DÖNEM : 20 CİLT : 52 YASAMA YILI : 3

 

 

T. B. M. M.

TUTANAK DERGİSİ

 

90 ıncı Birleşim

14 . 5 . 1998 Perşembe

 

 

 

İ Ç İ N D E K İ L E R

 

  I. – GEÇEN TUTANAK ÖZETİ

II. – GELEN KÂĞITLAR

III. – BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI

A) GÜNDEMDIŞI KONUŞMALAR

1. – Kocaeli Milletvekili Bekir Yurdagül’ün, Millî Savunma Bakanlığına bağlı Kara Kuvvetleri Komutanlığı İstanbul 1 Numaralı Dikimevinde görevli 8 işçinin iş akdinin feshedilmesine ilişkin gündemdışı konuşması

2. – Konya Milletvekili Abdullah Gencer’in, Türkiye’deki göllerin, özellikle Akşehir Gölünün kirletilmesine ilişkin gündemdışı konuşması ve Çevre Bakanı İmren Akyut’un cevabı

3. – Şanlıurfa Milletvekili Necmettin Cevheri’nin, 14 Mayıs ve demokrasi konusuna ilişkin gündemdışı konuşması

B) TEZKELER VE ÖNERGELER

1. – Yunan Parlamentosunun vaki davetine, TBMM’i temsil icabet edecek Parlamento heyetindeki değişikliğe ilişkin Başkanlık tezkeresi (3/1476)

2. – Türkiye Büyük Millet Meclisi Kuzey Atlantik Asamblesi Türk Grubunu oluşturmak üzere grubunca aday gösterilen milletvekillerine ilişkin Başkanlık tezkeresi (3/1477)

3. – Portekiz Parlamentosunun vaki davetine istinaden, Dokuzuncu EUREKA Parlamentolararası konferansa katılacak olan milletvekillerine ilişkin Başkanlık tezkeresi (3/1478)

4. – Türkiye Büyük Millet Meclisinden bir parlamento heyetinin Polonya’yı ziyaretine ilişkin Başkanlık tezkeresi (3/1479)

5. – Devlet Su İşleri Umum Müdürlüğü Teşkilât ve Vazifeleri Hakkında Kanunun Bir Maddesinde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısının geri verilmesine ilişkin Başbakanlık tezkeresi (3/1480)

6. – Dilekçe Komisyonu Başkanlığının, Komisyonun başkanvekili ve sözcü seçimini yaptığına ilişkin tezkeresi (3/1481)

C) GENSORU, GENEL GÖRÜŞME, MECLİS SORUŞTURMASI VE MECLİS ARAŞTIRMASI ÖNERGELERİ

1. – Antalya Milletvekili Deniz Baykal ve 41 arkadaşının, Mustafa Güngör’ün milletvekili lojmanlarında öldürülmesi olayını açıklığa kavuşturmak ve soruşturmada ihmali bulunanları tespit etmek amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/261)

2. – İstanbul Milletvekili Mehmet Sevigen ve 21 arkadaşının, Şişli Belediye eski Başkanı Gülay (Atığ) Aslıtürk döneminde belediyede yapıldığı ileri sürülen yolsuzluk ve usulsüzlük iddialarını araştırmak amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/262)

IV. – SEÇİMLER

A) SAYIŞTAY ÜYELİKLERİNE SEÇİM

1. – Sayıştayda açık bulunan üyeliğe seçim

V. – OYLAMASI YAPILACAK İŞLER

1. – İstanbul Milletvekili Halit Dumankaya’nın, 26.5.1997 Tarih ve 1050 Numaralı Muhaseb-î Umumiye Kanununun 77 nci Maddesinde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifinin (2/541) doğrudan gündeme alınmasına ilişkin önergesi

VI. – KANUN TASARISI VE TEKLİFLERİYLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER

1. – Kütahya Milletvekili Mustafa Kalemli, Anavatan Partisi Genel Başkanı Rize Milletvekili Mesut Yılmaz, Doğru Yol Partisi Genel Başkanı İstanbul Milletvekili Tansu Çiller, Demokratik Sol Parti Genel Başkanı İstanbul Milletvekili Bülent Ecevit, Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı Antalya Milletvekili Deniz Baykal ile 292 milletvekilinin; Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının 83 üncü Maddesinin Değiştirilmesine Dair Kanun Teklifi ve Anayasa Komisyonu Raporu (2/676) (S. Sayısı : 232)

2. – Bayburt Milletvekili Ülkü Güney ve Ankara Milletvekili Yücel Seçkiner’in, 1076 Sayılı Yedek Subaylar ve Yedek Askerî Memurlar Kanunu ile 1111 Sayılı Askerlik Kanunlarında Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi ve İçtüzüğün 37 nci maddesine göre doğrudan gündeme alınma önergesi (2/669) (S. Sayısı : 338)

3. – Kamu Görevlileri Sendikaları Kanunu Tasarısı ile Antalya Milletvekili Deniz Baykal ve 39 arkadaşının, İstanbul Milletvekili Gürcan Dağdaş ve 6 arkadaşının, Trabzon Milletvekili Yusuf Bahadır ve 9 arkadaşının, İstanbul Milletvekili Ercan Karakaş ve 7 arkadaşının aynı mahiyetteki kanun teklifleri ve İstanbul Milletvekili Ercan Karakaş ve 2 arkadaşının İşçi ve Memur Emeklileri ile Bunların Dul ve Yetimlerinin Sendikalaşmasına İlişkin Kanun Teklifi ve Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler ve Plan ve Bütçe komisyonları raporları (1/702, 2/224, 2/929, 2/1000, 2/1023, 2/1024) (S. Sayısı : 553)

4. – Yabancıların Türkiye’de İkâmet ve Seyahatleri Hakkında Kanunun İki Maddesinde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ve İçişleri Komisyonu Raporu (1/385) (S. Sayısı : 30)

5. – Emniyet Teşkilâtı Kanununun Bir Maddesinde Değişiklik Yapılmasına Dair 490 Sayılı Kanun Hükmünde Kararname ve içişleri Komisyonu Raporu (1/217) (S. Sayısı : 132)

6. – Yabancıların Türkiye’de İkâmet ve Seyahatleri Hakkında Kanunun Bir Maddesinde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ve İçişleri Komisyonu Raporu (1/547) (S. Sayısı : 208)

VII. – SORULAR VE CEVAPLARI

A) YAZILI SORULAR VE CEVAPLARI

1. – Kastamonu Milletvekili Haluk Yıldız’ın, Orman Köylüleri Kalkındırma Fonundan dağıtılan kredilere ilişkin sorusu veOrman Bakanı Ersin Taranoğlu’nun yazılı cevabı (7/4754)

2. – Kırıkkale Milletvekili Hacı Filiz’in, ORKÖY kredilerine ilişkin sorusu ve Orman Bakanı Ersin Taranoğlu’nun yazılı cevabı (7/4760)

3. – Manisa Milletvekili Tevfik Diker’in, Emlak Bankasınca taşıt tahsis edilen kişi ve kuruluşlara ilişkin sorusu ve Devlet Bakanı Refaiddin Şahin’in yazılı cevabı (7/4772)

4. – İstanbul Milletvekili Gürcan Dağdaş’ın, trafik kazalarını önlemek için alınacak tedbirlere ilişkin Başbakandan sorusu ve İçişleri Bakanı Murat Başesgioğlu’nun yazılı cevabı (7/4785)

5. – İstanbul Milletvekili Meral Akşener’in, GSM şebekelerinin özel sektöre devrinden elde edilecek gelirin ertelenmesine ilişkin sorusu ve Ulaştırma Bakanı Necdet Menzir’in yazılı cevabı (7/4810)

6. – Karaman Milletvekili ZekiÜnal’ın, Karaman il merkezinin kanalizasyon sorununa ilişkin sorusu ve Çevre Bakanı İmren Aykut’un yazılı cevabı (7/4817)

7. – Karaman Milletvekili Abdullah Özbey’in, Karaman-Sarıveliler-Adiller Köyü Kuyucak mevkiine ağaç dikme çalışmasının ne zaman yapılacağına ilişkin sorusu ve Orman Bakanı Ersin Taranoğlu’nun yazılı cevabı (7/4842)

8. – Ankara Milletvekili Ersönmez Yarbay’ın, Emniyet Genel Müdür Yardımcılığına atanan kişiye ilişkin sorusu ve İçişleri Bakanı Murat Başesgioğlu’nun yazılı cevabı (7/4861)

9. – Malatya Milletvekili Ayhan Fırat’ın, turizme açılan orman alanlarının tahsisine ilişkin Başbakandan sorusu ve Turizm Bakanı İbrahim Gürdal’ın yazılı cevabı (7/4871)

I. – GEÇEN TUTANAK ÖZETİ

TBMM Genel Kurulu saat 15.00’te açıldı.

Samsun Milletvekili Ayhan Gürel’in, Samsum İli ve çevresine verilmekte olan hava taşımacılığı hizmetinin yetersizliğine ilişkin gündemdışı konuşmasına Ulaştırma Bakanı Necdet Menzir;

Denizli Milletvekili Hilmi Develi’nin, Çok Taraflı Yatırım Anlaşmasıyla ilgili gündemdışı konuşmasına Devlet Bakanı Işın Çelebi;

Cevap verdiler.

İstanbul Milletvekili Korkut Özal, Meclis çalışmalarına ve TBMM gündeminin içeriğine ilişkin gündemdışı bir konuşma yaptı.

TBMM Başkanvekili Hasan Korkmazcan, aynı konuya ilişkin bir açıklamada bulundu.

Türkiye Büyük Millet Meclisi Kuzey Atlantik Asamblesi TürkGrubunu oluşturmak üzere, Fazilet Partisi Grup Başkanlığınca Sıvas Milletvekili Temel Karamollaoğlu’nun aday gösterildiğine ilişkin Başkanlık;

(10/219) Esas Nolu Meclis Araştırması Komisyonu Başkanlığına, Muğla Milletvekili Lale Aytaman’ın seçildiğine ilişkin komisyon;

Tezkereleri Genel Kurulun bilgisine sunuldu.

İstanbul Milletvekili Ekrem Erdem ve 86 arkadaşının, Şişli Belediyesinde, eski Başkan Gülay (Atığ) Aslıtürk döneminde yolsuzluk ve usulsüzlük yapıldığı iddialarının (10/258);

İstanbul Milletvekili Azmi Ateş ve 99 arkadaşının, bireysel hak ve özgürlüklerin tehdit altında tutularak, demokrasinin ve rejimin geleceğinin tehlikeye düşürüldüğü iddialarının (10/259);

Tunceli Milletvekili Orhan Veli Yıldırım ve 21 arkadaşının, ülkü ocakları mensuplarının karıştığı iddia edilen terör olayları ile bunların güvenlik güçleriyle olan ilişkilerinin (10/260);

Araştırılması amacıyla birer Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergeleri okundu; önergelerin gündemdeki yerini alacağı ve öngörüşmelerinin, sırasında yapılacağı açıklandı.

Genel Kurulun 13 Mayıs 1998 Çarşamba günü (bugün) 15.00-19.00, 20.00-24.00 ve 14 Mayıs Perşembe günü 14.00-19.00, 20.00-24.00 saatleri arasında çalışmasına, 13 Mayıs 1998 Çarşamba günü sözlü soruların görüşülmesine ilişkin ANAP, DSP ve DTP Gruplarının müşterek önerisinin, yapılan görüşmelerden sonra, kabul edilmediği açıklandı.

Gündemin “Sözlü Sorular” kısmının :

1 inci sırasında bulunan(6/828) esas numaralı sözlü soruya, Devlet Bakanı Yücel Seçkiner;

4 üncü sırasında bulunan (6/834),

7 nci sırasında bulunan (6/837) esas numaralı sözlü sorulara, Devlet Bakanı Hikmet Sami Türk;

15 inci sırasında bulunan (6/847),

16 ncı sırasında bulunan (6/848) esas numaralı sözlü sorulara Bayındırlık ve İskân Bakanı Yaşar Topçu;

Cevap verdiler;

8 inci sırasında bulunan (6/838) esas numaralı sözlü soruya Millî Eğitim Bakanı Hikmet Uluğbay,

9 uncu sırasında bulunan (6/839),

11 inci sırasında bulunan (6/842) esas numaralı sözlü sorulara Bayındırlık ve İskân Bakanı Yaşar Topçu,

14 Mayıs 1998 Perşembe günü saat 15.00’te toplanmak üzere, birleşime 19.04’te İbrahim Gürdal,

Cevap verdiler; soru sahipleri de cevaba karşı görüşlerini açıkladılar;

2 nci sırasında bulunan (6/829),

3 üncü sırasında bulunan (6/833),

5 inci sırasında bulunan (6/835),

6 ncı sırasında bulunan (6/636),

10 uncu sırasında bulunan (6/841),

12 nci sırasında bulunan (6/843),

13 ncü sırasında bulunan (6/844),

Esas numaralı sözlü sorular, ilgili bakanlar genel kurulda hazır bulunmadıklarından ertelendi.

(10/23, 36, 103, 173, 183, 198) esas numaralı Meclis Araştırması Komisyonu üyeliklerine, gruplarınca gösterilen adaylar seçildi; Başkanlıkça, komisyonun başkan, başkanvekili, sözcü ve kâtip üye seçimlerini yapmak için toplanacağı gün, saat ve yere ilişkin duyuruda bulunuldu.

Sayıştayın, seçimi tamamlanamayan 1 üyeliği için yapılan seçimde hiçbir adayın gerekli oyu alamadığı ve bu seçimin daha sonraki birleşimde yapılacağı açıklandı.

14 Mayıs 1998 Perşembe günü saat 15.00’te toplanmak üzere, birleşime 19,04’te son verildi.

Hasan Korkmazcan Başkanvekili

Mehmet Korkmaz Ali Günaydın Kütahya Konya Kâtip Üye Kâtip Üye

 

 

 

 

 

GELEN KAĞITLAR No. : 136

14.5.1998 Perşembe

Sözlü Soru Önergeleri

1.- Samsun Milletvekili Musa Uzunkaya’nın, T.R.T.’de yayınlanan diyanet saati programına ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/1018) (Başkanlığa geliş tarihi:11.5.1998)

2.-Erzurum Milletvekili Ömer Özyılmaz’ın, ÖSYM’nin getirdiği“önden başı ve boynu açık” resim mecburiyetine ilişkin Milli Eğitim Bakanından sözlü soru önergesi (6/1019) (Başkanlığa geliş tarihi:12.5.1998)

3.- Erzurum Milletvekili Ömer Özyılmaz’ın, özel öğretim kurumlarında bulunmayacak alan ve odalar hakkındaki genelgeye ilişkin Milli Eğitim Bakanından sözlü soru önergesi (6/1020) (Başkanlığa geliş tarihi:12.5.1998)

Yazılı Soru Önergeleri

1.- Samsun Milletvekili Musa Uzunkaya’nın, Yalova ziyaretine ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/5091) (Başkanlığa geliş tarihi:11.5.1998)

2.- Erzurum Milletvekili Aslan Polat’ın, sekiz yıllık zorunlu eğitim kapsamında yapılacak okul inşaatlarının ihale esas ve usullerine ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/5092) (Başkanlığa geliş tarihi:12.5.1998)

3.- Karaman Milletvekili Abdullah Özbey’in, Milletvekillerinin ihale takibi yaptığı yönündeki beyanlarına ilişkin Sanayi ve Ticaret Bakanından yazılı soru önergesi (7/5093) (Başkanlığa geliş tarihi:12.5.1998)

4.- Bayburt Milletvekili Suat Pamukçu’nun Bayburt İlindeki mahalli idarelere yapılan yardımlara ilişkin Maliye Bakanından yazılı soru önergesi (7/5094) (Başkanlığa geliş tarihi:12.5.1998)

5.- Yozgat Milletvekili Yusuf Bacanlı’nın, geçici ve mevsimlik işçilerin kadro sorununa ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/5095) (Başkanlığa geliş tarihi:12.5.1998)

6.- Erzincan Milletvekili Tevhit Karakaya’nın, Bakanlığın 1998 Mali Yılı Bütçe yatırım ödeneklerine ve Erzincan İline ayrılan miktarlara ilişkin Milli Savunma Bakanı ve Başbakan Yardımcısından yazılı soru önergesi (7/5096) (Başkanlığa geliş tarihi:12.5.1998)

7.- Karaman Milletvekili Zeki Ünal’ın, İnsan Hakları Koordinasyon Üst Kurulu’nun başörtüsünün laikliğe aykırı olduğu yönündeki kararına ilişkin Devlet Bakanından (Hikmet Sami Türk) yazılı soru önergesi (7/5097) (Başkanlığa geliş tarihi:12.5.1998)

8.- Karaman Milletvekili Zeki Ünal’ın, Cumhuriyetin 75. yıldönümü kutlamaları için harcanacak paranın kaynağına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/5098) (Başkanlığa geliş tarihi:12.5.1998)

9.-Karaman Milletvekili Abdullah Özbey’in, Karaman-Sarıveliler-Çevrekavak ve Adiller Köylerinin yakacak ihtiyacına ilişkin Orman Bakanından yazılı soru önergesi (7/5099) (Başkanlığa geliş tarihi:12.5.1998)

10.- Karaman Milletvekili Abdullah Özbey’in, Karaman-Ermenek-Çatalbadem Köyünün bazı sorunlarına ilişkin Devlet Bakanından (Mustafa Yılmaz) yazılı soru önergesi (7/5100) (Başkanlığa geliş tarihi:12.5.1998)

11.- Karaman Milletvekili Abdullah Özbey’in, Karaman-Ermenek-Çavuş Köyünün içme suyu sorununa ilişkin Devlet Bakanından (Mustafa Yılmaz) yazılı soru önergesi (7/5101) (Başkanlığa geliş tarihi:12.5.1998)

12.- Karaman Milletvekili Abdullah Özbey’in, Karaman-Ermenek-Balkusan Köyünün içme suyu sorununa ilişkin Devlet Bakanından (Mustafa Yılmaz) yazılı soru önergesi.(7/5102) (Başkanlığa geliş tarihi:12.5.1998)

13.- Karaman Milletvekili Abdullah Özbey’in, Karaman-Ermenek-Ağaççatı Köyünün içme ve sulama suyu sorununa ilişkin Devlet Bakanından (Mustafa Yılmaz) yazılı soru önergesi (7/5102) (Başkanlığa geliş tarihi:12.5.1998)

14.- Karaman Milletvekili Abdullah Özbey’in, Karaman-Ermenek-Balkusan Köyünde eskiden var olduğu söylenen bir vakfa ilişkin Devlet Bakanından (Metin Gürdere) yazılı soru önergesi (7/5104) (Başkanlığa geliş tarihi:12.5.1998)

15.- Karaman Milletvekili Abdullah Özbey’in, Karaman-Ermenek-Balkusan Köyündeki Karamanoğlu Mahmut Bey Türbesi’nin restorasyon ihtiyacına ilişkin Kültür Bakanından yazılı soru önergesi (7/5105) (Başkanlığa geliş tarihi:12.5.1998)

16.- Karaman Milletvekili Abdullah Özbey’in, Karaman-Ermenek-Balkusan Köyünün sağlık evi ihtiyacına ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/5106) (Başkanlığa geliş tarihi:12.5.1998)

17.- Karaman Milletvekili Abdullah Özbey’in, Meclis’in ve Milletvekillerinin saygınlığını zedeleyen yayınlara ilişkin Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanından yazılı soru önergesi (7/5107) (Başkanlığa geliş tarihi:13.5.1998)

Meclis Araştırması Önergeleri

1.-Antalya Milletvekili Deniz Baykal ve 41 arkadaşının, Milletvekili Lojmanlarında işlenen Güngör Cinayetini açıklığa kavuşturmak ve soruşturmada ihmali bulunanları tespit etmek amacıyla Anayasanın 98 inci, İçtüzüğün 104 ve 105 inci maddeleri uyarınca bir Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/261) (Başkanlığa geliş tarihi:13.5.1998)

2. - İstanbul Milletvekili Mehmet Sevigen ve 21 arkadaşının, Şişli Belediyesi Eski Başkanı Gülay (Atığ) Aslıtürk döneminde belediyede yapıldığı ileri sürülen yolsuzluk ve usulsüzlük iddialarını araştırmak amacıyla Anayasının 98 inci, İçtüzüğün 104 ve 105 inci maddeleri uyarınca bir Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/262) (Başkanlığa geliş tarihi:13.5.1998)

 

BİRİNCİ OTURUM

Açılma Saati : 15.00

14 Mayıs 1998 Perşembe

BAŞKAN : Başkanvekili Hasan KORKMAZCAN

KÂTİP ÜYELER : Ahmet DERİN (Kütahya), Mehmet KORKMAZ (Kütahya)

 

 

BAŞKAN – Türkiye Büyük Millet Meclisinin 90 ıncı Birleşimini açıyorum.

Sayın milletvekilleri, toplantı yetersayımız vardır; görüşmelere başlıyoruz.

Gündeme geçmeden önce, üç milletvekili arkadaşıma gündemdışı söz vereceğim.

III. – BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI

A) GÜNDEMDIŞI KONUŞMALAR

1. – Kocaeli Milletvekili Bekir Yurdagül’ün, Millî Savunma Bakanlığına bağlı Kara Kuvvetleri Komutanlığı İstanbul 1 Numaralı Dikimevinde görevli 8 işçinin iş akdinin feshedilmesine ilişkin gündemdışı konuşması

BAŞKAN – İlk sırada, Kocaeli Milletvekili Sayın Bekir Yurdagül’ün konuşması var. Sayın Yurdagül, Millî Savunma Bakanlığına bağlı Kara Kuvvetleri Komutanlığı İstanbul 1 Numaralı Dikimevinde görevli 8 işçinin iş aktinin feshedilmesi konusunda gündemdışı söz istemişlerdir.

Buyurun Sayın Yurdagül.

Konuşma süreniz 5 dakikadır.

BEKİR YURDAGÜL (Kocaeli) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Değerli arkadaşlar, bundan bir süre önce, Millî Savunma Bakanlığına bağlı Kara Kuvvetleri Komutanlığı İstanbul 1 No’lu Dikimevinde çalışan 1’i baş temsilci olmak üzere 3 işyeri sendika temsilcisi, Sıvas’a sürgün edilmiştir. Bunun bir başka anlamı, bu işçilerin dolaylı olarak iş akitlerinin feshedilmesidir. Yine, sendikanın işyeri kurullarında görevli 8 işçi arkadaşımızın iş akti feshedilmiştir. Bunun üzerine, sendikamız genel başkanı, arkadaşlarıyla, Millî Savunma Bakanıyla ve en yüksek düzeydeki ilgililerle beraber, atılan işçilerin işyerine geri döndürülmesi doğrultusunda birtakım temaslarda bulunmuştur. Ne yazık ki, Sayın Bakanın ve Sayın Müsteşarın olumlu çabalarına rağmen, alt kademelerden gelen yanlış bilgilendirme ve yönlendirme nedeniyle, arkadaşlarımızın işyerlerine geri dönmesi sağlanamamıştır. Bunun üzerine, sendika, açlık grevi, miting ve yürüyüş olmak üzere birtakım etkinliklerle konuyu kamuoyuna duyurmaya çalışmıştır. Bunun üzerine, Millî Savunma Bakanlığı bir açıklama yaparak, bu işçilerin -atılan 8 işçinin- işyeri sendika temsilcisi olmadığı ve sendikanın kurullarında görevli olmadığı açıklanmış; ayrıca, nakle tabi tutulan işçilerin ise, 4 numaralı dikimevinin ihtiyacı nedeniyle nakledildikleri bildirilmiştir.

Değerli arkadaşlar, bir defa, temsilciler dışındaki 8 işçi, sendikanın kurullarında görevli işçilerdir ve 18 Haziran 1997 tarihinde, Türk Harb-iş Sendikası İstanbul şubesinin işyerine gönderdiği yazıda, işçilerin sendika kurullarında görevli olduğu bildirilmiştir. Dolayısıyla, Millî Savunma Bakanlığının bu açıklaması gerçekleri yansıtmamaktadır, yanıltıcı bilgiler ifade etmektedir.

Ayrıca, Sıvas’taki dikimevinde ihtiyaç olduğu için, 1 baş temsilci, 3 sendika işyeri temsilcisinin Sıvas’a gönderilmesi de, hem toplusözleşmeye hem de yasalara göre aykırıdır.

Millî Savunma Bakanlığı, İçişleri Bakanlığı ve Jandarma Genel Komutanlığı arasında bağıtlanan sözleşmenin 6 ncı maddesine göre, sendika temsilcilerinin görevlerinin teminatı belirtilmiştir. Yine, aynı toplusözleşmenin 13 ve 44 üncü maddelerine göre, sendika temsilcilerinin bırakın işyeri değişikliğini, işyeri içerisinde ünite değişikliği bile, bu işçilerin muvafakatına bağlıdır. Dolayısıyla, yapılan bu işlem, yasaya ve toplusözleşmenin hükümlerine tamamen aykıdır.

Yine, Sendikalar Yasasının ilgili maddelerine göre, sendika işyeri temsilcilerinin işyeri dışına nakli yasaya aykırıdır.

Değerli arkadaşlar, burada, gerçekten, alt kademeler tarafından, -özellikle işyeri, işveren vekili, Millî Savunma Bakanlığı İşçi Münasebetleri ile Kara Kuvvetleri Komutanlığı İşçi Münasebetleri ve Personel Başkanlığı tarafından- üst kademeler yanıltılmıştır; Bakanlık, Kuvvet Komutanlığı yanıltılmıştır.

Değerli arkadaşlar, verimsizlik gerekçe gösterilerek bu arkadaşlarımızın iş akti feshedilmiştir; ancak, bu arkadaşlarımızın bir kısmı, işyerinde verimi tespit eden muaddel komisyonunun sendika işyeri temsilcileridir. Dolayısıyla, bu arkadaşlarımız verimi saptayan komisyonun temsilcileri olmasına rağmen, işyerindeki verimle ilgili bir anlaşmazlık yargıya intikal ettirilmiş ve yargı aşamasındayken bu arkadaşlarımızın iş akitleri işveren tarafından usulsüz, yasaya ve toplusözleşmeye aykırı bir şekilde feshedilmiştir.

Değerli arkadaşlar, özellikle temsilci arkadaşlarımız için Sıvas Dikimevinin ihtiyacı olduğu için gönderildiği söylenmiştir; ancak, kendilerine işveren vekili tarafından verilen savunmaya baktığımızda, yemek kaplarının kaldırılmamasına öncülük ettikleri için ceza mahiyetinde Sıvas’a sürgün edildiklerini görüyoruz. Ayrıca, bu işyerindeki huzursuzluk gerçekten anlatılmayacak derecede artmıştır.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Sayın Yurdagül, konuşmanızı tamamlayın efendim.

BEKİR YURDAGÜL (Devamla) – Değerli arkadaşlar, gerçekten, burada yasaya ve toplusözleşmeye aykırı uygulama yapılmıştır. Sendika işyeri temsilcileri dolaylı olarak ve işyerinde sendika kurullarında görevli 8 işçinin iş akti yasalara ve toplusözleşmeye aykırı olarak feshedilmiştir. Burada üst makamlar alt kademelerin yanlış bilgilendirilmesi doğrultusunda, ne yazık ki bu yanlış işlem yapılmıştır. Biz diyoruz ki, bu yanlış işlemden vazgeçmek mümkündür; imzalanmış bile olsa geri almak mümkündür; çünkü, bu insanlar çocuklarıyla, aileleriyle beraber yasaya, sözleşmeye aykırı bir şekilde açlığa mahkûm edilmiştir. Yanlıştan dönmek büyüklüktür, yanlıştan dönmek erdemdir diyoruz ve gerçekten, üst kademedeki komutanların ve Millî Savunma Bakanlığının bu konuyu yeniden değerlendirmesi gerektiğine inanıyor, hepinize saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Gündemdışı konuşan Kocaeli Milletvekili Sayın Bekir Yurdagül’e teşekkür ediyorum.

2. – Konya Milletvekili Abdullah Gencer’in, Türkiye’deki göllerin, özellikle Akşehir Gölünün kirletilmesine ilişkin gündemdışı konuşması ve Çevre Bakanı İmren Aykut’un cevabı

BAŞKAN – İkinci gündemdışı konuşmacı, Konya Milletvekili Sayın Abdullah Gencer.

Sayın Gencer, Türkiye’deki göllerin, özellikle Akşehir Gölünün kirletilmesi hakkında gündemdışı söz istemiştir.

Buyurun Sayın Gencer.

Konuşma süreniz 5 dakikadır.

ABDULLAH GENCER (Konya) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Türkiye’deki göllerimiz, özellikle Konyamızdaki Tuz Gölü, Akşehir Gölü ve Beyşehir Gölü üzerinde görüşlerimi belirtmek üzere huzurlarınızdayım; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Tuz Gölü, Türkiye’nin en önemli göllerinden bir tanesidir, büyüklük itibariyle de ikinci sıradadır. Türkiyemizin tuz ihtiyacının yüzde 65’ini karşılamaktadır. Tuz, yüzeylerde 2 santimden zaman zaman 2 metreye kadar değişmektedir; ancak, Tuz Gölünde dengenin bozulmakta olduğu ilgililer tarafından devamlı gündeme getirilmektedir.

Tuz Gölündeki dengeler neden bozulmaktadır; başta Konya Büyükşehir Belediyesinin kanalizasyonları, atıksuları olmak üzere, çevredeki yerleşim birimlerinin atıksuları göle akmaktadır. Konya Şeker Fabrikasının, deri sanayiinin, küçük sanayi tesislerinin, binden fazla küçük ve orta işletmelerin atıksuları da Devlet Su İşlerinin açmış olduğu kanala karışmakta ve bu kanal vasıtasıyla Tuz Gölüne ulaşmakta, böylece, Tuz Gölünün dengesi bozulmaktadır; her ne kadar, Türkiye’nin yüzde 65 tuz ihtiyacı buradan karşılanıyorsa da, kimyasal maddelerin karışması nedeniyle, yarın, daha da bozuk bir hale gelebilecektir.

