DÖNEM : 20 CİLT : 53 YASAMA YILI : 3

 

T. B. M. M.

TUTANAK DERGİSİ

97 nci Birleşim

3 . 6 . 1998 Çarşamba

 

 

İ Ç İ N D E K İ L E R

  I. – GEÇEN TUTANAK ÖZETİ

II. – GELEN KÂĞITLAR

III. – YOKLAMA

IV. – BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI

A) GÜNDEMDIŞI KONUŞMALAR

1. – İstanbul Milletvekili Mehmet Aydın’ın, İstanbul Büyükşehir Belediyesinin, İstanbul Topkapı Halk Pazarını yıkım kararına ilişkin gündemdışı konuşması

2. – Mardin Milletvekili Muzaffer Arıkan’ın, Ilısu Baraj ve hidroelektrik santral projesine ilişkin gündemdışı konuşması ve Bayındırlık ve İskân Bakanı Yaşar Topçu’nun cevabı

3. – Karabük Milletvekili Hayrettin Dilekcan’ın, Batı Karadeniz Bölgesinde meydana gelen sel felaketinde zarar gören vatandaşların durumuna ilişkin gündemdışı konuşması ve Bayındırlık ve İskân Bakanı Yaşar Topçu’nun cevabı

B)TEZKERELER VE ÖNERGELER

1. – Ukrayna Cumhuriyetine gidecek olan Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel’e, dönüşüne kadar, TBMM Başkanı Hikmet Çetin’in vekâlet edeceğine ilişkin Cumhurbaşkanlığı tezkeresi (3/1528)

C) GENSORU, GENEL GÖRÜŞME, MECLİS SORUŞTURMASI VE MECLİS ARAŞTIRMASI ÖNERGELERİ

1. – Karabük Milletvekili Hayrettin Dilekcan ve 20 Arkadaşının, Akın Birdal suikastının açıklığa kavuşturulması amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/266)

V. – ÖNERİLER

A)DANIŞMA KURULU ÖNERİLERİ

1. – (9/21) esas numaralı Meclis soruşturması önergesinin gündemdeki yeri ve görüşme gününe ilişkin Danışma Kurulu önerisi

VI. – SEÇİMLER

A) KOMİSYONLARDA AÇIK BULUNAN ÜYELİKLERE SEÇİM

1. – Anayasa Komisyonunda boş bulunan üyeliklere seçim

2. – Adalet Komisyonunda boş bulunan üyeliklere seçim

VII. – KANUN TASARI VE TEKLİFLERİYLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER

1. – Kütahya Milletvekili Mustafa Kalemli, Anavatan Partisi Genel Başkanı Rize Milletvekili Mesut Yılmaz, Doğru Yol Partisi Genel Başkanı İstanbul Milletvekili Tansu Çiller, Demokratik Sol Parti Genel Başkanı İstanbul Milletvekili Bülent Ecevit, Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı Antalya Milletvekili Deniz Baykal ile 292 milletvekilinin; Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının 83 üncü Maddesinin Değiştirilmesine Dair Kanun Teklifi ve Anayasa Komisyonu Raporu (2/676) (S. Sayısı : 232)

2. – Bayburt Milletvekili Ülkü Güney ve Ankara Milletvekili Yücel Seçkiner’in, 1076 Sayılı Yedek Subaylar ve Yedek Askerî Memurlar Kanunu ile 1111 Sayılı Askerlik Kanunlarında Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi ve İçtüzüğün 37 nci Maddesine göre doğrudan gündeme alınma önergesi (2/669) (S. Sayısı : 338)

3. – Kamu Görevlileri Sendikaları Kanunu Tasarısı ile Antalya Milletvekili Deniz Baykal ve 39 arkadaşının, İstanbul Milletvekili Gürcan Dağdaş ve 6 arkadaşının, Trabzon Milletvekili Yusuf Bahadır ve 9 arkadaşının, İstanbul Milletvekili Ercan Karakaş ve 7 arkadaşının aynı mahiyetteki kanun teklifleri ve İstanbul Milletvekili Ercan Karakaş ve 2 arkadaşının İşçi ve Memur Emeklileri ile Bunların Dul ve Yetimlerinin Sendikalaşmasına İlişkin Kanun Teklifi ve Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler ve Plan ve Bütçe komisyonları raporları (1/702, 2/224, 2/929, 2/1000, 2/1023, 2/1024) (S. Sayısı : 553)

4. – Radyo ve Televizyonların Kuruluş ve Yayınları Hakkında Kanunun Bazı Maddelerinin Değiştirilmesine Dair Kanun Tasarısı ve Anayasa Komisyonu Raporu (1/689) (S. Sayısı : 631)

5. – Emniyet Teşkilatı Kanununun Bir Maddesinde Değişiklik Yapılmasına Dair 490 Sayılı Kanun Hükmünde Kararname ve İçişleri Komisyonu Raporu (1/217) (S. Sayısı : 132)

6. – Türk Ticaret Kanununun Bazı Maddelerinde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ve Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (1/697) (S. Sayısı : 469)

7. – Yaş Sebze ve Meyve Ticaretinin Düzenlenmesi ve Toptancı Halleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamenin Bazı Maddelerinin Değiştirilmesine Dair Kanun Tasarısı ve İçişleri ve Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabiî Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji komisyonları raporları (1/735) (S. Sayısı : 638)

VIII. – SORULAR VE CEVAPLAR

A)YAZILI SORULAR VE CEVAPLARI

1. – Ağrı Milletvekili M. Sıddık Altay’ın, doktor sayısına ve illere göre dağılımına ilişkin sorusu ve Sağlık Bakanı Halil İbrahim Özsoy’un yazılı cevabı (7/4879)

2. – Ardahan Milletvekili Saffet Kaya’nın, Ardahan Devlet Hastanesinin personel ihtiyacına ilişkin sorusu ve Sağlık Bakanı Halil İbrahim Özsoy’un yazılı cevabı (7/4896)

3. – Karaman Milletvekili Zeki Ünal’ın, Karaman-Ayrancı-Kayaönü Köyüne içme suyu deposu yapılıp yapılmayacağına ilişkin sorusu ve Devlet Bakanı Mustafa Yılmaz’ın yazılı cevabı (7/4936)

4. – Karaman Milletvekili Zeki Ünal’ın, Karaman-Ayrancı-Melikli Köyünün sağlık evi ihtiyacına ilişkin sorusu ve Sağlık Bakanı Halil İbrahim Özsoy’un yazılı cevabı (7/4937)

5. – Karaman Milletvekili Zeki Ünal’ın;

– Karaman Merkez-Dinek Köyünün içmesuyu sorununa,

– Karaman Merkez-Değirmenbaşı Köyünün beton sulama kanalı sorununa,

– Karaman Merkez-Damlapınar ve Başkışla köylerinin bazı sorunlarına,

– Karaman Merkez-Akpınar Köyünün bazı sorunlarına,

– Karaman Merkez-Adaköy’ün bazı sorunlarına,

– Karaman Merkez-Ağaçyurdu Köyünün bazı sorunlarına,

– Karaman Merkez-Çakırbağ Köyünün içmesuyu deposu ve şebekesine,

– Karaman Merkez-Cerit-Özdemir ve Ağaçyurdu Köy yollarının yapımı

– Karaman Merkez-Avlağı Köyünün içmesuyu deposu ve su dağıtım şebekesi sorununa,

– KaramanMerkez-Aşağıakın Köyünün bazı sorunlarına ilişkin ve

– Karaman Merkez-Eğilmez ile Madenşehri köyleri arasındaki yola,

– Karaman Merkez-Çimenkuyu Köyünün içmesuyu sorununa,

– Karaman Merkez-Dağkonak Köyünün içmesuyu sorununa,

– Karaman Merkez-Çukur Köyünün içmesuyu deposuna,

– Karaman Ayrancı-Üçharman Köyünün sulama kanalı ihtiyacına,

– Karaman Merkez-Yuvatepe Köy yoluna,

– Karaman Merkez-Bucakışla Köyünün su ve kanalizasyon sorununa,

– Karaman Merkez-Burunoba Köyünün içmesuyu sorununa,

İlişkin soruları ve Devlet Bakanı Mustafa Yılmaz’ın yazılı cevabı (7/4946, 4949, 4951, 4952, 4953, 4954, 4956, 4957, 4959, 4960, 4962, 4976, 4977, 4978, 4979, 4980, 4981, 4982)

6. – Karaman Milletvekili Zeki Ünal’ın;

– Karaman-Kâzımkarabekir-Karalgazi Köyünün beton sulama kanalı sorununa,

– Karaman-Kâzımkarabekir-Sinci Köyünün bazı sorunlarına,

– Karaman-Kâzımkarabekir-Kızılkuyu Köyünün bazı sorunlarına,

– Karaman-Kâzımkarabekir-Mecidiye ile Mesudiye köyleri arasındaki yolun asfaltlanmasına,

İlişkin soruları ve Devlet Bakanı Mustafa Yılmaz’ın yazılı cevabı (7/5045, 5046, 5047, 5048)

7. – Erzurum Milletvekili Abdulilah Fırat’ın, Erzurum İlinin bazı ilçelerinde uygulanan mera yasağına ilişkin sorusu ve İçişleri Bakanı Murat Başesgioğlu’nun yazılı cevabı (7/5059)

8. – Erzincan Milletvekili Tevhit Karakaya’nın, Erzincan İline 1998 yılı bütçesinden ayrılan yatırım ödeneklerine ilişkin sorusu ve Devlet Bakanı Eyüp Aşık’ın yazılı cevabı (7/5063)

I. – GEÇEN TUTANAK ÖZETİ

TBMM Genel Kurulu saat 15.00’te açıldı.

Dışişleri Bakanı İsmail Cem, Fransa Ulusal Meclisinin 29 Mayıs 1998 tarihli toplantısında kabul edilen sözde Ermeni soykırımına ilişkin yasa teklifi hakkında gündemdışı açıklamada bulundu; ANAP Grubu adına Bitlis Milletvekili Kâmran İnan, FP Grubu adına Hatay Milletvekili Mehmet Sılay, DYP Grubu adına Erzurum Milletvekili Zeki Ertugay, DSP Grubu adına Zonguldak Milletvekili Mümtaz Soysal, CHP Grubu adına İstanbul Milletvekili Bülent H. Tanla, DTP Grubu adına Van Milletvekili Mahmut Yılbaş, şahsı adına Ankara Milletvekili Cemil Çiçek de aynı konuda görüşlerini açıkladılar.

Fransa Ulusal Meclisinde “Fransa, 1915 Ermeni soykırımını açıkça tanır” hükmünü içeren tek maddelik bir yasa teklifinin kabul edildiğinin esefle öğrenildiğine,

Türkiye ile Fransa arasındaki tarihi dostluk ilişkilerinin geliştiği bir dönemde, Fransa Parlamentosunun bir kanadınca böylesine haksız, tarihi gerçekleri kasten çarpıtan ve Türk Milletini hedef alan bir adım atılmasının son derece üzüntü verici olduğuna,

Bu yasa teklifinin Senato tarafından da kabul edilerek kanunlaşması durumunda, her şeyden önce Türk-Fransız ilişkilerine büyük zararlar vereceğine,

Bu kararın, diplomatlarımızı şehit eden terörist hareketleri yeniden canlandıracağına,

Kendileri için küçük siyasî çıkarlar elde etmeye çalışan bazı kişi ve çevrelerin, bu gibi kararları almakla, hiçbir barışçı amaca katkıda bulunmalarının mümkün olmadığına,

Tarihteki olayları yargılamanın, tarafsız tarihçilere bırakılması gerektiğine,

Fransa Ulusal Meclisinin bu kararının Türkiye açısından tümüyle geçersiz ilan edildiğine ve kınandığına,

İlişkin TBMMaçıklaması okundu; açıklamanın gereğinin Başkanlıkça yerine getirileceği açıklandı.

Balıkesir Milletvekili İlyas Yılmazyıldız’ın, Avrupa Birliğince Türkiye’ye yönelik olarak su ürünleri ithalinin yasaklanmasına ilişkin gündemdışı konuşmasına, Tarım ve Köyişleri Bakanı Mustafa Rüştü Taşar cevap verdi.

Kanada ve Amerika Birleşik Devletlerine gidecek olan Devlet Bakanı A. Ahat Andican’a, Devlet Bakanı Işılay Saygın’ın,

Almanya’ya gidecek olan Devlet Bakanı Hikmet Sami Türk’e, Devlet Bakanı Mustafa Yılmaz’ın,

Çin Halk Cumhuriyetine gidecek olan Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Bülent Ecevit’e, Devlet Bakanı Hasan Hüsamettin Özkan’ın,

Slovakya Cumhuriyetine gidecek olan Devlet Bakanı Yücel Seçkiner’e, Devlet Bakanı Metin Gürdere’nin,

Azerbaycan Cumhuriyetine gidecek olan Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanı Mustafa Cumhur Ersümer’e, Turizm Bakanı İbrahim Gürdal’ın,

Portekiz’e gidecek olan Orman Bakanı Ersin Taranoğlu’na, Devlet Bakanı Burhan Kara’nın,

Vekâlet etmelerinin uygun görülmüş olduğuna ilişkin Cumhurbaşkanlığı tezkereleri ile

Hindistan Meclis Başkanının beraberindeki bir parlamento heyetiyle ülkemize davet edilmesine ilişkin TBMM Başkanlığı tezkeresi,

Genel Kurulun bilgisine sunuldu.

Zonguldak Milletvekili Necmettin Aydın ve 24 arkadaşının, bazı bölgelerde yaşanan sel felaketi konusunda genel görüşme açılmasına ilişkin önergesi (8/23) okundu; önergenin gündemde yerini alacağı ve öngörüşmesinin, sırasında yapılacağı açıklandı.

Muğla Milletvekili İrfettin Akar ve 54 arkadaşının, turizme açılan orman alanlarının dağıtımında usulsüzlük ve partizanlık yapmak suretiyle görevini kötüye kullandığı ve bu eyleminin Türk Ceza Kanununun 240 ıncı maddesine uyduğu iddiasıyla Orman Bakanı Ersin Taranoğlu hakkında Meclis soruşturması açılmasına ilişkin önergesi (9/22) okundu; Anayasanın 100 üncü maddesine göre en geç bir ay içerisinde olmak üzere Danışma Kurulunca tespit edilecek görüşme gününün Genel Kurula sunulacağı bildirildi.

Denizli Milletvekili Hilmi Develi’nin, Denizli İlinde Büyükşehir Belediyesi Kurulması ve İl Merkezinde Sevindik, Kınıklı, Gümüşler ve Başkarcı Adıyla Dört İlçe Kurulması Hakkında Kanun Teklifini geri çektiğine ilişkin önergesi okundu; Plan ve Bütçe Komisyonunda bulunan teklifin geri verildiği bildirildi.

Bartın Milletvekili Cafer Tufan Yazıcıoğlu’nun (6/1009),

İçel Milletvekili Saffet Benli’nin (6/985) ve (6/986),

Esas numaralı sözlü sorularını geri çektiklerine ilişkin önergeleri okundu; sözlü soruların geri verildiği açıklandı.

Denizli Milletvekili Mehmet Gözlükaya, İçel Milletvekili Turhan Güven, Afyon Milletvekili İsmet Attila, Kırıkkale Milletvekili Hacı Filiz, Çanakkale Milletvekili Nevfel Şahin, Ankara Milletvekili Saffet Arıkan Bedük ve Çankırı Milletvekili Ahmet Uyanık’ın, (9/20) esas numaralı Meclis soruşturması önergesinden imzalarını geri çektiklerine ilişkin önergeleri okundu; yetersayıda imza kalmadığından, soruşturma önergesinin gündemden çıkarılacağı ve işlemden kaldırılacağı bildirildi.

Konya Milletvekili Ahmet Alkan ve Nevşehir Milletvekili Abdulkadir Baş’ın, Anayasa Komisyonu üyeliklerinden,

Ankara Milletvekili İrfan Köksalan ve İstanbul Milletvekili Bülent Akarcalı’nın, Adalet Komisyonu üyeliklerinden,

Çekildiklerine ilişkin önergeleri Genel Kurulun bilgisine sunuldu.

Devlet Bakanı Refaiddin Şahin’in Ermenistan’a yaptığı resmî ziyarete katılan heyete, İstanbul Milletvekili Cefi Josef Kamhi’nin ve

Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel’in Tunus’a yaptığı resmî ziyarete katılan heyete de, Samsun Milletvekili Murat Karayalçın’ın,

Dahil edilmelerinin uygun görüldüğüne ilişkin Başbakanlık tezkereleri kabul edildi.

Gündemin “Kanun Tasarı ve Teklifleriyle Komisyonlardan Gelen Diğer İşler” kısmının 12 nci sırasında bulunan 469 sıra sayılı kanun tasarısının bu kısmın 6 ncı sırasına, 16 ncı sırasında bulunan 638 sıra sayılı kanun tasarısının 7 nci sırasına, 15 inci sırasında bulunan 626 sıra sayılı kanun tasarısının 8 inci sırasına alınmasına ve 3 Haziran 1998 Çarşamba günü sözlü soruların görüşülmemesine ilişkin ANAP, DSP ve DTP Gruplarının müşterek önerisi, yapılan görüşmelerden sonra kabul edildi.

Doğu ve Güneydoğu Anadolu’da boşaltılan yerleşim birimleri nedeniyle göç eden yurttaşlarımızın sorunlarının araştırılarak alınması gereken tedbirlerin tespit edilmesi amacıyla kurulan (10/25) esas numaralı Meclis Araştırması Komisyonu raporu (S. Sayısı : 532) üzerindeki görüşmeler tamamlandı.

3 Haziran 1998 Çarşamba günü saat 15.00’te toplanmak üzere, birleşime 20.57’de son verildi.

Kamer Genç

Başkanvekili

Levent Mıstıkoğlu Abdulhaluk Mutlu Hatay Bitlis Kâtip Üye Kâtip Üye

No: 149

II. – GELEN KAĞITLAR

3 . 6 . 1998 ÇARŞAMBA

Teklif

1.- Hatay Milletvekili Levent Mıstıkoğlu’nun; 28.3.1983 tarih ve 2809 Sayılı Yükseköğretim Kurumlarının Teşkilatlanmasına Dair Kanunun Geçici 10 uncu Maddesinin Değiştirilmesine Dair Kanun Teklifi (2/1187) (Milli Eğitim, Kültür, Gençlik ve Spor Komisyonuna) ) (Başkanlığa Geliş Tarihi: 28.5.1998)

Rapor

1.- İskan Kanununun Bir Maddesinde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ve Plan ve Bütçe ve Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm Komisyonları Raporları (1/770) (S. Sayısı: 687) (Dağıtma Tarihi: 3.6.1998) (GÜNDEME)

Sözlü Soru Önergeleri

1.– Hatay Milletvekili Metin Kalkan’ın, başörtülü öğrencilere yapılan uygulamalara ilişkin İçişleri Bakanından sözlü soru önergesi.(6/1057)(Başkanlığa geliş tarihi: 28.5.1998)

2.– Hatay Milletvekili Metin Kalkan’ın, Hatay’ın bazı ilçe ve köylerinde meydana gelen sel felaketinde mağdur olan vatandaşlara ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından sözlü soru önergesi.(6/1058)(Başkanlığa geliş tarihi: 28.5.1998)

3.– Şanlıurfa Milletvekili Abdulkadir Öncel’in, yasadışı faaliyetlerin ve yolsuzlukların önlenmesine ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi.(6/1059)(Başkanlığa geliş tarihi: 28.5.1998)

4.– Mardin Milletvekili Hüseyin Yıldız’ın, özel öğretim kurumları hakkında bir genelgenin yayımlanıp yayınlanmadığına ilişkin Milli Eğitim Bakanından sözlü soru önergesi.(6/1060)(Başkanlığa geliş tarihi: 28.5.1998)

5.– Mardin Milletvekili Hüseyin Yıldız’ın, DSP Isparta İl Başkanının Eğridir Endüstri Meslek Lisesini denetlediği iddiasına ilişkin Milli Eğitim Bakanından sözlü soru önergesi.(6/1061)(Başkanlığa geliş tarihi: 28.5.1998)

6.– Aydın Milletvekili Ali Rıza Gönül’ün, Etibank’la ilgili basında yer alan haberlere ilişkin Devlet Bakanından (Rüştü Kazım Yücelen) sözlü soru önergesi.(6/1062) (Başkanlığa geliş tarihi: 28.5.1998)

7.– Aydın Milletvekili Ali Rıza Gönül’ün, fonlarda toplanan paralara ve bunların harcamalarına ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi.(6/1063)(Başkanlığa geliş tarihi: 28.5.1998)

Yazılı Soru Önergeleri

1.– Trabzon Milletvekili Kemalettin Göktaş’ın, PTT’de çalışan teknisyenlerin bazı sorunlarına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi.(7/5285)(Başkanlığa geliş tarihi: 28.5.1998)

2.– Trabzon Milletvekili Kemalettin Göktaş’ın, Hazine Müsteşarlığına banka kurmak için müracaat eden firmalara ilişkin Devlet Bakanından (Güneş Taner) yazılı soru önergesi.(7/5286)(Başkanlığa geliş tarihi: 28.5.1998)

3.– Trabzon Milletvekili Kemalettin Göktaş’ın, Dışişleri Bakanının Bilderberg toplantısına katılmasına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi.(7/5287)(Başkanlığa geliş tarihi: 28.5.1998)

4.– Karaman Milletvekili Zeki Ünal’ın, kapatılan cami ve mescidlere ilişkin Devlet Bakanından (Metin Gürdere) yazılı soru önergesi.(7/5288)(Başkanlığa geliş tarihi: 28.5.1998)

5.– İçel Milletvekili Saffet Benli’nin, görevden uzaklaştırılan belediye başkanlarına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi.(7/5289)(Başkanlığa geliş tarihi: 28.5.1998)

6.– Mardin Milletvekili Hüseyin Yıldız’ın, TMO’nun hububat ithal edeceği iddiasına ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından yazılı soru önergesi.(7/5290)(Başkanlığa geliş tarihi: 28.5.1998)

7.– Kırıkkale Milletvekili Kemal Albayrak’ın, Eskişehir’de kurulan İonialılar Derneği’ne ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi.(7/5291)(Başkanlığa geliş tarihi: 28.5.1998)

8.– Trabzon Milletvekili Yusuf Bahadır’ın, Avni Aker Stadı iyileştirme çalışmalarına ilişkin Devlet Bakanından (Yücel Seçkiner) yazılı soru önergesi.(7/5292) (Başkanlığa geliş tarihi: 28.5.1998)

9.– Trabzon Milletvekili Yusuf Bahadır’ın, bir futbolcunun transferiyle ilgili iddialara ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi.(7/5293)(Başkanlığa geliş tarihi: 28.5.1998)

Geri Alınan Yazılı Soru Önergesi

1.– Ordu Milletvekili Mustafa Hasan Öz, Diyanet İşleri Başkanlığı’na bağlı memurların kurumlar arası nakil taleplerine ilişkin Devlet Bakanı H.Hüsamettin Özkan’a yönelttiği 7/4907 Esas numaralı yazılı soru önergesini 2.6.1998 tarihinde geri almıştır.

Meclis Araştırması Önergesi

1.– Karabük Milletvekili Hayrettin Dilekcan ve 20 arkadaşının, Akın Birdal suikastinin açıklığa kavuşturulması amacıyla Anayasanın 98 inci, İçtüzüğün 104 ve 105 inci maddeleri uyarınca bir Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi.(10/266)(Başkanlığa geliş tarihi: 2.6.1998)

BİRİNCİ OTURUM

Açılma Saati : 15.00

3 Haziran 1998 Çarşamba

BAŞKAN : Başkanvekili Kamer GENÇ

KÂTİP ÜYELER : Abdulhaluk MUTLU (Bitlis), Levent MISTIKOĞLU (Hatay)

 

BAŞKAN – Türkiye Büyük Millet Meclisinin 97 nci Birleşimini açıyorum.

Sayın milletvekilleri, ad okunmak suretiyle yoklama yapılacaktır. Yoklama sırasında, sayın milletvekillerinin, salonda olduklarını yüksek sesle belirtmelerini rica ediyorum...

HASAN GÜLAY (Manisa) – Biz, tamamız Sayın Başkan.

BAŞKAN – Tamam da, tamam olmayanlar var.

Sayın milletvekilleri, biz, zaman zaman yoklama yapma zaruretini, gruplardan gelen istek üzerine duyuyoruz. Bazı arkadaşlarımız diyorlar ki “siz, çok yoklama yapıyorsunuz” ama, bazı gruplar da bize “yoklamayla açın” diyorlar. Hakları da var; çünkü...

METİN ŞAHİN (Antalya) – Bir talep yok Başkanım, şu anda...

TURİZM BAKANI İBRAHİM GÜRDAL (Antalya) – Hangi grup efendim?..

BAŞKAN – Efendim, niye grubun ismini söyleyeyim...

MUSTAFA GÜVEN KARAHAN (Balıkesir) – Sizin gruptan kimse yok Sayın Başkan...

BAŞKAN – Efendim, neyse...

Zaten, muhalefet, biliyorsunuz, engellemek için bazen yoklama istiyor; onun için, İktidara mensup parti gruplarına düşen, Genel Kurul açıldığı zaman bütün kadrolarıyla burada olmaktır.

III.– YOKLAMA

BAŞKAN – Yoklamaya başlıyoruz. (Yoklama yapıldı)

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, toplantı yetersayımız vardır; çalışmalarımıza başlıyoruz.

Gündeme geçmeden önce, üç arkadaşımıza gündemdışı söz vereceğim.

IV. – BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI

A) GÜNDEMDIŞI KONUŞMALAR

1. – İstanbul Milletvekili Mehmet Aydın’ın, İstanbul Büyükşehir Belediyesinin, İstanbul Topkapı Halk Pazarını yıkım kararına ilişkin gündemdışı konuşması

BAŞKAN – Gündemdışı birinci sözü, İstanbul Topkapı Halk Pazarının yıkımına ilişkin, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı yıkım kararı ve 6 bin kişiden oluşan Topkapı Halk Pazarı esnafının vahim durumu hakkında gündemdışı söz isteyen, İstanbul Milletvekili Sayın Mehmet Aydın’a veriyorum efendim.

Buyurun. (DSP sıralarından alkışlar)

Süreniz 5 dakikadır.

MEHMET AYDIN (İstanbul) – Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; İstanbul’da, Topkapı semtinde ve sur dışında 6 bin işyerinden oluşan Topkapı Halk Pazarı esnafımızın maruz bulunduğu yıkım kararı karşısındaki vahim durumu Yüce Meclise arz etmek üzere, gündemdışı söz almış bulunuyorum; bu vesileyle, Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.

Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; hepimizin bildiği ve pek çok vatandaşımızın da yakından tanıdığı, İstanbul’da, Topkapı surları dışında, 1995 yılına kadar şehirlerarası ulaşımın sağlanmasına hizmet veren otogarın da yer aldığı önemli bir semtimiz vardı. İşte bu semtte, otuz sene evvel, Topkapı Otogarının hizmete girdiği yıllarda, onun hemen yanında, bir de alışveriş merkezi kendiliğinden oluşmuştur ve çok kısa zamanda, 6 - 7 bin esnafımızın ekmek kapısı haline gelmiştir. Her gün otogara gelen giden yüzbinlerce insanımız, pek çok ihtiyacını, bu çarşı esnafından temin edegelmiştir. Planlı ve modern bir çarşı veya iş merkezi görünümünde olmayan bu mütevazı yerde, halen, 6 bin kadar esnaf ticaret yapmaktadır. Buradaki ticaretleri, otuz senedir devam etmektedir. Her esnafın yanında 2 ilâ 15 arasında eleman çalışmaktadır. Bu çalışanların toplamı, esnafla birlikte, 40 bine ulaşmaktadır. Her aileyi ortalama 5 nüfus olarak kabul edersek, Topkapı Halk Pazarının 200 bin kişinin ekmek kapısı haline geldiği gerçeğini görürüz. Bu gerçeği görmezlikten gelemeyiz. Bu, 200 bin nüfuslu büyük bir vilayet demektir. Burada çalışan esnafımız, Edirne’den Kars’a, Samsun’dan Antalya’ya kadar ülkemiz geneline hizmet vermektedir. Bu çarşıda oluşan fiyatlar, fakir fukara kesimin alım gücüne de çok uygundur.

Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; bunları, şunun için anlatıyorum: Böylesine ciddî bir ihtiyaçtan doğmuş bulunan, tertemiz bir geçmişi olan sözünü ettiğimiz Topkapı Halk Pazarı, ne yazık ki, İstanbul Büyükşehir Belediyesinin yıkım kararı tehdidi altında bulunmaktadır.

Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; geçmiş yıllarda da benzer yıkım kararları uygulanmıştır. Bunun en yakın ve hatırlarda olan örnekleri, Topkapı Otogarının Esenler’e, Perşembe Pazarı esnafının Perpa’ya, Gazlıçeşme’deki deri fabrikalarının Tuzla’ya, Bayazıt’taki ayakkabı imalatçılarının İkitelli’ye nakilleridir. Bu örnekleri çoğaltmak mümkündür. Ancak, başka yere nakilleri yapılan bu işyerlerinin sahipleri mağdur edilmemişlerdir; eski yerleri yıkılmadan evvel yeni işyerleri kurulmuş, anahtarları kendilerine verilmek suretiyle, eski yerlerinden çıkmaları istenilmiştir. Böylesine uygun bir yıkıma, elbette, can kurban denilir.

Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; ne hazindir ki, 6 bin esnafımızla ilgili Topkapı Halk Pazarı için, yıkım kararı öncesinde hiçbir tedbir düşünülmemiştir. Bugüne kadar 2 bin dükkân ve işyeri yıkılmıştır. Dükkânları yıkılanlar, şu anda, yıkıntılar arasında mallarını pazarlamaya ve ekmek parası kazanmaya çalışıyorlar; durumları yürekler acısıdır. İlgililer, olayı mahallinde incelesinler ve dükkânların tedbir alınmadan, nasıl acımasızca yıkılmakta olduğunu görsünler. Devletimizin yasalarına ve yetkili makamların kararlarına karşı gelmek, kimsenin haddine değildir; ancak, maruz kalınan bu vahim durum karşısında, esnafımız, elbette, hakkını arayacaktır.

Nitekim, Halk Pazarı Yardımlaşma Derneği Başkanı Sayın Hıdır Çiftçi ile birlikte, evvela, İstanbul Valisi Sayın Kutlu Aktaş’ı ziyaret ettik, bu durumu anlattık. Sayın Valimiz, olayın kendilerini aştığını ifade ettiler. Bunun üzerinedir ki, yine, Dernek Başkanıyla birlikte, İçişleri Bakanımız Sayın Murat Başesgioğlu’nu ziyaret ederek, bu vahim keyfiyeti kendilerine arz ettik. Sayın Bakanımız, konuyu İstanbul Valisiyle görüşeceklerini ve olayın incelenmesini isteyeceklerini ifade ettiler. Bundan sonra bir dilekçe hazırladık ve İstanbul Valiliğine yazılı başvuruda bulunduk. Sayın Kutlu Aktaş, bir vali yardımcısı görevlendirerek, olayın mahallinde incelenmesini, rapor halinde kendilerine verilmesini istediler; ancak, şu ana kadar olumlu veya olumsuz herhangi bir yanıt yok...

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Sayın Aydın, süreniz bitti, lütfen toparlar mısınız... 1 dakika eksüre verdim; süratle tamamlayın.

MEHMET AYDIN (Devamla) – Lütfen efendim, önemli bir konu...

BAŞKAN – Buyurun, önemli neyse söyleyin işte.

MEHMET AYDIN (Devamla) – Çok açık bir şekilde ifade etmek istiyorum: 6 veya 7 bin kişiden oluşan Topkapı Halk Pazarı esnafının barındığı bu alışveriş merkezinin, tedbir alınmadan, kendilerine yeni işyerleri hazırlanmadan yıkılmasının sebep olacağı acılar, açacağı yaralar, bir Erzincan, bir Lice depreminden veya bir Senirkent deprem ve sel felaketinden; çığ düşmesinden, bir uçak kazasından veya deniz kazaları gibi felaketlerin sebep olacağı yaralardan farklı olmayacaktır; 200 bin nüfuslu bir vilayetin yok olması demek olacaktır. Bu yıkım kararı tedbir alınmadan uygulanacak olursa, telafisi ve tedavisi mümkün olmayacak yaralara ve zararlara neden olacaktır.

Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; yukarıda arz ve izah ettiğim nedenlerle, Başbakanımız Sayın Mesut Yılmaz’ı, özellikle İçişleri Bakanımız Sayın Murat Başesgioğlu’nu, İstanbul Valimiz Sayın Kutlu Aktaş’ı, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Sayın Tayyip Erdoğan’ı göreve davet ediyorum, tedbir almaya davet ediyorum, Topkapı Halk Pazarı esnafının tamamını kapsamak üzere yeni bir iş merkezinin gerçekleştirilmesine kadar yıkım kararının ertelenmesini temin etmeye davet ediyorum. Bu çağrım, tüm kabine üyelerini kapsamaktadır.

Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; çağrıda bulunduğum görevlilerin ve ilgililerin merhametli ve şefkatli ellerini uzatacakları ve yardımlarını esirgemeyecekleri ümidiyle, Topkapı Halk Pazarı esnafını, beni izleyen vatandaşlarımızı ve Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum. (DSP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Aydın.

LÜTFÜ ESENGÜN (Erzurum) – Sayın Başkan, yapılan konuşmaya İçişleri Bakanının cevap vermesi gerekirdi; ama, Sayın Bakan, maalesef, cevap vermedi.

BAŞKAN – Bakana vekâleten siz mi cevap vereceksiniz?!..

LÜTFÜ ESENGÜN (Erzurum) – Hayır efendim.

Bir yanlışlığı düzeltmek istiyorum; İstanbul’da bahsedilen yerde, Topkapı Otogarında yapılan işlemlerin tamamı yasalara uygundur ve burada konuşan sayın milletvekilinin sözleri demagojiden öteye gitmemektedir.

BAŞKAN – Peki efendim; bu, arkadaşımızın takdiri. Yasalara uygunsa, zaten, belediye başkanı, yasalara uygun işlem tesis ettiği için, vicdanen rahat demektir.

Gündemdışı konuşmaya cevap konusunda Hükümetten bir istek gelmediğine göre, demek ki, cevaplandırılmayacaktır.

2. – Mardin Milletvekili Muzaffer Arıkan’ın, Ilısu Baraj ve hidroelektrik santral projesine ilişkin gündemdışı konuşması ve Bayındırlık ve İskân Bakanı Yaşar Topçu’nun cevabı

BAŞKAN – İkinci gündemdışı söz, Şırnak İli sınırları içerisindeki Dargeçit İlçesinin 15 kilometre doğusunda yer alan Ilısu barajı projesi ve Dargeçit İlçesine Ziraat Bankası şubesi açılmasıyla ilgili olarak, Mardin Milletvekili Muzaffer Arıkan’a verilmiştir.

Buyurun Sayın Arıkan.

Süreniz 5 dakika.

MUZAFFER ARIKAN (Mardin) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Ilısu Barajı projesi ve hidroelektrik santral tesisleri, Mardin sınırları içerisinde, Dargeçit İlçesinin 15 kilometre doğusunda, Dicle Nehri üzerinde yer almaktadır.

Göl alanında 11 milyar metreküp su biriktirilecek olan Ilısu Barajında, yılda 3 milyar 833 milyon kilovat/saat elektrik enerjisi üretilecektir. Üretilen bu elektrik enerjisiyle, Türkiye ekonomisine, 1998 yılı fiyatlarıyla yılda 47 trilyon Türk Lirası katkı sağlanacaktır.

Ilısu Barajı, ülkemizde inşa edilen hidroelektrik santrallar içerisinde Atatürk, Karakaya ve Keban Barajından sonra, enerji üretimi bakımından dördüncü büyük barajımız olacaktır. Ilısu Barajıyla üretilecek olan enerji, şu an, hidroelektrik santralları vasıtasıyla ülkemizde üretilen toplam enerjinin yüzde 10’unu teşkil etmektedir.

Sağlanacak iç ve dış krediyle yapılması düşünülen Ilısu Barajı ve hidroelektrik santralı inşaatı, Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğünün 1998 yılı yatırım ve uygulama programında yer almış olmasına rağmen, bu projenin hangi tarihte başlayacağı konusunda bugüne kadar henüz net bir bilgi verilmemiştir.

Diğer taraftan, Ilısu Baraj projesi inşaatı başlatıldığına, baraja en iyi ulaşım alternatifi olarak, ağır tonajlı nakliyeler için, Şanlıurfa-Kızıltepe arasında E-90 No’lu uluslararası ticaret yolu mevcuttur. Kızıltepe’den ayrılarak 22 kilometreyle Mardin İline ve 67 kilometreyle Midyat İlçesine, 42 kilometreyle Dargeçit İlçesine ve 14 kilometreyle baraj mahalline ulaşmak mümkün olabilir. Kızıltepe’den Dargeçit’e kadar olan yol Karayollarına aittir. Birinci alternatif olarak, Dargeçit ilçesi ile baraj mevkii arasındaki 14 kilometrelik yolun yapılması uygun olacaktır.

İkinci bir alternatif olarak, Şanlıurfa’dan Nusaybin’e kadar, yine, E-90 No’lu uluslararası yol mevcuttur. Nusaybin’den Midyat’a 40 kilometrelik yol bağlantısı ıslahı yapılarak, Dargeçit ve baraj mahalline ulaşmak yine mümkündür.

Üçüncü bir alternatif olarak; Diyarbakır-Mardin-Midyat-Dargeçit yolu üzerinden baraj mahalline ulaşım mümkündür. Bütün yollar Karayollarına aittir.

Dördüncü bir alternatif ise; Diyarbakır-Batman-Midyat-Dargeçit yolu üzerinden, yine, baraj mahalline ulaşmak mümkün olacaktır.

Değerli arkadaşlarım, yukarıda belirtilen ulaşım alternatiflerinde devlet yolları mevcuttur; topografik yönden yol yapımına çok elverişlidir. Bu tür yollar, ovalardan geçmektedir. Yıl boyunca 24 saat trafiğe açık, en kısa mesafeleri ve en önemlisi de güvenli ulaşım alternatifleridir. Tren yolu da mevcuttur. Ayrıca, Batman, Diyarbakır ve 1998 yılı içerisinde faaliyete geçmesi planlanan Mardin Havaalanı, ulaşımı daha da kolaylaştıracaktır.

Diğer taraftan, Diyarbakır, Batman ve Siirt üzerinden de ulaşım imkânı mümkündür; ancak, topografya yönünden, Siirt’ten sonra dağlık kesimde, gerek yol yapımı zorluğu ve bu nedenle de yol yapımı maliyetlerinin çok yüksek olması gerekse güvenlik açısından, bu, en son düşünülecek bir alternatif olmalıdır.

Değerli arkadaşlarım, doğu ve güneydoğunun en büyük ihtiyaçlarından birisi, sanayide ve aydınlatma kullanılacak elektrik enerjisinin yetersiz olmasıdır. Bölgedeki az sayıda ve teknolojik olarak yeterli olmayan sanayi kuruluşlarında enerji ihtiyacı had safhaya varmıştır...

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Sayın Arıkan, süreniz bitti; lütfen toparlar mısınız...

MUZAFFER ARIKAN (Devamla) – Bu nedenlerle, Ilısu Barajı projesinin bir an önce başlatılması ve en uygun ulaşım alternatifinin seçilmesi gerekmektedir. Bu projenin gerçekleşmesiyle sağlanacak elektrik enerjisinin yanı sıra, bölgenin ekonomik ve sosyal yönden kalkınması sağlanacak, bölgedeki istihdam olanakları artacak, sanayide gelişme sağlanacak ve tarımsal üretimde verimlilik olacaktır.

