T.B.M.M.
TUTANAK DERGİSİ
CİLT :
43
44 üncü Birleşim
20.
1 . 1998 Salı
İÇİNDEKİLER
I. – GEÇEN TUTANAK ÖZETİ
II.
– GELEN KÂĞITLAR
III. – YOKLAMALAR
IV. – BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI
A)
GÜNDEMDIŞI KONUŞMALAR
1. – Erzincan Milletvekili Naci Terzi’nin, parlamenter sisteme ilişkin
gündemdışı konuşması
2. – Kayseri Milletvekili Abdullah Gül’ün, Refah Partisinin Anayasa
Mahkemesi tarafından alınan kapatılma kararına ilişkin gündemdışı konuşması
B) TEZKERELER VE ÖNERGELER
1. – Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyetine gidecek olan Devlet Bakanı
Hasan Gemici’ye, dönüşüne kadar, Devlet Bakanı Şükrü Sina Gürel’in vekâlet
etmesinin uygun görüldüğüne ilişkin Cumhurbaşkanlığı tezkeresi (3/1269)
2. – İspanya’ya gidecek olan Millî Savunma Bakanı ve Başbakan Yardımcısı
İsmet Sezgin’e, dönüşüne kadar, Devlet Bakanı Mehmet Batallı’nın vekâlet
etmesinin uygun görüldüğüne ilişkin Cumhurbaşkanlığı tezkeresi (3/1270)
3. – Almanya’ya gidecek olan Devlet Bakanı Refaiddin Şahin’e, dönüşüne
kadar, Ulaştırma Bakanı Necdet Menzir’in vekâlet etmesinin uygun görüldüğüne
ilişkin Cumhurbaşkanlığı tezkeresi (3/1271)
4. – Türkiye Büyük Millet Meclisinde, Türkiye-Katar ve Türkiye-Güney
Afrika parlamentolararası dostluk grupları kurulmasına ilişkin Başkanlık
tezkeresi (3/1272)
5. – İstanbul Milletvekili Mustafa Baş’ın, Türkiye Cumhuriyeti
Emekli Sandığı Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifinin (2/297)
doğrudan gündeme alınmasına ilişkin önergesi (4/293)
6. – Konya Milletvekili Hüseyin Arı’nın, Konya Ereğli’nin İl Olması
Hakkında Kanun Teklifinin (2/181) doğrudan gündeme alınmasına ilişkin önergesi
(4/294)
C) GENSORU, GENEL GÖRÜŞME, MECLİS
SORUŞTURMASI VE MECLİS ARAŞTIRMASI ÖNERGELERİ
1. – Denizli Milletvekili Mehmet Gözlükaya ve 20 arkadaşının, Tekel’in
özelleştirilmesine yönelik uygulamaların araştırılması amacıyla Meclis
araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/236)
2. – Batman Milletvekili Musa Okçu ve 31 arkadaşının, TPAO ve TÜPRAŞ’ın
içinde bulunduğu durumun araştırılarak daha etkin ve verimli çalışabilmeleri
için alınması gereken tedbirlerin belirlemesi amacıyla Meclis araştırması
açılmasına ilişkin önergesi (10/237)
V. – ÖNERİLER
A) SİYASÎ PARTİ GRUBU ÖNERİLERİ
1. – Genel Kurulun çalışma gün ve saatlerinin yeniden düzenlenmesi ile
gündemdeki sıralamanın yeniden yapılmasına ve 20 Ocak 1998 Salı ile 21 Ocak
1998 Çarşamba günleri sözlü soruların görüşülmemesine ilişkin ANAP, DSP ve DTP
Gruplarının müşterek önerisi
VI. – GENSORU, GENEL GÖRÜŞME, MECLİS
SORUŞTURMASI VE MECLİS ARAŞTIRMASI
A) ÖNGÖRÜŞMELER
1. – Konya Milletvekili Mustafa Ünaldı ve 36 arkadaşının, orman
yangınlarının nedenlerinin araştırılarak alınması gereken tedbirlerin tespit
edilmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/23)
2. – Kahramanmaraş Milletvekili Hasan Dikici ve 29 arkadaşının,
ormanlarımız ve orman köylülerimizin sorunlarının araştırılarak çözüm
yollarının tespit edilmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin
önergesi (10/36)
3. – Aydın Milletvekili Yüksel Yalova ve 49 arkadaşının, orman
yangınlarının önlenebilmesi için alınması gereken tedbirler ile yangınlardaki
ihmal ve kusurların tespit edilmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına
ilişkin önergesi (10/103)
4. – İstanbul Milletvekili Halit Dumankaya ve 27 arkadaşının,
ormanlarımızın korunması için alınması gereken tedbirlerin belirlenmesi
amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/173)
5. – İstanbul Milletvekili Halit Dumankaya ve 20 arkadaşının,
yangınların önlenmesi ve itfaiye teşkilâtının yeniden yapılanması için alınması
gereken tedbirlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin
önergesi (10/183)
6. – Antalya Milletvekili Arif
Ahmet Denizolgun ve 24 arkadaşının, Antalya’da meydana gelen orman yangınında
zarar görenlere yapılacak yardımın belirlenmesi ve yangınların söndürülmesinde
alınacak tedbirlerin tespiti amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin
önergesi (10/198)
VII. – KANUN TASARI VE TEKLİFLERİYLE
KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER
1. – Kütahya Milletvekili Mustafa Kalemli, Anavatan Partisi Genel
Başkanı Rize Milletvekili Mesut Yılmaz, Doğru Yol Partisi Genel Başkanı
İstanbul Milletvekili Tansu Çiller, Demokratik Sol Parti Genel Başkanı İstanbul
Milletvekili Bülent Ecevit, Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı Antalya
Milletvekili Deniz Baykal ile 292 Milletvekilinin; Türkiye Cumhuriyeti
Anayasasının 83 üncü Maddesinin Değiştirilmesine Dair Kanun Teklifi ve Anayasa
Komisyonu Raporu (2/676) (S. Sayısı : 232)
2. – Olağanüstü Hal Bölgesinde ve Kalkınmada Öncelikli Yörelerde
İstihdam Yaratılması ve Yatırımların Teşvik Edilmesi ile 193 Sayılı Gelir
Vergisi Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Tasarısı ve Plan ve Bütçe
Komisyonu Raporu (1/660) (S. Sayısı : 392 ve 392’ye 1 inci Ek)
VIII. – SORULAR VE CEVAPLAR
A) YAZILI SORULAR VE CEVAPLARI
1. – Konya Milletvekili Veysel Candan’ın, sekiz yıllık kesintisiz
eğitime katkı için toplanan paralara ilişkin sorusu ve Millî Eğitim Bakanı
Hikmet Uluğbay’ın yazılı cevabı (7/3950)
2. – İzmir Milletvekili Atilla Mutman’ın, özel okulların ücretlerine
ilişkin sorusu ve Millî Eğitim Bakanı Hikmet Uluğbay’ın, yazılı cevabı (7/3965)
3. – Edirne Milletvekili Ümran Akkan’ın, Çokal Barajı projesine ilişkin
sorusu ve Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanı Mustafa Cumhur Ersümer’in yazılı
cevabı (7/3998)
4. – Trabzon Milletvekili Kemalettin Göktaş’ın, sekiz yıllık kesintisiz
eğitime katkı amacıyla yapılan kampanyalara ilişkin sorusu ve Millî Eğitim
Bakanı Hikmet Uluğbay’ın yazılı cevabı (7/3999)
5. – İstanbul Milletvekili Algan Hacaloğlu’nun, Bodrum Yalıçifliği
turizm bölgesindeki bazı arazilerin kamulaştırılmasına ilişkin sorusu ve Turizm
Bakanı İbrahim Gürdal’ın yazılı cevabı (7/4008)
6. – Tokat Milletvekili Ahmet Feyzi İnceöz’ün, Türk vatandaşlığına kabul
edilmeyen Afgan göçmenlerine ilişkin sorusu ve İçişleri Bakanı Murat
Başesgioğlu’nun yazılı cevabı (7/4019)
7. – Afyon Milletvekili Osman Hazer’in, Kütahya Vakıflar Şefliğinin şube
müdürlüğüne dönüştürülüp dönüştürülmeyeceğine ilişkin sorusu ve Devlet Bakanı
Metin Gürdere’nin yazılı cevabı (7/4032)
8. – Bilecik Milletvekili Bahattin Şeker’in;
- Bilecik İlinde tarım sektörü için gerekli olan gölet ve sulama
yatırımlarına,
-Bilecik ve ilçelerine bağlı bazı yerleşim birimlerinin su sorununa,
İlişkin soruları ve Devlet Bakanı Mustafa Yılmaz’ın yazılı
cevabı(7/4049, 4050)
9. – Bursa Milletvekili Ertuğrul Yalçınbayır’ın, Bursa ve İznik’e
yapılan turizm yatırımlarına ilişkin sorusu ve Turizm Bakanı İbrahim Gürdal’ın
yazılı cevabı (7/4081)
10. – Siirt Milletvekili Ahmet Nurettin Aydın’ın, Şirvan-Cevizlik-Hizan
ve Ziyaret-Atabağ yollarına ilişkin sorusu ve Devlet Bakanı Mustafa Yılmaz’ın
yazılı cevabı (7/4090)
11. – Ankara Milletvekili Ersönmez Yarbay’ın, bazı vakıflara ilişkin
sorusu ve Devlet Bakanı Metin Gürdere’nin yazılı cevabı (7/4069)
12. – İstanbul Milletvekili Halit Dumankaya’nın, Kütahya’da kapanan
demiryolu hattını açmak için görevlendirilen araçların masraflarına ilişkin
sorusu ve Devlet Bakanı Mustafa Yılmaz’ın yazılı cevabı (7/4151)
13. – Siirt Milletvekili Ahmet Nurettin Aydın’ın, Ilısu Barajı projesine
ilişkin sorusu ve Devlet Bakanı M. Salih Yıldırım’ın yazılı cevabı(7/4187)
I. – GEÇEN TUTANAK ÖZETİ
TBMM Genel Kurulu saat 12.00’de açılarak üç oturum yaptı.
Başkanlıkça, kendisine, ülkemizdeki son siyasî ve ekonomik gelişmelerle
ilgili olarak gündemdışı söz verilen Edirne Milletvekili Erdal Kesebir, DSP’den
ihraç edilmesine ve Ankara 25 inci Asliye Hukuk Mahkemesinin ihraç kararını
iptal etmesine rağmen, partisince bu kararın uygulanmadığına,
Tokat Milletvekili Bekir Sobacı, 2 nci Ulusal Demiryolu Kongresine ve
Devlet Demiryolları İşletmesi Genel Müdürlüğünün sorunlarına ve alınması
gereken önlemlere,
ilişkin gündemdışı birer konuşma yaptılar.
Antalya Milletvekili Bekir Kumbul’un, Antalya Devlet Hastanesinde
uygulanan personel politikasına ilişkin gündemdışı konuşmasına, Sağlık Bakanı
Halil İbrahim Özsoy cevap verdi.
TBMM Başkanı Hikmet Çetin’in Başkanlığında Hırvatistan ve Bosna Hersek
Parlamento Başkanlarının vaki davetlerine icabet edecek parlamento heyetinde
yer alacak milletvekillerine ilişkin Başkanlık tezkeresi Genel Kurulun
bilgisine sunuldu.
Gündemin “Kanun Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer
İşler” kısmının :
1 inci sırasında bulunan, 625 Sayılı Özel Öğretim Kurumları ile 222
Sayılı İlköğretim ve Eğitim Kanununun Bazı Hükümlerinin Değiştirilmesi Hakkında
254 Sayılı Kanun Hükmünde Kararname ile 625 Sayılı Özel Öğretim Kurumları
Kanununun Bir Maddesinde Değişiklik Yapılmasına Dair 326 Sayılı Kanun Hükmünde
Kararnamenin Değiştirilerek Kabulüne Dair Kanun Tasarısı (1/71, 1/111) (S.
Sayısı : 168 ve 168’e 1 inci Ek)
5 inci sırasında bulunan, Türk Silahlı Kuvvetleri Personel Kanununun 49
uncu Maddesinde Değişiklik Yapılmasına ve Kanuna Bir Ek Geçici Madde
Eklenmesine Dair Kanun Tasarısı (1/619) (S. Sayısı : 375) ile,
6 ncı sırasında bulunan, Yükseköğretim Kurumları Teşkilâtı Hakkında 41
Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin Değiştirilerek Kabulüne Dair Kanuna Ek
Maddeler Eklenmesi Hakkında Kanun Tasarısının (1/647, 2/636) (S. Sayısı : 388),
Yapılan görüşmelerden sonra kabul edildikleri ve kanunlaştıkları
açıklandı;
2 nci sırasında bulunan 132,
3 üncü sırasında bulunan 232,
Sıra sayılı Kanun Tasarı ve Teklifinin görüşmeleri, komisyon yetkilileri
Genel Kurulda hazır bulunmadıklarından,
4 üncü sırasında bulunan, 392 sıra sayılı Kanun Tasarısının görüşmeleri
de, tasarının Komisyonca geri alınan maddeleriyle ilgili rapor gelmediğinden,
Ertelendi;
7 nci sırasında bulunan ,Tabiî Afetlerden Zarar Gören Vakıf
Taşınmazların Afet Öncesi Kiracılarına Kiracılık Hakkı Tanınması ve Gayrimenkul
Kiraları Hakkında Kanuna Bir Geçici Madde Eklenmesine Dair Kanun Tasarısının
(1/680) (S. Sayısı : 396) 1 inci maddesi üzerinde bir süre görüşüldü.
Alınan karar gereğince, denetim konularını sırasıyla görüşmek için, 20
Ocak 1998 Salı günü saat 12.00’de toplanmak üzere, birleşime 15.50’de son
verildi.
Hasan Korkmazcan Başkanvekili
Mustafa Baş Mehmet
Korkmaz İstanbul Kütahya Kâtip
Üye Kâtip Üye
GELEN KAĞITLAR No. :
66
16.1.1998
CUMA
Tasarı
1.- 190 Sayılı
Genel Kadro ve Usulü Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamenin Eki Cetvellerde
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı (1/705) (Plan ve Bütçe Komisyonuna)
(Başkanlığa geliş tarihi: 13.1.1998)
Teklif
1.- Amasya
Milletvekili Ahmet İyimaya’nın; TBMM İçtüzüğünün Bir Maddesinin
Değiştirilmesine İlişkin İçtüzük Teklifi (2/1025) (Anayasa Komisyonuna)
(Başkanlığa geliş tarihi: 12.1.1998)
Yazılı Soru Önergeleri
1.- Bursa
Milletvekili Ertuğrul Yalçınbayır’ın, TBMM Eski Genel Sekreteri Necdet Basa
hakkındaki iddialara ilişkin Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanından yazılı
soru önergesi (7/4234) (Başkanlığa geliş tarihi:14.1.1998)
2.- Bursa Milletvekili
Ertuğrul Yalçınbayır’ın, Milletvekili lojmanlarına ilişkin Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanından yazılı soru önergesi (7/4235) (Başkanlığa geliş
tarihi:14.1.1998)
3.- Konya
Milletvekili Veysel Candan’ın, T.M.O’nun yaptığı hububat alımlarına ilişkin
Tarım ve Köyişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/4247) (Başkanlığa geliş
tarihi:14.1.1998)
4.- Karaman
Milletvekili Zeki Ünal’ın, irtica ve laiklik kavramlarına ilişkin Adalet
Bakanından yazılı soru önergesi (7/4248) (Başkanlığa geliş tarihi:14.1.1998)
5.- Karaman
Milletvekili Zeki Ünal’ın, T.M.O’nun satın aldığı arpadan zarar edeceği
iddiasına ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/4249)
(Başkanlığa geliş tarihi:14.1.1998)
6.-Karaman
Milletvekili Zeki Ünal’ın, M.İ.T’in çalışmalarına ilişkin Başbakandan yazılı
soru önergesi (7/4250) ( Başkanlığa geliş tarihi:14.1.1998)
7.- Karaman
Milletvekili Zeki Ünal’ın, İslâmdaki örtünme emrine ilişkin Devlet Bakanından
yazılı soru önergesi (7/4251) ( Başkanlığa geliş tarihi:14.1.1998)
8.- Konya
Milletvekili Hasan Hüseyin Öz’ün, sekiz
yıllık kesintisiz eğitime katkı amacıyla toplanan kaynaklara ilişkin
Millî Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/4252) (Başkanlığa geliş
tarihi:14.1.1998)
9.- Karaman
Milletvekili Zeki Ünal’ın, iç ve dış borç miktarlarına ilişkin Devlet
Bakanından yazılı soru önergesi (7/4253) (Başkanlığa geliş tarihi:14.1.1998)
10.- Karaman
Milletvekili Zeki Ünal’ın, ham petrol ve doğalgaz üretimine ve ithaline ilişkin
Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanından yazılı soru önergesi (7/4254) (Başkanlığa
geliş tarihi:14.1.1998)
11.- Karaman
Milletvekili Zeki Ünal’ın, özelleştirme çalışmalarına ilişkin Başbakandan
yazılı soru önergesi (7/4255) (Başkanlığa geliş tarihi:14.1.1998)
12.- Karaman
Milletvekili Zeki Ünal’ın, D-8 oluşumuna
ilişkin Dışişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/4256) (Başkanlığa geliş
tarihi:14.1.1998)
13.- Erzincan
Milletvekili Naci Terzi’nin, personel atamalarına ilişkin Çalışma ve Sosyal
Güvenlik Bakanından yazılı soru önergesi (7/4257) (Başkanlığa geliş
tarihi:14.1.1998)
14.- İstanbul
Milletvekili Bülent Akarcalı’nın, Tekel’in özelleştirilmesine yönelik
uygulamalara ilişkin Devlet Bakanından yazılı soru önergesi (7/4258)
(Başkanlığa geliş tarihi:14.1.1998)
15.-İstanbul
Milletvekili Bülent Akarcalı’nın, tütüncülük sektörünün sorunlarına ilişkin
Devlet Bakanından yazılı soru önergesi (7/4259) (Başkanlığa geliş
tarihi:14.1.1998)
16.- İstanbul
Milletvekili Bülent Akarcalı’nın, Tekel sigara fabrikalarının satışına ilişkin
Devlet Bakanından yazılı soru önergesi (7/4260) (Başkanlığa geliş
tarihi:14.1.1998)
17.-İstanbul
Milletvekili Bülent Akarcalı’nın, İstanbul ve Ankara Belediyelerinin dış
borçlarının Hazine tarafından ödendiği iddiasına ilişkin Maliye Bakanından
yazılı soru önergesi (7/4261) (Başkanlığa geliş tarihi:14.1.1998)
18.- İstanbul
Milletvekili Bülent Akarcalı’nın, İstanbul ve Ankara Belediyelerine verilen
Hazine garantili dış borçlara ilişkin Devlet Bakanından yazılı soru önergesi
(7/4262) (Başkanlığa geliş tarihi:14.1.1998)
19.- İstanbul
Milletvekili Bülent Akarcalı’nın, Türkbank’a ilişkin Devlet Bakanından yazılı
soru önergesi (7/4263) (Başkanlığa geliş tarihi:14.1.1998)
20.- İstanbul
Milletvekili Bülent Akarcalı’nın, Telekom’un haksız para aldığı bir vatandaşa
yönelik tutumuna ilişkin Ulaştırma Bakanından yazılı soru önergesi (7/4264)
(Başkanlığa geliş tarihi:14.1.1998)
21.- İstanbul
Milletvekili Bülent Akarcalı’nın, Tekel’e ait müesseselerin
özelleştirilmesine ilişkin Devlet Bakanından yazılı soru önergesi (7/4265)
(Başkanlığa geliş tarihi:14.1.1998)
22.- Bursa
Milletvekili Ertuğrul Yalçınbayır’ın, TBMM’den emekli olan bir kişiye ilişkin
Maliye Bakanından yazılı soru önergesi (7/4266) (Başkanlığa geliş
tarihi:14.1.1998)
23.- İçel
Milletvekili D.Fikri Sağlar’ın, bir firma tarafından yapılan ihracata ilişkin
Başbakandan yazılı soru önergesi (7/4267) (Başkanlığa geliş tarihi:14.1.1998)
24.- İstanbul
Milletvekili Ercan Karakaş’ın, özel bir firmaya verilen maden arama ruhsatına
ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/4268) (Başkanlığa geliş
tarihi:14.1.1998)
25.- Kayseri
Milletvekili Abdullah Gül’ün, telefonunun dinlendiği iddisına ilişkin
Başbakandan yazılı soru önergesi (7/4269) (Başkanlığa geliş tarihi:14.1.1998)
GELEN KAĞITLAR No. : 67
20.1.1998
Salı
Tasarı
1.- Avda ve
Sporda Kullanılan Tüfekler, Nişan Tabancaları ve Av Bıçaklarının Yapımı, Alımı,
Satımı ve Bulundurulmasına Dair Kanunda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun
Tasarısı (1/706) (Adalet ve Tarım, Orman ve Köyişleri ve İçişleri komisyonlarına)
(Başkanlığa geliş tarihi: 14.1.1998)
Teklifler
1.- Aksaray
Milletvekili Sadi Somuncuoğlu ile Erzurum Milletvekili İsmail Köse’nin; 5434
Sayılı T.C. Emekli Sandığı Kanununa Bir
Fıkra Eklenmesi ve Bir Maddesinin de Değiştirilmesi Hakkında Kanun Teklifi
(2/1026) (Millî Savunma ve Plan ve Bütçe komisyonlarına) (Başkanlığa geliş
tarihi: 15.1.1998)
2.- Aksaray
Milletvekili Sadi Somuncuoğlu ile Erzurum Milletvekili İsmail Köse’nin; 3480
Sayılı Malüller ile Şehit ve Yetimlerine Tütün ve Alkol Ürünlerinin Satış
Bedellerinden Pay Verilmesi Hakkındaki Kanun ile 3492 Sayılı Sosyal Yardımlaşma
ve Dayanışmayı Teşvik Kanununun Birer Maddesinin Değiştirilmesine Dair
Kanun Teklifi (2/1027) (Millî Savunma ve Plan ve Bütçe komisyonlarına)
(Başkanlığa geliş tarihi: 15.1.1998)
3.- Denizli
Milletvekili Mehmet Gözlükaya’nın;
Karayolları Trafik Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi
(2/1028) (Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler ve İçişleri komisyonlarına)
(Başkanlığa geliş tarihi: 16.1.1998)
4.- Bursa
Milletvekili Ali Rahmi Beyreli’nin; Dört İlçe ve Bir İl Kurulması Hakkında
Kanun Teklifi (2/1029) (İçişleri ve Plan ve Bütçe komisyonlarına) (Başkanlığa
geliş tarihi: 16.1.1998)
Tezkereler
1.- Rize
Milletvekili Şevki Yılmaz’ın Yasama Dokunulmazlığının Kaldırılması Hakkında
Başbakanlık Tezkeresi (3/1263) (Anayasa ve Adalet Komisyonları Üyelerinden
Kurulu Karma Komisyona) (Başkanlığa geliş tarihi: 16.1.1998)
2.- Rize
Milletvekili Şevki Yılmaz’ın Yasama Dokunulmazlığının Kaldırılması Hakkında
Başbakanlık Tezkeresi (3/1264) (Anayasa ve Adalet Komisyonları Üyelerinden
Kurulu Karma Komisyona) (Başkanlığa geliş tarihi: 16.1.1998)
3.- Rize
Milletvekili Şevki Yılmaz’ın Yasama Dokunulmazlığının Kaldırılması Hakkında
Başbakanlık Tezkeresi (3/1265) (Anayasa ve Adalet Komisyonları Üyelerinden
Kurulu Karma Komisyona) (Başkanlığa geliş tarihi: 16.1.1998)
4.- Rize
Milletvekili Şevki Yılmaz’ın Yasama Dokunulmazlığının Kaldırılması Hakkında
Başbakanlık Tezkeresi (3/1266) (Anayasa ve Adalet Komisyonları Üyelerinden
Kurulu Karma Komisyona) (Başkanlığa geliş tarihi: 16.1.1998)
5.- Eskişehir
Milletvekili İbrahim Yaşar Dedelek’in Yasama Dokunulmazlığının Kaldırılması
Hakkında Başbakanlık Tezkeresi (3/1267) (Anayasa ve Adalet Komisyonları
Üyelerinden Kurulu Karma Komisyona) (Başkanlığa geliş tarihi: 16.1.1998)
6.- İstanbul
Milletvekili Tansu Çiller’in Yasama Dokunulmazlığının Kaldırılması Hakkında
Başbakanlık Tezkeresi (3/1268) (Anayasa ve Adalet Komisyonları Üyelerinden
Kurulu Karma Komisyona) (Başkanlığa geliş tarihi: 16.1.1998)
Raporlar
1.- Olağanüstü
Hal Bölgesinde ve Kalkınmada Öncelikli Yörelerde İstihdam Yaratılması ve
Yatırımların Teşvik Edilmesi ile 193 Sayılı Gelir vergisi Kanununda Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun Tasarısı ve
Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (1/660) (S. Sayısı: 392’ye 1 inci ek) (Dağıtma Tarihi: 19.1.1998) (GÜNDEME)
2.- Denizcilik
Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Tasarısı ile Denizcilik
Müsteşarlığının Kuruluş ve Görevleri Hakkında 491 Sayılı Kanun Hükmünde
Kararname ve Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (1/602, 1/220) (S. Sayısı: 468)
(Dağıtma Tarihi: 19.1.1998) (GÜNDEME)
3.- Artvin
Milletvekili Süleyman Hatinoğlu’nun Yasama Dokunulmazlığının Kaldırılması
Hakkında Başbakanlık Tezkeresi ve Anayasa ve Adalet Komisyonları Üyelerinden
Kurulu Karma Komisyon Raporu (3/173) (S. Sayısı: 435) (Dağıtma Tarihi:
20.1.1998) (GÜNDEME)
4.- Amasya
Milletvekili Haydar Oymak’ın Yasama Dokunulmazlığının Kaldırılması Hakkında
Başbakanlık Tezkeresi ve Anayasa ve Adalet Komisyonları Üyelerinden Kurulu
Karma Komisyon Raporu (3/163) (S. Sayısı: 436) (Dağıtma Tarihi: 20.1.1998)
(GÜNDEME)
5.- Şanlıurfa
Milletvekili İbrahim Halil Çelik’in Yasama Dokunulmazlığının Kaldırılması
Hakkında Başbakanlık Tezkeresi ve Anayasa ve Adalet Komisyonları Üyelerinden
Kurulu Karma Komisyon Raporu (3/168) (S. Sayısı: 437) (Dağıtma Tarihi:
20.1.1998) (GÜNDEME)
6.- Afyon
Milletvekili İsmet Atilla’nın Yasama Dokunulmazlığının Kaldırılması Hakkında
Başbakanlık Tezkeresi ve Anayasa ve Adalet Komisyonları Üyelerinden Kurulu
Karma Komisyon Raporu (3/167) (S. Sayısı: 438) (Dağıtma Tarihi: 20.1.1998)
(GÜNDEME)
7.- Antalya
Milletvekili Deniz Baykal’ın Yasama Dokunulmazlığının Kaldırılması Hakkında
Başbakanlık Tezkeresi ve Anayasa ve Adalet Komisyonları Üyelerinden Kurulu
Karma Komisyon Raporu (3/183) (S. Sayısı: 439) (Dağıtma Tarihi:
20.1.1998)(GÜNDEME)
8.- Tekirdağ
Milletvekili Hasan Peker’in Yasama Dokunulmazlığının Kaldırılması Hakkında
Başbakanlık Tezkeresi ve Anayasa ve Adalet Komisyonları Üyelerinden Kurulu
Karma Komisyon Raporu (3/857) (S. Sayısı: 440) (Dağıtma Tarihi: 20.1.1998)
(GÜNDEME)
9.- İçel
Milletvekili D. Fikri Sağlar’ın Yasama Dokunulmazlığının Kaldırılması Hakkında
Başbakanlık Tezkeresi ve Anayasa ve Adalet Komisyonları Üyelerinden Kurulu
Karma Komisyon Raporu (3/836) (S. Sayısı: 441) (Dağıtma Tarihi: 20.1.1998)
(GÜNDEME)
10.- Kayseri
Milletvekili Abdullah Gül’ün Yasama Dokunulmazlığının Kaldırılması Hakkında
Başbakanlık Tezkeresi ve Anayasa ve Adalet Komisyonları Üyelerinden Kurulu Karma
Komisyon Raporu (3/1111) (S. Sayısı: 442) (Dağıtma Tarihi: 20.1.1998) (GÜNDEME)
11.- Erzincan
Milletvekili Mustafa Yıldız’ın Yasama Dokunulmazlığının Kaldırılması Hakkında
Başbakanlık Tezkeresi ve Anayasa ve Adalet Komisyonları Üyelerinden Kurulu
Karma Komisyon Raporu (3/1192) (S. Sayısı: 443) (Dağıtma Tarihi: 20.1.1998)
(GÜNDEME)
12.- Aydın
Milletvekili Ali Rıza Gönül’ün; Yasama Dokunulmazlığının Kaldırılması Hakkında
Başbakanlık Tezkeresi ve Anayasa ve Adalet Komisyonları Üyelerinden Kurulu
Karma Komisyon Raporu (3/212) (S. Sayısı: 444) (Dağıtma Tarihi: 20.1.1998)
(GÜNDEME)
13.- İzmir
Milletvekili Rıfat Serdaroğlu’nun Yasama Dokunulmazlığının Kaldırılması
Hakkında Başbakanlık Tezkeresi ve Anayasa ve Adalet Komisyonları Üyelerinden
Kurulu Karma Komisyon Raporu (3/172) (S. Sayısı: 445) (Dağıtma Tarihi:
20.1.1998) (GÜNDEME)
14.- Giresun
Milletvekili Rasim Zaimoğlu’nun Yasama Dokunulmazlığının Kaldırılması Hakkında
Başbakanlık Tezkeresi ve Anayasa ve Adalet Komisyonları Üyelerinden Kurulu
Karma Komisyon Raporu (3/311) (S. Sayısı: 446) (Dağıtma Tarihi: 20.1.1998)
(GÜNDEME)
15.- Sıvas
Milletvekili Muhsin Yazıcıoğlu’nun Yasama Dokunulmazlığının Kaldırılması
Hakkında Başbakanlık Tezkeresi ve Anayasa ve Adalet Komisyonları Üyelerinden
Kurulu Karma Komisyon Raporu (3/213) (S. Sayısı: 447) (Dağıtma Tarihi:
20.1.1998) (GÜNDEME)
16.- Samsun
Milletvekili Murat Karayalçın’ın Yasama Dokunulmazlığının Kaldırılması Hakkında
Başbakanlık Tezkeresi ve Anayasa ve Adalet Komisyonları Üyelerinden Kurulu
Karma Komisyon Raporu (3/890) (S. Sayısı: 448) (Dağıtma Tarihi: 20.1.1998)
(GÜNDEME)
17.- Denizli
Milletvekili Hasan Korkmazcan’ın Yasama Dokunulmazlığının Kaldırılması Hakkında
Başbakanlık Tezkeresi ve Anayasa ve Adalet Komisyonları Üyelerinden Kurulu
Karma Komisyon Raporu (3/182) (S. Sayısı: 449) (Dağıtma Tarihi: 20.1.1998)
(GÜNDEME)
18.- Denizli
Milletvekili Hasan Korkmazcan’ın Yasama Dokunulmazlığının Kaldırılması Hakkında
Başbakanlık Tezkeresi ve Anayasa ve Adalet Komisyonları Üyelerinden Kurulu
Karma Komisyon Raporu (3/268) (S. Sayısı: 450) (Dağıtma Tarihi: 20.1.1998)
(GÜNDEME)
19.- Eskişehir Milletvekili İbrahim Yaşar Dedelek’in
Yasama Dokunulmazlığının Kaldırılması Hakkında Başbakanlık Tezkeresi ve Anayasa
ve Adalet Komisyonları Üyelerinden Kurulu Karma Komisyon Raporu (3/178) (S.
Sayısı: 451) (Dağıtma Tarihi: 20.1.1998) (GÜNDEME)
20.- Çorum
Milletvekili Yasin Hatiboğlu’nun Yasama Dokunulmazlığının Kaldırılması Hakkında
Başbakanlık Tezkeresi ve Anayasa ve Adalet Komisyonları Üyelerinden Kurulu
Karma Komisyon Raporu (3/193) (S. Sayısı: 452) (Dağıtma Tarihi: 20.1.1998)
(GÜNDEME)
21.- Ankara
milletvekili Yücel Seçkiner’in Yasama Dokunulmazlığının Kaldırılması Hakkında
Başbakanlık Tezkeresi ve Anayasa ve Adalet Komisyonları Üyelerinden Kurulu
Karma Komisyon Raporu (3/162) (S. Sayısı: 453) (Dağıtma Tarihi: 20.1.1998)
(GÜNDEME)
22.- Kütahya
Milletvekili Ahmet Derin’in Yasama Dokunulmazlığının Kaldırılması Hakkında
Başbakanlık Tezkeresi ve Anayasa ve Adalet Komisyonları Üyelerinden Kurulu
Karma Komisyon Raporu (3/177) (S. Sayısı: 454) (Dağıtma Tarihi: 20.1.1998)
(GÜNDEME)
23.- Antalya
Milletvekili Bekir Kumbul’un Yasama Dokunulmazlığının Kaldırılması Hakkında
Başbakanlık Tezkeresi ve Anayasa ve Adalet Komisyonları Üyelerinden Kurulu
Karma Komisyon Raporu (3/316) (S. Sayısı: 455) (Dağıtma Tarihi: 20.1.1998)
(GÜNDEME)
24.- Ordu
Milletvekili Mustafa Hasan Öz’ün Yasama Dokunulmazlığının Kaldırılması Hakkında
Başbakanlık Tezkeresi ve Anayasa ve Adalet Komisyonları Üyelerinden Kurulu
Karma Komisyon Raporu (3/827) (S. Sayısı: 456) (Dağıtma Tarihi: 20.1.1998)
(GÜNDEME)
25.- İstanbul
Milletvekili Ali Talip Özdemir’in Yasama Dokunulmazlığının Kaldırılması
Hakkında Başbakanlık Tezkeresi ve Anayasa ve Adalet Komisyonları Üyelerinden
Kurulu Karma Komisyon Raporu (3/837) (S. Sayısı: 457) (Dağıtma Tarihi:
20.1.1998) (GÜNDEME)
26.- Konya
Milletvekili Nezir Büyükcengiz’in Yasama Dokunulmazlığının Kaldırılması
Hakkında Başbakanlık Tezkeresi ve Anayasa ve Adalet Komisyonları Üyelerinden
Kurulu Karma Komisyon Raporu (3/847) (S. Sayısı: 458) (Dağıtma Tarihi:
20.1.1998) (GÜNDEME)
27.- Gaziantep
Milletvekili Kahraman Emmioğlu’nun Yasama Dokunulmazlığının Kaldırılması
Hakkında Başbakanlık Tezkeresi ve Anayasa ve Adalet Komisyonları Üyelerinden
Kurulu Karma Komisyon Raporu (3/852) (S. Sayısı: 459) (Dağıtma Tarihi:
20.1.1998) (GÜNDEME)
28.- Rize
Milletvekili Ahmet Mesut Yılmaz’ın Yasama Dokunulmazlığının Kaldırılması
Hakkında Başbakanlık Tezkeresi ve Anayasa ve Adalet Komisyonları Üyelerinden
Kurulu Karma Komisyon Raporu (3/831) (S. Sayısı: 460) (Dağıtma Tarihi:
20.1.1998) (GÜNDEME)
29.- Burdur
Milletvekili Mustafa Çiloğlu’nun Yasama Dokunulmazlığının Kaldırılması Hakkında
Başbakanlık Tezkeresi ve Anayasa ve Adalet Komisyonları Üyelerinden Kurulu
Karma Komisyon Raporu (3/861) (S. Sayısı: 461) (Dağıtma Tarihi: 20.1.1998)
(GÜNDEME)
30.- Antalya
Milletvekili Hayri Doğan’ın Yasama Dokunulmazlığının Kaldırılması Hakkında
Başbakanlık Tezkeresi ve Anayasa ve Adalet Komisyonları Üyelerinden Kurulu
Karma Komisyon Raporu (3/851) (S. Sayısı: 462) (Dağıtma Tarihi: 20.1.1998)
(GÜNDEME)
31.- Şanlıurfa
Milletvekili İbrahim Halil Çelik’in Yasama Dokunulmazlığının Kaldırılması
Hakkında Başbakanlık Tezkeresi ve Anayasa ve Adalet Komisyonları Üyelerinden
Kurulu Karma Komisyon Raporu (3/269) (S. Sayısı: 463) (Dağıtma Tarihi:
20.1.1998) (GÜNDEME)
32.- Kütahya
Milletvekili İsmail Karakuyu’nun Yasama Dokunulmazlığının Kaldırılması Hakkında
Başbakanlık Tezkeresi ve Anayasa ve Adalet Komisyonları Üyelerinden Kurulu
Karma Komisyon Raporu (3/921) (S. Sayısı: 464) (Dağıtma Tarihi: 20.1.1998)
(GÜNDEME)
33.- Kayseri
Milletvekili Salih Kapusuz’un Yasama Dokunulmazlığının Kaldırılması Hakkında
Başbakanlık Tezkeresi ve Anayasa ve Adalet Komisyonları Üyelerinden Kurulu
Karma Komisyon Raporu (3/1044) (S. Sayısı: 465) (Dağıtma Tarihi: 20.1.1998)
(GÜNDEME)
Sözlü
Soru Önergeleri
1– Ankara
Milletvekili Ersönmez Yarbay’ın, Uğur Mumcu Cinayeti konusundaki Meclis
araştırması komisyonunca hakkında işlem yapılması istenilen bir askeri savcıya
ilişkin Milli Savunma Bakanı ve Başbakan Yardımcısından sözlü soru önergesi
(6/841) (Başkanlığa geliş tarihi: 16.1.1998)
2.– Ankara
Milletvekili Ersönmez Yarbay’ın, Uğur Mumcu Cinayeti konusundaki Meclis
araştırması komisyonunca haklarında işlem yapılması istenilen kişilere ilişkin
İçişleri Bakanından sözlü soru önergesi (6/842) (Başkanlığa geliş tarihi:
16.1.1998)
3.– Ankara
Milletvekili Ersönmez Yarbay’ın, Uğur Mumcu Cinayeti konusundaki Meclis
araştırması komisyonunca haklarında işlem yapılması istenilen savcılara ilişkin
Adalet Bakanından sözlü soru önergesi (6/843) (Başkanlığa geliş tarihi:
16.1.1998)
Yazılı
Soru Önergeleri
1.– Muş
Milletvekili Sabahattin Yıldız’ın, Muş Alparslan 2.Barajı Projesine ilişkin
Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanından yazılı soru önergesi (7/4271)(Başkanlığa
geliş tarihi: 15.1.1998)
2.– Aydın
Milletvekili Muhammet Polat’ın, Petrol Ofisi Yönetim Kurulu Başkanlığına atanan
kişiye ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/4272) (Başkanlığa geliş
tarihi: 15.1.1998)
3.– Muş
Milletvekili Sabahattin Yıldız’ın, Muş Bulanık-Bitlis Ovakışla,
Malazgirt-Karahasan, Nurettinli yollarına ilişkin Bayındırlık ve İskan
Bakanından yazılı soru önergesi (7/4273)(Başkanlığa geliş tarihi: 15.1.1998)
4.– Muş
Milletvekili Sabahattin Yıldız’ın, Muş Hacı Şeref ve Alaattin Paşa Camilerinin
onarım ihtiyacına ilişkin Devlet Bakanından yazılı soru önergesi (7/4274)
(Başkanlığa geliş tarihi: 15.1.1998)
5.– Antalya
Milletvekili Yusuf Öztop’un, Isparta Belediye Başkanı’na ilişkin Adalet
Bakanından yazılı soru önergesi (7/4275)(Başkanlığa geliş tarihi: 15.1.1998)
6.– Samsun
Milletvekili Murat Karayalçın’ın, teşvik amaçlı yatırımlara uygulanan elektrik
fiyatı indirimi kapsamına Erzurum’un da alınıp alınmayacağına ilişkin Enerji ve
Tabii Kaynaklar Bakanından yazılı soru önergesi (7/4276) (Başkanlığa geliş
tarihi: 15.1.1998)
7.– Muğla
Milletvekili Zeki Çakıroğlu’nun, bazı kuruluşların yönetim kurulu üyeliklerine
yapılan atamalara ilişkin Sanayi ve Ticaret Bakanından yazılı soru önergesi
(7/4277)(Başkanlığa geliş tarihi: 15.1.1998)
8.– Bursa
Milletvekili Ertuğrul Yalçınbayır’ın, doğalgaz talebi miktarına ilişkin Enerji
ve Tabii Kaynaklar Bakanından yazılı soru önergesi (7/4278) (Başkanlığa geliş
tarihi: 16.1.1998)
9.– Bursa
Milletvekili Ertuğrul Yalçınbayır’ın, Bursa-Mudanya-Aydınpınar köyü Çaylaklar
Mevkiinde yapılan imar planı değişikliğine ilişkin Bayındırlık ve İskan
Bakanından yazılı soru önergesi (7/4279) (Başkanlığa geliş tarihi: 16.1.1998)
10.– Bursa
Milletvekili Ertuğrul Yalçınbayır’ın, Bursa-Osmangazi Yeşilşehir Projesine
ilişkin Çevre Bakanından yazılı soru önergesi (7/4280) (Başkanlığa geliş
tarihi: 16.1.1998)
11.– Bursa
Milletvekili Ertuğrul Yalçınbayır’ın, Gıyabi tevkif müzekkerelerinin infazına
ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/4281) (Başkanlığa geliş
tarihi: 16.1.1998)
12.– Balıkesir
Milletvekili Ahmet Bilgiç’in, Kazdağları Milli Parkı çevresindeki madencilik
faaliyetlerine ilişkin Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanından yazılı soru
önergesi (7/4282)(Başkanlığa geliş tarihi: 16.1.1998)
13.– Balıkesir
Milletvekili Ahmet Bilgiç’in, Kazdağları Milli Parkı’na ilişkin Orman
Bakanından yazılı soru önergesi (7/4283)(Başkanlığa geliş tarihi: 16.1.1998)
14.– İçel
Milletvekili D.Fikri Sağlar’ın, Taşucu-Girne feribot seferlerinin
kaldırılmasının nedenine ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/4284)
(Başkanlığa geliş tarihi: 16.1.1998)
15.– Trabzon
Milletvekili Kemalettin Göktaş’ın, Trabzon Valiliği İl Özel İdare emrine
gönderilen paraya ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/4285)(Başkanlığa
geliş tarihi: 16.1.1998)
16.– Trabzon
Milletvekili Kemalettin Göktaş’ın, Trabzon ve Rize Belediyelerine Başbakanlık
Acil Hizmet Fonundan yardım yapılıp yapılmadığına ilişkin Başbakandan yazılı
soru önergesi (7/4286)(Başkanlığa geliş tarihi: 16.1.1998)
17.– Trabzon
Milletvekili Kemalettin Göktaş’ın, Trabzon ve Rize Belediyelerine yapılan
yardımlara ilişkin Maliye Bakanından yazılı soru önergesi (7/4287)(Başkanlığa
geliş tarihi: 16.1.1998)
18.– Trabzon
Milletvekili Kemalettin Göktaş’ın, Trabzon ve Rize Belediyelerine yapılan
yardımlara ilişkin Çevre Bakanından yazılı soru önergesi (7/4288)(Başkanlığa
geliş tarihi: 16.1.1998)
19.– Balıkesir
Milletvekili Ahmet Bilgiç’in, “Yunan Vatandaşı”, “Haymatlos” ve “Statüsüz”
olarak Türkiye’de yaşayan göçmenlere ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru
önergesi (7/4289)(Başkanlığa geliş tarihi: 16.1.1998)
Meclis
Araştırması Önergeleri
1.– Denizli Milletvekili Mehmet Gözlükaya ve 20 arkadaşının, TEKEL’in
özelleştirilmesine yönelik uygulamaların araştırılması amacıyla Anayasanın 98
inci, İçtüzüğün 104 ve 105 inci maddeleri uyarınca bir Meclis araştırması
açılmasına ilişkin önergesi.(10/236)(Başkanlığa geliş tarihi: 15.1.1998)
2.– Batman
Milletvekili Musa Okçu ve 31
arkadaşının, TPAO ve TÜPRAŞ’ın içinde bulunduğu durumun araştırılarak daha
etkin ve verimli çalışabilmeleri için alınması gereken tedbirlerin belirlenmesi
amacıyla Anayasanın 98 inci, İçtüzüğün 104 ve 105 inci maddeleri uyarınca bir
Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi. (10/237)(Başkanlığa geliş
tarihi: 16.1.1998)
BİRİNCİ OTURUM
Açılma Saati : 12.00
20
Ocak 1998 Salı
BAŞKAN : Başkanvekili Yasin HATİBOĞLU
KÂTİP ÜYELER : Levent MISTIKOĞLU (Hatay),
Haluk YILDIZ (Kastamonu)
BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, çalışmalarımızın hayırlara vesile
olmasını Cenabı Allah’tan niyaz ederek, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 44 üncü
Birleşimini açıyorum.
III.- YOKLAMA
BAŞKAN – Ad okunmak suretiyle yoklama yapılacaktır;
sayın milletvekillerinin, salonda bulunduklarını yüksek sesle işaret
buyurmalarını rica ediyorum.
(Yoklama yapıldı)
BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, toplantı yetersayımız vardır; ancak, bu
sayıya güvenmeyin; âdet olmadığı halde söyleyeyim ki, yerinizi beğenip, uzun
süre oturasınız; 185’tir sayı...
İRFAN KÖKSALAN (Ankara) – Sayın Başkan, böyle bir Başkanlık görevi var
mı?! Milletvekillerini bu tarzda ikaz edemezsiniz!..
BAŞKAN – Var tabiî efendim, var, var... Niye var...
İRFAN KÖKSALAN (Ankara) – Yok, yok... Öyle Başkanlık olmaz; çok asabî
konuşuyorsunuz.
BAŞKAN – Var efendim... Niye var: Şimdi, bu kararı alıyorsunuz, ondan
sonra da sayın milletvekilleri salonu boşaltıyor; bir karar yetersayısı
istenince, bir yoklama istenince, deniliyor ki...
İRFAN KÖKSALAN (Ankara) – Burası Parlamento....
BAŞKAN – Müsaade buyurun efendim... Görüşmeleri sükûnetle götürmek benim
görevim; o açıdan uyarıyorum.
İRFAN KÖKSALAN (Ankara) – “Yerinizi beğenesiniz” filan ne biçim ifade;
olur mu öyle şey!
BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, toplantı yetersayımız vardır;
görüşmelere başlıyoruz.
Gündeme geçmeden önce, üç sayın üyeye gündemdışı söz vereceğim.
Gündemdışı söz talebinde bulunan dört arkadaşım oldu. Bunlardan birisi,
Cumhuriyet Halk Partisi Denizli Milletvekili Sayın Hilmi Develi.
Sayın Develi?.. Yok.
ALGAN HACALOĞLU (İstanbul) – Yarın...
BAŞKAN – Peki efendim, yarın dikkate alacağım; durum müsait olursa...
İkinci sırada, Sayın Naci Terzi; üçüncü sırada, Sayın Abdullah Gül;
dördüncü sırada, Sayın Mete Bülgün...
Daha önceki talepleri değerlendirirken, Sayın Hilmi Develi’ye, Sayın
Abdullah Gül’e ve Sayın Mete Bülgün’e söz vermiştim; ancak, Sayın Develi, hazır
olmadığını, yarın için istediğini; Sayın Bülgün, Ankara dışında olduğunu,
gelemeyeceğini ifade ettiği için, şimdi, diğer söz isteyen arkadaşlarıma söz
verdim ve sırayla çağırıyorum:
IV. – BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI
A)
GÜNDEMDIŞI KONUŞMALAR
1. – Erzincan Milletvekili Naci
Terzi’nin, parlamenter sisteme ilişkin gündemdışı konuşması
BAŞKAN – Sayın Terzi’nin parlamenter sistemle ilgili gündemdışı söz
talebi vardı.
Buyurun efendim.
NACİ TERZİ (Erzincan) – Değerli Başkan, değerli milletvekilleri;
sözlerimin başında, hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Değerli arkadaşlarım, Yüce Meclisin duvarlarında “hâkimiyet, kayıtsız
şartsız milletindir” ibaresi yazılıdır ve demokrasinin var olduğu dünyanın her
bir köşesinde de, tıpatıp bunun aynısı olmasa da, muhakkak benzeri bir ibare
vardır.
Değerli arkadaşlarım, Yüce Meclisimizin duvarlarında her gün görmeye
alışkın olduğumuz bu sözü ben neden hatırlatma gereği duydum; bu sözü her gün
göre göre, artık vurdumduymazlığa başladık; bu sözün ne kadar mühim bir söz
olduğuna bugün bir kez daha vurgu yapma gereği vardır.
Değerli milletvekilleri “hâkimiyet, kayıtsız şartsız milletindir”
ibaresi, Meclisimizin duvarlarında asılı güzel bir vecize değildir yalnızca.
Evet, son derece güzel bir vecizedir; ama, aynı zamanda, demokrasinin en temel,
belki de, olmazsa olmaz tek koşuludur. Bu sözü bir kenara koyun, demokrasiden
geriye ne kalır; kocaman bir hiç. Ama, ne yazık ki, bizler, zaman zaman, bu
sözü, yalnızca güzel bir vecize olarak alma eğilimine giriyoruz. Oysa, bu
ibare, demokratik ülkelerin anayasalarında ilk madde olarak yer alması gereken
temel bir koşuldur. Bu ibareyi güzel bir vecize olarak alır, gereklerinden
bilerek bilmeyerek kaçınırsanız, demokrasi adı altında başka yönetim
biçimlerine yelken açarsınız; hem milleti hem de kendinizi, demokrasi diye boş
yere kandırmış olursunuz.
Değerli arkadaşlarım, bu söz, aynı zamanda, çatısı altında bulunduğumuz
Yüce Parlamentonun ve biz parlamenterlerin varlık sebebidir, meşruiyet
kaynağımızdır. O nedenle, bazı kişi ve kurumlar, zaman zaman, bilerek ve
bilmeyerek, millet iradesini yok sayma, başka meşruiyet zeminlerine oturma
arayışlarına girseler bile, meşruiyetini milletten alan kurum ve kuruluşların
ve bu kurumun üyeleri olarak, bu temel ilkenin gereklerini her zaman yerine
getirmeli ve getirmeliyiz de.
Değerli arkadaşlarım, Parlamentonun ve parlamenterlerin ve hatta siyasal
partilerin itibarlarını ve sistem içindeki konumlarıyla, fonksiyonlarını
sıfırlamaya yönelik bilinçli kampanyalar yürütülmektedir. Bu, açık söylemek
gerekirse, millet iradesini yok saymak isteyen, bu eğilimde olan mihrakların
bir çabasıdır. Her ne kadar bizler de bu propagandalara bolca malzeme
veriyorsak da, sistem içerisindeki konumlarımızın ve fonksiyonlarımızın
sıfırlanmak istenmesi, ne haklı bir zemine dayanmaktadır ne de demokrasiye
hizmet etmektedir.
Değerli Başkan, değerli milletvekilleri; bu propagandaların
goygoyculuğunu yapmak, sanıldığı gibi, bir prim yapmaz ve yapmamaktadır da.
Bunun anlamı gayet açıktır; bu propagandalara mal bulmuş Mağribi gibi sarılmak,
tek kelimeyle, bindiği dalı kesmektir. Demokratik Türkiye özlemi taşıyorsak,
Parlamentonun, parlamenterlerin ve siyasal partilerin sistem içerisindeki
ağırlıklarını ve işlevlerini artırmaktan başka çaremiz yoktur. Bu, bütün
siyasal partiler ve parlamenterler için ortak bir paydadır. Bu ortaklık üzerine
işbirliğimizi artırmak durumundayız. Parlamentonun, parlamenterlerin ve siyasal
partilerin sıfırlanmak istendiği bir dönemde, küçük hesaplar yapmak, küçük
siyasal çıkarlar peşinde koşmak, ancak küçük politikacıların...
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Sayın Terzi, hemen toparlar mısınız efendim.
NACİ TERZİ (Devamla) – Toparlayacağım Sayın Başkanım.
...veya milletten ümidini kesmiş, istikballerini aradönemlere
endekslemiş, aradönemlerde ikbal arayan, tabansız politikacıların işi olabilir.
Değerli arkadaşlarım “hâkimiyet, kayıtsız şartsız milletindir”
ibaresinin gereklerini yerine getirecek olan, başka bir ifadeyle, demokrasinin
haysiyetini ve namusunu koruyacak olan, ne falancadır ne de filancadır; topu,
başkasına atmanın veya topu, taca atmanın hiç âlemi yok; bu görev, öncelikle
bizimdir. Demokrasinin namusunu korumak için yoksak, ne için varız?! Bugün için
yoksak, ne gün için varız? Bu görev için, böyle günler için yoksak, hiç yokuz
demektir; hiç olmasak da hiçbir şey değişmez demektir. Bu, bizim, varlıkla
yokluk çizgimizdir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Sayın Terzi, ikinci kez süre verdim efendim; siz, onun hepsini
okuyacaksanız süre yetmez.
NACİ TERZİ (Devamla) – Bitiriyorum Sayın Başkanım; son cümlelerim...
BAŞKAN – Efendim, lütfen, selam verir misiniz Sayın Genel Kurula.
NACİ TERZİ (Devamla) – Son cümlelerim Sayın Başkanım.
BAŞKAN – Buyurun.
NACİ TERZİ (Devamla) – ...Ne yazık ki, bazı siyasîlerimizin çizginin öte
yanına geçtiklerini üzülerek görüyoruz. “Hâkimiyet, kayıtsız şartsız
milletindir” sözü için varsak, millet bizimdir; korkmayın, üzülmeyin.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (RP, ANAP ve DYP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Sayın Terzi, teşekkür ediyorum.
2. – Kayseri Milletvekili Abdullah
Gül’ün, Refah Partisinin Anayasa Mahkemesi tarafından alınan kapatılma kararına
ilişkin gündemdışı konuşması
BAŞKAN – İkinci sırada gündemdışı söz talebinde bulunan Sayın Abdullah
Gül -üçüncü sıradaydı; ama, Sayın Develi bulunmadığı için ikinci sırada
konuşacak- siyasî partilerin vazgeçilmezliğiyle ilgili olarak...
Sayın Abdullah Gül, buyurun. (RP sıralarından alkışlar)
ABDULLAH GÜL (Kayseri) – Sayın Başkan, Türkiye Büyük Millet Meclisinin
değerli üyeleri; benim de Genel Başkan Yardımcısı olduğum Refah Partisinin,
Anayasa Mahkemesi tarafından 16 Ocak 1998 Cuma günü kapatılmasıyla ilgili söz
almış bulunuyorum.
Sayın Başkan, Anayasa Mahkemesinin kararı kesindir; gerekçeleri bizim
için kabul edilemez olsa bile, bu kararı, tabiî tanıyoruz ve bu karara
uyacağız; ama, bu kararı tanıyoruz demek, bu kararın tartışılamaz olduğu
anlamına kesinlikle gelmez. Demokratik olduğunu iddia eden bütün ülkelerde
olduğu gibi, Türkiye’de de, bu, çok tartışılacaktır, tartışılmaya da
başlanmıştır ve bu tartışmalar, maalesef, bütün dünya ülkeleri arasında
Türkiye’nin kategorisini de düşürmüştür.
Kapatılan Refah Partisi neydi; hep beraber girdiğimiz son seçimlerde,
burada mevcut olan siyasî partilerin hepsinden daha çok oy almış ve Türk
Halkının sevgisine, bütün siyasî partilerden daha çok mazhar olmuş bir
partiydi; 6 milyon oy almıştı. Türkiye’nin en büyük partisiydi ve Türkiye Büyük
Millet Meclisinin; yani, bu Meclisin de, en büyük milletvekili grubunu
oluşturmuştu ve Refah Partisi, içinden, başbakan çıkarmıştı, 18 bakan
çıkarmıştı...
Sayın Başkan, konuşacaklarsa, lütfen dışarıda konuşsun arkadaşlar...
İkaz ederseniz memnun olurum.
BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, rica ediyorum, sükûnetle dinleyelim
efendim.
Buyurun.
ABDULLAH GÜL (Devamla) – Türkiye Büyük Millet Meclisinin birçok
komisyonunun da başkanını vermişti. İşte, böyle bir parti kapatıldı.
Peki, niçin kapatıldı? Refah Partisi, teröre bulaştığı için kapatılmadı;
şiddete karıştığı için kapatılmadı; terörü veya şiddeti övdüğü, teşvik ettiği,
dolaylı olarak desteklediği için de kapatılmadı veya halkı, kavgaya, şiddete
davet ettiği için de kapatılmadı; yolsuzluğun, hırsızlığın odağı olduğu için de
kapatılmadı. O zaman, Refah Partisi niçin kapatıldı; gerekçeli karar çıkınca,
bütün dünya ve herkes, hep beraber göreceğiz; fakat, savcının iddiaları ortada
olduğu için, biliyoruz, gerekçeli karar çıkarılmasa bile, on sene önce bazı
üyelerin yaptığı konuşmalardan dolayı kapatıldı; Başbakanın ramazan günü
verdiği bir iftar yemeğinden dolayı kapatıldı. Bu iftar yemeğine katılanların
hiçbiri, kaçak insanlar, vatandaşlık hakları kısıtlanmış insanlar da değildi.
Türkiye Büyük Millet Meclisinin kürsülerinde sorumsuzluk kaldırıldığı için
kapatıldı. 1994 yılında, ülkemizi daha çok demokratikleştirelim diye, bütün
siyasî partilerle beraber, bizim de demokratikleşme paketimizden dolayı
kapatıldı; o demokratikleşme paketi, o zamanki Meclis Başkanı Sayın Cindoruk’a
verildi ve o toplantıda yapılan konuşmalardan dolayı kapatıldı. Bir bakanın,
tutuklu olan bir kişiyi hapishanede ziyaret ettiği için kapatıldı. Bütün
bunlardan dolayı karar verildi ki, Refah Partisi odak haline geldi!..
Değerli arkadaşlarım, burada çok önemli olan nokta şudur: Siyasî
Partiler Kanununun 103 üncü maddesi, gördüğümüz, duyduğumuz kadarıyla, Anayasa
Mahkemesi tarafından, gerekli görüldüğü için, o gün kaldırıldı, devam edildi ve
odak olduğuna karar verildi.
Burada herkes için önemli olan nokta şudur: 16 Ocaktan itibaren
Türkiye’de demokrasinin sınırları daraltılmıştır, demokrasinin normları
düşürülmüştür; çünkü, Anayasa Mahkemesi, bir siyasî partinin, suç odağı haline
gelmesine, vicdanen karar verebilir hale gelmiştir; yani, bir hüküm arama
şartını kaldırmıştır, bir sübut bulma şartını kaldırmıştır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Sayın Gül, lütfen, toparlayınız efendim.
ABDULLAH GÜL (Devamla) – Bu demektir ki, Türkiye Cumhuriyetinde bir siyasî
partiyi kapatmak, herhangi bir ilin yardımlaşma derneğini kapatmaktan çok daha
kolay hale gelmiştir. Böyle bir demokratik ülke, böyle bir hukuk devleti
olamaz; ancak, ideolojik veya bürokratik bir devlet olur. Çünkü, bir derneği
kapatmak için, otuz senelik Dernekler Kanunumuza göre, o derneğin, suç odağı
haline geldiğinin ispatlanması, hüküm giymesi gerekir; ama, bir siyasî partinin
kapatılması için, bundan sonra bir hüküm giyme şartı, bir suçun ispatlanması
şartına gerek kalmamıştır. Dolayısıyla, eğer, Anayasa Mahkemesinin 11 üyesinden
6’sı, dosyalar üzerinden -bildiğiniz gibi, tabiî mahkeme, şahitler falan
olmadığı için- “evet, suç odağı olmuştur” derse, Anayasa Mahkemesi de “bu
partiyi kapatırım” diyebilir hale gelmiştir.
Çok önemli bir nokta da şudur: Anayasa değişikliği 1995 yılında
yapılmıştır; bizimle ilgili suç olduğu iddia edilen olayların hepsi 1995
yılından önce olmuştur; ikisi hariç; Başbakanlıkta verilen iftar ve bir bakanın
bir tutukluyu ziyareti. Bunların dışındaki iddiaların -ki, o iddialar suç
olarak kabul edildiğine göre- hepsi anayasa değişikliği yapılmadan, yani, 1995
yılından önce olmuştur; o zaman böyle bir suç unsuru yoktu. Yani, siz, bugün,
siyasî faaliyette bulunurken, 2000 yılında yapılması muhal bir anayasa
değişikliğini dikkate alarak hareket etmek durumundasınız. Böyle bir hukuk
devleti -yine- olmaz, böyle bir demokratik ülke -yine- olmaz.
Değerli arkadaşlar, son olarak şunu söylemek istiyorum...
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Sayın Gül, lütfen, toparlayın efendim. Son cümlenizi...
ABDULLAH GÜL (Devamla) – Bitiriyorum efendim, müsaade ederseniz...
Böylelikle, Türkiye’de derneklere verilen güvence ve teminat,
demokrasinin ve her şeyin vazgeçilmez unsuru olan siyasî partilerimize verilmemiştir. Muhakkak ki, en objektif
hükmü, tabiî ki, tarih ve zaman verecektir; ama, önyargısız düşünen, bütüncü
bir bakış açısına sahip olan, paranoyadan ve vesveselerden uzak olan aklıselim
sahibi kişiler, zaten, şimdiden, bu kararı değerlendirmektedirler. Sokrat’ı
ölüme mahkûm eden mahkemeden Galile’nin muhakemesine, Dreyfus davasından
Menderes’in idamına kadar uzanan bütün bu çizgide, hukuk olmasa bile,
hâkimlerin ve mahkemelerin yanıldığını gösteren çok örnek vardır...
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
ABDULLAH GÜL (Devamla) – Bitiriyorum Sayın Başkan.
...Refah Partisi davası da işte bunlardan biri olmuştur.
Hepinize saygılar sunuyorum. (RP ve DYP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Sayın Gül, teşekkür ediyorum.
Sayın milletvekilleri, gündemdışı görüşmeler tamamlanmıştır.
Cumhurbaşkanlığı tezkereleri vardır; okutacağım; ancak, hem tezkereler hamuleli hem de okutulacak
araştırma önergeleri var. Bu nedenle, sayın kâtip üyenin bunları oturduğu
yerden okuması hususunu izninize sunuyorum: Kabul edenler... Kabul
etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Cumhurbaşkanlığı tezkerelerini okutuyorum :
B) TEZKERELER VE ÖNERGELER
1. – Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyetine
gidecek olan Devlet Bakanı Hasan Gemici’ye, dönüşüne kadar, Devlet Bakanı Şükrü
Sina Gürel’in vekâlet etmesinin uygun görüldüğüne ilişkin Cumhurbaşkanlığı
tezkeresi (3/1269)
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşmelerde bulunmak üzere 15 Ocak 1998 tarihinde Kuzey Kıbrıs Türk
Cumhuriyetine gidecek olan Devlet Bakanı Hasan Gemici’nin dönüşüne kadar;
Devlet Bakanlığına, Devlet Bakanı Prof.Dr.Şükrü S. Gürel’in vekâlet etmesinin,
Başbakanın teklifi üzerine, uygun görülmüş olduğunu bilgilerinize sunarım.
Süleyman
Demirel Cumhurbaşkanı
BAŞKAN – Bilgilerinize sunulmuştur.
Bir başka tezkereyi okutuyorum :
2. – İspanya’ya gidecek olan Millî
Savunma Bakanı ve Başbakan Yardımcısı İsmet Sezgin’e, dönüşüne kadar, Devlet
Bakanı Mehmet Batallı’nın vekâlet etmesinin uygun görüldüğüne ilişkin
Cumhurbaşkanlığı tezkeresi (3/1270)
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşmelerde bulunmak üzere, 19 Ocak 1998 tarihinde İspanya’ya gidecek
olan Millî Savunma Bakanı ve Başbakan Yardımcısı İsmet Sezgin’in dönüşüne
kadar; Millî Savunma Bakanlığı ve Başbakan Yardımcılığına, Devlet Bakanı Mehmet
Batallı’nın vekâlet etmesinin, Başbakanın teklifi üzerine, uygun görülmüş
olduğunu bilgilerinize sunarım.
Süleyman
Demirel Cumhurbaşkanı
BAŞKAN – Bilgilerinize sunulmuştur.
Bir başka tezkere daha var, okutuyorum :
3. – Almanya’ya gidecek olan Devlet
Bakanı Refaiddin Şahin’e, dönüşüne kadar, Ulaştırma Bakanı Necdet Menzir’in
vekâlet etmesinin uygun görüldüğüne ilişkin Cumhurbaşkanlığı tezkeresi (3/1271)
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
17 Ocak 1998 tarihinde Almanya’ya gidecek olan Devlet Bakanı Refaiddin
Şahin’in dönüşüne kadar; Devlet Bakanlığına, Ulaştırma Bakanı Necdet Menzir’in
vekâlet etmesinin, Başbakanı teklifi üzerine, uygun görülmüş olduğunu
bilgilerinize sunarım.
Süleyman
Demirel Cumhurbaşkanı
BAŞKAN – Bilgilerinize sunulmuştur.
Meclis araştırması önergeleri vardır; sırayla okutup, bilgilerinize
sunacağım:
C) GENSORU, GENEL GÖRÜŞME, MECLİS
SORUŞTURMASI VE MECLİS ARAŞTIRMASI ÖNERGELERİ
1. – Denizli Milletvekili Mehmet
Gözlükaya ve 20 arkadaşının, Tekelin özelleştirilmesine yönelik uygulamaların
araştırılması amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/236)
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Tekelin ana amacı, Türk tütününü yurt içinde ve yurt
dışında desteklemek ve değerlendirmektir. Tekel, bu görevini bugüne kadar
başarı ile yerine getirmiştir.
1941 yılında kurulan Tekelin, 87 tütün işletmesi, 20 alkollü içki
fabrikası, 8 sigara ve 1 kibrit fabrikası bulunmakta ve 50 bine yakın çalışanı
mevcuttur. 1997 yılında 397 trilyonluk hâsılat gerçekleştirmiş, bu gelirin 161
trilyonu kamu harcamalarına aktarılırken, 15 trilyon lira da kâr etmiştir.
Böylesine büyük gelir sağlayan Tekel, Hükümet tarafından yavaş yavaş elden
çıkarılmak istenmektedir.
Tekelin özelleştirilmesi için Meclisten yasa çıkarmanın imkânsız
olduğunu gören Hükümet “ortaklık girişimi” adı altında yasal denetimden
kaçabilmek için gizli pazarlıklarla British American Tobacco Şirketi, Tekelin
çoğunluk hissesi ile Akhisar Fabrikasını alıyor ve kurumun en yüksek satışlı
Samsun ve Yeni Harman sigaralarının isim hakları, 49 yıllığına söz konusu
ortaklığa devrediliyor. Şirketin de yüzde 51’i BAT’a veriliyor. Akhisar Sigara
Fabrikasının da yüzde 51’i yabancı şirketlerce yönetilecek bir ortaklığa
devrediliyor.
