Administrator Administrator 2 1 2015-04-15T12:57:00Z 2015-04-15T12:57:00Z 93 60565 345225 2876 809 404981 14.00 false 0 6 nk 6 nk 0 false false false TR X-NONE X-NONE

T.B.M.M.

TUTANAK DERGİSİ

 

CİLT : 43

 

44 üncü Birleşim

20. 1 . 1998 Salı

 

 

 

İÇİNDEKİLER

  I. – GEÇEN TUTANAK ÖZETİ

 II. – GELEN KÂĞITLAR

III. – YOKLAMALAR

IV. – BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI

A)  GÜNDEMDIŞI KONUŞMALAR

1. – Erzincan Milletvekili Naci Terzi’nin, parlamenter sisteme ilişkin gündemdışı konuşması

2. – Kayseri Milletvekili Abdullah Gül’ün, Refah Partisinin Anayasa Mahkemesi tarafından alınan kapatılma kararına ilişkin gündemdışı konuşması

B) TEZKERELER VE ÖNERGELER

1. – Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyetine gidecek olan Devlet Bakanı Hasan Gemici’ye, dönüşüne kadar, Devlet Bakanı Şükrü Sina Gürel’in vekâlet etmesinin uygun görüldüğüne ilişkin Cumhurbaşkanlığı tezkeresi (3/1269)

2. – İspanya’ya gidecek olan Millî Savunma Bakanı ve Başbakan Yardımcısı İsmet Sezgin’e, dönüşüne kadar, Devlet Bakanı Mehmet Batallı’nın vekâlet etmesinin uygun görüldüğüne ilişkin Cumhurbaşkanlığı tezkeresi (3/1270)

3. – Almanya’ya gidecek olan Devlet Bakanı Refaiddin Şahin’e, dönüşüne kadar, Ulaştırma Bakanı Necdet Menzir’in vekâlet etmesinin uygun görüldüğüne ilişkin Cumhurbaşkanlığı tezkeresi (3/1271)

4. – Türkiye Büyük Millet Meclisinde, Türkiye-Katar ve Türkiye-Güney Afrika parlamentolararası dostluk grupları kurulmasına ilişkin Başkanlık tezkeresi (3/1272)

5. – İstanbul Milletvekili Mustafa Baş’ın, Türkiye Cumhuriyeti Emekli Sandığı Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifinin (2/297) doğrudan gündeme alınmasına ilişkin önergesi (4/293)

6. – Konya Milletvekili Hüseyin Arı’nın, Konya Ereğli’nin İl Olması Hakkında Kanun Teklifinin (2/181) doğrudan gündeme alınmasına ilişkin önergesi (4/294)

C) GENSORU, GENEL GÖRÜŞME, MECLİS SORUŞTURMASI VE MECLİS ARAŞTIRMASI ÖNERGELERİ

1. – Denizli Milletvekili Mehmet Gözlükaya ve 20 arkadaşının, Tekel’in özelleştirilmesine yönelik uygulamaların araştırılması amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/236)

2. – Batman Milletvekili Musa Okçu ve 31 arkadaşının, TPAO ve TÜPRAŞ’ın içinde bulunduğu durumun araştırılarak daha etkin ve verimli çalışabilmeleri için alınması gereken tedbirlerin belirlemesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/237)

V. – ÖNERİLER

A) SİYASÎ PARTİ GRUBU ÖNERİLERİ

1. – Genel Kurulun çalışma gün ve saatlerinin yeniden düzenlenmesi ile gündemdeki sıralamanın yeniden yapılmasına ve 20 Ocak 1998 Salı ile 21 Ocak 1998 Çarşamba günleri sözlü soruların görüşülmemesine ilişkin ANAP, DSP ve DTP Gruplarının müşterek önerisi

VI. – GENSORU, GENEL GÖRÜŞME, MECLİS SORUŞTURMASI VE MECLİS ARAŞTIRMASI

A) ÖNGÖRÜŞMELER

1. – Konya Milletvekili Mustafa Ünaldı ve 36 arkadaşının, orman yangınlarının nedenlerinin araştırılarak alınması gereken tedbirlerin tespit edilmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/23)

2. – Kahramanmaraş Milletvekili Hasan Dikici ve 29 arkadaşının, ormanlarımız ve orman köylülerimizin sorunlarının araştırılarak çözüm yollarının tespit edilmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/36)

3. – Aydın Milletvekili Yüksel Yalova ve 49 arkadaşının, orman yangınlarının önlenebilmesi için alınması gereken tedbirler ile yangınlardaki ihmal ve kusurların tespit edilmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/103)

4. – İstanbul Milletvekili Halit Dumankaya ve 27 arkadaşının, ormanlarımızın korunması için alınması gereken tedbirlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/173)

5. – İstanbul Milletvekili Halit Dumankaya ve 20 arkadaşının, yangınların önlenmesi ve itfaiye teşkilâtının yeniden yapılanması için alınması gereken tedbirlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/183)

6. –  Antalya Milletvekili Arif Ahmet Denizolgun ve 24 arkadaşının, Antalya’da meydana gelen orman yangınında zarar görenlere yapılacak yardımın belirlenmesi ve yangınların söndürülmesinde alınacak tedbirlerin tespiti amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/198)

VII. – KANUN TASARI VE TEKLİFLERİYLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER

1. – Kütahya Milletvekili Mustafa Kalemli, Anavatan Partisi Genel Başkanı Rize Milletvekili Mesut Yılmaz, Doğru Yol Partisi Genel Başkanı İstanbul Milletvekili Tansu Çiller, Demokratik Sol Parti Genel Başkanı İstanbul Milletvekili Bülent Ecevit, Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı Antalya Milletvekili Deniz Baykal ile 292 Milletvekilinin; Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının 83 üncü Maddesinin Değiştirilmesine Dair Kanun Teklifi ve Anayasa Komisyonu Raporu (2/676) (S. Sayısı : 232)

2. – Olağanüstü Hal Bölgesinde ve Kalkınmada Öncelikli Yörelerde İstihdam Yaratılması ve Yatırımların Teşvik Edilmesi ile 193 Sayılı Gelir Vergisi Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Tasarısı ve Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (1/660) (S. Sayısı : 392 ve 392’ye 1 inci Ek)

VIII. – SORULAR VE CEVAPLAR

A) YAZILI SORULAR  VE CEVAPLARI

1. – Konya Milletvekili Veysel Candan’ın, sekiz yıllık kesintisiz eğitime katkı için toplanan paralara ilişkin sorusu ve Millî Eğitim Bakanı Hikmet Uluğbay’ın yazılı cevabı (7/3950)

2. – İzmir Milletvekili Atilla Mutman’ın, özel okulların ücretlerine ilişkin sorusu ve Millî Eğitim Bakanı Hikmet Uluğbay’ın, yazılı cevabı (7/3965)

3. – Edirne Milletvekili Ümran Akkan’ın, Çokal Barajı projesine ilişkin sorusu ve Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanı Mustafa Cumhur Ersümer’in yazılı cevabı (7/3998)

4. – Trabzon Milletvekili Kemalettin Göktaş’ın, sekiz yıllık kesintisiz eğitime katkı amacıyla yapılan kampanyalara ilişkin sorusu ve Millî Eğitim Bakanı Hikmet Uluğbay’ın yazılı cevabı (7/3999)

5. – İstanbul Milletvekili Algan Hacaloğlu’nun, Bodrum Yalıçifliği turizm bölgesindeki bazı arazilerin kamulaştırılmasına ilişkin sorusu ve Turizm Bakanı İbrahim Gürdal’ın yazılı cevabı (7/4008)

6. – Tokat Milletvekili Ahmet Feyzi İnceöz’ün, Türk vatandaşlığına kabul edilmeyen Afgan göçmenlerine ilişkin sorusu ve İçişleri Bakanı Murat Başesgioğlu’nun yazılı cevabı (7/4019)

7. – Afyon Milletvekili Osman Hazer’in, Kütahya Vakıflar Şefliğinin şube müdürlüğüne dönüştürülüp dönüştürülmeyeceğine ilişkin sorusu ve Devlet Bakanı Metin Gürdere’nin yazılı cevabı (7/4032)

8. – Bilecik Milletvekili Bahattin Şeker’in;

- Bilecik İlinde tarım sektörü için gerekli olan gölet ve sulama yatırımlarına,

-Bilecik ve ilçelerine bağlı bazı yerleşim birimlerinin su sorununa,

İlişkin soruları ve Devlet Bakanı Mustafa Yılmaz’ın yazılı cevabı(7/4049, 4050)

9. – Bursa Milletvekili Ertuğrul Yalçınbayır’ın, Bursa ve İznik’e yapılan turizm yatırımlarına ilişkin sorusu ve Turizm Bakanı İbrahim Gürdal’ın yazılı cevabı (7/4081)

10. – Siirt Milletvekili Ahmet Nurettin Aydın’ın, Şirvan-Cevizlik-Hizan ve Ziyaret-Atabağ yollarına ilişkin sorusu ve Devlet Bakanı Mustafa Yılmaz’ın yazılı cevabı (7/4090)

11. – Ankara Milletvekili Ersönmez Yarbay’ın, bazı vakıflara ilişkin sorusu ve Devlet Bakanı Metin Gürdere’nin yazılı cevabı (7/4069)

12. – İstanbul Milletvekili Halit Dumankaya’nın, Kütahya’da kapanan demiryolu hattını açmak için görevlendirilen araçların masraflarına ilişkin sorusu ve Devlet Bakanı Mustafa Yılmaz’ın yazılı cevabı (7/4151)

13. – Siirt Milletvekili Ahmet Nurettin Aydın’ın, Ilısu Barajı projesine ilişkin sorusu ve Devlet Bakanı M. Salih Yıldırım’ın yazılı cevabı(7/4187)
I. – GEÇEN TUTANAK ÖZETİ

TBMM Genel Kurulu saat 12.00’de açılarak üç oturum yaptı.

Başkanlıkça, kendisine, ülkemizdeki son siyasî ve ekonomik gelişmelerle ilgili olarak gündemdışı söz verilen Edirne Milletvekili Erdal Kesebir, DSP’den ihraç edilmesine ve Ankara 25 inci Asliye Hukuk Mahkemesinin ihraç kararını iptal etmesine rağmen, partisince bu kararın uygulanmadığına,

Tokat Milletvekili Bekir Sobacı, 2 nci Ulusal Demiryolu Kongresine ve Devlet Demiryolları İşletmesi Genel Müdürlüğünün sorunlarına ve alınması gereken önlemlere,

ilişkin gündemdışı birer konuşma yaptılar.

Antalya Milletvekili Bekir Kumbul’un, Antalya Devlet Hastanesinde uygulanan personel politikasına ilişkin gündemdışı konuşmasına, Sağlık Bakanı Halil İbrahim Özsoy cevap verdi.

TBMM Başkanı Hikmet Çetin’in Başkanlığında Hırvatistan ve Bosna Hersek Parlamento Başkanlarının vaki davetlerine icabet edecek parlamento heyetinde yer alacak milletvekillerine ilişkin Başkanlık tezkeresi Genel Kurulun bilgisine sunuldu.

Gündemin “Kanun Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler” kısmının :

1 inci sırasında bulunan, 625 Sayılı Özel Öğretim Kurumları ile 222 Sayılı İlköğretim ve Eğitim Kanununun Bazı Hükümlerinin Değiştirilmesi Hakkında 254 Sayılı Kanun Hükmünde Kararname ile 625 Sayılı Özel Öğretim Kurumları Kanununun Bir Maddesinde Değişiklik Yapılmasına Dair 326 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin Değiştirilerek Kabulüne Dair Kanun Tasarısı (1/71, 1/111) (S. Sayısı : 168 ve 168’e 1 inci Ek)

5 inci sırasında bulunan, Türk Silahlı Kuvvetleri Personel Kanununun 49 uncu Maddesinde Değişiklik Yapılmasına ve Kanuna Bir Ek Geçici Madde Eklenmesine Dair Kanun Tasarısı (1/619) (S. Sayısı : 375) ile,

6 ncı sırasında bulunan, Yükseköğretim Kurumları Teşkilâtı Hakkında 41 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin Değiştirilerek Kabulüne Dair Kanuna Ek Maddeler Eklenmesi Hakkında Kanun Tasarısının (1/647, 2/636) (S. Sayısı : 388),

Yapılan görüşmelerden sonra kabul edildikleri ve kanunlaştıkları açıklandı;

2 nci sırasında bulunan 132,

3 üncü sırasında bulunan 232,

Sıra sayılı Kanun Tasarı ve Teklifinin görüşmeleri, komisyon yetkilileri Genel Kurulda hazır bulunmadıklarından,

4 üncü sırasında bulunan, 392 sıra sayılı Kanun Tasarısının görüşmeleri de, tasarının Komisyonca geri alınan maddeleriyle ilgili rapor gelmediğinden,

Ertelendi;

7 nci sırasında bulunan ,Tabiî Afetlerden Zarar Gören Vakıf Taşınmazların Afet Öncesi Kiracılarına Kiracılık Hakkı Tanınması ve Gayrimenkul Kiraları Hakkında Kanuna Bir Geçici Madde Eklenmesine Dair Kanun Tasarısının (1/680) (S. Sayısı : 396) 1 inci maddesi üzerinde bir süre görüşüldü.

Alınan karar gereğince, denetim konularını sırasıyla görüşmek için, 20 Ocak 1998 Salı günü saat 12.00’de toplanmak üzere, birleşime 15.50’de son verildi.

                                                    Hasan Korkmazcan                                                                                                    Başkanvekili

                    Mustafa Baş                                                   Mehmet Korkmaz                                                                İstanbul                   Kütahya                                                                                                           Kâtip Üye                      Kâtip Üye
                     GELEN KAĞITLAR              No. : 66

                                                            16.1.1998 CUMA                                         

                                                                     Tasarı

1.- 190 Sayılı Genel Kadro ve Usulü Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamenin Eki Cetvellerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı (1/705) (Plan ve Bütçe Komisyonuna) (Başkanlığa geliş tarihi: 13.1.1998)

                                                                     Teklif

1.- Amasya Milletvekili Ahmet İyimaya’nın; TBMM İçtüzüğünün Bir Maddesinin Değiştirilmesine İlişkin İçtüzük Teklifi (2/1025) (Anayasa Komisyonuna) (Başkanlığa geliş tarihi: 12.1.1998)

                                                      Yazılı Soru Önergeleri

1.- Bursa Milletvekili Ertuğrul Yalçınbayır’ın, TBMM Eski Genel Sekreteri Necdet Basa hakkındaki iddialara ilişkin Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanından yazılı soru önergesi (7/4234) (Başkanlığa geliş tarihi:14.1.1998)

2.- Bursa Milletvekili Ertuğrul Yalçınbayır’ın, Milletvekili lojmanlarına ilişkin Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanından yazılı soru önergesi (7/4235) (Başkanlığa geliş tarihi:14.1.1998)

3.- Konya Milletvekili Veysel Candan’ın, T.M.O’nun yaptığı hububat alımlarına ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/4247) (Başkanlığa geliş tarihi:14.1.1998)

4.- Karaman Milletvekili Zeki Ünal’ın, irtica ve laiklik kavramlarına ilişkin Adalet Bakanından yazılı soru önergesi (7/4248) (Başkanlığa geliş tarihi:14.1.1998)

5.- Karaman Milletvekili Zeki Ünal’ın, T.M.O’nun satın aldığı arpadan zarar edeceği iddiasına ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/4249) (Başkanlığa geliş tarihi:14.1.1998)

6.-Karaman Milletvekili Zeki Ünal’ın, M.İ.T’in çalışmalarına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/4250) ( Başkanlığa geliş tarihi:14.1.1998)

7.- Karaman Milletvekili Zeki Ünal’ın, İslâmdaki örtünme emrine ilişkin Devlet Bakanından yazılı soru önergesi (7/4251) ( Başkanlığa geliş tarihi:14.1.1998)

8.- Konya Milletvekili Hasan Hüseyin Öz’ün, sekiz  yıllık kesintisiz eğitime katkı amacıyla toplanan kaynaklara ilişkin Millî Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/4252) (Başkanlığa geliş tarihi:14.1.1998)

9.- Karaman Milletvekili Zeki Ünal’ın, iç ve dış borç miktarlarına ilişkin Devlet Bakanından yazılı soru önergesi (7/4253) (Başkanlığa geliş tarihi:14.1.1998)

10.- Karaman Milletvekili Zeki Ünal’ın, ham petrol ve doğalgaz üretimine ve ithaline ilişkin Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanından yazılı soru önergesi (7/4254) (Başkanlığa geliş tarihi:14.1.1998)

11.- Karaman Milletvekili Zeki Ünal’ın, özelleştirme çalışmalarına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/4255) (Başkanlığa geliş tarihi:14.1.1998)

12.- Karaman Milletvekili Zeki Ünal’ın,  D-8 oluşumuna ilişkin Dışişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/4256) (Başkanlığa geliş tarihi:14.1.1998)

13.- Erzincan Milletvekili Naci Terzi’nin, personel atamalarına ilişkin Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanından yazılı soru önergesi (7/4257) (Başkanlığa geliş tarihi:14.1.1998)

14.- İstanbul Milletvekili Bülent Akarcalı’nın, Tekel’in özelleştirilmesine yönelik uygulamalara ilişkin Devlet Bakanından yazılı soru önergesi (7/4258) (Başkanlığa geliş tarihi:14.1.1998)

15.-İstanbul Milletvekili Bülent Akarcalı’nın, tütüncülük sektörünün sorunlarına ilişkin Devlet Bakanından yazılı soru önergesi (7/4259) (Başkanlığa geliş tarihi:14.1.1998)

16.- İstanbul Milletvekili Bülent Akarcalı’nın, Tekel sigara fabrikalarının satışına ilişkin Devlet Bakanından yazılı soru önergesi (7/4260) (Başkanlığa geliş tarihi:14.1.1998)

17.-İstanbul Milletvekili Bülent Akarcalı’nın, İstanbul ve Ankara Belediyelerinin dış borçlarının Hazine tarafından ödendiği iddiasına ilişkin Maliye Bakanından yazılı soru önergesi (7/4261) (Başkanlığa geliş tarihi:14.1.1998)

18.- İstanbul Milletvekili Bülent Akarcalı’nın, İstanbul ve Ankara Belediyelerine verilen Hazine garantili dış borçlara ilişkin Devlet Bakanından yazılı soru önergesi (7/4262) (Başkanlığa geliş tarihi:14.1.1998)

19.- İstanbul Milletvekili Bülent Akarcalı’nın, Türkbank’a ilişkin Devlet Bakanından yazılı soru önergesi (7/4263) (Başkanlığa geliş tarihi:14.1.1998)

20.- İstanbul Milletvekili Bülent Akarcalı’nın, Telekom’un haksız para aldığı bir vatandaşa yönelik tutumuna ilişkin Ulaştırma Bakanından yazılı soru önergesi (7/4264) (Başkanlığa geliş tarihi:14.1.1998)

21.- İstanbul Milletvekili Bülent Akarcalı’nın, Tekel’e ait müesseselerin özelleştirilmesine  ilişkin Devlet  Bakanından yazılı soru önergesi (7/4265) (Başkanlığa geliş tarihi:14.1.1998)

22.- Bursa Milletvekili Ertuğrul Yalçınbayır’ın, TBMM’den emekli olan bir kişiye ilişkin Maliye Bakanından yazılı soru önergesi (7/4266) (Başkanlığa geliş tarihi:14.1.1998)

23.- İçel Milletvekili D.Fikri Sağlar’ın, bir firma tarafından yapılan ihracata ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/4267) (Başkanlığa geliş tarihi:14.1.1998)

24.- İstanbul Milletvekili Ercan Karakaş’ın, özel bir firmaya verilen maden arama ruhsatına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/4268) (Başkanlığa geliş tarihi:14.1.1998)

25.- Kayseri Milletvekili Abdullah Gül’ün, telefonunun dinlendiği iddisına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/4269) (Başkanlığa geliş tarihi:14.1.1998)

 

 

 

                                                         GELEN KAĞITLAR                                 No. : 67

                                                              20.1.1998 Salı                                           

                                                                     Tasarı

1.- Avda ve Sporda Kullanılan Tüfekler, Nişan Tabancaları ve Av Bıçaklarının Yapımı, Alımı, Satımı ve Bulundurulmasına Dair Kanunda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Tasarısı (1/706) (Adalet ve Tarım, Orman ve Köyişleri ve İçişleri komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi: 14.1.1998)

                                                                  Teklifler

1.- Aksaray Milletvekili Sadi Somuncuoğlu ile Erzurum Milletvekili İsmail Köse’nin; 5434 Sayılı T.C. Emekli Sandığı Kanununa  Bir Fıkra Eklenmesi ve Bir Maddesinin de Değiştirilmesi Hakkında Kanun Teklifi (2/1026) (Millî Savunma ve Plan ve Bütçe komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi: 15.1.1998)

2.- Aksaray Milletvekili Sadi Somuncuoğlu ile Erzurum Milletvekili İsmail Köse’nin; 3480 Sayılı Malüller ile Şehit ve Yetimlerine Tütün ve Alkol Ürünlerinin Satış Bedellerinden Pay Verilmesi Hakkındaki Kanun ile 3492 Sayılı Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışmayı Teşvik Kanununun Birer Maddesinin Değiştirilmesine  Dair  Kanun Teklifi (2/1027) (Millî Savunma ve Plan ve Bütçe komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi: 15.1.1998)

3.- Denizli Milletvekili Mehmet Gözlükaya’nın;  Karayolları Trafik Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi (2/1028) (Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler ve İçişleri komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi: 16.1.1998)

4.- Bursa Milletvekili Ali Rahmi Beyreli’nin; Dört İlçe ve Bir İl Kurulması Hakkında Kanun Teklifi (2/1029) (İçişleri ve Plan ve Bütçe komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi: 16.1.1998)

                                                                 Tezkereler

1.- Rize Milletvekili Şevki Yılmaz’ın Yasama Dokunulmazlığının Kaldırılması Hakkında Başbakanlık Tezkeresi (3/1263) (Anayasa ve Adalet Komisyonları Üyelerinden Kurulu Karma Komisyona) (Başkanlığa geliş tarihi: 16.1.1998)

2.- Rize Milletvekili Şevki Yılmaz’ın Yasama Dokunulmazlığının Kaldırılması Hakkında Başbakanlık Tezkeresi (3/1264) (Anayasa ve Adalet Komisyonları Üyelerinden Kurulu Karma Komisyona) (Başkanlığa geliş tarihi: 16.1.1998)

3.- Rize Milletvekili Şevki Yılmaz’ın Yasama Dokunulmazlığının Kaldırılması Hakkında Başbakanlık Tezkeresi (3/1265) (Anayasa ve Adalet Komisyonları Üyelerinden Kurulu Karma Komisyona) (Başkanlığa geliş tarihi: 16.1.1998)

4.- Rize Milletvekili Şevki Yılmaz’ın Yasama Dokunulmazlığının Kaldırılması Hakkında Başbakanlık Tezkeresi (3/1266) (Anayasa ve Adalet Komisyonları Üyelerinden Kurulu Karma Komisyona) (Başkanlığa geliş tarihi: 16.1.1998)

5.- Eskişehir Milletvekili İbrahim Yaşar Dedelek’in Yasama Dokunulmazlığının Kaldırılması Hakkında Başbakanlık Tezkeresi (3/1267) (Anayasa ve Adalet Komisyonları Üyelerinden Kurulu Karma Komisyona) (Başkanlığa geliş tarihi: 16.1.1998)

6.- İstanbul Milletvekili Tansu Çiller’in Yasama Dokunulmazlığının Kaldırılması Hakkında Başbakanlık Tezkeresi (3/1268) (Anayasa ve Adalet Komisyonları Üyelerinden Kurulu Karma Komisyona) (Başkanlığa geliş tarihi: 16.1.1998)

                                                                   Raporlar

1.- Olağanüstü Hal Bölgesinde ve Kalkınmada Öncelikli Yörelerde İstihdam Yaratılması ve Yatırımların Teşvik Edilmesi ile 193 Sayılı Gelir vergisi Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Tasarısı  ve Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (1/660) (S. Sayısı: 392’ye 1 inci ek)  (Dağıtma Tarihi: 19.1.1998) (GÜNDEME)

2.- Denizcilik Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Tasarısı ile Denizcilik Müsteşarlığının Kuruluş ve Görevleri Hakkında 491 Sayılı Kanun Hükmünde Kararname ve Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (1/602, 1/220) (S. Sayısı: 468) (Dağıtma Tarihi: 19.1.1998) (GÜNDEME)

3.- Artvin Milletvekili Süleyman Hatinoğlu’nun Yasama Dokunulmazlığının Kaldırılması Hakkında Başbakanlık Tezkeresi ve Anayasa ve Adalet Komisyonları Üyelerinden Kurulu Karma Komisyon Raporu (3/173) (S. Sayısı: 435) (Dağıtma Tarihi: 20.1.1998) (GÜNDEME)

4.- Amasya Milletvekili Haydar Oymak’ın Yasama Dokunulmazlığının Kaldırılması Hakkında Başbakanlık Tezkeresi ve Anayasa ve Adalet Komisyonları Üyelerinden Kurulu Karma Komisyon Raporu (3/163) (S. Sayısı: 436) (Dağıtma Tarihi: 20.1.1998) (GÜNDEME)

5.- Şanlıurfa Milletvekili İbrahim Halil Çelik’in Yasama Dokunulmazlığının Kaldırılması Hakkında Başbakanlık Tezkeresi ve Anayasa ve Adalet Komisyonları Üyelerinden Kurulu Karma Komisyon Raporu (3/168) (S. Sayısı: 437) (Dağıtma Tarihi: 20.1.1998) (GÜNDEME)

6.- Afyon Milletvekili İsmet Atilla’nın Yasama Dokunulmazlığının Kaldırılması Hakkında Başbakanlık Tezkeresi ve Anayasa ve Adalet Komisyonları Üyelerinden Kurulu Karma Komisyon Raporu (3/167) (S. Sayısı: 438) (Dağıtma Tarihi: 20.1.1998) (GÜNDEME)

7.- Antalya Milletvekili Deniz Baykal’ın Yasama Dokunulmazlığının Kaldırılması Hakkında Başbakanlık Tezkeresi ve Anayasa ve Adalet Komisyonları Üyelerinden Kurulu Karma Komisyon Raporu (3/183) (S. Sayısı: 439) (Dağıtma Tarihi: 20.1.1998)(GÜNDEME)

8.- Tekirdağ Milletvekili Hasan Peker’in Yasama Dokunulmazlığının Kaldırılması Hakkında Başbakanlık Tezkeresi ve Anayasa ve Adalet Komisyonları Üyelerinden Kurulu Karma Komisyon Raporu (3/857) (S. Sayısı: 440) (Dağıtma Tarihi: 20.1.1998) (GÜNDEME)

9.- İçel Milletvekili D. Fikri Sağlar’ın Yasama Dokunulmazlığının Kaldırılması Hakkında Başbakanlık Tezkeresi ve Anayasa ve Adalet Komisyonları Üyelerinden Kurulu Karma Komisyon Raporu (3/836) (S. Sayısı: 441) (Dağıtma Tarihi: 20.1.1998) (GÜNDEME)

10.- Kayseri Milletvekili Abdullah Gül’ün Yasama Dokunulmazlığının Kaldırılması Hakkında Başbakanlık Tezkeresi ve Anayasa ve Adalet Komisyonları Üyelerinden Kurulu Karma Komisyon Raporu (3/1111) (S. Sayısı: 442) (Dağıtma Tarihi: 20.1.1998) (GÜNDEME)

11.- Erzincan Milletvekili Mustafa Yıldız’ın Yasama Dokunulmazlığının Kaldırılması Hakkında Başbakanlık Tezkeresi ve Anayasa ve Adalet Komisyonları Üyelerinden Kurulu Karma Komisyon Raporu (3/1192) (S. Sayısı: 443) (Dağıtma Tarihi: 20.1.1998) (GÜNDEME)

12.- Aydın Milletvekili Ali Rıza Gönül’ün; Yasama Dokunulmazlığının Kaldırılması Hakkında Başbakanlık Tezkeresi ve Anayasa ve Adalet Komisyonları Üyelerinden Kurulu Karma Komisyon Raporu (3/212) (S. Sayısı: 444) (Dağıtma Tarihi: 20.1.1998) (GÜNDEME)

13.- İzmir Milletvekili Rıfat Serdaroğlu’nun Yasama Dokunulmazlığının Kaldırılması Hakkında Başbakanlık Tezkeresi ve Anayasa ve Adalet Komisyonları Üyelerinden Kurulu Karma Komisyon Raporu (3/172) (S. Sayısı: 445) (Dağıtma Tarihi: 20.1.1998) (GÜNDEME)

14.- Giresun Milletvekili Rasim Zaimoğlu’nun Yasama Dokunulmazlığının Kaldırılması Hakkında Başbakanlık Tezkeresi ve Anayasa ve Adalet Komisyonları Üyelerinden Kurulu Karma Komisyon Raporu (3/311) (S. Sayısı: 446) (Dağıtma Tarihi: 20.1.1998) (GÜNDEME)

15.- Sıvas Milletvekili Muhsin Yazıcıoğlu’nun Yasama Dokunulmazlığının Kaldırılması Hakkında Başbakanlık Tezkeresi ve Anayasa ve Adalet Komisyonları Üyelerinden Kurulu Karma Komisyon Raporu (3/213) (S. Sayısı: 447) (Dağıtma Tarihi: 20.1.1998) (GÜNDEME)

16.- Samsun Milletvekili Murat Karayalçın’ın Yasama Dokunulmazlığının Kaldırılması Hakkında Başbakanlık Tezkeresi ve Anayasa ve Adalet Komisyonları Üyelerinden Kurulu Karma Komisyon Raporu (3/890) (S. Sayısı: 448) (Dağıtma Tarihi: 20.1.1998) (GÜNDEME)

17.- Denizli Milletvekili Hasan Korkmazcan’ın Yasama Dokunulmazlığının Kaldırılması Hakkında Başbakanlık Tezkeresi ve Anayasa ve Adalet Komisyonları Üyelerinden Kurulu Karma Komisyon Raporu (3/182) (S. Sayısı: 449) (Dağıtma Tarihi: 20.1.1998) (GÜNDEME)

18.- Denizli Milletvekili Hasan Korkmazcan’ın Yasama Dokunulmazlığının Kaldırılması Hakkında Başbakanlık Tezkeresi ve Anayasa ve Adalet Komisyonları Üyelerinden Kurulu Karma Komisyon Raporu (3/268) (S. Sayısı: 450) (Dağıtma Tarihi: 20.1.1998) (GÜNDEME)

19.- Eskişehir Milletvekili İbrahim Yaşar Dedelek’in Yasama Dokunulmazlığının Kaldırılması Hakkında Başbakanlık Tezkeresi ve Anayasa ve Adalet Komisyonları Üyelerinden Kurulu Karma Komisyon Raporu (3/178) (S. Sayısı: 451) (Dağıtma Tarihi: 20.1.1998) (GÜNDEME)

20.- Çorum Milletvekili Yasin Hatiboğlu’nun Yasama Dokunulmazlığının Kaldırılması Hakkında Başbakanlık Tezkeresi ve Anayasa ve Adalet Komisyonları Üyelerinden Kurulu Karma Komisyon Raporu (3/193) (S. Sayısı: 452) (Dağıtma Tarihi: 20.1.1998) (GÜNDEME)

21.- Ankara milletvekili Yücel Seçkiner’in Yasama Dokunulmazlığının Kaldırılması Hakkında Başbakanlık Tezkeresi ve Anayasa ve Adalet Komisyonları Üyelerinden Kurulu Karma Komisyon Raporu (3/162) (S. Sayısı: 453) (Dağıtma Tarihi: 20.1.1998) (GÜNDEME)

22.- Kütahya Milletvekili Ahmet Derin’in Yasama Dokunulmazlığının Kaldırılması Hakkında Başbakanlık Tezkeresi ve Anayasa ve Adalet Komisyonları Üyelerinden Kurulu Karma Komisyon Raporu (3/177) (S. Sayısı: 454) (Dağıtma Tarihi: 20.1.1998) (GÜNDEME)

23.- Antalya Milletvekili Bekir Kumbul’un Yasama Dokunulmazlığının Kaldırılması Hakkında Başbakanlık Tezkeresi ve Anayasa ve Adalet Komisyonları Üyelerinden Kurulu Karma Komisyon Raporu (3/316) (S. Sayısı: 455) (Dağıtma Tarihi: 20.1.1998) (GÜNDEME)

24.- Ordu Milletvekili Mustafa Hasan Öz’ün Yasama Dokunulmazlığının Kaldırılması Hakkında Başbakanlık Tezkeresi ve Anayasa ve Adalet Komisyonları Üyelerinden Kurulu Karma Komisyon Raporu (3/827) (S. Sayısı: 456) (Dağıtma Tarihi: 20.1.1998) (GÜNDEME)

25.- İstanbul Milletvekili Ali Talip Özdemir’in Yasama Dokunulmazlığının Kaldırılması Hakkında Başbakanlık Tezkeresi ve Anayasa ve Adalet Komisyonları Üyelerinden Kurulu Karma Komisyon Raporu (3/837) (S. Sayısı: 457) (Dağıtma Tarihi: 20.1.1998) (GÜNDEME)

26.- Konya Milletvekili Nezir Büyükcengiz’in Yasama Dokunulmazlığının Kaldırılması Hakkında Başbakanlık Tezkeresi ve Anayasa ve Adalet Komisyonları Üyelerinden Kurulu Karma Komisyon Raporu (3/847) (S. Sayısı: 458) (Dağıtma Tarihi: 20.1.1998) (GÜNDEME)

27.- Gaziantep Milletvekili Kahraman Emmioğlu’nun Yasama Dokunulmazlığının Kaldırılması Hakkında Başbakanlık Tezkeresi ve Anayasa ve Adalet Komisyonları Üyelerinden Kurulu Karma Komisyon Raporu (3/852) (S. Sayısı: 459) (Dağıtma Tarihi: 20.1.1998) (GÜNDEME)

28.- Rize Milletvekili Ahmet Mesut Yılmaz’ın Yasama Dokunulmazlığının Kaldırılması Hakkında Başbakanlık Tezkeresi ve Anayasa ve Adalet Komisyonları Üyelerinden Kurulu Karma Komisyon Raporu (3/831) (S. Sayısı: 460) (Dağıtma Tarihi: 20.1.1998) (GÜNDEME)

29.- Burdur Milletvekili Mustafa Çiloğlu’nun Yasama Dokunulmazlığının Kaldırılması Hakkında Başbakanlık Tezkeresi ve Anayasa ve Adalet Komisyonları Üyelerinden Kurulu Karma Komisyon Raporu (3/861) (S. Sayısı: 461) (Dağıtma Tarihi: 20.1.1998) (GÜNDEME)

30.- Antalya Milletvekili Hayri Doğan’ın Yasama Dokunulmazlığının Kaldırılması Hakkında Başbakanlık Tezkeresi ve Anayasa ve Adalet Komisyonları Üyelerinden Kurulu Karma Komisyon Raporu (3/851) (S. Sayısı: 462) (Dağıtma Tarihi: 20.1.1998) (GÜNDEME)

31.- Şanlıurfa Milletvekili İbrahim Halil Çelik’in Yasama Dokunulmazlığının Kaldırılması Hakkında Başbakanlık Tezkeresi ve Anayasa ve Adalet Komisyonları Üyelerinden Kurulu Karma Komisyon Raporu (3/269) (S. Sayısı: 463) (Dağıtma Tarihi: 20.1.1998) (GÜNDEME)

32.- Kütahya Milletvekili İsmail Karakuyu’nun Yasama Dokunulmazlığının Kaldırılması Hakkında Başbakanlık Tezkeresi ve Anayasa ve Adalet Komisyonları Üyelerinden Kurulu Karma Komisyon Raporu (3/921) (S. Sayısı: 464) (Dağıtma Tarihi: 20.1.1998) (GÜNDEME)

33.- Kayseri Milletvekili Salih Kapusuz’un Yasama Dokunulmazlığının Kaldırılması Hakkında Başbakanlık Tezkeresi ve Anayasa ve Adalet Komisyonları Üyelerinden Kurulu Karma Komisyon Raporu (3/1044) (S. Sayısı: 465) (Dağıtma Tarihi: 20.1.1998) (GÜNDEME)

 

                                                      Sözlü Soru Önergeleri

1– Ankara Milletvekili Ersönmez Yarbay’ın, Uğur Mumcu Cinayeti konusundaki Meclis araştırması komisyonunca hakkında işlem yapılması istenilen bir askeri savcıya ilişkin Milli Savunma Bakanı ve Başbakan Yardımcısından sözlü soru önergesi (6/841) (Başkanlığa geliş tarihi: 16.1.1998)

2.– Ankara Milletvekili Ersönmez Yarbay’ın, Uğur Mumcu Cinayeti konusundaki Meclis araştırması komisyonunca haklarında işlem yapılması istenilen kişilere ilişkin İçişleri Bakanından sözlü soru önergesi (6/842) (Başkanlığa geliş tarihi: 16.1.1998)

3.– Ankara Milletvekili Ersönmez Yarbay’ın, Uğur Mumcu Cinayeti konusundaki Meclis araştırması komisyonunca haklarında işlem yapılması istenilen savcılara ilişkin Adalet Bakanından sözlü soru önergesi (6/843) (Başkanlığa geliş tarihi: 16.1.1998)

                                                      Yazılı Soru Önergeleri

1.– Muş Milletvekili Sabahattin Yıldız’ın, Muş Alparslan 2.Barajı Projesine ilişkin Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanından yazılı soru önergesi (7/4271)(Başkanlığa geliş tarihi: 15.1.1998)

2.– Aydın Milletvekili Muhammet Polat’ın, Petrol Ofisi Yönetim Kurulu Başkanlığına atanan kişiye ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/4272) (Başkanlığa geliş tarihi: 15.1.1998)

3.– Muş Milletvekili Sabahattin Yıldız’ın, Muş Bulanık-Bitlis Ovakışla, Malazgirt-Karahasan, Nurettinli yollarına ilişkin Bayındırlık ve İskan Bakanından yazılı soru önergesi (7/4273)(Başkanlığa geliş tarihi: 15.1.1998)

4.– Muş Milletvekili Sabahattin Yıldız’ın, Muş Hacı Şeref ve Alaattin Paşa Camilerinin onarım ihtiyacına ilişkin Devlet Bakanından yazılı soru önergesi (7/4274) (Başkanlığa geliş tarihi: 15.1.1998)

5.– Antalya Milletvekili Yusuf Öztop’un, Isparta Belediye Başkanı’na ilişkin Adalet Bakanından yazılı soru önergesi (7/4275)(Başkanlığa geliş tarihi: 15.1.1998)

6.– Samsun Milletvekili Murat Karayalçın’ın, teşvik amaçlı yatırımlara uygulanan elektrik fiyatı indirimi kapsamına Erzurum’un da alınıp alınmayacağına ilişkin Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanından yazılı soru önergesi (7/4276) (Başkanlığa geliş tarihi: 15.1.1998)

7.– Muğla Milletvekili Zeki Çakıroğlu’nun, bazı kuruluşların yönetim kurulu üyeliklerine yapılan atamalara ilişkin Sanayi ve Ticaret Bakanından yazılı soru önergesi (7/4277)(Başkanlığa geliş tarihi: 15.1.1998)

8.– Bursa Milletvekili Ertuğrul Yalçınbayır’ın, doğalgaz talebi miktarına ilişkin Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanından yazılı soru önergesi (7/4278) (Başkanlığa geliş tarihi: 16.1.1998)

9.– Bursa Milletvekili Ertuğrul Yalçınbayır’ın, Bursa-Mudanya-Aydınpınar köyü Çaylaklar Mevkiinde yapılan imar planı değişikliğine ilişkin Bayındırlık ve İskan Bakanından yazılı soru önergesi (7/4279) (Başkanlığa geliş tarihi: 16.1.1998)

10.– Bursa Milletvekili Ertuğrul Yalçınbayır’ın, Bursa-Osmangazi Yeşilşehir Projesine ilişkin Çevre Bakanından yazılı soru önergesi (7/4280) (Başkanlığa geliş tarihi: 16.1.1998)

11.– Bursa Milletvekili Ertuğrul Yalçınbayır’ın, Gıyabi tevkif müzekkerelerinin infazına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/4281) (Başkanlığa geliş tarihi: 16.1.1998)

12.– Balıkesir Milletvekili Ahmet Bilgiç’in, Kazdağları Milli Parkı çevresindeki madencilik faaliyetlerine ilişkin Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanından yazılı soru önergesi (7/4282)(Başkanlığa geliş tarihi: 16.1.1998)

13.– Balıkesir Milletvekili Ahmet Bilgiç’in, Kazdağları Milli Parkı’na ilişkin Orman Bakanından yazılı soru önergesi (7/4283)(Başkanlığa geliş tarihi: 16.1.1998)

14.– İçel Milletvekili D.Fikri Sağlar’ın, Taşucu-Girne feribot seferlerinin kaldırılmasının nedenine ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/4284) (Başkanlığa geliş tarihi: 16.1.1998)

15.– Trabzon Milletvekili Kemalettin Göktaş’ın, Trabzon Valiliği İl Özel İdare emrine gönderilen paraya ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/4285)(Başkanlığa geliş tarihi: 16.1.1998)

16.– Trabzon Milletvekili Kemalettin Göktaş’ın, Trabzon ve Rize Belediyelerine Başbakanlık Acil Hizmet Fonundan yardım yapılıp yapılmadığına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/4286)(Başkanlığa geliş tarihi: 16.1.1998)

17.– Trabzon Milletvekili Kemalettin Göktaş’ın, Trabzon ve Rize Belediyelerine yapılan yardımlara ilişkin Maliye Bakanından yazılı soru önergesi (7/4287)(Başkanlığa geliş tarihi: 16.1.1998)

18.– Trabzon Milletvekili Kemalettin Göktaş’ın, Trabzon ve Rize Belediyelerine yapılan yardımlara ilişkin Çevre Bakanından yazılı soru önergesi (7/4288)(Başkanlığa geliş tarihi: 16.1.1998)

19.– Balıkesir Milletvekili Ahmet Bilgiç’in, “Yunan Vatandaşı”, “Haymatlos” ve “Statüsüz” olarak Türkiye’de yaşayan göçmenlere ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/4289)(Başkanlığa geliş tarihi: 16.1.1998)

                                               Meclis Araştırması Önergeleri

1.–  Denizli Milletvekili Mehmet Gözlükaya  ve 20 arkadaşının, TEKEL’in özelleştirilmesine yönelik uygulamaların araştırılması amacıyla Anayasanın 98 inci, İçtüzüğün 104 ve 105 inci maddeleri uyarınca bir Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi.(10/236)(Başkanlığa geliş tarihi: 15.1.1998)

2.– Batman Milletvekili Musa Okçu  ve 31 arkadaşının, TPAO ve TÜPRAŞ’ın içinde bulunduğu durumun araştırılarak daha etkin ve verimli çalışabilmeleri için alınması gereken tedbirlerin belirlenmesi amacıyla Anayasanın 98 inci, İçtüzüğün 104 ve 105 inci maddeleri uyarınca bir Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi. (10/237)(Başkanlığa geliş tarihi: 16.1.1998)
BİRİNCİ OTURUM

Açılma Saati : 12.00

 20 Ocak 1998 Salı

BAŞKAN : Başkanvekili Yasin HATİBOĞLU

KÂTİP ÜYELER : Levent MISTIKOĞLU (Hatay), Haluk YILDIZ (Kastamonu)

 

 

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, çalışmalarımızın hayırlara vesile olmasını Cenabı Allah’tan niyaz ederek, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 44 üncü Birleşimini açıyorum.

III.- YOKLAMA

BAŞKAN – Ad okunmak suretiyle yoklama yapılacaktır; sayın milletvekillerinin, salonda bulunduklarını yüksek sesle işaret buyurmalarını rica ediyorum.

(Yoklama yapıldı)

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, toplantı yetersayımız vardır; ancak, bu sayıya güvenmeyin; âdet olmadığı halde söyleyeyim ki, yerinizi beğenip, uzun süre oturasınız; 185’tir sayı...

İRFAN KÖKSALAN (Ankara) – Sayın Başkan, böyle bir Başkanlık görevi var mı?! Milletvekillerini bu tarzda ikaz edemezsiniz!..

BAŞKAN – Var tabiî efendim, var, var... Niye var...

İRFAN KÖKSALAN (Ankara) – Yok, yok... Öyle Başkanlık olmaz; çok asabî konuşuyorsunuz.

BAŞKAN – Var efendim... Niye var: Şimdi, bu kararı alıyorsunuz, ondan sonra da sayın milletvekilleri salonu boşaltıyor; bir karar yetersayısı istenince, bir yoklama istenince, deniliyor ki...

İRFAN KÖKSALAN (Ankara) – Burası Parlamento....

BAŞKAN – Müsaade buyurun efendim... Görüşmeleri sükûnetle götürmek benim görevim; o açıdan uyarıyorum.

İRFAN KÖKSALAN (Ankara) – “Yerinizi beğenesiniz” filan ne biçim ifade; olur mu öyle şey!

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, toplantı yetersayımız vardır; görüşmelere başlıyoruz.

Gündeme geçmeden önce, üç sayın üyeye gündemdışı söz vereceğim.

Gündemdışı söz talebinde bulunan dört arkadaşım oldu. Bunlardan birisi, Cumhuriyet Halk Partisi Denizli Milletvekili Sayın Hilmi Develi.

Sayın Develi?.. Yok.

ALGAN HACALOĞLU (İstanbul) – Yarın...

BAŞKAN – Peki efendim, yarın dikkate alacağım; durum müsait olursa...

İkinci sırada, Sayın Naci Terzi; üçüncü sırada, Sayın Abdullah Gül; dördüncü sırada, Sayın Mete Bülgün...

Daha önceki talepleri değerlendirirken, Sayın Hilmi Develi’ye, Sayın Abdullah Gül’e ve Sayın Mete Bülgün’e söz vermiştim; ancak, Sayın Develi, hazır olmadığını, yarın için istediğini; Sayın Bülgün, Ankara dışında olduğunu, gelemeyeceğini ifade ettiği için, şimdi, diğer söz isteyen arkadaşlarıma söz verdim ve sırayla çağırıyorum:

IV. – BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI

A)  GÜNDEMDIŞI KONUŞMALAR

1. – Erzincan Milletvekili Naci Terzi’nin, parlamenter sisteme ilişkin gündemdışı konuşması

BAŞKAN – Sayın Terzi’nin parlamenter sistemle ilgili gündemdışı söz talebi vardı.

Buyurun efendim.

NACİ TERZİ (Erzincan) – Değerli Başkan, değerli milletvekilleri; sözlerimin başında, hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Değerli arkadaşlarım, Yüce Meclisin duvarlarında “hâkimiyet, kayıtsız şartsız milletindir” ibaresi yazılıdır ve demokrasinin var olduğu dünyanın her bir köşesinde de, tıpatıp bunun aynısı olmasa da, muhakkak benzeri bir ibare vardır.

Değerli arkadaşlarım, Yüce Meclisimizin duvarlarında her gün görmeye alışkın olduğumuz bu sözü ben neden hatırlatma gereği duydum; bu sözü her gün göre göre, artık vurdumduymazlığa başladık; bu sözün ne kadar mühim bir söz olduğuna bugün bir kez daha vurgu yapma gereği vardır.

Değerli milletvekilleri “hâkimiyet, kayıtsız şartsız milletindir” ibaresi, Meclisimizin duvarlarında asılı güzel bir vecize değildir yalnızca. Evet, son derece güzel bir vecizedir; ama, aynı zamanda, demokrasinin en temel, belki de, olmazsa olmaz tek koşuludur. Bu sözü bir kenara koyun, demokrasiden geriye ne kalır; kocaman bir hiç. Ama, ne yazık ki, bizler, zaman zaman, bu sözü, yalnızca güzel bir vecize olarak alma eğilimine giriyoruz. Oysa, bu ibare, demokratik ülkelerin anayasalarında ilk madde olarak yer alması gereken temel bir koşuldur. Bu ibareyi güzel bir vecize olarak alır, gereklerinden bilerek bilmeyerek kaçınırsanız, demokrasi adı altında başka yönetim biçimlerine yelken açarsınız; hem milleti hem de kendinizi, demokrasi diye boş yere kandırmış olursunuz.

Değerli arkadaşlarım, bu söz, aynı zamanda, çatısı altında bulunduğumuz Yüce Parlamentonun ve biz parlamenterlerin varlık sebebidir, meşruiyet kaynağımızdır. O nedenle, bazı kişi ve kurumlar, zaman zaman, bilerek ve bilmeyerek, millet iradesini yok sayma, başka meşruiyet zeminlerine oturma arayışlarına girseler bile, meşruiyetini milletten alan kurum ve kuruluşların ve bu kurumun üyeleri olarak, bu temel ilkenin gereklerini her zaman yerine getirmeli ve getirmeliyiz de.

Değerli arkadaşlarım, Parlamentonun ve parlamenterlerin ve hatta siyasal partilerin itibarlarını ve sistem içindeki konumlarıyla, fonksiyonlarını sıfırlamaya yönelik bilinçli kampanyalar yürütülmektedir. Bu, açık söylemek gerekirse, millet iradesini yok saymak isteyen, bu eğilimde olan mihrakların bir çabasıdır. Her ne kadar bizler de bu propagandalara bolca malzeme veriyorsak da, sistem içerisindeki konumlarımızın ve fonksiyonlarımızın sıfırlanmak istenmesi, ne haklı bir zemine dayanmaktadır ne de demokrasiye hizmet etmektedir.

Değerli Başkan, değerli milletvekilleri; bu propagandaların goygoyculuğunu yapmak, sanıldığı gibi, bir prim yapmaz ve yapmamaktadır da. Bunun anlamı gayet açıktır; bu propagandalara mal bulmuş Mağribi gibi sarılmak, tek kelimeyle, bindiği dalı kesmektir. Demokratik Türkiye özlemi taşıyorsak, Parlamentonun, parlamenterlerin ve siyasal partilerin sistem içerisindeki ağırlıklarını ve işlevlerini artırmaktan başka çaremiz yoktur. Bu, bütün siyasal partiler ve parlamenterler için ortak bir paydadır. Bu ortaklık üzerine işbirliğimizi artırmak durumundayız. Parlamentonun, parlamenterlerin ve siyasal partilerin sıfırlanmak istendiği bir dönemde, küçük hesaplar yapmak, küçük siyasal çıkarlar peşinde koşmak, ancak küçük politikacıların...

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Sayın Terzi, hemen toparlar mısınız efendim.

NACİ TERZİ (Devamla) – Toparlayacağım Sayın Başkanım.

...veya milletten ümidini kesmiş, istikballerini aradönemlere endekslemiş, aradönemlerde ikbal arayan, tabansız politikacıların işi olabilir.

Değerli arkadaşlarım “hâkimiyet, kayıtsız şartsız milletindir” ibaresinin gereklerini yerine getirecek olan, başka bir ifadeyle, demokrasinin haysiyetini ve namusunu koruyacak olan, ne falancadır ne de filancadır; topu, başkasına atmanın veya topu, taca atmanın hiç âlemi yok; bu görev, öncelikle bizimdir. Demokrasinin namusunu korumak için yoksak, ne için varız?! Bugün için yoksak, ne gün için varız? Bu görev için, böyle günler için yoksak, hiç yokuz demektir; hiç olmasak da hiçbir şey değişmez demektir. Bu, bizim, varlıkla yokluk çizgimizdir.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Sayın Terzi, ikinci kez süre verdim efendim; siz, onun hepsini okuyacaksanız süre yetmez.

NACİ TERZİ (Devamla) – Bitiriyorum Sayın Başkanım; son cümlelerim...

BAŞKAN – Efendim, lütfen, selam verir misiniz Sayın Genel Kurula.

NACİ TERZİ (Devamla) – Son cümlelerim Sayın Başkanım.

BAŞKAN – Buyurun.

NACİ TERZİ (Devamla) – ...Ne yazık ki, bazı siyasîlerimizin çizginin öte yanına geçtiklerini üzülerek görüyoruz. “Hâkimiyet, kayıtsız şartsız milletindir” sözü için varsak, millet bizimdir; korkmayın, üzülmeyin.

Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (RP, ANAP ve DYP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Sayın Terzi, teşekkür ediyorum.

2. – Kayseri Milletvekili Abdullah Gül’ün, Refah Partisinin Anayasa Mahkemesi tarafından alınan kapatılma kararına ilişkin gündemdışı konuşması

BAŞKAN – İkinci sırada gündemdışı söz talebinde bulunan Sayın Abdullah Gül -üçüncü sıradaydı; ama, Sayın Develi bulunmadığı için ikinci sırada konuşacak- siyasî partilerin vazgeçilmezliğiyle ilgili olarak...

Sayın Abdullah Gül, buyurun. (RP sıralarından alkışlar)

ABDULLAH GÜL (Kayseri) – Sayın Başkan, Türkiye Büyük Millet Meclisinin değerli üyeleri; benim de Genel Başkan Yardımcısı olduğum Refah Partisinin, Anayasa Mahkemesi tarafından 16 Ocak 1998 Cuma günü kapatılmasıyla ilgili söz almış bulunuyorum.

Sayın Başkan, Anayasa Mahkemesinin kararı kesindir; gerekçeleri bizim için kabul edilemez olsa bile, bu kararı, tabiî tanıyoruz ve bu karara uyacağız; ama, bu kararı tanıyoruz demek, bu kararın tartışılamaz olduğu anlamına kesinlikle gelmez. Demokratik olduğunu iddia eden bütün ülkelerde olduğu gibi, Türkiye’de de, bu, çok tartışılacaktır, tartışılmaya da başlanmıştır ve bu tartışmalar, maalesef, bütün dünya ülkeleri arasında Türkiye’nin kategorisini de düşürmüştür.

Kapatılan Refah Partisi neydi; hep beraber girdiğimiz son seçimlerde, burada mevcut olan siyasî partilerin hepsinden daha çok oy almış ve Türk Halkının sevgisine, bütün siyasî partilerden daha çok mazhar olmuş bir partiydi; 6 milyon oy almıştı. Türkiye’nin en büyük partisiydi ve Türkiye Büyük Millet Meclisinin; yani, bu Meclisin de, en büyük milletvekili grubunu oluşturmuştu ve Refah Partisi, içinden, başbakan çıkarmıştı, 18 bakan çıkarmıştı...

Sayın Başkan, konuşacaklarsa, lütfen dışarıda konuşsun arkadaşlar... İkaz ederseniz memnun olurum.

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, rica ediyorum, sükûnetle dinleyelim efendim.

Buyurun.

ABDULLAH GÜL (Devamla) – Türkiye Büyük Millet Meclisinin birçok komisyonunun da başkanını vermişti. İşte, böyle bir parti kapatıldı.

Peki, niçin kapatıldı? Refah Partisi, teröre bulaştığı için kapatılmadı; şiddete karıştığı için kapatılmadı; terörü veya şiddeti övdüğü, teşvik ettiği, dolaylı olarak desteklediği için de kapatılmadı veya halkı, kavgaya, şiddete davet ettiği için de kapatılmadı; yolsuzluğun, hırsızlığın odağı olduğu için de kapatılmadı. O zaman, Refah Partisi niçin kapatıldı; gerekçeli karar çıkınca, bütün dünya ve herkes, hep beraber göreceğiz; fakat, savcının iddiaları ortada olduğu için, biliyoruz, gerekçeli karar çıkarılmasa bile, on sene önce bazı üyelerin yaptığı konuşmalardan dolayı kapatıldı; Başbakanın ramazan günü verdiği bir iftar yemeğinden dolayı kapatıldı. Bu iftar yemeğine katılanların hiçbiri, kaçak insanlar, vatandaşlık hakları kısıtlanmış insanlar da değildi. Türkiye Büyük Millet Meclisinin kürsülerinde sorumsuzluk kaldırıldığı için kapatıldı. 1994 yılında, ülkemizi daha çok demokratikleştirelim diye, bütün siyasî partilerle beraber, bizim de demokratikleşme paketimizden dolayı kapatıldı; o demokratikleşme paketi, o zamanki Meclis Başkanı Sayın Cindoruk’a verildi ve o toplantıda yapılan konuşmalardan dolayı kapatıldı. Bir bakanın, tutuklu olan bir kişiyi hapishanede ziyaret ettiği için kapatıldı. Bütün bunlardan dolayı karar verildi ki, Refah Partisi odak haline geldi!..

Değerli arkadaşlarım, burada çok önemli olan nokta şudur: Siyasî Partiler Kanununun 103 üncü maddesi, gördüğümüz, duyduğumuz kadarıyla, Anayasa Mahkemesi tarafından, gerekli görüldüğü için, o gün kaldırıldı, devam edildi ve odak olduğuna karar verildi.

Burada herkes için önemli olan nokta şudur: 16 Ocaktan itibaren Türkiye’de demokrasinin sınırları daraltılmıştır, demokrasinin normları düşürülmüştür; çünkü, Anayasa Mahkemesi, bir siyasî partinin, suç odağı haline gelmesine, vicdanen karar verebilir hale gelmiştir; yani, bir hüküm arama şartını kaldırmıştır, bir sübut bulma şartını kaldırmıştır.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Sayın Gül, lütfen, toparlayınız efendim.

ABDULLAH GÜL (Devamla) – Bu demektir ki, Türkiye Cumhuriyetinde bir siyasî partiyi kapatmak, herhangi bir ilin yardımlaşma derneğini kapatmaktan çok daha kolay hale gelmiştir. Böyle bir demokratik ülke, böyle bir hukuk devleti olamaz; ancak, ideolojik veya bürokratik bir devlet olur. Çünkü, bir derneği kapatmak için, otuz senelik Dernekler Kanunumuza göre, o derneğin, suç odağı haline geldiğinin ispatlanması, hüküm giymesi gerekir; ama, bir siyasî partinin kapatılması için, bundan sonra bir hüküm giyme şartı, bir suçun ispatlanması şartına gerek kalmamıştır. Dolayısıyla, eğer, Anayasa Mahkemesinin 11 üyesinden 6’sı, dosyalar üzerinden -bildiğiniz gibi, tabiî mahkeme, şahitler falan olmadığı için- “evet, suç odağı olmuştur” derse, Anayasa Mahkemesi de “bu partiyi kapatırım” diyebilir hale gelmiştir.

Çok önemli bir nokta da şudur: Anayasa değişikliği 1995 yılında yapılmıştır; bizimle ilgili suç olduğu iddia edilen olayların hepsi 1995 yılından önce olmuştur; ikisi hariç; Başbakanlıkta verilen iftar ve bir bakanın bir tutukluyu ziyareti. Bunların dışındaki iddiaların -ki, o iddialar suç olarak kabul edildiğine göre- hepsi anayasa değişikliği yapılmadan, yani, 1995 yılından önce olmuştur; o zaman böyle bir suç unsuru yoktu. Yani, siz, bugün, siyasî faaliyette bulunurken, 2000 yılında yapılması muhal bir anayasa değişikliğini dikkate alarak hareket etmek durumundasınız. Böyle bir hukuk devleti -yine- olmaz, böyle bir demokratik ülke -yine- olmaz.

Değerli arkadaşlar, son olarak şunu söylemek istiyorum...

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Sayın Gül, lütfen, toparlayın efendim. Son cümlenizi...

ABDULLAH GÜL (Devamla) – Bitiriyorum efendim, müsaade ederseniz...

Böylelikle, Türkiye’de derneklere verilen güvence ve teminat, demokrasinin ve her şeyin vazgeçilmez unsuru olan siyasî partilerimize  verilmemiştir. Muhakkak ki, en objektif hükmü, tabiî ki, tarih ve zaman verecektir; ama, önyargısız düşünen, bütüncü bir bakış açısına sahip olan, paranoyadan ve vesveselerden uzak olan aklıselim sahibi kişiler, zaten, şimdiden, bu kararı değerlendirmektedirler. Sokrat’ı ölüme mahkûm eden mahkemeden Galile’nin muhakemesine, Dreyfus davasından Menderes’in idamına kadar uzanan bütün bu çizgide, hukuk olmasa bile, hâkimlerin ve mahkemelerin yanıldığını gösteren çok örnek vardır...

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

ABDULLAH GÜL (Devamla) – Bitiriyorum Sayın Başkan.

...Refah Partisi davası da işte bunlardan biri olmuştur.

Hepinize saygılar sunuyorum. (RP ve DYP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Sayın Gül, teşekkür ediyorum.

Sayın milletvekilleri, gündemdışı görüşmeler tamamlanmıştır.

Cumhurbaşkanlığı tezkereleri vardır; okutacağım; ancak,  hem tezkereler hamuleli hem de okutulacak araştırma önergeleri var. Bu nedenle, sayın kâtip üyenin bunları oturduğu yerden okuması hususunu izninize sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

Cumhurbaşkanlığı tezkerelerini okutuyorum :

B) TEZKERELER VE ÖNERGELER

1. – Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyetine gidecek olan Devlet Bakanı Hasan Gemici’ye, dönüşüne kadar, Devlet Bakanı Şükrü Sina Gürel’in vekâlet etmesinin uygun görüldüğüne ilişkin Cumhurbaşkanlığı tezkeresi (3/1269)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşmelerde bulunmak üzere 15 Ocak 1998 tarihinde Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyetine gidecek olan Devlet Bakanı Hasan Gemici’nin dönüşüne kadar; Devlet Bakanlığına, Devlet Bakanı Prof.Dr.Şükrü S. Gürel’in vekâlet etmesinin, Başbakanın teklifi üzerine, uygun görülmüş olduğunu bilgilerinize sunarım.

                                                                                                              Süleyman Demirel                                             Cumhurbaşkanı

BAŞKAN – Bilgilerinize sunulmuştur.

Bir başka tezkereyi okutuyorum :

2. – İspanya’ya gidecek olan Millî Savunma Bakanı ve Başbakan Yardımcısı İsmet Sezgin’e, dönüşüne kadar, Devlet Bakanı Mehmet Batallı’nın vekâlet etmesinin uygun görüldüğüne ilişkin Cumhurbaşkanlığı tezkeresi (3/1270)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşmelerde bulunmak üzere, 19 Ocak 1998 tarihinde İspanya’ya gidecek olan Millî Savunma Bakanı ve Başbakan Yardımcısı İsmet Sezgin’in dönüşüne kadar; Millî Savunma Bakanlığı ve Başbakan Yardımcılığına, Devlet Bakanı Mehmet Batallı’nın vekâlet etmesinin, Başbakanın teklifi üzerine, uygun görülmüş olduğunu bilgilerinize sunarım.

                                                                                                              Süleyman Demirel                                             Cumhurbaşkanı

BAŞKAN – Bilgilerinize sunulmuştur.

Bir başka tezkere daha var, okutuyorum :

3. – Almanya’ya gidecek olan Devlet Bakanı Refaiddin Şahin’e, dönüşüne kadar, Ulaştırma Bakanı Necdet Menzir’in vekâlet etmesinin uygun görüldüğüne ilişkin Cumhurbaşkanlığı tezkeresi (3/1271)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

17 Ocak 1998 tarihinde Almanya’ya gidecek olan Devlet Bakanı Refaiddin Şahin’in dönüşüne kadar; Devlet Bakanlığına, Ulaştırma Bakanı Necdet Menzir’in vekâlet etmesinin, Başbakanı teklifi üzerine, uygun görülmüş olduğunu bilgilerinize sunarım.

                                                                                                              Süleyman Demirel                                             Cumhurbaşkanı

BAŞKAN – Bilgilerinize sunulmuştur.

Meclis araştırması önergeleri vardır; sırayla okutup, bilgilerinize sunacağım:

C) GENSORU, GENEL GÖRÜŞME, MECLİS SORUŞTURMASI VE MECLİS ARAŞTIRMASI ÖNERGELERİ

1. – Denizli Milletvekili Mehmet Gözlükaya ve 20 arkadaşının, Tekelin özelleştirilmesine yönelik uygulamaların araştırılması amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/236)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Tekelin ana amacı, Türk tütününü yurt içinde ve yurt dışında desteklemek ve değerlendirmektir. Tekel, bu görevini bugüne kadar başarı ile yerine getirmiştir.

1941 yılında kurulan Tekelin, 87 tütün işletmesi, 20 alkollü içki fabrikası, 8 sigara ve 1 kibrit fabrikası bulunmakta ve 50 bine yakın çalışanı mevcuttur. 1997 yılında 397 trilyonluk hâsılat gerçekleştirmiş, bu gelirin 161 trilyonu kamu harcamalarına aktarılırken, 15 trilyon lira da kâr etmiştir. Böylesine büyük gelir sağlayan Tekel, Hükümet tarafından yavaş yavaş elden çıkarılmak istenmektedir.

Tekelin özelleştirilmesi için Meclisten yasa çıkarmanın imkânsız olduğunu gören Hükümet “ortaklık girişimi” adı altında yasal denetimden kaçabilmek için gizli pazarlıklarla British American Tobacco Şirketi, Tekelin çoğunluk hissesi ile Akhisar Fabrikasını alıyor ve kurumun en yüksek satışlı Samsun ve Yeni Harman sigaralarının isim hakları, 49 yıllığına söz konusu ortaklığa devrediliyor. Şirketin de yüzde 51’i BAT’a veriliyor. Akhisar Sigara Fabrikasının da yüzde 51’i yabancı şirketlerce yönetilecek bir ortaklığa devrediliyor.

Tekelin özelleştirilmesinde, Hükümet kanun ve hukuk engellerini aşabilmek için yabancı şirkete fabrika ortaklığı kurdurarak, Tekelin en etkili üretimlerini yabancı tekellere teslim etme yolunu seçmiştir. Yabancı ortaklığa devir ve diğer fabrikalarda üretilen markaların üretim hakkının verilmesi ile yasadışı yoldan Tekelin özelleştirilmesinin gerçekleştirilmesine çalışılmıştır. Yüzde 100 yerli tütünle Tekel fabrikalarında üretilen sigaraların üretim ve  denetiminin tamamen yabancı tekele devredilmesi ile yerli tütün üreticisinin kaderi de yabancıların inisiyatifine bırakılmıştır.

