Yazılı ve Sözlü Sorular Araştırma Komisyonları Soruşturma Komisyonları
                                                                      Son Tutanak Tutanak Sorgu Tutanak Metinleri Gizli Oturum Tutanakları
                                                                                                                                            Uluslararası Komisyonlar Dostluk Grupları
                                                                                      Genel Sekreterlik Mevzuat Telefon Rehberi Etik Komisyon Duyurular

DÖNEM : 20 CİLT : 43 YASAMA YILI : 3

 

 

T. B. M. M.

TUTANAK DERGİSİ

 

45 inci Birleşim

21 . 1 . 1998 Çarşamba

 

 

 

İ Ç İ N D E K İ L E R

 

  I. – GEÇEN TUTANAK ÖZETİ

II. – GELEN KÂĞITLAR

III. – YOKLAMALAR

IV. – BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI

A) GÜNDEMDIŞI KONUŞMALAR

1. – Çankırı Milletvekili Mete Bülgün’ün Türkiye şeker sanayiinin sorunlarına ilişkin gündemdışı konuşması

2. – Denizli Milletvekili Hilmi Develi’nin esnaf ve sanatkârların, KOBİ’lerin ve Türkiye Halk Bankasının sorunlarına ilişkin gündemdışı konuşması

3. – ErzurumMilletvekili Ömer Özyılmaz’ın demokrasinin çağdaşlaştırılması konusunda siyasal partilerin önemine ilişkin gündemdışı konuşması

V. – KANUN TASARI VE TEKLİFLERİYLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER

1. – Kütahya Milletvekili Mustafa Kalemli, Anavatan Partisi Genel Başkanı Rize Milletvekili MesutYılmaz, Doğru Yol Partisi Genel Başkanı İstanbul Milletvekili Tansu Çiller, Demokratik Sol Parti Genel Başkanı İstanbul Milletvekili Bülent Ecevit, Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı Antalya Milletvekili Deniz Baykal ve 292 Milletvekilinin; Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının 83 üncü Maddesinin Değiştirilmesine DairKanun Teklifi ve Anayasa Komisyonu Raporu (2/676) (S.Sayısı : 232)

2. – Olağanüstü Hal Bölgesinde ve Kalkınmada Öncelikli Yörelerde İstihdam Yaratılması ve Yatırımların Teşvik Edilmesi ile 193 Sayılı Gelir Vergisi Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Tasarısı ve Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (1/660) (S. Sayısı : 392 ve 392’ye 1 inci Ek)

3. – Tabiî Afetlerden ZararGören Vakıf Taşınmazların Afet Öncesi Kiracılarına Kiracılık Hakkı Tanınması ve Gayrimenkul Kiraları Hakkında Kanuna Bir Geçici Madde Eklenmesine DairKanun Tasarısı ve Plan ve Bütçe ve Adalet komisyonları raporları (1/680) (S. Sayısı : 396)

4. – Emniyet Teşkilatı Kanununun Bir Maddesinde DeğişiklikYapılmasına Dair490 Sayılı KanunHükmünde Kararname ve İçişleri Komisyonu Raporu (1/217) (S. Sayısı : 132)

5. – Türkiye Cumhuriyeti ile Macaristan Cumhuriyeti Arasında Serbest Ticaret Alanı Tesisine İlişkin Anlaşmanın Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna DairKanun Tasarısı ve Plan ve Bütçe ve Dışişleri komisyonları raporları (1/621) (S. Sayısı : 418)

6. – Türkiye Cumhuriyeti ile Estonya Cumhuriyeti Arasında Serbest Ticaret Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna DairKanun Tasarısı ve Plan ve Bütçe ve Dışişleri komisyonları raporları (1/622) (S. Sayısı : 415)

7. – Türkiye Cumhuriyeti ile Litvanya Cumhuriyeti Arasında Serbest Ticaret Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna DairKanun Tasarısı ve Plan ve Bütçe ve Dışişleri komisyonları raporları (1/623) (S. Sayısı : 416)

8. – Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Çek Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Hava Taşımacılığı Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm ve Dışişleri komisyonları raporları (1/472) (S.Sayısı : 263)

9. – Türkiye Cumhuriyeti ile Slovak Cumhuriyeti Arasında Serbest Ticaret Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna İlişkinKanun Tasarısı ve Plan ve Bütçe ve Dışişleri komisyonları raporları (1/686) (S. Sayısı : 417)

VI. – SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR

1. – İçel Milletvekili Oya Araslı’nın, Bingöl Milletvekili Hüsamettin Korkutata’nın, partilerine sataşması nedeniyle konuşması

VII. – SORULAR VE CEVAPLAR

A) YAZILI SORULAR VE CEVAPLARI

1. – Karaman Milletvekili Zeki Ünal’ın, Karaman SSKHastanesinin yatak sayısını artırmak amacıyla açılan ihaleye ilişkin sorusu ve Çalışma ve SosyalGüvenlik Bakanı Nami Çağan’ın yazılı cevabı (7/3977)

2. – TokatMilletvekili Ahmet Feyzi İnceöz’ün, SKK’da açılan şeflik sınavına ilişkin sorusu ve Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Nami Çağan’ın yazılı cevabı (7/3993)

3. – Adıyaman Milletvekili Celal Topkan’ın;

– TPAO Genel Müdürlüğünce açılan güvenlik görevlisi sınavında usulsüzlük yapıldığı iddiasına,

– TPAO’ya güvenlik görevlisi olarak alınan personele,

İlişkin soruları ve Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanı Mustafa CumhurErsümer’in yazılı cevabı (7/4070, 4163)

4. – Ordu Milletvekili Mustafa Hasan Öz’ün, üniversitelerdeki öğrenci olaylarına ilişkin sorusu ve İçişleri Bakanı Murat Başesgioğlu’nun yazılı cevabı (7/4088)

5. – İstanbulMilletvekili BülentAkarcalı’nın, pil kullanımının yol açtığı çevre kirliliğine ilişkin sorusu ve Çevre Bakanı İmren Aykut’un yazılı cevabı (7/4092)

 

 

I. – GEÇEN TUTANAK ÖZETİ

TBMM GenelKurulu saat 12.00’de açılarak dört oturum yaptı.

ErzincanMilletvekili Naci Terzi, parlamenter sisteme,

Kayseri Milletvekili AbdullahGül’de, Refah Partisinin Anayasa Mahkemesi tarafından alınan kapatılma kararına,

İlişkin gündemdışı birer konuşma yaptılar.

Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyetine gidecek olan Devlet Bakanı Hasan Gemici’nin dönüşüne kadar, Devlet Bakanlığına, Devlet Bakanı Şükrü Sina Gürel’in,

İspanya’ya gidecek olan Millî Savunma Bakanı ve Başbakan Yardımcısı İsmet Sezgin’in dönüşüne kadar, Millî Savunma Bakanlığı ve Başbakan Yardımcılığına, Devlet Bakanı Mehmet Batallı’nın,

Almanya’ya gidecek olan DevletBakanı Refaiddin Şahin’in dönüşüne kadar, Devlet Bakanlığına, Ulaştırma Bakanı Necdet Menzir’in,

Vekâlet etmelerinin uygun görülmüş olduğuna ilişkin Cumhurbaşkanlığı tezkereleri Genel Kurulun bilgisine sunuldu.

Denizli Milletvekili Mehmet Gözlükaya ve 20 arkadaşının, Tekel’in özelleştirilmesine yönelik uygulamaların araştırılması,

Batman Milletvekili Musa Okçu ve 31 arkadaşının, TPAO ve TÜPRAŞ’ın içinde bulunduğu durumun araştırılarak daha etkin ve verimli çalışabilmeleri için alınması gereken tedbirlerin belirlenmesi,

Amacıyla birer Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergeleri (10/236,10/237) Genel Kurulun bilgisine sunuldu; önergelerin gündemdeki yerlerini alacağı ve öngörüşmelerinin, sırasında yapılacağı açıklandı.

Türkiye Büyük Millet Meclisinde;

Türkiye-Katar,

Türkiye-Güney Afrika,

Parlamentolararası dostluk grupları kurulmasına ilişkin Başbakanlık tezkeresi kabul edildi.

Genel Kurulun 20 Ocak 1998 Salı, 21 Ocak 1998 Çarşamba ve 22 Ocak 1998 Perşembe günleri 12.00 -16.00, 19.00 - 24.00 saatleri arasında çalışmasına; 20 Ocak 1998 Salı günü 12.00 - 16.00 saatleri arasında denetim konularının, 19.00 -24.00 saatleri arasında kanun tasarı ve tekliflerinin görüşülmesine; GenelKurulun 23 Ocak 1998 Cuma günü de 13.00 - 16.00, 19.00 - 24.00 saatleri arasında çalışarak kanun tasarı ve tekliflerinin görüşmelerine devam edilmesine; 20 Ocak 1998 Salı, 21 Ocak 1998 Çarşamba günleri Sözlü Soruların görüşülmemesine;

Gündemin “Kanun Tasarı ve Teklifleriyle Komisyonlardan Gelen Diğer İşler” kısmının 3 üncü sırasında bulunan ve komisyonca geri alınan Olağanüstü Hal Bölgesinde ve Kalkınmada Öncelikli Yörelerde İstihdam Yaratılması ve Yatırımların Teşvikiyle İlgili 392’ye 1 inci ek sıra sayılı Kanun Tasarısının 48 saat geçmeden görüşmelerine başlanmasına;

Gündemin 180 inci sırasında bulunan 418 sıra sayılı KanunTasarısının 5 inci sırasına,

177 nci sırasında bulunan 415 sıra sayılı Kanun Tasarısının 6 ncı sırasına,

178 inci sırasında bulunan 416 sıra sayılı Kanun Tasarısının 7 nci sırasına,

5 inci sırasında bulunan 263 sıra sayılı KanunTasarısının 8 inci sırasına,

179 uncu sırasında bulunan 417 sıra sayılı Kanun Tasarısının 9 uncu sırasına,

6 ncı sırasında bulunan 361 sıra sayılı Kanun Tasarısının 10 uncu sırasına,

7 nci sırasında bulunan 365 sıra sayılı Kanun Tasarısının 11 inci sırasına,

59 uncu sırasında bulunan 210 sıra sayılı Kanun Tasarısının 12 nci sırasına,

60 ıncı sırasında bulunan 211 sıra sayılı Kanun Tasarısının 13 üncü sırasına,

44 üncü sırasında bulunan 161 sıra sayılı Kanun Tasarısının 14 üncü sırasına,

125 inci sırasında bulunan 325 sıra sayılı Kanun Tasarısının 15 inci sırasına,

148 inci sırasında bulunan 364 sıra sayılı Kanun Tasarısının 16 ncı sırasına,

149 uncu sırasında bulunan 366 sıra sayılı Kanun Tasarısının 17 nci sırasına,

19.1.1998 tarihli Gelen Kâğıtlarda yayımlanan 468 sıra sayılı Denizcilik Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Tasarısının, 48 saat geçmeden, gündemin 18 inci sırasına,

91 inci sırasında bulunan 274 sıra sayılı Kanun Tasarısının 19 uncu sırasına,

8 inci sırasında bulunan 389 sıra sayılı Kanun Tasarısının 20 nci sırasına,

17 nci sırasında bulunan 145 sıra sayılı Kanun Tasarısının 21 inci sırasına,

73 üncü sırasında bulunan 244 sıra sayılı Kanun Tasarısının 22 nci sırasına,

46 ncı sırasında bulunan 176 sıra sayılı Kanun Tasarısının 23 üncü sırasına,

66 ncı sırasında bulunan 228 sıra sayılı Kanun Tasarısının 24 üncü sırasına,

81 inci sırasında bulunan 251 sıra sayılı Kanun Tasarısının 25 inci sırasına,

13 üncü sırasında bulunan 146 sıra sayılı Kanun Tasarısının 26 ncı sırasına,

181 inci sırasında bulunan 420 sıra sayılı KanunTasarısının 27 nci sırasına,

14 üncü sırasında bulunan 231 sıra sayılı Kanun Tasarısının 28 inci sırasına,

133 üncü sırasında bulunan 338 sıra sayılı Kanun Tasarısının 29 uncu sırasına,

95 inci sırasında bulunan 282 sıra sayılı Kanun Tasarısının 30 uncu sırasına,

176 ncı sırasında bulunan 414 sıra sayılı KanunTasarısının 31 inci sırasına,

111 inci sırasında bulunan 302 sıra sayılı KanunTasarısının 32 nci sırasına,

67 nci sırasında bulunan 229 sıra sayılı KanunTasarısının 33 üncü sırasına,

Alınmasına ve diğer kanun tasarı ve tekliflerinin buna göre sıralanmasına ilişkin ANAP, DSP, DTP Gruplarının müşterek önerileri kabul edildi.

İstanbul Milletvekili Mustafa Baş’ın, Türkiye Cumhuriyeti Emekli Sandığı Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında KanunTeklifinin (2/297);

Konya Milletvekili Hüseyin Arı’nın, Konya Ereğli’nin İl olması Hakkında Kanun Teklifinin (2/181);

İçtüzüğün 37 nci maddesine göre doğrudan gündeme alınmasına ilişkin önergelerini, yapılan görüşmelerden sonra, kabul edildikleri açıklandı.

Konya Milletvekili Mustafa Ünaldı ve arkadaşının, orman yangınlarının nedenlerinin araştırılarak alınması gereken tedbirlerin tespit edilmesi (10/23);

Kahramanmaraş Milletvekili Hasan Dikici ve 29 arkadaşının, ormanlarımız ve orman köylülerimizin sorunlarının araştırılarak çözüm yollarının tespit edilmesi (10/36);

Aydın Milletvekili Yüksel Yalova ve 49 arkadaşının, orman yangınlarının önlenebilmesi için alınması gereken tedbirler ile yangınlardaki ihmal ve kusurların tespit edilmesi (10/103);

İstanbulMilletvekili HalitDumankaya ve 27 arkadaşının, ormanlarımızın korunması için alınması gereken tedbirlerin belirlenmesi (10/173);

İstanbulMilletvekili HalitDumankaya ve 20 arkadaşının, yangınların önlenmesi ve itfaiye teşkilatının yeniden yapılanması için alınması gereken tedbirlerin belirlenmesi (10/183);

Antalya Milletvekili Arif Ahmet Denizolgun ve 24 arkadaşının, Antalya’da meydana gelen orman yangınında zarar görenlere yapılacak yardımın belirlenmesi ve yangınların söndürülmesinde alınacak tedbirlerin tespiti (10/198);

Amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergelerinin birleştirilerek yapılan öngörüşmelerine bir süre devam edildi.

Gündemin “Kanun Tasarı ve Teklifleriyle KomisyonlardanGelenDiğer İşler” kısmının :

2 nci sırasında bulunan Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının 83 üncü Maddesinin Değiştirilmesine DairKanun Teklifi (2/676) (S.Sayısı : 232) komisyon yetkilileri GenelKurulda hazır bulunmadıklarından ertelendi :

3 üncü sırasında bulunan Olağanüstü Hal Bölgesinde ve Kalkınmada Öncelikli Yörelerde İstihdam Yaratılması ve Yatırımların Teşvik Edilmesi ile 193 Sayılı Gelir Vergi Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Tasarısının (1/660) (S. Sayısı : 392 ve 392’ye 1 inci Ek) görüşmelerine devam edilerek 4 üncü maddesine kadar kabul edildi; 5 inci maddesi üzerinde bir süre görüşüldü.

Alınan karar gereğince, kanun tasarı ve tekliflerini sırasıyla görüşmek için, 21 Ocak 1998 Çarşamba günü saat 12.00’de toplanmak üzere, birleşime 00.05’te son verildi.

Yasin Hatiboğlu

Başkanvekili

Levent Mıstıkoğlu Haluk Yıldız

Hatay Kastamonu

KâtipÜye Kåtip Üye

 

 

II. – GELEN KÂĞITLAR

21 . 1 . 1998 ÇARŞAMBA

Rapor

1. – TürkSilahlıKuvvetleri Personel Kanununun Bazı Maddelerinde Değişiklik Yapılmasına ve Kanuna Bir EkGeçici Madde Eklenmesine DairKanun Tasarısı ile Aynı Kanunun Ek 17 nci Maddesinde Değişiklik Yapılmasına DairKanun Tasarısı ve Kırklareli Milletvekili A. Sezal Özbek’in, Ankara Milletvekili Ersönmez Yarbay ve 7 Arkadaşının ve Ankara Milletvekili Yücel Seçkiner’in Benzer Mahiyetteki Kanun Teklifleri ve Millî Savunma ve Plan ve Bütçe komisyonları raporları (1/662, 1/666, 2/621, 2/434, 2/481) (S. Sayısı : 467) (Dağıtma tarihi : 21.1.1998)(GÜNDEME)

 

 

BİRİNCİ OTURUM

Açılma Saati : 12.00

21 Ocak 1998 Çarşamba

BAŞKAN : Başkanvekili Yasin HATİBOĞLU

KÂTİP ÜYELER : Levent MISTIKOĞLU (Hatay), Haluk YILDIZ (Kastamonu)

 

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, çalışmalarımızın hayırlara vesile olmasını Cenabı Allah'tan niyaz ederek, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 45 inci Birleşimini açıyorum.

Toplantı yetersayımız vardır; çalışmalara başlıyoruz.

Gündeme geçmeden önce, üç sayın arkadaşıma gündemdışı söz vereceğim.

IV. – BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI

A) GÜNDEMDIŞI KONUŞMALAR

1. – Çankırı Milletvekili Mete Bülgün’ün Türkiye şeker sanayiinin sorunlarına ilişkin gündemdışı konuşması

BAŞKAN – Türkiye şeker sanayiinin sorunlarıyla ilgili olarak, Çankırı Milletvekili Sayın Mete Bülgün.

Buyurun. (ANAP sıralarından alkışlar)

METE BÜLGÜN (Çankırı) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; ülkemiz şeker sanayiinin içinde bulunduğu sıkıntıları arz etmek üzere söz almış bulunuyorum; Yüce Heyetinizi saygıyla selamlarım.

Ülkemiz şeker sanayii, 1956 yılında yürürlüğe giren 6747 sayılı Şeker Kanunu çerçevesinde faaliyetini sürdürmektedir. Bu kanun hükümleri çerçevesinde pancar ve şeker fiyatlarını hükümet tespit etmektedir. Ne var ki, hükümetler, pancar fiyatını tespit ederken, haklı olarak, çiftçi lehine hareket etmekte, şeker fiyatını tespit ederken ise yine haklı olarak, tüketici lehine hareket etmekte, şeker fiyatını düşük tutmaktadır. İşte bu noktada, şeker sanayii, büyük bir problemin içine düşmektedir ve düşmüştür. Şeker maliyetinin yüzde 75'ini pancar fiyatı oluşturmaktadır ve üretimdeki diğer girdiler ise yine, fiyatı devlet tarafından belirlenen fuel-oil, kömür ve kimyasal maddelerdir; ayrıca, işçilik de hemen hemen devlet tarafından belirlenmektedir.

Görüldüğü gibi, şeker sanayicisinin, şekerin maliyeti üzerindeki rolü yok denecek kadardır. Hal böyleyken, devlet tarafından belirlenen şekerin satış fiyatı maliyetin altında olduğundan şeker fabrikalarının zararı kaçınılmazdır. Şu anda şekerin fabrika fiyatı 140 bin liradır; maliyeti ise daha yüksektir ve 75 gün vadeli satılmaktadır. Özetle, şeker fabrikaları şu anda zarar ettirilmektedir. Şekere maliyet artı kâr esasıyla, enflasyon paralelinde zam yapılmadığı takdirde, öncelikle devlete ait Türk-Şeker ve sonrasında üç özel şeker fabrikasının zor duruma düşmesi kaçınılmazdır. Bu durumda, pancar bedellerinin ödenmesi de imkânsızlaşacaktır. Bu problem, Hükümetin önüne çok büyük boyutta gelecek ve pancar üreticisiyle karşı karşıya kalınacaktır; gelecek yıl pancar ektirilemeyecek ve 1995 yılında yaşanan tablo yeniden ortaya çıkacaktır.

Ayrıca, serbest bölgelere getirilen şekere, yeterli gümrük denetiminin yapılmaması nedeniyle, bir kısmı kaçak olarak yurtiçi edilmekte ve iç piyasada satılmaktadır; bu da yerli şeker sanayiine ayrı bir darbe vurmaktadır. Buna ilave olarak, ihraç kayıtlı olarak, dahilde işleme rejimi kapsamında fonsuz ve vergisiz olarak dünya borsalarından ithal edilen şeker, amaçdışı kullanılmakta ve klasik şeker olarak iç piyasada satılmaktadır. Sayın Sanayi ve Ticaret Bakanlığımızın, dahilde işleme rejimi kapsamında gelen bu şekere, gümrük ve ihracat mekanizmalarına ilave olarak, mutlaka, bir denetim mekanizması getirmesini ısrarla bekliyoruz. Çalışmalarından ve meselelerin üzerine millî menfaatları gözeterek gitmesinden ve millî çözümler üretmesinden kıvanç duyduğumuz Sanayi ve Ticaret Bakanlığımızın, şeker sanayiinin bu sorununa derhal çözüm bulacağına olan inancımız tamdır. Esasen, kişi başına 30 kilogram olan şeker tüketiminin, direkt tüketim olarak payı 20 kilogramdır; geri kalan 10 kilogram ise meşrubat, pasta ve çikolata sanayiinde tüketilmektedir.

Bu nedenle, şekere enflasyon paralelinde yapılacak zam, kişi başına ayda 70 bin lira, günlük olarak da 2 bin liralık bir yük getirecektir. Bu, önemsenecek bir rakam olmamakla beraber, şeker sanayiini ayakta tutacak bir uygulama olacaktır.

Günümüze kadar süregelen alışkanlıkla, üç beyaz gıda maddesinin fiyatına dokunulmazdı; fakat, artık, üç beyaz gıda maddesinin fiyatları, diğer tüketim maddeleri fiyatlarının yanında önemsiz kaldı ve dikkat edilirse, geçmişte şekere yapılan zamlar artık, gazetelerin iç sayfalarında küçük puntolarla yer almakta, ama, buna mukabil, tüpgaza yapılan zam ise, gazetelerin birinci sayfasında büyük puntolarla yer almaktadır.

Ayrıca, şunu da belirtmekte fayda görüyorum: Dünyada pancar şekeri üreten ülkeler içerisinde şekerin en ucuz fiyatla satıldığı ülke Türkiye'dir.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Sayın Bülgün, toparlar mısınız.

METE BÜLGÜN (Devamla) – Toparlıyorum efendim.

Başta Amerika ve Japonya olmak üzere, tüm Avrupa Birliği ülkeleri içerisindeki şeker fiyatıyla Türkiye'deki şekerin satış fiyatı mukayese edildiğinde,Türkiye'deki şeker fiyatı kat be kat ucuzdur.

Esasen, pancar ve şeker üretimi ve ticaretindeki sorunları geçmiş yılların tecrübesi altında çözüme kavuşturacak olan Şeker Kanunu değişiklik tasarısının bir an önce Meclise sevki ve kanunlaşması bu sorunları tümüyle ortadan kaldıracaktır.

Yüce Heyetinizi saygıyla selamlıyorum.(ANAP ve DSP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum Sayın Bülgün.

Hükümetten cevap için bir talep?..Yok.

2. – Denizli Milletvekili Hilmi Develi’nin esnaf ve sanatkârların, KOBİ’lerin ve Türkiye Halk Bankasının sorunlarına ilişkin gündemdışı konuşması

BAŞKAN – İkinci gündemdışı söz talebi Sayın Hilmi Develi'ye ait.

Sayın Hilmi Develi, esnaf ve sanatkârların sorunlarıyla ilgili olarak söz talebiniz var; buyurun.

HİLMİ DEVELİ (Denizli) – Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; esnaf ve sanatkârlar ile KOBİ'lerin içinde bulunduğu sorunları Meclis gündemine getirmek için söz almış bulunmaktayım; Yüce Heyetinizi saygıyla selamlıyorum.

Ülkemizde kayıtlı 4 milyon esnaf bulunmaktadır; bunlar, aileleriyle birlikte yaklaşık 20 milyon nüfusa erişmektedir. Ülkemizde sosyal ve ekonomik koşullar, özellikle yıllardır yaşanan yüksek enflasyon, esnaf ve sanatkârlarımızı yok olma noktasına getirmiş, her gün binlerce işyeri kapatılır hale gelmiştir. Yine, siftah bile yapamadan gününü geçiren esnaflarımız, Bağ-Kur primlerini bile ödeyemez durumdadırlar. Örneğin, esnafımızın tabi bulunduğu Bağ-Kur, toplam üye sayısının yarısından fazlasıyla mahkemeliktir. Binlerce esnaf, Bağ-Kur primini ödeyemediği için, hapse bile girmektedir. Esnaf ve sanatkârlar partimizin doğal tabanıdır; elbette, her sorunlarına meşru zeminde sahip çıkacağız.

Sayın milletvekilleri, izninizle, esnaf ve sanatkârların sorunlarından bazılarına değinerek, çözüm önerilerini de sunmak istiyorum. 507 sayılı Yasa ile 3308 sayılı Yasa ve Bağ-Kur Yasası, Türkiye Büyük Millet Meclisi gündemine getirilerek, ivedilikle güncelleştirilmelidir. Bir baş vergisi niteliğindeki hayat standardı esası ve peşin vergi uygulaması mutlaka kaldırılmalıdır. Çıraklık eğitimi bir bütün olarak geliştirilmeli, bu anlamda ayrılan fonlar bu kaynakta doğruca kullanılmalıdır.

507 sayılı Yasa ile Esnaf ve Sanatkârlar Konfederasyonuna verilen yetkiler, bir başka özel hukuk tüzelkişiliğindeki kurumlara kullandırılmamalıdır.

Doğu ve güneydoğu illerimizdeki esnaf ve sanatkârlarımız için faiz oranları 20 puan düşürülmelidir.

1163 sayılı Kooperatifler Kanununun 19 uncu maddesinde düzenlemeye gidilerek, taahhüt edilebilecek pay miktarı 1 000'den, 5 000'e çıkarılmalıdır. Yani, bunun anlamı şudur: Bugün, esnaf ve sanatkârlara ödenmekte olan kredilerin 1 milyardan 5 milyara çıkarılma olanağı olacaktır.

Esnaf kefaletleri aracılığıyla verilen kredilerde, bloke uygulamasına son verilmelidir. Esnaf ve sanatkârlarımızdan, esnaf sanatkâr sicil belgesi ibrazını zorunlu hale getirecek yasal düzenleme mutlaka yapılmalıdır.

Esnaf ve sanatkârların gelirleri ile yanlarında çalışanların asgarî ücret düzeyindeki gelirlerinden vergi alınmamalıdır. KOBİ teşvik politikalarından esnaflarımız da mutlaka yararlandırılmalıdır.

Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; KOBİ'lerin sorunlarına da kısaca değinmek istiyorum. Bugün, ülkemizde, KOBİ'lerin temel sorunu, teknolojik dönüşüm ihtiyaçlarıdır. Bu sorunun çözümü, öncelikle KOBi'lerin finansman sorununun çözümüne bağlıdır.

Gelişmiş ülkelerde, KOBİ'lerin genel kredi hacmi içerisindeki payları yaklaşık yüzde 44 ilâ 55 arasındadır. Bu oran, ülkemizde, ancak yüzde 4 mertebesindedir. 1996 yılında başlatılan teşvik fonu kredi uygulamaları, maalesef, oldukça sembolik boyutlarda kalmıştır. Yapılan başvurular, ticarî kredibilite niteliğinde değerlendirilmiş ve sonuçta 1997 yılı aralık ayı itibariyle toplam yaklaşık 3 bin firmaya kredi verme imkânı olabilmiştir. Oysa, Türkiye'de, küçük ve orta ölçekli sanayi işletmesi sayısı 200 bindir; bu orana baktığımızda, yüzde 1,5'i bulabilmektedir. Böyle bir gümrük birliği sürecinde KOBİ'lere verilen bu yardım, son derece yetersizdir ve KOBİ'lerle ilgili bütün söylemlerin, pratiğe yansıdığında ne kadar olumsuz bir sonuç doğurduğunu ortaya koymaktadır.

Selektif yaklaşımla ele alınamayan bu kredi tahsis uygulamaları, yetersiz boyutları ve siyasetin gölgesinin düşmesinin yanı sıra teknolojik içeriği yüksek ürünleri üretebilme amacıyla da gerçekleştirilememiştir.

Yeni finansal araçlar mutlaka geliştirilmelidir. Bu doğrultuda olmak üzere, kredi garanti fonu ile risk sermayesi uygulamalarının hukuksal altyapısı mutlaka kısa sürede oluşturulmalıdır. Ekonomimizin, dünyadaki teknolojik dönüşüme uyum sağlayabilmesi için yapılması gereken temel çalışmalardan biri de teknoloji geliştirme bölgelerinin oluşturulmasıdır. Üniversite-sanayi işbirliğini kurumsallaştıracak ve sürekli kılacak bu mekânların, organize sanayi bölgesi benzeri bir yapılanmayla, Sanayi ve Ticaret Bakanlığı öncülüğünde yaşama geçirilmesi ekonomimiz için son derece yaşamsaldır.

Sayın milletvekilleri, izninizle, biraz da, Türkiye Halk Bankasının sorunlarına kısaca değinmek istiyorum. Türkiye Halk Bankasından sorumlu Sayın Bakan, bankayla yeterince ilgilenememektedir. Halk Bankasının görev zararı 600 trilyona yaklaşmış, Hazine, bugüne kadar, bu konuda herhangi bir ödeme yapamamıştır. Doğaldır ki, bütün bunların sonucunu 55 inci Hükümete yüklemek bir noktada yanlıştır...

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Buyurun efendim.

HİLMİ DEVELİ (Devamla) – Teşekkür ederim.

Ancak, bugüne kadar biriken bu görev zararının, mutlaka, Hazinece üstlenilmesi gerekmektedir.

Halk Bankasında, şu anda, biri yönetim kurulu üyeliği olmak üzere, üç genel müdür yardımcılığı boştur. Halk Bankasından, artık, siyasî iktidarlar elini çekmelidir. Siyasî tercihlere göre banka şubesi açılmasından vazgeçilmelidir. Bankada, nitelikli istihdam politikası, mutlaka izlenmelidir. Banka çalışanlarının ücretleri ve sosyal hakları, Vakıflar Bankası düzeyinde olmalıdır. Halk Bankası, ihtisas bankacılığına dönüştürülerek, hisseleri ve yönetimi TESK'e ve TOBB'a devredilmelidir.

Halk Bankasının, 30 Temmuz 1997 ilâ Aralık 1997 arasında, esnafa vermiş olduğu kredi miktarı 25 trilyon lira, bu dönemde KOBİ'lere verilen kredi miktarı da 8 trilyon liradır. Bu, bir önceki döneme göre yarı yarıya azalmıştır. Böyle bir anlayışla küçük ve orta ölçekli işletmelerin ve esnafların gümrük birliği sürecinde ayakta kalma şansları giderek azalmaktadır. Artık, KOBİ'ler, esnaf ve sanatkârlar, politikanın ötesinde somut uygulamalar beklemektedir.

Bu anlayışla, Yüce Meclise saygılar sunuyor, hepinize teşekkür ediyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum.

Cevap vermek üzere, Devlet Bakanı Sayın Özkan; buyurun. (DSP sıralarından alkışlar)

DEVLET BAKANI HASAN HÜSAMETTİN ÖZKAN (İstanbul) – Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; gündemdışı konuşmaya cevap vermek üzere söz almış bulunuyorum; Yüce Heyetinizi saygıyla selamlıyorum.

Hükümetimizin göreve başladığı tarihten itibaren, Devlet Bakanlığıma bağlı Türkiye Halk Bankası aracılığıyla esnaf ve sanatkârlara kullandırılan kredilerde, 6 ayda 25 trilyon ilave plasmanla, esnaf kredileri tam 150 trilyon liraya çıkarılmıştır. KOBİ'lere kullandırılan kredi tutarıysa, 40 trilyon lirası banka kaynaklarından, 13 trilyon lirası da teşvik fonu kredilerinden olmak üzere, 53 trilyon lira artışla 150 trilyon liraya ulaşmıştır.

Aralık 1997 itibariyle sanayi ve ticaret odalarınca onaylanarak Halk Bankasına gelen 4 580 başvurudan 2 391 firmaya, bugüne kadar 13,2 trilyon lira artışla 30,7 trilyon lira kredi tahsis edilmiştir. Bu işletmelerde 24 513 yeni istihdam sağlanmıştır. Bu firmalardan 454'ü Doğu, Güneydoğu Anadolu illerinde yer aldığı acil destek kapsamındaki 26 ildeki KOBİ'ler olup, kredilerin 6 trilyon lirası bu KOBİ'lere kullandırılmıştır. Dönemimizde, 5'i doğu ve güneydoğuda olmak üzere, 14 yeni şube ve 4 büro hizmete açılmıştır.

Sayın milletvekilleri, Hükümet olarak, esnaf, sanatkâr ve KOBİ'lere verdiğimiz destek içerisinde, hepinizin yakından takip ettiği gibi, Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgelerine ayrı bir önem ve öncelik veriyoruz. Bu doğrultuda, yöre esnaf ve sanatkârları ve KOBİ'lere, diğer sanayi ve ticarî işletmelere 1997 yılının ilk altı ayında 6 trilyon lira kullandırılmışken, bu tutar, dönemimizde, 14 trilyon lira ilaveyle 35 trilyon liraya ulaştırılmış ve bu toplam içerisinde esnafa açılan krediler de 16,2 trilyon liraya yükseltilmiştir.

Bu doğrultuda, Halk Bankasında ilk defa bir acil destek kavramı oluşturulmuş ve bu kapsama giren 26 ile özgü yeni finansman imkânları ve kolaylıklar getirilmiştir. Bu kolaylıklardan en önemlisi, yatırım yapacak KOBİ'lere açılacak teşvik fonu kredilerindeki özkaynak katkısının yüzde 30'dan yüzde 10'a indirilmesi, 20 milyar lira olan yatırım kredisi tutarının 30 milyar liraya, 5 milyar lira olan işletme kredisi tutarının da 10 milyar liraya yükseltilmiş olmasıdır.

Yapılan yeni bir değişiklikle, teşvik fonu kapsamında açılan KOBİ kredilerinin kullanılmasına kolaylık getirilmiştir. Altını çizmek istiyorum, teminat olarak gayrimenkul istenmesi yerine, makine rehni ve kefalet imzası alınması uygulamasına geçilmiştir; banka yönetim kurulu kararı kesinleşmiştir.

Yöre KOBİ'lerine verdiğimiz bu destekleri, esnaf ve sanatkârlarımızı da kapsayacak şekilde genişletme yönünde çalışmalarımız bulunmaktadır. Halk Bankası tarafından sunulan bilgilendirme, danışmanlık hizmetleri, yine bu bölgelerde yoğunlaştırılmaya başlanmıştır.

Ayrıca, bölgede ihracat faaliyetlerinin gelişmesine yardımcı olmak üzere, Kahramanmaraş, Diyarbakır ve Mardin'deki Halk Bankası şubelerine kambiyo yetkisi verilmiştir.

Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; Hükümetimiz, önümüzdeki yıllarda ekonomimize üretim, yatırım ve istihdam yoluyla yaptıkları katkıyla ülkemizi çağdaş ve gelişmiş ülkeler seviyesine çıkaracak, rekabet gücü olan işletmelere bir dizi yeni imkân daha açma kararındadır.

Halk Bankası tarafından esnaf, sanatkâr ve KOBİ'lere daha fazla kaynak aktarabilmesi amacıyla birtakım iyileştirmelere gidilmektedir. Bu amaçla, 15 trilyon lira olan banka sermayesi, dönemimizde, 60 trilyon lira bir artışla, 75 trilyon liraya çıkarılmıştır. Değerli arkadaşımız, televizyon programında "Halkbank sermayesinin 15 trilyondan 75 trilyona çıkarıldığını; fakat, Hazineden aktarılan paranın 3-3,5 trilyon lira düzeyinde kaldığını" söylemiştir. Alışmıştır; daha evvelki hükümetlerin hepsi öyle yapardı; ama, biz, ilk defa, 15 trilyon lira olan ödenmiş sermayesini 60 trilyon lira artırarak 75 trilyona çıkardık. Dönemimizde, altı aylık bu dönemde, 45,7 trilyon lirasını ödemişizdir arkadaşlar. (DSP sıralarından alkışlar) Şu anda Halkbank'ın ödenmiş sermayesi 60,7 trilyon liradır. Tabiî, o arkadaşlarımızın hiçbiri buna dikkat etmez, zahmet edip öğrenmezler; ama, siyasî amaçla televizyonlarda boy gösterirler.

Ayrıca, 1993 yılından beri, 550 trilyon lira görev zararı olan Halk Bankasına, hangi hükümet döneminde 1 lira görev zararı ödenmiş?! Şimdi, söyleyeyim de arkadaşımız bir öğrensin: 24,2 trilyon lira benim dönemimde, bizim Hükümetimiz döneminde Halk Bankasına görev zararı ödetilmiştir.

Bizim yanımızda olduğunuz zaman, milletvekili olarak seçildiğiniz bu partide, Demokratik Sol Partide olduğunuz zaman, bu yanlış konuşmaları, buradaki idareciler sizlere yaptırmazdı; bunların hepsi tetkikten geçerdi, inceletirlerdi. Bunların hepsi yanlış şeyler.

Siyaseten, siyasî hiçbir karışmacılık yoktur. Yönetim kurulundan istifa eden üç kişinin yerine hiçbir siyasî atama yapılmamıştır; bunları bize hiç kimse yaptıramaz; bizim aldığımız kültür, eğitimimiz odur; siyasî karışmacılıktan uzaktır ve bunun da gereğini yaparız. (DSP ve ANAP sıralarından alkışlar) O boşluk da, ayrıca, hiç ummadığınız şekilde, siyasî karışmacılıktan uzaklaştırılmış insanlarla doldurulacaktır. Hiçbir hizmette aksama olmaz değerli arkadaşlarım.

1998 yılında esnaf ve sanatkârlara tahsis edilen plasmanlar, ilk programda 70 trilyon lira artırılarak 220 trilyon liraya yükseltilecektir; Ocak 1998'de, yani bugüne kadar 4 trilyon lira plasman artışı yapmıştır; şu günkü neticede 154 trilyon liraya ulaşmıştır. Bunların hepsini tek tek öğrenmek lazım, araştırmak lazım; ondan sonra bu kürsüye çıkıp konuşmak lazım.

Diğer taraftan, KOBİ'lere teşvik fonu kapsamında açılan kredilerde, bütçe imkânları doğrultusunda, 1998 yılında büyüme sağlanacak, bankanın kaynaklarındaki gelişme doğrultusunda bu program yıl içinde revize edilecektir.

Hepinize saygı ve sevgilerimi sunuyorum. (DSP ve ANAP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Sayın Bakan, teşekkür ediyorum.

3. – Erzurum Milletvekili Ömer Özyılmaz’ın demokrasinin çağdaşlaştırılması konusunda siyasal partilerin önemine ilişkin gündemdışı konuşması

BAŞKAN – Üçüncü sırada, Sayın Ömer Özyılmaz, demokrasinin çağdaşlaştırılması konusuyla ilgili olarak gündemdışı söz istemişlerdir.

Buyurun efendim. (RP sıralarından alkışlar)

ÖMER ÖZYILMAZ (Erzurum) – Teşekkürler Sayın Başkan.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; sözlerime başlarken hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Bilindiği gibi, bilim adamları, hükümet ya da yönetim şekillerini, yöneten ve yönetime katılanların sayısına göre üç gruba ayırmışlardır: Bunlardan birincisi, bir ülkeyi tek kişi yönetiyorsa, o ülkede hükümet şekli mutlakiyet, monarşi, krallık, şeflik gibi kelimelerle isimlendirilir. İkincisi, yönetim halkın küçük bir azınlığı tarafından üstlenilmişse, bu hükümet şekline de oligarşi, bürokrasi, aristokrasi gibi isimler verilir. Üçüncü olarak, yönetimin genel olarak halka ait olması halinde, bu hükümet şekline de demokrasi denmektedir.

Bilindiği gibi, demokrasi bir hedeftir; fakat, bir ideoloji, bir dünya görüşü değil, başlı başına bir siyasal yöntemdir. Dolayısıyla, demokrasi saydamdır ve içerisi de onu hayata geçirecek olan milletler tarafından doldurulur; yani, dünya görüşünü, değerler sistemini belirleme işi, milletin kendisine aittir.

Sayın milletvekilleri, demokrasiler, varlıklarını sürdürmek için siyasal desteğe ihtiyaç duyarlar. Toplumsal-siyasal desteğin bellibaşlı göstergelerinden biri, hiç kuşkusuz, siyasal katılımdır. Bir kavram olarak siyasal katılımı, vatandaşların, idarî ve siyasî kadroların hem seçimini hem de kararlarını etkilemek amacına yönelik faaliyetleri olarak tanımlayabiliriz.

Şüphesiz siyasal katılma, bireysel ya da dağınık kalabalıklar eliyle yapılacak bir eylem değildir. Organize olmuş faaliyetlerle ancak bu gerçekleştirilebilir. İşte, bu noktada, siyasal katılmayı organize eden yegâne kuruluşlar olarak siyasal partileri görürüz. Siyasal partiler, asgari düzeyde de olsa, belli bir programa ve sürekli bir örgüte sahip, halkın desteğini sağlamak suretiyle devlet mekanizmasının yönetimini sürdürmeye çalışan toplumsal kuruluşlar olarak tanımlanırlar.

Siyasal partilerin yapısı, sayısı ve faaliyetleri ile siyasal katılma arasında çok yakın bir ilişki vardır. Bundan dolayıdır ki, bazı bilim adamları, siyasal partileri, demokratik sürecin -diğer bir deyişle siyasal sürecin- hayat kanalları olarak görür ve öyle tanımlarlar.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bu çerçevede, bizim ülkemize baktığımızda, demokrasiye geçeli elli yılı aşkın bir süreyi yaşıyoruz; fakat, demokrasi yaşamımız içerisinde, demokrasi deneyimimiz içerisinde halkın siyasal katılımını sağlayan ve demokrasinin hayat kanalları olan siyasal partileri ne kadar örselediğimizi, o kanalları ne kadar kestiğimizi, o kanalları ne kadar ortadan kaldırdığımızı şöyle bir görürüz. 1960'ta, 1971'de, 1980'de, bunları hep beraber yaşadık. Nihayet, 1997 yılında yaşamış olduğumuz ve halen devam etmekte olan süreçte de, yine, böyle bir durumla karşı karşıya geldik. Şu anda, Türk Halkının en büyük parti olarak seçip Meclise gönderdiği ve siyasal sürecimizin en büyük kanalı, hayat kanalı olan Refah Partisinin, bugün, antidemokratik birtakım eylemlerle, antidemokratik birtakım baskılarla siyasal hayatına son verildiğini, maalesef, milletimiz büyük bir üzüntüyle, büyük bir kuşkuyla karşılamıştır.

AYHAN GÜREL (Samsun) – Size öyle geliyor.

ÖMER ÖZYILMAZ (Devamla) – Bu, sadece milletimiz açısından değil, dünyada olan saygınlığımız açısından da fevkalade kötü bir durum olmuştur. Buradan, ben, şunu söylemek istiyorum: Meclis, ülkemizde en büyük kuruluştur; Meclis, halkın iradesinin yansımış olduğu, halkımızın güvendiği yegâne kuruluştur.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Buyurun.

ÖMER ÖZYILMAZ (Devamla) – Halkımızın desteğiyle buraya gelmiş olan siyasal partiler, kendi içlerinden birisinin başına böyle bir hal geldiği halde, herhangi bir açıklama dahi yapmamakta, gereken girişimlerde bulunmamaktadırlar. Bu, demokrasimiz açısından fevkalade üzüntülü bir durumdur, halkımız açısından fevkalade üzüntülü bir durumdur ve Türkiye'nin, ülkemizin dış dünyaya vermiş olduğu görüntü açısından fevkalade üzüntülü bir durumdur. Meclisimiz tarafından el atılarak bu durumun düzeltileceğine ve bu kötü görüntünün, hem halkımızı rahatlatacak hem de dünyaya daha iyi bir görüntü verecek şekilde değiştirileceğine inanıyor; bu vesileyle, hepinizi saygıyla selamlıyorum. (RP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Sayın Özyılmaz, teşekkür ediyorum.

Sayın milletvekilleri, gündemdışı görüşmelerimiz tamamlanmıştır.

Gündemin "Kanun Tasarı ve Teklifleriyle Komisyonlardan Gelen Diğer İşler" bölümüne geçiyoruz.

Değerli milletvekilleri, tabiî olarak, önce, yarım kalan işlerden başlayacağız.

V. – KANUN TASARI VE TEKLİFLERİYLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER

1. – Kütahya Milletvekili Mustafa Kalemli, Anavatan Partisi Genel Başkanı Rize Milletvekili MesutYılmaz, Doğru Yol Partisi Genel Başkanı İstanbul Milletvekili Tansu Çiller, Demokratik Sol Parti Genel Başkanı İstanbul Milletvekili Bülent Ecevit, Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı Antalya Milletvekili Deniz Baykal ve 292 Milletvekilinin; Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının 83 üncü Maddesinin Değiştirilmesine DairKanun Teklifi ve Anayasa Komisyonu Raporu (2/676) (S.Sayısı : 232)

BAŞKAN – Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının 83 üncü maddesinin Değiştirilmesine Dair Kanun Teklifinin ikinci müzakeresine başlayacağız.

Anayasa Komisyonu Başkanımızı göremiyorum; demek ki, Komisyon hazır değil.

ÖNDER SAV (Ankara) – Komisyon toplantı halinde, yukarıda çalışıyor.

BAŞKAN – Sayın Sav, teleyöntemle iştirak imkânı olmadığı için, onu tespit ediyorum ki, ondan sonraki işe sıra gelsin diye.

Gündemin, biraz önce okuduğum bölümünde bulunan işin müzakeresi ertelenmiştir.

2. – Olağanüstü Hal Bölgesinde ve Kalkınmada Öncelikli Yörelerde İstihdam Yaratılması ve Yatırımların Teşvik Edilmesi ile 193 Sayılı Gelir Vergisi Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Tasarısı ve Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (1/660) (S. Sayısı : 392 ve 392’ye 1 inci Ek) (1)

BAŞKAN – Şimdi, Olağanüstü Hal Bölgesinde ve Kalkınmada Öncelikli Yörelerde İstihdam Yaratılması ve Yatırımların Teşvik Edilmesi ile 193 Sayılı Gelir Vergisi Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Tasarısı ve Plan ve Bütçe Komisyonu Raporunun müzakeresine kaldığımız yerden devam edeceğiz.

Sayın Komisyon? Hazır.

 

(1) 392 S. Sayılı Basmayazı 4.12.1997 tarihli 23 üncü Birleşim tutanağına;

392’ye 1 inci Ek S. Sayılı Basmayazı da 20.1.1998 tarihli 44 üncü Birleşim tutanağına eklidir.

Sayın Hükümet? Hazır.

Sayın milletvekilleri, dünkü Birleşimde, tasarının 5 inci maddesi üzerindeki görüşmeler tamamlanmıştı. Yanlış hatırlamıyorsam, önergelerin önce geliş sırasına göre okutulmasına, sonra da aykırılığına göre işleme konulmasına sıra gelmişti. Şimdi, önergeleri, geliş sırasına göre okutuyorum.

Buyurun efendim.

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 392 sıra sayılı Olağanüstü Hal Bölgesinde ve Kalkınmada Öncelikli Yörelerde İstihdam Yaratılması ve Yatırımların Teşvik Edilmesi ile 193 Sayılı Gelir Vergisi Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Tasarısının 5 inci maddesine "...olağanüstü hal bölgesi kapsamında sayılan illerde..." ibaresinden sonra gelmek üzere "...kalkınmada öncelikli yörelerde..." ibarelerinin eklenmesini arz ve teklif ederiz.

Mehmet Sıddık Altay Ömer Özyılmaz Tevhit Karakaya

Ağrı Erzurum Erzincan

Ahmet Çelik Abdulilah Fırat Celal Esin

Adıyaman Erzurum Ağrı

Abdüllatif Şener Aslan Polat Fikret Karabekmez

Sıvas Erzurum Malatya

BAŞKAN – Bir başka önerge var; okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 392 sıra sayılı Olağanüstü Hal Bölgesinde ve Kalkınmada Öncelikli Yörelerde İstihdam Yaratılması ve Yatırımların Teşvik Edilmesi ile 193 Sayılı Gelir Vergisi Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Tasarısının 5 inci maddesine "...olağanüstü hal bölgesi kapsamında sayılan illerde..." ibaresinden sonra gelmek üzere "...ve Doğu ve Güneydoğu Anadolu'da bulunan ve kalkınmada öncelikli yörelerden Erzincan, Erzurum, Ağrı, Ardahan, Adıyaman, Elazığ, Iğdır, Kars, Şanlıurfa, Sıvas İllerinde..." ibarelerinin eklenmesini arz ve teklif ederiz.

Tevhit Karakaya Lütfü Esengün Naci Terzi

Erzincan Erzurum Erzincan

Ziyattin Tokar Ahmet Doğan Aslan Polat

Ağrı Adıyaman Erzurum

Abdulilah Fırat Ömer Özyılmaz Abdüllatif Şener

Erzurum Erzurum Sıvas

BAŞKAN – Bir başka önergemiz var; okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 392 sıra sayılı kanun tasarısının 5 inci maddesine "...olağanüstü hal bölgesi kapsamında sayılan illerde" ibaresinden sonra gelmek üzere "ve Şanlıurfa İlinde..." ibaresinin eklenmesini arz ve teklif ederim.

Zülfükar İzol

Şanlıurfa

BAŞKAN – Bir başka önergemiz var; okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 392 sıra sayılı Olağanüstü Hal Bölgesinde ve Kalkınmada Öncelikli Yörelerde İstihdam Yaratılması ve Yatırımların Teşvik Edilmesi ile 193 Sayılı Gelir Vergisi Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Tasarısının 5 inci maddesine "olağanüstü hal bölgesi kapsamında sayılan illerde" ifadesinden sonra gelmek üzere "Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgesinde yer alan kalkınmada öncelikli yörelerde" ibarelerinin eklenmesini arz ve talep ederiz.

Zeki Ertugay Saffet Arıkan Bedük Mehmet Gözlükaya

Erzurum Ankara Denizli

Turhan Güven Ahmet İyimaya

İçel Amasya

BAŞKAN – Bir başka önergemiz var; okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 392 sıra sayılı tasarının 5 inci maddesinin ikinci fıkrasında "maddede belirtilen süre içersinde tamamlanmaması ve" ibaresinin metinden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.

İ.Ertan Yülek Aslan Polat Tevhit Karakaya

Adana Erzurum Erzincan

Kahraman Emmioğlu Hüseyin Yıldız

Gaziantep Mardin

BAŞKAN – Bir başka önergemiz var; okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan Olağanüstü Hal Bölgesinde ve Kalkınmada Öncelikli Yörelerde İstihdam Yaratılması ve Yatırımların Teşvik Edilmesi ile 193 Sayılı Gelir Vergisi Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Tasarısının 5 inci maddesinin ikinci fıkrasının aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

Metin Bostancıoğlu A.Turan Bilge Ali Ilıksoy

Sinop Konya Gaziantep

Ahmet Kabil Rüşdü Saracoğlu

Rize İzmir

"Yatırımların bu maddede belirtilen süre içerisinde tamamlanmaması halinde, daha önce alınmayan vergi, resim ve harçlar, 213 sayılı Vergi Usul Kanunu hükümlerine göre, gecikme faiziyle, öngörülen amaç dışında kullanılması halinde, ayrıca, kusur cezasıyla birlikte tahsil edilir."

BAŞKAN – Şimdi, önergeleri, aykırılık derecelerine göre işleme tabi tutacağım.

En aykırı önergeden başlıyoruz:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 392 sıra sayılı Olağanüstü Hal Bölgesinde ve Kalkınmada Öncelikli Yörelerde İstihdam Yaratılması ve Yatırımların Teşvik Edilmesi ile 193 Sayılı Gelir Vergisi Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Tasarısının 5 inci maddesine "...olağanüstü hal bölgesi kapsamında sayılan illerde..." ibaresinden sonra gelmek üzere "...kalkınmada öncelikli yörelerde..." ibaresinin eklenmesini arz ve teklif ederiz.

Mehmet Sıddık Altay

(Ağrı)

ve arkadaşları

BAŞKAN – Sayın Komisyon önergeye katılıyor mu?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANI BİLTEKİN ÖZDEMİR (Samsun)– Katılamıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Sayın Hükümet?..

MALİYE BAKANI ZEKERİYA TEMİZEL (İstanbul) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Komisyon ve Sayın Hükümet önergeye katılmadı.

Önergede birinci imza sahibi Sayın Altay, gerekçeyi mi okuyalım, zatıâliniz ifade mi buyuracaksınız?

MEHMET SIDDIK ALTAY (Ağrı) – Gerekçe okunsun.

BAŞKAN – Gerekçeyi okutuyorum:

Gerekçe:

Tasarıyla, OHAL bölgesi illerinde yatırım ve istihdamı teşvik amacıyla birtakım teşvik, destek imkânları sağlanırken, aynı bölgelerde bulunan, aynı sıkıntıları yaşayan, ekonomik ve sosyal açıdan geri kalmışlığı, sosyoekonomik göstergelerle tescil edilen diğer illerimiz kapsam dışında bırakılmıştır. Bu illerimiz, diğer "kalkınmada öncelikli yörelerden" farklı mütalaa edilmelidir; çünkü, köy kapsamında 50 ilimiz yer almaktadır ve bu illerimizin birçoğu, doğu ve güneydoğudaki aynı kapsamda yer alan illerden çok daha iyi durumdadır. Doğu ve güneydoğudaki köy kapsamında bulunan illerin, aynı coğrafya, iklim, sosyal ve kültürel konumda bulundukları OHAL bölgesi illeriyle birlikte değerlendirilmesi daha doğru olacaktır.

BAŞKAN – Önergeye, Sayın Komisyon ve Hükümet katılmadı.

Gerekçe okundu.

MUHAMMET POLAT (Aydın) – Karar yetersayısının aranmasını istiyoruz.

BAŞKAN – Karar yetersayısını arayacağım efendim.

Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Sayın milletvekilleri, karar yetersayısı yoktur; lütfen, çoğunluğunuzu temin edin.

Saat 13.00'te toplanmak üzere, birleşime ara veriyorum.

 

Kapanma Saati: 12.47

 

 

 

İKİNCİ OTURUM

Açılma Saati: 13.08

BAŞKAN: Başkanvekili Yasin HATİBOĞLU

KÂTİP ÜYELER: Levent MISTIKOĞLU (Hatay), Haluk YILDIZ (Kastamonu)

 

BAŞKAN – Türkiye Büyük Millet Meclisinin 45 inci Birleşiminin İkinci Oturumunu açıyorum.

V. – KANUN TASARI VE TEKLİFLERİYLE KOMİSYONLARDAN

GELEN DİĞER İŞLER (Devam)

2. – Olağanüstü Hal Bölgesinde ve Kalkınmada Öncelikli Yörelerde İstihdam Yaratılması ve Yatırımların Teşvik Edilmesi ile 193 Sayılı Gelir Vergisi Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Tasarısı ve Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (1/660) (S. Sayısı : 392 ve 392’ye 1 inci Ek) (Devam)

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, görüşmelere kaldığımız yerden devam ediyoruz.

Komisyon ve Hükümet hazır.

5 inci maddeyle ilgili bir önergenin oylamasında karara yetersayı bulunamadı; ara verdik.

Şimdi, önergeyi tekrar oylayacağım ve karar yetersayısının olup olmadığını arayacağım.

Önergeye Komisyon ve Hükümet katılmamıştı.

Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Karar yetersayısı vardır; önerge kabul edilmemiştir.

Bir başka önergeyi işleme koyuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 392 sıra sayılı Olağanüstü Hal Bölgesinde ve Kalkınmada Öncelikli Yörelerde İstihdam Yaratılması ve Yatırımların Teşvik Edilmesi ile 193 Sayılı Gelir Vergisi Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Tasarısının 5 inci maddesine "...olağanüstü hal bölgesi kapsamında sayılan illerde..." ibaresinden sonra gelmek üzere "ve Doğu ve Güneydoğu Anadolu'da bulunan ve kalkınmada öncelikli yörelerden Erzincan, Erzurum, Ağrı, Ardahan, Adıyaman, Elazığ, Iğdır, Kars, Şanlıurfa, Sıvas illerinde" ibarelerinin eklenmesini arz ve teklif ederiz.

Tevhit Karakaya

(Erzincan)

ve arkadaşları

BAŞKAN – Önergeye Komisyon katılıyor mu?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANI BİLTEKİN ÖZDEMİR (Samsun)– Katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Sayın Hükümet?..

MALİYE BAKANI ZEKERİYA TEMİZEL (İstanbul) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.

Önergedeki birinci imza sahibi Sayın Karakaya?..

TEVHİT KARAKAYA (Erzincan) – Konuşma hakkımı Sayın Terzi'ye devrediyorum Sayın Başkan.

BAŞKAN – Önergedeki birinci imza sahibi Sayın Karakaya, konuşma hakkını Sayın Terzi'ye devretti. Sayın Terzi'nin önergede imzası var.

Önergenizin gerekçesini ifade etmek üzere, buyurun Sayın Terzi. (RP sıralarından alkışlar)

NACİ TERZİ (Erzincan) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; görüşülmekte olan kanun tasarısının 5 inci maddesiyle ilgili olarak vermiş olduğumuz önerge üzerinde söz almış bulunuyorum; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Kanun tasarısı onbirinci ayda Meclis gündemine geldiğinde, bu imkânlar, sadece olağanüstü hal bölgesi illerine sağlanıyordu. Komisyon tarafından geri çekilip, daha sonra tekrar Meclis gündemine getirilen kanun tasarısında, birtakım kriterler öne sürülmüş ve bunlardan, Devlet İstatistik Enstitüsünün belirlediği gayri safî yurtiçi hâsıla rakamı olan 1 500 dolar esas alınmış ve yine, Devlet Planlama Teşkilatı Müsteşarlığının belirlediği sosyoekonomik göstergede eksi 5 puandan daha aşağı olan illerin bu kapsama dahil edilmesi benimsenmiştir.

Bu çerçevede, ilimiz olan Erzincan, kişi başına gayri safî yurtiçi hâsılası 1 692 dolar olması nedeniyle, bu kapsama dahil edilmemiştir; fakat, eksi 3,6 olan sosyoekonomik gösterge rakamıyla, ikinci şart tutmaktadır.

Kalkınmada öncelikli yöreler ve olağanüstü hal bölgesi içerisinde kalan 50'ye yakın il mevcuttur; halbuki, bu bölge içerisinde, sadece, bu kapsam içerisine alınmayan Erzincan İlimiz, kalkınmada öncelikli diğer yörelerden farklılıklar arz etmektedir; şöyle ki: Olağanüstü hal bölgesine mücavir olma durumuyla, terörden etkilenen bir ilimizdir; yine, verilere göre, en fazla göç veren illerimizden biridir; yine -Allah göstermesin, tekrarını nasip etmesin- deprem kuşağında bulunması ve sık sık depreme maruz kalması, ilimizin mağduriyetini daha da ağırlaştırmaktadır.

Bu bölge içerisinde bütün illerin kapsama alınıp, ekonomik ve sosyal şartların demin de ifade ettiğim veriler düzeyinde olmasına rağmen, sadece Erzincan İlinin hariç tutulması, hem yöre milletvekili olarak bizleri hem de Erzincanlıları üzmektedir.

Bu Yüce Meclis, deprem anında ve daha sonraki gelişmelerde Erzincan'a gerekli yardımları yapmış ve hassasiyet göstermiştir. Görüşülmekte olan kanun tasarısının bu maddesiyle ilgili olarak verdiğimiz ve şu anda Komisyonun reddettiği, ama, sizin oylarınızla kabul edileceğini umduğumuz önergemizle, gelin, Erzincan İline, bundan önce göstermiş olduğunuz fedakârlığı bir daha göstermiş olun. Çünkü, çevresinde bulunan bütün illerin alınıp, hem ekonomik yönden hem terör yönünden hem de demin söylediğim deprem yönünden etki altında bulunan Erzincan İlinin dışlanması, bizim için kabul edilebilir bir durum değildir.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Komisyonumuzun ve Hükümetimizin kabul etmediği, ama, oylarınıza müracaat edildiği zaman kabul edileceğini umduğumuz önergeyle, Erzincan İlimizin bu kanun tasarısından etkilenmesini arzu ediyor; hepinizi saygıyla selamlıyorum. (RP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Sayın Terzi, teşekkür ediyorum.

Sayın milletvekilleri, önergeye Sayın Komisyon ve Sayın Hükümet katılmadılar.

Önerge sahipleri gerekçelerini ifade buyurdu.

Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.

Bir diğer önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 392 sıra sayılı Olağanüstü Hal Bölgesinde ve Kalkınmada Öncelikli Yörelerde İstihdam Yaratılması ve Yatırımların Teşvik Edilmesi ile 193 Sayılı Gelir Vergisi Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Tasarısının 5 inci maddesine "...olağanüstü hal bölgesi kapsamında sayılan illerde..." ifadesinden sonra gelmek üzere "...Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgelerinde yer alan kalkınmada öncelikli yörelerde..." ibarelerinin eklenmesini arz ve talep ederiz.

Zeki Ertugay

(Erzurum)

ve arkadaşları

BAŞKAN – Sayın Komisyon ne buyurur efendim?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANI BİLTEKİN ÖZDEMİR (Samsun)– Katılmıyoruz efendim.

BAŞKAN – Sayın Hükümet?..

MALİYE BAKANI ZEKERİYA TEMİZEL (İstanbul) – Katılmıyoruz.

BAŞKAN – Önergeye Sayın Komisyon ve Hükümet katılmadı.

Önerge sahibi Sayın Ertugay, gerekçe mi okunsun efendim?

ZEKİ ERTUGAY (Erzurum) – Gerekçe okunsun.

BAŞKAN – Gerekçeyi okutuyorum:

Gerekçe:

Tasarıyla, olağanüstü hal bölgesi illerinde yatırım ve istihdamı teşvik amacıyla birtakım teşvik destek imkânları sağlanmıştır; ancak, aynı bölgelerde bulunan ekonomik ve sosyal açıdan geri kalmışlığı ekonomik göstergelerle saptanan diğer illerimiz, teşvik kapsamı dışında bırakılmıştır. Kanun kapsamına dahil edilen iller, benzer coğrafya, iklim, sosyal ve kültürel konumda bulundukları ve en geri kalmış bölgeler olması itibariyle, olağanüstü hal bölgesi illeriyle birlikte değerlendirilmesi gerekir.

BAŞKAN – Önergeye Sayın Komisyon ve Sayın Hükümet katılmadılar.

Önergenin gerekçesi okundu.

Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.

Bir başka önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 392 sıra sayılı kanun tasarısının 5 inci maddesine "olağanüstü hal bölgesi kapsamında sayılan illerde" ibaresinden sonra gelmek üzere "ve Şanlıurfa İlinde" ibaresinin eklenmesini arz ve teklif ederim.

Zülfükar İzol

Şanlıurfa

BAŞKAN – Sayın Komisyon ne buyurur efendim?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANI BİLTEKİN ÖZDEMİR (Samsun)– Katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN– Sayın Hükümet?..

MALİYE BAKANI ZEKERİYA TEMİZEL (İstanbul) – Katılmıyoruz efendim.

BAŞKAN – Önergeye Komisyon ve Hükümet katılmadı.

Sayın İzol, gerekçe mi okunsun efendim?

ZÜLFÜKAR İZOL (Şanlıurfa) – Gerekçe okunsun Sayın Başkan.

BAŞKAN – Gerekçeyi okutuyorum:

Gerekçe:

Türkiye Cumhuriyetinin en büyük eseri olan GAP'ın Şanlıurfa'da yaratacağı istihdam, tarım, enerji, sanayi ve diğer sektörlerdeki yatırımların teşvik edilmesi ve yatırımların karşılığının kısa sürede amorti edilmesi yanında, süratle kalkınarak halkın refah ve mutluluğunun yükseltilmesi, bu suretle de tarım ve turizm alanında yeni özendirici teşviklerin de uygulamaya konulması, Şanlıurfa halkı için son derece gerekli ve önemlidir. Bu sebeple, Şanlıurfa İlinin kalkınmada öncelikli yöreler kapsamına alınması.

BAŞKAN – Önergeye Komisyon ve Hükümet katılmadı. Önergenin gerekçesi arz ve takdim olundu.

Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.

Diğer önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan Olağanüstü Hal Bölgesinde ve Kalkınmada Öncelikli Yörelerde İstihdam Yaratılması ve Yatırımların Teşvik Edilmesi ile 193 Sayılı Gelir Vergisi Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Tasarısının 5 inci maddesinin ikinci fıkrasının aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

Metin Bostancıoğlu

(Sinop)

ve arkadaşları

"Yatırımların bu maddede belirtilen süre içinde tamamlanmaması halinde, daha önce alınmayan vergi, resim ve harçlar, 213 sayılı Vergi Usul Kanunu hükümlerine göre gecikme faiziyle, öngörülen amaç dışında kullanılması halinde ayrıca kusur cezasıyla birlikte tahsil edilir."

BAŞKAN – Sayın Komisyon?..

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANI BİLTEKİN ÖZDEMİR (Samsun)– Katılıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Sayın Hükümet?..

MALİYE BAKANI ZEKERİYA TEMİZEL (İstanbul) – Katılıyoruz efendim.

BAŞKAN – Komisyon ve Hükümet önergeye katıldı.

Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler...

HÜSAMETTİN KORKUTATA (Bingöl) – Komisyon katılamaz, çoğunluğu yok.

BAŞKAN – Efendim, doğrudur, bir usulî hatadır.

Sayın Komisyon, çoğunluğunuz var mı? Bir göreyim efendim...

Komisyon üyelerini tespit edelim.