Tekelin özelleştirilmesinde, Hükümet kanun ve hukuk engellerini
aşabilmek için yabancı şirkete fabrika ortaklığı kurdurarak, Tekelin en etkili
üretimlerini yabancı tekellere teslim etme yolunu seçmiştir. Yabancı ortaklığa
devir ve diğer fabrikalarda üretilen markaların üretim hakkının verilmesi ile
yasadışı yoldan Tekelin özelleştirilmesinin gerçekleştirilmesine çalışılmıştır.
Yüzde 100 yerli tütünle Tekel fabrikalarında üretilen sigaraların üretim
ve denetiminin tamamen yabancı tekele
devredilmesi ile yerli tütün üreticisinin kaderi de yabancıların inisiyatifine
bırakılmıştır.
Yapılan bu özelleştirme kanunlara aykırıdır.
233 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin Özelleştirme Uygulamalarının
Düzenlenmesine ve Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanunun 35 inci maddesiyle değiştirilen hükmü gereğince Tekel,
bir kamu iktisadî kuruluşu (KİK)’dur. Kamu iktisadî kuruluşu, sermayenin bir
bölümü veya yarısı devlete ait bir kuruluş olmayıp, sermayesinin tamamı devlete
ait bir kuruluştur. Bu nedenle, sermaye yapısını değiştirecek herhangi bir
girişim, yani hisse satışı, 4046 sayılı Yasanın 1 inci maddesinin son fıkrasına
göre, ancak bu konuda çıkarılabilecek özel bir kanunla mümkün olabilecektir.
Mevcut haliyle, Tekel, özelleştirme programına ya da kapsamına alınamaz.
Diğer yandan, 6224 sayılı Yasanın 1 inci maddesine 4105 sayılı Kanunla
eklenen fıkra gereğince, Türkiye’ye ithal edilecek yabancı sermaye, ülke
genelinde tekel teşkil edecek faaliyetlerde bulunan kuruluşlarda çoğunluk
hissesine sahip olamayacağı, bir kamu iktisadî kuruluşu olan Tekelin, ülke
çapında tekel teşkil edecek faaliyetlerde bulunan kuruluşlardan olduğu için,
kuracağı hiçbir iştirakte yabancı payı yüzde 50’yi aşamaz. Bu hükme rağmen,
Tekelin hissesinin yüzde 52’si BAT’a ait olacağından, iştirakin kurulması yasal
olarak mümkün değildir. Tekelin, hisse senedi satışı gibi mülkiyet devredecek
biçimde özelleştirilmesi için yasa çıkarılması zorunludur.
Yüzde 100 Türk tütünü ile üretilen sigaralar sadece Türkiye’de
tüketiliyor, bunları sadece Tekel üretiyor. Tekelin fabrika ve markaları
yabancı sigara şirketine satılınca, bu tütünün alıcısı kalmayacağından, Türk
tütüncülüğü yok olacak, tütün alımları tamamen yabancı firmaya devredilmiş
olacaktır.
Tekelin özelleştirilmesinde ihale açılmamış ve marka hakkının değer tespiti
yapılmamıştır. Pazarlıklar kapalı kapılar arkasında ve hukukî denetimden uzak
sürdürülmüş olup, rekabet ortamı yaratılmamıştır. Kısacası, ben yaptım oldu
denmektedir.
Halen, Tekelde görev yapan yaklaşık 16 bin sendikalı işçilerde bir
tedirginlik, bir umutsuzluk hâkimdir. Biz ne olacağız diye düşünmeye
başlamışlardır. İşçilerin durumları hakkında herhangi bir açıklama ve programa
rastlamak mümkün değildir. Bu arada yaklaşık olarak 3,5 milyon civarında
insanımızın tek geçim ve gelir kaynağı tütündür. Dar gelirli vatandaşlarımızın
geçim kaynağını kurutmak, onları perişan etmek doğru bir davranış olamaz.
Tütüncülükle uğraşan vatandaşlarımız bundan böyle nerede ve ne şekilde istihdam
ettirilecektir.
Tekel, 1997 yılında 15 trilyon lira kâr etmiştir; biraz teknoloji
tadilatı yapıldığı takdirde, bu kâr oranının daha da yukarılara çıkacağı
muhakkaktır. Buna rağmen Tekel, gerçek değerinin çok altında özelleştirilmek
istenilmektedir. Bunun nedenini anlamak mümkün değildir.
Yukarıda açıklanan hususların araştırılması ve gerekli tedbirlerin
alınabilmesi için Anayasanın 98, İçtüzüğün 104 ve 105 inci maddeleri gereğince
bir Meclis araştırması açılmasını arz ederiz.
Saygılarımızla.
1 - Mehmet Gözlükaya (Denizli)
2- Turhan Güven (İçel)
3- A. Sezal Özbek (Kırklareli)
4- Ali Rıza Gönül (Aydın)
5- Hacı Filiz (Kırıkkale)
6- Mahmut Nedim Bilgiç (Adıyaman)
7- İsmet Attila (Afyon)
8- Nihan İlgün (Tekirdağ)
9- Zeki Ertugay (Erzurum)
10- Mustafa Dedeoğlu (Muğla)
11- Nurhan Tekinel (Kastamonu)
12- İ. Cevher Cevheri (Adana)
13- Ahmet İyimaya (Amasya)
14- M. Necati Çetinkaya (Konya)
15- Mehmet Sağlam (Kahramanmaraş)
16- Hayri Doğan (Antalya)
17- Saffet Arıkan Bedük (Ankara)
18- Mehmet Ali Yavuz (Konya)
19- Nevzat Ercan (Sakarya)
20- Bekir Aksoy (Çorum)
21- Y. Fevzi Arıcı (İçel)
BAŞKAN – Önerge gündemde yerini alacak, Meclis
araştırması açılıp açılmaması hususundaki öngörüşme, sırasında yapılacaktır.
Bir başka Meclis araştırması talebi vardır; okutuyorum:
2. – Batman Milletvekili Musa Okçu ve 31
arkadaşının, TPAO ve TÜPRAŞ’ın içinde bulunduğu durumun araştırılarak daha
etkin ve verimli çalışabilmeleri için alınması gereken tedbirlerin belirlenmesi
amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/237)
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Türkiye Petrolleri Anonim Ortaklığı (TPAO) ve TÜPRAŞ’ın
içinde bulunduğu durumun araştırılarak daha etkin ve verimli faaliyetlerde
bulunabilmeleri için alınması gereken tedbirlerin belirlenmesi amacıyla
Anayasanın 98 inci, İçtüzüğün 104 ve 105 inci maddeleri uyarınca bir Meclis
araştırması açılmasını arz ederiz.
Saygılarımızla.
1- Musa Okçu (Batman)
2- Mustafa Kemal Ateş (Kilis)
3- Sacit Günbey (Diyarbakır)
4- Ömer Ekinci (Ankara)
5- Ömer Naimi Barım (Elazığ)
6- Kazım Arslan (Yozgat)
7- İ. Ertan Yülek (Adana)
8- Kahraman Emmioğlu (Gaziantep)
9- Feti Görür (Bolu)
10- Mehmet Aykaç (Çorum)
11- Mustafa Köylü (Isparta)
12- Latif Öztek (Samsun)
13- Tevhit Karakaya (Erzincan)
14- Memduh Büyükkılıç (Kayseri)
15- Temel Karamollaoğlu (Sıvas)
16- Muhammet Polat (Aydın)
17- Naci Terzi (Erzincan)
18- Mehmet Altan Karapaşaoğlu (Bursa)
19- Zeki Karabayır (Kars)
20- Abdullah Gencer (Konya)
21- Nezir Aydın (Sakarya)
22- Fikret
Karabekmez (Malatya)
23- İlyas Arslan (Yozgat)
24- Yakup Budak (Adana)
25- Abdullah Arslan (Tokat)
26- Yaşar Canbay (Malatya)
27- Sabahattin Yıldız (Muş)
28- Mustafa Hasan Öz (Ordu)
29- Sıtkı Cengil (Adana)
30- Nurettin Aktaş (Gaziantep)
31- Şaban Şevli (Van)
32- Zeki Ergezen (Bitlis)
Gerekçe:
TPAO, yurdumuzun ilk millî petrol şirketidir. İlkel araç gereçle ve
bölge halkının insangücüyle bugünkü hale gelmiştir. 1990 yılına kadar
küçümsenmeyecek derecede başarıya ulaşan TPAO, 1992 yılından sonra sondaj ve
sondajlı arama yatırımlarının askıya alınması, modernizasyon projelerinin
hayata geçirilememesi nedeniyle verimsizleşmiş ve gerilemiştir.
Son dört yıl içerisinde, petrol arama yatırımları, yeni teknolojinin
ülkemize alınması, ortak petrol arama anlaşmaları, bizce, sonuçsuz kalmış veya
kulakardı edilmiştir. Örnek verecek olursak, TPAO saha etütleri, 1991 yılına
göre çok gerilemiştir. 1991 yılında jeolojik alanda 140, jeofizik alanda 110
olan saha edütleri, 1995 yılında jeolojik alanda 90, jeofizik alanda 80’e
düşmüştür. 1996 yılında, saha etütleri daha da düşük seviyelere gerilemiştir.
Ayrıca, kurum, 1990 yılında, ülkede 95 adet sondaj yaparak 200 bin metre
inebilmiş iken, 1991 yılında 90 adet sondajla 185 bin metre, 1995 yılında ise,
ancak, 16 sondaj yaparak 30 590 metreye inebilmiştir.
Hampetrol üretimi 1991 yılında 3 milyon 500 bin ton iken, 1995 yılında 2
milyon 600 bin tona düşmüş; doğalgaz üretimi ise, 1991 yılında 203 milyon
metreküpten 1995 yılında 180 milyon metreküpe düşmüştür. Yine, 1991 yılında 285
kuyu tamamlanırken, 1995 yılında, ancak, 53 kuyu tamamlanabilmiştir.
Kurumun elinde 35 sondaj makinesi (kulesi) bulunmasına rağmen, 11 kule
çalıştırılacak kadar sondaj ekibi bulunmaktadır. Bu ekiplerin 4’ü Batman’da,
5’i Adıyaman’da ve 2’si de Trakya’da bulunmaktadır. On yıl öncesine göre ekip
sayısı yarıya düşmesine rağmen, bölgedeki bu ekiplerin tamamının çalıştığı vaki
olmamıştır. Özellikle, Batman’da, son üç yıldır aynı anda 2 sondaj ekibinin
çalışmasına rastlanmıştır.
TPAO, eldeki mevcut lokosyonları değerlendiremediği gibi, birçok kuyuda
da üretimi durdurmuş bulunmaktadır. Hazro yakınlarında petrol + gaz çıkmasına
rağmen, 6 kuyu rezerv ve güvenlik gerekçe gösterilerek kapatılmış, Erzurum’da
Horasan–1 sondajı hedefe ulaşmadan durdurulmuş ve Batman Ekinli-1 kuyusunda,
güvenlik bahane gösterilerek sondaj yapılmamaktadır. Aslında, bu kuyu, asfalta
çok yakın, Kurtalan ve Beşiri arasında güvenli bir bölgede bulunmaktadır.
Ayrıca, yine güvenlik gerekçe gösterilerek Kozluk sondajından vazgeçilmiştir.
1990 yılında Batman bölgesinde 3 500 kişi istihdam ediliyor iken, ne
yazık ki, şu anda personel sayısı 1 100’e indirilmiştir. Genç yaşta ve en
verimli çağlarında devre dışı bırakılan bu kalifiye elemanların harcanmış
olması, üretimi de menfi yönde etkilemiştir. Emekli edilenlerin yerine yeni
elemanların alınmayışı, bölgede işsizliğin artmasına sebebiyet vermiştir.
1954 yılından beri faaliyetini sürdüren Batman Rafinerisi, bugün 1.1
milyon ton/yıl hampetrol işleme kapasitesine sahiptir. Bölgede çıkan yerli ve
ağır hampetrolü işleyerek bölge taleplerini karşılamaya çalışan Batman
Rafinerisi, günümüz teknolojisinin gerisinde kaldığından, ekonomik olma
özelliğini yitirmiş ve sürekli artan petrol ürünleri talebini dengeli bir
şekilde karşılayamaz hale gelmiştir.
Sanayi ve Ticaret Bakanı Yalım Erez, TÜPRAŞ’ın modernize edilerek yeni
teknolojiye kavuşturulması yönünde beyanatlarda bulunması gerekirken,
rafinerinin kapatılacağı yönünde beyanlarda bulunmuştur. Bu beyanlar, yöre
halkının haklı tepkilerine neden olmuştur.
Bütün bu nedenlerle, TPAO ve TÜPRAŞ teşebbüslerinin daha verimli
çalışmalarda bulunabilmeleri için, içinde bulundukları durumun araştırılarak
alınması gereken tedbirlerin belirlenmesi için, bir Meclis araştırması
komisyonu kurulmalıdır.
BAŞKAN – Önerge gündemde yerini alacak, Meclis araştırması açılıp
açılmaması hususundaki öngörüşme, sırasında yapılacaktır.
Sayın milletvekileri, Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığının bir
tezkeresi vardır, okutup oylarınıza sunacağım:
B) TEZKERELER VE ÖNERGELER (Devam)
4. – Türkiye Büyük Millet Meclisinde,
Türkiye-Katar ve Türkiye-Güney Afrika parlamentolararası dostluk grupları
kurulmasına ilişkin Başkanlık tezkeresi (3/1272)
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Genel Kuruluna
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlık Divanının 26 Aralık 1997 tarih ve
62 sayılı kararıyla, Türkiye-Katar ve Türkiye-Güney Afrika Parlamentolararası
Dostluk Grupları kurulması uygun görülmüştür.
Türkiye Büyük Millet Meclisinin Dış İlişkilerinin Düzenlenmesi
Hakkındaki 3620 sayılı Kanunun 4 üncü maddesi uyarınca anılan dostluk
gruplarının kurulması Genel Kurulun
tasvibine sunulur.
Hikmet
Çetin Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanı
BAŞKAN – Tezkereyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler... Kabul etmeyenler... Tezkere kabul edilmiştir.
Sayın milletvekilleri, Anavatan Partisi, Demokratik Sol Parti ve Demokrat
Türkiye Partisi Gruplarının, İçtüzüğün 19 uncu maddesine göre verilmiş müşterek
önerileri vardır; önce okutup işleme alacağım, sonra da ayrı ayrı oylarınıza
sunacağım:
V. – ÖNERİLER
A) SİYASÎ PARTİ GRUBU ÖNERİLERİ
1. – Genel Kurulun çalışma gün ve
saatlerinin yeniden düzenlenmesi ile gündemdeki sıralamanın yeniden yapılmasına
ve 20 Ocak 1998 Salı ile 21 Ocak 1998 Çarşamba günleri sözlü soruların
görüşülmemesine ilişkin ANAP, DSP ve DTP Gruplarının müşterek önerisi
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Genel Kuruluna
Danışma Kurulunun 19 Ocak 1998 Pazartesi günü yaptığı
toplantıda siyasî parti grupları arasında oybirliği sağlanamadığından,
gruplarımızın aşağıdaki müşterek önerilerinin Genel Kurulun onayına sunulmasını
arz ederiz.
Saygılarımızla.
Ülkü
Güney Metin
Şahin
ANAP Grup
Başkanvekili DSP
Grup Temsilcisi
Mahmut
Yılbaş
DTP
Grup Başkanı
Öneriler:
1– Genel Kurulun 20 Ocak 1998 Salı, 21 Ocak 1998
Çarşamba ve 22 Ocak 1998 Perşembe günleri 12.00–16.00, 19.00–24.00 saatleri
arasında çalışması; 20 Ocak 1998 Salı günü 12.00–16.00 saatleri arasında
denetim konularının, 19.00–24.00 saatleri arasında kanun tasarı ve
tekliflerinin görüşülmesi; Genel Kurulun 23 Ocak 1998 Cuma günü de 13.00–16.00,
19.00–24.00 saatleri arasında çalışarak kanun tasarı ve tekliflerinin
görüşmelerine devam edilmesi; 20 Ocak 1998 Salı, 21 Ocak 1998 Çarşamba günleri
sözlü soruların görüşülmemesi önerilmiştir.
2– Gündemin “Kanun Tasarı ve Teklifleriyle
Komisyonlardan Gelen Diğer İşler” kısmının 3 üncü sırasında bulunan ve komisyonca
geri alınan Olağanüstü Hal Bölgesinde ve Kalkınmada Öncelikli Yörelerde
İstihdam Yaratılması ve Yatırımların Teşvikiyle İlgili 392’ye 1 inci ek sıra
sayılı kanun tasarısının 48 saat geçmeden görüşmelerine başlanması,
Gündemin 180 inci sırasında bulunan 418 sıra sayılı
kanun tasarısının 5 inci sırasına,
177 inci sırasında bulunan 415 sıra sayılı kanun
tasarısının 6 ıncı sırasına,
178 inci sırasında bulunan 416 sıra sayılı kanun
tasarısının 7 inci sırasına,
5 inci sırasında bulunan 263 sıra sayılı kanun tasarısının 8 inci
sırasına,
179 uncu sırasında bulunan 417 sıra sayılı kanun tasarısının 9 uncu
sırasına,
6 ncı sırasında bulunan 361 sıra sayılı kanun tasarısının 10 uncu
sırasına,
7 nci sırasında bulunan 365 sıra sayılı kanun tasarısının 11 inci
sırasına,
59 uncu sırasında bulunan 210 sıra sayılı kanun tasarısının 12 nci
sırasına,
60 ıncı sırasında bulunan 211 sıra sayılı kanun tasarısının 13 üncü
sırasına,
44 üncü sırasında bulunan 161 sıra sayılı kanun tasarısının 14 üncü
sırasına,
125 inci sırasında bulunan 325 sıra sayılı kanun tasarısının 15 inci
sırasına,
148 inci sırasında bulunan 364 sıra sayılı kanun tasarısının 16 ncı
sırasına,
149 uncu sırasında bulunan 366 sıra sayılı kanun tasarısının 17 nci
sırasına,
19.1.1998 tarihli “Gelen Kâğıtlar”da yayımlanan 468 sıra sayılı
Denizcilik Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Tasarısının, 48 saat geçmeden, gündemin 18 inci sırasına,
91 inci sırasında bulunan 274 sıra sayılı kanun tasarısının 19 uncu
sırasına,
8 inci sırasında bulunan 389 sıra sayılı kanun tasarısının 20 nci
sırasına,
17 nci sırasında bulunan 145 sıra sayılı kanun tasarısının 21 inci
sırasına,
73 üncü sırasında bulunan 244 sıra sayılı kanun tasarısının 22 nci
sırasına,
46 ncı sırasında bulunan 176 sıra sayılı kanun tasarısının 23 üncü
sırasına,
66 ncı sırasında bulunan 228 sıra sayılı kanun tasarısının 24 üncü
sırasına,
81 inci sırasında bulunan 251 sıra sayılı kanun tasarısının 25 inci
sırasına,
13 üncü sırasında bulunan 146 sıra sayılı kanun tasarısının 26 ncı
sırasına,
181 inci sırasında bulunan 420 sıra sayılı kanun tasarısının 27 nci
sırasına,
14 üncü sırasında bulunan 231 sıra sayılı kanun tasarısının 28 inci
sırasına,
133 üncü sırasında bulunan 338 sıra sayılı kanun tasarısının 29 uncu
sırasına,
95 inci sırasında bulunan 282 sıra sayılı kanun tasarısının 30 uncu
sırasına,
176 ncı sırasında bulunan 414 sıra sayılı kanun tasarısının 31 inci
sırasına,
111 inci sırasında bulunan 302 sıra sayılı kanun tasarısının 32 nci
sırasına,
67 nci sırasında bulunan 229 sıra sayılı kanun tasarısının 33 üncü
sırasına alınması ve diğer kanun tasarı ve tekliflerinin buna göre sıralanması
önerilmiştir.
BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, bu öneri üzerinde söz talebi vardır; söz
vereceğim.
Sizin de söz isteğiniz mi var
efendim?..
ÜLKÜ GÜNEY (Bayburt) – Sayın Başkan, lehte olmak üzere, söz istiyorum.
BAŞKAN – Efendim, ben, söz vermeden önce, öneriyi getiren Anavatan
Partisi Grubu, Demokratik Sol Parti Grubu, Demokrat Türkiye Partisi Grubu
Başkanı ve başkanvekillerinden şöyle bir ricada bulunmak istiyorum:
Biliyorsunuz, hepimizin hedefi, ekseriyeti sağlamak, onu devam ettirmek ve
Parlamentoyu üretir halde tutmaktır. Onun için de, geçmiş tecrübelerden
yararlanmakta fayda var diye düşünüyorum. Yani, buradaki teklife göre, akşam
çalışmasını 19.00-24.00 arası diye teklif buyuruyor gruplarımız. Mübarek
ramazan ayındayız ve teravi namazı var. Mümkün değil midir ki, 19.00 olacağına,
20.00-24.00 olsa. Bunu, benim değiştirme imkânım olsa, Başkanlık olarak, ben,
değiştirir, öyle sunarım; ama, öneri benim değil, sayın gruplarındır. Eğer
19.00 yerine 20.00 düşünülürse, Meclisi daha rahat çalıştırma imkânı olur diye
düşünüyorum ve... (ANAP, DYP ve DTP sıralarından “olur” sesleri)
Peki, teşekkür ediyorum.
Sayın Araslı ve Sayın Esengün’e aleyhte, Sayın Güney’e de lehte olmak
üzere söz kaydettik.
Sayın Araslı’yı kürsüye davet ediyorum.
Buyurun. (CHP sıralarından alkışlar)
OYA ARASLI (İçel) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; sizleri
saygıyla selamlıyorum.
Türkiye Büyük Millet Meclisinin çalışma saatlerinin 20-24 Ocak 1998
tarihleri arasında 12.00-16.00 ve 19.00-24.00 olarak belirlenmesine ilişkin
öneri, daha önce, Danışma Kuruluna, ANAP, DSP ve DTP Grupları tarafından
getirilmiş, bir Danışma Kurulu kararına dönüşemeyince de ANAP, DSP ve DTP
Gruplarının önerisi olarak, Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kurulunda
tartışmaya açılmıştır. Bu önerinin aleyhinde görüş bildirmek üzere söz almış
bulunmaktayım.
Bu öneri, kabul edilebilir nitelikte görünmüyor; çünkü, Türkiye Büyük Millet
Meclisinin çalışma saatleri, daha önce de Danışma Kurulunda, Cumhuriyet Halk
Partisinin karşı çıkmasına rağmen, Genel Kurul kararıyla değiştirilmiş ve salı,
çarşamba, perşembe günleri için 12.00-16.00 olarak belirlenmişti. Türkiye Büyük
Millet Meclisinin bu saatler arasında daha iyi çalışacağı öne sürüldüğü için bu
görüşe katılanlar, böyle bir belirleme yapmışlardı. Aslında, çalışma
saatlerinin bu şekilde belirlenmesinin altında yatan temel ve gizli neden,
içinde bulunduğumuz ayın özellikleridir; ancak, böyle bir nedene bağlı olarak
çalışma saatlerinin değiştirilmesinin, Türkiye Büyük Millet Meclisinin çalışma
usul ve geleneklerine aykırılığı yanında, Anayasanın 2 nci ve 24 üncü
maddelerine de uygun düşmediğini belirtmek isterim.
Sözünü ettiğimiz belirlemeyi izleyen günlerde, belirlenen çalışma
düzeninin beklenen verimli sonuçları verdiğini kimse iddia edemez. Özellikle,
önerinin sahibi olan gruplardan, Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kurulu
çalışmalarına katılma düzeyinin fevkalade düşük olduğu; geçen onbeş günü aşkın
süre içerisinde, çok kere yetersayı olmadığı için karar alınamadığı; yetersayı
kuşkusu bulunduğu için yinelenen yoklamalar nedeniyle, yasama çalışmalarına
sıklıkla ara verildiği herkesin bildiği ve gördüğü bir gerçektir. Bu duruma, özellikle,
çalışma saatlerinde yapılan ve Türkiye Büyük Millet Meclisinin yerleşik,
alışılmış düzenine aykırı değişikliğin yol açtığını kimse yadsıyamaz. Çalışma
saatlerinin düzeninin değiştirilmesi nedeniyle Türkiye Büyük Millet Meclisine
kaybettirilmiş olan zamanı, aynı aykırılığı ve bu kez daha daha da
yaygınlaştırılmış biçimde sürdürmeye kalkışarak gidermeye çalışmak, akılcı ve
kabul edilebilir bir yöntem değildir; çünkü, aynı aksaklıklar, bugün önerilen
düzende de kendisini gösterecek, daha hızlı çalışalım derken, daha fazla zaman
kaybetmek durumuyla yüz yüze geleceğiz.
Bunları söylerken, arka planda, az çalışarak rahat etmek gibi bir
amacımın bulunmadığından herkes emin olmalıdır. Bizler, her zaman daha fazla ve
daha verimli çalışmaktan yana olduk; ama, burada, bu öneride, daha fazla ve
verimli çalışma getirecek herhangi bir yan yok; olmadığını, onbeş günlük
deneyimimiz gösterdi. Bu onbeş günlük deneyim, Türkiye Büyük Millet Meclisinin
olağan çalışma düzeninde yapılacak her akılcılıktan uzak değişikliğin
verimsizliğe neden olduğunu da çok güzel kanıtladı. Bundan alınacak ders, bu
yanlışlığı daha fazla uzatmamamız gerektiğidir.
Kaldı ki, her zaman, bu kürsüden, çalışmalarda belli bir gündem üzerinde
anlaşılması ve bunda çok sıklıkla değişiklik yapılmaması gerektiğini dile
getirmiş bulunmaktayım. Bu tür değişiklikler, özellikle, muhalefetin Türkiye
Büyük Millet Meclisi çalışmalarına yeteri düzeyde katkıda bulunmasını
engelliyor. Bir gün önce gündemde değişiklik yaptığınız zaman, Türkiye Büyük
Millet Meclisinde, milletvekilleri neyi görüşüp neyi görüşmeyeceklerini tayin
etmekte tereddüte düşüyorlar. Özellikle bu önerinin sahibi olan grupların, daha
önceki iktidar döneminde, benim, şu anda, burada dile getirdiğim zorlukları
sıklıkla bu kürsüden dile getirmiş olduklarını da -aynı bu öneride önerilen
durumlar karşısında- hepimiz biliyoruz. Niçin o zaman eleştirdiklerimizi,
bugün, biz, burada yinelemeye kalkışıyoruz. Bunun anlamını çözebilmek, idrak
edebilmek de mümkün değil.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Sayın Araslı...
OYA ARASLI (Devamla) – Bağlıyorum efendim.
Onun için, belli ilkeler üzerinde anlaşalım ve akılcı birtakım nedenler,
çok zorunlu durumlar olmadıkça bu ilkelerden ayrılmayalım. Bu konuda, Yüce
Meclisin değerli üyelerinin gereken duyarlığı göstereceğine inanıyorum; bu
öneriye destek verilmeyeceğine güveniyorum.
Saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Sayın Araslı, teşekkür ediyorum.
Sayın Esengün, aleyhte söz istemiştiniz; ama, sıra Sayın Güney’in.
Sayın Güney, daha önce müracaat sizin; buyurun. (ANAP sıralarından
alkışlar)
ÜLKÜ GÜNEY (Bayburt) – Sayın Başkan, muhterem milletvekilleri; biz,
Demokratik Sol Parti, Demokrat Türkiye Partisi ve Anavatan Partisi Grupları
olarak, dün, Danışma Kuruluna, bu haftaki Meclis çalışmalarımızla ilgili
olarak, çalışma düzenine, çalışma süresine ve bu süre içerisinde hangi tasarı
ve teklifleri görüşeceğimize dair bir öneri götürdük.
Biraz önce, Sayın Başkan, burada, bizim önerimizi okuttu. Tabiî, burada,
tasarı ve tekliflerin sadece numaraları yazıldığı için, Yüce Meclis, acaba
hangi tasarı ve teklifler görüşülecek, bunlar nedir diye bir bilgisizlik
içerisinde olabilir. Bu açıdan, öneri sahibi olarak, evvela, biz ne istiyoruz,
hangi kanunları, hangi süre içerisinde, niçin çıkarmak istiyoruz hususunu ifade
edip, açıklamak istiyorum.
Muhterem milletvekilleri, önümüzdeki hafta perşembe günü, mübarek
Ramazan Bayramını idrak edeceğiz. Çarşamba günü arifedir; Meclisin çalışması
mümkün değildir. Yani, önümüzdeki hafta, Meclisin fiilen çalışması mümkün
görülmemektedir. Bu nedenle, biz istedik ki, bu hafta yoğun bir çalışmayla,
Meclisimizin önünde duran, acil, ivedi, tek maddelik, yarım kalmış bazı
kanunları -ki, şimdi onları açıklayacağım- çıkaralım; aynı zamanda, Hükümetimizin
istemiş olduğu 7 adet uluslararası anlaşmayı da birlikte çıkaralım. Amacımız
budur. Yani, burada, bizim, bunun dışında, Meclisin çalışma düzenini dinî
esaslara göre tanzim etmek gibi bir düşüncemiz yoktur, olamaz. Bizim amacımız,
daha fazla, daha yoğun çalışarak, beklenen kanunları kısa sürede çıkarmaya
matuftur. Bunun, altını çizerek ifade ediyorum.
Muhterem arkadaşlarım, bizim çıkmasını istediğimiz kanunlar şunlar:
Yarım kalmış, komisyona çekilmiş kanunlar var; olağanüstü halle ilgili teşvik
yasası; bunun ötesinde, 7 adet uluslararası anlaşma; bunun ötesinde, muhtar
maaşlarında acilen yapılması icap eden ayarlama; yine bunun ötesinde, 32 bin
polisimizin beklemiş olduğu, askerlik yasasındaki değişiklik; bunlarla
birlikte, Adalet Bakanlığının öncelik ve ivedilikle çıkmasını istediği birer
maddelik yasalar; ayrıca, mera kanunu, tuz yasası ve eğer süremiz yeterse,
denizcilik bakanlığının kurulmasıyla ilgili yasalar ve yine, yarım kalan,
vakıflarla ilgili yasa. Bunun ötesinde, yeni bir düzenleme, yeni bir yasa, yeni
bir şey yok; aşağı yukarı bunlar.
Şimdi, çalışma düzenimiz belli. Biraz önce, burada, sayın sözcü, geçen
hafta almış olduğumuz kararın uygulanmadığını ifade ettiler. Geçen hafta, bu
Meclis çalıştı; geçen hafta, bu Mecliste kanunlar çıktı; geçen hafta,
uluslararası antlaşmalar çıktı. Eğer, biz, geçen hafta, çalışma düzenimizi saat
12.00 ile 16.00 arası yapmamış olsaydık, inanıyorum ki, o yasalar da
çıkmayacaktı. Bugün, burada, getirmiş olduğumuz süre 12.00 ile 14.00, 19.00 ile
24.00 arasıdır; bu süre 20.00 ile 24.00 arası da olabilir. Dün, ben, bunu,
Danışma Kurulunda da ifade ettim diğer partilerin grup başkanvekili
arkadaşlarıma. Bu şekilde bunu hemen düzeltebiliriz; bu mümkündür; ama,
arkadaşlar, bu hafta, mutlaka, bizim, yoğun bir şekilde çalışarak, ifade
ettiğim, kısaca başlıklarını verdiğim bu yasaları mutlaka çıkarmamız lazım.
Bizim amacımız, burada, bu düzenlemelerle sürelerle oynamak değil; açık ve
samimî ifade ediyorum, üzüm yemektir; herhangi bir başka düşüncemiz yoktur.
Samimî bir tekliftir. Çalışılması, çıkarılması gereken yasalardır, üzerinde
beklentiler olan yasalardır.
Ben, Yüce Meclisin değerli üyelerinin, bizim bu önerimize, bu
açıklamadan sonra katılacaklarına inanıyor, hepinize saygılar sunuyorum. (ANAP
ve DSP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Sayın Güney, teşekkür ediyorum.
Sayın Esengün, buyurun efendim. (RP sıralarından alkışlar)
LÜTFÜ ESENGÜN (Erzurum) – Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; hepinizi
saygıyla selamlıyorum.
Anavatan Partisi, Demokrat Türkiye Partisi ve Demokratik Sol Parti
Gruplarının, Meclis çalışmalarının yeniden düzenlenmesi, gündemin yeniden
düzenlenmesiyle ilgili teklifi üzerinde aleyhte söz almış bulunuyorum.
Muhterem arkadaşlar, gönül isterdi ki veya demokrasinin, içinde
bulunduğumuz anayasal düzenin, belki, tabiî gereği şuydu ki, bugün,
Meclisimizde sadece demokrasi üzerine konuşalım; Türkiye’nin, Türkiye Büyük
Millet Meclisinin en büyük grubunu teşkil eden Refah Partisinin kapatılmasının
Türkiye’ye, Türkiye’nin dünya üzerindeki konumuna, imajına ve hepsinden
önemlisi, demokratik hayatımıza tesiri nedir; bunun üzerinde duralım. Asıl
üzücü olan şu ki: Bugün, gündemdışı konuşma olarak dahi, Refah Partisi dışında
herhangi bir siyasî partiden, bu konuda, lehte veya aleyhte, maalesef, Meclis
çatısı altında, ses çıkmadı.
Muhterem arkadaşlar, Refah Partisi, Anasayasanın 68 inci maddesinde
yerini bulan, demokratik hayatın vazgeçilmez unsurlarından olan siyasî
partilerin en güçlüsü, en büyüğü ve Mecliste en büyük grupla temsil edileni.
Refah Partisinin kapatılması, ülkemiz adına üzücüdür, demokrasi adına üzücüdür.
Refah Partisi olarak, biz, bu karara uymak durumundayız; ama, saygı duymak
durumunda değiliz; doğruya, güzele, hukuka, adalete uygun olana (RP
sıralarından alkışlar) ancak saygı duyarız. Yanlışa, hukuk dışı, adalet dışı
verilen kararlara uymak durumundayız, mecburiyetindeyiz; ama, saygılı olamayız.
Muhterem arkadaşlar, Refah Partisi, bugün, 4,5 milyon seçmeni, üyesi
olan, son genel seçimde 6 milyon oy almış olan, Mecliste altı yıllık şerefli
mazisiyle milletimizin gözbebeği olan bir partidir. Bu parti kapatılıyor; ama,
maalesef, Meclisten ses çıkmıyor.
OYA ARASLI (İçel) – Sayın Başkan, hatip konuyu konuşsun!..
LÜTFÜ ESENGÜN (Devamla) – Mecliste ne var bugün; gündem şöyle olsun,
gündemde şunlar öne alınsın, bunlar öne alınsın... Bu gündemi, biz, ne zaman
olsa görüşürüz, milletimizin ihtiyacı olan kanunları, her zaman, iktidarı da
desteklemek suretiyle çıkarmaya hazırız. Çalışma saatleri 20.00’den 24.00’e
kadar olsun deniliyor; sabaha kadar olsun. (RP sıralarından “Bravo” sesleri,
alkışlar) Getirin, millet menfaatına, demokrasiye, demokrasinin tam olarak
ülkede tesisine dair yasa değişikliklerini ele alalım; demokrasiyi kurtaralım
önce.
Muhterem kardeşlerim, bunun üzerinde çok konuşulacak. Bu kapatma
kararını, bu Mecliste de, tahmin ederim, içine sindiren, doğru bulan bir
arkadaşımız olamaz. Kamuoyu da bunun karşısında; bütün dünya kamuoyu, bütün
demokratik ülkeler bu yanlışlığın tespitini yapıyor ve yakın bir gelecekte, ne
büyük bir hata yaptığımızı, hep beraber burada dile getireceğiz. Bunu çok
tartışacağız. Ben, bu konuyu burada kesiyorum.
Bakınız, getirilen öneride “sözlü sorular görüşülmesin” deniliyor. Sözlü
sorular, Meclisin Hükümeti denetleme yolunda en önemli bir müessesesidir. Zaten
sözlü sorulara cevap verecek bakan genelde bulunmuyor maalesef. Sözlü sorular
hafife alınıyor. Sözlü sorular, milletvekillerinin Hükümeti denetleme sadedinde
özellikle de kendi bölgeleriyle ilgili konularda sorduğu sorular. Bunlara cevap
vermek mecburiyetindedir Hükümet ve behemehal,
alınmış o karar gereğince, haftada iki saat bunları görüşmek zorundayız.
Onun için, bu teklife karşıyız.
“Çalışma saatleri yeniden düzenlensin” deniliyor. Siz gelmiyorsunuz
muhterem kardeşler. Geçen hafta, evvelki hafta burada karar yetersayısı
bulunamadı, toplantı yetersayısı bulunamadı.
Bakınız, bu Hükümet başaşağı gidiyor; bu da bunun bir işareti. (RP
sıralarından alkışlar)
BÜLENT ATASAYAN (Kocaeli) – Sen kendine bak!..
LÜTFÜ ESENGÜN (Devamla) – Burada, sizin, kanun çıkaracak gücü
bulamamanız, toplantı yetersayısını, karar yetersayısını bulamamanız, bir
bakıma, Hükümet içindeki uyumsuzluğun göstergesi. Önce toplanın, gelin, şurada
kanun çıkaracak çoğunluğu her zaman muhafaza edin; sonra bizden destek isteyin;
biz hayhay varız.
Sonra ne var değişiklikte...
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Sonra tabiî ne var olduğunu gördük; süre isteyeceksin sonra...
Buyurun.
LÜTFÜ ESENGÜN (Devamla) – Evet Sayın Başkan.
BAŞKAN – Hemen toparlayın efendim lütfen.
LÜTFÜ ESENGÜN (Devamla) – Kanun teklif ve tasarıları yeniden sıralanmış;
ancak, önde olan bazı tasarılar geriye alınmış. Mesela, Muhtar Ödeneklerinin
Artırılmasına Dair Kanun Tasarısı şu anda 8 inci sırada “bu, 14 üncü sıraya
alınsın” deniliyor; Mera Kanunuyla ilgili tasarı 14 üncü sırada “22 nci sıraya
alınsın” deniliyor. Denizcilik Bakanlığı Kurulmasına Dair Tasarı, TUS Kanunu
Tasarısı daha milletvekillerine dağıtılmamış, 48 saat geçmeden görüşülsün
isteniyor.
Muhterem arkadaşlar, çalışma saatlerini zoraki değiştirmekle -maalesef,
halinizi bildiğim için söylüyorum- bu Meclisi bu şekilde çalıştıramazsınız.
Burada karar alırsınız; ama, bir yoklama isteğinde burada olmadığınız tespit
edilirse, Meclis, boşuna enerji ve zaman kaybetmiş olur. Bu sebeplerle, verilen
bu önerinin aleyhindeyiz.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum ve ramazanınızı tebrik ediyorum. (RP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Sayın Esengün, teşekkür ediyorum efendim.
Başka söz talebi?.. Yok.
Görüşmeler tamamlanmıştır.
Şimdi, önerileri ayrı ayrı okutup, oylayacağım...
OYA ARASLI (İçel) – Karar yetersayısının aranmasını istiyoruz.
BAŞKAN – Dikkate alacağım efendim.
Birinci öneriyi okutuyorum:
1.– Genel Kurulun, 20 Ocak 1998 Salı, 21 Ocak 1998 Çarşamba ve 22 Ocak
1998 Perşembe günleri 12.00-16.00, 19.00-24.00 saatleri arasında çalışması; 20
Ocak 1998 Salı günü, 12.00-16.00 saatleri arasında denetim konularının,
19.00-24.00 saatleri arasında kanun tasarı ve tekliflerinin görüşülmesi; Genel
Kurulun 23 Ocak 1998 Cuma günü de 13.00-16.00- 19.00-24.00 saatleri arasında
çalışarak kanun tasarı ve tekliflerinin görüşmelerine devam edilmesi; 20 Ocak
1998 Salı, 21 Ocak 1998 Çarşamba günleri sözlü soruların görüşülmemesi
önerilmiştir.
BAŞKAN – Birinci öneriyi oylayacağım ve Sayın Araslı’nın talebi üzerine
karar yetersayısını dikkate alacağım.
Öneriyi kabul edenler... Kabul etmeyenler... Öneri kabul edilmiştir.
İkinci öneriyi okutuyorum:
2– Gündemin “Kanun Tasarı ve Teklifleriyle
Komisyonlardan Gelen Diğer İşler” kısmının 3 üncü sırasında bulunan ve
komisyonca geri alınan Olağanüstü Hal Bölgesinde ve Kalkınmada Öncelikli
Yörelerde İstihdam Yaratılması ve Yatırımların Teşvikiyle İlgili 392’ye 1 inci
ek sıra sayılı Kanun Tasarısının 48 saat geçmeden görüşmelerine başlanması,
Gündemin 180 inci sırasında bulunan 418 sıra sayılı
kanun tasarısının 5 inci sırasına,
177 nci sırasında bulunan 415 sıra sayılı Kanun
Tasarısının 6 ncı sırasına,
178 inci sırasında bulunan 416 sıra sayılı kanun
tasarısının 7 nci sırasına,
5 inci sırasında bulunan 263 sıra sayılı kanun tasarısının 8 inci
sırasına,
179 uncu sırasında bulunan 417 sıra sayılı kanun tasarısının 9 uncu
sırasına,
6 ncı sırasında bulunan 361 sıra sayılı kanun tasarısının 10 uncu
sırasına,
7 nci sırasında bulunan 365 sıra sayılı kanun tasarısının 11 inci
sırasına,
59 uncu sırasında bulunan 210 sıra sayılı kanun tasarısının 12 nci
sırasına,
60 ıncı sırasında bulunan 211 sıra sayılı kanun tasarısının 13 üncü
sırasına,
44 üncü sırasında bulunan 161 sıra sayılı kanun tasarısının 14 üncü
sırasına,
125 inci sırasında bulunan 325 sıra sayılı kanun tasarısının 15 inci
sırasına,
148 inci sırasında bulunan 364 sıra sayılı kanun tasarısının 16 ncı
sırasına,
149 uncu sırasında bulunan 366 sıra sayılı kanun tasarısının 17 nci
sırasına,
19.1.1998 tarihli Gelen Kâğıtlarda yayımlanan 468 sıra sayılı Denizcilik
Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Tasarısının, 48 saat
geçmeden, gündemin 18 inci sırasına,
91 inci sırasında bulunan 274 sıra sayılı kanun tasarısının 19 uncu
sırasına,
8 inci sırasında bulunan 389 sıra sayılı kanun tasarısının 20 nci
sırasına,
17 nci sırasında bulunan 145 sıra sayılı kanun tasarısının 21 inci
sırasına,
73 üncü sırasında bulunan 244 sıra sayılı kanun tasarısının 22 nci
sırasına,
46 ncı sırasında bulunan 176 sıra sayılı kanun tasarısının 23 üncü
sırasına,
66 ncı sırasında bulunan 228 sıra sayılı kanun tasarısının 24 üncü
sırasına,
81 inci sırasında bulunan 251 sıra sayılı kanun tasarısının 25 inci
sırasına,
13 üncü sırasında bulunan 146 sıra sayılı kanun tasarısının 26 ncı
sırasına,
181 inci sırasında bulunan 420 sıra sayılı kanun tasarısının 27 nci
sırasına,
14 üncü sırasında bulunan 231 sıra sayılı kanun tasarısının 28 inci
sırasına,
133 üncü sırasında bulunan 338 sıra sayılı kanun tasarısının 29 uncu
sırasına,
95 inci sırasında bulunan 282 sıra sayılı kanun tasarısının 30 uncu
sırasına,
176 ncı sırasında bulunan 414 sıra sayılı kanun tasarısının 31 inci
sırasına,
111 inci sırasında bulunan 302 sıra sayılı kanun tasarısının 32 nci
sırasına,
67 nci sırasında bulunan 229 sıra sayılı kanun tasarısının 33 üncü
sırasına,
Alınması ve diğer kanun tasarı ve tekliflerinin buna göre sıralanması
önerilmiştir.
BAŞKAN – İkinci öneriyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul
etmeyenler... Bu öneri de kabul edilmiştir.
Sayın milletvekilleri, İçtüzüğümüzün 37 nci maddesine göre yapacağımız
bir işlem var sırada; ancak, yüksek müsaadelerinizi de alarak birleşime 5
dakika ara vermek istiyorum.
Saat 13.45’te toplanmak üzere, birleşime ara veriyorum.
Kapanma Saati
: 13.40
İKİNCİ OTURUM
Açılma Saati
: 13.50
BAŞKAN :
Başkanvekili Yasin HATİBOĞLU
KÂTİP ÜYELER
: Levent MISTIKOĞLU (Hatay), Haluk YILDIZ (Kastamonu)
BAŞKAN – Türkiye Büyük Millet Meclisinin 44 üncü
Birleşiminin İkinci Oturumunu açıyorum.
Çalışmalarımıza kaldığımız yerden devam edeceğiz.
Sayın milletvekilleri, İçtüzüğün 37 nci maddesine göre verilmiş doğrudan
Genel Kurulun gündemine alınmasına dair 2 adet önerge vardır; ayrı ayrı okutup
işleme tabi tutacağım.
İlk önergeyi okutuyorum:
IV. – BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI
(Devam)
B) TEZKERELER VE ÖNERGELER (Devam)
5. – İstanbul Milletvekili Mustafa
Baş’ın, Türkiye Cumhuriyeti Emekli Sandığı Kanununda Değişiklik Yapılması
Hakkında Kanun Teklifinin (2/297) doğrudan gündeme alınmasına ilişkin önergesi
(4/293)
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Tarafımca hazırlanarak 15.5.1996 tarihinde Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına sunulan TC Emekli Sandığı Kanununda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifim halen Plan ve Bütçe Komisyonunda
görüşme yapılmadan bekletilmektedir.
Teklifimin İçtüzüğün 37 nci maddesinin ikinci fıkrasına
göre doğrudan doğruya gündeme alınmasını Yüce Meclisin takdirlerine arz
ederim.8.7.1997
Mustafa
Baş İstanbul
BAŞKAN – Önerge sahibi sıfatıyla, Sayın Mustafa Baş; buyurun efendim.
(RP sıralarından alkışlar)
MUSTAFA BAŞ (İstanbul) – Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; Türkiye
Cumhuriyeti Emekli Sandığı Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun
Teklifim, süresi içerisinde komisyonda görüşülemediği için İçtüzüğün 37 nci
maddesine göre, doğrudan doğruya Türkiye Büyük Millet Meclisi gündemine
alınmasıyla ilgili talebim üzerine söz almış bulunmaktayım; hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
Bilindiği gibi, bazı meşakkatli işler vardır, zor işler vardır, birkısım
zihinsel, bedensel, fiziksel yorucu birkısım işler vardır. Kanunlarımızda
bunların bir kısmıyla ilgili fiilî hizmet zammı uygulaması mevcuttur. Fiilî
hizmet zammı uygulaması yapılan bazı mesleklere çok benzeyen veya aynı
özellikleri taşıyan diğer birkısım mesleklerdeki memurinle ilgili de bu fiilî
hizmet zammının uygulanmasını bu teklifimde talep ediyorum. Bunlar kimlerdir;
bunlardan biri bekçilerdir.
Bilindiği gibi, fiilî hizmet zammı, askerler ve emniyet mensupları için
uygulanmaktadır, onlara çok benzer bir hizmet yapan bekçiler için
uygulanmamaktadır. Halbuki bekçiler, önemli bir yük yüklenmişlerdir; güvenlik
sorunları da, endişeleri de, riskleri de vardır; ayrıca, çalışma saatleri,
mesai mefhumları belli değildir; karda, kışta kıyamette, hatta vasıtalardan da,
otomobillerden de istifade etmeden, yürüyerek görev yapmaktadırlar.
Dolayısıyla, yorucu bir görev yaptıkları için, bu fiilî hizmet zammını,
kanaatim odur ki, hak etmektedirler.
Diğer birkısım çalışanlarsa, posta taşıyıcılarıdır. Posta taşıyıcıları
-hepimizin sık sık rastladığı- sırtlarında 15, 20, 30 kiloluk yüklerle,
çantalarla, yaz kış demeden, yağmur güneş demeden, çamur demeden görevlerini
yerine getirmeye çalışmaktadırlar, halkımıza, hepimize hizmet etmeye
çalışmaktadırlar. Posta dağıtıcıları ve bekçiler, tatil günü, bayram günü tatil
yapamamaktadırlar, fiilen bayram günleri de tatil günleri de çalışmaktadırlar,
önemli bir görevi yerine getirmektedirler.
Teklifimizde arzu ettiğimiz üçüncü kesimse, hepimizin her platformda
söylediğimiz, ne yapsak az diye tarif ettiğimiz öğretmenlerdir. Öğretmenler,
ayakta çalışmaktadırlar, tebeşir tozu yutmaktadırlar ve hepimizin, evimizde,
bir çocuğumuzun terbiyesi ve eğitimiyle meşgul olurken bile canı sıkılırken,
onlarca çocuğun eğitimiyle meşgul olmaktadırlar, yorulmaktadırlar; hem zihinsel
yorulmaktadırlar hem fiziksel yorulmaktadırlar. Dolayısıyla, zannediyorum ki,
takdir edersiniz, fiilî hizmet zammını, çalışan kesim içerisinde en çok hak
edenlerin başında, işte öğretmen arkadaşlarımız, posta taşıyıcısı kardeşlerimiz
ve bekçiler olması gerekmektedir.
Genel Kurulumuzun, bu teklifimizin -komisyonda bekleme süresi içerisinde
gündeme alınamadığı için- doğrudan gündeme alınmasını müspet karşılayacağını,
Türkiye Büyük Millet Meclisinin gündemine alınacağını umuyorum. Siyasî parti
gruplarımızdan da, sadece bu teklifin Türkiye Büyük Millet Meclisi gündemine
alınmasını değil, Danışma Kurulu ve Genel Kurulun tensibiyle öncelik verilerek,
bu teklifimizin kanunlaşmasını ve bu mağdur kardeşlerimize, bu hizmet ehli kardeşlerimize,
bu çalışkan kardeşlerimize, bayram tatil demeden, yağmur çamur gözetmeden
çalışan bu vatan evlatlarına yılda üç aylık bu fiilî hizmet zammının
uygulanmasını...
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
MUSTAFA BAŞ (Devamla) – Bitiriyorum Sayın Başkan.
BAŞKAN – Başkanlıktan da, hiç olmazsa, sayın öğretmenlerimize 2 dakika
eksüre; buyurun.
MUSTAFA BAŞ (Devamla) – Teşekkür ederim.
Bu fiili hizmet zammının yılda üç ay olarak uygulanması noktasında,
bütün grupların, bütün arkadaşlarımın, bütün milletvekillerimin oylarını
istirham ediyorum; hepinizi saygıyla selamlıyorum. (RP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Sayın Baş, teşekkür ediyorum.
Bununla ilgili başka bir talep?.. Yok.
Şimdi, bu önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler...
Kabul edilmiştir; hayırlı olsun inşallah.
İkinci önergeyi okutuyorum:
6. – Konya Milletvekili Hüseyin Arı’nın,
Konya Ereğli’nin İl Olması Hakkında Kanun Teklifinin (2/181) doğrudan gündeme
alınmasına ilişkin önergesi (4/294)
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
(2/181) sayılı Ereğli (Konya)’nin il olmasıyla ilgili kanun teklifi
bugüne kadar İçişleri Komisyonunda görüşülmediğinden, İçtüzüğün 37 nci maddesi
gereğince doğrudan gündeme alınmasını talep ediyorum.
Gereğini arz ederim.
Saygılarımla. 11.7.1997
Hüseyin
Arı Konya
BAŞKAN – Önerge üzerinde, Komisyon ve Hükümetin söz talebi?.. Yok.
Sayın önerge sahibini davet ediyorum.
Sayın Arı, buyurun. (RP sıralarından alkışlar)
HÜSEYİN ARI (Konya) – Sayın Başkan, değerli üyeler; süresi içerisinde
görüşülemeyen, Konya Ereğli İlçemizin il yapılması hakkında vermiş olduğumuz
kanun teklifimizin, İçtüzüğün 37 nci maddesi gereğince doğrudan Genel Kurul
gündemine alınması için huzurlarınızdayım; hepinizi, saygı ve hürmetle
selamlıyorum.
Değerli arkadaşlarım, aslında, Konya Ereğli İlçemizin il olma özlemi yüz
yıl öncesine dayanır. Bu konuda ilk girişim, 1889’da, dönemin Konya Valisi ve
daha sonra sadrazamlık yapmış olan Sait Paşanın, Ereğli’yi çok beğenerek,
padişaha, Ereğli’nin vilayet olmasını teklif etmesiyle başlar; ancak, o dönemin
karışık ortamında konu gözardı edilir.
İkinci girişimse, 1901 yılında Ereğli’de kaymakamlık yapmış olan Şakir
Efendi zamanında yapılır; fakat, neticesiz kalır.
1956 yılında, merhum Adnan Menderes ve Celal Bayar, Ayrancı Barajının
açılış töreninde Ereğli’ye il olma sözü vermişlerdir.
1960’a kadar Şehabettin Sayın ve Faruk Sükan başkanlığında heyetler
Ankara’ya bu maksatla gelmişler; ancak, netice alamamışlardır.
ANAP hükümetleri döneminde de Ereğli’ye il olma sözü verilmiş; sonuç
alınamamıştı.
1994 yılında bölgenin milletvekili Hasan Afşar Bey başkanlığında bir
heyet Ankara’ya gelmiş; lakin, yine, konu geçiştirilmiştir.
En son olarak, 1995 yılında Cumhuriyet Halk Partisi Ereğli İlçe
teşkilatı başkente gelerek, ilçe halkının bu haklı isteklerini Parlamentoda
siyasîlere iletmişler, ne yazık ki, bu girişim de sonuçsuz kalmıştır.
Değerli arkadaşlarım, görüldüğü gibi, Osmanlının son döneminde başlayan
Ereğli halkının bu özlemi ve bunun neticesindeki girişimler, cumhuriyet
hükümetleri döneminde de çeşitli siyasî partilerce sürdürülmüştür. Bu
gayretlerinden dolayı emeği geçenlere, huzurlarınızda, Ereğlili hemşerilerim
adına şükranlarımı sunarım. Bu kadirşinas insanların gayretleri hiç de boşa
gitmemiş, bilakis, şehre, o günden bugüne, kaymakamlık ve belediye başkanlığı
yapanlar, yatırım ve gayretlerini, Ereğli halkının il olma özlemleri yönünde
kanalize etmişler ve bunun neticesindedir ki, bugün Ereğli İlçemiz, ileriye
dönük imar planıyla gerçek anlamda vilayet olmaya namzet bir şehircilik
hüviyetine kavuşmuştur.
Ereğlimizde bir dönem belediye başkanlığı yapan ve başarılı hizmetler
veren değerli ANAP Milletvekili Ali Talip Özdemir Beye de, buradan şükranlarımı
arz ederim.
Değerli arkadaşlarım, Konya-Ereğli İlçesi, Orta Torosların kuzey
eteklerinde ve Konya-Ereğli Ovası üzerinde yer almaktadır. Bağlı oduğu Konya
İline uzaklığı 155 kilometredir. Şehrin kuzeyinden geçen Konya-Adana
karayoluyla, buna paralel Konya-Karaman-Adana demiryolu güzergâhları, ilçeyi,
gerek Akdenize ve gerekse yurdun diğer bölgelerine bağlayan ulaşım
imkânlarıdır. Geniş ve büyük kapasiteye sahiptir. İlçe, Ankara’ya 340, Adana ve
Mersin’e 200’er, Karaman İline ise 90 kilometre uzaklıktadır. Halen ilçeye
bağlı 5 belde ve 45 köy mevcuttur. Son nüfus sayımına göre, merkez nüfusu 80
bine, belde ve köyleriyle beraber ise 130 bine ulaşmıştır.
Şehrin kuruluşu, milattan önce 3000 yıllarına kadar uzanmaktadır. Birkaç
kez de başkent olarak tarihte yerini almış olan Ereğli, milattan önce 1250 ilâ
742 yılları arasında hüküm süren Tuwana Krallığından günümüze kalmış ilk tarım
anıtı kaya kabartma bereket tanrısı, yörenin tarihî bir sembolü olmuştur.
Bölgede, Hitit, Roma, Arap, Bizans, Selçuklu ve Osmanlı egemenlik ve
medeniyetleri hüküm sürmüş; böylece, zengin bir tarihî dokuya da sahiptir.
Ereğli, Toroslara yakınlığıyla, dağ turizmi, gelişmeye müsait önemli bir
potansiyeldir.
Ayrıca, ilçenin batısında yer alan Akgöl, ülkemizin yedinci büyük kuş
cennetidir; millî park ilan edilen bu yörede, nesli tükenmekte olan 280 kuş
türü barınmaktadır.
İlçede, eğitim seviyesi ve okullaşma oranı, çevre ilçelere göre, bir
hayli yüksektir; okuma-yazma oranı yüzde 97’dir. 26’sı merkezde, 58’i köylerde
olmak üzere, 84 ilköğretim okulu mevcuttur. Merkezde, Anadolu lisesi, kız
meslek lisesi, ticaret lisesi, imam-hatip lisesi, teknik lise, endüstri meslek
lisesi ile 3 genel lise mevcuttur. Bu okullarda 12 500 öğrenci öğrenim görmekte
ve her yıl, üniversite ve yüksekokullara, 2 500 öğrenci gönderilmektedir.
150 yatak kapasiteli Devlet Hastanesi, 60 yatak kapasiteli SSK Hastanesi
hizmet vermektedir.
İlçede, halen, 3 yerel gazete, 5 radyo ile 2 televizyon yer almaktadır.
Ereğli ekonomisi tarım ve hayvancılık ağırlıklıdır. İlçede sulu tarım
yapılmaktadır. Buna paralel olarak, 26 adet süt entegre tesisinde, günde 300
ton süt işlenmekte, tüm yurt sathına pazarlanmaktadır.
1938’de ilk defa Ereğli’de faaliyete geçen Sümerbank Dokuma Fabrikası,
geçtiğimiz aylarda özelleştirilmiştir. İlçede 1 şeker fabrikası ile meyve suyu
fabrikası bulunmaktadır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Buyurun efendim.
HÜSEYİN ARI (Devamla) – Küçük ölçekli sanayi ve halka açık şirketleşme
hızla gelişmektedir. İlçede, her yıl 100 bin tona yakın meyve üretilmektedir.
Modern bir şehircilik anlayışıyla başlatılan imar planı uygulamaları
neticesinde, şehirleşme yönünden, ileriye dönük, müspet ve örnek bir gelişim
sağlanmıştır. Gerek Belediye Sarayı ve gerekse Hükümet Konağı, yeni ve modern
olarak, il kapasitesine göre dizayn edilerek inşa edilmiştir. Yeni yapılan
diğer kamu binaları da, vilayet olduğunda yeniden ihtiyaç duyulmayacak
kapasitede yapılmakta ve bu anlayışla projelendirilmektedirler.
Yüce Meclisimizin değerli üyeleri, sonuç olarak, görüldüğü gibi, Ereğli
İlçemiz ve onun güzel insanları, aslında, il olmayı çoktan hak etmişlerdir.
İlçemiz, nüfus potansiyeli, bağlı olduğu ile uzaklığı, sosyoekonomik durumu,
hinterlantıyla, il olmanın tüm kriterlerine sahiptir. Bu nedenle, o yörenin bir
milletvekili olarak, kanun teklifinin altında imzası olan milletvekili
arkadaşlarım ile Yüce Parlamentomuzun siz çok değerli milletvekilleri,
inşallah, Ereğli İlçemizin il olması, 20 nci Dönem milletvekilleri olarak
bizlere kısmet olur da, böylece, Ereğli’nin güzel insanlarının yüz yıllık
özlemlerine bizler de çare oluruz; bu şeref ve mutluluğu yaşamak da birlikte,
bizlere kısmet olur.
Bu duygu ve düşüncelerle, sizlerin bu konuda desteklerini bekler, Yüce
Heyetinizi ve bizleri izleyen Ereğlili hemşerilerimi saygı ve hürmetle
selamlarım.
Sağ olun. (Alkışlar)
BAŞKAN – Sayın Arı, teşekkür ediyorum. Oyum yok; ama, gönlüm sizinle.
Sayın milletvekilleri, başka söz talebi var mı?
A. TURAN BİLGE (Konya) – Sayın Başkan, söz istiyorum.
BAŞKAN – Sayın Bilge, buyurun efendim. (DSP sıralarından alkışlar)
A. TURAN BİLGE (Konya) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Benden önce konuşan değerli milletvekili, hemşerim, arkadaşım Sayın
Hüseyin Arı, Konya İline bağlı Ereğli İlçesinin il olmasıyla ilgili çok
dokümanter, geniş kapsamlı ve Ereğli’yi tümden tanıtan bir konuşma yaptılar.
Kendilerine, bu kapsamlı çalışmadan dolayı teşekkür ediyorum; tüm tekliflerine
ve önerilerine katılıyorum; ancak, bir noktayı da belirtmek istiyorum: Konya’da
il olması gereken, hatta 1954’ten beri değişik zamanlarda, değişik iktidarlar
tarafından sözü verilen; ama, bugüne kadar yapılamayan Akşehir İlçemizi de
ihmal etmememiz gerektiğini burada belirtmek istiyorum.
Akşehir İlçemiz ve Ereğli İlçemiz, Konya merkezine en az 140 kilometre
uzaklıkta, kendine has kültürü, kendine has ekonomisi olan ve il olmayı hak
etmiş iki güzide ilçemizdir.
Değerli arkadaşlarım, Akşehir il olduğu ve bugün Konya’nın en uzak
ilçesi olan Çeltik de Akşehir’e bağlandığı takdirde hizmetler daha yerinde
olacaktır diye düşünüyorum. Çünkü, Konya’nın en uzak ilçesi olan Çeltik
İlçemiz, Eskişehir’e 160 kilometre, Konya’ya ise 235 kilometre uzaklıktadır.
Dolayısıyla, Akşehir ve Ereğlimiz il olduğu, çevresindeki ilçeler oralara
bağlandığı takdirde, hizmetlerin en kısa zamanda ulaşacağını ve bunun yerinde
bir karar olacağını huzurunuzda belirtmek istiyorum.
Demokratik Sol Parti Grubunun, il olması gereken ilçeler konusunda geniş
ve gerçekten detaylı bir çalışması var. Bu konuda görevlendirilen Balıkesir
Milletvekilimiz Doktor Mustafa Güven Karahan çalışmalarını sürdürmektedir.
Demin de belirttiğim gibi, il olması gereken ilçeler içerisinde
Akşehir ve Ereğli İlçelerimiz sıralamada
ilk yirmiye girmektedir. Dolayısıyla, bu iki ilçemizin il olmasında yarar
vardır. Örneklemek istiyorum: Köy Hizmetlerinin bir ekibi, sabah gidip akşam
döndüğü takdirde bile yetişememektedir.
Bir de şunu önemle arz etmek istiyorum. Konya, 40 bin kilometrekarelik
geniş bir alana yayılmış olmasına, 1 milyon 930 bin nüfusa sahip olmasına ve 31
de ilçesi olmasına rağmen, diğer illerin devletten aldığı kaynaklardan orantılı
bir şekilde istifade edememektedir; orta ölçekli bir ilin aldığından biraz
fazla almaktadır. Dolayısıyla, Konya İlimiz, bu konuda da bir mağduriyete
uğramaktadır.
Ben sözlerimi fazla uzatmak istemiyorum. Ereğli İlçemizin ve Akşehir
İlçemizin il olması konusunda sizlerin de desteğini bekliyorum.
Hepinize saygılar sunuyorum; teşekkür ediyorum. (DSP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN – Sayın Bilge, teşekkür ediyorum.
MEHMET ALİ YAVUZ (Konya) – Sayın Başkan...
BAŞKAN – Buyurun efendim.
MEHMET ALİ YAVUZ (Konya) – DYP Grubu adına söz istiyorum.
BAŞKAN – Bu konuda grup adına söz talebi olmaz. Bildiğiniz gibi...
MEHMET ALİ YAVUZ (Konya) – Şahsım adına...
BAŞKAN – Şahsı adına bir sayın üye konuştu, ikinci sayın üyeye söz verme
imkânımız yok; ama, zabıtlara geçti ve Konyalılar da izliyor ki, zatıâliniz...
MEHMET ALİ YAVUZ (Konya) – Mesaj için söylemiyorum efendim.
BAŞKAN – Biliyorum efendim.
MEHMET ALİ YAVUZ (Konya) – Konya Ereğlisi, hakikaten, Türkiye’de il
olacak ilçeler sıralamasında en önde yer alan bir ilçemizdir; hak etmiştir.
Doğru Yol Partisi Grubu olarak da biz bunu destekliyoruz. (DYP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ediyorum.
ALGAN HACALOĞLU (İstanbul) – Aynı öneriyi, Cumhuriyet Halk Partisi
olarak biz de destekliyoruz.
BAŞKAN – Aman ne güzel efendim. Peki... Başka efendim?.. Demokratik Sol
Parti?.. O, zaten konuştu.
HALİL ÇALIK (Kocaeli) – Sayın Başkan, bizim de Gebzemiz var.
AGÂH OKTAY GÜNER (Ankara) – Biz de grup olarak destekliyoruz efendim.
BAŞKAN – Anavatan Partisi destekliyor.
Doğru Yol Partisi destekliyor.
Refah Partisi, zaten, Konya’nın milletvekillerinin ekseriyetini almış
bir parti, desteklemez mi...
ABDULLAH GENCER (Konya) – Sayın Başkan, bir ilave yapmak istiyorum
yüksek müsaadenizle...
BAŞKAN – Ne ilavesi efendim?
ABDULLAH GENCER (Konya) – Akşehirli bir Konya Milletvekili olarak,
Akşehir’in il olmasıyla ilgili teklifimiz Yüce Meclistedir; inşallah,
gerektiğinde buraya getireceğiz.
AGÂH OKTAY GÜNER (Ankara) – Biz de destekliyoruz.
ÜLKÜ GÜNEY (Bayburt) – Eski Konyalı...
BAŞKAN – Tabiî, efendim; eski Konya Mİlletvekili...
AGÂH OKTAY GÜNER (Ankara) – Değerli arkadaşımızın Konya Ereğlisi ile
ilgili tespitlerine aynen katılıyoruz. Söylediklerinin de ötesinde, Ereğli, il
olmayı fazlasıyla hak etmiştir.
BAŞKAN – Peki.
SAFFET ARIKAN BEDÜK (Ankara) – Efendim, bütün partiler mutakabat
içerisinde Ereğli’nin il olmasını kabul ediyorlar. O halde, bugün, hemen, kanun
teklifini oylamak suretiyle, Ereğli’nin il olmasını temin edersek daha uygun
olur; yani, gündeme alınmanın ötesinde... (DYP ve RP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Yani...
MEHMET AYDIN (İstanbul) – Sayın Başkan, böyle yerinden taleplerle
kazaların il olmasını istiyoruz. Biz de Güneşli’nin kaza olmasını istiyoruz,
razıyız kaza olmasına...