Yapılan bu özelleştirme kanunlara aykırıdır.

233 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin Özelleştirme Uygulamalarının Düzenlenmesine ve Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanunun 35 inci maddesiyle değiştirilen hükmü gereğince Tekel, bir kamu iktisadî kuruluşu (KİK)’dur. Kamu iktisadî kuruluşu, sermayenin bir bölümü veya yarısı devlete ait bir kuruluş olmayıp, sermayesinin tamamı devlete ait bir kuruluştur. Bu nedenle, sermaye yapısını değiştirecek herhangi bir girişim, yani hisse satışı, 4046 sayılı Yasanın 1 inci maddesinin son fıkrasına göre, ancak bu konuda çıkarılabilecek özel bir kanunla mümkün olabilecektir. Mevcut haliyle, Tekel, özelleştirme programına ya da kapsamına alınamaz.

Diğer yandan, 6224 sayılı Yasanın 1 inci maddesine 4105 sayılı Kanunla eklenen fıkra gereğince, Türkiye’ye ithal edilecek yabancı sermaye, ülke genelinde tekel teşkil edecek faaliyetlerde bulunan kuruluşlarda çoğunluk hissesine sahip olamayacağı, bir kamu iktisadî kuruluşu olan Tekelin, ülke çapında tekel teşkil edecek faaliyetlerde bulunan kuruluşlardan olduğu için, kuracağı hiçbir iştirakte yabancı payı yüzde 50’yi aşamaz. Bu hükme rağmen, Tekelin hissesinin yüzde 52’si BAT’a ait olacağından, iştirakin kurulması yasal olarak mümkün değildir. Tekelin, hisse senedi satışı gibi mülkiyet devredecek biçimde özelleştirilmesi için yasa çıkarılması zorunludur.

Yüzde 100 Türk tütünü ile üretilen sigaralar sadece Türkiye’de tüketiliyor, bunları sadece Tekel üretiyor. Tekelin fabrika ve markaları yabancı sigara şirketine satılınca, bu tütünün alıcısı kalmayacağından, Türk tütüncülüğü yok olacak, tütün alımları tamamen yabancı firmaya devredilmiş olacaktır.

Tekelin özelleştirilmesinde ihale açılmamış ve marka hakkının değer tespiti yapılmamıştır. Pazarlıklar kapalı kapılar arkasında ve hukukî denetimden uzak sürdürülmüş olup, rekabet ortamı yaratılmamıştır. Kısacası, ben yaptım oldu denmektedir.

Halen, Tekelde görev yapan yaklaşık 16 bin sendikalı işçilerde bir tedirginlik, bir umutsuzluk hâkimdir. Biz ne olacağız diye düşünmeye başlamışlardır. İşçilerin durumları hakkında herhangi bir açıklama ve programa rastlamak mümkün değildir. Bu arada yaklaşık olarak 3,5 milyon civarında insanımızın tek geçim ve gelir kaynağı tütündür. Dar gelirli vatandaşlarımızın geçim kaynağını kurutmak, onları perişan etmek doğru bir davranış olamaz. Tütüncülükle uğraşan vatandaşlarımız bundan böyle nerede ve ne şekilde istihdam ettirilecektir.

Tekel, 1997 yılında 15 trilyon lira kâr etmiştir; biraz teknoloji tadilatı yapıldığı takdirde, bu kâr oranının daha da yukarılara çıkacağı muhakkaktır. Buna rağmen Tekel, gerçek değerinin çok altında özelleştirilmek istenilmektedir. Bunun nedenini anlamak mümkün değildir.

Yukarıda açıklanan hususların araştırılması ve gerekli tedbirlerin alınabilmesi için Anayasanın 98, İçtüzüğün 104 ve 105 inci maddeleri gereğince bir Meclis araştırması açılmasını arz ederiz.

Saygılarımızla.

1 - Mehmet Gözlükaya                              (Denizli)

2- Turhan Güven                                        (İçel)

3- A. Sezal Özbek                                       (Kırklareli)

4- Ali Rıza Gönül                                       (Aydın)

5- Hacı Filiz                                                (Kırıkkale)

6- Mahmut Nedim Bilgiç                            (Adıyaman)

7- İsmet Attila                                            (Afyon)

8- Nihan İlgün                                             (Tekirdağ)

9- Zeki Ertugay                                           (Erzurum)

10- Mustafa Dedeoğlu                                (Muğla)

11- Nurhan Tekinel                                     (Kastamonu)

12- İ. Cevher Cevheri                                  (Adana)

13- Ahmet İyimaya                                    (Amasya)

14- M. Necati Çetinkaya                            (Konya)

15- Mehmet Sağlam                                    (Kahramanmaraş)

16- Hayri Doğan                                         (Antalya)

17- Saffet Arıkan Bedük                             (Ankara)

18- Mehmet Ali Yavuz                               (Konya)

19- Nevzat Ercan                                        (Sakarya)

20- Bekir Aksoy                                         (Çorum)

21- Y. Fevzi Arıcı                                       (İçel)

BAŞKAN – Önerge gündemde yerini alacak, Meclis araştırması açılıp açılmaması hususundaki öngörüşme, sırasında yapılacaktır.

Bir başka Meclis araştırması talebi vardır; okutuyorum:

2. – Batman Milletvekili Musa Okçu ve 31 arkadaşının, TPAO ve TÜPRAŞ’ın içinde bulunduğu durumun araştırılarak daha etkin ve verimli çalışabilmeleri için alınması gereken tedbirlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/237)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Türkiye Petrolleri Anonim Ortaklığı (TPAO) ve TÜPRAŞ’ın içinde bulunduğu durumun araştırılarak daha etkin ve verimli faaliyetlerde bulunabilmeleri için alınması gereken tedbirlerin belirlenmesi amacıyla Anayasanın 98 inci, İçtüzüğün 104 ve 105 inci maddeleri uyarınca bir Meclis araştırması açılmasını arz ederiz.

Saygılarımızla.

1- Musa Okçu                                             (Batman)

2- Mustafa Kemal Ateş                              (Kilis)

3- Sacit Günbey                                          (Diyarbakır)

4- Ömer Ekinci                                            (Ankara)

5- Ömer Naimi Barım                                  (Elazığ)

6- Kazım Arslan                                          (Yozgat)

7- İ. Ertan Yülek                                          (Adana)

8- Kahraman Emmioğlu                               (Gaziantep)

9- Feti Görür                                               (Bolu)

10- Mehmet Aykaç                                     (Çorum)

11- Mustafa Köylü                                     (Isparta)

12- Latif Öztek                                           (Samsun)

13- Tevhit Karakaya                                   (Erzincan)

14- Memduh Büyükkılıç                             (Kayseri)

15- Temel Karamollaoğlu                            (Sıvas)

16- Muhammet Polat                                  (Aydın)

17- Naci Terzi                                             (Erzincan)

18- Mehmet Altan Karapaşaoğlu                (Bursa)

19- Zeki Karabayır                                      (Kars)

20- Abdullah Gencer                                   (Konya)

21- Nezir Aydın                                          (Sakarya)

22-  Fikret Karabekmez                              (Malatya)

23- İlyas Arslan                                          (Yozgat)

24- Yakup Budak                                        (Adana)

25- Abdullah Arslan                                    (Tokat)

26- Yaşar Canbay                                        (Malatya)

27- Sabahattin Yıldız                                   (Muş)

28- Mustafa Hasan Öz                               (Ordu)

29- Sıtkı Cengil                                            (Adana)

30- Nurettin Aktaş                                      (Gaziantep)

31- Şaban Şevli                                            (Van)

32- Zeki Ergezen                                         (Bitlis)

Gerekçe:

TPAO, yurdumuzun ilk millî petrol şirketidir. İlkel araç gereçle ve bölge halkının insangücüyle bugünkü hale gelmiştir. 1990 yılına kadar küçümsenmeyecek derecede başarıya ulaşan TPAO, 1992 yılından sonra sondaj ve sondajlı arama yatırımlarının askıya alınması, modernizasyon projelerinin hayata geçirilememesi nedeniyle verimsizleşmiş ve gerilemiştir.

Son dört yıl içerisinde, petrol arama yatırımları, yeni teknolojinin ülkemize alınması, ortak petrol arama anlaşmaları, bizce, sonuçsuz kalmış veya kulakardı edilmiştir. Örnek verecek olursak, TPAO saha etütleri, 1991 yılına göre çok gerilemiştir. 1991 yılında jeolojik alanda 140, jeofizik alanda 110 olan saha edütleri, 1995 yılında jeolojik alanda 90, jeofizik alanda 80’e düşmüştür. 1996 yılında, saha etütleri daha da düşük seviyelere gerilemiştir. Ayrıca, kurum, 1990 yılında, ülkede 95 adet sondaj yaparak 200 bin metre inebilmiş iken, 1991 yılında 90 adet sondajla 185 bin metre, 1995 yılında ise, ancak, 16 sondaj yaparak 30 590 metreye inebilmiştir.

Hampetrol üretimi 1991 yılında 3 milyon 500 bin ton iken, 1995 yılında 2 milyon 600 bin tona düşmüş; doğalgaz üretimi ise, 1991 yılında 203 milyon metreküpten 1995 yılında 180 milyon metreküpe düşmüştür. Yine, 1991 yılında 285 kuyu tamamlanırken, 1995 yılında, ancak, 53 kuyu tamamlanabilmiştir.

Kurumun elinde 35 sondaj makinesi (kulesi) bulunmasına rağmen, 11 kule çalıştırılacak kadar sondaj ekibi bulunmaktadır. Bu ekiplerin 4’ü Batman’da, 5’i Adıyaman’da ve 2’si de Trakya’da bulunmaktadır. On yıl öncesine göre ekip sayısı yarıya düşmesine rağmen, bölgedeki bu ekiplerin tamamının çalıştığı vaki olmamıştır. Özellikle, Batman’da, son üç yıldır aynı anda 2 sondaj ekibinin çalışmasına rastlanmıştır.

TPAO, eldeki mevcut lokosyonları değerlendiremediği gibi, birçok kuyuda da üretimi durdurmuş bulunmaktadır. Hazro yakınlarında petrol + gaz çıkmasına rağmen, 6 kuyu rezerv ve güvenlik gerekçe gösterilerek kapatılmış, Erzurum’da Horasan–1 sondajı hedefe ulaşmadan durdurulmuş ve Batman Ekinli-1 kuyusunda, güvenlik bahane gösterilerek sondaj yapılmamaktadır. Aslında, bu kuyu, asfalta çok yakın, Kurtalan ve Beşiri arasında güvenli bir bölgede bulunmaktadır. Ayrıca, yine güvenlik gerekçe gösterilerek Kozluk sondajından vazgeçilmiştir.

1990 yılında Batman bölgesinde 3 500 kişi istihdam ediliyor iken, ne yazık ki, şu anda personel sayısı 1 100’e indirilmiştir. Genç yaşta ve en verimli çağlarında devre dışı bırakılan bu kalifiye elemanların harcanmış olması, üretimi de menfi yönde etkilemiştir. Emekli edilenlerin yerine yeni elemanların alınmayışı, bölgede işsizliğin artmasına sebebiyet vermiştir.

1954 yılından beri faaliyetini sürdüren Batman Rafinerisi, bugün 1.1 milyon ton/yıl hampetrol işleme kapasitesine sahiptir. Bölgede çıkan yerli ve ağır hampetrolü işleyerek bölge taleplerini karşılamaya çalışan Batman Rafinerisi, günümüz teknolojisinin gerisinde kaldığından, ekonomik olma özelliğini yitirmiş ve sürekli artan petrol ürünleri talebini dengeli bir şekilde karşılayamaz hale gelmiştir.

Sanayi ve Ticaret Bakanı Yalım Erez, TÜPRAŞ’ın modernize edilerek yeni teknolojiye kavuşturulması yönünde beyanatlarda bulunması gerekirken, rafinerinin kapatılacağı yönünde beyanlarda bulunmuştur. Bu beyanlar, yöre halkının haklı tepkilerine neden olmuştur.

Bütün bu nedenlerle, TPAO ve TÜPRAŞ teşebbüslerinin daha verimli çalışmalarda bulunabilmeleri için, içinde bulundukları durumun araştırılarak alınması gereken tedbirlerin belirlenmesi için, bir Meclis araştırması komisyonu kurulmalıdır.

BAŞKAN – Önerge gündemde yerini alacak, Meclis araştırması açılıp açılmaması hususundaki öngörüşme, sırasında yapılacaktır.

Sayın milletvekileri, Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığının bir tezkeresi vardır, okutup oylarınıza sunacağım:

B) TEZKERELER VE ÖNERGELER (Devam)

4. – Türkiye Büyük Millet Meclisinde, Türkiye-Katar ve Türkiye-Güney Afrika parlamentolararası dostluk grupları kurulmasına ilişkin Başkanlık tezkeresi (3/1272)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kuruluna

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlık Divanının 26 Aralık 1997 tarih ve 62 sayılı kararıyla, Türkiye-Katar ve Türkiye-Güney Afrika Parlamentolararası Dostluk Grupları kurulması uygun görülmüştür.

Türkiye Büyük Millet Meclisinin Dış İlişkilerinin Düzenlenmesi Hakkındaki 3620 sayılı Kanunun 4 üncü maddesi uyarınca anılan dostluk gruplarının kurulması  Genel Kurulun tasvibine sunulur.

                                                                                                                  Hikmet Çetin                                 Türkiye Büyük Millet Meclisi                                                                                                                                             Başkanı

BAŞKAN – Tezkereyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Tezkere kabul edilmiştir.

Sayın milletvekilleri, Anavatan Partisi, Demokratik Sol Parti ve Demokrat Türkiye Partisi Gruplarının, İçtüzüğün 19 uncu maddesine göre verilmiş müşterek önerileri vardır; önce okutup işleme alacağım, sonra da ayrı ayrı oylarınıza sunacağım:

V. – ÖNERİLER

A) SİYASÎ PARTİ GRUBU ÖNERİLERİ

1. – Genel Kurulun çalışma gün ve saatlerinin yeniden düzenlenmesi ile gündemdeki sıralamanın yeniden yapılmasına ve 20 Ocak 1998 Salı ile 21 Ocak 1998 Çarşamba günleri sözlü soruların görüşülmemesine ilişkin ANAP, DSP ve DTP Gruplarının müşterek önerisi

Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kuruluna

Danışma Kurulunun 19 Ocak 1998 Pazartesi günü yaptığı toplantıda siyasî parti grupları arasında oybirliği sağlanamadığından, gruplarımızın aşağıdaki müşterek önerilerinin Genel Kurulun onayına sunulmasını arz ederiz.

Saygılarımızla.                  

                    Ülkü Güney                                                        Metin Şahin

         ANAP Grup Başkanvekili                                     DSP Grup Temsilcisi

                                                        Mahmut Yılbaş

                                                    DTP Grup Başkanı

Öneriler:

1– Genel Kurulun 20 Ocak 1998 Salı, 21 Ocak 1998 Çarşamba ve 22 Ocak 1998 Perşembe günleri 12.00–16.00, 19.00–24.00 saatleri arasında çalışması; 20 Ocak 1998 Salı günü 12.00–16.00 saatleri arasında denetim konularının, 19.00–24.00 saatleri arasında kanun tasarı ve tekliflerinin görüşülmesi; Genel Kurulun 23 Ocak 1998 Cuma günü de 13.00–16.00, 19.00–24.00 saatleri arasında çalışarak kanun tasarı ve tekliflerinin görüşmelerine devam edilmesi; 20 Ocak 1998 Salı, 21 Ocak 1998 Çarşamba günleri sözlü soruların görüşülmemesi önerilmiştir.

2– Gündemin “Kanun Tasarı ve Teklifleriyle Komisyonlardan Gelen Diğer İşler” kısmının 3 üncü sırasında bulunan ve komisyonca geri alınan Olağanüstü Hal Bölgesinde ve Kalkınmada Öncelikli Yörelerde İstihdam Yaratılması ve Yatırımların Teşvikiyle İlgili 392’ye 1 inci ek sıra sayılı kanun tasarısının 48 saat geçmeden görüşmelerine başlanması,

Gündemin 180 inci sırasında bulunan 418 sıra sayılı kanun tasarısının 5 inci sırasına,

177 inci sırasında bulunan 415 sıra sayılı kanun tasarısının 6 ıncı sırasına,

178 inci sırasında bulunan 416 sıra sayılı kanun tasarısının 7 inci sırasına,

5 inci sırasında bulunan 263 sıra sayılı kanun tasarısının 8 inci sırasına,

179 uncu sırasında bulunan 417 sıra sayılı kanun tasarısının 9 uncu sırasına,

6 ncı sırasında bulunan 361 sıra sayılı kanun tasarısının 10 uncu sırasına,

7 nci sırasında bulunan 365 sıra sayılı kanun tasarısının 11 inci sırasına,

59 uncu sırasında bulunan 210 sıra sayılı kanun tasarısının 12 nci sırasına,

60 ıncı sırasında bulunan 211 sıra sayılı kanun tasarısının 13 üncü sırasına,

44 üncü sırasında bulunan 161 sıra sayılı kanun tasarısının 14 üncü sırasına,

125 inci sırasında bulunan 325 sıra sayılı kanun tasarısının 15 inci sırasına,

148 inci sırasında bulunan 364 sıra sayılı kanun tasarısının 16 ncı sırasına,

149 uncu sırasında bulunan 366 sıra sayılı kanun tasarısının 17 nci sırasına,

19.1.1998 tarihli “Gelen Kâğıtlar”da yayımlanan 468 sıra sayılı Denizcilik Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Tasarısının,  48 saat geçmeden, gündemin 18 inci sırasına,

91 inci sırasında bulunan 274 sıra sayılı kanun tasarısının 19 uncu sırasına,

8 inci sırasında bulunan 389 sıra sayılı kanun tasarısının 20 nci sırasına,

17 nci sırasında bulunan 145 sıra sayılı kanun tasarısının 21 inci sırasına,

73 üncü sırasında bulunan 244 sıra sayılı kanun tasarısının 22 nci sırasına,

46 ncı sırasında bulunan 176 sıra sayılı kanun tasarısının 23 üncü sırasına,

66 ncı sırasında bulunan 228 sıra sayılı kanun tasarısının 24 üncü sırasına,

81 inci sırasında bulunan 251 sıra sayılı kanun tasarısının 25 inci sırasına,

13 üncü sırasında bulunan 146 sıra sayılı kanun tasarısının 26 ncı sırasına,

181 inci sırasında bulunan 420 sıra sayılı kanun tasarısının 27 nci sırasına,

14 üncü sırasında bulunan 231 sıra sayılı kanun tasarısının 28 inci sırasına,

133 üncü sırasında bulunan 338 sıra sayılı kanun tasarısının 29 uncu sırasına,

95 inci sırasında bulunan 282 sıra sayılı kanun tasarısının 30 uncu sırasına,

176 ncı sırasında bulunan 414 sıra sayılı kanun tasarısının 31 inci sırasına,

111 inci sırasında bulunan 302 sıra sayılı kanun tasarısının 32 nci sırasına,

67 nci sırasında bulunan 229 sıra sayılı kanun tasarısının 33 üncü sırasına alınması ve diğer kanun tasarı ve tekliflerinin buna göre sıralanması önerilmiştir.

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, bu öneri üzerinde söz talebi vardır; söz vereceğim.

Sizin de  söz isteğiniz mi var efendim?..

ÜLKÜ GÜNEY (Bayburt) – Sayın Başkan, lehte olmak üzere, söz istiyorum.

BAŞKAN – Efendim, ben, söz vermeden önce, öneriyi getiren Anavatan Partisi Grubu, Demokratik Sol Parti Grubu, Demokrat Türkiye Partisi Grubu Başkanı ve başkanvekillerinden şöyle bir ricada bulunmak istiyorum: Biliyorsunuz, hepimizin hedefi, ekseriyeti sağlamak, onu devam ettirmek ve Parlamentoyu üretir halde tutmaktır. Onun için de, geçmiş tecrübelerden yararlanmakta fayda var diye düşünüyorum. Yani, buradaki teklife göre, akşam çalışmasını 19.00-24.00 arası diye teklif buyuruyor gruplarımız. Mübarek ramazan ayındayız ve teravi namazı var. Mümkün değil midir ki, 19.00 olacağına, 20.00-24.00 olsa. Bunu, benim değiştirme imkânım olsa, Başkanlık olarak, ben, değiştirir, öyle sunarım; ama, öneri benim değil, sayın gruplarındır. Eğer 19.00 yerine 20.00 düşünülürse, Meclisi daha rahat çalıştırma imkânı olur diye düşünüyorum ve... (ANAP, DYP ve DTP sıralarından “olur” sesleri)

Peki, teşekkür ediyorum.

Sayın Araslı ve Sayın Esengün’e aleyhte, Sayın Güney’e de lehte olmak üzere söz kaydettik.

Sayın Araslı’yı kürsüye davet ediyorum.

Buyurun. (CHP sıralarından alkışlar)

OYA ARASLI (İçel) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; sizleri saygıyla selamlıyorum.

Türkiye Büyük Millet Meclisinin çalışma saatlerinin 20-24 Ocak 1998 tarihleri arasında 12.00-16.00 ve 19.00-24.00 olarak belirlenmesine ilişkin öneri, daha önce, Danışma Kuruluna, ANAP, DSP ve DTP Grupları tarafından getirilmiş, bir Danışma Kurulu kararına dönüşemeyince de ANAP, DSP ve DTP Gruplarının önerisi olarak, Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kurulunda tartışmaya açılmıştır. Bu önerinin aleyhinde görüş bildirmek üzere söz almış bulunmaktayım.

Bu öneri, kabul edilebilir nitelikte görünmüyor; çünkü, Türkiye Büyük Millet Meclisinin çalışma saatleri, daha önce de Danışma Kurulunda, Cumhuriyet Halk Partisinin karşı çıkmasına rağmen, Genel Kurul kararıyla değiştirilmiş ve salı, çarşamba, perşembe günleri için 12.00-16.00 olarak belirlenmişti. Türkiye Büyük Millet Meclisinin bu saatler arasında daha iyi çalışacağı öne sürüldüğü için bu görüşe katılanlar, böyle bir belirleme yapmışlardı. Aslında, çalışma saatlerinin bu şekilde belirlenmesinin altında yatan temel ve gizli neden, içinde bulunduğumuz ayın özellikleridir; ancak, böyle bir nedene bağlı olarak çalışma saatlerinin değiştirilmesinin, Türkiye Büyük Millet Meclisinin çalışma usul ve geleneklerine aykırılığı yanında, Anayasanın 2 nci ve 24 üncü maddelerine de uygun düşmediğini belirtmek isterim.

Sözünü ettiğimiz belirlemeyi izleyen günlerde, belirlenen çalışma düzeninin beklenen verimli sonuçları verdiğini kimse iddia edemez. Özellikle, önerinin sahibi olan gruplardan, Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kurulu çalışmalarına katılma düzeyinin fevkalade düşük olduğu; geçen onbeş günü aşkın süre içerisinde, çok kere yetersayı olmadığı için karar alınamadığı; yetersayı kuşkusu bulunduğu için yinelenen yoklamalar nedeniyle, yasama çalışmalarına sıklıkla ara verildiği herkesin bildiği ve gördüğü bir gerçektir. Bu duruma, özellikle, çalışma saatlerinde yapılan ve Türkiye Büyük Millet Meclisinin yerleşik, alışılmış düzenine aykırı değişikliğin yol açtığını kimse yadsıyamaz. Çalışma saatlerinin düzeninin değiştirilmesi nedeniyle Türkiye Büyük Millet Meclisine kaybettirilmiş olan zamanı, aynı aykırılığı ve bu kez daha daha da yaygınlaştırılmış biçimde sürdürmeye kalkışarak gidermeye çalışmak, akılcı ve kabul edilebilir bir yöntem değildir; çünkü, aynı aksaklıklar, bugün önerilen düzende de kendisini gösterecek, daha hızlı çalışalım derken, daha fazla zaman kaybetmek durumuyla yüz yüze geleceğiz.

Bunları söylerken, arka planda, az çalışarak rahat etmek gibi bir amacımın bulunmadığından herkes emin olmalıdır. Bizler, her zaman daha fazla ve daha verimli çalışmaktan yana olduk; ama, burada, bu öneride, daha fazla ve verimli çalışma getirecek herhangi bir yan yok; olmadığını, onbeş günlük deneyimimiz gösterdi. Bu onbeş günlük deneyim, Türkiye Büyük Millet Meclisinin olağan çalışma düzeninde yapılacak her akılcılıktan uzak değişikliğin verimsizliğe neden olduğunu da çok güzel kanıtladı. Bundan alınacak ders, bu yanlışlığı daha fazla uzatmamamız gerektiğidir.

Kaldı ki, her zaman, bu kürsüden, çalışmalarda belli bir gündem üzerinde anlaşılması ve bunda çok sıklıkla değişiklik yapılmaması gerektiğini dile getirmiş bulunmaktayım. Bu tür değişiklikler, özellikle, muhalefetin Türkiye Büyük Millet Meclisi çalışmalarına yeteri düzeyde katkıda bulunmasını engelliyor. Bir gün önce gündemde değişiklik yaptığınız zaman, Türkiye Büyük Millet Meclisinde, milletvekilleri neyi görüşüp neyi görüşmeyeceklerini tayin etmekte tereddüte düşüyorlar. Özellikle bu önerinin sahibi olan grupların, daha önceki iktidar döneminde, benim, şu anda, burada dile getirdiğim zorlukları sıklıkla bu kürsüden dile getirmiş olduklarını da -aynı bu öneride önerilen durumlar karşısında- hepimiz biliyoruz. Niçin o zaman eleştirdiklerimizi, bugün, biz, burada yinelemeye kalkışıyoruz. Bunun anlamını çözebilmek, idrak edebilmek de mümkün değil.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Sayın Araslı...

OYA ARASLI (Devamla) – Bağlıyorum efendim.

Onun için, belli ilkeler üzerinde anlaşalım ve akılcı birtakım nedenler, çok zorunlu durumlar olmadıkça bu ilkelerden ayrılmayalım. Bu konuda, Yüce Meclisin değerli üyelerinin gereken duyarlığı göstereceğine inanıyorum; bu öneriye destek verilmeyeceğine güveniyorum.

Saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Sayın Araslı, teşekkür ediyorum.

Sayın Esengün, aleyhte söz istemiştiniz; ama, sıra Sayın Güney’in.

Sayın Güney, daha önce müracaat sizin; buyurun. (ANAP sıralarından alkışlar)

ÜLKÜ GÜNEY (Bayburt) – Sayın Başkan, muhterem milletvekilleri; biz, Demokratik Sol Parti, Demokrat Türkiye Partisi ve Anavatan Partisi Grupları olarak, dün, Danışma Kuruluna, bu haftaki Meclis çalışmalarımızla ilgili olarak, çalışma düzenine, çalışma süresine ve bu süre içerisinde hangi tasarı ve teklifleri görüşeceğimize dair bir öneri götürdük.

Biraz önce, Sayın Başkan, burada, bizim önerimizi okuttu. Tabiî, burada, tasarı ve tekliflerin sadece numaraları yazıldığı için, Yüce Meclis, acaba hangi tasarı ve teklifler görüşülecek, bunlar nedir diye bir bilgisizlik içerisinde olabilir. Bu açıdan, öneri sahibi olarak, evvela, biz ne istiyoruz, hangi kanunları, hangi süre içerisinde, niçin çıkarmak istiyoruz hususunu ifade edip, açıklamak istiyorum.

Muhterem milletvekilleri, önümüzdeki hafta perşembe günü, mübarek Ramazan Bayramını idrak edeceğiz. Çarşamba günü arifedir; Meclisin çalışması mümkün değildir. Yani, önümüzdeki hafta, Meclisin fiilen çalışması mümkün görülmemektedir. Bu nedenle, biz istedik ki, bu hafta yoğun bir çalışmayla, Meclisimizin önünde duran, acil, ivedi, tek maddelik, yarım kalmış bazı kanunları -ki, şimdi onları açıklayacağım- çıkaralım; aynı zamanda, Hükümetimizin istemiş olduğu 7 adet uluslararası anlaşmayı da birlikte çıkaralım. Amacımız budur. Yani, burada, bizim, bunun dışında, Meclisin çalışma düzenini dinî esaslara göre tanzim etmek gibi bir düşüncemiz yoktur, olamaz. Bizim amacımız, daha fazla, daha yoğun çalışarak, beklenen kanunları kısa sürede çıkarmaya matuftur. Bunun, altını çizerek ifade ediyorum.

Muhterem arkadaşlarım, bizim çıkmasını istediğimiz kanunlar şunlar: Yarım kalmış, komisyona çekilmiş kanunlar var; olağanüstü halle ilgili teşvik yasası; bunun ötesinde, 7 adet uluslararası anlaşma; bunun ötesinde, muhtar maaşlarında acilen yapılması icap eden ayarlama; yine bunun ötesinde, 32 bin polisimizin beklemiş olduğu, askerlik yasasındaki değişiklik; bunlarla birlikte, Adalet Bakanlığının öncelik ve ivedilikle çıkmasını istediği birer maddelik yasalar; ayrıca, mera kanunu, tuz yasası ve eğer süremiz yeterse, denizcilik bakanlığının kurulmasıyla ilgili yasalar ve yine, yarım kalan, vakıflarla ilgili yasa. Bunun ötesinde, yeni bir düzenleme, yeni bir yasa, yeni bir şey yok; aşağı yukarı bunlar.

Şimdi, çalışma düzenimiz belli. Biraz önce, burada, sayın sözcü, geçen hafta almış olduğumuz kararın uygulanmadığını ifade ettiler. Geçen hafta, bu Meclis çalıştı; geçen hafta, bu Mecliste kanunlar çıktı; geçen hafta, uluslararası antlaşmalar çıktı. Eğer, biz, geçen hafta, çalışma düzenimizi saat 12.00 ile 16.00 arası yapmamış olsaydık, inanıyorum ki, o yasalar da çıkmayacaktı. Bugün, burada, getirmiş olduğumuz süre 12.00 ile 14.00, 19.00 ile 24.00 arasıdır; bu süre 20.00 ile 24.00 arası da olabilir. Dün, ben, bunu, Danışma Kurulunda da ifade ettim diğer partilerin grup başkanvekili arkadaşlarıma. Bu şekilde bunu hemen düzeltebiliriz; bu mümkündür; ama, arkadaşlar, bu hafta, mutlaka, bizim, yoğun bir şekilde çalışarak, ifade ettiğim, kısaca başlıklarını verdiğim bu yasaları mutlaka çıkarmamız lazım. Bizim amacımız, burada, bu düzenlemelerle sürelerle oynamak değil; açık ve samimî ifade ediyorum, üzüm yemektir; herhangi bir başka düşüncemiz yoktur. Samimî bir tekliftir. Çalışılması, çıkarılması gereken yasalardır, üzerinde beklentiler olan yasalardır.

Ben, Yüce Meclisin değerli üyelerinin, bizim bu önerimize, bu açıklamadan sonra katılacaklarına inanıyor, hepinize saygılar sunuyorum. (ANAP ve DSP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Sayın Güney, teşekkür ediyorum.

Sayın Esengün, buyurun efendim. (RP sıralarından alkışlar)

LÜTFÜ ESENGÜN (Erzurum) – Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Anavatan Partisi, Demokrat Türkiye Partisi ve Demokratik Sol Parti Gruplarının, Meclis çalışmalarının yeniden düzenlenmesi, gündemin yeniden düzenlenmesiyle ilgili teklifi üzerinde aleyhte söz almış bulunuyorum.

Muhterem arkadaşlar, gönül isterdi ki veya demokrasinin, içinde bulunduğumuz anayasal düzenin, belki, tabiî gereği şuydu ki, bugün, Meclisimizde sadece demokrasi üzerine konuşalım; Türkiye’nin, Türkiye Büyük Millet Meclisinin en büyük grubunu teşkil eden Refah Partisinin kapatılmasının Türkiye’ye, Türkiye’nin dünya üzerindeki konumuna, imajına ve hepsinden önemlisi, demokratik hayatımıza tesiri nedir; bunun üzerinde duralım. Asıl üzücü olan şu ki: Bugün, gündemdışı konuşma olarak dahi, Refah Partisi dışında herhangi bir siyasî partiden, bu konuda, lehte veya aleyhte, maalesef, Meclis çatısı altında, ses çıkmadı.

Muhterem arkadaşlar, Refah Partisi, Anasayasanın 68 inci maddesinde yerini bulan, demokratik hayatın vazgeçilmez unsurlarından olan siyasî partilerin en güçlüsü, en büyüğü ve Mecliste en büyük grupla temsil edileni. Refah Partisinin kapatılması, ülkemiz adına üzücüdür, demokrasi adına üzücüdür. Refah Partisi olarak, biz, bu karara uymak durumundayız; ama, saygı duymak durumunda değiliz; doğruya, güzele, hukuka, adalete uygun olana (RP sıralarından alkışlar) ancak saygı duyarız. Yanlışa, hukuk dışı, adalet dışı verilen kararlara uymak durumundayız, mecburiyetindeyiz; ama, saygılı olamayız.

Muhterem arkadaşlar, Refah Partisi, bugün, 4,5 milyon seçmeni, üyesi olan, son genel seçimde 6 milyon oy almış olan, Mecliste altı yıllık şerefli mazisiyle milletimizin gözbebeği olan bir partidir. Bu parti kapatılıyor; ama, maalesef, Meclisten ses çıkmıyor.

OYA ARASLI (İçel) – Sayın Başkan, hatip konuyu konuşsun!..

LÜTFÜ ESENGÜN (Devamla) – Mecliste ne var bugün; gündem şöyle olsun, gündemde şunlar öne alınsın, bunlar öne alınsın... Bu gündemi, biz, ne zaman olsa görüşürüz, milletimizin ihtiyacı olan kanunları, her zaman, iktidarı da desteklemek suretiyle çıkarmaya hazırız. Çalışma saatleri 20.00’den 24.00’e kadar olsun deniliyor; sabaha kadar olsun. (RP sıralarından “Bravo” sesleri, alkışlar) Getirin, millet menfaatına, demokrasiye, demokrasinin tam olarak ülkede tesisine dair yasa değişikliklerini ele alalım; demokrasiyi kurtaralım önce.

Muhterem kardeşlerim, bunun üzerinde çok konuşulacak. Bu kapatma kararını, bu Mecliste de, tahmin ederim, içine sindiren, doğru bulan bir arkadaşımız olamaz. Kamuoyu da bunun karşısında; bütün dünya kamuoyu, bütün demokratik ülkeler bu yanlışlığın tespitini yapıyor ve yakın bir gelecekte, ne büyük bir hata yaptığımızı, hep beraber burada dile getireceğiz. Bunu çok tartışacağız. Ben, bu konuyu burada kesiyorum.

Bakınız, getirilen öneride “sözlü sorular görüşülmesin” deniliyor. Sözlü sorular, Meclisin Hükümeti denetleme yolunda en önemli bir müessesesidir. Zaten sözlü sorulara cevap verecek bakan genelde bulunmuyor maalesef. Sözlü sorular hafife alınıyor. Sözlü sorular, milletvekillerinin Hükümeti denetleme sadedinde özellikle de kendi bölgeleriyle ilgili konularda sorduğu sorular. Bunlara cevap vermek mecburiyetindedir Hükümet ve behemehal,  alınmış o karar gereğince, haftada iki saat bunları görüşmek zorundayız. Onun için, bu teklife karşıyız.

“Çalışma saatleri yeniden düzenlensin” deniliyor. Siz gelmiyorsunuz muhterem kardeşler. Geçen hafta, evvelki hafta burada karar yetersayısı bulunamadı, toplantı yetersayısı bulunamadı.

Bakınız, bu Hükümet başaşağı gidiyor; bu da bunun bir işareti. (RP sıralarından alkışlar) 

BÜLENT ATASAYAN (Kocaeli) – Sen kendine bak!..

LÜTFÜ ESENGÜN (Devamla) – Burada, sizin, kanun çıkaracak gücü bulamamanız, toplantı yetersayısını, karar yetersayısını bulamamanız, bir bakıma, Hükümet içindeki uyumsuzluğun göstergesi. Önce toplanın, gelin, şurada kanun çıkaracak çoğunluğu her zaman muhafaza edin; sonra bizden destek isteyin; biz hayhay varız.

Sonra ne var değişiklikte...

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Sonra tabiî ne var olduğunu gördük; süre isteyeceksin sonra...

Buyurun.

LÜTFÜ ESENGÜN (Devamla) – Evet Sayın Başkan.

BAŞKAN – Hemen toparlayın efendim lütfen.

LÜTFÜ ESENGÜN (Devamla) – Kanun teklif ve tasarıları yeniden sıralanmış; ancak, önde olan bazı tasarılar geriye alınmış. Mesela, Muhtar Ödeneklerinin Artırılmasına Dair Kanun Tasarısı şu anda 8 inci sırada “bu, 14 üncü sıraya alınsın” deniliyor; Mera Kanunuyla ilgili tasarı 14 üncü sırada “22 nci sıraya alınsın” deniliyor. Denizcilik Bakanlığı Kurulmasına Dair Tasarı, TUS Kanunu Tasarısı daha milletvekillerine dağıtılmamış, 48 saat geçmeden görüşülsün isteniyor.

Muhterem arkadaşlar, çalışma saatlerini zoraki değiştirmekle -maalesef, halinizi bildiğim için söylüyorum- bu Meclisi bu şekilde çalıştıramazsınız. Burada karar alırsınız; ama, bir yoklama isteğinde burada olmadığınız tespit edilirse, Meclis, boşuna enerji ve zaman kaybetmiş olur. Bu sebeplerle, verilen bu önerinin aleyhindeyiz.

Hepinizi saygıyla selamlıyorum ve ramazanınızı tebrik ediyorum. (RP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Sayın Esengün, teşekkür ediyorum efendim.

Başka söz talebi?.. Yok.

Görüşmeler tamamlanmıştır.

Şimdi, önerileri ayrı ayrı okutup, oylayacağım...

OYA ARASLI (İçel) – Karar yetersayısının aranmasını istiyoruz.

BAŞKAN – Dikkate alacağım efendim.

Birinci öneriyi okutuyorum:

1.– Genel Kurulun, 20 Ocak 1998 Salı, 21 Ocak 1998 Çarşamba ve 22 Ocak 1998 Perşembe günleri 12.00-16.00, 19.00-24.00 saatleri arasında çalışması; 20 Ocak 1998 Salı günü, 12.00-16.00 saatleri arasında denetim konularının, 19.00-24.00 saatleri arasında kanun tasarı ve tekliflerinin görüşülmesi; Genel Kurulun 23 Ocak 1998 Cuma günü de 13.00-16.00- 19.00-24.00 saatleri arasında çalışarak kanun tasarı ve tekliflerinin görüşmelerine devam edilmesi; 20 Ocak 1998 Salı, 21 Ocak 1998 Çarşamba günleri sözlü soruların görüşülmemesi önerilmiştir.

BAŞKAN – Birinci öneriyi oylayacağım ve Sayın Araslı’nın talebi üzerine karar yetersayısını dikkate alacağım.

Öneriyi kabul edenler... Kabul etmeyenler... Öneri kabul edilmiştir.

İkinci öneriyi okutuyorum:

2– Gündemin “Kanun Tasarı ve Teklifleriyle Komisyonlardan Gelen Diğer İşler” kısmının 3 üncü sırasında bulunan ve komisyonca geri alınan Olağanüstü Hal Bölgesinde ve Kalkınmada Öncelikli Yörelerde İstihdam Yaratılması ve Yatırımların Teşvikiyle İlgili 392’ye 1 inci ek sıra sayılı Kanun Tasarısının 48 saat geçmeden görüşmelerine başlanması,

Gündemin 180 inci sırasında bulunan 418 sıra sayılı kanun tasarısının 5 inci sırasına,

177 nci sırasında bulunan 415 sıra sayılı Kanun Tasarısının 6 ncı sırasına,

178 inci sırasında bulunan 416 sıra sayılı kanun tasarısının 7 nci sırasına,

5 inci sırasında bulunan 263 sıra sayılı kanun tasarısının 8 inci sırasına,

179 uncu sırasında bulunan 417 sıra sayılı kanun tasarısının 9 uncu sırasına,

6 ncı sırasında bulunan 361 sıra sayılı kanun tasarısının 10 uncu sırasına,

7 nci sırasında bulunan 365 sıra sayılı kanun tasarısının 11 inci sırasına,

59 uncu sırasında bulunan 210 sıra sayılı kanun tasarısının 12 nci sırasına,

60 ıncı sırasında bulunan 211 sıra sayılı kanun tasarısının 13 üncü sırasına,

44 üncü sırasında bulunan 161 sıra sayılı kanun tasarısının 14 üncü sırasına,

125 inci sırasında bulunan 325 sıra sayılı kanun tasarısının 15 inci sırasına,

148 inci sırasında bulunan 364 sıra sayılı kanun tasarısının 16 ncı sırasına,

149 uncu sırasında bulunan 366 sıra sayılı kanun tasarısının 17 nci sırasına,

19.1.1998 tarihli Gelen Kâğıtlarda yayımlanan 468 sıra sayılı Denizcilik Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Tasarısının, 48 saat geçmeden, gündemin 18 inci sırasına,

91 inci sırasında bulunan 274 sıra sayılı kanun tasarısının 19 uncu sırasına,

8 inci sırasında bulunan 389 sıra sayılı kanun tasarısının 20 nci sırasına,

17 nci sırasında bulunan 145 sıra sayılı kanun tasarısının 21 inci sırasına,

73 üncü sırasında bulunan 244 sıra sayılı kanun tasarısının 22 nci sırasına,

46 ncı sırasında bulunan 176 sıra sayılı kanun tasarısının 23 üncü sırasına,

66 ncı sırasında bulunan 228 sıra sayılı kanun tasarısının 24 üncü sırasına,

81 inci sırasında bulunan 251 sıra sayılı kanun tasarısının 25 inci sırasına,

13 üncü sırasında bulunan 146 sıra sayılı kanun tasarısının 26 ncı sırasına,

181 inci sırasında bulunan 420 sıra sayılı kanun tasarısının 27 nci sırasına,

14 üncü sırasında bulunan 231 sıra sayılı kanun tasarısının 28 inci sırasına,

133 üncü sırasında bulunan 338 sıra sayılı kanun tasarısının 29 uncu sırasına,

95 inci sırasında bulunan 282 sıra sayılı kanun tasarısının 30 uncu sırasına,

176 ncı sırasında bulunan 414 sıra sayılı kanun tasarısının 31 inci sırasına,

111 inci sırasında bulunan 302 sıra sayılı kanun tasarısının 32 nci sırasına,

67 nci sırasında bulunan 229 sıra sayılı kanun tasarısının 33 üncü sırasına,

Alınması ve diğer kanun tasarı ve tekliflerinin buna göre sıralanması önerilmiştir.

BAŞKAN – İkinci öneriyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Bu öneri de kabul edilmiştir.

Sayın milletvekilleri, İçtüzüğümüzün 37 nci maddesine göre yapacağımız bir işlem var sırada; ancak, yüksek müsaadelerinizi de alarak birleşime 5 dakika ara vermek istiyorum.

Saat 13.45’te toplanmak üzere, birleşime ara veriyorum.

 

Kapanma Saati : 13.40
İKİNCİ OTURUM

Açılma Saati : 13.50

BAŞKAN : Başkanvekili Yasin HATİBOĞLU

KÂTİP ÜYELER : Levent MISTIKOĞLU (Hatay), Haluk YILDIZ (Kastamonu)

                                                                                      

 

BAŞKAN – Türkiye Büyük Millet Meclisinin 44 üncü Birleşiminin İkinci Oturumunu açıyorum.

Çalışmalarımıza kaldığımız yerden devam edeceğiz.

Sayın milletvekilleri, İçtüzüğün 37 nci maddesine göre verilmiş doğrudan Genel Kurulun gündemine alınmasına dair 2 adet önerge vardır; ayrı ayrı okutup işleme tabi tutacağım.

İlk önergeyi okutuyorum:

IV. – BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI (Devam)

B) TEZKERELER VE ÖNERGELER (Devam)

5. – İstanbul Milletvekili Mustafa Baş’ın, Türkiye Cumhuriyeti Emekli Sandığı Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifinin (2/297) doğrudan gündeme alınmasına ilişkin önergesi (4/293)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Tarafımca hazırlanarak 15.5.1996 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına sunulan TC Emekli Sandığı Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifim halen Plan ve Bütçe Komisyonunda görüşme yapılmadan bekletilmektedir.

Teklifimin İçtüzüğün 37 nci maddesinin ikinci fıkrasına göre doğrudan doğruya gündeme alınmasını Yüce Meclisin takdirlerine arz ederim.8.7.1997

                                                                                                                  Mustafa Baş                                                 İstanbul

BAŞKAN – Önerge sahibi sıfatıyla, Sayın Mustafa Baş; buyurun efendim. (RP sıralarından alkışlar)

MUSTAFA BAŞ (İstanbul) – Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; Türkiye Cumhuriyeti Emekli Sandığı Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifim, süresi içerisinde komisyonda görüşülemediği için İçtüzüğün 37 nci maddesine göre, doğrudan doğruya Türkiye Büyük Millet Meclisi gündemine alınmasıyla ilgili talebim üzerine söz almış bulunmaktayım; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Bilindiği gibi, bazı meşakkatli işler vardır, zor işler vardır, birkısım zihinsel, bedensel, fiziksel yorucu birkısım işler vardır. Kanunlarımızda bunların bir kısmıyla ilgili fiilî hizmet zammı uygulaması mevcuttur. Fiilî hizmet zammı uygulaması yapılan bazı mesleklere çok benzeyen veya aynı özellikleri taşıyan diğer birkısım mesleklerdeki memurinle ilgili de bu fiilî hizmet zammının uygulanmasını bu teklifimde talep ediyorum. Bunlar kimlerdir; bunlardan biri bekçilerdir.

Bilindiği gibi, fiilî hizmet zammı, askerler ve emniyet mensupları için uygulanmaktadır, onlara çok benzer bir hizmet yapan bekçiler için uygulanmamaktadır. Halbuki bekçiler, önemli bir yük yüklenmişlerdir; güvenlik sorunları da, endişeleri de, riskleri de vardır; ayrıca, çalışma saatleri, mesai mefhumları belli değildir; karda, kışta kıyamette, hatta vasıtalardan da, otomobillerden de istifade etmeden, yürüyerek görev yapmaktadırlar. Dolayısıyla, yorucu bir görev yaptıkları için, bu fiilî hizmet zammını, kanaatim odur ki, hak etmektedirler.

Diğer birkısım çalışanlarsa, posta taşıyıcılarıdır. Posta taşıyıcıları -hepimizin sık sık rastladığı- sırtlarında 15, 20, 30 kiloluk yüklerle, çantalarla, yaz kış demeden, yağmur güneş demeden, çamur demeden görevlerini yerine getirmeye çalışmaktadırlar, halkımıza, hepimize hizmet etmeye çalışmaktadırlar. Posta dağıtıcıları ve bekçiler, tatil günü, bayram günü tatil yapamamaktadırlar, fiilen bayram günleri de tatil günleri de çalışmaktadırlar, önemli bir görevi yerine getirmektedirler.

Teklifimizde arzu ettiğimiz üçüncü kesimse, hepimizin her platformda söylediğimiz, ne yapsak az diye tarif ettiğimiz öğretmenlerdir. Öğretmenler, ayakta çalışmaktadırlar, tebeşir tozu yutmaktadırlar ve hepimizin, evimizde, bir çocuğumuzun terbiyesi ve eğitimiyle meşgul olurken bile canı sıkılırken, onlarca çocuğun eğitimiyle meşgul olmaktadırlar, yorulmaktadırlar; hem zihinsel yorulmaktadırlar hem fiziksel yorulmaktadırlar. Dolayısıyla, zannediyorum ki, takdir edersiniz, fiilî hizmet zammını, çalışan kesim içerisinde en çok hak edenlerin başında, işte öğretmen arkadaşlarımız, posta taşıyıcısı kardeşlerimiz ve bekçiler olması gerekmektedir.

Genel Kurulumuzun, bu teklifimizin -komisyonda bekleme süresi içerisinde gündeme alınamadığı için- doğrudan gündeme alınmasını müspet karşılayacağını, Türkiye Büyük Millet Meclisinin gündemine alınacağını umuyorum. Siyasî parti gruplarımızdan da, sadece bu teklifin Türkiye Büyük Millet Meclisi gündemine alınmasını değil, Danışma Kurulu ve Genel Kurulun tensibiyle öncelik verilerek, bu teklifimizin kanunlaşmasını ve bu mağdur kardeşlerimize, bu hizmet ehli kardeşlerimize, bu çalışkan kardeşlerimize, bayram tatil demeden, yağmur çamur gözetmeden çalışan bu vatan evlatlarına yılda üç aylık bu fiilî hizmet zammının uygulanmasını...

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

MUSTAFA BAŞ (Devamla) – Bitiriyorum Sayın Başkan.

BAŞKAN – Başkanlıktan da, hiç olmazsa, sayın öğretmenlerimize 2 dakika eksüre; buyurun.

MUSTAFA BAŞ (Devamla) – Teşekkür ederim.

Bu fiili hizmet zammının yılda üç ay olarak uygulanması noktasında, bütün grupların, bütün arkadaşlarımın, bütün milletvekillerimin oylarını istirham ediyorum; hepinizi saygıyla selamlıyorum. (RP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Sayın Baş, teşekkür ediyorum.

Bununla ilgili başka bir talep?.. Yok.

Şimdi, bu önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir; hayırlı olsun inşallah.

İkinci önergeyi okutuyorum:

6. – Konya Milletvekili Hüseyin Arı’nın, Konya Ereğli’nin İl Olması Hakkında Kanun Teklifinin (2/181) doğrudan gündeme alınmasına ilişkin önergesi (4/294)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

(2/181) sayılı Ereğli (Konya)’nin il olmasıyla ilgili kanun teklifi bugüne kadar İçişleri Komisyonunda görüşülmediğinden, İçtüzüğün 37 nci maddesi gereğince doğrudan gündeme alınmasını talep ediyorum.

Gereğini arz ederim.

Saygılarımla.                                                                                                11.7.1997

                                                                                                                   Hüseyin Arı                                                  Konya

BAŞKAN – Önerge üzerinde, Komisyon ve Hükümetin söz talebi?.. Yok.

Sayın önerge sahibini davet ediyorum.

Sayın Arı, buyurun. (RP sıralarından alkışlar)

HÜSEYİN ARI (Konya) – Sayın Başkan, değerli üyeler; süresi içerisinde görüşülemeyen, Konya Ereğli İlçemizin il yapılması hakkında vermiş olduğumuz kanun teklifimizin, İçtüzüğün 37 nci maddesi gereğince doğrudan Genel Kurul gündemine alınması için huzurlarınızdayım; hepinizi, saygı ve hürmetle selamlıyorum.

Değerli arkadaşlarım, aslında, Konya Ereğli İlçemizin il olma özlemi yüz yıl öncesine dayanır. Bu konuda ilk girişim, 1889’da, dönemin Konya Valisi ve daha sonra sadrazamlık yapmış olan Sait Paşanın, Ereğli’yi çok beğenerek, padişaha, Ereğli’nin vilayet olmasını teklif etmesiyle başlar; ancak, o dönemin karışık ortamında konu gözardı edilir.

İkinci girişimse, 1901 yılında Ereğli’de kaymakamlık yapmış olan Şakir Efendi zamanında yapılır; fakat, neticesiz kalır.

1956 yılında, merhum Adnan Menderes ve Celal Bayar, Ayrancı Barajının açılış töreninde Ereğli’ye il olma sözü vermişlerdir.

1960’a kadar Şehabettin Sayın ve Faruk Sükan başkanlığında heyetler Ankara’ya bu maksatla gelmişler; ancak, netice alamamışlardır.

ANAP hükümetleri döneminde de Ereğli’ye il olma sözü verilmiş; sonuç alınamamıştı.

1994 yılında bölgenin milletvekili Hasan Afşar Bey başkanlığında bir heyet Ankara’ya gelmiş; lakin, yine, konu geçiştirilmiştir.

En son olarak, 1995 yılında Cumhuriyet Halk Partisi Ereğli İlçe teşkilatı başkente gelerek, ilçe halkının bu haklı isteklerini Parlamentoda siyasîlere iletmişler, ne yazık ki, bu girişim de sonuçsuz kalmıştır.

Değerli arkadaşlarım, görüldüğü gibi, Osmanlının son döneminde başlayan Ereğli halkının bu özlemi ve bunun neticesindeki girişimler, cumhuriyet hükümetleri döneminde de çeşitli siyasî partilerce sürdürülmüştür. Bu gayretlerinden dolayı emeği geçenlere, huzurlarınızda, Ereğlili hemşerilerim adına şükranlarımı sunarım. Bu kadirşinas insanların gayretleri hiç de boşa gitmemiş, bilakis, şehre, o günden bugüne, kaymakamlık ve belediye başkanlığı yapanlar, yatırım ve gayretlerini, Ereğli halkının il olma özlemleri yönünde kanalize etmişler ve bunun neticesindedir ki, bugün Ereğli İlçemiz, ileriye dönük imar planıyla gerçek anlamda vilayet olmaya namzet bir şehircilik hüviyetine kavuşmuştur.

Ereğlimizde bir dönem belediye başkanlığı yapan ve başarılı hizmetler veren değerli ANAP Milletvekili Ali Talip Özdemir Beye de, buradan şükranlarımı arz ederim.

Değerli arkadaşlarım, Konya-Ereğli İlçesi, Orta Torosların kuzey eteklerinde ve Konya-Ereğli Ovası üzerinde yer almaktadır. Bağlı oduğu Konya İline uzaklığı 155 kilometredir. Şehrin kuzeyinden geçen Konya-Adana karayoluyla, buna paralel Konya-Karaman-Adana demiryolu güzergâhları, ilçeyi, gerek Akdenize ve gerekse yurdun diğer bölgelerine bağlayan ulaşım imkânlarıdır. Geniş ve büyük kapasiteye sahiptir. İlçe, Ankara’ya 340, Adana ve Mersin’e 200’er, Karaman İline ise 90 kilometre uzaklıktadır. Halen ilçeye bağlı 5 belde ve 45 köy mevcuttur. Son nüfus sayımına göre, merkez nüfusu 80 bine, belde ve köyleriyle beraber ise 130 bine ulaşmıştır.

Şehrin kuruluşu, milattan önce 3000 yıllarına kadar uzanmaktadır. Birkaç kez de başkent olarak tarihte yerini almış olan Ereğli, milattan önce 1250 ilâ 742 yılları arasında hüküm süren Tuwana Krallığından günümüze kalmış ilk tarım anıtı kaya kabartma bereket tanrısı, yörenin tarihî bir sembolü olmuştur.

Bölgede, Hitit, Roma, Arap, Bizans, Selçuklu ve Osmanlı egemenlik ve medeniyetleri hüküm sürmüş; böylece, zengin bir tarihî dokuya da sahiptir.

Ereğli, Toroslara yakınlığıyla, dağ turizmi, gelişmeye müsait önemli bir potansiyeldir.

Ayrıca, ilçenin batısında yer alan Akgöl, ülkemizin yedinci büyük kuş cennetidir; millî park ilan edilen bu yörede, nesli tükenmekte olan 280 kuş türü barınmaktadır.

İlçede, eğitim seviyesi ve okullaşma oranı, çevre ilçelere göre, bir hayli yüksektir; okuma-yazma oranı yüzde 97’dir. 26’sı merkezde, 58’i köylerde olmak üzere, 84 ilköğretim okulu mevcuttur. Merkezde, Anadolu lisesi, kız meslek lisesi, ticaret lisesi, imam-hatip lisesi, teknik lise, endüstri meslek lisesi ile 3 genel lise mevcuttur. Bu okullarda 12 500 öğrenci öğrenim görmekte ve her yıl, üniversite ve yüksekokullara, 2 500 öğrenci gönderilmektedir.

150 yatak kapasiteli Devlet Hastanesi, 60 yatak kapasiteli SSK Hastanesi hizmet vermektedir.

İlçede, halen, 3 yerel gazete, 5 radyo ile 2 televizyon yer almaktadır.

Ereğli ekonomisi tarım ve hayvancılık ağırlıklıdır. İlçede sulu tarım yapılmaktadır. Buna paralel olarak, 26 adet süt entegre tesisinde, günde 300 ton süt işlenmekte, tüm yurt sathına pazarlanmaktadır.

1938’de ilk defa Ereğli’de faaliyete geçen Sümerbank Dokuma Fabrikası, geçtiğimiz aylarda özelleştirilmiştir. İlçede 1 şeker fabrikası ile meyve suyu fabrikası bulunmaktadır.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Buyurun efendim.

HÜSEYİN ARI (Devamla) – Küçük ölçekli sanayi ve halka açık şirketleşme hızla gelişmektedir. İlçede, her yıl 100 bin tona yakın meyve üretilmektedir.

Modern bir şehircilik anlayışıyla başlatılan imar planı uygulamaları neticesinde, şehirleşme yönünden, ileriye dönük, müspet ve örnek bir gelişim sağlanmıştır. Gerek Belediye Sarayı ve gerekse Hükümet Konağı, yeni ve modern olarak, il kapasitesine göre dizayn edilerek inşa edilmiştir. Yeni yapılan diğer kamu binaları da, vilayet olduğunda yeniden ihtiyaç duyulmayacak kapasitede yapılmakta ve bu anlayışla projelendirilmektedirler.

Yüce Meclisimizin değerli üyeleri, sonuç olarak, görüldüğü gibi, Ereğli İlçemiz ve onun güzel insanları, aslında, il olmayı çoktan hak etmişlerdir. İlçemiz, nüfus potansiyeli, bağlı olduğu ile uzaklığı, sosyoekonomik durumu, hinterlantıyla, il olmanın tüm kriterlerine sahiptir. Bu nedenle, o yörenin bir milletvekili olarak, kanun teklifinin altında imzası olan milletvekili arkadaşlarım ile Yüce Parlamentomuzun siz çok değerli milletvekilleri, inşallah, Ereğli İlçemizin il olması, 20 nci Dönem milletvekilleri olarak bizlere kısmet olur da, böylece, Ereğli’nin güzel insanlarının yüz yıllık özlemlerine bizler de çare oluruz; bu şeref ve mutluluğu yaşamak da birlikte, bizlere kısmet olur.

Bu duygu ve düşüncelerle, sizlerin bu konuda desteklerini bekler, Yüce Heyetinizi ve bizleri izleyen Ereğlili hemşerilerimi saygı ve hürmetle selamlarım.

Sağ olun. (Alkışlar)

BAŞKAN – Sayın Arı, teşekkür ediyorum. Oyum yok; ama, gönlüm sizinle.

Sayın milletvekilleri, başka söz talebi var mı?

A. TURAN BİLGE (Konya) – Sayın Başkan, söz istiyorum.

BAŞKAN – Sayın Bilge, buyurun efendim. (DSP sıralarından alkışlar)

A. TURAN BİLGE (Konya) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Benden önce konuşan değerli milletvekili, hemşerim, arkadaşım Sayın Hüseyin Arı, Konya İline bağlı Ereğli İlçesinin il olmasıyla ilgili çok dokümanter, geniş kapsamlı ve Ereğli’yi tümden tanıtan bir konuşma yaptılar. Kendilerine, bu kapsamlı çalışmadan dolayı teşekkür ediyorum; tüm tekliflerine ve önerilerine katılıyorum; ancak, bir noktayı da belirtmek istiyorum: Konya’da il olması gereken, hatta 1954’ten beri değişik zamanlarda, değişik iktidarlar tarafından sözü verilen; ama, bugüne kadar yapılamayan Akşehir İlçemizi de ihmal etmememiz gerektiğini burada belirtmek istiyorum.

Akşehir İlçemiz ve Ereğli İlçemiz, Konya merkezine en az 140 kilometre uzaklıkta, kendine has kültürü, kendine has ekonomisi olan ve il olmayı hak etmiş iki güzide ilçemizdir.

Değerli arkadaşlarım, Akşehir il olduğu ve bugün Konya’nın en uzak ilçesi olan Çeltik de Akşehir’e bağlandığı takdirde hizmetler daha yerinde olacaktır diye düşünüyorum. Çünkü, Konya’nın en uzak ilçesi olan Çeltik İlçemiz, Eskişehir’e 160 kilometre, Konya’ya ise 235 kilometre uzaklıktadır. Dolayısıyla, Akşehir ve Ereğlimiz il olduğu, çevresindeki ilçeler oralara bağlandığı takdirde, hizmetlerin en kısa zamanda ulaşacağını ve bunun yerinde bir karar olacağını huzurunuzda belirtmek istiyorum.

Demokratik Sol Parti Grubunun, il olması gereken ilçeler konusunda geniş ve gerçekten detaylı bir çalışması var. Bu konuda görevlendirilen Balıkesir Milletvekilimiz Doktor Mustafa Güven Karahan çalışmalarını sürdürmektedir.

Demin de belirttiğim gibi, il olması gereken ilçeler içerisinde Akşehir  ve Ereğli İlçelerimiz sıralamada ilk yirmiye girmektedir. Dolayısıyla, bu iki ilçemizin il olmasında yarar vardır. Örneklemek istiyorum: Köy Hizmetlerinin bir ekibi, sabah gidip akşam döndüğü takdirde bile yetişememektedir.

Bir de şunu önemle arz etmek istiyorum. Konya, 40 bin kilometrekarelik geniş bir alana yayılmış olmasına, 1 milyon 930 bin nüfusa sahip olmasına ve 31 de ilçesi olmasına rağmen, diğer illerin devletten aldığı kaynaklardan orantılı bir şekilde istifade edememektedir; orta ölçekli bir ilin aldığından biraz fazla almaktadır. Dolayısıyla, Konya İlimiz, bu konuda da bir mağduriyete uğramaktadır.

Ben sözlerimi fazla uzatmak istemiyorum. Ereğli İlçemizin ve Akşehir İlçemizin il olması konusunda sizlerin de desteğini bekliyorum.

Hepinize saygılar sunuyorum; teşekkür ediyorum. (DSP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Sayın Bilge, teşekkür ediyorum.

MEHMET ALİ YAVUZ (Konya) – Sayın Başkan...

BAŞKAN – Buyurun efendim.

MEHMET ALİ YAVUZ (Konya) – DYP Grubu adına söz istiyorum.

BAŞKAN – Bu konuda grup adına söz talebi olmaz. Bildiğiniz gibi...

MEHMET ALİ YAVUZ (Konya) – Şahsım adına...

BAŞKAN – Şahsı adına bir sayın üye konuştu, ikinci sayın üyeye söz verme imkânımız yok; ama, zabıtlara geçti ve Konyalılar da izliyor ki, zatıâliniz...

MEHMET ALİ YAVUZ (Konya) – Mesaj için söylemiyorum efendim.

BAŞKAN – Biliyorum efendim.

MEHMET ALİ YAVUZ (Konya) – Konya Ereğlisi, hakikaten, Türkiye’de il olacak ilçeler sıralamasında en önde yer alan bir ilçemizdir; hak etmiştir. Doğru Yol Partisi Grubu olarak da biz bunu destekliyoruz. (DYP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum.

ALGAN HACALOĞLU (İstanbul) – Aynı öneriyi, Cumhuriyet Halk Partisi olarak biz de destekliyoruz.

BAŞKAN – Aman ne güzel efendim. Peki... Başka efendim?.. Demokratik Sol Parti?.. O, zaten konuştu.

HALİL ÇALIK (Kocaeli) – Sayın Başkan, bizim de Gebzemiz var.

AGÂH OKTAY GÜNER (Ankara) – Biz de grup olarak destekliyoruz efendim.

BAŞKAN – Anavatan Partisi destekliyor.

Doğru Yol Partisi destekliyor.

Refah Partisi, zaten, Konya’nın milletvekillerinin ekseriyetini almış bir parti, desteklemez mi...

ABDULLAH GENCER (Konya) – Sayın Başkan, bir ilave yapmak istiyorum yüksek müsaadenizle...

BAŞKAN – Ne ilavesi efendim?

ABDULLAH GENCER (Konya) – Akşehirli bir Konya Milletvekili olarak, Akşehir’in il olmasıyla ilgili teklifimiz Yüce Meclistedir; inşallah, gerektiğinde buraya getireceğiz.

AGÂH OKTAY GÜNER (Ankara) – Biz de destekliyoruz.

ÜLKÜ GÜNEY (Bayburt) – Eski Konyalı...

BAŞKAN – Tabiî, efendim; eski Konya Mİlletvekili...

AGÂH OKTAY GÜNER (Ankara) – Değerli arkadaşımızın Konya Ereğlisi ile ilgili tespitlerine aynen katılıyoruz. Söylediklerinin de ötesinde, Ereğli, il olmayı fazlasıyla hak etmiştir.

BAŞKAN – Peki.

SAFFET ARIKAN BEDÜK (Ankara) – Efendim, bütün partiler mutakabat içerisinde Ereğli’nin il olmasını kabul ediyorlar. O halde, bugün, hemen, kanun teklifini oylamak suretiyle, Ereğli’nin il olmasını temin edersek daha uygun olur; yani, gündeme alınmanın ötesinde... (DYP ve RP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Yani...

MEHMET AYDIN (İstanbul) – Sayın Başkan, böyle yerinden taleplerle kazaların il olmasını istiyoruz. Biz de Güneşli’nin kaza olmasını istiyoruz, razıyız kaza olmasına...

BAŞKAN – Efendim, bütün bunlar, biraz da ramazan rahatlamasıdır; onun için tabiî...

YAHYA ŞİMŞEK (Bursa) – İnegöl’ü de istiyoruz, İnegöl...

BAŞKAN – Peki efendim, İnegöl de olsun, İnegöl de olsun. Tabiî, ben, şimdi kalkıp buradan -hakkım yok ki, elim dilim bağlı- Alaca’nın il olmasını istiyorum diyemiyorum tabiî.