ABDULLAH AYKON DOĞAN (Isparta) – Sayın Başkan, karar yetersayısının aranmasını istiyoruz.

BAŞKAN – Dikkate alacağım efendim.

Efendim, Komisyonun yetersayısı yok.(ANAP ve DSP sıralarından "Var, var" sesleri) Efendim, saydım; yok. Rica ediyorum...

NECDET TEKİN (Kırklareli) – Var, var.

BAŞKAN – Mesele şu efendim: Komisyonun katılması bir anlam ifade etmez beyler. Müsaade buyurun... Komisyonun katılması bir anlam ifade etmez; oylayacağım.

Komisyon çoğunluğu olmadığı için katılamadı. Çoğunluğu olmadığı için, Komisyonun "katılıyoruz" beyanını dikkate almadım.

Hükümet katıldığını ifade etti.

Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmiştir.

Diğer önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 392 sayılı tasarının 5 inci maddesinin ikinci fıkrasında "belirtilen süre içerisinde tamamlanmaması ve" ibaresinin metinden çıkarılmasını arz ve teklif ederim.

İ. Ertan Yülek (Adana) ve arkadaşları

BAŞKAN – Sayın Komisyon?..

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANI BİLTEKİN ÖZDEMİR (Samsun)– Katılmıyoruz Sayın Başkan.

TEVHİT KARAKAYA (Erzincan) – Karar yetersayısını arar mısınız Sayın Başkan.

BAŞKAN – Dikkate alacağım efendim.

Sayın Hükümet?..

MALİYE BAKANI ZEKERİYA TEMİZEL (İstanbul) – Sayın Başkan, bundan önce kabul edilen önergeyle, aslında bu önergeye de yanıt verilmiş oldu; bu olay çözülmüş durumda. O nedenle, ikinci defa katılmamız mümkün değil.

BAŞKAN – Efendim, siz, katılıyor musunuz katılmıyor musunuz; onu ifade buyurun.

MALİYE BAKANI ZEKERİYE TEMİZEL (İstanbul) – Katılmıyoruz efendim.

BAŞKAN – Peki.

Önerge sahibi Sayın Yülek; buyurun.

İ. ERTAN YÜLEK (Adana) – Sayın Başkan, değerli milletvekili arkadaşlarım; ben arkadaşlarla beraber, bu önergeyi, Komisyonun da gözünden kaçmış olması düşüncesiyle vermiştim. Sayın Bakanın da biraz evvel belirttiği gibi, buna benzeyen bir önerge iktidar grubu tarafından verildi ve o önerge de kabul edildi.

Şimdi, burada çok kısa bir izahat vermek istiyorum. Deniliyor ki "Yatırımların bu maddede belirtilen süre içinde tamamlanmaması..." Yani, 2002 yılına geliyor. 2002 yılında tamamlanmazsa, alınmamış olan birinci ve ikinci bentte yazılı olan birçok hususların cezasıyla alınacağını amirdir. Oysa, adam, yatırıma girmiş, birsürü masraf etmiş, şu veya bu şekilde tamamlayamamış ise ve tamamlama imkânı da sene bitmesi münasebetiyle olmamış ise, bu adamdan ceza almanın manası yok.

MUSTAFA GÜVEN KARAHAN (Balıkesir) – Var!.. Var!..

İ. ERTAN YÜLEK (Devamla) – Efendim, varsa, bundan evvelkini niye kabul ettiniz?! Aynı ibare...

HÜSAMETTİN KORKUTATA (Bingöl) – Hem el kaldırdılar...

İ. ERTAN YÜLEK (Devamla) – Tabiî, el kaldırdılar bundan evvelkine...

Bakın, arkadaşlar, her şeye, parti meselesiyle bakmayın. Ben, burada bir hatayı düzeltmek için bu önergeyi verdim ve Sayın Bakana da teşekkür ediyorum, buna benzer bir önergede mutabakata varıldı ve kabul edildi. Ben, oradaki hatayı izah etmek için söz almış bulundum; yani, düşünün ki, adam, 2001 yılında yatırıma başlamış, bir yıl içerisinde yatırımı bitiremeyecek; bitiremediği için "gel, sen, şu muafiyetlerin hepsini cezalarıyla birlikte öde" diyorsunuz; olacak iş değil tabiî. Bu ne olur; siz, teşvik ederken, teşvik etmemiş olursunuz; 2000 yılına geldiğiniz zaman, adam, yatırımları yapamayacağım diye, hiçbir yatırıma teşebbüs etmez; çünkü ceza gelecek. Dolayısıyla, bu cezanın kaldırılmasını amirdi, bundan evvelki önergeyle bu kabul edildi.

Yalnız, ben, bir hususu -Sayın Bakanla mutabakata varmıştık- belirtmek istiyorum. Diyelim ki, 2001 yılında teşvikini aldı, yatırıma başladı; ama, biz biliyoruz ki, Türkiye'deki yatırımların süresi iki üç yıldan daha aşağı değildir; üç yıllık bir yatırım süresi olduğunu kabul ediniz ve 2001'den bir yıl sonra 2002 geldi ve adam, yatırıma bütün heyecanıyla, şevkiyle devam ediyor; o zaman, biz bundan ceza mı alacağız; almamak için, ben, zabıtlara geçmesi bakımından bu sözü aldım; eğer teşvik almışsa ve teşvik süresi de verilmiş ise, o teşvik süresinin sonuna kadar ceza alınmaması hususu zabıtlara geçerse, bu insanların 2000'den itibaren şevki kırılmaz, yatırım heyecanı devam eder ve tasarıdan beklenen fayda da temin edilmiş olur. Aksi takdirde, bir yıl sonra, herkes "2002'de bitecek, o halde ben yatırımı yapmayayım; çünkü, ceza gelecek" der ve yatırımı yapmaz. Eğer Sayın Bakan da, burada zabıtlara geçmesi yönünden, bundan evvelki önergeyle birleştirerek -tekrar ediyorum- teşvik belgesi almış olanlardan, yatırıma başladıktan sonra yatırımın bitme süresine kadar ceza alınmayacağını söylerlerse, bu suretle gayeye ulaşılmış olur.

Hepinize sevgiler, saygılar sunuyorum. (RP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Sayın Yülek, teşekkür ediyorum.

Sayın Bakan, bir açıklamanız olacak mı efendim?

MALİYE BAKANI ZEKERİYA TEMİZEL (İstanbul) – Efendim, verdiğimiz önerge, aslında, benzer amacı sağlamaya yönelikti; amacımız, hiçbir şekilde ceza uygulamak değildi. Yatırımların zamanında bitirilememesi nedeniyle ceza uygulaması olayı, biraz önce kabul edilen önergeyle ortadan kalkmış oldu efendim. Bunu, bir daha tutanaklara geçirmiş oluyoruz.

BAŞKAN – Tabiî, önergenin ortadan kalkma yöntemi bellidir Sayın Bakan; onun için, ben işlemi devam ettirmek zorundayım.

Önergeye Sayın Komisyon katılmadı; ama, Sayın Bakan, benzer bir önergeye daha önce katıldıkları gerekçesiyle, önergeye katılmadıklarını ifade buyurdular.

Ben, bu gerekçe tahtında, önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler...

TEVHİT KARAKAYA (Erzincan) – Karar yetersayısının aranmasını istemiştik Sayın Başkan.

BAŞKAN – Dikkate alacağım efendim; onu biliyorum.

Kabul etmeyenler...

METİN ŞAHİN (Antalya) – Sayın Başkan, istismar bu; böyle şey olmaz!

BAŞKAN – Efendim, karar yetersayısı vardır; önerge kabul edilmemiştir.

HASAN DENİZKURDU (İzmir) – Hadi, bir daha iste!.. Bir daha iste!.. (ANAP ve DSP sıralarından gürültüler)

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, sayın grup başkanvekilleri, bu Genel Kurul çalışmaları, sühuletle ve usuletle yürütülürse rahat gider. Tabiî ki, karar yetersayısının aranması talabinde bulunma, her sayın üyenin en tabiî hakkıdır; toleransla karşılayalım, hırçınlıklara vesile olmayalım; benim temennim budur; ama, herkes tavrını belirlemede muhayyerdir.

ŞAHİN ULUSOY (Tokat) – Sayın Başkan, oylamaya geçildikten sonra karar yetersayısının aranması istenildi, onu dikkate almadınız.

BAŞKAN – Sayın Ulusoy, Sayın Karakaya oylamadan önce talepte bulundu. Hatta, oylamadan önce, Sayın Doğan'ın da bir talebi vardı; o talebi unuttuğum için işleme koymadım. Yapmayın...

Sayın milletvekilleri, 5 inci maddeyi, kabul edilen önerge istikametindeki değişik şekliyle oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... 5 inci madde değişik şekliyle kabul edilmiştir; hayırlı olsun.

6 ncı maddeyi okutuyorum:

Sigorta Primi İşveren Payları

MADDE 6. – 31.12.2002 tarihine kadar uygulanmak üzere; Olağanüstü Hal Bölgesi kapsamında sayılan illerde, bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihi izleyen aybaşından itibaren yeni işe başlayan gelir ve kurumlar vergisi mükelleflerinin bu illerdeki işyerlerinde çalıştırdıkları işçiler ile bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten önce işe başlamış olan gelir ve kurumlar vergisi mükelleflerinin 31.10.1997 tarihinden önce ilgili idareye vermiş oldukları en son 4 aylık sigorta prim bodrolarında bildirdikleri işçi sayısına ilave olarak yeni işe aldıkları ve bu işyerlerinde fiilen çalıştırdıkları işçiler için, 506 sayılı Sosyal Sigortalar Kanununun 72 ve 73 üncü maddeleri uyarınca prime esas kazançları üzerinden tahakkuk ettirilecek primlerin işveren hissesi hazinece karşılanır.

Ödeme usul ve esasları, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı, Maliye Bakanlığı ve Hazine Müsteşarlığının bağlı bulunduğu Devlet Bakanlığınca müştereken belirlenir.

BAŞKAN – 6 ncı madde üzerinde, Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına, Sayın Orhan Veli Yıldırım talepte bulundular.

Kişisel söz talebinde bulunanlar -şu ana kadar- Sayın Aslan Polat, Sayın Cevat Ayhan.

CEVAT AYHAN (Sakarya) – Söz hakkımı, Sayın Hüsamettin Korkutata'ya devrediyorum Sayın Başkan.

BAŞKAN – Tamam efendim.

Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına, Sayın Orhan Veli Yıldırım; buyurun. (CHP sıralarından alkışlar)

CHP GRUBU ADINA ORHAN VELİ YILDIRIM (Tunceli) – Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına, görüşülmekte olan yasa tasarısının 6 ncı maddesi üzerinde söz aldım; bu vesileyle, Sayın Divanı ve Yüce Kurulu saygıyla selamlıyorum.

Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; tasarının 6 ncı maddesinde, bu yasanın yürürlüğe girdiği tarihten itibaren 31.12.2002 yılına kadar, Gelir ve Kurumlar Vergisi mükelleflerinin, yasanın yürürlüğe girdiği tarihten sonra açacakları işyerlerinde çalıştıracakları işçilerin Sosyal Sigortalar Kurumuna ödenmesi gereken işveren payına düşen sigorta priminin alınmaması; yine 31.10.1997 tarihi itibariyle verilmiş olan sigorta prim bordrolarında belirtilen işçi sayısından fazla çalıştırılacak işçilere ait işveren hissesine düşen sigorta priminin ödenmemesi yönünde getirilen bir istisna vardır.

Tabiî, tasarı komple olarak değerlendirildiğinde, bu maddeyle getirilen istisna, tasarının amacına uygun bir düzenlemedir. Bu nedenle, biz, Cumhuriyet Halk Partisi olarak, tasarının bu maddesine olumlu oy vereceğiz; ancak, yine bir sakıncamızı belirtelim. Bundan amaç, bu teşvikler, doğru bir düzenlemedir; ama, bunlar, tüm, komple olarak o bölgede ele alınmadığı takdirde, bataklığın sadece bir bölümünü ilaçlamakla, o bataklıktaki sivrisinekleri öldürmek mümkün değildir.

Nitekim, Sayın Başbakanın, Sayın Başbakan Yardımcısı Demokratik Sol Parti Genel Başkanının ve Demokrat Türkiye Partisi Genel Başkanının, Susurluk olayıyla ortaya çıkan ve bu yönde düzenlenen bir raporda, o bölgedeki işadamlarının faili meçhul cinayetlere kurban gitmesinin devlet sırrı olarak nitelendirilmesi ve o konuların açıklığa kavuşmaması için, bu yönde raporda yer alan bölümlerin açıklanmamasını, Hükümetin bu tasarıyla getirmiş olduğu gayeye ters bir uygulama olarak görmekteyiz.

Şimdi düşünün ki, İstanbul'da yaşayan, İzmir'de yaşayan veya Kocaeli sanayi bölgesinde yaşayan bir işadamının, sermaye sahibinin gidip o bölgelerde yatırım yapması mümkün değildir. Geçmişte, tatbikatta da gördüğümüz gibi, o bölgelerde yatırım yapan işadamlarının o bölgeden olduğunu, Diyarbakır kökenli Halis Toprak'ın gidip Lice'de yatırım yaptığını görmekteyiz. Bu nedenle, o bölgede evvela can güvenliğinin temin edilmesi, faili meçhullere kurban giden işadamlarının faillerinin bir an önce bulunması gerekir. Yazarların ve çizerlerin o bölgede öldürülmesiyle ilgili olayların, bu Hükümet tarafından devlet sırrı diye açıklanmamasını, demokrasi açısından son derece yanlış görmekteyiz.

54 üncü Hükümette, o dönemin Başbakanı Refah Partisi Genel Başkanı, ne yazık ki, yine bu tür olaylarda aynı hassasiyeti göstermemiştir. Demokrasinin, gün geldiğinde, herkes için, bir oksijen gibi, bir hava gibi elzem olduğunu şimdi anlamışlardır.

ABDÜLLATİF ŞENER (Sıvas) – Siz, her zaman antidemokratiksiniz...

ORHAN VELİ YILDIRIM (Devamla) – O bölgede, o bölge temsilcilerinin içinde yer aldığı bir siyasî partinin kapatılmasında demokrasi akıllarına gelmemişti. Yine, o bölgede demokrasi akıllarına gelmediği gibi, o insanların, Parlamentoda halkın temsilcisi olduklarını unuttular ve aleyhinde oy kullandılar; ama, şimdi görüyoruz ki, ülkemizde kuvvetler ayrılığının bir bölümü olan en yüksek yargı organımızın kararına karşı, bu arkadaşlarımız demokrasinin arkasına sığınmak suretiyle o yüce mahkemeyi yıpratmaya çalışıyorlar.

Elbette ki biz Cumhuriyet Halk Partisi olarak, bu ülkede demokrasinin tüm kurum ve kurallarıyla gerek iş sahasında gerek siyasette ve gerek ekonomide yerleşmesinden yanayız. Ama, siyasî partiler nasıl ki demokrasinin vazgeçilmez unsurlarıdır, şunu unutmayalım ki, yargı organları demokrasinin daha vazgeçilmez unsurlarıdır.

Demokrasinin arkasına sığınarak yargı organlarımızı yıpratırsak, ülkede rejimi hırpalamış oluruz, ülkede rejime zarar vermiş oluruz.

TEVHİT KARAKAYA (Erzincan) – Millet sizi iyi tanıyor.

ORHAN VELİ YILDIRIM (Devamla) – Bu nedenle, buraya çıkıp konuşan değerli milletvekili arkadaşlarımızın, demokrasi konusunda, yargı organlarının da vazgeçilmez unsur olduğunu, yargı organlarını yıpratmakla hiçbir yere varılamayacağını her an hatırlamalarını diliyorum.

Tasarının bu maddesine de olumlu oy vereceğimizi Yüce Kurula arz ediyor, saygılar sunuyorum. (CHP, DSP ve ANAP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Sayın Yıldırım teşekkür ediyorum.

Refah Partisi Grubu adına, Sayın Mehmet Emin Aydın; buyurun. (RP sıralarından alkışlar)

RP GRUBU ADINA MEHMET EMİN AYDIN (Siirt) – Muhterem Başkan, değerli milletvekilleri; Olağanüstü Hal Bölgesinde ve Kalkınmada Öncelikli Yörelerde İstihdam Yaratılması ve Yatırımların Teşvik Edilmesi ile 193 Sayılı Gelir Vergisi Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Tasarısının Plan ve Bütçe Komisyonunda kabul edilen 6 ncı maddesi üzerinde Grubum adına söz almış bulunuyorum; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

506 sayılı Sosyal Sigortalar Kanununun ilgili 72 nci maddesinde "İş kazalarıyla meslek hastalıkları, hastalık, analık, malullük, yaşlılık ve ölüm sigortalarının gerektirdiği her türlü yardım ve ödemelerle her çeşit yönetim giderlerini karşılamak üzere, Kurumca bu kanun hükümlerine göre prim alınır" denilmektedir.

Ayrıca, 506 sayılı Sosyal Sigortalar Kanununun prim oranlarını düzenleyen 73 üncü maddesinde zikredilen primlerin Hazinece karşılanması şeklinde yapılan değişiklik, bölge milletvekilleri olarak bizleri sevindirmiştir. Bu atılan adım, doğu ve güneydoğudaki kalkınmada öncelikli yörelerin gelişmesi konusunda çok küçük bir adımdır; ancak, ilk bakışta, kalkınmada öncelikli yörelerin büyük nimetlere kavuşacağı, istihdamın artacağı görülüyorsa da, bunun böyle olmadığını söylemek istiyorum. Bir elin parmaklarını aşmayan üretim merkezlerinin çalıştırdıkları işçi sayıları göz önüne alındığında ortada gülünç bir katkının olduğu görülür. Mesela, seçim bölgem olan Siirt'te, kanunda öngörülen 10'dan fazla işçiyi çalıştıran işyeri sayısı 3'ü geçmez. Geçenlerde bir tekstil fabrikası açıldı; şu anda deneme üretimi yapmaktadır ve oradaki işverenin, burada çalışan 100 işçinin dışında başka bir şeyi yoktur; bu da senede 13 milyar Türk Lirasına tekabül etmektedir. Dolayısıyla, doğu ve güneydoğudaki kalkınmada öncelikli yörelerin bir adım daha ileri gidebilmesi için, kalkınabilmesi için çok daha köklü tedbirlerin alınması gerekir. Kaldı ki, bu bölgede yatırım yapacak özel sektörün önünde en büyük handikap, hammadde ve ürettiği malın pazarlanması sorunudur. Orada üretilen bir malın pazarlanması konusunda gerçekten büyük bir handikap vardır. Dolayısıyla, pazarlama konusunda bazı düzenlemeler getirilerek oradaki işadamlarımıza katkıda bulunmak gerekir.

Doğu ve güneydoğudaki en büyük sorunların neler olduğuna değinmek istiyorum: Biliyorusunuz, doğu ve güneydoğudaki insanlarımızın en büyük geçim kaynağının ilki hayvancılık, ikincisi de tarımdır. Yöredeki hayvancılık potansiyelinin değerlendirilebilmesi için, her şeyden önce meraların ve yaylaların oradaki insanlara açık olması lazım. Orada yaşayıp hayvan yetiştiren insanlarımız, maalesef, hayvanlarını meralara götürememekte; götürdükleri zaman da jandarmayla karşı karşıya kalmaktadırlar. Dolayısıyla, doğu ve güneydoğudaki geçim kaynağı olan hayvancılık, bu şekilde yok edilmiş ve bitirilme noktasına getirilmiştir. Eğer, doğu ve güneydoğuya bir şeyler yapılmak isteniyorsa ve bu tasarı konusunda hükümetimiz samimi ise, çok önemli olan doğu ve güneydoğudaki hayvancılık konusunu da ele alması ve buralarda hayvancılıkla geçinen insanlarımızın önümüzdeki ilkbahardan itibaren meralardan yararlanmalarını serbest kılması gerekir.

İkinci bir sorun ise, tarımın teşvik edilmesi konusudur. Tarım, doğu ve güneydoğudaki insanlarımızın ana geçim kaynaklarından bir tanesidir. Tarımın teşvik edilebilmesi için gübre fiyatlarının yöre halkına daha ucuz satılması, orada elde edilen ürünlerin daha iyi bir fiyatla değerlendirilmesi ve yöre çiftçilerine, gerek hammadde gerek traktör ve mazot temininde devletin kolaylık sağlaması lazımdır.

Diğer bir sorun da, doğu ve güneydoğudaki doğa imkânlarının değerlendirilmemesidir. Burada, çok büyük su kaynakları olmasına rağmen, maalesef, oradaki akarsular üzerinde barajlar kurulamamakta, ülkemiz bir enerji darboğazıyla karşı karşıya kalmaktadır. Mesela, Dicle Nehri üzerinde, Keban Barajının üç misli büyüklüğünde bir enerji üretme imkânı olduğu halde, maalesef, bugüne kadar, Sarıkız ve Dicle Barajlarının dışında başka bir yatırım yapılmamıştır. Oysa, oradaki Ilısu Barajının -ülkenin geleceğidir- hem oradaki yöre insanına hem de ülke enerjisine çok büyük bir katkı sağlayacağı herkesçe bilinmektedir. Dolayısıyla, doğu ve güneydoğudaki nehirlerin çoğu değerlendirildi, maalesef, sadece Dicle öksüz bırakıldı. Dolayısıyla, Dicle üzerindeki barajlar zincirini ve Botan Nehri üzerindeki barajlar zincirini bir an önce gerçekleştirip, hem yöre halkının kalkınmasını hem de ülkenin ekonomisine sağlayacağı katkıyı da bir an önce sağlamakta büyük yarar var diyorum.

Diğer bir konu da -eğer, doğu ve güneydoğunun gerçekten kalkınmasını istiyor isek, orada mevcut olan imkânları değerlendirmek lazım- madenlerin değerlendirilmesidir. Mesela, Siirt'in Şirvan İlçesinde, Türkiye'nin, belki de dünyanın en iyi tenörlü çok muazzam bir bakır rezervi olduğu halde, buradaki bakır rezervleri bugüne kadar değerlendirilememiştir. Buradaki bakır rezervlerinin oranı binde 12 civarındadır. Dolayısıyla, Şirvan'daki bu bakır madeninin bir an önce ülke ekonomisine kazandırılmasında çok büyük bir yarar vardır.

Diğer bir boyut da, eğitimdir. Evet, bir bölge, eğitimsiz kalkınmaz; bir ülke, eğitimsiz kalkınmaz; dolayısıyla, eğitimin, her şeyden önce, kalkınması gereken yerde kaim kılınması ve bir an önce tesis edilmesi lazımdır. Oysa, bölgem olan Siirt'te, birçok branş öğretmeninin bulunmadığını, köylerde öğretmenlerin bulunmadığını, öğrencilerimizin çok büyük bir eğitim sorunuyla karşı karşıya olduğunu, ben, kendi gözümle müşahede ettim. Dolaştığım okullardaki altıncı sınıf uygulamalarında, 8 yıl kesintisiz uygulamalarında çok büyük bir eksikliğin olduğunu gördüm. Oradaki öğrencilerin, branş öğretmeni yüzü görmediğini ve derslerinin boş geçtiğini, maalesef, çok üzülerek gördüm; buna, bir eğitimci olarak gerçekten çok üzüldüm. Dolayısıyla, eğitimin daha iyi bir hale gelmesi için, doğu ve güneydoğudaki öğretmen yetersizliğinin bir an önce giderilmesinin, oraya atanan öğretmenlerin bir an önce yerlerine gitmelerinin ve eğitime katkılarının sağlanması gerekir.

Diğer bir boyut da, sağlıktır. Sağlık, gerçekten, doğu ve güneydoğuyu kasıp kavuran en büyük sorunlarından biridir.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Sayın Aydın, buyurun.

MEHMET EMİN AYDIN (Devamla) – Teşekkür ederim.

Doktor yetersizliği, oradaki insanlarımızın, çok ufak bir operasyon için diğer şehirlere, hatta, Ankara'ya, İstanbul'a gitmeleri konusunda onları mecbur kılmaktadır. Bu insanlarımızın kendi illerinde sağlıklarına kavuşabilmeleri için, oradaki uzman doktor, hastane ve yatak sayıları artırılarak, doğu ve güneydoğudaki sağlık sorunumuzun bir an önce halledilmesi gerekir.

Diğer bir soruna da değinmeden geçemeyeceğim; altyapı sorunları. Tabiî ki, doğu ve güneydoğuda yatırım yapacak olan özel sektör ve müteşebbisler, her şeyden önce, gideceği yerde altyapının olmasını arzu eder. İşte, altyapı hizmetlerine baktığımız zaman, doğu ve güneydoğudaki illerimizin en az nasibini alan iller olduğunu görüyoruz. Seçim bölgem olan Siirt'te ve gezdiğim diğer yörelerde yolu asfaltlı olan köy sayısının çok az ve nadir olduğunu görüyorum. Dolayısıyla, buradaki köy yollarımızın -mayın tehlikesinden de kurtulması açısından- bir an önce asfaltlanması konusunda, Hükümetimizin tedbirler alması gerekir.

Muhterem Başkan, değerli milletvekilleri; dolayısıyla, söz konusu olan bu kanun tasarısını, biz, bir adım olarak görüyoruz ve bu kanun tasarısını destekliyoruz. Çıkacak bu kanunun, bölgemizdeki insanlarımıza hayırlı olmasını diliyor; hepinizi saygı ve sevgiyle selamlıyorum.

Teşekkür ederim. (RP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Sayın Aydın, teşekkür ederim.

Anavatan Partisi Grubu adına, Sayın Güllülü; buyurun. (ANAP sıralarından alkışlar)

ANAP GRUBU ADINA NECATİ GÜLLÜLÜ (Erzurum) – Sayın Başkanım, saygıdeğer milletvekilleri; Olağanüstü Hal Bölgesinde ve Kalkınmada Öncelikli Yörelerde İstihdam Yaratılması ve Yatırımların Teşvik Edilmesi ile 193 Sayılı Gelir Vergisi Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Tasarısının 6 ncı maddesi üzerinde söz almış bulunuyorum. Sözlerime başlamadan önce Yüce Heyetinizi saygılarımla selamlıyorum.

Olağanüstü Hal Bölgesinde ve Kalkınmada Öncelikli Yörelerde İstihdam Yaratılması ve Yatırımların Teşvik Edilmesi ile 193 Sayılı Gelir Vergisi Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Tasarısının "Sigorta Primi İşveren Payları" başlıklı 6 ncı maddesinde, 31.12.2002 tarihine kadar uygulanmak üzere; olağanüstü hal bölgesi kapsamında sayılan illerde, bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihi izleyen aybaşından itibaren, yeni işe başlayan Gelir ve Kurumlar Vergisi mükelleflerinin, bu illerdeki işyerlerinde çalıştırdıkları işçiler ile bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten önce işe başlamış olan Gelir ve Kurumlar Vergisi mükelleflerinin 31.10.1997 tarihinden önce ilgili idareye vermiş oldukları en son 4 aylık sigorta prim bordrolarında bildirdikleri işçi sayısına ilave olarak yeni işe aldıkları ve bu işyerlerinde fiilen çalıştırdıkları işçiler için, 506 sayılı Kanunun 72 ve 73 üncü maddeleri uyarınca, prime esas kazançları üzerinden tahakkuk ettirilecek primlerin işveren hissesinin hazinece karşılanacağı hüküm altına alınmıştır.

Öte yandan, 506 sayılı Sosyal Sigortalar Kanununun 72 nci maddesinde "iş kazaları ile meslek hastalıkları, hastalık, analık, malullük, yaşlılık ve ölüm sigortalarının gerektirdiği her türlü yardım ve ödemeler ile her çeşit yönetim giderlerini karşılamak üzere, Kurumca, bu Kanunun hükümlerine göre prim kesilir" denilmiş; anılan Kanunun 73 üncü maddesinde de, işçilerin kazançları üzerinden kesilecek primlerin işveren hissesi belirtilmiştir.

Sigorta primine esas taban ücreti, 1 Ocak 1998 tarihinden itibaren geçerli olmak üzere, 50 milyon 52 bin liradır. Buna göre, asgarî ücret üzerinden ücret alan bir işçinin sigorta priminin işveren hissesi 9 760 140 lira olarak belirtilmiştir. Böylece, kapsamda sayılan illerde yatırım yapan işverene, çalıştırdığı her bir işçi için -işçi başına- aylık olarak 9 760 140 lira sağlanmış bulunmaktadır; yani, bu vesileyle, göçe maruz kalan illerimizde istihdamı artırmak maksadıyla, bu işçilerimizin sigorta primlerinin işveren hissesi yükünü hafifletmek gibi bir teşvik ihdas olunmuştur ve dolayısıyla, doğuda istihdamın artırılması cihetine gidilmektedir.

Dikkatinize arz etmek istiyorum; dünden beri, bu kanun tasarısı görüşülürken, özellikle batı illerimizdeki milletvekillerimizin daha huzurlu olduğunu görüyorum. Sebebi şu: Olağanüstü hal kapsamında olan 11 ile ilaveten, yine gelir seviyesi, belli kriterler nazarı itibara alınarak 1 500 doların altında olan illerimizin de olağanüstü hal kapsamında olan 11 ile eklenerek bu sayının 22'ye iblağ olması, batıdaki büyük şehirlere bu nispette göçün önlenmesine bir tedbir olarak görülmektedir; yani, doğudan ve güneydoğudan batı illerimize göç eden insanlarımıza bir baraj teşkil edilmektedir. Biz, hep, doğuda göç veren illerimizden şikâyetçi olmaktayız. Haddizatında, batıdaki göçe maruz kalan, göç alan illerimiz bu durumdan daha fazla tedirginlik duymaktadır. Neden; oradaki, gerek altyapı hizmetlerinden; yani, belediyecilik hizmetlerinden gerek kültürel erozyon bakımından ve gerekse siyasî ve iktisadî bakımdan göç alan illerimizin, göç veren illerden daha fazla etkilendiği ve daha kötü duruma düştükleri, yıllardan beri müşahede edilen sosyal bir gerçektir.

Bu itibarla, bu kanun tasarısı, sadece güneydoğu ve doğu illerindeki göçü azaltmakla değil, batı illerimizde, gelişmiş yörelerimizde sosyal patlamaların, sosyal hadiselerin önlenmesi bakımından da çok önemli bir tedbir olarak kabul edilmelidir.

Durum, bu manzarayı arz ederken, özellikle, dün, bizim saygıdeğer milletvekillerimizden Sayın Polat, Sayın Başbakanın 25 Ocakta Erzurum'a teşriflerinde, Erzurumluların, Erzurumlulara yapılan bu hizmetlerden dolayı da Sayın Genel Başkanın veya Başbakanın yakasına yapışacaklarından, bunun hesabının Sayın Başbakandan sorulacağından söz etmiş bulunmaktadır. Tabiî, Başbakanın yakasına yapışabilirler; şöyle ki: Erzurum'daki halk şunu diyecektir: "Siz, bizi, bu hizmetlerden beş yıl mahrum ettiniz. Sizin, şu gün getirmiş olduğunuz tedbirleri, beş yıl önceki iktidarlar getirmiş olsalardı, biz, bu tedirginliği, bu perişanlığı beş yıl çekmemiş olacaktık." Yani, Sayın Mesut Yılmaz, sen, iktidarını beş yıl geciktirmekle, doğuda ve güneydoğuda yaşayan bizlere haksızlık etmiş oldun diye yakasına yapışacaklardır. Yoksa, bu kıymetli hizmeti vermiş olmalarından dolayı Mesut Yılmaz'ın yakasına yapışma yerine, elbette ki şükranlarını, elbette ki takdirlerini sunacaklardır.

Ayrıca şunu söyleyeyim. Bir saygıdeğer milletvekilimiz ve bakanlık yapmış olan arkadaşımız da, Erzurumspor'a bir destekten bahsettiler, Sayın Başkandan dilediler. Değerli arkadaşlarıma arz etmek istiyorum ki, Türkiye Cumhuriyeti tarihinde ilk defa, bundan bir hafta kadar önce, 50'şer milyar lira gibi önemli bir meblağ, 2 nci ligde play off'a çıkmış 10 kulübün başkanlarına Sayın Başbakanca takdim edilmiştir. Ben çok iyi hatırlıyorum. Geçen yıl, o zamanki Başbakanımız Sayın Erbakan'ın, Erzurum'a bir 10 milyarlık yardım çekini, davul zurnalarla, nasıl ihtişamla takdim ettiklerine şahit oldum.

Tabiî, şunu arz etmek istiyorum: Küheylan kulun doğurduğunda ses çıkarmaz; ama, bir tavuk bir yumurta verdiği zaman ortalığı birbirine geçirir. (ANAP sıralarından alkışlar)

Çok değerli arkadaşlarım, Sayın Aslan Polat'ın Erzurum'u çok sevdiğine inancım sonsuzdur. El şaplatma!.. Ama, dün etinden et kesilmiş gibi feryadına bir mana veremedim. Acaba, Erzurum'a bu vesileyle gelecek olan hizmetler kendilerini neden bu ölçüde tedirgin etti; bunu anlamakta zorluk çekiyorum. Bunu esefle karşıladım. Bu Hükümetten ve saygıdeğer Başbakandan, bu âli hizmetlerine karşılık, Sayın Polat'ın dünkü davranışlarından dolayı özür diliyorum Erzurumlular adına ve bu kapsama dahil olan 21 vilayetin, gerek milletvekilleri adına gerekse orada yaşayan her ferdi adına, bu Hükümete, şükranlarımı arz ediyorum, saygılarımı sunuyorum...

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

HÜSAMETTİN KORKUTATA (Bingöl) – Sen kendi adına konuş.

NECATİ GÜLLÜLÜ (Devamla) – Bu hayırlı hizmetlerin, ülkemize ve o 22 vilayet halkına hayırlı olmasını diliyorum; Batılılara da, göçe maruz kalmalarından dolayı duydukları o büyük sıkıntının kendi üzerlerinden kaldırılmış olması nedeniyle, göz aydın dileklerimi iletiyorum ve hepinize saygılar sunuyorum. (ANAP ve DSP sıralarından alkışlar)

SAFFET ARIKAN BEDÜK (Ankara) – Sayın Başkan, Doğru Yol Partisi Grubu adına, Sayın Aykon Doğan konuşacaklar.

BAŞKAN – Peki, efendim.

Doğru Yol Partisi Grubu adına, Sayın Doğan; buyurun efendim.

DYP GRUBU ADINA ABDULLAH AYKON DOĞAN (Isparta) – Sayın Başkan, değerli arkadaşlarım; aslında, biz, çok önemli bir yasa tasarısını görüşüyoruz. Tabiî, konu da, sigorta primi işveren paylarıdır; bu nevi teşvik hükümleri uygulanmış mıdır...

Gerçekten, gelişmiş ülkelerde dahi -örneğin, 1980'lerin sonlarında, Mitterrand'ın iktidara gelişiyle birlikte, Fransa'daki işsizliğe çözüm arayan zamanın sol hükümeti, bütün Fransa'da böyle bir tedbiri getirmiştir- yeniden işe alınan -sadece bir işçide değil, belli bir sınırla olmak üzere- bu kişilerin sigorta primleri işveren payı, hazine tarafından karşılanmıştır.

Şimdi, burada, aslında baktığınız zaman, sadece 9 il için getirilen bir tedbir bu...

REFİK ARAS (İstanbul) – 22 ile de çıkarılabilir...

ABDULLAH AYKON DOĞAN (Devamla) – Pardon, 11 il için getirilen bir tedbir bu. Halbuki, işsizlik sorunu, Türkiye'nin genel bir sorunu ve tarımı çıkardığınız zaman -tarımdaki mevsimlik işçiliği, oradaki istihdamı bir tarafa bıraktığınız zaman- Türkiye'deki işsizlik sorunu yüzde 10'un üzerindedir ve Türkiye'nin en önemli sorunudur.

Bu yasa tasarı, biraz alelacele hazırlanmış bir yasa tasarısıdır ve buna, artık, Hükümet tasarısı da diyemeyiz; çünkü, komisyonda başka bir şekle dönüştü. Türkiye'nin çok önemli bir sorunu olan işsizlik sorununa, sadece 11 ilde, böyle çok palyatif tedbirle çare aramayı, gerçekten, çok da üzerinde durulacak bir konu olarak görmüyorum.

REFİK ARAS (İstanbul) – 22 ile efendim... 22 ile çıkabilir yani...

ABDULLAH AYKON DOĞAN (Devamla) – Hayır "çıkabilir" değil; yasada bunu koyuyoruz...

REFİK ARAS (İstanbul) – Evet, yasa öyle diyor.

ABDULLAH AYKON DOĞAN (Devamla) – Böyle gelmiş, 11 il belirlenmiş ve 11 il getirilmiş; sonra, Hükümet bunu alacak; halbuki, Türkiye'nin her tarafında bu işsizlik sorunu var; gelişmiş bölgelerde de var ve Türkiye'de, bir taraftan bir tarafa gitmek de yasak değil. Bir bölgede ekonomik kalkınmayı sağlamak başka bir şey, istihdam yaratmak başka bir şey; bunu ayırmak lazım.

AGÂH OKTAY GÜNER (Ankara) – İkisi birbirine bağlı...

ABDULLAH AYKON DOĞAN (Devamla) – Hayır.

Diyorsunuz ki "ben, bu illerde istihdam yaratacağım." İstihdam yaratmanın temel şartları, hemen hemen diğer gelişmiş yörelerde yerine getirilmemiş ki, bu illerimizde nasıl sağlayacaksınız? Sayın Meclis Başkanı, Sayın Cumhurbaşkanı, Sayın Başbakan, bakanlar ve milletvekilleriyle Diyarbakır'ın -Diyarbakır da bu iller arasındadır- bir ilçesinde, özel sektörümüz tarafından kurulmuş çok güzel bir tesisin açılışına gittik; orada her şey vardı. Orada her şey vardı: Yatırım vardı, altyapı vardı, maden vardı; ama, gidin bakalım, bugün çalıştırabiliyor musunuz? Yani, meseleleri, böyle, sigorta primini de efendim biz karşılayalım demekle... Şimdi, sigorta primindeki karşılamayı şöyle bir tahlil edelim. Aslında, bu nevi tedbirlerlerle ilgili tezim şu: Türkiye çapında düşünmek lazımdır.

METİN BOSTANCIOĞLU (Sinop) – Hepsini mi teşvik? O zaman teşvik olur mu?!

ABDULLAH AYKON DOĞAN (Devamla) – Bugün, bütün Türkiye'de, istihdam yaratan, yeniden istihdam yaratan, 4 milyon sigortalı insan vardır; ama, sigortasız da 4 milyon insan vardır. Şimdi, ben bir noktaya geliyorum: Bugün, özel sektörünüz, 4 milyon insanı, sigortaya ihtiyaç duymadan çalıştırabiliyor mu; çalıştırıyor. Niçin çalıştırıyor; çünkü, mevcut sigorta rejiminiz buna imkân veriyor; yani, mevcut sigorta sistemi, bugün, Türkiye'de, 8 milyon çalışanın yarısını sigorta sistemi dışında çalıştırabiliyorsa, şimdi bu ülkedeki insanlar, neden, sigortasız, yasal olarak -bakın gayri yasal demiyorum- çalıştırma imkânı varken, sadece, sizin işveren sigorta priminizi devlet ödüyor diye bu işçiyi istihdam etsin?!.

Yani, mesele, buradan gelmek istediğim nokta şudur: Önce, sigorta sisteminde bir reform yapmayacaksınız; bu çarpık çurpuk bir sigorta sistemiyle ve ondan yararlanarak, bu 11 ilde bir istihdam arayışına gireceksiniz!..

HASAN GÜLAY (Manisa) – Geliyor, o da geliyor.

ABDULLAH AYKON DOĞAN (Devamla) – Türkiye'nin sorunlarını, böyle, kısa vadeli ve çok uzun çalışmayı içermeyen birtakım çalışmalarla ve bu nevi kanun tasarılarıyla çözmek mümkün değil.

REFİK ARAS (İstanbul) – Bu bir ilk adımdır; iyi niyetli bir ilk adımdır. Müsaade ederseniz 22 ilde olacak.

BAŞKAN – Efendim, müsaade buyurun.

Sayın Doğan, siz konuşmanıza devam edin efendim.

ABDULLAH AYKON DOĞAN (Devamla) – Değerli arkadaşlarım, mesele şudur: Bugün, Sosyal Sigortalar Kurumunun 1997 yılındaki açığı 800 trilyon. Şimdi, hesap edin, bu saydığınız illerde, Hazinenin aldığı vergi falan yok. Bakın, işte, burada istatistikler elinizde; bu illerden ne vergi aldığınıza bakın. Buralardan, bizim, sigorta primi aldığımız da yok değerli arkadaşlar. Siz, sigorta primi alınmayan illerde, sigortadan birtakım avantajlar yaratarak istihdam yaratmak şeklinde bir yola çıkmışsınız.

MUSTAFA GÜVEN KARAHAN (Balıkesir) – Yapılan iyi şeyleri takdir ediyoruz.

REFİK ARAS (İstanbul) – Zararı ne?

ABDULLAH AYKON DOĞAN (Devamla) – Zararı şudur: Değerli arkadaşlarım, bir iş yapacaksak, gerçekten sonuç verecek bir iş yapalım.

Geçmişte yapılan teşviklerle bu illerdeki işadamlarına haksızlık yapılmıştır. Burada üzerine basarak bu konuyu belirtmek istiyorum. Denilmiştir ki: "Efendim, biz, teşvikler verdik, bu teşvikleri aldılar ve o illere yatırım yapmadılar." Hayır; o teşvikleri alan insanlar o illere yatırım yapmışlardır; ancak, onlara yol gösterilmediği için yatırımın boyutlarını büyük tutmuşlardır ve bitirememişlerdir. Ondan sonra, zamanın hükümeti, 1980-1990 arasında gelen hükümetler demişlerdir ki: "Biz, bunlara teşvik verdik, para da verdik; ama, gittiler, oralarda yatırım yapmadılar, başka yerde yatırım yaptılar." Bu, o bölgelerde konuşulan bir yaradır. Yeri gelmişken, burada bunu düzeltmek istiyorum.

Değerli arkadaşlarım, fakirlik alt sınırı, sadece doğuda ve güneydoğuda değil, Orta Anadolu'ya doğru da kaymıştır. Millî gelirdeki bölüşüme bakınız; Orta Anadolu'nun millî gelirden aldığı pay, bu teşvik tanıdığınız 11 ilden çok daha fazla değil. Belirtmek istediğim, doğuyu kapsamış, Karadenizin bir bölgesini almış, Orta Anadolu'ya doğru geliyor... Çok daha kapsamlı, çok daha sonuç alıcı tedbirler getirmedikçe, bu nevi tedbirlerle bir sonuca varmak mümkün değildir.

Bir vergi reformunu, bir sosyal güvenlik reformunu getirmek mecburiyetindeyiz. Finans reformunu getirin...

Değerli arkadaşlarım, siz, bütün yetkileri merkezde topluyorsunuz; bugünkü idarî yapılanmayla Ankara'dan Şırnak'taki yatırımı teşvik etmeniz mümkün değildir.

Bu tasarıda, bütün arkadaşlarımın dikkatini çekmek istediğim bir husus vardır. O kadar bürokrasi getiriyorsunuz ki, 5 inci maddeye göre, yatırımın tamamlandığını, Maliye Bakanı ve Hazineden sorumlu Devlet Bakanı bir araya gelecekler de, ondan sonra kararlaştıracaklar; burada da var, yine, 6 ncı maddede de var. Bu tasarı, getirdiği teşviklerden daha çok bürokrasi getirmektedir; bunda ittifak edelim...

REFİK ARAS (İstanbul) – Hayır, hayır, öyle bir şey yok.

ABDULLAH AYKON DOĞAN (Devamla) – İttifak edelim... Yetkilerin, bu kadar devredildiği, işlerin, bakanlıklara bu kadar havale edildiği böyle bir yasa olmaz; ne yapacaksanız yapın. İşte, düzelttiniz, yok kusur cezası, yok usulsüzlük cezası... Değerli arkadaşlarım, her noktasında bir eksikliğini gördük. Şimdi, geçmiş yılları bir tarafa bırakalım. Geçmiş yıllarda -sayın arkadaşlarım burada değindiler- bakanlığım sırasında, bu illerin hepsini aşağı yukarı gidip ziyaret ettim, Erzurum'u da ziyaret ettim. Yapılması gereken şey, önce altyapıdır; bu illerde eksik olan altyapıdır.

İçimizde, pekâlâ, özel sektörde yatırım yapmış, üretim yapmış arkadaşlarımız var; ben onlara soruyorum: Şu teşviklerle oraya gider misiniz? Buradan gelmek istediğim şey şudur: Aslında, mevcut bir teşvik sistemi vardı, bunun süresi bitmişti; bu tasarıyla, çok farklı bir teşvik sistemi getirilmiyor. Zaten, eğer, 1997 yılı sonuna kadar olan teşvik sistemiyle bir şey yapabilseydiniz, böyle bir yasaya ihtiyaç duymadınız; yine de bir şey getirilmiyor. Altyapı, değerli arkadaşlarım altyapı...

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Buyurun Sayın Doğan.

ABDULLAH AYKON DOĞAN (Devamla) – Bitiriyorum Sayın Başkan.

Demiryolu, havayolu, borsa, güvenlik ve mahallinden yönetim; en önemli şey mahallinden yönetim...

Bir de şu var; şunu soruyorum değerli arkadaşlarım, en önemli husus şudur: O bölgelerde, öncelikle, sektörel teşvike ihtiyaç vardır. Çünkü, ürettiğiniz şeyi öncelikle tüketecek bir toplum bulamazsanız, bu üretimi ne için yapacaksınız!.. Yani, kundura üreteceksiniz, Şırnak'tan İstanbul'a getirip satacaksınız!.. Bu, mümkün değil...

AGÂH OKTAY GÜNER (Ankara) – Bu mantıkla...

ABDULLAH AYKON DOĞAN (Devamla) – Hayır, o bölgeye de sarsıcı -bu mantıkla değil- sonuç getirici ve mahallinden disipline edilen, mahallinden planlanan, mahallinde uygulanan, mahallinde izlenen ve yürütülen programlarla o bölgelere yaklaşmanız lazımdır.

AGÂH OKTAY GÜNER (Ankara) – Mahallî idareler reformu da geliyor.

ABDULLAH AYKON DOĞAN (Devamla) – Bu vesileyle, maddenin biraz da kapsamını aşan bir konuşma yaptığımın farkındayım Sayın Başkan...

MUSTAFA GÜVEN KARAHAN (Balıkesir) – Konuşmanın en güzel ve en doğrusu da burasıydı.

AGÂH OKTAY GÜNER (Devamla) – Canın sağ olsun.

ABDULLAH AYKON DOĞAN (Devamla) – Teşekkür ediyorum, saygılar sunuyorum. (DYP ve RP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum Sayın Doğan.

Gruplar adına başka söz talebi var mı? Yok.

Kişisel söz talebinde bulunanlardan Sayın Polat, buyurun.(RP sıralarından alkışlar)

ASLAN POLAT (Erzurum) – Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

392 sıra sayılı Kanun Tasarısının sigorta primi işveren paylarını, Hükümetin, işveren adına ödemesine ve bir kolaylık getirmesine ilişkin 6 ncı maddesi üzerinde şahsım adına söz almış bulunuyorum.

Bizim üzerinde en çok durmak istediğimiz konu şu: Birincisi, bir önerge vermiştik, kabul edilmedi; yani, biz beş yıllık süreyi az görmüştük, hiç olmazsa bunu 2002 değil de, 2005 ve 2010 yılına kadar uzatabilir miyiz diye düşünüyorduk, önceki maddelerde reddedilmişti.

Sebebi şu; Doğu Anadolu'da bugüne kadar bu teşviklerden dolayı ciddî bir sanayileşme olmamıştır. Biraz önce burada konuşan tüm arkadaşlar da belirttiler; Doğu Anadolu'ya gittiğimiz zaman, buraları, genellikle hep yarım kalan veya çalışamayan veya normal çalışamayan tesislerle dolu olarak görürüz. Burada da, nakit teşvikle beraber veya nakit teşvikten daha çok, vatandaş orada iş yaptığı zaman, yatırım yaptığı zaman kâr edebilmesi için birtakım kolaylıklar getirilmelidir. Bunların da vergi yoluyla, prim ödeme şekliyle veya enerji konusunda birtakım avantajlarla sağlanmasının doğru olacağı kanaatindeyim.

Önümüzde Atatürk Üniversitesince yapılmış bazı araştırmalar var. Mesela, 1989 yılında Türkiye genelinde bir işçinin verimlilik endeksi ortalama 100 iken, bu, Doğu Anadolu'da 67'ye düşmüş; 1992'de ise Türkiye genelinde verimlilik 100 iken bu, Doğu Anadolu'da 59'a kadar düşmüştür, şu anda bu daha da aşağılara inmiştir.

Bunun bir başka ifadesi şu olabilir: Türkiye genelinde 100 işçiyle yapılan bir işin, Doğu Anadolu'da 169 işçiyle, aynı teknolojiyle yapılmasına emsal oluyor. Bu, neyi gösteriyor; Doğu Anadolu'da, Türkiye ortalamasına göre daha fazla işçi çalıştırılıyor, dolayısıyla, bu işyerlerinde işçi daha çok yoğunlaşıyor ve işçi emeğine daha fazla muhtaç olunuyor. Bunun için, Doğu Anadolu'da işçi ücretlerinde yapılacak bir avantaj, bir kolaylık, her zaman için batıdan çok daha önemli ve çok daha realisttir. Şimdi, bu şartlardan dolayı, bilhassa 10'dan fazla işçi çalıştıran işyerlerine geliyor bu tedbir. 1 işçiyi 9,7 milyon kabul edersek, 97 milyon; takriben 10 kişi çalıştıran bir işyerine de 100 milyon liralık bir yardım oluyor; bunun önemli bir rakamı değil de... Burada, esasında, Doğu Anadolu'da ve memleketimizde -en büyük itirazlardan birisi- yeni iş üretmeye yönelik olmasından dolayı bir itiraz var. O da şu; şu anda, mesela, orada iş yapan müesseseler var, 10 veya 15 işçiyle çalışıyor. Bu işyeri için bu fayda sağlanmıyor; ancak yeni yapılan bir işyeri için bu fayda sağlanıyor. O zaman da ne oluyor: Biraz önce, bir sene veya iki sene önce burada işe başlamış olan işyerleri, bugün, aynı şekilde işe başlayan işyerlerine göre rekabet edemez duruma, daha zor bir duruma düşüyorlar. Halbuki, biz istiyorduk ki, bu tahdidi -Türkiye'de beş veya on yıl mı yapıyoruz- bütün işyerlerine yapalım. Bütün işyerlerinde bu randımanı sağlarsak, eşitliği ve rekabeti sağlarız; aynı yerde çalışan, aynı işi yapan işyerleri arasında ters rekabet doğurmayız diye düşünüyorduk. Bizim, onun için bu konuda bir itirazımız var ve itirazımızın aslı da şudur: 10 işçi biraz fazla, hiç olmazsa bunu biraz daha düşürebilir miyiz diye düşünüyorduk.

İkinci düşündüğümüz ve yaptığımız itiraz; şu anda, mevcut çalışan işyerlerine de, hiç olmazsa bu öngörülen süre içerisinde bu faydaları, bu teşvikleri sağlamanın normal olacağı kanaatindeydik.

Şimdi, biz bu konuları konuşurken vakit gelip geçiyor. Biraz önce burada konuşan Erzurum Milletvekili arkadaşımız bize bir iki laf attı; ben, kendisine cevap vermek istiyorum; o da şu: Bu konuyu kendileri başlattılar. Salı günü, Erzurum'da Anavatan Partisi İl Başkanı televizyonlara çıkarak "Hükümet tasarısına ihtiyaç kalmadan, kanun hükmünde kararnameyle, Erzurum'un kapsama alındığını" ilan ettiler. Ben, kendilerine "bunun yanlış olduğunu, bunun Plan ve Bütçe Komisyonunda görüşüleceğini, Bakanlar Kuruluna yetki verileceğini, ancak Bakanlar Kurulu kabul ederse bu illerin kapsama gireceğini" belirttim. Bunun üzerine, sayın milletvekili arkadaşım, Erzurum'da şunu söyledi: "Bu kanun çarşamba günü çıkacak, çarşamba günü Erzurum da kapsamda olacak. Çarşamba günü Erzurum kapsama girmezse ki..."

NECATİ GÜLLÜLÜ (Erzurum) – Evet...

ASLAN POLAT (Devamla) – Bakın, sayın milletvekilim şunu söylüyorum: Bu kanun çıktığı zaman, evet, doğrudur, Diyarbakır, Tunceli, kanun kapsamına girecek; fakat, Erzurum ancak Bakanlar Kurulu isterse ve karar alırsa girecek. Kendileri dediler ki: "Çarşamba günü Erzurum kapsamda. Erzurum kapsamda değilse, ben istifa edeceğim" aynen bu ifade... "Siz de istifa edecek misiniz" dedi. Ben de, Sayın Başbakana, "bu değerli milletvekili arkadaşımızı Erzurum'da mahcup ettirme, istifa etmeye maruz bırakma, Erzurum'u direkt olarak kararnamenin içine alın ki, değerli milletvekili arkadaşım pazar günü Erzurum'a gelirken zor duruma düşmesin" dedim.

NECATİ GÜLLÜLÜ (Erzurum) – Senin sözünle mi!..

ASLAN POLAT (Devamla) – Şimdi, benim demek istediğim konu buydu sayın milletvekilim.

İkinci olarak da şunu söylemek istiyorum; geçen sene Erzurumspora Sayın Başbakanımızın yaptığı yardım, özel yatırımdı, Acil Destekten, sırf Erzurum için yapılan bir jestti. Bu sene yapılan yatırım ise...

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

NECATİ GÜLLÜLÜ (Erzurum) – Ne yatırımı, hangi yatırım?..

BAŞKAN – Sayın Güllülü, sizi dinlediler; izin verin lütfen.

Devam edin Sayın Polat.

ASLAN POLAT (Devamla) – Sayın Bakanım, şu anda bu sene ise, sizin vermiş olduğunuz 50 milyar lirayı, ben bir şey söylemedim, kötü olduğunu da söylemedim, bakana da teşekkür ettim; yalnız, o, bütün vilayetlere verildi. "Bize, Doğu Anadolu olarak, geçen seneki Başbakanın, Acil Destekten özel olarak yaptığı jesti, bu Başbakan da yapar mı?" diye sordum. Yapar veya yapmaz, o sizin bileceğiniz bir konu ve bir konu daha sordum: "Aynı mealde, Rizespora avantajlı bir yatırım yaptınız mı?" dedim, benim sormak istediğim soru buydu.

Sayın Bakanım, şimdi ben şunu söylüyorum, ben Sayın Başbakanı falan bilmiyorum; fakat, Sayın Maliye Bakanımıza gerçekten çok güveniyorum ve kendisi bana "ben buna kefilim" dedi, Plan ve Bütçe Komisyonu Başkanımız Biltekin Bey de "kefilim" dedi, ben, bu iki kefili çok sağlam kabul ettiğim için, artık bundan sonra Erzurum'u buraya girmiş kabul ediyorum ve buradan...

REFİK ARAS (İstanbul) – Bin defa tekrar ediyorsun...

ASLAN POLAT (Devamla) – Refik Bey, sizi de kabul ediyorum; ama, sizi Erzincanlılar biraz üzüyor, onu söylüyorum.

Sayın Bakanım, burada, bu işi daha fazla uzatmadan, inşallah, Erzurum'u kapsam içerisinde görürüz.

Sayın Güllülü kardeşim de benim eski mahalle arkadaşımdır, ağabeyimdir, kendisine saygım sonsuzdur; onun üzülmemesi için ben bu sözü söylemiştim, yoksa başka bir şey söylememiştim.

Hepinize saygılar sunarım. (RP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Sayın Polat, vallahi, dünyada işiniz iş; bu, isimlerini zikrettiğiniz Sayın Bakanla, Sayın Plan ve Bütçe Komisyonu Başkanı, en büyük mağazalardan birine kefil olsa, tamamını teslim ederler, sizin işiniz bitmiş.

ASLAN POLAT (Devamla) – İşte, Erzurum da, Türkiye'nin en büyük vilayet olduğu için kabul ettiler.

BAŞKAN – Peki, teşekkür ediyorum.

Hadi, gene, Erzurumlular...

Sayın Güllülü, hiç sessiz orada durun. Yani, gayet nazik cevapladı giti.

Efendim, teşekkür ediyorum. Yani, böyle bir hava içerisinde yapılan çalışma hepimizi rahatlatıyor.

Kişisel söz talebinde bulunan Sayın Ayhan, zannediyorum, sırasını Sayın Korkutata'ya devrettiler; zaten, Sayın Korkutata'nın da söz talebi vardı, yerlerini değiştiriyorum.

Buyurun. (RP sıralarından alkışlar)

HÜSAMETTİN KORKUTATA (Bingöl) – Sayın Başkan, değerli arkadaşlar; 392 sıra sayılı kanun tasarısının 6 ncı maddesi üzerinde, şahsî görüşlerimi arz etmek üzere huzurunuzdayım.

Fakat, maalesef, kanun tasarısı üzerindeki fikirlerimi arz etmeden önce, CHP Milletvekili Sayın Veli Yıldırım'ın, yıldırım gibi düştüğü şu sandalyeden yaptığı konuşmaya birkaç kelimeyle cevap vermek istiyorum.

NİZAMETTİN SEVGİLİ (Siirt) - Bir kelimeyle ver yeter.

HÜSAMETTİN KORKUTATA (Devamla) – Biz, hepimiz, birbirimizi çok iyi biliyoruz; ANAP'ın sekiz yılda bu memlekete ne yaptığını biliyoruz; sizin beş yılda -1991'den 1995'e kadar- bu memlekete ne yaptığınızı biliyoruz. Onun için, gelin, bu konulara girmeyin, akıllı akıllı yerinizde oturun. (RP sıralarından alkışlar) "Demokrasi" diyor CHP... Şöyle, demokrasiden bahsederken, Veli Yıldırım'ın, yıldırım değil, ışık bile olmaması lazım.

Değerli arkadaşlarım, 1991-1995 yılları arası, bu memlekette faili meçhullerin zirveye çıktığı dönemdir. 1991-1995 yılları arası, sizin, Tunceli'ye giremediğiniz dönemdir, potinler altında ezildiğiniz dönemdir; kalkıp da, efendim, 54 üncü Hükümet şöyle yapmadı, böyle yapmadı demeye hakkınız yok. Sizin hakkınız yok, kimin hakkı olursa olsun.

Doğulu işadamlarından bahsediyorsunuz. 1991 yılı, sizin hükümette bulunduğunuz dönemdir; doğulu işadamlarının sakıncalı piyade ilan edildiği dönemdir; işe sokulmadığı dönemdir. Değerli kardeşim, 1991 yılı, doğulu işadamlarının, bilerek, isteyerek, alınıp, götürülüp, öldürüldüğü dönemdir. Faili Meçhul Siyasal Cinayetleri Araştırma Komisyonu üyesiydim. Bu konuda...

AYHAN FIRAT (Malatya) – Misal ver!.. Misal ver!..

HÜSAMETTİN KORKUTATA (Devamla) – Misali, 1 midir, 1 000 midir; 3 500 faili meçhul var. 300-400 ...

AYHAN FIRAT (Malatya)– Atmayla olmaz!..

HÜSAMETTİN KORKUTATA (Devamla) – Atma değil, bomba atmadır, bomba; kafanıza doğru!..

AYHAN FIRAT (Malatya) – Hikâyeyle olmaz!..

HÜSAMETTİN KORKUTATA (Devamla) – Hikâye değil arkadaşlarım. Siz, Hükümette değil miydiniz bu dönemde?!.

AYHAN FIRAT (Malatya) – Misal ver!..

HÜSAMETTİN KORKUTATA (Devamla) – Siz neredeydiniz, ayda mıydınız, nefesiniz mi yoktu?!

AYHAN FIRAT (Malatya) – Orada konuşan misal verir, hikâyeyle olmaz!..

HÜSAMETTİN KORKUTATA (Devamla) – Misal işte bu: Bu kadar faili meçhul var, bu kadar insan yasaklanmış, hiçbiri, maalesef, işlere giremiyor.

Bu dönemde, maalesef ve maalesef, doğu ve güneydoğuda, her şeye rağmen gitmeyen...

ALİ ŞAHİN (Kahramanmaraş) – O zaman Başbakan kimdi, Başbakan; Tansu Hanımdı.

HALİT DUMANKAYA (İstanbul) – Hüsamettin Bey, DYP'yi üzüyorsun!..

HÜSAMETTİN KORKUTATA (Devamla) – Senin tarihin daha kirli Halitçiğim, Halitçiğim... Sende neler var, neler var... Bilirim, sendekilerin hepsini bilirim ben.

HALİT DUMANKAYA (İstanbul) – Bizde kir olmaz!..

HÜSAMETTİN KORKUTATA (Devamla) – Birbirimizi de iyi tanırız.

HALİT DUMANKAYA (İstanbul) – Bizde kir olmaz bizde!..

BAŞKAN – Sayın Korkutata...

HÜSAMETTİN KORKUTATA (Devamla) – Ramazandır yanlış bir şey söylemek istemiyorum Başkanım.

HALİT DUMANKAYA (İstanbul) – Bizde kir olmaz!..

HÜSAMETTİN KORKUTATA (Devamla) – Halitçiğim ben seni iyi tanırım, sen boşver!..

HALİT DUMANKAYA (İstanbul) – Bizde kir olmaz!..

HÜSAMETTİN KORKUTATA (Devamla) – Değerli arkadaşlarım...

HALİT DUMANKAYA (İstanbul) – Bak, altı ayda bir tane faili meçhul kalmadı.

HÜSAMETTİN KORKUTATA (Devamla) – Bu Halit'in ağzına da kilit vurmak lazım canım... "Dur, ramazandır söylemeyelim" dedik.

BAŞKAN – Sayın Korkutata, 392 sıra sayılı kanun tasarısına bir gelelim lütfen..

HÜSAMETTİN KORKUTATA (Devamla) – Sayın Başkanım, değerli arkadaşlar; 392 sıra sayılı kanun tasarısına gelmeden önce, söylenecek birkaç söz daha var.

Şimdi, doğu ve güneydoğudaki işadamlarından bazıları, hakikaten, çok ciddî fedakârlıklar göstermek suretiyle, herkesin bölgeden kaçtığı, beyin göçünün olduğu, hak arama yollarının tıkandığı, kimsenin şerefini, haysiyetini, gururunu muhafaza edemediği dönemlerde, bütün bu riskleri göze alarak, bölgede hizmet yapmaya devam eden insanlara, maalesef, işte o CHP'li dönemde, maalesef, bunların primleri ödenmemiş... İki yıl, şu anda dahi, şu anda ANAP dönemine gelinmiş yine ödenmiyor, yine ödenmiyor... Ne isteniyor biliyor musunuz işadamından?.. İşadamı gitmiş "bu kadar zamandır bekliyor, niye ödemiyorsunuz" diye sormuş ve adama demişler ki, işte "önce, siz, verginizi ödediniz mi" ödedik... Peki, KDV ödenmiş mi; yazı yazılmış ödenmiş. Peki, başka; efendim, bu faturalar sahte midir, değil midir? diye yazı yazılmış, sahte değil, hepsinin kaydı var. Peki, ne; işadamına "git, kimden fatura almışsan..." İsmiyle, cismiyle, rakamıyla her şeyiyle var bende..

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Yalnız, bir tek süreniz yok; işte, onlar var da...

HÜSAMETTİN KORKUTATA (Devamla) – Süre daha çok...

BAŞKAN – Buyurun.

HÜSAMETTİN KORKUTATA (Devamla) – Diyor ki "gidin, bana, fatura aldığınız o adamların defterlerini getirin." Bu, suiniyet değil de nedir değerli arkadaşlar? Şu anda burada bunu bilen bakanlar da var; suiniyet değildir de nedir bu? Suiniyet... İsmiyle, cismiyle, her şey ve şu anda burada salonda bulunan, bunu bilen bakanımız da var; durum böyle.

Değerli arkadaşlar, onun için, kimse şundan ve bundan bahsetmesin. Aslında söylenecek çok şey var. Yani, biz istiyoruz ki, tabiî ki, Doğu ve Güneydoğu'da bir şey yapılacaksa bundan şeref duyarız; bunu, kim yaparsa yapsın, kesinlikle polemik meselesi de yapmayız. Bunu, ANAP yapmış, CHP yapmış, DYP yapmış, bundan şeref duyarız, kanımızın son damlasına kadar yanında oluruz, eğer, bölgeye yapılıyorsa; ama, biz ciddî bir şey yapılsın diyoruz. Bu bölgenin insanı yıllarca, defalarca kandırıldı, perişan edildi, hep sükûtu hayale uğradı, artık "yeter" diyoruz, uğramasın ve yapılan bir şey ciddî olsun.

Şu anda görüştüğümüz kanun tasarısında, maalesef, çeşitli çelişkiler var; daha sonra söz hakkı alabilirsek, inşallah, bu konulara değineceğiz. Bir kere çatışma var: 10 işçin var, yeniden 10 işçi aldın, eski 10 işçine ayrı bir ücret, yeni aldığın 10 işçiye ayrı bir ücret; olmaz böyle şey. Bunun sonucunda ciddî maliyet farkı çıkar ortaya. Yeni şirket, maalesef, işte, bütün bu muafiyetlerden istifade edecek, aynı malı imal eden eski şirket edemeyecek; ne olacak; ciddî bir maliyet farkı... O zaman ne olacak; işçi ile patron arasına ciddî sıkıntılar girecek. Bu önemlidir ve bana re, bunun düşünülmesi lazım. Niye, çünkü, o şirketini feshedecek, mecburen o işçileri de dışarı atacak, yeni şirket kuracak, yeni teşvik alacak, o da o muafiyetten istifade edecek ki, aynı maliyete ulaşabilsin. Bunların hepsi çözülmeliydi arkadaşlar, burada çözülmemiş...

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Sayın Korkutata...