Bu konuda ne gibi çalışmalar yapılmıştır: Özellikle Konya Büyükşehir Belediyesinin atıklarının arıtılması noktasında, 1984 yılında İller Bankası bir çalışma yapmış ve Konya kanalizasyon şebeke ve arıtma tesislerini yatırım programına almıştır. 1985 ve 1987 yıllarında iki kısım halinde ihale edilmiş, ancak, arıtma tesislerinin yapımına bir türlü başlanamamıştır. Bu, çok önemli bir noktadır. 1994 yılında da bu bölüm programdan çıkarılmıştır.

Yapılacak işler nelerdir: Bu program için 50 milyon dolar lazımdır, bunu, Türk Lirasına çevirdiğimiz zaman 12 trilyon lirayı aşan bir meblağ olmaktadır. Yıllık işletmesi 2 milyon dolar tutmaktadır, yaklaşık olarak 480 milyar liradan fazladır. Dolayısıyla, burada, Konya Büyükşehir Belediyemizin altyapı hazırlıkları tamamdır, 700 bin metrekarelik bir alanı bu hususta ilgililer için ayırmıştır; Türkiyemizin güzide bir gölünü ve bir madenini kurtarmak noktasında, Hükümetimizin öncelikle yapması gereken şey, buyurun, size desteğimiz tamdır, size paranızı temin ediyoruz, bir an önce bunları yapın diyerek, hayata geçirmektir.

İkinci gölümüz ise Beyşehir Gölüdür. Türkiye’nin büyüklük itibariyle, tabiî göller açısından üçüncü büyük gölüdür -yedi yıl hizmet verdiğim bir yerdir- dünyanın en güzel mavisi, yeşili, Anamas’ın beyazı ve güneşin batışı bir araya geldiğinde doyumsuz bir zevk verir insana ve turistlerin en çok fotoğraf çektiği yer de, Beyşehir Gölünün bu manzarasıdır. Tatlı bir suyu vardır; balıklar on çeşit kadar idi, ancak, daha sonra sudak balığı ya da tatlı levrek atıldığı için -dişli bir balık- diğer balıkları yemiş, özellikle, güzel göğce orta yerden kalkmıştır; bu hususta da tedbir alınmasında büyük fayda var.

Bu manada bir master ön çalışma planı yapıldığını biliyorum. ODTÜ, Hacettepe, Selçuk Üniversitesi gibi kurumlar bir önplan yapmışlardır; ancak, en çok yaptığımız şey planlardır; fakat, en az hayata geçirdiğimiz şeyler de bu planlardır. Önemli olan planı yapmak, ama, tatbikata geçirmektir; ilgili arkadaşlarımızdan, değerli Hükümetten de bu hususta çalışmalarını devam ettirmelerini ve fiiliyata geçirmelerini arz ediyorum.

Akşehir Gölümüz Nasrettin Hocamızın yoğurt çaldığı, maya çaldığı göl; ama, Akşehirliler bu mayayı Akşehir’in il olma noktasında hep gözlüyorlar “bu maya inşallah bir gün tutacak” diyorlar; bizim bu husustaki kanun teklifimiz Yüce Meclistedir. Meclise, şimdiden, peşinen teşekkür ediyorum, bu konu geldiği zaman, gerekli çalışmayı yapıp, Nasrettin Hoca’yı da yalancı çıkarmayacaklar, maya inşallah tutacaktır.

Akşehir Gölümüz de Türkiye’nin tabiî beşinci büyük gölüdür ve tatlı suyu vardır, gelir kaynakları, özellikle çevreye sağladığı ekonomik gelirler, kamış, hasırotu, balık; ki, sazan, turna, inci kefali gibi balıklar mevcuttur.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Sayın Gencer, konuşmanızı tamamlayın efendim.

ABDULLAH GENCER (Devamla) – Teşekkür ediyorum.

Ancak, şu anda, sazan mı değil mi ne olduğu bilinmeyen bir balık türü haline gelmiştir; çünkü, Beyşehir Gölümüze de, Akşehir Gölümüze de, çevredeki atık sular akmaktadır. Bu hususta yapılabilecek şeyleri bir iki cümleyle ifade etmek istiyorum:

Atıklar mutlaka kontrol edilmelidir. Bu hususta, Çevre Bakanlığımıza çok büyük görev düşmektedir -Sayın Bakanımız da burada- belediyelere bu hususta yardımcı olunmalıdır, özellikle arıtma tesislerinin kurulması noktasında.

Ayrıca, balıkçılığın gelişmesi noktasında da, koruma ve kontrol hizmetleri mutlaka en güzel şekilde yapılmalı, balıkçılar bilinçlendirilmeli ve Hükümetimiz de, plan ve laftan ziyade, icraata bir an önce geçmelidir diyor; hepinizi saygıyla selamlıyorum. (FP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Gündemdışı konuşan Konya Milletvekili Sayın Abdullah Gencer’e teşekkür ediyorum.

Gündemdışı konuşmayı cevaplamak üzere, Çevre Bakanı Sayın İmren Aykut söz istemişlerdir.

Buyurun Sayın Bakanım.

ÇEVRE BAKANI İMREN AYKUT (Adana) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; sayın milletvekilimizin ifade ettiği, göllerin kaybedilmesi veya büyük çevre riskiyle karşı karşıya olması konusu gerçekten çok önemlidir ve ifade ettiği tehlike ve endişelere aynen katıldığımı söylemek istiyorum.

Bu bahsettiği göllerin her biri, hem uluslararası literatürde yer alacak kadar önemli sulak alanlardır hem de Türkiye’nin ekolojik sisteminin en önemli tamamlayıcı unsurlarından birkaç tanesidir. Bunlardan Tuz Gölü, ayrıca burada tuz üretimi yapıldığı için, yüksek ve önemli ekonomik değere de sahiptir; bir diğer yandan, burası flamingo kuşlarının üreme alanı olması itibariyle çok büyük önem taşımaktadır; ayrıca, Konya Ovasının ortasında bulunmasının da, bu ovayla ilgili çok çeşitli etkileri vardır; o yönüyle de çok önem taşımaktadır.

Şimdi, Tuz Gölüyle ilgili olarak şunları ifade etmek istiyorum: Tuz Gölüne, bütün bu saydığım önemine rağmen, ne yazık ki, Konya’nın -ki, bugün 1,5 milyonu aşmış nüfuslu- bütün kanalizasyonları, Devlet Su İşlerinin drenaj kanalları vasıtasıyla akıtılmaktadır. Konya’nın, şu anda aktif olan iki organize sanayi bölgesinin atıkları da, maalesef, buraya akıtılmaktadır ki, bunlar, ağır metaller, son derece toksit maddeler içeren atıksulardır. Konya’nın 8 tane küçük sanayi sitesinin bütün atıkları, atıksuları da, Tuz Gölüne, bu drenaj kanalları vasıtasıyla akıtılmaktadır. İlaveten, Konya Ovasının, ziraî ilaçlar ve kimyasal gübrelerle bozulmuş suları da, ne yazık ki, Tuz Gölüne akmaktadır. Ayrıca, Şereflikoçhisar gibi bazı yerleşim birimlerinin kanalizasyonları da Tuz Gölüne akmaktadır.

Tabiî, uzun yıllardan beri süren ve bugün, artık büyümüş olan bu soruna bugüne kadar birtakım teşebbüsler olmuşsa da, hiçbir çözüm getirilememiştir.

Bu noktadan hareket eden Hükümetimiz, mart ayının 9’unda bir Bakanlar Kurulu toplantısı yaparak, doğrudan doğruya Tuz Gölü ve çevresinin; yani, Tuz Gölü havzasının kurtarılmasına yönelik bir Bakanlar Kurulu kararı almıştır. Buna göre, Çevre Bakanlığının koordinasyonunda, Tekel, İller Bankası, Konya Belediyesi ve Devlet Su İşlerinden oluşan bir kurul teşekkül ettirilerek dış finansman kaynağıyla bu gölün kurtarılması için gerekli olan arıtma tesislerinin yapılmasına ve diğer tedbirlerin alınmasına karar verilmiştir.

Bu karar çerçevesinde, geçen hafta, Çevre Bakanlığında ilgili birimlerle -tarafımdan davet edilerek- bir toplantı yapılmış ve İller Bankası, Çevre Bakanlığı ve Devlet Su İşleri yetkililerinden oluşan küçük bir komiteye bir önprojenin hazırlanması görevi verilmiştir; 5-10 gün içinde bunun sonucu alınacak ve en doğru teknoloji ve en doğru karar hangisiyse, buna tekrar toplanıp karar vereceğiz ve bu kararın akabinde de dış finansman için başvuruda bulunacağız. Aslında, bütün bu konularla ilgili yatırım için, gerek Japonlardan gerek Almanlardan gerek diğer kaynaklardan, son derece makul, inanılmayacak kadar düşük düzeylerde faizlerle krediler temin etmiş durumdayız. Özellikle, Kyoto toplantısından sonra, gerek Dünya Bankası gerek Japonya gerekse diğer ülkelerdeki finans kaynakları, kredi politikalarında önemli değişiklikler yapmışlardır ve çevreyle ilgili yapılacak yatırımlara, neredeyse bedava denilecek ucuzlukta krediler tahsis etmeye karar vermişlerdir. Biz, şimdi en uygun olan projeyi hazırladıktan sonra bu kaynaklardan yararlanma imkânına sahibiz. Öngörüşmeleri tarafımdan yapılmıştır ve Hazineyle de bu konudaki görüşmeler başlamıştır. Bu hususu, gerek Meclisimizin gerekse konuşmayı yapan Sayın Milletvekili arkadaşımın dikkatlerine sunuyorum.

Bu, Konya Ovasının kurtarılması olacaktır. Konya Ovası tarım topraklarının, Tuz Gölü civarındaki tarım topraklarının kurtarılması olacaktır ve potansiyel kirletici olan Aksaray ve Şereflikoçhisar’da yapılacak arıtma tesisleri vasıtasıyla gölün kirlenmesi önlenmiş olacaktır.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Sayın Bakan...

ÇEVRE BAKANI İMREN AYKUT (Devamla) –Değerli arkadaşlar, Beyşehir ve Eğirdir göllerine gelince. Her iki göl de son derece kıymetli göllerdir. Buralarda, geçmiş yıllarda, 800 tonlara varan balık üretilirken, bugün, bu, 30-40 tonlara kadar düşmüştür; hatta, şu anda Eğirdir Gölünde sıfıra inmiştir. Sebebi, sudak diye bir balığın buraya aşılanması ve bu balığın son derece parçalayıcı olması sebebiyle, gölde ne kadar balık çeşiti varsa -ki, çok yüksek sayıda balık çeşiti olan bir göldü burası- tamamını yemiş bitirmiş, şimdi kendisinin de besleneceği imkân kalmamıştır. Dolayısıyla, bilinçsizce yapılan ve bir şey yapıyorum zannedilerek böyle yanlışlara gidilmiş olmasının sonucu göldeki canlı hayat ortadan kaldırılmıştır.

Maalesef, bu göllere yapılan başka bir kötülük de, Devlet Su İşlerinin buralardan aşırı su çekmesi; bir taraftan, drenaj kanalları vasıtasıyla, bütün sulama alanlarındaki kimyasal gübreli, ziraî ilaçlı ve kanalizasyon sularını da alan suların, bu göllere boşaltılmasıdır.

Akşehir Gölü için de, oradaki -göller bölgesi- Burdur Gölü için de aynı tehlike halen devam etmektedir. Önümüzdeki hafta sonu bir uzman heyetle birlikte bu göller bölgesine gideceğim; bu planlandı ve programlandı. Sizler de katılırsanız çok memnun olurum ve burada, bizzat gözlem yaparak da hangi tedbirleri en kısa zamanda alacağımıza karar vereceğiz. Bu göllerin çevresinde bulunan küçük belediyeler ve diğer küçük yerleşim bölgeleri, tabiî ki parasal imkânları olmadığı için, en kolay yol olduğu için, bütün kirli sularını bu göllere boşaltmaktadırlar. Bu göllerin Türk Halkı için hayatî önem arz ettiğinin maalesef farkında olamamışlar.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Sayın Bakan, konuşmanızı tamamlayın efendim.

ÇEVRE BAKANI İMREN AYKUT (Devamla) – Efendim, çevreyle ilgili konular kısa sürede bitmiyor; özür dilerim...

BAŞKAN – Tabiî, bu göllerimizin her biri de geniş...

ÇEVRE BAKANI İMREN AYKUT (Devamla) – Sayın Başkanım, biz, 259 sulak alana sahibiz. Dünyada en zengin sulak alanları olan bir ülke olmamıza rağmen, sulak alanlarını dünyada en fazla kirletmiş ülke olma unvanını da kazanmış bulunuyoruz. Bu üzüntümü de bu vesileyle ifade eder, herkesin bu sulak alanlara sahip çıkmasını rica eder, saygılar sunarım. (ANAP, DSP ve FP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Gündemdışı konuşmayı cevaplayan Çevre Bakanı Sayın İmren Aykut’a teşekkür ediyorum.

Sulak alanlarımız için, ormanlarımız için, çevrenin korunması için, Sayın Bakanlığın bütün önerilerini Yüce Meclisin eksiksiz değerlendireceğini de ifade etmek istiyorum; o konudaki duyarlılık hepimizin.

3. – Şanlıurfa Milletvekili Necmettin Cevheri’nin, 14 Mayıs ve demokrasi konusuna ilişkin gündemdışı konuşması

BAŞKAN – Gündemdışı son konuşmayı, Şanlıurfa Milletvekili Sayın Necmettin Cevheri yapacak. Sayın Cevheri, 14 Mayıs ve demokrasi konulu bir gündemdışı söz talebinde bulunmuşlardır.

Buyurun Sayın Cevheri. (DYP sıralarından alkışlar)

Süreniz 5 dakikadır.

NECMETTİN CEVHERİ (Şanlıurfa) - Sayın Başkan, Yüce Meclisin saygıdeğer üyeleri, değerli arkadaşlarım; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Bugün, hepimizin bildiği gibi, 14 mayıs; bundan yaklaşık yarım asır önce -48 yıl önce- yüce milletimizin idrak etmiş olduğu -bir partininin bir diğer partiye galebesi şeklinde söylemek istemiyorum, ona özenle dikkat ediyorum- tarihine yazmış olduğu onurlu bir günün, bir büyük günün yıl dönümünü yaşıyoruz. Tekrar, hemen konuşmamın başında arz ve ifade edeyim ki 14 Mayısın önemi, bir partinin diğer bir parti karşısında kazandığı bir seçim galebesi için değil, bir milletin layık olduğu idareye, bir milletin kendi özgürlüğüne, haklarına kavuştuğu ve “ben varım, devlet benim içinse devleti de ben idare ederim” dediği bir büyük gün olduğu içindir.

Değerli arkadaşlarım, milletlerin tarihinde büyük günler vardır. Bizim tarihimizde de çok büyük günler vardır; bunlar içerisinde, orta çağı kapatıp yeniçağı açan günler var; bunun içirisinde, daha geçen gün çoşkuyla kutladığımız, bu Yüce Meclisin kurulduğu bir 23 Nisan var; bunun içerisinde, bir 29 Ekim var; ulusumuzun, yüce milletimizin cumhuriyete kavuştuğu gün var. Ama, bir 14 Mayıs var ki, benim inanışıma göre, 14 Mayısla cumhuriyet, Atatürk’ün istediği kimliğine, Atatürk’ün düşündüğü, hayal ettiği ve hedeflediği kimliğine o gün kavuşmuştur. İçerisinde demokrasinin bulunmadığı bir cumhuriyeti, cumhuriyet olarak ne anlamak ne de anlatmak mümkün değildir. (Alkışlar)

Demokrasinin; yani, milletin kendi benliğini ve iradesini kendi devletinin idaresine hâkim kılmasıyla sonuçlanan o günde, ben, sadece o günü gerçekleştiren ve bir zaman partilerinde görev yapmış olmayı kendim için bir gurur saydığım Demokrat Parti büyüklerinin değil, o günün yöneticilerinin de yine minnetle ve rahmetle anılması gerektiğini ifade etmek istiyorum; yani, biz, bugün, özellikle bugünün şartları içerisinde merhum Bayar’ı, merhum Menderes’i nasıl saygıyla, rahmetle, minnetle, şükranla anıyorsak, o yolu açan o günün yöneticilerine, bir 5545 sayılı Seçim Kanunu vardı; onun çıkmasına önayak olan rahmetli Şemsettin Günaltay’ı da, rahmetli İsmet İnönü’yü de, burada aynı şekilde şükranla anıyoruz. (Alkışlar)

Değerli arkadaşlarım, asıl söylemek istediğim şey de, bu son ifade ettiğim kısımla ilgilidir. O gün ne yapılmıştır; o gün, bir parti diğer bir partiye karşı değil, milletimiz bir zafer kazanmıştır. O zaferin değeri nedir, kıymeti nedir; o zaferle, daha doğrusu “o olayda zaferle” deyip, meseleyi, herhangi bir şekilde, bir galibi ve mağlubu olan taraflar arasındaki bir olay şeklinde değil, milletin kendisinin topyekûn bir olayı olarak anlamak gerektiğini söylemek istiyorum. O gün, millet “ben varım, ben idare edeceğim kendimi” demiştir.

Değerli arkadaşlarım, bugünlerde de, bunun için dikkat etmemiz gereken birçok tarafı olduğu için bugün söz aldım ve sizlere, bu düşüncelerimi, bu duygularımı değil, hatıralarımı da değil; çünkü, baktığınız zaman, 1950’nin 14 Mayısını bir hatıra olarak aldığımız zaman, meseleyi çok yanlış, meseleyi çok noksan tanımlamış oluruz. 14 Mayıs, bir hatıra değildir, 14 Mayıs “ben varım” dediğimiz gün; bundan sonra da aynı şekilde yürütülmesi ve yürütülmesi için de gerekli özenin gösterilmesi gerektiğine işaret etmek istiyorum.

Değerli arkadaşlarım, artık, çağımızda, yönetim hakkı, bir siyasî hak olmaktan çıkmış ve insanlık haklarının arasına girmiştir. San Francisco Beyannamesinde aynen “yönetim hakkı insanlık hakkıdır” deniliyor; yani, insanın kendi kendini yönetmediği yerde, artık, siyasî haklar evresini geride bırakmış olan ve insanlık haklarının arasına girmiş olmasıyla, bir yerde, kendi kendini yönetemeyenin insan olduğunu da, bugünkü çağdaş demokrasi ve çağdaş hukuk kabul etmiyor. İşte, o 14 Mayısın önemi burada.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Sayın Cevheri, konuşmanızı tamamlayın efendim.

NECMETTİN CEVHERİ (Devamla) – Tamamlıyorum.

Bugün şunu söylemek istiyorum: Demokrasi, bir uzlaşı rejimidir. Bundan önce, yani 1995 seçimlerinden önce, o zamana kadar, bütün düşüncelerimiz, programlarımız, her şeyimiz, hatta yaşam tarzlarımız birbirinden farklı olan bir siyasî partimizle 5 yıl iktidar olduk. Az yaptık çok yaptık, ne yaptık ne yapmadık ayrı mesele; ama, bir şey yaptık ki, onu hep gururla ifade ettik; uzlaşıyı iktidar yaptık. Ayrı düşünmenin, ayrı programlara sahip olmanın, birlikte sorumluluk kabul etmeye engel olmadığını ve olmaması gerektiğini ispat ettik.

Bugün de onu söyleyerek, Sayın Başkanın müsaadesiyle, kısaca sözlerimi bağlamak istiyorum. Birbirimize tahammül etmek mecburiyetindeyiz değerli arkadaşlarım; birbirimize tahammül edemediğimiz yerde, tahammül etmememiz gereken ve tahammül etme hakkımız olmayan şeylere de katlanmak zorunda olduğumuzu bilmemiz lazımdır. (DYP, FP ve ANAP sıralarından alkışlar) Şu bina bize emanet edilmiştir; bu binada bize emanet edilen şey çok büyük bir olaydır. Aşağıyukarı yarıçapı 40-50 metreyi bulan bu yarımdairenin içerisine değerli arkadaşlarım, 63 milyon insanı, 63 milyon düşüncesiyle, 63 milyon beklentisiyle, 63 milyon inancıyla, her şeyiyle sığdırmak mecburiyetindeyiz. Eğer, o 63 milyon insanımızı bu duvarların içerisine sığdıramaz da taşırırsak, o zaman çözümlerinin de dışarıya taşmasını kabul etmemiz gerekir ki, buna hakkımız da yoktur, buna imkân da yoktur ve olmamalıdır; ben, bunu söylemek istiyorum. (DYP ve FP sıralarından alkışlar)

Değerli arkadaşlarım, bir büyük nimettir elimizde; bunun kıymetini bilelim. Biz, tabiatıyla ki, ayrı partileriz; ayrı düşüncelere, ayrı programlara, ayrı hayat tarzlarına sahip olmamız doğaldır; öyle olmasaydı, zaten, ayrı partiler olmazdık. Ancak, bizim anayasal sistemimiz içerisinde de ayrı partilerin burada hep ayrı olarak kalmalarını gerektirmiyor; yan yana gelip, yönetim çıkar bana diyor; temsilde adalet, yönetimde istikrar diyor Anayasamız 1995’te yaptığımız son değişikliklerle. Binaenaleyh, bunların birini diğerine feda etmeden, istikrar için adaleti, adalet için de istikrarı feda etmeden, bunların hepsinin yan yana getirilmesi, zaten, devlet denilen büyük basiretin gereğidir ve biz bunu yerine getirmek mecburiyetindeyiz, yükümlülüğündeyiz. Bundan başka bir rejim yok. Demokrasiyi, bir yönetim yöntemi değil, bir yaşam biçimi olarak kabul etmiş bir millet olarak, onun gereklerine, onun hoşgörü icap eden şeylerine...

Sayın Başkan, izninizle çok kısa bağlıyorum.

Ben diyorum ki, sayın grup başkanvekillerimizle de konuşuruz, gelin, bu konuyu bir kurucu meclis gibi konuşalım. Üçbeş ayda bir seçimin konuşulduğu, her dönemde üçbeş tane hükümetin değiştiği bir ortamda, ne istikrar olur ne bu millete olan taahhütlerimizi yerine getirebiliriz, ne ekonomik istikrarı ne sosyal düzeni sağlayabiliriz ne de Avrupa Birliğine girebiliriz. Gelin, bu seçim sistemlerini konuşalım; biz, bir genel görüşme hazırlıyoruz; konuşalım, bundan sonraki Meclisin hiçolmazsa bir dönem için bir daha seçim lafını konuşmadığı bir ortamı yaratalım.

Sayın Başbakan daima söylüyor; “önümü görmek ihtiyacındayım” diyor. Hükümetlerin önünü görme ihtiyacı parlamentolar için çok daha fazlasıyla ve daha ağırlıklı olarak geçerlidir. Bu Parlamentomuz, kuruluşunun ikinci, üçüncü ayında, yeni seçimi konuşmakla, o gün kendisinden çok şey kaybetmiştir; yani, gücünden çok şey kaybetmiştir, itibarından değil; onu, kesinlikle söyletmeyiz.

Değerli arkadaşlarım, Sayın Başkanın müsamahasıyla tamamladığım son cümlemde şunu ifade etmek istiyorum; gelin, bir kurucu meclis gibi çalışalım. Biz, bu dönemi şartlar itibariyle, istikrarsızlık itibariyle iyi kullanamadık, hiç olmazsa bundan sonraki dönem ve dönemlerde ülkeye gerekli şekilde hizmet etmek, şu 63 milyon dediğimiz insanın beklentilerine cevap vermek, verebilmek için gerekli düzenlemeleri hep beraber oturarak, hepimizin sorumluluğunda, vebalinde olduğu düşüncesiyle hareket ederek yapalım diyorum.

Sayın Başkana müsamahasından dolayı ve beni dinlediğiniz için size, Yüce Heyetinize saygılarımı arz ediyorum. (Alkışlar)

BAŞKAN – Gündemdışı konuşan Şanlıurfa Milletvekili Sayın Necmettin Cevheri’ye teşekkür ediyorum.

Ben de, Türkiye Büyük Millet Meclisi adına 14 Mayıs 1950’de, çokpartili demokratik hayatın fiilen kuruluşuna katkıda bulunmuş olan bütün siyaset adamlarımızı rahmet ve minnetle anıyorum.

Değerli arkadaşlarım, gündeme geçiyoruz.

Başkanlığın Genel Kurula diğer sunuşları vardır. Sunuşların uzun olması sebebiyle, Divan üyesi arkadaşımın, sunuşları, yerinden oturarak okuması hususunda tasvibinizi alacağım: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığının tezkereleri vardır; okutup, bilgilerinize sunacağım.

B) TEZKERELER VE ÖNERGELER

1. – Yunan Parlamentosunun vaki davetine, TBMM’yi temsilen icabet edecek parlamento heyetindeki değişikliğe ilişkin Başkanlık tezkeresi (3/1476)

14 Mayıs 1998

Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kuruluna

İlgi: 6 Mayıs 1998 tarih ve A.01.0.GNS.0.76/778 sayılı yazınız.

14-16 Mayıs 1998 tarihleri arasında Selanik’te yapılacak Güneydoğu Avrupalı Genç Parlamenterler Konferansında Türkiye Büyük Millet Meclisini temsil edecek heyet üyelerimizin isimleri Türkiye Büyük Millet Meclisinin Dışilişkilerinin Düzenlenmesi Hakkındaki 3620 sayılı Kanunun 2 nci maddesi uyarınca, 12 Mayıs 1998 tarih ve 88 inci Birleşiminde Genel Kurulun bilgilerine sunulmuştur.

Bu defa siyasî parti gruplarından alınan yazılarda, söz konusu konferansa İzmir Milletvekili Sayın Ufuk Söylemez’in yerine Çanakkale Milletvekili Sayın Nevfel Şahin ve Tekirdağ Milletvekili Sayın Fırat Dayanıklı’nın yerine ise Kocaeli Milletvekili Sayın Halil Çalık’ın katılacakları belirtilmiştir.

Genel Kurulun bilgilerine sunulur.

Hikmet Çetin

Türkiye Büyük Millet Meclisi

Başkanı

BAŞKAN – Bilgilerinize sunulmuştur.

Diğer tezkereyi okutuyorum:

2. – Türkiye Büyük Millet Meclisi Kuzey Atlantik Asamblesi Türk Grubunu oluşturmak üzere grubunca aday gösterilen milletvekillerine ilişkin Başkanlık tezkeresi (3/1477)

14 Mayıs 1998

Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kuruluna

Türkiye Büyük Millet Meclisi Kuzey Atlantik Asamblesi Türk Grubunu oluşturmak üzere, Fazilet Partisi Grup Başkanlığınca, Malatya Milletvekili Oğuzhan Asiltürk ve Bayburt Milletvekili Suat Pamukçu aday gösterilmiştir.

Türkiye Büyük Millet Meclisinin Dış İlişkilerinin Düzenlenmesi Hakkındaki 3620 sayılı Kanunun 2 nci maddesi uyarınca Genel Kurulun bilgilerine sunulur.

Hikmet Çetin

Türkiye Büyük Millet Meclisi

Başkanı

BAŞKAN – Bilgilerinize sunulmuştur.

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığının diğer bir tezkeresini okutuyorum:

3. – Portekiz Parlamentosunun vaki davetine istinaden, Dokuzuncu EUREKA Parlamentolararası konferansa katılacak olan milletvekillerine ilişkin Başkanlık tezkeresi (3/1478)

14 Mayıs 1998

Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kuruluna

Portekiz Parlamentosunun vaki davetine istinaden, Türkiye Büyük Millet Meclisini temsilen 1-3 Haziran 1998 tarihlerinde Lizbon’da yapılacak “Dokuzuncu EUREKA Parlamentolararası Konferans”a üç kişilik bir Parlamento heyetinin icap etmesi, Türkiye Büyük Millet Meclisinin Dış İlişkilerinin Düzenlenmesi Hakkındaki 3620 Sayılı Kanunun 6 ncı maddesi uyarınca Genel Kurulun 31 Mart 1998 tarihli 73 üncü Birleşiminde kabul edilmiştir.

Anılan kanunun 2 nci maddesi uyarınca, Heyetimizi oluşturmak üzere, Fazilet Partisi Grup Başkanlığınca Kayseri Milletvekili Abdullah Gül, Anavatan Partisi Grup Başkanlığınca Eskişehir Milletvekili Demir Berberoğlu ve Doğru Yol Partisi Grup Başkanlığınca İçel Milletvekili Ayfer Yılmaz aday gösterilmiştir.

Türkiye Büyük Millet Meclisinin Dış İlişkilerinin Düzenlenmesi Hakkındaki 3620 sayılı Kanunun 2 nci maddesi uyarınca Genel Kurulun bilgisine sunulur.

Hikmet Çetin

Türkiye Büyük Millet Meclisi

Başkanı

BAŞKAN – Bilgilerinize sunulmuştur.

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığının bir başka tezkeresi vardır; okutup, oylarınıza sunacağım:

4. – Türkiye Büyük Millet Meclisinden bir parlamento heyetinin Polonya’yı ziyaretine ilişkin Başkanlık tezkeresi (3/1479)

14 Mayıs 1998

Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kuruluna

Dışişleri Bakanlığının 27 Nisan 1998 tarih ve 746–6175 sayılı yazısında, Türkiye Büyük Millet Meclisinden bir Parlamento heyetinin Polonya’yı ziyareti uygun mütalaa edilmektedir.

Söz konusu davete icabet edilmesi hususu, Türkiye Büyük Millet Meclisinin Dış İlişkilerinin Düzenlenmesi Hakkındaki 3620 sayılı Kanunun 7 nci maddesi uyarınca Genel Kurulun tasviplerine sunulur.

Hikmet Çetin

Türkiye Büyük Millet Meclisi

Başkanı

BAŞKAN – Tezkereyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

Başbakanlığın, İçtüzüğün 75 inci maddesine göre verilmiş bir tezkeresi vardır; okutuyorum:

5. – Devlet Su İşleri Umum Müdürlüğü Teşkilât ve Vazifeleri Hakkında Kanunun Bir Maddesinde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısının geri verilmesine ilişkin Başbakanlık tezkeresi (3/1480)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kuruluna

İLGİ : 15.4.1998 tarihli ve B.02.0.KKG/101-1225/1955 sayılı yazımız.