REFİK ARAS (İstanbul) – Yine de dememiş oldunuz.

BAŞKAN – Evet dememiş oldum.

AYHAN FIRAT (Malatya) – Demiş oldunuz, demiş oldunuz...

BAŞKAN – Efendim, teşekkür ediyorum.

Şimdi, önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir; inşallah hayırlı olur.

Sayın milletvekilleri, biraz evvel alınan karar gereği, sözlü soruların görüşülmesini erteliyoruz.

Şimdi, gündemin “Genel Görüşme ve Meclis Araştırması Yapılmasına Dair Öngörüşmeler” bölümüne geçiyoruz.

VI. – GENSORU, GENEL GÖRÜŞME, MECLİS SORUŞTURMASI VE

MECLİS ARAŞTIRMASI

A) ÖNGÖRÜŞMELER

1. – Konya Milletvekili Mustafa Ünaldı ve 36 arkadaşının, orman yangınlarının nedenlerinin araştırılarak alınması gereken tedbirlerin tespit edilmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/23)

2. – Kahramanmaraş Milletvekili Hasan Dikici ve 29 arkadaşının, ormanlarımız ve orman köylülerimizin sorunlarının araştırılarak çözüm yollarının tespit edilmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/36)

3. – Aydın Milletvekili Yüksel Yalova ve 49 arkadaşının, orman yangınlarının önlenebilmesi için alınması gereken tedbirler ile yangınlardaki ihmal ve kusurların tespit edilmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/103)

4. – İstanbul Milletvekili Halit Dumankaya ve 27 arkadaşının, ormanlarımızın korunması için alınması gereken tedbirlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/173)

5. – İstanbul Milletvekili Halit Dumankaya ve 20 arkadaşının, yangınların önlenmesi ve itfaiye teşkilâtının yeniden yapılanması için alınması gereken tedbirlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/183)

6. –  Antalya Milletvekili Arif Ahmet Denizolgun ve 24 arkadaşının, Antalya’da meydana gelen orman yangınında zarar görenlere yapılacak yardımın belirlenmesi ve yangınların söndürülmesinde alınacak tedbirlerin tespiti amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/198)

BAŞKAN – Görüşmelerine 11.11.1997 tarihli ve 12 nci Birleşimde başlanan ve bugünkü gündemin 1 inci sırasında yer alan Konya Milletvekili Sayın Mustafa Ünaldı ve 36 arkadaşının (10/23), 11 inci sırasında yer alan, Kahramanmaraş Milletvekili Sayın Hasan Dikici ve 29 arkadaşının (10/36), 66 ncı sırasında yer alan Aydın Milletvekili Sayın Yüksel Yalova ve 49 arkadaşının (10/103), 122 nci sırasında yer alan İstanbul Milletvekili Sayın Dumankaya ve 27 arkadaşının (10/173), 133 üncü sırasında yer alan İstanbul Milletvekili Sayın Dumankaya ve 20 arkadaşının (10/183) ve 147 nci sırasında yer alan Antalya Milletvekili Arif Ahmet Denizolgun ve 24 arkadaşının (10/198) esas numaralı orman yangınlarının nedenlerinin araştırılarak, alınması gereken tedbirlerin tespit edilmesi amacıyla, Anayasanın 98 inci, İçtüzüğün 104 ve 105 inci maddeleri uyarınca bir Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergelerinin birlikte yapılan görüşmelerine kaldığımız yerden devam ediyoruz.

Sayın Hükümet hazır.

Sayın milletvekilleri, önergeler üzerinde, 11.11.1997 tarihli 12 nci Birleşimde, Hükümet, Demokratik Sol Parti, Cumhuriyet Halk Partisi ve Refah Partisi Grupları adına yapılan görüşmeler tamamlanmıştı.

Şimdi, istem sırasına göre, Doğru Yol Partisi Grubu adına, Adana Milletvekili Sayın Halit Dağlı’ya söz vereceğim.

Sayın Dağlı, buyurun efendim.

DYP GRUBU ADINA MEHMET HALİT DAĞLI (Adana) – Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; orman yangınlarıyla mücadelede alınacak tedbirler ve orman köylüsünün yaşam standartlarının düzeltilmesiyle ilgili, yine, alınacak tedbirler konusunda 6 ayrı araştırma önergesinin birleştirilerek görüşülmesinde, Doğru Yol Partisi Grubu adına söz almış bulunuyorum; bu vesileyle, Yüce Heyetinizi saygıyla selamlıyorum.

Değerli milletvekilleri, millî ormancılık politikamızın üç ana ilkesinden en önemlisi olan ormanlarımızın korunmasında, orman yangınları ve orman köylüsünün durumu, gerçekten, en önemli faktörler olarak önümüzde durmaktadır. Her yıl, milletimizin ciğeri yanıyor, hep beraber üzülüyoruz. Binlerce hektar ormanlık alanlarımız, verimli ormanlarımız yanıyor, kül olup gidiyor. Ormanlar yanmakla kalmıyor -bu yıl Antalya’da olduğu gibi- orman içerisinde bulunan evler yanıyor, o yörede yaşayan canlılar, yaban hayatı zarar görüyor ve o alanda bulunan mikro organizmaların tamamı kaybolup gidiyor. O alanları eski haline getirmek de çok büyük zaman alıyor, bir insan ömrü kadar zaman alıyor. Onun için, orman yangınları, ormanlarımızın korunmasında önemli bir faktör olarak önümüzde duruyor.

Türkiye, Akdeniz iklim kuşağında; ondan dolayı, yazları çok kurak geçiyor ve rutubet bazen çok azalıyor; dolayısıyla, özellikle insanlarımızın ihmalinden kaynaklanan orman yangınları çıkıyor.

Orman yangınlarıyla mücadeleyi iki noktada ele almak lazım. Birincisi, yangın öncesi alınan tedbirler, ikincisi de yangın esnasında alınacak tedbirler. Türkiye’de orman yangınlarının yüzde 97’si insan unsurundan kaynaklanıyor; oysa, dünyanın en gelişmiş ülkelerinden biri olan Amerika Birleşik Devletlerinde orman yangınlarının yüzde 1’i insan unsurundan kaynaklanıyor. Demek ki, burada bir aksaklık var, bunu düzeltmemiz lazım; Orman Bakanlığınca, bununla ilgili gerekli tedbirler alınıyor, gerekli araştırmalar ve incelemeler yapılıyor. 1997 yılı, orman yangınlarıyla mücadelede başarılı bir yıl olmuştur. Bugün bütün gelişmiş ülkelerde, yangın öncesi, hangi işlem uygulanıyorsa ülkemizde de o işlem uygulanmıştır. Bizim, eğitim konusunda birtakım eksikliklerimiz vardı, organizasyon konusunda birtakım eksiklerimiz vardı; bunların tamamı giderilmiştir.

Türkiye’de 13 orman bölge müdürlüğü, buna bağlı 63 işletme müdürlüğü ve 240 da orman bölge şefliği yangına birinci derecede hassas bölgededir. Bununla ilgili olarak, bu bölge şeflerimiz, işletme müdürlerimiz ve müdür muavinlerimizin tamamı yangın öncesi eğitimden geçirilmişlerdir. Yine, orman yangınlarıyla mücadelede yangın emniyet şeritleri ve orman içerisine yollar da gerektiği şekilde yapılmıştır. Orman yangınlarıyla havadan da mücadele yapılıyor.  Havadan yapılan bu mücadeleyi -Sayın Bakan, burada, konuşmasında da ifade etti, Türkiye olarak şartlarımız belli, imkânlarımız belli- ancak, uçak ve helikopter kiralamak suretiyle yapıyoruz. Bunlar da yapılmıştır.

Yine, yangın öncesi tedbirler olarak, naçizane benim bakanlığım döneminde, yani, 54 üncü Cumhuriyet Hükümeti döneminde eğitim merkezleri, yol çalışmaları, haberleşme faaliyetleri yapılmış, Türkiye’de ilk defa bir yangın hareket merkezi açılmıştır ve bu merkez, bilgisayarlarla donatılan bir merkez olarak kurulmuştur. Meteorolojik şartlara göre bu değerlendirmeler yapılmaktadır. Ayrıca, doğanın, tüm insanlığın ortak malı olduğu gerçeğinden hareketle, aynı iklim kuşağında bulunduğumuz ülkelerle müşterek işbirliği yapma konusunda sayın bakanlarla görüşmeler yapılmış ve bizim bu teklifimiz çok büyük bir ilgiyle karşılanmıştır.

Değerli milletvekilleri, 1997 yılının, orman yangınlarıyla mücadelede başarılı bir yıl olduğunu ifade ettim.  Bu yıl 1 312 yangın çıkmış ve bu 1 312 yangında 6 bin hektar alan yanmıştır. Özellikle bizim kuşakta, Akdeniz iklim kuşağında bulunan ülkelerle yangın bakımından kendimizi mukayese ettiğimiz vakit, Türkiye bu konuda son derece başarılıdır ve bu başarımız da bütün dünya ülkeleri tarafından da takdir edilmektedir.

Bunun bir sebebi var. Batılı ülkeler veya dünyanın yangına hassas durumda bulunan diğer ülkeleri, yangın mücadelesi yaparken, nasıl olsa önüne bir yerde yangın çıkıyor, yol geliyor, yola kadar yansın, orada tedbir alıyor; ama, bizde, orman teşkilatı, Orman Bakanlığı çalışanları gerçekten bu noktada çok fedakârane hareket ediyorlar, bir çam veya bir ağaç eksik yansın diye hemen yangının önünde yol açmak suretiyle, hayatları pahasına bu mücadeleyi yapıyorlar.

Bu zamana kadar Orman Bakanlığı birçok yangın mücadelesinde şehit verdi; bu şehitlere Cenabı Allah’tan rahmet diliyorum ve yine, Cenabı Allah’tan orman yangınlarıyla mücadelede başka şehit vermememizi, başka kayıp vermememizi diliyorum.

Değerli milletvekilleri, ikinci önemli konu, orman köylüsünün durumudur. Bugün ülkemizde çeşitli araştırmalar yapılmış, ona göre de değişik değişik ifadelerde bulunuluyor. 17 500 orman köyünde, aşağı yukarı, 7 milyon, 8 milyon, 9 milyon insan yaşamaktadır; inşallah bakanlığımız bu sayımdan sonra bununla ilgili bir araştırma yapar ve orman köylerinde yaşayan gerçek insan sayısı meydana çıkar.

Şimdi, azını ele alalım; 7 milyon orman köylüsü ormanda yaşıyor. Türkiye’de bugün fert başına düşen millî geliri 3 bin dolar olarak kabul edersek, orman bakımından en zengin ilimiz olan Kastamonu’da bile fert başına düşen millî gelir 300 dolardır. Hele hele, orman bakımından zayıf yöreleri dikkate aldığımız vakit, yıllık gelir olarak 30 dolara, 40 dolara, 50 dolara düşen yerler var.

Değerli milletvekilleri, orman köylüsü, sesi çıkmayan milyonlardır; sessiz... Bugün, soğan ekmekle bile karnını doyursa, Cenabı Allah’a şükreder. Orman köylüsünün yaşam standartlarını düzeltmek, bu Parlamentonun görevidir. 54 üncü Cumhuriyet Hükümeti döneminde, meseleyi Bakanlar Kurulu gündemine getirdik ve Bakanlar Kurulunda görüşüldü, Ekonomik Kurula gitme kararı alındı; ama, bizim 54 üncü Cumhuriyet Hükümeti olarak, orman köylüsünün yaşam standartlarını düzeltme noktasındaki çalışmalarımızı neticelendirme imkânı bulamadık, ömrümüz kâfi gelmedi. İnşallah, siz bunu yaparsınız. Biz, Doğru Yol Partisi Grubu olarak, orman köylüsünün yaşam standartlarının düzeltilmesinde hangi çeşit destek istiyorsanız onu vermeye hazırız; yasal düzenleme gerekiyorsa, her türlü yasal düzenlemede destek veririz, başka şekilde destek diyorsanız, bu desteği de vermeye hazırız.

Değerli milletvekilleri, 7 milyon orman köylüsü ormanın içerisinde yaşıyor. Gerçi, Sayın Bakan, bu önergenin görüşülmesinde orman köylüsünün durumuyla ilgili yeni birtakım şeyler getireceklerini söylediler; ama, bana göre bunlar kâfi değil.

Düşünün ki, o yıl, Orman Bakanlığının yapmış olduğu, Orman Genel Müdürlüğünün yapmış olduğu amenajman planlarına göre, o köyün bulunduğu hudutlar içerisinde kesim yoksa, orman köylüsü ne yiyecek? Sayın Bakan diyor ki: “Ben, o ormanı köylüye vereceğim.” Tamam, doğru, işletmesini köylüye  verelim; ama, o sene kesim yoksa, o köylü ne yiyecek, ne içecek; geriye, yapacağı bir şey kalıyor, o da,  kaçak olarak ormanı kesecek, götürecek, yiyecek; taş yiyecek hali yok, ormanı yiyecek, başka şekli yok. O zaman, orman köylüsünü, birinci iş olarak geçimini ormandan temin etmekten kurtarıp yeni imkânlar sağlamamız lazım. Aksi halde, ormanlarımızı korumakta yine sıkıntılarımız olur. Her yere kredi, kredi, kredi, kredi, kredi veriyoruz. Orman köylüsüne, Or-Köy kanalıyla vermiş olduğumuz kredilerin yüzde 99’u geri dönüyor beyler. Orman köylüsü, almış olduğu bu krediyi değerlendiriyor ve neticesinde de, mutlaka, günü geldiği vakit bu borcunu ödüyor. O halde, ormanlarımızın korunmasında, orman köylüsünün yaşam standardını düzeltmeden, belli bir noktaya gelmemiz mümkün değildir. O bakımdan, orman köylümüzün durumunu dikkatle izlememiz lazım ve orman köylümüzün yaşam standardını düzeltecek yeni imkânlar, yeni kaynaklar sağlamamız lazım; Or-Köy kanalıyla, orman köylümüzün durumunu düzeltmemiz lazım. Aksi halde, ormanlarımızı istediğimiz şekilde korumakta zorluklarımız olacaktır.

Sayın Bakan da söyledi, bütün gruplar da bu önergeye müspet baktıklarını söylediler. Doğru Yol Partisi Grubu olarak biz de, bu araştırma önergesine müspet bakıyoruz; araştırma açılsın, orman yangınları araştırılsın, orman köylüsünün yaşam standardının düzeltilmesi konusunda ne yapılacaksa, onlar, Yüce Meclisin huzuruna öneri olarak getirilsin. Doğru Yol Partisi Grubu olarak, biz, gelecek bu hayırlı önergelere, bu mübarek ramazan gününde çok müspet olarak bakıyoruz.

Bu vesileyle, olumlu oy vereceğimizi ifade ediyor, Yüce Heyetinizi saygıyla tekrar selamlıyorum. (Alkışlar)

BAŞKAN – Sayın Dağlı, teşekkür ediyorum.

Gruplar adına başka söz talebi var mı efendim? Yok.

Önerge sahibi sıfatıyla, Konya Milletvekili Sayın Mustafa Ünaldı.

Buyurun efendim.

MUSTAFA ÜNALDI (Konya) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bugün, daha önce görüşmelerine başladığımız 6 tane önergenin görüşmelerini sürdürüyoruz.

Benim ve 36 arkadaşımın, orman yangınlarının nedenlerinin araştırılması ve gereken tedbirlerin tespit edilmesiyle; Kahramanmaraş Milletvekilimiz Hasan Dikici ve 29 arkadaşının, ormanlarımız ve orman köylülerinin meseleleriyle; Aydın Milletvekili Yüksel Yalova Bey ve 49 arkadaşının, orman yangınlarıyla; Antalya Milletvekilimiz Sayın Ahmet Denizolgun’un, yine orman yangınlarıyla ilgili vermiş oldukları önergeler ve İstanbul Milletvekili Sayın Halit Dumankaya’nın, hem orman yangınlarıyla hem de genel anlamda yangınlarla ilgili olarak vermiş olduğu iki ayrı önergesi birleştirilerek gündeme alınmış bulunuyor.

Ben, sözlerime başlarken, önce, hepinizi saygıyla selamlıyorum ve konuşmamda iki hususu, özellikle, vurgulamak istiyorum: Bunlardan birincisi, bu görüşmelerin bölünmüş olmasından kaynaklanan ve konunun bütününün anlaşılmasını engelleyen bir tablo oluştuğu, ikincisi de, genelde, bütünlük arz etmekle beraber farklı konulara eğilen önergelerin birleştirilmesinin bir sakıncalı vaziyet oluşturduğudur.

Biz, önergemizde, özellikle, orman yangınlarının araştırılmasını istiyoruz. Konuyu ne kadar daraltırsak, araştırma komisyonu, İçtüzüğün kendine verdiği süre içerisinde, o konuyu daha detaylı, daha verimli inceleyebilir, özellikle -tedbirler yönünden- daha kesin olabilecek tedbirleri belirleyebilir ve icraya da bu tedbirlerini iletebilir. Konu dağıtıldığı zaman, değişik konular gündeme alındığı zaman, maalesef, bu verimlilik, beklenilen seviyeye ulaşamamaktadır. Bundan evvelki araştırmalarda yaşanmış olaylar vardır; özellikle, biz, ülke kaynakları konusunda bunu yaşadık.

Birbirinden farklı önergelerin birleştirilmesi, önergelerin gerekçelerinde hedeflenmiş olan amaçların ortaya konulmasını, ortaya çıkarılmasını, maalesef, imkansız kılan bir tablo oluşturmaktadır. Burada da, orman köylüsü ve ormanların genel anlamdaki problemlerini, orman yangınlarıyla beraber mütalaa etmek, orman yangınları konusuna yaklaşımları bir dereceye kadar azaltacaktır. Ben, bunu, özellikle, bu konuşma içerisinde söylüyorum. Bütün gruplar olumlu baktıklarına göre, inşallah, bu konuda komisyon kurulacak -onun için, bu komisyon kesin kurulacak anlamında bakıyorum- ve o manada, komisyona seçilecek arkadaşlarımıza orman yangınlarını önplanda alarak, diğer konularla beraber incelemeleri gereğini belirtmek istiyorum.

Tabiî, önergeler verildiği zamanda bu konu daha önemliydi. Meclisin çalışması, gündemde sıralamanın uzun süre alması, çok geçlere kalması, belki, o günlerdeki heyecanı, o günlerdeki ilgiyi bugüne taşıma imkânını vermiyor. Biz, orman yangınlarının korkunç manzaralarla  televizyon ekranlarından gündeme geldiği, insanların yüreğini yaktığı günlerde bu konuya eğilmek gereğini ve ilgi gereğini vurgulamak için önergemizi verdik; ama, işte, biraz evvel bahsettiğim şekilde, gündeminde böyle bir sıralamanın gerçekleştirilmesi, Meclisi, orman yangınlarının çok uzaklarda olduğu bir kış gününde bu meseleyi konuşma durumuna getirmiş bulunuyor. Onun için de konunun ehemmiyetini ve heyecanını vurgulamak belki biraz sıkıntılı olabilir; ama, ben, grup adına konuşan bütün konuşmacılara teşekkür ediyorum, önergemizde vurgulamak istediğimiz derecede konuya yakınlık duydular, konuyu gereği gibi ortaya koymaya çalıştılar. Biraz evvel de ifade ettiğim gibi, inşallah, ümit ediyorum, Genel Kurul tarafından genel bir kabulle bu komisyon kurulacak, çalışma süreleri o günlere yakın olacağı için, belki de o manada verimli bir tablo ve verimli bir çalışma ortaya konulabilecektir.

Orman yangınlarının önplana çıkarılmasını istemem,  orman köylüsünün meselelerini küçük görmem, elbette, ormanın genel meselelerini küçük görmem anlamına gelmez; sadece, çözümsüzlük ihtimalini artırdığı için onu vurgulamak istedim. Keşke bütün orman meselelerini, keşke bütün orman- köylü meselelerini böyle bir komisyonla çözme imkânına kavuşabilsek... Konu ne kadar dağılırsa, çözümsüzlük arttığı için, bunu özellikle vurgulamaya çalıştım.

Arkadaşlarımız burada yangınların getirdiklerini özellikle söylediler, zararların karşılanması gerektiğini, önlenmesi gerektiğini, gerekli alet ve edevatın temini gerektiğini vurguladılar; ama, bu arada bir de uygulamalardaki yanlışlıklar ortaya çıktı; uçakların alınması, kiralanması, uygulamaya konulması, yangınlara yeterli müdahaleyi yapamamaları da gündeme geldi.  Araştırma komisyonumuz bu konuya da, herhalde, ayrıca önemli bir yer verecektir diye umuyoruz.

Ormanlarla ve orman yangınlarıyla ilgili yaklaşımın bir başka açıdan da önemini vurgulamak istiyorum. Bu Meclis çalışmalarımız sırasında yaşadığımız olaylardan birisi de, afetlerle ilgili olaylardır. Aslında, şu anda, afetler ve afetten zarar görenlerle ilgili, yürürlükte olan birden fazla kanun vardır. Ona rağmen, her afet olduğu zaman özel bir kanun getirilmezse, maalesef o kanunların işlerliği yeterli olmuyor; her afette –o bölge milletvekillerimiz öncelik kazanmak üzere– gündeme getirilirse ancak sahip çıkılıyor, ülkenin şartları, bunu, böyle zorluyor. Onun için, ben, yangın meselesine öncelik verilmesi ve çerçevenin dar tutulması gerektiğini, önerge sahibi olarak buradan ifade etmeye çalışıyorum. Geniş planda olması, bütün meselelerin çözülmesi elbette hepimizin temennisi; ama, maalesef, realiteler biraz evvel ifade etmeye çalıştığım şekildedir.

Eğer, orman yangınları konusu çözülürse, elbette ki ormanların genel meseleleri içerisinde en önemli mesele çözüleceği için, o meseleye yaklaşım da kolaylaşacaktır. Eğer, orman yangınları konusu çözülürse, orman köylüsünün en önemli meselelerinden birisi halledilmiş olacaktır diye düşünüyorum.

Ben, önergemize destek verdikleri için, önergemizin haklılığını ortaya koydukları için, bütün grup konuşmacılarına, önerge sahibi olarak teşekkürlerimi arz etmek istiyorum, çalışmalarında Genel Kurula -havası belli olduğu için bunu şimdiden ifade ediyorum- başarılar diliyorum, ülkemize hayırlı olmasını temenni ediyorum, Heyetinizi saygıyla selamlıyorum. (Alkışlar)

BAŞKAN – Sayın Ünaldı, teşekkür ediyorum efendim.

Önerge sahiplerinden başka söz talebi olan var mı?..

HALİT DUMANKAYA (İstanbul) – Söz istiyorum.

BAŞKAN – Sayın Dumankaya, buyurun.

Sayın Dumankaya, 2 önergeniz var, ikisini 10 dakikaya sığdırabilir misiniz, eksüre vereyim mi?

HALİT DUMANKAYA (İstanbul) – Gerekirse ben eksüre isterim.

BAŞKAN – Peki, ihtiyaç hissederseniz haber verin efendim.

Buyurun Sayın Dumankaya.

HALİT DUMANKAYA İstanbul) – Sayın Başkan, muhterem milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Bugün, burada, orman yangınlarıyla ilgili, orman köylüsünün dertleriyle ilgili olarak grupların vermiş olduğu 6 araştırma önergesi birleştirilerek görüşülüyor.

Sayın Ünaldı’nın bir sözüne ben de katılıyorum. Arkadaşlarımla beraber benim vermiş olduğum 122 nci sıradaki önerge, normalinde, orman yangınlarıyla ilgili; ama, 133 üncü sıradaki önerge ise, genelinde yangınlarla ve itfaiye ile ilgilidir; dolayısıyla, bunun buraya konulması, bana göre biraz ters. Bu konuda Sayın Ünaldı’ya katılıyorum; ancak, bu önergelerin görüşülmesi hususunda inşallah gruplar burada birlik içerisindedir, bu Meclis araştırması açılacaktır. Yine, ümit ediyorum ki, bu araştırma ile orman yangınları enine boyuna görüşülecek ve yine, orman köylüsünün zorlukları, sıkıntıları araştırılacak, Meclisimize getirilecektir.

Gerçekten yirmi senede, otuz senede büyütülen ağaçlar, orman yangınıyla bir anda yerle bir oluyor. Tabiî, bu, bir dikkatsizlik nedeniyle, bir pikniğe gidip ateşi söndürmemek nedeniyle ortaya çıkıyor. Geçen sene Gebze’de çok büyük bir yangına şahit oldum, içinde bulundum; fakat, orada, yangın söndürmede, devleti acz içerisinde gördüm. Şimdi, oradaki orman yetkilileri oturmuşlar “ne yapıyorsunuz? Orman yanıyor, devlet yanıyor, milletin zenginliği yanıyor” diyorum; “orman işletmesinin dozerini bekliyoruz” diyorlar. Halbuki, çevrede, itfaiyeler vardır, belediyeler vardır. Şimdi, bu belediyelerden, kaymakamlıklardan, Kartal Belediyesinden, Pendik Belediyesinden, Tuzla Belediyesinden, Gebze Belediyesinden bütün araçları istetin, burada millî bir servet yanıyor. Üç dört saat sonra, beş saat sonra, orman işletmesinin bir dozeri geldi, o da, sabaha kadar pek başarılı olamadı. O bakımdan, araştırılacak veya bu Meclisten çıkarılacak bir kanunla, orman yangınlarında, bütün mahalli idareler, bütün belediyelerin araçları behemehal kullanılacaktır. Araç göndermeyen belediyelerin ise, cezalanması gerektiği şeklinde bir yasanın, muhakkak ki, bu Meclisten çıkarılması lazımdır; çünkü, millî servet bir anda heba oluyor.

Değerli arkadaşlarım, bunun dışında, tabiî, ben, bir orman köylüsünün çocuğu olarak, orada, orman köylülerinin çektikleri dertleri, sıkıntıları çok iyi biliyorum; çünkü, bizim bölgede, haddizatında, insanlar, sadece, ormanlardan, arkalarında odun, diğer şeyleri taşırlar; yol yoktur. O bakımdan, orman köylüleri çok zor durumdadır.

Memnuniyetle belirtmek istiyorum ki, 55 inci Hükümet ve onun Orman Bakanı, hükümete geldikten hemen sonra, ilk iş olarak orman emvalinden satışların yüzde 5’ini o köy halkına vermek için bir kanun tasarısı hazırladı ve bu tasarı, inşallah, Meclisimizden de geçecektir; bu parayla, o orman köylerinin altyapıları, yolları, sağlık tesisleri yapılacaktır.

Yine, 55 inci Hükümetin hazırladığı -Sayın Orman Bakanının hazırlattığı- bir kanun tasarısı da, ormanların, köylülerle beraber işletilmesiyle ilgilidir. İnşallah, eğer, bu tasarı da Meclisimizden geçerse, o zaman -bu kanunu, orman köylüleri dört gözle beklemektedir- hem ormanı koruyacaklar hem de ormanı, devletle beraber işletecekler ve gelirinden pay sahibi olacaklar; böyle olduğu zaman, orman köylümüz de bir “oh” diyecektir.

Değerli arkadaşlarım, yine, uzun müddet, birçok hükümet döneminde yapılamayan 2/b uygulaması, tapulama uygulaması da yine, 55 inci Hükümetin Orman Bakanı tarafından süratle yapılmaktadır. İnşallah, bu da en kısa zamanda bitirilmek suretiyle, bu durum da halledilmiş olacaktır.

Sayın Bakana, bir de benim bölgemdeki -bitişik bölgemdeki- bazı şeyleri arz etmek istiyorum. Kesim verilen yerlerde, memurların tutumu yüzünden, vatandaşlarımız, mallarını zamanında alamamaktadır. Mesela, Gebze Orman Bölge Müdürlüğünde, bir orman mühendisi, onbeş günde evrakları tamamlayamamaktadır; dolayısıyla, bu konuda da vatandaşlarımız zor durumdadır. O nedenle, Sayın Bakan, bu konuda, o bölgedeki şefleri ikaz ederse, vatandaşlarımızın bu şikâyetleri giderilmiş olacaktır.

Aynı şekilde, itfaiyelerimiz -tabiî, bu önergenin bir başka yönü de budur; umumî yangınlarla ilgili bir önergemiz de bunlarla birleştirilmiştir- şimdi  1930’ların usulleriyle çalışıyor. Öyle çalışılıyor ki, her belediye başkanı değiştiği zaman, bakıyorsun ki itfaiyeciler değişiyor, bazı kişiler itfaiyeye alınıyor; ama, eğitim görmemiş. Halbuki, itfaiyecinin eğitim görmesi lazımdır, okulu olması lazımdır, modern araçla donatılması lazımdır. Hiç olmazsa, buraya particiliğin el atmaması lazımdır; çünkü, hem insan sağlığı, insanın korunması hem de mülkün korunması önemlidir. O nedenle, bu konuda da yeterli bir araştırmanın yapılması lazım. Mesela, Tuzla’da olan yangınlarda, bile bile o evlatlar, o ana-baba evlatları, o iki delikanlı ölüme gönderilmiştir. Halbuki, orada bir deniz itfaiyesi olsaydı...

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Anlaşıldı, süre yetmeyecek Sayın Dumankaya.

Buyurun, devam edin efendim.

HALİT DUMANKAYA (Devamla) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Tuzla, gemilerin yoğun olduğu, hem özel teşebbüsün hem devletin tersanelerinin bulunduğu o yerde, muhakkak ki, denizden söndürmeyle ilgili bir arozözün, geminin bulunması lazım. Maalesef, bugüne kadar bunun olmadığını gözlüyoruz. Yangınlar esnasında “eyvah!.. şu şu alınacaktır” deniliyor, yangın bitince, yine, her şey olduğu yerde kalıyor. Türkiye Cumhuriyetinin 55 inci Hükümetinin, itfaiyeler konusunda da, yangınlar konusunda da, gerekli tedbirleri, yerel yönetimlerle beraber alması gerekiyor; muhakkak, itfaiyede çalışan insanların eğitime tabi tutulması gerekiyor; hiç olmazsa, bir itfaiye okulunun açılması gerekiyor.

Bizde, itfaiye, 1580 sayılı Belediye Kanununda -15 inci maddesinde zannediyorum- dört - beş cümlelik veya bir - iki sayfalık yazıyla geçiştirilmiştir; ama, dünyada, ciltlere sığmayan kitaplar vardır itfaiye için. İtfaiyede çalışanların, bu şekilde eğitilmesi lazımdır.

Zor durumda olan orman köylülerimizin, bu zorluklarının, bu Hükümet tarafından giderilmesi gerekiyor. O nedenle, bu kanun tasarılarının, Yüce Meclisimize getirilerek bir an evvel kanunlaştırılmasını, orman köylüleri beklemektedir. Hükümetin, bu konuda ciddî çalışmaları vardır; bunun için, 55 inci Hükümete ve onun Sayın Orman Bakanına teşekkür etmek istiyorum. Bu çalışmaların ve 2/b uygulamasının, bir an evvel bitirilmesi lazım.

Bir ters durum daha vardır -belki biraz bölgesel oluyor; ama- bizim bölgemizde Esenceli diye bir köy var; İstanbul Belediyesi, su havzasında kaldığı için bu köyü kaldırmak istiyor; ama, istimlakleri arazide yapmıyor, sadece evlerde yapıyor. Şimdi, evlerde yaptığına göre -o yerin köy muhtarlarının, köylünün bir uğraşısı vardır; 55 hane köy... Orada tarihleri vardır, orada ölüleri yatmaktadır- ormanla bir takas etmek istiyorlar; ama, bu, 2/b’nin tersi oluyor. Bu konuda da Orman Bakanlığının duyarlı davranması, eğer, kanun gerekiyorsa buraya getirmesi lazım; eğer, kararname gerekiyorsa Hükümetin çıkarması lazım; orada bulunan, o köyün yakınında bulunan ve ormanlık alan olmayan; ama, orman arazisi olan bir araziyle buranın takas edilerek, Esenceli Köyünün de kurtarılması lazım. Böylece, orada, köylüler, istimlak edilmeyen arazilerini de bu şekilde kullanma imkânını bulacaklardır.

Bu havza, su havzası konusu, bu şekilde, 2/b’ye uymayan; ama, muhakkak ki, bir uygulama yapılması gereken bir durumdur. Bu konuda da Orman Bakanımız ve Hükümetimiz gerekli tedbirleri alırsa, bu köyümüzü rahatlatacaktır. Bu köyün insanları, İSKİ’nin yaptığı istimlaklerle evlerinden barklarından olmaktadır; ama, köye yakın bir yerde, orman arazisiyle gölün kenarındaki bu arazinin -metrekare aynı olmak şartıyla- takas edilmesi suretiyle, bu köylülerimizin sorunu da halledilecektir.

Bu duygu ve düşüncelerle, Yüce Heyetinize saygılar sunuyorum.

BAŞKAN – Sayın Dumankaya, teşekkür ediyorum.

Önerge sahibi sıfatıyla, Sayın Dikici; buyurun efendim.

HASAN DİKİCİ (Kahramanmaraş) – Sayın Başkan, değerli milletvekili arkadaşlarım; ben de, Sayın Ünaldı’ya, Sayın Yalova’ya, Sayın Dumankaya’ya ve Sayın Denizolgun’a teşekkür ediyorum; önerge sahibi olarak, Yüce Meclise, ülkemiz ormanlarına emeği geçen orman köylümüze ve çilekeş ormancılarımıza selam ve saygılarımı sunuyorum.

En genel tarifiyle, tabiî olarak veya emekle yetişen, kendine has bir iklim oluşturan ağaç ve ağaççık topluluklarına orman diyoruz. Ormanlar, kendini yenileyen yegâne kaynaktır. Yaratılıştan bu yana, insanoğlunun, yanı başında bulduğu ve altıyüze yakın kullanım çeşitliliğiyle, âdeta, beşikten tabuta kadar, çok yönlü amaçlarla kullandığı, vazgeçilmez bir servettir. Ormanların, maddî katkıları kadar ve belki de daha fazla, iklime, su rejimine, toprak muhafazasına, havanın temizliğine, insanların dinlenmesine ve yurt savunmasına olan kolektif hizmetleri vardır. Sağlığımız ve sayamadığımız faydalarıyla, ormanlarımız, alternatifsiz ve rakipsiz nimetlerdir.

Çölleşmeye yönelmiş bir Türkiye’de, bu konunun samimî bir şekilde ele alınmasına dair, bir çağrı mahiyetinde, 27.2.1996 tarihinde Meclis araştırması önergesi vermiş bulunmaktayım. Dileğim, Meclis araştırmalarının Yüce Meclisimiz tarafından kabul edilmesidir. Bütün iktidarlardan beklediğim, seçim öncesi, orman köylüsüne uluorta verilen vaatleri değil, ancak, idarî, teknik ve sosyal cepheleriyle yoğrulmuş bir düzenlemeyi getirmektir. Ormancılığımız, olması gereken istikrarlı yapıya kavuşturulmalıdır ve kalıcı, sağlıklı, müdahaleye kapalı olmalıdır.

Ülke alanımızın yüzde 26’sını oluşturan ormanlarımızın, genelde, yüzde 44’ü verimli, geriye kalan kısmı ise bozuk ve verimsizdir. Yurdumuzda, ormanların sağlığını tehdit eden en zararlı ve birincil etken, tabiî ki, orman yangınlarıdır. İkinci olarak, ormanlarımızın sağlık ve devamlılığını tehdit eden zararlı böcekler ve çeşitli hastalıklardır. Zararlı böceklerin, ormancılıkta neden olduğu ortalama senelik kaybımız, ürünün yüzde 10’u ilâ yüzde 20’si arasında değişmektedir.

Ormanlarda yapılan usulsüz müdahaleler; ormanda hayvan otlatma, yeni tarlalar ve otlak alanları açma, orman ürünlerini yasadışı yollardan elde etmektir.

Sanayi tesislerinin etkileri: Orman içindeki ve kenarındaki birçok sanayi kuruluşları ormanlarımızı olumsuz yönlerden etkilemektedir.

Orman alanlarında yapılaşma: Orman ve kıyısının bütünleştiği sahillerimizde turistik yapılaşma ve diğer konut yapımlarının sağlıksız, düzensiz ve geleceğe dönük yapılmaması nedeniyle orman alanlarımız giderek azalmaktadır.

Erozyon: Ülkemiz, her yıl 1 milyar 400 milyon ton vatan toprağını erozyonla kaybetmektedir. Erozyon, binlerce yılda meydana gelen örtü toprağımızı alıp götürmektedir. Erozyonla topraklarımız verimsizleşiyor, kırdan kente göç hızlanıyor; barajlarımız doluyor, ömürleri kısalıyor, millî ekonomimiz zarar görüyor; petrolden daha çok önem kazanan su kaynaklarımızın düzenli ve sürekli olarak beslenmesi mümkün olmuyor. Erozyonla ortadan kalkan bitki örtüsü, toprak kaymalarına, taşkınlara, sel ve çığ felaketlerine ve korkunç zararlara yol açmaktadır. Meraların kaybolması, hayvancılıktan ülkemizin kazanabileceği büyük gelir ve istihdamdan mahrum olmamıza sebep oluyor. Erozyonla yeşil örtü ve toprağın elden gitmesiyle jeolojik dengeler ve iklimin bozulmasının, doğal varlıkların kaybolmasının yarattığı ekonomik zararların vahim neticeleri ise ortadadır. Toprağımızın, vatanın en değerli unsuru olduğunu bilerek, ormanların, meraların, tarım alanlarının, gen kaynaklarının ve doğanın korunması için erozyonun önlenmesi öncelikli ve birinci hedefimiz olmalıdır. Her yıl binlerce hektar ormanımız yanmaktadır. Ormancılığı yalnız ağaç ve odun olarak görmemeliyiz. Orman köylüsüyle kırgın, küs ormancılık politikasını artık bırakmalıyız. Orman köylümüzle barışık, mülkiyet ihtilaflarını çözen, ormanı köylümüzle beraber korumak için, köylümüzün ormandan daha çok faydalanması yolunda çağdaş orman işletmeciliğine geçmeliyiz.

Ülkemizde ormaniçi, orman kenarı ve civarında 22 575 kırsal yerleşim yeri bulunmaktadır. Halkımızın yaklaşık üçte biri bu yerleşim merkezlerinde yaşamaktadır. Orman köylerimiz, iklim ve topografya açısından en zor şartlarda ve dağınık bir durumda yaşamaktadır. Bunun için, orman köylerimize devlet imkânlarının götürülmesindeki zorluk, hatta imkânsızlık, hayat şartlarının çekilmez boyutlarda oluşu, bugünkü geri kalmışlığımızın tek nedenidir.

Bugün, bulundukları yerden kalkınmaları imkânsız olan 3 292 orman köyümüz vardır. Bu köylerimiz, başka bir yere, imkânsızlıktan dolayı taşınamıyor. Bunun için, ormanlarımız ve orman köylerimiz için şu gerçekler ortaya çıkmaktadır:

Ormancılığın teknik gereklerinden dolayı en ağır iklim şartlarında orman emvali kesip, sürüten, ağaçlandırma için toprağı işleyen orman köylüsünün emeği, teri kurumadan verilmelidir.

Devlet imkânlarının yeterince ulaşılamadığı, hayat şartlarının çekilmezliği, orman köylüsünü, ormanları tahribe zorlamaktadır. Ormaniçi, orman kenarı ve civarında yerleşen köylere Or-Köy Genel Müdürlüğü tarafından sembolik krediler yerine, ihtiyacı karşılayacak faizsiz kredi verilmelidir. Orman köylerimizi kalkındıracak ve tarımsal üretimi artıracak Or-Köy’ün kaynakları ve imkânları artırılmalıdır, orman tahribatını önleyici sosyoekonomik tedbirler mutlaka alınmaladır.

Millî Parklar ve Av-Yaban Hayatı Genel Müdürlüğünce, yerleşim birimleri çevresinde ve ormana bitişik olmayan alanlarda tesisler kurarak hem kolektif hizmetler sunmalı hem de orman yangınları önlenmelidir.

Orman vasfını kaybeden yaklaşık 4 milyon dönüm arazi, taksitlerle orman köylüsüne satılmalıdır. Elde edilecek kaynak, orman köylümüzün kalkınması için kullanılmalıdır. Özellikle, ormanlardaki otlatma baskısını azaltmak için, ahır hayvancılığı teşvik edilmelidir.

Ormanlarımızdan yakacak olarak faydalanmayı asgarîye indirmek için, ısı yalıtımı yaygınlaştırılarak, kömür ile likit gaz yardımında bulunulmalıdır. Orman köylerini kalkındırma kooperatiflerinin mandıra, yem fabrikası, kereste fabrikası, soğuk hava deposu, el sanatları gibi alanlarda yapacakları yatırımları desteklenmelidir.

Geçmişten günümüze kadar 1,5 milyon hektar orman alanı yanmıştır; bunun maddî kaybı, yaklaşık 6 katrilyondur. Orman yangınlarından korunmak için ve daha iyi bir mücadele için, orman köylülerinden faydalanılmalıdır. İnsanların tatil anlayışları gün geçtikçe değişmektedir; sahillerden dağlara, ormanlara, yaylalara yönelmektedir. Bu talebinin karşılanması için, orman köylüsüyle ortak projeler geliştirilmelidir.

Orman sınırlarımız içerisinde bulunan meralar, orman köylerimizle beraber planlanmalı, yem bitkisi üretmek üzere ıslah edilmelidir. Yeni otlatma planları yapılmalıdır. Her köyün mülkî hudutları içerisindeki meralar, otlatma amaçlı kullanılmak üzere, köylümüze tahsis edilmelidir. Orman sınırları içerisinde veya orman vasfını kaybettiği için orman sınırları dışına çıkarılan yaylaların, orman köylerimize verilmesi şarttır. Yeni bir düzenlemeyle, köyün mülkî hudutları içerisindeki meşe ve kızılağaç ormanları, her yıl üretim yapılacak şekilde, üretilen emval tamamen köylümüze verilmelidir.

Fıstıkçamı, kestane, palamut meşesi, ceviz gibi meyve veren ağaçların dikilmesi teşvik edilmelidir; söz konusu ağaçların ürünleri, orman köylümüze verilmelidir. Ormanlarımızın bakım ve gençleştirilmesine önem verilmelidir. Doğaya uygun orman işletmeciliğine geçilmelidir. Zengin ve biyolojik çeşitliliğe sahip yapraklı ormanların iyileştirilmesine önem verilmelidir. Kadastro çalışmalarına hız verilerek kısa zamanda bitirilmelidir.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

HASAN DİKİCİ (Devamla) – Başkanım, hemen bitireceğim.

BAŞKAN – Buyurun efendim, bitirin.

HASAN DİKİCİ (Devamla) – Çok teşekkür ederim Başkanım.

Tapulu arazideki orman ağaçlarının değerlendirilmesindeki anlaşmazlıklara son verilmelidir. Vatandaşımızın devlete olan güveni devam etmeli, üretime katkıları sağlanmalıdır.

Bugüne kadar kesilip depoya teslim edilen ve depoda satılan orman emvali, dikili durumlarda ve yerinde satılmalıdır. Böylece, ağacın tamamı değer kazanacak, zaman kaybı ortadan kaldırılacak, fiyat istikrarı sağlanacaktır. Zaman içerisinde, orman teşkilatı piyasadan çekilerek ürün satışları kooperatiflere ve orman köylüsüne yaptırılmalıdır. Orman teşkilatı, sadece kontrol ve koordine görevini üstlenmelidir.

Odun açığımız her yıl artmaya devam etmektedir. Odun açığımızın kapatılması, diğer yandan da ormanlarımızın üzerindeki baskıyı kaldırmak için, yerli ve yabancı orijinli, hızlı gelişen, kızılçam, yeşilçam, kavak türü ağaçlandırmalarına hız verilmelidir diyorum ve bu duygularla Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum. (Alkışlar)

BAŞKAN – Sayın Dikici, teşekkür ediyorum.

Başka söz talebi?.. Yok.

Sayın milletvekilleri, Meclis araştırması önergeleriyle ilgili görüşmeler tamamlanmıştır.

Şimdi, önergeleri birlikte oylayacağım.

Meclis araştırması açılması hususunu oylarınıza sunuyorum...

İSMAİL İLHAN SUNGUR (Trabzon) – Karar yetersayısının aranmasını istiyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Dikkate alacağım efendim.

Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Efendim, karar yetersayısı maalesef yok. Bu bakımdan, tekrar oylama mecburiyetim var.

Grup başkanvekilleri, kaç dakika ara verelim?

UĞUR AKSÖZ (Adana) – 15 dakika efendim...

BAŞKAN – Bir dahaki oylamada da karar yetersayısını arayacağım.

Saat 15.20’de toplanmak üzere, birleşime ara veriyorum.

                                       

Kapanma Saati: 15.07
ÜÇÜNCÜ OTURUM

Açılma Saati : 15.20

BAŞKAN : Başkanvekili Yasin HATİBOĞLU

KÂTİP ÜYELER : Levent MISTIKOĞLU (Hatay), Haluk YILDIZ (Kastamonu)

 

 

BAŞKAN – Türkiye Büyük Millet Meclisinin 44 üncü Birleşiminin Üçüncü Oturumunu açıyorum.

VI. – GENSORU, GENEL GÖRÜŞME, MECLİS SORUŞTURMASI VE

MECLİS ARAŞTIRMASI (Devam)

A) ÖNGÖRÜŞMELER (Devam)

1. – Konya Milletvekili Mustafa Ünaldı ve 36 arkadaşının, orman yangınlarının nedenlerinin araştırılarak alınması gereken tedbirlerin tespit edilmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/23) (Devam)

2. – Kahramanmaraş Milletvekili Hasan Dikici ve 29 arkadaşının, ormanlarımız ve orman köylülerimizin sorunlarının araştırılarak çözüm yollarının tespit edilmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/36) (Devam)

3. – Aydın Milletvekili Yüksel Yalova ve 49 arkadaşının, orman yangınlarının önlenebilmesi için alınması gereken tedbirler ile yangınlardaki ihmal ve kusurların tespit edilmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/103) (Devam)

4. – İstanbul Milletvekili Halit Dumankaya ve 27 arkadaşının, ormanlarımızın korunması için alınması gereken tedbirlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/173) (Devam)

5. – İstanbul Milletvekili Halit Dumankaya ve 20 arkadaşının, yangınların önlenmesi ve itfaiye teşkilâtının yeniden yapılanması için alınması gereken tedbirlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/183) (Devam)

6. –  Antalya Milletvekili Arif Ahmet Denizolgun ve 24 arkadaşının, Antalya’da meydana gelen orman yangınında zarar görenlere yapılacak yardımın belirlenmesi ve yangınların söndürülmesinde alınacak tedbirlerin tespiti amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/198) (Devam)

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, müzakere ettiğimiz araştırma önergelerinin birlikte oylamasını yaptık, karara yetersayı bulunamadığı için birleşime ara verdik; şimdi yeniden oylayacağım ve karar yetersayısını arayacağım.

Meclis araştırması açılmasını kabul edenler... Kabul etmeyenler... Karar yetersayısı yoktur. 

Evet, sayın grup başkanvekilleri, buyurun efendim...

ÜLKÜ GÜNEY (Bayburt) – Durum anlaşılmıştır, saat 19.00'da toplanmak üzere...

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, grup başkanvekillerinin de beyanı dikkate alınarak, alınan karar gereğince, kanun tasarı ve tekliflerini sırasıyla görüşmek için, saat 19.00'da toplanmak üzere, birleşime ara veriyorum.

Kapanma Saati: 15.24
DÖRDÜNCÜ OTURUM

Açılma Saati : 19.00

BAŞKAN : Başkanvekili Yasin HATİBOĞLU

KÂTİP ÜYELER : Levent MISTIKOĞLU (Hatay), Haluk YILDIZ (Kastamonu)

 

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 44 üncü Birleşiminin Dördüncü Oturumunu açıyorum.

Bugün alınan karar gereğince, gündemin "Kanun Tasarı ve Teklifleriyle Komisyonlardan Gelen Diğer İşler" kısmına geçiyoruz.

Önce, yarım kalan işlerden başlıyoruz.

VII. – KANUN TASARI VE TEKLİFLERİYLE KOMİSYONLARDAN

GELEN DİĞER İŞLER

1. – Kütahya Milletvekili Mustafa Kalemli, Anavatan Partisi Genel Başkanı Rize Milletvekili Mesut Yılmaz, Doğru Yol Partisi Genel Başkanı İstanbul Milletvekili Tansu Çiller, Demokratik Sol Parti Genel Başkanı İstanbul Milletvekili Bülent Ecevit, Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı Antalya Milletvekili Deniz Baykal ile 292 Milletvekilinin; Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının 83 üncü Maddesinin Değiştirilmesine Dair Kanun Teklifi ve Anayasa Komisyonu Raporu (2/676) (S. Sayısı : 232)

BAŞKAN – Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının 83 üncü Maddesinin Değiştirilmesine Dair Kanun Teklifinin ikinci müzakeresine başlayacağız.

Komisyon hazır mı? Hazır değil.

Müzakeresi ertelenmiştir.

2. – Olağanüstü Hal Bölgesinde ve Kalkınmada Öncelikli Yörelerde İstihdam Yaratılması ve Yatırımların Teşvik Edilmesi ve 193 Sayılı Gelir Vergisi Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Tasarısı ve Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (1/660) (S. Sayısı : 392 ve 392’yi 1 inci Ek) (1)

BAŞKAN – Olağanüstü Hal Bölgesinde ve Kalkınmada Öncelikli Yörelerde İstihdam Yaratılması ve Yatırımların Teşvik Edilmesi ile 193 Sayılı Gelir Vergisi Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Tasarısının müzakeresine kaldığımız yerden devam ediyoruz.

Sayın Komisyon hazır mı? Hazır.

Sayın Hükümet?.. Hazır.

Komisyon ve Hükümet yerlerini almışlardır.

Sayın milletvekilleri, bu tasarının 2 nci ve sonraki maddeleri, önergelerle birlikte -Komisyonun isteği üzerine- İçtüzüğün 88 inci maddesine göre, 10 Aralık 1997 tarihli 26 ncı Birleşimde Komisyona geri verilmişti.

Komisyonun raporu ve metni, 392'ye 1 inci ek sıra sayı ile bastırılıp sayın üyelere dağıtılmıştır.

Şimdi, yeniden düzenlenen 2 nci maddeyi tekrar okutuyorum:

 

OLAĞANÜSTÜ HAL BÖLGESİNDE VE KALKINMADA ÖNCELİKLİ YÖRELERDE İSTİHDAM YARATILMASI VE YATIRIMLARIN TEŞVİK EDİLMESİ İLE 193 SAYILI GELİR VERGİSİ KANUNUNDA DEĞİŞİKLİK YAPILMASI HAKKINDA KANUN TASARISI

Kapsam

MADDE 2. – Bu Kanunda geçen Olağanüstü Hal Bölgesi; Kanunun yürürlüğe girdiği tarihte, Olağanüstü Hal Bölgesi ve mücavir alanına dahil iller ile Devlet İstatistik Enstitüsü Başkanlığınca belirlenen fert başına GSYİH miktarları 1 500 ABD Doları veya daha az ve Devlet Planlama Teşkilatı Müsteşarlığınca belirlenen sosyo-ekonomik gelişmişlik düzeyi – 0,5 ve daha düşük bulunan illerden Bakanlar Kurulunca tespit edilecek illeri, Kalkınmada Öncelikli Yöreler ise; Bakanlar Kurulunca bu yöreler kapsamına alınan illeri ve ilçeleri kapsar.

BAŞKAN – Bu maddeyle ilgili olarak gruplar adına söz talebi var mı?

TEMEL KARAMOLLAOĞLU (Sıvas) – Refah Partisi Grubu adına, Sayın Ahmet Çelik konuşacaklar.

BAŞKAN – Refah Partisi Grubu adına, Parti Grubunun görüşlerini ifade etmek üzere, Sayın Çelik; buyurun.

RP GRUBU ADINA AHMET ÇELİK (Adıyaman) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Refah Partisi Grubu adına, 392 sıra sayılı yasa tasarısının 2 nci maddesi üzerinde söz almış bulunuyorum; hepinizi, saygıyla selamlıyorum.

Değerli arkadaşlar, biliyorsunuz, 16 Ocak Cuma günü, Anayasa Mahkemesi, Türkiye'nin en büyük partisi olan Refah Partisini kapatma kararı verdi. Üzülerek belirtmek istiyorum ki, bugün, bu Yüce Mecliste, bu kararı bir yerde konuşabilecek ve gerçekten, Türkiye'nin en büyük partisi olan ve Türkiye Büyük Millet Meclisinde en büyük grubu olan; 1995 milletvekili seçimlerinde yüzde 22'ye yakın oy alan, 400'den fazla belediyesi olan ve Türkiye'nin dört bir köşesinde, tüm beldelerde teşkilatı bulunan bir parti kapatılıyor. Maalesef, şu anda, Mecliste grubu bulunan hiçbir partinin temsilcisi veya grup başkanvekili, kalkıp burada, demokrasinin büyük darbe yediğini, insan haklarının, özgürlüklerinin büyük darbe yediğini; gerçekten Türkiye'nin şanına yakışmayan bu karar hakkında Mecliste bir konuşma yapmıyor!..

Ben, burada, üzüntülerimi belirtmek istiyorum. Biz, her ne kadar, bu kararın sonucuna katlanıyorsak da, bu kararı kesenkes kabul etmiyoruz ve bu kararla olan mücadelemizi, hukukî yollarla, Türkiye Büyük Millet Meclisinde ve Türkiye'nin tüm genelinde sürdüreceğimizi belirtmek istiyorum.

Değerli arkadaşlar, 392 sıra sayılı yasa tasarısını biliyorsunuz, Bakanlar Kurulu, uzun bir süre önce Plan ve Bütçe Komisyonuna getirmişti. Plan ve Bütçe Komisyonuna, bundan önce olağanüstü hal bölgesine de dahil olan, mücavir alan durumunda olan 13 ilde gerekli yatırımların daha sağlıklı şekilde yapılması ve bazı konularda kolaylıklar sağlanması amacıyla getirilmişti; fakat, üzülerek belirtmek istiyorum ki, Plan ve Bütçe Komisyonu, halen, Adıyaman ve Elazığ'da olağanüstü hal olmadığından dolayı, bu gerekçeyle, bu illeri, Hükümet metninden çıkardı. Tabiî, Hükümet de, Plan ve Bütçe Komisyonunda, bu önergeye iştirak etti. Biliyorsunuz, nihayet, bu yasa tasarısı geldi, Mecliste görüşüldü ve 2 nci maddesine geçileceği sırada, gerek biz, Adıyaman milletvekillerinin 5'i birlikte gerek Elazığ milletvekilleri ve gerekse geri kalmış diğer illerin milletvekilleri devreye girerek, Hükümet yetkilileriyle ve Plan ve Bütçe Komisyonu Başkanıyla yaptığımız görüşmeler neticesinde, Plan ve Bütçe Komisyonu Sayın Başkanı maddeyi geri çektiler ve tekrar Komisyona götürdüler. Komisyonda, nihayet, madde, nihaî şeklini aldı ve Yüce Meclise geldi.

Bu, değişik şekliyle getirilen 2 nci madde, gerek biz, Adıyaman milletvekillerinin ve gerekse Adıyaman halkının ihtiyacına cevap verecek durumda değildir. Olağanüstü hal bölgesindeki 11 il muhafaza ediliyor, bunun yanı başında, bir kriter getiriliyor; gayri safî yurtiçi hâsılası 1 500 dolar veya daha aşağı olan illerde veyahut gelişmişlik düzeyi 0,5 ve daha aşağı olan illerde bu kriterin tatbik edilmesini istiyor ve bu vasıtayla, bu olağanüstü hal bölgesinde halen mevcut 11 ile, tespit olunan ikinci 11 il daha ekleniyor. Bu iller, Adıyaman, Ağrı, Ardahan, Bayburt, Erzurum, Gümüşhane, Iğdır, Kars, Ordu, Şanlıurfa ve Yozgat'tır. Maalesef, Elazığ İli, senelerce, olağanüstü hal bölgesinde kalmış olmasına rağmen, bu kriterler dikkate alınarak yasa kapsamı dışında bırakılmıştır; ama, şurada şöyle bir paragraf vardır: "...İllerinden, Bakanlar Kurulunca tespit edilecek olan illerin tasarı kapsamına alınması sağlanmıştır" deniliyor; yani, Bakanlar Kurulu toplanacak, bu 11 il içerisinden hangi illeri uygun görecekse, bu yasa kapsamına, teşvik kapsamına onlar alınacak. Onun için, şu anda, bu 11 ilin hangisinin yasa kapsamına gireceği belli değildir. Benim, Sayın Başbakandan istirhamım şudur ki, Bakanlar Kurulunda, Adıyaman'ın, muhakkak dahil edilmesidir.

Adıyaman, biliyorsunuz, güneydoğuda, GAP bölgesinin içerisindedir; fakat, maalesef, üzülerek belirtmek istiyorum ki, Adıyaman, GAP yatırımlarından hemen hemen nasibini hiç almış değildir. GAP Projesi içerisinde 6 tane barajın yapılması lazım gelirken, bugüne kadar, Çamgazi Barajı dışında hiçbir yatırım yapılmamıştır. Çamgazi Barajının kanallarının tamamlanması için de, şu anda 5 trilyon liraya ihtiyaç vardır; fakat, maalesef, 55 inci Hükümet, ancak 700-800 milyar liralık bir ödenek koymuştur. Onun için, bu barajın hizmete açılması, daha seneler sürecektir.

Biliyorsunuz, Atatürk Barajının suyunun üçte 2'si Adıyaman topraklarındadır; Adıyaman'ın bir ilçesi kalkmış, 60'a yakın köy de tamamen sular altında kalmış, insanlarımız Ege'ye kadar göç etmiş ve bu insanlarımız, Türkiye genelinde sağlıklı bir şekilde de yerleştirilememiştir. Halen, bu gölden dolayı, Adıyaman-Diyarbakır yolu kapalıdır ve Adıyaman, çıkmaz sokak olmuştur.

Adıyaman, gerek yatırımlarda gerekse GAP Projesi içerisinde nasibini alamamıştır. Şayet, Bakanlar Kurulu, bu yasa yürürlüğe girdiği tarihten itibaren Adıyaman'ı kapsam içerisine alamazsa, emin olunuz ki, Adıyaman, çok büyük sıkıntıya girecektir.

Şu anda, 700 bine varan nüfusumuz vardır ve nüfusumuzun yüzde 7'si işsizdir. Demek ki, Adıyaman'da 49-50 bin işsiz mevcuttur. Eğer, GAP Projesi içerisinde tüm yatırımlar yapılır, tüm barajlar faaliyete geçirilirse, Adıyaman'da 154 bin hektarlık bir arazi sulanacaktır ve bu şekilde, yaklaşık 50 bin işsize de iş bulunacaktır. Onun için, bugüne kadar, Adıyaman, gerçekten çok ileri derecede mağdur olmuştur.

Adıyaman, devletine bağlı, hukuka saygılı insanlarla doludur ve pek olay olmamıştır. Olağanüstü hal uygulaması uzun süre devam etmiş ve sonra kaldırılmıştır; şu anda da, olağanüstü hal uygulaması yoktur. Bundan dolayı, özellikle benim 55 inci Hükümetten istirhamım şudur ki, bu yasanın yürürlüğe girdiği tarihten itibaren, muhakkak, Adıyaman ve bunun yanıbaşında diğer 10 il, ilan edilerek, bu yasa kapsamına alınmalı ve gerekli teşviklerden faydalandırılmalıdır.

Değerli arkadaşlar, biz, bu yasa tasarısını tümüyle destekliyoruz; çünkü, bu yasa tasarısı, gerçekten 22 ile -ki, son tespit edilen 11 il daha ilave edilirse, 22 ile- hayatiyet verecektir ve ticarî hayatını, yatırımını en iyi şekilde canlandıracaktır.

Refah Partisi Grubu olarak, biz, bu yasa tasarısını destekliyoruz. Yalnız, tespit olunan bu son 11 ilin de, muhakkak, tümünün yasa kapsamına alınmasını istirham ediyoruz. Bizim, özellikle Hükümetten istediğimiz budur.

Değerli arkadaşlar, burada sözümü bitirirken, 2 nci maddenin ve tüm yasanın, olağanüstü hal bölgesinde olan illere -gerek Adıyaman'a ve gerekse diğer tüm illere- hayırlı olmasını diliyor, saygılar sunuyorum efendim. (RP ve ANAP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Sayın Çelik, teşekkür ediyorum efendim.

Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına, Sayın Develi; buyurun efendim. (CHP sıralarından alkışlar)

CHP GRUBU ADINA HİLMİ DEVELİ (Denizli) – Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; görüşülmekte olan Olağanüstü Hal Bölgesinde ve Kalkınmada Öncelikli Yörelerde İstihdam Yaratılması ve Yatırımların Teşvik Edilmesi ile İlgili 193 Sayılı Gelir Vergisi Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Yasa Tasarısının 2 nci maddesi üzerinde, Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına söz almış bulunmaktayım; hepinizi, saygıyla selamlıyorum.

Yasa tasarısını, genel çerçevesi itibariyle, olumlu bulduğumuzu özellikle söylemek istiyorum; ancak, Plan ve Bütçe Komisyonunda da, Cumhuriyet Halk Partisi üyelerinin karşı oy yazısında açık ve net olarak belirttiğimiz bazı hususları da dikkatinize sunmak istiyorum: 2 nci madde Plan ve Bütçe Komisyonunda görüşülürken, düşüncelerimizi net olarak ifade ettik; ancak, sayısal üstünlük nedeniyle görüşlerimiz dikkate alınmadı. Getirilen yeni kriterlerin, Devlet Planlama Teşkilatı ve Devlet İstatistik Enstitüsünün verilerine bağlı olduğu görülmektedir; birinci veriye baktığımız zaman, özellikle, fert başına gayri safî yurtiçi hâsıla miktarları göz önüne alınmış, ikinci konu da -özellikle Devlet Planlama Teşkilatının verilerinde- ekonomik gelişmişlik, iller sırasına göre değerlendirilmiştir. İllerin bu yapısına baktığımızda, sosyoekonomik gelişmişlik sıralamasında endeks eksi 0,5, gayri safî yurtiçi hâsılada da kişi başına 1 500 dolar baz alınmıştır. Hükümet, elbette, her iki kuruluşun verilerinden yararlanacak; ancak, bu argümanlar gerçeği tek başına yansıtamayacaktır. Örneğin; doğu ve güneydoğudaki birçok ilimizde, kamu yatırımları nedeniyle bu gerçek ortaya çıkamamaktadır. Oysa, getirilen kriterlerin, bölgelerarası gelişmişlik düzeyini belirlemede yeterli olmadığı; iklim ve ulaşılabilirlik şartlarının önemli olduğu; iller arasındaki gelişmişlik farklarından ziyade, ilçelerarası gelişmişlik farklarına bakılması gerektiği; yapılan düzenlemelerin reform niteliğinde değil, geçici bir iyileşme niteliği taşıdığı; beklenilen sonuçlara ulaşabilmek için de, teşviklerin yeterli olmayacağı; ulaşım zorluklarının da, mutlaka, göz önüne alınması gerektiğini düşünüyoruz.

Yine, Hükümetin benimsediği ölçütlerde, bu bölge kapsamında 22 il bulunmakta; oysa, fert başına düşen millî gelir, nüfus artışı, demografik yapı gibi verilere göre teşvik uygulama kapsamı içerisinde olması gereken illerimiz, bu kriterlerin dışında kalmaktadır. Bu nedenle, Devlet İstatistik Enstitüsü Başkanlığınca belirlenen kişi başına düşen gayri safî yurtiçi hâsıla miktarı, 1 750 Amerikan Doları veya daha azı ile ekonomik gelişmişlik düzeyi sıfır veya daha düşük illeri kapsar. Kalkınmada öncelikli yöreler ise, Bakanlar Kurulunca, bu yöreler kapsamına alınmalı, ilçeler de baz olarak değerlendirilmelidir.

Biz, Cumhuriyet Halk Partisi olarak, bu hükümlerin yer almasını istiyoruz; çünkü, Avrupa'daki örneklerine baktığımız zaman; İrlanda'da, İspanya'da, İtalya'da, bu değerler, bu kriterler ölçüt olarak alınmış ve bölgeler arasındaki farklılığın bu şekilde giderilme şansı olabilmiştir.

2 nci maddeye ilişkin, Plan ve Bütçe Komisyonunda vermiş olduğumuz önergeyi, yine, Yüce Mecliste huzurlarınıza getireceğimizi bildirir; hepinize saygılar sunar, teşekkür ederim. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Sayın Develi, teşekkür ediyorum.

Gruplar adına başka söz talebi var mı efendim?

ZEKİ ERTUGAY (Erzurum) – Var efendim.

BAŞKAN – Doğrul Yol Partisi Grubu adına Sayın Ertugay; buyurun efendim.

DYP GRUBU ADINA ZEKİ ERTUGAY (Erzurum) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; konuşmama başlamadan önce, Yüce Heyetinizi saygılarımla selamlıyorum.

Görüşülmekte olan Olağanüstü Hal Bölgesinde ve Kalkınmada Öncelikli Yörelerde İstihdam Yaratılması ve Yatırımların Teşvik Edilmesi ile 193 Sayılı Gelir Vergisi Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Tasarısının 2 nci maddesi üzerinde Doğru Yol Partisi Grubu adına görüşlerimi arz etmek üzere söz almış bulunuyorum.

