Administrator Administrator 2 1 2015-04-15T12:57:00Z 2015-04-15T12:57:00Z 65 44343 252761 2106 593 296511 14.00 false 0 6 nk 6 nk 0 false false false TR X-NONE X-NONE

 DÖNEM : 20                                        CİLT : 42                                    YASAMA YILI : 3

 

 

T. B. M. M.

TUTANAK DERGİSİ

 

42 nci Birleşim

14. 1. 1998 Çarşamba

 

 

 

İ Ç İ N D E K İ L E R

 

  I. – GEÇEN TUTANAK ÖZETİ

 II. – GELEN KÂĞITLAR

III. – YOKLAMA

IV. – BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI

A)  GÜNDEMDIŞI KONUŞMALAR

1. – Samsun Milletvekili Ayhan Gürel’in, Samsun’daki uçak kazasına ilişkin gündemdışı konuşması ve Devlet Bakanı Rifat Serdaroğlu’nun cevabı

2. – Erzurum Milletvekili Ömer Özyılmaz’ın, Erzurum İlinin Sosyoekonomik sorunlarına ilişkin gündemdışı konuşması

3. – Samsun Milletvekili Murat Karayalçın’ın, Samsun’daki havaalanı projesine ilişkin gündemdışı konuşması ve Devlet Bakanı Rifat Serdaroğlu’nun cevabı

4. – Devlet Bakanı Rifat Serdaroğlu’nun; Samsun Milletvekilleri Ayhan Gürel’in Samsun’daki uçak kazasına ve Murat Karayalçın’ın Samsun Havaalanı Projesine ilişkin gündemdışı konuşmalarına cevabı

B) TEZKERELER VE ÖNERGELER

1. – Mısır’a gidecek olan Kültür Bakanı M. İstemihan Talay’ın, dönüşüne kadar, Devlet Bakanı Hasan Hüsamettin Özkan’ın vekâlet etmesinin uygun görüldüğüne ilişkin Cumhurbaşkanlığı tezkeresi (3/1260)

2. – Kuzey Atlantik Asamblesi Türk Grubunda boş bulunan yedek üyelik için aday gösterilen milletvekillerine ilişkin Başkanlık tezkeresi (3/1261)

C) GENSORU, GENEL GÖRÜŞME, MECLİS SORUŞTURMASI VE MECLİS ARAŞTIRMASI ÖNERGELERİ

1. – Mardin Milletvekili Hüseyin Yıldız ve 19 arkadaşının, Mardin İlinde tohumluk dağıtımıyla ilgili yolsuzluk ve usulsüzlük yapıldığı iddialarını araştırmak amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/234)

2. – Kocaeli Milletvekili Bekir Yurdagül ve 21 arkadaşının, Tekelin özelleştirilmesine yönelik uygulamaları araştırarak alınması gereken tedbirleri belirlemek amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/235)

V. — SORULAR VE CEVAPLAR

A) SÖZLÜ SORULAR VE CEVAPLARI

1. – Konya Milletvekili Veysel Candan’ın, sekiz yıllık kesintisiz eğitimi protesto gösterileri konusundaki beyanlarına ilişkin sorusu ve Millî Eğitim Bakanı Hikmet Uluğbay’ın cevabı (6/602)

2. – Konya Milletvekili Veysel Candan’ın, Bakanlık personelinin fişlendiği yolunda basından çıkan haberlere ilişkin Ulaştırma Bakanından sözlü sorusu ve yazılı soruya çevrilmesi nedeniyle konuşması (6/603)

3. – Konya Milletvekili Veysel Candan’ın, Bakanlıkta yapılan görevden alma, atama ve tayinlere ilişkin Kültür Bakanından sözlü sorusu ve yazılı soruya çevrilmesi nedeniyle konuşması (6/604)

4. – Konya Milletvekili Veysel Candan’ın, gazetelerin promosyon düzenlemek için Bakanlığa verdikleri teminat mektuplarına ilişkin Sanayi ve Ticaret Bakanından sözlü sorusu ve yazılı soruya çevrilmesi nedeniyle konuşması (6/605)

5. – Ankara Milletvekili Ersönmez Yarbay’ın, Kırıkkale Mühimmat Fabrikasında meydana gelen kazadan sonra yapılacak yatırımlara ilişkin Sanayi ve Ticaret Bakanından sözlü soru önergesi (6/606)

6. – Ankara Milletvekili Ersönmez Yarbay’ın, Kırıkkale Mühimmat Fabrikasında meydana gelen kazadan sonra yapılacak yatırımlara ilişkin Sanayi ve Ticaret Bakanından sözlü sorusu ve yazılı soruya çevrilmesi nedeniyle konuşması (6/607)

7. – Niğde Milletvekili Mehmet Salih Katırcıoğlu’nun, Niğde İlinde mazotla tarımsal sulama yapan çiftçilerin sorunlarına ilişkin Başbakandan sorusu ve Devlet Bakanı Refaiddin Şahin’in cevabı (6/610)

8. – Sinop Milletvekili Kadir Bozkurt’un, Sinop - Boyabat’da organize sanayi bölgesi kurulup kurulmayacağına ilişkin Sanayi ve Ticaret Bakanından sözlü soru önergesi (6/611)

9. – Bursa Milletvekili Ertuğrul Yalçınbayır’ın, Marmara Denizi ve Ulubat Gölünün kirlenmesine karşı alınacak tedbirlere ilişkin Çevre Bakanından sözlü sorusu ve yazılı soruya çevrilmesi nedeniyle konuşması (6/613)

10. – Sinop Milletvekili Kadir Bozkurt’un, Sinop - Boyabat futbol sahası inşaatına ilişkin sorusu ve Devlet Bakanı Yücel Seçkiner’in cevabı (6/614)

11. – Konya Milletvekili Veysel Candan’ın, hükümetin kurulması konusunda basına yaptığı açıklamalara ilişkin Başbakandan sorusu ve Devlet Bakanı Refaiddin Şahin’in cevabı (6/615)

12. – Niğde Milletvekili Mehmet Salih Katırcıoğlu’nun, Niğde İline bağlı bazı ilçelerin sağlık ocağı ihtiyacına ilişkin Sağlık Bakanından sözlü soru önergesi (6/616)

13. – Niğde Milletvekili Mehmet Salih Katırcıoğlu’nun, Niğde’ye bağlı bazı ilçelerin kültürevi projelerine ilişkin Kültür Bakanından sözlü soru önergesi (6/617)

14. – Niğde Milletvekili Mehmet Salih Katırcıoğlu’nun, Niğde’ye bağlı bazı yerleşim birimlerinin gölet projelerine ilişkin Devlet Bakanından sözlü soru önergesi (6/618)

15. – Antalya Milletvekili Arif Ahmet Denizolgun’un, Alanya yakınlarında bulunan bazı tarihî ve turistik yerlere ilişkin Kültür Bakanından sözlü soru önergesi (6/619)

B) YAZILI SORULAR VE CEVAPLARI

1. – Ordu Milletvekili Mustafa Hasan Öz’ün, Karadeniz’deki terör olaylarına ve alınan tedbirlere ilişkin sorusu ve İçişleri Bakanı Murat Başesgioğlu’nun yazılı cevabı (7/3949)

2. – Balıkesir Milletvekili İsmail Özgün’ün, Millî Tütün Komitesine ilişkin sorusu ve Devlet Bakanı Eyüp Aşık’ın yazılı cevabı (7/3971)

3. – İstanbul Milletvekili Bülent Akarcalı’nın, Türk Hava Kurumunun borçlarına ilişkin Maliye Bakanından sorusu ve İçişleri Bakanı Murat Başesgioğlu’nun yazılı cevabı (7/3985)

4. – İzmir Milletvekili Sabri Ergül’ün ifadesi alınırken Özer Çiller’e ayrıcalık yapıldığı iddiasına ilişkin sorusu ve Adalet Bakanı Mahmut Oltan Sungurlu’nun yazılı cevabı (7/3991)

5. – Tokat Milletvekili Ahmet Fevzi İnceöz’ün, Tokat Süreyyabey Barajı Projesine ilişkin sorusu ve Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanı Mustafa Cumhur Ersümer’in yazılı cevabı (7/4022)

VI. — KANUN TASARI VE TEKLİFLERİYLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER

1. – 625 Sayılı Özel Öğretim Kurumları Kanunu ile 222 Sayılı İlköğretim ve  Eğitim Kanununun Bazı Hükümlerinin Değiştirilmesi Hakkında 254 Sayılı Kanun Hükmünde Kararname ile 625 Sayılı Özel Öğretim Kurumları Kanununun Bir Maddesinde Değişiklik Yapılmasına Dair 326 Sayılı Kanun Hükmünde Kararname ve Millî Eğitim, Kültür, Gençlik ve Spor Komisyonu Raporu (1/71, 1/111) (S. Sayısı : 168 ve 168’e 1 inci Ek)

2. – Ailenin Korunmasına Dair Kanun Tasarısı ve Adalet Komisyonu Raporu (1/597) (S. Sayısı : 335 ve 335’e 1 inci Ek)

3. – Kütahya Milletvekili Mustafa Kalemli, Anavatan Partisi Genel Başkanı Rize Milletvekili Mesut Yılmaz, Doğru Yol Partisi Genel Başkanı İstanbul Milletvekili Tansu Çiller, Demokratik Sol Parti Genel Başkanı İstanbul Milletvekili Bülent Ecevit, Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı Antalya Milletvekili Deniz Baykal ile 292 Milletvekilinin; Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının 83 üncü Maddesinin Değiştirilmesine Dair Kanun Teklifi ve Anayasa Komisyonu Raporu (2/676) (S. Sayısı : 232)

4. – Olağanüstü Hâl Bölgesinde ve Kalkınmada Öncelikli Yörelerde İstihdam Yaratılması ve Yatırımların Teşvik Edilmesi ile 193 Sayılı Gelir Vergisi Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Tasarısı ve Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (1/1660) (S. Sayısı : 392)

5. – Emniyet Teşkilâtı Kanununun Bir Maddesinde Değişiklik Yapılmasına Dair 490 Sayılı Kanun Hükmünde Kararname ve İçişleri Komisyonu Raporu (1/217) (S. Sayısı : 132)

6. – Kars Milletvekili Selahattin Beyribey’in, 6136 Sayılı Ateşli Silahlar ve Bıçaklar ile Diğer Aletler Hakkında Kanuna 29.8.1996 Gün ve 4178 Sayılı Kanunla Eklenen Geçici Madde 9’da Yer Alan Sürenin Uzatılmasına Dair Kanun Teklifi ile Bingöl Milletvekili Hüsamettin Korkutata ve 16 arkadaşının aynı mahiyetteki kanun teklifi ve İçişleri Komisyonu Raporu (2/653, 2/735) (S. Sayısı : 280)

7. – Türk Silahlı Kuvvetleri Personel Kanununun 49 uncu Maddesinde Değişiklik Yapılmasına ve Kanuna Bir Ek Geçici Madde Eklenmesine Dair Kanun Tasarısı ve Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (1/619) (S. Sayısı : 375)
I. – GEÇEN TUTANAK ÖZETİ

TBMM Genel Kurulu saat 12.00’de açıldı.

TBMMBaşkanı Hikmet Çetin’in Başkanlığında Hırvatistan Parlamentosunun vaki davetine icabet edecek Parlamento heyetinde yer alacak milletvekillerine;

İsrail’den bir Parlamento heyetinin Türkiye’ye davetine,

İlişkin Başkanlık tezkereleri ile,

Türkiye Büyük Millet Meclisi Hesaplarını İnceleme Komisyonu Başkanlığının: Nisan, Mayıs ve Haziran 1997 ayları (5/18) (S. Sayısı : 408),

Temmuz, Ağustos ve Eylül 1997 ayları (5/19) (S. Sayısı : 409),

Türkiye Büyük Millet Meclisi Saymanlığı Hesaplarına ve,

Cumhurbaşkanlığı 1996 Malî Yılı Kesinhesap Cetvelinin Sunulduğuna İlişkin Cumhurbaşkanlığı Genel Sekreterliği Tezkeresine (3/926) (S. Sayısı : 410)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığı ve Sayıştay Başkanlığının 1996 Malî Yılı Kesinhesabına (5/17) (S. Sayısı : 411);

İlişkin raporları Genel Kurulun bilgisine sunuldu.

Konya Milletvekili Necmettin Erbakan ile İstanbul Milletvekili Mukadder Başeğmez’in (3/176) (S. Sayısı : 421),

Antalya Milletvekili Deniz Baykal’ın (3/181) (S. Sayısı : 422),

Afyon Milletvekili Kubilay Uygun’un (3/860)(S. Sayısı : 423),

İzmir Milletvekili Sabri Ergül’ün (3/924)(S. Sayısı : 424),

İstanbul Milletvekili Emin Kul’un (3/830)(S. Sayısı : 425),

Samsun Milletvekili Murat Karayalçın’ın :

(3/1144) (S. Sayısı : 426),

(3/855) (S. Sayısı : 427),

Ardahan Milletvekili İsmet Atalay’ın (3/845)(S. Sayısı : 428),

Rize Milletvekili A. Mesut Yılmaz’ın (3/171)(S. Sayısı : 429),

İstanbul Milletvekili Ali Talip Özdemir’in :

 (3/314)(S. Sayısı : 430),

 (3/211)(S. Sayısı : 432) ve

Konya Milletvekili Necmettin Erbakan’ın (3/186)(S. Sayısı : 431),

Yasama dokunulmazlıklarının kaldırılmasına gerek bulunmadığına ve haklarındaki kovuşturmanın, milletvekilliği sıfatlarının sona ermesine kadar ertelenmesine ilişkin Anayasa ve Adalet Komisyonlarından Kurulu Karma Komisyon raporları okundu; 10 gün içerisinde itiraz edilmediği takdirde raporların kesinleşeceği;

Adana Milletvekili Orhan Kavuncu ve 19 arkadaşının, TBMM Genel Kurul salonunun yenilenmesiyle ilgili olarak ileri sürülen yolsuzluk ve usulsüzlük iddialarını araştırmak amacıyla bir Meclis Araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/233);

İstanbul Milletvekili Süleyman Arif Emre’nin, Anayasa Komisyonu üyeliğinden çekildiğine ilişkin önergesi;

Genel Kurulun bilgisine sunuldu; genel görüşme önergesinin gündemdeki yerini alacağı ve öngörüşmesinin, sırasında yapılacağı;

Açıklandı.

Bosna-Hersek Temsilciler Meclisi Başkanı ve Halk Meclisi Başkanının, 22-25 Ocak 1998 tarihlerinde TBMM Başkanlığında bir parlamento heyetini davet etmesi nedeniyle, daha önce kabul edilmiş olan, 20-24 Ocak 1998 tarihleri arasındaki Hırvatistan ziyaretinin bitiminde, Bosna-Hersek Temsilciler Meclisi Başkanının davetine icabet edilmesi hususunun;

Başbakan A. Mesut Yılmaz’ın 26-28 Aralık 1997 tarihlerinde Türkmenistan’a yaptığı resmî ziyarete iştirak eden milletvekillerine ilişkin Başbakanlık tezkeresinin;

Çorum Milletvekili Mehmet Aykaç’ın, Yüksek Öğretim Kurumları Teşkilâtı Hakkında 41 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin Değiştirilerek Kabulüne Dair 2809 sayılı Kanun ile 78 ve 190 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılması Hakkında (2/296) Kanun Teklifi ile,

İçel Milletvekili Halil Cin’in, Anamur İlçesinin İl Yapılmasına İlişkin Kanun Teklifinin (2/762),

İçtüzüğün 37 nci maddesine göre doğrudan gündeme alınmasına ilişkin önergelerinin, yapılan görüşmelerden sonra;

Kabul edildikleri açıklandı.

Halen başkanlık divanını oluşturamayan Kamu İktisadî Teşebbüsleri Komisyonunun başkan, başkanvekili, sözcü ve kâtip üye seçimlerini yapmak için toplanacakları gün, saat ve yere ilişkin Başkanlıkça duyuruda bulunuldu.

Anayasa Komisyonunda açık bulunan ve Refah Partisi Grubuna bir üyeliğe, Grubunca aday gösterilen İstanbul Milletvekili İsmail Kahraman seçildi.

Gündemin “Başkanlığın Genel Kurula Sunuşları” kısmında okunan, Adana Milletvekili Orhan Kavuncu ve 19 arkadaşının (10/233) esas numaralı Meclis araştırması önergesinin öngörüşmesinin, daha önce birleştirilerek görüşülmesi kararlaştırılan (10/230), (10/231) ve (10/232) esas numaralı Meclis araştırması önergelerinin öngörüşmeleriyle birlikte yapılması kabul edildi.

İstanbul Milletvekili Halit Dumankaya ve 22 arkadaşının (10/230), İçel Milletvekili Turhan Güven ve 19 arkadaşının (10/231), Erzurum Milletvekili Lütfü Esengün ve 40 arkadaşının (10/232), Adana Milletvekili Orhan Kavuncu ve 19 arkadaşının (10/233), Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kurul salonunun yenilenmesiyle ilgili olarak ileri sürülen yolsuzluk ve usulsüzlük iddialarını araştırmak amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergelerinin yapılan öngörüşmelerinden sonra, kabul edildikleri açıklandı.

Kurulacak komisyonun :

13 üyeden teşekkül etmesi,

Çalışma süresinin, üye seçimi tarihinden itibaren 3 ay olması,

Gerektiğinde Ankara dışında da çalışması,

Kabul edildi.

Meclis araştırması önergesinin öngörüşmeleri sırasında :

Balıkesir Milletvekili İsmet Önder Kırlı, ANAP Grubu adına konuşan İstanbul Milletvekili Halit Dumankaya’nın,

Kütahya Milletvekili Mustafa Kalemli, bazı hatiplerin,

Şahsına sataştığı,

Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanı Mustafa Cumhur Ersümer de, değişik sözcüler tarafından Bakanlığın bazı tasarruflarının gündeme getirildiği ve kamuoyunun yanlış bilgilendirildiği,

İddiasıyla birer konuşma yaptılar.

Alınan karar gereğince, sözlü sorular ile kanun tasarı ve tekliflerini görüşmek için, 14 Ocak 1998 Çarşamba günü saat 12.00’de toplanmak üzere, birleşime 16.45’te sona verildi.

Hasan Korkmazcan

Başkanvekili

                              Mehmet Korkmaz                                                  Mustafa Baş

                                      Kütahya                                                             İstanbul

                                    Kâtip Üye                                                         Kâtip Üye


                                                             No. : 65

II. – GELEN KAĞITLAR

14 .1 .1998 ÇARŞAMBA

 

Tasarılar

1. – Türkiye Emekli Subaylar, Emekli Astsubaylar, Harp Malülü, Gaziler, Şehit Dul ve Yetimleriyle Muharip Gaziler Dernekleri Hakkında Kanuna Bir Madde Eklenmesine Dair Kanun Tasarısı (1/703) (Milli Savunma Komisyonuna) (Başkanlığa geliş tarihi: 9.1.1998)

2. – Türkiye Cumhuriyeti ile Bulgaristan Cumhuriyeti Arasında Mutludere/Rezofska Deresi Mansap Bölgesindeki Sınırın Belirlenmesi ve İki Ülke Arasında Karadenizden Deniz Yetki Alanlarının Sınırlandırılması Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı  (1/704) (Dışişleri Komisyonuna) (Başkanlığa geliş tarihi: 9.1.1998)

 

Teklifler

1. – İstanbul Milletvekili Ercan Karakaş ve 7 Arkadaşının; Kamu Emekçilerinin Grevli ve Toplu Sözleşmeli Sendikal Haklarının Düzenlenmesi İle İlgili Kanun Teklifi (2/1023) (Adalet ve Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler ve Plan ve Bütçe Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi: 14.1.1998)

2. – İstanbul Milletvekili Ercan Karakaş ve 2 Arkadaşının; İşçi ve Memur Emeklileri ile Bunların Dul ve Yetimlerinin Sendikalaşmasına İlişkin Kanun Teklifi  (2/1024) (Adalet ve Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler ve Plan ve Bütçe Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi: 14.1.1998)

 

Sözlü Soru Önergeleri

1. – Bartın Milletvekili Cafer Tufan Yazıcıoğlu’nun, Türkiye Taş Kömürü Kurumunda geçici görevli olarak çalışan işçilerin kadroya alınmalarına ilişkin Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanından sözlü soru önergesi (6/839) (Başkanlığa geliş tarihi:12.1.1998)

2. – Kilis Milletvekili Mustafa Kemal Ateş’in, nüfus sayımı ve seçmen tespitine ilişkin Devlet Bakanından sözlü soru önergesi (6/840) (Başkanlığa geliş tarihi:13.1.1998)

 

Yazılı Soru Önergeleri

1. – Ankara Milletvekili Yılmaz Ateş’in, Ankara Büyükşehir Belediyesi EGO Genel Müdürlüğü aleyhine açılan davalara ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/4206) (Başkanlığa geliş tarihi:9.1.1998)

2. – Çorum Milletvekili Hasan Çağlayan’ın, Ankara Milli Eğitim Müdürü’nün bazı harcamalarına ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/4207) (Başkanlığa geliş tarihi:12.1.1998)

3. – Bilecik Milletvekili Bahattin Şeker’in, Bilecik İlindeki belediyelere yapılan yardımlara ilişkin Maliye Bakanından yazılı  soru önergesi (7/4208) (Başkanlığa geliş tarihi:12.1.1998)

4. –Denizli Milletvekili Mehmet Gözlükaya’nın, iş bulma vaadiyle dolandırıcılık yaptığı iddia edilen bir yakınına ilişkin Devlet Bakanından yazılı soru önergesi (7/4209) (Başkanlığa geliş tarihi:12.1.1998)

5. – Denizli Milletvekili Mehmet Gözlükaya’nın, Gençlik ve Spor Genel Müdürlüğü Spor Faaliyetleri Daire Başkanlığına atanan kişiye ilişkin Devlet Bakanından yazılı soru önergesi (7/4210) (Başkanlığa geliş tarihi:12.1.1998)

6. – Denizli Milletvekili Mehmet Gözlükaya’nın, iş bulma vaadiyle dolandırıcılık yaptığı iddia edilen bir kişiye ilişkin Adalet Bakanından yazılı soru önergesi (7/4211) (Başkanlığa geliş tarihi:12.1.1998)

7. – Ankara Milletvekili Saffet Arıkan Bedük’ün, SSK Bilgi İşlem Dairesi eski Başkanına ilişkin Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanından yazılı soru önergesi (7/4212) (Başkanlığa geliş tarihi:12.1.1998)

8. – Ankara Milletvekili Saffet Arıkan Bedük’ün, Tekel’in ürettiği bazı sigaraların isim hakkının satılmasına ilişkin Devlet Bakanından yazılı soru önergesi (7/4213) (Başkanlığa geliş tarihi:12.1.1998)

9. –Karaman Milletvekili Zeki Ünal’ın, kamu kuruluşlarındaki personel sayısına ilişkin Devlet Bakanından yazılı soru önergesi (7/4214) (Başkanlığa geliş tarihi:12.1.1998)

10. – Karaman Milletvekili Zeki Ünal’ın, Türkiye-ABD ve İsrail ortak askeri tatbikatına ilişkin Milli Savunma  Bakanı ve Başbakan Yardımcısından  yazılı soru önergesi (7/4215) (Başkanlığa geliş tarihi:12.1.1998)

11. – Karaman Milletvekili Zeki Ünal’ın, Karaman’daki ilçe ve belde belediyelerine yapılan yardımlara ilişkin Maliye Bakanından yazılı soru önergesi (7/4216) (Başkanlığa geliş tarihi:12.1.1998)

12. – Karaman Milletvekili Zeki Ünal’ın, Batı Çalışma Grubuna ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/4217) (Başkanlığa geliş tarihi:12.1.1998)

13. – Karaman Milletvekili Zeki Ünal’ın, mason derneklerine  ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/4218) (Başkanlığa geliş tarihi:12.1.1998)

14. – Karaman Milletvekili Zeki Ünal’ın, sekiz yıllık kesintisiz eğitim için gerekli kaynağa  ilişkin Milli Eğitim  Bakanından yazılı soru önergesi (7/4219) (Başkanlığa geliş tarihi:12.1.1998)

15. – Karaman Milletvekili Zeki Ünal’ın, sulama ve içme suyu ile asfalt yapımı için ayrılan ödeneklere ilişkin Devlet Bakanından yazılı soru önergesi (7/4220) (Başkanlığa geliş tarihi:12.1.1998)

16. – İçel Milletvekili D. Fikri Sağlar’ın, oruç tutmadıkları gerekçesiyle saldırıya uğrayan ve bu saldırılarda hayatını kaybeden kişilere ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/4221) (Başkanlığa geliş tarihi:13.1.1998)

17. – Manisa Milletvekili Tevfik Diker’in, bir televizyon kuruluşunun ortağı olan firmalara ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/4222) (Başkanlığa geliş tarihi:13.1.1998)

18. – Manisa Milletvekili Tevfik Diker’in, Bizim Vadi Yapı Koopertifi Yönetim Kurulu Üyeleri hakkında açılan davalara ilişkin Adalet Bakanından yazılı soru önergesi (7/4223) (Başkanlığa geliş tarihi:13.1.1998)

19. – Manisa Milletvekili Tevfik Diker’in, bir firmanın ödediği vergilere ilişkin Maliye Bakanından yazılı soru önergesi (7/4224) (Başkanlığa geliş tarihi:13.1.1998)

20. – Manisa Milletvekili Tevfik Dekir’in, İstanbul Bankası’nın Ziraat Bankası’na devrinden sonra açılan davalara ilişkin Adalet Bakanından yazılı soru önergesi (7/4225) (Başkanlığa geliş tarihi:13.1.1998)

21. – Manisa Tevfik Diker’in, MARSAN Marmara Holding A.Ş.’nin faaliyetlerine ilişkin Maliye Bakanından yazılı soru önergesi (7/4226) (Başkanlığa geliş tarihi:13.1.1998)

22. – Manisa Milletvekili Tevfik Diker’in, eski Başbakan Tansu Çiller’in ABD’de oturma izni için müracaat edip etmediğine ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/4227) (Başkanlığa geliş tarihi:13.1.1998)

23. – Manisa Milletvekili Tevfik Diker’in, Başbakanlık Tanıtma Fonundan bazı firmalara davetiye usulüyle yapılan ihaleye ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/4228) (Başkanlığa geliş tarihi:13.1.1998)

24. – İçel Milletvekili Mehmet Emin Aydınbaş’ın SSK’da çalışan eski tutuklu ve hükümlülere ilişkin Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanından yazılı soru önergesi (7/4229) (Başkanlığa geliş tarihi:13.1.1998)

25. – Bursa Milletvekili Ertuğrul Yalçınbayır’ın, İstanbul Boğazı’ndaki deniz trafiğine ilişkin Devlet Bakanından yazılı  soru önergesi (7/4230) (Başkanlığa geliş tarihi:13.1.1998)

26. – Bursa Milletvekili Ertuğrul Yalçınbayır’ın, Bursa Kültür ve Tabiat Varlıkları Koruma kurulunun oluşumuna  ilişkin Kültür Bakanından yazılı  soru önergesi (7/4231) (Başkanlığa geliş tarihi:13.1.1998)

27. – Bursa Milletvekili Hayati Korkmaz’ın, Milletvekili ve personele tahsis edilen lojmanlara ilişkin Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanından yazılı soru önergesi (7/4232) (Başkanlığa geliş tarihi:13.1.1998)

28. – Ağrı Milletvekili M. Sıddık Altay’ın, eğitimciler için “izleme dosyası” tutulduğu iddiasına ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/4233) (Başkanlığa geliş tarihi:13.1.1998)

 

 Meclis Araştırması Önergeleri

1. – Mardin Milletvekili Hüseyin Yıldız ve 19 arkadaşının, Mardin İlinde tohumluk dağıtımı ile ilgili yolsuzluk ve usulsüzlük yapıldığı iddialarını araştırmak amacıyla Anayasanın 98 inci, İçtüzüğün 104 ve 105 inci maddeleri uyarınca bir Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/234) (Başkanlığa geliş tarihi:13.1.1998)

2. – Kocaeli Milletvekili Bekir Yurdagül ve 21 arkadaşının, TEKEL’in özelleştirilmesine yönelik uygulamaların araştırılarak alınması gereken tedbirlerin belirlenmesi amacıyla Anayasanın 98 inci, İçtüzüğün 104 ve 105 inci maddeleri uyarınca bir Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/235) (Başkanlığa geliş tarihi:13.1.1998)

 


BİRİNCİ OTURUM

Açılma Saati : 12.00

14 Ocak 1998 Çarşamba

BAŞKAN : Başkanvekili Hasan KORKMAZCAN

KÂTİP ÜYELER : Mustafa BAŞ (İstanbul), Mehmet KORKMAZ (Kütahya)

 

 

BAŞKAN – Türkiye Büyük Millet Meclisinin 42 nci Birleşimini açıyorum.

