ilgili olarak, Yüce Heyetinize bilgi arz edecekler.

Sayın Altay, buyurun efendim.

MEHMET SIDDIK ALTAY (Ağrı) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; memur ve emekli maaşlarına yapılacak artışlar ve bu kesimin içerisinde bulunduğu zorluklar konusunda görüşlerimi açıklamak üzere söz almış bulunuyorum; Yüce Heyetinizi saygıyla selamlıyorum.

Bugün, çalışan memurlarımız, emekliler ve onların aileleriyle beraber yaklaşık 30 milyon insanımız, maaş artışlarından etkilenmekte ve bu konuda yapılacak düzenlemeleri dört gözle beklemektedir. Ancak, Hükümetin uyguladığı yanlış ve istikrarsız ekonomi politikaları sonucu, memur, işçi ve emekliler, her geçen gün daha da ezilir hale gelmiştir. Yüksek enflasyon ve peşi peşine yapılan zamlar, sabit ücretli kesimin eline geçen maaşı her geçen gün eritmiş, daha önce yapılan artışlar da, reel olarak, anlamsız hale gelmiştir. Hükümet, memurlara yılın ilk altı ayında yüzde 30 artış sağlamış, şimdi de yüzde 20 öngörüyor; fakat, gelin görün ki, yılbaşından bu yana aylık olarak açıklanan enflasyon oranları, yüzde 100'e yaklaşmış durumdadır. Hani, memura, reel olarak, enflasyonun üzerinde bir artış sağlanacaktı?!

Sayın milletvekilleri, oluşturulan sahte gündemlere halk artık kanmıyor; herkes, hangi hükümetin kendisi için ne kadar faydalı olduğunu hesaplıyor. Refahyol döneminde memur maaşlarına bir dönemde yapılan yüzde 50'lik artışa “az” demeye sıkılmayanlar, bugün, Hükümetin dışarıdan destekleyicisidirler, memurun içine düştüğü durumun seyircisidirler.

Sayın milletvekilleri, bugün, 5 inci derecede ki düz bir memurun eline, ortalama 57 milyon lira geçmektedir. Ankara'da, 3 odalı, sobalı bir dairenin kirası 50 milyonu geçmiştir. Bu insanlar, ne yiyip ne içip nasıl geçineceklerdir?! Eğer, bizim insanımızın, aile yapısından, aldığı İslamî kültürden ve sosyal değerlerden kaynaklanan toplumsal iç dayanışması olmasa, insanların bu rakamlarla geçinmesi bir tarafa, toplumsal düzenin altüst olması içten bile değildir. Ülkemizin sosyal barış ve adalete en çok muhtaç olduğu bir dönemde, Hükümetin, enflasyonu aşağı çekmek ya da bütçe açığını kapatmak gibi düşüncelerle, gelir düzeyi yüksek kesimlerden, vergi kaçakçılarından toplayamadığı parayı, cebine en rahat el uzatabildiği kamu çalışanlarından çıkarmaya çalışarak, bu insanları sefalet sınırının altına itmeye çalışması, hak ve insaf ölçüleriyle bağdaşmaz.

Sayın milletvekilleri, bugün, Türkiye'de “enflasyonla mücadele” adı altında yapılan, dar ve sabit gelirlilerin, yani, işçinin, memurun, çiftçinin, emeklinin, dulun ve yetimin reel gelirini azaltmaktan başka bir şey değildir.

Sayın milletvekilleri, Türkiye'de, kimin para kazanacağını, serbest piyasa şartları değil de devlet belirledikçe; ihalelerde, özelleştirmede vurgun devam ettikçe; kâğıt yollar, karton köprüler yapılıp, fakir fukaranın hakkı üç beş holdinge, sayıları 150'yi bulan müteahhitlere peşkeş çekildikçe, ne Susurluklar biter ne de enflasyon aşağı çekilir.

Bir imzayla, 3 milyar dolar değerindeki cep telefonu ihalesinin, yakınlara, yandaşlara 1 milyar dolara verilmesi, devlet memuru maaşlarında yapılacak kesintinin 5 katının bir kalemde gitmesi demek değil midir?!. İsrafın, yolsuzluk ve usulsüzlüğün, eş, dost ve akraba kayırmacılığının önü alınmadığı sürece, bu ülkede enflasyon kolay kolay önlenemez.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Süreniz bitti; lütfen, konuşmanızı tamamlayın.

MEHMET SIDDIK ALTAY (Devamla) – Sayın milletvekilleri, memur, işçi ve emekli maaşlarına yapılacak 1998 Temmuz dönemi maaş artışlarının, asgarî yüzde 50 civarında olması gerekmektedir; bunun altında yapılacak artışların kabul edilmesi mümkün olmadığı gibi, reel olarak da hiçbir anlam taşımaz.

Meclisimizde, yakın tarihte, tüm partilerimiz hükümet olmuştur; görülmüştür ki, Refahyol döneminde Refah Partisi, bugünse Fazilet Partisinden başka, işçinin, emeklinin, dulun, yetimin yanında, tam anlamıyla onların dostu olan başka bir parti yoktur. Şu anda, özellikle Maliye Bakanımız, Demokratik Sol Partiye mensup bir bakanımızdır. Sayın Bakanım, hiç olmazsa siz bari, halkımıza, özellikle memurumuza, işçimize sahip çıkın; bunların maaşlarının artması için Hükümeti zorlayın, yeterli kaynağı bulmak için bir gayret gösterin. Memurumuzun durumu yürekler acısıdır; memurumuz açtır, sefildir, perişandır, yollardadır; her gün polis copuyla karşı karşıyadır. Artık bu kesime bir el atalım, bunlara sahip çıkalım, bunları böyle sahipsiz bırakmayalım. Bu anlamda yapılacak düzenlemeleri bir daha gözden geçirmenizi diliyoruz Sayın Bakanımız.

Bu vesileyle, Meclisimizi saygıyla selamlıyor, hepinize iyi günler diliyorum. (FP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Sayın Altay, teşekkür ediyorum.

Gündemdışı konuşmaya cevap vermek üzere, Maliye Bakanı Sayın Temizel.

Buyurun Sayın Bakan. (DSP sıralarından alkışlar)

MALİYE BAKANI ZEKERİYA TEMİZEL (İstanbul) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Sayın Sıddık Altay'ın, memur maaşları ve kamu çalışanlarının durumuyla ilgili olarak yapmış olduğu gündemdışı konuşmaya, elbette ki yanıt değil, ama, en azından bazı gerçekleri de dile getirmek üzere söz almış bulunuyorum.

Sayın Altay'ın da belirttiği gibi, şu anda 30 milyon çalışan ve emekli, kamu çalışanlarının maaşlarına yapılacak zamla çok yakından ilgilenmektedirler; ama, üzülerek belirtmek gerekir ki, bugün bütçede, kamu çalışanlarına ayırdığımız payın, maalesef, neredeyse 1 katını, faiz ödemeleri için ayırıyoruz. Bu, şu gerçeği ortaya koyuyor değerli milletvekilleri: Türkiye bütçesi, şu anda ipotek altına alınmış, dolayısıyla, yatırımları ve kamu çalışanları için gerekli kaynak yaratamaz konuma düşürülmüştür. Bizim görevimiz, bu durumu daha fazla ağırlaştırmak yerine, bir an önce bu duruma çözüm bulmaktır; yapmaya çalıştığımız da budur.

Bu, üzerinde polemik yapılacak, üzerinde siyaset yapılacak bir alan değildir. Bir tarafta kaynaklarımız vardır, bir tarafta da harcamalarımız vardır. Eğer, bunların ötesinde, kaynağını yaratmadan bir harcama yapmaya kalktığımız takdirde, bu, yine bütçeye, yüzde 126 fazlasıyla -1997 yılının ortalaması bu olmuştur- yeniden dönmekte, üstelik, avuçla verdiğinizi kepçeyle alır konuma düşmektesiniz.

Değerli milletvekilleri, Türkiye'nin çözüm bulması gereken husus budur. Eğer Türkiye, gerçek anlamda sağlıklı bir finansman kaynağına kavuşur ve kamu çalışanlarına bunu verirse, bu, kepçeyle alınacak bir kaynak olmaz; sağlıklı kaynaktır; dolayısıyla da, bir taraftan "memura veriyorum"derken, diğer taraftan da, biraz önce örneğini verdiğim faiz ödemeleri olayında olduğu gibi, 100 liralık maaş artışı yapabilmek için, 126 lira başka birisine kaynak vermemiş olursunuz.

Türkiye, bunu sağlamadan, sağlıklı finansman kaynaklarına sahip olmadan, bu düzenlemeleri yapma olanağına, istediği gibi sahip değildir; bu durumda, sadece olanaklarını zorlamak zorundadır; bütçe olanakları ve ekonominin özellikle istikrar programı çerçevesindeki hedeflerine ters düşmeyen uygulamalarını yapmak zorundadır.

Değerli arkadaşlar, daha önce bütçenin takdim konuşması sırasında da dile getirdik; çok somut olarak dedik ki: İstikrar programı uygulamalarında, geçmişin bütün olumsuzluklarının hepsini, bir yıl bütçesiyle ortadan kaldırmak mümkün değildir; bunu yapmaya kalktığımız takdirde, gerçek anlamda herhangi bir şey yapmış olmayız; o zaman, bir başlangıç yılı almak, bu başlangıç yılı içerisinde ortaya çıkan olumsuzluklardan kamu çalışanlarını olabildiğince korumak, hatta, bundan mümkün olduğu kadar etkilendirmemek gerekir.

1998 yılının birinci dönemi için, kamu çalışanlarının ücretlerine, yüzde 30 dolayında zam yapıldı. Daha sonra özel indirim miktarlarındaki artış nedeniyle yapılan yansımayla da, bu oran, yüzde 32,5'e yükseldi.

1998 yılının ilk 5 ayında, kümülatif olarak, toptan eşya fiyatlarında yüzde 24,4 oranında artış oldu değerli arkadaşlar; tüketici fiyatları endeksinde, yani, direkt olarak kamu çalışanlarını ilgilendirende de, yüzde 26,5 oldu.

Haziran ayı enflasyon rakamlarının ne çıkacağı konusunda şu anda herhangi bir yorumda bulunma olanağına sahip değiliz; zaten o nedenle de, dikkat ediyorsanız, şimdiye kadar, bu tür değerlendirmeleri yapmadan, kamu çalışanlarının maaşlarıyla ilgili olarak herhangi bir açıklamada bulunmaktan kaçınıyoruz .

Demek ki, toptan eşya fiyatları endeksinde yüzde 24,5, tüketici fiyatları endeksinde de -yılbaşından beri, -kümülatif- yüzde 26,5'lik bir artışımız oldu; kamu çalışanlarına verilen maaş zammı yüzde 32,5; reel olarak, yıl içerisinde ortaya çıkan enflasyon ile kamu çalışanlarına verilen zam arasında, şu anda, bizim taahhütlerimizin ötesinde bir olumsuz gelişme yok.

Şu konuda Sayın Altay'a katılıyorum; zaten onu hepimiz de kabul ediyoruz; yani, geçmişten gelen olumsuzlukları, kamu çalışanlarının maaşındaki reel azalmayı şu aşamada telafi edecek konumda değiliz ve edemiyoruz elbette ki; çünkü, geçmişin olumsuzluklarının hepsini bir kalemde ortadan kaldırma olanağına sahip değiliz.

Kamu çalışanlarına ikinci yarı yıl içerisinde yapılacak zam, birinci yarı yılda ortaya çıkacak enflasyon oranı, artı, ikinci yıl beklentisi göz önüne alınarak yapılacaktır; ilave olarak, her halükârda, yıl içerisinde bir de reel iyileştirme mutlaka sağlanacaktır. Bu taahhüdümüz, daha önceden, bütçenin çıkarılması sırasında -55 inci Hükümet olarak- yapılmıştır, hâlâ o taahhüdümüzün arkasındayız. Kamu çalışanlarını 1998 yılı içerisinde enflasyona ezdirmeyeceğiz, enflasyonun altında da bir maaş artışı vermeyeceğiz.

Ancak, bir defa daha tekrar ediyorum: Geçmişin tüm olumsuzluklarını da, bu sene içerisinde, olduğu gibi ortadan kaldırma olanağına sahip değiliz. Bütçe olanaklarımız, ekonomik istikrar programının gereği olarak, önümüzdeki günlerde, gereken yerlerde tartışıldıktan ve değerlendirildikten sonra, her halükârda, bunun, kamu çalışanları için, belki tam anlamıyla tatmin edici değil ama, hiç değilse bazı olumsuzları ortadan kaldırıcı nitelikte olacağını sizlere bir defa daha ifade ediyor; hepinize saygılar sunuyorum. (DSP ve ANAP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Sayın Bakan, teşekkür ediyorum.

2. – İstanbul Milletvekili Halit Dumankaya’nın, bazı üniversitelerde başörtüsü uygulamasından kaynaklanan sorunlara ilişkin gündemdışı konuşması

BAŞKAN – İkinci sırada, Sayın Halit Dumankaya. (ANAP sıralarından alkışlar)

Buyurun Sayın Dumankaya.

ALİ ILIKSOY (Gaziantep) – Borçlu gibi konuşuyorsunuz Sayın Başkanım!..

BAŞKAN – Efendim, son üniversite olaylarıyla ilgili olarak gündemdışı söz talebinde bulundu Sayın Dumankaya ve bu sebeple kendilerine söz verdim.

BEKİR YURDAGÜL (Kocaeli) – Her gün bir kişiyi konuşturuyorsunuz bu konuda...

BAŞKAN – Buyurun efendim.

HALİT DUMANKAYA (İstanbul) – Sayın Başkan, muhterem milletvekilleri, televizyonları başında bizleri izleyen aziz vatandaşlarım; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Bazı üniversitelerimizde başörtülü öğrencilerimiz imtihanlara alınmadıklarından, hem üniversitelerimiz hem emniyet güçlerimiz hem de ülkemiz sıkıntılı günler geçirmektedir; bu, Meclisimize de yansımaktadır. Bugün, Türkiye Büyük Millet Meclisi İnsan Haklarını İnceleme Komisyonunda YÖK Başkanının, İstanbul Üniversitesi Rektörünün, Millî Eğitim Bakanının, başörtüsü konusundaki toplantıları devam etmektedir; inşallah, orada, ülkenin menfaatına bir karar çıkar.

Ülkemizin kalkınmasını ve huzura kavuşmasını istemeyen iç ve dış güçler, her vesileyle, her olaydan istifade ederek, ülkemizi karıştırmak istemektedirler.

KADİR BOZKURT (Sinop) – Başörtüsü mü yapıyor bunu?!

HALİT DUMANKAYA (Devamla) – Bu güçler tarafından, laiklik -İslamcılık mücadelesi yaratılarak, ülkemizin modernleşmesi, gelişmesi engellenmektedir; ülkenin ufku daraltılmaktadır.

Laikler, laikliğin arkasına sığınarak, laikliği istismar etmektedirler. Halbuki, laik devlet, vatandaşlar arasında, dindarlıklarından veya dinsizliklerinden dolayı ayırım yapmaz. Laiklik, insan haklarının, ifade hürriyetinin, inanç ve ibadet hürriyetinin devlet güvencesine alınmasıdır. Demek ki, laiklik, dinsizlik değil, laiklik, devletin tarafsızlığı demektir. Kısaca özetlersek; laiklik, bir araçtır ve amacı, özgürlük, barış ve adalet olmalıdır. Ama, bizim bazı laikler -her şeyde olduğu gibi- laikliğin arkasına gizlenerek, inançlarını yaşamak isteyenlere küfür etmektedir. (FP sıralarından "Bravo" sesleri, alkışlar)

KADİR BOZKURT (Sinop) – Kim onlar?..

HALİT DUMANKAYA (Devamla) – Ama, biraz sonra siz de kızacaksınız!..

Demek ki, bir taraftan, laikliği gerçek manasından çıkararak, kendi çıkarları doğrultusunda istismar ediyorlar. Bu istismardan laikler vazgeçmeyip, kendi görüşlerinde olmayanlara tahammül edemezlerse, ülke rahat yüzü görmeyecek, bu karışıklıklar devam edecektir.

ERTUĞRUL ERYILMAZ (Sakarya) – Sen laik değil misin?

HALİT DUMANKAYA (Devamla) – Diğer taraftan, İslamî duyguları istismar ederek, İslamı, laiklikle kavga ettiren siyasîler ve bazı yöneticiler, kendi küçük çıkarları için, hem devletimizi hem de toplumumuzu zaafa düşürdüklerinin farkında değillerdir.

İslamî bir yazarımızın köşesinde yazdığını aynen aktarıyorum: "Daha açık söylemek gerekirse, siyasî partiler, İslamı, iktidar mücadelesinin ve oy avcılığının bir vasıtası yapmaya devam ettikçe; dini, fert ve toplumun vicdanında ve dünyasında bulunması gereken yerde rahat bırakmadıkça, devlet ve millet olarak bizler de rahat yüzü görmeyeceğiz." (ANAP ve FP sıralarından alkışlar) Kısacası, yasal siyasî partiler, oy avcılığı için bu insanlarımızın duygularını istismardan vazgeçmelidir.

Yine, üniversitelerde yaşanan olayları bazı yöneticiler kanunsuz olarak başlatmışlardır. Sorumlu bir siyaset makamında olan kişinin "başörtülü öğrencilere rektörler selam duracak" gibi lüzumsuz bir sözüne karşı, bugünkü bazı yöneticiler, öğrencilerimizi, sanki intikam alır gibi, Amerika'da zencilere reva görülmeyen bir muameleye tabiî tutmaktadırlar. Başörtüsüyle ilgili, ne devrim kanunlarında ne Anayasamızda ne de diğer herhangi bir kanunumuzda aksi bir hüküm yoktur.

Değerli milletvekilleri, sadece dinî inançlarından dolayı başını bir eşarpla kapayan, ailesi tarafından binbir zorluklarla okutulan bu kızlarımızı okuldan atarsanız, irticayı önleme yerine irticayı azdırırsınız, irticayla mücadelede kısa zamanda alacağınız mesafeyi yıllara yayarsınız. İmtihanlara alınmayan bu öğrencilerin, sağlık dengeleri, ruh halleri bozulmaktadır.

Değerli milletvekilleri, başı kapalı iki kız öğrencinin bana anlattıklarını size aktarmak istiyorum.

BEKİR YURDAGÜL (Kocaeli) – Hükümete anlat, Hükümete!

HALİT DUMANKAYA (Devamla) – "Siz velisiniz...."

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Buyurun.

HALİT DUMANKAYA (Devamla) – Kız öğrenciler diyor ki "başımız kapalı olduğu için, üniversitede hocalarımız bizi imtihana almıyor. Ailemize geliyoruz 'bize müsaade edin, başımıza açarak imtihana girelim diyoruz; ailelerimiz bize müsaade vermiyor, 'evlatlıktan reddederim' diyor." Şimdi, bir taraftan, bu evlatlarımızın, bu fidan gibi yavrularımızın okuma hakkını elinden haksız olarak alan üniversite hocaları, diğer taraftan, dişinden tırnağından artırarak okuttuğu ve inancını yaşamasını istediği evladının başörtüsünü çıkarmasına müsaade etmeyen veliler ve bu iki pres arasında kalan öğrenciler. Fidan gibi evlatlarımıza yapılan bu haksızlığa, sorumlu hiç kimse razı olamaz. Bir zaman, solcuların sakalları kesilirken "aman, pis herifin sakalları kesildi" denilirdi, şimdi de aksi yapılmaktadır; o nedenle, bütün kesimler buna duyarlı olmalıdır.

Değerli arkadaşlarım, şimdi, size bir vesika okuyacağım; bunu kısaca okumak istiyorum; bir öğrencimize verilen üç haftalık ceza: "Kılık kıyafet mevzuatına aykırı şekilde uygulamalara, çalışmalara katılan fakültemiz -şu sayılı- kayıtlı öğrencisi hakkında açılan disiplin soruşturması tamamlanmış ve YÖK öğrencisi, Disiplin Yönetmeliğinin 8/A maddesine göre, üç hafta süreyle yökseköğretim kurumlarından uzaklaştırılmıştır."

OYA ARASLI (İçel) – Sayın Başkan, 5 dakikası bitti.

BAŞKAN – İlave süre verdim efendim.

HALİT DUMANKAYA (Devamla) – Şimdi, bakın, 8/A maddesi ne diyor: "Öğrenme ve öğretme hürriyetini doğrudan doğruya ve dolaylı olarak kısıtlamak, yükseköğrenim kurumlarının sükûn, huzur ve çalışma düzenini bozucu davranışlarda bulunmak..."

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Buyurun.

HALİT DUMANKAYA (Devamla) – Şimdi, bu verilen cezanın bu maddeyle alakası nedir; hiçbir alakası yoktur.

Değerli milletvekilleri, ülkede yeni olaylara sahne olmaması için, tüm partilere, Hükümete, Genelkurmay Başkanımıza, komutanlarımıza, demokratik baskı gruplarına, laiklere, antilaiklere, üniversite hocalarımıza, tüm insanlarımıza sesleniyor ve yalvarıyorum; ülkemizde karışıklıklara neden olacak üniversitedeki bu başörtüsü meselesine elinizden gelen katkıları esirgemeyin; bu işi provoke edenlere imkân vermeyin; inançları için başını kapayan insanların okuma hakkını elinden alarak onları cahil bırakmayın; cehaletin ve haksızlığın verdiği kinle onları rejime, cumhuriyete düşman etmeyin; gelişen, büyüyen, büyüdükçe problemleri artan ülkemize şu an yeni problemler eklemeyin.

Yüce Heyetinize saygılar sunuyorum. (ANAP, FP ve DYP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Sayın Dumankaya, teşekkür ediyorum.

BEKİR YURDAGÜL (Kocaeli) – Sayın Dumankaya, bunları Sayın Başbakana da söyleyecek misiniz?

HALİT DUMANKAYA (İstanbul) – Evet, söyleyeceğim, size de söylüyorum.

CELAL TOPKAN (Adıyaman) – Bizimle ne ilgisi var?!.

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, müsaade buyurun...

3. – Yozgat Milletvekili Kâzım Arslan’ın, Kamu Konutları Yönetmeliğinde Hükümetçe yapılan değişikliklere ilişkin gündemdışı konuşması ve Maliye Bakanı Zekeriya Temizel’in cevabı

BAŞKAN – Sayın Kâzım Arslan, Hükümetçe Kamu Konutları Yönetmeliğinde yapılan değişiklikle ilgili olarak, Yüce Heyete -önemine binaen-bilgi arz etmeyi arzu ettiniz.

Buyurun.

KÂZIM ARSLAN (Yozgat) – Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; Anasol Hükümetince Kamu Konutları Yönetmeliğinde yapılan değişikliklerle ilgili olarak gündemdışı söz almış bulunuyorum.

Hükümetimiz, maalesef, hukuksuzlukta, keyîlikte sınır tanımıyor; her gün yeni bir hukukdışı keyfî uygulamaya rastlamak mümkün. Kamu Konutları Yönetmeliğimiz de, geçtiğimiz mayıs ayı içerisinde, iki defa, sessiz sedasız bir şekilde değiştirildi; hem de ne değişiklik; sekiz gün arayla, iki defa, yeni yönetmelik yayımlandı. Bu değişikliklere göre, birkısım üst düzey bürokratlarımız, emekli olmaları halinde bile, ömür boyu, devlet lojmanlarında oturmaya devam edebilecekler. Peki, kim bu üst düzey bürokratlarımız? 3 Mayıs 1998'de yapılan değişikliğe göre, başta Anayasa Mahkemesi Başkanı olmak üzere, diğer bazı yüksek yargı organlarının başkanları ile Başbakanlık müsteşarları; yani, bazı kişiler için ayrıcalık yaratan, kişiye özel ayrıcalıklar yaratan bir yönetmelik değişikliği bu. Kamuoyunda, bu değişikliğin, bundan evvelki, emekli Anayasa Mahkemesi Başkanı için yapıldığına dair yaygın bir kanaat vardır. Benim de şahsî kanaatim, Anayasa Mahkemesi eski Başkanı için yapıldığı doğrultusundadır. Diğer unvanların eklenmesi ise, olayın kamuflajı veya sus payı içindir.

Bu arada, Başbakanımızın kıymetli Müsteşarı da, fırsattan istifade, emeklilik dönemini garanti altına almıştır, emekli döneminde oturacağı lojmanı garantiye almıştır.

MEHMET GÖZLÜKAYA (Denizli) – Ölünceye kadar mı?

KÂZIM ARSLAN (Devamla) – Ölünceye kadar oturacaklar.

Bu kadarla kalsa iyi; ama, daha da yanlış bir yola gidilmiştir. 3 Mayıs 1998'de yapılan bu değişiklikten sonra, Hükümetimiz, unutmuş olduğu bir hususu yerine getirmek veya bir büyük hatasını telafi etmek için, anılan yönetmeliği 11 Mayıs 1998 tarihinde yeniden bir defa daha değiştirmiş ve bu değişiklik de 21 Mayıs tarihli Resmî Gazetede yayımlanarak yürürlüğe girmiştir. Daha önceki değişiklikte unutulan Yargıtay Başsavcısı da, iddialara göre, vaki müracaatı üzerine yapılan bu ikinci değişiklikle, emeklilik döneminde devlet lojmanlarında oturmaya hak kazanmıştır; yani, sadece bir kişi için, 8 gün sonra yeniden yönetmelik değiştirilmiştir, hem de 8 gün arayla; bunu özellikle vurguluyorum. Keşke, Hükümetimiz her işinde, halkın ihtiyaç ve beklentilerini karşılamada da böylesine hızlı olsa; ama, ne gezer.

Anasol Hükümeti görevde olduğu bir senelik süre içerisinde, birçok konuda olduğu gibi, bu konuda da kötü bir örnek olmuştur. Türkiye'nin, aşırı devletçi ve âdeta eski Doğu Bloku ülkelerini andırır devlet geleneğinin yeni ve kötü bir örneğidir bu. Halbuki, hükümetlerin vazifesi, bir kısım devlet görevlilerine ayrıcalıklar sağlamak değil, milletin sıkıntılarına çare olmaktır; kişiye ve kişilere özel değil, millete özel yönetmelikler çıkarmaktır. Bu millet, mevkii, makamı, rütbesi, görevi, unvanı ne olursa olsun, hiç kimseyi, ömrü boyunca sırtında taşımak, bir kısım kişilerin yükünü sırtında çekmek zorunda değildir. (FP ve DYP sıralarından alkışlar)

Zaten, modern dünyada çağdaş, ileri, gerçek hukuk devletlerinde bu neviden kötü örneklere, kötü uygulamalara ve kamburlara yer yoktur. Bu uygulamayı hiçbir hak ve adalet ölçüsüyle, fırsat eşitliğiyle, hukukla bağdaştırmak mümkün değildir. Bir günlük, bir haftalık ithalat kararnameleri çıkararak, birilerine rant sağlamada çok başarılı olan Anavatan Partisinin başında olduğu Hükümet, bunları normal kabul edebilir; ama, kamu vicdanında bunların kabul görmesi mümkün değildir.

Bu tür kötü ve yanlış uygulamalara, milletimizin tahammülü kalmamıştır. Devlete ait sosyal tesis ve konutlar, bu sayede, zaten toplumdan kopuk ve ayrıcalıklı olarak yaşanan mekânlar halini almıştır. Kendi kurumlarına ait lojmanlara, sitelere ve orduevi, öğretmenevi, hâkimevi, misafirhane, lokal, kamp ve benzeri tesislere kapanan devlet görevlileri ile millet arasındaki kaynaşma giderek azalmaktadır.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Lütfen toparlayın efendim...

KÂZIM ARSLAN (Devamla) – Toparlıyorum Sayın Başkanım.

Bu ise, millet ile devlet arasındaki kaynaşmayı daha da azaltmakta, uyuşumazlığı artırmaktadır ki, bugün yaşadığımız birçok sosyal sıkıntının temelinde bu yatmaktadır.

Şimdi, bu tür yanlışlar, devlet görevlilerinin emeklilik dönemine de taşınarak, yeni ve kötü bir gelenek başlatılmaktadır. Birinci değişiklik yanlış, ikincisi ise ondan daha da yanlıştır. Böylesine bir keyfilik ve hukuksuzluk bir defa başladı mı, ardını getirmek mümkün değildir. Herkes, bize de yok mu diye sızlanacaktır, yeni talepler olacaktır.

Hükümetin bu yanlışından daha vahimi ise, bazı hukuk adamlarının böylesine bir keyfiliği ve hukuksuzluğu içlerine sindirebilmeleridir. Temennim odur ki, Hükümetimiz, bir an evvel bu yanlıştan vazgeçsin ve bu yönetmelikleri iptal etsin ya da hukukçularımız, bu keyfîliği içlerine sindiremediklerini söyleyip, bunun düzeltilmesine vesile olsunlar.

Tekrar ediyorum, milletimiz, makam ve mevkii ne olursa olsun, hiç kimseyi ömür boyu sırtında taşımak, hiç kimsenin ömür boyu yükünü çekmek zorunda değildir; zira, çağdaş ve modern devlette böyle ilkel bir uygulamanın yeri yoktur.

Saygılar sunuyorum. (FP ve DYP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Sayın Arslan, teşekkür ediyorum.

Gündemdışı konuşmaya cevap vermek üzere, Maliye Bakanı Sayın Temizel; buyurun.

MALİYE BAKANI ZEKERİYA TEMİZEL (İstanbul) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Bakanlar Kurulu tarafından çıkarılan bir yönetmelik değişikliğiyle ilgili olarak Sayın Kâzım Arslan'ın bu kürsüden dile getirdiği bazı şeylerin gerçek anlamını ifade etmek üzere söz almış bulunuyorum.

Öncelikle, şu ifadeye kesin olarak katılıyorum değerli milletvekilleri: Çağdaş devlet, asla, çalışanlarına aynî ödemede bulunmaz. Onların hak ettikleri maaşlarını verir; o insanlar istediği yerde oturur, istediği yerde tatil yapar, istediği arabaya binerler. Dolayısıyla, devlet görevlilerini toplumdan koparan lojman uygulamasının Türkiye Büyük Millet Meclisi üyeleri için de geçerli olduğunu sizin ifadelerinize ekleyip, Türkiye'nin, bu olaydan en kısa süre içerisinde kurtulması gerekliliğini bir defa daha ifade etmek istiyorum.

MEHMET GÖZLÜKAYA (Denizli) – Ama, Sayın Bakan, bunu söylemeniz yanlış.

MALİYE BAKANI ZEKERİYA TEMİZEL (Devamla) – Neden?..

MEHMET GÖZLÜKAYA (Denizli) – Milletvekilleri, emekliliklerinden sonra da mı bu lojmanlarda kalacaklar?

MALİYE BAKANI ZEKERİYA TEMİZEL (Devamla) – Hayır, daha oraya gelmedim efendim. Şimdi, sadece, kamu çalışanlarıyla ilgili yaptığı belirlemesine ilave olarak bir beyanda bulundum Sayın Gözlükaya.

BAŞKAN – Sayın Gözlükaya, böyle bir usulümüz var mı efendim?

MEHMET GÖZLÜKAYA (Denizli) – Usul yok; ama, efendim...

MALİYE BAKANI ZEKERİYA TEMİZEL (Devamla) – Sayın Gözlükaya, ben, kamu çalışanlarıyla ilgili belirlemesinin arkasına milletvekillerini ekledim, daha emeklilerine gelmedim.

BAŞKAN – Sayın Bakan, lütfen, Genel Kurula hitap ediniz.

MALİYE BAKANI ZEKERİYA TEMİZEL (Devamla) – Özür dilerim efendim.

Değerli milletvekilleri, Kamu Konutları Yönetmeliğine ekli özel tahsisli konutlara ilişkin düzenlemede, gerçekten de, bu kürsüden ifade edildiği gibi, iki tane değişiklik yapılmış ve özel tahsisli konutlardan yararlanacak olan insanlara beş kişi daha ilave edilmiştir, daha doğrusu kişiyi makam olarak ifade etmek de zannediyorum daha doğru olur.

Özel tahsisli konut, Türkiye'de yeni uygulanan bir olay değildir. Özel tahsisli konut, güvenlik gerekçesiyle görevlerinden sonra da korunmak durumunda olan ve korunması gereken kişilere uygulanan bir tahsis rejimidir. İsterseniz bir daha tekrar edeyim. Özel tahsisli konut rejimi, Türkiye'de ilk defa getirilen bir olay değildir, görevlerinden sonra da korunması gereken, korunma zorunluluğu olan kamu görevlilerini, bu dönemlerinde de korumak için kendilerine tahsis edilen konutların rejimini düzenleyen bir yönetmeliktir. Dolayısıyla herkesi her istediği yerde istediği gibi koruma olanağına sahip olamayacak olan devlet, bu kişiler için, görevlerinden sonra belirli yerlerde konut tahsis etmek suretiyle, oranın da güvenliğini sağlamak suretiyle; hem daha önceki görevleri nedeniyle -ne olursa olsun, hangi nedenle olursa olsun- tehdit altında olan insanlara karşı devletin yükümlülüğünü yerine getirmektedir. Devlet bu yükümlülükten asla kaçamaz. Kişilerin sıfatlarıyla ilgili değildir, başka bir şeyle de ilgili değildir. Devleti bu yükümlülüğünden kurtarmak isteyenler olabilir, ayrı bir olay; ama, devlet, bu çerçeve içerisinde bu yükümlülüğünü sürdürmektedir.

Yüksek yargı organlarının başkanları da, bu çerçeve içerisinde, emekliliklerinden sonra da korunması gereken kişiler grubuna alındığı için, bunlara da emekli olduktan sonra, normal, daha önceden oturdukları veya kullandıkları lojmanların dışında kamu konutu tahsis etme konusunda bir düzenleme yapılmıştır. Olay bundan ibarettir.

Ne burada hukuksuzluktan bahsetmek söz konusudur ne de kanunlara aykırı davranıştan bahsetmek söz konusudur. Ortalıkta bir devlet sorumluluğu vardır, bu devlet sorumluluğu da yerine getirilmektedir. Temennimiz, tüm toplumumuzun, bu şekilde tehditlere tabi kamu görevlileri vesaireler gibi olgulardan tam anlamıyla kurtulmasıdır. Bunlar ortadan kalktığı takdirde, çağdaş devlette, elbette ki bütün bunların hiçbir tanesine yer olmayacaktır. Dolayısıyla yapılan düzenleme eskiden beri gelen ve yürütülen bir düzenlemeye ilave ek bir düzenlemeden ve beş kişiyi kapsayan bir düzenlemeden farklı bir olay değildir. Bunun içerisine, eğer gelecekte korunması gereken herhangi bir şey olduğu ve gerek görüldüğü takdirde, onlar da, mutlaka eklenecektir.

Maliyet açısından bakıldığı zaman da, tek tek herkesi koruma yerine, böyle bir koruma sistemi kurmanın çok daha avantajlı olduğunu da, zannediyorum söylemeye gerek yoktur.

Bu sözleri söylemek zorunda kaldım. Dinlediğiniz için teşekkür ediyor, saygılar sunuyorum. (DSP ve ANAP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Sayın Bakan, teşekkür ediyorum.

Sayın milletvekilleri, Sayın Yıldırım mutlaka bir şey bekliyor; ama, Sayın Yıldırım, Sayın Bakan, ne diyeyim, izharı güç ızmarı güç; yani, bir devlette, devlete hizmet eden insanların korunur hale gelmesi çok acı şeydir. Sayın Bakanın da, ifade ettiği gibi, onu önlemenin yolunu aramalıyız biz; yani, hizmet edene herkes medyun olmalı, kendini borçlu hissetmeli. (FP sıralarından alkışlar)

Cumhurbaşkanlığının tezkereleri vardır; değerli Divan Üyemiz arz ve takdim edecekler, ben bilgilerinize sunacağım:

B) TEZKERELER VE ÖNERGELER

1. – Romanya’ya gidecek olan Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanı Mustafa Cumhur Ersümer’e, dönüşüne kadar, Orman Bakanı Ersin Taranoğlu’nun vekâlet etmesinin uygun görüldüğüne ilişkin Cumhurbaşkanlığı tezkeresi (3/1557)

16.6.1998

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşmelerde bulunmak üzere, 18 Haziran 1998 tarihinde Romanya'ya gidecek olan Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanı Cumhur Ersümer'in dönüşüne kadar, Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanlığına, Orman Bakanı Ersin Taranoğlu'nun vekâlet etmesinin, Başbakanın teklifi üzerine, uygun görülmüş oluduğunu bilgilerinize sunarım.

Süleyman Demirel

Cumhurbaşkanı

BAŞKAN – Bilgilerinize sunulmuştur.

Bir başka tezkere daha var; okutuyorum:

2. – Romanya’ya gidecek olan Devlet Bakanı Mehmet Cavit Kavak’a, dönüşüne kadar, Sağlık Bakanı Halil İbrahim Özsoy’un vekâlet etmesinin uygun görüldüğüne ilişkin Cumhurbaşkanlığı tezkeresi (3/1558)

16.6.1998

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşmelerde bulunmak üzere 18.6.1998 tarihinde Romanya'ya gidecek olan Devlet Bakanı Cavit Kavak'ın dönüşüne kadar; Devlet Bakanlığına, Sağlık Bakanı H. İbrahim Özsoy'un vekâlet etmesinin, Başbakanın teklifi üzerine, uygun görülmüş olduğunu bilgilerinize sunarım.

Süleyman Demirel

Cumhurbaşkanı

BAŞKAN – Bilgilerinize sunulmuştur.

Diğer tezkereyi okutuyorum:

3. – Romanya’ya gidecek olan Devlet Bakanı Işın Çelebi’ye, dönüşüne kadar, Bayındırlık ve İskân Bakanı Yaşar Topçu’nun vekâlet etmesinin uygun görüldüğüne ilişkin Cumhurbaşkanlığı tezkeresi (3/1559)

16 Haziran 1998

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşmelerde bulunmak üzere 18 Haziran 1998 tarihinde Romanya'ya gidecek olan Devlet Bakanı Işın Çelebi'nin dönüşüne kadar; Devlet Bakanlığına, Bayındırlık ve İskân Bakanı Yaşar Topçu'nun vekâlet etmesinin, Başakanın teklifi üzerine, uygun görülmüş olduğunu bilgilerinize sunarım.

Süleyman Demirel

Cumhurbaşkanı

BAŞKAN – Bilgilerinize sunulmuştur.

Diğer tezkereyi okutuyorum:

4. – Romanya’ya gidecek olan Devlet Bakanı Rifat Serdaroğlu’na, dönüşüne kadar, Millî Savunma Bakanı ve Başbakan Yardımcısı İsmet Sezgin’in vekâlet etmesinin uygun görüldüğüne ilişkin Cumhurbaşkanlığı tezkeresi (3/1560)

16 Haziran 1998

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşmelerde bulunmak üzere 18 Haziran 1998 tarihinde Romanya'ya gidecek olan Devlet Bakanı Rıfat Serdaroğlu'nun dönüşüne kadar; Devlet Bakanlığına, Millî Savunma Bakanı ve Başbakan Yardımcısı İsmet Sezgin'in vekâlet etmesinin, Başbakanın teklifi üzerine, uygun görülmüş olduğunu bilgilerinize sunarım.

Süleyman Demirel

Cumhurbaşkanı

BAŞKAN – Bilgilerinize sunulmuştur.

Diğer tezkereyi okutuyorum:

5. – Romanya’ya gidecek olan Başbakan A. Mesut Yılmaz’a, dönüşüne kadar, Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Bülent Ecevit’in vekâlet etmesinin uygun görüldüğüne ilişkin Cumhurbaşkanlığı tezkeresi (3/1561)

16 Haziran 1998

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşmelerde bulunmak üzere, 18 Haziran 1998 tarihinde Romanya'ya gidecek olan Başbakan Mesut Yılmaz'ın dönüşüne kadar; Başbakanlığa, Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Bülent Ecevit'in vekâlet etmesinin, Başbakanın teklifi üzerine, uygun görülmüş olduğunu bilgilerinize sunarım.

Süleyman Demirel

Cumhurbaşkanı

BAŞKAN – Bilgilerinize sunulmuştur.

Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığının bir tezkeresi vardır, okutup bilgilerinize arz edeceğim.

6. – TBMM Başkanlık Divanınca Bosna -Hersek Halk Meclisi Eşbaşkanları ve beraberlerindeki Parlamento heyetinin ülkemizi ziyaret etmelerine ilişkin Başkanlık tezkeresi (3/1562)

17 Haziran 1998

Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kuruluna

TBMM Başkanlık Divanının 16 Haziran 1998 tarih ve 86 sayılı kararıyla, Bosna-Hersek Halk Meclisi Eşbaşkanları ve beraberlerindeki bir Parlamento Heyetinin, 17-21 Haziran 1998 tarihleri arasında Türkiye'yi ziyareti kararlaştırılmıştır.

Türkiye Büyük Millet Meclisinin Dış İlişkilerinin Düzenlenmesi Hakkındaki 3620 sayılı Kanunun 7 nci maddesi gereğince Genel Kurulun bilgisine sunulur.

Hikmet Çetin

TBMM Başkanı

BAŞKAN – Bilgilerinize sunulmuştur.

Sayın milletvekilleri, bazı milletvekillerinin, turizme açılan orman açılan orman alanlarının dağıtımında görevini kötüye kullandığı iddiasıyla, Orman Bakanı Sayın Ersin Taranoğlu hakkında verdikleri (9/22) esas numaralı Meclis soruşturması önergesinden imzalarını geri çektiklerine dair bir önerge vardır; okutuyorum:

7. – Ankara Milletvekili Saffet Arıkan Bedük, Denizli Milletvekili Mehmet Gözlükaya, Erzurum Milletvekili Zeki Ertugay ve Ağrı Milletvekili Cemil Erhan’ın (9/22) esas numaralı Meclis soruşturması önergesindeki imzalarını geri çektiklerine ilişkin önergesi (4/357)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

(9/22) esas numaralı Meclis soruşturması önergesindeki imzalarımızı geri çekiyoruz.

Gereğini arz ederiz.

Saygılarımızla.

Saffet Arıkan Bedük Mehmet Gözlükaya

Ankara Denizli

Zeki Ertugay Cemil Erhan

Erzurum Ağrı

BAŞKAN – Bilgilerinize sunulmuştur.

Sayın milletvekilleri, bu önergede yeteri imza kalmadığı için, önerge işlemden kaldırılmış, gündemden çıkarılmıştır.

Gündemin "Seçim" bölümüne geçiyoruz.

V. – SEÇİMLER

A) KOMİSYONLARA ÜYE SEÇİMİ

1. – (9/18) esas numaralı Meclis Soruşturması Komisyonuna üye seçimi

BAŞKAN – Bu kısımda, önce, (9/18) ve (9/19) esas numaralı Meclis Soruşturması Komisyonlarına üye seçimini yapacağız.

Meclis soruşturmasını yürütecek komisyonların üyeleri, Anayasanın 100 üncü maddesine göre, siyasî partilerin, güçleri oranında verecekleri üye sayısının üç katı olarak gösterdikleri adaylar arasından, adçekmek suretiyle tespit edilecektir. Bu soruşturma komisyonlarında, Fazilet Partisi ve Anavatan Partisi 4'er, Doğru Yol Partisi 3, Demokratik Sol Parti ve Cumhuriyet Halk Partisi 2'şer üyelikle temsil edilecektir.

Şimdi, Zonguldak Milletvekili Sayın Ömer Barutçu ve 59 arkadaşının, İstanbul-Kurtköy Havaalanı ihalesi için hazırlanmış olan protokol hükümlerini dikkate almadan, ihalenin NATO-ENF Dairesi tarafından gerçekleştirilmesini sağlamak suretiyle, görevini kötüye kullandığı ve bu eyleminin, Türk Ceza Kanunu 240 ıncı maddesine uyduğu iddiasıyla, Başbakan Sayın Mesut Yılmaz hakkında, Genel Kurulun 12 Mayıs 1998 tarihli 88 inci Birleşiminde kurulması kabul edilen 9/18 esas numaralı Meclis Soruşturması Komisyonuna üye seçimine başlıyoruz.

Siyasî partilerin kendilerine düşen üyelikler için, 3 kat olarak gösterdikleri adayların adlarını okutuyorum:

Aday Listesi (45)

Adı Soyadı Seçim Bölgesi

Fazilet Partisi (12)

İsmail Özgün Balıkesir

Tevhit Karakaya Erzincan

Hanifi Demirkol Eskişehir

Azmi Ateş İstanbul

Mustafa Baş İstanbul

Ekrem Erdem İstanbul

İsmail Kahraman İstanbul

Osman Pepe Kocaeli

Abdullah Gencer Konya

Hasan Hüseyin Öz Konya

Hüseyin Olgun Akın Ordu

Nezir Aydın Sakarya

Anavatan Partisi (12)

İlker Tuncay Ankara

Cengiz Altınkaya Aydın

Ertuğrul Yalçınbayır Bursa

Mustafa Balcılar Eskişehir

Adil Aşırım Iğdır

Bülent Akarcalı İstanbul

Halit Dumankaya İstanbul

Emin Kul İstanbul

Yusuf Namoğlu İstanbul

Yusuf Pamuk İstanbul

Şadan Tuzcu İstanbul

Ahmet Neidim Sakarya

Doğru Yol Partisi (9)

Veli Andaç Durak Adana

Cemil Erhan Ağrı

Ahmet Uyanık Çankırı

M. Sabri Güner Kars

Osman Çilsal Kayseri

Ergun Özkan Niğde

Nevzat Ercan Sakarya

Ali Şevki Erek Tokat

Yusuf Bahadır Trabzon

Demokrat Sol Parti (6)

Necati Albay Eskişehir

Erdoğan Toprak İstanbul

Zerrin Yeniceli İzmir

Halil Çalık Kocaeli

Mehmet Yaşar Ünal Uşak

Tahsin Boray Baycık Zonguldak

Cumhuriyet Halk Partisi (6)

İsmet Atalay Ardahan

Yüksel Aksu Bursa

Mustafa Yıldız Erzincan

Bekir Yurdagül Kocaeli

Ayhan Fırat Malatya

Erdoğan Yetenç Manisa

BAŞKAN – Siyasî partilerin gösterdikleri adayların adları, 5 ayrı torbaya konulmuştur; her torbadan üçte bir isim çekeceğiz.

Adçekmeye, Fazilet Partisince gösterilen adaylardan başlıyoruz.

Fazilet Partisine 4 üyelik düşüyor, 12 adaydan 4'ünü belirleyeceğiz: Sayın Hasan Hüseyin Öz, Sayın Mustafa Baş, Sayın Azmi Ateş, Sayın İsmail Özgün.

Böylece, Fazilet Partisinin gösterdiği adaylar arasından 4 sayın üye kurayla tespit edilmiş bulunmaktadır.

Şimdi, Anavatan Partisinin gösterdiği 12 aday arasından 4 ismi kurayla belirleyeceğim: Sayın İlker Tuncay, Sayın Halit Dumankaya, Sayın Adil Aşırım, Sayın Yusuf Namoğlu.

Anavatan Partisine isabet eden 4 üyenin ismi de kura yoluyla belirlenmiştir.

Şimdi, Doğru Yol Partisi Grubunun bildirdiği 9 aday arasından 3 sayın üyenin ismini kurayla belirleyeceğim: Sayın Yusuf Bahadır, Sayın Cemil Erhan, Sayın Veli Andaç Durak.

Bu suretle, Doğru Yol Partisine isabet eden 3 sayın üyenin ismi belirlenmiş oldu.

Şimdi, Demokratik Sol Partinin gösterdiği 6 aday arasından 2 sayın üyenin ismini kurayla belirleyeceğim: Sayın Necati Albay, Sayın Mehmet Yaşar Ünal.

Demokratik Sol Partiye isabet eden 2 sayın üyenin ismi belirlenmiş oldu.

Şimdi, Cumhuriyet Halk Partisinin gösterdiği 6 aday arasından 2 sayın üyenin ismini kurayla belirleyeceğim: Sayın Yüksel Aksu, Sayın Bekir Yurdagül.

Cumhuriyet Halk Partisine isabet eden 2 üyelik de bu suretle belirlenmiş ve zabıtlara bu yolla geçmiş oldu.

Sayın milletvekilleri, (9/18) esas numaralı Meclis Soruşturması Komisyonunun üye seçimi tamamlanmıştır. Adil ve hayırlı bir çalışma yapmalarını temenni ediyorum.

Bu komisyona seçilmiş bulunan sayın üyelerin, 19 Haziran 1998 Cuma günü saat 11.30'da Ana Bina Genel Evrak karşısındaki Meclis araştırması ve soruşturması komisyonları toplantı salonunda toplanarak Başkan, Başkanvekili, Sözcü ve Kâtip seçimini yapmalarını rica ediyorum. Meclis soruşturması komisyonuna seçilen üyelerin listesiyle, toplantı gün ve saati ilan tahtalarına ayrıca asılacaktır.

2. – (9/19) esas numaralı Meclis Soruşturması Komisyonuna üye seçimi

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, şimdi de, Çanakkale Milletvekili Sayın Nevfel Şahin ve 56 arkadaşının, Karadeniz sahilyolunun devamı olan yolların ihalesinde usulsüzlük yaparak devleti zarara uğrattığı ve bu eyleminin Türk Ceza Kanununun 240 ıncı maddesine uyduğu iddiasıyla Bayındırlık ve İskân Bakanı Sayın Yaşar Topçu hakkında, Genel Kurulun 12 Mayıs 1998 tarihli 88 inci Birleşiminde açılması kabul edilen (9/19) esas numaralı Meclis Soruşturması Komisyonuna üye seçimine başlıyoruz.

