DÖNEM : 20 CİLT : 48 YASAMA YILI : 3

 

T. B. M. M.

TUTANAK DERGİSİ

70 inci Birleşim

24. 3 . 1998 Salı

 

 

İ Ç İ N D E K İ L E R

  I. – GEÇEN TUTANAK ÖZETİ

II. – GELEN KÂĞITLAR

III. – BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI

A) GÜNDEMDIŞI KONUŞMALAR

1. – TokatMilletvekili Ahmet Feyzi İnceöz’ün, pancar üreticilerinin sorunlarına ilişkin gündem dışı konuşması ve Devlet Bakanı Işın Çelebi’nin cevabı

2. – Aksaray Milletvekili Nevzat Köse’nin, 55 inci Hükümet döneminde yapılan memur atamalarına ilişkin gündemdışı konuşması ve DevletBakanı Hikmet Sami Türk’ün cevabı

3. – Ordu Milletvekili Müjdat Koç’un, Yaşlılar Haftasına ilişkin gündemdışı konuşması ve DevletBakanı Hasan Gemici’nin cevabı

B) TEZKERELER VE ÖNERGELER

1. – Fransa ve Monaco’ya gidecek olan Enerji ve Tabiî KaynaklarBakanı Mustafa Cumhur Ersümer’e, dönüşüne kadar,TurizmBakanı İbrahim Gürdal’ın vekâlet etmesinin uygun görüldüğüne ilişkin Cumhurbaşkanlığı tezkeresi (3/1377)

2. – Almanya’ya gidecek olan Devlet Bakanı Işılay Saygın’a, dönüşüne kadar, Devlet Bakanı Metin Gürdere’nin vekâlet etmesinin uygun görüldüğüne ilişkin Cumhurbaşkanlığı tezkeresi (3/1378)

3. – Dışişleri Komisyonu Başkanlığının, Komisyonun sözcü seçimini yaptığına ilişkin tezkeresi (3/1379)

4. – Hakkâri Milletvekili Mustafa Zeydan’ın, İçişleri Komisyonu üyeliğinden çekildiğine ilişkin önergesi (4/321)

5. – Ankara Milletvekili Ersönmez Yarbay’ın, (6/789, 792) esas numaralı sözlü sorularını geri aldığına ilişkin önergesi (4/322)

6. – KKTC CumhuriyetMeclisi Başkanının vaki davetine, TBMM Başkanının beraberindeki bir parlamento heyetiyle birlikte icabet etmesine ilişkin Başkanlık tezkeresi (3/1380)

7. – Bazı milletvekillerine izin verilmesine ilişkin Başkanlık tezkeresi (3/1381)

8. – Diyarbakır, Hakkâri, Siirt, Şırnak, Tunceli ve Van illerinde devam etmekte olan olağanüstü halin 30.3.1998 günü saat 17.00’den geçerli olmak üzere dört ay süreyle uzatılmasına ilişkin Başbakanlık tezkeresi (3/1382)

IV. – KANUN TASARI VE TEKLİFLERİYLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER

1. – Samsun Milletvekili Murat Karayalçın’ın, Yasama Dokunulmazlığının Kaldırılması Hakkında Başbakanlık Tezkeresi ve Anayasa ve AdaletKomisyonları Üyelerinden Kurulu Karma Komisyon Raporu (3/841) (S. Sayısı : 594)

2. – Konya Milletvekili Hüseyin Arı’nın Yasama Dokunulmazlığının Kaldırılması Hakkında BaşbakanlıkTezkeresi ve Anayasa ve Adalet Komisyonları Üyelerinden Kurulu Karma Komisyon Raporu (3/217) (S. Sayısı : 595)

3. – Batman Milletvekili Ataullah Hamidi’nin Yasama Dokunulmazlığının Kaldırılması Hakkında Başbakanlık Tezkeresi ve Anayasa ve AdaletKomisyonları Üyelerinden Kurulu Karma Komisyon Raporu (3/310) (S. Sayısı : 596)

4. – SamsunMilletvekili Murat Karayalçın’ın Yasama Dokunulmazlığının Kaldırılması Hakkında BaşbakanlıkTezkeresi ve Anayasa ve AdaletKomisyonları Üyelerinden Kurulu Karma Komisyon Raporu (3/925) (S. Sayısı : 597)

5. – BatmanMilletvekili Ataullah Hamidi’nin Yasama Dokunulmazlığının Kaldırılması Hakkında Başbakanlık Tezkeresi ve Anayasa ve AdaletKomisyonları Üyelerinden Kurulu Karma Komisyon Raporu (3/315) (S. Sayısı : 598)

V. – ÖNERİLER

A) DANIŞMA KURULU ÖNERİLERİ

1. – (8/21) esas numaralı genel görüşme önergesinin öngörüşmelerinin görüşme gün ve çalışma süresi ile 31.3.1998 salı günkü birleşimde sözlü soruların görüşülmemesine ilişkin Danışma Kurulu önerisi

B) SİYASÎ PARTİ GRUBU ÖNERİLERİ

1. – GenelKurulun çalışma gün ve saatleri ile 25.3.1998 Çarşamba günkü birleşimde sözlü soruların görüşülmemesine ilişkin ANAP, DSP ve DTP Gruplarının müşterek önerisi

VI. – SORULAR VE CEVAPLAR

A) YAZILI SORULAR VE CEVAPLARI

1. – Bursa Milletvekili Ertuğrul Yalçınbayır’ın, milletvekili lojmanlarına ilişkin sorusu ve Türkiye BüyükMilletMeclisi Başkanı Hikmet Çetin’in yazılı cevabı (7/4235)

2. – Sıvas Milletvekili Mahmut Işık’ın, bir milletvekilinin Metris Cezaevindeki bir tutukluyu ziyaretine ilişkin Başbakandan sorusu ve AdaletBakanı Mahmut Oltan Sungurlu’nun yazılı cevabı (7/4402)

3. – Balıkesir Milletvekili İsmail Özgün’ün, Petkim Petrokimya Holding A.Ş.’nin denetçilerine ilişkin Başbakandan sorusu ve DevletBakanı Güneş Taner’in yazılı cevabı (7/4406)

4. – İçel Milletvekili D. Fikri Sağlar’ın, Tansu Çiller’in,Başbakanlığı döneminde silah hediye ettiği kişilere ve intihar eden Tunceli İl Alay Jandarma Komutanı hakkındaki bazı iddialara ilişkin Başbakandan sorusu ve İçişleri Bakanı Murat Başesgioğlu’nun yazılı cevabı (7/4421)

5. – Balıkesir Milletvekili İ. Önder Kırlı’nın, Balıkesir’de meydana gelen sel felaketinde zarar gören çiftçilerin mağduriyetlerine ilişkin sorusu ve Sanayi ve TicaretBakanı Yalım Erez’in yazılı cevabı (7/4440)

6. – Balıkesir Milletvekili İ. Önder Kırlı’nın, Balıkesir’de sel felaketinde zarar gören köprülerin onarımına ilişkin Başbakandan sorusu ve DevletBakanı Mustafa Yılmaz’ın yazılı cevabı (7/4442)

7. – Ankara Milletvekili Ersönmez Yarbay’ın, il ve ilçe nüfus müdürlüklerinde bilgisayar sistemine ne zaman geçileceğine ilişkin sorusu ve İçişleri Bakanı Murat Başesgioğlu’nun yazılı cevabı (7/4444)

8. – Bursa Milletvekili Ertuğrul Yalçınbayır’ın, Nüfus ve Vatandaşlık İşleri Genel Müdürlüğünün Başbakanlık bünyesine alınıp alınmayacağına ilişkin sorusu ve İçişleri Bakanı MuratBaşesgioğlu’nun yazılı cevabı (7/4451)

9. – Bursa Milletvekili Ertuğrul Yalçınbayır’ın, ülke çapında güncel adres kütüğü oluşturulması çalışmalarına ilişkin sorusu ve İçişleri Bakanı Murat Başesgioğlu’nun yazılı cevabı (7/4467)

10. – Bursa Milletvekili Ertuğrul Yalçınbayır’ın, tütün tarımına ilişkin sorusu ve DevletBakanı Eyüp Aşık’ın yazılı cevabı (7/4479)

11. – Bursa Milletvekili Ertuğrul Yalçınbayır’ın, Tarım Satış Kooperatifleri Kanununda yapılacak değişiklikle ilgili çalışmalara ilişkin sorusu ve Sanayi ve Ticaret Bakanı Yalım Erez’in yazılı cevabı (7/4481)

12. – Bursa Milletvekili Ertuğrul Yalçınbayır’ın, yabancı uyrukluların istihdamıyla ilgili mevzuatın yeniden değerlendirilmesine ilişkin sorusu ve Çalışma ve SosyalGüvenlikBakanı Nami Çağan’ın yazılı cevabı (7/4483)

13. – Bursa Milletvekili Ertuğrul Yalçınbayır’ın, yurtdışı vatandaşlar üst kurulu oluşturulup oluşturulmayacağına ilişkin sorusu ve Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Nami Çağan’ın yazılı cevabı (7/4484)

14. – Bursa Milletvekili Ertuğrul Yalçınbayır’ın, İş ve İşçi Bulma Kurumunun yeniden yapılandırılmasına yönelik çalışmalara ilişkin sorusu ve Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Nami Çağan’ın yazılı cevabı (7/4486)

15. – Bursa Milletvekili Ertuğrul Yalçınbayır’ın, Meslek Standartları Kurumuna ilişkin sorusu ve Çalışma ve Sosyal GüvenlikBakanı Nami Çağan’ın yazılı cevabı (7/4487)

16. – Karaman Milletvekili Zeki Ünal’ın, iç borçlara ilişkin sorusu ve DevletBakanı Güneş Taner’in yazılı cevabı (7/4491)

17. – İçel Milletvekili D. Fikri Sağlar’ın, Afganistan’la yapılan ticarete ilişkin Başbakandan sorusu ve DevletBakanı Işın Çelebi’nin yazılı cevabı (7/4493)

18. – Bursa Milletvekili Turhan Tayan’ın, tekstil ihtisas gümrüklerine ilişkin sorusu ve DevletBakanı RifatSerdaroğlu’nun yazılı cevabı (7/4496)

19. – Antalya Milletvekili Osman Berberoğlu’nun, Antalya Kumluca-Finike ve Demre ilçelerinde sel felaketinden zarar gören çiftçilere yapılacak yardımlara ilişkin Başbakandan sorusu ve Tarım ve Köyişleri Bakanı Mustafa R. Taşar’ın yazılı cevabı (7/4498)

20. – Bursa Milletvekili Ertuğrul Yalçınbayır’ın, yolcu ve yük taşımacılığı mesleğine giriş ile ilgili kanun tasarısı çalışmalarına ilişkin sorusu ve Ulaştırma Bakanı Necdet Menzir’in yazılı cevabı (7/4501)

21. – Bursa Milletvekili Ertuğrul Yalçınbayır’ın,

– Tarım ürünleri sigortası ile ilgili kanun tasarısı çalışmalarına,

Konya Milletvekili Hüseyin Arı’nın;

– Konya-Karapınar Tarım İlçe Müdürüne,

İlişkin soruları ve Tarım ve Köyişleri Bakanı Mustafa Taşar’ın yazılı cevabı (7/4504, 7/4505)

22. – Kırıkkale Milletvekili Hacı Filiz’in, 1998 yılı yatırım programındaki bazı projelere ilişkin Başbakandan sorusu ve DevletBakanı Işın Çelebi’nin yazılı cevabı (7/4516)

23. – Sıvas Milletvekili Tahsin Irmak’ın, Sıvas’a bağlı belediyelere yapılan yardımlara ilişkin sorusu ve Çevre Bakanı İmren Aykut’un yazılı cevabı (7/4520)

24. – İstanbul Milletvekili OsmanYumakoğulları’nın, izinli olarak vatandaşlıktan çıkma işlemlerine ilişkin sorusu ve İçişleri Bakanı Murat Başesgioğlu’nun yazılı cevabı (7/4535)

25. – Kahramanmaraş Milletvekili Avni Doğan’ın, Osmaniye İl Kültür Müdürünün sarhoş bir şekilde Kız Öğrenci Yurduna baskın düzenlediği iddiasına ilişkin sorusu ve KültürBakanı Mustafa İstemihan Talay’ın yazılı cevabı (7/4560)

 

 

I. – GEÇEN TUTANAK ÖZETİ

TBMM GenelKurulu saat 15.00’te açılarak dört oturum yaptı.

Balıkesir Milletvekili Ahmet Bilgiç’in, emeklilerin sorunlarına ilişkin gündemdışı konuşmasına, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Nami Çağan;

HatayMilletvekili Levent Mıstıkoğlu’nun, Hatay İlinde fırtına sonucu meydana gelen hasara,

Bolu Milletvekili Feti Görür’ün, Bolu Dağı geçişi bölünmüş yol inşaatına,

İlişkin gündemdışı konuşmalarına da, Bayındırlık ve İskân Bakanı Yaşar Topçu,

Cevap verdiler.

Millî Savunma,

Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm,

Komisyonlarında açık bulunan ve Fazilet Partisi Grubuna düşen üyeliklere, Gruplarınca aday gösterilen milletvekilleri seçildiler.

Gündemin “Kanun Tasarı ve Teklifleriyle Komisyonlardan Gelen Diğer İşler” kısmının :

2 nci sırasında bulunan 232 sıra sayılı Kanun teklifinin görüşmeleri, komisyon yetkilileri GenelKurulda hazır bulunmadıklarından,

3 üncü sırasında bulunan ve Hükümetçe Komisyona geri alınan 338 sıra sayılı Kanun teklifinin görüşmeleri de, Komisyon raporu gelmediğinden,

Ertelendi;

4 üncü sırasında bulunan Kamu Görevlileri Sendikaları Kanunu Tasarısının (1/702, 2/224, 2/929, 2/1000, 2/1023, 2/1024) (S. Sayısı : 553) görüşmelerine devam edilerek, 7 nci maddesi kabul edildi; 8 inci maddesi üzerinde bir süre görüşüldü.

24 Mart 1998 Salı günü saat 15.00’te toplanmak üzere, birleşime 18.19’da son verildi.

Yasin Hatiboğlu

Başkanvekili

Abdulhaluk Mutlu Ali Günaydın Bitlis Konya Kâtip Üye Kâtip Üye

Levent Mıstıkoğlu

Hatay

Kâtip Üye

 

 

 

 

 

 

 

No : 104

II. – GELEN KAĞITLAR

20 . 3 . 1998 CUMA

Tasarı

1. — Türk Ceza Kanununun Bazı Maddeleri ile Terörle Mücadele Kanununun Bir Maddesinde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı (1/738) (Adalet Komisyonuna) (Başkanlığa geliş tarihi: 19.3.1998)

Teklifler

1. — Balıkesir Milletvekili İ. Önder Kırlı’nın; Balıkesir İlinde Gökçeyazı Adıyla Bir İlçe Kurulması Hakkında Kanun Teklifi (2/1121) (İçişleri ve Plan ve Bütçe Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi: 18.3.1998)

2. — İzmir Milletvekili Metin Öney ve 7 Arkadaşının; 18 Mart Gününü Şehitler Günü İlan Edilmesi Hakkında Kanun Teklifi (2/1122) (İçişleri Komisyonuna) (Başkanlığa geliş tarihi: 19.3.1998)

Tezkereler

1. — Konya Milletvekili Hasan Hüseyin Öz’ün Yasama Dokunulmazlığının Kaldırılması Hakkında Başbakanlık Tezkeresi (3/1375) (Anayasa ve Adalet Komisyonları Üyelerinden Kurulu Karma Komisyona) (Başkanlığa geliş tarihi: 17.3.1998)

2. — Cemal Çakmak Hakkındaki Ölüm Cezasının Yerine Getirilmesine Dair Başbakanlık Tezkeresi (3/1376) (Adalet Komisyonuna) ) (Başkanlığa geliş tarihi: 17.3.1998)

Raporlar

1. — Samsun Milletvekili Murat Karayalçın’ın Yasama Dokunulmazlığının Kaldırılması Hakkında Başbakanlık Tezkeresi ve Anayasa ve Adalet Komisyonları Üyelerinden Kurulu Karma Komisyon Raporu ve Samsun Milletvekili Murat Karayalçın’ın İçtüzüğün 133 üncü Maddesine Göre Rapora İtirazı (3/313) ((S. Sayısı: 518’e 1 inci Ek) (Dağıtma Tarihi: 20.3.1998) (GÜNDEME)

2. — Samsun Milletvekili Murat Karayalçın’ın Yasama Dokunulmazlığının Kaldırılması Hakkında Başbakanlık Tezkeresi ve Anayasa ve Adalet Komisyonları Üyelerinden Kurulu Karma Komisyon Raporu ve Samsun Milletvekili Murat Karayalçın’ın İçtüzüğün 133 üncü Maddesine Göre Rapora İtirazı (3/940) ((S. Sayısı: 527’e 1 inci Ek) (Dağıtma Tarihi: 20.3.1998) (GÜNDEME)

3. — Sinop Milletvekili Metin Bostancıoğlu’nun, Yükseköğretim Kurumları Teşkilâtı Hakkında 41 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin Değiştirilerek Kabulüne Dair 2809 Sayılı Kanun ile 78 ve 190 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi ve İçtüzüğün 37 nci Maddesine Göre Doğrudan Gündeme Alınma Önergesi (2/830) (S. Sayısı: 600) (Dağıtma Tarihi: 20.3.1998) (GÜNDEME)

4. — Niğde Milletvekili Akın Gönen’in Karayolları Trafik Kanununun Bir Maddesinde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi İle Denizli Milletvekili Mehmet Gözlükaya’nın, Kütahya Milletvekili Mustafa Kalemli’nin, İzmir Milletvekili İsmail Yılmaz’ın ve Ankara Milletvekili Yücel Seçkiner’in Benzer Mahiyetteki Kanun Teklifleri ve İçişleri Komisyonu Raporu (2/1071, 2/614, 2/617, 2/634, 2/1028) (S. Sayısı: 602) (Dağıtma Tarihi: 20.3.1998) (GÜNDEME)

Sözlü Soru Önergeleri

1. — Sıvas Milletvekili Tahsin Irmak’ın, Savarona Yatına ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/912) (Başkanlığa geliş tarihi:18.3.1998)

2. — Mardin Milletvekili Hüseyin Yıldız’ın, Habur sınır kapısından Irak’a giriş yapan kamyon ve tır’lara ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/913) (Başkanlığa geliş tarihi:18.3.1998)

3. — Aydın Milletvekili Ali Rıza Gönül’ün, İzmir Aliağa LNG terminali Projesine ilişkin Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanından sözlü soru önergesi (6/914) (Başkanlığa geliş tarihi:18.3.1998)

Yazılı Soru Önergeleri

1. — Bursa Milletvekili Ertuğrul Yalçınbayır’ın, Bursa-Nilüfer İlçesi Kayapa Beldesi Belediyesince yapılan imar planına ilişkin Bayındırlık ve İskan Bakanından yazılı soru önergesi (7/4629) (Başkanlığa geliş tarihi:18.3.1998)

2. — Bursa Milletvekili Ertuğrul Yalçınbayır’ın, Bursa-Osmangazi Şerafettin Paşa Camii çevre düzenlemesine ilişkin Devlet Bakanından yazılı soru önergesi (7/4630) (Başkanlığa geliş tarihi:18.3.1998)

3. — Bursa Milletvekili Ertuğrul Yalçınbayır’ın, Türkiye’nin Rio Deklarasyonuna uyup uymadığına ilişkin Çevre Bakanından yazılı soru önergesi (7/4631) (Başkanlığa geliş tarihi:18.3.1998)

4. — Bursa Milletvekili Ertuğrul Yalçınbayır’ın, Bursa Uludağ Kış Sporları Turizm Merkezi ilanı konusundaki Bakanlar Kurulu Kararına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/4632) (Başkanlığa geliş tarihi:18.3.1998)

5. — Bursa Milletvekili Ertuğrul Yalçınbayır’ın, belediyeler tarafından oluşturulan kent konseylerine ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/4633) (Başkanlığa geliş tarihi:18.3.1998)

6. — Antalya Milletvekili Osman Berberoğlu’nun, Antalya-Lara Mevkiinde bir kişiye kiralandığı iddia edilen orman alanına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/4634) (Başkanlığa geliş tarihi:18.3.1998)

7. — Antalya Milletvekili Osman Berberoğlu’nun, Antalya-Lara Mevkiinde bir kişiye kiralandığı iddia edilen orman alanına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/4635) (Başkanlığa geliş tarihi:18.3.1998)

8. — Antalya Milletvekili Osman Berberoğlu’nun, Antalya-Lara Mevkiinde bir kişiye kiralandığı iddia edilen orman alanına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/4636) (Başkanlığa geliş tarihi:18.3.1998)

9. — Isparta Milletvekili Halil Yıldız’ın, İstanbul-Pendik-Emirli-Sığıreğrek mevkiinde bir kişiye kiralandığı iddia edilen orman alanına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/4637) (Başkanlığa geliş tarihi:18.3.1998)

10. — Sakarya Milletvekili Nevzat Ercan’ın, Sakarya-Sapanca-Yanık-Meşelik mevkiinde bir kişiye kiralandığı iddia edilen orman alanına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/4638) (Başkanlığa geliş tarihi:18.3.1998)

11. — Muğla Milletvekili İrfettin Akar’ın, Muğla-Bodrum-Çiftlik-Kargıcak mevkiinde bir kişiye kiralandığı iddia edilen orman alanına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/4639) (Başkanlığa geliş tarihi:18.3.1998)

12. — Muğla Milletvekili İrfettin Akar’ın, Muğla-Bodrum-Çiftlik-Kargıcak mevkiinde bir kişiye kiralandığı iddia edilen orman alanına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/4640) (Başkanlığa geliş tarihi:18.3.1998)

13. — Muğla Milletvekili İrfettin Akar’ın, Muğla-Bodrum-Çiftlik-Gelinöldü mevkiinde bir kişiye kiralandığı iddia edilen orman alanına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/4641) (Başkanlığa geliş tarihi:18.3.1998)

14. — Muğla Milletvekili İrfettin Akar’ın, Muğla-Bodrum-Çiftlik-Kisebükü mevkiinde bir kişiye kiralandığı iddia edilen orman alanına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/4642) (Başkanlığa geliş tarihi:18.3.1998)

15. — Muğla Milletvekili İrfettin Akar’ın, Muğla-Bodrum-Çiftlik-Adalıyalı mevkiinde bir kişiye kiralandığı iddia edilen orman alanına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/4643) (Başkanlığa geliş tarihi:18.3.1998)

16. — Muğla Milletvekili İrfettin Akar’ın, Muğla-Fethiye-Karadere-Gavurağılı mevkiinde bir kişiye kiralandığı iddia edilen orman alanına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/4644) (Başkanlığa geliş tarihi:18.3.1998)

17. — Muğla Milletvekili İrfettin Akar’ın, Muğla-Bodrum-Kızılağaç-Saattepe mevkiinde bir kişiye kiralandığı iddia edilen orman alanına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/4645) (Başkanlığa geliş tarihi:18.3.1998)

18. — Amasya Milletvekili Ahmet İyimaya’nın, M.G.K.’ya ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/4646) (Başkanlığa geliş tarihi:18.3.1998)

19. — Bursa Milletvekili Ertuğrul Yalçınbayır’ın, T.B.M.M.’den emekli olan bir kişiye ilişkin T.B.M.M. Başkanından yazılı soru önergesi (7/4647) (Başkanlığa geliş tarihi:18.3.1998)

20. — Bursa Milletvekili Ertuğrul Yalçınbayır’ın, T.B.M.M’den emekli olan bir kişiye ilişkin Maliye Bakanından yazılı soru önergesi (7/4648) (Başkanlığa geliş tarihi.18.6.1998)

21. — İstanbul Milletvekili Bülent Akarcalı’nın, Manyetik Kart Projesine ilişkin Bayındırlık ve İskan Bakanından yazılı soru önergesi (7/4649) (Başkanlığa geliş tarihi:18.3.1998)

22. — İstanbul Milletvekili Bülent Akarcalı’nın, SSK Genel Müdürlüğünün OYAK İnşaat A.Ş.’ye ortak olacağı iddiasına ilişkin Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanından yazılı soru önergesi (7/4650) (Başkanlığa geliş tarihi:18.3.1998)

23. — İstanbul Milletvekili Bülent Akarcalı’nın, Edremit Arıtma Tesisi inşaatını yapan firmaya ilişkin Turizm Bakanından yazılı soru önergesi (7/4651) (Başkanlığa geliş tarihi:18.3.1998)

24. — İstanbul Milletvekili Bülent Akarcalı’nın kütüphanelere ilişkin Kültür Bakanından yazılı soru önergesi (7/4652) (Başkanlığa geliş tarihi:18.3.1998)

25. — İstanbul Milletvekili Bülent Akarcalı’nın, Bursa doğalgaz elektrik santralı ihalesine ilişkin Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanından yazılı soru önergesi (7/4653) (Başkanlığa geliş tarihi:18.3.1998)

No : 105

23 . 3 . 1998 PAZARTESİ

Tasarı

1. — Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ve Rusya Federasyonu Hükümeti Arasında Yatırımların Karşılıklı Teşviki ve Korunmasına İlişkin Anlaşmanın Onaylanmasının Uygun Bulunduğu Hakkında Kanun Tasarısı (1/739) (Plan ve Bütçe ve Dışişleri Komisyonlarına) (Başkanlığa Geliş Tarihi: 20.3.1998)

Teklifler

1. — İstanbul Milletvekili Ercan Karakaş ve 12 Arkadaşının; İdam Cezasının Kaldırılması Hakkında Kanun Teklifi (2/1123) (Adalet Komisyonuna) (Başkanlığa Geliş Tarihi: 17.3.1998)

2. — İstanbul Milletvekili Ercan Karakaş ve 12 Arkadaşının; Siyasi Partiler Kanununun Bir Maddesinde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi (2/1124) (Anayasa Komisyonuna) (Başkanlığa Geliş Tarihi: 17.3.1998)

3. — Muğla Milletvekili Lale Aytaman ve 12 Arkadaşının; 6831 Sayılı Orman Kanununun Ek 3 üncü Maddesinin (A) Fıkrasının ( c ) Bendi ile 4122 Sayılı Milli Ağaçlandırma ve Erozyon Kontrolü Seferberlik Kanununun 9 uncu Maddesinin (g) Bendinin Değiştirilmesine Dair Kanun Teklifi (2/1125) (Tarım, Orman ve Köyişleri ve Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabii Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji ve Plan ve Bütçe Komisyonlarına) (Başkanlığa Geliş Tarihi: 17.3.1998)

4. — Sivas Milletvekili Tahsin Irmak’ın; Türk Tekniker Odaları Kanun Teklifi (2/1126) (Adalet ve Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm Komisyonlarına) (Başkanlığa Geliş Tarihi: 18.3.1998)

5. — Kütahya Milletvekili İsmail Karakuyu’nun; Olağanüstü Hal Bölgesinde ve Kalkınmada Öncelikli Yörelerde İstihdam Yaratılması ve Yatırımların Teşvik Edilmesi ile 193 Sayılı Gelir Vergisi Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanunun 2 nci Maddesinin Değiştirilmesi Hakkında Kanun Teklifi (2/1127) (Plan ve Bütçe Komisyonuna) (Başkanlığa Geliş Tarihi: 19.3.1998)

6. — İzmir Milletvekili İsmail Yılmaz ve 48 Arkadaşının; 6570 Sayılı Gayrimenkul Kiraları Hakkında Kanununun 4331 Sayılı Kanunla Eklenen Geçici 6. Maddesinin Değiştirilmesine Dair Kanun Teklifi (2/1128) (Adalet Komisyonuna) (Başkanlığa Geliş Tarihi: 19.3.1998)

Sözlü Soru Önergesi

1. – Ankara Milletvekili Ömer Faruk Ekinci’nin, Hükümetin icraatlarına ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/915)(Başkanlığa geliş tarihi: 19.3.1998)

Yazılı Soru Önergeleri

1. – Denizli Milletvekili Mehmet Gözlükaya’nın, turizme açılan orman alanlarına ilişkin Orman Bakanından yazılı soru önergesi (7/4654)(Başkanlığa geliş tarihi: 19.3.1998)

2. – Ankara Milletvekili Saffet Arıkan Bedük’ün, turizm yatırımlarına açılan orman alanlarına ilişkin Turizm Bakanından yazılı soru önergesi (7/4655)(Başkanlığa geliş tarihi: 19.3.1998)

3. – Ordu Milletvekili Mustafa Hasan Öz’ün, zirai kazançlardaki çiftçi muafiyetine ilişkin Maliye Bakanından yazılı soru önergesi (7/4656)(Başkanlığa geliş tarihi: 19.3.1998)

4. – Şırnak Milletvekili Bayar Ökten’in, mazot ticaretine ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/4657)(Başkanlığa geliş tarihi: 19.3.1998)

5. – Aydın Milletvekili Ali Rıza Gönül’ün, Turban Genel Müdürlüğünce açılan bir ihaleye ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/4658)(Başkanlığa geliş tarihi: 19.3.1998)

6. – Kütahya Milletvekili İsmail Karakuyu’nun, Kütahya’nın Kalkınmada Öncelikli Yöreler kapsamına alınıp alınmayacağına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/4659)(Başkanlığa geliş tarihi: 19.3.1998)

7. – Sıvas Milletvekili Mahmut Işık’ın, bir uyuşturucu kaçakçısının öldürülmesi için Hollanda’ya polis gönderildiği iddialarına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/4660) (Başkanlığa geliş tarihi: 19.3.1998)

8. – İçel Milletvekili D.Fikri Sağlar’ın, bazı milletvekillerinin maruz kaldıkları şiddet olaylarına karşı alınacak tedbirlere ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/4661)(Başkanlığa geliş tarihi: 19.3.1998)

9. – Şırnak Milletvekili Bayar Ökten’in, TKİ Şırnak Bölge Müdürlüğü emrine atanan mühendislere ilişkin Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanından yazılı soru önergesi (7/4662) (Başkanlığa geliş tarihi: 19.3.1998)

Süresi İçinde Cevaplandırılmayan Yazılı Soru Önergeleri

1. – Ankara Milletvekili Ersönmez Yarbay'ın, Ankara-Sincan’daki Yunus Göleti alanı imar planının değiştirilmesine ilişkin Bayındırlık ve İskan Bakanından yazılı soru önergesi (7/4365)

2. – Bayburt Milletvekili Suat Pamukçu’nun, zorunlu tasarruf kesintilerine ilişkin Devlet Bakanından yazılı soru önergesi (7/4368)

3. – Çankırı Milletvekili Ahmet Uyanık’ın, “YEŞİL” kod adlı kişiye ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/4370)

4. – Ordu Milletvekili Mustafa Hasan Öz’ün, İstanbul Üniversitesi Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Dekanlığınca anabilim dallarına gönderilen bir yazıya ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/4372)

5. – Manisa Milletvekili Tevfik Diker’in, Türkiye Halk Bankası T.A.Ş.’ne ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/4373)

6. – İstanbul Milletvekili Ercan Karakaş’ın, Azerbaycan’daki darbe girişimine ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/4375)

7. – İçel Milletvekili D.Fikri Sağlar’ın, Fethullah Gülen hakkındaki bazı iddialara ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/4377)

8. – Ağrı Milletvekili M.Ziyattin Tokar’ın, İstanbul’da turizme açılan yeni alanlara ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/4379)

9. – Konya Milletvekili Veysel Candan’ın, afet konutları ihalesine ilişkin Bayındırlık ve İskan Bakanından yazılı soru önergesi (7/4381)

10. – İçel Milletvekili D.Fikri Sağlar’ın, Fethullah Gülen’in mal varlığına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/4387)

11. – Ağrı Milletvekili M.Sıddık Altay’ın, Körfez Krizi konusunda izlenecek politikaya ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/4390)

No : 106

24 . 3 . 1998 SALI

Tasarı

1. — 190 Sayılı Genel Kadro ve Usulü Hakkında Kanun Hükmünde Kararnameye Bir Geçici Madde Eklenmesine Dair Kanun Tasarısı (1/740) (Tarım, Orman ve Köyişleri ve Plan ve Bütçe Komisyonlarına) (Başkanlığa Geliş Tarihi : 23.3.1998)

Teklifler

1. — Ardahan Milletvekili Saffet Kaya’nın; Yükseköğretim Kurumları Teşkilâtı Hakkında 41 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin Değiştirilerek Kabulüne Dair Kanun İle 78 ve 190 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi (2/1129) (Milli Eğitim, Kültür, Gençlik ve Spor ve Plan ve Bütçe Komisyonlarına) (Başkanlığa Geliş Tarihi: 23.3.1998)

2. — Çorum Milletvekili Yasin Hatiboğlu’nun; Olağanüstü Hal Bölgesinde ve Kalkınmada Öncelikli Yörelerde İstihdam Yaratılması ve Yatırımların Teşvik Edilmesi İle 193 Sayılı Gelir Vergisi Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/1130) (Plan ve Bütçe Komisyonuna) (Başkanlığa Geliş Tarihi: 24.3.1998)

Raporlar

1. — Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti İle Moldova Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Hava Taşımacılığı Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm ve Dışişleri Komisyonları Raporları (1/687) (S. Sayısı: 603) (Dağıtma Tarihi: 24.3.1998) (GÜNDEME)

2. — Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti İle Slovakya Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Hava Taşımacılığı Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm ve Dışişleri Komisyonları Raporları (1/635) (S. Sayısı: 604) (Dağıtma Tarihi: 24.3.1998) (GÜNDEME)

3. — Ağrı Milletvekili M. Sıddık Altay ve 10 Arkadaşının, 375 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi ve İçtüzüğün 37 nci Maddesine Göre Doğrudan Gündeme Alınma Önergesi (2/286) (S. Sayısı: 625) (Dağıtma Tarihi: 24.3.1998) (GÜNDEME)

4. — Vergi Usul Kanunu, Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun, Gelir Vergisi Kanunu, Kurumlar Vergisi Kanunu, Katma Değer Vergisi Kanunu, Gider Vergileri Kanunu, Emlak Vergisi Kanunu, Veraset ve İntikal Vergisi Kanunu, Motorlu Taşıtlar Vergisi Kanunu, Damga Vergisi Kanunu, Harçlar Kanunu ve Belediye Gelirleri Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Tasarısı İle Konya Milletvekili Ahmet Alkan’ın, İstanbul Milletvekili Emin Kul’un, Kahramanmaraş Milletvekili Hasan Dikici ve 30 Arkadaşının, Balıkesir Milletvekili İsmail Özgün’ün, İstanbul Milletvekili Mustafa Baş ve 30 Arkadaşının, Trabzon Milletvekili Kemalettin Göktaş ve 33 Arkadaşının, Konya Milletvekili Necmettin Erbakan ve 40 Arkadaşının, Konya Milletvekili Necmettin Erbakan ve 30 Arkadaşının, Kütahya Milletvekili Mehmet Korkmaz’ın, Balıkesir Milletvekili İsmail Özgün ve 40 Arkadaşının, Konya Milletvekili Veysel Candan’ın, Balıkesir Milletvekili İ. Önder Kırlı’nın, Adana Milletvekili Arif Sezer’in, Ağrı Milletvekili M. Sıddık Altay’ın, Bayburt Milletvekili Suat Pamukçu’nun, İstanbul Milletvekili Cefi Kamhi’nin, Samsun Milletvekili Murat Karayalçın’ın, Bursa Milletvekili Turhan Tayan’ın, Erzurum Milletvekili İsmail Köse’nin, İstanbul Milletvekili Ercan Karakaş ve 6 Arkadaşının, Erzincan Milletvekili Naci Terzi’nin, Demokrat Türkiye Partisi Grup Başkanı Van Milletvekili Mahmut Yılbaş, Grup Başkanvekilleri İstanbul Milletvekili Metin Işık, Mardin Milletvekili Muzaffer Arıkan ve 6 Arkadaşının Benzer Mahiyetteki Kanun Teklifleri ve Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (1/708, 2/72, 2/73, 2/75, 2/129, 2/154, 2/166, 2/182, 2/191, 2/194, 2/221, 2/270, 2/287, 2/293, 2/323, 2/369, 2/420, 2/459, 2/493, 2/884, 2/959, 2/960, 2/1015, 2/1019, 2/1070) (S. Sayısı: 626) (Dağıtma Tarihi: 24.3.1998) (GÜNDEME)

Sözlü Soru Önergesi

1. — Konya Milletvekili Abdullah Gencer’in, Eskişehir TÜLOMSAŞ’ta işten çıkarılan mevsimlik işçilere ilişkin Ulaştırma Bakanından sözlü soru önergesi (6/916) (Başkanlığa geliş tarihi: 20.3.1998)

Yazılı Soru Önergeleri

1. — İstanbul Milletvekili Azmi Ateş’in, terörle mücadeleye ve GAP projesine ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/4663) (Başkanlığa geliş tarihi: 20.3.1998)

2. — İstanbul Milletvekili Azmi Ateş’in, dış borçlara ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/4664) (Başkanlığa geliş tarihi: 20.3.1998)

3. — İstanbul Milletvekili Azmi Ateş’in, Körfez krizinin neden olduğu ekonomik kayıplara ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/4665) (Başkanlığa geliş tarihi: 20.3.1998)

4. — Manisa Milletvekili Tevfik Diker’in, TEAŞ Genel Müdürlüğünce açılan Soma bölgesi santral yakıtı ihalesine ilişkin Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanından yazılı soru önergesi (7/4666) (Başkanlığa geliş tarihi: 20.3.1998)

5. — Karaman Milletvekili Zeki Ünal’ın, Karaman’a bağlı bazı yerleşim birimlerindeki camilerin imam ihtiyacına ilişkin Devlet Bakanından yazılı soru önergesi (7/4667) (Başkanlığa geliş tarihi: 20.3.1998)

6. — Karaman Milletvekili Zeki Ünal’ın, köy yollarına ilişkin Devlet Bakanından yazılı soru önergesi (7/4668) (Başkanlığa geliş tarihi: 20.3.1998)

7. — Kocaeli Milletvekili Osman Pepe’nin, İzmit Büyükşehir Belediye Başkanı hakkındaki şikayet dosyasına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/4669) (Başkanlığa geliş tarihi: 20.3.1998)

8. — Kocaeli Milletvekili Osman Pepe’nin, İzmit-SEKA’nın bazı ünitelerinin özelleştirilmesine ilişkin Sanayi ve Ticaret Bakanından yazılı soru önergesi (7/4670) (Başkanlığa geliş tarihi: 20.3.1998)

BİRİNCİ OTURUM

Açılma Saati : 15.00

24 Mart 1998 Salı

BAŞKAN : Başkanvekili Uluç GÜRKAN

KÂTİP ÜYELER : Ali GÜNAYDIN (Konya), Abdulhaluk MUTLU (Bitlis)

BAŞKAN – Türkiye Büyük Millet Meclisinin 70 inci Birleşimini açıyorum.

Görüşmelere gündemdışı sözlerle başlıyoruz.

III. – BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI

A) GÜNDEMDIŞI KONUŞMALAR

1. – TokatMilletvekili Ahmet Feyzi İnceöz’ün, pancar üreticilerinin sorunlarına ilişkin gündemdışı konuşması ve DevletBakanı Işın Çelebi’nin cevabı

BAŞKAN – Gündemdışı ilk söz, pancar paralarının yeterince ödenmemesi konusunda, Tokat Milletvekili Sayın Ahmet Feyzi İnceöz'ün.

Buyurun Sayın İnceöz. (FP sıralarından alkışlar)

Sayın İnceöz, süreniz 5 dakikadır.

AHMET FEYZİ İNCEÖZ (Tokat) – Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; pancar üreticilerinin emeklerinin değerlendirilmesi üzerine gündemdışı söz almış bulunuyorum; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Değerli arkadaşlar, kalkınmanın bir ucu sanayi ise, öbür ucu tarımdır. Cumhuriyetin kurulduğu yıllarda, nüfusun yüzde 80'inin üzerinde bir kesiminin tarımla uğraştığı ülkemizde, halen nüfusun yüzde 45'inin tarımla uğraştığı malumlarınızdır. Cumhuriyet dönemi boyunca kaydedilen bu gelişmeye rağmen, bu oran, kalkınmış ülkelerde yüzde 10'un altındadır. Tarımla uğraşan nüfusun büyük bir bölümü sosyal güvenlik şemsiyesi altında değildir. Öte yandan, nüfusun yüzde 45'i tarımla uğraşmakta ve millî gelirden yüzde 15 pay almakta, kişi başına 3 bin dolar olan ortalama millî gelir, tarımda kişi başına 500 dolara düşmekte; tarımı destekleme ihtiyacı da buradan kaynaklanmaktadır.

Türkiye'de, 1997 yılında 870 bine yakın traktör var ve bu, oldukça iyi bir mekanizasyon olarak gözüküyor. Mekanizasyon gücünün azalmaması için, bu miktarın yüzde 10'u kadar traktörün her yıl bu parka eklenmesi gerektiği aşikâr iken, sulanabilir alanların yaklaşık yarısı sulanmaktadır. Tarımda 5 milyon ton civarında gübre kullanılmakta olup, bu rakamın, son on yıldan beri aynı yerde durduğu gerçeği göz önüne alınacak olursa, Türkiye'de kimyevî gübre kullanımının dünya ortalamasının altında olduğu ve gübre kullanımının artırılması gerektiği ortaya çıkar.

İşte, mübarek bayramın yaklaştığı şu günlerde, pancar üreticilerine hak ettiklerinin yüzde 33'ünün verilmesi konusunda bir haber, kendilerini karamsarlığa sevk etmiş bulunmaktadır. Bu tablo içerisinde, enflasyonun arttığı bir ortamda ve de biraz önce arz ettiğimiz gibi, toplumun hiç de küçümsenmeyecek bir kısmı tarım alanında yine pancar üretimi kısmında da iç Anadolu'nun ve Ege'ye kadar uzanan bu seyir ve yaygınlık ölçüsü içerisinde, buradaki halkımızın, beklentilerinde umduklarını bulamamaları nedeniyle, geçen günlerde Tokat'ta iken, oradaki üreticilerin bu konudaki haklı sitemlerini dile getireceğimi, Meclise taşıyacağımı söyledim. Bu konuda, Yüce Meclisimizin ve Hükümetin dikkatlerini çekiyorum. Yıllarca, her alanda mağdur edilen, özellikle tarımın önemli kesimlerinden biri olan pancar üreticilerinin, bu nazik dönemde, -özellikle biraz önce arz ettiğim gibi- tarlalarına gübre atamamalarını, tohum parası bulamamalarını ve üretime yeniden yönelme konusunda, sıkıntı çeken, cesaret bulamayan bu kesime, biraz daha cesaret verilmesi gerektiğine işaret etmek istiyorum.

Tarımda ortalama kalkınma hızının yüzde 3 civarında seyrettiği; ancak, 1996 yılında yüzde 4,4 büyüme sağlandığı; tarım sektörü üretiminin 1997 yılında yüzde 2 oranında azalacağının tahmin edildiği; ülkemizin nüfus artışı ve ihracatı göz önüne alındığında, bu kalkınma hızının yeterli olmadığının ortada olduğu bir gerçek içerisinde Türkiye, birçok üründe kendi kendine yeterli iken, bugün, ithalatçı duruma geldiği bilinmektedir.

Değerli Başkan, saygıdeğer milletvekili arkadaşlarım; işte, tüm bunları göz önüne alarak, tarım sektöründe düne göre, bugün, küçümsenemeyecek ilerlemelerin, iyileşme düzenlemelerinin, başarıların...

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Sayın Feyzi İnceöz, lütfen toparlayalım...

AHMET FEYZİ İNCEÖZ (Devamla) – Böylesine bir konuda hiç de küçümsenmeyecek bir alan olan pancar üreticilerinin durumunun yeniden ele alınmasını, özel ihtimam gösterilmesini istirham ediyorum.

Aralık ayında akaryakıt ve likitgaz fiyatları yüzde 30 artırıldı, akaryakıt zammının özel sektör tarafından bütün mallara yansıtıldığı ve şeker fiyatlarının yüzde 6 ilâ 9 oranında artırıldığı bir ortamda, pancar üreticilerine verilen bu miktarın az olduğunu ifade ediyor, Yüce Heyetinizi saygıyla selamlıyorum. (FP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum Sayın İnceöz.

Gündemdışı konuşmaya, Hükümet adına yanıt vermek üzere, Devlet Bakanı Sayın Işın Çelebi, buyurun.

DEVLET BAKANI IŞIN ÇELEBİ (İzmir) – Sayın Başkan, değerli arkadaşlarım; 1997-98 kampanya döneminde, üreticiden 14 milyon 907 bin ton pancar satın alınmış olup, 1 milyon 920 bin ton şeker üretilerek, üretimde rekor seviyeye ulaşılmıştır. Fiilî alım fiyatı, ortalama, 12 100 liradan, 181 trilyon lira tutarındaki pancar bedelinin yüzde 37'sine tekabül eden 67 trilyon lirası aynî ve nakdî avans olarak yılı içerisinde ödenmiştir. Kesin pancar bedel ödemelerine Doğu Anadolu Bölgesindeki 8 fabrikamızda 12 Mart 1998 tarihinde başlanmış ve toplam 15 trilyon liranın tamamı ödenmiştir. Diğer fabrikalarımızda ise, ödemelere, dün, 23 Mart 1998 tarihinden itibaren başlanmış olup, Kurban Bayramına kadar her bir üreticiye 30 milyon liradan az olmamak üzere, bakiye pancar bedeli, alacaklarının 1/3'ü ödenecektir. Böylece, Kurban Bayramına kadar toplam pancar bedellerinin yüzde 63'ü ödenmiş olacaktır. Bayramdan sonra bakiye pancar bedellerinin ödenmesine devam edilerek, en kısa zamanda bitirilmesine çalışılacaktır.

Bana bu açıklama fırsatını verdiğiniz için teşekkür eder, saygılar sunarım.

BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Çelebi.

2. – Aksaray Milletvekili Nevzat Köse’nin, 55 inci Hükümet döneminde yapılan memur atamalarına ilişkin gündemdışı konuşması ve DevletBakanı Hikmet Sami Türk’ün cevabı

BAŞKAN – Gündemdışı ikinci söz, 55 inci Hükümetin memur atamalarına ilişkin olarak Aksaray Milletvekili Sayın Nevzat Köse'nin.

Buyurun.

NEVZAT KÖSE (Aksaray) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Türkiyemizin, siyasal açıdan, demokrasi açısından, ekonomik açıdan, sosyal dengeler açısından tam bir karmaşa yaşadığı bugünlerde, milletvekilleri olarak, bu konularda, gündeme ve ülkeye sahip çıkmak, yerinden oynayan taşların bir an evvel yerli yerine oturması için çaba sarf etmek, görevinin bilinci ve sorumluluğuyla ve yine önemli saydığımız hizmetin ve devlet katmanlarının vazgeçilmez unsurları olan yetişmiş bürokratların bugünkü durumunu dile getirmek üzere huzurlarınızdayım; bu vesileyle, Yüce Parlamentoya saygılar sunuyorum.

Devlet ciddiyeti ve bilincinin, hizmet ve liyakat unsurunun her geçen gün hiçe sayıldığı bir dönemde, ülkesine bilgi ve tecrübe birikimleriyle sahip çıkmaya çalışan pek çok bürokratın, tüm üst bürokratın refüze ve rencide edildiği bir noktaya gelmiş bulunuyoruz. Artık, bürokratlar, korkan, yılan ve başlarına gelecekleri hesapladıkları için politize olmak zorunda kalan bir noktaya gelmişlerdir; Anadolu'nun her yerinde, yarınından emin olmayan, kendi inisiyatifini kullanmaktan korkan, yapacağı her işte parti merkezlerine danışan memurlar haline gelmişlerdir; çünkü, artık, kaderleri, bir il başkanının telefonuna, bir ilçe başkanının sayın bakana gönderdiği faks notuna bağlanmıştır.

Bu duruma hukuk yoluyla direnenlerin başına bakın neler geliyor: Çocukluğumuzun tabiriyle, tam Aziz Nesinlik bir olay; mesleğinde 35 yılını devlete vermiş, kurumunun hemen hemen tüm kademelerinde ve Türkiyemizin birçok yerinde görev yapmış bir bürokratın hikâyesi. 20 yıl hizmetten sonra, 1984 yılında Orman Genel Müdür Yardımcısı olmuş tam 7 yıl süreyle. 1992 yılında Or-Köy Genel Müdürü olmuş; 5 yıl da bu görevi yürütmüş. Sonra ne olmuş; sonra, Türkiye'nin, adil, hukuka saygılı, umut olan 55 inci Hükümeti(!) işbaşına gelmiş; almışlar bizim Genel Müdürü görevinden, müşavir yapmışlar.