BAŞKAN – Efendim, bütün bunlar, biraz da ramazan rahatlamasıdır;
onun için tabiî...
YAHYA ŞİMŞEK (Bursa) – İnegöl’ü de istiyoruz, İnegöl...
BAŞKAN – Peki efendim, İnegöl de olsun, İnegöl de olsun. Tabiî, ben,
şimdi kalkıp buradan -hakkım yok ki, elim dilim bağlı- Alaca’nın il olmasını
istiyorum diyemiyorum tabiî.
REFİK ARAS (İstanbul) – Yine de dememiş oldunuz.
BAŞKAN – Evet dememiş oldum.
AYHAN FIRAT (Malatya) – Demiş oldunuz, demiş oldunuz...
BAŞKAN – Efendim, teşekkür ediyorum.
Şimdi, önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul
etmeyenler... Kabul edilmiştir; inşallah hayırlı olur.
Sayın milletvekilleri, biraz evvel alınan karar gereği, sözlü soruların
görüşülmesini erteliyoruz.
Şimdi, gündemin “Genel Görüşme ve Meclis Araştırması Yapılmasına Dair
Öngörüşmeler” bölümüne geçiyoruz.
VI. – GENSORU, GENEL GÖRÜŞME, MECLİS
SORUŞTURMASI VE
MECLİS ARAŞTIRMASI
A) ÖNGÖRÜŞMELER
1. – Konya Milletvekili Mustafa Ünaldı ve
36 arkadaşının, orman yangınlarının nedenlerinin araştırılarak alınması gereken
tedbirlerin tespit edilmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin
önergesi (10/23)
2. – Kahramanmaraş Milletvekili Hasan
Dikici ve 29 arkadaşının, ormanlarımız ve orman köylülerimizin sorunlarının
araştırılarak çözüm yollarının tespit edilmesi amacıyla Meclis araştırması
açılmasına ilişkin önergesi (10/36)
3. – Aydın Milletvekili Yüksel Yalova ve
49 arkadaşının, orman yangınlarının önlenebilmesi için alınması gereken
tedbirler ile yangınlardaki ihmal ve kusurların tespit edilmesi amacıyla Meclis
araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/103)
4. – İstanbul Milletvekili Halit
Dumankaya ve 27 arkadaşının, ormanlarımızın korunması için alınması gereken
tedbirlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin
önergesi (10/173)
5. – İstanbul Milletvekili Halit
Dumankaya ve 20 arkadaşının, yangınların önlenmesi ve itfaiye teşkilâtının
yeniden yapılanması için alınması gereken tedbirlerin belirlenmesi amacıyla
Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/183)
6. –
Antalya Milletvekili Arif Ahmet Denizolgun ve 24 arkadaşının, Antalya’da
meydana gelen orman yangınında zarar görenlere yapılacak yardımın belirlenmesi
ve yangınların söndürülmesinde alınacak tedbirlerin tespiti amacıyla Meclis
araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/198)
BAŞKAN – Görüşmelerine 11.11.1997 tarihli ve 12 nci Birleşimde başlanan
ve bugünkü gündemin 1 inci sırasında yer alan Konya Milletvekili Sayın Mustafa
Ünaldı ve 36 arkadaşının (10/23), 11 inci sırasında yer alan, Kahramanmaraş
Milletvekili Sayın Hasan Dikici ve 29 arkadaşının (10/36), 66 ncı sırasında yer
alan Aydın Milletvekili Sayın Yüksel Yalova ve 49 arkadaşının (10/103), 122 nci
sırasında yer alan İstanbul Milletvekili Sayın Dumankaya ve 27 arkadaşının
(10/173), 133 üncü sırasında yer alan İstanbul Milletvekili Sayın Dumankaya ve
20 arkadaşının (10/183) ve 147 nci sırasında yer alan Antalya Milletvekili Arif
Ahmet Denizolgun ve 24 arkadaşının (10/198) esas numaralı orman yangınlarının
nedenlerinin araştırılarak, alınması gereken tedbirlerin tespit edilmesi
amacıyla, Anayasanın 98 inci, İçtüzüğün 104 ve 105 inci maddeleri uyarınca bir
Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergelerinin birlikte yapılan
görüşmelerine kaldığımız yerden devam ediyoruz.
Sayın Hükümet hazır.
Sayın milletvekilleri, önergeler üzerinde, 11.11.1997 tarihli 12 nci
Birleşimde, Hükümet, Demokratik Sol Parti, Cumhuriyet Halk Partisi ve Refah
Partisi Grupları adına yapılan görüşmeler tamamlanmıştı.
Şimdi, istem sırasına göre, Doğru Yol Partisi Grubu adına, Adana
Milletvekili Sayın Halit Dağlı’ya söz vereceğim.
Sayın Dağlı, buyurun efendim.
DYP GRUBU ADINA MEHMET HALİT DAĞLI (Adana) – Sayın Başkan, sayın
milletvekilleri; orman yangınlarıyla mücadelede alınacak tedbirler ve orman
köylüsünün yaşam standartlarının düzeltilmesiyle ilgili, yine, alınacak
tedbirler konusunda 6 ayrı araştırma önergesinin birleştirilerek
görüşülmesinde, Doğru Yol Partisi Grubu adına söz almış bulunuyorum; bu
vesileyle, Yüce Heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri, millî ormancılık politikamızın üç ana
ilkesinden en önemlisi olan ormanlarımızın korunmasında, orman yangınları ve
orman köylüsünün durumu, gerçekten, en önemli faktörler olarak önümüzde
durmaktadır. Her yıl, milletimizin ciğeri yanıyor, hep beraber üzülüyoruz.
Binlerce hektar ormanlık alanlarımız, verimli ormanlarımız yanıyor, kül olup
gidiyor. Ormanlar yanmakla kalmıyor -bu yıl Antalya’da olduğu gibi- orman
içerisinde bulunan evler yanıyor, o yörede yaşayan canlılar, yaban hayatı zarar
görüyor ve o alanda bulunan mikro organizmaların tamamı kaybolup gidiyor. O
alanları eski haline getirmek de çok büyük zaman alıyor, bir insan ömrü kadar
zaman alıyor. Onun için, orman yangınları, ormanlarımızın korunmasında önemli bir
faktör olarak önümüzde duruyor.
Türkiye, Akdeniz iklim kuşağında; ondan dolayı, yazları çok kurak
geçiyor ve rutubet bazen çok azalıyor; dolayısıyla, özellikle insanlarımızın
ihmalinden kaynaklanan orman yangınları çıkıyor.
Orman yangınlarıyla mücadeleyi iki noktada ele almak lazım. Birincisi,
yangın öncesi alınan tedbirler, ikincisi de yangın esnasında alınacak
tedbirler. Türkiye’de orman yangınlarının yüzde 97’si insan unsurundan
kaynaklanıyor; oysa, dünyanın en gelişmiş ülkelerinden biri olan Amerika
Birleşik Devletlerinde orman yangınlarının yüzde 1’i insan unsurundan
kaynaklanıyor. Demek ki, burada bir aksaklık var, bunu düzeltmemiz lazım; Orman
Bakanlığınca, bununla ilgili gerekli tedbirler alınıyor, gerekli araştırmalar
ve incelemeler yapılıyor. 1997 yılı, orman yangınlarıyla mücadelede başarılı
bir yıl olmuştur. Bugün bütün gelişmiş ülkelerde, yangın öncesi, hangi işlem
uygulanıyorsa ülkemizde de o işlem uygulanmıştır. Bizim, eğitim konusunda
birtakım eksikliklerimiz vardı, organizasyon konusunda birtakım eksiklerimiz
vardı; bunların tamamı giderilmiştir.
Türkiye’de 13 orman bölge müdürlüğü, buna bağlı 63 işletme müdürlüğü ve
240 da orman bölge şefliği yangına birinci derecede hassas bölgededir. Bununla
ilgili olarak, bu bölge şeflerimiz, işletme müdürlerimiz ve müdür
muavinlerimizin tamamı yangın öncesi eğitimden geçirilmişlerdir. Yine, orman
yangınlarıyla mücadelede yangın emniyet şeritleri ve orman içerisine yollar da
gerektiği şekilde yapılmıştır. Orman yangınlarıyla havadan da mücadele yapılıyor. Havadan yapılan bu mücadeleyi -Sayın Bakan,
burada, konuşmasında da ifade etti, Türkiye olarak şartlarımız belli,
imkânlarımız belli- ancak, uçak ve helikopter kiralamak suretiyle yapıyoruz.
Bunlar da yapılmıştır.
Yine, yangın öncesi tedbirler olarak, naçizane benim bakanlığım
döneminde, yani, 54 üncü Cumhuriyet Hükümeti döneminde eğitim merkezleri, yol
çalışmaları, haberleşme faaliyetleri yapılmış, Türkiye’de ilk defa bir yangın
hareket merkezi açılmıştır ve bu merkez, bilgisayarlarla donatılan bir merkez
olarak kurulmuştur. Meteorolojik şartlara göre bu değerlendirmeler
yapılmaktadır. Ayrıca, doğanın, tüm insanlığın ortak malı olduğu gerçeğinden
hareketle, aynı iklim kuşağında bulunduğumuz ülkelerle müşterek işbirliği yapma
konusunda sayın bakanlarla görüşmeler yapılmış ve bizim bu teklifimiz çok büyük
bir ilgiyle karşılanmıştır.
Değerli milletvekilleri, 1997 yılının, orman yangınlarıyla mücadelede
başarılı bir yıl olduğunu ifade ettim.
Bu yıl 1 312 yangın çıkmış ve bu 1 312 yangında 6 bin hektar alan
yanmıştır. Özellikle bizim kuşakta, Akdeniz iklim kuşağında bulunan ülkelerle
yangın bakımından kendimizi mukayese ettiğimiz vakit, Türkiye bu konuda son
derece başarılıdır ve bu başarımız da bütün dünya ülkeleri tarafından da takdir
edilmektedir.
Bunun bir sebebi var. Batılı ülkeler veya dünyanın yangına hassas
durumda bulunan diğer ülkeleri, yangın mücadelesi yaparken, nasıl olsa önüne
bir yerde yangın çıkıyor, yol geliyor, yola kadar yansın, orada tedbir alıyor;
ama, bizde, orman teşkilatı, Orman Bakanlığı çalışanları gerçekten bu noktada
çok fedakârane hareket ediyorlar, bir çam veya bir ağaç eksik yansın diye hemen
yangının önünde yol açmak suretiyle, hayatları pahasına bu mücadeleyi
yapıyorlar.
Bu zamana kadar Orman Bakanlığı birçok yangın mücadelesinde şehit verdi;
bu şehitlere Cenabı Allah’tan rahmet diliyorum ve yine, Cenabı Allah’tan orman
yangınlarıyla mücadelede başka şehit vermememizi, başka kayıp vermememizi
diliyorum.
Değerli milletvekilleri, ikinci önemli konu, orman köylüsünün durumudur.
Bugün ülkemizde çeşitli araştırmalar yapılmış, ona göre de değişik değişik
ifadelerde bulunuluyor. 17 500 orman köyünde, aşağı yukarı, 7 milyon, 8 milyon,
9 milyon insan yaşamaktadır; inşallah bakanlığımız bu sayımdan sonra bununla
ilgili bir araştırma yapar ve orman köylerinde yaşayan gerçek insan sayısı
meydana çıkar.
Şimdi, azını ele alalım; 7 milyon orman köylüsü ormanda yaşıyor.
Türkiye’de bugün fert başına düşen millî geliri 3 bin dolar olarak kabul
edersek, orman bakımından en zengin ilimiz olan Kastamonu’da bile fert başına
düşen millî gelir 300 dolardır. Hele hele, orman bakımından zayıf yöreleri
dikkate aldığımız vakit, yıllık gelir olarak 30 dolara, 40 dolara, 50 dolara
düşen yerler var.
Değerli milletvekilleri, orman köylüsü, sesi çıkmayan milyonlardır;
sessiz... Bugün, soğan ekmekle bile karnını doyursa, Cenabı Allah’a şükreder.
Orman köylüsünün yaşam standartlarını düzeltmek, bu Parlamentonun görevidir. 54
üncü Cumhuriyet Hükümeti döneminde, meseleyi Bakanlar Kurulu gündemine getirdik
ve Bakanlar Kurulunda görüşüldü, Ekonomik Kurula gitme kararı alındı; ama,
bizim 54 üncü Cumhuriyet Hükümeti olarak, orman köylüsünün yaşam standartlarını
düzeltme noktasındaki çalışmalarımızı neticelendirme imkânı bulamadık, ömrümüz
kâfi gelmedi. İnşallah, siz bunu yaparsınız. Biz, Doğru Yol Partisi Grubu
olarak, orman köylüsünün yaşam standartlarının düzeltilmesinde hangi çeşit
destek istiyorsanız onu vermeye hazırız; yasal düzenleme gerekiyorsa, her türlü
yasal düzenlemede destek veririz, başka şekilde destek diyorsanız, bu desteği
de vermeye hazırız.
Değerli milletvekilleri, 7 milyon orman köylüsü ormanın içerisinde
yaşıyor. Gerçi, Sayın Bakan, bu önergenin görüşülmesinde orman köylüsünün
durumuyla ilgili yeni birtakım şeyler getireceklerini söylediler; ama, bana
göre bunlar kâfi değil.
Düşünün ki, o yıl, Orman Bakanlığının yapmış olduğu, Orman Genel
Müdürlüğünün yapmış olduğu amenajman planlarına göre, o köyün bulunduğu
hudutlar içerisinde kesim yoksa, orman köylüsü ne yiyecek? Sayın Bakan diyor
ki: “Ben, o ormanı köylüye vereceğim.” Tamam, doğru, işletmesini köylüye verelim; ama, o sene kesim yoksa, o köylü ne
yiyecek, ne içecek; geriye, yapacağı bir şey kalıyor, o da, kaçak olarak ormanı kesecek, götürecek,
yiyecek; taş yiyecek hali yok, ormanı yiyecek, başka şekli yok. O zaman, orman
köylüsünü, birinci iş olarak geçimini ormandan temin etmekten kurtarıp yeni
imkânlar sağlamamız lazım. Aksi halde, ormanlarımızı korumakta yine
sıkıntılarımız olur. Her yere kredi, kredi, kredi, kredi, kredi veriyoruz.
Orman köylüsüne, Or-Köy kanalıyla vermiş olduğumuz kredilerin yüzde 99’u geri
dönüyor beyler. Orman köylüsü, almış olduğu bu krediyi değerlendiriyor ve
neticesinde de, mutlaka, günü geldiği vakit bu borcunu ödüyor. O halde,
ormanlarımızın korunmasında, orman köylüsünün yaşam standardını düzeltmeden,
belli bir noktaya gelmemiz mümkün değildir. O bakımdan, orman köylümüzün
durumunu dikkatle izlememiz lazım ve orman köylümüzün yaşam standardını
düzeltecek yeni imkânlar, yeni kaynaklar sağlamamız lazım; Or-Köy kanalıyla,
orman köylümüzün durumunu düzeltmemiz lazım. Aksi halde, ormanlarımızı
istediğimiz şekilde korumakta zorluklarımız olacaktır.
Sayın Bakan da söyledi, bütün gruplar da bu önergeye müspet baktıklarını
söylediler. Doğru Yol Partisi Grubu olarak biz de, bu araştırma önergesine
müspet bakıyoruz; araştırma açılsın, orman yangınları araştırılsın, orman
köylüsünün yaşam standardının düzeltilmesi konusunda ne yapılacaksa, onlar,
Yüce Meclisin huzuruna öneri olarak getirilsin. Doğru Yol Partisi Grubu olarak,
biz, gelecek bu hayırlı önergelere, bu mübarek ramazan gününde çok müspet
olarak bakıyoruz.
Bu vesileyle, olumlu oy vereceğimizi ifade ediyor, Yüce Heyetinizi
saygıyla tekrar selamlıyorum. (Alkışlar)
BAŞKAN – Sayın Dağlı, teşekkür ediyorum.
Gruplar adına başka söz talebi var mı efendim? Yok.
Önerge sahibi sıfatıyla, Konya Milletvekili Sayın Mustafa Ünaldı.
Buyurun efendim.
MUSTAFA ÜNALDI (Konya) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bugün,
daha önce görüşmelerine başladığımız 6 tane önergenin görüşmelerini
sürdürüyoruz.
Benim ve 36 arkadaşımın, orman yangınlarının nedenlerinin araştırılması
ve gereken tedbirlerin tespit edilmesiyle; Kahramanmaraş Milletvekilimiz Hasan
Dikici ve 29 arkadaşının, ormanlarımız ve orman köylülerinin meseleleriyle;
Aydın Milletvekili Yüksel Yalova Bey ve 49 arkadaşının, orman yangınlarıyla;
Antalya Milletvekilimiz Sayın Ahmet Denizolgun’un, yine orman yangınlarıyla
ilgili vermiş oldukları önergeler ve İstanbul Milletvekili Sayın Halit
Dumankaya’nın, hem orman yangınlarıyla hem de genel anlamda yangınlarla ilgili
olarak vermiş olduğu iki ayrı önergesi birleştirilerek gündeme alınmış
bulunuyor.
Ben, sözlerime başlarken, önce, hepinizi saygıyla selamlıyorum ve
konuşmamda iki hususu, özellikle, vurgulamak istiyorum: Bunlardan birincisi, bu
görüşmelerin bölünmüş olmasından kaynaklanan ve konunun bütününün anlaşılmasını
engelleyen bir tablo oluştuğu, ikincisi de, genelde, bütünlük arz etmekle
beraber farklı konulara eğilen önergelerin birleştirilmesinin bir sakıncalı vaziyet
oluşturduğudur.
Biz, önergemizde, özellikle, orman yangınlarının araştırılmasını
istiyoruz. Konuyu ne kadar daraltırsak, araştırma komisyonu, İçtüzüğün kendine
verdiği süre içerisinde, o konuyu daha detaylı, daha verimli inceleyebilir,
özellikle -tedbirler yönünden- daha kesin olabilecek tedbirleri belirleyebilir
ve icraya da bu tedbirlerini iletebilir. Konu dağıtıldığı zaman, değişik
konular gündeme alındığı zaman, maalesef, bu verimlilik, beklenilen seviyeye
ulaşamamaktadır. Bundan evvelki araştırmalarda yaşanmış olaylar vardır;
özellikle, biz, ülke kaynakları konusunda bunu yaşadık.
Birbirinden farklı önergelerin birleştirilmesi, önergelerin
gerekçelerinde hedeflenmiş olan amaçların ortaya konulmasını, ortaya
çıkarılmasını, maalesef, imkansız kılan bir tablo oluşturmaktadır. Burada da,
orman köylüsü ve ormanların genel anlamdaki problemlerini, orman yangınlarıyla
beraber mütalaa etmek, orman yangınları konusuna yaklaşımları bir dereceye
kadar azaltacaktır. Ben, bunu, özellikle, bu konuşma içerisinde söylüyorum.
Bütün gruplar olumlu baktıklarına göre, inşallah, bu konuda komisyon kurulacak
-onun için, bu komisyon kesin kurulacak anlamında bakıyorum- ve o manada,
komisyona seçilecek arkadaşlarımıza orman yangınlarını önplanda alarak, diğer
konularla beraber incelemeleri gereğini belirtmek istiyorum.
Tabiî, önergeler verildiği zamanda bu konu daha önemliydi. Meclisin
çalışması, gündemde sıralamanın uzun süre alması, çok geçlere kalması, belki, o
günlerdeki heyecanı, o günlerdeki ilgiyi bugüne taşıma imkânını vermiyor. Biz,
orman yangınlarının korkunç manzaralarla
televizyon ekranlarından gündeme geldiği, insanların yüreğini yaktığı
günlerde bu konuya eğilmek gereğini ve ilgi gereğini vurgulamak için önergemizi
verdik; ama, işte, biraz evvel bahsettiğim şekilde, gündeminde böyle bir
sıralamanın gerçekleştirilmesi, Meclisi, orman yangınlarının çok uzaklarda
olduğu bir kış gününde bu meseleyi konuşma durumuna getirmiş bulunuyor. Onun
için de konunun ehemmiyetini ve heyecanını vurgulamak belki biraz sıkıntılı
olabilir; ama, ben, grup adına konuşan bütün konuşmacılara teşekkür ediyorum,
önergemizde vurgulamak istediğimiz derecede konuya yakınlık duydular, konuyu
gereği gibi ortaya koymaya çalıştılar. Biraz evvel de ifade ettiğim gibi,
inşallah, ümit ediyorum, Genel Kurul tarafından genel bir kabulle bu komisyon
kurulacak, çalışma süreleri o günlere yakın olacağı için, belki de o manada
verimli bir tablo ve verimli bir çalışma ortaya konulabilecektir.
Orman yangınlarının önplana çıkarılmasını istemem, orman köylüsünün meselelerini küçük görmem,
elbette, ormanın genel meselelerini küçük görmem anlamına gelmez; sadece,
çözümsüzlük ihtimalini artırdığı için onu vurgulamak istedim. Keşke bütün orman
meselelerini, keşke bütün orman- köylü meselelerini böyle bir komisyonla çözme
imkânına kavuşabilsek... Konu ne kadar dağılırsa, çözümsüzlük arttığı için,
bunu özellikle vurgulamaya çalıştım.
Arkadaşlarımız burada yangınların getirdiklerini özellikle söylediler,
zararların karşılanması gerektiğini, önlenmesi gerektiğini, gerekli alet ve
edevatın temini gerektiğini vurguladılar; ama, bu arada bir de uygulamalardaki
yanlışlıklar ortaya çıktı; uçakların alınması, kiralanması, uygulamaya
konulması, yangınlara yeterli müdahaleyi yapamamaları da gündeme geldi. Araştırma komisyonumuz bu konuya da,
herhalde, ayrıca önemli bir yer verecektir diye umuyoruz.
Ormanlarla ve orman yangınlarıyla ilgili yaklaşımın bir başka açıdan da
önemini vurgulamak istiyorum. Bu Meclis çalışmalarımız sırasında yaşadığımız
olaylardan birisi de, afetlerle ilgili olaylardır. Aslında, şu anda, afetler ve
afetten zarar görenlerle ilgili, yürürlükte olan birden fazla kanun vardır. Ona
rağmen, her afet olduğu zaman özel bir kanun getirilmezse, maalesef o
kanunların işlerliği yeterli olmuyor; her afette –o bölge milletvekillerimiz
öncelik kazanmak üzere– gündeme getirilirse ancak sahip çıkılıyor, ülkenin
şartları, bunu, böyle zorluyor. Onun için, ben, yangın meselesine öncelik
verilmesi ve çerçevenin dar tutulması gerektiğini, önerge sahibi olarak buradan
ifade etmeye çalışıyorum. Geniş planda olması, bütün meselelerin çözülmesi
elbette hepimizin temennisi; ama, maalesef, realiteler biraz evvel ifade etmeye
çalıştığım şekildedir.
Eğer, orman yangınları konusu çözülürse, elbette ki ormanların genel
meseleleri içerisinde en önemli mesele çözüleceği için, o meseleye yaklaşım da
kolaylaşacaktır. Eğer, orman yangınları konusu çözülürse, orman köylüsünün en
önemli meselelerinden birisi halledilmiş olacaktır diye düşünüyorum.
Ben, önergemize destek verdikleri için, önergemizin haklılığını ortaya
koydukları için, bütün grup konuşmacılarına, önerge sahibi olarak
teşekkürlerimi arz etmek istiyorum, çalışmalarında Genel Kurula -havası belli
olduğu için bunu şimdiden ifade ediyorum- başarılar diliyorum, ülkemize hayırlı
olmasını temenni ediyorum, Heyetinizi saygıyla selamlıyorum. (Alkışlar)
BAŞKAN – Sayın Ünaldı, teşekkür ediyorum efendim.
Önerge sahiplerinden başka söz talebi olan var mı?..
HALİT DUMANKAYA (İstanbul) – Söz istiyorum.
BAŞKAN – Sayın Dumankaya, buyurun.
Sayın Dumankaya, 2 önergeniz var, ikisini 10 dakikaya sığdırabilir
misiniz, eksüre vereyim mi?
HALİT DUMANKAYA (İstanbul) – Gerekirse ben eksüre isterim.
BAŞKAN – Peki, ihtiyaç hissederseniz haber verin efendim.
Buyurun Sayın Dumankaya.
HALİT DUMANKAYA İstanbul) – Sayın Başkan, muhterem milletvekilleri;
hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Bugün, burada, orman yangınlarıyla ilgili, orman köylüsünün dertleriyle
ilgili olarak grupların vermiş olduğu 6 araştırma önergesi birleştirilerek
görüşülüyor.
Sayın Ünaldı’nın bir sözüne ben de katılıyorum. Arkadaşlarımla beraber
benim vermiş olduğum 122 nci sıradaki önerge, normalinde, orman yangınlarıyla
ilgili; ama, 133 üncü sıradaki önerge ise, genelinde yangınlarla ve itfaiye ile
ilgilidir; dolayısıyla, bunun buraya konulması, bana göre biraz ters. Bu konuda
Sayın Ünaldı’ya katılıyorum; ancak, bu önergelerin görüşülmesi hususunda
inşallah gruplar burada birlik içerisindedir, bu Meclis araştırması
açılacaktır. Yine, ümit ediyorum ki, bu araştırma ile orman yangınları enine
boyuna görüşülecek ve yine, orman köylüsünün zorlukları, sıkıntıları
araştırılacak, Meclisimize getirilecektir.
Gerçekten yirmi senede, otuz senede büyütülen ağaçlar, orman yangınıyla
bir anda yerle bir oluyor. Tabiî, bu, bir dikkatsizlik nedeniyle, bir pikniğe
gidip ateşi söndürmemek nedeniyle ortaya çıkıyor. Geçen sene Gebze’de çok büyük
bir yangına şahit oldum, içinde bulundum; fakat, orada, yangın söndürmede,
devleti acz içerisinde gördüm. Şimdi, oradaki orman yetkilileri oturmuşlar “ne
yapıyorsunuz? Orman yanıyor, devlet yanıyor, milletin zenginliği yanıyor”
diyorum; “orman işletmesinin dozerini bekliyoruz” diyorlar. Halbuki, çevrede,
itfaiyeler vardır, belediyeler vardır. Şimdi, bu belediyelerden,
kaymakamlıklardan, Kartal Belediyesinden, Pendik Belediyesinden, Tuzla
Belediyesinden, Gebze Belediyesinden bütün araçları istetin, burada millî bir
servet yanıyor. Üç dört saat sonra, beş saat sonra, orman işletmesinin bir
dozeri geldi, o da, sabaha kadar pek başarılı olamadı. O bakımdan, araştırılacak
veya bu Meclisten çıkarılacak bir kanunla, orman yangınlarında, bütün mahalli
idareler, bütün belediyelerin araçları behemehal kullanılacaktır. Araç
göndermeyen belediyelerin ise, cezalanması gerektiği şeklinde bir yasanın,
muhakkak ki, bu Meclisten çıkarılması lazımdır; çünkü, millî servet bir anda
heba oluyor.
Değerli arkadaşlarım, bunun dışında, tabiî, ben, bir orman köylüsünün
çocuğu olarak, orada, orman köylülerinin çektikleri dertleri, sıkıntıları çok
iyi biliyorum; çünkü, bizim bölgede, haddizatında, insanlar, sadece,
ormanlardan, arkalarında odun, diğer şeyleri taşırlar; yol yoktur. O bakımdan,
orman köylüleri çok zor durumdadır.
Memnuniyetle belirtmek istiyorum ki, 55 inci Hükümet ve onun Orman
Bakanı, hükümete geldikten hemen sonra, ilk iş olarak orman emvalinden
satışların yüzde 5’ini o köy halkına vermek için bir kanun tasarısı hazırladı
ve bu tasarı, inşallah, Meclisimizden de geçecektir; bu parayla, o orman
köylerinin altyapıları, yolları, sağlık tesisleri yapılacaktır.
Yine, 55 inci Hükümetin hazırladığı -Sayın Orman Bakanının hazırlattığı-
bir kanun tasarısı da, ormanların, köylülerle beraber işletilmesiyle ilgilidir.
İnşallah, eğer, bu tasarı da Meclisimizden geçerse, o zaman -bu kanunu, orman
köylüleri dört gözle beklemektedir- hem ormanı koruyacaklar hem de ormanı,
devletle beraber işletecekler ve gelirinden pay sahibi olacaklar; böyle olduğu
zaman, orman köylümüz de bir “oh” diyecektir.
Değerli arkadaşlarım, yine, uzun müddet, birçok hükümet döneminde
yapılamayan 2/b uygulaması, tapulama uygulaması da yine, 55 inci Hükümetin
Orman Bakanı tarafından süratle yapılmaktadır. İnşallah, bu da en kısa zamanda
bitirilmek suretiyle, bu durum da halledilmiş olacaktır.
Sayın Bakana, bir de benim bölgemdeki -bitişik bölgemdeki- bazı şeyleri
arz etmek istiyorum. Kesim verilen yerlerde, memurların tutumu yüzünden,
vatandaşlarımız, mallarını zamanında alamamaktadır. Mesela, Gebze Orman Bölge
Müdürlüğünde, bir orman mühendisi, onbeş günde evrakları tamamlayamamaktadır;
dolayısıyla, bu konuda da vatandaşlarımız zor durumdadır. O nedenle, Sayın
Bakan, bu konuda, o bölgedeki şefleri ikaz ederse, vatandaşlarımızın bu
şikâyetleri giderilmiş olacaktır.
Aynı şekilde, itfaiyelerimiz -tabiî, bu önergenin bir başka yönü de
budur; umumî yangınlarla ilgili bir önergemiz de bunlarla birleştirilmiştir-
şimdi 1930’ların usulleriyle çalışıyor.
Öyle çalışılıyor ki, her belediye başkanı değiştiği zaman, bakıyorsun ki
itfaiyeciler değişiyor, bazı kişiler itfaiyeye alınıyor; ama, eğitim görmemiş.
Halbuki, itfaiyecinin eğitim görmesi lazımdır, okulu olması lazımdır, modern
araçla donatılması lazımdır. Hiç olmazsa, buraya particiliğin el atmaması
lazımdır; çünkü, hem insan sağlığı, insanın korunması hem de mülkün korunması
önemlidir. O nedenle, bu konuda da yeterli bir araştırmanın yapılması lazım.
Mesela, Tuzla’da olan yangınlarda, bile bile o evlatlar, o ana-baba evlatları,
o iki delikanlı ölüme gönderilmiştir. Halbuki, orada bir deniz itfaiyesi
olsaydı...
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Anlaşıldı, süre yetmeyecek Sayın Dumankaya.
Buyurun, devam edin efendim.
HALİT DUMANKAYA (Devamla) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Tuzla, gemilerin yoğun olduğu, hem özel teşebbüsün hem devletin
tersanelerinin bulunduğu o yerde, muhakkak ki, denizden söndürmeyle ilgili bir
arozözün, geminin bulunması lazım. Maalesef, bugüne kadar bunun olmadığını
gözlüyoruz. Yangınlar esnasında “eyvah!.. şu şu alınacaktır” deniliyor, yangın
bitince, yine, her şey olduğu yerde kalıyor. Türkiye Cumhuriyetinin 55 inci Hükümetinin,
itfaiyeler konusunda da, yangınlar konusunda da, gerekli tedbirleri, yerel
yönetimlerle beraber alması gerekiyor; muhakkak, itfaiyede çalışan insanların
eğitime tabi tutulması gerekiyor; hiç olmazsa, bir itfaiye okulunun açılması
gerekiyor.
Bizde, itfaiye, 1580 sayılı Belediye Kanununda -15 inci maddesinde
zannediyorum- dört - beş cümlelik veya bir - iki sayfalık yazıyla
geçiştirilmiştir; ama, dünyada, ciltlere sığmayan kitaplar vardır itfaiye için.
İtfaiyede çalışanların, bu şekilde eğitilmesi lazımdır.
Zor durumda olan orman köylülerimizin, bu zorluklarının, bu Hükümet
tarafından giderilmesi gerekiyor. O nedenle, bu kanun tasarılarının, Yüce
Meclisimize getirilerek bir an evvel kanunlaştırılmasını, orman köylüleri
beklemektedir. Hükümetin, bu konuda ciddî çalışmaları vardır; bunun için, 55
inci Hükümete ve onun Sayın Orman Bakanına teşekkür etmek istiyorum. Bu
çalışmaların ve 2/b uygulamasının, bir an evvel bitirilmesi lazım.
Bir ters durum daha vardır -belki biraz bölgesel oluyor; ama- bizim
bölgemizde Esenceli diye bir köy var; İstanbul Belediyesi, su havzasında
kaldığı için bu köyü kaldırmak istiyor; ama, istimlakleri arazide yapmıyor,
sadece evlerde yapıyor. Şimdi, evlerde yaptığına göre -o yerin köy
muhtarlarının, köylünün bir uğraşısı vardır; 55 hane köy... Orada tarihleri
vardır, orada ölüleri yatmaktadır- ormanla bir takas etmek istiyorlar; ama, bu,
2/b’nin tersi oluyor. Bu konuda da Orman Bakanlığının duyarlı davranması, eğer,
kanun gerekiyorsa buraya getirmesi lazım; eğer, kararname gerekiyorsa Hükümetin
çıkarması lazım; orada bulunan, o köyün yakınında bulunan ve ormanlık alan
olmayan; ama, orman arazisi olan bir araziyle buranın takas edilerek, Esenceli
Köyünün de kurtarılması lazım. Böylece, orada, köylüler, istimlak edilmeyen arazilerini
de bu şekilde kullanma imkânını bulacaklardır.
Bu havza, su havzası konusu, bu şekilde, 2/b’ye uymayan; ama, muhakkak
ki, bir uygulama yapılması gereken bir durumdur. Bu konuda da Orman Bakanımız
ve Hükümetimiz gerekli tedbirleri alırsa, bu köyümüzü rahatlatacaktır. Bu köyün
insanları, İSKİ’nin yaptığı istimlaklerle evlerinden barklarından olmaktadır;
ama, köye yakın bir yerde, orman arazisiyle gölün kenarındaki bu arazinin
-metrekare aynı olmak şartıyla- takas edilmesi suretiyle, bu köylülerimizin
sorunu da halledilecektir.
Bu duygu ve düşüncelerle, Yüce Heyetinize saygılar sunuyorum.
BAŞKAN – Sayın Dumankaya, teşekkür ediyorum.
Önerge sahibi sıfatıyla, Sayın Dikici; buyurun efendim.
HASAN DİKİCİ (Kahramanmaraş) – Sayın Başkan, değerli milletvekili
arkadaşlarım; ben de, Sayın Ünaldı’ya, Sayın Yalova’ya, Sayın Dumankaya’ya ve
Sayın Denizolgun’a teşekkür ediyorum; önerge sahibi olarak, Yüce Meclise,
ülkemiz ormanlarına emeği geçen orman köylümüze ve çilekeş ormancılarımıza
selam ve saygılarımı sunuyorum.
En genel tarifiyle, tabiî olarak veya emekle yetişen, kendine has bir
iklim oluşturan ağaç ve ağaççık topluluklarına orman diyoruz. Ormanlar, kendini
yenileyen yegâne kaynaktır. Yaratılıştan bu yana, insanoğlunun, yanı başında
bulduğu ve altıyüze yakın kullanım çeşitliliğiyle, âdeta, beşikten tabuta
kadar, çok yönlü amaçlarla kullandığı, vazgeçilmez bir servettir. Ormanların,
maddî katkıları kadar ve belki de daha fazla, iklime, su rejimine, toprak
muhafazasına, havanın temizliğine, insanların dinlenmesine ve yurt savunmasına
olan kolektif hizmetleri vardır. Sağlığımız ve sayamadığımız faydalarıyla,
ormanlarımız, alternatifsiz ve rakipsiz nimetlerdir.
Çölleşmeye yönelmiş bir Türkiye’de, bu konunun samimî bir şekilde ele
alınmasına dair, bir çağrı mahiyetinde, 27.2.1996 tarihinde Meclis araştırması
önergesi vermiş bulunmaktayım. Dileğim, Meclis araştırmalarının Yüce Meclisimiz
tarafından kabul edilmesidir. Bütün iktidarlardan beklediğim, seçim öncesi,
orman köylüsüne uluorta verilen vaatleri değil, ancak, idarî, teknik ve sosyal
cepheleriyle yoğrulmuş bir düzenlemeyi getirmektir. Ormancılığımız, olması
gereken istikrarlı yapıya kavuşturulmalıdır ve kalıcı, sağlıklı, müdahaleye
kapalı olmalıdır.
Ülke alanımızın yüzde 26’sını oluşturan ormanlarımızın, genelde, yüzde
44’ü verimli, geriye kalan kısmı ise bozuk ve verimsizdir. Yurdumuzda,
ormanların sağlığını tehdit eden en zararlı ve birincil etken, tabiî ki, orman
yangınlarıdır. İkinci olarak, ormanlarımızın sağlık ve devamlılığını tehdit
eden zararlı böcekler ve çeşitli hastalıklardır. Zararlı böceklerin,
ormancılıkta neden olduğu ortalama senelik kaybımız, ürünün yüzde 10’u ilâ
yüzde 20’si arasında değişmektedir.
Ormanlarda yapılan usulsüz müdahaleler; ormanda hayvan otlatma, yeni
tarlalar ve otlak alanları açma, orman ürünlerini yasadışı yollardan elde
etmektir.
Sanayi tesislerinin etkileri: Orman içindeki ve kenarındaki birçok
sanayi kuruluşları ormanlarımızı olumsuz yönlerden etkilemektedir.
Orman alanlarında yapılaşma: Orman ve kıyısının bütünleştiği
sahillerimizde turistik yapılaşma ve diğer konut yapımlarının sağlıksız,
düzensiz ve geleceğe dönük yapılmaması nedeniyle orman alanlarımız giderek
azalmaktadır.
Erozyon: Ülkemiz, her yıl 1 milyar 400 milyon ton vatan toprağını
erozyonla kaybetmektedir. Erozyon, binlerce yılda meydana gelen örtü
toprağımızı alıp götürmektedir. Erozyonla topraklarımız verimsizleşiyor, kırdan
kente göç hızlanıyor; barajlarımız doluyor, ömürleri kısalıyor, millî
ekonomimiz zarar görüyor; petrolden daha çok önem kazanan su kaynaklarımızın
düzenli ve sürekli olarak beslenmesi mümkün olmuyor. Erozyonla ortadan kalkan
bitki örtüsü, toprak kaymalarına, taşkınlara, sel ve çığ felaketlerine ve
korkunç zararlara yol açmaktadır. Meraların kaybolması, hayvancılıktan ülkemizin
kazanabileceği büyük gelir ve istihdamdan mahrum olmamıza sebep oluyor.
Erozyonla yeşil örtü ve toprağın elden gitmesiyle jeolojik dengeler ve iklimin
bozulmasının, doğal varlıkların kaybolmasının yarattığı ekonomik zararların
vahim neticeleri ise ortadadır. Toprağımızın, vatanın en değerli unsuru
olduğunu bilerek, ormanların, meraların, tarım alanlarının, gen kaynaklarının
ve doğanın korunması için erozyonun önlenmesi öncelikli ve birinci hedefimiz
olmalıdır. Her yıl binlerce hektar ormanımız yanmaktadır. Ormancılığı yalnız
ağaç ve odun olarak görmemeliyiz. Orman köylüsüyle kırgın, küs ormancılık
politikasını artık bırakmalıyız. Orman köylümüzle barışık, mülkiyet
ihtilaflarını çözen, ormanı köylümüzle beraber korumak için, köylümüzün
ormandan daha çok faydalanması yolunda çağdaş orman işletmeciliğine geçmeliyiz.
Ülkemizde ormaniçi, orman kenarı ve civarında 22 575 kırsal yerleşim
yeri bulunmaktadır. Halkımızın yaklaşık üçte biri bu yerleşim merkezlerinde
yaşamaktadır. Orman köylerimiz, iklim ve topografya açısından en zor şartlarda
ve dağınık bir durumda yaşamaktadır. Bunun için, orman köylerimize devlet
imkânlarının götürülmesindeki zorluk, hatta imkânsızlık, hayat şartlarının
çekilmez boyutlarda oluşu, bugünkü geri kalmışlığımızın tek nedenidir.
Bugün, bulundukları yerden kalkınmaları imkânsız olan 3 292 orman
köyümüz vardır. Bu köylerimiz, başka bir yere, imkânsızlıktan dolayı
taşınamıyor. Bunun için, ormanlarımız ve orman köylerimiz için şu gerçekler
ortaya çıkmaktadır:
Ormancılığın teknik gereklerinden dolayı en ağır iklim şartlarında orman
emvali kesip, sürüten, ağaçlandırma için toprağı işleyen orman köylüsünün
emeği, teri kurumadan verilmelidir.
Devlet imkânlarının yeterince ulaşılamadığı, hayat şartlarının
çekilmezliği, orman köylüsünü, ormanları tahribe zorlamaktadır. Ormaniçi, orman
kenarı ve civarında yerleşen köylere Or-Köy Genel Müdürlüğü tarafından sembolik
krediler yerine, ihtiyacı karşılayacak faizsiz kredi verilmelidir. Orman
köylerimizi kalkındıracak ve tarımsal üretimi artıracak Or-Köy’ün kaynakları ve
imkânları artırılmalıdır, orman tahribatını önleyici sosyoekonomik tedbirler
mutlaka alınmaladır.
Millî Parklar ve Av-Yaban Hayatı Genel Müdürlüğünce, yerleşim birimleri
çevresinde ve ormana bitişik olmayan alanlarda tesisler kurarak hem kolektif
hizmetler sunmalı hem de orman yangınları önlenmelidir.
Orman vasfını kaybeden yaklaşık 4 milyon dönüm arazi, taksitlerle orman
köylüsüne satılmalıdır. Elde edilecek kaynak, orman köylümüzün kalkınması için
kullanılmalıdır. Özellikle, ormanlardaki otlatma baskısını azaltmak için, ahır
hayvancılığı teşvik edilmelidir.
Ormanlarımızdan yakacak olarak faydalanmayı asgarîye indirmek için, ısı
yalıtımı yaygınlaştırılarak, kömür ile likit gaz yardımında bulunulmalıdır.
Orman köylerini kalkındırma kooperatiflerinin mandıra, yem fabrikası, kereste
fabrikası, soğuk hava deposu, el sanatları gibi alanlarda yapacakları
yatırımları desteklenmelidir.
Geçmişten günümüze kadar 1,5 milyon hektar orman alanı yanmıştır; bunun
maddî kaybı, yaklaşık 6 katrilyondur. Orman yangınlarından korunmak için ve
daha iyi bir mücadele için, orman köylülerinden faydalanılmalıdır. İnsanların
tatil anlayışları gün geçtikçe değişmektedir; sahillerden dağlara, ormanlara,
yaylalara yönelmektedir. Bu talebinin karşılanması için, orman köylüsüyle ortak
projeler geliştirilmelidir.
Orman sınırlarımız içerisinde bulunan meralar, orman köylerimizle
beraber planlanmalı, yem bitkisi üretmek üzere ıslah edilmelidir. Yeni otlatma
planları yapılmalıdır. Her köyün mülkî hudutları içerisindeki meralar, otlatma
amaçlı kullanılmak üzere, köylümüze tahsis edilmelidir. Orman sınırları
içerisinde veya orman vasfını kaybettiği için orman sınırları dışına çıkarılan
yaylaların, orman köylerimize verilmesi şarttır. Yeni bir düzenlemeyle, köyün mülkî
hudutları içerisindeki meşe ve kızılağaç ormanları, her yıl üretim yapılacak
şekilde, üretilen emval tamamen köylümüze verilmelidir.
Fıstıkçamı, kestane, palamut meşesi, ceviz gibi meyve veren ağaçların
dikilmesi teşvik edilmelidir; söz konusu ağaçların ürünleri, orman köylümüze
verilmelidir. Ormanlarımızın bakım ve gençleştirilmesine önem verilmelidir.
Doğaya uygun orman işletmeciliğine geçilmelidir. Zengin ve biyolojik
çeşitliliğe sahip yapraklı ormanların iyileştirilmesine önem verilmelidir.
Kadastro çalışmalarına hız verilerek kısa zamanda bitirilmelidir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
HASAN DİKİCİ (Devamla) – Başkanım, hemen bitireceğim.
BAŞKAN – Buyurun efendim, bitirin.
HASAN DİKİCİ (Devamla) – Çok teşekkür ederim Başkanım.
Tapulu arazideki orman ağaçlarının değerlendirilmesindeki
anlaşmazlıklara son verilmelidir. Vatandaşımızın devlete olan güveni devam
etmeli, üretime katkıları sağlanmalıdır.
Bugüne kadar kesilip depoya teslim edilen ve depoda satılan orman
emvali, dikili durumlarda ve yerinde satılmalıdır. Böylece, ağacın tamamı değer
kazanacak, zaman kaybı ortadan kaldırılacak, fiyat istikrarı sağlanacaktır.
Zaman içerisinde, orman teşkilatı piyasadan çekilerek ürün satışları
kooperatiflere ve orman köylüsüne yaptırılmalıdır. Orman teşkilatı, sadece
kontrol ve koordine görevini üstlenmelidir.
Odun açığımız her yıl artmaya devam etmektedir. Odun açığımızın
kapatılması, diğer yandan da ormanlarımızın üzerindeki baskıyı kaldırmak için,
yerli ve yabancı orijinli, hızlı gelişen, kızılçam, yeşilçam, kavak türü
ağaçlandırmalarına hız verilmelidir diyorum ve bu duygularla Yüce Meclisi
saygıyla selamlıyorum. (Alkışlar)
BAŞKAN – Sayın Dikici, teşekkür ediyorum.
Başka söz talebi?.. Yok.
Sayın milletvekilleri, Meclis araştırması önergeleriyle ilgili
görüşmeler tamamlanmıştır.
Şimdi, önergeleri birlikte oylayacağım.
Meclis araştırması açılması hususunu oylarınıza sunuyorum...
İSMAİL İLHAN SUNGUR (Trabzon) – Karar
yetersayısının aranmasını istiyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN – Dikkate alacağım efendim.
Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Efendim, karar yetersayısı maalesef
yok. Bu bakımdan, tekrar oylama mecburiyetim var.
Grup başkanvekilleri, kaç dakika ara verelim?
UĞUR AKSÖZ (Adana) – 15 dakika efendim...
BAŞKAN – Bir dahaki oylamada da karar yetersayısını arayacağım.
Saat 15.20’de toplanmak üzere, birleşime ara veriyorum.
Kapanma Saati: 15.07
ÜÇÜNCÜ OTURUM
Açılma Saati : 15.20
BAŞKAN : Başkanvekili Yasin HATİBOĞLU
KÂTİP ÜYELER : Levent MISTIKOĞLU (Hatay),
Haluk YILDIZ (Kastamonu)
BAŞKAN – Türkiye Büyük Millet Meclisinin 44 üncü Birleşiminin Üçüncü
Oturumunu açıyorum.
VI. – GENSORU, GENEL GÖRÜŞME, MECLİS
SORUŞTURMASI VE
MECLİS ARAŞTIRMASI (Devam)
A) ÖNGÖRÜŞMELER (Devam)
1. – Konya Milletvekili Mustafa Ünaldı ve
36 arkadaşının, orman yangınlarının nedenlerinin araştırılarak alınması gereken
tedbirlerin tespit edilmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin
önergesi (10/23) (Devam)
2. – Kahramanmaraş Milletvekili Hasan
Dikici ve 29 arkadaşının, ormanlarımız ve orman köylülerimizin sorunlarının
araştırılarak çözüm yollarının tespit edilmesi amacıyla Meclis araştırması
açılmasına ilişkin önergesi (10/36) (Devam)
3. – Aydın Milletvekili Yüksel Yalova ve
49 arkadaşının, orman yangınlarının önlenebilmesi için alınması gereken
tedbirler ile yangınlardaki ihmal ve kusurların tespit edilmesi amacıyla Meclis
araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/103) (Devam)
4. – İstanbul Milletvekili Halit
Dumankaya ve 27 arkadaşının, ormanlarımızın korunması için alınması gereken
tedbirlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin
önergesi (10/173) (Devam)
5. – İstanbul Milletvekili Halit
Dumankaya ve 20 arkadaşının, yangınların önlenmesi ve itfaiye teşkilâtının
yeniden yapılanması için alınması gereken tedbirlerin belirlenmesi amacıyla
Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/183) (Devam)
6. –
Antalya Milletvekili Arif Ahmet Denizolgun ve 24 arkadaşının, Antalya’da
meydana gelen orman yangınında zarar görenlere yapılacak yardımın belirlenmesi
ve yangınların söndürülmesinde alınacak tedbirlerin tespiti amacıyla Meclis
araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/198) (Devam)
BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, müzakere ettiğimiz araştırma
önergelerinin birlikte oylamasını yaptık, karara yetersayı bulunamadığı için
birleşime ara verdik; şimdi yeniden oylayacağım ve karar yetersayısını
arayacağım.
Meclis araştırması açılmasını kabul edenler... Kabul etmeyenler... Karar
yetersayısı yoktur.
Evet, sayın grup başkanvekilleri, buyurun efendim...
ÜLKÜ GÜNEY (Bayburt) – Durum anlaşılmıştır, saat 19.00'da toplanmak
üzere...
BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, grup başkanvekillerinin de beyanı
dikkate alınarak, alınan karar gereğince, kanun tasarı ve tekliflerini
sırasıyla görüşmek için, saat 19.00'da toplanmak üzere, birleşime ara
veriyorum.
Kapanma Saati: 15.24
DÖRDÜNCÜ OTURUM
Açılma Saati : 19.00
BAŞKAN : Başkanvekili Yasin HATİBOĞLU
KÂTİP ÜYELER : Levent MISTIKOĞLU (Hatay),
Haluk YILDIZ (Kastamonu)
BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 44 üncü
Birleşiminin Dördüncü Oturumunu açıyorum.
Bugün alınan karar gereğince, gündemin "Kanun Tasarı ve
Teklifleriyle Komisyonlardan Gelen Diğer İşler" kısmına geçiyoruz.
Önce, yarım kalan işlerden başlıyoruz.
VII. – KANUN TASARI VE TEKLİFLERİYLE
KOMİSYONLARDAN
GELEN DİĞER İŞLER
1. – Kütahya Milletvekili Mustafa
Kalemli, Anavatan Partisi Genel Başkanı Rize Milletvekili Mesut Yılmaz, Doğru
Yol Partisi Genel Başkanı İstanbul Milletvekili Tansu Çiller, Demokratik Sol
Parti Genel Başkanı İstanbul Milletvekili Bülent Ecevit, Cumhuriyet Halk
Partisi Genel Başkanı Antalya Milletvekili Deniz Baykal ile 292
Milletvekilinin; Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının 83 üncü Maddesinin
Değiştirilmesine Dair Kanun Teklifi ve Anayasa Komisyonu Raporu (2/676) (S.
Sayısı : 232)
BAŞKAN – Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının 83 üncü Maddesinin
Değiştirilmesine Dair Kanun Teklifinin ikinci müzakeresine başlayacağız.
Komisyon hazır mı? Hazır değil.
Müzakeresi ertelenmiştir.
2. – Olağanüstü Hal Bölgesinde ve
Kalkınmada Öncelikli Yörelerde İstihdam Yaratılması ve Yatırımların Teşvik
Edilmesi ve 193 Sayılı Gelir Vergisi Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında
Kanun Tasarısı ve Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (1/660) (S. Sayısı : 392 ve
392’yi 1 inci Ek) (1)
BAŞKAN – Olağanüstü Hal Bölgesinde ve Kalkınmada Öncelikli Yörelerde
İstihdam Yaratılması ve Yatırımların Teşvik Edilmesi ile 193 Sayılı Gelir
Vergisi Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Tasarısının müzakeresine
kaldığımız yerden devam ediyoruz.
Sayın Komisyon hazır mı? Hazır.
Sayın Hükümet?.. Hazır.
Komisyon ve Hükümet yerlerini almışlardır.
Sayın milletvekilleri, bu tasarının 2 nci ve sonraki maddeleri,
önergelerle birlikte -Komisyonun isteği üzerine- İçtüzüğün 88 inci maddesine
göre, 10 Aralık 1997 tarihli 26 ncı Birleşimde Komisyona geri verilmişti.
Komisyonun raporu ve metni, 392'ye 1 inci ek sıra sayı ile bastırılıp
sayın üyelere dağıtılmıştır.
Şimdi, yeniden düzenlenen 2 nci maddeyi tekrar okutuyorum:
OLAĞANÜSTÜ HAL BÖLGESİNDE VE KALKINMADA
ÖNCELİKLİ YÖRELERDE İSTİHDAM YARATILMASI VE YATIRIMLARIN TEŞVİK EDİLMESİ İLE
193 SAYILI GELİR VERGİSİ KANUNUNDA DEĞİŞİKLİK YAPILMASI HAKKINDA KANUN TASARISI
Kapsam
MADDE 2. – Bu Kanunda geçen Olağanüstü Hal Bölgesi; Kanunun yürürlüğe
girdiği tarihte, Olağanüstü Hal Bölgesi ve mücavir alanına dahil iller ile
Devlet İstatistik Enstitüsü Başkanlığınca belirlenen fert başına GSYİH
miktarları 1 500 ABD Doları veya daha az ve Devlet Planlama Teşkilatı
Müsteşarlığınca belirlenen sosyo-ekonomik gelişmişlik düzeyi – 0,5 ve daha
düşük bulunan illerden Bakanlar Kurulunca tespit edilecek illeri, Kalkınmada
Öncelikli Yöreler ise; Bakanlar Kurulunca bu yöreler kapsamına alınan illeri ve
ilçeleri kapsar.
BAŞKAN – Bu maddeyle ilgili olarak gruplar adına söz talebi var mı?
TEMEL KARAMOLLAOĞLU (Sıvas) – Refah Partisi Grubu adına, Sayın Ahmet
Çelik konuşacaklar.
BAŞKAN – Refah Partisi Grubu adına, Parti Grubunun görüşlerini ifade
etmek üzere, Sayın Çelik; buyurun.
RP GRUBU ADINA AHMET ÇELİK (Adıyaman) – Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; Refah Partisi Grubu adına, 392 sıra sayılı yasa tasarısının 2
nci maddesi üzerinde söz almış bulunuyorum; hepinizi, saygıyla selamlıyorum.
Değerli arkadaşlar, biliyorsunuz, 16 Ocak Cuma günü, Anayasa Mahkemesi,
Türkiye'nin en büyük partisi olan Refah Partisini kapatma kararı verdi.
Üzülerek belirtmek istiyorum ki, bugün, bu Yüce Mecliste, bu kararı bir yerde
konuşabilecek ve gerçekten, Türkiye'nin en büyük partisi olan ve Türkiye Büyük
Millet Meclisinde en büyük grubu olan; 1995 milletvekili seçimlerinde yüzde
22'ye yakın oy alan, 400'den fazla belediyesi olan ve Türkiye'nin dört bir
köşesinde, tüm beldelerde teşkilatı bulunan bir parti kapatılıyor. Maalesef, şu
anda, Mecliste grubu bulunan hiçbir partinin temsilcisi veya grup başkanvekili,
kalkıp burada, demokrasinin büyük darbe yediğini, insan haklarının,
özgürlüklerinin büyük darbe yediğini; gerçekten Türkiye'nin şanına yakışmayan
bu karar hakkında Mecliste bir konuşma yapmıyor!..
Ben, burada, üzüntülerimi belirtmek istiyorum. Biz, her ne kadar, bu
kararın sonucuna katlanıyorsak da, bu kararı kesenkes kabul etmiyoruz ve bu
kararla olan mücadelemizi, hukukî yollarla, Türkiye Büyük Millet Meclisinde ve
Türkiye'nin tüm genelinde sürdüreceğimizi belirtmek istiyorum.
Değerli arkadaşlar, 392 sıra sayılı yasa tasarısını biliyorsunuz,
Bakanlar Kurulu, uzun bir süre önce Plan ve Bütçe Komisyonuna getirmişti. Plan
ve Bütçe Komisyonuna, bundan önce olağanüstü hal bölgesine de dahil olan,
mücavir alan durumunda olan 13 ilde gerekli yatırımların daha sağlıklı şekilde
yapılması ve bazı konularda kolaylıklar sağlanması amacıyla getirilmişti;
fakat, üzülerek belirtmek istiyorum ki, Plan ve Bütçe Komisyonu, halen,
Adıyaman ve Elazığ'da olağanüstü hal olmadığından dolayı, bu gerekçeyle, bu
illeri, Hükümet metninden çıkardı. Tabiî, Hükümet de, Plan ve Bütçe
Komisyonunda, bu önergeye iştirak etti. Biliyorsunuz, nihayet, bu yasa tasarısı
geldi, Mecliste görüşüldü ve 2 nci maddesine geçileceği sırada, gerek biz,
Adıyaman milletvekillerinin 5'i birlikte gerek Elazığ milletvekilleri ve
gerekse geri kalmış diğer illerin milletvekilleri devreye girerek, Hükümet
yetkilileriyle ve Plan ve Bütçe Komisyonu Başkanıyla yaptığımız görüşmeler
neticesinde, Plan ve Bütçe Komisyonu Sayın Başkanı maddeyi geri çektiler ve
tekrar Komisyona götürdüler. Komisyonda, nihayet, madde, nihaî şeklini aldı ve
Yüce Meclise geldi.
Bu, değişik şekliyle getirilen 2 nci madde, gerek biz, Adıyaman
milletvekillerinin ve gerekse Adıyaman halkının ihtiyacına cevap verecek
durumda değildir. Olağanüstü hal bölgesindeki 11 il muhafaza ediliyor, bunun
yanı başında, bir kriter getiriliyor; gayri safî yurtiçi hâsılası 1 500 dolar
veya daha aşağı olan illerde veyahut gelişmişlik düzeyi 0,5 ve daha aşağı olan
illerde bu kriterin tatbik edilmesini istiyor ve bu vasıtayla, bu olağanüstü
hal bölgesinde halen mevcut 11 ile, tespit olunan ikinci 11 il daha ekleniyor.
Bu iller, Adıyaman, Ağrı, Ardahan, Bayburt, Erzurum, Gümüşhane, Iğdır, Kars,
Ordu, Şanlıurfa ve Yozgat'tır. Maalesef, Elazığ İli, senelerce, olağanüstü hal
bölgesinde kalmış olmasına rağmen, bu kriterler dikkate alınarak yasa kapsamı
dışında bırakılmıştır; ama, şurada şöyle bir paragraf vardır:
"...İllerinden, Bakanlar Kurulunca tespit edilecek olan illerin tasarı
kapsamına alınması sağlanmıştır" deniliyor; yani, Bakanlar Kurulu
toplanacak, bu 11 il içerisinden hangi illeri uygun görecekse, bu yasa
kapsamına, teşvik kapsamına onlar alınacak. Onun için, şu anda, bu 11 ilin
hangisinin yasa kapsamına gireceği belli değildir. Benim, Sayın Başbakandan
istirhamım şudur ki, Bakanlar Kurulunda, Adıyaman'ın, muhakkak dahil
edilmesidir.
Adıyaman, biliyorsunuz, güneydoğuda, GAP bölgesinin içerisindedir;
fakat, maalesef, üzülerek belirtmek istiyorum ki, Adıyaman, GAP yatırımlarından
hemen hemen nasibini hiç almış değildir. GAP Projesi içerisinde 6 tane barajın
yapılması lazım gelirken, bugüne kadar, Çamgazi Barajı dışında hiçbir yatırım
yapılmamıştır. Çamgazi Barajının kanallarının tamamlanması için de, şu anda 5
trilyon liraya ihtiyaç vardır; fakat, maalesef, 55 inci Hükümet, ancak 700-800
milyar liralık bir ödenek koymuştur. Onun için, bu barajın hizmete açılması,
daha seneler sürecektir.
Biliyorsunuz, Atatürk Barajının suyunun üçte 2'si Adıyaman
topraklarındadır; Adıyaman'ın bir ilçesi kalkmış, 60'a yakın köy de tamamen
sular altında kalmış, insanlarımız Ege'ye kadar göç etmiş ve bu insanlarımız,
Türkiye genelinde sağlıklı bir şekilde de yerleştirilememiştir. Halen, bu
gölden dolayı, Adıyaman-Diyarbakır yolu kapalıdır ve Adıyaman, çıkmaz sokak
olmuştur.
Adıyaman, gerek yatırımlarda gerekse GAP Projesi içerisinde nasibini
alamamıştır. Şayet, Bakanlar Kurulu, bu yasa yürürlüğe girdiği tarihten
itibaren Adıyaman'ı kapsam içerisine alamazsa, emin olunuz ki, Adıyaman, çok
büyük sıkıntıya girecektir.
Şu anda, 700 bine varan nüfusumuz vardır ve nüfusumuzun yüzde 7'si
işsizdir. Demek ki, Adıyaman'da 49-50 bin işsiz mevcuttur. Eğer, GAP Projesi
içerisinde tüm yatırımlar yapılır, tüm barajlar faaliyete geçirilirse,
Adıyaman'da 154 bin hektarlık bir arazi sulanacaktır ve bu şekilde, yaklaşık 50
bin işsize de iş bulunacaktır. Onun için, bugüne kadar, Adıyaman, gerçekten çok
ileri derecede mağdur olmuştur.
Adıyaman, devletine bağlı, hukuka saygılı insanlarla doludur ve pek olay
olmamıştır. Olağanüstü hal uygulaması uzun süre devam etmiş ve sonra
kaldırılmıştır; şu anda da, olağanüstü hal uygulaması yoktur. Bundan dolayı,
özellikle benim 55 inci Hükümetten istirhamım şudur ki, bu yasanın yürürlüğe
girdiği tarihten itibaren, muhakkak, Adıyaman ve bunun yanıbaşında diğer 10 il,
ilan edilerek, bu yasa kapsamına alınmalı ve gerekli teşviklerden
faydalandırılmalıdır.
Değerli arkadaşlar, biz, bu yasa tasarısını tümüyle destekliyoruz;
çünkü, bu yasa tasarısı, gerçekten 22 ile -ki, son tespit edilen 11 il daha ilave
edilirse, 22 ile- hayatiyet verecektir ve ticarî hayatını, yatırımını en iyi
şekilde canlandıracaktır.
Refah Partisi Grubu olarak, biz, bu yasa tasarısını destekliyoruz.
Yalnız, tespit olunan bu son 11 ilin de, muhakkak, tümünün yasa kapsamına
alınmasını istirham ediyoruz. Bizim, özellikle Hükümetten istediğimiz budur.
Değerli arkadaşlar, burada sözümü bitirirken, 2 nci maddenin ve tüm
yasanın, olağanüstü hal bölgesinde olan illere -gerek Adıyaman'a ve gerekse
diğer tüm illere- hayırlı olmasını diliyor, saygılar sunuyorum efendim. (RP ve
ANAP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Sayın Çelik, teşekkür ediyorum efendim.
Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına, Sayın Develi; buyurun efendim. (CHP
sıralarından alkışlar)
CHP GRUBU ADINA HİLMİ DEVELİ (Denizli) – Sayın Başkan, sayın
milletvekilleri; görüşülmekte olan Olağanüstü Hal Bölgesinde ve Kalkınmada
Öncelikli Yörelerde İstihdam Yaratılması ve Yatırımların Teşvik Edilmesi ile
İlgili 193 Sayılı Gelir Vergisi Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Yasa Tasarısının
2 nci maddesi üzerinde, Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına söz almış
bulunmaktayım; hepinizi, saygıyla selamlıyorum.
Yasa tasarısını, genel çerçevesi itibariyle, olumlu bulduğumuzu
özellikle söylemek istiyorum; ancak, Plan ve Bütçe Komisyonunda da, Cumhuriyet
Halk Partisi üyelerinin karşı oy yazısında açık ve net olarak belirttiğimiz
bazı hususları da dikkatinize sunmak istiyorum: 2 nci madde Plan ve Bütçe
Komisyonunda görüşülürken, düşüncelerimizi net olarak ifade ettik; ancak,
sayısal üstünlük nedeniyle görüşlerimiz dikkate alınmadı. Getirilen yeni
kriterlerin, Devlet Planlama Teşkilatı ve Devlet İstatistik Enstitüsünün
verilerine bağlı olduğu görülmektedir; birinci veriye baktığımız zaman,
özellikle, fert başına gayri safî yurtiçi hâsıla miktarları göz önüne alınmış,
ikinci konu da -özellikle Devlet Planlama Teşkilatının verilerinde- ekonomik
gelişmişlik, iller sırasına göre değerlendirilmiştir. İllerin bu yapısına
baktığımızda, sosyoekonomik gelişmişlik sıralamasında endeks eksi 0,5, gayri safî
yurtiçi hâsılada da kişi başına 1 500 dolar baz alınmıştır. Hükümet, elbette,
her iki kuruluşun verilerinden yararlanacak; ancak, bu argümanlar gerçeği tek
başına yansıtamayacaktır. Örneğin; doğu ve güneydoğudaki birçok ilimizde, kamu
yatırımları nedeniyle bu gerçek ortaya çıkamamaktadır. Oysa, getirilen
kriterlerin, bölgelerarası gelişmişlik düzeyini belirlemede yeterli olmadığı;
iklim ve ulaşılabilirlik şartlarının önemli olduğu; iller arasındaki
gelişmişlik farklarından ziyade, ilçelerarası gelişmişlik farklarına bakılması
gerektiği; yapılan düzenlemelerin reform niteliğinde değil, geçici bir iyileşme
niteliği taşıdığı; beklenilen sonuçlara ulaşabilmek için de, teşviklerin
yeterli olmayacağı; ulaşım zorluklarının da, mutlaka, göz önüne alınması gerektiğini
düşünüyoruz.
Yine, Hükümetin benimsediği ölçütlerde, bu bölge kapsamında 22 il
bulunmakta; oysa, fert başına düşen millî gelir, nüfus artışı, demografik yapı
gibi verilere göre teşvik uygulama kapsamı içerisinde olması gereken illerimiz,
bu kriterlerin dışında kalmaktadır. Bu nedenle, Devlet İstatistik Enstitüsü
Başkanlığınca belirlenen kişi başına düşen gayri safî yurtiçi hâsıla miktarı, 1
750 Amerikan Doları veya daha azı ile ekonomik gelişmişlik düzeyi sıfır veya
daha düşük illeri kapsar. Kalkınmada öncelikli yöreler ise, Bakanlar Kurulunca,
bu yöreler kapsamına alınmalı, ilçeler de baz olarak değerlendirilmelidir.
Biz, Cumhuriyet Halk Partisi olarak, bu hükümlerin yer almasını
istiyoruz; çünkü, Avrupa'daki örneklerine baktığımız zaman; İrlanda'da,
İspanya'da, İtalya'da, bu değerler, bu kriterler ölçüt olarak alınmış ve
bölgeler arasındaki farklılığın bu şekilde giderilme şansı olabilmiştir.
2 nci maddeye ilişkin, Plan ve Bütçe Komisyonunda vermiş olduğumuz
önergeyi, yine, Yüce Mecliste huzurlarınıza getireceğimizi bildirir; hepinize
saygılar sunar, teşekkür ederim. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Sayın Develi, teşekkür ediyorum.