İlgi yazımızla Başkanlığınıza sunulan “Devlet Su İşleri Umum Müdürlüğü Teşkilat ve Vazifeleri Hakkında Kanunun Bir Maddesinde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı”nın yeniden incelenmek üzere, İçtüzüğün 75 inci maddesi gereğince geri gönderilmesini arz ederim.

Mesut Yılmaz

Başbakan

BAŞKAN – Plan ve Bütçe Komisyonunda bulunan kanun tasarısı geri verilmiştir.

İki adet Meclis araştırması önergesi vardır; sırasıyla okutuyorum:

C) GENSORU, GENEL GÖRÜŞME, MECLİS SORUŞTURMASI VE MECLİS ARAŞTIRMASI ÖNERGELERİ

1. – Antalya Milletvekili Deniz Baykal ve 41 arkadaşının, Mustafa Güngör’ün milletvekili lojmanlarında öldürülmesi olayını açıklığa kavuşturmak ve soruşturmada ihmali bulunanları tespit etmek amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/261)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kuruluna

23-24 Haziran 1991 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi Milletvekili lojmanlarında İzmir Milletvekili Erol Güngör’ün oğlu Mustafa Güngör, hunhar bir cinayete kurban gitmişti. Günün her saatinde koruma altında bulunan, milletvekilleriyle eş ve çocukları dışında, güvenlik güçlerince yapılan kimlik tespitiyle ancak girilebilen bir mekanda cinayet işlenmesi ve aradan geçen yedi yıla yakın bir sürede faillerinin bulunamayışı, adalet açısından olduğu kadar Türkiye Büyük Millet Meclisi açısından da düşündürücüdür.

Zira, bu cinayetin nedeni, lojmanlardaki çetelerden, aşk ilişkilerine, etnik çekişmelere indirgenmiş, MİT raporu olduğu ileri sürülen belgelerden ihbar mektuplarına kadar spekülasyonlara sebep olmuş, basında yer alan açıklamalar, haber ve yorumlarla olay, milletvekilleri, milletvekillerinin eş ve çocuklarıyla irtibatlandırılmıştır.

Cinayette bıçak ve tabanca kullanıldığı kesin olmasına rağmen, soruşturmanın daha başlangıcında savcı ve emniyet yetkilileri tarafından cinayette tabanca kullanıldığının dahi tesip edilememesi, işe ciddiyet ve basiretten yoksun başlanıldığını ortaya koymaktadır. Yetkililerin, soruşturmanın tıkanma nedenleri arasında milletvekili dokunulmazlığı, seçimler sonrası seçilemeyen milletvekillerinin adreslerinin tespit edilemediğinin ileri sürülmesi, olayın akabinde video kayıtlarında yer alan delillerin sonradan ortadan kaldırılması, bilirkişi raporlarına rağmen soruşturmayı yürüten yetkililerin umursamız davranışları fevkalade çarpıcıdır.

Düşününüz ki, bu cinayeti aydınlatmak için mücadele veren Erol Güngör’den, olay günü, lojmanlarda görevli güvenlik mensuplarının isimleri dahi gizlenmiştir.

Öte yandan, faili meçhul cinayetlerle ilgili Türkiye Büyük Millet Meclisi araştırma komisyonuna, Adalet Bakanlığı ve Emniyet Genel Müdürlüğünce gönderilen listede, bu cinayetin gösterilmemesi daha da çarpıcıdır.

Soruşturma sonuçlanmadan cinayetin işlendiği evin Erol Güngör’e haber verilmeksizin boşaltılması, eşyaların depoya taşınması da ayrıca düşündürücüdür.

Bir başka düşündürücü nokta, dönemin muhalefet partileri liderleri yanında, zamanın Ankara Valisinin, cinayetin siyasî olmadığına ilişkin beyanlarını neye dayanarak verdikleri konusudur. Doğal olarak bu beyanlar soruşturmayı yapanların ya da onların bağlı bulunduğu yetkililerin bilgi vermesiyle mümkündür. Ancak, bu konudaki girişimler de suskunlukla geçiştirilmiştir.

Bu konuda yedi yıldır delil toplayan İzmir eski milletvekili Erol Güngör’ün çabaları, kocaman bir cilt oluşturmuştur.

Bütün bu bulguların ortaya koyduğu gerçek, cinayetin üzerine gerekli özen, titizlik ve ciddiyetle gidilmediği, devlet kavramı ve Türkiye Büyük Millet Meclisinin ciddî yara aldığı ve saygınlığının gölgelendiğidir. Buna kimsenin hakkı olamaz.

Türkiye Büyük Millet Meclisinde, geçen dönemde, Denizli Milletvekili Adnan Keskin ve arkadaşlarının bu konuda verdiği araştırma önergesinin 3.7.1992 günlü oturumda okunması aşamasında, çeşitli partilere mensup pek çok üye önergeye katıldıklarını beyan etmişlerse de, önerge, normal sırası içinde görüşülemediği için, İçtüzüğün 77 nci maddesi gereğince hükümsüz sayılmıştır.

Kuşkusuz faili meçhul her cinayet büyük acılara, kuşkulara, söylentilere neden olur; ama, Mustafa Güngör cinayetinin işlendiği yer, cinayet zanlıları arasında milletvekilleri ve devletin güvenlik güçleri mensuplarının bulunduğu iddiaları, bütün soruşturma aşamalarında açıkça görülen ciddiyetsizlik, işi oluruna bırakma ve unutturma çabaları daha da acıdır.

Bu nedenle, cinayetin aydınlatılması, Güngör Ailesinin hakkı olduğu kadar, güvenlik güçlerinin, milletvekillerinin, Yüce Meclisin ve devletin saygınlığı açısından da fevkalade önemlidir.

Bir yazarımızın belirttiği gibi “Milletvekili Lojmanlarında devletin kanunları mı geçerli, yoksa serçe serçeyi gagalamaz kuralı mı egemen?” sorusunun yanıtı, mutlaka verilmelidir.

Bütün bu nedenlerle, Türkiye Büyük Millet Meclisi Lojmanlarında işlenen bu cinayetin aydınlatılmasını sağlamak, suçlularını ortaya çıkarmak ve soruşturmada ihmali görülenleri tespit etmek amacıyla, Anayasanın 98 ve Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünün 104 ve 105 inci maddeleri gereğince Meclis araştırması açılmasını diliyoruz.

Saygılarımızla.

Deniz Baykal (Antalya)

İsmet Önder Kırlı (Balıkesir)

Yusuf Öztop (Antalya)

Bekir Kumbul (Antalya)

Veli Aksoy (İzmir)

Zeki Çakıroğlu (Muğla)

Ali Haydar Şahin (Çorum)

Metin Arifağaoğlu (Artvin)

Yüksel Aksu (Bursa)

Fatih Atay (Aydın)

Sabri Ergül (İzmir)

Nezir Büyükcengiz (Konya)

Ahmet Küçük (Çanakkale)

Birgen Keleş (İzmir)

Oya Araslı (İçel)

Önder Sav (Ankara)

Nihat Matkap (Hatay)

Tuncay Karaytuğ (Adana)

Atilâ Sav (Hatay)

İrfan Gürpınar (Kırklareli)

Ayhan Fırat (Malatya)

Ahmet Güryüz Ketenci (İstanbul)

İsmet Atalay (Ardahan)

Bülent Tanla (İstanbul)

Yılmaz Ateş (Ankara)

Eşref Erdem (Ankara)

Ali Şahin (Kahramanmaraş)

Orhan Veli Yıldırım (Tunceli)

Mehmet Sevigen (İstanbul)

Mustafa Kul (Erzincan)

Ali Rıza Bodur (İzmir)

Şahin Ulusoy (Tokat)

Cevdet Selvi (İstanbul)

Adnan Keskin (Denizli)

Murat Karayalçın (Samsun)

Yahya Şimşek (Bursa)

Bekir Yurdagül (Kocaeli)

Celal Topkan (Adıyaman)

Onur Kumbaracıbaşı (Kocaeli)

Algan Hacaloğlu (İstanbul)

Ali Topuz (İstanbul)

Mahmut Işık (Sıvas)

 

BAŞKAN – Bilgilerinize sunulmuştur.

Önerge, gündemde yerini alacak ve Meclis araştırması açılıp açılmaması konusundaki öngörüşme, sırasında yapılacaktır.

Şimdi, ikinci Meclis araştırması önergesini okutuyorum:

2. – İstanbul Milletvekili Mehmet Sevigen ve 21 arkadaşının, Şişli Belediye eski Başkanı Gülay (Atığ) Aslıtürk döneminde belediyede yapıldığı ileri sürülen yolsuzluk ve usulsüzlük iddialarını araştırmak amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/262)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Şişli eski Belediye Başkanı Gülay (Atığ) Aslıtürk döneminde, Şişli Belediyesinde yapılan yolsuzlukların münferit uygulamalar olmadığı, siyasî boyutları bulunduğu, yapılan hukuka aykırı haksız ve kişisel menfaat sağlayan uygulamaların, Başkanın mensubu bulunduğu partiye bağış karşılığı yapıldığı yönündeki iddiaların ve uzun süredir ileri sürülmesine ve şikâyet konusu yapılmasına karşın, yetkili makamların duyarsız kaldıklarına ilişkin suçlamaların araştırılması, gerçeklerin açığa çıkarılması için, Anayasanın 98 inci, Meclis İçtüzüğünün 103 ve 104 üncü maddeleri gereğince bir Meclis araştırması açılmasını saygılarımızla arz ederiz.

Mehmet Sevigen (İstanbul)

İsmet Atalay (Ardahan)

Veli Aksoy (İzmir)

Mahmut Işık (Sıvas)

Zeki Çakıroğlu (Muğla)

Fatih Atay (Aydın)

Atilâ Sav (Hatay)

Şahin Ulusoy (Tokat)

Eşref Erdem (Ankara)

Nezir Büyükcengiz (Konya)

M. Cevdet Selvi (İstanbul)

Ali Şahin (Kahramanmaraş)

Orhan Veli Yıldırım (Tunceli)

Tuncay Karaytuğ (Adana)

Ali Haydar Şahin (Çorum)

Önder Sav (Ankara)

Ahmet Güryüz Ketenci (İstanbul)

İrfan Gürpınar (Kırklareli)

Ahmet Küçük (Çanakkale)

Algan Hacaloğlu (İstanbul)

Bekir Kumbul (Antalya)

Metin Arifağaoğlu (Artvin)

Gerekçe:

Şişli eski Belediye Başkanı Gülay (Atığ) Aslıtürk döneminde, Şişli Belediyesinde yapılan yolsuzlukların, eski belediye başkanının kişisel, münferit uygulamaları olmadığı, siyasî boyutları olduğu, organize bir nitelik taşıdığı yönünde ciddî kuşkular ortaya çıkmıştır.

Bilindiği gibi, Gülay (Atığ) Aslıtürk, büyük bir propaganda ve tanıtımla, önceki dönemde belediye başkanlığı yaptığı Çatalca ve DYP’den Şişli ve ANAP’a transfer edilerek, 27 Mart 1994 tarihinde yapılan mahallî genel seçimlerde Şişli Belediye Başkanı seçilmiştir. Bu transfer, bu kişiyle ilgili Çatalca’da benzer uygulamalar yaptığı yönünde yaygın söylentilerin olduğu bir dönemde yapılmıştır.

Gülay Atığ’ın göreve başlamasının hemen ardından, yolsuzluklarla ilgili iddialar ortaya atılmış ve bu iddialar giderek artmıştır.

Durum böyle iken, bu dönemde, bu iddialar konusunda, ne mensup olduğu partisi ne de İçişleri Bakanlığı tarafından hiçbir girişimde bulunulmamıştır. Tam tersine, hakkında yolsuzluk iddiaları bulunan Belediye Başkanı sahiplenilmiş, hukuka aykırı ve kişisel çıkar sağlamaya yönelik uygulamalar ve projelere destek verilmiştir. Bugün, mevzuata aykırı ve özel çevrelere çıkar sağlamak amacıyla yapıldığı açıkça ortaya çıkan projeler, bizzat, mensubu bulunduğu partinin genel başkanı tarafından yapılmıştır. İddialar, gazetelerde tefrika edilene kadar da bu tavır sürdürülmüştür.

Sessiz kalınan, gerekli müdahalelerin yapılmadığı yolsuzluklara özetle baktığımızda, bu tavrın yanlışlığı ve nedenlerinin araştırılması ihtiyacı daha iyi anlaşılacaktır.

Kredi usulsüzlükleri, çalışanların haklarını alamadıkları bir dönemde hayalî isim ve firmalara yapılan yüklü ödemeler, hayalî, pahalı ve eksik alımlar, Şişli İlçe sınırları içerisinde büyük boyutlarda kaçak yapılaşmaya göz yumulması, kaçak inşaatları meşrulaştırmayı amaçlayan plan değişiklikleri, usulsüz arsa satışları, İmar Kanunu ve yönetmeliklerine aykırı plan değişiklikleri ve inşaat izinleri, kamunun kullanımına açık alanları, yeşil alanları özel rant sağlayarak, kişilere tahsis, Belediye Meclisine, Encümene ait yetkilerin çoğunluğunun Şişli Pazarlama A.Ş’ye (ŞİPA) devredilmesi, Encümen kararlarına daha sonra eklemeler yapılarak, özel çıkar sağlayan işlemlerin gerçekleştirilmesi vb. bu dönemde yaygın olan yolsuzluk uygulamalarıdır.

Bu yolsuzluklara karışan şirketlerin büyük bir çoğunluğu, eş, dost, akraba ve partililere aittir. Encümen ve satın alma komisyonlarında olan Belediye Meclis üyeleri, Belediyeyle iş yapmıştır. Daha önceki dönemde kabul edilmeyen, reddedilen plan değişiklikleri bu dönemde gerçekleştirilmiştir.

Öte yandan, kaçak inşaatları meşrulaştırmayı amaçlayan plan değişikliklerinin belediye ve partiye yapılan bağışlar sonrasında yapıldığına ilişkin duyumlar vardır.

Aynı dönemde, Belediye Başkanının mensubu bulunduğu partinin Şişli ilçe binası yaptırılmış ve görkemli törenle açılmıştır. Dönemin parasıyla 20 milyara mal olduğu söylenen ilçe binasının hangi kaynaklarla yapıldığına ilişkin sorular hep cevapsız kalmıştır.

Yolsuzlukların dayanağı olan komisyon kararları, ANAP Belediye Meclis Grubunda, grup kararları alınarak pekiştirilmiştir.

Yolsuzlukların ayyuka çıktığı, suç duyurularının yapıldığı bir dönemde, ödeme kabiliyeti olmayan Şişli Belediyesine, 3 trilyon liranın üzerinde dış kredi kullandırılması yönünde YPK kararı çıkarılmıştır.

Suç duyurularına ve çağrılara karşın, İçişleri Bakanlığının meseleye el koymaması ve Belediye Başkanının yurtdışına kaçmasının ve evrakları kaçırmasının engellenmemesi de, siyasî kollama yapıldığı kuşkularını artırmıştır.

Tüm bunlar birlikte değerlendirildiğinde, ortaya atılan iddiaların, yalnızca cezaî sorumluluk açısından değil; siyasî yönleriyle de araştırılmasına, siyasî bir boyutu olup olmadığının ortaya çıkarılmasına ihtiyaç olduğu görülmektedir.

Bu gerçekler ışığında, Meclisin konuya el atması bir zorunluluk olmuştur.

Bu gerekçelerle, Şişli eski Belediye Başkanı Gülay (Atığ) Aslıtürk döneminde, Şişli Belediyesinde yapılan yolsuzlukların münferit uygulamalar olmadığı, siyasî boyutları bulunduğu, yapılan hukuka aykırı, haksız ve kişisel menfaat sağlayan uygulamaların, Başkanın mensubu bulunduğu partiye bağış karşılığı yapıldığı yönündeki iddiaların ve uzun süredir ileri sürülmesine karşın, bu iddialar karşısında, yetkili makamların duyarsız kaldıklarına ilişkin suçlamaların araştırılması ve gerçeklerin açığa çıkarılması için, Anayasanın 98 inci, Meclis İçtüzüğünün 103 ve 104 üncü maddeleri gereğince bir Meclis araştırması açılmasını saygılarımızla arz ederiz.

BAŞKAN – Bilgilerinize sunulmuştur.

Önerge, gündemdeki yerini alacak ve Meclis araştırması açılıp açılmaması konusundaki öngörüşmeler sırasında yapılacaktır.

Dilekçe Komisyonu Başkanlığının, başkanvekili ve sözcü seçimine dair bir tezkeresi vardır; okutup, bilgilerinize sunacağım:

B) TEZKERELER VE ÖNERGELER (Devam)

6. – Dilekçe Komisyonu Başkanlığının, Komisyonun başkanvekili ve sözcü seçimini yaptığına ilişkin tezkeresi (3/1481)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Dilekçe Komisyonu, başkanvekili ve sözcü seçimi için 14.05.1998 Perşembe günü, saat 13.00’de toplanmış ve kullanılan 7 adet oy pusulasının tasnifi sonucu, aşağıda adı ve soyadı belirtilen üyeler, karşılarında gösterilen oyları alarak başkanvekili ve sözcü seçilmişlerdir.

Bilgilerinize sunulur.

Saygılarımla.

Muzaffer Arıkan Mardin

Dilekçe Komisyonu Başkanı

Başkanvekili Mustafa İlimen Edirne 7 oy

Sözcü Şükrü Yürür Ordu 7 oy

BAŞKAN – Bilgilerinize sunulmuştur.

Komisyonda görev alan arkadaşlarıma başarılar diliyorum.

Sayın milletvekilleri, gündemin “Seçim” kısmına geçiyoruz.

IV. – SEÇİMLER

A) SAYIŞTAY ÜYELİKLERİNE SEÇİM

1. – Sayıştayda açık bulunan üyeliğe seçim

BAŞKAN – Şimdi, bu kısımda yer alan, Sayıştayda boş bulunan 15 üyelikten, Genel Kurulun 29.4.1998 tarihli 83 üncü ve 5.5.1998 tarihli 85 inci Birleşimlerinde yapılan seçimlerden geriye kalan 1 üyelik için yapılacak seçime başlıyoruz.

Bu seçim, İçtüzüğün 150 nci maddesine göre yapılacaktır. Sayıştay Başkanı ve Üyeleri Önseçim Geçici Komisyonunca, Sayıştay üyelikleri için boş üyelik sayısının iki katı olarak kontenjan grupları dahilinde belirlenen adaylardan, Genel Kurulun 29.4.1998 tarihli 83 üncü ve 5.5.1998 tarihli 85 inci Birleşimlerinde seçilenler dışında kalanları havi oy pusulası Başkanlıkça bastırılmıştır.

Toplantı ve karar yetersayısı mevcut olmak şartıyla, Maliye Bakanlığı meslek mensupları kontenjan grubunun listesinden en çok oyu alan 1 aday Sayıştay üyeliğine seçilmiş olacaktır.

Oylamanın ne şekilde yapılacağını tekrar arz ediyorum: Görevli arkadaşlar, mühürlü oy pusulaları ile zarfları, her sayın milletvekiline birer tane olmak üzere dağıtacaklar; oy pusulası ve zarfı alan sayın üye, oy pusulasında yer alan adaylardan sadece birinin karşısındaki kareyi çarpı işaretiyle işaretleyecek ve oy pusulasını zarfa koyarak adının okunmasını bekleyecektir. Adı okunan milletvekili, Başkanlık Divanı kürsüsünün sol tarafından gelerek, kendisini, burada bulunan kâtip üyedeki yoklama cetveline işaretletecek, daha sonra, oy pusulasını havi zarfı Başkanlık Divanı kürsüsünün üzerine konulmuş olan oy kutusuna atacaktır.

Aynı zarftan birden çok oy pusulası çıkması halinde, bu oy pusulalarının tamamı, hiç işaretlenmeyen oy pusulaları ile birden fazla adayın işaretlendiği oy pusulaları geçersiz sayılacaktır. Bu hususlar oy pusulalarında da dipnot olarak da açıkça belirtilmiştir.

Sayıştay üyelikleri seçimine ait oy pusulaları ile zarflar, sayın milletvekillerine dağıtılsın. Her sayın üyeye bir zarf ve bir oy pusulası verilecektir.

Oyların sayım ve dökümü için, adçekme suretiyle, 5 kişilik bir tasnif komisyonu tespit edeceğim.

Rifat Serdaroğlu?.. Yok.

Süleyman Hatinoğlu?.. Yok.

Şamil Ayrım?.. Yok.

Sabahattin Yıldız?.. Yok.

Ali Kemal Başaran?.. Yok.

Bayar Ökten?.. Yok.

Aslan Polat?.. Yok.

Hüseyin Yıldız?.. Yok.

Ercan Karakaş?.. Yok.

Osman Kılıç?.. Yok.

Mehmet Bedri İncetahtacı?.. Burada.

Alaattin Sever Aydın?.. Yok.

Yusuf Ekinci?.. Burada.

Sami Küçükbaşkan?.. Yok.

Hanefi Çelik?.. Yok.

Mahmut Nedim Bilgiç?.. Yok.

Erdal Kesebir?.. Yok.

Eyyüp Cenap Gülpınar?.. Yok.

Yücel Seçkiner?.. Yok.

Veysel Atasoy?.. Yok.

Agâh Oktay Güner?.. Burada.

Recep Kırış?.. Yok.

Recep Mızrak?.. Burada.

Ünal Erkan?.. Yok.

Nevzat Köse?.. Yok.

Remzi Çetin?.. Yok.

Cemil Erhan?.. Yok.

Fehim Adak?.. Yok.

Seyfi Oktay?.. Yok.

Hakan Tartan?..Yok.

Mehmet Altan Karapaşaoğlu?.. Yok.

Saffet Benli?.. Yok.

Rüştü Kâzım Yücelen?.. Yok.

Sebgetullah Seydaoğlu?.. Yok.

Mustafa Kamalak?.. Yok.

İsmet Atalay?.. Yok.

Ziya Aktaş?.. Burada.

Komisyonumuz teşekkül etmiştir.

Şimdi, oy verme işlemine geçiyoruz.

(Oyların ayırımı yapıldı)

BAŞKAN – Oyunu kullanmayan başka milletvekili var mı?.. Yok.

Oy verme işlemi sona ermiştir.

Oy kupaları tasnif heyetine teslim edilmek üzere kaldırılsın.

Sayın milletvekilleri, Gaziantep Milletvekili Sayın Mehmet Bedri İncetahtacı, Burdur Milletvekili Sayın Yusuf Ekinci, Ankara Milletvekili Sayın Agâh Oktay Güner, Kırıkkale Milletvekili Sayın Recep Mızrak, İstanbul Milletvekili Sayın Ziya Aktaş tasnif komisyonu üyeleridir, yerlerini almalarını rica ediyorum.

(Oyların ayırımı yapıldı)

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, Sayıştayda boş bulunan 15 üyelikten geriye kalan 1 üyelik için yapılan seçime ait Tasnif Komisyonu tutanağı gelmiştir; okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Sayıştayda boş bulunan 15 üyelikten geriye kalan 1 üyelik için yapılan seçime 349 üye katılmış, kullanılan oyların 12’si geçersiz sayılmış, geçerli oyların dağılımı aşağıda gösterilmiştir.

Saygılarımızla arz ederiz.

Tasnif Komisyonu:

Mehmet Bedri İncetahtacı Yusuf Ekinci Agâh Oktay Güner

Gaziantep Burdur Ankara

Recep Mızrak A. Ziya Aktaş

Kırıkkale İstanbul

Ali Serdar : 193 oy

Mesut Tortop : 115 oy

Mehmet Koçyiğit : 16 oy

Muzaffer A. Teksin : 12 oy

Rusuhi Ecevitoğlu : 1 oy

Toplam : 337 oy

BAŞKAN – Bilginize sunulan Tasnif Komisyonu tutanağına göre, Maliye Bakanlığı meslek mensupları kontenjan grubundan Ali Serdar 193 oy alarak, Sayıştay üyeliğine seçilmiştir; hayırlı olmasını diliyorum.

Değerli milletvekilleri, gündemin “Oylaması Yapılacak İşler” kısmına geçiyoruz.

V. – OYLAMASI YAPILACAK İŞLER

1. – İstanbul Milletvekili Halit Dumankaya’nın, 26.5.1927 Tarih ve 1050 Numaralı Muhasebe-î Umumiye Kanununun 77 nci Maddesinde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifinin (2/541) doğrudan gündeme alınmasına ilişkin önergesi

BAŞKAN – Geçen birleşimde, İstanbul Milletvekili Halit Dumankaya’nın 26.5.1927 Tarih ve 1050 Numaralı Muhasebe-i Umumiye Kanununun 77 nci Maddesinde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifinin, İçtüzüğün 37 nci maddesine göre doğrudan gündeme alınma önergesi üzerinde yapılan görüşmeler tamamlanmış, oylamasında kalmıştık.

Şimdi, önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

Gündemin “Kanun Tasarı ve Teklifleriyle Komisyonlardan Gelen Diğer İşler” kısmına geçiyoruz.

Önce, yarım kalan işlerden başlıyoruz.

VI. – KANUN TASARI VE TEKLİFLERİYLE KOMİSYONLARDAN

GELEN DİĞER İŞLER

1. – Kütahya Milletvekili Mustafa Kalemli, Anavatan Partisi Genel Başkanı Rize Milletvekili Mesut Yılmaz, Doğru Yol Partisi Genel Başkanı İstanbul Milletvekili Tansu Çiller, Demokratik Sol Parti Genel Başkanı İstanbul Milletvekili Bülent Ecevit, Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı Antalya Milletvekili Deniz Baykal ile 292 milletvekilinin; Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının 83 üncü Maddesinin Değiştirilmesine Dair Kanun Teklifi ve Anayasa Komisyonu Raporu (2/676) (S. Sayısı : 232)

BAŞKAN – Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının 83 üncü Maddesinin Değiştirilmesine Dair Kanun Teklifinin ikinci müzakeresine başlayacağız.

Komisyon?.. Yok.

Müzakere ertelenmiştir.

2. – Bayburt Milletvekili Ülkü Güney ve Ankara Milletvekili Yücel Seçkiner’in, 1076 Sayılı Yedek Subaylar ve Yedek Askerî Memurlar Kanunu ile 1111 Sayılı Askerlik Kanunlarında Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi ve İçtüzüğün 37 nci maddesine göre doğrudan gündeme alınma önergesi (2/669) (S. Sayısı : 338)

BAŞKAN – 1076 Sayılı Yedek Subaylar ve Yedek Askerî Memurlar Kanunu ile 1111 Sayılı Askerlik Kanunlarında Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifinin maddeleri, üzerindeki önergelerle birlikte, İçtüzüğün 88 inci maddesine göre, Komisyona geri verilmişti. Komisyon, raporunu henüz vermediğinden, teklifin müzakeresini erteliyoruz.

3. – Kamu Görevlileri Sendikaları Kanunu Tasarısı ile Antalya Milletvekili Deniz Baykal ve 39 arkadaşının, İstanbul Milletvekili Gürcan Dağdaş ve 6 arkadaşının, Trabzon Milletvekili Yusuf Bahadır ve 9 arkadaşının, İstanbul Milletvekili Ercan Karakaş ve 7 akadaşının aynı mahiyetteki kanun teklifleri ve İstanbul Milletvekili Ercan Karakaş ve 2 arkadaşının İşçi ve Memur Emeklileri ile Bunların Dul ve Yetimlerinin Sendikalaşmasına İlişkin Kanun Teklifi ve Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler ve Plan ve Bütçe komisyonları raporları (1/702, 2/224, 2/929, 2/1000, 2/1023, 2/1024) (S. Sayısı : 553)

BAŞKAN – Kamu Görevlileri Sendikaları Kanunu Tasarısının müzakeresine devam edeceğiz.

Komisyon?.. Yok.

Müzakere ertelenmiştir.

4. – Yabancıların Türkiye’de İkâmet ve Seyahatleri Hakkında Kanunun İki Maddesinde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ve İçişleri Komisyonu Raporu (1/385) (S. Sayısı : 30) (1)

BAŞKAN – Yabancıların Türkiye’de İkamet ve Seyahatleri Hakkında Kanunun İki Maddesinde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısının müzakeresine kaldığımız yerden devam ediyoruz.

Komisyon?.. Burada.

Hükümet?.. Burada.

Komisyon ve Hükümet yerini almıştır.

Geçen birleşimde tasarının 2 nci maddesi üzerinde Fazilet Partisi, Cumhuriyet Halk Partisi ve Doğru Yol Partisi Grupları adına yapılan konuşmalar tamamlanmıştı.

Madde üzerinde grupları adına başka söz isteyen?.. Yok.

Şahsı adına, Gaziantep Milletvekili Sayın Mehmet Bedri İncetahtacı, buyurun.

Konuşma süreniz 5 dakikadır.

MEHMET BEDRİ İNCETAHTACI (Gaziantep) – Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; uzun bir dönemden beri Meclisimizin yasama görevini layıkıyla yapmadığına dair kamuoyunda çok çeşitli spekülasyonlar yapılmaktadır. İnanıyorum ki, bugün çıkaracağımız bu kanunla, bu spekülasyonları sona erdireceğiz ve bundan sonra bu Meclisten milletimizin onay verdiği yasaları çıkaracağız.

Hepinizi milletimizin onay verdiği yasaları çıkarmaya davet ediyor, bu yasanın hayırlı olmasını temenni ediyorum.

Saygılarımla efendim. (Alkışlar)

BAŞKAN – Gaziantep Milletvekili Sayın Bedri İncetahtacı’ya teşekkür ediyorum.

Madde üzerinde iki önerge var; geliş sırasına göre okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 30 sıra sayılı tasarının çerçeve 2 nci maddesinde yer alan, 10 uncu maddede geçen “onbeş gün” ibaresinin “on gün” şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

Saygılarımızla.