Sayın Bakan, yukarıda yapmış olduğum açıklamalar doğrultusunda, Türkiye ekonomisine son derece katkıda bulunacak Ilısu Barajı projesinin ne zaman başlatılacaktır ve projenin başlamasıyla birlikte ulaşım alternatifi olarak hangi güzergâh düşünülmektedir? Ayrıca, buranın, topografya yönünden son derece elverişsiz, can güvenliği bulunmayan, dağlık bölge olması ve yol yapımı zorluğu sebebiyle maliyetleri yüksek olan Diyarbakır, Batman ve Siirt üzerinden baraja ulaşım alternatifinin düşünüldüğü konusunda bir kararınız var mıdır; böyle bir çalışma başlatıldı mı? Sayın Bakandan, bu konuda, bizleri aydınlatmasını bekliyoruz.

Değerli arkadaşlarım, yine, Dargeçit İlçemizde binası belediye tarafından tahsis edilen ve faaliyete geçirilmek üzere tabelası dahi hazırlanan Ziraat Bankası şubesi açılmayarak, başka bir ilçede faaliyete geçirilmesi planlanmıştır. Oysaki, Ilısu Barajı projesinin başlamasıyla Dargeçit İlçesinde ekonomik bir canlanma söz konusu olacaktır. Bu nedenle, Sayın Bakan Güneş Taner’den de, Dargeçit İlçemizde, daha önce planlanan, fakat faaliyete geçirilmeyen Ziraat Bankası şubesinin açılıp açılmayacağı konusunda bizleri aydınlatmasını bekliyor, saygılar sunuyorum. (DTP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Arıkan.

Gündemdışı konuşmaya, Bayındırlık ve İskân Bakanımız Sayın Yaşar Topçu cevap vereceklerdir; buyurun efendim.

BAYINDIRLIK VE İSKÂN BAKANI YAŞAR TOPÇU (Sinop) – Sayın Başkan, Yüce Meclisin değerli üyeleri; Mardin Milletvekili değerli arkadaşımız Muzaffer Arıkan’ın gündemdışı yapmış olduğu konuşmaya kısaca cevap sunmak istiyorum.

Ilısu Barajı ve hidrolik santralı, karakteristik itibariyle, 35 517 kilometrekarelik bir drenaj alanını, 15 450x106 metreküplük yıllık ortalama akımı, 490 metreküp/saniyelik su debisini, 480 metrelik maksimum işletme kotunu, 526 metrelik maksimum su kotunu ihtiva eden ve kaya dolgu biçiminde yapılacak bir barajdır. Bu barajın yüksekliği 130 metre, uzunluğu da 1 820 metreyi bulacaktır. Dolgu hacmi orta büyüklükte bir barajdır; 6 üniteden meydana gelecek ve toplam 1 200 megavat elektrik üretecektir.

1998 yılına göre, 321 trilyon liralık maliyet bedeli hesaplanmıştır. Halen, bu baraj, Devlet Su İşleri yatırımları içerisinde, anahtar teslimi ihalesi içinde beklemektedir. Kısa zamanda anahtar teslimi olarak ihale edilip yapımcı firmaya teslim edilecek ve süresi içerisinde bitirilmesi için de her türlü izleme ve kontrol yapılacaktır.

Dargeçit’e Ziraat Bankası şubesi açılıp açılmayacağı konusu, Ziraat Bankasının şube politikalarıyla ilgilidir. Tabiî, Ziraat Bankası, resmî bir banka, bir devlet bankasıdır ve devletin bir hizmetini ifa ediyor; ama, yine de, ticarî kurallara göre çalıştığı için ve kendisinden, özellikle yeni kurulan ilçeler bakımından yüzlerce şube talebi bulunulduğu için, bunları bir anda karşılaması mümkün değildir. Bu konuda, Ziraat Bankasında çalışma yapılmıştır; ama, henüz, kesin olarak nerelerde şube açılacağı, tam olarak kararlaştırılmış değildir. Değerli arkadaşımızın ve Yüce Meclisin bilgilerine sunuyorum.

Saygılarımı sunarım. (ANAP ve DSP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Bakan.

Gündemdışı konuşma cevaplandırılmıştır.

3. – Karabük Milletvekili Hayrettin Dilekcan’ın, Batı Karadeniz Bölgesinde meydana gelen sel felaketinde zarar gören vatandaşların durumuna ilişkin gündemdışı konuşması ve Bayındırlık ve İskân Bakanı Yaşar Topçu’nun cevabı

BAŞKAN – Üçüncü gündemdışı konuşma, Batı Karadeniz Bölgesinde meydana gelen sel felaketinde zarar gören vatandaşların durumuyla ilgili olarak Karabük Milletvekili Hayrettin Dilekcan’a verilmiştir.

Buyurun efendim. (FP sıralarından alkışlar)

Sayın Dilekcan, süreniz 5 dakika.

HAYRETTİN DİLEKCAN (Karabük) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; mayıs ayının son haftasında Batı Karadeniz Bölgesinde meydana gelen sel felaketiyle ilgili olarak gündemdışı söz almış bulunuyor, hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Sayın Başkan, bana, gündemdışı söz vermeniz nedeniyle size teşekkür ediyorum.

Değerli milletvekilleri, bilindiği üzere Bartın, Karabük, Zonguldak, Bolu, Sakarya İllerinde 21 Mayıstan sonra yoğun sel felaketi yaşandı. Bu sel felaketinde 4 bine yakın işyeri ve ev hasar gördü, kimi yıkıldı, kimi oturulamayacak hale geldi. Esnafımızın, tüccarımızın satmak istediği emtia sele gitti, sermayesi çamurların arasında kaldı, belki denize doğru yol aldı. Yine, bölgemizdeki tarımsal alanlar -Sakarya’yı da dahil edersek yaklaşık 1 milyon dekar ekili alan- zarar gördü.

Bütün bunlardan sonra, Hükümet yetkilileri dahil, Cumhurbaşkanımız ve Parlamentoda temsilcisi bulunsun bulunmasın siyasî partilerin temsilcileri bölgede incelemelerde bulundular. Bunlardan sonra, Hükümet tarafından birkısım kararlar alındı. Bu alınan kararların, bölgenin dertlerini çözme noktasında yeterli olmadığını, sanıyorum, Hükümet yetkilileri de takdir edeceklerdir. Ben, daha bugün, yeniden, Karabük’e gidip geldim. Bartın İline epey zamandır ulaşım sağlanamadı; Yenice İlçemizin üçte 2’si sele kurban gitti; Devrek’in hali belli; Yığılca’nın, neredeyse yeniden kurulacak bir ilçe konumunda olduğu söyleniyor. Bütün bunların toplam tutarının, Hükümet tarafından belirtilen zarar miktarı 300 trilyon lira olarak değerlendirildi. Ben, 300 trilyon lira -olur veya olmaz- rakamını afakî olarak söylemek istemiyorum; ama, zararın büyüklüğü gerçekten Hükümet tarafından da bilinmekte.

Hal böyle olmasına rağmen, bu yöreye yönelik olarak özel bir kanun çıkarılması gerekirken, Hükümet tarafından böyle bir çalışmanın yapılıp yapılmadığını henüz kamuoyu tam olarak bilmemekte. Dertlerini sormak için gittiğimiz vatandaşlarsa, Hükümete küskün. Hükümete küskünlüğün ötesinde “şimdiye kadar askerliğini yapmış, ticaret yapmış, çalışmış, devlete vergisini vermiş, gerekirse evladımızı şehit olarak bu millete feda etmişiz; bize, devletin yardım eli gereği gibi gelmiyor, bu nedenle küskünüz” ifadelerini kullanıyorlar.

Gerçekten de, yöredeki insanların, alınan tedbirlerin bir kısmından, enformasyon açısından habersiz olduğunu da gördük. Belki, Hükümetin almış olduğu tedbirlerden, bazı vatandaşlarımız tam olarak faydalanmayı bilmiyorlar; ama, bilseler de, verilen kredi miktarlarıyla kendilerine gelmeleri mümkün değil; çünkü, bütün sermayesi gitmiş, dükkânına aldığı malların borçlarını ödeyemeyecek tarzda malvarlığı elinden çıkmış esnafın tekrar hayata döndürülmesi için, kendisine hibe noktasında kredilerin temin edilmesi lazım. Düşük faizli krediler belki bir çözüm gibi gözükebilir; ama, çözüm olmadığını, orada yaşayanlar çok iyi bilmekte.

Değerli milletvekilleri, gerçekten, Türkiye Cumhuriyeti büyük bir devlet; milletiyle, millî birlik beraberlik içerisinde çözemeyeceği, aşamayacağı dert yoktur; yeter ki, önündeki idareciler bunun önderliğini rahatlıkla götürebilsinler, taşıyabilsinler. Bugün, devlet olarak, günlük 15 trilyon lira faiz ödeyen bir konumdayız. Oysa, Karabük İlinde, altyapı yatırımları dahil, 15 trilyon liraya yaraların sarılması mümkün olabilecek; ancak, gönderilen paralara baktığımız zaman, gerçekten çok cüzi miktarlarda kaldığını görüyoruz. Ben, öneri olarak, selden zarar gören bütün esnafa, en azından, en düşük olarak, hibe şeklinde, 1 milyar lira para verilmesi gerektiğini düşünüyorum; artı, faizsiz kredilerle veya düşük faizli kredilerle esnafın desteklenmesi gerekir.

Yine, evi yıkılmış insanlarımızın, eşyası sele gitmiş insanlarımızın oturacak yerleri yeniden...

(Mikrofon otomatik cihaz taarfından kapatıldı)

BAŞKAN – Efendim, süreniz bitti; lütfen, toparlar mısınız.

HAYRETTİN DİLEKCAN (Devamla) – Sayın Başkan, toparlıyorum.

Evi yıkılmış insanlarımızı ev sahibi etme noktasında, yöremiz insanları, Bayındırlık Bakanlığımızın, bu sene, derhal, afet konutları yapmaya başlamasını bekliyor.

Yine, yöre, gerçekten, ekonomik olarak büyük sıkıntılara duçar bir bölgeydi; gerek Zonguldak’taki kömür ocaklarının gerekse Karabük Demir Çelik Fabrikasının bölge ekonomisini taşıyan konumdan uzaklaşması neticesinde, o bölgede, müteşebbisler sıkıntılı duruma düşmüşlerdir. Olağanüstü hal bölgesiyle ilgili olarak son çıkarılan teşvik kanunlarından yöredeki illerin de istifade ettirilmesi noktasında, Bakanlar Kurulunun karar alması beklenmektedir.

Yine, devlete ait yolların, köy yollarının, altyapı hizmetlerinin bir an önce bitirilebilmesi açısından, illerimizin valiliklerine, il özel idarelerine, gerçekten, acil olarak, önemli miktarlarda ödenek aktarılması gerekmektedir. Belediye başkanlarımız, gerçekten, bölgenin bir an önce afet bölgesi ilan edilmesini ve sel nedeniyle uğramış oldukları kayıpların giderilmesi açısından, İller Bankası ödeneklerinin artırılmasını beklemektedirler.

Yine, KOBİ türü yatırımcılar, bu illerin acil destek programı içine alınması beklemektedirler.

Ben, Hükümetin, bu söylenilenlere kulak vereceğini -alması gereken tedbirlerin bir kısmını almıştır- gerçekten, yörenin dertlerine merhem olacak çareleri de alma noktasında, konuyu bir özel kanunla düzenleyeceğini ümit ediyor, Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum. (FP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Dilekcan.

Gündemdışı konuşmaya cevap vermek üzere, Bayındırlık ve İskân Bakanı Sayın Yaşar Topçu, buyurun efendim.

BAYINDIRLIK VE İSKÂN BAKANI YAŞAR TOPÇU (Sinop) – Sayın Başkan, Yüce Meclisin değerli üyeleri; mayıs ayının birinci haftasından itibaren devam eden yağış nedeniyle yurdumuzun muhtelif 16 ilinde meydana gelmiş olan sel, taşkın ve heyelan afetleriyle ilgili olarak geçen hafta üç arkadaşımız gündemdışı söz alarak konuşmuşlardı; onlara, bu kürsüden cevap vermiştim. Bugün de, Karabük Milletvekili Sayın Dilekcan’ın, yine bu konuyla ilgili gündemdışı konuşması nedeniyle, konuyu bir kere daha bilgilerinize sunuyorum.

Konuyu bilgilerinize teferruatıyla arz edeceğim, yalnız siyasî parti temsilcilerinden, parlamenter arkadaşlarımızdan, siyaset yapan herkesten bir ricam var. Afetleri -bunu geçen hafta da söyledim- insanların ıstırabını siyaset konusu yapmayalım. Arkadaşımız “halk memnun değil” diyor. Ben, bütün afet bölgelerini dolaştım, Sayın Dilekcan’ın memleketine iki defa gittim. Halkımızdan gıda, çadır, temizleme suyu gibi bazı yardımların kendilerine yeterince yahut zamanında ulaşamamış olmasından -tabiî ki geçirdiği büyük afet karşısında uğradığı psikolojik etkenlerin de etkisiyle- şikâyet edenler olmuştur; bunlar, münferit olaylardır. “Halk memnun değildir” ya da “alınan tedbirler yeterli değildir” demek yanlış. Türkiye’de ilk defa, bir afete, devlet, bütün kurumlarıyla; aklınıza gelebilecek, 36 bakanlıkta mevcut, bu iş için işe yarar kişiler ve kuruluşlar; ayrıca, gönüllü kuruluşlar, tümüyle afetin üzerine, hem de 16 vilayet gibi çok geniş bir alanı kapsadığı halde gitmiştir. Tabiî, afetin üzerinden onbeş güne yakın zaman geçti, açtığı yaraları birdenbire sarmak elbette ki mümkün değil. İlk anda yaptığımız iş, can güvenliğini sağlamak, can tehlikesi içinde olanları kurtarmaktı; sonraki yaptığımız iş de, onları, günlük normal hayata döndürmenin çarelerini aramaktı. Şimdi, bu ölçüler içerisinde olaya bakmak lazım.

Bir de, konuşmamın sonunda -Sayın Başkan izin verirse, vaktim olursa- fazla istismar edilen bu afet bölgesi ilan etme konusundaki düşüncelerimi söyleyeceğim. Bu baştakileri niye söyledim; Türkiye’de her zaman afet olur, deprem olur, yangın olur, sel baskını olur, heyelan olur. Bunlar, her hükümet zamanında olur. Her hükümet, kanunların verdiği imkânlarla bu işlerin üzerine gider. Bunlar, millî meseledir. Bunları, o hükümet gelince eleştiri vesilesi, bu hükümet gelince ses çıkarmama vesilesi yaparsanız, bu, siyaset olur. Bizden önceki hükümetler zamanında da afet olmuştur; ama, bunlar siyasî polemik konusu yapılmamıştır; o bakımdan söylüyorum.

Özellikle Sayın Dilekcan’ın belirttiği Batı Karadeniz Bölgesinde uzun süredir normal devam eden yağışlar, 20 Mayıs gecesi, malumları olduğu üzere, çok şiddetlendi ve 24 saat içerisinde metrekareye 200 kilogramın üzerinde yağmur düşmesine yol açtı ve bölgede irili ufaklı 151 dere, çay, nehir ve ırmak taştı; toplam, 40 bin kilometrekarelik bir alan su altında kaldı. Bolu, Zonguldak, Karabük, Bartın, Sakarya, Kastamonu, Sinop, Samsun ve Hatay illerinde toplam nüfus olarak 2,2 milyonu aşan insan su baskınlarına maruz kaldı. Bu taşkınlarda, toplam 19 vatandaşımız, maalesef, hayatını kaybetti; 1 vatandaşımızın halen kayıp kaydı bulunuyor. Bölgede, ulaşım, haberleşme, enerji, yol, su, elektrik ve benzeri gibi altyapı hizmetleri olayın ilk gününden itibaren tamamen durdu. Bölgede 461 yerleşme yeri ve 10 bin civarında yapı su altında kaldı, 855 bin dekar ekili alan tahrip oldu. Buna, Aydın’ı, Balıkesir’i, daha önce olanları da katarsanız 1,5 milyon hektar oluyor.

1 350 kilometre uzunluğunda karayolu, 600 kilometre uzunluğunda köy yolu ulaşıma kapandı. Karayollarında 12 köprü, köy yollarında 91 köprü; 6,6 kilometre uzunluğunda menfez, 6 kilometre uzunluğunda istinat duvarı tahrip oldu. Çankırı-Zonguldak demiryolunun 57 kilometrelik kısmı köprü yıkılmaları, tünel göçmeleri, yol hasarları sebebiyle kapandı.

Hayvancılık sektöründe; 1 500 büyük ve küçükbaş hayvan, 160 bin tavuk ve 521 arılı kovan telef oldu.

Bölgede, 67 eğitim yapısı, 15 spor tesisi, 28 kamu binası önemli hasar gördü. Ev ve işyerleri su baskınına uğrayan halkın, mal ve eşya kayıpları öntahminlere göre, 100 trilyon civarındadır.

Su baskınlarıyla birlikte, zaten heyelan potansiyeli yüksek olan bu illerimizde, 98 köy heyelana maruz kaldı, 485 ev yıkıldı, 600 civarında ev tahliye edildi. Şu anda bu vatandaşlarımız çadırlarda barınıyorlar veya kamu binalarına yerleştirildiler.

Afet haberinin alınmasından itibaren bildiğiniz uygulama yapıldı; ayrıca, İçişleri Bakanlığının Ankara ve İstanbul’daki 100 kişilik profesyonel kurtarma ekipleri bölgeye gönderildi; diğerlerini saymıyorum.

Afetin ikinci günü sabahına kadar, 1 158 kişiyi damlardan ve evlerin en üst katından toplayarak can güvenliğini sağladık ki, geçen defa söyledim; afetin ilk gününde, Allah korusun, can tehlikesi büyük bir faciaya sebebiyet verecekti; 3 binin üzerinde vatandaşımız can tehlikesiyle karşı karşıya kalmıştır.

Bölgeye, bugüne kadar -Kızılay ve diğerlerinin yaptıkları hariç- Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışmayı Teşvik Fonundan; yani, başında Sayın Hasan Gemici’nin bulunduğu fondan, sadece günlük ihtiyaçları gidermek için 1 trilyon 200 milyar lira gönderilmiştir. (DSP sıralarından alkışlar) Ayrıca, Afetler Fonundan 100 milyar lira gönderilmiştir. Acil Destek Fonundan 150 milyar lira gönderilmiştir; buna, belediyelere gönderilen paralar dahil değildir. Şu anda, karayollarının, köy yollarının açılması, sel tahribatının giderilmesi için, 910 iş makinesi ve kamyon faaliyettedir. İlk gün kapanan 1 334 kilometrelik karayolunun 1 233 kilometresi ulaşıma açılmıştır, 101 kilometrelik yolda çalışma devam ediyor. İlk gün ulaşıma kapanan 617 köyün 407’sinin yolu açılmıştır, 210’unda, karayolu makineleri de devreye sokulmak suretiyle çalışma devam ediyor. Çankırı-Zonguldak demiryolunda ise çalışmalar sürüyor.

Bölgede, ilk gün 282 yerleşme biriminde tamamen kesilen telefon haberleşmesi, büyük oranda düzeltilmiş, şu anda sadece 45 köy kalmıştır.

Bugüne kadar, Kızılay tarafından, 2 326 çadır, 14 280 battaniye, 200 ton muhtelif gıda, 860 kişilik giyim eşyası, 117 kilo ilaç ve 16 seyyar mutfak sevk edilmiştir. Günde, 10 bin kişiye üç öğün sıcak yemek verilmektedir halen.

Bartın’ın içmesuyu verilmiştir. Karabük’teki su sıkıntısı büyük ölçüde giderilmiştir. İller Bankası ve Köy Hizmetleri Genel Müdürlüğünce, kasaba ve köylerin su arızaları büyük ölçüde giderilmiştir. Ayrıca, bölgeye, su ihtiyacını karşılamak üzere, belediyeler, kamu kuruluşları ve özel sektörden 80 arozöz, 52 su tankeri, 89 motopomp ve 3 adet su tasfiye cihazı gönderilmiştir.

Bu, su konusunda “Fazilet’li belediyeler bölgede, devlet nerede” diyenler için söyledim bunu; ayıptır!.. Özel sektörün tankerleri dahi orada çalışıyor. Bunlar siyaset konusu olmaz. Böyle söyleyerek bir yere gidemezsiniz; orada, şu anda, özel sektöre ait 20 arozöz çalışıyor. Bırakınız devleti; herkes koştu. Herkesin koştuğu yerde siyaset olmaz.

Bölgedeki şebeke suları sürekli kullanılmakta ve halka klor tabletleri dağıtılmaktadır. Sağlık Bakanlığı ve Çevre Bakanlığınca gerekli tüm önlemler alınmış ve bugüne kadar, bölgede, salgın hastalığa rastlanmamıştır.

Silahlı Kuvvetlerce, Devrek’te, Yenice’de panel köprü kurulmuş; Devrek’teki, faaliyete başlamıştır; bugün yarın, Yenice’deki de faaliyete geçecektir.

Bölgede, halen, yapılarda meydana gelen hasar tespitleri ve heyelan etütleri, sanayi kesimi, tarım ve üretim kesimi zarar tespit çalışmalarına devam edilmektedir. Bu çalışmaların önümüzdeki hafta içerisinde bitirilmesi planlanmıştır.

Bölgedeki halkın yaralarının sarılabilmesi için, Bakanlar Kurulunca; tabiî afet nedeniyle hayatını kaybeden, sakat kalan ve fiilen oturdukları konutları ve işyerleri hasar görenlere yapılacak yardımlar hakkında kararnamede, kanunun verdiği son imkân, dört katına çıkarılarak kullanılmıştır.

Tabiî afet nedeniyle zarar gören çiftçi, esnaf ve sanatkârlar, sanayi ve ticaret erbabı ile menkul ve gayrimenkul malları zarar gören gerçek ve tüzelkişilerin kredi borçlarının üç yıl süreyle ertelenmesi kararnamesi çıkarılmıştır.

Toplu Konut Kanununa dayanak yapılarak kredi verilen, inşaatı tamamlanmış veya devam etmekte olan konutlardan hasar görenlerin, Toplu Konut İdaresine veya bankalara olan borçlarının ertelenmesine ve silinmesine ilişkin kararname çıkarılmıştır.

Tabiî afetlerden zarar gören çiftçilere dağıtılacak tohumluklarla ilgili kararneme çıkarılmıştır.

Afet bölgesinde çalışan personele fazla mesai çalışma ücreti ödenmesi hakkında kararname çıkarılmıştır.

Ayrıca, başka kararnameler de çıkarılacaktır.

Şimdi, burada, Yüce Meclisin dikkatini bir şeye çekmek istiyorum. Bu memlekette, şimdiye kadar, müteaddit defalar -Cenabı Hakkın takdiridir- tabiî afet oluyor. İlk defa -bu yapılan işler yetersiz diyen arkadaşıma söylüyorum- bu Hükümet, çiftçinin, esnafın borçlarını, bir yıl anaparaya faiz ödemesiz üç yıl erteledi. Şimdiye kadar bir yıl ertelenmiştir, bir tane aksine örnek gösteremezsiniz; biz, üç yıl erteledik.

İSMET ÖNDER KIRLI (Balıkesir) – Neredekileri?..

BAYINDIRLIK VE İSKÂN BAKANI YAŞAR TOPÇU (Devamla) – Bu da yetmedi; dedik ki, bu erteleme de yetmez; bunlara, ayrıca, Ziraat Bankasından veya Halk Bankasından kredi almış, kullanmış olsun olmasın -kooperatifler dahil- aynı şartlarla, üç yıl da tekrar kredi vereceğiz. Yani, bir yılı, anaparaya faiz ödemesiz, faizler de yüzde 50 düşürülmüş olarak, üç yıl tekrar kredi vereceğiz.

MİKAİL KORKMAZ (Kırıkkale) – Bedava verin Sayın Bakan.

BAYINDIRLIK VE İSKÂN BAKANI YAŞAR TOPÇU (Devamla) – Canım, siz bedava verdiniz mi?.. Bedava nasıl vereceksin?.. Bu devletin, her yıl meydana gelen bu tür şeyleri bedava karşılaması mümkün mü?.. Faizini yüzde 50 düşürüyoruz, faizi yüzde 48 ise yüzde 24 uygulanıyor ve bir yılı ödemesiz, üç yıl; ayrıca, beş yıllığına tesis kredisi veriyoruz. Şimdiye kadar sizin yapmadığınız işi bizden niye istiyorsunuz?..

MİKAİL KORKMAZ (Kırıkkale) – Bizim zamanımızda olmadı ki.

BAŞKAN – Müdahale etmeyin efendim... Rica ediyorum...

BAYINDIRLIK VE İSKÂN BAKANI YAŞAR TOPÇU (Devamla) – Şimdi, bu da yetmedi, vergilerini terkin ettik. Ayrıca, vergiler bakımından, bu seneki kazançlarından gelecek sene vergi almamak için bir kanun teklifi getirip, bunu çıkarabilir miyiz; yani, bu seneki kazançları için de vergi ödemesinler hesabı içindeyiz. Devlet, kullanabileceği bütün imkânları kullanıyor. Bunun dışında, Türkiye’de, bugüne kadar, hiçbir afetin üzerine böyle gidilmedi ve böyle karar alınmadı.

Gelelim, afet bölgesi ilan işine.

Değerli arkadaşlar, gerek bu kürsüde gerekse siyaset meydanlarında kullanılan kürsülerde, siyaset yapıyorum yahut halkla diyalog kuruyorum derken, rasgele, bir şeyi incelemeden yapılan konuşmaların Türkiye’de yarattığı sıkıntılardan, siyaset, bugünkü duruma gelmiştir. Biz, neyin siyaset konusu olabileceğini, neyin olamayacağını hiçbir zaman ayırt etmedik. Arkadaşlarımız afet bölgelerine gidiyor, parti liderleri dahil, “sizin burayı afet bölgesi ilan etsinler” diyorlar. Bunu söyleyen insanlar, afet bölgesi ilanının neleri kapsadığını bilmiyor.

SAFFET ARIKAN BEDÜK (Ankara) – Başbakan da söyledi.

BAYINDIRLIK VE İSKÂN BAKANI YAŞAR TOPÇU (Devamla) – Hayır; Başbakan, afet kapsamına alınacak yerleri söylüyor. Siz, afet kapsamına alınmayacak yerleri söylerseniz, ben, buradan sizi aydınlatmak ihtiyacını duyarım arkadaşlarım.

Afet Kanununa göre, sel ve su baskını, deprem -yer sarsıntısı veya yer kayması- ve yangın gibi sebeplerle afet bölgesi ilan edilir. Afet bölgesi ilan edildiği zaman ya da ilan etmek için, o yörenin, o afete tekrar maruz kalması tehlikesi karşısında, bu yörenin iskân ve imarını zapturapt altına almak için afet bölgesi ilan edilir. Afet bölgesi ilan ettiğiniz zaman, yardım gelecek, etmediğiniz zaman, gelmeyecek diye bir şey yok. Yardım almak için, yıkılanların yenisini yapmak için -ama işyeri, ama ev- veya meydana gelen zararları ödemek için afet kapsamı kararına ihtiyaç yoktur; sadece umumî hayatı etkilemiş olması yeterlidir. Bu seller de umumî hayatı etkilediği için herkes ondan yararlanacak, evi, köyü, damı, hayvanı, işyeri gidenler yararlanacak. Afet bölgesi ilanı, o yörenin imar ve iskânını (yerleşimini) yeniden düzenlemek içindir; onun için dedik Bolu, Zonguldak, Bartın, Karabük diye...

Ben gittim, bütün bu yerleri dolaştım. Yığılca’nın köylerinde bakın ne olmuş: Gitmiş vatandaşlar, ormanın içine yerleşmişler -o dağ köylerini bilenler bilir, bunlar, dağların birbirinden ayrıldığı, altı üstü 50-100 metrelik vadilerdedir; bu vadilerden dereler, ırmaklar, çaylar geçer- ormanları kesmişler, yerine fındık ekmişler, bütün yamaçlar traşlı... Ormanları kesip, yerine fındık ekerseniz -bakın, buraları iyi bilen arkadaşlarımız var aslında- fındık, toprağı tutmaz, tumayınca, heyelan üzerine inmiş, yüzlerce ev heyelan altında... İnsanları aldık, kamu kurumlarına, çadırlara... Şimdi, bu insanları buralara yeniden yerleştirtmeyeceğim; onun için afet bölgesi ilan ediyorum. Diyeceğim ki, sizi buradan çıkarıyoruz, uygun göreceğiniz bir yere taşıyacağız. Veya siz, gitmişsiniz Filyos Çayının yatağının kenarına yapılanmışsınız, bina yapmışsınız, işyeri yapmışsınız, organize sanayi tesisi yapmışsınız... Şimdi, bunları zapturapt altına almazsam, yarın, buralar, benzeri afetlerden tekrar etkilenecek. Afet bölgesi ilanının faydası ve işlevi budur. Şimdi, bunu bilmeden, vatandaşlar da konuya yabancı oldukları için, gidiyorlar arkadaşlarımız, mesela Havza’da diyorlar ki, burayı afet bölgesi ilan etsinler... Havza’daki sel, belediyenin, Havza’nın içinden geçen derenin üstünü kapatmasından meydana gelmiş; açık olsa, deşarjını yapacak. Zaten, bu dört yöredeki sıkıntı, doğanın deşarj imkânın elinden alınmış olmasından kaynaklanıyor.

O halde, ne yapacağız; afet bölgesi ilan edeceğiz, diyeceğiz ki: “Buralara yerleşemezsiniz, şuralarda şunu yapamazsınız, heyelan bölgelerinde oturamazsınız.” Zaten, o insanlar da anlamış; bana “yer bulun, bizi buralardan kurtarın”dediler. Bunları iskâna tabi tutacağız. Afet bölgesi ilanının faydası budur. Yoksa, insanların, meydana gelen zararlardan dolayı devletten yardım almaları için afet bölgesi ilan edilmesi gerekmez, böyle bir kural yok.

Onun için, konuştuğunuz zaman, vatandaşa vereceğiniz demeçleri inceleyin, bakın, ondan sonra “afet bölgesi, afet bölgesi...” deyin. Bu, vatandaşa ne sağlıyor, ne getiriyor, ne götürüyor; bari, buna bakın, öyle konuşun. Yani, siyasete kalite getirelim diyorum. Böyle, rasgele, köy kahvesinde konuşur gibi, birtakım şeyleri düşünmeden, paldır küldür söylüyorsunuz, vatandaş da bana “bizim burayı da afet bölgesi ilan et.” diyor

Biz de “kardeşim, senin burada düzenlenecek bir yapılaşma yok ki; senin tarlanı su basmış” diyoruz. Su basan tarlanın afet bölgesi ilan edilerek düzenlenecek yeri yok; onun tarım zararını vereceksiniz; olay bundan ibaret. Ama, yanlış şeyler... Ondan sonra “afettin zarar gören vatandaş, afetzedeler sizden memnun değil” diyorsunuz. Canım, böyle kışkırtırsan, yanlış şey söylersen, o da yanlış algılar, bana kızar.

ASLAN POLAT (Erzurum) – Peki, Çevre Bakanı niye Alibeyköy’de aynı şeyi yaptı?!

BAYINDIRLIK VE İSKÂN BAKANI YAŞAR TOPÇU (Devamla) – Bakınız, bu işi Sayın Gemici ile birlikte götürüyoruz, Sayın Gemici ile karar verdik. Bu dört ili (tekrar söylüyorum; Bolu, Zonguldak, Bartın, Karabük) olabilecek yeni bir taşkına karşın -Allah korusun- yeniden yapılandırmak, imar ve yerleşim durumunu yeniden ayarlamak, mevcut, kaldırılması gereken birimleri başka yere taşımak için, hasar tespitlerinin sadece geçici olarak elimize ulaştığı gün -yetki benimdir; kanun, Bayındırlık Bakanı olarak o yetkiyi bana vermiştir, Bakanlar Kurulu kararına falan ihtiyaç yoktur- afet bölgesi ilan edeceğim, kaldırılması gereken yerleri kaldıracağım. Müdahale edilmesi gereken yerler için de -belediyeler dahil- diyeceğiz ki, bunlara, bunları, bunları vermeyeceksiniz, yaptıramazsınız; ırmakların, derelerin, çayların kenarlarını rahat bırakacaksınız. Bundan sonra, köylülerimize diyeceğiz ki, heyelan bölgelerinde yerleşmeyeceksiniz. Yapacağımız iş bu, afet bölgesinin sebebi de bu...

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Süreniz bitti Sayın Bakan...

BAYINDIRLIK VE İSKÂN BAKANI YAŞAR TOPÇU (Devamla) – Bitiriyorum Sayın Başkan.

Geçici hasar tespitleri gelir gelmez, bendeniz, bunları ilan edeceğim, uygulamaya koyacağım. Bu dört ilin tümünde, il bazında, vilayetlerle, belediyelerle birlikte, diğer demokratik kitle örgütlerini de çağırarak yeniden çevre düzeni planı yapacağız. Bu plana göre, yeniden, buraların, yerleşimlerini ve düzenini afetten etkilenmeyecek hale getireceğiz.

Hepinize, beni sabırla dinlediğiniz için saygılar sunar, teşekkür ederim. (ANAP ve DSP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Bakan.

Gündemdışı konuşma cevaplandırılmıştır.

Gündemdışı konuşmalar bitmiştir.

Cumhurbaşkanlığının bir tezkeresi vardır; okutuyorum:

B) TEZKERELER VE ÖNERGELER

1. – Ukrayna Cumhuriyetine gidecek olan Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel’e, dönüşüne kadar, TBMMBaşkanı Hikmet Çetin’in vekâlet edeceğine ilişkin Cumhurbaşkanlığı tezkeresi (3/1528)

3 Haziran 1998

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Ukrayna Cumhurbaşkanı Leonid Kuchma’nın daveti üzerine 4-5 Haziran 1998 tarihlerinde Yalta’da düzenlenecek Karadeniz Ekonomik İşbirliği Zirvesine katılacağımdan, dönüşüme kadar, Cumhurbaşkanlığına, Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının 106 ncı maddesi uyarınca, Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı Hikmet Çetin vekâlet edecektir.

Bilgilerinize sunarım.

Süleyman Demirel

Cumhurbaşkanı

BAŞKAN – Bilgilerinize sunulmuştur.

Bir Meclis araştırması önergesi vardır; okutuyorum:

C) GENSORU, GENEL GÖRÜŞME, MECLİS SORUŞTURMASI VE MECLİS ARAŞTIRMASI ÖNERGELERİ

1. – Karabük Milletvekili Hayrettin Dilekcan ve 20 arkadaşının, Akın Birdal suikastının açıklığa kavuşturulması amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/266)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Türkiye’de, insan hakları ihlalleriyle ilgili endişeler, uzun zamandan beri iç ve dış kamuoyunun gündemindedir. Bu ihlallerin boyutları, bazı dönemlerde insan hayatına kastedecek seviyelere yükselmektedir. Halen, çok sayıda insan hakkı ihlali sayılacak cinayetler aydınlatılmamıştır. Mesela, Uğur Mumcu, Bahriye Üçok, Muammer Aksoy, Musa Anter, Cem Ersever, Tarık Ümit cinayetleri bunların arasında sayılabilir.

Resmî mercilerin bu cinayetleri aydınlatamaması üzerine, toplumda, bu cinayetlerin kasten aydınlatılmadığı konusunda bazı endişeler ve kanaatler oluşmuştur. Bu kanaatlerin sonucunda da, bu cinayetlerin aydınlatılması, yeni cinayetlerin işlenmemesi ve insan hakları ihlallerinin önlenmesi için, bazı sivil toplum örgütleri, aktif bir şekilde, bu konularla ilgili olarak faaliyetlerde bulunmaya başlamışlardır.

Sivil toplum örgütlerinin yönlendirmesi ve kamuoyu baskısıyla, Türkiye Büyük Millet Meclisi, zaman zaman, olayları açığa çıkarmak için, araştırma komisyonları kurmuş ve belli mesafeler de katetmiştir. Alınan bu mesafelere ve son ipuçlarına rağmen, 55 inci Hükümet, beklenilen aydınlatıcı ve çözücü performansı gösterememiştir. Bunun en önemli işaretleri “Susurluk olayı” diye bilinen karanlık ilişkilerin hâlâ çözülmemiş olmasıdır. Aksine, bu konu, kamuoyunun gündeminden çıkarılmaya ve unutturulmaya çalışılmaktadır. Bu gelişmelere rağmen, sivil toplum örgütleri görevlerini yapmaya devam ederek, bir nevi, toplumun bu konudaki hissiyatına tercüman olmuşlardır.

Bu arada, PKK terör örgütünün ikinci adamı konumundaki Şemdin Sakık yakalanmıştır. Şemdin Sakık’ın ifadeleri, gizli yürütülen bir soruşturmada alındığı halde, doğruluğu tahkik edilmeden ve İçişleri Bakanının dahi bilgisinin olmadığını ifade etmesine rağmen, basın ve yayın organlarında yayımlanmıştır. Burada çok önemli bir ayrıntı var ki, o da, bu çok gizli ifadelerin, hangi şahıslar tarafından ve hangi şekillerde basına sızdırılmış olmasıdır.

Şemdin Sakık’a atfedilen ifadelerde, bir kısım sivil toplum örgütlerinin liderleri ile bazı siyasilerin PKK ile işbirliği içinde olduğu ileri sürülerek, âdeta hedef gösterilmişlerdir. Bunlardan birisi de İnsan Hakları Derneği Genel Başkanı Akın Birdal’dır. Bu yayınların kamuoyuna nakledilmesinden sonra 12.5.1998 tarihinde Akın Birdal’a yönelik bir suikast girişimde bulunulmuştur. Akın Birdal’ın ağır olarak yaralandığı bu olayla ilgili olarak, toplumun, aydınlatılmasını istediği bazı unsurlar oluşmuştur. Bunlar özetler şunlardır:

a) Akın Birdal’ın hayatının tehlikede olabileceği söz konusu olduğu halde herhangi bir korumaya tabi tutulmamıştır.

b) 12.5.1998 tarihinde Paris’te yapılacak insan haklarıyla ilgili bir toplantıya katılmak için talep ettiği pasaportu, daha önce söz verildiği halde kendisine verilmemiştir.

c) Mevcut tehlikeli gelişmelere rağmen, insan hakları derneklerinin etrafında koruyucu tedbirler alınmamıştır.

d) Suikast girişiminin sonunda, bilinmeyen cihetlerden, Akın Birdal’ın tedavi gördüğü hastanenin tehdit edildiği iddia edilmiştir.

e) Eylemin oluş biçimi faili meçhul cinayetleri andırmaktadır.

Bu olayın öncesinde, 1 Mayıs ve benzeri hadiselerde, toplumun bazı kesimleri arasında düşmanlıklar oluşturacak tahriklerin yapıldığı da dikkatlerden kaçmamıştır. 12 Eylül öncesi olayların gelişimi ve sonuçları dikkate alındığında, toplumun barış ve huzurlu olmasından rahatsızlık duyan birtakım bunalım mühendislerinin tekrar devrede oldukları izlenimi de edinilmektedir.

Bu nedenle, bu kaygıların izalesi ve Akın Birdal’a yapılan suikast girişiminin arkasındaki karanlık düşünce ve ilişkilerin aydınlatılabilmesi için, Anayasanın 98 inci, İçtüzüğün 104 üncü maddeleri gereğince bir Meclis araştırması açılmasını arz ve talep ederiz.