AYHAN GÜREL (Samsun) – Nereden senin genel müdürün oluyor.

NEVZAT KÖSE (Devamla) – 6 Haziran 1997, aradan bir ay geçmiş "sen müşavir de olamazsın" demişler; kendisini, APK Dairesinde mühendis yapmışlar; çünkü, mühendislik diplomasını elinden almanın yolunu bulamamışlar. Araya, her zaman olduğu gibi, yargı girmiş. Hukuk kuralları uygulanmış, müracaatlar üzerine, görevlerine iade etmişler, bizim Orman Genel Müdür Yardımcısını, Or-Köy Genel Müdürünü; ama, nafile... 5 Kasım 1997 günü mahkeme kararı uygulanmış, göreve iade edilmiş, 6 Kasım 1997'de, ertesi gün, Bakanlık makamının emriyle ve Sayın Bakanın imzasıyla geçici görevle görevlendirilmiş... 15 gün içinde, Tunceli, Bitlis ve Tokat İllerinde Orman Kanununun 2/B maddesi uyarınca orman dışına çıkarılan yerlerin hak sahiplerine satılması için kurulan komisyonlarda görevlendirilmiş. Sayın Genel Müdür, 7-10 Kasım 1997'de Tunceli'ye, yol dahil, gidecek, Hozat İlçesinde bu komisyonda bulunacak, raporunu hazırlayacak, hemen arkasından, 10-14 Kasım tarihlerinde, yine, otobüsle Bitlis'e intikal edecek, Güroymak İlçesinde bu komisyonda bulunacak, hemen onun arkasından, Tokat İline intikal edecek, 17-21 Kasım tarihlerinde aynı işleri yürütecek ve raporlarını makama sunacak... İmza, Orman Bakanı Sayın Ersin Taranoğlu. Toplam 10 günde, otobüsle, tam 3 ayrı ilde, 19 birimde bu çalışmayı yürütecek.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Sayın Köse, toparlayalım.

NEVZAT KÖSE (Devamla) – Arkasından, hırs ve hız kesemeyen Bakanlık, yine aynı şahsı, bu kez, 23 Şubat ilâ 9 Mart tarihleri arasında, otobüsle gitmek koşuluyla, Hakkâri'nin Çukurca ve Şemdinli İlçelerinde, tam 30 köy ve kasabada inceleme görevi yapmak üzere görevlendirecek ve raporlarını isteyecek... Yine, altındaki imza, Orman Bakanı Sayın Ersin Taranoğlu.

Sayın milletvekilleri, bu örnekle özdeşleşen birçok örnek, şu an hepinizin aklından geçiyor kanısındayım. İşte, sizin kafanızdaki örneklerin de birer simgesi, Or-Köy Genel Müdürü Sayın Osman Çelik... Osman Çelik ve benzerlerinin çektiği birçok acıları, yıpratılan devlet kadrolarının her birinin sıkıntıları...

Hukuk ve adaleti tüm gücüyle savunan 55 inci Hükümete saygıyla ithaf olunur...

Hepinize saygılar sunarım. (DYP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Hükümet adına, Devlet Bakanı Sayın Hikmet Sami Türk yanıt verecekler.

Buyurun Sayın Türk. (DSP sıralarından alkışlar)

DEVLET BAKANI HİKMET SAMİ TÜRK (Trabzon) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Aksaray Milletvekili Sayın Köse'nin konuşması üzerine, 55 inci Hükümet döneminde yapılan memur atamalarıyla ilgili genel bir açıklama sunmak istiyorum.

Kamu kurum ve kuruluşlarının, memur, sözleşmeli personel, sürekli işçi ve geçici işçi sayılarında 1 Temmuz 1997 ilâ 31.12.1997 tarihleri arasındaki değişiklikler şöyle özetlenebilir: Konsolide bütçeye tabi işyerlerindeki memur sayısında 37 533 adet, sözleşmeli personel sayısında 588 adet, sürekli işçi sayısında 405 adet artış, geçici işçi sayısında ise 11 712 adet azalış şeklindedir.

Kamu iktisadî teşebbüslerinde ise, memur sayısında 2 243 adet artış; sözleşmeli personel sayısında 1 037 adet, sürekli işçi sayısında 4 707 adet ve geçici işçi sayısında da 2 992 adet azalış şeklindedir.

Bunlara göre, söz konusu dönemde, genel, katma ve özel bütçeli kurumlar ile kamu iktisadî teşebbüslerinde, toplam olarak memur sayısında 39 776 adet artış; sözleşmeli personel sayısında 449 adet, sürekli işçi sayısında 4 302 adet ve geçici işçi sayısında da 14 704 adet azalış gerçekleşmiştir.

Memur sayısındaki bu artışların 17 184 adedi öğretmen, 6 212 adedi polis memuru, 8 636 adedi sağlık personeli, 2 950 adedi din görevlisi olmak üzere, toplam 34 982 adedi, eğitim, sağlık, emniyet ve din hizmetlerine aittir; yani, artışın yüzde 88'ini oluşturmaktadır.

Memur sayısındaki artışın bir diğer sebebi de, özelleştirme kapsamında bulunan kuruluşlardaki personelin, 4046 sayılı Özelleştirme Kanunu uyarınca diğer kuruluşlara aktarılmasından ve Ziraat Bankası ile Emlak Bankasındaki sözleşmeli statüde çalışan müdür yardımcılarının memur statüsüne geçirilmiş olmasından kaynaklanmaktadır.

Diğer taraftan, söz konusu memur, sözleşmeli personel ve işçi kadro ve pozisyonlarına atama yapmak üzere kurumların açıktan atama talepleri, açıktan atama iznine ilişkin prosedür uyarınca, ilgisine göre, Devlet Personel Başkanlığı, Hazine Müsteşarlığı, Maliye Bakanlığı ve Başbakanlıkça, sadece, hizmet gerekleri dikkate alınarak değerlendirilmektedir.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 55 inci Hükümetin memur atamaları konusundaki uygulaması bu çerçeve içerisindedir.

Saygıyla arz olunur. (DSP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum Sayın Türk.

MEHMET GÖZLÜKAYA (Denizli) – Sayın Orman Bakanı cevaplayacaktı!.. Bir şey diyemiyoruz...

BAŞKAN – Efendim, Sayın Köse bize Orman Bakanının memur atamaları diye duyurmadı; onun için, biz de, gündemdışı söz konusunda ilgili Devlet Bakanını uyardık.

NEVZAT KÖSE (Aksaray) – Sayın Bakana teşekkür ediyorum efendim.

3. – Ordu Milletvekili Müjdat Koç’un, Yaşlılar Haftasına ilişkin gündemdışı konuşması ve DevletBakanı Hasan Gemici’nin cevabı

BAŞKAN – Gündemdışı üçüncü söz, Yaşlılar Haftası konusunda, Ordu Milletvekili Sayın Müjdat Koç'un.

Buyurun Sayın Koç. (DTP sıralarından alkışlar)

MÜJDAT KOÇ (Ordu) – Sayın Bakan, sayın milletvekilleri; içinde bulunduğumuz ve bugün son gününü yaşadığımız Yaşlılar Haftasıyla ilgili söz almış bulunmaktayım; bu vesileyle, Yüce Heyetinizi saygıyla selamlıyorum.

Yaşlanma, ihtiyarlama, kısaca eskime, canlı cansız her yaratılmışın kaderidir. Toplum olarak, yaşlılara sahip çıkmak, ihtiyaçları olan huzurlu bir ortam ve ilgiyi eksik etmeden onları sevmek bir insanlık görevidir. Bütün yaşlılar, daha yaşlanmadıklarını düşünür. Yaşlılık hep ileridedir; yaş 70 mi, bundan sonra daha 80'i var; 80 mi, daha 90'ı var... Şöyle bir düşüncelerinizi yoklayın, çevrenizdeki birçok yaşlı hâlâ evlenme hayali kurar.

İleri ülkelere baktığımızda, uygarlık "yaşlılık" kavramını ortadan kaldırmış, yerine "olgunluk" kavramını getirmiştir. Bugün, Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumuna bağlı 44 huzurevinde ve belediyelere ait 28 huzurevinde toplam 5 767 yaşlıya hizmet verilebilmektedir. Özel huzurevleri adı altında kurulan denetimsiz huzurevlerinde, diğer bir adıyla ölüm kamplarında ölüme terk edilen yaşlılarımızla ilgili televizyonlarda izlediğimiz görüntüler hâlâ zihinlerimizden silinememiştir. Devlet ve diğer gönüllü kuruluşlar ile özel huzurevlerinde bugün 11 bin yaşlıya bakım olanağı sağlanmaktadır. Birçok aile ise, kendi imkânlarıyla yaşlılarına bakmaya, daha doğrusu, bakabilmeye çalışmaktadır.

Küçülen aile içinde yaşlıların konumuna göz atılırsa, bu kişilerin, bazen çocuklarının yanında zorlukla barındıkları, bazen de, yaşlı çiftler olarak hayatlarını idame ettirdikleri söylenebilir. Özellikle problem, yaşlı çiftten bir tekinin ölmesiyle başlamakta, tek kalan yaşlı, eğer çocuğu var ise, çocuğunun ilgi derecesine göre, bazen mutlak bir yalnızlık içerisinde son günlerini geçirmektedir. Özellikle 80'li yaşlardan sonra, bu kişilerin hafıza ve diğer özelliklerinde ve kabiliyetlerinde meydana gelen zayıflamalar, günlük temel ihtiyaçlarının giderilmesinde büyük sorunlar yaratmaktadır. Bu sorunlar, bazen komşuların yardımları, bazen de, kapıcı ailelerinin, ücret karşılığı hizmetleriyle kısmen çözülebilmekteyse de, özellikle yaşlının, fizikî ve aklî kapasitesinin çok düştüğü dönemlerde, organize işgücü piyasasının olmaması neticesinde, yaşlının yanına refakatçi bulmak, neredeyse olanaksız hale gelmektedir.

Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; unutmayalım ki, bugün genç veya orta yaşta olan herkes, yarın mutlaka yaşlanacaktır. Yaşlısına, sakatına, muhtacına, yeterince kaynak ayıramamış bir devletin kalkınmışlığı söz konusu olamaz. Sosyal yönden bu denli eksikliğimiz mevcut; ya ekonomik yönden?..

Cumhurbaşkanımız Sayın Süleyman Demirel'in, Isparta Milletvekili olarak 25.10.1973 tarihinde, 7 arkadaşıyla verdiği kanun teklifiyle, muhtaç durumda olan, 65 yaş üzeri kimselere bir nebze olsun rahatlama sağlamak amacıyla çıkarılan kanun ne durumda?.. 1973'te, 500 lira olan maaş, bugün, 3 4 500 000 liraya gelmiş... Evet, yanlış anlamadınız sayın milletvekilleri; aylık yaşlılarımıza bizim öngördüğümüz 3 aylık maaş 4 500 000 lira... 1973'te, bugüne, o zamanlar bir şeylere yeten parayla, bugün, günlük 1 simit ve 1 çay dahi alınamaz olmuş. Nerede sosyal devlet ilkemiz!..

Bir yaşlı kimsenin huzurevine girebilmesi de öyle kolay bir şey değil. 2828 sayılı Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumu Kanununun ilgili yönetmeliğine göre, yaşlı kimsenin sürekli bakım ve tıbbî tedavi gerektiren hastalığı bulunmaması, ruh sağlığının yerinde olması ve bunun yanında, o kişinin, 60 yaşın üzerinde ve alkol, uyuşturucu bağımlısı olmaması da gerekiyor. Buyurun, siz çıkın bu karmaşanın içinden!.. Bu konularda başarılı hizmetlerini izlediğimiz Devlet Bakanı Sayın Hasan Gemici'den yaşlılarımız adına olumlu çalışmalar bekliyoruz.

Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; bu önemli haftanın son gününde, Victor Hugo'nun, uykudaki bir yaşlı adamı anlattığı " Boğaz Uykuda" adlı şiirinin, Orhan Veli'nin çevirisiyle bir bölümünü okuyarak sözlerime son vermek istiyorum.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Sayın Koç, lütfen, toparlayalım.

MÜJDAT KOÇ (Devamla) – "O ki, aslına dönmekte olan kişidir

Geçer yalan dünyadan ebedî dünyaya,

Gencin gözündeki ihtiras ateşidir

İhtiyarınkinde başka bir nur, başka bir ziya."

Yüce Heyetinizi ve ülkeyi bugünlere getirip bizlere emanet eden dünün gençleri, bugünün baştacı olan yaşlılarımızı, bu vesileyle bir kez daha saygıyla selamlıyorum. (Alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum.

Gündemdışı konuşmayı yanıtlamak üzere, Devlet Bakanı Sayın Hasan Gemici; buyurun. (DSP sıralarından alkışlar)

DEVLET BAKANI HASAN GEMİCİ (Zonguldak) – Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; Ordu Milletvekili Sayın Müjdat Koç'un Yaşlılar Haftası dolayısıyla yapmış olduğu gündemdışı konuşmayı cevaplandırmak üzere söz almış bulunmaktayım; hepinize saygılar sunuyorum.

Doğal yaşamın kaçınılmaz sonucu olarak, her insan, yaşlanacak, ailesinin, toplumun ve devletin desteğine, ilgi ve sıcaklığına daha çok gereksinim duyacaktır. Yaşlılarımız, büyüklerimiz, maddî ve manevî zenginliklerimizi yaratanlardır. Çağdaş, laik, demokratik cumhuriyetimizin kurulmasında, yaşatılmasında ve geliştirilmesinde onların emekleri, alınterleri ve göznurları vardır.

Bir toplumda sosyal dayanışmanın temel koşulu, o toplumun, yaşlısına, özürlüsüne ve çocuklarına sahip çıkmasıdır. Sosyal devlet olmanın temel koşulu da budur.

Türk toplumu, tarih boyunca, toplumsal ve aile yapısı içinde, geleneksel olarak, yaşlısına saygı gösteren ve değer veren bir toplum olmuştur.

Sayın Başkan, sayın üyeler; yaşlılarımızın hayatlarını sağlık, huzur ve güven içinde sürdürmelerinin sağlanması, korunması, bakılması, sosyal ve psikolojik ihtiyaçlarının karşılanması, 2828 sayılı Yasayla kurulmuş bulunan Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumunun görevleri arasındadır. Kurum bugün, ülke genelinde, 44 huzur evinde, 4 200 yaşlımıza sürekli bakım hizmeti vermektedir. Toplam kapasitemiz 5 400'dür. Bugün için, aciz, bakıma ihtiyaç duyan ve sırada bekleyen bir tek yaşlımız yoktur.

55 inci Hükümet döneminde, son 8 ayda, son derece modern 4 huzurevini; Sakarya-Toprak, Ankara-Süleyman Demirel, Adana-Küçükevler ve Muğla Huzurevlerini hizmete açmış bulunuyoruz. Önümüzdeki ay, Nazilli İlçemiz ile Karaman ve Erzincan İllerimizde 3 huzurevini daha hizmete açacağız.

Göreve geldiğimizde, yatağa bağımlı yaşlılarımıza hizmet verecek huzurevlerimiz yoktu. Bu süre içinde konunun çözümünde önemli aşamalar kaydedilmiştir. Ankara-Süleyman Demirel Huzurevi, Eskişehir, Konya ve Niğde-Bor Huzurevleri, ağırlıklı olarak, yatağa bağımlı yaşlılara hizmet verir hale getirilmiştir. Bu 4 huzurevinde 1 000 kapasite yaratılmıştır. 6'sı il merkezlerimizde, 4'ü ilçelerde olmak üzere, toplam 10 huzurevi yapım çalışmaları sürdürülmektedir.

Sayın Başkan, sayın üyeler; 55 inci Hükümet döneminde huzurevlerimizdeki yaşam koşullarında belirgin iyileşmeler olmuştur. Huzurevlerimizdeki yaşlılarımızın fizikî bakımları, yaşam koşullarının iyileştirilmesi yanında yaşamlarının anlamlı kılınması, yaşama sevinçlerinin ve yaşama bağlılıklarının artırılması için, sosyal, kültürel etkinliklere de önem verilmiştir.

Kutladığımız Yaşlılar Haftası, huzurevlerimizin ve oralarda yaşayan insanlarımızın daha iyi anlaşılmasına vesile olmuştur. Bu sonucun oluşmasında Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumunun her kademede çalışan personelinin özverili çalışmalarını, burada, teşekkürle ve şükranla anmak istiyorum. Huzurevlerimizdeki yaşlılarımızı daha sağlıklı, daha mutlu kılmak üzere çalışmalarımız sürecektir.

Sayın Başkan, sayın üyeler; Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumunun 44 huzurevinin yanında, bugün için, çeşitli bakanlıkların, vakıf, dernek ve belediyelerimizin işletmekte olduğu 72 özel huzurevimiz daha vardır. Bu 72 huzurevinde 5 567 yatak kapasitesi vardır. Bu durum da, Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumuyla birleştirildiğinde, ülkemizde 11 bine yakın yaşlımızın huzurevlerinde yaşadığını söyleyebiliriz.

Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumu, kendi huzurevlerinde yaptığı çalışmalar yanında, biraz önce sözünü ettiğim kurum dışındaki bakanlıklar, belediyeler, vakıflar, dernekler ve özel kuruluşların yürütmekte olduğu huzurevlerinde de denetim ve gözetim çalışmalarına devam etmektedir. Bu huzurevlerinin açılması ve yürütülmesi, Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumunun görevleri arasındadır.

Özel huzurevlerimizle ilgili olarak, Sayın Müjdat Koç'un, biraz önce "ölüm kampı" diye nitelendirdiği olay, benim hatırladığım kadarıyla, üç yıl kadar önce olan bir olaydır. Kurumdan aldığım bilgilere göre, o kuruluşla ilgili yasal çalışmalar başlatılmış, gereği yapılmıştır.

Şu anda, bu şekilde, ne Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumunda ne de özel huzurevlerinde böyle bir olay, böyle bir ortam yaşanmaktadır; buna buradan ifade etmek istiyorum.

Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumu, özel huzurevlerimizle ilgili en küçük duyumu değerlendirmekte ve gereğini süratle yapmaktadır.

Sayın Başkan, sayın üyeler; yine, Sayın Koç'un, üzerinde önemle durduğu, 1.7.1976 tarih, 2022 sayılı Kanuna göre, 65 yaşını doldurmuş, muhtaç, güçsüz ve kimsesiz Türk vatandaşlarına, halen, 550 gösterge ve 5820 katsayıya göre, aylık 3 milyon 201 bin lira ödenmektedir. 1997 malî yılında 1 milyon 566 bin lira ödenmekteydi. 1998 yılı Bütçe Kanunuyla getirilen düzenlemeyle, 350 gösterge rakamı 550'ye yükseltilmiş ve katsayı artışıyla birlikte, aylıklar yüzde 104 oranında artırılmıştır.

Bugün için, bu tertipten aylık alanların sayısı 905 912'dir. Her ay, bu sayıya yaklaşık 10 bin kişi ilave edilmektedir. Bugünkü katsayılara göre, yıllık olarak, 905 bin yaşlımıza -yaşlı ve maluliyet aylığı alan insanlarımıza- yıllık 35 trilyon lira ödenmektedir. Ayrıca, karı kocanın her ikisinin de aylığa müstahak olmaları halinde, bu aylıklar, aile reisine yüzde 50 artırılarak ödenmektedir.

Diğer taraftan, kanunun 7 nci maddesiyle de, bunlara, devlet hastanelerinde ücretsiz olarak tedavi olabilme imkânı sağlanmıştır.

Yine, bu durumdaki yaşlılarımıza ve yardıma muhtaç insanlarımıza, Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumundan ve sosyal yardımlaşma ve dayanışma vakıflarından yardımlarımız sürdürülmektedir. Yapılan ödemelerin, bütçe imkânları ölçüsünde daha da artırılmasına ilişkin çalışmalarımız devam etmektedir.

Sayın Başkan, sayın üyeler; içinde bulunduğumuz Yaşlılar Haftası, Türkiye genelinde, yaşlılarımızca, Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumu kuruluşlarımızda, son derece etkili bir şekilde, sosyal ve kültürel etkinliklerle kutlanmıştır. Bilindiği gibi, önümüzdeki 1999 yılı, Birleşmiş Milletlerce, Dünya Yaşlılar Yılı ilan edilmiştir.

Ben, sözlerimi, İran'lı bir şairin şu sözleriyle bitirmek istiyorum. İranlı şair, yaşlılarla ilgili bir şiirinde "Siz, dün bizler gibiydiniz; biz, yarın sizler gibi olacağız" diyor. Biz de, hem bu dünyanın hem de ülkemizin ilerlemesinde, gelişmesinde vermiş oldukları emeklerin de bilincinde olarak, yaşlılarımızın toplum içerisinde daha saygın olmaları ve sağlıklarını daha rahat, daha mutlu sürdürmeleri için her türlü tedbiri almaya çalışıyoruz.

Sayın Koç'a, yaşlılarımızla ilgili önemli konuyu gündeme getirdiği ve bana, bu görüşlerimi, yaptığımız çalışmaları aktarma fırsatı verdiği için teşekkür ediyorum.

Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum. (DSP ve ANAP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum Sayın Gemici

Sayın milletvekilleri, Başkanlığın diğer sunuşları vardır; sunuşlar oldukça uzun, onun için, Divan Üyesi arkadaşımızın oturarak okumasını oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

Cumhurbaşkanlığının 2 adet tezkeresi vardır, okutuyorum:

B) TEZKERELER VE ÖNERGELER

1. – Fransa ve Monaco’ya gidecek olan Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanı Mustafa Cumhur Ersümer’e, dönüşüne kadar, TurizmBakanı İbrahim Gürdal’ın vekâlet etmesinin uygun görüldüğüne ilişkin Cumhurbaşkanlığı tezkeresi (3/1377)

17 Mart 1998

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

19 Mart 1998 tarihinden itibaren; Su ve Sürdürülebilir Kalkınma konulu konferansa katılmak üzere Fransa'ya ve Crans Montana Enerji Forumuna katılmak üzere de Monaco'ya gidecek olan Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanı Cumhur Ersümer'in dönüşüne kadar; Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanlığına, Turizm Bakanı İbrahim Gürdal'ın vekâlet etmesinin, Başbakanın teklifi üzerine, uygun görülmüş olduğunu bilgilerinize sunarım.

Süleyman Demirel

Cumhurbaşkanı

BAŞKAN – Bilgilerinize sunulmuştur.

2. – Almanya’ya gidecek olanDevletBakanı Işılay Saygın’a, dönüşüne kadar, DevletBakanı Metin Gürdere’nin vekâlet etmesinin uygun görüldüğüne ilişkin Cumhurbaşkanlığı tezkeresi (3/1378)

17 Mart 1998

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşmelerde bulunmak üzere, 20 Mart 1998 tarihinde Almanya'ya gidecek olan Devlet Bakanı Işılay Saygın'ın dönüşüne kadar; Devlet Bakanlığına, Devlet Bakanı Metin Gürdere'nin vekâlet etmesinin, Başbakanın teklifi üzerine, uygun görülmüş olduğunu bilgilerinize sunarım.

Süleyman Demirel

Cumhurbaşkanı

BAŞKAN – Bilgilerinize sunulmuştur.

Dışişleri Komisyonu Başkanlığının bir tezkeresi vardır; okutuyorum.

3. – Dışişleri Komisyonu Başkanlığının, Komisyonun sözcü seçimini yaptığına ilişkin tezkeresi (3/1379)

19 Mart 1998

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Komisyonumuzda açık bulunan Komisyon Sözcülüğü için 19.3.1998 tarihli 11 inci Birleşimimizde seçim yapılmış ve İzmir Milletvekili Sabri Tekir 11 oy alarak seçilmiştir.

Bilgilerinize arz olunur.

Saygılarımla.

Murat Karayalçın

Samsun

Dışişleri Komisyonu Başkanı

BAŞKAN – Bilgilerinize sunulmuştur.

Komisyondan istifa önergesi vardır, okutuyorum:

4. – Hakkâri Milletvekili Mustafa Zeydan’ın, İçişleri Komisyonu üyeliğinden çekildiğine ilişkin önergesi (4/321)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

İçişleri Komisyonu üyeliğinden istifa ediyorum.

Bilgilerinize sunar, gereğinin yapılması konusunda emir ve müsaadelerinizi arz ederim.

Saygılarımla.

Mustafa Zeydan

Hakkâri

BAŞKAN – Bilgilerinize sunulmuştur.

Sözlü soru önergelerinin geri alınmasına dair bir önerge vardır, okutuyorum:

5. – Ankara Milletvekili ErsönmezYarbay’ın, (6/789, 792) esas numaralı sözlü sorularını geri aldığına ilişkin önergesi (4/322)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Gündemin "Sözlü Sorular" bölümünde bulunan 14 üncü ve 17 nci sıralardaki 6/789, 6/792 sıra sayılı soru önergelerimi, yazılı cevap geldiğinden dolayı geri alıyorum.

Bilgilerinize arz ederim. 24.3.1998

Ersönmez Yarbay

Ankara

BAŞKAN – Sözlü soru önergeleri geri verilmiştir.

Sayın milletvekilleri, gündemin "Kanun Tasarı ve Teklifleriyli Komisyonlardan Gelen Diğer İşler" kısmının 1 ilâ 5 inci sıralarında, Anayasa ve Adalet Komisyonları üyelerinden kurulu Karma Komisyonun bazı milletvekillerinin yasama dokunulmazlıklarına ilişkin raporları vardır; okutup, ayrı ayrı bilgilerinize sunacağım:

IV. – KANUN TASARI VE TEKLİFLERİYLE KOMİSYONLARDAN GELEN

DİĞER İŞLER

1. – Samsun Milletvekili Murat Karayalçın’ın Yasama Dokunulmazlığının Kaldırılması Hakkında Başbakanlık Tezkeresi ve Anayasa ve Adalet Komisyonları Üyelerinden Kurulu Karma Komisyon Raporu (3/841) (S.Sayısı : 594) (1)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Başkanlıkça, 9.6.1997 tarihinde Karma Komisyonumuza gönderilen, Samsun Milletvekili Murat Karayalçın'ın yasama dokunulmazlığının kaldırılması hakkında Başbakanlık yazısı, Komisyonumuzun 27.11.1997 tarihli toplantısında gündeme alınmış; İçtüzüğün 132 nci maddesine göre kurulan hazırlık komisyonuna, incelenmek üzere verilmiştir.

Hazırlık komisyonu, inceleme sonucunu özetleyen 7.1.1998 günlü raporuyla, görevini kötüye kullanma suçu isnat olunan Samsun Milletvekili Murat Karayalçın hakkındaki kavuşturmanın, milletvekilliği sıfatının sona ermesine kadar ertelenmesine karar vermiştir.

Komisyonumuza savunma vermek üzere gelen Murat Karayalçın, dokunulmazlığının kaldırılmasını ve adil yargılanma olanağı tanınmasını istemiştir. İçtüzüğün 134 üncü maddesinde yer alan "dokunulmazlığın kaldırılmasını, üyenin bizzat istemesi yeterli değildir" hükmünü göz önünde tutan Komisyon, bu hususta milletvekilinin isteminin yeterli olmadığını kabul etmiştir. Bu açıdan, dosyanın konusu olan soruşturmanın ağırlığı ve önemi ile kamu yararı dengesinin de Komisyonumuzca değerlendirilmesi yoluna gidilmiş ve isteğe bağlı kalınmaması öngörülmüştür.

Dosyada bulunan belge ve bilgiler ile Hazırlık Komisyonu raporunu inceleyen Karma Komisyonumuz, bütün demokratik ülkelerde yasama meclisleri üyelerine, yasama görevini gereği gibi yerine getirebilmelerini sağlamak amacıyla, bazı bağışıklıkların (dokunulmazlıkların) tanındığını; ancak, böyle farklı bir statünün, onları ayrıcalıklı ve hukukun dışında bir grup haline getirmek olmadığını; tersine, yasama görevinin kamu yararına uygun biçimde yapılabilmesi için Meclis çalışmalarına engel olunmaması ve bağımsızlıklarının bir başka yönden de güvence altına alınması amacına yöneldiğini göz önüne almıştır. Anayasanın 83 üncü maddesinin de bu anlayışa dayandığı ve bu amacı taşıdığı açıktır. Bu nedenle de isnat olunan eylemin niteliği de dikkate alınarak, Samsun Milletvekili Murat Karayalçın hakkındaki kovuşturmanın, milletvekilliği sıfatının sona ermesine kadar ertelenmesine karar vermiştir.

Raporumuz, Genel Kurulun bilgilerine sunulmak üzere Yüksek Başkanlığa saygıyla arz olunur.

Atilâ Sav

Hatay

Komisyon Başkanı ve üyeler

BAŞKAN – Bilgilerinize sunulmuştur.

Diğer raporu okutuyorum:

2. – Konya Milletvekili Hüseyin Arı’nın Yasama Dokunulmazlığının Kaldırılması Hakkında Başbakanlık Tezkeresi ve Anayasa ve AdaletKomisyonları Üyelerinden Kurulu Karma Komisyon Raporu (3/217) (S.Sayısı : 595) (1)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Başkanlıkça, 9.4.1996 tarihinde Karma Komisyonumuza gönderilen Konya Milletvekili Hüseyin Arı'nın yasama dokunulmazlığının kaldırılması hakkında Başbakanlık yazısı, Komisyonumuzun 27.11.1997 tarihli toplantısında gündeme alınmış, İçtüzüğün 132 nci maddesine göre kurulan Hazırlık Komisyonuna, incelenmek üzere verilmiştir.

Hazırlık Komisyonu, inceleme sonucunu özetleyen 12.2.1998 günlü raporuyla, astlık-üstlük münasebetlerini zedelemeye, amir ve komutanlara karşı güven hissini yok etmeye matuf olarak alenen tahkir ve tezyif edici fiil ve harekette bulunmak suçu isnat olunan Konya Milletvekili Hüseyin Arı hakkındaki kovuşturmanın, milletvekilliği sıfatının sona ermesine kadar ertelenmesine karar vermiştir.

Konya Milletvekili Hüseyin Arı, konu ile ilgili olarak Komisyonumuza sözlü savunma vermiştir.

Dosyada bulunan belge ve bilgiler ile Hazırlık Komisyonu raporunu inceleyen Karma Komsiyonumuzun bütün demokratik ülkelerde yasama meclisleri üyelerine, yasama görevlerini gereği gibi yerine getirebilmelerini sağlamak amacıyla bazı bağışıklıkların (dokunulmazlıkların) tanındığını; ancak, böyle bir farklı statünün, onları ayrıcalıklı ve hukukun dışında bir grup haline getirmek olmadığını; tersine, yasama görevinin kamu yararına uygun biçimde yapılabilmesi için Meclis çalışmalarına engel olunmaması ve bağımsızlığın bir başka yönden de güvence altına alınması amacına yöneldiğini göz önüne almıştır. Anayasanın 83 üncü maddesinin de bu anlayışa dayandığı ve bu amacı taşıdığı açıktır.

Bu nedenle, Komisyonumuz, isnat olunan eylemin niteliği de dikkate alınarak Konya Milletvekili Hüseyin Arı hakkındaki kovuşturmanın, milletvekilliği sıfatının sona ermesine kadar ertelenmesine karar vermiştir.

Raporumuz, Genel Kurulun bilgilerine sunulmak üzere Yüksek Başkanlığa saygıyla arz olunur.

Atilâ Sav

Hatay

Komisyon Başkanı ve üyeler

BAŞKAN – Bilgilerinize sunulmuştur.

Diğer raporu okutuyorum:

3. – BatmanMilletvekili Ataullah Hamidi’nin Yasama Dokunulmazlığının Kaldırılması Hakkında Başbakanlık Tezkeresi ve Anayasa ve AdaletKomisyonları Üyelerinden Kurulu Karma Komisyon Raporu (3/310) (S. Sayısı : 596) (1)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Başkanlıkça, 6.6.1996 tarihinde Karma Komisyonumuza gönderilen, Batman Milletvekili Ataullah Hamidi'nin yasama dokunulmazlığının kaldırılması hakkında Başbakanlık yazısı, Komisyonumuzun 27.11.1997 tarihli toplantısında gündeme alınmış, İçtüzüğün 132 nci maddesine göre kurulan Hazırlık Komisyonuna, incelenmek üzere verilmiştir.

Hazırlık Komisyonu, inceleme sonucunu özetleyen 7.1.1998 günlü raporuyla, görevini ihmal suçu isnat olunan Batman Milletvekili Ataullah Hamidi hakkındaki kavuşturmanın, milletvekilliği sıfatının sona ermesine kadar ertelenmesine karar vermiştir.

Batman Milletvekili Ataullah Hamidi, konu ile ilgili olarak Komisyonumuza yazılı savunma vermiştir.

Dosyada bulunan belge ve bilgiler ile Hazırlık Komisyonu raporunu inceleyen Karma Komisyonumuz, bütün demokratik ülkelerde yasama meclisleri üyelerine, yasama görevlerini gereği gibi yerine getirebilmelerini sağlamak amacıyla bazı bağışıklıkların (dokunulmazlıkların) tanındığını; ancak, böyle farklı bir statünün, onları ayrıcalıklı ve hukukun dışında bir grup haline getirmek olmadığını; tersine yasama görevini kamu yararına uygun olarak yapılabilmeleri için Meclis çalışmalarına engel olunmaması ve bağımsızlıklarının bir başka yönden de güvence altına alınması amacına yöneldiğini göz önüne almıştır. Anayasanın 83 üncü maddesinin de bu anlayışa dayandığı ve bu amacı taşıdığı açıktır.

Bu nedenlerle ve isnat olunan eylemin niteliği de dikkate alınarak, Batman Milletvekili Ataullah Hamidi hakkındaki kovuşturmanın, milletvekilliği sıfatının sona ermesine kadar ertelenmesine karar verilmiştir.

Raporumuz, Genel Kurulun bilgilerine sunulmak üzere Yüksek Başkanlığa saygıyla arz olunur.

Atilâ Sav

Hatay

Komisyon Başkanı ve üyeler

BAŞKAN – Bilgilerinize sunulmuştur.

Diğer raporu okutuyorum:

4. – Samsun Milletvekili Murat Karayalçın’ın Yasama Dokunulmazlığının Kaldırılması Hakkında Başbakanlık Tezkeresi ve Anayasa ve AdaletKomisyonları ÜyelerindenKurulu Karma Komisyon Raporu (3/925) (S.Sayısı : 597) (1)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Başkanlıkça, 14.7.1997 tarihinde Karma Komisyonumuza gönderilen Samsun Milletvekili Murat Karayalçın'ın yasama dokunulmazlığının kaldırılması hakkında Başbakanlık yazısı, Komisyonumuzun 27.11.1997 tarihli toplantısında gündeme alınmış, İçtüzüğün 132 nci maddesine göre kurulan hazırlık komisyonuna, incelenmek üzere verilmiştir.

Hazırlık Komisyonu, inceleme sonucunu özetleyen 7.1.1998 günlü raporuyla, görevini kötüye kullanma suçu isnat olunan Samsun Milletvekili Murat Karayalçın hakkındaki kovuşturmanın, milletvekilliği sıfatının sona ermesine kadar ertelenmesine karar vermiştir.

Komisyonumuza savunma vermek üzere gelen Murat Karayalçın, dokunulmazlığının kaldırılmasını ve adil yargılanma olanağı tanınmasını istemiştir. İçtüzüğün 134 üncü maddesinde yer alan "dokunulmazlığının kaldırılmasını üyenin bizzat istemesi yeterli değildir" hükmünü göz önünde tutan Komisyon, bu hususta milletvekilinin isteminin yeterli olmadığını kabul etmiştir. Bu açıdan, dosyanın konusu olan soruşturmanın ağırlığı ve önemi ile kamu yararı dengesinin de Komisyonca değerlendirilmesi yoluna gidilmiş ve isteğe bağlı kalınmaması öngörülmüştür.

Dosyada bulunan belge ve bilgiler ile hazırlık komisyonu raporunu inceleyen karma komisyonumuz, bütün demokratik ülkelerde yasama meclisleri üyelerine, yasama görevlerini gereği gibi yerine getirebilmelerini sağlamak amacıyla bazı bağışıklıkların (dokunulmazlıkların) tanındığını; ancak, böyle farklı bir statünün, onları ayrıcalıklı ve hukukun dışında bir grup haline getirmek olmadığını; tersine, yasama görevini kamu yararına uygun biçimde yapılabilmeleri için Meclis çalışmalarına engel olunmaması ve bağımsızlıklarının bir başka yönden de güvence altına alınması amacına yöneldiğini göz önüne almıştır. Anayasanın 83 üncü maddesinin de bu anlayışa dayandığı ve bu amacı taşıdığı açıktır.

Bu nedenlerle ve isnat olunan eylemin niteliği de dikkate alınarak, Samsun Milletvekili Murat Karayalçın hakkındaki kovuşturmanın milletvekilliği sıfatının sona ermesine kadar ertelenmesine karar verilmiştir.

Raporumuz, Genel Kurulun bilgilerine sunulmak üzere Yüksek Başkanlığa saygı ile arz olunur.

Atilâ Sav

Hatay

Komisyon Başkanı ve üyeler

BAŞKAN – Bilgilerinize sunulmuştur.

Son raporu okutuyorum:

5. – BatmanMilletvekili Ataullah Hamidi’nin Yasama Dokunulmazlığının Kaldırılması Hakkında Başbakanlık Tezkeresi ve Anayasa ve AdaletKomisyonları Üyelerinden Kurulu Karma Komisyon Raporu (3/315) (S. Sayısı : 598) (1)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Başkanlıkça, 6.6.1996 tarihinde Karma Komisyonumuza gönderilen, Batman Milletvekili Ataullah Hamidi'nin yasama dokunulmazlığının kaldırılması hakkında Başbakanlık yazısı, Komisyonumuzun 27.11.1997 tarihli toplantısında gündeme alınmış, İçtüzüğün 132 nci maddesine göre kurulan Hazırlık Komisyonuna, incelenmek üzere verilmiştir.

Hazırlık Komisyonu, inceleme sonucunu özetleyen 7.1.1998 günlü raporuyla, zimmet, görevi kötüye kullanma ve görevini ihmal suçu isnat olunan Batman Milletvekili Ataullah Hamidi hakkındaki kovuşturmanın, milletvekilliği sıfatının sona ermesine kadar ertelenmesine karar vermiştir.

Batman Milletvekili Ataullah Hamidi, konuyla ilgili olarak Komisyonumuza yazılı savunma vermiştir.

Dosyada bulunan belge ve bilgiler ile Hazırlık Komisyonu raporunu inceleyen Karma Komisyonumuz, bütün demokratik ülkelerde yasama meclisleri üyelerine, yasama görevlerini gereği gibi yerine getirebilmelerini sağlamak amacıyla bazı bağışıklıkların (dokunulmazlıkların) tanındığını; ancak, böyle farklı bir statünün, onları ayrıcalıklı ve hukukun dışında bir grup haline getirmek olmadığını; tersine, yasama görevinin kamu yararına uygun biçimde yapılabilmeleri için Meclis çalışmalarına engel olunmaması ve bağımsızlıklarının bir başka yönden de güvence altına alınması amacına yöneldiğini göz önüne almıştır. Anayasanın 83 üncü maddesinin de bu anlayışa dayandığı ve bu amacı taşıdığı açıktır.

Bu nedenlerle ve isnat olunan eylemin niteliği de dikkate alınarak, Batman Milletvekili Ataullah Hamidi hakkındaki kovuşturmanın, milletvekilliği sıfatının sona ermesine kadar ertelenmesine karar verilmiştir.

Raporumuz, Genel Kurulun bilgilerine sunulmak üzere Yüksek Başkanlığa saygıyla arz olunur.

Atilâ Sav

Hatay

Komisyon Başkanı ve üyeler

BAŞKAN – Bilgilerinize sunulmuştur.

Sayın milletvekilleri, bu raporların hepsi, kovuşturmanın, milletvekilliği sıfatının sona ermesine kadar ertelenmesine dairdir. 10 gün içinde itiraz olunmadığı takdirde bu raporlar kesinleşmiş olacaktır.

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığının bir tezkeresi vardır; okutup oylarınıza sunacağım:

III. – BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI (Devam)

B) TEZKERELER VE ÖNERGELER (Devam)

6. – KKTC CumhuriyetMeclisi Başkanının vaki davetine, TBMM Başkanının beraberindeki bir parlamento heyetiyle birlikte icabet etmesine ilişkin Başkanlık tezkeresi (3/1380)

20 Mart 1998

Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kuruluna

KKTC Cumhuriyet Meclisi Başkanı Sayın Hakkı Atun'dan alınan resmî davette Türkiye Büyük Millet Meclisinden Sayın TBMM Başkanı Başkanlığında bir Parlamento Heyeti Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyetine davet edilmektedir.

Söz konusu davete icabet edilmesi hususu, Türkiye Büyük Millet Meclisinin Dış İlişkilerinin Düzenlenmesi Hakkında 3620 sayılı Kanunun 6 ncı maddesi uyarınca Genel Kurulun tasviplerine sunulur.

Hikmet Çetin

Türkiye Büyük Millet Meclisi

Başkanı

BAŞKAN – Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

Bazı sayın milletvekillerinin izinli sayılmalarına dair Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığının bir tezkeresi vardır; okutup ayrı ayrı oylarınıza sunacağım.

7. – Bazı milletvekillerine izin verilmesine ilişkin Başkanlık tezkeresi (3/1381)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kuruluna

Aşağıda adları yazılı sayın milletvekillerinin hizalarında gösterilen süre ve nedenlerle izinli sayılmaları, Başkanlık Divanının 19.3.1998 tarihli toplantısında uygun görülmüştür.

Genel Kurulun onayına sunulur.

Hikmet Çetin

Türkiye Büyük Millet Meclisi

Başkanı

"Edirne Milletvekili Ümran Akkan, mazereti nedeniyle, 7.3.1998 tarihinden geçerli olmak üzere 16 gün"

BAŞKAN – Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

"Gaziantep Milletvekili Mehmet Bedri İncetahtacı, mazereti nedeniyle, 7.3.1998 tarihinden geçerli olmak üzere 15 gün,"

BAŞKAN – Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

"İstanbul Milletvekili Mukadder Başeğmez, mazereti nedeniyle, 7.3.1998 tarihinden geçerli olmak üzere 16 gün"

BAŞKAN – Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

"İstanbul Milletvekili Mehmet Sevigen, hastalığı nedeniyle, 10.2.1998 tarihinden geçerli olmak üzere 23 gün"

BAŞKAN – Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

"İstanbul Milletvekili Ahmet Tan, mazereti nedeniyle 7.3.1998 tarihinden geçerli olmak üzere 15 gün"

BAŞKAN – Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

"Manisa Milletvekili Ayseli Göksoy, mazereti nedeniyle, 9.3.1998 tarihinden geçerli olmak üzere 14 gün"

BAŞKAN – Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

"Sakarya Milletvekili Cevat Ayhan, mazereti nedeniyle, 15.2.1998 tarihinden geçerli olmak üzere 17 gün"

BAŞKAN – Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

Danışma Kurulunun bir önerisi vardır, okutup oylarınıza sunacağım:

V. – ÖNERİLER

A) DANIŞMA KURULU ÖNERİLERİ

1. – (8/21) esas numaralı genel görüşme önergesinin öngörüşmelerinin görüşme gün ve çalışma süresi ile 31.3.1998 Salı günkü birleşimde sözlü soruların görüşülmemesine ilişkin Danışma Kurulu önerisi

Danışma Kurulu Önerisi

No.107 23.3.1998

Gündemin "Genel Görüşme ve Meclis Araştırması Yapılmasına Dair Öngörüşmeler" kısmının 191 inci sırasında yer alan ararejim tartışmaları konusundaki (8/21) esas numaralı genel görüşme önergesinin öngörüşmelerinin, Genel Kurulun 31.3.1998 Salı günkü birleşiminde yapılmasının, görüşmelerin tamamlanmasına kadar çalışma süresinin uzatılmasının ve bu birleşimde sözlü soruların görüşülmemesinin Genel Kurulun onayına sunulması, Danışma Kurulunca uygun görülmüştür.

Hikmet Çetin

Türkiye Büyük Millet Meclisi

Başkanı

Lütfü Esengün Ülkü Güney

FP Grubu Başkanvekili ANAP Grubu Başkanvekili

Turhan Güven Ali Ilıksoy

DYP Grubu Başkanvekili DSP Grubu Başkanvekili

Oya Araslı Mahmut Yılbaş

CHP Grubu Başkanvekili DTP Grubu Başkanı

BAŞKAN – Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

Anavatan Partisi, Demokratik Sol Parti ve Demokrat Türkiye Partisi Gruplarının İçtüzüğün 19 uncu maddesine göre verilmiş müşterek bir önerisi vardır; okutup, oylarınıza sunacağım:

B) SİYASÎ PARTİ GRUBU ÖNERİLERİ

1. – Genel Kurulun çalışma gün ve saatleri ile 25.3.1998 Çarşamba günkü birleşimde sözlü soruların görüşülmemesine ilişkin ANAP, DSP ve DTP Gruplarının müşterek önerisi

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Danışma Kurulunun 23 Mart 1998 Pazartesi günü yaptığı toplantıda siyasî parti grupları arasında oybirliği sağlanamadığından, aşağıdaki müşterek önerimizin Genel kurulun onayına sunulmasını arz ve teklif ederiz.

Saygılarımızla.

Ülkü Güney Ali Ilıksoy

ANAP Grubu Başkanvekili DSP Grubu Başkanvekili

Mahmut Yılbaş

DTP Grubu Başkanı

Öneri:

553 sıra sayılı Kamu Görevlileri Sendikaları Kanunu Tasarısının görüşmelerinin bir an önce tamamlanabilmesi için, Genel Kurulun 25 Mart 1998 Çarşamba ve 26 Mart 1998 Perşembe günleri 13.00-19.00, 20.00-24.00 saatleri arasında çalışması; 25 Mart 1998 Çarşamba günü sözlü soruların görüşülmemesi önerilmiştir.

BAŞKAN – Söz isteyen var mı?

LÜTFÜ ESENGÜN (Erzurum) – Aleyhinde söz istiyorum Sayın Başkan.

BAŞKAN – Aleyhinde, buyurun efendim. (FP sıralarından alkışlar)

LÜTFÜ ESENGÜN (Erzurum) – Sayın Başkan, muhterem milletvekilleri; üç siyasî partimizin müşterek teklifi üzerinde, Grubumuzun görüşlerini açıklamak üzere söz almış bulunuyorum; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Benzer teklif, biraz daha geniş şekilde, geçen hafta Yüce Meclisin huzuruna getirildi. Çalışma saatlerinin ve günlerinin yeniden düzenlenmesi, Meclisin 13.00'ten 24.00'e kadar çalışması yolunda, iktidar partilerine mensup grupların teklifi, geçen hafta, Yüce Genel Kurulda kabul görmedi, reddedildi, Meclisimizin iradesi o şekilde tecelli etti.

Aradan bir hafta geçti, değişen hiçbir şey yok; ama, yine aynı gruplar, bu defa, sadece Kamu Görevlileri Sendikaları Kanunu Tasarısının görüşmelerinin bir an evvel bitirilmesi gerekçesiyle, yeniden, çarşamba ve perşembe günleri süre uzatımı, daha doğrusu, 13.00'ten 19.00'a, 20.00'den 24.00'e kadar Meclisin çalışması isteğinde bulunmaktalar.

Değerli arkadaşlar, alışılmış bir çalışma metodumuz var. Bunu, mümkün mertebe değiştirmemeye, haftalık 3 gün 4'er saatlik çalışma yöntemine ayak uydurmaya çalışmak zorundayız. Şimdi, bakınız, saat 13.00'te toplantıya başlanılması isteniyor. Tecrübeyle sabittir ki, saat 15.00'te toplanmaya alışmış olan Yüce Genel Kurul, 13.00'te toplanmıyor, toplanamıyor. Yoklama yapılıyor, toplantı yetersayısı olmadığı için ara verilip, yeni baştan yoklamalar yapılıyor. Sonuç itibariyle, 13.00 ilâ 19.00 arasındaki, iki saatlik eksüre, yoklamayla heba olup gidiyor.

Sonra, akşam saatlerindeki çalışma... Yine, geçmişte de gördük; daha bundan bir ay önce, alının kararlar yerine getirilemedi. Saat 20.00'ye, 24.00'e kadar Meclis çalışsın diye karar alınmasına rağmen, özellikle Hükümet partileri Mecliste olmadığı ve toplantı yetersayısı sağlanamadığı için, alınan kararın da pratikte bir faydası görülmedi.