İ. Ertan Yülek Mustafa Ünaldı Hüseyin Kansu

Adana Konya İstanbul

Mikail Korkmaz Musa Uzunkaya M. Salih Katırcıoğlu

Kırıkkale Samsun Niğde

Kahraman Emmioğlu Ahmet Çelik

Gaziantep Adıyaman

BAŞKAN – Diğer önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 30 sıra sayılı tasarının çerçeve 2 nci maddesinde yer alan 10 uncu maddede geçen “onbeş gün” ibaresinin “bir hafta” şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

Mustafa Ünaldı İ. Ertan Yülek Hüseyin Kansu

Konya Adana İstanbul

Mikail Korkmaz Musa Uzunkaya M. Salih Katırcıoğlu

Kırıkkale Samsun Niğde

Kahraman Emmioğlu Ahmet Çelik

Gaziantep Adıyaman

BAŞKAN – İkinci önerge en aykırı önerge olduğu için, öncelikle ikinci önergeyi işleme alıyorum.

Önergeye Komisyon katılıyor mu efendim?

İÇİŞLERİ KOMİSYONU BAŞKANI AKIN GÖNEN (Niğde) – Katılmıyoruz.

BAŞKAN – Hükümet?..

İÇİŞLERİ BAKANI MURAT BAŞESGİOĞLU (Kastamonu) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Önergeye Komisyon ve Hükümet katılmıyor.

Önerge sahipleri konuşma hakkını mı kullanacaklar, gerekçeyi mi okutalım?

İ. ERTAN YÜLEK (Adana) – Gerekçe okunsun.

BAŞKAN – Gerekçeyi okutuyorum:

Gerekçe: Sürenin sona ermesinden sonra geçen süre işlemsiz süre demektir. Onbeş gün, çoğu imkânlar içerisinde uzun bir süredir. Bu sürenin bir haftaya indirilmesi daha uygun süredir diye düşünülmektedir.

BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.

Diğer önergeyi tekrar okutup, işleme alacağım:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

2 nci maddede yer alan 10 uncu maddede geçen “onbeş gün” ibaresinin “on gün” şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

İ. Ertan Yülek (Adana) ve arkadaşları

BAŞKAN – Önergeye Komisyon katılıyor mu?

İÇİŞLERİ KOMİSYONU BAŞKANI AKIN GÖNEN (Niğde) – Katılmıyoruz.

BAŞKAN – Hükümet?..

İÇİŞLERİ BAKANI MURAT BAŞESGİOĞLU (Kastamonu) – Katılmıyoruz.

BAŞKAN – Önergeye Komisyon ve Hükümet katılmamaktadır.

Önerge sahiplerinin söz istemi...

İ. ERTAN YÜLEK (Adana) – Gerekçe okunsun.

BAŞKAN – Gerekçeyi okutuyorum:

Gerekçe: Süre sona erdikten sonra geçen zaman içerisine tabi olmayan zamanlar, çoğu şartlarda onbeş gün uzun bir süredir, bu sürenin kısa tutulması bizce daha makul gözükmektedir.

BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmemiştir.

2 nci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... 2 nci madde kabul edilmiştir.

Metne yeni madde ilave edilmesine dair bir önerge vardır, okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 30 sıra sayılı kanun tasarısının 2 nci maddesinden sonra gelmek üzere aşağıdaki 3 üncü maddenin eklenmesini ve madde numaralarının buna göre teselsül ettirilmesini öneririz.

Metin Bostancıoğlu Uğur Aksöz Mahmut Yılbaş

Demokratik Sol Parti Anavatan Partisi Demokrat Türkiye Partisi

Grubu Başkanvekili Grubu Başkanvekili Grubu Başkanvekili

Nihat Matkap Abdüllatif Şener

Cumhuriyet Halk Partisi Fazilet Partisi

Grubu Başkanvekili Grubu Başkanvekili

“Madde 3– 15.7.1950 tarihli ve 5683 sayılı Yabancıların Türkiye’de İkamet ve Seyahatleri Hakkında Kanuna aşağıdaki ek madde eklenmiştir.

Ek Madde 1– Türkiye’nin sınır komşusu ülkelerinde yaşamaktayken yurdumuza göç etmiş olan soydaşlarımızın ailelerinin parçalanması suretiyle dış ülkelerde kalan usul veya fürunun Türkiye’de ikamet ve seyahatine ilişkin gerekli düzenlemeleri yapmaya Bakanlar Kurulu yetkilidir.

BAŞKAN – Komisyon önergeye salt çoğunlukla katılıyor mu efendim?

İÇİŞLERİ KOMİSYONU BAŞKANI AKIN GÖNEN (Niğde) – Efendim, üyelerimiz burada; prensip olarak katılıyoruz.

BAŞKAN – Hükümet katılıyor mu efendim?

İÇİŞLERİ BAKANI MURAT BAŞESGİOĞLU (Kastamonu) – Katılıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN - Komisyon ve Hükümet önergeye katıldı.

Önerge üzerinde söz isteyen var mı efendim? Yok.

Bu önergeyi yeni bir madde olarak oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

Şimdi, metne, geçici madde ilave edilmesine dair dört ayrı önerge bulunmaktadır, onları okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 30 sıra sayılı kanun tasarısına aşağıdaki geçici maddenin eklenmesini arz ve teklif ederiz.

Altan Öymen Oya Araslı Hilmi Develi

İstanbul İçel Denizli

Bekir Kumbul Yahya Şimşek Atilâ Sav

Antalya Bursa Hatay

Yüksel Aksoy Birgen Keleş Algan Hacaloğlu

Bursa İzmir İstanbul

Bülent Tanla Ali Dinçer

İstanbul Ankara

GEÇİCİ MADDE – Türkiye’ye vize alarak 16 Nisan 1998 tarihinden önce girmiş olup da Türkiye’de kalan yabancılardan ikamet tezkeresi alma süresi geçmiş bulunanlar bu kanunun yürürlüğe girişinden itibaren otuz gün içinde 5683 sayılı Kanunun 3 üncü maddesinde yazılı makamlara bizzat müracaat edip beyanname vererek ikamet tezkeresi talebinde bulunabilirler. Bu talepler altı ay içinde karara bağlanır.

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 30 sıra sayılı Kanun Tasarısına aşağıdaki geçici maddenin eklenmesini arz ve teklif ederiz.

GEÇİCİ MADDE – Türkiye’ye vize almak suretiyle daha önceden gelmiş olan ve halen Türkiye’de vize ve ikamet süresi geçmiş durumda bulunanlardan 31 Aralık 1997 tarihinden önce girmiş olanlara bu kanunun yürürlüğe girmesinden itibaren bir ay içerisinde 5683 sayılı Kanunun 3 üncü maddesinde yazılı makamlara bizzat müracaat edip beyanname vererek ikamet tezkeresi isteğinde bulunabilirler. Bu talepler üç ay içerisinde karara bağlanır.

Abdullah Gencer Muhammet Polat Osman Yumakoğulları

Konya Aydın İstanbul

Ali Oğuz İ. Ertan Yülek

İstanbul Adana

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 30 sıra sayılı kanun tasarısına aşağıdaki geçici maddenin eklenmesini arz ve teklif ederiz.

Saygılarımızla.

Saffet Arıkan Bedük Hayri Kozakçıoğlu Meral Akşener

Ankara İstanbul İstanbul

Turhan Güven Mehmet Gözlükaya

İçel Denizli

Geçici Madde – Bu kanunun yürürlüğe girmesinden önce vize alarak Türkiye’ye girmiş olan ve halen Türkiye’de bulunan yabancılardan, vize ve ikamet tezkeresi alma süresi geçmiş bulunanlar, bu kanunun yürürlüğe girişinden itibaren otuz gün içinde, 5683 sayılı Kanunun 3 üncü maddesindeki yazılı makamlara bizzat müracaat edip beyanname vererek ikamet tezkeresi talebinde bulunabilirler. Bu talepler üç ay içinde idarece değerlendirilir ve karara bağlanır.

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 30 sıra sayılı kanun tasarısına aşağıdaki geçici maddenin eklenmesini arz ve teklif ederiz.

Saygılarımızla.

Mehmet Aykaç Enis Sülün Yusuf Pamuk

Çorum Tekirdağ İstanbul

Ali Rıza Bodur Haydar Oymak

İzmir Amasya

Geçici Madde – Türkiye’ye vize alarak 16 Nisan 1998 tarihinden önce girmiş olup da Türkiye’de kalan yabancılardan vize ve ikamet tezkeresi alma süresi geçmiş bulunanlar, bu kanunun yürürlüğe girişinden itibaren otuz gün içinde, 5683 sayılı Kanunun 3 üncü maddesinde yazılı makamlara bizzat müracaat edip beyanname vererek ikamet tezkeresi talebinde bulunabilirler. Bu talepler üç ay içinde karara bağlanır.

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, okuttuğumuz önergelerin dördü de aynı mahiyettedir. Önerge sahipleri ile Komisyon uzlaşabilirse, hepsini tek bir önerge şeklinde değerlendirip, yeni bir geçici madde olarak kanuna ekleme imkânımız var.

Onun için, Komisyon ile önerge sahiplerinin görüşebilmeleri bakımından, 5 dakika bir süre tanıyorum; önergeyi teke indirebilirsek, bu maddeyi de çıkarmış oluruz.

İÇİŞLERİ BAKANI MURAT BAŞESGİOĞLU (Kastamonu) – Sayın Başkan, izahınızdan, sanki kabul edileceği yolunda bir izlenim aldım; biz, Hükümet olarak bu önergelere karşıyız; gerekçemizi de arz etmek...

BAŞKAN – Olabilir efendim; önce, önergelerin teke inmesi imkânı var mı; çünkü, aynı mahiyette; ondan sonra, gereğini düşünürüz.

Sayın önerge sahipleri ve Sayın Komisyon, Genel Kurul, görüşmenizin sonucunu bekliyor efendim.

SAFFET ARIKAN BEDÜK (Ankara) – Sayın Başkanım, birkaç dakika daha...

BAŞKAN – Verdik efendim; epeyce süre tanıdık.

DEVLET BAKANI MEHMET CAVİT KAVAK (İstanbul) – Sayın Başkanım, vakit geçiyor.

BAŞKAN – Değerli arkadaşlarım, herhangi bir önerge üzerinde uzlaşma sağlanamamışsa, önergeleri tek tek işleme koyarım, tercihi Genel Kurul yapar.

DEVLET BAKANI MEHMET CAVİT KAVAK (İstanbul) – Efendim, çok geciktik zaten.

BAŞKAN – Sayın Komisyon Başkanından...

İÇİŞLERİ KOMİSYONU BAŞKANI AKIN GÖNEN (Niğde) – Sayın Başkan, 1-2 dakika daha istirham ediyorum.

BAŞKAN – Peki efedindim.

Komisyon Başkanından sonucu öğrenmek istiyorum.

İÇİŞLERİ KOMİSYONU BAŞKANI AKIN GÖNEN (Niğde) – Efendim, önergeler aynı. Yürürlük tarihi itibariyle olan şeklini kabul ediyoruz, anlaştık.

BAŞKAN – Yürürlük tarihi...

İÇİŞLERİ KOMİSYONU BAŞKANI AKIN GÖNEN (Niğde) – Evet; yürürlük tarihine kadar olanları... Saffet Arıkan Bedük, Hayri Kozakçıoğlu ve arkadaşlarının önergesi efendim.

BAŞKAN – Sayın Kozakçıoğlu ve arkadaşları tarafından verilen önergeyi, önerge sahiplerinin mutabakatıyla işleme alıyorum.

Önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 30 sıra sayılı kanun tasarısına aşağıdaki geçici maddenin eklenmesini arz ve teklif ederiz.

Saygılarımızla.

Saffet Arıkan Bedük (Ankara) ve arkadaşları

GEÇİCİ MADDE - Bu Kanunun yürürlüğe girmesinden önce vize alarak Türkiye’ye girmiş olan ve halen Türkiye’de bulunan yabancılardan vize ve ikamet tezkeresi alma süresi geçmiş bulunanlar, bu Kanunun yürürlüğe girişinden itibaren 30 gün içinde 5683 sayılı Kanunun 3 üncü maddesinde yazılı makamlara bizzat müracaat edip beyanname vererek ikamet tezkeresi talebinde bulunabilirler. Bu talepler üç ay içerisinde idarece değerlendirilir ve karara bağlanır.

BAŞKAN – Komisyon bu önergeye katılıyor.

İÇİŞLERİ KOMİSYONU BAŞKANI AKIN GÖNEN (Niğde) – Komisyon takdire bırakıyor.

BAŞKAN – Hükümet?..

İÇİŞLERİ BAKANI MURAT BAŞESGİOĞLU (Kastamonu) – Sayın Başkanım, biz Hükümet olarak bu önergeye katılmıyoruz. Şu gerekçeyle katılmıyoruz: Daha önceden -25 Mart 1998 tarihinde- çıkarılan bir Bakanlar Kurulu kararıyla, bu konuyu büyük ölçüde kapsama almış bulunmaktayız. Türkiye’nin konumu itibariyle, Türkiye’de şu anda sayıları 100 binlere ulaşan bir yabancı trafiği var. Bu konunun, hassas bir konu olması dolayısıyla, biz, bu önergeye katılmıyoruz efendim.

BAŞKAN – Önerge sahipleri konuşacaklar mı?

HAYRİ KOZAKÇIOĞLU (İstanbul) – Evet efendim.

BAŞKAN – Buyurun Sayın Kozakçıoğlu.

HAYRİ KOZAKÇIOĞLU (İstanbul) – Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; sözlerime başlamadan önce, sizleri saygıyla selamlıyorum.

Biraz önce kabul edilen madde, Türkiye’de bulunan, çeşitli nedenlerle Türkiye gelmiş olan, ikamet izinleri süresini doldurmuş bulunan soydaşlarımızın ve dindaşlarımızın sorununu büyük ölçüde çözecektir; ancak, karşımıza bir olay çıkmaktadır. Şu anda, başta İstanbul olmak üzere, pek çok ilimizde oturan soydaşlarımızın ve dindaşlarımızın ikamet süreleri onbeşgün gün değil, altı ay, bir sene, iki sene geçmiştir. Şimdi, tasarının kabul ettiğimiz 2 nci maddesinde, bu soydaşlarımıza ikamet izni vermek için iki kıstas koyduk; bunlardan birincisi, sürenin sona ermesinden önce müracaat etme -ki, o imkân kalmadı onlar için- ikincisi, yazılı sürenin sona ermesinden itibaren onbeş gün içinde müracaat etme. Peki, altı ay süresi geçen, üç ay süresi geçen, bir yıl süresi geçen binlerce soydaş var.Bu tasarıyı uğraşıyoruz çıkaracağız; ancak, bu tasarı bu haliyle kanunlaştığı takdirde, bundan faydalanabilecek olan soydaşımız yoktur; aşağı yukarı, hepsinin ikamet süreleri onbeş günden fazla bir süre için geçmiştir. Bu nedenle, bu kanunun geçici bir maddeyle takviye edilmesi, ikamet süreleri onbeş günden fazla geçenlere bir hak ve bir şans tanınması lazım; onu yapabildiğimiz zaman, bu kanunun yaratacağı iyiliği yaratmış oluyoruz.

Bu arada, tabiî ki, bir de sorun var; ben, İstanbul’da görev yaptığım için biliyorum: İstanbul’da, çeşitli ülkelerden gelmiş ve maalesef, bazı suçlara karışmış, daha sonra pasaportlarını yırtmış ve bu nedenle, hiçbir ülkeye gönderilemeyen, İstanbul’da ve Türkiye’de oturmak zorunda kalan bazı yabancılar da var; bu konularda, idareye takdir hakkı tanınması gerekiyor.

Bu nedenle, bizim verdiğimiz önergeyle diğer önergeler arasında bir iki farklılık var; hepsini birden kapsıyor. Biz diyoruz ki: “Bu Kanunun yürürlüğe girmesinden önce vize alarak Türkiye’ye girmiş olan ve halen Türkiye’de bulunan yabancılardan vize ve ikamet tezkeresi alma süresi geçmiş bulunanlar, bu Kanunun yürürlüğe girişinden itibaren 30 gün içinde bu Kanunun 3 üncü maddesinde yazılı makamlara bizzat müracaat edip, beyanname vererek ikamet tezkeresi talebinde bulunabilirler.”

Yani diyoruz ki, süresi onbeş gün geçmiş olanlar, Kanunun yürürlüğe girmesinden sonra üç ay içerisinde müracaat etsinler.

Peki, idare ne yapsın; idare de, bu ülkede oturması uygun görülenlerle uygun görülmeyenleri ayırsın diye idareye bir takdir hakkı tanıyoruz ve önergenin alt tarafında diyoruz ki: “Bu talepler üç ay içerisinde idarece değerlendirilir ve karara bağlanır.”

Sayın Bakanımızın biraz önce bahsettiği Bakanlar Kurulu kararının da dayanağı çıkmış oluyor. Bu Bakanlar Kurulu kararı, bu Kanuna göre verilmiş olan bir yetkiye göre çıkmış oluyor. Biz, önergede, özellikle “Bakanlar Kurulu” tabirini kullanmadık; gerektiğinde İçişleri Bakanlığının da bu yetkiyi kullanabilmesi için, geniş anlamda “idare” tabirini kullandık.

Önergedeki bu geçici maddeyi Kanuna eklediğimiz zaman, ikamet tezkere süresi geçmiş olanlara büyük bir rahatlık sağlayacağız ve böylece bu sorun tamamen ortadan kalkmış olacak. Türkiye’de ikameti uygun görülmeyenler de, İçişleri Bakanlığının kararıyla, en kısa zamanda, ikamet tezkeresi ve izni verilmeyerek hudut dışına çıkarılmış olacaklar ve böylece sorun bitmiş olacak.

Ben, konuyu sizlerin takdirine sunuyorum.

Teşekkür ederim, saygılarımı sunarım. (DYP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Önerge sahipleri adına konuşan Sayın Hayri Kozakçıoğlu’na teşekkür ediyorum.

Önergeyi oylarınıza sunuyorum...

ÜLKÜ GÜNEY (Bayburt) – Sayın Başkan, bir dakika... Bir konsensüs oldu efendim.

BAŞKAN – Oluyor mu efendim?

Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmiştir.

3 üncü maddeyi 4 üncü madde olarak okutuyorum:

MADDE 4.- Bu Kanun yayımı tarihinde yürürlüğe girer.

BAŞKAN – Madde üzerinde söz isteyen?..Yok.

Maddeyle ilgili değişiklik önergesi yok.

Maddeyi oylarınıza sunuyorum : Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

4 üncü maddeyi 5 inci madde olarak okutuyorum :

Madde 5.– Bu Kanun hükümlerini Bakanlar Kurulu yürütür.

BAŞKAN – Madde üzerinde söz isteyen?..Yok.

Değişiklik önergesi yok.

Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

Değerli arkadaşlarım, Genel Kurulun kabul ettiği ek madde dolayısıyla tasarının başlığında bir değişiklik yapma ihtiyacı doğdu. Tasarı, İçişleri Komisyonunun kabul ettiği metne göre “Yabancıların Türkiye’de İkâmet ve Seyahatları Hakkında Kanunun İki Maddesinde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı” şeklinde Genel Kurula intikal etmişti; bir ek madde eklediğimiz için, tasarının adı şu şekilde değişecek:” Yabancıların Türkiye’de İkâmet ve Seyahatleri Hakkında Kanunun İki Maddesinde Değişiklik Yapılmasına ve Bu Kanuna Bir Ek Madde Eklenmesine Dair Kanun.” Komisyon bu tarzda düzeltmeyi yapar.

Tarasının tümünü bu isimle oylarınıza sunuyorum : Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

Tasarı kabul edilmiş ve kanunlaşmıştır; hayırlı ve uğurlu olmasını diliyorum.

5. – Emniyet Teşkilâtı Kanununun Bir Maddesinde Değişiklik Yapılmasına Dair 490 Sayılı Kanun Hükmünde Kararname ve İçişleri Komisyonu Raporu (1/217) (S. Sayısı : 132)

BAŞKAN – Değerli arkadaşlarım, Emniyet Teşkilatı Kanununun Bir Maddesinde Değişiklik Yapılmasına Dair 490 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnameyle ilgili tasarının müzakerelerine başlayacağız.

Komisyon var mı ?

İÇİŞLERİ KOMİSYONU BAŞKANI AKIN GÖNEN (Niğde) – Hazır değiliz efendim.

BAŞKAN – Komisyon hazır değil.

SAFFET ARIKAN BEDÜK (Ankara) – Efendim Komisyon burada.

BAŞKAN – Efendim, Komisyon görüşmeye hazır değil; Komisyonun fizik olarak orada hazır olması, müzakereler için yeterli değildir.

Tasarının müzakeresi ertelenmiştir.

6. – Yabancıların Türkiye’de İkâmet ve Seyahatleri Hakkında Kanunun Bir Maddesinde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ve İçişleri Komisyonu Raporu (1/547) (S. Sayısı : 208) (2)

BAŞKAN – 6 ncı sırada, Yabancıların Türkiye’de İkamet ve Seyahatleri Hakkında Kanunun Bir Maddesinde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ve İçişleri Komisyonu raporunun (1/547) (s sayısı: 208) müzakeresine başlıyoruz.

Komisyon?..

İÇİŞLERİ KOMİSYONU BAŞKANI AKIN GÖNEN (Niğde) – Burada.

BAŞKAN – Komisyon hazır.

Hükümet?..

İÇİŞLERİ BAKANI MURAT BAŞESGİOĞLU (Kastamonu) – Burada.

BAŞKAN – Komisyon ve Hükümet hazır.

Raporun okunup okunmaması hususunu oylarınıza sunacağım: Raporun okunmasını kabul edenler... Etmeyenler... Raporun okunması kabul edilmemiştir.

Tasarının tümü üzerinde söz isteyen?..

SAFFET ARIKAN BEDÜK (Ankara) – Doğru Yol Partisi Grubu adına, İstanbul Milletvekili Sayın Hayri Kozakçıoğlu konuşacak.

BAŞKAN – Doğru Yol Partisi Grubu adına, Sayın Kozakçıoğlu; buyurun.

Konuşma süreniz 20 dakikadır.

DYP GRUBU ADINA HAYRİ KOZAKÇIOĞLU (İstanbul) – Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; Yabancıların Türkiye’de İkamet ve Seyahatleri Hakkında Kanunun Bir Maddesinde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı üzerinde, Doğru Yol Partisi Grubu adına görüşlerimizi sizlere sunmak üzere söz almış bulunuyorum; hepinizi saygılarımla selamlıyorum.

Biraz önce kabul ettiğimiz Kanuna yeni bir görüş ve yeni bir anlayış getirecek olan bir tasarıdır. Mevcut uygulamada, Türkiye’ye çeşitli nedenlerle gelmiş olan ve ikamet izni almış olan yabancılar, ikamet izni süresi dolmadan yurtdışına çıktıklarında, tekrar Türkiye’ye gelmek istedikleri takdirde, yeniden vize işlemiyle karşı karşıya kalmaktadırlar. Yani, ikamet süresi Türkiye’de iki yıl dahi olsa, altı ay oturduktan sonra yurtdışına çıktığında, biz, gelecek olan yabancıdan, yine vize talep ediyoruz. Bu, tabiî ki, özellikle bizim soydaşlarımız arasında büyük sorunlar yaratıyor; gidiyor, tekrar gelme korkusu var ve tekrar yurtdışına çıkamama korkusu var, Türkiye’ye girememe korkusu var. Bu sorunun giderilmesi için, bu yasada yeni bir değişiklik yapıyoruz ve bu yeni değişiklikle de, Türkiye’ye gelen yabancıların, ikamet süreleri içerisinde, çok daha rahat Türkiye’ye giriş ve çıkış imkânlarını sağlamaya çalışıyoruz. Peki, bu yabancılar kimlerdir; elimizdeki listeyi incelediğimizde, şu anda Türkiye’de oturan, vizeye tabi, ikamet tezkeresi almış 136 bin yabancı uyruklu bulunmaktadır; bu 136 bin yabancı uyruklunun 49 bini Bulgaristan’tan gelmiştir, 4 bini Azerbaycan’dan gelmiştir, 2 bini Afganistan’dan gelmiştir, 4 bini İran’dan gelmiştir, 2 500’ü Irak’tan gelmiştir, 3 bini Yunanistan’dan gelmiştir. Bu rakamları incelediğimizde, genelde, Türkiye’ye gelen ve adına yabancı dediğimiz kişilerin, aslında, bizim soydaşlarımız ve dindaşlarımız olduğunu görüyoruz. Bu nedenle, ismi, her ne kadar yabancılara tanınacak olan bir kolaylıksa da, esasında, bizim soydaşlarımıza ve dindaşlarımıza sağlanacak olan bir kolaylıktır. Bu nedenle, bu kanunda yapacağımız değişiklikle, Türkiye’de ikamet tezkeresi süresince, rahatça girip çıkma imkânını tanımış oluyoruz. Nitekim, biraz önce bu yasada yaptığımız değişiklikle, ikamet süresini 5 yıla çıkardık -daha önceki kanunda 2 yıldı- bu 5 yıl ikamet süresi, talep halinde otomatikmen 3 kez daha verilmektedir. Böylece 15 ilâ 20 yıl süreyle, bu soydaş veya dindaş, bu ülkede rahatça oturacak, rahatça girip çıkacak ve herhangi bir sorun olmayacaktır. Bu, bu soydaşların, hem Türkiye’de hem de geldikleri yabancı ülkede, gerek yaşamlarını ve gerekse ekonomik faaliyetlerini rahatça sürdürme imkânı sağlayacaktır; uzun zamandan beri beklenen bir yasa tasarısıdır. Bu değişiklikle -biraz önce de söylediğim gibi- gerçekten, hem resmî mercilere hem de soydaşlarımıza ve dindaşlarımıza bir kolaylık sağlayacağız; çünkü, resmî merciler de büyük bir sıkıntı içerisindedir, süresi bitenlerin yakalanıp hudutdışına çıkarılmasında zaman zaman çok büyük zorluklarla karşılaşılmakta ve pek çok sitemlere maruz kalınmaktadır. Böylece, hem idare hem bu insanlar hem de bu insanların Türkiye’de bulunan akrabaları, Türkiye Cumhuriyeti vatandaşları da rahatlamış olacaktır.

Bu nedenle, biz, Doğru Yol Partisi olarak, bu tasarının çıkmasını destekliyoruz, kabul oyu vereceğiz ve bunu yaparken de, gerçekten, bu dindaşlara ve soydaşlara, bunların buradaki arkabalarına da en iyi şekilde kolaylık sağladığımız inancındayız.

Teşekkür eder, hepinize saygılar sunarım. (Alkışlar)

BAŞKAN – Doğru Yol Partisi Grubu adına konuşan İstanbul Milletvekili Sayın Hayri Kozakçıoğlu’na teşekkür ediyorum.

Şimdi, söz sırası, Fazilet Partisi Grubu adına İstanbul Milletvekili Sayın Osman Yumakoğulları’nda. (FP sıralarından alkışlar)

Buyurun Sayın Yumakoğulları.

FP GRUBU ADINA OSMAN YUMAKOĞULLARI (İstanbul) – Değerli Başkan, değerli milletvekilleri; Fazilet Partisi Grubu adına, hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Yabancıların Türkiye’de İkâmet ve Seyahatleri Hakkında Kanunun Bir Maddesinde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ve İçişleri Komisyonu raporu üzerinde söz almış bulunmaktayım.

Halen devam etmekte olan uygulamada, yurdumuza girişi vizeye tabi olup, Türkiye’de geçerli ikamet tezkeresine sahip yabancıların, ülkemizden çıkış yaptıklarında, talepleri halinde, kendilerine müteaddit giriş veya dönüş vizesi verilerek Türkiye’ye tekrar girebilmeleri sağlanmaktadır. Bunun aksine, ikâmet tezkeresi hamili olup da geçici bir süre için Türkiye dışına çıkıp, sahip olduğu ikâmet tezkeresinin süresi dolmadan ülkemize dönen ve çıkışta, giriş veya dönüş vizesi almamış bir yabancı, sınır kapımızda resen, tekrar vizeye tabi tutulmaktadır. Onbeş yılı aşan bir zaman zarfında yurt dışında kalan bir insan olarak bunun ne demek olduğunu çok iyi bilen insanlardan birisiyim. Bilhassa Türkiye’ye yabancı sermayeyi getirip, Türkiye’de iş yapmak isteyenler için yapılan bu işlem bir zulümdür. Bu zulmün ortadan kaldırılması gerekir diyorum.

Değerli arkadaşlar, dışpolitika gerçekçiliğe dayanmaktadır; bu ise, ilk önce, gücünüzü bilmeyi, artılarınızı eksilerinizi titizlikle hesaplamayı gerektirir.

İkinci olarak da, dünyadaki dengeleri çok iyi izlemeliyiz. Öncelikler belirlenir; bundan sonra yapılacak iş, uygun taktik ve stratejiler geliştirmektir. Hedefine ulaşabilen dışpolitikalar, ancak, şahsiyetli bir dışpolitika uygulamasıyla mümkün olmaktadır.

Bugün, Türkiye’nin, uluslararası ilişkiler sisteminde tam olarak nerede durduğunu, nereye oturduğunu anlayabilmek mümkün değildir. Türkiye, hiç şüphesiz, dünyanın çok özel bir bölgesinde bulunmaktadır ve dışpolitikalarını buna göre düzenlemek durumundadır. Bu durum, Türkiye’ye, hayli esnek, kıvrak ve üstelik mucit bir diplomasi çizgisini zorunlu kılmaktadır.

Türkiye Cumhuriyeti, istese de istemese de, bir imparatorluğun mirasçısıdır; hem tarih hem de coğrafya, Türkiye’ye, önemli vazifeler yüklemiştir. Türkiye’nin, bu görevden kaçması mümkün değildir.

Yanlış dışpolitika tercihleri yüzünden Türkiye, belki de hiçbir zaman hak etmediği durumlara düşürülmüştür. Bizim, bu halimize, düşmanlarımız bile üzülmüşler, belki de, bizim için çıkış yolunun ne olduğunu ağızlarından kaçırmışlardır.

Ne yazık ki, herkesin gördüğü bu gerçeği, biz göremiyoruz. Dış politikada tereddütlere mahal yoktur; tereddüt ederseniz, sonuç alamazsınız. Kıbrıs olayı gözlerimizin önündedir. 60’lı yıllarda, Kıbrıs’a müdahale konusunda tereddütlü davranılmış, bu çekingenlik Rumların, Türklerin kanını akıtmalarına neden olmuştur. Türkiye, kararlılık ve dirayet gösterip, adaya müdahale ettiğinde, bu kanamayı hemen durdurmuştur.