Bilindiği gibi, tasarının amacı, olağanüstü hal bölgesinde ve kalkınmada öncelikli yörelerde vergi teşvikleri uygulamak, buralarda yapılan yatırımlara bedelsiz kamu arsa ve arazisi temin etmek suretiyle yatırımları ve istihdam imkânlarını artırmak şeklinde ifade edilmektedir. Elbette ki, terörün bölgenin ekonomik ve sosyal gelişmesindeki olumsuz etkilerini gidermek üzere, bu illerde ve kalkınmada öncelikli yörelerde yeni yatırım sahalarının açılması, buralarda yaşayan insanların iş ve istihdam imkânlarının artırılması, gelir dağılımının iyileştirilmesi ve sosyal, ekonomik bir felaket halini almış olan göçün önlenmesi çok büyük önem taşımaktadır. Bu nedenle, özellikle Doğu Anadolu Bölgesinin, Türkiye'nin batısıyla arasındaki gelişmişlik farkının, 80'li yılların başından itibaren giderek açıldığı, bölgenin gittikçe fakirleştiği, sosyal dengelerin altüst olduğu; teröre ilaveten, hem ağır kış şartlarının hem de sosyal yapısının bölgeyi öncelikli kıldığı, sosyal devlete, daha çok geri kalmış yörelerde ihtiyaç olduğu hususları göz önüne alınacak olursa, bölgedeki ekonomik şartları iyileştirmeye, istihdamı artırmaya yönelik her türlü tedbir ve yasal düzenlemenin gerçekleştirilmesi, elbette ki, çok yerinde olacaktır. Bu nedenle, kanun tasarısına olumlu bakıyoruz; ancak, hepinizin çok iyi hatırlayacağı gibi, kanun tasarısının 2 nci maddesi, bu kanundan yararlanacak olan illeri, olağanüstü hal bölgesi ve mücavir iller kapsamıyla sınırlamakta idi. Sayın Komisyon, bu konudaki eksikliği ve yanlışlığı görmüş olacak ki, kanun tasarısını geri çekti ve tekrar, yeni bir düzeltmeyle, Yüce Meclisin gündemine getirdi; bu, önemli bir adımdır. Bu bakımdan, bu düzeltmeyi yapan Komisyonumuzu tebrik ediyorum. Bununla birlikte, yeni getirilen düzenlemede de, özellikle, Doğu Anadolu ve Güneydoğu Anadolu Bölgelerinde, kalkınmada öncelikli yörelerimizde, sosyal ve ekonomik göstergeler itibariyle, devlet imkânlarının bir an evvel götürülmesi gereken yörelerimiz arasında ayrıca bir ayırım yapılmaktadır. Olağanüstü hal kapsamındaki iller ve mücavir iller doğrudan doğruya kanunla teminat altına alınırken, ekonomik ve sosyal göstergeleri itibariyle, en az bu iller kadar geri kalmış ve büyük problemleri olan iller bu haktan, ancak Bakanlar Kurulu kararıyla yararlandırılmaktadır.

Burada, tasarının 2 nci maddesine, Devlet Planlama Teşkilatının istihdam, eğitim, sağlık, göç gibi çok önemli 52 değişkene göre tespit etmiş olduğu göstergelere ait bir sınırlama konulurken, 1 500 dolar gibi bir düzey tespit edilirken; yani, objektif doneler ortaya konulurken, ayrıca, bunun tekrar Bakanlar Kurulu yetkisine bırakılması, kanaatimizce, yanlıştır. Bu bakımdan, bu konuda da, arkadaşlarımızla birlikte vermiş olduğumuz bir önergemiz bulunmaktadır. Bu kanunun uygulanması, elbette ki, Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgelerimizde uzun yıllardan beri bozulan gelir dağılımını düzeltmeye, açılan yaraları sarmaya elbette ki yetmeyecektir; ama, bunu, önemli bir adım olarak görüyoruz ve bugüne kadar cumhuriyet hükümetlerinin parça parça da olsa yapmış oldukları hizmetlerin bir yenisi olarak kabul ediyoruz.

Burada, müsaadenizle şu hususu da açıkça ifade etmek istiyorum: Ülkemizin birçok problemi vardır; ancak, bu problemler içerisinde, şüphesiz ki en önemlisi, gelir dağılımının bozukluğudur. Bu konuda, gerek Devlet İstatistik Enstitüsünün gerekse Devlet Planlama Teşkilatının yapmış olduğu çalışmalar ve açıkladığı rakamlar malumunuzdur. Ülke genelindeki bu bozukluk, bölge geneline indirgendiği zaman, Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgeleri, kendi içinde de gelir dağılımı bakımından son derecede adaletsiz bölgelerimizdir. O bakımdan, bu bölgenin problemlerini, perakende yaklaşımlarla, küçük küçük kanun çalışmalarıyla -elbette ki bunlar önemli adımlardır, onu baştan da  ifade ettim- çözmek yerine, bölgedeki -potansiyelini dikkate almak suretiyle- iller bazında yapılacak birer bölgesel kalkınma programı; daha müşahhas, daha objektif göstergelere dayanılarak yapılacak çalışmalar çok daha önemli olacaktır ve Türkiye Cumhuriyeti Devletinin çok önemli bir yarasını saracaktır. İnanıyorum ki, bu ülkenin herhangi bir ücra köşesinin başağrısı, en gelişmiş yöresinin de başağrısıdır.

Bu bakımdan, konuya, Türkiye'nin millî birlik ve bütünlüğü açısından bakmakta yarar görüyorum ve bölgedeki kanayan yaranın bir an evvel sarılmasında, daha kalıcı tedbirlerin alınması konusunda Yüce Meclisin daha fazla hassasiyet göstereceğini de ümit ediyorum.

Tekrar, bu kanun tasarısının 2 nci maddesinde birtakım müşahhas ve bilimsel göstergeler öngörülmüşken, sosyal ve ekonomik gelişmişlik düzeyi gibi, gayri safî yurtiçi hâsıladan fert başına düşen gelir düzeyi gibi objektif göstergeler öngörülmüşken, birtakım illeri; Adıyaman, Ağrı, Ardahan, Bayburt, Erzurum, Gümüşhane, Iğdır, Kars, Ordu, Şanlıurfa, Yozgat gibi, daha önce olağanüstü hal kapsamındaki illerden de birtakım göstergeler bakımından daha geri durumda olan bu illeri Bakanlar Kurulu inisiyatifine bırakmak, zannediyorum önemli ve yanlış bir ayrıcalıktır. Bu bakımdan, bu konuda, Grubumuzun, arkadaşlarımızın bir önergesi oldu; Yüce Meclisimizin bu önergeye destek vereceğini de umut ediyorum.

Kanun tasarısının, ülkemiz için, memleketimiz için ve Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgelerimiz için hayırlı olmasını temenni ediyor; hepinizi tekrar saygılarımla selamlıyorum. (DYP, RP, ANAP ve DSP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Sayın Ertugay, teşekkür ediyorum.

Gruplar adına başka söz talebi var mı efendim? Yok.

Sayın Aslan Polat, Sayın Haluk Yıldız, Sayın Algan Hacaloğlu, Sayın Temel Karamollaoğlu, Sayın Ömer Özyılmaz kişisel söz talebinde bulunmuşlardır.

Sayın Aslan Polat, buyurun efendim.

ASLAN POLAT (Erzurum) – Sayın Başkanım, sayın milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

392 sıra sayılı kanun tasarısı, Doğu Anadolu ve Güneydoğu Anadolu için son derece önemli olan bir kanun tasarısıdır. Bu kanun tasarısından önce; yani, gerek vergi yönünden gerek SSK primleri yönünden teşvik getirilmeden önce, sadece nakdî krediye dayanılarak verilen teşviklerle, maalesef, Doğu ve Güneydoğu Anadolu'da başarılı olunamamıştır. Bu konuda, 54 üncü Hükümet döneminde de, Ağrı Vilayetinde yapılan toplantılarda, doğuya, genel olarak,  işçiye ödenen ücret bazında, elektrik üretimi bazında bir kolaylık sağlanması ve ayrıca, vergilerde birtakım indirimler yapılarak, burada yatırım yapan müteşebbislere birtakım kolaylıklar sağlanması, genel olarak kabul edilmişti.  Bu Hükümet döneminde, 392 sıra sayısıyla getirilen bu kanun tasarısı, önceleri yalnız olağanüstü hal bölgesiyle sınırlı tutulmuştu. Bunun üzerine, bu konu, Plan ve Bütçe Komisyonundan geçmesine rağmen, Genel Kurulda görüşüldüğü zaman oldukça geniş itirazlara sebep oldu. İtirazların en büyük sebebi, geri kalmış yörelerin, yalnız şu anda olağanüstü hal uygulanan Güneydoğu Anadolu değil, Doğu Anadolu'nun ve Türkiye'nin bazı vilayetlerinin en az Güneydoğu Anadolu kadar teşvike ve yatırıma muhtaç olduğu gerçeğinden çıkmaktaydı. Bu duygularla, bu Komisyon, gerek Genel Kurulda gerekse Plan ve Bütçe Komisyonunda yapılan büyük tartışmalar sonucunda, malum olduğu üzere, bu kanun tasarısını geri çekmişti. Geri çekmede, bilhassa Doğu Anadolu'daki vilayetlerin bu teşvik kapsamına alınmasındaki çok büyük gerçeklerin etkisi vardır. Gerçeklerin en büyük özelliği, Türkiye'de en fazla göç veren illerin Doğu Anadolu Bölgesinde olmasıdır. Mesela, Kars İlinin, 1980-1990 arasındaki 10 yılda 202 bin kişi göç verdiğini, şu andaki nüfusunun da 349 bin olduğunu düşünürsek; yine, Erzurum'un, 1980-1990 arasındaki 10 yıl içerisinde 183 bin kişi göç verdiğini, şu andaki nüfusunun da 848 bin olduğunu düşünürsek, göçlerin bu bölgelerde ne kadar önemli olduğunu görürüz. Bunun en büyük sebebi, bu yerlerde sanayiin olmaması ve bir de, son yıllarda artan PKK teröründen dolayı, buraların en büyük geçim kaynağı olan mera ve yaylaların hayvancılığa kapalı olmasından meydana geliyordu. Dolayısıyla, hem tarım ve hayvancılık yönünden sekteye uğrayan hem de sanayi bakımından gelişmemiş olan bu bölgelerde büyük bir göç meydana geliyordu. Örnek vermek icap ederse, 1989 senesinde sanayide çalışan işçilere ödenen ücretler Türkiye ortalamasında 100 lira iken, Doğu Anadolu'da 77 liradır. 1992'ye geldiğimiz zaman, Türkiye ortalaması olarak sanayide çalışan bir işçiye 100 lira ödendiği zaman, bu, Doğu Anadolu'da 70 liraya düşmüştür. Bu da göstermiştir ki, Doğu Anadolu'da çalışan işçiler, Türkiye geneline göre daha az ücret almakta, tabiri caizse, biraz da mağdur olmaktadırlar.

Yine, Doğu Anadolu'da çalışan işçiler, çalıştığı işyerlerine yaptıkları katmadeğer bakımından da, Türkiye ortalamasından daha az katmadeğer vermektedirler. Mesela, 1989 senesinde bu oran 100 iken, Doğu Anadolu'da 67; 1992'de 100 iken, 59'a kadar düşmüştür. Bu konular size uzun uzun anlatıldıktan sonra, doğru olarak, Komisyon, bu tasarıyı geri çekti. Geri çektikten sonra, Güneydoğu Anadolu'nun yanına Doğu Anadolu'yu da katabilmek için, Türkiye genelinde fert başına düşen gayri safî yurtiçi hâsılası 1 500 dolar veya sosyoekonomik gelişmesi eksi 0,5'in altında olan vilayetleri de bu kapsama alabilme imkânını getirdi; fakat, bu getirilirken, bence, ortada büyük bir ikilik oluştu; o da şu: Şu anda, fiilen olağanüstü hal uygulanan iller, inşallah, kanun tasarısı bugün yahut yarın yürürlüğe girdiği an bu teşvikten yararlanıyorlar; fakat, Doğu Anadolu'daki vilayetler -ki, bunlar, Erzurum, Ağrı, Ardahan, Bayburt gibi vilayetler- ancak Bakanlar Kurulu isterse bu teşvikten yararlanabiliyorlar.

Onun için, biz, diyoruz ki, madem bu kanun yeni çıkıyor, Doğu Anadolu'daki illerin bir mahrumiyete uğramamaları için, bugün, bu vileyetlerin de bu kanun tasarısı kapsamına alınması şarttır. Aksi halde, bunlar, sadece, Bakanlar Kurulunun siyasî tercihine maruz bırakılırsa, yarın, Bakanlar Kurulunun, bu şehirlerden hangilerini tercih edeceği, hangilerini tercih etmeyeceği bir tartışma konusu olacaktır. Mademki, Hükümet, fert başına düşen gayri safî yurtiçi hâsılası 1 500 doların altında olan illerin kalkınması için teşvikini öngörmüş, yine, aynı zamanda, sosyoekonomik durumu eksi 0,5'in altında olan illerin teşvikini öngörmüş, o halde, olağanüstü hal uygulanan illere bugün getirilen kolaylıktan, bunlar da aynen faydalansınlar. Biraz önce isimlerini saydığım Doğu Anadolu'daki vilayetleri, Bakanlar Kurulunun ileride yapacağı veya yapmayacağı ya da bir kısmını yapıp bir kısmını yapmayacağı teşvikler içerisine sokmak, bence, doğuya yapılacak bir haksızlık olur.

Şunu size söyleyeyim: Bu kanun tasarısını bu şekilde çıkarırsanız, biz, her Allah'ın günü, bu kararname çıktı mı diye Hükümeti soru yağmuruna tutarız. Şunu da söyleyeyim: Doğu Anadolu'da, bu, teşhir edilecektir. Mesela, Sayın Başbakanın 24 Ocak günü Erzurum'a geleceği, Erzurum'da ilan ediliyor. Erzurum'a geldiği zaman, bu kararname çıkmazsa, Sayın Başbakan Erzurum'da çok büyük bir soru yağmuruna tutulur; bunu da burada söyleyeyim.

Onun için, biz istiyoruz ki, hiçbir tartışmaya sebebiyet vermeden, bu kanun tasarı içerisine, bu teşvik içerisine bu illeri de, bugün, hep beraber  alalım ve hep beraber gönlümüz rahat olsun; çünkü, bizim endişemiz şudur: Siyasî tercih olacağı için, bu illerin yanındaki komşu illerden bu kapsama girmeyen illerin tesiriyle "bu ili alırsak, öbür il itiraz eder" mantığıyla bazı iller alınamayabilir diye bir endişemiz var. Bu endişenin olmaması için, Doğu Anadolu'daki bu vilayetlerle ilgili önergeler verdik. Önergelerimizi kabul ederek, hep beraber, olağanüstü hal uygulanan illerle beraber, olağanüstü hal uygulanmayan; fakat, onlardan daha mağdur olan bu 11 ilin de, bugün, bu kapsam içerisine alınmasını, Yüce Meclisten, doğu halkı olarak, Doğu Anadolu halkı olarak rica ediyoruz. Çünkü, şunun için endişe ediyoruz, korkumuz şu ki, olağanüstü halden dolayı bu illeri alacaksınız; fakat, yarın, bu kanun tasarısı buradan geçtikten sonra, çeşitli sebeplerle, yok vergi kaybımız oluyor, yok ekonomik gösterge var, yok enflasyonu düşüreceğiz diye, bu illerin bir bölümünü veya korkarım tümünü teşvik kapsamına alamayabilirsiniz. Böyle bir şeye meydan vermemek için, bu önergelerin, bugün burada onaylanmasını, tüm Doğu Anadolu halkı olarak Yüce Meclisten rica ediyoruz.

Ayrıca, şunu da size söylemek isterim ki, Doğu Anadolu Bölgesinde bulunan bütün vilayetlerin, Türkiye'nin güneydoğusu da dahil, bütün vilayetlerine göre bir soğukluk zammı da almaları lazım. Doğuda, yaşayan 4 kişilik bir ailenin - ne kadar idare ederse etsin- bugün, en az 2 ton kömür, 1 ton oduna ihtiyacı vardır. Bu da, bugün, cari rakamlarla 105 milyon lira eder ve dolar bazında da 488 dolar, 500 dolar civarında bir para eder. Yani, doğudaki bir aile, batıdaki aileden farklı olarak, en azından donmaması için, soğuktan ölmemesi için, 500 dolar kadar da yakıt parası harcayacaktır.

O halde, doğuyu bu teşviklerden, güneydoğudan ve diğer vilayetlerden ayırmamanızı, onlarla beraber kapsama almanızı Yüce Meclisten diler, inşallah, önergemizi kabul edeceğiniz ümidiyle, hepinize saygılar sunarım. (RP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Sayın Polat, teşekkür ediyorum.

Kişisel görüşlerini ifade etmek üzere, Sayın Haluk Yıldız; buyurun efendim.

HALUK YILDIZ (Kastamonu) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; görüşülmekte olan 392 sıra sayılı kanun tasarısının 2 nci maddesiyle ilgili olarak şahsım adına söz almış bulunuyorum; sözlerime başlamadan önce, hepinizi saygıyla selamlarım.

392 sıra sayılı yasa tasarısı, daha önce Meclis gündemine gelmiş; ancak, verilen önergeler üzerine, Plan ve Bütçe Komisyonunca geri çekilmişti. Bu geri çekilme neticesi, hepimiz -bizim de önergemiz vardı- çok ümitlenmiştik; ancak, Plan ve Bütçe Komisyonunda tasarı yeniden düzenlenerek, tekrar Genel Kurulun gündemine gelmiştir. Burada, bazı illerimiz, 1 500 dolar olarak tespit edilen gayrî safî yurtiçi hâsıla kapsamına alınarak, bugün görüşülmekte olan kanun tasarısında yerini almıştır; ancak, 1 500 doların üzerinde gayri safî yurtiçi hâsılası olan iller de var ve bunların, Doğu ve Güneydoğu Anadolu'daki olağanüstü hal kapsamındaki illerden farkı yok. Buna, kendi yöremden, Kastamonu'dan örnek vermek istiyorum.

Kastamonu ve Kastamonu ayarında birçok ilimiz var. Kastamonu'da kişi başına gayri safî yurtiçi hâsıla 2 247 Amerika Birleşik Devletleri Doları olarak tespit edilmiştir. Kastamonu'nun 20 ilçesi, 1 074 köyü, 3 binin üzerinde mezraı bulunmaktadır. Kastamonu'da altyapı hazırdır. Eğer, biraz teşvik edersek, Kastamonu ve Kastamonu gibi olan iller çok kısa zamanda yatırımcıların uğrak yeri olacaktır. Şu anda bunun çabaları içerisindeyiz, yatırımcıları çekmek için uğraşıyoruz; ama, yeterince teşvik olmadığı için, yatırımcılar gelmekte tereddüt etmektedirler.

Bu kanun  tasarısında, yatırımcılara, sadece bedava arazi verilmesi öngörülüyor. Kastamonu ve Kastamonu gibi illerde, zaten arazi ucuz ya da bedava veriliyor. Şu ana kadar gelen yatırımcılara araziler verilmiştir; hatta, belediyelerimiz, kendi yaptıkları binaları vererek, küçük çapta da olsa yatırımcıları getirmeye çalışmaktadırlar.

Şimdi, burada çok önemli bir fırsat var; bu fırsatı değerlendirmek için söz almış bulunuyorum. Yine, kendi yörem Kastamonu ile ilgili  bir örnek vermek istiyorum; bu nüfus göçüyle ilgili haberler gazetelerde de çıktı: 1990 nüfus sayımına göre Kastamonu'nun nüfusu 423 bin iken, son nüfus sayımında bu rakam 362 bine düşmüş; yani, Kastamonu, 60 binin üzerinde göç vermiş. Şöyle incelediğimizde, doğu ve güneydoğu illerimizde bile bu kadar göç yok. Bunun için, diyorum ki, Kastamonu ve Kastamonu ayarında olan illere, hiç olmazsa yüzde 50 veya tespit edilecek başka bir oranda teşvik uygulansın. Biraz önce bahsettiğim gibi, arazi zaten ucuz; yani, 300-500 milyarlık yatırım yapacak bir yatırımcıya, zaten 2-3 milyar liraya arazi verilebiliyor.

Bu nedenle, bu fırsatı değerlendirelim istiyorum. Sayın Hükümet yetkililerinden, bu tasarının tekrar gözden geçirilerek, Kastamonu ve Kastamonu ayarında olan -hiç olmazsa 2 500 dolar gayrî safî yurtiçi hâsılası olan- illerin de bu kapsama alınmasını istiyorum.

Bu vesileyle, Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum. (DYP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Sayın Yıldız, teşekkür ediyorum.

Madde üzerindeki müzakereler tamamlanmıştır.

Sayın milletvekilleri, 2 nci madde üzerinde 33 önerge bulunmaktadır. İçtüzüğün 82 nci maddesine göre, Komisyon, kabul ettiği metnin, önergelerden önce ve açık oyla oylanmasını üye tamsayısının salt çoğunluğuyla talep etmemiştir. Bu nedenle, daha önce verilmiş bulunan önergeleri işleme koyacağım.

Madde tek fıkra olduğu için, 4 önerge işlem görecektir.

Önergeleri geliş sırasına göre okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Olağanüstü Hal Bölgesinde ve Kalkınmada Öncelikli Yörelerde İstihdam Yaratılması ve Yatırımların Teşvik Edilmesi ile 193 sayılı Gelir Vergisi Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Tasarısının 2 nci maddesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve talep ederiz.

        Ahmet Cemil Tunç              Ömer Naimi Barım                        Hasan Belhan

                   Elazığ                                  Elazığ                                         Elazığ

              Ahmet Çelik                       Ahmet Doğan                              Musa Okçu

               Adıyaman                           Adıyaman                                    Batman

                                                         Sacit Günbey

                                                           Diyarbakır

Madde 2.- Bu kanunda geçen olağanüstü hal bölgesi; 19.3.1986 tarihinde olağanüstü hal bölgesi kapsamına alınmış olan Adıyaman, Bingöl, Bitlis, Diyarbakır, Elazığ, Hakkâri, Mardin, Muş, Siirt, Tunceli, Van ve halen bu kanun kapsamında bulunan Batman ve Şırnak illerini, kalkınmada öncelikli yöreler ise; Bakanlar Kurulunca bu yöreler kapsamına alınan iller veya ilçeleri kapsar.

Gerekçe: Tasarının amacı, olağanüstü hal bölgesinde ve kalkınmada öncelikli yörelerde yatırımları ve istihdam imkânlarını artırmak şeklinde belirtilmiştir.

BAŞKAN – 2 nci önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 392 sıra sayılı kanun tasarısının 2 nci maddesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

Saygılarımızla.

             Celal Topkan                       Ahmet Çelik                             Ahmet Doğan

               Adıyaman                            Adıyaman                                  Adıyaman

                             Mahmut Bozkurt                         Mahmut Nedim Bilgiç

                                  Adıyaman                                        Adıyaman

Madde 2.- Bu kanunda geçen olağanüstü hal bölgesi; kanunun yürürlüğe girdiği tarihte olağanüstü hal bölgesine ve mücavir alanına dahil Adıyaman, Batman, Bilgöl, Bitlis, Diyarbakır, Elazığ, Mardin, Muş, Siirt, Şırnak, Tunceli ve Van İllerini, kalkınmada öncelikli yöreler ise; Bakanlar Kurulunca bu yöreler kapsamına alınan illeri veya ilçeleri kapsar.

BAŞKAN – 3 üncü önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 392 sıra sayılı kanun tasarısının 2 nci maddesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

             Mehmet Ağar                       Cihan Paçacı                    Ayvaz Gökdemir

                   Elazığ                                   Elazığ                                 Kayseri

                                 Nevfel Şahin                              Bekir Aksoy

                                   Çanakkale                                     Çorum     

Kapsam

Madde 2.- Bu kanunda geçen olağanüstü hal bölgesi; 19.3.1986 tarihinde olağanüstü hal bölgesi kapsamına alınmış olan Adıyaman, Bingöl, Bitlis, Diyarbakır, Elazığ, Hakkâri, Mardin, Muş, Siirt, Tunceli, Batman, Şırnak ve Van İllerini, kalkınmada öncelikli yöreler ise; Bakanlar Kurulunca bu yöreler kapsamına alınan illeri veya ilçeleri kapsar.

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, değerli arkadaşımız Sayın Zülfükar İzol'un bir önergesi var.

Sayın İzol, kanun tekniği açısından bu önergeyi işleme koymam, çok arzu ediyor olmama rağmen, maalesef, mümkün değil; çünkü, maddede, il il belirleme yapılmamış, belli bir kriter getirilmiş. O kriterlerin dışındaki bir tespit, milletvekillerinin yetkisi dışında; yani, maddenin dışında bir tespit biçimi var. O bakımdan, önergenizi işleme koyamıyorum; özür diliyorum.

ZÜLFÜKAR İZOL (Şanlıurfa) – Peki efendim.

BAŞKAN – Şimdi, bundan sonraki önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 392 sıra sayılı kanun tasarısının 2 nci maddesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

             Zeki Ertugay                 Saffet Arıkan Bedük                Turhan Güven

                 Erzurum                                Ankara                                   İçel

           Ahmet İyimaya                Mehmet Gözlükaya                  Cemil Erhan

                 Amasya                                Denizli                                   Ağrı

                                                        M. Sabri Güner                              

                                                                Kars

Madde 2.- Bu kanunda geçen olağanüstü hal bölgesi, kanunun yürürlüğe girdiği tarihte olağanüstü hal bölgesine ve mücavir alanına dahil Batman, Bingöl, Bitlis, Diyarbakır, Hakkâri, Mardin, Muş, Siirt, Şırnak, Tunceli, Van İlleri ile Malatya, Erzurum, Kars, Ağrı, Ardahan, Bayburt, Gümüşhane, Iğdır, Adıyaman ve Elazığ İllerini, kalkınmada öncelikli yöreler ise; Bakanlar Kurulunca bu yöreler kapsamına alınan illeri ve ilçeleri kapsar.

BAŞKAN – Biraz önce Yüce Heyete arz etmiştim; bu madde tek fıkra olduğu için, ancak 4 önergeyle ilgili işlem yapma imkânımız var.

Şimdi, en aykırı önergeyi işleme tabi tutacağım.

ASLAN POLAT (Erzurum) – Sayın Başkan, bir şey arz edebilir miyim.

BAŞKAN – Buyurun efendim.

ASLAN POLAT (Erzurum) – Tasarının bu maddesi, Plan ve Bütçe Komisyonuna geri alındıktan sonra... Burada, büyük bir çelişki var.

BAŞKAN – Nedir o?

ASLAN POLAT (Erzurum) – Çelişki değil de, şöyle bir konu var: 2 nci maddeye ilave edilen iller, Bakanlar Kurulunun tercihine bırakılıyor. Bu, yeni düzenleme. Bu yeni düzenleme değiştirilsin diye, hem bizden hem de Doğru Yol Partisi Erzurum Milletvekilleri tarafından başka önergeler verildi; fakat, onlar, bu değişikliğe rağmen kapsama alınmayacak mı?

BAŞKAN – Efendim, bakın, verilen önergeleri, İçtüzüğün verdiği imkânları kullanarak işleme koyuyoruz; takip buyurun. Zaten, konuşmanızda da ifade buyurmuştunuz efendim.

HACI FİLİZ (Kırıkkale) – Sayın Başkan, önceki önergeleri söylüyor arkadaşımız.

BAŞKAN – Efendim, sırayla önergeleri okutuyorum.

ASLAN POLAT (Erzurum) – Sayın Başkan, bunlar, değişiklik yapılmadan evvelki önergeler... Biz, yeni değişikliğe göre önergeler verdik, onlar listeye bile girmiyor.

BAŞKAN – Sayın Polat, bir fıkralık madde... Bu nedenle, ancak dört önergeyi işleme koyabilirim. Komisyon, 82 nci maddeye göre herhangi bir talepte de -salt çoğunlukla bir talepte bulunması lazım- bulunmadı; dolayısıyla, biz, daha önce verilmiş olan önergeleri sırasıyla okuttuk ve aykırılığına göre de işleme tabi tutuyorum. Benim yapabileceğim, maalesef, başka bir şey yok.

HACI FİLİZ (Kırıkkale) – Sayın Başkan, Plan ve Bütçe Komisyonuna gitmeden önce verilen önergeler vardı, onlar dikkate alınacaktı, dikkate alınmamıştır.

BAŞKAN – Efendim, Komisyon dikkate almadıysa, benim yapabileceğim bir şey yok ki...

HACI FİLİZ (Kırıkkale) – Yani, söylediği o.

BAŞKAN – Biz, talebi üzerine Komisyona iade ettik; Komisyon, bir düzenleme yaptı getirdi. Şimdi, Genel Kurul hakemlik yapacak burada.

ALGAN HACALOĞLU (İstanbul) – Sayın Başkan...

BAŞKAN – Buyurun Sayın Hacaloğlu.

ALGAN HACALOĞLU (İstanbul) – Sayın Başkan, Divanın yaptığı uygulama doğrudur, Tüzüğe uygundur; ancak, burada, İçtüzükte bir eksiklik olduğunu saptamaktayız. Yani, Komisyon, yasa tasarısını geri almıştır. O yasa tasarısının eski hali çerçevesinde milletvekillerinin vermiş oldukları değişiklik önergeleri, Komisyondaki yeni değişikliklerden sonra, anlamını yitirmiştir. Yeni düzenlemeye göre verilmiş olan değişiklik önergeleri, doğal olarak, sıralamada geride kalmıştır. Oysa, dikkate alınması gereken önergeler, yeni duruma göre verilen değişiklik önergeleri olmalıydı. İçtüzükte, buna göre bir düzenleme kaçınılmaz görünüyor.

BAŞKAN – İnşallah efendim; tespit etmiş olduk; bundan yararlanırız.

ASLAN POLAT (Erzurum) – Sayın Başkan, biz de aynı şeyi söylüyoruz...

BAŞKAN – Sayın Polat, peki, aynı şey zabıtlara geçti.

Sayın Filiz, aynı şey zabıtlara geçti.

Teşekkür ederim efendim.

Sayın Komisyon, en son okunan ve en aykırı olan Sayın Ertugay ve arkadaşlarının önergesine katılıyor musunuz?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANI BİLTEKİN ÖZDEMİR (Samsun) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Sayın Hükümet ne buyuruyor efendim?

MALİYE BAKANI ZEKERİYA TEMİZEL (İstanbul) – Katılmıyoruz efendim.

BAŞKAN – Katılmıyorlar.

Sayın Ertugay, gerekçenizi mi okutmayı arzu buyurursunuz, konuşmak mı istersiniz?

ZEKİ ERTUGAY (Erzurum) – Konuşacağım.

BAŞKAN – Buyurun efendim.

MUSTAFA ÜNALDI (Konya) – Verilmiş önergelerin hepsinin okunması gerekmez mi?

BAŞKAN – Efendim?

TEMEL KARAMOLLAOĞLU (Sıvas) – Oylaması yapılmayacak önergelerin de okunması gerekmez mi?

BAŞKAN – Efendim, dört önergeyi işleme tabi tutuyoruz.

TEMEL KARAMOLLAOĞLU (Sıvas) – Ama, diğerlerinin okunması gerekirdi, işleme tabi tutulmasa dahi.

BAŞKAN – Efendim "dörtten fazla önerge verilemez" diyor. Verilemeyen önerge...

TEMEL KARAMOLLAOĞLU (Sıvas) – Ama, bugüne kadar, önergeler okutuldu, işleme konulmadı; ama, okutuldu.

BAŞKAN – Efendim...

TEMEL KARAMOLLAOĞLU (Sıvas) – Şimdiye kadarki tatbikat öyle efendim.

BAŞKAN – Efendim, o durumu ben inceleyeyim; bundan sonra, işlem yaparken, ona göre dikkat edeyim; müsaade buyurun...

Sayın Ertugay, buyurun.

ZEKİ ERTUGAY (Erzurum) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Konuşmama başlamadan önce, Yüce Meclisi tekrar saygılarımla selamlıyorum.

Efendim, tasarının 2 nci maddesi aynen şöyle düzenlenmiş: "Bu kanunda geçen olağanüstü hal bölgesi, kanunun yürürlüğe girdiği tarihte olağanüstü hal bölgesi ve mücavir alanına dahil olan iller ile Devlet İstatistik Enstitüsü Başkanlığınca belirlenen fert başına gayri safî yurtiçi hâsıla miktarları 1 500 ABD Doları veya daha az ve Devlet Planlama Teşkilatı Müsteşarlığınca belirlenen sosyoekonomik gelişmişlik düzeyi –0.5 ve daha düşük bulunan illerden Bakanlar Kurulunca tespit edilecek illeri..."

Şimdi, önergemizle, bu tasarı maddesini tamamlayan "Bakanlar Kurulunca tespit edilecek illeri " ifadesinin çıkarılmasını öneriyoruz; çünkü, tasarının ifadesinden de anlaşıldığı gibi, fert başına düşen 1 500 dolar gayrî safî yurtiçi hâsıla gibi, yine Devlet Planlama Teşkilatınca belirlenen çok rasyonel, objektif bir kriter, gelişmişlik düzeyi dikkate alındıktan sonra ve bundan hangi illerin istifade etmesi gerektiği açıkça belirtildikten sonra -ki, tasarının gerekçesinde bu iller belirtilmiştir- tekrar, bu yetkinin Bakanlar Kuruluna verilmiş olması, olağanüstü hal kapsamındaki iller ile bu iller arasında çok yanlış bir ayrıcalığa, kötü bir uygulamaya sebebiyet vermektedir ve ben, Hükümetin bunu getirmesindeki mantığı gerçekten anlayamıyorum, anlamakta zorluk çekiyorum. Bu konuda açıklama yaparlarsa, tatmin ederlerse çok da memnun olurum; çünkü, zaten, bir objektif kriter ortaya koyuyorsunuz.

Bir diğer husus şu: Daha önce, bu kanun tasarısı Yüce Meclise geldiği zaman, bizim, bu konuda, bu kanun tasarısının her maddesiyle ilgili olarak muhtelif önergelerimiz olmuştu. O önergelerde, sadece olağanüstü hal kapsamındaki iller değil, mücavir iller değil, bununla birlikte Erzurum, Kars, Ağrı, Erzincan, Adıyaman, Malatya İllerinin de kapsama dahil edilmesini -hepsini sayamadım-ifade etmiştik. Şimdi, bu illeri ismen sıralamaya ihtiyaç bulunmamaktadır; tasarının gerekçesinde de ifade edildiği gibi, açıkça bir gösterge konulduğu için, o göstergenin içerisinde bulunan iller bu kanun tasarısının kapsamına girmektedir ve bundan istifade etmektedir. Ayrıca, bu illeri tespit yetkisinin tekrar Bakanlar Kurulunun inisiyatifine verilmesinin mantığını anlamakta zorluk çekiyorum.

Bu bakımdan, gerçi, Sayın Hükümet ve Sayın Komisyon peşinen bu önergeye katılmadıklarını söylediler; ama, Yüce Meclisin bu konuyu dikkate almasını ümit ediyor ve tasarının tekrar hayırlı olmasını temenni ediyor, saygılarımı sunuyorum.

BAŞKAN – Sayın Ertugay, teşekkür ediyorum.

Efendim, önergeye, Sayın Komisyon ve Sayın Hükümet katılmadılar.

Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler...

RASİM ZAİMOĞLU (Giresun) – Sayın Başkan, lüzum yok, görünüyor zaten.

BAŞKAN – Efendim, el terazi, göz mizan yöntemi kullanamıyoruz; Tüzük engel ona.

Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.

Bir başka önerge var. Her ne kadar Komisyonun ve grup başkanvekillerimizin önünde bu önergelerden varsa da, Genel Kurulun takibine de imkân vermek için, ben, maddeyi, sadece gerekçesiz okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 392 sıra sayılı kanun tasarısının 2 nci maddesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

                                                                                                           Mehmet Ağar

                                                                                                                (Elazığ)

                                                                                                            ve arkadaşları

Madde 2. – Bu kanunda geçen olağanüstü hal bölgesi, 19.3.1986 tarihinde olağanüstü hal bölgesi kapsamına alınmış olan Adıyaman, Bingöl, Bitlis, Diyarbakır, Elazığ, Hakkâri, Mardin, Muş, Siirt, Tunceli, Batman, Şırnak ve Van illerini, kalkınmada öncelikli yöreler ise, Bakanlar Kurulunca bu yöreler kapsamına alınan illeri veya ilçeleri kapsar.

BAŞKAN – Önergeye Sayın Komisyon ne buyuruyor efendim?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANI BİLTEKİN ÖZDEMİR (Samsun) – Önergeye, kapsamı son derece daralttığı için, katılamıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Sayın Hükümet ne buyuruyor efendim?

MALİYE BAKANI ZEKERİYA TEMİZEL (İstanbul) – Katılmıyoruz efendim.

BAŞKAN – Sayın Komisyon ve Sayın Hükümet önergeye katılmadı.

Önergede birinci imza sahibi Sayın Ağar?.. Önerge sahibi yok.

Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.

Sayın milletvekilleri, Sayın Ahmet Cemil Tunç ile Sayın Celal Topkan arkadaşlarımızın verdikleri önergeler, kapsam itibariyle aynıdır; iki önergeyi, birlikte işleme tabi tutuyorum. Böylece, arkadan bir önerge daha alma imkânı hâsıl oluyor.

Sayın Tunç ve Sayın Topkan'ın önergelerinin, biraz önce oyladığımız önergelerle, kapsam itibariyle, aynı olduğu ifade ediliyor.

MALİYE BAKANI ZEKERİYA TEMİZEL (İstanbul) – Sayın Başkan, farklı; ikisi aynı değil.

ALGAN HACALOĞLU (İstanbul) – Önergeler aynı değil Sayın Başkan; farklı.

BAŞKAN – İşlem yapıyoruz efendim.

Önergeleri, ayrı ayrı okutuyorum, Yüce Kurul takip buyursun.

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Olağanüstü Hal Bölgesinde ve Kalkınmada Öncelikli Yörelerde İstihdam Yaratılması ve Yatırımların Teşvik Edilmesi ile 193 Sayılı Gelir Vergisi Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Tasarısının 2 nci maddesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve talep ederiz.

                                                                                                       Ahmet Cemil Tunç

                                                                                                                (Elazığ)

                                                                                                           ve arkadaşları

MADDE 2.- Bu Kanunda geçen olağanüstü hal bölgesi; 19.3.1986 tarihinde olağanüstü hal bölgesi kapsamına alınmış olan Adıyaman, Bingöl, Bitlis, Diyarbakır, Elazığ, Hakkâri, Mardin, Muş, Siirt, Tunceli, Van ve halen bu kanun kapsamında bulunan Batman ve Şırnak İllerini, kalkınmada öncelikli yöreler ise; Bakanlar Kurulunca bu yöreler kapsamına alınan iller veya ilçeleri kapsar.

BAŞKAN – Efendim, Sayın Topkan'ın verdiği önerge de diğer önergeyle aynı mahiyettedir; aynı illeri kapsama almak istiyor; onu da okutup birlikte işleme tabi tutacağım.

Önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan, 392 sıra sayılı kanun tasarısının 2 nci maddesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

                                                                                                            Celal Topkan

                                                                                                             (Adıyaman)

                                                                                                            ve arkadaşları

MADDE 2.- Bu Kanunda geçen olağanüstü hal bölgesi; Kanunun yürürlüğe girdiği tarihte olağanüstü hal bölgesine ve mücavir alanına dahil Adıyaman, Batman, Bingöl, Bitlis, Diyarbakır, Elazığ, Mardin, Muş, Siirt, Şırnak, Tunceli ve Van İllerini, kalkınmada öncelikli yöreler ise; Bakanlar Kurulunca bu yöreler kapsamına alınan illeri veya ilçeleri kapsar.

BAŞKAN – Sayın Komisyon?..

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANI BİLTEKİN ÖZDEMİR (Samsun) – Katılamıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Sayın Hükümet?..

MALİYE BAKANI ZEKERİYA TEMİZEL (İstanbul) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Birleştirerek işleme koyduğumuz bu önergelere Sayın Komisyon, Sayın Hükümet katılmadı.

Sayın Tunç, gerekçe mi okunsun, ifade mi buyuracaksınız efendim.

AHMET CEMİL TUNÇ (Elazığ) – Konuşacağım efendim.

BAŞKAN – Buyurun. (RP sıralarından alkışlar)

AHMET CEMİL TUNÇ (Elazığ) – Sayın Başkan, değerli milletvekili arkadaşlarım; Sayın Hükümet ve Komisyon, vermiş olduğumuz bu önergemize katılmamakla, öyle sanıyorum ki Elazığ'a haksızlık ediyorlar.

Hükümetimiz, olağanüstü hal bölgesinde, terörün getirmiş olduğu olumsuzlukları ortadan kaldırmak için, açılan yaraları kapatmak için bir tasarı sunmuş Plan ve Bütçe Komisyonuna; bu tasarının içerisinde, Elazığ ve Adıyaman var. Yani, Hükümet, Elazığ'ın ve Adıyaman'ın, bu kapsamın içerisine girmesini istiyor; çünkü, yedi yıl sıkıyönetimi yaşamış, ardından yedi yıl olağanüstü hali yaşamış, üç yıl mücavir alan olmuş bir ili -olağanüstü hal uygulaması içerisindeki bütün illeri, bu tasarının kapsamına alırken- bu olumsuzlukları yıllarca yaşamış olan Elazığ'ı, sadece Elazığ'ı bu kapsamın dışında tutarsanız, bu çok açık bir haksızlık olur ve ne sizin ne bizim, hiçbirimizin Elazığlılara anlatabileceği hiçbir şey olmaz.

Değerli arkadaşlar, bu önergemiz, tasarının kapsamını da genişletmiyor; sadece bir ili içerisine koyuyor -Adıyaman İli de Bakanlar Kuruluna terk edilmiş- sadece Elazığ İli bunun içerisine girecek ve Elazığ, bu kapsamın içerisine girdiği takdirde -Elazığ'ı bilen arkadaşlarım çok iyi bilirler- bu imkânlardan istifade edebilecek, belki iki üç ilden biri olacaktır. Yıllardır, Tunceli, kalkınmada öncelikli ildir; ama, hiçbir özel sektör mensubu, gidip de oraya bir yatırım yapmıyor. Hakkâri, aynı şekilde, birinci derecede kalkınmada öncelikli İldir, 1980'li yıllarda çeşitli teşvikler falan öngörülmüştür; fakat, bunların hiçbirinden istifade edememiştir; çünkü, ara insangücü yok, kalifiye eleman yok, yatırım imkânları yok, ulaşım yok. Yani, siz, oraya, ne kadar teşvik verirseniz verin, yatırımcıyı oraya göndermeniz mümkün olmayacaktır. Bu kanun bu şekilde çıktığı takdirde, eğer, Elazığ bu kanun kapsamı içinde olmazsa, bundan, komşu iller, Bingöl de istifade edemeyecek, Tunceli de istifade edemeyecektir; çünkü, hepimiz biliyoruz, bölgede, ekonomik bölgeler oluşmuş; yani, yatırımlar belli yerlerde birikmiş, oralarda çoğalıyor, diğer illere kimse gidip yatırım yapmıyor. Bingöl de Elazığ'dan istifade etmiş olacak, Tunceli de Elazığ'dan istifade etmiş olacak ve oralara yatırım çok daha kolaylaşmış olacaktır.

Bakın, Elazığ, bugüne kadar olağanüstü hali yaşamasına rağmen kapsam dışında kalıyor. Niye; işte, fert başına düşen millî hâsıla 1 500 doların üzerindedir diye. Peki, Diyarbakır da 1 500 doların üzerinde; bu teşviklerin içinde. Fert başına düşen millî hâsıla itibariyle Tunceli de 1 500 doların üzerinde; o da bu kanun kapsamı içinde; Elazığ da bunun üzerinde, onun da bu kanun kapsamı içinde bulunması gerekiyor.

Değerli arkadaşlarım, terörden dolayı, Elazığ, diğer illerimiz gibi, gerçekten çok büyük sıkıntılar çekti, hepimiz izliyoruz ve bu sıkıntıların giderilebilmesi için, bu tür teşviklerin, mutlaka... Elazığlı, müteşebbis insandır; bu teşvikler verildiği zaman, hem Elazığ'ın hem bölgenin hem de Türkiye'nin ekonomisine çok büyük katkılarının olacağını unutmamak lazım.

Biraz önce söylemeye çalıştım; yapan adama vereceksiniz, karşılığını alacaksınız; ama, siz, getirip, Hakkâri'yi teşvik ediyorsunuz. Teşvik edelim, hep beraber; ama -değerli arkadaşlarım alınmasın- istediğiniz kadar teşvik edin, kimse gidip oraya yatırım yapmayacaktır; Tunceli'yi istediğimiz kadar teşvik edelim, kimse gidip yatırım yapmayacaktır. Yani, yatırımı orada yapmak son derece zor bir hadisedir. Hiç olmazsa, yapılabilen yerlere bu teşvikleri verelim ve bunun karşılığını alalım.

Benim bütün arkadaşlardan istirhamım, bu önerge, alelade bir önerge değildir, gerekçelerini de ifade etmeye çalıştım. Eğer, bu kanun, bizim ifade etmiş olduğumuz şekilde "Bu kanun, kabul edildiği, Resmî Gazetede yayımlandığı tarihten itibaren yürürlüğe girer" yerine...

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

AHMET CEMİL TUNÇ (Devamla) – "...olağanüstü halin başladığı 19.3.1986 tarihinde olağanüstü hal bölgesi kapsamına alınmış olan iller" şeklinde değiştirilecek olursa, bu mahzur da ortadan kalkmış olur. Öyle umuyorum, diliyorum ki, arkadaşlarımız bizi anlıyorlar ve bizim vermiş olduğumuz bu önergenin haklılığına da inanıyorlar.

Bu önergenin böylece kabul edileceğini umuyor, çok değerli arkadaşlarıma saygılar sunuyorum; teşekkür ediyorum. (RP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Sayın Tunç, teşekkür ediyorum.

Efendim, sözünüzü kesmedim; hatta, 2 dakika ilave süre verdim.

AHMET CEMİL TUNÇ (Elazığ) – Teşekkür ediyorum; fark ettim Sayın Başkanım.

BAŞKAN – Efendim, önergeye Sayın Komisyon ve Sayın Hükümet katılmadılar.

Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.

Şimdi, iki önergeyi birlikte işleme tabi tuttuğum için, arkadaki dördüncü bir önergeye yol açıldı. Şimdi, bu önerge daha önce -önergeler işleme tabi tutulurken- okunmadığı için, bunu okutacağım, sonra işleme tabi tutacağım:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 392 sıra sayılı kanun tasarısının 2 nci maddesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

            Lütfü Esengün                       Aslan Polat                            Ömer Özyılmaz

                 Erzurum                              Erzurum                                    Erzurum

             Şinasi Yavuz                       Suat Pamukçu                               Naci Terzi

                 Erzurum                               Bayburt                                     Erzincan

                               Abdulilah Fırat                           Tevhit Karakaya          

                                    Erzurum                                       Erzincan

Kapsam

Madde 2– Bu kanunda geçen olağanüstü hal bölgesi; kanunun yürürlüğe girdiği tarihte, olağanüstü hal bölgesine ve mücavir alanına dahil Batman, Bingöl, Bitlis, Diyarbakır, Hakkâri, Mardin, Muş, Siirt, Şırnak, Tunceli ve Van İllerini; Doğu Anadolu Bölgesi, Erzurum, Erzincan, Kars, Iğdır, Ardahan, Ağrı ve Bayburt İllerini, kalkınmada öncelikli yöreler ise; Bakanlar Kurulunca bu yöreler kapsamına alınan illeri veya ilçeleri kapsar.

BAŞKAN – Efendim, Sayın Komisyon ne buyururlar?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANI BİLTEKİN ÖZDEMİR (Samsun)– Sayın Başkanım, katılmıyoruz.

BAŞKAN –Sayın Hükümet?..

MALİYE BAKANI ZEKERİYA TEMİZEL (İstanbul) – Katılmıyoruz efendim.

BAŞKAN – Sayın Komisyon ve Sayın Hükümet önergeye katılmadılar.

Sayın Polat, okuyalım mı gerekçeyi, konuşacak mısınız?

ASLAN POLAT (Erzurum) – Konuşacağım Sayın Başkan.

BAŞKAN – Buyurun efendim.

ASLAN POLAT (Erzurum) – Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; şimdi okunmuş olan önergemiz, esasında, 392 sıra sayılı Kanun Tasarısının, komisyona geri çekildikten sonra tali yöne önem verdiği şehirleri kapsamaktadır; yani, bu kanun tasarısı yürürlüğe girdiği zaman -tekrar tekrar üzerine basmak zorundayız- şu anda olağanüstü hal kapsamında olan illeri esas il kabul ediyor ve onları teşvik kapsamına alıyor; fakat, kendisinin de kabul ettiği, fakirlik sınırının altında bulunan illeriyse; ancak, Bakanlar Kurulu isterse kapsama alıyor istemezse kapsama almıyor diyor.

Yalnız, burada bir ince nokta daha var o da şudur: Doğu Anadolu'da ve Güneydoğu Anadolu'daki illerin hemen hemen hepsi, tali de olsa esas da olsa kapsama alınıyor; yalnız bir il, Erzincan İli kapsama alınmamış oluyor. Şimdi, burada, Erzincan İlinin fert başına düşen millî geliri 1 500 doların biraz üzerinde göründüğü için, yalnız Erzincan kapsama alınmıyor; yani, size şunu söylemek isterim: Doğu Anadolu'da bütün vilayetler kapsama alındı, güneydoğuda bütün vilayetler kapsama alındı, şu kadar depreme uğrayan, felakete uğrayan ve Erzurum'un da yanında bulunduğu için, kapsama alınmadığı zaman bizim de her zaman huzursuz olacağımız, üzüleceğimiz bir Erzincan İlinin kapsama alınmamasını biz yanlış olarak görüyoruz.

İkincisi, bu arada, önergede bulunan Erzurum, Kars, Ağrı, Ardahan ve Bayburt İlleri, Türkiye'nin gerçekten en az gelişen illeridir. Bu 7 ilin yılda toplam verdiği vergi, vergi sıralamasında 10 uncu il olan bir Aydın İlinin verdiği vergi kadardır 0,53'tür, Türkiye'de toplanan verginin ancak ikiyüzde 1'idir, bu 7 ilde verilen vergi.

Biz, diyoruz ki: Sayın Komisyon, sayın milletvekilleri; eğer, siz de kabul buyurursanız, zaten bu Hükümetin, Bakanlar Kurulu kararıyla teşvik kapsamına alacağım dediği illeri, bugün hep beraber burada kapsama alalım, aramızda bir endişemiz kalmasın; yalnız, Hükümetin  1 500 dolar sınırını aştığı için kapsama almadığı Erzincan İlini de, bugün, burada, önergeyi kabul ederek Doğu Anadolu'da ve Güneydoğu Anadolu'da, gerçekten, Türkiye'nin en az kalkınan illerini bu kapsam dahiline alarak buralarda sanayileşmeyi teşvik edelim, göçü durduralım. Bakın, araştırmalara göre, Erzurum, Kars ve Ağrı İllerinden göç eden insanların, Türkiye'de, en çok, İstanbul, İzmir, Bursa ve Antalya İllerine göç ettikleri belirtiliyor; yani, bu illerdeki bütün problemlerin anasebebi doğudan gelen göçtür. Gelin, bu sanayi teşviklerini işin içine alabilmek için... Benim bütün endişem şudur: Bakanlar Kurulunun kararına bırakırız; yarın, yok enflasyon vardı yok efendim yanındaki şehri kapsama almamıştı, bu şehri kapsama alırsak problem olur dersiniz; siyasî mülahazalarla yine biz unutuluruz diye korkuyoruz; çünkü, Doğu Anadolu'da biz sessiz kaldığımız için, teröre bulaşmadığımız için -açık konuşalım- devletin uysal evladı olduğumuz için hep unutulduk; yine de unutulacağımızdan korktuğumuz için, bugün bu işi burada bitirelim. Madem Bakanlar Kurulu bu şehirleri kapsama almaya karar vermişse, vermiş olduğu ekonomik göstergelerde bir hak olarak aldığı 1 500 dolar ve –0,5 sosyal gelişme düzeyinin altında bu iller bulunuyorsa, gelin bunları burada alalım ve bugün bu iş burada bitsin. Aynı zamanda, unutulan Erzincan İli de bu önergeyle bu kapsama girsin; doğu ve güneydoğu bir bütün halinde, bu kapsam içinde faydalansın ve bu akşam bütün doğuda bir bayram yapalım; eksi 30 derecelik soğukta bütün doğu size dua etsin. Aksi takdirde, benim bütün endişem şudur -ki, tekrar tekrar üzerine basmak zorundayım- bu kanunu bugün burada çıkarırsınız; ama, bizim doğuyu da unuttunuz demeyin; biz, bunu size her Allah'ın günü sorarız. Eğer ayın 24'ünde Başbakan Erzurum'a gelirse, bu kararnamesiz de gelmesin diyoruz. Gelirse, o da üzülür, biz de üzülürüz.

Hepinize saygılar sunarım. (RP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Sayın Polat, teşekkür ediyorum.

Efendim, önergeye Sayın Komisyon ve Sayın Hükümet katılmadılar.

Önerge sahibi gerekçesini ifade buyurdu.

Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.

Sayın milletvekilleri, 2 nci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Madde okunduğu ve müzakere olunduğu biçimiyle kabul edilmiştir.

3 üncü maddeyi okutuyorum:

Gelir ve Kurumlar Vergisi İstisnası

MADDE 3. – a) Bu maddenin yürürlük tarihi ile 31.12.2000 tarihi arasında; Olağanüstü Hal Bölgesi kapsamında sayılan illerde yeni işe başlayan gelir ve kurumlar vergisi mükelleflerinin, bu illerdeki iş yerlerinde fiilen ve sürekli olarak 10 ve daha fazla işçi çalıştırmaları şartıyla münhasıran bu işyerlerinden elde ettikleri kazançları işe başlama tarihinden itibaren yatırım dönemi dahil 5 vergilendirme dönemi gelir ve kurumlar vergisinden müstesnadır. Bu kazançlar hakkında; 5422 sayılı Kurumlar Vergisi Kanununun 25 inci maddesinin ikinci fıkrası ile 193 sayılı Gelir Vergisi Kanunun 94 üncü maddesinin 6 numaralı bendinin (b) alt bendi hükümleri uygulanmaz.

b) (a) fıkrasında belirtilen gelir ve kurumlar vergisi mükelleflerinin anılan fıkradaki istisna süresinin sonundan başlamak ve 31.12.2007 tarihinden sona ermek üzere, bu illerdeki işyerlerinde fiilen ve sürekli olarak on ve daha fazla işçi çalıştırmaları şartıyla, münhasıran bu işyerlerinden elde ettikleri kazançları üzerinden hesaplanan gelir ve kurumlar vergisinden aşağıda belirtilen oranlarda indirim yapılır:

İndirim oranı; 10 işçi çalıştıranlarda % 40,51 ve daha yukarı işçi çalıştıranlarda % 60’dır. 11 ile 50 arasında (50 dahil) işçi çalıştıranlar için uygulanacak indirim oranı, % 40 oranına herbir işçi için 0,5 puan eklemek suretiyle bulunur.

Bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten önce kapsama dahil illerde işyeri bulunan gelir ve kurumlar vergisi mükelleflerinin, 31.10.1997 tarihinden önce vermiş oldukları en son 4 aylık sigorta prim bordrolarında bildirdikleri işçi sayısına ilave olarak yeni işe aldıkları ve bu işyerlerinde fiilen çalıştırdıkları işçi sayısının 10 ve daha yukarı olması halinde, 1.1.1998-31.12.2007 tarihleri arasında bu işyerlerinden elde ettikleri kazançları üzerinden hesaplanan gelir ve kurumlar vergisine bu fıkrada belirtilen indirim oranları uygulanır.

Bu fıkra kapsamına giren kazançlar üzerinden, Gelir Vergisi Kanununun 94 üncü maddesinin 6 numaralı bendinin (b) alt bendine göre tevkif edilecek gelir vergisi için de yukarıda belirtilen oranlarda indirim yapılır.

Bu maddenin uygulanmasına ilişkin usul ve esaslar Maliye Bakanlığınca belirlenir.

BAŞKAN –  Efendim, madde üzerinde grupları adına söz talebi varsa kaydını yapacağım.

Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına Sayın Orhan Veli Yıldırım; şahısları adına Sayın Aslan Polat, Sayın Cevat Ayhan, Sayın Ömer Özyılmaz, Sayın Temel Karamollaoğlu söz istemişlerdir.

Buyurun Sayın Yıldırım. (CHP sıralarından alkışlar)

CHP GRUBU ADINA ORHAN VELİ YILDIRIM (Tunceli) – Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; 392 sıra sayılı Kanun Tasarısının 3 üncü maddesi üzerinde Cumhuriyet Halk Partisinin görüşlerini ifade etmek üzere söz aldım; bu nedenle, Sayın Divanı ve saygıdeğer milletvekillerini saygıyla selamlıyorum.

Sayın milletvekilleri, biz, bu yasa tasarısının tümü üzerinde görüşlerimizi ifade ederken de, yasa tasarısının mevzii uygulama alanı bulunduğunu belirtmiştik. Nitekim, 1961 yılından bu yana gelmiş geçmiş hükümetlerin tümü, ülkemizde bölgeler arasında gelişmişlik farkının bulunduğunu teslim etmişlerdir. Bu nedenle, bölgelerarası dengesizlik, kalkınmada öncelikli yöreler gibi belirlemelerle önlem paketleri hazırlanmıştır. Gelişmişlik farklılıklarını ortadan kaldırmayı amaçlayan çözüm önerileri uygulamaya bütün hükümetler tarafından konulmuştur.

Öncelikle ifade etmek isterim ki, tüm iyi niyetli belirtilerine karşın, ülkemizde bölgelerarası gelişmişlik farklılıkları hızla giderek artmıştır. Örneğin, bölgelerarası kullanılabilir gelir açısından ülkemize bakıldığında, Marmara Bölgesinde 38,6; Güneydoğu Anadolu Bölgesinde 4,5; Doğu Anadolu Bölgesinde ise 5,7 millî gelirden pay alınmaktadır. Bu paylara sadece mahallî idarelerin yatırımları ve fonları dahil değildir. Görüldüğü gibi bu husus, getirilen önlem paketlerinin gerçekçi olmadığını ya da gereği gibi uygulanmadığını göstermektedir veya tüm iyi niyetlere rağmen, komple bir entegre önlemler paketi getirilmediği için, bu tedbirlerin tümü akim kalmıştır. Bunu örnekleme yoluyla verdiğimiz takdirde, bu kanun kapsamına giren Tunceli İlini örnek vermek isterim: Tunceli, 1968'de, kalkınmada birinci derecede öncelikli iller kapsamına alınmıştır. O yörenin ekonomik yapısını değiştirmek amacıyla alınan önlemlerin tümü akim kalmıştır. Özel sektörün ve bu sektör yatırımcılarının kente gelmesini sağlayamadı bu önlem; bunun yerine, 1970'lerde birkaç kamu yatırımı yapıldı, onunla yetinildi ve 1980'lere geldiğimizde, 12 Eylülle beraber Tunceli'nin bozuk ekonomisi daha da bozuldu. 1987'de il hâsılasının yüzde 55'i tarımdan alınıyordu. Köylerin boşaltılması, yayla yasağıyla birlikte hayvancılığın geriletilmesi nedeniyle sektör, şu anda hemen hemen yok denilecek düzeyde çöküntüye uğramıştır. 1994'te il ekonomisinin ancak yüzde 35'i tarımdan üretilebilir duruma gelmiştir. Bugün ise, tarım, o bölgelerde tamamen çökmüş ve ölü vaziyettedir. Köyler boşaltılmış, gıda yasağı halkımızı perişan etmiştir. Bu illerde ağırlığı artan tek sektör devlet hizmeti olmuştur. 1987'de ekonomisinin yüzde 21'i olan devlet hizmetleri, bugün neredeyse o bölgelerde yüzde 50 oranlarına yaklaşmaktadır. Bir zamanlar tarıma dayalı ekonomik yapı, yerini devlet hizmetlerine dayalı ekonomik yapıya bırakmıştır. Ekonomi, üretimden kopuk vaziyettedir; devletin uzaktan kumandasıyla ayakta durmaya çalışmaktadır.

Yine, Devlet Planlama Teşkilatının hazırlamış olduğu, illerin sosyoekonomik gelişmişlik sıralaması araştırmasında, 1996 yılına göre, ülkemiz, farklı gelişmişlik düzeylerinde beş ayrı gruba ayrılmıştır. Buna göre, Yalova birinci grupta yer almasına karşın, kalkınmada öncelikli yöreler diye saydığımız 17 il, beşinci gruba girmektedir. Bu grubu oluşturan illerde, temel ekonomik faaliyetlerden sanayi sektörü gelişmemiştir. Grubun gayri safî millî hâsıla içerisindeki payı son derece düşük düzeydedir. Ülke genelinde kişi başına düşen gayri safî yıllık millî hâsıla 100 kabul edildiğinde, bu bazda Batman'da bu rakam binde 326, Ağrı'da binde 166, Bilgöl'de binde 133, Hakkâri'de binde 162, Siirt'te binde 217 ve Van'da binde 457 düzeyindedir. Bu iller, ülke ortalama gelir seviyesinin yarısının altında gelire sahiptirler.

Görülüyor ki, bu farklılık, doğu ve güneydoğu illerimizi içerisine alan bölge aleyhine gelişmeyi sürdürmektedir. Bu olumsuzluğun etkilerini, ekonomik, sosyal, kültürel ve politik alanların tümünde alınacak tedbirlerle çözmek mümkündür.

Devlet Planlama Teşkilatının 1997 yılı sonlarında hazırladığı ve basında da yer alan raporda, özellikle millî gelir dağılımındaki uçurumun hızla büyüdüğü, Marmara Bölgesinde kişi başına düşen gelir 15 bin doların üzerindeyken, doğu ve güneydoğu illerinde bu oranın 1 000 dolar civarında olduğu görülmektedir.

Üzülerek görüyoruz ki, 1983 sonrasında kalkınmada öncelikli yörelerin geliştirilmesi için getirilen düzenlemeler de bölgenin geri kalmışlık çemberini kırmasını sağlayamamıştır. Aksine, teşvik uygulamalarından yararlanan kişi veya kurumlar, bu düzenlemeleri fırsat bilerek göstermelik birtakım temel atma faaliyetlerini kullanarak sağladıkları kredilerle ülkenin batısında yatırıma yönelmişlerdir.

Bundan başka, bölgede altyapı hizmetlerinin büyük ölçüde eksik olması, eğitim sorununun çözülmemiş olması, nüfus artışının Türkiye ortalamasının üzerinde seyretmesi ve en önemlisi, çağdışı feodal kurumların hâlâ tasfiye edilememesi ve son zamanlarda terör nedeniyle devlet tarafından bu feodal kesimlerin desteklenmesi, bölgelerarası gelişmişlik farklılığını körükleyen nedenler arasında sayılmaktadır.

Doğu ve güneydoğu illerimizi kapsamına alan kalkınmada öncelikli yörelerdeki yatırımların planlaması rasyonel biçimde yapılamamaktadır. Çoğu zaman yerel koşullar, gereksinmeler, verimlilik ve dayanıklılık gibi yaşamsal unsurlar dikkate alınmadan, bu konuda gerekli çalışmalar yapılmadan, Devlet Planlama Teşkilatı,  uzaktan kumandalı biçimde programlar hazırlamaktadır.

Görüşülmekte olan kanun tasarısının genel gerekçesinde de belirtildiği gibi, terörün ekonomik etkilerini gidermek için bu illerde ve kalkınmada öncelikli yörelerde yeni yatırım sahalarının açılmasına, buralardaki insanlarımızın iş ve istihdam imkânlarının artırılmasına, gelir dağılımının iyileştirilmesine ve diğer bölgelere olan göçün önlenmesine yönelik politikalar uygulamayı amaçlayan Hükümetin, bunu sağlamak için yatırımları özendirici vergisel ve diğer teşvikleri getirdiği ifade ediliyor. Bu tasarının iyi niyetle hazırlandığından, daha önce de belirttiğimiz gibi, kuşkumuz yoktur. Ne var ki, bundan önceki hükümetler de, bölgesel gelişmişlik farklılıklarının giderilmesini amaçladıklarını, hep iyi niyetle söylemişlerdi. Ancak, bu düzenlemeler, gelişmişlik farklılıklarını körüklemekten başka bir işlev, maalesef, görmedi. Umut ediyor ve diliyoruz ki, bu tasarı, önceki düzenlemeler gibi mevzii uygulama alanları dışına çıkar, etkinlik kazanır.

Bölgenin özellikleri nedeniyle halkın geçim kaynağı olan ve olmaya devam eden hayvancılığın ve tarımın geliştirilmesi için, göçün durdurulması, köylülerin, istek ve gelecek için beklentilerinin belirlenmesi ve önlem alınması, kesinlikle yayla yasaklarının kaldırılması, hayvancılığın teşviki için ucuz kredi verilerek halkın bu konularda özendirilmesi gerekir.

Tarım girdilerinin ucuz sağlanması için tohum, gübre ve makine gibi şeylerde sübvansiyon yoluna gidilmelidir.

Çiftçinin et ve süt ürünlerine uygun fiyat, nakliye kolaylıklarının da devlet eliyle sağlanması lazım.

Bütün bu saydıklarımızla birlikte, tasarının tümü üzerindeki müzakerelerde de belirttiğimiz gibi, Hükümet, bu teşvik ve Gelir Vergisindeki muafiyet uygulamaları yanında, eğitimde, sağlıkta, demokraside ve o bölgedeki iç huzurun barışmasında komple bir entegre proje getirmediği takdirde, bu getirilen muafiyetlerin de sağlıklı uygulama alanı bulacağını umut etmiyoruz; ama, buna rağmen, Cumhuriyet Halk Partisi olarak bu yasa tasarısına olumlu oy vereceğimizi belirtiyor; Yüce Kurula saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Sayın Yıldırım, teşekkür ediyorum.

Gruplar adına başka söz talebi yok mu efendim?