Görüşmelere başlıyoruz.

Gündeme geçmeden önce, üç milletvekili arkadaşıma gündemdışı söz vereceğim.

IV. – BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI

A)  GÜNDEMDIŞI KONUŞMALAR

1. – Samsun Milletvekili Ayhan Gürel’in, Samsun’daki uçak kazasına ilişkin gündemdışı konuşması ve Devlet Bakanı Rıfat Serdaroğlu’nun cevabı

BAŞKAN – İlk söz, Samsun Milletvekili Sayın Ayhan Gürel'in. (DSP sıralarından alkışlar)

Sayın Gürel, Samsun'da meydana gelen uçak kazasıyla ilgili olarak gündemdışı söz talebinde bulunmuştur.

Buyurun Sayın Gürel. (DSP sıralarından alkışlar)

Konuşma süreniz 5 dakikadır.

AYHAN GÜREL (Samsun) – Sayın Başkan, değerli milletvekili arkadaşlarım; 11.1.1998 Pazar günü, seçim bölgem Samsun İlinde meydana gelen, yalnız, şans eseri ucuz atlatılan uçak kazasıyla ilgili Yüce Heyete bilgi sunmak amacıyla gündemdışı söz almış bulunuyorum; bu vesileyle, Yüce Heyeti saygıyla selamlıyorum.

11.1.1998 Pazar günü, saat 13.35'te İstanbul Atatürk Havalimanından 68 yolcu ve 6 mürettebatla Samsun'a hareket eden 074 sefer sayılı Şanlıurfa uçağımız, nitekim, 14.55 sularında Samsun Havalimanına varır; bu esnada, kuzeyden inişe geçer. Yoğun sis ve kar yağışı nedeniyle, kaptan pilot, pisti pas geçmek zorunda kalarak tekrar havalanır ve ikinci kez güneyden inişe geçer; bu arada, kuleyle de bağlantı yapar. Kuleyle yapmış olduğum görüşmede verilen bilgiye göre, kaptan pilota görüş mesafesi olmadığı şeklinde bilgi verildiği halde, kaptan pilot "pisti görüyorum" şeklinde inisiyatifini kullanarak havaalanına iniş yapar ve bu arada, uçak, buzlanmış pistte sürüklenerek pist dışına çıkar; nitekim, kum ve çamurlara saplanmak suretiyle durabilir. 200 metrelik mesafeyi de aşmış olsaydı, Türkiye'de çok büyük sayılan uçak kazalarının en büyüğü olacaktı, çok fazla miktarda vatandaşımız da yaşamını yitirecekti.

Bu olayın meydana geliş sebebi nedir konusunda, yetkililer, şu anda gerekli araştırma ve soruşturmanın başlatıldığını bildirmektedir. Peki, soruşturma, kimin aleyhinde yapılıyor? Türk Hava Yolları Genel Müdürlüğünün -ki, Başbakanlığımıza bağlı bu kuruluş, şu anda özelleştirme kapsamında- istihdam edenin mesuliyeti ilkesi gereğince mesuliyeti söz konusudur ve burada, yetkililer, hiç kimseyi suçlu olarak belirtmesin ve derhal önlemleri alsınlar. Basından izliyoruz; kaza olmuş, hiçbir önlem alınmadan, şu anda, Samsun Havalimanı trafiğe açılmıştır! Kaza meydana gelmiş ve hiçbir önlem alınmamış!.. Bu kaza bir uyarıdır, bir ikazdır; bu kaza, ileride meydana gelecek büyük kazaların habercisidir. Bu nedenle, buradan, yetkilileri göreve davet ediyorum.

Samsun Havalimanı pisti, 1 620 metre uzunluğunda, 45 metre genişliğindedir. Yetkililerin açıklamalarına göre, son derece kusurlu ve betondan yapılmış bir havaalanı. Ayrıca, bundan sonra da uçak kazalarının meydana gelebileceği açık olarak belirtilmektedir.

Basından aldığım bilgilerde, Türk Hava Yolları Pilotları Derneği Başkanı "kusur, otuz yıllık deneyimli pilotta değil" diyor ve kazanın, tamamen, Samsun Havaalanının eksik donanımından kaynaklandığını belirtiyor. Ayrıca, bu havaalanımızda aletli yaklaşım sistemi yok.

Değerli arkadaşlarım, eğer, aletli yaklaşım sistemi Samsun Havaalanında kurulmuş olsaydı, bu kaza meydana gelmeyecekti; çünkü, bu cihaz, pilotların yapmış olduğu hataları da ortadan kaldırıyor. Ne acıdır ki, 180 milyar lira civarındaki bu alet, Samsun Havaalanına konulmamış.

Yetkililer kimsede kusur aramasın... Bundan önce Van'da da benzer olayı yaşadık ve birçok vatandaşımız canını yitirdi. Bu alet o havaalanında olsaydı, o kaza da meydana gelmeyecekti.

Basından izlediğimiz kadarıyla, pilot, pistin orta yerine uçağı indirmiş ve kısa bir mesafe olduğu için durduramamış; hayır. Değerli arkadaşlarım, yine, yetkililerin açıklamalarından öğrendiğimize göre, frenlerin katsayısını ölçen breyking ekşın (braking action) cihazı yok. Bu, şeffaf buzlanmayı ölçen bir alet.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Sayın Gürel, konuşmanızı tamamlayın efendim.

AYHAN GÜREL (Devamla) – Şimdi, uçak havaalanına geldiğinde, kule, bu buzlanmayla ilgili gerekli bilgiyi vermiş olsaydı, kaptan pilot, o şekilde iniş yapacaktı; ama, burada normal iniş yapmış ve kaza, anladığım kadarıyla, pistin buzlanmasından meydana gelmiş. Bu cihazların, zaman geçirmeksizin, derhal havalimanına konulması gerekir.

Şimdi, Samsun Havalimanı, gerçekten, çok elverişsiz şartlarda bulunan bir yere kurulmuş; rüzgâra açık, daima meteorolojik olayların etkisi altında, donanımı yok. Bu nedenle, Samsun-Çarşamba Ovasında şu anda yapımına başlanan, 1.3.1994 tarihinde ihalesi yapılarak 28.8.1996 tarihinde yer teslimi sağlanmış ve 1999 yılında bitirilmesi kararlaştırılmış olan bu havaalanının, hiç zaman geçirmeksizin, bir an önce bitirilmesi, artık, zaruret halini almıştır. Bunu yetkililerden bekliyorum.

Samsun Milletvekili olarak, 1 156 267 kişilik bir nüfusa sahip ve Orta Karadeniz değil, Karadeniz Bölgesinin bu en büyük ilinin hava ulaşım sorunu, uçak istasyonu sorunu bugüne kadar çözümlenmiş olmalıydı diye düşünüyorum. Bu havaalanı sorununun çözümlenmemiş olması -ki, bu havaalanı 1958'de o zamanki uçaklara göre yapılmış ve hiçbir gelişme, değişme olmamış- nedeniyle, hiç zaman geçirmeksizin, Çarşamba havaalanının bir an önce bitirilerek, hatta, zamanından önce bitirilerek, ulaşıma açılmasını yetkililerden bekliyorum ve Yüce Heyete saygılarımı sunuyorum.

Teşekkür ederim, beni dinlediğiniz için. (DSP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Gündemdışı konuşan Samsun Milletvekili Sayın Ayhan Gürel'e teşekkür ediyorum.

2. – Erzurum Milletvekili Ömer Özyılmaz’ın, Erzurum İlinin Sosyoekonomik sorunlarına ilişkin gündemdışı konuşması

BAŞKAN – Gündemdışı ikinci konuşmacı, Erzurum Milletvekili Sayın Ömer Özyılmaz.

Sayın Özyılmaz, Erzurum İlinin sosyoekonomik  sorunlarıyla ilgili olarak gündemdışı söz istemişlerdir.

Konuşma süreniz 5 dakikadır Sayın Özyılmaz.

Buyurun.

ÖMER ÖZYILMAZ (Erzurum) – Sayın Başkan, değerli arkadaşlar; hepinizi saygıyla selamlayarak sözlerime başlıyorum.

Bildiğiniz gibi, bir arada yaşamak durumunda olan millet, topluluk ya da milletler ve toplulukların en son ve en ciddî örgütlenme biçimine "devlet" diyoruz. Devletlerin en belirgin özelliği, hukuku, eğitimi ve ekonomiyi kontrol ve denetim altında tutmasıdır. Nitekim, bu sayede devlet, toplumun beşerî ve tabiî hayatını harmanlamakta ve arzuladığı istikamette yönlendirmektedir.

Bu açıdan bizim ülkemize baktığımızda, yaklaşık elli yıldır, yanlış zihniyetli yönetimler elinde, bölgesel dengesizlikler sorunu, büyük bir sorun olarak karşımıza çıkmaktadır. Bu sorun, son yirmi yılda giderek büyümüş ve bölgelerarası kalkınmışlık farkı, özellikle Doğu Anadolu aleyhine açılmıştır. Millî gelirden alınan pay, tarım sektörünün katma değerinin seyri, kişi başına refah göstergeleri, bölge içi gelir dağılımı ve kamu özel sektör kaynak akışı gibi göstergeler, bölgemizin hem en geri bölge olduğunu hem de giderek durumunun kötüleştiğini ortaya koymaktadır.

Üzülerek belirteyim ki, Doğu Anadolu Bölgesinin merkezi konumunda olan Erzurum İlimizin de, Türkiye geneliyle mukayese edildiğinde, aynı gerileme sürecinde olduğu görülmektedir.

Örneğin, Erzurum İlimizin Türkiye gayri safî yurtiçi hâsılası içindeki payı 1979'da binde 9,8 iken, 1994 yılında 6,4'e düşmüştür; gayri safî yurtiçi hâsılasından pay alma oranıyla 1979'da 24 üncü sırada iken, 1994 yılında 58'inci sıraya gerilediğini üzülerek görmekteyiz.

Bu örnekleri çoğaltmak mümkündür; fakat, vakit darlığından dolayı, kısaca şunu arz etmek istiyorum: Bölgelerarası dengesizlik hem batı bölgelerini vurmuş hem de doğu bölgelerini vurmuştur. Bugün, doğu da, özellikle de Erzurumumuzda, işsizlik hat safhadadır. O yiğidim dadaşlar, bugün işsizliğin pençesinde kıvranmaktadırlar. Fakirlik olgusu, havası sert, insanı mert olan bu güzel şehrimizin insanının onurunu kıracak boyutlardadır.

Esnafın pek çoğu, normal bir düzeydeki geçinmeyi bırakın, o çok sevdiği devletine vergi verecek kazancı dahi elde edememektedir.

Tarım ve hayvancılık, yanlış zihniyetli yönetimler tarafından öldürülme noktasına getirilmiştir. Vefakâr, cefakâr, çilekeş sanayicisi gerekli teşvik ve destekten mahrum bir halde, işini bırakmaya terk edilmiş durumdadır.

Eğitim, öğretim ve sağlık gibi önemli konularda büyük bir keşmekeşlik yaşanmakta, bölge insanı bunlardan gerektiği gibi yararlanamamaktadır.

Mahallî televizyonlar ve yerel basın, çok zor şartlarda yaşam mücadelesi vermektedirler.

Değerli milletvekilleri, evet, Erzurumumuz için ve Doğu Anadolumuz için iyi bir tablo çizmediğimin farkındayım; fakat, maalesef, üzülerek belirteyim, ülkemizin doğusunun, Doğu Anadolumuzun ve Erzurumumuzun gerçekleri de budur.

Bugün, ülkemizi yönetenlerden, Erzurum halkı olarak, şunları istirham etmekteyiz:

1- Güneydoğu Anadolu Bölgesi için hazırlanmış olan ve teşvik ve destekleme içeren kanun tasarısına, Erzurum ve Doğu Anadolu Bölgesinin de alınarak, buralara da aynı teşvik ve desteğin sağlanması çok önemli bir husustur.

2- Erzurum ve Doğu Anadolu Bölgemize, elektrik ve diğer enerji kaynaklarının satışında, tıpkı güneydoğu için hazırlandığı gibi, yüzde 50 indirim uygulanmalıdır. Unutmayalım ki, şu anda, Erzurum'da hava, eksi 30 derece dolaylarında seyretmektedir ve fakir bölge insanı, bu soğukla pençeleşme durumundadır.

3– Osmanlılar döneminde olduğu gibi, bölgeye, vergi muafiyeti uygulanmalıdır. Erzurum'daki Lala Paşa Camiinin giriş kapısında, Kanuni Sultan Süleyman'ın hazırladığı bir levha vardır...

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Sayın Özyılmaz, konuşmanızı tamamlayın efendim.

ÖMER ÖZYILMAZ (Devamla) – Teşekkürler Sayın Başkan.

O camiin önündeki, kapısının üzerindeki levhada, burada, soğuk olduğu ve geçim şartları zor olduğu için, vergi muafiyeti uygulandığı belirtilmektedir.

4- Gerçekten, bölgeyi kalkındıracak devlet ve özel sektör yatırımları bir an önce oraya yönlendirilmelidir.

5- Tarım ve hayvancılık konusunda, koruyucu, geliştirici politikalar uygulanmalıdır. Ayrıca, destekleme alımlarının yöre ürünleri aleyhine fark getirici nitelikte olmamasına özen gösterilmelidir.

Bir diğer önemli husus: Erzurum Havaalanı daha da geliştirilerek, kargo uçak seferleri başlatılmalı ve Türkî cumhuriyetler ile İslam ülkelerine doğrudan seferler yapılmalıdır.

Bir diğer önemli husus da, Türkiye-Asya E-80 karayolunun, otoyol haline getirilmesidir. Bu da fevkalade önemlidir. Nihayet, Karadeniz ile Güneydoğu Anadolu Bölgesini birleştirecek olan Rize-İspir karayolunun bir an önce bitirilmesi de, bölgemiz açısından fevkalade önemlidir.

Son olarak şunu ifade edeyim: Devlet ihalelerinin ve kamu ödeneklerinin mevsim şartlarına göre uygun zamanlarda yapılması da bölgemiz açısından çok önemlidir.

Aslında, çok geniş bir ortamda, ilimizin ve bölgemizin problemlerinin tartışılması gerekiyor; fakat, bana ayrılan zamanı fazla zorlamadan ve değerli Başkanın da bu sabrını istismar etmeden, sözlerimi tamamlarken, Erzurum halkı adına hepinizi saygı ve sevgiyle selamlıyorum. (RP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Gündemdışı konuşan Erzurum Milletvekili Sayın Ömer Özyılmaz'a teşekkür ediyorum.

3. – Samsun Milletvekili Murat Karayalçın’ın, Samsun’daki havaalanı projesine ilişkin gündemdışı konuşması ve Devlet Bakanı Rıfat Serdaroğlu’nun cevabı

BAŞKAN – Gündemdışı son konuşmacı, Samsun Milletvekili Sayın Murat Karayalçın.

Sayın Karayalçın, Samsun Havaalanı Projesiyle ilgili olarak gündemdışı söz istemişlerdir.

Buyurun Sayın Karayalçın.

Konuşma süreniz 5 dakikadır.

MURAT KARAYALÇIN (Samsun)– Sayın Başkan, geçtiğimiz pazar günü Samsun'da yaşanan uçak kazasıyla ilgili olarak bana konuşma fırsatı verdiğiniz için çok teşekkür ediyorum; zatıâlinizi ve Yüce Meclisimizin sayın üyelerini saygıyla selamlıyorum.

Biraz önce, Değerli Samsun Milletvekili Ayhan Gürel'in de ifade ettikleri gibi, pazar günü, Samsun, Samsunlular, tüm Türkiye bir facianın eşiğinden döndü. Samsunluların hiç akıllarından çıkmayan ve 1979 yılında yaşanmış olan uçak kazasının bir benzeri az kalsın tekrar edecekti, tekrar yaşanacaktı. Tüm Samsunlu hemşerilerime, tüm yurttaşlarımıza, Devlet Hava Meydanlarının yöneticilerine, Türk Hava Yolları yöneticilerine geçmiş olsun dileklerimi sunuyorum.

Samsun, meteorolojik koşulları itibariyle ve daha önce yaşamış olduğu benzer olaylar nedeniyle, havaalanı konusuna, hava taşımacılığı konusuna duyarlı bir kent.

Pazar günü yaşanan kazayla ilgili olarak araştırma sürmekte, değişik gerekçeler, nedenler ortaya atılmakta. Bu aşamada, araştırma tamamlanmadan bir değerlendirme yapmanın uygun olmayacağı kanısındayım; ancak, bu aşamada bile, Samsun Havaalanının teknik donanım açısından son derecede yetersiz olduğunu rahatlıkla söyleyebiliriz. Pazar günü yaşanan, Türkiye kamuoyuna yansıyan olaydı. Türkiye kamuoyuna yansımayan; ama, benzer nitelikler taşıyan çok sayıda olay, yazın kışın, Samsun Havalanında yaşanmaktadır.

Sayın Başkan, şu sırada, Samsun'da, yeni bir havaalanının yapım çalışmaları sürmektedir. "Yeni Samsun Havaalanı", "Çarşamba-Samsun Havaalanı" diye anlandırılan alan, 1999 yılının ağustos ayında hizmete girecektir; ancak, pazar günü yaşamış olduğumuz olay, kimi önlemlerin çok ivedilikle alınmasını ve uygulamaya konulmasını gerektirmektedir. Bu aşamada, ilgili bakanlığımızdan, Hükümetimizden, bir Samsun milletvekili olarak üç istemde bulunmak istiyorum. Alınacak önlemler çerçevesinde bu üç hususun önem taşıdığı kanısındayım.

Bunlardan birincisi; yeni Samsun havaalanı yapılana kadar, tamamlanana kadar, şu anda kullanılmakta olan Samsun Havaalanında gerekli teknik donanımın ivedilikle sağlanmasıdır. Özellikle "ILS" diye adlandırılan sistemin devreye sokulması, bu bağlamda büyük bir önem taşımaktadır.

Sayın Başkan, yeni yapılmakta olan Samsun havaalanı uygulaması belli bir aşamaya gelmiştir. Yeni yapılmakta olan Samsun havaalanında fizikî gerçekleşme yüzde 25, malî gerçekleşme yüzde 23 dolaylarındadır. 32 milyon dolarlık bir yatırım ve yüzde 100'ü dış finansmanla karşılanmakta. Her şeyden önce, yeni Samsun havaalanının ivedilikle tamamlanması gerekmektedir; 1999 yılı ağustos ayını beklemek, bence, bir zorunluluk değildir. Finansman açısından, kamulaştırma açısından, ödemeler açısından gerekli önlemler alınabilirse, bunun çok kolaylıkla tamamlanabileceği kanısındayım.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Sayın Karayalçın, konuşmanızı tamamlayın efendim.

MURAT KARAYALÇIN (Devamla) – Çok teşekkür ederim Sayın Başkan.

Değerli arkadaşlarım, kamulaştırılması gereken alanlar var; enerji nakil hatlarının taşınması gerekmektedir; yakındaki beldenin evlerinin, arazilerinin, yakınındaki arazilerin kamulaştırılması gerekmektedir; finansman önlemlerinin hızlandırılması olanaklıdır, yeni kaynakların bulunup devreye sokulması söz konusu olabilecektir.

Üçüncü ve son olarak da şunu arz etmek istiyorum: Yeni yapılmakta olan Samsun havaalanının niteliklerinin artırılması gerekmektedir. Bir defa, ILS sistemi, yalnızca denizden yaklaşımlar için konulmuştur, karadan yaklaşımlar için de mutlaka devreye sokulabilmelidir. Bunu çok önemsiyorum. Ayrıca, kargo binasının yapılması, Samsun'un, Samsun ovalarının, Samsun'un Çarşamba ve Bafra Ovalarının ürünlerinin dışsatımı için büyük önem taşımaktadır. Bu, dikkate alınmalıdır.

Yine, aynı gerekçeyle, Samsun ve Çarşamba Ovalarının ürünlerinin, havaalanına karayolu olmaksızın rahatlıkla taşınabilmesini sağlamak amacıyla, bir küçük iskelenin ya da limanın değerlendirilmesinin, devreye sokulmasının da uygun olacağını düşünüyorum.

Tekrar, tüm Samsunlulara ve tüm yurttaşlarımıza geçmiş olsun diyerek, sizlere saygılarımı sunuyorum. (Alkışlar)

BAŞKAN – Gündemdışı konuşan Samsun Milletvekili Sayın Murat Karayalçın'a teşekkür ediyorum.

4. – Devlet Bakanı Rıfat Serdaroğlu’nun; Samsun Milletvekilleri Ayhan Gürel’in Samsun’daki uçak kazasına ve Murat Karayalçın’ın Samsun Havaalanı Projesine ilişkin gündemdışı konuşmalarına cevabı

DEVLET BAKANI RIFAT SERDAROĞLU ( İzmir) – Sayın Başkan, söz istiyorum.

BAŞKAN – Hükümet adına, Devlet Bakanı Sayın Rıfat Serdaroğlu söz istemişlerdir; buyurun Sayın Bakan.

DEVLET BAKANI RIFAT SERDAROĞLU (İzmir) – Sayın Başkan, değerli arkadaşlarım; 11 Ocak 1998 günü, İstanbul-Samsun 74 sayılı seferini yapan, Türk Hava Yollarına ait, Sorumlu Kaptan Hikmet İşbuyuran yönetimindeki, TC-TF tescil işaretli, RJ-100 tipi uçak, Samsun Hava Meydanına iniş sırasında pistten çıkarak kaza geçirmiştir. Kazada, uçakta bulunan 68 yolcu ciddî bir yara almamış; ancak, uçuş mürettebatında hayatî tehlike olmayan yaralanma meydana gelmiştir. Öncelikle, bu kaza sebebiyle, uçağın yolcularına geçmiş olsun dileklerimizi iletmek istiyorum.

Bu kazayla ilgili olarak, 11 Ocak 1998 günü, Bakanlıkça, 3 kişiden oluşan bir kaza inceleme teknik heyeti kurulmuş ve bu heyet, Samsun'a giderek incelemelerde bulunmuştur.

Kaza geçiren uçak üzerinde tetkiklerini yapan ve Samsun Hava Meydanıyla ilgili çalışmalarını yapan teknik heyet, kaza geçiren pilotlar, kabin ekibi ve kaza esnasında görevli kuleciyle görüşerek ifadelerini ve ayrıca, kule bant kayıtlarını almıştır. Uçağın tüm uçuş bilgilerini kaydeden karakutu -orijinal ismiyle flight data recorder- ve kabiniçi görüşmeleri kaydeden cihazlar teknik heyet tarafından alınarak, deşifre edilmek üzere, İstanbul'da, Türk Hava Yolları Bakım Merkezine götürülmüş, çalışmalara burada devam edilmiştir.

Şu ana kadar yapılan çalışmalarda, karakutudaki bilgiler ve kabiniçi görüşme bilgileri çözülerek, değerlendirmeye başlanmıştır.

Ayrıca, uçağın bakım kayıtları, pilot eğitim kayıtları, işletme minima şartları gibi diğer bilgilerin toplanmasına devam edilmekte ve çok yönlü bir araştırma sürdürülmektedir.