Siyasî partilerin kendilerine düşen üyelikler için üç kat olarak gösterdikleri adayların adlarını okutuyorum:

Aday listesi 45

Adı Soyadı Seçim Bölgesi

FP (12)

Yakup Budak (Adana)

Sıtkı Cengil (Adana)

Musa Okçu (Batman)

Zülfikar Gazi (Çorum)

Abdulilah Fırat (Erzurum)

Kahraman Emmioğlu (Gaziantep)

Süleyman Metin Kalkan (Hatay)

Mustafa Köylü (Isparta)

İsmail Yılmaz (İzmir)

Cafer Güneş (Kırşehir)

Nedim İlci (Muş)

Abdulkadir Öncel (Şanlıurfa)

ANAP (12)

Süleyman Hatinoğlu (Artvin)

Cengiz Altınkaya (Aydın)

Zeki Çakan (Bartın)

Yavuz Köymen (Giresun)

Yusuf Namoğlu (İstanbul)

Şadan Tuzcu (İstanbul)

Şinasi Altıner (Karabük)

Nabi Poyraz (Ordu)

Şükrü Yürür (Ordu)

Ahmet Kabil (Rize)

Adem Yıldız (Samsun)

İbrahim Çebi (Trabzon)

DYP (9)

Ahmet İyimaya (Amasya)

Şerif Çim (Bilecik)

Sabri Güner (Kars)

Osman Çilsal (Kayseri)

Ergun Özkan (Niğde)

Ertuğrul Eryılmaz (Sakarya)

Ali Şevki Erek (Tokat)

Yusuf Bahadır (Trabzon)

Ömer Barutçu (Zonguldak)

DSP (6)

Ali Günay (Hatay)

Zerrin Yeniceli (İzmir)

Hadi Dilekçi (Kastamonu)

İhsan Çabuk (Ordu)

Ayhan Gürel (Samsun)

Tahsin Boray Baycık (Zonguldak)

Cumhuriyet Halk Partisi (6)

Ali Dinçer (Ankara)

Fatih Atay (Aydın)

Fuat Çay (Hatay)

Veli Aksoy (İzmir)

Ali Şahin (Kahramanmaraş)

Nezir Büyükcengiz (Konya)

BAŞKAN – Siyasî partilerin gösterdikleri adayların adları beş ayrı torbaya konulmuştur. Her torbadan üçte 1 isim çekeceğiz.

Adçekmeye Fazilet Partisi Grubunun gösterdiği adaylardan başlıyoruz.

Fazilet Partisi 12 aday göstermiştir; bunların içerisinden kurayla 4 ismi belirleyeceğiz: Sayın Cafer Güneş, Sayın Abdulkadir Öncel, Sayın Süleyman Metin Kalkan, Sayın Abdulilah Fırat.

Böylece, Fazilet Partisinin 4 üyesi kurayla belirlenmiş oldu.

Şimdi, Anavatan Partisinin gösterdiği 12 aday arasından 4 sayın üyenin ismini kurayla belirleyeceğim: Sayın Şadan Tuzcu, Sayın Nabi Poyraz, Sayın Şinasi Altıner, Sayın Şükrü Yürür.

Anavatan Partisine isabet eden 4 üyenin ismi, kurayla bu suretle belirlenmiş oldu.

Şimdi, 9 aday arasından, Doğru Yol Partisi Grubuna düşen 3 üyeliği belirleyeceğim: Sayın Osman Çilsal, Sayın Ergun Özkan, Sayın Ahmet İyimaya.

Bu suretle, Doğru Yol Partisi Grubuna isabet eden 3 sayın üyenin ismi kurayla belirlenmiş oldu.

Şimdi, Demokratik Sol Parti Grubunun bildirdiği 6 aday arasından 2 sayın üyenin ismini belirleyeceğim: Sayın Zerrin Yeniceli, Sayın İhsan Çabuk.

Bu suretle, Demokratik Sol Parti Grubuna isabet eden 2 sayın üyenin ismi kura yoluyla belirlenmiş oldu.

Şimdi, Cumhuriyet Halk Partisi Grubunun gösterdiği 6 aday arasından 2 sayın üyenin ismini kurayla belirliyorum: Sayın Nezir Büyükcengiz, Sayın Ali Şahin.

Bu suretle, Cumhuriyet Halk Partisi Grubuna isabet eden 2 sayın üyenin ismi kurayla belirlenmiş oldu.

(9/19) esas numaralı Meclis Soruşturması Komisyonunun üye seçimi bu suretle tamamlanmıştır. Bu komisyona seçilmiş bulunan sayın üyelerin, 19 Haziran 1998 Cuma günü saat 12.00'de Ana Bina, Genel Evrak karşısındaki Meclis araştırması ve soruşturması komisyonları toplantı salonunda toplanarak, başkan, başkanvekili, sözcü ve kâtip seçimini yapmalarını rica ediyorum.

Meclis soruşturması komisyonuna seçilen üyelerin isim listesi ile toplantı gün ve saati ayrıca ilan tahtalarına da asılacaktır.

3. – (9/16) esas numaralı Meclis Soruşturması Komisyonunda açık bulunan üyeliğe seçim

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, şimdi, kanuna ve genel ahlaka aykırı şekilde mal edinmek suretiyle görevini kötüye kullandığı ve bu eyleminin Türk Ceza Kanununun 240 ve 3628 sayılı Mal Bildiriminde Bulunulması, Rüşvet ve Yolsuzluklarla Mücadele Kanununun 11,12,13,14 ve 15 inci maddelerine uyduğu iddiasıyla Devlet eski Bakanı, Dışişleri eski Bakanı ve Başbakan Yardımcısı ve Eski Başbakan Tansu Çiller hakkında kurulan (9/16) esas numaralı Meclis Soruşturması Komisyonunda değişen oranlar nedeniyle Cumhuriyet Halk Partisine düşen 1 üyelik için seçim yapacağız.

Cumhuriyet Halk Partisinin 1 üyelik için 3 kat olarak gösterdiği adayların adlarını okutuyorum:

(9/16) esas numaralı Meclis Soruşturması Komisyonunda boş bulunan 1 üyelik için, Cumhuriyet Halk Partisi Grubunca gösterilen adayların listesi:

Eşref Erdem (Ankara)

İsmet Önder Kırlı (Balıkesir)

Ahmet Küçük (Çanakkale)

BAŞKAN – Evet, adayların adları torbaya konulmuştur; torbadan 1 isim çekeceğim: Balıkesir Milletvekili Sayın İsmet Önder Kırlı.

Bu suretle, bu Komisyondaki eksik üyelik yahut Cumhuriyet Halk Partisine sonradan isabet eden bu üyelik kura yoluyla belirlenmiş oldu.

4. – (9/17) esas numaralı Meclis Soruşturması Komisyonunda açık bulunan üyeliğe seçim

BAŞKAN – Şimdi de, kanuna ve genel ahlaka aykırı şekilde mal edinmek suretiyle görevini kötüye kullandığı ve bu eyleminin Türk Ceza Kanununun 240 ve 3628 sayılı Mal Bildiriminde Bulunulması, Rüşvet ve Yolsuzluklarla Mücadele Kanununun 12 ve13 üncü maddelerine uyduğu iddiasıyla Turizm eski Bakanı ve Başbakan Mesut Yılmaz hakkında kurulan (9/17) esas numaralı Meclis Soruşturması Komisyonunda değişen oranlar nedeniyle Cumhuriyet Halk Partisine düşen 1 üyelik için seçim yapacağız.

Cumhuriyet Halk Partisinin 1 üyelik için 3 kat olarak gösterdiği adayların adlarını okutuyorum:

(9/17) esas numaralı Meclis Soruşturması Komisyonunda boş bulunan 1 üyelik için, Cumhuriyet Halk Partisi Grubunca gösterilen adayların listesi:

Metin Arifağaoğlu (Artvin)

Yahya Şimşek (Bursa)

Orhan Veli Yıldırım (Tunceli)

BAŞKAN – Evet, adayların adları torbaya konulmuştur; bunların içerisinden bir ismi kurayla belirleyeceğim: Artvin Milletvekili Sayın Metin Arifağaoğlu.

Bu suretle, Cumhuriyet Halk Partisinin bu komisyon için üyesi kurayla belirlenmiş oldu.

Böylece, komisyonlara üye seçimi işlemi tamamlanmıştır.

Sayın milletvekilleri, gündemin "Kanun Tasarı ve Teklifleriyle Komisyonlardan Gelen Diğer İşler" kısmına geçiyoruz.

Önce yarım kalan işlerden başlayacağız.

VI. – KANUN TASARI VE TEKLİFLERİYLE KOMİSYONLARDAN

GELEN DİĞER İŞLER

1. – Kütahya Milletvekili Mustafa Kalemli, Anavatan Partisi Genel Başkanı Rize Milletvekili Mesut Yılmaz, Doğru Yol Partisi Genel Başkanı İstanbul Milletvekili Tansu Çiller, Demokratik Sol Parti Genel Başkanı İstanbul Milletvekili Bülent Ecevit, Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı Antalya Milletvekili Deniz Baykal ile 292 milletvekilinin; Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının 83 üncü Maddesinin Değiştirilmesine Dair Kanun Teklifi ve Anayasa Komisyonu raporu (2/676) (S. Sayısı : 232)

BAŞKAN – Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının 83 üncü Maddesinin Değiştirilmesine Dair Kanun Teklifinin müzakeresine başlayacağız.

Komisyon hazır mı? Hazır değil.

Müzakere ertelenmiştir.

2. – Bayburt Milletvekili Ülkü Güney ve Ankara Milletvekili Yücel Seçkiner’in, 1076 Sayılı Yedek Subaylar ve Yedek Askerî Memurlar Kanunu ile 1111 Sayılı Askerlik Kanunlarında Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi ve İçtüzüğün 37 nci Maddesine Göre Doğrudan Gündeme Alınma önergesi (2/669) (S. Sayısı : 338)

BAŞKAN – Bayburt Milletvekili Ülkü Güney ve Ankara Milletvekili Yücel Seçkiner'in, 1076 Sayılı Yedek Subaylar ve Yedek Askerî Memurlar Kanunu ile 1111 Sayılı Askerlik Kanunlarında Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi, maddeleri üzerindeki önergelerle birlikte geçen birleşimde İçtüzüğün 88 inci maddesine göre Komisyona geri verilmişti; Komisyon, raporunu henüz vermediğinden teklifin müzakeresini erteliyoruz.

3. – Kamu Görevlileri Sendikaları Kanunu Tasarısı ile Antalya Milletvekili Deniz Baykal ve 39 arkadaşının, İstanbul Milletvekili Gürcan Dağdaş ve 6 arkadaşının, Trabzon Milletvekili Yusuf Bahadır ve 9 arkadaşının, İstanbul Milletvekili Ercan Karakaş ve 7 arkadaşının Aynı Mahiyetteki Kanun Teklifleri ve İstanbul Milletvekili Ercan Karakaş ve 2 arkadaşının İşçi ve Memur Emeklileri ile Bunların Dul ve Yetimlerinin Sendikalaşmasına İlişkin Kanun Teklifi ve Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler ve Plan ve Bütçe komisyonları raporları (1/702, 2/224, 2/929, 2/1000, 2/1023, 2/1024) (S. Sayısı : 553)

BAŞKAN – Kamu Görevlileri Sendikaları Kanunu Tasarısının müzakeresine başlayacağız.

Komisyon hazır mı? Hazır değil.

Müzakere ertelenmiştir.

4. – Radyo ve Televizyonların Kuruluş ve Yayınları Hakkında Kanunun Bazı Maddelerinin Değiştirilmesine Dair Kanun Tasarısı ve Anayasa Komisyonu raporu (1/689) (S. Sayısı : 631)

BAŞKAN – Radyo ve Televizyonların Kuruluş ve Yayınları Hakkında Kanunun Bazı Maddelerinin Değiştirilmesine Dair Kanun Tasarısının müzakeresine başlayacağız.

Komisyon hazır mı? Hazır değil.

Müzakere ertelenmiştir.

5. – Vergi Usul Kanunu, Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun, Gelir Vergisi Kanunu, Kurumlar Vergisi Kanunu, Katma Değer Vergisi Kanunu, Gider Vergileri Kanunu, Emlak Vergisi Kanunu, Veraset ve İntikal Vergisi Kanunu, Motorlu Taşıtlar Vergisi Kanunu, Damga Vergisi Kanunu, Harçlar Kanunu ve Belediye Gelirleri Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Tasarısı ile Konya Milletvekili Ahmet Alkan’ın, İstanbul Milletvekili Emin Kul’un, Kahramanmaraş Milletvekili Hasan Dikici ve 30 arkadaşının, Balıkesir Milletvekili İsmail Özgün’ün, İstanbul Milletvekili Mustafa Baş ve 30 arkadaşının, Trabzon Milletvekili Kemalettin Göktaş ve 33 arkadaşının, Konya Milletvekili Necmettin Erbakan ve 40 arkadaşının, Konya Milletvekili Necmettin Erbakan ve 30 arkadaşının, Kütahya Milletvekili Mehmet Korkmaz’ın, Balıkesir Milletvekili İsmail Özgün ve 40 arkadaşının, Konya Milletvekili Veysel Candan’ın, Balıkesir Milletvekili İ. Önder Kırlı’nın, Adana Milletvekili Arif Sezer’in, Ağrı Milletvekili M. Sıddık Altay’ın, Bayburt Milletvekili Suat Pamukçu’nun, İstanbul Milletvekili Cefi Kamhi’nin, Samsun Milletvekili Murat Karayalçın’ın, Bursa Milletvekili Turhan Tayan’ın, Erzurum Milletvekili İsmail Köse’nin, İstanbul Milletvekili Ercan Karakaş ve 6 arkadaşının, Erzincan Milletvekili Naci Terzi’nin, Demokrat Türkiye Partisi Grup Başkanı Van Milletvekili Mahmut Yılbaş, Grup Başkanvekilleri İstanbul Milletvekili Metin Işık, Mardin Milletvekili Muzaffer Arıkan ve 6 arkadaşının, benzer mahiyetteki kanun teklifleri ve Plan ve Bütçe Komisyonu raporu (1/708, 2/72, 2/73, 2/75, 2/129, 2/154, 2/166, 2/182, 2/191, 2/194, 2/221, 2/270, 2/287, 2/293, 2/323, 2/369, 2/420, 2/459, 2/493, 2/884, 2/959, 2/960, 2/1015, 2/1019, 2/1070) (S. Sayısı : 626) (1)

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, Vergi Usul Kanunu, Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun, Gelir Vergisi Kanunu, Kurumlar Vergisi Kanunu, Katma Değer Vergisi Kanunu, Gider Vergileri Kanunu, Emlak Vergisi Kanunu, Veraset ve İntikal Vergisi Kanunu, Motorlu Taşıtlar Vergisi Kanunu, Damga Vergisi Kanunu, Harçlar Kanunu ve Belediye Gelirleri Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Tasarısı ile benzer mahiyetteki kanun teklifleri ve Plan ve Bütçe Komisyonu raporunun müzakeresine kaldığımız yerden devam ediyoruz.

Komisyon hazır mı? Hazır.

Hükümet?.. Hazır.

Komisyon ve Hükümet yerlerini aldılar.

Geçen birleşimde, 1 inci madde üzerinde verilen önergelerin işleminde kalmıştık. Şimdi, madde üzerinde verilen önergeleri önce geliş sırasına göre okutacağım; sonra aykırılık derecelerine göre işleme tabi tutacağım.

Sayın milletvekilleri, bu maddeyle ilgili olarak verilmiş 8 önerge vardır; ancak, madde tek fıkra olduğu için, veriliş sırasına göre ilk 4 önergeyi okutup, işleme koyacağım:

(1) 626 S. Sayılı Basmayazı 17.6.1998 tarihli 103 üncü Birleşim Tutanağına eklidir.

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan, Vergi Usul Kanunu, Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun, Gelir Vergisi Kanunu, Kurumlar Vergisi Kanunu, Katma Değer Vergisi Kanunu, Gider Vergileri Kanunu, Emlak Vergisi Kanunu, Veraset ve İntikal Vergisi Kanunu, Motorlu Taşıtlar Vergisi Kanunu, Damga Vergisi Kanunu, Harçlar Kanunu, Belediye Gelirleri Kanunu ile 3505 sayılı Kanun, Katma Değer Vergisi Mükelleflerinin Ödeme Kaydedici Cihazları Kullanmaları Mecburiyeti Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına Hakkında Kanun Tasarısının 1 inci maddesinde yer alan "açıklanabilir", "verilebilir", "belirlemeye yetkilidir" ibarelerinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

Saygılarımızla.

Mustafa Ünaldı Zeki Ergezen Muhammet Polat

Konya Bitlis Aydın

Lütfü Esengün Zeki Karabayır Sabahattin Yıldız

Erzurum Kars Muş

Yakup Budak

Adana

Teklif: Sırasıyla "açıklanır", "verilir", belirler"

BAŞKAN – Diğer önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan çeşitli vergi kanunlarında değişikliği öngören 626 sıra sayılı yasa tasarısının 1 inci maddesiyle düzenlenen 213 sayılı Kanunun 5 inci maddesine eklenen yeni fıkrada yer alan "açıklanabilir" deyiminin "açıklanır” olarak "verilebilir" deyiminin ise "verilir" şeklinde değiştirilmesi için gereğini arz ederiz.

Algan Hacaloğlu Mustafa Yıldız Metin Arifağaoğlu

İstanbul Erzincan Artvin

Veli Aksoy Celal Topkan

İzmir Adıyaman

BAŞKAN – Diğer önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 626 sıra sayılı kanun tasarısının 1 inci maddesinde yer alan "açıklanabilir", "verilebilir", "belirlemeye yetkilidir" ibarelerinin "açıklanır", "verilir", "belirler" şeklinde değiştirilmesini arz ve tekilf ederiz.

Yakup Budak Saffet Benli Azmi Ateş

Adana İçel İstanbul

Süleyman Metin Kalkan Şeref Malkoç Ramazan Yenidede

Hatay Trabzon Denizli

BAŞKAN – Diğer önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan kanun tasarısının 1 inci maddesiyle 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 5 inci maddesine üçüncü fıkradan sonra gelmek üzere eklenen fıkraya "kesinleşen" ibaresinden önce gelmek üzere "ile ikmalen, resen veya idarece yapılıp" ibaresinin eklenmesini arz ve teklif ederiz.

Erdoğan Toprak Yalçın Gürtan Cihan Yazar

İstanbul Samsun Manisa

Mustafa Karslıoğlu Halil Çalık

Bolu Kocaeli

BAŞKAN – Şimdi, önergeleri aykırılığına göre işleme tabi tutacağım:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan Vergi Usul Kanunu, Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun, Gelir Vergisi Kanunu, Kurumlar Vergisi Kanunu, Katma Değer Vergisi Kanunu, Gider Vergileri Kanunu, Emlak Vergisi Kanunu, Veraset ve İntikal Vergisi Kanunu, Motorlu Taşıtlar Vergisi Kanunu, Damga Vergisi Kanunu, Harçlar Kanunu, Belediye Gelirleri Kanunu ile 3505 Sayılı Kanun, Katma Değer Vergisi Mükelleflerinin Ödeme Kaydedici Cihazları Kullanmaları Mecburiyeti Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Tasarısının 1 inci maddesinde yer alan "açıklanabilir, verilebilir, belirlemeye yetkilidir" ibarelerinin, aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

Saygılarımızla.

Mustafa Ünaldı Zeki Ergezen Muhammet Polat

Konya Bitlis Aydın

Lütfü Esengün Zeki Karabayır Sabahattin Yıldız

Erzurum Kars Muş

Yakup Budak

Adana

Teklif: sırasıyla "açıklanır", "verilir", "belirler"

MUSTAFA ÜNALDI (Konya) – Sayın Başkan, ekinde başka imza yok mu?

BAŞKAN – Efendim, yok; verilen önerge bu.

Sayın Yakup Budak ve arkadaşlarının bir önergesi var; mahiyet itibariyle aynı. Onu da tekrar okutup, birlikte işleme koyacağım:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 626 sıra sayılı kanun tasarısının 1 inci maddesinde yer alan "açıklanabilir", "verilebilir", "belirlemeye yetkilidir" ibarelerinin "açıklanır", "verilir", "belirler" şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif ederim.

Yakup Budak

(Adana)

ve arkadaşları

BAŞKAN – Sayın Komisyon ne buyuruyor efendim?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANI BİLTEKİN ÖZDEMİR (Samsun) – Sayın Başkan, eğer önerildiği biçimde bir düzenleme yaparsak, Maliye Bakanlığına verilmiş olan yetki, yetki niteliğini kaybeder, bir görev noktasına itilir ve maddenin işlerliği kalmaz. Bu sebeple, kanun dilinde, yetkinin, kanunda belirtildiği şekilde, "açıklanabilir" şeklinde korunması gerektiğinden bu önergeye katılmıyoruz.

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum.

Sayın Hükümet ne buyurur efendim?

MALİYE BAKANI ZEKERİYA TEMİZEL (İstanbul) – Katılmıyoruz Sayın Başkanım.

BAŞKAN – Sayın Hükümet ve Sayın Komisyon katılmadı.

Önerge sahibi sıfatıyla, Sayın Budak; buyurun efendim. (FP sıralarından alkışlar)

YAKUP BUDAK (Adana) – Sayın Başkan, değerli üyeler; hepinize saygılar sunuyorum.

Şimdi burada Sayın Bakanın açıklamalarını dinledik “açıklanabilir” diyor, “verilebilir” diyor. “Bu ifadeler, kanun tekniği açısından yetkinin kullanılmasıyla ilgili” dediler; fakat, oldukça muğlak bir ifade, yoruma açık bir ifade, takdire açık bir ifade; dolayısıyla, bazı mükelleflerle ilgili konularda farklı muamelelere yol açabilecek bir ifadedir. Onun için, kanun tekniği açısından da kesin ve net olarak belirlenmesi lazım; verebilir mi, verilebilir mi? Verilebilir dersek ne olacaktır; bazı mükelleflerle ilgili konular açıklanabilir, teşhir edilebilir, bazılarıyla da teşhir edilemez, bakanın veyahut da bakanın yetki verdiği kurumun insafına ve inisiyatifine kalmış bir konu olur. O açıdan, bunun net bir şekilde ifade edilmesi gerekir; “verilir” ve “açıklanır” şeklinde ifade edilmesi lazımgelir. Yoksa, zamana, zemine, siyasî iktidarlara göre, bakanın inisiyatifine göre, kurumun düşüncesine göre, kişilerin durumlarına göre bir muğlaklık ve yoruma açık bir durum ortaya çıkacaktır; onun için, maddenin bu şekilde geçmesi sakıncalı olacaktır.

Yine, aynı şekilde, maddede, mesela "Bu takdirde kendilerine bilgi verilen kişi ve kurumlar da bu maddede yazılı yasaklara uymak zorundadırlar" deniliyor. "Zorundadırlar" denildikten sonra da hiçbir açıklama getirilmiyor. Uymadığı zaman ne olacak? Oraya da "uymak zorundadırlar; ama, uymadıkları takdirde de şu şu yasalardaki hükümlerle karşılaşırlar" şeklinde bir ilavenin yapılması gerektiği kanaatindeyiz. Bununla ilgili önergemiz de gelecek; örneğin "zorundadırlar" ifadesinden sonra "3568 sayılı Yasanın 49 uncu maddesi ve Türk Ceza Kanununun 229, 230 ve 231 inci maddelerindeki hükümler uygulanır" şeklinde bir ilavenin yapılması, kanunun çıkarılış maksadına, teşhirin amacına, vergideki mahremiyete esneklik getirilmesi hedefine de daha uygun olacaktır kanaatini taşıyorum.

Bunu ifade ediyor, hepinize saygılar sunuyorum. (FP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Sayın Budak, teşekkür ediyorum.

Sayın milletvekilleri, bu önergeye Komisyon ve Hükümet katılmadı.

Önerge sahibi görüşlerini ifade buyurdu.

MUSA UZUNKAYA (Samsun) – Sayın Başkan, karar yetersayısının aranmasını istiyorum.

BAŞKAN – Önergeyi oylayacağım ve karar yetersayısını arayacağım. (DSP sıralarından "Zil çalmıyor, zile basın" sesleri)

Efendim, sayın milletvekillerinin birinci görevi, burada oturmaktır; biz, zili de arada bir çalıyoruz.

Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Önergeyi kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.

Bir başka önerge var; okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan çeşitli vergi kanunlarında değişikliği öngören 626 sıra sayılı Yasa Tasarısının 1 inci maddesiyle düzenlenen 213 sayılı Kanunun 5 inci maddesine eklenen yeni fıkrada yer alan "açıklanabilir" deyiminin "açıklanır" olarak "verilebilir" deyimin ise "verilir" şeklinde değiştirilmesi için gereğini arz ederiz.

Algan Hacaloğlu

(İstanbul)

ve arkadaşları

ALGAN HACALOĞLU (İstanbul) – Sayın Başkan, önergeyi geri çekiyoruz.

BAŞKAN – Evet, Sayın Hacaloğlu'nun imzası olmadıkça önerge işleme konulamayacak; bu sebeple, önerge, işlemden kaldırılmıştır.

SALİH KAPUSUZ (Kayseri) – Sayın Başkan, önergeye katılabilir miyiz?

BAŞKAN – Hayır efendim, geçti; işlemden düşürülmüştür ve öyle bir usulümüz de yoktur; önerge, imzayla olur.

Bir başka önerge var; okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan kanun tasarısının 1 inci maddesiyle 213 Sayılı Vergi Usul Kanununun 5 inci maddesine üçüncü fıkradan sonra gelmek üzere eklenen fıkraya "kesinleşen" ibaresinden önce gelmek üzere "ile ikmalen, resen veya idarece yapılıp" ibaresinin eklenmesini arz ve teklif ederiz.

Erdoğan Toprak

(İstanbul)

ve arkadaşları

ALİ ILIKSOY (Gaziantep) – Önergeyi geri çekiyoruz efendim.

YALÇIN GÜRTAN (Samsun) – Sayın Başkan, önergeyi geri çekiyoruz.

SALİH KAPUSUZ (Kayseri) – Sayın Başkan, şayet, arkadaşlarımızın böyle bir düşüncesi varsa, zaman kaybetmeye mahal olmadan, okunurken çekebilirler. İşleme konulmuş bir önergeyle ilgili olarak arkadaşlarımızın bu tavrı, bu meseleye yaklaşımlarındaki gayri ciddiyeti ortaya koyuyor. (FP sıralarından alkışlar)

Hükümet ortağı bir siyasî partinin bu tavrı, doğrusu, ibret ve dikkatle anılacak bir husustur.

BAŞKAN – İmza sahipleri, imzalarını önergeden geri aldıklarını ifade ettiler; bu suretle, önerge işlemden kaldırıldı.

Böylece, madde üzerindeki müzakereler ve işlemler tamamlandı.

Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Madde okunduğu şekliyle kabul edilmiştir.

Şimdi, Divan Üyesi arkadaşımız, 2 nci maddeyi arz ve takdim edecek:

Madde 2.- 213 sayılı Kanunun 112 nci maddesine aşağıdaki 4 numaralı bent eklenmiştir.

"4. Fazla veya yersiz olarak tahsil edilen veya vergi kanunları uyarınca iadesi gereken vergilerin, ilgili mevzuatı gereğince mükellef tarafından tamamlanması gereken bilgi ve belgelerin tamamlandığı tarihi takip eden üç ay içinde iade edilmemesi halinde, bu tutarlara üç aylık sürenin sonundan itibaren düzeltme fişinin mükellefe tebliğ edildiği tarihe kadar geçen süre için aynı dönemde 6183 sayılı Kanuna göre belirlenen tecil faizi oranında hesaplanan faiz, 120 nci madde hükümlerine göre red ve iadesi gereken vergi ile birlikte mükellefe ödenir."

BAŞKAN – Maddeyle ilgili olarak grupların söz talebi var mı?

Sayın grup başkanvekilleri...

FETİ GÖRÜR (Bolu) – Sayın Başkan...

ÜLKÜ GÜNEY (Bayburt) – Yok efendim, yok...

BAŞKAN – Efendim, var; geliyor, işaret ediyor.

BAYINDIRLIK VE İSKÂN BAKANI YAŞAR TOPÇU (Sinop) – Sordunuz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Sordum efendim, işaret etti.

BAYINDIRLIK VE İSKÂN BAKANI YAŞAR TOPÇU (Sinop) – Sordunuz, bitti!

BAŞKAN – Ben takip ediyorum, arkadaşımız işaret etti oradan.

BAYINDIRLIK VE İSKÂN BAKANI YAŞAR TOPÇU (Sinop) – Sonra, sorduktan sonra beklemeye hakkınız yoktur; bitti...

BAŞKAN – Efendim, sorduğumda...

BAYINDIRLIK VE İSKÂN BAKANI YAŞAR TOPÇU (Sinop) – Cevabını bekleyeceksiniz; verirse verir...

BAŞKAN – Efendim, verdi; işaret etti.

BAYINDIRLIK VE İSKÂN BAKANI YAŞAR TOPÇU (Sinop) – Hayır efendim, işaret etmedi.

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, arkadaşımız işaret etti mi, etmedi mi?

SALİH KAPUSUZ (Kayseri) – Efendim, ben buradaydım...

BAYINDIRLIK VE İSKÂN BAKANI YAŞAR TOPÇU (Sinop) – İşaret etmedi. Kalkar, “var” der...

BAŞKAN – Efendim, kalktı.

BAYINDIRLIK VE İSKÂN BAKANI YAŞAR TOPÇU (Sinop) – Hayır efendim...

Yani, bir oturumu yönetmenin, belli bir tarafı tutmanın da bir metodu vardır.

BAŞKAN – Sayın Topçu, ben hiçbir tarafı tutmuyorum.

BAYINDIRLIK VE İSKÂN BAKANI YAŞAR TOPÇU (Sinop) – Tutuyorsunuz.

BAŞKAN – Hayır efendim.

BAYINDIRLIK VE İSKÂN BAKANI YAŞAR TOPÇU (Sinop) – Tutuyorsunuz; her oturumda tutuyorsunuz.

BAŞKAN – Efendim, bir tarafı tutmuyorum.

BAYINDIRLIK VE İSKÂN BAKANI YAŞAR TOPÇU (Sinop) – Her oturumda tutuyorsunuz.

BAŞKAN – Size öyle geliyor, hoşunuza gitmediği için.

BAYINDIRLIK VE İSKÂN BAKANI YAŞAR TOPÇU (Sinop) – Siz, belli olmuyor sanıyorsunuz.

BAŞKAN – Efendim, ben Tüzüğü uyguluyorum.

BAYINDIRLIK VE İSKÂN BAKANI YAŞAR TOPÇU (Sinop) – Tüzüğü de uygulamıyorsunuz.

SALİH KAPUSUZ (Kayseri) – Sayın Başkan, tutumunuz hakkında bir müzakere talep ediyoruz efendim.

BAŞKAN – Hangi tutumum efendim?

SALİH KAPUSUZ (Kayseri) – Arkadaşlarımız, adaletli olmadığınızı, haksızlık yaptığınızı ifade ediyorlar; biz bu konuda müzakere istiyoruz efendim.

BAŞKAN – Efendim, o iddiayı ciddî bulmadığım için müzakere açmıyorum.

Sizin sözcünüz kimdir, onu söyleyin.

SALİH KAPUSUZ (Kayseri) – Feti Görür.

BAŞKAN – Fazilet Partisi Grubu adına, Sayın Feti Görür; buyurun. efendim. (FP sıralarından alkışlar)

Sayın grup başkanvekillerinden rica ediyorum. Grup sözcülerini daha önceden Başkanlığımıza bildirsinler. Gereksiz tartışmalara sebebiyet vermeyelim; rica ediyorum. Sayın Görür'ü ben izledim. Oradan elini kaldırdı, işaret etti; onun için de davet ettim.

Sayın Görür, buyurun efendim.

FP GRUBU ADINA FETİ GÖRÜR (Bolu) – Değerli Başkan, kıymetli milletvekilleri; görüşülmekte olan 626 sıra sayılı Vergi Usul Kanunu ve Gelir Vergisi Kanunuyla ilgili değişiklikleri kapsayan kanun tasarısının 2 nci maddesiyle ilgili, Grubum adına söz almış bulunuyorum; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Bu maddeyle, 213 sayılı Kanunun 112 nci maddesine 4 numaralı bent ilave edilmiştir. Yapılan bu düzenlemeyle, daha önce uygulamada olmayan ve mükelleflerin lehine bir uygulama getirilmektedir. Bu uygulamaya göre, vergi dairesi, bir mükelleften fazla veya yersiz olarak bir miktar vergi tahsilatında bulunmuş olabilir. Bu durumda, mükellef tarafından vergi dairesinin istediği belge ve bilgilerin tamamlanması tarihini takip eden üç ay içinde, mükellefe, fazla veya yersiz tahsil edilen miktar iade edilmelidir. Bu üç aylık sürede iade yapılmamış ise, belgelerini tamamladığı tarihi takip eden üç aylık sürenin bitiminden itibaren, vergi dairesinden düzeltme fişinin mükellefe tebliğ edildiği tarihe kadar geçen süre için tecil faizi oranında hesaplanacak meblağ, alacağıyla birlikte mükellefe ödenir. Tecil faizi, uzlaşma hallerinde mükellefe uygulanan bir faiz oranıdır. Eğer, bir konuda tecil faizi uyguluyorsanız, gecikme faizi uygulayamazsınız; çünkü, gecikme faizi bir cezadır, oranı da yüksektir; tecil faizin de bir uzlaşma söz konusudur.

Mükellefin fazla veya yersiz ödediği vergi, kanunen, amme alacağı hükmündedir. Yakın zamana kadar, devlet, amme alacakları için vatandaşına yıllık yüzde 30 gecikme faizi uygulamış, son zamanda yapılan değişiklikle bu oran yüzde 50'ye yükseltilmiştir. Amme alacaklarına yüzde 50 faiz uygulanmasıyla, özellikle, otoyollar ve devlet yolları için kamulaştırılan arazi ve bina gibi gayrimenkullerin sahipleri, devletten alacaklarını altı yedi sene alamamış ve yıllık yüzde 100 enflasyon karşısında mülkleri ellerinden giderken, alacak paraları da, âdeta pul haline gelmiştir. Getirilen bu madde düzenlemesine kadar da, devlete fazla ve yersiz vergi ödeyen mükelleflerin alacaklarına, gecikme faizi ödenmiyordu. Ancak, parasının değer kaybını telafi etmek isteyen vatandaş ise, mahkeme yoluyla bunu telafi etmek zorundaydı. Bir insanın, hakkını, mahkeme yoluyla almak istemesi -ki, bu alacak devlettedir- hiç de hoş olmayan bir yöntemdir. Diğer yandan, mahkemeye başvurmak istemeyen bazı mükelleflerin, memurlarla gayri meşru bir zeminden istifade ederek, bu hakkını bir gün önce almak düşüncesi ise, hiç de hoş karşılanamayacak bir yöntem olabilir.

Tüm bu mahzurlar düşünülerek hazırlanmış olan bu tasarı, olumlu bir tasarıdır. Bugüne kadar hayata geçmemiş olması ise, bir adaletsizliktir.

Plan ve Bütçe Komisyonu tutanaklarını incelediğimizde, bazı konulara açıklık getirildiğini görüyoruz. Bunlardan birisi, vergi ibaresinin, vergi, resim ve harçları da kapsadığını, Sayın Bakanın açıklamalarından anlıyoruz. Ayrıca, tecil faizinin, bu kanunun yürürlüğe girmesiyle birlikte, yüzde 120 olarak uygulanacak olması, devlet alacaklarına uygulanan yüzde 180-200 oranlarındaki faiz oranına eşit olmasa da, yakın oluşu, yine olumlu bir gelişme olarak görülüyor. Yapılan açıklamalarda, tecil faizlerinin, devletin alacağında ve borcunda aynı oranda uygulanmasını doğru bir karar olarak görüyoruz.

Tüm bu olumlu yanlarına rağmen, uygulamada büyük bir adaletsizlik söz konusudur. Tecil faizinin uygulama süresinin, evrakı, belge ve bilgileri vergi dairesine ibraz ettikten sonraki üç ayın sonunda başlaması büyük bir adaletsizliktir. Devletin, vatandaşından, halka hizmet veren belediyelerden olan alacakları için, değil üç ay, üç dakika dahi tolerans tanımaması ibret vericidir. Yıllardır halka hizmet edebilmek için yatırım yapan belediyelerin İller Bankasından aldıkları yatırım kredilerine olsun, ödeyemedikleri sigorta borçlarına olsun, bileşik faizler hesap edilmekte, yüzde 240'lara varan faizler uygulanmaktadır. Bu tutumuyla, devlet, alacaklarına şahin, borçlarına ise güvercin politikası sergilemektedir.

Devlet, alacağına da, borcuna da adil olmak zorundadır. Alacaklarında, nasıl, bir gün dahi toleranslı davranmıyor, hatta, elektrik, telefon ücretleri bir gün dahi geç ödendiğinde yüzde olarak fark alınıyorsa, aynı uygulamayı, vatandaşına olan borcunda da uygulamak zorundadır. Oysa, aylardır, halkın gündemine "reform" diye takdim edilen ve halkın gündemi meşgul edilen, Gelir Vergisi ve Vergi Usul Kanunundaki 12 maddede değişiklik getiren bu tasarı, enine boyuna incelenerek Genel Kurulun huzuruna getirilememiştir. Bu ifadelere -Plan ve Büe Komisyonu tutanaklarına bakarsanız- Sayın Maliye Bakanı da destek vermektedir. Sayın Bakan "yapılan değişikliklere vergi reformu demek için, dört beş yıl, üzerinde çalışmak gerekir, hatta, bazı uygulamalar için pilot bölgeler seçilerek mahzurlarını ve faydalarını görmek gerekir. Ne yazık ki, biz, dört beş ay gibi kısa bir çalışmayla bu değişiklikleri huzurunuza getirdik" buyuruyor.

Yine -özellikle, konu, vergi konusu olursa- büyük kitleleri ilgilendiren, asgarî ücretin vergi dışı bırakılması gibi, mükellefi vergiden kaçıran vergi oranlarının, laf olsun diye değil, cesurca aşağı çekilmesi gibi, ücret ve maaşlardan kesilen vergilerin düşürülmesi gibi, kaçak işçi çalıştırmanın önüne geçmek için sigorta primlerinin düşürülmesi gibi, yeniliklerin yapılmadığı bir düzenlemeye vergi reformu demek mümkün değildir; olsa olsa, bunun adı, bazı vergi maddelerinde yapılan değişiklikler olur.

Oysa, günümüzde, ne vergi veren mükellef ne de vergi toplayan devlet, mevcut sistemden memnundur. Mükellef, âdeta hırsız, vergi dairesi ise polis. Bunun sona ermesi için, devamlı vergi verenin üzerine giderek daha fazla vergi istemek yerine, vergi kaçaklarının yolunu tıkamak ve vergi yükünü dağıtmak gerekir.

Sadece vergi kanunlarında gelir artırıcı düzenlemeler yapmak tek başına yeterli değildir. Devamlı artan içborçlar ve faizler, 1998 yılı bütçesi vergi gelirlerinin yarısını yutarken, önümüzdeki yıllarda, vergi gelirlerinin tamamı, içborçların faizlerini karşılayamayacak düzeylere yükselecektir. İçborçları, uzun vadeli dışborçlarla tasfiye edemedikçe, topladığınız tüm vergileri dipsiz kuyulara atacaksınız.

Ayrıca, vergisini ödeyen vatandaş, ödediği vergilerin, kendisine hizmet olarak geri geleceğini beklerken, Türkiye Büyük Millet Meclisinin, üç gününden bir gününü yolsuzluk ve usulsüzlüklere ayırdığını görünce, vatandaşın, vergi verme istek ve şevki kırılmaktadır.

Vergi vermeyi vatandaşımıza sevdirmedikçe, vergisini ödeyen mükellef gönül huzuru içinde olmadıkça, çıkan kanunların, ne millete ne de devlete bir faydası olacaktır.

Bu duygu ve düşüncelerle hepinizi selamlıyor, vatandaşımızın beklediği vergi reformunun, bir an önce Türkiye Büyük Millet Meclisinin gündemine gelmesini temenni ediyorum.

Saygılarımla. (FP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim.

Doğru Yol Partisi Grubunun görüşlerini ifade etmek üzere Sayın Çetinkaya; buyurun.

DYP GRUBU ADINA M.NECATİ ÇETİNKAYA (Konya) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; konuşmama başlamadan önce hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Değerli arkadaşlar, hazırlanan vergi tasarısının 2 nci maddesinde" Fazla veya yersiz olarak tahsil edilen veya vergi kanunları uyarınca iadesi gereken vergilerin, ilgili mevzuatı gereğince mükellef tarafından tamamlanması gereken bilgi ve belgelerin tamamlandığı tarihi takip eden üç ay içinde iade edilmemesi halinde, bu tutarlara üç aylık sürenin sonundan itibaren düzeltme fişinin mükellefe tebliğ edildiği tarihe kadar geçen süre için aynı dönemde 6183 sayılı Kanuna göre belirlenen tecil faizi oranında hesaplanan faiz, 120 nci madde hükümlerine göre ret ve iadesi gereken vergi ile birlikte mükellefe ödenir" deniyor.

Değerli arkadaşlar, devlet, kendi alacağında şahin olur da, mükellefe ödeyeceği kendi borcunda aynı adil tavrı göstermezse, o zaman, hakkaniyet ölçülerine uygun bir hareket sergilememiş olur.

Siz, devamlı olarak enflasyonist bir hayatın içinde üç ay bekleyeceksiniz ve dolayısıyla, beklediğiniz o üç ay zarfında, vatandaş, gerekli bilgi ve belgeleri tedarik edecek; bir de, orada, zaman aşımı süresini koyacaksınız; bilgi ve belgeler tahakkuk etmediği takdirde, belli üç aylık süre içinde, siz, onu geri ödeme yönüne gideceksiniz. Vatandaş, orada, son derece... Devletin alacakları nasıl mükelleften kuruşu kuruşuna tahsil ediliyorsa, vatandaşa da iade edilecek vergilerin, vatandaşın kendi alacaklarının, aynı şekilde, aynı ölçülerde, aynı hakkaniyet ölçülerinde, bir esasa göre düzeltilmesi gerekirdi; ama, burada, bu durumu görmek mümkün değildir.

Değerli arkadaşlar, bu konuda bir hususa daha temas etmek istiyorum: Şimdi, biz, Vergi Usul Kanununda değişiklik yapan bu tasarıyı getirirken, getirdiğimiz düzeltmelere, hep reform dedik. Reform niteliği olan bu düzeltmelerin reform olabilmesi için, her şeyden önce, ücretlinin, memurun, daha doğrusu, işçinin, bordro mahkûmları dediğimiz insanların da haklarının iyi bir şekilde korunması gerekirdi.

Bakınız, OECD ülkelerindeki duruma biraz temas edeceğim ve ondan sonra, Türkiye'deki durumla kıyas ettiğimiz zaman göreceksiniz ki, Türkiye'deki durum, OECD ülkelerindeki durumdan kat be kat daha üstündür.

Avrupa Birliği ülkeleri ortalaması olarak, toplam vergi gelirinin millî gelire oranı yüzde 43,5 iken, Türkiye'de, bu oran yüzde 22'dir; ama, Türkiye'de brüt ücretten yapılan kesinti yüzde 34 oranındayken, Avrupa Birliği ülkeleri ortalaması yüzde 16,6'dır. Bu, fevkalade büyük bir haksızlıktır. Kendi çalıştırdığınız kamu görevlisine, işçinize hem ücret itibariyle Avrupa Birliği ülkelerinden son derece düşük bir ücret vereceksiniz hem de vergi gelirlerinin yüzde 51,4'ünü ondan tahsil edeceksiniz... Bu, hakkaniyet ölçüleriyle bağdaşacak bir durum değildir.

Vergi sisteminin gelir dağılımını bozan ve ekonomik istikrarı önleyici etkileri, bugün ciddî ve acil vergi reformunu zorunlu olarak gündemde tutmaktadır. Gerçek manadaki reform, işte, bu noksanlıkları giderdiğiniz takdirde gerçekleşir; ancak, çalışan kesimi gözetmeyen bir vergi düzenlemesinin, sosyal barış ve ekonomik refah getirmeyeceği de dikkate alınmalıdır.

Peki, ne yapılması gerekir; ücretler için daha düşük oranlı bir vergi tarifesi uygulanmalıdır. Gelir Vergisinin ilk dilimine uygulanan oran yüzde 10 olmalıdır. Ücretlilerin yararlandığı özel indirim miktarı asgarî ücret düzeyine çıkarılmalıdır. Yasal düzenlemeyle, bu konuda yetkilendirilen Bakanlar Kurulu, bu yetkisini çalışanlar lehine kullanmalıdır. İşçi ve ailesinin, günün ekonomik ve sosyal koşullarına göre insanca yaşamasını mümkün kılacak ölçüde saptanması gereken asgarî ücret vergidışı tutulmalıdır. Yıllarca, bu, yapılacak, yapılacak deniliyor; fakat, bir türlü gerçekleştirilmemiştir. Gelir Vergisi dilimleri genişletilmeli ve enflasyon oranına bağlı olarak düzeltilmelidir. Ücretlilere de, yıllık Gelir Vergisi beyannamesi vererek, sağlık, eğitim, kültürel harcamalarını gider olarak vergi matrahından indirme imkânı tanınmalıdır; çünkü, bu saydığım hususlar OECD ülkelerinin hepsinde vardır. Ücretlilerin, belirli giderler için topladığı fiş ve fatura karşılığı yapılan Gelir Vergisi iadesi, yıllık değil, eskisi gibi yine aylık olmalı ve kapsamı genişletilmelidir. Düşük gelir grubunun tükettiği temel mal ve hizmetlerde uygulanan Katma Değer Vergisinde indirimler yapılmalıdır.

Değerli arkadaşlar, bu hususu belirttikten sonra, bir de, vergi kanunu tasarısı hakkında bazı hususları dikkate almamız gerekir. Bakınız, daha önceki hazırlanan tasarılarda vergi yükü yüzde 44'ten yüzde 32'ye indirilmişti; ama, yeni tasarıda Kurumlar Vergisi yüzde 5 artırılmış ve toplam vergi yükü yüzde 44'ten yüzde 47,7'e çıkarılmıştır. Her ne kadar, Kurumlar Vergisi oranı, fon dahil, yüzde 33 gibi gözükmekteyse de, kâr dağılımında bu oran yüzde 47,74 olmuştur. Ayrıca, kârın dağılması halinde kâr payını elde eden gerçek kişi, vergi alacağını da buna ilave ederek gelir vergisi beyannamesi vermek ve ilave vergi ödemek zorundadır. Kâr payı elde eden gerçek kişinin ödeyeceği vergi de nazara alındığında, kurum kazancından ödenecek toplam vergi yüzde 73'e çıkarılmıştır.

Öte yandan, hem geçici vergi oranı yüzde 17,5'ten yüzde 30'a çıkarılmış hem bir önceki yıl kazancı yerine içinde bulunulan yılın üçer aylık kazançlarına bağlanmıştır. Kanun tasarısının gerekçesini incelediğimizde, Türkiye'de vergi oranlarının aşırı derecede yüksek olduğu, gerçek gelirin beyanı halinde mükellefin aşırı vergi yüküne maruz kaldığı belirtilerek, bu sistemde verginin toplanamadığı belirtilmektedir.

Sayın Bakan, maliye teşkilatının değişik kademelerinde yetişmiş ve dolayısıyla bu konuları iyi bilen bir arkadaşımızdır; ama, Sayın Bakanın kanun tasarısını ilk takdim ederken, görüşlerinde belirttiği gibi, verginin mümkün olduğu kadar daha fazla vergi mükellefine dağıtılması ve vergi kaçaklarının önlenmesi, herkesten vergi toplama imkânının sağlanması bir prensipti, bir politikaydı. Gelin görün ki, Meclise gelen şu tasarıda, Genel Kurulumuzda şu anda tartıştığımız şu tasarıda bu politikayı görmek mümkün değildir. Bakınız, bir yandan, vergi oranlarının yüksekliğinden bahsedilirken, öbür yanda, hem Kurumlar Vergisi hem de geçici vergi yükünü artırmak anlaşılır gibi değildir arkadaşlar. Kanun tasarısı bu haliyle yasalaşırsa, korkarız ki, vergi kaçakçılığı daha da artacaktır. Gerçek kişilerin elde ettiği menkul sermaye iratları –bu da çok önemli bir husustur– repo geliri, faiz, devlet tahvili faizi enflasyondan arındırıldıktan sonra vergilendirilmekte.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

NECATİ ÇETİNKAYA (Devamla) – ... ticarî işletmelerde ise, enflasyondan arındırma yapılmamaktadır. Bu uygulama çifte standarttır ve ticarî işletmelerin elde ettiği gelirler de enflasyondan arındırılmalıdır. Büyük rizikolara girerek ülkede istihdam imkânını artırmak, iş sahaları açmak ve dolayısıyla, sanayileşmeye de ülkede büyük bir ivme kazandırmak için büyük gayret gösteren müteşebbis insanlarımızın da şevkini kırmış olursunuz bu şekilde. Öbür taraftan, rahatlıkla, rant gelirleri peşinde koşan, repo, banka faizlerine bu istisnayı lehte uygulayacaksınız; fakat, bir taraftan, ülkede istihdam sahaları açan, ekonomide hakikaten büyük bir yarış gösteren, takdir edilmesi, tebcil edilmesi gereken müteşebbisi âdeta suçlar bir duruma gelmiş oluruz.