Onun için, daha geçen hafta reddedilmiş bir öneriyi, bugün, tartışmanın dahi faydası yok diyoruz. Bu kararı almanın, şu andaki duruma göre imkânı yok, alınsa dahi uygulanması mümkün değil.

Gerekçe olarak, 553 sıra sayılı Kamu Görevlileri Sendikaları Kanunu Tasarısı bir an evvel çıkarılsın deniliyor. Eğer, Hükümet bu konuda samimi ise, özellikle, Hükümete dışarıdan destek veren CHP'nin bu yoldaki isteklerini nazara almak zorunda. Siz hükümet olurken azınlık hükümeti kurdunuz; CHP'nin de dışarıdan desteğiyle ayakta duracağız iddiasıyla bugüne kadar geldiniz. Bu konuda, bu tasarıda CHP'nin bu desteği mevcut değil; buna rağmen neyi zorluyorsunuz?

Bakınız, Kamu Görevlileri Sendikaları Kanunu Tasarısının, bugüne kadarki görüşmelerinde -iki hafta geçti- daha 7 maddesi bitirilebildi. Bu iki gün içerisinde de bu tasarının sonuçlanması (bitirilmesi) mümkün değil. DYP destek veriyor, Fazilet Partisi olarak biz destek veriyoruz; ama, CHP engelini, Hükümet aşamıyor. Kaldı ki, bizim desteğimiz de bütün maddelerde değil muhakkak; bizim de, değişiklik önergesi vereceğimiz, itiraz edeceğimiz, muhalefet edeceğimiz maddeler var. Bütün bu gerçekleri bile bile, sırf, memurlara, kamu sendikacılarına hoş görünmek için bu çabaları gösteriyorsunuz.

Bakınız, Hükümetin "öğretmenlere zam yapacağız" diye bir iddiası var; Meclise getirilmiş bir tasarı var, yüzde 18 zam yapılacak. Bütün öğretmen kardeşlerimiz, bunun bir an evvel yasalaşması için heyecanla bekliyorlar; ama, öyle bir tasarı getirildi ki "öğretmene yüzde 18 zam yapacağız" diye getirilen tasarı 23 madde. Sayın Millî Eğtim Bakanı yüzde 18 zammı verirken, Millî Eğitim Bakanlığında, çeşitli kanunlar ne yapmak istiyorsa, onları da o tasarının içerisine ilave etmiş. İsmi, sözde, yüzde 18 zam tasarısı; ama, içerisinde daha neler neler var; Meclisin kabul edemeyeceği, muhalefetin kabul edemeyeceği daha bir sürü hüküm...

Bakınız, şuradan açıkça söylüyorum: Getirin iki maddelik bir tasarı, öğretmenlere yüzde 18 mi verirsiniz, daha fazlasına gücünüz yeter mi bilmem; ama, şu bayram öncesinde, hemen, bugün yarın yasalaştıralım. Öğretmene yüzde 18 zam veriyorum diye 23 maddelik bir tasarıyı bu Meclise getirmek, öğretmenlerin ümidini sömürmektir, kötüye kullanmaktır. (FP sıralarından alkışlar) O tasarı da, büyük ihtimalle, Kamu Görevlileri Sendikaları Kanunu Tasarısının akıbetine dönecektir. (FP sıralarından "Bravo" sesleri, alkışlar)

Hükümeti samimi olmaya davet ediyorum; geliniz, hem öğretmenlerin hem memurların bu haklı isteklerini, böyle içinden çıkılmaz tasarılarla değil, muhalefetin, özellikle Hükümete destek veren Cumhuriyet Halk Partisinin desteğine, engeline maruz kalacak şekilde değil; çekiniz geriye, partilerarası komisyonda -Danışma Kurulu mu olur, ortak bir komisyon mu olur- görüşelim, memurların ümitlerini de sömürmeyelim.

Bir ay evvel, bu Mecliste müzakeresini yaptığımız, polislerin, askerliklerini görevleri başında yapmasına dair bir başka teklif daha var idi; hani, ne oldu?! Çektiniz, bir daha getirmiyorsunuz!.. Binlerce -30-35 bin civarında- askerliğini yapmamış olan polis, görevli kardeşlerimiz; annesiyle, babasıyla, eşleriyle, çocuklarıyla o yasanın çıkmasını bekliyor. (FP sıralarından alkışlar) Bu teklifi müzakere etmek için Genel Kurula getirdiniz; ama, birileri "olmaz" dedi, geri çektiniz, bir daha getiremiyorsunuz.

Geliniz, bayram öncesindeki iki hafta içerisinde, hem öğretmenlerin yüzde 18 zammını gerçekleştirelim hem askerliklerini yapmamış olan polislerin o ihtiyaçlarını, o sıkıntılarını giderecek yasal değişiklikleri yapalım,. Kamu Görevlileri Sendikaları Kanunu Tasarısını da, bu şekilde Meclisten geçirmeniz maalesef mümkün değil. Ortada gerçek var; iki gün değil, üç gün de çalışsanız, önümüzdeki hafta da çalışsanız, 53 maddelik bir tasarı, Mecliste, CHP'nın engelini maalesef, aşamaz. Düşüncelerimi bu şekilde dile getiriyorum.

Meclisin çalışmasını her halükârda istiyoruz. Yine, daha önce, Anavatan Partisinin, Demokrat Türkiye Partisinin, Demokratik Sol Partinin isteği doğrultusunda gündemde defalarca değişiklikler yapıldı. Gündemin "Kanun Tasarı ve Teklifleriyle Komisyonlardan Gelen Diğer İşler" kısmında, 69 uncu sıraya kadar ikili, uluslararası anlaşmalar var -ki, bugün, bunlar, gündemin çok büyük bir kısmını işgal ediyor- bunlar, yine böyle bir kararla veya Danışma Kurulu kararıyla öne alınmıştı; ama, görüşülemedi. Adalet Bakanlığı tarafından sevk edilen çeşitli kanun tasarıları var; öne alındı, görüşülemedi.

Netice itibariyle, asıl söylemek istediğim şu: Bu Hükümet ne yaptığını bilmiyor. Bu Meclisin toplanamaması, tıkanıp kalması veya şu Kamu Görevlileri Sendikaları Kanunu Tasarısının getirilmesi, sonuçta, Hükümetin içinde bulunduğu durumu gösteriyor aslında; Hükümet çıkmaza girmiş, Hükümet bir çıkmaz sokakta; Mecliste de ne yapacağını bilmiyor.

Grup olarak bu öneriye ret oyu vereceğimizi ifade ediyor, hepinize saygılar sunuyorum. (FP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum Sayın Esengün.

Önerinin lehinde, Sayın Ülkü Güney; buyurun. (ANAP sıralarından alkışlar)

ÜLKÜ GÜNEY (Bayburt) – Sayın Başkan, muhterem arkadaşlarım; dün, Danışma Kuruluna götürmüş olduğumuz Meclisin bu haftaki çalışma süresiyle ilgili önerimize bazı parti grupları karşı çıktılar. Biraz önce burada konuşan sayın sözcü, götürmüş olduğumuz bu önerinin, bundan daha önce; yani, geçen hafta getirilen öneriyle aynı olduğunu, o nedenle, bugün, artık, bu önerinin getirilmemesi gerektiğini beyan ettiler. Zannediyorum, bizim önerimizi iyi incelememiş ve okumamışlar. Bizim, geçen hafta getirdiğimiz öneriyle bu öneri farklıdır; hem gün olarak farklıdır hem süre olarak farklıdır hem de tanzim bakımından farklıdır. Biz, geçen hafta cuma günleri de Genel Kurulun çalışmasını öngörmüş ve bazı kanun tasarılarının gündemdeki sıralarını değiştiren bir öneri getirmiştik; bugün getirmiş olduğumuz öneriyle, Meclisin, çalışma sürelerinin, yalnız, çarşamba ve perşembe günleri saat 24.00'e kadar uzatılmasını istiyoruz.

Şimdi, buraya gelip de, bu işi, tenkit etme bahanesiyle, Hükümetin çalışmalarına veya İktidarın çalışmalarına endekslemek, bana göre, basit bir politika yapmaktan öte bir şey değildir. İşin gerçeğine inmek lazım. İşin gerçeği şu: Biz, Kamu Görevlileri Sendikaları Yasa Tasarısını kanunlaştırmak istiyoruz; bunun için de, çalışma sürelerini uzatmak istiyoruz. Bunda yadırganacak bir şey yok; bu, 50 madde de olabilir, 40 madde de olabilir. Yeter ki, Meclis çalışsın; birincisi bu.

İkincisi: önünüzdeki programa bakarsanız, öğretmenlere yüzde 18 zam verilmesiyle ilgili tasarı, sendikalar yasa tasarısının arkasındadır; yani, ondan sonra ilk sıradadır. -O zaman, gelin, bu kanunu bu hafta çıkaralım- ona sıra geliyor; o, başka bir yerde değil; uzakta değil, 50 inci veya 100 üncü sırada değil. Memur sendikalarıyla ilgili yasa tasarısının hemen arkasından, öğretmenlere zam verilmesine ilişkin yasa tasarısı geliyor.

Şimdi, burada gelip tenkit etmiş olmak için konuşmanın bir anlamı yoktur. Bunları bırakalım, işin gerçeğine bakalım; memur sendikalarıyla ilgili yasa çıkmalıdır, bu tasarının yasalaşmasının gerektiğine Hükümet olarak ve Anavatan partisi olarak biz inanmaktayız. Sizlerin de inandığını biliyorum; siz de "biz, bunu destekliyoruz" diyorsunuz. Öyleyse, çıkarmamak için niye engelliyorsunuz? Buradaki amacınızı anlamak mümkün değil.

Bu bakımdan, Yüce Meclisin, önerimize olumlu bakacağını umuyor, hepinizi saygıyla selamlıyorum. (ANAP ve DSP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Başka söz talebi var mı efendim? Yok.

Öneriyi yeniden okutup, oylarınıza sunacağım:

Öneri: 553 sıra sayılı Kamu Görevlileri Sendikaları Kanunu Tasarısının görüşmelerinin bir an önce tamamlanabilmesi için, Genel Kurulun 25 Mart 1998 Çarşamba ve 26 Mart 1998 Perşembe günleri 13.00-1900, 20.00-24.00 saatleri arasında çalışması, 25 Mart 1998 çarşamba günü sözlü soruların görüşülmemesi önerilmiştir.

BAŞKAN – Oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Öneri kabul edilmiştir. (ANAP ve DSP sıralarından alkışlar)

Sayın milletvekilleri, altı ilde uygulanmakta olan olağanüstü halin dört ay süreyle uzatılmasına ilişkin Başbakanlık tezkeresi vardır; okutuyorum.

III. – BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI (Devam)

B) TEZKERELER VE ÖNERGELER (Devam)

8. – Diyarbakır, Hakkâri, Siirt, Şırnak, Tunceli ve Van İllerinde devam etmekte olan olağanüstü halin 30.3.1998 günü saat 17.00’den geçerli olmak üzere dört ay süreyle uzatılmasına ilişkin Başbakanlık tezkeresi (3/1382)

16.3.1998

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Türkiye Büyük Millet Meclisinin 26.11.1997 tarihli ve 525 sayılı kararı uyarınca, Diyarbakır, Hakkâri, Siirt, Şırnak, Tunceli ve Van İllerinde devam etmekte olan olağanüstü halin, 31.3.1998 günü saat 17.00'den geçerli olmak üzere dört ay süreyle uzatılması Bakanlar Kurulunca 5.3.1998 tarihinde kararlaştırılmıştır.

Gereğinin yapılmasını saygılarımla arz ederim.

Mesut Yılmaz

Başbakan

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, Başbakanlığın, az önce okunan tezkeredeki tarihin düzeltilmesiyle ilgili bir tezkeresi daha vardır; onu da okutuyorum:

20.3.1998

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

İLGİ : 16/3/1998 tarihli ve B.02.0.KKG/188-2/1343 sayılı tezkeremiz.

Türkiye Büyük Millet Meclisinin 26.11.1997 tarihli ve 525 sayılı kararı uyarınca, Diyarbakır, Hakkâri, Siirt, Şırnak, Tunceli ve Van İllerinde devam etmekte olan olağanüstü halin, Millî Güvenlik Kurulunun 26.2.1998 tarihli ve 419 sayılı kararı göz önünde bulundurularak, 31.3.1998 günü saat 17.00'den geçerli olmak üzere dört ay süreyle uzatılması hakkındaki Bakanlar Kurulu istemine ilişkin ilgide kayıtlı tezkere ve eki kararda belirtilen "31.3.1998" tarihinin "30.3.1998" olarak dikkate alınmasını arz ederim.

Mesut Yılmaz

Başbakan

BAŞKAN – Başbakanlık tezkeresi üzerinde, İçtüzüğün 72 nci maddesine göre görüşme açacağım.

Gruplara, Hükümete ve şahsı adına iki üyeye söz vereceğim.

Konuşma süreleri; gruplar ve Hükümet için 20'şer dakika, şahıslar için 10'ar dakikadır.

Görüşmenin sonunda da, tezkereyi oylarınıza sunacağım.

Başbakanlık tezkeresi üzerinde, şu ana kadar, sadece şahsı adına, Bitlis Milletvekili Sayın Zeki Ergezen söz istemiştir.

KAMER GENÇ (Tunceli) – Ben de söz istiyorum Sayın Başkan.

BAŞKAN – Bir de siz söz istiyorsunuz...

Sayın Hükümet, açıklama için önceden söz istiyor musunuz?

İÇİŞLERİ BAKANI MURAT BAŞESGİOĞLU (Kastamonu) – Sonunda konuşacağım Sayın Başkan.

BAŞKAN – Demokratik Sol Parti Grubu adına, Sayın Ali Ilıksoy. (DSP sıralarından alkışlar)

DSP GRUBU ADINA ALİ ILIKSOY (Gaziantep) – Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; Diyarbakır, Hakkâri, Siirt, Şırnak, Tunceli ve Van İllerinde devam etmekte olan olağanüstü halin dört ay süreyle uzatılmasına ilişkin Bakanlar Kurulu kararı üzerinde Demokratik Sol Parti Grubunun görüşlerini açıklamak üzere huzurunuzdayım. Hepinizi, Grubum ve şahsım adına saygıyla selamlıyorum.

Sayın milletvekilleri, Anayasamıza göre, olağanüstü hal uygulaması, olağanüstü güvenlik sorunlarına, sınırlandırılmış bir zaman dilimi içerisinde ivedi çözümler üretmeyi amaçlayan ve geçici özellik taşıyan bir yönetim şeklidir. Bu yönetim şeklinin dayanağı, Anayasamızın 120 nci maddesidir. Anayasanın bu maddesi uyarınca, Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgelerimizde, ondört yıla yakın bir süredir, olağanüstü hal uygulaması devam etmektedir. Bölge insanı, uzun yıllardır süregelen bu yönetim şeklinin, artık, olağan ve kalıcı olduğuna inanmış durumdadır.

Demokratik Sol Parti olarak, yıllardan beri, terör mücadelesinde başarıya ulaşmak için, güvenlik önlemlerinin, ekonomik ve sosyal önlemlerin alınmasını, sorunun dış boyutunun gözardı edilmemesini, bölge halkının güven ve desteğini kazanmak için gerekli önlemlerin alınmasını hep söylemişizdir.

55 inci Cumhuriyet Hükümetinden önce kurulan hükümetler, bu görüşleri içeren program ve projeleri olmadığı veya bu görüşleri paylaşmadıkları için terörle mücadelede beklenen başarı tam anlamıyla sağlanamamıştır.

Sayın milletvekilleri, olağanüstü hal bölgesinde, gerek terör nedeniyle gerek olağanüstü hal uygulamaları nedeniyle veya diğer sebeplerle bölgede göçe mecbur kalan yüzbinlerce yurttaşımızın bulunduğunu, binlerce köy ve mezraın boşalmış veya boşaltılmış olduğunu; büyük kentlerimizin bu göçlerden fazlasıyla etkilendiğini hepimiz biliyoruz. Bölgede çok sayıda okulun kapalı olduğu, açık bulunan okulların önemli bir bölümünde ise öğretmen bulunamaması nedeniyle eğitim ve öğretimin yapılamadığı; buna bağlı olarak, onbinlerce öğrencinin eğitim ve öğretimden yoksun bir şekilde büyüdüğünü de biliyoruz. Eğitim ve öğretim sorununun yanı sıra, bölgede, sağlık sorunlarının ve sağlıkla ilgili personel yetersizliğinin mevcut olduğu; ayrıca, bölgede, nitelikli kamu personeli eksikliği de bilinen bir gerçektir.

Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; olağanüstü hal uygulamalarının temel ayırıcı özelliğinin, vatandaş ile terörist arasındaki gerçek ayırımı gözeten bir yönetim şekli olması gerekirken, uygulamada, zaman zaman, vatandaşı muhtemel işbirlikçi gibi gören anlayış nedeniyle bölge insanının devlete olan güveni azalmıştır. Yine, bölgede bulunan değişik statüdeki güvenlik görevlilerinin farklı uygulamaları da devlete olan güveni azaltan faktörlerdendir.

Diğer güvenlik görevlilerinin yanı sıra, bölgede, ayrıca, 442 sayılı Köy Kanununa göre, köy koruculuğu uygulamasına da gidilmiştir. Başlangıçta, korucu bulmakta güçlük çekilmiş; ancak, devletin sağladığı olanaklar sonucu, kısa sürede, korucu sayısında önemli bir artış sağlanmıştır. Korucular, istihbaratta, rehberlikte ve çatışmalarda, zaman zaman ön saflarda görev almışlardır. Köy korucularının bir kısmının güvenlik kuvvetlerine önemli ölçüde katkı sağlamasının yanı sıra, bir kısmının terör örgütüyle bağlantılı olduğu, bir kısmının yasadışı ticarî ilişkilere girdiği, bir kısmının ise, aşiretlerarası mücadelede köy koruculuğu görevini kendilerine üstünlük sağlayan bir güç olarak kullandığı anlaşılmaktadır.

Koruculuk göreviyle bağdaşmayan eylemlerde bulunan onbinlerce köy korucusunun işine son verildiği de bilinmektedir. Halen görev yapan köy korucuları arasında, yukarıda sayılan nitelikte çok sayıda korucunun bulunduğu ve görev yapmakta olduğu da kuvvetle muhtemeldir; çünkü, başlangıçta, köy korucusu alımı yapılırken, o günün koşullarında herhangi bir araştırma ve soruşturma yapılmamış olmasının, bu olumsuzluklarda önemli payı olsa gerek.

Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; 55 inci Cumhuriyet Hükümeti göreve başlar başlamaz, bölgenin gelişme ve güvenlik sorununu bir bütün olarak ele almış, bölgenin yerleşim düzensizliğinin yarattığı sorun ile köy ve mezraların boşalmış olmasından dolayı ortaya çıkan sorunun aşılması için, çeşitli nedenlerle köylerinden ayrılan yurttaşlarımıza seçenekler sunmuştur.

Güvenliğin tam olarak sağlandığı, ekonomik olanakları yeterli seviyede olan köylere dönüş, devlet katkısıyla özendirilmiştir. Kentlerde kalmak isteyenlere, bulundukları yerde istihdam, geçinme ve barınma olanağı sağlanmıştır. Ayrıca, ulaşıma ve hayvancılığa elverişli hazine arazilerine toplu yerleşim merkezleri kurulması suretiyle, köye dönüş özendirilmiştir.

Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; 55 inci Cumhuriyet Hükümeti göreve başlandığında, bazı iyileştirici önlemleri devreye sokmak suretiyle, 9 ilde sürmekte olan olağanüstü hal uygulamasını 3 ilde kaldırmıştır. Terörle mücadelede, özellikle güvenlik boyutu açısından gelinen nokta başarılıdır.

Bugün, gerek ülkenin bütününde gerekse olağanüstü hal uygulanan bölgede, güvenlik ve kanun hâkimiyeti önemli ölçüde sağlanmıştır; ancak, mücadeleye, kesin sonuç alınıncaya kadar devam edilecektir. Nitekim, birkaç gün önce, Şırnak İline, helikopterlerle, binlerce askerimizin sevkıyatının yapılmış olması, bu görüşümüzü doğrulamaktadır. Aksi halde, şehit olan binlerce güvenlik mensubunun kemikleri sızlar, gazilerimizin ve anaların yüreği yanar; buna hakkımız yoktur. Bu nedenle, terörle mücadeleye, kesin sonuç alınıncaya kadar devam edilecektir. Devletimizin ve onun meşru güvenlik kuvvetlerinin bu konuda önemli bir mesafe almış olmasını, hepimiz memnuniyetle karşılamaktayız.

Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; güvenlik önlemleriyle sınırlı kalarak terörün kökünü kurutmanın olanaksızlığını da biliyoruz. Bu bilinçle hareket eden Hükümetimiz, ekonomik ve sosyal sorunların çözümü için, bu bölgelerimizde, kalkınmayı ve sanayileşmeyi hızlandırmak, işsizliği azaltmak, eğitim ve sağlık hizmetlerini yaygınlaştırmak için bir dizi tedbir almış ve uygulamaya koymuştur. Başta eğitim olmak üzere, Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgesinin sosyal ve ekonomik yönden kalkınmasına yönelik olarak alınan tedbirlerin kısa zamanda uygulamaya konulmuş olması, sevindirici bir gelişmedir.

Bu bölgelerimizde, uzun yıllardır, diğer sorunların yanında, eğitim sorunu da en ağırlıklı sorunlar arasında çözüm beklemekteydi. Buralarda, yüzlerce okul kapalı kalmıştı; açık olanlarda ise öğretmen sıkıntısı vardı. Kapalı okulların açılması, öğretmen açığı sıkıntısının giderilmesi ve yatılı bölge okullarının yapımının yaygınlaştırılıp hızlandırılmasına önem verilmesinin bilincinde olan Millî Eğitim Bakanlığımız, gereken bütün tedbirleri almış ve almaya devam etmektedir.

Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; Millî Eğitim Bakanlığımızca, 30 Haziran 1997 tarihinden sonra, bölgenin öğretmen açığının giderilmesi için, bölgeye, 15 794 öğretmenin ataması yapılmış ve ayrıca, 1 435 vekil öğretmen kadrosu verilmiştir.

Genelkurmay Başkanlığı ve Millî Savunma Bakanlığıyla yapılan görüşmeler sonucu, bölgede görev yapan 3 003 öğretmenin askerliği yaz aylarına ertelenmek suretiyle, eğitim ve öğretime katkılarının sağlanmasına olanak tanınmıştır.

Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgelerimizde görev yapan öğretmenlerin ektazminatları yüzde 52 ila 131 oranında artırılmıştır. Mecliste görüşülmek için sıra bekleyen ve bütün öğretmenlerinize yüzde 18 ekzammı içeren tasarının da yasalaşması halinde, bölgede görev yapan 8 inci derecedeki bir sınıf öğretmeninin eline, çalıştığı yerin özellikleri ve ekders ücreti dahil olmak üzere, 90 ila 104 milyon lira arasında bir maaş geçmesi sağlanmış olacaktır.

Bölgede okuryazar oranının artırılması için, 1 888 kursta 32 bini aşkın kadın ve 8 500 erkek olmak üzere, toplam 40 bini aşkın yurttaşımıza okuma yazma öğretilmektedir.

Bölgede devam etmekte olan çıraklık ve meslek kursları ile sosyal ve kültürel kurslar, bölgenin eğitim seviyesini yükselteceği gibi, kalifiye eleman yetiştirilmesine de olanak sağlayacaktır.

Bölgede, güvenlik nedeniyle kapalı olan okullardan 117'sinin bu yıl yeniden öğretime açılmış olmasının yanı sıra, ülke genelinde bulunan 155 yatılı bölge ilköğretim okulundan 97'si Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgelerimizde bulunmaktadır. Ayrıca, bölgede, 46 yatılı bölge ilköğretim okulunun yapımı Millî Eğitim Bakanlığınca sürdürülmekte ve İstanbul Menkul Kıymetler Borsası tarafından ise bölgeye 12 yatılı bölge ilköğretim okulu açılmaktadır. Ayrıca, daha önce bölgede bulunan 16 pansiyonlu ilköğretim okulunun yanı sıra, Millî Eğitim Bakanlığımızca 22, İstanbul Menkul Kıymetler Borsasınca da 3 pansiyonlu ilköğretim okulunun yapımı sürdürülmektedir. Yine, bölgede, İstanbul Menkul Kıymetler Borsasınca, 14 ilköğretim okulunun yapımı için Millî Eğitim Bakanlığıyla mutabakat sağlanmıştır.

Bölgede, önemli ölçüde eğitim ve öğretim seferberliği başlatılmıştır.

1997-1998 öğretim yılı başına kadar, bölgede 1 tane olan kız yatılı ilköğretim bölge okulunun sayısı 10'a yükseltilmiştir.

Bölgede, bu öğretim yılında, 145 ilköğretim okulunun hizmete açılması ve bu tür hizmetlerin devam etmekte olması, Hükümetimizin, bölgenin eğitim ve öğretimine ne kadar önem verdiğinin göstergesidir. Böylece, bölgenin eğitim ve öğretim seviyesi önemli ölçüde yükselecektir. Sekiz Yıllık Zorunlu Eğitim Yasasıyla bu durum, kesintisiz olarak devam edecektir.

Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; 55 inci Hükümet, Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgelerimizin, ekonomik kalkınmasının sağlanması amacıyla önemli yasal düzenlemeler yapmıştır. 4325 sayılı Yasayla, bölgede istihdam sağlayacak yatırımların maliyeti düşürülmekte, bölgede yapılacak yatırımların kârlılığı artırılmaktadır. İstihdam üzerindeki yükleri azaltmak amacıyla, işveren sigorta priminin devlet tarafından karşılanması olanağı sağlanmıştır. Türkiye'nin neresinde olursa olsun, kalkınmada öncelikli yöre olarak kabul edilmiş bütün illerde, istihdam sağlayan bütün yatırımlara, bedelsiz arsa tahsisi uygulamasına gidilmiştir. Böylece, Türkiye'nin her yerinde ve özellikle bu bölgede, kamu mallarının ekonomiye kazandırılması konusunda çok önemli bir adım atılmıştır. İstihdam yaratan yatırımlara, ilk beş yılda yüzde 100'lük istisna, daha sonraki beş yılda, çalıştırılan işçi sayısına bağlı olarak yüzde 60 oranında Kurumlar Vergisi indirimi getirilmesi, işverenin vergi yükümlüsü olarak kestiği vergileri kredi olarak kullanma olanağının getirilmesine ilişkin düzenlemeler, önemli teşvik uygulamalarıdır.

Bu teşvikler sayesinde, özellikle, bölgede yatırımların hızlanacağını ve istihdamın artacağını umuyoruz. Böylece, işsizlik azalacak ve PKK'nın tuzağına düşen gençlerimizi de kurtarmış olacağız.

Bu arada, Halk Bankasınca sağlanan ek teşvikler ile esnaf ve sanatkârlar ile KOBİ'lere açılan teşvik fonu kredilerinde yatırımcıların özkaynak katkısı yüzde 30'dan yüzde 10'a indirilmiş; 25 milyar lira olan teşvik fonu kredisi 40 milyara çıkarılmıştır. Yatırım kredilerinde 3 yıl olan kredi vadesi 4 yıla, işletme kredilerinde 1 yıl olan kredi vadesi 2 yıla yükseltilmiştir. Bölgede, gayrimenkul teminatı yerine makine rehni ve kefalet imzası uygulamasına geçilmiştir. Böylece, bir yatırımı başlatmak için gerekli özkaynak, bölgenin girişimcileri tarafından kolaylıkla sağlanabilecektir.

Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgelerinde yer alan acil destek kapsamındaki 26 ilde bulunan KOBİ'lere 6 trilyon lira kredi kullandırılmış ve bunların sağladığı yeni istihdam olanaklarından, gençlerimiz, yararlanmaya başlamıştır. Bu önlemler sayesinde, bu bölgemiz bir yatırım cennetine dönüşecek, bölge insanının gelir düzeyi yükselecek ve -biraz önce de ifade ettiğim üzere- PKK'nın tuzağına düşen gençlerimizi kurtarmış olacağız.

Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; 55 inci Cumhuriyet Hükümetinin kurulmasının ikinci gününde, uzun yıllardan beri sürmekte olan sınır ticareti yasağının kaldırılması, yeniden sınır ticaretine başlanmış olması, bölgeye, ekonomik alanda bir canlılık kazandırmıştır. Sınır ticaretinin adaletli bir biçimde yapılabilmesi için, yani, yalnız birkaç kişiyi değil, bütün bölge halkının sınır ticaretinden yararlanmasını temin için yapılan ve yapılmakta olan hazırlıkları, bölge insanının yararına olan gelişmeler olarak değerlendiriyoruz.

Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; bu sayılan önlemlerin alınmış ve uygulanmaya başlanmış olması yönündeki Hükümet çabalarını destekliyoruz. Bu uygulama ve çabaların sonucunda, terörle mücadelenin sonuna yaklaşılacağına inanıyoruz.

Ayrıca, bu önlemlerin ekonomik ve sosyal boyutu dikkate alındığında, bölgenin yapısı değişecek ve bölgede, demokratikleşme, ivme kazanacaktır. Bu demokratikleşme, bir anlamda siyasî çözüm olacaktır; ancak, bizim siyasal çözümümüzde, Türkiye'nin bölünmesi değil, aksine, üniter yapının güçlendirilmesi ve ulusal birliğin sağlanması vardır; bizim demokratik çözümümüzde insanî boyut vardır. Örneğin, bölgede yaşayan Kürt kökenli yurttaşlarımızın anadillerinde konuşmaları, şiir ve şarkı söylemeleri gibi...

BAŞKAN – Sayın Ilıksoy, 3 dakikanız var.

ALİ ILIKSOY (Devamla) – Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.

Bunun yanı sıra, Türkçe öğrenim verecek okulların Hükümetimiz döneminde devreye sokulmasının hızlandırılması, yıllardır süren bir ayıbın da sona erdirilmesidir.

Bölge insanı, getirilen bu uygulamalarla, can güvenliğine ve sıcak bir ilgiye kavuşacaktır; bölge insanının kendisine kuşkuyla bakılmasının önüne geçilecek, yaşam düzeyi yükselecek ve insanca yaşamı öne çıkacaktır; çocuğunu okutma istemi yerine gelecek ve giderek her türlü baskıdan kurtulacaktır.

Demokratik Sol Parti olarak, yıllardan beri var olan bu hazırlıklarımızı iktidarda icraata dönüştürmenin sevincini, bölge insanıyla, sizlerle, ulusumuzla paylaşıyoruz.

Bu uygulamaların kısa sürede sonuç vermesi, bir daha olağanüstü halin uzatılmasına ilişkin tezkerelerin görüşülmemesi, dileğimizdir.

Sözlerime son verirken, Türkiye Cumhuriyetinin üniter yapısı ve ulusal birliği uğruna şehit olanlara Yüce Allah'tan rahmet, gazilere sağlık ve esenlikler diliyor; Genel Kurula saygılar sunuyorum. (DSP, ANAP ve DTP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum Sayın Ilıksoy.

Şimdi, söz sırası, Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına, Sayın Algan Hacaloğlu'nun.

Buyurun. (CHP sıralarından alkışlar)

CHP GRUBU ADINA ALGAN HACALOĞLU (İstanbul) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; olağanüstü halin 31 inci kez uzatılmasına ilişkin tezkereyi görüşüyoruz. Yurttaşlarımız, bu uzatmalardan bıktı, yoruldu, sonu gelmiyor; ama, görmekteyim ki, milletvekillerimiz de bıktı; çünkü, salon boş; artık, olağanüstü hal milletvekillerimizi de ilgilendirmiyor; ama, bölgede yaşanan sorunlar, sorunların aşılması, ancak ve ancak, Türkiye Büyük Millet Meclisinin iradesiyle, konuların burada açık seçik tartışılmasıyla çözümlenebilir.

Değerli milletvekilleri, ondört yıldır, ülkemizde, güneydoğu bölgemizde terör, şiddet ve baskı hâkim; iç barışımız kanamakta. Güneydoğu Anadolu'daki insanlarımız ondört yıldır sıkıyönetim veya olağanüstü hal altında yaşamakta. İnsanlarımız, âdeta, bir sonsuz acı ve mutsuzluk tünelinden geçmekte. Genel Başkanımızın geçenlerde Siirt Kadın Kurultayında söylediği gibi, ondört yılda, terör ve şiddetin hâkim olduğu yörede 24 bin can yok oldu. İçinde şehitlerimiz var, günahsız yurttaşlarımız var ve çocuk yaşında terör batağına bulaşanlar, çıkmaz yola sapanlar var. 24 bin can, o taraftan bu taraftan; ama, ondan öte, hepsi can kuzusu, hepsi insan, hepsi bu toprağın, bu coğrafyanın, bu ülkenin insanları.

Değerli arkadaşlarım, terör ve şiddet, insanlık suçudur. Sorunların çözümü için terörden, şiddetten, baskıdan medet ummak, gaflet içinde olmak demektir. Bu yol, çıkış yolu değildir. Bu şiddet, artık dinmelidir. İçbarışta kanama, artık sona ermelidir ve anaların bağrını yakan tablolar, artık son bulmalıdır.

Devletlerin, doğal olarak, kendilerini her türlü soruna karşı korumak, ülkenin bütünlüğünü ve içbarışını her türlü tehdit ve saldırıya karşı savunmak sorumluluğu vardır. Mustafa Kemal Atatürk'ün önderliğinde, her yöreden, her kökenden insanımızın kanı ve canıyla kurmuş olduğumuz cumhuriyeti ve misakımillî bütünlüğümüzü savunmak, doğal olarak, sadece, silahlı kuvvetlerimizin değil, hepimizin temel görevidir; ancak, devlet, bu temel görevini yerine getirirken keyfiliğin, haksızlığın ve hukuksuzluğun kaynağı olamaz; güvenlik güçleri, radikal siyaset yanlısı olamaz, çeteleşmenin odağını oluşturamaz, oluşturmamalıdır. Ülkemizi yönetenlerin, halkımıza, onların hukukuna saygısı, ne yazık ki, Güneydoğu Anadolu'ya yeterince yansımamaktadır. Devletin şefkati, ne yazık ki, bölge insanımızın yüreğini yeterince ısıtamamaktadır. Ondört yıldır, demokrasinin erdemi, hukuk devletinin adaleti, sosyal devletin eşitlik ilkesi, bölgeyi, ne yazık ki, aydınlatmıyor; ondört yıldır, insan hakları, bölgeyi yeterince kucaklamıyor.

1987'den günümüze, 3 428 köy ve mezra boşaltılmıştır. 400 bini aşkın yurttaşımız, yıkılan, yakılan evlerini terk etmek zorunda bırakılmışlar, yaşamdan kopartılmışlardır. Halen, yüzbinlerce insanımız, toprağından kopartılmış bir çiçek gibi, ayakta kalabilmek için dayanacak yer arıyor, çalışabileceği iş arıyor, çoluğuna çocuğuna insanca yaşam koşulları arıyor; ancak, terör, şiddet ve baskı mağduru yurttaşlarımız, ne iş bulabiliyor ne de sağlıklı şekilde barınabileceği bir yer bulabiliyor. Hükümet, sadece vaatte bulunuyor, icraat yerine, sadece lafını ediyor; günler, aylar geçiyor; ancak, ortada, ne bir yatırım ne haklarının verileceğine ilişkin bir yeşil ışık ne de devletin, yurttaşa yönelmiş şefkatli yüzü var. Bir vurdumduymazlık, sorunların, giderek daha da derinleşmesine neden olmakta. Bilinmelidir ki, bu yol, çıkış yolu değildir değerli arkadaşlarım.

Bugün, eğer, Güneydoğu'da, Kızıltepe'de, Van'da, Mardin'de, Siirt'te, Batman'da, Hakkâri'de, insanlarımız naylon örtüler altında, bir iki göz odada, 15-20 kişi yaşamak zorunda kalıyorlarsa, bu ülkede, hiç kimsenin, beş yıldızlı otellerde kalma, hiçbir milletvekilinin milyarlık koltuklarda oturma hakkı yoktur değerli arkadaşlarım!

Yöredeki 2 200 ilköğretim okulu halen kapalı; tüm okulların yüzde 45'i, sağlıkevlerinin ise yüzde 90'ı kapalı. Gidiniz Siirt'in, Diyarbakır'ın, Van'ın, Hakkâri'nin kenar semtlerine, ilköğretim yaşındaki çocukların, özellikle kız çocuklarının, okula gitmek yerine, sokaklarda ekmek aradıklarını, çocukluklarını dahi yaşayamadıklarını gözlemleyeceksiniz.

Sayın milletvekilleri, Güneydoğu Anadolu'da, silahlı kuvvetlerimiz sayesinde, terör örgütünün, belli ki bugün, belinin oldukça çökertilmiş olduğu görülüyor; ancak kimse kendisini kandırmasın, kimse gerçekleri çarpıtmaya çalışmasın; geleceğimizin, gelecekteki içbarışımızın güvencesi olan yöre çocukları giderek daha solmakta, kurumakta, yaşamları giderek daha kararmaktadır.

Bugüne değin, demokrasiyi işletmek, hukukun üstünlüğünü, eşitliği ve adaleti sağlamak, sosyal devleti yaşama geçirmek yerine, köyleri boşaltarak, sokaklarda çocuklara şeker dağıtarak sorunlarını aşabileceklerini zannedenler, ne yazık ki, Türkiye'ye, çok değerli yıllarını kaybettirmişlerdir. Hükümetler gelmiş geçmiş; ancak, ne yazık ki, bu yüz kızartıcı tabloya, büyük insanlık dramına, insan haklarının mega ölçekte ihlaline duyarsız kalınmıştır. Onarılmayan yaralar, yöre insanının kendi devletiyle yabancılaşmasına, kendi devletine olan güven duygusunun azalmasına yol açmıştır.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; devlet, halk için vardır. Devletin, teröre karşı koyarken, yurttaşların da hakkını ve hukukunu korumak, yaşam haklarını, insan olmaktan kaynaklanan temel insan haklarını güvence altına almak sorumluluğu vardır. Demokratik devletin, aynı zamanda bir hukuk devleti olma sorumluluğu vardır.

Hukuk devletinde yargısız infazlar olmaz, infaz mangaları kurulmaz değerli arkadaşlarım.

Hukuk devletinde, istihbarat örgütleri bir diğerinin elemanlarını yok edemez. Yeşil kod adlı, resmî kimlikli bir cani, sırtını devlete dayayarak etrafa ölüm kusamaz.

Hukuk devletinde, özel tim, ırkçı siyasetin uygulama birimine dönüşemez; bazı parlamenterler, kendilerini korucu başı ilan edip etrafa caka satamaz, devlet adına yasaları eline alamaz.

Hukuk devletinde içgüvenlik güçleri çeteleşemez, Yüksekova ve Susurluk çeteleri gibi, cinayetler işleyip, etrafı haraca bağlayamaz.

Ne yazık ki, tüm bunlar, son zamanlarda, ülkemizde, artık günlük olaylara dönüştü ve Hükümet, bu ağır tablo karşısında, ne yazık ki, ezik, suskun ve şaşkın bir durumda. Bu çağdışı tablonun hesabını, yurttaşlarımızın Hükümetten soracağından hiç kimsenin kuşkusu olmasın değerli arkadaşlarım.

Geçen akşam, nevruz akşamı, televizyonlara vicdan sızlatıcı tablolar yansıdı. Manisa'da gençlere işkence uygulayanlar karşısında suskun kalan çarpık hukuk sistemimiz, Diyarbakır'da da polislerin 8, 10, 12 yaşlarındaki çocuklarımıza acımasızca şiddet uygulamasının belli ki yolunu açtı. Türkiye, bu çirkin tabloları artık taşıyamaz. İçişleri Bakanını ve Hükümeti, Cumhuriyet Halk Partisi olarak, bu kürsüden, bir kez daha uyarıyoruz: Yetti artık; çocuklarımıza, gençlerimize işkence ve şiddete artık son verilsin; çocukların, gençlerin, öğrencilerin üzerine, copla, şiddetle değil, şefkatle, hoşgörüyle gidilsin!

Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; bölücü terörün hem iç hem de dış boyutları olduğu bilinmektedir. Suriye ve İran'ın, ulusal bütünlüğümüze yönelik tehdide kucak açtığı, terör örgütüne yataklık yaptığı bilinmektedir. Teröre yataklık yapan bu ülkeleri Cumhuriyet Halk Partisi adına, bir kez daha, şiddetle kınıyorum! Terörün bu çok boyutlu konumuna karşın, ülkemizin gündemine yerleşen Kürt sorunu bir iç sorunumuzdur, çağdaş demokrasinin doğal duyarlılık alanını oluşturan bir hoşgörü ve çoğulculuk sorunudur.

Kürt sorunu, misakımillî sınırları içinde yaşayan farklı etnik kökenden yurttaşlarımızın kimlik ve kültürlerine saygı sorunudur. Evet, hepimizin resmî dili Türkçe, hepimizin ortak kimliği, onur duyduğumuz Türkiye Cumhuriyeti yurttaşlığı kimliği, ortak anayasal kimliğimiz, o çerçevede ortak Türk kimliğimizdir; ancak, bu anlayış, yurttaşlarımızın farklı anadillerinei özgün alt kimlik ve kültürlerini sahiplenmelerinin engelini oluşturmamalıdır. Kimse, kendi alt kimliğini, kültürünü, anadilini özgürce geliştirme, onu öğrenmek için özel çaba gösterme özgürlüğünden mahrum kılınmamalıdır. Halen Kürtçe yayın yapmakta olan MED-TV'yi dinlemek zorunda kalan yurttaşlarımız, istiyorlarsa, bırakınız, Kürtçe özel televizyon istasyonu kurabilsinler, bırakınız, Kürtçe özel öğretim kurumları kurabilsinler. Böylelikle, yurttaşlarımızı, istemedikleri yayınları izlemeye mahkûm olmaktan kurtaralım değerli arkadaşlarım.

Sayın milletvekilleri, güneydoğuda insanlarımız, devletten, kendine saygı bekliyor, kimliğine saygı bekliyor, inancına saygı bekliyor, anadiline, alt kültürüne, köküne, kökenine saygı bekliyor. Ülkemizde özgürlükleri genişletecek, demokrasinin çıtasını yükseltecek bu tür adımlar ülkeyi bölmez; aksine, bu tür ileri çağdaş adımlar, yurttaşların devletiyle yabancılaşmasını önler, iç barışımıza güç katar; ancak, bir hususun altını önemle çizmek istiyorum. Hiç kimse, hiçbir dış ülke, Kürt sorunumuzu, bu demokrasi sorunumuzu, ülke dışı boyutlara taşımaya kalkmasın. Öyle bir tavrın bedelinin herkes için çok ağır olacağını herkes bilmelidir.

Sayın milletvekilleri, güneydoğuyu rahatlatmadan demokrasi olamaz, güneydoğuyu rahatlatmadan barış olamaz, güneydoğuyu rahatlatmadan adalet olamaz, güneydoğuyu rahatlatmadan Hükümetin aynaya bakacak suratı olamaz! Güneydoğuda, sistemin ve yaşamın artık normalleşmesi gerekir. Asker, görevini fazlasıyla yapmıştır. Hükümetler, yıllardır ihmal ettikleri, güvenlik kurumlarına terk ettikleri yetki ve görevlerini artık üstlenmelidir. Bu bölgede, âdeta durma noktasına gelen hukuk ve ekonomi, artık ayağa kaldırılmalıdır. Bölgede kalıcı çözüm için, sosyoekonomik gelişme, demokratikleşme ve barış projesi, eşzamanlı olarak uygulamaya geçirilmelidir. Bu üç proje de eşönemlidir, eşönceliklidir.

Sosyoekonomik gelişme projesiyle, bölgede yoksulluk kalkmalı, yöreden silinip süpürülmelidir. Bölgede, işsizlik aşılmalı, sosyal adalet ve eşitlik sağlanmalıdır. Bu amaçla, öncelikle, Genel Başkanımızın daha evvel öngördüğü gibi, Ekonomik Kalkınma Kurumu (EKK) kurulmalıdır. Sosyal ve ekonomik bölgesel entegre kalkınma projesi (GAP, DAP, Munzur ve Kelkit vadileri gibi) alt projeleri kapsayacak çerçevede hızla yaşama geçirilmelidir.

Yıllardır, her yıl 8-10 milyar doları güvenlik amacıyla harcayan devlet, artık, bu rakamın hiç olmazsa dörtte birini, düzenli olarak bölgeye, sosyoekonomik kalkınma amacıyla aktarmalıdır.

Üretim rehabilitasyon projesi derhal uygulamaya geçirilmelidir. Yarım kalmış, bacaları tütmeyen fabrikalar tamamlanarak, bölgede ekonomiye hayat vermeleri sağlanmalıdır. Bölgede mevcut devlet işletme ve fabrikalarının özelleştirilmesine son verilmelidir.

Beş yıl süreyle 200 bin kişiye geçici istihdam olanağı sağlayacak kırsal kesim üretken iş projesi uygulamaya geçirilmelidir.

İşsizlik sigortası uygulamasına bu bölgeden başlanmalı, yöre insanının sosyal güvenlik şemsiyesi altına alınması sağlanmalıdır.

Bölgedeki yerel yönetimler malî açıdan desteklenmeli, mevcut borçları tahkim edilmelidir.

Sınır ticaretine daha çok ağırlık verilmeli; ancak -yıllardır, Habur ve Esendere Kapılarında olduğu gibi- mafya yapılanmasının, mafyanın devlet içerisine sızmasının önü alınmalıdır.

Köylerindeki yaşamlarından zorla kopartılan yurttaşlarımızın tüm mağduriyetleri giderilmeli; köylerine gönüllü olarak geri dönmek isteyen yurttaşlarımıza, devlet, elini uzatmalı, haklarını vermeli, mağduriyetlerini gidermeli ve geri dönüş projesi, koşulları uygun, farklı altprojeler olarak hayata geçirilmelidir.

Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisi üyeleri olarak, bir konuda aramızda mutabakat sağlamalıyız. Güneydoğu Anadolu'da yaşamın önünün açılmasının, normalleşmesinin temel koşulu hoşgörüdür, barıştır, demokratikleşmedir. Silahlı illegal örgütlere ödün vermeden, çatışma ortamının ve içbarışta kanamanın önü, artık alınmalıdır. Ülkenin her yöresinde, her etnik kökenden, her kültür kümesinden insanlarımız arasında hoşgörü, barış ve dayanışma ortamı sağlanmalıdır.

Sayın milletvekilleri, bu konuda, iki acil görev bizi beklemektedir. Birinci görevimiz, içbarışta kanamadan, çatışma sürecinin uzamasından çıkar sağlayan lobiler çökertilmelidir, devlet içindeki çeteleşmeler dağıtılmalıdır. İkinci görevimiz, düşünceyi ifade özgürlüğünü kısıtlayan prangalar artık kırılmalıdır; yakın ve açık tehlike kaynağı oluşturmadığı sürece, düşünceyi ifade suç olmaktan çıkarılmalıdır. Düşünceyi ifade ve yataklık suçlarını kapsayan tutukluluk ve hükümlülük alanlarını, bir afla ve hızla Yüce Meclisin gündemine getirmek ve böyle bir afla, ülkemizde, hoşgörü, barış ve demokrasi rüzgârlarını estirmek, hepimizin, öncelikli ve temel görevidir.

Sayın milletvekilleri, demokratikleşme, ülkemizin genel ve acil ihtiyacıdır. Bu anlayışla, hukuk önünde eşitlik sağlanmalı, insan hakları ihlallerinin önüne geçilmelidir. Yörede, tıkanmış gibi bir görüntü veren yargı sistemine işlerlik kazandırılmalı, hak arama yollarının önü açılmalıdır.

Feodal sistemi körükleyen, yurttaşlar arasında husumet yaratan köy koruculuğu "geçici istihdam projesi" şemsiyesi altında hızla tasfiye edilmelidir.

Özel Tim, sağ radikal siyasetten arındırılmalı; dağıtılarak, çağdaş kurallar çerçevesinde yeniden yapılandırılmalıdır.

Faili meçhul siyasî cinayetlerin aydınlatılması için, gerekli siyasî irade ortaya konulmalıdır.

Sayın milletvekilleri, bunların gereğinin yerine getirilebilmesi için, hiç kimse, OHAL'e veya kısıtlı demokrasi koşullarına sığınmamalıdır. OHAL, bölgede, güvenliğin gerekçesi değil, keyfîliğin ve kuralsızlığın zemini haline gelmiştir.