Kafkasya ve Orta Asya kurtlar sofrasındadır. Bu bölgede binlerce Hıristiyan Batılı, siyonist casuslar olan misyonerler cirit atmaktadır. Bu coğrafyada oynanan büyük oyunda iki aktör grup vardır: Birinci grup, Amerika Birleşik Devletleri önderliğinde, İsrail ve İngiltere’den; ikinci grup ise, Almanya’nın önderliğinde, Fransa, İtalya, İspanya, Hollanda ve Rusya’dan oluşmaktadır.

Bu iki grubun bölgede oynamak istediği oyun bellidir; nihaî amaç, dünyanın en büyük enerji kaynaklarına ve yüzölçümüne sahip olmaktır. Bu gerçekleri görmemiz ve önlemler almamız gerekmektedir. Bu iki grubun Türkiye için maksatları, güçlü, nüfusu 100 milyonu bulmuş, silah sanayii gelişmiş, nükleer caydırıcı gücü olan bir Türkiye’nin meydana gelmesini önlemektir; hedefleri, Türkiye’yi bölmek ve parçalamaktır. Bunun için de, işlerine gelince, sınırların değiştirilmemesi ilkesi, ellerindeki iki tarafı keskin bir kılıçtır. Azerbaycan topraklarının yüzde 20’si Ermenistan’a iltihak edilirken seslerini çıkarmayanlar, Körfez olayında, Kuveyt’in işgalinde şahin kesilmişlerdir.

Kafkasya, Orta Asya ve İslam dünyası için rolümüzü iyi oynamalıyız; Orta Asya’yı ve İslam alemini kontrolümüzden çıkarmamalıyız. Bu politikaların bir bedeli olacaktır; ama, Türkiye, bir defa, kesin hedefini tayin eder ve kararlılık gösterirse, bölgesinde lider ülke olma durumuna sahip olacaktır.

Balkanlarda ise, inisiyatif, Yunanistan’ın eline geçmektedir. Tarih, bize, Balkanlarda Yunanistan’dan daha fazla sorumluluk yüklemektedir.

Bizim, Balkanlar ve Batı’yla ilgilenmemizi zorunlu kılan unsurlardan birisi de, nüfusu 5 milyona varan Avrupa’daki Türkiye’dir. Zamanında şartlar öyle gerektirmiştir; biz, Türkiye olarak, bu vatandaşlarımızı Avrupa ülkelerine göndermişizdir. Şahsiyetli bir dış politikanın gereği olarak, vatandaşlarımızın bulundukları ülkelerdeki problemlerinin çözülmesi ve haklarının korunması için, Türkiye olarak, üzerimize düşeni yapmak durumundayız. Avrupa’da yaşayan Türklerin çözüm bekleyen meseleleri nelerdir, Türkiye’de yaşayan 106 bin yabancının çözüm bekleyen meseleleri nelerdir? Avrupa’da yaşayan vatandaşlarımızın dertleri, serbest dolaşımdır, çifte vatandaşlıktır, pembe kart uygulamasıdır, Alman vatandaşlığına hak kazanan pembe kartlı gençlerimizin askerlik durumlarıdır, seçme ve seçilme hakkıdır, siyasî ve hukukî sorunlardır, yabancı düşmanlığıdır, eğitim ve öğretim meseleleridir, dinî hizmetleridir, 16 yaşından küçüklere vize uygulaması ve ekonomik sorunlardır.

Yukarıda sayılan meseleleri kim çözecektir? Vatandaşlarımız, yoksa, bilinen ifadesiyle kendi kaderlerine mi terk edileceklerdir? Türkiye Cumhuriyeti Devleti, vatandaşlarının haklarını her nerede olurlarsa olsunlar, korumak ve problemlerini çözmekle yükümlüdür; bu görev de Dışişleri Bakanlığımıza düşmektedir. Bizim dışpolitikamızın en önemli ayaklarından birisi de budur. Avrupa Birliğine girme arzusu içinde olan Türkiye’nin bu hedefe ulaşabilmesi, Avrupa’da yaşayan vatandaşlarının meselelerini çözüme kavuşturmasına bağlıdır.

Değerli milletvekilleri, bu meselelerin ne olduğuna kısaca bakmamız gerekiyor: Birincisi, serbest dolaşım hakkı. Biz, Avrupa Topluluğuna üye olmak için aradan yıllar geçti, hâlâ serbest dolaşım hakkını alamadık. Türkiye, bilindiği gibi, Avrupa Birliğine giriş sürecini 12 Eylül 1963’te imzaladığı Ankara Antlaşmasıyla başlatmıştır. Bu süreç üç dönemden oluşmaktadır: Hazırlık dönemi, geçiş dönemi, son dönem. Hazırlık dönemi, 1 Ocak 1973’te yürürlüğe giren Katma Protokolle sona ermiş, geçiş dönemi başlamıştır. Katma Protokolle, sadece malların serbest dolaşımı değil, aynı zamanda işgücünün ve hizmetlerin serbest dolaşımı ile sermaye hareketlerinin kolaylaştırılması da öngörülmüştür. Protokolde, kişilerin serbest dolaşma hakkının, Ankara Antlaşmasının 12 nci maddesindeki prensiplere uygun olarak, antlaşmanın yürürlüğe girişinden sonra, onikinci yılın sonu ile yirmiikinci yılın sonu arasında kademeli olarak gerçekleştirileceği belirtilmektedir (Madde 36 ve 40). Serbest dolaşım hakkı bugüne kadar gerçekleştirilememiştir. Özellikle kazanılmış haklar konusunda, Türkiye’nin tavizkâr tutumu nedeniyle, gerileme gözlenmektedir. Başbakan Sayın Mesut Yılmaz’ın, son Almanya ziyaretinde, bu haktan taviz verdiği kamuoyuna yansımıştır. Bugünkü anlayışla bu hakkı elde etmemiz mümkün gözükmemektedir.

AGÂH OKTAY GÜNER (Ankara) – Siz niye çözmediniz dün?!

OSMAN YUMAKOĞULLARI (Devamla) – Biz, çözmek için elden gelen gayreti sarf ettik; rahat bırakmadınız da onun için çözemedik sayın milletvekilim.

Çifte vatandaşlık hakkına gelince; Avrupa’da, özellikle Almanya’da yaşayan vatandaşlarımız arasında, Türk vatandaşlığını korumak şartıyla, bulundukları ülkenin vatandaşlığına geçiş eğilimi güçlenmektedir. Bu konuda, vatandaşlarımız ve Türk dernekleri, Alman vatandaşlığına geçişte Türk vatandaşlığından çıkma belgesi istenmemesi konusunda Alman kamuoyundan önemli ölçüde destek bulmuşken, Türk hükümetlerinin, çifte vatandaşlığı koruma yerine, vatandaşlık belgesi uygulaması getirmesi, vatandaşlarımızı güçsüz bırakmıştır.

Deniliyor ki, Alman yasaları çifte vatandaşlığa müsaade etmiyor. Bu, her şeyden önce, doğru değildir. Almanya’yı ziyaret eden yetkililer, Alman tezlerine teslim oluyorlar. Almanya’da 2 milyon 100 bin Türk vatandaşı yaşıyor. Onların yaşadıkları topluma istenildiği gibi uyum sağlayamadıkları, Almanlar tarafından ifade ediliyor; Almanya’nın ileriye dönük kuşkuları var. Türkiye, Almanya’nın bu kuşkularını giderebilir ve vatandaşların taleplerine uygun bir çözümü getirebilir; çünkü, Almanya’da, birden fazla vatandaşlığa sahip olmayı yasaklayan hiçbir kanun maddesi yoktur; Alman Hükümeti, idare hukukunun kendisine verdiği takdir hakkını kullanarak, Türklerden, Türk vatandaşlığından çıkış belgesi istemektedir. Neden böyle oluyor; bu konuda, Türkiye, kendisine yakışır bir irade ortaya koymuyor. Alman Vatandaşlık Kanununun 8 inci maddesi, birden fazla vatandaşlığa imkân tanımaktadır; 8 inci maddede, sahip olunan vatandaşlığın terk edilmesi şartı bulunmamaktadır.

Alman Hükümeti, takdir hakkını kullanarak, çifte vatandaşlığın Alman hukukuna aykırı olduğu konusunda ısrar ediyor; ancak, Cem Özdemir, Hakkı Keskin ve diğer (sporcu, sanatçı, ilim adamı) birçok Türk’ün nasıl çifte vatandaşlık hakkından yararlanabildiğini açıklamakta zorlanıyor. Almanya’da, çifte vatandaşlıktan yararlanan binlerce insan var. Burada, uygulama ile söylenenler arasında tezatlar mevcuttur. Türklere uygulanan bu muamele, uygulanan aciz dışpolitikanın bir ürünüdür. Bu durumun acilen düzeltilmesi gerekmektedir.

Pembe kart olayına gelince: 12.6.1995 tarih ve 4112 sayılı Kanunla yeniden düzenlenen 403 sayılı Türk Vatandaşlığı Kanununun 29 uncu maddesine göre, Bakanlar Kurulunun izniyle, Türk vatandaşlığından çıkanlara bu kart verilmektedir. Bu kartın adı pembe karttır.

İzinle Türk vatandaşlığından çıkıp başka ülke vatandaşlığını elde edenlere verilen bu kart ne işe yaramaktadır: 4112 sayılı Kanuna göre, bu belge, doğumla Türk vatandaşlığını kazanıp da izinle Türk vatandaşlığından çıkarak başka bir devletin vatandaşlığını elde edenlere ve onların kanunî mirasçılarına, Türkiye’de ikamet, seyahat, çalışma, yatırım, ticarî faaliyet, miras, taşınır-taşınmaz mal satın alma, ferağı, kiralama ve bunun gibi konularda Türk vatandaşlarına tanınan haklardan aynen yararlanmayı hükme bağlamıştır. Vatandaşlarımız, bu kanunla önemli bir kayba uğramayacaklarını düşünüyorlardı. Pembe kart sahibi vatandaşlarımız, uygulamada, kanunla hükme bağlananların aksine bir durumla karşılaştılar. Misal olarak; bu kart tapuda geçmiyor; Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğü, bu durumda olanları, 2644 sayılı Tapu Kanununun 35 inci maddesi gereğince, yabancı uyruklular kapsamında değerlendirilmesine karar veriyor ve o zaman, bu kart sahibi kimselerin mülk sahibi olmaları, Bakanlar Kurulu kararına kalıyor. Bu kart sahibi gençlerimiz, Türkiye’de askerlik yapma hakkını yitirmiş oluyorlar, boşanamıyorlar, evlenemiyorlar, kamu görevi alamıyorlar. Kısacası, bu kartla, yapılır denilen hiçbir şey yapılamıyor. Vatandaşlarımız, böylelikle, aldatılmış duruma düşürülmüştür. Hükümetin son yaptığı şey de, Almanya’nın talebiyle, vatandaşlığa geri dönüşleri durdurmak olmuştur. Pembe kart sahibi vatandaşlarımız, bundan dolayı, ayyıldızlı pasaportlarını geri istemektedirler. Hükümet, özellikle Dışişleri, bu ayıbın temizlenmesi için gerekeni yapmalıdır.

En mühim meselelerden bir tanesi de, seçme ve seçilme hakkıdır. 18 yaşını doldurmuş bütün Türk vatandaşları seçme ve halkoylamasına katılma hakkına sahiptir. Bu, anayasal bir haktır. Son yapılan anayasa değişikliğiyle, yurt dışındaki Türk vatandaşlarına oy kullanma imkânı sağlanmıştır.

1995 verilerine göre, Almanya’da 1 324 368 seçmen vardır; Avrupa genelinde ise, 2 milyondan fazla seçmen bulunmaktadır. Bu da, 31 milletvekili çıkaracak kadar bir sayıdır.

Türkiye Büyük Millet Meclisine bir iki yasa tasarısı verilmiş olmasına rağmen, bugüne kadar tek bir adım dahi atılamamıştır. Yurt dışındaki vatandaşlarımızın kutsal olan seçme ve seçilme hakkından yararlanması için, bütün tedbirler alınmalıdır; onlara, milletvekili kontenjanı hakkı tanınmalıdır. Ayaküstü verilen beyanlarla bu konunun çözülmesi mümkün değildir. Avrupa’daki vatandaşlarımızın ve Türk derneklerinin, ayakta verilen beyanatlarla konunun savuşturulmasına tepki gösterdikleri ortadadır. Bu konuda en makul çözüm, vatandaşlarımızın temsilciliklerimizde oy kullanmasına imkân sağlayacak bir düzenlemeye gitmektir.

Bu önemli meselelerin yanında, vatandaşlarımızın, siyasî ve hukukî meseleleri, yabancı düşmanlığı, eğitim ve öğretim, dinî hizmetler, 16 yaşından küçüklere vize uygulanması ve ekonomik meseleleri vardır. Özellikle, Almanya’da, vatandaşlarımız tehdit altındadır; yabancı düşmanlığı had safhaya ulaşmıştır.

Değerli milletvekilleri, Alman nüfusunun yüzde 50’sinden fazlası, yabancıları kesinlikle istememektedir. Alman politikacıların sorumsuz açıklamaları, Alman basınının sorumsuz yayın politikası, yabancı düşmanlığının artmasında etkili olmaktadır.

Avrupa’daki vatandaşlarımızın millî kimliklerine sahip çıkmaları, daha muhafazakâr bir yapıya kavuşuyor olmaları sevinilecek bir durumken, Türkiye’den oralara giden yetkililer de, kendi vatandaşlarının bu hallerinden memnun olmadıklarını Alman yetkililerine ifade ediyorlar. Bu da, ayrıca, yabancı düşmanlığını artıran faktör olarak kamuoyunda yer almaktadır.

Biz, Türkiye’nin dışarıdaki temsilcisi durumunda bulunan vatandaşlarımızdan, azami derecede, her konuda yararlanmak zorundayız. Türkiye’nin iktisadî meselelerini çözmek istiyorsak “Avrupa’daki Türkiye, dünyadaki Türkiye” dediğimiz bu insanlara önem vermek mecburiyetindeyiz. İster kabul edin ister etmeyin, bugün, yurt dışında yaşayan insanlarımızın birikimi, yastık altındaki imkânları, 400 milyar doların üzerindedir. Bunu, bir müjde olarak sizlere vermek istiyorum. Bu 400 milyar dolar Türkiye’ye girdiği gün, Türkiye’nin, ne içborç derdi kalacaktır ne dışborç meselesi kalacaktır; ama, biz, birbirimizle kavga etmekten bu meselelere çözüm bulamıyoruz.

Biz, kanunlaşacak olan bu 30 sıra sayılı tasarıya, Fazilet Partisi Grubu olarak “evet” diyoruz.

Türkiye, güçlü bir devlettir. Almanya’da, 7 milyon 300 bin yabancı yaşamaktadır; Türkiye’de ise, 136 bin yabancı bulunmaktadır ve bunların da çoğunluğu, Yunanistan’dan gelen, Bulgaristan’dan gelen ırkdaşlarımız oluşturmaktadır. Öyleyse, bu kanunun bir an önce çıkarılıp, o insanların da bu dertlerden kurtarılmasını ve aynı zamanda, Bulgaristan’dan ve Yunanistan’dan gelen vatandaşlarımıza çifte vatandaşlık hakkının tanınmasını da talep etmekteyiz.

Değerli milletvekilleri, Türkiye’nin, Avrupa Birliğine katılırsa Avrupalı olacağı varsayımı, bir gerçeğin değil, bir kompleksin ifadesidir. Biz, Türkiye olarak, kırk yılı bulan bir zaman zarfında, şu anda, Avrupa’da yaşıyoruz. Orada, sosyal yaşayışımızla, dinî yaşayışımızla, kendi kültürümüzle, kendi mutfağımızla, zaten, Batıya kendimizi kabul ettirmişiz. Onlar isteseler de istemeseler de, biz, Avrupa Topluluğuna girdik; bunu fiilî olarak tahakkuk ettirmiş durumdayız. İnşallah, güçlü hükümetler olarak Avrupa Topluluğuna kendimizi de kabul ettireceğimiz günler gelecektir ve göreceksiniz ki, Avrupa’da, Türk kültürü, kendi varlığını yeniden ortaya koyacak, onlarla entegre olacaktır. Zaman zaman, Batılılarla konuştuğumuz vakit “siz entegrasyona karşı mısınız” diye bize soruyorlardı. Biz de cevaben kendilerine diyorduk ki “bakın, sizin giydiğiniz ceketi biz de giyiyoruz, giydiğiniz pantolonu biz de giyiyoruz, taktığınız kravatı biz de takıyoruz.”

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Sayın Yumakoğulları...

OSMAN YUMAKOĞULLARI (Devamla) – Değerli milletvekilleri, müsterih olun, biz bu kanunun çıkmasından yanayız; Fazilet Partisi olarak “evet” diyoruz.

Hepinize saygılar sunuyorum. (Alkışlar)

BAŞKAN – Fazilet Partisi Grubu adına konuşan İstanbul Milletvekili Sayın Osman Yumakoğulları’na teşekkür ediyorum.

Gruplar adına konuşma sırası, Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına, Bursa Milletvekili Sayın Yahya Şimşek’te.

Sayın Şimşek, buyurun efendim. (CHP sıralarından alkışlar)

Konuşma süreniz 20 dakikadır.

CHP GRUBU ADINA YAHYA ŞİMŞEK (Bursa) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Yabancıların Türkiye’de İkâmet ve Seyahatleri Hakkında Kanunun Bir Maddesinde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ve İçişleri Komisyonu Raporu hakkında Cumhuriyet Halk Partisi Grubunun görüşlerini açıklamak için söz almış bulunuyorum; sizleri saygıyla selamlıyorum.

Gerçekten, bugün, Meclisimiz için verimli bir gün; oldukça uyumlu bir şekilde, kavga ve tartışma yapmadan, yasaların bir an evvel çıkarılması konusunda büyük gayret sarf ediyoruz. Bundan mutluluk duyduğumuzu ifade etmek istiyorum. Gerçekten, birbirimizi anlayarak, birbirimizin görüş ve düşüncelerine değer vererek sonuç alınabilmesini de bilmek durumundayız.

Değerli arkadaşlarım, gerek bundan evvel görüşülen tasarı ve gerekse bu tasarı, gerçekten, bir zorunluluğun ifadesidir. Ayrıca, böyle bir tasarının yasalaştırılması da mantıklı bir gelişme olacaktır. Her iki tasarı, birbirini bütünleyen tasarı niteliğindedir ve yüzbinlerin üzerindeki insanı ilgilendiren bir değişikliği içermektedir ki -benden evvel de bu kürsüde ifade edildi- bu insanların, yüzbinlerin üzerindeki insanların önemli bir çoğunluğu da, ülkemizde bu şekilde yaşayan soydaşlarımızdır. Dolayısıyla, bu tasarıyı yasalaştırılmasıyla, ülkemizde yaşayan soydaşlarımıza önemli bir rahatlama getirilecektir.

Zorunludur; çünkü, incelemelerimize göre -İçişleri Komisyonunun raporuna göre de- ortaya çıkan gerçek şudur: Bu şekildeki bir uygulama bir başka ülkede de kalmamıştır; bir tek Türkiye’de böyle bir uygulama bulunmaktadır. Bizim de dışarıda yaşayan insanlarımız var. Bu insanlarımız, yaşadıkları ülkeden tekrar Türkiye’ye gelip de, aynı şekilde, o çalıştıkları, yaşadıkları ülkeye döndüklerinde vize uygulamasına tabi tutulmamaktadır. Hal böyle olunca da, Türkiye’de bunun tersi bir uygulamayla karşı karşıya kalındığında da, elbette ki, o ülkelere karşı zor durumda kalınmaktadır. Nitekim, son zamanlarda, bu ülkeler, Türkiye’de böyle bir uygulamanın varlığının devam etmesi halinde kendilerinin de aynı davranış içerisinde bulunacaklarını, aynı şekilde bir uygulama içerisinde bulunacaklarını ifade etmeye başlamışlardır. O nedenle, bu zorluğu aşmak doğrudur, mantıklıdır. Ülkede, ikametgâh tezkeresi alıp da geçici olarak yurt dışına çıkan insanlar, o tezkelerini zabıtaya bırakmakta ve dönüşlerinde o tezkeleri tekrar almaktalar; ama, bir vize alma gibi zorunlulukla da karşı karşıya bulunmaktadırlar. İkamet tezkeresi dolmadığına göre, geçerli bulunduğuna göre, onların, geçici olarak yurt dışına çıkıp tekrar yurda döndüklerinde, ikamet tezkelerini göstermek suretiyle yurda girişleri sağlanmalıdır. Bu anlamda da mantıklı buluyoruz.

Elbette ki, bu şekilde yaşayanlarla ilgili düzenlemeler çok daha geniş kapsamda olmalı, birtakım haklar daha geniş şekilde verilebilmeli. İnanıyorum ki, bu bir başlangıçtır; bundan sonra, bu gelişmeler, daha sağlıklı bir biçimde yapılacak ve o haklar da o insanlara verilecektir.

Burada seri şekilde yasalar çıkarıyoruz dedim; bu anlayışımı bozmamak için, süremin tamamını kullanmayı da gerekli görmüyorum. Biz de Cumhuriyet Halk Partisi Grubu olarak, bu anlayışla, açıklamaya çalıştığım çerçeve içerisinde, bu tasarıya evet oyu vereceğimizi belirtiyor; Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum. (CHP, ANAP ve DSP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına konuşan Bursa Milletvekili Sayın Yahya Şimşek’e teşekkür ediyorum.

Anavatan Partisi Grubu adına, Sayın Ali Talip Özdemir; buyurun efendim.

ANAP GRUBU ADINA ALİ TALİP ÖZDEMİR (İstanbul) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 5683 sayılı Yasanın 13 üncü maddesinde yapılacak değişiklik için, Anavatan Partisi Grubu adına söz almış bulunuyorum; bu vesileyle, hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Aslında, biraz önce Yüce Meclisin kabul etmiş olduğu yasa, özellikle, ülkemizde bulunan soydaşlarımızı çok yakından ilgilendirmektedir. Bu yasanın bizim grubumuza, yani, şu anki görev yapan Meclis grubuna rastlamış olması, ayrı bir şans olarak nitelendirilmektedir. Gerçekten, fevkalade sıkıntılı bir ortam vardı. Özellikle soydaşlarımız adına, bu sıkıntılı ortam, çıkarılan yasayla, Yüce Meclisin kabul etmiş olduğu yasayla, beş yıl gibi bir süreye çıkarılmış olması nedeniyle, giderilmiş oldu. Onun için, ben, Hükümetin bu noktadaki gayretine ve İçişleri Komisyonu üyesi arkadaşlarıma ayrıca teşekkür etmek istiyorum. Şimdi görüşülmekte olan 5683 sayılı Yasanın 13 üncü maddesi de, aslında, fevkalede önemli bir madde olarak gündemde bulunmaktadır.

Değerli milletvekilleri, global hale gelen dünyada, her dakikada başımızın üzerinden iki tane uydunun geçtiği 2000’li yıllara girerken, bizim de, ülkemizin de, bilgi toplumu içerisinde gerekli yeri almamız gerektiğini düşünüyorum. Bu yüzden, global dünyada sınırların kalktığı, sanal sınırlar haline geldiği bugünlerde, mutlaka, bizim, Avrupa Birliğiyle uyum yasalarını bir an önce çıkarmamız gerektiği ortadadır. Bunun için, ülkemizde, yabancılara mahsus ikamet tezkeresi verildikten sonra yurtdışına çıkan yabancı vatandaşlara, yani, özellikle soydaşlarımıza, bu 13 üncü maddedeki değişiklikle, fevkalade ciddî bir kolaylık getirilmektedir. Bu 13 üncü maddeyle beraber, aramızda vize uygulaması olan devletlerde bile, başka ülkelerde oturma tezkeresi olanların geriye dönüşünde ayrı bir belge istenmemektedir. İşte, bu 13 üncü maddedeki değişiklikle, bizde oturma tezkeresi olan vatandaşlarımıza, bu yabancı uyruklu yurttaşlara, geriye dönüşte, ayrıca bir vize uygulamasına tabi olmadan, bu belgeyi ibraz ederek yurda giriş kolaylığı sağlanmaktadır.

Gümrük birliğine uyum açısından da fevkalade önemli olan bu maddeyi gündeme alan Bakanlar Kuruluna, özellikle İçişleri Bakanımıza, başta soydaşlarımız adına, Anavatan Partisi Grubu olarak şükranlarımızı sunmak istiyoruz. Fevkalade önemli bir tasarıdır. Bakanımızı ve Bakanlar Kurulu üyesi arkadaşlarımızı kutluyorum ve Yüce Meclise, bu konuda olumlu oy vereceği için, şimdiden, özellikle İstanbul’da ve Trakya bölgesinde bulunan soydaşlarımız adına teşekkür ediyor, şükranlarımı sunuyorum. (Alkışlar)

BAŞKAN – Anavatan Partisi Grubu adına konuşan İstanbul Milletvekili Sayın Ali Talip Özdemir’e teşekkür ediyorum.

SAFFET ARIKAN BEDÜK (Ankara) – Sayın Başkan, sayın konuşmacı, bu Hükümet zamanında bu tasarının teklif edildiğini, sevk edildiğini söyledi. Zannediyorum, yanlış bir anlama var. 54 üncü Hükümet zamanında tanzim ederek, kanun tasarısı olarak getirdik ve reddedildi...

BAŞKAN – Evet,. Efendim, 54 üncü Hükümet zamanında sevk edilmiştir; kanunlaşmasının bu zamana rastlaması dolayısıyla, Bakanlar Kurulunun gayretini söyledi tabiatıyla. Raporlarda bunlar zaten belli efendim.

ALİ TALİP ÖZDEMİR (İstanbul) – Ben, onu ifade etmedim; şu anki Bakanlar Kuruluna, gündeme getirdiği için teşekkür ettim.

BAŞKAN – Tamam efendim.

Sayın Bedük, ayrıca, daha önce tasarının sevk edilmiş olmasından dolayı teşekkür borcunu yerine getirdi.

Şimdi, Demokratik Sol Parti Grubu adına, Bursa Milletvekili Sayın Hayati Korkmaz’a söz veriyorum.

Buyurun Sayın Korkmaz. (DSP sıralarından alkışlar)

Sizin de, 20 dakika olan, ama, kısa kullanılacak bir süreniz var; buyurun.

DSP GRUBU ADINA HAYATİ KORKMAZ (Bursa) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Yabancıların Türkiye’de İkamet ve Seyahatleri Hakkında Kanunun Bir Maddesinde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ve İçişleri Komisyonu Raporu hakkında Demokratik Sol Parti Grubunun görüşlerini açıklamak üzere söz almış bulunuyorum; Yüce Heyeti saygıyla selamlarım.

Ülkemizde ikamet eden yabancılar yanında, son yıllarda, çeşitli sebeplerden dolayı, birçok soydaşımız ülkemize göç etmek zorunda kalmıştır; bu göç olgusunun yarattığı sorunlar yanında, gerek ikametgâh tezkeresiyle ilgili olsun gerekse vatandaşlık haklarını elde etme konusunda olsun, birçok sıkıntılar yaşamışlardır ve bugün de bu sıkıntıları yaşamaktadırlar. Görüşmekte olduğumuz kanun tasarısıyla ve bundan önceki kanun tasarısıyla bu soydaşlarımızın birçok sorununa çözüm getiriyoruz.

Diğer taraftan, belki, bugün, Avrupa’da yaşayan vatandaşlarımızın oradaki sorunlarını yaşamıyorsak da, kendi ülkemize gelen yabancılar için yasamızı onların yasalarıyla uyumlu hale getirmekle, bir yerde, hem çağdaş normlara uygun bir yasa hazırlamış olacağız hem de oradaki soydaşlarımızın daha da güvence içinde olmasını sağlamış olacağız.

Bu nedenle, bu tasarıyı desteklediğimizi ve olumlu oy vereceğimizi ifade ederek, Yüce Heyeti saygıyla selamlıyorum. (DSP ve ANAP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Demokratik Sol Parti Grubu adına konuşan Bursa Milletvekili Sayın Hayati Korkmaz’a teşekkür ediyorum.

Şimdi, gruplar adına son konuşma, Demokrat Türkiye Partisi Grubu Başkanı Sayın Mahmut Yılbaş’ın.

Buyurun Sayın Yılbaş. (DTP sıralarından alkışlar)

DTP GRUBU ADINA MAHMUT YILBAŞ (Van) – Efendim, Sayın Başkanımızı ve değerli milletvekillerini saygıyla selamlıyorum.

Türkiye Büyük Millet Meclisi, bugün, gerçekten, verimli bir çalışma içerisinde. Bir seçimle beraber -öyle tahmin ediyoruz- iki tasarıyı, çalışma süremiz bitinceye kadar tamamlayacağız.

Değerli arkadaşlarım, Yabancıların Türkiye’de İkamet ve Seyahatleri Hakkında Kanunun bir maddesinde yapılan değişiklikler, Türkiye’nin konumundan kaynaklanan ve özellikle, son yıllarda, sürekli olarak, etrafımızda yaşanan siyasal ve politik sonuçlar itibariyle Türkiye’nin içerisinde kaldığı durumlar nedeniyle orta yere çıkmaktadır. Zaman zaman doğumuzda, kuzeyimizde ve batımızda olan olaylar sonucunda, ülkemize, toplu göçler, toplu intikaller vuku bulmuş ve Türkiye, bu konuda elinden gelen maddî ve manevî bütün imkânlarını kullanarak, soydaşlarımızın ve dindaşlarımızın ıstıraplarının devamını daha fazla önlemeye çalışmıştır. Bugün yapılan da, daha önce yapılmış olanlara ilave olarak, Türkiye Büyük Millet Meclisinin yapmakta olduğu bir düzenlemedir.

Gönül ister ki, bir gün, inşallah, imkânlarımız o noktaya gelir ve kısa bir zamanda gelir, hem soydaşlarımız için hem de civarımızda yaşayan topluluklar için vize meselesi tamamen ortadan kalkar; .bir ortak pazar gibi, Türkiye’nin merkezi olduğu bir Karadeniz pazarı gibi, müşterek, siyasal bir organizasyona gitme imkânı olur.