Yabancı sermayeli kuruluşların getirdikleri sermaye enflasyona karşı korunurken -bu da çok önemli bir husustur- yerli sanayi korunmamakta ve bir anlamda, enflasyon vergisi alınmaktadır. Yerli şirketler için de sermayenin enflasyon karşısında erimesi önlenmeli, sermaye dövize endekslenerek her yıl değerlendirilmeli ve oluşan değer kaybı gider yazılmalıdır.

Saygılar sunarım. (DYP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Sayın Çetinkaya, teşekkür ederim.

Cumhuriyet Halk Partisi Grubunun görüşünü arz etmek üzere, Sayın Algan Hacaloğlu; buyurun. (CHP sıralarından alkışlar)

CHP GRUBU ADINA ALGAN HACALOĞLU (İstanbul) – Sayın Başkan, değerli arkadaşlarım; görüşülmekte olan yasa tasarısının 2 inci maddesi üzerinde, Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına söz almış bulunuyorum; bu konudaki görüşlerimizi kısaca arz edeceğim; sözlerime başlarken hepinize saygılarımı sunarım.

Bu yasa tasarısının geneli üzerinde dünkü yapılan görüşmelerde de ifade ettiğim gibi, yeni, olumlu bölümleri vardır, yetersiz bölümleri vardır ve nihayet, sosyaldemokrat bir siyasetin takipçisi olan bir partinin mensupları olarak daha iyi olmasını beklediğimiz tarafları vardır; ama, bu, kendi zemininde, kendi ortamında ve koşulunda iki partinin uzlaşarak ortaya koyduğu bir Hükümet tasarısıdır. 2 nci madde, bu tasarının olumlu olarak görülmesi gereken, benimsenmesi gereken maddelerden biridir. Bu maddeyi getirmiş olduğu için Hükümete teşekkür ediyorum.

Devlet, yurttaşlarıyla olan ilişkilerinde adil olmalıdır. Devlet, yurttaşlarıyla olan ilişkilerinde daima adaleti temel ilke olarak benimsemelidir. Devletin yurttaşlarıyla olan malî ilişkilerinde çifte standant uygulanmamalıdır. Eğer, yurttaş, devlete olan mükellefiyetinde gecikme yaparsa, bilindiği gibi, ya gecikme faizini ödemek zorunda kalmakta veyahut da tecil faiziyle, uzlaşarak, borcunu ödemektedir. Gerek tecil faizi gerekse gecikme faizi, yılllardır, 20 yıldır sürmekte olan yüzde 80'ler düzeyindeki ortalama enflasyonun da etkisiyle -ama, o enflasyon oranının daha da üstünde düzeylerde- yurttaşa bir mükellefiyet, bir yük olarak aktarılmaktadır.

Ancak, tablonun bir de diğer tarafı vardır; eğer, yurttaş, şu veya bu nedenle, devlete verdiği faizlerde alacaklı konuma geçmişse, borçlu konumdayken kendisine mükellefiyet olarak getirilen gecikme faizi veya tecil faizi türünden bir düzenleme, ne yazık ki bugüne değin yoktu. Bugüne değin uygulanmakta olan sistem, tecil ve gecikme faizinin asgarî dörtte 1’i, beşte 1’i düzeyinde, daha düşük oranlarda bir hakkı yurttaşlara ancak verebilmekteydi.

Bu düzenleme, birçok Batılı ülkelerde mevcut; birçok değil, Batılı demokrasilerin tümünde mevcut. Bu madde içinde belirlenmiş olan 90 günlük -yani, 3 aylık- süre, Amerika Birleşik Devletlerinde 45 gün olarak yürürlüktedir.

Biz, vergi sistemimizi, malî sistemimizi, maliyemizi, doğaldır ki, Batılı ülkeler düzeyinde otomasyona bağlayamamış, geliştirememiş olabiliriz. Ancak, kimse, Türkiye'de yeterince eğitilmiş, yeterli sayıda Maliye personeli olmadığını iddia edemez.

O nedenlerle, onlarca yıl geçtikten sonra ancak ele alabildiğimiz düzeyde geniş kapsamlı bir vergi düzenlemesinde, bazı alanlarda, Batılı normları daha iyi yakalamamız gerekir.

Özetle, sunmuş olduğumuz önergemizde de savunmakta olduğumuz gibi, biz, bu maddeyi destekliyoruz; ancak, bu madde kapsamında yer alan 90 günlük sürenin, Batılı ülkelerde olduğu gibi, 45 güne indirilmesini ve bu nedenlerle, yurttaşların, vergi ilişkilerinde, devletten alacaklı konuma girmeleri halinde, mağduriyetlerinin 45 günle sınırlanması ve burada getirildiği gibi, gecikme faizi düzeyinde olmasa dahi, tecil faizi düzeyinde fiilen ödemeye ilişkin işlemler; yani, düzeltme fişinin mükellefe tebliğ edildiği tarihe kadar geçen süre çerçevesinde, kendisine tecil faiziyle beraber bir ödeme yapılması hakkaniyet olacaktır.

Sayın Başkan, ancak, ben, bu konuda görüşümü belirtmişken, vergi reformu derken, gider reformunu hiçbir zaman gözardı etmememiz gerektiğini, burada, bütün çabaların 100 küsur maddelik bu tasarı çerçevesinde ortaya konulacak olan iradenin temel nedeninin kamu açıklarını kapatmak, kamu gelirlerini reel kaynaklara bağlamak ve enflasyona karşı, Maliyeyi, Hükümeti, daha iyi teçhiz edilmiş, malî açıdan daha iyi teçhiz edilmiş bir konuma getirmek gerektiğini düşünmekteyim.

Sayın Maliye Bakanımız, gündemdışı konuşmalarda, müsteşarlık makamından emekli olan Başbakanlık müsteşarlarına yaşam boyu lojman tahsisinden söz etti, diğer dört yargı makamında bulunmuş kişilerle beraber beş makama. Lojman Yönetmeliğinde böyle bir düzenleme yapılmış.

Bu konuyu, benden daha iyi bilenler vardır; ancak, benim bildiğim kadarıyla, Lojman Yönetmeliği, ancak kamu görevi yapanlarla sınırlıdır; bir. O nedenle, emekliye ayrılmış kişilere, Lojman Yönetmeliğinde değişiklik yapılarak, lojman tahsis edilmemesi gerektiğini düşünüyorum.

REFİK ARAS (İstanbul) – Can güvenliği!

ALGAN HACALOĞLU (Devamla) – İki; eğer, can güvenliği söz konusuysa, o, makamın can güvenliği değildir, şahsın can güvenliğidir. Hangi şahsa yönelik böyle bir tehdit varsa, devlet, o kişiye yönelik gerekli tedbirleri almaya muktedirdir. O makama geleceklere yönelik bir karar alarak, gereksiz yere kamu kaynaklarını çarçur etmek, adaletsizlik yaratmak doğru değildir.

Üçüncüsü, -zannederim, bütün milletvekili arkadaşlarımı ilgilendirecek- milletvekillerinin özlük hakları, Başbakanlık müsteşarının özlük haklarıyla bağlantılıdır. Başbakanlık müsteşarına, özlük hakları çerçevesinde, emekli olduğu zaman lojman olanağı tanıdığınız zaman, bir anlamda, yasal olarak, bütün milletvekillerine, emekli olduktan sonra yaşam boyu lojman hakkı isteme alanını açarsınız.

REFİK ARAS (İstanbul) – Olur mu ya!

ALGAN HACALOĞLU (Devamla) – Bu, belki bir konuyu fazla zorlamak gibi gözükebilir; ancak, vergi yasa tasarısını tartışırken, devletin her bir dirhem parasını nasıl, kime, hangi amaçla harcadığımız üzerinde çok dikkatle durmamız gerektiğini bir kez daha ifade etmek istiyorum.

Hepinize saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Sayın Hacaloğlu, teşekkür ediyorum.

Gruplar adına başka söz talebi?.. Yok.

Kişisel görüşlerini ifade etmek üzere, birinci sırada bulunan Sayın Aslan Polat'a söz veriyorum.

Buyurun. (FP sıralarından alkışlar)

ASLAN POLAT (Erzurum) – Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Görüşülmekte olan vergi kanunları üzerinde görüşlerimi belirtirken, birkaç konuyla ilgili olarak, -çok kısa geçmek istiyorum; çünkü, dün de burada konuşuldu- şunları söylemek istiyorum : Birincisi, bu tasarı üzerinde görüşlerimizi belirtmemiz, mutlaka, her madde için, kesin olarak itirazımız var anlamına gelmiyor. Birkısmı normal olan, birkısmı iyi olan, birkısmını da hatalı bulduğumuz konuları daha iyi yapabilmek, daha doğrusunu söyleyebilmek, hatalıları doğruya çevirebilmek için bu tenkitleri yaptığımızı belirtmek istiyorum. Sayın Maliye Bakanımızın, bazen bizim tenkitlerimizden fazla alındığını hissediyorum; bunu da, bu yüzden açıklamak istedim.

İkincisi de, bu kanun maddesi -Sayın Anavatan Partisi sözcüsünün de dediği gibi- Plan ve Bütçe Komisyonunda yeterince incelenmedi. O da, şundan: Belki incelendi; ama, bugünkü Fazilet Partisi Grubu ve eski dönemdeki Refah Partisi Grubu katılamadı. Şundan katılamadı: Altkomisyon tespit edildiği zaman, o zamanki Refah Partisi kapatıldı -bunun bilinmesini istiyorum- dolayısıyla, altkomisyonda, o zamanki Refah Partili üyeler -bir iki oturum hariç- bulunamadı. Bu konu, Plan ve Bütçe Komisyonuna geldiği zaman, ilk 54 maddesi görüşüldükten sonra, 55 inci madde görüşülürken, Maliye Bakanlığının tartışmalı olarak, maddenin aslı neydi, neyi getirdik, yeni hali nedir diye yaptığı düzenleme, gece saat 10.00'de getirilip, komisyon üyelerine yeniden takdim edildi; yani, 12 saat konuşulduktan sonra, getirildi, takdim edildi bize, "bu önergelerin yeni şekli böyledir, devam edelim" dediler. Biz de, kendilerine "bu önergeler bizim önümüze yeni geldi, altkomisyonda bulunamadık, yarın, cuma günü de Fazilet Partisinin il başkanlarının tespiti için illere dağılacağız, onun için, salı günü buna devam edelim" dedik. Plan ve Bütçe Komisyonu Başkanlığı "hayır, biz, bunu, bu akşam bitireceğiz" dediler ve bu arada bütün muhalefet partilerinin terk ettiği bir komisyonda, son 40 madde, muhalefetsiz ve tartışmasız geçti. Onun için, burada, bütün bu maddeler üzerinde görüşlerimizi belirtirken, bunlar Plan ve Bütçe Komisyonunda konuşulmadı mı, altkomisyonda konuşulmadı mı denmesin. Son 40 maddesi Plan ve Bütçe Komisyonunda görüşülmedi, altkomisyonda ise bizsiz görüşüldü, bunu belirtmek istiyorum. Bunun birkısmı bizimle ilgili, birkısmı da adlî bir konuyla ilgili.

Bir diğer husus, getirilen bu kanun tasarısının 2 nci maddesindeki değişiklik şudur : Fazla veya yersiz olarak alınan verginin iade edilmesi ve gereken iadeler, üç ay içerisinde iade edilmezse tecil faizinin gelmesi. Bu madde, bu kanunun olumlu maddelerinden birisi. Yalnız burada da, olumluyu daha olumlu yapabilmek için bir konuyu belirtmek istiyorum. Burada üç aylık bir müddet tanınmış; yani, Maliye, birisinden fazla vergi almış sehven (yanlışlıkla); mükellef, evraklarını tamamlayacak, getirip Maliye Bakanlığına teslim edecek. Maliye Bakanlığı, bunlara üç aylık bir inceleme süresi istiyor. Şimdi, samimi konuşalım; Maliyenin bilgisayar ortamına geçtiği ve Maliye Bakanlığının elemanlarının da oldukça yeterli olduğu bir dönemde, bu üç aylık süre fazladır. Derseniz ki, bunu daha azaltmak mümkün değil mi; doğrudur ve mümkündür.

Vatandaş şundan dolayı istemektedir. Hükümet, ne kadar, biz enflasyonu azalttık dese de, enflasyon çok yüksek, yüzde 90'larda devam ediyor. Dolayısıyla, vatandaş da “ben bu yüksek enflasyonda, repo faizlerinin veya bono faizlerinin yüksek olduğu bu ortamda, hak ettiğim paramı ne kadar erken alırsam, o kadar erozyona uğramadan almış olurum” diye düşünüyor. Yani, bu konuda, üç aylık müddeti, kırkbeş güne veya daha aşağıya çekme isteğinin sebebi enflasyonun yüksekliğinden kaynaklanmaktadır.

Bir diğer husus : Bundan önce ödenmeyen tecil faizlerini, devletin, ilk defa ödemeyi kabul etmesi olumlu bir gelişmedir, bunu da belirtmek istiyorum. Amerika Birleşik Devletlerinde, kırkbeş gün. “Biz ona yaklaşamayız” demeyi, ben burada kabul edemiyorum. Amerika'daki bu kanunun daha önceleri yapıldığı belli; çünkü, bugün için, tahmin ediyorum, evraklar tamamlandıktan sonra, bir gün bile geçmeden, bir şahsın alacağı belirlenmiş oluyor. O halde, bunu, devletin, faiz ödenmeden, üç ay bekletmesi birazcık yanlış oluyor diye düşünüyorum; daha doğrusu, zamanında ödemektir.

Bu Hükümet döneminde, enflasyon, hakikaten, çok mu konuşuluyor; konuşmalar haklı mı, haksız mı?.. Siz, ikinci çeyrek için, enflasyonu, üç ayda yüzde 7,5 olarak kabul etmiştiniz; fakat, son çıkan verilere göre, bu, eğer, haziran ayında yüzde 2 çıkarsa 9,6'ya; 3 çıkarsa, 10,6'ya geliyor. Demek ki, ikinci çeyrek için, enflasyon, en iyimser şartlarla yüzde 28 sapıyor, biraz daha normalinde, yüzde 40 civarında sapıyor...

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Lütfen, toparlar mısınız efendim...

ASLAN POLAT (Devamla) – ...yani, ne demektir; enflasyon, yıl sonunda, en iyi şartlarla yüzde 65-70, biraz daha fazlası 70-80 arasında, bu trendle geliyor. Bu, görünen bir şey, hiç inkâr etmeyin, rakamlar bunu böyle gösteriyor.

Daha önemlisi de, siz, haziran ayı sonunda, hemen hemen bütün kamu harcamalarını bitirmiş durumdasınız. Şu anda, kamuda, inşaatlar, yatırımlar boş durduğu için, bunlar sizden para isteyecekler. İsteyecekleri bu eködeneklerin de, enflasyonu artıracağı bir gerçek. Seçim kararı aldığınız bu dönemlerde, bu, çok daha realite olarak görülüyor.

Benim burada değinmek istediğim esas konu şu: Enflasyon böyle artarken, temmuz ayında, ücretlere yapılacak olan zammı yüzde 20'yle sınırlamanız çok yanlış, çok hatalı. Bilhassa, burada, Sayın...

REFİK ARAS (İstanbul) – Maddeyle ne alakası var?

ASLAN POLAT (Devamla) – Var efendim, enflasyonla alakalı olarak var...

Şimdi, biz, enflasyon olarak alıyoruz, diyoruz ki; enflasyonu tutturamıyorsunuz, tutturamadğınız için de, kamuda çalışanların yüzde 20 zammını, normal yaparsanız daha doğru olur diyorum.

Hepinize saygılar sunuyorum. (FP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Sayın Polat, teşekkür ediyorum.

Kişisel görüşlerini ifade etmek üzere, Sayın Kul; buyurun efendim.

EMİN KUL (İstanbul) – Teşekkür ederim Sayın Başkanım.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri, 626 sıra sayılı tasarının, Vergi Usul Yasasının 112 nci maddesinin değiştirilmesiyle ilgili 2 nci maddesi üzerinde söz almış bulunuyorum; görüşlerimi arz etmeden önce saygılarımı sunarım.

Önce şunu anlamakta zorluk çekiyorum: Elimizdeki yasa tasarısının hiçbir yerinde, "bu yasa tasarısı, bir reform tasarısıdır" filan diye bir şey yazmıyor. Eğer, kamuoyu ve basın, buna bir "reform niteliğinde tasarı" tanımlaması yapmışsa, bundan alınganlık duyarak "bu reform değildir... Bu reform değildir" diye, bu kürsüde sürekli beyanda bulunmanın hiç gereği yoktur; ama, tasarının içeriğine baktığımız zaman, gerçekten, dünkü konuşmamda da söylediğim gibi, bu, reform niteliğinde bir tasarıdır; bunu, açık yüreklilikle kabul etmek lazımdır. Reform olmadığını iddia ederek tasarıya hücum etmenin anlamı yoktur. Neresi beğenilmiyorsa orasını dile getirmek, herhalde daha yeterli olacaktır.

Değerli arkadaşlarım, önce, bu madde, iade konusunda ilk defa faiz uygulaması getiriyor ve bu uygulamanın süresini de kısaltıyor. Yani, siz burada üç ayı fazla buluyorsunuz, bir arkadaşımız "Amerika'da kırkbeş gün" dedi; ama, Amerika'daki teknik imkânları, bilgisayarla çalışma imkânlarını, bizim gibi, evrak üzerinde çalışma imkânlarıyla karşılaştırırsanız, bu üç ayın bile çok önemli bir süre olduğunu hemen tespit etmiş olursunuz.

Burada, sürenin fazla uzatılmaması konusunda, kanun koyucu, koyduğu süreyle, âdeta, görev yapanları ikaz etmiş oluyor ve bir faiz getiriyor. Faiz, niçin ceza faizi değil? Ceza, bir gecikmenin, bir kusurun karşılığı alınan bir ödemedir; ama, burada tecil faizi uygulanıyor. Bu, bir uzlaşmanın karşılığı yapılan bir faiz ödemesidir. Cezanın karşılığı faiz nispetini, uzlaşmanın üzerine getirip koymanın, elbette ki, haksızlık olacağı açıktır. Kaldı ki, vatandaş -eskiye oranla-ilk defa böyle bir faiz alma imkânına kavuşuyor. Siz daha ilerisini düşünüyorsunuz, olabilir, doğrudur, daha ilerisini, daha iyisini düşünmek de mümkündür; ama, ben, 1991'den beri Meclisteyim, araştırdım, 1991'den beri hiçbir siyasî parti veya siyasî iktidar, daha iyisini yapmak için bir kanun tasarısını bu Meclise getirmedi. Şimdi, belli bir ölçüde huzura getirilmiş diye, bu kadar eleştirmenin âlemi var mı? Siz, 112 nci madde üzerinde eleştiri yöneltecektiniz; niye, bu maddenin daha iyisini, şu yedi-sekiz sene zarfında Meclisin huzuruna getirmediniz?

İnsafsızlık edilmemesini istirham ediyor, vatandaşın lehine yapılan bu düzenleme dolayısıyla Sayın Bakanı kutluyor ve bu maddeyi desteklediğimi açıklıyor, saygılar sunuyorum. (ANAP ve DSP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Sayın Kul, teşekkür ediyorum.

Sayın milletvekilleri, maddeyle ilgili müzakereler tamamlandı. Madde üzerinde 11 önerge verilmiş; tek fıkralı bir madde olduğu için, 4 önergeyi, geliş sırasına göre okutacağım; sonra da aykırılık derecesine göre işleme tabi tutacağım.

Ancak, önergeler uzun, maddeler de uzun; Sayın Divan Üyesinin oturduğu yerden okuması hususunu yüksek müsaadelerinize, oylarınıza arz ediyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

Sayın milletvekilleri, 17.50'de toplanmak üzere, birleşime 10 dakika ara veriyorum.

Kapanma Saati: 17.40

ÜÇÜNCÜ OTURUM

Açılma Saati : 17.50

BAŞKAN : Başkanvekili Yasin HATİBOĞLU

KÂTİP ÜYELER : Ünal YAŞAR (Gaziantep), Ali GÜNAYDIN (Konya)

 

BAŞKAN – Türkiye Büyük Millet Meclisinin 104 üncü Birleşiminin Üçüncü Oturumunu açıyorum.

VI. – KANUN TASARI VE TEKLİFLERİYLE KOMİSYONLARDAN

GELEN DİĞER İŞLER (Devam)

5. – Vergi Usul Kanunu, Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun, Gelir Vergisi Kanunu, Kurumlar Vergisi Kanunu, Katma Değer Vergisi Kanunu, Gider Vergileri Kanunu, Emlak Vergisi Kanunu, Veraset ve İntikal Vergisi Kanunu, Motorlu Taşıtlar Vergisi Kanunu, Damga Vergisi Kanunu, Harçlar Kanunu ve Belediye Gelirleri Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Tasarısı ile Konya Milletvekili Ahmet Alkan’ın, İstanbul Milletvekili Emin Kul’un, Kahramanmaraş Milletvekili Hasan Dikici ve 30 arkadaşının, Balıkesir Milletvekili İsmail Özgün’ün, İstanbul Milletvekili Mustafa Baş ve 30 arkadaşının, Trabzon Milletvekili Kemalettin Göktaş ve 33 arkadaşının, Konya Milletvekili Necmettin Erbakan ve 40 arkadaşının, Konya Milletvekili Necmettin Erbakan ve 30 arkadaşının, Kütahya Milletvekili Mehmet Korkmaz’ın, Balıkesir Milletvekili İsmail Özgün ve 40 arkadaşının, Konya Milletvekili Veysel Candan’ın, Balıkesir Milletvekili İ. Önder Kırlı’nın, Adana Milletvekili Arif Sezer’in, Ağrı Milletvekili M. Sıddık Altay’ın, Bayburt Milletvekili Suat Pamukçu’nun, İstanbul Milletvekili Cefi Kamhi’nin, Samsun Milletvekili Murat Karayalçın’ın, Bursa Milletvekili Turhan Tayan’ın, Erzurum Milletvekili İsmail Köse’nin, İstanbul Milletvekili Ercan Karakaş ve 6 arkadaşının, Erzincan Milletvekili Naci Terzi’nin, Demokrat Türkiye Partisi Grup Başkanı Van Milletvekili Mahmut Yılbaş, Grup Başkanvekilleri İstanbul Milletvekili Metin Işık, Mardin Milletvekili Muzaffer Arıkan ve 6 arkadaşının, benzer mahiyetteki kanun teklifleri ve Plan ve Bütçe Komisyonu raporu (1/708, 2/72, 2/73, 2/75, 2/129, 2/154, 2/166, 2/182, 2/191, 2/194, 2/221, 2/270, 2/287, 2/293, 2/323, 2/369, 2/420, 2/459, 2/493, 2/884, 2/959, 2/960, 2/1015, 2/1019, 2/1070) (S. Sayısı : 626) (Devam)

BAŞKAN – Müzakereye konu tasarının görüşmelerine kaldığımız yerden devam ediyoruz.

Sayın Komisyon ve Sayın Hükümet yerlerini aldılar.

Şimdi, müzakereye konu 2 nci maddeyle ilgili olarak verilmiş önergelerden 4 adedini, önce, geliş sırasına göre arz ve takdim ediyoruz:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan Vergi Usul Kanunu, Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun, Gelir Vergisi Kanunu, Kurumlar Vergisi Kanunu, Katma Değer Vergisi Kanunu, Gider Vergileri Kanunu, Emlak Vergisi Kanunu, Veraset ve İntikal Vergisi Kanunu, Motorlu Taşıtlar Vergisi Kanunu, Damga Vergisi Kanunu, Harçlar Kanunu, Belediye Gelirleri Kanunu ile 3505 Sayılı Kanun, Katma Değer Vergisi Mükelleflerinin Ödeme Kaydedici Cihazları Kullanma Mecburiyeti Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Tasarısının 2 nci maddesinde yer alan "... tamamlandığı tarihi takip eden üç ay içinde iade edilmemesi halinde, bu tutarlara üç aylık sürenin başından itibaren “tecil faizi” şeklinde değiştirilmesi ibarelerinin tamamlanmasıyla tahsil tarihinden itibaren başlamak üzere "tecil faizi" ibaresi yerine "gecikme zammı" olarak değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

Mustafa Ünaldı Zeki Ergezen Fethi Görür

Konya Bitlis Bolu

Muhammet Polat Lütfü Esengün Zeki Karabayır

Aydın Erzurum Kars

Sabahattin Yıldız Yakup Budak İ. Ertan Yülek

Muş Adana Adana

Osman Hazer Celal Esin Cemalettin Lafçı

Afyon Ağrı Amasya

Rıza Ulucak Alaattin Sever Aydın Suat Pamukçu

Ankara Batman Bayburt

Hüsamettin Korkutata Mustafa Yünlüoğlu Zülfikâr Gazi

Bingöl Bolu Çorum

Ramazan Yenidede Ömer Naimi Barım Tevhit Karakaya

Denizli Elazığ Erzincan

Ahmet Çelik Sait Açba Murtaza Özkanlı

Adıyaman Afyon Aksaray

Ömer Ekinci Musa Okçu Ömer Vehbi Hatipoğlu

Ankara Batman Diyarbakır

Naci Terzi Aslan Polat Şinasi Yavuz

Erzincan Erzurum Erzurum

Mehmet Bedri İncetahtacı Mehmet Sılay Mehmet Emin Aydınbaş

Gaziantep Hatay İçel

Hüseyin Kansu Osman Yumakoğulları Hasan Dikici

İstanbul İstanbul Kahramanmaraş

Zeki Ünal Fethi Acar Mikail Korkmaz

Karaman Kastamonu Kırıkkale

Veysel Candan Kahraman Emmioğlu Turhan Alçelik

Konya Gaziantep Giresun

Metin Kalkan Mustafa Köylü Saffet Benli

Hatay Isparta İçel

Mustafa Baş Ekrem Erdem İsmail Kahraman

İstanbul İstanbul İstanbul

Bahri Zengin İsmail Yılmaz Abdullah Özbey

İstanbul İzmir Karaman

Cafer Güneş Hasan Hüseyin Öz Yaşar Canbay

Kırşehir Konya Malatya

Nedim İlci Hüseyin Olgun Akın Ahmet Demircan

Muş Ordu Samsun

Musa Uzunkaya Ahmet Nurettin Aydın Temel Karamollaoğlu

Samsun Siirt Sıvas

Zülfükar İzol Abdulkadir Öncel Kemalettin Göktaş

Şanlıurfa Şanlıurfa Trabzon

İsmail İlhan Sungur Şaban Şevli Kâzım Arslan

Trabzon Van Yozgat

T. Rıza Güneri Fikret Karabekmez Salih Katırcıoğlu

Konya Malatya Niğde

Latif Öztek Ahmet Karavar Maliki Ejder Arvas

Samsun Şanlıurfa Van

Fethullah Erbaş Abdullah Örnek

Van Yozgat

BAŞKAN – Diğer önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan Vergi Usul Kanunu, Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun, Gelir Vergisi Kanunu, Kurumlar Vergisi Kanunu, Katma Değer Vergisi Kanunu, Gider Vergileri Kanunu, Emlak Vergisi Kanunu, Veraset ve İntikal Vergisi Kanunu, Moturlu Taşıtlar Vergisi Kanunu, Damga Vergisi Kanunu, Harçlar Kanunu ve Belediye Gelirleri Kanunu ile 3505 Sayılı Kanun, Katma Değer Vergisi Mükelleflerinin Ödeme Kaydedici Cihazları Kullanmaları Mecburiyeti Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Tasarısının 2 nci maddesinde yer alan "üç ay" ibaresinin "bir ay" olarak değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

Mustafa Ünaldı Zeki Ergezen Feti Görür

Konya Bitlis Bolu

Muhammet Polat Lütfü Esengün Zeki Karabayır

Aydın Erzurum Kars

Sabahattin Yıldız Yakup Budak İ. Ertan Yülek

Muş Adana Adana

Osman Hazer Celal Esin Cemalettin Lafçı

Afyon Ağrı Amasya

Rıza Ulucak Alaattin Sever Aydın Suat Pamukçu

Ankara Batman Bayburt

Hüsamettin Korkutata Mustafa Yünlüoğlu Zülfikar Gazi

Bingöl Bolu Çorum

Ramazan Yenidede Ömer Naimi Barım Tevhit Karakaya

Denizli Elazığ Erzincan

Ahmet Çelik Sıddık Altay Murtaza Özkanlı

Adıyaman Ağrı Aksaray

Ömer Faruk Ekinci Musa Okçu Ömer Vehbi Hatipoğlu

Ankara Batman Diyarbakır

Aslan Polat Şinasi Yavuz Mehmet Bedri İncetahtacı

Erzurum Erzurum Gaziantep

Mehmet Sılay Emin Aydınbaş Hüseyin Kansu

Hatay İçel İstanbul

Hasan Dikici Zeki Ünal Fethi Acar

Kahramanmaraş Karaman Kastamonu

Mikail Korkmaz Veysal candan Kahraman Emmioğlu

Kırıkkale Konya Gaziantep

Turhan Alçelik Metin Kalkan Mustafa Köylü

Giresun Hatay Isparta

Saffet Benli Mustafa Baş Ekrem Erdem

İçel İstanbul İstanbul

İsmail Kahraman Bahri Zengin İsmail Yılmaz

İstanbul İstanbul İzmir

Abdullah Özbey Cafer Güneş Hasan Hüseyin Öz

Karaman Kırşehir Konya

Yaşar Canbay Hüseyin Olgun Akın Ahmet Demircan

Malatya Ordu Samsun

Musa Uzunkaya Temel Karamollaoğlu Zülfükar İzol

Samsun Sıvas Şanlıurfa

Abdulkadir Öncel Kemalettin Göktaş İsmail İlhan Sungur

Şanlıurfa Trabzon Trabzon

Şaban Şevli Kâzım Arslan Rıza Güneri

Van Yozgat Konya

Fikret Karabekmez Latif Öztek Ahmet Karavar

Malatya Samsun Şanlıurfa

Abdullah Arslan Maliki Ejder Arvas Fethullah Erbaş

Tokat Van Van

Abdullah Örnek

Yozgat

BAŞKAN – Diğer önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan Vergi Usul Kanunu, Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun, Gelir Vergisi Kanunu, Kurumlar Vergisi Kanunu, Katma Değer Vergisi Kanunu, Gider Vergileri Kanunu, Emlak Vergisi Kanunu, Veraset ve İntikal Vergisi Kanunu, Motorlu Taşıtlar Vergisi Kanunu, Damga Vergisi Kanunu, Harçlar Kanunu ve Belediye Gelirleri Kanunu ile 3505 sayılı Kanun, Katma Değer Vergisi Mükelleflerinin Ödeme Kaydedici Cihazları Kullanmaları Mecburiyeti Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Tasarısının 2 nci maddesinde yer alan "üç ay" ibaresinin "onbeş gün" olarak değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

Saygılarımızla.

Mustafa Ünaldı Zeki Ergezen Feti Görür

Konya Bitlis Bolu

Muhammet Polat Lütfü Esengün Zeki Karabayır

Aydın Erzurum Kars

Sabahattin Yıldız Yakup Budak İ. Ertan Yülek

Muş Adana Adana

Osman Hazer Celal Esin Cemalettin Lafçı

Afyon Ağrı Amasya

Rıza Ulucak Alaattin Sever Aydın Suat Pamukçu

Ankara Batman Bayburt

Hüsamettin Korkutata Mustafa Yünlüoğlu Zülfikar Gazi

Bingöl Bolu Çorum

Ramazan Yenidede Ömer Naimi Barım Tevhit Karakaya

Denizli Elazığ Erzincan

Ahmet Çelik Sıddık Altay Murtaza Özkanlı

Adıyaman Ağrı Aksaray

Ömer Faruk Ekinci Musa Okçu Ömer Vehbi Hatipoğlu

Ankara Batman Diyarbakır

Aslan Polat Şinasi Yavuz Mehmet Bedri İncetahtacı

Erzurum Erzurum Gaziantep

Mehmet Sılay Mehmet Emin Aydınbaş Hüseyin Kansu

Hatay İçel İstanbul

Osman Yumakoğulları Hasan Dikici Zeki Ünal

İstanbul Kahramanmaraş Karaman

Fethi Acar Mikail Korkmaz Veysel Candan

Kastamonu Kırıkkale Konya

Turhan Alçelik Metin Kalkan Mustafa Köylü

Giresun Hatay Isparta

Saffet Benli Mustafa Baş Ekrem Erdem

İçel İstanbul İstanbul

İsmail Kahraman Bahri Zengin İsmail Yılmaz

İstanbul İstanbul İzmir

Avni Doğan Abdullah Özbey Cafer Güneş

Kahramanmaraş Karaman Kırşehir

Hüseyin Arı Hasan Hüseyin Öz Yaşar Canbay

Konya Konya Malatya

Hüseyin Olgun Akın Ahmet Demircan Musa Uzunkay

Ordu Samsun Samsun

Temel Karamollaoğlu Zülfükar İzol Abdulkadir Öncel

Sıvas Şanlıurfa Şanlıurfa

İsmail İlhan Sungur Şaban Şelvi Kâzım Arslan

Trabzon Van Yozgat

Rıza Güneri Fikret Karabekmez Latif Öztek

Konya Malatya Samsun

Ahmet Karavar Abdullah Arslan Maliki Ejder Arvas

Şanlıurfa Tokat Van

Fethullah Erbaş Abdullah Örnek

Van Yozgat

BAŞKAN – Bir başka önerge var; okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan çeşitli vergi kanunlarında değişikliği öngören 626 sıra sayılı kanun tasarısının 2 nci maddesiyle 4.1.1961 tarih ve 213 sayılı Vergi Usul Kanunun 112 nci maddesine ilave edilen 4 No.’lu bendinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesi için gereğini arz ederiz.

"Değişik Madde 4.– Fazla ve yersiz olarak tahsil edilen veya vergi kanunları uyarınca iadesi gereken vergilerin ilgili mevzuatı gereğince mükellef tarafından tamamlanması gereken bilgi ve belgelerin tamamlandığı tarihi takip eden otuz gün içinde iade edilmemesi halinde bu tutarlara otuz günlük sürenin sonundan itibaren düzeltme fişinin mükellefe tebliğ edildiği tarihe kadar geçen süre için aynı dönemde 6183 sayılı kanununa göre belirlenen gecikme zammı oranında hesaplanan faiz 120 nci madde hükümlerine göre ret ve iadesi gereken vergiyle birlikte mükellefe ödenir."

İsmail Özgün Sıtkı Cengil Muhammet Polat

Balıkesir Adana Aydın

Suat Pamukçu Kâzım Arslan Fikret Karabekmez

Bayburt Yozgat Malatya

Aslan Polat İ. Ertan Yülek

Erzurum Adana

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, önergeleri, geliş sırasına göre okuttum; şimdi, aykırılık derecesine göre okutup, işleme tabi tutacağım:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan çeşitli vergi kanunlarında değişikliği öngören 626 sıra sayılı kanun tasarısının 2 nci maddesiyle 4.1.1961 tarih ve 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 112 nci maddesine ilave edilen 4 No.’lu bendinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesi için gereğini arz ederiz.

“Değişik Madde 4.– Fazla ve yersiz olarak tahsil edilen veya vergi kanunları uyarınca iadesi gereken vergilerin ilgili mevzuatı gereğince mükellef tarafından tamamlanması gereken bilgi ve belgelerin tamamlandığı tarihi takip eden otuz gün içinde iade edilmemesi halinde bu tutarlara otuz günlük sürenin sonundan itibaren düzeltme fişinin mükellefe tebliğ edildiği tarihe kadar geçen süre için aynı dönemde 6183 sayılı Kanununa göre belirlenen gecikme zammı oranında hesaplanan faiz 120 nci madde hükümlerine göre ret ve iadesi gereken vergiyle birlikte mükellefe ödenir.”

İsmail Özgün (Balıkesir) ve arkadaşları

BAŞKAN – Efendim, Sayın Komisyon ne buyurur?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANI BİLTEKİN ÖZDEMİR (Samsun) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Katılmıyorsunuz...

Sayın Hükümet?..

MALİYE BAKANI ZEKERİYA TEMİZEL (İstanbul) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Efendim, önergeye Sayın Komisyon ve Sayın Hükümet katılmadılar.

Önerge sahibi veya sahiplerinden söz isteyen var mı efendim?

İSMAİL ÖZGÜN (Balıkesir) – Söz istiyorum Sayın Başkan.

BAŞKAN – Buyurun Sayın İsmail Özgün.

Değerli milletvekilleri, rica ediyorum, gruplar adına ya da şahsı adına söz almak isteyen arkadaşımız, iki satırla, lütfedip, Başkanlığa yazılı olarak bildirirlerse, sıkıntılar önlenmiş olur ya da daha kendilerine, gruplara yönelik teklif ulaşır ulaşmaz, bir arkadaşım yüksek sesle "ben, falan grup adına konuşacağım” ya da “şahsî görüşlerimi ifade edeceğim" beyanında bulunursa, yanlış anlamalara, anlaşılmalara ve gereksiz ithamlara meydan verilmez.

Sayın Özgün, beklettiğim için özür diliyorum, kusura bakmayın.

Buyurun.

İSMAİL ÖZGÜN (Balıkesir) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; görüşülmekte olan, 626 sıra sayılı, çeşitli vergi kanunlarında değişikliği öngören kanun tasarısının 2 nci maddesiyle ilgili verdiğim önerge üzerinde görüşlerimi arz etmek üzere söz almış bulunmaktayım; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Değerli arkadaşlar, bu madde, uzun yıllardan beri yüksek oranlı enflasyonist bir ortamda bulunan ülkemizde, mükelleflerin vergi borçlarına ilişkin olarak faiz hesaplamasına karşın, alacaklarına ilişkin olarak faiz hesaplanmamasından ve buna bağlı olarak da, alacak tutarlarının erimesinden dolayı tartışılan bir konudur. Mevcut durumda, halen uygulanan yasalarda, yürürlükte olan kanunlarda, mükelleflerin alacağı vergi iadelerinin ödenmesi idarece geciktirilse dahi, hak sahiplerine bu gecikmenin bedelinin ödeneceğine dair bir hüküm bulunmamaktadır. Dolayısıyla da, uygulamada birtakım sorunlar orta yere çıkmaktadır. Vergi iadesi alması gereken mükellefler, iadede gecikme olduğunda, ancak yargı yoluyla para değerindeki düşüklüğün verdiği kaybın karşılanmasını talep edebilmektedirler. Tabiî, yargı yolunun seçilmesi de, birtakım malî külfetler ve süre gerektirmektedir. Fazla ve yersiz tahsil edilen vergiler ile kanunî sebeplerle iadesi gereken vergilerin mükelleflere zamanında iade edilememesi, enflasyon nedeniyle de, kayıplara sebebiyet vermektedir.

Şimdi, yapılan bu düzenleme, bana göre, tabiî, yerinde bir düzenlemedir; ancak, verdiğim önerge noktasında bir eksiklik gördüğüm için o önergeyi verdim. Yapılan düzenlemeyle, fazla ve yersiz tahsil edilen veya kanunî sebeplerle gereken iade işlemlerinde mükellef hukukunun gözetilmesi amaçlanmaktadır. Bunun için, iadelerde, işlemlerin sonuçlandırılması için belli bir süre baz alınmıştır. Bu süre içerisinde yapılamayan iadelerde, gecikilen her gün için hak sahibinin alacağı faiz hesaplanacak ve iade alacağı tutarıyla birlikte ödenecektir. İşte bu süre, üç ay olarak ifade edilmektedir. Bizim verdiğimiz önergede, bu sürenin, otuz gün olarak veya bir ay olarak kısıtlanması talep edilmektedir. Eğer, bu süre, bu düzenlemede otuz gün olarak yer alırsa, mükelleflerimiz açısından zaten uygun olarak, yerinde olarak getirilmiş olan bu düzenleme daha da mükemmel hale gelmiş olacak.

Faiz tutarı; banka faiz oranlarının altında olmayacak şekilde tespit edilen ve tecil edilen alacaklara uygulanan tecil faizi oranına eşit oranda hesaplama yapılacaktır.

Değerli arkadaşlar, bu kanun tasarısının bazı maddeleri buraya -burada olduğu gibi- yerinde ve uygun getirilmiştir; ama, bazı maddeleri de vardır ki -ileriki maddelerde görüşeceğiz- eksik getirilmiştir. Daha mükemmel hale getirilmesi gereken hususları vardır. Bazı maddeler içinde de, bu kanun tasarısında yer almaması gereken hususlar vardır; bunları, sırası geldikçe görüşeceğiz. Mükelleflerimizin daha iyi şartlarda vergilerini ödeyebilmeleri, onların menfaatlarının daha iyi korunabilmesi bakımından, tasarının bu maddesindeki üç aylık sürenin otuz gün olarak değiştirilmesi hususundaki verdiğimiz önergenin destekleneceğini umuyor, Yüce Heyetinize saygılarımı sunuyorum. (FP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Sayın Özgün, teşekkür ediyorum.

Sayın milletvekilleri...

III. – YOKLAMA

(FP sıralarından bir grup milletvekili ayağa kalktı.)

SALİH KAPUSUZ (Kayseri) – Sayın Başkan, yoklama yapılmasını istiyoruz. Toplantı yetersayısı yok.

BAŞKAN – Oylama yapacağım; ancak, yoklama talebi vardır.

Yoklama talebinde bulunan arkadaşlarımızın isimlerini tespit ediyoruz.

Bu arada, benim bir ricam var: Yoklama bitinceye kadar, yoklama talebinde bulunan arkadaşlarım lütfen yerinden ayrılmasın.

SALİH KAPUSUZ (Kayseri) – Sayın Başkan, böyle bir usul yok. Parlamentoya böyle bir uygulamayı sokmak fevkalade yanlıştır. Böyle bir uygulamayı ilk defa Kamer Bey başlatmıştır. Böyle bir uygulamaya ihtiyaç yoktur; İçtüzükte de böyle bir uygulama yoktur.

ÜLKÜ GÜNEY (Bayburt) – Sayın Başkan_

BAŞKAN – Müsaade buyurun efendim. (ANAP, DSP ve CHP sıralarından gürültüler)

Efendim, arkasını dinlemiyorsunuz ki_

Yoklama yapılırken, yoklama isteminde bulunan sayın üyenin mensup olduğu ile sıra geldiğinde sayın üyenin ismi orada tespit edilirse, o üyenin burada oturma ve bekleme mecburiyeti yoktur. Bu, şuna benzer: Diyelim ki, bir sayın üyemiz yoklamaya katıldı, sonra da çıktı gitti; o neyse, o da odur. Onun için, ayağa kalkarak yoklama isteyen arkadaşlarımız, isimleri tespit edildikten sonra salonda otururlar, kendi illerine sıra gelip, yoklamaları yapıldıktan sonra gidebilirler benim uygulamam açısından_

SALİH KAPUSUZ (Kayseri) – Sayın Başkan, peki şu anda arkadaşlarımızın isimlerini niye tespit ediyoruz?

BAŞKAN – Efendim, sayıyı belirlemek için.

SALİH KAPUSUZ (Kayseri) – Sayın Başkanım, hem 20 kişiyi belirliyorsunuz hem de yoklama yapıyorsunuz!.. Tekrar yoklamaya ihtiyaç yok.

BAŞKAN – Var efendim.

SALİH KAPUSUZ (Kayseri) – Yok efendim.

BAŞKAN – Biz, sadece sayıyı belirliyoruz.

Tabiî, keşke, yoklama istemeyi düşünen herhangi 20 milletvekili daha önce yazılı bildirse. En güzeli, en kolayı bu; ama, Tüzüğün verdiği bir imkândır, arkadaşlarımızın, ayağa kalkarak da yoklama isteme imkânı var.

METİN BOSTANCIOĞLU (Sinop) – Sayın Başkan_

BAŞKAN – Buyurun.

METİN BOSTANCIOĞLU (Sinop) – Sayın Başkan "ili okunduğunda, sayın üye 'burada' dedikten sonra dışarı çıkabilir" dediniz. Yani, burada olduğunu size ilettikten sonra çıkabilir. Bu sözünüzden şu anlaşılıyor; demek ki, pusulayı veren de, pusulayı verdikten sonra çıkabilir.

BAŞKAN – Efendim, bir dakika; eğer, ben, pusulayı verdiğini gördüysem, tespit ettiysem, gayet tabiî çıkabilir.

METİN BOSTANCIOĞLU (Sinop) – Divana ulaştığına göre, o burada demektir.

BAŞKAN – Sayın Bostancıoğlu...

SALİH KAPUSUZ (Kayseri) – O zaman...

BAŞKAN – Efendim, müsaade buyurun...

SALİH KAPUSUZ (Kayseri) – Sayın Başkan, bir şey daha ortaya çıkmıştır; buraya verilen pusulanın mutlaka kontrol edilmesi zarureti ortaya çıkmıştır; Sayın Grup Başkanvekilinin ifadesi bunu ispat etmiştir.

BAŞKAN – Kontrol ettik efendim; biz, bugün kontrol ettik.

Yoklama talebinde bulunan milletvekillerinin isimlerini alıyorum.

Sayın Muhammet Polat, Sayın Aslan Polat, Sayın Veysel Candan, Sayın Bedri İncetahtacı, Sayın Osman Pepe, Sayın Latif Öztek, Sayın Sıtkı Cengil, Sayın Tevhit Karakaya, Sayın Feti Görür, Sayın Mustafa Yünlüoğlu, Sayın Şinasi Yavuz, Sayın Abdullah Örnek, Sayın Abdullah Arslan, Sayın İsmail Coşar, Sayın Osman Hazer, Sayın Saffet Benli, Sayın Faruk Ekinci, Sayın Hasan Hüseyin Öz, Sayın Nezir Aydın.

Yoklama talebinde bulunan yeteri sayıda milletvekili var ve salonda hazırlar.

Tekrar ediyorum, lütfen, ili yoklaması yapılıncaya kadar arkadaşlarımız yerlerinde bulunsunlar.

Ad okunmak suretiyle yoklama yapılacaktır; Genel Kurul salonunda hazır bulunan sayın üyelerin yüksek sesle işaret buyurmalarını rica ediyorum.

(Yoklama yapıldı)

BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, toplantı yetersayımız vardır.

VI. – KANUN TASARI VE TEKLİFLERİYLE KOMİSYONLARDAN

GELEN DİĞER İŞLER (Devam)

5. – Vergi Usul Kanunu, Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun, Gelir Vergisi Kanunu, Kurumlar Vergisi Kanunu, Katma Değer Vergisi Kanunu, Gider Vergileri Kanunu, Emlak Vergisi Kanunu, Veraset ve İntikal Vergisi Kanunu, Motorlu Taşıtlar Vergisi Kanunu, Damga Vergisi Kanunu, Harçlar Kanunu ve Belediye Gelirleri Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Tasarısı ile Konya Milletvekili Ahmet Alkan’ın, İstanbul Milletvekili Emin Kul’un, Kahramanmaraş Milletvekili Hasan Dikici ve 30 arkadaşının, Balıkesir Milletvekili İsmail Özgün’ün, İstanbul Milletvekili Mustafa Baş ve 30 arkadaşının, Trabzon Milletvekili Kemalettin Göktaş ve 33 arkadaşının, Konya Milletvekili Necmettin Erbakan ve 40 arkadaşının, Konya Milletvekili Necmettin Erbakan ve 30 arkadaşının, Kütahya Milletvekili Mehmet Korkmaz’ın, Balıkesir Milletvekili İsmail Özgün ve 40 arkadaşının, Konya Milletvekili Veysel Candan’ın, Balıkesir Milletvekili İ. Önder Kırlı’nın, Adana Milletvekili Arif Sezer’in, Ağrı Milletvekili M. Sıddık Altay’ın, Bayburt Milletvekili Suat Pamukçu’nun, İstanbul Milletvekili Cefi Kamhi’nin, Samsun Milletvekili Murat Karayalçın’ın, Bursa Milletvekili Turhan Tayan’ın, Erzurum Milletvekili İsmail Köse’nin, İstanbul Milletvekili Ercan Karakaş ve 6 arkadaşının, Erzincan Milletvekili Naci Terzi’nin, Demokrat Türkiye Partisi Grup Başkanı Van Milletvekili Mahmut Yılbaş, Grup Başkanvekilleri İstanbul Milletvekili Metin Işık, Mardin Milletvekili Muzaffer Arıkan ve 6 arkadaşının, benzer mahiyetteki kanun teklifleri ve Plan ve Bütçe Komisyonu raporu (1/708, 2/72, 2/73, 2/75, 2/129, 2/154, 2/166, 2/182, 2/191, 2/194, 2/221, 2/270, 2/287, 2/293, 2/323, 2/369, 2/420, 2/459, 2/493, 2/884, 2/959, 2/960, 2/1015, 2/1019, 2/1070) (S. Sayısı : 626) (Devam)

BAŞKAN – 1 inci önergeyi okuttuk, Sayın Komisyon ve Hükümet katılmadı, önerge sahibi beyanda bulundu.

Şimdi, bu önergeyi, yapılan yoklamadan ve yetersayımızın varlığını tespitten sonra oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.