Biz, CHP olarak, OHAL'in 5 ilde uzatılmasının ülke güvenliğine bir katkı sağlayamayacağını, aksine, içbarışımıza ve demokrasimize engel oluşturacağını düşünmekteyiz...

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

ALGAN HACALOĞLU (Devamla) – 1 dakikada bitireceğim Sayın Başkanım.

BAŞKAN – Buyurun.

ALGAN HACALOĞLU (Devamla) – O nedenle, OHAL'in uzatılmasına, CHP olarak menfi oy kullanacağız.

Sözlerime son verirken, yöredeki insanlarımıza, bizleri televizyonları başında dinlemekte olan kavruk insanlarımıza biraz daha sabır diyorum. Aydınlığa, barışa, demokrasiye kavuşma günü yakındır. Zira, hem güneydoğuda hem de Türkiye'de çıkışın tek yolunun sosyal demokrasi olduğu, yani Cumhuriyet Halk Partisi olduğu, artık, ortaya çıkmıştır!

Hepinize sevgi ve saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum Sayın Hacaloğlu.

Fazilet Partisi Grubu adına, Mardin Milletvekili Sayın Hüseyin Yıldız; buyurun. (FP sıralarından alkışlar)

FP GRUBU ADINA HÜSEYİN YILDIZ (Mardin) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; olağanüstü halin 31 inci kez dört ay daha uzatılmasına dair Hükümet tezkeresi hakkında, Fazilet Partisi Grubu adına görüşlerimi arz etmek üzere huzurunuzdayım. Bu vesileyle, Yüce Heyetinizi ve televizyonları başında bizi izlemekte olan vatandaşlarımızı ve bölgenin çilekeş insanını en samimî duygularımla selamlıyorum.

Milletin kalbi mesabesinde olan Yüce Meclisin değerli üyeleri, bugün, huzurunuzda 31 inci kez olağanüstü hal uygulamasının uzatılması meselesini tartışmış olmaktan mutlu olduğumuz söylenemez. Sayın Hacaloğlu'nun işaret ettiği gibi, bu konu Parlamentoda görüşülürken, eskiden, milletvekillerinin tümü hazır bulunurken, bugün, Genel Kurul sıralarının boş olması da bunun bir göstergesidir.

Kronikleşmiş bu meselenin öneminin de farkındayız. Zira, biliyoruz ki, bu sorun çözülmeden, demokratik parlamenter rejimin işleyişi, insan hak ve hürriyetlerinin temini, ekonomik istikrarın sağlanması, barışın tesisi ve nihayet, insanımızın mutlu edilmesi mümkün görülmemektedir.

Elbette, yönetim, kalkınma ve gelişmeye dair bütün sistemlerin primer unsuru insandır. Her medenî ve bilimsel atılım ve sosyal fonksiyon, insan mutluluğu içindir. İnsanı mutlu etmeyen hiçbir yönetim ve sosyal aksiyon sürekli olamayacaktır. İnsan merkezli, insan mutluluğu amaçlı ve "önce insan" diyen siyasal sistemlerin en son ve en makul şeklinin demokrasi olduğu tartışılmaz bir kabulümüzdür. Kısaca, demokrasilerde, tek tek bireylerin olduğu kadar, belli kesim ve bölgelerin, yönetim ve karar alma sürecine katılımı, istemlerinin yönetime yansıması ve sorumluluklarının paylaşılması hususu, temel felsefedir. Demokratik yönetim tarzlarında odak, insandır. Karşılıklı güven, açıklık, adaletle tesis edilmiş bir zımnî sözleşme varsayılmıştır.

Antidemokratik, zorlamacı, dayatmacı olağanüstü durumlar sosyolojisi göstermiştir ki, ferdî bunalımlar, toplumsal kırılmalar, sosyal sarsılmalar aynı coğrafyalarda, farklı ve adil olmayan uygulamaların sürdürülmesiyle ortaya çıkmaktadır.

İnsan hakları ve adaleti yok sayarak, kolaycılıkla başvurulan ihlaller, haksızlıklar ve eşitsizlikler toplumu saracak ve kangren haline getirecek sonların başlangıcını da beraberinde taşımaktadır.

Sonuçta, birlik, beraberlik, kalkınmışlık ve mutluluk fonksiyonlarının tehlikeye düştüğü görülmektedir. Birlikte yaşayagelen, farklı zenginlikleri içeren, akraba karakterleri taşıyan değişik köken, birlik ve kültürlerarası benzerlikler ve bütünleyen öğelerde kopmalar, kitlelerde yabancılaşmalara yol açmakta ve toplumsal uçuruma süreklenme vetiresi hızlanmaktadır. Tarihin her döneminde şiddet ve terörün sosyal manivelalarının üreticisi ve kullanıcısı olanlar, bu gerçeği görmeyenlerdir; bilerek ve isteyerek, insanca yaşama hakkını sadece kendisi için var sayanlardır.

Çözümsüzlük çıkmazındaki yönetimler, kendi halkına karşı içeride itaat ve bağlılık sorununu ajite edip, sonra onun kaygısıyla karşı tedbirlerde süregelen aşırılıklar tercih edegelmişlerdir; bu kısır döngünün neticesinde, terör güçleriyle ayrı gerekçelerde de olsa, onlarla aynı noktalarda buluşmaktadırlar; farklı gerekçelerle yola çıkmış olsalar da, aynı yön ve yöntemlere mahkûm olmaktadırlar. Kısaca, demokrasiye taraf olmamak noktasında buluşmaktadırlar; demokratik süreç ve terörün üreyeceği kanaatinde birleşmektedirler. O halde "terörün halli, antidemokratik tedbirleri gerektirecektir" mantığı işleyecek; fakat, bu mantık da, yeni terör odakları oluşturacak ve güven, refah ya da mutluluk sürekli heba edilecektir.

Değerli milletvekilleri, sosyal bilimlerin temel yönelimlerinden birisi de toplumsal değişimdir. Bu değişim, farklılaşma ve gelişme öngörecektir. Her uygulama az ya da çok bir yapılaşma farklılığını oluşturacaktır; işte, bundan dolayı, olağanüstü durumlar farklı bir sosyolojik yapı üretecektir.

Gündelik hayatın özgürleşemediği olağanüstü uygulamalarda, yeni çalkantılar ve altüst oluşların derin zihinsel kalıntılar oluşturacağı kaçınılmazdır. Bu durumda, sebep ve kökeni ne olursa olsun, yaşamsal faaliyetler sarsılmakta, zihinsel haritalarda oynamalar oluşmaktadır. Bir nesil sonrasını bile etkileyecek bozunumlar, anomaliler yaşanmaktadır. Doğru ve yeterli çözümlemelerin yapılamadığı, ferdî veya grupsal teröre karşı topyekûn zorlama, dayatma ve baskıların uygulanması sonucunda, kaos yegâne yaşama kalıbı haline gelmektedir. Daha ileri bir ifadeyle, totaliterlik ya da tepkisel yapılanma tohumları yeşertilmektedir. Kaldı ki, toplumsal nüksedişlerin böylesine hızlı ve sürekli uygulama kalıplarına uydurulması çabaları, yeni provokasyonlara hazır bir alan oluşturmaktadır. Ortaya çıkan kin, öfke ve deşarj duyguları zihinlerde düşman bir derin devlet imajı geliştirmektedir. Her davranışta bir takıyye kalıbı oluşmakta ve genetik iletişimle sonraki nesillere aktarılmaktadır. İşte, tehlike buradadır. Zira, sosyal hareketler, sosyopsikolojik hareketlerin yatağını oluşturur.

Anlamların ve anlamlandırılmaların yitirildiği olağanüstü durumlar, bir zaman sonra hayatı çekilmez bir hiddet ve şiddet kaynağı haline getirebilir. Esasen, olağanüstü durumların uygulama sebeplerinin başlıca aktörü olan terör de böylesi ortamları arzular ve böyle ortamlarda beslenir.

Değerli milletvekilleri, ülkemizin Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgesindeki terör ve şiddet hareketleriyle, bunların önlenebilmesi amacıyla girişilen karşı ve meşru davranışlar konusunda hemen her kaynak kullanılmış; şiddete dayalı, yok edici, hayatı zorlaştırıcı ve toplumsal birlikteliği kısıtlayıcı bazı tedbirler alınmıştır; fakat, ilk elden itibar edilmesi gereken sahaya, bilim sahasına, bilimsel çözüm referanslarına itibar edilmemiştir. Tez elden, olağanüstü durumlar sosyolojisinin referanslarına cevap verilmelidir. Bilimsel değerlendirmeleri, popüler başarıların sahtekârlığına artık feda edemeyiz. Terörü yıldırma, ortadan kaldırma yönündeki üstün gayretler ve parlak başarılar kazanılmakla birlikte, bölgenin toplumsal dokusunda gizlenen şifrelerin çözümü ihmal edilmektedir. İnsanî, medenî ve bilimsel perspektiften bakıldığında, bastırılmış, susturulmuş bir terör hareketinin bugünkü durumuyla övünebilsek bile, sosyal bilimler bakımından sorun çok çok ciddîdir; fakat, yöneticilerin, uygulamacıların ve hatta ilim adamlarının vurdumduymazlığı daha da vahimdir, daha da ciddîdir.

Değerli milletvekilleri, güvenlik birimlerinin, kendi görev ve sorumlulukları içindeki rollerini oynamakta başarısız oldukları söylenemez. Gerçekten de, bölgede tahkim edilmiş ve sayıları her gün artmakta olan güvenlik kuvvetleri seferberdir. Buna rağmen, bölgelerarası hukuk, adalet, yönetim ve anlayış farklılıklarının bu kadar uzun sürmesi, bütün ülkeyi bunaltmaya devam etmektedir. Artık, her gün ele geçen teröristlerin sayısındaki artış, yerle bir edilen terör kamplarının sayısındaki artış, toplumsal zihinde bir rahatlamayı sağlamaya yetmemektedir; hatta, karşı terör oluşumlarının meşruiyetini de beraberinde getirmektedir. Bu bağlamda, terörizmin kökenleri ve bundan etkilenen toplumsal zihin etüt edildiği zaman, bütün bu değişimlere, en uygun modellerle yaklaşmamızdan başka yol görülmemektedir. Aksi takdirde, olayları, bağımsızlık mücadelesi, sınıf çatışması, etnik ayrışımlar, taşranın başkaldırışı gibi şablonlarla açıklamaya zorlanırız ki, bütün bunlar, kolaycı, inhisarcı, dayatmacı ve keyfî davranışlara iter ve korkarım ki, tehlikede bir coğrafya ve tehlikede bir gelecek üretmiş oluruz. Zaten, coğrafyaların kaderinin değişmezliğini de bilmekteyiz.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; sosyal olayların, günübirlik ve sudan sebeplerle oluşamayacağı, derin sosyokültürel, sosyoekonomik ve sosyopsişik sebeplere dayanacağı kesindir. Anadolu'nun vatan kılınışından bugüne kadar, her olguda birliktelik içinde olmuş insanlarımızın, bir asırdan beri, bir kardeş kavgasına muhatap olmasında, elbette, derin bir background olmalıdır. Bunları, azgelişmişlik, bölgesel dengesizlikler, sosyoekonomik krizler, coğrafik ve demografik sebepler, işsizlik, göç, köken ve lisan ayrılıkları, sosyopolitik uygulamalar ve sosyal güvenlik politikaları gibi başlıklarla değerlendirebiliriz.

Ülkemizin yüzde 21,5'ini oluşturan Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgelerimiz, fiziksel koşullarıyla çeşitli olumsuzlukları içinde barındırmaktadır. Bölgenin dağlık oluşu, ulaşım zorlukları ve mevsim şartları gibi negativiteler, tabiî sıkıntıları içermektedir. Nüfus yoğunluğu itibariyle 6,5 milyonu barındıran bölgede, kilometrekareye 37 kişi düşmektedir; Marmara'da kesafetin 180 kişi olduğunu unutmazsak, durumu kavrarız.

Gayri sıhhi şartlardan dolayı bebek ölümlerinin binde 80 olduğu bölgede, hane halkı büyüklüğü ülkeye oranla birinci sırada olup, ortalaması 7'dir. Bölgede, ilköğretimde yüzde 50,6, ortaöğretimde yüzde 21, yükseköğretimde yüzde 2,8; okuryazarlık oranının yüzde 60, kadın nüfusu okuryazarlık oranının yüzde 44 olduğu tespit edilmiştir.

Bugün, 2 300 kişiye bir hekimin, 21 bin kişiye bir diş hekiminin düştüğü ve kadınların yüzde 74'ünün evde doğum yaptığı bir bölgeden bahsediyoruz. Aşağıdaki rakamlar ise, çok daha düşündürücüdür: İstihdamın yüzde 72'si tarım alanındadır; ticaret alanındaki istihdam yüzde 3,5, malî işkolu istihdamı binde 6, kadın istihdamı yüzde 2,1'dir. Fert başına ihracat payı, sadece 21,9 dolardır; ithalat payı 4,4 dolardır. Toplam yol ağının ancak yüzde 15,3'ü asfalttır. 10 bin kişiye düşen motorlu taşıt sayısı 209'dur; bu oran, Marmara Bölgesinde 879'dur; bölgedeki otomobil sayısı, sadece 115'tir; bu oran, Marmara Bölgesinde 1 150'dir. Hane halkı reisleri tespitlerine göre, can güvenliğinin olmaması, içgöç sebeplerinin yüzde 99,2'sini oluşturmaktadır.

Değerli milletvekilleri, sizlerin, devlet büyüklerinin, Hükümet erkânının, bilim adamlarının, sivil toplum örgütlerinin ve sağduyu sahibi herkesin ve konuşmaların başından itibaren şu ana kadar konuya bu kadar ciddiyet gösteren, ANAP Grubu Başkanvekili Sayın Güney'in vicdanına, aklına ve hakkaniyet duygularına sesleniyorum. Bu rakamlar, bir ihmalin, üvey evlat muamelesinin, dışlanmışlığın sosyolojik ifadesi değil de nedir.

Değerli milletvekilleri, olağanüstülük, aslında, olağandışılıktır; bir başka deyişle, anormalliktir; istenilir ve sürdürülebilir bir yanı yoktur; sürdürülebilirliğinin savunulması, akıl ve bilim karşısında cevapsız kalır.

Değerli milletvekilleri, peki, ne yapabiliriz:

Olağanüstü hal yerine, olağanüstü bir kalkınma programı uygulamalıyız.

Kısmî, yerel ve paket programlarla değil, bütüncül bir kalkınma programı araştırmalıyız.

Güvenlik sistemini, hukuk, insan hakları, adalet ve demokrasi içerisinde tesis etmeliyiz.

Bir bakıma, bölge insanını birbirine kırdırma negativitesi taşıyan koruculuk sistemi tedricen kaldırılmalıdır. Bu sisteme ayrılan yatırım, tüm bölge insanlarına yararlı bir çözüm için harcanmalıdır.

Bölgedeki mera ve atıl topraklar halkın istifadesine sunulmalıdır.

Yaylacılık ve hayvancılık yeniden başlatılmalıdır.

İsteyenler için geri göç temin edilmelidir.

İstihdam amaçlı maddî imkânlar ve teşvikler bölgeye sunulmalıdır.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Sayın Yıldız, 1 dakika içinde toparlıyoruz...

HÜSEYİN YILDIZ (Devamla) – Bitireceğim Sayın Başkanım; teşekkür ediyorum.

İşsizlik sigortası, özellikle pilot bölge uygulamasıyla bölgeye sunulmalıdır.

Eğitim, sağlık ve sosyal güvenlikte olağanüstü hal uygulanmalıdır.

Bölgenin kültürel, folklorik, örf-âdet ve değer yargılarının muhafazasına ve zenginleştirilmesine özen gösterilmelidir.

Farklılıkların birlikteliği sağlanmalıdır.

Olağanüstü hali gerektiren terörizm asgarî seviyeye inmiştir. Olağanüstülüğün sürdürülmesini isteyenlerin, olağanüstü hal rantçıları olduğu yolunda yaygın kanaat vardır kamuoyunda.

Fert ve hane bazında sosyal fayda üretilmelidir. Bölge halkı, kanaat önderlerine, ağalara, aşiret reislerine, şeyhlere ve rantçılara, bugüne kadar yapıldığı gibi, feda edilmemelidir.

Bölgede bir sevgi, kardeşlik, rahmet ve şefkat operasyonuna ihtiyaç vardır.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Sayın Yıldız, teşekkür ediyorum.

HÜSEYİN YILDIZ (Devamla) – Bitiriyorum Sayın Başkanım; son cümlem...

BAŞKAN – Sayın Yıldız, teşekkür ediyorum...

HÜSEYİN YILDIZ (Devamla) – Düşmanlaştıran değil, dostlaştıran; ayrıştıran değil, birleştiren; küstüren değil, barıştıran; sevdiren, uzlaştıran, yakınlaştıran, kardeşleştiren, kalkındıran bir merhamet, muhabbet ve sevgi iklimine ihtiyacımız vardır. Herkese yetecek kadar sevgiye ihtiyacımız vardır. Bütün bunları bugünkü İktidarda göremediğimiz için, Fazilet partisi olarak...

BAŞKAN – Sayın Yıldız, teşekkür ederim.

HÜSEYİN YILDIZ (Devamla) – ... oyumuzun renginin kırmızı olacağını bildirir, hepinize saygılarımı sunarım. (FP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum.

Doğru Yol Partisi Grubu adına, Muş Milletvekili Sayın Necmettin Dede; buyurun. (DYP sıralarından alkışlar)

DYP GRUBU ADINA NECMETTİN DEDE (Muş) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Diyarbakır, Hakkâri, Siirt, Şırnak, Tunceli ve Van İllerinde devam etmekte olan olağanüstü halin dört ay daha uzatılması isteğini içeren Başbakanlık tezkeresi üzerinde, Doğru Yol Partisi Grubu ve şahsım adına, görüş ve düşüncelerimi sunmak üzere, söz almış bulunuyorum; bu vesileyle, Yüce Meclisimizi ve bizleri televizyonları başında seyretmekte olan değerli vatandaşlarımızı saygıyla selamlıyorum.

Değerli milletvekilleri, hepinizin de bildiği gibi, 15 Ağustos 1984 tarihinde, Güneydoğu Anadolu Bölgesinde kitle halinde gerçekleştirdiği öldürme eylemleriyle Türkiye ve dünya gündemine girmiş olan terör örgütünün faaliyetlerini kontrol altına almak, vatandaşlarımızın can ve mal güvenliğini sağlamak amacıyla, Anayasada yer alan olağanüstü rejim uygulamasına gerek duyulmuştur. Ancak, olağanüstü hal uygulaması paralelinde gerekli tepkinin gösterilememiş olması ve teşhisteki yanlışlıklar, terör sürecini günümüze taşımıştır.

Değerli milletvekilleri, hiçbir devlet ve hükümet, ülkesinin bir bölümünü olağanüstü hal yönetimiyle idare etmek heves ve gayretinde olamaz.

Olağanüstü hal rejimi, kalıcı bir yönetim şekline dönüştürülmemelidir. Ne var ki, terörün hâlâ devam etmekte olduğu da unutulmamalıdır. Hükümetlere ve siyasetçilere düşen görevlerden biri de, hiç şüphesiz, terörle ve bölücü terör örgütleriyle mücadelede, muhalefetteyken rahatça verilen sözlerin etkisinde kalmadan, sağlıklı değerlendirme yapmak ve mücadeleyi zaafa uğratacak hatalardan kaçınmak olmalıdır.

Mücadeleye, elbette işsizlik, fakirlik, eğitim, sağlık, altyapı, konut ve benzeri bölge problemlerine sözle değil, gözle görülür çözümler getirmek suretiyle destek sağlanmalıdır.

Elbette, gönül, olağanüstü hal bölgesinde olağanüstü halin tamamen kaldırılmasını arzu eder. Elbette, gönül, olağanüstü hal bölgesindeki güvenlik kuvvetlerinin görev alanlarının, bugünkü gibi yaygın olmaktan çıkarılarak, normale dönmesini arzu edebilir. Bu arzu içerisinde, özellikle, muhalefetteyken "olağanüstü hali kaldıracağız" sözünü vermek, işbaşına gelindiğinde, eldeki sağlıklı bu veriler, değerlendirildiğinde, muhalefetteyken verilen sözlerin gerçeği yansıtmadığını ortaya koyduğunda, hareket tarzı ona göre olmalıdır diye değerlendiriyorum.

Devleti ve ülkeyi bölme arzusunda olanların, yurt içinde ve yurt dışında hangi gayretleri gösterdiklerine hepimiz şahidiz, görüyoruz ve bunları yaşıyoruz. Türkiye Cumhuriyetinin yapısı üniter bir yapıdır ve bundan taviz verilmesi asla mümkün değildir. İşte, bu yapıya saldırı vaki olduğunda ve devamında, devletin meşru savunma hakkı ortaya çıkar.

Değerli milletvekilleri, devletimiz, bu meşru savunma hakkını kullanırken, insan haklarına, hukuka ve uluslararası normlara uygun hareket etme gereğinin de bilincinde olmalıdır. Devletimizin bu meşru savunma hakkının kullanım şekli -Anayasamızda yer almış olduğu gibi- sınırlı olağanüstü yönetimdir.

Bugün için bir eşkıya şebekesi haline gelmiş terör örgütünün gündemden çıkarılması ve bölgedeki vatandaşlarımızın huzur ve güvenliğinin sağlanmasına yönelik alınmış tedbirlerin uygulanmasından devlet yararına arzu edilen hâsılanın elde edilmesine kadar olağanüstü hal rejiminin uygulanmasına gerek vardır.

Sayın Başbakanımız bu konudaki düşüncelerini açık bir şekilde anlattığı zaman, terörün varmış olduğu odağın nerelere uzandığı konusunda daha önceki bakanları ve Başbakanları yererek bir yere gelme arzu ve düşüncesini izhar etmişse dahi, bugünkü konumu gözardı etmesi mümkün değildir.

Terörle mücadele, taviz kaldırmayacak kadar hassas bir mücadeledir. Bu nokta, ulusal uzlaşmaya en çok ihtiyaç duyulan, her türlü siyasî çekişmelerin üstünde olan bir noktadır.

İnsanların en temel hakkı olan yaşama hakkına saldıran terör örgütünün bütün kalıntıları temizleninceye kadar bu kararlı mücadeleye devam edilmesi gereklidir ve tüm hızıyla sürdürülmelidir.

Doğru Yol Partisi olarak, olağanüstü hal uygulamasının, gerekli tedbirler alındıktan sonra, kaldırılması temennimizdir.

Muhterem milletvekilleri, Doğru Yol Partisi olarak içinde bulunduğumuz geçmiş hükümetler döneminde, başarılı terörle mücadele hizmetleri sonunda sağlanan huzur ve güven ortamı sağlıklı olarak değerlendirilmiş ve neticede, olağanüstü halin ilan edildiği illerin sayısı sekize düşürülmüştü. Nitekim, 54 üncü Hükümet döneminde bu konuyla ilgili yapmış olduğumuz girişimlerle, örneğin Mardin İlimizden olağanüstü hal uygulamasını kaldırarak, taahhüdümüze uygun bir anlayış içerisinde olduğumuzu ve bu anlayışı devam ettireceğimizi ortaya koymuş bulunmaktayız.

İşte bunun için, bilhassa şunu belirtmek istiyorum: Biz, olaya, millî bir gözlükle bakıyoruz, meseleyi millî olarak değerlendiriyoruz. Elbette, bu bölgenin kalkınmasını da istiyoruz. Nitekim, bununla ilgili olarak, hükümette bulunduğumuz dönem içerisinde, bu yörenin, özellikle, sanayileşmesi, esnaf ve sanatkârlarının kalkınması için, KOBİ'lerin daha da fazla gelişmesi için Türkiye genelinde alınmış olan tedbirlere ilave olarak bu yöreye daha fazla vergi muafiyeti, ayrıca, harçlardan indirim, hazine arazilerinin tahsisi ve bu yörede özel sektör olarak hizmet yapacaklara, yatırım yapacaklara her türlü teşvik tedbiri alınması hususu dile getirilmiş ve alınmıştı; daha sonra da alınmaya devam edildi. Bu hususu da özellikle belirtmekte fayda görüyorum.

Getireceğiniz her türlü ciddî tedbirlere, biz, mutlaka destek veririz.

Biz bu meseleleri ciddî kabul ediyoruz ve pozitif bir politika yapıyoruz; ancak, bazı sorumsuz tavır ve beyanlar, güvenlik güçlerimizin motivasyonunu bozmaktadır; buna dikkat etmek gerektiğine inanıyoruz.

Ancak, bu konuda, şimdi iktidarda olan partilerin, muhalefetteyken meseleye yaklaşımlarını hepimiz bilmekteyiz. Bu problemin ortadan kaldırılmasına ilişkin yıllardan bu yana ifade ettikleri bu sağlıklı politikanın gerçekleşmesi konusunda, Hükümetin kurulduğundan bu yana ciddî bir adım görmediğimizi üzüntüyle ifade ederken, inşallah diyorum, önümüzdeki günlerde, bu problemi ortadan kaldırmaya yönelik sağlıklı politikalar ve gerçekleşecek sağlıklı politikalar gündeme getirilsin. Bölgede eşitliği sağlamadığımız müddetçe, her türlü eşitsizlik bir terör kaynağı teşkil eder. Sosyal dengenin ve eşitliğin sağlanması, bu amaçla gerekli tedbirlerin alınması gerektiğini muhalefetteyken haykırmanın siyasî şov yapmaktan başka bir özelliğini görmüyorum. Örnek vermek gerekirse, Doğu ve Güneydoğu Anadolu hâlâ köhneliğini idame ettirmektedir.

Hükümetin acizliğinden örnek vermek istiyorum: Mesela, geçen gün tütün piyasası açıldığı zaman, Ege'de tütüne başka fiyat verilmiş, Doğu Anadolu'da başka bir fiyat verilmiştir. Dahasına da gidersek, bugün, Muş İlinde tütüne 800 bin lira, 70 kilometre ötesinde bulunan Bitlis İlinde 900 bin lira başfiyat verilmiştir. Bu eşitsizlik sonucu, elbette, bölgemizde bazı sürtüşmelerin meydana geldiği muhakkaktır; çünkü, bölgemiz hâlâ cehaletten kurtulmamıştır. Şimdi, Bitlis'e siz 900 bin lira verirken, Muş'taki köylümün hangi şartlarla zaptedilmesi mümkündür; işte, eşitlik sağlanması gerekir. Ben isterdim ki, tütün başfiyatı, kalitesine, cinsine göre, birinci cins, ikinci cins ve üçüncü cins olarak değerlendirilsin; ama, vilayet olarak ayrılmasın. Bu, doğudaki batıda ev kiraladığı zaman, git, sen doğulusun, sana kiralık ev vermiyorum gibi bir ayırıma götürecektir; bunu da eşitlik bakımından uygun görmüyorum.

Dış kaynaklı hayvan dağıtımına sıra geldiği zaman... Bu dağıtım, Muş İlinde ve bölgemizde, Doğu Anadolu'da kışın yapıldı.

Kışın, fakirlerin kendisinin himayeye muhtaç olduğu, geçime muhtaç olduğu bir dönemde evine kışlık iaşe ve ibatesini sağlamadan, siz, bunlara "sen fakirsin; bu koyun ve tosunları al, bunları besle" diye kapısına nasıl götürüyorsunuz. Duydunuz mu... Hükümeti destekleyen partilere sesleniyorum... Bugün, kapıda verilen hayvanlar, fakirler tarafından alınmamış, geriye iade edilmiş; yarı fiyatına, tekrar, takdim edene verilmiştir. Bu, eşitsizliği doğurur. Yalnız, bugün, doğudaki terör, ekonomiden de, sosyal yapıdan da kaynaklanmaktadır.

Doğu ve Güneydoğu Anadolu'daki yatırımcılara, elektriğin yüzde 50 ucuz verilmesi meselesine baktığımız zaman... Aylardan beri, radyo ve televizyonlarda konu edilen "Doğu ve güneydoğudaki yatırımcılara, elektriğin yüzde 50 ucuz verilmesi" beyanatları, bizleri ve memleketimi -makus kaderi yönünden- memnuniyetle beklemeye sevk etmişti; oysa, 18.2.1998 tarih ve 23262 sayılı Resmî Gazetede neşredilen (98/1) enerji hakkındaki tebliğle, sukutu hayala uğradık. Orada, görüyoruz ki, yatırıma teşvik için sadece Van, Diyarbakır, Siirt, Tunceli, Şırnak ve Hakkâri İlleri uygun görülerek, yüzde 50 elektrik indirimi hakkı verilmiş; millî gelirden en az pay alan benim memleketim olan Muş'a yatırım yapanın ise teşvik edilmesine imkân sağlanmamıştır. Memleketimle ilgili konuları dile getirdiğim zaman, yanlış değerlendirilmesin, şunu arz etmek istiyorum: Doğuda, sosyal yapıda ve hizmetlerdeki eşitliğin, benim bölgemdeki cehaletin önüne geçip birtakım sorunları ortadan kaldıracağına inanıyorum.

Aslında, konu, şu veya bu partinin sorumluluğunda da değildir. Bu konuda bütün partilerin ve bütün insanlarımızın elbirliğiyle çözüm aramaları, önerilerde uzlaşmaları gerektiğine inanıyoruz. Keşke, geçmiş hükümetler, tenkit edilen hususları, tetkiklerini dikkate alıp uygulasalardı da, bugün burada olağanüstü halin kaldırılmasını tekrar konuşmasaydık.

Biz, bu Hükümetin, bu sorunlar üzerine eğileceği umudunu taşımak istiyoruz. Artık, bu sorunlar çözülsün; yıllardan beri, orada, halkımızın çektiği ıstırap son bulsun. Öncelikle, bu yörede evlerini, yurtlarını terk etmiş insanlarımıza ya bir an evvel tazminatları ödensin veya oradaki güvenlik sorunları bir an evvel çözülerek, bu insanların yerlerine, yuvalarına, yurtlarına dönmeleri sağlansın.

Daha önce, şehit ailelerine, mutlaka çocuklarınızı işe alacağız diye hükümetlerimizin taahhütleri vardı. Bugün, Doğu Anadolu'da -özellikle, vilayetimden arz ediyorum- bu konu ele alınmamıştır. Tabiî, bugün, yapılaşmada geri kalmış olan bu vilayetlerde, siz, bu sorunları çözemezseniz; bu şehit ailelerinin çocuklarına, sizlere iş bulacağım, hükümette mutlaka iş verilecek diye taahhütte bulunursanız ve onlar da bütün yiyeceğini, giyeceğini satarak Ankara'ya gelirse ve burada derdine çare bulamazsa, siz, bu sosyal yapılaşmada bu sorunları çözmekte zorluk çekersiniz.

Sayın milletvekilleri, Doğu ve Güneydoğu Anadolu'da, çok sayıda okul kapalıdır; açık olan okullarda öğretmen yoktur; onbinlerce çocuğumuz, gencimiz eğitim alamamaktadır. Bakın, sekiz yıllık eğitimi köylerde tatbik ediyoruz; 2 öğretmenimiz vardır, 300 öğrenciye bir öğretmen düşmektedir. Biz, ilkokul eğitimini beceremezken, bu sekiz yıllık kesintisiz eğitimde -köydeki okullara baktığımız zaman- durum yürekler acısıdır. Biz, dönemlerimizde, cezaevlerini okul olarak kullanarak ve ayrıca, bunları yurtlara sığdırarak bu sorunları çözmek istemiştik; ama, görüyoruz ki, bugüne kadar, hâlâ, ciddî bir çözüm bizim Doğu Anadolu'ya ulaşmamıştır. Bir an önce... Kürsüden değil, gazete ve radyolardan, beyanlardan değil, sorunu mahallînde gördüğünüz zaman, bu acıyla karşı karşıya kalacaksınız.

Tarım ve hayvancılık, yok olma tehlikesiyle karşı karşıyadır. Terör denilen bela, zaten, bunun kökünü kazımıştı; ama, uzun zaman geçmesine rağmen... Bu meraların ve çayırların bir an önce vatandaşa açılması zarurîdir. Hükümetimizin bu konuya eğilmesi gerekmektedir.

Bu mücadelenin sınırötesi boyutları da vardır. Bölgede terörün yok edilmesi için, güvenlik güçlerimiz, büyük bir kararlılık ve özveri içerisinde çalışmaktadır. Yaşadığı köyünden, evinden, terör sebebiyle ayrılmak zorunda kalan insanlarımızın tekrar yaşadıkları yerlere, evlerine dönmeye başlamaları, güven ortamının gittikçe tesis edilmekte olduğunun göstergesidir; memnuniyet vericidir, devamında büyük fayda vardır. Son dört beş yıldır sağlanan huzur ve güven ortamı -olağanüstü hal uygulaması içinde- kahraman güvenlik kuvvetlerimizin, onlara her türlü desteği veren OHAL bölgesinde yaşayan sevgili vatandaşlarımızın ve büyük milletimizin eseridir.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bölgede huzur ortamına ulaşma yolunda sağlanan başarı, olağanüstü hal hukukunun tanıdığı imkânlar sayesindedir. Bölgenin ve bölgede yaşayanların güvenliği, bölgede normal yönetime geçilmesi ve kesin olarak yerleştirilmesi bakımından, olağanüstü yönetimin bir müddet daha uzatılması zarureti ortadadır.

Alınan her türlü tedbire rağmen, terör olayları ortadan kalkmış değildir. Bu nedenle, mücadelenin hedefine varıncaya kadar devam etmesi, olağanüstü uygulamalarla ve büyük bir kararlılıkla, devletimizi hedef alan bu fitnenin ortadan kaldırılması için, devletimizin bütün gücüyle ve imkânlarıyla seferber edilmesi gereğine inanıyoruz.

Değerli arkadaşlarım, sonuç olarak, bütün arzumuz, dört ayda bir bu kürsüden konuşan konuşmacıların, olağanüstü hal niye kaldırılmadı diye Hükümete sormaları yerine... Örneğin, bizden önce konuşan değerli milletvekili arkadaşımız Hacaloğlu, doğudaki birtakım olayları gündeme getirdi. Biz, artık, doğunun Kürt sorununun batıda çözülmeyeceğine inanıyoruz; artık, bu konudaki yaraların kaşınmasında büyük bir fayda mülahaza etmiyoruz. Bugün, sizler, Manisa'da bir öğrencinin coplanmasına sahip çıkarken, karakolları basarken, Doğu Anadolu'da binlerce kişi sorgulamaya tabi tutulduğu zaman, hiçbir milletvekili, o ateşin içine girmemektedir.

Biz, şunu kısaca arz etmek isteriz: Polis, sizin çocuğunuzdur. Bugün, polisi ve güvenlik güçlerini yermekle hiçbir yere varamayacağınızı daha önce söylemiştik; bir kere daha hatırlatmakta fayda umuyorum.

Benim 12 yaşındaki çocuğumun sokakta olması gerekmez. 12 yaşı ele aldığımız zaman, bir lise öğrencisinin, bugün, kütüphanede ders kitabını okuması ve anne babasının koltuğunun altında olması gerekir. Bugün, sokaktaki bir terör örgütü mücadelesinden veya bir kamplaşmadan dolayı, genç çocuklarımızın bu yaşta sömürülmesi, bence uygun değildir. Bu, duygu sömürüsünden başka bir şey de olmayacaktır. Büyüdüğü zaman, ana kucağından kurtulduğu zaman, özerklik hakkını elde ettiği zaman, her türlü sosyal faaliyetin içine girmesi en doğal hakkıdır.

Bu bölgede eğitim gören çocuklarımız için, eğitimde de fırsat eşitliğinin sağlanması amacıyla, gereken tedbirlerin alınması gerekmektedir. Bugün, okullarımızda -söylüyorum- Muş Lisesinde branş hocası yoktur. Bugün, lise, kapanmak üzeredir; yabancı dil öğretmeni yoktur. Bu öğrencileri nasıl batıdaki öğrencilerle mukayese edebilirsiniz.

Bugün, köylerimizde öğretmen açığı fazladır. Yeni Hükümetin bölgeye göndermiş olduğu öğretmenlerin sayısına baktığınız zaman, bunların ancak yüzde 40'ı gidebilmiştir; diğerleri bölgeye gidememektedir. Bu sorunların çözülmesi, mutlaka, ekonomik ve sosyal yapıya dayanmaktadır. Tarım ve hayvancılıkla geçimlerini sağlayan Doğu ve Güneydoğu Anadolu halkı, bugün, bundan mahrum edilmiştir. Dilerim ki, kısa bir süre sonra, inşallah, alınan bu tedbirler sayesinde, tekrar eski durumuna kavuşacaktır.

Fabrikalar, bugün -Muş'ta dahi- Doğu Anadolu'da alınan tedbirler neticesinde kontak kapatmıştır. Bugün, şeker fabrikasında -baktığımız zaman- dün, geçen sene ve evvelki seneye göre daha büyük zorluklar, sorunlar doğmaktadır. Bugün, şeker fabrikasına alınacak olan işçi sayısı günden güne azalmaktadır; bir de özelleştirmeye tabi tuttuğunuz zaman, doğudaki bu işsizliği nasıl gidereceksiniz; bu insanları ne şekilde bir değerlendirmeye tabi tutacaksınız? Özel sektörün Doğu ve Güneydoğu Anadolu'ya gönderilmesiyle ilgili projelerin üretilmesi ve bunların hayata geçirilmesi gerekir. Bu bölgenin acil çözüm bekleyen sorunlarına çözümler sağlamak için, yapılması gerekenleri sormamız lazım.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bu duygularla, Hükümet tezkeresinin Yüce Meclisimizin takdirine, onayına mazhar olacağı düşüncesiyle, hepinize, Doğru Yol Partisi Grubu ve şahsım adına sevgi ve saygılarımı sunuyor, hepinizi saygıyla selamlıyorum. (DYP ve ANAP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum Sayın Dede.

Anavatan Partisi Grubu adına, Sayın Ülkü Güney; buyurun (ANAP sıralarından alkışlar)

ANAP GRUBU ADINA ÜLKÜ GÜNEY (Bayburt) – Sayın Başkan, muhterem milletvekilleri; Türkiye Büyük Millet Meclisinin 26.11.1997 tarihli ve 525 sayılı kararı uyarınca, Diyarbakır, Hakkâri, Siirt, Şırnak, Tunceli ve Van İllerinde devam etmekte olan olağanüstü halin, 30.3.1998 günü saat 17.00'den geçerli olmak üzere 4 ay süreyle uzatılmasını öngören Bakanlar Kurulu kararıyla ilgili olarak Anavatan Partisinin görüşlerini açıklamak üzere söz almış bulunuyorum; şahsım ve Grubum adına, Yüce Heyetinizi saygıyla selamlıyorum.

Değerli milletvekilleri, bu arada, 22 Mart günü, Bingöl'de, görevleri esnasında çığ altında kalarak şehit olan 8 güvenlik görevlimize Yüce Tanrı'dan rahmet, kederli ailelerine başsağlığı, yaralılarımıza acil şifalar diliyorum. Ayrıca, bugüne kadar, cumhuriyetimizin, ülkemizin bölünmez bütünlüğüne kasteden kanlı PKK bölücü eşkıyasıyla mücadelede şehit olan tüm güvenlik görevlilerimize, askerlerimize, polisimize, bu uğurda hayatını kaybeden köy korucusu ve yöre halkına Cenabı Allah'tan rahmet diliyorum. Yine, bu uğurda, bugüne kadar, bu davada, gece gündüz, yaz ve kış demeden, büyük bir özveriyle canları pahasına mücadele veren güvenlik güçlerimize şükranlarımızı sunuyorum.

Muhterem milletvekilleri, şimdi, huzurlarınızda, bu tezkerenin görüşülmesinden bir fırsat bularak, bazı tespitler yapmak istiyorum.

Acaba güneydoğudaki bu olaylar, ne zaman, nasıl, niçin başladı? Biraz geriye dönüp belleklerimizi kurcalarsak, güneydoğu olaylarının, 1978 yılında, PKK terör örgütünün dernek statüsünde kurulmasıyla temelinin atıldığını görürüz. 1984'te de, Eruh ve Şemdinli baskınlarıyla terör örgütü haline gelmiştir.

Bu kanlı örgüt, eylemlerini, çoluk çocuk demeden yörenin masum halkına karşı yapmıştır. Yöreye giden sağlık personeli, öğretmen ve memurlar acımasızca katledilmiştir. İş makineleri, şantiyeler tahrip edilmiştir. Yöre insanları, bu kanlı örgüte katılmaları için zorlanmıştır. Yine, yöre halkı zorla göç ettirilmiştir.

Bu olayları, ülkemiz, 1984'ten beri yaşadı. Ben, bu olayların detaylarına fazla girmek istemiyorum; ama, bugüne kadar, güvenlik güçlerimizin bu olaylarda 4 bin 500 şehit verdiğini ve 10 bin yaralısının olduğunu, 4 bin vatandaşımızın bu olaylar esnasında şehit olduğunu, 5 bin vatandaşımızın da yaralandığını ve teröristlerin de, 20 binin üzerinde zayiat verdiğini ifadeyle, bu ürkütücü rakamların, olayların boyutunu ve ne kadar vahim olduğunu ibretle gözler önüne serdiğini belirtmek istiyorum.

Yine, bu olaylar sonucunda, bölgede, 3 bin 500 köy boşaltılmıştır; 3 milyon insan, yerlerinden yurtlarından göç etmiştir. Bu olaylar sonucunda, bölge ekonomisi çökmüş, bölge insanı, daha da aç ve sefil bir hale sürüklenmiştir.

Acaba, bugüne kadar cumhuriyet hükümetleri ne yapmıştır; bu kısa girişten sonra, kısaca buna bir göz atalım. Elbette ki, hükümetler, bu olaylara seyirci kalamazdı ve kalmadılar. Devletin ve milletin bütün imkânları -o kıt imkânlar- kullanılarak, yasalar çerçevesinde yapılması gerekenler -ama, mutlaka ve mutlaka- yapılmaya çalışılmıştır.

Hepinizin bildiği gibi, Anayasamızın 140 ıncı maddesi gereği, olağanüstü hal, 1987'den itibaren, bu bölgede ilan edilmiştir. Yine, bu mücadelede, özel hareket timleri, köy koruculuk sistemi getirilmiştir. Tabiî, bir bölücü örgütün eylemlerine düzenli bir orduyla karşılık verilmesinin zorluğu biliniyor, bilinmelidir. İşte, bunun için özel hareket timleri kurulmuş ve bu timler, büyük bir özveri ve fedakârlıkla, canları pahasına, bu işin üstesinden gelmeye gayret etmişlerdir; bugüne kadar da, çok önemli sonuçlar almışlardır, başarılı sonuçlar almışlardır.

Köy koruculuk sistemi kurulmuş ve yöre halkından takriben 60 bin civarında insan eğitilerek bu mücadelede kullanılmıştır. Bu insanlar büyük bir özveride bulunmuştur. Aynı zamanda, demin de arz ettiğim gibi, yöre halkından verilen 4 bine yakın şehidin büyük bir kısmı, bu koruculardandır. PKK'nın, zaman zaman, beyanlarında, bu insanlar hain olarak ilan edilmiştir; ama, bu insanlar, o gün olduğu gibi bugün de, büyük bir özveriyle bu hizmetlerine devam etmektedir.

Güvenlik güçlerimiz, bütün hükümetler döneminde, araç gereç ve sayı bakımından en üst düzeyde donatılmaya çalışılmış ve bunlar yapılmıştır.

Muhterem arkadaşlarım, bugün geldiğimiz noktaya göz atarsak, Allah'a şükürler olsun ki, güneydoğu, düne göre bugün daha sakin, kanun hakimiyetinin sürdüğü ve insanların, artık, gündüzleri değil, geceleri de çıkıp gezebilecekleri, dolaşabilecekleri bir konuma gelmiştir.

Her ne kadar, Karadeniz Bölgesinde son aylarda yapılmak istenen eylemler, dağılma sürecine giren PKK bölücü örgütünün sadece bir propaganda gösterisinden ileri gidememiştir. Güvenlik güçlerimizin gayreti ve Hükümetimizin aldığı ciddî tedbirler sonucunda, bu PKK militanları, Karadeniz Bölgesinde tutunamamış, başları dahil olmak üzere hepsi yok edilmiştir. Bugün, Karadeniz Bölgesinde PKK tehdidi yok denilebilir noktadadır. Bundan büyük bir memnuniyet duymaktayım.

Hepinizin bildiği gibi, bundan takriben altı ay önce, Bitlis, Batman ve Bingöl İllerimizde olağanüstü hal kaldırılmıştır. Zaten, Hükümetimizin amacı, tedrici olarak, imkânlar nispetinde bu olağanüstü hali kaldırarak olağan hale dönmektir.

Umut ediyorum ki, bu trendle, bu gidişle, çok yakın bir süre içerisinde, mevcut altı ilden de bu olağanüstü hal, yine tedrici olarak, kaldırılacaktır.

Yine, hepinizin yakinen takip ettiği üzere, bu bölücü örgüt, artık güneydoğuda da eylem yapamaz hale gelmiştir, kendisine vurulan darbeler sonucunda -daha önceden ve son zamanlarda sınırötesine yapılan çok ciddî harekâtlar sonucunda-etkisini kaybetmiştir, tamamen siyasî yöne dönmüştür ve özellikle, Almanya'da, Avrupa'da, siyasî propagandalar yapmaya başlamıştır; ama, örgüt olarak etkinliğini kaybetmiştir, son aylarda örgütten teslim olmalar fazlaca artmıştır, hatta, son günlerde -zannediyorum, basından da yakinen takip etmişsinizdir- örgütün iki numaralı şahsı, Suriye'de, gidip teslim olmuştur.

Şimdi, bu tablodan sonra, acaba, yapılması gereken nedir, Hükümetimiz ne yapmaktadır: Hükümetimiz, güvenlik güçlerimizin bu önemli başarılarından sonra, en önemli bir hususun, bölgenin ekonomik kalkınması olduğu bilinci içerisindedir. Son zamanlarda, başta Sağlık Bakanlığımız olmak üzere, olağanüstü hal bölgesinde kullanılmak üzere, bölgeye 5 bin kadro tahsis edilmiştir. Ayrıca, bu öğretim yılında, bölgeye 24 434 öğretmenin ataması yapılmış, 1 435 vekil öğretmen kadrosu verilmiştir. Bu yıl, yalnız olağanüstü halin bugün uygulandığı 6 ile ataması yapılan öğretmen sayısı, 5 675'tir.

Bu yıl, bölgedeki güvenlik nedeniyle kapanan okullardan 203'ü yeniden öğretime açılmıştır. 4306 sayılı sekiz yıllık zorunlu ilköğretim uygulamasıyla, ilköğretim yatırımlarına ivme kazandırılmıştır. 1997 malî yılı yatırım programıyla öngörülen ödeneğin çok üzerinde para kullanılarak, bu bölgede, yatılı ilköğretim bölge okullarına ek olarak, 1 236 derslikli 145 ilköğretim okulu donatılıp hizmete açılmıştır.

Eğitim kurumlarının yapımı ve onarımı için, 24 trilyon 472 milyar lira harcanmıştır. 1997-1998 öğretim yılında, 3 900 öğrenci kapasiteli 7 yatılı ilköğretim bölge okulu ile 850 öğrencili 5 pansiyonlu ilköğretim okulu hizmete açılmıştır. Yatılı ilköğretim bölge okulları ve pansiyonlu ilköğretim okullarında barınarak öğretim gören çocuklarımızın sayısı 34 680'dir ve bu öğrencilerin her türlü masrafı devlet tarafından karşılanmıştır.

Muhterem milletvekilleri, hepinizin bildiği gibi, 21 Ocak 1998 tarihinde, Olağanüstü Hal Bölgesinde ve Kalkınmada Öncelikli Yörelerde İstihdam Yaratılması ve Yatırımların Teşvik Edilmesi ile 193 Sayılı Gelir Vergisi Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkındaki Kanun, Yüce Meclis tarafından kabul edilmiştir. Bu kanunun detaylarına fazla girmek istemiyorum; ama, bu kanunla ilgili, altını çizerek, satırbaşı olarak, çok kısa bilgi arz etmek istiyorum.

Olağanüstü hal bölgesindeki illerimizde, çıkardığımız bu kanunla, Gelir ve Kurumlar Vergisi istisnaları getirilmiştir. Şöyle ki:

En az 10 işçi çalıştırmak şartıyla, yeni işe başlayanlar, 5 yıl Gelir ve Kurumlar Vergisi ödemeyeceklerdir; ayrıca, buna ilaveten, 5 yıl da yüzde 50 vergi istisnasından yararlanabileceklerdir.