Teknik heyetin çalışmaları sona erdiğinde oluşturulacak rapora göre, tüm bilgiler kamuoyuna açıklanacaktır.

Değerli arkadaşlarım, biliyorsunuz, Samsunumuzun havaalanı problemi gerçekten var. Bu konuyla ilgili de bilgi arz etmek istiyorum.

Mevcut Samsun Havaalanının gelişememesi nedeniyle, Samsun ve yöresinin hava ulaşımını karşılamak amacıyla yapımı planlanan havaalanı, 1 Mart 1994 tarihinde 55 milyon ABD Doları keşif bedeli üzerinden Alsim-Alarko Sanayi Tesisleri ve Ticaret AŞ + Akfen İnşaat Turizm ve Ticaret AŞ ortak girişimine 32,3 milyon dolar bedelle dış kredili olarak ihale edilmiştir.

İç hatlarda hizmet vermek üzere yapımı devam eden havaalanında; 3 000 metre uzunluğunda ve 45 metre genişliğinde pist, 288x100 metre ebadında apron, 290x24 metre bağlantı taksirutunun yanında, 2 milyon yolcu/yıl kapasiteli 12 250 metrekare terminal binası ve diğer destek binaları ve seyrüsefer yardımcı sistemleri bulunmaktadır.

İnşaat çalışmaları devam etmekte olup, 1999 yılında tamamlanması planlanmaktadır. Şu anki fizikî gerçekleşme oranı yüzde 23'tür. Havaalanı inşaatının tamamlanmasıyla Türk Hava Yolları filosunda bulunan tüm uçaklar tahditsiz olarak kullanabileceklerdir.

Bu bilgileri, Ulaştırma Bakanımız ve Hükümet adına sizlere arz ediyorum.

Bu kaza sebebiyle yaralanan uçak mürettebatına, yolcularımıza, tekrar geçmiş olsun diyorum.

Teşekkür ederim. (Alkışlar)

BAŞKAN – Hükümet adına gündemdışı konuşmayı cevaplandıran Devlet Bakanı Sayın Rifat Serdaroğlu'na teşekkür ediyorum.

Değerli arkadaşlarım, gündemdışı görüşmeler tamamlanmıştır.

Cumhurbaşkanlığının bir tezkeresi vardır; okutuyorum:

B) TEZKERELER VE ÖNERGELER

1. – Mısır’a gidecek olan Kültür Bakanı M. İstemihan Talay’ın, dönüşüne kadar, Devlet Bakanı Hasan Hüsamettin Özkan’ın vekâlet etmesinin uygun görüldüğüne ilişkin Cumhurbaşkanlığı tezkeresi (3/1260)

13 Ocak 1998

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşmelerde bulunmak üzere, 14 Ocak 1998 tarihinde Mısır'a gidecek olan Kültür Bakanı İstemihan Talay'ın dönüşüne kadar; Kültür Bakanlığına, Devlet Bakanı Hüsamettin Özkan'ın vekâlet etmesinin, Başbakanın teklifi üzerine, uygun görülmüş olduğunu bilgilerinize sunarım.

                                                                                                 Süleyman Demirel

                                                                                                   Cumhurbaşkanı

BAŞKAN – Bilgilerinize sunulmuştur.

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığının bir tezkeresi vardır; okutuyorum:

2. – Kuzey Atlantik Asamblesi Türk Grubunda boş bulunan yedek üyelik için aday gösterilen milletvekiline ilişkin Başkanlık tezkeresi (3/1261)

14 Ocak 1998

Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kuruluna

Kuzey Atlantik Asamblesi Türk Grubunda boş bulunan yedek üyelik için Demokrat Türkiye Partisi Grubunca, Manisa Milletvekili Ayseli Göksoy aday gösterilmiştir.

Siyasî Parti Grubunca aday gösterilen yedek üyenin ismi, Türkiye Büyük Millet Meclisinin Dış İlişkilerinin Düzenlenmesi Hakkındaki 3620 sayılı Kanunun 2 nci maddesi gereğince Genel Kurulun bilgisine sunulur.

                                                                                                     Hikmet Çetin

                                                                                Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı

BAŞKAN – Bilgilerinize sunulmuştur.

Meclis araştırması önergeleri vardır; okutuyorum:

C) GENSORU, GENEL GÖRÜŞME, MECLİS SORUŞTURMASI VE MECLİS ARAŞTIRMASI ÖNERGELERİ

1. – Mardin Milletvekili Hüseyin Yıldız ve 19 arkadaşının, Mardin İlinde tohumluk dağıtımıyla ilgili yolsuzluk ve usulsüzlük yapıldığı iddialarını araştırmak amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/234)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Mardin İlinde tohumluk dağıtımıyla ilgili yolsuzluk ve usulsüzlük iddialarının araştırılması amacıyla Anayasanın 98 inci ve İçtüzüğün 104 ve 105'inci maddeleri uyarınca bir Meclis araştırması açılmasını arz ve teklif ederiz.

Saygılarımızla. 9.1.1998

1.- Hüseyin Yıldız                                       (Mardin)

2.- Ahmet Nurettin Aydın                          (Siirt)

3.- Latif Öztek                                            (Samsun)

4.- M. Sıddık Altay                                     (Ağrı)

5.- Muhammet Polat                                   (Aydın)

6.- Abdulhaluk Mutlu                                 (Bitlis)

7.- Nurettin Aktaş                                       (Gaziantep)

8.- Mustafa Köylü                                      (Isparta)

9.- Ömer Özyılmaz                                     (Erzurum)

10.- Sabahattin Yıldız                                  (Muş)

11.- Abdulilah Fırat                                     (Erzurum)

12.- Celal Esin                                             (Ağrı)

13.- Seyyit Haşim Haşimi                           (Diyarbakır)

14.- Mehmet Altan Karapaşaoğlu               (Bursa)

15.- Mehmet Salih Katırcıoğlu                    (Niğde)

16.- Alaatttin Sever Aydın                          (Batman)

17.- Nedim İlci                                            (Muş)

18.- Ahmet Tekdal                                      (Ankara)

19.- Ahmet Çelik                                         (Adıyaman)

20.- Hasan Belhan                                       (Elazığ)

Gerekçe:

Devlet, çiftçiliği geliştirmek amacıyla, tarımsal üretim planlaması ilkelerine uygun olarak bitkisel ve hayvansal üretimi artırmak maksadıyla, tarım ve hayvancılıkla uğraşanların araç ve gereçlerinin ve diğer girdilerinin sağlanmasını kolaylaştırır. (Anayasanın 45 inci maddesi)

Anayasa maddesinin bu hükmü paralelinde hükümetler tarımda sübvansiyona giderler. Bunun yanında, tabiî afet sonucu zarara uğramış köylüler, hükümetler tarafından borçlarının ertelenmesi, tohumluk buğday dağıtılması şeklinde desteklenir.

54 üncü Hükümet de, tabiî afete maruz kalan çiftçilere destek olmak amacıyla, tohumluk buğday sıfır faizle bir yıl vadeyle çiftçilere vereceğini açıklamıştı. Bu tohumluklar, Ege 88, Diyarbakır 81, İzmir 85 ve Galia olarak belirlenmişti.

Mardin de afete uğrayan bölgelerden biridir. Mardin halkına destek olmak, zararlarını karşılamak ve yaralarını sarmak amacıyla gönderilen tohumluk buğday amacı doğrultusunda kullanılmayarak çiftçilerimiz perişan edilmiştir. Çiftçilerin tohumluk buğday alabilmesi için tapulu arazi göstermeleri gerekirken tapusu olmayan ve hatta arazisi olmayanların da tohumluk buğday aldıkları iddia ediliyor. İddialar bunlarla yeterli kalmıyor; hak sahiplerinin bir kısmının tohumluk buğday alamadıkları, bir kısmının ise çok az miktarda tohumluk buğday alabildikleri, alanların ise kaliteli tohumluk buğday alamadıkları, tohumluk buğday dağıtımında siyasî tercihlerin önplanda olduğu, arazisi olmayanların tohumluk buğday aldıkları, bunların aldıkları tohumluğu fahiş fiyatla başka çiftçilere veya un fabrikalarına sattıkları, taşıma ihalesini alan firmanın taşımayı yapmadığı ve çiftçilerin bu yüzden taşımaya iki defa ücret ödedikleri, genelde dağıtımda dört veya beş köye bir gün tahsis edilmişken birkaç köye üç gün tahsis edildiği ve bunun sonucunda torpilli köylerin 15 misli fazla tohumluk buğday aldıkları ve yolsuzluk yapıldığı şeklinde iddialar var. Bu iddiaların bir kısmı resmî evraklarla belgelenmiş, artık iddia olmaktan çıkmıştır. Çİftçilerin kendilerinin payına düşen tohumluk buğdayı almamaları için ne tür bürokratik engel varsa hepsi devreye konulmuş, bunda da maalesef başarılı olunmuş.

Tohumluk buğdaylar ilaçlı olduğundan, bu tohumlukların bir kısmının un fabrikalarına satılması bölge halkının sağlığını ciddî bir şekilde tehdit edecektir.

Bu itibarla, yukarıda sayılan iddiaların araştırılarak sorumluların ortaya çıkarılması, mağdur olan vatandaşlarımızın mağduriyetlerinin giderilmesi amacıyla bir Meclis araştırması komisyonu kurulmalıdır.

BAŞKAN – Bilgilerinize sunulmuştur.

Önerge gündemde yerini alacak ve Meclis araştırması açılıp açılmaması konusundaki öngörüşme, sırasında yapılacaktır.

Şimdi, ikinci bir Meclis araştırması önergesi bulunmaktadır; okutuyorum:

2. – Kocaeli Milletvekili Bekir Yurdagül ve 21 arkadaşının, Tekelin özelleştirilmesine yönelik uygulamaları araştırarak alınması gereken tedbirleri belirlemek amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/235)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Tekel Akhisar Sigara Fabrikasının işletme hakkı ile Samsun ve Yeni Harman sigaralarının marka haklarının, 49 yıllığına, yarısından fazlasının (yüzde 51), çokuluslu British American Tobacco (BAT) Şirketine ait bir ortaklığa devredilmesi, Yüksek Planlama Kurulu (YPK) tarafından kararlaştırılmıştır.

Söz konusu olan, sadece Tekele ait bir fabrikanın işletme hakkının devri değildir. Samsun ve Yeni Harman sigaralarının isim hakkı da devredildiği için, konu, Tekelin tamamını ve tüm tütün üreticilerini ilgilendirmektedir.

Samsun ve Yeni Harman sigaralarını, Maltepe vb.sigaraların izleyeceği de açıklanmıştır.

Bilindiği gibi, tütünde, dünya pazarını, 3-5 çokuluslu firma elinde tutmaktadır. Türkiye'de de, Tekelin dışındaki pazar, iki çokuluslu firmaca kapatılmış olmaktadır.

Yine bilindiği gibi, ABD ve Avrupa ülkelerinde, tütün tüketimi azalmakta, buna karşılık üretim artmaktadır. Bunun doğal sonucu, pazar daralması ve açılacak yeni pazar ihtiyacıdır. Türkiye'ye, yabancı şirketlerin, son zamanlardaki "ilgi"sinin ardında yatan da budur. Ulusötesi şirketler, hem Türkiye'de pazar payı kapmak istemekte hem de Türkiye üzerinden Ortadoğu'daki pazarlara açılmayı hedeflemektedirler.

Türkiye'nin "ekonomik bağımsızlığı" ile özdeşleşen "tütün rejisi"nin devletleştirilmesinin, 70 yıl sonra öcü alınmaktadır.

Sorun sadece Tekelin özelleştirilmesi değildir. Bu özelleştirme ve yabancılaştırmanın kaçınılmaz sonuçlarından biri, Türkiye'deki "şark tipi" tütün ekiminin ortadan kalkması ve 3,5-4 milyon tütün ekicisinin mağdur edilmesidir.

Meslek odalarınca açıklandığı gibi, Türkiye'de tütün ekilen yerlerde üreticiye aynı geliri getirecek ikinci bir ürün yoktur. Ayrıca, Türkiye'nin iklimi ve toprak yapısının "Virginia tipi" tütünün yetiştirilmesine yeterince müsait olmadığı da bir gerçektir.

Bu nedenlerle, Tekelin özelleştirilmesine yönelik uygulamaların, bunların hukukî durumunun, özelleştirmenin Türkiye'deki 3,5 milyon tütün üreticisine etkilerinin ortaya çıkarılması amacıyla, Anayasanın 98 inci, İçtüzüğün 104 ve 105 inci maddeleri gereğince bir Meclis araştırması açılması için gereğini arz ederiz.

1- Bekir Yurdagül                       (Kocaeli)

2- Mustafa Yıldız                       (Erzincan)

3- Yusuf Öztop                          (Antalya)

4- Ayhan Fırat                           (Malatya)    

5- Ali Şahin                                (Kahramanmaraş)

6- Algan Hacaloğlu                     (İstanbul)

7- Erol Çevikçe                           (Adana)

8- Atilâ Sav                                (Hatay)

9- Ahmet Güryüz Ketenci         (İstanbul)

10- Hilmi Develi                         (Denizli)

11- Bülent Tanla                        (İstanbul)

12- İrfan Gürpınar                      (Kırklareli)

13- Eşref Erdem                         (Ankara)

14- Bekir Kumbul                      (Antalya)

15- Yılmaz Ateş                         (Ankara)

16- Nezir Büyükcengiz              (Konya)

17- Yahya Şimşek                      (Bursa)

18- İsmet Önder Kırlı                 (Balıkesir)

19- Adnan Keskin                      (Denizli)

20- Ali Dinçer                            (Ankara)

21- Mahmut Işık                        (Sıvas)

22- Ahmet Küçük                      (Çanakkale)

BAŞKAN – Bilgilerinize sunulmuştur.

Önerge gündemde yerine alacak ve Meclis araştırması açılıp açılmaması konusundaki öngörüşme, sırasında yapılacaktır.

Sayın milletvekilleri, şimdi, gündemin  "Sözlü Sorular" kısmına geçiyoruz.

V. — SORULAR VE CEVAPLAR

A) SÖZLÜ SORULAR VE CEVAPLARI

1. – Konya Milletvekili Veysel Candan’ın, sekiz yıllık kesintisiz eğitimi protesto gösterileri konusundaki beyanlarına ilişkin sorusu ve Millî Eğitim Bakanı Hikmet Uluğbay’ın cevabı (6/602)

BAŞKAN – 1 inci sırada, Konya Milletvekili Veysel Candan'ın sekiz yıllık kesintisiz eğitimi protesto gösterileri konusundaki beyanlarına ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesinin görüşmelerine başlıyoruz.

Soruyu cevaplandıracak Sayın Bakan?.. Burada.

Soru önergesini okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın Başbakan Sayın Mesut Yılmaz tarafından sözlü olarak cevaplandırılmasını saygılarımla arz ederim.

                                                                                                    Veysel Candan

                                                                                                          Konya

29.7.1997 tarihinde, yurdun çeşitli yerlerinden Meclis Başkanlığına, 8 yıllık kesintisiz eğitimle ilgili olarak dilekçe vermek üzere çok sayıda insanın geldiği bilinmektedir. Bu insanların Meclise alınmaması, yoğun taşıt trafiği ve insan kalabalığı oluşturmuştur. Bu sebeple de istenmeyen birtakım olaylar olduğu malumunuzdur. Bu yüzden, televizyonda yaptığınız açıklamalar ve basına intikal eden beyanlarınız olmuştur. Böylece:

1- Vatandaşın demokratik hak arayışını terör ve şantaj olarak nitelemeniz, halkın bu haklı talebini kuru gürültü olarak değerlendirmeniz neyi amaçlamaktadır?

2- Seçimle işbaşına gelip, insanların demokratik haklarını kullanırken, bir daha gösteri (olaylar gösteri değildir, belli bir planla da yapılmamıştır) yaparsanız hapse attıracağım tehdidiyle maksadınız nedir? Usul olarak doğru mudur?

3- Aynı tarihte Meclis Dilekçe Komisyonuna müracaat eden insanlarla kendiniz veya görevlendireceğiniz bir kişi neden görüşmemiştir?

BAŞKAN – Soruyu cevaplamak üzere, Sayın Millî Eğitim Bakanını kürsüye davet ediyorum.

Buyurun Sayın Bakan.

Cevap süreniz 5 dakikadır.

MİLLÎ EĞİTİM BAKANI HİKMET ULUĞBAY (Ankara) – Teşekkürler Sayın Başkan.

Değerli arkadaşlar, soru önergesinde de ifade edildiği şekilde, vatandaşlarımızın ifade özgürlükleri vardır. Bütün bu ifade özgürlüğünü kullanırken, hepimiz, Türkiye Cumhuriyetinin vatandaşları olarak, Anayasamızda ve diğer yasalarda yazılı kurallar çerçevesinde, yetkili makamlardan izin almak suretiyle, o toplantıları yapıp, fikirlerimizi ifade ediyoruz. Ülkemizde, bu, gayet güzel işleyen bir mekanizmadır. Ancak, belirli vatandaşlarımız, bu kanunlarda yazılı kuralları yerine getirmeden, yani, izinleri almadan, kamu otoritelerine bilgi vermeden, herhangi bir şekilde gösteri ve fikirlerini ifade etme yoluna gittikleri takdirde, kurallarla çelişkili duruma düşüyorlar. Devletin de, hepimizin arzu ettiği şekilde, bir anarşi ortamı olmaması, kurallar rejimi olması, bir hukuk devleti olabilmesi için, elbette, yetkili makamlardan izin alınmamış gösterileri dağıtmak ve yaşama geçirmemek için önlem almak gibi bir yükümlülüğü vardır.

Dolayısıyla, bu kurallar, dün olduğu gibi, bugün de, ülkemizde uygulanagelmektedir. O nedenle, devletimizin, yetkili mercilerden izin almak suretiyle fikirlerini ifade eden vatandaşlarımıza karşı,  hiçbir şekilde, herhangi bir önlemi yoktur. Bu tür uygulamalar, genelde, izin alınmayan...

ÖMER FARUK EKİNCİ (Ankara) – Niye izin verilmiyor?

MİLLÎ EĞİTİM BAKANI HİKMET ULUĞBAY (Devamla) – Efendim, izin verme konusunda da, kanunlarımızda yazılı kurallar ve nedenler var. O şartlar yerine getirilmediği takdirde, idarî merciler de, tabiatıyla bunları ifa edemiyor. Dolayısıyla, bir hukuk devletinde, hukuk kuralları, bu Yüce Meclis tarafından konulmakta. Dolayısıyla, Meclisimizin de, koyduğu kuralların uygulanmasını gözetme ve gereklerinin yerine getirilmesinin sağlanmasını arama gibi bir yükümlülüğü var.

Dolayısıyla, izin almadan yapılan gösteri ve yürüyüşlere karşı, bu şekilde yaptırımlar uygulanmaktadır.

Diğer taraftan, soru önergesinde Sayın Başbakana atfen ifade edilen beyanlar, tamamen bir yakıştırmadan ibarettir. Sayın Başbakanımızın, hiçbir şekilde, vatandaşlarımızı bu şekilde niteleyen beyanları söz konusu değildir.

Diğer taraftan, Meclis Dilekçe komisyonuna yapılan müracaatlarla ilgili olarak da şunu söylemek istiyorum: Tabiatıyla, müracaat hangi makama yapılırsa, o makam tarafından cevaplandırılır. Dolayısıyla, bir dilekçe, eğer Türkiye Büyük Millet Meclisinin Dilekçe Komisyonuna verilmişse, Dilekçe Komisyonu, gereken işlemleri tamamlar, ilgili mercilerden bilgi alması gerekiyorsa o bilgileri alır ve vatandaşımıza cevap verir. Dolayısıyla, bu da gayet doğaldır. Dilekçe Komisyonuna verilmiş bir dilekçenin cevabını, doğrudan doğruya Başbakan veya ilgili bakan vermek durumunda değildir; yeter ki, anılan komisyon, ilgili bakandan veya Başbakandan bilgi istesin; istenildiği takdirde de, zaten, bu bilgiler, süratle Dilekçe Komisyonuna verilmekte ve Dilekçe Komisyonu da, Türkiye Büyük Millet Meclisinin bir organı olarak, vatandaşlarımızı bilgilendirmektedir.

Saygıyla arz ederim.

BAŞKAN – Soru önergesini cevaplayan Millî Eğitim Bakanı Sayın Hikmet Uluğbay'a teşekkür ediyorum.

2. – Konya Milletvekili Veysel Candan’ın, Bakanlık personelinin fişlendiği yolunda basında çıkan haberlere ilişkin Ulaştırma Bakanından sözlü sorusu ve yazılı soruya çevrilmesi nedeniyle konuşması (6/603)

BAŞKAN – 2 nci sırada, Konya Milletvekili Veysel Candan'ın, Bakanlık personelinin fişlendiği yolunda basında çıkan haberlere ilişkin Ulaştırma Bakanından sözlü soru önergesinin görüşmelerine başlıyoruz.

Soruyu cevaplayacak Sayın Bakan Genel Kurul salonunda hazır mı efendim? Yok.

Sayın Bakan hazır bulunamadığı için, bu önerge üç birleşim içinde cevaplandırılamamış bulunmaktadır; üç birleşim içinde cevaplandırılmadığından, İçtüzüğün 98 inci maddesinin son fıkrası uyarınca yazılı soruya çevrilecektir; önerge gündemden çıkarılmıştır.

VEYSEL CANDAN (Konya) – Söz istiyorum Sayın Başkan.

BAŞKAN – Tabiî efendim.

Bu durumda, üçüncü defadır cevaplanmadığı için, önerge sahibine söz hakkı doğmaktadır. Önerge sahibi Konya Milletvekili Sayın Veysel Candan'ı, bu hakkını kullanmak üzere kürsüye çağırıyorum.

Buyurun. (RP sıralarından alkışlar)

Konuşma süreniz 5 dakikadır Sayın Candan.

VEYSEL CANDAN (Konya) – Sayın Başkan, değerli milletvekili arkadaşlarım; sözlü soru önergeme Sayın Bakanın cevap vermemesi nedeniyle, İçtüzüğe göre konuşma hakkımı kullanmak üzere söz almış bulunuyorum; Yüce Heyetinizi saygıyla selamlıyorum.

Bilindiği gibi, milletvekilleri olarak birkaç yetkimiz var Meclis içerisinde; bunlardan bir tanesi de, sözlü ve yazılı soru önergeleri vermek. Genelde, bu soru önergeme baktığımız zaman, tarih itibariyle, 30.7.1997 tarihinde, yani, aşağı yukarı beş aylık bir gecikmeyle... Buna rağmen de, Sayın Bakanın Genel Kurulda buna cevap vermemesi çok enteresandır.

Genelde, doğru ve sağlıklı bilgi edinmek için soru önergeleri vermekteyiz, kamuoyunu aydınlatmak için soru önergeleri vermekteyiz; hükümetin konu hakkında ne düşündüğünü veya icraatın ne olacağını öğrenmek amacıyla, yanlış ve eksik uygulama varsa düzeltmek amacıyla, hükümetin ilgili konu hakkında dikkatini çekmek üzere soru önergeleri verilmektedir; ama, biraz önce de Sayın Millî Eğitim Bakanının yaptığı gibi, bakanların genelde yaptıkları şudur: Ya geç cevap verilmekte ya ilgisiz kalınmakta ya da sorulan soruyu tamamen saptırmak suretiyle, konudışı birtakım cevaplarla, prosedür yerine getirilmeye çalışılmaktadır. Halbuki, yapılacak iş, konunun özü üzerinde durmak ve kamuoyunu doğru aydınlatmaktır.

Genelde, bu Hükümet üyelerinin, özellikle bakan arkadaşlarımızın, soru önergelerine zamanında cevap vermemeleri, birtakım sıkıntılar doğurmaktadır. Bakın, birtakım tespitlerim var: Mesela, Meclis Genel Kurul salonunun yenilenmesiyle ilgili soru önergesi altı ay önce verilmiş. Halbuki, o zaman, ilgili Meclis Başkanı konuya müdahale etmiş olsaydı, belki, bugün, Meclis Genel Kurul salonunun yenilenmesiyle ilgili yolsuzluk olaylarına, iddialarına müdahale edilebilecekti. Mesela, bugün, RTÜK Yasasıyla ilgili birtakım ihaleler söz konusu; halbuki, buna, üç ay önce, ihaleler süresince, ilgili Enerji Bakanlığından müdahale edilmiş olsaydı, bu da yerine getirilmiş olacaktı ve bugün, TEDAŞ ihaleleri RTÜK'te görüşülmektedir. Mesela, medyaya verilen 16,4 trilyonluk usulsüz teşvikler, üç ay önce, ilgili Bakandan sorulmuştu; müdahale edilmiş olsaydı, belki  bunlar gündeme gelmeyecekti.

Hükümet üyelerinin, bu soru önergeleriyle ilgili diğer yanlışları, çok zor durumda kaldıkları zaman, mesela, Sayın Taner'in "enflasyon benim meselem" deyip çıkması; Sayın Cumhurbaşkanının, İLKSAN olaylarında "efendim verdimse verdim, ne olacak" mantığı; mesela, Başbakanın, Karadeniz sahil yoluyla ilgili yolsuzluk iddialarında "efendim, olaya ben kefilim" şeklindeki kuru iddiası... Halbuki, bakın, Meclis Genel Kurul salonunun yenilenmesinde de aynı şirket ortaya çıkmaktadır.