Değerli arkadaşlarım, ben, hem bu konuda hem de Meclisin çalışmaları konusunda kısa bir görüş beyan edeceğim. Bu iki tasarı, biraz evvelki itirazlarda da ifade gibi, gerçekten, bundan önceki hükümet zamanında hazırlanmış ve gündeme alınmış olan tasarılardır. Bunların öncelikle görüşülmesi meselesi müştereken sağlanmıştır; yani, bugünkü İktidarı teşkil eden gruplar da, bunların öncelikle görüşülmesi için olumlu yaklaşım içerisinde bulunmuşlar ve bugün görüşülmesi söz konusu olmuştur. Ancak, hem 208 sıra sayılı hem de biraz evvel görüşülmüş ve yasalaşmış olan 30 sıra sayılı tasarı, gündemin bu sıralarında, bulundukları sıralarda hemen hemen iki aydır bekletilmekteydi ve oeğerli arkadaşlarım, bunlar, sizlerin arzularınızla gündemin ön sıralarına alınan konulardı. Niçin iki ay bekledi; niçin iki ay biz bunu beklettik; neden?..

Değerli arkadaşlarım, demek ki, bu kısır çekişmelerden dolayı, sadece iktidarın getirmiş olduğu veya iktidar mensuplarının getirmiş olduğu tasarı veya tekliflerin değil, bizzat sizlerin getirmiş olduğu tekliflerin de gündemde bekletilmesine neden oluyoruz. Lütfen, bugün gösterilmiş olan işbirliğini, bundan sonra da, gündemin yine ön sıralarında veyahut bunları müteakiben gelen sıralarda bulunan tasarıların buradan süratle geçirilmesinde, yasalaşmasında da gösteririz ve böylece, Meclisin çalışmasına hep beraber katkıda bulunarak, ülkemizin beklediği yasaları da kanunlaştırmış oluruz.

Hepinize saygılar sunuyorum efendim; teşekkür ederim. (DTP, ANAP ve DSP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Demokrat Türkiye Partisi Grubu adına konuşan Sayın Mahmut Yılbaş’a teşekkür ediyorum.

İÇİŞLERİ KOMİSYONU BAŞKANI AKIN GÖNEN (Niğde) – Sayın Başkan, yerimden konuşmak üzere söz istiyorum.

BAŞKAN – Buyurun.

İÇİŞLERİ KOMİSYONU BAŞKANI AKIN GÖNEN (Niğde) – Sayın Başkanım, bu 1 inci maddeyle değiştirilen 13 üncü maddenin ikinci satırında “süresi bitmeden dönenlerden vize aranmaz” cümlesindeki “dönenlerden” kelimesinin “dönenler için” şeklinde redakte edilmesini arz ediyorum.

Takdirlerinize sunarım.

BAŞKAN – Tutanağa geçti. Maddeyi görüşürken, bunu dikkate alırız.

Şimdi, söz sırası, Konya Milletvekili Sayın Abdullah Gencer’de.

Buyurun Sayın Gencer.

Sizin de, 10 dakikalık, tamamının kullanılmamasını temenni ettiğimiz süreniz var.

ABDULLAH GENCER (Konya) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 208 sıra sayılı, Yabancıların Türkiye’de İkamet ve Seyahatleri Hakkında Kanunun Bir Maddesinde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısının geneli üzerinde şahsım adına söz almış bulunuyorum; bu vesileyle, Yüce Heyetinizi saygıyla selamlıyorum.

Bu değiştirilmekte olan madde, gerçekten, ülkemizin yabancılara yönelik kolaylaştırma ameliyelerinden bir tanesidir ve fevkalade önem arz etmektedir; çünkü, dünya küçülmüştür; herkes, her ülkeye, çok kısa zamanda, çeşitli defalar gidip gelebilmektedir; hatta, günde birkaç kere gidip gelme imkânları vardır. Dolayısıyla, dünyada bu imkânlar meydana getirilmişken, ülkemize giriş çıkışlarda, hâlâ, vize sahiplerinin, vizeleri olmasına rağmen, ülkelerine ya da yurt dışına çıktıklarında, dönüşlerinde onlardan tekrar vize istemek, gerçekten, dünyadaki uygulamaya çok uygun bir durum değildir; yani, bu alanda dünyanın gerisinde kalmanın bir göstergesidir. Dolayısıyla, burada, 54 üncü Hükümetin gündeme getirdiği bu değişiklik tasarısının 55 inci Hükümet tarafından da gündeme getirilmesi, gerçekten fevkalade önemlidir, önemsiyorum; çünkü, bu aziz milletimizin temsilcilerinin milletin menfaatına olan konularda bir araya gelmelerinin önemini arz etmektedir, ortaya koymaktadır.

Değerli milletvekilleri, burada, bu tasarıda da mütekabiliyetten bahsedilmektedir. Ben, bu kelimeyi gerçekten çok çok önemsiyorum. Mütekabiliyet; yani, karşıdaki ülke ne yapıyorsa, siz de onun karşılığında bir şeyler yapmalısınız. Burada, dünyada, özellikle Batılıların hak anlayışlarında bazı kelimeler çok büyük önem arz etmektedir: Onlardan bir tanesi çoğunluk, bir tanesi güçlü olmak, bir tanesi menfaat sahibi olmak, bir tanesi de imtiyaz sahibi olmak. Eğer çoksanız, haklısınız; eğer güçlüyseniz, yumruğunuzu vurabiliyorsanız ya da füzelerinizin istikametini bir yerlere çevirebiliyorsanız, güçlüsünüz, haklısınız; eğer imtiyaz sahibiyseniz, güçlüsünüz, haklısınız ve eğer bir yerde menfaatınız varsa, haklısınız.

Bu çerçevede, dünyanın ve Batılıların, özellikle mütekabiliyet noktasında, haklılıkları noktasında bu dört konu çok büyük önem arz etmektedir. Türk insanı, tarihinde, gerçekten çok büyük önem arz eden, şanla, şerefle dünya tarihine hizmet vermiş olan bir neslin torunu, bir mirasçısı olarak şu anda hayatına devam etmektedir; ancak, burada önemli olan şey, Türk insanının, dedelerine kesinlikle layık bir noktaya gelmesidir. Bu noktada, Türkiye, çok büyük mesafeler katetmiştir; ancak, bu mesafe tamamlanmış değildir, katedilecek daha büyük mesafeler vardır.

Özellikle burada arz etmek istediğim bir husus da, bu mesafelerin başında dünyanın ulaşmış olduğu demokratikleşme noktasıdır. Türkiye, bu hususta da çok büyük mesafeler katetmek mecburiyetindedir ve bugün, gerçekten, aziz milletimizin temsilcileri, şurada, 208 sıra sayılı kanun tasarısını görüşürken de bunu açık ve net bir şekilde orta yere koymuşlardır. Dileğim, temennim, arzum, isteğim, bundan sonra da, Aziz Meclisin, aziz milletimizin ortak görüşleri çerçevesinde mutabakat sağlaması ve kanun tasarılarını bu manada kanunlaştırmasıdır.

Elbette, aziz milletimiz bizleri izliyor, dinliyor ve inanıyorum ki, herkes, hangi kesimden olursa olsun, ekrana bugün güler yüzle bakıyor; buna nanıyorum ve aziz milletimizi görür gibi oluyorum. Bu, fevkalade büyük önem arz ediyor, önemi büyük olduğu için de birkaç defa bu konuya temas etme ihtiyacını duydum.

Mütekabiliyet meselesini konuşuyorduk. Evet, mütekabiliyet noktasında Türkiye’nin katetmesi gereken daha çok mesafeler var.

METİN ŞAHİN (Antalya) – Zorlama!..

ABDULLAH GENCER (Devamla) – Özellikle, bir kere daha burada ifade etmek istiyorum; çok değerli milletvekilimiz, zamandan tasarruf edelim diyor; ama, biz zamanımızı öyle bir değerlendirelim ki, bir Alman Devleti, bir Amerikan Devleti, bir İngiliz Devleti, bir Avustralya Devleti, bazıları benim Cumhurbaşkanımdan vize istemesin, biz o noktaya gelelim; bunun için işin üzerinde önemle duruyorum, değerli milletvekilimden de bu manada özür diliyorum.

Burada mütekabiliyet noktasında varmamız gereken hedeflerden birisi, ekonomide çok güçlü bir hale gelmektir. Türkiye, bu manada, dışa açılmada gerçekten büyük mesafeler katetmiştir ve Türkiye, bir noktaya kadar, dünyanın belli kesimleriyle irtibatı yeğlemiş olmasına rağmen, son dönemlerde, dünyanın küçük bir kürecik olduğunu fark etmiştir ve dünyanın neresinde olursa olsun -kuzeyinde güneyinde, doğusunda batısında- her devletle, her ülkeyle yatırımlar yapılmasına, ticaret yapılmasına önem atfetmeye başlamıştır; bu da, Türkiye açısından fevkalade önemlidir.

Ancak, burada bir hususu daha dile getirmek istiyorum. Bunlar, siyasetçilerimiz, hükümetlerimiz tarafından böylece devam ettirilmeye çalışılırken, ne yazık ki, bazı kesimler, Türkiye’de, Anadolu’nun öz sermayesinin bir araya gelerek kurmuş olduğu şirketler, holdingler hakkında bazı ifadelerde bulunmaktadırlar ve bazı yakıştırmalar yapmaktadırlar; ama, ben, şuna inanıyorum ki, bu ülkede, ister sağcı sıfatını taşısın ister solcu ister ilerici ister gerici, ne derseniz deyin, bu memleketin evladı olan herkes, ekonomide, kalkınmada yerini almaya mecburdur, mahkûmdur. Bu bapta yerini alan herkesi tebrik ediyorum, alınlarından öpüyorum, onlara teşekkür ediyorum.

Burada, mütekabiliyet noktasında, özellikle bilgi çağında, Türkiye’nin, bilgiyi, gerçek manada, gerçek seviyesine çıkarmak mecburiyeti vardır. Burada, değerli üniversitelerimize, üniversite hocalarımıza, üniversite yöneticilerimize ve Yüksek Öğretim Kurumumuza çok büyük görevler düşmektedir ve bu görevlerini, bihakkın yaşamları ve bilimin geliştirilmesi ve bilimde, çocuklarımızı, gençlerimizi, başka ülkelerin gençleriyle yarışır hale getirmeleri gerekmektedir.

M. ERDOĞAN YETENÇ (Manisa) – Yeter Abdullah!..

ABDULLAH GENCER (Devamla) – Tabiî, burada, bazı dostlarımız, bilim adamı olarak bu aziz milletin kendilerine maaş verdiği bazı öğretim üyelerimiz, ne yazık ki, evlatlarımızın bir kısmını “sakalların var” bir kısmını “başörtün var” bir kısmını “sağcısın” bir kısmını da “solcusun” diye üniversitelere almamaktadırlar. Bu, bilim çağında at başı yarışa girmesi gereken Türkiye’nin, ne yazık ki, bulunduğu ortamda utanılacak bir durumdur. (FP sıralarından “Bravo” sesleri, alkışlar) Bu memleketin bir evladı olarak ve eğitim camiasından gelmiş birisi olarak, hâlâ, kılla, başörtüsüyle, sakalla uğraşanların bilimle bir alakası olduğuna inanmıyorum. (FP sıralarından “Bravo” sesleri, alkışlar) Böylece de, Türkiye’nin, mütekabiliyet noktasında, birçok ülkeyle yarışma imkânı, ne yazık ki, elinden alınmış oluyor.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

ÜLKÜ GÜNEY (Bayburt) – Kanunla ne alakası var?!

BAŞKAN – Sayın Gencer, konuşmanızı tamamlayın efendim.

ABDULLAH GENCER (Devamla) – Teşekkür ediyorum.

Ben diyorum ki: Bu ülkede, hiç kimsenin fikrine ve idealine bakılmadan, geliniz, hep beraber en zeki çocuklarımızı seçelim, en iyi imkânları verelim “gidin Rus çocuğuyla yarışın, Amerikalıyla yarışın, Almanla yarışın” diyelim ve bu ülkenin mütekabiliyet noktasında zirveye ulaşmasını sağlayalım.

Bu tasarının gündeme gelmesi, gerçekten, demokrasimiz açısından çok önemlidir, önemsiyorum ve 54 üncü Hükümete, tasarıyı getirdiği için, 55 inci Hükümete de, Meclise taşıdığı için teşekkürlerimi arz ediyor, hepinizi saygıyla selamlıyorum. (FP ve DYP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Konya Milletvekili Sayın Abdullah Gencer’e teşekkür ediyorum.

Tasarının tümü üzerindeki görüşmeler tamamlanmıştır.

Şimdi, tasarının maddelerine geçilmesi hususunu oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

1 inci maddeyi okutuyorum:

Yabancıların Türkiye’de İkamet ve Seyahatleri Hakkında Kanunun Bir Maddesinde

Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı

MADDE 1. —15.7.1950 tarihli ve 5683 sayılı Yabancıların Türkiye’de İkamet ve Seyahatleri Hakkında Kanunun 13 üncü maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.

Geçici Olarak Türkiye’den Ayrılanlar

Madde 13. –İkamet tezkeresi sahibi yabancılardan, geri dönmek üzere Türkiye dışına giden ve ikamet tezkeresinin süresi bitmeden dönenlerden, vize aranmaz. Bu yabancıların, sınır kapılarında geçerli ikamet tezkerelerini ibraz etmeleri Türkiye’ye girişleri için yeterlidir.”

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, biraz önce Komisyonun bir redaksiyon talebi olmuştu. Başlıkta da bir değişiklik olduğu için, 1 inci maddenin çerçeve bölümüne “15.7.1950 tarihli ve 5683 sayılı Yabancıların Türkiye’de İkamet ve Seyahatleri Hakkında Kanunun 13 üncü maddesi başlığı ile birlikte aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir” ibaresini koyacağız.

Madde metni içinde de -13 üncü madde içinde- ikinci satırda “...ve ikamet tezkeresinin süresi bitmeden dönenler için vize aranmaz” ibaresi yer alacak.

Komisyon mutabık mı efendim?

İÇİŞLERİ KOMİSYONU BAŞKANI AKIN GÖNEN (Niğde) – Katılıyoruz efendim.

BAŞKAN – Tamam; düzeltmeler yapılmıştır.

Madde üzerinde söz isteyen, Fazilet Partisi Grubu adına, Adana Milletvekili Sayın Ertan Yülek; buyurun efendim.

FP GRUBU ADINA İ. ERTAN YÜLEK (Adana) – Sayın Başkan, değerli milletvekili arkadaşlarım; Yabancıların Türkiye’de İkamet ve Seyahatleri Hakkında Kanunun Bir Maddesinde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı hakkında Fazilet Partisi Grubu adına söz almış bulunuyorum. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Bundan evvel de, aynı Kanunun iki maddesinin değiştirilmesiyle alakalı bir tasarı görüşüldü ve tasarı Yüce Meclisin tasvibine mazhar oldu; zannediyorum ki, önümüzdeki birkaç gün içerisinde Cumhurbaşkanı tarafından da onaylanarak Resmî Gazetede yayımlanıp yürürlüğe girer.

Bundan evvelki kanun tasarısı görüşülürken, bu madde üzerinde de konuşacağımı beyan etmiştim ve o sözümü yerine getirmek için söz almış bulunuyorum.

Şimdi, esas konuya geçmeden evvel bir hususu belirtmek istiyorum. Dün, burada, Meclisin daha uzun süreli çalışmasını temin maksadıyla İktidara mensup 3 parti tarafından verilen önerge kabul edilmemişti ve o konuda konuşan birkaç arkadaşımız, ısrarla, Meclisin çalışmadığını, çalıştırılmadığını, Meclisin engellendiğini beyan etmişlerdi; bugün aynı arkadaşın, Meclisin çalıştığına dair beyanlarını memnuniyetle karşılamış bulunuyorum.

Buradan bir hususu tespit ediyoruz. Demek ki, milletin hayrına olan veya Türkiye’nin hayrına olan bir meselede, bu Meclis mutabık kalıyor ve çalışabiliyor.

Nitekim, biraz evvel görüşülerek kanunlaşma aşamasına gelmiş olan aynı kanunun iki maddesinin değişikliğiyle ilgili tasarı bugünkü Hükümet tarafından verilmiş ve kabul edilmiştir. Şimdi, aynı kanunun bir maddesinin değiştirilmesiyle ilgili tasarı da bundan evvelki 54 üncü Hükümet tarafından verilmiş ve görüyorum ki, ittifakla denecek bir durumda yine Meclisin takdirine mazhar oluyor ve inşallah bugün kanunlaşacak.

Demek ki, eğer milletin hayrına olursa bu meseleler yürüyor; ancak, milletin hayrına olmayan bir kanun tasarısını burada görüşmemek, görüştürmemek de, muhalefetin ana vazifelerinden birisidir. Dolayısıyla, muhalefetin bir süreden beri koymuş olduğu tavır, iktidar partilerine ısrarla anlaşma taleplerinin götürülmesine rağmen, iktidar partilerinin o talepleri kabul etmeyişleri ve bu sebeple de, Mecliste şu önemli kanunların çıkmasına mani olunuşu, tamamen iktidar partilerinin vebalindedir. Onun için, bu meseleye temas etmeden geçemedim.

Hemen ikinci bir hususu belirteyim. Bu, ileri bir kanundur arkadaşlar; yani, bundan evvelki tasarı da öyle idi; bu, ondan daha ileri bir adımdır.

Ben, bir hususu belirteceğimi söylemiştim. Gönül istiyor ki, bu Yabancıların Türkiye’de İkamet ve Seyahatleri Hakkında Kanun baştan sona elden geçirilsin ve böyle, her talebe karşı, yeni tasarılarla, yeni maddeler ilave edilmesin. Nitekim, işte, hemen görüyoruz ki, bir tek kanun tasarısıyla ve üç maddeyle bitebilecek olan bu husus, iki kanun tasarısı halinde günlerce gündemde yer tuttu. Dolayısıyla, Hükümete de bir tavsiyede bulunuyorum; inşallah, bu gibi, hakikaten önemli meseleler tamamen taranır da, bir tasarı halinde getirilirse, zannediyorum ki daha önemli sonuç alırız.

Burada, bir hususa daha temas etmek istiyorum; o da, hep mütekabiliyetten bahsediliyor. Arkadaşlar, yani Avrupa Birliğiyle mütekabiliyet var mı Allah aşkına?! Biz, onlara vize veriyoruz, hatta vizesiz geliyorlar; onlar, bize, ne kadar zorluklarla vize veriyorlar ve bu, gümrük birliğiyle ilgili anlaşmaya da ters hadisedir; çünkü, gümrük birliğinin temelinde, rekabetin eşitlendirilmesi gelir, rekabetin korunması gelir. Bakın, bugün Avrupa Birliğindeki herhangi bir ülkeden, bir işadamı, herhangi bir vizeye tabi olmadan, uçağıyla, sabahleyin buraya geliyor, ihalelere giriyor, müşterisiyle konuşuyor, öğleden sonra geri gidiyor; ama, Türkiye’ye bakıyorsunuz, Türkiye’den bir işadamının, Avrupa’da, bırakın bir ihaleye girmeyi, herhangi bir fuara dahi gitmesi günler, aylar alıyor ve hatta, aylar geçmesine rağmen vize alamadığı için, ne oradaki teknolojiyi takip edebiliyor ne oranın şartlarına uyum sağlayabiliyor; bu, rekabeti bozan en önemli bir husustur. O halde, yapacağımız iş, bizim Hükümetin yapacağı en önemli iş, bu mütekabiliyeti orada getirmektir.

Burada “Avrupa Birliğine uyum” diyoruz; ben, buna hiç inanmıyorum. Bu, sadece bürokratların yazmış olduğu, eften püften bir gerekçedir. Avrupa Birliği, kendi gerekçesine, kendi ananelerine, kendi statüsüne uymuyor ki, biz, illa ona uyalım diyelim; o da nedir: Biz, malın rahatça, serbestçe dolaşımını temin ederken, onlar, insanların serbest dolaşımına mani oluyor. O halde, burada bir eşitlik yoktur; bu, rekabeti bozucu bir husustur. Hükümetin üzerinde önemle duracağı bir konu da budur diyorum.

Tabiî, ileri bir uygulama olduğunu beyan etmiştim. Gerçekten de, şu andaki uygulamada, bir kimse, müteaddit defa giriş-çıkış yapabilmek için vize alabiliyor, bu ileri bir uygulamadır. Burada da, bu tasarı bir eşitsizliği gideriyor. İkametini almış, beş yıl veya iki yıl ikametini almış bir kimsenin, her defasında vizeye tabi tutulması, elbette, kabul edilebilir bir durum değildir. Nitekim, bu tasarının bu maddesiyle, bu eşitsizlik gideriliyor ve çok daha akıllıca, mantıklı bir madde getiriliyor.

Biz, Grup olarak -geneli üzerinde konuşan arkadaşlarımızın beyanlarında olduğu gibi- bu maddeye de olumlu oy vereceğimizi Yüce Heyetinizin bilgilerine sunuyor ve hepinize saygılarımı arz ediyorum.

Teşekkür ederim. (Alkışlar)

BAŞKAN – Fazilet Partisi Grubu adına konuşan Adana Milletvekili Sayın Ertan Yülek’e teşekkür ediyorum.

Değerli arkadaşlarım, çalışma süremizin bitimine az bir zaman kaldı; daha, konuşacak sözcüler de var; o sebeple, kanun tasarısının tamamlanmasına kadar çalışma süremizin uzatılması hususunu oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına İçel Milletvekili Sayın Oya Araslı; buyurun efendim. (CHP sıralarından alkışlar)

Konuşma süreniz 10 dakikadır Sayın Araslı.

CHP GRUBU ADINA OYA ARASLI (İçel) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Yabancıların Türkiye’de İkamet ve Seyahatleri Hakkında Kanunun Bir Maddesinde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ve İçişleri Komisyonu raporu üzerinde Cumhuriyet Halk Partisi Grubunun görüşlerini yansıtmak üzere söz almış bulunuyorum ve sizleri, kendim ve Grubum adına saygıyla selamlıyorum.

Değerli milletvekilleri, bu tasarı, Cumhuriyet Halk Partisinin olumlu bakmış olduğu bir tasarı; çünkü, bu tasarının yapmış olduğu düzenlemeyle, Avrupa Birliği ülkeleri (devletleri) mevzuatı ile Türkiye Cumhuriyeti Devleti mevzuatı arasında bir paralellik kuruluyor. Avrupa Birliği ülkelerine baktığımız zaman, oturma izni verilen yabancıların, ülkeye giriş ve çıkışlarında tekrar vize aranmadığını görüyoruz. Bizim ülkemizde böyle bir düzenlemenin olmaması, yabancıları fevkalade rahatsız ediyor ve bu yabancıların büyük bir kısmının da soydaşlarımızdan oluştuğunu biliyoruz. Şimdi, böyle bir düzenlemeyle, ülkemizde oturma izni sahibi olan yabancılara yıllardır yaşadıkları ıstırabın sona erdirilmesi imkânı sağlanıyor.

Bu nedenle, Cumhuriyet Halk Partisi olarak, tasarının bütününe de olumlu oy vereceğimizi bildirmiştik, bu maddeye de olumlu baktığımızı tekrar ifade etmek istiyorum; ama, tasarının tümü görüşülürken, bazı hususlara, değerli milletvekillerinin dikkati çekildi; bazı arkadaşlarımız buraya çıktılar ve Meclisi muhalefetin çalıştırmadığını ifade ettiler, nihayet bugün bir çalışma vesilesi bulunmuş olmasından dolayı memnuniyetlerini dile getirdiler. Bu sözleri ifade eden arkadaşımızın mensup olduğu grubun, çok kere Genel Kurul toplantılarında yalnız ve yalnız bir tek grup başkanvekiliyle temsil ediliyor olması gerçekten çok ilginç. Bu arkadaşımızın, böyle bir eleştiriyi, en azından, muhalefete yöneltmemesi gerekirdi.

Meclisin çalışmamasının yükü muhalefete yükleniyor, faturası muhalefete kesiliyor; ama, zannediyorum, bu eleştirilerin kendi getirdikleri tasarıyı burada görüşmeye açarken, Yüce Mecliste, Meclisi çalıştıracak toplantı ve karar yetersayılarına sahip olan iktidar gruplarından gelmesi de çok hazin. Eğer, Hükümet, tasarısını destekleyemiyor ise, bu sayıda milletvekilini Meclise taşıyamıyor ise, taşıdığı zaman da bunu erken seçim tehditleriyle yapabiliyorsa, muhalefete “siz, Meclisi çalıştırmıyorsunuz” diye serzenişte bulunmaya hakkı yoktur. Olağan toplantı günlerinde, çok kere, iktidar partileri gruplarından milletvekillerinin burada bulunmamaları nedeniyle, muhalefetin bir kesimi tarafından yoklama istenmiştir ve bu yetersayı olmadığı için Meclis toplantıları kapatılmıtır. Bu durumun yükünü muhalefete fatura etmek, çok büyük haksızlık.

İktidar partilerine mensup arkadaşlarımız, Meclis toplantılarına, olağan saatlerinde -bu Meclisin bir olağan çalışma saati düzeni, var- gelmiyorlar, ısrarla gelmiyorlar; sonra, o saatlerde ne işler yapıyorlarsa bilmiyorum, o işler bitiyor, akıllarına, Mecliste çalışmak geliyor ve “belki ülkede bizi izleyen vardır, eleştirmeyi düşünmüştür, şimdi onları bertaraf etmek zamanıdır” diyorlar ve “çok çalışmamız lazım, bunu telafi etmek için ekçalışma yapalım, gece çalışmasına gidelim” diye buraya öneri getiriyorlar; biz, önce, olağan saatlerde gelin, görevinizi yerine getirin, sonra bakalım, çalışmak gerekiyorsa hep birlikte çalışırız dediğimiz zaman “biz fazla çalışmak istedik de, muhalefet çalışmamıza imkân vermedi” diyorlar.

Değerli arkadaşlarım, bunları yapmayalım; olağan saatlerde bu Meclise gelelim, önce, iktidar olarak tasarılarımıza sahip çıkalım, sonra, eğer bir kusur varsa, muhalefeti kusurlu bulmaya kalkışalım; ama, olağan çalışma saatlerinde Mecliste bulunmayan iktidar partilerinin, muhalefeti suçlamaya, onda kusur bulmaya hakkı yoktur. Hep birlikte bu Meclise gelelim, üzerinde anlaştığımız tasarıları veya teklifleri çıkaralım; ama, böyle, tembelliğimizi, ihmalkârlığımızı gözlerden gizlemek için, devamsızlığımızı gözlerden gizlemek için -özellikle iktidar partilerinedir bu sözüm- muhalefeti suçlamaya kalkışmayalım.

Ben, bu tür davranışların, iktidar partilerine hiçbir olumlu puan kazandıracağı görüşünde değilim. Bu tür davranışlar, olsa olsa, Türkiye Büyük Millet Meclisinin zede ve yara almasına yol açar. Onun için, bunu, muhalefeti suçlamak üzere, ikide birde, basın toplantılarıyla, burada kanun maddeleri görüşülürken gündeme getirmek suretiyle topluma mesaj vererek önümüze koymayalım. Toplum, her şeyi, açık olan televizyon kanallarından izliyor ve “Meclisi çalıştırmıyorlar” diye feryat eden iktidar partilerinin de, çoğu kez, burada milletvekili bulundurmadığını biliyor.

Değerli arkadaşlarım, onun için, çok özen göstermemiz gereken bir döneme girdik. İktidarın muhalefeti suçlamak için bu tür yollara başvurmasını, doğrusu, ben, iktidar olma anlayışına hiçbir şekilde sığdıramıyorum. Umarım, bundan sonra, bu tür suçlamalar son bulur ve çok üzülerek yaptığım gibi veya Grubumdaki bazı arkadaşların yaptığı gibi, bir kanun maddesiyle ilgili görüşme için söz almışken, burada, böyle üzücü bir olayı dile getirmek yoluna gitmek mecburiyetinde kalmayız.

Saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına konuşan Sayın Oya Araslı’ya teşekkür ediyorum.

METİN BOSTANCIOĞLU (Sinop) – Madde hakkında hiçbir şey söylemediniz!

OYA ARASLI (İçel) – Söyledim efendim; dinlememişsiniz, belki de dışarıdaydınız; konuşmamın başında söyledim.

SAFFET ARIKAN BEDÜK (Ankara) – Sayın Başkan, maddeyle ilgili söz istiyorum efendim.

BAŞKAN – Sayın Araslı da ifade ettiler, yaptığı konuşma, madde üzerinde değildi...

OYA ARASLI (İçel) – Efendim, ben, konuşmamın başında, madde üzerinde söyleyeceklerimi söyledim; dikkatinizden kaçmış.

BAŞKAN – Evet; aynı şekilde olmasın.

Sayın Araslı, bu çatı altında, hiç kimse, görevini yapmak üzere herhangi bir tehdide ihtiyaç duymaz, herhangi bir tehditle davranışını değiştirmez; yani, erken seçim tehdidi falan gibi konuları, herhangi bir arkadaşımıza mal etmek istemiyorum.

Şimdi, Doğru Yol Partisi Grubu adına, Sayın Saffet Arıkan Bedük’e söz veriyorum.

Sayın Bedük, lütfen, madde üzerinde konuşun.

Konuşma süreniz 10 dakikadır.

DYP GRUBU ADINA SAFFET ARIKAN BEDÜK (Ankara) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Yabancıların Türkiye’de İkamet ve Seyahatleri Hakkında Kanunun Bir Maddesinde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısının ilgili kanunun 13 üncü maddesinde yaptığı değişiklik konusunda, Doğru Yol Partisinin görüşlerini sunmak üzere, söz almış bulunuyorum; Yüce Heyetinizi saygıyla selamlıyorum.