Halen vergi mükellefi olanlar 10 ve daha fazla -ilave- işçi çalıştırıyorlarsa, biraz önce bahsettiğim istisnalardan onlar da yararlanacaklardır.

Yine, bu yörelerde, bahse konu işyerlerinde çalışanlardan kesilecek Damga Vergileri 2 yıl ertelenecektir; ertelenmiştir bu Kanunla. 5 yıl süreyle, teşvik belgeli yatırımlardan, Veraset ve İntikal Vergisi, Damga Vergisi, Banka ve Sigorta Muameleleri Vergisi ve Emlak Vergisi alınmayacaktır.

Yine, bu yörelerdeki işletmelerde, 5 yıl boyunca tahakkuk eden SSK primleri -yani, işveren payı- Hazine tarafından karşılanacaktır.

Ayrıca, organize sanayi bölgelerine öncelik verilmek üzere, en az 10 kişilik istihdam öngören yatırım teşvik belgeli yatırımlar için, Hazineye ait arsa ve arazilerin mülkiyeti bedelsiz olarak devredilecektir.

Bu mevcut Kanunun kapsamının genişletilmesi çalışmaları, Hükümetimizin olumlu görüşü ve teklifiyle, Meclis Plan ve Bütçe Komisyonunda halen devam etmektedir. En kısa zamanda, bu Kanun kapsamındaki illerimize ilaveten yeni iller de bu imkânlardan faydalanacaktır.

Yine, Hükümetimiz, bu bölgede büyük istihdam yaratacak GAP Projesinin bir an evvel bitirilmesi için kararlıdır ve azimlidir. Hepinizin bildiği gibi, GAP Projesi, Güneydoğu Anadolumuzun ekonomik kalkınmasının lokomotifidir. Bu projeyle, 1 milyon 700 bin hektar alan sulanacak, o bölgede, 3 milyon insanımıza istihdam yaratılacaktır. Bu hayatî ve önemli projenin bitirilmesi, gerçekleştirilmesi, 55 inci Cumhuriyet Hükümetinin en önde gelen önceliğidir.

Değerli milletvekilleri, inancımız odur ki, güneydoğuda huzurun temini, bölücü terör örgütünün en son kırıntısının temizlenmesi dahil, yapılacak güvenlik operasyonu girişimlerinden ayrıca, bu bölgenin ekonomik kalkınması, işsizliğin ortadan kaldırılması en önemli amacımızdır. Bu, millî bir davadır. Bütün siyasî partilerin bu gözlükle bu davaya baktığına inanıyorum ve bakmak mecburiyetindeyiz; ülkemizin geleceği, esenliği için bu bakışa devam etmek mecburiyetindeyiz. Hükümetimiz, Yüce Milletimiz ve Parlamentomuz, güvenlik güçlerimizin arkasındadır. Devletimiz, bu iradesini cesaret ve kararlılıkla sürdürecektir.

Muhterem milletvekilleri, bu, arz ettiğim gibi, millî bir davadır. Bunun spekülasyonu, bunun siyaseti olmaz. Demin, sözlerimin başında arz etmiş olduğum rakamlar, o ürkütücü ölüm raporları ve çökmüş bir ekonomiyi göz önüne getirdiğiniz zaman, ülkemize yapmış olduğu tahribatı düşündüğümüzde, bu konuda, bana göre, işte, sen daha çok yaptın, ben daha çok yaptım gibi birtakım anlamsız kısırdöngülerin içine girmemeliyiz.

Bugün, Hükümetimiz, bu illerde olağanüstü halin dört ay daha uzatılmasını talep etmektedir -kendi bilgi, belgelerine göre- ve bunun kökünün kurutulması için bu izne ihtiyacı vardır. Biz, Anavatan Partisi olarak, bu uzatmanın lehinde oy kullanacağız.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Sayın Güney, lütfen, toparlayalım.

ÜLKÜ GÜNEY (Devamla) – Ve inanıyorum ki, Yüce Meclisimizin değerli üyeleri bu Hükümet teklifinin yanında yer alacaklar, olumlu oy kullanacaklardır.

Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (ANAP ve DTP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum Sayın Güney.

Demokrat Türkiye Partisi adına, Mardin Milletvekili Sayın Muzaffer Arıkan; buyurun.

DTP GRUBU ADINA MUZAFFER ARIKAN (Mardin) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgelerimizde uygulanmakta olan ve terörle mücadele amacıyla 1987 yılında yürürlüğe giren olağanüstü halin Diyarbakır, Hakkâri, Siirt, Şırnak, Tunceli ve Van İllerinde dört ay daha uzatılmasına ilişkin Hükümet tezkeresi üzerinde, Demokrat Türkiye Partisi Grubu adına, görüşlerimi arz etmek istiyorum.

1970'li yıllarda ülke genelinde yayılma eğilimi gösteren, kırsal kesimlerde ve yükseköğretim kurumlarında kazandığı sempatizanlarla büyük kentlerimizde terör faaliyetlerine girişen yasadışı örgütler, her geçen gün büyük bir artış göstererek fraksiyonlara bölünmüş ve ülkemizde yaşayan her kesimi derinden etkilemiştir.

1970'li yılların sonunda adından söz ettirmeye başlayan PKK terör örgütü, 1983 yılında ilk büyük eylemini gerçekleştirerek ülke gündemine oturmuştur. Özellikle, Doğu ve Güneydoğu Bölgesinde PKK'nın yasadışı faaliyetlerinin hızla artması, küçük yerleşim birimlerinde baskı oluşturarak zorla sempatizan edinmesi ve oluşturduğu dağ kadrolarıyla köyleri yakıp, masum birçok insanı büyük, küçük, kadın demeden öldürtmesi, bu bölgelerimizde terörle mücadele yöntemlerinde yeni çözüm arayışları içine girilmesini zorunlu hale getirmiştir. Böylece, 1984 yılında sıkıyönetim ilan edilmiş ve 1987 yılına kadar devam etmiştir. 1987 yılında, bu bölgelerdeki idarî yönetim şekli biraz daha yumuşatılarak olağanüstü hal bölgesi şekline dönüştürülmüş ve Olağanüstü Hal Bölge Valiliği kurulmuştur.

PKK olayı başlamadan önce, bölge halkı, geleneklerine bağlı, ekonomik olarak daha müreffeh bir durumdaydı; çünkü, herkes, bağında, tarlasında ve işyerinde devletine olan sonsuz güven ve bağlılığıyla hayatını devam ettirmekteydi. Ancak, üzülerek ifade ediyorum, yıkıcı faaliyetlerin başlamasıyla birlikte o dönemde olayların fazla önemsenmemesi ve üzerine gerektiği gibi gidilmemesi, insanların birbirine olan güvenini azaltmış, herkesin birbirine kuşkuyla baktığı, birbirinden korktuğu kötü bir ortamın oluşmasına sebep olmuştur.

Bölgede yaşayan insanlar, can korkusuyla, varını yoğunu satarak veya oturdukları yerleri terk ederek ilçe ve il merkezlerine, diğer bölgelere ve hatta yurtdışına göç etmek zorunda kalmışlardır. Göç, kentsel sorunların artmasına, zaten yetersiz olan kentsel hizmetlerin daha da yetersiz hale gelmesine ve çarpık kentleşmeye yol açmıştır. Bu durum ise, ülkenin ekonomik, demokratik, sosyal ve politik dengelerini altüst eder hale gelmiştir.

Değerli milletvekilleri, 1980'li yıllardan bu yana bölgemizde meydana gelen terör olaylarının önüne geçebilmek ve soruna çözüm bulabilmek uğruna, bugüne kadar ülkemizin yatırıma harcanması gereken kaynakları seferber edilmiş, bu ülkenin insanları canlarını vermişlerdir. Yapılan çalışmalarda, güvenlik kuvvetlerimiz, zor şartlar altında büyük bir özveriyle mücadele etmiş ve bu uğurda şehit vermişlerdir. Güvenlik kuvvetlerimiz, bölge halkıyla aynı yaşam koşullarında, her şeye rağmen, oldukça duyarlı bir şekilde hareket etmektedirler. Gece ve gündüz, her an gelebilecek bir kurşuna hedef olarak nöbet bekleme, sürekli arama, baskın ve operasyonlar ile koruma ve savunma içgüdüsünün her an alarmda olmasının getirdiği stres, onların içinde bulundukları ortamın, verdikleri mücadelenin ne kadar güç olduğunu göstermektedir. Ayrıca, içinde bulunulan zor koşulların insan psikolojisi üzerinde yapmış olduğu etkiyi, insan benliği ve kişiliği üzerinde yaptığı yıkımları saptamak gerçekten zordur. Bu uğurda gözünü kırpmadan, varını yoğunu ortaya koyarak, teröristlerle mücadeleye koşmuş ve birçoğu şahadet mertebesine ulaşmış olan güvenlik güçlerimizi, burada, bir kez daha rahmetle anıyorum.

Değerli milletvekilleri, 1987 yılında, terörle mücadelede silahlı kuvvetlerimize destek sağlamak amacıyla koruculuk sistemi kurulmuş; 442 sayılı Kanuna eklenen fıkrayla, görevleri "köylünün malını, canını, ırzını korumak" şeklinde düzenlenmiştir.

Koruculuk sistemiyle ilgili kadrolar oluşturulurken, bölgede rüşvet, hırsızlık, soygun, kız kaçırma, ırza geçme ve gasp olaylarına adı karışan ve hatta bu fiillerinden ötürü cezalara çarptırılan birkısım insan, bu kadrolarda, maalesef, görev almış; bu fiillerine korucu iken de devam ederek, sistemin işleyişinde, halka zarar verdiklerinden, aksaklıklara ve olumsuzluklara sebep olmuşlardır. Bölgede, hâlâ, münferit bazı olayların meydana gelmesi söz konusu ise, bunun büyük ölçüde sorumlusu, rüşvet, soygun, adam öldürme, zorla el koyma ve bu gibi yollarla kargaşa ve terör ortamından faydalanarak kişisel menfaat sağlayan ve hâlâ koruculuk görevini sürdüren bu insanlardır.

Bölgeden herhangi bir nedenle evini barkını terk ederek göç etmek zorunda kalan vatandaşlarımızın mülklerine birtakım korucular tarafından el konulmuş, evleri işgal edilmiştir. Huzur ortamının oluşması durumunda, bu vatandaşlarımız tekrar kendi mülklerinin başına döneceklerdir. Böylesi bir ortamın oluşmasını, birkısım korucu istememektedir; çünkü, terör ortamının belirsizliğinden doğan ve hiçbir emek harcamadan elde etmiş oldukları değerler ellerinden gidecek, haksız yere sağlamış oldukları kazançlar sona erecektir.

Bu birkısım korucunun faaliyetleri, gerek kamu güvenliği gerekse anlayış açısından devletin bölgeye yönelik haklı uygulamalarına gölge düşürmekte ve özveriyle canını dişine takarak mücadele eden korucuları zor duruma sokmaktadır. Başlangıçtan bugüne kadar, gerek ekonomik kaynakların büyük bölümünü tüketen gerekse yaptıkları uygulamalarla bölgede büyük olumsuzluklara ve ileride telafisi çok güç ayrışımlara neden olan bu birkısım korucular, yarattıkları olumsuzlukların ekonomik ve siyasî parsasını toplarken, güvenlik güçlerimiz şehit vermeye devam etmektedir.

Burada bir hususu özellikle vurgulamak istiyorum. Bazı korucuların atanmalarında, yasanın gerektirdiği koşullar ve nitelikler yerine getirilmemiş, gereken titizlik gösterilmemiştir. Büyük güçlüklerle yaratılmaya çalışılan huzur ve güven ortamının, emek ve çabaların, çekilen sıkıntıların, kendini bilmez birkaç korucu yüzünden heba olmaması için, bu korucuların tespit edilerek en kısa zamanda görevlerinden uzaklaştırılmalarını diliyorum. Bu kişiler, bölgede huzursuzlukların kaynağını oluşturarak, toplumsal barışın bozulmasının temel nedenlerinden birisi olan bir kurum haline gelmişlerdir.

Diğer taraftan, Türkiye'nin ekonomik verilerine baktığımızda, ülkenin gelişmişlik düzeyinin birbirine paralellik arz etmediği görülmekte ve bu durum, başta ekonomik olmak üzere, siyasî, sosyal ve etnik sorunları da beraberinde getirmektedir. Doğu ve güneydoğu bölgelerinin, kendileri yol gösterecek; can güvenliğini sağlayacak; yatırımlarda bulunanların önlerini açacak; girişimcilere destek olacak; eğitim, sağlık, spor ve iş alanlarının getirilmesine öncü olacak, korku ve paniği yaratan odakları esnekleştirecek; iş olanakları sağlayacak; köylüyü köyünde, şehirliyi şehrinde rahat yaşatabilecek; şiddetin ortadan kalkması için politikalar geliştirecek; kısacası, halkı kucaklayacak yeni bir sisteme gereksinimi vardır.

Değerli milletvekilleri, yukarıda yapmış olduğum açıklamalar doğrultusunda, olağanüstü halin hukuken ortadan kaldırılması veya zaman içerisinde bazı illerimizin olağanüstü hal uygulaması dışına çıkarılması, fevkalade önemlidir. Olağanüstü hal uygulamasına son verildikten sonra, korucuların, terörle mücadeleye zarar vermeyecek şekilde ve süreç içerisinde, görevleri, kolluk kuvvetlerine devredilmelidir.

Yöre insanının ekonomik ve sosyal refah seviyesinin, Orta ve Batı Anadolu ile eş seviyeye yükseltilmesi, en büyük hedefimiz olmalıdır.

Bölgede görevlendirilecek mülkî ve adlî personelin atama sistemi değiştirilmeli, en küçük birimde dahi, yetenek ve tecrübe şartı aranmalıdır. Kamu personeli, halkın sosyal ve kültürel yapısına uyumlu ve hizmet üretme dışında beklentisi olmayan kişiliğe sahip olmalıdır.

Yöredeki işsizlik sorunu, mahallinde çözümlenmelidir. Yöre insanının ihtiyacına cevap verecek ara insangücü, orta vadede kendi içinden sağlanmalıdır. Yöre insanı, eğitim, istihdam, sosyal ve ekonomik refah düzeyi olarak, yörede tatmin edilmelidir. Yöresel imkânlara dayalı, emek-yoğun nitelikli küçük ve orta ölçekli projeler, malî olarak desteklenmelidir.

Güneydoğu Anadolu halkı, terör örgütleri tarafından istismar edilmiş ve bu örgütlerin nihaî hedeflerine ulaşmak amacıyla istismar ettikleri kitleler haline getirilmek istenmişlerdir. Bu vatandaşlarımız, istismardan kurtarılmalı, terörün halk üzerindeki psikolojik baskısı önlenmelidir.

Vatandaşımızı potansiyel suçlu olarak gören anlayışın yerine, halkına güvenen, onu koruyup kollayan ve ona "bu, benim devletimdir" dedirten bir yaklaşımla sorunların çözülebileceğine inanıyoruz. Terörle mücadele, sivil otoritenin öncülüğünde yürütülmelidir.

Burada, son bir noktaya daha değinmek istiyorum. Geçen hafta, seçim bölgemde yapmış olduğum incelemelerde, köylümün, toprağını ve bağını ekip biçmek için izin alması gerektiğini, istediği zaman toprağına giremediğini gördüm. Dileğim, tüm bölge halkının, özgürce, bağına, tarlasına girip, kendi ekonomik kazançlarını sağlamasıdır.

Değerli milletvekilleri, sözlerime son verirken, görevdeyken üzerlerine çığ düşmesi sonucu hayatlarını kaybeden güvenlik güçlerimize Allah'tan rahmet, ailelerine ve yakınlarına başsağlığı diler; Demokrat Türkiye Partisi Grubu adına, Yüce Meclisi saygıyla selamlarım. (DTP, ANAP ve DSP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum Sayın Arıkan.

Şahsı adına, Tunceli Milletvekili Sayın Kamer Genç; buyurun. (DYP sıralarından alkışlar)

KAMER GENÇ (Tunceli) – Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; konuşmama başlamadan önce, hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Konuşmama başlarken, Tunceli-Bingöl sınırları içinde meydana gelen çığ felaketinde canlarını kaybeden aziz mehmekçitlerimize Tanrı'dan rahmet, ailelerine ve şanlı ordumuza başsağlığı diliyorum; çığ altında kalan ve hâlâ çıkarılamayanların da sağ olarak kurtarılması için Tanrı'ya dua ediyorum.

Değerli milletvekilleri, 124 aydır, yani 31 defadır, olağanüstü hali uzatıyoruz ve her defasında da aynı şeyleri söylüyoruz. Evlatlarını, doğu ve güneydoğuya askere gönderen analar, babalar tedirgin; her an, çocuklarının bir acı haberini alma sıkıntısı ve üzüntüsü içindeler. Onun için, bu işin bir an önce bitmesi lazım; yani, sırf, doğu ve güneydoğuya evlatlarını gönderen ana ve babaların, her an, bir evlat acısı duyma endişesi içinde yaşamamaları için, bu işin bitmesi lazım; güneydoğudaki halk için değil de, evvela bunun için bitmesi lazım diyorum.

Bu işin bitmesini istemeyen birtakım çevreler olabilir. Bazılarının "nasıl olsa, güneydoğuda, silahlı güçlerimiz, bir eğitim yapıyorlar, belirli bir savaş yapma yeteneği kazanıyorlar" diye düşünceleri olabilir. Bana göre, bu, çok tehlikeli bir düşünce tarzıdır. Olağanüstü halin devamından, bazı çevreler, çok büyük kazançlar sağlayabilirler; ama, şunu herkesin bilmesi lazım ki: Ülkenin birlik ve bütünlüğü ve insan kanı üzerine sağlanan her kazanç, en onursuz kazançtır, en haram kazançtır; belki, bugün, kendilerini refaha kavuşturabilir, ama, bunun acısını çoluk çocukları çekecektir; bunu, herkesin bilmesi lazım. (DYP ve RP sıralarından alkışlar)

Onun için, değerli milletvekilleri, bu iş bir millî meseledir. Bu millî meselenin çözümünde, biz, doğulu ve güneydoğulu milletvekilleri olarak, uzun zaman, bu kürsülerden, yöremizin sorunlarını dile getirmedik. Geçmişte gördük; birtakım insanlar çıktı, belki istismar da etti, bu Mecliste susturuldu, dışarıya atıldı. Artık, herkesin, iyice, bunların muhasebesini yapması lazım.

Olağanüstü hal, güneydoğuda, özellikle bölgemizde, insan haklarını yok etti, insanın yaşamasını çekilmez hale getirdi, temel hak ve özgürlükler ortadan kaldırıldı; bunu, insaf sahibi olan, izan sahibi olan, vicdan sahibi olan herkes hissetmeli ve bilmelidir; ama, ne oldu; bakıyoruz, Türkiye Büyük Millet Meclisinde, herkes kendi bölgesindeki sorunları dile getiriyor; herkes kendi bölgesine birtakım yatırımlar, hayatı, yaşamı iyileştirici çözümler teklif ediyor; ama, maalesef, güneydoğuyu düşünen yok; "cek" ve "cak"larla geçiyor; şunu yapacak, bunu yapacak...

Olağanüstü hal demek... Olağanüstü hal şartlarında, temel hak ve özgürlükleri askıya alınan kişilere, devletin, bu insanların temel hak ve özgürlüklerinden fedakârlığı nedeniyle, hiç olmazsa, ekonomik alanda bunlara yardım elini uzatması lazım; yok böyle bir şey. Sayın grup sözcüsü arkadaşımız "193 sayılı Kanun çıkarmışız da, belli birtakım muafiyet ve istisnalar getirmişiz..." Arkadaşlar, o muafiyet ve istisnalarla ilgili bir şey yok.

Siz, bölgede yaşayan insanların durumlarını gördünüz mü? Ben, size, mesela, Tunceli'de yaşayan insanların, çok müşahhas olarak, durumunu, olayları izah etmek istiyorum.

1993 yılına kadar Tunceli hudutları içinde PKK yoktu; ama, işte, o zamana kadar orada valilik, emniyet müdürlüğü, çeşitli görevler yapan insanlar bilir ki, bugün herkesin peşinde koştuğu o Yeşiller, o birtakım kişiler, o zaman o bölgelere gönderildi; insanların izzeti nefisleriyle oynandı, insanların en temel hakları olan yaşama haklarına ihanet edildi ve insanlar, mecburen, dağa, silahlı olarak kaçırıldı; bunları, biz, burada zaman zaman dile getirdik; bunları söylemenin de çok fazla fayda sağlayacağını zannetmiyorum; söylendi çünkü. Bu insanlar dağa gitti, ama, bugün, burada...

Bakın, bizim Tunceli İlinde bütün köylerin okulları kapalı, bizim Tunceli'nin köylerinde ve il merkezinin ilçelerinde doktor yok, öğretmenler yok, branş dersleri boş geçiyor. Bir insanı düşünün ki, evi yok, tarlası yok, hayvanı yok, kazancı yok; bu adam nasıl geçinecek, düşünebilir misiniz?! Buna nasıl yardım etmemiz lazım; Türkiye Büyük Millet Meclisi olarak, bunu düşünmemiz lazım; bunu düşünmeyen insan, insan değildir. Burada, bu düşünceleri, bu sıkıntıları dile getiren kişilere karşı alaylı bakanlar da insan değildir, elinde yetki olduğu halde bu insanların sorunlarına çözüm bulmayanlar da insanoğlu insan değildir!

Bakın, 1993 yılında, Tunceli'de -Hozat, Çemişkezek ve Pertek'te- hayvancılık vardı, 560 bin küçükbaş hayvan vardı. 1993'te bütün yaylaları yasakladılar. Ne oldu; 1997'ye kadar bu hayvan sayısı 180 bine indi.

Değerli arkadaşlar, şimdi, olağanüstü hal varsa, eğer hayvancılığı kaldıracaksanız, devlet, alacak bu insanların elindeki hayvanları, kendi mezbahalarına, çiftliklerine gönderecek, bunlara para ödeyecek; yani, bir devletin vatandaşına yapması gereken, esas budur; yapılmadı... 1997'de, Tunceli'de, üç dört yaylayı serbest ilan ettiler; o 180 bine düşen hayvan sayısı, birdenbire 220 bine çıktı. Bakın, her sene uğraşıyoruz "efendim, şu yaylaları serbest ilan edin" diyoruz; maalesef, işte, valiler ile kumandanlar, o ona atıyor, bu buna atıyor...

Değerli milletvekilleri, şimdi, Sayın Bakandan özellikle rica ediyorum; küçükbaş hayvanlar, özellikle koyun, en geç mayısın sonuna kadar otlağa, dağa çıkması lazım; bunu, bu sene halledin ve halledeceğinize inanıyorum. Tabiî, bunun üzerinde çok fazla durmak da istemiyorum; aslında, dile getirilmesi gereken çok önemli konular var.

Ben, Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanvekiliyim; bölgemdeki sorunları dile getirmek için kendimi âdeta frenliyorum. Niye frenliyorum biliyor musunuz; bölgemde çok iğrenç olaylar oluyor; çok sıkıntılı olaylar oluyor. Bakın, orada görev yapan güvenlik kuvvetleri mensuplarımızın büyük bir kısmı, hakikaten çok saygı duyduğum, yurtsever, vatansever insanlar. Arkadaşlar, kanı ve canı pahasına görev yapmak, zor bir olaydır; yani, bir güvenlik görevlisi, bir ormanlık yolda yürüyor; ama, karşıdan bir vatandaş geliyor; bu insan, acaba dost mu düşman mı, kendisini öldürecek mi öldürmeyecek mi?.. İnsan, böyle, can korkusu taşıdığı bir ortamda, en adil insan da olsa, muhakkak şüpheli hareket eder, en azından birtakım korkular içinde hareket eder. İstiyoruz ki, bu korkulu anları ortadan kaldıralım.

Nedir bu doğu, güneydoğu meselesi?.. Şimdi, artık, burada silahlı örgütlerin gücü azaldı. Niye bu azaldı; bunun en büyük nedeni, halkın gördüğü sıkıntı, çektiği ıstırap sonunda, bunlardan desteğini çekmesinden kaynaklanıyor. Yoksa, tabiî ki güvenlik kuvvetleri bunun üzerine gittiler; ama, burada tehlikeli bir şey var arkadaşlar. Bakın, hastalığı nekahet devresinde sağlıklı tedavi etmezseniz, o zaman hastalık, bu defa, çok daha ağır ve büyük bir şiddetle nükseder ve onun altından çıkamazsınız. Rica ediyorum, bakın, bizim bölgemizde yaşayan bu insanlara ekonomik nden el atmak lazım.

Bundan bir süre önce, Karadeniz otoyolu için 1 milyar dolar para ayrıldı; 250 kilometrelik yol. Biz burada dedik ki, bu yol 250 milyon dolarla yapılabilir; ama, 250 milyon dolarla bu yolu yapıp, kalan 750 milyon dolarla da, ne olur, şu Türkiye'nin sıkıntı içinde olan doğu, güneydoğu insanlarına bir yardım edin. Arkadaşlar, bizim ilimize, bakın...

AHMET KABİL (Rize) – O yol kadar, başına taş düşsün!

KAMER GENÇ (Devamla) – Efendim, müdahale etmeyin; çıkıp burada konuşursunuz, çıkıp konuşursunuz.

AHMET KABİL (Rize) – Şu anda 15 bin kişi...

BAŞKAN – Sayın Kabil, lütfen...

KAMER GENÇ (Devamla) – Efendim, bakın, hiçbir yatırım yapılmıyor...

AHMET KABİL (Rize) – Nereden biliyorsun?..

KAMER GENÇ (Devamla) – Orada, bir PTT var, bir TEDAŞ var; onlar da özelleştiriliyor. Buraya yatırım yapmayacaksınız, iş sahası açmayacaksınız, bu insanlar toprak mı yiyecek beyler!..

ÜLKÜ GÜNEY (Bayburt) – Bizim oralar daha fena.

KAMER GENÇ (Devamla) – Ben buradan söylüyorum. İnanmıyorsanız, haysiyeti, şerefi, namusu olan, gelsin Ovacık'a, gelsin Hozat'a, gelsin Çemişkezek'e, Nazımiye'ye, Pülümür'e, o insanların ne kadar aç, sefil olduğunu görsün...

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Sayın Genç, 1 dakika içinde lütfen toparlayın.

KAMER GENÇ (Devamla) – "Cak" ve "cek"lerle olacak şey değil... Burada çıkıp da sokaklara seslenmekle, mesaj vermekle bu iş olmaz. Bugüne kadar gelen, bugüne kadar iktidarda olan insanlar, bu yöre insanlarına yardım etmediler, özel bir yatırım programı uygulamadılar. Burada yapılacak şey, o insanlara ya işsizlik sigortasını getirmek veyahut da o insanlara bir iş vermek...

Arkadaşlar, bakın, bir deprem olduğu zaman devlet ne yapıyor; o deprem anında oraya hizmet ediyor. Şimdi, bu terör de, deprem gibi felakettir, bir millî felakettir; bu millî felaketin etkisini giderinceye kadar, devletin buraya özel yöntemlerle el atması lazım; eğer, özel yöntemlerle el atmazsa, işte, o insanlar sıkıntıya düşer.

Arkadaşlar, insanları, kaybedecek bir şeyi kalmayacak duruma düşürmemek lazım. Bugün, bizim ilimizde insanlar, kaybedecek bir şeyi kalmamış durumda; insanlar aç diyorum size! Bana inanmıyorsanız, buyurun oraya gidelim ve bu insanların ıstırabını duyalım...

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Sayın Genç, teşekkür ediyorum.

KAMER GENÇ (Devamla) – Efendim, çok teşekkür ederim. Tabiî, fazla da uzatmayayım, zaten, kısa olarak düşüncelerimi söyledim.

Hepinize saygılar sunuyorum. (DYP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim.

Sayın Bakan, şahısları adına son konuşmaya geçmeden önce Hükümet adına bir açıklamanız olacak mı?

İÇİŞLERİ BAKANI MURAT BAŞESGİOĞLU (Kastamonu) – Evet efendim.

BAŞKAN – Buyurun Sayın Bakan.

İÇİŞLERİ BAKANI MURAT BAŞESGİOĞLU (Kastamonu) – Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; olağanüstü hal uygulamasının 6 ilimizde dört ay süreyle uzatılmasına ilişkin Başbakanlık tezkeresi üzerinde Hükümetimizin görüşlerini arz etmek üzere söz almış bulunuyorum; bu vesileyle, Yüce Heyetinizi saygıyla selamlıyorum.

Sayın milletvekilleri, olağanüstü hal uygulamaları, dünyanın hiçbir yerinde siyasî otorite tarafından tercih edilen bir yönetim biçimi değildir; ama, değişik demokratik yönetimlerde zaman zaman olağanüstü hal yönetimlerine başvurulduğu görülmüştür. Türkiye'de de, zaruretlerin sonucu olarak, 1987 yılından itibaren olağanüstü hal uygulamasına geçilmiştir. Bunun sebebini, Yüce Meclisimiz biliyor, kamuoyumuz biliyor.

Türkiye neden olağanüstü hal uygulamasına geçmiştir veyahut da geçmek zorunda kalmıştır? Ülkemizin belli bir bölümünde, Güneydoğu Anadolu Bölgesinde, bölücü terör örgütünün, ülke bütünlüğünü bozmak, ülkemizin dirliğini, bütünlüğünü bozmak amacıyla kalkıştığı şiddete karşı, silahlı eylemlere karşı, teröre karşı, devlet olarak daha iyi mücadele verilebilmesi için, daha etkin mücadele edilebilmesi için olağanüstü hal uygulamasına geçilmiştir. Bunun zaman zaman kapsamı daraltılmıştır, il sayıları daraltılmıştır; ama, bugün itibariyle, 6 ilimizde halen olağanüstü hal uygulaması devam etmektedir. Bu, aynı zamanda, Anayasamızda da tarifini bulan bir yönetim şeklidir.

55 inci Cumhuriyet Hükümeti, Hükümetimiz, görev başına geldiği günde, olağanüstü hal uygulamasının kademeli olarak kaldırılmasını ve kapsamının daraltılmasını prensip olarak kabul etmiştir ve bunun ilk somut adımını, ekim ayında, Batman, Bitlis, Bingöl İllerinde olağanüstü hal uygulamasına son vererek göstermiştir. Hükümetimizin bu prensip kararı, bu iradesi devam etmektedir; ancak, Yüce Meclisimiz de takdir eder ki, çok yakın zamanda yaşamış olduğumuz Birleşmiş Milletler-Irak krizi, kimyevî silahların denetlenmesine ilişkin olarak ortaya çıkan Irak krizi, bölücü örgüt PKK'nın Kuzey Irak'ta yeni yapılanma alanları için gayret içerisinde bulunması ve Hükümetimizin ilan etmiş olduğu teşvik tedbirlerinin güvenlikle uygulanabilmesi açısından, olağanüstü hal uygulamasının bir süre daha devam etmesinde fayda mülahaza edilmiştir ve bu gerekçeyle, Hükümetimiz, Yüce Meclisin huzuruna gelmiştir.

Bütün temennimiz, bu bölgede, bir an önce normal düzene geçilmesidir. Bunun için, bizden önceki hükümetler tarafından yapılmış yasal çalışmalar vardır. Özellikle, 5442 sayılı İl İdaresi Kanununda yapılan değişiklik bu konuda önemli bir adımdır, önemli bir kilometre taşıdır.

Buna ilaveten, Kimlik Bildirme Kanununda yapılan değişiklik ve diğer, Terörle Mücadele Kanununda yapılan değişiklikler önemlidir.

Bunlara ilaveten, şu anda Parlamentoda bekleyen pişmanlık yasasının çıkarılmasının gerekli olduğuna inanıyoruz.

Ayrıca, bölücü örgüte finans kaynağı temin etmesini kesici, Devlet İhale Kanununda yeni bir düzenleme yapılmasının gerekliliğine inanıyoruz. Bunun gibi diğer yasal düzenlemeler de yapıldıktan sonra, bölgede normal düzene geçişin ilk işaretlerini inşallah hep birlikte göreceğiz.

Burada, özellikle Hükümetimiz tarafından alınmış olan teşvik tedbirlerini teker teker saymayacağım, değerli Grup Başkanvekilimiz Sayın Ülkü Güney, bu konuda çok kapsamlı şekilde izahda bulundular; kendilerine teşekkür ediyorum. Bazı arkadaşlarımız, bunun pek yararlı olmayacağını, pratikte fazla bir şey ifade etmeyeceğini söylediler. Şunu ifade etmek istiyorum: Bugüne kadar alınmış tedbirler içerisinde en kapsamlı ve pratikte en kısa zamanda neticesi alınacak teşvik tedbirleri, 55 inci Cumhuriyet Hükümeti tarafından alınmıştır; ucuz elektrik kullanılmasından, bedelsiz hazine arazilerinin devrine kadar, SSK ve vergi muafiyetlerine kadar, orada yeni iş sahası yaratmak isteyen, yeni yatırım yapmak isteyen müteşebbislere büyük kolaylıklar sağlayan ve bugüne kadar kapsam itibariyle alınmış en büyük teşvik tedbirleridir.

Yine, kadro konusunda kısaca görüşlerimi ifade etmek istiyorum. Gerek Sağlık Bakanlığımız gerekse Millî Eğitim Bakanlığı, diğer bölgelere eleman göndermeden, bölgenin öncelikli durumunu dikkate almış ve Sağlık Bakanlığımız, 5 bin civarındaki kadroyu bölgeye tahsis etmiştir -ki, bu kadroların hepsi bilfiil doldurulmuştur- Millî Eğitim Bakanlığımız da, yeni öğretmen atamalarında bölgenin önceliklerini dikkate alarak, bu konuda, kadro imkânlarını zorlayarak bölgeye öğretmen takviyesi yapmıştır. Devam eden yatırımlar da -özellikle eğitim alanına yönelik yatırımlarda- Hükümetimiz, bu bölgeye öncelik vermektedir.

Muhterem milletvekilleri, şu ana konuşan arkadaşlarımızın da ifade ettikleri gibi, bölgede, terör olaylarında büyük bir düşüş vardır. Rakamlarla ifade etmek gerekirse; 1993 yılında 3 933 olay varken, bu sayı, 1994'te 3 809'a, 1995'te 2 118'e, 1996'da 1 941'e ve 1997 yılında 1 300'e düşmüş bulunmaktadır.

Yine, geçen dönem itibariyle bir mukayese yapmak gerekirse; yani, geçtiğimiz dört ay itibariyle bir mukayese yapmak gerekirse, olağanüstü hal ve mücavir iller kapsamında bulunan illerde meydana gelen 572 olaya karşılık, bu dönem -en son dört aylık dönemde- sadece 133 olay meydana gelmiştir. Bu da, olaylardaki düşüşün yüzdesinin, yüzde 77 olduğunu göstermektedir. Yani, olaylarda, büyük miktarda düşüş vardır ve bu meydana gelen olayların bir çoğu da, Türk Silahlı Kuvvetlerimizin, güvenlik güçlerimizin yapmış olduğu operasyonlardır. Yani, güvenlik güçlerimizin inisiyatifi altında gerçekleşen olaylardır.

Bölücü örgütün, bölgede alan hâkimiyeti konusunda hiçbir inisiyatifi kalmamıştır. Bölgede, lojistik destek açısından, aşağı yukarı tümüne yakın bir ölçüde, lojistik destek sağlama imkânı ortadan kalkmıştır ve yine yurt içinden militan temin etme imkânı tamamen ortadan kalkmıştır.

Bütün bunlar, örgütün içinde bulunduğu durumu bize açıkça göstermektedir. Bugüne kadar, örgütün militan seviyesinde birçok mensubu, Türk adaletine, Türk Silahlı Kuvvetlerine teslim olmuştur. En son, Ordu'da, bir bölge sorumlusu, güvenlik güçlerimize teslim olmuştur. Yine, son bir iki gün içerisinde -kamuoyunda ve basınımızda de geniş şekilde yer aldı- bu örgütün lider kadrosundan bir kişi, Kuzey Irak'ta, Barzani kuvvetlerine teslim olmuştur.

Bu çözülmelerin, bu dağılmaların önümüzdeki süreçte de devam edeceğini değerlendiriyoruz ve buradan, çeşitli şekillerde kandırılmış, bölücü örgütün hain emellerine şu veya bu şekilde hizmet etmek için dağa çıkmış insanların, bu yoldan kısa zamanda dönmelerini tavsiye ediyoruz. Ondört yıllık mücadele süreci içerisinde, Türk Devletine karşı, ülkeyi bölmek isteyen, bu ülkede yaşayan insanlar arasına çeşitli şekillerde nifak sokmak isteyen ve bu şekilde ülkemizin dirliğini, düzenliğini bozan bölücü örgütün mensuplarının uğradığı, muhatap olduğu mukadder son kaçınılmazdır; ya bu örgüt militanları teslim olacaklardır, Türk adaletine teslim olacaklardır, Türk güvenlik güçlerine teslim olacaklardır ya da diğerleri gibi helak olacaklardır. Üçüncü bir yol yoktur; çünkü, Türk Silahlı Kuvvetleri, emniyet güçleri, ondört yıllık mücadelede, terör konusunda büyük bir birikime, büyük bir tecrübeye ulaşmışlardır; artık, terör örgütünü adım adım, santim santim izlemekte, en olmadık yerde, dağlarda, mağaralarda, bölücü terör örgütünün militanlarını vurmaktadırlar. En son, Şırnak İlinde gerçekleştirilen, uçar birliklerimizin gerçekleştirdiği hava operasyonu, gerçekten, dünyada siyasî otoritelerin gıptayla baktığı bir harekettir. 6 tabur askeri, gece, önceden planlanan yere santim şaşmaksızın indiren ve orada, bölücü örgütün 55 mensubunu tesirsiz hale getiren bu operasyonu, dünyadaki diğer ordular arasında, gelişmiş ordular arasında dahi gerçekleştirecek bir ordunun olmadığını da iftiharla söylemek istiyorum ve buradan, Türk Silahlı Kuvvetlerimize, bir kez daha, milletimizin, Parlamentomuzun şükranlarını sunmak istiyorum.

Değerli milletvekilleri, ifade etmeye çalıştığım gibi, Türk Silahlı Kuvvetleri, emniyet güçleri, devletimiz, Hükümetimiz, terörle mücadelede kesin kararını bugüne kadar ortaya koymuştur. Hiç kimse, bundan sonra da, Türk devletinin bu mücadelede bir zafiyet içerisinde olacağını, geri adım atacağını zannetmesin.

Bugün itibariyle, terör karşısında, devletimizin başarısı, güvenlik güçlerimizin başarısı tartışılmazdır; bu başarı, ilerleyerek devam edecektir. Bütün temennimiz, 2000'li yılların Türkiye için terörsüz yıllar olmasıdır. Bu konuda, tabiî, sadece Türk Silahlı Kuvvetlerine, emniyet güçlerimize görev vermek, bu işin halledilmesi için çare değildir. Bu konuda, toplumun bütün sektörlerine, başta Parlamentomuz olmak üzere, herkese sorumluluk düşmektedir.

Burada, biraz evvel konuşan değerli arkadaşlarımız, Güneydoğu Anadolu Bölgemizin sorunlarını dile getirdiler. Doğrudur; Güneydoğu Anadolu Bölgesinde bazı mahrumiyetler vardır; vatandaşlarımız fukaralıkla, cehaletle boğuşmaktadır; ama, değerli milletvekilleri, kabul edersiniz ki, memleketimizin bu acı gerçekleri sadece Güneydoğu Anadolu Bölgesi için söz konusu değildir. Bugün, Ankara'nın en yakınındaki köylerde; bugün, Batı Anadolu'daki köylerde; bugün, Karadeniz'deki köylerde, emin olunuz, Güneydoğu Anadolu'daki köylerde yaşanan manzaranın aynısına rastlamak mümkündür. Dolayısıyla, hiç kimse, fukaralığın veyahut da diğer mağduriyetlerin, terör konusunda bir basamak olduğu izlenimi yaratmamalıdır. Devlet olarak, elimizdeki imkânları zorlayarak, Güneydoğu Anadolu Bölgesindeki insanlarımızın bu fukaralıkla mücadelesini yenmek için, onlara yardım ediyoruz. Batıdaki birçok ilin de, şu uygulanan teşvik tedbirlerinden, bu kapsamdan istifade etmesi gerekirken, o illere uygulanmamaktadır. Bunları, gayet iyi değerlendirmemiz ve o bölgedeki vatandaşlarımıza bunu gayet iyi anlatmamız lazım.

"Burada bir rant var; bu ranttan vazgeçilmez ve dolayısıyla, bu iş devam eder" deniliyor. Hükümet olarak, devlet olarak, insan kanı üzerine, şehit kanları üzerine, hiçbir ticareti, hiçbir spekülasyonu kabul etmeyiz; bu şekildeki bir hadisenin varlığını da kabul etmiyoruz. Türk Silahlı Kuvvetleri olarak, emniyet güçleri olarak, bir an önce, o bölgedeki terörü, bütün neticeleriyle ortadan kaldırarak, o bölgedeki vatandaşlarımızın ekonomik gelişmelerini sağlamak istiyoruz.

Dolayısıyla, hadiseye bakarken -özellikle parlamenterlerimiz, bu hadiseye bakarken- oradaki vatandaşlarımızın içerisinde bulunduğu mağduriyetleri istismar etmeyelim. Fazilet Partisi Grubu adına konuşan değerli arkadaşımız, burada, benim kabullenemediğim, zannederim Parlamentomuzun da büyük çoğunluğunun kabul edemeyeceği şeyler söyledi "yoksulluk var, fukaralık var ve bu vatandaşlar, üvey evlat muamelesine tabi tutulmuştur, dışlanmıştır" dedi.

Değerli arkadaşlarım, hiçbir cumhuriyet hükümeti ve devletimiz, Türkiye'nin neresinde yaşarsa yaşasın, inancı, kökeni ne olursa olsun hiçbir vatandaşımızı üvey evlat olarak görmemektedir; bu ülkede yaşayan 65 milyon, bu ülkenin özbeöz evlatlarıdır. (ANAP, DSP ve DTP sıralarından alkışlar) Dolayısıyla, burada konuşan herkesin bir sorumluğu vardır ve bu sorumluluk çerçevesi içerisinde konuşmamızda fayda vardır. Siyasî mülahazalarla, siyasî prim elde etmek için, oradaki insanlara hoş görünmek için, o insanların bu mağduriyetlerini, bu acılarını daha da derinleştirmememiz gerekir.

Bu yarayı birlikte saracağız. Bu yarayı birlikte sararken de, ilk önce, o bölge milletvekillerinin, bu konuda sorumluluğu vardır, o bölgede yaşayan insanların sorumluluğu vardır, o bölgeden yetişmiş, Türkiye'nin değişik yerlerinde iş yapan işadamlarının sorumluluğu vardır. Dolayısıyla, bu problem, Türkiye'de yaşayan herkesin sorunudur. O sebeple, bu yarayı -eğer saracaksak- birlikte saracağız. Sadece, devleti suçlayarak, devletin politikalarını eleştirerek bu yarayı sarmamız mümkün değildir; herkes, taşın altına elini sokmak zorundadır.

Şu andaki Cumhuriyet Hükümeti, ülkenin neresinde bulunursa bulunsun, bütün vatandaşlara aynı şefkatle, aynı muhabbetle yaklaşmaktadır ve bu yürütmüş olduğumuz terörle mücadelede de, Türk Devleti, hukuka bağlıdır, demokratik hukuk kurallarına bağlıdır. O bölgede görev yapan bütün personel, hukuk kuralları içerisinde hareket edecektir, kurallarla bağlıdır. Aksine bir uygulama olursa, biz buradayız, Hükümetimiz burada; her türlü iddianın üzerine gideriz ve sonuna kadar araştırırız.

Değerli milletvekilleri, terörle mücadelemiz, sadece Güneydoğu Anadoluda değil; terör tehdidi altında bulunan diğer yörelerimizde de devam etmektedir; ama, memnuniyetle ifade etmek isterim ki, güvenlik güçlerimiz, Türkiye'nin neresinde olursa olsun, ülkemizi tehdit eden terör odaklarına karşı büyük bir inisifyatif içerisindedir, büyük bir üstünlük içerisindedir; bu terör örgütü mensupları, yurdumuzun muhtelif yerlerinde teker teker yakalanmaktadır, adalete teslim edilmektedir. Dolayısıyla, bu konudaki mücadelemiz kararlılıkla devam edecektir.

Bir sayın milletvekilimiz, öğrenci hareketlerine ilişkin bazı ifadelerde bulundular. Konuyu, sadece bir cümleyle Yüce Meclisin dikkatlerine sunmak istiyorum. Türkiye'de üniversiteler 1980 öncesi ortama sürüklenmek istenmektedir. Artık, dünyada iflas etmiş ideolojileri, Türkiye'de, hâlâ, temiz, pırıl pırıl zihinlere enjekte etmek isteyen çağdışı insanlar vardır. Bugün "Rusya'da artık komünistler iktidara gelse bile, komünizm gelmez" diyen zihniyet hâkim olduğu halde, maalesef, Türkiye'de, hâlâ Marksist, Leninist ideolojilerin savunucuları vardır ve bu insanlar, maalesef, üniversite gençliğimize çengel atmış ve bu taze zihinleri zehirleyerek, polisimizle, askerimizle karşı karşıya getirmek istemektedirler; ama, bu oyuna düşmeyeceğiz, bu oyuna geçlerimiz de düşmeyecek, devlet olarak biz de düşmeyeceğiz; geçmişte olduğu gibi, gençlerimizi, bu örgütlerin sokak malzemesi haline getirmeyeceğiz.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

İÇİŞLERİ BAKANI MURAT BAŞESGİOĞLU (Devamla) – 1 dakika müsaade ederseniz toparlayayım Sayın Başkan.

BAŞKAN – Lütfen, Sayın Bakan.

İÇİŞLERİ BAKANI MURAT BAŞESGİOĞLU (Devamla) – Sayın milletvekilleri, devlet olarak, Hükümet olarak, bu bayrak altında, bu vatan toprakları üzerinde birlikte yaşama iradesi gösteren ve Anayasada nitelikleri belirtilen laik cumhuriyetimizi, üniter devletimizi yaşatma ve koruma konusunda birlik ve beraberlik içerisinde olan tüm vatandaşlarımızla herhangi bir sorunumuz yoktur. Bu güzel idealleri paylaşan herkesin hukukî güvence ve demokrasi içerisinde her türlü haklarının savunucusuyuz.

Hükümetimiz, olağanüstü hal uygulamasının 6 ilde daha uzatılması gereğini biraz evvel izah ettiğim gerekçelerle Yüce Meclisin huzuruna getirmiştir. Yüce Meclisin bu konuda alacağı kararı şimdiden saygıyla karşılıyor, değerli grup sözcülerine ifade ettikleri değerli görüşlerinden dolayı teşekkür ediyor ve terörle mücadelede kaybettiğimiz kahraman güvenlik güçlerimize ve vatandaşlarımıza Tanrıdan tekrar rahmet diliyor, hepinize saygılar sunuyorum. (ANAP ve DSP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum Sayın Bakan.

Şahsı adına, Batman Milletvekili Sayın Musa Okçu; buyurun. (FP sıralarından alkışlar)

MUSA OKÇU (Batman) – Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; beş ilde olağanüstü halin uzatılması ile ilgili Başbakanlık tezkeresi üzerine şahsım adına görüşlerimi ifade etmeye çalışacağım.

Bana göre, olağanüstü hal, sadece beş ilde değil, onbir ilde uzatılmış oluyor. Çünkü, olağanüstü halin kaldırıldığı illerde en ufak bir değişiklik olmamıştır; eski durum, eski uygulama neyse, aynen devam etmektedir ve bugüne kadar bunun örnekleri mevcuttur.