Yine, dün, burada, Enerji Bakanı "TEDAŞ ihalelerinde hiçbir yanlışlık yoktur; ben, maça seksenbirinci dakikada geldim ve bundan sonra yapılan hiçbir yanlış olamaz" şeklinde, yine, kendisi kefil oluyor. Peki, bu memlekette, Cumhurbaşkanı bir şeye kefil, Başbakan başka bir olaya kefil, Enerji Bakanı TEDAŞ'a kefil, birisi RTÜK'e kefil, birisi enflasyona kefil; peki, ne olacak bu hal? Yani, siz, soru önergelerine doğru dürüst cevap vermeyeceksiniz... Biraz önce, Millî Eğitim Bakanı "Başbakanımız 'kuru gürültü' sözünü telaffuz etmedi" dedi. Ben, bizatihi televizyonda canlı yayında dinledim; Sayın Başbakan, hem halkını tehdit etti hem halkın aleyhinde konuştu hem de bunların bir provokasyon olduğunu söyledi. Türkiye'nin 80 vilayetinde çeşitli olaylar olmaktadır ve bir tanesine il valisi de izin vermemektedir; yani, Hükümetçe provoke edilmektedir bu olaylar. Halbuki, Sayın Bakan, burada, sorduğumuz maddeleri geçiştirmek suretiyle, pek tabiî "efendim, biz, kurallara bağlıyız, işte bu kurallar burada işletildiği zaman da bu olmuştur" şeklinde ifade ettiler.

Şimdi, tabiî, bunları halkımız çok dikkatle takip ediyor, gerek TEDAŞ ihalelerinde gerekse Başbakanın Karadeniz sahil yolunda... Çok enteresan, mesela, Nurol Şirketi...

AHMET KABİL (Rize) – Başka söyleyeceğin yok mu senin!.. Takmışsın Karadenize!..

VEYSEL CANDAN (Devamla) – Müsaade et.

Mesela, Nurol Şirketi de, aynı ihaleyi alan şirketlerden biridir.

Şimdi, bu iddialarımı doğrulama noktasında, Ulaştırma Bakanına bir soru sormuşuz, soru tarihimiz 30.7.1997, beş ay olmuş ve bu soruların birçoğu da gündemden düşmüş. O tarihte, olaylar cereyan ediyor Bakanlığında...

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı.)

BAŞKAN – Sayın Candan, konuşmanızı hemen tamamlayın efendim.

VEYSEL CANDAN (Devamla) – Cümlemi tamamlıyorum.

Beş ay önce, Ulaştırma Bakanına bir soru soruyorum, diyorum ki: Bakanlığınızda birtakım fişleme olayları cereyan ediyor, haberiniz var mı?

H. AVNİ KABAOĞLU (Rize) – Yol istiyoruz, başka bir şey istemiyoruz biz!..

VEYSEL CANDAN (Devamla) – Fişleme yapılıyor ve devam ediyor, basına da intikal ediyor. Tabiî, hem yolsuzluk yapın hem yolu da yapın, ikisini millet istemiyor, ben onu söylemeye çalıştım.

AHMET KABİL (Rize) – Yolsuzluk size ait, yol bize ait.

VEYSEL CANDAN (Devamla) – Yapın, yapın... Hem yolsuzluk yapın hem yolu yapın. Tamam, bir diyeceğimiz yok; millete gidin hesap verin, bize ne söylüyorsunuz!

AHMET KABİL (Rize) – Sizde Karadeniz hastalığı var.

VEYSEL CANDAN (Devamla) – Ben şunu söylemek...

AHMET KABİL (Rize) – Tedavi ol.

VEYSEL CANDAN (Devamla) – Senin orada bağırman neticeyi değiştirmiyor, işte manzara burada. Dün, Genel Kurulda görüştük, yani...

BAŞKAN – Karşılıklı konuşmayın efendim.

VEYSEL CANDAN (Devamla) – Neticede, ben şunu söylemeye çalışıyorum ve Hükümet üyelerini uyarmak istiyorum: İlgili bakana soru önergesi verildiği zaman, zamanı içerisinde ve doğru dürüst cevaplaması ve verilen soru önergesi maddesinden ayrılmaması lazım gelir diyorum; saygılar sunuyorum. (RP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Konya Milletvekili Sayın Veysel Candan'a teşekkür ediyorum.

3. – Konya Milletvekili Veysel Candan’ın, Bakanlıkta yapılan görevden alma, atama ve tayinlere ilişkin Kültür Bakanından sözlü sorusu ve yazılı soruya çevrilmesi nedeniyle konuşması (6/604)

BAŞKAN – Şimdi, 3 üncü sıradaki soru önergesine geçiyoruz. 3 üncü sırada, Konya Milletvekili Veysel Candan'ın, Bakanlıkta yapılan görevden alma, atama ve tayinlere ilişkin Kültür Bakanından sözlü soru önergesi bulunmaktadır.

Soruyu cevaplayacak Sayın Bakan?.. Genel Kurul salonunda bulunmuyorlar.

Bu önerge, üç birleşim içinde cevaplandırılmadığından, İçtüzüğün 98 inci maddesinin son fıkrası uyarınca yazılı soruya çevrilecektir; önerge gündemden çıkarılmıştır.

VEYSEL CANDAN (Konya) – Sayın Başkan...

BAŞKAN – Sayın Candan, tekrar mı söz istiyorsunuz?

VEYSEL CANDAN (Konya) – Evet, konuşmak istiyorum.

BAŞKAN – Söz hakkınız var; yalnız, geçen konuşmanızdaki gibi konu dışındaki bakanları ilgilendiren hususlara değinmeden, sadece soru önergenizle ilgili konuşacaksınız.

Buyurun efendim. (RP sıralarından alkışlar)

VEYSEL CANDAN (Konya) – Değerli arkadaşlarım, Kültür Bakanıyla ilgili olan soru önergemize -30.7.1997'de sormuşum- cevap alamadığımız için buradayım. Aslında, ben, bu soru önergeleriyle ilgili konuşma hakkımı kullanırken, Genel Kurul salonundaki milletvekili arkadaşlarımın da hakkını savunuyorum; yani, sizlerin de verdiği soru önergelerine, beş ay sonra, gecikmeli cevap geliyor, yanlı cevap geliyorsa, tabiî ki bundan herkesin rahatsız olması lazım gelir. Kaldı ki, eskiden işler hep kitabına uydurulurdu, şimdi kalemine uyduruluyor!.. Ben burada bir şey söylemeye çalışıyorum; yanlış birtakım iddialar varsa, bunu düzeltelim diyorum; yani, bunun tepki alacak neresi var anlamak mümkün değil.

Şimdi, Sayın Kültür Bakanımıza soruyorum: Bakanlık görevinize başladığınızdan bu tarafa kaç kişiyi görevden aldınız veya başka bir yere tayin ettiniz? 80 ilde hiçbir kültür müdürü kalmamış, hepsi tayin edilmiş. Peki, bunların birkaçı eksikti, yetersizdi; ama, hepsini değiştirmenin mantığı nedir? Devlette devamlılık vardır. Bunu ciddiyetle bağdaştırmak mümkün değil.

Sorunun ikinci bölümünde, bu görevden alma ve tayinlerde liyakat ve eş durumunu göz önünde bulundurdunuz mu diye soruyoruz. Haklı olarak, binlerce memur Kültür Bakanlığına müracaat ediyorlar ve diyorlar ki, haksız birtakım tasarruflar var, mahkemenin durdurma kararlarına uyulmuyor iddiaları var; Bakanlıktan bunu öğrenmek istiyoruz.

Üçüncü olarak, basındaki açıklamanızdan anlaşıldığı üzere, bu görevden alma, atama ve tayinler ideolojik tayinler değilse, Refahyol döneminde gelenlerden kaç kişinin tayini yapılmış? Sadece Refahyol döneminde görev almanın suç olduğu nerede görülmüş; yani, birkaçını tayin etmek, tasarruf etmek mümkün ama, tamamını değiştirmenin mantığını anlamak mümkün değil.

Bazı projelerin de Bakanlıkta devamlı durdurulduğu iddiaları söz konusu ve bununla ilgili o günkü şartlarda bilgi almak istedik ve milletvekili olarak doğal hakkımızı kullandık.

Şimdi, Kültür Bakanlığında buna benzer birtakım uygulamalar oluyor ve biz, bu uygulamalar üzerine Sayın Bakana daha sonra da bazı sorular sorduk. Mesela, bir yıl içerisinde iki defa takvim bastırılıyor. Yine, Kültür Bakanlığı bir açıklama yapıyor ve din adamlarının, imam-hatip okul mezunlarının kütüphane memurları olarak atanmasıyla kadroların doldurulduğu şeklinde birtakım iddialar var. Kaldı ki, bizim, Kültür Bakanına sorduğumuz bu soruları teyit eden, bürokraside, ciddî sayıda, 1 000'e varan müsteşar ve genel müdür tayini,  bu Hükümet döneminde olduğu kadar yüklü bir tayin, cumhuriyet tarihinde hiçbir dönemde yapılmamış. Şimdi, bizim, bunlara, birtakım sorularımıza cevap istememizden, birtakım iddialar varsa, yolsuzluklar varsa, sıkıntı varsa, siyasî taraf olma varsa, bunlarla ilgili Hükümeti ikaz etmemizden rahatsız olmanın manası yok diye düşünüyorum.

Teşekkür ederim. (RP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Soru önergesi sahibi olarak konuşan Konya Milletvekili Sayın Veysel Candan'a teşekkür ediyorum.

4. – Konya Milletvekili Veysel Candan’ın, gazetelerin promosyon düzenlemek için Bakanlığa verdikleri teminat mektuplarına ilişkin Sanayi ve Ticaret Bakanından sözlü sorusu ve yazılı soruya çevrilmesi nedeniyle konuşması (6/605)

BAŞKAN – 4 üncü sırada yer alan, Konya Milletvekili Veysel Candan'ın, gazetelerin promosyon düzenlemek için Bakanlığa verdikleri teminat mektuplarına ilişkin Sanayi ve Ticaret Bakanından sözlü soru önergesinin görüşmelerine başlıyoruz.

Önergeyi cevaplandıracak Sayın Bakan?.. Yok.

Bu önerge de üç birleşim içerisinde cevaplandırılmadığından, İçtüzüğün 98 inci maddesinin son fıkrası uyarınca yazılı soruya çevrilecektir; önerge gündemden çıkarılmıştır.

VEYSEL CANDAN (Konya) – Sayın Başkanım, söz istiyorum.

BAŞKAN – Önerge sahibi söz istemektedir.

Buyurun Sayın Candan. (RP sıralarından alkışlar)

VEYSEL CANDAN (Konya) – Sayın Başkan, değerli milletvekili arkadaşlarım; bu sorum 31.7.1997'de verilmişti ve 54 üncü Hükümetin de Bakanı olan Sanayi ve Ticaret Bakanımız Sayın Yalım Erez'le ilgiliydi.

Biz, bu sorumuzu da şu ön yazıyla sormuştuk: "Gazeteleri kupon gazetesi haline getiren zihniyetten kurtulmak amacıyla Promosyon Yasası çıkarılmıştır. Bu yasada, gazetelerin vermeyi vaat ettikleri ürünler için, Sanayi ve Ticaret Bakanlığına, 100 milyon dolarlık teminat yatırılması öngörülmüştür. Bunun sonucunda okuyucuların korunması amaçlanmıştır. Bu itibarla,

1- Tüketiciyi korumak amacıyla Sanayi ve Ticaret Bakanlığına verilen teminat mektupları iade edilmiş midir?"

Yani, şimdi, bir milletvekili olarak, bunu öğrenmek bizim hakkımız değil mi?.. Kaldı ki, burada, teminat mektupları iade edildiyse... Teminat mektupları bir masraf karşılığıdır; yani, mektubu veren insan, buna bir masraf öder; eğer, siz mektubu iade ederseniz, bu masraftan kurtulur ve tüketiciyi de zarara sokar. Kaldı ki, bazı medya grupları, bazı gazeteler, Promosyon Yasasının tarihi itibariyle öne almak suretiyle veya ileri tarihe atmak suretiyle, yani, kanunun, mevzuatın açığından istifadeyle tüketiciyi zarara sokmaktadır.

İade edilen teminat mektuplarının kime ait olduğu ve nasıl iade edildiği, yasaların çiğnenip çiğnenmediği konusu da önemli bir husus.

Bakanlığın -Sanayi ve Ticaret Bakanlığının- bu Promosyon Yasası görüşülürken, Sayın Bakanın buradaki ifadelerini çok iyi hatırlıyoruz. Bu Bakan, bu yasanın çıkması için büyük gayret sarf etmesine rağmen, bugün bu yasa delinmiş görüntüsündedir ve üçüncü sorumuzda da, Sanayi Bakanlığı, tüketiciyi koruma noktasında, kanunun çıkmasından bu tarafa ne tür çalışmalar yapmıştır, ne tür faaliyetler yapmıştır; bunu öğrenmek istedik.

Şimdi, burada mühim olan, tüketicinin korunmasıdır ve yasanın delinip delinmemesi noktasında konuya yaklaşmaktır. Eğer medya, bugün, TEDAŞ ihalelerinde olduğu gibi, mevzuatı göre göre veya dolaylı birtakım paravan şirketler kurarak, ileride açığa çıkması muhtemel olan birtakım tehlikelere veya devlet imkânlarının birileri tarafından istismar edilmesine imkân verecekse, bunun ciddî olarak incelenmesi lazım. Şimdi, bakın, burada olduğu gibi, yarın, TEDAŞ ihaleleri ne olacak; RTÜK, Sanayi ve Ticaret Bakanlığından şirketlerin ortaklık yapılarıyla ilgili bilgi istedi; ancak, herkes biliyor ki, Sanayi Bakanlığına müracaat eden bu şirket kuruluşlarının, mutlaka dolaylı birtakım paravan şirketler yoluyla olduğu ortaya çıkacaktır; ama, şimdi burada, eğer, yasalar açık olarak birileri tarafından deliniyor ve bu da itiyat haline getiriliyorsa, burada, ileride doğabilecek sıkıntıları şimdiden hesap etmek mecburiyetindeyiz.

Şimdi, hepimiz biliyoruz ki, sac ithalinde ciddî sıkıntılar olduğu ve kalitesiz sacla beyaz eşya üretildiği ve bunun da promosyonda kullanıldığı, Promosyon Yasası uygulanırken de KDV'nin kaldırıldığı, Maliye Bakanlığının vergi kanunu üzerinde birtakım genelgeler yayımlamak suretiyle birilerine imkân sağladığı, hem basında çıktı hem de teyit edilen birtakım olaylarla ortaya konuldu.

Burada tekrar ifade ediyorum, milletvekili arkadaşlarımızın ilgili bakanlardan öğrenmek istedikleri sorularına, zamanında cevap verilmek mecburiyeti vardır. Bakın, Başbakan açıklama yapmadan önce, Susurluk dosyası, medyanın bir bölümünde, olduğu gibi, metin halinde yayımlandı. Genel Kurulda hiçbir milletvekilinin Susurluk dosyasıyla ilgili en son yapılan araştırma hakkında bilgisi yokken, medyada çıkıyor. Peki, bu nasıl gizlilik, bunun kefili kim, buna kim kefil oldu da, bu metin, olduğu gibi, medyada çıktı? Buradan şuraya gelmek istiyorum: Parlamentoda milletvekillerinin bilmediğini birilerinin bilmesi mümkün değildir; o bakımdan, mesela, o dosyayla ilgili de bir araştırma yapılması ve neden milletvekillerinin bilgisi olmadan basında çıktığının araştırılması gerekir. Eğer gizlenecek bir konu varsa, bunu milletvekillerinin de bilmesi açısından, Mecliste bir gizli oturumda, bütün milletvekillerinin bu dosya hakkında bilgi sahibi olması lazım. Yani, şimdi, soru önergesine cevap vermeyeceksiniz, yazılı cevap vermeyeceksiniz; verirseniz bile, konuyu, biraz önce Millî Eğitim Bakanımızın yaptığı gibi, değişik boyutta cevaplandıracaksınız. Kurallar devletidir, ona itiraz eden var mı?! "Kurallar içinde müracaat etse verirdik" diyor; ama, hiçbir tanesine izin vermemişsiniz; hepsi mi kuralsız müracaat etti? Yani, bunu anlamak mümkün değil.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Sayın Candan, konuşmanızı tamamlayın efendim.

VEYSEL CANDAN (Devamla) – Bitiriyorum efendim.

Netice itibariyle, milletvekillerinin bilgilenmesinde ve iletişiminde eksiklik olduğu kanaatindeyim. Bundan sonra, Sayın Hükümet üyelerinin, daha dikkatli bilgilendirecekleri ve sorulara zamanında cevap verebilecekleri ümidiyle saygılar sunuyorum. (RP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Soru önergesi sahibi Konya Milletvekili Sayın Veysel Candan'a teşekkür ediyorum.

MİLLÎ EĞİTİM BAKANI HİKMET ULUĞBAY (Ankara) – Sayın Başkan_

BAŞKAN – Sayın Millî Eğitim Bakanı, bir isteminiz mi var efendim?

MİLLÎ EĞİTİM BAKANI HİKMET ULUĞBAY (Ankara) – Efendim, Sayın Candan açıklamaları sırasında "Millî Eğitim Bakanının verdiği izinlerde, başvurulardan hiçbiri mi yasalara uygun değildi" tarzında, kamuoyunda yanlış anlaşılabilecek bir beyanları oldu. Gösteri ve yürüyüş yapmak isteyen vatandaşlarımızın müracaatı, kendilerinin de gayet iyi bildiği üzere, vilayetler tarafından ve valiliklerce değerlendirilir. Bu, ne Millî Eğitim Bakanlığını ne Başbakanlığı ne de İçişleri Bakanlığını doğrudan doğruya ilgilendiren bir sorundur.

Vatandaşlarımız, herhangi bir fikrini ifade etmek için, Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanununa göre, dilekçeyle başvurur; ilgili merci, dilekçedeki istek, artı ilin bulunduğu konum ve toplumsal durumu değerlendirmek suretiyle, sorumluluğu kendine ait olmak üzere bir karar verir. Dolayısıyla, bu karar, o gün koşullarına göre, zaman zaman izin verilme, zaman zaman da izin verilmeme şeklinde tecelli edebilir.

Bunu, olayın bu boyutunun dışında ifade etmemekte fayda vardır. Aksi takdirde vatandaşlarımız meri kanunlarımızın uygulanışında yanlış fikirlere sahip olurlar; onu arz eder, saygılar sunarım.

BAŞKAN – Teşekkür ederim. Görüşleriniz ve düzeltmeniz tutanağa geçti Sayın Bakan.

5. –  Ankara Milletvekili Ersönmez Yarbay’ın, Kırıkkale Mühimmat Fabrikasında meydana gelen kazadan sonra yapılacak yatırımlara ilişkin Sanayi ve Ticaret Bakanından sözlü soru önergesi (6/606)

BAŞKAN – 5 inci sırada, Ankara Milletvekili Ersönmez Yarbay'ın, Kırıkkale Mühimmat Fabrikasında meydana gelen kazadan sonra yapılacak yatırımlara ilişkin Sanayi ve Ticaret Bakanından sözlü soru önergesi yer almaktadır.

Soruyu cevaplayacak Sayın Bakan Genel Kurul salonunda hazır bulunmuyor.

Bu önerge de, üç birleşim içerisinde cevaplandırılmadığından, İçtüzüğün 98 inci maddesinin son fıkrası uyarınca yazılı soruya çevrilecektir. Önerge gündemden çıkarılmıştır.

6. – Ankara Milletvekili Ersönmez Yarbay’ın, Kırıkkale Mühimmat Fabrikasında meydana gelen kazadan sonra yapılacak yatırımlara ilişkin Sanayi ve Ticaret Bakanından sözlü sorusu ve yazılı soruya çevrilmesi nedeniyle konuşması (6/607)

BAŞKAN – 6 ncı sırada yer alan, Ankara Milletvekili Ersönmez Yarbay'ın, Kırıkkale Mühimmat Fabrikasında meydana gelen patlamanın nedenine ilişkin İçişleri Bakanından sözlü soru önergesinin görüşmelerine geçiyoruz.

Soruyu cevaplayacak Sayın Bakan Genel Kurul salonunda hazır bulunmuyor.

Bu önerge de, üç birleşim içerisinde cevaplandırılmadığından, İçtüzüğün 98 inci maddesinin son fıkrası uyarınca yazılı soruya çevrilecektir. Önerge gündemden çıkarılmıştır.

ERSÖNMEZ YARBAY (Ankara) – Sayın Başkan, söz istiyorum.

BAŞKAN – Önerge sahibi Ankara Milletvekili Sayın Ersönmez Yarbay söz istemiştir.

Buyurun Sayın Yarbay. (RP sıralarından alkışlar)

Konuşma süreniz 5 dakikadır.

ERSÖNMEZ YARBAY (Ankara) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 3 Temmuz 1997 tarihinde, Kırıkkale'de, Makine Kimya Endüstrisi Kurumuna ait Mühimmat Fabrikasında bir patlama meydana gelmiş ve bu patlamada, 5 vatandaşımız hayatını kaybetmiş, 14 vatandaşımız yaralanmıştır; bu vatandaşlara Cenabı Hak'tan rahmet diliyorum.

Türkiye'de en ucuz olan şeylerden bir tanesi de insan hayatı. Maalesef, 5 vatandaşımızın hayatını kaybettiği ve milyarlarca liralık zararın meydana geldiği bir kazada, olayları çeşitli boyutlarıyla değerlendirmek üzere, birçok bakanlığı ilgilendirdiği için sorular yönelttik; 11 sorudan sadece 3 bakanlık soruları cevaplandırdı. Çevre Bakanı Sayın İmren Aykut'a, Orman Bakanı Sayın Ersin Taranoğlu'na ve Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Sayın Nami Çağan'a, bu soruları cevaplandırdıkları için teşekkür ediyorum, hassasiyet gösterdiler; dolayısıyla, kendilerine teşekkürü borç biliyorum. Ancak, olayın esas boyutlarını içeren sorulara, İçişleri Bakanı, Millî Savunma Bakanı, Sanayi ve Ticaret Bakanı, maalesef, şu ana kadar cevap vermediler. 5 vatandaşımız hayatını kaybediyor, 14 vatandaşımız yaralanıyor; 200 bin nüfuslu bir kent, iki-üç gün sokaklarda kalıyor, Kızılay, Millî Savunma Bakanlığı, İçişleri Bakanlığı, bütün bakanlıklar görevini yapmıyor; Kırıkkale ve Elmadağ halen bu tehlikeyle  yüzyüzedir. Barutsan Fabrikasında daha önce meydana gelen patlamalarda, Elmadağ'da 3 vatandaşımız hayatını kaybetmiş, ayrıca birçok vatandaşımız da özürlü olarak hayatını devam ettirmektedir; ancak, bu konuda gerekli tedbirler alınmamaktadır.

 Sayın Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanının vermiş olduğu bilgiye göre, bu fabrikalarda, 1991 yılından 1997 yılına kadar işgüvenliği teftişleri yapılmış, bu işgüvenliği teftişleri sonucunda Makine ve Kimya Endüstrisi Kurumuna 226 milyar lira ceza tahakkuk ettirilmiş ve bu cezalar tahsil edilmiştir. Bir fabrika, bir kurum altı sene boyunca işgüvenliği tedbirlerini almıyor, devletin kesmiş olduğu cezaları ödüyor ve yine aynı olaylar, maalesef devam ediyor.

Esas, İçişleri Bakanlığının dikkatini çekmesi gereken bir konu var; bu olay olduktan sonra, bu olayın dış bağlantılı olduğu ve Ortadoğuya ait bir ülkenin, bu olaya benzer bir olayı 1986 yılında yaptığı, yine aynı olayın tezgâhlandığı ileri sürülmüştü ve basında da geniş yer almıştı. İçişleri Bakanlığı, altı yedi ay gibi bir zaman geçmesine rağmen, bu konuda sessiz kalmıştır.

Keza, Millî Savunma Bakanlığı, bu üretilen bombaların, mühimmatın nereden tedarik edileceği, savunma sanayiini ne yönde etkileyeceği konusunda yine sessiz kalmıştır. Ancak, yine basından öğrendiğimize göre, bu bombaların imalâtı İsrail'e yaptırılmaktadır. Keza, Avrupa ülkelerinin bile kabul etmediği diğer mühimmatın üretimi Kırıkkale ve Elmadağ'da gerçekleştirilmektedir. Avrupa ülkeleri, NATO ülkeleri, bu bombaların çok tehlikeli olduğu gerekçesiyle üretimini yapmamakta, bu işi Türkiye'ye ihale etmektedir. Bizim vatandaşımızın hayatı bu kadar ucuz mudur? Bu olayın iç bağlantıları, dış bağlantıları nelerdir ve savunma sanayimizi ne yönde etkilemektedir? Millî Savunma Bakanlığı ve İçişleri Bakanlığının bunu mutlaka cevaplandırmaları gerekmektedir. Ümit ediyorum ki, bu soruların cevapları yazılı olarak en kısa zamanda gelir.

Bu arada, Meclis Başkanlığına da bir temennim var. Bazı sorularım var ve iki senedir cevaplandırılmıyor. 53 üncü Hükümet geldi geçti, 54 üncü Hükümet geldi geçti ve 55 inci Hükümet de, belki ömrünün sonunda; ama, üç hükümet dönemi boyunca cevaplandırılmayan sorularım var. Dolayısıyla, Meclis Başkanlığının da, bu soruları takip etmesini ve ilgili bakanlıkları uyarmasını bekliyoruz.

Hepinize saygılarımı sunuyorum.

BAŞKAN – Önerge sahibi olarak konuşan Ankara Milletvekili Sayın Ersönmez Yarbay'a teşekkür ediyorum.

Sayın Yarbay'ın son ifadesinde ortaya konulan temenniye Meclis Başkanlığı her zaman katılmaktadır. Ben, soru önergelerini ve gündemdışı konuşmaları zamanında cevaplayan bakanlarımıza teşekkür ederek de, bu temenniyi olumlu yönden hep ayakta tutmaya çalışıyorum. Elbette, soruların zamanında ve vakit geçirilmeden cevaplandırılması esastır. Onun için, haftanın iki gününde birer saatimizi soru önergelerinin cevaplandırılmasına ayırıyoruz.

7. – Niğde Milletvekili Mehmet Salih Katırcıoğlu’nun, Niğde İlinde mazotla tarımsal sulama yapan çiftçilerin sorunlarına ilişkin Başbakandan sorusu ve Devlet Bakanı Refaiddin Şahin’in cevabı (6/610)

BAŞKAN – 7 nci sırada yer alan, Niğde Milletvekili Mehmet Salih Katırcıoğlu'nun, Niğde İlinde mazotla tarımsal sulama yapan çiftçilerin sorunlarına ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesinin görüşmelerine başlıyoruz.