TEMEL KARAMOLLAOĞLU (Sıvas) – Sayın Başkan, Refah Partisi Grubu adına Nedim İlci konuşacak.

BAŞKAN – Refah Partisi Grubu adına, Parti Grubunun görüşlerini ifade etmek üzere, Sayın İlci; buyurun efendim. (RP sıralarından alkışlar)

RP GRUBU ADINA NEDİM İLCİ (Muş) – Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; Olağanüstü Hal Bölgesinde ve Kalkınmada Öncelikli Yörelerde İstihdam Yaratılması ve Yatırımların Teşvik Edilmesi ile 193 Sayılı Gelir Vergisi Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Tasarısının 3 üncü maddesi üzerinde, Refah Partisi Grubu adına söz almış bulunuyorum; bu vesileyle, hepinizi saygıyla selamlarım.

Bu maddenin (a) fıkrasında "Bu maddenin yürürlük tarihi ile 31.12.2000 tarihi arasında; Olağanüstü Hal Bölgesi kapsamında sayılan illerde yeni işe başlayan gelir ve kurumlar vergisi mükelleflerinin, bu illerdeki işyerlerinde fiilen ve sürekli olarak 10 ve daha fazla işçi çalıştırmaları şartıyla münhasıran bu işyerlerinden elde ettikleri kazançları işe başlama tarihinden itibaren yatırım dönemi dahil 5 vergilendirme dönemi gelir ve kurumlar vergisinden müstesnadır" denilmektedir; (b) fıkrasında ise "(a) fıkrasında belirtilen gelir ve kurumlar vergisi mükelleflerinin anılan fıkradaki istisna süresinin sonundan başlamak ve 31.12.2007 tarihinde sona ermek üzere, bu illerdeki işyerlerinde fiilen ve sürekli olarak on ve daha fazla işçi çalıştırmaları şartıyla, münhasıran bu işyerlerinden elde ettikleri kazançları üzerinden hesaplanan gelir ve kurumlar vergisinden aşağıda belirtilen oranlarda indirim yapılır" denilmektedir.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; her şeyden önce, bu kanun tasarısının, eksiklikleriyle birlikte, iyiniyetle hazırlandığını görmekteyiz. Özellikle, Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgelerindeki terörün ekonomik etkilerini gidermek için yeni yatırım sahalarının açılması, dağılımın iyileştirilmesi ve diğer bölgelere olan göçün önlenmesi için, daha etkin tedbirlerin alınması gerekmektedir. Geçmiş dönemlerde çeşitli tedbirler düşünülmesine rağmen, maalesef, bugüne kadar, bölge insanımızı rahatlatacak bir çözüme kavuşturulmamıştır.

Değerli arkadaşlarım, bölgeye yatırımların devam etmesi, faaliyetlerin sürekliliğinin sağlanması, yatırımcıyı ve sanayiciyi bölgeye teşvik etme bakımından ve bu bölgelerin orta vadede istikrarlı bir biçimde desteklenmesi açısından, kanaatimce, bir on yıllık vergi muafiyeti ve en az yüzde 50 enerji indirimiyle desteklenmesi gerekmektedir; çünkü, tasarıda öngörülen beş yıllık sürenin üç yılı zaten işletmenin yatırımına gider, geriye iki yıl kalır ki, bu iki yılda da istenilen verimin elde edilmeyeceği aşikârdır.

Tabiî, bu bölgelerimizde tesisi kurmak yetmiyor; tesisin kurulmasını desteklemek lazım, tesisin işletme dönemini desteklemek lazım; ürettiği malın satışını yapmak için pazarının bulunması mühimdir. Bu konudaki tedbirlerin alınması gerekmektedir. Ancak bu şekilde, bölgede, kalıcı bir sanayileşmeyi ortaya koyabilmekteyiz.

Geçmiş yıllarda acı tecrübelerini hep birlikte yaşadık. 1980 öncesi ve sonrası teşviklerin uygulandığı dönemlerde, geri kalmış yöreler için çok değişik teşvik tedbirleri uygulandı; ama, maalesef, bazı sebeplerden dolayı istenilen neticeyi vermedi. Yatırımlar, özellikle İstanbul'a, İzmir'e, Bursa'ya yığıldı, âdeta Türkiye'nin dengesi bozuldu ve kısacası, bugünkü noktaya gelindi.

Şimdi ise, İstanbul'da ve büyük şehirlerdeki sanayicilerimiz, işçilik ve diğer maliyetlerden dolayı, Doğu ve Güneydoğu Anadolu'ya yatırım yapmak için sırada bekliyorlar kanaatindeyim; Anadolu'nun belirli yerlerine yatırım yaptıkları gözlenmektedir. Bu bölgelerimizi yatırımcıya cazip hale getirmek için, öncelikle, bu bölgelerde -yukarıda da belirttiğim gibi- orta vadede istikrarlı bir teşviki ortaya koymamız lazım; yoksa, bu Hükümetin de, geçmiş hükümetler döneminde olduğu gibi, iyiniyetle de olsa, bu bölgelerin kalkınması için ortaya koyduğu teşviklerin, temenni etmeyiz ama endişe ederiz ki, kısa bir süre sonra netice vermediğini görür ve hep birlikte üzülürüz.

Değerli arkadaşlarım, olağanüstü hal bölgesi dahil, illerde ekonomik iyileştirme ve geliştirmeyi sağlamak için, yatırım teşviklerinin yanında, diğer tamamlayıcı sosyal ve idarî tedbirlerin de hayata geçirilmesi gerektiğini ve bu bölgelerde yatırımların özendirici, vergisel ve diğer teşviklerle desteklenmesi gerekmektedir.

Malumunuz, Doğu ve Güneydoğu Anadolu'da, özel sektör yatırımlarının yetersiz olduğu bilinmektedir. Bölgedeki müteşebbislerin, sermaye yetersizliği nedeniyle sağlanan teşviklerden yeterince yararlanamayacağı, bu nedenle, tasarıda istenilen olumlu neticelerin alınabilmesi için, yatırımcıya devlet tarafından düşük faizli kredi imkânı sağlanması gerektiği kanaatindeyim.

Tasarıdan beklenen sonuçların elde edilmesi için, sadece teşviklerin yeterli olmayacağı açıktır. Bilhassa, bu illerimizde, ulaşımı sağlamak için havaalanı ve yatırımını kurmak için her ilin mutlaka organize sanayi bölgelerinin acilen kurulmasına başlanılmalıdır. Bu illerimizde finans altyapısı eksikliğini gidermek ve yatırımcıya fizibilite ve diğer çalışmalarda rehberlik etmek için, bölgesel kalkınma bankalarının kurulmasında büyük fayda görülmektedir. Nitekim, 54 üncü Refahyol Hükümeti döneminde başlatılan Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgesi kalkınma hamlesi çerçevesinde, 54 üncü Hükümetin Devlet Bakanı Sayın Abdullah Gül Beyin direktifiyle, Muş İlimizde Kalkınma Bankasının "Teşebbüsü Destekleme Merkezi" ismiyle 15.4.1997 tarihinde kurulmasına karar verildi. 55 inci Hükümetin Devlet Bakanı Sayın Salih Yıldırım Beyin katkılarıyla, ekim ayı içerisinde, banka genel müdürü ve yönetim kurulu üyeleri ve işadamlarımızın katılımıyla, büyük bir coşkuyla, ilimizde şubenin açılışı yapıldı. Bundan dolayı, her iki bakanımıza, huzurlarınızda şükranlarımı arz ediyorum; çünkü, bu durum, müteşebbislerimizi, işadamlarımızı, halkımızı fevkalade mutlu etmiştir. Şu anda, şubedeki yetkililer yatırımcıya öncülük ve rehberlik etmektedir.

Dışarıdaki sanayicilerimiz ve ilimizdeki yatırımcılarımız, şu anda sabırsızlıkla teşviklerin bir an önce hayata geçirilmesini beklemektedir. Öyle inanıyorum ki, bu tasarının cazip teşvik tedbirleriyle desteklenmesi, kısa vadede, ülke ve bölge ekonomisine katkı ve istihdam yaratılmasında büyük fayda sağlayacaktır.

Tasarıyı, eksik olmasına rağmen, iyi niyetle karşılıyor; bu tasarının, ülkemize, milletimize hayırlı ve uğurlu olmasını diliyorum. (RP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Sayın İlci, teşekkür ediyorum.

Gruplar adına başka söz talebi var mı efendim?

SAFFET ARIKAN BEDÜK (Ankara) – Var efendim.

BAŞKAN – Sayın Bedük, zatıâliniz mi?..

SAFFET ARIKAN BEDÜK (Ankara) – Evet efendim.

BAŞKAN – Doğru Yol Partisi Grubu adına, Sayın Bedük; buyurun efendim.

DYP GRUBU ADINA SAFFET ARIKAN BEDÜK (Ankara) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Olağanüstü Hal Bölgesinde ve Kalkınmada Öncelikli Yörelerde İstihdam Yaratılması ve Yatırımların Teşvik Edilmesi ile 193 Sayılı Gelir Vergisi Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Tasarısının 3 üncü maddesi üzerinde Doğru Yol Partisi Grubunun görüşlerini sunmak üzere huzurlarınızdayım; Yüce Heyetinizi saygıyla selamlıyorum.

Olağanüstü hal bölgesi, Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgeleri, ülkemizin üzerinde fevkalade önemle durduğu ve bu bölgede kalkınma düzeyindeki farklılıkların giderilmesi için de devamlı yatırım yapılması öngörülen önemli bir bölgemizdir. Kanun tasarısının genel amacı da, ülkemizin en geri kalmış, bölgelerarası gelişmişlik farkı her geçen gün artan ve her türlü istismara müsait olan yörelerimizi süratle kalkındırmaktır. Bu bölgelerimizdeki kalkınma farklılığı ve gelir dengesizliği, özellikle huzur ve güvenliği doğrudan doğruya ilgilendirmektedir. Eğer, bir süreden beri olağanüstü hal bölgesinde, Güneydoğu ve Doğu Anadolu Bölgelerinde vukubulan terör olaylarının başlangıcı iyi tahlil edilirse, bu yöredeki insanlarımızın gelir seviyesinin düşüklüğü, bölgenin kalkınma düzeyinin düşüklüğü ve özellikle bu yörede işsizliğin fevkalade üst seviyede cereyan etmiş olması, bu olayların daha da fazla büyümesine neden olmuştur ve bugüne kadar gelmesine de vesile olmuştur. İşte, bu andan itibaren, Türkiye Cumhuriyeti hükümetleri, bir taraftan teröristlerle amansız bir şekilde mücadele edilmesinde siyasî iradeyi güvenlik kuvvetlerinin arkasına koymak suretiyle terör olaylarının önü alınmış ve bu bölgede huzur ve güven tesis edilmiş; eskiden gece veya sabahlara kadar hiç dolaşılamayan bu bölgelerde, şu anda, vatandaşlar, huzur ve güven ortamı içerisinde sabahlara kadar dolaşır bir vaziyete gelmiştir; ama, bundan sonra yapılması gereken bir başka konu ortaya çıkmıştır; o da, ekonomik bakımdan bu bölgeye gelir imkânı sağlayacak ve istihdam imkânı sağlayacak birkısım tedbirleri, ekonomik tedbirleri gerçekleştirmektir.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; getirmiş olduğumuz bu kanun tasarısını çok iyi tahlil etmek ve değerlendirmek mecburiyetindeyiz. Kapsamla ilgili olan görüşmeler bitti; bitti, ama, özellikle, Gelir ve Kurumlar Vergisi gibi birkısım istisnaî hükümlerde de, dikkat edilmesi ve üzerinde durulması gereken noktalar vardır.

Biraz evvel bir sözcü "Erzincan alınmadı; ama, doğu ve güneydoğudaki illerin hepsi alındı" diye söyledi; ama, ben, size, buradan, valiliklerini şerefle yapmış olduğum Malatya İlinin de alınmamasından büyük üzüntü duyduğumu, özellikle ve açıklıkla ifade etmek istiyorum. Kapsamda belirtilmiş olan "fert başına düşen millî gelir" yeterli bir unsur değildir. Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgesinde Malatya gibi iller, özellikle vatanına, milletine, yöresine bağlı ve kendi gelir imkânlarını -başka yerde kazanmış olsalar bile- o şehirde gerçekleştirmeye, yatırım yapmaya yönelik büyük bir azim ve kararlılık göstermiş ve fabrikalar gerçekleştirmiş ve böylece, kendi yöresinin kalkınmasına ve fert başına düşen millî gelirin artmasına da vesile olmuştur. Bu, bir suç olmamalıdır.

Aslında, Doğu Anadolu Bölgesinde, Malatya gibi illere daha fazla imkân verilmelidir. Malatya, özellikle olağanüstü hal bölgesinin ilan edildiği zamanlarda mücavir alan hudutları içerisindeydi. Benim valiliğini yaptığım dönem de dahil olmak üzere, terör örgütlerinin en fazla girmek istediği illerin başında Malatya gelmekteydi; ama, Malatyalılar, devletle bütünleşerek, devletin güvenlik kuvvetleriyle bütünleşmek suretiyle kendi bölgelerine terör örgütünü sokmamış ve özellikle teröristlerin sokulmaması hususunda devletin güvenlik kuvvetlerine yardımcı olmuşlardır. Böylesine bir anlayış içerisinde bulunan; bir taraftan, güvenlik kuvvetleriyle, devletle bütünleşen, devletine bağlı olan, bayrağına bağlı olan ve kendi yöresinin kalkınmasını, kendi kazançlarını o bölgede değerlendirmek suretiyle gerçekleştiren illeri desteklemek gerekir.

Burada, fert başına düşen millî geliri baz alırsanız yanlışlık yaparsınız. Nitekim, ben, yine, o tarihleri huzurlarınıza özellikle getirmek istiyorum. Her ne kadar, Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgesinden olağanüstü hal bölgesine dahil olan illerde devamlı terör olayı var ve bunlar devamlı açıklanıyor ise de, Malatya gibi illerde -mesela, Adıyaman, Kahramanmaraş ve Malatya üçgeni üzerinde, ayrıca, Babadağlarında- olay vardı; teröristler devamlı gelmek istiyordu ve devamlı mücadele etmek suretiyle o topraklardan uzaklaştırıldılar ve teröristler o ile sokulmadı; ama, devamlı da mücadele edildi. Bu kadar fazla mücadele edildi; ama, olağanüstü hal bölgesine dahil olmadı. Olağanüstü hal bölgesine daha evvel dahil olan illerin mücavir alanı içerisinde olan Malatya gibi bir ilin, Doğu Anadolu Bölgesinde, özellikle, kalkınmada öncelikli yöreler kısmında, mutlaka ve mutlaka, istihdamı yaratıcı, yatırımları teşvik edici listeye dahil edilmesi gerektiğini Hükümete bilhassa hatırlatmak istiyorum. Sayın Bakanımıza ve Hükümete özellikle hatırlatıyorum ve diyorum ki, Malatya gibi bir il, eğer teröristi sokmamışsa, eğer teröristlerle mücadele etmişse, eğer kendi imkânlarını özellikle kendi ilinde değerlendirmişse, İstanbul'da kazanmış, ama, Malatya'ya getirip fabrika yapmışsa, onu tecziye etmek hem yazıktır hem bölgeler arasındaki kalkınma dengesizliğini ortadan kaldırmaya yönelik bir özel sektörün önünü almaktır, ona mani olmaktır. Bunu dikkatle huzurlarınıza getiriyor ve Malatya gibi illerin de bu statüden yararlanması gerektiğini, bilhassa, açıklıkla ve özellikle Hükümetten rica ederek dile getirmek istiyorum.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; tasarıda yer alan 3 üncü maddede, olağanüstü hal bölgesine dahil olan illerin, Gelir ve Kurumlar Vergisi Kanunlarının ilgili maddelerinden yararlanması hususunda açıklık olmasına rağmen, maalesef "Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgelerinde bulunan kalkınmada öncelikli yöreler" ifadesi yoktur. Bu bir eksikliktir. Tasarıya, sadece olağanüstü hal bölgesi kapsamına giren illeri dahil eder, Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgelerinin, daha evvelden, özellikle terör örgütlerini uzaklaştırmış olan diğer yörelerini dahil etmezseniz, o zaman, aynı coğrafya üzerinde, aynı kültür ve aynı sosyal yapı içerisinde olan ve fakat, kalkınma dengesizliği bakımından da önemli olan bu yörelere, farklı bir statü uygulamış olursunuz ki, o zaman, burada, bir haksızlığa, bir adaletsizliğe neden olmuş olursunuz.

Bu sebepledir ki, ben, Sayın Komisyondan ve Sayın Hükümetten özellikle rica ediyorum: Sadece olağanüstü hal bölgesi kapsamına giren illeri değil, Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgelerinde, kalkınmada öncelikli yörelere girecek olan Malatya gibi illeri de buraya dahil ederek, aynı şartlardan -Gelir ve Kurumlar Vergileri istisnasından da- yararlandırılması gerektiğini hatırlatıyor; Doğru Yol Partisi olarak, -özellikle bu yörenin kalkınmasını istediğimizden- bu yöre insanlarının istihdama ihtiyacı olduğu, ekonomik göstergelerdeki zafiyet ve işsizlik sebebiyle birkısım terör örgütleriyle beraber olmak konumunda olanların oradan uzaklaştırılmasına da imkân sağlayacağı, bu bölgelerdeki ekonomik kalkınma dengesizliklerini ve farklılıklarını ortadan kaldıracağı ve bir noktada, özel sektörün, oraya kaymak suretiyle millî gelirine katkıda bulunacağı ve kalkınmayı gerçekleştireceği inancıyla, bu maddeye ve bu tasarıya olumlu oy vereceğimizi ifade ediyor; ama, "kalkınmada öncelikli yörelerdeki" ifadesinin de mutlaka konulmasının gerekliliği konusundaki uyarılarımızı da hatırlatarak, Yüce Heyetinizi saygıyla selamlıyorum. (DYP ve RP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Sayın Bedük, teşekkür ediyorum.

Gruplar adına başka söz talebi?.. Yok.

Kişisel söz talebinde bulunanlardan birinci sırada bulunan Sayın Aslan Polat?.. Yok.

Sayın Cevat Ayhan, buyurun. (RP sıralarından alkışlar) 

CEVAT AYHAN (Sakarya) – Muhterem Başkan, muhterem üyeler; müzakeresi devam eden 392'ye 1 inci ek sıra sayılı olağanüstü hal bölgesinde ve kalkınmada öncelikli illerdeki yatırımların teşvikiyle ilgili kanun tasarısının 3 üncü maddesi üzerinde, şahsen söz almış bulunmaktayım.

Bu tasarı, daha önce 1997'nin kasım ayında Plan ve Bütçe Komisyonunda müzakere edilerek Meclis Genel Kuruluna sevk edilmiş; ancak, bu 2 nci maddeyle ilgili burada doğan tereddütler üzerine, Komisyon tarafından geriye çekilmiş ve tekrar, bugün, müzakere gündemine alınmış bulunmaktadır.

Tasarının esası, başlıkta da ifade edildiği gibi, geri kalmış olan illerde -olağanüstü hal bölgesi illeri de dahil olmak üzere- yatırımların teşviki ile istihdamının artırılması ve gelir seviyesinin yükseltilmesidir.

Kanun tasarısının Komisyonda ilk müzakeresinde, bendeniz ve diğer arkadaşlarım, bu 2 nci maddede sayılmış olan olağanüstü hal bölgesi illerine ilaveten başka illerin de geri kalmış iller olarak zikredilmiş bulunduğunu  görünce, böyle indî takdirlerle illerin buraya konulmasının doğru olmayacağını, genel geçer bir kriter getirilmesini ve o kritere göre de, Türkiye'nin doğusunda, batısında, ortasında, kuzeyinde, güneyinde bulunan illerden bu kritere uyanlarının, bu teşvik kapsamına alınmasını teklif etmiştik. Bu teklifimiz Komisyonda kabul görmedi ve biraz evvel arz ettiğim gibi, Genel Kurula geldi ve geri döndü. Şimdi, ikinci defa, bu kanun tasarısı üzerinde, bu madde üzerinde müzakerede bulunuyoruz.

Tabiî, burada, hemen ifade etmek istediğim, yine, eksik gördüğüm ve ileride birtakım tartışmalara sebep olacak husus, bu kanunun, il seviyesinde ve olağanüstü hal bölgesi dışındaki iller için de, Bakanlar Kurulunun takdirine bırakılan bir uygulama getirmesidir. Halbuki, kanunların uygulanmasında genel ölçüleri koyarsak, Bakanlar Kurulunun kapısını illerin aşındırmasını da önleriz ve belli bir düzen içinde bunu götürürüz. Bu, kabul görmedi.

İkinci bir husus da "bu geri kalmış illeri il seviyesinde bırakmak doğru değildir" diye ifade etmiştik. Bunu ilçe seviyesine indirmek gerekmektedir. Bazı illerimizin -bu, bir Antalya İli de olabilir, bir Ordu İli de olabilir, hatta, batıda gelişmiş görünen iller de olabilir- fevkalade fakir ilçeleri var; kendi seçim çevrelerimizden biliyoruz. Bizim, mesela, Sakarya'nın bir Taraklı İlçesi var, fevkalade fakirdir, gelir imkânları yoktur. Her ilimizde bu tip ilçeler var. İl merkezine 200 kilometre, 250 kilometre mesafede ilçeler var. Yani, bunun, ilin merkezindeki gelişmeden nasibini alması zor bulunmaktadır. Onun için, Devlet Planlama Teşkilatının, ilçe seviyesinde gelir etütlerini esas alarak, bizim, bu teşviki ilçe seviyesine indirmemize fayda var. Bu fayda, bir, o ilçelerin halkının da refah seviyesinin gelişmesine imkân hazırlamaktır; ikincisi, Türkiye'de, genel olarak teşvik politikaları, 20 yıldır, bilhassa, 1980'den sonra dengesiz uygulandığı için, bugün, İstanbul, İzmir, Adana ve Bursa'ya bir yığılma var; yani, Türkiye'nin ortasından ve doğusundan, gelir düşüklüğü sebebiyle batıya doğru yığılma olmaktadır ki, bu, 80 sonrası teşvik politikalarının neticesidir. Sürem kısa olduğu için bu konu üzerinde uzun süre duramayacağım. Biz, 1980'den sonra bu hatayı yaptık. Şimdi, ikinci bir hatayı da, il seviyesinde kalkınmayı teşvik ederken yaparsak, ilçelerden illere göçü teşvik ederiz ve bu nedenle de altyapı problemleri ortaya çıkar; ayrıca, çok süratli büyüyen illerde mesken ve diğer birtakım problemler ortaya çıkar ve ilin dengesini bozarız.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

CEVAT AYHAN (Devamla) – 2 nci maddeyi geçtik; o maddeyle ilgili önergemiz vardı "ilçeler ve iller" diye "ilçeler" kelimesini oraya ilave etmemiz gerekirdi; ama, muhterem üyeler ve Komisyon uygun görürse eğer, şimdi de ilave edilebilir; ileride bu önümüze çıkacaktır. Bunu, altını çizerek ifade etmek istedim.

Bu maddeyle ilgili olarak söyleyeceğim hususlar: Komisyonda da ifade ettim, maddeyi okuduğunuzda göreceksiniz, fevkalade ince hesaplara dayalı bir madde getirilmiş. Genel olarak söylüyorum; eğer, biz, geri kalmış illeri teşvik edeceksek, bunlara, on yıl, elektriği yüzde 50 ucuz fiyatla verecek ve on yıl Kurumlar Vergisinden ve Gelir Vergisinden muaf bir düzen getirmemiz lazım. Bu maddede, benim gördüğüm, beş vergilendirme yılını alıyor, beş yıl. Maddenin birinci fıkrasında "bunun içerisine yatırım dönemi de dahil" deniliyor. Bir yatırım üç yılda realize olur, yani üç yılda biter, dördüncü yıl denemedir ve iyi bir yatırım yapılmışsa eğer, beşinci yılda normal kâr eder. Şimdi, bu kadar kısa süre için, bu geri kalmış bölgelere ciddî özel sektörün gitmesi imkânı yoktur. Yani, kendimizi aldatmayalım diye söylüyorum. Zira, 1960'tan beri, Türkiye'de geri kalmış bölgelerin kalkındırılması için bütün hükümetler iyi niyetle birçok teşvik vermiştir. Anavatan Partisi Hükümeti döneminde, 1980 sonrasında bu bölgelerle ilgili özel teşvikler getirilmiştir; ama, netice alınamamıştır; yani, realist olalım. Ben, bu Hükümetin bu kanunu bir an evvel çıkarmak istemesini takdir ediyorum. Bizim Hükümetimiz de bu konuda birtakım çalışmalar yaptı; ama, biz onu kanun tasarısı olarak buraya kadar getirme imkânını bulamadık. Getirmiş olduğu için, Hükümeti tebrik ediyorum...

        (Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

CEVAT AYHAN (Devamla) – Bitiriyorum Muhterem Başkan.

BAŞKAN – 1 dakikanız var.

CEVAT AYHAN (Devamla) – Evet.

Yani, bunu bu kadar ince hesaplar yapmadan, 10 işçiden az olursa, çok olursa diye böyle kademeli ince hesaplara sokmadan, gelin, diyelim ki, bu bölgelerde yatırım yapanlar on yıl Gelir ve Kurumlar Vergilerinden muaftırlar ve elektriği de yüzde 50 fiyatla alırlar. Hakikaten, o zaman, önümüzdeki dönemde bu bölgelerde ciddî bir gelişme görürüz. Tabiî, bu gelişmenin altına da, eğer, bu illerin organize sanayi bölgelerini süratle tamamlayarak, küçük sanayi sitelerini süratle tamamlayarak ve bu illere de günlük hava ulaşımını sağlayacak olan Türk Hava Yolları veya özel havayollarını teşvik ederek, altyapıyı hazırlayarak, havaalanlarını inşa ederek getirirsek, bu sistem verimli olur ve netice alınır.

Ben, Hükümete tekrar teşekkür ediyorum. Kanunun başarıyla uygulanması için de bu tekliflerin dikkate alınmasını heyet-i umumiyeye arz ediyorum.

Teşekkür ederim. (RP ve DSP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Sayın Ayhan, teşekkür ediyorum.

Üçüncü sırada Sayın Ömer Özyılmaz...

ÖMER ÖZYILMAZ (Erzurum) – Sayın Başkan, Temel Bey konuşacak.

BAŞKAN – Buyurun Sayın Karamollaoğlu.

Dördüncü sırada Sayın Karamollaoğlu'nun söz talebi vardı; şimdi, Sayın Ömer Özyılmaz ile Sayın Karamollaoğlu konuşma sıralarını değiştiler.

TEMEL KARAMOLLAOĞLU (Sıvas) – Sayın Başkan, kıymetli milletvekili arkadaşlarım; öncelikle, bu Hükümetin getirmiş olduğu bu kanun tasarısından dolayı kendilerine teşekkürü bir vazife biliyorum. En azından, ülkemizin geri kalmış ve terör altında uzun yıllar sıkıntı çekmiş bölgelerinin, Doğu Anadolu'nun kalkınması için bir adım atılıyor. Ancak, bu adım, öyle bir kanaatteyim ki, gerekli neticeyi doğurmayabilir ve kapsam itibariyle de, biraz önce konuşan Sayın Ayhan'ın da belirttiği gibi, maalesef, birtakım eksikliklerle beraber getiriliyor. Öncelikle biraz girift hazırlanmış; Gelir ve Kurumlar Vergisi istisnasıyla ilgili olan bu maddede, oldukça karmaşık birtakım konular getiriliyor ve bunun uygulanması da Maliye Bakanlığına bırakılıyor. Zannediyorum ki, uygulamada birtakım sıkıntılar çıkacaktır; ama, inşallah, bu sıkıntılar atlatılır.

Esas gelmek istediğim nokta şu: Bu kanun tasarısı getirilirken, olağanüstü hal bölgesinde ve mücavir alanındaki iller dikkate alınırken, o bölgede bir de fert başına düşen gayri safî yurtiçi hâsıla ve Devlet Planlama Teşkilatı tarafından tespit edilen sosyoekonomik gelişmişlik düzeyi de dikkate alınmış.

Ancak, muhterem arkadaşlarım, bu kıstaslardan gayri safî yurtiçi hâsıla, öncelikle alınmış; sosyoekonomik gelişmişlik düzeyi ise, ikinci bir kademede ele alınmış. Ben, burada, özellikle Sıvas'tan bahsetmekte fayda görüyorum. Sıvas İlinde gayri safî yurtiçi hâsıla, Devlet İstatistik Enstitüsü rakamlarına ve burada verilen rakamlara göre, 1 615 dolar olarak gözüküyor; ancak, Sıvas, Türkiye'nin arazi itibariyle ikinci büyük ili, devamlı göç veren bir il. 28 500 kilometrekarelik bir ilde, bugün, son yapılan sayımla, 700 binin altında insan yaşıyor; bu kıstasa, göç olgusuna hiç dikkat edilmemiş. Sıvas, eğer, böyle devam ederse, beş sene sonra sayım yapıldığı takdirde, zannediyorum ki, gayri safî yurtiçi hâsıla itibariyle Türkiye'nin gelişmiş illerinden birisi olacak; çünkü, orada yaşayan insan kalmayacak, yaşayan insan kalmadığı zaman da, elbette, fert başına düşen gayri safî yurtiçi hâsıla oldukça yüksek gözükecek. Türkiye'de, kilometrekare başına düşen nüfus sayısı ortalaması Türkiye'de 80 muhterem arkadaşlarım; ancak, Sıvas'ta, kilometrekare başına düşen insan sayısı sadece 24; ama, bu insanların yarısının Sıvas il merkezinde yaşadığı dikkate alınırsa, Sıvas kırsal alanda kilometrekare başına düşen insan sayısı sadece 10 civarında. Nasıl oluyor da, Hükümetimiz, birtakım kıstasları dikkate alırken, Türkiye'nin arazi itibariyle ikinci büyük ilinin giderek kan kaybettiğini, nüfusunun her geçen sene azaldığını, artık yaşayan insan kalmadığını, geçimini sağlayamayan, neredeyse, bir bakıma -tabiri caizse- açlık noktasına gelen insanların da teorik olarak, fert başına düşen gayri safî hâsıla itibariyle de oldukça yüksek düzeyde göründüğünü dikkate almamış.

Muhterem arkadaşlarım, belki Sıvas'ı burada özellikle zikrediyorum; sadece benim ilim olduğu için değil, ama, hakikaten çok mühim bir konu olduğu için dile getiriyorum. Bu kadar geniş bir il; sosyoekonomik gelişmişlik düzeyine de baktığınız zaman, Sıvas eksi 0,40; halbuki kıstasta, 0,5'i, bunun için, gelişmişlik düzeyi yüksek diye kabul ediyor; Sıvas ise, Türkiye'de 48 inci sıraya düşmüş.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

TEMEL KARAMOLLAOĞLU (Devamla) – Sayın Başkanım, toparlayacağım.

BAŞKAN – Buyurun.

TEMEL KARAMOLLAOĞLU (Devamla) – Nasıl olur, sadece gayri safî yurtiçi hâsıla dikkate alınır da sosyoekonomik gelişmişlik sıralamasında bu kadar düşük bir katsayı dikkate alınmaz, göç dikkate alınmaz, o koskoca 28 500 kilometrekarelik bir sahada yaşayan insanların her geçen gün orayı terk ettikleri, insanların sadece şehir merkezine sıkışıp kaldıkları, binlerce kilometrekarelik alanda kimsenin kalmadığı dikkate alınmaz.

Muhterem arkadaşlarım, belki Sıvas burada özellikle bahsediliyor; ama, hakikaten, ülkemiz yönünden çok mühim bir nokta. Sıvas'ın çevresinde bulunan bütün iller bu kapsama giriyor, Erzincan giriyor...

TEVHİT KARAKAYA (Erzincan) – Girmiyor...

TEMEL KARAMOLLAOĞLU (Devamla) – Girmiyor, Erzincan da girmiyor; özür dilerim, Erzincan girmeyenlere dahil. Erzincan girmiyor, Sıvas girmiyor, Yozgat beri tarafta giriyor; Yozgat giriyor, öbür taraftaysa Erzurum giriyor. Elbette, Yozgat'ın da, Erzurum'un da dahil edilmesi gerekirdi; ama, Sıvas bir sıçrama tahtasıdır ve şunu geçen sefer Sayın Bakanımıza da özellikle arz etmiştim; eğer, Sıvas gibi, Erzincan gibi iller bu kapsama dahil edilseydi, acaba, Şırnak'a gidecek yatırım oraya gitmez, Sıvas'a mı gelirdi; hayır muhterem arkadaşlarım. Şunu mutlaka bilmemiz icap eder: Doğu Anadolu'dan göç eden, güneydoğudan göç eden insanlarımız, eğer İstanbul'da bir varlık sahibi olmuşlarsa, Anadolu'da tekrar yatırım yapmayı arzu ettikleri zaman, bunu, ancak kendi illerine yaparlar; hiçbir Erzincanlı gidip Şırnak'ta yatırım yapmaz, Diyarbakırlı da...

        (Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

TEMEL KARAMOLLAOĞLU (Devamla) – Sayın Başkanım, hemen topluyorum...

BAŞKAN – Buyurun.

TEMEL KARAMOLLAOĞLU (Devamla) – ...gelip Sıvas'ta yatırım yapmaz. Yani, biz, yatırımları teşvik ederken, yönlendirirken, bu hususa mutlaka dikkat etmek mecburiyetindeyiz. İstanbul'da yerleşmiş, Türkiye'nin gelişmiş bölgelerinde yerleşmiş diğer sermayedarlarımızdan ise, bu bölgelere, zaten, yatırım yapmak için gelen kimseyi, maalesef yıllardır bulamıyoruz, kimse de gelmiyor, bundan sonra da geleceğine ihtimal vermiyorum, keşke gelseler, ellerini öperiz onların; ama, Hükümetimizin, bu konuyu dikkate alarak, Doğu Anadolu'yu ve bir bakıma Orta Anadolu'da kabul edilmesine rağmen Doğu Anadolu'nun kapısı mahiyetinde bulunan Sıvas'ı, Erzincan'ı, mutlaka bu kapsama dahil etmesi gerekir idi; bunu, çok büyük bir eksiklik olarak görüyorum. Eğer, Sayın Bakanımız lütfederler de -bunun müzakereleri Plan ve Bütçe Komisyonunda yapılmış- şuradaki fert başına düşen gayri safî yurtiçi hâsıla katsayısı, 1 500 yerine 1 700 kabul edilirse, kapsama kendiliğinden 5 il daha girecektir ve bu illerin hepsi de perişan; Erzincan, Afyon, Sıvas, Tunceli, Çankırı. Bu illerin girmesi, hakikaten büyük bir kayıp değildir; buraların yatırıma ihtiyacı var.

Ben, Sayın Hükümetin, özellikle de bu konuda çok büyük hassasiyet gösteren Sayın Maliye Bakanımızın, şu kanun tasarısının görüşmeleri bitmeden bu konuyu bir defa daha tezekkür etmelerini istirham ediyorum.

Bütün bunlara rağmen, bu kanun tasarısını -biz, bunların dahil edilmesi için bütün gücümüzle çalışacağız- destekleyeceğimizi duyurmak istiyor, saygılar sunuyorum efendim. (RP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Sayın Karamollaoğlu, Sıvas dediniz, Çankırı dediniz de, Çankırı'ya nasıl geçtiniz; yani, ben onu anlamadım?!

TEMEL KARAMOLLAOĞLU (Sıvas) – Çorum'u ihmal etmek doğru değil Sayın Başkanım.

BAŞKAN – Efendim, millî hâsılada Sıvas'ın payı nedir bilmem; ama, zaman kullanmada fevkalade ikiye katladınız; bunu biliyor musunuz?!

TEMEL KARAMOLLAOĞLU (Sıvas) – Eğer zatıâliniz o imkânı göstermeseniz, tamamen mahrum olacağız efendim.

BAŞKAN – Madde üzerindeki görüşmeler tamamlanmıştır; inşallah hayırlara vesile olur.

Maddeyle ilgili verilmiş 19 önerge vardır. Biliyorsunuz, maddemiz 5 fıkradan ibarettir. Her bir fıkra için 4'ten fazla önergeyi kabul edip, işleme koymamız mümkün değildir.

(a) bendini ihtiva eden birinci fıkrayla ilgili 16 önerge vardır; bunun ancak 4 tanesini işleme koyma imkânım vardır; belki, sayı itibariyle 5 önerge olacaktır; çünkü, 2 önerge kapsam itibariyle birbirinin aynıdır.

Şimdi, onları geliş sırasına göre okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 392 sıra sayılı Olağanüstü Hal Bölgesinde ve Kalkınmada Öncelikli Yörelerde İstihdam Yaratılması ve Yatırımların Teşvik Edilmesi ile 193 Sayılı Gelir Vergisi Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Tasarısının 3 üncü maddesinin (a) fıkrasına "olağanüstü hal bölgesi kapsamında sayılan illerde" ibaresinden sonra gelmek üzere "ve Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgelerinde bulunan kalkınmada öncelikli yörelerde" ibarelerinin eklenmesini arz ve teklif ederiz.

          Tevhit Karakaya                    Ahmet Çelik                      Abdulilah Fırat

                 Erzincan                             Adıyaman                             Erzurum

                Celal Esin                          Sıddık Altay                   Fikret Karabekmez

                    Ağrı                                     Ağrı                                  Malatya

BAŞKAN – Şimdi okunacak önerge ile onu takip edecek olan önerge, kapsam itibariyle aynıdır; ikisini de okutacağım; ama, tek işlem yapacağım.

Buyurun efendim.

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 392 sıra sayılı Olağanüstü Hal Bölgesinde ve Kalkınmada Öncelikli Yörelerde İstihdam Yaratılması ve Yatırımların Teşvik Edilmesi ile 193 Sayılı Gelir Vergisi Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Tasarısının 3 üncü maddesinin (a) fıkrasına "olağanüstü hal bölgesi kapsamında sayılan illerde" ibaresinden sonra gelmek üzere "ve Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgelerinde bulunan kalkınmada öncelikli yörelerde" ibarelerinin eklenmesini arz ve teklif ederiz.

             Zeki Ertugay                 Saffet Arıkan Bedük            Mehmet Gözlükaya

                 Erzurum                                Ankara                                Denizli

                              Ahmet İyimaya                          Turhan Güven               

                                    Amasya                                         İçel

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, düzelterek arz ediyorum. Bundan önceki önerge ile bu önerge, kapsam itibariyle aynı; ikisine birlikte işlem yapacağım.

Şimdi, bu suretle, ikinci işleme tabi tutulacak -işlem itibariyle ikinci- önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 392 sıra sayılı Olağanüstü Hal Bölgesinde ve Kalkınmada Öncelikli Yörelerde İstihdam Yaratılması ve Yatırımların Teşvik Edilmesi ile 193 Sayılı Gelir Vergisi Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Tasarısının 3 üncü maddesinin (a) fıkrasına "olağanüstü hal bölgesi kapsamında sayılan illerde" ibaresinden sonra gelmek üzere "ve Doğu ve Güneydoğu Anadolu'da bulunan ve kalkınmada öncelikli yörelerden Erzincan, Erzurum, Ağrı, Ardahan, Adıyaman, Elazığ, Iğdır, Kars, Şanlıurfa İllerinde" ibarelerinin eklenmesini arz ve teklif ederiz.

          Tevhit Karakaya                   Lütfü Esengün                        Naci Terzi

                 Erzincan                              Erzurum                              Erzincan

            Ziyattin Tokar                     Ahmet Doğan                       Aslan Polat

                    Ağrı                                Adıyaman                             Erzurum

                               Abdulilah Fırat                         Ömer Özyılmaz

                                    Erzurum                                    Erzurum

BAŞKAN – Şimdi, üçüncü önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 392 sıra sayılı kanun tasarısının 3 üncü maddesinin (a) bendine "olağanüstü hal bölgesi kapsamında sayılan illerde" ibaresinden sonra gelmek üzere "ve Şanlıurfa İlinde" ibaresinin eklenmesini arz ve teklif ederim.

                                                                                                     Zülfükar İzol

                                                                                                         Şanlıurfa

BAŞKAN – Dördüncü önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 392 sıra sayılı kanun tasarısının 3 üncü maddesinde "olağanüstü hal bölgesi" ibaresi yerine "bu kanun" ibaresinin yazılmasını arz ve teklif ederiz.

            Suat Pamukçu                       Lütfi Doğan                        Ahmet Çelik

                 Bayburt                            Gümüşhane                          Adıyaman

          Yakup Hatipoğlu                    Hasan Dikici                      Ziyattin Tokar

               Diyarbakır                       Kahramanmaraş                            Ağrı

               Naci Terzi                         İsmail Özgün                     Veysel Candan

                 Erzincan                              Balıkesir                                Konya

          Bedri İncetahtacı              Kahraman Emmioğlu                 Hüseyin Arı

               Gaziantep                            Gaziantep                              Konya

          Mikail Korkmaz                     Şinasi Yavuz                      Nurettin Aktaş

                Kırıkkale                              Erzurum                             Gaziantep

             Osman Hazer                Temel Karamollaoğlu           Ahmet Feyzi İnceöz

                  Afyon                                   Sıvas                                   Tokat

            Turhan Alçelik                 Ahmet Cemil Tunç                   Recai Kutan

                 Giresun                                 Elazığ                                Malatya

BAŞKAN – Şimdi, ikinci fıkrayla ilgili önergeler var; onların da, geliş sırasına göre 4 tanesini okutacağım:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 392 sıra sayılı tasarının 3 üncü maddesinde yer alan "yüzde 40" ibaresinin "yüzde 45" şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

Saygılarımızla.

          Abdullah Gencer                    Lütfi Yalman                     Mustafa Ünaldı

                  Konya                                 Konya                                 Konya

            Hüseyin Yıldız                        Fuat Fırat                            Fethi Acar

                  Mardin                                İstanbul                            Kastamonu

                                                       Tevhit Karakaya      

                                                             Erzincan

BAŞKAN – Diğer önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 392 sıra sayılı tasarının 3 üncü maddesi (b) fıkrasında yer alan "yüzde 60" ibaresinin "yüzde 70" şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

Saygılarımızla.

             Lütfi Yalman                     Mustafa Ünaldı                   Hüseyin Yıldız

                  Konya                                 Konya                                Mardin

                Fuat Fırat                       Tevhit Karakaya                Abdullah Gencer

                 İstanbul                               Erzincan                               Konya

BAŞKAN – Diğer önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 392 sıra sayılı tasarının 3 üncü maddesi (b) fıkrasının ikinci paragrafının aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

TEKLİF: İndirim oranı; 8 işçi çalıştıranlarda yüzde 40'tır. 9'dan itibaren her işçi için 0,5 puan eklemek suretiyle bu oran yükseltilir. En yüksek oran yüzde 70 olarak sınırlandırılır.

           Mustafa Ünaldı                    Hüseyin Yıldız                     Osman Hazer

                  Konya                                 Mardin                                 Afyon

                             Tevhit Karakaya                          Lütfi Yalman

                                    Erzincan                                      Konya

BAŞKAN – Diğer önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 392 sıra sayılı tasarının 3 üncü maddesi (b) fıkrasında yer alan "yüzde 60" ibaresinin "yüzde 75", "31.12.2007 tarihinde sona ermek üzere" ibaresinin "31.12.2010 tarihinde sona ermek üzere" ve "10 ve daha fazla işçi" ibaresinin "8 ve daha fazla işçi" şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

Saygılarımızla.

            Hüseyin Yıldız                 Ömer Naimi Barım                Mustafa Ünaldı

                  Mardin                                  Elazığ                                  Konya

             Lütfi Yalman                     Fethullah Erbaş                     İsmail Özgün

                  Konya                                    Van                                  Balıkesir

BAŞKAN – Şimdi, aykırılık durumlarına göre önergeleri tekrar okutup, işleme koyacağım.

Daha önce de arz ve ifade ettiğim gibi, birinci ve ikinci önergeler kapsam itibariyle aynı olduğu için, ikisini tek işleme tabi tutacağım.

Şimdi, önergeleri tekrar okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 392 sıra sayılı Olağanüstü Hal Bölgesinde ve Kalkınmada Öncelikli Yörelerde İstihdam Yaratılması ve Yatırımların Teşvik Edilmesi ile 193 Sayılı Gelir Vergisi Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Tasarısının 3 üncü maddesinin (a) fıkrasına "...olağanüstü hal bölgesi kapsamında sayılan illerde..." ibaresinden sonra gelmek üzere "...ve Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgelerinde bulunan kalkınmada öncelikli yörelerde..." ibarelerinin eklenmesini arz ve teklif ederiz.

                                                                                                         Tevhit Karakaya

                                                                                                              (Erzincan)

                                                                                                            ve arkadaşları

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 392 sıra sayılı Olağanüstü Hal Bölgesinde ve Kalkınmada Öncelikli Yörelerde İstihdam Yaratılması ve Yatırımların Teşvik Edilmesi ile 193 Sayılı Gelir Vergisi Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Tasarısının 3 üncü maddesinin (a) fıkrasına "...olağanüstü Hal bölgesi kapsamında sayılan illerde..." ibaresinden sonra gelmek üzere "...ve Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgelerinde bulunan kalkınmada öncelikli yörelerde..." ibarelerinin eklenmesini arz ve teklif ederiz.

                                                                                                            Zeki Ertugay

                                                                                                              (Erzurum)

                                                                                                            ve arkadaşları

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, aynı kapsamlı ve tek işleme tabi bu iki önergeye Sayın Komisyon katılıyor mu?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANI BİLTEKİN ÖZDEMİR (Samsun) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Sayın Komisyondan bir ricada bulunacağım. Burada, müzakereleri birlikte götürmemiz lazım; rica ediyorum, arkadaşlarımız, Komisyonla olan işlerini başka zamanlarda takip buyursunlar.

Sayın Hükümet önergeye katılıyor mu?

MALİYE BAKANI ZEKERİYA TEMİZEL (İstanbul) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Önergeye Sayın Komisyon ve Sayın Hükümet katılmamaktadır.

Sayın Sıddık Altay?..Yok.

Sayın Tevhit Karakaya?..

TEVHİT KARAKAYA (Erzincan) – Buradayım Sayın Başkan.

BAŞKAN – Sayın Karakaya, gerekçenizi mi okutalım, yoksa kürsüyü mü teşrif edeceksiniz?

TEVHİT KARAKAYA (Erzincan) – Konuşmak istiyorum Sayın Başkan.

BAŞKAN – Buyurun efendim. (RP sıralarından alkışlar)

Süreniz 5 dakika.

TEVHİT KARAKAYA (Erzincan) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Olağanüstü Hal Bölgesinde ve Kalkınmada Öncelikli Yörelerde İstihdam Yaratılması ve Yatırımların Teşvik Edilmesi ile 193 Sayılı Gelir Vergisi Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Tasarısı ve Plan ve Bütçe Komisyonu raporunu görüşüyoruz. Bilindiği üzere, bu tasarı, 1997 Kasım ayında Meclis gündemimize gelmişti.

Plan ve Bütçe Komisyonunda görüşülürken, bölgenin bir milletvekili olarak, bölgenin her türlü sıkıntısını bilen ve bölgenin her türlü problemiyle karşı karşıya olan bir milletvekili olarak, burada, sizlerin huzurunuzda, bu tasarının bölgeye ne getirip ne götürdüğünü ifade etmek üzere, gündemdışı bir konuşma yapmıştım. Bununla da kalmayıp, Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgelerini içeren 23 ilimizin 92 milletvekili arkadaşıma da, bu tasarıya dikkat çekme adına, birer mektup göndermiş ve ilgilerini istirham etmiştim.

Değerli milletvekilleri, bu tasarıyla, özellikle olağanüstü hal bölgesinde yaşanan terörün işsizlik ve ekonomik problemli kaynakları kurutulmak isteniyor. Aynı sorunları yaşayan Doğu ve Güneydoğu Anadolumuzun bu tasarıda yer almayan diğer illeri sosyal ve ekonomik iyileştirme programları kapsamına alınmadığı takdirde, bu illerimizin de terör problemiyle karşı karşıya kalabileceği neden görmezlikten geliniyor?! Problemleri, ancak köklü tedbirlerle çözülebilir. Bugün, olağanüstü hal bölgesinde çözülmek istenen problemle, Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgelerindeki illerimiz de karşı karşıya değil mi?! Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgelerimizin sorunları -Allah korusun- olağanüstü hal bölgesinde yaşanan sorunlar boyutuna çıktığı zaman mı bu bölge illerimiz bu tasarıda yer alan teşvik ve destek programlarından yararlanabilecektir?!

Bilindiği gibi, Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgelerinde yer alan illerimizin tümü, terörden, doğrudan veya dolaylı bir biçimde etkilenmekte, bu illerimizde yarım kalan yatırımlar tamamlanamamaktadır; işsizlik artmakta ve göç olgusu hızlanmaktadır. Bu nedenle, yalnızca olağanüstü hal uygulaması içinde yer alan illerle sınırlı olan bu yasa tasarısının kapsamı genişletilmeli ve bölgenin makûs talihi değiştirilmelidir. Bölgede yer alan Ağrı, Kars, Erzurum, Erzincan, Bayburt, Gümüşhane, Ardahan, Adıyaman, Iğdır, Elazığ, Malatya, Şanlıurfa İlleri de bu yasa tasarısı kapsamına alınmalıdır. Aynı sorunları birlikte yaşayan bölge insanı, farklı uygulamalarla karşı karşıya bırakılmamalıdır.

Bilindiği gibi, bölge insanı, terör ve işsizlik nedeniyle, özellikle büyükşehirlere göç etmekte, böylece nüfus azalmakta, ticarî hayat âdeta can çekişmektedir. Bu konuda, milletvekili seçildiğim ili örnek vermek istiyorum: Milletvekili olarak seçildiğim Erzincan, organize sanayi bölgesi tamamlanmış olmasına, kara ve hava ulaşım imkânlarına rağmen, terör, işsizlik ve göç olgusuyla, sanayileşmesini tamamlayamamıştır; ekonomik açıdan sağlıklı bir gelişme gösterememiştir. Bu sebepledir ki, Erzincan da, göç olayını yoğun olarak yaşayan bir ilimizdir.

Erzincan ticarî ve ekonomik hayatına önemli katkılar sağlayacak olan Erzincan Organize Sanayi Bölgesi tamamlanmıştır. Erzincan'ın bu kanun tasarısında yer alacak iller arasına alınması, ilin ticarî hayatına büyük bir ivme kazandıracaktır.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

TEVHİT KARAKAYA (Devamla) – 1 dakika daha...

BAŞKAN – 1 dakika mı efendim? Peki, ben, 2 dakika eksüre veriyorum.

Buyurun.

TEVHİT KARAKAYA (Devamla) – Bu ticarî gelişme ise yalnızca Erzincan boyutunda kalmayacak, çevre illere ve bölgeye de yansıyacaktır.

Sayın Başkan, değerli arkadaşlarım; ikinci defa Plan ve Bütçe Komisyonunda görüşülüp, halihazırda oylarınıza, takdirlerinize sunulan kalkınmada öncelikli illerin içerisinde, Erzincan, yalnızca Erzincan kapsamdışı bırakılmaktadır; sosyoekonomik gelişmişlik sırası ve kişi başına gayri safî yurtiçi hâsılaya göre, Erzincan bu kapsamın dışında tutulmaktadır.

Anadolu yaylasının, bozkırlarının kavruk insanlarının yer aldığı, cefakâr, çilekeş, mağdur, feleğin her türlü sillesini yemiş, bölge kalkınmasından payını alamamış Erzincanlı, bu gelişen şartları esefle ve hayretle izlemekte ve bu çifte standardı maalesef, müsaadelerinizle protesto etmektedir. Sayın Hükümetin, eğer gözlerinden kaçtıysa, eğer bilgilerinin dışında tezahür ettiyse, sadece bölgesi içerisinde ayrı kalan Erzincan'ı da bu kapsama almasını özellikle ve bahusus istirham ediyorum.

Bu duygu ve düşüncelerle, Yüce Heyetinizi saygıyla selamlıyorum.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

TEVHİT KARAKAYA (Devamla) – Erzincan bu kapsamın dışında olmasına rağmen, bu yanlışın düzeltilmesi arzusu ve temennisiyle, Heyetinize saygılar sunuyorum. (Alkışlar)

BAŞKAN – Sayın Karakaya, teşekkür ediyorum.

Efendim, önergeye Sayın Hükümet ve Sayın Komisyon katılmadılar.

SAFFET ARIKAN BEDÜK (Ankara) – Aynı mahiyette bizim de bir önergemiz vardı.

BAŞKAN – Efendim, birleştirip tekinin üzerinde işlem yaptırdık; ama, oylanacak Sayın Bedük.

Sayın milletvekilleri, birleştirerek işleme tabi tuttuğum önergelere Sayın Komisyon ve Sayın Hükümet katılmadılar.

Önerge sahibi görüşlerini ifade buyurdu.

AHMET CEMİL TUNÇ (Elazığ) – Karar yetersayısı istiyoruz.

BAŞKAN – Peki, dikkate alacağım.

Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.

Bir başka önergeyi işleme alıyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 392 sıra sayılı Olağanüstü Hal Bölgesinde ve Kalkınmada Öncelikli Yörelerde İstihdam Yaratılması ve Yatırımların Teşvik Edilmesi ile 193 Sayılı Gelir Vergisi Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Tasarısının 3 üncü maddesinin (a) fıkrasına "...olağanüstü hal bölgesi kapsamında sayılan illerde..." ibaresinden sonra gelmek üzere "...ve Doğu ve Güneydoğu Anadolu'da bulunan ve kalkınmada öncelikli yörelerden Erzincan, Erzurum, Ağrı, Ardahan, Adıyaman, Elazığ, Iğdır, Kars, Şanlıurfa İllerinde..." ibarelerinin eklenmesini arz ve teklif ederiz.

                                                                                                         Tevhit Karakaya

                                                                                                              (Erzincan)

                                                                                                            ve arkadaşları

BAŞKAN – Efendim, önergeye Sayın Komisyon katılıyor mu?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANI BİLTEKİN ÖZDEMİR (Samsun) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Sayın Hükümet?..

MALİYE BAKANI ZEKERİYA TEMİZEL (İstanbul) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN –  Önergeye Komisyon ve Hükümet katılmadı.

Önerge sahiplerinden Sayın Tevhit Karakaya?..

TEVHİT KARAKAYA (Erzincan) – Gerekçe okunsun.

BAŞKAN – Peki efendim, gerekçe okunsun.

Gerekçeyi okutuyorum:

Gerekçe: Tasarıyla, OHAL bölgesi illerimizde yatırım ve istihdamı teşvik etmek amacıyla birtakım imkânlar sağlanırken, aynı bölgelerde bulunan ve aynı sorunları yaşayan, Doğu ve Güneydoğu Anadolu'da bulunan ve kalkınmada öncelikle yörelerden Erzincan, Erzurum, Ağrı, Ardahan, Adıyaman, Elazığ, Iğdır, Kars, Şanlıurfa İllerimiz kapsam dışında bırakılmıştır. OHAL illeriyle aynı sıkıntıları birlikte yaşayan bu illerimizde işsizlik, göç, bugün, had safhadadır. İstihdam ve yatırım açısından teşvik ve desteğe acilen ihtiyaç vardır. Bu illerimiz, yalnızca "kalkınmada öncelikli yöreler" kapsamında ele alınmamalıdır. Çünkü, bu illerimizden pek çoğu, kalkınmada öncelikle yöreler içerisinde yer alan bazı il, hatta ilçelerden ekonomik ve sosyal açıdan çok daha geri durumdadır. Bu nedenle, Doğu ve Güneydoğu Anadolu'da bulunan ve kalkınmada öncelikle yörelerden olan bu illerimizin, aynı ekonomik, sosyal ve kültürel konumda bulundukları OHAL bölgesi illeriyle birlikte değerlendirilmesi daha doğru olacaktır.

BAŞKAN – Efendim, önergeye Komisyon ve Hükümet katılmadılar.

Önergenin gerekçesi, Yüce Heyete arz olundu.

Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.

Diğer önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 392 sıra sayılı tasarının 3 üncü maddesinin (a) bendine "olağanüstü hal bölgesi kapsamında sayılan illerde" ibaresinden sonra gelmek üzere "...ve Şanlıurfa İlinde" ibaresinin eklenmesini arz ve teklif ederim.              

                                                                                                            Zülfükar İzol

                                                                                                               Şanlıurfa

BAŞKAN – Sayın Komisyon önergeye katılıyor mu efendim?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANI BİLTEKİN ÖZDEMİR (Samsun) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Sayın Hükümet katılıyor mu?

MALİYE BAKANI ZEKERİYA TEMİZEL (İstanbul) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Önergeye, Sayın Komisyon ve Sayın Hükümet katılmadılar.

Sayın İzol?.. Önerge sahibi yok.

O halde, önergeyi, bu haliyle oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.

Diğer önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 392 sıra sayılı kanun tasarısının 3 üncü maddesinde "olağanüstü hal bölgesi" ibaresi yerine "Bu kanun" ibaresinin yazılmasını arz ve teklif ederiz.

                                                                                                           Suat Pamukçu

                                                                                                              (Bayburt)

                                                                                                            ve arkadaşları

BAŞKAN – Komisyon, bu önergeye ne buyurur?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANI BİLTEKİN ÖZDEMİR (Samsun) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Sayın Hükümet?..

MALİYE BAKANI ZEKERİYA TEMİZEL (İstanbul) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Önergeye, Sayın Komisyon ve Hükümet katılmadılar.

Sayın Pamukçu?.. Yok.

Sayın Hasan Dikici?.. Yok.

Sayın Naci Terzi?.. Yok.

Sayın İsmail Özgün?.. Yok.

Sayın Veysel Candan?.. Yok.

Sayın Mikail Korkmaz?.. Burada.

Efendim, gerekçe mi okunsun?

MİKAİL KORKMAZ (Kırıkkale) – Evet, Sayın Başkan.

BAŞKAN – Sayın önerge sahibi, gerekçenin okunmasını arzu etti; gerekçeyi okutuyorum:

Gerekçe: Madde kapsamı dışında kalan tüm kalkınmada öncelikli il ve ilçelerde, sosyal ve ekonomik gelişmeyi hızlandırmak ve bölgelerarası dengesizlikleri ortadan kaldırmak için bu değişikliğin yapılması zorunludur.

BAŞKAN - Efendim, önergeye Sayın Komisyon ve Hükümet katılmadılar.

Önergenin gerekçesi Yüce Kurula arz edildi.

Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.

Diğer önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan, 392 sıra sayılı tasarı 3 üncü maddesinde yer alan "yüzde 40" ibaresinin "yüzde 45" şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

Saygılarımızla.

                                                                                                         Abdullah Gencer

                                                                                                                (Konya)

                                                                                                            ve arkadaşları

BAŞKAN – Efendim, önergeye Komisyon katılıyor mu?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANI BİLTEKİN ÖZDEMİR (Samsun) – Katılmıyoruz.

BAŞKAN – Sayın Hükümet?..

MALİYE BAKANI ZEKERİYA TEMİZEL (İstanbul) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Önergeye, Sayın Komisyon ve Sayın Hükümet katılmadılar.

Önerge sahibi Sayın Gencer?.. Yok.

Sayın Yalman?.. Yok.

Sayın Ünaldı?..

MUSTAFA ÜNALDI (Konya) – Gerekçe okunsun efendim.

BAŞKAN – Gerekçeyi okutuyorum:

Gerekçe:

Yüzde oranının biraz daha yükseltilmesi gaye edinilmiştir.

BAŞKAN – Önergeye, Sayın Komisyon ve Sayın Hükümet katılmadı.

Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler...

(RP sıralarından bir grup milletvekili ayağa kalktı)

TEVHİT KARAKAYA (Erzincan) – Yoklama yapılmasını istiyoruz.

METİN BOSTANCIOĞLU (Sinop) – Başkan "Kabul edenler" dedi.

BAŞKAN – Efendim, müsaade edin...

Yoklama talebinde bulunan arkadaşları sayalım.

ÜLKÜ GÜNEY (Bayburt) – Sayın Başkan, oylamaya geçtiniz!

BAŞKAN – Efendim, yeterli sayıda milletvekili, ayağa, zamanında, beraber... (RP sıralarından gürültüler)

ÜLKÜ GÜNEY (Bayburt) – Sayın Başkan...

BAŞKAN – Müsaade buyurun efendim... Müsaade buyurun...

Yoklama için, ya oylamaya geçilirken, bir arada, 20 arkadaşımız aynı anda ayağa kalkarak yoklama talebinde bulunur ya da yazılı olarak talepte bulunursunuz. Ben, önergeyi oylamaya geçtikten sonra ayağa kalktınız. 

TEVHİT KARAKAYA (Erzincan) – Hayır efendim...

BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir. (RP sıralarından gürültüler)

AHMET CEMİL TUNÇ (Elazığ) – Sayın Başkan...

BAŞKAN – Sayın Tunç, sayın milletvekilleri; gereksiz yere tartışmaya sebebiyet vermeyelim. Yoklama istemek en tabiî hakkıdır sayın üyelerin. İçtüzükte deniliyor ki: "Oylamaya geçilirken, 20 sayın üye birlikte ayağa kalkarak yoklama ister." Usul budur. Ya da, yazılı talepte bulunulur. Takip edersiniz İçtüzüğü, gereğini yerine getiririz.

Şimdi, diğer önergeyi işleme koyuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 392 sıra sayılı Tasarının 3 üncü maddesinin (b) fıkrasında yer alan "yüzde 60" ibaresinin "yüzde 70" şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

Lütfi Yalman (Konya) ve arkadaşları

BAŞKAN – Sayın Komisyon önergeye katılıyor mu?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANI BİLTEKİN ÖZDEMİR (Samsun) – Katılmıyoruz efendim.

BAŞKAN – Sayın Hükümet?..

MALİYE BAKANI ZEKERİYA TEMİZEL (İstanbul) – Katılmıyoruz efendim.

BAŞKAN – Hükümet ve Komisyon önergeye katılmadılar.

AHMET CEMİL TUNÇ (Elazığ) – Yoklama istiyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Sayın Tunç, bir oylamaya geçeyim... Yalnız başına zatıâlinizin yoklama talebinin de, bir anlamı yok. Rica ediyorum...

AHMET CEMİL TUNÇ (Elazığ) – Sayın Başkan, bir önceki talebimizde "zamanı geçti" dediniz...

TEMEL KARAMOLLAOĞLU (Sıvas) – Sayın Başkan, yoklama talepleri, böyle kovalamaca tarzında olmaz.

BAŞKAN – Olmaz, tabiî...

TEMEL KARAMOLLAOĞLU (Sıvas) – Yani, buradaki 20 arkadaşımız, eğer bir yoklama talebinde bulunuyorlarsa, bu onların hakkıdır; ama, sizin ağzınızdan ne zaman bir söz çıkacak diye beklerlerse, burada her zaman bir şaşkınlık meydana gelir Sayın Başkan.

BAŞKAN – Sayın Karamollaoğlu, önergeyle ilgili işlem tamamlanmadı, oylamaya geçmiyoruz daha, işlem yapıyoruz; bir.

Bir de, bir tek sayın üyenin ayağa kalkıp yoklama istemesi yetmez.

Önerge sahibi sıfatıyla, Sayın Yalman?.. Yok.

Sayın Ünaldı?..

MUSTAFA ÜNALDI (Konya) – Gerekçesi okunsun Sayın Başkan.

BAŞKAN – Önergenin gerekçesini okutacağım, sonra oya sunacağım.

Buyurun:

Gerekçe: İstihdamı artırmak ve işsizliği önlemek.

BAŞKAN – Efendim, gerekçe okutuldu.

Önergeye Sayın Komisyon ve Hükümet katılmadı.

Önergeyi oylarınıza sunacağım...

III.– YOKLAMA

(RP sıralarından bir grup milletvekili ayağa kalktı)

TEVHİT KARAKAYA (Erzincan) – Yoklama yapılmasını istiyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Tamam... Tespit edeceğim.

Benim ricam şu: Yoklama isteyen hiçbir arkadaşımız, kendi ilinin sırası gelip, kendi yoklaması yapılıncaya kadar salonu terk etmesin; ederse, yoklama düşer.

Yoklama isteyen sayın milletvekillerinden Divanımızca tespit edilenlerin isimlerini okuyorum:

Ahmet Çelik?.. Burada.

Ersönmez Yarbay?.. Burada.

Hüseyin Yıldız? Burada.

Muhammet Polat? Burada.

Ömer Özyılmaz? Burada.

Tevhit Karakaya? Burada.

Fethullah Erbaş?..

EKREM ERDEM (İstanbul) – Tekabbül ediyorum.

BAŞKAN – Tekabbül ediyorsunuz.

Sıtkı Cengil? Burada.

Osman Hazer? Burada.

Mikail Korkmaz? Burada.

Bekir Sobacı? Burada.

Abdullah Örnek? Burada.

Ömer Naimi Barım? Burada.

Mustafa Yünlüoğlu? Burada.

İsmail İlhan Sungur? Burada.

Zeki Ünal? Burada.

Başka, yoklama yapılması istemine katılan arkadaşımız kim; isimlerini yazalım.

Efendim, bu okunanlardan başka yok mu?

Sayın Ulucak?.. Burada.

MUSTAFA ÜNALDI (Konya) – Sayın Başkan, usuller birbirine karıştı. Liste mi geçerli, ayaktakiler mi geçerli?

BAŞKAN – Efendim, listeyi okuduk Sayın Ünaldı.

Sayın Karavar?.. Burada.

BURHAN KARA (Giresun) – Sayın Başkan, yeterli üye yoksa, zaten, istek düşer.

BAŞKAN – Sayın Hüseyin Olgun Akın?.. Burada.

METİN ŞAHİN (Antalya) – Sayın Başkan, sizi de yirminci isim olarak yazalım(!)

BAŞKAN – Abdüllatif Şener?.. Burada.

Fuat Fırat?.. Burada.