Sayın Bakan, burada, özellikle bölge milletvekillerini görevlerini yapmaya davet etti ve sorumluluklarının bilincinde olmasının icap ettiğini ifade etti. Ben de buradan bir şey hatırlatmak istiyorum; yakın bir zamanda, İnsan Hakları Komisyonunda, Sason'da, halkın mayın üzerine sürülmesiyle ilgili bir raporumuz geçmiş bulunuyor. Bu rapor, sadece Fazilet Partili milletvekilinin onayladığı bir rapor değil, DSP'den Abdulbaki Gökçel ve DYP'den Osman Çilsal arkadaşımızla beraber, alt komisyon olarak, Sason'a gittik ve oradaki gözlemlerimizi rapora yansıttık ve İnsan Hakları Komisyonundan geçti. Bu, İçişleri Komisyonuna havale edilecek ve adlî soruşturma için de Adalet Bakanlığına havale edilecek. Bunun, bir an önce sonuçlanmasını bekliyoruz. Güneydoğu Bölgesi milletvekillerinden birisi olarak, bu sorumluluğu ben de hatırlatıyorum ve ayrıca, özellikle, Sayın Bakanın bu ifadesine DTP'den alkışlar geldi. DTP'li arkadaşlarımıza şunu söylemek istiyorum: Batman İl Başkanı olan Hüseyin Yaşar arkadaşımızdan, Sason'daki bu uygulamaları sorsunlar; o da, bu hadisenin şahidi olsun lütfen.

Şuna gelmek istiyorum; olağanüstü hal, güneydoğudaki göç ve özellikle koruculuk sistemi, devlete büyük bir yük getirmiştir, büyük bir külfet getirmiştir. Bu uygulamadan dolayı, bölgede, sosyal huzur, sosyal yapı son derece mefluçtur, son derece perişan bir durum vardır; arkadaşlarımız, bunu, sadece edebiyat yapmak için söylemiyor.

31 seferdir olağanüstü hal uzatılmaktadır. Her uzatılma görüşmelerinde, ortalama 2 saat olağanüstü hal tartışılmış ve zannediyorum, olağanüstü halin kaldırılması istikametinde 40 saat konuşulmuştur; ama, ne halse, ne sebepse, olağanüstü hal bugüne kadar gelmiş, uzatılmış ve bundan sonra da uzatılacak görülüyor.

Kesinlikle, bu uygulamayla, bölge halkı, devletle barışık değildir, son derece buruk bir durumda bulunuyor ve devleti kendi yanında görmüyor, karşısında görüyor; bu, bir gerçektir, bir realitedir. Eğer bunun böyle olduğuna inanmıyorsanız, her parti, güneydoğulu milletvekillerinden değil, batı bölgelerindeki milletvekili arkadaşlarımızdan birer komisyon oluştursun ve bölgeye gönderilsin; bölge halkının, bu uygulamalardan dolayı, tutumu, davranışı ve hissiyatı nedir, yerinde görülsün ve o zaman, başlangıcından bugüne kadar, bu uygulamalarda, özellikle bölge halkının, aynen ifade edildiği durumda olduklarını görecekler. Hiçbir zaman bölge halkının huzur içinde olduğunu, devletle barışık olduğunu hiç kimse iddia edemez.

Bir kere, bu uygulama, terör örgütüne, son derece önemli bir propaganda malzemesidir. Biz, bunu, Avrupa ülkelerinde yaptığımız incelemelerde de gördük; özellikle, insan hakları konusunda, özgürlükler konusunda ve olağanüstü uygulamanın olduğu bölgelerde, gerek karakollarda ve gerek cezaevlerinde yapılan muamelelerden dolayı, örgüt, bunu, kendisi için son derece önemli bir malzeme olarak kullanmakta ve Batı'yı, bize karşı, Türkiye'ye karşı son derece olumsuz bir çizgiye çekmektedir. Onun için, bu konuda, son derece hassas olmalıyız ve meseleleri yerinde incelemek suretiyle... Yani, biz, bunları, enine boyuna, detaylı bir şekilde saatlerce burada ifade edebiliriz, müşahhas örnekler verebiliriz. Daha üç dört ay önce, Baykan'ın bir köyü, maalesef, dışarıdan köye sızan teröristlerle yapılan müsademeden sonra, köy boşaltılmakla karşı karşıya bırakılmıştır; tütün ambarları yakılmıştır. Köyde, olaylarla, hadiselerle, terörle hiç ilgisi olmayan insanlar, kendi ambarlarında kor gibi yakılmıştır; bunu, Sayın Bakanımıza ve sayın ilgililere gösterebiliriz, raporlarla ifade edebiliriz, belirtebiliriz.

Ayrıca, terörü önleme uygulaması, son derece hassastır; yani, bölge halkını devletin yanına çekmedikçe, bölge halkını potansiyel suçlu kabul ettiğimiz müddetçe, teröristi ve terörle hiç ilgisi olmayan insanı aynı kefede tuttuğumuz müddetçe -ki, söylemlerimizde bunun öyle olmadığını ifade ediyorsak da, uygulamada bu kesinlikle öyledir- ve bölge halkı, kesinlikle potansiyel suçlu olarak ifade edildiği için veya o şekilde muamele edildiği için kesinlikle terörün önüne geçilmesi mümkün değildir ve olmayacaktır; sadece geçicidir. Siz, bataklıktan türeyen sivrisineği, ne kadar, kendi başınıza önlemeye, öldürmeye, yok etmeye çalışırsanız çalışın, eğer, bataklığı kurutmazsanız, o sivrisinek mutlaka üreyecektir ve eskisinden daha fazla, her tarafı saracaktır. Bu bakımdan, öyle indî tedbirlerle, basit tedbirlerle veya geçici tedbirlerle, pansuman tedbirlerle bu mesele çözülmez.

BÜLENT ATASAYAN (Kocaeli) – Bataklık neresi, bataklık?..

MUSA OKÇU (Devamla) – Bataklık, bu Hükümet ile bu anlayışın yaptığı uygulama sonucu oluşan potansiyeldir; bu uygulamalarla, devlete karşı kin ve nefretle oluşturulan potansiyeldir. Hiç kimse, kendisini vatansever kabul edip, başkasını vatan haini olarak görmesin; herkes kendi vatanını... Bunu sizler de biliyorsunuz, bizler de biliyoruz; bunu, münferit olarak da oturup konuşabiliriz. Sayın Bakanımızı ve Millî Güvenlik Kurulunu da özellikle davet ediyorum; biz güneydoğu milletvekillerini, bölge milletvekillerini çağırsınlar, bu konuda, gerçekleri, açık bir şekilde, isterlerse şahsen, isterlerse toplu olarak görüşelim ve bunun tedbirini beraberce alalım; yani "bataklık neresidir" demek yerine, yetkililer, bizi çağırıp, bu konuları enine boyuna bizimle konuşsunlar.

Refahyol Hükümeti döneminde, vatandaşın kendi köyüne dönmesi için tedbirler alındı; hatta, birçok ile, bu konu için ödenekler gönderildi. Bizler, kendi valilerimizle, askerî yetkili arkadaşlarımızla yaptığımız görüşmelerde, vatandaş hangi gerekçelerle köyden çıkmış; korucu olmak istememiş, çıkmış; terörün korkusuyla çıkmış; güvenlik güçlerinin baskısıyla çıkmış... Valilerin ve yöneticilerin bize verdiği cevap budur. Eğer, korucu olabileceklerse, olacaklarsa, ancak, köylerine dönecekler; zaten, köylü, bu sebepten, bu gerekçeyle köyünü terk etmiş; köyünde kendini güvenlikte görmediği için ve sorumluların "ya korucu olacaksınız veya köyü terk edeceksiniz" dedikleri için...

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Sayın Okçu, lütfen toparlayalım...

MUSA OKÇU (Devamla) – Toparlıyorum Sayın Başkan.

Yani, kısaca şunu ifade edeyim: Olağanüstü hal uygulamasının uzatılmasıyla meseleler kesinlikle çözülmeyecektir. Oturup enine boyuna detaylı bir şekilde bu gerekçeleri konuşmak, bu tedbirleri halkla, toplumla paylaşmak üzere, toplumun fikrini, düşüncesini almak ve bunları bir araya getirip tedbirleri ona göre almak suretiyle ancak, sosyal huzuru da sağlarız, güvenliği de sağlarız ve kesinlikle, olağanüstü hal uygulamasının uzatılmasıyla bu mesele çözülmeyecektir.

Bunun için, bütün arkadaşlarımızı, olağanüstü hal uygulamasının uzatılmaması istikametinde oy kullanmaya davet ediyor, saygılar sunuyorum. (FP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum Sayın Okçu.

Değerli arkadaşlar, çalışma süremiz dolmak üzere; daha oylama işlemimiz de olacak. Onun için, çalışmalarımızın, olağanüstü hal tezkeresinin oylanıp sonuçlanmasına kadar uzatılmasını oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

İÇİŞLERİ BAKANI MURAT BAŞESGİOĞLU (Kastamonu) – Sayın Başkan, bir hususa yerimden cevap vermek istiyorum.

BAŞKAN – Buyurun Sayın Bakan.

İÇİŞLERİ BAKANI MURAT BAŞESGİOĞLU (Kastamonu) – Sayın Başkanım, değerli arkadaşlar; ben ve diğer arkadaşlarımız, konuşmalarımızda, bu meselenin millî bir mesele olduğunu, partilerüstü bir mesele olduğunu defaatle ifade etmeye çalıştık; yani, biz, devlet olarak, hükümet olarak, o bölgedeki vatandaşlarımızı hiçbir zaman potansiyel suçlu görmedik; yani, bunun, bu kürsüden dile getirilmesi, gerçekten, bizi ve diğer arkadaşlarımızı üzüyor. İnşallah, bundan sonraki konuşmalarda arkadaşlarımızın bu çerçeve içerisinde görüşlerini ifade etmelerini temenni ediyorum. (ANAP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum Sayın Bakan.

Şimdi, Başbakanlık tezkeresini düzeltilmiş haliyle tekrar okutup, oylarınıza sunacağım:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Türkiye Büyük Millet Meclisinin 26.11.1997 tarihli ve 525 sayılı kararı uyarınca, Diyarbakır, Hakkâri, Siirt, Şırnak, Tunceli ve Van İllerinde devam etmekte olan olağanüstü halin, 30.3.1998 günü saat 17.00'den geçerli olmak üzere dört ay süreyle uzatılması, Bakanlar Kurulunca 5.3.1998 tarihinde kararlaştırılmıştır.

Gereğinin yapılmasını saygılarımla arz ederim.

A. Mesut Yılmaz

Başbakan

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, bir açık oy talebi vardır; açık oy talebinde bulunan arkadaşlarımı arayacağım:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan Hükümet tezkeresinin açık oylamayla oylanmasını arz ve teklif ederiz.

Muhammet Polat?.. Burada.

Aslan Polat?.. Burada.

Lütfü Esengün?.. Burada.

Zeki Ergezen?.. Burada.

Abdulkadir Öncel?.. Burada.

Fethullah Erbaş?.. Burada.

Maliki Ejder Arvas?.. Burada.

Sıtkı Cengil?.. Burada.

İsmail Özgün?.. Burada.

Latif Öztek?.. Burada.

Memduh Büyükkılıç?.. Burada.

Yaşar Canbay?.. Burada.

Ahmet Doğan?.. Burada.

Abdullah Arslan?.. Burada.

Zülfikar Gazi?.. Burada.

Hasan Hüseyin Öz?.. Burada.

Yeterli 15 imza vardır; şimdi, açık oylamanın şeklini belirlemek üzere Genel Kurulun kararını alacağım.

Açık oylamanın, adı okunan sayın milletvekillerinin kürsüye konacak oy kutusuna oy pusulasını atması suretiyle yapılmasını oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmemiştir.

Açık oylamanın, oy kutusunun sıralar arasında dolaştırılması suretiyle yapılmasını oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler.. Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

Kupalar sıralar arasında dolaştırılsın.

(Oylar toplandı)

BAŞKAN – Oyunu kullanmayan sayın milletvekili var mı? Yok.

Oy verme işlemi bitmiştir; kupalar kaldırılsın.

(Oyların ayırımı yapıldı)

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, Altı İlde Uygulanmakta Olan Olağanüstü Halin Dört Ay Süre ile Uzatılmasına İlişkin Başbakanlık Tezkeresinin açık oylamasının sonucunu açıklıyorum:

Kullanılan oy sayısı: 300

Kabul: 207

Ret: 91

Mükerrer: 1

Geçersiz: 1

Alınan karar gereğince, kanun tasarı ve tekliflerini görüşmek için, 25 Mart 1998 Çarşamba günü saat 13.00'te toplanmak üzere, birleşimi kapatıyorum.

Kapanma Saati: 19.10

VI. – SORULAR VE CEVAPLAR

A) YAZILI SORULAR VE CEVAPLARI

1. – Bursa Milletvekili Ertuğrul Yalçınbayır’ın, milletvekili lojmanlarına ilişkin sorusu ve Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı Hikmet Çetin’in yazılı cevabı (7/4235)

14.1.1998

TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ BAŞKANLIĞINA

Aşağıdaki sorularımın yazılı olarak cevaplandırılmak üzere Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanına yöneltilmesini saygılarımla arz ederim.

Ertuğrul Yalçınbayır Bursa

Sorular:

1. – Milletvekilleri için Oran’da ne kadar lojman bulunmaktadır?

Milletvekili lojmanlarından kaçı müstakil villa tipinde, kaçı ise daire şeklindedir?

2. – İhtiyaçtan fazla lojman yapılma sebebi nedir? Bu sebepler arasında lojmanların görev süresi biten milletvekillerince tahliye edilmemesi de var mıdır?

3. – Milletvekilliği sona ermesine rağmen el’an lojmanlarda oturan eski milletvekili var mıdır?

Lojmanları boşaltmayanlar kimlerdir? Lojmanları boşaltmayanlar hakkında ne gibi işlemler yapılmıştır?

4. – Lojmanların kişiye özel ve tahsisli olduğu dikkate alınarak, lojmanını başkasına veya aile efradı veya yakınlarına devredenler var mıdır, varsa kimlerdir?

Fuzuli şagil durumunda olan kişiler hakkında ne gibi işlemler yapılmıştır veya yapılacaktır?

5. – İhtiyaçtan fazla lojmanları nasıl değerlendirmeyi düşünüyorsunuz?

T.C. Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığı Genel Sekreterliği Kanunlar ve Kararlar Dairesi Başkanlığı Sayı: KAN. KAR. MD. A.01.0.GNS.0.10.00.02- 7/4235-10624/26832 23.3.1998

Sayın Ertuğrul Yalçınbayır Bursa Milletvekili

İlgi: 14.1.1998 tarihli yazılı soru önergeniz.

Milletvekili lojmanlarına ilişkin ilgi önergenizde yer alan sorularınız aşağıda cevaplandırılmıştır.

Bilgilerinizi rica ederim.

Saygılarımla. Hikmet Çetin Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı

Cevap (1,2,5). – Milletvekili lojmanlarında 400’ü tripleks, 168’i normal daire olmak üzere toplam 568 konut bulunmaktadır.

Milletvekili sayısı 550 olduğu halde 568 adet konut yapılmış olmasının nedeni, Başkanlık Divanının, Türkiye Büyük Millet Meclisi Eski Başkanı sayın Mustafa Kalemli başkanlığında yapılan 27.6.1996 günlü toplantısında, sayın Mustafa Kalemli’nin yapmış olduğu konuşma aynen, “uzun süredir düşünüyorum, eski kararları da araştırdım lojman meselesini çözdük, 400 lojmanımız vardır, şimdi 568 lojmanımız oluyor, 5-10 tane de yedeğimiz oluyor. Çok üst düzey memurlardan sıkıntıları olanlar varsa onları da kullanabileceğiz; bir kısmını mescit yapıyoruz, bir kısmını hobi salonları yapıyoruz...” şeklinde olmuş ve sayın Mustafa Kalemli’nin bilgileri dahilinde Emlak Konut A.Ş.’nce proje 168 normal, 8 küçük daire olarak planlanmıştır.

Cevap 3. – Milletvekilliği sona ermesine rağmen lojmanda oturan eski milletvekili bulunmamaktadır.

Cevap 4. – Türkiye Büyük Millet Meclisi Milletvekili lojmanları, İdare Amirleri tarafından kura çekilmek suretiyle Milletvekillerine tahsis edilmektedir.

Milletvekili olmayan bir kişiye konut tahsisi yapılması mümkün değildir.

2. – Sıvas Milletvekili Mahmut Işık’ın, bir milletvekilinin Metris Cezaevindeki bir tutukluyu ziyaretine ilişkin Başbakandan sorusu ve Adalet Bakanı Mahmut Oltan Sungurlu’nun yazılı cevabı (7/4402)

TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ BAŞKANLIĞINA

Aşağıdaki sorularımın Başbakan Mesut Yılmaz tarafından yazılı olarak yanıtlandırılması için gereğini arz ederim.

Mahmut Işık Sıvas

Susurluk olayına adı karışan ve dokunulmazlığı kaldırılarak yargılanma süreci başlatılan Şanlıurfa Milletvekili Sedat Edip Bucak’ın, kamuoyunda “Kumarhaneciler Kralı” olarak bilinen Ömer Lütfi Topal’ın iş ortağı olan ve halen Metris Cezaevinde tutuklu bulunan Sami Hoştan ile yaklaşık 3,5 saat süren bir görüşme yaptığı iddiası medyada yeralmıştır.

Bununla ilgili olarak;

1. – Susurluk olayına adları karışan Sedat Edip Bucak ile Sami Hoştan’ın görüşmesini uygun buluyor musunuz? Uygun bulmuyorsanız bu görüşme ile ilgili olarak ne yapmayı düşünüyor sunuz?

2. – Bucak ile Hoştan’ın 3,5 saat süren görüşmesi yasalara uygun mudur? Bu görüşme Adalet Bakanı’nın bilgisi dahilinde mi yapılmıştır?

3. – Görüşme yasalara uygun değilse, sorumluları hakkında ne gibi bir işlem yapmayı düşünüyor sunuz?

4. – Bu görüşme hangi koşullar altında gerçekleşmiştir? Görüşme açık olarak mı yapılmıştır? Görüşme sırasında herhangi bir cezaevi görevlisi gözlemci olarak bulundurulmuş mudur?

T.C. Adalet Bakanlığı 20.3.1998 Sayı: Bakan 504

TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ BAŞKANLIĞINA

İlgi: a) Kanunlar ve Kararlar Dairesi Başkanlığı ifadeli, 23.2.1998 tarihli ve A.01.0.GNS.0.10.00.02-7/4402-11101/27961 sayılı yazınız.

b) Başbakanlık Kanunlar ve Kararlar Genel Müdürlüğü ifadeli 27.2.1998 tarihli ve B.02.0.KKG/106-708-7/953 sayılı yazıları.

İlgi (a) yazınız ekinde Başbakanlığına, ilgi (b) yazıları ekinde Başbakanlıkça Bakanlığıma intikal ettirilen, Sıvas Milletvekili Mahmut Işık tarafından Sayın Başbakana yöneltilen ve Bakanlığımca cevaplandırılması tensip edilen 7/4402 esas sayılı yazılı soru önergesine verilen cevap örneği, iki nüsha halinde ilişikte sunulmuştur.

Bilgilerinize arz ederim.

M. Oltan Sungurlu Adalet Bakanı Sayın Mahmut Işık Sıvas Milletvekili TBMM

Sayın Başbakana Yöneltilen ve tarafımdan cevaplandırılması tensip olunan 7/4402 esas numaralı yazılı soru önergesine verilen cevap aşağıda belirtilmiştir.

Soru önergesine konu olan hususlarla ilgili olarak yaptırılan inceleme sonunda;

- Görüşmenin 30 dakikalık sürede son bulduğu ve görevli Cumhuriyet başsavcısının bilgisi dahilinde gerçekleştirildiği,

- Görüşmenin yasalara aykırı bir yönü bulunmadığından bu konuda işlem yapılmasının söz konusu olmadığı,

- 3 Şubat 1992 tarihli Genelge gereğince, milletvekillerinin görüşme taleplerinde gerekli kolaylıkların gösterilmesi, tutuklu ve hükümlünün avukatları ile görüştürülmesine dair esaslar da dikkate alınarak cezaevi müdürü refakatinde gerçekleştirildiği,

Anlaşılmıştır.

Bilgilerinize arz ederim.

M. Oltan Sungurlu Adalet Bakanı

3. – Balıkesir Milletvekili İsmail Özgün’ün, Petkim Petrokimya Holding A.Ş.’nin denetçilerine ilişkin Başbakandan sorusu ve Devlet Bakanı Güneş Taner’in yazılı cevabı (7/4406)

TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ BAŞKANLIĞINA

Aşağıdaki sorularımın Sayın Başbakan tarafından yazılı olarak cevaplandırılmasına delaletinizi saygılarımla arz ederim.

İsmail Özgün Balıkesir

Soru 1. – Petkim Petrokimya Holding A.Ş.’nin istifa eden 3 denetçisinin yerine halen tayin yapılmadığı doğru mudur?

Soru 2. – Doğru ise bu atamaların bugüne kadar yapılamamasının sebebi nedir?

Soru 3. – 3 denetçinin 3’ünün de olmaması sebebiyle denetçi raporu düzenlenemediği ve Genel Kurula gidilemediği doğru mudur?

Soru 4. – Petkim Petrokimya Holding A.Ş. gibi büyük bir kuruluşun uzun süredir denetçisiz olmasını doğru buluyor musunuz?

T.C. Devlet Bakanlığı Sayı: B.02.0.003 (16) 751 20.3.1998

TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ BAŞKANLIĞINA

İlgi: a) TBMMBaşkanlığının 23.2.1998 tarih ve A.01.0.GNS.0.10.00.02-7/4406-11108/27964 sayılı yazınız.

b) Başbakanlığın 27.2.1998 tarih ve B.02.0.KKG/106-706-961 sayılı yazınız.

Balıkesir Milletvekili İsmail Özgün tarafından Sayın Başbakanımıza tevcih edilen ve tarafımdan cevaplandırılması tensip olunan 7/4406-11108-27964 esas no.’lu yazılı soru önergesine ait cevap ilişikte sunulmuştur.

Bilgilerinize arz ederim.

Güneş Taner Devlet Bakanı

Balıkesir Milletvekili İsmail Özgün’e Ait 7/4406-11108 Esas No.’lu Yazılı Soru

Önergesine İlişkin Cevaplar

Soru 1. – Petkim Petrokimya Holding A.Ş.’nin istifa eden üç denetçisinin yerine halen tayin yapılmadığı doğru mudur?

Cevap1. – Petkim Petrokimya Holding A.Ş.’de denetim kurulu üyesi olarak görev yapan Yıldız Soykan, Bülent Demirağ ve Pelin Erdemli 17.11.1997 tarihinde istifa etmişlerdir.

Bu suretle boşalan denetim kurulu üyeliği görevlerine 27.2.1998 tarihinde Özelleştirme İdaresi Başkanlığı elemanlarından Ayfer Dilimli, Esat Yılmaz ve Filiz Gürlek atanmışlardır.

Soru 2. – Doğru ise, bu atamaların bugüne kadar yapılamamasının sebebi nedir?

Cevap 2. – Söz konusu atamalar Özelleştirme İdaresi portföyünde yeralan tüm şirteklerdeki yönetim kurulu ve denetim kurulu atamaları ile birlikte değerlendirilmiş, ancak şirketin büyüklüğü ve önemi dikkate alınarak daha fazla gecikmeye ve şirket faaliyetlerinde bir aksamaya meydan vermemek amacı ile 27.2.1998 tarihinde atamalar yapılmıştır.

Soru 3. – Üç denetçinin üçünün de olmaması sebebiyle denetçi raporu düzenlemediği ve Genel Kurula gidilemediği doğru mudur?

Cevap 3. – Şirket Olağan Genel Kurul tarihi 27.3.1998 olarak belirlenmiştir. Şirketin denetim raporu hazırlanmakta olup Şirket Olağan Genel Kurulunun yapılamaması için herhangi bir neden bulunmamaktadır.

Soru 4. – Petkim Petrokimya Holding A.Ş. Gibi büyük bir kuruluşun uzun süredir denetçisiz olmasını doğru buluyor musunuz?

Cevap 4. – Petkim Petrokimya Holding A.Ş. yönetim ve denetim kurulunda yeralan tüm üst düzey kamu görevlilerinin istifa etmeleri neticesinde boşalan üyeliklere yapılacak atamalara idarece de büyük önem verilmektedir. Söz konusu kuruluşta yeni denetim kurulu üyeleri 27.2.1998 tarihinden itibaren görevlerine başlamış olup halen bu görevlerine devam etmektedirler.

4. – İçel Milletvekili D. Fikri Sağlar’ın, Tansu Çiller’in, Başbakanlığı döneminde silâh hediye ettiği kişilere ve intihar eden Tunceli İl Alay Jandarma Komutanı hakkındaki bazı iddialara ilişkin Başbakandan sorusu ve İçişleri Bakanı Murat Başesgioğlu’nun yazılı cevabı (7/4421)

TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ BAŞKANLIĞINA

Aşağıdaki sorularımın Başbakan Sayın Mesut Yılmaz tarafından yazılı olarak yanıtlandırılmasını saygıyla arz ederim.

D. Fikri Sağlar İçel

1. – Tansu Çiller’in Başbakan olduğu dönemde silâh hediye ettiği Mehmet Burhan Gül, Avni Coş, Ahmet Gül, Erol Emral, Mustafa Eren, Mehmet Tural, Ali Aydemir, Fevzettin Erol, Enis Koçak, Yusuf Hasgül, Orhan Güler, Zeynep Uslu, Fatih Ünal, Ahmet Uluyol, Beşir Kuru, Zekeriya Tufanlı, Aydın Ergül, Ömer Gurulkan, Mehmet Sarıcı, Hanefi Okul, Hamza Çelikkan, Fatih Ünlü, Tayyar Taşkınsoy, Ahmet Aslan, Volkan Çetintaş, Oğuz Ayhan, Alpaslan Zincir, Murat Altuntecim, Selin Üresin, Sezai Çalış, Nurettin Geçkin, Hasan Kirezcik, Osman Deşmen, Ali Balaban, Hüseyin Zaman adlı kişilerin meslekleri nedir? Hangi gerekçe ile silâh hediye edilmiştir? Hediye edilen silâhların markaları nelerdir?

2. – 3 Şubat 1994 günü ölen ve intihar ettiği bildirilen Tunceli İl Alay Jandarma Komutanı Albay Kâzım Çillioğlu ile ilgili yapılan araştırmalarda ne sonuca varılmıştır? Çillioğlu’nun 17 Şubat 1993 günü Ankara’da meydana gelen bir olayda hayatını kaybeden Jandarma Genel Komutanı Orgeneral Eşref Bitlis’in düşen uçağının yolcuları arasında olduğu, ancak uçağa binmekten daha sonra vazgeçtiği ve uçuş listesinden çıkarıldığı doğru mudur?

T.C. İçişleri Bakanlığı Emniyet Genel Müdürlüğü Sayı: B.05.1.EGM.0.12.01.01-069497 24.3.1998

Konu: Yazılı Soru Önergesi

TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ BAŞKANLIĞINA

İlgi: a) TBMM Başkanlığının 2.3.1998 tarih ve A.01-O.GNS.0.10.00.02-7/4421-11164/28099 sayılı yazısı.

b) Başbakanlığın 9.3.1998 tarih ve B.02.0.KKG/106-714-13/1099 sayılı yazısı.

İçel Milletvekili D. Fikri Sağlar tarafından TBMMBaşkanlığına sunulan ve Sayın Başbakanımıza yöneltilen ve Başbakanımızca da kendileri adına tarafımdan cevaplandırılması istenilen yazılı soru önergesinde ileri sürülen hususlarla ilgili cevaplar aşağıya çıkarılmıştır.

Sayın Tansu Çiller’in Başbakan olduğu dönemde; DYP İl Başkanı Mehmet Burhan Gül’e (Brownıng-Smithwesson), Vali Yrd. Hüseyin Avni Coş’a (Baretta), Milli Eğitim Bakanlığı İlk Öğretim Genel Müdürü Ahmet Gül’e (Brownıng), Serbest Erol Emral’a (Brownıng), Belediye Başkanı Mustafa Eren’e (Parabellum), Belediye Başkanı Mehmet Tural’a (Nagant Brevete Lıeoe), TBMMBşk. Müş. A. Ali Aydemir’e (Brownıng), Fevzettin Erol’a (Sıg Sauer), Milletvekili Ersin Koçak’a (Swithwesson), Polis Memuru Yusuf Hasgül’e (Sıg Sauer), Polis Memuru Orhan Güler’e (Sıg Sauer), Polis Memuru Zeynel Uslu’ya (Sıg Sauer), Komiser Fatih Ünal’a (Sıg Sauer), Polis Memuru Ahmet Uluyol’a (Sıg Sauer), Polis Memuru Beşir Kuru’ya (Sıg Sauer), Komiser Zekeriya Tufanlı’ya (Sıg Sauer), Komiser Aydın Ergül’e (Sıg Sauer), Emniyet Amiri Ömer Gurulgan’a (Sıg Sauer), Polis Memuru Mehmet Sarıca’ya (Sıg Sauer), Polis Memuru Hanefi Okur’a (Baretta), Polis Memuru Hamza Çelikkan’a (Smithwesson), Komiser Yardımcısı Fatih Ünlü’ye (Sıg Sauer), Polis Memuru Tayyar Taşkınsoy’a (Sıg Sauer), Polis Memuru Ahmet Büyükaslan’a (Sıg Sauer), Polis Memuru Volkan Çetintaş’a (Smithwesson), Polis Memuru Oğuz Ayhan’a (Baretta), Polis Memuru Alpaslan Zincir’e (Baretta), Komiser Murat Altuntecim’e (Smithwesson), Komiser Yardımcısı Selim Üresin’e (Sıg Sauer), Komiser Sezai Çalış’a (Sıg Sauer), Başkomiser Nurettin Geçkin’e (Sıg Sauer), Komiser Hasan Kirezcik’e (Sıg Sauer), Polis Memuru Osman Peşmen’e (Sıg Sauer), Polis Memuru Ali Balaban’a (Sıg Sauer) ve Milletvekili Hüseyin Zamanoğlu’na (Baretta) silâhı hediye etmiştir.

3.2.1994 günü intihar ettiği bildirilen Tunceli İl Jandarma Komutanı Albay Kâzım Çillioğlu ile ilgili 8 inci Kolordu Komutanlığı Askerî Savcılığı tarafından yapılan tahkikatın sonucunda, 22 Şubat 1994 gün ve 1994/232-40 Esas ve Karar Sayılı, “Kovuşturmaya yer olmadığı” kararı verilmiştir.

Bilgilerinize arz ederim.

Murat Başesgioğlu İçişleri Bakanı

5. – Balıkesir Milletvekili İ. Önder Kırlı’nın, Balıkesir’de meydana gelen sel felaketinde zarar gören çiftçilerin mağduriyetine ilişkin sorusu ve Sanayi ve Ticaret Bakanı Yalım Erez’in yazılı cevabı (7/4440)

TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ BAŞKANLIĞINA

Aşagıdaki sorularımın Sanayi ve Ticaret Bakanı tarafından yazılı olarak yanıtlanmasını diliyorum.

Saygılarımla.

İ. Önder Kırlı Balıkesir

1. – Geçtiğimiz günlerde Balıkesir’de meydana gelen sel felaketi nedeniyle başta Manyas, Gömeç, Ayvalık ve Burhaniye ilçelerimizdeki çiftçilerimizin uğradıkları zararları karşılayabilmeleri açısından:

a) Yöredeki pancar ekicisinin devletten yaklaşık 140 milyar TL. alacağının ivedilikle ödenmesi niçin yapılmamaktadır?

b) Yöredeki zeytin üreticilerimizin Tariş’ten alacaklarının da ivedilikle ödenmesi için ne düşünülmektedir?

2. – Tüm bakanlık ve kamu kuruluşlarının afet bölgesine yardıma koştuğu bir dönemde, Bakanlığınız, çiftçiye olan borçlarını ödeyerek, alıcıları dindirmede bir katkı yapmayı neden düşünmemekte ve niçin beklemektedir?

T.C. Sanayi ve Ticaret Bakanlığı Basın ve Halkla İlişkiler Müşavirliği 18.3.1998 Sayı: B.14.0.BHİ.01-180

Konu: Yazılı Soru Önergesi

TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ BAŞKANLIĞINA

İlgi: 2.3.1998 tarih ve A.01.0.GNS.0.10.00.02-11474 sayılı yazınız.

Balıkesir Milletvekili İ. Önder Kırlı’nın, “Balıkesir’de meydana gelen sel felaketinde zarar gören çiftçilerin mağduriyetlerine” ilişkin olarak tarafımdan cevaplandırılmasını istediği (7/4440) esas nolu yazılı soru önergesiyle ilgili cevabımız ekte takdim edilmiştir.

Bilgilerinizi ve gereğini arz ederim.

Yalım Erez Sanayi ve Ticaret Bakanı

Balıkesir Milletvekili Önder Kırlı’nın Yazılı Sorularına İlişkin Cevaplarımız

Cevap 1. – a) Türkiye Şeker Fabrikaları A.Ş. Genel Müdürlüğü ile pancar ekicileri arasında akdedilen “Şeker Pancarı Yetiştirme Sözleşmesi”nin 4 üncü maddesine isdinaden bakiye pancar bedel ödemelerine, tesellümün bitiminden itibaren en erken iki ay içerisinde başlanarak 30 Nisan’a kadar tamamlanması gerekmektedir.

16.3.1998 tarihinde kesin pancar bedel tediyelerine tüm fabrikalarımızda belli bir program dahilinde başlanacaktır.

Cevap 1. – b) Bölgede alımlarını sürdürmekte olan Tariş Zeytin ve Zeytinyağı Tarım Satış Kooperatifleri Birliği 5.3.1998 tarihi itibariyle toplam 1.242 milyar liralık alım yapmış ve bunun 1.147 milyar lirasını ödemiş durumdadır. Kredi akışında hiçbir problem olmayıp, üretici alacakları bekletilmeden ödenmektedir.

Aradaki fark da çok kısa süre önce alınan yağların bedeli olup alımı takiben ödemeler ivedilikle yapılmaktadır.

Cevap 2. – Afete maruz kalan bölge çiftçilerine pancar bedel ödemelerinde öncelik tanınacaktır.

6. – Balıkesir Milletvekili İ. Önder Kırlı’nın, Balıkesir’de sel felâketinde zarar gören köprülerin onarımına ilişkin Başbakandan sorusu ve Devlet Bakanı Mustafa Yılmaz’ın yazılı cevabı (7/4442)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın Başbakan tarafından yazılı olarak yanıtlanmasını diliyorum.

Sayglarımla.

İ. Önder Kırlı Balıkesir

1. Balıkesir’deki sel felâketi nedeniyle yıkılarak kullanılmaz hale gelen;

a) Kepsut-Hotaşlar Köprüsü,

b) Kepsut-Eseler Köprüsü,

c) Burhaniye-Tahtacı Köprüsü,

d) Ayvalık-Mutlu-Kırcalar-Karakoç Köprüsü tamamen yıkılmıştır. Her biri çevrelerindeki pek çok köyle bağlantı kuran bu köprülerin, 1998 yılı yapım programına alınması için ne düşünülmektedir? Bu köprülerin Köy Hizmetleri Genel Müdürlüğünce ivedilikle yapılması konusunda, ilgili Bakanlıkça çalışmalar ne zaman başlatılacaktır?

2. İmlası yıkılan ve her iki kenar istinat duvarının yapılması gereken Burhaniye Hacı Muharrem Köprüsü ve yıkılan pek çok menfezin yeniden yapılması için, Balıkesir Köy Hizmetleri İl Müdürlüğüne, ne miktar ödenek sağlanmıştır? Bu zamana değin, bu işler için ödenek gönderilmemişse bunun nedenleri nedir? Yoksa bu konuda ödenek gönderilmesi düşünülmemekte midir?

T.C. Devlet Bakanlığı 18.3.1998 Sayı : B.02.0.014/031-1485

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

ilgi : TBMM Başkanlığının 2.3.1998 tarih ve A.01.0.GNS.0.10.00.02-7/4442-11201/28149 sayılı yazınız.

Balıkesir Milletvekili Sn. İ. Önder Kırlı’nın Sayın Başbakana tevcih ettiği sözlü soru önergesi incelenmiştir.

1. Önergede yer alan Kepsut-Hotaş Köprüsünün proje yapım çalışmalarına hemen başlanılmış olup, çalışmalar devam etmektedir.

Kepsut-Esenler, Burhaniye-Tahtacı, Ayvalık-Mutlu, Kırcalar-Karakoç köprülerinin yerine acil geçit sağlanması için özel idare imkânları ile hazır öngerimli beton büzler alınarak geçitleri sağlanmıştır. İlgili köprülerin proje yapım çalışmaları Köy Hizmetleri Genel Müdürlüğünce sürdürülmektedir.

Köy Hizmetleri Genel Müdürlüğünce de sel felâketi ardından bir teknik eleman heyeti görevlendirilerek hasar tespit raporu hazırlanmıştır.

2. İmlası yıkılan ve her iki kenar istinat duvarının yapılması gereken Burhaniye Hacı Muharrem Köprüsü ve yıkılan pek çok menfezin yeniden yapılması için 1998 yılı sanat yapıları ödeneği olarak tefrik edilen 25 000 000 000 TL ödenekten harcama yapılacaktır. Ayrıca öncelikle köy yollarının bir an önce hizmete açılması için ilgili ilin özel idare imkânları seferber edilerek gereği yapılmıştır.

Köy Hizmetleri Genel Müdürlüğünce afet için ek bir ödenek ayrılmadığından talep edilen ödenek verilmemiştir. Balıkesir İlimizin bağlı bulunduğu Bursa Köy Hizmetleri 17 nci Bölge Müdürlüğüne her türlü ihtiyaçlarının bölge imkânları ile karşılanması, yapılmayan ve programa girmesi gereken işlerin de öncelikli iş olarak teklif edilmesi talimatı verilmiştir.

Bilgilerinize arz ederim.

Mustafa Yılmaz Devlet Bakanı

7. – Ankara Milletvekili Ersönmez Yarbay’ın, il ve ilçe nüfus müdürlüklerinde bilgisayar sistemine ne zaman geçileceğine ilişkin sorusu ve İçişleri Bakanı Murat Başesgioğlu’nun yazılı cevabı (7/4444)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın İçişleri Bakanı Sayın Murat Başesgioğlu tarafından sözlü olarak cevaplandırılmasına delaletlerinizi arz ederim. 17.10.1997

Ersönmez Yarbay Ankara

Sorular :

1. Nüfus Genel Müdürlüğü’ne bağlı il ve ilçe müdürlüklerinde kaç kişi çalışmaktadır? Verim alınabilmesi için kaç kadroya ihtiyaç bulunmaktadır? İlçe nüfus müdürlüklerinin önündeki personelsizlik sebebiyle uzayan kuyruklar ne zaman sona erecektir?

2. Nüfus müdürlükleri ne zaman bilgisayara geçecektir?

3. Bilgisayar projesi tutarı ne kadardır?

4. Ankara İline bağlı ilçelerdeki nüfus müdürlüklerinde kaç kişi çalışmaktadır? Kaç kişiye ihtiyaç bulunmaktadır? Ankara’nın ilçelerindeki nüfus müdürlükleri ne zaman bilgisayar sistemine geçecektir?

T.C. İçişleri Bakanlığı Nüfus ve Vatandaşlık İşleri Genel Müdürlüğü 24.3.1998 Şb. Md. : B050NÜV0080003.226/8038

Konu : Soru önergesi

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

İlgi : TBMM Bşk. lığının 3.3.1998 günlü ve A.01.GNS.0.10.00.02-7/4444-8932/023510 sayılı yazısı.

Ankara Milletvekili Ersönmez Yarbay tarafından TBMM Başkanlığına sunulan ve tarafımdan cevaplandırılması istenilen yazılı soru önergesinin cevabı hazırlanarak ilişikte sunulmuştur.

Arz ederim.

Murat Başesgioğlu İçişleri Bakanı

Ankara Milletvekili Ersönmez Yarbay’a Ait Yazılı Soru Önergesinin Cevabı

Nüfus ve Vatandaşlık İşleri Genel Müdürlüğü taşra teşkilâtında; il nüfus ve vatandaşlık müdürü, ilçe nüfus müdürü, şef, veri hazırlama ve kontrol işletmeni, şoför ve hizmetli olmak üzere toplam (6757) adet kadrodan (5954) adedi olup, (803) adedi de münhal bulunmaktadır.

Genel Müdürlüğün Taşra Teşkilâtında halen boş bulunan(803) adet çeşitli kadrolardan (567) adet veri hazırlama ve kontrol işletmeni kadrosuna acilen atama yapılabilmesi için açıktan atama izni talebinde bulunulmuş olup, henüz bu konuda izin alınamamıştır.

Genel Müdürlüğün Taşra Teşkilâtının daha etkili bir şekilde hizmet verebilmesi için (2 000) adet veri hazırlama ve kontrol işletmeni kadrosuna daha ihtiyaç duyulmaktadır. Bakanlığımızca tasarruf tedbirleri dikkate alınarak ilk aşamada (500) adet personel için Devlet Personel Başkanlığından bilgisayar makinalarında çalıştırılmak üzere sözleşmeli personel talebinde bulunulmuştur.

Yukarıda arz ettiğimiz kadroların doldurulması ve MERNİS (Merkezî Nüfus İdaresi Sistemi) Projesinin uygulamaya geçirilmesi halinde, ilçe nüfus müdürlüklerindeki beklemeler sona erecektir.

Genel Müdürlüğün taşra teşkilâtında hizmet veren nüfus müdürlüklerine 1998 yılının ilk çeyrek diliminde Ankara merkezden başlamak üzere yıl sonuna kadar Türkiye genelinde bilgisayarların bağlanması planlanmıştır.

Bakanlığımız Nüfus ve Vatandaşlık İşleri Genel Müdürlüğünce yürütülmekte olan MERNİS (Merkezî Nüfus İdaresi Sistemi) Projesinin fizibilite tutarı Dünya Bankasınca 23.5 milyon dolar olarak tespit edilmiştir.Sözkonusu miktarın 5.5. milyon doları kredi olarak alınmıştır.

4300 sayılı Genel Nüfus Tespiti Yapılması ve Seçmen Kütüklerinin Güncelleştirilmesi Hakkında Kanunla Nüfus ve Vatandaşlık İşleri Genel Müdürlüğüne bilgisayar alımı için de 10 milyon dolar kaynak ayrılmıştır.

Ankara İline bağlı nüfus müdürlüklerinde toplam (303) adet çeşitli unvarlarda kadro bulunmakta olup, bunun (280) adedi doludur. Hizmetin daha etkin bir şekilde yürütülebilmesi için (58) adet ek kadroya ihtiyaç bulunmaktadır.

Ankara İlinin Çankaya, Keçiören, Yenimahalle ve Mamak İlçe Nüfus Müdürlüklerinde bilgisayar ile hizmet verilmekte olup, diğer ilçe nüfus müdürlüklerinde ise 1998 yılının ilk çeyrek diliminde başlamak üzere, aynı yıl sonuna kadar bilgisayarla hizmet vermesi planlanmıştır.

8. – Bursa Milletvekili Ertuğrul Yalçınbayır’ın, Nüfus ve Vatandaşlık İşleri Genel Müdürlüğünün Başbakanlık bünyesine alınıp alınmayacağına ilişkin sorusu ve İçişleri Bakanı Murat Başesgioğlu’nun yazılı cevabı (7/4451)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın yazılı olarak cevaplandırılmak üzere İçişleri Bakanına yöneltilmesi hususunu arz ve talep ederim.

Ertuğrul Yalçınbayır Bursa

Sorular :

Nüfus ve Vatandaşlık İşleri Genel Müdürlüğü ile ilgili olarak;

Nüfus ve Vatandaşlık İşleri Genel Müdürlüğünün Başbakanlık bünyesinde örgütlenmesi çalışmaları var mıdır? Çalışmaların amaç ve kapsamı nedir?

Çalışmalar hangi aşamadadır?

T.C. İçişleri Bakanlığı Nüfus ve Vatandaşlık İşleri Genel Müdürlüğü 20.3.1998 Şb. Md. : B050NÜV00800003.226/8036

Konu : Soru önergesi

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

ilgi : TBMM’lığının 3.3.1998 günlü ve A.01.0.GNS.0.10.00.02-11504 sayılı ve 7/4451 nolu yazı.

Bursa Milletvekili Ertuğrul Yalçınbayır’ın Nüfus ve Vatandaşlık İşleri Genel Müdürlüğünün Başbakanlık bünyesinde örgütlenmesi ile ilgili soru önergesi incelenmiş olup, bu konuda yürütülen bir çalışma bulunmamaktadır.

Arz ederim.

Murat Başesgioğlu İçişleri Bakanı

9. – Bursa Milletvekili Ertuğrul Yalçınbayır’ın, ülke çapında güncel adres kütüğü oluşturulması çalışmalarına ilişkin sorusu ve İçişleri Bakanı Murat Başesgioğlu’nun yazılı cevabı (7/4467)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın yazılı olarak cevaplandırılmak üzere İçişleri Bakanına yöneltilmesi hususunu arz ve talep ederim.

Ertuğrul Yalçınbayır Bursa

Sorular :

Ülke çapında güncel adres kütüğü oluşturulması ile ilgili olarak:

1. Kamu ve belediye hizmetlerine temel teşkil etmek ve kaynağa hâkim olmak için numaralanmaya dayalı ülke çapında güncel adres kütüğü oluşturulması projeniz hangi seviyededir?

2. Belediyeler tarafından numaralanma cetvellerinin güncelleştirilmesi çalışmaları ne aşamadadır?

3. Ülke güncel adres kütüğü projesi ile Tebligat Kanunu arasında irtibat bulunmakta mıdır? Projenin kısmen veya tamamen yürürlüğe girmesi halinde adres kütüğünde yazılı adresin tebligat adresi sayılması adlî ve idarî tebligatta sürat ve sıhhatin sağlanması amacıyla Tebligat Kanununda değişiklik yapılmasını düşünüyor musunuz?

4. Türkiye’de adresinde bulunamadığı için tebliğ edilemeyen veya tebliğ edilmiş sayılan evrak nedir? Bu sayının azaltılması veya ortadan kaldırılması çalışmaları nelerdir?

5. Projenin bitirilme takvimini açıklar mısınız?

T.C. İçişleri Bakanlığı 24.3.1998 Emniyet Genel Müdürlüğü Sayı : B.05.1.EGM.0.12.01.01/069496

Konu : Yazılı Soru Önergesi.

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

İlgi : TBMM Başkanlığının 3.3.1998 gün ve A.01.GNS.0.10.00.02-7/4467-11267/28255 sayılı yazısı.

Bursa Milletvekili Ertuğrul Yalçınbayır tarafından TBMM Başkanlığına sunulan ve tarafımdan yazılı olarak cevaplandırılması istenilen soru önergesinin cevabı aşağıya çıkarılmıştır.

Önergede bahsedilen konu hakkında 30.7.1997 tarihli ve 4300 sayılı Kanun uyarınca yapılması gereken Genel Nüfus Sayımı çerçevesinde, Başbakanlık Devlet İstatistik Enstitüsü Başkanlığınca valiliklere, kaymakamlıklara ve bütün belediyelere genelge gönderilerek bina cetvellerinin güncelleştirilmesi çalışması başlatılmış ve bu çalışmanın sayımdan sayıma ele alınan bir konu olmaktan çıkartılarak sürekli bir sisteme bağlanması ve bilgisayar ortamına aktarılarak çalışmanın güncel takip edilmesi hususu belediyelere bildirilmiş, gerekli her türlü önlemin alınması istenmiştir.

Başbakanlık Devlet İstatistik Enstitüsü Başkanlığınca başlatılan işlemler dışında, önergede bahsedilen proje ile ilgili Bakanlığımca yapılan bir çalışma bulunmamaktadır.

Bilgilerinize arz ederim.

Murat Başesgioğlu İçişleri Bakanı

10. – Bursa Milletvekili Ertuğrul Yalçınbayır’ın, tütün tarımına ilişkin sorusu ve Devlet Bakanı Eyüp Aşık’ın yazılı cevabı (7/4479)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın yazılı olarak cevaplandırılmak üzere ilgili Devlet Bakanına yöneltilmesi hususunu arz ve talep ederim.

Ertuğrul Yalçınbayır Bursa

Sorular :

Tütün Tarımı ile ilgili olarak:

1. Tütün tarımının düzenlenmesi ile ilgili çeşitli kanunlarda yeniden düzenleme ihtiyacı var mıdır?

2. Yasa Tasarı çalışmaları hangi aşamadadır? Çalışmaların amaç ve kapsamı nedir?

T.C. Devlet Bakanlığı 18.3.1998 Sayı : B.02.0.018-800-04-01/1696

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

İlgi : TBMM Başkanlığı, Kanun Karar. Dai. Bşk’nın 3.3.1998 tarih ve A.01.0.GNS.0.10.00.02/11506 sayılı yazınız.