Soruyu cevaplayacak Bakan Genel Kurul salonunda hazır bulunuyorlar.

Soruyu okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorumun Başbakan Sayın Mesut Yılmaz tarafından sözlü olarak cevaplandırılmasını delaletlerinize arz ederim.

Saygılarımla.

                                                                                                M. Salih Katırcıoğlu

                                                                                                           Niğde

Soru:

Niğde sınırları içerisinde 10 000 adet sulama kuyusu bulunmaktadır. Bu kuyalardaki pompalarda mazot ve petrol ürünleri kullanılmaktadır. Petrol ürünlerine yapılan yüzde 32'lik zam ve bundan sonra da yapılacak olan zamlar bölge çiftçimizin girdi fiyatlarını artırmaktadır.

Mazotla tarımsal sulama yapan çiftçilerimizin mağduriyetlerinin giderilmesi için ne gibi önlemler almayı düşünüyorsunuz, bu konuda çiftçimize sübvansiyon uygulanacak mı?

BAŞKAN – Soru önergesini cevaplamak üzere Devlet Bakanı Sayın Refaiddin Şahin söz istemişlerdir.

Buyurun Sayın Şahin; konuşma süreniz 5 dakikadır.

DEVLET BAKANI REFAİDDİN ŞAHİN (Ordu) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Niğde Milletvekili Sayın Doktor Salih Katırcıoğlu'nun, sözlü soru önergesine cevap vermek üzere huzurlarınızdayım; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Petrol ürünleriyle tarımda kullanılan girdilerin çoğunda hammaddeler dışarıdan ithal edilmektedir. Dolayısıyla, Türk Lirası–dolar paritesinde meydana gelen değişmeler petrol ürünleri ve girdi fiyatlarını olumsuz yönde etkilemektedir. Mazot da bu girdilerden biridir; ancak, mazot, tarımsal faaliyetin yanında, diğer amaçlar için de kullanılmaktadır. Tarımsal amaç için kullanılan mazot miktarının tespit edilmesi oldukça zor ve hatta mümkün değildir. Bununla beraber, bir tarım girdisi olan mazotun fiyatı, diğer petrol ürünleriyle karşılaştırıldığında daha düşük olduğu görülmektedir.

Şöyle ki: Son zamanlarda akaryakıt ürünlerinden olan kurşunsuz benzine yüzde 270, süper ve normal benzine yüzde 280 oranında uygulanırken, bu vergi, tarımda bir girdi olarak kullanılan mazotta yüzde 180 oranında tutulmuştur. Dolayısıyla, daha ziyade tarımda sulama işlerine mazotla değil de, daha ucuz olan elektrikle cevap verilmesi düşünüldüğünden, genellikle tarımda mazot değil; ucuz olan elektriğin kullanılması yaygınlaştırılmaktadır. Mazot da, şu sıralarda kullanım itibariyle sulamada daha az yer almaktadır. Tabiî ki, amaç, çiftçilerimizin girdilerinin daha ucuza mal edilmesi konusunda sübvanse edilmesidir, desteklenmesidir; bu amaçla -daha ziyade tarımsal destekler girdilerde yapılmaktadır- özellikle ucuz girdi temini suretiyle Hükümetimiz onlara bu desteği sağlamaktadır.

Ayrıca, ilk defa, 1998 yılına, çiftçilerimiz devletten hiçbir alacağı olmaksızın girmektedirler. Devlet de bütün çiftçilerimizin borçlarını ödediği gibi, tarımda ucuz girdi, yüksek kaliteli tohum ve tarımsal teknoloji desteğiyle çiftçilerimizin bol ve kaliteli ürün almasını sağlamaya yönelik desteğini devam ettirecektir.

Saygıyla arz ederim. (Alkışlar)

BAŞKAN – Soru önergesi cevaplandırılmıştır. Soru önergesini cevaplandıran Devlet Bakanı Sayın Refaiddin Şahin'e teşekkür ediyorum.

8. – Sinop Milletvekili Kadir Bozkurt’un, Sinop - Boyabat’da organize sanayi bölgesi kurulup kurulmayacağına ilişkin Sanayi ve Ticaret Bakanından sözlü soru önergesi (6/611)

BAŞKAN – 8 inci sırada, Sinop Milletvekili Kadir Bozkurt'un, Sinop Boyabat'ta organize sanayi bölgesi kurulup kurulmayacağına ilişkin Sanayi ve Ticaret Bakanından sözlü soru önergesinin görüşmelerine geçiyoruz.

Soru önergesini cevaplayacak Sayın Bakan Genel Kurul salonunda hazır bulunmuyor.

Bu sebeple, bu önerge de üç birleşim içinde cevaplandırılamamıştır. İçtüzüğün 98 inci maddesinin son fıkrası uyarınca yazılı soruya çevrilecektir. Önerge gündemden çıkarılmıştır.

9. – Bursa Milletvekili Ertuğrul Yalçınbayır’ın, Marmara Denizi ve Ulubat Gölünün kirlenmesine karşı alınacak tedbirlere ilişkin Çevre Bakanından sözlü sorusu ve yazılı soruya çevrilmesi nedeniyle konuşması (6/613)

BAŞKAN – 9 uncu sırada, Bursa Milletvekili Ertuğrul Yalçınbayır'ın, Marmara Denizi ve Uluabat Gölünün kirlenmesine karşı alınacak tedbirlere ilişkin Çevre Bakanından sözlü soru önergesinin görüşmesine başlayacağız.

Önergeyi cevaplayacak Sayın Bakan?.. Genel Kurul salonunda hazır bulunmuyor.

Bu önerge de üç birleşim içinde cevaplandırılmadığından İçtüzüğün 98 inci maddesinin son fıkrası uyarınca yazılı soruya çevrilecektir. Önerge gündemden çıkarılmıştır.

ERTUĞRUL YALÇINBAYIR (Bursa) – Sayın Başkan, söz talebim var.

BAŞKAN – Önerge sahibi Bursa Milletvekili Sayın Ertuğrul Yalçınbayır'a söz hakkı doğmuştur.

Buyurun Sayın Yalçınbayır.

Sayın Yalçınbayır, konuşma süreniz 5 dakikadır.

ERTUĞRUL YALÇINBAYIR (Bursa) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; sözlü soruma cevap verilmediği için söz almış bulunuyorum. Gönül isterdi ki -sözlü sorum üçüncü kere de cevaplandırılmadı- sayın bakanlar, soruma cevap vermek üzere burada bulunsunlar; ama, bu, bize bir fırsat yaratmıştır; bu nedenle, görüşlerimi arz etmek istiyorum.

Çevre hakkı, hayatın ta kendisi ve bu hakkımız, uluslararası hukukla, Anayasamızla ve mevzuatımızla güvence altına alınmış ve uygulayıcılara terk edilmiş; fakat, uygulayıcılar, nedense, mevzuatı tatbik etmiyorlar. Sayın Bakan, geçenlerde medyaya vermiş olduğu bir demeçle de bu hususu teyit etti, zaman zaman bize vermiş oldukları yazılı cevaplarla da teyit ettiler. O zaman, bir aksaklık var. Bu aksaklık nerede? Biz, mevzuatı uygulamayanlar hakkında ne işlem yapıyoruz? Bakıyoruz, önümüzde, 1913 tarihli Memurin Muhakematı Hakkında Kanunu Muvakkat var. 1913'ten beri muvakkat olan bir kanunu, biz, hâlâ kaldıramamışız. Biz, görevlerini ihmal edenler, kötüye kullananlar, çevre hakkını veya diğer hakları yerine getirmeyenler, Türkiye Büyük Millet Meclisinden çıkarılan kanunları uygulamayanlarla ilgili, il, ilçe, merkez teşkilatındaki kurumların karar almalarını bekliyoruz. 1913 tarihinde çıkarılan bu kanunu muvakkatın bir an önce kaldırılmasında zaruret vardır.

Önümüzdeki dosyada da, Uluabat Gölünün kirlenmesinde, Marmara Denizinin kirlenmesinde idarenin büyük ihmalleri var; hem Çevre Bakanlığı yetkililerinin var hem de orayı kirleten kamu kurumu temsilcilerinin yetkileri var. Bu gölü, en çok kirleten, kamu kuruluşlarıdır. Bunların yetkilileri hakkında, bugüne kadar, hiçbir işlem yapılmamıştır.

Uluabat Gölü, Bursa İli sınırları içerisinde, Bursa ile ilgili çok önemli bir yer. Su ürünü üretimi, sulama ihtiyacı ve onun çok ötesinde, Bursa İlinin ilave içmesuyu ihtiyacını karşılayacak bir yer ve büyük bir ekonomik değere de sahiptir. 1986-1990 yılları arasında, buradan, yurt dışına, büyük oranda kerevit ihraç edebiliyorduk. Kirlendiği için meydana gelen hastalıklar nedeniyle, bu ihracatı yapamıyoruz. Biz, bu değerlerimizi, uygulayıcıların ihmalleri yüzünden elde edemiyoruz. Öncelikle, demokratikleşme açısından, bu 1913 tarihinde çıkarılan Memurin Muhakematı Hakkında Kanunun kaldırılması gerekmektedir; önümüzde, bununla ilgili fırsatlar da var. Çeşitli bakanlıkların kuruluşlarıyla ilgili kanunlarda da yapabiliriz bunu. Ayrıca, özel olarak, artık, bu kanunun tümden kaldırılması gerekmektedir ve bir de, eğer, bunu yapamıyorsak, çevre mevzuatı bakımından lütfen kaldıralım. Çevre hakkını güvence altına almak, sadece, kitapta yazılı olmakla yetmiyor; uygulayıcıların bu konuda hassas olması gerekiyor. Toplumun hassasiyeti, nedense, yöneticilerde yok. Ümit ediyorum ki, biz, Meclis olarak bu konudaki engelleri elbirliğiyle aşarız.

Bu düşüncelerle, hepinize saygılar sunuyorum. (Alkışlar)

BAŞKAN – Soru önergesi sahibi olarak konuşan Bursa Milletvekili Ertuğrul Yalçınbayır'a teşekkür ediyorum.

10. – Sinop Milletvekili Kadir Bozkurt’un, Sinop - Boyabat futbol sahası inşaatına ilişkin sorusu ve Devlet Bakanı Yücel Seçkiner’in cevabı (6/614)

BAŞKAN – 10 uncu sırada, Sinop Milletvekili Kadir Bozkurt'un, Sinop-Boyabat futbol sahası inşaatına ilişkin Devlet Bakanından sözlü soru önergesinin görüşmelerine başlıyoruz.

Önergeyi cevaplayacak Sayın Bakan Genel Kurul salonunda hazır bulunuyorlar.

Önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorumun, spordan sorumlu Devlet Bakanı tarafından sözlü olarak cevaplandırılması için gereğini arz ederim.

Sinop İli Boyabat İlçesinde, ihalesi, Genel Müdürlük Tesisler Dairesi tarafından yapılan futbol sahası inşaatı, ödeneksizlikten inşaat artıklarının atıldığı, moloz ve çöplük yığını haline gelmiştir.

Adı geçen futbol sahası inşaatının devamının sağlanması hususunda Genel Müdürlüğünüz ne yapmayı planlamaktadır?

                                                                                                    Kadir Bozkurt

                                                                                                           Sinop

BAŞKAN – Önergeyi cevaplandırmak üzere, Devlet Bakanı Sayın Yücel Seçkiner'e söz veriyorum.

Buyurun Sayın Seçkiner.

Konuşma süreniz 5 dakikadır.

DEVLET BAKANI YÜCEL SEÇKİNER (Ankara) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Sinop Milletvekili Sayın Kadir Bozkurt'un, Sinop-Boyabat Futbol Sahası inşaatına ilişkin sözlü sorusuna cevabım şöyledir: 1998 yılı programına aldık, bu yıl bitireceğiz.

Arz ederim.

BAŞKAN – Devlet Bakanı Sayın Yücel Seçkiner'e teşekkür ediyorum.

Sözlü soru cevaplandırılmıştır.

11. – Konya Milletvekili Veysel Candan’ın, hükümetin kurulması konusunda basına yaptığı açıklamalara ilişkin Başbakandan sorusu ve Devlet Bakanı Refaiddin Şahin’in cevabı (6/615)

BAŞKAN – 11 inci sırada yer alan, Konya Milletvekili Veysel Candan'ın, Hükümetin kurulması konusunda basına yaptığı açıklamalara ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesinin görüşmelerine başlıyoruz.

Önergeyi cevaplandıracak Sayın Bakan Genel Kurul salonunda hazır bulunuyorlar.

Önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın Başbakan Sayın Mesut Yılmaz tarafından sözlü olarak cevaplandırılmasını saygılarımla arz ederim.

                                                                                                    Veysel Candan

                                                                                                          Konya

Basına intikal ettiği şekliyle, Amerika'da yayımlanan bir gazeteye verdiğiniz demeçte, Anasol-D Hükümetinin, askerlerin desteğiyle kurulduğunu söylemektesiniz. Ayrıca, üniversitelerin ve askerlerin, Refahyol Hükümetine muhalefet ettiğini belirtmektesiniz. Bu itibarla;

1- Anasol-D Hükümetinin, askerlerin desteğiyle kurulduğu doğru mudur?

2- Eğer, bu destek doğruysa bunu hangi demokratik kurallarla izah ediyorsunuz?

3- Üniversitelere, ne zamandan beri bir eğitim kurumu olmaktan çıkıp, seçimlerle işbaşına gelmiş bir hükümete muhalefet görevi verilmiştir.

4- TSK'nın 54 üncü Hükümete muhalefet ettiğini hangi uygulamalarından tespit ettiniz? Somut örnekleri nelerdir?

BAŞKAN – Hükümet adına, soruyu, Devlet Bakanı Sayın Refaiddin Şahin cevaplandıracak.

Buyurun Sayın Bakan.

Konuşma süreniz 5 dakikadır.

DEVLET BAKANI REFAİDDİN ŞAHİN (Ordu) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Konya Milletvekili Sayın Veysel Candan'ın sözlü soru önergesini cevaplandırmak üzere huzurlarınızdayım; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

1- Sayın Başbakan, soru önergesinde yer verildiği halde, Anasol-D Hükümetinin askerlerin desteğiyle kurulduğu hususunda herhangi beyanda bulunmamışlardır.

2 nci soru da aynı mealde olduğu için, onun cevabını 1 inci maddede vermiş oluyorum.

Diğer bir soru da; üniversiteler kuruluş kanunlarına göre hizmet vermektedirler; böyle bir tartışmanın içerisinde üniversitelerin sözünün edilmesi yanlış değerlendirme şeklinde olmuştur.

Diğer bir soruya cevap ise; Türk Silahlı Kuvvetlerinin 54 üncü Hükümete muhalefet ettiği iddialarının gerçekle ilgisi bulunmamaktadır. Türk Silahlı Kuvvetlerinin Millî Güvenlik Kurulundaki üyelerinin, anılan Kurulda dile getirilen ve karara bağlanarak Hükümete tavsiye edilen hususların uygulanması yolundaki kararlılıklarının bir muhalefet şeklinde yorumlanmasının, Türk Silahlı Kuvvetlerinin politikaya çekilmek istenilmesinden kaynaklanan bir tutumun sonucu olduğu şeklinde değerlendirilmektedir.

Saygıyla arz ederim.

BAŞKAN – Sayın Bakan, bir saniye...

Soru sahibinin yerinden bir istemi var mıydı?

Soru sahibi, bir kısa açıklama yapabilir.

VEYSEL CANDAN (Konya) – Sayın Bakanımız "Amerika'da Başbakan açıklamadı" diyor. Bu basın bültenlerine geçti; Washington Post Gazetesi... Oradaki açıklama, bülten halinde, bir mülakatta, Sayın Başbakanın verdiği bir beyanattır ve orada aynen şunu söylüyor: "54 üncü Hükümete, hem üniversiteler hem de askerler karşıdır." Bu, yabancı basında çıkan bir yazıdır; kaldı ki, üniversitelerle ilgilidir. Sayın Başbakanın televizyonda canlı yayınlarda ifade ettikleri de var. Sayın Bakan, bize, burada "biz, onları yanlış söyledik" diye cevap verecek; yani, sürçülisandır diyecek ya da kabul edecek.

BAŞKAN – Siz, şimdi, bunları biliyorsanız, o zaman soru sormanıza gerek yoktu.

VEYSEL CANDAN (Konya) – Böyle bir açıklamanın amacı nedir? Ben, onu sormaya çalışıyorum.

BAŞKAN – Tamam efendim.

Buyurun Sayın Bakan.

DEVLET BAKANI REFAİDDİN ŞAHİN (Devamla) – Sayın Başkan, bu ülkenin saygın müesseseleri vardır; bunların başında Türkiye Büyük Millet Meclisi gelir. Türkiye Büyük Millet Meclisini bu tür tartışmaların içerisine çekmek, sadece Meclise değil, onun milletvekillerine de zarar verir.

Türkiye'nin önemli bir müessesesi -Allah eksikliğini göstermesin- Türk Silahlı Kuvvetleridir. Türk Silahlı Kuvvetlerini bu Mecliste bu tür polemiklere ve tartışmalara malzeme yapmak, kimseye yarar sağlamaz; Türk Silahlı Kuvvetlerinin manevî şahsını yaralar; bunu, hiçbir arkadaşımızın isteyeceğine, düşüneceğine ihtimal vermiyoruz; yani, yabancı basında çıkan her haberi burada gelip esas kabul ederek bunu soru haline getirir de, müesseseleri, makamları ve onu temsil eden insanları yargılamaya kalkarsak, bu Meclis kendi görevini yapmaz, başka şeylerle ilgilenir.

54 üncü Hükümet hakkında söylenilen söz de, bu şekilde, açıkladığım gibidir; kimse, herhangi bir şekilde başka bir yorum yapmasın. Herkes, bu Meclisin çatısı altında, bu kurumların saygınlığını koruyarak kendi saygınlıklarını da korumuş olurlar.

Arz ederim. (DTP ve ANAP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Bakan.

Soru cevaplandırılmıştır.

12. – Niğde Milletvekili Mehmet Salih Katırcıoğlu’nun, Niğde İline bağlı bazı ilçelerin sağlık ocağı ihtiyacına ilişkin Sağlık Bakanından sözlü soru önergesi (6/616)

BAŞKAN – Değerli arkadaşlarım, 12 nci sırada yer alan, Niğde Milletvekili Mehmet Salih Katırcıoğlunun, Niğde İline bağlı bazı ilçelerin sağlık ocağı ihtiyacına ilişkin Sağlık Bakanından sözlü soru önergesinin görüşmesine geçiyoruz.

Önergeyi cevaplayacak Sayın Bakan Genel Kurul salonunda hazır bulunmuyorlar.

Bu önerge, 3 birleşim içinde cevaplandırılmadığından, İçtüzüğün 98 inci maddesinin son fıkrası uyarınca yazılı soruya çevrilecektir. Önerge, gündemden çıkarılmıştır.

13. – Niğde Milletvekili Mehmet Salih Katırcıoğlu’nun, Niğde’ye bağlı bazı ilçelerin kültürevi projelerine ilişkin Kültür Bakanından sözlü soru önergesi (6/617)

BAŞKAN – 13 üncü sırada, Niğde Milletvekili Mehmet Salih Katırcıoğlu'nun, Niğde'ye bağlı bazı ilçelerin kültürevi projelerine ilişkin Kültür Bakanından sözlü soru önergesinin görüşmelerine başlayacağız.

Önergeyi cevaplayacak Sayın Bakan Genel Kurul salonunda hazır bulunmuyorlar.

Bu önerge de üç birleşim içerisinde görüşülmediğinden, İçtüzüğün 98 inci maddesinin son fıkrası uyarınca yazılı soruya çevrilecektir. Önerge, gündemden çıkarılmıştır.

14. – Niğde Milletvekili Mehmet Salih Katırcıoğlu’nun, Niğde’ye bağlı bazı yerleşim birimlerinin gölet projelerine ilişkin Devlet Bakanından sözlü soru önergesi (6/618)

BAŞKAN – 14 üncü sırada, Niğde Milletvekili Mehmet Salih Katırcıoğlu'nun, Niğde'ye bağlı bazı yerleşim birimlerinin gölet projelerine ilişkin Devlet Bakanından sözlü soru önergesinin görüşmelerine başlayacağız.

Soruyu cevaplayacak Sayın Bakan Genel Kurul salonunda bulunmuyorlar.

Bu önerge, üç birleşim içerisinde cevaplandırılmadığından, İçtüzüğün 98 inci maddesinin son fıkrası uyarınca yazılı soruya çevrilecektir. Önerge, gündemden çıkarılmıştır.

15. – Antalya Milletvekili Arif Ahmet Denizolgun’un, Alanya yakınlarında bulunan bazı tarihî ve turistik yerlere ilişkin Kültür Bakanından sözlü soru önergesi (6/619)

BAŞKAN – 15 inci sırada, Antalya Milletvekili Arif Ahmet Denizolgun'un, Alanya yakınlarında bulunan bazı tarihî ve turistik yerlere ilişkin Kültür Bakanından sözlü soru önergesinin görüşmelerine başlıyoruz.

Önergeyi cevaplayacak Sayın Bakan Genel Kurul salonunda hazır değil.

Bu önerge de üç birleşim içerisinde cevaplandırılamamış olmaktadır. Bu sebeple, İçtüzüğün 98 inci maddesinin son fıkrası uyarınca yazılı soruya çevrilecektir. Önerge, gündemden çıkarılmıştır.

Sayın milletvekilleri, sözlü soru önergelerine, bugünkü çalışma programımızda ayırdığımız süre dolmuş bulunmaktadır.

Gündemin "Kanun Tasarı ve Teklifleriyle Komisyonlardan Gelen Diğer İşler" kısmına geçiyoruz.

Önce, yarım kalan işlerden başlıyoruz.

VI. — KANUN TASARI VE TEKLİFLERİYLE KOMİSYONLARDAN

GELEN DİĞER İŞLER

1. – 625 Sayılı Özel Öğretim Kurumları Kanunu ile 222 Sayılı İlköğretim ve  Eğitim Kanununun Bazı Hükümlerinin Değiştirilmesi Hakkında 254 Sayılı Kanun Hükmünde Kararname ile 625 Sayılı Özel Öğretim Kurumları Kanununun Bir Maddesinde Değişiklik Yapılmasına Dair 326 Sayılı Kanun hükmünde Kararname ve Millî Eğitim, Kültür, Gençlik ve Spor Komisyonu Raporu (1/71, 1/111) (S. Sayısı : 168 ve 168’e 1 inci Ek)

BAŞKAN – 625 Sayılı Özel Öğretim Kurumları Kanunu ile 222 Sayılı İlköğretim ve Eğitim Kanununun Bazı Hükümlerinin Değiştirilmesi Hakkında 254 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnameyle ilgili kanun tasarısının görüşmelerine kaldığımız yerden devam edeceğiz.

Komisyon?.. Yok.

Ertelenmiştir.

2. – Ailenin Korunmasına Dair Kanun Tasarısı ve Adalet Komisyonu Raporu (1/597) (S. Sayısı : 335 ve 335’e 1 inci Ek) (1)

BAŞKAN – Şimdi, Ailenin Korunmasına Dair Kanun Tasarısı ve Adalet Komisyonu raporunun görüşmelerine başlıyoruz.

Komisyon?.. Burada.

Hükümet?.. Burada.

Hükümet ve Komisyon yerlerini aldılar.

Sayın milletvekilleri, bildiğiniz gibi, geçen birleşimde 3 üncü maddenin oylamasında kalmıştık.

Şimdi, 3 üncü maddeyi tekrar okutup oylarınıza sunacağım:

OSMAN HAZER (Afyon) – Karar yetersayısının aranmasını istiyoruz.

BAŞKAN – Efendim, maddeyi bir okutalım, oylamaya geçerken...

3 üncü maddeyi okutuyorum:

MADDE 3.- Bu Kanun, yayımı tarihinde yürürlüğe girer. (RP sıralarından "karar yetersayısının aranmasını istiyoruz" sesleri)

BAŞKAN – Değerli arkadaşlarım, 3 üncü maddeyi oylarınıza sunacağım; karar yetersayısını arayacağım: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Karar yetersayısı bulunamamıştır.

Ne kadar ara verelim değerli grup başkanvekilleri?

METİN ÖNEY (İzmir) – 15 dakika...

BAŞKAN – Saat 13.45'te tekrar toplanmak üzere, birleşime 10 dakika ara veriyorum.

 

Kapanma Saati : 13.33

 


İKİNCİ OTURUM

Açılma Saati : 13.45

BAŞKAN : Başkanvekili Hasan KORKMAZCAN

KÂTİP ÜYELER : Mustafa BAŞ (İstanbul), Mehmet KORKMAZ (Kütahya)

                                    

                                                                                                               

BAŞKAN – Türkiye Büyük Millet Meclisinin 42 nci Birleşiminin İkinci Oturumunu açıyorum.

VI. — KANUN TASARI VE TEKLİFLERİYLE KOMİSYONLARDAN

GELEN DİĞER İŞLER  (Devam)

2. – Ailenin Korunmasına Dair Kanun Tasarısı ve Adalet Komisyonu Raporu (1/597) (S. Sayısı : 335 ve 335’e 1 inci Ek)  (Devam)

BAŞKAN – Görüşmelere kaldığımız yerden devam ediyoruz.

Komisyon ve Hükümet yerlerindeler.

Biraz önce, görüşmekte olduğumuz kanun tasarısının 3 üncü maddesini oya sunmuştuk. Oylamada karar yetersayısını arayacağız.

3 üncü maddeyi tekrar oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Karar yetersayısı bulunamamıştır.

ÜLKÜ GÜNEY (Bayburt) – 10 dakika ara verelim.

BAŞKAN – Daha önce ara verdik!