Abdullah Özbey?.. Burada.

Zabıtlara geçti.

İRFAN DEMİRALP (Samsun) – Sayın Başkan, biraz bekleyin; gelecekler var(!)

BAŞKAN – Yoklama yapmak, hiçbir başkanın hoşuna giden bir işlem değildir. 550 defa sayın üye arayacağız; hiç kimse arzu etmiyor bunu, hiçbir başkan arzu etmez; ama, İçtüzük öyle emrediyor.

Yeterli sayıda talep vardır.

Ad okunmak suretiyle yoklama yapılacaktır.

(Yoklamaya başlandı)

Mustafa Küpeli?.. Yok.

LUTFULLAH KAYALAR (Yozgat) – Sayın Başkan, yoklama isteyenler şu anda salonda yok; yoklamanın düşmesi gerekir. Sayın Abdüllatif Şener salonda yok efendim.

BAŞKAN – Efendim, var yazdık; bunların hepsini var yazıyoruz.

LUTFULLAH KAYALAR (Yozgat) – Abdüllatif Şener şu anda salonda yok!

BAŞKAN – Sayın Şener?..

Nerede efendim?..

LUTFULLAH KAYALAR (Yozgat) – Şu anda salonda yok efendim!

ÜLKÜ GÜNEY (Bayburt) – Sayın Başkan, biraz evvel ifade ettiniz...

BAŞKAN – Müsaade buyurun efendim.

Sayın milletvekilleri, İçtüzük gayet açık ve ben, uyarı da yaptım. Kendi bölgesinin yoklaması yapılıncaya kadar yoklama talebinde bulunan hiçbir arkadaşım salonu terk etmesin diye ricada bulundum. Şimdi, görüyorum ki, bazı arkadaşlarım salonu terk etmişler.

TEVHİT KARAKAYA (Erzincan) – Sayın Başkan, Abdüllatif Şener listede yok.

BAŞKAN – Sayın Abdüllatif Şener listede var efendim. (RP sıralarından gürültüler)

TEVHİT KARAKAYA (Erzincan) – Sayın Başkan, ayağa kalkarken...

BAŞKAN – Peki, o zaman bir şey söyleyeyim. Sayıyı 20'ye tamamlamak için Abdüllatif Şener de yazıldı da, onun için...

Sayın milletvekilleri, yoklama işlemi düşmüştür. (ANAP, DSP ve CHP sıralarından alkışlar) (Devam)

VII. – KANUN TASARI VE TEKLİFLERİYLE KOMİSYONLARDAN

 GELEN DİĞER İŞLER (Devam)

2. – Olağanüstü Hal Bölgesinde ve Kalkınmada Öncelikli Yörelerde İstihdam Yaratılması ve Yatırımların Teşvik Edilmesi ve 193 Sayılı Gelir Vergisi Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Tasarısı ve Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (1/660) (S. Sayısı : 392 ve 392’ye 1 inci Ek) (Devam)

BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.

Diğer önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 392 sıra sayılı Tasarının 3 üncü maddesi (b) fıkrası ikinci paragrafının aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

TEKLİF: İndirim oranı; 8 işçi çalıştıranlarda yüzde 40'tır. 9'dan itibaren her işçi için 0,5 puan eklemek suretiyle bu oran yükseltilir. En yüksek oran yüzde 70 olarak sınırlandırılır.

                                                                                                          Mustafa Ünaldı

                                                                                                                (Konya)

                                                                                                            ve arkadaşları

BAŞKAN – Sayın Komisyon önergeye katılıyor mu efendim?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANI BİLTEKİN ÖZDEMİR (Samsun) – Katılıyoruz efendim.

BAŞKAN – Katılıyorsunuz.

Sayın Hükümet katılıyor mu efendim?..

MALİYE BAKANI ZEKERİYA TEMİZEL (İstanbul) – Katılıyoruz efendim.

BAŞKAN – Komisyon ve Hükümet önergeye katıldı.

Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.

ABDULLAH AYKON DOĞAN (Isparta) – Hem katılıyorsunuz hem kabul etmiyorsunuz; nasıl oluyor?..

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANI BİLTEKİN ÖZDEMİR (Samsun) – Taktik uyguluyoruz. (DYP sıralarından gürültüler)

BAŞKAN – Efendim müsaade buyurun... Komisyon ve Hükümet öyle takdir ediyor. "Katılıyorum" diyor; ama, katılmama oyu veriyor; ne yapalım?!. Müsaade buyurun...

Diğer önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 312 sıra sayılı Tasarının 3 üncü maddesi (b) fıkrasında yer alan "yüzde 60" ibaresinin "yüzde 75"; "31.12.2007 tarihinde sona ermek üzere" ibaresinin "31.12.2010 tarihinde sona ermek üzere" ve "on ve daha fazla işçi" ibaresinin "sekiz ve daha fazla işçi" şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

                                                                                                          Hüseyin Yıldız

                                                                                                               (Mardin)

                                                                                                            ve arkadaşları

BAŞKAN – Komisyon, önergeye katılıyor mu?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANI BİLTEKİN ÖZDEMİR (Samsun) – Katılıyoruz efendim.

BAŞKAN – Katılıyorsunuz...

MUHAMMET POLAT (Aydın) – Komisyonun çoğunluğu yok efendim.

BAŞKAN – Sayın Hükümet?..

MALİYE BAKANI ZEKERİYA TEMİZEL (İstanbul) – Katılıyoruz efendim.

TURHAN GÜVEN (İçel) – Komisyonun çoğunluğu yok.

BAŞKAN – Bir dakika efendim... Onu soracağım Sayın Komisyona.

Sayın Komisyon, sizin Genel Kurula getirdiğiniz görüşe aykırı bir beyanda bulunuyorsunuz. Bunun geçerli olabilmesi için -doğrudur- çoğunluğunuzun olması lazım. Çoğunluğunuz var mı?

DEVLET BAKANI BURHAN KARA (Giresun) – Var, var.

BAŞKAN – Komisyon üyelerini bir görelim efendim.

Genel Kurul salonunda Komisyonun çoğunluğu vardır.

Komisyon önergeye katıldığını ifade etti, Hükümet katıldığını ifade etti.

MUSTAFA ÜNALDI (Konya) – Karar yetersayısının aranmasını istiyorum.

BAŞKAN – Dikkate alacağım efendim.

Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler.... Karar yetersayısı vardır; önerge kabul edilmemiştir.

Efendim, müzakere ettiğimiz 3 üncü maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Madde, müzakere edildiği biçimde kabul edilmiştir.

4 üncü maddeyi okutuyorum:

Çalışanlardan Kesilen Vergilerin Ertelenmesi

MADDE 4. – 31.12.2002 tarihine kadar uygulanmak üzere; Olağanüstü Hal Bölgesi kapsamında sayılan illerde, bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihi izleyen aybaşından itibaren yeni işe başlayan gelir ve kurumlar vergisi mükelleflerinin bu illerdeki işyerlerinde çalıştırdıkları işçiler ile bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten önce işe başlamış olan gelir ve kurumlar vergisi mükelleflerinin 31.10.1997 tarihinden önce ilgili idareye vermiş oldukları en son 4 aylık sigorta prim bordrolarında bildirdikleri işçi sayısına ilave olarak yeni işe aldıkları ve bu işyerlerinde fiilen çalıştırdıkları işçilerin, ücretlerinden kesilen ve beyan edilerek tahakkuk ettirilen gelir ve damga vergileri, beyanname verme süresini izleyen ikinci yılın aynı döneminde ödenir.

BAŞKAN – Efendim, madde üzerinde Sayın Orhan Veli Yıldırım, Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına; Sayın Temel Karamollaoğlu, Refah Partisi Grubu adına; Sayın Mehmet Ağar, Doğru Yol Partisi Grubu adına; Sayın Polat, Sayın Ayhan, Sayın Özyılmaz, Sayın Yarbay şahısları adına söz istemişlerdir.

Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına, Sayın Orhan Veli Yıldırım; buyurun.

CHP GRUBU ADINA ORHAN VELİ YILDIRIM (Tunceli) – Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; 392 sıra sayılı yasa tasarısının 4 üncü maddesi üzerinde Cumhuriyet Halk Partisinin görüşlerini ifade etmek üzere söz aldım; Yüce Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.

Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; biz daha önce de görüşlerimizi belirttik. Demin 2 nci madde üzerinde Refah Partisi Elazığ Milletvekili Sayın Tunç görüşlerini belirtirken, bu yasa tasarısından Tunceli, Hakkâri, Siirt, Şırnak, Batman gibi İllerin yararlanma imkânının olmadığını söylemişti. Biz tasarının tümü üzerinde görüşlerimizi belirtirken, o bölgelerde entegre bir program uygulanmadığı takdirde; yani ekonomik, sosyal, eğitim, sağlık gibi tüm bu konularda bir program uygulanmadığı takdirde, bu yasa tasarısıyla getirilen istisnalar nedeniyle sermayenin o bölgeye götürülüp yatırım yapılması mümkün değildir.

Dördüncü maddeyle getirilen hüküm, 31.12.2002 tarihine kadar, bu yasa tasarısının yürürlüğe girdiği tarihten itibaren Gelir ve Kurumlar Vergisine tabi mükelleflere; daha önce faaliyet gösteren Gelir ve Kurumlar Vergisi mükelleflerinin ise, 31.10.1997 tarihinden önce, son dört aylık devrede vermiş oldukları işçi sayısına ilişkin beyannameye ilave işçilerden kesilecek vergilere  bir yıl erteleme muafiyetini öngörüyor. Böylelikle o bölgelerde bir yıl önceden ödenmesi gereken vergilerin öz kaynak olarak kullanılması amaçlanmaktadır.

Şimdi, Tunceli, Hakkâri -demin saydığım- Şırnak, Van, Batman gibi İllerde yerleşik vatandaşlarımızın bundan istifade etme imkânı yoktur. O bölgelerde, güvenlik nedeniyle -Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgelerindeki olayları araştırma komisyonu raporunda belirtildiği gibi- aşağı yukarı 3 bine yakın boşaltılan köylerdeki 1 milyona yakın nüfüs, Ziraat Bankasından ziraî kredi almıştır. Bu ziraî kredinin amacı, vatandaşın kendi köyünde, kendi tarlasında, kendi bağında bu aldığı krediyi kullanmaya yöneliktir. Şimdi, Ziraat Bankası, köyünden, evinden barkından, bahçesinden uzaklaştırılan, güvenlik nedeniyle göçe zorlanan bu köylülerden -bunlardan kimi göç etmiş çeşitli yerlerde kirada oturmakta; kimi konuta, ikâmete elverişli olmayan düğün salonlarında, inşaatlarda barınmaktadır- ziraî kredi olarak vermiş olduğu bu krediyi geri istemektedir. Şimdi, bu köylü, kendi tarlasından, bağından koparıldığı ve istimlak bedeli de ödenmediği halde, zorunlu göçe -güvenlik nedeniyle devlet tarafından zorunlu göçe- tabi tutulmuştur; ama, Ziraat Bankası, 1994 yılında bu vatandaşa verdiği 200 milyon lira civarındaki bu krediyi, 1997 yılında icraya vermek suretiyle, 1 milyar liraya yakın bir para olarak kendisinden istemektedir.

Bu yasa tasarısı, sermaye sahibine -eğer, gidip o bölgede yatırım yapacaksa- çeşitli istisnalar ve muafiyet tanımaktadır; fakat, zorunlu göçe tabi tutulan, güvenlik nedeniyle köyünden, evinden, barkından edilen o köylüye, o yurttaşlarımıza, vermiş olduğu ziraî krediyi geri isteyen Ziraat Bankasına karşı herhangi bir tedbir getirmemektedir.

Bu nedenle, biz, tümü üzerinde de görüşlerimizi belirtirken, bu Gelir Vergisi istisnasından, bir yıllık ertelemeden dolayı, sermaye sahibinin, yani yatırımcının o bölgelere gidip yatırım yapması imkânının olmadığını söylemiştik. Şimdi, o bölgelerde okulların tümü kapalıdır. Okulun bulunmadığı bir bölgede, sermaye sahibinin, yatırımcının gidip yatırım yapması düşünülemez. Çocuğunu okutabileceği okul bulamayan sermaye sahibi, hangi amaçla o bölgelere gidip yatırım yapabilsin.

Dolayısıyla, 4 üncü maddeyle getirilen bir yıllık erteleme, o bölgelere yatırım yapılmasını sağlayacak, göçü ve işsizliği önleyebilecek bir nitelikte değildir; ama, buna rağmen, biz, Cumhuriyet Halk Partisi olarak, bu maddeye de olumlu oy vereceğimizi belirtiyor ve Yüce Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Sayın Yıldırım, teşekkür ediyorum.

Refah Partisi Grubunun görüşlerini ifade etmek üzere, Sayın Temel Karamollaoğlu'nun yerine Sayın Ertan Yülek konuşacaklardır. (RP sıralarından alkışlar)

Sayın Yülek, buyurun efendim.

RP GRUBU ADINA İ. ERTAN YÜLEK (Adana) – Sayın Başkan, değerli milletvekili arkadaşlarım; hepinizi saygıyla selamlıyorum. Müzakere edilen tasarının 4 üncü maddesi üzerinde, Refah Partisi Grubu adına söz almış bulunuyorum.

Konuştuğumuz bu kanun tasarısının 4 üncü maddesi, şunu getiriyor: Yeni işe başlayan bir kimsenin, çalıştırdığı kimselerden kesmiş olduğu stopaj vergilerini bir yıl süreyle erteliyor. İkinci olarak da, 31.10.1997 tarihine kadar çalıştırdıkları işçilerin dışında yeni işe aldıkları işçilerden de, aynı şekilde, tahakkuk edilen gelir vergisi stopajını bir yıl süreyle erteliyor. Esasında, bu madde, yatırımcıya hemen hemen hiçbir şey getirmeyen ve hakikaten, bir nevi göstermelik maddedir.

Plan ve Bütçe Komisyonunda, bu meseleyi hem ilk defa görüşürken hem de ikinci defa görüşürken, olağanüstü hal bölgesi için getirilmiş olan bu tasarının, bir nevi pansuman mahiyetinde olduğunu, işin aslına inmediğini beyan etmiştik, bir kere daha burada beyan ediyorum; ama, hiç yoktan da iyi midir; evet, hiç yoktan da iyidir. 54 üncü Hükümet zamanında da, buna benzer bir tasarı hazırlanırken, eski bir Teşvik Uygulama Genel Müdürü olmam ve hem uygulayıcı hem de bir nevi teorisyen olarak, uzun süre bu meselede kafa yormam sebebiyle, benim de fikrime müracaat etmişlerdi. Ben, o zaman, böyle,  buradaki gibi "yatırımcıyı çok teşvik etmeyen bir tasarının, çok da faydalı olmayacağını" beyan etmiştim, daha geniş bir çalışma yapılması gereğinin üzerinde de durmuştum.

Şimdi -tenkitlerim mahfuz kalmak üzere-  bu Hükümetin, böyle bir tasarıyı getirmesini iki yönden memnuniyetle karşılıyorum:

Birincisi, 1966 yılında, zannediyorum ki, -teşvikte uzun süreden beri çalışan arkadaşlarımız var burada. Benden evvel konuşan Sayın Karamollaoğlu da, Sayın Cevat Ayhan da teşvikçidir, ben de teşvikçiyim; burada o zamanlardan Sayın Pakdemirli'yi, Sayın Agâh Oktay Güner'i  görüyorum- 933 sayılı Teşvik Kanunu çıktığında, o zamanın Cumhuriyet Halk Partisinin Genel Sekreteri olan Ecevit'in "Aman bu teşvikler verilmesin" diye nasıl yerle göğü birbirine vururcasına böyle çırpınışlarını görüyordum ve biz diyorduk ki, yani teşvik uygulama...

MALİYE BAKANI ZEKERİYA TEMİZEL (İstanbul) – Nereden çıkarıyorsun bunu?!.

İ. ERTAN YÜLEK (Devamla) – 1966'daki 933 sayılı Kanundan bahsediyorum Sayın Temizel. Onun için de, bugünkü DSP Liderinin bu noktaya gelmesini memnuniyetle karşılıyorum diye beyan ediyorum.

AHMET TAN (İstanbul) – 1966'da Ecevit yoktu ki, 1973'te Ecevit vardı.

İ. ERTAN YÜLEK (Devamla) – Vardı... Siz o zaman talebeydiniz, biz bunu iyi biliyoruz. "Efendim, nasıl olur da devletin imkânları birilerine peşkeş çekilir, nasıl olur da millete böyle paralar dağıtılır" diye çok mücadelesini yaptık bunun.

Bizim o zamanki fikrimiz şu idi: Sizin bahsetmiş olduğunuz bu gelirler, devletin verdiği bu teşvikler, fiktif vergilerdir, devlet fiktif alacaklarından vazgeçiyordur.  Ama, buna rağmen Türkiye'deki teşvik uygulama sistemi, hakikaten epeyce önemli işler yapmıştır. Neler yapmıştır, bakın: İstanbul gelişmiş bir bölge idi, Türkiye çok iyi bir uygulama yaptı. O uygulamayla, mesela Çerkezköy'ü, kalkınmada öncelikli, o zamanki ismiyle "gerice yöre" kabul etmek suretiyle İstanbul'un ağırlığını Çerkezköy tarafına çekti.

Başka bir hadise: Mesela Bozüyük'ü alalım; Bozüyük de -başka yerdeki kalkınmada öncelikli yöre sayılması hesabıyla orası da- başka yerlerdeki sanayileşme cazibesini kendi üzerine çekti. Bu suretle ne oldu; Türkiye'de daha dengeli bölgesel bir kalkınmanın esası getirildi ve bunda da muvaffak olundu.

O zamanki teşvikte ikinci bir hadise vardı; ikinci hadise de: Kalkınmayı bir taraftan yurt sathına yayarken, gelir dağılımındaki eşitsizliği ortadan kaldırmak için de, mesela halka açık şirketleri teşvik etmek suretiyle, Türkiye'nin birçok yerinde sınaî tesislerin kurulması derpiş edilmişti ve bunda da muvaffak olunmuştu. Ancak, bütün bunların yanında, o getirilen teşvikler, sadece, burada olduğu gibi hakikaten, teşvik mahiyetinde olmasına rağmen, ciddî teşvik getirmeyen teşvikler değildi. Siz yatırımcı olarak düşünün, şuradaki kapsama alınan illere bakınız, bu illere insanların gitmesi için bunlardan vazgeçmek kâfi değildir; oraya insanları götürecek, yatırımcıları götürecek yeni birtakım teşvikler vermektir. Nedir o teşvikler; mesela kredilerle orayı daha fazla teşvik etmek veya özkaynağını kullanan kimselere -ki bu üzerinde ısrarla durulacak bir şeydir- özkaynağını oraya götürdüğü zaman, özkaynağının vergilerden muafiyetini veya orada, başka bölgelerde yaptığı yatırımlardan daha fazla avantaj sağlayıcı birtakım teşvikler getirmek lazım. Aksi takdirde, bunlardan hiçbir şey çıkmaz veya beklenen şey çıkmaz.

Tabiî, Türkiye, gümrük birliğine girdikten sonra birtakım teşviklerden de vazgeçmiştir, vazgeçmek mecburiyetinde kalmıştır. Keza, Uruguay Raundu'ndan sonra GATT Antlaşmasına atmış olduğu imzayla da bu teşviklerden vazgeçmek durumda kalmıştır. Ancak, Almanya, Doğu Almanya'ya bir ayrıcalık tanıtmak suretiyle, oranın bir nevi gelişmemiş bölge olması esasını kabul ettirerek, orada teşvik araçlarının çok çeşitli parametrelerinden istifade etme yoluna gitmiştir. Gördük ki, Türkiye de, şimdi gümrük birliğinin tesiri altında. Gümrük birliği ne idi; Avrupa Birliğine girmek için bir adımdı. Şimdi, Avrupa Birliğine girilmesi hayal; hayal olduğuna ve gerçekleşmeyeceğine göre, gümrük birliğinin, Türkiye'ye, bu şekildeki bölgesel kalkınmışlık farkını öngörmeyen bir anlayıştan vazgeçerek, bütün Türkiye sathında çok ciddî bir teşvik getirmek fevkalade önemlidir.

Bakınız, burada ikinci önemli bir nokta da şudur: Buraya siz illeri koyuyorsunuz; ama, illerin yanında, şimdi vereceğim birkaç misalle göreceğiniz gibi, öyle ilçeler vardır ki, bunlar, bu il merkezlerinden çok daha geridir. Ben, hiçbir zaman bölgeyi esas almayan bir milletvekiliyim; ama, şimdi, mesela Adana yöresinden misal veriyorum: Buraya bakıyorsunuz, Adana, hakikaten gelişmiş görünüyor, millî geliri belli bir seviyenin üzerinde görünüyor; fakat, sizi temin ederim, Adana'nın dört beş ilçesi vardır ki, bu ilçeler, buradaki teşvike giren olağanüstü hal bölgesine girsin girmesin, teşviklerden yararlanacak olan il merkezlerinden belki on defa daha geridir. Mesela bir Saimbeyli'yi alınız, mesela bir Feke'yi alınız, bir Tufanbeyli'yi alınız, bir Aladağ'ı alınız veya en basitinden Hatay'daki bir Reyhanlı'yı alınız, bir Yayladağı'nı alınız veya Ankara'yı alınız; Ankara'nın Kalecik İlçesine veya Kırıkkale'nin herhangi bir ilçesine gidiniz, mesela en Batı'daki İzmir'in bir Bayındır İlçesine veya Kiraz İlçesine gidiniz, bunlar, teşvikten yararlanacak, burada sayılan doğudaki illerden çok daha geri durumdadırlar.

Onun için geçmişte bizim bir uygulamamız vardı, o uygulama, ilçe bazında teşvikler idi. Bu suretle, teşvikleri belli yerlere toplama yerine, biraz evvel misalini vermiş olduğum Bozüyük gibi, Çerkezköy gibi veya kendi bölgem Adana'nın Bahçe İlçesinde, kalkınmada öncelikli yöre olması sebebiyle, bugün, bütün dünyaya ihracat yapan bir kimya fabrikası kurulmuştur. Bu kimya fabrikası -iftiharla söylüyorum- bu hizmetle beraber, oradaki insanlara büyükçe bir istihdam imkânı sağlamış ve millî ekonomiye de, hem vergiler yönünden hem de ihracat yönünden büyük katkılar sağlamıştır.

O halde, arkadaşlar, beyan etmek istediğim husus şu: Böyle bir tasarıya evet zaruret vardı; ama, bu eksiktir. Biz, bunu, Plan ve Bütçe Komisyonunda söyledik; gelin, aceleye getirmeyelim, bu eksikliği tamamlayacak, hakikaten, yatırımcıyı oraya götürecek diğer birtakım teşvik araçlarından da istifade ettirmek suretiyle, böyle, bir yarayı pansuman etme yerine, oradaki yarayı, gerçekten tedavi edecek bir sistem getirelim.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Sayın Yülek, bitiriyorsunuz...

Buyurun.

İ. ERTAN YÜLEK (Devamla) – Bakın, ben bu işin uzmanıyım. Ben, yıllarca evvel Teşvik Uygulama Genel Müdürlüğü yaptım. Ondan sonra, Planlamada olduğum süre içinde de, yine, teşvikle indirekt olarak alakadar oldum; yatırımcı olarak bulundum, fizibilite yapan bir kimse olarak bulundum ve bu mesleği de, hem Türkiye'de hem dünyada bildiğimi iddia ediyorum. Tabiî, gelişmişlik farkları sadece Türkiye'de değil, İngiltere'ye gidiniz, İngiltere dediğimiz, İngiltere'nin bizzat kendisi England ile mesela Galler Bölgesinde veya Scotland'da çok büyük gelişmişlik farkları vardır; bunları ortadan kaldıracak teşvik araçlarını bunlar getirmişlerdir. İtalya'da bir Mezzogiorno Kanunu vardır; Güney İtalya'yı kalkındırmak için böyle bir kanun getirilmiştir; ama, bütün bunlar, dikkat edilirse, buradaki gibi, böyle pansuman tedbirler değildir, ciddî tedbirlerdir.

Şimdi, burada, olağanüstü hal bölgesi ve ona girecek olan illerle ilgili bir kıstas getirildi, bu kıstas zannediyorum eskisinden daha iyi; ama, mesela, bir Erzincan'ı dışarıda bırakmış olmak, Erzincan'ın zahiren gelişmişliğini gösteriyor. Hani, istatistikte bir kaide vardır, bilir misiniz, insanların en çok boğulduğu su, en sığ sularmış. Niye; ortalama derinliğini aldığınız zaman, hakikaten, ortalamada sığ olarak görünüyor; ama, yer yer öyle derin yerler vardır ki, oraya düşen insanlar boğuluyor. Şimdi, Erzincan'ın etrafında, her yerinde bu teşviki uyguluyorsunuz; ama, Erzincan'da, düşünebiliyor musunuz, bir Kemaliye'yi; bundan istifade edemiyor. Erzincan'ın merkezinde, birtakım memurlar vesaire sebebiyle, ortalama gelir seviyesi artmış; ama, ilçelerinde bir şey yok.

Arkadaşlar, onun için, bu meselenin aceleye getirilmeden, daha geniş kapsamlı olarak getirilmesinde fayda var diyor ve hepinize saygılar sunuyorum. (RP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Sayın Yülek, teşekkür ediyorum.

Doğru Yol Partisi Grubu adına, Sayın Ağar; buyurun. (DYP sıralarından alkışlar)

DYP GRUBU ADINA MEHMET AĞAR (Elazığ) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; daha önce, tasarının, Plan ve Bütçe Komisyonuna geri çekilmeden evvel, konuyla ilgili fikirlerimizi aksettirmiştik ve o görüşler çerçevesinde yeni bir düzenleme yapılacağı umudu içerisinde tasarının yeni baştan geleceğini beklemeye başladık. Düşünce itibariyle uygun ve Meclisin tümünde bir mutabakatın var olduğu bir hazırlıktı.

Gerçekten, uzun yıllar süren terörle mücadeleden sonra, bölgede terörle mücadelenin kalıcı olabilmesi açısından sağlanan kazanımların, elbette ki, bu yapının ekonomik ve sosyal tedbirlerle bütünleştirilmesi gereği vardı. Gerçi, meselede, terörle mücadelede, mücadele etmemenin bir maliyetinin veya sorumluluğun olmadığını, yaşanan olaylar hepimize göstermiş; ancak, mücadele etmenin bir maliyetinin olduğu görülmüştü. İnşallah, bu alınan ekonomik ve sosyal tedbirlerle, ileride bunun da bir maliyeti olmaz diye düşünürüz; ancak, getirilen kanun tasarısının, 4 üncü maddesi açısından söyleyecek fazla bir şey yok, bütünlüğü açısından çok fazla bir şey getirmemekle birlikte, gerekli olduğu görülmekte. Yalnız, bu illerin tespiti açısından -ilk konuşmamda söylediğim gibi- popülist yaklaşımlardan mümkün olduğu kadar uzak kalmaya gayret etmişizdir her meselede ve bölgede yaptığımız kamu görevleri nedeniyle. Gerekse Doğu Anadolu Bölgesinin dışarıda bırakılan Ağrı, Erzurum, Bayburt, Gümüşhane, Ardahan, Kars, Iğdır gibi illerimizin, yeni tasarıda, Bakanlar Kuruluna yetki verilmek suretiyle dahil edilmesini memnuniyetle karşılamamak mümkün değil; ancak, olayda, sadece, birtakım ekonomik göstergeleri ölçü almak suretiyle bu illeri belirlemenin de çok mantıklı olmadığını üzülerek ifade etmek mecburiyetindeyim.

Gerek Sayın Bakanla şifahî görüşmelerimizde gerekse Meclis kürsüsünden söylediğimiz gibi, olayda, başka tür kriterlerin, başka tür parametrelerin de göz önüne alınması gerekirdi. Gerek bölgenin çoğrafî bütünlüğü açısından gerekse terörle mücadelede, 1987 yılında, ilk ilan edilen olağanüstü hal kapsamı içerisinde var olan illerden, sadece, Elazığ İline ayrıcalık tanınması ve bu tedbirler kapsamı içerisine alınmamasının mantıkla izah edilecek hiçbir tarafı yoktur. Doğu Anadolu Bölgemizin en eski yerleşim yörelerinden biri olan -etrafındaki bütün komşu iller bu kanun tasarısı kapsamına alınmasına rağmen- Elazığ İlinin alınmaması, üzülerek ifade etmek lazım ki, bizi, bir başka siyasî analizi yapmak mecburiyetiyle karşı karşıya bırakmaktadır.

Yeniden  ithal edilen illerimize baktığımız vakit, bunlar, iktidar partilerimizin hepsinin, bazen, her ikisinin birden mebuslarının olduğu illerdir. Elazığ İlinde iktidar partilerini ortaya koyan iki büyük partinin mebuslarının olmadığını görüyoruz. Âdeta, üzülerek ifade etmek istiyorum, bu tür bir yoruma girmek istemezdim; ancak, partilerin mebuslarının olmaması, yeterli bir siyasî baskının Hükümet nezdinde olmadığı sonucunu mu getiriyor diye düşümekten de kendimizi alıkoyamıyoruz. Böylesine önemli bir meselede ve böylesine önemli bir bölgede, Hükümetin bu düşüncede olmadığını duymak istiyoruz; ancak, hangi kriterler anlatılırsa anlatılsın, bize anlatmak yetmiyor. O bölgede yaşayan insanlarımıza, bunun, hiçbir türlü anlatılabilmesi mümkün değildir. 1987 yılında olağanüstü hal ilan edilmiş illerden sadece Elazığ'ı bunun dışında bırakmanın, hiçbir insaf ve ölçüyle bağdaşabilir hali yoktur. Bunun ötesinde de, komşu olan illerin tamamını alıyorsunuz, onlara birtakım avantajlar sağlıyorsunuz ve âdeta "bu bölgeye yeni yatırımcı gelmesin, bu ilde yeni yatırım olmasın, gelişme olmasın" diyorsunuz. Ne zamana kadar; bize burada baskı yapabilecek bir siyasî temsilcinin olabildiği güne kadar. Bu, doğru bir yaklaşım tarzı değildir; bu, tam tersini doğurur. O ilde, hiçbir zaman temsilci kazanabilme durumunda olabilmeniz de, bu bakış açısını -ki tahmin ve temenni etmiyorum- bulabilmeniz de mümkün olmayacaktır.

Ben, yol yakın iken, elde imkânlar var iken, bu yanlıştan dönüleceğini umuyorum. Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgelerinin tamamı göz önüne alındığında, Erzincan'da -ki onu da söylemek istemiyorum, iktidarı teşkil eden iki büyük partimizin orada da böyle bir temsil yetersizliği söz konusudır, orada da temsilcileri yok- bu, âdeta böylesine bir izlenimi kendi kendine ortaya çıkarmaktadır. Bu, hiçbirimizin sevimli karşılayabileceği bir sonuç değildir. Elazığ itibariyle bunu bir kere daha söylemek zorundayım; yeni yatırımların yapılması var iken, mevcut yatırımların bile devamında sıkıntılar çıkacaktır. Bence, orada meseleleri, daha ziyade, kâğıt üzerindeki kriterlere bakmak yerine, yerinde incelemek gerekirdi bu kazanılan zaman zarfında. Yerinde inceleme yapıldığı vakit, sokaklarda işsiz gezen binlerce gencin var olduğu görülecektir. Bütün bu sosyal ve ekonomik sıkıntılara rağmen, terörle mücadelede ilk başta rahatlayan illerimizden biri olmak sıfatıyla, sürekli olarak ülkede bu mücadelenin bayraktarlığını, öncülüğünü yapmış bir ilimiz olmasına rağmen, böylesine yanlış bir kararla bu değerlendirmenin dışında bırakılması, zannediyorum ki, herkesi aynı derecede üzmüş ve etkilemiş olması gerekir. Ve ben ümit ediyorum ki, bundan sonraki aşamada, buna mutlaka ve mutlaka bir çözüm bulunacaktır. Bu bölgedeki coğrafî bütünlüğü bozmadan, Elazığ'ı ve mutlaka arkasından Erzincan'ı da bu meselenin içerisine dahil etmek gerekir.

Mevcut reel şartlar, günlük yaşanan hayatın şartları göz önünde iken, sadece kâğıt üzerindeki birtakım istatistikî bilgileri veri almak suretiyle meseleye çözüm getirildiğini zannetmek yanlışlığından dönmek gereği vardır; aksi takdirde, vatandaşlarımızın nezdinde, bunun sadece ve sadece siyasî bir cezalandırma olduğu görünümünden kurtulma imkânı hiçbir şekilde olamayacaktır.

Yüce Meclisi en içten saygılarımla selamlıyorum. (DYP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Sayın Ağar, teşekkür ediyorum.

Gruplar adına başka söz talebi var mı? Yok.

Kişisel söz talebinde bulunanlardan Sayın Polat, sırasını, Sayın Ömer Özyılmaz'a devrettiler.

Kişisel görüşlerini ifade etmek üzere, Sayın Özyılmaz; buyurun efendim.

Süreniz 5 dakikadır.

ÖMER ÖZYILMAZ (Erzurum) – Sayın Başkan, değerli arkadaşlar; görüşülmekte olan kanun tasarısının 4 üncü maddesiyle ilgili olarak şahsım adına söz almış bulunuyorum; bu vesileyle, Sayın Başkanı ve değerli üyeleri saygıyla selamlıyorum.

Daha önce de bu kanun tasarısını görüşmeye başlamıştık; çeşitli sebeplerden dolayı, Komisyona geri çekildi; üzerinde günlerce çalışıldıktan sonra, bugün, yeniden karşımıza geldi ve Yüce Mecliste, saatlerden beri, bu konuyu görüşüyoruz.

Değerli arkadaşlar, kanun tasarısının bütününe baktığımızda ne görüyoruz: Deminden beri, doğu ve güneydoğu bölgelerindeki illerden gelmiş olan milletvekili arkadaşlarımız "aman, benim ilim de bu kanun tasarısının kapsamı içerisine girsin" diye yoğun bir mücadele veriyorlar ve bendeniz de bu mücadeleyi verenlerden birisiydim. Yalnız, kanun tasarısına bir panorama halinde baktığımızda "ne getiriyor acaba; bu kanun tasarısıyla, bu Hükümet, güneydoğuya ve doğuya ne veriyor" diye bir baktığımızda, aslında, böyle "aman, benim ilim de bu kanun tasarısının kapsamına girsin" diye mücadele etmeye değer mi değmez mi, bir bakalım.

Şimdi, bakınız, bir defa, bu kanun tasarısını, ülkemizin Ege Bölgesi, Akdeniz Bölgesi, Marmara Bölgesi gibi bölgeleri hiç ilgilendirmiyor; onların zaten bu kanun tasarısıyla ilgisi yok. Nereyle ilgili; olağanüstü hal bölgesi ve kalkınmada öncelikli yöreler; diğer bir isimle doğu ve güneydoğu illeri, daha doğru bir tabirle güneydoğu ve doğu illeri.

Değerli arkadaşlar, bu kanun tasarısı buralara ne getiriyor diye baktığımızda, birincisi, sadece vergi teşvikleri uygulamak; ikincisi de, yatırımlara bedelsiz kamu arsa ve arazisi temin etmek.

Şimdi, bakınız -konuyu biraz önce Sayın Bakanla da şifahî olarak görüştüm- şu anda, buralardan, yaklaşık 8 trilyon lira vergi toplanıyormuş. Bu vergileri devlet yine alacak. Ne getiriyor o zaman; bundan sonra birisi oralarda yatırım yapmak isterse, o zaman bazı teşvikler gelecek; yani, oradaki yatırımcıya bu kanun tasarısı artı hiçbir değer getirmiyor. Orada kendi imkânı varsa eğer, o imkânlarıyla bir iş yapabilecekse eğer, ona bazı ufak tefek şeyler getiriyor; bir. İkincisi de, işte "sana çok ucuz arsa vereceğim" diyor. Zaten, bizim doğu ve güneydoğuda arsadan çok ne var; yani, oralarda arsa zaten çok ucuz. Hükümetimiz, bunu vermekle, bu kanun tasarısıyla bir şey vermiş olduğunu zannetmesin.

Değerli arkadaşlar, dolayısıyla, Türkiye bütünü içinde olaya baktığımızda, aslında, bu kanun tasarısıyla, ortada, getirilen, getirilmek istenilen -kusura bakmayın; yani, yaptığınız işi küçük görme manasında söylemiyorum- hiçbir şeyin olmadığını görüyoruz. Yani, Hükümet, ülkede meydana getirilmiş olan artı değerden herhangi bir şeyi bu güneydoğuya götürüyor mu; hayır, götürmüyor; veriyor mu; hayır, vermiyor. Orada kendi yağıyla kavrulmaya çalışan -ki, kavrulamayan- insanlara, hadi, ne işiniz varsa siz kendiniz görün der gibi bir hava var bu kanun tasarısında. Dolayısıyla, neyi görüşüyoruz, ben doğrusu anlayamadım. Ama, ülkenin, doğusu da, batısı da, hepsi bizimdir ve hepsine aynı şekilde bağlıyız, hepsini aynı şekilde severiz. Fakat, bir de, ülkemizin diğer bölgelerine, burada ismi geçen bölgelerin dışındaki bölgelere, özellikle Ege Bölgesine, Akdeniz Bölgesine, özellikle Marmara'ya ve ülkenin batı kısmına baktığımızda, ülkenin bütününün kazanmış olduğu nice artı değerlerin...

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Sayın Özyılmaz, toparlar mısınız efendim.

ÖMER ÖZYILMAZ (Devamla) – Sayın Başkan, toparlıyorum, teşekkürler.

...fakir milletten toplanmış olan vergilerin, ta 50-60 yıldır, nasıl 3-5 rantiyeciye teşvik olarak, o rantiyecilere nasıl kredi olarak verildiğini ve onların bugün artık semiz hale geldiklerini hepimiz görüyoruz. Dolayısıyla, bugün de, bu Hükümetin, 1998 bütçesiyle çıkarmış olduğu 14 katrilyonluk bütçenin yaklaşık 7-8 katrilyonunu 3-5 rantiyeciye faiz ve çeşitli yollarla aktaracağını düşündükçe ne oluyor diye insan kendisine soramadan edemiyor. Dolayısıyla, bugün yapılması gereken nedir? Bırakın bu basit şeyleri. Bu pansuman tedbirleri bırakıp, aslında, olaya ciddî bir şekilde yönelmek lazım. Bu cümleden olarak, şu kısa vakitte...

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

ÖMER ÖZYILMAZ (Devamla) – Sayın Başkan, toparlıyorum sözümü.

BAŞKAN – İşte, o kısa vakte birkaç şey sığmayabilir Sayın Özyılmaz.

Lütfen efendim, son cümlenizi ifade buyurun.

ÖMER ÖZYILMAZ (Devamla) – Hemen tamamlıyorum Sayın Başkanım.

BAŞKAN – Lütfen.

ÖMER ÖZYILMAZ (Devamla) – Bakınız, bir defa, insanlar orada yatırım yapmaktan korkuyorlar. İki sebebi var: Birincisi, yüzde 150 faiz olan bir ülkede yatırım yapmak zaten babayiğit işidir. İkincisi de, psikolojik olarak yatırıma hiç müsait olmayan doğu ve güneydoğuda yatırım yapmaya bu insanlar nasıl yönelecek? Bu psikolojik havayı kırmak için, devlet, oraya, önce kendisi yatırımı götürmeli. Bakınız, 1970'li yıllarda, biz o zaman Hükümetteyken -özellikle Erzurum için söylüyorum- 6-7 tane, o günkü tabirle milyarlık tesisler, bugünkü tabirle trilyonluk tesisler yaptırmıştık. Ayrıca, faizlerin düşmesiyle de, ülkede bir yatırım havası esmeye başlamıştı. Bunlar olmadan doğuya ve güneydoğuya siz herhangi bir şey götüremeyeceksiniz. İyi niyetle çalıştığınızdan, özellikle Sayın Maliye Bakanının bu hususta iyi niyetle çalıştığından şüphem yok; ama, bu teşviklerin pek bir işe yaramayacağını düşünüyorum.

Bu vesileyle, Yüce Meclisi ve Sayın Başkanımızı saygıyla selamlıyorum. Teşekkür ederim. (RP ve DYP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Sayın Özyılmaz, teşekkür ediyorum.

Sayın Cevat Ayhan, ikinci sırada bulunan söz sırasını, beşinci sırada bulunan Sayın Ahmet Cemil Tunç'a devrettiler.

Sayın Tunç, buyurun efendim. (RP sıralarından alkışlar)

AHMET CEMİL TUNÇ (Elazığ) – Sayın Başkan, değerli arkadaşlarım; aslında, 4 üncü madde üzerinde söyleyecek öyle fazla bir şey yok. Ancak, ben, yapılmış bir haksızlığı bir kere daha takdirlerinize arz etmek istedim.

Şimdi, Elazığ, bildiğiniz gibi bir tarım kenti; ancak, Keban Barajının yapılmasıyla, verimli arazilerinin bütünü -Altınova adını vermiş olduğumuz ova- olduğu gibi suyun altında kaldı ve sahip olduğu bu verimli tarım arazisi de Elazığ'ın elinden çıktı. Dolayısıyla, tarım imkânını yitiren Elazığ, sanayileşmek gibi bir çabanın içerisine girdi ve kısmen de bunda muvaffak oldu.

Şimdi, Plan ve Bütçe Komisyonunda yapılmış olan tespite bakıyorum; Elazığ'da fert başına düşen millî hâsıla 2 200 dolar; Gaziantep'e bakıyorum, Gaziantep'ten çok daha iyi; Konya'ya bakıyorum, Konya'dan çok daha iyi; Kayseri'ye bakıyorum Kayseri'den çok daha iyi ve bunu, ben, şahsen anlayamadım; yani, Elazığ, Gaziantep'ten fert başına düşen millî hâsıla itibariyle nasıl yukarda oluyor?! Herhalde, bir iki devlet teşekkülü -ferrokrom, şeker fabrikası gibi- yani, devletin kendi içinde dönen birkısım meta, Elazığ halkının kazancı gibi gösterilmiş ve ne yazık ki, bu yanıltıcı rakamlar, Elazığ'ı bu imkânların dışında bırakmıştır; bu, çok büyük bir haksızlık. Biraz önce, çok değerli arkadaşımızın da ifade ettiği gibi, özellikle Hükümetin, bu yanlışlığın farkında olması ve bunu düzeltmesi gerekiyor. Aksi takdirde -önerge üzerinde konuşurken de söyledim- yedi yıl olağanüstü halin içinde kalmış, yedi yıl sıkıyönetim yaşamış, üç yıl mücavir alan olarak kalmış olan Elazığ'ın, bu imkânın dışında kalmasını anlamak mümkün değil. Sağındaki vilayet bu imkânlardan istifade ediyor, solundaki vilayet istifade ediyor, doğusu istifade ediyor, batısı istifade ediyor; Elazığ istifade edemiyor. Korkarım ki, bu hal, orada başlamış; ancak yarım kalmış yatırımların da bitmemesine sebep olacak; çünkü, komşu ilde bu imkânlar var olduğu müddetçe, bir başkasının gelip de Elazığ'a yatırım yapması mümkün değil. Aklın yolu birdir, dolayısıyla, bu, çok büyük bir hatadır.

Bakıyorsunuz, bu imkânlardan istifade eden illerin sosyal yapıları ile Elazığ'ın sosyal yapısı arasında hiçbir fark yok; ekonomik yapı arasında da bir fark yok; coğrafî yapı arasında da bir fark yok; siyasal yapı belki biraz farklı... Ee, neden Elazığ bundan istifade edemesin? İnsanın aklına bir şey geliyor -arkadaşım da ifade etmeye çalıştı- Hükümeti temsil eden partilerin Elazığ'dan temsilcileri yok; Demokrat Türkiye Partisinin yok, Demokratik Sol Partinin yok, Anavatan Partisinin yok; olmadığı için, insan, acaba, cezalandırılıyor mu gibi bir hisse kapılıyor insan. Ben, inanıyorum ki, arkadaşlarımın hiçbiri böyle bir şeyi düşünmüyor; ama, Elazığ'dan yirmi-otuz kişilik bir heyet gelmiş, biraz önce kulislerde görüştük, adamlar bunu ifade ediyor. Ben de, bunu, burada söylemekten zevk almıyorum. Ancak, halka da, artık, nasıl izah edebileceğimizi şahsen bilmiyorum; sanıyorum, sizin de izah etme imkânınız yok; çünkü, nereden bakarsanız bakın, bütün olağanüstü hal illerini bu kanun kapsamının içine almışsınız, sadece Elazığ'ı bunun dışına çıkarmışsınız.

Bir işadamı, Elazığ'da bir silah fabrikası kurmak istiyor; kendisine "Elazığ'da, terör tamamen kökünden kazınmadığı için, şimdilik, bu fabrikayı burada yapmanın sakıncası var" deniliyor. Olağanüstü hal kalkmış, Elazığ bunun dışına çıkarılmış... Yani, yatırım gidiyor; artık, kim engelliyorsa bunu, bırakın teşviği, orada fabrika yapmak isteyen insan da engelleniyor. Ne yapacak Elazığlı?! Yani, suçu, terörü bitirmek, terörü içinde barındırmamak mıdır Elazığlının?! (RP sıralarından alkışlar)

Terörü bitirmiş, huzurlu bir kent olmuş, âdeta, doğudan göç etmek mecburiyetinde kalan bütün insanlara da kucağını açmış. Bütün bu iyi gelişmelere rağmen...

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Efendim, madem, bütün mağdurlara kucak açtınız, bize de düşer ki, size süre verelim.

Buyurun.

AHMET CEMİL TUNÇ (Devamla) – Teşekkür ediyorum Sayın Başkan; bitiriyorum.

Yani, huzurlu bir kent; terör kalmamış, çok büyük oranda göç almış, bunları barındırmaya çalışıyor. Hükümet olarak da, siz, buraya kanun getiriyorsunuz ve bu ili, sadece bu ili, olağanüstü hali yaşamış bu ili, bu imkânların dışında bırakıyorsunuz.

TEVHİT KARAKAYA (Erzincan) – Erzincan'ı da say.

SAFFET ARIKAN BEDÜK (Ankara) – Malatya da var.

AHMET CEMİL TUNÇ (Devamla) – Erzincan da var; Malatya da var.

Bunun, hem vebali büyüktür hem de verilecek cevabı yoktur sanıyorum.

Düşüncelerimi bu şekilde arz ediyor, Yüce Kurulu saygıyla selamlıyorum. (RP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Sayın Tunç, teşekkür ediyorum.

Madde üzerindeki görüşmeler tamamlanmıştır.

4 üncü maddemiz bir fıkradan ibarettir; 4 önergeyi geliş sırasına göre okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 392 sıra sayılı Olağanüstü Hal Bölgesinde ve Kalkınmada Öncelikli Yörelerde İstihdam Yaratılması ve Yatırımların Teşvik Edilmesi ile 193 Sayılı Gelir Vergisi Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Tasarısının 4 üncü maddesine "...olağanüstü hal bölgesi kapsamında sayılan illerde..." ibaresinden sonra gelmek üzere "...ve Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgelerinde bulunan kalkınmada öncelikli yörelerde..." ibaresinin eklenmesini arz ve teklif ederiz.

      Mehmet Sıddık Altay              Ömer Özyılmaz                  Tevhit Karakaya

                    Ağrı                                  Erzurum                              Erzincan

              Ahmet Çelik                      Abdulilah Fırat                        Celal Esin

               Adıyaman                             Erzurum                                  Ağrı

                                 Aslan Polat                          Fikret Karabekmez

                                    Ezurum                                     Malatya

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 392 sıra sayılı Olağanüstü Hal Bölgesinde ve Kalkınmada Öncelikli Yörelerde İstihdam Yaratılması ve Yatırımların Teşvik Edilmesi ile 193 Sayılı Gelir Vergisi Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Tasarısının 4 üncü maddesine "...olağanüstü hal bölgesi kapsamında sayılan illerde..." ibaresinden sonra gelmek üzere "...ve Doğu ve Güneydoğu Anadolu'da bulunan ve kalkınmada öncelikli yörelerden Erzincan, Erzurum, Ağrı, Ardahan, Adıyaman, Elazığ, Iğdır, Kars, Şanlıurfa illerinde..." ibaresinin eklenmesini arz ve teklif ederiz.

          Tevhit Karakaya                   Lütfü Esengün                        Naci Terzi

                 Erzincan                              Erzurum                              Erzincan

         M.Ziyattin Tokar                   Ahmet Doğan                       Aslan Polat

                    Ağrı                                Adıyaman                             Erzurum

                               Abdulilah Fırat                         Ömer Özyılmaz

                                    Erzurum                                    Erzurum

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 392 sıra sayılı Olağanüstü Hal Bölgesinde ve Kalkınmada Öncelikli Yörelerde İstihdam Yaratılması ve Yatırımların Teşvik Edilmesi ile 193 Sayılı Gelir Vergisi Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Tasarısının 4 üncü maddesine "...olağanüstü hal bölgesi kapsamında sayılan illerde..." ibaresinden sonra "...ve Doğu ve Güneydoğu Anadolu'da bulunan ve kalkınmada öncelikli yörelerden Erzincan, Erzurum, Ağrı, Ardahan, Adıyaman, Kilis, Elazığ, Iğdır, Kars, Şanlıurfa..." ibarelerinin eklenmesini arz ve teklif ederiz.

          Tevhit Karakaya                  M. Kemal Ateş                         M. Sıddık Altay

                 Erzincan                                  Kilis                                           Ağrı

               Naci Terzi                       Ömer Özyılmaz                     Kahraman Emmioğlu

                 Erzincan                              Erzurum                                   Gaziantep

             Şinasi Yavuz                        Ömer Hazer                           Murtaza Özkanlı

                 Erzurum                                Afyon                                      Aksaray

             Kâzım Arslan                        Aslan Polat                             Abdulilah Fırat

                  Yozgat                                Erzurum                                    Erzurum

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 392 sıra sayılı kanun tasarısının 4 üncü maddesine "Olağanüstü Hal Bölgesi kapsamında sayılan illerde" ibaresinden sonra gelmek üzere "...ve Şanlıurfa İlinde" ibaresinin eklenmesini arz ve teklif ederim.

                                                                                                            Zülfükar İzol

                                                                                                               Şanlıurfa

BAŞKAN – Şimdi, aykırılık derecesine göre işleme tabi tutacağım.

En aykırı önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 392 sıra sayılı Olağanüstü Hal Bölgesinde ve Kalkınmada Öncelikli Yörelerde İstihdam Yaratılması ve Yatırımların Teşvik Edilmesi ile 193 Sayılı Gelir Vergisi Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Tasarısının 4 üncü maddesine "...olağanüstü hal bölgesi kapsamında sayılan illerde..." ibaresinden sonra gelmek üzere "...ve Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgelerinde bulunan ve kalkınmada öncelikli yörelerde..." ibarelerinin eklenmesini arz ve teklif ederiz.

                                                                                                          M.Sıddık Altay

                                                                                                                  (Ağrı)

                                                                                                            ve arkadaşları

BAŞKAN – Sayın Komisyon önergeye katılıyor mu?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ HÜSEYİN YAYLA (Hatay) – Katılmıyoruz efendim.

BAŞKAN – Sayın Hükümet?..

MALİYE BAKANI ZEKERİYA TEMİZEL (İstanbul) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Önergeye Sayın Komisyon ve Sayın Hükümet katılmadılar.

Önerge sahibi Sayın Altay?..

Sayın Özyılmaz?..

Gerekçeyi mi okuyalım efendim ? ( RP sıralarından "evet" sesleri)

 Gerekçeyi okutuyorum :

Gerekçe:

Tasarıyla OHAL bölgesi illerinde yatırım ve istihdamı teşvik amacıyla birtakım teşvik, destek İmkânları sağlanırken, aynı bölgelerde bulunan, aynı sıkıntılar yaşayan, ekonomik ve sosyal açıdan geri kalmışlığı sosyoekonomik göstergelerle tescil edilen diğer illerimiz kapsam dışında bırakılmıştır. Bu illerimiz, diğer kalkınmada öncelikli yörelerden farklı mütalaa edilmelidir. Çünkü, kalkınmada öncelikli yöre kapsamında 50 ilimiz yer almaktadır ve bu illerimizin birçoğu doğu ve güneydoğudaki aynı kapsamda yer alan illerden çok daha iyi durumdadır. Doğu ve güneydoğudaki kalkınmada öncelikli yöre kapsamında bulunan illerin aynı coğrafya, iklim, sosyal ve kültürel konumda bulundukları, OHAL bölgesi illeriyle birlikte değerlendirilmesi daha doğru olacaktır.

BAŞKAN – Önergeye Sayın Komisyon ve Sayın Hükümet katılmadı.

Önergeyi oylarınıza sunuyorum : Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.

İkinci önergeyi okutuyorum :

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 392 Sıra Sayılı Olağanüstü Hal Bölgesinde ve Kalkınmada Öncelikli Yörelerde İstihdam Yaratılması  ve Yatırımların Teşvik Edilmesiyle, 193 Sayılı Gelir Vergisi Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Tasarısının 4 üncü maddesine "...olağanüstü hal bölgesi kapsamında sayılan illerde..." ibaresinden sonra "...ve Doğu ve Güneydoğu Anadoluda bulunan ve kalkınmada öncelikli yörelerden Erzincan, Erzurum, Ağrı, Ardahan, Adıyaman, Kilis, Elazığ, Iğdır, Kars, Şanlıurfa illerinde... " ibarelerinin eklenmesini arz ve teklif ederiz.

                                                                                                         Tevhit Karakaya

                                                                                                              (Erzincan)

                                                                                                            ve arkadaşları

BAŞKAN – Sayın Komisyon?..

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ HÜSEYİN YAYLA (Hatay) – Katılmıyoruz efendim.

BAŞKAN – Sayın Hükümet?..

MALİYE BAKANI ZEKERİYA TEMİZEL (İstanbul) – Katılmıyoruz efendim.

BAŞKAN – Katılmıyorsunuz.

Sayın Karakaya?..

TEVHİT KARAKAYA (Erzincan) – Gerekçe okunsun Sayın Başkan.

BAŞKAN – Peki, buyurun efendim.

Gerekçe:

Tasarıyla, OHAL bölgesi illerimizde yatırım ve istihdamı teşvik etmek amacıyla birtakım imkânlar sağlanırken, aynı bölgelerde bulunan ve aynı sorunları yaşayan Doğu ve Güneydoğu Anadolu'da bulunan kalkınmada öncelikli yörelerden Erzincan, Erzurum, Ağrı, Ardahan, Adıyaman, Elazığ, Iğdır, Kars, Şanlıurfa, Kilis İllerimiz kapsam dışında bırakılmıştır. OHAL illeriyle aynı sıkıntıları birlikte yaşayan ve bu illerimizde işsizlik, göç bugün hat safhadadır. İstihdam ve yatırım açısından teşvik ve desteğe acilen ihtiyaç vardır. Bu illerimiz, yalnızca kalkınmada öncelikli yöreler kapsamında ele alınmalıdır; çünkü, bu illerimizden pek çoğu kalkınmada öncelikli yöreler içerisinde yer alan bazı il, hatta ilçelerden, ekonomik ve sosyal açıdan çok daha geri durumdadır. Bu nedenle, Doğu ve Güneydoğu Anadolu'da bulunan ve kalkınmada öncelikli yörelerden olan bu illerimizin aynı ekonomik, sosyal ve kültürel konumda bulundukları OHAL bölgesi illeriyle birlikte değerlendirilmesi daha doğru olacaktır.

BAŞKAN – Sayın Komisyon ve Sayın Hükümet önergeye katılmadı.

Önergenin gerekçesi arz ve takdim olundu.

Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.

Bir başka önerge vardır; okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 392 sıra sayılı Olağanüstü Hal Bölgesinde ve Kalkınmada Öncelikli Yörelerde İstihdam Yaratılması ve Yatırımların Teşvik Edilmesi ile 193 Sayılı Gelir Vergisi Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Tasarısının 4 üncü maddesine "...Olağanüstü Hal Bölgesi kapsamında sayılan illerde..." ibaresinden sonra gelmek üzere "...ve Doğu ve Güneydoğu Anadolu'da bulunan ve kalkınmada öncelikli yörelerden Erzincan, Erzurum, Ağrı, Ardahan, Adıyaman, Elazığ, Iğdır, Kars, Şanlıurfa illerinde..." ibaresinin eklenmesini arz ve teklif ederiz.

                                                                                                         Tevhit Karakaya

                                                                                                              (Erzincan)

                                                                                                            ve arkadaşları

BAŞKAN – Sayın Komisyon ne buyurur efendim?..

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ HÜSEYİN YAYLA (Hatay) – Katılmıyoruz efendim.

BAŞKAN – Sayın Hükümet?..

MALİYE BAKANI ZEKERİYA TEMİZEL (İstanbul) – Katılmıyoruz Sayın Başkanım.

BAŞKAN – Komisyon ve Hükümet katılmadı; önerge sahibi Sayın Esengün, buyurun efendim. (RP sıralarından alkışlar)

LÜTFÜ ESENGÜN (Erzurum) – Sayın Başkan, muhterem milletvekilleri; önergemi izah sadedinde söz almış bulunuyorum; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Önergemizle "Çalışanlardan Kesilen Vergilerin Ertelenmesi" başlığını taşıyan 4 üncü madde kapsamında, Erzincan, Erzurum, Ağrı, Ardahan, Adıyaman, Elazığ, Iğdır, Kars ve Şanlıurfa İllerinin zikredilmesini talep ediyoruz. Belki, önergemizin, pratikte bir faydası olmayacak veya kabulü mümkün olmayacak; çünkü, kanun tasarısının kapsamıyla ilgili 2 nci madde, biraz önce görüşüldü, önergelerimiz reddedildi. Bu konudaki bütün endişelerimizin dile getirilmesine rağmen, Hükümet ve iktidar partileri, bu illerin, kanun kapsamına alınmasına ve açık açık isimlerinin zikredilmesine sıcak bakmadı, müspet oy vermedi. Şimdi, biz, bir bakıma, aynı talebi tekrar ediyoruz ve işin enteresan tarafı, 2 nci maddeyle, fert başına gayri safî yurtiçi hâsıla miktarları 1 500 Amerika Birleşik Devletleri Doları veya daha az ve Devlet Planlama Teşkilatı Müsteşarlığınca belirlenen sosyoekonomik gelişmişlik düzeyi – 0,5 ve daha düşük bulunan iller bu kanun kapsamında olabilecek, yararlanabilecek, buna da Bakanlar Kurulu karar verebilecek.

Öncelikle, şu üzüntümü dile getireyim: Maalesef, millî kanunlarımızda, Millet Meclisinde yapılan kanunlarda kendi millî paramız değil, yabancı bir devletin parası ölçü olarak kabul ediliyor. Maalesef, Türkiye'nin ekonomisi, Türkiye'nin parası, Türk parası, kendi kanunlarımızda dahi bir değer ölçüsü olarak alınamaz duruma getirildi. Şimdi, Amerikan Dolarını ölçü olarak alıyoruz.

REFİK ARAS (İstanbul) – Yeni oldu, yeni!.. Hemen bu ay oldu!..

LÜTFÜ ESENGÜN (Devamla) – Gayri safî yurtiçi hâsıla miktarı 1 500  Amerikan Doları veya daha az olan iller bu kanundan faydalanabilecekler.

Yapılan hesaplara göre, Erzurum bu yasa kapsamında olabilecek; ama, biz, istiyoruz ki, gönül istiyor ki, kapsama alınacak bütün iller kanun tasarısında sarahaten yazılsın. Elazığ ve Erzincan İlleri bu kanun kapsamında değil; bu, fevkalade büyük bir haksızlık. Bunu da, komşu iki ilimiz için dile getirmek mecburiyetindeyim.

Bu kanunun yürürlüğe girmesiyle beraber, maalesef, her şey güllük gülistanlık olmayacak, yatırımlar öyle birdenbire artmayacak, işsizliğin önüne geçilmeyecek. Bu kanunun kısa vadede sonuç vermesi, maalesef, yine mümkün değil; uzun yıllar alacak ve bu kanun başlıbaşına yeterli de değil.

Erzurum'da, eksi 30 derecede, siftah etmeyen esnaftan vergi almamak lazım. Sayın Bakanımız, yazın güzel günlerinde, sıcak havada Erzurum'u teşrif etmişti. Bir de, âcizane tavsiye ediyorum, buyursun gelsin, zemheri dediğimiz şu günlerde, eksi 30 derecede, dükkânında vergi levhası olan kundura tamircisinin halini görsün. İnsan, gerçekten, o küçük esnafın dükkânına girip de, ödediği 10, 20, 30 milyon liralık vergi levhasını görünce, utanacak hale geliyor. Ben, şahsen, o insanların yüzüne bakamıyorum. Sobasında iki kâğıt, akşama kadar, bir kundura tamirciliğiyle, çoluk çocuğuna rızk götürmeye çalışan insan, bir taraftan da devlete vergi ödüyor. Erzurum'da, Kars'ta, Ağrı'da, eksi 30 derecede yaşayan insanlardan, değil vergi almak, onlara, o vatan bekçiliğini yaptıkları için, ilave, hem de fevkalade, böyle kâğıt üzerindeki yatırım teşviği gibi değil, Osmanlının yaptığı gibi ilave teşvikler, ilave ödemeler, ilave iyilikler tanımak lazım. (RP sıralarından alkışlar)

MUSTAFA GÜVEN KARAHAN (Balıkesir) – Niye vermediniz o zaman?!

LÜTFÜ ESENGÜN (Devamla) – Bakın, şimdi zemheri... Bunun peşinden kocakarı soğuğu gelecek, aprilin 5'i gelecek, camışkıran soğuğu gelecek, gelecek, gelecek, gelecek ve taa, 20 Haziran gelip, gündönümü olacak ki, o bölgede, hiç olmazsa, soğuğun, iklimin zor şartları sona ersin de, millet, bir rahat nefes alsın... Ne yakacak dayanıyor, ne odun dayanıyor, ne kömür dayanıyor; oradaki insanımız kaderiyle başbaşa...

MEHMET ALİ BİLİCİ (Adana) – İktidardayken niye yapmadınız?!.

ALİ ER (İçel) – Oralara geçen sene kar yağmadı mı?!.

LÜTFÜ ESENGÜN (Devamla) – Gelin, elele verelim, böyle teşviklerle değil, gerçekten, orada, işsizliği önleyecek; ama, devlet tarafından...

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Tamamlayın Sayın Esengün.

LÜTFÜ ESENGÜN (Devamla) – Sayın milletvekilleri, benim bu söylediklerim, aslında, hepiniz tarafından bilinen konular. Sayın Bakanımızı, Hükümeti, bu konuda çok daha ciddî tedbirler, teşvikler almaya davet ediyorum.

Bakınız, Erzurumspor, yükselme grubunda birinci lige çıkmanın mücadelesini veriyor. Erzurumspora da yine, çeşitli kaynaklardan kaynak aktarılması lazım; diğer rakipleriyle eşit şartlarda değil.

Ben, başta Erzurumspora ve yükselme grubundaki diğer takımlara da başarılar diliyor, hepinizi saygıyla selamlıyorum ve hepinizden, önergemizin kabulü yönünde oy rica ediyorum.

Sağ olun. (RP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Sayın Esengün, teşekkür ediyorum efendim.

Efendim, önergeye Sayın Komisyon ve Sayın Hükümet katılmadılar; önerge sahibi, görüşlerini, gerekçesini ifade etti.

Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.

Son önergeyi işleme koyuyorum; buyurun:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 392 sıra sayılı kanun tasarısının 4 üncü maddesine "Olağanüstü Hal Bölgesi kapsamında sayılan illerde" ibaresinden sonra gelmek üzere "...ve Şanlıurfa ilinde" ibaresinin eklenmesini arz ve teklif ederim.

                                                                                                            Zülfükar İzol

                                                                                                               Şanlıurfa

BAŞKAN – Efendim, Sayın Komisyon ne buyuruyor?..

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ HÜSEYİN YAYLA (Hatay) – Katılmıyoruz efendim.

BAŞKAN – Sayın Hükümet?..

MALİYE BAKANI ZEKERİYA TEMİZEL (İstanbul) – Katılmıyoruz efendim.

BAŞKAN – Sayın Komisyon ve Sayın Hükümet katılmadı.

Sayın İzol, gerekçeyi mi okutalım?..

ZÜLFÜKAR İZOL (Şanlıurfa) – Gerekçe okunsun.

BAŞKAN – Peki, buyurun efendim:

Gerekçe:

Türkiye Cumhuriyetinin en büyük eseri olan GAP'ın Şanlıurfa'da yaratacağı istihdam, tarım, enerji, sanayi ve diğer sektörlerdeki yatırımların teşvik edilmesi ve yatırımların karşılığının kısa sürede amorti edilmesinin yanında süratle kalkınarak halkın refah ve mutluluğunun yükseltilmesi, bu suretle de, kalkınmada öncelikli illerde uygulanan teşviklere ilave olarak, özellikle, tarım ve turizm alanında yeni özendirici teşviklerin de uygulamaya konulması, Şanlıurfa halkı için son derece gerekli ve önemlidir.

Bu sebeple, Şanlıurfa İlinin kalkınmada öncelikli yöreler  kapsamına alınması.

BAŞKAN – Önergeye Komisyon ve Hükümet katılmadı.

Gerekçe okundu.

Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.

 

III.– YOKLAMA

BAŞKAN – Şimdi, maddenin oylamasına geçeceğim; ancak, oylamadan önce yazılı bir yoklama talebi vardır, okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Toplantı yetersayısı yoktur; 4 üncü maddenin oylanmasından önce yoklama yapılmasını arz ve talep ederiz.

BAŞKAN – Sayın Polat?.. Burada.

Sayın Yıldız?.. Burada.

Sayın Belhan?.. Burada.

Sayın Sungur?.. Burada.

Sayın Hazer?.. Burada.