Diğer önergeyi okutuyorum :

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan Vergi Usul Kanunu, Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun, Gelir Vergisi Kanunu, Kurumlar Vergisi Kanunu, Katma Değer Vergisi Kanunu, Gider Vergileri Kanunu, Emlak Vergisi Kanunu, Veraset ve İntikal Vergisi Kanunu, Motorlu Taşıtlar Vergisi Kanunu, Damga Vergisi Kanunu, Harçlar Kanunu, Belediye Gelirleri Kanunu ile 3505 Sayılı Kanun, Katma Değer Vergisi Mükelleflerinin Ödeme Kaydedici Cihazları Kullanmaları Mecburiyeti Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Tasarısının 2 inci maddesinde yer alan "üç ay" ibaresinin, "onbeş gün" olarak değiştirilmesini arz ve talep ederiz.

Saygılarımızla.

Mustafa Ünaldı (Konya) ve Arkadaşları

BAŞKAN – Efendim, Sayın Komisyon ne buyurur önergeye?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANI BİLTEKİN ÖZDEMİR (Samsun) – Efendim, katılamıyoruz.

BAŞKAN – Sayın Hükümet?..

MALİYE BAKANI ZEKERİYA TEMİZEL (İstanbul) – Katılmıyoruz efendim.

BAŞKAN – Komisyon ve Hükümet önergeye katılmadı.

Önergesinin gerekçesini arz ve izah etmek üzere, Sayın Feti Görür; buyurun. (FP sıralarından alkışlar)

FETİ GÖRÜR (Bolu) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; görüşülmekte olan 626 sıra sayılı kanun tasarısının 2 nci maddesinde, 213 sayılı Kanunun 112 nci maddesine 4 numaralı bent eklenmektedir. Mükelleflerden fazla veyahut da yersiz olarak alınan verginin iadesi konusunda, bugüne kadar, kanunlarda, bu yersiz veya fazla alınan miktarın gecikmesiyle ilgili, gecikme zammı veya tecil faiziyle ilgili herhangi bir düzenleme bulunmamakta idi. Bu getirilen madde, bugüne kadar gecikmiş olan bu uygulamayı gündeme getiren ve mükelleflerin lehine olan bir düzenlemedir.

Ancak, dikkatle okunursa, maddenin uygulamasında, mükelleflerin aleyhine büyük haksızlıkların olduğu ve devletin vatandaştan olan alacaklarında şahin kesildiği, aslan kesildiği ve aylık yüzde 15 gecikme zammını uygulamasına rağmen, bu haksız toplanan veya yersiz alınan vergilerde yüzde 10 aylık tecil faizinin uygulanacağı ve işin en önemli tarafı, bu uygulamanın, mükelleflerden alınan haksız veya yersiz verginin tespit edilmesi için, mükellefin vergi dairesine yapmış olduğu müracaatı ve gerekli olan belgeleri ve bilgileri tamamlamasından sonra, mükellefe, bunun, bu iadenin, bu ödemenin üç ay içerisinde yapılmasını kanun maddesi öngörüyor. Bu üç aylık süre içerisinde; yani, belgelerin ve bilgilerin toplandığı ve mükellefe, yapılan düzeltmeyle ilgili fişin tebliğ edildiği tarihler arasında tecil faizi uygulamasından bahsediliyor. Şimdi, hemen şunu düşünmek lazım; devletin, hem alacaklarında hem de borçlarında, vatandaşa karşı adil ve eşit uygulamalarda bulunması lazım. Şimdi, düşünün -Sayın Bakanımın dikkatine sunmak istiyorum- yetkililerin, bir esnafın, bir tüccarın, geriye dönük beş yıl içerisindeki defterlerini isteyip inceleme hakları var. Bu beş yılın, şu anki tarihe göre düşünürsek, 1994 yılına ait defterlerini istediğimiz bir mükellefin, defterlerinin incelenmesinde herhangi bir vergi kaçağına rastlandığında, bu maddede düzenlenen belge ve bilgilerin teslim edilmesi ve ondan sonra, mükellefe yapılan düzeltme fişinin tebliğ tarihi gibi bir tarihin düşünülmesi, uygulanması mümkün değildir. Yani, mükelleflerin devlete karşı yapmış olduğu haksızlıkta, kaçırmış olduğu bir vergide, bu, beş yıl öncesine dayanan bir kaçak ise, o günkü fiyatlar üzerinden, o günkü değerler üzerinden hesap edilen vergi kaçağı, 3 katı cezası hesap edilir ve bugüne kadar olan gecikme faizi, aylık yüzde 15, yıllık yüzde 80'den hesap edilir ve mükelleften bu şekilde talep edilir.

Durum bu olduğu halde, vatandaşın yanlışlıkla fazla ödediği vergi konusunda ise aynı hassasiyet gösterilmemekte ve sen belgeni, bilgini topla getir, biz sana olur diyelim, düzeltme fişini de düzenleyelim, sana tebliğ ettiğimiz tarihten sonra üç ay bize müddet tanı, yine herhangi bir gecikme ödemeyelim. Böyle bir uygulamanın kabul edilmesi mümkün değil.

Yapılan düzenleme, doğru bir düzenleme, mantıklı bir düzenleme, amaç olarak uygun bir düzenleme; fakat, maalesef, uygulamada yapılan bu haksızlığın mutlaka düzeltilmesi lazım. Bugün devlet vatandaşın gözünde, ürününü alıp, üç ay, beş ay, altı ay sallayan, vade farkını ödemeyen, vatandaşa devamlı haksızlık yapan konumda. Bunun, mutlaka düzeltilmesi lazım ve bunun için de, verdiğimiz önergeye destek vermenizi bekliyorum.

Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (FP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Sayın Görür, teşekkür ediyorum.

Önergeye, Sayın Komisyon ve Hükümet katılmadılar; önerge sahibi gerekçesini arz ve ifade etti.

Şimdi, önergeyi oylarınıza sunuyorum...

MEHMET BEDRİ İNCETAHTACI (Gaziantep) – Sayın Başkan, karar yetersayısının aranmasını istiyorum. (ANAP ve DSP sıralarından gürültüler)

BAŞKAN – Önergeyi kabul edenler... Kabul etmeyenler...

M. HADİ DİLEKÇİ (Kastamonu) – Devletin bir saatini çaldınız; yazıklar olsun! (FP sıralarından "sana yazıklar olsun" sesleri)

METİN ŞAHİN (Antalya) – Ayıp!.. Ayıp!..

Sayın Başkan, karar yetersayısı vardır; göz görüyor, saymaya gerek yok! Biraz önce yoklama yaptınız!

BAŞKAN – Karar yetersayısı vardır ve önerge kabul edilmemiştir.

M. HADİ DİLEKÇİ (Kastamonu) – Gözünle görmedin mi onu?!

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, şu Tüzüğü bir okusanız, ne olur! Yapmayın!... Yapmayın!... (ANAP ve DSP sıralarından gürültüler) Efendim, yapmayın, bir vergi kanunu çıkarıyorsunuz. (ANAP ve DSP sıralarından gürültüler) Efendim, kanun çıkarmayın...

BAYINDIRLIK VE İSKÂN BAKANI YAŞAR TOPÇU (Sinop) – Başkan engelleme yapmaz!

BAŞKAN – Sayın Topçu...

SALİH KAPUSUZ (Kayseri) – Sayın Başkan, burada karar yetersayısı yok, lütfen bir daha sayın!

BAŞKAN – Efendim, kararı ifade ettim...

ÜLKÜ GÜNEY (Bayburt) – Karar verildikten sonra bunu yapamazsınız.

BAŞKAN – Sayın Güney, işlem yapıyorum, müsaade buyurun...

Diğer önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan Vergi Usul Kanunu, Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun, Gelir Vergisi Kanunu, Kurumlar Vergisi Kanunu, Katma Değer Vergisi Kanunu, Gider Vergileri Kanunu, Emlak Vergisi Kanunu, Veraset ve İntikal Vergisi Kanunu, Motorlu Taşıtlar Vergisi Kanunu, Damga Vergisi Kanunu, Harçlar Kanunu, Belediye Gelirleri Kanunu ile 3505 sayılı Kanun, Katma Değer Vergisi Mükelleflerinin Ödeme Kaydedici Cihazları Kullanmaları Mecburiyeti Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Tasarısının 2 nci maddesinde yer alan "üç ay" ibaresinin "bir ay" olarak değiştirilmesini arz ve talep ederiz.

Saygılarımızla.

Mustafa Ünaldı (Konya) ve arkadaşları

BAŞKAN – Sayın Komisyon, önergeye ne buyurur efendim?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANI BİLTEKİN ÖZDEMİR (Samsun) – Katılmıyoruz efendim.

BAŞKAN – Sayın Hükümet?..

MALİYE BAKANI ZEKERİYA TEMİZEL (İstanbul) – Katılmıyoruz efendim.

BAŞKAN – Önergeye Komisyon ve Hükümet katılmadı.

Önerge sahibi olarak, Sayın Feti Görür; buyurun. (FP sıralarından alkışlar)

FETİ GÖRÜR (Bolu)– Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; öncelikle, Genel Kurulda yapılan bu yersiz tartışmayı çok lüzumsuz bulduğumu ifade etmek istiyorum. Aylardan beri, kamuoyunda, vergi reformu diye gündemde tutulan ve Meclisin çalıştırılmadığı, bu yasaların da çıkarılmadığından dolayı muhalefeti suçlayanların, en azından, 60 milyon insanı ilgilendiren çok önemli bir yasa tasarısı hususunda yapılan eleştirilere ve İçtüzüğe uygun olarak yapılan hareketlere tahammül göstermeleri gerekir. (FP sıralarından alkışlar)

Bu tasarı, Plan ve Bütçe Komisyonundan, geceyarısından sonra yapılan müzakerelerde ve baskın bir şekilde, tartışılmadan, üzerinde uzun uzun görüşülmeden geçti ve Sayın Bakanın da "bir vergi reformunun çıkarılabilmesi için, bunun üzerinde en az dört yıl, beş yıl çalışılması gerekir ve hatta, bunun için pilot bölgeler seçilerek bu tasarının bazı kısımlarının bu pilot bölgelerde uygulanması gerekir -Plan ve Bütçe Komisyonu tutanaklarından alıp okuyabilirsiniz- ama, ne yazık ki, biz, sizin huzurunuza dört ay, beş ay gibi kısa bir sürede bir yasa tasarısı değişikliği getirmek zorunda kaldık" şeklindeki ifadelerini Plan ve Bütçe Komisyonu tutanaklarından okuyarak, buradaki tavırlarımızı ona göre düzenlememiz, tertip etmemiz ve halkımıza karşı olan sorumluluğumuzu da idrak etmemiz gerekir.

Az önce de açıkladık; belediyeler, milletine hizmet etmek için, halkına hizmet etmek için, altyapı yatırımları için İller Bankasından kredi alırlar; ama, bu kredilere yüzde 240'lara varan bileşik faiz ödemek zorunda kalırlar ve hiçbir zaman, belediyelere -devlete olan borçlarından dolayı- bir ay, iki ay, üç ay değil, bir gün dahi tolerans tanınmaz. Durum bu iken, devlet, kendi alacaklarında aslan kesilirken, şahin kesilirken, vatandaştan almış olduğu yersiz veyahut da fazla vergilerin geri ödenmesinde, belgelerin, bilgilerin tamamlanmasından sonra, vatandaşa "düzeltme fişinin tebliğinden itibaren üç ay içerisinde ödersem herhangi bir fark vermem" diyebilmektedir; bu, devletin adilliğine, eşitliğine, kanunların eşit uygulanmasına uyan bir uygulama değildir.

Hangimiz olursak olalım, devlete olan borcumuz için, bize, nasıl ki, aylık yüzde 15 gecikme faizi uygulanıyorsa, devletin de aynı şekilde vatandaşa bu gecikmeden doğan faizi günü güne ödemesi lazım. Nasıl ki, devletin vatandaştan alacağı için, borcun meydana geldiği tarih, gün, onun için süre başlama tarihi ise, vatandaşın da devletten alacağı olan, bu fazla ödenmiş olan vergi için de sürenin aynı şekilde çalışması lazım.

Bu hususu Genel Kurulun dikkatine sunarak, vermiş olduğumuz önergeye hepinizden destek bekliyorum ve saygılar sunuyorum. (FP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum Sayın Görür.

Değişiklik önergesine Sayın Komisyon ve Sayın Hükümet katılmadı, önerge sahibi gerekçesini arz ve ifade etti.

Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.

Diğer önergeyi okutuyorum...

ALİ RIZA BODUR (İzmir) – Saat doldu.

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, istirham ediyorum; iki gün önce bir karar aldınız, çalışma sürelerini belirlediniz; bu, onun içerisindedir, müsaade buyurun... Yani, mutlaka her şeye müdahale etmeye mecbur musunuz? Rica ediyorum...

Ne zaman ara vereceğime ben karar vereceğim. (FP sıralarından alkışlar)

Diğer önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan Vergi Usul Kanunu, Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun, Gelir Vergisi Kanunu, Kurumlar Vergisi Kanunu, Katma Değer Vergisi Kanunu, Gider Vergileri Kanunu, Emlak Vergisi Kanunu, Veraset ve İntikal Vergisi Kanunu, Motorlu Taşıtlar Vergisi Kanunu, Damga Vergisi Kanunu, Harçlar Kanunu, Belediye Gelirleri Kanunu ile 3505 sayılı Kanun, Katma Değer Vergisi Mükelleflerinin Ödeme Kaydedici Cihazları Kullanmaları Mecburiyeti Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Tasarısının 2 nci maddesinde yer alan "tamamlandığı tarihi takip eden üç ay içinde iade edilmemesi halinde, bu tutarlara üç aylık sürenin başından itibaren tecil faizi" ibaresinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve talep ederiz.

Saygılarımızla.

Teklif: "Tamamlanmasıyla tahsil tarihinden itibaren başlamak üzere tecil faizi" ibaresi yerine "gecikme zammı olarak" değiştirilmesini arz ve talep ederiz.

Mustafa Ünaldı (Konya) ve arkadaşları

BAŞKAN – Sayın Komisyon, önergeye ne buyurur efendim?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANI BİLTEKİN ÖZDEMİR (Samsun) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Katılmıyorsunuz.

Sayın Hükümet?..

MALİYE BAKANI ZEKERİYA TEMİZEL (İstanbul) – Sayın Başkan, şu anda bir açıklamaya olanağım var mı?

BAŞKAN – Tabiî, hay hay.

Yerinizden mi, kürsüden mi efendim?

MALİYE BAKANI ZEKERİYA TEMİZEL (İstanbul) – Kürsüden efendim.

BAŞKAN – Sayın Bakan önergeyle ilgili bir açıklamada bulunacaklar.

Buyurun.

MALİYE BAKANI ZEKERİYA TEMİZEL (İstanbul) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Türkiye'nin, Türkiye Büyük Millet Meclisini izlediği ve herkesin özlemle beklediği; çünkü, olumlu yanları itibariyle, her kesimin mutlaka bir fayda elde edeceği bir yasa tasarısını görüşüyoruz.

Bu yasa tasarısının, böyle bir stres içerisinde görüşülebileceğine, yirmisekiz yılını Maliye teşkilatına vermiş bir insan olarak, asla ihtimal vermezdim.

Burada, birtakım düzenlemeler yapılıyor; çok açık olarak söylemek gerekiyor ki, bazılarında çok büyük iddialarla ortaya çıkmıyoruz. Bunun adına "reform" demiyorsak, sadece bir "düzenleme" ibaresini kullanıyorsak, bu, mütevazılık gösterme anlamında, alçak gönüllülük gösterme anlamında bir tavır değildir; takdiri, Yüce Türk Milletine bırakmaktandır.

Türkiye, yıllardan beri, Maliye kapılarında, hatta devlet kapılarında alacağını almak için sürüm sürüm sürünen insanlarla doludur. Şu anda Türkiye'de, beş yıl süren iade uygulamaları vardır; beş yıl süren, dört yıl süren... Teminat mektuplarıyla alınan iadeler nedeniyle, bankaların, teminat mektupları limitleri neredeyse iki katına ulaşmıştır. Bu koşullar altında, Türkiye'ye, yeni bir düzenleme getiriyoruz. Olabilir, üç ay da tartışılabilir, bir ay da denilebilir, daha kısa bir süre de denilebilir.

Türkiye, diğer ülkelerin yıllardan beri yaptığı bu uygulamaya, ilk defa geçiyor. Şu anda, malî idarenin üzerindeki birikmiş iadeleri göz önüne aldığınızda, bunların değil üç ayda, altı ayda da bitirilmesi olanağının ne kadar zor olacağını kabul etmeniz gerekir.

Biz, Türkiye'ye, yepyeni bir düzenleme getiriyor, devletin üzerine, devleti yurttaşıyla barıştırmak için bir sorumluluk yüklüyoruz. Bunu, Türkiye Büyük Millet Meclisi olarak yüklüyoruz. Ancak, bu sorumluluk, altından kalkabileceğimiz bir sorumluluk olmalı. Bu, ne üzerinde gerçekten çok anlamsız suçlamalar yapılacak bir düzenlemedir ne de ilk defa getirilen bir düzenleme olması nedeniyle, onbeş günle veya birkaç günle sınırlandırılacak bir uygulamadır.

Değerli arkadaşlar, neden tecil faizi, neden gecikme faizi konusuna gelince. Gecikme zammı, gecikme faizi, bir cezadır. Tecil faizi de, devletiyle uzlaşmış bir insana, bankaya yatırması halinde elde edeceği faizi, devlet versin diye o düzeyde belirlenmiş olan bir faizdir. Bu faiz oranı, şu anda yüzde 120'dir; yarın, büyük bir ihtimalle, enflasyondaki düşüşe paralel olarak daha aşağıya inecektir. O nedenle de, ceza faizi uygulamak yerine, ilk defa olarak, banka faizine yakın bir faizle bunun iadesini sağlamaya çalışıyoruz. Temerrüt faizi şu anda kaç; yüzde 50. Peki, temerrüt faizi nedeniyle, trilyonlarca lira kamulaştırma alacağı olanlar, yıllardan beri sürüm sürüm sürünüyor. Yani, bir düzenleme getiriliyor, iyi bir şey yapılmaya çalışılıyor; ancak, sırf mesaj vermek uğruna veya sırf muhalefet yapmak uğruna... Benim istirhamım... Bu konularda, ben, gerçekten politika yapamıyorum, yapamadığımı hepiniz biliyorsunuz; ancak, doğru olan, doğru yapılan bir şeyin üzerinde de bu kadar fazla spekülasyon yapılmasına ve özellikle de suçlanılmaya katlanamıyorum, açık söyleyeyim.

Değerli arkadaşlar, şuraya oturup da, hiç günahı olmadan bu kadar suçlamaya maruz kalmak, gerçekten çekilir bir olay değil.

MEHMET ALİ BİLİCİ (Adana) – Ne yapalım; millet için katlanacağız.

MALİYE BAKANI ZEKERİYA TEMİZEL (Devamla) – Şurada yapılan, düzgün bir düzenlemedir, doğru bir düzenlemedir; Türkiye'ye kazandırılan yepyeni bir kurumdur ve ilk defa gelir. Reform, yenilik demektir; bu da, yenidir ve bu da, tasarının yeniliklerinden, reformlarından birisidir; ama, biz, buna reform demiyoruz, hep beraber çıkaralım diye, düzenleme diyoruz.

Üç ay... Gelecekte düzenlemelerin hepsi yapıldıktan sonra, malî idare, bunu üç ay bekletmek zorunda değildir; inşallah, bir haftada yapmaya başlar; önümüzdeki yıllarda da, tecil faizi veya gecikme zammı oranları ortadan kalkar.

Değerli arkadaşlar, benim istirhamım, burada, gerçekten düzgün bir düzenleme yapmaya çalışıyoruz. Yoksa, birilerinin daha iyi bir şey isteyip de, bizim, ısrarla ve ısrarla, sanki daha kötü bir düzenleme getirmişiz ve bunda ısrar ediyormuşuz gibi bir imaja kolay kolay katlanmamız mümkün değil. Ancak, bütün arkadaşlarımızın isteği, şu tasarının, bir an önce yasalaşması; zamana karşı yarışıyoruz ve bunun stresi altındayız. O nedenle de, biz, her defasında çıkıp, bütün maddeleri bu ayrıntıyla savunma olanağına sahip değiliz; ama, savunmadığımız zaman da, getirdiğimiz düzenlemelerin, kesin olarak, halk yararına olmadığını kimse iddia etmemeli. Böyle bir şey olduğu takdirde -ben, başından beri taahhüt ettim- ister zaman baskısı olsun ister zaman baskısı olmasın, eğer, halka, yanlış bir mesaj verilmeye kalkılırsa, getirilen düzenlemenin onların lehine olmadığı konusunda bir imaj verilirse, ben, her defasında çıkar konuşurum. Arzu ettiğiniz takdirde "bu maddeyi pek iyi anlayamadık; Maliye Bakanı bir konuşma yapsın, bunu açıklasın" dediğinizde, ben, yine çıkar konuşurum. O konuda da herhangi bir sınırlamam yok.

O nedenle, yapılan düzenleme, gerçekten Türkiye'nin kaldıracağı bir düzenlemedir; eğer, buradan söylemem uygunsa, onun dışındaki düzenlemelere katılamıyoruz Sayın Başkanım.

Teşekkür ederim. (DSP, ANAP ve CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum Sayın Bakan.

SALİH KAPUSUZ (Kayseri) – Sayın Başkan, önerge sahibi sıfatıyla konuşmak istiyorum.

BAŞKAN – Efendim, Sayın Görür önerge üzerinde konuştu... Konuştunuz değil mi?

FETİ GÖRÜR (Bolu) – Yok efendim..

SALİH KAPUSUZ (Kayseri) – Efendim, bu, başka bir önerge...

BAŞKAN – Bir dakika efendim... Özür dilerim... (DSP sıralarından, “konuştu” sesleri) Tespit ediyorum efendim; müsaade buyurun, tespit edeyim.

A. ZİYA AKTAŞ (İstanbul) – Konuşuldu Sayın Başkan.

BAŞKAN – Tamam efendim, tespit ediyorum.

Efendim, ilk defa önergeyi okuttum, Komisyon, katılmadığını beyan buyurdu; Sayın Hükümete sordum; o da “beyanımı kürsüde yapacağım” dedi, katılmadığını ifade etti.

Şimdi, sıra, önerge sahibinde... Rica ediyorum...

METİN BOSTANCIOĞLU (Sinop) – Doğru...

BAŞKAN – Sayın Kapusuz, önerge sahibi sıfatıyla, buyurun efendim. (FP sıralarından alkışlar)

Bir dakika Sayın Kapusuz... İmzanız var mı efendim?

SALİH KAPUSUZ (Kayseri) – Yok mu efendim?.. Buyurun Feti Bey.

BAŞKAN – Efendim, Sayın Feti Görür imza sahibi sıfatıyla beyanda bulunacak, önergesini açıklayacak.

Buyurun.

FETİ GÖRÜR (Bolu) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum ve Sayın Bakanımızın bu yumuşatıcı konuşmasından dolayı da kendilerine teşekkür ediyorum.

Esasında, Meclise yakışan, gayet medenî bir tavırla, milletimiz için hazırlanan yasaları enine boyuna tartışmak; eğer, bunlara katkıda bulunabilecekse -iktidar olsun muhalefet olsun- bütün üyelerin, bu tasarılara -ama komisyonlarda ama Genel Kurulda- katkılarda bulunmasıdır asıl olan ve önemli olan gaye de, güzel bir tasarının, memleketimiz için en hayırlı bir şekilde yasalaşmasıdır.

Sayın Bakanımız haklıdır, senelerden beri, bu, Türkiye'de uygulanmadı, ilk olarak uygulanıyor fakat, senelerden beri uygulanmaması, bundan sonra uygulanacak olan bu maddeyle ilgili, bu uygulamayla ilgili, Türkiye için en güzeli olmasın manasına değil. Sayın Bakanımızın da aynı düşünceler içerisinde olduğunu hepimiz takdir ediyoruz, biliyoruz. Yalnız, önemli olan şu : İki kişi arasında bir alışveriş sözkonusu olduğunda, her iki tarafın da haklarının eşit olarak savunulması, aslolan, usul olandır; gerçek davranış budur.

Şimdi, devlet ile vatandaş arasındaki alışverişlerde, bir tarafın alacağına karşın, aylık yüzde 15 gecikme faizi uygulayacaksınız, diğer tarafın alacağına karşı aylık yüzde 10 uygulayacaksınız.

İkincisi, devletin, vatandaştan alacağı varsa, o borcun tahakkuk ettiği günden itibaren, gecikme faizi uygulamak için, süreyi işleteceksiniz; ama, vatandaş devlete yanlışlıkla fazla vergi ödemişse, siz ona, onun vergiyi yanlışlıkla verdiği, ödediği tarihten itibaren süreyi işletmeyeceksiniz, ola ki, vatandaşın yanlış ödediği bu miktarın, altı ay sonra vatandaş tarafından veya idare tarafından farkına varılabilir, ondan sonra belgelerini, bilgilerini toplayacaksınız, düzenleyeceksiniz ve bunun akabinde de düzeltme fişini vergi dairesi olarak hazırlayacaksınız, vatandaşa tebliğ edeceksiniz, bu arada da bir ay, iki ay gibi bir zamanın geçtiğini düşünün, bu yanlış ödemenin üzerinden sekiz ay gibi bir zaman geçecek. Ondan sonra da, ben size bunu üç ay içerisinde ödersem, tecil faizi vermem, ödemem diyeceksiniz; ta ki, üç aydan sonra tecil faizi işlemeye başlayacak diyeceksiniz. İşte adaletsizlik buradadır. Uygulamada düzeltilmesini istediğimiz nokta buradadır. Eğer, buna bir itirazı olan varsa, bize de izah ederler, vatandaşa da izah ederler. Yoksa, yerli yersiz kalkıp konuşmak veya yerli yersiz önergelerle huzurunuza çıkmak veya Yüce Meclisin zamanını çalmak gibi bir amacımız yoktur.

Arz ederim, teşekkür ederim. (FP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Sayın Görür, teşekkür ediyorum efendim.

Efendim, önergeye Sayın Komisyon ve Hükümet katılmadı, önerge sahibi görüşlerini arz ve ifade etti.

Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.

Maddeyi, okunduğu şekliyle oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Madde kabul edilmiştir.

3 üncü maddeyi okutuyorum... (DSP sıralarından "çalışma süresi doldu" sesleri)

Efendim, müsaade buyurun, oturun, çalışıyoruz.

Buyurun, maddeyi okuyun:

Madde 3. – 213 Sayılı Kanunun 160 ıncı maddesine aşağıdaki fıkra eklenmiştir.

"İşi bırakma bildiriminde bulunmayan bir mükellefin işi bıraktığının tespit edilmesi veya yapılan araştırma ve yoklamalar sonucunda bilinen adreslerinde bulunamaması ve başka bir adreste faaliyetine devam ettiğine dair bilgi edinilememesi halinde mükellef işi bırakmış addolunur ve mükellefiyet kaydı vergi dairesince terkin edilebilir. Ancak, mükellefiyet kaydının terkin edilmesi, mükellefin işi bırakmasından önceki döneme ilişkin yükümlülüklerini ortadan kaldırmayacağı gibi bu tarihten sonra faaliyette bulunduğunun tespiti halinde bu dönemlere ilişkin vergilendirmeye de engel teşkil etmez. Bu fıkranın uygulanmasına ilişkin usulleri belirlemeye Maliye Bakanlığı yetkilidir."

BAŞKAN – Fazilet Partisi Grubu adına, Sayın Benli, 3 üncü maddeyle alakalı olarak Grup görüşünü arz ve ifade etmek üzere; buyurun efendim. (FP sıralarından alkışlar)

FP GRUBU ADINA SAFFET BENLİ (İçel) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; görüşülmekte olan 626 sıra sayılı kanun tasarısının 3 üncü maddesiyle, 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 160 ıncı maddesinin sonuna getirilen fıkrayla ilgili söz almış bulunuyorum; bu vesileyle, Fazilet Partisi Grubu ve şahsım adına, hepinizi saygıyla selamlıyorum.

213 sayılı Vergi Usul Kanununun 160 ıncı maddesine, aşağıdaki fıkra eklenmiştir. Bu fıkrayla, mükellefiyet kaydının vergi dairesince silinebilmesine ilişkin düzenleme yapılmaktadır.

Gelir Vergisi ve Kurumlar Vergisi gibi sürekli mükellefiyetlerde, vergi dairesi ile mükellef arasındaki ilişkinin sağlıklı bir şekilde yürütülebilmesi, mükellefiyetle ilgili çeşitli hususların ve bunlardaki değişikliklerin öngörülen süreler içinde vergi dairesine bildirilmesine bağlıdır.

BAŞKAN – Affedersiniz Sayın Benli, bir dakikanızı rica ediyorum.

Sayın milletvekilleri, oylama yapma ihtimali var, isterseniz gidin, bilmiyorum, ben söyleyeyim.

METİN BOSTANCIOĞLU (Sinop) – Sayın Başkan, affedersiniz, Yüce Meclisin aldığı karara göre, çalışma saatleri 14.00-19.00; 20.00-24.00'tür. Bu kararı değiştiren başka bir karar da mevcut değil. Acaba, uygulamada bir değişiklik mi oldu?

BAŞKAN – Efendim, biz böyle uyguluyoruz; bütün uygulama bu istikamettedir. Tek birleşim saydığımız için, bir saatlik arayı işin durumuna göre, mahiyetine göre... Yani, maslahata göre hareket ediyoruz.

METİN BOSTANCIOĞLU (Sinop) – Ama, Sayın Başkanım, arkadaşlar, kendilerini Meclisin çalışma saatlerine göre düzenlediler.

BAŞKAN – Ben uyarıyorum efendim.

Buyurun Sayın Benli.

SAFFET BENLİ (Devamla) – Sayın Başkan, mükellefiyetle ilgili çeşitli hususların ve bunlardaki değişikliklerin öngörülen süreler içinde vergi dairesine bildirilmesine bağlıdır. Bildirimi gereken hususlar arasında, işin bırakıldığının bildirilmesi zorunluluğu da yer almaktadır.

Vergi Usul Kanununun 160 ıncı maddesine göre, aynı Kanunun 153 üncü maddesinde yazılı mükellefler olan vergiye tabi ticaret ve sanat erbabı, serbest meslek erbabı, Kurumlar Vergisi mükellefleri, kolektif ve adi şirket ortakları ile komandit şirketlerin komandite ortakları, işi bırakmaları halinde, bunu vergi dairesine bildirmeye mecburdurlar. Kazançları, götürü usulde tespit edilenlerin işi bırakmayı karnesine işaret ettirmeleri, bildirme yerine geçmektedir.

Vergi Usul Kanununun 161 inci maddesinde, işi bırakma, vergiye tabi olmayı gerektiren muamelelerin tamamen durdurulması ve sona ermesi olarak tanımlanmış olup, işlerin herhangi bir sebep yüzünden geçici bir süre için durdurulmasının, işi bırakma sayılamayacağı belirtilmiştir.

Mükelleflerin ödevleri arasında yer verilen işi bırakma bildiriminin yapılmaması, Vergi Usul Kanununun 352 nci maddesi uyarınca, ikinci derecede usulsüzlük fiilini teşkil etmekte olup, bu Kanuna bağlı cetvele göre cezalandırılır; ancak, bu bildirimin yapılmaması, daha önemli etki yaratabilecek sonuçları da doğurabilir. Örnek vermek gerekirse, işini bırakan bir serbest meslek erbabının, bunu vergi dairesine bildirmemesi halinde, Gelir Vergisi beyannamesi verilmediği gerekçesiyle resen takdir edilecek matrah üzerinden, mükellef adına Gelir Vergisi tarhiyatı yapılabilir.

Mükellefin bilinen ikametgâh adresini de değiştirmesi halinde, mükellefin dava açma hakkını kullanmasına imkân kalmaksızın, tarh edilen verginin ilanen tebliğ yoluyla tahakkuk etmesi mümkündür. Bu durumun, mükellef ile idare arasında çeşitli sorunlara yol açmasının yanı sıra, vergi dairesinin işlem yükünü gereksiz yere artırdığı açıktır.

Konuya ilişkin diğer bir boyut ise, sahte ve muhteviyatı itibariyle yanıltıcı belge düzenleyen mükelleflerle ilgilidir. Söz konusu mükellefler, bir vergi dairesi çevresinde faaliyete başlayarak, mükellefiyet tesis ettirmekte ve fatura bastırmaktadırlar. Bastırılan faturalar, gerçek bir mal ve hizmet satımı olmaksızın, komisyon karşılığında üçüncü şahıslar adına düzenlenerek, vergi kayıp ve kaçağına sebebiyet verilmektedir. Yapılan araştırma ve yoklamalarda, genellikle, bilinen adreslerinde bulunmamakta ve başka bir adreste faaliyetine devam ettiğine dair bilgi edinilememektedir. Böylece, mükellefler, mükellefiyetlerinin devam etmesinden de faydalanarak, sahte ve muhteviyat itibariyle yanıltıcı belge düzenlemeye devam etmektedirler.

Yukarıda sıralanan sorunları gidermek üzere, tasarının 3 üncü maddesiyle, Vergi Usul Kanununun 160 ıncı maddesine üç numaralı fıkra eklenmekte olup, söz konusu fıkra aşağıdaki gibidir:

"İşi bırakma bildiriminde bulunmayan bir mükellefin işi bıraktığının tespit edilmesi veya yapılan araştırma ve yoklamalar sonucunda bilinen adreslerinde bulunamaması ve başka bir adreste faaliyetine devam ettiğine dair bilgi edinilememesi halinde mükellef işi bırakmış addolunur ve mükellefiyet kaydı vergi dairesince terkin edilebilir. Ancak, mükellefiyet kaydının terkin edilmesi, mükellefin işi bırakmasından önceki döneme ilişkin yükümlülüklerini ortadan kaldırmayacağı gibi bu tarihten sonra faaliyette bulunduğunun tespiti halinde bu dönemlere ilişkin vergilendirmeye de engel teşkil etmez. Bu fıkranın uygulanmasına ilişkin usulleri belirlemeye Maliye Bakanlığı yetkilidir.”

Mevcut hükümler uyarınca, mükellefin işi bıraktığına ilişkin bildirimde bulunmasına kadar işin devam ettiği varsayıldığı için, ancak işin bırakıldığına ilişkin bildirimin yapılması halinde mükellefiyet kaydının silinmesi, mükellefin işi bırakma bildirimine bağlı olarak yapılmaktadır.

Yapılacak değişiklik sonrasında ise, idareye, işin bırakıldığına karine teşkil edecek belirli şartların oluşması halinde, mükellef tarafından verilmiş bulunan herhangi bir işi bırakma bildirimi olmaksızın, işin bırakıldığı kabul edilerek, mükellefin mükellefiyet kaydını silme yetkisi verilmektedir.

Yeni düzenlemeye göre, işi bırakma bildiriminde bulunmayan bir mükellefin, işi bıraktığının tespit edilmesi veya yapılan araştırma ve yoklamalar sonucunda bilinen adreslerinde bulunmaması ve başka bir adreste faaliyetine devam ettiğine dair bilgi edinilmemesi halinde, mükellef işi bırakmış sayılacak ve mükellefiyet kaydı vergi dairesince silinebilecektir; ancak, mükellefiyet kaydının silinmesi, mükellefin işi bırakmasından önceki döneme ilişkin yükümlülüklerini ortadan kaldırmayacağı gibi, bu tarihten sonra faaliyette bulunduğunun tespiti halinde, bu dönemlere ilişkin vergilendirmeye de engel teşkil etmeyecektir. Ayrıca, Maliye Bakanlığına, bu fıkranın uygulanmasına ilişkin usulleri belirleme yetkisi verilmekte olup, konuya ilişkin olarak Bakanlık tarafından düzenleme yapılabilecektir.

Değerli milletvekilleri, Vergi Usul Kanunu 160 ıncı maddesinde yer alan işi bırakmayla ilgili hususta, uygulamada ve pratikte gerçekten çok büyük sorunlar yaşanmaktadır. Mevcut durumda, işi bırakma veya terk, mutlaka mükellefin ilgili vergi dairesine işi terk ettiğine dair bir dilekçeyle bildirme ve dilekçeye istinaden yapılan yoklama tutanağıyla oluyordu; ancak, tüzelkişilerde tasfiyeyle mükellefiyet ortadan kalkmakta idi. Yine, bu tüzelkişilerin tasfiye süresinin uzun yıllara sarkması, bürokrasi ve zaman kaybını çoğaltmaktadır.

Burada, yeri gelmişken söylemekte fayda var; yolcu ve yük taşımacılığı işiyle iştigal eden gerçek ve tüzelkişilerin, taşıma araçlarında meydana gelen kaza neticesi çalışılmayan süreler ile mevsimlik işler için işi bırakmanın, çıkarılacak tebliğle açıklığa kavuşturulmasında fayda vardır.

Bu düşüncelerle, hepinizi saygıyla selamlıyorum. (FP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Sayın Benli, teşekkür ediyorum efendim.

Gruplar adına başka söz talebi var mı efendim? Yok.

Efendim, çalışma saatlerinin durumunu da dikkate alarak ve Sayın Bostancıoğlu'nun o güzel uyarısına da itibar ve iltifat ederek...

AHMET TAN (İstanbul) – Maslahat çerçevesinde...

BAŞKAN – Efendim, tabiî, Türkçeyle, galiba, ancak o kadar ifade ediliyor; hele, bunu ucunda bir de, Sayın Tan gibi bir gazeteci olursa, bu sözleri...

AHMET TAN (İstanbul) – Milletvekili sıfatımla burada bulunuyorum Sayın Başkan.

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, saat 20.45'te toplanmak üzere, birleşime ara veriyorum.

Kapanma Saati: 19.25

DÖRDÜNCÜ OTURUM

Açılma Saati : 20.45

BAŞKAN : Başkanvekili Yasin HATİBOĞLU

KÂTİP ÜYELER : Haluk YILDIZ (Kastamonu), Ali GÜNAYDIN (Konya)

 

BAŞKAN – Türkiye Büyük Millet Meclisinin 104 üncü Birleşiminin Dördüncü Oturumunu açıyorum.

Müzakereye konu tasarı üzerindeki çalışmalarımızı sürdüreceğiz.

VI. – KANUN TASARI VE TEKLİFLERİYLE KOMİSYONLARDAN

GELEN DİĞER İŞLER (Devam)

5. – Vergi Usul Kanunu, Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun, Gelir Vergisi Kanunu, Kurumlar Vergisi Kanunu, Katma Değer Vergisi Kanunu, Gider Vergileri Kanunu, Emlak Vergisi Kanunu, Veraset ve İntikal Vergisi Kanunu, Motorlu Taşıtlar Vergisi Kanunu, Damga Vergisi Kanunu, Harçlar Kanunu ve Belediye Gelirleri Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Tasarısı ile Konya Milletvekili Ahmet Alkan’ın, İstanbul Milletvekili Emin Kul’un, Kahramanmaraş Milletvekili Hasan Dikici ve 30 arkadaşının, Balıkesir Milletvekili İsmail Özgün’ün, İstanbul Milletvekili Mustafa Baş ve 30 arkadaşının, Trabzon Milletvekili Kemalettin Göktaş ve 33 arkadaşının, Konya Milletvekili Necmettin Erbakan ve 40 arkadaşının, Konya Milletvekili Necmettin Erbakan ve 30 arkadaşının, Kütahya Milletvekili Mehmet Korkmaz’ın, Balıkesir Milletvekili İsmail Özgün ve 40 arkadaşının, Konya Milletvekili Veysel Candan’ın, Balıkesir Milletvekili İ. Önder Kırlı’nın, Adana Milletvekili Arif Sezer’in, Ağrı Milletvekili M. Sıddık Altay’ın, Bayburt Milletvekili Suat Pamukçu’nun, İstanbul Milletvekili Cefi Kamhi’nin, Samsun Milletvekili Murat Karayalçın’ın, Bursa Milletvekili Turhan Tayan’ın, Erzurum Milletvekili İsmail Köse’nin, İstanbul Milletvekili Ercan Karakaş ve 6 arkadaşının, Erzincan Milletvekili Naci Terzi’nin, Demokrat Türkiye Partisi Grup Başkanı Van Milletvekili Mahmut Yılbaş, Grup Başkanvekilleri İstanbul Milletvekili Metin Işık, Mardin Milletvekili Muzaffer Arıkan ve 6 arkadaşının, benzer mahiyetteki kanun teklifleri ve Plan ve Bütçe Komisyonu raporu (1/708, 2/72, 2/73, 2/75, 2/129, 2/154, 2/166, 2/182, 2/191, 2/194, 2/221, 2/270, 2/287, 2/293, 2/323, 2/369, 2/420, 2/459, 2/493, 2/884, 2/959, 2/960, 2/1015, 2/1019, 2/1070) (S. Sayısı : 626) (Devam)

BAŞKAN – Sayın Komisyon ve Sayın Hükümet yerlerini aldılar.

3 üncü maddeyle ilgili olarak, Fazilet Partisi, grup görüşünü ifade etti.

Gruplar adına başka söz talebi var mı efendim? Yok.

Kişisel söz talebinde bulunan sayın milletvekillerinden, birinci sırada, Sayın Uzunkaya, kişisel görüşünüzü ifade etmek üzere, buyurun.

MUSA UZUNKAYA (Samsun) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; görüşülmekte olan vergi yasa tasarımızın 3 üncü maddesi üzerinde kişisel olarak söz almış bulunuyorum; bu vesileyle, Yüce Heyetinizi ve Muhterem Başkanı saygıyla selamlıyorum.

Bu tasarının, gerçekten, umulduğu gibi, temenni edildiği gibi, ülkemiz insanına umduğu ferahlığı, vergilerin toplanmasında adil bir uygulamayı, toplumumuzu incitmeden gelirlerini büyütebilecek bir hacmi kazandırmasını, elbette ki, kalben temenni ediyoruz.

Bu temennimizin yanında, bir önceki maddede konuşan Değerli Bakanımız -tabiî, Maliyede yetişmiş, hakikaten, çok müstesna bir kişiliği var, şahsen saygı duyduğum bir insan ve bu meselelerin de uzmanı- elbette ki, bekliyorlar ki, benim hazırladığım, yaptığım çalışma veya heyetin yapıp buraya getirdiği, takdim ettiği çalışma, en iyisi, en idealidir... Belki, bunu da demek istemiyor. Nitekim, bir kısım arkadaşımız daha önce ifade etti. Sayın Bakan, ciddî, uzun zamana yayılabilecek bir yasa çalışmasının gerektiğini; ancak, bunların yanlışlarının zaman içerisinde düzelebileceğini -ki, elimde Plan ve Bütçe Komisyonunda, Sayın Bakanımızın yaptığı çok değerli değerlendirmeler ve konuşmalar da var- söyledi. Dolayısıyla, bu yasanın eksikleri nelerdir, zamanla görülecek; yanlışları nelerdir, elbette mütalaa edilecek. Ancak, muhalefet partileri olarak, bizden, bütün maddelerde destek beklemek, övgü sözü beklemek, elbette, Sayın Bakanın hakkı olmasa gerek. Nitekim, muhalefet ile iktidar, burada bir sağlay yapar; yanlışları muhalefet burada zikreder, kamu vicdanına arz eder; kamu, bu konudaki değerlendirmeyi yapar ve yarın uygulamada çıkabilecek -az önce arkadaşlarımızın ifade ettikleri- yanlışlar, toplumumuzu rahatsız edici boyutlarda olursa "işte, bunlar, Parlamentoda da ifade edilmiş olan gerçeklerdi" diye bir kabul göreceği kaçınılmazdır. Esasen, vergi yasalarını çıkarmak, hükümetler için kolay bir şey değil. Adı üzerinde, vergi yasasıdır; vatandaştan bir şey toplayacaksın, daha çok almak isteyeceksin, vatandaş da, belki, hakikaten, daha çok kazanıyorsa daha çok vermeyi de samimî olarak arzu edebilecek.

Nitekim, 3 üncü maddede, işi bırakma bildiriminde bulunmayan bir mükellefin işi bıraktığının tespitine dair zaman değerlendirmesi; ne zaman bıraktı, niçin bıraktı... Sayın Bakanımız, Plan ve Bütçe Komisyonunda yaptığı bir konuşmada, açıkladılar; 75 binden fazla -ki, az önce kendisiyle şifahen de görüştüm; çok daha yüksek boyutta- şu veya bu şekilde, işyeri kurulmuş; küçük veya büyük ölçekli, kimisi şirket kimisi değişik kuruluşlar çapında. Ben, bunların bir kısmı paravandır demiyorum, bir kısım maksatlara mebni olarak kurulmuştur demek istemiyorum; ancak, niçin kapandıklarını da değerlendirmek lazım. Türkiye'de, zaman zaman kepenk kapatmak durumunda olan esnafın, ticaretle iştigal eden şirketlerin, gazetelerimizin ekonomi sayfalarında hemen her gün boy gösteren “bir şirket iflas etti, kapattı” haberlerine konu olduklarını görüyoruz ki, bunlar, artık, takibe ihtiyaç kalmayacak kadar belgeleri ortada olan şeylerdir. Bir de bunların bilinmeyen, görünmeyenleri var ki, bunlarla ilgili yapılması gereken, Bakanlığın gelecekte çıkaracağı bir yönetmelik veya mevzuatla uygulayacağı cezalardır.

Değerli arkadaşlar, burada, hükümetlerin takip etmesi gereken şey, kanaatimce, topladıkları vergilerin hakikaten ülkenin yararına, hayrına uygun bir şekilde kullanılıp kullanılamadığının değerlendirilmesidir. Yine, burada, bu maddede dikkat edilmesi gereken diğer bir husus da şudur : Gerçekten, tüzelkişilik kazanmış şirketler, bahis konusu olan işyerleri, hangi nedenlerle kapanmak durumuyla karşı karşıya kalmıştır. Bu anlamda, Türk ekonomisinin nereye gittiğini, vatandaşımızın hangi boyutlarla sıkıntı içerisinde olduğunu daha iyi anlama fırsatı olacaktır.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

MUSA UZUNKAYA (Devamla) – Sayın Başkan, sözlerimi bitiriyorum.

BAŞKAN – Lütfen...

MUSA UZUNKAYA (Devamla) – Ancak, bütün bunlara rağmen, yakın bir takiple, işyeri kapatmayla karşı karşıya kalan insanların ne oranda olduğunu, hangi nedenlerle işyerlerinin kapandığını, gerçekten cezayı mucip bir vergi kaçırma durumuyla karşı karşıya kalınıp kalınmadığını tespit konusunda Bakanlığın böyle bir yetkiyi kullanmasının makul olduğunu değerlendiriyor; bu tasarının beklentilere cevap vermesi dileğimle, hepinize saygılar sunuyorum. (FP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Sayın Uzunkaya, teşekkür ediyorum.

Sayın Kul, kişisel görüşlerinizi ifade etmek üzere, buyurun efendim.

EMİN KUL (İstanbul) – Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; müzakere ettiğimiz bu tasarının 3 üncü maddesiyle değiştirilen Vergi Usul Kanunun 160 ıncı maddesine bir fıkra eklenmesi konusundaki hüküm, aslında, bir yönüyle de, kayıtdışı ekonomiyle yapılan mücadelenin bir parçası olarak görülmeli ve kayıtdışı ekonomiyle yapılacak mücadeleye göre, bu hükmün yeniden düzenlenerek eklenmesinin zaruret olduğu dikkatten kaçmamalıdır. Gerçekten, 75 bin kurum kayıtta var gözüküyor; ama, faaliyette olup olmadığı, hayatta olup olmadığı belli değil. Bunların iyi niyetle veya kötü niyetle hareket ettiğini tespit edebilmek de kolay değil; çünkü, naylon fatura kesme işlemleri ve buna benzer birtakım günlük kayıtdışı işlemler için kurulan kuruluşlar, kendilerini önce bildiriyorlar, sonra kayboluyorlar ve bunun dışında, unutkanlık vesaire gibi sebeple de, faaliyetlerini tatil ettiklerini bildirmeyenler ile vergi idaresi arasında geniş boyutlu tartışmalar yaşanıyor. İşte, bütün bunları gideren ve bunları içeren bir düzenleme getirilmiş, 160 ncı maddenin sonuna bir fıkra eklenmesiyle.

İnşallah, bu madde üzerinde önerge gelmez; çünkü, komisyon zabıtlarına baktığımız zaman, bu madde konusunda hiçbir siyasî parti temsilcisi eleştiri yöneltmemiş, hatta, parti temsilcilerinin büyük bir çoğunluğu da -biraz önce konuşan arkadaşımın mensup olduğu siyasî partinin temsilcileri de- Sayın Bakandan izahat istemişler, bilmediklerini öğrenmişler, Sayın Bakan izahat vermiş, neyin ne olduğunu gayet açık şekilde anlatmış, kendisine teşekkür etmişler ve madde, ittifakla oylanmış, geçmiş. İnşallah, madde, burada da, ittifakla oylanır, geçer; önerge gelmez. Aksi halde, buradaki konuşmaların, geekten iyiyi aramak için mi, yoksa, zamanı doldurup, bir eleştiri yöneltmiş olmak için mi, boşuna eleştiri yöneltmiş olmak için mi yapıldığı da meydana çıkmış olur.

Teşekkür eder, saygılar sunarım. (ANAP ve DSP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Sayın Kul, teşekkür ediyorum.

Sayın milletvekilleri, madde üzerindeki görüşmeler tamamlandı; önergelere geçeceğiz.

Bir fıkralı, tek fıkralı maddeyle ilgili 8 önerge vardır; geliş sırasına göre ilk 4 önergeyi okutup, usule uygun biçimde işleme tabi tutacağım :

rkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan -sıra sayısı 626 olan- kanun tasarısının 3 üncü maddesinin 213 sayılı Kanunun 160 ıncı maddesinin sonuna aşağıdaki fıkra eklenmiştir.