Tarafımdan yazılı olarak cevaplandırılmak üzere ilgi yazı ekinde alınan, Bursa Milletvekili Ertuğrul Yalçınbayır’ın, Bakanlığım ilgili kuruluşu TEKEL Genel Müdürlüğü ile ilgili olarak vermiş olduğu 7/4479-11358/28279 nolu yazılı soru önergesine verilen cevap ilişikte sunulmuştur.

Bilgilerinize arz ederim.

Eyüp Aşık Devlet Bakanı

Bursa Milletvekili Sayın Ertuğrul Yalçınbayır’ın 7/4479-11358 Nolu Yazılı Soru Önergesinin Cevabıdır.

Tütün Tarımı ile ilgili olarak;

Soru 1. Tütün tarımının düzenlenmesi ile ilgili çeşitli kanunlarda yeniden düzenleme ihtiyacı var mıdır?

Cevap 1. Ülkemizde tütün konusunun tekel altına alınmasına, 19.7.1862 tarihli malî ıslahat fermanıyla Duhan İdaresinin kurulmasıyla başlanılmıştır. Tütündeki Devlet tekeli takiben 5.6.1930 tarih ve 1071, 10.6.1938 tarih ve 3437 sayılı Kanunlara dayanılarak yürütülmüştür. 1969 yılında, 3437 sayılı “Tütün ve Tütün İnhisarı” Kanunu yürürlükten kaldırılarak yerine 9.5.1969 tarih ve 1177 sayılı “Tütün ve Tütün Tekeli Kanunu” getirilmiştir.

Tütün ve Tütün mamulleri üzerindeki yüz yılı aşkın bir süre devam eden sigara Tekel’ine, 1177 sayılı Kanunun bazı maddelerini yürürlükten kaldıran 28.5.1986 tarih ve 3291 sayılı Kanunla son verilmiştir. Bununla birlikte, 1177 sayılı Kanunun tütünle ilgili faaliyet ve işlemleri ayrıntılı bir şekilde düzenleyen hükümleri halen yürürlükte bulunmaktadır. Tütünle ilgili faaliyetlerin Devlet tekeli altında yürütülmesi anlayışı içerisinde düzenlenmiş olan bu hükümlerin çoğu tekele son verildiği için gereksiz hale gelmiştir. Çeşitli güçlüklere ve fuzulî işlemlere neden olan bu hükümlerin kaldırılması gerekmektedir.

Tütün üreticilerinin desteklenmesi amacıyla 2.1.1961 tarih ve 196 sayılı Kanun çıkarılmıştır. Bu Kanuna dayanılarak her yıl çıkarılan Bakanlar Kurulu Kararı ile Devlet nam ve hesabına ekici tütünleri satış piyasalarında, yaprak tütünün alımı konusunda Tekel Genel Müdürlüğü görevlendirilmektedir.

Diğer taraftan, Tütün Tarım Satış Kooperatifleri ve Bölge Birlikleriyle, Türkiye Tütün Tarım ve Satış Kooperatifleri Genel Birliği hakkındaki 25.12.1969 tarih ve 1196 sayılı Kanunun yürürlüğe girmesinden bu yana uzunca bir süre geçmiş olmasına rağmen, getirilen düzenlemelere günümüze kadar bir işlerlik kazandırılamamıştır.

Yukarıda değinilen ve halen yürürlükte bulunan mevzuatın uygulandığı dönem zarfında tütün ve tütün mamulleri sanayiîlerinde ve dünya ticaretinde önemli değişiklikler ve gelişmeler yaşanmıştır. Dünya ekonomilerinde gözlenen yerellikten küreselleşmeye, korumacılıktan rekabete ve Devletçilikten özelleştirmeye yönelik politikalar, sektörü önemli ölçüde etkilemiştir.

Şimdilik Gümrük Birliği ile sınırlı da olsa Türkiye’nin Avrupa Birliği (AB)’ne katılma kararı, söz konusu Kanun, tüzük, karar ve yönetmeliklerde bazı değişiklikler yapılmasını zorunlu kılmaktadır. AB ile varılan ve 1/95 sayılı Ortaklık Konseyi Kararında ifadesini bulan anlaşma doğrultusunda Türk mevzuatının AB mevzuatı ile uyumluluğuna yönelik çalışmaların süratle sonuçlandırılması gerekmektedir. Bu çalışmalar meyanında, tütünle ilgili mevzuatta da bazı değişiklikler yapılması icap etmektedir.

Soru 2. Yasa Tasarı çalışmaları hangi aşamadadır? Amaç ve kapsamı nedir?

Cevap 2. Tütün ve Tütün Mamulleri ile ilgili çeşitli Kanunlarda gerçekleştirilmesi öngörülen düzenlemelerin yapılması görevi, 1998 Yılı Programı ile Tekel Genel Müdürlüğüne verilmiş olup, yaprak tütün üretiminden başlayarak, tütün mamulleri ticaretine kadar tüm safhalar ve olgular dikkatle ele alınarak, tütün ve tütün mamullerinin ülkemizde üretimine, iç ve dış alım ve satımına, bu işlemlerden fon alınmasına ve kullanılmasına, tütün üreticilerinin desteklenmesine ilişkin usul ve esaslar yeniden düzenlenerek “Tütün ve Tütün Mamulleri Kanun Tasarısı” taslağı hazırlanmış bulunmaktadır.

Tasarı hakkında Bakanlıkların görüşleri alınmış olup, nihaî şekli üzerinde çalışmalar yapılmaktadır. En kısa zamanda Bakanlar Kuruluna sevk edilecektir.

Arz ederim.

11. – Bursa Milletvekili Ertuğrul Yalçınbayır’ın, Tarım Satış Kooperatifleri Kanununda yapılacak değişiklikle ilgili çalışmalara ilişkin sorusu ve Sanayi ve Ticaret Bakanı Yalım Erez’in yazılı cevabı (7/4481)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın yazılı olarak cevaplandırılmak üzere Sanayi ve Ticaret Bakanına yöneltilmesi hususunu arz ve talep ederim.

Ertuğrul Yalçınbayır Bursa

Sorular :

Tarım Satış Kooperatifleri Birlikleri ile ilgili olarak:

1. Tarım Satış Kooperatifleri Birliklerinin ortaklarına daha iyi hizmet verebilmeleri, kooperatifçilik hizmetlerini daha etkili bir şekilde yerine getirmeleri için yasa taslağı çalışmalarınız var mıdır? Çalışmalar hangi aşamadadır? Çalışmalara, Tarım ve Köyişleri Bakanlığı ile Tarım Satış Kooperatifleri Birliklerinin katkıları hangi düzeydedir? Çalışmanın amaç ve kapsamı nedir?

2. Tarım Satış Kooperatifleri Birlikleri yönetimlerinin özerkleştirilmesi ve tesislerinin şirketleştirilmesini düşünüyor musunuz?

3. Kooperatifçilik işlevlerinin güçlendirilmesi için yapılanlar nelerdir?

T.C. Sanayi ve Ticaret Bakanlığı 18.3.1998 Basın ve Halkla İlişkiler Müşavirliği Sayı : B14.0.BHİ 01-181

Konu : Yazılı Soru Önergesi

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

İlgi : 3.3.1998 tarih ve A.01.0.GNS.0.10.00.02-7/4481-11360/28281 sayılı yazınız.

Bursa Milletvekili Ertuğrul Yalçınbayır’ın, “Tarım Satış Kooperatifleri kanununda yapılacak değişiklikle ilgili çalışmalara” ilişkin olarak tarafımdan cevaplandırılmasını istediği (7/4481) esas nolu yazılı soru önergesiyle ilgili cevabımız ekte takdim edilmiştir.

Bilgilerinizi ve gereğini arz ederim.

Yalım Erez Sanayi ve Ticaret Bakanı

Bursa Milletvekili Ertuğrul Yalçınbayır’ın Yazılı Sorularına İlişkin Cevaplarımız

1. Tarım Satış Kooperatifleri ve Birlikleri hakkındaki 3186 sayılı Yasa yerine geçmek üzere bir tasarı hazırlanmış ve Başbakanlığa sevkedilmiştir. Tasarının hazırlanması safhasında Birliklerin görüşlerinden yararlanılmıştır. Tarım ve Köyişleri Bakanlığı ise tasarı sevk prosedürü dahilinde görüşlerini bildirmiş ve bunlardan bazılarına göre tasarıda değişiklikler yapılmıştır.

2. Anılan tasarı esas itibariyle Birliklerin özerkleştirilmesine yönelik düzenlemeleri içermektedir. Birlik ve kooperatiflerin tesisleri ayrı birer tüzel kişiliğin mülkiyetinde olduğundan bunların yasa hükmüyle şirket haline dönüştürülmesi mümkün olmamaktadır. Ancak bu işlemin teşvik edilerek genel kurullarda gerekli kararların istihsali için vergi muafiyetine yönelik geçici madde yasalaştırılmış olup, süresi dolan bu hükmün yenilenmesi için verilen kanun teklifi Hükümet teklifi olarak TBMM’de bulunmaktadır.

3. Birliklerin amaçlarına uygun çalışabilmeleri için kaynaklarını verimli kullanmaları ve özkaynaklarını güçlendirmeleri gerekmektedir. Bu yıl üreticiye ödemelerini zamanında yaparak destek fonksiyonlarını icra edebilmeleri için DFİF kaynaklarından Birliklere yeterli kredi düzenli olarak verilmiş, bunun yanında da kaynaklarını doğru kullanarak kredi borçlarını zamanında ödemeleri için gerekli motivasyon sağlanmıştır.

Personel politikasında dikkatli davranılarak son iki yılda 3 000 personel azaltılmıştır.

Yine Birliklerin verimsiz olan kooperatiflerin birleştirilmesi çalışmalarına başlanmış olup, bu konudaki incelemeler sürdürülmektedir.

Ayrıca, atıl gayrimenkullerinin değerlendirilmesi ile ihracat faaliyetlerine hız kazandırılması için Birliklerce Sektörel Dış Ticaret Şirketi kurulması çalışmaları da yürütülmektedir.

12. – Bursa Milletvekili Ertuğrul Yalçınbayır’ın, yabancı uyrukluların istihdamıyla ilgili mevzuatın yeniden değerlendirilmesine ilişkin sorusu ve Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Nami Çağan’ın yazılı cevabı (7/4483)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın yazılı olarak cevaplandırılmak üzere Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanına yöneltilmesi hususunu arz ve talep ederim.

Ertuğrul Yalçınbayır Bursa

Sorular :

Yabancı uyrukluların istihdamı ile ilgili olarak:

1. Türkiye’de bulunan Türk soyundan olan veya olmayan yabancı uyrukluların istihdamı ile ilgili mevzuatın günün koşullarına göre yeniden düzenlenmesi düşünülmekte midir?

2. Konu ile ilgili yasa tasarısı hazırlıkları yapan Bakanlararası bir grup çalışması bulunmakta mıdır?

Çalışmalar hangi seviyededir? Çalışmanın amaç ve kapsamı nedir?

T.C. Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı 23.3.1998 Sosyal Güvenlik Kuruluşları Genel Müdürlüğü Sayı : B.13.0.SGK.0.13.00.01.1856.007478

Konu : Yazılı Soru Önergesi

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

İlgi : 3.3.1998 tarih ve A.01.0.GNS.0.10.00.02-11502 sayılı yazınız.

Bursa Milletvekili Ertuğrul Yalçınbayır tarafından hazırlanan “yabancı uyrukluların istihdamı ile ilgili mevzuatın yeniden düzenlenmesine ilişkin” 7/4483 Esas No.lu yazılı soru önergesi Bakanlığımızca incelenmiştir.

Ülkemizde çalışan yabancı uyrukluların sayısının son yıllarda önemli ölçüde artmış olması, yabancıların Türkiye’de çalışmaları ile ilgili düzenlemelerin fazlalığı ve eskiliği, bu düzenlemelerde çalışma izni verme yetkisinin çeşitli kuruluşlara tanınmış olmasının iznin verilmesinde yol açtığı gecikme ve karışıklıklar, Türkiye’nin Uluslararası hukuk ve Avrupa Birliği hukukundan kaynaklanan yükümlülükleri, ilgili mevzuatın günün koşullarına göre yeniden düzenlenmesini gerekli kılmaktadır. Bu çerçevede Bakanlığımızca “Yabancıların Çalışma İzinleri Hakkında Kanun” Tasarısı ile ilgili hazırlık çalışmaları devam etmektedir.

Tasarı ile ilgili “Bakanlararası bir grup çalışması” söz konusu değildir. Ancak, Bakanlığımızca yabancı uyrukluların Türkiye’de çalışmalarını Anayasamız, Uluslararası hukuk, Avrupa Birliği hukuku ve karşılıklılık ilkesine göre yeniden düzenleyen bir Kanun Tasarısı Taslağı hazırlanmış ve ilgili Bakanlıklar ve kuruluşların görüşlerine sunulmuştur. Alınan görüşler de dikkate alınarak tekrar düzenlenmekte olan taslak, son şekli ile tekrar ilgili Bakanlıklar ve kuruluşların görüşlerine sunulacaktır.

Kanun Tasarısının, amacı, kapsama giren yabancıların Türkiye’de çalışmalarını, Uluslararası hukuk, Avrupa Birliği hukuku ve karşılıklılık ilkesine uygun olarak izne bağlamak ve bu yabancılara verilecek çalışma izinleri ile ilgili esasları belirlemektir.

Çalışma, 403 sayılı Türk Vatandaşlığı Kanununun 4112 sayılı Kanunla değişik 29 uncu maddesinin 2 nci fıkrası kapsamına giren Türk vatandaşları ile çıkarılacak yönetmelikle çalışma izninden muaf tutulacak yabancılar dışında, Türkiye’de hizmet akdi ile ve bağımsız olarak çalışacak yabancıları, bir işveren yanında meslek eğitimi görecek yabancıları, yabancı çalıştıracak gerçek ve tüzel kişileri kapsamaktadır.

Bilgilerinize arz ederim.

Prof. Dr. Nami Çağan Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı

13. – Bursa Milletvekili Ertuğrul Yalçınbayır’ın, yurtdışı vatandaşlar üst kurulu oluşturulup oluşturulmayacağına ilişkin sorusu ve Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Nami Çağan’ın yazılı cevabı (7/4484)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın yazılı olarak cevaplandırılmak üzere Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanına yöneltilmesi hususunu arz ve talep ederim.

Ertuğrul Yalçınbayır Bursa

Sorular :

Yurtdışı Vatandaşlar üst kurulu oluşturulması ile ilgili olarak:

1. Yurtdışında bulunan vatandaşlarımızın sorunlarının yakından izlenebilmesi ve çözümlenebilmesi için Yurtdışı Vatandaşlar Üst Kurulu gibi bir kurulun oluşturulması düşünülmekte midir?

2. Çalışmalar hangi aşamadadır? Çalışma takviminiz var mıdır?

Çalışmanın amaç ve kapsamı nedir?

3. Projeye destek verebilecek kamu kuruluşları, sivil toplum örgütleri, bankalar gibi kurum ve kuruluşların ve ilgili bakanlıkların görüşleri alınmakta mıdır?

T.C. Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı 23.3.1998 Sosyal Güvenlik Kuruluşları Genel Müdürlüğü Sayı : B.13.0.SGK.0.13.00.01/1855-007477

Konu : Yazılı Soru Önergesi

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

İlgi : 3.3.1998 tarihli ve A.01.0.GNS.0.10.00.02-11502 sayılı yazınız.

Bursa Milletvekili Ertuğrul Yalçınbayır tarafından hazırlanan 7/4484 Esas No.lu yazılı soru önergesi Bakanlığımca incelenmiştir.

Bilindiği üzere; Başbakanlığın 16.2.1998 tarih ve 1998/12 sayılı Genelgesi ile, yurtdışında yaşayan vatandaşlarımızın bulundukları ülkelerde karşılaştıkları siyasî, sosyal ve ekonomik sorunların çözümüne ilişkin politikaların belirlenmesi, Hükümetçe karşılanması gereken ihtiyaçları doğrultusunda kararların oluşturulması ve gerektiğinde bu konularda yapılması gerekli yasal düzenlemeler için Bakanlar Kuruluna sunulmak amacıyla tavsiye kararları almak üzere, Başbakanın Başkanlığında, Yurtdışında Yaşayan Vatandaşlarla İlgili Konulardan Sorumlu Devlet Bakanı ve Dışişleri Bakanından oluşan “Yurtdışında Yaşayan Vatandaşlar Üst Kurulu” kurulması öngörülmüştür. Üst Kurul toplantılarına, gündemdeki konularla ilgili olarak diğer Bakanlık ve kamu kuruluşları temsilcileri de davet edilebilmektedir.

Söz konusu Genelgede öngörülen bir diğer husus da, Üst Kurulun yanısıra “Yurtdışında Yaşayan Vatandaşlar Koordinasyon Kurulu” oluşturulmasıdır. Bu Kurul, Yurtdışında Yaşayan Vatandaşlarla İlgili Konulardan Sorumlu Devlet Bakanının Başkanlığında Türkiye Büyük Millet Meclisinde grubu olan siyasî partilerin birer temsilcisi ile İçişleri, Dışişleri, Millî Eğitim, Çalışma ve Sosyal Güvenlik ve Kültür Bakanlıklarının Müsteşar ve Genel Müdürleri ile Diyanet İşleri Başkanlığı yetkilileri, yurtdışında vatandaşlarımızın yoğun olarak bulundukları yerlerin Başkonsolosları tarafından belirli koşulları taşıyan vatandaşlarımız arasından seçilecek 25-50 temsilciden teşekkül ettirilecektir.

Oluşturulan kurulların amacı, yurtdışında yaşayan vatandaşlarımızı ilgilendiren her konunun ve tüm faaliyetlerin bir bütünlük içerisinde izlenmesi, koordine edilmesi ve yürütülmesidir.

Bakanlığımızın da davetli olarak katıldığı, 25.2.1998 tarihinde yapılan ilk “Üst Kurul” toplantısında “Koordinasyon Kurulu”na katılacak vatandaş temsilcilerinin tespitine ilişkin bir takvim belirlenmiştir.

“Üst Kurul” ve “Koordinasyon Kurulu”nun sekreterya hizmetleri ile bu konudaki diğer çalışmalar Yurtdışında Yaşayan Vatandaşlarla ilgili Konulardan Sorumlu Devlet Bakanlığınca (Sn. Rifat Serdaroğlu) yürütülmektedir.

Bilgilerinize arz ederim.

Prof. Dr. Nami Çağan Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı

14. – Bursa Milletvekili Ertuğrul Yalçınbayır’ın, İş ve İşçi Bulma Kurumunun yeniden yapılandırılmasına yönelik çalışmalara ilişkin sorusu ve Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Nami Çağan’ın yazılı cevabı (7/4486)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın yazılı olarak cevaplandırılmak üzere Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanına yöneltilmesi hususunu arz ve talep ederim.

Ertuğrul Yalçınbayır Bursa

Sorular :

İş ve İşçi Bulma Kurumu (İİBK)’nun yeniden yapılandırılması ile ilgili olarak:

1. Son verilere göre toplam işgücü ve istihdam ne kadardır? Kadınların işgücü katılımı nasıldır?

2. Açık ve gizli işsizlik hangi seviyededir? İşsizliğin bölgelere göre dağılımını ve lise ve üniversite mezunu gençlerde işsizliği açıklar mısınız?

3. İİBK Genel Müdürlüğünün yeniden yapılandırılması ve işe yerleştirme hizmetlerinin daha etkin olması amacıyla özel istihdam bürolarına çalışma izni verilmesi düşünülmekte midir? Konu ile ilgili kanun tasarısı söz konusu mudur? Tasarının amaç ve kapsamı nedir?

T.C. Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı 23.3.1998 Sosyal Güvenlik Kuruluşları Genel Müdürlüğü Sayı : B.13.0.SGK.0.13.00.01/1854-007476

Konu : Yazılı Soru Önergesi

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

İlgi : 3.3.1998 tarihli ve A.01.0.GNS.0.10.00.02-11502 sayılı yazınız.

Bursa Milletvekili Ertuğrul Yalçınbayır tarafından hazırlanan “İş ve İşçi Bulma Kurumunun yeniden yapılandırılmasına yönelik çalışmalara” ilişkin 7/4486 Esas No.lu yazılı soru önergesi İş ve İşçi Bulma Kurumu Genel Müdürlüğünce incelenmiş olup, anılan Genel Müdürlükten alınan 12.3.1998 tarihli ve 02890 sayılı yazıda;

Kurumca yayımlanan Aylık İstatistik Bültenine göre; Aralık 1997 sonu itibariyle Kuruma kayıtlı işgücü sayısının 665 778 kişi olduğu,

1997 yılında Kuruma iş isteği ile toplam 468 070 kişinin başvurduğu, başvuruların % 23’ünün (108 238) kadın olduğu, yıl içerisinde 220 615 kişinin işe yerleştirildiği, işe yerleştirilenlerin ise % 24’ünün (53 799) kadın olduğu,

Ayrıca, 1997 yılı Aralık ayı sonu itibariyle Kurum aracılığı ile toplam iş arayanların (kayıtlı işgücü) sayısının 665 778, bunların içerisindeki açık işsiz sayısının ise 463 323 olduğu,

Açık işsizlerin, işsizlik yüzdeleri esas alınmak suretiyle Coğrafi Bölgelere göre dağılımının,

a) İç Anadolu Bölgesi 98 850 kişi (% 21.3)

b) Marmara Bölgesi 94 253 kişi (% 20.3)

c) Karadeniz Bölgesi 67 078 kişi (% 14.5.)

d) Akdeniz Bölgesi 65 347 kişi (% 14.1)

e) Ege Bölgesi 53 122 kişi (% 11.5)

f) Güney Doğu Anadolu Bölgesi 46 629 kişi (% 10.1)

g) Doğu Anadolu Bölgesi 38 044 kişi (% 8.2)

şeklinde olduğu,

– Lise ve dengi okul mezunu gençler arasında işsiz sayısının 95 003 (% 20.5) kişi,

– Sanat ve teknik lise mezunu gençler arasında işsiz sayısının 60 775 (% 13.12) kişi,

– Üniversite mezunu gençler arasında işsiz sayısının 10 727 (% 2.32) kişi,

olduğu bildirilmiştir.

Diğer taraftan; istihdam ve işgücü piyasasında daha etkin bir görev üstlenmesinin sağlanması amacıyla İş ve İşçi Bulma Kurumunun yeniden yapılandırılmasına yönelik çalışmalar sürdürülmektedir. Bu amaçla hazırlanan Türkiye İş Kurumu Genel Müdürlüğünün Kuruluş ve Görevleri Hakkında Kanun Tasarısı ilgili kamu kurum ve kuruluşlarının görüşlerine sunulmuştur.

Tasarı ile; istihdamın geliştirilmesi, yaygınlaştırılması ve işsizliğin önlenmesi amaçlanmakta ve Kurumdan gerekli izni almaları ve işçilerden ücret talep etmemeleri koşulu ile özel istihdam bürolarının kurulmasına ve iş ve işçi bulma faaliyetlerine aracılık etmelerine olanak sağlanmaktadır.

Bilgilerinize arz ederim.

Prof. Dr. Nami Çağan Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı

15. – Bursa Milletvekili Ertuğrul Yalçınbayır’ın, Meslek Standartları Kurumuna ilişkin sorusu ve Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Nami Çağan’ın yazılı cevabı (7/4487)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın yazılı olarak cevaplandırılmak üzere Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanına yöneltilmesi hususunu arz ve talep ederim.

Ertuğrul Yalçınbayır Bursa

Sorular :

Meslek Standartları Kurumu ile ilgili olarak:

1. Meslek Standartları sınav ve Belgelendirme Kurumu kurulması düşünülmekte midir? Çalışmalar hangi aşamadadır? Çalışmalara hangi Devlet, işçi, ve işveren kesimi katılmaktadır?

2. Kanun tasarısının amacı ve kapsamını açıklayabilir misiniz?

T.C. Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı 23.3.1998 Sosyal Güvenlik Kuruluşları Genel Müdürlüğü Sayı : B.13.0.SGK.0.13.00.01/1853-007475

Konu : Yazılı Soru Önergesi

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

İlgi : 3.3.1998 tarihli ve A.01.0.GNS.0.10.00.02-11502 sayılı yazınız.

Bursa Milletvekili Ertuğrul Yalçınbayır tarafından hazırlanan “Meslek Standartları Kurumuna” ilişkin 7/4487 Esas No.lu yazılı soru önergesi Bakanlığımca incelenmiştir.

Ülkemizde, altmışlı yıllardan beri kalkınma planlarında yeralan meslek standartları, sınav ve belgelendirme sisteminin kurulması amacıyla 17 Eylül 1992 tarihinde devlet, işçi ve işveren kesimlerini temsil eden kuruluşlarca “Millî Protokol” imzalanmıştır.

Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Dünya Bankası (IBRD) arasında 1 Şubat 1993 tarihinde imzalanan ve 4 Mayıs 1993 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren İkraz Anlaşması uyarınca; istihdam ve eğitim hizmetlerinin uyumunun sağlanması ve geliştirilmesi amacıyla “İstihdam ve Eğitim Projesi” uygulamaya konulmuştur. Meslek Standartları, Sınav ve Belgelendirme, sözkonusu projenin 8 bölümünden birisidir.

Gerek Millî Protokol gerekse İkraz Anlaşmasında, meslek standartları, sınav ve belgelendirme ile ilgili çalışmaları koordine etmek üzere “Meslek Standartları Komisyonu (MSK)”nun kurulması öngörülmüştür.

Bu maksatla oluşturulan ve ileride bir kurum haline getirilmesi planlanan Meslek Standartları Komisyonunda;

Kamu kesimini temsilen;

– Millî Eğitim Bakanlığı (MEB),

– Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı (ÇSGB),

– İş ve İşçi Bulma Kurumu (İİBK),

– Devlet Planlama Teşkilatı Müsteşarlığı (DPT),

İşveren kesimi adına;

– Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB),

– Türkiye Esnaf ve Sanatkârları Konfedarasyonu (TESK),

– Türkiye İşveren Sendikaları Konfedarasyonu (TİSK),

İşçi kesimini temsilen;

– Türkiye İşçi Sendikaları Konfedarasyonu (TÜRK-İŞ),

ve gözlemci üye olarak MEKSA Vakfı yer almaktadır.

Meslek Standartları Komisyonu işçi, işveren ve devlet kesimini temsil eden, dünyada yükselen değerlerin başında gelen üçlü katılım temeli üzerine kurulmuştur. Meslek standartları ve belgelendirme faaliyetleri, Meslek Standartları Komisyonu (MSK)’nun koordinatörlüğünde ve bu komisyona teknik destek vermek üzere kurulan Araştırma ve Teknik Hizmetler Birimi (ATHB) tarafından yürütülmektedir. Ev sahibi kuruluş olarak Mesleki Eğitim ve Küçük Sanayi Destekleme Vakfı (MEKSA) seçilmiştir. Projenin bu bölümüne Almanya’da faaliyet gösteren Federal Mesleki Eğitim Kurumu (BIBB) teknik yardım hizmeti vermektedir. Bu bölümde yapılan bütün çalışmalar devlet, işçi ve işveren kesiminde ulusal konsensüs esasına dayalı olarak yürütülmektedir.

Oluşturulması düşünülen Türk Meslek Standartları Kurumu (TMSK) ile ilgili Kanun Tasarısı, görüş ve önerileri alınmak üzere ilgili sosyal taraflar ile kamu kurum ve kuruluşlarına gönderilmiştir.

Diğer taraftan; Türk Meslek Standartları Kurumu (TMSK) özel hukuk hükümlerine tabi, kamu kurumu niteliğinde tüzelkişiliği haiz, işçi, işveren ve ilgili devlet kurumlarının temsil edileceği bir kurum olarak kamu hizmeti verecektir. Çalışmalarında mümkün olduğunca bağımsız ve esnek olabilmesi amacıyla özel hukuk hükümlerine tabi olması öngörülmektedir.

Kurulması planlanan Kurumun temel amacı, proje süresi içinde yapılan çalışmaların ve oluşturulan meslek standartları sınav ve belgelendirme sisteminin geliştirilmesi, yaygınlaştırılması ve idame ettirilmesidir. Böylece kurulacak Kurum eğitim yaşamı ile istihdam yaşamı arasında köprü görevi görecek, iş yaşamının istek ve ihtiyaçlarına duyarlı bir eğitim sisteminin kurulmasına da önayak olacaktır.

Bilgilerinize arz ederim.

Prof. Dr. Nami Çağan Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı

16. – Karaman Milletvekili Zeki Ünal’ın, iç borçlara ilişkin sorusu ve Devlet Bakanı Güneş Taner’in yazılı cevabı (7/4491)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorumun Devlet Bakanı Sayın Güneş Taner tarafından yazılı olarak cevaplandırılmasını saygılarımla arz ederim. 24.2.1998

Zeki Ünal Karaman

13.1.1998 tarihli yazılı soru önergemle iç borçlanmaların ne şekilde, hangi firma, holding veya şahıslara yapıldığını, borç faiz ve vadelerinin ne olduğunu sormuştum.

6.2.1998/4794 tarihli cevabî yazınızda ne şekilde ve hangi şartlarla borçlanıldığı belirtildiği halde, sorumun bir bölümüne değinilmemiştir.

Sorumu tekrar soruyorum:

Ocak 1996 tarihinden beri iç borçlanmalar hangi bankalara, firmalara holding veya şahıslara yapılmıştır, isimlerini verebilir misiniz?

T.C. Başbakanlık 19.3.1998 Hazine Müsteşarlığı Sayı : B.02.1-HM.0.KAF.01.02/54555-10-13126

Konu : Yazılı Soru Önergesi

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

İlgi 3.3.1998 tarih ve A.01.0.GNS.0.10.00.02-7/4491-11370/28291 sayılı yazınız ekinde yer alan Karaman Milletvekili Sayın Zeki Ünal’ın soru önergesi.

Hazinece gerçekleştirilen Devlet İç Borçlanma Senetleri ihaleleri ile ilgili banka bazındaki bilgiler gizli bilgiler olup Bankalar Kanununun 83 üncü maddesi uyarınca açıklanması mümkün değildir.

Diğer taraftan, soru önergesinde belirtilen dönemde gerçekleştirilen ihalelerden 74 banka, 53 aracı kurum, 12 sigorta şirketi, 2 özel şirket, 7 fon ve vakıf ile şahıslar Devlet İç Borçlanma senedi satın almışlardır.

Ayrıca, sözkonusu senetler ikincil piyasada alım satım işlemine konu olmaları nedeniyle ihraç edildikleri andan itibaren el değiştirmektedir.

Bilgilerini arz ederim.

Güneş Taner Devlet Bakanı

17. – İçel Milletvekili D. Fikri Sağlar’ın, Afganistan’la yapılan ticarete ilişkin Başbakandan sorusu ve Devlet Bakanı Işın Çelebi’nin yazılı cevabı (7/4493)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın Başbakan Sayın Mesut Yılmaz tarafından yazılı olarak yanıtlandırılmasını saygı ile arz ederim.

D. Fikri Sağlar İçel

1. 1993 yılından itibaren Afganistan’la yaptığımız ithalat ve ihracat miktarı ne kadardır?

2. Afganistan’la yaptığımız ticarete konu olan mal ve hizmetlerin dökümü ile bunların bedeli ne kadardır?

3. Afganistan’a 1997 Temmuz ayı itibariyle borç veya alacak miktarımız ne kadardır?

T.C. Başbakanlık 19.3.1998 Dış Ticaret Müsteşarlığı (Ekonomik Araştırmalar ve Değerlendirme Genel Müdürlüğü) D. No : B.02.1.DTM.0.08.04.01.227-13979

Konu : Soru Önergesi

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

İlgi : 3.3.1998 tarih ve A.01.0.GNS.0.10.00.02-7/4493-11372/28293 sayılı yazıları.

İçel Milletvekili Sayın D. Fikri Sağlar’ın Sayın Başbakanımıza yönelttiği Afganistan’a ilişkin ilgide kayıtlı soru önergesine Bakanlığım koordinatörlüğünde cevap verilmesini teminen, önergede yeralan hususlar Dış Ticaret Müsteşarlığı tarafından Dışişleri Bakanlığı, Hazine Müsteşarlığı, Merkez Bankası ve Türkiye İhracat Kredi Bankası nezdinde araştırılmıştır.

Birer örneği ilişikte takdim edilen cevabî yazıların tetkikinden de görüleceği üzere anılan ülke ile “borç” veya “alacak” ilişkimizin olmadığı, ancak Dışişleri Bakanlığı aracılığı ile Kuzey Afganistan’a zaman zaman gıda, çadır, battaniye, giyim eşyası, ilaç ve tıbbî teçhizattan oluşan insanî yardım yapıldığı, bu çerçevedeki yardımların tutarının 1992 yılından itibaren yaklaşık 7.5 Milyon $ civarında olduğu anlaşılmış bulunmaktadır.

Diğer taraftan, 1993 yılından itibaren Afganistan’la yaptığımız ithalat ve ihracatın miktar ve değerleri ile ticarete konu olan mal gruplarının dökümü ek listede sunulmaktadır.

Bilgilerine arz ederim.

Dr. Işın Çelebi Devlet Bakanı

T.C. Başbakanlık 17.3.1998 Hazine Müsteşarlığı Dış Ekonomik İlişkiler Genel Müdürlüğü Sayı : B.02.1.HM.0.DEİ.10.00/Türki

Konu : Soru Önergesi

Dış Ticaret Müsteşarlığına

(Ekonomik Araştırmalar ve Değerlendirme Genel Müdürlüğü)

İlgi : 13.3.1998 tarih ve 12888 sayılı yazınız.

İlgide kayıtlı yazınızda, İçel Milletvekili D. Fikri Sağlar’ın Sayın Başbakanımıza cevaplandırmak üzere tevdi ettiği yazılı soru önergesi ile ilgili olarak Müsteşarlığımız görev alanına giren konular hakkında bilgi talep edilmektedir.

Türkiye Cumhuriyeti adına Müsteşarlığımızca Afganistan’a herhangi bir malî yardımda bulunulmamıştır.

Bilgilerine arz ederim.

B. Şen Akman Genel Müdür Yardımcısı

T.C. Dışişleri Bakanlığı 13.3.1998 İkili Siyasî İşler Genel Müdürlüğü-II (Güney Asya, Uzak Doğu ve Pasifik Genel Müdür Yardımcılığı) Sayı : PUGY-205.120-98/817-1422

Konu : Afganistan’a insanî yardımlarımız

Başbakanlık Dış Ticaret Müsteşarlığına

(Ekonomik Araştırmalar ve Değerlendirme Genel Müdürlüğü)

İlgi : Tarihsiz ve B.02.1.DTM.08.04.02/00057 sayılı yazıları.

İçel Milletvekili Sayın Fikri Sağlar’ın Sayın Başbakanımıza Afganistan’la ilişkilerimiz konusunda yönelttiği sorulara ilişkin ilgi yazıları incelenmiştir.

Yazıları ekinde yeralan sorular konusunda Bakanlığımızda bilgi bulunmamaktadır.

Ancak, Bakanlığımızın koordinatörlüğünde Kuzey Afganistan’a zaman zaman gıda, çadır, battaniye, giyim eşyası, ilaç ve tıbbî teçhizat vs.’den oluşan insanî yardım yapılmıştır.

Bu çerçevede 1992 yılından itibaren anılan ülkeye yaptığımız insanî yardımların tutarı yaklaşık 7,5 milyon Dolar civarındadır.

Bilgilerine saygılarımla arz ederim. 18.3.1998

Bakan a. Aykut Çetirge Büyükelçi İkili Siyasî İşler Genel Müdürü

Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası Anonim Şirketi 16.3.1998 Sayı : B.02.2.TCM.0.09.00.01-23/030571 GY/OEA

T.C.

Başbakanlık

Dış Ticaret Müsteşarlığı

(Ekonomik Araştırmalar ve Değerlendirme Genel Müdürlüğü)

Ankara

İlgi : 13 Mart 1998 tarih, 700057 sayılı faks mesajınız.

İlgide kayıtlı yazınızda, İçel Milletvekili D. Fikri Sağlar’ın Sayın Başbakanımıza cevaplandırılmak üzere tevdi ettiği soru önergesinde sözügeçen konulardan Bankamızla ilgili olanların yanıtlanması istenmektedir.

steşarlığınızla yapılan şifahî görüşmeye istinaden 3 üncü maddede yer alan soruya ilişkin olarak, Bankamızca izlenen krediler, hesaplar ve açılan akreditifler bağlamında Afganistan ile herhangi bir borç veya alacak ilişkimiz bulunmamaktadır.

Bilgilerinize sunarız.

Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası

İdare Merkezi

Ömer Altay Nilgün Çetit Genel Müdür Genel Müdür Yardımcısı

Türk Eximbank Türkiye İhracat Kredi Bankası A.Ş. 13.3.1998 Sayı : B.02.2.EXI.0.14.00.00/041-005133

T.C.

Başbakanlık

Dış Ticaret Müsteşarlığı

(Ekonomik Araştırmalar ve Değerlendirme Genel Müdürlüğü)

İlgi : B.02.1.DTM.08.04.02/700057 sayılı yazınız.

Afganistan’a yapılan ihracat işlemleri Sigorta Programı kapsamı dışındadır. Ayrıca, sözkonusu ülkeye yönelik olarak Ülke Proje Kredileri Programı çerçevesinde de finansal destek sağlanmadığından 1997 Temmuz ayı itibariyle herhangi bir borç ve alacak miktarı bulunmamaktadır.

Bilgilerinize arz ederiz.

Günseli Akalın Tülin Kalkay Daire Başkanı Daire Başkanı

18.—Bursa Milletvekili Turhan Tayan’ın, tekstil ihtisas gümrüklerine ilişkin sorusu ve Devlet Bakanı Rifat Serdaroğlu’nun yazılı cevabı (7/4496)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın Devlet Bakanı Sayın Rifat Serdaroğlu tarafından yazılı olarak cevaplandırılması hususunda emir ve delaletinizi arz ederim.

Turhan Tayan

Bursa

Ocak ayının sonunda Gümrükler Genel Müdürlüğü tarafından yayınlanan bir genelge ile tekstil maddelerinin gümrük işlemleri, Mersin Giriş Gümrük Müdürlüğü, Halkalı Tekstil İhtisas Gümrük Müdürlüğü ve Bursa Tekstil İhtisas Gümrük Müdürlüğüne verilmiş bulunmaktadır.

Daha sonra, alınan başka bir karar ile de bu üç gümrüğe İzmir Giriş Gümrük Müdürlüğü de dahil edilmiştir. Ayrıca yapılan değişiklikle, sanayiciler tarafından hammadde olarak kullanılmak kaydıyla ithal edilecek olan tabî ve sunî elyaf ile yün ithalatı, 1615 sayılı Gümrük Kanununun 119 uncu maddesi kapsamında getirilecek olan tekstil ürünlerinin ithalatı genelgenin kapsamı dışına alınmıştır. Yapılan değişikliğe göre, hava yolu ile getirilen miktar ve değer açısından önem arzetmeyen numune gibi eşyaların ithali de havaalanı gümrük idarelerince yapılabilecektir.

İş aleminden gelen şikâyetler, bu kararların gerekli altyapı hazırlanmadan alındığı, maliyet ve zaman kayıplarına neden olabileceği yönündedir.

1. Tekstil ihtisas gümrüklerinin altyapılarını geliştirmeyi düşünüyor musunuz? Tekstil ihtisas gümrüklerinin altyapılarında, fizikî mekânlarında yapılacak iyileştirmeler sanayici ve işadamlarımız için önem taşımaktadır. Örneğin, Bursa Tekstil İhtisas Gümrük Müdürlüğünde konteyner boşaltacak vinç yoktur. İhtisas Gümrüğüne bağlı fiktif antrepo bulunmamaktadır. Bursa Gümrükler Başmüdürlüğünün tek bir kimyahanesi vardır.

2. Tekstil maddeleri deyimine açıklık getirmeyi düşünüyor musunuz?

Uygulamalardaki netlik açısından bu deyime açıklık getirilmesi gerekmektedir. Ayrıca, genelgede başlamış olan işlemler, önceden siparişi verilmiş eşyalar, açılmış akreditifler ve üretim bağlantılarına hiç yer verilmemiştir. Bu tür durumlarda ne gibi bir uygulama yapılacağı açık değildir.

T.C.

Başbakanlık

Gümrük Müsteşarlığı 18.3.1998

Gümrükler Genel Müdürlüğü

Sayı : B.02.1.GÜM.0.06.00.07-209-472-00909

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

İlgi :Kanunlar ve Kararlar Dairesi Başkanlığının 3.3.1998 tarihli, A.01.0.GNS.0.10.00.02-7/4496-11413/28299 sayılı yazısı.

Tarafımdan cevaplandırılmak üzere Bursa Milletvekili TurhanTayan tarafından verilen ilgi yazı eki soru önergesinde belirtilen sorulara ilişkin cevaplarımız aşağıda sunulmuştur.

1. Tekstil İhtisas Gümrüklerinin alt yapılarının geliştirilmesi Gümrük İdaresinin Modernizasyonu Projesi (GİMOP) kapsamında değerlendirilmektedir. Altyapıya ilişkin eksiklikler bu çerçevede giderilmektedir. Diğer yandan talep edilmesi halinde İhtisas Gümrüğüne bağlı olarak fiktif antrepo açılmasına yönelik bir engel bulunmamaktadır.

2. 20.1.1998 tarihli, 1998/4 sayılı Genelgemiz ile tekstil ürünlerinin ithal işlemlerinin 26.1.1998 tarihinden itibaren belli gümrük idarelerinden yapılması uygun bulunmuştur.

24.2.1998 tarihli 1998/5 Sayılı Genelgemiz ile de 26.1.1998 tarihinden itibaren başlayan söz konusu uygulamaya ilişkin usul ve esaslar yeniden düzenlenmiştir.

Buna göre, Gümrük Giriş Tarife Cetvelinin 50-63 üncü (50 ve 63 dahil) fasılları kapsamındaki tekstil ürünlerinin ithali sadece Halkalı Tekstil İhtisas Gümrük Müdürlüğü, Bursa Tekstil İhtisas Gümrük Müdürlüğü, Mersin Giriş Gümrük Müdürlüğü ve İzmir Giriş Gümrük Müdürlüğünden yapılacağı belirtilmiş;

Ancak,

a) Pamuk, pamuk ipliği ve yün ithali,

b) Sanayiciler tarafından hammadde olarak kullanılmak kaydıyla getirilen, yün iplik, tabi elyaf, sunî sentetik elyaf ve iplikler,

c) 1615 sayılı Gümrük Kanununun 118 inci maddesi uyarınca Geçici Kabul Rejimi ve Dahilde İşleme İzin Belgeleri kapsamındaki geçici ithal işlemleri,

d) 1615 sayılı Gümrük Kanununun 119 uncu maddesi kapsamındaki geçici ithal işlemleri,

Anılan Genelge kapsamı dışında tutulmuştur.

Diğer taraftan 26.1.1998 tarihine kadar (26.1.1998 dahil) yurda getirilip antrepo ve sundurmalara konulan veya beyannameleri tescil olunan eşyanın ithal işlemlerinin İhtisas Gümrükleri dışındaki Gümrük İdarelerinde yapılmasına geçiş dönemi açısından imkân tanınmıştır.

Bilgilerine sunulur.

Rifat Serdaroğlu

Devlet Bakanı

19.—Antalya Milletvekili Osman Berberoğlu’nun, Antalya Kumluca-Finike ve Demre ilçelerinde sel felaketinden zarar gören çiftçilere yapılacak yardımlara ilişkin Başbakandan sorusu ve Tarım ve Köyişleri Bakanı Mustafa R. Taşar’ın yazılı cevabı (7/4498)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıda belirttiğim sorularımın Sayın Başbakan A. Mesut Yılmaz tarafından yazılı olarak cevaplandırılması hususunu delaletlerinize arz ederim.

Saygılarımla

Osman Berberoğlu

Antalya

Soru :

1. 2.2.1998 tarihinde meydana gelen sel felaketinde Türkiye’nin turfanda sebze ve meyve ihtiyacının tamamına yakın bir bölümünü karşılayan Antalya, Kumluca, Finike ve Demre ilçeleri ve beldelerinde seraların gördüğü zarar hakkında bilginiz var mıdır?

2. Tabiî afetlerden zarar gören çiftçilere destek olmak bir devlet politikasıdır. Ancak bugüne kadar bölgemizdeki afetzede çiftçilere yönelik bir şey yapılmamıştır.

Zarar gören çiftçilerin devlet bankalarına olan borçlarının ertelenmesi,

Zarar gören çiftçilere ilave kredi verilmesi,

Zarar gören çiftçilerin tahakkuk eden veya edecek vergi borçlarının ertelenmesi,

Tüm cam ve plastik seraların her türlü afete karşı zorunlu sigorta kapsamına alınması,

Sera çalışanlarının sosyal güvenlik kapsamına alınması konularında hükümet olarak bir çalışmanız var mıdır?

T.C.

Tarım ve Köyişleri Bakanlığı

Araştırama Planlama ve Koordinasyon 20.3.1998

Kurulu Başkanlığı

Sayı :KDD.S.Ö.1.01/624-15623

Konu :Seralarda Sel tahribatını giderici önlemler

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

İlgi :Başbakanlığın 11.3.1998 gün ve B.02.0.KKG/106-718/1214 sayılı yazısı.

İlgi yazı ekinde Bakanlığımıza intikal eden ve Antalya Milletvekili Osman Berberoğlu’nun Başbakan Sayın Mesut Yılmaz tarafından cevaplandırılmasını istediği yazılı soru önergesiyle ilgili bilgiler, aşağıda verilmiştir :

Soru 1. 2.2.1998 tarihinde meydana gelen sel felaketinde Türkiye’nin turfanda sebze ve meyve ihtiyacının tamamına yakın bölümünü karşılayan Antalya, Kumluca, Finike ve Demre İlçeleri ile beldelerinde seraların gördüğü zarar hakkında bilginiz var mıdır?

Cevap 1. Antalya İli Kumluca, Finike ve Demre ilçelerinde 2.2.1998 tarihinde meydana gelen sel felaketiyle ilgili ön ihbarda; Kumluca İlçesinin 10 köyünde 3 000 çiftçi ailesine ait 21 000 dekar sera ürününde, Demre İlçesinin 3 köyünde 850 çiftçi ailesine ait 3 100 dekar ekili sebze ürününde, Finike İlçesinin 5 köyünde 95 çiftçi ailesine ait 235 dekar sera ürününde %40-90 arasında zarar meydana geldiği bildirilmiştir. Hasar tespit çalışmaları halen devam etmekte olup, ilgili komisyon kararlarının Bakanlığımıza intikal etmesinden sonra 5254 ve 2090 sayılı Kanunlar çerçevesinde gerekli yardımlar yapılacaktır.

Soru 2. Tabiî afetlerden zarar gören çiftçilere destek olmak bir devlet politikasıdır.Ancak bugüne kadar bölgemizdeki afetzede çiftçilere yönelik bir şey yapılmamıştır.

Zarar gören çiftçilerin devlet bankalarına olan borçlarının ertelenmesi,

Zarar gören çiftçilere ilave kredi verilmesi,

Zarar gören çiftçilerin tahakkuk eden veya edecek vergi borçlarının ertelenmesi,

Tüm cam ve plastik seraların her türlü afete karşı zorunlu sigorta kapsamına alınması,

Sera çalışanlarının sosyal güvenlik kapsamına alınması konularında hükümet olarak bir çalışmanız var mıdır?

Cevap 2. 1997 yılında Antalya İlinde Merkez, Serik, Manavgat, Kemer, Gazipaşa, Alanya, Korkuteli ve Kumluca ilçelerinde 239 köyde 7 828 çiftçi ailesinin dolu, yangın, sel, hortum, fırtına ve don nedeniyle 50 931 dekar tarım alanıyla 384 adet büyük-küçükbaş, 171 adet kanatlı hayvanı ve 51 880 adet balığı zarar görmüş olup, çiftçilerin durumlarını tespit eden 10 adet İl İhtiyaç ve İl Hasar Tespit Komisyon Kararı alınarak, Bakanlığımıza intikal etmiş bulunmaktadır.