HÜSAMETTİN KORKUTATA (Devamla) – Özür dilerim, emrederseniz giderim efendim.

BAŞKAN – Estağfurullah da, yani... (ANAP, DSP ve CHP sıralarından gürültüler.)

YAŞAR OKUYAN (Yalova) – Ramazandır, devam etsin...

BAŞKAN – Efendim, ne buyurdunuz...

HÜSAMETTİN KORKUTATA (Devamla) – Ben gidebilirim...

BAŞKAN – Siz lütfen toparlar mısınız...

HÜSAMETTİN KORKUTATA (Devamla) – Peki.

Değerli arkadaşlar, şu anda, bölgede organize sanayi bölgeleri var. Organize sanayi bölgelerine bir kuruş para ayırmamışız. Eğer, cidden, gerçekten, burada yatırımın yapılmasını, istihdamın artmasını istiyorsak, bu sanayi bölgelerine ciddî şekilde para aktarmak mecburiyetindeyiz. Evet, sıkıntılarımız var; ama, oradan buradan kırpmak suretiyle, buraya vermek mecburiyetindeyiz.

Bu bölgede havaalanlarının mutlaka yapılması lazım. Birçoğu başlamış, yarım, duruyor; bu sene yapılan 50 milyar liralık, 40 milyar liralık tahsisle bu havaalanlarının -mesela Bingöl Havaalanının- yıllarca bitmesi mümkün değil. Eğer, hakikaten bölgeyi düşünüyorsak, bunlara ciddî bir para aktarılması lazım.

Daha önce, bütün illerde ekonomik koordinasyon toplantıları yapılıyordu; ciddî, her an taze bilgiler...

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Sayın Korkutata, lütfen, saygı sunar mısınız efendim.

HÜSAMETTİN KORKUTATA (Devamla) – Bunlar da Sayın Hükümet tarafından şu anda tatil edilmiş. Bunların çok daha ciddî faydaları olduğunu mülahaza ediyoruz. İnşallah yeri geldiğinde diğer görüşlerimizi arz ederiz.

Saygılarımla, sağ olun. (RP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum.

ORHAN VELİ YILDIRIM (Tunceli) – Sayın Başkan...

BAŞKAN – Sayın Yıldırım, istirahat buyurunuz. Orada şahsınıza sataşıldığından söz ediyorsunuz.

ORHAN VELİ YILDIRIM (Tunceli) – Evet efendim.

BAŞKAN – Benim ricam şudur; 69 uncu maddeye göre, hangi sözlerle sataşıldığını, bir kâğıda, bir pusulaya lütfen yazınız; zabıtları getirtip inceleyeceğim.

YUSUF ÖZTOP (Antalya) – Sayın Başkan, biz bunları duyduk.

ORHAN VELİ YILDIRIM (Tunceli) – Sayın Başkanım, sizin gözünüzün önünde...

BAŞKAN – Sayın Yıldırım, müsaade buyurun. Siz duymuş olabilirsiniz, ben takip edememiş olabilirim.

ORHAN VELİ YILDIRIM (Tunceli) – Sayın Başkan, müsaade eder misiniz... Yüce Genel Kurul bütün sözleri dinledi.

BAŞKAN – Buyurun... Nedir, ne dediler efendim?

ORHAN VELİ YILDIRIM (Tunceli) – Efendim, ismimi vermek suretiyle...

BAŞKAN – Zatıâlinizin konuşmasını da hatırlayarak tespit ediyorsunuz değil mi?

ORHAN VELİ YILDIRIM (Tunceli) – Sayın hatibin konuşmasından örnek veriyorum Sayın Başkan.

BAŞKAN – Buyurun efendim, ne dedi?

ORHAN VELİ YILDIRIM (Tunceli) – İsmimi vermek suretiyle, "Sayın Veli Yıldırım, sizin döneminizde çizmeler altında ezildiğinizi, faili meçhul cinayetlerin sizin döneminizde işlendiğini -ismimi vererek- sizin konuşmaya hiç hakkınız yoktur, hele sizin bu kürsüden yıldırım gibi gelip ışık gibi düşmeye hakkınız yoktur" dedi. Beni töhmet altında bırakacak, sanki bir kabahatim varmış gibi, cümleler sarf etti. Bu nedenle, lütfen, açıklama yapmak için söz istiyorum.

BAŞKAN – Sayın Yıldırım, zabıtları getirtiyorum; oturum içerisinde değerlendireceğim efendim.

Sayın milletvekilleri, 6 ncı maddeyle ilgili görüşmeler tamamlanmıştır.

Maddeyle ilgili önergeler vardır; geliş sırasına göre okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 392 sıra sayılı Olağanüstü Hal Bölgesinde ve Kalkınmada Öncelikli Yörelerde İstihdam Yaratılması ve Yatırımların Teşvik Edilmesi ile 193 Sayılı Gelir Vergisi Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Tasarısının 6 ncı maddesine "...olağanüstü hal bölgesi kapsamında sayılan illerde..." ibaresinden sonra gelmek üzere "kalkınmada öncelikli yörelerde" ibaresinin eklenmesini arz ve teklif ederiz.

Mehmet Sıddık Altay Abdüllatif Şener Ömer Özyılmaz

Ağrı Sıvas Erzurum

Tevhit Karakaya Ahmet Çelik Abdulilah Fırat

Erzincan Adıyaman Erzurum

Celal Esin Aslan Polat Fikret Karabekmez

Ağrı Erzurum Malatya

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 392 sıra sayılı Olağanüstü Hal Bölgesinde ve Kalkınmada Öncelikli Yörelerde İstihdam Yaratılması ve Yatırımların Teşvik Edilmesi ile 193 Sayılı Gelir Vergisi Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Tasarısının 6 ncı maddesine "...olağanüstü hal bölgesi kapsamında sayılan illerde..." ibaresinden sonra gelmek üzere "ve Doğu ve Güneydoğu Anadolu'da bulunan ve kalkınmada öncelikli yörelerden Erzincan, Erzurum, Ağrı, Ardahan, Adıyaman, Sıvas, Elazığ, Iğdır, Kars, Şanlıurfa, Sıvas İllerinde" ibaresinin eklenmesini arz ve teklif ederiz.

Tevhit Karakaya Lütfü Esengün Naci Terzi

Erzincan Erzurum Erzincan

M. Ziyattin Tokar Ahmet Doğan Abdulilah Fırat

Ağrı Adıyaman Erzurum

Ömer Özyılmaz Aslan Polat Abdüllatif Şener

Erzurum Erzurum Sıvas

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 392 sıra sayılı kanun tasarısının 6 ncı maddesine "olaganüstü hal bölgesi sayılan illerde" ibaresinden sonra gelmek üzere "ve Şanlıurfa ilinde" ibaresinin eklenmesini arz ve teklif ederim.

Zülfükar İzol

Şanlıurfa

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 392 sıra sayılı Olağanüstü Hal Bölgesinde ve Kalkınmada Öncelikli Yörelerde İstihdam Yaratılması ve Yatırımların Teşvik Edilmesi ile 193 Sayılı Gelir Vergisi Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Tasarısının 6 ncı maddesine "olağanüstü hal bölgesi kapsamında sayılan illerde" ifadesinden sonra gelmek üzere "Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgelerinde yer alan kalkınmada öncelikli yörelerde" ibaresinin eklenmesini arz ve talep ederiz.

Zeki Ertugay Saffet Arıkan Bedük Ahmet İyimaya

Erzurum Ankara Amasya

Mehmet Gözlükaya Turhan Güven

Denizli İçel

BAŞKAN – Şimdi, önergeleri aykırılık derecesine göre tekrar okutup, işleme tabi tutacağım:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 392 sıra sayılı Olağanüstü Hal Bölgesinde ve Kalkınmada Öncelikli Yörelerde İstihdam Yaratılması ve Yatırımların Teşvik Edilmesi ile 193 Sayılı Gelir Vergisi Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Tasarısının 6 ncı maddesinin "...olağanüstü hal bölgesi kapsamında sayılan illerde..." ibaresinden sonra gelmek üzere "...kalkınmada öncelikli yörelerde..." ibaresinin eklenmesini arz ve teklif ederiz.

Sıddık Altay

(Ağrı)

ve arkadaşları

BAŞKAN – Efendim, Sayın Komisyon ne buyuruyor?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANVEKİLİ METİN ŞAHİN (Antalya) - Katılamıyoruz efendim.

BAŞKAN – Sayın Hükümet?..

MALİYE BAKANI ZEKERİYA TEMİZEL (İstanbul) – Katılmıyoruz efendim.

BAŞKAN – Efendim, önergeye Sayın Hükümet ve Sayın Komisyon katılmadılar.

Sayın Altay?.. Efendim, önerge sahibi Sayın Altay yok.

Gerekçeyi okutuyorum:

Gerekçe: Tasarıyla, OHAL bölgesi illerinde yatırım ve istihdamı teşvik amacıyla birtakım teşvik, destek imkânları sağlanırken, aynı bölgelerde bulunan, aynı sıkıntıları yaşayan, ekonomik ve sosyal açıdan geri kalmışlığı sosyoekonomik göstergelerle tescil edilen diğer illerimiz kapsam dışında bırakılmıştır. Bu illerimiz, diğer "kalkınmada öncelikli yörelerden" farklı mütalaa edilmelidir. Çünkü, köy kapsamında 50 ilimiz yer almaktadır ve bu illerimizin birçoğu doğu ve güneydoğudaki aynı kapsamda yer alan illerden çok daha iyi durumdadır. Doğu ve güneydoğudaki köy kapsamında bulunan illerin aynı coğrafya, iklim, sosyal ve kültürel konumda bulundukları OHAL bölgesi illeriyle birlikte değerlendirilmesi daha doğru olacaktır.

BAŞKAN – Önergeye Sayın Komisyon katılmadı, Hükümet katılmadı; birinci imza sahibi olmadığından gerekçe okundu.

TEVHİT KARAKAYA (Erzincan) – Karar yetersayısının aranmasını istiyorum.

BAŞKAN – Peki, dikkate alacağım.

Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler...

MUSTAFA BALCILAR (Eskişehir) – Refah bu kanuna karşı mı?

TEVHİT KARAKAYA (Erzincan) – Çifte standarda karşıyız.

BAŞKAN – ...Efendim, karar yetersayısı yoktur.

Kaç dakika ara verelim?..

METİN BOSTANCIOĞLU (Sinop) – 15 dakika yeterli efendim.

BAŞKAN – Efendim, 14.50'de toplanmak üzere birleşime ara veriyorum.

Kapanma Saati: 14.36

 

ÜÇÜNCÜ OTURUM

Açılma Saati:14.55

BAŞKAN : Başkanvekili Yasin HATİBOĞLU

KÂTİP ÜYELER: Levent MISTIKOĞLU (Hatay), Haluk YILDIZ (Kastamonu)

 

BAŞKAN – Türkiye Büyük Millet Meclisinin 45 inci Birleşiminin Üçüncü Oturumunu açıyorum.

V. – KANUN TASARI VE TEKLİFLERİYLE KOMİSYONLARDAN

GELEN DİĞER İŞLER (Devam)

2. – Olağanüstü Hal Bölgesinde ve Kalkınmada Öncelikli Yörelerde İstihdam Yaratılması ve Yatırımların Teşvik Edilmesi ile 193 Sayılı Gelir Vergisi Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Tasarısı ve Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (1/660) (S. Sayısı : 392 ve 392’ye 1 inci Ek) (Devam)

BAŞKAN – Komisyon ve Hükümet yerinde.

Sayın milletvekilleri, Sayın Altay ve arkadaşlarının önergesinin oylanması sırasında karar yetersayısı aranmış, bulunamamıştı. Aynı önergeyi yeniden oylayacağım ve yeniden karar yetersayısını arayacağım.

Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Karar yetersayısı vardır, önerge kabul edilmemiştir.

Bir başka önerge var; işleme tabi tutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 392 sıra sayılı Olağanüstü Hal Bölgesinde ve Kalkınmada Öncelikli Yörelerde İstihdam Yaratılması ve Yatırımların Teşvik Edilmesi ile 193 Sayılı Gelir Vergisi Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Tasarısının 6 ncı maddesine "Olağanüstü hal bölgesi kapsamında sayılan illerde" ifadesinden sonra gelmek üzere Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgesinde yer alan kalkınmada öncelikli yörelerde ibaresinin eklenmesini arz ve talep ederiz.

Zeki Ertugay

(Erzurum)

ve Arkadaşları

BAŞKAN – Sayın Komisyon?..

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANVEKİLİ METİN ŞAHİN (Antalya) – Katılmıyoruz efendim.

BAŞKAN – Sayın Hükümet?..

MALİYE BAKANI ZEKERİYA TEMİZEL (İstanbul) – Katılmıyoruz efendim.

BAŞKAN – Sayın Ertugay, konuşacak mısınız?

ZEKİ ERTUGAY (Erzurum) – Evet efendim.

BAŞKAN – Sayın Ertugay, gerekçenizi ifade etmek üzere buyurun. (DYP sıralarından alkışlar)

ZEKİ ERTUGAY (Erzurum) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; esasında, Yüce Meclise daha önce geldiği şekliyle vermiş olduğumuz önergeler, bu ikinci gelişinde, 2 nci maddenin değiştirilmesinden sonra, fazla bir anlam ifade etmedi; pratik bir değeri yok. Ancak, bu vesileyle; yani, 2 nci maddenin olağanüstü hale endeksli olarak ve birkısım illerin de, gelişmişlik düzeyi göstergesi olarak, 1 500 dolar esas alınarak tespit edilmesi ve hükümet kararnamesiyle belirlenmesi 2 nci maddede öngörüldükten sonra, 3 üncü, 4 üncü, 5 inci, 6 ncı maddelerdeki Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgelerindeki kalkınmada öncelikli yöreler kavramının oraya eklenmesi fazla bir şey ifade etmiyor. Bu vesileyle, görüşlerimi şöyle ifade etmek istiyorum: Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgelerindeki illerin hemen hemen tamamı -özellikle Doğu Anadolu Bölgesindeki iller- aynı kaderi paylaşan, aynı kış şartlarının hüküm sürdüğü, aynı çaresizliklerin, sıkıntıların yaşandığı ve kalkınmanın bir bütün konsept olarak ele alınması gereken iller olarak görülmelidir.

Elbette ki, her ilin, her ilçenin ayrı bir kalkınma programıyla ele alınıp, problemlerinin, potansiyelinin, yöntemlerinin, getirilecek hizmetlerin şeklinin ayrı ayrı ele alınması gerekir; ama, kalkınma olayı olarak baktığınız zaman, özellikle Doğu Anadolu Bölgesi illerine bir bütün olarak bakmak zorundasınız. Bu bakımdan, bu kanun tasarısının getirmiş olduğu en önemli sakınca, aynı bölgede olan ve kalkınmışlık ihtiyacı itibariyle, hizmet ihtiyacı itibariyle, olağanüstü hal kapsamında olan illerden daha fazla ihtiyaç içerisinde bulunan Erzincan gibi, Elazığ gibi illeri kanun tasarısının içerisine dahil etmemesidir.

Bir diğer tezat, Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgelerindeki bu illerimize, birtakım hizmetleri aynı kanun içerisinde, bir kısmını kanunla, bir kısmını da kararnameyle, getirecek bir kapsama dahil etmiştir. Bu bakımdan, bundan sonra, Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgesinde; özellikle, bugüne kadar Yüce Mecliste yapılmış olan çalışmalar, hazırlanmış olan raporlar ve ciddî ekonomik, sosyal göstergeler dikkate alınmak suretiyle, daha kapsamlı bir çalışmanın yapılması, çok büyük bir aciliyet göstermektedir.

Bu vesileyle, görüşlerimi ifade etme imkânı bulduğum için teşekkür eder, saygılarımı sunarım. (DYP ve RP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Sayın Ertugay, teşekkür ediyorum.

Önergeye, Sayın Komisyon ve Sayın Hükümet katılmadı.

Önerge sahibi, gerekçesini arz ve ifade etti.

Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.

Diğer önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 392 sıra sayılı Olağanüstü Hal Bölgesinde ve Kalkınmada Öncelikle Yörelerde İstihdam Yaratılması ve Yatırımların Teşvik Edilmesi ile 193 Sayılı Gelir Vergisi Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Tasarısının 6 ncı maddesine "...olağanüstü hal bölgesi kapsamında sayılan illerde..." ibaresinden sonra gelmek üzere "...ve Doğu ve Güneydoğu Anadolu'da bulunan ve kalkınmada öncelikle yörelerden Erzincan, Erzurum, Ağrı, Ardahan, Adıyaman, Sıvas, Elazığ, Iğdır, Kars, Şanlıurfa, Sıvas İllerinde..." ibarelerinin eklenmesini arz ve teklif ederiz.

Tevhit Karakaya

(Erzincan)

ve arkadaşları

BAŞKAN – Önergeye, Komisyon ne buyuruyor efendim?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANVEKİLİ METİN ŞAHİN (Antalya) – Katılmıyoruz efendim.

BAŞKAN – Sayın Hükümet?..

MALİYE BAKANI ZEKERİYA TEMİZEL (İstanbul) – Katılmıyoruz efendim.

BAŞKAN – Önergeye, Sayın Komisyon ve Sayın Hükümet katılmadılar.

Sayın Karakaya, konuşacak mısınız?

TEVHİT KARAKAYA (Erzincan) – Evet efendim.

BAŞKAN – Buyurun efendim. (RP sıralarından alkışlar)

TEVHİT KARAKAYA (Erzincan) – Sayın Başkan, değerli arkadaşlar; Yüce Heyetinizi saygıyla selamlarım.

Şu anda, huzurlarınızda, ciddî bir konuyu tartışıyoruz, ciddî bir yasa tasarısını konuşuyoruz. Tabiî, bu Yüce Mecliste konuşulan ve tartışılan her bir yasa tasarısı, ciddî ve o derece ehemmiyetlidir; ama, konu, Doğu ve Güneydoğu Anadolu olunca; yani, Doğu Anadolu olunca, o yörenin bir milletvekili olarak, bizim, bahusus konuşmamız icap ettiğini, burada, huzurlarınızda ifade etmek istiyorum.

Tabiî, Hükümetin, bu bölge için çıkarmayı düşündüğü kanun tasarısını konuşuyoruz. Birçok hükümet -54 üncü Hükümette olduğu gibi- bu yörenin kalkınmışlığı, bu yörenin yeniden yapılanması adına kanun tasarıları ve taslakları düşünmüştü. Bunu, 54 üncü Hükümet, Doğu Anadolu ve Güneydoğu Anadolu şefkat paketi olarak, tam 23 ili ilgilendiren bir konuyu -yani, bu, şu anda Hükümetimizin 11 il ve bilahara artı 11 mücavir il olarak getirdiği konudur- 28 Ocak 1997'de, Ağrı'da topladığı Bakanlar Kurulunda görüşerek, bu kanun tasarısıyla tam 23 ile münhasıran çerçevelemişti.

55 inci Hükümetimiz, 1997 Kasımında Meclis gündemimize, şu anda görüşmekte olduğumuz kanun tasarısını getirdi. Sayın Hükümet yetkilileri ve bölge milletvekili arkadaşlarımızla, defaatle, bu konuyu, özellikle konuştuk ve görüştük, hatta yazıştık; özellikle, Doğu ve Güneydoğu Anadolu'nun 23 ilinin 92 milletvekili arkadaşımıza, dedik ki "arkadaşlar, gelin, biz, bu olayı 23 il olarak değerlendirelim. Doğu ve Güneydoğu Anadolu'nun kalkınmışlığı, geri kalmışlığı veyahut da bütün maddî ve manevî şartları aynıdır; bunları birbirinden ayırmayalım." Bütün bu mücadelelere rağmen, Sayın Hükümetimiz ve Komisyon, tasarıyı geri çekti; çünkü, bir yanlışlık, bir eksiklik vardı.

Dün, saat 19.00'dan şu ana kadar devam eden bir süreçte, bu tasarıyı tekrar görüşüyoruz. Daha önce adlarını ifade ettiğim 11 ilin dışında kalan ve kişi başına gayri safî millî hâsılası 1 500 dolardan aşağı olan iller, Bakanlar Kurulunun uhdesine ve tensibine bırakılarak, 11 il daha, bu kanun tasarısına eklenmiş oldu.

Değerli arkadaşlarım, tabiî, bunun içerisinde yalnız kalan, tek kalan, sadece ve sadece Erzincan oldu; mücavir iller sınırları içerisinde olan ve komşuları arasında tek kalan, garip kalan, yine, garip Erzincan oldu. Hatta Elazığ, hatta Sıvas... Kıtlığı, seferberliği, Ermeni zulmünü, Rus korkusunu, deprem felaketlerini yaşamış; çileyi, ıstırabı çekmiş; yoksulluğun her rengini görmüş; acının, sancının her çeşidini tatmış; 1939 depreminde 30 bin yavrusunu, 1992 12 Mart depreminde...

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Lütfen tamamlayın Sayın Karakaya.

TEVHİT KARAKAYA (Devamla) – ... bin canını kaybeden, bütün vatan coğrafyasında olduğu gibi; vatanına, bayrağına, ezanına sevdalı; terör belasını her şeye ve her bedele rağmen sınırlarından kovan; kalkınmada birinci derecede öncelikli illerden olmasına rağmen, az önce zikrettiğim acı şartlara rağmen, ekonomide, sosyal hayatta yeniden yapılanma mücadelesi veren; deprem yaralarını sarmış; her türlü hava ve kara taşımacılığına sahip; organize sanayiini bitirmiş, 215 Anadolu aslanının yatırımını bekleyen, 5 bin istihdam sağlamayı umutla, arzuyla, iştiyakla bekleyen Erzincan'ı ve Erzincanlıyı, bu kanun tasarısının getirdiği devlet imkânlarından mahrum bırakmak çifte standart değil de nedir?!.

Değerli arkadaşlarım, iller itibariyle, Erzincan'da fert başına düşen gayri safî yurtiçi hâsıla 1 692 dolar; yani, bu demek midir ki, Erzincan, Kayseri'nin şartlarıyla aynı; bu demek midir ki, Erzincan, Gaziantep'in şartlarıyla aynı?!. Erzincan, Doğu Anadolu'nun kendi şartlarından farklı şartlara sahip değil.

Sayın Hükümete tekrar sesleniyorum: Lütfen, bu konuyu tekrar ve tekrar gözden geçiriniz.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Sayın Karakaya; lütfen, saygınızı sunun ve inin. Lütfen...

TEVHİT KARAKAYA (Devamla) – Tamamlıyorum efendim.

Fikrinizde ısrarlı iseniz, mazlumun ahını almayınız; kavruk, bağrı yanık, çilekeş Erzincanlının ahını almayınız; zira, bu ah, sizi iflah etmeyecektir. Alma mazlumun ahını, çıkar aheste aheste.

Yüce Heyetinize saygılar sunuyorum. (RP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Sayın Karakaya, teşekkür ediyorum.

Sayın milletvekilleri, Komisyon ve Hükümet önergeye katılmadı.

Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.

Son önergeyi okutup, işleme koyacağım:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 392 sıra sayılı kanun tasarısının 6 ncı maddesine "olağanüstü hal bölgesi sayılan illerde" ibaresinden sonra gelmek üzere "ve Şanlıurfa İlinde" ibaresinin eklenmesini arz ve teklif ederim.

Zülfükar İzol

(Şanlıurfa)

BAŞKAN – Önergeye Sayın Komisyon ne buyurur efendim?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANVEKİLİ METİN ŞAHİN (Antalya)– Katılmıyoruz efendim.

BAŞKAN – Sayın Hükümet?..

MALİYE BAKANI ZEKERİYA TEMİZEL (İstanbul) – Katılmıyoruz.

BAŞKAN – Önergeye Sayın Komisyon ve Sayın Hükümet katılmadı.

Sayın İzol, konuşacak mısınız; gerekçe mi okunsun?

ZÜLFÜKAR İZOL (Şanlıurfa) – Gerekçe okunsun.

BAŞKAN – Gerekçeyi okutuyorum:

Gerekçe:

Türkiye Cumhuriyetinin en büyük eseri olan GAP'ın Şanlıurfa'da yaratacağı istihdam, tarım, enerji, sanayi ve diğer sektörlerdeki yatırımların teşvik edilmesi ve yatırımların karşılığının kısa sürede amorti edilmesi yanında, süratle kalkınarak, halkın refah ve mutluluğunun yükseltilmesi, bu suretle de, kalkınmada öncelikli illerde uygulanan teşviklere ilave olarak, özellikle tarım, sanayi ve turizm alanında, yeni, özendirici teşviklerin de uygulamaya konulması, Şanlıurfa halkı için son derece gerekli ve önemlidir. Bu sebeple, Şanlıurfa İlinin kalkınmada öncelikli yöreler kapsamına alınması.

BAŞKAN – Önergeye Sayın Komisyon ve Sayın Hükümet katılmadılar. Gerekçe sahibi, gerekçenin okunmasını arzu etti; gerekçe okundu.

Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.

III. – YOKLAMA

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, maddeyi oylayacağım; ancak, oylamadan önce gelmiş bir yazılı yoklama talebi vardır.

Şimdi, ben, Grup Başkanvekillerinin fikirlerini almak istiyorum; şu açıdan: Biliyorsunuz, bir iki defa karar yetersayısının bulunmaması sebebiyle ara verme durumunda kaldık. Bunu da dikkate alarak, yoklama yaparsak -bilindiği gibi, yoklama, takriben 40 dakika sürüyor- saat 15.50 veya 15.55 olacak ve saat 16.00'da da ara vereceğiz. Eğer "efendim, ne olursa olsun biz yoklamayı yapalım" diyorsanız, yoklamayı yapacağım; yok, denillyorsa ki "pratik bir faydası yoktur, ara verelim" ara vereceğim.

ÜLKÜ GÜNEY (Bayburt) – Yoklama yapılsın.

BAŞKAN – Peki efendim, yoklama yapalım.

ALGAN HACALOĞLU (İstanbul) – Böylece, kimin engellediği anlaşılsın!

BAŞKAN – Önergeyi okuyup, önergedeki imza sahiplerini arayacağım.

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Toplantı yetersayısı bulunmadığından, 6 ncı madde oylamasında yoklama yapılmasını arz ve talep ederiz.

Sayın Polat?.. Hazır.

Sayın Karakaya?.. Hazır.

Sayın Yavuz?.. Hazır.

Sayın Yünlüoğlu?.. (DSP sıralarından "yok, yok" sesleri)

Efendim, zaten 23 tane imza var, buyurun takip edin.

Sayın Yünlüoğlu?.. Yok.

Sayın Nezir Aydın?.. Hazır.

Sayın Öz?.. Hazır.

Sayın Öztek?.. Hazır.

Sayın Arslan?.. Hazır.

Sayın İncetahtacı?.. Hazır.

Sayın Sabahattin Yıldız?.. Hazır.

Sayın Terzi?.. Hazır.

Sayın Büyükkılıç?.. Hazır.

Sayın Ali Oğuz?..

OSMAN HAZER (Afyon) – Tekabbül ediyorum.

BAŞKAN – Sayın Osman Hazer tekabbül etti.

Sayın Cafer Güneş?.. Burada.

Sayın Abdüllatif Şener?.. (DSP sıralarından "yok, yok" sesleri)

HASAN GÜLAY (Manisa) – Sayın Başkan, böyle olmaz ki!..

MEHMET EMİN AYDINBAŞ (İçel) – Tekabbül ediyorum Sayın Başkan.

BAŞKAN – Sayın Aydınbaş tekabbül etti.

Sayın Hüseyin Arı?.. Hazır.

Sayın Mehmet Altınsoy?.. Hazır.

Sayın Ahmet Karavar?.. Hazır.

Sayın Cevat Ayhan?.. Yok.

MUSTAFA GÜVEN KARAHAN (Balıkesir) – Dört oldu, dört!..

BAŞKAN – Efendim, müsaade buyurun...

Sayın Ali Oğuz da geldi; hazır.

Sayın Emin Aydın?.. Hazır.

Sayın Sungur?.. Hazır.

Sayın Sobacı?.. Hazır.

Yeteri sayıda imza sahibi Genel Kurul salonunda hazır.

ÜLKÜ GÜNEY (Bayburt) – Sayın Başkan, bu, bir hakkın suistimaline yol açar.

BAŞKAN – Sayın Güney, müsaade buyurur musunuz...

ÜLKÜ GÜNEY (Bayburt) – Yani, bu, herkesin arzu ettiği bir kanun; bakınız, Refah Partisi engelliyor; bunun anlamı yok.

BAŞKAN – Sayın Güney, müsaade buyurunuz...

ÜLKÜ GÜNEY (Bayburt) – Herkesin istediği, toplumun beklediği bir kanunu çıkarıyoruz; bakınız, gereksiz yere engelleniyor. Bunu anlamakta güçlük çekiyoruz; olmaz böyle şey. Hem "çıksın" diyorlar hem engelliyorlar!..Efendim böyle şey olur mu?!..

BAŞKAN – Sayın Güney...

LÜTFÜ ESENGÜN (Erzurum) – Bizim kanun tasarısını engellemek gibi bir niyetimiz yok. İktidar Partilerini engelleyen biz değiliz; hem kanun çıkaracaksınız hem de burada, yarım saat önce karar yetersayısı dahi yoktu!..

ALİ ILIKSOY (Gaziantep) – Sayın Başkan, yoklamayı başlatır mısınız?.. (Gürültüler)

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, bakın, bu yöntem, yöntem değil. Sakin olun; lütfen sakin olun...

Evet, yoklamaya başlıyoruz.

(Yoklama yapıldı)

YUSUF SELAHATTİN BEYRİBEY (Kars) – Sayın Başkan, Refah Partililer, 40 dakikadır, boşu boşuna, Doğu ve Güneydoğu Anadolu'nun kalkınması için önemli olan bu kanun tasarısını engellemek için ellerinden geleni yapıyorlar; 40 dakikadır da, bizi, burada oyaladılar. (Gürültüler)

BAŞKAN – Efendim, müsaade buyurun... Rica ediyorum...

Ortada, haklı bir tereddüt, haklı bir şüphe var; karar yetersayısı aramış, bulamamışız.

YUSUF SELAHATTİN BEYRİBEY (Kars) – Karar yetersayısı vardı, buldunuz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Efendim, lütfen, bana, rakamı söylettirmeyin.

Sayın milletvekilleri, toplantı yetersayımız vardır...

YUSUF SELAHATTİN BEYRİBEY (Kars) – Ne oldu!..

ALGAN HACALOĞLU (İstanbul) – Yazık değil mi şu yarım saate!

V. – KANUN TASARI VE TEKLİFLERİYLE KOMİSYONLARDAN

GELEN DİĞER İŞLER (Devam)

2. – Olağanüstü Hal Bölgesinde ve Kalkınmada Öncelikli Yörelerde İstihdam Yaratılması ve Yatırımların Teşvik Edilmesi ile 193 Sayılı Gelir Vergisi Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Tasarısı ve Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (1/660) (S. Sayısı : 392 ve 392’ye 1 inci Ek) (Devam)

BAŞKAN – Çalışmalara devam ediyoruz.

6 ncı madde üzerindeki müzakereler ve önergelerle ilgili işlemler tamamlanmıştı.

Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Madde kabul edilmiştir.

ORHAN VELİ YILDIRIM (Tunceli) – Sayın Başkan, ben, söz istemiştim.

BAŞKAN – Efendim, biliyorum, istediniz...

Sayın Korkutata'nın söylediği şu; diyor ki: "'Demokrasi' diyor CHP... Şöyle, demokrasiden bahsederken Veli Yıldırım'ın, yıldırım değil, ışık bile olmaması lazım."

Bu, mecazî bir ifadedir; yani, demokraside fazla söz söylenmesi gerekmez Sayın Yıldırım.

"Değerli arkadaşlarım, 1991-1995 yılları arası, bu memlekette faili meçhullerin zirveye çıktığı dönemdir. 1991-1995 yılları arası..."

AHMET GÜRYÜZ KETENCİ (İstanbul) – Hayır, o dönem değil... Yanlış o...

BAŞKAN – Efendim, bir dönemden söz ediyor; zatıâlinizle alakası yok ki...

"...potinler altında ezildiğiniz dönemdir; kalkıp da, efendim, 54 üncü Hükümet şöyle yapmadı, böyle yapmadı demeye hakkınız yok. Sizin hakkınız yok, kimin hakkı olursa olsun."

Burada, bir döneme yönelik bir eleştiri vardır; sataşma görmedim.

ORHAN VELİ YILDIRIM (Tunceli) – Yani, vermiyor musunuz...

BAŞKAN – 7 nci maddeyi okutuyorum...

OYA ARASLI (İçel) – Sayın Başkan...

BAŞKAN – Buyurun efendim.

OYA ARASLI (İçel) – Sayın Başkan, sözü geçen hatip, bu sözleriyle Cumhuriyet Halk Partisini hedef olarak almıştır. Onun için, partimin yanlış anlaşılmasına yol açan bu sözlerle ilgili olarak söz almak istiyorum.

BAŞKAN – Efendim, siz buyurun; şu maddeyi okutalım da, ondan sonra...

7 nci maddeyi okutuyorum:

MADDE 7. – Bu Kanunun 2 nci maddesinde belirtilen Olağanüstü Hal Bölgesinde gelir ve kurumlar vergisine tabi işyerlerinde 1.1.1998 tarihinden itibaren ilk defa işe girenler hakkında 9.3.1988 tarihli ve 3417 sayılı Kanun hükümleri uygulanmaz.

VI. – SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR

1. – İçel Milletvekili Oya Araslı’nın, Bingöl Milletvekili Hüsamettin Korkutata’nın, partilerine sataşması nedeniyle konuşması

BAŞKAN – Sayın Araslı, yeni bir sataşmaya fırsat vermemek üzere size söz vereceğim; çünkü, bu konuşmanın tahrikini Sayın Yıldırım'ın yaptığını, hepimiz, birlikte dinledik; ama, ne yapalım ki, ilgili grup bir talepte bulunmadı.

ALGAN HACALOĞLU (İstanbul) – Tahrik olmak ne demek?!

BAŞKAN – Gayet tabiî, konuşmayı dinledik efendim.

ORHAN VELİ YILDIRIM (Tunceli) – Tarafsız davranmıyorsun Sayın Başkan!

BAŞKAN – Efendim, siz, konuşmanızı alıp sakin bir kafayla okuyun lütfen.

Sayın Araslı, buyurun.

Süreniz 2 dakikadır efendim.

OYA ARASLI (İçel) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; burada, biraz önce, Cumhuriyet Halk Partisine, onun demokrasiden ne anladığı doğrultusunda sözler söylemek suretiyle sataşma yapılmıştır. Bu memlekette herkes bilir ki, demokrasinin tam anlamıyla yerleşmesi için ilk ve en önemli adımları Cumhuriyet Halk Partisi atmıştır. (CHP sıralarından alkışlar) Asıl, Cumhuriyet Halk Partisini çekemeyen veya onu toplumun gözünde kötü duruma düşürmek isteyenlerin bu tür sözler sarf etmeye hakları olmasa gerek.

Eğer, şu anda, Türkiye Cumhuriyetinde, toplum, demokrasi konusunda da ciddî kuşkular uyandıracak bir kriz yaşıyorsa, herkes biliyor ki, bunun nedeni Cumhuriyet Halk Partisi değildir; bunların yargı kararıyla tescil edilmiş olan müsebbipleri vardır. Yaşamış oldukları bu olayı bilmezliğe, görmezliğe gelerek Cumhuriyet Halk Partisine kimsenin saldırmaya hakkı yoktur.

Cumhuriyet Halk Partisinin iktidar olduğu dönemde faili meçhul cinayetlerin sayısının artmış olduğu doğrultusunda bir beyanın, gerçekle uzaktan yakından ilgisi yoktur. Bu konularda bu tür genellemeler yapacak insanların, en azından istatistikler konusunda ufak bir inceleme yapması gerekir. Böyle bir inceleme yapmaya gerek görmeden, gönlünden geçeni burada ifade etmek, milletvekilliğine saygısızlıktır en başında, Yüce Meclise saygısızlıktır, gerçeklere saygısızlıktır. Bu tür zihniyetlerle, şurada "görevimizi yaptık" diyebilmenin imkânı yoktur. Burada, bir milletvekilinin görevini yerine getirebilmesi için, birazcık ciddiyet gerekir. Bu yaklaşım, maalesef, ifade etmek isterim ki, ciddiyetten bütünüyle uzak bir yaklaşımdır.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

OYA ARASLI (Devamla) – Selamlayacağım efendim.

BAŞKAN – Buyurun.

OYA ARASLI (Devamla) – Milletvekillerimizin, böyle bir beyanda bulunurken çok özen göstermeleri gerektiğini bir kere daha ifade ederek; saygılar sunuyorum. (CHP, ANAP ve DSP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum Sayın Araslı.

V. – KANUN TASARI VE TEKLİFLERİYLE KOMİSYONLARDAN

GELEN DİĞER İŞLER (Devam)

2. – Olağanüstü Hal Bölgesinde ve Kalkınmada Öncelikli Yörelerde İstihdam Yaratılması ve Yatırımların Teşvik Edilmesi ile 193 Sayılı Gelir Vergisi Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Tasarısı ve Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (1/660) (S. Sayısı : 392 ve 392’ye 1 inci Ek) (Devam)

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, maddeyi okuttum; ancak, müzakereye açmaya süremiz elvermiyor.

ALİ ILIKSOY (Gaziantep) – Madde üzerinde söz isteyen yok.

BAŞKAN – Bu sebeple, daha önce alınan karar gereğince, kanun tasarı ve tekliflerini sırasıyla görüşmek için, 21 Ocak 1998...

METİN BOSTANCIOĞLU (Sinop) – Madde üzerinde söz isteyen yok Sayın Başkan.

BAŞKAN – Rica ediyorum!.. Yani, herkes, şu işlevini ve sorumluluğunu idrak ederek yerinde ne zaman oturacak! İzin veriniz... "Var mı" diye sorarsınız, olur; ama "yok" diye hüküm verirseniz, üzülürüm.

Okuyayım efendim: Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına Sayın Yıldırım, Refah Partisi Grubu adına Sayın Karamollaoğlu, Anavatan Partisi Grubu adına Sayın Sevgili, Doğru Yol Partisi Grubu adına Sayın Paçacı. Kişisel söz talepleri de var. Yapmayın...

Sayın milletvekilleri, alınan karar gereğince, kanun tasarı ve tekliflerini sırasıyla görüşmek için, 21 Ocak 1998 Çarşamba günü (bugün) saat 19.00'da toplanmak üzere, birleşime ara veriyorum.

Kapanma Saati: 15.54

 

 

DÖRDÜNCÜ OTURUM

Açılma Saati :19.00

BAŞKAN :Başkanvekili Uluç GÜRKAN

KÂTİP ÜYELER :Mehmet KORKMAZ (Kütahya), Ali GÜNAYDIN (Konya)

 

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 45 inci Birleşiminin Dördüncü Oturumunu açıyorum.

V. – KANUN TASARI VE TEKLİFLERİYLE KOMİSYONLARDAN

GELEN DİĞER İŞLER (Devam)

2. – Olağanüstü Hal Bölgesinde ve Kalkınmada Öncelikli Yörelerde İstihdam Yaratılması ve Yatırımların Teşvik Edilmesi ile 193 Sayılı Gelir Vergisi Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Tasarısı ve Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (1/660) (S. Sayısı : 392 ve 392’ye 1 inci Ek) (Devam)

BAŞKAN – Üçüncü Oturumda tasarının 7 nci maddesini okumuştuk.

Şimdi, gruplar ve şahıslar adına konuşmalara geçeceğiz.

Komisyon ve Hükümet yerlerini aldılar.

Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına Sayın Orhan Veli Yıldırım; buyurun. (CHP sıralarından alkışlar)

CHP GRUBU ADINA ORHAN VELİ YILDIRIM (Tunceli) – Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; görüşülmekte olan 392 sıra sayılı Yasa Tasarısının 7 nci maddesi üzerinde söz almış bulunuyorum; Sayın Başkanlığı ve Sayın Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; tasarının 7 nci maddesi, tasarının tümü nazara alındığında, usulüne uygun düzenlenmiştir. Bundan önceki maddede -6 ncı maddede- Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına söz almış, düşüncelerimizi dile getirmiştik ve o maddede bahsettiğimiz gibi, demokrasinin, bu ülkede herkes için zorunlu ve elzem olduğunu, demokrasiyi salt kendimiz için değil, toplum için düşünmemiz gerektiğini belirtmiştim; ancak, anlamadığımız bir şekilde, oyuncağı elinden alınmış çocuklar gibi, bu kürsüden tepki gösteren değerli konuşmacı arkadaşlarımız oldu.

Biz, Cumhuriyet Halk Partisi olarak, Kurtuluş Savaşından çıkmış ve kadrolarını kurtuluş mücadelesinden almış bir partiyiz. Değerli arkadaşlarımız, çok iyi bilsinler ki, bugün bu kürsüde düşüncelerini özgürce dile getirebiliyorlarsa, bu, Cumhuriyet Halk Partisinin Lideri Mustafa Kemal ve silah arkadaşlarının bu ülkeye getirmiş olduğu laik, demokratik cumhuriyet sisteminin bir özelliğidir, güzelliğidir.

Arkadaşlara soruyorum: Neden bu sözlerimizden alınıyorlar?

1991-1995 yılları arasında, Cumhuriyet Halk Partisinin koalisyon ortağı olduğu dönemlerde, bir siyasî partinin kapatılması aşamasında, o siyasî partiye mensup milletvekillerinin dokunulmazlığı, Anayasa ve Karma Komisyonda görüşülürken, o dönem SHP olarak bu Parlamento çatısı altında görev sürdüren SHP'nin Genel Başkanı Sayın Erdal İnönü, o dokunulmazlıkların kaldırılmasına karşı çıkan tek liderdir. Zabıtları incelerseniz, bu tarihî belge açıklıkla önünüze çıkacaktır. (CHP sıralarından alkışlar)

Elbette ki, biz tarafız. Neyin tarafıyız; hakkın, hukukun, adaletin, demokrasinin, cumhuriyetin, laik ve demokratik cumhuriyet sisteminin tarafıyız. Burada, sistemimize bulaşan ve Susurluk'ta uç veren çetelerle ilgili herkesin hesap vermesi gerektiği konusunda anayasa değişikliği gündeme geldiğinde, demin demokrasiden bahseden sayın milletvekilimizin mensup olduğu siyasî partinin, dokunulmazlıkların kürsü masuniyetiyle sınırlandırılması konusunda nasıl aleyhte tavır takındığı kamuoyunun malumudur.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; daha geçen gün, suçlama nedeniyle dokunulmazlıkları kaldırılan iki değerli milletvekili arkadaşımızın yargı önüne çıkıp, aklanarak bu Meclise gelmeleri yönünde dokunulmazlıklarının kaldırılması gündeme geldiğinde, bu arkadaşlarımızın, yine, önüne nasıl bir duvar gibi set çektiklerini hep birlikte gördük.

54 üncü Hükümet kurulurken, Refah Partisi Sayın Genel Başkanı, Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanıyla görüşmeye geldiğinde, Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı, Cumhuriyet Halk Partisinin, Refah Partisiyle koalisyon kurmayacağını açıkça söylemiş ve kendilerine öneride bulunmuştur: "Size de önerimiz, Türkiye'de hükümet olmaya gayret etmeyin; çünkü, hükümet olduğunuz takdirde, ülkede huzursuzluk çıkar, eğitim sisteminde bozukluk çıkar ve ülkede kavgalı bir durum ortaya çıkar." Eğer, Cumhuriyet Halk Partisini dinlemiş olsalardı, bugün karşılaştıkları durum olmazdı.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; görüşülmekte olan bu yasa tasarısının engellenmesi için, Refah Partisi milletvekillerince ikide bir yoklama istenerek, ikide bir bu yasa tasarısının kanunlaşmaması için ne derece engel olunduğu, çaba sarf edildiği kamuoyunca bilinmektedir.

Biz, yargı organlarının verdiği karara, Cumhuriyet Halk Partisi olarak, elbette ki, saygılıyız. Kuvvetler ayrılığını benimsemiş rejimimizde kuvvetlerden biri olan yargı organının vermiş olduğu karara, siyasî partilerin, hukukla çatışır hale gelir şekilde, karşı çıkması yanlıştır ve elbette ki, biz, parti olarak, bu tutumun karşısında olacağız; ama, şunu iyi bilmeliler ki, biz, siyaseten, hiçbir siyasî partinin kapatılmasından yana olmadık; ama, o siyasî parti, eğer, laik, demokratik rejimin yıkılmasını, eğer o siyasî düşünce, İran tipi, din esasına dayalı teokratik bir devlet yönetimini ülkeye getirmek istiyorsa, elbette ki, mevcut yasalar onun gereğini yapar ve biz de, bu düşüncenin karşısındayız.

Yine, biz, Sıvas'ta, insanları düşüncesinden dolayı... Yine, biz, Sıvas'ta sırf uygarca düşünüyorlar diye, inançlarından dolayı insanların diri diri yakılmasına elbette ki şiddetle karşıyız. Bu ülkede, insanlar eğer suç işliyorsa, o insanların yargılanacağı yer, bağımsız yargı mercileri olmalıdır. Bu nedenle, Susurluk Komisyonu dolayısıyla ortaya çıkan ve sendikaların ve...

BAŞKAN – Sayın Yıldırım, lütfen, biraz daha madde üzerinde yoğunlaşırsanız...

ORHAN VELİ YILDIRIM (Devamla) – Peki Sayın Başkanım.

NİHAN İLGÜN (Tekirdağ) – Maddeyle ne ilgisi var Sayın Başkan?!

ORHAN VELİ YILDIRIM (Devamla) – ...halkımızın aydınlık bir Türkiye, şeffaf bir yönetim diye, ışıklarını yakarak, gece sokaklarda normal demokratik tepkilerini dile getirirken, bir siyasî partimizin çıkıp, onlara "mum söndü oyununu oynuyorlar" demelerinin de karşısındayız.

BAŞKAN – Sayın Yıldırım, bir kez daha uyarmayacağım; sözünüzü kesmek zorunda kalacağım. Lütfen, madde üzerinde konuşun.

ORHAN VELİ YILDIRIM (Devamla) – Peki Sayın Başkanım.

Bu yasa tasarısının tümü üzerinde de konuştuğumuz gibi, bu yasa tasarısının aksak ve eksik yönleri olmasına rağmen, 7 nci maddeye de, Cumhuriyet Halk Partisi olarak olumlu oy vereceğimizi belirtiyor; bu yasa tasarısının yasalaşması halinde ülkeye yararlı olması dileğiyle, Sayın Başkanlığı ve saygıdeğer Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum.

Refah Partisi Grubu adına, Sayın Temel Karamollaoğlu?.. Yok.

Anavatan Partisi Grubu adına, Sayın Nizamettin Sevgili; buyurun. (ANAP sıralarından alkışlar)

ANAP GRUBU ADINA NİZAMETTİN SEVGİLİ (Siirt) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Olağanüstü Hal Bölgesinde ve Kalkınmada Öncelikli Yörelerde İstihdam Yaratılması ve Yatırımların Teşvik Edilmesi ile 193 Sayılı Gelir Vergisi Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Tasarısına ilişkin Anavatan Partisi Grubunun görüşlerini sunmak üzere huzurlarınızdayım; bu vesileyle, şahsım ve Grubum adına Heyetinizi saygılarımla selamlıyorum. (ANAP, DSP ve CHP sıralarından alkışlar)

Malumunuz olmak üzere, 14 Eylül 1997 tarihinde, Başbakanımız Sayın Mesut Yılmaz'ın huzurlarında, Başbakan Yardımcımız ve büyük devlet adamı Sayın Bülent Ecevit'in (DSP sıralarından alkışlar) Başkanlığında Bakanlar Kurulumuzun ve yöre milletvekillerimiz ile Devlet Planlama Teşkilatı, Hazine ve Maliye gibi kuruluşların üst düzey yetkilileriyle Siirt İlimizde yapılan toplantıda alınan ve Siirt İlimizi de kapsayan, yöremizi içeren birçok teşvik kararlarının bugün Türkiye Büyük Millet Meclisinde kanun tasarısı olarak görüşülmesinde tüm emeği geçenlere şükranlarımı arz etmek istiyorum.

Değerli milletvekili arkadaşlarım, malumunuz olduğu üzere, Güneydoğu ve Doğu Anadolu Bölgelerindeki terörden kaynaklanan, kırsal kesimden şehirlere ve batıya doğru yoğun bir göç ve göç edilen merkezlerde de büyük bir işsizlik sorunu yaşanmaktadır. Göç alan kentsel merkezlerde işsizlik sorununun yanı sıra, konut, altyapı, eğitim ve sağlık sorunları da çözümlenebilir bir birikimden sürekli uzaklaşarak büyümektedir. Bu sorunlarl ilgili en çarpıcı örneği Siirt İlimizden verebiliriz. 2000'li yıllara geldiğimiz şu günlerde, Siirt İlimizde, bir hanede 40 kişinin yaşadığını ifade etmekten büyük bir üzüntü duyuyorum. Bu nedenle, Hükümetimizin, Siirt İlinde konut sorununu ivedilikle ele almasını Siirtli hemşerilerim adına Yüce Meclisten istirham ediyorum ve takipçisi olacağım efendim.

NİHAT MATKAP (Hatay) – Destekliyoruz seni.

NİZAMETTİN SEVGİLİ (Devamla) – Göç ve işsizlikten kaynaklanan sorunları sadece Güneydoğu ve Doğu Anadolu Bölgeleriyle sınırlamak da çok yanlış bir davranıştır.

Bu konudaki çözüm arayışlarına girmeden önce, sorunun, şehir, bölge, yöre gibi kavramların çok ötesine geçerek tüm ülke sathına yayıldığı ve her vatandaşımızı birebir etkilediği hususunu, herkesin idrak etmesi zarurîdir.

Bugüne kadar, güvenlik güçlerinin azamî ve büyük çabaları sayesinde, teröre karşı önemli mesafe alınmış bulunmaktadır. Güneydoğu ve Doğu Anadolu Bölgelerinde terörün sebep olduğu ekonomik olumsuzlukların giderilmesi, 55 inci Cumhuriyet Hükümeti protokolünde de belirtildiği üzere, aciliyet arz eden önemli hususlar arasında yer almaktadır.

Bu bölgelerimizde ve kalkınmada öncelikli yörelerde, işsizliği azaltmak, göçü durdurmak, gelir dağılımındaki dengesizliği gidermek ve vatandaşlarımızın refah seviyesini yükseltmek üzere alınacak tedbirler arasında, yöre ekonomisini canlandıracak, istihdamı artırıcı yatırımlar gerekmektedir. Kısacası, terörün ve göçün panzehiri istihdam ve üretimdir.

Çok değerli milletvekili arkdaşlarım, işte bu amacın gerçekleşmesini teminen 55 inci Cumhuriyet Hükümeti tarafından hazırlanarak Yüce Meclisimize sunulan Olağanüstü Hal Bölgesinde ve Kalkınmada Öncelikli Yörelerde İstihdam Yaratılması ve Yatırımların Teşvik Edilmesi ile 193 Sayılı Gelir Vergisi Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Tasarısıyla, yörede yatırım yapmak cazip bir hale getirilmiştir.

Söz konusu yasa tasarısıyla, işçi ücretleri üzerinden kesilen vergilerin ertelenmesi; gelir vergisi ve kurumlar vergisi mükelleflerinin kazançlarının belirli bir süre vergilendirilmemesi; vergi, resim, harç muafiyeti; SSK primi, işveren kesintilerinin Hazinece karşılanması; kalkınmada öncelikli yörelerde istihdama yönelik yatırımlarda müteşebbislere hazine arazisi ve arsalarının bedelsiz tahsil edilmesine ilişkin teşvik tedbirleri ile olağanüstü hal bölgesi kapsamında sayılan iller ile kalkınmada öncelikli yörelerde ekonomik ve sosyal açıdan gelişmeye katkı sağlanması amaçlanmıştır.

Bu sözü edilen teşvik tedbirlerinin yanı sıra, küçük ve orta boy işletmelerde sağlanan kredi ve vergi teşvikleri ile genel teşvik tedbirleri de ele alındığında, yörede yatırım yapmak müteşebbis için hayli avantajlı bir hale getirilmiştir. Biz, bu vesileyle, tüm yatırımcılarımızı bölgemize, özellikle, bu kararın alınmasına vesile olan Siirt İlimize, gerek kamu gerekse özel sektör olarak yatırım yapmaları için davet ediyoruz.

Bu arada, yörede, sermaye göçü ya da yetersizliği gibi nedenlerle, başlanmış, ancak tamamlanmamış yatırımlar ve işletme sermayesi yetersizliğinden ötürü tam kapasiteyle çalışmayan pek çok tesis bulunmaktadır. Yarım kalmış veya işletme sermayesi yetersizliği nedeniyle işletmeye geçmemiş yatırımların ekonomiye kazandırılmasına dair bu karar, bu konuda en önemli yasal bir düzenleme olmakla birlikte, karar kapsamında yatırım ve işletme kredisi olarak kullandırılmak üzere ayrılan 4,5 trilyon TL'lik meblağ, Türkiye Kalkınma Bankasına müracaatta bulunan 419 yatırımcının ihtiyacına cevap verebilecek seviyede değildir. Bu meblağın artırılarak, imkânlar dahilinde, ihtiyaca cevap verebilir miktarda kaynak ayrılması hususu, yatırım ve iş bekleyen yöre halkının ortak arzusudur. Yörede yarım kalmış ve işletme sermayesi yetersizliği nedeniyle işletmeye geçememiş yatırımlara ayrılan kaynak miktarı, tam istenilen düzeyde gerçekleşmese de, istenilen düzeye gelebilmek için bu konuda büyük gayret sarf edilmektedir.

Ayrıca, Hükümetimizce, bölgede özel sektör yatırımlarının özendirilmesi ve geliştirilmesi için girişimcilere yönelik bir çalışma başlatılmıştır; GAP Bölge Kalkınma İdaresi Başkanlığı koordinasyonunda Türkiye Kalkınma Bankası ve Türkiye Odalar Birliği ile birlikte yürütülen bu çalışmayla, bölgede, girişimciyi destekleme ve yönlendirme merkezleri kurulmuştur. Bu merkezlerde, bölgeye uygun yatırım alanlarının araştırılması, pazar, teknik, finansman konularında araştırmaların yapılması ve danışmanlık hizmetleri, girişimcilerin talep etmesi halinde fizibilite etütlerinin hazırlanmasına danışmanlık hizmeti, işgücü eğitimi konusunda danışmanlık hizmetleri, yatırım kaynaklarına ulaşmada girişimciye yol gösterilmesi, yerli ve yabancı yatırımcıların ortak arayışına danışmanlık hizmeti verilmek suretiyle, yöreye yönelik olarak uygulanan tüm teşvik tedbirlerinin en etkin biçimde kullanılması amaçlanmıştır.

Aziz milletvekili arkadaşlarım, bu vesileyle, önceki Anavatan Partisi Hükümetlerinde, yapılamaz denilen her türlü hizmeti nasıl başarıyla gerçekleştirdiysek, Güneydoğu Anadolu Bölgemizin de, bu teşvik tedbirlerinin de katkısıyla, ülke genelinde yatırımlardan daha fazla pay alan bir yöre haline gelmesini Allah'ın izni ve inayetiyle sağlayacağız. Ayrıca, yöre halkının aş, iş derdinin yanı sıra, eğitim, sağlık, altyapı hizmetlerinden daha fazla yararlandırılması için yoğun çaba göstermenin yakından takipçisi olacağız.

Demin de arz ettiğim gibi, 55 inci Cumhuriyet Hükümetinin birinci hedefi, doğu ve güneydoğuyu kalkındırmak olacaktır; bu da yine, Cenabı Allah'ın izni inayetiyle, 55 inci Cumhuriyet Hükümetinin Başbakanı Sayın Mesut Yılmaz'ın, büyük devlet adamı Başbakan Yardımcısı Sayın Bülent Ecevit'in (ANAP ve DSP sıralarından alkışlar) ve değerli bakanlarımızın sayesinde mutlak surette gerçekleşecektir. Bu meyanda, Siirt Milletvekili olarak, Maliye Bakanımıza ve Maliye Bakanlığı bürokratlarına da teşekkürlerimi ve şükranlarımı arz etmek istiyorum.

Bu vesileyle, Yüce Meclisi en derin saygılarımla selamlıyorum efendim. (ANAP ve DSP sıralarından "Bravo" sesleri, alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum Sayın Sevgili.

Doğru Yol Partisi Grubu adına Sayın Cihan Paçacı.

Buyurun Sayın Paçacı.

DYP GRUBU ADINA MUSTAFA CİHAN PAÇACI (Elazığ) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bilindiği üzere, 3417 sayılı Yasa, Çalışanların Tasarrufa Teşvik Edilmesi ve Bu Tasarrufların Değerlendirilmesine Dair Kanundu; çalışandan yüzde 2, işverenden yüzde 3 kesinti yoluyla elde edilecek tasarrufun, menkul kıymetlerde değerlendirilerek nemalandırılmasıyla birlikte ödenmesini öngörmektedir. Ancak, 1988 yılından sonra, geçen yıllarda bu tasarruflar hükümetler için bir problem, ayrıca çalışanlar açısından da ücretlerinden haksız olarak kesilen bir kesinti haline gelmiştir. 3417 sayılı Kanunun, bu tasarıyla, sadece bu bölgelerde kaldırılmış olması, Hükümetin bu yasa konusundaki görüşünü de aksettirmektedir. 3417 sayılı Yasanın tümünün yeniden ele alınması ve çalışanların bu konudaki mağduriyetlerinin giderilmesi uygun olacaktır.

Değerli milletvekilleri, bilindiği üzere, Olağanüstü Hal Bölgesinde ve Kalkınmada Öncelikli Yörelerde İstihdam Yaratılması ve Yatırımların Teşvik Edilmesi ile 193 sayılı Gelir Vergisi Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Tasarısı 1997 yılının 12 nci ayında Yüce Mecliste görüşülmeye başlanmış; ancak, tasarı, kapsam içine girecek illerin tespiti konusunda bir mutabakat temin edilemediğinden, komisyon tarafından yeniden görüşülmek üzere geri çekilmiştir.

Tasarı Meclise geldiğinde, tasarının esas gerekçesinde, olağanüstü hal bölgesinde terör nedeniyle yatırımların durma noktasına geldiği, bunun sonucu olarak işsizliğin arttığı ve bölgeden olağanüstü bir göçün yaşanmaya başlandığı, terörle yapılan silahlı mücadele yanında, ekonomik tedbirlerin de alınması gerektiği belirtilmiştir. Şimdi, önümüze gelen yasa tasarının bu temel gerekçesinden vazgeçildiği ve tabiri caizse, sulandırıldığı ve genel bir teşvik yasası haline getirildiği görülmektedir.

Yasa kapsamı içine alınacak illerin tespitinde ise, fert başına gayri safî yurtiçi hâsıla miktarları ile sosyoekonomik gelişmişlik düzeylerinin kriter olarak kullanıldığı görülmektedir.

Değerli milletvekilleri, iller itibariyle dolar cinsinden fert başına düşen gayri safî yurtiçi hâsılanın, doğru ve yeterli bir kriter olmadığı kanaatindeyim. Bilindiği üzere, fert başına düşen gayri safî yurtiçi hâsıla miktarının tespitinde, o ilde özel sektörün ve kamunun yarattığı katmadeğer esas alınmakta ve coğrafî esasa dayanmaktadır; yani, üretim nerede yapılıyorsa, o gelirin, o ilde yaratıldığı ve yine, o gelirin, o ilde kullanıldığı varsayılmaktadır. Peki, gerçek böyle midir? Mesela, size, ilim Elazığ'dan çarpıcı örnekler vermek istiyorum. Bilindiği üzere, Keban Barajı, Elazığ İli hudutları içerisindedir; yine, ferrokrom tesisleri, aynı il hudutları içerisindedir. Keban Barajının ve ferrokromun yarattığı katmadeğer de Elazığ'da kalıyor varsayılmaktadır; yani, Keban'da üretilen enerji, Elazığ'ın geliri olarak görülmektedir. Halbuki, bu gelir, TEDAŞ tarafından tahsil edilerek, yurdun her yöresinde kullanılmaktadır. Keban, Elazığ'ın mütevazı bir ilçesidir; genel olarak, tarım ağırlıklı bir ilçedir. Değerli milletvekilleri, bu ilçenin fert başına düşen millî geliri ne kadar biliyor musunuz; sadece Elazığ'ın bu mütevazı ilçesi Keban'da fert başına düşen millî gelir, Devlet İstatistik Enstitüsü resmî rakamlarıyla, tam 25 585 dolardır; evet, tam 25 585 dolar; sanki, dünyanın en gelişmiş ilçesi olmuş. Bu geliri Keban'daki vatandaş değil, TEDAŞ kullanmaktadır ve bu hesaplama tekniği de, tabiî olarak, Elazığ'ın fert başına düşen millî gelirini sunî olarak yükseltmektedir.

Şimdi, Elazığ'ın diğer ilçelerine bir bakalım: Mesela, en büyük ilçelerinden Palu'nun fert başına düşen millî geliri 654 dolar, Karakoçan'ın 556 dolar, Arıcak'ın 636 dolardır; işte, gerçek budur. Bu kritere göre, Elazığ İlinde fert başına düşen millî gelir 2 268 dolar; Konya'da 2 152 dolar, Gaziantep'te 2 128 dolar ve Kayseri'de 2 038 dolardır; yani, Elazığ, bu kriterlerle, Konya'dan da, Antep'ten de ve Kayseri'den de daha zengin görünmektedir ki, bu, yanlış bir tespittir.

Tabiî, Elazığ da, olağanüstü halin ilan edildiği 1986 yılı itibariyle olağanüstü hal bölgesi kapsamı içerisine girmiş ve yedi yıl bu kapsam içerisinde kaldıktan sonra, üç yıl da mücavir il kapsamında kalmıştır. Elazığ, terörün bütün olumsuzluklarından etkilenmiş -özellikle, ekonomik tahribatı büyük olmuş, işsizlik had safhaya ulaşmıştır- bütün bunlara rağmen, yöre halkı teröre taviz vermemiş ve bu ilimiz, bir yıl önce, olağanüstü hal bölgesi kapsamından çıkarılmıştır ve bugün, bu yasa tasarısıyla, âdeta cezalandırılmaktadır.

Yasa tasarısı, bu haliyle adaletsizliği, haksızlığı doğurmaktadır ve kullanılan kriterler, bu yasa tasarısını amacı dışına çıkarmakta, adaletsizlik ve haksızlıkları meydana getirmektedir. Bu yasa tasarısında Elazığ ve Erzincan'ın kapsam dışında tutulmasının adaletli bir tarafı yoktur.

Sayın Bakan, takdir ettiğim, bürokrasi hayatından, bürokrasiden tanıdığım, dürüst, başarılı ve adil kişiliği olan bir arkadaşımızdır. Böylesine sakat ve adaletsiz bir yasanın bu haliyle geçirilmesi, en azından kendi vicdanını rahatsız edecektir sanırım.

Değerli milletvekilleri, önerim, şayet, fert başına düşen gayri safî yurtiçi hâsıla esas alınacak ise, ilçe bazına indirilmesi ve adaletsizliğin asgariye düşürülmesidir veya bu kabul edilmez ise, yasanın esas gerekçesine uygun olarak, olağanüstü hal bölgesi içerisinde asgarî beş yıl kalmış iller ile Doğu ve Güneydoğu Anadoluda öncelikli yöre kapsamındaki illerin kapsam içerisine alınmasının uygun olacağı kanaatindeyim. Takdir Yüce Meclisindir.

Hepinize saygılar sunuyorum. (DYP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum sayın Paçacı.

Sayın milletvekilleri, biraz önce Refah Partisi Grubu adına yaptığımız çağrı, maalesef, önceki oturumda söz taleplerinin yanlış kaydından kaynaklanmış; Sayın Karamollaoğlu, şahsı adına söz talep ettiği halde, Grup adına söz talep etmiş gibi geçmiştir.

Şimdi, Refah Partisi Grubu adına, Sayın Zülfükar İzol; buyurun efendim. (RP sıralarından alkışlar)

RP GRUBU ADINA ZÜLFÜKAR İZOL (Şanlıurfa) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Olağanüstü Hal Bölgesinde ve Kalkınmada Öncelikli Yörelerde İstihdam Yaratılması ve Yatırımların teşvik edilmesi ile 193 Sayılı Gelir Vergisi Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Tasarısı ve Plan ve Bütçe Komisyonu Raporunun 7 nci maddesi üzerinde Grubum adına söz almış bulunmaktayım.

Bu kanun tasarısı kapsamında yer alan iller arasında Batman, Bingöl, Bitlis, Diyarbakır, Hakkâri, Mardin, Muş, Siirt, Şırnak, Tunceli ve Van İlleri yer almaktadır. Rapora göre, kanun tasarısı kapsamına, sadece isimleri anılan 11 ilin alınmasındaki gerekçeleri şu şekilde sıralamak mümkündür: Terörün ekonomi üzerindeki menfi etkileri; yöre halkının iş ve istihdam imkânlarının artırılması; gelir dağılımının iyileştirilmesi; diğer bölgelere olan göçün önlenmesi.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgemizin bazı illerinin 18 yıldır olağanüstü koşullarda yönetilmesi sebebiyle, bölgenin sınır ülkeleriyle ticaret hayatının noktalanması, bölgenin kısıtlı olan ticarî kaynaklarını tamamen ortadan kaldırmış, bölgede ekonomik anlamda sorun teşkil edecek kadar ciddî bir gerileme yaratmıştır.

Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgesini oluşturan illerde, temel ekonomik faaliyetlerden biri olan sanayi ve hizmet sektörünün gelişmediği izlenmektedir. Faaliyette bulunan orta ve büyük ölçekte imalat sanayii -işyeri, sanayi- Türkiye ortalamalarının çok altındadır. Buna binaen, söz konusu tesislerin büyük bir kısmı kamu sektörüne aittir. Fert başına düşen imalat sanayii katma değeri ise, Türkiye genelinde 100 kabul edildiğinde, bölge için yaklaşık 5-6 seviyesinde kaldığı görülmektedir. Bölgenin gayri safî yurtiçi hâsıla içerisindeki payı ise, yaklaşık olarak yüzde 3,5 ile oldukça düşük bir seviyede kalmaktadır.