ÜLKÜ GÜNEY (Bayburt) – Komisyonlardan arkadaşlarımızı çağırdık, geliyorlar...

BAŞKAN – Geliyorlar mı?

ÜLKÜ GÜNEY (Bayburt) – Geliyorlar efendim.

BAŞKAN – Saat 14.00'te tekrar toplanmak üzere, birleşime ara veriyorum.

 

Kapanma Saati : 13.48

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

ÜÇÜNCÜ OTURUM

Açılma Saati : 14.00

BAŞKAN : Başkanvekili Hasan KORKMAZCAN

KÂTİP ÜYELER : Mustafa BAŞ (İstanbul), Mehmet KORKMAZ (Kütahya)

                                                                                                         

BAŞKAN – Türkiye Büyük Millet Meclisinin 42 nci Birleşiminin Üçüncü Oturumunu açıyorum.

VI. – KANUN TASARI VE TEKLİFLERİYLE KOMİSYONLARDAN GELEN

DİĞER İŞLER (Devam)

2. – Ailenin Korunmasına Dair Kanun Tasarısı ve Adalet Komisyonu Raporu (1/597) (S. Sayısı : 335 ve 335’e 1 inci ek) (Devam)

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, bundan önceki oturumlarda görüşmekte olduğumuz kanun tasarısının 3 üncü maddesinin oylaması sırasında karar yetersayısının bulunmadığı anlaşılmıştı; şimdi, kaldığımız yerden çalışmalarımızı sürdüreceğiz. Kanun Tasarısının 3 üncü maddesini tekrar oylarınıza sunacak ve karar yetersayısını arayacağım.

Komisyon ve Hükümet yerlerini aldı.

3 üncü maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler...Karar yetersayısı vardır; madde kabul edilmiştir.

4 üncü maddeyi okutuyorum :

Madde 4.– Bu Kanun hükümlerini Bakanlar Kurulu yürütür.

BAŞKAN – Madde üzerinde söz isteyenler var.

Refah Partisi Grubu adına, Sayın Nezir Aydın; buyurun. (RP sıralarından alkışlar)

Konuşma süreniz 10 dakikadır Sayın Aydın.

ABBAS İNCEAYAN (Bolu) – Sayın Başkan, yürütme üzerinde konuşuyor değil mi?

BAŞKAN – Madde üzerinde konuşuyor efendim.

RP GRUBU ADINA NEZİR AYDIN (Sakarya) – Evet, yürütme üzerinde konuşacağız tabiî. 

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bu kanun tasarısının 3 üncü maddesi, yanlış hatırlamıyorsam, tam dört defa karar yetersayısı bulunmayıp Kuruldan geri döndükten sonra tabiî, şimdi yürütme üzerinde söyleyeceğimiz bazı sözler olacaktır.

Sayın Başkanım, görüşülmekte olan Ailenin Korunmasına Dair Kanun Tasarısının 4 üncü, yani, yürütme maddesi üzerinde söz almış bulunuyorum; bu vesileyle, Yüce Meclisimizi saygıyla selamlıyorum.

Hepimizin bildiği, inandığı temel kuraldır, aile, toplumun temeli. Toplum, sağlıklı ailelerden meydana gelirse, toplumların da sağlıklı olacağı açıktır. Bu bakımdan, ailenin korunmasına ilişkin her türlü oluşuma destek vermek hepimizin görevidir. Eğer, aile, herhangi bir konuda zarar görürse, bu, toplumun zarar görmesi noktasında muhakkaktır.

Değerli milletvekilleri, hazırlanan tasarının gerekçesinde, özellikle, son yıllarda aile içi şiddetin arttığı gözlendiği söylenmektedir, ki, bu, doğru. Yalnız, burada altını çizmek lazım ve bu cümleyi tekrar tekrar okumak lazım; neden son yıllarda aile içi şiddet, artma eğilimi göstermiştir ve bugün, aile içi şiddeti engellemeyi, biz, kanunlara koyacak hale gelmişiz? Halbuki, Türk ailesi, Türk toplumunun ana nüvesi; tarih boyunca, hiç böyle bir şikâyet görmedik, göstermediler. Bugün, bu noktaya geliş sebebimiz acaba nedir?

Tasarının 1 inci maddesi gerçi geçti de, ben, şöyle kısa bir özet yapmak istiyorum. Tasarının 1 inci maddesine bakıyoruz; orada, aile içi şiddet olaylarının müsebbiblerine verilecek cezalar belirtiliyor. Neydi bunlar:

“Kusurlu eşin,

a) Diğer eşe veya çocuklara karşı şiddete veya korkuya yönelik davranışlarda bulunmaması,

b) Müşterek evin diğer eşe ve varsa çocuklara tahsisi ile diğer eş ve çocukların oturmakta olduğu eve veya işyerine yaklaşmaması,

c) Diğer eşin eşyalarına zarar vermemesi,

d) Diğer eşi ve çocukları iletişim vasıtalarıyla rahatsız etmemesi,

e) Varsa silah ve benzeri araçlarını zabıtaya teslim etmesi,

f) Alkollü veya uyuşturucu herhangi bir madde kullanılmış olarak ortak konuta gelmemesi veya ortak konutta bu maddeleri kullanmaması.”

Güzel... Güzel tedbirler. Peki, şimdi, bu tedbirleri kim uygulayacak; bu tedbirleri uygulama görevi, sulh hukuk hâkimliğinden sonra, cumhuriyet başsavcılığına tevdi ediliyor ve cumhuriyet başsavcılığı da, bu kanunun uygulanmasını veya verilen cezaların uygulanmasını zabıta marifetiyle izler deniliyor. Şimdi, buradaki espriyi anlamak oldukça zor. Burada, sulh hukuk hâkimliği bir ceza verecek; cezanın uygulanması noktasında, cumhuriyet başsavcılığına olayı bildirecek; cumhuriyet başsavcılığı da, zabıta eliyle hadiseyi izleyecek...

Değerli milletvekilleri, şimdi, olayı şöyle bir enstantene edersek, bir aile reisi, herhangi bir nedenden, evden şikâyet edildi ve varsayalım ki, kendisine alkollü veya herhangi bir uyuşturucu madde kullanmış olarak eve gelmeme cezası verildi. Bunu kim takip edecek; cumhuriyet başsavcılığı eliyle zabıta takip edecek. Şimdi, siz, Türkiye’de, bu tip olaylarda, kaç tane zabıtayı, kaç tane ailenin kapısına dikeceksiniz de, aman, bu ev sahibi veya bu hane reisi bay Ahmet efendi, Mehmet efendi eve sarhoş geliyor mu, gelmiyor mu, bunun takibini sen yap diyeceksiniz... Şoförlerin araçları alkollü mü alkolsüz mü kullandıklarını tam tespit edemiyoruz da, evlerin kapısında, ellerinde alkol ölçüm aleti olan zabıtaları mı görevlendireceğiz de, acaba alkollü mü geliyor alkolsüz mü, bunu nasıl tespit edeceğiz... Varsayalım ki adamcağız, belirli oranda alkollü geldi; alkol derecesinin oranı ne, ne kadar alkol alırsa buna alkollü diyeceğiz, alkol sınırını ne kadar aşarsa veya altına düşerse buna alkolsüz geldi diyeceğiz...

Şimdi, tasarıda enteresan bir şey daha var; biz, burada, önergeyle, geçmişte bunun düzeltilmesini istedik; ama, düzelttirilmedi, düzeltilemedi. Neydi o; şimdi, eğer, zabıta, kişinin, hane reisinin eve alkollü geldiğini tespit ederse, evden herhangi bir şikâyete gerek kalmadan ne olacak; bu kişiye, 3 aydan 6 aya kadar hapis cezası verilecek. Şimdi, peki, 6 ay hapis cezasını aile reisine verdiniz -Anadolu’yu bilenler, Türk aile yapısını bilenler, bu söylediğimin ne anlama geldiğini çok daha iyi anlarlar- 6 ay bu kişi, Ahmet Bey, Mehmet Bey içeride yattı, sonra içeriden çıktı; suçu ne; evine belirli oranda alkollü gelmekti veya bir hakaretten, çok ufak bir darptan veya bir tokattan kaynaklanmıştı. Şimdi, Sayın Bakanım zannediyor mu ki, bu aile reisi, altı ay içeride yattıktan sonra, ilk iş olarak, gidip, bir buket çiçek yaptıracak, evine o bir buket çiçekle gelecek... Bu kanun tasarısı, bilmiyorum; ama, bana öyle geliyor ki, Türk aile yapısının temeline dinamit koyan bir kanun tasarısıdır. Kanun tasarısı, esasında, Türk aile yapısına koruma falan getirmiyor. Bu kanun tasarısının gerekçesinde de belirtildiği gibi, Venezuela’da, Amerika’da, İngiltere’de ve birkaç ülkede daha uygulanan bir sistem; onun için böyle getiriliyor.

Şimdi, evet, Türk ailesini korumak hepimizin görevi. Önümüze gelen kanun tasarısının da yürütme maddesine kadar geldik. Sayın Bakanlarımız yürütecek, neyi yüretecekler; Türk ailesini korumanın maddelerini onlar yürütecekler.

Sayın bakanlar, yürütme organı olarak, ben size şunu söyleyeyim: Türk ailesi, evet, korunmayı bekliyor sizden bugün; ama, enflasyondan korunmayı bekliyor, hayat pahalılığından korunmayı bekliyor, terörden korunmayı bekliyor Türk ailesi sizden, (RP sıralarından alkışlar) yoksa, böyle, iş ola beri gele, işte, alışverişte görsün millet diye getirilen bu tip kanun tasarıları değil. Onun için, ben burada şunu ifade etmek istiyorum: Bu kanun tasarısının, esasında, Türk aile yapısına getirdiği belirgin bir koruma özelliği yoktur. Özellikle, burada, olayın cumhuriyet başsavcılığına tevdi edilmesi, cumhuriyet başsavcılığının da, bunu, zabıta eliyle uygulamaya kalkması, işi, işin içerisinden çıkılmayacak noktalara getirmektedir.

Sonra, bir aileden şikâyet, ailenin bir ferdi diğerinden bir gün şikâyet eder, ertesi gün affeder veya sinirleri, sinirlilikleri geçer, ertesi gün birbirlerini bağışlarlar. Hemen, en ufak bir şeyde ceza yöntemiyle meseleleri halletmeye kalkmanın bir mantığı olduğunu zannetmiyorum. Onun için, belki, bazı arkadaşlarımız biraz yadırgadılar; yani, yürütme maddesi üzerinde söz alınır mı diye; evet, belki öyle gibi görünüyor; ama, esas bu maddenin özelliği yürütmeden kaynaklanıyor.

Ben burada şunu bir kere daha ifade ediyorum ki, sevgili bakanlar, siz, Türk ailelerini, ailelerimizi mutlaka koruyacaksınız, korumanız gerekiyor; ama, o ailelerin o noktaya gelişinin sebeplerini, gerekçede belirtildiği gibi, çok iyi tespit etmeniz lazım. Bugün aile içi terör neden artmıştır, aile içi şiddet neden artmıştır? Düşünebiliyor musunuz; bir aile, bu mübarek ramazan akşamında iftar sofrasına iftar için koyacağı zeytini, peyniri alamıyorsa; sabah gidecek bir işi olmayan baba evden çıkarken evine ekmek parası bırakamıyorsa...

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Sayın Aydın, konuşmanızı tamamlayınız efendim.

NEZİR AYDIN (Devamla) – Bitiriyorum Sayın Başkanım, teşekkür ediyorum.

... bu ülkenin 20 milyonu açlık sınırına dayanmışsa, 25 milyonu da geçim sıkıntısı içerisine itilmiş bir noktada ise, sizin, ne yapıp ne edip bunlara çözüm bulmanız lazım. Yoksa, aile içi şiddet artmış... Neden artmış? Şunu bilmelisiniz ki -herkes bunu biliyor- Türkiye’de 65 milyon biliyor ki, bugün aileleri, artık, tabiri caizse, sihirbaz konumuna getirmişsiniz, nasıl geçineceğini, nasıl yapacağını biz bilemiyoruz; ama, onlar bir yolunu buluyorlar, Allah rızklarını veriyor; ama, mutlaka ve mutlaka bu aileyi, Türk ailesini korumak için onun imkânlarını geliştirmemiz lazım, ona ekonomik yönden yardımcı olmamız lazım, onu enflasyondan, hayat pahalılığından korumamız lazım.

Her şeye rağmen, bu duygu ve düşüncelerle, bu kanun tasarısının hayırlara vesile olmasını diliyor, Heyetinizi saygıyla selamlıyorum. (RP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Refah Partisi Grubu adına konuşan Sakarya Milletvekili Sayın Nezir Aydın’a  teşekkür ediyorum.

Madde üzerinde kişisel olarak söz isteyen İstanbul Milletvekili Sayın Ali Oğuz’a söz veriyorum.

Buyurun Sayın Oğuz.

Sayın Oğuz, konuşma süreniz 5 dakikadır.

ALİ OĞUZ (İstanbul) – Sayın Başkanım, değerli arkadaşlarım; yürürlük maddesine gelmiş bir kanun tasarısı üzerinde söz almanın zorluğunu takdir edersiniz; ancak, şunu ifade ediyorum, bu bir fırsattır. Anne, çocuklar ve babadan müteşekkil olan ailenin korunması hususunda bu kanun tasarısını getiren ve üstelik de burada müzakeresinde sabırla bunu takip edip, çıkarma hususunda gayretlerini esirgemeyen, gerek iktidara gerekse muhalefete mensup bütün arkadaşlarımıza şükranlarımı arz ediyorum.

Aile ve kadın denildikten sonra, akla –her şeyden evvel– önce ana geliyor. Ana en büyük varlığımız, kadın en büyük varlığımız. O derece büyük bir varlık ki, onu yaratan, çok kıymetli olarak, çok değerli olarak tavsif ettikten sonra, “anne ve baba yanınızda yaşlanırlarsa, değil onları incitmek, onlara ‘öf’ bile demeyin” buyuruluyor. Onun için, onların kıymetini -elhamdülillah ki, inancımız gereği, terbiyemiz gereği, asaletimiz gereği- biliyoruz.

Ancak, son asırların en büyük derdi, ailede de, kadında da, çocuklarda da sefaleti ve yoksullukları getiren ekonomik zorluklar gelmiş. Bugün, ailelerin içinde bulunduğu şartları bütün kardeşlerimiz çok iyi biliyorlar. İşsizliğin, sefaletin, pahalılığın getirdiği bu sıkıntı, aileleri perişan etmiş. Babalar, artık aile mesuliyetini taşıyamaz hale gelmişler, çocukların bir kısmı da kimsesiz çocuklar olarak sokaklara dökülmüş; dışarıda, köprü altlarında ve  sokaklarda kalan yavrularımızın ırzı, namusu, canı tehlikeye girmiş. Bunlara lâyıkı vechile eğildiğimizi ifade etmemiz mümkün değil; ama, muhakkak ki, getirilen bir mevzuat ve düzenleme, tabiî ki bir faydadır, bir faydadan hâli değildir.

Şu mübarek Ramazan günü, eksiksiz olarak bütün belediyelerimizin, ellerinde erzak torbalarıyla ev ev yoksul aileleri ve çocukları veya yaşlıları dolaşarak, onlara yardım ettiği hepinizin malumudur. Ben, buradan, o belediyelerimize ve o kurumlarımıza şükranlarımı arz ediyorum ve temennilerimi de şöyle izhar ediyorum: O ananın ve o çocukların ırzı, namusu korunmalı; zevk aleti olmamalı, kadın satılmamalı ve sokak çocuklarının hem canı hem de ırzı ve namusu korunmalıdır.

Bu konuda, aile ve çocukların hayırlı bir şekilde muhafazası hususunda gayret gösteren bütün ilgilileri ve bu kanunun çıkması hususunda gayretleri olan başta Sayın Bakan ve arkadaşlarımızı kutluyor, bu vesileyle, hepinize şükranlarımı arz ediyorum efendim. (Alkışlar)

BAŞKAN – İstanbul Milletvekili Sayın Ali Oğuz’a teşekkür ediyorum.

Madde üzerinde, Trabzon Milletvekili Sayın Kemalettin Göktaş da söz istemişlerdir.

Buyurun Sayın Göktaş.(RP sıralarından alkışlar)

Konuşma süreniz 5 dakikadır.

KEMALETTİN GÖKTAŞ (Trabzon) – Sayın Başkan, değerli milletvekili arkadaşlarım; sözlerimin başında hepinize saygılar sunuyorum.

Burada, Ailenin Korunmasına Dair Kanun Tasarısını görüşüyoruz.

Değerli arkadaşlar, bu tasarının içeriğini okuduğumuz zaman, ben, şahsen bu kanunla ailenin korunacağı kanaatinde değilim. Bu kanunla ailenin bütünlüğü bozulur kanaatindeyim ve böyle bir kanunun, bu Meclisten çıkması, bizler için -samimi söylüyorum- utanç verici bir şey.

Hiç önemli değil, kimin zamanında gelmiş olursa olsun. Ne olacak şimdi burada; efendim, eşler arasında anlaşmazlık olursa, erkek sarhoşsa, hanımına karşı kaba bir harekette bulunursa zabıtaya müracaat edecek, hâkimin karşısına çıkacak, yargılanacak, hapse girecek; ondan sonra da o erkek gidecek, o evde gene babalık yapacak veya kocalık yapacak... Bu, mümkün mü arkadaşlar, bu mümkün mü?

Arkadaşlar, biz, öncelikle aileyi gerçekten korumak istiyor muyuz, ailenin bütünlüğünü sağlamak istiyor muyuz; bunu bozan engelleri ortadan kaldırmamız lazım. Son yıllardaki boşanma, evlenme sayılarını hiç araştırdık mı? Evlilikteki boşanma sayılarının fevkalade arttığını biliyoruz. Bu boşanmaların neden arttığını hiç araştırdık mı? Acaba sebebi nedir, araştırdık mı? Araştırmışsak -belki, Sayın Bakan bunu araştırmıştır; bunu, bir tedbir olarak getiriyor- bu mudur bunun tedbiri? Arkadaşlar, bu, tedbir değildir. Siz, sinekli bataklığı kurutmuyorsunuz; sadece, odadaki birkaç tane sineğin ölmesini bir tedbir olarak görüyorsunuz. (RP sıralarından alkışlar)

Değerli arkadaşlar, esas olarak, şiddete neden olan olayları irdelememiz lazım. Ben inanıyorum ki, bu kanun tasarısını inceleyen arkadaşlarımız, muhtevasını okuyan arkadaşlarımız -samimiyetimle söylüyorum- tatmin olmamıştır. Sadece, Sayın Bakanın birtakım şovlarına -ben, Aileden Sorumlu Devlet Bakanıyım; işte, alın, size, kadınları, aileyi korudum, kanun çıkardım- birtakım ısrarlarına rağmen, çok büyük bir kanun gibi getirilmiştir. Bunlarla aile korunmaz; boşanmalar daha fazla artar, ailenin bütünlüğü daha fazla bozulur arkadaşlar. Bu kanun tasarısının geri çekilmesi lazım.

Arkadaşlar, şiddetin nedenleri nedir: Bunlar, bazen psikolojik rahatsızlıklardır. Mesela, şu anda, sizin uygulamış olduğunuz ekonomik tedbirlerden dolayı ailede fevkalade sıkıntı vardır, geçim sıkıntısı vardır; baba daralmaktadır, çocuğuna giyecek eşya alamamaktadır, evine gıda götürememektedir, ailesine karşı sorumlu olmaktadır ve onun verdiği psikolojik sıkıntı içindedir. Psikolojik sıkıntı içinde olan bu insanı, yapmış olduğu asabî bir durumdan dolayı “geçimsizlik var” deyip mahkemeye mi göndereceğiz arkadaşlar? Eğer, psikolojik bir sıkıntısı varsa, ruh hastalığı varsa, ruhsal bir sıkıntısı varsa, bu eşin doktora götürülmesi lazım; siz, bunu mahkemeye götürüyorsunuz, hapishaneye gönderiyorsunuz... Bunlarla bütünlük korunmaz arkadaşlarım.

Arkadaşlar, bazen, eşler arasında birbirini aldatma olayları yaşanmaktadır; bundan dolayı aileler bozulmaktadır. Peki, eşler neden birbirini aldatmaktadır: Bunu teşvik edici yayınlar olmaktadır. Mesela, bizim, Karadeniz Bölgesindeki Sarp Kapısının açılmasından dolayı, oradaki ahlakî erozyonun artmasından, nataşaların piyasaya çıkmasından dolayı fevkalade şekilde aileler arasında geçimsizlik artmıştır ve boşanmalar artmıştır; sebep budur. Bu kanunla bu birlik sağlanmazki. Pornografik yayınlar ailenin bütünlüğünü bozmaya sebebiyet verecek olaylardır, eşleri aldatmaya yöneltecek olaylardır.

Arkadaşlar, buna bağlı olarak, esrar, eroin, alkol... Siz, alkolü teşvik edeceksiniz, alkolü serbest bırakacaksınız, koca, eş eve sarhoş olarak gidecek, ondan sonra, sen niye sarhoş oldun, niye eve böyle sarhoş geldin diye mahkemeye çıkaracaksınız onu... Sizin, o zaman, alkolün üretimini kısıtlamanız lazım. Mademki, bu, boşanmaya sebebiyet verecek, ailede huzursuzluğa sebebiyet verecek bir olaydır, bunu o zaman engellemeniz lazım. Böyle bir kanunla ailenin bütünlüğü sağlanmazki...

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Sayın Göktaş, konuşmanızı toparlayın efendim.

KEMALETTİN GÖKTAŞ (Devamla) – Bitiriyorum... Saygılarımı sunacağım.

BAŞKAN – Bu, en uzun yürütme maddesi oldu.

KEMALETTİN GÖKTAŞ (Devamla) – Tamam Sayın Başkanım.

Değerli arkadaşlar, sonuç itibariyle şunu söylüyorum. Samimi söylüyorum, içtenlikle söylüyorum, ben, burada bir muhalefet partisi milletvekili olarak, samimiyetimle ve içtenlikle söylüyorum, bir muhalefet mantığıyla hareket etmiyorum; bu kanun tasarısı çok basit bir kanun tasarısıdır ve bu kanun tasarısı bütünlüğü sağlamaz; hakikaten insana gülerler bu kanun  bu Meclisten çıktığı için.

Hepinize saygılar sunuyorum. (RP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Trabzon Milletvekili Sayın Kemalettin Göktaş’a teşekkür ediyorum.

 III. – YOKLAMA

BAŞKAN – Değerli arkadaşlarım, 4 üncü maddeyi oylarınıza sunacağım; ancak, oylamadan önce yoklama istemi içeren bir önerge Başkanlığımıza gönderilmiştir. Önce, toplantı yetersayısının bulunup bulunmadığını tespit için yoklama yapacağız.

Buyurun efendim.

METİN BOSTANCIOĞLU (Sinop) – Sayın Başkan, bir hakkın suiistimalini kanun himaye etmez. Yoklama istemeye her milletvekilinin -yeteri sayıda olduktan sonra- hakkı vardır. Ancak, sizin de, Başkan olarak salonu bu şekilde gördükten sonra -biraz önce de karar yetersayısı konusunda oylamalar olmuştur- bu hakkın suiistimal edilmesine izin vermemenizi diliyorum.

BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Bostancıoğlu.

Ben, İçtüzüğe göre yeterli sayıda imza ile Başkanlığa sunulmuş bir yoklama talebini yerine getirmek durumundayım.

Önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Toplantı yetersayısı bulunmadığından, 4 üncü maddenin oylanmasında yoklama yapılmasını arz ve talep ederiz.

BAŞKAN – Şimdi, öncelikle, yoklama isteyen sayın milletvekillerinin Genel Kurul salonunda hazır bulunup bulunmadıklarını tespit edeceğim, ondan sonra yoklamaya geçeceğiz.

Muhammet Polat?.. Burada.

İsmail İlhan Sungur?.. Burada.

Memduh Büyükkılıç?.. Burada.

Sıddık Altay?.. Burada.

Latif Öztek?.. Burada.

Aslan Polat?.. Burada.

Ali Oğuz?.. Burada.

Abdullah Arslan?.. Burada.

Feti Görür?.. Burada.

Lütfi Doğan?.. Burada.

Ömer Faruk Ekinci?.. Burada.

Şinasi Yavuz?.. Burada.

Bedri İncetahtacı?.. Burada.

Mustafa Kemal Ateş?.. Burada.

Ahmet Denizolgun?.. Burada.

Tevhit Karakaya?..

HASAN HÜSEYİN ÖZ (Konya) – Tekabbül ediyorum.

BAŞKAN -Tekabbül ediyorsunuz.

Abdüllatif Şener?.. Burada.

Nurettin Aktaş?.. Burada.

Hüseyin Arı?.. Burada.

Metin Perli?.. Burada.

Yoklamaya Adana İlinden başlıyoruz.

(Yoklama yapıldı)

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, toplantı yetersayımız vardır.

VI. – KANUN TASARI VE TEKLİFLERİYLE KOMİSYONLARDAN

GELEN DİĞER İŞLER (Devam)

2. –  Ailenin Korunmasına Dair Kanun Tasarısı ve Adalet Komisyonu Raporu (1/597) (S. Sayısı : 335 ve 335’e 1 inci ek) (Devam)

BAŞKAN – 4 üncü maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler_ Kabul etmeyenler_ Kabul edilmiştir.

Tasarının tümünü oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler_ Kabul etmeyenler_ Kabul edilmiştir.

Böylece, kanun tasarısı kabul edilmiş ve yasalaşmış bulunmaktadır. Hayırlı ve uğurlu olmasını dilerim. (ANAP ve DSP sıralarından alkışlar)

DEVLET BAKANI IŞILAY SAYGIN (İzmir) – Sayın Başkan, söz istiyorum.

BAŞKAN – Devlet Bakanı Sayın Işılay Saygın, kanunun kabul edilmesi dolayısıyla teşekkür konuşması yapmak üzere söz istemiş bulunmaktadır.

Buyurun Sayın Bakan.