 1– Hayrettin Dilekcan (Karabük)

 2– Mehmet Bedri İncetahtacı (Gaziantep)

 3– Ahmet Dökülmez (Kahramanmaraş)

 4– Ali Oğuz (İstanbul)

 5– Abdullah Özbey (Karaman)

 6– İsmail İlhan Sungur (Trabzon)

 7– Nezir Aydın (Sakarya)

 8– Ramazan Yenidede (Denizli)

 9– Muhammet Polat (Aydın)

10– Mehmet Emin Aydın (Siirt)

11– Yakup Hatipoğlu (Diyarbakır)

12– Veysel Candan (Konya)

13– Zülfikâr Gazi (Çorum)

14– Mustafa Ünaldı (Konya)

15– Ahmet Cemil Tunç (Elazığ)

16– Turhan Alçelik (Giresun)

17– Memduh Büyükkılıç (Kayseri)

18– Nurettin Kaldırımcı (Kayseri)

19– Sait Açba (Afyon)

20– Bahri Zengin (İstanbul)

21– İsmail Özgün (Balıkesir)

BAŞKAN – Bilgilerinize sunulmuştur.

Önerge gündemde yerini alacak ve Meclis araştırması açılıp açılmaması konusundaki öngörüşme, sırasında yapılacaktır.

Danışma Kurulunun bir önerisi vardır; okutup oylarınıza sunacağım:

V. – ÖNERİLER

A) DANIŞMA KURULU ÖNERİLERİ

1. – (9/21) esas numaralı Meclis soruşturması önergesinin gündemdeki yeri ve görüşme gününe ilişkin Danışma Kurulu önerisi

No: 117 Tarihi: 3.6.1998

Danışma Kurulu Önerisi

26.5.1998 tarihli Gelen Kağıtlarda yayımlanan ve Genel Kurulun aynı tarihli 93 üncü Birleşiminde okunmuş bulunan Başbakan Mesut Yılmaz hakkındaki, turizme açılan orman alanlarının dağıtımı konusundaki (9/21) esas numaralı Meclis soruşturması önergesinin, gündemin “Özel Gündemde Yer Alacak İşler” kısmında yer almasının ve Anayasanın 100 üncü maddesi gereğince soruşturma açılıp açılmaması hususundaki görüşmelerin 16.6.1998 Salı günkü birleşimde yapılmasının Genel Kurulun onayına sunulması, Danışma Kurulunca uygun görülmüştür.

Hikmet Çetin

Türkiye Büyük Millet Meclisi

Başkanı

Lütfü Esengün Uğur Aksöz

FP Grubu Başkanvekili ANAP Grubu Başkanvekili

Saffet Arıkan Bedük Ali Ilıksoy

DYP Grubu Başkanvekili DSP Grubu Başkanvekili

Oya Araslı Müjdat Koç

CHP Grubu Başkanvekili DTP Grubu Başkanvekili

BAŞKAN – Oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler...Kabul etmeyenler...Kabul edilmiştir.

Evet, bu konuda söz isteyenleri tespit edelim...

SAFFET ARIKAN BEDÜK (Ankara) – Sayın Başkan, bugüne kadarki uygulamalarınızda, grup başkanvekillerine...

BAŞKAN – Biz, son uygulamayla yaptık, grup başkanvekilleri isim yazdıracak...

SAFFET ARIKAN BEDÜK (Ankara) – Efendim, 20’şer kişi tespit ediyorduk; yine aynı şekilde mi devam edecek?

İRFAN KÖKSALAN (Ankara) - Orada 20 kişi yok.

BAŞKAN – Hayır; niye itiraz ediyorsunuz; anlamıyorum... O zaman ayakta olan 10 kişiyi tespit edelim; ama, Sayın Grup Başkanvekili de diyorlar ki, 20 kişi kadar tespit edelim.

İRFAN KÖKSALAN (Ankara) – Orada 20 kişi yok ki, böyle bir talepte bulunuyorlar!

BAŞKAN – Efendim, onlar da var... Onlar da var...

Efendim, şu anda ayağa kalkan 12 kişi var. O zaman, grup başkanvekilleri 20 kişiyi geçmemek üzere yazsın, bize göndersinler.

İRFAN KÖKSALAN (Ankara) – Olur mu Sayın Başkan!..

BAŞKAN – Niye itiraz ediyorsunuz; anlamıyorum. Her şeye itiraz etme huyundan da vazgeçmek lazım.

ASLAN ALİ HATİPOĞLU (Amasya) – Sayın Başkan, Meclisin devamını engellemeyin!

BAŞKAN – Bir defa, Ali Bey, sen İdare Amirisin, her şeye itiraz etme, otur yerine.

Evet, grup başkanvekilleri, 20 kişiyi geçmemek üzere, söz isteyen arkadaşlarımızı bize bildirsinler; kimlerin konuşacağını kurayla belirleyelim.

Efendim, gündemin “Seçim” kısmına geçiyoruz.

VI. – SEÇİMLER

A) KOMİSYONLARDA AÇIK BULUNAN ÜYELİKLERE SEÇİM

1. – Anayasa Komisyonunda boş bulunan üyeliklere seçim

BAŞKAN – Anayasa Komisyonunda boş bulunan ve Anavatan Partisi Grubuna düşen iki üyelik için, Kars Milletvekili Selahattin Beyribey ve Manisa Milletvekili Tevfik Diker aday gösterilmişlerdir.

Oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.

2. – Adalet Komisyonunda boş bulunan üyeliklere seçim

BAŞKAN – Adalet Komisyonunda boş bulunan ve Anavatan Partisi Grubuna düşen iki üyelik için, İstanbul Milletvekili Halit Dumankaya ve Rize Milletvekili Ahmet Kabil aday gösterilmişlerdir.

Oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

Sayın milletvekilleri, Genel Kurulun 2.6.1998 tarihli 96 ncı Birleşiminde alınan karar gereğince, bugün, sözlü soruları görüşmeyeceğiz.

Gündemin “Kanun Tasarı ve Teklifleriyle Komisyonlardan Gelen Diğer İşler” kısmına geçiyoruz.

Önce, yarım kalan işlerden başlayacağız.

VII. – KANUN TASARI VE TEKLİFLERİYLE KOMİSYONLARDAN

GELEN DİĞER İŞLER

1. – Kütahya Milletvekili Mustafa Kalemli, Anavatan Partisi Genel Başkanı Rize Milletvekili Mesut Yılmaz, Doğru Yol Partisi Genel Başkanı İstanbul Milletvekili Tansu Çiller, Demokratik Sol Parti Genel Başkanı İstanbul Milletvekili Bülent Ecevit, Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı Antalya Milletvekili Deniz Baykal ile 292 milletvekilinin; Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının 83 üncü Maddesinin Değiştirilmesine Dair Kanun Teklifi ve Anayasa Komisyonu Raporu (2/676) (S. Sayısı : 232)

BAŞKAN – Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının 83 üncü Maddesinin Değiştirilmesine Dair Kanun Teklifinin ikinci müzakeresine başlayacağız.

Komisyon?.. Yok.

Ertelenmiştir.

2. – Bayburt Milletvekili Ülkü Güney ve Ankara Milletvekili Yücel Seçkiner’in, 1076 Sayılı Yedek Subaylar ve Yedek Askerî Memurlar Kanunu ile 1111 Sayılı Askerlik Kanunlarında Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi ve İçtüzüğün 37 nci maddesine göre doğrudan gündeme alınma önergesi (2/669) (S. Sayısı : 338)

BAŞKAN – 1076 sayılı Yedek Subaylar ve Yedek Askerî Memurlar Kanunu ile 1111 sayılı Askerlik Kanunlarında Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifinin maddeleri, üzerindeki önergelerle birlikte, geçen birleşimde, İçtüzüğün 88 inci maddesine göre Komisyonca geri alınmış; fakat, metin gelmediği için, bu teklifi de görüşemiyoruz, erteliyoruz.

3. – Kamu Görevlileri Sendikaları Kanunu Tasarısı ile Antalya Milletvekili Deniz Baykal ve 39 arkadaşının, İstanbul Milletvekili Gürcan Dağdaş ve 6 arkadaşının, Trabzon Milletvekili Yusuf Bahadır ve 9 arkadaşının, İstanbul Milletvekili Ercan Karakaş ve 7 arkadaşının aynı mahiyetteki kanun teklifleri ve İstanbul Milletvekili Ercan Karakaş ve 2 arkadaşının İşçi ve Memur Emeklileri ile Bunların Dul ve Yetimlerinin Sendikalaşmasına İlişkin Kanun Teklifi ve Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler ve Plan ve Bütçe komisyonları raporları (1/702, 2/224, 2/929, 2/1000, 2/1023, 2/1024) (S. Sayısı : 553)

BAŞKAN – Kamu Görevlileri Sendikaları Kanunu Tasarısının müzakeresine başlayacağız.

Komisyon yok.

Erteliyoruz.

4. – Radyo ve Televizyonların Kuruluş ve Yayınları Hakkında Kanunun Bazı Maddelerinin Değiştirilmesine Dair Kanun Tasarısı ve Anayasa Komisyonu Raporu (1/689) (S. Sayısı : 631)

BAŞKAN – Radyo ve Televizyonların Kuruluş ve Yayınları Hakkında Kanunun Bazı Maddelerinin Değiştirilmesine Dair Kanun Tasarısının müzakeresine başlayacağız.

Komisyon var mı efendim? (ANAP ve DSP sıralarından “yok” sesleri)

Yok mu?..

Dört hafta önce, ben “bu RTÜK Kanunu Tasarısını gündemden çekin, Meclis çalışsın” dedim; ama çekilmedi, bir de patronları bize kızdırdınız. Şimdi, bana, sağda solda “patronlar sana kızmış” diyorlar. Geçen gün, bir vakıf, Tuncelili, okuma ihtiyacında olan muhtaç çocuklara yardım yapmak istedi, bir basın toplantısı yaptım; basında çalışanlar “basın patronlarının hoşuna gitmediği için senin basın toplantısını televizyonlarda vermiyoruz” diyorlar; işte, bakın, bundan dolayı. Demek ki, benim söylediğim doğruymuş, her ne kadar patronlar kızdılarsa da, söylediklerim doğruymuş. (FP sıralarından “Bravo” sesleri, alkışlar)

Komisyon yok.

Ertelenmiştir.

5. – Emniyet Teşkilatı Kanununun Bir Maddesinde Değişiklik Yapılmasına Dair 490 Sayılı Kanun Hükmünde Kararname ve İçişleri Komisyonu Raporu (1/217) (S. Sayısı : 132)

BAŞKAN – Emniyet Teşkilatı Kanununun Bir Maddesinde Değişiklik Yapılmasına Dair 490 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnameyle ilgili tasarısının müzakeresine başlayacağız.

Komisyon var mı efendim? Yok.

Ertelenmiştir.

6. – Türk Ticaret Kanununun Bazı Maddelerinde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ve Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (1/697) (S. Sayısı : 469) (1)

BAŞKAN – Türk Ticaret Kanununun Bazı Maddelerinde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ve Plan ve Bütçe Komisyonu raporunun müzakeresine başlıyoruz.

                          

(1) 469 S. Sayılı Basmayazı Tutanağa eklidir.

Komisyon?.. Burada.

Hükümet?.. Burada.

Komisyon ve Hükümet yerlerini aldılar.

Komisyon raporunun okunup okunmaması hususunu oylarınıza sunacağım: Raporun okunmasını kabul edenler... Kabul etmeyenler... Raporun okunması kabul edilmemiştir.

Tasarının tümü üzerinde Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına, Sayın Yahya Şimşek; buyurun. (CHP sıralarından alkışlar)

Süreniz 20 dakika efendim.

CHP GRUBU ADINA YAHYA ŞİMŞEK (Bursa) – Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; Türk Ticaret Kanununun Bazı Maddelerinde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ve Plan ve Bütçe Komisyonu raporu üzerinde, Cumhuriyet Halk Partisi Grubunun görüş ve düşüncelerini aktarmak için söz almış bulunuyorum. Sizleri, şahsım ve Grubum adına saygıyla selamlıyorum.

Plan ve Bütçe Komisyonundaki raporu incelediğimde, görüyorum ki, bu tasarıya, hiçbir üye muhalefet şerhi vermemiş; yani, Mecliste bulunan siyasî partiler, bu tasarı üzerinde -belki değişiklik önergeleri olabilir, ama- genelde ittifak halindeler. Bu, aslında, sevindirici bir durum. Türkiye Büyük Millet Meclisi olarak, siyasî partiler, milletvekilleri, demek ki, üzerinde anlaşabildiğimiz ve uzun tartışmalara neden olmayacak yasa tasarılarını görüşüp yasalaştırabilmekteyiz.

Elbette ki, gündemde, aynı şekilde olan başka yasa tasarıları da var. Gönül ister ki, bu süre içerisinde, bu yasa tasarıları da bir an önce gündeme getirilsin ve buradaki tartışmalardan sonra, bir an önce yasalaştırılarak yürürlüğe girsin.

Bakın, bu tasarı nedeniyle ortaya çıkan bir durumu, hemen tespit olarak, Yüce Meclisin takdirine sunmak istiyorum. Bilindiği gibi, bundan evvel çıkarılan bir kanun hükmünde kararname, sermaye şirketlerinin sermaye artırımlarıyla ilgili bir süre getirmiş, bu süreyi de iki yıl olarak belirlemiştir; ancak, o kanun hükmünde kararnameyle belirtilen iki yıllık süre dolmuş, Hükümet de, bu dolan süre sonunda birçok sermaye şirketinin münfesih durumda olduğunu görerek ve Bakanlığa yapılan çeşitli başvurularla bunu tespit ederek, bu sürenin uzatılmasının doğru bir düşünce olduğuna karar vermiş ve bu nedenle söz konusu tasarıyı hazırlayarak Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına sunmuştur.

Bu tasarının Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına sunulması, 17 Aralık 1997 tarihinde gerçekleşmiştir. Daha sonra, tasarı, Plan ve Bütçe Komisyonunda görüşülmüş, Plan ve Bütçe Komisyonu da, 14 Ocak 1998 tarihinde tasarıyı şekillendirerek netleştirmiştir. Hükümetin getirdiği tasarı metniyle Plan ve Bütçe Komisyonunun şekillendirdiği metin arasında, bir fark var: Hükümetten gelen tasarıda, iki yıllık sürenin dört yıla çıkarılması öngörülmüş; ancak, Plan ve Bütçe Komisyonundaki tartışmalarda dört yıllık süre fazla bulunarak, üç yıla indirilmiştir.

Burada, boş yere geçen vakit nedeniyle, bu tasarı daha çıkmadan süresi dolmuş bir tasarı haline gelmek üzereyken, anlaşılan fark edilmiş ve bir an evvel Mecliste görüşülmesi için gündeme getirilmiştir.

Plan ve Bütçe Komisyonunda belirlenen üç yıllık süre, başlangıçta mantıklı gibi düşünülebilir, çok daha fazla uzatılmasına gerek yoktur denilebilir; ancak, tarihler incelendiği zaman, artırılacak olan süre bir yıl olmasına karşın, bugüne kadar Mecliste görüşülmemiş olması nedeniyle, bu tasarı bugün dahi yasalaşacak olsa, sermaye şirketi sahiplerinin bir yıllık süresi yok; çünkü, bu tasarı yasalaştığı tarihte, 27.6.1997 tarihinden itibaren geçerli olacak. 27.6.1997 tarihinden itibaren bir yıllık süre artırımı, 27.6.1998 tarihinde dolmak üzere. O nedenle, burada, bu sürenin yeterli olmadığı, gelecekte de yine aynı sıkıntılarla karşı karşıya kalınacağı, yine birçok mağdur durumda bulunanların, aynı şekilde, Bakanlığa müracaat etmek suretiyle, mağduriyetlerini dile getirecekleri daha şimdiden görülebilmektedir.

O nedenle, bence, fiilen, üç yıllık süre bir ay sonra dolacak durumda olduğu için, bu sürenin değişiklik önergeleriyle değiştirilmesinin yararı olacağını düşünüyorum. Onun için de, sürenin, Hükümetin getirdiği tasarıda belirtilen dört yıla çıkarılması, mantıklı ve gerçekten, bu konuda mağdur durumda kalacak olanların sorunlarını çözmeye yeterli olacaktır.

Ben, bu tasarının, verilecek değişiklik önergeleriyle birlikte kabul edilmesini diliyorum ve bu konudaki değişiklik önergesini Sayın Başkanlığa sunuyorum.

Bu tasarıya, Cumhuriyet Halk Partisi Grubu olarak “evet” diyeceğimizi belirtiyor, Yüce Meclise saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Şimşek.

Fazilet Partisi Grubu adına, Erzincan Milletvekili Tevhit Karakaya; buyurun. (FP sıralarından alkışlar)

Süreniz 20 dakika efendim.

FP GRUBU ADINA TEVHİT KARAKAYA (Erzincan) – Sayın Başkan, Türkiye Büyük Millet Meclisinin saygıdeğer üyeleri; Türk Ticaret Kanununda yapılması düşünülen değişiklikle ilgili kanun tasarısı üzerinde, şahsım ve Fazilet Partisi Grubu adına, görüşlerimi ve görüşlerimizi arz etmek üzere huzurunuzdayım; bu vesileyle Yüce Heyetinizi saygıyla selamlıyorum.

Değerli milletvekilleri, bilindiği gibi, sağlıklı bir toplum hayatı, ancak, o toplumun, ekonomik, sosyal, kültürel, siyasal yapısının sağlıklı bir şekilde işlemesiyle mümkün olabilmektedir. Siyasî istikrar, ekonomik gelişmişlik, sosyal ve kültürel yapıdaki olumlu çizgi, toplumların geleceğini aydınlığa doğru yönlendirir.

Toplumumuz, kamu kurum ve kuruluşları, ticarî ve sanayi işletmeleri, esnaf ve sanatkârları, çiftçisi, işçisi, memuru, siyasetçisiyle ülkenin geleceğini ve milletinin mutluluğunu düşünen hizmet eri insanlarla geleceğin aydınlık Türkiyesine kavuşacaktır.

İnsanımız, her konuda akılcı, bilimsel, çağdaş, sağlıklı kararlar alan ve bu kararları uygulayan güçlü kadrolara özlem duymaktadır. Toplumumuz, deneyimli kadrolarla geleceğe yürümenin mutluluğunu yaşamak istemektedir. Ne var ki, bugün, toplumumuz, gerek siyasî gerekse sosyal ve kültürel açıdan, insanımızın hiç de layık olmadığı bir biçimde, başarısız bir Hükümetle ve mantıkla, ileriye değil, âdeta, geriye götürülmek istenmektedir.

Demokrasi, temel hak ve özgürlükler, hukuk ilkeleri gibi modern ve çağdaş devlet anlayışının temelleri, ne yazık ki, bugün, baskı ve dayatmalarla, hukuk ihlalleriyle, milletin tercih ve taleplerini, âdeta, hiçe sayan bir anlayışla sarsılmaktadır. Siyasî hayattaki bu olumsuzluklar, elbette, ekonomik, sosyal ve kültürel hayatı da altüst etmektedir. Bugün, seçilmiş belediye başkanlarının, okudukları şiir nedeniyle ya da iftira ve iddialarla görevlerinden alınabildiği, yalnızca inançları gereği başlarını örten kızlarımızın, eğitim hakları ellerinden alınarak ve hukuk hiçe sayılarak, okullarına, sınavlarına alınmadığı günleri yaşıyoruz.

HALİL ÇALIK (Kocaeli) – Yasayla ne ilgisi var?!

TEVHİT KARAKAYA (Devamla) – Geleceğim efendim...

BAŞKAN – Sayın Karakaya, biraz yasayla ilgili konuşun; çünkü, bunun genelle ilgisi yok. Rica ediyorum... Biraz konuya bağlı konuşursanız...

TEVHİT KARAKAYA (Devamla) – Sosyal hayatımızı ilgilendiriyor.

BAŞKAN – Efendim, biz burada tez hazırlamıyoruz; biz burada bir maddelik bir kanun yapıyoruz.

TEVHİT KARAKAYA (Devamla) – İrticayla mücadele adı altında, dindar ve mütedeyyin insanları rencide eden, onları, inançları nedeniyle hakir gören, aşağılayan bir anlayışı, toplumun içbarış ve huzurunu, birlik ve beraberliğini bozmaya, hoşgörü ve sevgi ortamını kaldırmaya, devlet-millet kaynaşmasını zedelemeye neden olabilecek plan ve uygulamaları da, ne yazık ki, hep birlikte yaşıyoruz.

HALİL ÇALIK (Kocaeli) – Bunların Ticaret Kanunuyla ilgisi ne?!

TEVHİT KARAKAYA (Devamla) – Ekonomik hayatımıza can katan, halkımızın ekonomik imkânlarını birleştirerek kurdukları halk ortaklıklarının, holdinglerin, şirketlerin, kuruluşların âdeta potansiyel suç odakları halinde görülerek sıkı takibe alındıklarına, kimi işadamlarının tutuklandıklarına şahit oluyoruz; kimi ticarî kuruluşların “İslamî sermaye” adı verilerek, ekonomik hayattan silinmesi adına hedef seçildiklerini görüyoruz. İşyerlerinin dahi gruplanarak listelendiği günümüzde “irticaî şirket işyerleri” adı altında ayırımcılık ve bölücülük yapılarak, ticarî hayatımız da bir kaos ve kargaşa içerisine itilmek isteniyor. Maalesef, bütün bunlar, sosyal hayatımızın her katmanını derinden yaralamakta, milletimizin yöneticilerine olan güvenini sarsmaktadır; barış, hoşgörü, sevgi ve saygı ortamı, âdeta, sabote edilmek istenmektedir.

Sayın Başkan, değerli arkadaşlarım; bu tespitimi ve değerlendirmelerimi, Türk Ticaret Kanununda yapılmak istenilen değişikliği görüştüğümüz bugün, ekonomi ile siyasetin, dolayısıyla toplumsal hayatın bir bütün olduğuna işaret ederek belirtmek istedim. Toplumlar, elbette, siyaseti, ekonomisi, ticaret ve sanayii, sosyal ve kültürel değerleriyle bir bütünlük arz etmektedir. Bugün, özellikle siyasî arenadaki sağlıksız ortam, şüphesiz, ekonomiyi de altüst etmektedir. Ahlakî kirlilik, rüşvet, yolsuzluk ve peşkeşler her geçen gün büyüyerek kamu kurum ve kuruluşlarımızı sarmakta, ticarî hayatımızı karartmakta ve istenmeyen boyutlara sevk etmektedir. Enflasyon, işsizlik, hayat pahalılığı, artan faizler, iç ve dışborçlar ile ekonomimizdeki olumsuzluklar, her geçen gün, hayatı âdeta yaşanmaz kılmaktadır. Ne yazık ki, ekonomik göstergeler içimizi karartmaktadır.

Bugün, işçi, memur, çiftçi, dargelirli, yaşamak için insanüstü bir mücadele etmek zorunda kalmaktadır. Aldığı maaşı kirasına bile zor yetiştiren önemli bir kesim, bugün, ne yazık ki, açlık sınırıyla karşı karşıyadır. Ülkemiz ve insanımız, bu olumsuzlukları bu sıkıntıları ne derece hak ediyor değerli arkadaşlarım. Halkımız, bütün bu olumsuzlukları olumlu kılabilmek için kendisine düşen görevi yerine getirmeye çalışmaktadır; vergisini vermekte, askerliğini yapmakta, bir fert ve vatandaş olarak ne yapması gerekiyorsa onu ortaya koymaktadır.

Burada önemli olan, ülkemize, devletine, milletine bağlı insanlarımıza imkân vermek, destek sağlamak, onu yönlendirmek, teşvik etmektir; onun “Anadolu aslanları” halinde ekonomide güçlü adımlar atmasına ortamlar hazırlamaktır. Halkımız, bu ortamda kurduğu ortaklıklarla, şirketler, holdinglerle ülke ekonomisine katkılar sağlamaktadır. Bugün, binlerce şirket ve holding le özel teşebbüs, ülke ekonomisinde çok önemli bir oran teşkil etmektedir. Bu payın, her türlü teşvik ve imkânlarla artırılması; devletin, bu çerçevede, özel teşebbüsün önünü açması yönünde yeni yasal düzenlemeler yapması ülke ekonomimiz açısından büyük önem taşımaktadır.

Değerli milletvekilleri, tabiî ki, ülkemiz ticarî hayatı, Türk Ticaret Kanununa tabi olarak yürütülmektedir. Türk Ticaret Kanununda, her kanunda olduğu gibi, bugünün şartları dikkate alınarak, yeni değişikliklerin yapılmasına ihtiyaç vardır. 24.6.1995 tarih ve 559 sayılı Türk Ticaret Kanununun Bazı Maddelerinde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Hükmünde Kararnamenin geçici 2 nci maddesinin birinci fıkrasında yer alan “iki yıl” ibaresinin “dört yıl” şeklinde değiştirilmesini teklif eden Hükümetin bu metnini, Plan ve Bütçe Komisyonu “üç yıl” şeklinde kabul etmiştir.

Bu değişiklikle ne getirilmek istenmektedir: Bilindiği gibi, 24.6.1995 tarih ve 559 sayılı Türk Ticaret Kanununun Bazı Maddelerinde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Hükmünde Kararnamenin 4 üncü maddesiyle Türk Ticaret Kanununun 272 nci, 9 uncu maddesi ile de aynı Kanunun 507 nci maddesinde değişiklik yapılarak, asgarî sermaye miktarı, anonim şirketler için 500 bin liradan 5 milyar liraya, limitet şirketler için 10 bin liradan 500 milyon liraya çıkarılmıştır.

Söz konusu Kanun Hükmünde Kararnamenin geçici 2 nci maddesinin birinci fıkrasında, anılan şirketlerin, sermayelerini yukarıdaki miktarlara çıkararak tescil ettirmeleri için, bu Kanun Hükmünde Kararnamenin yayımı tarihinden itibaren iki yıllık bir süre tanınmış, bu süre içerisinde bunu yerine getirmeyen şirketlerin münfesih olacakları hükmü getirilmiştir. Ne var ki, aradan geçen iki yıl içinde, kararname gereğince, çeşitli sebeplerle sermaye artırımında bulunmayan ya da bulunamayan yüzlerce şirket, bugün münfesih duruma düşmüştür. Münfesih duruma düşen şirketlerin yeniden kurulması, maddî ve manevî zararları da beraberinde getirmektedir.

Burada amaç, şirketlere yeni bir yük getirmeden, ekonominin önemli hayat damarlarından olan bu ortaklıklara yeniden can kazandırarak, onları ekonomiye kazandırabilmektir.

Plan ve Bütçe Komisyonu raporunda “tasarıyla, ilgili kanun hükmünde kararnamede verilen iki yıllık süreye rağmen, sermaye miktarlarını belirtilen miktarlara yükseltemeyen; ancak, faaliyetlerini sürdürmek isteyen anonim ve limitet şirketlerin, münfesih duruma düşerek tasfiye edilmelerinin önlenmesi, dolayısıyla, ilgili Kanun Hükmünde Kararnamede öngörülen iki yıllık sürenin dört yıla çıkarılmasının amaçlandığı anlaşılmaktadır” denilmektedir. Sermayesini artıramayan şirketler münfesih duruma düşebileceklerinden, faaliyet göstererek tüzelkişiliklerini sürdürmek isteyen şirketlere yeniden bir süre tanınmaktadır.

Değerli arkadaşlarım, biz, bu sürenin, dört veya beş yıl olarak belirlenmesinden yanayız. Tanınan süreyle, sermayesini çeşitli nedenlerle artıramayan şirketlerimize yeni bir imkân getirilecek, maddî ve manevî yönüyle, emek ve para israfının önüne geçilmiş olacaktır. Teklif, yerindedir ve uygundur.

Değerli milletvekilleri, bu vesileyle, görüşülmekte olan bu kanun tasarısının, ülkemize, ticaret hayatımıza ve muhataplarına, hayırlı olmasını diliyor; Yüce Heyetinize saygılar sunuyorum. (FP ve DSP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Karakaya.

Doğru Yol Partisi Grubu adına, Sayın Aykon Doğan; buyurun efendim.

Konuşma süreniz 20 dakika.

DYP GRUBU ADINA ABDULLAH AYKON DOĞAN (Isparta) – Sayın Başkan, Yüce Meclisin değerli üyeleri; Türk Ticaret Kanununun bazı maddelerinde değişiklik yapan Kanun HükmündeKararnamede yer alan sürelerin uzatılmasıyla ilgili kanun tasarısı üzerinde Doğru Yol Partisinin görüşlerini açıklamak üzere söz almış bulunuyorum; sözlerimin başında hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Değerli arkadaşlarım, burada belirtmek istediğim bir husus, şirketleşmenin, ekonomik hayattaki, ticarî hayattaki önemidir. Özellikle, bugün, ekonomik hayat, uluslararası ticarete baktığımız zaman, sermaye şirketleri üzerinden yürümektedir. Burada asgarî sermayelerinin artırılması konusunda tartıştığımız şirketler de sermaye şirketleridir; yani, limitet şirketler ve anonim şirketlerdir. Bakanlıktan öğrendiğimize göre, yürürlükte olan ve belli bir süre içinde asgarî sermayelerini artırmak durumunda olan şirketler, limitet şirketler ve anonim şirketlerdir. Bugün bu sürenin yetersizliği sebebiyle münfesih olma tehlikesiyle karşılaşan şirketlerin sayısı, limitet şirketlerde 85 bin, anonim şirketlerde de 25 bindir. Burada belirtmek istediğim husus şu: Sayıları bu kadar çok olan bu şirketler, Kanun Hükmünde Kararnamede belirtilen asgarî sermaye hadlerini, maddî imkânsızlık, finans imkânsızlığı sebebiyle yerine getirmemiş olamazlar; ya bir iletişim eksikliği vardır veyahut meselenin, böyle münfesihe kadar götürecek mahiyette olduğunun bilincinde olmamak vardır.

Şimdi, biz, burada Parlamento olarak bu süreyi dört yıla çıkaracağız veya üç yıla çıkaracağız; ama, burada, üzerinde durmak istediğim husus, bu sürenin uzatılmasından sonra Hükümete düşen görev nedir; burada 25 bin anonim şirketle, 85 bin limitet şirketle, Sanayi Bakanlığı, münfesih olma noktasında değil, bu kanun çıkar çıkmaz iletişim kurma noktasında olmalıdır ve anlatmalıdır ki, bu süre içinde, bu şeklî şart yerine getirilmediği takdirde, şirket münfesih olacaktır. Ticarî hayatta en önemli şey iletişim. Bugün, asrımızdaki en önemli şey iletişim. Burada, Hükümetin, sadece kanunu çıkarmakla görevi bitmiyor, belki daha önemli görevi, bu yasa çıktıktan sonra, bu şirketlerle iletişim kurmasıdır.

Bugün, mevzuatımızda, sadece sermaye şirketleriyle olan birtakım yaptırımlar vardır. Mesela nedir: Türkiye’nin her bölgesinde, teşvik olayı, sermaye şirketlerine bağlanmıştır; özellikle, sermaye şirketleri üzerinden teşvik yürümektedir. Bu itibarla, sermaye şirketlerinin geliştirilmesi, korunması ve bunların yasal şartlara uyum konusunda bilgilendirilmesi, Türkiye için hayatî bir meseledir.

Şimdi, burada, hep birlikte, Beşinci Beş Yıllık Kalkınma Planına şunu yazdık: “Türkiye, özel sektörün öncülüğünde kalkınacaktır.” Tamam. “Türkiye, orta ölçekli işletmelerin öncülüğünde kalkınacaktır.” Bu da tamam ve ilave ettik ki “sermaye tabana yayılarak kalkınacaktır.” Burada tarif ettiğimiz, orta ölçekli olsun, büyük ölçekli olsun, sermaye şirketleridir.

Bir taraftan, Türkiye sermaye şirketleriyle kalkınacak, sermaye şirketlerinin geliştirilmesi, şirketleşmenin teşviki önemlidir konusunu her an gündemde tutacağız, bir de bunların önüne böyle bir yasal mecburiyet getirdikten sonra, bunları münfesih noktasında bırakacağız. Bunu düşünmek mümkün değil. Bu itibarla, zamanı geç de olsa, Hükümetin getirdiği bu tasarıyı memnuniyetle karşılıyoruz.

Şimdi, diğer konuşmacı arkadaşlarımın değindikleri noktaya temas etmek istemiyorum. Plan ve Bütçe Komisyonu, neden bu dört yıllık süreyi üç yıla indirmiştir, bunu da anlamak mümkün değildir. Zaten, bunun bir yıllık süresi bugün geçmiştir; önümüzde üç yıl daha mı süre olmalıdır, yoksa iki yıl daha mı süre olmalıdır, bunu tartışmak istemiyorum; ancak, değinmek istediğim husus şudur: Burada yazılı hadler -anonim şirketler için 5 milyar lira, limitet şirketler için 500 milyon lira- İstanbul’daki bir limitet şirket için yeterli olabilir; ama, Hakkâri’deki, güneydoğunun herhangi bir ilçesindeki veyahut bir kazadaki bir limitet şirket için önemli bir rakam olabilir ve bu formaliteleri yerine getirmek, İstanbul’daki, Ankara’daki organize olmuş kurumlar için o kadar önemli bir olay değildir; ama, Anadolu’nun ücra köşesindeki bir sermaye şirketi bakımından, bu kanunî mükellefiyetleri formel olarak yerine getirmek -finansı bir tarafa bırakıyorum- bir zaman alabilir.

Bu itibarla, Doğru Yol Partisi olarak, Hükümetin getirdiği dört yıllık süreye katıldığımızı burada ifade etmek istiyorum. Eğer, diğer parti grupları da bu dört yıllık süreye katılırlarsa, bu verilen sürenin yine dört yıl olarak kanunlaşmasında isabet olduğunu belirtmek istiyorum. Önerge -ifade edildi- Sayın Başkanlığa verilmiştir. Burada da dileğim odur ki, inşallah, bu yine, Hükümetten geldiği gibi dört yıl olarak çıkar.

Tabiî, bu sermaye şirketlerinin tasfiyesi konusu var. Şimdi, biz, burada, kanun hükmünde yazdık; bu şartlara uymayan şirketler münfesih sayılırlar. Münfesih sayıldığı takdirde ne olurlar; tasfiye dönemi başlar.

Değerli arkadaşlarım, şirketlerin tasfiyesi öyle kolay bir olay değildir. Bir tasfiye kurulu oluşturulacaktır, işe Maliye Bakanlığı girecektir. Düşünebiliyor musunuz, 85 bin tane limitet şirketin tasfiyesi ne demektir bürokrasi için; 25 bin tane anonim şirketin tasfiyesi ne demektir; bir de, bunlar, önlerinde birtakım ekonomik ve ticarî faaliyetleri olan kurumlardır ve bunların tekrar şirketleşme olayları ne demektir?

Bütün bu bürokrasiyi göz önüne getirdiğimiz zaman, Hükümetin bugün getirdiği tasarının ehemmiyeti bir kat daha ortaya çıkıyor. Bu itibarla, bu yasa tasarısının bugün süratle kanunlaşması, hem ekonomimiz bakımından hem bürokrasinin karşılaşacağı birtakım bürokratik işlemler bakımından hem de sayıları aşağı yukarı 110 bine varan sermaye şirketlerinin faaliyetleri, ekonomiye katkıları, çalışmaları bakımından çok önem arz eden bir husustur; bunu burada özellikle belirtiyorum.

Belirtmek istediğim diğer bir husus da şu: Değerli arkadaşlarım, Parlamento, bu tasarı üzerinde, görüyoruz ki, bir ittifak halindedir, yani bu sürenin uzatılmasında ittifakı vardır; ayrıca, bu tasarının önemi üzerinde de ittifakı vardır. Meclis gündemindeki kanun tasarılarını ve kanun tekliflerini şöyle bir incelediğimiz zaman, üzerinde aynı şekilde ittifak edebileceğimiz ve bu derecede önemli daha pek çok tasarı ve teklif vardır. Onun için, Yüce Meclisin ve milletin huzurunda, Meclis gündeminde olan kanun tasarı ve tekliflerinin önemi açısından ve üzerinde ittifak edilebileceği açısından tekrar bir gözden geçirilmesinde ve bu mahiyetteki tasarı ve tekliflerin, öncelikle ve süratle Yüce Meclisin gündemine getirilmesinde de büyük bir yarar olacağını ifade ediyorum.

Bu tasarının -uzatılacak sürenin- memleketimize ve bundan yararlanacak şirketlerimize, kurumlarımıza hayırlı olmasını diliyor, hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Teşekkür ederim. (Alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Doğan.

Tümü üzerinde gruplar adına konuşmalar bitmiştir.

Şahısları adına, Sayın İsmail Özgün; buyurun efendim. (FP sıralarından alkışlar)

Süreniz 10 dakikadır.

İSMAİL ÖZGÜN (Balıkesir) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 469 sıra sayılı kanun tasarısı hakkında kişisel görüşlerimi arz etmek üzere söz almış bulunmaktayım; bu vesileyle, hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Değerli arkadaşlar, sayıları aşağı yukarı 110 bine varan sermaye şirketlerini ilgilendiren bir tasarıyı burada görüşüyoruz; süre uzatılmadığı takdirde birçoğunun da münfesih duruma düşeceği gayet açıktır. Bu bakımdan, 24 Haziran 1995 tarih ve 559 sayılı Türk Ticaret Kanununun Bazı Maddelerinde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Hükmünde Kararnamenin 4 üncü maddesi ile Türk Ticaret Kanununun 272 nci, 9 uncu maddesi ile de aynı Kanunun 507 nci maddesinde değişiklik yapılarak, asgarî sermaye miktarlarının, anonim şirketler için 500 bin liradan 5 milyar liraya, limitet şirketler için de 10 bin liradan 500 milyon liraya çıkarılmasını, bu kararname öngörüyordu.

Söz konusu Kanun Hükmünde Kararnamenin geçici 2 nci maddesinin birinci fıkrasında, anılan şirketlerin sermayelerini yukarıdaki miktarlara çıkararak tescil ettirmeleri için, bu Kanun Hükmünde Kararnamenin yayım tarihinden itibaren iki yıllık bir süre tanınmış ve bu süre içerisinde bunu yerine getirmeyen şirketlerin de münfesih olacakları hükme bağlanmıştı.

Tasarı ve gerekçesi incelendiğinde, bu sürenin, iki yıldan dört yıla çıkarılması öngörülüyor; ancak, Plan ve Bütçe Komisyonunda yapılan görüşmeler neticesinde, dört yılın üç yıl olarak kabul edildiği ve rapora o şekilde geçtiği görülüyor.

Bu konuda bizim bir önergemiz olacak. Bu önergemizde, bu sürenin, Hükümetin teklif ettiği metinde olduğu gibi, dört yıl, hatta beş yıl olarak değiştirilmesi gerekmektedir. Çünkü, tasarının yürürlük maddesinde “Bu Kanun 27.6.1997 tarihinden geçerli olmak üzere...” denilmektedir. Dolayısıyla, bu süre, Komisyonda kabul edilen “üç yıl” şekliyle geçecek olursa, bir yılı zaten geçmiş olacak ve kalan süre içerisinde de, yine eksikliklerin tamamlanması ve bütün sermaye şirketlerinin sermayelerini tasarıda belirtilen hadlere getirmesi noktasında bürokratik işlemlerin yapılamayacağı, birtakım aksaklıkların devam edeceği gibi bir endişemiz vardır. Bu dikkate alınmak suretiyle, sürenin dört yıl veya beş yıl olarak değiştirilmesi gerekir diye düşünmekteyiz.