Gruplar adına başka söz talebi var mı efendim?
ZEKİ ERTUGAY (Erzurum) – Var efendim.
BAŞKAN – Doğrul Yol Partisi Grubu adına Sayın Ertugay; buyurun efendim.
DYP GRUBU ADINA ZEKİ ERTUGAY (Erzurum) – Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; konuşmama başlamadan önce, Yüce Heyetinizi saygılarımla
selamlıyorum.
Görüşülmekte olan Olağanüstü Hal Bölgesinde ve Kalkınmada Öncelikli
Yörelerde İstihdam Yaratılması ve Yatırımların Teşvik Edilmesi ile 193 Sayılı
Gelir Vergisi Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Tasarısının 2 nci
maddesi üzerinde Doğru Yol Partisi Grubu adına görüşlerimi arz etmek üzere söz
almış bulunuyorum.
Bilindiği gibi, tasarının amacı, olağanüstü hal bölgesinde ve kalkınmada
öncelikli yörelerde vergi teşvikleri uygulamak, buralarda yapılan yatırımlara
bedelsiz kamu arsa ve arazisi temin etmek suretiyle yatırımları ve istihdam
imkânlarını artırmak şeklinde ifade edilmektedir. Elbette ki, terörün bölgenin
ekonomik ve sosyal gelişmesindeki olumsuz etkilerini gidermek üzere, bu illerde
ve kalkınmada öncelikli yörelerde yeni yatırım sahalarının açılması, buralarda
yaşayan insanların iş ve istihdam imkânlarının artırılması, gelir dağılımının
iyileştirilmesi ve sosyal, ekonomik bir felaket halini almış olan göçün
önlenmesi çok büyük önem taşımaktadır. Bu nedenle, özellikle Doğu Anadolu
Bölgesinin, Türkiye'nin batısıyla arasındaki gelişmişlik farkının, 80'li
yılların başından itibaren giderek açıldığı, bölgenin gittikçe fakirleştiği,
sosyal dengelerin altüst olduğu; teröre ilaveten, hem ağır kış şartlarının hem
de sosyal yapısının bölgeyi öncelikli kıldığı, sosyal devlete, daha çok geri
kalmış yörelerde ihtiyaç olduğu hususları göz önüne alınacak olursa, bölgedeki
ekonomik şartları iyileştirmeye, istihdamı artırmaya yönelik her türlü tedbir
ve yasal düzenlemenin gerçekleştirilmesi, elbette ki, çok yerinde olacaktır. Bu
nedenle, kanun tasarısına olumlu bakıyoruz; ancak, hepinizin çok iyi
hatırlayacağı gibi, kanun tasarısının 2 nci maddesi, bu kanundan yararlanacak
olan illeri, olağanüstü hal bölgesi ve mücavir iller kapsamıyla sınırlamakta
idi. Sayın Komisyon, bu konudaki eksikliği ve yanlışlığı görmüş olacak ki,
kanun tasarısını geri çekti ve tekrar, yeni bir düzeltmeyle, Yüce Meclisin
gündemine getirdi; bu, önemli bir adımdır. Bu bakımdan, bu düzeltmeyi yapan
Komisyonumuzu tebrik ediyorum. Bununla birlikte, yeni getirilen düzenlemede de,
özellikle, Doğu Anadolu ve Güneydoğu Anadolu Bölgelerinde, kalkınmada öncelikli
yörelerimizde, sosyal ve ekonomik göstergeler itibariyle, devlet imkânlarının
bir an evvel götürülmesi gereken yörelerimiz arasında ayrıca bir ayırım
yapılmaktadır. Olağanüstü hal kapsamındaki iller ve mücavir iller doğrudan
doğruya kanunla teminat altına alınırken, ekonomik ve sosyal göstergeleri
itibariyle, en az bu iller kadar geri kalmış ve büyük problemleri olan iller bu
haktan, ancak Bakanlar Kurulu kararıyla yararlandırılmaktadır.
Burada, tasarının 2 nci maddesine, Devlet Planlama Teşkilatının
istihdam, eğitim, sağlık, göç gibi çok önemli 52 değişkene göre tespit etmiş
olduğu göstergelere ait bir sınırlama konulurken, 1 500 dolar gibi bir düzey
tespit edilirken; yani, objektif doneler ortaya konulurken, ayrıca, bunun
tekrar Bakanlar Kurulu yetkisine bırakılması, kanaatimizce, yanlıştır. Bu
bakımdan, bu konuda da, arkadaşlarımızla birlikte vermiş olduğumuz bir
önergemiz bulunmaktadır. Bu kanunun uygulanması, elbette ki, Doğu ve Güneydoğu
Anadolu Bölgelerimizde uzun yıllardan beri bozulan gelir dağılımını düzeltmeye,
açılan yaraları sarmaya elbette ki yetmeyecektir; ama, bunu, önemli bir adım
olarak görüyoruz ve bugüne kadar cumhuriyet hükümetlerinin parça parça da olsa
yapmış oldukları hizmetlerin bir yenisi olarak kabul ediyoruz.
Burada, müsaadenizle şu hususu da açıkça ifade etmek istiyorum:
Ülkemizin birçok problemi vardır; ancak, bu problemler içerisinde, şüphesiz ki
en önemlisi, gelir dağılımının bozukluğudur. Bu konuda, gerek Devlet İstatistik
Enstitüsünün gerekse Devlet Planlama Teşkilatının yapmış olduğu çalışmalar ve
açıkladığı rakamlar malumunuzdur. Ülke genelindeki bu bozukluk, bölge geneline
indirgendiği zaman, Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgeleri, kendi içinde de gelir
dağılımı bakımından son derecede adaletsiz bölgelerimizdir. O bakımdan, bu
bölgenin problemlerini, perakende yaklaşımlarla, küçük küçük kanun
çalışmalarıyla -elbette ki bunlar önemli adımlardır, onu baştan da ifade ettim- çözmek yerine, bölgedeki
-potansiyelini dikkate almak suretiyle- iller bazında yapılacak birer bölgesel
kalkınma programı; daha müşahhas, daha objektif göstergelere dayanılarak
yapılacak çalışmalar çok daha önemli olacaktır ve Türkiye Cumhuriyeti
Devletinin çok önemli bir yarasını saracaktır. İnanıyorum ki, bu ülkenin
herhangi bir ücra köşesinin başağrısı, en gelişmiş yöresinin de başağrısıdır.
Bu bakımdan, konuya, Türkiye'nin millî birlik ve bütünlüğü açısından
bakmakta yarar görüyorum ve bölgedeki kanayan yaranın bir an evvel
sarılmasında, daha kalıcı tedbirlerin alınması konusunda Yüce Meclisin daha
fazla hassasiyet göstereceğini de ümit ediyorum.
Tekrar, bu kanun tasarısının 2 nci maddesinde birtakım müşahhas ve
bilimsel göstergeler öngörülmüşken, sosyal ve ekonomik gelişmişlik düzeyi gibi,
gayri safî yurtiçi hâsıladan fert başına düşen gelir düzeyi gibi objektif
göstergeler öngörülmüşken, birtakım illeri; Adıyaman, Ağrı, Ardahan, Bayburt,
Erzurum, Gümüşhane, Iğdır, Kars, Ordu, Şanlıurfa, Yozgat gibi, daha önce
olağanüstü hal kapsamındaki illerden de birtakım göstergeler bakımından daha
geri durumda olan bu illeri Bakanlar Kurulu inisiyatifine bırakmak,
zannediyorum önemli ve yanlış bir ayrıcalıktır. Bu bakımdan, bu konuda,
Grubumuzun, arkadaşlarımızın bir önergesi oldu; Yüce Meclisimizin bu önergeye
destek vereceğini de umut ediyorum.
Kanun tasarısının, ülkemiz için, memleketimiz için ve Doğu ve Güneydoğu
Anadolu Bölgelerimiz için hayırlı olmasını temenni ediyor; hepinizi tekrar
saygılarımla selamlıyorum. (DYP, RP, ANAP ve DSP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Sayın Ertugay, teşekkür ediyorum.
Gruplar adına başka söz talebi var mı efendim? Yok.
Sayın Aslan Polat, Sayın Haluk Yıldız, Sayın Algan Hacaloğlu, Sayın
Temel Karamollaoğlu, Sayın Ömer Özyılmaz kişisel söz talebinde bulunmuşlardır.
Sayın Aslan Polat, buyurun efendim.
ASLAN POLAT (Erzurum) – Sayın Başkanım, sayın milletvekilleri; hepinizi
saygıyla selamlıyorum.
392 sıra sayılı kanun tasarısı, Doğu Anadolu ve Güneydoğu Anadolu için
son derece önemli olan bir kanun tasarısıdır. Bu kanun tasarısından önce; yani,
gerek vergi yönünden gerek SSK primleri yönünden teşvik getirilmeden önce,
sadece nakdî krediye dayanılarak verilen teşviklerle, maalesef, Doğu ve
Güneydoğu Anadolu'da başarılı olunamamıştır. Bu konuda, 54 üncü Hükümet
döneminde de, Ağrı Vilayetinde yapılan toplantılarda, doğuya, genel
olarak, işçiye ödenen ücret bazında,
elektrik üretimi bazında bir kolaylık sağlanması ve ayrıca, vergilerde birtakım
indirimler yapılarak, burada yatırım yapan müteşebbislere birtakım kolaylıklar
sağlanması, genel olarak kabul edilmişti.
Bu Hükümet döneminde, 392 sıra sayısıyla getirilen bu kanun tasarısı,
önceleri yalnız olağanüstü hal bölgesiyle sınırlı tutulmuştu. Bunun üzerine, bu
konu, Plan ve Bütçe Komisyonundan geçmesine rağmen, Genel Kurulda görüşüldüğü
zaman oldukça geniş itirazlara sebep oldu. İtirazların en büyük sebebi, geri
kalmış yörelerin, yalnız şu anda olağanüstü hal uygulanan Güneydoğu Anadolu
değil, Doğu Anadolu'nun ve Türkiye'nin bazı vilayetlerinin en az Güneydoğu
Anadolu kadar teşvike ve yatırıma muhtaç olduğu gerçeğinden çıkmaktaydı. Bu
duygularla, bu Komisyon, gerek Genel Kurulda gerekse Plan ve Bütçe Komisyonunda
yapılan büyük tartışmalar sonucunda, malum olduğu üzere, bu kanun tasarısını
geri çekmişti. Geri çekmede, bilhassa Doğu Anadolu'daki vilayetlerin bu teşvik
kapsamına alınmasındaki çok büyük gerçeklerin etkisi vardır. Gerçeklerin en
büyük özelliği, Türkiye'de en fazla göç veren illerin Doğu Anadolu Bölgesinde
olmasıdır. Mesela, Kars İlinin, 1980-1990 arasındaki 10 yılda 202 bin kişi göç
verdiğini, şu andaki nüfusunun da 349 bin olduğunu düşünürsek; yine,
Erzurum'un, 1980-1990 arasındaki 10 yıl içerisinde 183 bin kişi göç verdiğini,
şu andaki nüfusunun da 848 bin olduğunu düşünürsek, göçlerin bu bölgelerde ne
kadar önemli olduğunu görürüz. Bunun en büyük sebebi, bu yerlerde sanayiin
olmaması ve bir de, son yıllarda artan PKK teröründen dolayı, buraların en
büyük geçim kaynağı olan mera ve yaylaların hayvancılığa kapalı olmasından
meydana geliyordu. Dolayısıyla, hem tarım ve hayvancılık yönünden sekteye
uğrayan hem de sanayi bakımından gelişmemiş olan bu bölgelerde büyük bir göç
meydana geliyordu. Örnek vermek icap ederse, 1989 senesinde sanayide çalışan
işçilere ödenen ücretler Türkiye ortalamasında 100 lira iken, Doğu Anadolu'da
77 liradır. 1992'ye geldiğimiz zaman, Türkiye ortalaması olarak sanayide
çalışan bir işçiye 100 lira ödendiği zaman, bu, Doğu Anadolu'da 70 liraya
düşmüştür. Bu da göstermiştir ki, Doğu Anadolu'da çalışan işçiler, Türkiye
geneline göre daha az ücret almakta, tabiri caizse, biraz da mağdur
olmaktadırlar.
Yine, Doğu Anadolu'da çalışan işçiler, çalıştığı işyerlerine yaptıkları
katmadeğer bakımından da, Türkiye ortalamasından daha az katmadeğer
vermektedirler. Mesela, 1989 senesinde bu oran 100 iken, Doğu Anadolu'da 67;
1992'de 100 iken, 59'a kadar düşmüştür. Bu konular size uzun uzun anlatıldıktan
sonra, doğru olarak, Komisyon, bu tasarıyı geri çekti. Geri çektikten sonra,
Güneydoğu Anadolu'nun yanına Doğu Anadolu'yu da katabilmek için, Türkiye
genelinde fert başına düşen gayri safî yurtiçi hâsılası 1 500 dolar veya
sosyoekonomik gelişmesi eksi 0,5'in altında olan vilayetleri de bu kapsama
alabilme imkânını getirdi; fakat, bu getirilirken, bence, ortada büyük bir
ikilik oluştu; o da şu: Şu anda, fiilen olağanüstü hal uygulanan iller,
inşallah, kanun tasarısı bugün yahut yarın yürürlüğe girdiği an bu teşvikten
yararlanıyorlar; fakat, Doğu Anadolu'daki vilayetler -ki, bunlar, Erzurum,
Ağrı, Ardahan, Bayburt gibi vilayetler- ancak Bakanlar Kurulu isterse bu
teşvikten yararlanabiliyorlar.
Onun için, biz, diyoruz ki, madem bu kanun yeni çıkıyor, Doğu
Anadolu'daki illerin bir mahrumiyete uğramamaları için, bugün, bu vileyetlerin
de bu kanun tasarısı kapsamına alınması şarttır. Aksi halde, bunlar, sadece,
Bakanlar Kurulunun siyasî tercihine maruz bırakılırsa, yarın, Bakanlar
Kurulunun, bu şehirlerden hangilerini tercih edeceği, hangilerini tercih
etmeyeceği bir tartışma konusu olacaktır. Mademki, Hükümet, fert başına düşen
gayri safî yurtiçi hâsılası 1 500 doların altında olan illerin kalkınması için
teşvikini öngörmüş, yine, aynı zamanda, sosyoekonomik durumu eksi 0,5'in
altında olan illerin teşvikini öngörmüş, o halde, olağanüstü hal uygulanan
illere bugün getirilen kolaylıktan, bunlar da aynen faydalansınlar. Biraz önce
isimlerini saydığım Doğu Anadolu'daki vilayetleri, Bakanlar Kurulunun ileride
yapacağı veya yapmayacağı ya da bir kısmını yapıp bir kısmını yapmayacağı
teşvikler içerisine sokmak, bence, doğuya yapılacak bir haksızlık olur.
Şunu size söyleyeyim: Bu kanun tasarısını bu şekilde çıkarırsanız, biz,
her Allah'ın günü, bu kararname çıktı mı diye Hükümeti soru yağmuruna tutarız.
Şunu da söyleyeyim: Doğu Anadolu'da, bu, teşhir edilecektir. Mesela, Sayın
Başbakanın 24 Ocak günü Erzurum'a geleceği, Erzurum'da ilan ediliyor. Erzurum'a
geldiği zaman, bu kararname çıkmazsa, Sayın Başbakan Erzurum'da çok büyük bir
soru yağmuruna tutulur; bunu da burada söyleyeyim.
Onun için, biz istiyoruz ki, hiçbir tartışmaya sebebiyet vermeden, bu
kanun tasarı içerisine, bu teşvik içerisine bu illeri de, bugün, hep
beraber alalım ve hep beraber gönlümüz
rahat olsun; çünkü, bizim endişemiz şudur: Siyasî tercih olacağı için, bu
illerin yanındaki komşu illerden bu kapsama girmeyen illerin tesiriyle "bu
ili alırsak, öbür il itiraz eder" mantığıyla bazı iller alınamayabilir
diye bir endişemiz var. Bu endişenin olmaması için, Doğu Anadolu'daki bu
vilayetlerle ilgili önergeler verdik. Önergelerimizi kabul ederek, hep beraber,
olağanüstü hal uygulanan illerle beraber, olağanüstü hal uygulanmayan; fakat,
onlardan daha mağdur olan bu 11 ilin de, bugün, bu kapsam içerisine alınmasını,
Yüce Meclisten, doğu halkı olarak, Doğu Anadolu halkı olarak rica ediyoruz.
Çünkü, şunun için endişe ediyoruz, korkumuz şu ki, olağanüstü halden dolayı bu
illeri alacaksınız; fakat, yarın, bu kanun tasarısı buradan geçtikten sonra,
çeşitli sebeplerle, yok vergi kaybımız oluyor, yok ekonomik gösterge var, yok
enflasyonu düşüreceğiz diye, bu illerin bir bölümünü veya korkarım tümünü
teşvik kapsamına alamayabilirsiniz. Böyle bir şeye meydan vermemek için, bu
önergelerin, bugün burada onaylanmasını, tüm Doğu Anadolu halkı olarak Yüce
Meclisten rica ediyoruz.
Ayrıca, şunu da size söylemek isterim ki, Doğu Anadolu Bölgesinde
bulunan bütün vilayetlerin, Türkiye'nin güneydoğusu da dahil, bütün
vilayetlerine göre bir soğukluk zammı da almaları lazım. Doğuda, yaşayan 4
kişilik bir ailenin - ne kadar idare ederse etsin- bugün, en az 2 ton kömür, 1
ton oduna ihtiyacı vardır. Bu da, bugün, cari rakamlarla 105 milyon lira eder
ve dolar bazında da 488 dolar, 500 dolar civarında bir para eder. Yani,
doğudaki bir aile, batıdaki aileden farklı olarak, en azından donmaması için,
soğuktan ölmemesi için, 500 dolar kadar da yakıt parası harcayacaktır.
O halde, doğuyu bu teşviklerden, güneydoğudan ve diğer vilayetlerden
ayırmamanızı, onlarla beraber kapsama almanızı Yüce Meclisten diler, inşallah,
önergemizi kabul edeceğiniz ümidiyle, hepinize saygılar sunarım. (RP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Sayın Polat, teşekkür ediyorum.
Kişisel görüşlerini ifade etmek üzere, Sayın Haluk Yıldız; buyurun
efendim.
HALUK YILDIZ (Kastamonu) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
görüşülmekte olan 392 sıra sayılı kanun tasarısının 2 nci maddesiyle ilgili
olarak şahsım adına söz almış bulunuyorum; sözlerime başlamadan önce, hepinizi
saygıyla selamlarım.
392 sıra sayılı yasa tasarısı, daha önce Meclis gündemine gelmiş; ancak,
verilen önergeler üzerine, Plan ve Bütçe Komisyonunca geri çekilmişti. Bu geri
çekilme neticesi, hepimiz -bizim de önergemiz vardı- çok ümitlenmiştik; ancak,
Plan ve Bütçe Komisyonunda tasarı yeniden düzenlenerek, tekrar Genel Kurulun
gündemine gelmiştir. Burada, bazı illerimiz, 1 500 dolar olarak tespit edilen
gayrî safî yurtiçi hâsıla kapsamına alınarak, bugün görüşülmekte olan kanun
tasarısında yerini almıştır; ancak, 1 500 doların üzerinde gayri safî yurtiçi
hâsılası olan iller de var ve bunların, Doğu ve Güneydoğu Anadolu'daki
olağanüstü hal kapsamındaki illerden farkı yok. Buna, kendi yöremden,
Kastamonu'dan örnek vermek istiyorum.
Kastamonu ve Kastamonu ayarında birçok ilimiz var. Kastamonu'da kişi
başına gayri safî yurtiçi hâsıla 2 247 Amerika Birleşik Devletleri Doları
olarak tespit edilmiştir. Kastamonu'nun 20 ilçesi, 1 074 köyü, 3 binin üzerinde
mezraı bulunmaktadır. Kastamonu'da altyapı hazırdır. Eğer, biraz teşvik
edersek, Kastamonu ve Kastamonu gibi olan iller çok kısa zamanda yatırımcıların
uğrak yeri olacaktır. Şu anda bunun çabaları içerisindeyiz, yatırımcıları
çekmek için uğraşıyoruz; ama, yeterince teşvik olmadığı için, yatırımcılar
gelmekte tereddüt etmektedirler.
Bu kanun tasarısında,
yatırımcılara, sadece bedava arazi verilmesi öngörülüyor. Kastamonu ve
Kastamonu gibi illerde, zaten arazi ucuz ya da bedava veriliyor. Şu ana kadar
gelen yatırımcılara araziler verilmiştir; hatta, belediyelerimiz, kendi
yaptıkları binaları vererek, küçük çapta da olsa yatırımcıları getirmeye
çalışmaktadırlar.
Şimdi, burada çok önemli bir fırsat var; bu fırsatı değerlendirmek için
söz almış bulunuyorum. Yine, kendi yörem Kastamonu ile ilgili bir örnek vermek istiyorum; bu nüfus göçüyle
ilgili haberler gazetelerde de çıktı: 1990 nüfus sayımına göre Kastamonu'nun
nüfusu 423 bin iken, son nüfus sayımında bu rakam 362 bine düşmüş; yani,
Kastamonu, 60 binin üzerinde göç vermiş. Şöyle incelediğimizde, doğu ve
güneydoğu illerimizde bile bu kadar göç yok. Bunun için, diyorum ki, Kastamonu
ve Kastamonu ayarında olan illere, hiç olmazsa yüzde 50 veya tespit edilecek
başka bir oranda teşvik uygulansın. Biraz önce bahsettiğim gibi, arazi zaten
ucuz; yani, 300-500 milyarlık yatırım yapacak bir yatırımcıya, zaten 2-3 milyar
liraya arazi verilebiliyor.
Bu nedenle, bu fırsatı değerlendirelim istiyorum. Sayın Hükümet
yetkililerinden, bu tasarının tekrar gözden geçirilerek, Kastamonu ve Kastamonu
ayarında olan -hiç olmazsa 2 500 dolar gayrî safî yurtiçi hâsılası olan-
illerin de bu kapsama alınmasını istiyorum.
Bu vesileyle, Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum. (DYP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN – Sayın Yıldız, teşekkür ediyorum.
Madde üzerindeki müzakereler tamamlanmıştır.
Sayın milletvekilleri, 2 nci madde üzerinde 33 önerge bulunmaktadır.
İçtüzüğün 82 nci maddesine göre, Komisyon, kabul ettiği metnin, önergelerden
önce ve açık oyla oylanmasını üye tamsayısının salt çoğunluğuyla talep
etmemiştir. Bu nedenle, daha önce verilmiş bulunan önergeleri işleme koyacağım.
Madde tek fıkra olduğu için, 4 önerge işlem görecektir.
Önergeleri geliş sırasına göre okutuyorum:
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Olağanüstü Hal Bölgesinde ve Kalkınmada Öncelikli Yörelerde İstihdam
Yaratılması ve Yatırımların Teşvik Edilmesi ile 193 sayılı Gelir Vergisi
Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Tasarısının 2 nci maddesinin
aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve talep ederiz.
Ahmet Cemil
Tunç Ömer Naimi Barım Hasan Belhan
Elazığ Elazığ Elazığ
Ahmet
Çelik Ahmet Doğan Musa Okçu
Adıyaman Adıyaman Batman
Sacit
Günbey
Diyarbakır
Madde 2.- Bu kanunda geçen olağanüstü hal bölgesi; 19.3.1986 tarihinde
olağanüstü hal bölgesi kapsamına alınmış olan Adıyaman, Bingöl, Bitlis,
Diyarbakır, Elazığ, Hakkâri, Mardin, Muş, Siirt, Tunceli, Van ve halen bu kanun
kapsamında bulunan Batman ve Şırnak illerini, kalkınmada öncelikli yöreler ise;
Bakanlar Kurulunca bu yöreler kapsamına alınan iller veya ilçeleri kapsar.
Gerekçe: Tasarının amacı, olağanüstü hal bölgesinde ve kalkınmada
öncelikli yörelerde yatırımları ve istihdam imkânlarını artırmak şeklinde
belirtilmiştir.
BAŞKAN – 2 nci önergeyi okutuyorum:
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 392 sıra sayılı kanun tasarısının 2 nci maddesinin
aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Saygılarımızla.
Celal
Topkan Ahmet Çelik Ahmet Doğan
Adıyaman Adıyaman Adıyaman
Mahmut
Bozkurt Mahmut
Nedim Bilgiç
Adıyaman Adıyaman
Madde 2.- Bu kanunda geçen olağanüstü hal bölgesi; kanunun yürürlüğe
girdiği tarihte olağanüstü hal bölgesine ve mücavir alanına dahil Adıyaman,
Batman, Bilgöl, Bitlis, Diyarbakır, Elazığ, Mardin, Muş, Siirt, Şırnak, Tunceli
ve Van İllerini, kalkınmada öncelikli yöreler ise; Bakanlar Kurulunca bu
yöreler kapsamına alınan illeri veya ilçeleri kapsar.
BAŞKAN – 3 üncü önergeyi okutuyorum:
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 392 sıra sayılı kanun tasarısının 2 nci maddesinin
aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Mehmet
Ağar Cihan Paçacı Ayvaz Gökdemir
Elazığ Elazığ Kayseri
Nevfel
Şahin Bekir
Aksoy
Çanakkale Çorum
Kapsam
Madde 2.- Bu kanunda geçen olağanüstü hal bölgesi; 19.3.1986 tarihinde
olağanüstü hal bölgesi kapsamına alınmış olan Adıyaman, Bingöl, Bitlis,
Diyarbakır, Elazığ, Hakkâri, Mardin, Muş, Siirt, Tunceli, Batman, Şırnak ve Van
İllerini, kalkınmada öncelikli yöreler ise; Bakanlar Kurulunca bu yöreler
kapsamına alınan illeri veya ilçeleri kapsar.
BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, değerli arkadaşımız Sayın Zülfükar
İzol'un bir önergesi var.
Sayın İzol, kanun tekniği açısından bu önergeyi işleme koymam, çok arzu
ediyor olmama rağmen, maalesef, mümkün değil; çünkü, maddede, il il belirleme
yapılmamış, belli bir kriter getirilmiş. O kriterlerin dışındaki bir tespit,
milletvekillerinin yetkisi dışında; yani, maddenin dışında bir tespit biçimi
var. O bakımdan, önergenizi işleme koyamıyorum; özür diliyorum.
ZÜLFÜKAR İZOL (Şanlıurfa) – Peki efendim.
BAŞKAN – Şimdi, bundan sonraki önergeyi okutuyorum:
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 392 sıra sayılı kanun tasarısının 2 nci maddesinin
aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Zeki
Ertugay Saffet Arıkan
Bedük Turhan Güven
Erzurum Ankara İçel
Ahmet
İyimaya Mehmet Gözlükaya Cemil Erhan
Amasya Denizli Ağrı
M.
Sabri Güner
Kars
Madde 2.- Bu kanunda geçen olağanüstü hal bölgesi, kanunun yürürlüğe
girdiği tarihte olağanüstü hal bölgesine ve mücavir alanına dahil Batman,
Bingöl, Bitlis, Diyarbakır, Hakkâri, Mardin, Muş, Siirt, Şırnak, Tunceli, Van
İlleri ile Malatya, Erzurum, Kars, Ağrı, Ardahan, Bayburt, Gümüşhane, Iğdır,
Adıyaman ve Elazığ İllerini, kalkınmada öncelikli yöreler ise; Bakanlar
Kurulunca bu yöreler kapsamına alınan illeri ve ilçeleri kapsar.
BAŞKAN – Biraz önce Yüce Heyete arz etmiştim; bu madde tek fıkra olduğu
için, ancak 4 önergeyle ilgili işlem yapma imkânımız var.
Şimdi, en aykırı önergeyi işleme tabi tutacağım.
ASLAN POLAT (Erzurum) – Sayın Başkan, bir şey arz edebilir miyim.
BAŞKAN – Buyurun efendim.
ASLAN POLAT (Erzurum) – Tasarının bu maddesi, Plan ve Bütçe Komisyonuna
geri alındıktan sonra... Burada, büyük bir çelişki var.
BAŞKAN – Nedir o?
ASLAN POLAT (Erzurum) – Çelişki değil de, şöyle bir konu var: 2 nci
maddeye ilave edilen iller, Bakanlar Kurulunun tercihine bırakılıyor. Bu, yeni
düzenleme. Bu yeni düzenleme değiştirilsin diye, hem bizden hem de Doğru Yol
Partisi Erzurum Milletvekilleri tarafından başka önergeler verildi; fakat,
onlar, bu değişikliğe rağmen kapsama alınmayacak mı?
BAŞKAN – Efendim, bakın, verilen önergeleri, İçtüzüğün verdiği imkânları
kullanarak işleme koyuyoruz; takip buyurun. Zaten, konuşmanızda da ifade
buyurmuştunuz efendim.
HACI FİLİZ (Kırıkkale) – Sayın Başkan, önceki önergeleri söylüyor
arkadaşımız.
BAŞKAN – Efendim, sırayla önergeleri okutuyorum.
ASLAN POLAT (Erzurum) – Sayın Başkan, bunlar, değişiklik yapılmadan
evvelki önergeler... Biz, yeni değişikliğe göre önergeler verdik, onlar listeye
bile girmiyor.
BAŞKAN – Sayın Polat, bir fıkralık madde... Bu nedenle, ancak dört
önergeyi işleme koyabilirim. Komisyon, 82 nci maddeye göre herhangi bir talepte
de -salt çoğunlukla bir talepte bulunması lazım- bulunmadı; dolayısıyla, biz,
daha önce verilmiş olan önergeleri sırasıyla okuttuk ve aykırılığına göre de
işleme tabi tutuyorum. Benim yapabileceğim, maalesef, başka bir şey yok.
HACI FİLİZ (Kırıkkale) – Sayın Başkan, Plan ve Bütçe Komisyonuna
gitmeden önce verilen önergeler vardı, onlar dikkate alınacaktı, dikkate
alınmamıştır.
BAŞKAN – Efendim, Komisyon dikkate almadıysa, benim yapabileceğim bir
şey yok ki...
HACI FİLİZ (Kırıkkale) – Yani, söylediği o.
BAŞKAN – Biz, talebi üzerine Komisyona iade ettik; Komisyon, bir
düzenleme yaptı getirdi. Şimdi, Genel Kurul hakemlik yapacak burada.
ALGAN HACALOĞLU (İstanbul) – Sayın Başkan...
BAŞKAN – Buyurun Sayın Hacaloğlu.
ALGAN HACALOĞLU (İstanbul) – Sayın Başkan, Divanın yaptığı uygulama
doğrudur, Tüzüğe uygundur; ancak, burada, İçtüzükte bir eksiklik olduğunu
saptamaktayız. Yani, Komisyon, yasa tasarısını geri almıştır. O yasa
tasarısının eski hali çerçevesinde milletvekillerinin vermiş oldukları
değişiklik önergeleri, Komisyondaki yeni değişikliklerden sonra, anlamını
yitirmiştir. Yeni düzenlemeye göre verilmiş olan değişiklik önergeleri, doğal
olarak, sıralamada geride kalmıştır. Oysa, dikkate alınması gereken önergeler,
yeni duruma göre verilen değişiklik önergeleri olmalıydı. İçtüzükte, buna göre
bir düzenleme kaçınılmaz görünüyor.
BAŞKAN – İnşallah efendim; tespit etmiş olduk; bundan yararlanırız.
ASLAN POLAT (Erzurum) – Sayın Başkan, biz de aynı şeyi söylüyoruz...
BAŞKAN – Sayın Polat, peki, aynı şey zabıtlara geçti.
Sayın Filiz, aynı şey zabıtlara geçti.
Teşekkür ederim efendim.
Sayın Komisyon, en son okunan ve en aykırı olan Sayın Ertugay ve
arkadaşlarının önergesine katılıyor musunuz?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANI BİLTEKİN ÖZDEMİR (Samsun) – Katılmıyoruz
Sayın Başkan.
BAŞKAN – Sayın Hükümet ne buyuruyor efendim?
MALİYE BAKANI ZEKERİYA TEMİZEL (İstanbul) – Katılmıyoruz efendim.
BAŞKAN – Katılmıyorlar.
Sayın Ertugay, gerekçenizi mi okutmayı arzu buyurursunuz, konuşmak mı
istersiniz?
ZEKİ ERTUGAY (Erzurum) – Konuşacağım.
BAŞKAN – Buyurun efendim.
MUSTAFA ÜNALDI (Konya) – Verilmiş önergelerin hepsinin okunması gerekmez
mi?
BAŞKAN – Efendim?
TEMEL KARAMOLLAOĞLU (Sıvas) – Oylaması yapılmayacak önergelerin de
okunması gerekmez mi?
BAŞKAN – Efendim, dört önergeyi işleme tabi tutuyoruz.
TEMEL KARAMOLLAOĞLU (Sıvas) – Ama, diğerlerinin okunması gerekirdi,
işleme tabi tutulmasa dahi.
BAŞKAN – Efendim "dörtten fazla önerge verilemez" diyor.
Verilemeyen önerge...
TEMEL KARAMOLLAOĞLU (Sıvas) – Ama, bugüne kadar, önergeler okutuldu,
işleme konulmadı; ama, okutuldu.
BAŞKAN – Efendim...
TEMEL KARAMOLLAOĞLU (Sıvas) – Şimdiye kadarki tatbikat öyle efendim.
BAŞKAN – Efendim, o durumu ben inceleyeyim; bundan sonra, işlem
yaparken, ona göre dikkat edeyim; müsaade buyurun...
Sayın Ertugay, buyurun.
ZEKİ ERTUGAY (Erzurum) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Konuşmama başlamadan önce, Yüce Meclisi tekrar saygılarımla
selamlıyorum.
Efendim, tasarının 2 nci maddesi aynen şöyle düzenlenmiş: "Bu
kanunda geçen olağanüstü hal bölgesi, kanunun yürürlüğe girdiği tarihte
olağanüstü hal bölgesi ve mücavir alanına dahil olan iller ile Devlet
İstatistik Enstitüsü Başkanlığınca belirlenen fert başına gayri safî yurtiçi
hâsıla miktarları 1 500 ABD Doları veya daha az ve Devlet Planlama Teşkilatı
Müsteşarlığınca belirlenen sosyoekonomik gelişmişlik düzeyi –0.5 ve daha düşük
bulunan illerden Bakanlar Kurulunca tespit edilecek illeri..."
Şimdi, önergemizle, bu tasarı maddesini tamamlayan "Bakanlar
Kurulunca tespit edilecek illeri " ifadesinin çıkarılmasını öneriyoruz;
çünkü, tasarının ifadesinden de anlaşıldığı gibi, fert başına düşen 1 500 dolar
gayrî safî yurtiçi hâsıla gibi, yine Devlet Planlama Teşkilatınca belirlenen
çok rasyonel, objektif bir kriter, gelişmişlik düzeyi dikkate alındıktan sonra
ve bundan hangi illerin istifade etmesi gerektiği açıkça belirtildikten sonra
-ki, tasarının gerekçesinde bu iller belirtilmiştir- tekrar, bu yetkinin
Bakanlar Kuruluna verilmiş olması, olağanüstü hal kapsamındaki iller ile bu
iller arasında çok yanlış bir ayrıcalığa, kötü bir uygulamaya sebebiyet
vermektedir ve ben, Hükümetin bunu getirmesindeki mantığı gerçekten
anlayamıyorum, anlamakta zorluk çekiyorum. Bu konuda açıklama yaparlarsa,
tatmin ederlerse çok da memnun olurum; çünkü, zaten, bir objektif kriter ortaya
koyuyorsunuz.
Bir diğer husus şu: Daha önce, bu kanun tasarısı Yüce Meclise geldiği
zaman, bizim, bu konuda, bu kanun tasarısının her maddesiyle ilgili olarak
muhtelif önergelerimiz olmuştu. O önergelerde, sadece olağanüstü hal
kapsamındaki iller değil, mücavir iller değil, bununla birlikte Erzurum, Kars,
Ağrı, Erzincan, Adıyaman, Malatya İllerinin de kapsama dahil edilmesini
-hepsini sayamadım-ifade etmiştik. Şimdi, bu illeri ismen sıralamaya ihtiyaç
bulunmamaktadır; tasarının gerekçesinde de ifade edildiği gibi, açıkça bir
gösterge konulduğu için, o göstergenin içerisinde bulunan iller bu kanun
tasarısının kapsamına girmektedir ve bundan istifade etmektedir. Ayrıca, bu
illeri tespit yetkisinin tekrar Bakanlar Kurulunun inisiyatifine verilmesinin
mantığını anlamakta zorluk çekiyorum.
Bu bakımdan, gerçi, Sayın Hükümet ve Sayın Komisyon peşinen bu önergeye
katılmadıklarını söylediler; ama, Yüce Meclisin bu konuyu dikkate almasını ümit
ediyor ve tasarının tekrar hayırlı olmasını temenni ediyor, saygılarımı
sunuyorum.
BAŞKAN – Sayın Ertugay, teşekkür ediyorum.
Efendim, önergeye, Sayın Komisyon ve Sayın Hükümet katılmadılar.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler...
RASİM ZAİMOĞLU (Giresun) – Sayın Başkan, lüzum yok, görünüyor zaten.
BAŞKAN – Efendim, el terazi, göz mizan yöntemi kullanamıyoruz; Tüzük
engel ona.
Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.
Bir başka önerge var. Her ne kadar Komisyonun ve grup
başkanvekillerimizin önünde bu önergelerden varsa da, Genel Kurulun takibine de
imkân vermek için, ben, maddeyi, sadece gerekçesiz okutuyorum:
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 392 sıra sayılı kanun tasarısının 2 nci maddesinin
aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Mehmet
Ağar
(Elazığ)
ve
arkadaşları
Madde 2. – Bu kanunda geçen olağanüstü hal bölgesi, 19.3.1986 tarihinde
olağanüstü hal bölgesi kapsamına alınmış olan Adıyaman, Bingöl, Bitlis,
Diyarbakır, Elazığ, Hakkâri, Mardin, Muş, Siirt, Tunceli, Batman, Şırnak ve Van
illerini, kalkınmada öncelikli yöreler ise, Bakanlar Kurulunca bu yöreler
kapsamına alınan illeri veya ilçeleri kapsar.
BAŞKAN – Önergeye Sayın Komisyon ne buyuruyor efendim?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANI BİLTEKİN ÖZDEMİR (Samsun) – Önergeye,
kapsamı son derece daralttığı için, katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN – Sayın Hükümet ne buyuruyor efendim?
MALİYE BAKANI ZEKERİYA TEMİZEL (İstanbul) – Katılmıyoruz efendim.
BAŞKAN – Sayın Komisyon ve Sayın Hükümet önergeye katılmadı.
Önergede birinci imza sahibi Sayın Ağar?.. Önerge sahibi yok.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler...
Önerge kabul edilmemiştir.
Sayın milletvekilleri, Sayın Ahmet Cemil Tunç ile Sayın Celal Topkan
arkadaşlarımızın verdikleri önergeler, kapsam itibariyle aynıdır; iki önergeyi,
birlikte işleme tabi tutuyorum. Böylece, arkadan bir önerge daha alma imkânı
hâsıl oluyor.
Sayın Tunç ve Sayın Topkan'ın önergelerinin, biraz önce oyladığımız
önergelerle, kapsam itibariyle, aynı olduğu ifade ediliyor.
MALİYE BAKANI ZEKERİYA TEMİZEL (İstanbul) – Sayın Başkan, farklı; ikisi
aynı değil.
ALGAN HACALOĞLU (İstanbul) – Önergeler aynı değil Sayın Başkan; farklı.
BAŞKAN – İşlem yapıyoruz efendim.
Önergeleri, ayrı ayrı okutuyorum, Yüce Kurul takip buyursun.
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Olağanüstü Hal Bölgesinde ve Kalkınmada Öncelikli Yörelerde İstihdam
Yaratılması ve Yatırımların Teşvik Edilmesi ile 193 Sayılı Gelir Vergisi
Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Tasarısının 2 nci maddesinin
aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve talep ederiz.
Ahmet
Cemil Tunç
(Elazığ)
ve
arkadaşları
MADDE 2.- Bu Kanunda geçen olağanüstü hal bölgesi; 19.3.1986 tarihinde
olağanüstü hal bölgesi kapsamına alınmış olan Adıyaman, Bingöl, Bitlis,
Diyarbakır, Elazığ, Hakkâri, Mardin, Muş, Siirt, Tunceli, Van ve halen bu kanun
kapsamında bulunan Batman ve Şırnak İllerini, kalkınmada öncelikli yöreler ise;
Bakanlar Kurulunca bu yöreler kapsamına alınan iller veya ilçeleri kapsar.
BAŞKAN – Efendim, Sayın Topkan'ın verdiği önerge de diğer önergeyle aynı
mahiyettedir; aynı illeri kapsama almak istiyor; onu da okutup birlikte işleme
tabi tutacağım.
Önergeyi okutuyorum:
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan, 392 sıra sayılı kanun tasarısının 2 nci maddesinin
aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Celal
Topkan
(Adıyaman)
ve
arkadaşları
MADDE 2.- Bu Kanunda geçen olağanüstü hal bölgesi; Kanunun yürürlüğe
girdiği tarihte olağanüstü hal bölgesine ve mücavir alanına dahil Adıyaman,
Batman, Bingöl, Bitlis, Diyarbakır, Elazığ, Mardin, Muş, Siirt, Şırnak, Tunceli
ve Van İllerini, kalkınmada öncelikli yöreler ise; Bakanlar Kurulunca bu
yöreler kapsamına alınan illeri veya ilçeleri kapsar.
BAŞKAN – Sayın Komisyon?..
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANI BİLTEKİN ÖZDEMİR (Samsun) –
Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN – Sayın Hükümet?..
MALİYE BAKANI ZEKERİYA TEMİZEL (İstanbul) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN – Birleştirerek işleme koyduğumuz bu önergelere Sayın Komisyon,
Sayın Hükümet katılmadı.
Sayın Tunç, gerekçe mi okunsun, ifade mi buyuracaksınız efendim.
AHMET CEMİL TUNÇ (Elazığ) – Konuşacağım efendim.
BAŞKAN – Buyurun. (RP sıralarından alkışlar)
AHMET CEMİL TUNÇ (Elazığ) – Sayın Başkan, değerli milletvekili
arkadaşlarım; Sayın Hükümet ve Komisyon, vermiş olduğumuz bu önergemize
katılmamakla, öyle sanıyorum ki Elazığ'a haksızlık ediyorlar.
Hükümetimiz, olağanüstü hal bölgesinde, terörün getirmiş olduğu
olumsuzlukları ortadan kaldırmak için, açılan yaraları kapatmak için bir tasarı
sunmuş Plan ve Bütçe Komisyonuna; bu tasarının içerisinde, Elazığ ve Adıyaman
var. Yani, Hükümet, Elazığ'ın ve Adıyaman'ın, bu kapsamın içerisine girmesini
istiyor; çünkü, yedi yıl sıkıyönetimi yaşamış, ardından yedi yıl olağanüstü
hali yaşamış, üç yıl mücavir alan olmuş bir ili -olağanüstü hal uygulaması
içerisindeki bütün illeri, bu tasarının kapsamına alırken- bu olumsuzlukları
yıllarca yaşamış olan Elazığ'ı, sadece Elazığ'ı bu kapsamın dışında tutarsanız,
bu çok açık bir haksızlık olur ve ne sizin ne bizim, hiçbirimizin Elazığlılara
anlatabileceği hiçbir şey olmaz.
Değerli arkadaşlar, bu önergemiz, tasarının kapsamını da genişletmiyor;
sadece bir ili içerisine koyuyor -Adıyaman İli de Bakanlar Kuruluna terk
edilmiş- sadece Elazığ İli bunun içerisine girecek ve Elazığ, bu kapsamın
içerisine girdiği takdirde -Elazığ'ı bilen arkadaşlarım çok iyi bilirler- bu
imkânlardan istifade edebilecek, belki iki üç ilden biri olacaktır. Yıllardır,
Tunceli, kalkınmada öncelikli ildir; ama, hiçbir özel sektör mensubu, gidip de
oraya bir yatırım yapmıyor. Hakkâri, aynı şekilde, birinci derecede kalkınmada
öncelikli İldir, 1980'li yıllarda çeşitli teşvikler falan öngörülmüştür; fakat,
bunların hiçbirinden istifade edememiştir; çünkü, ara insangücü yok, kalifiye
eleman yok, yatırım imkânları yok, ulaşım yok. Yani, siz, oraya, ne kadar
teşvik verirseniz verin, yatırımcıyı oraya göndermeniz mümkün olmayacaktır. Bu
kanun bu şekilde çıktığı takdirde, eğer, Elazığ bu kanun kapsamı içinde
olmazsa, bundan, komşu iller, Bingöl de istifade edemeyecek, Tunceli de
istifade edemeyecektir; çünkü, hepimiz biliyoruz, bölgede, ekonomik bölgeler
oluşmuş; yani, yatırımlar belli yerlerde birikmiş, oralarda çoğalıyor, diğer
illere kimse gidip yatırım yapmıyor. Bingöl de Elazığ'dan istifade etmiş
olacak, Tunceli de Elazığ'dan istifade etmiş olacak ve oralara yatırım çok daha
kolaylaşmış olacaktır.
Bakın, Elazığ, bugüne kadar olağanüstü hali yaşamasına rağmen kapsam
dışında kalıyor. Niye; işte, fert başına düşen millî hâsıla 1 500 doların
üzerindedir diye. Peki, Diyarbakır da 1 500 doların üzerinde; bu teşviklerin
içinde. Fert başına düşen millî hâsıla itibariyle Tunceli de 1 500 doların
üzerinde; o da bu kanun kapsamı içinde; Elazığ da bunun üzerinde, onun da bu
kanun kapsamı içinde bulunması gerekiyor.
Değerli arkadaşlarım, terörden dolayı, Elazığ, diğer illerimiz gibi,
gerçekten çok büyük sıkıntılar çekti, hepimiz izliyoruz ve bu sıkıntıların
giderilebilmesi için, bu tür teşviklerin, mutlaka... Elazığlı, müteşebbis
insandır; bu teşvikler verildiği zaman, hem Elazığ'ın hem bölgenin hem de
Türkiye'nin ekonomisine çok büyük katkılarının olacağını unutmamak lazım.
Biraz önce söylemeye çalıştım; yapan adama vereceksiniz, karşılığını
alacaksınız; ama, siz, getirip, Hakkâri'yi teşvik ediyorsunuz. Teşvik edelim,
hep beraber; ama -değerli arkadaşlarım alınmasın- istediğiniz kadar teşvik
edin, kimse gidip oraya yatırım yapmayacaktır; Tunceli'yi istediğimiz kadar
teşvik edelim, kimse gidip yatırım yapmayacaktır. Yani, yatırımı orada yapmak
son derece zor bir hadisedir. Hiç olmazsa, yapılabilen yerlere bu teşvikleri
verelim ve bunun karşılığını alalım.
Benim bütün arkadaşlardan istirhamım, bu önerge, alelade bir önerge
değildir, gerekçelerini de ifade etmeye çalıştım. Eğer, bu kanun, bizim ifade
etmiş olduğumuz şekilde "Bu kanun, kabul edildiği, Resmî Gazetede
yayımlandığı tarihten itibaren yürürlüğe girer" yerine...
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
AHMET CEMİL TUNÇ (Devamla) – "...olağanüstü halin başladığı
19.3.1986 tarihinde olağanüstü hal bölgesi kapsamına alınmış olan iller"
şeklinde değiştirilecek olursa, bu mahzur da ortadan kalkmış olur. Öyle
umuyorum, diliyorum ki, arkadaşlarımız bizi anlıyorlar ve bizim vermiş
olduğumuz bu önergenin haklılığına da inanıyorlar.
Bu önergenin böylece kabul edileceğini umuyor, çok değerli arkadaşlarıma
saygılar sunuyorum; teşekkür ediyorum. (RP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Sayın Tunç, teşekkür ediyorum.
Efendim, sözünüzü kesmedim; hatta, 2 dakika ilave süre verdim.
AHMET CEMİL TUNÇ (Elazığ) – Teşekkür ediyorum; fark ettim Sayın
Başkanım.
BAŞKAN – Efendim, önergeye Sayın Komisyon ve Sayın Hükümet katılmadılar.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler...
Önerge kabul edilmemiştir.
Şimdi, iki önergeyi birlikte işleme tabi tuttuğum için, arkadaki
dördüncü bir önergeye yol açıldı. Şimdi, bu önerge daha önce -önergeler işleme
tabi tutulurken- okunmadığı için, bunu okutacağım, sonra işleme tabi tutacağım:
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 392 sıra sayılı kanun tasarısının 2 nci maddesinin
aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Lütfü
Esengün Aslan Polat Ömer Özyılmaz
Erzurum Erzurum Erzurum
Şinasi
Yavuz Suat Pamukçu Naci Terzi
Erzurum Bayburt Erzincan
Abdulilah
Fırat Tevhit
Karakaya
Erzurum Erzincan
Kapsam
Madde 2– Bu kanunda geçen olağanüstü hal bölgesi; kanunun yürürlüğe
girdiği tarihte, olağanüstü hal bölgesine ve mücavir alanına dahil Batman,
Bingöl, Bitlis, Diyarbakır, Hakkâri, Mardin, Muş, Siirt, Şırnak, Tunceli ve Van
İllerini; Doğu Anadolu Bölgesi, Erzurum, Erzincan, Kars, Iğdır, Ardahan, Ağrı
ve Bayburt İllerini, kalkınmada öncelikli yöreler ise; Bakanlar Kurulunca bu
yöreler kapsamına alınan illeri veya ilçeleri kapsar.
BAŞKAN – Efendim, Sayın Komisyon ne buyururlar?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANI BİLTEKİN ÖZDEMİR (Samsun)– Sayın
Başkanım, katılmıyoruz.
BAŞKAN –Sayın Hükümet?..
MALİYE BAKANI ZEKERİYA TEMİZEL (İstanbul) – Katılmıyoruz efendim.
BAŞKAN – Sayın Komisyon ve Sayın Hükümet önergeye katılmadılar.
Sayın Polat, okuyalım mı gerekçeyi, konuşacak mısınız?
ASLAN POLAT (Erzurum) – Konuşacağım Sayın Başkan.
BAŞKAN – Buyurun efendim.
ASLAN POLAT (Erzurum) – Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; şimdi
okunmuş olan önergemiz, esasında, 392 sıra sayılı Kanun Tasarısının, komisyona
geri çekildikten sonra tali yöne önem verdiği şehirleri kapsamaktadır; yani, bu
kanun tasarısı yürürlüğe girdiği zaman -tekrar tekrar üzerine basmak
zorundayız- şu anda olağanüstü hal kapsamında olan illeri esas il kabul ediyor
ve onları teşvik kapsamına alıyor; fakat, kendisinin de kabul ettiği, fakirlik
sınırının altında bulunan illeriyse; ancak, Bakanlar Kurulu isterse kapsama
alıyor istemezse kapsama almıyor diyor.
Yalnız, burada bir ince nokta daha var o da şudur: Doğu Anadolu'da ve
Güneydoğu Anadolu'daki illerin hemen hemen hepsi, tali de olsa esas da olsa
kapsama alınıyor; yalnız bir il, Erzincan İli kapsama alınmamış oluyor. Şimdi,
burada, Erzincan İlinin fert başına düşen millî geliri 1 500 doların biraz
üzerinde göründüğü için, yalnız Erzincan kapsama alınmıyor; yani, size şunu
söylemek isterim: Doğu Anadolu'da bütün vilayetler kapsama alındı, güneydoğuda
bütün vilayetler kapsama alındı, şu kadar depreme uğrayan, felakete uğrayan ve
Erzurum'un da yanında bulunduğu için, kapsama alınmadığı zaman bizim de her
zaman huzursuz olacağımız, üzüleceğimiz bir Erzincan İlinin kapsama
alınmamasını biz yanlış olarak görüyoruz.
İkincisi, bu arada, önergede bulunan Erzurum, Kars, Ağrı, Ardahan ve
Bayburt İlleri, Türkiye'nin gerçekten en az gelişen illeridir. Bu 7 ilin yılda
toplam verdiği vergi, vergi sıralamasında 10 uncu il olan bir Aydın İlinin
verdiği vergi kadardır 0,53'tür, Türkiye'de toplanan verginin ancak ikiyüzde
1'idir, bu 7 ilde verilen vergi.
Biz, diyoruz ki: Sayın Komisyon, sayın milletvekilleri; eğer, siz de
kabul buyurursanız, zaten bu Hükümetin, Bakanlar Kurulu kararıyla teşvik
kapsamına alacağım dediği illeri, bugün hep beraber burada kapsama alalım,
aramızda bir endişemiz kalmasın; yalnız, Hükümetin 1 500 dolar sınırını aştığı için kapsama
almadığı Erzincan İlini de, bugün, burada, önergeyi kabul ederek Doğu
Anadolu'da ve Güneydoğu Anadolu'da, gerçekten, Türkiye'nin en az kalkınan
illerini bu kapsam dahiline alarak buralarda sanayileşmeyi teşvik edelim, göçü
durduralım. Bakın, araştırmalara göre, Erzurum, Kars ve Ağrı İllerinden göç
eden insanların, Türkiye'de, en çok, İstanbul, İzmir, Bursa ve Antalya İllerine
göç ettikleri belirtiliyor; yani, bu illerdeki bütün problemlerin anasebebi
doğudan gelen göçtür. Gelin, bu sanayi teşviklerini işin içine alabilmek
için... Benim bütün endişem şudur: Bakanlar Kurulunun kararına bırakırız;
yarın, yok enflasyon vardı yok efendim yanındaki şehri kapsama almamıştı, bu
şehri kapsama alırsak problem olur dersiniz; siyasî mülahazalarla yine biz unutuluruz
diye korkuyoruz; çünkü, Doğu Anadolu'da biz sessiz kaldığımız için, teröre
bulaşmadığımız için -açık konuşalım- devletin uysal evladı olduğumuz için hep
unutulduk; yine de unutulacağımızdan korktuğumuz için, bugün bu işi burada
bitirelim. Madem Bakanlar Kurulu bu şehirleri kapsama almaya karar vermişse,
vermiş olduğu ekonomik göstergelerde bir hak olarak aldığı 1 500 dolar ve –0,5
sosyal gelişme düzeyinin altında bu iller bulunuyorsa, gelin bunları burada
alalım ve bugün bu iş burada bitsin. Aynı zamanda, unutulan Erzincan İli de bu
önergeyle bu kapsama girsin; doğu ve güneydoğu bir bütün halinde, bu kapsam
içinde faydalansın ve bu akşam bütün doğuda bir bayram yapalım; eksi 30
derecelik soğukta bütün doğu size dua etsin. Aksi takdirde, benim bütün endişem
şudur -ki, tekrar tekrar üzerine basmak zorundayım- bu kanunu bugün burada
çıkarırsınız; ama, bizim doğuyu da unuttunuz demeyin; biz, bunu size her
Allah'ın günü sorarız. Eğer ayın 24'ünde Başbakan Erzurum'a gelirse, bu
kararnamesiz de gelmesin diyoruz. Gelirse, o da üzülür, biz de üzülürüz.
Hepinize saygılar sunarım. (RP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Sayın Polat, teşekkür ediyorum.
Efendim, önergeye Sayın Komisyon ve Sayın Hükümet katılmadılar.
Önerge sahibi gerekçesini ifade buyurdu.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler...
Önerge kabul edilmemiştir.
Sayın milletvekilleri, 2 nci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler... Kabul etmeyenler... Madde okunduğu ve müzakere olunduğu biçimiyle
kabul edilmiştir.
3 üncü maddeyi okutuyorum:
Gelir ve Kurumlar Vergisi İstisnası
MADDE 3. – a) Bu maddenin yürürlük tarihi ile 31.12.2000 tarihi
arasında; Olağanüstü Hal Bölgesi kapsamında sayılan illerde yeni işe başlayan
gelir ve kurumlar vergisi mükelleflerinin, bu illerdeki iş yerlerinde fiilen ve
sürekli olarak 10 ve daha fazla işçi çalıştırmaları şartıyla münhasıran bu
işyerlerinden elde ettikleri kazançları işe başlama tarihinden itibaren yatırım
dönemi dahil 5 vergilendirme dönemi gelir ve kurumlar vergisinden müstesnadır.
Bu kazançlar hakkında; 5422 sayılı Kurumlar Vergisi Kanununun 25 inci
maddesinin ikinci fıkrası ile 193 sayılı Gelir Vergisi Kanunun 94 üncü
maddesinin 6 numaralı bendinin (b) alt bendi hükümleri uygulanmaz.
b) (a) fıkrasında belirtilen gelir ve kurumlar vergisi mükelleflerinin
anılan fıkradaki istisna süresinin sonundan başlamak ve 31.12.2007 tarihinden
sona ermek üzere, bu illerdeki işyerlerinde fiilen ve sürekli olarak on ve daha
fazla işçi çalıştırmaları şartıyla, münhasıran bu işyerlerinden elde ettikleri
kazançları üzerinden hesaplanan gelir ve kurumlar vergisinden aşağıda
belirtilen oranlarda indirim yapılır:
İndirim oranı; 10 işçi çalıştıranlarda % 40,51 ve daha yukarı işçi
çalıştıranlarda % 60’dır. 11 ile 50 arasında (50 dahil) işçi çalıştıranlar için
uygulanacak indirim oranı, % 40 oranına herbir işçi için 0,5 puan eklemek
suretiyle bulunur.
Bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten önce kapsama dahil illerde işyeri
bulunan gelir ve kurumlar vergisi mükelleflerinin, 31.10.1997 tarihinden önce
vermiş oldukları en son 4 aylık sigorta prim bordrolarında bildirdikleri işçi
sayısına ilave olarak yeni işe aldıkları ve bu işyerlerinde fiilen
çalıştırdıkları işçi sayısının 10 ve daha yukarı olması halinde,
1.1.1998-31.12.2007 tarihleri arasında bu işyerlerinden elde ettikleri
kazançları üzerinden hesaplanan gelir ve kurumlar vergisine bu fıkrada
belirtilen indirim oranları uygulanır.
Bu fıkra kapsamına giren kazançlar üzerinden, Gelir Vergisi Kanununun 94
üncü maddesinin 6 numaralı bendinin (b) alt bendine göre tevkif edilecek gelir
vergisi için de yukarıda belirtilen oranlarda indirim yapılır.
Bu maddenin uygulanmasına ilişkin usul ve esaslar Maliye Bakanlığınca
belirlenir.
BAŞKAN – Efendim, madde üzerinde
grupları adına söz talebi varsa kaydını yapacağım.
Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına Sayın Orhan Veli Yıldırım; şahısları
adına Sayın Aslan Polat, Sayın Cevat Ayhan, Sayın Ömer Özyılmaz, Sayın Temel
Karamollaoğlu söz istemişlerdir.
Buyurun Sayın Yıldırım. (CHP sıralarından alkışlar)
CHP GRUBU ADINA ORHAN VELİ YILDIRIM (Tunceli) – Sayın Başkan, sayın
milletvekilleri; 392 sıra sayılı Kanun Tasarısının 3 üncü maddesi üzerinde
Cumhuriyet Halk Partisinin görüşlerini ifade etmek üzere söz aldım; bu nedenle,
Sayın Divanı ve saygıdeğer milletvekillerini saygıyla selamlıyorum.
Sayın milletvekilleri, biz, bu yasa tasarısının tümü üzerinde
görüşlerimizi ifade ederken de, yasa tasarısının mevzii uygulama alanı
bulunduğunu belirtmiştik. Nitekim, 1961 yılından bu yana gelmiş geçmiş
hükümetlerin tümü, ülkemizde bölgeler arasında gelişmişlik farkının bulunduğunu
teslim etmişlerdir. Bu nedenle, bölgelerarası dengesizlik, kalkınmada öncelikli
yöreler gibi belirlemelerle önlem paketleri hazırlanmıştır. Gelişmişlik
farklılıklarını ortadan kaldırmayı amaçlayan çözüm önerileri uygulamaya bütün
hükümetler tarafından konulmuştur.
Öncelikle ifade etmek isterim ki, tüm iyi niyetli belirtilerine karşın,
ülkemizde bölgelerarası gelişmişlik farklılıkları hızla giderek artmıştır.
Örneğin, bölgelerarası kullanılabilir gelir açısından ülkemize bakıldığında,
Marmara Bölgesinde 38,6; Güneydoğu Anadolu Bölgesinde 4,5; Doğu Anadolu
Bölgesinde ise 5,7 millî gelirden pay alınmaktadır. Bu paylara sadece mahallî
idarelerin yatırımları ve fonları dahil değildir. Görüldüğü gibi bu husus, getirilen
önlem paketlerinin gerçekçi olmadığını ya da gereği gibi uygulanmadığını
göstermektedir veya tüm iyi niyetlere rağmen, komple bir entegre önlemler
paketi getirilmediği için, bu tedbirlerin tümü akim kalmıştır. Bunu örnekleme
yoluyla verdiğimiz takdirde, bu kanun kapsamına giren Tunceli İlini örnek
vermek isterim: Tunceli, 1968'de, kalkınmada birinci derecede öncelikli iller
kapsamına alınmıştır. O yörenin ekonomik yapısını değiştirmek amacıyla alınan
önlemlerin tümü akim kalmıştır. Özel sektörün ve bu sektör yatırımcılarının
kente gelmesini sağlayamadı bu önlem; bunun yerine, 1970'lerde birkaç kamu
yatırımı yapıldı, onunla yetinildi ve 1980'lere geldiğimizde, 12 Eylülle
beraber Tunceli'nin bozuk ekonomisi daha da bozuldu. 1987'de il hâsılasının
yüzde 55'i tarımdan alınıyordu. Köylerin boşaltılması, yayla yasağıyla birlikte
hayvancılığın geriletilmesi nedeniyle sektör, şu anda hemen hemen yok denilecek
düzeyde çöküntüye uğramıştır. 1994'te il ekonomisinin ancak yüzde 35'i tarımdan
üretilebilir duruma gelmiştir. Bugün ise, tarım, o bölgelerde tamamen çökmüş ve
ölü vaziyettedir. Köyler boşaltılmış, gıda yasağı halkımızı perişan etmiştir.
Bu illerde ağırlığı artan tek sektör devlet hizmeti olmuştur. 1987'de
ekonomisinin yüzde 21'i olan devlet hizmetleri, bugün neredeyse o bölgelerde
yüzde 50 oranlarına yaklaşmaktadır. Bir zamanlar tarıma dayalı ekonomik yapı,
yerini devlet hizmetlerine dayalı ekonomik yapıya bırakmıştır. Ekonomi,
üretimden kopuk vaziyettedir; devletin uzaktan kumandasıyla ayakta durmaya çalışmaktadır.
Yine, Devlet Planlama Teşkilatının hazırlamış olduğu, illerin
sosyoekonomik gelişmişlik sıralaması araştırmasında, 1996 yılına göre, ülkemiz,
farklı gelişmişlik düzeylerinde beş ayrı gruba ayrılmıştır. Buna göre, Yalova
birinci grupta yer almasına karşın, kalkınmada öncelikli yöreler diye
saydığımız 17 il, beşinci gruba girmektedir. Bu grubu oluşturan illerde, temel
ekonomik faaliyetlerden sanayi sektörü gelişmemiştir. Grubun gayri safî millî
hâsıla içerisindeki payı son derece düşük düzeydedir. Ülke genelinde kişi
başına düşen gayri safî yıllık millî hâsıla 100 kabul edildiğinde, bu bazda
Batman'da bu rakam binde 326, Ağrı'da binde 166, Bilgöl'de binde 133,
Hakkâri'de binde 162, Siirt'te binde 217 ve Van'da binde 457 düzeyindedir. Bu
iller, ülke ortalama gelir seviyesinin yarısının altında gelire sahiptirler.
Görülüyor ki, bu farklılık, doğu ve güneydoğu illerimizi içerisine alan
bölge aleyhine gelişmeyi sürdürmektedir. Bu olumsuzluğun etkilerini, ekonomik,
sosyal, kültürel ve politik alanların tümünde alınacak tedbirlerle çözmek
mümkündür.
Devlet Planlama Teşkilatının 1997 yılı sonlarında hazırladığı ve basında
da yer alan raporda, özellikle millî gelir dağılımındaki uçurumun hızla
büyüdüğü, Marmara Bölgesinde kişi başına düşen gelir 15 bin doların
üzerindeyken, doğu ve güneydoğu illerinde bu oranın 1 000 dolar civarında
olduğu görülmektedir.
Üzülerek görüyoruz ki, 1983 sonrasında kalkınmada öncelikli yörelerin
geliştirilmesi için getirilen düzenlemeler de bölgenin geri kalmışlık çemberini
kırmasını sağlayamamıştır. Aksine, teşvik uygulamalarından yararlanan kişi veya
kurumlar, bu düzenlemeleri fırsat bilerek göstermelik birtakım temel atma
faaliyetlerini kullanarak sağladıkları kredilerle ülkenin batısında yatırıma
yönelmişlerdir.
Bundan başka, bölgede altyapı hizmetlerinin büyük ölçüde eksik olması,
eğitim sorununun çözülmemiş olması, nüfus artışının Türkiye ortalamasının
üzerinde seyretmesi ve en önemlisi, çağdışı feodal kurumların hâlâ tasfiye
edilememesi ve son zamanlarda terör nedeniyle devlet tarafından bu feodal
kesimlerin desteklenmesi, bölgelerarası gelişmişlik farklılığını körükleyen
nedenler arasında sayılmaktadır.
Doğu ve güneydoğu illerimizi kapsamına alan kalkınmada öncelikli
yörelerdeki yatırımların planlaması rasyonel biçimde yapılamamaktadır. Çoğu
zaman yerel koşullar, gereksinmeler, verimlilik ve dayanıklılık gibi yaşamsal
unsurlar dikkate alınmadan, bu konuda gerekli çalışmalar yapılmadan, Devlet
Planlama Teşkilatı, uzaktan kumandalı
biçimde programlar hazırlamaktadır.
Görüşülmekte olan kanun tasarısının genel gerekçesinde de belirtildiği
gibi, terörün ekonomik etkilerini gidermek için bu illerde ve kalkınmada
öncelikli yörelerde yeni yatırım sahalarının açılmasına, buralardaki
insanlarımızın iş ve istihdam imkânlarının artırılmasına, gelir dağılımının
iyileştirilmesine ve diğer bölgelere olan göçün önlenmesine yönelik politikalar
uygulamayı amaçlayan Hükümetin, bunu sağlamak için yatırımları özendirici
vergisel ve diğer teşvikleri getirdiği ifade ediliyor. Bu tasarının iyi niyetle
hazırlandığından, daha önce de belirttiğimiz gibi, kuşkumuz yoktur. Ne var ki,
bundan önceki hükümetler de, bölgesel gelişmişlik farklılıklarının
giderilmesini amaçladıklarını, hep iyi niyetle söylemişlerdi. Ancak, bu
düzenlemeler, gelişmişlik farklılıklarını körüklemekten başka bir işlev,
maalesef, görmedi. Umut ediyor ve diliyoruz ki, bu tasarı, önceki düzenlemeler
gibi mevzii uygulama alanları dışına çıkar, etkinlik kazanır.