"İşi bırakma bildiriminde bulunmayan bir mükellefin iş bıraktığının tespit edilmesi veya yapılan araştırma ve yoklamalar sonucunda bilinen adreslerinde bulunmaması ve başka bir adreste faaliyetine devam ettiğine dair bilgi edinilememesi halinde mükellef işi bırakmış addolunur ve mükellefiyet kaydı vergi dairesine terkin edilir. Ancak, mükellefiyet kaydının terkin edilmesi, mükellefin işi bırakmasından önceki döneme ilişkin yükümlülüklerini ortadan kaldırmayacağı gibi bu tarihten sonra faaliyette bulunduğunun tespiti halinde bu dönemlere ilişkin belgelendirmeye de engel teşkil etmez. Bu fıkranın uygulanmasına ilişkin usulleri belirlemeye Maliye Bakanlığı yetkidir" olarak değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

Saffet Benli Ahmet Derin Mustafa Köylü

İçel Kütahya Isparta

İsmail Özgün Hüseyin Kansu Ekrem Erdem

Balıkesir İstanbul İstanbul

Nezir Aydın Metin Perli Hasan Dikici

Sakarya Kütahya Kahramanmaraş

Yakup Budak İbrahim Ertan Yülek Ahmet Doğan

Adana Adana Adıyaman

Osman Hazer Celal Esin Cemalettin Lafçı

Afyon Ağrı Amasya

Rıza Ulucak Muhammet Polat Alaattin Aydın

Ankara Aydın Batman

Suat Pamukçu Mustafa Yünlüoğlu Zülfikar Gazi

Bayburt Bolu Çorum

Ramazan Yenidede Ömer Naimi Barım Tevhit Karakaya

Denizli Elazığ Erzincan

Lütfü Esengün Ahmet Çelik Mehmet Sıddık Altay

Erzurum Adıyaman Ağrı

Murtaza Özkanlı Ömer Faruk Ekinci Musa Okçu

Aksaray Ankara Batman

Feti Görür Ömer Vehbi Hatipoğlu Aslan Polat

Bolu Diyarbakır Erzurum

Şinasi Yavuz Mehmet Bedri İncetahtacı Mehmet Sılay

Erzurum Gaziantep Hatay

Mehmet Emin Aydınbaş Azmi Ateş Osman Yumakoğulları

İçel İstanbul İstanbul

Fethi Acar Mikail Korkmaz Veysel Candan

Kastamonu Kırıkkale Konya

Kahraman Emmioğlu Turhan Alçelik Süleyman Metin Kalkan

Gaziantep Giresun Hatay

İsmail Kahraman Bahri Zengin Abdullah Özbey

İstanbul İstanbul Karaman

Zeki Karabayır Memduh Büyükkılıç Cafer Güneş

Kars Kayseri Kırşehir

Hüseyin Arı Hasan Hüseyin Öz Yaşar Canbay

Konya Konya Malatya

Nedim ilci Hüseyin Olgun Akın Ahmet Demircan

Muş Ordu Samsun

Musa Uzunkaya Ahmet Nurettin Aydın Zülfükar İzol

Samsun Siirt Şanlıurfa

Abdulkadir Öncel İsmail İlhan Sungur Şaban Şevli

Şanlıurfa Trabzon Van

Kâzım Arslan T. Rıza Güneri Mustafa Ünaldı

Yozgat Konya Konya

Fikret Karabekmez M. Salih Katırcıoğlu Latif Öztek

Malatya Niğde Samsun

Ahmet Karavar Abdullah Arslan Bekir Sobacı

Şanlıurfa Tokat Tokat

Maliki Ejder Arvas Fethullah Erbaş Abdullah Örnek

Van Van Yozgat

BAŞKAN – Bir başka önerge daha vardır; okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 626 sıra sayılı kanun tasarısının 3 üncü maddesinin 213 Sayılı Kanunun 160 ıncı maddesinin sonuna aşağıdaki fıkra eklenmiştir.

Fıkranın ikinci satırının "veya yapılan araştırma ve yoklamalar sonucunda" diye devam eden ifadesi "veya yapılan inceleme, araştırma, soruşturma ve yoklama sonucunda" olarak düzeltilmesini arz ve teklif ederiz.

Saffet Benli Ahmet Derin İsmail Özgün

İçel Kütahya Balıkesir

Ekrem Erdem Hüseyin Kansu Nezir Aydın

İstanbul İstanbul Sakarya

Hasan Dikici Yakup Budak İ. Ertan Yülek

Kahramanmaraş Adana Adana

Ahmet Doğan Osman Hazer Cemalettin Lafçı

Adıyaman Afyon Amasya

Rıza Ulucak Muhammet Polat Alaattin Sever Aydın

Ankara Aydın Batman

Suat Pamukçu Mustafa Yünlüoğlu Zülfikar Gazi

Bayburt Bolu Çorum

Ramazan Yenidede Ömer Naimi Barım Tevhit Karakaya

Denizli Elazığ Erzincan

Lütfü Esengün Ahmet Çelik Mehmet Sıddık Altay

Erzurum Adıyaman Ağrı

Murtaza Özkanlı Ömer Faruk Ekinci Musa Okçu

Aksaray Ankara Batman

Feti Görür Ömer Vehbi Hatipoğlu Aslan Polat

Bolu Diyarbakır Erzurum

Şinasi Yavuz Mehmet Bedri İncetahtacı Mehmet Sılay

Erzurum Gaziantep Hatay

Mehmet Emin Aydınbaş Azmi Ateş Osman Yumakoğulları

İçel İstanbul İstanbul

Fethi Acar Mikail Korkmaz Veysel Candan

Kastamonu Kırıkkale Konya

Kahraman Emmioğlu Turhan Alçelik Süleyman Metin Kalkan

Gaziantep Giresun Hatay

Mustafa Köylü İsmail Kahraman Bahri Zengin

Isparta İstanbul İstanbul

İsmail Yılmaz Abdullah Özbey Zekir Karabayır

İzmir Karaman Kars

Memduh Büyükkılıç Cafer Güneş Hüseyin Arı

Kayseri Kırşehir Konya

Hasan Hüseyin Öz Metin Perli Yaşar Canbay

Konya Kütahya Malatya

Hüseyin Olgun Akın Ahmet Demircan Musa Uzunkaya

Ordu Samsun Samsun

Ahmet Nurettin Aydın Zülfükar İzol Abdulkadir Öncel

Siirt Şanlıurfa Şanlıurfa

İsmail İlhan Sungur Şaban Şevli Kâzım Arslan

Trabzon Van Yozgat

T. Rıza Güneri Mustafa Ünaldı M. Salih Katırcıoğlu

Konya Konya Niğde

Latif Öztek Ahmet Karavar Abdullah Arslan

Samsun Şanlıurfa Tokat

Maliki Ejder Arvas Fethullah Erbaş Abdullah Örnek

Van Van Yozgat

BAŞKAN – Bir başka önerge daha var; okutuyorum :

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan kanun tasarısının 3 üncü maddesiyle değişiklik yapılan 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 160 ıncı maddesinin sonuna eklenen fıkrada yer alan "Maliye Bakanlığı" ibaresinin "Bakanlar Kurulu" olarak değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

Erdoğan Toprak Yalçın Gürtan M. Cihan Yazar

İstanbul Samsun Manisa

Mustafa Karslıoğlu Halil Çalık

Bolu Kocaeli

BAŞKAN – Bir başka önerge daha var; okutuyorum :

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan kanun tasarısının 3 üncü maddesiyle değişiklik yapılan 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 160 ıncı maddesinin sonuna eklenen fıkrada yer alan "vergi dairesince" ibaresinin "defterdarlıkça" olarak değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

Erdoğan Toprak Yalçın Gürtan M. Cihan Yazar

İstanbul Samsun Manisa

Mustafa Karslıoğlu Halil Çalık

Bolu Kocaeli

BAŞKAN – Önergeleri aykırılık derecesine göre işleme tabi tutacağım; buyurun:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan -sıra sayısı 626 olan- kanun tasarısının 3 üncü maddesinin, 213 sayılı Kanunun 160 ıncı maddesinin sonuna aşağıdaki fıkra eklenmiştir.

İşi bırakma bildiriminde bulunmayan bir mükellefin iş bıraktığının tespit edilmesi veya yapılan araştırma ve yoklamalar sonucunda bilinen adreslerinde bulunmaması ve başka bir adreste faaliyetine devam ettiğine dair bilgi edinilememesi halinde mükellef işi bırakmış addolunur ve mükellefiyet kaydı vergi dairesince terkin edilir. Ancak, mükellefiyet kaydının terkin edilmesi, mükellefin işi bırakmasından önceki döneme ilişkin yükümlülüklerini ortadan kaldırmayacağı gibi, bu tarihten sonra faaliyette bulunduğunun tespiti halinde, bu dönemlere ilişkin vergilendirmeye de engel teşkil etmez. Bu fıkranın uygulanmasına ilişkin usulleri belirlemeye Maliye Bakanlığı yetkilidir" olarak değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

Saffet Benli (İçel) ve arkadaşları

BAŞKAN – Sayın Komisyon ne buyurur efendim?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANI BİLTEKİN ÖZDEMİR (Samsun) – Bu değişikliklerin gerçekleştirilmesi, maddenin tehlikeli bir uygulamaya yol açmasına da müncer olacağı için katılmıyoruz efendim.

BAŞKAN – Sayın Hükümet ne buyurur efendim?

MALİYE BAKANI ZEKERİYA TEMİZEL (İstanbul) – Katılmıyoruz Sayın Başkanım.

BAŞKAN – Önergeye Sayın Komisyon ve Sayın Hükümet katılmadılar.

Önerge sahiplerinden Sayın Saffet Benli söz istiyorlar.

Buyurun efendim. (FP sıralarından alkışlar)

SAFFET BENLİ (İçel) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bilindiği gibi, işi bırakmayla ilgili olarak mükellefiyetin sona ermesi, mükelleflerin kendi isteğiyle işi terk, tasfiye, iflas ve kanunen ticaret, sanat ve meslek icrasından mahrumiyet gibi sebeplerle mümkün olmakta; ancak, mükellef bildirmediğinde, işini terk etse bile, malî idarenin mükellefiyeti sona erdirme yetkisi bulunmamaktadır.

Gelir ve Kurumlar Vergisi yönünden mükellefiyeti bulunan mükellefler, işlerini bıraktıkları veya işyerlerini kapattıkları halde, durumu, ilgili vergi dairesine ihmal, bilgisizlik, hatta kasıt nedeniyle bildirmemektedirler. Bazı mükelleflerin ise, mükellefiyet tesisini bütünüyle sahte belge ticaretine yönelik yaptırdığı biliniyor.

Bu değişiklikle, ilgili vergi dairesine tam yetki verilmektedir. Önergemizle "edilebilir" ibaresinin, sadece "edilir" olarak değiştirilmesini istemiştik; bu da, resen vergi mükellefiyetini iptale yer vermektedir, keyfîliği ortadan kaldırmaktadır.

Durumu bilgilerinize saygıyla arz ediyorum. (FP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Sayın Benli, teşekkür ediyorum.

Sayın milletvekilleri, önergeye Sayın Komisyon ve Sayın Hükümet katılmadılar.

Önergeyi oylarınıza sunuyorum:

ABDULLAH ÖZBEY (Karaman) – Sayın Başkan, karar yetersayısının aranmasını istiyorum.

BAŞKAN – Talebinizi dikkate alacağım.

Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler...

ALİ RIZA BODUR (İzmir) – Zil çalmıyor galiba Sayın Başkan.

BAŞKAN – Efendim, zil çalıyor... Çalıyor efendim... Çalıyor efendim...

Kabul etmeyenler...

ALİ RIZA BODUR (İzmir) – Aynı sizin zil gibi çalıyor.

BAŞKAN – Efendim, iki dudağın büzülmesiyle çıkarılan bir ses var. Genel Kurul salonuna yakıştıramadığımı, yapan arkadaşa hiç yakıştıramadığımı ifade etmek istiyorum. Yapmayın...

Sayın milletvekilleri, karar yetersayımız yoktur; 21.25'te yeniden toplanmak üzere birleşime ara veriyorum.

Kapanma Saati : 21.12

BEŞİNCİ OTURUM

Açılma Saati : 21.25

BAŞKAN : Başkanvekili Yasin HATİBOĞLU

KÂTİP ÜYELER : Haluk YILDIZ (Kastamonu), Ali GÜNAYDIN (Konya)

BAŞKAN – Türkiye Büyük Millet Meclisinin 104 üncü Birleşiminin Beşinci Oturumunu açıyorum.

Çalışmalarımıza kaldığımız yerden devam edeceğiz.

VI. — KANUN TASARI VE TEKLİFLERİYLE KOMİSYONLARDAN
GELEN DİĞER İŞLER (Devam)

5. — Vergi Usul Kanunu, Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun, Gelir Vergisi Kanunu, Kurumlar Vergisi Kanunu, Katma Değer Vergisi Kanunu, Gider Vergileri Kanunu, Emlak Vergisi Kanunu, Veraset ve İntikâl Vergisi Kanunu, Motorlu Taşıtlar Vergisi Kanunu, Damga Vergisi Kanunu, Harçlar Kanunu ve Belediye Gelirleri Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Tasarısı ile Konya Milletvekili Ahmet Alkan’ın, İstanbul Milletvekili Emin Kul’un, Kahramanmaraş Milletvekili Hasan Dikici ve 30 arkadaşının, Balıkesir Milletvekili İsmail Özgün’ün, İstanbul Milletvekili Mustafa Baş ve 30 arkadaşının, Trabzon Milletvekili Kemalettin Göktaş ve 33 arkadaşının, Konya Milletvekili Necmettin Erbakan ve 40 arkadaşının, Konya Milletvekili Necmettin Erbakan ve 30 arkadaşının, Kütahya Milletvekili Mehmet Korkmaz’ın, Balıkesir Milletvekili İsmail Özgün ve 40 arkadaşının, Konya Milletvekili Veysel Candan’ın, Balıkesir Milletvekili İ. Önder Kırlı’nın, Adana Milletvekili Arif Sezer’in, Ağrı Milletvekili M. Sıddık Altay’ın, Bayburt Milletvekili Suat Pamukçu’nun, İstanbul Milletvekili Cefi Kamhi’nin, Samsun Milletvekili Murat Karayalçın’ın, Bursa Milletvekili Turhan Tayan’ın, Erzurum Milletvekili İsmail Köse’nin, İstanbul Milletvekili Ercan Karakaş ve 6 arkadaşının, Erzincan Milletvekili Naci Terzi’nin, Demokrat Türkiye Partisi Grup Başkanı Van Milletvekili Mahmut Yılbaş, Grup Başkanvekilleri İstanbul Milletvekili Metin Işık, Mardin Milletvekili Muzaffer Arıkan ve 6 arkadaşının, benzer mahiyetteki kanun teklifleri ve Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (1/708, 2/72, 2/73, 2/75, 2/129, 2/154, 2/166, 2/182, 2/191, 2/194, 2/221, 2/270, 2/287, 2/293, 2/323, 2/369, 2/420, 2/459, 2/493, 2/884, 2/959, 2/960, 2/1015, 2/1019, 2/1070) (S. Sayısı : 626) (Devam)

BAŞKAN – Sayın Komisyon ve Sayın Hükümet yerlerini aldılar.

3 üncü maddeyle ilgili bir önergenin oylanması sırasında karar yetersayısının aranması istenilmişti; aradık, bulamadık.

Şimdi, önergeyi tekrar oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir; karar yetersayısı vardır.

Bir başka önerge var; okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 626 sıra sayılı kanun tasarısının 3 üncü maddesinin 213 sayılı Kanunun 160 ıncı maddesinin sonuna aşağıdaki fıkra eklenmiştir.

Fıkranın ikinci satırının "veya yapılan araştırma ve yoklamalar sonucunda" diye devam eden ifadesinin "veya yapılan inceleme, araştırma, soruşturma ve yoklama sonucunda" olarak düzeltilmesini arz ve teklif ederiz.

Saffet Benli

(İçel)

ve arkadaşları

BAŞKAN- Sayın Komisyon ne buyurur önergeye?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANI BİLTEKİN ÖZDEMİR (Samsun) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN- Sayın Hükümet?..

MALİYE BAKANI ZEKERİYA TEMİZEL (İstanbul) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN- Efendim, önergeye Sayın Komisyon ve Sayın Hükümet katılmadı.

Sayın Benli, gerekçenizi arz ve ifade etmek üzere buyurun efendim. (FP sıralarından alkışlar)

SAFFET BENLİ (İçel) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bu önergemizle çok büyük bir değişiklik istemiyoruz. İstediğimiz, asıl metindeki "araştırma ve yoklamalar sonucunda" şeklinde olan ibarenin, önergemizde belirttiğimiz şekilde "yapılan inceleme, araştırma, soruşturma ve yoklama sonucunda" olarak düzeltilmesinden başka bir şey değil.

Burada, vergi dairelerinin, mükelleflerin işi bıraktığına tam kanaat getirmesiyle mükellefiyet kaydını terkin etmesi gerektiği halde -uygulamadan gelen bir arkadaşınız olarak söylüyorum- bugün, vergi dairelerinde, faaliyetini terk ettiği halde bildirimde bulunmadığı için matrahları resen tarh edilen onbinlerce mükellef bulunmaktadır. Bu mükellefler, tarh edilen vergilerini ödememekte, adreslerinde dahi bulunamamaktadır. Bu durum, vergi daireleri ve takdir komisyonlarının iş yüklerini gereksiz yere artırmakta, ayrıca, tahsil edilmesi imkânı bulunmayan kamu alacağı olarak, tahakkuk miktarlarını sunî olarak artırmakta, hesapları şişirmektedir.

Mevcut uygulamada, Gelir Vergisi mükellefleri gerçek kişiler işi bırakma bildiriminde bulunmadığı, Kurumlar Vergisi mükellefleri ise tasfiye olunmadığı sürece mükellefiyetleri devam etmektedir. Bu problemleri önemli ölçüde ortadan kaldıracağı için değişiklik önergesi verilmiştir; ancak, uygulamada dikkatle davranılması gerekir, kolayca suiistimal edilebilme özelliği bulunmaktadır.

Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum. (FP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN- Sayın Benli, teşekkür ederim.

Sayın milletvekilleri, önergeye Sayın Komisyon ve Sayın Hükümet katılmadı.

Önerge sahibi, gerekçesini arz ve ifade etti.

Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.

Bir başka önerge var; okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan kanun tasarısının 3 üncü maddesiyle değişiklik yapılan 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 160 ıncı maddesinin sonuna eklenen fıkrada yer alan "Maliye Bakanlığı" ibaresinin "Bakanlar Kurulu" olarak değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

Erdoğan Toprak

(İstanbul)

ve arkadaşları

ERDOĞAN TOPRAK (İstanbul) – Sayın Başkan, geri çekiyoruz efendim.

BAŞKAN – İmzanızı geri alıyorsunuz.

Bu suretle önerge yeterli sayıda imzadan mahrum bırakılacağı için, işlemden kaldırıldı.

SALİH KAPUSUZ (Kayseri) – Sayın Başkan, bu önerge ne zaman verilmiş efendim? Bir imzayla da önerge verilebilir.

METİN BOSTANCIOĞLU (Sinop) – Önerge 17'sinde verildi; dün...

BAŞKAN – Efendim, bugün verilmiş.

SALİH KAPUSUZ (Kayseri) – Hayır efendim, bugün verilmemiş bu önerge.

BAŞKAN – Affederseniz, 17.6.1998 tarihinde; yani, müzakereye başladıktan sonra verilmiş bir önerge. Kayıtlar bu Sayın Kapusuz.

ALİ ILIKSOY (Gaziantep) – Öyle öyle...

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan kanun tasarısının 3 üncü maddesiyle değişiklik yapılan 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 160 ıncı maddesinin sonuna eklenen fıkrada yer alan "vergi dairesince" ibaresinin "defterdarlıkça" olarak değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

Erdoğan Toprak

(İstanbul)

ve arkadaşları

YALÇIN GÜRTAN (Samsun) – Önergeyi geri çekiyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Sayın Gürtan, imzanızı çekiyorsunuz.

Yeterli sayıda imza olmadığından, önerge işlemden kaldırılmıştır.

Efendim, maddeyle ilgili müzakereler ve önergelerin müzakereleri tamamlandı.

Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Madde okunduğu şekliyle kabul edildi.

4 üncü maddeyi okutuyorum:

Madde 4.- 213 sayılı Kanunun 256 ncı maddesi başlığıyla birlikte aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.

"Defter ve belgelerle diğer kayıtların ibraz mecburiyeti

Madde 256.- Geçen maddelerde yazılı gerçek ve tüzel kişiler ile mükerrer 257 nci madde ile getirilen zorunluluklara tabi olanlar, muhafaza etmek zorunda oldukları her türlü defter, belge ve karneler ile vermek zorunda bulundukları bilgilere ilişkin mikro fiş, mikro film, manyetik teyp, disket ve benzeri ortamlardaki kayıtlarını ve bu kayıtlara erişim veya kayıtları okunabilir hale getirmek için gerekli tüm bilgi ve şifreleri muhafaza süresi içerisinde yetkili makam ve memurların talebi üzerine ibraz ve inceleme için arz etmek zorundadırlar. Bu zorunluluk, Maliye Bakanlığınca belirlenecek usule uygun olarak, tasdike konu hesap ve işlemlerin doğrulanması için gerekli kayıt ve belgelerle sınırlı olmak üzere, bu hesap ve işlemlere doğrudan ya da silsile yoluyla taraf olanlara, defter ve belgelerinin tetkiki amacıyla yeminli malî müşavirler tarafından yapılan talepler için de geçerlidir."

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, gruplar adına söz talebi var mı?

SALİH KAPUSUZ (Kayseri) – Fazilet Partisi Grubu adına Sayın Nezir Aydın konuşacak efendim.

BAŞKAN – Pusulanız gelmiş Sayın Kapusuz.

Fazilet Partisinin görüşlerini ifade etmek üzere Sayın Nezir Aydın; buyurun efendim. (FP sıralarından alkışlar)

FP GRUBU ADINA NEZİR AYDIN (Sakarya) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; görüşülmekte olan 626 sıra sayılı tasarının 4 üncü maddesi üzerinde Fazilet Partisi Grubu adına söz almış bulunuyorum; bu vesileyle, Yüce Heyetinizi saygıyla selamlıyorum.

Değerli milletvekilleri, görüşmekte olduğumuz tasarının 4 üncü maddesi, 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 256 ncı maddesinin yeniden düzenlenmesiyle ilgilidir. Eski 256 ncı madde şu şekildeydi: "Geçen maddelerde yazılı gerçek ve tüzelkişiler bu kısım gereğince muhafaza ettikleri her türlü defter, vesika ve karneleri muhafaza süresi içinde yetkili makam ve memurların talebi üzerine ibraz ve inceleme için arz etmeye mecburdurlar."

Önümüzdeki tasarının 4 üncü maddesinde bu kalıp muhafaza edilmiş; ilave olarak, belgelerle birlikte, bilgilere ilişkin, mikrofiş, mikrofilm, manyetik teyp, disket ve buna benzer teknolojik terimler, aletler ilave edilmiştir; bir de, yeminli malî müşavirlerin taleplerinde de ibraz zorunluluğu getirilmiştir.

Şimdi, reform olarak adlandırılan bir vergi yasa tasarısı önümüze getirilmiş. Takdim edilen bu yasa tasarısının 4 üncü maddesinde, esasında, bugün fiiliyatta uygulananların yasallaşmasından başka herhangi bir değişiklik yoktur. Günümüzde, zaten, teknolojik gelişmelerin neticesi olarak, muhasebe kayıtlarının tutulmasında her türlü bilgisayar ve yukarıda sayılan ayrıntılı teknik araçlar kullanılmaktadır; denetim elemanları da, bunları denetlemelerinde kullanmaktadırlar. Burada benim düşündüğüm bir nokta, anlamakta zorluk çektiğim bir nokta var. Sayın Bakanlık, hazırlanan tasarının bu 4 üncü maddesinde, teknolojik gelişmeleri maddeye isim isim yansıtmış. Buradaki özellik şu. Önümüzdeki yıl veya varsayalım ki iki yıl sonra -çünkü, dünyamız çok hızlı bir değişim içerisinde, teknoloji hızla gelişmekte- eğer muhasebe literatüründe -örnek olarak söylüyorum- lazer yöntemiyle veya buna benzer bir yöntemle bir muhasebe sistemi tutulmaya başlanırsa, böyle bir şey yapılırsa -belki bugün böyle bir şey düşünmüyoruz; ama, bundan on sene önce belki bilgisayarla da düşünmüyorduk- böyle bir yöntemin de 4 üncü maddeye girmesi için yine yeni bir madde mi veya yeni bir vergi yasası mı çıkarmamız lazım.

Bir başka noktayla birleştirerek söylüyorum. Önümüzdeki vergi yasa tasarısı, âdeta, bir vergi değişim tasarısından öte, bir yetki yasa tasarısını andırıyor. Genellikle vergilerle ilgili yasalar hep böyle çıkıyor; ama, ekseri maddenin sonunda şu ifade var: "İşte, şu kadar artırmaya, bu kadar eksiltmeye Bakanlar Kurulu veya Maliye Bakanlığı yetkilidir" deniliyor; yani, devamlı bir yetki alımı söz konusu burada.

Şimdi, burada, bir nokta var. Yıllardır muhasebenin içerisinde bulunan bir kişi olarak şunu gördüm ki, maddelerin sonunda hep böyle yazar "Bakanlar Kurulu veya Bakanlık eksiltmeye yetkilidir" denilir; ama, o "eksiltmeye yetkilidir" yönü hiç kullanılmaz, devamlı "artırmaya yetkilidir" yönü kullanılır. Buradan da, şu felsefenin, herhalde doğruluğu ortaya çıkıyor : Biliyorsunuz, bir felsefeye göre, iyi bir vergicilik, iyi bir maliyecilik, asgarî gürültüyle yolup, azamî tüy elde etme sanatıdır. Zannediyorum, Sayın Bakanımız, bu sanatta veya bu felsefede oldukça başarılı olacak bu gidişle.

ALİ RIZA BODUR (İzmir) – Bir daha tekrarlar mısın!..

NEZİR AYDIN (Devamla) – Şimdi, bütün maddelerde "Bakanlar Kurulu yetkilidir, Bakan yetkilidir" deniliyor da, acaba, 4 üncü maddede, gelişecek teknolojiye açık kapı bırakmak bakımından, nelerin bilgi, nelerin belge olacağına Maliye Bakanlığı yetkilidir denilemez miydi? Eğer, bir yetki verilmesi gerekiyorsa, onun da bu maddede verilmesi gerekirdi; yani, muhasebede, denetimlerde, kontrollerde, nelerin bilgi, nelerin belge olacağına, esasında, Bakanlık yetkili olmalıydı; çünkü, görüyoruz ki, vergi kanunları öyle iki senede, üç senede, beş senede değiştirilemiyor. Onun için, bu kapı açık tutulabilirdi, açık bırakılabilirdi.

Değerli milletvekilleri, bir başka noktaya da dikkat çekmek istiyorum burada. Özellikle, Anasol-D Hükümeti ve Sayın Başbakanı, aylardır bu tasarıyı, sanki, enflasyon belasının, enflasyon derdinin, enflasyon sıkıntısının, Türkiye'deki tek ilacı gibi lanse etmektedirler. Bu tasarı, 100 küsur maddeden oluşuyor. Şu anda, 4 üncü maddeye geldik. Eh, milletimize müjdeler olsun, her madde ortalama yüzde 1 düşürdüğüne göre, yüzde 3 enflasyon otomatikman şu anda düştü; şimdi, 4 üncüye geldik, 1 puan da buradan düşecek herhalde (!) (FP sıralarından "Bravo" sesleri, alkışlar) Şimdi, buradan düşecek de, ben anlamıyorum; yani, denetlemeyle enflasyonun düşmesinin ne alakası var, ne benzerliği var?!

Biliyorsunuz, Türkiye'de denetlemeler -maliye literatüründe- yüzde 3 civarında; ama, bu, ileri ülkelerde, yüzde 60'lara varıyor. Sayın Başbakan "eğer, bu yasa çıkmazsa, enflasyon düşmez; enflasyon düşmezse, bunun sorumlusu Anasol-D Hükümeti değil, muhalefettir" diyor.

REFİK ARAS (İstanbul) – Doğru!..

NEZİR AYDIN (Devamla) – Şimdi, dediğim gibi, bu tasarı 100 küsur maddeden oluşuyor. Enflasyon, şu anda yüzde 92; öylese ne olacak; her madde, enflasyonun 1 puanını götürecek; üzerinde görüştüğümüz 4 üncü madde de bunlardan bir tanesini götürecek.

Şimdi, tasarının gözardı ettiği bir başka noktaya gelmek istiyorum. Değerli milletvekilleri, çağdaş vergilendirmede en önemli unsur, insan unsurudur; çünkü, siz, bu vergileri, insanlardan toplayacaksınız, mükelleflerden toplayacaksınız. Öyleyse, hiçbir yöntem, hiçbir yasa -özellikle çağdaş vergilendirmede vergi yasaları konulurken- insan unsurunu kesinlikle gözardı edemez.

Bugün, toplumumuz, basın yayın araçlarının da çokluğuyla, şunu çok iyi bilmekte ve takip etmektedir ki, ödediği vergilerin ne kadarı kendine hizmet olarak dönüyor; bu, edebiyat olarak çok söyleniyor da, gerçek manada, acaba ödediği vergilerden hizmet olarak topluma ne kadarı yansıyor? Bir kere, toplanan vergilerin yüzde 60'ının faize, dolayısıyla rantiyecilere aktarıldığını bilmeyen yok Türkiye'de; kalanın da ne kadarının yandaşlara, ne kadarının peşkeşlere, ne kadarının da Meclis koltukçularına gittiğini de bu insanlar merak ediyor. (FP sıralarından "Bravo" sesleri, alkışlar) Eğer, siz, bu insanlara güven veremezseniz, eğer, bu insanların görünmeyen direnci ve sessiz protestolarını duymazsanız, başarılı olmanız mümkün değil. Bugün, geçimi imkânsız halde bulunan asgarî ücretli, yalnız şişe suyu içse -bir asgarî ücretlinin içmesi mümkün değil de- maaşı, ancak su içmeye yetiyor; ama, ondan vergi almaya devam ediyoruz; bu reform tasarısı da bunu engellemiyor. Bu adamlardan vergi alacağız!..

REFİK ARAS (İstanbul) – Düşürüyoruz.

NEZİR AYDIN (Devamla) – Her akşam, haberleri izlerken, bu memleketin yüzde 60'ı, 70'i, 80'i, 90'ı, televizyonları başında gözyaşı döküyor; siz, bunları hiç görmüyorsunuz, hiç duymuyorsunuz, hiç dertlenmiyorsunuz. Sizlere tavsiye ediyorum, bakınız, toplumumuzun moral motivasyon noktasını iyi tespit ediniz; ödenen vergilerin, gerçekten, hizmet olarak kendisine döneceğine ikna ediniz; dertleriyle dertleniniz, sesini duyunuz, ıstıraplarıyla ıstıraplanınız; göreceksiniz ki, vergiler, bir o kadar daha, mutlaka artacaktır.

REFİK ARAS (İstanbul) – Azalıyor.

NEZİR AYDIN (Devamla) – Plan ve Bütçe Komisyonunda, memleketi kurtaracağız diye, enflasyon düşecek diye, dört saatte 50 madde geçirttiniz; ama, üç aydır, bu yasa tasarısı Mecliste bekliyor. Neydi bütçedeki o aceleniz, nedir buradaki rahatlığınız?..

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Efendim, toparlar mısınız lütfen.

NEZİR AYDIN (Devamla) – O kadar acele ettiniz, üç aydır burada bekliyor; her nasılsa, dün, nihayet -artık, perde arkasında hangi anlaşmalar var; bunu, biz şu anda bilmiyoruz- Meclisten, çalışma saatlerinin çoğalmasına dair kararı aldınız; ama, hemen arkasından, bugün -perşembe günü- saat 14.00'te toplanacak olan Meclis, 15.30'da, birbuçuk saat gecikmeyle zor toplandı. 180 kişiyi bulup getiremediniz Meclise.

REFİK ARAS (İstanbul) – Siz yok oldunuz.

NEZİR AYDIN (Devamla) – Az önce, 3 üncü maddede yaptığımız bir önerge oylamasında, 139-140 mensubunuzu Meclise getiremediniz; siz, Meclisi böyle mi çalıştıracaksınız?!. Biz geleceğiz, sizin yerinize de konuşacağız, sizin yerinize de burada oturacağız; biz zaten buradayız, biz devamlı buradayız. Siz, böyle mi istiyorsunuz?..

REFİK ARAS (İstanbul) – Engellemek için!.. Doğru.

NEZİR AYDIN (Devamla) – Değerli milletvekilleri, onun için, ben korkuyorum ki, Anayasanın 83 üncü Maddesinin Değiştirilmesine Dair Kanun Teklifi gibi, memur sendikalarına ilişkin yasa teklifi gibi, polislerin askerlikleriyle igili kanun teklifi gibi, RTÜK'le ilgili kanun tasarısı gibi; yani, siz, bir senedir, şu Meclisten çıkardığınızdan daha fazla, bu Meclisi, günlerce, haftalarca, aylarca oyalayıp geri çektiğiniz yasa teklifi ve tasarıları var.

İnşallah, bu yasa tasarısının akıbeti hayırlı olur, aynı akıbete bu tasarı uğramaz diyor, hepinize saygılar sunuyorum. (FP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Sayın Aydın, teşekkür ediyorum.

4 üncü madde üzerinde, Doğrul Yol Partisi Grubu adına, Sayın Çetinkaya; buyurun efendim. (DYP ve FP sıralarından alkışlar)

DYP GRUBU ADINA M. NECATİ ÇETİNKAYA (Konya) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; konuşmama başlamadan önce hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Sayın Başkan, bu hazırlanan yasa tasarısında görülmektedir ki, malî müşavirler, 4 üncü maddeyle, devlet yetkilileriyle paralel olarak görevli hale getirilmiştir.

Tasarının 4 üncü maddesiyle, 213 sayılı Kanunun 256 ncı maddesinde yapılan değişklikle, yetkili makam ve memurlara ibraz edilecek defter, belge, karnelerin yanı sıra, bu defa verilecek belge ve bilgilere ilişkin olarak mikro fiş, mikro film, disket ve benzeri ortamlardaki kayıtların da ibrazı zorunlu hale getirilmektedir. Bunun yanında, yapılan düzenlemelerle, tasdike konu hesap ve işlemlerin doğrulanması için gerekli kayıt ve belgelerle sınırlı olmak üzere, malî müşavirlere, karşıt inceleme yetkisi verilmektedir. Ancak, yapılan bu düzenlemeyle, yeminli malî müşavirleri sıkıntıya sokacak bir düzenleme yapılmaktadır. Vergi kaybında yeminli malî müşaviri sorumlu tutacak bu anlayış, bunları devlet memuru haline getirmeye çalışmak anlamına gelmektedir. Devlet memuru mükellefiyeti olmayan bu kişiler, nasıl karşıt inceleme yapacaktır?! Ticarî sır kavramı ile karşıt inceleme talebi nasıl bağdaşmaktadır; kanaatimizce, bu hüküm pratikte işlemeyecektir. Yaptırım ise, usulsüzlük cezasıdır...

ALİ RIZA BODUR (İzmir) – Sayın Başkan, lütfen, sükûneti sağlayın, Sayın Hatibi duyamıyoruz.

M. NECATİ ÇETİNKAYA (Devamla) – Değerli arkadaşlar, Sayın Başkan; bir önceki konuşmamda da, tasarıyla ilgili olarak, gördüğüm bazı noksanlıklara temas ederken, demiştim ki, tasarıda KOBİ'lerden tutun birçok ticarî kuruluşlara ve müteşebbislere, teşebbüs ruhunu son derece zedeleyebilecek bazı engeller getirmiştir. Bakınız, kanun tasarısında, kişilerin, bazı servet unsurlarını bankada bloke etmeleri istenmektedir. Devlet, vatandaşının beyanına güvenmediğini bir kez daha belirtmiştir. Kaldı ki, Vergi Usul Kanunun 30 uncu maddesinin yedinci fıkrası yürürlükteyken, bu blokaj işlemine kim cesaret edecektir. Zira, kanuna göre bu paranın kaynağı araştırılmakta, vergisi ödenmiş kazançtan doğduğu ispatlanmadığı takdirde, vergi tarh edilmektedir.

Blokaj uygulamasından vazgeçilmeli, mükellefin beyanına itibar edilmeli; beyanın yanlışı, devlet tarafından ispatlanmalıdır. Tasarıda enflasyon muhasebesinin uygulanmasına yer verilmelidir. Gelir Vergisinde, en düşük oranın yüzde 25'ten yüzde 15'e, en yüksek oranın yüzde 55'ten yüzde 40'a indirilmesi; kasa defterinin, kambiyo senetleri defterinin, günlük perakende satış defterlerinin kaldırılması; hayat standardı esasının kaldırılması; gayri menkul iktisabında alıcı ve satıcı için ödenen yüzde 9,6 harcın, yüzde 2'ye indirilmesi; taşıt pulu uygulamasının kaldırılması; Emlak Vergisi oranlarının düşürülmesi olumlu olarak değerlendirilmektedir.

Değerli arkadaşlar, bununla ilgili genelde tespit ettiğimiz bazı aksaklıkları, noksanlıkları da dile getirmek zarureti hâsıl oluyor.

Gelir tanımıyla ilgili, Gelir Vergisi Kanununun 1 inci ve 2 inci maddesinde de belirttiğimiz üzere, mükellef olsun veya olmasın, tüm gerçek kişiler, hedef kitle haline getirilmiştir. Özellikle, ülkenin kalkınmasına medar olacak ve dünyanın hemen hemen her tarafında kalkınmanın lokomotifi durumunda olan KOBİ'ler, yani küçük ve orta ölçekli işletmeler, bu tasarıda -dikkatle baktığımız takdirde- âdeta, önü kesilecek bazı engellerle karşı karşıya bırakılmış, KOBİ'lerin yatırım indirimi uygulaması daraltılmıştır. Tasarının 30 uncu maddesinde öngörülen değişikliklerle, KOBİ'lere teşvik belgesiz yatırım indirimiyle sağlanan imkânların bir kısmı geriye alınmaktadır.

BAŞKAN – Sayın Çetinkaya, bir dakikanızı rica edeyim efendim.

Sayın milletvekilleri, çok değerli bir Grup Sözcüsü, çok önemli bir konuda görüşlerini ifade ediyorlar; biraz sakin olursak, zannediyorum epeyce istifade ederiz.

ALİ RIZA BODUR (İzmir) – Teşekkürler Sayın Başkan.

BAŞKAN – Estağfurullah efendim.

Buyurun Sayın Çetinkaya.

M.NECATİ ÇETİNKAYA (Devamla) – Genelde, KOBi'lerin kullandığı teşvik belgesiz yatırım indiriminde, yatırımın yapıldığı takvim yılına ilişkin gelirden indirilmeyen kısmın sonraki yıllara devredilmesi uygulamasına son verilmiştir. Değişiklik kanunlaştığı takdirde, KOBİ'lerin yatırım yapıldığı vergilendirme döneminde indirim konusu yaptıkları yatırım tutarını, daha sonraki yıllarda kazançlarından indirmeleri imkânı ortadan kalkacaktır.

Esasında, değişikliğin, genelde büyük ölçekli mükelleflerin faydalandığı teşvik belgeli yatırım indiriminde olduğu gibi, devreden yatırım indirimi tutarlarının enflasyondan korunması için, endekslenenin sağlanması şeklinde olması gerekirken, sonraki yıllara devrin tamamen ortadan kaldırılmasını anlamak mümkün değildir. Eğer, KOBİ'lerin önünü açmazsak; eğer, devlet olarak, Hükümet olarak, KOBİ'lere sağlanan imkânları engelleme durumunu gösterirseniz, şunu bilin ki, Türkiye'de ekonomik hamleyi tamamen ortadan kaldırırsınız.

54 üncü Hükümet döneminde, KOBİ'lere sağlanan imkânlar ve dolayısıyla sağlanan krediler, maatteessüf, 55 inci Hükümet döneminde gösterilmemiştir. O sebepledir ki, Türkiye'de, âdeta, KOBİ'lerin hamleci ruhu körlenmiştir, köreltilmiştir.

Küçük esnafın defterlerinin merkezî bir sistemle tutulması öngörülmüştür; bu da bir aksaklıktır. Tasarının 31 inci maddesiyle, basit usule tabi mükellefin defterlerinin esnaf ve sanatkâr odalarının bünyelerinde oluşturulacak muhasebeciler tarafından tutulması öngörülmektedir. Günümüzde, serbest, kişisel girişimcilik önplana çıkarılırken, tasarı, merkeziyetçi, sosyalist bir yaklaşım sergilemektedir. Böyle bir uygulamanın, vergi kaçağının önlenmesine faydası olamaz.

Diğer maddelere sıra geldiğinde, bu, geneldeki görüşlerimizi tekrar belirteceğimizi arz ederken, hepinize saygılarımı sunuyorum. (DYP sıralarından alkışlar; ANAP, DSP ve CHP sıralarından "Bravo" sesleri, alkışlar [!])

BAŞKAN – Sayın Çetinkaya, teşekkür ediyorum efendim.

Sayın milletvekilleri, gruplar adına başka söz talebi yok.

Kişisel söz talebinde bulunan Sayın Osman Hazer. (FP sıralarından alkışlar)

Sayın Hazer, 4 üncü maddeyle ilgili olarak kişisel görüşlerinizi ifade buyuracaksınız.

Buyurun efendim.

OSMAN HAZER (Afyon) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; sıra sayısı 626 olan görüşmekte olduğumuz kanun tasarısının, Vergi Usul Kanununda değişiklik yapılması hakkında 4 üncü maddesi üzerinde şahsım adına söz almış bulunuyorum; Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.

Değişiklik, esas olarak iki amacın sağlanmasına yöneliktir: Birincisi, defter ve belgelerle diğer kayıtların ibraz mecburiyeti; ikincisi, bilgisayarın muhasebe işlemlerinde kullanımının yaygınlaştırılması. Gerçek ve tüzelkişiler, genellikle, defterlerini, normal olarak, küçük defter, büyük defter olarak tutuyorlardı; ama, yeni maddeyle, bazı değişiklikler yapılmak suretiyle, bugüne kadar defter mecburiyetinin yanında, ilave olarak her türlü defter, belge ve karneler ile vermek zorunda bulundukları bilgilere ilişkin mikro fiş, mikro film, manyetik teyp, disket ve benzeri ortamlardaki kayıtlarını ve bu kayıtlara erişim veya kayıtları okunabilir hale getirmek için gerekli tüm bilgi ve şifrelerin muhafaza süresi içerisinde yetkili makam ve memurların talebi üzerine ibraz ve inceleme için arz etmek zorundadırlar.

Tabiî ki, çağımız bilgi çağıdır; bilgi çağında gereken ne ise mutlaka yapılması lazım. Vergi daireleri ve bununla ilgili muhasebe işlemlerini yapan gerçek ve tüzelkişiler günün şartlarına uymak mecburiyetindedir. Özellikle, bazı büyük işyerlerinde, mutlaka bu tür işlemlerin gerekliliği ortadadır.

Tabiî, bu, önemli bir konudur. Bugüne kadar, normal defter, büyük defter, küçük defterin yanında böyle önemli bir konunun gündeme gelmesi, vergi daireleri için gelir getiren bir konudur.

Bu zorunluluk Maliye Bakanlığınca belirlenecek usule uygun olarak, tasdike konu hesap ve işlemlerin doğrulanması için gerekli kayıt ve belgelerle sınırlı olmak üzere, bu hesap ve işlemlere doğrudan ya da silsile yoluyla taraf olanlara, defter ve belgelerinin tetkiki amacıyla yeminli malî müşavirler tarafından yapılan talepler için de geçerlidir.

Tabiî, vergi daireleri, gerekli kontrolleri yapmakla yükümlü olduğu gibi, bununla beraber, malî müşavirler de, tasdike konu olan işlemlerde devlet adına, Maliye Bakanlığı adına ve vergi daireleri adına gereken kolaylığın sağlanması konusunda bu görevi üstlenmiş bulunmaktadırlar.

Bunun yanında, aynı zorunluluk, tasdike konu hesap ve işlemlerin doğrulanması için gerekli kayıt ve belgelerle sınırlı olmak üzere, bu hesap ve işlemlere doğrudan ya da silsile yoluyla taraf olanlara, defter ve belgelerinin tetkiki amacıyla yeminli malî müşavirler tarafından yapılan talepler için de geçerli olacaktır; ancak, yeminli malî müşavirler tarafından, yukarıdaki çerçevede yapılan taleplerin karşılanması zorunluluğuna ilişkin usul, Maliye Bakanlığı tarafından belirlenecektir.

Diğer taraftan, bu maddede yapılan değişikliğin, bir bütün olarak, bu tasarının ana amaçlarından birisi olan, ekonomik faaliyetlerin tamamının kavranmasına yönelik düzenlemelerin işlerlik kazanmasında büyük bir öneme sahip olduğu görülmektedir.

Gelir Vergisi Kanununun 1 inci maddesinde yapılan değişiklikle, gelirin tanımı "tasarruf veya harcama konusu olan her türlü kazanç ve iratların safi tutarıdır" şeklinde değiştirilmektedir. Gelir Vergisi Kanununun gelire giren kazanç ve iratlarını belirleyen 2 nci maddesinde de yer alan 7 numaralı bent ise "kaynağına bakılmaksızın diğer her türlü kazanç ve iratlar" şeklinde değiştirilmektedir. Dolayısıyla, yapılmakta olan değişikliklerle, gelir, en geniş anlamıyla kavranılmaya çalışılmaktadır.

Bunun yanında, resen vergi tarhiyatını düzenleyen Vergi Hukuk Kanununun 30 uncu maddesinin 7 numaralı bendinde, ikinci fıkrasında yapılmakta olan değişiklik uyarınca, harcama ve tasarrufların vergiye tabi tutulmuş veya vergiye tabi olmayan kazançlarından sağlandığı kanıtlanamayan kısmı, harcama ve tasarrufun mevcudiyetinin tespit edildiği dönemden bir önceki dönemde elde edilmiş, vergisi ödenmemiş kazanç olarak, ilgili dönem matrahının takdirinde dikkate alınacaktır.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

OSMAN HAZER (Devamla) – Yapılan bu düzenlemeler sonucunda, ekonomik faaliyetlerin tamamının kavranılmasına çalışılmaktadır. Bunu gerçekleştirmek için ise, ekonomik faaliyetlerin çok yakın bir şekilde takip edilmesi, veri toplanması, toplanan verilerin değerlendirilmesi ve bunların sonuç yaratıcı bir şekilde kullanılması gerekmektedir; aksi takdirde, yapılan düzenlemelerin bir anlamı kalmayacaktır.

Vergi Usul Kanununun 256 ncı maddesinde yapılan değişikliklerle, bu amacı sağlamaya yönelik modern tekniklerin uygulanmasına olanak sağlanacaktır.

Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum. (FP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Sayın Hazer, teşekkür ediyorum.

Sayın Kul, kişisel görüş ifade edecek misiniz efendim?

EMİN KUL (İstanbul) – Hayır, teşekkür ederim.

BAŞKAN – Peki, Sayın Necdet Tekin; buyurun. (DSP sıralarından alkışlar)

NECDET TEKİN (Kırklareli) – Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; tasarının 4 üncü maddesi üzerinde kişisel görüşlerimi kısaca açıklamak istiyorum. Öncelikle, eski hal -yani, otuz sene kadar önce yazılan madde- ne diyor, onu söylemek istiyorum:

"Defter ve belgelerin ibrazı mecburiyeti :

Madde 256 - Geçen maddelerde gerçek ve tüzelkişiler bu kısım gereğince muhafaza ettikleri defter, vesika ve karneleri, muhafaza süreleri içinde yetkili makam ve memurların talebi üzerine ibraz ve inceleme için arz etmeye mecburdurlar."

Şimdi, yaklaşık olarak, muhasebenin yüzde 90'ına yakını bilgisayarlarla manyetik ortamlarda tutuluyor. Bu, artık, bir zaruret olmuş durumda. Bugün için noterler, bilgisayar kağıtlarını tasdikliyorlar, her türlü manyetik ortamlar resmî belge haline hemen hemen gelmiş durumda. O halde, böyle bir maddeyi, hâlâ vergi tasarımızda tutmak, bir noktada, çağa ayak uydurmamak demektir. Onun için, daha çağdaş bir şekilde tutulan defterlerin manyetik ortamlarını, mikro fişlerini, mikro filmlerini, manyetik teyplerini, disket ve benzeri ve daha sonra çıkacak olan yeni teknolojileri de Bakanlığın istemesi, kontrollarda kullanması ve değerlendirmesi doğrudur. Onun için bu madde yerinde bir maddedir, çağı yakalayan bir maddedir ve doğru bir maddedir.

SALİH KAPUSUZ (Kayseri) – Diğerleri değil mi?..

NECDET TEKİN (Devamla) – Ben, bununla ilgili konuşuyorum efendim.

Yüce Heyetinizi saygıyla selamlıyorum. (DSP ve ANAP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Sayın Tekin, teşekkür ediyorum efendim.

Sayın milletvekilleri, 4 üncü maddeyle ilgili konuşmalar tamamlandı.