Ben, madde üzerinde duracağım; ama, daha evvelki sözcü, hem de iktidarda bulunan sözcü, doğrudan doğruya muhalefeti suçladığı için, Cumhuriyet Halk Partisi sözcüsü Sayın Oya Araslı’nın konuşmalarına aynen katılıyorum. Çünkü, öncelikle hem toplantı yetersayısına hem karar nisabına sahip olan iktidar partisi mensupları önce Türkiye Büyük Millet Meclisine gelecekler, ondan sonra da muhalefetten destek isteyecekler. Öyle kalkıp da hiç başka şekilde, başkasını sorumlu tutmaya kimsenin hakkı olmamalıdır. Öncelikle bunu belirtmek istiyorum.

DEVLET BAKANI MEHMET CAVİT KAVAK (İstanbul) – Sayın Başkan, maddeyle ne alakası var?..

SAFFET ARIKAN BEDÜK (Devamla) – Değerli arkadaşlarım, dünya globalleşme sürecine girmiş bulunmaktadır. Ülkeler, farklı kültür ve farklı siyasal yapılarına rağmen bir arada olma, ekonomik ve sosyal bakımdan işbirliği yapma zorunluluğuyla karşı karşıya bulunmaktadır. Bu evrende milletlerin huzur ve barış ortamı içerisinde yaşaması, menfaatları gereğidir. Bu itibarla devletler, milletlerarası barışın, kaynaşmanın, zenginleşmenin ve kalkınmanın gereği olarak fertlerinin önünü açacak yasal düzenlemeleri de mutlaka yapmak zorundadırlar. Bireyin dünyada hür olarak dolaşması ve ülkeleri görmesi, ticari ve kültürel münasebetlerini yürütebilmesi en tabiî hakkıdır. 21 inci Asra girdiğimiz bir dönemde kavganın değil, barışın; uyumsuzluğun değil, karşılıklı uyumun; kin ve nefretin değil, sevgi ve dostluğun tercih edilmesi, mutlu ve huzurlu bir dünyayı sağlamanın da gereğidir. Siyasal sınırların artık önem arz etmeyeceği bir asra doğru gidiyoruz. Bunun, insanlar arasındaki diyaloğun, toplumlar arasındaki işbirliğinin pekiştirilmesi için fevkalade önem arz ettiği izahtan varestedir. Bu itibarla, insan hak ve hürriyetlerini genişletmek ve gezip görme, merak vesaikiyle seyahat etme hakkı kadar, insanlar arasında ekonomik, sosyal ve kültürel münasebetleri geliştirecek birkısım yasal düzenlemeleri yapmak devletin hem görevi hem de sorumluluğudur. İnsanların diğer toplum fertleriyle münasebetlerini geliştirmek, çağımızda bir insanlık hakkı olarak değerlendirilmektedir. Olaya bu açıdan baktığımızda, ülkelerin, biraz evvel izah ettiğim konular için düzenleyecekleri yasalarda benzerlik ve uyum sağlamaları da şarttır. Halen Avrupa Birliği ülkeleri, ikamet tezkeresi almış yabancıların giriş ve çıkışlarında yeniden vize aramamaktadır; ikamet süresi sonuna kadar vize verilmiş olarak değerlendirilmekte ve kabul edilmektedir.

Bizim yürürlükteki yasada, ikamet süresi dolmadan dışarıya çıkan bir yabancı, tekrar ülkeye dönmek isterse, yeniden bir vizeye tabi tutulmaktadır. Bu, gerçekten hem bir insanlık suçudur hem de gerçekten ülkedeki birkısım bürokratik engelleri ortaya koymakta ve birkısım insangücü israfına neden olmaktadır.

Bu uygulama, soydaşlarımızı ve dindaşlarımızı rahatsız ettiği kadar, Avrupa ülkesi vatandaşlarını zora sokmaktadır ve bu uygulamaya tepki de gösterilmeye başlanmıştır. Bu yasayı değiştirmediğimiz takdirde, Avrupa ülkeleri de, vatandaşlarımıza benzeri bir uygulamayı gerçekleştirme hakkını elde etmiş olacaktır. Bu itibarla, bu yasa tasarısının gerçekten, ama gerçekten, samimi olarak ortaya konulmasından dolayı, 54 üncü Hükümete, ondan da önce aynı konuda bir tasarı sevk ettiği için 53 üncü Hükümete ve ayrıca bugün gündeme getirilmesine vesile olan bugünkü Hükümete ve özellikle İçişleri Bakanımıza ve Komisyonumuza teşekkür ediyorum. Bu tasarının yasalaşmasından memnuniyet duyduğumuzu belirtiyor ve Doğru Yol Partisi olarak olumlu oy vereceğimizi ifade ediyor, hepinizi saygıyla selamlıyorum. (Alkışlar)

BAŞKAN – Doğru Yol Partisi Grubu adına konuşan Ankara Milletvekili Sayın Saffet Arıkan Bedük’e teşekkür ediyorum.

Madde üzerindeki görüşmeler tamamlanmıştır.

Başlık ve Komisyonun yaptığı düzeltmeyle birlikte, maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

2 nci maddeyi okutuyorum:

Madde 2.- Bu Kanun yayımı tarihinde yürürlüğe girer.

BAŞKAN – Madde üzerinde söz isteyen?.. Yok.

Değişiklik önergesi yok.

Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

3 üncü maddeyi okutuyorum:

Madde 3.- Bu Kanun hükümlerini Bakanlar Kurulu yürütür.

BAŞKAN – Madde üzerinde söz isteyen?.. Yok.

Maddeyle ilgili değişiklik önergesi yok.

Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

Kanun tasarısının tümünü oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

Böylece, 208 sıra sayılı kanun tasarısı yasalaşmıştır; hayırlı, uğurlu olmasını diliyorum.

DEVLET BAKANI MEHMET CAVİT KAVAK (İstanbul) –Sayın Başkan...

BAŞKAN – Sayın Bakan, tezkereniz, bana ulaştı. İlk sırada bulunan RTÜK ile ilgili görüşmenin başlatılmasını istiyorsunuz; ancak, Genel Kurulumuz, biraz önce aldığı kararda, uzatmayı, sadece, görüşmekte olduğumuz kanunun bitimine kadar kabul etmiştir. Yeni bir tasarı olduğu için, onu görüşme imkânımız bulunmamaktadır.

SAFFET ARIKAN BEDÜK (Ankara) – Sayın Bakan bunu bilmiyor mu? Bu saatten sonra, RTÜK’ün gelmemesi gerektiğini bilmiyor mu? Acaba, ne mesaj vermek istiyor?

BAŞKAN – Sayın Bakan tezkereyi daha önce göndermişti, bir cevap vermek durumundayım.

Sözlü sorular ile kanun tasarı ve tekliflerini sırasıyla görüşmek için, 20 Mayıs 1998 Çarşamba günü saat 15.00’te toplanmak üzere, birleşimi kapatıyorum.

Kapanma Saati: 19.07

 

 

 

VII. – SORULAR VE CEVAPLAR

A) YAZILI SORULAR VE CEVAPLARI

1. – Kastamonu Milletvekili Haluk Yıldız’ın, Orman Köylüleri Kalkındırma Fonundan dağıtılan kredilere ilişkin sorusu ve Orman Bakanı Ersin Taranoğlu’nun yazılı cevabı (7/4754)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın Orman Bakanı Sayın Ersin Taranoğlu tarafından yazılı olarak cevaplandırılmasına delaletlerinizi saygılarımla arz ederim. 1.4.1998

Haluk Yıldız Kastamonu

Bazı gazetelerde çıkan haberlere göre Orman Bakanlığının Orman Köylüleri Kalkındırma Fonu 1998 yılı Ferdi Krediler Ödenek Tahsisinin illere göre dağılımında büyük adaletsizlik yapıldığı yazmaktadır.

Orman bakımından Karadeniz’in akciğeri olan Kastamonu, Sinop ve Çankırı illeri Kalkınmada 1 inci Derece Öncelikli İller arasında olmasına rağmen, Orman Bakanlığı Kastamonu’ya 13.5 milyar lira, Çankırı’ya 48 milyar lira ödenek tahsis ederken, bu illere göre çok çok gelişmiş olan Adapazarı’na ise 232 milyar lira tahsis edildiği söylenmektedir.

– Orman Bakanlığının 1998 yılı içerisinde orman köylülerine verilecek 660 milyar liralık kredinin 232 milyar liralık bölümünü Sayın Bakanın seçim bölgesi olan Adapazarı’na tahsis ettiği doğru mudur?

– ORKÖY’ün 1998 yılı içerisinde 516 projeden 126’sını Adapazarı’nda gerçekleştireceği doğru mudur?

– Ayrıca, Orman Bölgesi olan ve yetersiz miktarda ödenek gönderilen Kastamonu İline ORKÖY Kalkındırma Fonundan ek ödenek göndermeyi planlıyor musunuz?

T.C. Orman Bakanlığı 1.5.1998 Araştırma Planlama ve Koordinasyon Kurulu Başkanlığı Koordinasyon ve Mevzuat Dairesi Başkanlığı Sayı :KM.1.SOR./338-1239

Konu : Sayın Haluk Yıldız’ın yazılı soru önergesi

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

(Kanunlar ve Kararlar Dairesi Başkanlığı)

İlgi : a)TBMM’nin 16.4.1998 tarih ve A.01.0.GNS.0.10.00.02-7/4754-12091/29661 sayılı yazısı.

İlgi yazı ekinde alınan Kastamonu Milletvekili Sayın Haluk Yıldız’ın “Orman Köylüleri Kalkındırma Fonunda dağıtılan kredilere ilişkin yazılı soru önergesi” Bakanlığımızca incelenmiş olup, cevabî yazımız ilişikte gönderilmektedir.

Arz ederim.

Ersin Taranoğlu Orman Bakanı

Kastamonu Milletvekili Sayın Haluk Yıldız’ın 7/4754 Esas No.lu Yazılı Soru Önergesi Hakkında Orman Bakanlığının Cevabı :

1. Bakanlığımızca Orman köylülerine 1998 yılı içinde verilmesi programlanan kredi tutarı 910 milyar TL. olup Sakarya İline verilmesi programlanan kredi miktarı 232 milyar TL. dir. Sakarya İli için verilmesi programlanan kredinin yüksek olması “Sakarya İli Taraklı İlçesi Kayaboğazı-Karagöl Havzası Rehabilitasyon Projesi” adlı Bakanlığımızın bütün genel müdürlüklerinin birlikte yürütecekleri entegre bir proje uygulanmasından kaynaklanmaktadır. Orman Köylüleri Kalkınma Fonu Yönetmeliğinin 51/b maddesi “....Ağaçlandırma, Erozyon Kontrolu ve Gençleştirme gibi ormancılık çalışmalarının en yoğun olduğu ve halk orman ilişkilerinin en bozuk olduğu köyler”in öncelik taşıyacağını amirdir. Adı geçen havza projesi de bu sebeple hazırlanmıştır.

2. ORKÖY Genel Müdürlüğünce 1998 yılı içinde 939’u Orman Köylüleri Kalkınma Fonu kaynaklı, 210’u Doğu Anadolu Havza Rehabilitasyon Projesi ve 120 adedi de Ordu-Giresun Kırsal Kalkınma Projesi sebebiyle Dünya Bankası kaynaklı olmak üzere toplam 1 269 adet projeden 126 adedi Sakarya İline önerilmiş olup, bu da 1 inci maddede açıklandığı gibi “Sakarya İli Taraklı İlçesi Kayaboğazı-Karagöl Havzası” entegre projesi sebebiyledir.

3. Kastamonu İline ve diğer illere bütçeden ek ödenek verilmesi durumunda imkânlar ölçüsünde ek ödenek gönderilecektir.

2. – Kırıkkale Milletvekili Hacı Filiz’in, ORKÖY kredilerine ilişkin sorusu ve Orman Bakanı Ersin Taranoğlu’nun yazılı cevabı (7/4760)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın Orman Bakanı Sayın Ersin Taranoğlu tarafından yazılı olarak cevaplandırılmasını saygılarımla arz ederim.

Hacı Filiz Kırıkkale

1. 1998 yılında bütün Türkiye genelinde ne kadar ORKÖY kredisi kullanıldı?

2. 1998 yılında illere ne kadar ORKÖY kredisi gönderilmiştir? Aldığımız duyumlara göre Sakarya İline Türkiye geneline gönderilen kredinin dörtte bire yakını gönderilmiştir. Bu duyumlarımızın doğruluk derecesi nedir?

3. Muğla ve Çankırı’ya gönderilen kredinin yüksek olduğu ifade edilmektedir. Bunun sebebi nedir?

4. Çankırı ve Muğla’ya yüksek oranda kredi gönderilmesinin sebebi müsteşar veya genel müdür müdür?

5. Kırıkkale’ye gönderilmemesinin sebebi nedir?Acaba Türkiye’de Kırıkkale adında bir ilin olduğu unutulmuş mudur?

T.C. Orman Bakanlığı 1.5.1998 Araştırma Planlama ve Koordinasyon Kurulu Başkanlığı Koordinasyon ve Mevzuat Dairesi Başkanlığı Sayı :KM.1.SOR./339-1238

Konu : Sayın Haluk Yıldız’ın yazılı soru önergesi

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

(Kanunlar ve Kararlar Dairesi Başkanlığı)

İlgi : a)TBMM’nin 16.4.1998 tarih ve A.01.0.GNS.0.10.00.02-7/4760-12122/29701 sayılı yazısı.

İlgi yazı ekinde alınan Kırıkkale Milletvekili Sayın Hacı Filiz’in “ORKÖY kredilerine ilişkin yazılı soru önergesi” Bakanlığımızca incelenmiş olup, cevabî yazımız ilişikte gönderilmektedir.

Arz ederim.

Ersin Taranoğlu Orman Bakanı

Kırıkkale Milletvekili Sayın Hacı Filiz’in 7/4760 Esas No.lu Yazılı Soru Önergesi Hakkında Orman Bakanlığının Cevabı :

1. 1998 yılında Türkiye genelinde ferdi ve kooperatif kredileri toplamı 1 660 500 000 000 TL. dir. Bunlara (Ordu-Giresun Kırsal Kalkınma Projesi dahildir.) Doğu Anadolu Havza Rehabilitasyon Projesinden sağlanan dış kaynaklı krediler de dahil edilirse toplam olarak 1 745 038 000 000 TL. kredi verilmesi programlanmıştır.

2. Sakarya İline 232 milyar ferdi, 140 milyar da kooperatif kredisi olmak üzere toplam 372 milyar TL. kredi programlanmıştır.

3. Kredilerin dağıtımında; ormanların yoğunluğu, orman halk ilişkilerinin durumu, ağaçlandırma ve erozyon kontrolu, gençleştirme gibi ormancılık faaliyetleri dikkate alınmıştır.

4. Çankırı İline ayrılan ferdi kredi ödeneği ile yeni uygulamaya konan “kürk hayvancılığı” ve benzeri projelerin uygulaması yapılacaktır. Bu sebeple Çankırı İli için programlanan kredi 29 aileyi kapsamakta olmasına rağmen fazlaymış gibi gözükmektedir.

Muğla İline 57 milyar 200 milyon TL. kredi verilmesi programlanmış olup bunun 41 milyar TL. si kooperatifler için programlanmıştır. Ferdi krediler için programlanan kredi tutarı 16 milyar 200 milyon TL. dir. Kooperatifler için programlanan kredi tutarının fazla olması toplam kredi tutarını kabarık göstermektedir.

6. Kırıkkale İline kredi önerilmemesinin sebebi bütçe yetersizliğidir. Hemen hemen illerin yarısına kredi programlanamamıştır. Kredi tahsisinde ilin ormanla ilgisi dikkate alınmakta olup; Kırıkkale orman köyü sayısı bakımından 65 inci, orman köyü nüfusu bakımından 67 nci sırada yer almaktadır. Yine de ek bütçe sağlandığında Kırıkkale İline ve bütçe imkânları ölçüsünde diğer illere kredi programlanacaktır. Programlanan bu kredilerin miktarı program yapılan yerlerde de yeterli olmayıp, bütçe imkânları gözönüne alınarak yapılmıştır.

3. – Manisa Milletvekili Tevfik Diker’in, Emlak Bankasınca taşıt tahsis edilen kişi ve kuruluşlara ilişkin sorusu ve Devlet Bakanı Refaiddin Şahin’in yazılı cevabı (7/4772)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın TBMMİçtüzüğünün 96 ncı maddesi gereğince Devlet Bakanı Sayın Refaiddin Şahin tarafından yazılı olarak cevaplandırılmasını arz ederim.

Saygılarımla. 2.4.1998 Tevfik Diker Manisa

Sorular :

1. Kamu kuruluşu olan Türkiye Emlak Bankasının 1996 yılı hesapları içinde; bankaca kaynak sağlanan veya kiralanan, aralarında 1996-97 model Opel Vectra, Renault Laguna, Concorde, Mercedes ve Rover marka araçların da bulunduğu 56 taşıt, Başbakanlık, Devlet Bakanlığı gibi yerlerin dışında Gazi Üniversitesi, Rekabet Kurulu, Arsa Ofisi, Tekirdağ ve Niğde Valilikleri, Zile Belediye Başkanlığı gibi kuruluşlara tahsis edilmiş midir?

 

2. Edildi ise, 56 taşıtın tahsis edildiği kurum ve kuruluşlarla, kullanımına verilen şahıslar kimlerdir?

3. Bakanlığınızın bankaya muhatap 2.10.1997 tarih, B.02.15/003-783 sayılı talimat yazısıyla tahsis edilmiş bu tür araçların en kısa sürede geri alınması isteğiniz üzerine bugüne kadar bu araçlardan kaç tanesi teslim edilmiştir? Teslim edilmeyen araç var mıdır? Teslim etmeyen kurum ve kuruluşlar ile kişiler hangileridir?

4. Banka Yönetim Kurulunun 17.1.1992 tarih 22990 sayılı kararı ile anında otorizasyon verilmesi sureti ile kredi kartı sisteminin daha sağlıklı yürümesi için alınmasına karar verilen 1 000 adet P.O.S. cihazı ile ilgili yapılan anlaşmaların ardından, YDK raporu üzerine teftiş kurulunca incelenen POS cihazlarının durumuyla ilgili soruşturmalar tamamlanmış mıdır?

5. Teftiş Kurulu raporlarına göre haklarında işlem yapılması istenen yöneticilerle ilgili bugüne kadar ne gibi işlemler yapılmıştır?

6. Sözü edilen cihazlar bugün ne durumdadır? Cihazların kullanımı ile ilgili olarak geleceğe dönük hazırlanmış bir çalışma takvimi var mıdır?

T.C. Devlet Bakanlığı 13.5.1998 Sayı : B.02.0.015/S-610

Konu : Soru önergesi

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

İlgi : 16.4.1998 tarih ve KAN. KAR. MD: A.01.0.GNS. 0.10.00.02-7/4772-12146/29727 sayılı yazınız.

Manisa Milletvekili Tevfik Diker’in Türkiye Emlak Bankasınca taşıt tahsis edilen kişi ve kuruluşlara ilişkin 7/4772-12146 esas nolu yazılı soru önergesi cevabı aşağıdadır.

1. Türkiye Emlak Bankası Bankacılık faaliyetleri çerçevesinde mevduat büyüklüklerine göre kurum ve kuruluşlara tahsis edilmiştir.

2. Tahsis edilen kurum ve kuruluşların listesi (Ek-1)’dedir.

3. Talimatın üzerine bugüne kadar 12 araç geri alınmış olup, talep edilip, teslim edilmeyen araç bulunmamaktadır.

4-5-6. Banka ile FBS firması arasında kredi kartı uygulaması için 28.4.1993 tarihinde Lisans, Servis ve Bakım Sözleşmeleri yapılmış ve devreye girmesi planlanan yeni kredi kartı programı çerçevesinde 14.9.1992 tarihli Satınalma Komisyon Kararına dayanılarak 1 000 adet POS cihazı, finansal kiralama yöntemiyle toplam 917 428 USD’a DOS firmasından satın alınmıştır.

Sözkonusu projenin uygulamaya geçmemesi ve Bankanın zarara uğraması nedeniyle yapılan soruşturma sonucu malî ve yasal sorumluluğu öngörülen kişiler tespit edilmiş ve dönemin Genel Müdür Yardımcısı Sudi Apak, Otomasyon Daire Başkanı Ekin Erbirer, Sistem Geliştirme Daire Başkanı İlhan Gümüşel hakkında görevi kötüye kullanma ve emniyeti suistimal suçlarını işledikleri iddiasıyla Şişli Cumhuriyet Savcılığına 1.5.1997 tarihinde 1997/14209 Hazırlık Numarası ile suç duyurusunda bulunulmuştur. Bu soruşturma halen sürmektedir.

Malî sorumlulukla ilgili olarak ise Sudi Apak, Etkin Erbirer, İlhan Gümüşel ve Bireysel Bankacılık Hizmetleri Daire Başkanı Şahin Alpaslan hakkında Disiplin Kurulu Kararı tarihi itibariyle yazılım programı için ödenen 1 450 698 USD ve POS cihazları için ödenen 831 324 USD olmak üzere toplam 2 282 022 USD’nin tahsili için bir dava açılmış olup, İstanbul 4 üncü Asliye Ticaret Mahkemesi”nde görülen bu dava da halen sürmektedir.

Bankaca 1993 yılı başında “on-line” (anında) otorizasyon verilmesi amacıyla kredi kartı sisteminin daha sağlıklı yürümesi için satın alınan 1 000 adet POS cihazı, alındığı tarihte ve daha sonraki yıllarda sözkonusu cihazların kullanılabilmesi için yeni bir kredi kartı yazılımının olmaması nedeniyle uygulamaya alınamamıştır.

Uygulamaya alınamaması nedeniyle geçen bu sürede sözkonusu cihazların özelliklerinin yeni teknoloji ürünü cihazlar yanında yetersiz kaldığı ve aşağıda sıralanan olumsuzluklar nedeniyle üyeişyerlerine pazarlanmasının uygun olamayacağı ortaya çıkmıştır.

Sözkonusu cihazların iletişiminde ve işletiminde özel cihazlar kullanılacağı ve bu cihazların programlanma özelliğinin bulunmaması,

Satın alındığı tarih itibariyle, bugün için hafızasının yetersiz olması,

“Smart card” (akıllı kart) ve manyetik kart okuyucu, şifreleme aleti, özel iletişim cihazı ve cihaza mahsus kartlarının satın alınması zorunluluğu ve sadece bu sisteme uygun yazılımın temini gibi hususların büyük bir ek maliyet yaratması,

1996 yılı başında yapılan araştırmalarda son teknolojiye haiz cihazların azamî fiyatının 550 ABD dolarını geçmediği dikkate alındığında mevcut sistemin çalıştırılabilmesi ve yukarıdaki olumsuzlukların giderilmesi için yapılacak yatırımın ekonomik olmadığı sonucuna ulaşılmıştır.

Bilgilerinize arz ederim.

Refaiddin Şahin Devlet Bakanı

24.4.1998

BANKA DIŞINDA HİZMET VEREN ARAÇLAR

Sıra

No Plaka Markası Model Tipi Mülkiyeti Cinsi Görev Yeri

1 06 TEH 01 Murat 1994 Doğan-SLX Banka Malı Sivil Başbakanlık

2 06 TEF 97 Murat 1994 Doğan-SLX Banka Malı Sivil Başbakanlık

3 06 TEF 95 Murat 1994 Doğan-SLX Banka Malı Sivil Başbakanlık

4 06 TEF 98 Murat 1994 Doğan-SLX Banka Malı Sivil Başbakanlık

5 06 TEF 96 Murat 1994 Doğan-SLX Banka Malı Sivil Başbakanlık

6 06 TRM 83 Murat 1995 Doğan-SLX Banka Malı Sivil Başbakanlık

7 06 TRM 84 Murat 1995 Doğan-SLX Banka Malı Sivil Başbakanlık

8 06 TRM 85 Murat 1995 Doğan-SLX Banka Malı Sivil Başbakanlık

9 34 KAZ 53 Renault-21 1995 Manager Banka Malı Sivil Başbakanlık

10 34 UYF 17 Renault-21 1995 Manager Ataköy Trz. Sivil Başbakanlık

11 34 JU 517 Renault 1996 Laguna Spor Klb. Sivil Başbakanlık

12 06 FPP 89 Renault-21 1992 Manager İnş. Şirketi Sivil Başbakanlık

13 34 SAY 99 Renault-21 1993 Manager Sandık Malı Sivil Başbakanlık

14 34 TG 5316 Rover 1997 820 Sİ Spor Klb. Sivil Başbakanlık

15 06 ZJF 24 Mercedes 1997 320-S Banka Malı Sivil Başbakanlık

16 34 TA 8298 Renault 1997 Laguna Munzan SND Sivil Başbakanlık

17 34 UYF 18 Renault-21 1995 Manager Ataköy Trz. Sivil Başbakanlık

18 34 UYF 16 Renault-21 1995 Manager Spor Klb. Sivil Başbakanlık

19 34 JL 980 Renault-21 1995 Concorde Banka Malı Sivil Başbakanlık

20 34 LGS 29 Renault-21 1995 Manager Ataköy Trz. Sivil Başbakanlık

21 34 JS 196 Renault-21 1996 Manager Munzan SND Sivil Başbakanlık

22 34 SVR 78 Fiat 1996 Tempra SLX Spor Klb. Sivil Başbakanlık

23 34 KCR 48 Renault-21 1992 Concorde Oyak Sig. Sivil Başbakanlık

24 34 TA 8402 Renault 1997 Laguna Munzan SND Sivil Başbakanlık

25 34 SAZ 44 Renault-21 1993 Manager Sandık Malı Sivil Başbakanlık

Sıra

No Plaka Markası Model Tipi Mülkiyeti Cinsi Görev Yeri

26 34 KER 36 Renault-21 1995 Manager Banka Malı Sivil Başbakanlık

27 34 UYP 82 Renault-21 1995 Manager Ataköy Trz. Sivil Başbakanlık

28 34 SVR 77 Fiat 1996 Tempra SLX Spor Klb. Sivil Başbakanlık

29 34 NHF 49 Renault-21 1993 Concorde Sandık Malı Sivil Başbakanlık

30 34 D 5308 Renault-21 1992 Concorde Oyak Sig. Sivil Başbakanlık

MEVDUAT KARŞILIĞI

31 34 EKP 57 Renault 1987 9 GTC Emlak Paz. Sivil Başbakanlık

32 34 RSD 72 Murat 1989 Doğan EmlakPaz. Sivil Gazi Ünv. Rek.

33 34 FJT 29 Murat 1988 Doğan Yard. Vakfı Sivil Gazi Ünv. Rek.

34 34 AD 2003 Opel 1997 Vectra Spor Klb. Sivil Rekabet Kurulu

35 34 AD 2004 Opel 1997 Vectra Spor Klb. Sivil Rekabet Kurulu

36 06 YRU 36 Renault 1997 Laguna Spor Klb. Sivil Rekabet Kurulu

37 34 GU 380 Renault 1997 Laguna Spor Klb. Sivil Rekabet Kurulu

38 34 ZA 979 Renault-21 1992 Manager Sandık Malı Sivil Baş. Bak. Tan. Fonu

39 34 FZB 67 Mercedes 1989 200-E Ataköy Krz. Sivil THY Gen. Müd.

40 34 HVA 29 Renault 1991 Spring Banka Malı Sivil Arsa Ofisi Gn. Md.

41 34 TA 2354 Renault 1996 Spring Spor Klb. Sivil Arsa Ofisi Gn. Md.

42 34 AAG 81 Renault-21 1995 Manager Ataköy Mrn. Sivil Niğde Valiliği

43 34 TA 2300 Suzuki 1996 Vitara-JLX Spor Klb. Sivil Afet İşleri Gn. Md.

44 34 SAZ 48 Renault-21 1993 Concorde Sandık Malı Sivil Edirne Valiliği

45 60 ZC 200 Ranault-21 1992 Manager Sandık Malı Sivil Zile Bld. Bşk.

46 34 TG 0046 Fiat 1997 Tempra Spor Klb. Sivil İst. G. Spor İl Md.

47 34 SAZ 45 Renault-21 1993 Manager Sandık Malı Sivil HEAŞ

48 34 JC 508 Renault-21 1994 Concorde Banka Malı Sivil Gemi San. Gn.Md.

49 34 ZA 957 Renault 1995 Laguna Banka Malı Sivil TOKİ Başkanlığı

50 34 JD 279 Renault-21 1994 Concorde Spor Klb. Sivil Kıyı Emniyeti

51 34 JS 507 Renault-21 1996 Manager Munzan SND Sivil Kıyı Emniyeti

52 34 SAZ 46 Renault-21 1993 Manager Sandık Malı Sivil Giresun Valiliği

53 34 JS 764 Renault-21 1996 Manager Munzan SND Sivil G. Spor Gn. Md.

54 06 ZFE 65 Renault 1997 Safrane Banka Malı Sivil İst. G. Spr İl. Md.

55 34 TA 7021 Renault-19 1997 Europa Munzan SND Sivil Osmaniye Valiliği

56 34 TA 8403 Renault 1997 Laguna Munzan SND Sivil Etibank Gn. Md.

57 34 TA 8297 Renault 1997 Laguna Munzan SND Sivil Etibank Gn. Md.

58 34 FOL 05 Ford 1995 Transit Banka Malı İst. Emniyet Md.

59 34 FOL 06 Ford 1995 Transit Banka Malı İst. Emniyet Md.

60 34 FOL 07 Ford 1995 Transit Banka Malı İst. Emniyet Md.

61 34 FOL 08 Ford 1995 Transit Banka Malı İst. Emniyet Md.

62 34 FOL 09 Ford 1995 Transit Banka Malı İst. Emniyet Md.

63 34 TA 8289 Renault 1997 Laguna Munzan SND Sivil Emlak Kon. A.Ş.

Gen. Md.

64 34 JN 536 Renault-21 1995 Concorde Banka Malı Sivil Emlak Kon. A.Ş.

Gen. Md.

65 34 TD 1150 Renault 1998 Laguna Spor Klb. Sivil Emlak Fon A.Ş.

66 34 TA 8291 Renault 1997 Laguna Munzan SND Sivil Emlak Fon A.Ş.

67 34 TA 8292 Renault 1997 Laguna Munzan SND Sivil Emlak Fon A.Ş.

68 34 TA 8293 Renault 1997 Laguna Munzan SND Sivil Emlak Fon A.Ş.

69 34 JP 428 Renault-21 1995 Concorde Banka Malı Sivil Emlak Fon A.Ş.