Bölgenin özellikleri nedeniyle halkın geçim kaynağı olan ve olmaya devam
eden hayvancılığın ve tarımın geliştirilmesi için, göçün durdurulması,
köylülerin, istek ve gelecek için beklentilerinin belirlenmesi ve önlem
alınması, kesinlikle yayla yasaklarının kaldırılması, hayvancılığın teşviki
için ucuz kredi verilerek halkın bu konularda özendirilmesi gerekir.
Tarım girdilerinin ucuz sağlanması için tohum, gübre ve makine gibi
şeylerde sübvansiyon yoluna gidilmelidir.
Çiftçinin et ve süt ürünlerine uygun fiyat, nakliye kolaylıklarının da
devlet eliyle sağlanması lazım.
Bütün bu saydıklarımızla birlikte, tasarının tümü üzerindeki
müzakerelerde de belirttiğimiz gibi, Hükümet, bu teşvik ve Gelir Vergisindeki
muafiyet uygulamaları yanında, eğitimde, sağlıkta, demokraside ve o bölgedeki
iç huzurun barışmasında komple bir entegre proje getirmediği takdirde, bu
getirilen muafiyetlerin de sağlıklı uygulama alanı bulacağını umut etmiyoruz;
ama, buna rağmen, Cumhuriyet Halk Partisi olarak bu yasa tasarısına olumlu oy
vereceğimizi belirtiyor; Yüce Kurula saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN – Sayın Yıldırım, teşekkür ediyorum.
Gruplar adına başka söz talebi yok mu efendim?
TEMEL KARAMOLLAOĞLU (Sıvas) – Sayın Başkan, Refah Partisi Grubu adına
Nedim İlci konuşacak.
BAŞKAN – Refah Partisi Grubu adına, Parti Grubunun görüşlerini ifade
etmek üzere, Sayın İlci; buyurun efendim. (RP sıralarından alkışlar)
RP GRUBU ADINA NEDİM İLCİ (Muş) – Sayın Başkan, sayın milletvekilleri;
Olağanüstü Hal Bölgesinde ve Kalkınmada Öncelikli Yörelerde İstihdam
Yaratılması ve Yatırımların Teşvik Edilmesi ile 193 Sayılı Gelir Vergisi
Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Tasarısının 3 üncü maddesi
üzerinde, Refah Partisi Grubu adına söz almış bulunuyorum; bu vesileyle,
hepinizi saygıyla selamlarım.
Bu maddenin (a) fıkrasında "Bu maddenin yürürlük tarihi ile
31.12.2000 tarihi arasında; Olağanüstü Hal Bölgesi kapsamında sayılan illerde
yeni işe başlayan gelir ve kurumlar vergisi mükelleflerinin, bu illerdeki
işyerlerinde fiilen ve sürekli olarak 10 ve daha fazla işçi çalıştırmaları
şartıyla münhasıran bu işyerlerinden elde ettikleri kazançları işe başlama
tarihinden itibaren yatırım dönemi dahil 5 vergilendirme dönemi gelir ve
kurumlar vergisinden müstesnadır" denilmektedir; (b) fıkrasında ise
"(a) fıkrasında belirtilen gelir ve kurumlar vergisi mükelleflerinin
anılan fıkradaki istisna süresinin sonundan başlamak ve 31.12.2007 tarihinde
sona ermek üzere, bu illerdeki işyerlerinde fiilen ve sürekli olarak on ve daha
fazla işçi çalıştırmaları şartıyla, münhasıran bu işyerlerinden elde ettikleri
kazançları üzerinden hesaplanan gelir ve kurumlar vergisinden aşağıda
belirtilen oranlarda indirim yapılır" denilmektedir.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; her şeyden önce, bu kanun
tasarısının, eksiklikleriyle birlikte, iyiniyetle hazırlandığını görmekteyiz.
Özellikle, Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgelerindeki terörün ekonomik etkilerini
gidermek için yeni yatırım sahalarının açılması, dağılımın iyileştirilmesi ve
diğer bölgelere olan göçün önlenmesi için, daha etkin tedbirlerin alınması gerekmektedir.
Geçmiş dönemlerde çeşitli tedbirler düşünülmesine rağmen, maalesef, bugüne
kadar, bölge insanımızı rahatlatacak bir çözüme kavuşturulmamıştır.
Değerli arkadaşlarım, bölgeye yatırımların devam etmesi, faaliyetlerin
sürekliliğinin sağlanması, yatırımcıyı ve sanayiciyi bölgeye teşvik etme
bakımından ve bu bölgelerin orta vadede istikrarlı bir biçimde desteklenmesi
açısından, kanaatimce, bir on yıllık vergi muafiyeti ve en az yüzde 50 enerji
indirimiyle desteklenmesi gerekmektedir; çünkü, tasarıda öngörülen beş yıllık
sürenin üç yılı zaten işletmenin yatırımına gider, geriye iki yıl kalır ki, bu
iki yılda da istenilen verimin elde edilmeyeceği aşikârdır.
Tabiî, bu bölgelerimizde tesisi kurmak yetmiyor; tesisin kurulmasını
desteklemek lazım, tesisin işletme dönemini desteklemek lazım; ürettiği malın
satışını yapmak için pazarının bulunması mühimdir. Bu konudaki tedbirlerin
alınması gerekmektedir. Ancak bu şekilde, bölgede, kalıcı bir sanayileşmeyi
ortaya koyabilmekteyiz.
Geçmiş yıllarda acı tecrübelerini hep birlikte yaşadık. 1980 öncesi ve
sonrası teşviklerin uygulandığı dönemlerde, geri kalmış yöreler için çok
değişik teşvik tedbirleri uygulandı; ama, maalesef, bazı sebeplerden dolayı
istenilen neticeyi vermedi. Yatırımlar, özellikle İstanbul'a, İzmir'e, Bursa'ya
yığıldı, âdeta Türkiye'nin dengesi bozuldu ve kısacası, bugünkü noktaya
gelindi.
Şimdi ise, İstanbul'da ve büyük şehirlerdeki sanayicilerimiz, işçilik ve
diğer maliyetlerden dolayı, Doğu ve Güneydoğu Anadolu'ya yatırım yapmak için
sırada bekliyorlar kanaatindeyim; Anadolu'nun belirli yerlerine yatırım
yaptıkları gözlenmektedir. Bu bölgelerimizi yatırımcıya cazip hale getirmek
için, öncelikle, bu bölgelerde -yukarıda da belirttiğim gibi- orta vadede
istikrarlı bir teşviki ortaya koymamız lazım; yoksa, bu Hükümetin de, geçmiş
hükümetler döneminde olduğu gibi, iyiniyetle de olsa, bu bölgelerin kalkınması
için ortaya koyduğu teşviklerin, temenni etmeyiz ama endişe ederiz ki, kısa bir
süre sonra netice vermediğini görür ve hep birlikte üzülürüz.
Değerli arkadaşlarım, olağanüstü hal bölgesi dahil, illerde ekonomik
iyileştirme ve geliştirmeyi sağlamak için, yatırım teşviklerinin yanında, diğer
tamamlayıcı sosyal ve idarî tedbirlerin de hayata geçirilmesi gerektiğini ve bu
bölgelerde yatırımların özendirici, vergisel ve diğer teşviklerle desteklenmesi
gerekmektedir.
Malumunuz, Doğu ve Güneydoğu Anadolu'da, özel sektör yatırımlarının
yetersiz olduğu bilinmektedir. Bölgedeki müteşebbislerin, sermaye yetersizliği
nedeniyle sağlanan teşviklerden yeterince yararlanamayacağı, bu nedenle,
tasarıda istenilen olumlu neticelerin alınabilmesi için, yatırımcıya devlet
tarafından düşük faizli kredi imkânı sağlanması gerektiği kanaatindeyim.
Tasarıdan beklenen sonuçların elde edilmesi için, sadece teşviklerin
yeterli olmayacağı açıktır. Bilhassa, bu illerimizde, ulaşımı sağlamak için
havaalanı ve yatırımını kurmak için her ilin mutlaka organize sanayi
bölgelerinin acilen kurulmasına başlanılmalıdır. Bu illerimizde finans
altyapısı eksikliğini gidermek ve yatırımcıya fizibilite ve diğer çalışmalarda
rehberlik etmek için, bölgesel kalkınma bankalarının kurulmasında büyük fayda
görülmektedir. Nitekim, 54 üncü Refahyol Hükümeti döneminde başlatılan Doğu ve
Güneydoğu Anadolu Bölgesi kalkınma hamlesi çerçevesinde, 54 üncü Hükümetin
Devlet Bakanı Sayın Abdullah Gül Beyin direktifiyle, Muş İlimizde Kalkınma
Bankasının "Teşebbüsü Destekleme Merkezi" ismiyle 15.4.1997 tarihinde
kurulmasına karar verildi. 55 inci Hükümetin Devlet Bakanı Sayın Salih Yıldırım
Beyin katkılarıyla, ekim ayı içerisinde, banka genel müdürü ve yönetim kurulu
üyeleri ve işadamlarımızın katılımıyla, büyük bir coşkuyla, ilimizde şubenin
açılışı yapıldı. Bundan dolayı, her iki bakanımıza, huzurlarınızda şükranlarımı
arz ediyorum; çünkü, bu durum, müteşebbislerimizi, işadamlarımızı, halkımızı
fevkalade mutlu etmiştir. Şu anda, şubedeki yetkililer yatırımcıya öncülük ve
rehberlik etmektedir.
Dışarıdaki sanayicilerimiz ve ilimizdeki yatırımcılarımız, şu anda
sabırsızlıkla teşviklerin bir an önce hayata geçirilmesini beklemektedir. Öyle
inanıyorum ki, bu tasarının cazip teşvik tedbirleriyle desteklenmesi, kısa
vadede, ülke ve bölge ekonomisine katkı ve istihdam yaratılmasında büyük fayda
sağlayacaktır.
Tasarıyı, eksik olmasına rağmen, iyi niyetle karşılıyor; bu tasarının,
ülkemize, milletimize hayırlı ve uğurlu olmasını diliyorum. (RP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN – Sayın İlci, teşekkür ediyorum.
Gruplar adına başka söz talebi var mı efendim?
SAFFET ARIKAN BEDÜK (Ankara) – Var efendim.
BAŞKAN – Sayın Bedük, zatıâliniz mi?..
SAFFET ARIKAN BEDÜK (Ankara) – Evet efendim.
BAŞKAN – Doğru Yol Partisi Grubu adına, Sayın Bedük; buyurun efendim.
DYP GRUBU ADINA SAFFET ARIKAN BEDÜK (Ankara) – Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; Olağanüstü Hal Bölgesinde ve Kalkınmada Öncelikli Yörelerde
İstihdam Yaratılması ve Yatırımların Teşvik Edilmesi ile 193 Sayılı Gelir
Vergisi Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Tasarısının 3 üncü
maddesi üzerinde Doğru Yol Partisi Grubunun görüşlerini sunmak üzere huzurlarınızdayım;
Yüce Heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Olağanüstü hal bölgesi, Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgeleri, ülkemizin
üzerinde fevkalade önemle durduğu ve bu bölgede kalkınma düzeyindeki
farklılıkların giderilmesi için de devamlı yatırım yapılması öngörülen önemli
bir bölgemizdir. Kanun tasarısının genel amacı da, ülkemizin en geri kalmış,
bölgelerarası gelişmişlik farkı her geçen gün artan ve her türlü istismara
müsait olan yörelerimizi süratle kalkındırmaktır. Bu bölgelerimizdeki kalkınma
farklılığı ve gelir dengesizliği, özellikle huzur ve güvenliği doğrudan doğruya
ilgilendirmektedir. Eğer, bir süreden beri olağanüstü hal bölgesinde, Güneydoğu
ve Doğu Anadolu Bölgelerinde vukubulan terör olaylarının başlangıcı iyi tahlil
edilirse, bu yöredeki insanlarımızın gelir seviyesinin düşüklüğü, bölgenin
kalkınma düzeyinin düşüklüğü ve özellikle bu yörede işsizliğin fevkalade üst
seviyede cereyan etmiş olması, bu olayların daha da fazla büyümesine neden
olmuştur ve bugüne kadar gelmesine de vesile olmuştur. İşte, bu andan itibaren,
Türkiye Cumhuriyeti hükümetleri, bir taraftan teröristlerle amansız bir şekilde
mücadele edilmesinde siyasî iradeyi güvenlik kuvvetlerinin arkasına koymak
suretiyle terör olaylarının önü alınmış ve bu bölgede huzur ve güven tesis
edilmiş; eskiden gece veya sabahlara kadar hiç dolaşılamayan bu bölgelerde, şu
anda, vatandaşlar, huzur ve güven ortamı içerisinde sabahlara kadar dolaşır bir
vaziyete gelmiştir; ama, bundan sonra yapılması gereken bir başka konu ortaya
çıkmıştır; o da, ekonomik bakımdan bu bölgeye gelir imkânı sağlayacak ve
istihdam imkânı sağlayacak birkısım tedbirleri, ekonomik tedbirleri
gerçekleştirmektir.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; getirmiş olduğumuz bu kanun
tasarısını çok iyi tahlil etmek ve değerlendirmek mecburiyetindeyiz. Kapsamla
ilgili olan görüşmeler bitti; bitti, ama, özellikle, Gelir ve Kurumlar Vergisi
gibi birkısım istisnaî hükümlerde de, dikkat edilmesi ve üzerinde durulması
gereken noktalar vardır.
Biraz evvel bir sözcü "Erzincan alınmadı; ama, doğu ve
güneydoğudaki illerin hepsi alındı" diye söyledi; ama, ben, size, buradan,
valiliklerini şerefle yapmış olduğum Malatya İlinin de alınmamasından büyük
üzüntü duyduğumu, özellikle ve açıklıkla ifade etmek istiyorum. Kapsamda
belirtilmiş olan "fert başına düşen millî gelir" yeterli bir unsur
değildir. Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgesinde Malatya gibi iller, özellikle
vatanına, milletine, yöresine bağlı ve kendi gelir imkânlarını -başka yerde
kazanmış olsalar bile- o şehirde gerçekleştirmeye, yatırım yapmaya yönelik
büyük bir azim ve kararlılık göstermiş ve fabrikalar gerçekleştirmiş ve
böylece, kendi yöresinin kalkınmasına ve fert başına düşen millî gelirin
artmasına da vesile olmuştur. Bu, bir suç olmamalıdır.
Aslında, Doğu Anadolu Bölgesinde, Malatya gibi illere daha fazla imkân
verilmelidir. Malatya, özellikle olağanüstü hal bölgesinin ilan edildiği
zamanlarda mücavir alan hudutları içerisindeydi. Benim valiliğini yaptığım
dönem de dahil olmak üzere, terör örgütlerinin en fazla girmek istediği illerin
başında Malatya gelmekteydi; ama, Malatyalılar, devletle bütünleşerek, devletin
güvenlik kuvvetleriyle bütünleşmek suretiyle kendi bölgelerine terör örgütünü
sokmamış ve özellikle teröristlerin sokulmaması hususunda devletin güvenlik
kuvvetlerine yardımcı olmuşlardır. Böylesine bir anlayış içerisinde bulunan;
bir taraftan, güvenlik kuvvetleriyle, devletle bütünleşen, devletine bağlı
olan, bayrağına bağlı olan ve kendi yöresinin kalkınmasını, kendi kazançlarını
o bölgede değerlendirmek suretiyle gerçekleştiren illeri desteklemek gerekir.
Burada, fert başına düşen millî geliri baz alırsanız yanlışlık
yaparsınız. Nitekim, ben, yine, o tarihleri huzurlarınıza özellikle getirmek
istiyorum. Her ne kadar, Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgesinden olağanüstü hal
bölgesine dahil olan illerde devamlı terör olayı var ve bunlar devamlı
açıklanıyor ise de, Malatya gibi illerde -mesela, Adıyaman, Kahramanmaraş ve
Malatya üçgeni üzerinde, ayrıca, Babadağlarında- olay vardı; teröristler
devamlı gelmek istiyordu ve devamlı mücadele etmek suretiyle o topraklardan
uzaklaştırıldılar ve teröristler o ile sokulmadı; ama, devamlı da mücadele
edildi. Bu kadar fazla mücadele edildi; ama, olağanüstü hal bölgesine dahil
olmadı. Olağanüstü hal bölgesine daha evvel dahil olan illerin mücavir alanı
içerisinde olan Malatya gibi bir ilin, Doğu Anadolu Bölgesinde, özellikle,
kalkınmada öncelikli yöreler kısmında, mutlaka ve mutlaka, istihdamı yaratıcı,
yatırımları teşvik edici listeye dahil edilmesi gerektiğini Hükümete bilhassa
hatırlatmak istiyorum. Sayın Bakanımıza ve Hükümete özellikle hatırlatıyorum ve
diyorum ki, Malatya gibi bir il, eğer teröristi sokmamışsa, eğer teröristlerle
mücadele etmişse, eğer kendi imkânlarını özellikle kendi ilinde
değerlendirmişse, İstanbul'da kazanmış, ama, Malatya'ya getirip fabrika
yapmışsa, onu tecziye etmek hem yazıktır hem bölgeler arasındaki kalkınma
dengesizliğini ortadan kaldırmaya yönelik bir özel sektörün önünü almaktır, ona
mani olmaktır. Bunu dikkatle huzurlarınıza getiriyor ve Malatya gibi illerin de
bu statüden yararlanması gerektiğini, bilhassa, açıklıkla ve özellikle
Hükümetten rica ederek dile getirmek istiyorum.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; tasarıda yer alan 3 üncü maddede,
olağanüstü hal bölgesine dahil olan illerin, Gelir ve Kurumlar Vergisi
Kanunlarının ilgili maddelerinden yararlanması hususunda açıklık olmasına
rağmen, maalesef "Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgelerinde bulunan
kalkınmada öncelikli yöreler" ifadesi yoktur. Bu bir eksikliktir.
Tasarıya, sadece olağanüstü hal bölgesi kapsamına giren illeri dahil eder, Doğu
ve Güneydoğu Anadolu Bölgelerinin, daha evvelden, özellikle terör örgütlerini
uzaklaştırmış olan diğer yörelerini dahil etmezseniz, o zaman, aynı coğrafya
üzerinde, aynı kültür ve aynı sosyal yapı içerisinde olan ve fakat, kalkınma
dengesizliği bakımından da önemli olan bu yörelere, farklı bir statü uygulamış
olursunuz ki, o zaman, burada, bir haksızlığa, bir adaletsizliğe neden olmuş
olursunuz.
Bu sebepledir ki, ben, Sayın Komisyondan ve Sayın Hükümetten özellikle
rica ediyorum: Sadece olağanüstü hal bölgesi kapsamına giren illeri değil, Doğu
ve Güneydoğu Anadolu Bölgelerinde, kalkınmada öncelikli yörelere girecek olan
Malatya gibi illeri de buraya dahil ederek, aynı şartlardan -Gelir ve Kurumlar
Vergileri istisnasından da- yararlandırılması gerektiğini hatırlatıyor; Doğru
Yol Partisi olarak, -özellikle bu yörenin kalkınmasını istediğimizden- bu yöre
insanlarının istihdama ihtiyacı olduğu, ekonomik göstergelerdeki zafiyet ve
işsizlik sebebiyle birkısım terör örgütleriyle beraber olmak konumunda
olanların oradan uzaklaştırılmasına da imkân sağlayacağı, bu bölgelerdeki
ekonomik kalkınma dengesizliklerini ve farklılıklarını ortadan kaldıracağı ve
bir noktada, özel sektörün, oraya kaymak suretiyle millî gelirine katkıda
bulunacağı ve kalkınmayı gerçekleştireceği inancıyla, bu maddeye ve bu tasarıya
olumlu oy vereceğimizi ifade ediyor; ama, "kalkınmada öncelikli
yörelerdeki" ifadesinin de mutlaka konulmasının gerekliliği konusundaki
uyarılarımızı da hatırlatarak, Yüce Heyetinizi saygıyla selamlıyorum. (DYP ve
RP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Sayın Bedük, teşekkür ediyorum.
Gruplar adına başka söz talebi?.. Yok.
Kişisel söz talebinde bulunanlardan birinci sırada bulunan Sayın Aslan
Polat?.. Yok.
Sayın Cevat Ayhan, buyurun. (RP sıralarından alkışlar)
CEVAT AYHAN (Sakarya) – Muhterem Başkan, muhterem üyeler; müzakeresi
devam eden 392'ye 1 inci ek sıra sayılı olağanüstü hal bölgesinde ve kalkınmada
öncelikli illerdeki yatırımların teşvikiyle ilgili kanun tasarısının 3 üncü
maddesi üzerinde, şahsen söz almış bulunmaktayım.
Bu tasarı, daha önce 1997'nin kasım ayında Plan ve Bütçe Komisyonunda
müzakere edilerek Meclis Genel Kuruluna sevk edilmiş; ancak, bu 2 nci maddeyle
ilgili burada doğan tereddütler üzerine, Komisyon tarafından geriye çekilmiş ve
tekrar, bugün, müzakere gündemine alınmış bulunmaktadır.
Tasarının esası, başlıkta da ifade edildiği gibi, geri kalmış olan
illerde -olağanüstü hal bölgesi illeri de dahil olmak üzere- yatırımların
teşviki ile istihdamının artırılması ve gelir seviyesinin yükseltilmesidir.
Kanun tasarısının Komisyonda ilk müzakeresinde, bendeniz ve diğer
arkadaşlarım, bu 2 nci maddede sayılmış olan olağanüstü hal bölgesi illerine
ilaveten başka illerin de geri kalmış iller olarak zikredilmiş bulunduğunu görünce, böyle indî takdirlerle illerin
buraya konulmasının doğru olmayacağını, genel geçer bir kriter getirilmesini ve
o kritere göre de, Türkiye'nin doğusunda, batısında, ortasında, kuzeyinde,
güneyinde bulunan illerden bu kritere uyanlarının, bu teşvik kapsamına
alınmasını teklif etmiştik. Bu teklifimiz Komisyonda kabul görmedi ve biraz
evvel arz ettiğim gibi, Genel Kurula geldi ve geri döndü. Şimdi, ikinci defa,
bu kanun tasarısı üzerinde, bu madde üzerinde müzakerede bulunuyoruz.
Tabiî, burada, hemen ifade etmek istediğim, yine, eksik gördüğüm ve
ileride birtakım tartışmalara sebep olacak husus, bu kanunun, il seviyesinde ve
olağanüstü hal bölgesi dışındaki iller için de, Bakanlar Kurulunun takdirine
bırakılan bir uygulama getirmesidir. Halbuki, kanunların uygulanmasında genel
ölçüleri koyarsak, Bakanlar Kurulunun kapısını illerin aşındırmasını da önleriz
ve belli bir düzen içinde bunu götürürüz. Bu, kabul görmedi.
İkinci bir husus da "bu geri kalmış illeri il seviyesinde bırakmak
doğru değildir" diye ifade etmiştik. Bunu ilçe seviyesine indirmek
gerekmektedir. Bazı illerimizin -bu, bir Antalya İli de olabilir, bir Ordu İli
de olabilir, hatta, batıda gelişmiş görünen iller de olabilir- fevkalade fakir
ilçeleri var; kendi seçim çevrelerimizden biliyoruz. Bizim, mesela, Sakarya'nın
bir Taraklı İlçesi var, fevkalade fakirdir, gelir imkânları yoktur. Her
ilimizde bu tip ilçeler var. İl merkezine 200 kilometre, 250 kilometre mesafede
ilçeler var. Yani, bunun, ilin merkezindeki gelişmeden nasibini alması zor
bulunmaktadır. Onun için, Devlet Planlama Teşkilatının, ilçe seviyesinde gelir
etütlerini esas alarak, bizim, bu teşviki ilçe seviyesine indirmemize fayda
var. Bu fayda, bir, o ilçelerin halkının da refah seviyesinin gelişmesine imkân
hazırlamaktır; ikincisi, Türkiye'de, genel olarak teşvik politikaları, 20
yıldır, bilhassa, 1980'den sonra dengesiz uygulandığı için, bugün, İstanbul,
İzmir, Adana ve Bursa'ya bir yığılma var; yani, Türkiye'nin ortasından ve
doğusundan, gelir düşüklüğü sebebiyle batıya doğru yığılma olmaktadır ki, bu,
80 sonrası teşvik politikalarının neticesidir. Sürem kısa olduğu için bu konu
üzerinde uzun süre duramayacağım. Biz, 1980'den sonra bu hatayı yaptık. Şimdi,
ikinci bir hatayı da, il seviyesinde kalkınmayı teşvik ederken yaparsak,
ilçelerden illere göçü teşvik ederiz ve bu nedenle de altyapı problemleri
ortaya çıkar; ayrıca, çok süratli büyüyen illerde mesken ve diğer birtakım
problemler ortaya çıkar ve ilin dengesini bozarız.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
CEVAT AYHAN (Devamla) – 2 nci maddeyi geçtik; o maddeyle ilgili
önergemiz vardı "ilçeler ve iller" diye "ilçeler"
kelimesini oraya ilave etmemiz gerekirdi; ama, muhterem üyeler ve Komisyon
uygun görürse eğer, şimdi de ilave edilebilir; ileride bu önümüze çıkacaktır.
Bunu, altını çizerek ifade etmek istedim.
Bu maddeyle ilgili olarak söyleyeceğim hususlar: Komisyonda da ifade
ettim, maddeyi okuduğunuzda göreceksiniz, fevkalade ince hesaplara dayalı bir
madde getirilmiş. Genel olarak söylüyorum; eğer, biz, geri kalmış illeri teşvik
edeceksek, bunlara, on yıl, elektriği yüzde 50 ucuz fiyatla verecek ve on yıl
Kurumlar Vergisinden ve Gelir Vergisinden muaf bir düzen getirmemiz lazım. Bu
maddede, benim gördüğüm, beş vergilendirme yılını alıyor, beş yıl. Maddenin
birinci fıkrasında "bunun içerisine yatırım dönemi de dahil"
deniliyor. Bir yatırım üç yılda realize olur, yani üç yılda biter, dördüncü yıl
denemedir ve iyi bir yatırım yapılmışsa eğer, beşinci yılda normal kâr eder.
Şimdi, bu kadar kısa süre için, bu geri kalmış bölgelere ciddî özel sektörün
gitmesi imkânı yoktur. Yani, kendimizi aldatmayalım diye söylüyorum. Zira,
1960'tan beri, Türkiye'de geri kalmış bölgelerin kalkındırılması için bütün
hükümetler iyi niyetle birçok teşvik vermiştir. Anavatan Partisi Hükümeti
döneminde, 1980 sonrasında bu bölgelerle ilgili özel teşvikler getirilmiştir;
ama, netice alınamamıştır; yani, realist olalım. Ben, bu Hükümetin bu kanunu
bir an evvel çıkarmak istemesini takdir ediyorum. Bizim Hükümetimiz de bu konuda
birtakım çalışmalar yaptı; ama, biz onu kanun tasarısı olarak buraya kadar
getirme imkânını bulamadık. Getirmiş olduğu için, Hükümeti tebrik ediyorum...
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
CEVAT AYHAN (Devamla) – Bitiriyorum Muhterem Başkan.
BAŞKAN – 1 dakikanız var.
CEVAT AYHAN (Devamla) – Evet.
Yani, bunu bu kadar ince hesaplar yapmadan, 10 işçiden az olursa, çok
olursa diye böyle kademeli ince hesaplara sokmadan, gelin, diyelim ki, bu
bölgelerde yatırım yapanlar on yıl Gelir ve Kurumlar Vergilerinden muaftırlar
ve elektriği de yüzde 50 fiyatla alırlar. Hakikaten, o zaman, önümüzdeki
dönemde bu bölgelerde ciddî bir gelişme görürüz. Tabiî, bu gelişmenin altına
da, eğer, bu illerin organize sanayi bölgelerini süratle tamamlayarak, küçük
sanayi sitelerini süratle tamamlayarak ve bu illere de günlük hava ulaşımını
sağlayacak olan Türk Hava Yolları veya özel havayollarını teşvik ederek,
altyapıyı hazırlayarak, havaalanlarını inşa ederek getirirsek, bu sistem
verimli olur ve netice alınır.
Ben, Hükümete tekrar teşekkür ediyorum. Kanunun başarıyla uygulanması
için de bu tekliflerin dikkate alınmasını heyet-i umumiyeye arz ediyorum.
Teşekkür ederim. (RP ve DSP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Sayın Ayhan, teşekkür ediyorum.
Üçüncü sırada Sayın Ömer Özyılmaz...
ÖMER ÖZYILMAZ (Erzurum) – Sayın Başkan, Temel Bey konuşacak.
BAŞKAN – Buyurun Sayın Karamollaoğlu.
Dördüncü sırada Sayın Karamollaoğlu'nun söz talebi vardı; şimdi, Sayın
Ömer Özyılmaz ile Sayın Karamollaoğlu konuşma sıralarını değiştiler.
TEMEL KARAMOLLAOĞLU (Sıvas) – Sayın Başkan, kıymetli milletvekili
arkadaşlarım; öncelikle, bu Hükümetin getirmiş olduğu bu kanun tasarısından
dolayı kendilerine teşekkürü bir vazife biliyorum. En azından, ülkemizin geri
kalmış ve terör altında uzun yıllar sıkıntı çekmiş bölgelerinin, Doğu
Anadolu'nun kalkınması için bir adım atılıyor. Ancak, bu adım, öyle bir
kanaatteyim ki, gerekli neticeyi doğurmayabilir ve kapsam itibariyle de, biraz
önce konuşan Sayın Ayhan'ın da belirttiği gibi, maalesef, birtakım
eksikliklerle beraber getiriliyor. Öncelikle biraz girift hazırlanmış; Gelir ve
Kurumlar Vergisi istisnasıyla ilgili olan bu maddede, oldukça karmaşık birtakım
konular getiriliyor ve bunun uygulanması da Maliye Bakanlığına bırakılıyor. Zannediyorum
ki, uygulamada birtakım sıkıntılar çıkacaktır; ama, inşallah, bu sıkıntılar
atlatılır.
Esas gelmek istediğim nokta şu: Bu kanun tasarısı getirilirken,
olağanüstü hal bölgesinde ve mücavir alanındaki iller dikkate alınırken, o
bölgede bir de fert başına düşen gayri safî yurtiçi hâsıla ve Devlet Planlama
Teşkilatı tarafından tespit edilen sosyoekonomik gelişmişlik düzeyi de dikkate
alınmış.
Ancak, muhterem arkadaşlarım, bu kıstaslardan gayri safî yurtiçi hâsıla,
öncelikle alınmış; sosyoekonomik gelişmişlik düzeyi ise, ikinci bir kademede
ele alınmış. Ben, burada, özellikle Sıvas'tan bahsetmekte fayda görüyorum.
Sıvas İlinde gayri safî yurtiçi hâsıla, Devlet İstatistik Enstitüsü rakamlarına
ve burada verilen rakamlara göre, 1 615 dolar olarak gözüküyor; ancak, Sıvas,
Türkiye'nin arazi itibariyle ikinci büyük ili, devamlı göç veren bir il. 28 500
kilometrekarelik bir ilde, bugün, son yapılan sayımla, 700 binin altında insan
yaşıyor; bu kıstasa, göç olgusuna hiç dikkat edilmemiş. Sıvas, eğer, böyle devam
ederse, beş sene sonra sayım yapıldığı takdirde, zannediyorum ki, gayri safî
yurtiçi hâsıla itibariyle Türkiye'nin gelişmiş illerinden birisi olacak; çünkü,
orada yaşayan insan kalmayacak, yaşayan insan kalmadığı zaman da, elbette, fert
başına düşen gayri safî yurtiçi hâsıla oldukça yüksek gözükecek. Türkiye'de,
kilometrekare başına düşen nüfus sayısı ortalaması Türkiye'de 80 muhterem
arkadaşlarım; ancak, Sıvas'ta, kilometrekare başına düşen insan sayısı sadece
24; ama, bu insanların yarısının Sıvas il merkezinde yaşadığı dikkate alınırsa,
Sıvas kırsal alanda kilometrekare başına düşen insan sayısı sadece 10
civarında. Nasıl oluyor da, Hükümetimiz, birtakım kıstasları dikkate alırken,
Türkiye'nin arazi itibariyle ikinci büyük ilinin giderek kan kaybettiğini,
nüfusunun her geçen sene azaldığını, artık yaşayan insan kalmadığını, geçimini
sağlayamayan, neredeyse, bir bakıma -tabiri caizse- açlık noktasına gelen
insanların da teorik olarak, fert başına düşen gayri safî hâsıla itibariyle de
oldukça yüksek düzeyde göründüğünü dikkate almamış.
Muhterem arkadaşlarım, belki Sıvas'ı burada özellikle zikrediyorum;
sadece benim ilim olduğu için değil, ama, hakikaten çok mühim bir konu olduğu
için dile getiriyorum. Bu kadar geniş bir il; sosyoekonomik gelişmişlik
düzeyine de baktığınız zaman, Sıvas eksi 0,40; halbuki kıstasta, 0,5'i, bunun
için, gelişmişlik düzeyi yüksek diye kabul ediyor; Sıvas ise, Türkiye'de 48
inci sıraya düşmüş.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
TEMEL KARAMOLLAOĞLU (Devamla) – Sayın Başkanım, toparlayacağım.
BAŞKAN – Buyurun.
TEMEL KARAMOLLAOĞLU (Devamla) – Nasıl olur, sadece gayri safî yurtiçi
hâsıla dikkate alınır da sosyoekonomik gelişmişlik sıralamasında bu kadar düşük
bir katsayı dikkate alınmaz, göç dikkate alınmaz, o koskoca 28 500
kilometrekarelik bir sahada yaşayan insanların her geçen gün orayı terk
ettikleri, insanların sadece şehir merkezine sıkışıp kaldıkları, binlerce
kilometrekarelik alanda kimsenin kalmadığı dikkate alınmaz.
Muhterem arkadaşlarım, belki Sıvas burada özellikle bahsediliyor; ama,
hakikaten, ülkemiz yönünden çok mühim bir nokta. Sıvas'ın çevresinde bulunan
bütün iller bu kapsama giriyor, Erzincan giriyor...
TEVHİT KARAKAYA (Erzincan) – Girmiyor...
TEMEL KARAMOLLAOĞLU (Devamla) – Girmiyor, Erzincan da girmiyor; özür
dilerim, Erzincan girmeyenlere dahil. Erzincan girmiyor, Sıvas girmiyor, Yozgat
beri tarafta giriyor; Yozgat giriyor, öbür taraftaysa Erzurum giriyor. Elbette,
Yozgat'ın da, Erzurum'un da dahil edilmesi gerekirdi; ama, Sıvas bir sıçrama
tahtasıdır ve şunu geçen sefer Sayın Bakanımıza da özellikle arz etmiştim;
eğer, Sıvas gibi, Erzincan gibi iller bu kapsama dahil edilseydi, acaba,
Şırnak'a gidecek yatırım oraya gitmez, Sıvas'a mı gelirdi; hayır muhterem
arkadaşlarım. Şunu mutlaka bilmemiz icap eder: Doğu Anadolu'dan göç eden,
güneydoğudan göç eden insanlarımız, eğer İstanbul'da bir varlık sahibi
olmuşlarsa, Anadolu'da tekrar yatırım yapmayı arzu ettikleri zaman, bunu, ancak
kendi illerine yaparlar; hiçbir Erzincanlı gidip Şırnak'ta yatırım yapmaz,
Diyarbakırlı da...
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
TEMEL KARAMOLLAOĞLU (Devamla) – Sayın Başkanım, hemen topluyorum...
BAŞKAN – Buyurun.
TEMEL KARAMOLLAOĞLU (Devamla) – ...gelip Sıvas'ta yatırım yapmaz. Yani,
biz, yatırımları teşvik ederken, yönlendirirken, bu hususa mutlaka dikkat etmek
mecburiyetindeyiz. İstanbul'da yerleşmiş, Türkiye'nin gelişmiş bölgelerinde
yerleşmiş diğer sermayedarlarımızdan ise, bu bölgelere, zaten, yatırım yapmak
için gelen kimseyi, maalesef yıllardır bulamıyoruz, kimse de gelmiyor, bundan
sonra da geleceğine ihtimal vermiyorum, keşke gelseler, ellerini öperiz
onların; ama, Hükümetimizin, bu konuyu dikkate alarak, Doğu Anadolu'yu ve bir
bakıma Orta Anadolu'da kabul edilmesine rağmen Doğu Anadolu'nun kapısı
mahiyetinde bulunan Sıvas'ı, Erzincan'ı, mutlaka bu kapsama dahil etmesi
gerekir idi; bunu, çok büyük bir eksiklik olarak görüyorum. Eğer, Sayın
Bakanımız lütfederler de -bunun müzakereleri Plan ve Bütçe Komisyonunda
yapılmış- şuradaki fert başına düşen gayri safî yurtiçi hâsıla katsayısı, 1 500
yerine 1 700 kabul edilirse, kapsama kendiliğinden 5 il daha girecektir ve bu
illerin hepsi de perişan; Erzincan, Afyon, Sıvas, Tunceli, Çankırı. Bu illerin
girmesi, hakikaten büyük bir kayıp değildir; buraların yatırıma ihtiyacı var.
Ben, Sayın Hükümetin, özellikle de bu konuda çok büyük hassasiyet
gösteren Sayın Maliye Bakanımızın, şu kanun tasarısının görüşmeleri bitmeden bu
konuyu bir defa daha tezekkür etmelerini istirham ediyorum.
Bütün bunlara rağmen, bu kanun tasarısını -biz, bunların dahil edilmesi
için bütün gücümüzle çalışacağız- destekleyeceğimizi duyurmak istiyor, saygılar
sunuyorum efendim. (RP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Sayın Karamollaoğlu, Sıvas dediniz, Çankırı dediniz de,
Çankırı'ya nasıl geçtiniz; yani, ben onu anlamadım?!
TEMEL KARAMOLLAOĞLU (Sıvas) – Çorum'u ihmal etmek doğru değil Sayın
Başkanım.
BAŞKAN – Efendim, millî hâsılada Sıvas'ın payı nedir bilmem; ama, zaman
kullanmada fevkalade ikiye katladınız; bunu biliyor musunuz?!
TEMEL KARAMOLLAOĞLU (Sıvas) – Eğer zatıâliniz o imkânı göstermeseniz,
tamamen mahrum olacağız efendim.
BAŞKAN – Madde üzerindeki görüşmeler tamamlanmıştır; inşallah hayırlara
vesile olur.
Maddeyle ilgili verilmiş 19 önerge vardır. Biliyorsunuz, maddemiz 5
fıkradan ibarettir. Her bir fıkra için 4'ten fazla önergeyi kabul edip, işleme
koymamız mümkün değildir.
(a) bendini ihtiva eden birinci fıkrayla ilgili 16 önerge vardır; bunun
ancak 4 tanesini işleme koyma imkânım vardır; belki, sayı itibariyle 5 önerge
olacaktır; çünkü, 2 önerge kapsam itibariyle birbirinin aynıdır.
Şimdi, onları geliş sırasına göre okutuyorum:
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 392 sıra sayılı Olağanüstü Hal Bölgesinde ve
Kalkınmada Öncelikli Yörelerde İstihdam Yaratılması ve Yatırımların Teşvik
Edilmesi ile 193 Sayılı Gelir Vergisi Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında
Kanun Tasarısının 3 üncü maddesinin (a) fıkrasına "olağanüstü hal bölgesi
kapsamında sayılan illerde" ibaresinden sonra gelmek üzere "ve Doğu ve
Güneydoğu Anadolu Bölgelerinde bulunan kalkınmada öncelikli yörelerde"
ibarelerinin eklenmesini arz ve teklif ederiz.
Tevhit
Karakaya Ahmet Çelik Abdulilah Fırat
Erzincan Adıyaman Erzurum
Celal
Esin Sıddık Altay Fikret Karabekmez
Ağrı Ağrı Malatya
BAŞKAN – Şimdi okunacak önerge ile onu takip edecek olan önerge, kapsam
itibariyle aynıdır; ikisini de okutacağım; ama, tek işlem yapacağım.
Buyurun efendim.
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 392 sıra sayılı Olağanüstü Hal Bölgesinde ve
Kalkınmada Öncelikli Yörelerde İstihdam Yaratılması ve Yatırımların Teşvik
Edilmesi ile 193 Sayılı Gelir Vergisi Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında
Kanun Tasarısının 3 üncü maddesinin (a) fıkrasına "olağanüstü hal bölgesi
kapsamında sayılan illerde" ibaresinden sonra gelmek üzere "ve Doğu
ve Güneydoğu Anadolu Bölgelerinde bulunan kalkınmada öncelikli yörelerde"
ibarelerinin eklenmesini arz ve teklif ederiz.
Zeki
Ertugay Saffet Arıkan
Bedük Mehmet Gözlükaya
Erzurum Ankara Denizli
Ahmet
İyimaya Turhan
Güven
Amasya İçel
BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, düzelterek arz ediyorum. Bundan önceki
önerge ile bu önerge, kapsam itibariyle aynı; ikisine birlikte işlem yapacağım.
Şimdi, bu suretle, ikinci işleme tabi tutulacak -işlem itibariyle
ikinci- önergeyi okutuyorum:
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 392 sıra sayılı Olağanüstü Hal
Bölgesinde ve Kalkınmada Öncelikli Yörelerde İstihdam Yaratılması ve
Yatırımların Teşvik Edilmesi ile 193 Sayılı Gelir Vergisi Kanununda Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun Tasarısının 3 üncü maddesinin (a) fıkrasına
"olağanüstü hal bölgesi kapsamında sayılan illerde" ibaresinden sonra
gelmek üzere "ve Doğu ve Güneydoğu Anadolu'da bulunan ve kalkınmada
öncelikli yörelerden Erzincan, Erzurum, Ağrı, Ardahan, Adıyaman, Elazığ, Iğdır,
Kars, Şanlıurfa İllerinde" ibarelerinin eklenmesini arz ve teklif ederiz.
Tevhit
Karakaya Lütfü Esengün Naci Terzi
Erzincan Erzurum Erzincan
Ziyattin
Tokar Ahmet Doğan Aslan Polat
Ağrı Adıyaman Erzurum
Abdulilah
Fırat Ömer
Özyılmaz
Erzurum Erzurum
BAŞKAN – Şimdi, üçüncü önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 392 sıra sayılı kanun tasarısının 3 üncü maddesinin
(a) bendine "olağanüstü hal bölgesi kapsamında sayılan illerde"
ibaresinden sonra gelmek üzere "ve Şanlıurfa İlinde" ibaresinin
eklenmesini arz ve teklif ederim.
Zülfükar
İzol
Şanlıurfa
BAŞKAN – Dördüncü önergeyi okutuyorum:
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 392 sıra sayılı kanun tasarısının 3 üncü maddesinde
"olağanüstü hal bölgesi" ibaresi yerine "bu kanun"
ibaresinin yazılmasını arz ve teklif ederiz.
Suat
Pamukçu Lütfi Doğan Ahmet Çelik
Bayburt Gümüşhane Adıyaman
Yakup
Hatipoğlu Hasan Dikici Ziyattin Tokar
Diyarbakır Kahramanmaraş Ağrı
Naci
Terzi İsmail Özgün Veysel Candan
Erzincan Balıkesir Konya
Bedri
İncetahtacı Kahraman Emmioğlu Hüseyin Arı
Gaziantep Gaziantep Konya
Mikail
Korkmaz Şinasi Yavuz Nurettin Aktaş
Kırıkkale Erzurum Gaziantep
Osman
Hazer Temel Karamollaoğlu Ahmet Feyzi İnceöz
Afyon Sıvas Tokat
Turhan
Alçelik Ahmet Cemil Tunç Recai Kutan
Giresun Elazığ Malatya
BAŞKAN – Şimdi, ikinci fıkrayla ilgili önergeler var; onların da, geliş
sırasına göre 4 tanesini okutacağım:
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 392 sıra sayılı tasarının 3 üncü maddesinde yer alan
"yüzde 40" ibaresinin "yüzde 45" şeklinde değiştirilmesini
arz ve teklif ederiz.
Saygılarımızla.
Abdullah
Gencer Lütfi Yalman Mustafa Ünaldı
Konya Konya Konya
Hüseyin
Yıldız Fuat Fırat Fethi Acar
Mardin İstanbul Kastamonu
Tevhit
Karakaya
Erzincan
BAŞKAN – Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 392 sıra sayılı tasarının 3 üncü maddesi (b)
fıkrasında yer alan "yüzde 60" ibaresinin "yüzde 70"
şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Saygılarımızla.
Lütfi
Yalman Mustafa Ünaldı Hüseyin Yıldız
Konya Konya Mardin
Fuat
Fırat Tevhit
Karakaya Abdullah Gencer
İstanbul Erzincan Konya
BAŞKAN – Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 392 sıra sayılı tasarının 3 üncü maddesi (b)
fıkrasının ikinci paragrafının aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
TEKLİF: İndirim oranı; 8 işçi çalıştıranlarda yüzde 40'tır. 9'dan
itibaren her işçi için 0,5 puan eklemek suretiyle bu oran yükseltilir. En
yüksek oran yüzde 70 olarak sınırlandırılır.
Mustafa
Ünaldı Hüseyin Yıldız Osman Hazer
Konya Mardin Afyon
Tevhit
Karakaya Lütfi
Yalman
Erzincan Konya
BAŞKAN – Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 392 sıra sayılı tasarının 3 üncü maddesi (b)
fıkrasında yer alan "yüzde 60" ibaresinin "yüzde 75",
"31.12.2007 tarihinde sona ermek üzere" ibaresinin "31.12.2010
tarihinde sona ermek üzere" ve "10 ve daha fazla işçi"
ibaresinin "8 ve daha fazla işçi" şeklinde değiştirilmesini arz ve
teklif ederiz.
Saygılarımızla.
Hüseyin
Yıldız Ömer Naimi Barım Mustafa Ünaldı
Mardin Elazığ Konya
Lütfi
Yalman Fethullah Erbaş İsmail Özgün
Konya Van Balıkesir
BAŞKAN – Şimdi, aykırılık durumlarına göre önergeleri tekrar okutup,
işleme koyacağım.
Daha önce de arz ve ifade ettiğim gibi, birinci ve ikinci önergeler
kapsam itibariyle aynı olduğu için, ikisini tek işleme tabi tutacağım.
Şimdi, önergeleri tekrar okutuyorum:
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 392 sıra sayılı Olağanüstü Hal Bölgesinde ve
Kalkınmada Öncelikli Yörelerde İstihdam Yaratılması ve Yatırımların Teşvik
Edilmesi ile 193 Sayılı Gelir Vergisi Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında
Kanun Tasarısının 3 üncü maddesinin (a) fıkrasına "...olağanüstü hal
bölgesi kapsamında sayılan illerde..." ibaresinden sonra gelmek üzere
"...ve Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgelerinde bulunan kalkınmada öncelikli
yörelerde..." ibarelerinin eklenmesini arz ve teklif ederiz.
Tevhit
Karakaya
(Erzincan)
ve
arkadaşları
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 392 sıra sayılı Olağanüstü Hal Bölgesinde ve
Kalkınmada Öncelikli Yörelerde İstihdam Yaratılması ve Yatırımların Teşvik
Edilmesi ile 193 Sayılı Gelir Vergisi Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında
Kanun Tasarısının 3 üncü maddesinin (a) fıkrasına "...olağanüstü Hal
bölgesi kapsamında sayılan illerde..." ibaresinden sonra gelmek üzere
"...ve Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgelerinde bulunan kalkınmada öncelikli
yörelerde..." ibarelerinin eklenmesini arz ve teklif ederiz.
Zeki
Ertugay
(Erzurum)
ve
arkadaşları
BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, aynı kapsamlı ve tek işleme tabi bu iki
önergeye Sayın Komisyon katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANI BİLTEKİN ÖZDEMİR (Samsun) – Katılmıyoruz
Sayın Başkan.
BAŞKAN – Sayın Komisyondan bir ricada bulunacağım. Burada, müzakereleri
birlikte götürmemiz lazım; rica ediyorum, arkadaşlarımız, Komisyonla olan
işlerini başka zamanlarda takip buyursunlar.
Sayın Hükümet önergeye katılıyor mu?
MALİYE BAKANI ZEKERİYA TEMİZEL (İstanbul) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN – Önergeye Sayın Komisyon ve Sayın Hükümet katılmamaktadır.
Sayın Sıddık Altay?..Yok.
Sayın Tevhit Karakaya?..
TEVHİT KARAKAYA (Erzincan) – Buradayım Sayın Başkan.
BAŞKAN – Sayın Karakaya, gerekçenizi mi okutalım, yoksa kürsüyü mü
teşrif edeceksiniz?
TEVHİT KARAKAYA (Erzincan) – Konuşmak istiyorum Sayın Başkan.
BAŞKAN – Buyurun efendim. (RP sıralarından alkışlar)
Süreniz 5 dakika.
TEVHİT KARAKAYA (Erzincan) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
Olağanüstü Hal Bölgesinde ve Kalkınmada Öncelikli Yörelerde İstihdam
Yaratılması ve Yatırımların Teşvik Edilmesi ile 193 Sayılı Gelir Vergisi
Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Tasarısı ve Plan ve Bütçe
Komisyonu raporunu görüşüyoruz. Bilindiği üzere, bu tasarı, 1997 Kasım ayında
Meclis gündemimize gelmişti.
Plan ve Bütçe Komisyonunda görüşülürken, bölgenin bir milletvekili
olarak, bölgenin her türlü sıkıntısını bilen ve bölgenin her türlü problemiyle
karşı karşıya olan bir milletvekili olarak, burada, sizlerin huzurunuzda, bu
tasarının bölgeye ne getirip ne götürdüğünü ifade etmek üzere, gündemdışı bir
konuşma yapmıştım. Bununla da kalmayıp, Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgelerini
içeren 23 ilimizin 92 milletvekili arkadaşıma da, bu tasarıya dikkat çekme
adına, birer mektup göndermiş ve ilgilerini istirham etmiştim.
Değerli milletvekilleri, bu tasarıyla, özellikle olağanüstü hal
bölgesinde yaşanan terörün işsizlik ve ekonomik problemli kaynakları kurutulmak
isteniyor. Aynı sorunları yaşayan Doğu ve Güneydoğu Anadolumuzun bu tasarıda
yer almayan diğer illeri sosyal ve ekonomik iyileştirme programları kapsamına
alınmadığı takdirde, bu illerimizin de terör problemiyle karşı karşıya
kalabileceği neden görmezlikten geliniyor?! Problemleri, ancak köklü
tedbirlerle çözülebilir. Bugün, olağanüstü hal bölgesinde çözülmek istenen
problemle, Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgelerindeki illerimiz de karşı karşıya
değil mi?! Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgelerimizin sorunları -Allah korusun-
olağanüstü hal bölgesinde yaşanan sorunlar boyutuna çıktığı zaman mı bu bölge
illerimiz bu tasarıda yer alan teşvik ve destek programlarından
yararlanabilecektir?!
Bilindiği gibi, Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgelerinde yer alan
illerimizin tümü, terörden, doğrudan veya dolaylı bir biçimde etkilenmekte, bu
illerimizde yarım kalan yatırımlar tamamlanamamaktadır; işsizlik artmakta ve
göç olgusu hızlanmaktadır. Bu nedenle, yalnızca olağanüstü hal uygulaması
içinde yer alan illerle sınırlı olan bu yasa tasarısının kapsamı genişletilmeli
ve bölgenin makûs talihi değiştirilmelidir. Bölgede yer alan Ağrı, Kars,
Erzurum, Erzincan, Bayburt, Gümüşhane, Ardahan, Adıyaman, Iğdır, Elazığ,
Malatya, Şanlıurfa İlleri de bu yasa tasarısı kapsamına alınmalıdır. Aynı
sorunları birlikte yaşayan bölge insanı, farklı uygulamalarla karşı karşıya
bırakılmamalıdır.
Bilindiği gibi, bölge insanı, terör ve işsizlik nedeniyle, özellikle
büyükşehirlere göç etmekte, böylece nüfus azalmakta, ticarî hayat âdeta can
çekişmektedir. Bu konuda, milletvekili seçildiğim ili örnek vermek istiyorum:
Milletvekili olarak seçildiğim Erzincan, organize sanayi bölgesi tamamlanmış
olmasına, kara ve hava ulaşım imkânlarına rağmen, terör, işsizlik ve göç
olgusuyla, sanayileşmesini tamamlayamamıştır; ekonomik açıdan sağlıklı bir
gelişme gösterememiştir. Bu sebepledir ki, Erzincan da, göç olayını yoğun
olarak yaşayan bir ilimizdir.
Erzincan ticarî ve ekonomik hayatına önemli katkılar sağlayacak olan
Erzincan Organize Sanayi Bölgesi tamamlanmıştır. Erzincan'ın bu kanun
tasarısında yer alacak iller arasına alınması, ilin ticarî hayatına büyük bir
ivme kazandıracaktır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
TEVHİT KARAKAYA (Devamla) – 1 dakika daha...
BAŞKAN – 1 dakika mı efendim? Peki, ben, 2 dakika eksüre veriyorum.
Buyurun.
TEVHİT KARAKAYA (Devamla) – Bu ticarî gelişme ise yalnızca Erzincan
boyutunda kalmayacak, çevre illere ve bölgeye de yansıyacaktır.
Sayın Başkan, değerli arkadaşlarım; ikinci defa Plan ve Bütçe
Komisyonunda görüşülüp, halihazırda oylarınıza, takdirlerinize sunulan
kalkınmada öncelikli illerin içerisinde, Erzincan, yalnızca Erzincan kapsamdışı
bırakılmaktadır; sosyoekonomik gelişmişlik sırası ve kişi başına gayri safî
yurtiçi hâsılaya göre, Erzincan bu kapsamın dışında tutulmaktadır.
Anadolu yaylasının, bozkırlarının kavruk insanlarının yer aldığı,
cefakâr, çilekeş, mağdur, feleğin her türlü sillesini yemiş, bölge
kalkınmasından payını alamamış Erzincanlı, bu gelişen şartları esefle ve
hayretle izlemekte ve bu çifte standardı maalesef, müsaadelerinizle protesto
etmektedir. Sayın Hükümetin, eğer gözlerinden kaçtıysa, eğer bilgilerinin dışında
tezahür ettiyse, sadece bölgesi içerisinde ayrı kalan Erzincan'ı da bu kapsama
almasını özellikle ve bahusus istirham ediyorum.
Bu duygu ve düşüncelerle, Yüce Heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
TEVHİT KARAKAYA (Devamla) – Erzincan bu kapsamın dışında olmasına
rağmen, bu yanlışın düzeltilmesi arzusu ve temennisiyle, Heyetinize saygılar
sunuyorum. (Alkışlar)
BAŞKAN – Sayın Karakaya, teşekkür ediyorum.
Efendim, önergeye Sayın Hükümet ve Sayın Komisyon katılmadılar.
SAFFET ARIKAN BEDÜK (Ankara) – Aynı mahiyette bizim de bir önergemiz
vardı.
BAŞKAN – Efendim, birleştirip tekinin üzerinde işlem yaptırdık;
ama, oylanacak Sayın Bedük.
Sayın milletvekilleri, birleştirerek işleme tabi tuttuğum önergelere
Sayın Komisyon ve Sayın Hükümet katılmadılar.
Önerge sahibi görüşlerini ifade buyurdu.
AHMET CEMİL TUNÇ (Elazığ) – Karar yetersayısı istiyoruz.
BAŞKAN – Peki, dikkate alacağım.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler...
Önerge kabul edilmemiştir.
Bir başka önergeyi işleme alıyorum:
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 392 sıra sayılı Olağanüstü Hal Bölgesinde ve
Kalkınmada Öncelikli Yörelerde İstihdam Yaratılması ve Yatırımların Teşvik
Edilmesi ile 193 Sayılı Gelir Vergisi Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında
Kanun Tasarısının 3 üncü maddesinin (a) fıkrasına "...olağanüstü hal
bölgesi kapsamında sayılan illerde..." ibaresinden sonra gelmek üzere
"...ve Doğu ve Güneydoğu Anadolu'da bulunan ve kalkınmada öncelikli
yörelerden Erzincan, Erzurum, Ağrı, Ardahan, Adıyaman, Elazığ, Iğdır, Kars,
Şanlıurfa İllerinde..." ibarelerinin eklenmesini arz ve teklif ederiz.
Tevhit
Karakaya
(Erzincan)
ve
arkadaşları
BAŞKAN – Efendim, önergeye Sayın Komisyon katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANI BİLTEKİN ÖZDEMİR (Samsun) – Katılmıyoruz
Sayın Başkan.
BAŞKAN – Sayın Hükümet?..
MALİYE BAKANI ZEKERİYA TEMİZEL (İstanbul) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN – Önergeye Komisyon ve
Hükümet katılmadı.
Önerge sahiplerinden Sayın Tevhit Karakaya?..
TEVHİT KARAKAYA (Erzincan) – Gerekçe okunsun.
BAŞKAN – Peki efendim, gerekçe okunsun.
Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe: Tasarıyla, OHAL bölgesi illerimizde yatırım ve istihdamı teşvik
etmek amacıyla birtakım imkânlar sağlanırken, aynı bölgelerde bulunan ve aynı
sorunları yaşayan, Doğu ve Güneydoğu Anadolu'da bulunan ve kalkınmada öncelikle
yörelerden Erzincan, Erzurum, Ağrı, Ardahan, Adıyaman, Elazığ, Iğdır, Kars,
Şanlıurfa İllerimiz kapsam dışında bırakılmıştır. OHAL illeriyle aynı
sıkıntıları birlikte yaşayan bu illerimizde işsizlik, göç, bugün, had
safhadadır. İstihdam ve yatırım açısından teşvik ve desteğe acilen ihtiyaç
vardır. Bu illerimiz, yalnızca "kalkınmada öncelikli yöreler"
kapsamında ele alınmamalıdır. Çünkü, bu illerimizden pek çoğu, kalkınmada
öncelikle yöreler içerisinde yer alan bazı il, hatta ilçelerden ekonomik ve
sosyal açıdan çok daha geri durumdadır. Bu nedenle, Doğu ve Güneydoğu
Anadolu'da bulunan ve kalkınmada öncelikle yörelerden olan bu illerimizin, aynı
ekonomik, sosyal ve kültürel konumda bulundukları OHAL bölgesi illeriyle
birlikte değerlendirilmesi daha doğru olacaktır.
BAŞKAN – Efendim, önergeye Komisyon ve Hükümet katılmadılar.
Önergenin gerekçesi, Yüce Heyete arz olundu.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler...
Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 392 sıra sayılı tasarının 3 üncü maddesinin (a)
bendine "olağanüstü hal bölgesi kapsamında sayılan illerde"
ibaresinden sonra gelmek üzere "...ve Şanlıurfa İlinde" ibaresinin
eklenmesini arz ve teklif ederim.
Zülfükar
İzol
Şanlıurfa
BAŞKAN – Sayın Komisyon önergeye katılıyor mu efendim?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANI BİLTEKİN ÖZDEMİR (Samsun) – Katılmıyoruz
Sayın Başkan.
BAŞKAN – Sayın Hükümet katılıyor mu?
MALİYE BAKANI ZEKERİYA TEMİZEL (İstanbul) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN – Önergeye, Sayın Komisyon ve Sayın Hükümet katılmadılar.
Sayın İzol?.. Önerge sahibi yok.
O halde, önergeyi, bu haliyle oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler...
Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 392 sıra sayılı kanun tasarısının 3 üncü maddesinde
"olağanüstü hal bölgesi" ibaresi yerine "Bu kanun"
ibaresinin yazılmasını arz ve teklif ederiz.
Suat
Pamukçu
(Bayburt)
ve
arkadaşları
BAŞKAN – Komisyon, bu önergeye ne buyurur?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANI BİLTEKİN ÖZDEMİR (Samsun) – Katılmıyoruz
Sayın Başkan.
BAŞKAN – Sayın Hükümet?..
MALİYE BAKANI ZEKERİYA TEMİZEL (İstanbul) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN – Önergeye, Sayın Komisyon ve Hükümet katılmadılar.
Sayın Pamukçu?.. Yok.
Sayın Hasan Dikici?.. Yok.
Sayın Naci Terzi?.. Yok.
Sayın İsmail Özgün?.. Yok.
Sayın Veysel Candan?.. Yok.
Sayın Mikail Korkmaz?.. Burada.
Efendim, gerekçe mi okunsun?
MİKAİL KORKMAZ (Kırıkkale) – Evet, Sayın Başkan.
BAŞKAN – Sayın önerge sahibi, gerekçenin okunmasını arzu etti; gerekçeyi
okutuyorum:
Gerekçe: Madde kapsamı dışında kalan tüm kalkınmada öncelikli il ve
ilçelerde, sosyal ve ekonomik gelişmeyi hızlandırmak ve bölgelerarası
dengesizlikleri ortadan kaldırmak için bu değişikliğin yapılması zorunludur.
BAŞKAN - Efendim, önergeye Sayın Komisyon ve Hükümet katılmadılar.
Önergenin gerekçesi Yüce Kurula arz edildi.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler...
Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan, 392 sıra sayılı tasarı 3 üncü maddesinde yer alan
"yüzde 40" ibaresinin "yüzde 45" şeklinde değiştirilmesini
arz ve teklif ederiz.
Saygılarımızla.
Abdullah
Gencer
(Konya)
ve
arkadaşları
BAŞKAN – Efendim, önergeye Komisyon katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANI BİLTEKİN ÖZDEMİR (Samsun) –
Katılmıyoruz.
BAŞKAN – Sayın Hükümet?..
MALİYE BAKANI ZEKERİYA TEMİZEL (İstanbul) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN – Önergeye, Sayın Komisyon ve Sayın Hükümet katılmadılar.
Önerge sahibi Sayın Gencer?.. Yok.
Sayın Yalman?.. Yok.
Sayın Ünaldı?..
MUSTAFA ÜNALDI (Konya) – Gerekçe okunsun efendim.
BAŞKAN – Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Yüzde oranının biraz daha yükseltilmesi gaye edinilmiştir.
BAŞKAN – Önergeye, Sayın Komisyon ve Sayın Hükümet katılmadı.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler...
(RP sıralarından bir grup milletvekili ayağa kalktı)
TEVHİT KARAKAYA (Erzincan) – Yoklama yapılmasını istiyoruz.
METİN BOSTANCIOĞLU (Sinop) – Başkan "Kabul edenler" dedi.
BAŞKAN – Efendim, müsaade edin...
Yoklama talebinde bulunan arkadaşları sayalım.
ÜLKÜ GÜNEY (Bayburt) – Sayın Başkan, oylamaya geçtiniz!
BAŞKAN – Efendim, yeterli sayıda milletvekili, ayağa, zamanında,
beraber... (RP sıralarından gürültüler)
ÜLKÜ GÜNEY (Bayburt) – Sayın Başkan...
BAŞKAN – Müsaade buyurun efendim... Müsaade buyurun...
Yoklama için, ya oylamaya geçilirken, bir arada, 20 arkadaşımız aynı
anda ayağa kalkarak yoklama talebinde bulunur ya da yazılı olarak talepte bulunursunuz.
Ben, önergeyi oylamaya geçtikten sonra ayağa kalktınız.
TEVHİT KARAKAYA (Erzincan) – Hayır efendim...
BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul
etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir. (RP sıralarından gürültüler)
AHMET CEMİL TUNÇ (Elazığ) – Sayın Başkan...
BAŞKAN – Sayın Tunç, sayın milletvekilleri; gereksiz yere tartışmaya
sebebiyet vermeyelim. Yoklama istemek en tabiî hakkıdır sayın üyelerin.
İçtüzükte deniliyor ki: "Oylamaya geçilirken, 20 sayın üye birlikte ayağa
kalkarak yoklama ister." Usul budur. Ya da, yazılı talepte bulunulur.
Takip edersiniz İçtüzüğü, gereğini yerine getiririz.
Şimdi, diğer önergeyi işleme koyuyorum:
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 392 sıra sayılı Tasarının 3 üncü maddesinin (b)
fıkrasında yer alan "yüzde 60" ibaresinin "yüzde 70"
şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Lütfi Yalman (Konya) ve arkadaşları
BAŞKAN – Sayın Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANI BİLTEKİN ÖZDEMİR (Samsun) – Katılmıyoruz
efendim.
BAŞKAN – Sayın Hükümet?..
MALİYE BAKANI ZEKERİYA TEMİZEL (İstanbul) – Katılmıyoruz efendim.
BAŞKAN – Hükümet ve Komisyon önergeye katılmadılar.
AHMET CEMİL TUNÇ (Elazığ) – Yoklama istiyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN – Sayın Tunç, bir oylamaya geçeyim... Yalnız başına zatıâlinizin
yoklama talebinin de, bir anlamı yok. Rica ediyorum...
AHMET CEMİL TUNÇ (Elazığ) – Sayın Başkan, bir önceki talebimizde
"zamanı geçti" dediniz...
TEMEL KARAMOLLAOĞLU (Sıvas) – Sayın Başkan, yoklama talepleri, böyle
kovalamaca tarzında olmaz.
BAŞKAN – Olmaz, tabiî...
TEMEL KARAMOLLAOĞLU (Sıvas) – Yani, buradaki 20 arkadaşımız, eğer bir
yoklama talebinde bulunuyorlarsa, bu onların hakkıdır; ama, sizin ağzınızdan ne
zaman bir söz çıkacak diye beklerlerse, burada her zaman bir şaşkınlık meydana
gelir Sayın Başkan.
BAŞKAN – Sayın Karamollaoğlu, önergeyle ilgili işlem tamamlanmadı,
oylamaya geçmiyoruz daha, işlem yapıyoruz; bir.
Bir de, bir tek sayın üyenin ayağa kalkıp yoklama istemesi yetmez.
Önerge sahibi sıfatıyla, Sayın Yalman?.. Yok.
Sayın Ünaldı?..
MUSTAFA ÜNALDI (Konya) – Gerekçesi okunsun Sayın Başkan.
BAŞKAN – Önergenin gerekçesini okutacağım, sonra oya sunacağım.
Buyurun:
Gerekçe: İstihdamı artırmak ve işsizliği önlemek.
BAŞKAN – Efendim, gerekçe okutuldu.
Önergeye Sayın Komisyon ve Hükümet katılmadı.
Önergeyi oylarınıza sunacağım...
III.– YOKLAMA
(RP sıralarından bir grup milletvekili ayağa kalktı)
TEVHİT KARAKAYA (Erzincan) – Yoklama yapılmasını istiyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN – Tamam... Tespit edeceğim.
Benim ricam şu: Yoklama isteyen hiçbir arkadaşımız, kendi ilinin sırası
gelip, kendi yoklaması yapılıncaya kadar salonu terk etmesin; ederse, yoklama
düşer.
Yoklama isteyen sayın milletvekillerinden Divanımızca tespit edilenlerin
isimlerini okuyorum:
Ahmet Çelik?.. Burada.
Ersönmez Yarbay?.. Burada.
Hüseyin Yıldız? Burada.
Muhammet Polat? Burada.
Ömer Özyılmaz? Burada.
Tevhit Karakaya? Burada.
Fethullah Erbaş?..
EKREM ERDEM (İstanbul) – Tekabbül ediyorum.
BAŞKAN – Tekabbül ediyorsunuz.