DEVLET BAKANI IŞILAY SAYGIN (İzmir) – Sayın Başkan, saygıdeğer milletvekilleri; Ailenin Korunmasına Dair Yasa Tasarısı, Adalet Bakanlığı ile Devlet Bakanlığı işbirliğiyle düzenlenen Aile Şûrasıyla, Ankara’da Hâkimevinde, tüm gönüllü kuruluşların katılımıyla gerçekleşmiştir. Bu yasa, 54 üncü Hükümetin ürünü olan ve bizzat Adalet Bakanımız Sayın Şevket Kazan’ın hazırladığı bir yasadır. Adalet Bakanlığından, 54 üncü Hükümetin Bakanlar Kurulundan geçmiş, Sayın Başbakan Erbakan tarafından 6.5.1997 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisine sevk edilmiş olan bu yasaya muhalefetinizi anlamak mümkün değildir. Kendi Genel Başkanınızın Başbakanlığında sevk etmiş olduğu bu yasaya muhalefetiniz, kadınlarımızı ne gözle gördüğünüzün en güzel örneğidir. (ANAP, DSP, DTP ve CHP sıralarından alkışlar) Bu konuda başka bir şey söylemek istemiyorum; ama, samimiyetsizliğinizin ortada olduğunu da hepiniz görmektesiniz.

Bilindiği gibi, toplumun temelini aile oluşturmaktadır. Bireysellikten toplumsallığa geçişin en küçük birimi olan ve karşılıklı rızayla oluşan ailenin sağlıklı yapılanması ve yürütülmesi, sağlıklı bir toplumun var oluşunu ve yarınlara daha güçlü bir biçimde uzanmasını doğrudan etkilemektedir. Ancak, aileiçi şiddet, bireylerin toplum içerisindeki yasal, sosyal, politik ve ekonomik eşitliğini sağlama fırsatlarını sınırlamakta ve azaltmaktadır. Öyle ki, şiddet, kişinin değerlerini, niteliklerini, girişimcilik ruhunu ve kendine olan güvenini yok etmektedir. Bütün dünyada olduğu gibi ülkemizde de aileiçi şiddetten en çok kadınlar ve çocuklar etkilenmektedir. Toplumun yarısını oluşturan kadınların büyük bir bölümünün şiddete uğraması, ailenin, dolayısıyla da toplum yapısının bozulmasına neden olmaktadır. Sağlıklı ve güçlü bir toplumun var oluşu, sağlıklı bireylerin, dolayısıyla da sağlıklı ailelerin varlığına bağlıdır.

Saygıdeğer milletvekilleri, 55 inci Hükümet Programında Hükümetimiz, kadının, ekonomik, sosyal, kültürel ve siyasal yaşama tam olarak katılımının sağlanması konusunda iki önemli politikayı öngörmüştür. Bunlardan birincisi, aileiçi demokrasinin teşvik edilerek eşitlikçi ve paylaşımcı bir aile yapısının model alınması; ikincisi ise, toplumumuzu ve aile bütünlüğünü sarsan sorunlardan başlıcası olan aileiçi şiddetin önlenmesi amacıyla gerekli yasal düzenlemelerin yapılmasıdır.

Kabul etmiş bulunduğunuz bu yasa, özellikle kadın ve çocukların şiddete karşı korunması hususunda çok önemli yenilikler getirmiş bulunmaktadır. Reform niteliğinde olan bu yasayla, aileiçi şiddet olayları büyük ölçüde azalacaktır; buna, canı gönülden inanıyorum; ancak, yasal önlemlerin yanı sıra, toplumun bu konuda bilinçlendirilmesi de büyük önem taşımaktadır.

Ülkemizde, kadına yönelik şiddetin engellenmesi konusunda sunulan hizmetlerin yeterli olduğunu söylemek mümkün değildir. Kadınlarımıza gerekli tüm hizmetlerin, desteklerin ve özellikle de ekonomik güç kazanmaları için, meslek edindirme imkânlarının verilmesi gerekmektedir.

Diğer yandan, şiddet uygulayan ve şiddeti doğal kabul eden kadın-erkek herkesi bir arada eğitmemiz ve şiddetin açtığı yaraların ne olduğunu anlatmamız gerekmektedir.

Toplumumuzun önemli sorunlarından biri olan kadına yönelik şiddete karşı mücadelemizde, siz değerli milletvekillerimizin ve duyarlı her kesimin desteğine ihtiyaç duymaktayız. Şiddetin önlenmesine yönelik olarak atılan her etkin adım, bizi, Dördüncü Dünya Kadın Konferansının anatemaları olan eşitlik, kalkınma ve barışa biraz daha yaklaştıracaktır.

Kadının, insan haklarına karşı bir insan hakkı ihlali olan şiddetin ortadan kaldırılması ve Dördüncü Dünya Kadın Konferansı eylem planında yer alan stratejilerin yaşama geçirilmesi için, hep birlikte hareket edebileceğimize inanıyorum.

Toplumun tüm alanlarında giderek her türlü şiddetin ortadan kalkacağına olan inancımı tekrarlayarak, tasarının yasalaşması aşamasındaki katkılarınız için hepinize candan teşekkür eder, saygılar sunarım. (ANAP ve DSP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Devlet Bakanı Sayın Işılay Saygın’a teşekkür ediyorum.

3. –  Kühtahya Milletvekili Mustafa Kalemli, Anavatan Partisi Genel Başkanı Rize Milletvekili Mesut Yılmaz, Doğru Yol Partisi Genel Başkanı İstanbul Milletvekili Tansu Çiller, Demokratik Sol Parti Genel Başkanı İstanbul Milletvekili Bülent Ecevit, Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı Antalya Milletvekili Deniz Baykal ile 292 Milletvekilinin; Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının 83 üncü Maddesinin Değiştirilmesine Dair Kanun Teklifi ve Anayasa Komisyonu Raporu (2/676) (S. Sayısı : 232)

BAŞKAN – Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının 83 üncü Maddesinin Değiştirilmesine Dair Kanun Teklifinin ikinci müzakeresine başlayacağız.

Komisyon?.. Yok.

Müzakereler ertelenmiştir.

4. – Olağanüstü Hâl Bölgesinde ve Kalkınmada Öncelikli Yörelerde İstihdam Yaratılması ve Yatırımların Teşvik Edilmesi ile 193 Sayılı Gelir Vergisi Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Tasarısı ve Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (1/660) (S. Sayısı : 392)

BAŞKAN – Olağanüstü Hal Bölgesinde ve Kalkınmada Öncelikli Yörelerde İstihdam Yaratılması ve Yatırımların Teşvik Edilmesi ile 193 Sayılı Gelir Vergisi Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Tasarısının  müzakerelerine kaldığımız yerden devam edeceğiz; ancak, tasarının komisyonca geri alınan maddeleriyle ilgili rapor gelmediğinden, müzakereleri erteliyoruz.

5. – Emniyet Teşkilâtı Kanununun Bir Maddesinde Değişiklik Yapılmasına Dair 490 Sayılı Kanun Hükmünde Kararname ve İçişleri Komisyonu Raporu (1/217) (S. Sayısı : 132)

BAŞKAN – Emniyet Teşkilatı Kanununun Bir Maddesinde Değişiklik Yapılmasına Dair 490 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnameyle ilgili tasarının müzakerelerine başlayacağız.

Komisyon?.. Yok.

Müzakeresi ertelenmiştir.

6. – Kars Milletvekili Selahattin Beyribey’in, 6136 Sayılı Ateşli Silahlar ve Bıçaklar ile Diğer Aletler Hakkında Kanuna 29.8.1996 Gün ve 4178 Sayılı Kanunla Eklenen Geçici Madde 9’da Yeralan Sürenin Uzatılmasına Dair Kanun Teklifi ile Bingöl Milletvekili Hüsamettin Korkutata ve 16 arkadaşının aynı mahiyetteki kanun teklifi ve İçişleri Komisyonu Raporu (2/653, 2/735) (S. Sayısı: 280) (1)

BAŞKAN – Kars Milletvekili Selahattin Beyribey’in, 6136 Sayılı Ateşli Silahlar ve Bıçaklar ile Diğer Aletler Hakkında Kanuna 29.8.1996 Gün ve 4178 Sayılı Kanunla Eklenen Geçici Madde 9’da Yer Alan Sürenin Uzatılmasına Dair Kanun Teklifi ile Bingöl Milletvekili Hüsamettin Korkutata ve 16 arkadaşının aynı mahiyetteki kanun teklifinin müzakerelerine başlıyoruz.                                                                                                       

Komisyon ve Hükümet hazır.

Komisyon raporunun okunup, okunmaması hususunu oylarınıza sunacağım: Komisyon raporunun okunmasını kabul edenler... Kabul etmeyenler... Raporun okunması kabul edilmemiştir.

Tasarının tümü üzerinde söz isteyen?.. Yok.

Tasarının maddelerine geçilmesi hususunu oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

1 inci maddeyi okutuyorum:

Ateşli Silahlar ve Bıçaklar ile Diğer Aletler Hakkında Kanunun Bir Geçici Maddesinde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi

MADDE 1.—10.7.1953 tarihli 6136 sayılı Ateşli Silahlar ve Bıçaklar ile Diğer Aletler Hakkında Kanuna 29.8.1996 tarih ve 4178 sayılı Kanunla eklenen Geçici 9 uncu maddede geçen “45 gün” ibaresi, “90 gün” olarak değiştirilmiştir.

BAŞKAN – 1 inci madde üzerinde söz isteyen?.. Yok.

1 inci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

2 nci maddeyi okutuyorum:

MADDE 2.— Bu Kanun 4.9.1996 tarihinden itibaren uygulanmak üzere yayımı tarihinde yürürlüğe girer.

BAŞKAN – Madde üzerinde söz isteyen?.. Yok.

Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

3 üncü maddeyi okutuyorum:

MADDE 3.— Bu Kanun hükümlerini Bakanlar Kurulu yürütür.

BAŞKAN – Madde üzerinde söz isteyen?.. Yok.

Maddeyle ilgili önerge yok.

Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

Teklifin tümünü oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kanun teklifi, kabul edilmiş ve yasalaşmış bulunmaktadır; hayırlı ve uğurlu olmasını dilerim.

7. – Türk Silahlı Kuvvetleri Personel Kanununun 49 uncu Maddesinde Değişiklik Yapılmasına ve Kanuna Bir Ek Geçici Madde Eklenmesine Dair Kanun Tasarısı ve Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (1/619) (S. Sayısı : 375) (1)

BAŞKAN – Türk Silahlı Kuvvetleri Personel Kanununun 49 uncu Maddesinde Değişiklik Yapılmasına ve Kanuna Bir Ek Geçici Madde Eklenmesine Dair Kanun Tasarısının  müzakerelerine başlıyoruz.

Komisyon ve Hükümet yerlerini almışlardır.

Değerli arkadaşlarım, komisyon raporunun okunup okunmaması hususunu oylarınıza sunacağım: Komisyon raporunun okunmasını kabul edenler... Kabul etmeyenler... Komisyon raporunun okunması kabul edilmemiştir.

Tasarının tümü üzerinde söz isteyen var mı?

METİN ÖNEY (İzmir) – Var efendim; Tevfik Diker konuşacak.

BAŞKAN – Grup adına mı?..

METİN ÖNEY (İzmir) – Evet efendim.

BAŞKAN – Anavatan Partisi Grubu adına, Manisa Milletvekili Sayın Tevfik Diker söz istemiş bulunuyorlar.

Buyurun Sayın Diker.

Konuşma süreniz 20 dakikadır.

ANAP GRUBU ADINA TEVFİK DİKER (Manisa) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Türk Silahlı Kuvvetleri Personel Kanununun, Jandarma Genel Komutanlığının general kadrolarıyla ilgili bölümünde değişiklik yapan kanun tasarısı üzerinde, Anavatan Partisi Grubu adına düşüncelerimi açıklamak üzere huzurlarınızdayım. Grubum ve şahsım adına Yüce Meclisi saygılarımla selamlıyorum.

Ülkemiz, bölünmez bütünlüğünü korumak üzere, terörle de çok büyük bir mücadele yapmaktadır. Bu mücadelede, Türk Silahlı Kuvvetleri, Jandarma Genel Komutanlığı, Emniyet Genel Müdürlüğü ve devletin diğer birimleri; köy korucuları, muhtarlar ve yörede ve bölgede yaşayan insanlar büyük bir mücadele vermektedir. Bu mücadelede, Jandarma Genel Komutanlığında,  erinden en büyük komutanına kadar; ayrıca, diğer güvenlik güçlerinde, Silahlı Kuvvetlerde görev yaparken hayatını kaybetmiş bütün aziz şehitlerimizi, huzurunuzda, Anavatan Partisi olarak, saygıyla anıyoruz.

Ülkemizin bölünmez bütünlüğü için, Jandarma Genel Komutanlığı başta olmak üzere, bütün güçlerimizin şehit vermeye ve bu konuda seve seve mücadele etmeye devam edeceğimizi Yüce Parlamento çatısı altından bütün düşmanlara duyurmak istiyoruz.

Ülkemiz, trafik terörüyle de büyük mücadele vermektedir. Trafik teröründe kaybettiklerimiz, terörle mücadelede kaybettiklerimizi aşmaktadır. Jandarma Genel Komutanlığının, kırsal kesimde terörle mücadele gibi, trafik terörüyle mücadele görevi de bulunmaktadır.

Doğan çocuklarımızı, yaşayan insanı, insanlığı çok yakından ilgilendiren uyuşturucuyla mücadelede Jandarma Genel Komutanlığının, kırsalda çok önemli görevi vardır.

Çok değerli milletvekilleri, gelişen iç tehdit ve millî güvenlikle ilgili tesislerin korunmasına ve kollanmasına; trafik terörüyle mücadeleye; bilgi çağı ihtiyaçlarına ve 80’e ulaşan il sayısına; büyüyen ilçelere, büyüyen nüfusa göre, Jandarma Genel Komutanlığının personel ihtiyaçları da net bir şekilde ortaya çıkmıştır. Hükümetimiz, Jandarma Genel Komutanlığının ihtiyaçlarına duyarlıdır. Parlamentomuz, Türk Silahlı Kuvvetlerinin ihtiyaçlarına duyarlıdır. O nedenle, Jandarma Genel Komutanlığının ihtiyaç duyduğu yönetim kadrosuyla ilgili general kadrolarında değişiklik yapan bu tasarının, Anavatan Partisi Grubu tarafından desteklendiğini, olumlu bulunduğunu belirtmek ve Jandarma Genel Komutanlığının, bu Parlamentonun kabulüyle elde edeceği bu kadroların, ülkenin güvenliğine, terörle mücadelede başarısına, uyuşturucuyla mücadelede başarısına katkılar sağlayacağı nedeniyle hayırlı olmasını diliyoruz, başarılar diliyoruz.

Anavatan Partisi olarak, bu kanunu destekliyor, Yüce Parlamentonun da desteklemesini bekliyoruz.

Saygılar sunuyorum. (ANAP ve DSP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Anavatan Partisi Grubu adına konuşan Manisa Milletvekili Sayın Tevfik Diker’e teşekkür ediyorum.

SAFFET ARIKAN BEDÜK (Ankara) – Sayın Başkan, grup adına söz istiyorum.

BAŞKAN – Doğru Yol Partisi Grubu adına, Grup Başkanvekili Sayın Saffet Arıkan Bedük söz istemişlerdir.

Buyurun Sayın Bedük.

Konuşma süreniz 20 dakikadır.

DYP GRUBU ADINA SAFFET ARIKAN BEDÜK (Ankara) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Türk Silahlı Kuvvetleri Personel Kanununun 49 uncu Maddesinde Değişiklik Yapılmasına ve Kanuna Ek Bir Geçici Madde Eklenmesine Dair Kanun Tasarısı üzerinde, Doğru Yol Partisinin görüşlerini sunmak üzere huzurlarınızdayım; Yüce Heyetinizi saygıyla selamlıyorum.

Yurtta huzur ve güvenliği sağlamak, emniyet ve asayişi temin etmek, alillere ve acizlere yardım etmek, ülkenin demokratik sistemini korumak ve kollamanın en başta görevlisi ve sorumlusu İçişleri Bakanlığıdır. İçişleri Bakanlığı, bu görev ve sorumluluğunu Jandarma Genel Komutanlığı ve Emniyet Genel Müdürlüğü teşkilatlarıyla yürütmektedir.

Bugün, içerisinde bulunduğumuz şartlar itibariyle ülkemizi bölmek ve parçalamak isteyen hainler ve şerirlere karşı mücadeleyi veren İçişleri Bakanlığı ve bağlı kuruluşları, gerçek anlamıyla, bir taraftan ülkenin huzur ve güvenliğini temin etmekte, bir taraftan da ülkenin bölünmez bütünlüğüne yönelik her türlü tehdit ve tehlikelere karşı stratejiler oluşturmakta ve politikalarını da aynı şekilde gerçekleştirmektedir.

Jandarma Genel Komutanlığı ve Emniyet Genel Müdürlüğü kardeş iki kuruluştur. Bu iki kuruluş, ülkemizin huzur ve güvenliğini sağlamakta tarihî perspektif içerisinde üzerine düşen görevi bugüne kadar yapmış ve bundan sonra da şerefle yapacaktır. Geçmişte, özellikle huzur ve güvenliği sağlamak için, vatandaşın can ve mal emniyetini temin edebilmek için, gerek Emniyet Teşkilatı ve gerekse Jandarma Genel Komutanlığı personeli, şehit olma pahasına dahi olsa, büyük bir mücadelenin içerisinde olmuş ve başarılı da olmuşlardır. Bu sebeple, Jandarma Genel Komutanlığını, kırsal kesimde yapmış olduğu hizmetlerden dolayı hem kutluyoruz hem de şehitlerini rahmetle anıyoruz ve gazileri de, yine, minnetle anıyor ve onlara da acil şifalar temenni ediyoruz.

Jandarma Genel Komutanlığımızın, kırsal alanda emniyet ve asayişi temin ederken; özellikle, araç ve gereç yönünden takviye edilmesi gerektiği gibi, modern araç ve gereçlerin takviyesiyle birlikte, özellikle, personel bakımından da mutlak surette takviyeye ve desteğe ihtiyacı vardır. Bu sebepledir ki, Jandarma Genel Komutanlığının, özellikle son zamanlarda vuku bulan olayları, devlete ve millete yönelik, ülkenin bölünmez bütünlüğüne yönelik ve bir taraftan iç tehditler, bir taraftan da dış tehditlere karşı yapmış olduğu bu mücadelede, mutlak surette Parlamento olarak yanlarında olmayı, siyasî olarak yanlarında olmayı, devlet olarak da yanlarında olmayı bir görev biliyoruz. Eğer, siyasî otorite, tam anlamıyla kendisini, gerek jandarma ve gerekse emniyet teşkilatının yanında gösterirse, kararlılığını ve cesaretini ortaya koyarsa, bu teşkiller, ülkeye yönelik, milletimize yönelik her türlü tehdit ve tehlikede mutlak surette gerekli mücadeleyi yapacaktır ve bu mücadelede de başarılı olacağı muhakkaktır. Onun için, bizim, bu adı geçen teşkilatlarımızda yapmamız gereken şey; bir taraftan, modern araç ve gereçlerle teçhiz etmek; bir taraftan, özellikle personel bakımından takviye etmek, eğitimle takviye etmek ve bir taraftan da, siyasî iradeyi arkalarına koymak suretiyle mücadelelerinde üzerimize düşen gayreti, desteği vermektir. Bunu verdiğimiz takdirde, başarılı olacağımız da muhakkaktır.

Değerli milletvekilleri, Jandarma Genel Komutanlığımızın -iç güvenlik bakımından- bir taraftan iç huzur ve güvenliği sağlamakla ilgili görevleri varken, bir taraftan da -hudut birlikleri bakımından- özellikle hudut boyunda ülkenin korunması gibi kendilerine verilen görevleri vardır. Bu sebeple, bir taraftan yurtta huzur ve güvenliği sağlamakla -özellikle kırsal alanda- görevlendirdiğimiz Jandarma Genel Komutanlığı, bir taraftan da hudut boyunda, özellikle hudut ihlallerini, kaçakçılığı men ve takip ve ayrıca son zamanlarda çıkardığımız bir kanunla da, kırsal alanda trafiği yönetimle de görevlendirmiş bulunmaktayız.

İşte, Jandarma Genel Komutanlığına, gerek emniyet ve asayiş ve gerekse kaçakçılık, istihbarat, takip ve menni ve ayrıca, hudut boyunda da, hudutların korunması ve hudutların ihlallerinin önlenmesi konusundaki böylesine çok farklı ve geniş manada yapmakta olduğu bu hizmetlerinden dolayı, hem kendilerine teşekkür ederken hem de kendilerinin ihtiyaç duyduğu bir kısım imkânları da vermeyi bir görev biliyoruz.

Doğru Yol Partisi Grubu olarak, jandarma teşkilatının, özellikle üst seviyede, general ve amiral seviyesindeki personel ihtiyaçlarını karşılamak, bizim için bir görevdir; yerine getirilmesi gereken önemli bir görevdir; bu eksikliği gidermek, Türk Parlamentosuna düşmektedir.

Ancak, ben, hemen, burada, bir hususu açıklamakta fayda görüyorum: Teklif edilmiş olan kanun tasarısındaki listede, teşkilat, 3 korgeneral, 6 tümgeneral ve tümamiral, 18 tuğgeneral ve tuğamiral olmak üzere 27 general ve amiral kadrosuyla takviye edilmesi istenilmiştir. Biz, bunu yeterli bulmuyoruz, daha da fazlalaştırılması gerektiği inancını taşıyoruz; çünkü, bir taraftan hudut boylarında, bir taraftan ülke içerisinde görev vereceğiz; bir taraftan kaçaklığın men ve takibiyle ilgili görevlerini artıracağız ve ilave olarak, trafik hizmetlerinde de, yine, kendilerine önemli hizmetler düşecek; bütün bunların hepsinin yetiştirilmesi, yönlendirilmesi, emir ve komuta zinciri içerisinde özellikle başarılı kılınabilmesi için, bu unvanların, bu kadroların daha da fazlalaştırılmasında fayda olduğu kanaatini taşıyoruz.

Müsaade ederseniz, bir hususu da arz etmekte fayda görüyorum. Jandarma Genel Komutanlığı, bizim bildiğimiz andan itibaren, devamlı olarak, orgeneral rütbesiyle yönetilmiş ve komuta edilmiştir; Jandarma Genel Komutanlığına getirilenler, hep orgeneral seviyesindeki subaylarımızdır. Dolayısıyla, Jandarma Genel Komutanlığı kadrosunda orgeneral veya oramiral rütbesinde bir kadronun da bulunmasında fayda vardır kanaatini taşıyoruz.

Bu duygular içerisinde, Doğru Yol Partisi Grubu olarak, kanun tasarısına olumlu oy vereceğimizi belirtiyor; Yüce Heyetinizi sevgi ve saygıyla selamlıyorum. (DYP ve ANAP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Doğru Yol Partisi Grubu adına konuşan Sayın Saffet Arıkan Bedük’e teşekkür ediyorum.

Değerli arkadaşlarım, şimdi, söz, Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına, Kocaeli Milletvekili Sayın Bekir Yurdagül’ün.

Buyurun Sayın Yurdagül. (CHP sıralarından alkışlar)

Konuşma süreniz 20 dakikadır.

CHP GRUBU ADINA BEKİR YURDAGÜL (Kocaeli) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Türk Silahlı Kuvvetleri Personel Kanununun 49 uncu Maddesinde Değişiklik Yapılmasına ve Kanuna Bir Ek Geçici Madde Eklenmesine Dair Kanun Tasarısı üzerinde Cumhuriyet Halk Partisi Grubunun görüşlerini açıklamak üzere söz aldım; hepinizi, şahsım ve partim adına selamlıyorum, saygılar sunuyorum.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Türk Silahlı Kuvvetlerinin general, amiral kadroları, 926 sayılı Türk Silahlı Kuvvetleri Personel Kanununun 49 uncu maddesinde, en son 29.7.1983 tarihli ve 2870 sayılı Kanunla yapılan düzenlemelerde belirlenen kontenjanlara göre devam etmektedir. Ancak, 1983 yılından bu yana Türk Silahlı Kuvvetlerinde yapılan reorganizasyon ve modernleşme faaliyetlerine, Jandarma Genel Komutanlığı da kendi bünyesinde uymaya çalışmaktadır; ancak, kadro sorunu nedeniyle bu konularda zaman zaman sorunlar ortaya çıkmaktadır. Özellikle, içgüvenlik harekâtı icra edilen bölgenin, bu zaman içerisinde büyüyerek gelişme kaydetmesi, başlangıçta, Jandarma Genel Komutanlığına ait unsurların bu bölgede güçlü tutulmasını gerektirdiğinden, Komutanlığın bünyesinde bir büyüme meydana gelmiş, bu da, mevcutların fazla tutulmasını zorunlu kılmıştır; ancak, Kara Kuvvetleri Komutanlığı içgüvenlik birliklerinin bölgeyi takviyesi ve içgüvenlik harekâtına iştirakiyle, her ne kadar, Jandarma Genel Komutanlığı açısından bir rahatlama söz konusu olmuşsa da, bölgede durumun normale dönmeye başlamasıyla beraber, bu bölgede, geçmişte olduğu gibi, jandarma birlikleri etkili olmaya başlamıştır; ancak, bunun için de -az önce söylediğim gibi- kadroların yeniden gözden geçirilmesi zorunluluk haline gelmiştir.

Bunun dışında, geçmişten bu yana, il sayısının 67’den 80’e çıkarılması -az önce de belirtildiği gibi- Trafik Kanununa göre, kırsal kesimde Jandarma Komutanlığına yeni görevler verilmesiyle beraber, gerçekten, Jandarma Genel Komutanlığı bünyesinde, kadrolarında bir değişiklik yapılması zorunluluk haline gelmiştir. Bu nedenle, ortaya çıkan bu ihtiyaçlara cevap verebilecek bir kadro düzenlemesi yapılmış ve bu konuda Türkiye Büyük Millet Meclisine bu kanun tasarısı sunulmuş, Plan ve Bütçe Komisyonundan sonra da Genel Kurula inmiştir.