Bu teklifimizin, önerimizin tasvip göreceğine inanıyor, bu tasarıdan faydalanacak olan bütün sermaye şirketlerimiz için bu kanunun hayırlı, uğurlu olmasını temenni ediyor; hepinize saygılarımı sunuyorum.

BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Özgün.

Son konuşmayı yapmak üzere, Sayın Aslan Polat; buyurun efendim.

Sayın Polat, süreniz 10 dakika.

ASLAN POLAT (Erzurum) – Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Görüşülmekte olan Türk Ticaret Kanununun Bazı Maddelerinde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı üzerinde genellikle bir ittifak var. Bu ittifak da, burada fesih durumuna düşebilecek olan limitet ve anonim şirketlerin sermayelerinin artırılmasında kolaylık getirilmesi yönünde.

Yalnız, burada bir konuyu söylemek istiyoruz. Plan ve Bütçe Komisyonunda da bu tartışıldı. Esasında, burada belirtilen meblağlar çok önemli görülmüyor; yani, bir limitet şirket için 500 milyon lira veya anonim şirket için de 5 milyar liralık rakam, bugünkü şartlarda çok önemli bir rakam değil. Yalnız, önemli olan bir konu var; o da şu: Hükümetler, sık sık, kamuoyunun karşısına, çeşitli şekillerde -af olsun, uzatmalarla olsun- gelebildiği için, firmalarda bir umursamazlık veya bir esneklik oluyor, “nasıl olsa bu uzayacak, nasıl olsa bu affedilecek” deniyor ve dolayısıyla, biraz ihmal oluyor.

Bir de, farkında olmadan, firmalar, çok basit bir formaliteden dolayı, sanki fesih durumuyla karşı karşıya geliyorlar ve bu zamanda bir anonim şirketin, bir limitet şirketin de fesih durumuna düşmesi, hakikaten zor oluyor.

Bir başka konu daha var ki, bu da çok tartışılıyor; “neden, bu, Plan ve Bütçe Komisyonunda üç yıl oldu; esasında, Hükümetin getirdiği dört yıl daha doğruydu” deniyor. Şimdi, yürürlük maddesine bakarsanız, bu tasarı, Plan ve Bütçe Komisyonundan birinci ayda çıkmış. Bu birinci ayda çıktığı zaman, önünde altı aylık bir zaman vardı ve Plan ve Bütçe Komisyonunda “bu altı ayda, bu, çok rahat bir şekilde uzatılır” diye düşündük, hepimiz bu ortak kararı vermiştik; ama, bakıyorum, bu, ta altı ay sonra Genel Kurula gelmiş oluyor. Altı ay gibi bir zaman geçince, sanki müddet de dolmuş gibi bir duruma geliyor. Aslında, Plan ve Bütçe Komisyonunda, anında Meclise geleceği varsayılarak bu değişiklik yapılmıştı. Doğrudur; yani, şu anda hakikaten üç yıl dolmak üzere gibi oluyor, dört yıla gelmesi makul oluyor; ama, Plan ve Bütçe Komisyonunda üç yıla alınmasındaki makul sebep, önünde yeterli bir müddet var, bu Meclise gelene kadar firmalar da bu gerekli meblağı düzeltirler diye düşünülmesiydi.

Şimdi, burada, Hükümetin yapmış olduğu bir şey de... İlim olan Eruzurum’da, ben, Ticaret Odası Başkanıyla görüştüm; Erzurum’da 3 bin civarında limitet ve anonim şirket var, bunlardan 150 veya 200 firma tehlikeli durumdaymış. Bu 150 veya 200 firma, bu tasarı kanunlaştığında, nasip olursa, bu iyileştirmeden faydalanacak.

Yalnız, biraz önce, telefonla, Sayın Ticaret Odası Başkanından sorduğum zaman, bana “Sayın eski Başkanımızdan rica ediyoruz. Kendisini orada görüyoruz, komisyonda oturuyor. Bu fark önemli, teşekkür ederiz; ama, bizim ondan esasen başka isteğimiz var; o da şu: Biz, defalarca kendilerine arz ettik. Son çıkan şu teşvik kanununun yürürlüğe girebilmesi için -giremiyor; çünkü yer yok- Erzurum’da ikinci organize sanayi bölgesini istiyoruz. 7 trilyon lira civarında olan bu meblağı, eğer, eski Başkanımız olan Sayın Bakan, bize, yardım eder de verirlerse, memnun oluruz” dediler. Onu, şu nedenle makul görüyorum: Bu 10 milyar lirayı, 5 milyar lirayı, Erzurum’da, firmalarımız buluyorlar; ama, bulamadığımız bir firmayı da sizden istiyoruz. O da, bizim altyapımızı geliştirmeniz. Organize sanayi bölgemizin altyapısını yaptırırsanız, o zaman, biz, orada, yatırım yapacak bir yer buluruz.

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANI BİLTEKİN ÖZDEMİR (Samsun) – Erzurum’a saygılar sunuyoruz.

ASLAN POLAT (Devamla) – Efendim, saygılarınız var da, saygılarınızı lafta istemiyorlar Erzurumlular, icraatla istiyorlar; diyorlar ki: Son çıkan teşvik kararı, organize sanayi olmadığı için... Şu anda, 60 civarında fabrika yeri için müracaat edildi; yer yokluğundan fabrika yeri teslim edemiyoruz. Hazine arazilerini verdiğiniz zaman, altyapıları olmadığı için giremiyorlar ve çıkan kanun afaki kalıyor.

İkinci olarak da, diyorlar ki: Bu kanuna bağlı olarak çıkacak olan yüzde 50 elektrik indiriminden bizim bölgemizin de yararlanmasını istiyoruz. Bu, sadece güneydoğuda 5 ille sınırlı kalmasın.

Erzurumluların bu iki isteğini size belirttikten sonra, gelen son bir kararlarını belirtiyorum; biraz önce Fazilet Partisi Grubu adına burada konuşan sayın arkadaşımız da belirtti: Bazen, sermayeyle ilgili çok hassas ve güzel yaklaşımlarda bulunuluyor. Yani, bir FOB fesihe kaldıkları zaman, bunların fesihlerini nasıl önleriz, bunlara nasıl yardım ederiz, deniyor. İcabında, biraz önce bahsettiğim gibi, ikinci organize sanayi bölgesi için, Erzurum’da pek yürümeyen, ama, yürümesi ihtimali olan teşvik kanunu çıkıyor. Bu da güzel, bunların hepsini kabul ediyoruz; ama, bir de bakıyoruz ki... Bir taraftan sermayeyi yeşil, kırmızı diye de ayırıyorsunuz. Tam bir Dost Sigorta Şirketi kuruluyor; Dost Sigorta Şirketini, saat 4.00’te, terör bastırır gibi basıp, elamanlarını alıp götürüyorsunuz; beyini bulamıyor, hanımını rehin alıyorsunuz; vatandaşlar da şaşırıyorlar. Bu Hükümet sermayenin yanında mı karşısında mı? Koskoca bir işveren sendikası MÜSİAD’ın Başkanı, sekiz ay önce yapmış olduğu bir konuşmadan dolayı, 3 binden fazla ortağı olan Türkiye’nin en büyük işveren kuruluşu kapanma tehlikesiyle karşı karşıya geliyor ve halk şunu söylüyor Sayın Bakanım; diyorlar ki Hükümete: Şu kararlarda bir uyuşma olsun, hep dengeli olsun, sermaye korunduğu zaman, korunduğunun farkında olsun, eğer korunmuyorsa da kendini koruyacak tedbir alsın. Bir maddeyle en ufak dertlerine çözüm getirildiği zaman teşekkür ediyorlar; ama, diğer taraftan, en önemli şeylerine çok zorluk çıkardığınız zaman da size itirazlarını belirtiyorlar.

Ben, bunları belirtiyorum ve Sayın Bakanımdan da tekrar Erzurum Ticaret Odasının kendilerine gönderdiği isteği tekrarlayarak hepinize saygılar sunuyorum. (RP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim.

Tasarı üzerindeki müzakereler bitmiştir.

Sayın milletvekilleri, maddelere geçilmesini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Maddelere geçilmesi kabul edilmiştir.

V. – ÖNERİLER (Devam)

A) DANIŞMA KURULU ÖNERİLERİ (Devam)

1. – (9/21) esas numaralı Meclis soruşturması önergesinin gündemdeki yeri ve görüşme gününe ilişkin Danışma Kurulu önerisi (Devam)

BAŞKAN – Biraz önce, soruşturma önergesiyle ilgili söz talebinde bulunan arkadaşlarımızın listesi geldi; 20 ANAP, 20 DYP ve 2 de Fazilet Partisinden olmak üzere 42 arkadaşımız söz istemişlerdir.

Biliyorsunuz kurayla üç kişiyi belirliyoruz.:

Sayın Ergun Özkan, Sayın Emin Kul, Sayın Bedük.

VII. – KANUN TASARI VE TEKLİFLERİYLE KOMİSYONLARDAN

GELEN DİĞER İŞLER (Devam)

6. – Türk Ticaret Kanununun Bazı Maddelerinde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ve Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (1/697) (S. Sayısı : 469) (Devam)

BAŞKAN – Maddelere geçilmesi kabul edilmişti.

1 inci maddeyi okutuyorum:

TÜRK TİCARET KANUNUNUN BAZI MADDELERİNDE DEĞİŞİKLİK YAPILMASINA DAİR KANUN HÜKMÜNDE KARARNAMEDE DEĞİŞİKLİK YAPILMASINA DAİR KANUN TASARISI

MADDE 1. – 24.6.1995 tarihli ve 559 sayılı Türk Ticaret Kanununun Bazı Maddelerinde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Hükmünde Kararnamenin geçici 2 nci maddesinin birinci fıkrasında yer alan “iki yıl” ibaresi “üç yıl” şeklinde değiştirilmiştir.

BAŞKAN – Bu madde üzerinde de konuşacak mısınız? Zaten, önergeler de var...

MEHMET ALTAN KARAPAŞAOĞLU (Bursa) – Sayın Başkan, bir iki şey söylemek istiyorum.

BAŞKAN – Peki. Bizim amacımız, zamanı çok iyi kullanmak.

Fazilet Partisi Grubu adına, Sayın Karapaşaoğlu.

Buyurun efendim. (FP sıralarından alkışlar)

FP GRUBU ADINA MEHMET ALTAN KARAPAŞAOĞLU (Bursa) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; tasarının 1 inci maddesiyle ilgili olarak söz almış bulunuyorum.

Biliyorsunuz, bu yasa, 24.6.1995 tarihinde çıktı. O tarih itibariyle, iki yıllık bir süre verilmişti. Biliyorsunuz, bu iki yıllık süre dolmadan önce, Plan ve Bütçe Komisyonundan, Hükümetin göndermiş olduğu “dört yıl” ibaresi “üç yıl”a çevrilerek geldi; fakat, Plan ve Bütçe Komisyonundan Heyetinize inene kadar, bu bir yıl süre de bitmiş oldu. Şimdi, biz, bu 1 inci maddede, Hükümetin getirmiş olduğu iki yıllık eksürenin uygun olacağı kanaatiyle, ayrıca, bir de önerge vermiş bulunuyoruz. Kanunun menşeine dönüleceğine göre, 1 inci maddedeki “üç yıl” ibaresinin “beş yıl” olarak değiştirilmesiyle, yine, müteşebbislerimize ve şirketlerimize, bugünden itibaren iki yıllık bir eksüre verilmiş olacak. Dolayısıyla, bu konuda, önergenin kabulünü bilhassa talep ediyoruz. Zira, sanayicimizin ve müteşebbisimizin, ticarî konular dışında birtakım hukukî konulardan da sıkıntıları var; mahkemelerde olan işleri var, sermaye tezyidiyle ilgili olarak hisse meseleleri var, vefat edenlerle ilgili olarak, sermayedarlarla ilgili olarak mahkemelerden alınması gereken birtakım kararlar var. Bunlar da göz önüne alınmak suretiyle, bu “üç yıl” ibaresinin, “beş yıl” yapılmak suretiyle Hükümetin ilk teklif ettiği şekle döneceğini biliyoruz.

Ayrıca, bu konuda bizim bir teklifimiz daha olacak. Bu da şöyle bir şey: Değerli arkadaşlar, iki yıllık eksüre verildikten sonra da, bu iki yıllık sürenin hitamında bazı konular bitmemiş olabilir; çeşitli karışık meseleler vardır, yüzbinlerce firma içerisinde problemi çok olanlar vardır; bunlar karışımıza çıkacaktır. Dolayısıyla, bir madde eklenmesini teklif ediyoruz. O da şöyle:

“Erteleme süresi bitiminde gerekli işlemleri ve sermaye tezyidini gerçekleştiremeyen firmalara, Bakanlığın incelemesi sonunda makul olabilecek sebeplerden dolayı Bakanlıkça eksüre verilmesi.” Bu da, Bakanlığa verilmiş olacak bir inisiyatiftir.

REFİK ARAS (İstanbul) – Maksat, iş sulansın.

MEHMET ALTAN KARAPAŞAOĞLU (Devamla) – Efendim, sulanma meselesi değil; o iki yıllık süre bittiğinde -Allah hepimize ömür verirse, yine böyle karşılıklı konuşuruz- meselesini halledememiş firmalar varsa ve ciddiyse, yabancı sermayeyle de ilişiği varsa, varisleri varsa, ortaklıklarından dolayı mahkemelerde problemleri varsa, bu iki yılın bitiminden sonra münfesih olacak. Buna da fırsat verelim. Bakanlık da eğer uygun görüyorsa, bunu da Bakanlık temdit etsin. Mesele bundan ibarettir.

Bu tasarıyı bu yönüyle destekliyoruz.

Saygılar sunuyorum efendim. (FP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Karapaşaoğlu.

Madde üzerindeki konuşmalar bitmiştir.

Maddeyle ilgili 3 önerge var; geliş sırasına göre okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan, Türk Ticaret Kanununun Bazı Maddelerinde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısının çerçeve 1 inci maddesiyle değiştirilen 24.6.1995 tarihli ve 559 sayılı Türk Ticaret Kanununun Bazı Maddelerinde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Hükmünde Kararnamenin geçici 2 nci maddesinin birinci fıkrasında yer alan “üç yıl” ibaresinin “31.12.1998 tarihine kadar” şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

Ülkü Güney Ali Ilıksoy Mehmet Ali Bilici

Bayburt Gaziantep Adana

BAŞKAN – Öteki önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Türk Ticaret Kanununun Bazı Maddelerinde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair (469 sıra sayılı) Kanun Tasarısının 1 inci maddesindeki “üç yıl” ibaresinin “beş yıl” olarak değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

Tevhit Karakaya M. Bedri İncetahtacı Sıtkı Cengil Erzincan Gaziantep Adana

Sabahattin Yıldız M. Altan Karapaşaoğlu İsmail Özgün

Muş Bursa Balıkesir

BAŞKAN – Öteki önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 469 sıra sayılı kanun tasarısının 1 inci maddesinde yer alan “üç yıl” ibaresinin “dört yıl” şeklinde değiştirilmesini saygılarımla arz ederim.

Yahya Şimşek Yusuf Öztop Ahmet Güryüz Ketenci

Bursa Antalya İstanbul

İ. Önder Kırlı Ercan Karakaş

Balıkesir İstanbul

BAŞKAN – Şimdi, aykırılık derecesine göre, en aykırı -beş yıl- olanı işleme koyuyorum:

Bursa Milletvekili Mehmet Altan Karapaşaoğlu ve Arkadaşlarının Önergesi:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Türk Ticaret Kanununun Bazı Maddelerinde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair (469 sıra sayılı) Kanun Tasarısının 1 inci maddesindeki “üç yıl” ibaresinin “beş yıl” olarak değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

BAŞKAN – Komisyon katılıyor mu önergeye efendim?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANI BİLTEKİN ÖZDEMİR (Samsun) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Hükümet?..

SANAYİ VE TİCARET BAKANI E. YALIM EREZ (Muğla) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Hükümet ve Komisyon katılmıyor.

Önergenin gerekçesini okutuyorum:

Gerekçe:

Plan ve Bütçe Komisyonunda kabul edilen 1 yıllık erteleme teklifi, tasarının Genel Kurula inmesi ve görüşülebilmesi sırasında geçmiştir. Dolaylısıyla, yeni bir, Hükümetin teklifi olan, iki yıllık ertelemeye ihtiyaç vardır.

BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza sunuyorum : Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge reddedilmiştir.

Öteki önergeyi okutuyorum :

Bursa Milletvekili Yahya Şimşek ve Arkadaşlarının Önergesi:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 469 sıra sayılı kanun tasarısının 1 inci maddesinde yer alan “üç yıl “ibaresinin “dört yıl” şeklinde değiştirilmesini saygılarımla arz ederim.

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu ?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANI BİLTEKİN ÖZDEMİR(Samsun) –Katılmıyoruz.

BAŞKAN – Hükümet ?..

SANAYİ VE TİCARET BAKANI E.YALIM EREZ (Muğla) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Hükümet ve Komisyon önergeye katılmıyor.

Gerekçeyi mi okutalım Sayın Şimşek?

YAHYA ŞİMŞEK (Bursa) – Söz istiyorum Sayın Başkan.

BAŞKAN – Peki, buyurun.

Süreniz 5 dakikadır Sayın Şimşek

YAHYA ŞİMŞEK (Bursa) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; görüşülmekte olan tasarıyla ilgili değişiklik önergesi hakkında görüşlerimizi belirtmek için söz almış bulunuyorum. Sizleri saygıyla selamlıyorum.

Bilindiği gibi, 3 değişiklik önergesi verilmiş. Bunlardan bir tanesi, üç yılı beş yıla çıkarmak; diğeri, iki yılı, Hükümet tasarısında olduğu gibi, dört yıla çıkarmak; biri de, yanlış hatırlamıyorsam, 31.12.1998 tarihine kadar uzatmak şeklindedir

31.12.1998 tarihine kadar uzatmak, sanki, böyle, gıdım gıdım bir şeyler vermek gibi, yani, azıcık azıcık bir şey vermek gibi bir anlayışı yansıtıyor. Bu önergede, böylesine az az, sanki, bir teraziyle tartılıyormuşçasına verilmesi konusundaki mantığı anlayamadım. Burada, Hükümet tasarısında, dört yıl olarak belirlenmiş. Bizim verdiğimiz değişiklik önergesinde de o esas alınarak... Ki, dört yıl da olsa, uzatılan süre, yani, bundan sonra tasarı yasalaştığı takdirde geriye kalan süre, zaten, ancak, bir yıllık bir süre oluyor.

Gelin, bu bir yıllık süreyi bu insanlardan esirgemeyelim. Hiç olmazsa, önümüzdeki bir yıllık süre içerisinde bu sermaye artırımını yapacak olan insanlar, o rahatlık içerisinde bunu yapabilsinler.

Beş yıla artırımı ben de fazla buluyorum; çünkü, artırımla ilgili parasal değeri de düşünüldüğü zaman, geçen süre içerisinde o da belki yetmeyecek, yeni bir artırım gündeme gelmiş olacak.

O nedenle, bence, burada, Hükümetin teklif ettiği metinde belirtilen dört yıllık sürenin uygun olduğunu belirtiyor; nasıl ki, tasarının geçmesi konusunda görüş birliği içerisinde hareket ediyorsak, bu değişiklik önergesinin de kabul edilmesi konusunda görüş birliği içerisinde olacağımızı umuyor; bu inançla saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Şimşek.

Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.

Son önergeyi okutuyorum:

Bayburt Milletvekili Ülkü Güney ve Arkadaşlarının Önergesi:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan Türk Ticaret Kanununun Bazı Maddelerinde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısının çerçeve 1 inci maddesiyle değiştirilen, 24.6.1995 tarih ve 559 sayılı Türk Ticaret Kanununun Bazı Maddelerinde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Hükmünde Kararnamenin geçici 2 nci maddesinin birinci fıkrasında yer alan “üç yıl” ibaresinin “31.12.1998 tarihine kadar” şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

BAŞKAN – Önergeye Komisyon katılıyor mu efendim?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANI BİLTEKİN ÖZDEMİR (Samsun) – Katılıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Hükümet?..

SANAYİ VE TİCARET BAKANI E. YALIM EREZ (Muğla) – Katılıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Komisyon ve Hükümet önergeye katılıyor.

Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

Maddeyi, kabul edilen bu önerge doğrultusunda oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

Sayın Altan Karapaşaoğlu ve arkadaşlarının, 2 nci madde olarak yeni bir madde eklenmesini istedikleri, bir önergeleri var. Biz bunu kanuna eklediğimiz zaman 1 inci maddeyi kaldırmış oluyoruz. Siz, diyorsunuz ki: “Erteleme süresi bitiminden gerekli işlemleri ve sermaye tezyidini gerçekleştirmeyen firmalara, Bakanlığın incelemesi sonunda, makul olabilecek sebeplerden dolayı Bakanlıkça eksüre verilir.” Biz bu hükmü buraya koyduğumuz zaman, 31.12.1998 tarihi yürürlükten kalkıyor. Onun için...

MEHMET ALTAN KARAPAŞAOĞLU (Bursa) – Kalkmaz efendim...

LÜTFÜ ESENGÜN (Erzurum) – Ondan sona verilir eksüre.

BAŞKAN – Ama, efendim, bu tarihe kadar uzatılmıştır dedikten sonra, yeniden bu tarih uzatılır diye bakana yetki verirsek, olmaz.

MEHMET ALTAN KARAPAŞAOĞLU (Bursa) – Niye olmasın efendim?..

BAŞKAN - Sayın Başkan, inanınız, yasa tekniğine uygun olmaz. Kesin tarih belirtmişiz, ondan sonra da, yeni bir önergeyle “bakanlık eksüre verir” yetkisini tanıdığımız zaman, bu yetkiyi, tamamen Bakanlığa devretmiş oluyoruz; yani, Meclisin yetkisini Bakanlığa devretmiş oluyoruz.

LÜTFÜ ESENGÜN (Erzurum) – O tarihten sonra...

BAŞKAN – Yok efendim, bu olmaz. Onun için bu önergeyi işleme koymuyorum.

MEHMET ALTAN KARAPAŞAOĞLU (Bursa) – Sayın Başkan...

BAŞKAN – Sayın Karapaşaoğlu, kanun tekniği böyle; yani, bir tarih belirttikten sonra, bu yetkiyi tekrar Bakanlığa veremeyiz.

MEHMET ALTAN KARAPAŞAOĞLU (Bursa) – Efendim, bu altı aylık süreden sonra da geçerlidir.

BAŞKAN – Anladım da, bu yetki Meclise ait; Meclis bu yetkisini Bakanlığa devredemez. Bakanlığın öyle bir yetkisi olsaydı, zaten, böyle bir kanun maddesine gerek de kalmazdı.

MEHMET ALTAN KARAPAŞAOĞLU (Bursa) – Sayın Başkanım, yüzbinlerce müessese Bakanlığa mahkûm ediliyor.

BAŞKAN – Sayın Karapaşaoğlu, kanun tekniği böyle gerektiriyor.

2 nci maddeyi okutuyorum:

MADDE 2.- Bu Kanun, 27.06.1997 tarihinden geçerli olmak üzere yayımı tarihinde yürürlüğe girer.

BAŞKAN – Madde üzerinde, Fazilet Partisi Grubu adına, Sayın Musa Uzunkaya söz istemiştir. (FP sıralarından alkışlar)

Buyurun Sayın Uzunkaya.

FP GRUBU ADINA MUSA UZUNKAYA (Samsun) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; evvela, gruplarımızın ve özellikle Hükümetin, bu yasa tasarısını önplana çekmiş olmasından dolayı, Fazilet Partisi ve şahsım adına teşekkürlerimi arz ediyor, yasalaşması muhtemel olan bu tasarının müteşebbislerimiz hakkında hayırlı olmasını temenni ediyorum.

Az önce, değişiklik önergeleriyle... Bu altı aylık boşluktan dolayı, yüzlerce müteşebbisimizi mutazarrır edecek, rahatsız edecek, ciddî sıkıntılar çektirecek ve -şu anda 6 ncı aydayız; 12 nci aya kadar tanınacak bir sürede- çok kısa bir zaman dilimi içerisinde geçerliliği olacak bu tasarıyı keşke Hükümetimiz burada bize izah etseydi. Yani, bu sürenin bir yıl daha uzatılmasının mahzurları nelerdir?

Değerli Bakanımız ve Komisyon Başkanımız, sürenin bir yıl daha uzatılmasının doğuracağı ekonomik sıkıntıları, müteşebbisler açısından, şirketler açısından ne gibi zararlar olacağını bize izah etse, önergeler buna göre verilmiş olurdu ve arkadaşlarımız farkına varmadıkları yanlışları fark etmiş olurlardı.

Kendi ilimin bir ilçesinde, mesela Bafra’da, altmıştan fazla şirket, şu ana kadar -altı aydan beri- bu yasanın mağduriyeti içerisindeydi. Umuyoruz, inşallah, kısa sürede bu sıkıntılarını aşacaklar, sermaye artırımlarını yapmış olacaklardır. Diliyorduk ki, hiç olmazsa 1999 yılı sonuna kadar, hem değişiklik şeklinde ek bir madde olarak verilen tasarı, Hükümetçe ve Sayın Başkanımızca hüsnükabul görmüş olsun hem de 1999 yılı sonuna kadar, şirketlerimiz, büyüme ve sermaye artırımı konusunda çalışmalar yapabilecekleri süreyi, genel kongrelerini yapabilecekleri süreyi, ciddî bir inceleme yapma süresini, fırsatını kazanabilmiş olsunlar.

Tabiî, bu maddede, yasanın yayımı tarihinden, son tarihe kadar... Yani, toplumda bu derece kısa vadede çıkarılıp, kullanım süresi bu derece dar tutulan yasalar, zannediyorum, oldukça azdır.

Ticaretin önünü gerçekten açmak istiyorsak, müteşebbisimize rahatlık tanımak istiyorsak, imkânlarını ve ortaklarının imkânlarını daha güzel bir şekilde değerlendirmelerini arzu ediyorsak, Hükümet olarak, bu imkânları biraz daha geniş tutmak, altı aydan beri tedirgin olan şirket ve sermaye sahiplerinin bu tedirginliğini, hiç olmazsa, bir-birbuçuk yıllık alabilecekleri rahat bir nefesle halledebilmelerine imkân tanınsaydı iyi olurdu diye düşünüyor; çıkacak olan bu yasanın, tekrar, bütün şirketlerimiz ve ülkemiz hakkında hayırlı olması dileğiyle, saygılar sunuyorum. (FP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Uzunkaya.

Madde üzerindeki konuşmalar bitmiştir.

Madde üzerinde verilmiş önerge?..Yok.

Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Madde kabul edilmiştir.

3 üncü maddeyi okutuyorum:

MADDE 3.- Bu Kanun hükümlerini Bakanlar Kurulu yürütür.

BAŞKAN – Madde üzerinde söz isteyen?..Yok.

Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Madde kabul edilmiştir.

Tasarının tümünü oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

Tasarı, böylece yasalaşmıştır; hayırlı ve uğurlu olmasını diliyorum.

7. – Yaş Sebze ve Meyve Ticaretinin Düzenlenmesi ve Toptancı Halleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamenin Bazı Maddelerinin Değiştirilmesine Dair Kanun Tasarısı ve İçişleri ve Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabiî Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji komisyonları raporları (1/735) (S. Sayısı : 638) (1)

BAŞKAN – Yaş Sebze ve Meyve Ticaretinin Düzenlenmesi ve Toptancı Halleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamenin Bazı Maddelerinin Değiştirilmesine Dair Kanun Tasarısı ve İçişleri, Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabiî Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji Komisyonları raporlarının müzakeresine başlıyoruz.

Komisyon?.. Burada.

Hükümet?.. Burada.

                        

(1) 638 S. Sayılı Basmayazı tutanağa eklidir.

Komisyon ve Hükümet yerlerini aldılar.

Komisyon raporunun okunup okunmaması hususunu oylarınıza sunacağım: Komisyon raporunun okunmasını kabul edenler... Kabul etmeyenler... Komisyon raporunun okunması kabul edilmemiştir.

Tasarının tümü üzerinde, Fazilet Partisi Grubu adına Sayın Veysel Candan söz istemişlerdir. Başka söz isteyen arkadaşlarımız, söz isteklerini lütfen kaydettirsinler.

Buyurun Sayın Candan. (FP sıralarından alkışlar)

Süreniz 20 dakika Sayın Candan.

FP GRUBU ADINA VEYSEL CANDAN (Konya) – Sayın Başkan, değerli milletvekili arkadaşlarım; Yaş Sebze ve Meyve Ticaretinin Düzenlenmesi ve Toptancı Halleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamenin Bazı Maddelerinin Değiştirilmesine Dair Kanun Tasarısı ve İçişleri ve Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabiî Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji Komisyonları raporları üzerinde, Fazilet Partisi Grubu adına söz almış bulunuyorum; Yüce Heyetinizi, şahsım ve Grubum adına saygıyla selamlıyorum.

Aslında, değişiklik istenen kanun hükmündeki kararname, üç yıl önce, 27 Haziran 1995 tarihinde çıkarılmıştır ve bugün de, yeni bir değişiklik getirilmeye çalışılmaktadır. Fazilet Partisi Grubu olarak, hal kanunu tasarısı olarak bilinen bu kanun tasarısını, aslında, sebze ve meyve ticaretindeki kaçak verginin tespiti noktasında bir çalışma olarak görüyoruz.

Burada, konuşmaya başlamadan önce, çok önemli bir tespiti ifade etmek istiyorum. Daha önce, bir yıllık icraatı sırasında, bu Hükümet, kesintisiz eğitimle 4 katrilyonluk bir vergi elde etti. Hal kanunu tasarısıyla amaçlanan da, sebze üretimini artırmak veya ihracatı çoğaltmak değil, 2 katrilyonluk bir vergi kaçağının önlenmesini sağlamaktır. Daha sonra, önümüzdeki günlerde gündeme getirilecek vergi tasarısıyla da, 4 katrilyonluk bir vergi kaynağı hedeflenmektedir; böylece, vergi kaçaklarını önlemek suretiyle, toplam 10 katrilyonluk bir vergi geliri elde edileceğinden bahsedilmektedir. Ancak, Hükümete bir tavsiyem var: İç ve dışborçların toplamı 84 milyar dolar olduğuna göre ve yıllık borçlanma faizleri de yüzde 135’lere vardığına göre, bu toplanan vergilerin de bir işe yaramayacağı, belirli çevrelere aktarılacağı ortadadır. Yani, özetle demek gerekir ki, bu tasarılarla getirilen düzenlemeler, arzu edilen üretim artışını sağlayamamakta; ancak, gücümüzün yettiği yerde millete yeni vergiler getirmekten başka bir işe de yaramamaktadır.

Aslında, 10 maddelik bu tasarının, Türkiye’de üretilen yaş sebze ve meyvenin toptancı hallerden geçirilmesinden başka, önemli tek bir maddesi yoktur. Bu tasarıyla getirilen zorlayıcı tedbirler, üretimi düşürecektir. Başka bir ifadeyle, sebze ve meyve ticaretini serbest bırakmak akıllıca ve doğru bir iştir.

Ucuz sebze ve meyve için, üretim bölgelerinde üretici birlikleri kurmak, bunlara toptancı hallerde yer tahsis etmek, vergilerde KDV’yi düşürmek, pazar yerlerinin denetimini yapmak, tabiî, bunun için de, arz-talep dengesinde üretimi artırmak gerekmektedir; başka bir şekilde sebzeyi ucuzlatmak mümkün değildir. Bu tasarı, Hükümetin vergi gelirlerini artırır; ancak, meyve ve sebze üretimini artırmaz. Bu tasarı, maalesef, sebze ve meyve fiyatlarını yükseltecek ve böylece, sağlıklı beslenme için gerekli olan meyve tüketimi, maalesef azalacaktır.

Değerli arkadaşlarım, Hükümetin getirdiği bu tasarıyla ilgili bazı tespitleri ifade etmek istiyorum:

Yaş sebze ve meyve üretimimiz 25-30 milyon tondur; bunun yüzde 5’i ihraç edilmektedir. Bu oran, komşu ülkelere baktığımız zaman, çok düşüktür; İspanya’da yüzde 45, İsrail’de yüzde 31 olmasına rağmen, ülkemizde yüzde 5 gibi çok düşük bir orandır; ancak, bu tasarı içerisinde, ihracatı artırıcı veya çiftçinin üretimini artırıcı hiçbir maddenin olmaması, en büyük eksikliktir.

Biraz önce ifade ettiğim gibi, daha önceki kararname -27 Haziran 1995’te yürürlüğe giren 552 sayılı Kanun Hükmünde Kararname- üç yıl önce hazırlanmıştır; bunun, üç temel unsuru vardır: Yaş sebze ve meyve hallerde toplanacaktır; malların en uygun fiyatla satılması sağlanacaktır; bu kararnamede, denetim, geniş ölçüde belediyelere verilmiştir. Ancak -tasarıda ifade ediliyor- hal dışı etkin güçlerin oluştuğu tespitiyle, bu kanun hükmünde kararnamede değişiklik talep edilmektedir. Yani, bu üç temel madde, değişiklikten önceki kanun hükmünde kararnamede şunu söylüyor: Türkiye’de yaş sebze ve meyveler, üreticiden hale girmeden çıkmaktadır, bunları hale sokmak suretiyle vergi denetimine tabi tutalım; işin özü bu.

Şimdi, kararnamede değişiklik isteyen tasarının amacına gelince: Toptancı hallere yaş meyve ve sebze akışını hızlandırmak, kayıtdışı ekonomiyi azaltmak. Aslında bu tasarının 10 maddesini tek maddeye indirmek gerekirse, işin özü buradadır; üretici, komisyoncu, ticaret erbabı ve tüketicinin yararını korumaktır; ama bu maddelerle yeterince korunduğunu söylemek de mümkün değildir; tasarının, amacında ifade edildiği şekilde, üreticiyi, komisyoncuyu ve tüketiciyi koruduğunu söylemek de, maalesef mümkün değildir.

Mademki böyle bir tasarı gelmiştir, bu tasarıyı tamamıyla incelediğimiz zaman, Fazilet Partisi olarak, bu tasarıya ne türlü bir katkımız olabilir sorusuna cevap noktasında, maddelerin müzakeresine geçildiği zaman, bazı değişiklik önergeleriyle katkıda bulunmaya çalışacağımızı ifade etmek istiyorum.

Şimdi, 10 maddelik tasarının içeriğine geçmek istiyorum.

Belediye sınırları veya mücavir alanlar içerisinde satılacak sebze ve meyvenin, o bölgenin toptancı halinin içinden çıkmasına gayret etmek ve perakende satışları engellemek; madde 1. Hale girmeden satış yapanlar için “taşıma araçları faaliyetten men edilir” denilmektedir ve bu maddenin gerekçesinde de, halin, borsa benzeri, gerçek fiyat oluşmasına yardımcı olacağı düşüncesi yatmaktadır.

2 nci maddede, haldeki satıcılara “tacirler” eklenmiştir; böylece, hale mal girişi çoğalacaktır. Bilindiği gibi, sebze hallerinde komisyoncular ve üretici birlikleri ticaret yapmaktadırlar; sebze ticareti yapan tacirler de hale konulduğu zaman, sebze ticaretiyle uğraşanların sayısında artış gözlenecektir.

3 üncü madde de, komisyon oranı serbest bırakılmış ve gerekçe olarak da “ticarete dinamizm getirilmeye çalışılmaktadır” denilmektedir.

Ben, biraz sonra, konuşmamın içerisinde, bu maddelerden katıldıklarımız ve değişiklik yapılmasını talep ettiklerimiz konusunda da görüşlerimizi ifade etmeye çalışacağım.

4 üncü maddede, toptancı hallerden belediyeye aktarılan gelirlerin hal yapımında kullanılması talep edilmektedir -yüzde 10’luk bir bölüm için- buna da itirazımızı ifade etmeye çalışacağım. Madde gerekçesinde de, daha çok hal yapılması veya hallerdeki altyapı eksikliklerinin giderilmesinin amaçlandığı söylenilmektedir.

Maddedeki diğer bir fıkrayla, hal dışında yapılan satışlardan alınan pay, yüzde 10’dan yüzde 20’ye çıkarılmaktadır .

Diğer bir fıkrayla, hal dışı satışı yakalayan zabıtanın yanında, yakalamada emeği geçen diğer görevli insanlara da, bu satıştan pay verilmektedir.

Yine, diğer bir fıkrayla, kaynağı belli olmayan yaş sebze ve meyvenin Gelir Vergisi vermeden satışının engellenmesi amacıyla, yüzde 10 kanunî kamu kesintisi yapılması öngörülmektedir.

5 inci maddeyle, hal içindeki denetimler için, hal müdürlüğüne bağlı zabıta teşkilatı kurulması ve görev teminatı olan bir hal müdürlüğü makamının oluşturulması hususu getirilmektedir. Tabiî ki, bu, devleti küçültmeyi düşünen bir Hükümet için fevkalede yanlıştır. Türkiye’de, Devlet Personel Kanunuyla, bunlara, hal adedi kadar kadronun tahsisi gerekecek ve en azından, devletin, 20-30 bin civarında kadro ihtiyacı olacak ve bu durum, devleti devamlı büyütecektir.

Ayrıca, hal hakem kurullarıyla ilgili olarak, 6 ncı maddede, hal hakem kurulu yeniden tanımlanmış, görevlerine açıklık getirilmiş ve hakem kurulunun görevleri, yetkileri, seçimi, çalışma usul ve esasları ve huzur haklarıyla ilgili olarak yönetmelikle düzenleme yapılacağı belirtilmiştir. Yerleşim için, bürolar, hal içinde yerler tahsis edilmekte, ihtiyaçlar için de, kaynak tahsisi hüküm altına alınmaktadır.

7 nci maddeyle, hal zabıtasına, semt pazarlarını denetleme yetkisi verilmiştir. Buradaki gerekçede de, ilçe belediyelerine yardım sağlanacağı ve semt pazarlarında yüksek fiyatla perakende satışın önlenmeye çalışılacağı açıklanmıştır. Bu maddenin de, metni ile gerekçesi arasında hiç tutarlılık yoktur.

Hal dahilinde faaliyetten yasaklananlarla ilgili 8 inci madde var. Burada da, denetimin, bilindiği gibi, halde hal müdürlüğü ve belediye encümenlerince yapılacağı hükmü getirilmektedir. Ayrıca, hal dahilindeki hakem kurulunun aldığı kararları Bakanlık onayıyla bozma veya değiştirme yetkisi getirilmektedir; yani, bir noktada belediyeler, tekrar vesayet altına alınmaktadır.

Genelde, maddelerin tamamına baktığımız zaman, bu kanun tasarısı, Hükümetin anlattıklarıyla, serbest piyasa ekonomisiyle, mahallî idarelerde yeniden yapılanmayla ilgili tasarıyla, hatta getirdiği vergi tasarısıyla da çelişki halindedir. Aslında, Toptancı Halleri Kanunu tasarısı müzakere edilirken, bunun, vergi tasarısıyla birlikte değerlendirilmesi lazım gelirdi diye düşünüyorum.

Değerli milletvekili arkadaşlarım, enteresan olduğu için bir tespiti ifade etmeye çalışacağım. Şimdi, meyveler ve sebzeler, sebze hallerine birkaç kanaldan gelmektedir. Üreticinin, bulunduğu yerde tüccara sattığı malı hale getirilmekte, halden de tüketiciye ulaşmaktadır; ancak, bazen de bir bölümü hale uğramadan satılmaktadır; ama, meyve ve sebzenin hale gelebilmesi için bu tasarıda tek tedbir yok, sadece polisiye tedbirler var.