Sayın Arslan?.. Burada.

Sayın Korkmaz?.. Burada.

Sayın Abdullah Örnek?.. Burada.

Sayın Tevhit Karakaya?.. Burada.

Sayın Cengil?.. Burada.

Sayın Yarbay?.. Burada.

Sayın Fırat?.. Burada.

Sayın Barım?.. Burada.

Sayın Erdem?.. Burada.

Sayın Yünlüoğlu?.. Burada.

Sayın Görür?.. Burada.

Sayın Ünal?.. Burada.

Sayın Ulucak?.. Burada.

Sayın Canbay?.. Burada.

Sayın Karavar?.. Burada.

Sayın Özgün?.. Burada.

Sayın Tunç?.. Yok.

Sayın Abdullah Özbey?.. Burada.

Sayın Abdullah Gencer?.. Burada.

24 sayın arkadaşımızın talebi var, usule uygun bir taleptir; yoklama yapacağım.

Yoklamaya başlıyoruz.

(Yoklama yapıldı)

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, toplantı yetersayımız vardır; çalışmalarımıza devam ediyoruz.

VII. – KANUN TASARI VE TEKLİFLERİYLE KOMİSYONLARDAN

GELEN DİĞER İŞLER (Devam)

2. – Olağanüstü Hal Bölgesinde ve Kalkınmada Öncelikli Yörelerde İstihdam Yaratılması ve Yatırımların Teşvik Edilmesi ve 193 Sayılı Gelir Vergisi Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Tasarısı ve Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (1/660) (S. Sayısı : 392 ve 392’ye 1 inci Ek) (Devam)

BAŞKAN – Tasarı üzerindeki müzakerelere kaldığımız yerden devam ediyoruz.

Komisyon ve Hükümet yerlerini almışlardır.

4 üncü maddeyi, müzakere edildiği şekliyle oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler.. Madde, müzakere edildiği şekliyle kabul edilmiştir.

5 inci maddeyi okutuyorum:

İşlemlerde Vergi, Resim, Harç İstisnası

MADDE 5. – Bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten 31.12.2002 tarihine kadar uygulanmak üzere; Olağanüstü Hal Bölgesi kapsamında sayılan illerde yapılacak teşvik belgeli yatırımlarla ilgili aşağıda belirtilen işlemler; veraset ve intikal vergisi, damga vergisi, banka ve sigorta muameleleri vergisi, emlak vergisi ve harçlar ile 2464 sayılı Belediye Gelirleri Kanununa göre alınan vergi, resim ve harçlardan müstesnadır:

1. Arazi veya arsa tedariki ile ilgili olarak ivazlı veya ivazsız devir, temlik, kamulaştırma, satış vaadi sözleşmesi, intifa ve iştira hakkı, alım, satım, kira, geri alma, geri verme, ifraz, tevhid, tescil, cins değişikliği, rehin ve ipotek tesis ve terkini, ıslah ve değişiklik işlemleri ile bu işlemler dolayısıyla düzenlenen kâğıtlar,

2. Kredi verilmesi ile ilgili işlemler, bu konuda düzenlenen kâğıtlar ve kredi işlemleri nedeniyle her ne nam ile olursa olsun nakden veya hesaben alınan paralar,

Yatırımların bu maddede belirtilen süre içinde tamamlanmaması ve öngörülen amaç dışında kullanılması halinde, daha önce alınmayan vergi, resim ve harçlar, 213 sayılı Vergi Usul Kanunu hükümlerine göre gecikme faizi ve ağır kusur cezası ile birlikte tahsil edilir.

Bu madde kapsamına giren işlemler hakkında 24.2.1984 tarihli ve 2982 sayılı Kanun hükümleri uygulanmaz.

Yatırım projesinin tamamının fizikî olarak hangi hallerde gerçekleşmiş sayılacağının ölçü ve esasları ile bu maddenin uygulanmasına ilişkin usul ve esaslar Maliye Bakanlığı ve Hazine Müsteşarlığının bağlı olduğu Devlet Bakanlığınca birlikte belirlenir.

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, madde üzerinde gruplar adına söz talebi var mı?..

ORHAN VELİ YILDIRIM (Tunceli) – Var efendim...

BAŞKAN – Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına, Sayın Yıldırım'ın söz talebi var.

Gruplar adına başka söz talebi var mı?..

ABDULLAH AYKON DOĞAN (Isparta) – Var efendim.

BAŞKAN – Sayın Doğan, zatıâliniz mi efendim?

ABDULLAH AYKON DOĞAN (Isparta) – Evet...

Gruplar adına başka söz talebi var mı; tabiî, süremizin ömrü kâfi gelirse!..

Buyurun Sayın Yıldırım.

CHP GRUBU ADINA ORHAN VELİ YILDIRIM (Tunceli) – Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; tasarının 5 inci maddesi üzerinde kısa bir görüş arz edeceğim. Bu vesileyle, Genel Kurula saygılar sunuyorum.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; tasarının 5 inci maddesinde 2464 sayılı Belediye Gelirleri Kanununa göre alınan vergi, resim ve harçlara da istisna getirilmiştir.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; o bölgede hizmet sunan belediyeler, zaten zor şartlar altında hizmet arz etmektedirler. Öyle belediyelerimiz var ki, personelinin maaşını dahi ödememektedirler. Nitekim, bunlardan Hakkâri Belediye Başkanımız, televizyon kanallarında, merkezî hükümetin malî bakımdan desteği olmadığı takdirde, belediyenin kapısına kilit vuracağını ilan etmişti.

Şimdi, bu Hükümet, bu belediyelere maddî açıdan gelir kaynağı sağlayacak yasal düzenlemeler mi getirdi ki, belediyelerin zaten kıt olan gelir kaynaklarına bu yönde de bir istisna getirmektedir... Kanaatimizce, bu, o bölgede hizmet veren belediyeler açısından son derece sıkıntı yaratacaktır. Bu konuda bir endişemiz vardır. Şayet, Hükümet, gelir kaynakları bakımından belediyelere gerçekten olanak yaratacak yasal düzenlemeler getirseydi, biz buna katılacaktık. Zaten, o bölgelerde, bu maddeden dolayı, yatırım yapacak işadamı sayısı az da olsa, yine, belediye gelirlerinde bir azalma söz konusudur.

Bu konudaki sakıncayı dile getirdik. Maddeye yine de olumlu oy vereceğiz. Bu vesileyle, Yüce Genel Kurulu saygıyla selamlıyoruz. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Sayın Yıldırım, teşekkür ediyorum efendim.

Doğru Yol Partisi Grubu adına, Sayın Doğan; buyurun.

DYP GRUBU ADINA ABDULLAH AYKON DOĞAN (Isparta) – Sayın Başkan, değerli arkadaşlarım; bir hususu özetlemek istiyorum. Aslında, bu yasa tasarısıyla getirilen teşvik, yeni bir husus değildir. 1984 yılının şubat ayında Parlamentomuzun kabul ettiği 2982 sayılı Yasayla, esas itibariyle, bu teşvikler, yatırımın yüzde 50'si tamamlanmak kaydıyla 1997 yılı sonuna kadar mevcuttu.

Şimdi, burada, Hükümete şunu sormak istiyorum: 2982 sayılı Yasa 1997 yılının sonunda yürürlükten kalktı, süresi bitti. Yasada diyor ki, yatırımların yüzde 50'si tamamlanmadığı takdirde, Maliye Bakanlığı, başında tanıdığı bütün teşvikleri cezalı olarak alacaktır. Halbuki, Hükümet, burada şunu yapmalıydı: Bu bölgelerdeki -2982 sayılı Yasa daha geniş bir bölgeyi kapsıyordu- bu teşvik sistemine devam etmeliydi ve bu konuda da, Plan ve Bütçe Komisyonunda, Hükümetin tasarısı olmamakla beraber, Sayın Karayalçın tarafından verilmiş bir kanun teklifi de vardı. Şimdi, sanki burada Hükümet, kamuoyuna buradan sesleniyor, ben size bu konuda yeni bir teşvik getiriyorum... Hayır. Hükümet, bu yasa tasarısıyla, mevcut teşviki, 1997 yılı sonuna kadar devam eden teşviki daraltıyor. İki şekilde daraltıyor. Birincisi; 2982 sayılı Yasanın kapsamı daha geniştir.

MALİYE BAKANI ZEKERİYA TEMİZEL (İstanbul) – Neresi genişti?!

ABDULLAH AYKON DOĞAN (Devamla) – Daha geniştir kapsamı; çünkü, kalkınmada öncelikli yörelerdeki yatırımları kapsar. Burada ise -bakın 5 inci maddeye- olağanüstü hal bölgesindeki 11 ili kapsıyor; bu, bir. İkincisi, 2982 sayılı Yasada diyor ki, yatırım yüzde 50'si fiziken tamamlandığı takdirde, ben bu teşvikleri uygularım. Bu yasa tasarısında ne diyor -bakıyorum, okuyorum-  yatırım beş yıl içinde tamamlandığı takdirde ben bu teşvikleri uygularım. Nedir bu teşvikler: Birincisi, işte, arazi temininde Emlak Vergisini, diğer belediyelerin aldığı vergileri almamak; ikincisi, banka faizlerini almamak, damga resmi gibi harçları almamak.

Yani, burada, 1984 yılında getirilip yasayla, 1997 yılı sonuna kadar uygulanan yasayla bunu mukayese etmek mecburiyetindeyim; çünkü, burada bir geri gidiş var. Burada şunu teklif ediyorum Hükümete...

AGÂH OKTAY GÜNER (Ankara)  – Neler geri gitmiş?

ABDULLAH AYKON DOĞAN (Devamla) – Şunun için: 1997 yılı sonuna kadar uygulanan yasada, süre içinde yatırımın yüzde 50'si tamamlanırsa bu teşviklerden yararlanır ve geriye doğru bir işlem yapılmaz deniliyor. Getirilen yasa tasarısında ise, yatırımın yüzde 100'ünün tamamlanması şartını koşuyor ve beş yıl içinde.

MALİYE BAKANI ZEKERİYA TEMİZEL (İstanbul) – Bir an önce bitsin, fena mı? Bitsin diye yapıyoruz.

ABDULLAH AYKON DOĞAN (Devamla) – Değerli arkadaşlarım, şu hususu belirtmek istiyorum: Burada, teşvik sisteminde, iki noktada geriye giden bir tasarıyı, bu Parlamentonun, kamuoyuna "işte, efendim, biz teşvik getiriyoruz; bununla, doğuda şunlar olacak, bunlar olacak" şeklindeki takdimine katılmak mümkün değildir.

Ben, bunları, burada, şunun için açıklıyorum: 1984 yılında getirilen tasarı, o zamanki ANAP Hükümetinin tasarısıdır. Yani, Anavatan Partisine şunu sormak istiyorum: Sizi, 1984 yılındaki noktanızdan, hangi güç, hangi saik bu noktaya getirmiştir?

REFİK ARAS (İstanbul) – Yok öyle şey...

ABDULLAH AYKON DOĞAN (Devamla) – Önemli olan budur.

Değerli arkadaşlarım, bir de şu vardır: Teşvik, daha şekillendirilmeli, daha zenginleştirilmelidir. 1984 yılında yaptığınız teşvikler bu illeri nereye getirmiştir ki, siz, bugün, bu teşvikleri belli noktalarda geri plana çekiyorsunuz?

Değerli arkadaşlarım, tabiî, bu yasa tasarısının temelinde katılmadığımız iki ilkesi vardır. 1970'li yıllarda teşvikler ilçe bazında uygulanmıştır. Türkiye'nin idarî temel esası ilçedir. İl bazına oturtulmuş bir teşvikle, çok önemli olan bu sorunu çözemezsiniz. 5 inci maddeyi dikkatle okuyunuz. Daha ileri düzeydeki bu nevideki teşvikler bu illerde bir şey yapmadı. Niçin yapmadı; aynı teşvikler, teşvik almak kaydıyla, gelişmiş yörelerde de vardır; yani, bunun bir diskriminasyon özelliği de yoktur. Ben, gelişmekte olan bu 11 ilde bu teşvikleri sağlıyorum... Ben, pekala, gelişmiş bir yörede teşvik belgesi verdiğim zaman da bunları sağlıyorum. Yani, bunun bir ayrıcalığı nerededir; ayrıcalığı da yoktur; ama, gelinmiştir, burada, mevcut sistemi yüzde 50 daha geriye doğru çeken bir 5 inci madde getirilmiştir. Bunu, bir önergeyle düzeltme imkânımız vardır; "yatırımın yüzde 50'sini tamamlamak kaydıyla" denilebilir. Niçin bunu söylemek istiyorum; çünkü, Maliye Bakanlığı, şimdi, eski sistemle yeni sistem arasında yatırımcıları takip etmek mecburiyetindedir. Eğer, yüzde 50 şartını getirirseniz, daha önceki yatırımlar da bundan... Hatta, bir de geçici hüküm uygulamak lazımdır. Buradaki beş yıllık süreyi, 1996'da başlamış olan yatırıma da uygulamak lazımdır; çünkü, burada, siz, yeniden bir beş yıllık süre veriyorsunuz. Daha önceki yatırımda, adamın, yüzde 50'yi tamamlamadığını -eski şartlarda- burada, uygulanmadı diye cezalandıracaksınız şimdi... Yani, bu sistemde, iki noktada bir düzenleme yapmak gerekmektedir; bunu, Yüce Meclisin takdirine sunuyorum.

Değerli arkadaşlarım, tabiî, Türkiye'nin bu kalkınma meselesi, bu illerdeki sorun, yetişmiş insan sorunudur, buralarda yatırımcı müteşebbisi bulma sorunudur ve buralarda, gelişmiş yörelerden birtakım yatırımcıları bu illere götürme yerine, buralarda yetiştirmek mecburiyetindeyiz; Hükümet bu tedbiri almalıdır, bir.

İkinci husus, şehir altyapısı ve konuttur. Siz, devlet olarak, hükümet olarak, altyapısını tamamlamamışsınız, konut imkânlarını sağlamamışsınız, insanların oturacak evi yok; orada, birtakım vergi istisnalarıyla, teşviki hayal ediyorsunuz; bu da mümkün değildir.

Üçüncü olarak, şehir altyapısı ve konut dışında, ülke altyapısına da bu illerin entegrasyonu gerekir. Bu, tamam mıdır; bu da yoktur. Ayrıca, teşvik sisteminde, bu illerde özellikle sektörel teşvikleri de teşvik etmek lazımdı. Şimdi, siz, her türlü yatırımı teşvik ediyorsunuz; sanayii de teşvik ediyorsunuz, tarımı da teşvik ediyorsunuz, hizmeti de teşvik ediyorsunuz. Halbuki, esas kalkınmayı, çok süratli kalkınmayı, birtakım önceliklerle, sektörel baza da indirmek lazımdı bu illerde; bu da yapılmamıştır.

Bu itibarla, 5 inci maddede getirilen teşviklerle, mevcut, 1997 yılı sonuna kadar uygulanan teşviklerden iki noktada geriye doğru bir gidiş vardır. Bu tasarıyı belki Komisyona çekebiliriz; bu nokta mutlaka düzeltilmelidir ve bu tasarının 5 inci maddesi, 2982 sayılı Yasaya paralel bir hale getirildiği zaman ve geçici bir maddeyle de, bu tasarı, 1984 yılından beri uygulanan, aynı mahiyetteki -aynı mahiyetteki yatırımlar orada da var, aynı mahiyetteki teşvikler orada da var- teşviklerle uygun bir hale getirildiği zaman, hem bürokratik işlemleri çözeriz hem de 1984'ten 1997'nin sonuna kadar gelmiş olan yatırımlar ne olacaktır; bu kanun çerçevesindeki birtakım soruları da, burada cevaplandırmış oluruz.

Bu eksiklikleri açıklamak üzere huzurlarınıza geldim. Ümit ederim ki, Hükümet ve Komisyon, gecenin şu vaktinde dahi olsa, bu konuya bir çare düşünecektir.

Teşekkür eder; hepinizi saygıyla selamlarım değerli arkadaşlar. ( DYP ve RP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Sayın Doğan, teşekkür ediyorum efendim.

Refah Partisi Grubunun görüşlerini ifade etmek üzere, Sayın Ahmet Doğan;  buyurun. (RP sıralarından alkışlar)

RP GRUBU ADINA AHMET DOĞAN (Adıyaman) – Muhterem Başkan, değerli milletvekili arkadaşlarım; Refah Partisi Grubu adına, işlemelerde vergi, resim, harç istisnasıyla ilgili madde üzerinde söz almış bulunuyorum.

Evet, yıllardır Doğu ve Güneydoğu Anadolu'nun, teşvikler, kalkınmada öncelikli iller, Doğu ve Güneydoğu Anadolu'daki insanımızın daha iyi imkânlara kavuşması için, bu kürsüde, çok güzel, cazip ifadeler, kanun teklifleri gelmiştir. Üzülerek görüyoruz ki, uzun yıllar bu işlerin edebiyatı yapılıyor; ancak, bölgeye intikal eden teşvikler yeterince yerine ulaşmıyor.

Daha önceki teşviklerde, özellikle Adıyaman üzerinde duracak olursak, maalesef, teşvikler Adıyaman'a yapılmış gibi gözüktü; fakat, başka bölgelerde, maalesef, tabiri caizse, devletin dolandırılarak, bu paraların başka yerlere sarf edildiği bütün kamuoyunun üzüntüyle şahit olduğu hadiselerdir.

Burada, her ne kadar, Doğu ve Güneydoğu Anadolu'ya yönelik sevindirici bir ifade olsa da, endişemi ifade etmek istiyorum. Bu konuda, Hükümetimizin, kanunu uygularken, meselelerin gerçek manada takipçisi olması gerektiği inancındayım. Eğer, takip edilmezse, bazı güzel ifadeler -üzülerek ifade etmek noktasındayız ki- yerine ulaşmıyor veyahut kâğıt üzerinde muameleler yapılıyor; sonuçta, yine gariban insanlarımızın sıkıntıları devam ediyor.

Adıyamanımızın bu kapsama alınmış olması, özellikle, Hükümetin kararına bağlı olmuş olması... Umuyorum ki, Bakanlar Kurulu, ilk vereceği kararda, Adıyaman ve diğer illeri de hemen kanunun kapsamına alacaktır; çünkü, Adıyaman, GAP bölgesinin sıkıntılarını göğüslemiş, komşu illeri için çok geniş mümbit arazileri su altında kalmış; ancak, yıllardır, maalesef, arzu edilen seviyede sulamaya yönelik çalışmalar yapılmadığı için; bir taraftan sulu tarıma geçileceği hasabıyla tütüne kota getirilmiş; Adıyaman'ın geçim kaynağı olan tütüne, 54 üncü Hükümet, gerçekten, çok geniş çapta, verebileceği en güzel fiyatı verdiğinden, büyük bir çoğunluğu tütün üretimine yönelmiş olan vatandaşlarımız "acaba bu sene tütüne kota uygulanacak mı" diye büyük bir endişenin içerisindedir.

Öte yandan, bu senenin sonuna kadar, mülkî amirler, güvenlik kuvvetleri ve eğitim personeli için Adıyaman'da Türk Hava Yollarının uygulamış olduğu indirimli uçuş muamelelerinin, bu sene uygulanamayacağı şeklindeki bir duyum, maalesef, Adıyamanlı kardeşlerimizi büyük bir üzüntüye sevk etmiştir. Umuyoruz, Adıyaman'da yeni havaalanı belki bir ay sonra açılacak. Turizm açısından Adıyamanımızın yeni havaalanına kavuşmuş olması yatırımları teşvik edeceği için, bu konudaki uygulamanın da, yine tatbik edilmesinde büyük fayda görüyorum.

Değerli kardeşlerim, şüphesiz, uygulanacak olan vergi muafiyetlerinin beş yılla sınırlı olmuş olması, yatırımların bitmemesi halinde yatırımcıları büyük bir sıkıntıya düşürebilecektir. Adıyaman bu yatırımlardan istifade ettiği takdirde, şüphesiz, gelişmekte olan ilimizin, bu sahada yapılmış olan bu teşvikten istifade etmesi, elbette, diğer bölge illerimizin insanını sevindirdiği gibi, Adıyamanımızı da mutlaka memnun etmiş olacaktır. Bu bakımdan, 55 inci Hükümetin getirmiş olduğu bu düzenleme, evet, tatmin edici olmasa da, yeterli olmasa da, bugün, bir başlangıç olarak kabul etmekte fayda mütalaa ediyor ve bu sahada, hassasiyetle, yatırımların teşviki için, diğer iyileştirmeleri de getirerek, gerçekten, Doğu ve Güneydoğu Anadolu insanımızın, yıllardır, mutluluğu, huzuru, hasretle çektiği hizmet imkânlarını insanımızın ayağına götürmek durumundayız.

Zaman zaman, bu kürsüde, birbirimizi tenkit etme sadedinde, sen yaptın, ben yapmadım, siz yapsaydınız, öbürü yapsaydı... Şunu açıkça ifade etmek durumundayız; birbirimizi, sen yaptın, ben yapmadımdan çok, üzücü bir noktadayız ki, şu teşviklerin kapsamına girmeyen, Erzincan gibi, Elazığ gibi, Malatya gibi, Sıvas gibi, Kilis gibi illerimiz, neden girmedim diye büyük bir sıkıntı içindedirler.

Demek ki, yalnız Doğu ve Güneydoğu Anadolu değil, diğer bölgelerde de, ilçeler bazında hadiseyi incelediğiniz zaman -bir Balıkesir'in Kepsut'unda da, Dursunbey'inde de- gittiğiniz zaman göreceksiniz ki, tıpkı Doğu ve Güneydoğu Anadolu'daki ilçeler gibi sıkıntı yaşayan köylerimiz, ilçelerimiz var. Öyleyse, biz, parlamenter olarak, birbirimizi itham etme yerine, meselenin, hakikaten, bu milletin bizden beklediği hizmeti vermenin yarışı içerisinde olmak durumundayız. Bu bakımdan, işletmelere verilecek olan resmî harç istisnaları, inşallah, yatırımları teşvik edici olacaktır.

Bu duygularla, hepinize saygılar sunuyorum. (RP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Sayın Doğan, teşekkür ediyorum.

Gruplar adına başka söz talebi var mı efendim? Yok.

Kişisel söz talebinde bulunan üyelerimiz, Sayın Polat, Sayın Ayhan, Sayın Emmioğlu, Sayın Yarbay.

Sayın Aslan Polat, buyurun efendim.

ASLAN POLAT (Erzurum) – Sayın Başkan, söz sıramı Sayın Emmioğlu'na veriyorum.

BAŞKAN – Sıranızı Sayın Emmioğlu'na veriyorsunuz...

Sayın Emmioğlu, üçüncü sıradan birinci sıraya geliyorsunuz... Yani, söz sırasında birinci sıraya gelmek iyi de, milletvekilliği sırasında birinci sıra daha iyi herhalde.

Sayın Emmioğlu, buyurun. (RP sıralarından alkışlar)

KAHRAMAN EMMİOĞLU (Gaziantep) – Sayın Başkan, sayın milletvekili arkadaşlarım; 392 sıra sayılı kanun tasarısının 5 inci maddesiyle ilgili kişisel görüşlerimi arz edeceğim; bu vesileyle, sizleri saygıyla selamlıyorum.

Hiç yoktan iyi olan bir tasarı bu tasarı; olağanüstü hal bölgesi ve kalkınmada öncelikli yörelerde uygulanması düşünülüyor; ancak, meselenin, böyle daraltılması yerine, Cevat Ayhan ve Ertan Yülek arkadaşlarım da arz etmişlerdi -ki, bunlar da, benim gibi, eski teşvik uygulama genel müdürü olan arkadaşlarımızdır veyahut da Genel Müdürlükte çalışmış arkadaşlarımızdır; yani, bir noktada, kökten, teşvik uygulamacıyız- bunların, artık, il bazında alınması doğru değil. En büyük yanlışlık, bize göre, bu teşvikin il bazında yapılmasıdır. İl bazı yerine, ilçe ve il merkezi olarak bunların tasnif edilmesi, daha doğrusu, ilçe ve il merkezlerinin sosyoekonomik durumlarının objektif kriterlerle tamamen tayin edilmesi ve burada da, bu objektif kriterlerdeki rakamların müzakeresi lazım gelirdi diye düşünüyorum. Mesela, Gaziantep, il merkezi olarak fevkalade gelişmiştir; ancak, biraz uzağında bulunan Araban, Yavuzeli, Kargamış gibi ilçelerimiz, hakikaten, ortaçağdan kalma görüntüler arz etmektedir, gelişmişlik durumu fevkalade zayıftır. İşte, bundan dolayıdır ki, artık, il bazındaki teşvik tedbirleri hususunu kaldırmamız ve mutlaka ve mutlaka ilçe bazına gelmemiz gerekiyor.

5 inci maddede, vergi, resim ve harç istisnalarının hangi kâğıt ve paralara uygulanacağı belirtilmiş. Oysa, dikkatle incelenirse ve geçmiş tetkik edilirse, bunların hiçbirisi de yeni değildir. Değerli arkadaşımız Aykon Doğan Bey bu konuda yeterli bilgiyi verdiği için, ben, tekrar zamanınızı almak istemiyorum ve maalesef, yeni bir şey getirilmiyor, hatta geriye gidiliyor. Bunun da düzeltilmesinde fayda olduğu kanaatindeyim.

Uygulamada, teşvikin esası, ucuz krediden geçmektedir; hepimiz biliyoruz. Yalnız, bu kredilerin gayesine uygun şekilde kullanılması çok mühimdir. Geçmişte verilen ucuz krediler, namuslu kontrolörlerin bulunmaması sebebiyle kontrol edilememiş maalesef ve yerinde kullanılmadığından dolayı da, verilen teşvikler hiçbir işe yaramamıştır. Bugün, Diyarbakır'a gittiğiniz zaman çok çeşitli fabrika binaları görürsünüz; ama, hiçbirisinin tamamlanmadığını, biraz daha tetkik ettiğiniz zaman, kredilerinin de alınmış olduğunu görürsünüz. Tabiî, işin ahlakî yönünü ihmal edersek, her teşvik, devleti soymanın bir alanı haline, maalesef, gelmektedir.

Şeffaflaşmayı sağlayan hükümler getirmeyip, işlerin, bakanlıkların kapalı kapıları arkasında yürütülmesi halinde, maalesef, her teşvik istismar edilmektedir. Bu sebeple, uygulamaya ilişkin usul ve esasları belirleyen yönetmelik veya tebliğlerin, bu hususu göz önüne alarak, gereken şeffaflaşmayı ve konuların, her şekilde, efkârı umumiyenin bilgisine arz edilmesi gerekmektedir. Aksi halde, bütün teşvikler istismara müsaittir.

Bir de, genel olarak, verilen teşviklere bakıldığında -ileriki maddelerde de belirtildiği gibi- çok ileri derecede teşvik sayılabilen arsa verilmeksi hususu vardır. Aslında, şurada ifade edilmesi lazım geliyor ki, bu gibi yerlerde arsa verilmesiyle hiçbir mesele halledilmez. Esas olan, organize sanayi bölgelerinin kurulmasıdır ve altyapılarının tesisidir. Eğer bunlar yapılmazsa, neticede, teşvikin hiçbir kıymeti harbiyesi olmamaktadır.

Diyorum ki, bu tasarıyı, gerçekten, yeniden bir gözden geçirmeye almalı, bunu objektif kriterlerle bütün ülke sathına yaymalı ve bu ülkenin en önemli yaralarından bir tanesi sarılmalıdır.

Hepinize teşekkür ediyorum.

BAŞKAN – Sayın Emmioğlu, teşekkür ediyorum.

Sayın Ayhan, buyurun efendim.

CEVAT AYHAN (Sakarya) – Konuşmayacağım Sayın Başkan.

BAŞKAN – Peki efendim.

Sayın Polat, konuşacak mısınız efendim?

ASLAN POLAT (Erzurum) – Evet Sayın Başkan.

BAŞKAN – Efendim, Sayın Polat'ın konuşmasının sonuna kadar süre uzatımını teklif ediyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

Sayın Polat, buyurun.

ASLAN POLAT (Erzurum) – Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Kanun tasarısının bu maddesinde "31.12.2002 tarihine kadar uygulanmak üzere" diye bir bahis var; yani, bu kanun, beş yıllık bir süre için yürürlükte kalacak.

Biraz önce, gerek Sayın Kahraman Emmioğlu'nun gerek sayın DYP sözcüsünün de belirttikleri gibi, burada çok önemli bir teşvikle gelmiş değiller. Mesela, arsa tedarikiyle ilgili olarak ivazlı veya ivazsız devir, temlik, kamulaştırmalarla ilgili birtakım muafiyetler söylüyorlar. Zaten, teşviklerin geldiği doğu bölgelerinde çok ucuz olan arsa fiyatları önemli bir gelir getirmiyor.

Burada esas olan, benim üzerinde konuşmak istediğim konu şu: Müddet azdır; 2002 yılına kadar olan müddet, gerçekten, bu yatırımlar için az bir süredir. Yani, bir vatandaş gelmiş, burada bir yatırıma başlamış ve 2002 yılına kadar da bu yatırımını bitirememişse, bunun bütün yaptıklarını, sanki bir cezaymış gibi geriye almak yanlıştır. Yalnız, şu doğrudur: Doğu Anadolu'da bizi en çok üzen, "doğuda yatırım yapacağım" diye kredi alan birtakım müteşebbisler, bu kredileri, doğuya değil de, güneydoğu, Marmara ve Ege gibi bazı başka bölgelere götürüyorlar; o bölgelerde yatırım yaptıkları zaman, doğu bölgeleri krediden mahrum duruma geliyorlar. İşte, bunların üzerine gidilmesi, bunların üzerinde her türlü cezanın uygulanması doğrudur. Yalnız, doğru olmayan nedir; Türkiye'de en geri kalmış bölge olan -biraz önceki konuşmalarda belirttik- işçi verimliliği az olan, işçi verimliliği az olduğu için aynı işi yapan batıdaki bir işyerine göre daha fazla işçi çalıştıran, daha fazla emek yoğun olan ve dolayısıyla da daha pahalıya mal üreten bu müesseselerde "yatırımlar noksan kaldı, zamanında bitmedi" diye, bunları cezalandırır gibi, hem de cezalarla bu paraların geriye alınmasını doğru bulmadığımızı belirtmek istiyoruz. Bu konuda da verilmiş bir iki önergemiz var. Eğer, tasvip buyurursanız, bu süreyi 2005 veya 2010 yılına kadar uzatmakla ilgili bir önerge verdik. Tabiî, bütün bu önergeleri vermemizdeki gaye... Sayın Bakanımızın ve bilhassa, Plan ve Bütçe Komisyonu Başkanımızın bize verdiği sözlü taahhüde göre, Erzurum İlinin de kararnameye gireceği ümidiyle konuşuyoruz. Zaten, biz, kararnameye girmeyeceksek, bunları burada konuşmanın da bizim için çok büyük bir faydası olmaz; fakat, kendilerine olan büyük itimadımızla, inşallah bizim memleketimiz de bu kanun tasarısı kapsamına girer diye bunları konuşuyoruz. Yoksa, eğer, o kararnameye girmeyeceksek, zaten bunların çok da önemli bir konusu yok bizim için.

Şimdi, şunu söylemek ve bu maddede sözün neticesini şuna getirmek istiyorum: Müteşebbisleri, bilhassa, Doğu Anadolu'da yatırım yapmaya çekmek için, burayı cazibe merkezi yapmak lazım; yani, süreyi biraz daha artırmak lazım. Burada yatırım yapan birtakım müteşebbislerin bu yatırımlardan randıman aldıklarını, yurdun diğer yerlerindeki müteşebbislerin de görüp buraya gelmeleri lazım; bunun için de bir zaman gereklidir. Ayrıca Doğu Anadolu'da iklimin çok kısa olması sebebiyle, siz de kabul edersiniz ki, inşaat mevsiminin yedi sekiz aydan fazla olmaması sebebiyle, buralarda yatırımlar batıdan biraz daha uzun sürmektedir. Dolayısıyla, bu süreyi 2002 yılında tutmak, hakikaten doğu için kısadır, azdır. Eğer, burayı teşvik etmek, buralara birtakım yatırım yapmak istiyorsak, önergelerimizi kabul buyurursanız, 2005 veya 2010 yılına kadar; yani, beş değil de, sekiz veya on  senelik bir zaman istiyoruz sizden. İstenilen şey de yatırım yapmak için isteniyor, başka bir şey için değil. Ha, şunu yapın, daima takip edin: Eğer, "doğuda sanayi yapacağım" diye kredi almış da, bu krediyi doğuda kullanmayanlar varsa, bunların üzerine gidilsin, hep beraber gidilsin; bunu kabul ediyoruz.

Sonra bir konu daha var: Mesela, bugün, Doğu Anadolu'yu gezerseniz, bilhassa hayvancılık kredisiyle yapılmış olan entegre et tesislerinin hemen hemen tümünün kapalı olduğunu görürsünüz; hemen hemen bitmiştir, bitmek üzere olan yatırımlar, sırf birtakım kredi noksanlığından çalışmamaktadırlar. Şimdi, oralara gelip de çalışmayan, boş, yarı halde bulunan sanayi sitelerini gören insanlar yeniden bu sanayi tesislerini yapmak için buraya kolay kolay gelmezler; gelmeleri için özendirilmeleri lazım; özendirilmeleri için de teşviklerin biraz müsamahalı tutulması lazım diye düşünüyoruz.

Bir de şunu söylemek istiyorum: Buralarda organize sanayi sitelerine gerekli ehemmiyeti vermezsek, bu sanayiler buralarda gerçekleşmez. Erzurum'daki organize sanayi bölgesine gidin bakın, 50 civarında sanayi tesisi vardır, bunun 5 tanesi fabrikadır, 45 tanesi depodur; çünkü, buralarda fabrikalar çalışmamaktadır. Bir özel misal vereyim: Şu anda gazetelerde çok reklamı çıkan bir gaz firması, Erzurum yöresindeyken zarar ediyordu, fabrikasının şubesini İzmit'te kurunca, Türkiye çapında bir fabrika oldu. Bu da şunu gösteriyor ki, doğu bölgelerine yatırımların, böyle dar zamanla, baskıcı bir şekilde gelme şansı az bulunmaktadır. Sizlerden teker teker bizim ricamız, bu zaman dilimini biraz artırırsak, hiç olmazsa, buraya gelecek müteşebbisler, inşallah...

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

ASLAN POLAT (Devamla) – Bitiriyorum.

BAŞKAN – Sayın Polat, bu zaman dilimini ben mi artıracağım, Hükümetten mi istiyorsunuz?

ASLAN POLAT (Devamla) – Hükümetten de, sizden de.

BAŞKAN – Peki, buyurun.

ASLAN POLAT (Devamla) – Sayın Başkanım, vakit geçti, sizi bekletmek istemiyorum. Bütün niyetimiz, inşallah bu kanun çıkar, kapsamına, bizim Erzurum da, Doğu Anadolu da girer ve bu dar zaman da biraz uzar, hep beraber mutlu oluruz.

Bu kanunun çıkması için, gerek Maliye Bakanımızın gerekse Plan ve Bütçe Komisyonu Başkanımızın verdiği sözlere de sonsuz itimat ediyoruz, güveniyoruz. İnşallah mahcup olmayız.

Saygılar sunarım. (RP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Sayın Polat, teşekkür ediyorum.

Efendim, madde dört fıkradır. Fıkralarla ilgili çok sayıda önerge var. Önergeler olmasaydı, maddeyi oylayacaktım; ama, önergeler işleme tabi. Bu sebeple, bir işlem yapmamız mümkün değil.

Sayın milletvekilleri, alınan karar gereğince, kanun tasarı ve tekliflerini sırasıyla görüşmek için 21 Ocak 1998 Çarşamba günü saat 12.00'de toplanmak üzere birleşimi kapatıyorum.

Kapanma Saati: 00.05

XIII. – SORULAR VE CEVAPLAR

A) YAZILI SORULAR VE CEVAPLARI

1. – Konya Milletvekili Veysel Candan’ın, sekiz yıllık kesintisiz eğitime katkı için toplanan paralara ilişkin sorusu ve Millî Eğitim Bakanı Hikmet Uluğbay’ın yazılı cevabı (7/3950)

TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ BAŞKANLIĞINA

Aşağıdaki sorularımın Millî Eğitim Bakanı Sayın Hikmet Uluğbay tarafından yazılı olarak cevaplandırılmasını saygılarımla arz ederim.

                                                                                                              3.12.1997

                                                                                                          Veysel Candan                                      Konya

8 Yıllık Zorunlu Temel Eğitim Tasarısından bu tarafa kanunda öngörülen çeşitli vergiler alındığı bilinmektedir. Bugüne kadar da eğitime katkı olarak toplanan para miktarı yaklaşık 80 trilyon civarındadır. Ayrıca şahıs ve kurumların eğitime katkı amacıyla bağış olarak ödedikleri para yaklaşık 2 trilyondur. Bu sebeple;

1. Toplanan bu paralar nerede ve nasıl bekletilmektedir? Yatırıldığından bugüne kadar alınan nema miktarı nedir ve bu paraları ne zaman kullanmayı düşünüyorsunuz?

2. Okulların bina, elektrik, su ihtiyaçları ve diğer araç ve gereçler için şiddetle paraya ihtiyaç varken, hatta birçoklarının elektrik ve su bedellerini ilgili yerlere ödeyemezken, özetle mahallî darboğazda iken paraların işlevsiz bekletilmesi ne anlama gelmektedir?

3. Okullarda öğretmen açığının kapatılabilmesi için 200 bin civarında yeni öğretmene ihtiyaç duyulduğu bilinmektedir. Öğretmenlerimize daha fazla ek ücret ödeyerek ve lojman temin ederek biriken paraları zamanında ve yerinde kullanmak daha doğru değil midir?

                           T.C.                                                                                                                                      Millî Eğitim Bakanlığı                                            19.1.1998                                                                                 Araştırma, Planlama ve                                                                       Koordinasyon Kurulu Başkanlığı                                                                                                               Sayı : B.08.0.APK.0.03.01.00-022/176

Konu : Soru önergesi

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

İlgi :T.B.M.M. Başkanlığının 11.12.1997 tarih ve A.01.0.GNS.0.10.00.02-7/3950-9748/9861 sayılı yazısı.

Konya Milletvekili Veysel Candan’ın “Sekiz yıllık kesintisiz eğitime katkı için toplanan paralara ilişkin” yazılı soru önergesinde yer alan soruların cevapları aşağıda belirtilmiştir.

1. 4306 sayılı Kanun uyarınca sekiz yıllık kesintisiz ilköğretim uygulaması ile ilgili yapılan bağış ve yardımlar; Millî Eğitim Bakanlığı adına açılan Ziraat Bankası Merkez Şubesindeki 3388.9 numaralı, Türkiye Halk Bankası Merkez Şubesindeki 64000010 numaralı hesaplarda toplanmakta, bu paralar özel tasarruf mevduatı gibi nemalandırılmaktadır.

Yapılan bağış ve yardımlardan banka hesaplarına 26.12.1997 tarihi itibariyle 2 117 694 701 819 lira intikal etmiştir. Bunun 1 458 559 263 000 lirası bankalarca, 659 135 438 819 lirası ise kişi ve kuruluşlarca bağışlanmıştır. Bunlardan 334 535 133 153 lira nema sağlanmıştır.

Eğitime katkı payı olarak Maliye Bakanlığınca Merkez Saymanlık Müdürlüğü hesaplarına 4.11.1997 tarihinde 3 503 072 341 000 lira, 28.11.1997 tarihinde 13 657 427 858 000 lira, 26.12.1997 tarihinde 15 925 501 196 000 lira olmak üzere toplam 33 086 101 395 000 lira aktarılmıştır.

Eğitime katkı payından 7 trilyon 165 milyar TL. bekleyen hakedişlere ödenmek, 3 trilyon 600 milyar lira da taşımalı ilköğretim giderlerinde kullanılmak üzere valiliklere gönderilmiştir. Yıl sonuna kadar 4306 sayılı Kanuna göre sağlanacak ödeneklerin harcanmayan kısmı 1998 yılında kullanılmak üzere yılı bütçesine devren gelir ve ödenek kaydolunacaktır.

2. 4306 sayılı Kanun gereğince 1998 yılında sağlanacak gelirler 1998 Yılı Bütçe Kanun Tasarısında yer aldığı şekliyle 290 trilyon 50 milyar lira olarak tahmin edilmektedir. Bu miktarın 2 trilyon lirasının cari giderlerde, 50 milyar lirasının transferlerde, 288 trilyon lirasının da yatırım giderlerinde kullanılması öngörülmüştür.

Yatırım harcamaları için planlanan ödenek; 1997 ve önceki yıllarda programa alınarak yapımına başlanan ilköğretim kurumları bina ve tesislerin ikmalinde ve öngörülen hedeflerin gerçekleştirilebilmesi için 1998 yılında yapımı kararlaştırılan ilköğretim kurumları bina ve tesisleri inşaatları ile bu kurumlar için gerekli makine-teçhizat alımlarında kullanılacaktır. Tesislerin yapılacağı yerler ve öncelikler, ödenek akışına göre değerlendirilerek belirlenecektir.

3. 4306 sayılı Kanunun Geçici 1 inci maddesinin (G) fıkrasına dayanılarak hazırlanan özel ödenek kayıt işlemleri, ödeneklerin dağılımı ve harcama yetkisi konularını kapsayan “4306 sayılı Kanun Uyarınca Sekiz Yıllık Kesintisiz İlköğretime İlişkin Özel Ödenek Uygulaması ve Bunların Harcanmasına İlişkin Esas ve Usuller” başlıklı müşterek karar, 24.10.1997 tarihinde yürürlüğe konulmuştur. Eğitime katkı payından yapılan harcamalar, Maliye Bakanlığı ile Bakanlığımız tarafından yürütülen “4306 sayılı Kanun Kapsamında Yapılacak Yapım, Hizmet ve Taşıma İşlerine İlişkin Harcamalarda Uyulacak Esas ve Usuller” çerçevesinde sürdürülmektedir.

Arz ederim.

                                                                                                        Hikmet Uluğbay                                                     Millî Eğitim Bakanı

2. – İzmir Milletvekili Atilla Mutman’ın, özel okulların ücretlerine ilişkin sorusu ve Millî Eğitim Bakanı Hikmet Uluğbay’ın, yazılı cevabı (7/3965)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki soruların, Millî Eğitim Bakanı Sayın Mehmet Sağlam tarafından sözlü olarak cevaplandırılması için gereğini arz ederim.

Saygılarımla.

                                                                                                          Atilla Mutman                                                       İzmir

Özel okullar her ne kadar özel olsalar da ticarî amaçtan önce sosyal amaç taşımalıdır. Ve hepsinin kuruluşu devlet desteğiyle olmaktadır. Bu nedenle onların da sosyal görevlerini öncelikle gözetmeleri gerekmektedir.

Hal böyle iken, ülkemizde özel okullar mal ve hizmet pazarlıyor gibi bir konum sergilemektedir. Bu durum çocuklarımızda derin psikolojik yaralar açabilir. Günümüzde özel okul sahipleri zam istedikleri zaman zam yapabilmekte, fiyat artışları enflasyonun çok üzerinde olabilmektedir.

1. Bakanlığınızın bu kontrolsüz gidişe dur diyebilecek çalışması veya yaptırımı var mıdır?

2. Bazı özel okullar, velileri bazı bankalarda hesap açtırmaya ve kredi sözleşmesi yapmaya zorlamaktadırlar. Ticaret hukukuna aykırı bu davranışları ve çocukları vasıta olarak kullanan bu dayatmacılığı nasıl ortadan kaldıracaksınız?

                          T.C.                                                                                                                                       Millî Eğitim Bakanlığı                                            7.1.1998                                                                                                   Araştırma, Planlama ve                                                                      Koordinasyon Kurulu Başkanlığı                                                                                                                Sayı : B.08.0.APK.0.03.01.00-022/39

Konu : Soru önergesi.

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

İlgi : a) T.B.M.M. Başkanlığının 20.6.1997 tarih ve A.01.0.GNS.0.10.00.02-6/576-7 350/19774 sayılı yazısı.

b)T.B.M.M. Başkanlığının 11.12.1997 tarih ve A.01.0.GNS.0.10.00.02-7/3965-7350/19774 sayılı yazısı.

c)M.E.B. Araştırma Planlama ve Koordinasyon Kurulu Başkanlığının 4.9.1997 tarih ve B.08.0.APK.0.03.01.00022/2196 sayılı yazısı.

İzmir Milletvekili Sayın Atilla Mutman’ın “Özel okulların ücretlerine ilişkin” ilgi (a) yazı ekinde yer alan sözlü soru önergesinin yazılıya çevrildiği ilgi (b) yazı ile bildirilmektedir.

Soru önergesine ilgi (c) yazımızlacevap verilmiştir.

Arz ederim.

                                                                                                        Hikmet Uluğbay                                                     Millî Eğitim Bakanı

                            T.C.                                                                                                                                     Millî Eğitim Bakanlığı                                              4.9.1997                                                                                                 Araştırma, Planlama ve                                                                        Koordinasyon Kurulu Başkanlığı                                                                                                              Sayı : B.08.0.APK.0.03.01.00-022/2196

Konu : Soru önergesi

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

İlgi : T.B.M.M. Başkanlığının 20.6.1997 tarih ve A.01.GNS.0.10.00.02-6/576-7350/19774 sayılı yazısı.

İzmir Milletvekili Sayın Atilla Mutman’ın “Özel okulların ücretlerine ilişkin” sözlü soru önergesi incelenmiştir.

1. Özel Öğretim Kurumlarında okuyan öğrenci ücretleri, “625 sayılı Özel Öğretim Kurumları Kanununun Bir Maddesinde Değişiklik Yapılmasına Dair 326 sayılı Kanun Hükmünde Kararnameye dayanılarak çıkartılan Özel Öğretim Kurumları Öğrenci Ücretleri Tespit ve Tahsil Yönetmeliği”nin 6 ncı maddesindeki;

a)Sağladıkları eğitim-öğretim imkânlarına,

b) Gelişmelere fırsat ve imkân verecek yatırımlara,

c) Hizmet yapılmak üzere sağlayabilecekleri gelirlere,

d) Personel ve işletme giderlerine,

e)Devlet İstatistik Enstitüsünün ilan etmiş olduğu o ildeki en son yıllık tüketici fiyat endeksleri esaslarına

göre kurumlarca belirlenmektedir.

Kurumlar ücretleri, bu esaslar kapsamında her yılın Mayıs ayının son iş gününe kadar resmî ilan yayınlama hakkı bulunan gazetelerde ilan etmekte ve bunların birer örneği İlçe Millî Eğitim, İl Millî Eğitim Müdürlüklerine incelenmek üzere gönderilmektedirler.

Bakanlığımız toplu olarak gönderilen kurum ücretlerini incelemektedir. Kanun ve yönetmelik hükümlerine aykırı ücret ilan edenler hakkında gerekli işlemler yapılmaktadır.

2. Bazı özel okulların velilerden bankalarda hesap açma ve kredi sözleşmesi yapmalarını istemeleri, tarafların karşılıklı olarak belirledikleri uygulamalardır.

Arz ederim.

                                                                                                        Hikmet Uluğbay                                                     Millî Eğitim Bakanı

3. – Edirne Milletvekili Ümran Akkan’ın, Çokal Barajı projesine ilişkin sorusu ve Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanı Mustafa Cumhur Ersümer’in yazılı cevabı (7/3998)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorumun Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanı Sayın Cumhur Ersümer tarafından yazılı olarak cevaplandırmasını arz ederim.

Saygılarımla.

                                                                                                          Ümran Akkan                                                       Edirne

DSİ XI inci Bölge Müdürlüğü faaliyet sahası içerisinde bulunup, bütün proje ve ön çalışması yine aynı müdürlük tarafından tamamlanan, Trakya yöresine ait arazilerin sulaması ve içme suyu ihtiyacının karşılanması amacı ile 1993 yılında ihalesi yapılan Çokal Barajı hiçbir gerekçe gösterilmeden DSİ XXV inci Bölge Müdürlüğü faaliyet sahasına dahil edilmiştir.

Çokal Barajının yapımının DSİ XI inci Bölge Müdürlüğünden alınarak, Balıkesir DSİ XXV inci Bölge Müdürlüğüne verilmesinin sebebi nedir?

                           T.C.                                                                                                                                      Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanlığı                                      19.1.1998                                                                                 Araştırma, Planlama ve                                                                       Koordinasyon Kurulu Başkanlığı                                                                                                               Sayı : B.15.O.APK.0.23-300-96/00775

Konu : Yazılı soru önergesi

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

İlgi : TBMMBaşkanlığının 22 Aralık 1997 tarih ve A.01.0.GNS.0.10.00.02-7/3998-9918/25532 sayılı yazısı.

Edirne Milletvekili Sayın Ümran Akkan’ın Sayın Başbakanımıza tevcih ettiği 7/3998-9918 esas no.lu yazılı soru önergesine ait bilgiler hazırlanarak ekte gönderilmiştir.

Bilgilerinize arz ederim.

                                                                                                     M. Cumhur Ersümer                                                  Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanı

Edirne Milletvekili Sayın Ümran Akkan’ın Yazılı Soru Önergesi Cevabı

(7/3998-9918 esas no.lu)

Soru : DSİ XI inci Bölge Müdürlüğü faaliyet sahası içerisinde bulunup, bütün proje ve ön çalışması yine aynı müdürlük tarafından tamamlanan, Trakya yöresine ait arazilerin sulaması ve içme suyu ihtiyacının karşılanması amacı ile 1993 yılında ihalesi yapılan Çokal Barajı hiçbir gerekçe gösterilmeden DSİ XXV inci Bölge Müdürlüğü faaliyet sahasına dahil edilmiştir.

Çokal Barajı’nın yapımının DSİ XI inci Bölge Müdürlüğünden alınarak, Balıkesir DSİ XXV inci Bölge Müdürlüğüne verilmesinin sebebi nedir?

Cevap :

DSİ Genel Müdürlüğünce Çokal Barajı (Gökbüvet Projesi) iller bazında ele alındığında;

Çanakkale İli hudutlarındaki, Gelibolu ve Kavak yerleşim bölgeleri ile, Ortaköy, Koruköy, Dirikköy ve Demirtepe’deki 2 nci Kolorduya bağlı birliklere içmesuyu, Evreşe, Kavak, Çokal, Yülüce, Süleymaniye, Şadıllı, Adilhan, Bayramiç, Kalealtı, Koruköy, Dirikköy, Demirtepe, arazilerine de sulama suyu getirecektir.

Bütün hizmetleri Çanakkale İl hudutlarındaki yerleşim yerlerine verecek olan barajın il koordinasyonu yönünden ödeneklerinin uygun şekilde çıkmasının takibi, koordinasyon kurulu toplantılarındaki yatırımları izleme raporlarının takibi Çanakkale Valiliği tarafından yapılmaktadır.

Sulama alanı ve baraj gövdesi Çanakkale İl hudutları içerisindeki Çokal Barajı taş, kum ve kil ocaklarının çalıştırılması ve bunlara alınacak ruhsatlar (dinamit patlatma ruhsatı, ocak işletme ruhsatı) ile kamulaştırma işleri Çanakkale Valiliği müsaadelerine tabi çalışmalar olarak ele alınmaktadır.

Mülkî idarenin Çanakkale Valiliğine bağlı Gelibolu Kaymakamlığında olması baraj emniyetinin de bu mülkî amirliklerce denetilmesini gerektirmektedir.

DSİ çalışmaları açısından ele alındığında;

Çokal Barajı (Gökbuvet Projesi) ile Balıkesir XXV inci Bölge Müdürlüğü görev sahalarında kalan Çanakkale ilindeki alanların sulanması hedeflenmektedir.

Projenin sulama inşaatı ile ilgili kesimi, DSİ Yatırım ve Uygulama Programında XXV inci Bölge Müdürlüğü tarafından yapılacak şekilde kayıt edilmiştir. Projenin tüm sulama sahası ve baraj gövdesinin inşaatı devam eden kısmı, şantiyeler, XXV inci Bölge Müdürlüğü hudutları içerisinde kalmaktadır.

Sonuç olarak;

İl Koordinasyonu, baraj emniyeti ve yatırımların izlenmesi bakımından Gökbuvet Projesi Çanakkale Valiliği hizmetleri içerisindedir.

Baraj gövde ve sulama sahası XXV inci Bölge hudutları içerisindedir. Bu durumda Edirne’den gelecek sanat sınıfı personeline bölge hudutları dışına çıkmaları nedeniyle daimi harcırah verme zorunluluğu ortaya çıkmakta ve bu da devlete külfet getirmektedir.

Gökbüvet Projesi, Çokal Barajı ve sulaması ile bir bütün projedir. Sulama işletmesi, işler bittiğinde Evreşe’den sevk ve idare edilecek sulama tahakkukları, sulama bakımları Evreşe’den yapılacaktır. Evreşe, Çanakkale İli hudutlarındadır.

Gerek idarî yönden, gerekse Bölge Müdürlükleri görev alanları yönünden Gökbuvet Projesinin Edirne XI inci Bölge Müdürlüğü tarafından yürütülmesinin ekonomik ve idarî açıdan olumsuzlukları görüldüğünden projenin tamamının yapılması DSİ XXV inci Bölge Müdürlüğüne verilmiş ve yukarıda sayılan olabilecek olumsuzluklar ortadan kaldırılmıştır.

4. – Trabzon Milletvekili Kemalettin Göktaş’ın, sekiz yıllık kesintisiz eğitime katkı amacıyla yapılan kampanyalara ilişkin sorusu ve Millî Eğitim Bakanı Hikmet Uluğbay’ın yazılı cevabı (7/3999)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın delaletlerinizle Millî Eğitim Bakanı tarafından yazılı olarak cevaplandırılması hususunda gereğinin yapılmasını saygılarımla arz ederim.

                                                                                                       Kemalettin Göktaş                                                   Trabzon

1. 8 Yıllık Kesintisiz Eğitim uygulamasına malî destek sağlamak amacıyla açılan bağış kampanyası ile şu ana kadar kaç TL. sı toplanmıştır?

2. Eğitime katkı payı adı altında bazı kamu hizmetlerinden yapılan kesintiler yoluyla hangi hizmetlerden kaçar TL. sı toplanmıştır.

3. Gerek bağış kampanyasından gerekse kamu hizmetlerinden kesinti yoluyla toplanan paraların tamamı ne kadardır, bu paralar şu anda nerededir veya nerelere harcanmıştır?

4. Bağış kampanyası için hangi bankalarda hesaplar açtırılmış ve bu hesaplarda ne kadar para toplanmıştır, bu paralar bankada bulunduğu sırada hangi işlemlere tabi tutulmuştur?

5. Toplanan paralarla şu ana kadar kaç ilköğretim okulu yapıldı, kaç ilköğretim okulunun kütüphane ve bilgisayar ihtiyacı karşılandı, bilgisayar alındı ise kaç tane alındı ve bu bilgisayarlar hangi okullara verildi?

                            T.C.                                                                                                                                     Millî Eğitim Bakanlığı                                            19.1.1998                                                                                 Araştırma, Planlama ve                                                                        Koordinasyon Kurulu Başkanlığı                                                                                                               Sayı : B.08.0.APK.0.03.01.00-022/177

Konu : Soru önergesi

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

İlgi : T.B.M.M. Başkanlığının 22.12.1997 tarih ve A.01.GNS.0.10.00.02-7/3999-99271/25540 sayılı yazısı.

Trabzon Milletvekili Sayın Kemalettin Göktaş’ın “8 Yıllık İlköğretim Uygulamasına İlişkin” yazılı soru önergesinde yer alan soruların cevapları aşağıda belirtilmiştir.

Sekiz yıllık kesintisiz eğitime yapılan bağış ve yardımlardan banka hesaplarına 26.12.1997 tarihi itibariyle 2 117 694 701 819 lira intikal etmiştir. Bunun 1 458 559 263 000 lirası bankalarca, 659 135 438 819 lirası ise kişi ve kuruluşlarca bağışlanmıştır. Bunlardan 334 535 133 153 lira nema sağlanmıştır.

Eğitime katkı payı olarak Maliye Bakanlığınca Merkez Saymanlık Müdürlüğü hesaplarına 4.11.1997 tarihinde 3 503 072 341 000 lira, 28.11.1997 tarihinde 13 657 427 858 000 lira, 26.12.1997 tarihinde 15 925 501 196 000 lira olmak üzere toplam 33 086 101 395 000lira aktarılmıştır. Özel ödeneğin bankalarda açılan vadeli hesaplara yatırılması, repo yapılması söz konusu olmadığı gibi mümkün de değildir.

Kanun uyarınca sekiz yıllık kesintisiz ilköğretim uygulaması ile ilgili yapılan bağış ve yardımlar; Millî Eğitim Bakanlığı adına açılan Ziraat Bankası Merkez Şubesinde 3388.9 numaralı, Türkiye Halk Bankası Merkez Şubesindeki 64000010 numaralı hesaplarda toplanmaktadır, bu paralar özel tasarruf mevduatı gibi nemalandırılmaktadır.

Eğitime katkı payından 7 trilyon 165 milyar TL. bekleyen hakedişlere ödenmek, 3 trilyon 600 milyar lira da taşımalı ilköğretim giderlerinde kullanılmak üzere valiliklere gönderilmiştir. Yıl sonuna kadar 4306 sayılı Kanun gereğince sağlanacak ödeneklerin harcanmayan kısmı 1998 yılında kullanılmak üzere yılı bütçesine devren gelir ve ödenek kaydolunacaktır.

4306 sayılı Kanun gereğince 1998 yılında sağlanacak gelirler 1998 Yılı Bütçe Kanun Tasarısında yer aldığı şekliyle 290 trilyon 50 milyar lira olarak tahmin edilmektedir. Bu miktarın 2 trilyon lirasının cari giderlerde, 50 milyar lirasının transferlerde, 288 trilyon lirasının da yatırım giderlerinde kullanılması öngörülmüştür.

Yatırım harcamaları için planlanan ödenek; 1997 ve önceki yıllarda programa alınarak yapımına başlanan ilköğretim kurumları bina ve tesislerin ikmalinde ve öngörülen hedeflerin gerçekleştirilebilmesi için 1998 yılında yapımı kararlaştırılan ilköğretim kurumları bina ve tesisleri inşaatları ile bu kurumlar için gerekli makine-teçhizat alımlarında kullanılacaktır. Tesislerin yapılacağı yerler ve öncelikler, ödenek akışına göre değerlendirilerek belirlenecektir.

Arz ederim.

                                                                                                        Hikmet Uluğbay                                                     Millî Eğitim Bakanı

5. – İstanbul Milletvekili Algan Hacaloğlu’nun, Bodrum Yalıçiftliği turizm bölgesindeki bazı arazilerin kamulaştırılmasına ilişkin sorusu ve TurizmBakanı İbrahim Gürdal’ın yazılı cevabı (7/4008)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Bodrum Yalıçiftliği Turizm Bölgesindeki bir bölüm arazinin kamulaştırılarak üçüncü şahıslara tahsisine ilişkin aşağıdaki sorularımın Turizm Bakanı Sayın İbrahim Gürdal tarafından yazılı olarak cevaplandırılması için gereğini saygılarımla arz ederim.

                                                                                                         Algan Hacaloğlu                                                      İstanbul

1. Bodrum Yalıçiftliği Turizm Merkezi sınırları içinde kaldığı belirtilen Kızılağaç Köyü Gerenköyü mevkiinde bulunan 1006, 1007, 1008, 1009 ve 1010 nolu parsellerin Kamulaştırma Kanununun 16 ncı maddesine göre Acele Elkoyma ve Tesciline karar verilmesi için TurizmBakanlığı adına 1006, 1007, 1009 ve 1010 nolu parsellerin tapuda sahibi olarak gözüken Recep oğlu Burhan Poturna aleyhine son günlerde Bodrum Asliye Hukuk Mahkemesinde dava açılmış mıdır?

2. Halen tapuda Burhan Poturna’ya tescilli olarak gözüken 1006, 1007, 1009 ve 1010 nolu parsellerin gerçek sahibinin 22.1.1993 tarihinden beri bir başka şahıs olduğu; ancak söz konusu arsaların son bir iki ay içinde, sahte nüfus kâğıdı tanzimi ve İstanbul Barosu avukatlarından birisinin sahte hüviyeti ile Tekirdağ noterliğinden bir vekaletname çıkartılmak suretiyle 9 gün ara ile, iki kez satılarak Burhan Poturna adına tapu siciline tescil ettirildiği; ancak bu açık sahtekârlıkla ilgili olarak arsaların gerçek sahibi olduğu belirtilen kişi tarafından 1997/737 dosya ile Bodrum Asliye Hukuk Mahkemesinde satışların iptali ve tapu kayıtlarının düzeltilmesi talebiyle dava açılarak tapuya şerh verildiği ve sahte belge tanzim ederek satanlar hakkında Bodrum Cumhuriyet Savcılığına suç duyurusunda bulunduğu; bu durum ve bilgiler şifahen ve yazılı halde Bakanlık Makamınıza ve Bakanlık ilgililerine iletilmiş olduğu belirtildiği halde, konunun ancak yüksek kamu yararı ve aciliyet gerektiren koşullarda kullanılan Kamulaştırma Kanununun 16 ncı maddesi çerçevesinde “Acele Elkoyma” kapsamına alınmasının gerekçesi nedir?

3. Kamuya 400-500 milyar TL.ya mal olacağı belirtilen kamulaştırmanın gerçekleşmesi halinde söz konusu alan kime tahsis edilecektir? Bu tahsis para karşılığı mı yoksa bedelsiz mi yapılacaktır? Bedelsiz yapılacaksa bunda kamu yararı var mıdır? Böyle bir işlem Anayasanın eşitlik ilkesine uygun olacak mıdır?

4. İlk tahsisin yapıldığı 1991 tarihinden bugüne değin söz konusu alanda hiçbir inşaat yapılmadığı halde, aradan geçen 7 yıl sonra, söz konusu arsaların mülkiyetinin sahtekarlıkla el değiştirildiğinin iddia ve dava edildiği ortamda yangından mal kaçırır gibi alelacele kamulaştırmaya gidilmesinin gerekçesi nedir?

                          T.C.                                                                                                                                       Turizm Bakanlığı                    17.1.1998                                                                                                              Hukuk Müşavirliği                                                                   Sayı :B.170.HKM.0.00.00.00/161-2019

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığı

Genel Sekreterliği

Kanunlar ve Kararlar Dairesi Başkanlığı

İlgi : A.01.0.GNS.010.00.02-7/4008-9969/25796 sayılı yazınız.

İlgi yazınız ekinde Müşavirliğimize gönderilen İstanbul Milletvekili Sayın Algan Hacaloğlu tarafından Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına verilen yazılı soru önergesi incelenmiştir.

Muğla-Bodrum Yalıçiftliği Turizm Merkezi sınırları içerisinde Kızılağaç Köyü Gerenkuyu mevkiinde, imar planında, “turizm tesis alanı ve günübirlik tesis alanı” olarak ayrılan alan 444 yatak kapasiteli 1 inci sınıf tatil köyü tesisi gerçekleştirmek üzere, 2634 Sayılı Yasa ve bu yasaya uygun olarak yürürlüğe giren Kamu Arazisinin Turizm Yatırımlarına Tahsisi Hakkındaki Yönetmelik uyarınca 14.6.1991 tarihinde, Aker Tur Turizm ve Tic. A.Ş. adına ön izin verilmiştir.

Firma 27.3.1993 tarihinde 5349 sayılı Turizm Yatırım Belgesini almıştır.

Turizm merkezine ulaşılacak yol veya servis yolu olmaması nedeniyle yol sorununun çözümlenmesine kadar firmanın kesin tahsis süresinin dondurulmuş olup, 1995 yılında bu alandaki imar planı kıyı revizyonu işlemleri tamamlanmış ve turizm merkezine ulaşım sağlanacak yol açılmıştır.

Firma bugüne kadar ön izin koşulları gereği 3 kez proje yaptırmış ve yatırımla ilgili olarak tüm yükümlülüklerini yerine getirerek TurizmYatırım Belgesini almıştır. Ayrıca yatırımcının ön izin gereği 1991 yılında Bakanlığımıza sunduğu teminat mektubu halen Bakanlığımızca muhafaza edilmektedir.

2634 Sayılı Yasanın 8 inci maddesi gereği turizm alan ve merkezleri içinde imar planı ile turizme ayrılan taşınmazlardan, mülkiyeti hazine ve ormana ait alanların tasarruf yetkisi, söz konusu yasa çerçevesinde Bakanlığımıza geçmekte, mülkiyeti gerçek ve tüzel kişilere ait olanlar ise Bakanlığımızca kamulaştırılarak hazine adına tapuya tescil edilmektedir.

Özel mülkiyete ait 1006, 1007, 1008, 1009 ve 1010 nolu parsellerin mülkiyet bütünlüğünün sağlanması ve plan amacı doğrultusunda işletme belgeli tesislerin gerçekleştirilmesinin temin edilmesi için 2634 sayılı yasanın 8 inci maddesi uyarınca 2942 sayılı yasa hükümleri çerçevesinde kamulaştırılması gerekmektedir.

Kamulaştırılmasına Bakanlık Makamının 28.4.1997 tarihli olurları ile karar verilen parsellerin kıymet takdirlerinin yaptırılarak düzenlenen Kıymet Takdir Komisyonu Raporunun gönderilmesi Muğla Valiliğinden istenmiştir.