Sıtkı Cengil? Burada.
Osman Hazer? Burada.
Mikail Korkmaz? Burada.
Bekir Sobacı? Burada.
Abdullah Örnek? Burada.
Ömer Naimi Barım? Burada.
Mustafa Yünlüoğlu? Burada.
İsmail İlhan Sungur? Burada.
Zeki Ünal? Burada.
Başka, yoklama yapılması istemine katılan arkadaşımız kim; isimlerini
yazalım.
Efendim, bu okunanlardan başka yok mu?
Sayın Ulucak?.. Burada.
MUSTAFA ÜNALDI (Konya) – Sayın Başkan, usuller birbirine karıştı. Liste
mi geçerli, ayaktakiler mi geçerli?
BAŞKAN – Efendim, listeyi okuduk Sayın Ünaldı.
Sayın Karavar?.. Burada.
BURHAN KARA (Giresun) – Sayın Başkan, yeterli üye yoksa, zaten, istek
düşer.
BAŞKAN – Sayın Hüseyin Olgun Akın?.. Burada.
METİN ŞAHİN (Antalya) – Sayın Başkan, sizi de yirminci isim olarak
yazalım(!)
BAŞKAN – Abdüllatif Şener?.. Burada.
Fuat Fırat?.. Burada.
Abdullah Özbey?.. Burada.
Zabıtlara geçti.
İRFAN DEMİRALP (Samsun) – Sayın Başkan, biraz bekleyin; gelecekler
var(!)
BAŞKAN – Yoklama yapmak, hiçbir başkanın hoşuna giden bir işlem değildir.
550 defa sayın üye arayacağız; hiç kimse arzu etmiyor bunu, hiçbir başkan arzu
etmez; ama, İçtüzük öyle emrediyor.
Yeterli sayıda talep vardır.
Ad okunmak suretiyle yoklama yapılacaktır.
(Yoklamaya başlandı)
Mustafa Küpeli?.. Yok.
LUTFULLAH KAYALAR (Yozgat) – Sayın Başkan, yoklama isteyenler şu anda
salonda yok; yoklamanın düşmesi gerekir. Sayın Abdüllatif Şener salonda yok
efendim.
BAŞKAN – Efendim, var yazdık; bunların hepsini var yazıyoruz.
LUTFULLAH KAYALAR (Yozgat) – Abdüllatif Şener şu anda salonda yok!
BAŞKAN – Sayın Şener?..
Nerede efendim?..
LUTFULLAH KAYALAR (Yozgat) – Şu anda salonda yok efendim!
ÜLKÜ GÜNEY (Bayburt) – Sayın Başkan, biraz evvel ifade ettiniz...
BAŞKAN – Müsaade buyurun efendim.
Sayın milletvekilleri, İçtüzük gayet açık ve ben, uyarı da yaptım. Kendi
bölgesinin yoklaması yapılıncaya kadar yoklama talebinde bulunan hiçbir
arkadaşım salonu terk etmesin diye ricada bulundum. Şimdi, görüyorum ki, bazı
arkadaşlarım salonu terk etmişler.
TEVHİT KARAKAYA (Erzincan) – Sayın Başkan, Abdüllatif Şener listede yok.
BAŞKAN – Sayın Abdüllatif Şener listede var efendim. (RP sıralarından
gürültüler)
TEVHİT KARAKAYA (Erzincan) – Sayın Başkan, ayağa kalkarken...
BAŞKAN – Peki, o zaman bir şey söyleyeyim. Sayıyı 20'ye tamamlamak için
Abdüllatif Şener de yazıldı da, onun için...
Sayın milletvekilleri, yoklama işlemi düşmüştür. (ANAP, DSP ve CHP
sıralarından alkışlar) (Devam)
VII. – KANUN TASARI VE TEKLİFLERİYLE
KOMİSYONLARDAN
GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
2. – Olağanüstü Hal Bölgesinde ve
Kalkınmada Öncelikli Yörelerde İstihdam Yaratılması ve Yatırımların Teşvik
Edilmesi ve 193 Sayılı Gelir Vergisi Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında
Kanun Tasarısı ve Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (1/660) (S. Sayısı : 392 ve
392’ye 1 inci Ek) (Devam)
BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul
etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 392 sıra sayılı Tasarının 3 üncü maddesi (b) fıkrası ikinci
paragrafının aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
TEKLİF: İndirim oranı; 8 işçi çalıştıranlarda yüzde 40'tır. 9'dan
itibaren her işçi için 0,5 puan eklemek suretiyle bu oran yükseltilir. En
yüksek oran yüzde 70 olarak sınırlandırılır.
Mustafa
Ünaldı
(Konya)
ve
arkadaşları
BAŞKAN – Sayın Komisyon önergeye katılıyor mu efendim?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANI BİLTEKİN ÖZDEMİR (Samsun) – Katılıyoruz
efendim.
BAŞKAN – Katılıyorsunuz.
Sayın Hükümet katılıyor mu efendim?..
MALİYE BAKANI ZEKERİYA TEMİZEL (İstanbul) – Katılıyoruz efendim.
BAŞKAN – Komisyon ve Hükümet önergeye katıldı.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler...
Önerge kabul edilmemiştir.
ABDULLAH AYKON DOĞAN (Isparta) – Hem katılıyorsunuz hem kabul
etmiyorsunuz; nasıl oluyor?..
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANI BİLTEKİN ÖZDEMİR (Samsun) – Taktik
uyguluyoruz. (DYP sıralarından gürültüler)
BAŞKAN – Efendim müsaade buyurun... Komisyon ve Hükümet öyle takdir
ediyor. "Katılıyorum" diyor; ama, katılmama oyu veriyor; ne
yapalım?!. Müsaade buyurun...
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 312 sıra sayılı Tasarının 3 üncü maddesi (b)
fıkrasında yer alan "yüzde 60" ibaresinin "yüzde 75";
"31.12.2007 tarihinde sona ermek üzere" ibaresinin "31.12.2010
tarihinde sona ermek üzere" ve "on ve daha fazla işçi"
ibaresinin "sekiz ve daha fazla işçi" şeklinde değiştirilmesini arz
ve teklif ederiz.
Hüseyin
Yıldız
(Mardin)
ve
arkadaşları
BAŞKAN – Komisyon, önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANI BİLTEKİN ÖZDEMİR (Samsun) – Katılıyoruz
efendim.
BAŞKAN – Katılıyorsunuz...
MUHAMMET POLAT (Aydın) – Komisyonun çoğunluğu yok efendim.
BAŞKAN – Sayın Hükümet?..
MALİYE BAKANI ZEKERİYA TEMİZEL (İstanbul) – Katılıyoruz efendim.
TURHAN GÜVEN (İçel) – Komisyonun çoğunluğu yok.
BAŞKAN – Bir dakika efendim... Onu soracağım Sayın Komisyona.
Sayın Komisyon, sizin Genel Kurula getirdiğiniz görüşe aykırı bir
beyanda bulunuyorsunuz. Bunun geçerli olabilmesi için -doğrudur- çoğunluğunuzun
olması lazım. Çoğunluğunuz var mı?
DEVLET BAKANI BURHAN KARA (Giresun) – Var, var.
BAŞKAN – Komisyon üyelerini bir görelim efendim.
Genel Kurul salonunda Komisyonun çoğunluğu vardır.
Komisyon önergeye katıldığını ifade etti, Hükümet katıldığını ifade
etti.
MUSTAFA ÜNALDI (Konya) – Karar yetersayısının aranmasını istiyorum.
BAŞKAN – Dikkate alacağım efendim.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler....
Karar yetersayısı vardır; önerge kabul edilmemiştir.
Efendim, müzakere ettiğimiz 3 üncü maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler... Kabul etmeyenler... Madde, müzakere edildiği biçimde kabul
edilmiştir.
4 üncü maddeyi okutuyorum:
Çalışanlardan Kesilen Vergilerin Ertelenmesi
MADDE 4. – 31.12.2002 tarihine kadar uygulanmak üzere; Olağanüstü Hal
Bölgesi kapsamında sayılan illerde, bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihi
izleyen aybaşından itibaren yeni işe başlayan gelir ve kurumlar vergisi
mükelleflerinin bu illerdeki işyerlerinde çalıştırdıkları işçiler ile bu
maddenin yürürlüğe girdiği tarihten önce işe başlamış olan gelir ve kurumlar
vergisi mükelleflerinin 31.10.1997 tarihinden önce ilgili idareye vermiş
oldukları en son 4 aylık sigorta prim bordrolarında bildirdikleri işçi sayısına
ilave olarak yeni işe aldıkları ve bu işyerlerinde fiilen çalıştırdıkları
işçilerin, ücretlerinden kesilen ve beyan edilerek tahakkuk ettirilen gelir ve
damga vergileri, beyanname verme süresini izleyen ikinci yılın aynı döneminde
ödenir.
BAŞKAN – Efendim, madde üzerinde Sayın Orhan Veli Yıldırım, Cumhuriyet
Halk Partisi Grubu adına; Sayın Temel Karamollaoğlu, Refah Partisi Grubu adına;
Sayın Mehmet Ağar, Doğru Yol Partisi Grubu adına; Sayın Polat, Sayın Ayhan,
Sayın Özyılmaz, Sayın Yarbay şahısları adına söz istemişlerdir.
Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına, Sayın Orhan Veli Yıldırım; buyurun.
CHP GRUBU ADINA ORHAN VELİ YILDIRIM (Tunceli) – Sayın Başkan, sayın
milletvekilleri; 392 sıra sayılı yasa tasarısının 4 üncü maddesi üzerinde
Cumhuriyet Halk Partisinin görüşlerini ifade etmek üzere söz aldım; Yüce Genel
Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; biz daha önce de görüşlerimizi
belirttik. Demin 2 nci madde üzerinde Refah Partisi Elazığ Milletvekili Sayın
Tunç görüşlerini belirtirken, bu yasa tasarısından Tunceli, Hakkâri, Siirt,
Şırnak, Batman gibi İllerin yararlanma imkânının olmadığını söylemişti. Biz
tasarının tümü üzerinde görüşlerimizi belirtirken, o bölgelerde entegre bir
program uygulanmadığı takdirde; yani ekonomik, sosyal, eğitim, sağlık gibi tüm
bu konularda bir program uygulanmadığı takdirde, bu yasa tasarısıyla getirilen
istisnalar nedeniyle sermayenin o bölgeye götürülüp yatırım yapılması mümkün
değildir.
Dördüncü maddeyle getirilen hüküm, 31.12.2002 tarihine kadar, bu yasa
tasarısının yürürlüğe girdiği tarihten itibaren Gelir ve Kurumlar Vergisine
tabi mükelleflere; daha önce faaliyet gösteren Gelir ve Kurumlar Vergisi
mükelleflerinin ise, 31.10.1997 tarihinden önce, son dört aylık devrede vermiş
oldukları işçi sayısına ilişkin beyannameye ilave işçilerden kesilecek
vergilere bir yıl erteleme muafiyetini
öngörüyor. Böylelikle o bölgelerde bir yıl önceden ödenmesi gereken vergilerin
öz kaynak olarak kullanılması amaçlanmaktadır.
Şimdi, Tunceli, Hakkâri -demin saydığım- Şırnak, Van, Batman gibi
İllerde yerleşik vatandaşlarımızın bundan istifade etme imkânı yoktur. O
bölgelerde, güvenlik nedeniyle -Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgelerindeki
olayları araştırma komisyonu raporunda belirtildiği gibi- aşağı yukarı 3 bine
yakın boşaltılan köylerdeki 1 milyona yakın nüfüs, Ziraat Bankasından ziraî
kredi almıştır. Bu ziraî kredinin amacı, vatandaşın kendi köyünde, kendi
tarlasında, kendi bağında bu aldığı krediyi kullanmaya yöneliktir. Şimdi,
Ziraat Bankası, köyünden, evinden barkından, bahçesinden uzaklaştırılan,
güvenlik nedeniyle göçe zorlanan bu köylülerden -bunlardan kimi göç etmiş
çeşitli yerlerde kirada oturmakta; kimi konuta, ikâmete elverişli olmayan düğün
salonlarında, inşaatlarda barınmaktadır- ziraî kredi olarak vermiş olduğu bu
krediyi geri istemektedir. Şimdi, bu köylü, kendi tarlasından, bağından
koparıldığı ve istimlak bedeli de ödenmediği halde, zorunlu göçe -güvenlik
nedeniyle devlet tarafından zorunlu göçe- tabi tutulmuştur; ama, Ziraat
Bankası, 1994 yılında bu vatandaşa verdiği 200 milyon lira civarındaki bu
krediyi, 1997 yılında icraya vermek suretiyle, 1 milyar liraya yakın bir para
olarak kendisinden istemektedir.
Bu yasa tasarısı, sermaye sahibine -eğer, gidip o bölgede yatırım
yapacaksa- çeşitli istisnalar ve muafiyet tanımaktadır; fakat, zorunlu göçe
tabi tutulan, güvenlik nedeniyle köyünden, evinden, barkından edilen o köylüye,
o yurttaşlarımıza, vermiş olduğu ziraî krediyi geri isteyen Ziraat Bankasına
karşı herhangi bir tedbir getirmemektedir.
Bu nedenle, biz, tümü üzerinde de görüşlerimizi belirtirken, bu Gelir
Vergisi istisnasından, bir yıllık ertelemeden dolayı, sermaye sahibinin, yani
yatırımcının o bölgelere gidip yatırım yapması imkânının olmadığını
söylemiştik. Şimdi, o bölgelerde okulların tümü kapalıdır. Okulun bulunmadığı
bir bölgede, sermaye sahibinin, yatırımcının gidip yatırım yapması düşünülemez.
Çocuğunu okutabileceği okul bulamayan sermaye sahibi, hangi amaçla o bölgelere
gidip yatırım yapabilsin.
Dolayısıyla, 4 üncü maddeyle getirilen bir yıllık erteleme, o bölgelere
yatırım yapılmasını sağlayacak, göçü ve işsizliği önleyebilecek bir nitelikte
değildir; ama, buna rağmen, biz, Cumhuriyet Halk Partisi olarak, bu maddeye de
olumlu oy vereceğimizi belirtiyor ve Yüce Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
(CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Sayın Yıldırım, teşekkür ediyorum.
Refah Partisi Grubunun görüşlerini ifade etmek üzere, Sayın Temel
Karamollaoğlu'nun yerine Sayın Ertan Yülek konuşacaklardır. (RP sıralarından
alkışlar)
Sayın Yülek, buyurun efendim.
RP GRUBU ADINA İ. ERTAN YÜLEK (Adana) – Sayın Başkan, değerli
milletvekili arkadaşlarım; hepinizi saygıyla selamlıyorum. Müzakere edilen
tasarının 4 üncü maddesi üzerinde, Refah Partisi Grubu adına söz almış
bulunuyorum.
Konuştuğumuz bu kanun tasarısının 4 üncü maddesi, şunu getiriyor: Yeni
işe başlayan bir kimsenin, çalıştırdığı kimselerden kesmiş olduğu stopaj
vergilerini bir yıl süreyle erteliyor. İkinci olarak da, 31.10.1997 tarihine
kadar çalıştırdıkları işçilerin dışında yeni işe aldıkları işçilerden de, aynı
şekilde, tahakkuk edilen gelir vergisi stopajını bir yıl süreyle erteliyor.
Esasında, bu madde, yatırımcıya hemen hemen hiçbir şey getirmeyen ve hakikaten,
bir nevi göstermelik maddedir.
Plan ve Bütçe Komisyonunda, bu meseleyi hem ilk defa görüşürken hem de
ikinci defa görüşürken, olağanüstü hal bölgesi için getirilmiş olan bu
tasarının, bir nevi pansuman mahiyetinde olduğunu, işin aslına inmediğini beyan
etmiştik, bir kere daha burada beyan ediyorum; ama, hiç yoktan da iyi midir;
evet, hiç yoktan da iyidir. 54 üncü Hükümet zamanında da, buna benzer bir
tasarı hazırlanırken, eski bir Teşvik Uygulama Genel Müdürü olmam ve hem
uygulayıcı hem de bir nevi teorisyen olarak, uzun süre bu meselede kafa yormam
sebebiyle, benim de fikrime müracaat etmişlerdi. Ben, o zaman, böyle, buradaki gibi "yatırımcıyı çok teşvik
etmeyen bir tasarının, çok da faydalı olmayacağını" beyan etmiştim, daha
geniş bir çalışma yapılması gereğinin üzerinde de durmuştum.
Şimdi -tenkitlerim mahfuz kalmak üzere-
bu Hükümetin, böyle bir tasarıyı getirmesini iki yönden memnuniyetle
karşılıyorum:
Birincisi, 1966 yılında, zannediyorum ki, -teşvikte uzun süreden beri
çalışan arkadaşlarımız var burada. Benden evvel konuşan Sayın Karamollaoğlu da,
Sayın Cevat Ayhan da teşvikçidir, ben de teşvikçiyim; burada o zamanlardan
Sayın Pakdemirli'yi, Sayın Agâh Oktay Güner'i
görüyorum- 933 sayılı Teşvik Kanunu çıktığında, o zamanın Cumhuriyet
Halk Partisinin Genel Sekreteri olan Ecevit'in "Aman bu teşvikler
verilmesin" diye nasıl yerle göğü birbirine vururcasına böyle
çırpınışlarını görüyordum ve biz diyorduk ki, yani teşvik uygulama...
MALİYE BAKANI ZEKERİYA TEMİZEL (İstanbul) – Nereden çıkarıyorsun bunu?!.
İ. ERTAN YÜLEK (Devamla) – 1966'daki 933 sayılı Kanundan bahsediyorum
Sayın Temizel. Onun için de, bugünkü DSP Liderinin bu noktaya gelmesini
memnuniyetle karşılıyorum diye beyan ediyorum.
AHMET TAN (İstanbul) – 1966'da Ecevit yoktu ki, 1973'te Ecevit vardı.
İ. ERTAN YÜLEK (Devamla) – Vardı... Siz o zaman talebeydiniz, biz bunu
iyi biliyoruz. "Efendim, nasıl olur da devletin imkânları birilerine
peşkeş çekilir, nasıl olur da millete böyle paralar dağıtılır" diye çok
mücadelesini yaptık bunun.
Bizim o zamanki fikrimiz şu idi: Sizin bahsetmiş olduğunuz bu gelirler,
devletin verdiği bu teşvikler, fiktif vergilerdir, devlet fiktif alacaklarından
vazgeçiyordur. Ama, buna rağmen
Türkiye'deki teşvik uygulama sistemi, hakikaten epeyce önemli işler yapmıştır.
Neler yapmıştır, bakın: İstanbul gelişmiş bir bölge idi, Türkiye çok iyi bir
uygulama yaptı. O uygulamayla, mesela Çerkezköy'ü, kalkınmada öncelikli, o
zamanki ismiyle "gerice yöre" kabul etmek suretiyle İstanbul'un
ağırlığını Çerkezköy tarafına çekti.
Başka bir hadise: Mesela Bozüyük'ü alalım; Bozüyük de -başka yerdeki
kalkınmada öncelikli yöre sayılması hesabıyla orası da- başka yerlerdeki
sanayileşme cazibesini kendi üzerine çekti. Bu suretle ne oldu; Türkiye'de daha
dengeli bölgesel bir kalkınmanın esası getirildi ve bunda da muvaffak olundu.
O zamanki teşvikte ikinci bir hadise vardı; ikinci hadise de: Kalkınmayı
bir taraftan yurt sathına yayarken, gelir dağılımındaki eşitsizliği ortadan
kaldırmak için de, mesela halka açık şirketleri teşvik etmek suretiyle,
Türkiye'nin birçok yerinde sınaî tesislerin kurulması derpiş edilmişti ve bunda
da muvaffak olunmuştu. Ancak, bütün bunların yanında, o getirilen teşvikler,
sadece, burada olduğu gibi hakikaten, teşvik mahiyetinde olmasına rağmen, ciddî
teşvik getirmeyen teşvikler değildi. Siz yatırımcı olarak düşünün, şuradaki
kapsama alınan illere bakınız, bu illere insanların gitmesi için bunlardan
vazgeçmek kâfi değildir; oraya insanları götürecek, yatırımcıları götürecek
yeni birtakım teşvikler vermektir. Nedir o teşvikler; mesela kredilerle orayı
daha fazla teşvik etmek veya özkaynağını kullanan kimselere -ki bu üzerinde
ısrarla durulacak bir şeydir- özkaynağını oraya götürdüğü zaman, özkaynağının
vergilerden muafiyetini veya orada, başka bölgelerde yaptığı yatırımlardan daha
fazla avantaj sağlayıcı birtakım teşvikler getirmek lazım. Aksi takdirde,
bunlardan hiçbir şey çıkmaz veya beklenen şey çıkmaz.
Tabiî, Türkiye, gümrük birliğine girdikten sonra birtakım teşviklerden
de vazgeçmiştir, vazgeçmek mecburiyetinde kalmıştır. Keza, Uruguay Raundu'ndan
sonra GATT Antlaşmasına atmış olduğu imzayla da bu teşviklerden vazgeçmek
durumda kalmıştır. Ancak, Almanya, Doğu Almanya'ya bir ayrıcalık tanıtmak
suretiyle, oranın bir nevi gelişmemiş bölge olması esasını kabul ettirerek,
orada teşvik araçlarının çok çeşitli parametrelerinden istifade etme yoluna
gitmiştir. Gördük ki, Türkiye de, şimdi gümrük birliğinin tesiri altında.
Gümrük birliği ne idi; Avrupa Birliğine girmek için bir adımdı. Şimdi, Avrupa
Birliğine girilmesi hayal; hayal olduğuna ve gerçekleşmeyeceğine göre, gümrük
birliğinin, Türkiye'ye, bu şekildeki bölgesel kalkınmışlık farkını öngörmeyen
bir anlayıştan vazgeçerek, bütün Türkiye sathında çok ciddî bir teşvik getirmek
fevkalade önemlidir.
Bakınız, burada ikinci önemli bir nokta da şudur: Buraya siz illeri
koyuyorsunuz; ama, illerin yanında, şimdi vereceğim birkaç misalle göreceğiniz
gibi, öyle ilçeler vardır ki, bunlar, bu il merkezlerinden çok daha geridir.
Ben, hiçbir zaman bölgeyi esas almayan bir milletvekiliyim; ama, şimdi, mesela
Adana yöresinden misal veriyorum: Buraya bakıyorsunuz, Adana, hakikaten
gelişmiş görünüyor, millî geliri belli bir seviyenin üzerinde görünüyor; fakat,
sizi temin ederim, Adana'nın dört beş ilçesi vardır ki, bu ilçeler, buradaki
teşvike giren olağanüstü hal bölgesine girsin girmesin, teşviklerden
yararlanacak olan il merkezlerinden belki on defa daha geridir. Mesela bir
Saimbeyli'yi alınız, mesela bir Feke'yi alınız, bir Tufanbeyli'yi alınız, bir
Aladağ'ı alınız veya en basitinden Hatay'daki bir Reyhanlı'yı alınız, bir
Yayladağı'nı alınız veya Ankara'yı alınız; Ankara'nın Kalecik İlçesine veya
Kırıkkale'nin herhangi bir ilçesine gidiniz, mesela en Batı'daki İzmir'in bir
Bayındır İlçesine veya Kiraz İlçesine gidiniz, bunlar, teşvikten yararlanacak,
burada sayılan doğudaki illerden çok daha geri durumdadırlar.
Onun için geçmişte bizim bir uygulamamız vardı, o uygulama, ilçe bazında
teşvikler idi. Bu suretle, teşvikleri belli yerlere toplama yerine, biraz evvel
misalini vermiş olduğum Bozüyük gibi, Çerkezköy gibi veya kendi bölgem Adana'nın
Bahçe İlçesinde, kalkınmada öncelikli yöre olması sebebiyle, bugün, bütün
dünyaya ihracat yapan bir kimya fabrikası kurulmuştur. Bu kimya fabrikası
-iftiharla söylüyorum- bu hizmetle beraber, oradaki insanlara büyükçe bir
istihdam imkânı sağlamış ve millî ekonomiye de, hem vergiler yönünden hem de
ihracat yönünden büyük katkılar sağlamıştır.
O halde, arkadaşlar, beyan etmek istediğim husus şu: Böyle bir tasarıya
evet zaruret vardı; ama, bu eksiktir. Biz, bunu, Plan ve Bütçe Komisyonunda
söyledik; gelin, aceleye getirmeyelim, bu eksikliği tamamlayacak, hakikaten,
yatırımcıyı oraya götürecek diğer birtakım teşvik araçlarından da istifade
ettirmek suretiyle, böyle, bir yarayı pansuman etme yerine, oradaki yarayı,
gerçekten tedavi edecek bir sistem getirelim.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Sayın Yülek, bitiriyorsunuz...
Buyurun.
İ. ERTAN YÜLEK (Devamla) – Bakın, ben bu işin uzmanıyım. Ben, yıllarca
evvel Teşvik Uygulama Genel Müdürlüğü yaptım. Ondan sonra, Planlamada olduğum
süre içinde de, yine, teşvikle indirekt olarak alakadar oldum; yatırımcı olarak
bulundum, fizibilite yapan bir kimse olarak bulundum ve bu mesleği de, hem
Türkiye'de hem dünyada bildiğimi iddia ediyorum. Tabiî, gelişmişlik farkları
sadece Türkiye'de değil, İngiltere'ye gidiniz, İngiltere dediğimiz,
İngiltere'nin bizzat kendisi England ile mesela Galler Bölgesinde veya
Scotland'da çok büyük gelişmişlik farkları vardır; bunları ortadan kaldıracak
teşvik araçlarını bunlar getirmişlerdir. İtalya'da bir Mezzogiorno Kanunu
vardır; Güney İtalya'yı kalkındırmak için böyle bir kanun getirilmiştir; ama,
bütün bunlar, dikkat edilirse, buradaki gibi, böyle pansuman tedbirler
değildir, ciddî tedbirlerdir.
Şimdi, burada, olağanüstü hal bölgesi ve ona girecek olan illerle ilgili
bir kıstas getirildi, bu kıstas zannediyorum eskisinden daha iyi; ama, mesela,
bir Erzincan'ı dışarıda bırakmış olmak, Erzincan'ın zahiren gelişmişliğini
gösteriyor. Hani, istatistikte bir kaide vardır, bilir misiniz, insanların en
çok boğulduğu su, en sığ sularmış. Niye; ortalama derinliğini aldığınız zaman,
hakikaten, ortalamada sığ olarak görünüyor; ama, yer yer öyle derin yerler
vardır ki, oraya düşen insanlar boğuluyor. Şimdi, Erzincan'ın etrafında, her
yerinde bu teşviki uyguluyorsunuz; ama, Erzincan'da, düşünebiliyor musunuz, bir
Kemaliye'yi; bundan istifade edemiyor. Erzincan'ın merkezinde, birtakım
memurlar vesaire sebebiyle, ortalama gelir seviyesi artmış; ama, ilçelerinde
bir şey yok.
Arkadaşlar, onun için, bu meselenin aceleye getirilmeden, daha geniş
kapsamlı olarak getirilmesinde fayda var diyor ve hepinize saygılar sunuyorum.
(RP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Sayın Yülek, teşekkür ediyorum.
Doğru Yol Partisi Grubu adına, Sayın Ağar; buyurun. (DYP sıralarından
alkışlar)
DYP GRUBU ADINA MEHMET AĞAR (Elazığ) – Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; daha önce, tasarının, Plan ve Bütçe Komisyonuna geri
çekilmeden evvel, konuyla ilgili fikirlerimizi aksettirmiştik ve o görüşler
çerçevesinde yeni bir düzenleme yapılacağı umudu içerisinde tasarının yeni
baştan geleceğini beklemeye başladık. Düşünce itibariyle uygun ve Meclisin
tümünde bir mutabakatın var olduğu bir hazırlıktı.
Gerçekten, uzun yıllar süren terörle mücadeleden sonra, bölgede terörle
mücadelenin kalıcı olabilmesi açısından sağlanan kazanımların, elbette ki, bu
yapının ekonomik ve sosyal tedbirlerle bütünleştirilmesi gereği vardı. Gerçi,
meselede, terörle mücadelede, mücadele etmemenin bir maliyetinin veya
sorumluluğun olmadığını, yaşanan olaylar hepimize göstermiş; ancak, mücadele
etmenin bir maliyetinin olduğu görülmüştü. İnşallah, bu alınan ekonomik ve
sosyal tedbirlerle, ileride bunun da bir maliyeti olmaz diye düşünürüz; ancak,
getirilen kanun tasarısının, 4 üncü maddesi açısından söyleyecek fazla bir şey
yok, bütünlüğü açısından çok fazla bir şey getirmemekle birlikte, gerekli
olduğu görülmekte. Yalnız, bu illerin tespiti açısından -ilk konuşmamda
söylediğim gibi- popülist yaklaşımlardan mümkün olduğu kadar uzak kalmaya
gayret etmişizdir her meselede ve bölgede yaptığımız kamu görevleri nedeniyle.
Gerekse Doğu Anadolu Bölgesinin dışarıda bırakılan Ağrı, Erzurum, Bayburt,
Gümüşhane, Ardahan, Kars, Iğdır gibi illerimizin, yeni tasarıda, Bakanlar
Kuruluna yetki verilmek suretiyle dahil edilmesini memnuniyetle karşılamamak mümkün
değil; ancak, olayda, sadece, birtakım ekonomik göstergeleri ölçü almak
suretiyle bu illeri belirlemenin de çok mantıklı olmadığını üzülerek ifade
etmek mecburiyetindeyim.
Gerek Sayın Bakanla şifahî görüşmelerimizde gerekse Meclis kürsüsünden
söylediğimiz gibi, olayda, başka tür kriterlerin, başka tür parametrelerin de
göz önüne alınması gerekirdi. Gerek bölgenin çoğrafî bütünlüğü açısından
gerekse terörle mücadelede, 1987 yılında, ilk ilan edilen olağanüstü hal
kapsamı içerisinde var olan illerden, sadece, Elazığ İline ayrıcalık tanınması
ve bu tedbirler kapsamı içerisine alınmamasının mantıkla izah edilecek hiçbir
tarafı yoktur. Doğu Anadolu Bölgemizin en eski yerleşim yörelerinden biri olan
-etrafındaki bütün komşu iller bu kanun tasarısı kapsamına alınmasına rağmen-
Elazığ İlinin alınmaması, üzülerek ifade etmek lazım ki, bizi, bir başka siyasî
analizi yapmak mecburiyetiyle karşı karşıya bırakmaktadır.
Yeniden ithal edilen illerimize
baktığımız vakit, bunlar, iktidar partilerimizin hepsinin, bazen, her ikisinin
birden mebuslarının olduğu illerdir. Elazığ İlinde iktidar partilerini ortaya
koyan iki büyük partinin mebuslarının olmadığını görüyoruz. Âdeta, üzülerek
ifade etmek istiyorum, bu tür bir yoruma girmek istemezdim; ancak, partilerin
mebuslarının olmaması, yeterli bir siyasî baskının Hükümet nezdinde olmadığı
sonucunu mu getiriyor diye düşümekten de kendimizi alıkoyamıyoruz. Böylesine
önemli bir meselede ve böylesine önemli bir bölgede, Hükümetin bu düşüncede
olmadığını duymak istiyoruz; ancak, hangi kriterler anlatılırsa anlatılsın,
bize anlatmak yetmiyor. O bölgede yaşayan insanlarımıza, bunun, hiçbir türlü
anlatılabilmesi mümkün değildir. 1987 yılında olağanüstü hal ilan edilmiş
illerden sadece Elazığ'ı bunun dışında bırakmanın, hiçbir insaf ve ölçüyle
bağdaşabilir hali yoktur. Bunun ötesinde de, komşu olan illerin tamamını
alıyorsunuz, onlara birtakım avantajlar sağlıyorsunuz ve âdeta "bu bölgeye
yeni yatırımcı gelmesin, bu ilde yeni yatırım olmasın, gelişme olmasın"
diyorsunuz. Ne zamana kadar; bize burada baskı yapabilecek bir siyasî
temsilcinin olabildiği güne kadar. Bu, doğru bir yaklaşım tarzı değildir; bu,
tam tersini doğurur. O ilde, hiçbir zaman temsilci kazanabilme durumunda
olabilmeniz de, bu bakış açısını -ki tahmin ve temenni etmiyorum- bulabilmeniz
de mümkün olmayacaktır.
Ben, yol yakın iken, elde imkânlar var iken, bu yanlıştan dönüleceğini
umuyorum. Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgelerinin tamamı göz önüne alındığında,
Erzincan'da -ki onu da söylemek istemiyorum, iktidarı teşkil eden iki büyük
partimizin orada da böyle bir temsil yetersizliği söz konusudır, orada da
temsilcileri yok- bu, âdeta böylesine bir izlenimi kendi kendine ortaya
çıkarmaktadır. Bu, hiçbirimizin sevimli karşılayabileceği bir sonuç değildir.
Elazığ itibariyle bunu bir kere daha söylemek zorundayım; yeni yatırımların
yapılması var iken, mevcut yatırımların bile devamında sıkıntılar çıkacaktır.
Bence, orada meseleleri, daha ziyade, kâğıt üzerindeki kriterlere bakmak
yerine, yerinde incelemek gerekirdi bu kazanılan zaman zarfında. Yerinde
inceleme yapıldığı vakit, sokaklarda işsiz gezen binlerce gencin var olduğu
görülecektir. Bütün bu sosyal ve ekonomik sıkıntılara rağmen, terörle
mücadelede ilk başta rahatlayan illerimizden biri olmak sıfatıyla, sürekli olarak
ülkede bu mücadelenin bayraktarlığını, öncülüğünü yapmış bir ilimiz olmasına
rağmen, böylesine yanlış bir kararla bu değerlendirmenin dışında bırakılması,
zannediyorum ki, herkesi aynı derecede üzmüş ve etkilemiş olması gerekir. Ve
ben ümit ediyorum ki, bundan sonraki aşamada, buna mutlaka ve mutlaka bir çözüm
bulunacaktır. Bu bölgedeki coğrafî bütünlüğü bozmadan, Elazığ'ı ve mutlaka
arkasından Erzincan'ı da bu meselenin içerisine dahil etmek gerekir.
Mevcut reel şartlar, günlük yaşanan hayatın şartları göz önünde iken,
sadece kâğıt üzerindeki birtakım istatistikî bilgileri veri almak suretiyle
meseleye çözüm getirildiğini zannetmek yanlışlığından dönmek gereği vardır;
aksi takdirde, vatandaşlarımızın nezdinde, bunun sadece ve sadece siyasî bir
cezalandırma olduğu görünümünden kurtulma imkânı hiçbir şekilde olamayacaktır.
Yüce Meclisi en içten saygılarımla selamlıyorum. (DYP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN – Sayın Ağar, teşekkür ediyorum.
Gruplar adına başka söz talebi var mı? Yok.
Kişisel söz talebinde bulunanlardan Sayın Polat, sırasını, Sayın Ömer
Özyılmaz'a devrettiler.
Kişisel görüşlerini ifade etmek üzere, Sayın Özyılmaz; buyurun efendim.
Süreniz 5 dakikadır.
ÖMER ÖZYILMAZ (Erzurum) – Sayın Başkan, değerli arkadaşlar; görüşülmekte
olan kanun tasarısının 4 üncü maddesiyle ilgili olarak şahsım adına söz almış
bulunuyorum; bu vesileyle, Sayın Başkanı ve değerli üyeleri saygıyla
selamlıyorum.
Daha önce de bu kanun tasarısını görüşmeye başlamıştık; çeşitli
sebeplerden dolayı, Komisyona geri çekildi; üzerinde günlerce çalışıldıktan
sonra, bugün, yeniden karşımıza geldi ve Yüce Mecliste, saatlerden beri, bu
konuyu görüşüyoruz.
Değerli arkadaşlar, kanun tasarısının bütününe baktığımızda ne
görüyoruz: Deminden beri, doğu ve güneydoğu bölgelerindeki illerden gelmiş olan
milletvekili arkadaşlarımız "aman, benim ilim de bu kanun tasarısının
kapsamı içerisine girsin" diye yoğun bir mücadele veriyorlar ve bendeniz
de bu mücadeleyi verenlerden birisiydim. Yalnız, kanun tasarısına bir panorama
halinde baktığımızda "ne getiriyor acaba; bu kanun tasarısıyla, bu
Hükümet, güneydoğuya ve doğuya ne veriyor" diye bir baktığımızda, aslında,
böyle "aman, benim ilim de bu kanun tasarısının kapsamına girsin"
diye mücadele etmeye değer mi değmez mi, bir bakalım.
Şimdi, bakınız, bir defa, bu kanun tasarısını, ülkemizin Ege Bölgesi,
Akdeniz Bölgesi, Marmara Bölgesi gibi bölgeleri hiç ilgilendirmiyor; onların
zaten bu kanun tasarısıyla ilgisi yok. Nereyle ilgili; olağanüstü hal bölgesi
ve kalkınmada öncelikli yöreler; diğer bir isimle doğu ve güneydoğu illeri,
daha doğru bir tabirle güneydoğu ve doğu illeri.
Değerli arkadaşlar, bu kanun tasarısı buralara ne getiriyor diye
baktığımızda, birincisi, sadece vergi teşvikleri uygulamak; ikincisi de,
yatırımlara bedelsiz kamu arsa ve arazisi temin etmek.
Şimdi, bakınız -konuyu biraz önce Sayın Bakanla da şifahî olarak
görüştüm- şu anda, buralardan, yaklaşık 8 trilyon lira vergi toplanıyormuş. Bu
vergileri devlet yine alacak. Ne getiriyor o zaman; bundan sonra birisi
oralarda yatırım yapmak isterse, o zaman bazı teşvikler gelecek; yani, oradaki
yatırımcıya bu kanun tasarısı artı hiçbir değer getirmiyor. Orada kendi imkânı
varsa eğer, o imkânlarıyla bir iş yapabilecekse eğer, ona bazı ufak tefek
şeyler getiriyor; bir. İkincisi de, işte "sana çok ucuz arsa
vereceğim" diyor. Zaten, bizim doğu ve güneydoğuda arsadan çok ne var;
yani, oralarda arsa zaten çok ucuz. Hükümetimiz, bunu vermekle, bu kanun
tasarısıyla bir şey vermiş olduğunu zannetmesin.
Değerli arkadaşlar, dolayısıyla, Türkiye bütünü içinde olaya
baktığımızda, aslında, bu kanun tasarısıyla, ortada, getirilen, getirilmek
istenilen -kusura bakmayın; yani, yaptığınız işi küçük görme manasında
söylemiyorum- hiçbir şeyin olmadığını görüyoruz. Yani, Hükümet, ülkede meydana
getirilmiş olan artı değerden herhangi bir şeyi bu güneydoğuya götürüyor mu;
hayır, götürmüyor; veriyor mu; hayır, vermiyor. Orada kendi yağıyla kavrulmaya
çalışan -ki, kavrulamayan- insanlara, hadi, ne işiniz varsa siz kendiniz görün
der gibi bir hava var bu kanun tasarısında. Dolayısıyla, neyi görüşüyoruz, ben
doğrusu anlayamadım. Ama, ülkenin, doğusu da, batısı da, hepsi bizimdir ve
hepsine aynı şekilde bağlıyız, hepsini aynı şekilde severiz. Fakat, bir de,
ülkemizin diğer bölgelerine, burada ismi geçen bölgelerin dışındaki bölgelere,
özellikle Ege Bölgesine, Akdeniz Bölgesine, özellikle Marmara'ya ve ülkenin
batı kısmına baktığımızda, ülkenin bütününün kazanmış olduğu nice artı
değerlerin...
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Sayın Özyılmaz, toparlar mısınız efendim.
ÖMER ÖZYILMAZ (Devamla) – Sayın Başkan, toparlıyorum, teşekkürler.
...fakir milletten toplanmış olan vergilerin, ta 50-60 yıldır, nasıl 3-5
rantiyeciye teşvik olarak, o rantiyecilere nasıl kredi olarak verildiğini ve
onların bugün artık semiz hale geldiklerini hepimiz görüyoruz. Dolayısıyla,
bugün de, bu Hükümetin, 1998 bütçesiyle çıkarmış olduğu 14 katrilyonluk
bütçenin yaklaşık 7-8 katrilyonunu 3-5 rantiyeciye faiz ve çeşitli yollarla
aktaracağını düşündükçe ne oluyor diye insan kendisine soramadan edemiyor.
Dolayısıyla, bugün yapılması gereken nedir? Bırakın bu basit şeyleri. Bu
pansuman tedbirleri bırakıp, aslında, olaya ciddî bir şekilde yönelmek lazım.
Bu cümleden olarak, şu kısa vakitte...
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
ÖMER ÖZYILMAZ (Devamla) – Sayın Başkan, toparlıyorum sözümü.
BAŞKAN – İşte, o kısa vakte birkaç şey sığmayabilir Sayın Özyılmaz.
Lütfen efendim, son cümlenizi ifade buyurun.
ÖMER ÖZYILMAZ (Devamla) – Hemen tamamlıyorum Sayın Başkanım.
BAŞKAN – Lütfen.
ÖMER ÖZYILMAZ (Devamla) – Bakınız, bir defa, insanlar orada yatırım
yapmaktan korkuyorlar. İki sebebi var: Birincisi, yüzde 150 faiz olan bir
ülkede yatırım yapmak zaten babayiğit işidir. İkincisi de, psikolojik olarak
yatırıma hiç müsait olmayan doğu ve güneydoğuda yatırım yapmaya bu insanlar
nasıl yönelecek? Bu psikolojik havayı kırmak için, devlet, oraya, önce kendisi
yatırımı götürmeli. Bakınız, 1970'li yıllarda, biz o zaman Hükümetteyken
-özellikle Erzurum için söylüyorum- 6-7 tane, o günkü tabirle milyarlık
tesisler, bugünkü tabirle trilyonluk tesisler yaptırmıştık. Ayrıca, faizlerin
düşmesiyle de, ülkede bir yatırım havası esmeye başlamıştı. Bunlar olmadan
doğuya ve güneydoğuya siz herhangi bir şey götüremeyeceksiniz. İyi niyetle
çalıştığınızdan, özellikle Sayın Maliye Bakanının bu hususta iyi niyetle
çalıştığından şüphem yok; ama, bu teşviklerin pek bir işe yaramayacağını
düşünüyorum.
Bu vesileyle, Yüce Meclisi ve Sayın Başkanımızı saygıyla selamlıyorum.
Teşekkür ederim. (RP ve DYP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Sayın Özyılmaz, teşekkür ediyorum.
Sayın Cevat Ayhan, ikinci sırada bulunan söz sırasını, beşinci sırada
bulunan Sayın Ahmet Cemil Tunç'a devrettiler.
Sayın Tunç, buyurun efendim. (RP sıralarından alkışlar)
AHMET CEMİL TUNÇ (Elazığ) – Sayın Başkan, değerli arkadaşlarım; aslında,
4 üncü madde üzerinde söyleyecek öyle fazla bir şey yok. Ancak, ben, yapılmış
bir haksızlığı bir kere daha takdirlerinize arz etmek istedim.
Şimdi, Elazığ, bildiğiniz gibi bir tarım kenti; ancak, Keban Barajının
yapılmasıyla, verimli arazilerinin bütünü -Altınova adını vermiş olduğumuz ova-
olduğu gibi suyun altında kaldı ve sahip olduğu bu verimli tarım arazisi de
Elazığ'ın elinden çıktı. Dolayısıyla, tarım imkânını yitiren Elazığ, sanayileşmek
gibi bir çabanın içerisine girdi ve kısmen de bunda muvaffak oldu.
Şimdi, Plan ve Bütçe Komisyonunda yapılmış olan tespite bakıyorum;
Elazığ'da fert başına düşen millî hâsıla 2 200 dolar; Gaziantep'e bakıyorum,
Gaziantep'ten çok daha iyi; Konya'ya bakıyorum, Konya'dan çok daha iyi;
Kayseri'ye bakıyorum Kayseri'den çok daha iyi ve bunu, ben, şahsen anlayamadım;
yani, Elazığ, Gaziantep'ten fert başına düşen millî hâsıla itibariyle nasıl
yukarda oluyor?! Herhalde, bir iki devlet teşekkülü -ferrokrom, şeker fabrikası
gibi- yani, devletin kendi içinde dönen birkısım meta, Elazığ halkının kazancı
gibi gösterilmiş ve ne yazık ki, bu yanıltıcı rakamlar, Elazığ'ı bu imkânların
dışında bırakmıştır; bu, çok büyük bir haksızlık. Biraz önce, çok değerli
arkadaşımızın da ifade ettiği gibi, özellikle Hükümetin, bu yanlışlığın
farkında olması ve bunu düzeltmesi gerekiyor. Aksi takdirde -önerge üzerinde
konuşurken de söyledim- yedi yıl olağanüstü halin içinde kalmış, yedi yıl
sıkıyönetim yaşamış, üç yıl mücavir alan olarak kalmış olan Elazığ'ın, bu
imkânın dışında kalmasını anlamak mümkün değil. Sağındaki vilayet bu
imkânlardan istifade ediyor, solundaki vilayet istifade ediyor, doğusu istifade
ediyor, batısı istifade ediyor; Elazığ istifade edemiyor. Korkarım ki, bu hal,
orada başlamış; ancak yarım kalmış yatırımların da bitmemesine sebep olacak;
çünkü, komşu ilde bu imkânlar var olduğu müddetçe, bir başkasının gelip de
Elazığ'a yatırım yapması mümkün değil. Aklın yolu birdir, dolayısıyla, bu, çok
büyük bir hatadır.
Bakıyorsunuz, bu imkânlardan istifade eden illerin sosyal yapıları ile
Elazığ'ın sosyal yapısı arasında hiçbir fark yok; ekonomik yapı arasında da bir
fark yok; coğrafî yapı arasında da bir fark yok; siyasal yapı belki biraz
farklı... Ee, neden Elazığ bundan istifade edemesin? İnsanın aklına bir şey
geliyor -arkadaşım da ifade etmeye çalıştı- Hükümeti temsil eden partilerin
Elazığ'dan temsilcileri yok; Demokrat Türkiye Partisinin yok, Demokratik Sol
Partinin yok, Anavatan Partisinin yok; olmadığı için, insan, acaba,
cezalandırılıyor mu gibi bir hisse kapılıyor insan. Ben, inanıyorum ki,
arkadaşlarımın hiçbiri böyle bir şeyi düşünmüyor; ama, Elazığ'dan yirmi-otuz
kişilik bir heyet gelmiş, biraz önce kulislerde görüştük, adamlar bunu ifade
ediyor. Ben de, bunu, burada söylemekten zevk almıyorum. Ancak, halka da,
artık, nasıl izah edebileceğimizi şahsen bilmiyorum; sanıyorum, sizin de izah
etme imkânınız yok; çünkü, nereden bakarsanız bakın, bütün olağanüstü hal
illerini bu kanun kapsamının içine almışsınız, sadece Elazığ'ı bunun dışına
çıkarmışsınız.
Bir işadamı, Elazığ'da bir silah fabrikası kurmak istiyor; kendisine
"Elazığ'da, terör tamamen kökünden kazınmadığı için, şimdilik, bu
fabrikayı burada yapmanın sakıncası var" deniliyor. Olağanüstü hal
kalkmış, Elazığ bunun dışına çıkarılmış... Yani, yatırım gidiyor; artık, kim
engelliyorsa bunu, bırakın teşviği, orada fabrika yapmak isteyen insan da
engelleniyor. Ne yapacak Elazığlı?! Yani, suçu, terörü bitirmek, terörü içinde
barındırmamak mıdır Elazığlının?! (RP sıralarından alkışlar)
Terörü bitirmiş, huzurlu bir kent olmuş, âdeta, doğudan göç etmek
mecburiyetinde kalan bütün insanlara da kucağını açmış. Bütün bu iyi
gelişmelere rağmen...
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Efendim, madem, bütün mağdurlara kucak açtınız, bize de düşer
ki, size süre verelim.
Buyurun.
AHMET CEMİL TUNÇ (Devamla) – Teşekkür ediyorum Sayın Başkan;
bitiriyorum.
Yani, huzurlu bir kent; terör kalmamış, çok büyük oranda göç almış,
bunları barındırmaya çalışıyor. Hükümet olarak da, siz, buraya kanun
getiriyorsunuz ve bu ili, sadece bu ili, olağanüstü hali yaşamış bu ili, bu
imkânların dışında bırakıyorsunuz.
TEVHİT KARAKAYA (Erzincan) – Erzincan'ı da say.
SAFFET ARIKAN BEDÜK (Ankara) – Malatya da var.
AHMET CEMİL TUNÇ (Devamla) – Erzincan da var; Malatya da var.
Bunun, hem vebali büyüktür hem de verilecek cevabı yoktur sanıyorum.
Düşüncelerimi bu şekilde arz ediyor, Yüce Kurulu saygıyla selamlıyorum.
(RP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Sayın Tunç, teşekkür ediyorum.
Madde üzerindeki görüşmeler tamamlanmıştır.
4 üncü maddemiz bir fıkradan ibarettir; 4 önergeyi geliş sırasına göre
okutuyorum:
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 392 sıra sayılı Olağanüstü Hal Bölgesinde ve
Kalkınmada Öncelikli Yörelerde İstihdam Yaratılması ve Yatırımların Teşvik
Edilmesi ile 193 Sayılı Gelir Vergisi Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında
Kanun Tasarısının 4 üncü maddesine "...olağanüstü hal bölgesi kapsamında
sayılan illerde..." ibaresinden sonra gelmek üzere "...ve Doğu ve
Güneydoğu Anadolu Bölgelerinde bulunan kalkınmada öncelikli yörelerde..."
ibaresinin eklenmesini arz ve teklif ederiz.
Mehmet
Sıddık Altay Ömer Özyılmaz Tevhit Karakaya
Ağrı Erzurum Erzincan
Ahmet
Çelik Abdulilah Fırat Celal Esin
Adıyaman Erzurum Ağrı
Aslan
Polat Fikret
Karabekmez
Ezurum Malatya
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 392 sıra sayılı Olağanüstü Hal Bölgesinde ve
Kalkınmada Öncelikli Yörelerde İstihdam Yaratılması ve Yatırımların Teşvik
Edilmesi ile 193 Sayılı Gelir Vergisi Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında
Kanun Tasarısının 4 üncü maddesine "...olağanüstü hal bölgesi kapsamında
sayılan illerde..." ibaresinden sonra gelmek üzere "...ve Doğu ve
Güneydoğu Anadolu'da bulunan ve kalkınmada öncelikli yörelerden Erzincan,
Erzurum, Ağrı, Ardahan, Adıyaman, Elazığ, Iğdır, Kars, Şanlıurfa
illerinde..." ibaresinin eklenmesini arz ve teklif ederiz.
Tevhit
Karakaya Lütfü Esengün Naci Terzi
Erzincan Erzurum Erzincan
M.Ziyattin
Tokar Ahmet Doğan Aslan Polat
Ağrı Adıyaman Erzurum
Abdulilah
Fırat Ömer
Özyılmaz
Erzurum Erzurum
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 392 sıra sayılı Olağanüstü Hal Bölgesinde ve
Kalkınmada Öncelikli Yörelerde İstihdam Yaratılması ve Yatırımların Teşvik
Edilmesi ile 193 Sayılı Gelir Vergisi Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında
Kanun Tasarısının 4 üncü maddesine "...olağanüstü hal bölgesi kapsamında
sayılan illerde..." ibaresinden sonra "...ve Doğu ve Güneydoğu Anadolu'da
bulunan ve kalkınmada öncelikli yörelerden Erzincan, Erzurum, Ağrı, Ardahan,
Adıyaman, Kilis, Elazığ, Iğdır, Kars, Şanlıurfa..." ibarelerinin
eklenmesini arz ve teklif ederiz.
Tevhit
Karakaya M. Kemal Ateş M. Sıddık Altay
Erzincan Kilis Ağrı
Naci
Terzi Ömer Özyılmaz Kahraman Emmioğlu
Erzincan Erzurum Gaziantep
Şinasi
Yavuz Ömer Hazer Murtaza Özkanlı
Erzurum Afyon Aksaray
Kâzım
Arslan Aslan Polat Abdulilah Fırat
Yozgat Erzurum Erzurum
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 392 sıra sayılı kanun tasarısının 4 üncü maddesine
"Olağanüstü Hal Bölgesi kapsamında sayılan illerde" ibaresinden sonra
gelmek üzere "...ve Şanlıurfa İlinde" ibaresinin eklenmesini arz ve
teklif ederim.
Zülfükar
İzol
Şanlıurfa
BAŞKAN – Şimdi, aykırılık derecesine göre işleme tabi tutacağım.
En aykırı önergeyi okutuyorum:
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 392 sıra sayılı Olağanüstü Hal Bölgesinde ve
Kalkınmada Öncelikli Yörelerde İstihdam Yaratılması ve Yatırımların Teşvik
Edilmesi ile 193 Sayılı Gelir Vergisi Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında
Kanun Tasarısının 4 üncü maddesine "...olağanüstü hal bölgesi kapsamında
sayılan illerde..." ibaresinden sonra gelmek üzere "...ve Doğu ve
Güneydoğu Anadolu Bölgelerinde bulunan ve kalkınmada öncelikli
yörelerde..." ibarelerinin eklenmesini arz ve teklif ederiz.
M.Sıddık
Altay
(Ağrı)
ve
arkadaşları
BAŞKAN – Sayın Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ HÜSEYİN YAYLA (Hatay) – Katılmıyoruz
efendim.
BAŞKAN – Sayın Hükümet?..
MALİYE BAKANI ZEKERİYA TEMİZEL (İstanbul) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN – Önergeye Sayın Komisyon ve Sayın Hükümet katılmadılar.
Önerge sahibi Sayın Altay?..
Sayın Özyılmaz?..
Gerekçeyi mi okuyalım efendim ? ( RP sıralarından "evet"
sesleri)
Gerekçeyi okutuyorum :
Gerekçe:
Tasarıyla OHAL bölgesi illerinde yatırım ve istihdamı teşvik amacıyla
birtakım teşvik, destek İmkânları sağlanırken, aynı bölgelerde bulunan, aynı
sıkıntılar yaşayan, ekonomik ve sosyal açıdan geri kalmışlığı sosyoekonomik
göstergelerle tescil edilen diğer illerimiz kapsam dışında bırakılmıştır. Bu
illerimiz, diğer kalkınmada öncelikli yörelerden farklı mütalaa edilmelidir.
Çünkü, kalkınmada öncelikli yöre kapsamında 50 ilimiz yer almaktadır ve bu illerimizin
birçoğu doğu ve güneydoğudaki aynı kapsamda yer alan illerden çok daha iyi
durumdadır. Doğu ve güneydoğudaki kalkınmada öncelikli yöre kapsamında bulunan
illerin aynı coğrafya, iklim, sosyal ve kültürel konumda bulundukları, OHAL
bölgesi illeriyle birlikte değerlendirilmesi daha doğru olacaktır.
BAŞKAN – Önergeye Sayın Komisyon ve Sayın Hükümet katılmadı.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum : Kabul edenler... Kabul etmeyenler...
Önerge kabul edilmemiştir.
İkinci önergeyi okutuyorum :
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 392 Sıra Sayılı Olağanüstü Hal Bölgesinde ve
Kalkınmada Öncelikli Yörelerde İstihdam Yaratılması ve Yatırımların Teşvik Edilmesiyle, 193
Sayılı Gelir Vergisi Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Tasarısının
4 üncü maddesine "...olağanüstü hal bölgesi kapsamında sayılan
illerde..." ibaresinden sonra "...ve Doğu ve Güneydoğu Anadoluda
bulunan ve kalkınmada öncelikli yörelerden Erzincan, Erzurum, Ağrı, Ardahan,
Adıyaman, Kilis, Elazığ, Iğdır, Kars, Şanlıurfa illerinde... "
ibarelerinin eklenmesini arz ve teklif ederiz.
Tevhit
Karakaya
(Erzincan)
ve
arkadaşları
BAŞKAN – Sayın Komisyon?..
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ HÜSEYİN YAYLA (Hatay) – Katılmıyoruz
efendim.
BAŞKAN – Sayın Hükümet?..
MALİYE BAKANI ZEKERİYA TEMİZEL (İstanbul) – Katılmıyoruz efendim.
BAŞKAN – Katılmıyorsunuz.
Sayın Karakaya?..
TEVHİT KARAKAYA (Erzincan) – Gerekçe okunsun Sayın Başkan.
BAŞKAN – Peki, buyurun efendim.
Gerekçe:
Tasarıyla, OHAL bölgesi illerimizde yatırım ve istihdamı teşvik etmek
amacıyla birtakım imkânlar sağlanırken, aynı bölgelerde bulunan ve aynı
sorunları yaşayan Doğu ve Güneydoğu Anadolu'da bulunan kalkınmada öncelikli
yörelerden Erzincan, Erzurum, Ağrı, Ardahan, Adıyaman, Elazığ, Iğdır, Kars,
Şanlıurfa, Kilis İllerimiz kapsam dışında bırakılmıştır. OHAL illeriyle aynı
sıkıntıları birlikte yaşayan ve bu illerimizde işsizlik, göç bugün hat
safhadadır. İstihdam ve yatırım açısından teşvik ve desteğe acilen ihtiyaç
vardır. Bu illerimiz, yalnızca kalkınmada öncelikli yöreler kapsamında ele
alınmalıdır; çünkü, bu illerimizden pek çoğu kalkınmada öncelikli yöreler
içerisinde yer alan bazı il, hatta ilçelerden, ekonomik ve sosyal açıdan çok
daha geri durumdadır. Bu nedenle, Doğu ve Güneydoğu Anadolu'da bulunan ve
kalkınmada öncelikli yörelerden olan bu illerimizin aynı ekonomik, sosyal ve
kültürel konumda bulundukları OHAL bölgesi illeriyle birlikte değerlendirilmesi
daha doğru olacaktır.
BAŞKAN – Sayın Komisyon ve Sayın Hükümet önergeye katılmadı.
Önergenin gerekçesi arz ve takdim olundu.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler...
Önerge kabul edilmemiştir.
Bir başka önerge vardır; okutuyorum:
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 392 sıra sayılı Olağanüstü Hal Bölgesinde ve
Kalkınmada Öncelikli Yörelerde İstihdam Yaratılması ve Yatırımların Teşvik
Edilmesi ile 193 Sayılı Gelir Vergisi Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında
Kanun Tasarısının 4 üncü maddesine "...Olağanüstü Hal Bölgesi kapsamında
sayılan illerde..." ibaresinden sonra gelmek üzere "...ve Doğu ve
Güneydoğu Anadolu'da bulunan ve kalkınmada öncelikli yörelerden Erzincan,
Erzurum, Ağrı, Ardahan, Adıyaman, Elazığ, Iğdır, Kars, Şanlıurfa
illerinde..." ibaresinin eklenmesini arz ve teklif ederiz.
Tevhit
Karakaya
(Erzincan)
ve
arkadaşları
BAŞKAN – Sayın Komisyon ne buyurur efendim?..
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ HÜSEYİN YAYLA (Hatay) – Katılmıyoruz
efendim.
BAŞKAN – Sayın Hükümet?..
MALİYE BAKANI ZEKERİYA TEMİZEL (İstanbul) – Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN – Komisyon ve Hükümet katılmadı; önerge sahibi Sayın Esengün,
buyurun efendim. (RP sıralarından alkışlar)
LÜTFÜ ESENGÜN (Erzurum) – Sayın Başkan, muhterem milletvekilleri;
önergemi izah sadedinde söz almış bulunuyorum; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Önergemizle "Çalışanlardan Kesilen Vergilerin Ertelenmesi"
başlığını taşıyan 4 üncü madde kapsamında, Erzincan, Erzurum, Ağrı, Ardahan,
Adıyaman, Elazığ, Iğdır, Kars ve Şanlıurfa İllerinin zikredilmesini talep
ediyoruz. Belki, önergemizin, pratikte bir faydası olmayacak veya kabulü mümkün
olmayacak; çünkü, kanun tasarısının kapsamıyla ilgili 2 nci madde, biraz önce
görüşüldü, önergelerimiz reddedildi. Bu konudaki bütün endişelerimizin dile
getirilmesine rağmen, Hükümet ve iktidar partileri, bu illerin, kanun kapsamına
alınmasına ve açık açık isimlerinin zikredilmesine sıcak bakmadı, müspet oy
vermedi. Şimdi, biz, bir bakıma, aynı talebi tekrar ediyoruz ve işin enteresan
tarafı, 2 nci maddeyle, fert başına gayri safî yurtiçi hâsıla miktarları 1 500
Amerika Birleşik Devletleri Doları veya daha az ve Devlet Planlama Teşkilatı
Müsteşarlığınca belirlenen sosyoekonomik gelişmişlik düzeyi – 0,5 ve daha düşük
bulunan iller bu kanun kapsamında olabilecek, yararlanabilecek, buna da
Bakanlar Kurulu karar verebilecek.
Öncelikle, şu üzüntümü dile getireyim: Maalesef, millî kanunlarımızda,
Millet Meclisinde yapılan kanunlarda kendi millî paramız değil, yabancı bir
devletin parası ölçü olarak kabul ediliyor. Maalesef, Türkiye'nin ekonomisi,
Türkiye'nin parası, Türk parası, kendi kanunlarımızda dahi bir değer ölçüsü
olarak alınamaz duruma getirildi. Şimdi, Amerikan Dolarını ölçü olarak
alıyoruz.
REFİK ARAS (İstanbul) – Yeni oldu, yeni!.. Hemen bu ay oldu!..
LÜTFÜ ESENGÜN (Devamla) – Gayri safî yurtiçi hâsıla miktarı 1 500 Amerikan Doları veya daha az olan iller bu
kanundan faydalanabilecekler.
Yapılan hesaplara göre, Erzurum bu yasa kapsamında olabilecek; ama, biz,
istiyoruz ki, gönül istiyor ki, kapsama alınacak bütün iller kanun tasarısında
sarahaten yazılsın. Elazığ ve Erzincan İlleri bu kanun kapsamında değil; bu,
fevkalade büyük bir haksızlık. Bunu da, komşu iki ilimiz için dile getirmek
mecburiyetindeyim.
Bu kanunun yürürlüğe girmesiyle beraber, maalesef, her şey güllük
gülistanlık olmayacak, yatırımlar öyle birdenbire artmayacak, işsizliğin önüne
geçilmeyecek. Bu kanunun kısa vadede sonuç vermesi, maalesef, yine mümkün
değil; uzun yıllar alacak ve bu kanun başlıbaşına yeterli de değil.
Erzurum'da, eksi 30 derecede, siftah etmeyen esnaftan vergi almamak
lazım. Sayın Bakanımız, yazın güzel günlerinde, sıcak havada Erzurum'u teşrif
etmişti. Bir de, âcizane tavsiye ediyorum, buyursun gelsin, zemheri dediğimiz
şu günlerde, eksi 30 derecede, dükkânında vergi levhası olan kundura
tamircisinin halini görsün. İnsan, gerçekten, o küçük esnafın dükkânına girip
de, ödediği 10, 20, 30 milyon liralık vergi levhasını görünce, utanacak hale
geliyor. Ben, şahsen, o insanların yüzüne bakamıyorum. Sobasında iki kâğıt,
akşama kadar, bir kundura tamirciliğiyle, çoluk çocuğuna rızk götürmeye çalışan
insan, bir taraftan da devlete vergi ödüyor. Erzurum'da, Kars'ta, Ağrı'da, eksi
30 derecede yaşayan insanlardan, değil vergi almak, onlara, o vatan bekçiliğini
yaptıkları için, ilave, hem de fevkalade, böyle kâğıt üzerindeki yatırım
teşviği gibi değil, Osmanlının yaptığı gibi ilave teşvikler, ilave ödemeler,
ilave iyilikler tanımak lazım. (RP sıralarından alkışlar)
MUSTAFA GÜVEN KARAHAN (Balıkesir) – Niye vermediniz o zaman?!
LÜTFÜ ESENGÜN (Devamla) – Bakın, şimdi zemheri... Bunun peşinden
kocakarı soğuğu gelecek, aprilin 5'i gelecek, camışkıran soğuğu gelecek,
gelecek, gelecek, gelecek ve taa, 20 Haziran gelip, gündönümü olacak ki, o
bölgede, hiç olmazsa, soğuğun, iklimin zor şartları sona ersin de, millet, bir
rahat nefes alsın... Ne yakacak dayanıyor, ne odun dayanıyor, ne kömür
dayanıyor; oradaki insanımız kaderiyle başbaşa...
MEHMET ALİ BİLİCİ (Adana) – İktidardayken niye yapmadınız?!.
ALİ ER (İçel) – Oralara geçen sene kar yağmadı mı?!.
LÜTFÜ ESENGÜN (Devamla) – Gelin, elele verelim, böyle teşviklerle değil,
gerçekten, orada, işsizliği önleyecek; ama, devlet tarafından...
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Tamamlayın Sayın Esengün.
LÜTFÜ ESENGÜN (Devamla) – Sayın milletvekilleri, benim bu söylediklerim,
aslında, hepiniz tarafından bilinen konular. Sayın Bakanımızı, Hükümeti, bu
konuda çok daha ciddî tedbirler, teşvikler almaya davet ediyorum.
Bakınız, Erzurumspor, yükselme grubunda birinci lige çıkmanın
mücadelesini veriyor. Erzurumspora da yine, çeşitli kaynaklardan kaynak
aktarılması lazım; diğer rakipleriyle eşit şartlarda değil.
Ben, başta Erzurumspora ve yükselme grubundaki diğer takımlara da
başarılar diliyor, hepinizi saygıyla selamlıyorum ve hepinizden, önergemizin
kabulü yönünde oy rica ediyorum.
Sağ olun. (RP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Sayın Esengün, teşekkür ediyorum efendim.
Efendim, önergeye Sayın Komisyon ve Sayın Hükümet katılmadılar; önerge
sahibi, görüşlerini, gerekçesini ifade etti.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler...
Önerge kabul edilmemiştir.
Son önergeyi işleme koyuyorum; buyurun:
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 392 sıra sayılı kanun tasarısının 4 üncü maddesine
"Olağanüstü Hal Bölgesi kapsamında sayılan illerde" ibaresinden sonra
gelmek üzere "...ve Şanlıurfa ilinde" ibaresinin eklenmesini arz ve
teklif ederim.
Zülfükar
İzol
Şanlıurfa
BAŞKAN – Efendim, Sayın Komisyon ne buyuruyor?..
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ HÜSEYİN YAYLA (Hatay) – Katılmıyoruz
efendim.
BAŞKAN – Sayın Hükümet?..
MALİYE BAKANI ZEKERİYA TEMİZEL (İstanbul) – Katılmıyoruz efendim.
BAŞKAN – Sayın Komisyon ve Sayın Hükümet katılmadı.
Sayın İzol, gerekçeyi mi okutalım?..
ZÜLFÜKAR İZOL (Şanlıurfa) – Gerekçe okunsun.