Ülke genelinde fert başına düşen gayri safî yurtiçi hâsıla 100 kabul edildiğinde, bu rakam, bölgeyi oluşturan illerde yaklaşık 39'dur. Bu haliyle, bölgedeki iller, ülke ortalama gelir seviyesinin yarısının altında bir gelire sahiptir. Gelir seviyesinin düşüklüğü ile sanayi ve ticarî faaliyetlerin yeterince gelişmemiş olması, malî sektörleri de olumsuz yönde etkilemiştir.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bu sebeplerden dolayı, bölgedeki işsizlik oranı had safhaya ulaşmıştır. Bunun akabinde de, bölge içi ve bölge dışı göç faaliyetleri de yoğun bir şekilde devam etmektedir. Bölgedeki en yoğun göç, 1994 ile 1996 yılları arasında, yüzde 33 oranında gerçekleşmiştir. Bu oranın, bölgedeki menfi durumun düzeltilmemesi karşısında, daha da yükseleceği kaçınılmaz bir gerçektir.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bölgenin ekonomik, sanayi, ticarî ve sosyal yapısına genel olarak değindikten sonra, söz konusu kanun kapsamı dışında kalan Şanlıurfa İlimizin de, yukarıda belirttiğimiz olumsuz yapıdan farklı bir durumu yoktur. Şöyle ki: Şanlıurfa'da yatırımların azlığı, altyapının yetersizliği, ticarî hayatın yeterince gelişmediği gözler önündedir. Şanlıurfamızın gelir seviyesinin düşük olması, eşyanın tabiatına uygun olarak, sosyal ve iktisadî hayatı felce uğratmaktadır. Şanlıurfa'nın, sıkıntılarının giderilmesini beklerken, bu kanun kapsamı dışında kalması, halkı çaresizliğiyle baş başa bırakmıştır. Türkiyemizin en büyük eseri olan, gurur vesilemiz Güneydoğu Anadolu Projesine merkez olan Şanlıurfamızın bu kanun tasarısı kapsamı dışında bırakılmasına bir anlam verememekteyiz. Türkiye'nin 2000'li yıllara zemin hazırlayan bu dev projesinin tamamlanması halinde, hem yöre halkının hem de bölge halkının işsizlik ve sefaletin pençesinden kurtulacağı inancındayım. Zira, Olağanüstü Hal Bölgesinde ve Kalkınmada Öncelikli Yörelerde İstihdam Yaratılması ve Yatırımların Teşvik Edilmesi ile 193 Sayılı Gelir Vergisi Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Tasarısı kapsamındaki iller arasına Şanlıurfamızın da dahil edilmesi sonucunda, ilimize, bölge içinden ve dışından deneyim sahibi sermayedar ve müteşebbislerin gelerek yatırım yapabilmeleri söz konusu olacak ve böylece, gerek tarihî ve kültür yapısıyla gerekse GAP nedeniyle dünyanın ve ülkemizin gözbebeği olan Şanlıurfamızın iktisadî ve sosyal yapısının gözle görülür derecede iyileşeceği kesindir.

Ülkemiz açısından sosyal bir yara olan göçün Şanlıurfa'da da yüzde 50'lere varması sonucu, kentteki sosyal hayat olumsuz yönde etkilenmekte ve çağımızın en önemli problemlerinden olan çarpık kentleşmeyi de beraberinde getirmektedir. Buna paralel olarak, Şanlıurfa halkının gelir dağılımındaki dengesizliği aynı oranda artmaktadır. Teklif edilen kanun tasarısı kapsamına alınan illerin alınma gerekçelerinin, Şanlıurfamız için de geçerli olduğu açıktır.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; şunu özellikle belirtmek isterim ki, OHAL uygulaması içinde yer alan illerle sınırlı olan tasarı kapsamının, terör, işsizlik ve göç sorunlarını birlikte yaşayan Şanlıurfa İlimizi de içine alacak biçimde genişletilmesi ve bu şekliyle kanunlaşmasının çok daha sağlıklı ve tutarlı olacağı kanaatini taşımaktayım.

Hepinize saygılarımı sunuyorum. (RP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum Sayın İzol.

Gruplar adına başka söz talebi var mı?.. Yok.

Şahsı adına Sayın Aslan Polat?.. Yok.

Sayın Cevat Ayhan?.. Yok.

Sayın Temel Karamollaoğlu?..

TEMEL KARAMOLLAOĞLU (Sıvas) – Vazgeçtim efendim.

BAŞKAN – Vazgeçtiniz.

Başka söz talebi?.. Yok.

Madde üzerinde üç önerge vardır; geliş sırasına göre okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 392 sıra sayılı kanun tasarısının 7 nci maddesine "olağanüstü hal bölgesinde" ibaresinden sonra gelmek üzere "ve Şanlıurfa İlinde" ibaresinin eklenmesini arz ve teklif ederim.

Zülfükar İzol

Şanlıurfa

BAŞKAN – İkinci önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan, 392 sıra sayılı kanun tasarısının 7 nci maddesinde "olağanüstü hal bölgesinde" ibaresi yerine "bu kanun kapsamında sayılan illerde" ibaresinin yer almasını arz ve teklif ederiz.

Suat Pamukçu Lütfi Doğan Hasan Dikici

Bayburt Gümüşhane Kahramanmaraş

M. Ziyattin Tokar Naci Terzi İsmail Özgün

Ağrı Erzincan Balıkesir

Veysel Candan Mikail Korkmaz Mehmet Bedri İncetahtacı

Konya Kırıkkale Gaziantep

Kahraman Emmioğlu Hüseyin Arı Ahmet Çelik

Gaziantep Konya Adıyaman

Şinasi Yavuz Nurettin Aktaş Osman Hazer

Erzurum Gaziantep Afyon

Temel Karamollaoğlu Ahmet Feyzi İnceöz Turhan Alçelik

Sıvas Tokat Giresun

Ahmet Cemil Tunç Mehmet Recai Kutan

Elazığ Malatya

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, okunan bu önergeyi, bu kanun kapsamında il kalmadığı için işleme koyamıyoruz.

Üçüncü önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 392 sıra sayılı kanun tasarısının 7 nci maddesindeki "olağanüstü hal bölgesinde" ibaresinin "olağanüstü hal bölgesi ile kalkınmada öncelikli illerde" şeklinde değiştirilmesini arz ederiz.

Abdüllatif Şener Temel Karamollaoğlu Hüseyin Yıldız

Sıvas Sıvas Mardin

Muhammet Polat Fethullah Erbaş Ömer Özyılmaz

Aydın Van Erzurum

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, şimdi okunan bu önerge, aynı zamanda aykırı önerge olduğu için, onu işleme alıyorum.

Sayın Komisyon, önergeye katılıyor musunuz?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANI BİLTEKİN ÖZDEMİR (Samsun) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Sayın Hükümet?..

MALİYE BAKANI ZEKERİYA TEMİZEL (İstanbul) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Önerge sahipleri, konuşacak mısınız, gerekçeyi mi okutalım?

TEMEL KARAMOLLAOĞLU (Sıvas) – Gerekçe okunsun.

BAŞKAN – Peki efendim, gerekçeyi okutuyorum:

"Gerekçe: Anılan madde hükmünün, olağanüstü hal bölgesiyle birlikte kalkınmada öncelikli illerde de uygulanması amaçlanmaktadır. "

BAŞKAN – Gerekçesi okunan önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.

Diğer önergeyi işleme alıyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 392 sıra sayılı kanun tasarısının 7 nci maddesine "olağanüstü hal bölgesinde" ibaresinden sonra gelmek üzere "...ve Şanlıurfa İlinde" ibaresinin eklenmesini arz ve teklif ederim.

Zülfükar İzol

Şanlıurfa

BAŞKAN – Sayın Komisyon, önergeye katılıyor musunuz?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANI BİLTEKİN ÖZDEMİR (Samsun) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Sayın Hükümet?..

MALİYE BAKANI ZEKERİYA TEMİZEL (İstanbul) – Katılmıyoruz efendim.

BAŞKAN – Sayın İzol?..

ZÜLFÜKAR İZOL (Şanlıurfa) – Gerekçenin okunmasını istiyorum Sayın Başkan.

BAŞKAN – Gerekçeyi okutuyorum efendim:

"Gerekçe: Türkiye Cumhuriyetinin en büyük eseri olan GAP'ın Şanlıurfa'da yaratacağı istihdam, tarım, enerji, sanayi ve diğer sektörlerdeki yatırımların teşvik edilmesi ve yatırımların karşılığının kısa sürede amorti edilmesi yanında, süratle kalkınarak, halkın refah ve mutluluğunun yükseltilmesi, bu suretle de, kalkınmada öncelikli illerde uygulanan teşviklere ilave olarak, özellikle tarım, sanayi ve turizm alanında, yeni, özendirici teşviklerin de uygulamaya konulması, Şanlıurfa halkı için son derece gerekli ve önemlidir. Bu sebeple, Şanlıurfa İlinin, kalkınmada öncelikli yöreler kapsamına alınması."

BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza...

MEHMET BEDRİ İNCETAHTACI (Gaziantep) – Karar yetersayısının aranmasını istiyorum Sayın Başkan.

BAŞKAN – Arayacağım efendim.

Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler...

Sayın milletvekilleri, karar yetersayısı yoktur.

Ne kadar ara verelim sayın grup başkanvekilleri?

ÜLKÜ GÜNEY (Bayburt) – 10 dakika yeter Sayın Başkan.

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, saat 20.00'de toplanmak üzere, birleşime ara veriyorum.

 

Kapanma Saati: 19.46

 

 

 

 

BEŞİNCİ OTURUM

Açılma Saati : 20.00

BAŞKAN : Başkanvekili Uluç GÜRKAN

KÂTİP ÜYELER : Mehmet KORKMAZ (Kütahya), Ali GÜNAYDIN (Konya)

 

 

BAŞKAN – Türkiye Büyük Millet Meclisinin 45 inci Birleşiminin Beşinci Oturumunu açıyorum.

V. — KANUN TASARI VE TEKLİFLERİYLE KOMİSYONLARDAN

GELEN DİĞER İŞLER (Devam)

2. – Olağanüstü Hal Bölgesinde ve Kalkınmada Öncelikli Yörelerde İstihdam Yaratılması ve Yatırımların Teşvik Edilmesi ile 193 Sayılı Gelir Vergisi Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Tasarısı ve Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (1/660) (S. Sayısı : 392 ve 392’ye 1 inci Ek) (Devam)

BAŞKAN – Görüşmelere kaldığımız yerden devam ediyoruz.

Komisyon ve Hükümet yerlerini aldılar.

Sayın milletvekilleri, Sayın Zülfükar İzol'un 7 nci madde üzerindeki önergesinin oylanması sırasında karar yetersayısının aranması istenmişti; bulamamıştık.

Şimdi, önergeyi yeniden oylayacağım ve karar yetersayısını arayacağım.

Önergeyi kabul edenler... Kabul etmeyenler... Karar yetersayısı vardır; önerge kabul edilmemiştir.

Şimdi, 7 nci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Madde kabul edilmiştir.

8 inci maddeyi okutuyorum:

Bedelsiz Yatırım Yeri Tahsisi

MADDE 8. – Kalkınmada öncelikli yörelerde; organize sanayi bölgelerine öncelik verilmek üzere en az 10 kişilik istihdam öngören teşvik belgeli yatırımlar için gerçek ve tüzel kişilere, Hazineye ait arazi ve arsaların mülkiyeti bedelsiz olarak devredilebilir.

Devir konusu arazi ve arsaların, imar planları yoksa, bunların imar planları öncelikle yapılır.

Belirlenecek istihdam esaslarına, yatırımın faaliyete geçmesi tarihinden itibaren beş yıl süre ile uyulması zorunludur.

Devredilen arazi ve arsanın tapu kaydına, devir sırasında Hazinece bedelsiz olarak devrolunduğu, devir amaç ve koşullarına, devir alan gerçek ve tüzel kişilerin uymak zorunda olduğuna dair şerh konulur. Bu madde kapsamında belirlenmiş şartlara uyulmuş olması kaydıyla, talep üzerine, belirtilen süre sonunda, tapu kaydındaki şerh terkin edilir.

Yatırımcının, bu madde kapsamında belirlenen şartlara uymaması halinde, herhangi bir yargı kararı aranmaksızın taşınmaz mal, üzerindeki muhdesat ile birlikte Hazine adına kaydolunur.

Bu maddenin uygulanması ile ilgili istihdam, yatırıma başlama ve tamamlama süresi, devredilen taşınmazın teminat olarak gösterilmesi, miktar ve devir koşulları ile diğer esas ve usuller, gerektiğinde ilgili kuruluşların da görüşü alınarak Maliye Bakanlığınca hazırlanacak bir yönetmelikle belirlenir.

BAŞKAN – Madde üzerinde, Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına, Sayın Orhan Veli Yıldırım; buyurun. (CHP sıralarından alkışlar)

CHP GRUBU ADINA ORHAN VELİ YILDIRIM (Tunceli) – Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; 392 sıra sayılı yasa tasarısının 8 inci maddesi üzerinde, Cumhuriyet Halk Partisinin görüşlerini arz edeceğim; bu vesileyle, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.

Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; 8 inci maddede, yatırım amacıyla kalkınmada öncelikli yörelerde hazine arazisi ve hazine arsasının bedelsiz olarak devredileceğinden ve bu devrin şartlı olacağından ve şartlara uyulmaması halinde, mahkemeye ihtiyaç duyulmaksızın tekrar geri alınma koşullarından bahsedilmektedir. Yasanın amacına uygun bir düzenleme; ancak, bir görüşümüzü belirtmekte de fayda mülahaza ediyoruz.

Tahsis edilecek yerler, kanımızca, özellikle küçük sanayi sitesi ve organize sanayi bölgesi çerçevesinde oluşturulmalıdır; böyle oluşturulduğu takdirde, yani, ana sanayi ile yan sanayi arasındaki ilişki göz önünde bulundurulduğu ve gerek altyapı ve gerek ulaşım gerekse enerjinin genel uygunluğu ve maliyetler göz önünde tutulduğu takdirde, yasanın amacına daha uygun olacağı kanaatindeyiz.

Tasarının tümü üzerinde de belirttiğimiz gibi, tabiî, teknik açıdan nasıl değerlendirildiğini bilemiyoruz, ama, arsa ve arazinin tapusunun verilmesi suretiyle devredilmesi yerine, acaba kiralama usulüyle olsaydı daha uygun olmaz mıydı?

Bu düşüncelerimizi arz etmek üzere söz aldım; Sayın Başkanlığı ve Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum Sayın Yıldırım.

Refah Partisi Grubu adına, Sayın Ahmet Aydın; buyurun. (RP sıralarından alkışlar)

RP GRUBU ADINA AHMET NURETTİN AYDIN (Siirt) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Olağanüstü Hal Bölgesinde ve Kalkınmada Öncelikli Yörelerde İstihdam Yaratılması ve Yatırımların Teşvik Edilmesi ile 193 Sayılı Gelir Vergisi Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Tasarısı üzerinde görüşlerimizi arz etmek üzere huzurlarınızdayım; bu vesileyle, Yüce Heyetinizi saygıyla selamlıyorum.

Değerli milletvekili arkadaşlarım, olağanüstü hal bölgesindeki bir ilin milletvekili olarak, 55 inci Anasol-D Hükümetinin ilk ve tek olumlu kanun tasarısını, biraz sonra dile getirmeye çalışacağım noksanlarına rağmen, doğrusu dikkate şayan görüyor ve burada memnuniyetimizi belirtmek istiyoruz. Sosyal ve ekonomik sıkıntılar içerisinde can çekişen güneydoğu halkımızın, bu Yüce Meclisin müşfik ilgisine şiddetle ihtiyacı var; ancak, şu bir gerçek ki, şu an önümüze getirilmiş olan güneydoğuyu kalkındırma kapsamı içerisindeki bu yasa tasarısında, somut olarak bölgeye yatırımı götürecek cazip unsurları pek göremiyoruz.

Şimdi, 8 inci maddede, yatırım yapılacak yerlerin arsa ve arazilerinin devlet tarafından karşılanması, bir tasarı hükmü olarak önümüze gelmektedir.

Şimdi, efendim, zaten güneydoğuda yapılacak bir yatırımda arsa ve arazinin yatırım içerisindeki oranı, takdir edersiniz ki, fevkalade cüzî ve primitif bir orandır. Eğer gerçekten bu bölgeye ciddî manada bir cazibe götürmek istiyorsak, her şeyden önce Hazinenin bir nakit ayırması lazım; Hazine ciddî manada nakit ayıracak ve düşük faizli kredi sağlayacak. Şimdi, bölge halkı içerisinde sermaye sahibi olup da yatırım yapabilecek kaç insanımız var?

Değerli milletvekilleri, yani, burada, her ne kadar, isim olarak, şeklen, kalkınmada öncelikli yörelere bir cazibe getirilmek isteniyorsa da, somut olarak bir şey göremiyoruz. Takdir edersiniz ki, bir güneydoğu ili olarak Siirt'i baz alırsak, Siirt, 1973'te gelişmişlik düzeyinde 30 uncu sırada, yani Türkiye illeri arasında Siirt 30 uncu sırada ve bugün, Siirtimiz, maalesef gelişmişlikte 68 inci sırada, fert başına düşen millî hâsılada 61 inci sırada ve Siirt'te, şu an, maalesef, devrede olan ancak iki üç tesis görebiliyorsunuz; üç beş tane de yarım kalmış, tamamlanamamış tesisimiz, sermaye eksikliğinden, maalesef atıl durmakta.

Değerli milletvekili arkadaşlarım, şimdi, güneydoğuda, kalkınma bütünüyle sanki özel sektörün inisiyatifine bırakılmış gibi bir durum görüyoruz, devletin yapmış olduğu bir yatırım yok. Yatırım yapacaksanız, her şeyden evvel altyapıyı sağlamanız lazım. Yatırımda en büyük faktör, ulaşım ve altyapıdır. 54 üncü Refahyol Hükümetinin Siirt-Pervari güzergâhını üçte ikiye indirecek, yani, 90 kilometreyi 60 kilometreye indirecek projesi, 55 inci Hükümetin işbaşına gelmesiyle birlikte maalesef durdu ve akamete uğradı.

HÜSAMETTİN KORKUTATA (Bingöl) – Yazıklar olsun!..

AHMET NURETTİN AYDIN (Devamla) – Şimdi, teşvikten bahsediliyor; herhangi bir nakit desteği yok, hazine yardımı yok. Bir örnek olarak, Kurtalan Çimento Fabrikası, yakın tarihte özelleştirme kapsamı içerisinde özelleştirildi; bölgeden bir işadamına ihaleyle verildi ve maalesef, bugüne kadar aylar geçmesine rağmen, Kurtalan Çimento Fabrikasının devriyle ilgili herhangi bir işlem yapılmadı. Niçin yapılmadı; çünkü, bölge halkının elinde sermayesi yok. Bu özelleştirme eğer batıdaki tekelci sermayede kalsaydı, tekelci sermaye önce devletten kredisini alır, ondan sonra gider, devletin canım tesislerini yok pahasına satın alırdı.

Değerli milletvekili arkadaşlarım, şu an, gerçekten, Türkiye'nin geçirmekte olduğu bu sıkıntılı dönemin arkasında, bence, bir kurt-kuzu kavgası var. Şimdi, Refahyol Hükümeti, eğer kuzudan yana değil de kurttan yana olsaydı, eğer KOBİ'lerden yana değil de tekelci sermayeden yana olsaydı, öyle zannediyorum ki, şu an Refahyol Hükümeti başta olacaktı ve ülkenin şu an yaşadığımız, dünya kamuoyunun gözü önünde ibretle ve hayretle izlenen bu durumu meydana çıkmayacaktı.

Şu bir gerçek ki, biz Refah Partisi olarak, kimden gelirse gelsin, fakir halktan, mazlum halktan, yoksuldan, biçareden yana olacak her türlü yasa tasarı ve teklifine, her türlü yaklaşıma kayıtsız şartsız evet diyoruz; yeter ki, fakirden yana olsun; yoksuldan yana olan her türlü teklife Refah Partisinin evet dememesi mümkün değildir.

Sözün özü, Türkiye gibi bir ülkede, Devlet İstatistik Enstitüsünün ve Devlet Planlamanın tespitlerine göre, şu an 4 milyon insan açlık sınırında ve bu 4 milyon insanın büyük bir kısmı, yani ekseriyeti de, takdir edersiniz ki, doğu ve güneydoğu bölgelerinin insanı. Bu tablo ortadayken, biz hâlâ, teşvikten ve bölge insanının, bölge halkının yüreklerine popülist politikalarla su serpmekten başka bir şey yapmıyoruz. Maalesef, ülkenin kaymağını, kremasını... Şöyle bir dikkat edersek, bizim kültürümüzle hiçbir bağı olmayan, literatürümüzde yeri olmayan bir senfoni orkestrasına 20 trilyon lira harcanırken...

TUNCAY KARAYTUĞ (Adana) – Bu ne düşmanlık ya!..

AHMET NURETTİN AYDIN (Devamla) – ... güneydoğu halkı açlıkla mücadele veriyor.

Aziz kardeşlerim, size şunu söyleyeyim ki, bu ülkede bölgeler arasındaki kalkınmışlık farkını asgarîye indirmediğimiz müddetçe bizim huzur bulmamız, sükûna kavuşmamız mümkün değildir. Çok çarpık bir yönetim var; güçten yana, hukuksuzluktan yana bir yönetim; onun için, siz de rahat ve huzur bulamazsınız, bu ülke ilânihaye böyle gider. Yani, bugün güneydoğuda çöplüklerden ekmek kırıntıları toplayan insan varken, senin kimliğinle ilgisi olmayan bir...

AGÂH OKTAY GÜNER (Ankara) – Siz ne yaptınız onbir ayda?! Çöplükleri temizlediniz!..

AHMET NURETTİN AYDIN (Devamla) – Biz, gelir gelmez, Fakir Fukara Fonunu 5 kat artırdık. Hiç merak etmeyin sayın başkan, gidin, güneydoğu halkına sorun; sizden mi memnunlar, yoksa 54 üncü Refahyol Hükümetinden mi memnunlar. (RP sıralarından alkışlar)

AGÂH OKTAY GÜNER (Ankara) – O zaman mesele yok; bravo size!..

AHMET NURETTİN AYDIN (Devamla) – Ama, inşallah, ilk fırsatta, halkın vicdanı, halkın gönlü ve halkın iradesi sandığa yansıdığı zaman, o acı akıbetle karşı karşıya kalacaksınız; onu bekleyiniz.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Sayın Aydın, lütfen, toparlayın.

AHMET NURETTİN AYDIN (Devamla) – Cenabı Hakkın her türlü nimetini ihsan ettiği bu ülkede, ülke insanının bu fukaralığı, bu yoksulluğu, bu sıkıntıları, gerçekten, idareden ve yönetimden kaynaklanmakta.

ÜLKÜ GÜNEY (Bayburt) – Onu eski yönetime söylüyorsun!..

AHMET NURETTİN AYDIN (Devamla) – Değerli milletvekili arkadaşlarım, dünyanın sayılı şanslı ülkelerinden biriyiz. Doğal zenginliğimizle, insan kaynağımızla, bilgimizle, tarihimizle, yaşadığımız teknolojik çağda -zaten teknoloji transferi de oldukça yaygın- bizim tek eksiğimiz -şu an düzenin beslediği ağızlar bile sistemin bozukluğundan dem vurmakta- sistem bozuk; dürüst olmayan yönetim, halkı sürekli ağlatmakta. Onun için, bu millet için elzem olan, lazım olan tek şey...

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Sayın Aydın, teşekkür ediyorum.

AHMET NURETTİN AYDIN (Devamla) – ...doğru sistem ve dürüst yönetim; bizim ihtiyacımız budur.

BAŞKAN – Sayın Aydın, teşekkür ediyorum.

Gruplar adına başka söz talebi var mı?

AHMET NURETTİN AYDIN (Devamla) – Daha bir milletvekili...

ÜLKÜ GÜNEY (Bayburt) – Tamam, tamam; bitti...

BAŞKAN – Sayın Aydın, süremiz doldu, bitti.

AHMET NURETTİN AYDIN (Devamla) – 1 dakika daha verin.

BAŞKAN – 1 dakikayı verdim; onu da kullandınız.

Teşekkür ediyorum Sayın Aydın.

AHMET NURETTİN AYDIN (Devamla) – Sayın Başkan...

ÜLKÜ GÜNEY (Bayburt) – Tamam, yeter; boş konuşmayın.

BAŞKAN – Sayın Aydın, teşekkür ediyorum.

AHMET NURETTİN AYDIN (Devamla) – Peki efendim; bu duygu ve düşüncelerle, hepinize saygılar sunuyorum. (RP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Doğru Yol Partisi Grubu adına, Sayın Saffet Arıkan Bedük; buyurun. (DYP sıralarından alkışlar)

DYP GRUBU ADINA SAFFET ARIKAN BEDÜK (Ankara) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 392 sıra sayılı kanun tasarısının 8 inci maddesi üzerinde Doğru Yol Partisinin görüşlerini sunmak üzere huzurlarınızdayım; Yüce Heyetinizi, şahsım ve Grubum adına saygıyla selamlıyorum.

Bu tasarı, bölgeler arasındaki dengesizliği giderecek, ekonomik kalkınmayı sağlayacak, Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgelerinde kalkınmada öncelikli yörelere dahil olan iller ile olağanüstü hal bölgesindeki illerin ve mücavir illerin ekonomisine bir noktada katkı sağlayacak birkısım tedbirleri ortaya koymaya yönelik olarak getirilmiş bir kanun tasarısıdır ve yine, bu bölgeye hem yatırımı teşvik etmek hem istihdam yaratmak hem de bu bölgeden başka bölgelere işsizlik sebebiyle göçü önlemeye yönelik olarak getirilmiştir; ayrıca, bu bölgedeki ekonomik göstergelerin zayıflığı, işsizliğin fazlalığı nedenleriyle birkısım hain terör örgütlerinin buradaki birkısım eylemlerini, devletin ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğüne yönelik birkısım tehdit ve tehlikelerini de bertaraf etmeye yöneliktir. Güvenlik kuvvetlerimizin yapmış olduğu çalışmalara teşekkür ediyoruz; şehitlerimizi, rahmetle ve minnetle anıyoruz.

Hemen, şunu özellikle belirteyim: Gelinen noktadan itibaren, özellikle, alınması gereken tedbirleri çok iyi tahlil etmek gerektiği kanaatini taşıyorum ve artık, ekonomik tedbirlerin bir an evvel bu bölgeye getirilmesinin zaruretine bütün siyasal partilerin katıldığı muhakkaktır.

Bu kanun tasarısının görüşülmesinden itibaren, 2 nci maddesi, kapsamı ihtiva etmektedir. Değerli milletvekilleri, kanun tasarısını çok iyi değerlendirmek durumundayız. Bu kanun tasarısının kapsamına alınan illeri şöyle sıralamak mümkün:

Birincisi, bu kanunun yürürlüğe girdiği tarihte olağanüstü hal bölgesinde olan iller ile mücavir illeri kapsamaktadır. Bunlar hangileridir; bunlar, şunlardır: Batman, Bingöl, Bitlis, Diyarbakır, Hakkâri, Mardin, Muş, Siirt, Şırnak, Tunceli ve Van.

İkinci bir grup iller var; bu iller de, özellikle, hem Devlet İstatistik Enstitüsünün hem de Devlet Planlama Teşkilatının verileri esas alınmak suretiyle, fert başına düşen hâsıla itibariyle 1500 dolar ve ayrıca sosyoekonomik gelişmişlik düzeyi itibariyle de 0.5 puan ve onun altında olan illerden Bakanlar Kurulunca uygun görülenleri kapsıyor; kabul ettiğimiz şekilde söylüyorum. Bunlar hangileri; bunlar da -11 il- şunlar: Adıyaman, Ağrı, Ardahan, Bayburt, Erzurum, Gümüşhane, Iğdır, Kars, Ordu, Şanlıurfa ve Yozgat İlleri. Bu neye bağlı; Bakanlar Kurulunca seçileceklere bağlı, yani bunların arasından Bakanlar Kurulunca uygun görülenler bu kanun tasarısından istifade edebilecek, bu istisnalardan, bu teşviklerden yararlanabilecek; yani, Hükümete, bir noktada yetki verilmiş oluyor. Tabiî, kolay kolay da bunların hepsini kabul etmezlik yapamaz, hepsini de kabul edecek.

Değerli arkadaşlar, Bakanlar Kurulunca tespit edilen bir başka iller grubu daha var, onlar hangileri; kalkınmada öncelikli yöreler statüsüne tabi olan illerden Bakanlar Kurulunca uygun görülecek olan il ve ilçeleri de bu kanun tasarısındaki "kalkınmada öncelikli yöreler" ifadesinin içerisine koymuş oluyoruz.

Ne oluyor; üç grup il. Birincisi, mücavir iller ve olağanüstü hal bölgesine dahil olan iller; ikincisi, Bakanlar Kurulunca sosyoekonomik kalkınma düzeyi ve fert başına düşen hâsılayı esas almak suretiyle tespit edilen illerden uygun görülenler; üçüncüsü de, kalkınmada öncelikli yöreler kapsamına giren illerden bir bölümünü buraya alıyoruz.

Değerli arkadaşlar, Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgelerinin kalkınmada öncelikli yöreler kapsamına giren bütün illeri, denilmiş olsa idi, ne olacaktı; içerisine, Erzincan, Malatya ve Elazığ da girecekti. Arkadaşlarımız, iki gündür, hem Elazığ'ı hem Malatya'yı hem de Erzincan'ı devamlı olarak anlatıyorlar, tespit edilen verileri de, aslında buradaki fert başına düşen hâsılayla ilgili değerlendirmelerde bir yanlışlığın olduğunu dile getiriyorlar; Elazığ, mesela, bir Keban Barajına dayanıyor; Erzincan'ın, yapılan yatırımlara dayanması söz konusu, vesaire...

Değerli arkadaşlar, bu üç ili almamanın "olağanüstü hal bölgesi" ifadesinin içerisine koymamanın ne faydası var?! Bana göre, yanlış; çünkü, bu illeri gerçek anlamıyla almak lazım, desteklemek lazım ve üstelik de, bu yörelerin, özellikle, eğer kalkınmasında veya rakamlarında, sosyoekonomik gelişmesinde bir fazlalık varsa, bundan memnuniyet duymak lazım, daha fazla teşvik etmek lazım, daha fazla desteklemek lazım; ama, maalesef, ne Malatya ne Erzincan ne de Elazığ, girmemiş; bu, bir eksikliktir.

Değerli arkadaşlar, şimdi, kalkınmada öncelikli yörelere geliyorum. Kalkınmada öncelikli yöreler kapsamına giren konulara bakıyorsunuz, bunlar da, yine, Bakanlar Kurulunca uygun görülecekleri ifade ediyor. Temenni ediyoruz ki, Malatya da, Elazığ da, Erzincan da, kalkınmada öncelikli yöreler bakımından Bakanlar Kuruluna verilmiş olan bu yetkiden istifade etsin. Böylece, hiç olmazsa, gerçekten, aynı sosyolojik ve coğrafik şartlarda, aynı güvenlik sorunu içerisinde, aynı terörle mücadelede, aynı işsizlik sorunu içerisinde olan bu illerimizin mutlak surette desteklenmesi ve adaletsizliğin önlenmesi konusunda gereken hassasiyetin gösterileceğini ümit ediyoruz.

Değerli arkadaşlar, peki, bu kanun tasarısıyla ne getiriliyor... Ben inceledim, 1984 yılında çıkarılmış ve uygulamaya konulmuş olan 2982 sayılı Kanunu sanıyorum çoğunuz incelemediniz. 2982 sayılı Kanunu, 1995 yılına kadar geçerli; 1984'te çıkmış, 1995'e kadar uygulanmış ve gerçekten, bu bölgeye fevkalade faydalı hizmetler verilmiş; o kadar güzel teşvikler olmuş ki, o kadar büyük destekler yapılmış ki, belki, bu kanun tasarısında bulunmayan Kurumlar Vergisi veya diğer vergilerle ilgili konular hariç olmak üzere, diğerlerinin hepsi var. O halde, eğer biz, 2982 sayılı Kanunu on sene daha uzatıyoruz, demiş olsaydık, hiçbir problem olmayacaktı. Eğer ilave bir şeyler yapmak istiyorsanız, bir ek madde getirmek suretiyle bunu gerçekleştirmiş olsaydınız, daha gerçekçi olurdu; ama, 2982 sayılı Kanunun 1984'ten 1995'e kadar olan safhasında Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgelerine, olağanüstü hal bölgesine verilmiş olan teşvikleri, imkânları maalesef geriye atıyorsunuz, geride bırakıyorsunuz; onun farkında değilsiniz; değerli arkadaşlar, değerli milletvekilleri; inanın, farkında değilsiniz...

REFİK ARAS (İstanbul) – Öyle değil, öyle değil; yeni unsurlar var.

SAFFET ARIKAN BEDÜK (Devamla) – Efendim, kanun öyle söylüyor.

Eskisinde deniliyor ki; eğer yatırım yüzde 50'ye kadar bitmiş ise, o takdirde, bu indirimlerden otomatikman istifade eder. Ama, getirdiğimiz tasarıda ne deniliyor biliyor musunuz; yüzde 100'ü bitmediği sürece, bu indirimlerden istifade etmeyecek; onu bilin. Ben, bunu, size sadece hatırlatıyorum ve diyorum ki, bunun sesini çok getiriyorsunuz; ama, inanın, halka verdiğiniz mesaj kadar, çok fazla bir imkân getirmiyorsunuz; bunu dikkatle incelemeniz lazım, buna hassasiyet göstermeniz lazım; daha evvel getirilmiş olan imkânlara nazaran, Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgelerine, olağanüstü hal bölgesine, daha az imkân veriyorsunuz.

Bakınız, 1993 yılında, Sayın Demirel Başbakanken, orada bir Bakanlar Kurulu toplantısı yaptı; 1993/4-1 Bakanlar Kurulu kararıyla verilmiş olan, yine bu teşviklerdi, yine bu desteklerdi; yatırım imkânları, istihdamı arttırıcı imkânlar, arsaların tahsisi; baktığımızda, hepsi, yine buraya nazaran çok daha iyi şartlardaydı; onun için, ben, size bunu tekrar hatırlatmakta fayda görüyorum.

Değerli milletvekilleri "kalkınmada öncelikli yöreler" tabirini, gelin, hep birlikte tekrar bir tahlil edelim. Bir Ankara milletvekili olarak sizlere seslenmek istiyorum. Ankara denilince, akla, sadece Ankara'nın merkezi geliyor; inanın, bu da yanlış. Ben valilik yaptım, Doğu Anadolu ve Güneydoğu Anadolu Bölgelerinin hepsini gezdim, gezmediğim il de yok; sizi temin ederim ki, Ankara'nın Güdülü, Ankara'nın Kaleciki, Ankara'nın Evreni, Haymanası, Balâsı, doğu ve güneydoğudan daha geri kalmış. Gelin, biz, artık, bu kalkınmada öncelikli yöreler kapsamına ilçeleri de alalım. Ankara denilince sadece Ankara'nın merkezini düşünüyorsunuz; Ankara'nın merkezi gelişmiş, doğrudur; ben, Ankara merkezine hiçbir şey söylemiyorum; ama...

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Sayın Bedük, toparlıyoruz efendim.

SAFFET ARIKAN BEDÜK (Devamla) – Ankara Milletvekili olduğunuza göre, süreyi biraz daha fazla verin.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; ben şunu söylüyorum: Ankara gibi illerimizin ilçelerinin kalkınmada öncelikli yöreler kapsamına alınmasının, hem göçü önleyeceğini hem güvenliğe faydası olacağını ve hem de ilçelerin daha fazla gelişeceğini ümit ediyoruz, temenni ediyoruz ve eğer, Ankara'nın tüm içelerini, özellikle -ağırlıklı olarak söylüyorum- Haymanasını, Balâsını, Şereflikoçhisarını vesairesini alırsanız, Ankara'ya hem sanayi bakımından hem sosyal ve ticarî bakımdan yüklenen yükü biraz daha yaymış olursunuz ve bölgenin tamamını da kalkındırmış olursunuz.

Ben, kalkınmada öncelikli yörelerle ilgili yapılacak düzenlemede Ankara ilçelerinin mutlaka dikkate alınacağı ve alınması gerektiği inancını ve temennisini ifade ediyor, hepinizi sevgi ve saygıyla selamlıyorum.

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum Sayın Bedük.

REFİK ARAS (İstanbul) – 1991'den sonra niye yapmadınız?!

SAFFET ARIKAN BEDÜK (Ankara) – Ben siyaset yapmıyorum.

BAŞKAN – Grupları adına başka söz talebi?.. Yok.

Şahsı adına, Sayın Bekir Sobacı; buyurun. (RP sıralarından alkışlar)

BEKİR SOBACI (Tokat) – Sayın Başkan, değerli arkadaşlar; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Burada, biraz sonra çıkaracağımız bir teşvik kanununu tartışıyoruz. Şöyle bir baktığımızda, Türkiye'de teşvik yeni değil; planlı kalkınma dönemlerinin ana mekanizmalarından biri olmuş ve maalesef, Türkiye, yanlış seçeneklerle, tercihlerle, bir zamanlar teşviklerle oluşturduğu İstanbul-Kocaeli-Bursa üçgeni gibi sanayileşmiş bölgelerin yanında, doğu ve güneydoğu gibi, bugün, ülkeye problem olan bir dengesizliği, yine teşviklerle, kendi elleriyle sağladı; yığınakta yaptığımız hatayı, şimdi yine bir teşvik yasasıyla, düzeltmeye, telafi etmeye çalışıyoruz.

Burada, değerli konuşmacılar, teşvik kanunlarının yeni olmadığını, 1984'ten itibaren de yoğun şekilde çıkarıldığını, devam ettiğini ifade ettiler. Gerçekten, Türkiye, 1984'te başlayan ve kaynak kullanımı destekleme primleri gibi yüksek oranlı primlere rağmen, başarısız bir teşvik sürecini yaşamıştır.

Şimdi, tarımsal kalkınmayı amaçlayan teşvik uygulamalarının sonuçlarına baktığımızda, bugün, Türkiye'de Anadolu, bir besi ahırları mezarlığı görünümündedir arkadaşlar. Biz, köylü vatandaşlarımıza, besici çiftçilerimize, ahırlarını yapması için destekleri verdik; ama, o ahırı dolduracak gücü ve sermayeyi o çiftçilerimize aktaramadık. Peşinden de şu çok önemliydi; bir kanunu çıkarmak önemli değil, onu intaç etmek, sonuçlandırmak daha önemlidir. Besiciliği teşvik için trilyonları akıttık; peşinden, ithal canlı hayvan ve et ithaliyle, aynı besiciyi, devlet kendi elleriyle boğdu. Türkiye bu gerçekleri yaşamıştır; birilerinin kulakları çınlasın!

Değerli arkadaşlar, şimdi, burada, 8 inci maddede, kalkınmada öncelikli yörelerde arsa tahsisini tartışıyoruz. Bugün, devlet, bazı sektörel organize sanayi bölgelerinde kendi imkânlarıyla sağladığı bu tahsisleri, o organize sanayi bölgelerinde yatırımı gerçekleştirmediği halde, metrekaresi 150 dolara satıyor, inşaatını da yapmamış. Onun için, burada, ben, ilgili bakanlarımızın da dikkatini çekiyorum; bugün, bu organize sanayi bölgeleri bellidir ve devlet, buna da bir çözüm bulmak zorundadır.

Ayrıca, yine, kalkınmada öncelikli yörelerdeki bu tahsislerle ilgili olarak, bugün, maalesef, bir ilçede ya da bir ilde organize sanayi bölgesinin yer tespitinden tutun imar planlarına kadar Ankara'ya bağımlıyız. Hiç değilse, il seviyesine indiremezsek bile, bölge bazında, bu organize sanayi bölgelerinin mevzuat, bürokrasi işlemlerini çözmenin yolunu, artık, Türkiye bulmak zorundadır diye ifade etmek istiyorum.

Şimdi, burada, 55 inci Hükümetimize de bir şey ifade etmek istiyorum; bu teşvik yasası çıksın, ona bir şey demiyoruz; ama, ondan önce ele alınması gereken önemli bir husus vardır: Bugün, 54 üncü Hükümet döneminde yapılan valilikler ve kaymakamlıklar bazında ekonomik koordinasyon toplantılarını, şu anda, sizin Hükümetiniz yapmıyor. Size bir tavsiyemiz; 54 üncü Hükümet döneminde, ekonomik koordinasyon toplantılarıyla, Türkiye'nin bir envanteri çıkarılmıştır. Eğer, bu memlekete bir iyilik yapmak istiyorsanız, KOBİ kredilerini, ciddî manada artırın ve ayrıca, yarım kalmış, tesis mezarlığı görünümündeki Anadolu'ya da, gerçekten destek vererek, bu tesisleri ülke ekonomisine kazandırmanın en hayırlı iş olacağını ifade etmek istiyorum.

Ülkemizde, maalesef, yaşadığımız son süreçte irticayla damgalanan holdinglerimiz var ve bu holdinglerimiz, Urfa'da, Diyarbakır'da yatırımlar yapıyor. Bir taraftan, biz, o bölgelere yatırımı artırmak için uğraşıyoruz, teşvik ediyoruz, bir taraftan da, 45 milyon markını bloke ettiğimiz bu holdingleri, doğuya ve güneydoğuya yatırım yapacak bu holdingleri sıkıntıya sokuyoruz. Kimlerden emir alıyoruz, hangi tröstlerin etkisi altındayız? Bunu da dikkatlerinize arz ediyorum. Bu tip uygulamalar, devletin, sosyal devlet ilkesine aykırıdır arkadaşlar ve ayrıca, bugün yapılacak işlerden biri de... Geçenlerde, Çorum Organize Sanayi Bölgesinde bir sanayiciyle tanıştım.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Sayın Sobacı, lütfen, toparlayınız...

BEKİR SOBACI (Devamla) – Bu arkadaşımız, tuğla ve kremit sanayiinden vitrefiye, sıhhi tesisat sanayiine geçmiş bir arkadaşımız. Biz, Çorum'a, Tokat'a, Amasya'ya doğalgazı götürmek zorundayız. Doğalgazı kullanmak, sadece, İstanbul, Kocaeli, Bursa üçgenindeki holdinglerin hakkı değildir. O arkadaşımız "ben, enerjiyi, o üçgende üretim yapan holdinglerden yüzde 40 daha pahalı kullanıyorum" diye yakındı ve Çorum gibi bir ilimizden çıkmış, -İsrail gibi gümrük duvarları dışında standart bariyerleriyle koyduğu- koruma engellerini aşabilmiş bir sanayicimizdir. Anadolu ilgi bekliyor. Anadolu, hiçbir gizli gücün emri altında kalmadan kendisinin elinden tutulmasını bekliyor. Müteşebbis ruh Anadolu'da canlanmıştır. Meclis ve hükümetler olarak bize düşen görev, bu ruhu, üretime ve ekonomiye kazandıracak sonuçları elde etmeye yardımcı olmaktır.

Hepinize saygılar sunuyorum. (RP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum Sayın Sobacı.

Sayın Cevat Ayhan?

CEVAT AYHAN (Sakarya) – Vazgeçtim Sayın Başkan.

BAŞKAN – Sayın Temel Karamollaoğlu?.. Yok.

Şahsı adına başka söz talebi yok.

Madde üzerindeki görüşmeler tamamlanmıştır.

Madde üzerinde önerge yok.

Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler...

TEVHİT KARAKAYA (Erzincan) – Karar yetersayısının aranmasını istiyorum Sayın Başkan.

BAŞKAN – Oylamaya geçtim efendim.

Kabul etmeyenler... Madde kabul edilmiştir.

9 uncu maddeyi okutuyorum:

MADDE 9. – 31.12.1960 tarihli ve 193 sayılı Gelir Vergisi Kanununun geçici 35 inci maddesinin 2 nci fıkrasının (f) bendi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.

“(f) İlk defa işe başlayan mükellefler ile götürülük şartlarını haiz olanlardan kendi isteği ile götürü usulden gerçek usule geçen mükellefler için, işe veya gerçek usulde vergilendirilmeye başlanılan ve izleyen yılda hayat standardı esası uygulanmaz.”

BAŞKAN – Madde üzerinde, Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına, Sayın Orhan Veli Yıldırım; buyurun.

ORHAN VELİ YILDIRIM (Tunceli) – Konuşmayacağım Sayın Başkan.

BAŞKAN – Konuşmayacaksınız.

Refah Partisi Grubu adına, Sayın Abdulhaluk Mutlu?.. Sayın Mutlu yoklar.

Grupları adına başka söz talebi var mı efendim? Yok.

Şahsı adına söz taleplerine geçiyorum.

Sayın Aslan Polat?.. Yok.

Sayın Cevat Ayhan, buyurun efendim. (RP sıralarından alkışlar)

CEVAT AYHAN (Sakarya) – Muhterem Başkan, muhterem üyeler; müzakeresi devam eden 392'ye 1 inci ek sıra sayılı olağanüstü hal bölgesinde ve geri kalmış illerde yatırımların ve istihdamın geliştirilmesiyle ilgili kanun tasarısının 9 uncu maddesi üzerinde söz almış bulunuyorum.

Her ne kadar, kanun tasarısı, olağanüstü hal bölgesinde ve kalkınmada öncelikli yörelerde istihdam yaratılması ve yatırımların teşvik edilmesiyle ilgili bir kanun tasarısıysa da, bu 9 uncu madde, bu tasarıyla hiç ilgisi olmayan bir başka hususu tasarı içerisine derc etmiş bulunmaktadır. Bu da, götürü usulde vergiye tabi olan mükelleflerin gerçek usule geçmesini teşvik etmek için getirilmiş olan bir maddedir; yani, müzakaresi devam eden tasarıyla ilgisi yok, genel olarak vergi mükellefleriyle ilgili yeni bir düzenleme getirmektedir. Getirdiği düzenlemede de "ilk defa işe başlayan mükellefler ile götürülük şartlarını haiz olanlardan kendi isteğiyle götürü usulden gerçek usule geçen mükellefler için, işe veya gerçek usulde vergilendirilmeye başlanılan ve izleyen yılda hayat standardı uygulanmaz" denilmektedir.

Muhterem arkadaşlar, benim hatırladığım, Gelir Vergisi Kanunundaki hayat standardıyla ilgili düzenleme, zaten, 1999'da sona ermektedir. Bu bakımdan, gerçek usule geçecek olan mükellefler için getirilen hayat standardı muafiyeti -zaten 1999'da sona erdiği için- sadece götürü mükelleflerin sayısını azaltıcı bir düzenlemedir. Götürü mükelleflerin sayısının azaltılması, geçen dönemde de Mecliste çok tartışıldı; hatırlıyorum, 1993'te, 1994'te muhtelif vergi kanun tasarılarının müzakeresinde, o zamanki hükümetler, götürü ve gerçek usuldeki hudutları -yıllık kazanç ve diğer birtakım kriterler var bu hudutlarda- tarif ederken, bu hudutların yeniden değerlendirmeye esas olan yıllık enflasyona endeksli katsayı kadar artırılması gerekirken, bu hudutlarda daha küçültülmüş ve götürü vergi mükelleflerinin süratle gerçek usulde vergi mükellefi haline getirilmesi zorlanmıştı. Tabiî, bu götürü ve gerçek usulde vergi mükellefleri arasındaki farklılık, haklı olarak vergi mükellefleri tarafından birtakım şikâyetlere de sebep olmaktadır. Aynı işi yapan bir sanayi çarşısında veya bir diğer iş bölgesinde -dükkânının küçüklüğü veya kira bedeli gibi birtakım kriterler var; o teknik detaylara girmek istemiyorum- götürü vergi mükellefi olan bir esnaf var; hemen onun karşısında gerçek usulde vergi mükellefi olan esnaf var. Tabiî, gerçek usulde vergi mükellefi olan esnaf, yüksek seviyede hayat standardı vergisine tabi olduğu için, rekabet de onun aleyhine olmaktadır.

Şimdi, tabiî, yapılması gereken, herkesin gerçek usulde vergi mükellefi olmasıdır; doğrusu da budur; ancak, burada, küçük esnafın bu sistemi taşımasında da zorluk var; muhasebeci ücretleri zorluğu var. Tabiî, küçük esnafın bunun altından kalkması zor.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Sayın Ayhan, lütfen, toparlayınız efendim...

CEVAT AYHAN (Devamla) – Peki, toparlıyorum.

1994 yılında, Hükümetin, Plan ve Bütçe Komisyonuna sevk ettiği bir tasarı vardı. Hatırlıyorum, İşletme merkezleri kurarak, küçük esnafın defterini tutmayı kolaylaştırmak ve gerçek usule geçmekti. Bu sistem halen getirilmemiş bulunmaktadır. Gerçi, burada ihtiyarîdir, bir tercihtir; ama, bu yapılacaksa, yani, götürü sistemden, gerçek usule bütün mükellefler geçirilecekse -ki, bunların sayıları, yanlış hatırlamıyorsam 600-700 bin mertebesindedir- bunların, bu şekilde kayıtlı sisteme geçerken, Maliye Bakanlığının vereceği muhasebe hizmetlerinden de faydalanması gerekir veya bu sahada serbest muhasebeci ve malî müşavirlerin hizmetinden faydalanabilir. Bunun üzerinde durulmasında da fayda var.

Arz eder, hepinizi hürmetle selamlarım. (RP, ANAP ve DSP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum Sayın Ayhan.

Madde üzerinde önerge yok.

Yalnız, Sayın Komisyon, maddenin başında "ikinci fıkra" deniliyor. Maddenin aslında "bir numaralı fıkra" diye geçiyor. Kanun tekniği bakımından, eğer sizce de uygunsa, bu oylamayı "iki numaralı fıkrasının" diye düzelterek yapmak istiyorum.

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANI BİLTEKİN ÖZDEMİR (Samsun) – Uygundur efendim.

BAŞKAN – Bu düzeltilmiş biçimiyle maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

10 uncu maddeyi okutuyorum:

Yürürlük

MADDE 10. – Bu Kanunun;

a) 3 ve 7 nci maddeleri 1.1.1998 tarihinde,

b) 9 uncu maddesi 1997 yılı kazançlarına da uygulanmak üzere yayımı tarihinde,

c) Diğer hükümleri yayımı tarihini izleyen aybaşında,

Yürürlüğe girer.

BAŞKAN – Madde üzerinde, Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına Sayın Algan Hacaloğlu; buyurun. (CHP sıralarından alkışlar)

CHP GRUBU ADINA ALGAN HACALOĞLU (İstanbul) – Sayın Başkan, çok değerli milletvekilleri; hepinizi, Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına saygıyla selamlıyorum.

Biliyorum, sabrınızın son noktasına gelmiş haldesiniz; iki gündür bu önemli yasa tasarısını görüşüyoruz. Bu yüce çatı altında, bir partimizin sürekli engellemisine rağmen, biraz sonra, bu yasa tasarısını kabul edeceğiz...

LÜTFÜ ESENGÜN (Erzurum) – Sayın Başkan, sataşma var, söz istiyorum.

ALGAN HACALOĞLU (Devamla) – ...ve doğuda, güneydoğuda yatırım bekleyen insanlarımıza bir umut dalgasının yayılmasına olanak tanıyacağız.

KAHRAMAN EMMİOĞLU (Gaziantep) – Siz inanıyor musun buna?

ALGAN HACALOĞLU (Devamla) – Ancak, bu yürürlük maddesi üzerinde bazı görüşlerimi dile getirmek istiyorum. Öncelikle, 1984 yılında yürürlüğe giren 2982 sayılı Teşvik Yasasının, yöreye, doğuya, kalkınmada öncelikli yörelere merhem olmadığı, yatırım götürmediği, sorunları çözemediği, uygulamadan sonra, aradan geçen yıllardan sonra ortaya çıkmıştır. Yeni bir teşvik yasasına ihtiyaç vardı ve bu getirilmiş olan tasarı, içeriği ve özü itibariyle doğrudur; ancak, kapsamı itibariyle yetersizdir, eksiktir, gerçekçi değildir, keyfidir, dengesizdir.

Bakınız, Plan ve Bütçe Komisyonunda bu tasarının ilk görüşmesinde, Cumhuriyet Halk Partisinin dışındaki bütün parti temsilcileri, Hükümetin getirmiş olduğu sadece 11 ili kapsayan çerçeveye "evet" demiştir. Sadece, Cumhuriyet Halk Partisini temsilen orada bulunan ben ve diğer bir arkadaşım Ali Topuz, Partimizin görüşü olarak, buna ilaveten, doğu ve güneydoğudaki 12 ilin de, bu yasa tasarısı kapsamı altına alınmasını karşı oy olarak belirttik ve burada, bu tasarının, sizler tarafından geniş çerçevede tartışılmasının önünü açtık. Esasında, yıllardır -tahmin ediyorum- bu Parlamento çatısı altında, ilk defa bir teşvik tasarısı, bu kadar tutkuyla, bu kadar ilgiyle tartışılmakta; bunun bir nedeni olması gerekiyor: Nedeni çok açık; yıllardır, yüzde 70, yüzde 80 enflasyon altında, yüzde 120, yüzde 140 faiz altında, artık, müteşebbisin, girişimcinin yatırım yapmadığı, hele hele, terör ortamının var olduğu, altyapının yetersiz olduğu, doğuda ve güneydoğuda özel girişimcinin hiçbir şekilde yatırım yapmadığı açıktır, biliniyor. O nedenle, her bir parlamenter, bir umutla, kendi yöresinin hizmet ve yatırım talebini dile getirebilmek için bu yasa tasarısına sarılıyor; bir tutkuyla acaba, bu yasa tasarısıyla benim ilime, benim yöreme bir yatırım gelebilir mi diye bir beklentiye gidiyor.

Değerli arkadaşlarım, sonra döneceğim bu konuya; yani, tek başına bu yasa tasarısının geçirilmesinin sorunları çözemeyeceğini belirteceğim; ancak, kapsama değinmek istiyorum. Bakınız, kriter nedir; Hükümetimizin getirdiği kriter, terör olgusudur; terörle mücadele sürecinden olumsuz olarak etkilenen illerin, mağduriyetini, yatırımsızlığını ve ekonominin inmiş olan şalterini kaldırmak için gerekli teşvikleri gündeme getirmekti. Peki, eğer, kriter terörse, size sormak istiyorum: Niçin, son ondört yıldır, 22 köyü boşaltılmış olan Adıyaman, 53 köyü boşaltılmış olan Ağrı, 15 köyü boşaltılmış olan Erzurum, Iğdır, Kars, Şanlıurfa, daha evvel, Hükümetin ilk teklifinde yer almamaktaydı. Yine soruyorum, 87 köyü ve mezrası halen boşaltılmış olan Erzincan, Sıvas, 28 köyü ve mezrası boşaltılmış olan Elazığ, niçin, bu yasa tasarısının 22 illik çerçevesinin içinde yer almıyor?

ESAT BÜTÜN (Kahramanmaraş) – Maraş...

ALGAN HACALOĞLU (Devamla) – Maraş da öyle.

Köyleri ve mezraları boşaltılmış olan bu iller, terörün, doğrudan veya dolaylı, olumsuz etkileri altında kalmadılar mı?! Peki, Hükümet bunu görmüyor mu?! Ne diye kapsama alınmadı; bunun yanıtı yok tabiatıyla.

Peki, devlet, son 6 yıldır, 1990-1996 yılları arasında, bu yörenin, kapsam içindeki 22 ili dışındaki illere yeterince yatırım yapmış da, onun için mi, şimdi, bu illeri, bazı illeri kapsam dışında tutuyoruz?!

Değerli arkadaşlarım, bakınız, 1990 ve 1996 yılları arasında, illerin sıralamasında, Aksaray İli 65 inci, Giresun 74 üncü, Rize 61 inci, Artvin 60 ıncı, Sinop 51 inci; diğer birçok iller de böyle; yani, buralara, son 6 yıldır, devletin eli uzanmamış, yatırım gitmemiş. Eğer, kriter buysa, bu iller niye yok diye sormak gerekir.

Bir başka kriter... Nedir amacımız; amacımız, özel sektörü özendirmek. Peki, 1996 yılında, özel sektörün almış olduğu yatırım teşvik belgelerine bakalım. Bakıyorum, Ağrı'da 0,2 trilyon, Ardahan'da sıfır, Bayburt'ta 0,4 trilyon, Gümüşhane'de 0,5 trilyon ve bu iller, ancak ikinci tartışmada pakete girdi ve halen tasarıda yer almayan başka illere bakıyorum: Erzincan 0,8 trilyon, Sinop 0,5 trilyon, Rize 0,3 trilyon, Artvin 1,2 trilyon, Aksaray 1,2 trilyon, Giresun 1,4 trilyon, Elazığ 2 trilyon.

Değerli arkadaşlarım, bu rakamlar, bütün iller arasında teşvik belgesi tutarları açısından en düşük rakamlar, tabiî, kapsam içindeki illeri saymıyorum.

Peki, soruyorum: Bu yasa tasarısıyla amaç, eğer, özel sektörü özendirmekse, en temel kriterlerden biri, şimdiye kadar hangi illere özel sektör gitmemişse o illere öncelik vermek değil midir? Hayır; bu yapılmamıştır.

Özetle, eğer, hayır, kriter bu da değil; gelişmişlik kriteri diyorsak; değerli arkadaşlarım, size soruyorum: Niye keyfî olarak bir rakamı aldık? Niye 0,5 rakamını aldık? Niye sıfır rakamını almadık? Gelişmişlik endeksi sıfırın altında olan iller; yani, Sinop, Çankırı, Tokat, Bartın, Kahramanmaraş, Aksaray, Sıvas, Erzincan, Artvin, Giresun, Çorum, Kastamonu, Niğde, Afyon ve diğerleri burada niye yok? Bunun mantığı var mı?

TEVHİT KARAKAYA (Erzincan) – Size sormalı; niye yok?

ALGAN HACALOĞLU (Devamla) – Siz komisyonda konuşmadınız, söz hakkınızı yitirdiniz.

TEVHİT KARAKAYA (Erzincan) – 10 tane önerge verdik...

BAŞKAN – Sayın Karakaya, lütfen...

ALGAN HACALOĞLU (Devamla) – Siz engelliyorsunuz.

TEVHİT KARAKAYA (Erzincan) – Önergelerimize niye kabul oyu vermediniz?

BAŞKAN – Sayın Karakaya...

ALAGAN HACALOĞLU (Devamla) – Hayır efendim; engelleyen sizsiniz.

BAŞKAN – Sayın Hacaloğlu, lütfen Genel Kurula hitap ediniz.

TEVHİT KARAKAYA (Erzincan) – Niye desteklemediniz?

BAŞKAN – Sayın milletvekilim...

ALGAN HACALOĞLU (Devamla) – Siz, bu kafayla duvara çarpıyorsunuz...

Yerinize oturun.

TEVHİT KARAKAYA (Erzincan) – Niye desteklemediniz?..

BAŞKAN – Sayın Karakaya... Sayın Karakaya...

ALGAN HACALOĞLU (Devamla) – Doğru demiyorsunuz.

TEVHİT KARAKAYA (Erzincan) – Niye desteklemiyorsunuz?..

BAŞKAN – Sayın Karakaya... Sayın Karakaya...

ALGAN HACALOĞLU (Devamla) – Bu kafayla, daha, çok, hukuk duvarlarına çarparsınız.

TEVHİT KARAKAYA (Erzincan) – Bizim kafamız yerinde, sizin kafanız nerede?

BAŞKAN – Sayın Hacaloğlu, lütfen, devam edin.

ALGAN HACALOĞLU (Devamla) – Değerli arkadaşlarım...

TEVHİT KARAKAYA (Erzincan) – Siz de milletvekilisiniz...

BAŞKAN – Sayın Karakaya, lütfen, görüşmelerin insicamını bozmakta ısrarlı olmayın.

ALGAN HACALOĞLU (Devamla) – Bu hiddetinizi anlayamıyorum; hem yasanın çıkmaması için engelleme yapıyorsunuz hem de...

BAŞKAN – Sayın Hacaloğlu, lütfen, Genel Kurula hitap edin.

KAHRAMAN EMMİOĞLU (Gaziantep) – Niye önergelerimizi desteklemediniz?

ALGAN HACALOĞLU (Devamla) – Değerli arkadaşlarım, ancak, bu da yeterli değil; devletin, elini taşın altına sokması lazım; devletin yörede yatırımlara el atması lazım. Bakınız, geçen gün Bakanlar Kurulu bir karar aldı; Kağızman Rafine Kristal Tuz Tesisini kamulaştırdı...

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Sayın Hacaloğlu, lütfen, toparlayınız...

ALGAN HACALOĞLU (Devamla) – Bir taraftan özel sektörü teşvik ediyoruz diyoruz, diğer taraftan yörede özel tesisler ayakta duramıyor; bir taraftan yöredeki kamu tesislerini özelleştiriyorsunuz, fabrikalar çöküyor, sosyal devlet çökertiliyor, enflasyon altında yatırımsızlık dizboyu ve içbarış kanıyor; bunun önlemini almıyorsunuz ve ortaya koyduğunuz keyfî bir çerçevede; ama, özü doğru teşvik uygulamasıyla, sorunları aşabileceğinizi zannediyorsunuz. Hayır, politikanın değişmesi lazım, siyasetin değişmesi lazım. Artık, Türkiye'de sosyal demokrat ilkelerin, sosyal demokrat ekonomi anlayışının, sosyal demokrat çoğulcu demokrasi anlayışının tercih olarak ülkeye gelmesi lazım. Bu kafa değişmedikçe, bu yönetim değişmedikçe Türkiye düzlüğe çıkamaz.

Hepinizi, bu duygularla, saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

BEKİR SOBACI (Tokat) – 1976'da Erzincan'da temeli söküp, Ankara'ya getiren Niyazi Ünsal'a sor!..

BAŞKAN – Sayın Sobacı, lütfen...

Refah Partisi Grubu adına, Sayın Ertan Yülek, buyurun. (RP sıralarından alkışlar)

RP GRUBU ADINA İ. ERTAN YÜLEK (Adana) – Sayın Başkan, değerli milletvekili arkadaşlarım; görüşülmekte olan kanun tasarısının bu maddesi hakkında Refah Partisi Grubu adına söz almış bulunuyorum; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Esasında, Grubumuz, Sayın Hacaloğlu, buraya gelip de meseleleri saptırmasaydı, bu maddeyle alakalı olarak söz almayacaktı. Şimdi, Sayın Hacaloğlu, geldi burada dedi ki: "Refah Partisi bunu engelledi; yukarıda da bu konuda herhangi bir çalışmada, gayrette bulunmadı...

CELAL TOPKAN (Adıyaman) – Muhalefet şerhiniz...

İ. ERTAN YÜLEK (Devamla) – Efendim, bakın, Allah için, hani derler ya, eğri oturun doğru konuşun, hiç olmazsa, doğru oturun doğru konuşun. Bizim muhalefet şerhimiz var burada; aç oku!

aç oku..

ALGAN HACALOĞLU (İstanbul) – Efendim, bakın...

İ.ERTAN YÜLEK (Devamla) – Aç, oku...

ALGAN HACALOĞLU (İstanbul) – Efendim bakın... Doğru demiyorsunuz.

BAŞKAN – Sayın Hacaloğlu, lütfen, yerinizden müdahale etmeyiniz.

Sayın Yülek, lütfen, Genel Kurula hitap ediniz.

ALGAN HACALOĞLU (İstanbul) – Doğru demiyorsunuz...

İ.ERTAN YÜLEK (Devamla) – Bu, bir.

İkincisi, arkadaşlarım, burada, bir hadiseyi daha ifade edeyim. Bu adı geçen illerin durumuna -yine şöyle hafızamızı çok uzaklara değil, bugünkü müzakereleri bir geri döndürerek- bir bakalım. Refah Partisine mensup arkadaşlar, burada, hangi illerin bu kapsama alınması lazım geldiğine dair önerge vermediler mi? CHP de bu önergeleri desteklemedi. Eğer, siz samimi iseniz, neden bizim önergemizi desteklemediniz? Eğer, destekleseydiniz, biz çoğunlukta olurduk ve bu iller de bu kapsama girerdi. Çünkü, CHP ile Refah Partisinin ve Doğru Yol Partisinin oyları mevcutlardan daha fazla olurdu ve bu önergeler de kabul edilirdi. Siz, hiçbir önergemizi desteklemediniz; ama, burada bekleyip bekleyip, sırf politika yapmak için ve bu meseleyi istismar etmek için gelip bunları söylediniz. (RP sıralarından alkışlar)

Bakınız, benim oradaki konuşmalarımı, buradaki Plan ve Bütçe Komisyonundaki arkadaşlarımız biliyorlar; Sayın Bakan da biliyor, herkes de biliyor. Biz ne dedik; bakın, ben konuşmalarımdan birisinde "arkadaşlar, eğer, Erzincan veya Elazığ bunun dışında kalıyor ise, bu insanların, buradaki halkımızın suçu, günahı, teröre bulaşmamış olmaları mı; terörü orada beslememiş olmaları mı" dedim. Hatta, bir misal verdim -Sayın Kamran İnan'ı burada göremiyorum- Sayın Kâmran İnan, 1989'da, 1990'da, hatırlıyorum, dedi ki "Bitlis, olağanüstü hal bölgesinde değil." Çünkü, orada o zamanlar hakikaten hadise yoktu. Yani, burası olağanüstü hal bölgesine alınınca ne olacaktı; bilindiği gibi, çalışanların vergilerindeki dilimler değişiyor ve orada çalışanların eline daha fazla para geçiyor idi, hâlâ da öyledir. Yani "ille, Bitlis, birtakım terör hadiselerine bulaşsın da öyle mi olağanüstü hal bölglesi kapsamına alınsın" diye bana ve zannediyorum o zaman Hükümette bulunanlara da söyledi ve ben, bunu, Plan ve Bütçe Komisyonunda zikrettim; dedim ki: "Sayın Kâmran İnan böyle söylemişti; şimdi, ben, onu diğer iki il veya diğer iller için söylüyorum." Yani, bilindiği gibi, ilk gelen tasarıda da Ağrı yoktu, Kars yoktu, Erzurum yoktu, Ardahan yoktu, Iğdır yoktu ve yine, Elazığ yoktu, Erzincan yoktu. "Bu iller, eğer, bu vatana bağlı ise, burada terörü barındırmıyorlar ise, bunları cezalandırmıyor muyuz" demedim mi Sayın Aras?..