Muğla Valiliğinin 7.3.1997 tarih ve 421 sayılı yazısı ekli Tapu Sicil Müdürlüğünün 6.3.1997 tarih ve 616 sayılı yazısında (Ek: 2)

1006 Sayılı Parselin Maliki                            Ahmet Şamil Tıslıoğlu

1007 Sayılı Parselin Maliki                            Ahmet Şamil Tıslıoğlu

1008 Sayılı Parselin Maliki                            Muzaffer Delibaş (Davalı)

1009 Sayılı Parselin Maliki                            Ahmet Şamil Tıslıoğlu

1010 Sayılı Parselin Maliki                            Ahmet Şamil Tıslıoğlu

olarak bildirilmiş olup, Muğla Valiliğince Bakanlığımız adına işlemler yürütülmüştür. (Ek: 3 Takdir Komisyonu Raporu)

1997 yılı bütçemizdeki ödeneğin kısıtlı olması nedeniyle söz konusu parsellerin taksitli kamulaştırılmasına Makamın 2.9.1997 tarih ve 6091 sayılı Olurları ile karar verilmiştir. (Ek: 4)

İlk taksit miktarı olan 23 515 053 000 TL. Sayıştay vizesinden geçerek 25.9.1997 ödeme emri ile Muğla Valiliği emrine gönderilmiştir. (Ek: 5)

Bu arada Bakanlığımıza yapılan başvurularda, mülkiyete ilişkin problemler ve davalar olduğu bildirilmiş, kamulaştırma işlemlerinin durdurulması istenmiştir.

Ancak Turizm Merkezinde imar planları yapılmış ve turizme ayrılmış yerlerdeki taşınmaz mallardan gerçek ve tüzel kişilere ait taşınmaz malların kamulaştırılması ve uyuşmazlıklarda dava ve takiplerin kamulaştırma kararına değil bedeline ilişkin yürütülüp sonuçlandırılması 2634 sayılı Kanunun 8 inci maddesinin amir hükmünün gereği olduğundan kamulaştırılan taşınmaz malların mülkiyetinin kişiler arasında çekişmeli olması, kamulaştırmayı yapan idareye husumet yüklemeyecektir. Taşınmazın idare adına tesciline mani değildir.

Bilgilerinize arz ederim.

                                                                                                          İbrahim Gürdal                                                                      Turizm Bakanı

6. – Tokat Milletvekili Ahmet Feyzi İnceöz’ün, Türk vatandaşlığına kabul edilmeyen Afgan göçmenlerine ilişkin sorusu ve İçişleri Bakanı Murat Başesgioğlu’nun yazılı cevabı (7/4019)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın İçişleri Bakanımız Sayın Murat Başesgioğlu tarafından yazılı olarak cevaplandırılması için delaletlerinizi saygılarımla arz ederim.

                                                                                                   Dr.Ahmet Feyzi İnceöz                                                               Tokat

Tokat-Yeşilyurt ilçemize devlet tarafından yaptırılan göçmen konutlarında ikamet eden Afgan göçmeni kardeşlerimizin gerekli yerlere müracaatları sonucu Türk vatandaşlığına kabul edilmiş olup nüfus cüzdanı çıkartılmıştır.

İsim listesindeki vatandaşların gerekli yerlere müracaat ettikleri halde Türk vatandaşlığına kabul edilmemişlerdir. Bunlardan bazı vatandaşlarımızın anne ve babaları kimliklerini almışken kendileri alamamışlardır, bazılarının da çocukları kimliklerini almışken kendileri alamamışlardır. Bu yüzden bu listedeki vatandaşlarımız mağdur durumdadırlar.

1. Bir grup Afgan göçmenine kimlik verilirken bunlara neden verilmemiştir?

2. Kimliklerin anne-babalara verilip, çocuklarına verilmemesi veya çocuklarına verilip anne-babalarına verilmemesi neye dayandırılmaktadır? Amaç nedir? Ayırım neye göre yapılmaktadır?

3. Bunlara da kimlik verilecek midir?

                           T.C.                                                                                                                                      İçişleri Bakanlığı                                                     16.1.1998                                                         Nüfus ve Vatandaşlık İşleri                                                                                             Genel Müdürlüğü                                                                                                                                              Şb.Md.: B050NÜV0080003.226/8006

Konu : Soru önergesi

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

(Kanunlar ve Kararlar Dairesi Başkanlığı)

İlgi : 26.12.1997 günlü ve A.01.0.GNS.0.10.00.02-10298 sayılı ve 7/4019 nolu yazınız.

Tokat Milletvekili Ahmet Feyzi İnceöz tarafından TBMM Başkanlığına sunulan ve Sayın Bakanımız tarafından cevaplandırılması istenilen yazılı soru önergesinin cevabı hazırlanarak ilişikte sunulmuştur.

Arz ederim.

                                                                                                       Murat Başesgioğlu                                                                    İçişleri Bakanı

Tokat Milletvekili Ahmet Feyzi İnceöz’ün Yazılı Soru Önergesinin Cevabı

Türk vatandaşlığına alınmalarını isteyen Afganistan uyruklu kişilerin, 403 Sayılı Türk Vatandaşlığı Kanununun ve Bu Kanunun Uygulanmasına İlişkin Yönetmelikte aranan şartları taşımaları, haklarında yaptırılan araştırma sonucunda güvenlik bakımından ve diğer hususlarda herhangi bir sakıncalarının bulunmaması halinde Bakanlar Kurulu Kararı ile Türk vatandaşlığına alınabilmeleri mümkündür.

Vatandaşlık mevzuatına göre, vatandaşlığa alınma şahsa bağlı bir hak olduğundan reşit kişilerin durumları ayrı ayrı, küçük çocukların durumları ise vatandaşlığa alınma talebinde bulunan babaya bağlı olarak incelenmektedir.

Bu nedenle;

1. Afganistan’dan gelen bu kişilerin göç vizesi ile gelmediklerinden göçmen olarak vatandaşlık talepleri mevcut değildir. Afganistan’ın içinde bulunduğu şartlar nedeniyle yurdumuza çeşitli yollardan değişik tarihlerde geldiklerinden kısa süreli ikâmet etmelerine izin verilmiş ve bir yabancı olarak 403 sayılı Türk Vatandaşlığı Kanununa göre vatandaşlığımıza alınma talebinde bulunmuşlardır. Dolayısıyla Türkiye’de kesintisiz beş yıl ikamet etmeyenlerin talepleri red edilmiştir.

2. Türkiye’ye birlikte gelen kişilerden, anne-babaya kimliklerinin verilmesi, çocuklarına verilmemesi veya çocuklarına kimlik verilip anne-babaya verilmemesi şeklinde herhangi bir uygulama mevcut değildir. Küçük çocukların işlemleri vatandaşlığa alınmasına isteyen babaya bağlı olarak yürütüldüğünden ayrı olarak hiçbir çocuğun işlemi red edilmemiştir.

3. Kanunda öngörülen şartları taşımadıklarından daha önce vatandaşlık talepleri red edilen kişilerin, daha sonra yeniden müracaat etmeleri üzerine yaptırılan araştırma ve inceleme sonucunda, gerekli şartları taşıdıklarının tespit edilmesi ve herhangi bir sakıncalarının bulunmaması halinde Bakanlar Kurulu Kararıyla vatandaşlığımıza alınabilmeleri mümkündür.

7. – Afyon Milletvekili Osman Hazer’in, Kütahya Vakıflar Şefliğinin şube müdürlüğüne dönüştürülüp dönüştürülmeyeceğine ilişkin sorusu ve Devlet Bakanı Metin Gürdere’nin yazılı cevabı (7/4032)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımı Devlet Bakanı Sayın Metin Gürdere tarafından yazılı cevaplandırılmasına delaletlerinizi saygı ile arz ederim. 19.12.1997

                                                                                                           Osman Hazer                                                                        Afyon

İlimizde Vakıflar Genel Müdürlüğü Kütahya Bölge Müdürlüğüne bağlı Vakıflar Şefliği vardır.İlimizde 2 adet vakıf işhanı, 1 adet vakıf yurdu ve 200 civarında vakıfların kiracısı bulunmaktadır. Bu sayı Kütahya dahil bölgeye bağlı bütün illerden fazladır. Buna karşılık şefliğin hizmetlerini dahi yürüteceği büro ve hizmete müteallik araç ve gereçleri bulunmamaktadır. Kiracılara ait muhasebe hizmetleri de ilimizde bu imkânsızlıklar içinde 2 memur tarafından yürütülmektedir. İlimizdeki Vakıflar Şefliğinin en kısa zamanda yaptığı hizmetler dikkate alınarak şube müdürlüğü haline dönüştürülmesi zaruriyeti vardır.

1. İlimizdeki Vakıflar Şefliği Şube Müdürlüğüne dönüştürülmesi düşünülüyor mu? Eğer böyle bir çalışma varsa ne aşamadadır?

2. Şeflik şu anda yurt binasında geçici olarak görev yapmaktadır. Burası için bir büro ne zaman tahsis etmeyi düşünüyorsunuz?

3. Büro malzemeleri için bölgeden ödenek talep edilmiştir. 1998 yılı bütçesinden talep edilen herhangi bir ödenek ayrıldı mı?

4. Yurt binasına ayrılan 10 dönüm arsa üzerinde yurt binası yapmayı düşünüyor musunuz?

5. Afyon Ulu Cami civarındaki kamulaştırılması gereken evlerin kamulaştırma işlemleri ne zaman bitirilecektir?

                          T.C.                                                                                                                                       Devlet Bakanlığı                                                    16.1.1998                                                            Sayı : B.02.0.010/04245

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

İlgi : TBMM Başkanlığının 29.12.1997 tarih ve A.01.0.GNS.0.10.00.02/10345 sayılı yazısı.

Afyon Milletvekili Osman Hazer’in tarafıma tevcih ettiği 7/4032 numaralı yazılı soru önergesi cevabı ekte sunulmuştur.

Bilgilerinizi ve gereğini arz ederim.

                                                                                                          Metin Gürdere                                                                       Devlet Bakanı

Afyon Milletvekili  Sayın Osman Hazer’in 7/4032 Esas Nolu Yazılı Soru Önergesi Cevabıdır

Kütahya Vakıflar Bölge Müdürlüğüne bağlı Afyon’da Şube Müdürlüğünün kurulması halinde, bütçeye ek malî yük getireceğinden, Vakıf hizmetlerinin şef tarafından yürütülmesi yeterli görüldüğünden, Afyon Vakıf Şefliğinin şube müdürlüğüne dönüştürülmesi mümkün olmamaktadır.

Bilgilerinizi rica ederim.

8. – Bilecik Milletvekili Bahattin Şeker’in;

– Bilecik İlinde tarım sektörü için gerekli olan gölet ve sulama yatırımlarına,

– Bilecik ve ilçelerine bağlı bazı yerleşim birimlerinin su sorununa,

İlişkin soruları ve Devlet Bakanı Mustafa Yılmaz’ın yazılı cevabı (7/4049, 4050)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki soruların Devlet Bakanı Sayın Mustafa Yılmaz tarafından yazılı olarak yanıtlanması için İçtüzüğün 96 ncı maddesince gereğini arz ederim. Saygılarımla. 19.12.1997

                                                                                                          Bahattin Şeker                                                                       Bilecik

Sorular : Bilecik İlimiz sanayi sektöründe yapılmış olan yatırımların yanısıra tarım sektöründe de büyük bir potansiyele sahiptir. Bu potansiyelin değerlendirilmesi için ne gibi çalışmalar yapılmaktadır? 1998 yılında programda olan sulama projeleri ve gölet inşaatları için ne kadar ödenek ayrılmıştır? Yeni gölet yapımı ile ilgili olarak mevcut su kaynaklarında yeni bir çalışma yapılmakta mıdır? Yeni bir gölet inşaası programa alınacak mıdır? Bilecik İli İnhisar ilçe sınırları içerisinde, daha önce yatırım programına alınan inşaası için gerekli malzemenin büyük kısmının sağlandığı Akkum köprüsünün yapımına ne zaman başlanacak ve bitirilecektir?

Ayrıca Bilecik İli Pelitözü Sulaması projesi içerisinde yer alan derivasyon kanallarında çalışma var mıdır? 1998 yılı içerisinde bitirilmesi düşünülmekte midir? Ayrılan ödenek nedir?

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın Devlet Bakanı Sayın Mustafa Yılmaz tarafından yazılı olarak yanıtlanması için İçtüzüğün 96 ncı maddesince gereğini arz ederim. Saygılarımla. 19.12.1997

                                                                                                          Bahattin Şeker                                                                       Bilecik

Sorular : Bakanlığınıza geldiğiniz günden itibaren köy hizmetleri ile ilgili olarak Bilecik İlinde ne gibi çalışmalar yapılmıştır? 1998 yılı içerisinde Bilecik’in köyleri ile ilgili olarak içme suyu problemlerinin çözülmesine yönelik ne gibi çalışmalar yapılmaktadır? Bilecik Merkez Koyunköy, Kavaklı; Bozüyük ilçesi Alibeydüzü, Darıdere, Revnak; Pazaryeri İlçesi Dülgeroğlu, Arapdede, Karadede; Osmaneli İlçesi Balçıkhisar, Gaziler, Borcak, Medetli; Gölpazarı İlçesi Taşçı Ahiler, Seyfiler, Kavak, Muratlar, Laçinler, Kasımlar, Şıhlar, Akçakavak, Bağışlar, Softalar, Küçüksusuz, Dokuz; İnhisar İlçesi Tozman; Söğüt İlçesi Geçitli köylerinin su şebekeleri için ne gibi çalışmalar yapılmaktadır? 1998 yılı programına alınacak mıdır?

                          T.C.                                                                                                                                       Devlet Bakanlığı                                                    15.1.1998                                                          Sayı : B.02.0.014/031-1134

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

İlgi : 29.12.1997 tarih ve A.01.0.GNS.0.10.00.02-10344 sayılı yazınız.

Bilecik Milletvekili Sayın Bahattin Şeker’e ait soru önergesindeki konular incelenmiştir.

Bilecik-İnhisar-Akköy-Akkum mahalle köprüsü 1995-1996 yıllarında sarj ihaleli inşaat olarak ek programa alınan köprünün projesinin olmadığı, zemin etüdü ve temel sondajı yapılmadığı, köprü tipinin seçilmediği, köprü bağlantı yollarının ve köprü yerinin tamamen İnhisar Belediyesi mücavir alanı içinde olması nedeniyle yaklaşım yollarının ve köprü yerinin istimlak konusunun halledilememiş olmasından dolayı ihalesi yapılamamıştır.

İl Müdürlüğünce 1998 yılı yapım programlarına içme suyu teklifi yapılmış ancak, bütçe imkânlarının sınırlı olması nedeniyle programa alınamamıştır. Yılı içerisinde ödenek ve imkânlar çerçevesinde bu köylerin içme suyu konusuna çözüm aranacaktır.

1998 yılı yatırım programında yer alan sulama projeleri ile gölet inşaatlarına ait liste ilişikte sunulmuştur.

Bilgilerinize arz ederim.

                                                                                                         Mustafa Yılmaz                                                                      Devlet Bakanı

Köy Hizmetleri Genel Müdürlüğü

Havza Islahı ve Göletler Daire Başkanlığı

Bilecik İli 1998 Yılı Yatırım Programı

Sektörü: Tarım                                                                                                Milyon TL.

Yerüstü Sulamaları                                                       1998 Yılı Yatırım Tutarı

1. Bilecik Merkez Bekdemir                                                                           3 900

2. Bilecik Merkez Karaçayırdamlar                                                                3 000

Yeraltı Sulamaları

1. Bilecik Gölpazarı Merkez                                                                           3 700

Sulama Göletleri

Bilecik Bozhüyük Dombayçayırı                                                                   1

Bilecik Bozhüyük Gökçeli                                                                              1

Bilecik Gölpazarı Dereliköy                                                                           1

Sektörü: Tarım                                                                                                Milyon TL.

Yerüstü Sulamaları                                                       1998 Yılı Yatırım Tutarı

Bilecik İnhisar Merkez                                                                                    1

Bilecik Merkez Elmabahçe                                                                              1

Bilecik Merkez Çavuşköy Karaağaç                                                               1

Bilecik Merkez Pelitözü                                                                                 22 000

Bilecik Merkez Selöz                                                                                      1

Bilecik Osmaneli Çerkeşli                                                                                40 000

Bilecik Osmaneli Oğulpaşa                                                                             1

Bilecik Pazaryeri Kayıdere                                                                             1

Bilecik Söğüt Ortaca                                                                                        1

Bilecik Osmaneli Oğulpaşa Gölet Konusu

Etüt raporu hazırlanarak uygun görülmüştür. Temel sondaj ve malzeme etüdleri yapılacak, alınacak sonuca göre göletin yapılıp yapılmayacağına karar verilecektir.

Bilecik Merkez Elmabahçe Gölet Konusu

Arpa Deresi üzerinde gölet yapılması düşünülmektedir. Konu ile ilgili olarak etüt raporu hazırlanmış ve uygun bulunmuştur. Temel sondaj ve malzeme araştırmaları yapılacak ve olumlu sonuçlar alınması halinde planlama çalışmalarına geçilecektir.

Bilecik Pazaryeri Gümüşdere Gölet Konusu

Etüt raporu hazırlanmış olup, değerlendirme aşamasındadır.

                                                                                                            Milyon TL.

                                                                                                   1998 yılı yatırım tutarı

HİS GÖLETİ

1. Bilecik Pazaryeri G. Dere                                                                        200

                                                                        İL TOPLAMI                 72 810            

9. – Bursa Milletvekili Ertuğrul Yalçınbayır’ın, Bursa ve İznik’e yapılan turizm yatırımlarına ilişkin sorusu ve Turizm Bakanı İbrahim Gürdal’ın yazılı cevabı (7/4081)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın yazılı olarak cevaplandırılmak üzere Turizm Bakanına yöneltilmesini saygılarımla arz ederim.

                                                                                                      Ertuğrul Yalçınbayır                                                                  Bursa

Sorular :

1. İnanç turizmi projesi kapsamında, Bursa ve İznik’in yeri nedir?

2. Termal ve sağlık turizminde, Bursa kaplıcaları özel projeler olarak değerlendirilmekte midir?

3. Bursa-Uludağ II. Gelişim Bölgesi projesinde Bursa Büyükşehir Belediye Başkanlığı ile yeterli diyalog sağlanmış mıdır? Bursa’nın kaynak suları ve pınarlarının bulunduğu kamu arazisinin turizm yatırımlarına tahsisi kararını gözden geçirecek misiniz?

4. Bursa-Orhaneli-Büyükorhan-Keles-Harmancık Dağ yöresinin makus talihini yenmek için yörede özel olarak yayla turizm projesi çalışmalarınız var mıdır.

5. Uludağ eteklerinde Alaçam yöresinde Alp dağları köylerine benzer köylerde kış turizmi merkezi özel projesi uygulanabilir mi? Konu ile ilgili etüt çalışmaları var mı?

                                 T.C.

                       Turizm Bakanlığı

                     Hukuk Müşavirliği                                                                 17.1.1998

    Sayı : B.170.HKM.0.00.00.00/160-2018

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığı Genel Sekreterliği

Kanunlar ve Kararlar Dairesi Başkanlığı

İlgi : A.01.0.GNS.010.00.02-7/4081-10085/25796 sayılı yazınız.

İlgi yazınız ekinde Bakanlığıma gönderilen Bursa Milletvekili Sayın Ertuğrul Yalçınbayır’a ait yazılı soru önergesi incelenmiştir.

1. – Bursa, üç büyük dine ait (Müslümanlık - Hırıstiyanlık - Musevilik) çok önemli eserleriyle, Bakanlığımızca yürütülen inanç Turizmi Projesi kapsamında büyük önem arz etmektedir.

Yine Bakanlığımızca hazırlanan inanç Turizm Envanteri kapsamında; 11 adet Müslümanlık, 3 adet Hırıstiyanlık ve 3 adet Musevilik olmak üzere toplam 17 eserle yer almaktadır.

İznik ise; Hırıstiyanlık alemince kutsal sayılan Konsül toplantılarının 1’incisinin yapıldığı Ayasofya ile dini açıdan önem taşımaktadır.

Bu nedenle, Konsül Sarayı ve Ayasofya Müzesinin Bakanlığımızca hazırlanan Çevre Düzenleme Projelerinin uygulanmasına, 1995 yılı bütçe olanaklarımız çerçevesinde 1 750 000 000 TL’lık katkı sağlanmıştır.

Ayrıca, ülkemizin inanç Turizmi Potansiyelinin tanıtımına yönelik olarak yerli ve yabancı basın mensupları, tur operatörleri ve ilgili çevrelerin katılımı ile gerçekleştirilen “Tanıtma Etkinliği” kapsamında Bursa ve İznik’in 1995 ve 1996 yıllarında tanıtımı gerçekleştirilmiştir.

2. – Sağlık ve Termal Turizmine yönelik çalışmalar Turizm Bakanlığının turizmin çeşitlendirilerek ülke sathına yayılması politikası içinde önemli bir yer tutmaktadır. Türkiye genelinde 31 adet termal merkez 2634 sayılı Turizmi Teşvik Kanunu uyarınca turizm merkezi ilan edilmiştir.

Bu kapsamda Bursa İlinde Osmangazi İlçe sınırları içinde bulunan “Bursa Kükürtlü Termal Turizm Merkezi” 7.12.1985 tarihinde ilan edilerek yürürlüğe girmiştir.

Bakanlığımızca ihale suretiyle yaptırılan “Termal Turizm Merkezleri Termal Su Potansiyeli ve İmar Planı Envanteri” çalışmasının 1 inci Grubunda Kükürtlü Termal Turizm Merkezi de yer almıştır. Termal Merkezin tamamı 2 nci derece doğal sit alanıdır.

Turizm Merkezindeki plan uygulamaları Bakanlığımızca 5.3.1996 tarihinde onaylanan 1/1000 ölçekli uygulama imar planı dahilinde yürütülmektedir.

Bakanlığımızca sağlık ve termal turizmin geliştirilmesine yönelik çalışmalar neticesinde nitelikli konaklama imkânı sunan, kür merkezleri ile entegre olan tesislerden oluşan termal merkezlerin yaratılmasına çalışılmaktadır.

3. – Bursa ili, Uludağ 2 nci Gelişim Bölgesi 4.7.1986 tarih ve 10792 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı ile Turizm Merkezi olarak ilan edilmiştir.

Merkezde planlama çalışmaları sonucunda turizm kullanımına ayrılan 300’er yatak kapasiteli 12 parsel, 2634 sayılı Turizmi Teşvik Kanunu ve bu kanunun 8 inci maddesine istinaden çıkartılan “Kamu Arazisinin Turizm Yatırımlarına Tahsisi Hakkında Yönetmelik” kapsamında 24.5.1991 tarihinden itibaren 7 kez ilan edilmiş ve bu ilanlar sonucunda 11 firmaya tahsis işlemleri gerçekleştirilmiştir.

Bu firmalardan 7’si ön izin koşullarını yerine getirmiş ve kesin tahsis işlemleri yapılmıştır. Diğer 4 firmaya ise Haziran 1997 tarihinden itibaren ön izinler verilmiştir. Müteşebbisler tarafından proje geliştirme çalışmalarına devam edilmektedir.

Söz konusu ilanlar Resmî Gazete’de ve günlük gazeteler aracılığıyla kamuya duyurulmuş ve hazırlanan şartnameler ilgili Belediye Başkanlıklarına gönderilerek bilgi aktarımı sağlanmıştır.

Bursa Büyükşehir Belediye Başkanlığından gerek, Uludağ 2 nci Gelişim Bölgesinin Turizm Merkezi olarak ilan edildiği 4.7.1986 tarihinden gerekse ilk ilan işleminin yapıldığı 24.5.1991 tarihinden bu güne kadar Bakanlığımıza kaynak suları ve pınarlarla ilgili hiç bir başvuru alınmamıştır. Sadece son kez 11 no.lu parselin yer aldığı 19 uncu ilan paketimize (11.8.1997 tarihli Resmî Gazete) ilgili Belediye Başkanlığının itirazı olmuş ve bu talep değerlendirmeye alınarak, yapılan müracaatlara rağmen hiçbir yatırımcıya arazi tahsisi işlemi gerçekleştirilmemiştir. Söz konusu bölgedeki tahsis işlemleri 11 parselle sınırlandırılmıştır.

Ayrıca Bursa’nın Kaynak suları ve pınarları ile tahsisli kamu arazileri aynı yerde bulunmamaktadır. Şöyle ki,

Kırkpınar su kaynaklarının kirlenmesi konusu daha önce 2 nci Gelişim Bölgesi imar yollarının açılması sırasında da Bursa İl Turizm Müdürlüğünce Bakanlığımıza iletilmiş, yapılan inceleme ve değerlendirme sonucunda BUSKİ tarafından yararlanılan Kırkpınar su kaynaklarının turistik tesis alanlarına göre topoğrafik olarak daha üst kotlarda ve turistik tesis alanlarından yeteri kadar uzakta olduğu, dolayısıyla kirlenmenin söz konusu olmayacağı belirlenmiştir. Buna rağmen, ileride 2 nci Gelişim Bölgesindeki turistik tesislerden dolayı her  hangi bir kirlenme meydana gelmemesi için su kaynakları bölgesinde gerekli önlemler alınacaktır.

İçmesuyu isale hattının parseller içerisinde kalan bölümü gerekli görüldüğü takdirde Uludağ Yatırımcıları Birliği tarafından parsel dışına kaydırılabilecektir.

İsale Hattının 2 nci Gelişim Bölgesi yol güzergâhı ile çakıştığı bölüm için, yolu açan Karayolları 14 üncü Bölge Müdürlüğünden, isale hattını koruyacak şekilde uygun bir yöntem kullanılarak yolun açılması Bakanlığımızca istenmiştir. Böylece isale hattına zarar verilmesi söz konusu olmayacaktır.

4. – Turizmin çeşitlendirilmesi, ülke düzeyine ve tüm yıla yaygınlaştırılması politikası çerçevesinde, çeşitli illlerin mevcut turizm potansiyelinin değerlendirilmesi amacıyla öncelikleri belirlenen bazı yatırım konuları, yıllık programlara alınarak bütçe ödeneklerimizle desteklenmektedir.

Bu doğrultuda, Yayla Turizmi Projesi de 1998 yılı yatırım programımızda ele alınacak ve Turizm Potansiyeli araştırması yapılacaktır.

5. – Bakanlığımızın Turizm Alan ve Turizm Merkezi ilan çalışmaları kapsamında, Bursa - Uludağ - Alaçam yöresinin Turizm Merkezi olarak ilan edilmesini takiben, planlama süreci de başlayacak olup, bu planlama çalışmaları, kapsamında söz konusu alanın kendi özellikleri de değerlendirilerek planlı gelişimi sağlanacaktır.

Bilgilerinize arz ederim.

                                                                                                                 İbrahim Gürdal

                                                                                                                 Turizm Bakanı

10. – Siirt Milletvekili Ahmet Nurettin Aydın’ın, Şirvan-Cevizlik -Hizan ve Ziyaret-Atabağ yollarına ilişkin sorusu ve Devlet Bakanı Mustafa Yılmaz’ın yazılı cevabı (7/4090)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın Devlet Bakanı Sayın Mustafa Yılmaz tarafından yazılı olarak cevaplandırılmasını delaletlerinizle arz ederim.

Saygılarımla.

                                                                                                                  Ahmet Nurettin Aydın

                                                                                                                                 Siirt

Sorular :

1. – TBMMPlan ve Bütçe Komisyonunda 1997 yılı bütçesinden Şirvan-Cevizlik-Hizan yolu yapımı, Pervari yeni yol güzergah yapımı, Ziyaret-Atabağ arası yol yapımı yatırımları için toplam 40 000 000 000 TL. ayrılmış idi. Köy Hizmetleri Genel Müdürlüğünün 1.5.1997 tarihli onayı ile 19 000 000 000 TL. ve 24.6.1997 tarihli onayı ile  19 000 000 000 TL. olmak üzere toplam 38 000 000 000 TL. Siirt İl Özel İdare Müdürlüğü emrine aktarılmıştır. Bu meblağlar söz konusu yatırımlara tahsis edildiği halde, bu yatırımlar için kullanılmış mıdır?

2. – Bu ödenekler Şirvan-Cevizlik-Hizan ve Ziyaret-Atabağ yolları ile Pervari yeni yol güzergah yapımı yatırımları için kullanılmadığına göre hangi yatırımlar için kullanılmıştır?

3. – Yerel yöneticilerin böylesine keyfi uygulama yapabilmeleri mümkün müdür? Bu uygulamayı yapan yöneticiler hakkında işlem yapmayı düşünüyor musunuz?

                                 T.C.

                       Devlet Bakanlığı                                                                   15.1.1998

              Sayı : B.02.0.014/031-1133

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

İlgi : 30.12.1997 tarih ve A.01.0.GNS.0.10.00.02-7/4090-10123/25859 sayılı yazınız.

Siirt Milletvekili Sayın Ahmet Nurettin Aydın’a ait soru önergesindeki konular incelenmiştir.

Siirt-Cevizlik-Hizan ve Siirt-Pervari yolları köy yolu ağımız dışında kaldığından herhangi bir yatırım yapılmamaktadır. Siirt-Baykan-Atabağı yolu ise tul olarak 20 Km uzunlukta olduğundan 40 000 000 000 TL. ile bir üniteye ulaşılamayacağı anlaşıldığından onun yerine Baykan-Atabağı beldesinin devamlı kullandığı ve daha kısa güzergâh olan Kurtalan-Bölüktepe köyünden Atabağı beldesine kadar ki 6 Km ile Kurtalan İlçesine bağlı Çalıdüzü 2 Km ve Toytepe 2 Km olmak üzere toplam 10 Km olarak ek programa alınarak yolların asfalt kaplaması yapılarak yol köyümüzün hizmetine sunulmuştur.

Bilgilerinize arz ederim.

                                                                                                                Mustafa Yılmaz

                                                                                                                 Devlet Bakanı

11. – Ankara Milletvekili Ersönmez Yarbay’ın, bazı vakıflara ilişkin sorusu ve Devlet Bakanı Metin Gürdere’nin yazılı cevabı (7/4069)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın Vakıflar Genel Müdürlüğünden sorumlu Devlet Bakanı Sayın Metin Gürdere tarafından yazılı olarak cevaplandırılmasına delaletlerinizi saygılarımla arz ederim.

                                                                                                        Ersönmez Yarbay                                                    Ankara

Sorular :

– Türk Demokrasi Vakfı

– Türkiye Uluslararası İlişkiler ve Stratejik Araştırmalar Vakfı

– Türkmeneli Vakfı

– Fiziksel Engelliler Vakfı

– Türkiye Diyanet Vakfı

– Ahmet Yesevi Vakfı

– Türk Dünyası Araştırmaları Vakfı

– Türk Güreş Vakfı

– Türkiye Sağlık ve Tedavi Vakfı

– Türk Ocağı Vakfı

– Anadolu Erenleri Kültür ve Sanat Vakfı

1. Sözkonusu vakıflar kaç yılında kurulmuştur? Kurucularının açık kimlikleri ve meslekleri nelerdir?

2. Sözkonusu vakıfların halen sahip oldukları menkul ve gayrimenkuller nelerdir?

3. Sözkonusu vakıfların haklarında açılan davalar var mıdır? Varsa konuları nelerdir? Sonuçlanan davalar varsa neticeleri ne olmuştur?

4. Sözkonusu vakıflar daha önceden Maliye Bakanlığından yardım almışlar mıdır? Almışlarsa yardım miktarları ve harcama yerleri nelerdir?

5. Sözkonusu vakıfların halihazırdaki mütevelli heyet üyeleri, yönetim kurulu üyeleri ve genel müdürlüklerinin açık kimlikleri ve meslekleri nelerdir?

6. Sözkonusu vakıfların kurulduğu yıldan itibaren önemli faaliyetleri neler olmuştur? Gerçekleştirmiş oldukları faaliyetlerle bütçeden yardımı hak etmişler midir?

                                 T.C.                                                                                                                                Devlet Bakanlığı      16.1.1998                                                                                                                           Sayı : B.02.0.010/04237                                                                               Konu : Yazılı Soru Önergesi

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığı Genel Sekreterliğine

İlgi : Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığının 30.12.1997 tarih ve A.01.0.GNS.0.10.00.02-

7/4096-10129/25866 sayılı yazısı.

Ankara Milletvekili Ersönmez Yarbay’ın Bakanlığıma tevcih ettiği ilgi yazı eki 7/4096-10129 sayılı yazılı soru önergesi cevabı ekte sunulmuştur.

Bilgilerinizi ve gereğini arz ederim.

                                                                                                          Metin Gürdere                                                      Devlet Bakanı

Türk Demokrasi Vakfı

S. 1. Sözkonusu vakıflar kaç yılında kurulmuştur? Kurucuların açık kimlikleri ve meslekleri nelerdir?

C. 1. Ankara 3 üncü Asliye Hukuk Mahkemesinin 29.1.1987 gün, E : 1987/33, K : 1987/32 sayılı kararı ile kurulmuştur.

Vakfın Kurucuları : Bülent Akarcalı, Üstün Ergüder, Altemur Kılıç, Güneş Taner, Nurettin Koçak, Mehmet Gök, Ali Lütfi Karaosmanoğlu, Ahmet Ateş Aykut, Mahmut Ersin Kalaycıoğlu, Aycan Çakıroğulları, Muammer Yılmaz, Asım Altuğ, Mehmet Necat Eldem, Şarık Tara, İsmail Necdet Aygün, Seçkin Fırat, Süha Tanık, İmren Aykut, Eyüp Aşık, Mehmet Cavit Kavak, Ergun Özbudun, A. Mesut Yılmaz, Rüştü Kazım Yücelen, Ali Suat Bilge, İlhan Aküzüm, Hüseyin Mükerrem Hiç.

Sözkonusu vakıf kurucularının mesleklerine dair kayıtlarımızda bir bilgi bulunmamaktadır.

S. 2. Sözkonusu vakıfların halen sahip oldukları menkul ve gayrimenkuller nelerdir?

C. 2. 1 adet gayrimenkulü ve 2 534 671 000 TL. sermayesi bulunmaktadır.

S. 3. Sözkonusu vakıfların haklarında açılan davalar var mıdır? Varsa konuları nelerdir? Sonuçlanan davalar var ise neticeleri ne olmuştur?

C. 3. Yoktur.

S. 4. Sözkonusu vakıflar daha önceden Maliye Bakanlığından yardım almışlar mıdır? Almışlarsa yardım miktarları ve harcama yerleri nelerdir?

C. 4. Kayıtlarımızda bir bilgi bulunmamaktadır.

S. 5. Sözkonusu vakıfların halihazırdaki mütevelli heyet üyeleri, yönetim kurulu üyeleri ve genel müdürlerinin açık kimlikleri ve meslekleri nelerdir?

C. 5. Vakfın 1996 yılı itibariyle yöneticileri,

Bülent Akarcalı

Ergün Özbudun

Veli Sarıtoprak

Cavit Kavak

Üstün Ergüder

Erdal Türkkan

Mehmet Gök

Mete Bülgün

Işın Çelebi

Sözkonusu vakıf yöneticilerinin mesleklerine dair kayıtlarımızda bir bilgi bulunmamaktadır.

S. 6. Sözkonusu vakıfların kurulduğu yıldan itibaren önemli faaliyetleri neler olmuştur? Gerçekleştirmiş oldukları faaliyetlerle bütçeden yardımı hak etmişler midir?

C. 6. Vakıf senedinde belirtilen faaliyetlerde bulunulmuştur. Bütçeden yardım konusunda herhangi bir bilgi bulunmamaktadır.

Türkiye Uluslararası İlişkiler ve Stratejik Araştırmalar Vakfı

S. 1. Sözkonusu vakıflar kaç yılında kurulmuştur? Kurucularının açık kimlikleri ve meslekleri nelerdir?

C. 1. Ankara 11 inci Asliye Hukuk Mahkemesinin 27.1.1988 gün, E : 1988/27, K : 1988/29 sayılı kararı ile kurulmuştur.

Vakfın Kurucuları : Seyfullah Nejat Taşhan, Ali Suat Bilge, Emel Doğramacı, Yüksel Erimtan, Emre Gönensay, Mehmet Gönlübol, İhsan Gürkan, Jak Kamhi, Ali L. Karaosmanoğlu, Erol Manisalı, Osman Okyar, Ersin Onulduran, Yüksel Söylemez.

Bu kurucuların mesleklerine dair kayıtlarımızda bir bilgi bulunmamaktadır.

S. 2. Sözkonusu vakıfların halen sahip oldukları menkul ve gayrimenkuller nelerdir?

C. 2. Vakfın 1996 yılı itibariyle menkul ve gayrimenkul olmak üzere 2 850 200 937 TL. mal varlığı bulunmaktadır.

S. 3. Sözkonusu vakıfların haklarında açılan davalar var mıdır? Varsa konuları nelerdir? Sonuçlanan davalar varsa neticeleri ne olmuştur?

C. 3. Yoktur.

S. 4. Sözkonusu vakıflar daha önceden Maliye Bakanlığından yardım almışlar mıdır? Almışlarsa yardım miktarları ve harcama yerleri nelerdir?

C. 4. Bu konuda kayıtlarımızda herhangi bir bilgi bulunmamaktadır.

S. 5. Sözkonusu vakıfların halihazırdaki mütevelli heyet üyeleri, yönetim kurulu üyeleri ve genel müdürlüklerinin açık kimlikleri ve meslekleri nelerdir?

C. 5. Vakfın 1996 yılı itibariyle yöneticileri;

Seyfullah Nejat Taşkan

S. 6. Sözkonusu vakıfların kurulduğu yıldan itibaren önemli faaliyetleri neler olmuştur? Gerçekleştirmiş oldukları faaliyetlerle bütçeden yardımı hak etmişler midir?

C. 6. Vakıf senedinde belirtilen faaliyetlerde bulunulmuştur.

Bütçeden yardım konusunda kayıtlarımızda herhangi bir bilgi bulunmamaktadır.

Türkmeneli İşbirliği ve Kültür Vakfı

S. 1. Sözkonusu vakıflar kaç yılında kurulmuştur? Kurucularının açık kimlikleri ve meslekleri nelerdir?

C. 1. Ankara 17 nci Asliye Hukuk Mahkemesinin 12.6.1996 gün, E : 1996/410 K : 1996/454 sayılı kararı ile kurulmuştur.

Vakfın Kurucuları : Hasan Öcal Özmen, Ziyat Köprülü, Aydın Beyatlı

Sözkonusu vakıf kurucularının mesleklerine dair kayıtlarımızda bir bilgi bulunmamaktadır.

S. 5. Sözkonusu vakıfların halihazırdaki mütevelli heyet üyeleri yönetim kurulu üyeleri ve genel müdürlerinin açık kimlikleri ve meslekleri nelerdir?

C. 5. Vakfın Yöneticileri :

Hasan Ö. Özmen

Levent Cengizalp

Aydın Beyatlı

Ziyat Köprülü

Turhan Ağaoğlu

Sözkonusu vakıf yöneticilerinin mesleklerine dair kayıtlarımızda bir bilgi bulunmamaktadır.

Ayrıca 2.3.4. ve 6 ncı sorularla ilgili kayıtlarımızda herhangi bir bilgi bulunmamaktadır.

Fiziksel Engelliler Vakfı

S. 1. Sözkonusu vakıflar kaç yılında kurulmuştur? Kurucularının açık kimlikleri ve meslekleri nelerdir?

C. 1. Kartal 3 üncü Asliye Hukuk Mahkemesinin 30.1.1995 gün, E : 1995/51, K : 1995/19 sayılı kararı ile kurulmuştur.

Vakfın Kurucuları : Recep Tayyip Erdoğan, Kahraman Emmioğlu, Mehmet Göze, Arif Dağlar, Necdet Öztürk,

Sözkonusu vakıf kurucularının mesleklerine dair kayıtlarımızda bir bilgi bulunmamaktadır.

S. 2. Sözkonusu vakıfların halen sahip oldukları menkul ve gayrimenkuller nelerdir?

C. 2. Sözkonusu vakfın 1996 yılı itibariyle 4 500 000 000 TL. değerinde menkul ve gayrimenkulü bulunmaktadır.

S. 3. Sözkonusu vakıfların haklarında açılan davalar var mıdır?

Varsa konuları nelerdir? Sonuçlanan davalar varsa neticeleri ne olmuştur?

C. 3. Yoktur.

S. 4. Sözkonusu vakıflar daha önceden Maliye Bakanlığından yardım almışlar mıdır? Almışlarsa yardım miktarları ve harcama yerleri nelerdir?

C. 4. Bu konuda kayıtlarımızda herhangi bir bilgi bulunmamaktadır.

S. 5. Sözkonusu vakıfların halihazırdaki mütevelli heyet üyeleri, yönetim kurulu üyeleri ve genel müdürlerinin açık kimlikleri ve meslekleri nelerdir?

C. 5. Vakfın 1996 yılı itibariyle yöneticileri :

Doç. Dr. Kahraman Emmioğlu   :      Gaziantep Milletvekili

Prof. Dr. Mehmet Bilge             :      İğdaş A. Ş. Danışman

Reşat Atalar                               :      İstanbul Büyükşehir Bel. Danışmanı

M. Sait Köksal

Bülent Zülfikar                          :      İstanbul Büyükşehir Bel. Sağlık Dairesi Başkanı

Lokman Ayva

Doç. Dr. Ercan Öztemel            :      Sakarya Üniversitesi Öğretim Üyesi.

S. 6. Sözkonusu vakıfların kurulduğu yıldan itibaren önemli faaliyetleri neler olmuştur? Gerçekleştirmiş oldukları faaliyetlerle bütçeden yardımı hak etmişler midir?

C. 6. Vakıf senedinde belirtilen faaliyetlerde bulunulmuştur.

Bütçeden yardım konusunda kayıtlarımızda herhangi bir bilgi bulunmamaktadır.

Türkiye Diyanet Vakfı

S. 1. Sözkonusu vakıflar kaç yılında kurulmuştur? Kurucuların açık kimlikleri ve meslekleri nelerdir?

C. 1. Ankara Asliye 14 üncü Hukuk Hâkimliğinin 7.4.1975 gün, E : 1975/203, K : 1975/194 sayılı kararı ile kurulmuştur.

Vakfın Kurucuları : Dr. Lütfi Doğan, Tayyar Altıkulaç, Yakup Üstün, Ahmet Uzunoğlu

Sözkonusu vakıf kurucularının mesleklerine dair kayıtlarımızda bir bilgi bulunmamaktadır.

S. 2. Sözkonusu vakıfların halen sahip oldukları menkul ve gayrimenkuller nelerdir?

C. 2. 1.11.1997 tarihi itibariyle 12 609 adet gayrimenkulü, 353 adet taşıtı bulunmaktadır.

S. 3. Sözkonusu vakıfların haklarında açılan davalar var mıdır? Varsa konuları nelerdir? Sonuçlanan davalar varsa neticeleri ne olmuştur?

C. 3. Yoktur.

S. 4. Sözkonusu vakıflar daha önceden Maliye Bakanlığından yardım almışlar mıdır? Almışlarsa yardım miktarları ve harcama yerleri nelerdir?

C. 4. Bu konuda kayıtlarımızda herhangi bir bilgi bulunmamaktadır.

S. 5. Sözkonusu vakıfların halihazırdaki mütevelli heyet üyeleri, yönetim kurulu üyeleri ve genel müdürlüklerinin açık kimlikleri ve meslekleri nelerdir?

C. 5. Vakfın 1996 yılı itibariyle yöneticileri;

Mehmet Nuri Yılmaz

Kemal Güran

Mehmet Kervancı-Genel Müdür

Emrullah Aksarı

Mustafa Ateş

Mustafa Karahan

Ahmet Uzunoğlu

S. 6. Sözkonusu vakıfların kurulduğu yıldan itibaren önemli faaliyetleri neler olmuştur? Gerçekleştirmiş oldukları faaliyetlerle bütçeden yardımı hak etmişler midir?

C. 6. Vakıf kuruluş senedindeki amaçlarını gerçekleştirmek üzere özellikle dinî ve hayrî konularda önemli faaliyetlerde bulunmuştur.

Bütçeden yardım konusunda kayıtlarımızda herhangi bir bilgi bulunmamaktadır.

Ahmet Yesevi Vakfı

S. 1. Sözkonusu vakıflar kaç yılında kurulmuştur? Kurucuların açık kimlikleri ve meslekleri nelerdir?

C. 1. Ankara 9 uncu Asliye Hukuk Mahkemesinin 30.12.1993 gün, E : 1993/1021, K : 1993/912 sayılı kararı ile kurulmuştur.

Vakfın Kurucuları : Namık Kemal Zeybek, İbrahim Demirel, Hakkı Duran, Ramiz Ongun, Niyazi Güney, Mehmet Burhan Özfırat, Zeynel Abidin Sertel, Gencehan Tunay, Muhittin Gümüş, Niyazi Baloğlu, Nevin Güngör, Mehmet Hengirmen, Kemal Çevik, Yılmaz Durak, Zafer Kibar, Muhittin Çolak, Şerafettin Doğru, Serap İlaslan, Selahattin Baysal, Mehmet Uygun Tazebay, Hürriyet Ersoy, Bilal Bahar, Taner Çiftçi, Mehmet Nedim, Yılmaz Nadir Polat, Mustafa Kahramanyol, Muhittin Öngüt, Hüseyin Yüncüoğlu, Arif Öztürk, Ata Türkoğlu, Feyzullah Budak, Enver Oymak, Celal Er, İbrahim Özer, Hüseyin Erdem, İbrahim Türedi, İrfan Ünver, Aziz Bozatlı, Acar Okan, Nayil Ünsal, Lütfü Şahsuvaroğlu, Alemdar Mustafa Yalçın, bu kurucuların mesleklerine dair kayıtlarımızda bir bilgi bulunmamaktadır.

S. 2. Sözkonusu vakıfların halen sahip oldukları menkul ve gayrimenkuller nelerdir?

C. 2. 1995 yılı itibariyle vakfın 274 009 842 TL. lık sermayesi bulunmaktadır.

S. 3. Sözkonusu vakıfların haklarında açılan davalar var mıdır?

Varsa konuları nelerdir? Sonuçlanan davalar varsa neticeleri ne olmuştur?

C. 3. Yoktur.

S. 4. Sözkonusu vakıflar daha önceden, Maliye Bakanlığından yardım almışlar mıdır? Almışlarsa yardım miktarları ve harcama yerleri nelerdir?

C. 4. Bu konuda kayıtlarımızda herhangi bir bilgi bulunmamaktadır.

S. 5. Sözkonusu vakıfların halihazırdaki mütevelli heyet üyeleri, yönetim kurulu üyeleri ve genel müdürlerinin açık kimlikleri ve meslekleri nelerdir?

C. 5. 1996 yılı itibariyle vakıf yöneticileri,

Hürriyet Ersoy

Hilmi Tutar

İbrahim Demirel

Şerafettin Doğru

Selim İtez

F. Beylü Dikeçliğil

Nevin Güngör

Sözkonusu vakıf yöneticilerinin mesleklerine dair kayıtlarımızda bir bilgi bulunmamaktadır.

S. 6. Sözkonusu vakıfların kurulduğu yıldan itibaren önemli faaliyetleri neler olmuştur? Gerçekleştirmiş oldukları faaliyetlerle bütçeden yardımı hak etmişler midir?

C. 6. Vakıf senedinde belirtilen faaliyetlerde bulunulmuştur.

Bütçeden yardım konusunda kayıtlarımızda herhangi bir bilgi bulunmamaktadır.

Türk Dünyası Araştırmalar Vakfı

S. 1. Sözkonusu vakıflar kaç yılında kurulmuştur? Kurucuların açık kimlikleri ve meslekleri nelerdir?

C. 1. İstanbul 5 inci Asliye Hukuk Mahkemesinin 15.9.1980 gün, E : 1980/485, K : 1980/538 sayılı kararı ile kurulmuştur.

Vakfın Kurucuları : Turan Yazgan, Emin Bilgiç, Sabri Ülker, Şaban Gülbahar

Adıgeçen vakıf kurucularının mesleklerine dair kayıtlarımızda bir bilgi bulunmamaktadır.

S. 2. Sözkonusu vakıfların halen sahip oldukları menkul ve gayrimenkuller nelerdir?

C. 2. Sözkonusu vakfın gayrimenkulü bulunmamaktadır. 1 adet taşıtı bulunmaktadır.

S. 3. Sözkonusu vakıfların haklarında açılan davalar var mıdır? Varsa konuları nelerdir? Sonuçlanan davalar varsa neticeleri ne olmuştur.

C. 3. Yoktur.

S. 4. Sözkonusu vakıflar daha önceden Maliye Bakanlığından yardım almışlar mıdır? Almışlarsa yardım miktarları ve harcama yerleri nelerdir?

C. 4. Bu konuda kayıtlarımızda bir bilgi bulunmamaktadır.

S. 5. Sözkonusu vakıfların halihazırdaki mütevelli heyet üyeleri, yönetim kurulu üyeleri ve genel müdürlerinin açık kimlikleri ve meslekleri nelerdir?

C. 5. 1996 yılı itibariyle vakıf yöneticileri : Turan Yazgan, Mustafa Birim, Varol Ziya Dereli, ŞabanKarataş,

Adıgeçen vakıf yöneticilerinin mesleklerine dair kayıtlarımızda bir bilgi bulunmamaktadır.

S. 6. Sözkonusu vakıfların kurulduğu yıldan itibaren önemli faaliyetleri neler olmuştur? Gerçekleştirmiş oldukları faaliyetlerle bütçeden yardımı hak etmişler midir?

C. 6. Vakıf senedinde belirtilen faaliyetlerde bulunulmuştur.

Bütçeden yardım konusunda kayıtlarımızda herhangi bir bilgi bulunmamaktadır.

Türk Güreş Vakfı

S. 1. Sözkonusu vakıflar kaç yılında kurulmuştur? Kurucuların açık kimlikleri ve meslekleri nelerdir?

C. 1. Ankara 1 inci Asliye Hukuk Mahkemesi 18.7.1980 gün, E : 1980/559, K : 1980/528 sayılı kararı ile kurulmuştur.

Vakfın Kurucuları : Hüseyin Özalp, Sadrettin Özden, Mustafa Dağıstanlı, Muharrem Candaş, Mahmut Atalay, Tevfik Kış, Necmettin Erkan, Ahmet Ayık, Fethi Atan, Nejat Cinisli, Ali Haydar Özöğretmen, Hasan Hulki Bozbey

Adı geçen vakıf kurucularının mesleklerine dair kayıtlarımızda bir bilgi bulunmamaktadır.

S. 2. Sözkonusu vakıfların halen sahip oldukları menkul ve gayrimenkuller nelerdir?

C. 2. 1 adet gayrimenkul ve 1 adet taşıtı bulunmaktadır.

S. 3. Sözkonusu vakıfların haklarında açılan davalar var mıdır? Varsa konuları nelerdir? Sonuçlanan davalar varsa neticeleri ne olmuştur?

C. 3. Yoktur.

S. 4. Sözkonusu vakıflar daha önceden MaliyeBakanlığından yardım almışlar mıdır? Almışlarsa yardım miktarları ve harcama yerleri nerelerdir?

C. 4. Bu konuda kayıtlarımızda herhangi bir bilgi bulunmamaktadır.

S. 5. Sözkonusu vakıfların halihazırdaki mütevelli heyet üyeleri yönetim kurulu üyeleri ve genel müdürlerinin açık kimlikleri ve meslekleri nelerdir?

C. 5. 1995 yılı itibariyle vakıf yöneticileri;

Ahmet Ayık

Abdullah Topaloğlu

Mehmet Özkan

Yücel Özlem

Mahmut Atalay

Tevfik Kış

İsmail Kocabaş

Cihat Soysal

İsmail Demirci

Sözkonusu vakıf yöneticilerinin mesleklerine dair kayıtlarımızda bir bilgi bulunmamaktadır.

S. 6. Sözkonusu vakıfların kurulduğu yıldan itibaren önemli faaliyetleri neler olmuştur? Gerçekleştirmiş oldukları faaliyetlerle bütçeden yardımı hak etmişler midir?

C. 6. Vakıf senedinde belirtilen faaliyetlerde bulunulmuştur.

Türkiye Sağlık ve Tedavi Vakfı

S. 1. Sözkonusu vakıflar kaç yılında kurulmuştur? Kurucularının açık kimlikleri ve meslekleri nelerdir?

C. 1. Ankara 10 uncu Asliye Hukuk Mahkemesinin 6.3.1973 gün, E : 1973/314, K : 1997/227 sayılı kararı ile kurulmuştur.

Vakfın Kurucuları : Ahmet İhsan Kırımlı, Melih Nurol, Süleyman Hayri Bolay, Halil İrafan Duygulu, Muammer Enver Özkan, Yusuf Yüksel, Ali Haydar Sarıoğlu, Ekrem Özkıran

Adı geçen vakıf kurucularının mesleklerine dair kayıtlarımızda bir bilgi bulunmaktadır.

S. 2. Sözkonusu vakıfların sahip oldukları menkul ve gayrimenkuller nelerdir?

C. 2. 1996 yılı itibariyle vakfın 7 adet gayrimenkulü, 3 adet taşıtı bulunmaktadır.

S. 3. Sözkonusu vakıfların haklarında açılan davalar var mıdır? Varsa konuları nelerdir?

C.3. Yoktur.

S. 4. Sözkonusu vakıf daha önceden Maliye Bakanlığından yardım almışlar mıdır? Almışlarsa yardım miktarları ve harcama yerleri nerelerdir?

C. 4. Bu konuda kayıtlarımızda bir bilgi bulunmamaktadır.

S. 5. Sözkonusu vakıfların halihazırdaki mütevelli heyet üyeleri, yönetim kurulu üyeleri ve genel müdürlerinin açık kimlikleri ve meslekleri nelerdir?

C. 5. 1995 yılı itibariyle vakıf yöneticileri;

Kemal Özkaragöz

Melih Nurol

Yusuf Safi

Mustafa Kalfaoğlu

Kemalettin Özdemir

Abdulkadir Aksoy

Celal Avşar

İbrahim Erkul

Yaşar Yazıcıoğlu

Mehmet Hasırcılar

İhsan Kalkavan

Sözkonusu vakıfların yöneticilerin mesleklerine dair kayıtlarımızda bir bilgi bulunmamaktadır.

S. 6. Sözkonusu vakıfların kurulduğu yıldan itibaren önemli faaliyetleri neler olmuştur? Gerçekleştirmiş oldukları faaliyetlerle bütçeden yardımı hak etmişler midir?

C. 6. Anılan vakıf Üniversite açmıştır. Ayrıca vakıf senedinde belirtilen diğer faaliyetlerde bulunulmuştur.

Bütçeden yardım konusunda kayıtlarımızda herhangi bir bilgi bulunmamaktadır.

Türk Ocakları Eğitim ve Kültür Vakfı

S. 1. Sözkonusu vakıflar kaç yılında kurulmuştur? Kurucularının açık kimlikleri ve meslekleri nelerdir?

C. 1. Ankara 10 uncu Asliye Hukuk Mahkemesinin 18.9.1989 gün, E : 1989/296, K : 1989/560 sayılı kararı ile kurulmuştur.

Vakfın kurucuları : Orhan Düzgüneş, Alaeddin Ceceli, Rasih Demirci, Yusuf Ekinci, Celal Er, Ahmet Bican Ercilasun, Şakir Gözübüyük, O. Nurettin Gürgün, Irak Türkleri Kültür Derneği, Berker İnanoğlu, Sevgi Kafalı, Şaban Karataş, Orhan Kavuncu, Kazım Yaşar Kopraman, Alaeddin Korkmaz, Nevzat Kösoğlu, Yaşar Okuyan, Emin Özgümüş, Necdet Özkaya, Sadi Somuncuoğlu, Galip Tamur,Yılmaz Terzi, Fethi Tevetoğlu, Türk Kooperatifçilik Eğitim Vakfı, Türk Ziraat Mühendisleri Birliği Vakfı, İdris Yamantürk, Şerafettin Yılmaz.

Adıgeçen vakıf kurucularının mesleklerine dair kayıtlarımızda herhangi bir bilgi bulunmamaktadır.

S. 2. Sözkonusu vakıfların halen sahip oldukları menkul ve gayrimenkuller nelerdir?

C. 2. 4 adet gayrimenkulü bulunmaktadır.

S. 3. Sözkonusu vakıfların haklarında açılan davalar var mıdır? Varsa konuları nelerdir? Sonuçlanan davalar varsa neticeleri ne olmuştur?

C. 3. Yoktur.

S. 4. Sözkonusu vakıflar daha önceden Maliye Bakanlığından yardım almışlar mıdır? Almışlarsa yardım miktarları ve harcama yerleri nelerdir?

C. 4. Kayıtlarımızda bir bilgi bulunmamaktadır.

S. 5. Sözkonusu vakıfların halihazırdaki mütevelli heyet üyeleri, yönetim kurulu üyeleri ve genel müdürlerinin açık kimlikleri ve meslekleri nelerdir?

C. 5. 1996 yılı itibariyle vakıf yöneticileri; Nevzat Köseoğlu, Rasih Demirci, Sevgi Kafalı, İlhan Gülsün, Alaattin Ceceli, Süleyman Sazak, Yaşar Okuyan

Sözkonusu vakıf yöneticilerinin mesleklerine dair kayıtlarımızda bir bilgi bulunmamaktadır.

S. 6. Sözkonusu vakıfların kurulduğu yıldan itibaren önemli faaliyetleri neler olmuştur? Gerçekleştirmiş oldukları faaliyetlerle bütçeden yardımı hak etmişler midir?

C. 6. Vakıf senedinde belirtilen faaliyetlerde bulunulmuştur. Bütçeden yardım konusunda kayıtlarımızda herhangi bir bilgi bulunmamaktadır.

Anadolu Erenleri Kültür ve Sanat Vakfı

S. 1. Sözkonusu vakıflar kaç yılında kurulmuştur? Kurucularının açık kimlikleri ve meslekleri nelerdir?

C. 1. Ankara 20 nci Asliye Hukuk Mahkemesinin 16.5.1995 gün, E : 1995/358 K : 1995/363 sayılı kararı ile kurulmuştur.

Vakfın Kurucuları : Hasan Polat, Nimet Güneş, Mehmet Ali Güngör, Sevda Karabulut, Ali Cevat Coşkun, Kazım Doğan, Yusuf Dağ, İsmet Yılmaz, Abdullah Çiçek, Ali Haydarsır, Kamber Sönmez, Cüneyt İspir, Yusuf Karacakale, Ahmet Aydoğmuş, Murat Gazi Vural, Abdurrahman  Kurtaslan, Muhammet Akbaba, Bayram Baydan, Murat Aydoğmuş, Şahin Akıncı, Hasan Basri Özbey, İsmail Karayünlü,

S. 2. Sözkonusu vakıfların halen sahip oldukları menkul ve gayrimenkuller nelerdir?

C. 2. Sözkonusu vakfın 1 adet gayrimenkulü bulunmaktadır.

S. 3. Sözkonusu vakıfların haklarında açılan davalar var mıdır? Varsa konuları nelerdir? Sonuçlanan davalar varsa neticeleri ne olmuştur?

C. 3. Yoktur.

S. 4. Sözkonusu vakıflar daha önceden Maliye Bakanlığından yardım almışlar mıdır? Almışlarsa yardım miktarları ve harcama yerleri nelerdir?

C. 4. Bu konuda kayıtlarımızda bir bilgi bulunmamaktadır.

S. 5. Sözkonusu vakıfların halihazırdaki mütevelli heyet üyeleri, yönetim kurulu üyeleri ve genel müdürlerinin açık kimlikleri ve meslekleri nelerdir?

C. 5. 1996 yılı itibariyle vakıf yöneticileri :

Yusuf Dağ, Muhammet Akbaba, M. Ali Güngör, Ahmet Aydoğmuş, A. Cavit Coşkun,

Vakıf yöneticilerinin mesleklerine dair kayıtlarımızda bir bilgi bulunmamaktadır.

S. 6. Sözkonusu vakıfların kurulduğu yıldan itibaren önemli faaliyetleri neler olmuştur? Gerçekleştirmiş oldukları faaliyetlerle bütçeden yardımı hak etmişler midir?

C. 6. Bütçeden yardım konusunda kayıtlarımızda herhangi bir bilgi bulunmamaktadır.

12. – İstanbul Milletvekili Halit Dumankaya’nın, Kütahya’da kapanan demiryolu hattını açmak için görevlendirilen araçların masraflarına ilişkin sorusu ve Devlet Bakanı Mustafa Yılmaz’ın yazılı cevabı (7/4151)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın Devlet Bakanı Sayın Mustafa Yılmaz Tarafından yazılı olarak cevaplandırılmasını saygılarımla arz ederim.

                                                                                                               Halit Dumankaya

                                                                                                                      İstanbul

Nuri Korkmaz’a ait Kömür Ocağı’nın posalarının döküldüğü alanın kayması neticesinde Emirler Tren İstasyonu haftalarca kapanmıştır.

Kütahya Valiliği’nin talebi üzerine Köy Hizmetleri’ne ait 1 adet Gal-D-7 dozer haftalarca çalışmıştır.

Soru : Özel bir kömür ocağının ihmali ve kastı yüzünden meydana gelen bu olayda günlerce çalışan devletin malı Köy Hizmetlerinin dozerinin çalışma saatini tespit edip ücretini almayı düşünüyor musunuz?

                                 T.C.

                        Devlet Bakanlığı                                                                   19.1.1998

               Sayı : B.02.0.014/031-1148

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

İlgi : 7.1.1998 tarih ve A.01.0.GNS.0.10.00.02-10523 sayılı yazınız.

İstanbul Milletvekili Sayın Halit Dumankaya’ya ait yazılı soru önergesi incelenmiştir.

Tavşanlı-Emirler mevkiîndeki demiryolunun, maden atıklarının kayması neticesi, geçiş güvenliği tehlike arz ettiğinden Kütahya Valiliğinin talimatı üzerine Köy Hizmetleri İl Müdürlüğünce 1 adet dozer 90 saat süre ile çalıştırılmıştır.

Sözkonusu çalışma için kira alınması gerekir. Kira tahakkukunun yapılması için Eskişehir 14 üncü Bölge Müdürlüğüne talimat verilmiştir.

Bilgilerinize arz ederim.

                                                                                                                Mustafa Yılmaz

                                                                                                                 Devlet Bakanı

13. – Siirt Milletvekili Ahmet Nurettin Aydın’ın, Ilısu Barajı projesine ilişkin sorusu ve Devlet Bakanı M. Salih Yıldırım’ın yazılı cevabı (7/4187)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın Devlet Bakanı Sayın Prof. Dr. Salih Yıldırım tarafından sözlü olarak cevaplandırılmasını delaletlerinize arz ederim.

Saygılarımla.

                                                                                                          Ahmet Nurettin Aydın

                                                                                                                         Siirt

Sorular :

1. – Siirt ve Şırnak illerimiz için hayati önem taşıyan Ilısu Barajı yapımı 1997 yatırım programına alınmış mıdır?

2. – Ilısu Barajı GAP projesine dahil edilecek midir?

3. – Ilısu Barajı’nı ne kadar süre içerisinde yapmayı planlıyorsunuz?

                                 T.C.

                       Devlet Bakanlığı

              Sayı : B.02.0.008/09900069                                                          19.1.1998

             Konu : Soru Önergesi hk.

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığı Genel Sekreterliği

(Kanunlar ve Kararlar Dairesi Başkanlığı’na)

İlgi : A.01.0.GNS.0.10.00.02-7/4187-7983/21218- 13.1.1998 tarihli yazınız.

İlgi yazınız ile Siirt Milletvekili Ahmet Nurettin Aydın’a ait (6/590) esas numaralı sözlü soru önergesinin, Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünün 98 inci maddesi uyarınca üç birleşim içinde cevaplandırılmaması nedeniyle (7/4187) esas numarasıyla yazılı soru önergesine çevrildiği Bakanlığıma bildirilmiştir.

İlgili soru önergesine ilişkin cevabî metin ekte bilgilerinize sunulmuştur. Bilgilerinize arz eder, saygılar sunarım.

                                                                                                       Prof. Dr. M. Salih Yıldırım

                                                                                                                 Devlet Bakanı

Siirt Milletvekili Sayın A. Nurettin Aydın’ın tarafıma tevdi ettiği “Ilısu Barajı ile ilgili” Soru Önergesine ilişkin bilgiler aşağıdaki gibidir.

Ilısu Barajı ile İlgili Bilgiler :

1. – 1200 Megawat kurulu güçle 3 milyar 833 milyon kilowat saat (1 saatte üretilen elektrik) elektrik enerjisi üretmesi ve 3830 hektar alanı sulaması öngörülen Ilısu Barajı ve Hidroelektrik Santralı, Güneydoğu Anadolu Projesi Su Kaynakları geliştirme programında, Dicle Havzası projeleri arasında bulunmaktadır.

2. – Ilısu Barajı ve Hidroelektrik Santralı ve Cizre Barajı ve Hidroelektrik Santralı 1997 yatırım programına alınmıştır.

3. – Ilısu Barajı ile ilgili olarak 7 Temmuz 1997 tarihli kararname ile DSİ’ne yetki verilerek İsviçre heyeti ile % 100 kredi ve anahtar teslimi esasına göre müzakerelere başlanması talimatı verilmiştir. Bundan sonra atılacak adımlar şöyle özetlenebilir.

a) İsviçre heyeti bir Türk firması veya firmaları ile anlaşarak konsorsiyum oluşturulması yönünde hareket edecektir.

b) DSİ Konsorsiyum ile seri toplantılar yaparak inşaat ve tesisatlar için fiyatlar üzerinde görüşecek, kredi miktarı ve şartları hususunda anlaşmaya varacaktır.

c) DSİ’nin mutabık kaldığı ilkeler doğrultusunda, kredi şartlarının onaylanması hususu Hazineye sunulacaktır.

d) Hazine onayını takiben inşaat ve montaj sözleşmesi imzalanacaktır.

e) Sözleşme imzalandıktan sonra Maliye Bakanlığı vizesi ile Sayıştay vizesi alınması gerekmektedir.

f) Ilısu Barajının yatırım programına alınması 1996 yılında kararlaştırılmış olup, inşaatın 2005 yılında tamamlanması planlanmıştır.

 

 

BİRLEMİŞ 44’ÜN SONU