Maddeyle ilgili beş değişiklik önergesi vardır; geliş sırasına göre dördünü okutup, işleme koyacağım:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan Vergi Usul Kanunu, Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun, Gelir Vergisi Kanunu, Kurumlar Vergisi Kanunu, Katma Değer Vergisi Kanunu, Gider Vergileri Kanunu, Emlak Vergisi Kanunu, Veraset ve İntikal Vergisi Kanunu, Motorlu Taşıtlar Vergisi Kanunu, Damga Vergisi Kanunu, Harçlar Kanunu, Belediye Gelirleri Kanunu ile 3505 sayılı Kanun, Katma Değer Vergisi Mükelleflerinin Ödeme Kaydedici Cihazları Kullanmaları Mecburiyeti Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Tasarısının 4 üncü maddesinde yer alan "belgeler ve karneler ile" ibaresinin "belge ve karneleri veya" şeklinde değiştirilmesini arz ve talep ederiz.

Saygılarımızla.

Mustafa Ünaldı Zeki Ergezen Muhammet Polat

Konya Bitlis Aydın

Ömer Özyılmaz Zeki Karabayır

Erzurum Kars

BAŞKAN – Diğer önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan kanun tasarısının 4 üncü maddesiyle değişiklik yapılan 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 256 ncı maddesinde yer alan "yeminli malî müşavirler" ibaresinden önce gelmek üzere "serbest muhasebeci, serbest muhasebeci malî müşavir veya" ibaresinin eklenmesini arz ve teklif ederiz.

Erdoğan Toprak Yalçın Gürtan Cihan Yazar

İstanbul Samsun Manisa

Mustafa Karslıoğlu Halil Çalık

Bolu Kocaeli

BAŞKAN – Diğer önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan kanun tasarısının 4 üncü maddesiyle değişiklik yapılan 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 256 ncı maddesinde yer alan "usule uygun" ibaresinin "usul ve esaslara uygun" olarak değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

Erdoğan Toprak Yalçın Gürtan Cihan Yazar

İstanbul Samsun Manisa

Mustafa Karslıoğlu Halil Çalık

Bolu Kocaeli

BAŞKAN – Son önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan kanun tasarısının 4 üncü maddesiyle değişiklik yapılan 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 256 ncı maddesinde yer alan "Maliye Bakanlığınca" ibaresinin "Bakanlar Kurulunca" olarak değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

Erdoğan Toprak Yalçın Gürtan Cihan Yazar

İstanbul Samsun Manisa

Mustafa Karslıoğlu Halil Çalık

Bolu Kocaeli

BAŞKAN – Şimdi, önergeleri aykırılık derecesine göre işleme tabi tutuyoruz.

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan Vergi Usul Kanunu, Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun, Gelir Vergisi Kanunu, Kurumlar Vergisi Kanunu, Katma Değer Vergisi Kanunu, Gider Vergileri Kanunu, Emlak Vergisi Kanunu, Veraset ve İntikal Vergisi Kanunu, Motorlu Taşıtlar Vergisi Kanunu, Damga Vergisi Kanunu, Harçlar Kanunu, Belediye Gelirleri Kanunu ile 3505 sayılı Kanun, Katma Değer Vergisi Mükelleflerinin Ödeme Kaydedici Cihazları Kullanmaları Mecburiyeti Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Tasarısının 4 üncü maddesinde yer alan "belgeler ve karneler ile" ibaresinin "belge ve karneleri veya" şeklinde değiştirilmesini arz ve talep ederiz.

Saygılarımızla.

Mustafa Ünaldı

(Konya)

ve arkadaşları

BAŞKAN – Efendim, önergeye Komisyon katılıyor mu?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANI BİLTEKİN ÖZDEMİR (Samsun) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Sayın Hükümet katılıyor mu efendim?

MALİYE BAKANI ZEKERİYA TEMİZEL (İstanbul) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Efendim, önergeye, Sayın Komisyon ve Sayın Hükümet katılmadı.

Önerge sahipleri konuşacaklar mı, gerekçe mi okunsun efendim?

SALİH KAPUSUZ (Kayseri) – Gerekçe okunsun Sayın Başkan.

BAŞKAN – Gerekçeyi okutuyorum efendim:

Gerekçe:

Mükelleflerin muhafaza ettikleri her türlü defter, vesika ve karnelerle ilgili bilgilere ilişkin olarak bilgisayar ortamında inceleme için arz etme mecburiyeti getirilmiştir.

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, önergeye, Sayın Komisyon ve Sayın Hükümet katılmadı.

Gerekçe okutuldu.

Şimdi, önergeyi oylarınıza sunacağım...

MUSA UZUNKAYA (Samsun) – Kararyetersayısı arayalım Sayın Başkan.

BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza sunup, kararyetersayısı arayacağım.

Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Karar yetersayısı vardır ve önerge kabul edilmemiştir.

Diğer önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan kanun tasarısının 4 üncü maddesiyle değişiklik yapılan 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 256 ncı maddesinde yer alan "yeminli malî müşavirler" ibaresinden önce gelmek üzere "serbest muhasebeci, serbest muhasebeci malî müşavir veya" ibaresinin eklenmesini arz ve teklif ederiz.

Erdoğan Toprak

(İstanbul)

ve arkadaşları

BAŞKAN – Sayın Komisyon ne buyurur önergeye?..

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANI BİLTEKİN ÖZDEMİR (Samsun) – Katılmıyoruz efendim.

BAŞKAN – Sayın Hükümet?..

MALİYE BAKANI ZEKERİYA TEMİZEL (İstanbul) – Katılmıyoruz efendim.

BAŞKAN – Komisyon ve Hükümet önergeye katılmadı.

M. CİHAN YAZAR (Manisa) – Sayın Başkan, bu ve bundan sonraki önergelerdeki imzamı geri çekiyorum.

BAŞKAN – Tamam efendim, önergedeki imza sahibi imzasını geri çekti ve önerge işlemden kaldırıldı.

Efendim, diğer önergeler var.

M. CİHAN YAZAR (Manisa) – Onlardan da imzamı geri çekiyorum.

BAŞKAN – Önerge sahipleri imzalarını önergelerden çektiler; böylece, önergeler işlemden kaldırıldı.

Böylece, önergesiz ve garip kalan maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Madde kabul edilmiştir.

Şimdi 5 inci maddeyi okutuyorum:

MADDE 5. – 213 sayılı Kanunun mükerrer 257 nci maddesinin birinci fıkrası aşağıdaki şekilde, üçüncü fıkrasında yer alan “_götürü usulde_” ibaresi “_basit usulde_” şeklinde değiştirilmiştir.

“Maliye Bakanlığı;

1. Mükellef ve meslek grupları itibariyle muhasebe usul ve esaslarını tespit etmeye, bu Kanuna göre tutulmakta olan defter ve belgeler ile bunlara ilaveten tutulmasını veya düzenlenmesini uygun gördüğü defter ve belgelerin mahiyet, şekil ve ihtiva etmesi zorunlu bilgileri belirlemeye, bunlarda değişiklik yapmaya; bedeli karşılığında basıp dağıtmaya veya üçüncü kişilere bastırıp dağıtmaya veya dağıttırmaya, bunların kayıtlarını tutturmaya, bu defter ve belgelere tasdik, muhafaza ve ibraz zorunluluğu getirmeye veya kaldırmaya, bu Kanuna göre tutulacak defter ve düzenlenecek belgelerin tutulması ve düzenlenmesi zorunluluğunu kaldırmaya,

2. Mükelleflere muameleleri ile ilgili tahsilat ve ödemelerini banka veya benzeri finans kurumlarınca düzenlenen belgelerle tevsik etmeleri zorunluluğunu getirmeye ve bu zorunluluğun kapsamını ve uygulamaya ilişkin usul ve esaslarını belirlemeye,

3. Tutulması ve düzenlenmesi zorunlu defter, kayıt ve belgelerin mikro film, mikro fiş veya elektronik bilgi ve kayıt araçlarıyla yapılması veya bu kayıt ortamlarında saklanması hususunda izin vermeye veya zorunluluk getirmeye, bu şekilde tutulacak defter ve kayıtların kopyalarının Maliye Bakanlığında veya muhafaza etmekle görevlendireceği kurumlarda saklanması zorunluluğu getirmeye, bu konuda uygulama usul ve esaslarını belirlemeye,

4. Vergi beyannameleri ile bu Kanunun 149 uncu maddesine göre devamlı bilgi vermek zorunda olanlardan, istenilen bilgilerin yazı yerine mikro fişmikro film, manyetik kayıt ortam ve araçları ve benzeri vasıtalarla verilmesine izin vermeye veya zorunluluk getirmeye,

5. Vergi kanunlarının uygulanmasıyla ilgili olarak levha kullandırma ve asma zorunluluğu getirmeye ve kaldırmaya,

Yetkilidir.”

BAŞKAN – Maddeyle ilgili grup talepleri var mı?..

Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına, Sayın Algan Hacaloğlu; buyurun.

CHP GRUBU ADINA ALGAN HACALOĞLU (İstanbul) – Sayın Başkan, değerli arkadaşlar; görüşülmekte olan yasa tasarısının 5 inci maddesi üzerinde Cumhuriyet Halk Partisinin görüşlerini dile getirmek üzere söz almış bulunuyorum, hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Bu maddeyle mevcut yasanın ilgili maddesi; yani, 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 257 nci maddesi değiştirilmekte. Vergi Usul Kanununda 417 madde var. Önümüzdeki tasarı, bu 417 maddenin, yaklaşık 20 tanesini değiştiriyor.

Zannediyorum, burada getirilen düzenlemelerin iki temel boyutu var. Bunlardan birisi, 2 nci maddeyle ele alınmış bulunan, mükelleflere, muameleleriyle ilgili tahsilat ve ödemelerini banka veya benzeri finans kurumlarınca düzenlenen belgelerle tevsik etme zorunluluğunu ve bunun yöntemlerini belirlemeyi Maliye Bakanlığına bırakan düzenlemedir.

Gerçekten, kayıtlı sisteme geçişin temel kurallarından biri, Batı toplumlarında, gelişmiş ekonomilerde uygulanan temel yöntemlerden biri, bankalar üzerinden, işlemleri kayda aldırmak. Doğal olarak, bu çerçevede, tüm malî ve ödemelere ilişkin işlemleri, nakit işlemlerini bankalardan geçirme, kayda alma ve bunun denetlenmesi, oldukça kapsamlı bir konu. Burada, hangi boyutta, hangi çerçevede bu zorunluluğun uygulamaya geçirileceği, Maliye Bakanlığının, bu konu üzerindeki ortaya koyacağı kurallar ve usullerle belirlenecek; ama, yapılması gereken, atılması gereken bir adım.

1 inci fıkrayla, mükellef ve meslek grupları itibariyle, muhasebe usul ve esaslarını tespit etmeye yönelik, bundan evvel, yani halihazırdaki mevcut yasada da yer alan usulleri belirlemeye yönelik yetkinin kullanılışında -ki yasa, muhasebede, malî işlemlerde, kayıtların tutulmasında, teknolojik gelişmeleri dikkate alarak, yeni araç ve yöntemleri, kayıt sistemlerini yasa metnine taşımıştır- doğal olarak, muhasebe mesleğinin gereksindirdiği kuralları ve yöntemleri belirleme konusu karşımıza çıkıyor. Esasında, benim, söz alma ihtiyacı duymamın altında yatan temel neden bu.

Dünyanın gelişmiş ülkelerinde muhasebe mesleğini icra edenler, muhasebe usul ve esaslarının belirlenmesinde devletin ilgili birimleriyle iç içedirler. Hatta, daha ağırlıklı olarak, uygulamacılar olan muhasebeciler, bu usul ve yöntemlerin belirlenmesinde katkıda bulunurlar. Bilindiği gibi, ülkemizde 25 bin üyesi olan TÜRMOB; yani, Serbest Muhasebeciler, Yeminli Muhasebeciler, Malî Müşavirler ve Yeminli Malî Müşavirler, son yıllarda, meslek grubu olarak, oldukça gelişkin, gelişmiş, etkin bir meslek grubunu, meslek dayanışmasını, meslek örgütünü oluşturmaktadırlar.

Konunun Plan ve Bütçe Komisyonundaki görüşmelerinde, bu maddenin -yani, 1inci maddenin birinci bendinin- altında "Maliye Bakanlığı, muhasebe usul ve esaslarını belirlerken -biraz evvel belirttiğim meslek grubunu içeren- 3568 Sayılı Kanuna göre kurulmuş birlik ve meslek odalarının görüşlerini de alır" ifadesinin tasarı metninde yer almasını diledik, önerge verdik; reddedildi. Bunu, bir ölçüde garipsediğimizi ifade etmek istiyorum.

Evet, 1980 yılından günümüze, örgütlü toplumun oluşumunun önünde ciddî engeller oluşturulmuştur. Yarı kamusal kurum niteliğinde olan meslek odalarının, sadece bu alanda değil, diğer tüm alanlarda -ki, ileriki maddelerde tekrar karşımıza çıkacak- ziraat odaları ve benzeri alanlarda, Hükümetin, esnaf ve sanatkârların meslek odasının -TESK'in- ilgili olduğu alanlarda kurallar koyarken, bu meslek odasıyla yakın diyalog, ilişki ve çalışma içerisinde olmasını öngören önerilerimiz reddedildiği gibi, burada da TÜRMOB'un devredışı bırakılması, bu maddenin bir eksikliği olarak ortaya çıkmaktadır. Bu konuda verilmiş olan önergemiz vardır; bu önergenin üzerinde, tekrar söz almayacağım; önerge, basit ve sadedir.

Biraz evvel belirttiğim gibi, 3568 Sayılı Kanuna göre kurulmuş birlik ve meslek odalarının muhasebe usul ve yöntemlerinin belirlenmesinde bakanlıkla beraber çalışmaları konusunda, tasarı metnine bir ilave yapılmasının, hem bu konuda uygulamayla bakanlık arasında ilişkileri etkinleştireceği, güçlendireceği, hem de örgütlü toplum, sivil toplum anlayışına katkıda bulunacağı kanaatini taşımaktayız.

Önünüze sonradan gelecek olan bu değişiklik önergemizin dikkate alınması dileğiyle, hepinize saygılarımı sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Sayın Hacaloğlu, teşekkür ediyorum.

Fazilet Partisi Grubunun görüşlerini ifade etmek üzere, Sayın Karapaşaoğlu; buyurun. (FP sıralarından alkışlar)

FP GRUBU ADINA MEHMET ALTAN KARAPAŞAOĞLU (Bursa) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; görüşülmekte olan, çeşitli vergi yasalarında düzenlemeyi gerektiren yasa tasarısının 5 inci maddesi hakkında, Grubumuzun görüşlerini belirtmek üzere söz almış bulunuyorum.

Değerli arkadaşlarım, tasarının 5 inci maddesi, çok karakteristik bir şekilde, bu yasa tasarısının hazırlanış mantığını ifade etmektedir. Bu hazırlanan yasa tasarısında, Türkiye'de, gözden kaçırılmış olan veya kasıtlı bir şekilde gözden kaçırılmış olan birtakım hususları, önce, size belirtmek mecburiyetindeyim.

Bir defa, Türkiye'de, fiyat yapısını bozan unsurlar, bu vergi yasa tasarısıyla giderilememiştir. Ekonomik kalkınma potansiyelinin artırılması konusunda, olumsuz birtakım maddeler vardır. Bunlardan başlıcası, küçük yatırımlar özendirilmemiştir; büyük sermaye ile KOBİ'ler arasında ayırımcılık yapılmıştır. Bu ise, biliyorsunuz, Anayasamızın eşitlik ilkesine, Türkiye'deki imkânların eşit bir şekilde paylaşılmasına, imkânlardan eşit ölçüde yararlandırılması ilkesine aykırıdır. Sermaye piyasası gelişimi bakımından olumsuz etkileri vardır -ileriki maddelerde, bunlar teker teker görüşülecek- vergi adaleti ve güven ortamını oluşturamamıştır.

Vakıf ve derneklere yapılan bağışların stopaj kapsamına alınması vahim bir davranıştır; zira, burada –öyle zannediyoruz ki, kamuoyunda öyle bir intiba oluşmuştur ki– hangi vakfa, hangi derneğe hangi toplum grupları destek veriyor, bunların denetlenmesi amaçlanmıştır. Ayrıca, vergi sistemi, kalkınmaya ve gelişmeye imkân vermek mecburiyetinde olmasına rağmen, maalesef, bu düzenlemede, buna benzer hususları göremiyoruz.

Tasarının 5 inci maddesiyle, Vergi Usul Kanununun 257 nci maddesinin birinci fıkrası aşağıda açıklayacağım şekilde, üçüncü fıkrasında yer alan "...götürü usulde..." ibaresi "... basit usulde..." olarak değiştirilmektedir.

Mükellef ve meslek grupları itibariyle muhasebe usul ve esaslarını tespit etmeye, bu Kanuna göre tutulmakta olan defter ve belgeler ile bunlara ilaveten tutulmasını veya düzenlenmesini uygun gördüğü defter ve belgelerin mahiyet, şekil ve ihtiva etmesi zorunlu bilgileri belirlemeye, bunlarda değişiklik yapmaya Bakanlık yetkili kılınıyor; hatta, bazı belgeleri, bedeli karşılığında basıp dağıtma veya üçüncü kişilere bastırıp dağıttırma konusunda da Bakanlığa yetki veriliyor. Halbuki, buradaki düzenlemelerde, ilme, ihtisasa itibar edilmesini gerektiren konular vardır. Bu düzenlemeleri yaparken, Maliye Bakanlığı, 3568 sayılı Kanuna göre kurulmuş birlik ve meslek odalarının görüşlerine de yer vermek zorundadır. Biraz önce, burada konuşan değerli milletvekili arkadaşımızın, bu konuda önerge vermesi çok olumlu bir davranıştır. Aynı konuda, bizim de bir önerge vermiş olduğumuzu bilgilerinize sunmak istiyorum.

Artık, çağımızda, devletler, yönetimlerinin alacağı kararlarda, sivil toplum örgütlerinin görüşlerine önemli ölçüde yer vermektedirler. Gelişmenin ve çağdaşlaşmanın gereği olarak, yasa tasarı ve tekliflerinde bu konulara yer verilmeli, 1960'lı yılların yasakçı zihniyetinden kurtulma gayreti içinde bulunulmalıdır.

Yasa tasarısının 5 inci maddesinin ikinci bendinin, mükelleflere külfet yükleyeceği kanaatindeyiz. Mükelleflere güvenin hâkim olması gereken bu paragrafta, mükelleflere karşı güvensizliğin ifadesi olarak, birtakım düzenlemeler ve baskılar getirilmektedir. Ancak, söz konusu uygulamanın yürürlüğe konulabilmesi için de, Maliye Bakanlığına verilen yetkinin kullanılarak, konuya ilişkin düzenlemelerin Bakanlık tarafından yapılması gerekecektir. Bu konuda düzenlemeler sırasında ise kargaşalar yaşanacağı, konunun uzmanları tarafından belirtilmektedir.

Maddenin üçüncü bendi ise, birinci fıkrada ifadesini bulan zorunlulukların arkasına, maddî külfeti de getiren bir başka zorunluluk getiriyor. Burada, zorunluluğu getiren zihniyetin hemen arkasında, konuyla ilgili bir başka zorunluluğu getiren düzenlemeyi yapması bir haksızlıktır, bir hakkın da istismarıdır. Bırakınız, 1 inci maddede getirdiğiniz zorunlulukları size kanıtlama özgürlüğünü mükellef hissetsin ve size cevap verme külfetini yüklensin. Dolayısıyla, bu üçüncü fıkranın metinden çıkarılmasını talep eden önergemizi de vermiş bulunuyoruz.

Değerli milletvekilleri, maddenin dördüncü bendinde de bu zorunlulukların bir defa daha maddî zorunluluk haline getirilmesi bir başka sıkıntıdır.

Maddedeki beşinci bent ise, tamamen, mükelleflerin özgürlüklerine aykırı bir düzenlemedir; bunun da, bu yasa tasarısından çıkarılması gerekmektedir. Konuyla ilgili olarak, önergemizi de vermiş bulunuyoruz.

Değerli milletvekilleri, bu Türkiye'de 28 Şubat kararlarından sonra uygulanmakta olan birtakım baskıcı tedbirlerin daha ince detaylarla halkın yaşamına girdiğini, halkın yaşamını ilgilendiren konuları, artık, yavaş yavaş, bünyesinde topladığını, bu yasa tasarısıyla da müşahede etmiş oluyoruz. Bu yasa tasarısında, halkımız, müteşebbisimiz, maalesef, desteklenmiyor; denetim altına alınıyor, birtakım zorlamalarla, birtakım yaptırımlarla önlerine külfetler getiriliyor.

Bakınız, enteresan olduğu için okuyorum : Tutulması ve düzenlenmesi zorunlu defter, kayıt ve belgelerin mikro film, mikro fiş veya elektronik bilgi ve kayıt araçlarıyla yapılması veya bu kayıt ortamlarında saklanması hususunda zorunluluk getirmeye, bu şekilde tutulacak defter ve kayıtların kopyalarının Maliye Bakanlığında veya muhafaza etmekle görevlendireceği kurumlarda saklanması zorunluluğunu getirmeye, Bakanlık yetkili kılınıyor. Yani, mükellefe diyor ki, arkadaş, ben, sana, bütün kayıtlarının mikro filmlerini çıkarttırmak zorunluluğu getiririm; bu mikro filmlerin, benim göstereceğim bir yerde veya bir makamda saklanması zorunluluğunu da getiririm; ama, bu zorunluluğu getirirken, mükellefe yükleyeceği maddî külfetleri, maalesef, Bakanlık, gözardı etmiştir. Tıpkı, yazarkasa zorunluluğu getirildiğindeki kasa alma mecburiyeti gibi, mükelleflere birtakım zorunluluklar getirilebilecektir, mükellef, maddî birtakım sıkıntılar içerisine sokulabilecektir.

Değerli arkadaşlar, bu vergi yasa tasarısının maddelerini başından sonuna kadar burada irdelediğimizde, genellikle, insan hak ve özgürlüklerine, insanların teşebbüs hürriyetine ve teşebbüslerindeki özgürlüklere birtakım sınırlamalar getirdiği müşahede edilmektedir, görülmektedir, anlaşılmaktadır; ancak, Sayın Parlamentomuz, milletvekillerimiz, öyle zannediyorum ki, bilhassa bu 5 inci maddede, birtakım düzenlemeleri önergelerle getirecektir ve müteşebbisimize, mükellefimize arzuladığı, istediği özgürlük ortamını sağlayacaktır. Hür olarak teşebbüste bulunan insanlara, bir suçlu gibi değil, güvenilir insanlar olarak itibar edilmesi, bilahara denetlemelerinin yapılması zorunludur ve bu zorunluluğa uymak da devletimizin görevidir.

Değerli milletvekilleri, bu konularda görüşlerimizi açıkladıktan sonra, Sayın Başkanımıza ve siz değerli milletvekillerimize saygılarımızı sunuyor, vermiş olduğumuz önergelere itibar edilmesini özellikle istirham ediyoruz.

Saygılar sunarım efendim. (FP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Sayın Karapaşaoğlu, teşekkür ediyorum.

5 inci maddeyle ilgili olarak, Demokrat Türkiye Partisi Grubunun görüşlerini ifade etmek üzere Sayın Mahmut Yılbaş; buyurun.

DTP GRUBU ADINA MAHMUT YILBAŞ (Van) – Sayın Başkanım, değerli arkadaşlarım; konuşmama başlamadan önce hepinizi saygıyla selamlıyorum. Görüşülmekte olan 5 inci madde üzerinde Demokrat Türkiye Partisi Grubunun görüşlerini arz edeceğim.

Önceki, değiştirilmekte olan 213 sayılı Vergi Usul Kanununun mükerrer 257 nci maddesine de baktığımızda, yeni getirilmekte olan tasarının 5 inci maddesine de baktığımızda, vergi koymada veyahut da vergiyle alakalı usul hükümlerinin tespitinde devletin veyahut da yürütme erkinin mantalitesi ve tutumu açık olarak orta yere çıkıyor.

Değerli arkadaşlarım, hepimizin malumu olduğu üzere, parlamenter rejimlerin, demokrasilerin çıkış nedenlerinden bir tanesi, ana kaynağı, devletle vatandaş arasında vergi alma sözleşmesidir. Vatandaş, tarihte, kendisini yönetenlerin, akıllarına estiği gibi, istedikleri zaman, istedikleri şekilde vergi alma konusuna tepki göstermiş ve ilk anlaşmayı, yöneticilerle, hükümdarlarla vergi verme veya alma konusunda mutabakata varmayla, usullerini tayin etmeyle sağlamışlardır.

Bunları niçin anlatıyorum? Değerli arkadaşlarım, benim gerçekten anlamakta müşkülat çektiğim bir konu var. Hem eski düzenlemede hem de tasarıya baktığımızda -5 inci maddenin birinci bendinde- "belgelerin tutulması ve düzenlenmesi zorunluluğunu getirmeye veya kaldırmaya" deniliyor. Yine tasarının 5 inci maddesinin ikinci bendinin sonunda "tevsik etme zorunluluğunu getirmeye ve bu zorunluluğun kapsamını ve uygulamaya ilişkin usul ve esasları belirlemeye" deniliyor ve beşinci bendinde de "levha kullandırma ve asma zorunluluğunu getirmeye ve kaldırmaya" deniliyor.

Değerli milletvekilleri, bu nasıl bir mantalitedir? Burada ifade edilebilir. Bu, vergi kanunlarımızın bir teknik özelliğidir. Vergi almada, verginin esasını teşkil eden vergi kanunları kadar, vergi almanın usulüyle ilgili düzenlemeler de önemlidir. Herhangi bir şeklî zorunluluğu getirmek bu kadar basitse, getirmeye ve kaldırmaya... Getirmeye ihtiyaç varsa, kaldırma ihtiyacı nereden gelmektedir? Bunun ikisi arasındaki tercihî kararı kim verecektir?

Değerli arkadaşlarım, mademki, demokrasinin esasını ve başlangıcını devlet ve vatandaş arasındaki vergi sözleşmesi ve mukavelesi teşkil ediyorsa, bunun getirilmesinde ve kaldırılmasında, vatandaşın, yurttaşın temsilcilerinin bulunduğu parlamentoların bu konudaki yetkilerini bu kadar hafife alıp, bir yürütme organına devretmesini, demokrasiyi, demokrasinin temelini teşkil eden hukuk anlayışımızı göstermesi bakımından çok enteresan buluyorum. Sadece şimdi getirilmiş olan tasarıda bu mantalite yok; bundan önce, 1980, 1982 ve 1994'te kanunda, kanunun bu maddesinde değişiklik yapılmış ve aynı mantalite hâkim olmuştur. Ben patronum, patronaj bendedir, vergi alma meselesinde şekil veya esasa ait hükümleri ben koyarım anlayışının bir yansıması, bir ifadesidir.

Bu tasarının görüşülmesi sırasında dikkatimizi çektiği için, hem Yüce Meclisimizin hem de halkımızın bu anlayışa, bu görüşe, bu tutuma dikkat etmesi ve bu alışkanlığın bir daha tecelli etmemesi için, en azından, bu tasarının yasalaşması sırasında, Yüce Meclisin daha hassas davranacağı ve yetkisini o istikamette kullanacağı ümidiyle, hepinizi saygıyla selamlıyorum efendim. (DTP, ANAP ve DSP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Sayın Yılbaş, teşekkür ediyorum.

Gruplar adına başka söz talebi?.. Yok.

Kişisel söz talebinde bulunan Sayın Polat, görüş beyan edecek misiniz?

ASLAN POLAT (Erzurum) – Evet efendim.

BAŞKAN – Kişisel görüşlerini ifade etmek üzere ve 5 inci maddeyle ilgili olarak, Erzurum Milletvekili Sayın Aslan Polat; buyurun.

ASLAN POLAT (Erzurum) – Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Bu getirilen vergi tasarısının içinde belki de en çok tartışılacak maddelerden ve bize göre de mutlaka düzeltilmesi gereken maddelerden birisi bu madde.

Bu maddeyle mükelleflere çeşitli yükümlülükler getiriliyor ve bazı konularında, biz, bunu, Anayasanın eşitlik ilkesine de aykırı buluyoruz. Mesela, bedeli karşılığında her türlü defterleri ve belgeleri basıp dağıtmaya veya üçüncü kişilere bastırıp dağıtmaya veya dağıttırmaya, bunların kayıtlarını tutturmaya Maliye Bakanlığı yetkili kılınıyor. Şimdi, bu ne demektir; bu durum karşısında şu ana kadar piyasadan alınan bu defterleri ve notere tasdik ettirilerek kullanılan bütün defterleri, Maliye Bakanlığı, istediği bir yere bastırtacak ve ancak oradan dağıtımını sağlayacak. Bunun karşılığında, bu sefer, bundan önce çeşitli matbaalarda basılan bu defterler basılamayacak veya kırtasiyede satılan defterler satılamayacak; bunlar da piyasada kargaşaya sebep olacak. Bu, Anavatan Partisi gibi, özel teşebbüsü ve liberalizmi koruyan bir partinin çok da kabul edeceği bir madde değil.

Deniliyor ki, bu maddenin getirilmesindeki maksat, piyasada olumsuz olan bazı işleri önlemektir. Yani, nedir; bazı defterler tutulurken kargaşa oluyor, sonradan, onun iptal edilip aynı numarayla noterlere tasdik ettirildiğine dair bazı duyum alıyoruz diyor Maliye Bakanlığı; ama, bir iki duyum yüzünden, Türkiye'deki bütün mükellefleri sanki şaibe altına sokmak veya bu yoldan büyük para kazanan, büyük iş yapan bütün esnafı, bu yola mecbur etmek eşitlik ilkesine de, serbest piyasa ilkelerine de, hür teşebbüs ilkelerine de uymaz; yani, bu konuda, bilhassa bunun esnetilmesi ve yine eskisinde olduğu gibi piyasada defterlerin basılması, dağıtılması şarttır. Yoksa, aksi takdirde, gerek kırtasiyecilerden gerek defter basan basımevlerinden gerekse piyasadan büyük tepki alınır ve bir başka noktası da şu olur ki, bu defterler, yüzde yüz kesinlikle, serbest basılmaktan daha pahalı olarak müteşebbislerin eline geçer ve müteşebbislere ağır bir yük getirir.Bunun tartışması olmaz. Onun için, bazı olumsuz etkilerden dolayı, bütün toplumu baskı altına almak veya potansiyel suçlu gibi görmek yanlış olur kanaatindeyim.

İkincisi de, "mükelleflere muameleleri ile ilgili tahsilat ödemelerini banka veya benzeri finans kurumlarınca düzenlenen belgelerle tevsik etmek veya zorunluluk getirmek" deniliyor. İşte, bu da önemli bir konu. Şundan, önemli bir konu: Tabiî, burada, karaparanın aklanmasını önlemek için getirildiği doğru; ama, buna bir sınır konulursa iyi olur; yani, çok büyük meblağı, elde taşınamayacak meblağı bankalara tevsik ettirin, bunu anlarız; bu doğrudur ve burada, kaçak iş yapanları ve karaparayla uğraşanları ortaya çıkarır; bu da doğrudur; ama, siz uygulamaya geçtiniz...

MUSTAFA YILMAZ (Gaziantep) – Daha ne istiyorsunuz?!.

ASLAN POLAT (Devamla) – Örnek vereyim, herhangi bir doktorun gerekli vergisini vermediğinden Maliye şüphelendi, dedi ki “sayın doktor bey, bundan sonra senin bütün evrakını, ödemelerini, tahsilatlarını bankadan göreceğim.” Bu sefer, o doktora giden hastaların hepsi gidip bankaya mı parasını yatıracak... Yani, burada bir kargaşa olur, bir anlaşmazlığa sebebiyet verir; onun için, bu, yanlış olur.

Ayrıca, bütün ödemeleri bankaya tevsik ettirirsek, bunların çoğu vadesiz mevduat olarak yatıralacağı için, hiçbir para ödemeden, ek bir faiz ödemeden, bunları alıp repoda kullanmakla bankaların ek para kazanmasına ve haksız para kazanmasına sebebiyet verir diye bu madde üzerinde düşüncemiz, endişemiz vardır; yoksa, karaparanın aklamasını önlemek için, devlet özel vergi numarası çıkardı; bütün muafiyetleri daraltıyor, bu konularda kontrol etmesi daha makul olacak. Daha doğrusu, devlet, vergi kaçıranları takip ederken üçüncü şahısları rahatsız etmemeli. Yani, herhangi bir şekilde karapara akladığından, vergi kaçırdığından şüphelenilen bir mükellefi kontrol edeceğim diye, o mükellefle iş yapan -bir doktordur, bir avukattır, serbest meslek sahibidir, müteşebbistir- ona iş için giden, onunla hiçbir özel ilgisi olmadığı halde işi icabı giden insanların durumunu da zora sokar diye korkuyoruz.

Benim bir başka endişem de, bilhassa Doğu ve Orta Anadolu'da günlük müteahhitler vardır. Yani, günlük müteahhit ihayele girer, geçici teminat için nakit parası yoktur, eşten dosttan toplar, bankadan teminat mektubu vermek istemez. Bu insanlar, bütün bu paralarını götürür, eskiden vezneye yatırırlardı, ihaleyi kazanamazlarsa alır, onu arkadaşlarına dağıtırlardı. Şimdi, bu ufak paraları, güdük paraları bankaya yatırmaları durumunda ne olacak; bankaya yatırıldığı zaman, sanki, onun öyle bir parası varmış gibi bir muamele görecek ve tahmin ediyorum haksız yere takibatlara sebebiyet verecek. Bu takibattan kaçmak için de, bu sefer bütün müteahhitler bankalardan teminat mektubu almaya mecbur olacak ve bankalar haksız yere bir kazanç sağlamış olacaklar. Bu şekilde müteahhitler ve esnaflar_

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

(ANAP sıralarından "bitti" sesleri)

BAŞKAN – Efendim, söz bitmedi, süre bitti.

Buyurun efendim, ben süre veriyorum.

ASLAN POLAT (Devamla) – Peki efendim.

Bu nedenle de ben şuna inanıyorum: Hakikaten, bankalar haksız yere kazanç sağlarken, birtakım esnaflar da zarar görür diye korkuyorum.

Bir şeyden daha endişe ediyorum, o da şudur: Bu endişemiz, tabiî, Maliye Bakanımızdan değil; yani, bunları söylediğimiz zaman sakın alınmasın, onun elemanlarından da değil; ama, 28 Şubattan sonra o kadar gözümüz korktu ki, burada, bankalar, özel finans kurumlarını devredışı bırakabilir. Bazı kurumlar, bütün ödemeleri, özel finans kurumlarını dışlayarak, bankalardan yapar mı, yapabilir mi diye bir endişemiz var. Yapar demiyorum, getirebilir mi diye bir endişemiz var. Tabiî, bu Maliye Bakanı ve onun etrafından değil bu; ama, bu 28 Şubat bizi çok ürküttüğü için her şeyde bir endişeye kapıldık.

Son olarak, bu son bendinde, bütün hepsinin özel kayıtlarını, belgelerini, mikro filmini istiyor. Bunun Doğu Anadolu'da zorluk çıkaracağını zannediyorum.

Hepinize saygılar sunuyorum. (FP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Sayın Polat, teşekkür ediyorum.

Sayın Kul?.. Yok.

Kişisel görüşlerini ifade etmek üzere, Sayın Necdet Tekin; buyurun.

NECDET TEKİN (Kırklareli) – Sayın Başkan, sayın milletvekil arkadaşlarım; kanun tasarısının 5 inci maddesi üzerinde kişisel görüşlerimi açıklamak üzere huzurlarınızdayım; Yüce Meclisi en derin saygılarımla selamlarım.

Bu kanun tasarısının 5 inci maddesinin 1 numaralı bendiyle, Maliye Bakanlığı, mükellef ve meslek grupları itibariyle muhasebe usul ve esaslarını tespit etmeye ve bu kanuna göre tutmakta oldukları defter ve belgeler ile bunlara ilaveten tutulmasını ve düzenlenmesini uygun gördüğü defter ve belgelerin mahiyet, şekil ve ihtiva etmesi zorunlu bilgileri belirlemeye, bunlarda değişiklik yapmaya, bedeli karşılığında basıp dağıtmaya ve üçüncü kişilere bastırmaya yetki almaktadır. Bu da, Maliye Bakanlığının doğal bir yetkisidir.

Tasarının 5 inci maddesinin 2 numaralı bendinde, Maliye Bakanlığı, mükelleflere muameleleriyle ilgili tahsilat ve ödemelerini banka veya benzeri finans kurumlarınca düzenlenen belgelerle tevsik etmeleri zorunluluğunu getirmeye ve bu zorunluluğun kapsamını ve uygulamaya ilişkin usul ve esaslarını belirlemeye yetki almaktadır. Eğer böyle bir yetkiyi almasaydı, bu tevsik edilen belgeler, hukuken geçerli olmayabilirdi; böyle bir zorunluluk vardı.

5 inci maddenin 3 numaralı bendinde, tutulması ve düzenlenmesi zorunlu defter, kayıt ve belgelerin -diğer, 4 üncü maddede gördüğümüz gibi- her türlü çağdaş, manyetik ortamlarda tutulmasını ve bunların belgelendirilmesini istemeye ve bunların esaslarını belirlemeye yetki almaktadır.

4 numaralı bentte, vergi beyannameleriyle bu kanun tasarısının 149 uncu maddesine göre devamlı bilgi vermek zorunda olanlardan istenilen bilgilerin, yazı yerine, biraz önce söylediğim manyetik ortamlarda alınması şeklinde düzenlemeler yapmaya da yetki almaktadır. Onun için, bu madde, çağdaşlığını koruyan ve günümüzün teknolojik ortamına uygun, sağlıklı bir maddedir. Kişisel görüşlerim bunlardır.

Hepinize teşekkür eder, saygılar sunarım. (DSP ve ANAP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Sayın Tekin, teşekkür ediyorum.

MALİYE BAKANI ZEKERİYA TEMİZEL (İstanbul) – Ben bir açıklama yapmak istiyorum.

BAŞKAN – Buyurun Sayın Bakan.

MALİYE BAKANI ZEKERİYA TEMİZEL (İstanbul) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; gerek 4 üncü maddenin gerekse 5 inci maddenin tartışmaları sırasında, Genel Kurulda, bazı konularda istifham olduğu, yani, çok net olarak anlaşılmadığı endişesi duyduğum için söz almak zorunda kaldım.

Öncelikle şu konunun altını çizmek istiyorum: Bu iki madde, birbirini tamamlayan iki maddedir. Aslında, zorunluluk, malî idarenin gereksinmelerinden değil, çok büyük ölçüde, vergi mükelleflerinin gereksinmelerinden kaynaklanmaktadır. Şu anda, vergi mükelleflerimizin büyük bir kısmı, defter ve kayıtlarını, çok büyük ölçüde, manyetik ortamlarda, yani bilgisayarlarda tutmaktadırlar. Ancak, vergi mevzuatımız, bilgisayarda bile tutulmuş olsa, bunların, noterler tarafından tasdik edilmiş continuous formlara dökümlerinin alınmasını zorunlu kılmaktadır.

Özellikle büyük mağazalar zinciriyle birlikte, bilgisayardan verilen her faturanın bir örneğinin daha dökülmesi ve bunların saklanması halinde, bir yıl gibi süre içerisinde, neredeyse, süpermarketin büyüklüğü kadar da kâğıt depolarına ihtiyaç doğmaktadır. Dolayısıyla, bu tür düzenlemeleri (bilgilerin manyetik ortamlarda saklanmasına yönelik düzenlemeleri) yapmadığımız takdirde, sürekli olarak, belgeleri kâğıt ortamında almak zorunda kalacağız. Elbette ki, bu, malî idare açısından da büyük sorun yaratmaktadır. Sizin önünüze, metrelerce yüksekliğinde kâğıt ve defterler dizilmekte, bunun manyetik ortamdaki bilgilerini ver deyince de "benim yasal yükümlülüğüm sadece bu kâğıtları size vermek, siz onları inceleyin" denilip incelemeler çok büyük ölçüde yokuşa sürülmektedir.

Değerli milletvekilleri, işte, burada yapılan düzenleme budur. Hiç kimseyi, kendi isteği olmadığı sürece, herhangi bir şekilde kayıt tutma yükümlülüğünün altına sokmayı düşünmüyoruz; ancak, bu kişiler, eğer, defter ve belgelerini manyetik ortamlarda tutuyorlarsa, bunları silinmez ortamlarda saklatmak suretiyle "tamam, bu kadarlık bilgi bize yeter, siz onları saklayın; anahtarlarıyla bize inceleme sırasında verin" demekle yetiniyoruz. Bunun altında ne başka bir neden vardır ne de başka bir amaç vardır.

Değerli milletvekilleri, ikinci önemli düzenlemeyi çok açık olarak söylememiz gerekiyor; çünkü, burada oy vereceğiniz düzenleme, çok büyük ölçüde, toplumun büyük bir kesiminin ekonomik davranışlarını da etkileyen bir olaydır. Bu düzenlemeyle, yani 5 inci maddenin ikinci bendi olarak yaptığımız düzenlemeyle, belirli ödemelerin, banka ve finans kesimi üzerinden yaptırılmasına ilişkin bir zorunluluk getirilmektedir. Bu, çok önemli bir olaydır.

Değerli arkadaşlar, şu anda, kasadan veya elden yapıldığı iddia edilen ödemelerin fizikî hacmini göz önüne aldığınızda, bu ödemelerin, kamyonlarla taşınması gerektiğini görüyorsunuz. Kasadan yaptım, elden yaptım dediği anda, bir hesaplıyorsunuz ki, onun kamyonla taşınması lazım. Böyle bir olay olmaz. Böyle bir olayın olmayacağını hepimiz biliyoruz zaten. Aslında, olaylar, yine, finans kesiminin içerisinde, bankacılık sistemi aracılığıyla yürütülüyor; ancak, açılan değişik isimler üzerinden götürülmek suretiyle yapılıyor.

Değerli milletvekilleri, bu tasarıyı sizlere takdim ederken, kayıtdışı ekonominin kayıt altına alınmasına, ekonomik ve sosyal olayların bu şekilde izlenmesi suretiyle, vergi kayıp ve kaçağının önleneceğine ilişkin ifadelerde bulunduk. Bu, sadece bir ifadeden ibaret değildir. Vergi tasarısının içerisine serpiştirilmiş değişik hükümler, işte bu uygulamayı sağlamaktadır. Daha önceden kabul etmiş olduğunuz 4368 sayılı Yasayla, belirli ekonomik işlemlerin yapılması sırasında vergi numarası kullanılması zorunluluğunu getirdiniz. Şimdi, bu düzenlemeyle de, belirli işlemlerin bankalardan yapılması zorunluluğunu getiriyorsunuz. Dolayısıyla, bankalardan müphem adlara, değişik isimlere hesap açıldığı takdirde, işte bu ilişki sayesinde kayıtdışı işlemlerin kayıt içerisine alınmasını sağlıyoruz. Sistem, bir bütünlük içerisinde, kayıtdışının kayıt içerisine çekilmesine yöneliktir. Bu düzenlemden sonra, artık, insanların, değişik isimler, yanlarında çalışanlara hesaplar açtırarak bu olayı götüremeyeceğini takdir edersiniz. Bu, önemli bir düzenlemedir; ancak, bu düzenleme vardır, bu amaçla getirilmiştir. Çünkü, biz kesin olarak eminiz ki, dürüst insanlarımızın, dürüst vergi mükelleflerimizin ne saklayacak, ne de devletten kaçıracak bir şeyleri vardır. Önemli düzenleme çok büyük ölçüde budur. Onun dışındaki düzenlemeler, zaten, şu andaki sistemin içerisinde olan; ancak, çok karışık olarak düzenlenmesi nedeniyle pek fazla anlaşılamayan birtakım düzenlemeler idi. Şimdi, bu ayırımla beraber netleşti.

Değerli iki arkadaşımız, 3568 sayılı Yasaya göre yetki almış veya bunların kurdukları örgütlerin bu tür düzenlemelerde, özellikle bu maddenin uygulanmasında görüşlerinin alınması gereğinden bahsettiler. Değerli milletvekilleri, hepiniz takdir edersiniz ki, Maliye Bakanlığıyla bu kadar içiçe çalışan insanların bu konudaki görüşlerinin alınmaması diye bir şey söz konusu değildir; zaten şimdiye kadar alınmıştır, bundan sonra da alınacaktır. Ancak, bu şekildeki meslek kuruluşlarının, yasa uygulayıcısı durumunda olanların işlerini engelleyecek şekilde yetkilendirilmeleri, özellikle zoralım olan vergi uygulamaları açısından kesin olarak geçerli olamaz. Hiç kimse, bu devletin kendisine mülk olacağını iddia etmiyor; mahkeme, kadıya mülk değildir. Dolayısıyla, vergi uygulayıcılarına, uygulanabilecek bir sistem getirmek zorundayız. O insanlardan, o meslek kuruluşu sahiplerinden bilgi alınmasına asla karşı olmadığımız gibi, zaten alıyoruz. İlgili yasalarında, zaten buna ilişkin düzenlemeler de var. Ancak, bu maddenin uygulanmasında mutlaka alınır, alınmadan olmaz şeklindeki bir düzenleme, vergi düzenlemelerine uygun değildir. Onu, aynı şekilde komisyonda söyledik, burada da söylüyoruz. Dolayısıyla, bu düzenlemelerin dışında mükellefe yönelik olarak herhangi bir zorlama yoktur. Sistem doğrudur; mükellefin ve çağın ihtiyaçlarına cevap veren bir düzenlemedir. Bu açıklamayı yapma gereğini duydum; hepinize saygılar sunuyorum. (DSP ve ANAP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Sayın Bakan, teşekkür ediyorum.

Sayın milletvekilleri, madde üzerindeki görüşmeler tamamlandı.

31 adet önerge var; ancak, tek fıkra olması hasebiyle 4'ünü okutup, sırasıyla işleme koyacağım.

Buyurun.

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan Vergi Usul Kanunu, Amme Alacaklarının Tahsili Usulü Hakkında Kanun, Gelir Vergisi Kanunu, Kurumlar Vergisi Kanunu, Katma Değer Vergisi Kanunu, Gider Vergileri Kanunu, Emlâk Vergisi Kanunu, Veraset ve İntikal Vergisi Kanunu, Motorlu Taşıtlar Vergisi Kanunu, Damga Vergisi Kanunu, Harçlar Kanunu, Belediye Gelirleri Kanunu ile 3505 sayılı Kanun, Katma Değer Vergisi Mükelleflerinin Ödeme Kaydedici Cihazları Kullanmaları Mecburiyeti Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Tasarısının 5 inci maddesinde yer alan 2 numaralı bendin metinden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.

Saygılarımızla.

Mustafa Ünaldı Zeki Ergezen Muhammet Polat

Konya Bitlis Aydın

Zeki Karabayır Ömer Özyılmaz Sabahattin Yıldız

Kars Erzurum Muş

Yakup Budak

Adana

BAŞKAN – Diğer önergeleri arz ve takdim ediyoruz:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan çeşitli vergi kanunlarında değişikliği öngören kanun tasarısının 5 inci maddesi ile 4.1.1961 tarih ve 213 sayılı Vergi Usul Kanununun mükerrer 257 nci maddesinin birinci fıkrasının 2 numaralı bendinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesi için gereğini arz ederiz.

İsmail Özgün Sıtkı Cengil Muhammet Polat

Balıkesir Adana Aydın

Suat Pamukçu Kazım Arslan Fikret Karabekmez

Bayburt Yozgat Malatya

Aslan Polat Ertan Yülek

Erzurum Adana

Değişiklik metni:

2. Mükelleflere muameleleri ile ilgili asgari ücretin aylık brüt tutarının 20 katını aşan tahsilat ve ödemelerini banka veya benzeri finans kurumlarınca düzenlenen belgelerle tevsik etmeleri zorunluluğunu getirmeye ve bu zorunluluğun kapsamını ve uygulamaya ilişkin usul ve esaslarını belirlemeye,

BAŞKAN – Diğer önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan vergi yasa tasarısının 5 inci maddesine aşağıdaki fıkranın eklenmesini arz ve teklif ederiz.

İsmail Özgün Altan Karapaşaoğlu Feti Görür

Balıkesir Bursa Bolu

Mustafa Yünlüoğlu Ömer Faruk Ekinci Ömer Naimi Barım

Bolu Ankara Elazığ

MADDE 5.- 213 sayılı Kanunun mükerrer 257 nci maddesinin birinci fıkrası aşağıdaki şekilde, üçüncü fıkrasında yer alan "...götürü usulde..." ibaresi "...basit usulde..." şeklinde değiştirilmiş ve aşağıdaki fıkra eklenmiştir.

"Maliye Bakanlığı, bu maddede öngörülen düzenlemeleri yaparken, Türkiye Serbet Muhasebeci Malî Müşavirler ve Yeminli Malî Müşavir Odaları Birliğinin (TÜRMOB) görüşlerini alır"

BAŞKAN – Diğer önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan çeşitli vergi kanunlarında değişiklik öngören yasa tasarısının 5 inci maddesiyle, 4.1.1961 tarih ve 213 sayılı Vergi Usul Kanununun mükerrer 257 nci maddesinin birinci fıkrasının birinci bendinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesi için gereğini arz ederiz.