REFİK ARAS (İstanbul) – Evet, dediniz...

İ. ERTAN YÜLEK (Devamla) – Dedim...

Hatta, bir meseleyi daha getirdik; ben, dünyadaki teşvik tedbirlerini kapsamlı olarak anlattım. "Buraya getirilen tedbirlerle, biz çok önemli işler yapmıyoruz...

ALGAN HACALOĞLU (İstanbul) – Sayın Yülek, tasarıda böyle söylemiyor...

İ. ERTAN YÜLEK (Devamla) –...işletme döneminde bazı avantajlar getiriyoruz; ama, mühim olan, buraya, avantajlı birtakım yatırım teşvikleri getirmek lazım, finans sektörünü çalıştırmak lazım, düşük faizli krediler vermek lazım ve diğer illerden ayrıcalık getirilmesi lazımdır" dedik ve hâlâ da, burada yapmış olduğumuz konuşmalarda, bütün arkadaşlarımız da bunu belirttiler; bunun gayreti içerisinde, burada, birtakım önergeler verdiler. Eğer, önergelerine sahip çıkılsaydı, burada, CHP'nin bu istismarı bahis konusu olmayacaktı. Dolayısıyla, söylenenlerin hepsi, tamamen politik mülahazalarla söylenmiştir ve hiçbir şekilde de değeri yoktur.

Bakın, ben, burada arkadaşlarımla beraber bir önerge verdim ve Sayın Bakana geldim, meseleyi izah ettim. Neydi o: "Bir kimse yatırıma gidiyor ise -5 inci maddeyle ilgili- bu, 2002 yılında, beş yılda bitiyor; ama, 2001 yılında yatırıma gelecek bir adam, bir yılda yatırımı tamamlayamaz; tamamlayamadığı için cezaya girer; cezaya gireceği için de, bu yatırıma teşebbüs etmez" dedim.

Ne yapalım; tedbirini aradık, ben bir önerge verdim. Sayın Bakan da hakikaten -teşekkür ediyorum- bu meseleyi yerinde buldu ve İktidar Partisi Grubundaki arkadaşların vermiş olduğu bir önergeyle, aynı mahiyetteki bir önergeyle bu mesele düzeltildi.

Bakın, biz böyle yapıcı muhalefetiz, istismar edecek muhalefet değiliz. (RP sıralarından alkışlar) Onun için, bu meselelere mutlaka dikkat etmek lazım.

Ben, bir ikinci meseleyi daha söyledim "il bazında yapılan bu teşvikleri, belki, ilçe bazına indirmek lazımdır" dedim ve misaller verdim "belki Erzincan'ın içi, Elazığ'ın içi veya Erzurum'un içi gelişmiş olabilir; ama, mesela, Ankara'da Kalecik, İzmir'de Kiraz veya Bayındır, Adana'da Saimbeyli, Feke, Tufanbeyli gibi ilçeler buralardan çok daha geri olmasına rağmen, buralara teşvik getirilmesi bir eksikliktir" dedim. Dikkat ederseniz, meseleyi, bilerek söylüyoruz, politikayla söylemiyoruz; biz, bu işin uzmanıyız. Biraz evvel, burada yapılan konuşmalara dikkat ettim; ANAP'ta bu işi hakikaten bilen birk arkadaşımız, yani, eskiden bu meselede çalışmışlar -özür diliyorum, belki bir çok kimse biliyor- fiilen işin içinde bulunmuşlar; ama, Refah Partisindeki arkadaşlarımız, Sayın Emmioğlu, Sayın Ayhan, Sayın Bahri Zengin, ben, buranın, hem Teşvik Uygulama Genel Müdürlüğünü yapmışız hem yatırımcı olmuşuz hem de masanın her tarafında oturmuşuz ve bu meseleyi aynel yakîn bildiğimiz için, en yapıcı teklifleri de biz getirdik.

Burada, birtakım engelleme gibi görünen hadiseler nelerdi; arkadaşlar, bu mesele şundan kaynaklandı: -Bu meseleyle alakalı değildir- Böyle, sıkboğaz edercesine, saat 12.00'den 16.00'ya, 19.00'dan 24.00'e kadar normal gündemleri değiştirerek, Meclisin denetleme yetkisini dahi kısıtlayarak, böyle bir karar alındıysa, bunu alan arkadaşlar buraya devam etmek mecburiyetindedir ve onların devamını temin için, mademki bir karar alındı, o kararı alanlar bu meseleyi götürmek mecburiyetindedir. Bizim bütün çalışmalarımız ve gayretlerimiz bu yönde olmuştur ve görüyorum ki, bu gayretlerimiz semeresini vermiştir ve iktidar partilerinden olan arkadaşlarımız, bu kararı alan arkadaşlarımız, bakın görüyorsunuz, bu meseleyi burada götürecek kadar da kalabalık olarak bulunmaktadırlar. Onun için, Refah Partisine bu konuda tenkit değil, teşekkür etmeniz lazım. Sizin de sayınız belli ve yüzde kaç geldiğiniz belli; bizim de yüzde kaç geldiğimiz bellidir. En devamlı grup olarak ve bilaistisna, gece saat 24.00'e kadar bu meseleye devam eden grup biziz. Dikkat edilirse, biz, eksikliklerine rağmen, bu mesele aleyhinde de oy kullanmadık; ama, eksikliklerini de söylemek mecburiyetindeyiz.

Cumhuriyet Halk Partisinin doğu illerinde hiçbir milletvekili yoktur; ANAP'ın, DSP'nin de bu kapsama giren bazı illerde milletvekilleri yoktur; olmadığı için, onlar, bu illere sahip çıkmamışlardır; dolayısıyla, bu illere sahip çıkan diğer iki partiden arkadaşlarımı da, bu arkadaşlarımızın hoş görmesi lazımdır. Elbette, bir Erzincan milletvekili, etrafındaki bütün illerin bu kapsama girdiğini gördüğü zaman, kendi ilinin girmemesinin ıstırabını duyacaktır ve burada dile getirecektir. (RP sıralarından alkışlar) Elbette, Elazığlı milletvekili arkadaşlarımız bunu dile getireceklerdir ve burada söyleyeceklerdir; elbette, millî gelir hesaplarında yapılan yanlışları burada dile getirip söyleyeceklerdir.

Bakın, Elazığ'da Keban meselesini söylüyorum: Elazığ'ın fert başına millî geliri Kayseri'den epeyce yüksek. Niye yüksek diye biz tetkik ettik; gördük ki, Keban Barajı, Elazığ İli sınırları içerisinde ve Keban Barajının ekonomiye yapmış olduğu katmadeğer bütün Türkiye'ye yayıldığı halde, onun geliri Elazığ'da görülüyor; ama, Elazığ'a hiçbir faydası yok; düşünebiliyor musunuz arkadaşlar?!

Bakın, yanlış hesabı, bir kere daha söylüyorum: Keza, mesela, Konya'yı da biliyorum. Konya'da, Seydişehir Alüminyum Fabrikası, 30 dolarlık alüminayı alıyor, 2 000 dolarlık bir mamul haline getiriyor; bu para oradaki halka gitmiyor, millî ekonomiye gidiyor; ama, Konya'nın geliri yüksek görülüyor. Keza, biraz evvel söyledim, Keban'ınki de Elazığ'da görülüyor; ama, bu para Elazığ'a gelmiyor.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Sayın Yülek, lütfen, toparlayalım.

İ. ERTAN YÜLEK (Devamla) – Bitiriyorum Sayın Başkanım.

Dolayısıyla, bizim, bu yanlışlıkları dile getirmemiz, elbette hakkımızdır; elbette, milletin verdiği yetkiyi bu şekilde kullanmak bizim hakkımızdır; ama, hakikaten, bu meselede samimî olanların da, bu haklı meseleleri gündeme getirmek suretiyle bizi desteklemeleri gerekirdi; ama, bu desteği göremediğimiz için üzgün olduğumuzu da beyan ediyor, hepinize, sevgiler, saygılar sunuyorum. (RP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum Sayın Yülek.

Doğru Yol Partisi Grubu adına, Sayın Saffet Arıkan Bedük.

DYP GRUBU ADINA SAFFET ARIKAN BEDÜK (Ankara) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; görüşülmekte olan 392 sıra sayılı kanun tasarısının 10 uncu maddesi üzerinde söz almış bulunuyorum; Yüce Heyetinizi şahsım ve Grubum adına saygıyla selamlıyorum.

Değerli milletvekilleri, bu kanun tasarısının yürürlüğe girmesi veya getirilmesiyle ilgili -biraz evvel de ifade ettiğim gibi- kimsenin bir itirazı yok. İtiraz şurada: İtiraz, getirilmiş olan teşviklerin, yapılmış olan desteklerin, imkânların yetersiz olduğunadır ve geçmişle gelecek arasında bağlantı kurulduğunda, geçmişte daha fazla imkânlar verildiğini; ama, bu kanun tasarısıyla, yeteri kadar, istenilen manada desteğin verilmediğinden dolayıdır. Dolayısıyla, öncelikle, bunun altını çizmek istiyorum.

İkincisi, olağanüstü hal bölgesine dahil olan illerle, mücavir iller veya Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgelerinde ifadesini bulan kalkınmada öncelikli yörelerden hangileri alınacaksa, onları destekleyecek olan hiçbir tasarrufa kimsenin itirazı yok; ama, biz "halka yanlış söylendiğini, daha evvelden getirilen imkânların, yapılan desteklerin ve teşviklerin ve ayrıca, birkısım gayrimenkuller dahil olmak üzere, yapılan her türlü teşvikle ilgili birkısım tasarrufların, maalesef, bu kanun tasarısıyla daha asgarî seviyeye indirildiğini, aşağıya çekildiğini" söylüyoruz; tabiî, ilave edilen kalemler var; ben, onu da söylüyorum. Yani, halka birileri yanlış söylüyor, hem çok büyütülüyor. Geçmişle mukayese ediyorsun ve bakıyorsun, orada bir yanlışlık var; bir taraftan da, mutlaka, bir yerlerden bir yanlış bilgi geliyor ki, bu kanun tasarısı çok abartılıyor. Korkarım ki, yarın, yürürlüğe girdiğinde, o bölgenin insanı "ey Hükümet, ey millet, ey milletvekilleri, sizin getirdiğiniz kanun tasarısı bu muydu, imkânlar bu muydu; zaten bunlar vardı, hatta daha iyisi vardı; siz ne yaptınız" diye sorarlar. Benim üzerinde durduğum nokta bu. Sanıyorum, yanlış bir bilgilendirme, yanlış bilgilendirme üzerine hazırlanmış olan bir kanun tasarısı çalışması var. Ben, bunun üzerinde duruyorum, ısrarım burada.

İkincisi; tekrar söylüyorum, kalkınmada öncelikli yöreler kapsamının genişletilmesi gerektiğine inanıyorum.

Bakın, size, Ankara'nın ilçelerini saydım; Güdül'ü saydım, Kalecik'i saydım; inanın, kerpiç duvar, toprak dam var orada. Evren var, Haymana var, Balâ var, her taraf öyle ve Sarız... Sadece orası mı; ben, yalnız, Ankara'da da kalmak istemiyorum; bakın, Kayseri'de de valilik yaptım, gidin Sarız'a bakın, gidin Pınarbaşı'na, gidin Yahyalı'ya bakın; Kayseri kalkınmış, fevkalede güzel, merkez güzel; ama, ilçeler geri kalmış, hakikaten kötü şartlar içerisindeler. Herkes kalkınmada öncelikli yöreler statüsüne dahil edilmek istiyor, hakikaten olması da gerekiyor; ama, nedense, kalkınmada öncelikli yöreler hadisesi sadece il merkeziyle bağlantılı kalmış, ilçeler atılmış. İlçeler batsın, ilçeler geri kalsın, ilçelerde fertler, ne olursa olsun yaşar... Yok bu... Artık, bunun bırakılması lazım; artık, ilçedeki, köydeki insanlara mutlaka imkânların verilmesi lazım. O yörenin insanına, o ilçedeki insanlara destek yaparsak, teşvik yaparsak, orada hem istihdam yaratırlar hem de ekonomik bakımdan kendi işletmelerini ve yatırımlarını kurarlar ve böylece, devlet de desteklemek suretiyle, fert başına düşen millî hâsılayı da artırırız; ayrıca, devletin millî ekonomisine de katkı sağlarız.

Bakın, Orta Anadolu'da Çankırı ve Çorum modeli var. Çankırı ve Çorum ile ilgili özel kanun çıkmış ve ondan sonra oradaki şartlar düzelmiş. Ben, Sayın Hacaloğlu'na orada katılıyorum, gerçekten dikkat etmek lazım burada.

Değerli milletvekilleri, biz, Orta Anadolu'yu mutlaka dikkate almalıyız. Sadece Orta Anadulu'yu mu; Karadeniz Bölgesini de dikkate almak mecburiyetindesiniz. Bakın, ben, bunu siyaseten söylemiyorum, hakikaten söylemiyorum; ama, fert başına düşen hâsılaya bakıyorsunuz, işte, önümüzde, listeye koymuş, ne güzel komisyon da çalışmasını yapmış. Bakıyorsunuz, Çorum'da, işte, bu uygulamadan sonra 2 324'e çıkmış; ne güzel, daha fazla destekleyin, daha da artsın. Arkasından Erzincan geliyor; 1 692'de kalmış. Afyon 1 623; Anadolu'nun ortası, yazık, günah bunlara. Ondan sonra Sıvas; bakın, Sıvas hemen Elazığ'ın dibinde, Malatya ile beraber; 1 615. Keza Çankırı, yine düşük. Eğer, olağanüstü hal bölgesinde olmasaydı... Alın, bu listeye bakın arkadaşlar, dikkatinize sunuyorum; burada Tunceli'nin kişi başına düşen hâsılası ne kadar biliyor musunuz; 1 614; yani, bu listeye giremiyor, Tunceli buraya giremiyor; nasıl olmuş, anlaşılmaz bir şey... Eğer, siz, bu rakamlara dayanırsanız, Tunceli geride kalıyor.

Bunlar yanlıştır, değerlendirmeler yanlıştır. Gelin, Orta Anadolu ile ilgili; gelin, Karadeniz Bölgesiyle ilgili... Ordu'ya bakıyorsunuz, Giresun'a bakıyorsunuz; Ordu girmiş, kurtarmış o. Giresun'a bakıyorsun, Bartın'a bakıyorsun; Giresun'da fert başına düşen millî hâsıla ne kadar biliyor musunuz; 1 218, Bartın'a bakıyorsunuz; 1 210. 1 500'ü baz alıyorsunuz, onun altındakilerin hepsine bu yasadan yararlanma imkânını veriyorsunuz; ama, diğer illere vermiyorsunuz. Gelin, şunu tartışalım. Kırıkkale yıkıldı, o olaydan sonra mahvoldu, onunla ilgili birkısım tedbirler alınacaktı; ne oldu; olmadı.

Değerli arkadaşlar, gelin, bütün bunların hepsini bir tarafa bırakalım; biz, Sayın Maliye Bakanımızın ciddiyetine inanıyoruz, hakikaten, devlet tecrübesine de inanıyoruz; bu konuyu yeniden ele alıp, bir komisyon marifetiyle, Türkiye genelini, tasarının içerisine alalım. Yani, ille bir yeri olağanüstü hal bölgesi kavramı, kapsamı içerisine alabilmek için terörist mi olmak lazım, terörle mi olması lazım? Bırakalım bu anlayışı artık; biz, oraya, hiçbir tehdit ve tehlike girmeden, özellikle bu yöredeki insanların gelişmesini, kalkınmasını, zenginleşmesini temin edecek şartları arayalım. Milleti zengin olan devletler güçlü olur, milleti fakirse, devletin iktisadî bakımdan güçlü olması mümkün olmadığı gibi, uluslararası platformda -ister sosyal ister siyasal bakımdan- güçlü olması, sözünün geçmesi mümkün değildir.

O halde, bunu yapabilmek için, sadece şehir içerisine bakmak yetmez; kırsal alana da bakacaksın, ilçelere de bakacaksın. Ankara'nın merkezine bakarsan, oh ne güzel; ama, gidersin ilçelerine bakarsın, fevkalade geri kalmış. Elazığ'ın merkezine bakarsın, güzel; Malatya'ya bakarsın, güzel; Karadeniz'deki illere bakarsın, keza aynı şekilde; ama, Sinop'a bakın... Değerli arkadaşlar, Sinop'ta, vatandaş, orayı tahliye ediyor, göç ediyor; onları da dikkate almıyoruz.

Şimdi, biz, esasa gelelim. Hep birlikte, bu kanun tasarısını bu noktaya kadar getirdik; kimse bu kanun tasarısına itiraz etmiyor, daha fazlası verilsin diyor. Verilsin; ama, Türkiye genelinde Orta Anadolu'yu düşünelim, ilçeleri düşünelim; meseleleri, sadece il bazında tahlil etmeyelim; Karadeniz bölgesindeki iller de dahil olmak üzere, Orta Anadolu'daki iller de dahil olmak üzere... Alın Antalya'yı... Antalya denilince, akla, sadece sahil boyu geliyor... Ben, Antalya Valiliği yaptım... Gidin Gündoğmuş'a bakın; gidin, bakın, o taraflar ne kadar geri kalmış. İlçeler geri kalmış; ilçelerde ekmek bulamıyor vatandaş; sıkıntısı var.

O halde, meselenin, artık, Devlet Planlama Teşkilatının verileri esası içerisinde, değişik bir platformda, değişik bir atmosferde, kırsalı ve ilçeyi esas alacak şekilde dikkate alınması gerektiğini düşünüyoruz. Bu yasa tasarısı, bu bakımdan bizim hassasiyetle üzerinde durduğumuz bir yasa tasarısıdır. Keşke, diğerlerini de getirseydiniz, hepsini birlikte geçirseydik diyorum.

Mesela, Keban İlçesinde millî gelir, 25 585 dolar; ne kadar güzel. O Keban'da ne var; hiçbir şey yok. Ben, Keban'ı gördüm; belki, Keban'ı görmeyen arkadaşlar vardır; ama, Keban'ın getirmiş olduğu bu 25 585 dolarlık millî gelir hâsılası ne yapıyor biliyor musunuz; Elazığ'ın millî gelir rakamını artırıyor. Malatya da aynı şekilde... Şimdi, arkadaşlar, ilçelere bakın; gidin Pötürge'ye bakın; o güzelim Pötürge, o aslan Pötürge, her bakımdan devletine bağlı Pötürge, geri kalmış. Niye desteklemeyelim, niye onları da esas almayalım; onu geri mi bıraktıracaksınız?! İstanbul'da Pötürgeli o kadar çok insan var ki, artık kendi ilçesinde yatırım yapmak istiyor. O halde, biz, kendi ilçelerinde, kendi bölgelerinde yatırım yapmak isteyen, İstanbul'da kazanan, İzmir'de kazanan, Antalya'da kazanan o müteşebbislerin, o vatanseverlerin, hakikaten o güzel Anadolu kaplanlarının önünü açalım; gelsinler, kendi bölgelerinde yatırım yapsınlar. Nitekim, o imkânı verdiğiniz zaman yapıyorlar.

Biz, bu düşünce içerisindeyiz ve onun için de, özellikle, yepyeni bir anlayış içerisinde meseleye yaklaşılacağı inancını taşıyoruz.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Sayın Bedük, lütfen, toparlayalım.

SAFFET ARIKAN BEDÜK (Devamla) – Tekrar, Doğru Yol Partisi Grubu adına, hepinizi sevgi ve saygıyla selamlıyorum. (DYP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Grupları adına başka söz talebi yok.

Şahsı adına, Sayın Cevat Ayhan; buyurun.

CEVAT AYHAN (Sakarya) – Muhterem Başkan, muhterem üyeler; 392'ye 1 inci ek sıra sayılı olağanüstü hal bölgesindeki illerin ve geliri düşük olan illerin yatırım ve istihdam yönünden geliştirilmesi için müzakere edilen kanun tasarısının 10 uncu maddesi üzerinde söz almış bulunuyorum; yürütmeyle ilgili bir maddedir.

Muhterem arkadaşlar, daha önce burada konuşan Algan Hacaloğlu beyefendi, bizim, bu tasarıyla ilgili Komisyondaki müzakereler sırasında, yanlışlıkları, itirazlarımızı ortaya koymadığımızı ifade ettiler. Hatırlarlarsa, bendeniz de, orada, enine boyuna, bu tasarıyla ilgili görüşlerimi arz etmiştim. Bizim, tasarıyla ilgili endişelerimiz var. Nitekim, o ilk müzakerede, Komisyonda endişelerimizden sonra tasarı buraya geldi ve Meclis Genel Kurulunda zımnî olarak reddedildi; komisyon geri çekti, tekrar olgunlaştırdı, getirdi; ama, bu haliyle de, bu tasarı eksiktir.

Bizim endişemiz, otuz yıldan beri, Türkiye'de, geri kalmış yöreler tarifine rağmen, 1961'de planlı döneme geçtikten sonra, her planda bu zikredilir, her yılın programlarında bu iller zikredilir, çeşitli teşvik tedbirleri uygulanır; ama, bugüne kadar da, bu iller kalkınmamıştır. Şimdi, yine, bir umut olarak bir tasarının üzerinde acele çalışıyoruz; ama, yine, netice hüsran olacak diye de endişe ediyoruz.

3 üncü maddedeki konuşmamda, beş yıllık bir teşvik var demiştim, bir değerli arkadaşımız "(b) bendinde de bir beş yıl daha var" demişti, biliyorum; ama (b) bendindeki teşvikte, vergilerdeki muafiyet yüzde 40'a kadar düşmektedir. Halbuki, bizim bu tasarıyla ilgili teklifimiz, gelin, on yıl süreyle bu illerde elektriği yüzde 50 fiyatla verelim ve her türlü Gelir ve Kurumlar Vergilerinden de bu illeri muaf tutalım. On yıllık bir pakette, bu illerde ciddî bir canlanma olur. Zira, burada getirilen uygulamalar çok çetrefil -3 üncü maddede de zikrettim- 1 işçi fazla alırsa 0,5 puan, 3 işçi alırsa 1,5 puan... Bu ince hesaplara lüzum yok.

Ben, bu illerin vergi gelirlerine baktım; bu kanun tasarısının kapsamına giren 27 tane ildir; 27 ilde 1996 yılı vergi gelirleri toplamı 56 trilyon liradır, 1997 yılı rakamları da, olsun 100 trilyon lira; yani enflasyonu dikkate alarak söylüyorum; toplam vergi gelirleri içindeki payı da yüzde 2'dir. Halbuki, bu illerde yaşayan nüfus 12 milyondur, 12 milyon da Türkiye nüfusunun beşte 1'idir. Yani beşte 1'inin ödediği vergi yüzde 2'dir. Bu illerin fakir olduğu zaten bütün rakamlardan görülüyor. Yani, biz, bu illerde eğer bir iktisadî hareket doğuracaksak, mutlaka, istikrarlı, orta vadeli ve cazip teşvikleri ortaya koymamız lazım.

Değerli maliyeci arkadaşlarımızın, tabiî, vergi toplamadaki dikkatlerini, hassasiyetlerini, ihtiyaçlarını biliyorum. Vergisiz yönetim mümkün değil, vergi olmazsa, sıhhatli kaynak olmazsa, enflasyonu da önleyemezsiniz. Ancak, biz, bu illerde bu teşviki getirirsek, kaybedeceğimiz vergi yüzde 2'dir, bu illerde yatırım canlanırsa, çok daha fazla vergiye kavuşma imkânımız var. Bizim üzerinde durduğumuz husus budur.

Sonra, bakın, bu ortaya konulan kriterlerle; gerek millî gelir kriterleriyle... Nitekim, benden önceki bir arkadaşım da ifade etti; Tunceli İlinin 1 500 doların üzerinde millî geliri görünüyor, halbuki Tunceli'de bu gelirin olması mümkün değil.

Bakıyorum, Tunceli'nin nüfusu 130 binden, 140 binden, 90 bine düşmüş; nüfus devamlı azalıyor. Yani, gelirin arttığı bir yerde nüfusun azalmasını sadece teröre bağlayamazsınız; geçim şartları zor, fakirlik yaygındır da onun için; yani, bizim bu illerde, teşvikleri 10 yıllık bir süreyle yapmamız lazım dedim; bir.

İkincisi, şimdi bu getirilen teşvikler il seviyesinde teşviktir. Karadeniz Bölgesinde Giresun'a teşvik veriyorsunuz, Ordu'ya veriyorsunuz; Artvin'e vermiyorsunuz, Trabzon'a vermiyorsunuz, Rize'ye vermiyorsunuz, Samsun'a vermiyorsunuz, Zonguldak'a vermiyorsunuz, Çorum'a vermiyorsunuz, Tokat'a vermiyorsunuz; Afyon'a vermiyorsunuz; İç Anadolu Bölgesinde Kırşehir'e vermiyorsunuz. Daha bunları sayabilirim ben size. Şimdi, onun için, bu teşvikleri ilçe seviyesinde getirmek lazım.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

CEVAT AYHAN (Devamla) – Geçen, tasarı buraya geldi, tartışma oldu, geri döndü; şimdi, bu haliyle, ısrarla ve acele çıkaracaksınız; yine, malul bir tasarı olacak ve fevkalade sıkıntı doğuracak ve İktidarın üzerine siyasî tazyikler gelecek; hiçbiriniz kendi ilinizdeki ilçelere bunu izah edemeyeceksiniz. İllerden talep, teşviklerin ilçe seviyesinde yapılmasıdır ki, doğrusu da budur. Bu tasarı, bu haliyle geçerse, netice vermeyecektir.

Başka söyleyeceğim hususlar var, müteakip maddede inşallah arz edeceğim.

Teşekkür eder, hürmetle selamlarım. (RP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Ayhan.

Sayın Temel Karamollaoğlu?.. Yok.

Sayın Ömer Özyılmaz?.. Yok.

Sayın Ersönmez Yarbay, buyurun. (RP sıralarından alkışlar)

ERSÖNMEZ YARBAY (Ankara) – Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; görüşülmekte olan kanun tasarısı, sadece olağanüstü halin uygulandığı ve o illerin mücavir alanlarını ilgilendirmemektedir. Bu kanun tasarısı, Ankara, İstanbul, İzmir, Adana, Mersin gibi illerimizi de çok yakından ilgilendirmektedir.

MUHAMMET POLAT (Aydın) – Aydın!.. Aydın!..

ERSÖNMEZ YARBAY (Devamla) – Aydın tabiî.

Çünkü, bu illerimizde, olağanüstü hal uygulanan illerden bu illere, çok yoğun bir göç yaşanmakta ve bu göç sebebiyle de, Ankara, İstanbul, İzmir'de, büyük şehirlerde, sağlıksız bir kentleşme ortaya çıkmaktadır. Dolayısıyla, bu kanun tasarısı, çok önemli bir kanun tasarısıdır; sadece konuşulan illeri ilgilendirmemektedir.

Ayrıca, her yıl, 500 trilyondan fazla bir kaynak, terör sebebiyle, yine bu bölgelere aktarılmaktadır. Ancak, Türkiye'de, teşvik sistemi, başlangıçtan bugüne kadar, yanlış bir temel üzerine oturtulmuştur. Teşvikler sadece büyüklere verilmekte ve büyükler de, bir müddet sonra, tekeller haline, karteller haline dönüşmektedir. Türkiye'nin en önemli sorunu, bugün, tekelleşmedir, kartelleşmedir, gelir dağılımı bozukluğudur. Biz, başka tedbirler almadığımız takdirde, güneydoğuya ne kadar teşvik verirsek verelim, o bölgelerde fabrikalar bedava olsa bile, kimse, o bölgeye gidip yatırım yapmayacak ve işletmeleri faaliyete sokmayacaktır. O sebeple, terör probleminin, bir an önce, kesenkes çözüme kavuşması gerekmektedir.

Değerli arkadaşlarım, bu kanun tasarısı fazla bir şey getirmemektedir. Bu kanun tasarısı hiç yoktan iyi; ancak, çok köklü bir çözüm değildir. Sebep şu: Güneydoğu Anadolu Bölgesinde, Diyarbakır'da, Batman'da, Siirt'te, Şırnak'ta, bankalar, o bölgenin arazilerini ipotek olarak kabul etmemektedir. Gelir Vergisinden istisna, Kurumlar Vergisinden istisna, çalışanlardan vergilerin ertelenmesi, sigorta primlerinin geç ödenmesi, vesaire, vesaire, ancak, yatırım faaliyete geçtikten sonra söz konusu olan teşviklerdir. Yatırım aşamasında önemli olan, finansman darboğazının aşılmasıdır. Finansman darboğazının aşılabilmesi için de, bu bölgedeki arazilerin, özellikle devlet bankaları tarafından, ipotek olarak kabul edilmesi gerekmektedir. Aksi takdirde, bu bölgelerde, bu götürdüğümüz teşvikler hiçbir işe yaramayacaktır; çünkü, finansman sıkıntısı sebebiyle, yatırımlar realize edilemeyecektir. Bugün, Güneydoğu Anadolu Bölgesinde, Doğu Anadolu Bölgesinde, yarım kalmış yüzlerce tesis vardır; bu tesislerin çalışmayışının nedeni, finansman darboğazıdır. Bu kanun tasarısında, keşke, finansman darboğazını aşan, ucuz krediye yönelik birtakım yasal düzenlemeler de olsaydı, belki, tasarı eksik olmamış olurdu.

Ayrıca, terör sebebiyle, olağanüstü hal bölgesinde, sigorta şirketlerinin devreye sokulması gerekmektedir; oradaki yatırımların, mutlaka, sigortalanması gerekmektedir. Sigorta şirketleri, bu bölgede, maalesef, hizmet vermemekte ve bu bölgedeki yatırımlar, sigorta hizmetlerinden faydalanmamaktadır. O sebeble, bu bölgeye yatırım yapmak, yine, bir cesaret işi olarak devam edecektir.

Diğer bir konu, bu bölgede yatırımlar faaliyete geçtiği takdirde, üretime geçtiği takdirde, pazarlama sorunu vardır. Pazarlama sorununun çözümü için de mutlaka, sınır ticareti faaliyetleri geliştirilmelidir. Sınır ticareti faaliyetlerinin geliştirilmesi için de İran'la, Irak'la, Kuveyt'le ve Türkî cumhuriyetlerle olan ilişkiler sağlam temellere oturtulmalıdır; uzun vadeli programlara bağlanmalıdır. Aksi takdirde, bu bölgede yeterli ulaşım imkânları da olmadığı için, dışpazara yönelik üretim de yapılamadığı için ve o bölgedeki nüfusun pazarlamada yetersiz kalması sebebiyle, yatırımlar -hangi teşvikleri verirsek verelim- bir müddet sonra, kapanma tehlikesiyle karşı karşıya kalacaklardır.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Sayın Yarbay, lütfen, toparlayalım.

ERSÖNMEZ YARBAY (Devamla) – O sebeple, bankaların, bu bölgede, arazileri ipotek olarak kabul etmesi, finansman konusunda yardımcı olması ve sigorta şirketlerinin bu bölgede faaliyet göstermesi konusunda gerekli yasal düzenlemeler yapılmalıdır.

Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (RP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum Sayın Yarbay.

III- Y O K L A M A

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, şimdi, maddenin oylamasına geçeceğiz; ancak, Doğru Yol Partisi Grubundan yeterli sayıda arkadaşımızın bir yoklama talebi vardır.

Ben, bu kürsüde, eğer çoğunluğu gözle görebiliyorsam yoklamayı yapmayacağımı çeşitli defalar ifade ettim; ama, bu Meclisin normal işleyişindeki centilmenlik anlaşmaları bakımından, Refah Partisi Grubundaki arkadaşlarıma sormak zorundayım. Yoklamada varlarsa yoklama yapmayacağım, yoklarsa yoklamayı yapacağım. Yoklama talebinde bulunan...

ÜLKÜ GÜNEY (Bayburt) – Salona da bir bakalım efendim.

BAŞKAN – Efendim, saydım. Eğer, Refah Partili arkadaşlar yoklamada yoklarsa tereddüt var. (RP sıralarından "yok, yok" sesleri)

Yoklama talebini okutuyorum:

Sayın Başkanlığa

İçtüzük 57 nci madde gereğince yoklama yapılmasını arz ve teklif ederiz.

BAŞKAN – Ahmet Uyanık?.. Burada.

Mehmet Ali Yavuz?.. Burada.

Mehmet Sağlam?.. Burada.

Nevzat Ercan?.. Burada.

Nihan İlgün?.. Burada.

İsmail Karakuyu?.. Burada.

İ. Cevher Cevheri?.. Burada.

Ali Rıza Gönül?.. Burada.

Ahmet Sezal Özbek?.. Burada.

Cemil Erhan?.. Burada.

Nevzat Köse?.. Burada.

Osman Berberoğlu?.. Burada.

Mustafa Cihan Paçacı?.. Burada.

Mahmut Duyan?.. Burada.

Saffet Arıkan Bedük?.. Burada.

Hasan Karakaya?.. Burada.

Hacı Filiz?.. Burada.

Mustafa Çiloğlu?.. Burada.

M. Sabri Güner?.. Burada.

Turhan Güven?.. Burada.

Abdullah Aykon Doğan?.. Burada.

Yoklama yapılacaktır.

(Yoklama yapıldı)

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, toplantı yetersayısı vardır.

V. — KANUN TASARI VE TEKLİFLERİYLE KOMİSYONLARDAN

GELEN DİĞER İŞLER (Devam)

2. – Olağanüstü Hal Bölgesinde ve Kalkınmada Öncelikli Yörelerde İstihdam Yaratılması ve Yatırımların Teşvik Edilmesi ile 193 Sayılı Gelir Vergisi Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Tasarısı ve Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (1/660) (S. Sayısı : 392 ve 392’ye 1 inci Ek) (Devam)

BAŞKAN – Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Madde kabul edilmiştir.

11 inci maddeyi okutuyorum:

Yürütme

MADDE 11.- Bu Kanun hükümlerini Bakanlar Kurulu yürütür.

BAŞKAN – Madde üzerinde Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına, Sayın Orhan Veli Yıldırım.

ORHAN VELİ YILDIRIM (Tunceli) – Vazgeçtim Sayın Başkan.

Refah Partisi Grubu adına, Sayın Korkutata; buyurun.

RP GRUBU ADINA HÜSAMETTİN KORKUTATA (Bingöl) – Sayın Başkan, değerli arkadaşlar; gecenin bu geç vaktinde fazla vaktinizi almayacağım.

Yürürlük maddesi üzerinde, önce, Sayın Bakanımıza teşekkür etmek istiyorum. Zira, Maliye Bakanlığı olarak, 193 sayılı Kanunda değişiklik yapmak suretiyle doğu ve güneydoğudaki yatırımcının desteklenmesi hususunda elinden geleni yapmıştır. (Gürültüler)

Sayın Başkanım, sohbet mi yapacağız, konuşacak mıyız, onu lütfen...

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri... Sayın milletvekilleri... Lütfen!... Sayın Hatibi sükûnetle dinleyelim. (Gürültüler)

Sayın milletvekilleri...

HÜSAMETTİN KORKUTATA (Devamla) – Sayın Akarcalı...

BAŞKAN – Sayın Korkutata, lütfen, siz müdahale etmeyin.

BÜLENT AKARCALI (İstanbul) – İşinize gelen isme söylüyorsunuz, bakana söylemiyorsunuz...

HÜSAMETTİN KORKUTATA (Devamla) – Neyse, bir şeyler söylemeyeyim sana.

BÜLENT AKARCALI (İstanbul) – Münasip bir yerde ben söylerim... (Gürültüler)

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri... Sayın milletvekilleri, süreyi durdurdum... Sayın milletvekilleri, sükûnet sağlanana kadar süreyi durdurdum... Hepimizin zamanı kayboluyor...

Sayın Korkutata, buyurun.

HÜSAMETTİN KORKUTATA (Devamla) – Değerli arkadaşlar, Sayın Maliye Bakanı, 193 sayılı Vergi Kanununda bir değişiklik yapmak suretiyle, doğu ve güneydoğuda yatırım yapmak isteyen işadamlarının, sermaye sahiplerinin, girişimcilerin önünü açarak onlara yardımcı olmuştur; ama, mesele bununla bitmiyor. Bundan böyle, diğer bakanlıkların da, üzerine düşeni yapması lazım. Tabiî ki, önemli olan, sadece bazı konularda getirilen kolaylıklar değil; burada, dönmeyen bir çarkın döndürülmesi meselesi çok çok önemlidir. Baştan da söyledim, biz, doğu ve güneydoğu meselesinde ne polemik yapıyoruz ne de şu veya bu parti ayırımı yapıyoruz. Kim bu konuda ciddî bir şey getirirse, onun yanında oluruz ve onun için, Sayın Maliye Bakanına yürekten teşekkür ediyoruz; elinden gelen her şeyi yapmıştır; ama, şu anda, bölgede, ciddî şekilde bir sermaye kayışı var, bir beyin göçü var. Bunların yeniden bölgeye dönebilmesi için, bunların yanında alınması gereken başka tedbirler de vardır. Bu tedbirlerin başında, önce, teşviklerin kredi veya prim olarak bölgeye ciddî şekilde getirilmesi lazım ve bu teşviklerin de noktasal olması lazım. Şu ana kadar, diğer iller üzülmesin diye söylemedim; ama, bana göre, burada bir yanlışlık var: Nedir bu; eğer, Bingöl'de, Muş'ta yatırım yapılmasını, sosyal dengenin sağlanmasını istiyorsanız, Muş'taki yatırım primi oranı veya vergi oranı Elazığ'dakinden, Malatya'dakinden, Erzurum'dakinden farklı olmalıdır; çünkü, Elazığ'da, Malatya'da veya başka illerde, eğer altyapı daha iyiyse, eğer orada yatırım imkânları daha fazlaysa, elbette ki, yatırımcı, yatırımının en iyi nemalanacağı, en iyi kazanacağı yere gider ve nitekim böyle de olmuştur. Yani, eğer, bölgenin tamamı bu teşvik kapsamına alınmışsa, küçük iller alınmamış sayılacaktır ve kimse gidip bu küçük illerde yatırım yapmayacaktır. O zaman ne istiyoruz; diyoruz ki, hakkaniyetle bir şeyin uygulanmasını istiyorsanız, teşvikler göz önüne alındığı zaman, teşvik primi veya kredisi çıkarıldığı zaman, mutlaka, yatırımın yapılmadığı bu küçük illerde, hiç olmazsa, oran yüzde 60 ise, diğerlerinde yüzde 40 olmalı; yani, arada 15 puanlık 20 veya 30 puanlık bir fark olmalı ki, bu sosyal denge sağlanabilsin. Aksi takdirde, yine bazı illerde bu yatırımlar artacak; diğerlerinde azalacaktır. Tıpkı, turizmle ilgili verdiğimiz teşviklerde olduğu gibi, herkes, gidip, Antalya ve civarına dolmaya başladı. Turizmin başka dallarında, ne Karadenizde ne doğuda ne de başka yerlerde hiçbir yatırım yapılmadı; çünkü, en verimli yatırımlar oradaydı ve herkes o yöreye gitti.

Değerli arkadaşlar, tasarıda bir arsa verilmesi meselesi var; ona da birkaç kelimeyle, kısaca değinip, konuşmamı hemen bitirmek istiyorum. Bu bölgelerde arsa pek önemli bir şey değildir; çünkü, arsanın değeri çok yüksek değildir ve daha önceden, bu hak, Bakanlar Kurulu kararıyla verilmişti; ama, bölgede, hiç kimse, doğru dürüst arsa talebinde bulunmadı ve alan da çok azdır veya diyebilirim ki, belki de hiç yoktur. Bunu tam manasıyla bilmediğim için söyleyemiyorum. Neden; çünkü, önemli olan, bu kadar sermayenin oraya gidip yatırıma dönüşmesidir. Eğer sermaye gidip orada yatırıma dönüşürse, bir arsa nasıl olsa alınır. Bunun da en iyi örneği, Halis Toprak'ın, Lice'de yaptığı yerdir. Onun, bu iş için kimseden arsa talep etmesine gerek yoktu; orada, hem vilayet hem de diğer ilgili kuruluşlar, gereken arsayı, seve seve kendisine derhal verdiler.

Değerli arkadaşlar, bunun yanında, elbette ki, yatırımların ciddî şekilde istihdama dönebilmesi ve istihdamın sağlanmasıyla, bölgede, huzurun, güvenin yerleşmesi hepimizin temennisidir. Çünkü, şu anda, hepinizin bildiği gibi, bu bölgede yanan, yıkılan köylerle beraber ilçeler vardır, iller vardır. Buraların da bir an önce huzura, güvene kavuşturulması, hakikaten, istihdamın sağlanmasıyla mümkündür, yatırımla mümkündür ve bunun yanında da, güven verilmesiyle mümkündür. Tabiî, güven verilebilmesi için de, ilk adım olarak, önce, yatırımların gitmesi her şeyden önemlidir; fakat, ne acıdır ki, maalesef, bu yılki bütçeye, köylere geriye dönüş için bir kuruş para konulmamış; umarım ki, Başbakanlık, Acil Destek Fonundan buraya bir para aktarır ve köye dönüşler için yardımcı olunur; çünkü, ciddî şekilde bu dönüş sağlanmadan, huzurun, güvenliğin de sağlanması mümkün değil.

Değerli arkadaşlar, gecenin bu geç vaktinde fazla zamanınızı almak istemiyorum; bu kanunun çıkmasında emeği geçen bütün arkadaşlara teşekkür ediyoruz; biz, kanunu destekliyoruz ve oy vereceğiz. Hepinize, saygılarımı arz ediyorum.

Teşekkür ediyorum. (Alkışlar)

BAŞKAN – Efendim, grupları adına başka söz talebi var mı?

MALİYE BAKANI ZEKERİYA TEMİZEL (İstanbul) – Sayın Başkan...

BAŞKAN – Sayın Zekeriya Temizel, Hükümet adına söz talebiniz var zannediyorum.

Buyurun. (Alkışlar)

MALİYE BAKANI ZEKERİYA TEMİZEL (İstanbul) – Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; iki gündür, Genel Kurulumuz, yürütme maddesine geldiğimiz bir yasa tasarısını tartıştı. Yasa tasarısı, sadece kapsam itibariyle tartışıldığı için, aslında içeriği konusu, belki de kamuoyuna pek iyi anlatılamadı. Neydi bizim bu yasa tasarımız; öncelikle "olağanüstü hal bölgesi" olarak tanımladığımız illerde istihdam sağlayıcı yatırımları teşvik etmekti. Türkiye'nin, istihdam artırıcı yatırımları teşvike, sadece bu bölgede mi ihtiyacı var; elbette ki, hayır. O nedenle de, kapsamın genişletilmesi için burada dile getirilen her görüşün haklılığı var ve Hükümet olarak da bunu saygıyla karşılıyoruz. Dolayısıyla, milletvekili arkadaşlarımızın, kapsam genişletilmesi konusundaki çabalarını saygıyla karşıladığımızı, bunun, hakları olduğunu burada bir defa daha dile getirmek istiyorum.

Değerli arkadaşlar, vergi indirerek yatırım teşvik etmek, maliyetleri alçalttığı için ve yatırımı engellediği varsayılan maliyetleri aşağı çektiği için, doğru bir yaklaşımdır.

Değerli arkadaşlar, eğer, her şeyi her yerde teşvik ederseniz, aslında bir şey yapmış olmazsınız. Biraz önce, Sayın Korkutata, küçük ve büyük il örneği vererek, bunu çok net bir şekilde açıkladı. Aynı teşvikleri aynı durumda olmayan illere verdiğiniz takdirde, altyapı yatırımları açısından, ulaşım açısından ve diğer avantajlar açısından daha iyi konumda olan il, yatırımları daha fazla çeker; dolayısıyla, onun yanındaki ili, aslında, gerçek anlamda teşvik etmiş olmazsınız.

Değerli arkadaşlar, ülkemizin bir bölgesi, on yılı aşkın bir süredir bir olağanüstü hal yaşadı. Bazı illerimiz bu olaydan direkt, bazıları da dolaylı olarak etkilendi. Güvenlik güçlerimiz, bu bölgede, olağanüstü bir çabayla, terörün kaynaklarının kurutulması konusunda büyük bir başarı sağladı; ancak, hepimiz biliyoruz ki, terörün kaynağı, sadece güvenlik güçlerinin mücadelesiyle kurutulamaz; terörün ekonomik kaynaklarını da ortadan kaldırmak, terörün en büyük kaynağı olan işsizler ordusunu iş sahibi yapmak da gerekir. O nedenle de, işte teşvik verildiği takdirde, bu bölgenin önceliği öne çıkmaktadır; bu bölge için ivedi olarak bir şeyler yapma gereği ortaya çıkmaktadır. Elbette ki, ülkemizin diğer gerice yörelerinde, geri kalmış bölgelerinde yatırımların teşviki konusunda şimdiye kadar Türkiye'de denenmemiş bütün yöntemlerin denenmesi gerekmektedir. İşte, bu nedenle de, Hükümetimiz, yeni teşvik yöntemlerini Türkiye'nin bütün bölgelerinde kademeli olarak veya biraz önce Sayın Korkutata'nın belirttiği gibi, bunun, bazı illerde yüzde 80 oranında, bazılarında yüzde 60 oranında uygulanması için hazırlıklarını da sürdürmektedir; ancak, takdir edersiniz ki, bu hazırlıklar bir zaman alacaktır.

Türkiye'nin bu bölgesinin önceliği vardır. Hükümetimizin, Türkiye Büyük Millet Meclisininin bu bölgeye bir an önce bir şeyler götürme zorunluluğu vardır; o nedenle, bu yasa tasarısı buraya getirilmiştir. Yasa tasarısının, başlangıçta, kapsamının dar olmasının nedeni de büyük ölçüde budur; ancak, dolaylı olarak, bu terörden etkilenen illerin de dışarıda bırakılmaması konusundaki gayreti, biraz önce de belirttiğim gibi, elbette ki, haklı görüyoruz. O nedenle, burada tartışılan ve kabul edilme aşamasına gelen yasa tasarısı, bölgeye yönelik çok önemli bir adım olarak algılanmalıdır.

Getirdiğimiz yasa tasarısı, bölgede yatırım maliyetlerini düşüren, bölge çalışanının gelirini yükseltmek amacıyla, daha önceden Bakanlar Kurulu kararıyla yapılmış olan düzenlemeleri kapsamamaktadır. Nitekim, Bakanlar Kurulu kararıyla -bu yasanın çıkmasını beklemeden- bölgede, enerji maliyetlerini yarıya varan oranda azaltarak, özellikle, bölgede çalışanların ücretlerini artırmak amacıyla özel indirim miktarlarını artırarak ve yıllık 19 milyon lira civarında net gelir artışı sağlayarak, Hükümetimiz, gereken önlemleri, hemen, beklemeden almıştır. Bu yasa tasarısıyla da, istihdam sağlayacak yatırımların maliyeti düşürülmekte, bölgede, yapılacak yatırımların kârlılığı artırılmaya çalışılmaktadır.

Değerli milletvekilleri, yasa tasarısının görüşülmesi sırasında, getirilen teşviklerin içeriğine genellikle girilmedi; ancak, dile getirildiği kadarıyla da olumlu karşılandı. Sadece, iki arkadaşımız, ya yasa tasarısının içeriğini tam olarak algılayamamaktan ya da kasıtlı olarak, getirilen bir teşvik olmadığını ileri sürdüler. Değerli milletvekilleri, bu yasa tasarısı, istihdam üzerindeki yükleri azaltmak amacıyla, işveren sigorta priminin devlet tarafından karşılanmasını içermektedir; bu, teşvik değil midir? Bu, şimdiye kadar Türkiye'de denenmiş bir teşvik midir? İlk defa, cesurca, istihdam üzerindeki bu yükümlülüğü ortadan kaldırmaya yönelik çok önemli bir düzenleme yapılmaktadır.

Yine, aynı şekilde -dile getirilmedi- hazine arazilerinin -sadece burada sayılan illerde değil- Bakanlar Kurulu tarafından, Türkiye'nin neresinde olursa olsun, kalkınmada öncelikli yöre olarak kabul edilmiş bütün illerinde, istihdam sağlayan yatırımlara bedelsiz olarak tahsisi uygulaması getirilmektedir. Bu olay, bölgeyle sınırlı değildir; bölgeyle sınırlı olmadığından, Türkiye'nin her tarafında, kamu mallarının ekonomiye kazandırılması konusunda, istihdam yaratan yatırımlara kazandırılması konusunda çok önemli bir adımdır. Bunun da gözardı edilmemesi gerekir.

İstihdam yaratan yarıtımlara, ilk beş yılda mutlak istisna, yüzde 100'lük, daha sonraki beş yılda da, çalıştırılan işçi sayısına bağlı olarak, yüzde 60 oranında Kurumlar Vergisi indirimi yapılmaktadır. Bu mu teşvik değildir, burada mı teşvik unsuru yoktur? İşverenin, vergi yükümlüsü olarak, vergi sorumlusu olarak kestiği vergileri, vergi kredisi olarak kullanma olanağı olarak getirilmektedir. Özellikle, bölgedeki, zaten finansman sıkıntısı çeken işverene, bir de kesmiş olduğu vergiler nedeniyle ilave bir yük getirmemek için, bunu, iki yıl boyunca kredi olarak kullanma olanağı getirilmektedir. Bu da, Türkiye'de ilk defa getirilen bir uygulamadır, ilk defa getirilmektedir. Bu mu vergi teşviki değildir?

Değerli milletvekilleri, yasanın uygulamasıyla birlikte, bu bölgede yapılan ve belli bir sayıda istihdam sağlayan yatırımlar, Marmara Bölgesinde yapılacak aynı nitelikteki bir yatırıma göre, yüzde 45 ilâ yüzde 52 oranında avantajlı duruma gelmektedir. Bu yüzde 45 ilâ 52'lik avantajın içerisinde, enerji yatırımı veya enerji bedeli olayı yoktur. Bunu da kattığımız takdirde, bölgede, istihdam üzerindeki yüklerin çok büyük ölçüde, neredeyse tamamen kaldırıldığını görüyoruz.

Burada üzerinde durduğumuz çok önemli bir konu var; özellikle, bölgenin niteliği itibariyle vergi alınmayan bir serbest alan yaratmayı asla amaçlamıyoruz. O nedenle de, vergi yükümlülükleri kesin olarak getirilmekte; ancak, sağlanan avantajlarla yükleri azaltılmaktadır. Bu, devlet olmanın gereğidir, Türkiye'nin geneli açısından çok önemli bir uygulamadır.

Değerli milletvekilleri, biz, bu düzenlemeyle, istihdam nedeniyle işverene yüklenilen yükleri çok büyük ölçüde ortadan kaldırdık. Bundan sonraki karar, tamamen yatırımcıya kalmış bir olaydır. Yatırımcı, yatırımını yaparken, batıda mı yapacağını, Orta Anadoluda mı yapacağını, yoksa, götürüp de, teşvik edilmiş bu alanda mı yapacağını; yatırım maliyetlerini ve kârlılığını çok net bir şekilde ortaya koymak suretiyle, artık, kendisi belirleyecektir. Zaten, hiçbir yatırımcıyı zorla oraya götürme olanağımız yoktur; zorlamıyoruz da... Ancak, bu teşvikler, bize göre, gerçek anlamda teşvik edici niteliktedir.

Burada kapsam içerisinde olmadığı düşünülen illerin veya kapsamın içerisine, özellikle bir sınırlama gereğinden; yani, teşvik mantığından gelen bir sınırlama gereğinden dolayı girmediği düşünülen illerin, önümüzdeki günlerde, benzer teşviklerden veya bu teşviklerden yararlanmayacağını da kesin olarak hiç kimse iddia edemez; çünkü, daha önceden çıkarılan Bakanlar Kurulu kararında, burada sayılan iller söz konusu değildi.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Sayın Bakan, lütfen, toparlayalım.

MALİYE BAKANI ZEKERİYA TEMİZEL (Devamla) – Dolayısıyla, önümüzdeki günlerde yapılacak olan düzenlemelerde, bütün illerin, özellikle ekonomik ilişkileri, ekonomik değerleri; özellikle değerlendirme sırasında yanlışlar yapılmışsa, objektif kritere getirmek için o konuda yapılacak düzenlemelerin hepsi dikkate alınmak suretiyle, kesin olarak, bir bölgeyi, öbürünün tamamen yok olması pahasına teşvik etme gibi bir uygulamaya da olanak tanımayacağımızı, burada, çok açık bir ifadeyle belirtmek istiyorum.

Değerli milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisi çok önemli bir işlev gördü. Şimdiye kadar, on yıldır, sadece askerî önlemler dışında, aşağı yukarı hiçbir önlem taşınmayan bölgeye, 55 inci Hükümet, daha önce götürdüklerinin ötesinde, bu yasayla, birtakım teşvikler daha götürdü; biraz önce belirttim. Bundan sonra, başka teşvikler de götürecek; özellikle, sermaye yetersizliğini ortadan kaldırmak için gereken önlemleri de alacak; ancak...

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Sayın Bakan, teşekkür ediyorum.

MALİYE BAKANI ZEKERİYA TEMİZEL (Devamla) – Teşekkür etmeme olanak vermiyor musunuz Sayın Başkanım?

BAŞKAN – Buyurun, sesiniz duyuluyor.

MALİYE BAKANI ZEKERİYA TEMİZEL (Devamla) – Değerli milletvekilleri, 55 inci Hükümet olarak, bu düzenlemeyle, bölgeye çok önemli bir hizmet götürdüğümüzün bilincindeyiz.

Katkılarınızdan ötürü hepinize şükranlarımızı sunuyoruz ve teşekkür ediyoruz. (Alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum Sayın Bakan.

Şahsı adına, Sayın Cevat Ayhan. (RP sıralarından alkışlar)

CEVAT AYHAN (Sakarya) – Muhterem Başkan, muhterem üyeler; 392 sıra sayılı Kanun Tasarısının son maddesini görüşüyoruz.

Bu kanun tasarısı, ikibuçuk ay önce Genel Kurula gelip dönen ve şimdi tekrar görüştüğümüz bir tasarıdır. Biz, bu tasarıda eksikliklerin olduğunu, tatbikatta istenilen neticeyi vermeyeceğini, üzerinde düzeltmelerin yapılması gerektiğini ifade ettik; nitekim, ilk müzakeresinde de ifade etmiştik. Bu tasarı Komisyona dönünce, birtakım düzeltmeler yapıldı; ama, yeterli değil, ilave düzeltmelerin de yapılması için, Komisyona geri çekilip, tekrar müzakere edilmesinde fayda var dedik. Görülüyor ki, Hükümet ısrarlı ve bu tasarı buradan geçecek; hayırlı olsun diyoruz.

Ancak, bakın, bu tasarıda -biraz evvel ifade ettim- eksiklikler var: Siz, Karadeniz Bölgesinde Giresun'u, Ordu'yu teşvik ediyorsunuz; Trabzon yok, Artvin yok, Rize yok, Samsun yok, Zonguldak yok; İç Anadolu Bölgesinin ve Doğu Anadolu Bölgesinin birçok fakir ili yok; yok, Malatyası yok, Elazığı yok, Erzincanı yok!..

İlçe bazına niye inelim diyorum; bakın, size arz edeyim: Bolu İli batıda bir il; merkez nüfusu 74 bin, Düzce 70 bin, Yığılca 5 bin, Kıbrısçık 2 500, Seben 3 bin. Şimdi, Bolu'nun, Yığılcasıyla, Kıbrısçıkıyla, Sebeniyle diğer doğu ve güneydoğudaki illerin, ilçelerin ne farkı var soruyorum size?! Yani, siz, Bolu'nun fakir ilçelerinin kalkınmasını istemiyor musunuz; Konya'nın kalkınmasını istemiyor musunuz; Kırşehir'in kalkınmasını istemiyor musunuz? Onun için, bu işin yolu budur; yanlış yapıyorsunuz. Sayın Bakan, Komisyonda da bize ifade etti "yeni teşvik mevzuatı getireceğiz" diye. Şimdi getirelim; genel ölçüleri koyalım... (ANAP sıralarından "Siyasî... Siyasî..." sesleri)

NABİ POYRAZ (Ordu) – Yapma yahu!..

CEVAT AYHAN (Devamla) – Siyasîsi yok bunun; doğruyu söylüyorum. Bizim, ısrarla, Komisyonda söylediğimize geldiniz. Millî geliri ve sosyal gelişmeleri esas alan bir kriter getirdiniz. Daha önce hiçbiri yoktu, yanlıştan döndünüz; gelin, yine dönün. Bakın, illerinize bunu izah edemeyeceksiniz. Benim ilimde de var, her ilde var. Fakir ilçeler var... Niye adaleti esas almıyorsunuz. Yani, bizim söylediğimiz budur.

Bakın, bir ilin kalkınması, bir bölgenin kalkınması, pazara bağlıdır, sermayeye bağlıdır, teşebbüse bağlıdır, vasıflı işgücüne bağlıdır, altyapıya bağlıdır. Siz, pazara ve nüfus bölgelerine, yoğun bölgelere, tüketim bölgelerine uzak olan illeri, istikrarlı ve on yıllık bir teşvikle teşvik etmezseniz netice alamazsınız. otuzaltı yıldan beri, 1960'dan beri bu teşvikler uygulanır, bir netice alınamamıştır. Kendinizi aldatırsınız, milleti aldatırsınız. Netice buraya gider değerli arkadaşlar. Onun için, uzak mesafelerden, pazardan, gelişmiş bölgelerden, fakir bölgelere, hammaddeyi getirecek, yarı mamülü getirecek, üretecek, tekrar o bölgelere götürecek.

Bakın, Kağızman'ı ifade ettiniz. Ben Kağızman projesini çok iyi biliyorum; yirmi yıldan beri projenin içinde oldum. Gayet iyi teknolojiyle, her şeyiyle beraber AKZO'dan alındı, Batı'dan getirildi; ama, şimdi tesis kapandı, çalışmıyor. Niye; tuzu tüketecek bölgelere 1 500 kilometre mesafede. Nakliye kurtarmıyor. İşte, siz üretim yapacaksanız bu bölgelerde, bu ciddî teşvikleri koymanız lazım.

İkinci olarak şunu söyleyeyim; vergi teşvikleriniz yetersizdir. Zaten yatırım yapan üç senede yatırım yapar, yaptığı yatırımı, amortismanlarla ve yatırım indirimiyle üç, dört senede geri alır. Vergi muafiyetini uygulayacak süre kalmaz. Sizin getirdiğiniz mevzuatta, düzenlemede buna imkân yoktur. Bu, Maliye mantığıdır. Söylüyorum, Maliyecileri severim; ama, onların mantığı, vergiyi toplayıp parayı muhafazadır; yatırım mantığı değildir bu. Yatırım mantığı; gerektiği yerde, gerekli kaynağı, fedakârlığı yapacaksınız, yatırım dinamizmini oluşturacaksınız. Rahmetli Özal'ın da mantığı buydu; ben, kendi yapısını yakın tanırım. Onun için, bu anlayışla meseleye yaklaşmıyorsunuz ve netice alamayacaksınız; ifade etmek istediğim hususlar bunlardır değerli arkadaşlar...

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

CEVAT AYHAN (Devamla) – Bitiriyorum Sayın Başkan.

Nitekim, bu mantık -hatırlıyorum ben- 1994'te, yine bir vergi kanunu tadilatında yatırım indirimini düşürdü "yanlış yapıyorsunuz" dedik, tekrar tekrar söyledik. O zamanki Hükümet, bir yıl sonra, getirdi, bunu tekrar düzeltti; yatırım indirimi nispetlerini yükseltti ve isabet de etti; ama, burada da aynı yanlışı yapıyorsunuz.

Teşekkür ederim, hürmetlerimi arz ederim. (RP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Ayhan.

Sayın Temel Karamollaoğlu?.. Yok.

Sayın Aslan Polat; buyurun.

ÜLKÜ GÜNEY (Bayburt) – Sayın Başkan, bir kişi konuşabilir.

BAŞKAN – Efendim, iki şahsın söz hakkı var.

ÜLKÜ GÜNEY (Bayburt) – Şahsı adına konuştular.

BAŞKAN – Efendim, şahsı adına sadece Cevat Ayhan konuştular. Şahsı adına, iki sayın milletvekilinin söz hakkı var; Sayın Aslan Polat ikinci konuşmacı.

Buyurun Sayın Polat. (RP sıralarından alkışlar)

ASLAN POLAT (Erzurum) – Sayın Başkanım, sayın milletvekilleri; hepinizi, saygıyla selamlarım.

İki günden beri konuşulan 392 sıra sayılı kanun tasarısının yürütmeyle ilgili son maddesine geldik. Bu maddenin içeriği üzerinde çok fazla durulamadı. Üzerinde durulamamasının en büyük sebebi de, hangi illerin kesin olarak bu kapsama girdiği, kapsama alınıp alınmadığı münakaşasının doğmasıdır. Kapsama alınmayan iller, kapsama alınmak için yaptıkları mücadelelerde, bu kanun tasarısının içeriği üzerinde gerekli bilgiyi sunamadılar, görüş belirtemediler.

Şimdi, bu kanun tasarısının, her halükârda avantajları vardır; doğrudur. Nedir onlar; bugüne kadar Doğu Anadolu'da yapılan teşviklerin büyük bölümü krediye dayanıyordu. Dolayısıyla, buraya getirilen teşvik ve krediyi alan müteşebbisler, yatırımı yaptıktan sonra, yatırımı işletmeye dönüştürdükten sonra, buradan randıman alamadıkları için, yaptıkları işten kâr edemedikleri için, buraya yeni yatırım yapmak istemiyorlardı. Daha ziyade, buraya kredi ve teşviki alanlar, göstermelik bir yatırımla, doğuda işe başlıyorlar; fakat, kredinin ve teşvikin esas bölümünü, Türkiye'nin daha randımanlı olan Akdeniz -güney sahillerine- veya Ege sahillerine götürüyorlardı. O yüzden, Doğu Anadolu'da -güneydoğuda da bu problem vardı- en büyük problem; buraya yatırım yapan müteşebbisler, sürekli teşvikle -vergi olsun, enerji olsun, altyapı olsun- beslenmediği için, burada üretime geçtiği zaman, Türkiye'nin ortalama bölgelerinden daha fazla bir maliyetle mal elde ettiği için ve bu mallar, piyasaya, pazar yerlerine daha uzak olduğu için, bu ana maddeleri daha uzak yerlerden getirip daha uzak yerlere pazarlayarak sattıkları için, randıman elde edemiyorlardı; o yüzden de, buralara yatırım yapılamıyordu. Dolayısıyla, buralara, sürekli, teşvik olarak -vergi olsun, sigorta primleri olsun veya arazi olsun- teşvik yatırımı yapmak doğrudur ve güzeldir. Yalnız, bizim, burada, üzerinde itiraz ettiğimiz iki konu vardır; birincisi, beş yıllık sürenin kısa olduğu ve buraya gelecek yatırımcılar için beş yılın çok cazip olamayacağı; üzerinde çok durduğumuz ikinci konu, yeni istihdam yaratılacak diye eski işyerlerine teşviklerin getirilmemesidir. Yani, şu anda, mevcut işyerlerine, bu teşviklerin, ancak işçi sayısını artırırlarsa getirilebileceğinin, mevcut halde getirilemeyeceğinin yanlış bir uygulama olacağını belirttik. O da şundan: Biraz önce Sayın Millletvekilimiz Cevat Ayhan Ağabeyimizin de belirttiği gibi, yeni yapılan yatırımlar, zaten, amortismanlarla birtakım vergi muafiyetlerini otomatikman sağlıyorlar. Mevcut yatırımlara, yani, amortisman değerlerini bitirmiş, bütün kazançlarını sürekli vergiye veren firmalara bu teşvikler getirilseydi, doğuda ek bir kaynak, ek bir yatırım yapmak için finans sağlanmış olurdu ve daha doğru olurdu, daha gerçekçi olurdu.

Bir de, burada, bedelsiz yatırım yeri tahsislerinde organize sanayi bölgelerine çok ehemmiyet verildiğini belirtmek isterim. Doğu Anadolu'da, mevcut organize sanayi bölgeleri yetersizdir. Misal veriyorum, bizim Erzurum Vilayetinde, mevcut organize sanayi bitmiştir ve yoktur. Şu anda yeni yatırım yapmak isteyen şahıslar için, mevcut ikinci bir organize sanayi bölgesi beklenmektedir. Bu organize sanayi bölgeleri, yatırım yapacak firmalar için, münferit alanlardan çok daha randımanlı olmakta; bu bölgeler, altyapı bakımından da hazır oldukları için, müteşebbislerin yatırım yapmalarına müsait olmaktadır.