Size, bir çalışma örneğinden özet bilgi vermek istiyorum. Normal pazarlarda, marketlerde aldığımız sebze ve meyveler üzerinde ne tür bir vergi var, ne tür bir oluşum içinden geçiyor, bir bakalım: Evvela navlunu ele alalım; navlun, bir sebze veya meyvenin, üretildiği yerden satılacağı şehre gelinceye kadar, fiyatını yüzde 4 ila 15 oranında artırmaktadır; artı, bu fiyatlara KDV ilave edilmektedir; artı, hal içindeki nakliye ve KDV vardır; artı, hal içinde hamaliye vardır -burada yasadışı organizasyonlar söz konusudur; yani, yüksek bir maliyet vardır- artı, yüzde 2-3 belediye rüsumu vardır; artı, yüzde 4 stopaj vardır -satılan ürün ticaret borsasına kota edilirse bu oran yüzde 2 olmaktadır- artı, Millî Savunma Fonu vardır; artı, yüzde 8 ilâ 10 arasında komisyon vardır. Şöyle bir topladığımız zaman, bir kilogram sebze veya meyvede 10’un üzerinde vergi vardır ve bu tasarının içerisinde de, bu vergileri indirici hiçbir hüküm yoktur. Bir örnek verelim: Yaş üzümde KDV yüzde 8, kuru üzümde KDV yüzde 1’dir; yani, çok enteresan farklılıklar var.

Şimdi, hale getirdiği ve halde satılan bir sebzenin fiyatında asgarî yüzde 50’ye varan vergi kaybı nedeniyle, üreticinin eline daha az para geçmektedir. Dolayısıyla, üreticiyi hale zabıta zoruyla getiremezsiniz; üretici, ekonomik cazibeyle hale getirilebilir.

Burada, yanlışlar da vardır. Bir çiftçi düşünün; gerçek usulde vergiye tabi değildir; ancak, siz, ondan KDV alıyorsunuz; mahsup ettirme imkânı da yoktur; dolayısıyla, dışarıda, bu aldığınız KDV kadar ucuz fiyat bulduğu zaman, sebzesini meyvesini hale getirmeden satar.

Ben, bunların çok detayına niye inmeye çalışıyorum; bu tasarı kanunlaştığı zaman, en geç iki yıl sonra tekrar bu Meclise gelecek ve aksayan yönlerinin de burada müzakereye açılması durumunda kalınacaktır; tıpkı Mera Kanunu gibi, üç ay önce geçirdiğimiz kanun tekrar buraya gelecektir.

Tasarıyla getirilen vergileri saymaya devam ediyorum:

Haberleşme giderleri vardır. Haberleşme giderlerinin tamamı üreticiden gitmektedir.

Bağ-Kur primi vardır; satış fiyatı üzerinden yüzde 1’dir.

Bereket ki, çiftçi, bu ödediği vergilerin adedini, miktarını bilmiyor; tamamını dökümde gördüğü zaman, böyle on çeşit vergiyle satacağı bir kilo patatesi hesap ederseniz, durumun vahameti ortaya çıkacaktır.

Netice itibariyle, bu tasarının eksiklerine gelmek istiyorum. Bu kadar çok çeşit ve üretici aleyhine olan vergiler aza indirilmeden geçecek olan bu tasarı, eksik ve yanlış olur. Bu tasarı, meyve fiyatlarını yükseltir; meyve, sebze üretimini de azaltır, amacının dışına çıkar.

Bu tasarı içerisinde, üretimi artıracak, satışı kolaylaştıracak tedbir yok; ürününü kolay satsın, değerinde satsın, rahatlıkla yetiştirsin denilmiyor. Bunun içerisinde, üreticinin işini kolaylaştıracak hiçbir madde yok. Basit olarak söyleyeyim; Bağ-Kur primi ödüyor çiftçi; ancak, bu primlere karşılık, çiftçimize yahut bu işi yapan sebzecimize sağlık hizmeti verilmiyor. En azından, bu primler birden ikiye çıkarılarak “sağlık hizmeti, kanunun yürürlüğe girdiği tarihten itibaren verilmelidir” hükmü bu tasarının içerisinde olmalıydı veya en azından, vatandaş gerçek usulde vergi mükellefi değilse, onun sattığı maldan KDV alınmaması hükmü getirilmeliydi; çünkü, gerçek usulde vergi mükellefi KDV’yi mahsup ettiriyor; ama, burada, devlete vergi ödemekten başka bir iş kalmıyor.

Tasarı üzerinde, genelde olumsuz gördüğümüz noktalarda görüşlerimi ifade etmeye çalışacağım.

Bir kere, taşıma araçlarına faaliyetten men cezası getiriliyor. Değerli arkadaşlarım, vatandaş, TIR’la gelen malzemeyi, belediye mücavir alanı dışında veya içerisinde sattı, hale uğramadan sattı; siz, aracı 15 gün parka çekme cezası veriyorsunuz. Türkiye’de hal adedini hesaplayın, günlük kaçak gelen malzemeyi de hesaplayın; Türkiye’de, bir günde, en azından 5 bin, 10 bin araç faaliyetten men edilecek. Bu, bir millî servettir. Ekonomik suçun cezası ekonomik olur. Kaldı ki, cezalar da, yıpratıcı, imha edici olmaz. Yani, bu madde mutlaka değiştirilmeli; en azından, nakliye tutarının 2 misli gibi bir para cezası verilerek, bu olay caydırılmalıdır.

Genelde, komisyon oranı serbest bırakılıyor; daha sonra, eğer bir sıkıntı doğarsa, Bakanlar Kurulu kararıyla bir tavan konulacağı söyleniliyor. Bu da, Hükümetin, kendi tasarısına sahip çıkmadığını ve güvenmediğini gösteriyor. Dünyayı araştırdığımız zaman şunu görüyoruz: Dünyada, hal sistemiyle çalışan ülkelerde, indirme ve bindirme, nakliye -eski ifadeyle tahmil ve tahliye dediğimiz işlemler- içerisinde olmak üzere, azamî tavan yüzde 6’dır. Burada da, tavanı getirmemek, fiyatları kendiliğinden yükseltecektir. Bir üretici düşünün, hale telefon ediyor, tavan ve taban belli değil ve o ürünü de ancak bir hafta kalabilecek, bunu satması lazım. Ne olacak: Diyecek ki “yüzde 4 komisyonla, yüzde 1 komisyonla satabilirim, başka satmam.” Bu, üreticiyi zarara sokar veya birisi diyecek ki “yüzde 15 ile satarım.” O zaman da malların fiyatları yükselir; bunun da, değişiklik önergesiyle mutlaka değişmesi lazım.

Bir diğer madde, belediye paylarının yüzde 10’unun hale yatırılması. Bir belediye düşünün, İstanbul veya Ankara’da, hali yapılmıştır, bütün tesisleri tamamdır; siz “toplanan paranın yüzde 10’unu, rüsumun yüzde 10’unu hale getirip yatır” diyorsunuz, ayrı bir fonda bekletiyorsunuz; ama, hale ihtiyacı yoksa ne olacak?! Bunu serbest bırakmak lazım. Bir belediye başkanı düşünün; eğer akıllıysa, parasını, özel sektör gibi, anında değerlendirmek mecburiyetindedir. Belediye, SSK primini ödemezse, yüzde 15 ceza ödemek durumundadır. Dolayısıyla, böyle bir yüzde 10’luk rakam, hiçbir şey ifade etmez. Kaldı ki, bu, belediyelerin yasaları çiğnemesine yol açar, başka hiçbir şey yapmaz. Belediye, o fonu geçici başka kalemlere aktarır ve kullanır; hiçbir özelliği de olmaz. Belki de, bu cesareti gösteremeyen belediye başkanları da, orada o paraları bekletmekten başka bir iş yapamazlar.

Haliçi denetim, zabıta teşkilatı kurulması... Değerli arkadaşlar, bir belediye başkanı, kendisine bağlı olan müesseselerde denetim yaptıracaksa, zaten, mevcutta bir zabıta teşkilatı vardır, ikinci bir teşkilata ne gerek var?! Bir belediye, en az teşkilatıyla en çok denetimi yapmak, teknolojiyi kullanmak durumundadır. Demin ifade ettim; devleti büyütecek miyiz, küçültecek miyiz? Bu tasarı bu haliyle çıktığı zaman, her belediye, orayla ilgili birtakım kadro ihdası isteyecektir ve Türkiye’deki hal adedi ile talep edilen kadro ihdasına baktığınız zaman, devlette lüzumsuz bir büyüme olacaktır. Akıllı bir belediye başkanı, mevcut zabıtasından yararlanır; iç hizmetle, halde yapılacak işleri önüne koyar; en iyisini, en kolay yoldan zaten tetkik eder ve uygulamaya koyar.

Bir diğer önemli konu, denetim konusudur. Hal zabıtasına, semt pazarlarına denetim... Bu da çok enteresan; hal zabıtası, bir ilçe belediyesinin semt pazarına girdiği zaman iki tane denetimle karşı karşıya; bir tanesi, hal zabıtası denetimi; bir tanesi, belediyenin, ilçe belediyesinin normal denetimi; bu da, birtakım sakıncaları ve sürtüşmeleri beraberinde getirir. Zaten, bu, bir büyükşehirde, ilçeler arasında...

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Sayın Candan, süreniz bitti efendim.

VEYSEL CANDAN (Devamla) – Bitireceğim efendim, 1-2 dakika daha eksüre verin.

BAŞKAN – 1 dakika eksüre verebilirim ancak,; 2 dakika eksüre vermeyeceğim; çünkü, bakın, herkese eksüre verince, bu iş...

Size 1 dakika eksüre veriyorum.

VEYSEL CANDAN (Devamla) – Şimdi, burada, semt pazarlarıyla ilgili görüşümüzü söyledik. Çok hızlı devam etmek istiyorum.

Üretici açısından, vergi yükü azaltılmalıdır; işlemler basite indirilmelidir; malın değerinde satılması sağlanmalıdır.

Halde, üreticiler ve birlikler için, belli kontenjanın üstünde, fazla talebe göre yer ayrılmalıdır.

Sebze halini cazip hale getirmek için, sebze haline mal getirene vergi iadesi getirilmelidir; onun için, bu, vergi kanunlarıyla ilgili tasarıyla birlikte görüşülmelidir.

Üreticilerin kullandığı gübre, ilaç ve tohumda özel ilave indirimler getirilmelidir.

Üreticiden kesilen Bağ-Kur ve benzeri primlerin yerine yatırılıp yatırılmadığı takip edilmelidir bir fıkra ilavesiyle.

Hallerde satılamayan malların muhafazası mecburiyeti getirilmelidir; onun için, bu, belediyeyle ilgili kesintilerde veya hallerin projeleri geliştirilirken, mutlaka yanına soğuk hava depoları projeleri ilave edilmelidir; yani, bir halin açılabilmesi için, satılmayan malların bekletilmesi ve millî servetin heba olmaması için soğuk hava deposu kurulması gibi tedbirlerin alınması lazım.

Ayrıca, üreticiler için çok mühim olan bir konu; hal rüsumunu ödediği bir malı, çiftçi ve üretici, istediği yerde, istediği şartlarda satabilmelidir.

Netice itibariyle, bu tasarı, belediyeleri daha çok vesayet altına sokması, üreticiyi korumaması açısından birtakım eksiklikleri içerisinde bulundurmaktadır. Arzu ederdik ki, birkaç ay sonra tekrar gündeme gelmeyecek bir yasa tasarısı, üreticisiyle, satıcısıyla, pazarlamacısıyla, ülke ekonomisine katkıda bulunsun.

Konuşmamın başında ifade ettim, aynı cümleyle konuşmamı bitiriyorum. Bu tasarıdan beklenilen, kayıtdışı 2 katrilyonluk vergidir; bu, üretimi artırmaz, çiftçiyi zorlar. Siz, bu tasarıdaki bu maddelerle sebze ticaretini de azaltırsınız, üretimi de azaltırsınız.

Bu tasarı, eksiklikleri giderilmeden çıkarılmamalıdır diye düşünüyor; Yüce Heyetinize saygılar sunuyorum. (FP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Candan.

Demokrat Türkiye Partisi Grubu adına konuşmak üzere, Sayın Mahmut Yılbaş; buyurun. (DTP sıralarından alkışlar)

Süreniz 20 dakikadır.

DTP GRUBU ADINA MAHMUT YILBAŞ (Van) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 552 Sayılı Yaş Sebze ve Meyve Ticaretinin Düzenlenmesi ve Toptancı Halleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamede değişiklik yapan tasarı hakkında Demokrat Türkiye Partisi Grubu adına açıklamalarda bulunmak ve düşüncelerimizi sunmak üzere huzurunuzdayım; hepinizi saygıyla selamlamaktayım.

Değerli milletvekilleri, tasarının ayrıntılarıyla ilgili düşüncelerimizi, her madde görüşülmeye başlandığında, buradan Yüce Meclise sunmaya, aktarmaya gayret edeceğiz; ancak, şimdi geneli üzerinde görüşmeler yapılırken, önemli olduğuna inandığımız bazı hususlara dikkatinizi çekmekte yarar görmekteyiz.

Değerli arkadaşlarım, bu kanun tasarısı komisyonlarda görüşülmeye başlanıldığında, öyle zannediyorum ki, sadece bizim Gruba değil, diğer parti gruplarına, belki münferit olarak milletvekili arkadaşlarımıza ve ilgili Bakanlığa da değişik başvurular, müracaatlar olmuştur. Bu başvurulardan anladığımız kadarıyla, 552 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede değişiklik yapılmasına ilişkin tasarının, sadece bir kesimin görüşleri alınmak suretiyle hazırlandığı intibaını, düşüncesini orta yere çıkarmıştır; çünkü, ülkemizin özellikle bahçecilik, sebzecilik ve tarımla yoğun olarak uğraşan bölgelerinden münferit olarak yapılan başvurulardan ve ziraat odalarının ve ticaret odalarının başvurularından anladığımız kadarıyla, bu getirilmekte olan tasarı, gerekçelerinde ifade edildiği gibi, ülkede tarımla meşgul olan bütün tarafların görüşleri alınarak hazırlanmamıştır.

Değerli arkadaşlarım, bir ticaret odasının göndermiş olduğu raporun bir bölümünü size aynen okuyorum; ilgili ticaret odası diyor ki: “Ancak, 24.6.1995 tarih ve 552 sayılı Yaş Sebze ve Meyve Ticaretinin Düzenlenmesi ve Toptancı Halleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamenin Bazı Maddelerinin Değiştirilmesine Dair Kanun Tasarısının özünde, üreticinin yetiştirdiği ürünü değerlendirmede büyük kısıtlamalar getirilmiştir. Üreticinin kendi malını pazarlamasına hiçbir şekilde müsaade edilmemektedir. Önemli olan, ürünün, üreticiden tüketiciye en kısa yoldan iletilmesidir. Bu teşvik edilmelidir. Bunu yapabilen üretici cezalandırılmamalıdır. Kırsal alandaki üreticiye, ürününü toptancı hallere götürmede külfet yüklenilmemelidir. Ayrıca, bağının bahçesinin ürününü çevresinde satabilen üretici cezalandırılmamalıdır.”

Değerli arkadaşlarım, Anayasamızın, ticaretin serbestliğiyle alakalı birden fazla maddesi var. Sizlerin de yakından bildiği gibi, Anayasamızın 45 inci maddesi, tarım, hayvancılık ve üretim dallarında çalışanların korunmasına ait hükümler taşımaktadır. Son fıkrasını okuyorum: “Devlet, bitkisel ve hayvansal ürünlerin değerlendirilmesi ve gerçek değerlerinin üreticinin eline geçmesi için gereken tedbirleri alır.” Yine, çalışma özgürlüğüyle alakalı 48 inci maddesinde “Herkes, dilediği alanda çalışma ve sözleşme hürriyetlerine sahiptir” denilmektedir. Piyasaların denetimi ve dışticaretin düzenlenmesiyle ilgili 167 nci maddede de bu doğrultuda hükümler bulunmaktadır.

Değerli arkadaşlarım, bizim kanaatimiz şudur ki; sadece şu anda burada görüşülmekte olan kanun tasarısı değil, onun kaynağı olan 552 sayılı hallerle ilgili kanun hükmünde kararname de -biraz önce sizlere kısaca özetlediğim gibi- Anayasanın ilgili hükümlerine aykırıdır ve bu tasarıda, üreticiyi destekleme gibi, görünüşte birtakım gerekçeler orta yere konulmakta ise de, tasarı, tüketici ile üretici arasında oynadığı rolden dolayı tamamen aracı bir sınıfın görüşleri ve düşünceleri dikkate alınmak suretiyle hazırlanmıştır.

Değerli arkadaşlarım, sanki, 1950 öncesi, narhların olduğu, devletin ve ilgili mahallî idarelerin fiyatları tespit ettiği günler hatıra getiriliyor bu tasarıyla. Biraz evvel, bir sayın milletvekili grubu adına yaptığı konuşmada şunu ifade etti; dedi ki: “Yaş sebze ve meyvelerin bu yasanın getirdiği hükümler dışında satılması söz konusu olduğunda araçlara el konulur muayyen sürelerde.” Değerli arkadaşlarım, bu, sanki, bir zamanlar orman emvalinin kaçakçılığıyla ilgili, men ve takibinde orman koruma memurlarının türkülere geçmiş tatbikatlarını hatırlatıyor. Düşünebiliyor musunuz, getirilmek istenilen bu tasarı hükümlerine aykırı bir durum söz konusu olduğunda, ister zabıta memurları, belediye memurları olsun ister bu maksatla kurulacak yeni denetim müesseseleri olsun, hiçbir yargı organından karar almaksızın hiçbir yargı organının denetimi olmaksızın, bir hafta süreyle araçlara el koyma hakkına sahip oluyorlar. Nerede ticaretin serbestisi?

AGÂH OKTAY GÜNER (Ankara) – Serbesti başıboşluk değil!

BAŞKAN – Müdahale etmeyelim...

Sayın Yılbaş’ın bakanları da bu tasarıyı imzalamış da onun için...

AGÂH OKTAY GÜNER (Ankara) – Evet, ben de onun için söyledim. Yani, bu, Hükümet tasarısı.

BAŞKAN – Buyurun Sayın Yılbaş.

MAHMUT YILBAŞ (Devamla) – Tabiî, karşı görüşler, burada ifade edilecektir. Onları da bizler sükûnet içerisinde saygıyla dinleyeceğiz ve o farklı düşüncelerin bir arada ifade edilmesinden, gerçeğin de ne olduğu ortaya çıkacaktır. Serbesti, piyasa ekonomisinde fiyatların arz ve talep karşılaşmasında hiçbir mekanizmanın müdahalesi olmadan tespiti amacını taşır. Eğer, sizlerin düşündüğü gibi, sizlerin ifade ettiği gibi “serbesti, başıbozukluk değildir” denilirse, ticarete, her alandan, herkesin düşündüğü şekilde bir müdahale başlatılmış olur. Bunun için de, bugün, küreselleşme, globalleşme ve özelleştirme olarak Türk kamuoyuna takdim edilen ve sürekli olarak da yinelenen bu ekonomik düşüncelerin dayandığı temelleri de bir ölçüde sakatlamış oluruz.

Bugün “özelleştirme” diyoruz, “devlet, ekonomiden elini çeksin” diyoruz, peki, bu hal yasa tasarısıyla devletin eli, benim üreticimin cebinde ne geziyor; bunu nasıl izah edeceksiniz?! Efendim kayıtdışı_ Nerelerde kayıtdışı var?! İlk defa, benim, kadınıyla kızıyla, çoluğuyla çocuğuyla hayatını topraktan, alınteriyle kazanan çiftçim midir aklınıza gelen?! Eğer, bir meseleniz varsa kayıtdışı karaparayla uğraşınız. (FP sıralarından “Bravo” sesleri, alkışlar [!]) Bugün, dışticarette, kamuoyuna yansıyan bir sürü meseleler var; lütfen, geliniz, hep beraber onlarla uğraşalım.

Ben, burada, sadece, partimin grubunun görüşlerini dile getirmiyorum. Değerli arkadaşlarım, elimde yüzlerce faks var. Ben, her ne kadar Doğu Anadolu’nun bir ilinden milletvekiliysem de, doğum yerim olan yer, sebzecilik ve meyveciliğin ana kaynaklarından bir tanesidir. Hangi köye gidersem, hangi çiftliğe gidersem, hangi çiftçiyle, ziraat odasıyla görüşürsem, bana, olmadık sözler sarf edilmektedir. O bölgenin milletvekilleri de burada; şimdi, gözümün içine bakıyorlar.

Değerli arkadaşlarım, bizim, buradaki temayülümüz, bu tasarının gerçekleştirilmesi açısından, 552 sayılı Kanun Hükmünde Kararname, Türk köylüsünün, Türk üreticisinin üretiminin karşılığını alabilmesi bakımından önüne konulmuş birtakım engellerin daha da yumuşatılması istikametinde olmalıdır. Bugün bu tasarıda getirilenler, bu hükümleri daha da ağırlaştırmaktadır; tasarının esasının Anayasaya aykırı olması hususunu daha da ağır şekle dönüştürmektedir.

Değerli arkadaşlarım, hal dışında bu tasarının hükümlerine uyulmadan yapılan icraatlarda, sanki benim üreticim uyuşturucu satıyor, sanki benim üreticim birtakım karanlık işler içerisinde de, yakalanan emval, yakalanan üretim açık artırmayla satılıyor; hallerde açık artırmaya çıkarılıyor ve elde edilen gelir, birtakım kamu kuruluşlarına, onu yakalayanlara, uyuşturucu kaçakçılığında olduğu gibi, bir mükafat olarak veriliyor; geri kalan da üreticimin eline teslim ediliyor.

Değerli arkadaşlarım, bu tasarının gerekçelerinde, katrilyonlarca lira vergidışı, kayıtdışı para olduğu söyleniyor; doğrudur, bir şey dediğimiz yok. Kayıtdışı ekonominin büyük bir bölümü üretimden kaynaklanıyor deniliyor; insaf derim.

Değerli arkadaşlarım, bu ülkenin genel ekonomik göstergelerine bakınız. Bu ülkede, istihdamın, çalışanların yüzde 50’ye yakını -yüzde 47’si- tarım alanlarında çalışırken ve nüfusun yüzde 48’i, gayri safî millî hâsılanın ancak ve ancak yüzde 16’sını alıyorken; siz nasıl dersiniz ki “tarım alanından katrilyonlarca liralık kayıtdışı üretim elde ediliyor.”

Yine, gerekçede var, deniliyor ki; İspanya’da, Fransa’da, İsrail’de üretimin yüzde 35 kadarı ihraç ediliyor, bizde ise yüzde 2 kadarı ihraç ediliyor.

Değerli arkadaşlarım, bu kanun tasarısı üzerinde dikkatle durulması gerekli; şunun için de durulması gerekli: Özelleştirme nedeniyle, alınan ekonomik tedbirler nedeniyle, doğu ve güneydoğuda yaşanan sıkıntılar nedeniyle, ülkemizde korkunç bir işsizlik vardır; bu işsizliği, bir ölçüde hafifleten, mas eden sektör, hayvancılık ve tarım sektörüdür. Lütfen, bu sektörün, zaten, gübre, taban fiyat ve destekleme fiyatları açısından içinde bulunduğu sıkıntıları dikkate almadan, bir de, pazarlama konusunda sıkıntı yaratacak ek bir yük getirirsek, enflasyondan dolayı sıkıntı içerisinde olan insanları, ülkede yaşayamaz bir duruma getirebiliriz.

Bu tasarının gerekçesinde deniliyor ki, eğer, hallerle ilgili uygulamada disiplin sağlanırsa, enflasyon bir ölçüde indirilecektir. Herhalde, bu kanun tasarısını hazırlayanlar kadar biz de bu toplumun içerisinde yaşıyoruz, bu toplumun gerçeklerini en azından onlar kadar biliyoruz. Zaman zaman basında çıkıyor, haller arasında yapılan telefon görüşmeleriyle ve yine hallerdeki fiyat ayarlamaları dikkate alınmak için kamyonlarca domatesin, patlıcanın, biberin, Boğaza, Marmara Denizine döküldüğü, bu toplumun realitelerinden bir tanesidir. Ben, şahsen, hallerin bugünkü uygulamaları dikkate alınarak, yetkileri daha disiplin altına alınmadan, enflasyonu durdurucu, onu aşağı çekici bir rol oynayacağına inanmıyorum.

Hal erbabının, yani hal esnafının, özellikle turfanda mevsiminde ve bazı yiyecek maddelerimizin tüketiciye sunulduğu aylarda fiyatları ayarlama için özel gayretler ve özel teknikler kullandığına inanıyorum. Bunu, şunun için söylüyorum: Kendim de bir çiftçi çocuğuyum. Çok yakınlarım sebzecilik ve bahçecilikle uğraşır. Domates, bahçede 15 bin lira iken, Ankara ve İstanbul’da halde, 200-250 bin liraya çıkıyor. Hele hele, bir siyasî görüşün, fiyatların tüketiciyi rahatsız edecek, onun alımgücü üzerine çıkacak noktada teşekkül etmemesi için, geçmişte, üreticiden tüketiciye, doğrudan doğruya üretimin götürülmesi için politika ürettiğini, gayretler içerisinde olduğunu ben unutmadım; o politikaların, icraatların olduğu zaman ben de bir bürokrattım ve o direktifler altında, o politikalar içerisinde...

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Sayın Yılbaş, süreniz bitti efendim.

MAHMUT YILBAŞ (Devamla) – Oldu Sayın Başkanım.

BAŞKAN – İniyor musunuz kürsüden?

MAHMUT YILBAŞ (Devamla) – Efendim, sözlerime son verirken...

BAŞKAN – Şimdi, Sayın Yılbaş, ben anlamadım; sizin beş bakanınız bu tasarıyı imzalamış, komisyonlardaki partili üyeleriniz karşı çıkmamış, iktidarı destekleyen bir partisiniz ve aynı zamanda “Meclis de kilitleniyor” diye burada tenkit ediliyor, çıkmışsınız tasarıyı en sert şekilde tenkit ediyorsunuz. Bari, bakanlarınıza ve komisyonlardaki üyelerinize talimat verin, böyle tasarıları imzalamasınlar.

MAHMUT YILBAŞ (Devamla) – Sayın Başkanım, gerçekten çok enteresan bir anayasa anlayışınız var, gerçekten çok enteresan bir İçtüzük yorumlamanız var. Siz, burada bir Başkanvekili olarak yönetimin genel gidişatının sevk ve idaresiyle sorumlusunuz. Eğer, zatıâliniz herhangi bir konuda beyanda bulunma, değerlendirmede bulunma ihtiyacındaysanız, lütfen yerinizi başka bir arkadaşınıza teslim ediniz, geliniz bu kürsüye.

Türkiye’de kuvvetler ayrılığı vardır. Parlamento, hiçbir zaman, ister iktidar olsun, ister muhalefet olsun tasarıların hükümetten geldiği gibi geçmesi için trafik memuru değildir; trafik memuru değildir hiçbir grup. Burada bakanlardan ayrı, Hükümetten ayrı düşünme elbette mümkündür.

BAŞKAN – Efendim, ben “Parlamento trafik memurudur” demedim; ama, grubun tutarlı olması lazım.

MAHMUT YILBAŞ (Devamla) – Efendim, ben, son cümle olarak Yüce Meclise saygılarımı sunacaktım, bana o fırsatı vermediniz; diğer maddeler görüşülürken de görüşlerimizi arz etme gayreti içerisinde olacağız; Yüce Meclise ve ayrıca da zatıâlinize saygılarımı sunuyorum.

BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Yılbaş; saygılarınızı kabul ettik efendim.

Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına, Konya Milletvekili Sayın Nezir Büyükcengiz; buyurun efendim. (CHP sıralarından alkışlar)

Sayın Büyükcengiz, konuşma süreniz 20 dakikadır.

CHP GRUBU ADINA NEZİR BÜYÜKCENGİZ (Konya) – Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; görüşülmekte olan 638 sıra sayılı Yaş Sebze ve Meyve Ticaretinin Düzenlenmesi ve Toptancı Halleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamenin Bazı Maddelerinin Değiştirilmesine Dair Kanun Tasarısı hakkında Cumhuriyet Halk Partisi Grubunun görüşlerini açıklamak üzere huzurlarınızdayım. Bu vesileyle hepinizi şahsım ve Partim adına saygıyla selamlıyorum.

Gönül isterdi ki, 552 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin tamamı yeniden gözden geçirilerek, yeni bir düzenleme yapılsın. Köklü, kalıcı, uzun süre yenilenmeye gerek bırakmayacak bir yasa çıksın; ama, bu kadarı da bizim açımızdan olumlu.

Sayın milletvekilleri, 27.6.1995 tarihinde görüşmeleri tamamlanarak yürürlüğe giren 552 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin, bazı maddeleri çeşitli nedenlerle amacına ulaşamamış ve bugün görüşmeye başladığımız değişikliklerin yapılması gündeme gelmiştir. Bilindiği gibi Türkiye, bir tarım ülkesidir. Ekilebilir arazisinin yüzde 4,5’unu oluşturan ülkemizin meyve, sebze, bağ ve zeytinliklerden oluşan bahçe arazisi, 3 milyon 650 bin hektardır ve bu araziden elde edilen sebze ve meyve üretimi 25 ilâ 32 milyon ton civarındadır. Bunun da yüzde 25’i tarlada veya pazarlama aşamasında çürümekte olup, geriye kalan miktarın da sadece yüzde 5’i ihraç edilebilmektedir. Yani, üretimin yüzde 95’i iç tüketimde kullanılmaktadır. Hal böyle olunca, yaş sebze ve meyvenin pazara sunulması, gerek tarım sektörümüz gerekse ülkemiz genel ekonomisi açısından büyük önem arz etmektedir.

Yine bilindiği gibi, 1995 yılına kadar yaş sebze ve meyvelerin belediye hudutları içerisinde toptan alım satımı 1580 sayılı Belediyeler Yasasının 15 inci maddesinin 58 inci bendi uyarınca, belediyelerce kurulan toptancı hallerinde yapılmak zorundaydı; ancak, bu yasa zamanla yetersiz kalmış, toptancı halleri giderek önemini yitirmiş, meşru olmayan hal dışı satışlar hızla artmaya başlamıştır. Bu olumsuzluğun önünü almak için, 27 Haziran 1995 tarihinde yürürlüğe giren 552 sayılı Kanun Hükmünde Kararname de kısa bir sürede yetersiz kalmıştır.

Değerli arkadaşlarım, ülkemiz tarımı 1980 yılından bugüne içler acısı bir durumdadır. Toprak yapısından sulamaya, teknolojiden üretim planlamasına, sözleşmeli çiftçilikten koruma kontrole, tohumdan ilaçlamaya kadar bir karmaşa ve düzensizlik, üretimi büyük ölçüde engellemekte, üreticilerimiz bir türlü istediği ürünü elde edememektedir. Tüm bu olumsuzluklara rağmen, ele geçen ürün, pazarlama aşamasına gelindiğinde daha büyük sıkıntıları gündeme getirmektedir. O nedenle, ürün pazarlamasında yeni düzenlemeler yapılması kaçınılmaz hale gelmiştir.

Tarımda ne yapılacaktır bellidir. Bakınız yirmi yıllık dönemin en ağır tahribatını yaşayan sektörlerimizin başında tarım sektörü geliyor. Tarım kesimi, kendi haline terk edilmiş bir görüntü içindedir. Pek çok alanda tarımda üretim düşüklüğü ve ekonomik açıdan gelir dağılımı içindeki pay kaybı temel bir gerçek haline dönüşmüştür. Tarım kesimi, kendi haline terk edilmiş yapıyı, çok etkin olmayan ve giderek azalan girdi katkılarıyla idare etmeye çalışmaktadır. Son dönemde izlenen politikalar enflasyonun altındaki tarım kesiminin ezilmesine neden olmuştur. Bu dönemde, tarım ürünlerinde yüzde 60 civarında bir fiyat artışı öngörülmüştür. Yaşanan enflasyon yüzde 90’lar civarındadır. Yüzde 90’ın üzerindeki bir enflasyona karşılık, yüzde 60’lık bir fiyat artışıyla çiftçi kesimi enflasyona açık biçimde ezdirilmiştir. Bu, önümüzdeki dönem için de, aynı şekilde gelişecek bir politika olarak gözüyor. Bunun sonucu, sadece üreticilerimizin değil, aynı zamanda, tarım üretimimizin de çok ağır bir tahribatın içine girmesi olacaktır; bu, izlenen politikanın doğal bir sonucudur.

Cumhuriyet Halk Partisi olarak bu konuda çok iddialı bir hedefimiz var. Prim sistemini öneriyoruz; bunun, çok önemli yeni bir politika olduğunu düşünüyoruz. Tarım kesimimize kullandırılan krediler de, aslında, yetersizdir. Turfanda sebze ve meyve yetiştiriciliği bu yasayla ilgili bir husus olduğu için ve çok hassas ve meşakkatli bir iş de olduğu için, kredi yetersizliği, bu sektörde daha da belirginleşmektedir. O nedenle, sebze ve meyve üreticilerimize uygulanan kredi biçiminin yeniden gözden geçirilmesi gerekiyor.

Prim sisteminin getireceği en önemli unsur, Türkiye’de kayıtdışı ekonomiyi besleyen tarım sektörünün kayıtlı bir sektör haline dönüştürülmesine yardımcı olacak olmasıdır. Türkiye, bugün, böyle bir prim uygulamasının sorunlarını, sıkıntılarını göğüsleyecek imkâna, teknolojiye, yeteneğe ve bilgiye sahiptir. Bu kullanılarak böyle bir sisteme geçilmelidir diye düşünüyoruz. Neyi desteklediğimizi, niçin desteklediğimizi, ne kadar desteklediğimizi bilmeliyiz; çiftçi ne kadar desteklendiğini bilmeli, gerçek uluslararası piyasa fiyatına, Türkiye ekonomisini şekillendiren, yönlendiren bir fiyat girdisi olarak işlemeye devam etmelidir.

Tarımda sorun şudur: Bir yandan uluslararası fiyat gerçeğiyle karşı karşıya olacağız, öte yandan da, kendi üreticimizi sahipleneceğiz ve destekleyeceğiz. Dünyada, bildiğiniz gibi, tarım alanında, her ülkede çok özel teşvikler var, ikili fiyat uygulamaları var; satılan tarım ürün fiyatları ile alınan tarımsal ürün fiyatı, Avrupa ülkelerinde de, Avrupa Birliği ülkelerinde de çok büyük farklılıklar gösteriyor. Ülkede tarım alanında çalışan bir çiftçi, ürününü bir fiyattan satıyor; dışarıya da, çok daha düşük başka bir fiyattan satılabiliyor. Bizim içerideki üreticimiz için “mukayese bazı” diye aldığımız fiyat, çoğu kere, Avrupa’daki üreticinin satarken aldığı fiyat değil, o ürün yurt dışına satılırken uygulanan fiyat oluyor. Bu, çok büyük bir haksızlık oluşturuyor. O nedenle, yapılması gereken şey, dünyadaki dış piyasa fiyatları neyse, biz de, iç piyasamızda, o fiyattan o malın satışını düzenleyerek gerçekçi bir fiyat uygulamalıyız; yani, hallerde, üretici, elmasını belli bir fiyattan versin, daha sonra primini devletten alabilsin; devlet de ne kadar prim verebileceğini bilsin, açıkça görsün. Ürün fiyatını sarsmayalım; ama, üreticiyi de destekleyelim. Haldeki bu satıştan sonra, elmayı işleyecek olan değişik üretici, sanayi kuruluşları, fabrikalar -örnek olarak söylüyorum- kayda, haldeki satıştan başlayarak, sonuna kadar, ürettikleri ürünü de kayıtiçi ekonomiye aktarmış olurlar diye düşünüyorum.

Değerli arkadaşlarım, görüşmekte olduğumuz yasa tasarısının ilgili maddesinde de belirtildiği gibi, tarım satış kooperatifleri ve birliklerinin ürün satışlarında daha etkin olabilmesi zorunlu hale gelmiştir. Kooperatif ve birlikler kanalıyla yapılacak ürün pazarlaması, daha güvenli, daha emin, daha kolay ve rahat bir ortam yaratacaktır.

Üreticilerimizin pazara sunduğu sebze ve meyve ürününün sadece yüzde 35-40’ı toptancı hallerinde satılarak kayda girmekte, geriye kalan yüzde 60’ın üzerindeki bir bölümü kayıtsız pazarlanmaktadır. Son yıllarda ülkemizin deva bulunmaz hastalığı, hepimizin bildiği gibi, enflasyondur. Enflasyonu besleyen en bereketli kaynak da kayıtdışı ekonomidir. Hangi görüşe mensup olursa olsun, tüm siyasîler ve ekonomi uzmanları, enflasyonu önlemenin yolunun kayıtdışı ekonomiyi kayıt altına almaktan geçtiği görüşünde birleşmektedirler. 522 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin yürürlüğe konulmasının amacı da, üreticinin ürününü pazarlamada kolaylık getirme, ürün ticareti yapanların haklarını korumanın yanında enflasyonu düşürecek bir dizi önlemi de belki uygulamaktı; ancak, bunda başarılı olunduğu söylenemez.

Bu Kararname, yaş sebze ve meyvenin toptancı hallerinde alınıp satılmasını, fiyatların arz ve talep dengesine göre bu piyasada oluşmasını amaçladığı halde, amacına ulaşamamıştır. Fiyatlar, hal dışında oluşmakta ve haldeki fiyatlar dışında piyasadan alınmaktadır. Bu tasarı yasalaştığında, belki, üreticinin hakkı korunacaktır; üretici, gönül huzuruyla malını satma imkânına kavuşacaktır. Her sektörde türeyen yeraltı örgütlerinin, halk arasında mafya denilen örgütlerin etki alanı daraltılacaktır veya yok edilecektir diye düşünüyoruz. Üreticiler, ürününü pazarlamak için kapı kapı dolaşmak zorunda kalmayacaktır; belki, bu tasarı yasalaştığında, üreticide de bir güven oluşacak ve malını, daha rahat satabilme imkânına kavuştuğu anlayışıyla kaydettirerek hallerde satma imkânını bulacaktır. Fiyatların halde belirlenmesi sonucu, ülkenin her yerinde, nakliye farkları dışında sebze ve meyve fiyatlarında göreceli bir fark olmayacak, böylelikle, tüketici de korunmuş olacaktır. Bu düzenli işleyiş çerçevesinde ürün ticareti yapanlar da rahatlamış, haksız rekabetle karşılaşmamış olacaklardır.

Değerli arkadaşlarım, 552 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin bazı maddeleri işlerlik kazanamadığı için, bugüne kadar gerek üreticilerimize gerek ticaret erbabına gerekse ülke ekonomimize çok yararlı olamadığı için, görüşülmekte olan tasarıya, Cumhuriyet Halk Partisi Grubu olarak olumlu oy vereceğiz.

Bu tasarıda yer alan belediyelerin alacağı payın yüzde 5’e çıkarılması Koımisyonda kabul edilmemiş ve gerekçe olarak da enflasyonu azdıracağı düşünülmüş. Bu kabul edilmiş olsaydı, belki, yüzde 5’lik bir pay enflasyonu artırmayabilirdi. Belediyelerimiz çok büyük kaynak sıkıntısı içerisindeler. Buradan alacakları payla, bu hizmetleri daha etkin biçimde yürütebilirlerdi. Yine de belediyelerimiz, bu uygulamayla, hatırı sayılır bir paya kavuşmuş olacaklar.