Algan Hacaloğlu Hilmi Develi

İstanbul Denizli

Değişiklik metni:

1- Mükellef ve meslek grupları itibariyle muhasebe usul ve esaslarını tespit etmeye, bu kanuna göre tutulmakta olan defter ve belgeler ile bunlara ilaveten tutulmasını veya düzenlenmesini uygun gördüğü defter ve belgelerin mahiyet, şekil ve ihtiva etmesi zorunlu bilgileri belirlemeye, bunlarda değişiklik yapmaya; bedeli karşılığında basıp dağıtmaya veya dağıttırmaya, bunların kayıtlarını tutturmaya, bu defter ve belgelere tasdik, muhafaza ve ibraz zorunluluğunu getirmeye veya kaldırmaya, bu Kanuna göre tutulacak defter ve düzenlenecek belgelerin tutulması ve düzenlenmesi zorunluluğunu kaldırmaya (Maliye Bakanlığı muhasebe usul ve esaslarını belirlerken 3568 sayılı Kanuna göre kurulmuş birlik ve meslek odalarının görüşlerini de alır.)

BAŞKAN – Efendim, aykırılık derecesine göre işleme tabi tutacağım; buyurun.

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan Vergi Usul Kanunu, Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun, Gelir Vergisi Kanunu, Kurumlar Vergisi Kanunu, Katma Değer Vergisi Kanunu, Gider Vergileri Kanunu, Emlak Vergisi Kanunu, Veraset ve İntikal Vergisi Kanunu, Motorlu Taşıtlar Vergisi Kanunu, Damga Vergisi Kanunu, Harçlar Kanunu, Belediye Gelirleri Kanunu ile 3505 sayılı Kanun, Katma Dğer Vergisi Mükelleflerinin Ödeme Kaydedici Cihazları Kullanmaları Mecburiyeti Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Tasarısının 5 inci maddesinde yer alan 2 numaralı bendin metinden çıkarılmasını arz ve talep ederiz.

Saygılarımızla.

Mustafa Ünaldı

(Konya)

ve arkadaşları

BAŞKAN – Efendim, Sayın Komisyon önergeye ne buyurur?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANI BİLTEKİN ÖZDEMİR (Samsun)– Katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Sayın Hükümet ne buyurur efendim?

MALİYE BAKANI ZEKERİYA TEMİZEL (İstanbul) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Sayın Komisyon ve Hükümet katılmadı.

Sayın Ünaldı, söz talebi var mı efendim?

SALİH KAPUSUZ (Kayseri) – Gerekçesi okunsun.

BAŞKAN – Gerekçeyi okutuyorum.

Gerekçe:

Mükellefi herhangi bir kuruma kanunla yönlendirmek, mecbur etmek haksızlıktır. Mühim olan, mükellef için en kolay olanıdır. Ödemesini hangi yolla yaparsa yapsın, bu tercihi kendisine bırakmak en doğru olandır.

BAŞKAN – Efendim, önergeye Sayın Komisyon ve Hükümet katılmadı.

Gerekçe okundu.

Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler. Önerge kabul edilmemiştir.

Diğer önergeyi işleme koyuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan çeşitli vergi kanunlarında değişiklik öngören yasa tasarısının 5 inci maddesi ile 4.1.1961 tarih ve 213 sayılı Vergi Usul Kanununun mükerrer 257 nci maddesinin birinci fıkrasının birinci bendinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesi için gereğini arz ederiz.

Algan Hacaloğlu

(İstanbul)

ve arkadaşları

Değişiklik Metni:

1. Mükellef ve meslek grupları itibariyle muhasebe usul ve esaslarını tespit etmeye, bu Kanuna göre tutulmakta olan defter ve belgeler ile bunlara ilaveten tutulmasını veya düzenlenmesini uygun gördüğü defter ve belgelerin mahiyet, şekil ve ihtiva etmesi zorunlu bilgileri belirlemeye, bunlarda değişiklik yapmaya; bedeli karşılığında basıp dağıtmaya veya dağıttırmaya, bunların kayıtlarını tutturmaya, bu defter ve belgelere tasdik, muhafaza ve ibraz zorunluluğu getirmeye ve kaldırmaya, bu Kanuna göre tutulacak defter ve düzenlenecek belgelerin tutulması ve düzenlenmesi zorunluluğunu kaldırmaya, Maliye Bakanlığı, muhasebe usul ve esaslarını belirlerken, 3568 sayılı Kanuna göre kurulmuş birlik ve meslek odalarının görüşlerini de alır.

BAŞKAN – Sayın Komisyon, önergeye katılıyor musunuz?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANI BİLTEKİN ÖZDEMİR (Samsun) – Sayın Başkan, bir önceki kabul edilen metinden hatırlanacağı üzere, defter ve belgelerle kayıtların ibraz mecburiyeti konusunda yeminli malî müşavirler de yetkilendirilmiş ve görevlendirilmişlerdir. Maliye Bakanlığı -Sayın Bakanın biraz önce belirttikleri gibi- uygulamada bu nevi düzenlemeleri yaparken, zaten, gerek bu kuruluşun gerekse ilgili diğer kuruluşların ve üniversitelerin görüşlerini de almaktadır. Fiilen yapılan bu işleme, haddizatında, kanunda açık bir düzenleme getirilmesine mahal yoktur. Komisyonumuzun da çoğunluğu olmadığı için, bu öneriye katılamadığımızı arz ederim.

BAŞKAN – Sayın Komisyon, çoğunluğu olmadığı için önergeye katılamadı.

Sayın Hükümet?..

MALİYE BAKANI ZEKERİYA TEMİZEL (İstanbul) – Katılmıyoruz efendim.

BAŞKAN – Efendim, önergeye, Komisyon, ve Hükümet katılmadı.

Sayın Hacaloğlu, önergenizin gerekçesini arz ve ifade etmek üzere; buyurun.

ALGAN HACALOĞLU (İstanbul) – Sayın Başkan, değerli arkadaşlarım; esasında, burada tartışmakta olduğumuz, bir zihniyet meselesi, bir yönetim anlayışı meselesi. Bu maddenin birinci bendi için önermiş olduğumuz değişiklikle, sadece "Maliye Bakanlığı muhasebe usul ve esaslarını belirlerken, 3568 sayılı Kanuna göre kurulmuş birlik ve meslek odalarının görüşlerini de alır" ibaresini ilave etmeyi istiyoruz. Bu kimdir; bu TÜRMOB'tur. TÜRMOB kimdir; Türkiye'de 25 bin üyesi olan, bu mesleği icra eden serbest muhasebeciler, malî müşavirler ve yeminli malî müşavirler.

Bu önerge, TÜRMOB'un, siyasetle ilgili olmayan, meslekî kaygıyla ortaya konulmuş bir talebidir ve biz, buraya, bu önergeyi sunarken, Batılı normlarda, Batılı ülkelerde yaygın olan bir anlayışı, bir çağdaş anlayışı -ben bilirim, ben yaparım anlayışının dışında- bilgiyi paylaşmak ve dayanışma anlayışını buraya taşımak istedik.

Türkiye, örgütlü toplum olmak zorundadır. Devlet "ben her şeyi bilirim" dememe noktasına gelmelidir. Devletin, sivil toplum örgütleriyle görüş alışverişi yapmasının hiçbir sakıncası yoktur. Görüş alıyor; sonra, gereğini Bakanlık yapacaktır. Zaten, burada, Bakanlığı yetkili kılıyoruz "yetkili" kelimesi kalkmıyor. Maddenin sonunda beş tane bent vardır, altında "yetkilidir" ifadesi vardır. O nedenle, Türkiye, 2000'li yıllara giderken, eğer, çağı paylaşmak istiyorsa; eğer, uzlaşmacı bir yönetim anlayışını yaşama geçirmek istiyorsa; eğer, bu çatı altında, bu vergi yasa tasarısını, aramızda uzlaşarak geçirmek istiyorsak, diliyorum ki, bu yasa tasarısının bu maddesine yönelik olarak getirmiş olduğumuz önergeye, Yüce Meclisin değerli üyeleri olumlu oy verirler.

Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Sayın Hacaloğlu, teşekkür ediyorum.

Efendim, Sayın Hükümet ve Sayın Komisyon önergeye katılmadılar. Önerge sahibi gerekçesini arz ve ifade etti.

Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler...

Efendim, aramızda mutabakat sağlanamadı; izin verirseniz, önergeyi yeniden oylamak zorundayım.

Sayın milletvekilleri, mutabakat sağlayabilmek için, önergeyi tekrar oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.

Bir başka önerge vardır; okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan çeşitli vergi kanunlarında değişikliği öngören kanun tasarısının 5 inci maddesiyle, 4.1.1961 tarih ve 213 sayılı Vergi Usul Kanununun mükerrer 257 nci maddesinin birinci fıkrasının 2 numaralı bendinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesi için gereğini arz ederiz.

İsmail Özgün (Balıkesir) ve arkadaşları.

Değişiklik Metni:

"2. Mükelleflere, muameleleriyle ilgili asgarî ücretin aylık brüt tutarının yirmi katını aşan tahsilat ve ödemelerini, banka veya benzeri finans kurumlarınca düzenlenen belgelerle tefsik etmeleri zorunluluğunu getirmeye ve bu zorunluluğun kapsamını ve uygulamaya ilişkin usul ve esaslarını belirlemeye,"

BAŞKAN – Efendim, Sayın Komisyon ne buyurur önergeye?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANI BİLTEKİN ÖZDEMİR (Samsun) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Sayın Hükümet ne buyurur?

MALİYE BAKANI ZEKERİYA TEMİZEL (İstanbul) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Önerge sahibi Sayın Özgün, gerekçenizi arz ve ifade etmek üzere buyurun efendim. (FP sıralarından alkışlar)

İSMAİL ÖZGÜN (Balıkesir) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; görüşülmekte olan çeşitli vergi kanunlarında değişikliği öngören 626 sıra sayılı kanun tasarısının 5 inci maddesi üzerinde vermiş olduğum önerge üzerinde söz almış bulunmaktayım; bu vesileyle, Yüce Heyetinizi saygıyla selamlıyorum.

Değerli arkadaşlar, burada, gerçekten, Hükümetin dayatmacı ve merkeziyetçi anlayışını maalesef, çok açık bir şekilde, biraz önceki önerge görüşmesinde gördük. Hükümet, getirilen tasarıda diyor ki, ben, Vergi Usul Kanununun mükerrer 257 nci maddesi hususunda ilave birtakım yetkiler istiyorum ve bu yetkileri de istediğim şekilde kullanacağım. Sayın Hacaloğlu, TÜRMOB'un üye sayısını 25 bin olarak ifade etti burada. Esasında, bugün, TÜRMOB'un, aşağı yukarı 41 bin civarında serbest muhasebeci ve serbest muhasebeci mali müşavir, 2 500 civarında da yeminli malî müşavir üyesi bulunmaktadır. Toplam, 43-44 bin civarında üyesi olan TÜRMOB, muhasebecilik ve malî müşavirlik mesleği konusunda -3568 sayılı Yasanın bu Meclisten çıkmasından bugüne kadar geçen süre içerisinde- fevkalade büyük hizmetler vermiş ve bu sektörde, mükellef ile devlet arasında köprü olma vazifesini fevkalede başarıyla yapmıştır. Bu bakımdan, böylesine güçlü bir sivil toplum örgütüne, bu yetkiler konusunda görüşü nedir noktasında danışılmayacaksa ve Hükümet de "ben, istediğim şekilde bunları uygulacağım" diyorsa...

REFİK ARAS (İstanbul) – Öyle demiyor "görüş alıyoruz" diyorlar.

İSMAİL ÖZGÜN (Devamla) – Efendim "biz, fiilen bunu yapıyoruz" diyor da, fiilen yapılan şeyin, kanun maddesine konulmasında ne sakınca görüyoruz?

ŞADAN TUZCU (İstanbul) – O madde geçti, o madde geçti...

REFİK ARAS (İstanbul) – O zaman, her konuda koyacaksınız.

İSMAİL ÖZGÜN (Devamla ) – Yani, netice itibariyle, TÜRMOB'un yapın dediğini harfi harfine yapacak değilsiniz. Yine, onlardan alacağınız görüşlerden istifade edeceksiniz, yetki, yine sizde; ama, bunu tasarıya getirip koymamızda ne sakınca var, onu anlayamıyorum. Oradan benim çıkardığım netice "efendim, biz, merkeziyetçi bir zihniyete sahibiz, istediğimiz gibi yapacağız ve uygulayacağız" anlamına geliyor. Hayır; sivil toplum örgütlerinin görüşlerine itibar etmek durumundayız. Dünyada, artık, sivil toplum örgütleri, üçüncü sektör haline gelmiş bulunmaktadır. Dünya, gidiyor Mersin'e, biz gidiyoruz tersine... Bu, vergide de böyle, diğer kanunlarda da böyle... O bakımdan, uzlaşmamız, anlaşmamız ve bu kanunları, çağdaş ülkelerde nasıl oluyorsa öyle yapmamız gerekir diye düşünüyorum.

Verdiğim önerge, bu maddenin ikinci fıkrasıyla ilgilidir. Burada, yapılan tahsilat ve ödemelerin, banka ve benzeri finans kurumlarınca düzenlenen belgelerle tevsik edilmeleri zorunluluğu getiriliyor. Bu zorunluluğun kapsamını, uygulama usul ve esaslarını Bakanlık belirleyecek. Evet, buna, ben, esas olarak karşı değilim. "Kayıtdışı ekonomiyi kayıt altına almak için, bu belgesiz ödemeleri tevsik edelim" diyorsunuz; iyi; ama, buna, bir sınır koyalım. Burada herhangi bir sınır yok. Bunun kapsamı, limiti nedir; ne kadardan itibaren, bu nakit ödemeler veya tahsilatlar banka belgesine bağlanacak, burada belli değil. Bu, tamamen, Bakanlığın inisiyatifine bırakılmış bir durumdur. O bakımdan, bu konuda, tasarıya, ilave bir değişiklik yapılmak suretiyle bir tahdit getirilsin istedim. "Asgarî ücretin şu kadar misli" şeklinde veya daha başka bir seviye de burada tespit edilebilir.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – 1 dakikanızı rica ediyorum...

İSMAİL ÖZGÜN (Devamla) – O bakımdan, bu konuda da biraz esnek davranmamız, bütün vergi mükelleflerini karşımıza alıp, âdeta, onların hepsine vergi kaçırıyormuş gibi bir nazarla bakmamamız gerekir.

Ben, uygulamadan gelmiş, bu işi aşağı yukarı yirmi sene kadar yapmış bir arkadaşınız olarak biliyorum ki, biz, maliyecilere, her ne kadar "kardeşim, mükelleflerin hepsini vergi kaçakçısı olarak görme; arada çıkan istisnalardan, iyi mükelleflerimiz leke almasın" diye söylüyorsak da, maalesef, Maliye teşkilatımızın ruhî yapısını bildiğim için- burada da, çok sınırlayıcı hüküm var- bunu esnetmemiz lazım diye düşünüyor, hepinize saygılarımı sunuyorum. (FP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum.

Sayın milletvekilleri, önergeye Sayın Komisyon ve Hükümet iştirak etmedi. Önerge sahibi gerekçesini arz ve ifade etti.

Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.

Son önergeyi arz ve ifade ediyoruz:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan vergi yasa tasarısının 5 inci maddesine aşağıdaki fıkranın eklenmesini arz ve teklif ederiz.

İsmail Özgün

(Balıkesir)

ve arkadaşları

Madde 5.- 213 sayılı Kanunun mükerrer 257 nci maddesinin birinci fıkrası aşağıdaki şekilde, üçüncü fıkrasında yer alan "...götürü usulde..." ibaresi "...basit usulde..." şeklinde değiştirilmiş ve aşağıdaki fıkra eklenmiştir.

Maliye Bakanlığı, bu maddede öngörülen düzenlemeleri yaparken, Türkiye Serbest Muhasebeci, Malî Müşavirler ve Yeminli Malî Müşavirler Odaları Birliğinin (TÜRMOB) görüşlerini alır.

BAŞKAN – Sayın Komisyon önergeye ne buyurur efendim?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANI BİLTEKİN ÖZDEMİR (Samsun) – Sayın Başkan, bunun sınırlı biçimde düzenlenmesini öngören bir önerge reddedildi; bu, çok daha geniş biçimi; dolayısıyla, katılamıyoruz.

BAŞKAN – Sayın Hükümet ne buyurur efendim?

MALİYE BAKANI ZEKERİYA TEMİZEL (İstanbul) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Önergeye Sayın Komisyon ve Sayın Hükümet katılmadı.

Önerge sahibi?..

İSMAİL ÖZGÜN (Balıkesir) – Gerekçe okunsun efendim.

BAŞKAN – Gerekçe...

Buyurun efendim, gerekçesini arz ve ifade buyurun:

Gerekçe:

Muhasebe usul ve esaslarını belirleme ve uygulamada 3568 sayılı Yasayla yetki verilmiş meslek mensuplarının ve bağlı oldukları odalar ile birliğin önemli rolleri vardır.

Maliye Bakanlığı düzenlemelerinin daha sağlıklı olması ve uygulamada işbirliği sağlanması açısından TÜRMOB'un görüşlerinin alınması yararlı görülmektedir.

BAŞKAN – Önergeye Sayın Komisyon ve Hükümet katılmadı; gerekçe arz ve ifade olundu.

Önergeyi oylarınıza arz ediyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.

Efendim, maddeyi oylarınıza sunacağım; ancak, bu sırada verilmiş bir yoklama talebi vardır. (ANAP sıralarından "çoğunluk var" sesleri)

ÜLKÜ GÜNEY (Bayburt) – Sayın Başkan...

BAŞKAN – Buyurun efendim.

ÜLKÜ GÜNEY (Bayburt) – Sayın Başkan, zatı âlinizden, salondaki sayıyı tahmini olarak tespit etmenizi istirham ediyorum.

Bu, bir hakkın suiistimali oluyor. Sadece bu akşamki oturumda bu ikinci defa yapıldı; bunu dikkate almanızı istirham ediyorum Sayın Başkanım. Ayrıca, birleşimin kapanmasına da yarım saat kalmıştır.

BAŞKAN – Sayın Güney, bu konuda, tabiî, takdir Başkanlığın değil, İçtüzük gereği 20 imza sahibinindir. Öyle arzu...

ÜLKÜ GÜNEY (Bayburt) – Salonu dolu gördüğünüz zaman takdir sizindir.

BAŞKAN – Efendim, onu ben bilemem... Onu ben bilemem... (ANAP ve DSP sıralarından gürültüler)

Okur musunuz efendim:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Salonda yeterli çoğunluk yoktur; yoklama yapılmasını saygılarımızla arz ederiz.

Kemalettin Göktaş?.. Burada.

Celal Esin?.. Burada.

M. Sıddık Altay?.. Burada.

Ahmet Derin?.. Burada.

Sıtkı Cengil?.. Burada.

Hüseyin Olgun Akın?.. Burada.

Zülfikar Gazi?.. Burada.

Suat Pamukçu?.. Burada.

Ahmet Çelik?.. Burada.

Ömer Faruk Ekinci?.. Burada.

Rıza Ulucak?.. Burada.

Yakup Budak?.. Burada.

Veysel Candan?.. Burada.

Kemal Albayrak?.. Burada.

M. Fuat Fırat?.. Burada.

Osman Yumakoğulları?.. Burada.

Osman Hazer?.. Burada.

Ömer Naimi Barım?.. Burada.

Hüseyin Kansu?.. Burada.

Remzi Çetin?.. Burada.

Nezir Aydın?.. Burada.

Yoklama yaptırmak için önergede yeter sayıda imza var.

Yalnız, şimdi bir husus var: Biliyorsunuz, yoklamalar, asgarî yarım saat, azamî 40 dakika zaman alıyor. (ANAP ve DSP sıralarından gürültüler, "Yoklamayı yapın" sesleri)

Efendim, müsaade buyurun; 40 dakika devam ediyor yoklama; yoklamayı bitirmeden çalışma süremiz dolacak; olur mu öyle şey!.. (ANAP sıralarından gürültüler, "Böyle bir usul var mı" sesleri)

Efendim, var, var...

YUSUF SELAHATTİN BEYRİBEY (Kars) – Efendim, çoğunluk var.

BAŞKAN – Efendim, çoğunluğun olduğunu kabul ediniz; yani siz kabul ediniz, 40 dakika sürecek yoklama, süremiz yetmeyecek... (ANAP ve DSP sıralarından gürültüler) Sayın milletvekilleri, alınan karar gereğince kanun tasarı ve tekliflerini görüşmek için... (ANAP ve DSP sıralarından gürültüler, sıra kapaklarına vurmalar, "Birleşimi kapatamazsınız" sesleri)

ÜLKÜ GÜNEY (Bayburt) – Sayın Başkan, yanlış yapıyorsunuz.

BAŞKAN – ...19 Haziran 1998 Cuma günü saat 14.00'te toplanmak üzere birleşimi kapatıyorum.

Kapanma Saati :23.30

VII. — SORULAR VE CEVAPLAR

A) YAZILI SORULAR VE CEVAPLARI

1. — Karaman Milletvekili Abdullah Özbey’in milletvekillerinin ihale takibi yaptığı yönündeki beyanlarına ilişkin sorusu ve Sanayi ve Ticaret Bakanı Yalım Erez’in yazılı cevabı (7/5093)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın Sanayi ve Ticaret Bakanı Sayın Yalım Erez tarafından yazılı olarak cevaplandırılmasını saygılarımla arz ederim. 11.5.1998

Abdullah Özbey Karaman

11.5.1998 tarihli Posta gazetesinde yeralan bir habere göre milletvekillerinin ihale takipçisi olduğunu ifade ettiğiniz belirtilmektedir. Demokrasimizin zaafa uğratılmaya çalışıldığı bir dönemden geçtiğimiz şu günlerde Yüce Meclisimizi ve Değerli Milletvekillerimizi töhmet altında bırakan bu tür açıklamaları Türkiye Cumhuriyetinin bir bakanı olarak mutlaka belli bazı delillere dayanarak söylemiş olmalısınız.

Sorularım şunlardır :

1. Hangi partilerin, hangi milletvekilleri, hangi ihalelere takipçilik etmektedir?

2. Milletvekillerini ihale takibi için seçtirenler kimlerdir?

3. Cumhuriyet tarihinin en çok tayin ve terfi işleri ile uğraşan hatta bu yüzden ülkenin en önemli problemlerini bile bir müddet erteleyen ayrıca ihalelerde kendi yandaşlarını koruduğu iddiaları ayyuka çıkan 55 inci Hükümetin bir üyesi olarak bu hükümeti ve kendi bakanlığınızı eleştirdiğiniz hususlarda nasıl değerlendiriyorsunuz?

T.C. Sanayi ve Ticaret Bakanlığı Basın ve Halkla İlişkiler Müşavirliği 12.6.1998 Sayı : B.14.BHİ.01-298

Konu : Yazılı soru önergesi

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

İlgi : 25.5.1998 tarih ve A.01.0.GNS.0.10.00.02-7/5093-12867/30956 sayılı yazınız.

Karaman Milletvekili Sayın Abdullah Özbey’in, 11.5.1998 tarihli, Posta Gazetesi’nde yeralan beyanatımdan dolayı cevaplandırılması istemiyle Başkanlığınıza verdiği 11.5.1998 gün, 417 sayılı soru önergesine cevaplarım aşağıda sunulmuştur :

Öncelikle Sayın Milletvekillerine ülke sorunlarına yaklaşımındaki hassasiyeti nedeniyle teşekkür ederim.

Sözkonusu beyanatıma gelince;

Herşeyden önce TBMM ve onun üyelerinde var olması gereken ulvî niteliklere yönelik son zamanlarda daha da yoğunlaşarak süren eleştirilere neden olan hususların irdelenmesi, ortadan kaldırılması, kamuoyundaki kuşkuların bertaraf edilmesi amacıyla böyle bir beyanat verilmiştir. Bu beyanatta hiçbir kişi, kuruluş veya siyasî görüş hedeflenmemiştir.

Sözkonusu demeçte ana tema bugünkü siyaset anlayışının sorunları altından kalkılmaz boyuta ulaştırdığı, Siyasî Partiler Yasasının liderlere aşırı yetki verdiği, bürokrasinin politize edildiği gerçeğini vurgulamaktır.

Ülke kaynaklarının en verimli şekilde kullanılması, şeffaf, katılımcı ve ekonomik değerlendirilmesi amacına yöneliktir.

Toplumda ihalelerin zaman zaman haklı veya haksız şekilde Sayın Milletvekilleri tarafından takibi halinde çözülebileceği gibi maalesef yanlış bir kanu mevcuttur. Dolayısıyla Sayın Milletvekillerine bu konuda talepler de gelmektedir. Yukarıda arz ettiğim gibi sistem şeffaf, adil, usûl ve esasları tespit edilmiş olarak uygulansa Bakanlıklara ve en önemlisi Sayın Milletvekillerine bu işleri sadece denetim görevi düşecektir.

Amacımız Sanayi ve Ticaret Bakanlığı’nda usûl ve esasları tespit edilmiş bulunan ihale yetkilerinin yerel yönetimlere devredilmesi şeklindeki yaklaşımımızın diğer kurum ve kuruluşlarca da benimsenmesi halinde Devlet, Parlamento ve dolayısı ile saygıdeğer Milletvekilleri bu suallere muhatap dahi olmayacaktır.

Mensubu olmakla gurur ve şeref duyduğum yüce parlamentonun onuru herşeyin üzerindedir.

Saygılarımla arz ederim.

Yalım Erez Sanayi ve Ticaret Bakanı

2. — Karaman Milletvekili Zeki Ünal’ın, stol tipi havaalanı projelerine ilişkin sorusu ve Ulaştırma Bakanı Necdet Menzir’in yazılı cevabı (7/5158)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın Ulaştırma Bakanı Sayın Necdet Menzir tarafından yazılı olarak cevaplandırılmasını saygılarımla arz ederim. 15.5.1998

Zeki Ünal Karaman

1. Türkiye genelinde kaç İle Stol tipi havaalanı yapımı düşünülmektedir?

2. Karaman’a yapılması düşünülen stol tipi havaalanıyla ilgili çalışmalar hangi safhadadır? Ne zaman bitirilmesi hedeflenmektedir?

3. 1998 yılı için konulan ödenek miktarı nedir?

T.C. Ulaştırma Bakanlığı Araştırma, Planlama ve Koordinasyon Kurulu Başkanlığı 16.6.1998 Sayı : B.11.9.APK.0.10.01.21-EA/-893-10500

Konu : Karaman Milletvekili Sayın Zeki Ünal’ın yazılı soru önergesi

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

İlgi : 28.5.1998 gün ve A.01.0.GNS.0.10.00.02-13230 sayılı yazınız.

Karaman Milletvekili Sayın Zeki Ünal’ın 7/5158-13016 sayılı yazılı soru önergesinin cevabı ekte sunulmuştur.

Bilgilerinize arz ederim.

Necdet Menzir Ulaştırma Bakanı

Karaman Milletvekili Sayın Zeki Ünal’ın 7/5158-13016 Sayılı Yazılı
Soru Önergesi ve Cevabı

Sorular :

1. Türkiye genelinde kaç İle, Stol tipi Havaalanı yapımı düşünülmektedir?

2. Karaman’a yapılması düşünülen Stol tipi Havaanıyla ilgili çalışmalar hangi safhadadır?

3. 1998 yılı için konulan ödenek miktarı nedir?

Cevaplar :

1. Türkiye’de 18 adet Stol Havaalanı halen kullanılmaktadır, 14 adet Stol Havaalanı yapımı devam etmektedir, 17 adet Stol Havaalanı ise etüd ve proje aşamasında olup, bu havaalanları mahallî idarelerce gerçekleştirilmektedir.

2. Karaman İli ve çevresinin hava ulaşım ihtiyacının karşılanabilmesi amacıyla Karaman Valiliğinin talebi üzerine Karaman-Ereğli karayolunun Güneydoğusunda İl Merkezine 20 Km. mesafede Taşocağı ile Kulece mevkileri arasında mera vasfındaki parseller üzerine Güneybatı-Kuzeydoğu istikametinde 2500X30 M. Pist, 125X18 M. Taksirut, 80X50 M. Apronu içeren Havaalanı çalışmalarına Karaman Valiliğince hazırlanarak 8.7.1997 tarihinde gönderilen harita esaslarında başlanmıştır. Ayrıca, Konya ve Karaman İllerinin hava ulaşım ihtiyacının karşılanması amacıyla, 1/25 000 ölçekli haritalar üzerinde yapılan çalışmalar neticesinde Konya İl Merkezine 50 Km., Karaman’a 50 Km. uzaklıkta, Konya-Karaman karayolunun Doğusunda yaklaşık 7-8 Km. mesafede İnci Köy ile Kuzucu Köy mevkileri arasında Kuzey-Kuzeydoğu, Güney-Güneybatı yönünde 1050 M. kotundaki mahalle pist yerleşiminin yapılabileceği düşünülmektedir.

Yapımı Planlanan Havaalanında :

3 000 X 45 M. Pist

225 X 24 M. Taksirut

204 X 120 M. Apron

Terminal Binası ve diğer destek binalarının yer alması planlanmıştır.

3. Konya-Karaman Havaalanı Bakanlığımız DLH İnşaatı Genel Müdürlüğü 1998 Yılı Yatırım Programında “Stol Havaalanları İnşaatı” toplu projesi kapsamında iz bedel ile yer almaktadır.

3. — Trabzon Milletvekili Kemalettin Göktaş’ın, İhracatı Geliştirme Fonunda toplanan paralara ilişkin Başbakandan sorusu ve Devlet Bakanı Işın Çelebi’nin yazılı cevabı (7/5238)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın delaletlerinizle Sayın Başbakan tarafından yazılı olarak cevaplandırılması için gereğinin yapılmasını arzederim.

Kemalettin Göktaş Trabzon

1. 1997 yılı ve 1998 yılı 5 inci ayına kadar İhracatı Geliştirme Fonunda ne kadar para toplanmıştır?

2. Bu fonun gelirleri nerelerden toplanıyor?

3. Toplanan paralar 1997 yılı ve 1998 yılı 5 inci ayına kadar nerelere harcanmıştır?

4. Fonda şu anda ne kadar para bulunmaktadır?

5. Fonda toplanan para, kuruluş amacı dışında kullanılmış mıdır, kullanılmışsa nereye kullanılmıştır?

T.C. Başbakanlık Dış Ticaret Müsteşarlığı İhracat Genel Müdürlüğü 18.6.1998 Sayı : B.02.1.DTM.0.02.03.01-100-31718

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığı Genel Sekreterliğine

(Kanunlar ve Kararlar Dairesi Başkanlığı)

İlgi : 2.6.1998 tarih ve 7/5238-13159/31473 sayılı yazınız.

Trabzon Milletvekili Kemalettin Göktaş’ın, İhracatı Geliştirme Fonuna ilişkin Sayın Başbakan tarafından yazılı olarak cevaplandırılmak üzere vermiş olduğu soru önergesinde yeralan hususlarla ilgili açıklayıcı bilgiler ilişikte sunulmaktadır.

Bilgilerinize arz olunur.

Dr. Işın Çelebi Devlet Bakanı

Soru 1. 1997 ve 1998 yılı 5 inci ayına kadar İhracatı Geliştirme Fonunda ne kadar para toplanmıştır?

Cevap 1. 1997 yılında İhracatı Geliştirme Fonu’nda 230 Milyar TL, 1998 yılı 5 inci ayı sonuna kadar ise 153 Milyar TL. gelir toplanmış olup, toplanan gelirlerin tamamı Merkez Bankası’nda bulunan Hazine’nin Müşterek Fon Hesabına aktarılmıştır.

Soru 2. Fonun Gelirleri nerelerden toplanıyor?

Cevap 2. Fonun gelirleri 118 sayılı Kuruluş Kanunu gereği, İhracatçı Birliklerinin masraf bütçelerinin % 5’ini aşmamak üzere, Merkez İdare Kurulunun tespit ve Dış Ticaret Müsteşarlığının bağlı olduğu Bakanın onayı ile uygun görülen iştirak hisseleri ile yardımlardan ve İhracatı Geliştirme Etüd Merkezi’nin sözleşmeye dayalı hizmet bedellerinden meydana gelmektedir.

Soru 3. Toplanan paralar 1997 yılı ve 1998 yılı 5’inci ayına kadar nerelere harcanmıştır?

Cevap 3. İhracatı Geliştirme Fonu, 1993 yılında Genel Bütçe kapsamına alınmış olup, halihazırda Merkezin, idaresindeki Fonun tüm faaliyet gelirleri Merkez Bankasındaki Hazine Müşterek Fon Hesabına aktarılmakta, giderleri ise Maliye Bakanlığınca yapılan serbest bırakma işlemi çerçevesinde aylık olarak tahsil edilmektedir.

1997 yılında Maliye Bakanlığınca 384 milyar TL. serbest bırakılmış olup bunun 362 milyar TL.’sı aşağıda belirtilen kalemlerde harcanmıştır.

Personel Ücretleri 217 milyar TL.

Fuar Giderleri 52,5 milyar TL.

Yayın Gideri 9,5 milyar TL.

Yurtdışı Ofis Gid. 20 milyar TL.

Seyahat-Eğitim-Proje 12,5 milyar TL.

Bakım-Onarım Gid. 3 milyar TL.

Aydınlatma-Isıtma 4 milyar TL.

Kırtasiye Gideri 2,3 milyar TL.

Ticarî Bilgi Sist. Gideri. 11 milyar TL.

PTT-Kargo Giderleri 9 milyar TL.

Yönetim Kurulu Huzur Öd. 5,3 milyar TL.

Demirbaş Alımı 5 milyar TL.

Kütüphane Gideri 4 milyar TL.

Marmara-Ege Böl. Md. 3 milyar TL.

Nakil Vasıta 1,5 milyar TL.

Muhtelif Giderler (Sınav-Temel-

Temizlik-Lojman) 2,4 milyar TL.

Toplam 362 milyar TL.

1998 yılı 5’inci ay sonu itibariyle ise 253 milyar TL. harcanmıştır.

Soru 4. Fonda şu anda ne kadar para bulunmaktadır?

Cevap 4. 5.6.1998 tarihi itibariyle Merkez Bankası Müşterek Fon Hesabında 172 milyar TL. bulunmaktadır.

Soru 5. Fonda toplanan para kuruluş amacı dışında kullanılmış mıdır? Kullanılmışsa nerede kullanılmıştır?

Cevap 5. Fonda toplanan paralar kuruluş amacı dışında kullanılmamıştır.

4. — İstanbul Milletvekili Azmi Ateş’in, gümrükler eski genel müdürü döneminde yolsuzluk yapıldığı iddialarına ilişkin Başbakandan sorusu ve Devlet Bakanı Rıfat Serdaroğlu’nun yazılı cevabı (7/5258)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın Başbakan Sayın Mesut Yılmaz tarafından yazılı olarak cevaplandırılmasına delaletlerinizi arz ederim.

Saygılarımla. 25.5.1998

Dr. Azmi Ateş İstanbul

Sorular :

İlgili Devlet Bakanlığı Makamınca verilen 14.1.1997 günlü 275 sayılı onay gereğince iki başmüfettişten müteşekkil bir heyet tarafından yapılan soruşturma sonucunda 2.5.1997 günlü 7 sayılı soruşturma raporuyla Gümrükler Genel Müdürü Ramazan Uludağ’a, 657 sayılı Devlet Memurları Kanununun 125/C-1 maddesi hükmü uyarınca Aylıktan Kesme Cezası verilmiştir. Ayrıca bu tutum ve davranışlarının halen yürütmekte olduğu Genel Müdürlük makamının gerektirdiği görev, sorumluluk ve vakar ilkeleriyle bağdaşmadığı mütalaa edilmiştir.

Bu rapora göre Ramazan Uludağ’ın Gümrükler Genel Müdürlüğü görevini yürüttüğü tarihlerde Genel Müdürlük kayıtlarına göre turistik kolaylıklardan istifade ile 10.10.1990-31.12.1994 tarihleri arasında ülkemize geçici olarak girmiş yabancı araçlardan 59 251 adedinin akıbeti meçhuldür. Bunların ülkeden çıkışları tespit edilememiştir. Bu araçların akibetlerinin araştırılması konusunda 4 yıllık bir birikim ve gecikme sözkonusudur.

Bu vesileyle zamanın Gümrük Müsteşarı tarafından 5.12.1995 tarihinde 1995/1096 sayılı onayla teftiş kuruluna gerekli incelemelerin yapılarak sorumluların tespit edilmesi için talimat verilmiştir.

Skandal olarak ifade edilebilen bu vahim durumun aydınlatılması için aşağıdaki sorularımın cevaplandırılmasına ihtiyaç vardır.

1. 10.10.1990-31.12.1994 tarihleri arasında turistik kolaylıklardan istifadeyle ülkemize geçici olarak girmiş, çıkışları yapılmamış, akıbetleri meçhul olan 59 251 yabancı aracın varolduğu doğru mudur?

2. Doğru ise bu muameleden ülkemizin maddî kaybı ne kadardır?

3. Bu 59 251 aracın ülkemize girdiği tarihler arasında Gümrükler Genel Müdürü olan Ramazan Uludağ hakkında Gümrükler Başmüfettişliğince düzenlenen 7/2.5.1997 sayılı ve günlü soruşturma raporu sonucu 657 sayılı Devlet Memurları Kanununun 125/C-1 maddesi gereği Aylıktan Kesme Cezası istendiği ve bu cezanın Gümrük Müsteşarlığınca uygun görülüp Devlet Bakanlığı Makamının 22.5.1997 günlü ve 2502 sayılı onayı ile kesinleştiği doğru mudur?

4. Gümrükler Genel Müdürü Ramazan Uludağ, Müsteşarlık Makamına atanma işlemleri sırasında düzenlenen “Biyografi ve Gerekçe” formunda yeralan “Hakkında idarî ve cezaî kovuşturma olup olmadığı” şeklindeki sorunun karşılığını boş bırakarak;

a) Gerçek dışı beyanda bulunduğu doğru mudur?

b) Doğru ise bununla ilgili olarak Makam tarafından herhangi bir kanuni işlem yapılmış mıdır?

5. 3 üncü sorunun cevabı doğru ise, 657 sayılı Kanunun 132 nci maddesi gereğince “Kendilerine disiplin cezası olarak aylıktan kesme ve kademe ilerleme cezası verilenler Valilik, Büyükelçilik, Müsteşar, Müsteşar Yardımcılığı, Genel Müdürlük, Genel Müdür Yardımcılığı ve Daire Başkanlığı görevlerine atanamazlar” hükmüne amirdir.

Bu durumda sayın Ramazan Uludağ hangi gerekçeyle Gümrük Müsteşarlığı görevine atanmıştır.

6. Ramazan Uludağ, hakkında verilen aylıktan kesme cezasının kaldırılması için,

a) Ankara 7 nci Bölge İdare Mahkemesi nezdinde itiraz ettiği doğru mudur? Doğru ise akibeti nedir?

b) Ayrıca 2.7.1997 tarihinde GümrükMüsteşarı Tuğrul Atatüre tarafından “657 sayılı Yasanın 125/C-1 maddesi gerekçe gösterilerek tarafına kasdi olarak 1/30 oranında aylıktan kesme cezası verilmiştir” diyerek hiçbir dayanağı bulunmayan ve tamamen belli mihrakların emir ve talimatıyla verilen disiplin cezasının kaldırılması yönündeki itiraz ve talebimin kabulünü arz ederim” ifadesiyle sayın Rıfat Serdaroğlu’nun başında bulunduğu Devlet Bakanlığı makamına müracaatta bulunduğu doğru mudur?

c) Doğru ise, müracaatında bahse konu olan hangi mihraklardır? Ramazan Uludağ bu mihrakları ilgili mercilere şikayet etmiş midir? Yoksa Ramazan Uludağ kendisi hakkında soruşturma yapan Devletin müfettişlerini ve bu müfettişlere inceleme ve soruşturma talimatını veren ilgili Devlet Bakanı ve amirlerini mi mihrak olarak telakki etmektedir?

7. Ramazan Uludağ’ın cezasının kaldırılması için Devlet Bakanlığınca yaptığı müracaat Devlet Bakanı Rıfat Serdaroğlu tarafından 3.7.1997 tarihli onay ve 11.7.1997 gün, 600 sayılı yazı ile aylıktan kesme cezasının,

a) Kaldırıldığı doğru mudur?

b) Doğru ise, 657 sayılı Yasanın 126’ncı maddesinde disiplin cezasının kimler tarafından verildiği açıkça belirlenmiştir. Bakanlık makamı 657 sayılı Yasa gereği itiraz mercii olmamasına rağmen, Bakan, bu cezayı neye dayanarak kaldırmıştır?

c) Ayrıca, cezasının kaldırılması akabinde, Onaydan bahsederek davasının devam ettiği Ankara 7 nci idare mahkemesine başvurduğu ve cezasının Devlet Bakanlığı Makamınca affedildiğini belirttiği doğru mudur?

d) Doğru ise bunun üzerine adı geçen mahkeme (1997/635) esas sayılı ve 28.7.1997 günlü kararında “Konusuz kalan yürütmenin durdurulması istemi hakkında karar verilmesine yer olmadığına” karar verdiği, ayrıca 1997/878 sayılı ve 26.9.1997 günlü kararı ile de “konusu kalmayan dava hakkında karar verilmesine yer olmadığına” karar verildiği doğru mudur?

e) Gümrükler Genel Müdürü Ramazan Uludağ 11.7.1997 tarihinde kendisine bağlı Personel Daire Başkanlığına Devlet Bakanı Rıfat Serdaroğlu’nun kendisiyle ilgili aylıktan kesme cezasının kaldırıldığına dair kararı havi 11.7.1997 gün ve B.02.0.009-5/0600 sayılı yazısı ve ekinin Ankara 7 nci İdare Mahkemesi Başkanlığına gönderilmesi talimatı verdiği doğru mudur?

8. Soruşturmayı yapan Gümrük Başmüfettişlerinin raporunda Ramazan Uludağ, “hakkında açılmış bulunan inceleme ve soruşturmayı icra eden müfettişlerin bu kapsamda talep ettikleri bilgileri, (alınan onaylarda kendisine yönelik bir suç isnadı da bulunmadığı halde) işin sonucunun kendisine rücu edebileceği vehim ve endişesiyle kasten karşılamadığı, bu konuda kendisine kadar ki kademelerce gereğinin yerine getirilmesi yönünde yapılan girişimleri sonuçsuz bırakarak sayısız tekid yazılarına rağmen 11 ay boyunca engellediği, bunu kendi iradesiyle yapmışken, sorumluluğun genel müdür yardımcılarına yüklenmesine rıza gösterebilecek bir anlayışla “yazıların kendisine sorulmadığı” şeklinde gerçek dışı bir savunmaya tevessül ettiği ifadesi yer almaktadır. Genel Müdür bu davanın içerisinde olmuş mudur?

9. Ramazan Uludağ bütün bu olumsuzluklardan dolayı bir ara alındığı Gümrükler Genel Müdürlüğüne, 1.3.1997 tarihinde yargı kararı ile tekrar döndüğünde bu soruşturma onayının kaldırılması yönünde büyük gayretler sarfettiği, hatta bunu sağlamak için hazırladığı müzekkerenin müsteşar tarafından reddedildiği doğru mudur?

10. Ramazan Uludağ Gümrük Müstaşarı olarak hazırladığı ve Devlet Bakanı Rıfat Serdaroğlu tarafından onaylanan 22.4.1998 günlü 18 sayılı yazı ile Başbakanlık Gümrük Müsteşarlığı Teftiş Kurulunun bir asrı aşan bir zamandan bu yana kurulduğu, İstanbul’da ve İzmir’de lağvedilerek gümrük müfettişlerinin görev merkezlerinin Ankara’ya alınmasına karar verildiği,

a) Doğru mudur?

b) Doğru ise bunun sebebi Devlet Bakanlığı Makamınca, Ankara’ya alma gerekçesinde belirttiği “Müsteşarlığımızın politikalarının uygulanmasında birlikteliğin ve personel arasında homojenliğin sağlanmasında büyük önem arz etmektedir. Bu nedenle İstanbul ve İzmir’de Gümrük Müfettişleri ile Gümrük ve Gümrük Muhafaza Kontrolörlerinin istihdam edilmelerinin gerekli olmadığı düşünülmektedir” ifadesini inandırıcı buluyor musunuz?

c) Buluyorsanız, başta Gümrük Camiası olmak üzere kamuoyunda bu lağvetme olayının altında kendisi hakkında soruşturma yapan teftiş kurulundan intikam alma duygusunun kaynaklandığı görüşü ağır basmaktadır. Bu kanaate sizde katılıyor musunuz?

11. Sayın Ramazan Uludağ Gümrükler Genel Müdürü olduğu anda kendisinin, birinci ve ikinci derecedeki yakınlarının mal varlığı ne idi? Bugün ne kadardır?

12. Adı geçen Ramazan Uludağ Müsteşar olduktan sonra

Teftiş Kurulu Başkanı

Müsteşar Yardımcısı

İstanbul, İzmir, Mersin gibi en önemli ve hareketli bölgelerin Gümrük ve Gümrük Muhafaza Baş Müdürlüklerine yaptığı atamalarda bazı kişi ve holdinglerin etkili olduğu iddiaları kamuoyunda yaygın bir şekilde yer almaktadır. Bu doğru mudur?

13. Hakkında bunca şaibe ve kanunî ihlaller yaptığı iddialarına rağmen Sayın Ramazan Uludağ hakkında,

a) Bugüne kadar ne gibi kanunî işlemler yapılmıştır?

b) Yapılmamış ise neden yapılmamıştır?

14. Sayın Ramazan Uludağ’ı Müsteşarlık görevinden almayı düşünüyor musunuz?

T.C. Başbakanlık Gümrük Müsteşarlığı 17.6.1998 Sayı : 38

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

İstanbul Milletvekili Dr. Azmi Ateş’in Başbakan Sayın Mesut Yılmaz tarafından yazılı olarak cevaplandırılması istenilen 25.5.1998 tarihli Soru Önergesine ilişkin cevaplarımız aşağıda sunulmuştur.

1. Gümrük Kanununun “Turustik Kolaylıklar” başlıklı 12 nci maddesine göre Turistik Kolaylıklardan istifade ile yurda geçici olarak giren taşıtlar için yabancı uyruklu kişiler tarafından Gümrüklerden Geçiş Karnesi veya II Numaralı Triptik ibraz edilmediği takdirde Mülkiyet Belgesine istinaden pasaporta kayıt suretiyle taşıtın yurda sokulması mümkün olduğu halde yurtdışında ikâmet eden Türk uyruklu kişilerden mutlak surette Triptik, II Numaralı Triptik veya Gümrüklerden Geçiş Karnesi aranması sözkonusuydu ve triptik verilmesi işlemi ise belirli bir ücret (70 DM) karşılığında kefil teşekkül olan Türkiye Turing ve Otomobil Kurumu tarafından yürütülüyordu.

Mezkur uygulamadan yararlanamayan ve yurtdışında çalışan Türk işçileri diğer yabancı uyruklu turistlerden farklı olarak 70 DMtriptik ücreti alınmasından sürekli şikayetçi olduklarından bu şikayetlerin yoğunluğu üzerine, Maliye ve Gümrük eski Bakanlarından merhum Adnan Kahveci’nin talimatı üzerine 10.10.1990 tarihinden itibaren, yurtdışında ikâmet eden Türk vatandaşlarından triptik ücreti alınmaması kararlaştırılmıştır.

Müteakiben 1615 sayılı Gümrük Kanunun Uygulanmasına Dair Gümrük Yönetmeliği’nin 1313, 1321 ve 1323 üncü maddelerinde değişiklik yapılması ile aynı Yönetmeliğe 62 ve 63 numaralı eklerin ilave edilmesine ilişkin olarak 10.10.1990 tarihli Resmî Gazate’de Yönetmelik yayımlanmıştır. Anılan Yönetmelik değişikliği tahtında Türkiye’ye giriş yapan taşıtlar için “Taşıt Giriş Formu” uygulamasına başlanılmıştır.

Gümrük Yönetmeliğinin ilgili maddelerinde ve çıkarılan değişik tarihli genelgeler ile yapılan değişiklikle de Triptik almak ihtiyari hale getirilmiş, Turistik Kolaylıklardan istifade ile Türkiye’ye gelen yabancı veya Türk uyruklu turistlerin tekrar yurtdışına çıkarılmak üzere beraberlerinde getirdikleri taşıtlar için mülkiyet belgesine göre aynı seri ve sıra numarasını taşıyan üç yapraktan ibaret tek tip “Taşıt Giriş-Çıkış Formu” doldurulmak üzere 6 ay süreyle girişine, herhangi bir belge tanzim edilmeksizin girişte doldurulan formun bir nüshasının ibrazı şartı ile de taşıtın çıkışına olanak tanınmıştır.

Türkiye’ye giren ve çıkan taşıtların % 90’a yakınının Kapıkule’den işlem görmesi nedeniyle, 10.1.1991 tarihinde Edirne Gümrükleri Başmüdürlüğü bünyesinde Taşıt Takip Gümrük Müdürlüğü kurulmuştur. Uygulamanın başladığı tarihte elle doldurulan Taşıt Giriş-Çıkış Formları bilgisayara yüklenmek üzere Gümrükler Genel Müdürlüğü Bilgi İşlem Merkezine gönderilmeye başlanmış, ancak gerek program yapacak personel olmaması ve gerekse bu formları bilgisayara girecek personelin bulunmaması nedeniyle formlar sadece arşivlenmiştir. 1.1.1992 tarihinde Edirne Gümrükleri Başmüdürlüğünce Başmüdürlük imkânlarıyla TIR Programı belli alanlarda Taşıt Takip için de uygulanarak 1.1.1992 tarihinden itibaren veri girişine başlanmıştır. Aynı program giriş ve çıkışların yoğun olduğu Sarp Gümrük Müdürlüğüne de uygulanarak Merkeze gelen form sayısı azaltılmaya çalışılmıştır.