Sayın milletvekilleri, bizim, burada, bu saatten sonra üzerinde duracağımız esas konu şudur; bu konunun başına geliyoruz, başı da şudur: Bu kanun tasarısı, nasip olur da biraz sonra kanunlaşıp yürürlüğe girdikten sonra, fiilî olağanüstü hal bölgesinde olan Batman, Bingöl, Diyarbakır gibi vesaire iller teşvik kapsamına girecekler; ama ikinci bölgede bulunan Adıyaman, Ağrı, Bayburt, Erzurum gibi iller, Bakanlar Kurulunun teşvik kararını bekleyeceklerdir. Dolayısıyla, bizim bütün arzumuz ve isteğimiz "bu Kanunu Bakanlar Kurulu yürütür" derken, hemen, bu ikinci teşvik bölümünün de bir an önce çıkarılıp, yürürlüğe sokulmasıdır. Ben, burada, bir iki defa bir şey söyledim, yanlış anlaşıldı, onu da düzeltmek isterim. Nasip olursa -duyduğum kadarıyla- 24 Ocak tarihinde, Sayın Başbakan, Erzurum'a gidecek; fakat, Erzurumlular, şu anda, Sayın Başbakanı, Kalkınma Bankasının açacağı şubesinden ziyade, bu kanundan dolayı beklemektedirler. Dolayısıyla, bu kanunun yürürlüğe girdiğini görmeleri... Kalkınma Bankasının şube açması güzel bir şey; ama, ondan çok daha fazla heyecanla bu kanun beklenmektedir.

Erzurum Milletvekili ve Anavatan İl Başkanı, Sayın Başbakan geldiğinde, bu kanunu da çıkarmış olarak geleceğini belirttiler. Biz de diyoruz ki, Sayın Başbakan, bu kanunu çıkararak getirirse, kendisi de, Erzurum halkına daha faydalı olur ve daha çok memnun olurlar.

Bu kanun... İki gün kaldı, iki gün içerisinde kararnameyi yetiştiremeyiz demesinler; çünkü, şu kararnameyi hazırlayacak olan ağabeyimiz, Gelirler Genel Müdürümüz, bizim vakıf başkanımızdır. Siz, ona yetki verirseniz, o, 48 saat uyumaz, bu kararnameyi önünüze getirir. Dolayısıyla, siz, yeter ki yeşil ışık yakın, o kararname önünüzde olur Sayın Başbakanım.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Sayın Polat, lütfen toparlayalım.

ASLAN POLAT (Devamla) – Tamam, toparlıyorum.

Neticede şunu söylüyorum; inşallah, 24 Ocak günü, bu kararname hazırlanmış olur. Maliye Bakanımız ve Plan ve Bütçe Komisyonu Başkanımızın da Erzurum için verdikleri sözlere de güvenerek, bu kararnameyle, Erzurum'da sizi bekliyoruz.

Saygılar sunarım efendim. (RP sıralarından "Bravo" sesleri, alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum Sayın Polat.

Madde üzerindeki görüşmeler tamamlanmıştır.

Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Madde kabul edilmiştir.

Şimdi, tasarının tümünün oylamasına geçeceğiz; ancak, daha önce, İçtüzüğümüzün 86 ncı maddesine göre, tasarının lehinde ve aleyhinde, oyunun rengini belirtmek üzere söz talepleri vardır.

Lehinde, Sayın Halit Dumankaya; buyurun.

HALİT DUMANKAYA (İstanbul) – Sayın Başkan, muhterem milletvekilleri; gecenin bu saatinde hayırlı bir yasa çıkardık; ama, burada konuşan arkadaşlar, Refah Partililer, DYP'liler, 2 saatte çıkarılacak olan yasayı, tam 18 saatte çıkardılar. O nedenle, doğuda ve güneydoğuda bugüne kadar çok paket açıldı, 15 trilyon liralık, 20 trilyon liralık paketler açıldı; ama -Refah Partili bir arkadaşımın dediği gibi- orada sadece ipleri kaldı.

Bu tasarının yasalaşmasıyla doğu ve güneydoğu illerinde çok büyük yatırımlar olacaktır.

Bu duygularla, bu yasanın, bu yörenin insanlarına hayırlı olmasını diliyor, saygılar sunuyorum. (ANAP, DSP, DTP ve CHP sıralarından "Bravo" sesleri, alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum Sayın Dumankaya.

Aleyhinde, Sayın Cemil Tunç; buyurun.(RP sıralarından alkışlar)

AHMET CEMİL TUNÇ (Elazığ) – Sayın Başkan, çok değerli milletvekili arkadaşlarım; ben, bu tasarı üzerinde oyumun rengini belirtmek üzere söz aldım; bu vesileyle hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Çeşitli defalar ifade etmeye çalıştım; şüphesiz, bu tasarıyla getirilmek istenen teşviklerden bölge istifade edecek; ama, bizim, burada, arkadaşlarımızla beraber söylemek istediğimiz bir şey var, o da şu: Terörden dolayı ve çeşitli sebeplerden dolayı yıllarca yatırım yapılamamış, terörden etkilenmiş, ekonomisi gelişmemiş ve yeterli istihdamı olmayan illere teşviki öngören bir tasarı. Hükümetin tasarısı içinde Elazığ da var; çünkü, Elazığ, yedi yıl olağanüstü halde kalmış, üç yıl mücavir alan olarak kalmış, bir o kadar da sıkıyönetimi yaşamış bir il; dışarıdan göç almış ve bölgedeki sıkıntıları kucaklamaya çalışan bir il. Ne yazık ki, bu tasarıyla, Elazığ, bu teşvik tedbirlerinin dışında bırakılıyor.

TEVHİT KARAKAYA (Erzincan) – Erzincan da aynı durumda.

AHMET CEMİL TUNÇ (Devamla) – Erzincan da bu teşvik tedbirlerinin dışında bırakılıyor.

Bu teşvikin neticesinde göreceğiz ki, Elazığ'da yarım kalmış yatırımları bile bitirmek mümkün olmayacaktır; çünkü, siz, komşu ile bu teşviki veriyorsunuz; ama, Elazığ'a bunu vermiyorsunuz. Dolayısıyla, yatırımcı, o teşviklerden istifade etmek için oraya gidip yatırımını orada yapacak.

Elazığ'dan gelen heyet, Sayın Başbakanla da görüştü. Başbakan burada. Sayın Maliye Bakanı da Komisyon üyeleri de, görüştüğümüz zaman, haklı olduğumuzu söylüyorlar. Herkes, Elazığ'ın bu ısrarında haklı olduğunu söylüyor; ama, ne yazık ki, biraz sonra tasarı geçecek ve bunun içinde Elazığ olmayacak. Elazığ'a yapılmış olan bu haksızlığın nasıl telafi edilebileceğini ben, şu anda, bilmiyorum, bunu söyleme imkânına sahip değilim.

Umuyor ve temenni ediyorum ki, bu haksızlık, bir şekilde, Hükümet tarafından telafi edilecektir. Komisyonda, Devlet İstatistik Enstitüsünün tespit ettiği fert başına düşen millî hâsıla kirter olarak kabul edilmiş ve Elazığ'da, bu, 2 200 dolar olarak tespit edilmiş. Kime inandıracaksınız bunu siz! Keban'da üretilen elektrikten elde edilen katmadeğer, sanki, Kebanlı tarafından kullanılıyormuş gibi bir hesaplama yapılmış ve Keban'da fert başına düşen millî hâsıla, Devlet İstatistik Enstitüsünün rakamlarına göre, 25 bin dolardır. Böyle bir hesabı yapan insanlara gülmezler mi! Avrupa Birliğinde bile, dünyanın en gelişmiş ülkelerinde bile, böyle yüksek bir rakamı çıkarmak mümkün değil.

Dolayısıyla, yapılmış bu haksızlığı, ben, buradan bir kez daha ifade etmek istiyorum. Kanunun hayırlı olmasını diliyorum; ama, ne yazık ki, lehte oy kullanamayacağımı da ifade ediyor; hepinizi saygıyla selamlıyorum. (Alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum Sayın Tunç.

Sayın milletvekilleri, bu tasarının tümü açık oylamaya tabidir.

Açık oylamanın, kupaların sıralar arasında dolaştırılması suretiyle yapılması hususunu oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

Kupalar, sıralar arasında dolaştırılsın.

(Oylar toplandı)

BAŞKAN – Oyunu kullanmayan sayın milletvekili var mı? Yok.

Oy verme işlemi bitmiştir; kupalar kaldırılsın.

(Oyların ayırımına başlandı)

3. – Tabiî Afetlerden Zarar Gören Vakıf Taşınmazların Afet Öncesi Kiracılarına Kiracılık Hakkı Tanınması ve Gayrimenkul Kiraları Hakkında Kanuna Geçici Bir Madde Eklenmesine Dair Kanun Tasarısı ve Plan ve Bütçe ve Adalet komisyonları raporları (1/680) (S. Sayısı : 396)

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, oyların ayırımı yapılırken, biz de görüşmelerimize devam edelim.

Tabiî Afetlerden Zarar Gören Vakıf Taşınmazlarının Afet Öncesi Kiracılarına Kiracılık Hakkı Tanınması ve Gayrimenkul Kiraları Hakkında Kanuna Bir Geçici Madde Eklenmesine Dair Kanun Tasarısının görüşmelerine başlayacağız.

Komisyon?.. Yok.

Görüşme ertelenmiştir.

4. – Emniyet Teşkilâtı Kanununun Bir Maddesinde Değişiklik Yapılmasına Dair 490 Sayılı Kanun Hükmünde Kararname ve İçişleri Komisyonu Raporu (1/217) (S. Sayısı : 132)

BAŞKAN – Emniyet Teşkilatı Kanununun Bir Maddesinde Değişiklik Yapılmasına Dair 490 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnameyle ilgili tasarının görüşmelerine başlayacağız.

Komisyon?.. Yok.

Görüşme ertelenmiştir.

5. – Türkiye Cumhuriyeti ile Macaristan Cumhuriyeti Arasında Serbest Ticaret Alanı Tesisine İlişkin Anlaşmanın Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve Plan ve Bütçe ve Dışişleri komisyonları raporları (1/621) (S. Sayısı : 418) (1)

BAŞKAN – Türkiye Cumhuriyeti ile Macaristan Cumhuriyeti Arasında Serbest Ticaret Alanı Tesisine İlişkin Anlaşmanın Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve Plan ve Bütçe ve Dışişleri Komisyonları raporlarının görüşmelerine başlıyoruz.

Komisyon?.. Burada.

Hükümet?.. Burada.

Komisyon ve Hükümet yerlerini almışlardır.

Sayın milletvekilleri, komisyon raporunun okunup okunmaması hususunu oylayacağım; lütfen yerlerinize oturur musunuz...

SUAT PAMUKÇU (Bayburt) – Karar yetersayısının aranmasını istiyoruz.

BAŞKAN – Komisyon raporunun okunmasını kabul edenler... Kabul etmeyenler... Raporun okunması kabul edilmemiştir.

TEVHİT KARAKAYA (Erzincan) – Karar yetersayısı arayacaktınız...

BAŞKAN – Tasarının tümü üzerinde söz isteyen var mı efendim?

LÜTFÜ ESENGÜN (Erzurum) – Sayın Başkan, Refah Partisi Grubu adına Sayın Bedri İncetahtacı konuşacak.

BAŞKAN – Refah Partisi Grubu adına, Sayın Bedri İncetahtacı; buyurun.

RP GRUBU ADINA MEHMET BEDRİ İNCETAHTACI (Gaziantep) – Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; hepinizi hürmetle selamlıyorum.

Türkiye Cumhuriyeti ile Macaristan Cumhuriyeti Arasında Serbest Ticaret Alanı Tesisine İlişkin Anlaşmanın Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve Plan ve Bütçe ve Dışişleri Komisyonları raporlarını görüşüyoruz.

Muhterem milletvekilleri, genelde, bu tür anlaşmalarda milletvekillerinin konuşma yapmasına pek sıcak bakılmamakta ve konuşma yapılmadan, kanunun süratle geçirilip, anlaşmanın onaylanması istenmektedir; ama, öyle günlerden geçiyoruz ki, milletvekillerinin konuşmasının her zamankinden daha büyük ehemmiyeti vardır. Sözlerimin başında, iktidar partilerinin milletvekillerine seslenmek istiyorum; eğer, milletvekilleri susarlarsa, siz, o zaman matem ediniz. Unutmayınız ki, partileri ve milletvekilleri susturulmuş bir ülke, sevenleri toprak olmuş öksüz çocuk gibidir. (RP sıralarından "Bravo" sesleri, alkışlar)

Bu, şairler için söylenmiş bir sözdür; ama, şairler, hakikati haykırmak için bu sözü söylerlerdi. Parlamenterlerin de görevi hakikati haykırmaktır. Eğer, bizler, hakikati haykırmaktan men edilirsek, bundan en büyük rahatsızlığı, bu iktidarın parlamenterlerinin çekmesi lazımdır.

Ben, sözlerimin başında, üzülerek görüyorum ki, Türkiye'nin en büyük siyasî partisi hakkında verilen karar, maalesef, birçok cihetiyle Türkiye Büyük Millet Meclisinde ele alınması gerekirken, çok büyük bir sükûnetle geçiştirilmiş, âdeta, zımnen kabul edilir bir tavır sergilenmiştir.

MEHMET ALİ BİLİCİ (Adana) – Beyefendi, konuya geçelim.

MEHMET BEDRİ İNCETAHTACI (Devamla) – Konuyu konuşuyorum efendim.

Biliniz ki, bugün demokrasi konusunda sessiz kalanlar, yarın aynı akıbetlerin kendilerinin de başına geleceklerinden kaygı duysunlar.

Muhterem milletvekilleri, bugün, Türkiye ile Macaristan arasındaki serbest ticaret anlaşması hakkında hazırlanan raporu görüşüyoruz. Kendimize sormak mecburiyetindeyiz; neden, altı yedi sene evvel, böyle bir anlaşmayı, mesela, Macaristan ile yapamazdık, neden -biraz sonra da görüşeceğiz- böyle bir anlaşmayı Çekoslovakya ile yapamazdık, daha önce, geçen ay görüşmüştük, mesela, Romanya ile yapamazdık diye. Yapamazdık; çünkü, o zamanlar Çekoslovakya, o zamanlar Romanya, o zamanlar, şu anda anlaşmasını görüştüğümüz Macaristan, özgür ülkeler değillerdi; ama, yine bağımsız ülkelerdi. Macaristan, o zaman da bağımsız ülkeydi, Romanya, o zaman da bağımsız ülkeydi, Çekoslovakya, o zaman da bağımsız ülkeydi; ama, o ülkelerin vatandaşları özgür değillerdi. Vatandaşları özgür olmadığı için, kendileri bağımsız oldukları halde, bu tür serbest ticaret anlaşmalarını o ülkelerin gerçekleştirmesi mümkün değildi. Ne zaman ki, bu ülkelerin halkları, kendi yönetimlerinin inisiyatifini ellerine aldılar, ne zaman ki, bu ülkelerin halkları, kendi kendilerini yönetmeyi başardılar, ne zaman ki, bu ülkelerin halkları, kendi geleceklerini kendileri belirleme hakkını elde ettiler; işte, o zaman, bugün gördüğünüz gibi, serbest ticaret anlaşmasını yapabilecek bir seviyeye geldiler.

Bir konuya daha dikkatinizi çekmek istiyorum. Bu anlaşmanın içerisinde, her iki ülkenin Avrupa Birliğine girebilmek için ortak çalışmalar içerisinde olmasından da bahsedilmektedir. Biliyorsunuz, Macaristan, biz, bu konuya başvurduğumuz zaman bir demirperde ülkesiydi. Çok zaman geçmedi aradan ve bizler bekleme salonlarına dahi alınmazken, Macaristan, Avrupa Birliğine girecek aday ülkeleri arasına alındı. Ben soruyorum, acaba, bu değişikliğin sebebi nedir; neden, Türkiye, bekleme salonlarına dahi alınmazken, Macaristan, resmen aday olan ülkeler arasına alınmıştır; çünkü, Macaristan, geç kalmıştır; ama, özgür olmaya başarmıştır; Romanya, geç kalmıştır; ama, özgür olmayı başarmıştır. Şu anda, bu Parlamento bu anlaşmaya biraz sonra onay verecek değerli parlamenterler bağımsız Türkiye Devletinin vatandaşlarının iç dünyada da mutlak bir özgürlüğe kavuşmasının mücadelesini vermelidir. Ben, bütün parlamenterlerin, bu, en önemli göreve muhatap olduklarını hatırlatmak istiyorum.

Muhterem milletvekilleri, bu anlaşmanın amaçları üzerinde kısaca durmak istiyorum. Gerek Macaristan'ın gerekse Türkiye'nin, bu anlaşmayla esas olarak hedeflediği dört önemli unsur vardır.

Bunlardan birincisi, karşılıklı olarak ticaretin genişletilmesi yoluyla taraflar arasındaki ekonomik ilişkilerin ahenkli şekilde gelişmesini teşvik etmek.

İkincisi, taraflar arasındaki ticaret için adil rekabet koşullarını meydana getirmek.

Üçüncüsü, ticaretteki engellerin kaldırılması suretiyle dünya ticaretinin ahenkli gelişmesi ve genişlemesine katkıda bulunmak.

Dördüncüsü ise, taraflar arasındaki işbirliğini artırmak.

Bu dört temel gayeye matuf bir anlaşma.

Sevinerek görüyoruz ki, hür teşebbüsün yapılabilmesi için, elbette, her iki tarafın, iç bünyesinde bu unsurları ihtiva eden bir konumda olması gerekmektedir. Gerek Türkiye'nin gerekse Macaristan'ın, bilhassa, şu anda, biz olmasak bile, hedef olarak bu noktayı hedeflemiş olması, bizler için sevindiricidir.

Muhterem millevekilleri, bu anlaşmanın sanayi ve tarım ürünleri üzerinde de bazı mülahazalarımız var; onları da, müsaade edersiniz, kısaca zikretmek istiyorum.

Anlaşmanın 11 inci maddesine göre, taraflar, tarım politikalarının izin verdiği ölçüde, tarım ürünleri ticaretinin ahenkli bir şekilde gelişmesini teşvik etmeye ve bu meseleyi Ortaklık Komitesinde düzenli olarak tartışmaya hazır olduklarını beyan etmektedirler. Burada yıllık 500 ton canlı sığır eti ithalatından bahsedilmektedir. 500 ton canlı sığır eti ithali sırasında da yüzde 50 oranında bir vergi indirimi söz konusudur. Bu sığır eti ithali konusunda, değerli Tarım Bakanımız şu anda burada mevcut değil; ama, kendisinin bu konuyla ilgileneceğini zannediyorum. Gerek sağlık açısından gerekse ülkemizin bu konuya yaklaşımındaki hassasiyeti konusunda, bunun üzerinde biraz daha durulması gerektiğini; ithal edilecek sığır etine gerçekten ihtiyacımız olup olmadığına bir kez daha bakılmasını; gerek kesimi konusunda ve gerekse sağlık açısından, bu konulara gerekli ehemmiyetin verilmesini önemli bir husus olarak görüyor ve Yüce Kurula arz ediyorum.

Değerli milletvekilleri, ayrıca, Türkiye ile Macaristan arasındaki ticarette, yeni ihracat gümrük vergisi veya eşetkili vergi ve resimler konulmaması, aynı şekilde, bu anlaşmanın bir mütemmim cüzü şeklindedir. Bu da, bu anlaşmanın, karşılıklı ve daha sağlıklı olarak uygulanabilmesinde, bizler açısından, olumlu bir yaklaşımdır.

Her açıdan baktığımızda, bu anlaşmaların iç bünyemizde daha uygulanabilir hale gelmesi için, Türkiye'nin, hür teşebbüsün önündeki bütün engelleri kaldırmasının gerekli olduğunu vurguluyor; hepinize saygılar sunuyorum. (Alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum Sayın İncetahtacı.

Tasarının tümü üzerinde başka söz talebi var mı efendim? Yok.

Şahısları adına söz talebi?.. Yok.

Tasarının maddelerine geçilmesini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

1 inci maddeyi okutuyorum:

 

Türkiye Cumhuriyeti ile Macaristan Cumhuriyeti Arasında Serbest Ticaret Alanı Tesisine İlişkin Anlaşmanın Onaylanmasının Uygun bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı

MADDE 1. – 8.1.1997 tarihinde Budapeşte’de imzalanan serbest ticaret alanı tesisine ilişkin “Türkiye Cumhuriyeti ile Macaristan Cumhuriyeti Arasındaki Anlaşma”nın onaylanması uygun bulunmuştur.

BAŞKAN – Madde üzerinde söz isteyen?.. Yok.

Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

2 nci maddeyi okutuyorum:

MADDE 2.- Söz konusu anlaşmaya ekli cetvellerde değişiklik yapmaya Bakanlar Kurulu yetkilidir.

BAŞKAN – Madde üzerinde söz isteyen?.. Yok.

Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

3 üncü maddeyi okutuyorum:

MADDE 3.- Bu Kanun yayımı tarihinde yürürlüğe girer.

BAŞKAN – Madde üzerinde söz isteyen?.. Yok.

Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

4 üncü maddeyi okutuyorum:

MADDE 4.- Bu Kanun hükümlerini Bakanlar Kurulu yürütür.

BAŞKAN – Madde üzerinde söz isteyen?.. Yok.

Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

Sayın milletvekilleri, bu tasarının tümü de açık oylamaya tabidir. Açık oylamanın şekli konusunda tercihinizi belirlemeden önce, bir önceki oylamanın sonucunu açıklayacağım.

2. – Olağanüstü Hal Bölgesinde ve Kalkınmada Öncelikli Yörelerde İstihdam Yaratılması ve Yatırımların Teşvik Edilmesi ile 193 Sayılı Gelir Vergisi Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Tasarısı ve Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (1/660) (S. Sayısı : 392) (Devam)

BAŞKAN – Olağanüstü Hal Bölgesinde ve Kalkınmada Öncelikli Yörelerde İstihdam Yaratılması ve Yatırımların Teşvik Edilmesi ile 193 Sayılı Gelir Vergisi Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Tasarısının açık oylamasının sonucunu açıklıyorum:

Kullanılan oy sayısı : 309

Kabul : 281

Ret : 27

Çekimser : 1

Böylece, tasarı kanunlaşmıştır; hayırlı olmasını diliyorum.

5. – Türkiye Cumhuriyeti ile Macaristan Cumhuriyeti Arasında Serbest Ticaret Alanı Tesisine İlişkin Anlaşmanın Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve Plan ve Bütçe ve Dışişleri komisyonları raporları (1/621) (S. Sayısı : 418) (Devam)

BAŞKAN – Türkiye Cumhuriyeti ile Macaristan Cumhuriyeti Arasındaki Anlaşmanın Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısının açık oylamasının, kupaların sıralar arasında dolaştırılması suretiyle yapılmasını oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

Kupalar dolaştırılsın.

(Oylar toplandı)

BAŞKAN – Oyunu kullanmayan sayın milletvekili var mı? Yok.

Oylama işlemi bitmiştir; kupalar kaldırılsın.

(Oyların ayırımına başlandı)

6. – Türkiye Cumhuriyeti ile Estonya Cumhuriyeti Arasında Serbest Ticaret Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve Plan ve Bütçe ve Dışişleri komisyonları raporları (1/622) (S. Sayısı : 415) (1)

BAŞKAN – Türkiye Cumhuriyeti ile Estonya Cumhuriyeti Arasında Serbest Ticaret Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve Plan ve Bütçe ve Dışişleri Komisyonları raporlarının müzakeresine başlıyoruz.

Komisyon ve Hükümet yerinde.

Komisyon raporunun okunup okunmaması hususunu oylarınıza sunacağım: Raporun okunmasını kabul edenler... Kabul etmeyenler...Raporun okunması kabul edilmemiştir.

Tasarının tümü üzerinde, Refah Partisi Grubu adına, Sayın Ertan Yülek söz istemişlerdir.

Buyurun efendim.

RP GRUBU ADINA İ. ERTAN YÜLEK (Adana) – Sayın Başkan, değerli milletvekili arkadaşlarım; Türkiye Cumhuriyeti ile Estonya Cumhuriyeti Arasında Serbest Ticaret Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısının tümü üzerinde, Refah Partisi Grubunun fikrini belirtmek üzere söz almış bulunuyorum; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Bilindiği gibi, dünya ticaretini serbest bir bazda geliştirmek için bir GATT teşkilatı bulunmaktadır. GATT'ta, 1948'den 1994'e kadar, çok uzun süre müzakereler yapılmış ve 1994'te "Uruguay Round" adı altında, son olarak, dünyada serbest ticaretin geliştirilmesinin esasları tespit edilmiş ve bu anlaşma imzalanarak, dünyadaki bütün ülkelerin ticaretinin gelişmesi hususunda çok önemli bir adım atılmıştır.

Tabiî, bunun sonucu olarak da, dünyada serbest ticaret alanlarının tesisi artmış ve globalleşen dünya da, zannediyorum ki, önemli ticarî gelişmelere sahne olmaya başlamıştır.

Bu arada, tabiî, Türkiye de, ikili serbest ticaret anlaşmaları ve çeşitli topluluklarla dabir araya gelerek, ticaretin gelişmesi konusunda, önemli anlaşmalar imzalamıştır. Bunlardan birisi, Avrupa Ekonomik Topluluğu ile 1963 yılında imzalanan anlaşmadır. 1963 yılında imzalanan anlaşma -bir kelimeyi ısrarla üzerinde durarak söylüyorum- Türkiye'nin Avrupa Birliği ile yapmış olduğu anlaşma değildir; Türkiye'nin Avrupa Ekonomik Topluluğu ile yapmış olduğu anlaşmadır. Bunu şuurlu olarak söylüyorum. O zaman, Avrupa Ekonomik Topluluğu daha Avrupa Birliği haline dönüşmemişti. Avrupa Birliği ile Avrupa Ekonomik Topluluğu arasında bazı farklar var. Avrupa Ekonomik Topluluğu, Avrupa Birliğinin, tabiri caizse, bir cüzüdür; yani, çeşitli müesseselerinden bir tanesidir. Tabiî, Avrupa Birliği teşekkül ederken, Avrupa Birliğini teşekkül ettirme hadisesi, o zamanlar gündeme getirilseydi, öyle zannediyorum ki, böyle bir birliğe giden yolu daha başında tıkamak olurdu; çünkü, Avrupa, otuz yıl içerisinde, iki dünya harbine sahne olmuş ve bu harpller,milyonlarca insanın ölümüne sebebiyet vermişti. Dolayısıyla, Avrupa Birliğinden bahis yerine, Avrupa Ekonomik Topluluğundan; yani, Ortak Pazardan bahsedilmek suretiyle, Avrupa'daki ticaretin geliştirilmesi ve Avrupa'daki birliğe giden yolun açılması bu şekilde önplana çıkarılmıştır.

Şimdi, önümüze getirilen kanun tasarısına baktığımızda, burada hedeflenen hadise nedir: Hedeflenen hadise, Türkiye ile Estonya arasında bir serbest ticaret alanının tesis edilmesidir ve tabiî, bu ticaret alanının tesis edilmesinin amacı da, iki ülke arasındaki ekonomik ilişkilerin ahenkli bir şekilde geliştirilmesini temin etmek, Türkiye ile Estonya arasındaki ticarette, adil rekabet şartlarını ortaya çıkarmak ve ticaret engellerini kaldırmak suretiyle, dünya ticaretinin ahenkli bir şekilde artmasını temin etmek ve nihayet, Türkiye ile Estonya arasındaki işbirliğini artırmaktır. Peki, bu ülke ile bizim bu anlaşmayı imzalamamızdaki çok süratli gelişmeye esas olan, tabanındaki hadise nedir diye, hemen, kanun tasarısının gerekçesine baktığımızda, bunu görüyoruz. Orada deniyor ki: "Avrupa Ekonomik Topluluğu ile Türkiye arasında yapılan anlaşma ve Avrupa Ekonomik Topluluğu ile Letonya, Estonya arasında yapılan anlaşma ve Avrupa Birliğinin prensipleri çerçevesinde, bu iki ülkenin ticaretlerinin geliştirilmesine amir bulunmaktadır."

Çok değerli milletvekili arkadaşlarım, önemli bir noktaya temas etmek istiyorum. Bakınız, Estonya, daha, bundan beş sene evvel, bir komünist ülkeydi ve Avrupa Birliği ile Estonya'nın böyle bir ticaret anlaşmasını imzalamasını bırakın, aralarında herhangi bir ticarî münasebet bile çok azdı. Doğu'da -yani, Sovyetler Birliğinin olduğu tarafta- bir COMECON, neye karşılık; Avrupa Ekonomik Topluluğuna karşılıktı. Ancak, 1985'ten sonra başlayan, Sovyetler Birliğindeki glasnost ve perestroika (yumuşama ve yeniden yapılanma) hareketlerinin sonucu, 1990'dan sonraki gelişmelerle, koskoca Sovyetler Birliği dağılmış ve Sovyetler Birliğinin dağılmasından sonra, 15 tane ülkeden oluşan Bağımsız Devletler Topluluğu ortaya çıkmıştır. Bu Bağımsız Devletler Topluluğu ülkelerinden birisi de Estonya'dır. Estonya bir Baltık devletidir ve Baltık devletleri üç tane devletten teşekkül eder; Litvanya, Letonya ve Estonya.

Avrupa Birliğinin genişleme süreci içerisinde Estonya bulunduğu halde, Türkiye'nin bulunmayışına dikkatlerinizi çekmek istiyorum. Türkiye, 1963 yılında, Avrupa Ekonomik Topluluğuyla, Avrupa Birliğine giden yolu açmışken ve o zamanlar, daha Estonya'nın -tabiri caizse- esamisi bile okunmazken, 1997 yılının 11-12 Aralığında Lüksemburg'da yapılan toplantıda, Türkiye'nin, değil aday ülke olmasının, 2020 yılında dahi, 2025 yılında dahi Avrupa Birliğine gidemeyeceğinin ikinci, üçüncü, dördüncü tescili yapılmıştır. Neden ikinci, üçüncü, dördüncü tescili diyorum; çünkü, 1994'te, Essen'de, bu, mutlak surette ortaya konuldu; 1996 yılında yapılan Amsterdam toplantısında bir kere daha teyit edildi; 1997 yılının mart ve nisan ayında Alman Şansölyesi Kohl, katî surette Türkiye'nin buna giremeyeceğini belirtti; 1997'nin 30 Eylülünde, Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı Sayın Mesut Yılmaz'ın Kohl'le yapmış olduğu görüşmede, Türkiye'nin gerekli şartları yerine getirmediği kendisine bir kere daha ifade edildi; ama, bütün bunlara rağmen, hemen dikkat ediyoruz, hür dünyaya yeni geçmiş olan, demokrasiyi yeni benimsemiş olan Estonya, Avrupa Birliğine girme süreci içerisinde aday ülke olarak gündeme getirilmiştir.

Şimdi, acaba, bu, bize bir şeyler düşündürmüyor mu; yani, bizim bir eksikliğimiz olduğunu söylemiyor mu; elbette söylüyor. Ne söylüyor: Eğer 1998 yılında, Türkiye, hâlâ parti kapatmayla uğraşırsa, insan haklarını kâmil derecede gündeme getirmezse, özgürlüklerini tam istemezse, elbette Türkiye Avrupa Birliğinin kapısına bile yanaşamaz. (RP sıralarından alkışlar) Bu, bizim eksiğimizdir; bu, bizim ayıbımızdır, bunu telafi etmek durumundayız. Bunun için de Estonya önümüzde bir misaldir.

Bakın, Estonya ile Türkiye aynı kökenli milletlerdendir; ikisinin de lisanı Ural-Altay grubundandır. Bakın, orada başka devletler de vardır; Estonya'nın yanında Letonya vardır, Litvanya vardır, Polonya vardır, birçokları vardır; ama, Avrupa Birliğine aday olan iki ülke vardır ki, bu iki ülke Ural - Altay dil grubundandır; bunlardan birisi Macaristan'dır, birisi Estonya'dır. Estonya'nın dil yapısına bakınız, Türkçe dil yapısı gibidir.

Peki, Estonya niye girdi bu işe? Biz, bu soruyu, Plan ve Bütçe Komisyonunda sorduk; makul bir cevap alamadık. Cevabı şu idi: Estonya'nın bir hamisi vardı; o hami, yine Ural - Altay grubundan olan Finlandiya'dır. Finlandiya "ben, aşağı yukarı aynı menşeden gelen, aynı dil grubundan olan Estonya'nın da, bu birliğin bir üyesi olmasını talep ediyorum" dedi, bastırdı ve Estonya da, Avrupa Birliğine girecek adaylar arasında yer aldı.

Bunu, bizim, hakikaten iyi düşünmemiz lazım; yani, Estonya, birkaç milyonluk nüfusuyla -ve tabiri caizse, hiç de kıymeti harbiyesi olmadan- alınırken, bizim Avrupa Birliğinden dışlanmamız, bizim, birtakım meselelerde aklımızı başımıza almamızı gerektiriyor.

Onun için arkadaşlar, bunlar birer ibrettir. Bu ibret hadiselerini iyi kullanmamız lazımdır. Estonya'yla aynı ırktan gelen ve aynı dil grubuna sahip olan Türkiye'yi, siz, Avrupa Birliğine üyelikte -ki, Türkiye, bu müracaatı 1963 yılında yapmıştır- dışlıyorsunuz, Estonya'yı alıyorsunuz. Bu neyi gösteriyor; bu, iki şeyi gösteriyor:

1. Türkiye'nin, Avrupa normlarına uymadığını gösteriyor.

2. Tabiî, bir medeniyet farklılığını gösteriyor; aynı Ural - Altay grubundan gelmesine rağmen, burada, farklı medeniyetlerin olduğunu gösteriyor.

Avrupa Birliğiyle yapılan görüşmelerde, Avrupa Birliğinin dışına itilmiş olmamız, bizi hüsrana uğratmamalı; bu gayet tabiîdir; çok açık bir meseledir. Bizim, Avrupa Birliğiyle münasebetlerimizi, başka platformlarda, başka şekilde geliştirecek yolları, çareleri aramamız lazımdır. İşte, o çarelerden birisi de, bu birliğin üyesi olan ve üyesi olabilecek ülkelerle ticaret anlaşmalarımızı geliştirmek ve bu konuda, sadece bu ülkelerle değil, diğer ülkelerle de bu münasebetleri geliştirerek, globalleşen dünyada, Türkiye'yi, tarihine yakışan, şanına yakışan, ancak medenî milletler seviyesinde olabilecek demokrasi normlarına da uygun seviyeye ulaştırmak mecburiyetindeyiz.

Türkiye için hakikaten çok önemli bir karar alınmış, Türkiye bugün bütün dünyadan dışlanmış durumdadır. Halbuki, serbest ticaret anlaşmalarının temelinde, dünya ülkeleri arasındaki sadece ticarî münasebetleri geliştirmek değil -buradaki gerekçeden, hatta, metinden de anlaşılıyor ki- umumî, genel münasebetleri de geliştirmek ve dünya ticaretine katkıda bulunmak yatmaktadır. Oysa, Türkiye, bugünkü normlarıyla, bir taraftan bunu imzalıyor, öbür taraftan, 1998'de, bir parti kapatma gibi, hakikaten, milletimize dış dünyada utanç veren bir hukuk skandalıyla karşı karşıya bulunuyor. İnşallah, Yüce Meclis bu eksikliği giderecek, bu ve buna benzer anlaşmalarla, Türkiye'nin dışa açılmasına katkıda bulunacaktır.

Biz, Refah Partisi Grubu olarak, elbette, ticaretin serbest bir şekilde gelişmesinden yanayız. Dolayısıyla, bu anlaşmaya da müspet oy vereceğimizi belirtiyor, hepinizi saygıyla selamlıyorum. (RP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum Sayın Yülek.

Tasarının tümü üzerinde başka söz talebi var mı efendim? Yok.

5. – Türkiye Cumhuriyeti ile Macaristan Cumhuriyeti Arasında Serbest Ticaret Alanı Tesisine İlişkin Anlaşmanın Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve Plan ve Bütçe ve Dışişleri komisyonları raporları (1/621) (S. Sayısı : 418) (Devam)

BAŞKAN – Maddelere geçilmesini oylamadan önce, bir önceki oylamanın, Türkiye-Macaristan anlaşmasının oylamasının sonuçlarını açıklıyorum:

Kullanılan oy sayısı : 237

Kabul : 232

Ret : 5

Böylece, Türkiye Cumhuriyeti ile Macaristan Cumhuriyeti Arasında Serbest Ticaret Alanı Tesisine İlişkin Anlaşmanın Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı kanunlaşmıştır; hayırlı olmasını diliyorum.

6. – Türkiye Cumhuriyeti ile Estonya Cumhuriyeti Arasında Serbest Ticaret Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve Plan ve Bütçe ve Dışişleri komisyonları raporları (1/622) (S. Sayısı : 415) (Devam)

BAŞKAN – Şimdi, Türkiye-Estonya anlaşmasının maddelerine geçilmesini oylarınıza sunacağım: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

1 inci maddeyi okutuyorum:

Türkiye Cumhuriyeti ile Estonya Cumhuriyeti Arasında Serbest Ticaret Anlaşmasının Onaylannmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı

 

MADDE 1. – 3 Haziran 1997 tarihinde Tallinn’de imzalanan “Türkiye Cumhuriyeti ile Estonya Cumhuriyeti Arasında Serbest Ticaret Anlaşması”nın onaylanması uygun bulunmuştur.

BAŞKAN – Madde üzerinde söz talebi var mı efendim? Yok.

Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

2 nci maddeyi okutuyorum:

MADDE 2. – Söz konusu Anlaşmaya ekli cetvellerde değişiklik yapmaya Bakanlar Kurulu yetkilidir.

BAŞKAN – Madde üzerinde söz talebi var mı? Yok.

Sayın Komisyon, eğer, siz de uygun görüyorsanız, yasa tekniği bakımından "söz konusu Anlaşmaya" yerine "bu Anlaşmaya" biçiminde düzeltilmiş olarak maddeyi oylamak istiyorum.

DIŞİŞLERİ KOMİSYONU BAŞKANI MURAT KARAYALÇIN (Samsun) – Uygundur.

BAŞKAN – Maddeyi bu şekilde düzeltilmiş olarak oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

3 üncü maddeyi okutuyorum:

MADDE 3. – Bu Kanun yayımı tarihinde yürürlüğe girer.

BAŞKAN – Madde üzerinde söz talebi var mı? Yok.

Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

4 üncü maddeyi okutuyorum:

MADDE 4. – Bu Kanun hükümlerini Bakanlar Kurulu yürütür.

BAŞKAN – Madde üzerinde söz talebi var mı? Yok.

Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

Tasarının tümü açık oylamaya tabidir.

Açık oylamanın kupaların sıralar arasında dolaştırılması suretiyle yapılmasını oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

Kupalar sıralar arasında dolaştırılsın.

(Oylar toplandı)

BAŞKAN – Oyunu kullanmayan sayın milletvekili var mı? Yok.

Oy verme işlemi bitmiştir; kupalar kaldırılsın.

(Oyların ayırımına başlandı)

7. – Türkiye Cumhuriyeti ile Litvanya Cumhuriyeti Arasında Serbest Ticaret Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve Plan ve Bütçe ve Dışişleri komisyonları raporları (1/623) (S. Sayısı : 416) (1)

BAŞKAN – Türkiye Cumhuriyeti ile Litvanya Cumhuriyeti Arasında Serbest Ticaret Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve Plan ve Bütçe ve Dışişleri Komisyonları raporlarının müzakerelerine başlıyoruz.

Komisyon ve Hükümet yerinde.

Komisyon raporunun okunup okunmaması hususunu oylarınıza sunacağım: Komisyon raporunun okunmasını kabul edenler... Kabul etmeyenler... Raporun okunması kabul edilmemiştir.

Tasarının tümü üzerinde söz talebi var mı? Yok.

Tasarının maddelerine geçilmesini oylarınıza sunacağım: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

1 inci maddeyi okutuyorum:

Türkiye Cumhuriyeti ile Litvanya Cumhuriyeti Arasında Serbest Ticaret Anlaşmasının

Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı

 

MADDE 1. – 2 Haziran 1997 tarihinde Vilnius’da imzalanan “Türkiye Cumhuriyeti ile Litvanya Cumhuriyeti Arasında Serbest Ticaret Anlaşması”nın onaylanması uygun bulunmuştur.

BAŞKAN – Madde üzerinde söz talebi?.. Yok.

Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

2 nci maddeyi okutuyorum:

MADDE 2. – Söz konusu Anlaşma’ya ekli cetvellerde değişiklik yapmaya Bakanlar Kurulu yetkilidir.

BAŞKAN – Sayın Komisyon, "söz konusu" sözcüğünün "bu" olarak değiştirilmiş biçimiyle maddeyi oylamak istiyorum...

DIŞİŞLERİ KOMİSYONU BAŞKANI MURAT KARAYALÇIN (Samsun) – Uygundur Sayın Başkan.

BAŞKAN – Bu düzeltmeyle maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

3 üncü maddeyi okutuyorum:

MADDE 3. – Bu Kanun yayımı tarihinde yürürlüğe girer.

BAŞKAN – Madde üzerinde söz talebi?.. Yok.

Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

4 üncü maddeyi okutuyorum:

MADDE 4. – Bu Kanun hükümlerini Bakanlar Kurulu yürütür.

BAŞKAN – Madde üzerinde söz talebi?.. Yok.

Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

Tasarının tümü açık oylamaya tabidir.

Açık oylamanın kupaların sıralar arasında dolaştırılmasını suretiyle yapılmasını oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

Kupalar sıralar arasında dolaştırılsın.

(Oylar toplandı)

BAŞKAN – Oyunu kullanmayan sayın milletvekili var mı? Yok.

Kupalar kaldırılsın.

(Oyların ayırımına başlandı)

6. – Türkiye Cumhuriyeti ile Estonya Cumhuriyeti Arasında Serbest Ticaret Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve Plan ve Bütçe ve Dışişleri komisyonları raporları (1/622) (S. Sayısı : 415) (Devam)

BAŞKAN – Türkiye Cumhuriyeti ile Estonya Cumhuriyeti Arasında Serbest Ticaret Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısının açık oylaması sonucunu açıklıyorum:

Kullanılan oy sayısı : 230

Kabul : 222

Ret : 1

Çekimser : 1

Mükerrer : 6

Böylece, tasarı kanunlaşmıştır; hayırlı olmasını diliyorum.

8. – Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Çek Cumhuriyeti Hükümeti Arasındaki Hava Taşımacılığı Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm ve Dışişleri komisyonları raporları (1/472) (S. Sayısı : 263) (1)

BAŞKAN – Şimdi, Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Çek Cumhuriyeti Hükümeti Arasındaki Hava Taşımacılığı Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm ve Dışişleri Komisyonları raporlarının müzakerelerine başlıyoruz.

Komisyon ve Hükümet yerinde.

Komisyon raporunun okunup okunmaması hususunu oylarınıza sunacağım: Raporun okunmasını kabul edenler... Kabul etmeyenler... Raporların okunması kabul edilmemiştir.

Tasarının tümü üzerinde söz talebi?..

Refah Partisi Grubu adına, Sayın Sıddık Altay; buyurun efendim. (RP sıralarından alkışlar)

RP GRUBU ADINA MEHMET SIDDIK ALTAY (Ağrı) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Türkiye ile Çek Cumhuriyeti Hükümeti arasındaki hava taşımacılığı anlaşması konusunda Grubum adına söz almış bulunuyorum; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Bilindiği gibi, 5 Haziran 1945 tarih ve 4749 sayılı Yasayla tasdik olunan 7 Aralık 1944 tarihli Chicago Milletlerarası Sivil Havacılık Anlaşmasında ticarî hakların düzenlenmesi konusunda bir mutabakata ulaşılamamış; bu nedenle ticarî hakların ikili sözleşmeler yoluyla düzenlenmesi cihetine gidilmiştir. Gerek Türkiye gerekse diğer devletler, 11 Şubat 1946'da Amerika Birleşik Devletleri ile İngiltere arasında imzalanan Bermuda Anlaşmasına dayanarak, ikili anlaşmalar yoluyla hava taşımacılığını geliştirme yoluna gitmişlerdir. Ülkemizin coğrafî konumu, uluslararası hava servislerinin ülkemizden geçmesinin sağlayacağı avantajlar göz önüne alındığı takdirde, diğer ülkelerle sivil havacılık konusunda imzalanacak ikili anlaşmaların büyük önem taşıdığı ortaya çıkmaktadır. Yapılacak bu anlaşmalar, ülkemizde sivil havacılığın gelişmesine de önemli katkılar sağlayacaktır. Tüm bunlar göz önüne alınarak, devletimiz, geçmişten bu tarafa çeşitli ülkelerle hava taşımacılığı konusunda ikili anlaşmalar imzalayagelmiştir.

Bu anlaşmalar, ABD ile İngiltere arasında imzalanan ve tüm dünyanın bu konuda örnek kabul ettiği Bermuda Anlaşmasına uygun nitelikler taşımakta olup, çerçeve anlaşması niteliği taşımakta ve karşılıklı ülke çıkarlarının gözetilmesi esasına dayanmaktadır.

Türkiye ile Çek Cumhuriyeti arasında 15 Nisan 1996 tarihinde Ankara'da imzalanan Hava Taşımacılığı Anlaşması da bu çerçevedendir. Anlaşma, hava trafiğiyle ilgili millî kanun ve nizamlara uyulmak şartıyla iki ülke arasında hava seferlerinin yapılmasını öngörmektedir.

İmzalanan anlaşmanın, Türkiye ile Çek Cumhuriyeti arasındaki mevcut ilişkilere olumlu katkıda bulunacağına inanıyoruz. Bu anlaşmanın iki ülke arasındaki ekonomik, kültürel, spor ve turizm alanındaki işbirliğinin de daha ileri düzeylere taşınmasında önemli bir adım olmasını temenni etmekteyiz.

Çek Cumhuriyetiyle imzalanan bu anlaşma gibi diğer ülkelerle de imzalanacak ikili hava taşımacılığı anlaşmalarının, ülkemizin tanıtılması, turizm ve ihracat gelirlerinin artması, sivil hava taşımacılığının geliştirilmesi ve diğer ülkelerle iyi ilişkilerimizin artırılması gibi çok önemli olumlu sonuçlar getireceğine inanmaktayız. Bu vesileyle, bu anlaşmayı uygun bulmaktayız.

Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum. (Alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum Sayın Altay.

Tasarının tümü üzerinde başka söz talebi?.. Yok.

Tasarının maddelerine geçilmesini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

1 inci maddeyi okutuyorum:

Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Çek Cumhuriyeti Hükümeti Arasındaki Hava Taşımacılığı

Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı

 

MADDE 1. – 15 Nisan 1996 tarihinde Ankara’da imzalanan “Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Çek Cumhuriyeti Hükümeti Arasındaki Hava Taşımacılığı Anlaşması”nın onaylanması uygun bulunmuştur.

BAŞKAN – Madde üzerinde söz talebi?.. Yok.

Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

2 nci maddeyi okutuyorum:

MADDE 2. – Bu Kanun yayımı tarihinde yürürlüğe girer.

BAŞKAN – Madde üzerinde söz talebi?.. Yok.

Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

3 üncü maddeyi okutuyorum:

MADDE 3. – Bu Kanun hükümlerini Bakanlar Kurulu yürütür.

BAŞKAN – Madde üzerinde söz talebi?.. Yok.

Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

Tasarının tümü açık oylamaya tabidir. Açık oylamanın, kupaların sıralar arasında dolaştırılması suretiyle yapılmasını oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

Kupalar sıralar arasında dolaştırılsın.

(Oyların toplanmasına başlandı)

7. – Türkiye Cumhuriyeti ile Litvanya Cumhuriyeti Arasında Serbest Ticaret Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve Plan ve Bütçe ve Dışişleri komisyonları raporları (1/623) (S. Sayısı : 416) (Devam)

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, bu arada, biraz önce oyladığımız, Türkiye Cumhuriyeti ile Litvanya Cumhuriyeti Arasında Serbest Ticaret Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısının açık oylama sonucunu bildiriyorum.

Kullanılan oy sayısı : 233

Kabul : 228

Red : 1

Çekimser : 1

Mükerrer : 3

Böylece, tasarı kanunlaşmıştır; hayırlı olmasını diliyorum.

(Oyların toplanmasına devam edildi)

BAŞKAN – Oyunu kullanmayan sayın milletvekili var mı? Yok.

Oy verme işlemi bitmiştir.

Kupalar kaldırılsın.

(Oyların ayırımına başlandı)

9. – Türkiye Cumhuriyeti ile Slovak Cumhuriyeti Arasında Serbest Ticaret Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna İlişkin Kanun Tasarısı ve Plan ve Bütçe ve Dışişleri komisyonları raporları (1/686) (S. Sayısı : 417) (1)

BAŞKAN – Türkiye Cumhuriyeti ile Slovak Cumhuriyeti Arasında Serbest Ticaret Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna İlişkin Kanun Tasarısı ve Plan ve Bütçe ve Dışişleri Komisyonları raporlarının müzakeresine başlıyoruz.

Komisyon ve Hükümet burada.

Komisyon raporunun okunup okunmaması hususunu oylarınıza sunacağım.

Raporun okunmasını kabul edenler... Kabul etmeyenler... Raporun okunması kabul edilmemiştir.

Tasarının tümü üzerinde söz talebi var mı efendim? Yok.

Tasarının maddelerine geçilmesini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

1 inci maddeyi okutuyorum:

Türkiye Cumhuriyeti ile Slovak Cumhuriyeti Arasında Serbest Ticaret Anlaşmasının

Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna İlişkin Kanun Tasarısı

 

MADDE 1. – 20 Ekim 1997 tarihinde Ankara’da imzalanan “Türkiye Cumhuriyeti ile Slovak Cumhuriyeti Arasında Serbest Ticaret Anlaşması”nın onaylanması uygun bulunmuştur.

BAŞKAN – Madde üzerinde söz talebi?.. Yok.

Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

2 nci maddeyi okutuyorum:

MADDE 2. – Sözkonusu Anlaşmaya ekli cetvellerde değişiklik yapmaya Bakanlar Kurulu yetkilidir.

BAŞKAN – Madde üzerinde söz isteyen?.. Yok.

Sayın Komisyonun da uygun görüşüyle anladığım kadarıyla, "Sözkonusu" sözcüğünün "bu" olarak değiştirilmiş biçimiyle maddeyi oylarınıza sunuyorum : Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

3 üncü maddeyi okutuyorum:

MADDE 3. – Bu Kanun yayımı tarihinde yürürlüğe girer.

BAŞKAN – Madde üzerinde söz talebi?.. Yok.

Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

4 üncü maddeyi okutuyorum:

MADDE 4. – Bu Kanun hükümlerini Bakanlar Kurulu yürütür.

BAŞKAN – Madde üzerinde söz talebi?.. Yok.

Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Madde kabul edilmiştir.

Tasarının tümü açık oylamaya tabidir.

Açık oylamanın, kupaların sıralar arasında dolaştırılması suretiyle yapılmasını oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

Kupalar, sıralar arasında dolaştırılsın.

(Oylar toplandı)

BAŞKAN – Oyunu kullanmayan sayın milletvekili var mı? Yok.

Oy verme işlemi bitmiştir.

Kupaları kaldıralım.

(Oyların ayırımına başlandı)

8. – Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Çek Cumhuriyeti Hükümeti Arasındaki Hava Taşımacılığı Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm ve Dışişleri komisyonları raporları (1/472) (S. Sayısı : 263) (Devam)

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, bu arada, Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Çek Cumhuriyeti Hükümeti Arasındaki Hava Taşımacılığı Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısının yapılan açık oylamasının sonucu açıklıyorum:

Kullanılan oy sayısı : 238

Kabul : 234

Çekimser : 1

Mükerrer : 3

Böylece tasarı kanunlaşmıştır; hayırlı olmasını diliyorum.

9. – Türkiye Cumhuriyeti ile Slovak Cumhuriyeti Arasında Serbest Ticaret Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna İlişkin Kanun Tasarısı ve Plan ve Bütçe ve Dışişleri komisyonları raporları (1/686) (S. Sayısı : 417) (Devam)

BAŞKAN – Türkiye Cumhuriyeti ile Slovak Cumhuriyeti Arasında Serbest Ticaret Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna İlişkin Kanun Tasarının açık oylama sonucunu bildiriyorum:

Kullanılan oy sayısı : 226

Kabul : 220

Ret : 2

Çekimser : 1

Mükerrer : 2

Geçersiz : 1

Böylece, tasarı kanunlaşmıştır; hayırlı olmasını diliyorum.

Sayın milletvekilleri, alınan karar gereğince, kanun tasarı ve tekliflerini sırasıyla görüşmek için, 22 Ocak 1998 Perşembe günü saat 12.00'de toplanmak üzere, birleşimi kapatıyorum.

 

Kapanma Saati: 23.46

 

VII. – SORULAR VE CEVAPLAR

A) YAZILI SORULAR VE CEVAPLARI

1. – Karaman Milletvekili Zeki Ünal’ın, Karaman SSK Hastanesinin yatak sayısını artırmak amacıyla açılan ihaleye ilişkin sorusu ve Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Nami Çağan’ın yazılı cevabı (7/3977)

 

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Sayın Nami Çağan tarafından yazılı olarak cevaplandırılmasını saygılarımla arz ederim. 10.12.1997

Zeki Ünal Karaman

54 üncü Erbakan Hükümeti döneminde Karaman SSK Hastanesi yatak sayısı 65’den 100’e çıkarılarak 2 Temmuz 1997’de ihalesi yapılmıştı.

Bugün yetkililerden aldığım bilgiye göre ihale kararı SSKYönetim Kurulunca iptal edilmiştir.

Sorularım şunlardır :

1. 70 bin civarında sigortalı ve bağlılarına hizmet götürecek olan bu hastane ihalesi niçin iptal edilmiştir?

2. Halen aylık prim tahsilatı 125 milyar TL. ve Devlet Hastanelerine yıllık ödemesi yaklaşık 50 milyar TL. olan SSK İl Müdürlüğünü bünyesinde bulunduran Karaman İline; hastane düşünmüyorsa; sigortalıların sağlık hizmetlerini karşılamak amacıyla bakanlığınızca ne gibi tedbirler düşünülmektedir?

T.C. Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı Sosyal Güvenlik Kuruluşları Genel Müdürlüğü 19.1.1998 Sayı : B.13.0.SGK.0.13.00.01/422.001561

Konu : Yazılı soru önergesi.

 

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

İlgi : 17.12.1997 tarihli ve A.01.0.GNS.0.10.00.02.7/3977-9845/25338 sayılı yazınız.

Karaman Milletvekili Zeki Ünal tarafından verilen “Sosyal Sigortalar Kurumu Karaman Hastanesi ihalesine ilişkin” 7/3977 Esas No.lu yazılı soru önergesi kuruluş yasasına göre “idarî ve malî bakımdan özerk bir kuruluş” olan Sosyal Sigortalar Kurumu Genel Müdürlüğüne incelettirilmiştir.

İnceleme sonucunda;

Sosyal Sigortalar Kurumunun 1997 yılı yatırım programında yeralan 65 yataklı KaramanHastanesi inşaatı projesinin, Devlet Planlama Teşkilâtı Müsteşarlığının 13.3.1997 tarihli ve 837 sayılı Onay’ı ile öncelikli projeler arasına alındığı,

Bu çerçevede, Bayındırlık ve İskân Bakanlığından sağlanan 100 yataklı tip proje üzerinde yapılan değişiklikle 65 yatağa dönüştürülerek inşaatın mimarî projesinin onaylandığı,

Ancak, Kurum Yönetim Kurulunun 2.5.1997 tarihli ve 1991 sayılı Kararı ile Karaman’ın yeni il olması ve gelecek yıllarda aktif ve pasif sigortalı sayısında artış olacağı gözönünde bulundurularak Hastanenin yatak kapasitesinin 100’e çıkarılmasının ve buna göre hazırlanacak keşif bedeli üzerinden ihale edilmesinin uygun görüldüğü,

Buna göre, 100 yataklı tip proje esas alınarak, davet yolu ile Hastanenin ihalesinin yapıldığı, ancak Yönetim Kurulunca ihale işlemlerinin onaylanmadığı,

Sözkonusu projenin, 1998 yılı yatırım programı çerçevesinde yeniden değerlendirilerek ihalesinin gerçekleştirileceği

bildirilmiştir.

Bilgilerinizi arz ederim.

Prof. Dr. Nami Çağan Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı

2. – Tokat Milletvekili Ahmet Feyzi İnceöz’ün, SSK’da şeflik sınavına ilişkin sorusu ve Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Nami Çağan’ın yazılı cevabı (7/3993)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Sosyal Sigortalar Kurumu Genel Müdürlüğünde 29.11.1997 tarihinde yazılısı yapılan ve iki kez ayrı ayrı listede ilan edilen şeflik kadroları sınavı ile ilgili olarak aşağıdaki soruların Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Sayın Prof. Dr. Nami Çağan tarafından yazılı olarak cevaplandırılmasını arz ederim.

Ahmet Feyzi İnceöz Tokat

1. Sosyal Sigortalar Kurumunun gelecekteki yöneticilerinin tespiti bakımından şeflik kadroları için 29.11.1997 tarihinde yapılan şeflik sınavına kaç kişi katılmıştır.

2. Yapılan sınav sonucunda, kısa bir aradan sonra ilk ilan edilen listeye ilaveten ikinci liste ile yazılı sınavı kazananların listesinin asıldığı söylentisi doğru mudur? Doğru ise, bunun sebebi nedir? Birinci ve ikinci ilan edilen listeler ayrı ayrı kaçar kişidir?

3. Bu sınavın komisyon üyeleri kimlerdir? Kurumda hangi görevleri yapmakta ve bu görevlere ne zaman atanmışlardır?

4. Yapılan yazılı sınav sonucunda iki kez yazılı sınavı kazanan listesi hazırlanmasına sebep olan ve Kurum içinde huzursuzluk, kargaşa ve şaibe yaratan bu komisyon üyelerine bulundukları görevlerinde kalmaları konusunda güveniniz devam ediyor mu?

5. İkinci listenin hazırlanmasından evvel yazılı kağıtların köşeleri açılmış mıdır? Daha doğrusu bu değerlendirme isim yazılı köşeler açıldıktan sonra mı yapılmıştır? İsim yazılı köşeler açıldıktan sonra değerlendirmenin ve ikinci bir listenin asılmasını uygun buluyor musunuz? Uygun bulmuyor iseniz, yeniden bu sınavla ilgili şaibenin önlenmesini teminen konuyu mercek altına almayı düşünüyor musunuz?

6. Sosyal Sigortalar Kurumu Yönetim Kurulu kararı ile Danıştay 5 inci dairesinin kararı gerekçe gösterilmek suretiyle, şeflik görevinden alınan ve mahkemeye müracaat etmiş bulunan personelin şeflik kadroları, boş şef kadrosu gösterilmek suretiyle, şeflik sınavı açıldığını biliyor musunuz? Mahkemesi devam eden bu kadrolar için sınav yapılmasının önüne neden geçmediniz? Bu kadrolar için mahkemeye giden personelin mahkemeyi kazanması durumunda yargı kararını uygulayabilmek (kazananları kadrosuna atayabilmek) için nasıl bir yol takip edilmesi düşünülüyor?

T.C. Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı Sosyal GüvenlikKuruluşları Genel Müdürlüğü 19.1.1998 Sayı : B.13.0.SGK.0.13.00.01/426.001566

Konu : Yazılı soru önergesi

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

İlgi : 19.12.1997 tarih ve A.01.0.GNS.0.10.00.02.7/3993-9904/25450 sayılı yazınız.

Tokat Milletvekili Sayın Ahmet Feyzi İnceöz tarafından hazırlanan “Sosyal Sigortalar Kurumunda açılan şeflik sınavına ilişkin” 7/3993 Esas No.lu yazılı soru önergesi Bakanlığımca incelenmiştir.

Bilindiği gibi, kamu yönetiminde verimliliğin, etkinliğin ve başarının sağlanabilmesi, kayırmaların önlenmesi bakımından unvan yükselmelerinde bilgi birikiminin, deneyimin, liyakat ve ehliyetin esas alınmasının büyük önemi bulunmaktadır. Bunu sağlayabilmek ise ancak unvan yükselmelerinin, sağlıklı bir sınav sistemine bağlanmasıyla olanaklıdır.

54 üncü Hükümet döneminde, Sosyal Sigortalar Kurumunda unvan yükselmelerinde açılacak sınavda başarılı olma koşulunu öngören yönetmelik yürürlükten kaldırılmıştır. Ancak, daha sonra idarî yargı kararıyla sözkonusu yönetmelik yeniden uygulanmaya başlanmıştır.

Sosyal Sigortalar Kurumunda boş bulunan şeflik kadroları için açılan sınav bu yönetmeliğe uygun olarak yapılmıştır.

Tokat Milletvekili Sayın Ahmet Feyzi İnceöz’ün önergesinde yeralan sorular, kuruluş yasasına göre “idarî ve malî bakımdan özerk bir kurum” olan Sosyal Sigortalar Kurumuna incelettirilmiş olup, inceleme sonucunda;

* Yazılı bölümüne 734 adayın katıldığı sözkonusu sınavın, Dil-Tarih ve Coğrafya Fakültesi salonlarında Kurumun müfettişleri ve diğer yöneticilerden oluşan 90 gözlemcinin huzurunda yapıldığı, sınava girenlerin kendi aralarında seçtikleri 14 gözlemcinin değerlendirmenin her aşamasında hazır bulunduğu ve yapılan tüm işlemlerin sınav komisyonu ve gözlemciler tarafından tutanakla tespit edildiği,

* Sınav sonuçlarının, sınavdan hemen sonra cevap kağıtlarına numaratörle verilen sıra numaralarına göre, kime ait olduğu belli olmadan bilgisayar ortamında tespit edildiği ve sonuç puanları belirleninceye kadar cevap kağıtlarının isim bölümlerinin açılmadığı, sonuç puanları belirlendikten sonra yine gözlemcilerin ve diğer adayların huzurunda, sadece 70 ve daha yukarı puan alanların kağıtlarının isim bölümlerinin açılmak suretiyle başarılı olanların isimlerinin tespit edilerek aynı gün ilan edildiği, başarılı olamayanların cevap kağıtlarının isim bölümlerinin bu aşamada açılmadığı,

* Bu arada, bazı adayların bir kısım sorularda hata bulunduğu yolunda sınav komisyonuna yaptıkları başvuru üzerine, sınav sorularının komisyonca derhal incelemeye alındığı ve bu inceleme sonucunda iki soruda yazım hatası olduğu, bir sorunun cevap anahtarının bilgisayara hatalı girildiği ve bir sorunun da cevaplarından (a) şıkkının İnşaat İhale İşlemleri Yönetmeliğine, (b) şıkkının ise Alım Satım İşlemleri Yönetmeliğine göre doğru olduğu tespit edildiğinden, sınav konusunda ülkemizin en deneyimli kuruluşu olan Öğrenci Seçme Yerleştirme Merkezi yetkilileri ile de görüşülerek birinci değerlendirmede başarılı olduğu tespit edilen 58 adayın dışında kalan adayların tümünün bu 4 soruya doğru cevap vermiş sayılmasının ve değerlendirmenin buna göre yeniden yapılmasının kararlaştırıldığı,

* Bu karar uyarınca; ilk değerlendirmede bilgisayar ortamına girilen ve kime ait olduğu belli olmayan veriler üzerinde, başarılı olamayan adayların tümü sözkonusu 4 soruya doğru cevap vermiş varsayılarak, yine bilgisayarla yeni bir değerlendirme yapıldığı ve ilk değerlendirmede başarılı olduğu tespit edilen 58 adayın dışında, 52 adayın daha 70 ve üstünde puan aldığının saptandığı,

* İkinci defa yapılan değerlendirme sonucunda başarılı olduğu tespit edilen 52 adayın, cevap kağıtlarının isim bölümlerinin aynı gözlemciler huzurunda açılarak kazananların listesinin oluşturulduğu, böylece yazılı sınavda başarılı olanların sayısının 110 kişiye ulaştığı, bu uygulamada kimsenin bir hak kaybının olmadığı, tam tersine sözlü sınava girmeye hak kazanan aday sayısının arttığı,

* Sınav, Kurumda şeflik yapabilecek nitelikteki kimseleri objektif kriterlerle seçmek amacıyla yapıldığından, değerlendirmenin her aşamasının gözlemciler huzurunda ve bilgisayar ortamında gerçekleştirildiği, dolayısıyla cevap kağıtlarının isim bölümlerinin açılması gibi bir uygulamanın sözkonusu olmadığı,

* Sınavın personel işlemlerinden sorumlu Genel Müdür Yardımcısı, Personel ve Eğitim Dairesi Başkanı, Personel ve Eğitim Dairesi Başkanlığı Şube Müdürü ve Muhasebe ve Malî İşler Dairesi Başkanlığı Şube Müdüründen oluşan 4 kişilik bir komisyon tarafından gerçekleştirildiği,

* 2.7.1997 tarih, 1997/8 sayılı Bakanlığımız Genelgesi doğrultusunda Sosyal Sigortalar Kurumunda önceki dönemde uygulanmamış olan yargı kararları da dahil olmak üzere, bugüne kadar uygulanmamış yargı kararı bulunmadığı

bildirilmiştir.

Bilgilerinize arz ederim.

Prof. Dr. Nami Çağan Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı

3. – Adıyaman Millevtekili Celal Topkan’ın;

– TPAO Genel Müdürlüğünce açılan güvenlik görevlisi sınavında usulsüzlük yapıldığı iddiasına,

– TPAO’ya güvenlik görevlisi olarak alınan personele,

İlişkin soruları ve Enerji ve Tabiî Kaynakar Bakanı Mustafa Cumhur Ersümer’in yazılı cevabı (7/4070, 4163)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın Enerji Bakanı Cumhur Ersümer tarafından yazılı olarak cevaplandırılmasına aracılığınızı arz ederim.

Saygılarımla.

Celal Topkan Adıyaman

Yürürlükte olan 1475 Sayılı Kanun ve 83/6750 Sayılı Bakanlar Kurulu Kararının 9 uncu maddesi ve 55 inci Hükümetin 8 Kasım 1997 tarihli Resmî Gazete’de yayınlanan mevcut yönetmelikte değişiklik öngören 97/10182 Sayılı Kararı gereği “Kamu Kurum ve Kuruluşlarının Daimi Kadrolarına İlk Defa İşe Alınacaklar Hakkında” uygulanacak sınav yönetmeliğindeki yapılan değişiklik gereğince, “Sınavlar yazılı ve sözlü” olmak üzere iki aşamalı yapılır “yazılı sınav şarttır” denilmektedir.