BAŞKAN – Peki, buyurun efendim:
Gerekçe:
Türkiye Cumhuriyetinin en büyük eseri olan GAP'ın Şanlıurfa'da
yaratacağı istihdam, tarım, enerji, sanayi ve diğer sektörlerdeki yatırımların
teşvik edilmesi ve yatırımların karşılığının kısa sürede amorti edilmesinin yanında
süratle kalkınarak halkın refah ve mutluluğunun yükseltilmesi, bu suretle de,
kalkınmada öncelikli illerde uygulanan teşviklere ilave olarak, özellikle,
tarım ve turizm alanında yeni özendirici teşviklerin de uygulamaya konulması,
Şanlıurfa halkı için son derece gerekli ve önemlidir.
Bu sebeple, Şanlıurfa İlinin kalkınmada öncelikli yöreler kapsamına alınması.
BAŞKAN – Önergeye Komisyon ve Hükümet katılmadı.
Gerekçe okundu.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge
kabul edilmemiştir.
III.– YOKLAMA
BAŞKAN – Şimdi, maddenin oylamasına geçeceğim; ancak, oylamadan önce
yazılı bir yoklama talebi vardır, okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Toplantı yetersayısı yoktur; 4 üncü maddenin oylanmasından önce yoklama
yapılmasını arz ve talep ederiz.
BAŞKAN – Sayın Polat?.. Burada.
Sayın Yıldız?.. Burada.
Sayın Belhan?.. Burada.
Sayın Sungur?.. Burada.
Sayın Hazer?.. Burada.
Sayın Arslan?.. Burada.
Sayın Korkmaz?.. Burada.
Sayın Abdullah Örnek?.. Burada.
Sayın Tevhit Karakaya?.. Burada.
Sayın Cengil?.. Burada.
Sayın Yarbay?.. Burada.
Sayın Fırat?.. Burada.
Sayın Barım?.. Burada.
Sayın Erdem?.. Burada.
Sayın Yünlüoğlu?.. Burada.
Sayın Görür?.. Burada.
Sayın Ünal?.. Burada.
Sayın Ulucak?.. Burada.
Sayın Canbay?.. Burada.
Sayın Karavar?.. Burada.
Sayın Özgün?.. Burada.
Sayın Tunç?.. Yok.
Sayın Abdullah Özbey?.. Burada.
Sayın Abdullah Gencer?.. Burada.
24 sayın arkadaşımızın talebi var, usule uygun bir taleptir; yoklama
yapacağım.
Yoklamaya başlıyoruz.
(Yoklama yapıldı)
BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, toplantı yetersayımız
vardır; çalışmalarımıza devam ediyoruz.
VII. – KANUN
TASARI VE TEKLİFLERİYLE KOMİSYONLARDAN
GELEN DİĞER
İŞLER (Devam)
2. – Olağanüstü Hal Bölgesinde ve
Kalkınmada Öncelikli Yörelerde İstihdam Yaratılması ve Yatırımların Teşvik
Edilmesi ve 193 Sayılı Gelir Vergisi Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında
Kanun Tasarısı ve Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (1/660) (S. Sayısı : 392 ve
392’ye 1 inci Ek) (Devam)
BAŞKAN – Tasarı üzerindeki müzakerelere kaldığımız yerden devam
ediyoruz.
Komisyon ve Hükümet yerlerini almışlardır.
4 üncü maddeyi, müzakere edildiği şekliyle oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler... Kabul etmeyenler.. Madde, müzakere edildiği şekliyle kabul
edilmiştir.
5 inci maddeyi okutuyorum:
İşlemlerde Vergi, Resim, Harç İstisnası
MADDE 5. – Bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten 31.12.2002 tarihine
kadar uygulanmak üzere; Olağanüstü Hal Bölgesi kapsamında sayılan illerde
yapılacak teşvik belgeli yatırımlarla ilgili aşağıda belirtilen işlemler;
veraset ve intikal vergisi, damga vergisi, banka ve sigorta muameleleri
vergisi, emlak vergisi ve harçlar ile 2464 sayılı Belediye Gelirleri Kanununa
göre alınan vergi, resim ve harçlardan müstesnadır:
1. Arazi veya arsa tedariki ile ilgili olarak ivazlı veya ivazsız devir,
temlik, kamulaştırma, satış vaadi sözleşmesi, intifa ve iştira hakkı, alım,
satım, kira, geri alma, geri verme, ifraz, tevhid, tescil, cins değişikliği,
rehin ve ipotek tesis ve terkini, ıslah ve değişiklik işlemleri ile bu işlemler
dolayısıyla düzenlenen kâğıtlar,
2. Kredi verilmesi ile ilgili işlemler, bu konuda düzenlenen kâğıtlar ve
kredi işlemleri nedeniyle her ne nam ile olursa olsun nakden veya hesaben
alınan paralar,
Yatırımların bu maddede belirtilen süre içinde tamamlanmaması ve
öngörülen amaç dışında kullanılması halinde, daha önce alınmayan vergi, resim
ve harçlar, 213 sayılı Vergi Usul Kanunu hükümlerine göre gecikme faizi ve ağır
kusur cezası ile birlikte tahsil edilir.
Bu madde kapsamına giren işlemler hakkında 24.2.1984 tarihli ve 2982
sayılı Kanun hükümleri uygulanmaz.
Yatırım projesinin tamamının fizikî olarak hangi hallerde gerçekleşmiş
sayılacağının ölçü ve esasları ile bu maddenin uygulanmasına ilişkin usul ve
esaslar Maliye Bakanlığı ve Hazine Müsteşarlığının bağlı olduğu Devlet
Bakanlığınca birlikte belirlenir.
BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, madde üzerinde gruplar adına söz talebi
var mı?..
ORHAN VELİ YILDIRIM (Tunceli) – Var efendim...
BAŞKAN – Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına, Sayın Yıldırım'ın söz
talebi var.
Gruplar adına başka söz talebi var mı?..
ABDULLAH AYKON DOĞAN (Isparta) – Var efendim.
BAŞKAN – Sayın Doğan, zatıâliniz mi efendim?
ABDULLAH AYKON DOĞAN (Isparta) – Evet...
Gruplar adına başka söz talebi var mı; tabiî, süremizin ömrü kâfi
gelirse!..
Buyurun Sayın Yıldırım.
CHP GRUBU ADINA ORHAN VELİ YILDIRIM (Tunceli) – Sayın Başkan, sayın
milletvekilleri; tasarının 5 inci maddesi üzerinde kısa bir görüş arz edeceğim.
Bu vesileyle, Genel Kurula saygılar sunuyorum.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; tasarının 5 inci maddesinde 2464
sayılı Belediye Gelirleri Kanununa göre alınan vergi, resim ve harçlara da
istisna getirilmiştir.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; o bölgede hizmet sunan
belediyeler, zaten zor şartlar altında hizmet arz etmektedirler. Öyle
belediyelerimiz var ki, personelinin maaşını dahi ödememektedirler. Nitekim,
bunlardan Hakkâri Belediye Başkanımız, televizyon kanallarında, merkezî
hükümetin malî bakımdan desteği olmadığı takdirde, belediyenin kapısına kilit
vuracağını ilan etmişti.
Şimdi, bu Hükümet, bu belediyelere maddî açıdan gelir kaynağı sağlayacak
yasal düzenlemeler mi getirdi ki, belediyelerin zaten kıt olan gelir
kaynaklarına bu yönde de bir istisna getirmektedir... Kanaatimizce, bu, o
bölgede hizmet veren belediyeler açısından son derece sıkıntı yaratacaktır. Bu
konuda bir endişemiz vardır. Şayet, Hükümet, gelir kaynakları bakımından
belediyelere gerçekten olanak yaratacak yasal düzenlemeler getirseydi, biz buna
katılacaktık. Zaten, o bölgelerde, bu maddeden dolayı, yatırım yapacak işadamı
sayısı az da olsa, yine, belediye gelirlerinde bir azalma söz konusudur.
Bu konudaki sakıncayı dile getirdik. Maddeye yine de olumlu oy
vereceğiz. Bu vesileyle, Yüce Genel Kurulu saygıyla selamlıyoruz. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Sayın Yıldırım, teşekkür ediyorum efendim.
Doğru Yol Partisi Grubu adına, Sayın Doğan; buyurun.
DYP GRUBU ADINA ABDULLAH AYKON DOĞAN (Isparta) – Sayın Başkan, değerli
arkadaşlarım; bir hususu özetlemek istiyorum. Aslında, bu yasa tasarısıyla
getirilen teşvik, yeni bir husus değildir. 1984 yılının şubat ayında
Parlamentomuzun kabul ettiği 2982 sayılı Yasayla, esas itibariyle, bu
teşvikler, yatırımın yüzde 50'si tamamlanmak kaydıyla 1997 yılı sonuna kadar
mevcuttu.
Şimdi, burada, Hükümete şunu sormak istiyorum: 2982 sayılı Yasa 1997
yılının sonunda yürürlükten kalktı, süresi bitti. Yasada diyor ki, yatırımların
yüzde 50'si tamamlanmadığı takdirde, Maliye Bakanlığı, başında tanıdığı bütün
teşvikleri cezalı olarak alacaktır. Halbuki, Hükümet, burada şunu yapmalıydı:
Bu bölgelerdeki -2982 sayılı Yasa daha geniş bir bölgeyi kapsıyordu- bu teşvik
sistemine devam etmeliydi ve bu konuda da, Plan ve Bütçe Komisyonunda,
Hükümetin tasarısı olmamakla beraber, Sayın Karayalçın tarafından verilmiş bir
kanun teklifi de vardı. Şimdi, sanki burada Hükümet, kamuoyuna buradan
sesleniyor, ben size bu konuda yeni bir teşvik getiriyorum... Hayır. Hükümet,
bu yasa tasarısıyla, mevcut teşviki, 1997 yılı sonuna kadar devam eden teşviki
daraltıyor. İki şekilde daraltıyor. Birincisi; 2982 sayılı Yasanın kapsamı daha
geniştir.
MALİYE BAKANI ZEKERİYA TEMİZEL (İstanbul) – Neresi genişti?!
ABDULLAH AYKON DOĞAN (Devamla) – Daha geniştir kapsamı; çünkü,
kalkınmada öncelikli yörelerdeki yatırımları kapsar. Burada ise -bakın 5 inci
maddeye- olağanüstü hal bölgesindeki 11 ili kapsıyor; bu, bir. İkincisi, 2982
sayılı Yasada diyor ki, yatırım yüzde 50'si fiziken tamamlandığı takdirde, ben
bu teşvikleri uygularım. Bu yasa tasarısında ne diyor -bakıyorum,
okuyorum- yatırım beş yıl içinde
tamamlandığı takdirde ben bu teşvikleri uygularım. Nedir bu teşvikler:
Birincisi, işte, arazi temininde Emlak Vergisini, diğer belediyelerin aldığı
vergileri almamak; ikincisi, banka faizlerini almamak, damga resmi gibi
harçları almamak.
Yani, burada, 1984 yılında getirilip yasayla, 1997 yılı sonuna kadar
uygulanan yasayla bunu mukayese etmek mecburiyetindeyim; çünkü, burada bir geri
gidiş var. Burada şunu teklif ediyorum Hükümete...
AGÂH OKTAY GÜNER (Ankara) – Neler
geri gitmiş?
ABDULLAH AYKON DOĞAN (Devamla) – Şunun için: 1997 yılı sonuna kadar
uygulanan yasada, süre içinde yatırımın yüzde 50'si tamamlanırsa bu
teşviklerden yararlanır ve geriye doğru bir işlem yapılmaz deniliyor. Getirilen
yasa tasarısında ise, yatırımın yüzde 100'ünün tamamlanması şartını koşuyor ve
beş yıl içinde.
MALİYE BAKANI ZEKERİYA TEMİZEL (İstanbul) – Bir an önce bitsin, fena mı?
Bitsin diye yapıyoruz.
ABDULLAH AYKON DOĞAN (Devamla) – Değerli arkadaşlarım, şu hususu
belirtmek istiyorum: Burada, teşvik sisteminde, iki noktada geriye giden bir
tasarıyı, bu Parlamentonun, kamuoyuna "işte, efendim, biz teşvik
getiriyoruz; bununla, doğuda şunlar olacak, bunlar olacak" şeklindeki
takdimine katılmak mümkün değildir.
Ben, bunları, burada, şunun için açıklıyorum: 1984 yılında getirilen
tasarı, o zamanki ANAP Hükümetinin tasarısıdır. Yani, Anavatan Partisine şunu
sormak istiyorum: Sizi, 1984 yılındaki noktanızdan, hangi güç, hangi saik bu
noktaya getirmiştir?
REFİK ARAS (İstanbul) – Yok öyle şey...
ABDULLAH AYKON DOĞAN (Devamla) – Önemli olan budur.
Değerli arkadaşlarım, bir de şu vardır: Teşvik, daha şekillendirilmeli,
daha zenginleştirilmelidir. 1984 yılında yaptığınız teşvikler bu illeri nereye
getirmiştir ki, siz, bugün, bu teşvikleri belli noktalarda geri plana
çekiyorsunuz?
Değerli arkadaşlarım, tabiî, bu yasa tasarısının temelinde
katılmadığımız iki ilkesi vardır. 1970'li yıllarda teşvikler ilçe bazında
uygulanmıştır. Türkiye'nin idarî temel esası ilçedir. İl bazına oturtulmuş bir
teşvikle, çok önemli olan bu sorunu çözemezsiniz. 5 inci maddeyi dikkatle
okuyunuz. Daha ileri düzeydeki bu nevideki teşvikler bu illerde bir şey
yapmadı. Niçin yapmadı; aynı teşvikler, teşvik almak kaydıyla, gelişmiş
yörelerde de vardır; yani, bunun bir diskriminasyon özelliği de yoktur. Ben,
gelişmekte olan bu 11 ilde bu teşvikleri sağlıyorum... Ben, pekala, gelişmiş
bir yörede teşvik belgesi verdiğim zaman da bunları sağlıyorum. Yani, bunun bir
ayrıcalığı nerededir; ayrıcalığı da yoktur; ama, gelinmiştir, burada, mevcut
sistemi yüzde 50 daha geriye doğru çeken bir 5 inci madde getirilmiştir. Bunu,
bir önergeyle düzeltme imkânımız vardır; "yatırımın yüzde 50'sini
tamamlamak kaydıyla" denilebilir. Niçin bunu söylemek istiyorum; çünkü,
Maliye Bakanlığı, şimdi, eski sistemle yeni sistem arasında yatırımcıları takip
etmek mecburiyetindedir. Eğer, yüzde 50 şartını getirirseniz, daha önceki
yatırımlar da bundan... Hatta, bir de geçici hüküm uygulamak lazımdır. Buradaki
beş yıllık süreyi, 1996'da başlamış olan yatırıma da uygulamak lazımdır; çünkü,
burada, siz, yeniden bir beş yıllık süre veriyorsunuz. Daha önceki yatırımda,
adamın, yüzde 50'yi tamamlamadığını -eski şartlarda- burada, uygulanmadı diye
cezalandıracaksınız şimdi... Yani, bu sistemde, iki noktada bir düzenleme
yapmak gerekmektedir; bunu, Yüce Meclisin takdirine sunuyorum.
Değerli arkadaşlarım, tabiî, Türkiye'nin bu kalkınma meselesi, bu
illerdeki sorun, yetişmiş insan sorunudur, buralarda yatırımcı müteşebbisi
bulma sorunudur ve buralarda, gelişmiş yörelerden birtakım yatırımcıları bu
illere götürme yerine, buralarda yetiştirmek mecburiyetindeyiz; Hükümet bu
tedbiri almalıdır, bir.
İkinci husus, şehir altyapısı ve konuttur. Siz, devlet olarak, hükümet
olarak, altyapısını tamamlamamışsınız, konut imkânlarını sağlamamışsınız,
insanların oturacak evi yok; orada, birtakım vergi istisnalarıyla, teşviki
hayal ediyorsunuz; bu da mümkün değildir.
Üçüncü olarak, şehir altyapısı ve konut dışında, ülke altyapısına da bu
illerin entegrasyonu gerekir. Bu, tamam mıdır; bu da yoktur. Ayrıca, teşvik
sisteminde, bu illerde özellikle sektörel teşvikleri de teşvik etmek lazımdı.
Şimdi, siz, her türlü yatırımı teşvik ediyorsunuz; sanayii de teşvik
ediyorsunuz, tarımı da teşvik ediyorsunuz, hizmeti de teşvik ediyorsunuz.
Halbuki, esas kalkınmayı, çok süratli kalkınmayı, birtakım önceliklerle,
sektörel baza da indirmek lazımdı bu illerde; bu da yapılmamıştır.
Bu itibarla, 5 inci maddede getirilen teşviklerle, mevcut, 1997 yılı
sonuna kadar uygulanan teşviklerden iki noktada geriye doğru bir gidiş vardır.
Bu tasarıyı belki Komisyona çekebiliriz; bu nokta mutlaka düzeltilmelidir ve bu
tasarının 5 inci maddesi, 2982 sayılı Yasaya paralel bir hale getirildiği zaman
ve geçici bir maddeyle de, bu tasarı, 1984 yılından beri uygulanan, aynı
mahiyetteki -aynı mahiyetteki yatırımlar orada da var, aynı mahiyetteki
teşvikler orada da var- teşviklerle uygun bir hale getirildiği zaman, hem
bürokratik işlemleri çözeriz hem de 1984'ten 1997'nin sonuna kadar gelmiş olan
yatırımlar ne olacaktır; bu kanun çerçevesindeki birtakım soruları da, burada
cevaplandırmış oluruz.
Bu eksiklikleri açıklamak üzere huzurlarınıza geldim. Ümit ederim ki,
Hükümet ve Komisyon, gecenin şu vaktinde dahi olsa, bu konuya bir çare
düşünecektir.
Teşekkür eder; hepinizi saygıyla selamlarım değerli arkadaşlar. ( DYP ve
RP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Sayın Doğan, teşekkür ediyorum efendim.
Refah Partisi Grubunun görüşlerini ifade etmek üzere, Sayın Ahmet
Doğan; buyurun. (RP sıralarından
alkışlar)
RP GRUBU ADINA AHMET DOĞAN (Adıyaman) – Muhterem Başkan, değerli
milletvekili arkadaşlarım; Refah Partisi Grubu adına, işlemelerde vergi, resim,
harç istisnasıyla ilgili madde üzerinde söz almış bulunuyorum.
Evet, yıllardır Doğu ve Güneydoğu Anadolu'nun, teşvikler, kalkınmada
öncelikli iller, Doğu ve Güneydoğu Anadolu'daki insanımızın daha iyi imkânlara
kavuşması için, bu kürsüde, çok güzel, cazip ifadeler, kanun teklifleri
gelmiştir. Üzülerek görüyoruz ki, uzun yıllar bu işlerin edebiyatı yapılıyor;
ancak, bölgeye intikal eden teşvikler yeterince yerine ulaşmıyor.
Daha önceki teşviklerde, özellikle Adıyaman üzerinde duracak olursak,
maalesef, teşvikler Adıyaman'a yapılmış gibi gözüktü; fakat, başka bölgelerde,
maalesef, tabiri caizse, devletin dolandırılarak, bu paraların başka yerlere
sarf edildiği bütün kamuoyunun üzüntüyle şahit olduğu hadiselerdir.
Burada, her ne kadar, Doğu ve Güneydoğu Anadolu'ya yönelik sevindirici
bir ifade olsa da, endişemi ifade etmek istiyorum. Bu konuda, Hükümetimizin,
kanunu uygularken, meselelerin gerçek manada takipçisi olması gerektiği
inancındayım. Eğer, takip edilmezse, bazı güzel ifadeler -üzülerek ifade etmek
noktasındayız ki- yerine ulaşmıyor veyahut kâğıt üzerinde muameleler yapılıyor;
sonuçta, yine gariban insanlarımızın sıkıntıları devam ediyor.
Adıyamanımızın bu kapsama alınmış olması, özellikle, Hükümetin kararına
bağlı olmuş olması... Umuyorum ki, Bakanlar Kurulu, ilk vereceği kararda,
Adıyaman ve diğer illeri de hemen kanunun kapsamına alacaktır; çünkü, Adıyaman,
GAP bölgesinin sıkıntılarını göğüslemiş, komşu illeri için çok geniş mümbit
arazileri su altında kalmış; ancak, yıllardır, maalesef, arzu edilen seviyede
sulamaya yönelik çalışmalar yapılmadığı için; bir taraftan sulu tarıma
geçileceği hasabıyla tütüne kota getirilmiş; Adıyaman'ın geçim kaynağı olan
tütüne, 54 üncü Hükümet, gerçekten, çok geniş çapta, verebileceği en güzel
fiyatı verdiğinden, büyük bir çoğunluğu tütün üretimine yönelmiş olan
vatandaşlarımız "acaba bu sene tütüne kota uygulanacak mı" diye büyük
bir endişenin içerisindedir.
Öte yandan, bu senenin sonuna kadar, mülkî amirler, güvenlik kuvvetleri
ve eğitim personeli için Adıyaman'da Türk Hava Yollarının uygulamış olduğu
indirimli uçuş muamelelerinin, bu sene uygulanamayacağı şeklindeki bir duyum,
maalesef, Adıyamanlı kardeşlerimizi büyük bir üzüntüye sevk etmiştir. Umuyoruz,
Adıyaman'da yeni havaalanı belki bir ay sonra açılacak. Turizm açısından
Adıyamanımızın yeni havaalanına kavuşmuş olması yatırımları teşvik edeceği
için, bu konudaki uygulamanın da, yine tatbik edilmesinde büyük fayda
görüyorum.
Değerli kardeşlerim, şüphesiz, uygulanacak olan vergi muafiyetlerinin
beş yılla sınırlı olmuş olması, yatırımların bitmemesi halinde yatırımcıları
büyük bir sıkıntıya düşürebilecektir. Adıyaman bu yatırımlardan istifade ettiği
takdirde, şüphesiz, gelişmekte olan ilimizin, bu sahada yapılmış olan bu
teşvikten istifade etmesi, elbette, diğer bölge illerimizin insanını
sevindirdiği gibi, Adıyamanımızı da mutlaka memnun etmiş olacaktır. Bu
bakımdan, 55 inci Hükümetin getirmiş olduğu bu düzenleme, evet, tatmin edici
olmasa da, yeterli olmasa da, bugün, bir başlangıç olarak kabul etmekte fayda
mütalaa ediyor ve bu sahada, hassasiyetle, yatırımların teşviki için, diğer
iyileştirmeleri de getirerek, gerçekten, Doğu ve Güneydoğu Anadolu insanımızın,
yıllardır, mutluluğu, huzuru, hasretle çektiği hizmet imkânlarını insanımızın
ayağına götürmek durumundayız.
Zaman zaman, bu kürsüde, birbirimizi tenkit etme sadedinde, sen yaptın,
ben yapmadım, siz yapsaydınız, öbürü yapsaydı... Şunu açıkça ifade etmek
durumundayız; birbirimizi, sen yaptın, ben yapmadımdan çok, üzücü bir
noktadayız ki, şu teşviklerin kapsamına girmeyen, Erzincan gibi, Elazığ gibi,
Malatya gibi, Sıvas gibi, Kilis gibi illerimiz, neden girmedim diye büyük bir
sıkıntı içindedirler.
Demek ki, yalnız Doğu ve Güneydoğu Anadolu değil, diğer bölgelerde de,
ilçeler bazında hadiseyi incelediğiniz zaman -bir Balıkesir'in Kepsut'unda da,
Dursunbey'inde de- gittiğiniz zaman göreceksiniz ki, tıpkı Doğu ve Güneydoğu
Anadolu'daki ilçeler gibi sıkıntı yaşayan köylerimiz, ilçelerimiz var. Öyleyse,
biz, parlamenter olarak, birbirimizi itham etme yerine, meselenin, hakikaten,
bu milletin bizden beklediği hizmeti vermenin yarışı içerisinde olmak durumundayız.
Bu bakımdan, işletmelere verilecek olan resmî harç istisnaları, inşallah,
yatırımları teşvik edici olacaktır.
Bu duygularla, hepinize saygılar sunuyorum. (RP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Sayın Doğan, teşekkür ediyorum.
Gruplar adına başka söz talebi var mı efendim? Yok.
Kişisel söz talebinde bulunan üyelerimiz, Sayın Polat, Sayın Ayhan,
Sayın Emmioğlu, Sayın Yarbay.
Sayın Aslan Polat, buyurun efendim.
ASLAN POLAT (Erzurum) – Sayın Başkan, söz sıramı Sayın Emmioğlu'na
veriyorum.
BAŞKAN – Sıranızı Sayın Emmioğlu'na veriyorsunuz...
Sayın Emmioğlu, üçüncü sıradan birinci sıraya geliyorsunuz... Yani, söz
sırasında birinci sıraya gelmek iyi de, milletvekilliği sırasında birinci sıra
daha iyi herhalde.
Sayın Emmioğlu, buyurun. (RP sıralarından alkışlar)
KAHRAMAN EMMİOĞLU (Gaziantep) – Sayın Başkan, sayın milletvekili
arkadaşlarım; 392 sıra sayılı kanun tasarısının 5 inci maddesiyle ilgili
kişisel görüşlerimi arz edeceğim; bu vesileyle, sizleri saygıyla selamlıyorum.
Hiç yoktan iyi olan bir tasarı bu tasarı; olağanüstü hal bölgesi ve
kalkınmada öncelikli yörelerde uygulanması düşünülüyor; ancak, meselenin, böyle
daraltılması yerine, Cevat Ayhan ve Ertan Yülek arkadaşlarım da arz etmişlerdi
-ki, bunlar da, benim gibi, eski teşvik uygulama genel müdürü olan
arkadaşlarımızdır veyahut da Genel Müdürlükte çalışmış arkadaşlarımızdır; yani,
bir noktada, kökten, teşvik uygulamacıyız- bunların, artık, il bazında alınması
doğru değil. En büyük yanlışlık, bize göre, bu teşvikin il bazında
yapılmasıdır. İl bazı yerine, ilçe ve il merkezi olarak bunların tasnif
edilmesi, daha doğrusu, ilçe ve il merkezlerinin sosyoekonomik durumlarının
objektif kriterlerle tamamen tayin edilmesi ve burada da, bu objektif
kriterlerdeki rakamların müzakeresi lazım gelirdi diye düşünüyorum. Mesela,
Gaziantep, il merkezi olarak fevkalade gelişmiştir; ancak, biraz uzağında
bulunan Araban, Yavuzeli, Kargamış gibi ilçelerimiz, hakikaten, ortaçağdan
kalma görüntüler arz etmektedir, gelişmişlik durumu fevkalade zayıftır. İşte,
bundan dolayıdır ki, artık, il bazındaki teşvik tedbirleri hususunu kaldırmamız
ve mutlaka ve mutlaka ilçe bazına gelmemiz gerekiyor.
5 inci maddede, vergi, resim ve harç istisnalarının hangi kâğıt ve
paralara uygulanacağı belirtilmiş. Oysa, dikkatle incelenirse ve geçmiş tetkik
edilirse, bunların hiçbirisi de yeni değildir. Değerli arkadaşımız Aykon Doğan
Bey bu konuda yeterli bilgiyi verdiği için, ben, tekrar zamanınızı almak
istemiyorum ve maalesef, yeni bir şey getirilmiyor, hatta geriye gidiliyor.
Bunun da düzeltilmesinde fayda olduğu kanaatindeyim.
Uygulamada, teşvikin esası, ucuz krediden geçmektedir; hepimiz
biliyoruz. Yalnız, bu kredilerin gayesine uygun şekilde kullanılması çok
mühimdir. Geçmişte verilen ucuz krediler, namuslu kontrolörlerin bulunmaması
sebebiyle kontrol edilememiş maalesef ve yerinde kullanılmadığından dolayı da,
verilen teşvikler hiçbir işe yaramamıştır. Bugün, Diyarbakır'a gittiğiniz zaman
çok çeşitli fabrika binaları görürsünüz; ama, hiçbirisinin tamamlanmadığını,
biraz daha tetkik ettiğiniz zaman, kredilerinin de alınmış olduğunu görürsünüz.
Tabiî, işin ahlakî yönünü ihmal edersek, her teşvik, devleti soymanın bir alanı
haline, maalesef, gelmektedir.
Şeffaflaşmayı sağlayan hükümler getirmeyip, işlerin, bakanlıkların
kapalı kapıları arkasında yürütülmesi halinde, maalesef, her teşvik istismar
edilmektedir. Bu sebeple, uygulamaya ilişkin usul ve esasları belirleyen
yönetmelik veya tebliğlerin, bu hususu göz önüne alarak, gereken şeffaflaşmayı
ve konuların, her şekilde, efkârı umumiyenin bilgisine arz edilmesi
gerekmektedir. Aksi halde, bütün teşvikler istismara müsaittir.
Bir de, genel olarak, verilen teşviklere bakıldığında -ileriki
maddelerde de belirtildiği gibi- çok ileri derecede teşvik sayılabilen arsa
verilmeksi hususu vardır. Aslında, şurada ifade edilmesi lazım geliyor ki, bu
gibi yerlerde arsa verilmesiyle hiçbir mesele halledilmez. Esas olan, organize
sanayi bölgelerinin kurulmasıdır ve altyapılarının tesisidir. Eğer bunlar
yapılmazsa, neticede, teşvikin hiçbir kıymeti harbiyesi olmamaktadır.
Diyorum ki, bu tasarıyı, gerçekten, yeniden bir gözden geçirmeye almalı,
bunu objektif kriterlerle bütün ülke sathına yaymalı ve bu ülkenin en önemli
yaralarından bir tanesi sarılmalıdır.
Hepinize teşekkür ediyorum.
BAŞKAN – Sayın Emmioğlu, teşekkür ediyorum.
Sayın Ayhan, buyurun efendim.
CEVAT AYHAN (Sakarya) – Konuşmayacağım Sayın Başkan.
BAŞKAN – Peki efendim.
Sayın Polat, konuşacak mısınız efendim?
ASLAN POLAT (Erzurum) – Evet Sayın Başkan.
BAŞKAN – Efendim, Sayın Polat'ın konuşmasının sonuna kadar süre
uzatımını teklif ediyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul
edilmiştir.
Sayın Polat, buyurun.
ASLAN POLAT (Erzurum) – Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; hepinizi
saygıyla selamlıyorum.
Kanun tasarısının bu maddesinde "31.12.2002 tarihine kadar
uygulanmak üzere" diye bir bahis var; yani, bu kanun, beş yıllık bir süre
için yürürlükte kalacak.
Biraz önce, gerek Sayın Kahraman Emmioğlu'nun gerek sayın DYP sözcüsünün
de belirttikleri gibi, burada çok önemli bir teşvikle gelmiş değiller. Mesela,
arsa tedarikiyle ilgili olarak ivazlı veya ivazsız devir, temlik,
kamulaştırmalarla ilgili birtakım muafiyetler söylüyorlar. Zaten, teşviklerin
geldiği doğu bölgelerinde çok ucuz olan arsa fiyatları önemli bir gelir getirmiyor.
Burada esas olan, benim üzerinde konuşmak istediğim konu şu: Müddet
azdır; 2002 yılına kadar olan müddet, gerçekten, bu yatırımlar için az bir
süredir. Yani, bir vatandaş gelmiş, burada bir yatırıma başlamış ve 2002 yılına
kadar da bu yatırımını bitirememişse, bunun bütün yaptıklarını, sanki bir
cezaymış gibi geriye almak yanlıştır. Yalnız, şu doğrudur: Doğu Anadolu'da bizi
en çok üzen, "doğuda yatırım yapacağım" diye kredi alan birtakım
müteşebbisler, bu kredileri, doğuya değil de, güneydoğu, Marmara ve Ege gibi
bazı başka bölgelere götürüyorlar; o bölgelerde yatırım yaptıkları zaman, doğu
bölgeleri krediden mahrum duruma geliyorlar. İşte, bunların üzerine gidilmesi,
bunların üzerinde her türlü cezanın uygulanması doğrudur. Yalnız, doğru olmayan
nedir; Türkiye'de en geri kalmış bölge olan -biraz önceki konuşmalarda
belirttik- işçi verimliliği az olan, işçi verimliliği az olduğu için aynı işi
yapan batıdaki bir işyerine göre daha fazla işçi çalıştıran, daha fazla emek
yoğun olan ve dolayısıyla da daha pahalıya mal üreten bu müesseselerde
"yatırımlar noksan kaldı, zamanında bitmedi" diye, bunları
cezalandırır gibi, hem de cezalarla bu paraların geriye alınmasını doğru
bulmadığımızı belirtmek istiyoruz. Bu konuda da verilmiş bir iki önergemiz var.
Eğer, tasvip buyurursanız, bu süreyi 2005 veya 2010 yılına kadar uzatmakla
ilgili bir önerge verdik. Tabiî, bütün bu önergeleri vermemizdeki gaye... Sayın
Bakanımızın ve bilhassa, Plan ve Bütçe Komisyonu Başkanımızın bize verdiği
sözlü taahhüde göre, Erzurum İlinin de kararnameye gireceği ümidiyle
konuşuyoruz. Zaten, biz, kararnameye girmeyeceksek, bunları burada konuşmanın
da bizim için çok büyük bir faydası olmaz; fakat, kendilerine olan büyük
itimadımızla, inşallah bizim memleketimiz de bu kanun tasarısı kapsamına girer
diye bunları konuşuyoruz. Yoksa, eğer, o kararnameye girmeyeceksek, zaten
bunların çok da önemli bir konusu yok bizim için.
Şimdi, şunu söylemek ve bu maddede sözün neticesini şuna getirmek
istiyorum: Müteşebbisleri, bilhassa, Doğu Anadolu'da yatırım yapmaya çekmek
için, burayı cazibe merkezi yapmak lazım; yani, süreyi biraz daha artırmak
lazım. Burada yatırım yapan birtakım müteşebbislerin bu yatırımlardan randıman
aldıklarını, yurdun diğer yerlerindeki müteşebbislerin de görüp buraya gelmeleri
lazım; bunun için de bir zaman gereklidir. Ayrıca Doğu Anadolu'da iklimin çok
kısa olması sebebiyle, siz de kabul edersiniz ki, inşaat mevsiminin yedi sekiz
aydan fazla olmaması sebebiyle, buralarda yatırımlar batıdan biraz daha uzun
sürmektedir. Dolayısıyla, bu süreyi 2002 yılında tutmak, hakikaten doğu için
kısadır, azdır. Eğer, burayı teşvik etmek, buralara birtakım yatırım yapmak
istiyorsak, önergelerimizi kabul buyurursanız, 2005 veya 2010 yılına kadar;
yani, beş değil de, sekiz veya on
senelik bir zaman istiyoruz sizden. İstenilen şey de yatırım yapmak için
isteniyor, başka bir şey için değil. Ha, şunu yapın, daima takip edin: Eğer,
"doğuda sanayi yapacağım" diye kredi almış da, bu krediyi doğuda
kullanmayanlar varsa, bunların üzerine gidilsin, hep beraber gidilsin; bunu
kabul ediyoruz.
Sonra bir konu daha var: Mesela, bugün, Doğu Anadolu'yu gezerseniz,
bilhassa hayvancılık kredisiyle yapılmış olan entegre et tesislerinin hemen
hemen tümünün kapalı olduğunu görürsünüz; hemen hemen bitmiştir, bitmek üzere
olan yatırımlar, sırf birtakım kredi noksanlığından çalışmamaktadırlar. Şimdi,
oralara gelip de çalışmayan, boş, yarı halde bulunan sanayi sitelerini gören
insanlar yeniden bu sanayi tesislerini yapmak için buraya kolay kolay
gelmezler; gelmeleri için özendirilmeleri lazım; özendirilmeleri için de
teşviklerin biraz müsamahalı tutulması lazım diye düşünüyoruz.
Bir de şunu söylemek istiyorum: Buralarda organize sanayi sitelerine
gerekli ehemmiyeti vermezsek, bu sanayiler buralarda gerçekleşmez. Erzurum'daki
organize sanayi bölgesine gidin bakın, 50 civarında sanayi tesisi vardır, bunun
5 tanesi fabrikadır, 45 tanesi depodur; çünkü, buralarda fabrikalar
çalışmamaktadır. Bir özel misal vereyim: Şu anda gazetelerde çok reklamı çıkan
bir gaz firması, Erzurum yöresindeyken zarar ediyordu, fabrikasının şubesini
İzmit'te kurunca, Türkiye çapında bir fabrika oldu. Bu da şunu gösteriyor ki,
doğu bölgelerine yatırımların, böyle dar zamanla, baskıcı bir şekilde gelme
şansı az bulunmaktadır. Sizlerden teker teker bizim ricamız, bu zaman dilimini
biraz artırırsak, hiç olmazsa, buraya gelecek müteşebbisler, inşallah...
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
ASLAN POLAT (Devamla) – Bitiriyorum.
BAŞKAN – Sayın Polat, bu zaman dilimini ben mi artıracağım, Hükümetten
mi istiyorsunuz?
ASLAN POLAT (Devamla) – Hükümetten de, sizden de.
BAŞKAN – Peki, buyurun.
ASLAN POLAT (Devamla) – Sayın Başkanım, vakit geçti, sizi bekletmek
istemiyorum. Bütün niyetimiz, inşallah bu kanun çıkar, kapsamına, bizim Erzurum
da, Doğu Anadolu da girer ve bu dar zaman da biraz uzar, hep beraber mutlu
oluruz.
Bu kanunun çıkması için, gerek Maliye Bakanımızın gerekse Plan ve Bütçe
Komisyonu Başkanımızın verdiği sözlere de sonsuz itimat ediyoruz, güveniyoruz.
İnşallah mahcup olmayız.
Saygılar sunarım. (RP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Sayın Polat, teşekkür ediyorum.
Efendim, madde dört fıkradır. Fıkralarla ilgili çok sayıda önerge var.
Önergeler olmasaydı, maddeyi oylayacaktım; ama, önergeler işleme tabi. Bu
sebeple, bir işlem yapmamız mümkün değil.
Sayın milletvekilleri, alınan karar gereğince, kanun tasarı ve
tekliflerini sırasıyla görüşmek için 21 Ocak 1998 Çarşamba günü saat 12.00'de
toplanmak üzere birleşimi kapatıyorum.
Kapanma
Saati: 00.05
XIII. – SORULAR VE CEVAPLAR
A) YAZILI SORULAR VE CEVAPLARI
1. – Konya Milletvekili Veysel Candan’ın,
sekiz yıllık kesintisiz eğitime katkı için toplanan paralara ilişkin sorusu ve
Millî Eğitim Bakanı Hikmet Uluğbay’ın yazılı cevabı (7/3950)
TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ BAŞKANLIĞINA
Aşağıdaki sorularımın Millî Eğitim Bakanı Sayın Hikmet Uluğbay
tarafından yazılı olarak cevaplandırılmasını saygılarımla arz ederim.
3.12.1997
Veysel
Candan Konya
8 Yıllık Zorunlu Temel Eğitim Tasarısından bu tarafa
kanunda öngörülen çeşitli vergiler alındığı bilinmektedir. Bugüne kadar da
eğitime katkı olarak toplanan para miktarı yaklaşık 80 trilyon civarındadır.
Ayrıca şahıs ve kurumların eğitime katkı amacıyla bağış olarak ödedikleri para
yaklaşık 2 trilyondur. Bu sebeple;
1. Toplanan bu paralar nerede ve nasıl
bekletilmektedir? Yatırıldığından bugüne kadar alınan nema miktarı nedir ve bu
paraları ne zaman kullanmayı düşünüyorsunuz?
2. Okulların bina, elektrik, su ihtiyaçları ve
diğer araç ve gereçler için şiddetle paraya ihtiyaç varken, hatta birçoklarının
elektrik ve su bedellerini ilgili yerlere ödeyemezken, özetle mahallî
darboğazda iken paraların işlevsiz bekletilmesi ne anlama gelmektedir?
3. Okullarda öğretmen açığının kapatılabilmesi
için 200 bin civarında yeni öğretmene ihtiyaç duyulduğu bilinmektedir.
Öğretmenlerimize daha fazla ek ücret ödeyerek ve lojman temin ederek biriken
paraları zamanında ve yerinde kullanmak daha doğru değil midir?
T.C. Millî
Eğitim Bakanlığı 19.1.1998 Araştırma,
Planlama ve Koordinasyon Kurulu Başkanlığı Sayı
: B.08.0.APK.0.03.01.00-022/176
Konu : Soru önergesi
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
İlgi :T.B.M.M. Başkanlığının 11.12.1997 tarih ve
A.01.0.GNS.0.10.00.02-7/3950-9748/9861 sayılı yazısı.
Konya Milletvekili Veysel Candan’ın “Sekiz yıllık
kesintisiz eğitime katkı için toplanan paralara ilişkin” yazılı soru
önergesinde yer alan soruların cevapları aşağıda belirtilmiştir.
1. 4306 sayılı Kanun uyarınca sekiz yıllık
kesintisiz ilköğretim uygulaması ile ilgili yapılan bağış ve yardımlar; Millî
Eğitim Bakanlığı adına açılan Ziraat Bankası Merkez Şubesindeki 3388.9
numaralı, Türkiye Halk Bankası Merkez Şubesindeki 64000010 numaralı hesaplarda
toplanmakta, bu paralar özel tasarruf mevduatı gibi nemalandırılmaktadır.
Yapılan bağış ve yardımlardan banka hesaplarına
26.12.1997 tarihi itibariyle 2 117 694 701 819 lira intikal etmiştir. Bunun 1
458 559 263 000 lirası bankalarca, 659 135 438 819 lirası ise kişi ve
kuruluşlarca bağışlanmıştır. Bunlardan 334 535 133 153 lira nema sağlanmıştır.
Eğitime katkı payı olarak Maliye Bakanlığınca Merkez
Saymanlık Müdürlüğü hesaplarına 4.11.1997 tarihinde 3 503 072 341 000 lira,
28.11.1997 tarihinde 13 657 427 858 000 lira, 26.12.1997
tarihinde 15 925 501 196 000 lira olmak üzere toplam 33 086 101 395 000 lira
aktarılmıştır.
Eğitime katkı payından 7 trilyon 165 milyar TL.
bekleyen hakedişlere ödenmek, 3 trilyon 600 milyar lira da taşımalı ilköğretim
giderlerinde kullanılmak üzere valiliklere gönderilmiştir. Yıl sonuna kadar
4306 sayılı Kanuna göre sağlanacak ödeneklerin harcanmayan kısmı 1998 yılında
kullanılmak üzere yılı bütçesine devren gelir ve ödenek kaydolunacaktır.
2. 4306 sayılı Kanun gereğince 1998 yılında
sağlanacak gelirler 1998 Yılı Bütçe Kanun Tasarısında yer aldığı şekliyle 290
trilyon 50 milyar lira olarak tahmin edilmektedir. Bu miktarın 2 trilyon
lirasının cari giderlerde, 50 milyar lirasının transferlerde, 288 trilyon
lirasının da yatırım giderlerinde kullanılması öngörülmüştür.
Yatırım harcamaları için planlanan ödenek; 1997 ve önceki
yıllarda programa alınarak yapımına başlanan ilköğretim kurumları bina ve
tesislerin ikmalinde ve öngörülen hedeflerin gerçekleştirilebilmesi için 1998
yılında yapımı kararlaştırılan ilköğretim kurumları bina ve tesisleri
inşaatları ile bu kurumlar için gerekli makine-teçhizat alımlarında
kullanılacaktır. Tesislerin yapılacağı yerler ve öncelikler, ödenek akışına
göre değerlendirilerek belirlenecektir.
3. 4306 sayılı Kanunun Geçici 1 inci maddesinin
(G) fıkrasına dayanılarak hazırlanan özel ödenek kayıt işlemleri, ödeneklerin
dağılımı ve harcama yetkisi konularını kapsayan “4306 sayılı Kanun Uyarınca
Sekiz Yıllık Kesintisiz İlköğretime İlişkin Özel Ödenek Uygulaması ve Bunların
Harcanmasına İlişkin Esas ve Usuller” başlıklı müşterek karar, 24.10.1997 tarihinde
yürürlüğe konulmuştur. Eğitime katkı payından yapılan harcamalar, Maliye
Bakanlığı ile Bakanlığımız tarafından yürütülen “4306 sayılı Kanun Kapsamında
Yapılacak Yapım, Hizmet ve Taşıma İşlerine İlişkin Harcamalarda Uyulacak Esas
ve Usuller” çerçevesinde sürdürülmektedir.
Arz ederim.
Hikmet
Uluğbay Millî
Eğitim Bakanı
2. – İzmir
Milletvekili Atilla Mutman’ın, özel okulların ücretlerine ilişkin sorusu ve
Millî Eğitim Bakanı Hikmet Uluğbay’ın, yazılı cevabı (7/3965)
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki soruların, Millî Eğitim Bakanı Sayın Mehmet
Sağlam tarafından sözlü olarak cevaplandırılması için gereğini arz ederim.
Saygılarımla.
Atilla
Mutman İzmir
Özel okullar her ne kadar özel olsalar da ticarî
amaçtan önce sosyal amaç taşımalıdır. Ve hepsinin kuruluşu devlet desteğiyle
olmaktadır. Bu nedenle onların da sosyal görevlerini öncelikle gözetmeleri
gerekmektedir.
Hal böyle iken, ülkemizde özel okullar mal ve hizmet
pazarlıyor gibi bir konum sergilemektedir. Bu durum çocuklarımızda derin
psikolojik yaralar açabilir. Günümüzde özel okul sahipleri zam istedikleri
zaman zam yapabilmekte, fiyat artışları enflasyonun çok üzerinde
olabilmektedir.
1. Bakanlığınızın bu kontrolsüz gidişe dur
diyebilecek çalışması veya yaptırımı var mıdır?
2. Bazı özel okullar, velileri bazı bankalarda
hesap açtırmaya ve kredi sözleşmesi yapmaya zorlamaktadırlar. Ticaret hukukuna
aykırı bu davranışları ve çocukları vasıta olarak kullanan bu dayatmacılığı
nasıl ortadan kaldıracaksınız?
T.C. Millî
Eğitim Bakanlığı 7.1.1998 Araştırma,
Planlama ve Koordinasyon Kurulu Başkanlığı Sayı
: B.08.0.APK.0.03.01.00-022/39
Konu : Soru önergesi.
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
İlgi : a) T.B.M.M. Başkanlığının 20.6.1997 tarih ve
A.01.0.GNS.0.10.00.02-6/576-7 350/19774 sayılı yazısı.
b)T.B.M.M. Başkanlığının 11.12.1997 tarih ve
A.01.0.GNS.0.10.00.02-7/3965-7350/19774 sayılı yazısı.
c)M.E.B. Araştırma Planlama ve Koordinasyon Kurulu
Başkanlığının 4.9.1997 tarih ve B.08.0.APK.0.03.01.00022/2196 sayılı yazısı.
İzmir Milletvekili Sayın Atilla Mutman’ın “Özel
okulların ücretlerine ilişkin” ilgi (a) yazı ekinde yer alan sözlü soru
önergesinin yazılıya çevrildiği ilgi (b) yazı ile bildirilmektedir.
Soru önergesine ilgi (c) yazımızlacevap verilmiştir.
Arz ederim.
Hikmet
Uluğbay Millî
Eğitim Bakanı
T.C. Millî
Eğitim Bakanlığı 4.9.1997 Araştırma,
Planlama ve Koordinasyon Kurulu Başkanlığı Sayı
: B.08.0.APK.0.03.01.00-022/2196
Konu : Soru önergesi
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
İlgi : T.B.M.M. Başkanlığının 20.6.1997 tarih ve
A.01.GNS.0.10.00.02-6/576-7350/19774 sayılı yazısı.
İzmir Milletvekili Sayın Atilla Mutman’ın “Özel
okulların ücretlerine ilişkin” sözlü soru önergesi incelenmiştir.
1. Özel Öğretim Kurumlarında okuyan öğrenci
ücretleri, “625 sayılı Özel Öğretim Kurumları Kanununun Bir Maddesinde
Değişiklik Yapılmasına Dair 326 sayılı Kanun Hükmünde Kararnameye dayanılarak
çıkartılan Özel Öğretim Kurumları Öğrenci Ücretleri Tespit ve Tahsil Yönetmeliği”nin
6 ncı maddesindeki;
a)Sağladıkları eğitim-öğretim imkânlarına,
b) Gelişmelere fırsat ve imkân verecek yatırımlara,
c) Hizmet yapılmak üzere sağlayabilecekleri gelirlere,
d) Personel ve işletme giderlerine,
e)Devlet İstatistik Enstitüsünün ilan etmiş olduğu o
ildeki en son yıllık tüketici fiyat endeksleri esaslarına
göre kurumlarca belirlenmektedir.
Kurumlar ücretleri, bu esaslar kapsamında her yılın
Mayıs ayının son iş gününe kadar resmî ilan yayınlama hakkı bulunan gazetelerde
ilan etmekte ve bunların birer örneği İlçe Millî Eğitim, İl Millî Eğitim
Müdürlüklerine incelenmek üzere gönderilmektedirler.
Bakanlığımız toplu olarak gönderilen kurum ücretlerini
incelemektedir. Kanun ve yönetmelik hükümlerine aykırı ücret ilan edenler
hakkında gerekli işlemler yapılmaktadır.
2. Bazı özel okulların velilerden bankalarda hesap
açma ve kredi sözleşmesi yapmalarını istemeleri, tarafların karşılıklı olarak
belirledikleri uygulamalardır.
Arz ederim.
Hikmet
Uluğbay Millî
Eğitim Bakanı
3. – Edirne
Milletvekili Ümran Akkan’ın, Çokal Barajı projesine ilişkin sorusu ve Enerji ve
Tabiî Kaynaklar Bakanı Mustafa Cumhur Ersümer’in yazılı cevabı (7/3998)
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki sorumun Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanı
Sayın Cumhur Ersümer tarafından yazılı olarak cevaplandırmasını arz ederim.
Saygılarımla.
Ümran
Akkan Edirne
DSİ XI inci Bölge Müdürlüğü faaliyet sahası içerisinde
bulunup, bütün proje ve ön çalışması yine aynı müdürlük tarafından tamamlanan,
Trakya yöresine ait arazilerin sulaması ve içme suyu ihtiyacının karşılanması
amacı ile 1993 yılında ihalesi yapılan Çokal Barajı hiçbir gerekçe
gösterilmeden DSİ XXV inci Bölge Müdürlüğü faaliyet sahasına dahil edilmiştir.
Çokal Barajının yapımının DSİ XI inci Bölge Müdürlüğünden
alınarak, Balıkesir DSİ XXV inci Bölge Müdürlüğüne verilmesinin sebebi nedir?
T.C. Enerji
ve Tabiî Kaynaklar Bakanlığı 19.1.1998 Araştırma,
Planlama ve Koordinasyon Kurulu Başkanlığı Sayı
: B.15.O.APK.0.23-300-96/00775
Konu : Yazılı soru önergesi
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
İlgi : TBMMBaşkanlığının 22 Aralık 1997 tarih ve
A.01.0.GNS.0.10.00.02-7/3998-9918/25532 sayılı yazısı.
Edirne Milletvekili Sayın Ümran Akkan’ın Sayın
Başbakanımıza tevcih ettiği 7/3998-9918 esas no.lu yazılı soru önergesine ait
bilgiler hazırlanarak ekte gönderilmiştir.
Bilgilerinize arz ederim.
M.
Cumhur Ersümer Enerji
ve Tabiî Kaynaklar Bakanı
Edirne Milletvekili Sayın Ümran Akkan’ın Yazılı Soru
Önergesi Cevabı
(7/3998-9918 esas no.lu)
Soru : DSİ XI inci Bölge Müdürlüğü faaliyet sahası
içerisinde bulunup, bütün proje ve ön çalışması yine aynı müdürlük tarafından
tamamlanan, Trakya yöresine ait arazilerin sulaması ve içme suyu ihtiyacının
karşılanması amacı ile 1993 yılında ihalesi yapılan Çokal Barajı hiçbir gerekçe
gösterilmeden DSİ XXV inci Bölge Müdürlüğü faaliyet sahasına dahil edilmiştir.
Çokal Barajı’nın yapımının DSİ XI inci Bölge
Müdürlüğünden alınarak, Balıkesir DSİ XXV inci Bölge Müdürlüğüne verilmesinin
sebebi nedir?
Cevap :
DSİ Genel Müdürlüğünce Çokal Barajı (Gökbüvet Projesi)
iller bazında ele alındığında;
Çanakkale İli hudutlarındaki, Gelibolu ve Kavak
yerleşim bölgeleri ile, Ortaköy, Koruköy, Dirikköy ve Demirtepe’deki 2 nci
Kolorduya bağlı birliklere içmesuyu, Evreşe, Kavak, Çokal, Yülüce, Süleymaniye,
Şadıllı, Adilhan, Bayramiç, Kalealtı, Koruköy, Dirikköy, Demirtepe, arazilerine
de sulama suyu getirecektir.
Bütün hizmetleri Çanakkale İl hudutlarındaki yerleşim
yerlerine verecek olan barajın il koordinasyonu yönünden ödeneklerinin uygun
şekilde çıkmasının takibi, koordinasyon kurulu toplantılarındaki yatırımları
izleme raporlarının takibi Çanakkale Valiliği tarafından yapılmaktadır.
Sulama alanı ve baraj gövdesi Çanakkale İl hudutları
içerisindeki Çokal Barajı taş, kum ve kil ocaklarının çalıştırılması ve bunlara
alınacak ruhsatlar (dinamit patlatma ruhsatı, ocak işletme ruhsatı) ile
kamulaştırma işleri Çanakkale Valiliği müsaadelerine tabi çalışmalar olarak ele
alınmaktadır.
Mülkî idarenin Çanakkale Valiliğine bağlı Gelibolu
Kaymakamlığında olması baraj emniyetinin de bu mülkî amirliklerce denetilmesini
gerektirmektedir.
DSİ çalışmaları açısından ele alındığında;
Çokal Barajı (Gökbuvet Projesi) ile Balıkesir XXV inci
Bölge Müdürlüğü görev sahalarında kalan Çanakkale ilindeki alanların sulanması
hedeflenmektedir.
Projenin sulama inşaatı ile ilgili kesimi, DSİ Yatırım
ve Uygulama Programında XXV inci Bölge Müdürlüğü tarafından yapılacak şekilde
kayıt edilmiştir. Projenin tüm sulama sahası ve baraj gövdesinin inşaatı devam
eden kısmı, şantiyeler, XXV inci Bölge Müdürlüğü hudutları içerisinde
kalmaktadır.
Sonuç olarak;
İl Koordinasyonu, baraj emniyeti ve yatırımların
izlenmesi bakımından Gökbuvet Projesi Çanakkale Valiliği hizmetleri
içerisindedir.
Baraj gövde ve sulama sahası XXV inci Bölge hudutları
içerisindedir. Bu durumda Edirne’den gelecek sanat sınıfı personeline bölge
hudutları dışına çıkmaları nedeniyle daimi harcırah verme zorunluluğu ortaya
çıkmakta ve bu da devlete külfet getirmektedir.
Gökbüvet Projesi, Çokal Barajı ve sulaması ile bir
bütün projedir. Sulama işletmesi, işler bittiğinde Evreşe’den sevk ve idare
edilecek sulama tahakkukları, sulama bakımları Evreşe’den yapılacaktır. Evreşe,
Çanakkale İli hudutlarındadır.
Gerek idarî yönden, gerekse Bölge Müdürlükleri görev
alanları yönünden Gökbuvet Projesinin Edirne XI inci Bölge Müdürlüğü tarafından
yürütülmesinin ekonomik ve idarî açıdan olumsuzlukları görüldüğünden projenin
tamamının yapılması DSİ XXV inci Bölge Müdürlüğüne verilmiş ve yukarıda sayılan
olabilecek olumsuzluklar ortadan kaldırılmıştır.
4. – Trabzon
Milletvekili Kemalettin Göktaş’ın, sekiz yıllık kesintisiz eğitime katkı
amacıyla yapılan kampanyalara ilişkin sorusu ve Millî Eğitim Bakanı Hikmet
Uluğbay’ın yazılı cevabı (7/3999)
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki sorularımın delaletlerinizle Millî Eğitim
Bakanı tarafından yazılı olarak cevaplandırılması hususunda gereğinin
yapılmasını saygılarımla arz ederim.
Kemalettin
Göktaş Trabzon
1. 8 Yıllık Kesintisiz Eğitim uygulamasına malî
destek sağlamak amacıyla açılan bağış kampanyası ile şu ana kadar kaç TL. sı
toplanmıştır?
2. Eğitime katkı payı adı altında bazı kamu
hizmetlerinden yapılan kesintiler yoluyla hangi hizmetlerden kaçar TL. sı
toplanmıştır.
3. Gerek bağış kampanyasından gerekse kamu
hizmetlerinden kesinti yoluyla toplanan paraların tamamı ne kadardır, bu
paralar şu anda nerededir veya nerelere harcanmıştır?
4. Bağış kampanyası için hangi bankalarda hesaplar
açtırılmış ve bu hesaplarda ne kadar para toplanmıştır, bu paralar bankada
bulunduğu sırada hangi işlemlere tabi tutulmuştur?
5. Toplanan paralarla şu ana kadar kaç ilköğretim
okulu yapıldı, kaç ilköğretim okulunun kütüphane ve bilgisayar ihtiyacı
karşılandı, bilgisayar alındı ise kaç tane alındı ve bu bilgisayarlar hangi
okullara verildi?
T.C. Millî
Eğitim Bakanlığı 19.1.1998 Araştırma,
Planlama ve Koordinasyon Kurulu Başkanlığı Sayı
: B.08.0.APK.0.03.01.00-022/177
Konu : Soru önergesi
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
İlgi : T.B.M.M. Başkanlığının 22.12.1997 tarih ve
A.01.GNS.0.10.00.02-7/3999-99271/25540 sayılı yazısı.
Trabzon Milletvekili Sayın Kemalettin Göktaş’ın “8
Yıllık İlköğretim Uygulamasına İlişkin” yazılı soru önergesinde yer alan
soruların cevapları aşağıda belirtilmiştir.
Sekiz yıllık kesintisiz eğitime yapılan bağış ve
yardımlardan banka hesaplarına 26.12.1997 tarihi itibariyle 2 117 694 701 819
lira intikal etmiştir. Bunun 1 458 559 263 000 lirası bankalarca, 659 135 438
819 lirası ise kişi ve kuruluşlarca bağışlanmıştır. Bunlardan 334 535 133 153
lira nema sağlanmıştır.
Eğitime katkı payı olarak Maliye Bakanlığınca Merkez
Saymanlık Müdürlüğü hesaplarına 4.11.1997 tarihinde 3 503 072 341 000 lira,
28.11.1997 tarihinde 13 657 427 858 000 lira, 26.12.1997 tarihinde 15 925 501
196 000 lira olmak üzere toplam 33 086 101 395 000lira aktarılmıştır. Özel
ödeneğin bankalarda açılan vadeli hesaplara yatırılması, repo yapılması söz
konusu olmadığı gibi mümkün de değildir.
Kanun uyarınca sekiz yıllık kesintisiz ilköğretim
uygulaması ile ilgili yapılan bağış ve yardımlar; Millî Eğitim Bakanlığı adına
açılan Ziraat Bankası Merkez Şubesinde 3388.9 numaralı, Türkiye Halk Bankası
Merkez Şubesindeki 64000010 numaralı hesaplarda toplanmaktadır, bu paralar özel
tasarruf mevduatı gibi nemalandırılmaktadır.
Eğitime katkı payından 7 trilyon 165 milyar TL.
bekleyen hakedişlere ödenmek, 3 trilyon 600 milyar lira da taşımalı ilköğretim
giderlerinde kullanılmak üzere valiliklere gönderilmiştir. Yıl sonuna kadar
4306 sayılı Kanun gereğince sağlanacak ödeneklerin harcanmayan kısmı 1998
yılında kullanılmak üzere yılı bütçesine devren gelir ve ödenek
kaydolunacaktır.
4306 sayılı Kanun gereğince 1998 yılında sağlanacak
gelirler 1998 Yılı Bütçe Kanun Tasarısında yer aldığı şekliyle 290 trilyon 50
milyar lira olarak tahmin edilmektedir. Bu miktarın 2 trilyon lirasının cari
giderlerde, 50 milyar lirasının transferlerde, 288 trilyon lirasının da yatırım
giderlerinde kullanılması öngörülmüştür.
Yatırım harcamaları için planlanan ödenek; 1997 ve
önceki yıllarda programa alınarak yapımına başlanan ilköğretim kurumları bina
ve tesislerin ikmalinde ve öngörülen hedeflerin gerçekleştirilebilmesi için
1998 yılında yapımı kararlaştırılan ilköğretim kurumları bina ve tesisleri
inşaatları ile bu kurumlar için gerekli makine-teçhizat alımlarında
kullanılacaktır. Tesislerin yapılacağı yerler ve öncelikler, ödenek akışına
göre değerlendirilerek belirlenecektir.
Arz ederim.
Hikmet
Uluğbay Millî
Eğitim Bakanı
5. – İstanbul
Milletvekili Algan Hacaloğlu’nun, Bodrum Yalıçiftliği turizm bölgesindeki bazı
arazilerin kamulaştırılmasına ilişkin sorusu ve TurizmBakanı İbrahim Gürdal’ın
yazılı cevabı (7/4008)
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
Bodrum Yalıçiftliği Turizm Bölgesindeki bir bölüm
arazinin kamulaştırılarak üçüncü şahıslara tahsisine ilişkin aşağıdaki
sorularımın Turizm Bakanı Sayın İbrahim Gürdal tarafından yazılı olarak
cevaplandırılması için gereğini saygılarımla arz ederim.
Algan
Hacaloğlu İstanbul
1. Bodrum Yalıçiftliği Turizm Merkezi sınırları
içinde kaldığı belirtilen Kızılağaç Köyü Gerenköyü mevkiinde bulunan 1006,
1007, 1008, 1009 ve 1010 nolu parsellerin Kamulaştırma Kanununun 16 ncı
maddesine göre Acele Elkoyma ve Tesciline karar verilmesi için TurizmBakanlığı
adına 1006, 1007, 1009 ve 1010 nolu parsellerin tapuda sahibi olarak gözüken
Recep oğlu Burhan Poturna aleyhine son günlerde Bodrum Asliye Hukuk
Mahkemesinde dava açılmış mıdır?
2. Halen tapuda Burhan Poturna’ya tescilli olarak
gözüken 1006, 1007, 1009 ve 1010 nolu parsellerin gerçek sahibinin 22.1.1993
tarihinden beri bir başka şahıs olduğu; ancak söz konusu arsaların son bir iki
ay içinde, sahte nüfus kâğıdı tanzimi ve İstanbul Barosu avukatlarından
birisinin sahte hüviyeti ile Tekirdağ noterliğinden bir vekaletname çıkartılmak
suretiyle 9 gün ara ile, iki kez satılarak Burhan Poturna adına tapu siciline
tescil ettirildiği; ancak bu açık sahtekârlıkla ilgili olarak arsaların gerçek
sahibi olduğu belirtilen kişi tarafından 1997/737 dosya ile Bodrum Asliye Hukuk
Mahkemesinde satışların iptali ve tapu kayıtlarının düzeltilmesi talebiyle dava
açılarak tapuya şerh verildiği ve sahte belge tanzim ederek satanlar hakkında
Bodrum Cumhuriyet Savcılığına suç duyurusunda bulunduğu; bu durum ve bilgiler
şifahen ve yazılı halde Bakanlık Makamınıza ve Bakanlık ilgililerine iletilmiş
olduğu belirtildiği halde, konunun ancak yüksek kamu yararı ve aciliyet
gerektiren koşullarda kullanılan Kamulaştırma Kanununun 16 ncı maddesi
çerçevesinde “Acele Elkoyma” kapsamına alınmasının gerekçesi nedir?
3. Kamuya 400-500 milyar TL.ya mal olacağı
belirtilen kamulaştırmanın gerçekleşmesi halinde söz konusu alan kime tahsis
edilecektir? Bu tahsis para karşılığı mı yoksa bedelsiz mi yapılacaktır?
Bedelsiz yapılacaksa bunda kamu yararı var mıdır? Böyle bir işlem Anayasanın
eşitlik ilkesine uygun olacak mıdır?
4. İlk tahsisin yapıldığı 1991 tarihinden bugüne
değin söz konusu alanda hiçbir inşaat yapılmadığı halde, aradan geçen 7 yıl
sonra, söz konusu arsaların mülkiyetinin sahtekarlıkla el değiştirildiğinin
iddia ve dava edildiği ortamda yangından mal kaçırır gibi alelacele
kamulaştırmaya gidilmesinin gerekçesi nedir?
T.C. Turizm
Bakanlığı 17.1.1998 Hukuk
Müşavirliği Sayı
:B.170.HKM.0.00.00.00/161-2019
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığı
Genel Sekreterliği
Kanunlar ve Kararlar Dairesi Başkanlığı
İlgi : A.01.0.GNS.010.00.02-7/4008-9969/25796 sayılı
yazınız.
İlgi yazınız ekinde Müşavirliğimize gönderilen İstanbul
Milletvekili Sayın Algan Hacaloğlu tarafından Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına verilen yazılı soru önergesi incelenmiştir.
Muğla-Bodrum Yalıçiftliği Turizm Merkezi sınırları
içerisinde Kızılağaç Köyü Gerenkuyu mevkiinde, imar planında, “turizm tesis
alanı ve günübirlik tesis alanı” olarak ayrılan alan 444 yatak kapasiteli 1
inci sınıf tatil köyü tesisi gerçekleştirmek üzere, 2634 Sayılı Yasa ve bu
yasaya uygun olarak yürürlüğe giren Kamu Arazisinin Turizm Yatırımlarına
Tahsisi Hakkındaki Yönetmelik uyarınca 14.6.1991 tarihinde, Aker Tur Turizm ve
Tic. A.Ş. adına ön izin verilmiştir.
Firma 27.3.1993 tarihinde 5349 sayılı Turizm Yatırım
Belgesini almıştır.
Turizm merkezine ulaşılacak yol veya servis yolu
olmaması nedeniyle yol sorununun çözümlenmesine kadar firmanın kesin tahsis
süresinin dondurulmuş olup, 1995 yılında bu alandaki imar planı kıyı revizyonu
işlemleri tamamlanmış ve turizm merkezine ulaşım sağlanacak yol açılmıştır.
Firma bugüne kadar ön izin koşulları gereği 3 kez proje
yaptırmış ve yatırımla ilgili olarak tüm yükümlülüklerini yerine getirerek
TurizmYatırım Belgesini almıştır. Ayrıca yatırımcının ön izin gereği 1991
yılında Bakanlığımıza sunduğu teminat mektubu halen Bakanlığımızca muhafaza
edilmektedir.
2634 Sayılı Yasanın 8 inci maddesi gereği turizm alan
ve merkezleri içinde imar planı ile turizme ayrılan taşınmazlardan, mülkiyeti
hazine ve ormana ait alanların tasarruf yetkisi, söz konusu yasa çerçevesinde
Bakanlığımıza geçmekte, mülkiyeti gerçek ve tüzel kişilere ait olanlar ise
Bakanlığımızca kamulaştırılarak hazine adına tapuya tescil edilmektedir.
Özel mülkiyete ait 1006, 1007, 1008, 1009 ve 1010 nolu
parsellerin mülkiyet bütünlüğünün sağlanması ve plan amacı doğrultusunda
işletme belgeli tesislerin gerçekleştirilmesinin temin edilmesi için 2634
sayılı yasanın 8 inci maddesi uyarınca 2942 sayılı yasa hükümleri çerçevesinde
kamulaştırılması gerekmektedir.