Bir değerli arkadaşım, görüşlerini açıklarken, belediyelerin buradan elde edecekleri kaynakla, hallere yatırım yapılmasının uygun olmadığını, yapılamayacağını belirtti; daha sonra da, döndü hallerin yanında soğukhava depolarının olma zorunluluğundan bahsetti. Mademki, böyle eksiklikler var, oradan elde edilecek kaynaklarla, bütün belediyelerimiz hallerin içerisine soğukhava depolarını da yaparlar diye düşündüm ben de.

Değerli arkadaşlarım, Türkiye Büyük Millet Meclisi, uzun süreden beri verimli biçimde çalışmıyor. Biz, Cumhuriyet Halk Partisi olarak, Hükümeti dışarıdan destekleyen bir partiyiz; belki bu konuşmamda bu tasarıyı, sanki bir Hükümet mensubuymuşum gibi dile getiriyorum. Ancak, uzun zamandan beri Meclisin çalışmamasının yükününün, Cumhuriyet Halk Partisi Grubu üzerine atılmasının da rahatsızlığını çekiyoruz. O nedenle, görüşülmekte olan veya bundan sonraki görüşülecek yasa tasarılarında eksiklikleri dile getireceğiz; ama, sürekli bir olumluluk içerisinde olacağız. Yasa tekniği açısından, maddeler görüşülmeye başlandığı zaman ben ve arkadaşlarım tekrar söz alarak, eksiklikleri veya yanlışlıkları dile getireceğiz.

Bir diğer değerli arkadaşım da, ekonomik suça ekonomik ceza verilmesi gerektiğinden bahsetti. Bu tasarıda, yine, ekonomik suça ekonomik ceza veriliyor. Bir taşıma aracının, kamyonun veya TIR’ın seferden, ticaretten veya taşımadan men edilmesi, benim bildiğim kadarıyla, ekonomik bir cezadır. Bugüne kadar uygulanan yaptırımlar çok hafif kaldığı için, maalesef, bu sektörü kayıt içine alamadık. Sözlerimin başında ifade etmeye çalıştığım gibi, Türkiye’nin en büyük sıkıntısı, en büyük derdi, en büyük hastalığı kayıtdışı ekonominin, kayıt içine alınamamış olmasıdır. Kayıtdışı ekonominin karaparası, akparası olmaz. Ulu Önder Atatürk’ün bir sözünü anımsatmak istiylorum: “Vergilendirilmiş kazanç kutsaldır.” Vergilendirilmemiş her türlü kazanç, demokrasiyle yönetilen ülkelerde, bize göre, kutsal değildir. Kaynağı ne olursa olsun, hangi kaynaktan gelirse gelsin, tüm gelirlerimizin, kazançlarımızın vergilendirilme zorunluluğu olduğuna inanıyorum.

“Hal zabıtası kurulmalıdır” görüşüne katılıyoruz. Bu konuda, belki, bazı belediyeler abartılı davranacaklardır; ama, kadro ihdasları konusunda, belediye meclisleri ve ilgili bakanlık, mutlaka, daha hassas davranarak, belediyenin kapasitesine, o beldenin, ilin, ilçenin nüfusuna göre yeterli ölçüde, kadroları çok fazla açmadan, kısıtlı bir biçimde, hizmetleri yerine getirecek şekilde vereceklerdir diye düşünüyorum.

Değerli arkadaşlarım, bu yasa tasarısı, önemli bir yasa tasarısıdır. Aslında, sunuluş biçimiyle çok önemli değil; ama, uzun süreden beri kamuoyunda vergi reformu yasası ile birlikte önemli yasalar içerisinde değerlendiriliyor; Hükümet yetkilileri de o şekilde sundular.

Bu önemli yasa tasarısının Türkiye Büyük Millet Meclisinde kabul edilip kanunlaşmasından sonra ülkemize, ulusumuza, Türk üreticisine ve bu işle iştigal eden ticaret erbabına hayırlı, uğurlu olmasını diliyor, Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına hepinize saygılar sunuyorum.

Teşekkür ederim.(CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Büyükcengiz.

Efendim, sayın konuşmacı arkadaşımız, Meclisimizin uzun zaman çalışmamasından bahsetti; böyle bir şey yok. Bu Meclisi yıpratmaya çalışan bazı çevreler, böyle bahaneler ortaya atıyorlar. Meclisimiz gayet sağlıklı çalışıyor ve devamlı çalışıyor. Yani, bu düşünce nereden çıkıyor, ben anlamıyorum!. (DYP, FP, ANAP, DSP ve DTP sıralarından alkışlar)

Kurban Bayramından önce, biz, bir gün 14 saat çalıştık, bir gün 11 saat çalıştık, bir gün de 7 saat çalıştık; 7 tane yasa çıkardık. Ondan sonra da, bir tatil oldu, tatilden sonra da Meclis devamlı çalışıyor; ama, muhalefet partileri, mesela, RTÜK Yasa Tasarısının çıkmaması için bir engelleme yapmışsa, bu, Meclisin çalışmaması anlamına gelmez. Bu Kurumu yıpratmaya çalışan bazı zavallı kişilerin düşüncelerine çanak tutacak sözler sarfetmemek daha iyi bence. (FP ve DSP sıralarından alkışlar)

KAHRAMAN EMMİOĞLU (Gaziantep) – RTÜK’ün çıkmaması, Meclisin çok daha iyi çalıştığını gösterir Sayın Başkan.

BAŞKAN – Tabiî efendim. Yani, bu Meclis, üç patronun emrinde değil; onu, herkesin kabul etmesi lazım. (FP sıralarından alkışlar)

Efendim, şimdi, Doğru Yol Partisi Grubu adına Sayın Cihan Paçacı... (DYP sıralarından alkışlar)

Buyurun efendim.

DYP GRUBU ADINA MUSTAFA CİHAN PAÇACI (Elazığ) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Yaş Sebze ve Meyve Ticaretinin Düzenlenmesi ve Toptancı Halleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamenin Bazı Maddelerinin Değiştirilmesine Dair Kanun Tasarısı hakkında Doğru Yol Partisi Grubunun görüşlerini arz etmek üzere söz almış bulunuyorum; şahsım ve Grubum adına Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.

Değerli milletvekilleri, Türkiyemiz, coğrafî bakımdan fevkalade iyi bir yerdedir, gerek Ortadoğu’ya gerekse Avrupa’ya ulaşım açısından ve aynı zamanda dört mevsimi aynı anda yaşayan bir ülke mensubu olmamız, bize, çeşitli avantajlar sağlamaktadır. Bütün bu avantajlara rağmen, bir türlü başaramadığımız organizasyon eksikliğinden dolayı, ürettiğimiz ürünlerin yaklaşık yüzde 25 ilâ 35’ini çürüttüğümüz de acı bir gerçektir. Buna mukabil, üretimimizin ancak yüzde 10 ilâ 15’ini ihraç edebilmekteyiz.

Ülkemizde, nüfusumuzun yaklaşık yüzde 41’inin tarım kesiminde yaşamaktadır ve bu oran gerçekten yüksek olmasına rağmen, millî gelirden aldıkları pay yüzde 12 dolayındadır ve son derece düşüktür. Özellikle, 55 inci Hükümet döneminde, çiftçilerimiz daha da fakirleşmiş ve âdeta kaderleriyle başbaşa bırakılmıştır. Mazot fiyatlarının, ilaç fiyatlarının, gübre fiyatlarının aşırı derecede zamlanması, Doğru Yol Partisi döneminde gübreye verilen yüzde 50’lik sübvansiyon oranının yüzde 10’lara düşürülmüş olması ve Ziraat Bankasının tarımsal amaçlı kredi faiz oranlarının yüzde 40’lardan yüzde 70’lere yükseltilmiş olması, çiftçilerimizi son derece zor durumda bırakmıştır.

Yüksek enflasyon ve girdi maliyetlerinin artması; ancak, buna mukabil, çiftçinin ürettiği malların gerektiği şekilde değerlendirilememesi, yani, çiftçinin, emeğinin karşılığını alamamış olması, bu Hükümet döneminde çiftçilerimizi, üreticilerimizi mağdur etmiştir.

Değerli millevekilleri, yaş meyve ve sebze sektöründe yılda 30 milyon ton civarında gerçekleşen üretime karşın, ihracatın, ancak, 1-2 milyon ton olması, bu sektörde, başta pazarlama olmak üzere, birçok problemin varlığını göstermektedir.

Bir taraftan, ürettiği ürünün karşılığını alamayan, ürününü düşük fiyattan satmak zorunda kalan üretici, diğer taraftan, bu ürünleri yüksek fiyattan satın almakta zorlanan tüketici... Diğer bir deyimle, mağdur olan üretici ve tüketici, rant sağlayan, üreticiyi ve tüketiciyi istismar eden aracılar, komisyoncular...

Bugün manava gittiğinizde, sözgelimi, 1 kilo domatesi 250 bin liraya almaya kalkarsınız; ancak, üreticinin, 1 kilo domatesten eline geçen pay 25 bin lirayı geçmez ve bugün, tüketici fiyatları üretici fiyatlarının yüzde 100 üzerindedir.

Değerli milletvekilleri, Haller Yasası olarak adlandırılan bu yasa tasarısıyla ilgili görüşlerimi belirtirken, önce, mevcut hallerin bugünkü çalışma tarz ve şartlarına bir göz atmamız gerekir. Bugün, haller, yaş meyve ve sebze arz ve talebinin kesiştiği, dolayısıyla, gerçek piyasa fiyatının teşekkül ettiği yerler olarak görülüyor olmasına rağmen, kontrol edilmesi zor olan ve çeşitli nedenlerle, aslında ürünlerin piyasa fiyatını yükselten, dolayısıyla, meyve ve sebze fiyatları üzerinde enflasyonist etki yapan ve aynı zamanda çok çeşitli risk ve spekülasyonlara açık olan kurumlardır.

Hallere gönderilen ürünler, birinci derecede o ürünü satacak olan kabzımalın becerisine, dürüstlüğüne, ticarî tecrübesine, bir başka ifadeyle, insafına emanet edilmektedir. Halde kabzımallık yapma yetkisi, herhangi bir şekilde, bir sınava, seçime ya da bir meslek kuruluşunun denetimine tabi olmadığından, her türlü spekülasyona açık bir faaliyettir.

Her ne kadar, belediyeler, çok düşük kira ücretiyle dükkân tahsisi yapıyor olsalar da, dükkânların, yasaya rağmen çok yüksek havaparası karşılığında, ismen olmasa da fiilen devredildiği, dolayısıyla parası olan; ama, dürüstlüğü test edilmemiş herhangi bir insanın halde dükkân sahibi olabilme şansının her zaman var olduğu bilinen bir gerçektir.

Hallerde satılan ürünler araçlara yüklendikten sonra, bir kapıdan çıkarak piyasaya yönelmektedir. Uygulamada, kapıda duran görevlinin, çıkan yüzlerce aracın her birinin ne miktarda, hangi cinsten, hangi ağırlıkta ve hangi ambalajda mal taşıdığını tespit etmesi mümkün olmadığı gibi, o mal için tanzim edilen belgelerin doğru bilgileri içerip içermediği hususu, dolayısıyla devletin vergi kaybının denetlenmesini sağlama olanağı da son derece zordur.

Buna ilaveten, yine, uygulamada, hal içinde satılan bir ürüne, küçük miktar ve değerde bir fatura kesip, asıl ağırlıklı malın, hal dışındaki bir başka depodan teslim edilmesi uygulamasının gittikçe yaygınlaştığı da bilinmektedir.

Bir yandan yüksek enflasyon ve artan üretim maliyetleri, çiftçilerin hallerde satmak üzere mal üretmelerini zorlaştırırken, diğer yandan, halde komisyon esasına göre çalışması gereken kabzımallar, özellikle, spekülasyona açık olan malları, kendi özsermayeleriyle satın alıp, stoklayıp, sanki müstahsil malıymış gibi, kendi dükkânlarında da satabilmektedirler.

Değerli milletvekilleri, hale giren mallar, buralarda, birtakım masraf ve vergilerle şişmektedir. Bunları alt alta sıralamak girekirse, özellikle şunları görürüz: Yüzde 3 oranında belediye rüsumu, yüzde 2 oranında Stopaj Vergisi -bu, borsaya gelir sağlıyor- Stopaj Vergisinin yüzde 5’i oranında yapılan Millî Savunma Fonu kesintisi, yüzde 8 ilâ 10 civarında değişen miktarlarda kabzımallara ödenen paralar, bunların KDV’leri, yüzde 1 oranında Bağ-Kur primi, yüzde 4 ile 15 arasında değişen navlunlar, iç nakliyeler ve hammaliyeler. Bütün bu masraflar alt alta toplandığında, satış fiyatı ve mesafeye bağlı olarak, asgarî yüzde 25 ve azamî yüzde 40 oranında bir masraf ve vergi yükünün, ürünün haldeki fiyatı üzerine yüklendiğini görmekteyiz.

Son yıllarda, yaygın olarak, endüstri bitkileri tarımı ve ihracata yönelik üretim ön plana çıkmıştır. Bunun sebebi ise, hallerdeki fiilî durum dolayısıyla, üreticilerin, hallerde satılmak üzere meyve ve sebze üretmekten kaçınmalarıdır. Bununla beraber, hale meyve ve sebze gönderen üreticiler, yapılacak satışın sonunda ,ellerine ne zaman ve ne kadar para geçeceğini de önceden bilememektedirler. Bir başka deyişle, kendi ürettikleri malı, kime, nasıl satacaklarına dair demokratik haklarını kullanmaktan mahrumdurlar.

Yukarıda belirtilen bütün bu masraf kalemleri de, ülkemizde, enflasyonist bir baskı unsuru olmaktadır.

Hazırlanan tasarıyla getirilmek istenen, her ne kadar devletin vergi kaybını önlemek gibi gösteriliyorsa da, esas amaç, komisyonculara, ticaret borsalarına gelir sağlamaktır. Kaldı ki, yukarıda özetlediğimiz çalışma şekliyle, haller, en fazla vergi kaybının ve kayıtsız ticaretin oluşmasına zemin hazırlayan organizasyonlardır.

Hazırlanan bu kanun tasarısı, esasen hiçbir yenilik getirmemektedir. Yürürlükteki 552 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin müeyyideleri artırılmak suretiyle, polisiye tedbirlerle ekonomi yönlendirilmek istenmektedir.

İlave olarak, sadece tasarının 2 nci maddesinde, daha önceden yasak olan, komisyoncuların kendi nam ve hesabına olmak üzere yaş meyve ve sebze ticareti yapmalarına izin verilmekte; böylece, onların spekülasyon yaparak öncelikle piyasa değeri yüksek olan ürünleri, kendi adlarına stoklayıp satmaları suretiyle yüksek kârlar elde etmelerini hedeflemektedir. Bu, onlara, öncelikle kendi mallarını satmaları ve komisyon esasına göre, satılmak üzere kendilerine emanet edilen çiftçi mallarını tampon olarak kullanma imkânı da verebilecektir. Örneğin, aynı alıcıya, aynı anda, kendine ait elmaları yüksek fiyatla alması halinde, yanında, çiftçiye ait domatesleri ucuz verebilmesi pekala mümkündür.

Tasarıyla getirilen bir başka değişiklik de, komisyoncuların alacakları komisyon oranının serbest bırakılmasıdır. Ürününü başka hiçbir şekilde satma şansı olamayan ve mutlak surette malını halden geçirmek zorunda olan bir çiftçinin, komisyoncuyla, komisyon oranıyla ilgili pazarlık şansının sıfır olduğu açıktır; bununla beraber, Komisyoncular Derneğinin, bu oranları istediği gibi ayarlama şansı vardır.

Ayrıca, tasarının bir başka maddesindeki “yapılan denetim sonuçlarına göre Bakanlıkça verilecek talimatlara belediyeler uymak zorundadır” cümlesiyle, merkezî idarenin belediyeler üzerindeki vesayeti de artırılmaktadır.

Bütün bu açıklamalardan görünen odur ki, tasarı, toplumun değişik kesimlerinin görüşleri alınmadan, sadece, komisyoncuları korumak ve borsalara yüksek gelir sağlamak amacına yöneliktir. Bu nedenle, bu tasarı, Komisyona geri çekilmeli, komisyoncuları korumak yerine, çiftçinin ve üreticinin korunmasına yönelik değişiklikler yapılmalı ve yerine, çağdaş bir tasarı hazırlanmalıdır. Bütün Avrupa ülkelerinde olduğu gibi, hallerdeki masraf ve vergi oranları asgariye indirilmeli, insanların, oralara korkmadan mallarını götürecek bir serbest piyasa sistemi oluşturulmalıdır. Tasarı, bu bakımdan komisyona geri çekilip ıslah edilmelidir.

Doğru Yol Partisi olarak ve şahsım olarak Yüce Meclisi saygılarımla selamlıyorum. (DYP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Paçacı.

Gruplar adına başka söz isteyen?.. Yok.

SANAYİ VE TİCARET BAKANI E. YALIM EREZ (Muğla) – Sayın Başkan, söz istiyorum.

BAŞKAN – Buyurun efendim.

Sayın Bakan, süreniz 20 dakika; ama, bitiremezseniz çalışma süremizi uzatma kararı alayım isterseniz...

SANAYİ VE TİCARET BAKANI E. YALIM EREZ (Muğla) – Bakalım efendim, inşaallah bitirmeye çalışacağım.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri 552 sayılı Yaş Sebze ve Meyve Ticaretinin Düzenlenmesi ve Toptancı Halleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamenin Bazı Maddelerinin Değiştirilmesine Dair Kanun Tasarısı hakkında çok değerli konuşmacı arkadaşlarımın konuşmalarından sonra bazı hususların açığa çıkması için söz almış bulunuyorum; bu vesileyle, hepinizi saygıyla selamlarım.

Değerli milletvekilleri, ülkemizde, toplam yaş sebze ve meyve üretimi 30 milyon ton civarındadır. Bunun yüzde 35-40’ı toptancı hallerine girmekte, yüzde 60-65’i hiçbir kayda girmeksizin pazarlanmaktadır. Bu nedenle, ülkemizde üretilen yaş sebze ve meyvenin ticaretinin kalite, standart ve sağlık kurallarına uygun olarak, serbest rekabet ortamında, üretici, tüketici ve yaş sebze ve meyve ticaretini meslek edinenlerin çıkarlarını dengeli bir şekilde, koruyacak şekilde gerçekleştirmek ve toptancı hallerine çağdaş altyapılar kazandırmak amacıyla, Sanayi ve Ticaret Bakanlığınca yapılan hazırlıklar sonucunda düzenlenen 552 sayılı Yaş Sebze ve Meyve Ticaretinin Düzenlenmesi ve Toptancı Halleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararname, 27.6.1995 tarihinde, o devrin Hükümeti tarafından yürürlüğe sokulmuştur.

Yaş sebze arz ve talebinin, rekabete açık, borsa benzeri bir piyasa ortamında karşılaşması halinde en uygun fiyatın oluşacağı fikrinden hareket edilerek hazırlanan söz konusu kanun hükmünde kararname, mümkün olabilecek en fazla miktardaki ürünü toptancı hallerinde toplamaya yönelik birçok hüküm ihtiva etmesine rağmen, uygulama alanında, bu amaç, sınırlı ölçüde gerçekleşmiştir.

Denetim ve ceza uygulama yetkisinin geniş ölçüde belediyeler elinde bulunması, belediyelerimizin, üreticilerin ve komisyoncuların, kanun hükmünde kararname hükümlerine uyum sağlayamaması ve hal dışı ekonomik güçlerin etkinlik kazanması, 552 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede belirlenen amaçların gerçekleştirilmesini engelleyen faktörler olarak tespit edilmiştir.

Bu nedenle, Bakanlığımızca, bu işle ilgili tüm birimlerin görüşleri alınarak -altını çizerek söylüyorum; çünkü, biraz evvel, buraya çıkan arkadaşlarımızca, kimsenin görüşü alınmadan hazırlanmıştır denildi, bu işle ilgili tüm birimlerin görüşleri alınarak- hatta, biraz evvel burada grubu adına konuşan bir arkadaşımın, baba memleketim dediği memleketin kabzımalları da çağrılarak, onların da görüşü alınarak ve yine, komisyonda görüşülürken, hem kabzımallar hem hal yetkilileri ve hem de belediye başkanlarının görüşleri alınarak hazırlanmış ve huzurlarınıza getirilmiştir.

MUSTAFA KÖYLÜ (Isparta) – Müstahsilin görüşü alındı mı?

SANAYİ VE TİCARET BAKANI E. YALIM EREZ (Devamla) – Hepsinin görüşü alınmıştır; müsaade ederseniz, anlatacağım.

Bu çalışmalar sonunda, kanun hükmünde kararnamenin bazı maddelerinin değiştirilmesine dair kanun tasarısında, şimdi size arz edeceğim hususlar gündeme getirilmiştir:

Bunların birincisi, belediye ve mücavir alan sınırları içerisindeki yerlerde, yaş sebze ve meyvenin, toptancı halden satın alınmadan perakende satışını önlemek amacıyla, belediyelerce yapılan denetimlerin, bu konuda yeterli uzmanlaşma ve örgütlenme düzeyinde bulunmayan zabıta müdür veya amirlerine bağlı zabıta memurları eliyle yapılmasının aksamalara neden olduğu anlaşıldığından, doğrudan doğruya hal müdürüne bağlı bir hal zabıtası görevlendirilmesi öngörülmüş ve bu teşkilatın büyükşehir belediye sınırları içindeki semt pazarlarını denetleme yetkisini belirgin hale getirmişizdir.

Bir diğer değişiklik: Kendine bağlı hal zabıtasıyla desteklenen ve hal dışındaki alanlarda da yetkili kılınan hal müdürlerine, kanun hükmünde kararname hükümlerine aykırı hareket edenlerin taşıma araçlarını 7 güne kadar parka çekerek faaliyetten men etme yetkisi tanınmış; ayrıca, bu konuda toptancı hal hakem kurullarına da 15 günle sınırlı ek bir yetki verilmiştir.

Yine bu değişiklik tasarısıyla, hal içi anlaşmazlıkları çözmekle görevlendirilmiş olan hal hakem kurullarının görevleri yeniden tanımlanmış; çalışmalarını özendirmek amacıyla, hakem kurulu üyelerinin malî haklarıyla büro ihtiyaçlarını gidermek üzere, kaynak tahsisi sağlanmıştır.

Bir diğer değişiklikle de, biraz evvel Sayın CHP sözcüsünün de ifade ettiği gibi, toptancı hallerinin ihtiyaçlarının karşılanması ve geliştirilmesinin teminata bağlanması için, toptancı halden elde edilen belediye payı gelirlerinin yüzde 10’unun, belediye bütçelerinde toptancı hal gideri olarak ayrılması zorunluluğu getirilmiştir.

Bir diğer değişiklik de, 552 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin -buraya dikkat etmenizi rica ediyorum- 8 inci maddesinde yapılan değişiklikle, kendi nam ve hesaplarına olmak üzere, yaş sebze ve meyve toptan ticaretiyle iştigal eden gerçek ve tüzelkişi tacirlerin de toptancı halde mal satabilmeleri mümkün kılınmıştır; yani, haldeki kartelcilik ortadan kaldırılmıştır.

Yine, adı geçen kanun hükmünde kararnamenin 17 nci maddesinde yapılan değişiklikle, kanun hükmünde kararnamenin 5 inci maddesine aykırı olarak, hal dışında yapılan perakende satışlarda, mal bedelinin yüzde 10’u üzerinden alınan belediye payı yüzde 25’e çıkarılmış, bu türlü satışlarda, sadece bu malları yakalayan zabıta memurlarına verilen ödülün, bu işte katkısı bulunan tüm görevliler arasında paylaştırılması şeklinde bir düzenleme yapılmıştır.

Değerli milletvekilleri, serbest piyasa ekonomisi başıboşluk demek değildir ve serbest piyasa ekonomisi, kayıtdışı ekonomiyi teşvik etmek demek de değildir. Bugüne kadar olan nedir, niye hale yüzde 35-40 civarında mal girmektedir? İki nedenle girmektedir. Biri, mal hale girdiği zaman, belge düzenine ve kayıt içine girmektedir. Türkiye’deki toplam sebze ve meyve üretiminin ancak yüzde 35-40’ının hale girmesinin bir sebebi de, hale giren malda maliyeti artırıcı unsurlar vardır. Bu nedenle, hale giren malda arz ve talep dengesi bozulmaktadır. Hale mal az girdiği için fiyatlar yüksek oluşmakta ve halde oluşan bu yüksek fiyatlar üzerinden dışarıda mal satılmaktadır.

O nedenle, kanun hükmünde kararnameyle yaptığımız iş, tüketiciyi korumak, hale daha fazla mal girişini sağlamak ve halde fiyatların düşük oluşmasını sağlamak, halde maliyeti artıran unsurların; yani, komisyon, KDV gibi unsurların da düşürülerek...

VEYSEL CANDAN (Konya) – işte, onu...

SANAYİ VE TİCARET BAKANI E. YALIM EREZ (Devamla) – Müsaade edin efendim, anlatayım... Dinlemiyorsunuz ki...

Şimdi, yüzde 8 olan komisyonu serbest bıraktık. Niçin serbest bıraktık; hale daha fazla mal girmesini teşvik edeceğiz. İstedik ki, halde, rekabete göre komisyon oranları oluşsun. Siz, kanun hükmünde kararnameyle yüzde 8 vermişsiniz. Bırakın, daha fazla mal satan komisyoncu, daha düşük komisyon oranıyla iş yapsın. Eğer bu istismar konusu olursa -ki, biraz evvel bir arkadaşım ifade etti- bir anlaşmaya gelirlerse, Sanayi ve Ticaret Bakanlığına komisyon oranlarını belirleme yetkisini verdik; ama, niye, siz, bütün komisyon oranlarını yüzde 8 tespit ederek, halde daha çok mal satıp, daha ucuz komisyonla çalışmak isteyen insanların önünü kesiyorsunuz.

SITKI CENGİL (Adana) – Gazetecilere bir şey yapamadınız.

BAŞKAN – Efendim, müdahale etmeyin... Rica ediyorum...

SANAYİ VE TİCARET BAKANI E. YALIM EREZ (Devamla) – Gazeteciler konusunun cevabını da veririm de, bugün sebze meyveyi konuşuyoruz; onun da cevabını veririm...

Kanun hükmünde kararnameyi okursanız, 552 sayılı Kanun Hükmünde kararname 30 madde, bizim değiştirdiğimiz 12 madde. Ziraat Odaları, aslî görevlerini yapsalar, üretici birliklerini kursalar, zaten hale girmeden mal satma imkânını, bu kanun hükmünde kararnamenin 6 ncı maddesi onlara sağlamış beyler. Türkiye’de bir hastalık var; bu birlikler ve kurumlar, kendi üzerlerine düşen görevleri yapmazlar, böyle bir tasarı geldiği zaman da, bunu okumadan konuşurlar... Bakın, 6 ncı maddeyi okursanız...

BAŞKAN – Sayın Bakan, bir dakikanızı rica edeyim.

Sayın milletvekilleri, Sayın Bakan konuşmasını bitirinceye kadar çalışma süresinin uzatılmasını oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.

Buyurun.

SANAYİ VE TİCARET BAKANI E. YALIM EREZ (Devamla) – Yani, Ziraat Odaları, en az 50 ortaklı üretici birliklerini kurarlarsa, mallarını, hiç hale girmeden de satma imkânlarını halen yürürlükte olan bu kanun hükmünde kararname onlara tanıyor ve getirdiğimiz bu değişikliklerde de bunu engelleyen hiçbir husus yok.

VEYSEL CANDAN (Konya) – Zorlayıcı hususlar...

SANAYİ VE TİCARET BAKANI E. YALIM EREZ (Devamla) – Hayır efendim, zorlayıcı bir şey yok ki!.. Bunu değiştirmiyoruz; bu yetkileri var.

İkinci bir husus da şu: Üreticiden tüketiciye doğrudan satış da, mevcut kanun hükmünde kararnameyle mümkündür; ona da bir kısıtlama getirmiyoruz. Ancak, şartı var bunun; fatura veya müstahsil makbuzu alacaksınız, yüzde 15 de belediye rüsumu ödeyeceksiniz.

Yine, kolay, popülist bir politika olan, hani, Ayşe bacı, Dursun dayı bahçesinde yetiştirdiği malı hale mi getirecek?!. Hayır, öyle bir şey yok. Bu kanun hükmünde karaname, o Ayşe bacıya da, Dursun dayıya da -belediyenin belirlediği miktarı aşmamak şartıyla- malını getirip pazarda satma hakkını veriyor. Bunu da engellemiş değiliz. Tabiî, bundan rahatsız olan kişiler, belge düzenine girmemek isteyen, kayıtdışı ekonomiden nemalanan kişiler, Ayşe bacıyı, Dursun dayıyı bahane ederek, kanunları delmek istemektedirler. Hastalık budur.

Değerli milletvekilleri, demin de ifade ettim, serbest piyasa ekonomisi başıboşluk demek değildir. Hiç kimse, serbest piyasa ekonomisi var diye “ben, istediğim malı istediğim gibi satarım, bu devlete vergi vermem, kimse de bana karışamaz” diyemez. Kanun hükmünde kararname bu mantıkla hazırlanmıştır; tüketiciyi korumak, hal mafyası diye adlandırılan mafyanın belini kırmak amacıyla hazırlanmıştır.

Beni dinlediğiniz için hepinize saygılar sunuyorum. (ANAP ve DSP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Bakan.

Sayın milletvekilleri, çalışma süremiz de aşağı yukarı bitmiştir; saat 19.00... Çalışma kararı getirseydiniz, 24.00’e kadar çalışırdık; İktidar süre konusunda bir öneri getirmedi bu hafta nedense.

Kanun tasarı ve tekliflerini sırasıyla görüşmek için, 4 Haziran 1998 Perşembe günü saat 15.00’te toplanmak üzere, birleşimi kapatıyorum.

Kapanma Saati: 19.01

 

VIII. — SORULAR VE CEVAPLAR

A) YAZILI SORULAR VE CEVAPLARI

1. — Ağrı Milletvekili M. Sıddık Altay’ın, doktor sayısına ve illere göre dağılımına ilişkin sorusu ve Sağlık Bakanı Halil İbrahim Özsoy’un yazılı cevabı (7/4879)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın Sağlık Bakanı Sayın Halil İbrahim Özsoy tarafından yazılı olarak cevaplandırılmasını arz ederim.

M. Sıddık Altay Ağrı

Sorular :

1. Türkiye genelinde toplam kaç tabip bulunmaktadır. Bunların branşlara göre dağılımı nasıldır?

2. Bakanlığınıza bağlı hastanelerde görev yapan uzman hekimlerin branşları itibariyle illere göre dağılımı nasıldır?

3. 1997 yılında kaç tabip uzmanlık belgesi almıştır? Bunların ataması hangi illere yapılmıştır?

4. Hekimlerin tüm illere dengeli bir şekilde dağıtılması için Bakanlığınızca şimdiye kadar hangi tedbirler alınmıştır? Bundan sonrası için alınması düşünülen tedbirler var mıdır?

T.C. Sağlık Bakanlığı Hukuk Müşavirliği 3.6.1998 Sayı : B.10.0.HKM.0.00.00.00-9239/1670

Konu : Yazılı soru önergesi cevabı

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

İlgi : 22.5.1998 tarih ve A.01.0.GNS.0.10.00.02-7/4879-12396/30199-13096 sayılı yazıları.

Ağrı Milletvekili Sayın Sıddık Altay tarafından, Türkiye genelindeki tabip sayısı ve bunların dağılımı ile ilgili olarak verilen yazılı soru önergesinin cevabı ilişikte sunulmaktadır.

Bilgilerine arz ederim.

Dr. Halil İbrahim Özsoy Sağlık Bakanı

Ağrı Milletvekili M. Sıddık Altay tarafından Türkiye genelindeki tabip sayısı ve bunların dağılımı ile ilgili olarak verilen yazılı soru önergesinin cevabıdır :

“Soru 1. Türkiye genelinde toplam kaç tabip bulunmaktadır? Bunların branşlara göre dağılımı nasıldır?”

Cevap 1. Bakanlığımızdan başka Bakanlık ve kurumlar da tabip istihdam ettiklerinden ve son durumu yansıtan istatistik çalışmaları elan devam ettiğinden, 1998 itibarı ile kesin sayı vermek mümkün olamamıştır. 1995 yılı itibarı ile, 39 bin 503’ü pratisyen ve 29 bin 846’sı uzman olmak üzere Türkiye genelinde toplam 69 bin 349 tabip bulunmaktadır. Bunlardan, Millî Savunma Bakanlığına ait yataklı tedavi kurumları hariç olmak üzere, Sağlık Bakanlığına ve diğer kurum ve kuruluşlara ait yataklı tedavi kurumlarında istihdam edilen uzman ve pratisyen tabiplerin 1996 yılı itibarı ile sayıları ve branşlara göre dağılımı ilişik (1) sayılı çizelgede gösterilmiştir.

Soru 2. Bakanlığınıza bağlı hastanelerde görev yapan uzman hekimlerin branşları itibarı ile illere göre dağılımı nasıldır?

Cevap 2. Bakanlığımıza bağlı hastanelerde görev yapan uzman tabiplerin branşları itibarı ile illere göre dağılımı ilişik (2) sayılı çizelgede gösterilmiştir.

Soru 3. 1997 yılında kaç tabip uzmanlık belgesi almıştır? Bunların ataması hangi illere yapılmıştır?

Cevap 3. 1997 yılında, Sağlık Bakanlığına, SosyalSigortalar Kurumu Genel Müdürlüğüne, PTTGenel Müdürlüğüne ve Üniversitelere bağlı eğitim hastanelerinden 2 679 tabibe uzmanlık belgesi verilmiş olup, bunlardan Bakanlığımızca tayini yapılan 1 544 kişinin illere göre dağılımı ilişik (3) sayılı çizelgede gösterilmiştir.

Soru 4. Hekimlerin tüm illere dengeli bir şekilde dağıtılması için Bakanlığınızca şimdiye kadar hangi tedbirler alınmıştır? Bundan sonrası için alınması düşünülen tedbirler var mıdır?

Cevap 4. Tabiplerin bütün yurt sathına dengeli bir şekilde dağılımının sağlanması ve öncelikle istihdamında güçlük çekilen Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgesi illeri dahil bütün yörelerin tabip ihtiyacının karşılanması maksadıyla, Sağlık Bakanlığı Atama ve Nakil Yönetmeliği yeniden tanzim edilerek, iller ve ilçeler sosyo-ekonomik ve coğrafik durumlarına göre üç hizmet bölgesine ayrılmış olup; ilk tayinler üçüncü bölgeden başlanmak üzere yapılmaktadır. Yeni düzenlemeye göre yapılacak tayinler neticesinde, uzun vâdede tabip istihdamındaki problemler büyük ölçüde halledilmiş olacaktır.

Orta vadede, bütün sağlık personelini kapsayacak şekilde bir iyileştirme çalışması yanında, sosyo-ekonomik ve coğrafik konumları sebebiyle sağlık personeli istihdamında güçlük çekilen il ve ilçe merkezleri dışındaki sağlık evi ve sağlık ocaklarında görev yapan sağlık personelinin özlük haklarının iyileştirilerek görevde kalıcılığın sağlanması ve bu yörelerin özendirici hale getirilmesi maksadıyla, 224 Sayılı Sağlık Hizmetlerinin Sosyalleştirilmesi Hakkında Kanuna Bir Ek Madde Eklenmesine Dair Kanun Tasarısı hazırlanarak ilgili Bakanlıkların görüşlerine sunulmuş olup, Tasarının kanunlaşması halinde, il ve ilçe merkezleri dışındaki sağlık ocağı ve sağlık evlerinde görev yapan sağlık personeline, -ek gösterge dahil- almakta oldukları aylığın % 25’ini aşmamak üzere, her ay sosyalleştirme primi ödenmesi sağlanacaktır.

Kısa vadede ise, çeşitli sebeplerden dolayı yeterli sayıda uzman tabibi bulunmayan hastanelerimizin bu ihtiyacı, diğer illerde bulunan ve yeterli sayıda uzman tabibi bulunan hastanelerimizdeki uzman tabiplerin 45 gün süreyle geçici görevlendirilmeleri suretiyle karşılanmaktadır.