1. TPAO Genel Müdürlüğüne Kasım 1997 tarihinde güvenlik görevlisi almak amacıyla yaptığınız sınavda yalnızca “sözlü” sınav yaptığınız doğru mudur?

2. Yasa ve Yönetmelikler yürürlükte olmasına karşı bu sınavı yalnızca “sözlü” olarak bilerek mi yaptınız?

3. Bu sınavın yapılmasında uygulanan usul konusunda yanıltıldıysanız, bu sınava çağrılan 1997 kişinin mağduriyetinin giderilmesi ve yapılan bir haksızlığın ortadan kaldırılması amacıyla bu sınavı bir an önce iptal etmeyi düşünüyor musunuz?

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanı Cumhur Ersümer tarafından yazılı olarak cevaplandırılmasına aracılığınızı arz ederim.

Celal Topkan Adıyaman

1. Bakanlığınıza bağlı Türkiye Petrolleri Anonim Ortaklığının yasal dayanağı nedir?

2. Türkiye Petrolleri Anonim Ortaklığı hangi yasal dayanağa bağlı olarak personel istihdam etmektedir? İstihdam şekilleri nelerdir? Nasıl düzenlenmektedir?

3. Türkiye Petrolleri Anonim Ortaklığına güvenlik görevlisi olarak aldığınız personeli hangi statüde istihdam edeceksiniz?

4. TPAO’ya aldığınız 177 güvenlik görevlisi ne tür bir sınava tabi tutulmuştur? Yapılan bu sınavın yasal dayanağı nedir?

T.C. Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanlığı Araştırma, Planlama ve Koordinasyon Kurulu Başkanlığı 21.1.1998 Sayı : B.15.O.APK.0.23-300-118.886

Konu : Yazılı soru önergesi

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

İlgi : a) TBMM Başkanlığının 30.12.1997 tarihli ve A.01.0.GNS.0.10.00.02-7/4070-10076/25764 sayılı,

b) TBMM Başkanlığının 7.11.1997 tarih ve A.01.0.GNS.0.10.00.02-10520 sayılı yazısı.

Adıyaman Milletvekili Sayın Celal Topkan’ın tarafıma tevcih ettiği 7/4070, 7/4163 Esas No.lu yazılı soru önergeleri TBMM İç Tüzüğü’nün 99 uncu maddesi gereği cevaplandırılarak ekte gönderilmiştir.

Bilgilerinize arz ederim.

M. Cumhur Ersümer Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanı

 

Adıyaman Milletvekili Sayın Celal Topkan’ın

Yazılı Soru Önergesi ve Cevabı (7/4070)

Soru 1 : TPAO Genel Müdürlüğünde Kasım 1997 tarihinde Güvenlik Görevlisi almak amacıyla yaptığınız sınavda yalnızca “sözlü” sınav yaptığınız doğru mudur?

Soru 2 : Yasa ve Yönetmelikler yürürlükte olmasına karşı bu sınavı yalnızca “sözlü” olarak bilerek mi yaptınız?

Cevap 1-2 : Daha önceki yıllarda Olağanüstü Hal Bölge Valiliği kapsamında bulunan işyerlerimizden;

1. Batman ili sınırları içerisindeki TPAO Batman Bölge Müdürlüğünde istihdam edilen Özel Güvenlik Teşkilâtı personel sayısına; İçişleri Bakanlığının 30.11.1993 tarih ve 1995 sayılı Olur’ları ile 40 (kırk), 27.12.1993 tarih ve 2151-2155 sayılı Olur’ları ile 29 (yirmidokuz),

2. Adıyaman İli sınırları içerisindeki TPAO Adıyaman Bölge Müdürlüğünde istihdam edilen Özel Güvenlik Teşkilâtı personel sayısına; İçişleri Bakanlığının 12.11.1993 tarih ve 1814 sayılı Olur’ları ile 81 (seksenbir), kişinin ilave edilmesi uygun görülmüştür.

Diğer taraftan, Kırklareli İli sınırları içerisindeki TPAO Trakya Bölge Müdürlüğünde istihdam edilen Özel Güvenlik Teşkilâtı personel sayısı İçişleri Bakanlığının 2.12.1996 tarih ve 3155, 2.4.1997 tarih ve 3175 sayılı Olur’ları ile toplam 12 (oniki) kişi artırılmıştır.

Daha çok Batman ve Adıyaman İllerinin hassas durumunun ön plana çıkardığı TPAO Genel Müdürlüğü personel ihtiyacının kısa sürede karşılanabilmesini teminen, Bakanlığımca Batman, Adıyaman ve Trakya Bölge Müdürlüklerine toplam 177 adet Güvenlik Görevlisi kadrosuna açıktan atama suretiyle personel alınmasına karar verilmiştir.

Adıyaman Milletvekili Sayın Celal Topkan’ın

Yazılı Soru Önergesi ve Cevabı (7/4070)

 

Soru 1 : TPAO GenelMüdürlüğünde Kasım 1997 tarihinde Güvenlik Görevlisi almak amacıyla yaptığınız sınavda yalnızca “sözlü” sınav yaptığınız doğru mudur?

Soru 2 : Yasa ve Yönetmelikler yürürlükte olmasına karşın bu sınavı yalnızca “sözlü” olarak bilerek mi yaptınız?

Cevap 1-2 : Daha önceki yıllarda Olağanüstü Hal Bölge Valiliği kapsamında bulunan işyerlerimizden;

1. Batman İli sınırları içerisindeki TPAO Batman Bölge Müdürlüğünde istihdam edilen Özel Güvenlik Teşkilâtı personel sayısına; İçişleri Bakanlığının 30.11.1993 tarih ve 1995 sayılı Olur’ları ile 40 (kırk), 27.12.1993 tarih ve 2151-2155 sayılı Olur’ları ile 29 (yirmidokuz),

2. Adıyaman İli sınırları içerisindeki TPAO Adıyaman Bölge Müdürlüğünde istihdam edilen Özel Güvenlik Teşkilâtı personel sayısına; İçişleri Bakanlığının 12.11.1993 tarih ve 1814 sayılı Olur’ları ile 81 (seksenbir), kişinin ilave edilmesi uygun görülmüştür.

Diğer taraftan, Kırklareli İli sınırları içerisindeki TPAO Trakya Bölge Müdürlüğünde istihdam edilen Özel Güvenlik Teşkilâtı personel sayısı İçişleri Bakanlığının 2.12.1996 tarih ve 3155, 2.4.1997 tarih ve 3175 sayılı Olur’ları ile toplam 12 (oniki) kişi artırılmıştır.

Daha çok Batman ve Adıyaman İllerinin hassas durumunun ön plana çıkardığı TPAO Genel Müdürlüğü personel ihtiyacının kısa sürede karşılanabilmesini teminen, Bakanlığımca Batman, Adıyaman ve Trakya Bölge Müdürlüklerine toplam 177 adet Güvenlik Görevlisi kadrosuna açıktan atama suretiyle personel alınmasına karar verilmiştir.

Uzun süredir devam eden ve acil hale gelen Güvenlik Görevlisi ihtiyacının en kısa sürede temin edilerek işe başlatılabilmeleri için; bu konuda “Kamu Kurum ve Kuruluşlarının Daimi Kadrolarına İlk Defa İşçi Olarak Alınacaklar Hakkında Uygulanacak Sınav Yönetmeliği”nin 9 uncu maddesindeki “Sınavlar yazılı ve sözlü olmak üzere iki aşamada yapılır.” hükmü ve başvuruda bulunacak aday sayısının çokluğu (Nitekim 2000’e yakın başvuru olmuştur) dikkate alınarak, Yüksek Öğretim Kurulu Öğrenci Seçme ve Yerleştirme Merkezi ile şifahi bir görüşme yapılmıştır. Sözkonusu Merkez yetkilileri, programlarının dolu olması nedeniyle, 1997 yılı sona ermeden sınav konusunda yardımcı olamayacaklarını ifade etmişlerdir.

Bu durum karşısında, bahse konu “acil” ihtiyacın, “en kısa süre”de karşılanması gerekliliği dikkate alınarak, İş ve İşçi Bulma Kurumu Ankara Şube Müdürlüğüne gerekli müracaat yapılmış ve Güvenlik Görevlisi adayı istenmiştir. Sözü edilen Kurum tarafından gönderilen adayların seçiminde sınav şekli olarak “mülakat” usulü uygulanmıştır.

Soru 3 : Bu sınavın yapılmasında uygulanan usül konusunda yanıltıldıysanız, bu sınava çağrılan 1997 kişinin mağduriyetinin giderilmesi ve yapılan haksızlığın ortadan kaldırılması amacıyla bu sınavı bir an önce iptal etmeyi düşünüyor musunuz?

Cevap 3 : Ortaklığımızda yapılan Güvenlik Görevlisi sınavına, İş ve İşçi Bulma Kurumu kanalıyla 1868 aday müracaat etmiştir.

Usulüne uygun seçme ve değerlendirme yapıldığından sınavın iptali düşünülmemektedir.

Adıyaman Milletvekili Sayın Celal Topkan’ın

Yazılı Soru Önergesi ve Cevabı (7/4163)

Soru 1 : Bakanlığınıza bağlı Türkiye Petrolleri Anonim Ortaklığının yasal dayanağı nedir?

Cevap 1 : Türkiye Petrolleri A. O. 7.3.1954 tarih ve 6327 sayılı “Türkiye Petrolleri Anonim Ortaklığı Kanunu” ile, özel hukuk hükümlerine tabi olmak üzere kurulmuştur.

19.10.1993 tarih ve 2929 sayılı Kanunun geçici 6 ncı maddesinin 4 üncü fıkrasında; bu Kanunda öngörülen Personel Kanunu yürürlüğe girinceye kadar mevcut hükümlerin uygulanmasına devam edileceği belirtilmiştir. Bu suretle bundan önceki özlük hakları aynen muhafaza edilmiş bulunmaktadır.

233 sayılı “Kamu İktisadî Teşebbüsleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararname”nin 1984 yılında yürürlüğe girmesinden sonra Türkiye Petrolleri A.O. bu KHK’ye tabi olmuş ve ekindeki “İktisadî Devlet Teşekkülleri (İDT) listesinde yer almıştır.

Soru 2 : Türkiye Petrolleri Anonim Ortaklığı hangi yasal dayanağa bağlı olarak personel istihdam etmektedir? İstihdam şekilleri nelerdir? Nasıl düzenlenmektedir?

Cevap 2 : 22.1.1990 tarih ve 399 sayılı “Kamu İktisadî Teşebbüsleri Personel Rejimi Düzenlenmesi” ve 233 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin Bazı Maddelerinin Yürürlükten Kaldırılmasına DairKanun Hükmünde Kararname”nin geçici 9 uncu maddesi; özel hukuk hükümlerine göre kurulmuş olan ve yönetim kademelerinde iş kanunları çerçevesinde personel çalıştıran, Kararname’ye ekli 1 sayı cetvelde yer almayan teşebbüs ve bağlı ortaklık personeli hakkında yeni bir düzenleme yapılıncaya kadar, 233 sayılı Kanun Hükmünde Kararname’nin yürürlüğe girdiği tarihten önce tabi oldukları İş Kanunu hükümlerinin uygulanacağını ifade etmiştir.

Bu husus gereği TPAO, 1475 sayılı İş Kanunu ile ilgili mevzuat hükümlerine göre personel istihdam etmektedir.

TPAO’nda iki tür personel çalışmaktadır. Bunlar Toplu İş Sözleşmesi’ne göre özlük hakları belirlenen “Kapsam İçi Personel” ile ortaklık Yönetim Kurul tarafından yürürlüğe konulan Kapsam Dışı Personel Yönetmeliği’ne göre özlük hakları belirlenen “Kapsam Dışı Personel”dir.

Bunların dışında işçi statüsünde olan ancak kendi özel kanunlarına (2495 sayılı “Bazı Kurum ve Kuruluşların Korunması ve Güvenliklerinin Sağlanması Hakkında Kanun”) tabi bulunan Özel Güvenlik Teşkilâtı personeli, 3 üncü bir grup olarak değerlendirilebilir.

Soru 3 : Türkiye Petrolleri Anonim Ortaklığına güvenlik görevlisi olarak aldığınız personeli hangi statüde istihdam edeceksiniz?

Cevap 3 : Yukarıda değinildiği üzere; Ortaklığımız, 1475 sayılı İş Kanunu ile ilgili mevzuat hükümlerine göre personel istihdam etmektedir.

Diğer yandan; 2495 sayılı Kanunun 15 inci maddesinde, “Özel güvenlik teşkilâtında görevli personel, statü ve özlük hakları bakımından, genel olarak bağlı bulundukları kuruluşun mevzuatına tabidir.” ifadesine yer verilmiştir.

Soru 4 : TPAO’ya aldığınız 177 güvenlik görevlisi ne tür bir sınava tabi tutulmuştur? Yapılan bu sınavın yasal dayanağı nedir?

Cevap 4 : İşe alınacak 177 Güvenlik Görevlisi’nden 165 kişilik bölümünün daha önce Olağanüstü Hal Bölge Valiliği kapsamında bulunan illerde kurulu Batman ve Adıyaman Bölge Müdürlükleri’nde uzun süredir ihtiyacın bulunması ve aciliyeti,

– İşe alınacak Güvenlik Görevlileri’nde aranan vasıfların görevin özelliği gereği fiziki aksiyonun ön planda olması,

– Öğrenci Seçme ve Yerleştirme Merkezi’nin programlarının yoğun olması nedeniyle 1997 yılı sona ermeden sınav için gün verememesi,

nedenleriyle sınav yöntemi olarak “mülakat” uygulanmıştır.

Ayrıca Güvenlik Görevlileri’nin çalışma şartlarının ve tabi olacakları statünün 2495 sayılı Kanun çerçevesinde olması, sınav yöntemi konusunda belirleyici olmuştur.

Sınavın yasal dayanağı, 2495 sayılı “Bazı Kurum ve Kuruluşların Korunması ve Güvenliklerinin Sağlanması Hakkında Kanun”a tabi olarak Özel Güvenlik Teşkilâtı personeli alımıdır.

4. – Ordu Milletvekili Mustafa Hasan Öz’ün, üniversitelerdeki öğrenci olaylarına ilişkin sorusu ve İçişleri Bakanı Murat Başesgioğlu’nun yazılı cevabı (7/4088)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın İçişleri Bakanı Sayın Murat Başesgioğlu tarafından yazılı olarak cevaplandırılmasını arz ederim. 22.12.1997

M. Hasan Öz Ordu

Sorular : Yüksek Öğretim Kurumlarımızda son aylarda meydana gelen, öğrenci olaylarının son durumu nedir?

2. Öğrenci olaylarının çıkış sebepleri nelerdir.

3. Karşıt görüşlü öğrenciler arasında çıktığı iddia edilen olaylarda karanlık güçlerin yönlendirme ve müdahaleleri konusunda neler düşünüyorsunuz?

4. Okullarımızın İlim ve Kültür merkezi olarak barış ve huzuru için polisiye tedbirler dışında hangi tedbirleri almayı düşünüyorsunuz?

T.C. İçişleri Bakanlığı Emniyet GenelMüdürlüğü 20.1.1998 Sayı : B.05.1.EGM.0.12.01.01.019704

Konu : Yazılı soru önergesi

Türkiye Büyük MilletMeclisi Başkanlığına

İlgi : TBMM Başkanlığının 30.12.1997 gün ve A.01.0.GNS.0.10.00.02-7/4088-10121/25857 sayılı yazısı.

Ordu Milletvekili M. Hasan Öz tarafından TBMM Başkanlığına sunulan ve tarafımdan yazılı olarak cevaplandırılması istenilen soru önergesinin cevabı aşağıya çıkarılmıştır.

1996 yılı içerisinde 758 öğrenci olayı meydana gelmiş ve 1923 kişi gözaltına alınmıştır. 1997 yılı içerisinde ise 1094 öğrenci olayında 1197 öğrenci gözaltına alınmıştır. Geçen yıla göre öğrenci olaylarında % 30 artış, gözaltına alınan öğrenci sayısında % -37.7 azalma olmuştur.

Yıkıcı ve bölücü terör örgütleri eğitim ve öğretim dönemleri içerisinde öğrenci harçlarının kaldırılması, öğrenci kredilerinin arttırılması, polisin üniversitelerden çıkarılması üniversitelerdeki özel güvenlik birimlerinin dağıtılması, üniversiteye giriş sınavlarının kaldırılması gibi taleplerle çeşitli eylemler gerçekleştirilmiştir. Bu olaylarda öğrenci kitlelerinin, hedefledikleri şekilde alanlara döken, hatta okul işgali gibi eylemlerle illegalite dozunu da arttırmayı başaran aşırı sol unsurların, demokratik talepler adı altında nitelendirilerek uygulamaya koyduğu eylemlerin yönünün son zamanlarda sağ-sol çatışmasına çevirmeye çalıştıkları görülmektedir.

Masum öğrenci istekleri şeklinde gösterilen eylemler, terör örgütlerinin yönlendirilmeleri ile toplumsal harekete dönüştürülmeye çalışılmaktadır. Öğrenci olaylarına katılımların azlığına rağmen, medyada geniş yer verilmesi terör örgütlerinin reklam ve propagandalarının yapılmasına sebep olmaktadır.

Terör örgütleri paralelinde faaliyet gösteren Demokratik Kitle Örgütleri olarak adlandırılan yapılanmaların, öğrenci olaylarında etkin rol oynadığı görülmektedir. Öğrenci dernek faaliyetleri başta olmak üzere, girişim, platform, kurultay, birlik, komite gibi örgütlenmelerle terör örgütleri, üniversite gençliğine yönelik çalışmalarda bulunmaktadırlar.

Radikal gruplar ise eylemlerini, başörtülü olarak derslere girilmesi, okullarda mescit açılması ve 8 yıllık kesintisiz eğitimi protesto etmek suretiyle sürdürmek istemektedirler.

Öğrenci olayları çoğunlukla, üniversitelerimizin yoğun olduğu İstanbul ve Ankara İllerinde meydana gelmektedir. Bu olayların durdurulması için toplum olarak herkese sorumluluklar düşmektedir.

Bugüne kadar Bakanlık olarak afiş, broşür ve kitapçıklar ile öğrenciler ve aileler üniversitelerde eleman kazanmak için faaliyet yürüten terör örgütlerine karşı bilgilendirilmiştir.

Tüm öğrencilerin yüzde beşlik gibi küçük bir bölümünü oluşturan bu eylemci öğrencilerin yıkıcı ve bölücü terör örgütlerine katılımlarını engelleyici tedbirler alınmaktadır.

Umum Valiliklerimize göndermiş olduğumuz çeşitli genelgelerimizle; İl Gençlik Kurulları’nın görevlerini aksatmadan devam ettirmesi, öğrenci kitlesinin büyük bir bölümünün desteklemediği şiddet eylemlerinden bir sonuç alınamayacağı, Üniversite yöneticileri ile diyalog kurularak, Yükseköğrenim Gençliğinin fikirlerini serbestçe tartışarak halletmeleri yönünde telkinlerin öğrencilere aktarılmasını, Mülkî Amirliklerce olayları yönlendiren yasadışı, örgüt veya unsurların iyi tahlil edilerek, bu unsurların bağlantıları, liderleri, yapmak istediklerinin ortaya çıkarılarak ve örgütlere bağlı olarak hareket eden provakatörlerin tespitinin yapılıp, mahallî yazılı ve görsel medyada teşhiri ile bunlara alet olunmaması hususunda programlar düzenlenmesi istenmiştir.

Ancak, üniversitelerdeki öğrenci olaylarına karşı sadece güvenlik kuvvetlerini sorumlu olarak görmemek gerekir. Başta üniversite yönetimleri ve öğretim üyeleri ile öğrenci aileleri olmak üzere basın yayın kuruluşları da dahil tüm kurumların üzerine düşen vazifeyi yapmaları halinde üniversitelerdeki öğrenci olayları önlenebilir.

Bilgilerinize arz ederim.

Murat Başesgioğlu İçişleri Bakanı

5. – İstanbul Milletvekili Bülent Akarcalı’nın, pil kullanımının yol açtığı çevre kirliliğine ilişkin sorusu ve Çevre Bakanı İmren Aykut’un yazılı cevabı (7/4092)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın Çevre Bakanı Sayın İmren Aykut tarafından yazılı olarak cevaplandırılmasını arz ederim.

Bülent Akarcalı İstanbul

Kullanılan piller, çevreye en çok zarar veren ürünlerin başında gelir. Bir tek pil 3-4 metreküp toprağı, yüzlerce metreküp suyu kirletir.

1. Bu kirlenmeyi önlemek için ne gibi tedbirler düşünmektesiniz?

2. Çoğu ülkede olan, pil üreten ve satanların kullanılmış pilleri toplama mecburiyetini Türkiye’de de uygulamayı düşünür müsünüz?

3. Bu konuda toplumu bilinçlendirmek için ne yapmayı düşünmektesiniz?

T.C. Çevre Bakanlığı Çevre Kirliliğini Önleme ve Kontrol Genel Müdürlüğü 15.1.1998 Sayı : B.19.0.ÇKÖ.0.08.00.01-73-0235

Konu : Soru Önergesi

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığı Genel Sekreterliği

(Kanunlar ve Kararlar Dairesi Başkanlığı)

 

İlgi : 30.12.1997 tarih ve A.01.0.GNS.0.10.00.02-7/4092-10125/25862 sayılı yazınız.

İlgi yazınız ekinde Bakanlığımıza intikal ettirilen İstanbul Milletvekili Sn. Bülent Akarcalı’ya ait “Pil kullanımının yol açtığı çevre kirliliğine ilişkin” soru önergesine cevaben hazırlanan bilgi notu, yazı ekinde yer almaktadır.

Bilgilerinizi ve gereğini arz ederim.

Dr. İmren Aykut Çevre Bakanı

Soru 1. – Pillerden kaynaklanan kirlenmeyi önlemek için ne gibi tedbirler düşünmektesiniz?

Cevap 1. – Tehlikeli Atıkların Kontrolü Yönetmeliği 27.8.1997 tarih ve 22387 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe girmiştir. Anılan Yönetmelikte pil ve batarya üretiminden kaynaklanan atıklar ve bu ürünlerin kullanımlarından sonra ortaya çıkan piller ve bataryalar içerdikleri cıva, kadmiyum ve kurşun gibi maddeler nedeniyle tehlikeli atık olarak nitelendirilmektedir. Yönetmelikte bu tür atıklar T-Y2302 (Çinko Bileşikleri İçeren Atıklar/Kullanılmış Bataryalar), T-Y2303 (Çinko Bileşikleri İçeren Atıklar/Cıva-Çinko Oksit Bataryaları), T-Y2304 (Bazlı Manganez Dioksit-Çinko Atıkları/Bazlı Manganez Bataryaları), T-Y2305 (Manganez Dioksit-Çinko Bataryaları), T-Y2604 (Kadmiyum, Kadmiyum Bileşikleri İçeren Atıklar/Nikel Kadmiyum Şarj Bataryaları), T-Y3103 (Kurşun, Kurşun Bileşikleri İçeren Atıklar/Kurşunlu Şarj Bataryaları), T-Y4601 (Evlerden Toplanan Tehlikeli Atıklar/Kullanılmış Piller ve Diğer Elektrikli Eşyalar) şeklinde sınıflandırılmıştır.Sözkonusu yönetmelik doğrultusunda atık üreticileri, atıklarını bu yönetmelikte esaslara uygun olarak kendi imkânları ile veya kurulmuş atık bertaraf tesisinde gerekli harcamaları karşılayarak veya belediyelerle ya da gerçek ve tüzel kişilerle kurulacak ortak atık bertaraf tesislerinde bertaraf etmek veya ettirmekle yükümlüdürler.

Soru 2. – Çoğu ülkelerde olan, pil üreten ve satanların kullanılmış pilleri toplama mecburiyetini Türkiye’de de uygulamayı düşünür müsünüz?

Cevap 2. – Bu yönde ülkemizde de çalışmalar başlatılmış olup, öncelikle Avrupa Topluluğundaki uygulamaların belirlenmesi ve mevzuat uyumunun sağlanması için, Topluluğun ilgili Direktifleri Bakanlığımızca incelenmektedir. Ayrıca pil ve benzer türdeki maddelerin üretilen, ithal edilen ve tüketilen miktarlarına ulaşılması amacıyla Bakanlığımızca envanter çalışması başlatılmıştır. Bu amaçla Dış Ticaret Müsteşarlığı ile temasa geçilerek pil ithal eden firmalar, ithalat hacimleri ve ithal edilen pillerin türlerine ilişkin bilgiler temin edilmiştir. Bu bilgilerin değerlendirilmesi sonucunda uygun toplama sisteminin oluşturulması için, pil üreten ve ithal eden firmaların katılımıyla bir komisyon oluşturularak gerek duyulan düzenlemenin süratle oluşturulması yoluna gidilecektir.

Diğer taraftan pillerin diğer atıklardan ayrılması amacıyla Bursa Büyükşehir Belediyesi tarafından 20 adet özel pil konteyneri satın alınmış ve şehirde seçilen 20 noktaya yerleştirilmiştir. Toplanan piller tehlikeli atık hücrelerinde depolanacaktır. Bursa Büyükşehir Belediyesinin pilot karakter taşıyan bu uygulaması sonucunda elde edilecek tecrübeler, diğer uygulamalara örnek olacaktır.

Soru 3 : Bu konuda toplumu bilinçlendirmek için ne yapmayı düşünmektesiniz?

Cevap 3 : Ülkemizde pillerin toplanması için depozito gibi ekonomik araçların uygulanması planlanmaktadır. Ancak Bursa’daki uygulamalarda olduğu gibi gönüllü toplama sistemi uygulaması pilot bölgelerde başarılı olursa, bu sistemin yaygınlaştırılması için çeşitli broşürler, TV programları vasıtasıyla toplumun bilinçlendirilmesi sağlanacaktır.

Sıra Sayısı : 392

Esas No : 1/660

Olağanüstü Hal Bölgesinde ve Kalkınmada Öncelikli Yörelerde İstihdam Yaratılması ve Yatırımların Teşvik Edilmesi ile 193 Sayılı Gelir Vergisi Kanununda Değişiklik Yapılması

Hakkında Kanun Tasarısına Verilen Oyların Sonucu :

Kanunlaşmıştır.

Üye Sayısı : 550

Kullanılan Oylar : 309

Kabul edenler : 281

Reddedenler : 27

Çekimserler : 1

Mükerrer Oylar : 0

Geçersiz Oylar : 0

Oya Katılmayanlar : 239

Açık Üyelikler : 2

(Kabul Edenler)

ADANA

Uğur Aksöz

İmren Aykut

İbrahim Yavuz Bildik

M. Ali Bilici

Yakup Budak

Mehmet Büyükyılmaz

İ. Cevher Cevheri

Mustafa Küpeli

Arif Sezer

İbrahim Ertan Yülek

ADIYAMAN

Mahmut Bozkurt

Ahmet Çelik

Ahmet Doğan

Celal Topkan

AFYON

Sait Açba

Osman Hazer

H. İbrahim Özsoy

Yaman Törüner

Nuri Yabuz

AĞRI

M. Sıddık Altay

Yaşar Eryılmaz

M. Ziyattin Tokar

AKSARAY

Murtaza Özkanlı

AMASYA

Aslan Ali Hatipoğlu

Cemalettin Lafçı

ANKARA

İlhan Aküzüm

Nejat Arseven

Saffet Arıkan Bedük

Gökhan Çapoğlu

Agâh Oktay Güner

İrfan Köksalan

Mehmet Sağdıç

Önder Sav

İlker Tuncay

Aydın Tümen

Rıza Ulucak

Hikmet Uluğbay

Ersönmez Yarbay

ANTALYA

İbrahim Gürdal

Yusuf Öztop

Metin Şahin

ARTVİN

Süleyman Hatinoğlu

AYDIN

Cengiz Altınkaya

Sema Pişkinsüt

Yüksel Yalova

BALIKESİR

Safa Giray

Tamer Kanber

Mustafa Güven Karahan

İ. Önder Kırlı

Hüsnü Sıvalıoğlu

İlyas Yılmazyıldız

BARTIN

Zeki Çakan

Cafer Tufan Yazıcıoğlu

BATMAN

Ataullah Hamidi

BAYBURT

Ülkü Güney

Suat Pamukçu

BİNGÖL

Hüsamettin Korkutata

Mahmut Sönmez

BİTLİS

Edip Safder Gaydalı

Abdulhaluk Mutlu

BOLU

Avni Akyol

Feti Görür

Abbas İnceayan

Mustafa Karslıoğlu

BURDUR

Yusuf Ekinci

Kâzım Üstüner

BURSA

Ali Rahmi Beyreli

Hayati Korkmaz

Cemal Külahlı

Yahya Şimşek

Ertuğrul Yalçınbayır

İbrahim Yazıcı

ÇANAKKALE

Hikmet Aydın

Mustafa Cumhur Ersümer

Ahmet Küçük

ÇANKIRI

Mete Bülgün

ÇORUM

Zülfikar Gazi

DENİZLİ

Hilmi Develi

Hasan Korkmazcan

Haluk Müftüler

DİYARBAKIR

Abdülkadir Aksu

Muzaffer Arslan

Seyyit Haşim Haşimi

Sebgetullah Seydaoğlu

EDİRNE

Evren Bulut

ERZURUM

Lütfü Esengün

Necati Güllülü

İsmail Köse

Aslan Polat

Şinasi Yavuz

ESKİŞEHİR

Necati Albay

Mustafa Balcılar

Demir Berberoğlu

İbrahim Yaşar Dedelek

Mahmut Erdir

GAZİANTEP

Nurettin Aktaş

Kahraman Emmioğlu

Ali Ilıksoy

Mehmet Bedri İncetahtacı

Mustafa R. Taşar

Ünal Yaşar

Mustafa Yılmaz

GİRESUN

Burhan Kara

Yavuz Köymen

GÜMÜŞHANE

Mahmut Oltan Sungurlu

HAKKÂRİ

Naim Geylani

Mustafa Zeydan

HATAY

Ali Günay

Nihat Matkap

Levent Mıstıkoğlu

Ali Uyar

Hüseyin Yayla

IĞDIR

Adil Aşırım

Şamil Ayrım

ISPARTA

A. Aykon Doğan

İÇEL

Hali Cin

Turhan Güven

Mustafa İstemihan Talay

Rüştü Kâzım Yücelen

İSTANBUL

Bülent Akarcalı

Ziya Aktaş

Tayyar Altıkulaç

Ahat Andican

Refik Aras

Mehmet Aydın

Mukadder Başeğmez

Nami Çağan

H. Hüsnü Doğan

Halit Dumankaya

Bülent Ecevit

Hasan Tekin Enerem

Ekrem Erdem

Mehmet Fuat Fırat

Algan Hacaloğlu

İsmail Kahraman

Hüseyin Kansu

Yılmaz Karakoyunlu

M. Cavit Kavak

Ahmet Güryüz Ketenci

Osman Kılıç

Mehmet Tahir Köse

Yusuf Namoğlu

Ali Oğuz

Ali Talip Özdemir

H. Hüsamettin Özkan

Yusuf Pamuk

Güneş Taner

Bülent Tanla

Zekeriya Temizel

Erdoğan Toprak

Şadan Tuzcu

İZMİR

Turhan Arınç

Işın Çelebi

İ. Kaya Erdem

Şükrü Sina Gürel

Birgen Keleş

Mehmet Köstepen

Atilla Mutman

Ahmet Piriştina

Işılay Saygın

Rıfat Serdaroğlu

Suha Tanık

Hakan Tartan

Zerrin Yeniceli

İsmail Yılmaz

KAHRAMANMARAŞ

Esat Bütün

Ali Doğan

Ahmet Dökülmez

Ali Şahin

KARABÜK

Şinasi Altıner

Hayrettin Dilekcan

Erol Karan

KARAMAN

Fikret Ünlü

KARS

Y. Selahattin Beyribey

Çetin Bilgir

Sabri Güner

KASTAMONU

Hadi Dilekçi

KAYSERİ

Memduh Büyükkılıç

İbrahim Yılmaz

KIRIKKALE

Hacı Filiz

Mikail Korkmaz

Recep Mızrak

KIRKLARELİ

Cemal Özbilen

Necdet Tekin

KIRŞEHİR

Ömer Demir

KOCAELİ

Bülent Atasayan

Halil Çalık

Bekir Yurdagül

KONYA

Ahmet Alkan

Hüseyin Arı

Abdullah Turan Bilge

Remzi Çetin

Abdullah Gencer

Ali Günaydın

Mehmet Keçeciler

Hasan Hüseyin Öz

Mustafa Ünaldı

Lütfi Yalman

KÜTAHYA

Emin Karaa

Mehmet Korkmaz

MALATYA

Miraç Akdoğan

Yaşar Canbay

Metin Emiroğlu

Ayhan Fırat

MANİSA

Abdullah Akarsu

Tevfik Diker

Hasan Gülay

Sümer Oral

Ekrem Pakdemirli

Cihan Yazar

MARDİN

Süleyman Çelebi

Hüseyin Yıldız

MUĞLA

Lale Aytaman

Enis Yalım Erez

Fikret Uzunhasan

MUŞ

Nedim İlci

Erkan Kemaloğlu

NEVŞEHİR

Abdülkadir Baş

NİĞDE

Akın Gönen

ORDU

Hüseyin Olgun Akın

İhsan Çabuk

Mustafa Hasan Öz

Nabi Poyraz

Refaiddin Şahin

Şükrü Yürür

RİZE

Avni Kabaoğlu

Ahmet Kabil

Ahmet Mesut Yılmaz

SAKARYA

Teoman Akgür

Nevzat Ercan

Ersin Taranoğlu

SAMSUN

Cemal Alişan

Ahmet Demircan

Ayhan Gürel

Yalçın Gürtan

Murat Karayalçın

Biltekin Özdemir

Latif Öztek

Musa Uzunkaya

SİİRT

Ahmet Nurettin Aydın

Mehmet Emin Aydın

Nizamettin Sevgili

SİNOP

Metin Bostancıoğlu

Yaşar Topçu

ŞANLIURFA

İbrahim Halil Çelik

Seyit Eyyüpoğlu

Eyyüp Cenap Gülpınar

Zülfükar İzol

Ahmet Karavar

M. Fevzi Şıhanlıoğlu

ŞIRNAK

Mehmet Salih Yıldırım

TEKİRDAĞ

Fevzi Aytekin

Bayram Fırat Dayanıklı

Nihan İlgün

Enis Sülün

TOKAT

Abdullah Arslan

Metin Gürdere

Bekir Sobacı

Şahin Ulusoy

TRABZON

Eyüp Aşık

Ali Kemal Başaran

İbrahim Çebi

İsmail İlhan Sungur

Hikmet Sami Türk

TUNCELİ

Kamer Genç

Orhan Veli Yıldırım

UŞAK

Yıldırım Aktürk

Mehmet Yaşar Ünal

VAN

Maliki Ejder Arvas

Mustafa Bayram

Fetullah Erbaş

Şaban Şevli

Mahmut Yılbaş

YALOVA

Yaşar Okuyan

YOZGAT

İlyas Arslan

Kazım Arslan

Lütfullah Kayalar

Abdullah Örnek

ZONGULDAK

Veysel Atasoy

Tahsin Boray Baycık

Hasan Gemici

(Reddedenler)

ANKARA

Ünal Erkan

ANTALYA

Osman Berberoğlu

AYDIN

Muhammet Polat

BALIKESİR

Abdülbaki Ataç

Ahmet Bilgiç

İsmail Özgün

BOLU

Necmi Hoşver

Mustafa Yünlüoğlu

BURDUR

Mustafa Çiloğlu

ÇANKIRI

Ahmet Uyanık

ELAZIĞ

Hasan Belhan

Cihan Paçacı

Ahmet Cemil Tunç

ERZİNCAN

Tevhit Karakaya

Naci Terzi

ERZURUM

Ömer Özyılmaz

GİRESUN

Turhan Alçelik

KAYSERİ

Osman Çilsal

KIRIKKALE

Kemal Albayrak

KIRKLARELİ

A. Sezal Özbek

KONYA

Veysel Candan

Mehmet Ali Yavuz

MALATYA

Fikret Karabekmez

SİNOP

Kadir Bozkurt

ŞIRNAK

Mehmet Tatar

UŞAK

Hasan Karakaya

YALOVA

Cevdet Aydın

(Çekimser)

KASTAMONU

Haluk Yıldız

(Oya Katılmayanlar)

ADANA

Cevdet Akçalı

Sıtkı Cengil

Erol Çevikçe

M. Halit Dağlı

Veli Andaç Durak

Tuncay Karaytuğ

Orhan Kavuncu

ADIYAMAN

Mahmut Nedim Bilgiç

AFYON

İsmet Attila

Kubilay Uygun

AĞRI

Cemil Erhan

Celal Esin

AKSARAY

Mehmet Altınsoy

Nevzat Köse

Sadi Somuncuoğlu

AMASYA

Ahmet İyimaya

Haydar Oymak

ANKARA

Yılmaz Ateş

Ahmet Bilge

Hasan Hüseyin Ceylan

Cemil Çiçek

Ali Dinçer

Mehmet Ekici

Ömer Faruk Ekinci

Eşref Erdem

Mehmet Gölhan

Halis Uluç Gürkan (Bşk. V.)

Şaban Karataş

M. Seyfi Oktay

Yücel Seçkiner (B.)

Ahmet Tekdal

ANTALYA

Deniz Baykal

Arif Ahmet Denizolgun

Hayri Doğan

Emre Gönensay

Bekir Kumbul

Sami Küçükbaşkan

ARDAHAN

İsmet Atalay

Saffet Kaya

ARTVİN

Metin Arifağaoğlu

Hasan Ekinci

AYDIN

M. Fatih Atay

Ali Rıza Gönül

Nahit Menteşe

İsmet Sezgin (B.)

BARTIN

Köksal Toptan

BATMAN

Alaattin Sever Aydın

Musa Okçu

Faris Özdemir

BİLECİK

Şerif Çim

Bahattin Şeker

BİNGÖL

Kâzım Ataoğlu

BİTLİS

Zeki Ergezen

Kamran İnan

BURSA

Yüksel Aksu

Cavit Çağlar

Mehmet Altan Karapaşaoğlu

İlhan Kesici

Feridun Pehlivan

Ali Osman Sönmez

Turhan Tayan

ÇANAKKALE

Nevfel Şahin

A. Hamdi Üçpınarlar

ÇANKIRI

İsmail Coşar

ÇORUM

Bekir Aksoy

Mehmet Aykaç

Hasan Çağlayan

Yasin Hatiboğlu (Bşk. V.)

Ali Haydar Şahin

DENİZLİ

M. Kemal Aykurt

Mehmet Gözlükaya

Adnan Keskin

Ramazan Yenidede

DİYARBAKIR

Ferit Bora

M. Salim Ensarioğlu

Sacit Günbey

Ömer Vehbi Hatipoğlu

Yakup Hatipoğlu

Salih Sümer

EDİRNE

Ümran Akkan

Mustafa İlimen

Erdal Kesebir

ELAZIĞ

Mehmet Ağar

Ömer Naimi Barım

ERZİNCAN

Mustafa Kul

Mustafa Yıldız

ERZURUM

Zeki Ertugay

Abdulilah Fırat

ESKİŞEHİR

Hanifi Demirkol

GAZİANTEP

Mehmet Batallı (B.)

Hikmet Çetin (Başkan)

GİRESUN

Ergun Özdemir

Rasim Zaimoğlu

GÜMÜŞHANE

Lütfi Doğan

HATAY

Abdulkadir Akgöl

Fuat Çay

Süleyman Metin Kalkan

Atila Sav

Mehmet Sılay

ISPARTA

Ömer Bilgin

Mustafa Köylü

Erkan Mumcu

Halil Yıldız

İÇEL

Oya Araslı

Fevzi Arıcı

Mehmet Emin Aydınbaş

Saffet Benli

Ali Er

Abdülbaki Gökçel

D. Fikri Sağlar

Ayfer Yılmaz

İSTANBUL

Meral Akşener

Yıldırım Aktuna

Sedat Aloğlu

Azmi Ateş

Mustafa Baş

Ali Coşkun

Tansu Çiller

Gürcan Dağdaş

Süleyman Arif Emre

Metin Işık

Cefi Jozef Kamhi

Ercan Karakaş

Hayri Kozakçıoğlu

Emin Kul

Göksal Küçükali

Aydın Menderes

Necdet Menzir (B.)

Mehmet Moğultay

Altan Öymen

Korkut Özal

Mehmet Cevdet Selvi

Mehmet Sevigen

Mehmet Ali Şahin

Ahmet Tan

Ali Topuz

Osman Yumakoğullar

Bahattin Yücel

Bahri Zengin

Namık Kemal Zeybek

İZMİR

Veli Aksoy

Ali Rıza Bodur

Hasan Denizkurdu

Sabri Ergül

Aydın Güven Gürkan

Gencay Gürün

Metin Öney

Rüşdü Saracoglu

Ufuk Söylemez

Sabri Tekir

KAHRAMANMARAŞ

Hasan Dikici

Avni Doğan

Mustafa Kamalak

Mehmet Sağlam

KARAMAN

Abdullah Özbey

Zeki Ünal

KARS

Zeki Karabayır

KASTAMONU

Fethi Acar

Murat Başesgioğlu (B.)

Nurhan Tekinel

KAYSERİ

İsmail Cem (B.)

Ayvaz Gökdemir

Abdullah Gül

Nurettin Kaldırımcı

Salih Kapusuz

Recep Kırış

KIRKLARELİ

İrfan Gürpınar

KIRŞEHİR

Cafer Güneş

KİLİS

Mustafa Kemal Ateş

Doğan Güreş

KOCAELİ

Necati Çelik

İsmail Kalkandelen

Şevket Kazan

Onur Kumbaracıbaşı

Osman Pepe

Hayrettin Uzun

KONYA

Nezir Büyükcengiz

Necati Çetinkaya

Necmettin Erbakan

Teoman Rıza Güneri

KÜTAHYA

Ahmet Derin

Mustafa Kalemli

İsmail Karakuyu

Metin Perli

MALATYA

Oğuzhan Asiltürk

M. Recai Kutan

MANİSA

Rıza Akçalı

Bülent Arınç

Ayseli Göksoy

Yahya Uslu

Erdoğan Yetenç

MARDİN

Fehim Adak

Muzaffer Arıkan

Mahmut Duyan (İ. A.)

Ömer Ertaş

MUĞLA

İrfettin Akar

Zeki Çakıroğlu

Mustafa Dedeoğlu

MUŞ

Necmettin Dede

Sabahattin Yıldız

NEVŞEHİR

Mehmet Elkatmış

Esat Kıratlıoğlu

NİĞDE

Doğan Baran

Mehmet Salih Katırcıoğlu

Ergun Özkan

ORDU

Mustafa Bahri Kibar

Müjdat Koç

RİZE

Şevki Yılmaz

SAKARYA

Nezir Aydın

Cevat Ayhan

Ertuğrul Eryılmaz

Ahmet Neidim

SAMSUN

İrfan Demiralp

Nafiz Kurt

Adem Yıldız

SIVAS

Musa Demirci

Tahsin Irmak

Mahmut Işık

Temel Karamollaoğlu

Abdüllatif Şener

Nevzat Yanmaz

Muhsin Yazıcıoğlu

ŞANLIURFA

Sedat Edip Bucak

Necmettin Cevheri

Abdulkadir Öncel

ŞIRNAK

Bayar Ökten

TEKİRDAĞ

Hasan Peker

TOKAT

Hanefi Çelik

Ali Şevki Erek

Ahmet Feyzi İnceöz

TRABZON

Yusuf Bahadır

Kemalettin Göktaş (İ. A.)

Şeref Malkoç

VAN

Şerif Bedirhanoğlu

YOZGAT

Yusuf Bacanlı

İsmail Durak Ünlü

ZONGULDAK

Necmettin Aydın

Ömer Barutçu

Osman Mümtaz Soysal

(Açık Üyelikler)

 

BURSA 1 KIRŞEHİR 1

Sıra Sayısı : 418

Esas No : 1/621

Türkiye Cumhuriyeti ile Macaristan Cumhuriyeti Arasında Serbest Ticaret Alanı Tesisine İlişkin Anlaşmanın Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısına Verilen

Oyların Sonucu :

Kanunlaşmıştır.

Üye Sayısı : 550

Kullanılan Oylar : 237

Kabul edenler : 232

Reddedenler : 5

Çekimserler : 0

Mükerrer Oylar : 0

Geçersiz Oylar : 0

Oya Katılmayanlar : 311

Açık Üyelikler : 2

(Kabul Edenler)

ADANA

Cevdet Akçalı

Uğur Aksöz

İbrahim Yavuz Bildik

M. Ali Bilici

Yakup Budak

Mehmet Büyükyılmaz

İ. Cevher Cevheri

Mustafa Küpeli

Arif Sezer

İbrahim Ertan Yülek

ADIYAMAN

Mahmut Bozkurt

Ahmet Doğan

AFYON

H. İbrahim Özsoy

Nuri Yabuz

AĞRI

M. Sıddık Altay

M. Ziyattin Tokar

AMASYA

Aslan Ali Hatipoğlu

ANKARA

Nejat Arseven

Ömer Faruk Ekinci

Ünal Erkan

Agâh Oktay Güner

İrfan Köksalan

Mehmet Sağdıç

Önder Sav

İlker Tuncay

Aydın Tümen

Rıza Ulucak

Hikmet Uluğbay

ANTALYA

İbrahim Gürdal

Yusuf Öztop

Metin Şahin

ARTVİN

Süleyman Hatinoğlu

AYDIN

Cengiz Altınkaya

Sema Pişkinsüt

Muhammet Polat

Yüksel Yalova

BALIKESİR

Ahmet Bilgiç

Safa Giray

Tamer Kanber

Mustafa Güven Karahan

İ. Önder Kırlı

İsmail Özgün

Hüsnü Sıvalıoğlu

BARTIN

Zeki Çakan

Cafer Tufan Yazıcıoğlu

BAYBURT

Ülkü Güney

Suat Pamukçu

BİNGÖL

Mahmut Sönmez

BİTLİS

Edip Safder Gaydalı

BOLU

Abbas İnceayan

Mustafa Karslıoğlu

Mustafa Yünlüoğlu

BURDUR

Mustafa Çiloğlu

Yusuf Ekinci

Kâzım Üstüner

BURSA

Ali Rahmi Beyreli

Hayati Korkmaz

Cemal Külahlı

Yahya Şimşek

Ertuğrul Yalçınbayır

ÇANAKKALE

Hikmet Aydın

Mustafa Cumhur Ersümer

Ahmet Küçük

ÇANKIRI

Mete Bülgün

DENİZLİ

Hilmi Develi

Hasan Korkmazcan

DİYARBAKIR

Abdülkadir Aksu

Muzaffer Arslan

EDİRNE

Evren Bulut

ERZİNCAN

Tevhit Karakaya

Naci Terzi

ERZURUM

Necati Güllülü

İsmail Köse

Aslan Polat

Şinasi Yavuz

ESKİŞEHİR

Necati Albay

Mustafa Balcılar

Demir Berberoğlu

İbrahim Yaşar Dedelek

Mahmut Erdir

GAZİANTEP

Nurettin Aktaş

Kahraman Emmioğlu

Ali Ilıksoy

Mehmet Bedri İncetahtacı

Mustafa R. Taşar

Ünal Yaşar

Mustafa Yılmaz

GİRESUN

Turhan Alçelik

Burhan Kara

Rasim Zaimoğlu

GÜMÜŞHANE

Mahmut Oltan Sungurlu

HATAY

Ali Günay

Nihat Matkap

Levent Mıstıkoğlu

Ali Uyar

Hüseyin Yayla

IĞDIR

Adil Aşırım

Şamil Ayrım

ISPARTA

A. Aykon Doğan

Erkan Mumcu

İÇEL

Halil Cin

Turhan Güven

Rüştü Kâzım Yücelen

İSTANBUL

Bülent Akarcalı

Ziya Aktaş

Tayyar Altıkulaç

Ahat Andican

Refik Aras

Mehmet Aydın

Nami Çağan

H. Hüsnü Doğan

Halit Dumankaya

Bülent Ecevit

Hasan Tekin Enerem

Ekrem Erdem

Algan Hacaloğlu

Hüseyin Kansu

Yılmaz Karakoyunlu

Ahmet Güryüz Ketenci

Osman Kılıç

Mehmet Tahir Köse

Ali Oğuz

Ali Talip Özdemir

H. Hüsamettin Özkan

Yusuf Pamuk

Bülent Tanla

Erdoğan Toprak

Şadan Tuzcu

Bahri Zengin

İZMİR

Turhan Arınç

Işın Çelebi

İ. Kaya Erdem

Şükrü Sina Gürel

Birgen Keleş

Atilla Mutman

Ahmet Piriştina

Işılay Saygın

Rıfat Serdaroğlu

Zerrin Yeniceli

KAHRAMANMARAŞ

Esat Bütün

Ali Doğan

KARABÜK

Erol Karan

KARAMAN

Fikret Ünlü

KARS

Çetin Bilgir

KASTAMONU

Haluk Yıldız

KAYSERİ

Memduh Büyükkılıç

Osman Çilsal

Salih Kapusuz

İbrahim Yılmaz

KIRIKKALE

Hacı Filiz

Recep Mızrak

KIRKLARELİ

A. Sezal Özbek

Cemal Özbilen

Necdet Tekin

KIRŞEHİR

Ömer Demir

KOCAELİ

Bülent Atasayan

Bekir Yurdagül

KONYA

Ahmet Alkan

Abdullah Turan Bilge

Remzi Çetin

Abdullah Gencer

Ali Günaydın

Teoman Rıza Güneri

Hasan Hüseyin Öz

Lütfi Yalman

Mehmet Ali Yavuz

KÜTAHYA

Emin Karaa

MALATYA

Miraç Akdoğan

Oğuzhan Asiltürk

Metin Emiroğlu

Fikret Karabekmez

MANİSA

Abdullah Akarsu

Tevfik Diker

Sümer Oral

Cihan Yazar

MARDİN

Süleyman Çelebi

Hüseyin Yıldız

MUĞLA

Fikret Uzunhasan

NEVŞEHİR

Abdülkadir Baş

NİĞDE

Akın Gönen

ORDU

Hüseyin Olgun Akın

İhsan Çabuk

Mustafa Hasan Öz

Refaiddin Şahin

Şükrü Yürür

RİZE

Avni Kabaoğlu

Ahmet Kabil

SAKARYA

Teoman Akgür

Cevat Ayhan

Nevzat Ercan

Ahmet Neidim

SAMSUN

Ahmet Demircan

Ayhan Gürel

Yalçın Gürtan

Murat Karayalçın

Latif Öztek

Musa Uzunkaya

SİİRT

Nizamettin Sevgili

SİNOP

Metin Bostancıoğlu

SIVAS

Temel Karamollaoğlu

ŞANLIURFA

İbrahim Halil Çelik

Eyyüp Cenap Gülpınar

Zülfükar İzol

Ahmet Karavar

M. Fevzi Şıhanlıoğlu

ŞIRNAK

Mehmet Tatar

Mehmet Salih Yıldırım

TEKİRDAĞ

Fevzi Aytekin

Bayram Fırat Dayanıklı

Nihan İlgün

TOKAT

Abdullah Arslan

Metin Gürdere

Bekir Sobacı

Şahin Ulusoy

TRABZON

Eyüp Aşık

Ali Kemal Başaran

İbrahim Çebi

İsmail İlhan Sungur

Hikmet Sami Türk

UŞAK

Yıldırım Aktürk

Hasan Karakaya

Mehmet Yaşar Ünal

VAN

Maliki Ejder Arvas

Fethullah Erbaş

Şaban Şevli

YALOVA

Cevdet Aydın

Yaşar Okuyan

YOZGAT

Lütfullah Kayalar

Abdullah Örnek

ZONGULDAK

Veysel Atasoy

Tahsin Boray Baycık

Hasan Gemici

 

ANKARA

Ersönmez Yarbay

BOLU

Feti Görür

 

(Reddedenler)

ÇORUM

Zülfikar Gazi

İSTANBUL

Mehmet Fuat Fırat

(Oya Katılmayanlar)

 

KONYA

Veysel Candan

 

 

 

ADANA

İmren Aykut (B.)

Sıtkı Cengil

Erol Çevikçe

M. Halit Dağlı

Veli Andaç Durak

Tuncay Karaytuğ

Orhan Kavuncu

ADIYAMAN

Mahmut Nedim Bilgiç

Ahmet Çelik

Celal Topkan

AFYON

Sait Açba

İsmet Attila

Osman Hazer

Yaman Törüner

Kubilay Uygun

AĞRI

Cemil Erhan

Yaşar Eryılmaz

Celal Esin

AKSARAY

Mehmet Altınsoy

Nevzat Köse

Murtaza Özkanlı

Sadi Somuncuoğlu

AMASYA

Ahmet İyimaya

Cemalettin Lafçı

Haydar Oymak

ANKARA

İlhan Aküzüm

Yılmaz Ateş

Saffet Arıkan Bedük

Ahmet Bilge

Hasan Hüseyin Ceylan

Gökhan Çapoğlu

Cemil Çiçek

Ali Dinçer

Mehmet Ekici

Eşref Erdem

Mehmet Gölhan

Halis Uluç Gürkan (Bşk. V.)

Şaban Karataş

M. Seyfi Oktay

Yücel Seçkiner (B.)

Ahmet Tekdal

ANTALYA

Deniz Baykal

Osman Berberoğlu

Arif Ahmet Denizolgun

Hayri Doğan

Emre Gönensay

Bekir Kumbul

Sami Küçükbaşkan

ARDAHAN

İsmet Atalay

Saffet Kaya

ARTVİN

Metin Arifağaoğlu

Hasan Ekinci

AYDIN

M. Fatih Atay

Ali Rıza Gönül

Nahit Menteşe

İsmet Sezgin (B.)

BALIKESİR

Abdülbaki Ataç

İlyas Yılmazyıldız

BARTIN

Köksal Toptan

BATMAN

Alaattin Sever Aydın

Ataullah Hamidi

Musa Okçu

Faris Özdemir

BİLECİK

Şerif Çim

Bahattin Şeker

BİNGÖL

Kâzım Ataoğlu

Hüsamettin Korkutata

BİTLİS

Zeki Ergezen

Kâmran İnan

Abdulhaluk Mutlu

BOLU

Avni Akyol

Necmi Hoşver

BURSA

Yüksel Aksu

Cavit Çağlar

Mehmet Altan Karapaşaoğlu

İlhan Kesici

Feridun Pehlivan

Ali Osman Sönmez

Turhan Tayan

İbrahim Yazıcı

ÇANAKKALE

Nevfel Şahin

A. Hamdi Üçpınarlar

ÇANKIRI

İsmail Coşar

Ahmet Uyanık

ÇORUM

Bekir Aksoy

Mehmet Aykaç

Hasan Çağlayan

Yasin Hatiboğlu (Bşk. V.)

Ali Haydar Şahin

DENİZLİ

M. Kemal Aykurt

Mehmet Gözlükaya

Adnan Keskin

Haluk Müftüler

Ramazan Yenidede

DİYARBAKIR

Ferit Bora

M. Salim Ensarioğlu

Sacit Günbey

Seyyit Haşim Haşimi

Ömer Vehbi Hatipoğlu

Yakup Hatipoğlu

Sebgetullah Seydaoğlu

Salih Sümer

EDİRNE

Ümran Akkan

Mustafa İlimen

Erdal Kesebir

ELAZIĞ

Mehmet Ağar

Ömer Naimi Barım

Hasan Belhan

Cihan Paçacı

Ahmet Cemil Tunç

ERZİNCAN

Mustafa Kul

Mustafa Yıldız

ERZURUM

Zeki Ertugay

Lütfü Esengün

Abdulilah Fırat

Ömer Özyılmaz

ESKİŞEHİR

Hanifi Demirkol

GAZİANTEP

Mehmet Batallı (B.)

Hikmet Çetin (Başkan)

GİRESUN

Yavuz Köymen

Ergun Özdemir

GÜMÜŞHANE

Lütfi Doğan

HAKKÂRİ

Naim Geylani

Mustafa Zeydan

HATAY

Abdulkadir Akgöl

Fuat Çay

Süleyman Metin Kalkan

Atilla Sav

Mehmet Sılay

ISPARTA

Ömer Bilgin

Mustafa Köylü

Halil Yıldız

İÇEL

Oya Araslı

Fevzi Arıcı

Mehmet Emin Aydınbaş

Saffet Benli

Ali Er

Abdülbaki Gökçel

D. Fikri Sağlar

Mustafa İstemihan Talay (B.)

Ayfer Yılmaz

İSTANBUL

Meral Akşener

Yıldırım Aktuna

Sedat Aloğlu

Azmi Ateş

Mustafa Baş

Mukadder Başeğmez

Ali Coşkun

Tansu Çiller

Gürcan Dağdaş

Süleyman Arif Emre

Metin Işık

İsmail Kahraman

Cefi Jozef Kamhi

Ercan Karakaş

M. Cavit Kavak (B.)

Hayri Kozakçıoğlu

Emin Kul

Göksal Küçükali

Aydın Menderes

Necdet Menzir (B.)

Mehmet Moğultay

Yusuf Namoğlu

Altan Öymen

Korkut Özal

Mehmet Cevdet Selvi

Mehmet Sevigen

Mehmet Ali Şahin

Ahmet Tan

Güneş Taner (B.)

Zekeriya Temizel (B.)

Ali Topuz

Osman Yumakoğulları

Bahattin Yücel

Namık Kemal Zeybek

İZMİR

Veli Aksoy

Ali Rıza Bodur

Hasan Denizkurdu

Sabri Ergül

Aydın Güven Gürkan

Gencay Gürün

Mehmet Köstepen

Metin Öney

Rüştü Saracoglu

Ufuk Söylemez

Suha Tanık

Hakan Tartan (İ. A.)

Sabri Tekir

İsmail Yılmaz

KAHRAMANMARAŞ

Hasan Dikici

Avni Doğan

Ahmet Dökülmez

Mustafa Kamalak

Mehmet Sağlam

Ali Şahin

KARABÜK

Şinasi Altıner

Hayrettin Dilekcan

KARAMAN

Abdullah Özbey

Zeki Ünal

Fikret Ünlü

KARS

Y. Selahattin Beyribey

Sabri Güner

Zeki Karabayır

KASTAMONU

Fethi Acar

Murat Başesgioğlu (B.)

Hadi Dilekçi

Nurhan Tekinel

KAYSERİ

İsmail Cem (B.)

Ayvaz Gökdemir

Abdullah Gül

Nurettin Kaldırımcı

Recep Kırış

KIRIKKALE

Kemal Albayrak

Mikail Korkmaz

KIRKLARELİ

İrfan Gürpınar

KIRŞEHİR

Cafer Güneş

KİLİS

Mustafa Kemal Ateş

Doğan Güreş

KOCAELİ

Necati Çelik

İsmail Kalkandelen

Şevket Kazan

Onur Kumbaracıbaşı

Osman Pepe

Hayrettin Uzun

KONYA

Hüseyin Arı

Nezir Büyükcengiz

Necati Çetinkaya

Necmettin Erbakan

Mehmet Keçeciler

Mustafa Ünaldı

KÜTAHYA

Ahmet Derin

Mustafa Kalemli

İsmail Karakuyu

Mehmet Korkmaz

Metin Perli

MALATYA

Yaşar Canbay

Ayhan Fırat

M. Recai Kutan

MANİSA

Rıza Akçalı

Bülent Arınç

Ayseli Göksoy

Hasan Gülay

Ekrem Pakdemirli

Yahya Uslu

Erdoğan Yetenç

MARDİN

Fehim Adak

Muzaffer Arıkan

Mahmut Duyan (İ. A.)

Ömer Ertaş

MUĞLA

İrfettin Akar

Lale Aytaman

Zeki Çakıroğlu

Mustafa Dedeoğlu

Enis Yalım Erez (B.)

MUŞ

Necmettin Dede

Nedim İlci

Erkan Kemaloğlu

Sabahattin Yıldız

NEVŞEHİR

Mehmet Elkatmış

Esat Kıratlıoğlu

NİĞDE

Doğan Baran

Mehmet Salih Katırcıoğlu

Ergun Özkan

ORDU

Mustafa Bahri Kibar

Müjdat Koç

Nabi Poyraz

RİZE

Ahmet Mesut Yılmaz (Başbakan)

Şevki Yılmaz

SAKARYA

Nezir Aydın

Ertuğrul Eryılmaz

Ersin Taranoğlu (B.)

SAMSUN

Cemal Alişan

İrfan Demiralp

Nafiz Kurt

Biltekin Özdemir

Adem Yıldız

SİİRT

Ahmet Nurettin Aydın

Mehmet Emin Aydın

SİNOP

Kadir Bozkurt

Yaşar Topçu (B.)

SIVAS

Musa Demirci

Tahsin Irmak

Mahmut Işık

Abdullatif Şener

Nevzat Yanmaz

Muhsin Yazıcıoğlu

ŞANLIURFA

Sedat Edip Bucak

Necmettin Cevheri

Seyit Eyyüpoğlu

Abdulkadir Öncel

ŞIRNAK

Bayar Ökten

TEKİRDAĞ

Hasan Peker

Enis Sülün

TOKAT

Hanefi Çelik

Ali Şevki Erek

Ahmet Feyzi İnceöz

TRABZON

Yusuf Bahadır

Kemalettin Göktaş (İ. A.)

Şeref Malkoç

TUNCELİ

Kamer Genç (Bşk. V.)

Orhan Veli Yıldırım

VAN

Mustafa Bayram

Şerif Bedirhanoğlu

Mahmut Yılbaş

YOZGAT

İlyas Arslan

Kazım Arslan

Yusuf Bacanlı

İsmail Durak Ünlü

ZONGULDAK

Necmettin Aydın

Ömer Barutçu

Osman Mümtaz Soysal

(Açık Üyelikler)

 

BURSA 1 KIRŞEHİR 1

Sıra Sayısı : 415

Esas No : 1/622

Türkiye Cumhuriyeti ile Estonya Cumhuriyeti Arasında Serbest Ticaret Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısına Verilen Oyların Sonucu :

Kanunlaşmıştır.