Kamulaştırılmasına Bakanlık Makamının 28.4.1997 tarihli
olurları ile karar verilen parsellerin kıymet takdirlerinin yaptırılarak
düzenlenen Kıymet Takdir Komisyonu Raporunun gönderilmesi Muğla Valiliğinden
istenmiştir.
Muğla Valiliğinin 7.3.1997 tarih ve 421 sayılı yazısı
ekli Tapu Sicil Müdürlüğünün 6.3.1997 tarih ve 616 sayılı yazısında (Ek: 2)
1006 Sayılı Parselin Maliki Ahmet Şamil Tıslıoğlu
1007 Sayılı Parselin Maliki Ahmet Şamil Tıslıoğlu
1008 Sayılı Parselin Maliki Muzaffer Delibaş (Davalı)
1009 Sayılı Parselin Maliki Ahmet Şamil Tıslıoğlu
1010 Sayılı Parselin Maliki Ahmet Şamil Tıslıoğlu
olarak bildirilmiş olup, Muğla Valiliğince Bakanlığımız
adına işlemler yürütülmüştür. (Ek: 3 Takdir Komisyonu Raporu)
1997 yılı bütçemizdeki ödeneğin kısıtlı olması
nedeniyle söz konusu parsellerin taksitli kamulaştırılmasına Makamın 2.9.1997
tarih ve 6091 sayılı Olurları ile karar verilmiştir. (Ek: 4)
İlk taksit miktarı olan 23 515 053 000 TL. Sayıştay
vizesinden geçerek 25.9.1997 ödeme emri ile Muğla Valiliği emrine
gönderilmiştir. (Ek: 5)
Bu arada Bakanlığımıza yapılan başvurularda, mülkiyete
ilişkin problemler ve davalar olduğu bildirilmiş, kamulaştırma işlemlerinin
durdurulması istenmiştir.
Ancak Turizm Merkezinde imar planları yapılmış ve
turizme ayrılmış yerlerdeki taşınmaz mallardan gerçek ve tüzel kişilere ait
taşınmaz malların kamulaştırılması ve uyuşmazlıklarda dava ve takiplerin
kamulaştırma kararına değil bedeline ilişkin yürütülüp sonuçlandırılması 2634
sayılı Kanunun 8 inci maddesinin amir hükmünün gereği olduğundan kamulaştırılan
taşınmaz malların mülkiyetinin kişiler arasında çekişmeli olması,
kamulaştırmayı yapan idareye husumet yüklemeyecektir. Taşınmazın idare adına
tesciline mani değildir.
Bilgilerinize arz ederim.
İbrahim
Gürdal Turizm
Bakanı
6. – Tokat
Milletvekili Ahmet Feyzi İnceöz’ün, Türk vatandaşlığına kabul edilmeyen Afgan
göçmenlerine ilişkin sorusu ve İçişleri Bakanı Murat Başesgioğlu’nun yazılı
cevabı (7/4019)
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki sorularımın İçişleri Bakanımız Sayın Murat
Başesgioğlu tarafından yazılı olarak cevaplandırılması için delaletlerinizi
saygılarımla arz ederim.
Dr.Ahmet
Feyzi İnceöz Tokat
Tokat-Yeşilyurt ilçemize devlet tarafından yaptırılan
göçmen konutlarında ikamet eden Afgan göçmeni kardeşlerimizin gerekli yerlere
müracaatları sonucu Türk vatandaşlığına kabul edilmiş olup nüfus cüzdanı
çıkartılmıştır.
İsim listesindeki vatandaşların gerekli yerlere
müracaat ettikleri halde Türk vatandaşlığına kabul edilmemişlerdir. Bunlardan
bazı vatandaşlarımızın anne ve babaları kimliklerini almışken kendileri
alamamışlardır, bazılarının da çocukları kimliklerini almışken kendileri
alamamışlardır. Bu yüzden bu listedeki vatandaşlarımız mağdur durumdadırlar.
1. Bir grup Afgan göçmenine kimlik verilirken
bunlara neden verilmemiştir?
2. Kimliklerin anne-babalara verilip, çocuklarına
verilmemesi veya çocuklarına verilip anne-babalarına verilmemesi neye
dayandırılmaktadır? Amaç nedir? Ayırım neye göre yapılmaktadır?
3. Bunlara da kimlik verilecek midir?
T.C. İçişleri
Bakanlığı 16.1.1998 Nüfus
ve Vatandaşlık İşleri Genel
Müdürlüğü Şb.Md.:
B050NÜV0080003.226/8006
Konu : Soru önergesi
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
(Kanunlar
ve Kararlar Dairesi Başkanlığı)
İlgi : 26.12.1997 günlü ve A.01.0.GNS.0.10.00.02-10298
sayılı ve 7/4019 nolu yazınız.
Tokat Milletvekili Ahmet Feyzi İnceöz tarafından TBMM
Başkanlığına sunulan ve Sayın Bakanımız tarafından cevaplandırılması istenilen
yazılı soru önergesinin cevabı hazırlanarak ilişikte sunulmuştur.
Arz ederim.
Murat
Başesgioğlu İçişleri
Bakanı
Tokat Milletvekili Ahmet Feyzi İnceöz’ün Yazılı Soru
Önergesinin Cevabı
Türk vatandaşlığına alınmalarını isteyen Afganistan
uyruklu kişilerin, 403 Sayılı Türk Vatandaşlığı Kanununun ve Bu Kanunun
Uygulanmasına İlişkin Yönetmelikte aranan şartları taşımaları, haklarında
yaptırılan araştırma sonucunda güvenlik bakımından ve diğer hususlarda herhangi
bir sakıncalarının bulunmaması halinde Bakanlar Kurulu Kararı ile Türk
vatandaşlığına alınabilmeleri mümkündür.
Vatandaşlık mevzuatına göre, vatandaşlığa alınma şahsa
bağlı bir hak olduğundan reşit kişilerin durumları ayrı ayrı, küçük çocukların
durumları ise vatandaşlığa alınma talebinde bulunan babaya bağlı olarak
incelenmektedir.
Bu nedenle;
1. Afganistan’dan gelen bu kişilerin göç vizesi
ile gelmediklerinden göçmen olarak vatandaşlık talepleri mevcut değildir.
Afganistan’ın içinde bulunduğu şartlar nedeniyle yurdumuza çeşitli yollardan
değişik tarihlerde geldiklerinden kısa süreli ikâmet etmelerine izin verilmiş
ve bir yabancı olarak 403 sayılı Türk Vatandaşlığı Kanununa göre
vatandaşlığımıza alınma talebinde bulunmuşlardır. Dolayısıyla Türkiye’de
kesintisiz beş yıl ikamet etmeyenlerin talepleri red edilmiştir.
2. Türkiye’ye birlikte gelen kişilerden,
anne-babaya kimliklerinin verilmesi, çocuklarına verilmemesi veya çocuklarına
kimlik verilip anne-babaya verilmemesi şeklinde herhangi bir uygulama mevcut
değildir. Küçük çocukların işlemleri vatandaşlığa alınmasına isteyen babaya
bağlı olarak yürütüldüğünden ayrı olarak hiçbir çocuğun işlemi red
edilmemiştir.
3. Kanunda öngörülen şartları taşımadıklarından
daha önce vatandaşlık talepleri red edilen kişilerin, daha sonra yeniden
müracaat etmeleri üzerine yaptırılan araştırma ve inceleme sonucunda, gerekli
şartları taşıdıklarının tespit edilmesi ve herhangi bir sakıncalarının
bulunmaması halinde Bakanlar Kurulu Kararıyla vatandaşlığımıza alınabilmeleri
mümkündür.
7. – Afyon
Milletvekili Osman Hazer’in, Kütahya Vakıflar Şefliğinin şube müdürlüğüne
dönüştürülüp dönüştürülmeyeceğine ilişkin sorusu ve Devlet Bakanı Metin
Gürdere’nin yazılı cevabı (7/4032)
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki sorularımı Devlet Bakanı Sayın Metin Gürdere
tarafından yazılı cevaplandırılmasına delaletlerinizi saygı ile arz ederim.
19.12.1997
Osman
Hazer Afyon
İlimizde Vakıflar Genel Müdürlüğü Kütahya Bölge
Müdürlüğüne bağlı Vakıflar Şefliği vardır.İlimizde 2 adet vakıf işhanı, 1 adet
vakıf yurdu ve 200 civarında vakıfların kiracısı bulunmaktadır. Bu sayı Kütahya
dahil bölgeye bağlı bütün illerden fazladır. Buna karşılık şefliğin
hizmetlerini dahi yürüteceği büro ve hizmete müteallik araç ve gereçleri
bulunmamaktadır. Kiracılara ait muhasebe hizmetleri de ilimizde bu
imkânsızlıklar içinde 2 memur tarafından yürütülmektedir. İlimizdeki Vakıflar
Şefliğinin en kısa zamanda yaptığı hizmetler dikkate alınarak şube müdürlüğü
haline dönüştürülmesi zaruriyeti vardır.
1. İlimizdeki Vakıflar Şefliği Şube Müdürlüğüne
dönüştürülmesi düşünülüyor mu? Eğer böyle bir çalışma varsa ne aşamadadır?
2. Şeflik şu anda yurt binasında geçici olarak
görev yapmaktadır. Burası için bir büro ne zaman tahsis etmeyi düşünüyorsunuz?
3. Büro malzemeleri için bölgeden ödenek talep
edilmiştir. 1998 yılı bütçesinden talep edilen herhangi bir ödenek ayrıldı mı?
4. Yurt binasına ayrılan 10 dönüm arsa üzerinde
yurt binası yapmayı düşünüyor musunuz?
5. Afyon Ulu Cami civarındaki kamulaştırılması
gereken evlerin kamulaştırma işlemleri ne zaman bitirilecektir?
T.C. Devlet
Bakanlığı 16.1.1998 Sayı
: B.02.0.010/04245
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
İlgi : TBMM Başkanlığının 29.12.1997 tarih ve
A.01.0.GNS.0.10.00.02/10345 sayılı yazısı.
Afyon Milletvekili Osman Hazer’in tarafıma tevcih
ettiği 7/4032 numaralı yazılı soru önergesi cevabı ekte sunulmuştur.
Bilgilerinizi ve gereğini arz ederim.
Metin
Gürdere Devlet
Bakanı
Afyon Milletvekili
Sayın Osman Hazer’in 7/4032 Esas Nolu Yazılı Soru Önergesi Cevabıdır
Kütahya Vakıflar Bölge Müdürlüğüne bağlı Afyon’da Şube
Müdürlüğünün kurulması halinde, bütçeye ek malî yük getireceğinden, Vakıf
hizmetlerinin şef tarafından yürütülmesi yeterli görüldüğünden, Afyon Vakıf
Şefliğinin şube müdürlüğüne dönüştürülmesi mümkün olmamaktadır.
Bilgilerinizi rica ederim.
8. – Bilecik
Milletvekili Bahattin Şeker’in;
– Bilecik
İlinde tarım sektörü için gerekli olan gölet ve sulama yatırımlarına,
– Bilecik ve
ilçelerine bağlı bazı yerleşim birimlerinin su sorununa,
İlişkin
soruları ve Devlet Bakanı Mustafa Yılmaz’ın yazılı cevabı (7/4049, 4050)
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki soruların Devlet Bakanı Sayın Mustafa Yılmaz
tarafından yazılı olarak yanıtlanması için İçtüzüğün 96 ncı maddesince gereğini
arz ederim. Saygılarımla. 19.12.1997
Bahattin
Şeker Bilecik
Sorular : Bilecik İlimiz sanayi sektöründe yapılmış
olan yatırımların yanısıra tarım sektöründe de büyük bir potansiyele sahiptir.
Bu potansiyelin değerlendirilmesi için ne gibi çalışmalar yapılmaktadır? 1998
yılında programda olan sulama projeleri ve gölet inşaatları için ne kadar
ödenek ayrılmıştır? Yeni gölet yapımı ile ilgili olarak mevcut su kaynaklarında
yeni bir çalışma yapılmakta mıdır? Yeni bir gölet inşaası programa alınacak
mıdır? Bilecik İli İnhisar ilçe sınırları içerisinde, daha önce yatırım
programına alınan inşaası için gerekli malzemenin büyük kısmının sağlandığı
Akkum köprüsünün yapımına ne zaman başlanacak ve bitirilecektir?
Ayrıca Bilecik İli Pelitözü Sulaması projesi içerisinde
yer alan derivasyon kanallarında çalışma var mıdır? 1998 yılı içerisinde
bitirilmesi düşünülmekte midir? Ayrılan ödenek nedir?
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki sorularımın Devlet Bakanı Sayın Mustafa
Yılmaz tarafından yazılı olarak yanıtlanması için İçtüzüğün 96 ncı maddesince
gereğini arz ederim. Saygılarımla. 19.12.1997
Bahattin
Şeker Bilecik
Sorular : Bakanlığınıza geldiğiniz günden itibaren köy
hizmetleri ile ilgili olarak Bilecik İlinde ne gibi çalışmalar yapılmıştır?
1998 yılı içerisinde Bilecik’in köyleri ile ilgili olarak içme suyu
problemlerinin çözülmesine yönelik ne gibi çalışmalar yapılmaktadır? Bilecik
Merkez Koyunköy, Kavaklı; Bozüyük ilçesi Alibeydüzü, Darıdere, Revnak;
Pazaryeri İlçesi Dülgeroğlu, Arapdede, Karadede; Osmaneli İlçesi Balçıkhisar,
Gaziler, Borcak, Medetli; Gölpazarı İlçesi Taşçı Ahiler, Seyfiler, Kavak,
Muratlar, Laçinler, Kasımlar, Şıhlar, Akçakavak, Bağışlar, Softalar,
Küçüksusuz, Dokuz; İnhisar İlçesi Tozman; Söğüt İlçesi Geçitli köylerinin su
şebekeleri için ne gibi çalışmalar yapılmaktadır? 1998 yılı programına alınacak
mıdır?
T.C. Devlet
Bakanlığı 15.1.1998 Sayı
: B.02.0.014/031-1134
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
İlgi : 29.12.1997 tarih ve A.01.0.GNS.0.10.00.02-10344
sayılı yazınız.
Bilecik Milletvekili Sayın Bahattin Şeker’e ait soru
önergesindeki konular incelenmiştir.
Bilecik-İnhisar-Akköy-Akkum mahalle köprüsü 1995-1996
yıllarında sarj ihaleli inşaat olarak ek programa alınan köprünün projesinin
olmadığı, zemin etüdü ve temel sondajı yapılmadığı, köprü tipinin seçilmediği,
köprü bağlantı yollarının ve köprü yerinin tamamen İnhisar Belediyesi mücavir
alanı içinde olması nedeniyle yaklaşım yollarının ve köprü yerinin istimlak
konusunun halledilememiş olmasından dolayı ihalesi yapılamamıştır.
İl Müdürlüğünce 1998 yılı yapım programlarına içme suyu
teklifi yapılmış ancak, bütçe imkânlarının sınırlı olması nedeniyle programa
alınamamıştır. Yılı içerisinde ödenek ve imkânlar çerçevesinde bu köylerin içme
suyu konusuna çözüm aranacaktır.
1998 yılı yatırım programında yer alan sulama projeleri
ile gölet inşaatlarına ait liste ilişikte sunulmuştur.
Bilgilerinize arz ederim.
Mustafa
Yılmaz Devlet
Bakanı
Köy Hizmetleri Genel Müdürlüğü
Havza Islahı ve Göletler Daire Başkanlığı
Bilecik
İli 1998 Yılı Yatırım Programı
Sektörü: Tarım Milyon
TL.
Yerüstü Sulamaları
1998
Yılı Yatırım Tutarı
1. Bilecik Merkez Bekdemir 3
900
2. Bilecik Merkez Karaçayırdamlar 3
000
Yeraltı Sulamaları
1. Bilecik Gölpazarı Merkez 3
700
Sulama Göletleri
Bilecik Bozhüyük Dombayçayırı 1
Bilecik Bozhüyük Gökçeli 1
Bilecik Gölpazarı Dereliköy 1
Sektörü: Tarım Milyon
TL.
Yerüstü Sulamaları
1998
Yılı Yatırım Tutarı
Bilecik İnhisar Merkez 1
Bilecik Merkez Elmabahçe 1
Bilecik Merkez Çavuşköy Karaağaç 1
Bilecik Merkez Pelitözü 22
000
Bilecik Merkez Selöz 1
Bilecik Osmaneli Çerkeşli 40
000
Bilecik Osmaneli Oğulpaşa 1
Bilecik Pazaryeri Kayıdere 1
Bilecik Söğüt Ortaca 1
Bilecik
Osmaneli Oğulpaşa Gölet Konusu
Etüt raporu hazırlanarak uygun görülmüştür. Temel
sondaj ve malzeme etüdleri yapılacak, alınacak sonuca göre göletin yapılıp
yapılmayacağına karar verilecektir.
Bilecik
Merkez Elmabahçe Gölet Konusu
Arpa Deresi üzerinde gölet yapılması düşünülmektedir.
Konu ile ilgili olarak etüt raporu hazırlanmış ve uygun bulunmuştur. Temel
sondaj ve malzeme araştırmaları yapılacak ve olumlu sonuçlar alınması halinde
planlama çalışmalarına geçilecektir.
Bilecik
Pazaryeri Gümüşdere Gölet Konusu
Etüt raporu hazırlanmış olup, değerlendirme
aşamasındadır.
Milyon
TL.
1998
yılı yatırım tutarı
HİS GÖLETİ
1. Bilecik Pazaryeri G. Dere 200
İL
TOPLAMI 72 810
9. – Bursa
Milletvekili Ertuğrul Yalçınbayır’ın, Bursa ve İznik’e yapılan turizm
yatırımlarına ilişkin sorusu ve Turizm Bakanı İbrahim Gürdal’ın yazılı cevabı
(7/4081)
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki sorularımın yazılı olarak cevaplandırılmak
üzere Turizm Bakanına yöneltilmesini saygılarımla arz ederim.
Ertuğrul
Yalçınbayır Bursa
Sorular :
1. İnanç turizmi projesi kapsamında, Bursa ve
İznik’in yeri nedir?
2. Termal ve sağlık turizminde, Bursa kaplıcaları
özel projeler olarak değerlendirilmekte midir?
3. Bursa-Uludağ II. Gelişim Bölgesi projesinde
Bursa Büyükşehir Belediye Başkanlığı ile yeterli diyalog sağlanmış mıdır?
Bursa’nın kaynak suları ve pınarlarının bulunduğu kamu arazisinin turizm
yatırımlarına tahsisi kararını gözden geçirecek misiniz?
4. Bursa-Orhaneli-Büyükorhan-Keles-Harmancık Dağ
yöresinin makus talihini yenmek için yörede özel olarak yayla turizm projesi
çalışmalarınız var mıdır.
5. Uludağ eteklerinde Alaçam yöresinde Alp dağları
köylerine benzer köylerde kış turizmi merkezi özel projesi uygulanabilir mi?
Konu ile ilgili etüt çalışmaları var mı?
T.C.
Turizm
Bakanlığı
Hukuk
Müşavirliği 17.1.1998
Sayı :
B.170.HKM.0.00.00.00/160-2018
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığı Genel
Sekreterliği
Kanunlar ve Kararlar Dairesi Başkanlığı
İlgi :
A.01.0.GNS.010.00.02-7/4081-10085/25796 sayılı yazınız.
İlgi yazınız ekinde Bakanlığıma
gönderilen Bursa Milletvekili Sayın Ertuğrul Yalçınbayır’a ait yazılı soru
önergesi incelenmiştir.
1. – Bursa, üç büyük dine ait
(Müslümanlık - Hırıstiyanlık - Musevilik) çok önemli eserleriyle,
Bakanlığımızca yürütülen inanç Turizmi Projesi kapsamında büyük önem arz
etmektedir.
Yine Bakanlığımızca hazırlanan
inanç Turizm Envanteri kapsamında; 11 adet Müslümanlık, 3 adet Hırıstiyanlık ve
3 adet Musevilik olmak üzere toplam 17 eserle yer almaktadır.
İznik ise; Hırıstiyanlık alemince
kutsal sayılan Konsül toplantılarının 1’incisinin yapıldığı Ayasofya ile dini
açıdan önem taşımaktadır.
Bu nedenle, Konsül Sarayı ve
Ayasofya Müzesinin Bakanlığımızca hazırlanan Çevre Düzenleme Projelerinin
uygulanmasına, 1995 yılı bütçe olanaklarımız çerçevesinde 1 750 000 000 TL’lık
katkı sağlanmıştır.
Ayrıca, ülkemizin inanç Turizmi
Potansiyelinin tanıtımına yönelik olarak yerli ve yabancı basın mensupları, tur
operatörleri ve ilgili çevrelerin katılımı ile gerçekleştirilen “Tanıtma
Etkinliği” kapsamında Bursa ve İznik’in 1995 ve 1996 yıllarında tanıtımı
gerçekleştirilmiştir.
2. – Sağlık ve Termal Turizmine
yönelik çalışmalar Turizm Bakanlığının turizmin çeşitlendirilerek ülke sathına
yayılması politikası içinde önemli bir yer tutmaktadır. Türkiye genelinde 31
adet termal merkez 2634 sayılı Turizmi Teşvik Kanunu uyarınca turizm merkezi
ilan edilmiştir.
Bu kapsamda Bursa İlinde
Osmangazi İlçe sınırları içinde bulunan “Bursa Kükürtlü Termal Turizm Merkezi”
7.12.1985 tarihinde ilan edilerek yürürlüğe girmiştir.
Bakanlığımızca ihale suretiyle
yaptırılan “Termal Turizm Merkezleri Termal Su Potansiyeli ve İmar Planı
Envanteri” çalışmasının 1 inci Grubunda Kükürtlü Termal Turizm Merkezi de yer
almıştır. Termal Merkezin tamamı 2 nci derece doğal sit alanıdır.
Turizm Merkezindeki plan
uygulamaları Bakanlığımızca 5.3.1996 tarihinde onaylanan 1/1000 ölçekli
uygulama imar planı dahilinde yürütülmektedir.
Bakanlığımızca sağlık ve termal
turizmin geliştirilmesine yönelik çalışmalar neticesinde nitelikli konaklama
imkânı sunan, kür merkezleri ile entegre olan tesislerden oluşan termal
merkezlerin yaratılmasına çalışılmaktadır.
3. – Bursa ili, Uludağ 2 nci
Gelişim Bölgesi 4.7.1986 tarih ve 10792 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı ile
Turizm Merkezi olarak ilan edilmiştir.
Merkezde planlama çalışmaları
sonucunda turizm kullanımına ayrılan 300’er yatak kapasiteli 12 parsel, 2634
sayılı Turizmi Teşvik Kanunu ve bu kanunun 8 inci maddesine istinaden
çıkartılan “Kamu Arazisinin Turizm Yatırımlarına Tahsisi Hakkında Yönetmelik”
kapsamında 24.5.1991 tarihinden itibaren 7 kez ilan edilmiş ve bu ilanlar
sonucunda 11 firmaya tahsis işlemleri gerçekleştirilmiştir.
Bu firmalardan 7’si ön izin koşullarını yerine getirmiş
ve kesin tahsis işlemleri yapılmıştır. Diğer 4 firmaya ise Haziran 1997
tarihinden itibaren ön izinler verilmiştir. Müteşebbisler tarafından proje
geliştirme çalışmalarına devam edilmektedir.
Söz konusu ilanlar Resmî Gazete’de ve günlük gazeteler
aracılığıyla kamuya duyurulmuş ve hazırlanan şartnameler ilgili Belediye
Başkanlıklarına gönderilerek bilgi aktarımı sağlanmıştır.
Bursa Büyükşehir Belediye Başkanlığından gerek, Uludağ
2 nci Gelişim Bölgesinin Turizm Merkezi olarak ilan edildiği 4.7.1986
tarihinden gerekse ilk ilan işleminin yapıldığı 24.5.1991 tarihinden bu güne
kadar Bakanlığımıza kaynak suları ve pınarlarla ilgili hiç bir başvuru
alınmamıştır. Sadece son kez 11 no.lu parselin yer aldığı 19 uncu ilan
paketimize (11.8.1997 tarihli Resmî Gazete) ilgili Belediye Başkanlığının
itirazı olmuş ve bu talep değerlendirmeye alınarak, yapılan müracaatlara rağmen
hiçbir yatırımcıya arazi tahsisi işlemi gerçekleştirilmemiştir. Söz konusu
bölgedeki tahsis işlemleri 11 parselle sınırlandırılmıştır.
Ayrıca Bursa’nın Kaynak suları ve pınarları ile
tahsisli kamu arazileri aynı yerde bulunmamaktadır. Şöyle ki,
Kırkpınar su kaynaklarının kirlenmesi konusu daha önce
2 nci Gelişim Bölgesi imar yollarının açılması sırasında da Bursa İl Turizm
Müdürlüğünce Bakanlığımıza iletilmiş, yapılan inceleme ve değerlendirme
sonucunda BUSKİ tarafından yararlanılan Kırkpınar su kaynaklarının turistik
tesis alanlarına göre topoğrafik olarak daha üst kotlarda ve turistik tesis
alanlarından yeteri kadar uzakta olduğu, dolayısıyla kirlenmenin söz konusu
olmayacağı belirlenmiştir. Buna rağmen, ileride 2 nci Gelişim Bölgesindeki
turistik tesislerden dolayı her hangi bir
kirlenme meydana gelmemesi için su kaynakları bölgesinde gerekli önlemler
alınacaktır.
İçmesuyu isale hattının parseller içerisinde kalan
bölümü gerekli görüldüğü takdirde Uludağ Yatırımcıları Birliği tarafından
parsel dışına kaydırılabilecektir.
İsale Hattının 2 nci Gelişim Bölgesi yol güzergâhı ile
çakıştığı bölüm için, yolu açan Karayolları 14 üncü Bölge Müdürlüğünden, isale
hattını koruyacak şekilde uygun bir yöntem kullanılarak yolun açılması
Bakanlığımızca istenmiştir. Böylece isale hattına zarar verilmesi söz konusu
olmayacaktır.
4. – Turizmin çeşitlendirilmesi, ülke düzeyine ve tüm
yıla yaygınlaştırılması politikası çerçevesinde, çeşitli illlerin mevcut turizm
potansiyelinin değerlendirilmesi amacıyla öncelikleri belirlenen bazı yatırım
konuları, yıllık programlara alınarak bütçe ödeneklerimizle desteklenmektedir.
Bu doğrultuda, Yayla Turizmi Projesi de 1998 yılı
yatırım programımızda ele alınacak ve Turizm Potansiyeli araştırması
yapılacaktır.
5. – Bakanlığımızın Turizm Alan ve Turizm Merkezi ilan
çalışmaları kapsamında, Bursa - Uludağ - Alaçam yöresinin Turizm Merkezi olarak
ilan edilmesini takiben, planlama süreci de başlayacak olup, bu planlama
çalışmaları, kapsamında söz konusu alanın kendi özellikleri de
değerlendirilerek planlı gelişimi sağlanacaktır.
Bilgilerinize arz ederim.
İbrahim
Gürdal
Turizm
Bakanı
10. – Siirt
Milletvekili Ahmet Nurettin Aydın’ın, Şirvan-Cevizlik -Hizan ve Ziyaret-Atabağ
yollarına ilişkin sorusu ve Devlet Bakanı Mustafa Yılmaz’ın yazılı cevabı
(7/4090)
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki sorularımın Devlet Bakanı Sayın Mustafa Yılmaz tarafından
yazılı olarak cevaplandırılmasını delaletlerinizle arz ederim.
Saygılarımla.
Ahmet
Nurettin Aydın
Siirt
Sorular :
1. – TBMMPlan ve Bütçe Komisyonunda 1997 yılı
bütçesinden Şirvan-Cevizlik-Hizan yolu yapımı, Pervari yeni yol güzergah
yapımı, Ziyaret-Atabağ arası yol yapımı yatırımları için toplam 40 000 000 000
TL. ayrılmış idi. Köy Hizmetleri Genel Müdürlüğünün 1.5.1997 tarihli onayı ile
19 000 000 000 TL. ve 24.6.1997 tarihli onayı ile 19 000 000 000 TL. olmak üzere toplam 38 000
000 000 TL. Siirt İl Özel İdare Müdürlüğü emrine aktarılmıştır. Bu meblağlar
söz konusu yatırımlara tahsis edildiği halde, bu yatırımlar için kullanılmış
mıdır?
2. – Bu ödenekler Şirvan-Cevizlik-Hizan ve
Ziyaret-Atabağ yolları ile Pervari yeni yol güzergah yapımı yatırımları için
kullanılmadığına göre hangi yatırımlar için kullanılmıştır?
3. – Yerel yöneticilerin böylesine keyfi uygulama
yapabilmeleri mümkün müdür? Bu uygulamayı yapan yöneticiler hakkında işlem
yapmayı düşünüyor musunuz?
T.C.
Devlet
Bakanlığı 15.1.1998
Sayı
: B.02.0.014/031-1133
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
İlgi : 30.12.1997 tarih ve A.01.0.GNS.0.10.00.02-7/4090-10123/25859
sayılı yazınız.
Siirt Milletvekili Sayın Ahmet Nurettin Aydın’a ait soru önergesindeki
konular incelenmiştir.
Siirt-Cevizlik-Hizan ve Siirt-Pervari yolları köy yolu ağımız dışında
kaldığından herhangi bir yatırım yapılmamaktadır. Siirt-Baykan-Atabağı yolu ise
tul olarak 20 Km uzunlukta olduğundan 40 000 000 000 TL. ile bir üniteye
ulaşılamayacağı anlaşıldığından onun yerine Baykan-Atabağı beldesinin devamlı
kullandığı ve daha kısa güzergâh olan Kurtalan-Bölüktepe köyünden Atabağı
beldesine kadar ki 6 Km ile Kurtalan İlçesine bağlı Çalıdüzü 2 Km ve Toytepe 2
Km olmak üzere toplam 10 Km olarak ek programa alınarak yolların asfalt
kaplaması yapılarak yol köyümüzün hizmetine sunulmuştur.
Bilgilerinize arz ederim.
Mustafa
Yılmaz
Devlet
Bakanı
11. – Ankara Milletvekili Ersönmez
Yarbay’ın, bazı vakıflara ilişkin sorusu ve Devlet Bakanı Metin Gürdere’nin
yazılı cevabı (7/4069)
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki sorularımın Vakıflar Genel Müdürlüğünden sorumlu Devlet Bakanı
Sayın Metin Gürdere tarafından yazılı olarak cevaplandırılmasına
delaletlerinizi saygılarımla arz ederim.
Ersönmez
Yarbay Ankara
Sorular :
– Türk Demokrasi Vakfı
– Türkiye Uluslararası İlişkiler ve Stratejik
Araştırmalar Vakfı
– Türkmeneli Vakfı
– Fiziksel Engelliler Vakfı
– Türkiye Diyanet Vakfı
– Ahmet Yesevi Vakfı
– Türk Dünyası Araştırmaları Vakfı
– Türk Güreş Vakfı
– Türkiye Sağlık ve Tedavi Vakfı
– Türk Ocağı Vakfı
– Anadolu Erenleri Kültür ve Sanat Vakfı
1. Sözkonusu vakıflar kaç yılında kurulmuştur?
Kurucularının açık kimlikleri ve meslekleri nelerdir?
2. Sözkonusu vakıfların halen sahip oldukları menkul ve
gayrimenkuller nelerdir?
3. Sözkonusu vakıfların haklarında açılan davalar var
mıdır? Varsa konuları nelerdir? Sonuçlanan davalar varsa neticeleri ne
olmuştur?
4. Sözkonusu vakıflar daha önceden Maliye Bakanlığından
yardım almışlar mıdır? Almışlarsa yardım miktarları ve harcama yerleri
nelerdir?
5. Sözkonusu vakıfların halihazırdaki mütevelli heyet
üyeleri, yönetim kurulu üyeleri ve genel müdürlüklerinin açık kimlikleri ve
meslekleri nelerdir?
6. Sözkonusu vakıfların kurulduğu yıldan itibaren
önemli faaliyetleri neler olmuştur? Gerçekleştirmiş oldukları faaliyetlerle
bütçeden yardımı hak etmişler midir?
T.C. Devlet
Bakanlığı 16.1.1998 Sayı
: B.02.0.010/04237 Konu
: Yazılı Soru Önergesi
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığı Genel
Sekreterliğine
İlgi : Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığının
30.12.1997 tarih ve A.01.0.GNS.0.10.00.02-
7/4096-10129/25866 sayılı yazısı.
Ankara Milletvekili Ersönmez Yarbay’ın Bakanlığıma
tevcih ettiği ilgi yazı eki 7/4096-10129 sayılı yazılı soru önergesi cevabı
ekte sunulmuştur.
Bilgilerinizi ve gereğini arz ederim.
Metin
Gürdere Devlet
Bakanı
Türk Demokrasi Vakfı
S. 1. Sözkonusu vakıflar kaç yılında kurulmuştur?
Kurucuların açık kimlikleri ve meslekleri nelerdir?
C. 1. Ankara 3 üncü Asliye Hukuk Mahkemesinin 29.1.1987
gün, E : 1987/33, K : 1987/32 sayılı kararı ile kurulmuştur.
Vakfın Kurucuları : Bülent Akarcalı, Üstün Ergüder,
Altemur Kılıç, Güneş Taner, Nurettin Koçak, Mehmet Gök, Ali Lütfi
Karaosmanoğlu, Ahmet Ateş Aykut, Mahmut Ersin Kalaycıoğlu, Aycan Çakıroğulları,
Muammer Yılmaz, Asım Altuğ, Mehmet Necat Eldem, Şarık Tara, İsmail Necdet
Aygün, Seçkin Fırat, Süha Tanık, İmren Aykut, Eyüp Aşık, Mehmet Cavit Kavak,
Ergun Özbudun, A. Mesut Yılmaz, Rüştü Kazım Yücelen, Ali Suat Bilge, İlhan
Aküzüm, Hüseyin Mükerrem Hiç.
Sözkonusu vakıf kurucularının mesleklerine dair
kayıtlarımızda bir bilgi bulunmamaktadır.
S. 2. Sözkonusu vakıfların halen sahip oldukları menkul
ve gayrimenkuller nelerdir?
C. 2. 1 adet gayrimenkulü ve 2 534 671 000 TL.
sermayesi bulunmaktadır.
S. 3. Sözkonusu vakıfların haklarında açılan davalar
var mıdır? Varsa konuları nelerdir? Sonuçlanan davalar var ise neticeleri ne
olmuştur?
C. 3. Yoktur.
S. 4. Sözkonusu vakıflar daha önceden Maliye
Bakanlığından yardım almışlar mıdır? Almışlarsa yardım miktarları ve harcama
yerleri nelerdir?
C. 4. Kayıtlarımızda bir bilgi bulunmamaktadır.
S. 5. Sözkonusu vakıfların halihazırdaki mütevelli
heyet üyeleri, yönetim kurulu üyeleri ve genel müdürlerinin açık kimlikleri ve
meslekleri nelerdir?
C. 5. Vakfın 1996 yılı itibariyle yöneticileri,
Bülent Akarcalı
Ergün Özbudun
Veli Sarıtoprak
Cavit Kavak
Üstün Ergüder
Erdal Türkkan
Mehmet Gök
Mete Bülgün
Işın Çelebi
Sözkonusu vakıf yöneticilerinin mesleklerine dair
kayıtlarımızda bir bilgi bulunmamaktadır.
S. 6. Sözkonusu vakıfların kurulduğu yıldan itibaren
önemli faaliyetleri neler olmuştur? Gerçekleştirmiş oldukları faaliyetlerle
bütçeden yardımı hak etmişler midir?
C. 6. Vakıf senedinde belirtilen faaliyetlerde
bulunulmuştur. Bütçeden yardım konusunda herhangi bir bilgi bulunmamaktadır.
Türkiye Uluslararası İlişkiler ve Stratejik
Araştırmalar Vakfı
S. 1. Sözkonusu vakıflar kaç yılında kurulmuştur?
Kurucularının açık kimlikleri ve meslekleri nelerdir?
C. 1. Ankara 11 inci Asliye Hukuk Mahkemesinin
27.1.1988 gün, E : 1988/27, K : 1988/29 sayılı kararı ile kurulmuştur.
Vakfın Kurucuları : Seyfullah Nejat Taşhan, Ali Suat
Bilge, Emel Doğramacı, Yüksel Erimtan, Emre Gönensay, Mehmet Gönlübol, İhsan
Gürkan, Jak Kamhi, Ali L. Karaosmanoğlu, Erol Manisalı, Osman Okyar, Ersin
Onulduran, Yüksel Söylemez.
Bu kurucuların mesleklerine dair kayıtlarımızda bir
bilgi bulunmamaktadır.
S. 2. Sözkonusu vakıfların halen sahip oldukları menkul
ve gayrimenkuller nelerdir?
C. 2. Vakfın 1996 yılı itibariyle menkul ve gayrimenkul
olmak üzere 2 850 200 937 TL. mal varlığı bulunmaktadır.
S. 3. Sözkonusu vakıfların haklarında açılan davalar
var mıdır? Varsa konuları nelerdir? Sonuçlanan davalar varsa neticeleri ne
olmuştur?
C. 3. Yoktur.
S. 4. Sözkonusu vakıflar daha önceden Maliye
Bakanlığından yardım almışlar mıdır? Almışlarsa yardım miktarları ve harcama
yerleri nelerdir?
C. 4. Bu konuda kayıtlarımızda herhangi bir bilgi
bulunmamaktadır.
S. 5. Sözkonusu vakıfların halihazırdaki mütevelli
heyet üyeleri, yönetim kurulu üyeleri ve genel müdürlüklerinin açık kimlikleri
ve meslekleri nelerdir?
C. 5. Vakfın 1996 yılı itibariyle yöneticileri;
Seyfullah Nejat Taşkan
S. 6. Sözkonusu vakıfların kurulduğu yıldan itibaren
önemli faaliyetleri neler olmuştur? Gerçekleştirmiş oldukları faaliyetlerle
bütçeden yardımı hak etmişler midir?
C. 6. Vakıf senedinde belirtilen faaliyetlerde
bulunulmuştur.
Bütçeden yardım konusunda kayıtlarımızda herhangi bir
bilgi bulunmamaktadır.
Türkmeneli İşbirliği ve Kültür Vakfı
S. 1. Sözkonusu vakıflar kaç yılında kurulmuştur?
Kurucularının açık kimlikleri ve meslekleri nelerdir?
C. 1. Ankara 17 nci Asliye Hukuk Mahkemesinin 12.6.1996
gün, E : 1996/410 K : 1996/454 sayılı kararı ile kurulmuştur.
Vakfın Kurucuları : Hasan Öcal Özmen, Ziyat Köprülü,
Aydın Beyatlı
Sözkonusu vakıf kurucularının mesleklerine dair
kayıtlarımızda bir bilgi bulunmamaktadır.
S. 5. Sözkonusu vakıfların halihazırdaki mütevelli
heyet üyeleri yönetim kurulu üyeleri ve genel müdürlerinin açık kimlikleri ve
meslekleri nelerdir?
C. 5. Vakfın Yöneticileri :
Hasan Ö. Özmen
Levent Cengizalp
Aydın Beyatlı
Ziyat Köprülü
Turhan Ağaoğlu
Sözkonusu vakıf yöneticilerinin mesleklerine dair
kayıtlarımızda bir bilgi bulunmamaktadır.
Ayrıca 2.3.4. ve 6 ncı sorularla ilgili kayıtlarımızda
herhangi bir bilgi bulunmamaktadır.
Fiziksel Engelliler Vakfı
S. 1. Sözkonusu vakıflar kaç yılında kurulmuştur?
Kurucularının açık kimlikleri ve meslekleri nelerdir?
C. 1. Kartal 3 üncü Asliye Hukuk Mahkemesinin 30.1.1995
gün, E : 1995/51, K : 1995/19 sayılı kararı ile kurulmuştur.
Vakfın Kurucuları : Recep Tayyip Erdoğan, Kahraman
Emmioğlu, Mehmet Göze, Arif Dağlar, Necdet Öztürk,
Sözkonusu vakıf kurucularının mesleklerine dair
kayıtlarımızda bir bilgi bulunmamaktadır.
S. 2. Sözkonusu vakıfların halen sahip oldukları menkul
ve gayrimenkuller nelerdir?
C. 2. Sözkonusu vakfın 1996 yılı itibariyle 4 500 000
000 TL. değerinde menkul ve gayrimenkulü bulunmaktadır.
S. 3. Sözkonusu vakıfların haklarında açılan davalar
var mıdır?
Varsa konuları nelerdir? Sonuçlanan davalar varsa
neticeleri ne olmuştur?
C. 3. Yoktur.
S. 4. Sözkonusu vakıflar daha önceden Maliye
Bakanlığından yardım almışlar mıdır? Almışlarsa yardım miktarları ve harcama
yerleri nelerdir?
C. 4. Bu konuda kayıtlarımızda herhangi bir bilgi
bulunmamaktadır.
S. 5. Sözkonusu vakıfların halihazırdaki mütevelli
heyet üyeleri, yönetim kurulu üyeleri ve genel müdürlerinin açık kimlikleri ve
meslekleri nelerdir?
C. 5. Vakfın 1996 yılı itibariyle yöneticileri :
Doç. Dr. Kahraman Emmioğlu : Gaziantep Milletvekili
Prof. Dr. Mehmet Bilge : İğdaş A. Ş. Danışman
Reşat Atalar : İstanbul Büyükşehir Bel. Danışmanı
M. Sait Köksal
Bülent Zülfikar : İstanbul Büyükşehir Bel. Sağlık Dairesi
Başkanı
Lokman Ayva
Doç. Dr. Ercan Öztemel : Sakarya Üniversitesi Öğretim Üyesi.
S. 6. Sözkonusu vakıfların kurulduğu yıldan itibaren
önemli faaliyetleri neler olmuştur? Gerçekleştirmiş oldukları faaliyetlerle
bütçeden yardımı hak etmişler midir?
C. 6. Vakıf senedinde belirtilen faaliyetlerde
bulunulmuştur.
Bütçeden yardım konusunda kayıtlarımızda herhangi bir
bilgi bulunmamaktadır.
Türkiye Diyanet Vakfı
S. 1. Sözkonusu vakıflar kaç yılında kurulmuştur?
Kurucuların açık kimlikleri ve meslekleri nelerdir?
C. 1. Ankara Asliye 14 üncü Hukuk Hâkimliğinin 7.4.1975
gün, E : 1975/203, K : 1975/194 sayılı kararı ile kurulmuştur.
Vakfın Kurucuları : Dr. Lütfi Doğan, Tayyar Altıkulaç,
Yakup Üstün, Ahmet Uzunoğlu
Sözkonusu vakıf kurucularının mesleklerine dair
kayıtlarımızda bir bilgi bulunmamaktadır.
S. 2. Sözkonusu vakıfların halen sahip oldukları menkul
ve gayrimenkuller nelerdir?
C. 2. 1.11.1997 tarihi itibariyle 12 609 adet
gayrimenkulü, 353 adet taşıtı bulunmaktadır.
S. 3. Sözkonusu vakıfların haklarında açılan davalar
var mıdır? Varsa konuları nelerdir? Sonuçlanan davalar varsa neticeleri ne
olmuştur?
C. 3. Yoktur.
S. 4. Sözkonusu vakıflar daha önceden Maliye
Bakanlığından yardım almışlar mıdır? Almışlarsa yardım miktarları ve harcama
yerleri nelerdir?
C. 4. Bu konuda kayıtlarımızda herhangi bir bilgi
bulunmamaktadır.
S. 5. Sözkonusu vakıfların halihazırdaki mütevelli
heyet üyeleri, yönetim kurulu üyeleri ve genel müdürlüklerinin açık kimlikleri
ve meslekleri nelerdir?
C. 5. Vakfın 1996 yılı itibariyle yöneticileri;
Mehmet Nuri Yılmaz
Kemal Güran
Mehmet Kervancı-Genel Müdür
Emrullah Aksarı
Mustafa Ateş
Mustafa Karahan
Ahmet Uzunoğlu
S. 6. Sözkonusu vakıfların kurulduğu yıldan itibaren
önemli faaliyetleri neler olmuştur? Gerçekleştirmiş oldukları faaliyetlerle
bütçeden yardımı hak etmişler midir?
C. 6. Vakıf kuruluş senedindeki amaçlarını
gerçekleştirmek üzere özellikle dinî ve hayrî konularda önemli faaliyetlerde
bulunmuştur.
Bütçeden yardım konusunda kayıtlarımızda herhangi bir
bilgi bulunmamaktadır.
Ahmet Yesevi Vakfı
S. 1. Sözkonusu vakıflar kaç yılında kurulmuştur?
Kurucuların açık kimlikleri ve meslekleri nelerdir?
C. 1. Ankara 9 uncu Asliye Hukuk
Mahkemesinin 30.12.1993 gün, E : 1993/1021, K : 1993/912 sayılı kararı ile kurulmuştur.
Vakfın Kurucuları : Namık Kemal Zeybek, İbrahim
Demirel, Hakkı Duran, Ramiz Ongun, Niyazi Güney, Mehmet Burhan Özfırat, Zeynel
Abidin Sertel, Gencehan Tunay, Muhittin Gümüş, Niyazi Baloğlu, Nevin Güngör,
Mehmet Hengirmen, Kemal Çevik, Yılmaz Durak, Zafer Kibar, Muhittin Çolak,
Şerafettin Doğru, Serap İlaslan, Selahattin Baysal, Mehmet Uygun Tazebay,
Hürriyet Ersoy, Bilal Bahar, Taner Çiftçi, Mehmet Nedim, Yılmaz Nadir Polat,
Mustafa Kahramanyol, Muhittin Öngüt, Hüseyin Yüncüoğlu, Arif Öztürk, Ata
Türkoğlu, Feyzullah Budak, Enver Oymak, Celal Er, İbrahim Özer, Hüseyin Erdem,
İbrahim Türedi, İrfan Ünver, Aziz Bozatlı, Acar Okan, Nayil Ünsal, Lütfü
Şahsuvaroğlu, Alemdar Mustafa Yalçın, bu kurucuların mesleklerine dair
kayıtlarımızda bir bilgi bulunmamaktadır.
S. 2. Sözkonusu vakıfların halen sahip oldukları menkul
ve gayrimenkuller nelerdir?
C. 2. 1995 yılı itibariyle vakfın 274 009 842 TL. lık
sermayesi bulunmaktadır.
S. 3. Sözkonusu vakıfların haklarında açılan davalar
var mıdır?
Varsa konuları nelerdir? Sonuçlanan davalar varsa
neticeleri ne olmuştur?
C. 3. Yoktur.
S. 4. Sözkonusu vakıflar daha önceden, Maliye
Bakanlığından yardım almışlar mıdır? Almışlarsa yardım miktarları ve harcama
yerleri nelerdir?
C. 4. Bu konuda kayıtlarımızda herhangi bir bilgi
bulunmamaktadır.
S. 5. Sözkonusu vakıfların halihazırdaki mütevelli
heyet üyeleri, yönetim kurulu üyeleri ve genel müdürlerinin açık kimlikleri ve
meslekleri nelerdir?
C. 5. 1996 yılı itibariyle vakıf yöneticileri,
Hürriyet Ersoy
Hilmi Tutar
İbrahim Demirel
Şerafettin Doğru
Selim İtez
F. Beylü Dikeçliğil
Nevin Güngör
Sözkonusu vakıf yöneticilerinin mesleklerine dair
kayıtlarımızda bir bilgi bulunmamaktadır.
S. 6. Sözkonusu vakıfların kurulduğu yıldan itibaren
önemli faaliyetleri neler olmuştur? Gerçekleştirmiş oldukları faaliyetlerle
bütçeden yardımı hak etmişler midir?
C. 6. Vakıf senedinde belirtilen faaliyetlerde
bulunulmuştur.
Bütçeden yardım konusunda kayıtlarımızda herhangi bir
bilgi bulunmamaktadır.
Türk Dünyası Araştırmalar Vakfı
S. 1. Sözkonusu vakıflar kaç yılında kurulmuştur?
Kurucuların açık kimlikleri ve meslekleri nelerdir?
C. 1. İstanbul 5 inci Asliye Hukuk Mahkemesinin
15.9.1980 gün, E : 1980/485, K : 1980/538 sayılı kararı ile kurulmuştur.
Vakfın Kurucuları : Turan Yazgan, Emin Bilgiç, Sabri
Ülker, Şaban Gülbahar
Adıgeçen vakıf kurucularının mesleklerine dair
kayıtlarımızda bir bilgi bulunmamaktadır.
S. 2. Sözkonusu vakıfların halen sahip oldukları menkul
ve gayrimenkuller nelerdir?
C. 2. Sözkonusu vakfın gayrimenkulü bulunmamaktadır. 1
adet taşıtı bulunmaktadır.
S. 3. Sözkonusu vakıfların haklarında açılan davalar
var mıdır? Varsa konuları nelerdir? Sonuçlanan davalar varsa neticeleri ne
olmuştur.
C. 3. Yoktur.
S. 4. Sözkonusu vakıflar daha önceden Maliye
Bakanlığından yardım almışlar mıdır? Almışlarsa yardım miktarları ve harcama
yerleri nelerdir?
C. 4. Bu konuda kayıtlarımızda bir bilgi
bulunmamaktadır.
S. 5. Sözkonusu vakıfların halihazırdaki mütevelli
heyet üyeleri, yönetim kurulu üyeleri ve genel müdürlerinin açık kimlikleri ve
meslekleri nelerdir?
C. 5. 1996 yılı itibariyle vakıf yöneticileri : Turan
Yazgan, Mustafa Birim, Varol Ziya Dereli, ŞabanKarataş,
Adıgeçen vakıf yöneticilerinin mesleklerine dair
kayıtlarımızda bir bilgi bulunmamaktadır.
S. 6. Sözkonusu vakıfların kurulduğu yıldan itibaren
önemli faaliyetleri neler olmuştur? Gerçekleştirmiş oldukları faaliyetlerle
bütçeden yardımı hak etmişler midir?
C. 6. Vakıf senedinde belirtilen faaliyetlerde
bulunulmuştur.
Bütçeden yardım konusunda kayıtlarımızda herhangi bir
bilgi bulunmamaktadır.
Türk Güreş Vakfı
S. 1. Sözkonusu vakıflar kaç yılında kurulmuştur?
Kurucuların açık kimlikleri ve meslekleri nelerdir?
C. 1. Ankara 1 inci Asliye Hukuk Mahkemesi 18.7.1980
gün, E : 1980/559, K : 1980/528 sayılı kararı ile kurulmuştur.
Vakfın Kurucuları : Hüseyin Özalp, Sadrettin Özden,
Mustafa Dağıstanlı, Muharrem Candaş, Mahmut Atalay, Tevfik Kış, Necmettin
Erkan, Ahmet Ayık, Fethi Atan, Nejat Cinisli, Ali Haydar Özöğretmen, Hasan
Hulki Bozbey
Adı geçen vakıf kurucularının mesleklerine dair
kayıtlarımızda bir bilgi bulunmamaktadır.
S. 2. Sözkonusu vakıfların halen sahip oldukları menkul
ve gayrimenkuller nelerdir?
C. 2. 1 adet gayrimenkul ve 1 adet taşıtı
bulunmaktadır.
S. 3. Sözkonusu vakıfların haklarında açılan davalar
var mıdır? Varsa konuları nelerdir? Sonuçlanan davalar varsa neticeleri ne
olmuştur?
C. 3. Yoktur.
S. 4. Sözkonusu vakıflar daha önceden
MaliyeBakanlığından yardım almışlar mıdır? Almışlarsa yardım miktarları ve harcama
yerleri nerelerdir?
C. 4. Bu konuda kayıtlarımızda herhangi bir bilgi
bulunmamaktadır.
S. 5. Sözkonusu vakıfların halihazırdaki mütevelli
heyet üyeleri yönetim kurulu üyeleri ve genel müdürlerinin açık kimlikleri ve
meslekleri nelerdir?
C. 5. 1995 yılı itibariyle vakıf yöneticileri;
Ahmet Ayık
Abdullah Topaloğlu
Mehmet Özkan
Yücel Özlem
Mahmut Atalay
Tevfik Kış
İsmail Kocabaş
Cihat Soysal
İsmail Demirci
Sözkonusu vakıf yöneticilerinin mesleklerine dair
kayıtlarımızda bir bilgi bulunmamaktadır.
S. 6. Sözkonusu vakıfların kurulduğu yıldan itibaren
önemli faaliyetleri neler olmuştur? Gerçekleştirmiş oldukları faaliyetlerle
bütçeden yardımı hak etmişler midir?
C. 6. Vakıf senedinde belirtilen faaliyetlerde
bulunulmuştur.
Türkiye Sağlık ve Tedavi Vakfı
S. 1. Sözkonusu vakıflar kaç yılında kurulmuştur?
Kurucularının açık kimlikleri ve meslekleri nelerdir?
C. 1. Ankara 10 uncu Asliye Hukuk Mahkemesinin 6.3.1973
gün, E : 1973/314, K : 1997/227 sayılı kararı ile kurulmuştur.
Vakfın Kurucuları : Ahmet İhsan Kırımlı, Melih Nurol,
Süleyman Hayri Bolay, Halil İrafan Duygulu, Muammer Enver Özkan, Yusuf Yüksel,
Ali Haydar Sarıoğlu, Ekrem Özkıran
Adı geçen vakıf kurucularının mesleklerine dair
kayıtlarımızda bir bilgi bulunmaktadır.
S. 2. Sözkonusu vakıfların sahip oldukları menkul ve
gayrimenkuller nelerdir?
C. 2. 1996 yılı itibariyle vakfın 7 adet gayrimenkulü,
3 adet taşıtı bulunmaktadır.
S. 3. Sözkonusu vakıfların haklarında açılan davalar
var mıdır? Varsa konuları nelerdir?
C.3. Yoktur.
S. 4. Sözkonusu vakıf daha önceden Maliye Bakanlığından
yardım almışlar mıdır? Almışlarsa yardım miktarları ve harcama yerleri
nerelerdir?
C. 4. Bu konuda kayıtlarımızda bir bilgi
bulunmamaktadır.
S. 5. Sözkonusu vakıfların halihazırdaki mütevelli
heyet üyeleri, yönetim kurulu üyeleri ve genel müdürlerinin açık kimlikleri ve
meslekleri nelerdir?
C. 5. 1995 yılı itibariyle vakıf yöneticileri;
Kemal Özkaragöz
Melih Nurol
Yusuf Safi
Mustafa Kalfaoğlu
Kemalettin Özdemir
Abdulkadir Aksoy
Celal Avşar
İbrahim Erkul
Yaşar Yazıcıoğlu
Mehmet Hasırcılar
İhsan Kalkavan
Sözkonusu vakıfların yöneticilerin mesleklerine dair
kayıtlarımızda bir bilgi bulunmamaktadır.
S. 6. Sözkonusu vakıfların kurulduğu yıldan itibaren
önemli faaliyetleri neler olmuştur? Gerçekleştirmiş oldukları faaliyetlerle
bütçeden yardımı hak etmişler midir?
C. 6. Anılan vakıf Üniversite açmıştır. Ayrıca vakıf
senedinde belirtilen diğer faaliyetlerde bulunulmuştur.
Bütçeden yardım konusunda kayıtlarımızda herhangi bir
bilgi bulunmamaktadır.
Türk Ocakları Eğitim ve Kültür Vakfı
S. 1. Sözkonusu vakıflar kaç yılında kurulmuştur?
Kurucularının açık kimlikleri ve meslekleri nelerdir?
C. 1. Ankara 10 uncu Asliye Hukuk Mahkemesinin
18.9.1989 gün, E : 1989/296, K : 1989/560 sayılı kararı ile kurulmuştur.
Vakfın kurucuları : Orhan Düzgüneş, Alaeddin Ceceli,
Rasih Demirci, Yusuf Ekinci, Celal Er, Ahmet Bican Ercilasun, Şakir Gözübüyük,
O. Nurettin Gürgün, Irak Türkleri Kültür Derneği, Berker İnanoğlu, Sevgi
Kafalı, Şaban Karataş, Orhan Kavuncu, Kazım Yaşar Kopraman, Alaeddin Korkmaz,
Nevzat Kösoğlu, Yaşar Okuyan, Emin Özgümüş, Necdet Özkaya, Sadi Somuncuoğlu,
Galip Tamur,Yılmaz Terzi, Fethi Tevetoğlu, Türk Kooperatifçilik Eğitim Vakfı,
Türk Ziraat Mühendisleri Birliği Vakfı, İdris Yamantürk, Şerafettin Yılmaz.
Adıgeçen vakıf kurucularının mesleklerine dair
kayıtlarımızda herhangi bir bilgi bulunmamaktadır.
S. 2. Sözkonusu vakıfların halen sahip oldukları menkul
ve gayrimenkuller nelerdir?
C. 2. 4 adet gayrimenkulü bulunmaktadır.
S. 3. Sözkonusu vakıfların haklarında açılan davalar
var mıdır? Varsa konuları nelerdir? Sonuçlanan davalar varsa neticeleri ne
olmuştur?
C. 3. Yoktur.
S. 4. Sözkonusu vakıflar daha önceden Maliye
Bakanlığından yardım almışlar mıdır? Almışlarsa yardım miktarları ve harcama
yerleri nelerdir?
C. 4. Kayıtlarımızda bir bilgi bulunmamaktadır.
S. 5. Sözkonusu vakıfların halihazırdaki mütevelli
heyet üyeleri, yönetim kurulu üyeleri ve genel müdürlerinin açık kimlikleri ve
meslekleri nelerdir?
C. 5. 1996 yılı itibariyle vakıf yöneticileri; Nevzat
Köseoğlu, Rasih Demirci, Sevgi Kafalı, İlhan Gülsün, Alaattin Ceceli, Süleyman
Sazak, Yaşar Okuyan
Sözkonusu vakıf yöneticilerinin mesleklerine dair
kayıtlarımızda bir bilgi bulunmamaktadır.
S. 6. Sözkonusu vakıfların kurulduğu yıldan itibaren
önemli faaliyetleri neler olmuştur? Gerçekleştirmiş oldukları faaliyetlerle
bütçeden yardımı hak etmişler midir?
C. 6. Vakıf senedinde belirtilen faaliyetlerde
bulunulmuştur. Bütçeden yardım konusunda kayıtlarımızda herhangi bir bilgi
bulunmamaktadır.
Anadolu Erenleri Kültür ve Sanat Vakfı
S. 1. Sözkonusu vakıflar kaç yılında kurulmuştur?
Kurucularının açık kimlikleri ve meslekleri nelerdir?
C. 1. Ankara 20 nci Asliye Hukuk Mahkemesinin 16.5.1995
gün, E : 1995/358 K : 1995/363 sayılı kararı ile kurulmuştur.
Vakfın Kurucuları : Hasan Polat, Nimet Güneş, Mehmet
Ali Güngör, Sevda Karabulut, Ali Cevat Coşkun, Kazım Doğan, Yusuf Dağ, İsmet
Yılmaz, Abdullah Çiçek, Ali Haydarsır, Kamber Sönmez, Cüneyt İspir, Yusuf
Karacakale, Ahmet Aydoğmuş, Murat Gazi Vural, Abdurrahman Kurtaslan, Muhammet Akbaba, Bayram Baydan,
Murat Aydoğmuş, Şahin Akıncı, Hasan Basri Özbey, İsmail Karayünlü,
S. 2. Sözkonusu vakıfların halen sahip oldukları menkul
ve gayrimenkuller nelerdir?
C. 2. Sözkonusu vakfın 1 adet gayrimenkulü
bulunmaktadır.
S. 3. Sözkonusu vakıfların haklarında açılan davalar
var mıdır? Varsa konuları nelerdir? Sonuçlanan davalar varsa neticeleri ne
olmuştur?
C. 3. Yoktur.
S. 4. Sözkonusu vakıflar daha önceden Maliye
Bakanlığından yardım almışlar mıdır? Almışlarsa yardım miktarları ve harcama
yerleri nelerdir?
C. 4. Bu konuda kayıtlarımızda bir bilgi
bulunmamaktadır.
S. 5. Sözkonusu vakıfların halihazırdaki mütevelli
heyet üyeleri, yönetim kurulu üyeleri ve genel müdürlerinin açık kimlikleri ve
meslekleri nelerdir?
C. 5. 1996 yılı itibariyle vakıf yöneticileri :
Yusuf Dağ, Muhammet Akbaba, M. Ali Güngör, Ahmet
Aydoğmuş, A. Cavit Coşkun,
Vakıf yöneticilerinin mesleklerine dair kayıtlarımızda
bir bilgi bulunmamaktadır.
S. 6. Sözkonusu vakıfların kurulduğu yıldan itibaren
önemli faaliyetleri neler olmuştur? Gerçekleştirmiş oldukları faaliyetlerle
bütçeden yardımı hak etmişler midir?
C. 6. Bütçeden yardım konusunda kayıtlarımızda herhangi
bir bilgi bulunmamaktadır.
12. – İstanbul Milletvekili Halit
Dumankaya’nın, Kütahya’da kapanan demiryolu hattını açmak için görevlendirilen
araçların masraflarına ilişkin sorusu ve Devlet Bakanı Mustafa Yılmaz’ın yazılı
cevabı (7/4151)
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki sorularımın Devlet Bakanı Sayın Mustafa Yılmaz Tarafından
yazılı olarak cevaplandırılmasını saygılarımla arz ederim.
Halit
Dumankaya
İstanbul
Nuri Korkmaz’a ait Kömür Ocağı’nın posalarının
döküldüğü alanın kayması neticesinde Emirler Tren İstasyonu haftalarca
kapanmıştır.
Kütahya Valiliği’nin talebi üzerine Köy Hizmetleri’ne
ait 1 adet Gal-D-7 dozer haftalarca çalışmıştır.
Soru : Özel bir kömür ocağının ihmali ve kastı yüzünden
meydana gelen bu olayda günlerce çalışan devletin malı Köy Hizmetlerinin
dozerinin çalışma saatini tespit edip ücretini almayı düşünüyor musunuz?
T.C.
Devlet
Bakanlığı 19.1.1998
Sayı
: B.02.0.014/031-1148
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
İlgi : 7.1.1998 tarih ve A.01.0.GNS.0.10.00.02-10523 sayılı yazınız.
İstanbul Milletvekili Sayın Halit Dumankaya’ya ait yazılı soru önergesi
incelenmiştir.
Tavşanlı-Emirler mevkiîndeki demiryolunun, maden atıklarının kayması
neticesi, geçiş güvenliği tehlike arz ettiğinden Kütahya Valiliğinin talimatı
üzerine Köy Hizmetleri İl Müdürlüğünce 1 adet dozer 90 saat süre ile
çalıştırılmıştır.
Sözkonusu çalışma için kira alınması gerekir. Kira tahakkukunun
yapılması için Eskişehir 14 üncü Bölge Müdürlüğüne talimat verilmiştir.
Bilgilerinize arz ederim.
Mustafa
Yılmaz
Devlet
Bakanı
13. – Siirt
Milletvekili Ahmet Nurettin Aydın’ın, Ilısu Barajı projesine ilişkin sorusu ve
Devlet Bakanı M. Salih Yıldırım’ın yazılı cevabı (7/4187)
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki sorularımın Devlet Bakanı Sayın Prof. Dr. Salih Yıldırım
tarafından sözlü olarak cevaplandırılmasını delaletlerinize arz ederim.
Saygılarımla.
Ahmet
Nurettin Aydın
Siirt
Sorular :
1. – Siirt ve Şırnak illerimiz için hayati önem taşıyan
Ilısu Barajı yapımı 1997 yatırım programına alınmış mıdır?
2. – Ilısu Barajı GAP projesine dahil edilecek midir?
3. – Ilısu Barajı’nı ne kadar süre içerisinde yapmayı
planlıyorsunuz?
T.C.
Devlet
Bakanlığı
Sayı
: B.02.0.008/09900069 19.1.1998
Konu
: Soru Önergesi hk.
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığı Genel Sekreterliği
(Kanunlar ve Kararlar Dairesi Başkanlığı’na)
İlgi : A.01.0.GNS.0.10.00.02-7/4187-7983/21218-
13.1.1998 tarihli yazınız.
İlgi yazınız ile Siirt Milletvekili Ahmet Nurettin
Aydın’a ait (6/590) esas numaralı sözlü soru önergesinin, Türkiye Büyük Millet
Meclisi İçtüzüğünün 98 inci maddesi uyarınca üç birleşim içinde
cevaplandırılmaması nedeniyle (7/4187) esas numarasıyla yazılı soru önergesine
çevrildiği Bakanlığıma bildirilmiştir.
İlgili soru önergesine ilişkin cevabî metin ekte
bilgilerinize sunulmuştur. Bilgilerinize arz eder, saygılar sunarım.
Prof.
Dr. M. Salih Yıldırım
Devlet
Bakanı
Siirt Milletvekili Sayın A. Nurettin Aydın’ın tarafıma
tevdi ettiği “Ilısu Barajı ile ilgili” Soru Önergesine ilişkin bilgiler
aşağıdaki gibidir.
Ilısu Barajı ile İlgili Bilgiler :
1. – 1200 Megawat kurulu güçle 3 milyar 833 milyon
kilowat saat (1 saatte üretilen elektrik) elektrik enerjisi üretmesi ve 3830
hektar alanı sulaması öngörülen Ilısu Barajı ve Hidroelektrik Santralı,
Güneydoğu Anadolu Projesi Su Kaynakları geliştirme programında, Dicle Havzası
projeleri arasında bulunmaktadır.
2. – Ilısu Barajı ve Hidroelektrik Santralı ve Cizre
Barajı ve Hidroelektrik Santralı 1997 yatırım programına alınmıştır.
3. – Ilısu Barajı ile ilgili olarak 7 Temmuz 1997
tarihli kararname ile DSİ’ne yetki verilerek İsviçre heyeti ile % 100 kredi ve
anahtar teslimi esasına göre müzakerelere başlanması talimatı verilmiştir.
Bundan sonra atılacak adımlar şöyle özetlenebilir.
a) İsviçre heyeti bir Türk firması veya firmaları ile
anlaşarak konsorsiyum oluşturulması yönünde hareket edecektir.
b) DSİ Konsorsiyum ile seri toplantılar yaparak inşaat
ve tesisatlar için fiyatlar üzerinde görüşecek, kredi miktarı ve şartları
hususunda anlaşmaya varacaktır.
c) DSİ’nin mutabık kaldığı ilkeler doğrultusunda, kredi
şartlarının onaylanması hususu Hazineye sunulacaktır.
d) Hazine onayını takiben inşaat ve montaj sözleşmesi
imzalanacaktır.
e) Sözleşme imzalandıktan sonra Maliye Bakanlığı vizesi
ile Sayıştay vizesi alınması gerekmektedir.
f) Ilısu Barajının yatırım programına alınması 1996
yılında kararlaştırılmış olup, inşaatın 2005 yılında tamamlanması
planlanmıştır.
BİRLEMİŞ
44’ÜN SONU