Tablo : 43 Sağlık Bakanlığı ve Diğer Yataklı Tedavi Kurumlarında Görevli Uzman Hekimlerin Dallara Göre Dağılımı, 1996

Toplam Sağlık Bakanlığı

Personelin Unvanı Sayı % Payı Sayı % Payı Diğer

Toplam 21 537 100.0 9 559 100.0 11 978

Allerji 2 1 1

Aile Hekimliği 104 0,5 102 1,1 2

Anestezi ve Reanimasyon 935 4,3 333 3,5 602

Bakteriyoloji 338 1,6 139 1,5 199

Biyokimya 593 2,8 248 2,6 345

Çocuk Sağlığı ve Has 1 790 8,3 808 8,5 982

Çocuk Şirürji 120 0,6 44 0,5 76

Toplam Sağlık Bakanlığı

Personelin Unvanı Sayı % Payı Sayı % Payı Diğer

Çene Cerrahi 2 2

Deri ve Zührevi Has. 541 2,5 232 2,4 309

Endokrinoloji ve Metabolizma 5 4 1

Enfeksiyon Hast. ve

Kin. Mikrobiyoloji 376 1,7 219 2,3 157

Fizik Tedavi ve

Rehabilitasyon 536 2,5 269 2,8 267

Gastro Entroloji 54 0,3 47 0,5 7

Gastro Ent Şirürji 26 0,1 23 0,2 3

Genel Şirürji 2 237 10,4 1 114 11,7 1 123

Göğüs Hastalıkları 593 2,8 313 3,3 280

Göğüs Kalp ve Damar Cer. 391 1,8 179 1,9 212

Göz Hastalıkları 1 122 5,2 521 5,5 601

Hematoloji 17 0,1 13 0,1 4

İç Hastalıkları 2 104 9,8 912 9,5 1 192

Kadın Hastalıkları ve Doğum 1 993 9,3 1 064 11,1 929

Kardiyoloji 384 1,8 134 1,4 250

KBB Hastalıkları 1 001 4,6 450 4,7 551

Nefroloji 9 0,0 4 5

Mikrobiyoloji 92 0,4 29 0,3 63

Nöroloji 693 3,2 312 3,3 381

Ortodonti –

Nöroşirürji 508 2,4 209 2,2 299

Patolojik Anatomi 458 2,1 162 1,7 296

Ortopedi ve Travma 977 4,5 422 4,4 555

Plastik ve Rekon Şirür 143 0,7 49 0,5 94

Röntgen Teşhis 758 3,5 347 3,6 411

Röntgen Tedavi 57 0,3 43 0,4 14

Ruh Sağlığı ve Hastalıkları 560 2,6 278 2,9 282

Üroloji 938 4,4 443 4,6 495

Nükleer Tıp 45 0,2 18 0,2 27

Diğer 1 035 4,8 74 0,8 961

Branş : Göğüs Cerrahisi

İl Çlş

Adana 2

Adıyaman 1

Afyon 1

Ankara 19

Antalya 1

Aydın 2

Bolu 1

Bursa 1

Çorum 1

Denizli 1

Diyarbakır 2

Erzincan 1

Erzurum 1

Gaziantep 2

Hatay 1

Isparta 1

İçel 1

İstanbul 28

İzmir 13

Konya 3

Manisa 1

Muğla 2

Rize 1

Sakarya 1

Sıvas 1

Tokat 1

Trabzon 1

Uşak 1

Yozgat 1

Kırıkkale 1

Batman 1

Toplam 95

 

 

 

 

Branş : İç Hastalıkları

İl Çlş

Adana 20

Adıyaman 3

Afyon 15

Ağrı 5

Amasya 6

Ankara 85

Antalya 27

Artvin 5

Aydın 17

Balıkesir 30

Bilecik 4

Bingöl 1

Bitlis 4

Bolu 11

Burdur 6

Bursa 31

Çanakkale 14

Çankırı 4

Çorum 10

Denizli 14

Diyarbakır 14

Edirne 12

Elazığ 7

Erzincan 4

Erzurum 9

Eskişehir 10

Gaziantep 12

Giresun 8

Gümüşhane 2

Hakkâri 2

Hatay 22

Isparta 10

İçel 21

İstanbul 182

İzmir 66

Kars 5

Kastamonu 12

Kayseri 12

Kırklareli 8

Kırşehir 5

Kocaeli 15

Konya 30

Kütahya 9

Malatya 9

Manisa 331

K. Maraş 16

İl Çlş

Mardin 6

Muğla 15

Muş 2

Nevşehir 7

Niğde 5

Ordu 13

Rize 7

Sakarya 8

Samsun 19

Siirt 2

Sinop 4

Sıvas 10

Tekirdağ 12

Tokat 9

Trabzon 9

Tunceli 1

Şanlıurfa 8

Uşak 4

Van 5

Yozgat 10

Zonguldak 10

Aksaray 6

Bayburt 3

Karaman 4

Kırıkkale 5

Batman 5

Şırnak 1

Bartın 3

Ardahan 1

Iğdır 1

Yalova 3

Karabük 4

Kilis 3

Osmaniye 6

Toplam 1 058

 

Branş : Göğüs Hastalıkları ve Tüberküloz

İl Çlş

Adana 8

Adıyaman 2

Afyon 4

Ankara 67

Antalya 7

Artvin 1

Aydın 6

Balıkesir 8

Bolu 4

Burdur 1

Bursa 8

Çanakkale 4

Çankırı 1

Çorum 3

Denizli 7

Diyarbakır 5

Edirne 2

Elazığ 2

Erzincan 2

Erzurum 4

Eskişehir 6

Gaziantep 3

Giresun 4

Gümüşhane 1

Hatay 4

Isparta 4

İçel 4

İstanbul 77

İzmir 62

Kars 1

Kastamonu 1

Kayseri 2

Kırklareli 1

Kırşehir 1

Kocaeli 6

Konya 8

Kütahya 2

Malatya 3

Manisa 12

K. Maraş 1

Mardin 2

Muğla 6

Nevşehir 2

Niğde 1

Rize 2

İl Çlş

Sakarya 4

Samsun 7

Sinop 2

Sıvas 1

Tekirdağ 8

Tokat 2

Trabzon 4

Şanlıurfa 3

Uşak 3

Van 1

Yozgat 2

Zonguldak 4

Aksaray 1

Karaman 1

Kırıkkale 2

Bartın 3

Ardahan 2

Iğdır 3

Yalova 2

Karabük 2

Kilis 2

Osmaniye 1

Toplam 422

Branş : Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları

İl Çlş

Adana 22

Adıyaman 6

Afyon 13

Ağrı 4

Amasya 1

Ankara 96

Antalya 39

Artvin 5

Aydın 20

Balıkesir 26

Bilecik 4

Bingöl 3

Bitlis 3

Bolu 10

Burdur 4

Bursa 36

Çanakkale 10

Çankırı 2

Çorum 10

Denizli 16

Diyarbakır 9

Edirne 14

Elazığ 6

Erzincan 3

Erzurum 7

Eskişehir 8

Gaziantep 14

Giresun 7

Gümüşhane 3

Hakkâri 2

Hatay 22

Isparta 8

İçel 27

İstanbul 163

İzmir 95

Kars 6

Kastamonu 10

Kayseri 12

Kırklareli 9

Kırşehir 5

Kocaeli 9

Konya 33

Kütahya 7

Malatya 9

 

İl Çlş

Manisa 30

K. Maraş 13

Mardin 5

Muğla 16

Muş 2

Nevşehir 5

Niğde 5

Ordu 11

Rize 5

Sakarya 14

Samsun 18

Siirt 2

Sinop 3

Sıvas 11

Tekirdağ 14

Tokat 7

Trabzon 13

Tunceli 1

Şanlıurfa 13

Uşak 5

Van 5

Yozgat 7

Zonguldak 7

Aksaray 4

Bayburt 1

Karaman 3

Kırıkkale 5

Batman 2

Şırnak 1

Bartın 1

Ardahan 1

Iğdır 2

Yalova 3

Karabük 2

Kilis 1

Osmaniye 7

Toplam 1 063

Branş : Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik M

İl Çlş

Adana 2

Afyon 3

Amasya 1

Ankara 33

Antalya 11

Artvin 2

Aydın 6

Balıkesir 4

Bingöl 1

Bolu 5

Burdur 1

Bursa 11

Çanakkale 2

Çorum 3

Denizli 5

Diyarbakır 3

Edirne 3

Elazığ 3

Erzurum 4

Eskişehir 2

Gaziantep 4

Giresun 3

Gümüşhane 1

Hatay 6

Isparta 5

İçel 4

İstanbul 52

İzmir 39

Kars 1

Kastamonu 4

Kayseri 3

Kırklareli 2

Kırşehir 1

Kocaeli 2

Konya 8

Kütahya 2

Malatya 1

Manisa 8

K. Maraş 3

Mardin 1

Muğla 8

Muş 1

Nevşehir 2

Niğde 1

İl Çlş

Ordu 2

Rize 2

Sakarya 2

Samsun 6

Sıvas 3

Tekirdağ 2

Tokat 2

Trabzon 1

Uşak 3

Yozgat 1

Zonguldak 1

Aksaray 1

Karaman 1

Kırıkkale 1

Batman 1

Bartın 2

Iğdır 1

Yalova 1

Karabük 1

Osmaniye 1

Toplam 302

Branş : Onkolojik Cerrahi

İl Çlş

Ankara 1

Bursa 1

Toplam 2

 

Branş : Gastroentrolojik Cerrahi

İl Çlş

Ankara 10

Denizli 1

Konya 1

Ordu 1

Toplam 13

 

Branş : Neonatoloji

İl Çlş

Ankara 1

Konya 1

Toplam 2

Branş : Çocuk Enfeksiyon Hastalıkları

İl Çlş

Ankara 1

Toplam 1

 

Branş : Çocuk Onkolojisi

İl Çlş

Ankara 3

Toplam 3

Branş : Çocuk Allerjisi

İl Çlş

Ankara 1

Toplam 1

Branş : Çocuk Nörolojisi

İl Çlş

Ankara 2

İzmir 2

Toplam 4

Branş : Çocuk Nefrolojisi

İl Çlş

Ankara 3

İzmir 1

Toplam 4

Branş : Çocuk Hematolojisi

İl Çlş

Ankara 3

Bursa 1

Konya 1

Toplam 5

Branş : Çocuk Endokrinolojik ve Metabolizma

İl Çlş

Ankara 1

İzmir 1

Toplam 2

Branş : Çocuk Kardiyolojisi

İl Çlş

Ankara 1

Toplam 1

Branş : Hematoloji

İl Çlş

Ankara 20

Aydın 2

Denizli 2

İzmir 2

Zonguldak 2

Toplam 28

 

Branş : Tıbbi Onkoloji

İl Çlş

Adana 1

Ankara 1

Toplam 2

Branş : Rumatoloji

İl Çlş

Ankara 9

Toplam 9

 

Branş : Nefroloji

İl Çlş

Adana 1

Ankara 2

İstanbul 1

İzmir 1

Toplam 5

Branş : Gastroentroloji

İl Çlş

Adana 2

Ankara 22

Antalya 2

Aydın 1

Bursa 1

Denizli 1

Diyarbakır 1

Edirne 1

Isparta 1

İl Çlş

İçel 2

İstanbul 8

İzmir 10

Kayseri 1

Konya 1

Malatya 1

Manisa 1

K. Maraş 1

Sakarya 1

Samsun 2

Sıvas 1

Trabzon 1

Toplam 62

Branş : Endokrinoloji ve Metabolizma Hastalıkları

İl Çlş

Ankara 4

Antalya 2

İstanbul 1

Toplam 7

Branş : Spor Hekimliği

İl Çlş

İzmir 1

Kastamonu 1

Toplam 2

Branş : Çocuk Ruh Sağlığı ve Hastalıkları

İl Çlş

Adana 1

Ankara 2

İstanbul 6

İzmir 1

Manisa 1

Trabzon 1

Toplam 12

Branş : Kardiyoloji

İl Çlş

Adana 4

Afyon 2

Amasya 1

İl Çlş

Ankara 27

Antalya 3

Aydın 1

Balıkesir 3

Bolu 2

Burdur 1

Bursa 5

Çanakkale 1

Çorum 1

Denizli 1

Diyarbakır 1

Edirne 1

Elazığ 1

Eskişehir 2

Giresun 1

Hatay 2

Isparta 2

İçel 4

İstanbul 64

İzmir 10

Kars 1

Kastamonu 1

Kayseri 2

Kırklareli 1

Kocaeli 2

Konya 5

Kütahya 1

Malatya 2

Manisa 3

Muğla 3

Ordu 1

Rize 1

Sakarya 3

Samsun 4

Tokat 2

Trabzon 1

Tunceli 1

Uşak 1

Yozgat 1

Zonguldak 3

Aksaray 1

Kırıkkale 1

Batman 1

Yalova 1

Kilis 1

Toplam 184

Branş : Aile Hekimliği

İl Çlş

Adana 2

Afyon 2

Ankara 27

Antalya 4

Artvin 1

Aydın 2

Balıkesir 1

Bilecik 2

Bolu 2

Burdur 1

Bursa 4

Çanakkale 2

Diyarbakır 1

Edirne 1

Eskişehir 1

Hatay 1

Isparta 2

İçel 2

İstanbul 72

İzmir 29

Kastamonu 1

Kocaeli 2

Konya 2

Kütahya 1

Manisa 2

Muğla 1

Nevşehir 1

Ordu 1

Sakarya 1

Samsun 2

Sıvas 1

Tekirdağ 2

Trabzon 1

Şanlıurfa 1

Zonguldak 1

Aksaray 1

Kırıkkale 2

Şırnak 1

Toplam 183

Branş : Diş Protezi

İl Çlş

İstanbul 2

Toplam 2

Branş : Ortodonti

İl Çlş

Ankara 2

İstanbul 2

İzmir 2

Konya 1

Toplam 7

Branş : Nükleer Tıp

İl Çlş

Ankara 12

Antalya 1

Bursa 3

Edirne 1

Isparta 1

İstanbul 6

İzmir 6

Kayseri 2

Samsun 1

Trabzon 1

Toplam 34

Branş : Tıbbi Genetik

İl Çlş

Ankara 2

Bursa 1

Eskişehir 2

İstanbul 1

İzmir 1

Kayseri 2

Toplam 9

Branş : Fizyoloji

İl Çlş

Bingöl 1

Konya 1

Toplam 2

Branş : Anatomi

İl Çlş

İstanbul 1

Toplam 1

Branş : Adlî Tıp

İl Çlş

Antalya 1

Merkez Teşkilât 1

Toplam 2

Branş : Tıbbî Farmakoloji

İl Çlş

İstanbul 1

Toplam 1

Branş : Patoloji

İl Çlş

Adana 7

Adıyaman 1

Afyon 2

Ankara 47

Antalya 6

Aydın 4

Balıkesir 4

Bolu 2

Bursa 7

Çanakkale 2

Denizli 2

Edirne 3

Elazığ 2

Erzincan 1

Eskişehir 2

Gaziantep 2

Giresun 1

Hatay 1

Isparta 3

İçel 2

İstanbul 43

İzmir 21

Kars 1

Kastamonu 2

Kayseri 2

Kırklareli 2

Konya 6

Kütahya 1

Manisa 3

K. Maraş 2

Muğla 2

Niğde 1

İl Çlş

Sakarya 4

Samsun 3

Siirt 1

Sıvas 1

Tekirdağ 2

Tokat 1

Trabzon 2

Şanlıurfa 1

Uşak 1

Zonguldak 3

Aksaray 1

Kırıkkale 1

Şırnak 1

Yalova 2

Karabük 1

Toplam 212

Branş : Biyokimya ve Klinik Biyokimya

İl Çlş

Adana 3

Afyon 5

Amasya 1

Ankara 53

Antalya 7

Artvin 1

Aydın 4

Balıkesir 5

Bilecik 2

Bolu 3

Bursa 10

Çanakkale 2

Çorum 2

Denizli 3

Diyarbakır 1

Edirne 2

Elazığ 2

Erzincan 1

Erzurum 1

Eskişehir 2

Gaziantep 5

Gümüşhane 2

Hatay 4

Isparta 1

İçel 6

İl Çlş

İstanbul 61

İzmir 29

Kastamonu 2

Kayseri 4

Kırklareli 2

Kocaeli 4

Konya 4

Kütahya 1

Malatya 1

Manisa 9

K. Maraş 1

Muğla 7

Ordu 4

Rize 1

Sakarya 3

Samsun 8

Siirt 2

Sinop 1

Tekirdağ 5

Tokat 1

Trabzon 4

Şanlıurfa 2

Uşak 1

Van 3

Yozgat 1

Zonguldak 2

Kırıkkale 1

Batman 1

Yalova 1

Karabük 2

Toplam 296

Branş : Tıbbî Parazitoloji

İl Çlş

İçel 2

Toplam 2

Branş : Mikrobiyoloji ve Klinik Mikrobiyoloji

İl Çlş

Adana 9

Adıyaman 1

Afyon 3

Ankara 42

İl Çlş

Antalya 4

Aydın 3

Balıkesir 4

Bilecik 1

Bitlis 1

Bolu 3

Burdur 1

Bursa 9

Çanakkale 1

Çorum 1

Denizli 1

Diyarbakır 1

Edirne 1

Elazığ 1

Erzincan 2

Erzurum 1

Eskişehir 2

Gaziantep 1

Hatay 2

İçel 5

İstanbul 22

İzmir 5

Kastamonu 1

Kayseri 4

Kırklareli 1

Kocaeli 2

Konya 5

Malatya 1

Manisa 3

Muğla 4

Muş 2

Nevşehir 1

Ordu 2

Rize 2

Sakarya 1

Samsun 1

Tokat 1

Trabzon 1

Şanlıurfa 1

Uşak 1

Zonguldak 1

Aksaray 2

Kırıkkale 2

Bartın 1

Merkez Teşkilât 1

Toplam 168

Branş : Halk Sağlığı

İl Çlş

Adana 1

Afyon 1

Amasya 1

Ankara 6

Antalya 1

Balıkesir 2

Burdur 1

Bursa 1

Çanakkale 1

Çorum 1

Denizli 2

Erzurum 1

İçel 1

İstanbul 5

İzmir 4

Kocaeli 1

Malatya 1

Manisa 1

K. Maraş 1

Mardin 1

Muğla 2

Tekirdağ 1

Van 1

Yozgat 1

Osmaniye 1

Merkez Teşkilât 4

Toplam 44

Branş : Radyasyon Onkolojisi

İl Çlş

Ankara 44

Antalya 2

Bursa 8

Diyarbakır 1

Isparta 1

İçel 1

İstanbul 15

İzmir 6

Toplam 78

Branş : Radyodiagnostik

İl Çlş

Adana 7

Adıyaman 2

Afyon 3

İl Çlş

Ağrı 1

Amasya 2

Ankara 101

Antalya 18

Artvin 1

Aydın 4

Balıkesir 7

Bilecik 2

Bingöl 1

Bolu 6

Burdur 3

Bursa 16

Çanakkale 4

Çankırı 1

Çorum 3

Denizli 4

Diyarbakır 4

Edirne 8

Elazığ 3

Erzurum 7

Eskişehir 4

Gaziantep 3

Giresun 2

Hatay 8

Isparta 4

İçel 6

İstanbul 89

İzmir 34

Kars 1

Kastamonu 5

Kayseri 3

Kırklareli 3

Kırşehir 2

Kocaeli 6

Konya 12

Kütahya 4

Malatya 5

Manisa 12

K. Maraş 2

Mardin 1

Muğla 6

Muş 1

Nevşehir 3

Niğde 1

Ordu 7

İl Çlş

Rize 2

Sakarya 4

Samsun 6

Sıvas 6

Tekirdağ 5

Tokat 2

Trabzon 3

Tunceli 1

Şanlıurfa 2

Uşak 2

Van 3

Yozgat 2

Zonguldak 2

Aksaray 1

Bayburt 1

Karaman 2

Kırıkkale 2

Batman 1

Bartın 1

Iğdır 1

Yalova 1

Kilis 1

Toplam 483

Branş : Tıbbî Ekoloji ve Hidroklimatoloji

İl Çlş

Bolu 1

İstanbul 2

Toplam 3

Branş : Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon

İl Çlş

Adana 6

Afyon 5

Amasya 1

Ankara 66

Antalya 17

Aydın 6

Balıkesir 9

Bolu 9

Burdur 2

Bursa 15

Çanakkale 3

İl Çlş

Çorum 2

Denizli 2

Diyarbakır 5

Edirne 4

Elazığ 1

Erzincan 1

Erzurum 2

Eskişehir 3

Gaziantep 4

Giresun 1

Gümüşhane 1

Hatay 3

Isparta 3

İçel 6

İstanbul 45

İzmir 25

Kastamonu 6

Kayseri 5

Kırklareli 2

Kırşehir 1

Kocaeli 4

Konya 4

Kütahya 1

Malatya 3

Manisa 7

K. Maraş 2

Mardin 1

Muğla 3

Nevşehir 1

Niğde 2

Ordu 4

Rize 1

Sakarya 5

Samsun 6

Sinop 1

Tekirdağ 3

Tokat 3

Trabzon 2

Şanlıurfa 1

Uşak 2

Van 1

Yozgat 1

Zonguldak 2

Aksaray 1

Karaman 1

Kırıkkale 1

İl Çlş

Batman 1

Bartın 2

Yalova 1

Karabük 2

Osmaniye 1

Toplam 331

Branş : Üroloji

İl Çlş

Adana 19

Adıyaman 4

Afyon 5

Ağrı 2

Amasya 1

Ankara 65

Antalya 14

Artvin 2

Aydın 9

Balıkesir 11

Bilecik 2

Bitlis 2

Bolu 4

Burdur 2

Bursa 16

Çanakkale 6

Çankırı 2

Çorum 3

Denizli 7

Diyarbakır 3

Edirne 4

Elazığ 2

Erzincan 1

Erzurum 4

Eskişehir 5

Gaziantep 6

Giresun 2

Gümüşhane 1

Hatay 13

Isparta 6

İçel 11

İstanbul 76

İzmir 39

Kars 2

Kastamonu 6

Kayseri 4

Kırklareli 3

İl Çlş

Kırşehir 2

Kocaeli 9

Konya 11

Kütahya 4

Malatya 4

Manisa 11

K. Maraş 6

Mardin 2

Muğla 7

Muş 1

Nevşehir 2

Niğde 4

Ordu 5

Rize 4

Sakarya 6

Samsun 13

Siirt 1

Sinop 1

Sıvas 3

Tekirdağ 5

Tokat 5

Trabzon 5

Şanlıurfa 4

Uşak 1

Van 3

Yozgat 2

Zonguldak 3

Aksaray 2

Bayburt 2

Karaman 2

Kırıkkale 1

Batman 2

Bartın 1

Ardahan 1

Iğdır 1

Yalova 3

Karabük 1

Kilis 2

Osmaniye 2

Toplam 508

Branş : Göz Hastalıkları

İl Çlş

Adana 18

Adıyaman 4

Afyon 9

İl Çlş

Amasya 1

Ankara 73

Antalya 19

Artvin 3

Aydın 14

Balıkesir 16

Bilecik 2

Bingöl 2

Bitlis 1

Bolu 6

Burdur 3

Bursa 21

Çanakkale 6

Çankırı 2

Çorum 5

Denizli 5

Diyarbakır 3

Edirne 5

Elazığ 4

Erzincan 1

Erzurum 3

Eskişehir 5

Gaziantep 8

Giresun 3

Gümüşhane 2

Hatay 10

Isparta 7

İçel 14

İstanbul 111

İzmir 43

Kars 2

Kastamonu 6

Kayseri 5

Kırklareli 5

Kırşehir 3

Kocaeli 10

Konya 18

Kütahya 6

Malatya 8

Manisa 16

K. Maraş 8

Mardin 4

Muğla 8

Muş 1

Nevşehir 3

İl Çlş

Niğde 3

Ordu 5

Rize 4

Sakarya 7

Samsun 14

Siirt 1

Sinop 3

Sıvas 2

Tekirdağ 7

Tokat 5

Trabzon 5

Şanlıurfa 6

Uşak 4

Van 4

Yozgat 4

Zonguldak 6

Aksaray 3

Bayburt 1

Karaman 3

Kırıkkale 3

Batman 2

Şırnak 1

Bartın 2

Ardahan 1

Yalova 2

Karabük 1

Kilis 1

Osmaniye 5

Toplam 637

Branş : Kulak Burun BoğazHastalıkları

İl Çlş

Adana 18

Adıyaman 1

Afyon 8

Ağrı 1

Amasya 2

Ankara 54

Antalya 22

Artvin 2

Aydın 11

Balıkesir 14

Bilecik 2

Bingöl 1

Bitlis 1

İl Çlş

Bolu 8

Burdur 2

Bursa 12

Çanakkale 6

Çankırı 2

Çorum 5

Denizli 5

Diyarbakır 2

Edirne 6

Elazığ 3

Erzincan 2

Erzurum 4

Eskişehir 6

Gaziantep 5

Giresun 3

Gümüşhane 1

Hatay 9

Isparta 6

İçel 17

İstanbul 89

İzmir 44

Kars 1

Kastamonu 5

Kayseri 6

Kırklareli 5

Kırşehir 4

Kocaeli 7

Konya 14

Kütahya 5

Malatya 3

Manisa 15

K. Maraş 7

Mardin 4

Muğla 9

Nevşehir 1

Niğde 3

Ordu 7

Rize 4

Sakarya 5

Samsun 10

Siirt 1

Sinop 2

Sıvas 2

Tekirdağ 8

İl Çlş

Tokat 5

Trabzon 8

Şanlıurfa 3

Uşak 5

Van 4

Yozgat 3

Zonguldak 3

Aksaray 3

Bayburt 1

Karaman 2

Kırıkkale 3

Batman 2

Bartın 2

Iğdır 2

Yalova 3

Karabük 4

Kilis 1

Osmaniye 2

Toplam 558

Branş : Kadın Hastalıkları ve Doğum

İl Çlş

Adana 32

Adıyaman 7

Afyon 18

Ağrı 1

Amasya 3

Ankara 143

Antalya 45

Artvin 4

Aydın 26

Balıkesir 26

Bilecik 2

Bingöl 4

Bitlis 4

Bolu 14

Burdur 5

Bursa 44

Çanakkale 13

Çankırı 4

Çorum 9

Denizli 15

Diyarbakır 16

Edirne 11

Elazığ 6

İl Çlş

Erzincan 2

Erzurum 8

Eskişehir 14

Gaziantep 23

Giresun 9

Gümüşhane 1

Hakkâri 2

Hatay 31

Isparta 10

İçel 35

İstanbul 235

İzmir 116

Kars 7

Kastamonu 12

Kayseri 12

Kırklareli 9

Kırşehir 6

Kocaeli 16

Konya 28

Kütahya 11

Malatya 8

Manisa 25

K. Maraş 8

Mardin 6

Muğla 20

Muş 2

Nevşehir 4

Niğde 2

Ordu 13

Rize 5

Sakarya 15

Samsun 30

Siirt 3

Sinop 4

Sıvas 7

Tekirdağ 17

Tokat 10

Trabzon 17

Tunceli 1

Şanlıurfa 17

Uşak 6

Van 10

Yozgat 7

Zonguldak 7

İl Çlş

Aksaray 8

Karaman 4

Kırıkkale 7

Batman 2

Şırnak 2

Bartın 5

Ardahan 2

Iğdır 3

Yalova 5

Karabük 6

Kilis 1

Osmaniye 7

Toplam 1335

Branş : Anesteziyoloji ve Reanimasyon

İl Çlş

Adana 15

Adıyaman 1

Ankara 90

Antalya 10

Aydın 4

Balıkesir 8

Bilecik 1

Bolu 3

Burdur 1

Bursa 11

Çanakkale 3

Çankırı 1

Çorum 1

Denizli 4

Diyarbakır 1

Edirne 3

Erzincan 1

Eskişehir 5

Gaziantep 5

Gümüşhane 1

Hatay 6

Isparta 2

İçel 6

İstanbul 118

İzmir 41

Kastamonu 2

Kayseri 3

Kırklareli 2

Kocaeli 7

İl Çlş

Konya 5

Kütahya 1

Manisa 3

K. Maraş 2

Muğla 4

Nevşehir 1

Ordu 3

Rize 1

Sakarya 4

Samsun 6

Sıvas 1

Tekirdağ 3

Tokat 1

Trabzon 3

Uşak 2

Van 1

Aksaray 1

Batman 1

Bartın 1

Karabük 1

Osmaniye 1

Toplam 402

Branş : Ortopedi ve Travmatoloji

İl Çlş

Adana 3

Adıyaman 1

Afyon 5

Ağrı 1

Ankara 56

Antalya 14

Artvin 2

Aydın 10

Balıkesir 12

Bilecik 1

Bolu 4

Burdur 3

Bursa 18

Çanakkale 4

Çankırı 1

Çorum 4

Denizli 8

Diyarbakır 4

Edirne 6

İl Çlş

Elazığ 3

Erzincan 1

Erzurum 4

Eskişehir 5

Gaziantep 11

Giresun 2

Hatay 9

Isparta 12

İçel 15

İstanbul 84

İzmir 51

Kastamonu 6

Kayseri 5

Kırklareli 2

Kırşehir 3

Kocaeli 8

Konya 7

Kütahya 3

Malatya 4

Manisa 14

K. Maraş 6

Mardin 2

Muğla 9

Muş 2

Nevşehir 2

Niğde 3

Ordu 6

Rize 2

Sakarya 6

Samsun 11

Sinop 1

Sıvas 2

Tekirdağ 6

Tokat 3

Trabzon 6

Şanlıurfa 3

Uşak 4

Van 1

Yozgat 3

Zonguldak 2

Aksaray 2

Bayburt 1

Karaman 1

Kırıkkale 2

Batman 2

İl Çlş

Bartın 1

Iğdır 1

Yalova 4

Karabük 4

Toplam 514

Branş : Plastik ve Rekonstruktif Cerrahî

İl Çlş

Adana 2

Afyon 1

Ankara 15

Antalya 2

Balıkesir 1

Bursa 2

Çanakkale 1

Çorum 1

Denizli 1

Diyarbakır 1

Eskişehir 1

Gaziantep 2

İçel 1

İstanbul 18

İzmir 9

Kayseri 2

Kocaeli 1

Konya 1

Sakarya 1

Samsun 1

Tekirdağ 1

Trabzon 1

Zonguldak 1

Toplam 67

Branş : Beyin ve Sinir Cerrahisi

İl Çlş

Adana 8

Afyon 3

Amasya 2

Ankara 23

Antalya 7

Aydın 4

Balıkesir 4

Bilecik 1

Bingöl 1

Bolu 3

İl Çlş

Burdur 1

Bursa 6

Çanakkale 2

Çorum 2

Denizli 3

Diyarbakır 1

Edirne 1

Elazığ 2

Erzurum 3

Eskişehir 2

Gaziantep 5

Giresun 2

Hatay 3

Isparta 1

İçel 9

İstanbul 60

İzmir 14

Kastamonu 1

Kayseri 5

Kırklareli 2

Kırşehir 1

Kocaeli 2

Konya 4

Kütahya 2

Malatya 3

Manisa 2

K. Maraş 1

Mardin 1

Muğla 4

Muş 1

Nevşehir 1

Niğde 2

Ordu 3

Rize 2

Sakarya 3

Samsun 4

Sıvas 1

Tekirdağ 4

Tokat 3

Trabzon 1

Şanlıurfa 2

Uşak 2

Van 2

Yozgat 1

İl Çlş

Zonguldak 1

Aksaray 2

Kırıkkale 2

Batman 1

Bartın 1

Yalova 1

Karabük 1

Toplam 242

Branş : Kalp ve Damar Cerrahisi

İl Çlş

Adana 5

Afyon 1

Ankara 20

Antalya 3

Aydın 1

Burdur 1

Bursa 9

Çanakkale 1

Çorum 2

Denizli 3

Diyarbakır 1

Elazığ 2

Erzurum 2

Eskişehir 2

Gaziantep 1

Hatay 2

Isparta 3

İçel 1

İstanbul 68

İzmir 11

Kastamonu 1

Kayseri 2

Kocaeli 3

Konya 1

Manisa 1

K. Maraş 1

Muğla 1

Ordu 2

Sakarya 2

Samsun 5

Sıvas 2

Tekirdağ 1

Toplam 161

Branş : Çocuk Cerrahîsi

İl Çlş

Adana 5

Afyon 2

Amasya 1

Ankara 8

Antalya 5

Aydın 1

Balıkesir 1

Bolu 2

Bursa 5

Çanakkale 1

Çorum 1

Denizli 2

Diyarbakır 2

Erzincan 1

Erzurum 1

Gaziantep 2

Giresun 1

Hatay 3

İçel 2

İstanbul 13

İzmir 14

Kayseri 1

Kocaeli 1

Konya 4

Manisa 3

K. Maraş 1

Muğla 2

Sakarya 1

Samsun 3

Sıvas 1

Tokat 1

Trabzon 1

Aksaray 1

Kırıkkale 1

Karabük 1

Toplam 95

Branş : Genel Cerrahî

İl Çlş

Adana 32

Adıyaman 5

Afyon 16

Ağrı 2

Amasya 2

İl Çlş

Ankara 141

Antalya 37

Artvin 6

Aydın 22

Balıkesir 26

Bilecik 3

Bingöl 2

Bitlis 3

Bolu 11

Burdur 9

Bursa 38

Çanakkale 14

Çankırı 3

Çorum 13

Denizli 18

Diyarbakır 8

Edirne 11

Elazığ 8

Erzincan 3

Erzurum 8

Eskişehir 12

Gaziantep 17

Giresun 13

Gümüşhane 2

Hakkâri 2

Hatay 21

Isparta 10

İçel 30

İstanbul 184

İzmir 94

Kars 3

Kastamonu 12

Kayseri 13

Kırklareli 6

Kırşehir 10

Kocaeli 18

Konya 30

Kütahya 8

Malatya 9

Manisa 27

K. Maraş 15

Mardin 5

Muğla 21

Muş 2

Nevşehir 5

Niğde 6

Ordu 15

Rize 6

İl Çlş

Sakarya 17

Samsun 23

Siirt 3

Sinop 6

Sıvas 7

Tekirdağ 17

Tokat 17

Trabzon 13

Tunceli 1

Şanlıurfa 12

Uşak 8

Van 7

Yozgat 10

Zonguldak 9

Aksaray 4

Bayburt 2

Karaman 3

Kırıkkale 6

Batman 4

Şırnak 1

Bartın 3

Ardahan 2

Iğdır 3

Yalova 7

Karabük 4

Kilis 2

Osmaniye 6

Merkez Teşkilât 1

Toplam 1 235

Branş : Deri ve Zührevi Hastalıkları

İl Çlş

Adana 9

Adıyaman 1

Afyon 2

Amasya 3

Ankara 24

Antalya 13

Artvin 1

Aydın 4

Balıkesir 5

Bilecik 1

Bolu 1

Burdur 2

Bursa 11

Çanakkale 3

Çankırı 1

İl Çlş

Çorum 3

Denizli 3

Diyarbakır 2

Edirne 3

Elazığ 3

Erzurum 3

Eskişehir 3

Gaziantep 1

Giresun 1

Gümüşhane 1

Hatay 5

Isparta 3

İçel 6

İstanbul 65

İzmir 33

Kastamonu 2

Kayseri 6

Kırklareli 4

Kırşehir 1

Kocaeli 4

Konya 9

Kütahya 2

Malatya 2

Manisa 6

K. Maraş 3

Mardin 1

Muğla 4

Muş 1

Nevşehir 1

Niğde 1

Ordu 4

Sakarya 2

Samsun 6

Sıvas 3

Tekirdağ 2

Tokat 1

Trabzon 4

Şanlıurfa 4

Uşak 3

Van 1

Yozgat 1

Zonguldak 2

Aksaray 1

Karaman 1

Kırıkkale 1

Batman 1

İl Çlş

Bartın 1

Yalova 2

Karabük 1

Toplam 304

Branş : Nöroloji

İl Çlş

Adana 13

Adıyaman 1

Afyon 3

Ankara 24

Antalya 7

Artvin 1

Aydın 6

Balıkesir 9

Bolu 5

Burdur 3

Bursa 14

Çanakkale 4

Çankırı 1

Çorum 3

Denizli 5

Diyarbakır 3

Edirne 3

Elazığ 3

Erzincan 2

Erzurum 1

Eskişehir 5

Gaziantep 8

Giresun 1

Hatay 5

Isparta 3

İçel 5

İstanbul 92

İzmir 34

Kars 2

Kastamonu 5

Kayseri 5

Kırklareli 3

Kırşehir 1

Kocaeli 5

Konya 6

Kütahya 3

Malatya 2

Manisa 10

İl Çlş

K. Maraş 5

Mardin 1

Muğla 5

Nevşehir 1

Niğde 1

Ordu 5

Rize 2

Sakarya 1

Samsun 4

Siirt 1

Sinop 1

Sıvas 1

Tekirdağ 3

Tokat 2

Trabzon 2

Şanlıurfa 4

Uşak 2

Van 2

Yozgat 1

Zonguldak 2

Aksaray 1

Kırıkkale 1

Batman 1

Bartın 2

Yalova 1

Karabük 2

Osmaniye 2

Toplam 363

Branş : Ruh Sağlığı ve Hastalıkları

İl Çlş

Adana 14

Adıyaman 2

Afyon 2

Amasya 1

Ankara 20

Antalya 7

Artvin 1

Aydın 6

Balıkesir 3

Bolu 1

Bursa 10

Çanakkale 2

İl Çlş

Çankırı 1

Çorum 1

Denizli 3

Diyarbakır 2

Edirne 2

Elazığ 4

Erzurum 1

Eskişehir 5

Gaziantep 1

Giresun 1

Hatay 2

Isparta 1

İçel 5

İstanbul 124

İzmir 23

Kastamonu 1

Kayseri 4

Kırklareli 1

Kırşehir 1

Kocaeli 5

Konya 5

Manisa 11

K. Maraş 1

Muğla 3

Niğde 1

Sakarya 1

Samsun 7

Sinop 1

Sıvas 2

Tekirdağ 4

Tokat 2

Trabzon 1

Şanlıurfa 1

Uşak 2

Van 1

Yozgat 1

Zonguldak 1

Kırıkkale 1

Bartın 1

Yalova 1

Merkez Teşkilât 1

Toplam 306

Klinik Şefi, Şef Yrd., Başasistan, Uzman Hekim Toplamı

1997 Yılında Bakanlığımızdan Yeni İhtisas Alarak Uzman Hekim Olarak Atananların
İllere Göre Dağılımı

İLLER

Adana 18

Adıyaman 21

Afyon 39

Ağrı 8

Amasya 2

Ankara 199

Antalya 35

Artvin 26

Aydın 7

Balıkesir 10

Bilecik 2

Bingöl 11

Bitlis 13

Bolu 20

Burdur 8

Bursa 25

Çanakkale 9

Çankırı 1

Çorum 8

Denizli 19

Diyarbakır 19

Edirne 11

Elazığ 11

Erzincan 10

Erzurum 4

Eskişehir 16

Gaziantep 11

Giresun 14

Gümüşhane 5

Hakkâri 10

Hatay 14

Isparta 21

İçel 19

İstanbul 329

İzmir 77

Kars 10

Kastamonu 60

Kayseri 6

Kırklareli 3

Kırşehir 10

Kocaeli 11

İLLER

Konya 13

Kütahya 37

Malatya 9

Manisa 16

Kahramanmaraş 12

Mardin 15

Muğla 7

Muş 11

Nevşehir 5

Niğde 2

Ordu 7

Rize 23

Sakarya 16

Samsun 4

Siirt 18

Sinop 1

Sıvas 29

Tekirdağ 5

Tokat 6

Trabzon 21

Tunceli 1

Şanlıurfa 39

Uşak 7

Van 8

Yozgat 6

Zonguldak 5

Aksaray 2

Bayburt 6

Karaman 8

Kırıkkale 5

Batman 5

Şırnak 5

Bartın 2

Ardahan 11

Iğdır 6

Yalova 4

Karabük 8

Kilis 5

Osmaniye 2

Toplam 1 544

2. — Ardahan Milletvekili Saffet Kaya’nın, Ardahan Devlet Hastanesinin personel ihtiyacına ilişkin sorusu ve Sağlık Bakanı Halil İbrahim Özsoy’un yazılı cevabı (7/4896)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımınSağlık Bakanı Sn : Halil İbrahim Özsoy tarafından yazılı olarak cevap verilmesini saygılarımla arz ederim.

Saffet Kaya Ardahan İçişleri Komisyonu Üyesi Yüksek Hays. Div. Üyesi

1. Aşağıda yazılı bulunan Ardahan Devlet Hastanemizin ihtiyacı olan doktorların karşılanmasıyla ilgili bir çalışmanız var mı?

a) Çocuk Doktoru

b) Diş Doktoru

c) Kadın Doğum Doktoru

d) Uzman Doktor

e) Göz Doktoru

2. Teknik personel ihtiyacının karşılanmasıyla ilgili bir çalışmanız var mı?

3. Veteriner ihtiyacının karşılanmasıyla ilgili bir çalışmanız var mı?

4. Ebe ve hemşire ihtiyacının karşılanmasıyla ilgili bir çalışmanız var mı?

5. Devlet Hastanemizin ödeneklerinin gönderilmesiyle ilgil bir çalışmanız var mı?

T.C. Sağlık Bakanlığı Hukuk Müşavirliği 3.6.1998 Sayı : B.10.0.HKM.0.00.00.00-9239/1669

Konu : Yazılı soru önergesi cevabı

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

İlgi : 22.5.1998 tarih ve A.01.0.GNS.0.10.00.02-7/4896-12414/30189-13096 sayılı yazıları.

Ardahan Milletvekili Sayın Saffet Kaya tarafından, Ardahan Devlet Hastanesi’nin uzman tabip ve diğer personel ihtiyacı ile ilgili olarak verilen yazılı soru önergesinin cevabı ilişikte sunulmaktadır.

Bilgilerine arz ederim.

Dr. Halil İbrahim Özsoy Sağlık Bakanı

Ardahan Milletvekili Sayın Saffet Kaya Tarafından Ardahan Devlet Hastanesi ile İlgili Olarak
Verilen Yazılı Soru Önergesinin Cevabıdır

Soru 1. Aşağıda yazılı bulunan Ardahan Devlet Hastanemizin ihtiyacı olan doktorların karşılanması ile ilgili bir çalışmanız var mı?

a) Çocuk Doktoru

b) Diş Doktoru

c) Kadın Doğum Doktoru

d) Uzman Doktor

e) Göz Doktoru

Cevap 1. Şu anda Ardahan Devlet Hastanesi’nde (1) çocuk sağlığı ve hastalıkları ve (1) kadın hastalıkları ve doğum olmak üzere (2) uzman tabip ve (2) diş hekimi görev yapmaktadır. Göz uzman tabibi için not alınmış olup; ilk imkânda tâyini yapılacaktır.