Üye Sayısı : 550

Kullanılan Oylar : 230

Kabul edenler : 222

Reddedenler : 1

Çekimserler : 1

Mükerrer Oylar : 6

Geçersiz Oylar : 0

Oya Katılmayanlar : 325

Açık Üyelikler : 2

(Kabul Edenler)

ADANA

Cevdet Akçalı

Uğur Aksöz

M. Ali Bilici

Yakup Budak

Mehmet Büyükyılmaz

İ. Cevher Cevheri

Mustafa Küpeli

Arif Sezer

İbrahim Ertan Yülek

ADIYAMAN

Mahmut Bozkurt

AFYON

H. İbrahim Özsoy

Nuri Yabuz

AĞRI

M. Sıddık Altay

Yaşar Eryılmaz

AMASYA

Aslan Ali Hatipoğlu

ANKARA

Nejat Arseven

Saffet Arıkan Bedük

Ömer Faruk Ekinci

Ünal Erkan

Agah Oktay Güner

Mehmet Sağdıç

İlker Tuncay

Aydın Tümen

Rıza Ulucak

Hikmet Uluğbay

ANTALYA

İbrahim Gürdal

Yusuf Öztop

Metin Şahin

ARTVİN

Süleyman Hatinoğlu

AYDIN

Cengiz Altınkaya

Sema Pişkinsüt

Muhammet Polat

Yüksel Yalova

BALIKESİR

Abdülbaki Ataç

Ahmet Bilgiç

Safa Giray

Tamer Kanber

Mustafa Güven Karahan

İ. Önder Kırlı

İsmail Özgün

Hüsnü Sıvalıoğlu

BARTIN

Zeki Çakan

Cafer Tufan Yazıcıoğlu

BAYBURT

Ülkü Güney

Suat Pamukçu

BİNGÖL

Mahmut Sönmez

BİTLİS

Edip Safder Gaydalı

BOLU

Avni Akyol

Feti Görür

Abbas İnceayan

Mustafa Karslıoğlu

Mustafa Yünlüoğlu

BURDUR

Mustafa Çiloğlu

Kâzım Üstüner

BURSA

Ali Rahmi Beyreli

Hayati Korkmaz

Cemal Külahlı

Yahya Şimşek

ÇANAKKALE

Hikmet Aydın

Mustafa Cumhur Ersümer

ÇANKIRI

Mete Bülgün

ÇORUM

Zülfikar Gazi

DENİZLİ

Hilmi Develi

Hasan Korkmazcan

DİYARBAKIR

Abdülkadir Aksu

Muzaffer Arslan

Sebgetullah Seydaoğlu

EDİRNE

Evren Bulut

ERZİNCAN

Tevhit Karakaya

Naci Terzi

ERZURUM

Necati Güllülü

İsmail Köse

Aslan Polat

Şinasi Yavuz

ESKİŞEHİR

Necati Albay

Mustafa Balcılar

Demir Berberoğlu

İbrahim Yaşar Dedelek

GAZİANTEP

Nurettin Aktaş

Kahraman Emmioğlu

Ali Ilıksoy

Mehmet Bedri İncetahtacı

Mustafa R. Taşar

Ünal Yaşar

Mustafa Yılmaz

GİRESUN

Turhan Alçelik

Burhan Kara

Rasim Zaimoğlu

GÜMÜŞHANE

Mahmut Oltan Sungurlu

HATAY

Ali Günay

Nihat Matkap

Levent Mıstıkoğlu

Ali Uyar

Hüseyin Yayla

IĞDIR

Adil Aşırım

Şamil Ayrım

ISPARTA

Erkan Mumcu

İÇEL

Halil Cin

Rüştü Kâzım Yücelen

İSTANBUL

Tayyar Altıkulaç

Ahat Andican

Refik Aras

Mehmet Aydın

Nami Çağan

H. Hüsnü Doğan

Halit Dumankaya

Bülent Ecevit

Ekrem Erdem

Algan Hacaloğlu

Hüseyin Kansu

Ahmet Güryüz Ketenci

Osman Kılıç

Mehmet Tahir Köse

Ali Oğuz

H. Hüsamettin Özkan

Yusuf Pamuk

Bülent Tanla

Erdoğan Toprak

Şadan Tuzcu

Osman Yumakoğulları

İZMİR

Turhan Arınç

Işın Çelebi

İ. Kaya Erdem

Şükrü Sina Gürel

Birgen Keleş

Ahmet Piriştina

Işılay Saygın

Rıfat Serdaroğlu

Zerrin Yeniceli

KAHRAMANMARAŞ

Esat Bütün

Ali Doğan

KARABÜK

Erol Karan

KARS

Çetin Bilgir

KASTAMONU

Hadi Dilekçi

Haluk Yıldız

KAYSERİ

Memduh Büyükkılıç

Osman Çilsal

Salih Kapusuz

İbrahim Yılmaz

KIRIKKALE

Hacı Filiz

Recep Mızrak

KIRKLARELİ

A. Sezal Özbek

Cemal Özbilen

Necdet Tekin

KIRŞEHİR

Ömer Demir

KOCAELİ

Bülent Atasayan

Halil Çalık

Bekir Yurdagül

KONYA

Ahmet Alkan

Abdullah Turan Bilge

Ali Günaydın

Hasan Hüseyin Öz

Lütfi Yalman

Mehmet Ali Yavuz

KÜTAHYA

Emin Karaa

MALATYA

Miraç Akdoğan

Oğuzhan Asiltürk

Yaşar Canbay

Metin Emiroğlu

Fikret Karabekmez

MANİSA

Abdullah Akarsu

Tevfik Diker

Sümer Oral

Cihan Yazar

MARDİN

Süleyman Çelebi

Hüseyin Yıldız

MUĞLA

Fikret Uzunhasan

MUŞ

Necmettin Dede

NEVŞEHİR

Abdülkadir Baş

NİĞDE

Akın Gönen

ORDU

Hüseyin Olgun Akın

İhsan Çabuk

Mustafa Hasan Öz

Refaiddin Şahin

Şükrü Yürür

RİZE

Avni Kabaoğlu

Ahmet Kabil

SAKARYA

Teoman Akgür

Nevzat Ercan

Ahmet Neidim

Ersin Taranoğlu

SAMSUN

Ahmet Demircan

Ayhan Gürel

Yalçın Gürtan

Murat Karayalçın

Latif Öztek

Musa Uzunkaya

SİİRT

Nizamettin Sevgili

SİNOP

Metin Bostancıoğlu

SIVAS

Temel Karamollaoğlu

ŞANLIURFA

İbrahim Halil Çelik

Eyyüp Cenap Gülpınar

Zülfükar İzol

Ahmet Karavar

M. Fevzi Şıhanlıoğlu

ŞIRNAK

Mehmet Salih Yıldırım

TEKİRDAĞ

Fevzi Aytekin

Bayram Fırat Dayanıklı

Nihan İlgün

TOKAT

Abdullah Arslan

Metin Gürdere

Bekir Sobacı

Şahin Ulusoy

TRABZON

Eyüp Aşık

Yusuf Bahadır

Ali Kemal Başaran

İsmail İlhan Sungur

Hikmet Sami Türk

UŞAK

Yıldırım Aktürk

Hasan Karakaya

Mehmet Yaşar Ünal

VAN

Maliki Ejder Arvas

Şerif Bedirhanoğlu

Fethullah Erbaş

Şaban Şevli

YALOVA

Cevdet Aydın

Yaşar Okuyan

YOZGAT

Abdullah Örnek

ZONGULDAK

Veysel Atasoy

Tahsin Boray Baycık

Hasan Gemici

 

 

 

 

 

 

 

GİRESUN

Burhan Kara (Kabul)

HATAY

Hüseyin Yayla (Kabul)

 

(Reddeden)

ANKARA

Ersönmez Yarbay

(Çekimser)

İÇEL

Turhan Güven

(Mükerrer Oylar)

SAMSUN

Yalçın Gürtan (Kabul)

TRABZON

Eyüp Aşık (Kabul)

(Oya Katılmayanlar)

 

 

 

 

 

 

 

Yusuf Bahadır (Kabul)

Yusuf Bahadır (Kabul)

 

 

 

ADANA

İmren Aykut (B.)

İbrahim Yavuz Bildik

Sıtkı Cengil

Erol Çevikçe

M. Halit Dağlı

Veli Andaç Durak

Tuncay Karaytuğ

Orhan Kavuncu

ADIYAMAN

Mahmut Nedim Bilgiç

Ahmet Çelik

Ahmet Doğan

Celal Topkan

AFYON

Sait Açba

İsmet Attila

Osman Hazer

Yaman Törüner

Kubilay Uygun

AĞRI

Cemil Erhan

Celal Esin

M. Ziyattin Tokar

AKSARAY

Mehmet Altınsoy

Nevzat Köse

Murtaza Özkanlı

Sadi Somuncuoğlu

AMASYA

Ahmet İyimaya

Cemalettin Lafçı

Haydar Oymak

ANKARA

İlhan Aküzüm

Yılmaz Ateş

Ahmet Bilge

Hasan Hüseyin Ceylan

Gökhan Çapoğlu

Cemil Çiçek

Ali Dinçer

Mehmet Ekici

Eşref Erdem

Mehmet Gölhan

Halis Uluç Gürkan (Bşk. V.)

Şaban Karataş

İrfan Köksalan

M. Seyfi Oktay

Önder Sav

Yücel Seçkiner (B.)

Ahmet Tekdal

ANTALYA

Deniz Baykal

Osman Berberoğlu

Arif Ahmet Denizolgun

Hayri Doğan

Emre Gönensay

Bekir Kumbul

Sami Küçükbaşkan

ARDAHAN

İsmet Atalay

Saffet Kaya

ARTVİN

Metin Arifağaoğlu

Hasan Ekinci

AYDIN

M. Fatih Atay

Ali Rıza Gönül

Nahit Menteşe

İsmet Sezgin (B.)

BALIKESİR

İlyas Yılmazyıldız

BARTIN

Köksal Toptan

BATMAN

Alaattin Sever Aydın

Ataullah Hamidi

Musa Okçu

Faris Özdemir

BİLECİK

Şerif Çim

Bahattin Şeker

BİNGÖL

Kâzım Ataoğlu

Hüsamettin Korkutata

BİTLİS

Zeki Ergezen

Kâmran İnan

Abdulhaluk Mutlu

BOLU

Necmi Hoşver

BURDUR

Yusuf Ekinci

BURSA

Yüksel Aksu

Cavit Çağlar

Mehmet Altan Karapaşaoğlu

İlhan Kesici

Feridun Pehlivan

Ali Osman Sönmez

Turhan Tayan

Ertuğrul Yalçınbayır

İbrahim Yazıcı

ÇANAKKALE

Ahmet Küçük

Nevfel Şahin

A. Hamdi Üçpınarlar

ÇANKIRI

İsmail Coşar

Ahmet Uyanık

ÇORUM

Bekir Aksoy

Mehmet Aykaç

Hasan Çağlayan

Yasin Hatiboğlu (Bşk. V.)

Ali Haydar Şahin

DENİZLİ

M. Kemal Aykurt

Mehmet Gözlükaya

Adnan Keskin

Haluk Müftüler

Ramazan Yenidede

DİYARBAKIR

Ferit Bora

M. Salim Ensarioğlu

Sacit Günbey

Seyyit Haşim Haşimi

Ömer Vehbi Hatipoğlu

Yakup Hatipoğlu

Salih Sümer

EDİRNE

Ümran Akkan

Mustafa İlimen

Erdal Kesebir

ELAZIĞ

Mehmet Ağar

Ömer Naimi Barım

Hasan Belhan

Cihan Paçacı

Ahmet Cemil Tunç

ERZİNCAN

Mustafa Kul

Mustafa Yıldız

ERZURUM

Zeki Ertugay

Lütfü Esengün

Abdulilah Fırat

Ömer Özyılmaz

ESKİŞEHİR

Hanifi Demirkol

Mahmut Erdir

GAZİANTEP

Mehmet Batallı (B.)

Hikmet Çetin (Başkan)

GİRESUN

Yavuz Köymen

Ergun Özdemir

GÜMÜŞHANE

Lütfi Doğan

HAKKÂRİ

Naim Geylani

Mustafa Zeydan

HATAY

Abdulkadir Akgöl

Fuat Çay

Süleyman Metin Kalkan

Atila Sav

Mehmet Sılay

ISPARTA

Ömer Bilgin

A. Aykon Doğan

Mustafa Köylü

Halil Yıldız

İÇEL

Oya Aras

Fevzi Arıcı

Mehmet Emin Aydınbaş

Saffet Benli

Ali Er

Abdülbaki Gökçel

D. Fikri Sağlar

Mustafa İstemihan Talay (B.)

Ayfer Yılmaz

İSTANBUL

Bülent Akarcalı

Meral Akşener

Ziya Aktaş

Yıldırım Aktuna

Sedat Aloğlu

Azmi Ateş

Mustafa Baş

Mukadder Başeğmez

Ali Coşkun

Tansu Çiller

Gürcan Dağdaş

Süleyman Arif Emre

Hasan Tekin Enerem

Mehmet Fuat Fırat

Metin Işık

İsmail Kahraman

Cefi Jozef Kamhi

Ercan Karakaş

Yılmaz Karakoyunlu

M. Cavit Kavak (B.)

Hayri Kozakçıoğlu

Emin Kul

Göksal Küçükali

Aydın Menderes

Necdet Menzir (B.)

Mehmet Moğultay

Yusuf Namoğlu

Altan Öymen

Korkut Özal

Ali Talip Özdemir

Mehmet Cevdet Selvi

Mehmet Sevigen

Mehmet Ali Şahin

Ahmet Tan

Güneş Taner (B.)

Zekeriya Temizel (B.)

Ali Topuz

Bahattin Yücel

Bahri Zengin

Namık Kemal Zeybek

İZMİR

Veli Aksoy

Ali Rıza Bodur

Hasan Denizkurdu

Sabri Ergül

Aydın Güven Gürkan

Gencay Gürün

Mehmet Köstepen

Atilla Mutman

Metin Öney

Rüşdü Saracoglu

Ufuk Söylemez

Suha Tanık

Hakan Tartan (İ. A.)

Sabri Tekir

İsmail Yılmaz

KAHRAMANMARAŞ

Hasan Dikici

Avni Doğan

Ahmet Dökülmez

Mustafa Kamalak

Mehmet Sağlam

Ali Şahin

KARABÜK

Şinasi Altıner

Hayrettin Dilekcan

KARAMAN

Abdullah Özbey

Zeki Ünal

Fikret Ünlü

KARS

Y. Selahattin Beyribey

Sabri Güner

Zeki Karabayır

KASTAMONU

Fethi Acar

Murat Başesgioğlu (B.)

Nurhan Tekinel

KAYSERİ

İsmail Cem (B.)

Ayvaz Gökdemir

Abdullah Gül

Nurettin Kaldırımcı

Recep Kırış

KIRIKKALE

Kemal Albayrak

Mikail Korkmaz

KIRKLARELİ

İrfan Gürpınar

KIRŞEHİR

Cafer Güneş

KİLİS

Mustafa Kemal Ateş

Doğan Güreş

KOCAELİ

Necati Çelik

İsmail Kalkandelen

Şevket Kazan

Onur Kumbaracıbaşı

Osman Pepe

Hayrettin Uzun

KONYA

Hüseyin Arı

Nezir Büyükcengiz

Veysel Candan

Remzi Çetin

Necati Çetinkaya

Necmettin Erbakan

Abdullah Gencer

Teoman Rıza Güneri

Mehmet Keçeciler

Mustafa Ünaldı

KÜTAHYA

Ahmet Derin

Mustafa Kalemli

İsmail Karakuyu

Mehmet Korkmaz

Metin Perli

MALATYA

Ayhan Fırat

M. Recai Kutan

MANİSA

Rıza Akçalı

Bülent Arınç

Ayseli Göksoy

Hasan Gülay

Ekrem Pakdemirli

Yahya Uslu

Erdoğan Yetenç

MARDİN

Fehim Adak

Muzaffer Arıkan

Mahmut Duyan (İ. A.)

Ömer Ertaş

MUĞLA

İrfettin Akar

Lale Aytaman

Zeki Çakıroğlu

Mustafa Dedeoğlu

Enis Yalım Erez (B.)

MUŞ

Nedim İlci

Erkan Kemaloğlu

Sebahattin Yıldız

NEVŞEHİR

Mehmet Elkatmış

Esat Kıratlıoğlu

NİĞDE

Doğan Baran

Mehmet Salih Katırcıoğlu

Ergun Özkan

ORDU

Mustafa Bahri Kibar

Müjdat Koç

Nabi Poyraz

RİZE

Ahmet Mesut Yılmaz (Başbakan)

Şevki Yılmaz

SAKARYA

Nezir Aydın

Cevat Ayhan

Ertuğrul Eryılmaz

SAMSUN

Cemal Alişan

İrfan Demiralp

Nafiz Kurt

Biltekin Özdemir

Adem Yıldız

SİİRT

Ahmet Nurettin Aydın

Mehmet Emin Aydın

SİNOP

Kadir Bozkurt

Yaşar Topçu (B.)

SIVAS

Musa Demirci

Tahsin Irmak

Mahmut Işık

Abdüllatif Şener

Nevzat Yanmaz

Muhsin Yazıcıoğlu

ŞANLIURFA

Sedat Edip Bucak

Necmettin Cevheri

Seyit Eyyüpoğlu

Abdülkadir Öncel

ŞIRNAK

Bayar Ökten

Mehmet Tatar

TEKİRDAĞ

Hasan Peker

Enis Sülün

TOKAT

Hanefi Çelik

Ali Şevki Erek

Ahmet Feyzi İnceöz

TRABZON

İbrahim Çebi

Kemalettin Göktaş (İ. A.)

Şeref Malkoç

TUNCELİ

Kamer Genç (Bşk. V.)

Orhan Veli Yıldırım

VAN

Mustafa Bayram

Mahmut Yılbaş

YOZGAT

İlyas Arslan

Kazım Arslan

Yusuf Bacanlı

Lutfullah Kayalar

İsmail Durak Ünlü

ZONGULDAK

Necmettin Aydın

Ömer Barutçu

Osman Mümtaz Soysal

(Açık Üyelikler)

 

BURSA 1 KIRŞEHİR 1

 

 

 

 

Sıra Sayısı : 416

Esas No : 1/623

Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Litvanya Cumhuriyeti Arasında Serbest Ticaret

Anlaşmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısına Verilen Oyların Sonucu :

Kanunlaşmıştır.

Üye Sayısı : 550

Kullanılan Oylar : 233

Kabul edenler : 228

Reddeden : 1

Çekimser : 1

Mükerrer Oylar : 3

Geçersiz Oylar : 0

Oya Katılmayanlar : 318

Açık Üyelikler : 2

(Kabul Edenler)

ADANA

Cevdet Akçalı

Uğur Aksöz

M. Ali Bilici

Yakup Budak

Mehmet Büyükyılmaz

İ. Cevher Cevheri

Mustafa Küpeli

Arif Sezer

İbrahim Ertan Yülek

ADIYAMAN

Mahmut Bozkurt

AFYON

H. İbrahim Özsoy

Nuri Yabuz

AĞRI

M. Sıddık Altay

Yaşar Eryılmaz

AMASYA

Aslan Ali Hatipoğlu

ANKARA

İlhan Aküzüm

Nejat Arseven

Saffet Arıkan Bedük

Ömer Faruk Ekinci

Ünal Erkan

Mehmet Sağdıç

İlker Tuncay

Aydın Tümen

Hikmet Uluğbay

Ersönmez Yarbay

ANTALYA

İbrahim Gürdal

Yusuf Öztop

Metin Şahin

ARTVİN

Süleyman Hatinoğlu

AYDIN

Cengiz Altınkaya

Sema Pişkinsüt

Muhammet Polat

Yüksel Yalova

BALIKESİR

Ahmet Bilgiç

Safa Giray

Tamer Kanber

Mustafa Güven Karahan

İ. Önder Kırlı

Hüsnü Sıvalıoğlu

BARTIN

Zeki Çakan

Cafer Tufan Yazıcıoğlu

BAYBURT

Ülkü Güney

Suat Pamukçu

BİNGÖL

Mahmut Sönmez

BİTLİS

Edip Safder Gaydalı

BOLU

Avni Akyol

Feti Görür

Abbas İnceayan

Mustafa Karslıoğlu

Mustafa Yünlüoğlu

BURDUR

Mustafa Çiloğlu

Yusuf Ekinci

Kâzım Üstüner

BURSA

Ali Rahmi Beyreli

Hayati Korkmaz

Cemal Külahlı

Yahya Şimşek

Ertuğrul Yalçınbayır

ÇANAKKALE

Hikmet Aydın

Mustafa Cumhur Ersümer

Ahmet Küçük

ÇANKIRI

Mete Bülgün

ÇORUM

Zülfikar Gazi

DENİZLİ

Hasan Korkmazcan

DİYARBAKIR

Abdülkadir Aksu

Muzaffer Arslan

Sebgetullah Seydaoğlu

EDİRNE

Evren Bulut

ERZİNCAN

Tevhit Karakaya

Naci Terzi

ERZURUM

Necati Güllülü

İsmail Köse

Aslan Polat

Şinasi Yavuz

ESKİŞEHİR

Necati Albay

Mustafa Balcılar

Demir Berberoğlu

İbrahim Yaşar Dedelek

Mahmut Erdir

GAZİANTEP

Nurettin Aktaş

Kahraman Emmioğlu

Ali Ilıksoy

Mehmet Bedri İncetahtacı

Mustafa R. Taşar

Ünal Yaşar

Mustafa Yılmaz

GİRESUN

Turhan Alçelik

Burhan Kara

Yavuz Köymen

Rasim Zaimoğlu

HATAY

Ali Günay

Nihat Matkap

Levent Mıstıkoğlu

Ali Uyar

Hüseyin Yayla

IĞDIR

Adil Aşırım

Şamil Ayrım

ISPARTA

Erkan Mumcu

İÇEL

Halil Cin

Rüştü Kâzım Yücelen

İSTANBUL

Ziya Aktaş

Tayyar Altıkulaç

Ahat Andican

Refik Aras

Mehmet Aydın

Nami Çağan

H. Hüsnü Doğan

Halit Dumankaya

Bülent Ecevit

Hasan Tekin Enerem

Ekrem Erdem

Algan Hacaloğlu

Hüseyin Kansu

Yılmaz Karakoyunlu

Ahmet Güryüz Ketenci

Osman Kılıç

Mehmet Tahir Köse

Ali Oğuz

Ali Talip Özdemir

H. Hüsamettin Özkan

Yusuf Pamuk

Erdoğan Toprak

Şadan Tuzcu

Osman Yumakoğulları

İZMİR

Turhan Arınç

Işın Çelebi

Şükrü Sinan Gürel

Birgen Keleş

Atilla Mutman

Ahmet Piriştina

Işılay Saygın

Rıfat Serdaroğlu

Zerrin Yeniceli

KAHRAMANMARAŞ

Esat Bütün

Ali Doğan

KARABÜK

Erol Karan

KARS

Çetin Bilgir

KASTAMONU

Hadi Dilekçi

Haluk Yıldız

KAYSERİ

Memduh Büyükkılıç

Osman Çilsal

Salih Kapusuz

İbrahim Yılmaz

KIRIKKALE

Hacı Filiz

Recep Mızrak

KIRKLARELİ

A. Sezal Özbek

Cemal Özbilen

Necdet Tekin

KIRŞEHİR

Ömer Demir

KOCAELİ

Bülent Atasayan

Halil Çalık

KONYA

Ahmet Alkan

Abdullah Turan Bilge

Remzi Çetin

Abdullah Gencer

Ali Günaydın

Hasan Hüseyin Öz

Lütfi Yalman

Mehmet Ali Yavuz

KÜTAHYA

Emin Karaa

MALATYA

Miraç Akdoğan

Oğuzhan Asiltürk

Yaşar Canbay

Metin Emiroğlu

Fikret Karabekmez

MANİSA

Abdullah Akarsu

Tevfik Diker

Sümer Oral

Cihan Yazar

MARDİN

Süleyman Çelebi

Hüseyin Yıldız

MUĞLA

Fikret Uzunhasan

MUŞ

Necmettin Dede

NEVŞEHİR

Abdülkadir Baş

NİĞDE

Akın Gönen

ORDU

Hüseyin Olgun Akın

İhsan Çabuk

Mustafa Hasan Öz

Refaiddin Şahin

Şükrü Yürür

RİZE

Avnu Kabaoğlu

Ahmet Kabil

SAKARYA

Teoman Akgür

Nevzat Ercan

Ahmet Neidim

Ersin Taranoğlu

SAMSUN

Ahmet Demircan

Ayhan Gürel

Yalçın Gürtan

Murat Karayalçın

Latif Öztek

Musa Uzunkaya

Adem Yıldız

SİİRT

Nizamettin Sevgili

SİNOP

Metin Bostancıoğlu

SIVAS

Temel Karamollaoğlu

ŞANLIURFA

İbrahim Halil Çelik

Eyyüp Cenap Gülpınar

Zülfükar İzol

Ahmet Karavar

M. Fevzi Şıhanlıoğlu

ŞIRNAK

Mehmet Salih Yıldırım

TEKİRDAĞ

Fevzi Aytekin

Bayram Fırat Dayanıklı

Nihan İlgün

TOKAT

Metin Gürdere

Bekir Sobacı

Şahin Ulusoy

TRABZON

Eyüp Aşık

Yusuf Bahadır

Ali Kemal Başaran

İbrahim Çebi

İsmail İlhan Sungur

Hikmet Sami Türk

UŞAK

Yıldırım Aktürk

Hasan Karakaya

Mehmet Yaşar Ünal

VAN

Maliki Ejder Arvas

Şerif Bedirhanoğlu

Fethullah Erbaş

Şaban Şevli

YALOVA

Cevdet Aydın

Yaşar Okuyan

YOZGAT

Lutfullah Kayalar

Abdullah Örnek

ZONGULDAK

Veysel Atasoy

Tahsin Boray Baycık

Hasan Gemici

 

 

(Reddeden)

KONYA

Veysel Candan

(Çekimser)

İÇEL

Turhan Güven

(Mükerrer Oylar)

BALIKESİR

Ahmet Bilgiç (Kabul)

GAZİANTEP

Ünal Yaşar (Kabul)

KONYA

Ali Günaydın (Kabul)

(Oya Katılmayanlar)

ADANA

İmren Aykut (B.)

İbrahim Yavuz Bildik

Sıtkı Cengil

Erol Çevikçe

M. Halit Dağlı

Veli Andaç Durak

Tuncay Karaytuğ

Orhan Kavuncu

ADIYAMAN

Mahmut Nedim Bilgiç

Ahmet Çelik

Ahmet Doğan

Celal Topkan

AFYON

Sait Açba

İsmet Attila

Osman Hazer

Yaman Törüner

Kubilay Uygun

AĞRI

Cemil Erhan

Celal Esin

M. Ziyattin Tokar

AKSARAY

Mehmet Altınsoy

Nevzat Köse

Murtaza Özkanlı

Sadi Somuncuoğlu

AMASYA

Ahmet İyimaya

Cemalettin Lafçı

Haydar Oymak

ANKARA

Yılmaz Ateş

Ahmet Bilge

Hasan Hüseyin Ceylan

Gökhan Çapoğlu

Cemil Çiçek

Ali Dinçer

Mehmet Ekici

Eşref Erdem

Mehmet Gölhan

Agah Oktay Güner

Halis Uluç Gürkan (Bşk. V.)

Şaban Karataş

İrfan Köksalan

M. Seyfi Oktay

Önder Sav

Yücel Seçkiner (B.)

Ahmet Tekdal

Rıza Ulucak

ANTALYA

Deniz Baykal

Osman Berberoğlu

Arif Ahmet Denizolgun

Hayri Doğan

Emre Gönensay

Bekir Kumbul

Sami Küçükbaşkan

ARDAHAN

İsmet Atalay

Saffet Kaya

ARTVİN

Metin Arifağaoğlu

Hasan Ekinci

AYDIN

M. Fatih Atay

Ali Rıza Gönül

Nahit Menteşe

İsmet Sezgin (B.)

BALIKESİR

Abdülbaki Ataç

İsmail Özgün

İlyas Yılmazyıldız

BARTIN

Köksal Toptan

BATMAN

Alaattin Sever Aydın

Ataullah Hamidi

Musa Okçu

Faris Özdemir

BİLECİK

Şerif Çim

Bahattin Şeker

BİNGÖL

Kâzım Ataoğlu

Hüsamettin Korkutata

BİTLİS

Zeki Ergezen

Kamran İnan

Abdulhaluk Mutlu

BOLU

Necmi Hoşver

BURSA

Yüksel Aksu

Cavit Çağlar

Mehmet Altan Karapaşaoğlu

İlhan Kesici

Feridun Pehlivan

Ali Osman Sönmez

Turhan Tayan

İbrahim Yazıcı

ÇANAKKALE

Nevfel Şahin

A. Hamdi Üçpınarlar

ÇANKIRI

İsmail Coşar

Ahmet Uyanık

ÇORUM

Bekir Aksoy

Mehmet Aykaç

Hasan Çağlayan

Yasin Hatiboğlu (Bşk. V.)

Ali Haydar Şahin

DENİZLİ

M. Kemal Aykurt

Hilmi Develi

Mehmet Gözlükaya

Adnan Keskin

Haluk Müftüler

Ramazan Yenidede

DİYARBAKIR

Ferit Bora

M. Salim Ensarioğlu

Sacit Günbey

Seyyit Haşim Haşimi

Ömer Vehbi Hatipoğlu

Yakup Hatipoğlu

Salih Sümer

EDİRNE

Ümran Akkan

Mustafa İlimen

Erdal Kesebir

ELAZIĞ

Mehmet Ağar

Ömer Naimi Barım

Hasan Belhan

Cihan Paçacı

Ahmet Cemil Tunç

ERZİNCAN

Mustafa Kul

Mustafa Yıldız

ERZURUM

Zeki Ertugay

Lütfü Esengün

Abdulilah Fırat

Ömer Özyılmaz

ESKİŞEHİR

Hanifi Demirkol

GAZİANTEP

Mehmet Batallı (B.)

Hikmet Çetin (Başkan)

GİRESUN

Ergun Özdemir

GÜMÜŞHANE

Lütfi Doğan

Mahmut Oltan Sungurlu (B.)

HAKKÂRİ

Naim Geylani

Mustafa Zeydan

HATAY

Abdulkadir Akgöl

Fuat Çay

Süleyman Metin Kalkan

Atila Sav

Mehmet Sılay

ISPARTA

Ömer Bilgin

A. Aykon Doğan

Mustafa Köylü

Halil Yıldız

İÇEL

Oya Araslı

Fevzi Arıcı

Mehmet Emin Aydınbaş

Saffet Benli

Ali Er

Abdülbaki Gökçel

D. Fikri Sağlar

Mustafa İstemihan Talay (B.)

Ayfer Yılmaz

İSTANBUL

Bülent Akarcalı

Meral Akşener

Yıldırım Aktuna

Sedat Aloğlu

Azmi Ateş

Mustafa Baş

Mukadder Başeğmez

Ali Coşkun

Tansu Çiller

Gürcan Dağdaş

Süleyman Arif Emre

Mehmet Fuat Fırat

Metin Işık

İsmail Kahraman

Cefi Jozef Kamhi

Ercan Karakaş

M. Cavit Kavak (B.)

Hayri Kozakçıoğlu

Emin Kul

Göksal Küçükali

Aydın Menderes

Necdet Menzir (B.)

Mehmet Moğultay

Yusuf Namoğlu

Altan Öymen

Korkut Özal

Mehmet Cevdet Selvi

Mehmet Sevigen

Mehmet Ali Şahin

Ahmet Tan

Güneş Taner (B.)

Bülent Tanla

Zekeriya Temizel (B.)

Ali Topuz

Bahattin Yücel

Bahri Zengin

Namık Kemal Zeybek

İZMİR

Veli Aksoy

Ali Rıza Bodur

Hasan Denizkurdu

İ. Kaya Erdem

Sabri Ergül

Aydın Güven Gürkan

Gencay Gürün

Mehmet Köstepen

Metin Öney

Rüşdü Saracoglu

Ufuk Söylemez

Suha Tanık

Altan Tartan (İd. Amr.)

Sabri Tekir

İsmail Yılmaz

KAHRAMANMARAŞ

Hasan Dikici

Avni Doğan

Ahmet Dökülmez

Mustafa Kamalak

Mehmet Sağlam

Ali Şahin

KARABÜK

Şinasi Altıner

Hayrettin Dilekcan

KARAMAN

Abdullah Özbey

Zeki Ünal

Fikret Ünlü

KARS

Y. Selahattin Beyribey

Sabri Güner

Zeki Karabayır

KASTAMONU

Fethi Acar

Murat Başesgioğlu (B.)

Nurhan Tekinel

KAYSERİ

İsmail Cem (B.)

Ayvaz Gökdemir

Abdullah Gül

Nurettin Kaldırımcı

Recep Kırış

KIRIKKALE

Kemal Albayrak

Mikail Korkmaz

KIRKLARELİ

İrfan Gürpınar

KIRŞEHİR

Cafer Güneş

KİLİS

Mustafa Kemal Ateş

Doğan Güreş

KOCAELİ

Necati Çelik

İsmail Kalkandelen

Şevket Kazan

Onur Kumbaracıbaşı

Osman Pepe

Hayrettin Uzun

Bekir Yurdagül

KONYA

Hüseyin Arı

Nezir Büyükcengiz

Necati Çetinkaya

Necmettin Erbakan

Teoman Rıza Güneri

Mehmet Keçeciler

Mustafa Ünaldı

KÜTAHYA

Ahmet Derin

Mustafa Kalemli

İsmail Karakuyu

Mehmet Korkmaz

Metin Perli

MALATYA

Ayhan Fırat

M. Recai Kutan

MANİSA

Rıza Akçalı

Bülent Arınç

Ayseli Göksoy

Hasan Gülay

Ekrem Pakdemirli

Yahya Uslu

Erdoğan Yetenç

MARDİN

Fehim Adak

Muzaffer Arıkan

Mahmut Duyan (İ. A.)

Ömer Ertaş

MUĞLA

İrfettin Akar

Lale Aytaman

Zeki Çakıroğlu

Mustafa Dedeoğlu

Enis Yalım Erez (B.)

MUŞ

Nedim İlci

Erkan Kemaloğlu

Sabahattin Yıldız

NEVŞEHİR

Mehmet Elkatmış

Esat Kıratlıoğlu

NİĞDE

Doğan Baran

Mehmet Salih Katırcıoğlu

Ergun Özkan

ORDU

Mustafa Bahri Kibar

Müjdat Koç

Nabi Poyraz

RİZE

Ahmet Mesut Yılmaz (Başbakan)

Şevki Yılmaz

SAKARYA

Nezir Aydın

Cevat Ayhan

Ertuğrul Eryılmaz

SAMSUN

Cemal Alişan

İrfan Demiralp

Nafiz Kurt

Biltekin Özdemir

SİİRT

Ahmet Nurettin Aydın

Mehmet Emin Aydın

SİNOP

Kadir Bozkurt

Yaşar Topçu (B.)

SIVAS

Musa Demirci

Tahsin Irmak

Mahmut Işık

Abdüllatif Şener

Nevzat Yanmaz

Muhsin Yazıcıoğlu

ŞANLIURFA

Sedat Edip Bucak

Necmettin Cevheri

Seyit Eyyüpoğlu

Abdulkadir Öncel

ŞIRNAK

Bayar Ökten

Mehmet Tatar

TEKİRDAĞ

Hasan Peker

Enis Sülün

TOKAT

Abdullah Arslan

Hanefi Çelik

Ali Şevki Erek

Ahmet Feyzi İnceöz

TRABZON

Kemalettin Göktaş (İ. A.)

Şeref Malkoç

TUNCELİ

Kamer Genç (Bşk. V.)

Orhan Veli Yıldırım

VAN

Mustafa Bayram

Mahmut Yılbaş

YOZGAT

İlyas Arslan

Kazım Arslan

Yusuf Bacanlı

İsmail Durak Ünlü

ZONGULDAK

Necmettin Aydın

Ömer Barutçu

Osman Mümtaz Soysal

 

(Açık Üyelikler)

BURSA 1

KIRŞEHİR 1

ÇANAKKALE

Hikmet Aydın

Mustafa Cumhur Ersümer

Ahmet Küçük

ÇANKIRI

Mete Bülgün

ÇORUM

Zülfikar Gazi

DENİZLİ

Hasan Korkmazcan

DİYARBAKIR

Abdülkadir Aksu

Muzaffer Arslan

Sebgetullah Seydaoğlu

EDİRNE

Evren Bulut

ERZİNCAN

Tevhit Karakaya

Naci Terzi

ERZURUM

Necati Güllülü

Aslan Polat

Şinasi Yavuz

ESKİŞEHİR

Necati Albay

Mustafa Balcılar

Demir Berberoğlu

İbrahim Yaşar Dedelek

Mahmut Erdir

GAZİANTEP

Nurettin Aktaş

Kahraman Emmioğlu

Ali Ilıksoy

Mehmet Bedri İncetahtacı

Mustafa R. Taşar

Ünal Yaşar

Mustafa Yılmaz

GİRESUN

Turhan Alçelik

Burhan Kara

Yavuz Köymen

Rasim Zaimoğlu

GÜMÜŞHANE

Mahmut Oltan Sungurlu

HATAY

Ali Günay

Nihat Matkap

Levent Mıstıkoğlu

Atilla Sav

Ali Uyar

Hüseyin Yayla

IĞDIR

Adil Aşırım

Şamil Ayrım

ISPARTA

Erkan Mumcu

İÇEL

Halil Cin

Rüştü Kâzım Yücelen

İSTANBUL

Bülent Akarcalı

Ziya Aktaş

Tayyar Altıkulaç

Ahat Andican

Refik Aras

Mehmet Aydın

Nami Çağan

H. Hüsnü Doğan

Halit Dumankaya

Bülent Ecevit

Hasan Tekin Enerem

Ekrem Erdem

Algan Hacaloğlu

Hüseyin Kansu

Yılmaz Karakoyunlu

Ahmet Güryüz Ketenci

Osman Kılıç

Mehmet Tahir Köse

Ali Oğuz

Ali Talip Özdemir

H. Hüsamettin Özkan

Yusuf Pamuk

Erdoğan Toprak

Şadan Tuzcu

Osman Yumakoğulları

İZMİR

Turhan Arınç

Işın Çelebi

Şükrü Sina Gürel

Birgen Keleş

Atilla Mutman

Ahmet Piriştina

Işılay Saygın

Rıfat Serdaroğlu

Zerrin Yeniceli

KAHRAMANMARAŞ

Esat Bütün

Ali Doğan

KARABÜK

Erol Karan

KARS

Çetin Bilgir

KASTAMONU

Hadi Dilekçi

Haluk Yıldız

KAYSERİ

Memduh Büyükkılıç

Osman Çilsal

Salih Kapusuz

İbrahim Yılmaz

KIRIKKALE

Hacı Filiz

Recep Mızrak

KIRKLARELİ

A. Sezal Özbek

Cemal Özbilen

Necdet Tekin

KIRŞEHİR

Ömer Demir

KOCAELİ

Bülent Atasayan

Halil Çalık

KONYA

Ahmet Alkan

Abdullah Turan Bilge

Ali Günaydın

Hasan Hüseyin Öz

Lütfi Yalman

Mehmet Ali Yavuz

KÜTAHYA

Emin Karaa

MALATYA

Miraç Akdoğan

Oğuzhan Asiltürk

Yaşar Canbay

Metin Emiroğlu

Fikret Karabekmez

MANİSA

Abdullah Akarsu

Tevfik Diker

Sümer Oral

Cihan Yazar

MARDİN

Süleyman Çelebi

Hüseyin Yıldız

MUĞLA

Fikret Uzunhasan

MUŞ

Necmettin Dede

NEVŞEHİR

Abdülkadir Baş

NİĞDE

Akın Gönen

ORDU

Hüseyin Olgun Akın

İhsan Çabuk

Mustafa Hasan Öz

Refaiddin Şahin

Şükrü Yürür

RİZE

Avni Kabaoğlu

Ahmet Kabil

SAKARYA

Teoman Akgür

Nevzat Ercan

Ahmet Neidim

Ersin Taranoğlu

SAMSUN

Ahmet Demircan

Ayhan Gürel

Yalçın Gürtan

Murat Karayalçın

Latif Öztek

Musa Uzunkaya

Adem Yıldız

SİİRT

Nizamettin Sevgili

SİNOP

Metin Bostancıoğlu

SIVAS

Temel Karamollaoğlu

ŞANLIURFA

İbrahim Halil Çelik

Eyyüp Cenap Gülpınar

Zülfükar İzol

Ahmet Karavar

M. Fevzi Şıhanlıoğlu

ŞIRNAK

Mehmet Salih Yıldırım

TEKİRDAĞ

Fevzi Aytekin

Bayram Fırat Dayanıklı

Nihan İlgün

TOKAT

Abdullah Arslan

Metin Gürdere

Bekir Sobacı

Şahin Ulusoy

TRABZON

Eyüp Aşık

Yusuf Bahadır

Ali Kemal Başaran

İbrahim Çebi

İsmail İlhan Sungur

Hikmet Sami Türk

UŞAK

Yıldırım Aktürk

Hasan Karakaya

Mehmet Yaşar Ünal

VAN

Maliki Ejder Arvas

Şerif Bedirhanoğlu

Fethullah Erbaş

Şaban Şevli

YALOVA

Cevdet Aydın

Yaşar Okuyan

YOZGAT

Lütfullah Kayalar

Abdullah Örnek

ZONGULDAK

Veysel Atasoy

Tahsin Boray Baycık

Hasan Gemici

(Çekimser)

İÇEL

Turhan Güven

(Mükerrer Oylar)

ANTALYA

Yusuf Öztop (Kabul)

BALIKESİR

Abdülbaki Ataç (Kabul)

ÇANAKKALE

Ahmet Küçük (Kabul)

(Oya Katılmayanlar)

ADANA

İmren Aykut (B.)

İbrahim Yavuz Bildik

Sıtkı Cengil

Erol Çevikçe

M. Halit Dağlı

Veli Andaç Durak

Orhan Kavuncu

ADIYAMAN

Mahmut Nedim Bilgiç

Ahmet Çelik

Ahmet Doğan

Celal Topkan

AFYON

Sait Açba

İsmet Attila

Osman Hazer

Yaman Törüner

Kubilay Uygun

AĞRI

Cemil Erhan

Celal Esin

AKSARAY

Mehmet Altınsoy

Nevzat Köse

Murtaza Özkanlı

Sadi Somuncuoğlu

AMASYA

Ahmet İyimaya

Cemalettin Lafçı

Haydar Oymak

ANKARA

İlhan Aküzüm

Yılmaz Ateş

Ahmet Bilge

Hasan Hüseyin Ceylan

Gökhan Çapoğlu

Cemil Çiçek

Ali Dinçer

Mehmet Ekici

Eşref Erdem

Mehmet Gölhan

Halis Uluç Gürkan (Bşk. V.)

Şaban Karataş

İrfan Köksalan

M. Seyfi Oktay

Önder Sav

Yücel Seçkiner (B.)

Ahmet Tekdal

ANTALYA

Deniz Baykal

Osman Berberoğlu

Arif Ahmet Denizolgun

Hayri Doğan

Emre Gönensay

Bekir Kumbul

Sami Küçükbaşkan

ARDAHAN

İsmet Atalay

Saffet Kaya

ARTVİN

Metin Arifağaoğlu

Hasan Ekinci

AYDIN

M. Fatih Atay

Ali Rıza Gönül

Nahit Menteşe

İsmet Sezgin (B.)

BALIKESİR

İlyas Yılmazyıldız

BARTIN

Köksal Toptan

BATMAN

Alaattin Sever Aydın

Ataullah Hamidi

Musa Okçu

Faris Özdemir

BİLECİK

Şerif Çim

Bahattin Şeker

BİNGÖL

Kâzım Ataoğlu

Hüsamettin Korkutata

BİTLİS

Zeki Ergezen

Kamran İnan

Abdulhaluk Mutlu

BOLU

Necmi Hoşver

BURSA

Yüksel Aksu

Cavit Çağlar

Mehmet Altan Karapaşaoğlu

İlhan Kesici

Feridun Pehlivan

Ali Osman Sönmez

Turhan Tayan

İbrahim Yazıcı

ÇANAKKALE

Nevfel Şahin

A. Hamdi Üçpınarlar

ÇANKIRI

İsmail Coşar

Ahmet Uyanık

ÇORUM

Bekir Aksoy

Mehmet Aykaç

Hasan Çağlayan

Yasin Hatiboğlu (Bşk. V.)

Ali Haydar Şahin

DENİZLİ

M. Kemal Aykurt

Hilmi Develi

Mehmet Gözlükaya

Adnan Keskin

Haluk Müftüler

Ramazan Yenidede

DİYARBAKIR

Ferit Bora

M. Salim Ensarioğlu

Sacit Günbey

Seyyit Haşim Haşimi

Ömer Vehbi Hatipoğlu

Yakup Hatipoğlu

Salih Sümer

EDİRNE

Ümran Akkan

Mustafa İlimen

Erdal Kesebir

ELAZIĞ

Mehmet Ağar

Ömer Naimi Barım

Hasan Belhan

Cihan Paçacı

Ahmet Cemil Tunç

ERZİNCAN

Mustafa Kul

Mustafa Yıldız

ERZURUM

Zeki Ertugay

Lütfi Esengün

Abdulilah Fırat

İsmail Köse

Ömer Özyılmaz

ESKİŞEHİR

Hanifi Demirkol

GAZİANTEP

Mehmet Batallı (B.)

Hikmet Çetin (Başkan)

GİRESUN

Ergun Özdemir

GÜMÜŞHANE

Lütfi Doğan

HAKKÂRİ

Naim Geylani

Mustafa Zeydan

HATAY

Abdulkadir Akgöl

Fuat Çay

Süleyman Metin Kalkan

Mehmet Sılay

ISPARTA

Ömer Bilgin

A. Aykon Doğan

Mustafa Köylü

Halil Yıldız

İÇEL

Oya Araslı

Fevzi Arıcı

Mehmet Emin Aydınbaş

Saffet Benli

Ali Er

Abdülbaki Gökçel

D. Fikri Sağlar

Mustafa İstemihan Talay (B.)

Ayfer Yılmaz

İSTANBUL

Meral Akşener

Yıldırım Aktuna

Sedat Aloğlu

Azmi Ateş

Mustafa Baş

Mukadder Başeğmez

Ali Coşkun

Tansu Çiller

Gürcan Dağdaş

Süleyman Arif Emre

Mehmet Fuat Fırat

Metin Işık

İsmail Kahraman

Cefi Jozef Kamhi

Ercan Karakaş

M. Cavit Kavak (B.)

Hayri Kozakçıoğlu

Emin Kul

Göksal Küçükali

Aydın Menderes

Necdet Menzir (B.)

Mehmet Moğultay

Yusuf Namoğlu

Altan Öymen

Korkut Özal

Mehmet Cevdet Selvi

Mehmet Sevigen

Mehmet Ali Şahin

Ahmet Tan

Güneş Taner (B.)

Bülent Tanla

Zekeriya Temizel (B.)

Ali Topuz

Bahattin Yücel

Bahri Zengin

Namık Kemal Zeybek

İZMİR

Veli Aksoy

Ali Rıza Bodur

Hasan Denizkurdu

İ. Kaya Erdem

Sabri Ergül

Aydın Güven Gürkan

Gencay Gürün

Mehmet Köstepen

Metin Öney

Rüştü Saracoglu

Ufuk Söylemez

Suha Tanık

Hakan Tartan (İ. A.)

Sabri Tekir

İsmail Yılmaz

KAHRAMANMARAŞ

Hasan Dikici

Avni Doğan

Ahmet Dökülmez

Mustafa Kamalak

Mehmet Sağlam

Ali Şahin

KARABÜK

Şinasi Altıner

Hayrettin Dilekcan

KARAMAN

Abdullah Özbey

Zeki Ünal

Fikret Ünlü

KARS

Y. Selahattin Beyribey

Sabri Güner

Zeki Karabayır

KASTAMONU

Fethi Acar

Murat Başesgioğlu (B.)

Nurhan Tekinel

KAYSERİ

İsmail Cem (B.)

Ayvaz Gökdemir

Abdullah Gül

Nurettin Kaldırımcı

Recep Kırış

KIRIKKALE

Kemal Albayrak

Mikail Korkmaz

KIRKLARELİ

İrfan Gürpınar

KIRŞEHİR

Cafer Güneş

KİLİS

Mustafa Kemal Ateş

Doğan Güreş

KOCAELİ

Necati Çelik

İsmail Kalkandelen

Şevket Kazan

Onur Kumbaracıbaşı

Osman Pepe

Hayrettin Uzun

Bekir Yurdagül

KONYA

Hüseyin Arı

Nezir Büyükcengiz

Veysel Candan

Remzi Çetin

Necati Çetinkaya

Necmettin Erbakan

Abdullah Gencer

Teoman Rıza Güneri

Mehmet Keçeciler

Mustafa Ünaldı

KÜTAHYA

Ahmet Derin

Mustafa Kalemli

İsmail Karakuyu

Mehmet Korkmaz

Metin Perli

MALATYA

Ayhan Fırat

M. Recai Kutan

MANİSA

Rıza Akçalı

Bülent Arınç

Ayseli Göksoy

Hasan Gülay

Ekrem Pakdemirli

Yahya Uslu

Erdoğan Yetenç

MARDİN

Fehim Adak

Muzaffer Arıkan

Mahmut Duyan (İ. A.)

Ömer Ertaş

MUĞLA

İrfettin Akar

Lale Aytaman

Zeki Çakıroğlu

Mustafa Dedeoğlu

Enis Yalım Erez (B.)

MUŞ

Nedim İlci

Erkan Kemaloğlu

Sabahattin Yıldız

NEVŞEHİR

Mehmet Elkatmış

Esat Kıratlıoğlu

NİĞDE

Doğan Baran

Mehmet Salih Katırcıoğlu

Ergun Özkan

ORDU

Mustafa Bahri Kibar

Müjdat Koç

Nabi Poyraz

RİZE

Ahmet Mesut Yılmaz(Başbakan)

Şevki Yılmaz

SAKARYA

Nezir Aydın

Cevat Ayhan

Ertuğrul Eryılmaz

SAMSUN

Cemal Alişan

İrfan Demiralp

Nafiz Kurt

Biltekin Özdemir

SİİRT

Ahmet Nurettin Aydın

Mehmet Emin Aydın

SİNOP

Kadir Bozkurt

Yaşar Topçu (B.)

SIVAS

Musa Demirci

Tahsin Irmak

Mahmut Işık

Abdullatif Şener

Nevzat Yanmaz

Muhsin Yazıcıoğlu

ŞANLIURFA

Sedat Edip Bucak

Necmettin Cevheri

Seyit Eyyüpoğlu

Abdulkadir Öncel

ŞIRNAK

Bayar Ökten

Mehmet Tatar

TEKİRDAĞ

Hasan Peker

Enis Sülün

TOKAT

Hanefi Çelik

Ali Şevki Erek

Ahmet Feyzi İnceöz

TRABZON

Kemalettin Göktaş (İ. A.)

Şeref Malkoç

TUNCELİ

Kamer Genç (Bşk. V.)

Orhan Veli Yıldırım

VAN

Mustafa Bayram

Mahmut Yılbaş

YOZGAT

İlyas Arslan

Kazım Arslan

Yusuf Bacanlı

İsmail Durak Ünlü

ZONGULDAK

Necmettin Aydın

Ömer Barutçu

Osman Mümtaz Soysal

 

(Açık Üyelikler)

BURSA 1

 

KIRŞEHİR 1

 

 

 

 

 

 

 

 

Sıra Sayısı : 417

Esas No : 1/686

Türkiye Cumhuriyeti ile Slovak Cumhuriyeti Arasında Serbest Ticaret Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna İlişkin Kanun Tasarısına Verilen Oyların Sonucu :

Kanunlaşmıştır.

Üye Sayısı : 550

Kullanılan Oy : 226

Kabul edenler : 220

Reddedenler : 2

Çekimser : 1

Mükerrer Oylar : 2

Geçersiz Oy : 1

Oya Katılmayanlar : 324

Açık Üyelikler : 2

(Kabul Edenler)

ADANA

Cevdet Akçalı

Uğur Aksöz

Yakup Budak

Mehmet Büyükyılmaz

İ. Cevher Cevheri

Tuncay Karaytuğ

Mustafa Küpeli

Arif Sezer

İbrahim Ertan Yülek

ADIYAMAN

Mahmut Bozkurt

AFYON

H. İbrahim Özsoy

Nuri Yabuz

AĞRI

M. Sıddık Altay

Yaşar Eryılmaz

M. Ziyattin Tokar

AMASYA

Aslan Ali Hatipoğlu

ANKARA

Nejat Arseven

Saffet Arıkan Bedük

Ömer Faruk Ekinci

Ünal Erkan

Agah Oktay Güner

Mehmet Sağdıç

İlker Tuncay

Aydın Tümen

Rıza Ulucak

Hikmet Uluğbay

ANTALYA

İbrahim Gürdal

Yusuf Öztop

Metin Şahin

ARTVİN

Süleyman Hatinoğlu

AYDIN

Cengiz Altınkaya

Sema Pişkinsüt

Muhammet Polat

Yüksel Yalova

BALIKESİR

Abdülbaki Ataç

Ahmet Bilgiç

Safa Giray

Tamer Kanber

Mustafa Güven Karahan

İ. Önder Kırlı

İsmail Özgün

Hüsnü Sıvalıoğlu

BARTIN

Zeki Çakan

Cafer Tufan Yazıcıoğlu

BAYBURT

Ülkü Güney

Suat Pamukçu

BİNGÖL

Mahmut Sönmez

BİTLİS

Edip Safder Gaydalı

BOLU

Avni Akyol

Feti Görür

Mustafa Karslıoğlu

Mustafa Yünlüoğlu

BURDUR

Mustafa Çiloğlu

Yusuf Ekinci

Kâzım Üstüner

BURSA

Ali Rahmi Beyreli

Hayati Korkmaz

Cemal Külahlı

Yahya Şimşek

Ertuğrul Yalçınbayır

ÇANAKKALE

Hikmet Aydın

Mustafa Cumhur Ersümer

Ahmet Küçük

ÇANKIRI

Mete Bülgün

ÇORUM

Zülfikar Gazi

DENİZLİ

Hasan Korkmazcan

DİYARBAKIR

Abdülkadir Aksu

Muzaffer Arslan

Sebgetullah Seydaoğlu

ERZİNCAN

Tevhit Karakaya

Naci Terzi

ERZURUM

Necati Güllülü

Aslan Polat

Şinasi Yavuz

ESKİŞEHİR

Necati Albay

Mustafa Balcılar

Demir Berberoğlu

İbrahim Yaşar Dedelek

Mahmut Erdir

GAZİANTEP

Nurettin Aktaş

Kahraman Emmioğlu

Ali Ilıksoy

Mehmet Bedri İncetahtacı

Mustafa R. Taşar

Ünal Yaşar

Mustafa Yılmaz

GİRESUN

Turhan Alçelik

Burhan Kara

Rasim Zaimoğlu

GÜMÜŞHANE

Mahmut Oltan Sungurlu

HATAY

Ali Günay

Nihat Matkap

Levent Mıstıkoğlu

Atila Sav

Ali Uyar

Hüseyin Yayla

IĞDIR

Adil Aşırım

Şamil Ayrım

ISPARTA

Erkan Mumcu

İÇEL

Rüştü Kâzım Yücelen

İSTANBUL

Ziya Aktaş

Tayyar Altıkulaç

Ahat Andican

Refik Aras

Mehmet Aydın

Nami Çağan

H. Hüsnü Doğan

Halit Dumankaya

Bülent Ecevit

Hasan Tekin Enerem

Ekrem Erdem

Algan Hacaloğlu

Hüseyin Kansu

Yılmaz Karakoyunlu

Ahmet Güryüz Ketenci

Osman Kılıç

Mehmet Tahir Köse

Ali Oğuz

Ali Talip Özdemir

H. Hüsamettin Özkan

Yusuf Pamuk

Erdoğan Toprak

Şadan Tuzcu

İZMİR

Turhan Arınç

Işın Çelebi

Şükrü Sina Gürel

Birgen Keleş

Atilla Mutman

Ahmet Piriştina

Işılay Saygın

Rıfat Serdaroğlu

Zerrin Yeniceli

KAHRAMANMARAŞ

Esat Bütün

KARABÜK

Erol Karan

KASTAMONU

Hadi Dilekçi

Haluk Yıldız

KAYSERİ

Memduh Büyükkılıç

Osman Çilsal

Salih Kapusuz

İbrahim Yılmaz

KIRIKKALE

Hacı Filiz

Recep Mızrak

KIRKLARELİ

A. Sezal Özbek

Cemal Özbilen

Necdet Tekin

KOCAELİ

Bülent Atasayan

Halil Çalık

KONYA

Ahmet Alkan

Abdullah Turan Bilge

Remzi Çetin

Necati Çetinkaya

Abdullah Gencer

Ali Günaydın

Hasan Hüseyin Öz

Lütfi Yalman

Mehmet Ali Yavuz

KÜTAHYA

Emin Karaa

MALATYA

Miraç Akdoğan

Oğuzhan Asiltürk

Yaşar Canbay

Metin Emiroğlu

Fikret Karabekmez

MANİSA

Abdullah Akarsu

Tevfik Diker

Sümer Oral

Cihan Yazar

MARDİN

Süleyman Çelebi

Hüseyin Yıldız

MUĞLA

Fikret Uzunhasan

MUŞ

Necmettin Dede

NEVŞEHİR

Abdülkadir Baş

NİĞDE

Akın Gönen

ORDU

Hüseyin Olgun Akın

Refaiddin Şahin

Şükrü Yürür

RİZE

Avni Kabaoğlu

Ahmet Kabil

SAKARYA

Teoman Akgür

Nevzat Ercan

SAMSUN

Ahmet Demircan

Ayhan Gürel

Yalçın Gürtan

Murat Karayalçın

Latif Öztek

Musa Uzunkaya

Adem Yıldız

SİİRT

Nizamettin Sevgili

SİNOP

Metin Bostancıoğlu

SIVAS

Temel Karamollaoğlu

ŞANLIURFA

İbrahim Halil Çelik

Eyyüp Cenap Gülpınar

Zülfükar İzol

Ahmet Karavar

M. Fevzi Şıhanlıoğlu

ŞIRNAK

Mehmet Salih Yıldırım

TEKİRDAĞ

Fevzi Aytekin

Nihan İlgün

TOKAT

Abdullah Arslan

Metin Gürdere

Bekir Sobacı

Şahin Ulusoy

TRABZON

Eyüp Aşık

Yusuf Bahadır

Ali Kemal Başaran

İbrahim Çebi

Hikmet Sami Türk

UŞAK

Yıldırım Aktürk

Hasan Karakaya

Mehmet Yaşar Ünal

VAN

Maliki Ejder Arvas

Şerif Bedirhanoğlu

Fethullah Erbaş

Şaban Şevli

YALOVA

Cevdet Aydın

Yaşar Okuyan

YOZGAT

Lutfullah Kayalar

Abdullah Örnek

ZONGULDAK

Veysel Atasoy

Tahsin Boray Baycık

Hasan Gemici

(Reddedenler)

ANKARA

Ersönmez Yarbay

KONYA

Veysel Candan

(Çekimser)

İÇEL

Turhan Güven

(Mükerrer Oylar)

ANTALYA

Yusuf Öztop (Kabul)

KÜTAHYA

Emin Karaa (Kabul)

(Geçersiz Oy)

 

 

 

ANKARA

İlhan Aküzüm (Kabul Geçersiz Oy)

(Oya Katılmayanlar)

ADANA

İmren Aykut (B.)

İbrahim Yavuz Bildik

M. Ali Bilici

Sıtkı Cengil

Erol Çevikçe

M. Halit Dağlı

Veli Andaç Durak

Orhan Kavuncu

ADIYAMAN

Mahmut Nedim Bilgiç

Ahmet Çelik

Ahmet Doğan

Celal Topkan

AFYON

Sait Açba

İsmet Attila

Osman Hazer

Yaman Törüner

Kubilay Uygun

AĞRI

Cemil Erhan

Celal Esin

AKSARAY

Mehmet Altınsoy

Nevzat Köse

Murtaza Özkanlı

Sadi Somuncuoğlu

AMASYA

Ahmet İyimaya

Cemalettin Lafçı

Haydar Oymak

ANKARA

Yılmaz Ateş

Ahmet Bilge

Hasan Hüseyin Ceylan

Gökhan Çapoğlu

Cemil Çiçek

Ali Dinçer

Mehmet Ekici

Eşref Erdem

Mehmet Gölhan

Halis Uluç Gürkan (Bşk. V.)

Şaban Karataş

İrfan Köksalan

M. Seyfi Oktay

Önder Sav

Yücel Seçkiner (B.)

Ahmet Tekdal

ANTALYA

Deniz Baykal

Osman Berberoğlu

Arif Ahmet Denizolgun

Hayri Doğan

Emre Gönensay

Bekir Kumbul

Sami Küçükbaşkan

ARDAHAN

İsmet Atalay

Saffet Kaya

ARTVİN

Metin Arifağaoğlu

Hasan Ekinci

AYDIN

M. Fatih Atay

Ali Rıza Gönül

Nahit Menteşe

İsmet Sezgin (B.)

BALIKESİR

İlyas Yılmazyıldız

BARTIN

Köksal Toptan

BATMAN

Alaattin Sever Aydın

Ataullah Hamidi

Musa Okçu

Faris Özdemir

BİLECİK

Şerif Çim

Bahattin Şeker

BİNGÖL

Kâzım Ataoğlu

Hüsamettin Korkutata

BİTLİS

Zeki Ergezen

Kamran İnan

Abdulhaluk Mutlu

BOLU

Necmi Hoşver

Abbas İnceayan

BURSA

Yüksel Aksu

Cavit Çağlar

Mehmet Altan Karapaşaoğlu

İlhan Kesici

Feridun Pehlivan

Ali Osman Sönmez

Turhan Tayan

İbrahim Yazıcı

ÇANAKKALE

Nevfel Şahin

A. Hamdi Üçpınarlar

ÇANKIRI

İsmail Coşar

Ahmet Uyanık

ÇORUM

Bekir Aksoy

Mehmet Aykaç

Hasan Çağlayan

Yasin Hatiboğlu (Bşk. V.)

Ali Haydar Şahin

DENİZLİ

M. Kemal Aykurt

Hilmi Develi

Mehmet Gözlükaya

Adnan Keskin

Haluk Müftüler

Ramazan Yenidede

DİYARBAKIR

Ferit Bora

M. Salim Ensarioğlu

Sacit Günbey

Seyyit Haşim Haşimi

Ömer Vehbi Hatipoğlu

Yakup Hatipoğlu

Salih Sümer

EDİRNE

Ümran Akkan

Evren Bulut

Mustafa İlimen

Erdal Kesebir

ELAZIĞ

Mehmet Ağar

Ömer Naimi Barım

Hasan Belhan

Cihan Paçacı

Ahmet Cemil Tunç

ERZİNCAN

Mustafa Kul

Mustafa Yıldız

ERZURUM

Zeki Ertugay

Lütfi Esengün

Abdulilah Fırat

İsmail Köse

Ömer Özyılmaz

ESKİŞEHİR

Hanifi Demirkol

GAZİANTEP

Mehmet Batallı (B.)

Hikmet Çetin (Başkan)

GİRESUN

Yavuz Köymen

Ergun Özdemir

GÜMÜŞHANE

Lütfi Doğan

HAKKARİ

Naim Geylani

Mustafa Zeydan

HATAY

Abdulkadir Akgöl

Fuat Çay

Süleyman Metin Kalkan

Mehmet Sılay

ISPARTA

Ömer Bilgin

A. Aykon Doğan

Mustafa Köylü

Halil Yıldız

İÇEL

Oya Araslı

Fevzi Arıcı

Mehmet Emin Aydınbaş

Saffet Benli

Halil Cin

Ali Er

Abdülbaki Gökçel

D. Fikri Sağlar

Mustafa İstemihan Talay (B.)

Ayfer Yılmaz

İSTANBUL

Bülent Akarcalı

Meral Akşener

Yıldırım Aktuna

Sedat Aloğlu

Azmi Ateş

Mustafa Baş

Mukadder Başeğmez

Ali Coşkun

Tansu Çiller

Gürcan Dağdaş

Süleyman Arif Emre

Mehmet Fuat Fırat

Metin Işık

İsmail Kahraman

Cefi Jozef Kamhi

Ercan Karakaş

M. Cavit Kavak (B.)

Hayri Kozakçıoğlu

Emin Kul

Göksal Küçükali

Aydın Menderes

Necdet Menzir (B.)

Mehmet Moğultay

Yusuf Namoğlu

Altan Öymen

Korkut Özal

Mehmet Cevdet Selvi

Mehmet Sevigen

Mehmet Ali Şahin

Ahmet Tan

Güneş Taner (B.)

Bülent Tanla

Zekeriya Temizel (B.)

Ali Topuz

Osman Yumakoğulları

Bahattin Yücel

Bahri Zengin

Namık Kemal Zeybek

İZMİR

Veli Aksoy

Ali Rıza Bodur

Hasan Denizkurdu

İ. Kaya Erdem

Sabri Ergül

Aydın Güven Gürkan

Gencay Gürün

Mehmet Köstepen

Metin Öney

Rüşdü Saracoglu

Ufuk Söylemez

Suha Tanık

Hakan Tartan (İd. Amr.)

Sabri Tekir

İsmail Yılmaz

KAHRAMANMARAŞ

Hasan Dikici

Avni Doğan

Ahmet Dökülmez

Mustafa Kamalak

Mehmet Sağlam

Ali Şahin

KARABÜK

Şinasi Altıner

Hayrettin Dilekcan

KARAMAN

Abdullah Özbey

Zeki Ünal

Fikret Ünlü

KARS

Y. Selahattin Beyribey

Çetin Bilgir

Sabri Güner

Zeki Karabayır

KASTAMONU

Fethi Acar

Murat Başesgioğlu (B.)

Nurhan Tekinel

KAYSERİ

İsmail Cem (B.)

Ayvaz Gökdemir

Abdullah Gül

Nurettin Kaldırımcı

Recep Kırış

KIRIKKALE

Kemal Albayrak

Mikail Korkmaz

KIRKLARELİ

İrfan Gürpınar

KIRŞEHİR

Ömer Demir

Cafer Güneş

KİLİS

Mustafa Kemal Ateş

Doğan Güreş

KOCAELİ

Necati Çelik

İsmail Kalkandelen

Şevket Kazan

Onur Kumbaracıbaşı

Osman Pepe

Hayrettin Uzun

Bekir Yurdagül

KONYA

Hüseyin Arı

Nezir Büyükcengiz

Necmettin Erbakan

Teoman Rıza Güneri

Mehmet Keçeciler

Mustafa Ünaldı

KÜTAHYA

Ahmet Derin

Mustafa Kalemli

İsmail Karakuyu

Mehmet Korkmaz

Metin Perli

MALATYA

Ayhan Fırat

M. Recai Kutan

MANİSA

Rıza Akçalı

Bülent Arınç

Ayseli Göksoy

Hasan Gülay

Ekrem Pakdemirli

Yahya Uslu

Erdoğan Yetenç

MARDİN

Fehim Adak

Muzaffer Arıkan

Mahmut Duyan (İ. A.)

Ömer Ertaş

MUĞLA

İrfettin Akar

Lale Aytaman

Zeki Çakıroğlu

Mustafa Dedeoğlu

Enis Yalım Erez (B.)

MUŞ

Nedim İlci

Erkan Kemaloğlu

Sabahattin Yıldız

NEVŞEHİR

Mehmet Elkatmış

Esat Kıratlıoğlu

NİĞDE

Doğan Baran

Mehmet Salih Katırcıoğlu

Ergun Özkan

ORDU

İhsan Çabuk

Mustafa Bahri Kibar

Müjdat Koç

Mustafa Hasan Öz

Nabi Poyraz

RİZE

Ahmet Mesut Yılmaz (Başkan)

Şevki Yılmaz

SAKARYA

Nezir Aydın

Cevat Ayhan

Ertuğrul Eryılmaz

Ahmet Neidim

Ersin Taranoğlu (B.)

SAMSUN

Cemal Alişan

İrfan Demiralp

Nafiz Kurt

Biltekin Özdemir

SİİRT

Ahmet Nurettin Aydın

Mehmet Emin Aydın

SİNOP

Kadir Bozkurt

Yaşar Topçu (B.)

SIVAS

Musa Demirci

Tahsin Irmak

Mahmut Işık

Abdüllatif Şener

Nevzat Yanmaz

Muhsin Yazıcıoğlu

ŞANLIURFA

Sedat Edip Bucak

Necmettin Cevheri

Seyit Eyyüpoğlu

Abdülkadir Öncel

ŞIRNAK

Bayar Ökten

Mehmet Tatar

TEKİRDAĞ

Bayram Fırat Dayanıklı

Hasan Peker

Enis Sülün

TOKAT

Hanefi Çelik

Ali Şevki Erek

Ahmet Feyzi İnceöz

TRABZON

Kemalettin Göktaş (İ. A.)

Şeref Malkoç

İsmail İlhan Sungur

TUNCELİ

Kamer Genç (Bşk. V.)

Orhan Veli Yıldırım

VAN

Mustafa Bayram

Mahmut Yılbaş

YOZGAT

İlyas Arslan

Kazım Arslan

Yusuf Bacanlı

İsmail Durak Ünlü

ZONGULDAK

Necmettin Aydın

Ömer Barutçu

Osman Mümtaz Soysal

(Açık Üyelikler)

BURSA 1

 

KIRŞEHİR 1

 

 

 

 

 

 

 

 

Türkiye Büyük Millet Meclisi Resmi internet Sitesi
© 2009 T.B.M.M.