70 34 JN 493 Renault-21 1995 Concorde Banka Malı Sivil Emlak Fon A.Ş.

71 34 SSY 86 Reranult-21 1995 Concord Banka Malı Sivil Emlak Fon A.Ş.

4. – İstanbul Milletvekili Gürcan Dağdaş’ın, trafik kazalarını önlemek için alınacak tedbirlere ilişkin Başbakandan sorusu ve İçişleri Bakanı Murat Başesgioğlu’nun yazılı cevabı (7/4785)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın Başbakan Sayın Mesut Yılmaz tarafından yazılı olarak yanıtlanması için gereğini arz ederim.

Saygılarımla. 13.4.1998 Gürcan Dağdaş İstanbul

Türkiye’nin yıllardır en önemli sorunları arasında yer alan trafik kazaları artık ulusal bir felaket niteliği kazanmış bulunuyor. Kurban Bayramı tatili süresince ortaya çıkan tablo da bu felaketi tüm açıklığı ile gözler önüne sermektedir. Uzun tatil süresince meydana gelen kazalarda 199 vatandaşımız hayatını kaybederken, 404 vatandaşımız da yaralanmıştır.

Bu gerçekler ışığı altında;

1. Trafik terörünü önlemek için daha etkin olacak ne gibi önlemler alınması düşünülmektedir?

2. Bu kadar çok vatandaşımızın hayatını kaybetmesi ve yaralanması hükümet açısından bir anlam taşımakta mıdır? Bir anlam taşıyorsa neden böyle büyük bir felaket karşısında suskun kalınmaktadır?

3. Başka ülkelerde birkaç yurttaşın bile hayatını kaybetmesine yol açan kazalar nedeniyle o ülkelerde ulusal yas ilan edildiği göz önüne alındığında, bizim ülkemizde çok büyük kayıplara neden olan trafik kazalarının toplum üzerinde yarattığı etkinin kristalize olabilmesi için, acaba bu şekilde uyarı boyutuna taşınmış bir eylem mümkün olabilir mi?

T.C. İçişleri Bakanlığı 14.5.1998 Emniyet Genel Müdürlüğü Sayı : B.05.1.EGM.0.12.01.01/107188

Konu :Yazılı soru önergesi

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

İlgi :a) TBMMBaşkanlığının 20.4.1998 gün ve A.01.GNS.0.10.00.02-7/4785-12189/29840 sayılı yazısı.

b) Başbakanlık Kan. Kar. Gen. Md. 27.4.1998 gün ve B.02.0.KKG/106-754-9/2199 sayılı yazısı.

İstanbul Milletvekili Gürcan Dağdaş tarafından TBMM Başkanlığına sunulan ve Sayın Başbakanımıza yöneltilen Başbakanımızca da kendileri adına tarafımdan cevaplandırıması istenilen yazılı soru önergesinde ileri sürülen hususlarla ilgili cevaplar aşağıya çıkarılmıştır.

Ülkemizde yaşanan trafik sorununa çözüm olarak trafik güvenliğinin sağlanması ve bu sayede kazaların en aza indirilmesi amacıyla;

1. Trafik hizmetlerinde çok sayıda kurum ve kuruluşun yetkili ve görevliolması sebebiyle, sözkonusu kurum ve kuruluşlar arasındaki koordinasyonun sağlanması amacıyla, Karayolu Güvenliği Yüksek Kurulu 1 Eylül 1997 ve 4 Mayıs 1998 tarihlerinde olmak üzere, Sayın Başbakanımızın başkanlığında 2 defa toplanarak, trafikle ilgili alınması gerekli tedbir ve çözüm önerilerinin değerlendirilmesi yapılmıştır.

2. Karayolu Trafik Güvenliği Kurulu her ay muntazam olarak mutad toplantılarını yaparak trafik güvenliği ile ilgili etkili ve kalıcı tedbirlerin neler olabileceği hususunu görüşmekte ve bu konuda Karayolları Güvenliği Yüksek Kuruluna sunulması istenen konuları tespit ederek rapora bağlamaktadır.

3. Hizmetin yürütülmesi esnasında uygulamadan kaynaklanan aksaklıklar tespit edilmiş ve bu konuda gerekli yasal düzenleme çalışmaları tamamlanarak, TBMMBaşkanlığına intikal ettirilmiştir.

4. Trafiğin denetiminden ve yönetiminden sorumlu olan trafik personeli sayıca takviye edilerek teşkilat araç, gereç ve teçhizat açısından güçlendirilmiştir.

5. Trafik zabıtası tarafından yürütülen hizmetin modern denetim teknikleri kullanılmak suretiyle sürücü kusurlarının önlenmesi ve bu sayede kazaların azaltılmasına büyük çaba sarfedilmektedir.

6. Trafik sorununun esasında bir kültür sorunu olarak ele alınarak, bu alandakidiğer tedbirlerin (eğitim, altyapı, sağlık, acil ve ilk yardım hizmetlerinin) denetim mekanizması ile birlikte uygulanması halinde etkili ve kalıcı bir çözüme ulaşılacak ve halkımızın yeterli trafik bilincine ulaşmasıyla bu sorun aşılacaktır.

Bilgilerinize arz ederim.

Murat Başesgioğlu İçişleri Bakanı

5. – İstanbul Milletvekili Meral Akşener’in, GSM şebekelerinin özel sektöre devrinden elde edilecek gelirin ertelenmesine ilişkin sorusu ve Ulaştırma Bakanı Necdet Menzir’in yazılı cevabı (7/4810)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın Ulaştırma Bakanı Necdet Menzir tarafından, Anayasa ve İçtüzüğün ilgili maddeleri gereği olarak yazılı cevaplandırılmasını saygılarımla arz ederim.

Meral Akşener İstanbul

1. GSM şebekelerinin özel sektöre devredilmesinden elde edilecek 1 milyar doların tahsili neden ertelenmiştir?

2. Erteleme yapılırken, devletin uğrayacağı zarar gözönüne alınmış mıdır?

3. 1 milyar dolar gibi önemli bir meblağın tahsilinin 1 aylık süre ile ertelenmesinde devletin 35 trilyon Türk Lirası zarar ettiği ifade edilmektedir. Böyle bir gecikmenin tarafınızdan belirlenen zarar miktarı ne kadardır?

4. Bu zararın sorumluları kimdir ve zararın tazmini için ne düşünülmektedir? Sorumlulardan tahsili yoluna gidilecek midir?

5. Bu süreçte çıkar sağlayan çevreler olmuş mudur, varsa kimlerdir?

T.C. Ulaştırma Bakanlığı 11.5.1998 Araştırma Planlama ve Koordinasyon Kurulu Başkanlığı Sayı :B.11.0.APK.0.10.01.21-EA/-708-8253

Konu :İstanbul Milletvekili Sayın Meral Akşener’in yazılı soru önergesi.

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

İlgi :TBMM Başkanlığının 27.4.1998 gün ve A.01.0.GNS.0.10.00.02-7/4810-12262/29963 sayılı yazısı.

İstanbul Milletvekili Sayın Meral Akşener’in 7/4810-12262 sayılı yazılı soru önergesinin cevabı ekte sunulmuştur.

Bilgilerinize arz ederim.

Necdet Menzir Ulaştırma Bakanı

İstanbul Milletvekili Sayın Meral Akşener’in 7/4810-12262 Sayılı Yazılı Soru Önergesi ve Cevabı :

Sorular :

1. GSM şebekelerinin özel sektöre devredilmesinden elde edilecek 1 milyar Doların tahsili neden ertelenmiştir?

2. Erteleme yapılırken, Devletin uğrayacağı zarar göz önüne alınmış mıdır?

3. 1 milyar Dolar gibi önemli bir meblağın tahsilinin 1 aylık süre ile ertelenmesinde Devletin 35 trilyon Türk Lirası zarar ettiği ifade edilmektedir. Böyle bir gecikmenin tarafınızdan belirlenen zarar miktarı ne kadardır?

4. Bu zararın sorumluları kimdir ve zararın tazmini için ne düşünülmektedir? Sorumlulardan tahsili yoluna gidilecek midir?

5. Bu süreçte çıkar sağlayan çevreler olmuş mudur, varsa kimlerdir?

Cevap :

GSM Lisans Değer Tespit Komisyonunca 4161 sayılı Kanun gereğince ve Bakanlar Kurulunun 19.8.1997 tarih ve 97/9833 sayılı kararıyla onaylanmış bulunan değer üzerinden mevcut sözleşmelerin lisans sözleşmesine dönüştürülmesi kararı verilmiştir.

Katma Değerli Telekomünikasyon hizmetlerinden GSM İşletmeciliği için lisans verilmesi ile ilgili olarak 4161 sayılı Kanun çerçevesinde TÜRKCELL ve TELSİM firmaları ile imzalanan GSM lisans sözleşme taslaklarını Bakanlığımız yetkilileri ile de yapılan detaylı çalışmalar sonucunda Danıştay tarafından onaylamıştır. Danıştay’ın bu onayından ve 500’er milyon $ lisans devir hakkı yatırıldıktan sonra söz konusuşirketler ile cep telefonlarının yatırım ve işletme hakkını 25 yıl süreyle yürütmek üzere, 27 Nisan 1998 tarihinde sözleşmeler imzalanmıştır.

Firmalar 500 milyon $ gibi oldukça yüksek bir meblağdaki lisans ücretini temin etmek için ek süre talep etmiştir. Başbakanlıkca da uygun mütalaa edilen bu talep nedeniyle yapılan ertelemede Gelir Paylaşımı devam ettiği için Devletin herhangi bir zararı olmamıştır.

6. – Karaman Milletvekili Zeki Ünal’ın, Karaman İl Merkezinin kanalizasyon sorununa ilişkin sorusu ve Çevre Bakanı İmren Aykut’un yazılı cevabı (7/4817)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorumun Çevre Bakanı Sayın İmren Aykut tarafından yazılı olarak cevaplandırılmasını saygılarımla arz ederim. 13.4.1998

Zeki Ünal Karaman

Karaman İl merkezinin kanalizasyon ve atık suları merkez Kızık Köyü hudutlarına tahliye edilmektedir.

Bu durum halk sağlığını ve burada çoğalan sivrisinek ve koku halk sağlığını tehdit etmektedir.

Sorum şudur :

1. Çevre Bakanlığı olarak ne gibi tedbirler düşünülmektedir?

T.C. Çevre Bakanlığı 13.5.1998 Araştırma Planlama ve Koordinasyon Kurulu Başkanlığı Sayı :B.19.0.APK.0.20.00.01/0012/564-3636

Konu :Soru önergesi

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığı

Genel Sekreterliğine

İlgi : 27.4.1998 tarih ve A.01.0.GNS.0.10.00.02-7/4817-12272/29973 sayılı yazınız.

İlgide kayıtlı yazınız eki, Karaman Milletvekili Sayın Zeki Ünal’ın, Karaman İl Merkezinin kanalizasyon sorununa ilişkin yazılı soru önergesi cevaplandırılarak ekte sunulmuştur.

Bilgilerinize arz ederim.

Dr. İmren Aykut Çevre Bakanı

Karaman İl Merkezinde Kanalizasyon Sorunu ile İlgili Olarak Yapılan Çalışmalar :

A)Konu ile ilgili olarak Karaman Valiliği tarafından Bakanlığımıza iletilen çalışmalar aşağıdadır;

1. Karaman (merkez) kanalizasyon işi 1987 yılında programa alınmış, 29.9.1987 tarihinde yapılan yer teslimi ile başlamış ve 23/25.2.1997 tarihinde işin, % 6 eksiği ile geçici kabulü yapılmıştır.

2. Karaman İli Kanalizasyon Projesinin toplam proje bedeli 950 milyar TL. dir. Bugüne kadar proje için 732 milyar TL. harcama yapılmıştır.

3. Karaman pissu arıtma ve yağmur suyu şebeke inşaatı devam etmekte ve 1999 yılında bitmesi öngörülmektedir.

B)Karaman Belediye Başkanlığı tarafından 8.7.1997 tarih ve 150 sayılı yazı ile İller Bankası Genel Müdürlüğü Kanalizasyon Dairesi Başkanlığına;

Karaman (merkez) Pissu Arıtma Tesisi ve ikmal inşaatının devam etmekte olduğu belirtilerek, 19/20.5.1993 tarihli kısmî geçici kabulle işletmeye alınan kanalizasyon tesisi atığının, DSİ’nin drenaj kanalına 1993 yılından beri atıldığı, bu nedenle DSİ’nin drenaj kanalı güzergâhında bulunan Kızık-Göztepe-Hamidiye köyleri başta olmak üzere bu çevrelerin salgın hastalıklar tehdidi altına gireceği gözönüne alınarak 2872 sayılı yasa gereği gerekli önlemin alınması ve Karaman (merkez) arıtma tesisinin 1997 yılı ödeneğinin artırılarak kısmen işletmeye açılması gerektiği bildirilmiştir.

C) Ayrıca, ülkemiz su ve toprak kaynaklarının korunması amacıyla Bakanlığımız tarafından valiliklere gönderilen arıtma tesislerini yapmamış bütün tesis ve işletmelere yönelik, 27.9.1994 tarih ve 5516 sayılı “Arıtma Tesisleri” genelgesi ile bu işletmelerin arıtma tesisi kurmaları ve noter tasdikli “İş Termin Planı” vermeleri, bu plan çerçevesinde arıtma tesislerini kurmaları ve deşarj izin belgesi almaları istenmiştir.

Bakanlığımız, genelgeler doğrultusunda yapılan çalışmaları titizlikle takip etmektedir.

7. – Karaman Milletvekili Abdullah Özbey’in, Karaman-Sarıveliler-Adiller Köyü Kuyucak mevkiine ağaç dikme çalışmasının ne zaman yapılacağına ilişkin sorusu ve Orman Bakanı Ersin Taranoğlu’nun yazılı cevabı (7/4842)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorumun Orman Bakanı Sayın Ersin Taranoğlu tarafından yazılı olarak cevaplandırılmasını saygılarımla arz ederim. 20.4.1998

Abdullah Özbey Karaman

Karaman-Sarıveliler-Adiller Köyü Kuyucak mevkiine ağaç dikme çalışması ne zaman başlayacaktır?

T.C. Orman Bakanlığı 13.5.1998 Araştırma Planlama ve Koordinasyon Kurulu Başkanlığı Koordinasyon ve Mevzuat Dairesi Başkanlığı Sayı :KM.1.SOR/378-1376

Konu :Sayın Abdullah Özbey’in yazılı soru önergesi

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

(Kanunlar ve Kararlar Dairesi Başkanlığı)

İlgi :TBMM’nin 27.4.1998 tarih A.01.0.GNS.0.10.00.0.1.10.00.02-7/4852-12348/30066 sayılı yazısı.

İlgi yazı ekinde alınan Karaman Milletvekili Sayın Abdullah Özbey’in “Karaman Sarıveliler-Adiller Köyü Kuyucak mevkiine ağaç dikme çalışmasının ne zaman yapılacağına ilişkin yazılı soru önergesi” Bakanlığımızca incelenmiş olup, cevabı yazımız ilişikte gönderilmektedir.

Arz ederim.

Ersin Taranoğlu Orman Bakanı

Karaman Milletvekili Sayın Abdullah Özbey’in 7/4852 Esas No.lu Yazılı Soru Önergesi Hakkında Orman Bakanlığının Cevabı :

Karaman-Sarıveliler-Adiller Köyü Kuyucak mevkii için 1997 yılında Suni Gençleştirme Uygulama Projesi yapılmış olup, aynı yıl uygulamaya başlanacağı planlanmıştır. Ancak ilgili Orman İşletme Müdürlüğünce sahanın koruma probleminin yanısıra makineli çalışmaya elverişli olmaması, ödenek ve zaman yetersizliği nedenleri ile çalışma yapılamamıştır. 1998 yılı için Ermenek Orman İşletme Müdürlüğünün Sunî Gençleştirme Programı olmadığından herhangi bir çalışma yapılamamış olup, ilgili Orman İşletme Müdürlüğüne Sunî Gençleştirme Programı için ödenek sağlandığında konu yeniden değerlendirilecektir.

8. – Ankara Milletvekili Ersönmez Yarbay’ın, Emniyet Genel Müdür Yardımcılığına atanan kişiye ilişkin sorusu ve İçişleri Bakanı Murat Başesgioğlu’nun yazılı cevabı (7/4861)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın İçişleri Bakanı Sayın Murat Başesgioğlu tarafından yazılı olarak cevaplandırılmasına delaletlerinizi saygılarımla arz ederim.

Ersönmez Yarbay Ankara

Sorular :

4 Nisan 1998 tarihli Resmî Gazetede yayınlanan 98/48983 sayılı dörtlü kararname ile başka bir göreve atama gerekçesiyle görevden alınan Emniyet Genel Müdür Yardımcısı Şevket Ayaz 13 Mart 1998 tarihli Resmî Gazetede yayınlanan 98/48984 sayılı kararname ile Emniyet Genel Müdür Yardımcısı M. Sabri Kanlıkavak Emniyet Genel Müdür Yardımcılığı görevinden alınmış, bir hafta önce Emniyet Genel Müdür Yardımcılığı görevinden alınan APK Uzmanı Şevket Ayaz Emniyet Genel Müdür Yardımcısı yapılmıştır.

Sayın Şevket Ayaz hafta sonu tatiline rastlayan Cumartesi günü görevden alınmıştır. Hafta sonu tatili ile Kurban Bayramı tatili birleştiği için mesai günü başlangıcı 13 Nisan 1998 Pazartesi günü yeniden Emniyet Genel Müdür Yardımcısı olarak tayin edilmiştir.

1. Sayın Şevket Ayaz tatilde neden görevden alınmış, neden tatil bitiminde aynı göreve atanmıştır?

2. Görevden alma ve göreve tayin etme kararname sayıları 48983 ve 48984’dür. Yani peşpeşedir. Her iki kararname aynı anda mı imzalanmıştır?

3. Tatil günü görevden alınan Şevket Ayaz, ne zaman APKUzmanı yapılmıştır? APKUzmanlığı ile ilgili tayin yazısı tatil içinde nasıl yazılmıştır? Tarih ve sayısı kaçtır? Ve belgeyi imzalayan müdürler kimlerdir?

4. Tatil içinde yapılan atamalar geçerli midir?

T.C. İçişleri Bakanlığı 14.5.1998 Emniyet Genel Müdürlüğü Sayı : B.05.1.EGM.0.12.01.01/107189

Konu :Yazılı soru önergesi

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

İlgi :TBMMBaşkanlığının 27.4.1998 gün ve A.01.GNS.0.10.00.02-7/4861-12311/30021 sayılı yazısı.

Ankara Milletvekili Ersönmez Yarbay tarafından TBMM Başkanlığına sunulan ve tarafımdan yazılı olarak cevaplandırılması istenilen soru önergesinin cevabı aşağıya çıkarılmıştır.

1. Emniyet Genel Müdürlüğünde (5) adet Emniyet Genel Müdür Yardımcılığı kadrosu bulunmaktadır. Bu kadroların hepsinin dolu olması ve 1 inci Sınıf Emniyet Müdürü M. Sabri Kanlıkavak’ın Emniyet Genel Müdür Yardımcılığı görevinden alınarak Emniyet Genel Müdürlüğü APK Daire Başkanlığı kadrosunda Emniyet Müdürü APK Uzmanı olarak görevlendirilmesine dair işlemin iptali talebiyle Bakanlığımız aleyhine açmış olduğu davada, Danıştay 5 inci Dairesince “Yürütmenin durdurulmasına” karar verildiğinden ve sözkonusu kararın da, 3.3.1998 tarihinde Bakanlığıma tebliğ edildiğinden dolayı 3.4.1998 tarihine kadar yargı kararının gereğinin yerine getirilmesi gerektiğinden, Emniyet Genel Müdür Yardımcılığı kadrosundan birini boşaltmak için Şevket Ayaz Emniyet Genel Müdür Yardımcılığı görevinden Emniyet Genel Müdürlüğü emrine alınmıştır.

2. Emniyet Genel Müdür Yardımcısı Şevket Ayaz’ın görevden alınma ve göreve atanma kararnameleri aynı anda imzalanmamıştır.

3-4. Emniyet Genel Müdür Yardımcısı Şevket Ayaz tatil günü görevden alınmamış olup, 3.4.1998 Cuma günü görevden alınmış, APK Daire Başkanlığı kadrosuna Emniyet Müdürü APK Uzmanı olarak atanması ise hiyerarşik düzene göre imzalanmış olup, tatil içinde atama yapılmamıştır.

Bilgilerinize arz ederim.

Murat Başesgioğlu İçişleri Bakanı

9. – Malatya Milletvekili Ayhan Fırat’ın, turizme açılan orman alanlarının tahsisine ilişkin Başbakandan sorusu ve Turizm Bakanı İbrahim Gürdal’ın yazılı cevabı (7/4871)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Ülkemizin muhtelif yerlerindeki kamuya ait çok sayıdaki orman arazilerinin turizmde kullanılması amacı ile Hükümet tarafından bazı şahıs ve şirketlere tahsis edildiği malûmdur.

Bu tahsis işlemleri gerçekleşene kadar çok sayıda aracının da Hükümetin yakınında faaliyette bulunduğu herkesce bilinmektedir.

Devletlerin enerji santrallerini bile özelleştirme bahanesi ile bir veya birbuçuk yıllık gelirleri karşılığında elden çıkarttığı bir ortamda, bu değerli turizm alanlarının açık artırma ile milyonlarca dolara tahsisi mümkün iken, yok pahasına, gizli gizli verilmesini anlamak mümkün değildir.

Bu nedenle aşağıdaki suallerimin Sayın Başbakan tarafından yazılı cevaplandırılmasını müsaadelerinizi arz ederim.

Saygılarımla.

Ayhan Fırat Malatya

1. Hangi kıyı şeridinde hangi şahıslara nereleri tahsis edilmiştir?

2. Tahsis olan özel ve tüzelkişiler kimlerdir?

3. Alanların büyüklükleri ne kadardır?

4. Tahsiste kıstasınız ne olmuştur?

5. Açıklığa en fazla ihtiyaç duyduğunuz bir ortamda milletin mallarının bu denli pervasızca dağıtılmasını nasıl tasvip edebiliyorsunuz?

T.C. Turizm Bakanlığı 13.5.1998 Hukuk Müşavirliği Sayı : B.170.HKM.0.00.00.00/034-15693

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığı

Kanunlar ve Kararlar Dairesi Başkanlığı

Malatya Milletvekili Sayın Ayhan Fırat tarafından Sayın Başbakanımıza yöneltilen yazılı soru önergesine, Başbakanlık Kanunlar ve Kararlar Genel Müdürlüğünün 6.5.1998 tarih ve 760-9/2356 sayılı yazıları gereğince Sayın Başbakanımızın tensipleri doğrultusunda, tarafımdan aşağıdaki cevaplar verilmiştir.

2634 sayılı Turizmi Teşvik Kanunu ve bu Kanunun 8 inci maddesine istinaden çıkarılan ve 28.4.1983 tarih ve 18031 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren “Kamu Arazisinin Turizm Yatırımlarına Tahsisi Hakkında Yönetmelik” hükümleri gereği, turizm alan ve merkezleri içinde imar planları ile turizme ayrılmış yerlerde bulunan ve Bakanlığımız tasarrufuna alınmış olan kamu arazileri Resmi Gazete ve tirajı yüksek günlük gazetelerde ilanı yapılarak kamuya duyurulmakta ve süresi içerisinde yapılan başvuruların değerlendirilmesi sonucunda uygun görülen müteşebbislere tahsis işlemleri Bakanlığımızca gerçekleştirilmektedir.

Yönetmeliğin yayınladığı 1983 yılından bugüne kadar 343 müteşebbise arazi tahsis işlemleri gerçekleştirilmiş olup toplam 115 768 nitelikli yatak kapasitesi Türk turizmine kazandırılmıştır.

Söz konusu tahsislerin açık ihale veya artırma yoluyla yapılması yürürlükteki mevzuat gereği mümkün olmamaktadır. Ancak bu konuda gerekli mevzuat değişikliği çalışmalarına başlanılmış olup ilgili kuruluşlardan görüş istenilmiştir.

İlgili mevzuat kapsamında 20 nci ilan paketinde yer alan 100 hektarlık alan 30 müteşebbise 13 367 yatak kapasiteli turistik tesis projesi gerçekleştirilmesi amacıyla tahsis edilmiştir.

20 ilan paketinde yer alan araziler, yönetmeliğin yayınlandığı 1983 yılından bu yana olduğu gibi ilgili yasa ve yönetmelik hükümlerine uygun olarak yatırımcılara tahsis edilmiştir.

Ayrıca, Yönetmelikte olmamasına rağmen başvuru dosyalarındaki malî bilgilere ilaveten sağlıklı bir değerlendirme yapılabilmesini teminen, yatırıma aktarılacak öz kaynağın tespitinin yapıldığını yeminli malî müşavir raporu da istenilmekte ve dosya bir bütün olarak malî açıdan Kalkınma Bankası uzmanları tarafından incelenmektedir.

Bilindiği üzere, ormanlar Anayasa gereği satışa konu olmamaktadır. Bu nedenle Antalya, Belek ve Beldibi Turban tesisleri Özelleştirme İdaresi Başkanlığı’nın 5.12.1997 gün ve 7392 sayılı yazısı ile özelleştirme kapsamından çıkarılmış, Orman Bakanlığı’nca bahse konu alanların 2634 sayılı Yasa ile ilgili Yönetmelik kapsamında değerlendirilmek üzere, Bakanlığımıza devir edilmiştir.

Bahse konu tahsis listesi ekte yer almaktadır.

Bilgilerinize arz ederim.

İbrahim Gürdal Turizm Bakanı

 

1997/3 İLANI İLE ÖN İZİN VERİLMESİ UYGUN GÖRÜLEN FİRMALAR

1. ANTALYA BELEK TURİZ MERKEZİ (İleribaşı Mevkiî)

-1. NO.LU PARSEL 450 Yatak (Yaklaşık) Gürolteks Tek. Tur. San. Ltd. Şti.

-2 NO.LU PARSEL 450 Yatak (Yaklaşık) Diler Holding A.Ş.

-3 NO.LU PARSEL 450 Yatak (Yaklaşık) Kurulacak A.Ş. adına Talha Görgülü

-4 NO.LU PARSEL 450 Yatak (Yaklaşık) As-Ka İnş. A.Ş.

-5 NO.LU PARSEL 450 Yatak (Yaklaşık) Eytur Tur. İşl. A.Ş.

-6 NO.LU PARSEL 450 Yatak (Yaklaşık) Kybele Turizm Yat. San. ve Tic.A.Ş.

-7 NO.LU PARSEL 450 Yatak (Yaklaşık) Özaltın İnş. Tic. ve San. A.Ş.

-8 NO.LU PARSEL 450 Yatak (Yaklaşık) Simtan Tur. Tic. ve San. A.Ş.

2. GÜNEY ANLATYA TURİZM ALANI (Çamyuva Mevkiî -”30 Yataklı Pansiyon)

- Arsal Yatırım ve Tur. A.Ş. 30 Yatak

3. GÜNEY ANTALYA TURİZM ALANI (Beldibi Mevkiî)

- Bayındır İnşaat Tur. Tic. ve San. A.Ş. 1 000 Yatak (Yaklaşık)

4. ANTALYA DEMRE (KALE) KIYI BANDI T.M. (Taşdibi Burnu Mevkiî)

-1 NO.LU PARSEL 660 Yatak Ankara Un Sanayi A.Ş.

-2 NO.LU PARSEL 450 Yatak Eğlence Tur. ve Otel. İşl. A.Ş.

-3 NO.LU PARSEL 660 Yatak Caner İnş. Tic. Tur. ve San. Ltd. Şti.

-4 NO.LU PARSEL 426 Yatak Konur İnş. ve Tic. Ltd. Şti.

-5 NO.LU PARSEL 560 Yatak Yıldızlar Elekt. Tic. ve San. A.Ş.

-6 NO.LU PARSEL 580 Yatak Özel Büyük Kolej Eğ. Yay. Bas. Tic ve San. A.Ş.

5. ERZURUM PALANDÖKEN-KONAKLI YERLEŞMESİ KIŞ SPORLARI T.M. (Konaklı Mevkiî)

-3 NO.LU PARSEL 630 Yatak Nurol İnş. ve Tic. A.Ş.

-4 NO.LU PARSEL 550 Yatak Zeynep Tur. ve San.A.Ş.

-6 NO.LU PARSEL 600 Yatak Ceytur Ceylan Tur. İşl. San. ve Tic. A.Ş.

-12 NO.LU PARSEL 190 Yatak Palan Otel. Tur. Yat ve İşl. A.Ş.

6. AKSARAY HASANDAĞ KIŞ SPORLARI T.M. (Hasandağı Mevkiî)

-3 NO.LU PARSEL 125 Yatak Kurulacak A.Ş. adına Bülent-Zuhal Kale

7. AFYON GAZLIGÖL TERMAL T.M. (Gazlıgöl Mevkiî - 291 No.lu Kad. Par.)

- Aker İnş. Tic ve San. A.Ş. 160 Yatak

8. BOLU KARACASU TERMAL TURİZM MERKEZİ (Karacasu Mevkiî)

- Dinçer Tur. ve İnş. A.Ş. 630 Yatak

9. ANTALYA MERKEZ (Kemerağzı Mevkiî)

-1 NO.LU PARSEL 210 Yatak Özyer Turizm San. ve Tic. A.Ş.

-2/a NO.LU PARSEL 368 Yatak Kervansaray Termal Tur. San. ve Tic. A.Ş.

-2/b NO.LU PARSEL 368 Yatak Aka Tur ve Sey. A.Ş.

-3/a NO.LU PARSEL 400 Yatak Limak İnş. San. ve Tic. A.Ş.

-3/b NO.LU PARSEL 400 Yatak Zafer Taah. Elekt. İnş. ve Tic. A.Ş.

-4/a NO.LU PARSEL 450 Yatak Öztaş İnş. Malz. Tic. A.Ş.

-4/b NO.LU PARSEL 450 Yatak Aktürk Yapı End. ve Tic. A.Ş. -

Epsilon End. İnş. A.Ş.

 

 

birleşim 90’ın sonu