Soru 2. Teknik personel ihtiyacının karşılanması ile ilgili bir çalışmanız var mı?

Soru 3. Veteriner ihtiyacının karşılanması ile ilgili bir çalışmanız var mı?

Soru 4. Ebe ve hemşire ihtiyacının karşılanması ile ilgili bir çalışmanız var mı?

Cevap 2, 3, 4. Bakanlığımıza bağlı Sağlık Meslek Liselerinden mezun edilen Sağlık Teknisyenleri ile ebe ve hemşirelerin atamalarının yapılabilmesi gayesi ile, 37 517 yeni kadro ihdası için Başbakanlık ve Maliye Bakanlığından olumlu görüş alınmış ve hazırlanan Kanun Tasarısı Meclis’e sunulmuş ve ilgili komisyonlarca kabul edilerek yüksek Genel Kurul’un gündemine gelmiştir.

Anılan Tasarının kanunlaşması ve belirtilen kadroların ihdası halinde, yeterli sayıda teknik sağlık personeli ile ebe ve hemşire hizmet gerekleri ve ihtiyaç kriterlerine göre tayin edilecekler; bu arada, Ardahan İlimizin belirtilen personel ihtiyacının karşılanması cihetine de gidilecektir.

Ancak, Devlet hastanelerimizde veteriner kadrosu bulunmadığından bu hususta Bakanlığımızca yapılacak bir şey bulunmamaktadır.

3. — Karaman Milletvekili Zeki Ünal’ın, Karaman-Ayrancı-Kayaönü Köyüne içmesuyu deposu yapılıp yapılmayacağına ilişkin sorusu ve DevletBakanı Mustafa Yılmaz’ın yazılı cevabı (7/4936)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorumun DevletBakanı Sayın Mustafa Yılmaz tarafından yazılı olarak cevaplandırılmasını saygılarımla arz ederim. 28.4.1998

Zeki Ünal Karaman

Karaman Ayrancı-Kayaönü Köyü, içmesuyu deposunun yapılmasına ilişkin dosyanını İl Müdürlüğünden Ankara’ya onaya gönderildiği fakat cevap alınamadığı ifade edilmektedir.

Sorum şudur :

Mezkur dosyanın incelenmesi işlemi tamamlanmış mıdır?

T.C. DevletBakanlığı 2.6.1998 Sayı : B.02.l0.014/031.1859

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

İlgi : 11.5.1998 tarih ve A.01.0.GNS.0.10.00.02-7/4936-12520/30342 sayılı yazınız.

Karaman Milletvekili Sayın Zeki Ünal’a ait soru önergesindeki konu Bakanlığıma bağlı Köy Hizmetleri GenelMüdürlüğünce incelenmiştir.

Adı geçen ünitenin içme suyu inşaatı özel idare limit programı ile 1997 yılında Devlet + Vatandaş işbirliği ile ishale hattı ve köy içi şebekesi yapılarak tesis hizmete sunulmuştur.

Bilgilerinize arz ederim.

Mustafa Yılmaz DevletBakanı

4. — Karaman Milletvekili Zeki Ünal’ın, Karaman-Ayrancı-Melikli Köyünün sağlık evi ihtiyacına ilişkin sorusu ve Sağlık Bakanı Halil İbrahim Özsoy’un yazılı cevabı (7/4937)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorumun Sağlık Bakanı Sayın Halil İbrahim Özsoy tarafından yazılı olarak cevaplandırılmasını saygılarımla arz ederim. 28.4.1998 Zeki Ünal Karaman

Karaman Ayrancı-Melikli Köyü sağlık evine ne zaman kavuşturulacaktır?

T.C. Sağlık Bakanlığı Hukuk Müşavirliği 3.6.1998 Sayı : B.10.0.HKM.0.00.00.00-9239/1668

Konu : Yazılı soru önergesi cevabı

Türkiye BüyükMilletMeclisi Başkanlığına

İlgi : 4.5.1998 tarih ve A.01.0.GNS.0.10.00.02-7/4937-12521/30343 sayılı yazıları

KaramanMilletvekili Sayın Zeki Ünal tarafından, Karaman İli Ayrancı İlçesi Melikli Köyü’nün sağlık evi ihtiyacı ile ilgili olarak verilen yazılı soru önergesinin cevabı ilişikte sunulmaktadır.

Bilgilerine arz ederim.

Dr. Halil İbrahim Özsoy Sağlık Bakanı

Karaman Milletvekili Sayın Zeki Ünal’ın, Karaman İli Ayrancı İlçesi Melikli Köyü’nün
Sağlık Evi İhtiyacı’na İlişkin Yazılı Soru Önergesinin Cevabıdır.

Soru : Karaman Ayrancı-Melikli Köyü sağlık evine ne zaman kavuşturulacaktır?

Cevap : Karaman İli Ayrancı İlçesi Melikli Köyü’nün sağlık evi ihtiyacının karşılanması için, İl Daimî Encümeni’nin 22.4.1998 gün ve 110 sayılı kararına istinaden, Emanet Komisyonunca 22.5.1998 günü saat : 14.00’de ödeneği İl Özel İdare Bütçesinden karşılanmak üzere ihale yapılması kararlaştırılmıştır.

Bu ihalenin neticesine bağlı olarak sağlık evinin yapımına başlanacak ve böylece Melikli Köyümüz de sağlık evine kavuşmuş olacaktır.

İlginize teşekkür ederek, başarılar dilerim.

5. — Karaman Milletvekili Zeki Ünal’ın;

– Karaman Merkez-Dinek Köyünün içme suyu sorununa,

– Karaman Merkez-Değirmenbaşı Köyünün beton sulama kanalı sorununa,

– Karaman-Merkez-Damlapınar ve Başkışla Köylerinin bazı sorunlarına,

– Karaman Merkez-Akpınar Köyünün bazı sorunlarına,

– Karaman Merkez-Adaköy’ün bazı sorunlarına,

– Karaman Merkez-Ağaçyurdu Köyünün bazı sorunlarına,

– Karaman Merkez-Çakırbağ Köyünün içmesuyu deposu ve şebekesine,

– Karaman Merkez-Cerit-Özdemir ve Ağaçyurdu Köy yollarının yapım

– Karaman Merkez-Avlağı Köyünün içmesuyu deposu ve su dağıtım şebekesi sorununa,

– Karaman Merkez-Aşağıakın Köyünün bazı sorunlarına ilişkin ve

– Karaman Merkez-Eğilmez ile Madenşehri Köyleri arasındaki yola,

– Karaman Merkez-Çimenkuyu Köyünün içmesuyu sorununa,

– Karaman Merkez-Dağkonak Köyünün içmesuyu sorununa,

– Karaman Merkez-Çukur Köyünün içmesuyu deposuna,

– Karaman Ayrancı-Üçharman Köyünün sulama kanalı ihtiyacına,

– Karaman Merkez-Yuvatepe Köy yoluna,

– Karaman Merkez-Bucakışla Köyünün su ve kanalizasyon sorununa,

– Karaman Merkez-Burunoba Köyünün içmesuyu sorununa,

İlişkin soruları ve DevletBakanı Mustafa Yılmaz’ın yazılı cevabı (7/4946, 4949, 4951, 4952, 4953, 4954, 4956, 4957, 4959, 4960, 4962, 4976, 4977, 4978, 4979, 4980, 4981, 4982)

Türkiye Büyük MilletMeclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorumun Devlet Bakanı Sayın Mustafa Yılmaz tarafından yazılı olarak cevaplandırılmasını saygılarımla arz ederim. 28.4.1998 Zeki Ünal Karaman

Karaman Merkez-Dinek Köyünün içmesuyu şebekesi ne zaman yenilenecektir?

Türkiye Büyük MilletMeclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorumun Devlet Bakanı Sayın Mustafa Yılmaz tarafından yazılı olarak cevaplandırılmasını saygılarımla arz ederim. 28.4.1998 Zeki Ünal Karaman

Karaman Merkez-Değirmenbaşı Köyüne beton sulama kanalı ne zaman gerçekleştirilecektir?

Türkiye Büyük MilletMeclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın DevletBakanı Sayın Mustafa Yılmaz tarafından yazılı olarak cevaplandırılmasını saygılarımla arz ederim. 28.4.1998 Zeki Ünal Karaman

1. Karaman Merkez-Damlapınar Köyüne beton sulama kanalı ne zaman yapılacaktır?

2. Damlapınar-Başkışla Köyleri arasındaki yolun menfez çalışmaları ne zaman sonuçlandırılacaktır?

Türkiye Büyük MilletMeclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın DevletBakanı Sayın Mustafa Yılmaz tarafından yazılı olarak cevaplandırılmasını saygılarımla arz ederim. 28.4.1998 Zeki Ünal Karaman

Karaman Merkez-Akpınar Köyünün pompajla veya yeraltı suyundan sulama suyu sağlanması ile beton sulama kanalı talepleri vardır.

Sorularım şunlardır :

1. Sulama suyu sağlanması konusunda Bakanlığınızca yürütlen bir çalışma var mıdır?

2. Beton sulama kanalı çalışmaları ne zaman başlayacaktır?

Türkiye Büyük MilletMeclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın DevletBakanı Sayın Mustafa Yılmaz tarafından yazılı olarak cevaplandırılmasını saygılarımla arz ederim. 28.4.1998 Zeki Ünal Karaman

Karaman-Merkez-Adaköy’ün içmesuyu kaynağı yeterli olmasına rağmen, su borularının çapı küçük olduğundan, ihtiyaç olan su sağlanamamaktadır. Ayrıca köyün kanalizasyon sorunu bulunmaktadır.

Sorularım şunlardır :

1. İçmesuyu boruları ne zaman değiştirilecektir?

2. Kanalizasyon şebekesi konusunda Bakanlığınızca bir çalışma yapılacak mıdır?

Türkiye Büyük MilletMeclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın DevletBakanı Sayın Mustafa Yılmaz tarafından yazılı olarak cevaplandırılmasını saygılarımla arz ederim. 28.4.1998 Zeki Ünal Karaman

1. Karaman-Merkez-Ağaçyurdu Köyünün içmesuyu sorunu ne zaman çözülecektir?

2. Aynı köyün sulama suyu probleminin çözümü hususunda Bakanlığınızca bir çalışma yapılmakta mıdır?

3. Köy yolunun asfaltlanması ne zaman gerçekleşecektir?

Türkiye Büyük MilletMeclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın DevletBakanı Sayın Mustafa Yılmaz tarafından yazılı olarak cevaplandırılmasını saygılarımla arz ederim. 28.4.1998 Zeki Ünal Karaman

Karaman-Merkez-Çakırbağ Köyünün içmesuyu deposu ve şebekesi 1975 yılında yapılmıştır. Yenilenmesi istenmektedir. Sorum şudur :

Su deposu ve şebekesi ne zaman yenilenecektir?

Türkiye Büyük MilletMeclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın DevletBakanı Sayın Mustafa Yılmaz tarafından yazılı olarak cevaplandırılmasını saygılarımla arz ederim. 28.4.1998 Zeki Ünal Karaman

1. Karaman-Merkez-Cerit-Özdemir Köyleri arası güzergâh köy yolu ağına ne zaman alınacaktır?

2. Cerit-Ağaçyurdu Köylerini bağlayan yolun yapım ve onarım programına alınması konusunda Bakanlığınızca yapılmakta olan bir çalışma var mıdır?

Türkiye Büyük MilletMeclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın DevletBakanı Sayın Mustafa Yılmaz tarafından yazılı olarak cevaplandırılmasını saygılarımla arz ederim. 28.4.1998 Zeki Ünal Karaman

1. Karaman Merkez-Avlağı Köyünün içmesuyu deposunun inşaası ne zaman gerçekleştirilecektir?

2. Su dağıtım şebekesi ne zaman yapılacaktır?

Türkiye Büyük MilletMeclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın DevletBakanı Sayın Mustafa Yılmaz tarafından yazılı olarak cevaplandırılmasını saygılarımla arz ederim. 28.4.1998 Zeki Ünal Karaman

1. Karaman Merkez-Aşağıakın Köyü beton sulama kanalı ne zaman yapılacaktır?

2. Aşağı Aydoğmuş mevkiine gölet yapılması konusunda, Bakanlığınızca yürütülen bir çalışma bulunmakta mıdır?

Türkiye Büyük MilletMeclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın DevletBakanı Sayın Mustafa Yılmaz tarafından yazılı olarak cevaplandırılmasını saygılarımla arz ederim. 28.4.1998 Zeki Ünal Karaman

Karaman Merkez-Eğilmez ile Madenşehri Köyleri arasını kısa yoldan bağlayacak güzergâhın köy yolu ağına alınması konusunda, Bakanlığınızca herhangi bir çalışma yapılmakta mıdır?

Türkiye Büyük MilletMeclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın DevletBakanı Sayın Mustafa Yılmaz tarafından yazılı olarak cevaplandırılmasını saygılarımla arz ederim. 28.4.1998 Zeki Ünal Karaman

Karaman Merkez-Çimenkuyu Köyünün içmesuyu kuyudan sağlanmakta idi. Kuyuya boru kaçırılması sebebi ile istihsal edilen su iyice yetersiz hale gelmiştir.

Bu nedenle köylünün yeni bir kuyu açılması talepleri bulunmaktadır.

Sorum şudur :

İçmesuyu sorununun çözümü amacıyla yeni bir kuyunun açılması ne zaman gerçekleşecektir?

Türkiye Büyük MilletMeclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın DevletBakanı Sayın Mustafa Yılmaz tarafından yazılı olarak cevaplandırılmasını saygılarımla arz ederim. 28.4.1998 Zeki Ünal Karaman

Karaman Merkez-Dağkonak Köyünün içme suyu sorunu ne zaman çözüme kavuşacaktır?

Türkiye Büyük MilletMeclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın DevletBakanı Sayın Mustafa Yılmaz tarafından yazılı olarak cevaplandırılmasını saygılarımla arz ederim. 28.4.1998 Zeki Ünal Karaman

1. Karaman Merkez-Çukur Köyünün içmesuyu deposu ne zaman yapılacaktır?

2. Ayrıca içmesuyu borularının değiştirilmesi konusunda bir çalışma yapılmakta mıdır?

Türkiye Büyük MilletMeclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın DevletBakanı Sayın Mustafa Yılmaz tarafından yazılı olarak cevaplandırılmasını saygılarımla arz ederim. 29.4.1998 Zeki Ünal Karaman

Karaman Ayrancı-Üçharman Köyünün beton sulama kanalı ne zaman yapılacaktır?

Türkiye Büyük MilletMeclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın DevletBakanı Sayın Mustafa Yılmaz tarafından yazılı olarak cevaplandırılmasını saygılarımla arz ederim. 28.4.1998 Zeki Ünal Karaman

Karaman Merkez-Yuvatepe Köy yolunun yarım kalan asfaltlama işlemi ne zaman tamamlanacaktır?

Türkiye Büyük MilletMeclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın DevletBakanı Sayın Mustafa Yılmaz tarafından yazılı olarak cevaplandırılmasını saygılarımla arz ederim. 28.4.1998 Zeki Ünal Karaman

1. Karaman Merkez-Bucakışla Köyünde, pompaj tesisiyle zeytinliklere, Göksu Duzla Mevkiinden Kızıl İn Mevkiine pompajla suyun terfi ettirilmesi konusunda yapılan bir çalışma var mıdır?

2. Üstü açık olan içmesuyu kaynağı ne zaman kapatılacaktır?

3. İçmesuyuna elverişli olmayan suyun ıslahı konusunda ne gibi bir çalışma yapılmaktadır?

4. Köyün kanalizasyonu ne zaman inşa edilecektir?

Türkiye Büyük MilletMeclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın DevletBakanı Sayın Mustafa Yılmaz tarafından yazılı olarak cevaplandırılmasını saygılarımla arz ederim. 29.4.1998 Zeki Ünal Karaman

Karaman Merkez-Burunoba Köyünün içmesuyu çok kireçli olduğu için içmeye elverişli değildir.

Sorum şudur :

Sorunun çözümü için Bakanlığınızca nasıl bir çalışma yapılacaktır?

T.C. DevletBakanlığı 2.6.1998 Sayı : B.02.0.014/031.1860

Türkiye Büyük MilletMeclisi Başkanlığına

İlgi : 8.5.1998 tarih ve A.01.0.GNS.0.10.00.02-12796 sayılı yazınız.

Karaman Milletvekili Sayın Zeki Ünal’a ait yazılı soru önergelerindeki konular Bakanlığıma bağlı Köy Hizmetleri Genel Müdürlüğünce incelenmiş olup; yazılı soru önergelerine ait bilgiler liste halinde ilişikte sunulmuştur.

Bilgilerinize arz ederim.

Mustafa Yılmaz Devlet Bakanı

KARAMAN MİLLETVEKİLİ SAYIN ZEKİ ÜNAL’A
AİT YAZILI SORU ÖNERGELERİ LİSTESİDİR.

KONUSU AÇIKLAMALAR

Karaman Merkez Dinek Köyünün içmesuyu Köye yeni sondaj açılmış, 1997 yılında şebekesi

ne zaman yenilenecektir? yenilenmiştir. Şu anda içmesuyu problemi yoktur.

Karaman Merkez Değirmenbaşı Köyüne beton Karaman Merkez Değirmenbaşı Köyü sulama

sulama kanalı ne zaman yapılacaktır? suyu temini konusu teşkilâtımızca 1984 yılında

etüt edilmiştir. Konu yapılan etüt sonucunda menfi olarak değerlendirilmiştir.

Karaman Merkez Damlapınar Köyüne beton Sulama suyu konusuna ait etüt planlama, etüt ve

sulama kanalı ne zaman yapılacaktır? Damlapınar proje çalışmaları teşkilâtımızca tamamlanmış olup,

Başkışla arasındaki yolun menfez çalışmaları ne önümüzdeki yıllar yatırım programlarının hazır-

zaman sonuçlanacaktır? lanmasında öncelik verilecektir. Damlapınar Baş-

kışla arasındaki yolun sanat yapıları 1997 yılında

yapılmıştır.

Karaman Merkez Akpınar Köyünün pompajla Akpınar Köyü arazilerine sulama suyu temini

veya yeraltı suyundan sulama suyu sağlanması amacıyla Teşkilâtımız 1982 ve 1985 yıllarında

konusunda yürütülen bir çalışma var mı? Beton etüt çalışmaları yapmıştır. Ancak yapılan etütler

sulama kanalı ne zaman başlayacaktır? neticesinde konu menfi olarak değerlendirilmiştir.

Karaman Merkez Adaköyün içmesuyu kaynağı Köyün içmesuyu şebekesi ve deposu mevcut olup,

yeterli olmasına rağmen su borularının çapı köyün içmesuyu ile ilgili bir sorun yoktur. Kana-

küçük gelmektedir. İçmesuyu boruları ne zaman lizasyon ile ilgili olarak herhangi bir talep ve ça-

değiştirilecektir? Kanalizasyon Şebekesi konu- lışma yapılmamıştır.

sunda bir çalışma var mıdır?

Karaman Merkez Ağaçyurdu Köyünün içmesuyu Köye 1996 yılında sondaj açılmış, su alınama-

sorunu ne zaman çözülecektir? Sulama suyu mıştır. Şu anda kaynağa yönelik etüt devam etmek-

probleminin çözümü hususunda bir çalışma ya- tedir. Köy arazilerine sulama suyu temini konusu

pılmakta mıdır? Köy yolunun asfaltlanması ne ile ilgili kayıtlarımızda bilgi bulunmamaktadır.

zaman gerçekleşecektir? Ağaçyurdu Köyünün asfalt kaplaması ileriki yıl-

lar programında aciliyet ve öncelik durumuna

göre değerlendirilecektir.

Karaman Merkez Çakırbağ Köyünün içmesuyu Köyün ayaklı deposu ve şebekesi mevcut olup,

deposu ve şebekesi ne zaman yenilenecektir? şebekenin eskiyen kısımları yenilenecektir.

Karaman Merkez Cerit Özdemir Köyleri arası Cerit Özdemir yolu yol ağımıza alınarak, tesviyesi

güzergâh köy yolu ağına ne zaman alınacaktır? yılı içerisinde yapılacaktır. Cerit Ağaçyurdu ara-

Cerit Ağaçyurdu Köylerini bağlayan yolun yapım sındaki yolun bakım ve onarımı 1996 yılında ya-

ve onarım programına alınması konusunda bir pılmıştır.

çalışma var mıdır?

KONUSU AÇIKLAMALAR

Karaman Merkez Avlağı Köyünün içmesuyu Köyün içmesuyu sorunu 1991 yılında, şebekesi

deposunun inşaatı ne zaman gerçekleştirilecektir? ise 1997 yılında yapılmıştır.

Su dağıtım şebekesi ne zaman yapılacaktır?

Karaman Merkez Aşağıakın Köyü beton sulama Köyün sulama suyu temini konusu, Teşkilâtımızca-

kanalı ne zaman yapılacaktır? Aşağıaydoğmuş 1995 yılında etüt edilmiş olup, planlama etüt ve

mevkiine gölet yapılması hususunda bir çalışma proje çalışmaları devam etmektedir. Aydoğmuş mevkii

var mıdır? gölet konusu ile ilgili kayıtlarımızda bilgi bulun-

mamaktadır.

Karaman Merkez Eğilmez ile Madenşehri Köy- Eğilmez Madenşehri arasındaki yol, yol ağımızda

leri arasını kısa yoldan bağlayacak güzergâhın bulunmamaktadır. Ancak, Eğilmez Karacaören

köy yolu ağına alınması konusunda bir çalışma Madenşehri yolu bu köyleri birbirine bağlamak

yapılmakta mıdır? tadır.

Karaman Merkez Çimenkuyu Köyünün içmesuyu Köyün gömme deposu ve şebekesi 1993 yılında

sorununun çözümü amacıyla yeni bir kuyunun yapılmış, içmesuyu sorunu yoktur.

açılması ne zaman gerçekleşecektir?

Karaman Merkez Dağkonak Köyünün içmesuyu Köye 1997 yılında cazibeli olarak su kaynağı ge-

sorunu ne zaman çözülecektir? tirilmiştir. Köy suludur.

Karaman Merkez Çukur Köyünün içmesuyu- Köyün deposu Devlet + Vatandaş işbirliği ile

deposu ne zaman yapılacaktır? Ayrıca, içmesuyu yapılması düşünülmüş, fakat köylü taahhüt ettiği

borularının değiştirilmesi konusunda bir çalışma halde, taahhüdünü yerine getirmemiştir.

yapılmakta mıdır?

Karaman Ayrancı Üçharman Köyünün beton Sulama tesisi projesi 1995-1996-1997-1998 yılları

sulama kanalı ne zaman yapılacaktır? yatırım programında yer almakta olup, inşaatı halen

devam etmektedir.

Karaman Merkez Yuvatepe Köyü yolunun yarım Yuvatepe Köyünün asfalt kaplaması 1998 yılı Özel

kalan asfaltlanma işlemi ne zaman tamamlanacaktır? İdare programında olup, yılı içerisinde yapılacaktır.

Karaman Merkez Bucakışla Köyünde pompajla Karaman Merkez Bucakışla Köyü arazileri sulama

suyun terfi ettirilmesi konusunda yapılan bir çalış- suyu temini amacıyla Teşkilâtımızca 1987-1988

ma var mıdır? Üstü açık olan içmesuyu kaynağı ve 1991 yıllarında proje uygulanmıştır. Ayrıca ka-

ne zaman kapatılacaktır. İçmesuyuna elverişli ol- yıtlarımıza göre Sazak mevkiindeki arazilerine

mayan suyun ıslahı konusunda ne gibi bir çalışma sulama suyu temini konusu 1997 yılında etüt

yapılmaktadır? Köyün kanalizasyonu ne zaman edilmiş olup, planlama, etüt ve proje çalışmaları

inşa edilecektir? devam etmektedir. Köyün 1994 yılında içmesuyu

tesisi hizmete açılmış, sorun yoktur. Kanalizas-

yon için ise, köyün etüt ve projesi yapılmıştır.

Karaman Merkez Burunoba Köyünün içmesuyu Burunoba Köyünün içmesuyu şebekesi 1996 yı-

çok kireçli olduğu için içmeye elverişli değildir. lında yenilenmiştir.

Bu konuda nasıl bir çalışma yapılacaktır?

6. – Karaman Milletvekili Zeki Ünal’ın;

– Karaman-Kâzımkarabekir-Karalgazi Köyünün beton sulama kanalı sorununa,

– Karaman-Kâzımkarabekir-Sinci Köyünün bazı sorunlarına,

– Karaman-Kâzımkarabekir-Kızılkuyu Köyünün bazı sorunlarına,

– Karaman-Kâzımkarabekir-Mecidiye ile Mesudiye köyleri arasındaki yolun asfaltlanmasına,

İlişkin soruları ve Devlet Bakanı Mustafa Yılmaz’ın yazılı cevabı (7/5045, 5046, 5047, 5048)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorumun Devlet Bakanı Sayın Mustafa Yılmaz tarafından yazılı olarak cevaplandırılmasını saygılarımla arz ederim. 6.5.1998

Zeki Ünal Karaman

Karaman - Kâzımkarabekir ilçesi Karalgazi köyü beton sulama kanalı ne zaman yapılacaktır?

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın Devlet Bakanı Sayın Mustafa Yılmaz tarafından yazılı olarak cevaplandırılmasını saygılarımla arz ederim. 6.5.1998

Zeki Ünal Karaman

1. Karaman - Kâzımkarabekir - Sinci köyünün kooperatif sahasına beton sulama kanalı ne zaman yapılacaktır?

2. Sinci köyünü Karaman - Konya asfaltına bağlayan 8 km.lik yolun asfaltlanması ne zaman gerçekleştirilecektir?

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorumun Devlet Bakanı Sayın Mustafa Yılmaz tarafından yazılı olarak cevaplandırılmasını saygılarımla arz ederim. 6.5.1998

Zeki Ünal Karaman

Karaman - Kâzımkarabekir - Kızılkuyu köyünün içme suyu çok kireçli olduğu ve içmeye elverişli olmadığına ilişkin raporu bulunmaktadır. Ayrıca, içme suyu deposu sızıntı yaparak çok fazla su kaybına sebep olmaktadır.

Sorularım şunlardır :

1. İçme suyu sorununun çözümü konusunda Bakanlığınızca herhangi bir çalışma yapılmakta mıdır?

2. Su deposu bakım ve onarımı ne zaman gerçekleştirilecektir?

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorumun Devlet Bakanı Sayın Mustafa Yılmaz tarafından yazılı olarak cevaplandırılmasını saygılarımla arz ederim. 6.5.1998

Zeki Ünal Karaman

Karaman - Kâzımkarabekir ilçesi Mecidiye ile Mesudiye köyleri arasındaki yolun asfaltlanması ne zaman gerçekleştirilecektir?

T.C. Devlet Bakanlığı 2.6.1998 Sayı : B.02.0.014/031.1861

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

İlgi : 13.5.1998 tarih ve A.01.0.GNS.0.10.00.02-12896 sayılı yazınız.

Karaman Milletvekili Sayın Zeki Ünal’a ait yazılı soru önergelerindeki konular Bakanlığıma bağlı Köy Hizmetleri Genel Müdürlüğünce incelenmiş olup; yazılı soru önergelerine ait bilgiler liste halinde ilişikte sunulmuştur.

Bilgilerinize arz ederim.

Mustafa Yılmaz Devlet Bakanı

Yazılı Soru Önergesi Listesidir

Konusu Açıklamalar

Karaman -Kâzımkarabekir - Karalgazi Proje sahasında DSİ Genel Müdürlüğünce 4 Adet köyünün beton sulama kanalı ne zaman Derin sondaj kuyusu açılarak toplam 160 lt/s su yapılacaktır? elde edilmiştir. Halen plânlama çalışmaları devam etmektedir.

Karaman - Kâzımkarabekir - Sinci köyü- II. Kısımda kuyu açılması ile ilgili etüd doneleri nün kooperatif sahasına beton sulama ka- DSİ Genel Müdürlüğüne intikal ettirilmiş olup, nalı ne zaman yapılacak, köyü Karaman- çalışmalar devam etmektedir. Etüd sonucuna göre Konya asfaltına bağlayan 8 lik yol ne za- Genel Müdürlüğümüzce ilgili çalışmalara başlana- man asfaltlanacak? caktır. Köyyolunun asfaltlanması 1998 yılı progra- mında olup yılı içerisinde bitirilecektir.

Karaman - Kâzımkarabekir - Kızılkuyu Köyün içmesuyunun tahlili 23.3.1998 tarihinde İl köyünün içmesuyu konusunda bir çalışma Müdürlüğümüzün Laboratuvarında yapılmış olup, varmıdır? Su deposunun bakım ve onarımı suyun standartlara uygun olduğu tespit edilmiştir. ne zaman gerçekleşecek? Su deposunun bakım ve onarımı köy muhtarlığına aittir.

Karaman - Kâzımkarabekir İlçesi Mecidiye Karaman - Kâzımkarabekir - Mecidiye - Mesudiye ile Mesudiye köyleri arasındaki yolun asfalt- Yolunun asfalt kaplaması ileriki yıllar programında lanması ne zaman gerçekleşecek? aciliyet öncelik ve bütçe imkânlarına göre değerlen- dirilecektir?

7. – Erzurum Milletvekili Abdulilah Fırat’ın, Erzurum İlinin bazı ilçelerinde uygulanan mera yasağına ilişkin sorusu ve İçişleri Bakanı Murat Başesgioğlu’nun yazılı cevabı (7/5059)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorumun İçişleri Bakanı tarafından yazılı olarak cevaplandırılmasını delaletlerinize arz ederim.

Saygılarımla.

7.5.1998 Abdulilah Fırat Erzurum

Soru : Erzurum ilinin; Hınıs, Tekman, Karayazı, Karaçoban ve Çat ilçelerinde 1998 yılında da mer’a yasağının devam etmesi kararının gerekçesi nedir? Tüm geçimi mer’a hayvancılığına bağlı bu yörede mer’a yasağını haklı kılacak ölçüde ne gibi engeller vardır? Bu kararın verilmesinde, vatandaşların durumu ve talepleri gözönünde bulundurulmuş mudur?

T.C. İçişleri Bakanlığı İller İdaresi Genel Müdürlüğü 2.6.1998 Sayı : B050İLİ0060001.210/498-2996

Konu : Yazılı Soru Önergesi.

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığı Genel Sekreterliğine

İlgi : a) TBMM Başkanlığının 13.5.1998 tarih ve KAN.KAR.MD: A.01.0.GNS.0.10.00.02-7/5059-12779/30781 sayılı yazısı.

b) Erzurum Valiliğinin 18.5.1998 tarih ve B054VLK4250400/Koz.Br.98/17.89 sayılı yazısı.

Erzurum Milletvekili Abdulilah Fırat tarafından verilen, Erzurum İlinin bazı ilçelerinde uygulanan mera yasağına ilişkin 7/5059-12779 sayılı yazılı soru önergesi incelenmiştir.

Erzurum İline dışardan gelen göçerler belli bir yerleşim biriminde ikamet etmediklerinden tehdide açık göçer topluluklarının gençlerini, bölücü terör örgütünün zor kullanmak, ikna etmek gibi yollarla örgüte katılmalarını sağlamaya çalıştığı;

Bu göçer topluluklarının silâhlı tehdit sonucu bölücü eşkiyaya lojistik destek sağladıkları, örgüt mensuplarına kuryelik yaptıkları, örgüt militanlarını çadırlarda barındırdıkları örgüt tarafından yapılabilecek herhangi bir eylemde eylem yerinin istihbaratı ile gözcülük yaptıkları,

Göçer topluluklarına örgüte haraç vermek ve talimatlarını yerine getirmek şartı ile mevcut yerleşim birimlerinin, halkı göç ettirilerek bunların yerlerine mera ve yaylalarına sahip olabileceklerine dair bölücü örgüt tarafından vaadlerde bulunulduğu, terör sebebi ile özellikle geniş yaylalara sahip köylerden bir kısmının boşaldığı, bir kısmının da boşalmakta olduğu;

Yine bölücü örgüt militanlarının keşif yapmak, bilgi toplamak maksadı ile çok düşük ücretle köylere yada sürü sahiplerine çoban durdukları,

Otlakları, kiralayan göçerlerin anlaşmaya aykırı olarak, çok fazla hayvan getirdikleri ve kendi bölgeleri dışına çıktıkları, köy meralarına ve özel arazilere tecavüz ettikleri ve köylüler ile ihtilafa girdikleri, kavgalar ve olayların olduğu,

Hayvan sürülerinin, yaylalara çıkarken ekili arazilere ve köy meraları ile özel arazilere zarar verdikleri,

Erzurum’da hayvan sayısının yüksekliği ile yetersiz yem ve mera sebebiyle; aşırı otlatmalar yapıldığı, 10 yıl içinde tedbir alınmaz ise meraların imhasının bahis konusu olacağı;

Hayvan hareketlerinde özellikle dağlık arazilerde denetim yapılamadığından, bulaşıcı hastalık nakillerinden yerli hayvanların telef olduğu,

Yıllarca kiraya verilerek bilinçsiz ve aşırı otlatma nedeniyle zayıflayan, erozyona maruz kalan yaylaların kiraya verilmeyip dinlendirilmesinin uygun olacağı,

Göçerlerin fundalık ve ormanlardan yakacak temin ettikleri, erozyon önlemesi, ormana yakın sahalarda ormanların muhafazası için mahallî orman teşkilâtının bilgilendirilmediği,

Anılan bölgedeki yasağın sadece İl’e dışardan gelen göçerleri kapsadığı, bölge halkı için herhangi bir yasaklama sözkonusu olmadığı, yasak bölgedeki vatandaşların can ve mal güvenliklerinin sağlanması ile o bölgedeki yayla ve meraların ıslahı için yasaklama getirildiği,

Yasaklama kararının verilmesinde, her yıl olduğu gibi 1998 yılı içinde bütün kaymakamlar ile, ilgili birimlerin görüşleri sorulmuş, görüşler doğrultusunda valilikce bir genel emir taslağı hazırlanmış, taslak ilçe kaymakamları ile diğer birimlerin başkan ve temsilcilerinin de katıldığı Mart 1998 “Aylık Asayiş Toplantısında” son şekli verildikten sonra yayınlandığı, genel emir yayınlanmadan önce ve sonra da vatandaşların durumu ve taleplerinin devamlı olarak gözönünde bulundurulduğu, konuyla ilgili olarak tüm kaymakamların yakından ilgilendikleri ve gerekli düzenlemeleri yapmaları hususunda yetkili kılındıkları,

Konuyla ilgili olarak bundan önceki yıllarda yapılan uygulama ile bu yılki uygulama arasında herhangi bir farklılığın olmadığı, yasak kapsamının daha da daraltıldığı, aynı konu ile ilgili olarak bundan önceki yıllarda Erzurum Bölge İdaresi Mahkemesine genelgenin iptali ve yürütmenin durdurulması istemiyle dava açıldığı ve dava sonucunda istemin reddine karar verildiği,

Erzurum Valiliğinden alınan cevabî yazıdan anlaşılmıştır.

Arzederim.

Murat Başesgioğlu İçişleri Bakanı

8. – Erzincan Milletvekil Tevhit Karakaya’nın, Erzincan İline 1998 yılı bütçesinden ayrılan yatırım ödeneklerine ilişkin sorusu ve Devlet Bakanı Eyüp Aşık’ın yazılı cevabı (7/5063)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın Devlet Bakanı Sayın Eyüp Aşık tarafından yazılı olarak cevaplandırılmasına delaletlerinizi saygılarımla arz ederim.

7.5.1998 Tevhit Karakaya Erzincan

1. Bakanlığınızın 1998 Malî Yılı Bütçe yatırım ödenekleri ne kadardır?

2. 1998 yılında Erzincan İli’ne ayrılan yatırım ödenekleri, Genel, Katma ve Bakanlığınızla ilgili özerk bütçeli daireler ve yatırımlar - projeleri itibariyle ne kadardır?

3. Ayrılan ödenekler çerçevesinde Erzincan’daki mevcut yatırımların ne zaman tamamlanması öngörülmektedir?

T.C. Devlet Bakanlığı 1.6.1998 Sayı : B.02.0.018-800-04-01/2140

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

İlgi : T.B.M.M. Başkanlığı, Kanun Karar. Dai. Bşk’nın 20.5.1998 tarih ve A.01.0.GNS.0. 10.00.02-7/5063-12811/30821 sayılı yazınız.

İlgi yazınızla tarafımdan yazılı olarak cevaplandırılması istenen, Erzincan Milletvekili Tevhit Karakaya’nın, Bakanlığım ile ilgili olarak vermiş olduğu 7/5063-12811 nolu yazılı soru önergesine verilen cevap ilişikte sunulmuştur.

Bilgilerinize arz ederim.

Eyüp Aşık Devlet Bakanı

Erzincan Milletvekili Sayın Tevhit Karakaya’nın 7/5063-12811 Nolu Yazılı

Soru Önergesinin Cevabıdır.

Soru 1. Bakanlığınızın Malî Yılı Bütçe yatırım ödenekleri ne kadardır?

Cevap 1. Bakanlığım müstakil Bakanlık olmadığı için, 1998 Malî Yılı Bütçesinde yer almamaktadır.

Ancak, Bakanlığım ilgili ve bağlı kuruluşu itibariyle 1998 Malî Yılı Ödenekleri aşağıda verilmiştir.

a) Tekel Genel Müdürlüğü ;

Yatırım Ödenekleri Toplamı : 17.090 Milyar TL

b) Çay-Kur Genel Müdürlüğü ;

Kontinu Soldurma ve Fermantasyon Projesi : 260 000 Milyon TL

Bilgisayar Alımı Projesi : 78 848 Milyon TL

Atık Su Arıtma Tesisi ve Baca Gazı

Filtresi Projesi : 20 000 Milyon TL

İdame Yenileme ve Tamamlama Projesi : 80 000 Milyon TL

Makina ve Teçhizat Alımı Projesi : 356 152 Milyon TL

Taşıt Alımı Projesi : 45 000 Milyon TL

Çay Paketleme Makinaları Projesi : 10 000 Milyon TL

850 Milyar TL

c) Millî Piyango İdaresi Genel Müdürlüğü;

Muhtelif Bina Onarımı : 7 000 Milyon TL

Bilgisayar Alımı : 330 800 Milyon TL

Muhtelif Makine Teçhizat Alımı : 2 200 Milyon TL

Taşıt Alımı : 10 000 Milyon TL

350 Milyar TL

olarak 1998 Yılı Bütçesinde yer almaktadır.

Soru 2. 1998 yılında Erzincan İli’ne ayrılan yatırım ödenekleri, Genel Katma ve Bakanlığınızla ilgili özerk bütçeli daireler ve yatırımlar projeleri itibariyle ne kadardır?

Cevap 2. Bakanlığım bağlı ve ilgili kuruluşlarınca Erzincan İli için 1998 Yılı Bütçesinde herhangi bir yatırım ödeneği yer almamaktadır.

Soru 3. Ayrılan ödenekler çerçevesinde Erzincan’daki mevcut yatırımların ne zaman tamamlanması öngörülmektedir?

Cevap 3. Erzincan ili için herhangi bir yatırım ödeneği konulmadığı için yatırımların tamamlanması sözkonusu değildir.

 

BİRLEŞİM 97’NİN SONU