Bu arada 1994 yılı sonunda mevcut imkânlar tekrar değerlendirilerek birçok bilgisayar sisteminin yeri değiştirilmiş ve bakım onarımı işini yapan firmaya bila bedelle yeni programlar yaptırılarak bir program uygulama el kitabı yayınlanmıştır. Neticede Taşıt Giriş-Çıkış Formlarının bilgisayarla takibine 1.1.1995 tarihinde geçilmiştir.

Uygulamaya geçilme aşamasında bilgisayar kurulamadığından formlar bilgisayar kayıtlarına yüklenememiştir. Ancak, Makamın 1994/955 sayılı 22.11.1994 günlü Olurları ile taşıt giriş ve çıkışlarının yoğun olduğu Edirne Gümrükleri Büşmüdürlüğü merkez konumuna getirilmiş ve yeni tip formlar Edirne’deki bilgisayara, eski tip formlar ise (10.10.1990-31.12.1994 tarihleri arasında işlem görenler) Bilgi İşlem Merkezindeki bilgisayara yüklenmiştir.

1993 yılından başlayarak 1994 yılında ikmâl edilen bir PC ile konuya teknik olarak yaklaşılmış, ancak eleman yetersizliğinin yanısıra, Türkiye’nin tüm çıkış kapılarından zamanında araç çıkışları bildirilmediği için, arzulanan sonuca ulaşılamamıştır; Ayrıca 3.11.1995 tarihli, 72400 sayılı yazımızla Turistik Kolaylıklardan istifade ile asıl ikâmetgâhı yabancı memleketlerde olan ve turistik amaçla Türkiye’ye gelen Türk ve yabancı uyruklu yolculardan pasapotlarında “Taşıtı Vardr” kaşesi bulunup da taşıtsız çıkanların çıkışına izin verilmemesi ile taşıtlarıyla birlikte çıkış yaptıkları halde pasaportlarındaki taşıt kayıtlarını iptal ettirmeyenlerin bu kayıtlarının iptali için yeniden gümrük idaresine sevkinin sağlanması yolunda ilgili Gümrük Muhafaza İdarelerine gerekli talimatın verilmesi için Gümrük Muhafaza Genel Müdürlüğüne bildirimde bulunulmuştur.

Mevcut bilgisayar kayıtlarımıza göre 10.10.1990 ve 31.12.1994 tarihleri arasında işlem gören ve yeni tip formla giriş yapıp çıkmadığı anlaşılan 42083 adet, eski tip taşıt formu ile girip çıkmadığı anlaşılan 17168 adet olmak üzere toplam 59251 adet olarak ifade edilen taşıtın değerlendirmesi 1995 yılından itibaren alınan muhtelif onaylarla Teftiş Kurulu Başkanlığı ve Gümrük Kontrolörleri Birim Başkanlığına intikal ettirilmiştir. 18.2.1997 tarihli 1997/94 sayılı Onay ve tekrar Gümrük Kontrolörlüğü Birim Başkanlığına görev verilmiştir. Toplam giriş yapan araç sayısı, toplam çıkış yapan araç sayısı, girişi olup çıkışı olmayan araç sayısı ve sadece çıkış yapan araç sayısı, Başmüdürlükler ve bağlantı gümrük idareleri nezdinde ilişik listede yer almıştır. Görüldüğü üzere kayıtlara göre çıkan araç sayısı giren araç sayısından fazladır. Bu da 59251 adet aracın kâğıt üzerinde çıkmamış göründüğünün açık bir kanıtıdır. Aslında 1990 yılında giren araçlardan 1991 yılında çıkanların çıkan araç sayısını artırdığı anlaşılmaktadır. (EK : 1) Konu ile ilgili inceleme sayısal tespitin tam olarak belirlenmesi için Gümrük Kontrolörlerince sürdürülmektedir.

Uygulamanın başladığı 10.10.1990 tarihinde Gümrükler Genel Müdürlüğü Mustafa Görson’dur. Ramazan Uludağ vekil olarak Gümrükler Genel Müdürlüğü görevine 6.7.1992 tarihinde başlamıştır.

Diğer taraftan Turistik Kolaylıklardan faydalanmak üzere yurda getirilip, süreleri içinde yurtdışına çıkartılmadığı görülen taşıtlarla ilgili olarak zamanında gerekli tedbirlerin alınmamasından kaynaklanan sorumluların bulunup bulunmadığı hususunda Gümrük Başmüfettişi Ekrem Sancak tarafından düzenlenen 31.12.1997 günlü 13/684 sayılı Basit Raporda; 10.10.1990 tarihinde başlayan uygulama ile ilgili olarak ancak 1.1.1995 tarihinden itibaren mevcut imkânların iyileştirilmesi ve yeni imkânlar yaratılması ile düzenli olarak takip işlemine başlanılmış olması karşısında, bu süreç içerisinde sözkonusu uygulama kapsamında yurda getirilen taşıtların takibi ile ilgili olarak Gümrükler Genel Müdürlüğü Taşıt Takip ve Bilgi İşlem Şube Müdürlüklerinin üstlendikleri görev ve sorumluluğu yerine getirmemiş olmaları konusunda, belirtilen koşullar ve gerekçeler nedeniyle bireysel sorumluluk aranmasının uygun olamayacağı, zira anılan Şubelerin üstlenilen görev ve sorumluluğu yerine getirememiş olmalarının personelin ihmal ve kusurundan değil, mevcut teknik ve personel imkânlarının yetersizliği ve bunların iyileştirilmesi konusundaki girişimlerin sonuçsuz kalmasından kaynaklandığı, böylesine esas itibariyle haklı ve yerinde gerekçelere dayanan ancak hiçbir altyapı çalışması ve hazırlığı yapılmadın siyasî otoritenin tercih ve talimatları ile ani bir biçimde başlatılan bu uygulamanın sağlıklı şekilde yürütülmesini teminen, Gümrükler Genel Müdürlüğünün ihtiyaç duyduğu teknik ve beşeri imkânlarının ivedi olarak karşılanması gereği sözkonusu olmasına karşın, çeşitli nedenlerle bugün de olduğu gibi, o tarihlerde de bu konudaki taleplerinin karşılıksız bırakıldığı, bu nedenler uyarınca genel olarak Gümrükler Genel Müdürlüğünden, birim olarak da Taşıt Takip ve Bilgi İşlem Şube Müdürlüklerinde üstlenilen görev ve bu göreve dair sorumlulukların olması gereken biçimde yerine getirilme beklentisinin gerçekçi olamayacağı, bu itibarla da süregelen sorunlar yumağına dönüşen bu sistemle ilgili belirtilmiştir. Dolayısıyla sözde 59251 aracın Türkiye’ye geldiği halde çıkmadığı iddiası ile ilgili olarak dönemin Gümrükler GenelMüdürü Ramazan Uludağ dahil sorumlu tutulacak bir kişi olmadığı Müfettiş Raporuyla tespit edilmiştir.

İdarece alınan tedbirler

1. Asıl ikâmetgâhı yabancı memleketlerde bulunan Türk ve yabancı uyruklu turistler tarafından, 1615 sayılı Gümrük Kanununun 12 nci maddesi uyarınca turistik kolaylıklardan yararlanmak üzere Taşıt Giriş-Çıkış Formu düzenlenmek suretiyle yurda getirilen ve kanunî yurtta kalma süresi içinde yurtdışına çıkartılmayan veya herhangi bir gümrük idaresine teslim edilmeyen taşıtların; polis, jandarma ve gümrük muhafaza memurları tarafından daha kolay bir şekilde tespitinin yapılarak, gümrük idarelerine teslimini teminen “Yabancı Plakalı Araçlar İçin Taşıt Pulu” bastırılarak, uygulamaya Nisan 1998 ayında başlanılmıştır.

2. Emniyet, Jandarma, Gümrük veya Gümrük Muhafaza mensupları tarafından yapılan kontrollerde yurtta kalma süresi geçirildiği tespit edilen taşıt sahipleri hakkında 1567 sayılı Türk Parasının Kıymetini Koruma Hakkında Kanun uyarınca Cumhuriyet Başsavcılığı nezdinde suç duyurusunda bulunulmasına ilişkin uygulamaya 1997 yılı sonu itibariyle başlanılmış, yaklaşık 1200 taşıt sahibinin Savcılıklara sevki sağlanarak, her yıl memur maaş katsayısana bağlı olarak yükseltilen (1998 yılı itibariyel 375 milyon) para cezası ile cezalandırılması sağlanmıştır.

3. 20.12.1997 tarih ve 23206 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan 1 ve 3.4.1998 tarih ve 23306 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan 2 Seri No.lu Taşıt Takip Genel Tebliğleri uygulamaya konulmak suretiyle amaç dışı kullanımı önleyici, gerekli tedbirler alınmıştır.

II. Süresi geçtiği halde yurtdışına çıkartılmayan taşıtlar hassasiyetle takip edilmektedir. Bu taşıtlarla ilgili ülkemizin maddî kaybından bahsetmek mümkün bulunmamaktadır.

Bu taşıtların geçici bir süre için Türkiye’de bulunduğu hususu gözönüne alınırsa her ahvalde yurtdışı edilmesi zorunludur. Bunun için bu taşıtların ithal edilmiş gibi düşünülerek vergi kaybından da söz edilmesi mümkün değildir.

III. Gümrükler eski Genel Müdürü Ramazan Uludağ’ın görevden uzaklaştırılması için maksatlı olarak disiplin amiri Gümrük Müsteşarı Tuğrul Atatüre tarafından 1/30 oranında Aylıktan Kesme Cezası verilmiştir. (EK : 2)

IV. 657 sayılı Kanunun 132 nci maddesi kendilerine disiplin cezası olarak Aylıktan Kesme veya Kademe İlerlemesini Durdurma Cezası verilenleri kasdetmektedir. Burada maksat kesinleşmiş disiplin cezalarıdır. İtiraz hakkının kullanılması suretiyle gerek üst makamca gerekse idarî yargı yoluyla kaldırılmış olan ceza sicile işlenmeyeceğinden atamaya engel olarak da kabul edilemezler.Bu nedenle, Gümrükler Genel Müdürü Ramazan Uludağ’ın Müsteşarlık Makamına atanma işlemleri sırasında düzenlenen “Biyografi ve Gerekçe” Formunda yeralan “Hakkında İdarî ve Cezaî Kovuşturma Olup Olmadığı” şeklindeki soru karşılığını boş bırakarak gerçek dışı bir beyanda bulunmamıştır. Biyografi ve Gerekçe Formu atanacak kişi tarafından değil, Personel Dairesi Başkanlığınca düzenlenmektedir.

V. 4 ve 6 ncı maddede belirtilen hukukî mesnetlere dayanarak yapılan açıklamalar çerçevesinde Ramazan Uludağ’ın Gümrük Müsteşarlığı görevine atanmasında hukuka aykırı herhangi bir işlem sözkonusu değildir.

VI. Sözkonusu cezanın Ramazan Uludağ’a tebliği üzerine, 657 sayılı Devlet Memurları Kanununun 12.5.1982 tarih ve 267/39 sayılı Kanunla değişik 135 inci maddesine göre, Ankara 7 nci İdare Mahkemesi nezdinde Yürütmenin Durdurulması ve Cezanın iptali talebiyle dava açmıştır. (EK : 3)

Gümrükler eski Genel Müdürü Ramazan Uludağ idarî yargıya başvurma yanında, aynı zamanda bir üst disiplin amiri nezdinde de itirazda bulunmuştur. Bir üst disiplin amiri bu itirazı yerinde bularak, cezayı kaldırmıştır. (EK : 4)

Ankara 7 nci İdare Mahkemesi açılan Yürütmeyi Durdurma ve İptal Davaları üzerine 28.8.1997 tarih ve Esas No : 1997/635 sayılı Kararla yürütmeyi durdurma ve 26.9.1997 tarih ve Karar No : 2997/878 sayılı Karar ile de cezanın oy birliği ile iptaline kararlarını vermiştir.

Ramazan Uludağ hakkında verilen 28.7.1997 tarihli Yürütmenin Durdurulması Kararından 9 gün sonra, yani 5.8.1997 tarihinde ilgili Gümrük Müsteşarlığı görevine atanmıştır.

Gümrükler eski Genel Müdürü Ramazan Uludağ’ın dilekçesinde kasdettiği kişi eski Müsteşar Tuğrul Atatüre ve eski Teftiş Kurulu Başkanı Kemal Akşar’dır. Tuğrul Atatüre kendi isteği ile emekli olmuş, Kemal Akşar ise görevinden alınmıştır.

VII. 657 sayılı Kanuna dayanılarak çıkarılan 17.8.1982 tarih ve 8/5336 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı ile yürürlüğe konulan “Disiplin Kurulları ve Disiplin Amirleri Hakkında Yönetmelik”in 16 ncı maddesinin 2 nci fıkrası “Başbakan ve Bakanlar başında bulundukları Başbakanlık ve Bakanlık Teşkilâtı ile bunlara bağlı kuruluşlarda görevli bütün memurların disiplin amirleridir. Bu sıfatla haiz bulundukları yetkileri her derecedeki memur hakkında doğrudan kullanabilirler” hükmünü amirdir.

Anayasamızın 129 uncu maddesinin 3 üncü fıkrasında “Uyarma ve Kınama Cezaları ile ilgili olanlar hariç, disiplin kararları yargı denetimi dışında bırakılamaz” hükmü yer almıştır. Uyarma ve Kınama Cezaları dışındaki cezalar için Anayasa hükmü uyarınca, herhangi bir şekilde yargı yolunun kapatılması mümkün değildir. Yargı yolu açık olan disiplin cezasına yapılan itirazın reddedilmesi halinde memurun gerek Anayasa ve gerekse 657 sayılı Yasa uyarınca idarî yargıya gitme hakkı vardır. 2577 sayılı İdarî Yargılama Usulü Kanununun 11 inci maddesinin 1 inci fıkrası “İlgililer tarafından idarî dava açılmadan önce, idarî işlemin kaldırılması, geri alınması, değiştirilmesi veya yeni bir işlem yapılması üst makamdan, üst makam yoksa işlemi yapmış olan makamdan, idarî dava açma süresi içinde istenebilir. Bu başvurma, işlemeye başlamış olan idarî dava açma süresini durdurur” hükmünü amirdir. Ancak idarî yargı yolu açık olan disiplin cezalarına karşı sözkonusu madde hükmünden yararlanmak amacıyla üst veya yoksa aynı makama yapılan başvurular, idarî dava açma süresinin geçirilmesine neden olurlar. Bu konu ile ilgili Danıştay 10 uncu Dairesinin emsal kararları mevcut olup disiplin cezasının kaldırılmasına ilişkin talep üst makama ya da aynı makama başvuru niteliğinde kabul edilemeyeceğinden, bu başvurunun işlemeye başlamış olan dava açma süresini durdurmayacağı tartışmasızdır. Bu nedenle Gümrükler Genel Müdürü Ramazan Uludağ idarî dava hakkını süresi içinde kullanmakla birlikte üst makama itiraz hakkını da kullanmıştır.

Ramazan Uludağ, hakkında verilen aylıktan kesme cezasının kaldırılması için Ankara 7 nci İdare Mahkemesi nezdinde dava açmış olup, mahkemenin 28.7.1997 tarih ve E.1997/635 sayılı kararında; “Davacıya verilen 1/30 oranında aylıktan kesme cezasının itirazı üzerine, 3.7.1997 tarihli Devlet Bakanlığı Makamı Onayı ile kaldırıldığı anlaşılmıştır. Bu durum karşısında, konusuz kalan yürütmenin durdurulması istemi hakkında karar verilmesine yer olmadığına oy birliği ile karar verilmiştir” denilmektedir.

Daha sonra aynı mahkemenin 26.9.1997 tarih ve E.1997/635, K.1997/878 sayılı nihaî kararın gerekçesinde “Disiplin cezasının kaldırılmasına ilişkin karar Gümrük Müsteşarlığının bağlı olduğu Devlet Bakanınca verildiği ve konununun Gümrük Müsteşarlığına iletildiği anlaşıldığından uyuşmazlık konusu cezanın hukukî varlığını sürdürdüğü yolundaki davalı açıklamalarının yasal dayanakları ve inandırıcılığı belirlenememiştir.”, “İtiraz konusu verilen sözkonusu işlemin uyuşmazlığı ortadan kaldırdığını kabul etmek yargısal ve hukukî gerekler karşısında kaçınılmazdır” ifadeleri bulunmaktadır.

Öte yandan, konuyu irdeleyen Nöbetçi İdare Mahkemesinde verilen Yürütmenin Durdurulması istemiyle ilgili Kararda da uyuşmazlığın ortadan kalktığı vurgulanmış ve bu karara taraflarca bir itiraz bulunmadığı gibi, davaya herhangi bir katılımın olmadığı da belirlenmiştir. Açıklanan nedenlerle, konusu kalmayan dava hakkında karar verilmesine yer olmadığına dair verilen bu karar kesinleşmiştir.

VIII. Gümrükler Genel Müdürü soruşturmayı engellememiştir. Kaldı ki I. No.lu Bölümde belirtildiği gibi eski Gümrükler Genel Müdürü Ramazan Uludağ’a sorumluluk atfedilemeyeceği Müfettişraporu ile belirlenmiştir.

IX. Eski Gümrükler Genel Müdürü Ramazan Uludağ’ın soruşturmanın kaldırılması konusunda bir girişimi olmamıştır. Konusu olmayan bir soruşturmanın yapılması yerine Müfettiş Raporunun ilk 7 maddesinde önerilerin yapılmasından sonra durumun değerlendirilmesi gereği ortaya konulmuştur. Müfettişlerce yapılmış herhangi bir tespit bulunmadığına göre soruşturma yapılmasının mesnetsiz olduğu belirtilmiş; bu amaçla durum Müsteşarlık Makamına iletilmiştir. Kaldı ki Gümrük Başmüfettişi Ekrem Sancak’ın 31.12.1997 gün ve 13/684 sayılı Basit Raporunda bu durum açıkça ifade edilmiştir.

X. 485 sayılı Gümrük Müsteşarlığının Teşkilât ve Görevleri Hakkında KHK’nin; 11 inci maddesinde; TeftişKurulu Başkanlığı, Müsteşarlığın merkez kuruluşlarındaki danışma ve denetim birimleri arasında sayılmış ve Teftiş Kurulu Yönetmeliği’nin 5 inci maddesinde ise Teftiş Kurulu merkezinin Ankara olduğu, Ankara dışında kurulacak çalışma merkezlerinin Bakan onayı ile değiştirilebileceği hükmü getirilmiştir.

Diğer yandan, Gümrük Müfettişleri; Müsteşarlık Makamından alınan teftiş, inceleme ve soruşturma emri ya da onayı üzerine yurdun her yerinde görev yapmaktadır.

Bu doğrultuda, İstanbul ve İzmir gruplarının lağverilmesi değil; Devlet Bakanlığı Makamının 20.4.1998 günlü 1998/18 sayılı Onayı uyarınca, buralardaki müfettişlerin çalışma merkezlerinin Ankara olarak belirlenmesi sözkonusudur.

Gümrük Müfettişleri çalışma merkezinin Ankara olarak belirlenmesinin, Gümrük Müsteşarı Ramazan Uludağ hakkında soruşturma yapmış Teftiş Kurulundan intikam alma duygusundan kaynaklandığı görüşü ile herhangi bir ilişkisi bulunmadığı gibi;

Ramazan Uludağ’ın Gümrük Müsteşarı olmasından sonra 8 Gümrük Müfettişi; Personel Daire Başkanı, Gümrükler Muhafaza Genel Müdürlüğüne Genel Müdür Yardımcısı, Gümrükler Genel Müdürlüğüne Daire Başkanı, Başmüdür (Vekâleten) ve iki Büşmüdür Yardımcılığı gibi üst düzey görevlere getirilmiş; iki Gümrük Müfettişi de lisans üstü eğitim amacıyla ABD’ye gönderilmiştir.

XI. 3628 sayılı Mal Bildiriminde Bulunulması, Rüşvet ve Yolsuzluklarla Mücadele Kanununun 9 uncu maddesinde, “Mal bildirimleri özel kanunlardaki hükümler saklı kalmak kaydıyla bildirimde bulunanın özel dosyasında saklanır. Bildirimlerin içeriği hakkında 20 nci madde hükmü dışında hiçbir şekilde açıklama yapılamaz ve bilgi verilemez. Ayrıca Mal Bildirimindeki bilgiler ve kayıtlar esas alınarak içeriği hakkında yayında bulunulamaz” denilmektedir. Aynı Kanunun 20 nci maddesi, 3628 sayılı Kanun çerçevesinde soruşturma ve kovuşturmaya yetkili kişi ve mercilerin istedikleri bilgilerin verilmesi zorunluluğunu düzenlemektedir. 3628 sayılı Kanuna göre, soruşturma ve kovuşturmaya Cumhuriyet Savcıları yetkilidir. Soruşturma yetkisi Müfettiş veya Muhakkike verilebilir. Ancak, Müsteşarlar, Valiler ve Kaymakamlar hakkında Memurin Muhakematı Hakkında Kanuna göre soruşturma yapılabilir. (3628 sayılı Kanun Madde 17)

Bu nedenle bir soru önergesi ile istenen Müsteşarın Mal Beyanı konusunda bilgi verilmesi yasal olarak mümkün olmamasına rağmen adı geçene ait mal bildirimine ilişkin bilgiler ekte sunulmuştur. (EK :5)

Mal Bildirimleri, 3628 sayılı Kanun Kapsamına giren görevlilerin kendilerine, eşlerine ve velayetleri altındaki çocuklarına ait mallarla sınırlıdır. Görevlinin ikinci dereceye kadar kan ve sıhrî hısımları (mesela kardeşi, kayınbiraderi gibi) mal bildiriminin konusuna girmemektedir.

XII. Atamalar Devlet Bakanlığı Makamı’nın takdiri doğrultusunda yapılmıştır.

XIII. Eski Gümrükler Genel Müdürü Ramazan Uludağ hakkında somut iddialar bulunmadığı gibi şaibe ve kanunî ihlaller yaptığı iddiaları da yukarıdaki bölümlerde açıklandığı gibi mesnetten yoksundur.

XIV. Gümrük Müsteşarı Ramazan Uludağ’ın görevden alınması için herhangi bir girişim sözkonusu değildir.

Bilgilerine arz ederim.

Rıfat Serdaroğlu Devlet Bakanı

EK : 1

Taşıt Giriş Çıkış İstatistikleri

Taşıt Formu ile Giriş Çıkış Yapmış Taşıtlar
Yıllar ve Gümrüklere Göre Dağılım (1991-1994)

1991 1992 1993 1994

Gümrük Adı Giriş Çıkış Giriş Çıkış Giriş Çıkış Giriş Çıkış

Edirne 251 093 230 810 263 221 259 763 189 124 186 495 204 861 201 975

Hopa 37 229 35 034 71 146 64 006 58 466 57 587 48 467 50 092

İskenderun 5 175 4 801 11 225 12 992 11 459 13 484 12 513 13 900

İzmir 4 123 5 623 13 551 16 794 16 601 19 401 27 386 25 970

Antalya 2 099 2 229 3 002 3 812 2 092 2 679 1 886 2 078

Mersin 1 437 1 462 2 434 3 366 2 196 3 043 2 522 3 570

İstanbul 1 142 1 097 2 284 3 961 1 681 3 311 1 512 2 982

Gaziantep 37 292 2 738 3 169 2 800 3 280 2 551 3 304

Gürbulak 103 885 1 118 3 348 1 591 3 677 2 668 4 502

Ankara 526 507 527 1 723 360 2 056 328 1 596

1991 1992 1993 1994

Gümrük Adı Giriş Çıkış Giriş Çıkış Giriş Çıkış Giriş Çıkış

Habur 105 253 451 1 022 510 1 044 519 1 592

Trabzon 17 737 94 486 466 506 690 978

İzmit 39 145 217 623 258 514 132 509

Bursa 12 149 113 473 133 598 92 282

Malatya 4 25 22 66 12 65 17 37

Sinop – — 16 12 5 10 — —

Toplam 303 141 284 050 372 159 375 616 287 754 297 750 306 144 313 367

– 19091 + 3151 + 9996 + 7223

Giriş Çıkış

Genel Toplam 1 269 198 1 270 783

+ 1585

T.C. Başbakanlık EK : 2 Gümrük Müsteşarlığı 2.6.1997 Sayı : 12847

Ramazan Uludağ

Gümrükler Genel Müdürlüğü

Genel Müdürü

Turistik kolaylıklardan yararlanılarak yurda getirilen taşıtların çıkışlarının belirlenmesi ve varsa çıkmamış görülenlerin akibetlerinin araştırılması işlemlerinde dört yıllık bir birikimin ve gecikmenin oluşmasında, zamanında gerekli önlemlerin alınmamasından kaynaklanan sorumluluklar bulunup bulunmadığının tespiti ile ilgili inceleme ve soruşturmayı yapmakla görevlendirilen Gümrük Müfettişi Ekrem Sancak ve Arif Sümbül’ün Teftiş kurulu Başkanlığına gönderdikleri 15.2.1996 gün ve 2/2 sayılı yazı ile Gümrükler Genel Müdürlüğü Taşıt Takip Şubesi ile Bilgi İşlem İstatistik Şubesi’nde muayyen tarihler arasında görev ifa eden Şef, Şube Müdürü, Daire Başkanı, Genel Müdür Yardımcıları ile aynı tarihler arasında Gümrükler Genel Müdürlüğü görevini yürütenlerin isimlerinin bildirilmesini talep etmeleri üzerine, sözkonusu talebin Teftiş Kurulu Başkanlığı’nın 6.2.1996 gün ve 765 sayılı yazısı ile Gümrükler GenelMüdürlüğüne intikal ettirilmesine, 23.7.1996 gün ve 3627, 23.8.1996 gün ve 4330, 19.11.1996 gün ve 6105, 4.12.1996 gün ve 6376 sayılı yazılar ile de istenilen bilgilerin çok acele karşılanmasının tekid edilmesine rağmen, 11 ay boyunca sözkonusu yazılara karşılık verilmemek suretiyle, inceleme ve soruşturmanın geciktirilmesi boyutlarına ulaşan tutumun Gümrük Başmüfettişleri Ali Cevat Akın ve Hüseyin Hüsnü Güler tarafından incelenip soruşturulması sonucunda düzenlenen 2.5.1997 gün ve 7 sayılı Soruşturma Raporunda;

Müfettişlerce talep edilen bilgileri, sonucun kendinize rücu edeceği vahim ve endişesiyle kasten karşılamadığınız; yazını cevaplanması konusunda kendinize kadar ki kademelerce gereğinin, yerine getirilmesi yönünde yapılan girişimleri sonuçsuz bırakarak engellemek istediğiniz; soruşturmanın kaldırılması için onay alma girişiminde bulunarak soruşturmanın durdurulması yönünde gayret sarfettiğiniz; bu girişiminizin Müsteşarlık Makamınca reddedilmesi üzerine tarafınıza ikinci kez çıkarılan Müfettişlere cevap yazısını imzalamadığınız; sorumluluğun Genel Müdür Yardımcılarına yüklenmesine rıza gösteren bir anlayışla yazıların tarafınıza sunulmadığı şeklinde gerçek dışı savunmaya tevessül ettiğiniz;

Öte yandan, “... Gümrük İdaresinin kayıtları çok düzenli tutmasının yurtta kalan araçların sayısının sağlıklı olarak bilinmesinin kaçakçılığı caydırıcı bir yönünün bulunmadığı...” şeklinde, Gümrükler Genel Müdürlüğü Makamının gerektirdiği sorumluluk ve görev anlayışıyla bağdaşmayan görüşler dermeyan ettiğiniz; soruşturma heyetince çalışmaya başlanıldıktan sonra Teftiş Kuruluna, Bakanlardan başlayarak merkez ve taşradaki en büyük amirinden en küçük memuruna kadar sayıları yüzlerle ifade edilebilecek, sorumluluğa aday gösterdiğiniz bir sorumlular listesi göndererek kamu görevini küçük düşürücü tutum içerisine girdiğinizden dolayı, 657 sayılı Devlet Memurları Kanununun 125/C-ı maddesi uyarınca “Aylıktan Kesme Cezası” ile tecziyenizin uygun olacağı belirtilmiştir.

Bu nedenle, 657 sayılı Devlet Memurları Kanununun 130 uncu maddesi gereğince konuya ilişkin savunmanızı 7 gün içerisinde vermenizi rica ederim.

Tuğrul Atatüre Müsteşar

T.C. Başbakanlık

Gümrük Müsteşarlığı 23.6.1997 Sayı : B.02.1. GÜM.0.71.00.08.015484

Ramazan Uludağ

Gümrükler Genel Müdürlüğü

Genel Müdürü

İlgi : a) 2.6.1997 gün ve 12847 sayılı savunma istem yazısı.

b) 9.6.1997 gün ve ÖZBÜ-000062 sayılı savunmanız.

İlgi (a)’da kayıtlı savunma istem yazısı üzerine vermiş olduğunuz ilgi (b) savunmanız incelenmiş olup, savunmanızda belirttiğiniz hususlar uygun ve yeterli görülmediğinden işlemiş olduğunuz fiil 657 sayılı Yasanın 125 inci maddesinin C-ı bendindeki “Hizmet içinde Devlet Memurunun itibar ve güven duygusunu sarsacak nitelikte davranışlarda bulunmak” olarak değerlendirildiğinden anılan bend uyarınca 1/30 oranında Aylıktan Kesme Cezası ile tecziyeniz uygun görülmüştür.

Bilgilerini rica ederim. Tuğrul Atatüre Müsteşar

EK : 3 Yürütmeyi Durdurma istemlidir.

Yetkili İdare Mahkemesi Başkanlığına

Davacı : Ramazan Uludağ

Namık Kemal Mah. Dip Sok. 5/6 Ankara

Davalı : Başbakanlık Gümrük Müsteşarlığı

Davanın Konusu : Tarafıma “Aylıktan Kesme Cezası” verilmesine ilişkin 23.6.1997 gün ve 15484 sayılı işlemin iptali ve dava sonuna kadar yürütmenin durdurulması isteminden ibarettir.

Tebellüğ Tarihi : 24.6.1997

Olay ve Hukukî Deliller :

1. a) Müfettişlerce yapılmakta olan bir inceleme ile ilgili olarak, talep edilen isim listesini kasden karşılamamak,

b) Soruşturmanın kaldırılması yönünde onay alma girişiminde bulunarak soruşturmanın durdurulması yönünde gayret sarfetmek,

c) Genel Müdür Yardımcıları tarafından hazırlanan ve tarafıma sunulan Müfettişlerin isim istem yazılarını imzalamamak,

d) Sorumluluğun Genel Müdür Yardımcılarına yüklenmesine rıza gösteren bir anlayışla yazıların tarafıma sunulmadığı şeklinde gerçek dışı savunmaya tevessül etmek,

e) “... Gümrük İdaresinin kayıtları çok düzenli tutmasının yurtta kalan araçların sayısının sağlıklı olarak bilinmesinin kaçakçılığı caydırıcı bir yönünün bulunmadığı...” şeklinde, Gümrükler Genel Müdürlüğü Makamının gerektirdiği sorumluluk ve görev anlayışıyla bağdaşmayan görüşler dermeyan etmek,

f) Yukarıda bahsedilen hususlarla ilgili olarak soruşturma başladıktan sonra Teftiş Kuruluna, Bakanlardan başlayarak merkez ve taşradaki en büyük amirinden en küçük memuruna kadar sayıları yüzlerle ifade edilebilecek, sorumluluğa aday gösterilen bir sorumlular listesini göndererek kamu görevini küçük düşürücü bir tutum içerisine girmek gibi isnatlarla, tarafıma sözkonusu disiplin cezası verilmiştir.

2. Disiplin cezasının dayandığı maddî olaylar tamamen asılsız ve gerçek dışıdır. Şöyle ki;

a) Bidayette, benim görevde bulunmadığım dönemde, Gümrükler Genel Müdürlüğü tarafından, turistik amaçlarla yurda giriş-çıkış yapan araçların Gümrük Müfettişleri koordinatörlüğünde Genel Müdürlüğümüz Kontrolörlerinden oluşturulacak ve gerektiğinde Müsteşarlığımız taşra görevlilerinden de istifade edilerek oluşturulacak bir heyet eliyle tespit ve gerektiğinde zamanında gerekli tedbirlerin alınmamasından kaynaklanan sorumlulukların bulunup bulunmadığının tesbiti yönünde, Müsteşarlık Makamına bir Onay sevkedilmiştir. Müsteşar Yardımcısı 5.12.1995 tarihinde “Uygun Görüşle Sunulur” ibaresiyle Müsteşara azretmiştir. Gümrük Müsteşarı Tuğrul Atatüre Onay üzerine “Konunun T.K.B.’nca belirlenecek yeterli sayıda Müfettişin koordinatörlüğünde Güm. Gn. Md. Güm. Kontrolöründen oluşacak heyet marifetiyle yerine getirilmesi uygundur. 5.12.1995” şerhini koymuştur.

Onayda yapılması istenilen hususlarla ilgili olarak Teftiş Kurulu başkanlığınca, iki Gümrük Müfettişine düşünce ve tekliflerinin belirtilmesi yönünde talimat verilmiştir.

Kendilerine görev verilen Gümrük Başmüfettişi Ekrem Sancak ile Arif Kümbül 22.12.1995 tarihinde düzenledikleri 4 sayılı Raporun sonuç bölümünde özetle;

Onayla istenilen hususların Gümrükler Genel Müdürlüğünün mevcut görevi çerçevesinde diğer kuruluşlarla müzakereler yoluyla müfettiş koordinesi olmaksızın yerine getirmesi, araç takibinin geçici bir şube marifetiyle yürütülmesinin yerinde olacağı ve Onay’ın 8 inci maddesinde geçen, zamanında gerekli tedbirlerin bulunmamasından kaynaklanan sorumlulukların bulunup bulunmadığının tesbiti hususunun ise, Kontrolör mesaisine gerek olmaksızın, Müsteşarlık Makamından alınacak yeni bir onay çerçevesinde Teftiş Kurulunca yerine getirilmesinin uygun olacağı belirtilmiştir.

Düzenlenen rapora göre, herhangi bir olay tespit edilmediği gibi, sorumlu da mevcut değildir.

Yukarıda yazılı hususları içeren Müfettiş raporuna Teftiş Kurulu Başkan Vekili de katılarak, 3.1.1996 tarihinde yeni bir Onay alınmıştır. Onayda özetle şu hususlara yer verilmiştir.

1. Gümrükler Genel Müdürlüğünce onayda sıralanan istekler, idarenin işleyişine ilişkin görev ve hizmetlerdir. Dolayısıyla, onay’ın ilk 7 maddesinde yeralan hususların Gümrükler Genel Müdürlüğünün tercihlerine göre yapılması,

2. Anılan Onay’ın 8 inci maddesinde sözkonusu soruşturmanın ise, Gümrük Müfettişlerince yapılması,

Yönünde 3.1.1996 tarih ve 5375 sayılı Onay Müsteşarlık Makamından alınmıştır. Oysa, bahsedilen Onay’ın 8 inci maddesinde bir soruşturmadan sözedilmemektedir. Zira, Teftiş Yönetmeliklerine göre, bir incelemeye dayalı tespit yapılmaksızın sorumlu tespit etmek mümkün değildir. Soruşturma yapmanın birinci kuralı bir olayı incelemek ve buna dayalı olarak tespit yapmak ve sonuçta sebebiyet verenleri soruşturmaktır. Hadisede, müfettişler Gümrükler Genel Müdürlüğünün araştırılmasını istediği hususları idarenin bir görevi sayarak incelemeden imtina etmişlerdir.

15. 2.1996 tarih ve 022-2/2 sayılı yazı ile düşünce ve tekliflerini 4 sayılı rapora döken Başmüfettişler Ekrem Sancak ile Arif Kümbül, iş cetvellerinde kayıtlı Onay konusu işle ilgili olarak 1.10.1990 ile 31.12.1994 tarihleri arasında Gümrükler Genel Müdürlüğü Taşıt Takip Şubesi ile Bilgi İşlem İstatistik Şubelerinde görev ifa eden Şef, Şube Müdürü, bunların bağlı olduğu Daire Başkanı ve Genel Müdür Yardımcıları ile belirtilen tarihler arasında Gümrükler Genel Müdürlüğü görevi yapan şahısların isimlerini istemişlerdir. Ancak, bu şahısların neden isimleri istenmiş? Ne yapmışlar? Bu hususlar belirtilmemiştir. Ayrıca, istedikleri isim listelerine, özlük dosyalarının Müsteşarlığa bağlı Personel Dairesi Başkanlığında bulunması nedeniyle daha kolay ulaşmaları mümkün bulunmaktadır.

Hemen belirtmek gerekir ki, bu yazışmaların yapıldığı tarihlerde ben Danıştay Kararı almama rağmen henüz göreve başlatılmamış idim. Göreve 1 Mart 1996 tarihinde başladım.

Amacı belli olmayan ve yukarıda sözü edilen isim listelerinin istenmesine ilişkin tekid yazıları Genel Müdürlüğümüze gelmiş fakat, cevabı Genel Müdürlük makamına çıkarılmamıştır. Dosyada mevcut yazılar incelendiğinde; Genel Müdür veya Müsteşar Adına açılması gereken yazıların Genel Müdür tarafından imzalanacak bölümünde sadece “Genel Müdür a.” ibaresi bulunmaktadır. Kaldı ki, Gümrükler Genel Müdürlüğü imza sirkülerinde Genel Müdür Yardımcıların da Teftiş Kurulu Başkanlığına re’sen kendi imzası ile yazı göndermesi mümkündür.

b) Soruşturmanın kaldırılması yönünde onay alma girişiminde bulunarak soruşturmanın durdurulması yönünde gayret sarfettiğim iddiası gülünçtür. Evvelemirde, her birim belli konularda Makama onay sevkettiği gibi, Gümrükler Genel Müdürlüğü de binlerce Onay sevketmektedir. Bu mantıktan yola çıkıldığında her Onay’ın bir maksada veya engellemeye matuf olduğunu düşünmek gerekir ki, bu anlayışın mantıkla izahı sözkonusu olamaz. Onay Makama sevkedilir, Makam uygun görür veya görmez. Takdir yüceMakamındır. Kaldı ki, Onay’ın içeriğine bakıldığında, 4 sayılı müfettiş raporunda sözü edilen ve müfettişlerin olayı incelemeden Genel Müdürlüğün görevi addettiği konulara ilişkin bir tedbirler taslağı olduğu görülecektir. Niketim, Onay taslağının üzerine Müsteşar Yardımcısı Coşkun Özışık, önerilen hususlara öncelik ve ivedilikle devam edilmesi yönünde şerh yazarak, Gümrükler Genel Müdürlüğünce hazırlanan Onay taslağının haklılığını ortaya koymuştur. Müsteşar ise, onay taslağında ileri sürülen hususlarla, Müsteşar Yardımcısının görüşüne katılmamasına rağmen, fiili durumu daha sonra kabullenmiş ve Alman Hükümeti ile yapılan anlaşmaya Onay vermiştir. Yani, yurda giripte çıkmadı gözüken araçlar, Emniyet Genel Müdürlüğü, Muhafaza Genel Müdürlüğü, Karayolları Genel Müdürlüğü ile işbirliği içinde yürütülürken, diğer taraftan Almanya, Fransa, Hollanda ve Belçika Hükümeti nezdinde de gerekli girişimler yapılmış ve ön anlaşmalar imzalanmıştır.

c) Genel Müdür Yardımcıları tarafından hazırlanan ve tarafıma sunulan müfettişlerin isim istem yazılarını imzalamadığım iddiası gerçeği yansıtmamaktadır. Zira, yukarıda işaret edildiği üzere, 5 yıldır sürdürdüğüm Genel Müdürlüğüm sırasında bana hiçbir zaman “Genel Müdür a.” imzası açılarak yazı getirilmemiştir. Bu şekilde bana kadar böyle bir yazı gelmiş olsa idi, düzeltilerek getirilmesi talimatının verilmesi ve üstelik, bu hataya sebebiyet verenlerin uyarılması gerekirdi.

d) Sorumluluğun Genel Müdür Yardımcılarına yüklenmesine rıza gösteren bir anlayışla gerçek dışı savunmaya tevessül ettiğim savı, tutarsızdır. İmzalayacak unvanın “Genel Müdür a.” şeklinde hazırlanan yazıların tarafıma sunulup sunulmadığı dahi belli değil iken, Genel Müdür Yardımcılarıma suç yüklenmesine rıza gösterme iddiası geçersizdir.

e) “... Gümrük idaresinin kayıtları çok düzenli tutmasının yurtta kalan araçların sayısının sağlıklı olarak bilinmesinin kaçakçılığı caydırıcı bir yönünün bulunmadığı...” şeklinde, Gümrükler Genel Müdürlüğü Makamının gerektirdiği sorumluluk ve görev anlayışıyla bağdaşmayan görüş şeklinde değerlendirilmesi tamamen yersizdir. Zira, benim 7.3.1997 tarihinde Müfettişlere gönderdiğim yazılı ifademde böyle bir ibare ve ifade bulunmamaktadır. Kaldı ki, bu söz tarafımdan söylenmemiş olmasına rağmen mantıki açıdan tamamen doğrudur. Çünkü, yurtta kalış süresini geçiren bir araç için verilebilecek ceza, bu gün için itirazsız 200 000 TL. dir. Caydırıcı olabilmek için, araca el koyma ve aracı zamanında çıkarmayan kişi için kaçakçılık suçu tevdin etmek gerekir. Böyle bir ifadenin makamın gerektirdiği sorumluluk ve görev anlayışı ile ilgisini anlamakta güçlük çekmekteyim.

f) İsim istem yazısının gönderilmemesine ilişkin olarak alınan 14.1.1997 tarih ve 275 sayılı inceleme ve soruşturma onayı üzerine konu hakkında bilgi sahibi olduktan sonra, durum tarafımdan sayın Bakana arzedilmiş ve talimatı alınmıştır. Yine sayın Bakanın talimatları doğrultusunda hazırlanan isim listeleri Bakanın 19.2.1997 tarih ve 1997/24 sayılı uygunluk Onayı ile Teftiş Kurulu Başkanlığına 21.2.1997 tarih ve 6892 ve 6897 sayılı yazılarla gönderilmiştir. Teftiş Kuruluna gönderilmek üzere sayın Bakanın talimatları ile hazırlanan ve sayın Bakanın “Uygun” görüşleriyle gönderilen liste 1.10.1990 tarihinden 14.2.1997 tarihine kadar 1615 sayılı Gümrük Kanununun “Turistik Kolaylıklar” başlıklı 12 nci maddesi ile ilgili olarak bu günkü sistemin yürürlükte bulunduğu süre içinde görev yapan Bakanlar, Müsteşarlar, Müsteşar Yardımcıları, Gümrükler GenelMüdürleri, Genel Müdür Yardımcıları, Daire Başkanları, Başmüdürler, Başmüdür Yardımcıları, Şube Müdürleri, Gümrük Müdürleri, Müdür Yardımcıları, Şefler, Muayene Memurları, Memurlar ve Denetim Elemanlarını” kapsamaktadır. Listenin bu şekilde tanzim edilmesi Bakan tarafından talimatlandırılmış olmasına karşın, “Soruşturma başladıktan sonra Teftiş Kuruluna Bakanlardan başlayarak merkez ve taşradaki en büyük amirinden en küçük memuruna kadar sayıları yüzlerle ifade edilebilecek, sorumluluğa aday gösterilen bir sorumlular listesinin gönderilmesinin” kamu görevini küçük düşürücü bir tutum olarak değerlendirilmesi ve tarafıma bu gerekçe ile “Aylıktan kesme cezası” verilmesi, iyiniyetli bir davranış olarak değerlendirilmemektedir.

Bu nedenlerle, işlemde sebep ve konu bakımından hukuka uyarlık bulunmamaktadır.

3. Öteyandan haricen öğrendiğime göre, Danıştay Kararı ile iade edildiğim görevden alınmam için teşebbüse geçilmiş ve işleme gerekçe hazırlamak veya diğer bir deyişle 657 sayılı Devlet Memurları Kanununun 132 nci maddesi uyarınca Genel Müdür olarak kalmam engellenmek üzere bu ceza verilmiş olup, işlem maksat yönünden de hukuka aykırıdır.

4. Otuz bir yıllık bürokrasi hayatımda görevimin yetki ve sorumluluğuna müdrik olarak çalışıp, hiçbir adlî, idarî, inzibatî ve tazminî soruşturma geçirmedim. Son derece gülünç iddialarla tarafıma bu kadar ağır bir disiplin cezası verilmesi bu bakımdan da düşündürücüdür.

5. Tarafıma 657 sayılı Yasanın 125/C-I maddesi uyarınca disiplin cezası verilmiştir. 31 yıllık memuriyet hayatım ve tarafıma isnat edilen fiiller gözetildiğinde “Hizmet içinde Devlet memurunun itibar ve güven duygusunu sarsacak nitelikte davranışlarda bulunmak” iddiasının ne kadar soyut olduğu görüleceği gibi, Danıştay Kararı uyarınca göreve dönmemi kabullenmeyen idare son dönemlerin moda uygulanması ile “Görevden Alınma” ve “Bu İşleme Gerekçe Hazırlamak Üzere Disiplin Cezası Verme” işlemlerini birlikte yürütme yoluna gitmiştir.

Sonuç : Yukarıda arzedilen nedenlerle;

1. Dava konusu işlemin iptaline,

2. Dava sonuna kadar yürütmenin durdurulmasına,

3. Yargılama giderlerinin davalı idareye yükletilmesine karar verilmesini saygılarımla arz ederim. 22.6.1997

Ramazan Uludağ

T.C. EK : 4 Devlet Bakanlığı 11.7.1997 Sayı : B.02.0.009-5/0600

Gümrük Müsteşarlığına

İlgi : 3.7.1997 gün ve 1997/86 sayılı Onay.

İlgide kayıtlı Onay’la Gümrük Müsteşarı Tuğrul Atatüre tarafından, 657 sayılı yasanın 125/C-1 maddesindeki “Hizmet içinde Devlet Memurunun İtibar veGüven Duygusunu Sarsacak Nitelikte Davranışlarda Bulunmak” husus gerekçe gösterilerek Gümrükler Genel Müdürü Ramazan Uludağ’a verilen 1/30 oranındaki aylıktan kesme cezası kaldırılmıştır.

Bilgi ve gereğini rica ederim.

Rıfat Serdaroğlu Devlet Bakanı

EK : 5

Gümrük Müsteşarı Ramazan Uludağ’ın Gümrükler Genel Müdürü Olarak Atandığı
10.11.1992 Tarihinden Önceki Mal Varlığı

Mal Varlığının Cinsi Adresi İktisap Tarihi

1. Ev İzmir-Urla/İskele Köyü (arsası 1974) 1989

2. Daire İzmir, Mithatpaşa Cad. 659/22 1973

3. Arsa İzmir-Urla/İskele Köyü 1974

4. Arsa İzmir-Urla/İskele Köyü (Eşe ait) 1974

5. Arsa Marmaris-Beldibi Köyü 1987

6. Bahçe Gelendost-Yaka Kasabası Veraset

7. Arazi Gelendost-Yaka Kasabası Veraset

8. Otomobil 1991 Model Opel 1991

Ramazan Uludağ’ın Gümrükler Genel Müdürü Olduğu Dönemde
Mal Varlığındaki Değişiklik

Gümrük Müsteşarı Ramazan Uludağ’ın Gümrükler Genel Müdürü Olarak Atandığı
10.11.1992 Tarihinden Önceki Mal Varlığı

Mal Varlığının Cinsi Adresi İktisap Tarihi

1. Daire Bilkent 1 Konutları-Ankara 1994

Not : Yukarıda kayıtlı olan İzmir Mithatpaşa Cad. 659/22 no.lu daire ile 8 numarada kayıtlı otomobil satılarak, bu daire satın alınmıştır.

2. Arsa İzmir-Urla/İskele Köyü (Eşe ait) 1974

(1995 yılında 600 Milyon TL.’na satıldı)

3. Otomobil 1993 Model Opel (kullanılmış, ikinci 1994

elden alınmıştır.)

4. Kooperatif Üyeliği SS Yeşildoğa Koop. Üyeliği 1992

5. Nakit para 3 000 DM + 5050 $

Gümrük Müsteşarı Ramazan Uludağ’ın Gümrükler Genel Müdürü Olarak Atandığı
10.11.1992 Tarihinden Önceki Mal Varlığı

Mal Varlığının Cinsi Adresi İktisap Tarihi

1. Ev İzmir-Urla/İskele Köyü (arsası 1974) 1989

2. Arsa İzmir-Urla/İskele Köyü 1974

3. Arsa Marmaris-Beldibi Köyü 1987

4. Bahçe Gelendost-Yaka Kasabası Veraset

5. Arazi Gelendost-Yaka Kasabası Veraset

6. Daire Bilkent 1 Konutları-Ankara 1994

7. Otomobil 1993 Model Opel (kullanılmış, ikinci 1994

elden alınmıştır.)

8. Kooperatif Üyeliği SS Yeşildoğa Koop. Üyeliği 1992

9. Nakit para 12 000 $ + 3,5 Milyar TL.

 

 

 

birleşim 104’ün sonu