Bakanlığımızca bu kararlar doğrultusunda, bu çiftçilerimizin 5254 ve 2090 sayılı Kanunlar kapsamında 1997 yılı vadeli borçlarının bir yıl süreyle faizsiz olarak ertelenmesi kredi kuruluşlarından ziraî kredi almamış çiftçilere, T.C. Ziraat Bankasınca % 30 faizli ve bir yıl vadeli kredi verilmesi için, komisyon kararları T.C. Ziraat Bankası, Tarım Kredi Kooperatifleri ve Tarım İşletmeleri Genel Müdürlüklerine gönderilmiştir.

5254 sayılı Kanuna göre tespit edilen 269 ton hububat tohumluğu ihtiyacından 200 tonu, zarar gören çiftçilere dağıtılmak üzere Valilik emrine tahsis edilmiştir.

2090 sayılı Kanuna göre hayvan kaybı olan üreticilerin hayvan kayıplarının aynî olarak karşılanabilmesi için, Valilik emrine 12 milyar 446 milyon 620 bin 126 TL’nın tahsisi yapılmıştır.

1998 yılında da tabiî afetlerden zarar gören çiftçilere, 5254 ve 2090 sayılı Kanunlar kapsamında tohumluk, aynî hayvan yardımları ve borç ertelemeleriyle ilgili uygulamalara devam edilecektir.

Ayrıca, Tarım Ürünleri Sigortası Kanun Taslağı ile ilgili çalışmalar da, Bakanlığımız katılımı ile yürütülmekte olup, hazırlanan kanun taslağı kuruluşların görüşlerine sunuş aşamasına gelmiştir.

Bilgilerinize arz ederim.

Mustafa Taşar

Tarım ve Köyişleri Bakanı

20.—Bursa Milletvekili Ertuğrul Yalçınbayır’ın, yolcu ve yük taşımacılığı mesleğine giriş ile ilgili kanun tasarısı çalışmalarına ilişkin sorusu ve Ulaştırma Bakanı Necdet Menzir’in yazılı cevabı (7/4501)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın yazılı olarak cevaplandırılmak üzere Ulaştırma Bakanına yöneltilmesi hususunu arz ve talep ederim.

Ertuğrul Yalçınbayır

Bursa

Sorular :

Yolcu ve yük taşımacılığı mesleğine giriş ile ilgili olarak :

1. Yasa tasarıları çalışmaları hangi seviyededir?

2. Yasa tasarılarının amacı nedir?

3. Trafik kazalarına sebebiyet veren bazı seyahat firmalarına verilen geçici süre faaliyetten men cezası ile ilgili olarak yapılan ve yapılacak işlemler nelerdir?

T.C.

Ulaştırma Bakanlığı

Araştırma Planlama ve Koordinasyon 23.3.1998

Kurulu Başkanlığı

Sayı :B.11.0.APK.0.10.01.21/EA-458-5139

Konu :Bursa Milletvekili Sayın Ertuğrul Yalçınbayır’ın yazılı soru önergesi

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

İlgi :5.3.1998 gün ve A.01.0.GNS.0.10.00.02-7/4501-11434/28350 sayılı yazınız.

Bursa Milletvekili Sayın Ertuğrul Yalçınbayır’ın 7/4501-11434 sayılı yazılı soru önergesinin cevabı ekte sunulmuştur.

Bilgilerinize arz ederim.

Necdet Menzir

Ulaştırma Bakanı

Bursa Milletvekili Sayın Ertuğrul Yalçınbayır’ın 7/4501-11434 Sayılı Yazılı Soru Önergesi ve Cevabı

Sorular :

Yolcu ve yük taşımacılığı mesleğine giriş ile ilgili olarak :

1. Yasa tasarıları çalışmaları hangi seviyededir?

2. Yasa tasarılarının amacı nedir?

3. Trafik kazalarına sebebiyet veren bazı seyahat firmalarına verilen geçici süre faaliyetten men cezası ile ilgili olarak yapılan ve yapılacak işlemler nelerdir?

Cevaplar :

1. Yolcu ve eşya taşımacılığını düzenlemek için Bakanlığımızca hazırlanan “Karayolu Taşıma Kanunu Tasarısı”, ilgili kurum ve kuruluşların da görüşleri alınarak yeniden düzenlenmiştir.İlgili meslek kuruluşlarının görüşlerini almak için gönderilmiş olup, alınacak görüşler ışığında tasarıya son şekli verilerek Başbakanlığa sunulacaktır.

2. Karayolu Taşıma Kanunu Tasarısı ile, yurtiçi ve uluslararası karayoluyla yolcu ve eşya taşıma hizmetlerinin, sosyal hayatın gerektirdiği düzenli ve güvenli hale getirilerek, bu sektördeki faaliyetlerin kontrol altına alınması, taşımacı, acente, komisyoncu, nakliyat ambarı ve kargo işletmeciliği yapılmasıyla ilgili şartların tespiti ile yeni bir sigorta sisteminin sektörde zorunlu hale getirilmesi, sektörde çalışanların çalışma şartları ve niteliklerinin belirlenmesi ve aykırı davranışlara uygulanacak cezaî müeyyideler ile bu alandaki hukukî boşluğun doldurulması amaçlanmaktadır.

3. Ülkemizde son zamanlarda yolcu taşımacılığı yapan ve trafik kazalarına karışan firmaların faaliyetlerinin geçici olarak durdurulmasına ilişkin kararın, olaydaki kusur durumlarının, yargı mercilerince verilecek kararlara göre değişiklik gösterebileceği cihetle yürütülecek işlemlerin bağımsız yargı kararlarının sonucuna göre tesis edilmesinin yerinde olacağı kanaatine varıldığından, yargı mercilerinin kesinleşmiş kararları alınıncaya kadar herhangi bir işleme şimdilik tevessül edilmemektedir.

21. —Bursa Milletvekili Ertuğrul Yalçınbayır’ın,

—Tarım ürünleri sigortası ile ilgili kanun tasarısı çalışmalarına,

Konya Milletvekili Hüseyin Arı’nın;

—Konya -Karapınar Tarım İlçe Müdürüne,

İlişkin soruları ve Tarım ve Köyişleri Bakanı Mustafa Taşar’ın yazılı cevabı (7/4504, 7/4505)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın yazılı olarak cevaplandırılmak üzere Tarım ve Köyişleri Bakanına yöneltilmesi hususunu arz ve talep ederim.

Ertuğrul Yalçınbayır

Bursa

Sorular :

Tarım Ürünleri Sigortası ile ilgili olarak :

1. Bakanlığınızın yasa tasarısı çalışmaları hangi aşamadadır?

2. Tasarı hazırlıklarına katkısı olan kurum ve kuruluşlar görüş bildirmişler midir?

3. Tasarının amaç ve kapsamı nedir?

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Delaletlerinizle aşağıdaki sorularımın Tarım ve Köyişleri Bakanı Sayın Mustafa Taşar tarafından yazılı olarak cevaplandırılmasını saygılarımla arz ederim.

Hüseyin Arı

Konya

Sorular :

1. Halen Konya İli, Karapınar İlçesi Tarım İlçe Müdürlüğü görevinde bulunan “İlçe Tarım Müdürü Nazmi Kurt”

a) 1994 ve 1996 yıllarında yine aynı görevde iken, görevini ve makamını kötüye kullanarak çeşitli suiistimallerde bulunduğu,

b) Bu maksatla hakkında Bakanlığa çeşitli yollardan şikâyetlerde bulunulduğu,

c) Anılan şahıs hakkında Bakanlık müfettişlerince yerinde incelemeler yapılarak tutulan Müfettiş Raporlarının Bakanlığa gönderildiği.

2. Buna rağmen, bu müdür hakkında bugüne kadar hiç bir işlem yapılmadığı gibi Sayın Bakanımız döneminde yeniden göreve getirildiği bilinmektedir.

3. Yörenin bir milletvekili olmam nedeniyle; bu husus il ve ilçedeki vatandaşlarca tarafıma şikâyet vesilesi yapılmaktadır.

T.C.

Tarım ve Köyişleri Bakanlığı

Araştırma Planlama ve Koordinasyon 20.3.1998

Kurulu Başkanlığı

Sayı :KDD.SÖ-1.01/639

Konu :Yazılı Soru Önergesi

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

İlgi :5.3.1998 tarih ve A.01.0.GNS.0.10.00.02-11579 sayılı yazınız.

İlgide kayıtlı yazı ekinde gönderilen, Bursa Milletvekili Ertuğrul Yalçınbayır ile Konya Milletvekili Hüseyin Arı’ya ait yazılı soru önergelerine ilişkin Bakanlığımız görüşleri ekte sunulmuştur.

Bilgilerinize arz ederim.

Mustafa Taşar

Tarım ve Köyişleri Bakanı

Bursa Milletvekili Ertuğrul Yalçınbayır’ın, Tarım Ürünleri Sigortası konusundaki yazılı soru önergesinde, istenmiş olan bilgiler aşağıda belirtilmiştir.

Soru : Tarım Ürünleri Sigortası ile ilgili olarak;

Bakanlığınızın yasa tasarısı çalışmaları hangi aşamadadır, tasarı hazırlıklarına katkısı olan kurum ve kuruluşlar görüş bildirmişler midir, tasarının amaç ve kapsamı nedir?

Cevap :Ülkemizde tarım sigortaları konusunda Kanun Tasarısı hazırlama çalışmaları 1940’lı yıllarda başlamıştır.Günümüze kadar Bakanlığımız da dahil olmak üzere birçok kurum ve kuruluş tarafından tarım sigortaları konusunda birçok Kanun Tasarısı hazırlanmıştır. Kalkınma planlarının yanısıra 1 Aralık 1991 Hükümet Programında da tarımsal sigortaların ağırlıklı bir şekilde yer alması neticesinde Bakanlığımızca bir “Tarım Ürün Sigortası Kanun Tasarısı Taslağı” hazırlanmış ve 26.11.1993 tarih ve 2586 sayılı yazı ekinde ilgili kuruluşlara gönderilmiştir.

Hazine ve Dış Ticaret Müsteşarlığından alınan cevabî yazıda; özel sigortacılık konusunda Kanun Tasarısı hazırlamak dahil her türlü görev ve yetkinin 3274 sayılı Hazine ve Dış Ticaret Müsteşarlığı Teşkilât ve Görevleri Hakkında Kanun çerçevesinde kendilerine ait olduğu hususuna dikkat çekilmiştir.

Gelen görüşlerin incelenmesi sonucunda; 25.10.1994 tarih ve 2322 sayılı yazımız ile görev Hazine ve Dış Ticaret Müsteşarlığına iade edilmiş ancak bu önemli hizmetten vazgeçmemizin mümkün olmadığı ve her türlü işbirliğine hazır olduğumuz hususu vurgulanmıştır.Görevin iade edilmesini takiben Hazine Müsteşarlığınca hazırlanan “Tarım Sigortalarının Teşviki Hakkında Kanun Tasarısı” 9.10.1995 tarih ve 43791 sayılı yazı ile Bakanlığımıza gönderilmiştir. Tasarı hakkında Bakanlığımız görüşleri adıgeçen Müsteşarlığa intikal ettirilmiş ancak bir cevap alınamamıştır.

Daha sonra, Bakanlığımız koordinatörlüğünde yürütülen “Tarımda Yeniden Yapılanma Aksiyon Planı” çerçevesinde “Tarım Ürünleri Sigortası Alt Grubu” oluşturulmuş ve bu çalışma grubu çalışmasını bitirip Aralık 1997 de raporunu teslim etmiştir.Bu raporda; ülkemiz için faydalı olacak Tarım Sigortası Kanun Tasarısı hazırlanmasında dikkate alınması gereken hususlar ve tarım sigortalarının geliştirilmesi için yapılması gerekli çalışmalar dile getirilmiştir. Hazine Müsteşarlığı koordinatörlüğünde yürütülen bu çalışma Bakanlıkların görüşüne sunulma aşamasına gelmiştir.

Amacı :Tarım Sigortalarının geliştirilmesi millî ve ekonomik bir davadır. Bu davanın kısa zamanda çözümlenmesinde devlete, sigorta şirketlerine ve çiftçi birliklerine ayrı ayrı görev ve sorumluluk yüklemenin yanı sıra bu üçünün birlikte organizasyonunu zorunlu kılmaktadır.

Devletin malî katkı türünden amaca en fazla hizmet edecek ve Türkiye’nin şu andaki ihtiyaçlarına en uygun olanı, çiftçinin ödemesi gereken primin belli bir kısmının devletin üstlenmesi uygulamasıdır. Bu amaçla bir tarım sigortaları fonunun kurulması gerekli görülmektedir.

Kapsamı :Sigorta şirketlerinin tarım sigortalarını tek başlarına üstlenebilmeleri mümkün görülmemektedir. Şirketlerin malî ve teknik güçlerini birleştirip bir havuz (pool) kurmaları ve giderek devletin bu havuza katılımı ve malî desteği ile dolu dışındaki diğer risklere teminat verilmesi mümkün görülmektedir.

Başlangıçta sigorta bugünkü şeklinde devam ederken, öngörülen devletin prim desteği doğrudan havuza yapılarak, bir taraftan ileriki aşamalarda diğer doğal rikslere verilecek teminatlar için rezerv oluşması sağlanacaktır.Dolu sigortasının gelişmesi ve yaygınlık kazanması ile diğer riskler (don, sel, kuraklık ve hayvanlarda salgın hastalıklar) aşamalı olarak teminat kapsamına alınarak sigorta edilecektir.

Tarım sigortası sisteminin sağlıklı oturtulması ve gelişmesini teminen 5254 ve 2090 sayılı yasalarda gerekli değişikliklerin yapılması, tarım sigortası experlik hizmetini yapacak bağımsız tarım sigortaları experlerinin yetiştirilmesi ve istihdamı, aktüerya hesaplamalarının sağlıklı yapılmasını teminen, sigorta veri tabanlarını derleyip değerlendirecek ve kullanıcıların istifadesine sunacak bağımsız bir kurumun oluşması gerekmektedir. Bu konuda Tarım Sigortaları Vakfı kurulmuş ve çalışmalarına başlamıştır.

Konya Milletvekili Hüseyin Arı’nın Konya-Karapınar Tarım İlçe Müdürüne ilişkin yazılı soru önergesinde, istenmiş olan bilgiler aşağıda belirtilmiştir.

Soru 1. Halen Konya İli, Karapınar İlçesi Tarım İlçe Müdürlüğü görevinde bulunan “İlçe Tarım Müdürü Nezmi Kurt”

a) 1994 ve 1995 yıllarında yine aynı görevde iken, görevini ve makamını kötüye kullanarak çeşitli suiistimallerde bulunduğu,

b) Bu maksatla hakkında Bakanlığa çeşitli yollardan şikâyetlerde bulunulduğu,

c) Anılan şahıs hakkında Bakanlık müfettişlerince yerinde incelemeler yapılarak tutulan Müfettiş Raporlarının Bakanlığa gönderildiği.

Cevap 1. Konya-Karapınar Tarım İlçe Müdürü Nezmi Kurt ile ilgili olarak Konya Valiliğinden alınan 6.7.1997 tarih ve 11958 sayılı yazıda yer alan iddialar, 28.8.1997 tarihinden itibaren Bakanlığımız Müfettişlerince soruşturma ve incelemeye alınmıştır.

Bakanlığımız müfettişlerince yapılan inceleme ve soruşturma sonucunda; Karapınar İlçe Müdürü Nezmi Kurt hakkında resmi aracı özel işlerinde kullandığı, İlçe Müdürlüğünce organize edilen fiğ tohumluğunun dağıtımı, hizmet binasının çatısındaki güvercin gübrelerinin satışı ve yine geçici görev yolluğu alımındaki usulsüzlükleri nedeniyle hakkında Bakanlığımız müfettişlerince 14.1.1998 tarih ve 1998/1 sayılı Disiplin Soruşturma Raporu düzenlenmiştir.

Söz konusu Disiplin Soruşturma Raporuna dayalı olarak 6.2.1998 tarihli onay doğrultusunda kınama ve 1/8 maaş kesim cezası ile tecziye edilmiştir.

Bu cezaların tebliği için 6.3.1998 tarih ve 7365 sayılı yazımızla Konya Valiliğine talimat verilmiştir.

Soru 2. Buna rağmen, bu müdür hakkında bugüne kadar hiç bir işlem yapılmadığı gibi Sayın Bakanımız döneminde yeniden göreve getirildiği bilinmektedir.

Yörenin bir milletvekili olmam nedeniyle; bu husus il ve ilçedeki vatandaşlarca tarafıma şikâyet vesilesi yapılmaktadır.

Cevap 2. Nezmi Kurt halen bu görevde olmakla birlikte, bu husus Bakanlığımızın takdiri ile olmamış, ilgilinin bu görevinden alınarak Ereğli İlçe Müdürlüğü emrine veteriner olarak atanmasına dair 23.12.1996 gün ve 262 sayılı işlemin iptali istemiyle Konya İdare Mahkemesine açtığı E.1997/451 sayılı yürütmeyi durdurma kararına istinaden yapılmıştır.

22.—Kırıkkale Milletvekili Hacı Filiz’in, 1998 yılı yatırım programındaki bazı projelere ilişkin Başbakandan sorusu ve Devlet Bakanı Işın Çelebi’nin yazılı cevabı (7/4516)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorumun Başbakan Sayın Mesut Yılmaz tarafından yazılı olarak cevaplandırılması hususunda gereğini arz ederim.

Saygılarımla.

Hacı Filiz

Kırıkkale

1998 Yılı Yatırım Programı kapsamı içerisinde Kırıkkale İline aşağıda belirtilen Bakanlık ve kurumlara bağlı olarak hangi projelere ne kadar ödenek ayrılmıştır.

1998Yılı Ayrılan

Yatırım Projesi Ödenek

Millî Eğitim Bakanlığı

Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanlığı

Sanayi ve Ticaret Bakanlığı

Köy Hizmetleri Genel Müdürlüğü

DSİGenel Müdürlüğü

İller Bankası

YÖK (Kırıkkale Üniversitesi)

TC

Başbakanlık

Devlet Planlama Teşkilatı Müsteşarlığı 20.3.1998

(İktisadî Sektörler ve Koordinasyon

Genel Müdürlüğü)

Sayı :B.02.1.DPT.0.08.02-10/1049

Konu : Yazılı Soru Önergesi

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

İlgi (a) :Başbakanlığın 11.3.1998 tarih ve B.02.0.KKG/106-720-3/1216 sayılı yazısı.

Kırıkkale Milletvekili Sayın Hacı Filiz’in yazılı olarak cevaplandırılmak üzere Sayın Başbakana yönelttiği ve Başbakanlık makamınca ilgi (a) yazı ile koordinatörlüğümde cevaplandırılması istenen 1998 yılı Kırıkkale yatırımlarına ilişkin 7/4516-11470 sayılı soru önergesine cevap teşkil edecek bilgiler ekte sunulmaktadır.

Bilgilerinize arz ederim.

Işın Çelebi

Devlet Bakanı

 

 

 

 

 

 

23.—Sıvas Milletvekili Tahsin Irmak’ın, Sıvas’a bağlı belediyelere yapılan yardımlara ilişkin sorusu ve Çevre Bakanı İmren Aykut’un yazılı cevabı (7/4520)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorumun Çevre Bakanı Sayın İmren Aykut tarafından yazılı olarak cevaplandırılması hususunda gereğini arz ederim.

Saygılarımla.

Tahsin Irmak

Sıvas

Soru :

1. Seçim bölgem olan Sıvas Belediyelerinde, Bakanlığınızca belediyelere yapılan aynî ve nakdî yardımların Belediye Başkanlarının parti değiştirmelerinde pazarlık konusu yapıldığı şaibesi vardır. Bakanlığınızca seçim bölgemdeki bu belediyelere yapmış olduğunuz aynî ve nakdî yardımlar nelerdir.

2. Bu belediyelere yapılan yardımlarda hangi kıstaslar uygulanmıştır.

TC

Çevre Bakanlığı

Araştırma Planlama ve Koordinasyon 19.3.1998

Kurulu Başkanlığı

Sayı : B.19.0.APK.0.20.00.01/0012-358-2064

Konu :Soru Önergesi

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığı

Genel Sekreterliğine

(Kanunlar ve Kararlar Dairesi Başkanlığı)

İlgi :10.3.1998 tarih ve A.01.0.GNS.0.10.00.02-7/4520-9001/023667 sayılı yazınız.

İlgi yazı ekinde gönderilen, Sıvas Milletvekili Sayın Tahsin Irmak’ın yazılı soru önergesine ilişkin cevaplar aşağıdadır.

Sıvas İli, ilçe ve belde belediye başkanlıklarına 55 inci Hükümet döneminde yapılan aynî ve nakdî yardımların, araç-gereç alımı için toplamı 36 590 125 000 TL. (Otuzaltımilyarbeşyüzdoksanmilyonyüzyirmibeşbin)’dir.

Bakanlığımız Çevre Kirliliğini Önleme Fonundan Belediye Başkanlıklarına aynî ve nakdî yardımlarda; belediyelerin talepleri, belde nüfusu, çevre öncelikleri, turizm altyapısı, Bakanlığımızdan bu güne kadar yapılan yardım miktarı, Belediyelerin mevcut çevre hizmetlerinde kullandıkları araç parkı, milletvekillerimizin seçim bölgeleri ile ilgili olarak Bakanlığımıza iletilen sorunları gibi kriterler dikkate alınmaktadır.

Bilgilerinize arz ederim.

Dr. İmren Aykut

Çevre Bakanı

24.—İstanbul Milletvekili Osman Yumakoğulları’nın, izinli olarak vatandaşlıktan çıkma işlemlerine ilişkin sorusu ve İçişleri Bakanı Murat Başesgioğlu’nun yazılı cevabı (7/4535)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorumun İçişleri Bakanı tarafından delaletinizle yazılı olarak cevaplandırılması konusunda gereğini arz eder, saygılar sunarım.

Osman Yumakoğulları

İstanbul

1. Avrupada çalıştığı ülke vatandaşlığına girmeye hak kazanan vatandaşlarımızın izinli vatandaşlıktan çıkma işlemleri bürokratik engeller yüzünden uzun zaman almaktadır. Bu sürenin azamî derecede kısaltılması için ne gibi çalışmalar yapılmaktadır?

Bu konunun detaylı bir şekilde açıklanması ve çözümlenmesi vatandaşlarımızın arzusudur. Bu konuda çalışma var mıdır, varsa hangi aşamadadır?

TC

İçişleri Bakanlığı

Nüfus ve Vatandaşlık İşleri Genel Müdürlüğü 20.3.1998

Şb. Md. :B050NÜV0080003.226/8037

Konu :Soru Önergesi

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

İlgi :TBMM Başkanlığının 10.3.1998 günlü ve A.01.0.GNS.0.10.00.02-11653 ve 7/4535 sayılı yazı.

İstanbul Milletvekili Osman Yumakoğuları tarafından TBMM Başkanlığına sunulan ve Sayın Bakanımız tarafından cevaplandırılması istenilen yazılı soru önergesinin cevabı hazırlanarak ilişikte sunulmuştur.

Arz ederim.

Murat Başesgioğlu

İçişleri Bakanı

İstanbul Milletvekili Osman Yumakoğulları’nın Yazılı Soru Önergesinin Cevabı

Türk vatandaşlığından çıkma izni 403 sayılı Türk Vatandaşlığı Kanununun 20 nci maddesinde hüküm bulmakta ve kanunda belirlenmiş olan şartlarla Bakanlar Kurulu Kararı ile verilebilmektedir. Bakanlar Kurulunca karar verilmesi gereken Türk vatandaşlığından çıkma izni işlemlerinin mümkün olan en kısa sürede sonuçlandırılabilmesi amacıyla son yıllarda Bakanlığımızca bir dizi yasal ve idarî düzenlemeler yapılmıştır. Yapılan bu düzenlemelerle; işlemler basitleştirilmiş, uzun zaman alan araştırma konuları ile bazı formaliteler kaldırılarak vatandaşlarımızın ibraz ettiği belgeler yeterli sayılmıştır. Böylelikle bu işlemlerin sonuçlanmasındaki süre azamî derecede kısaltılmış ve tüm bürokratik engeller ortadan kaldırılmıştır. Ayrıca, vatandaşlarımıza kolaylık sağlamak açısından bu işlemlerde kullanılmak üzere işlemin özelliğine göre bir form-dilekçe düzenlenerek vatandaşlıktan çıkma izin işlemlerinde müracaat makamı olan dış temsilciliklerimize gönderilmiş ve yapılan düzenlemeler hakkında konsolosluklarımız detaylı bir şekilde bilgilendirilmiştir.

Yabancı devlet vatandaşlığının kazanılması için vatandaşlarımıza Türk vatandaşlığından çıkmak üzere verilen teminat süresi iki yıldır. Türk vatandaşlığından çıkma izni işlemi için aranan şartların var olup olmadığının saptanabilmesi için gerekli tüm bilgi ve belgeler artık bilgisayar çıktısı olarak sağlandığından bu işlemler müracaatların Bakanlığımıza ulaşmasından itibaren 5-6 ay gibi kısa bir sürede tamamlanmaktadır. Kendilerine verilen iki yıllık süreden çok daha kısa bir sürede sonuçlandırılan Türk vatandaşlığından çıkma izni için vatandaşlarımızın endişelenmeleri yersizdir.

Yapılan düzenlemeler sonucunda, 1997 yılında Konsolosluklarımızca Bakanlığımıza intikal ettirilen 68 192 kişinin Türk vatandaşlığından çıkma izni işlemi sonuçlandırılmış ve düzenlenen belgeler ilgililere teslim edilmek üzere müracaat makamlarına gönderilmiştir.

Esasen bu konudaki yoğun talep göz önüne alındığında ve Bakanlar Kurulunca karar verilmesini gerektiren Türk vatandaşlığından çıkma izni işleminin daha kısa bir sürede sonuçlandırılabilmesi teknik olarak mümkün değildir.

25.—Kahramanmaraş Milletvekili Avni Doğan’ın, Osmaniye İl Kültür Müdürünün sarhoş bir şekilde Kız Öğrenci Yurduna baskın düzenlediği iddiasına ilişkin sorusu ve Kültür Bakanı Mustafa İstemihan Talay’ın yazılı cevabı (7/4560)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın Kültür Bakanı İstemihan Talay tarafından yazılı olarak cevaplandırılmasını saygılarımla arz ederim. 3.3.1998

Avni Doğan

Kahramanmaraş

27-28 Şubat gecesi saat iki sularında Osmaniye İl Kültür Müdürünün Osmaniye Okumuş Kız Öğrenci Yurduna baskın düzenlediği bilinmektedir.

Adı geçen şahısların sarhoş oldukları Emniyet tarafından tespit edilmiştir.

Millî Eğitim Müdürlerinin savaştan, ölmekten öldürmekten bahsettiği bir dönemde saat ikide kız öğrenci yurtlarına sarhoş görevli göndermek hükümet politikası olamayacağına göre ilgililer hakkında bir işlem yapılmış mıdır?

Yapılmamışsa yapılacak mıdır?

TC

Kültür Bakanlığı

Araştırma Planlama ve Koordinasyon 24.3.1998

Kurulu Başkanlığı

Sayı :B.16.0.APK.00.01.940-139

Konu :Yazılı Soru Önergesi

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

İlgi :TBMM Başkanlığı Kanunlar Kararlar Müdürlüğünün 12 Mart 1998 gün ve A.01.0.GNS.0.10.00.02-28601 sayılı yazısı.

Kahramanmaraş Milletvekili Sayın Avni Doğan’ın “Osmaniye İl Kültür Müdürünün sarhoş bir şekilde Kız Öğrenci Yurduna baskın düzenlediği iddiasına ilişkin” 7/4560 esas nolu yazılı soru önergesinin cevabı ekte gönderilmektedir.

Bilgilerinize arz ederim.

M. İstemihan Talay

Kültür Bakanı

Cevap :Kahramanmaraş Milletvekili Sayın Avni Doğan’ın, “Osmaniye İl Kültür Müdürünün sarhoş bir şekilde Kız Öğrenci Yurduna baskın düzenlediği iddiasına ilişkin” soru önergesi üzerine konu Osmaniye Valiliğine intikal ettirilmiş, valilik 27.2.1998 gün ve 02 sayılı onay ile konunun incelenmesi ve gerektiğinde soruşturulması için Osmaniye İl Millî Eğitim Müdürü Cemil Öztürk’ü muhakkik olarak görevlendirmiştir.

Muhakkik Cemil Öztürk27.2.1998 -16.3.1998 tarihleri arasında yaptığı inceleme sonucunda:

1. Osmaniye İl Kültür Müdürü Veli Tosun’un, 27.2.1998 günü saat 01.00 sularında alkollü bir vaziyette kendisinin müfettiş olduğunu söyleyerek Okumuş Kız Öğrenci Yurdunu kontrol amacıyla geldiği “öğrencileri tedirgin ettiği” hususlarında gerek tanık beyanları gerekse şikâyetçi MehmetOkumuş’un (Yurt Müdürü) beyanlarından, olayın subut bulmadığı, müfettiş olduğuna dair beyanı ile ilgili yeterli tanık beyanı bulunmadığı, ancak suçun oluşmamış olmasına rağmen İl Müdürü olarak bu tür dedikodulara sebebiyet verici tutum ve davranışlarından ötürü “Hizmet dışında Devlet memurunun itibar ve güven duygusunu sarsacak bir davranış olarak yorumlanarak” 657 sayılı Devlet Memurları Kanununun 125 (d) maddesi uyarınca kınama cezası ile cezalandırılması gerektiği,

2. İdarî Yönden, işlem tayinine gerek bulunmadığı,

3. Adlî Yönden, işlem tayinine gerek bulunmadığı,

4. Malî Yönden, işlem tayinine gerek bulunmadığı,

kanaatine ulaşarak durumu, 16.3.1998 tarih ve 410.1/1 sayılı yazı ile Osmaniye Valiliği İl İdare Kurulu Müdürlüğüne sunmuştur.

Muhakkik Cemil Öztürk tarafından Valiliğe sunulmuş olan 16.3.1998 tarih ve 410.1/1 sayılı yazı ile ilgili Valilik nezdindeki işelemler halen devam etmektedir. Kınama cezasının Valilik tarafından da onaylanacağı öğrenilmiştir.

 

Sıra Sayısı :525

Esas No. :1/1

Altı İlde Uygulanmakta Olan Olağanüstü Halin Dört Ay Süre ile Uzatılmasına İlişkin

Başbakanlık Tezkeresine verilen oyların sonucu

Kabul edilmiştir.

Üye Sayısı : 550

Kullanılan Oylar : 300

Kabul edenler : 207

Reddedenler : 91

Çekinserler : 0

Mükerrer Oy : 1

Geçersiz Oy : 1

Oya Katılmayanlar : 243

Açık Üyelikler : 8

(Kabul Edenler)

ADANA

Uğur Aksöz

İmren Aykut

İbrahim Yavuz Bildik

M.Ali Bilici

Mehmet Büyükyılmaz

Tuncay Karaytuğ

Arif Sezer

AFYON

İsmet Attila

H.İbrahim Özsoy

Nuri Yabuz

AĞRI

Cemil Erhan

AMASYA

Aslan Ali Hatipoğlu

Ahmet İyimaya

ANKARA

İlhan Aküzüm

Saffet Arıkan Bedük

Ünal Erkan

Agâh Oktay Güner

İrfan Köksalan

Mehmet Sağdıç

İlker Tuncay

Aydın Tümen

Hikmet Uluğbay

ANTALYA

Osman Berberoğlu

İbrahim Gürdal

Sami Küçükbaşkan

Metin Şahin

ARTVİN

Süleyman Hatinoğlu

AYDIN

Cengiz Altınkaya

Nahit Menteşe

İsmet Sezgin

BALIKESİR

Ahmet Bilgiç

Safa Giray

Tamer Kanber

Mustafa Güven Karahan

İsmail Özgün

Hüsnü Sıvalıoğlu

BARTIN

Cafer Tufan Yazıcıoğlu

BATMAN

Ataullah Hamidi

BAYBURT

Ülkü Güney

BİTLİS

Edip Safder Gaydalı

Kâmran İnan

BOLU

Abbas İnceayan

Mustafa Karslıoğlu

BURDUR

Mustafa Çiloğlu

Yusuf Ekinci

Kazım Üstüner

BURSA

İlhan Kesici

Hayati Korkmaz

Cemal Külahlı

Feridun Pehlivan

Turhan Tayan

İbrahim Yazıcı

ÇANAKKALE

Hikmet Aydın

Mustafa Cumhur Ersümer

A. Hamdi Üçpınarlar

ÇANKIRI

Mete Bülgün

DENİZLİ

Mehmet Gözlükaya

Hasan Korkmazcan

DİYARBAKIR

Muzaffer Arslan

EDİRNE

Evren Bulut

Mustafa İlimen

ELAZIĞ

Mehmet Ağar

Cihan Paçacı

ERZURUM

Zeki Ertugay

İsmail Köse

ESKİŞEHİR

Necati Albay

Mustafa Balcılar

Demir Berberoğlu

İbrahim Yaşar Dedelek

Mahmut Erdir

GAZİANTEP

Mehmet Batallı

Ali Ilıksoy

Mustafa Yılmaz

GİRESUN

Burhan Kara

Rasim Zaimoğlu

GÜMÜŞHANE

Mahmut Oltan Sungurlu

HAKKÂRİ

Mustafa Zeydan

HATAY

Ali Günay

Levent Mıstıkoğlu

Ali Uyar

Hüseyin Yayla

IĞDIR

Adil Aşırım

Şamil Ayrım

İÇEL

Fevzi Arıcı

Halil Cin

Abdulbaki Gökçel

Turhan Güven

Ayfer Yılmaz

Rüştü Kâzım Yücelen

İSTANBUL

BülentAkarcalı

Ziya Aktaş

Yıldırım Aktuna

Tayyar Altıkulaç

Ahat Andican

Refik Aras

Mehmet Aydın

Nami Çağan

Halit Dumankaya

BülentEcevit

Hasan Tekin Enerem

Metin Işık

Cefi Jozef Kamhi

Yılmaz Karakoyunlu

Osman Kılıç

Mehmet Tahir Köse

Emin Kul

Necdet Menzir

Yusuf Namoğlu

Ali Talip Özdemir

H.Hüsamettin Özkan

Yusuf Pamuk

Zekeriya Temizel

Erdoğan Toprak

Şadan Tuzcu

İZMİR

Turhan Arınç

Işın Çelebi

Mehmet Köstepen

Rüşdü Saracoglu

Rifat Serdaroğlu

Hakan Tartan

Zerrin Yeniceli

KAHRAMANMARAŞ

Esat Bütün

Ali Doğan

KARABÜK

Şinasi Altıner

Erol Karan

KARAMAN

Fikret Ünlü

KARS

Y. Selahattin Beyribey

Çetin Bilgir

KASTAMONU

Murat Başesgioğlu

Hadi Dilekçi

KAYSERİ

Osman Çilsal

Ayvaz Gökdemir

İbrahim Yılmaz

KIRIKKALE

Hacı Filiz

Recep Mızrak

KIRKLARELİ

Cemal Özbilen

Necdet Tekin

KIRŞEHİR

Ömer Demir

KOCAELİ

BülentAtasayan

Halil Çalık

İsmail Kalkandelen

Hayrettin Uzun

KONYA

Ahmet Alkan

Abdullah Turan Bilge

Ali Günaydın

Mehmet Keçeciler

Mehmet Ali Yavuz

KÜTAHYA

Mustafa Kalemli

Emin Karaa

Mehmet Korkmaz

MALATYA

Miraç Akdoğan

Metin Emiroğlu

MANİSA

Abdullah Akarsu

Tevfik Diker

Ayseli Göksoy

Hasan Gülay

Sümer Oral

Cihan Yazar

MARDİN

Süleyman Çelebi

Mahmut Duyan

Ömer Ertaş

MUĞLA

Fikret Uzunhasan

MUŞ

Necmettin Dede

Erkan Kemaloğlu

NEVŞEHİR

Abdulkadir Baş

Ahmet Esat Kıratlıoğlu

NİĞDE

Akın Gönen

Ergun Özkan

ORDU

İhsan Çabuk

Mustafa Bahri Kibar

Nabi Poyraz

Refaiddin Şahin

Şükrü Yürür

RİZE

Hüseyin Avni Kabaoğlu

Ahmet Kabil

SAKARYA

Teoman Akgür

Nevzat Ercan

Ahmet Neidim

Ersin Taranoğlu

SAMSUN

Cemal Alişan

İrfan Demiralp

AyhanGürel

Yalçın Gürtan

Biltekin Özdemir

SİİRT

Nizamettin Sevgili

SİNOP

Metin Bostancıoğlu

ŞANLIURFA

Necmettin Cevheri

Seyit Eyyüpoğlu

Eyyüp Cenap Gülpınar

ŞIRNAK

Mehmet Tatar

TEKİRDAĞ

Fevzi Aytekin

Bayram Fırat Dayanıklı

Nihan İlgün

EnisSülün

TOKAT

Ali Şevki Erek

Metin Gürdere

TRABZON

Eyüp Aşık

Ali Kemal Başaran

Hikmet Sami Türk

UŞAK

Hasan Karakaya

Mehmet Yaşar Ünal

VAN

Şerif Bedirhanoğlu

Mahmut Yılbaş

ZONGULDAK

Veysel Atasoy

Tahsin Boray Baycık

HasanGemici

Osman Mümtaz Soysal

(Reddedenler)

ADANA

Yakup Budak

Sıtkı Cengil

Mustafa Küpeli

İbrahim Ertan Yülek

ADIYAMAN

Ahmet Çelik

Ahmet Doğan

AKSARAY

Mehmet Altınsoy

AMASYA

Haydar Oymak

ANKARA

Ali Dinçer

Önder Sav

ANTALYA

Bekir Kumbul

Yusuf Öztop

AYDIN

M.Fatih Atay

Muhammet Polat

BATMAN

Musa Okçu

Faris Özdemir

BAYBURT

Suat Pamukçu

BİNGÖL

Hüsamettin Korkutata

BURSA

Yüksel Aksu

Yahya Şimşek

ÇANAKKALE

Ahmet Küçük

ÇORUM

Zülfikar Gazi

Ali Haydar Şahin

DENİZLİ

Hilmi Develi

DİYARBAKIR

Ferit Bora

Seyyit Haşim Haşimi

ELAZIĞ

Ömer Naimi Barım

Hasan Belhan

Ahmet Cemil Tunç

ERZİNCAN

Mustafa Yıldız

ERZURUM

Lütfü Esengün

Ömer Özyılmaz

Aslan Polat

Şinasi Yavuz

GAZİANTEP

Kahraman Emmioğlu

Mehmet Bedri İncetahtacı

GÜMÜŞHANE

Lütfi Doğan

HATAY

Nihad Matkap

Atilâ Sav

ISPARTA

Mustafa Köylü

İÇEL

Oya Araslı

D. Fikri Sağlar

İSTANBUL

Ekrem Erdem

Algan Hacaloğlu

Hüseyin Kansu

Ali Oğuz

Mehmet Altan Öymen

Bülent Hasan Tanla

Osman Yumakoğulları

İZMİR

Ali Rıza Bodur

Sabri Tekir

İsmail Yılmaz

KAHRAMANMARAŞ

Avni Doğan

Musatafa Kamalak

Ali Şahin

KARAMAN

Abdullah Özbey

Zeki Ünal

KAYSERİ

Memduh Büyükkılıç

Nurettin Kaldırımcı

Salih Kapusuz

KONYA

Hüseyin Arı

Remzi Çetin

Teoman Rıza Güneri

Hasan Hüseyin Öz

Lütfi Yalman

KÜTAHYA

Ahmet Derin

Metin Perli

MALATYA

Yaşar Canbay

Ayhan Fırat

Fikret Karabekmez

MARDİN

Muzaffer Arıkan

Hüseyin Yıldız

MUŞ

Nedim İlci

Sabahattin Yıldız

NEVŞEHİR

Mehmet Elkatmış

SAKARYA

Cevat Ayhan

SIVAS

Mahmut Işık

Abdüllatif Şener

ŞANLIURFA

Zülfükar İzol

Ahmet Karavar

Abdulkadir Öncel

TOKAT

Abdullah Arslan

Ahmet Feyzi İnceöz

Bekir Sobacı

Şahin Ulusoy

TUNCELİ

Kamer Genç

Orhan Veli Yıldırım

VAN

Maliki Ejder Arvas

Fethullah Erbaş

YOZGAT

İlyas Arslan

Abdullah Örnek

(Mükerrer Oy)

 

KÜTAHYA

Emin Karaa (Kabul)

 

(Geçersiz Oy)

 

BURSA

Ertuğrul Yalçınbayır (Boş)

 

(Oya Katılmayanlar)

ADANA

Cevdet Akçalı

İ. Cevher Cevheri

Erol Çevikçe

M.Halit Dağlı

Veli Andaç Durak

Orhan Kavuncu

ADIYAMAN

Mahmut Nedim Bilgiç

Mahmut Bozkurt

Celal Topkan

AFYON

Sait Açba

Osman Hazer

Yaman Törüner

Kubilay Uygun

AĞRI

M. Sıddık Altay

Yaşar Eryılmaz

Celal Esin

M. Ziyattin Tokar

AKSARAY

Nevzat Köse

Murtaza Özkanlı

Sadi Somuncuoğlu

AMASYA

Cemalettin Lafçı

ANKARA

Nejat Arseven

Yılmaz Ateş

Ahmet Bilge

Gökhan Çapoğlu

Cemil Çiçek

Mehmet Ekici

Ömer Faruk Ekinci

Eşref Erdem

Mehmet Gölhan

Halis Uluç Gürkan (Bşk. V.)

Şaban Karataş

M. Seyfi Oktay

Yücel Seçkiner (B.)

Rıza Ulucak

Ersönmez Yarbay

ANTALYA

Deniz Baykal

Arif Ahmet Denizolgun

Hayri Doğan

Emre Gönensay

ARDAHAN

İsmet Atalay

Saffet Kaya

ARTVİN

Metin Arifağaoğlu

Hasan Ekinci

AYDIN

Ali Rıza Gönül

Sema Pişkinsüt

Yüksel Yalova

BALIKESİR

Abdülbaki Ataç

İ. Önder Kırlı (İ.A.)

İlyas Yılmazyıldız

BARTIN

Zeki Çakan

Köksal Toptan

BATMAN

Alaattin Sever Aydın

BİLECİK

Şerif Çim

Bahattin Şeker

BİNGÖL

Kazım Ataoğlu

Mahmut Sönmez

BİTLİS

Zeki Ergezen

Abdulhaluk Mutlu

BOLU

Avni Akyol

Feti Görür

Necmi Hoşver

Mustafa Yünlüoğlu

BURSA

Ali Rahmi Beyreli

Cavit Çağlar

Mehmet Altan Karapaşaoğlu

Ali Osman Sönmez

ÇANAKKALE

Nevfel Şahin

ÇANKIRI

İsmail Coşar

Ahmet Uyanık

ÇORUM

Bekir Aksoy

Mehmet Aykaç

Hasan Çağlayan

Yasin Hatiboğlu (Bşk. V.)

DENİZLİ

M.Kemal Aykurt

Adnan Keskin

Haluk Müftüler

Ramazan Yenidede

DİYARBAKIR

AbdülkadirAksu

M. Salim Ensarioğlu

Sacit Günbey

Ömer Vehbi Hatipoğlu

Yakup Hatipoğlu

Sebgetullah Seydaoğlu

Salih Sümer

EDİRNE

ÜmranAkkan

Erdal Kesebir

ERZİNCAN

Tevhit Karakaya

Mustafa Kul

Naci Terzi

ERZURUM

Abdulilah Fırat

Necati Güllülü

ESKİŞEHİR

Hanifi Demirkol

GAZİANTEP

Nurettin Aktaş

Hikmet Çetin (Başkan)

Mustafa R. Taşar (B.)

Ünal Yaşar

GİRESUN

Turhan Alçelik

Yavuz Köymen

Ergun Özdemir

HAKKÂRİ

Naim Geylani

HATAY

Abdulkadir Akgöl

Fuat Çay

Süleyman Metin Kalkan

Mehmet Sılay

ISPARTA

Ömer Bilgin

A. Aykon Doğan

Erkan Mumcu

Halil Yıldız

İÇEL

Mehmet Emin Aydınbaş

Saffet Benli

Ali Er

Mustafa İstemihan Talay (B.)

İSTANBUL

Meral Akşener

Sedat Aloğlu

Azmi Ateş

Mustafa Baş

Mukadder Başeğmez

Ali Coşkun

Tansu Çiller

Gürcan Dağdaş

H. Hüsnü Doğan

Süleyman Arif Emre

Mehmet Fuat Fırat

İsmail Kahraman

Ercan Karakaş

M. Cavit Kavak (B.)

Ahmet Güryüz Ketenci

Hayri Kozakçıoğlu

Göksal Küçükali

Aydın Menderes

Mehmet Moğultay

Korkut Özal

Mehmet CevdetSelvi

Mehmet Sevigen

Mehmet Ali Şahin

Ahmet Tan

Güneş Taner (B.)

Ali Topuz

Bahattin Yücel

Bahri Zengin

Namık Kemal Zeybek

İZMİR

Veli Aksoy

Hasan Denizkurdu

İ. KayaErdem

Sabri Ergül

Şükrü Sina Gürel (B.)

Aydın Güven Gürkan

Şekibe Gencay Gürün

Birgen Keleş

Atilla Mutman

Metin Öney

Ahmet Piriştina

Işılay Saygın (B.)

Ufuk Söylemez

Suha Tanık

KAHRAMANMARAŞ

Hasan Dikici

Ahmet Dökülmez

Mehmet Sağlam

KARABÜK

Hayrettin Dilekcan

KARS

Sabri Güner

Zeki Karabayır

KASTAMONU

Fethi Acar

Nurhan Tekinel

Haluk Yıldız

KAYSERİ

İsmail Cem (B.)

AbdullahGül

Recep Kırış

KIRIKKALE

Kemal Albayrak

Mikail Korkmaz

KIRKLARELİ

İrfan Gürpınar

A. Sezal Özbek

KIRŞEHİR

Cafer Güneş

KİLİS

Mustafa Kemal Ateş

Doğan Güreş

KOCAELİ

Necati Çelik

Onur Kumbaracıbaşı

Osman Pepe

Bekir Yurdagül

KONYA

Nezir Büyükcengiz

Veysel Candan

Mehmet Necati Çetinkaya

AbdullahGencer

Mustafa Ünaldı

KÜTAHYA

İsmail Karakuyu

MALATYA

Oğuzhan Asiltürk

M. Recai Kutan

MANİSA

Rıza Akçalı

Bülent Arınç

Ekrem Pakdemirli

Yahya Uslu

Erdoğan Yetenç

MARDİN

Fehim Adak

MUĞLA

İrfettin Akar

Lale Aytaman

Zeki Çakıroğlu

Mustafa Dedeoğlu

Enis Yalım Erez (B.)

NİĞDE

Doğan Baran

Mehmet Salih Katırcıoğlu

ORDU

Hüseyin Olgun Akın

Müjdat Koç

Mustafa HasanÖz

RİZE

A. Mesut Yılmaz (Başbakan)

SAKARYA

Nezir Aydın

Ertuğrul Eryılmaz

SAMSUN

Ahmet Demircan

Murat Karayalçın

Nafiz Kurt

Latif Öztek

Musa Uzunkaya

Adem Yıldız

SİİRT

Ahmet Nurettin Aydın

Mehmet Emin Aydın

SİNOP

Kadir Bozkurt

Yaşar Topçu (B.)

SIVAS

Musa Demirci

Tahsin Irmak

Temel Karamollaoğlu

Nevzat Yanmaz

Muhsin Yazıcıoğlu

ŞANLIURFA

Sedat Edip Bucak

M. Fevzi Şıhanlıoğlu

ŞIRNAK

Bayar Ökten

Mehmet Salih Yıldırım (B.)

TEKİRDAĞ

Hasan Peker

TOKAT

Hanefi Çelik

TRABZON

Yusuf Bahadır

İbrahim Çebi

Kemalettin Göktaş (İ. A.)

Şeref Malkoç

İsmail İlhan Sungur

UŞAK

Yıldırım Aktürk

VAN

Mustafa Bayram

Şaban Şevli

YALOVA

Cevdet Aydın

Yaşar Okuyan

YOZGAT

Kazım Arslan

Yusuf Bacanlı

Lutfullah Kayalar

İsmail Durak Ünlü

ZONGULDAK

Necmettin Aydın

Ömer Barutçu

(Açık Üyelikler)

ANKARA 2

KOCAELİ 1

ŞANLIURFA 1

BURSA 1

KONYA 1

KIRŞEHİR 1

RİZE 1

birleşim 70’in sonu