Burada yapılmak istenilen, korgeneral kadrosunun 2’den 3’e çıkarılması, tümgeneral kadrosunun 4’ten 6’ya çıkarılması, tuğgeneral kadrosunun ise 12’den 18’e çıkarılması; yani, general kadrosunun 9 artırılmasına yönelik bir tasarıdır. Tabiî, bunun kullanım yetkisi, ihtiyaca göre, Genelkurmay Başkanlığına verilmektedir. Gerçekten, bu, günümüzdeki gelişmeleri de dikkate aldığımızda, Silahlı Kuvvetlerimizin ve Jandarma Genel Komutanlığımızın zorunlu bir gereksinimidir.

Biz, Cumhuriyet Halk Partisi olarak, bu tasarıyı destekliyoruz; olumlu oy vereceğimizi belirtiyoruz.

Hepinize saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına konuşan Kocaeli Milletvekili Sayın Bekir Yurdagül’e teşekkür ediyorum.

Şimdi, Refah Partisi Grubu adına, Sayın Hüseyin Arı.

Sayın Arı, konuşma süreniz 20 dakikadır.

RP GRUBU ADINA HÜSEYİN ARI (Konya) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Türk Silahlı Kuvvetleri Personel Kanununun 49 uncu Maddesinde Değişiklik Yapılmasına ve Kanuna Bir Ek Geçici Madde Eklenmesine Dair Kanun Tasarısı üzerinde Grubum adına görüşlerimi belirtmek üzere huzurlarınızdayım; Yüce Heyetinizi, şahsım ve Grubum adına saygıyla selamlıyorum. Ayrıca, Türk Silahlı Kuvvetlerimizin ayrılmaz bir parçası olan ve yurdumuzun her karış toprağında görev yapan, vatandaşlarımızın can ve mal güvenliğinin yılmaz bekçiliğini yapan, hukukun üstünlüğünü sağlama gayreti içerisinde olan jandarma teşkilatımızın kahraman erlerimizden en üst seviyedeki komutanlarına kadar şükranlarımızı sunarız.

Değerli arkadaşlarım, Türk Silahlı Kuvvetlerinin general, amiral kadroları, bildiğiniz gibi, 926 sayılı Türk Silahlı Kuvvetleri Personel Kanununun 49 uncu maddesi gereğince, burada tespit edilmiş olan kontenjanlara göre uygulanmaktadır. Öngörülen tasarıyla getirilmek istenen, Jandarma Genel Komutanlığının onaylanmış olan 1997-2006 stratejik hedef planı gereğince, jandarma teşkilatımızı daha güçlü, çağdaş ve dinamik bir yapıya kavuşturmak maksadına yönelik olan, jandarma teşkilatındaki korgeneral, tümgeneral ve tuğgeneral kontenjanlarının artırılmasıdır.

Ayrıca, tasarı, Jandarma Genel Komutanlığının teşkilat yapısı gerçekleşinceye kadar olan süre içerisinde, kadro ve hizmet gerekleri dikkate alınarak, Genelkurmay Başkanlığının teklifi üzerine, Yüksek Askerî Şûraca saptanması öngörülmektedir.

Değerli arkadaşlarım, jandarma teşkilatımız, görev özelliği nedeniyle özel bir yapıya sahiptir. Ülke savunmasının söz konusu olduğu durumlarda, Türk Silahlı Kuvvetlerinin bünyesinde, Genelkurmay Başkanlığının emrinde ve planlar gereği, aynen, piyade birlikleri gibi kullanılabilirler. Ayrıca, barış şartlarında da, İçişleri Bakanlığı bünyesinde, esas görevi olan kolluk kuvvetleri olarak, Emniyet Genel Müdürlüğüyle koordineli bir tarzda, asayiş ve güvenliği sağlarlar.

Görev alanı bu kadar geniş olan jandarma teşkilatımızın kuruluşu 1846’lara kadar dayanmaktadır. O tarihten günümüze, ülkemizin, siyasî, ekonomik ve sosyal yapılanmasında çok büyük değişiklikler olmuş, Osmanlı İmparatorluğu son bulmuş, yeni Türkiye Cumhuriyeti Devleti kurulmuştur. Ancak, jandarma teşkilatımız, bu değişime paralel olarak, aynı süratle, gerek teşkilatlanmasında gerekse teçhizat, malzeme ve silahlanmasında reorganizasyonu ve modernizasyonu sağlayamamıştır. Buna mukabil, bilhassa son on yılda, il sayısı 67’den 80’e çıkmış, buna göre ilçe sayımız daha da artmıştır. Bilhassa, son onbeş yıldan beri de, güneydoğuda olağanüstü hal bölgesinin ihdasıyla birlikte, PKK’ya karşı bu teşkilat, büyük bir çoğunluğuyla terörle mücadeledeki görevini başarıyla sürdürmektedir.

Ayrıca, Yüce Heyetinizin onayıyla, jandarma teşkilatımıza, son görev olarak bir de trafik hizmeti verilmiştir. Görüldüğü gibi, jandarmanın görev alanı çok genişlemiş ve aynı zamanda, özel görev sayısı da bir hayli artmıştır.

Değerli arkadaşlarım, bilhassa güneydoğuda sürmekte olan olağanüstü hal şartlarının, bölge halkının bir an evvel huzur ve güveni sağlanarak normale döndürülmesi, öncelikle yöre halkımızın ve tüm ülke insanlarımızın en büyük ve öncelikli isteğidir. İşte, bu normal şartların bir an evvel sağlanması, jandarma teşkilatımızın ve buna paralel olarak, polis teşkilatımızın, gerek personel ve gerekse modern araç gereç ve silahlarla donatılmalarına da, bir yerde bağlıdır; çünkü, bölgedeki esas içgüvenlik görevi, bu teşkilatlarımıza devredilecektir. Böylece, bu bölgede görev yapan ve aslî görevi de dış tehditlere karşı yurt savunması olan Türk Silahlı Kuvvetlerimizin daha fazla yıpranması da önlenmiş olacaktır.

Jandarma teşkilatımızın, bilhassa, subay noksanlığı çok fazladır. Bugün, sizlerin de bildiği gibi, birçok ilçemizde, ilçe bölük komutanlıkları kadroları subay olmasına rağmen, bu kadrolar, astsubaylarla vekaleten yürütülmektedir. Tabiî, bu durum da görev zafiyeti yarattığından, direkt olarak o yöredeki vatandaşlarımızın huzur ve güvenliği açısından menfî sonuçlara neden olmaktadır.

Öngörülen tasarı, jandarma teşkilatımızın, modern ve çağdaş yapılanmasını esas alan stratejik hedef planının, yalnız üst komuta kademesinin kontenjanlarının artırılmasına yönelik çok cüzî bir bölümünü oluşturmaktadır. Bu maksatla, esas olan, bu güzide teşkilatımızın, yukarıda açıkladığım çok geniş görev alanında kendisine verilecek muhtemel, genel ve özel görevleri noksansız yapması için, halkın, huzur ve güvenliğini sağlayabilmesi maksadıyla, hiç vakit geçirmeden, başta, çağın gereklerine uygun eğitim görmüş subay zafiyetinin giderilmesi, ayrıca, teşkilatın modern araç, gereç ve teçhizatla donatılması, buna göre, bu tasarıyı takviye edecek yeni düzenlemelere gidilmesi büyük önem arz etmektedir.

Değerli arkadaşlar, burada, tasarıdaki önemli bir yanlışlığı dikkatlerinize sunmak istiyorum. Malumlarınız, Anayasamızın 117 nci maddesinin bir paragrafında, Genelkurmay Başkanının, Türk Silahlı Kuvvetlerinin komutanı olduğu, görev ve yetkilerinden dolayı da Başbakana karşı sorumlu olduğu açık olarak belirtilmektedir. Anayasamızdaki bu açık duruma rağmen, öngörülen tasarının ek geçici maddesinde “...Jandarma Genel Komutanlığının teşkilat yapısı gerçekleşinceye kadar olan süre içerisinde, kadro ve hizmet gerekleri dikkate alınarak, Genelkurmay Başkanının teklifi üzerine, Yüksek Askerî Şûraca saptanır” denilmektedir.

Görüldüğü gibi, kanun tasarısının geçici ek maddesi, açık ve seçik olarak, Anayasamızın, yukarıda belirttiğim 117 nci maddesine aykırılık arz etmektedir. Genelkurmay Başkanı, görev ve yetkileri bakımından Başbakana karşı sorumludur. O halde, buradaki general ve amirallerin kontenjanlarının artırılması konusundaki, Genelkurmay Başkanının oluşturduğu teklifin en son sunulacağı ve görüşüleceği yer de Askerî Şûra olmayıp, Bakanlar Kurulu olmalıdır.

Ayrıca, tasarının 1 inci maddesindeki, general kontenjanları bölümündeki Jandarma Genel Komutanlığı sütununda -biraz evvel Sayın Bedük’ün de belirttiği gibi- tuğgeneralden korgenerale kadar kontenjan verilmiş olmasına rağmen, bir orgeneral kontenjanı verilmediği görülmektedir. Halbuki, bu kontenjanların verilmesinden maksat, yıllardır, Jandarma Genel Komutanlığının kendi içerisinde yetişmiş, işi bilen, ihtisas sahibi komutanların, jandarma teşkilatının üst komuta kademelerinde görev almalarını sağlamak ve hatta, orgeneral rütbesindeki bir jandarma orgeneralinin de, teşkilatın en tepe noktasında, teşkilata emir-komuta etmesinin, teşkilatın verimli ve etkin olması yönünden en doğru bir hal tarzı olacağını uygun mütalaa etmekteyiz.

Bu maksatla, Yüce Heyetinize, tasarının 1 inci maddesi ve ek geçici maddesi için değişiklik önergesi vererek, bunun, bu tasarının hem Anayasaya uygunluğu bakımından ve hem de Jandarma teşkilatımızın daha etkin bir yapıya kavuşması yönünden en doğru bir karar olacağını takdirlerinize arz eder; saygılar sunarım. (RP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Refah Partisi Grubu adına konuşan, Konya Milletvekili Sayın Hüseyin Arı’ya teşekkür ediyorum.

Demokratik Sol Parti Grubu adına, Manisa Milletvekili Sayın Hasan Gülay’a söz vereceğim.

Buyurun Sayın Gülay. (DSP sıralarından alkışlar)

Konuşma süreniz 20 dakikadır.

DSP GRUBU ADINA HASAN GÜLAY (Manisa) – Sayın Başkan, Yüce Meclisin değerli üyeleri; sözlerime başlamadan önce, Yüce Meclisi saygıyla, sevgiyle selamlıyorum.

Değerli milletvekilleri, Türk Silahlı Kuvvetleri Personel Kanununun 49 uncu Maddesinde Değişiklik Yapılmasına ve Kanuna Bir Ek Geçici Madde Eklenmesine Dair Kanun Tasarısı üzerinde Demokratik Sol Parti Grubu adına söz aldım.

Değerli milletvekilleri, önce, bu tasarının gerekçesini çok iyi bilmek lazım. 1983 yılından bu yana Türk Silahlı Kuvvetlerinde yapılan reorganizasyon ve modernleşme faaliyetlerine Jandarma Genel Komutanlığı da bünyesini uydurmaya çalışmış ve daima gelişme içinde olmuştur; ancak, içgüvenlik herekâtı icra edilen bölgenin bu zaman içinde büyüyerek gelişme kaydetmesi sonucu ve Jandarma Genel Komutanlığına ait unsurların da bu bölgede güçlü tutulması gerektiğinden, komutanlığın bünyesinde bir büyüme meydana gelmiş, bu da mevcudun fazla tutulmasını zorunlu kılmıştır. Kara Kuvvetleri Komutanlığı içgüvenlik birliklerinin bölgeyi takviye etmesi ve içgüvenlik harekâtına iştirakiyle, her ne kadar, Jandarma Genel Komutanlığı açısından bir rahatlama söz konusu olmuş ise de, bölgede durumun normale dönmeyi başlamasıyla birlikte, sorumluluğun jandarma unsurlarına iade edilmesi düşüncesi, güçlü bir Jandarma Genel Komutanlığı teşkilatının tesisini de gerekli kılmaktadır.

Diğer taraftan, geçen zaman içinde, Türkiye’nin mülkî yapısında meydana gelen gelişmeler, il sayısının 67’den -şu an için söylüyorum- 80’e çıkması, ilçe sayısının artması da, bütün bu gerekçelerin temelini oluşturmaktadır. Bu değişiklik, Jandarma Genel Komutanlığında da il ve ilçe jandarma komutanlıklarının artırılması ihtiyacını doğurmuş, doğan bu ihtiyacın meydana getirdiği komuta-kontrol zafiyetini gidermek için de, bütün bu ihtiyaçlara ilave olarak, bölge komutanlıkları ihdası başta olmak üzere, birkısım teşkilatlar da gündeme gelmiştir.

Ayrıca, Jandarma Genel Komutanlığı birimlerine Trafik Yasasıyla verilen trafik görevleri başta olmak üzere, diğer idarî görevlerin de verilmesiyle, bu görevlerin üstesinden gelebilecek modern bir jandarma teşkilatının oluşturulması önem kazanmaktadır.

Ortaya çıkan bu ihtiyaçlara cevap verebilmek için, güçlü, çağdaş ve etkili bir teşkilatın oluşturulmasını hedefleyen ve teşkilat yapısı içinde hazırlanan bu tasarıyla, Jandarma Genel Komutanlığının onaylanan hedef planının gerekli kıldığı general ihtiyacının karşılanması amaçlanmaktadır.

Sayın Başkan, Yüce Meclisin değerli üyeleri; sözlerime son verirken, yukarıda açıkladığım pozitif gerekçeler dahilinde, Demokratik Sol Parti Grubu adına bu tasarıya olumlu baktığımızı, olumlu oy kullanacağımızı belirtir,  tasarının, Jandarma Genel Komutanlığına, Türk Silahlı Kuvvetlerine, ulusumuza, Bakanlığımıza hayırlı olması dileklerimle Yüce Meclise saygılar sunarım. (DSP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Demokratik Sol Parti Grubu adına konuşan Manisa Milletvekili Sayın Hasan Gülay’a teşekkür ediyorum.

Gruplar adına son konuşma, Demokrat Türkiye Partisi Grubu adına, Grup Başkanı Sayın Mahmut Yılbaş tarafından yapılacaktır.

Buyurun Sayın Yılbaş.

Konuşma süreniz 20 dakikadır.

DTP GRUBU ADINA MAHMUT YILBAŞ (Van) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Türk Silahlı Kuvvetleri Personel Kanununun 49 uncu Maddesinde Değişiklik Yapılması ve Kanuna Bir Ek Geçici Madde Eklenmesine Dair Kanun Tasarısı hakkında Demokrat Türkiye Partisi Grubu adına görüş ifade etmek üzere huzurunuzdayım. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Değerli arkadaşlarım, ismi yabancı olmakla beraber, başka bir dilden alınmasına rağmen, kendimize özgü bir teşkilat haline getirmiş olduğumuz jandarma teşkilatımız,  bu ülkede yüzelli yıla yakın bir zamandır başarıyla hizmet vermektedir. Bu süreç içerisine baktığımızda, hem imparatorluk döneminde hem de cumhuriyetin kurulmasıyla, Anadolu’da, zaman zaman meydana gelmiş olan olaylarda huzurun sağlanması, devlet otoritesinin yeniden teşekkülü bakımından, Türk Silahlık Kuvvetleriyle beraber, Jandarma teşkilatımız, fevkalade önemli hizmetler yapmışlardır. Bu tarihî süreç içerisinde de, bugüne kadar, sürekli gelişerek, çağdaş bir içgüvenlik kuvveti haline dönüşmüştür.

Değerli arkadaşlarım, hepinizin malumu olduğu üzere, Jandarma teşkilatımız üç anlamda hizmet vermektedir; buna, kısaca, özet olarak, idarî, askerî ve adlî görevi diyebiliriz. Bu teşkilat, bu üç görevi de başarıyla yürüten, hiçbir görevi diğerinin önüne almayan bir anlayış içerisinde, yıllarca hizmet sürdürmüştür.

Değerli arkadaşlarım, daha düne kadar, kentleşme ülkemizde bu denli bir noktaya gelmeden, en azından ilçe olarak vasıflandırdığımız yerleşim yerlerinin büyük bir bölümünde dahi, Jandarma teşkilatımız, vatandaşlarımızın mal ve can güvenliğini, huzurunu sağlamada üstlendiği görevi gerçekten büyük bir özveriyle yürütmüştür. Bununla da kalmamış, yıllarca, bu ülkenin hudutlarında, dar imkânlarıyla, insangücüne dayalı olarak, büyük bir ciddiyetle hizmet vermiştir. Son onbeş yıldır meydana gelen olaylarda da, Jandarma teşkilatımız, Türk Silahlı Kuvvetleri ve emniyet güçleriyle birlikte, halkımızın huzur ve güvenliğini sağlamada büyük başarı göstermiş, bu alanda her sınıfta şehitler vermiştir, gazilerimiz olmuştur.

Türkiye Büyük Millet Meclisi olarak, vatandaşlarımızın hissiyatını da burada ifade etmek için, şehitlerimize, bu mübarek ramazan gününde, Cenabı Allah’tan rahmet diliyoruz; gazilerimize, yapmış oldukları hizmetlerden dolayı şükranlarımızı sunuyoruz.

Bu kışta kıyamette karakollarda hizmet veren, görev yapan ve gerçekten, yetişme tarzı olarak, Atatürk ilkelerine bağlı, hem asker hem de diplomat hüviyetini taşıyan subay, assubay ve erlerimize de, yine, buradan şükranlarımızı gönderiyoruz.

Değerli arkadaşlarım, hem alan olarak hem de görev itibariyle baktığımızda, Jandarma teşkilatımız, gerçekten, içgüvenlikle alakalı büyük bir hizmet yükü altındadır. Son zamanlarda da, hem trafik hizmetlerinin de kendilerine verilmesi bakımından hem de içgüvenlik hizmetlerinin yürütülmesi konusunda almış oldukları görev nedeniyle son derece gelişmişler, bu itibarla, kadrolarında değişiklik yapılması, kadro sayısının artırılması ihtiyacı orta yere çıkmıştır. Bu tasarıyla getirilmekte olan yeni kadrolar, ilave kadrolar değildir; onu burada ifade etmek ihtiyacını duyuyorum. Bunlar, bugüne kadar verilmiş  kadroların tümünü ifade etmektedir. Yani, korgeneral kadrosu 3’tür, tümgeneral kadrosu 6’dır, tuğgeneral kadrosu 18’dir, tamamı 27 kadrodur.

Değerli arkadaşlarım, Jandarma teşkilatımızın, ülkemizin huzurunu sağlamaktaki büyük özverili çalışmalarını ifade ederken, birkaç hususa da değinmekte yarar görmekteyim.

Değerli arkadaşlarım, biliyorsunuz, ülkemizde sistem olarak bir dualite vardır; yani, kent merkezlerinde asayiş ve güvenliği sağlamaktan polis teşkilatımız, onun dışındaki alanlarda ise sorumluluk, Jandarma teşkilatımıza aittir. Bunların sorumluluk alanlarının, şehirlerin, kentlerin büyümesi nedeniyle süratle gözden geçirilerek, polis görev alanlarının genişletilmesi, son olaylar da dikkate alındığında, jandarmamızın vatandaşla karşı karşıya getirilmemesi bakımından fevkalade önemlidir. Özellikle, İstanbul, Ankara, İzmir gibi büyük kentlerimizde, oranın sorumlularının, mülkî idare teşkilatının ve tabiî ki İçişleri Bakanlığımızın bu konuya eğilerek, sorumluluk alanlarının süratle gözden geçirilmesini tememni etmekteyim.

Değerli arkadaşlarım, diğer taraftan ise, Jandarma teşkilatı, kendisinin adlî ve askerî görevi olmasına rağmen, nihayet, bir içgüvenlik gücüdür. Bu itibarla, sivil idareyle, mülkî idareyle ilişkilerini tayin eden Jandarma Vazife ve Salahiyet Kanununun ilgili maddelerinin de bu Meclisçe gözden geçirilerek, eğer var ise, yeni düzenlemelerin yapılması ihtiyacının da giderilmesini bu vesileyle hatırlatmakta yarar görüyorum.

Ben, tekrar, Demokrat Türkiye Partisi adına, Jandarma teşkilatımıza ve silahlı kuvvetlerimize, bugüne kadar yapmış oldukları hizmetlerden dolayı şükranlarımızı sunuyor ve dinleme lütfunda bulunduğunuz için de hepinize teşekkür ediyorum; sağ olunuz. (Alkışlar)

BAŞKAN – Demokrat Türkiye Partisi Grubu adına konuşan, Grup Başkanı Sayın Mahmut Yılbaş’a teşekkür ediyorum.

Değerli arkadaşlarım, tasarı üzerinde kişisel söz istemlerini yerine getireceğiz.

İlk sırada, Trabzon Milletvekili Sayın Kemalettin Göktaş bulunuyor.

Buyurun Sayın Göktaş. (RP sıralarından alkışlar)

Konuşma süreniz 10 dakikadır.

KEMALETTİN GÖKTAŞ (Trabzon) – Sayın Başkan, değerli milletvekili arkadaşlarım; Türk Silahlı Kuvvetleri Personel Kanununun 49 uncu Maddesinde Değişiklik Yapılmasına ve Kanuna Ek Geçici Madde Eklenmesine Dair Kanun Tasarısının tümü üzerinde şahsım adına söz almış bulunuyorum; sözlerimin başında, hepinize saygılar sunuyorum.

Değerli arkadaşlar, Türk Silahlı Kuvvetlerimizin ihtiyaçlarını, taleplerini, Türkiye Büyük Millet Meclisi, hakikaten, seve seve, gönülden, bugüne kadar karşılamıştır, dün olduğu gibi bugün de karşılayacaktır; ancak, yeri gelmişken, zaman zaman basında da yer alan birtakım şikâyetlerden de bahsetmek istiyorum.

Emekli olan bazı generallerimizin, bu terfilerde adam kayırmaların olduğu yönündeki ifadelerini gazetelerden okuduğumuz oluyor; bu terfiler liyakata göre olmuyor deniliyor; hatta, öyle deniliyor ki, işte, bilmem kaç tarihine kadar, kimin, nerede, hangi göreve gelebileceği de belli olmuş gibi birtakım iddialar oluyor. Bunlar, Türk Silahlı Kuvvetlerimizde olmaması gereken şeylerdir. Oluyor demiyorum; bu iddilar vardır. Türk Silahlı Kuvvetlerimiz,  gerçekten, disipliniyle takdir ettiğimiz, herkesin gıptayla baktığı bir gücümüzdür; bu itibarla, bunların, hassasiyetle üzerinde durulacağı inancı içindeyim.

Değerli arkadaşlar,  Türkiye Büyük Millet Meclisinde ve kamuoyunda zaman zaman gündeme gelen bir konuyu, yeri gelmişken, ben de tekrar gündeme getirmek istiyorum. Askerî Şûra kararlarının yargı denetimine alınmasına dair bir anayasa değişikliği, bir zaruret haline gelmiştir. Bu Meclisin bunu yapması gerekir. Bu konuda zaman zaman bazı şikâyetler oluyor ve bazı haksızlıkların olduğu iddia ediliyor. Biz, adalete önem veren bir ülkeyiz, adalete önem vermemiz lazım. Eğer, bu Askerî Şûra kararlarında bir haksızlık varsa, kişi böyle inanıyorsa, adalete başvurma hakkını bu kişiye vermemiz lazım. Bundan niye kaçınıyoruz?.. Bundan kaçınmamamız lazım. Eğer, gerçekten, bir şahsın ordudan ihracı haklı bir nedene dayanıyorsa, bunun yargıya gitme hakkı vardır, gitsin; bundan çekinmemize gerek yok. Bu itibarla, bu anayasa değişikliğini getirmemiz bir zarurettir.

Değerli arkadaşlarım, demokratik ülkelerin birçoğunda böyledir -ben, şahsen, Amerika’ya gittiğimde de gördüm- kuvvet komutanlıklarının ve Genelkurmay Başkanlığının -güçlü demokrasilerde, eğer parlamentonun güçlenmesi isteniyorsa, bunların yapılması lazım– Millî Savunma Bakanlığına bağlanması lazım. Eğer, bağlanmış olursa, işte, bugünkü gibi, dünkü gibi “asker darbe yaptı, yapacak, yaptım, yapıyorum, yapacağım” söylentileri de ortadan kalkmış olur. Bu Meclisin üstünlüğünü her zaman ortaya koymamız lazım, dirayetini her zaman ispat ettirmemiz lazım.

Meclisin oylarıyla seçilmiş bir komisyon başkanı, bir askerî görevliyi ifadeye çağırdığında, “ben gelmem” diyor. Komisyon başkanı Başbakanı çağırıyor, Başbakan gidip orada ifade veriyor; bir genel başkanı çağırıyor, komisyona gidip ifade veriyor; milletvekili gidip ifade veriyor; bir generali çağırıyor, “ben gelmem” diyor; ki, çok önemli. Konu neymiş; Susurluk. Türkiye’nin en önemli konularından bir tanesi; bir yıldır Türkiye’yi meşgul ediyor. Sayın Başbakan -55 inci Hükümetin Başbakanı- geldiği günden beri kıvranıyor “ben bunu çözeceğim” diyor, çözemiyor adam, çözemez de zaten, mümkün değil; çünkü, Parlamento burada birlik yapmamış. Biz, burada, partiler olarak “sen zarar göreceksin, ben kâr edeceğim, ben bunu ortaya çıkardım, çıkaramadım” mantığıyla hareket ettiğimiz için, bunu çözmemiz mümkün değil. Bu Parlamento üyelerinin hepsi Susurluk olayının çözülmesini istiyor, ben inanıyorum buna; ama, biz, Parlamento olarak, bu bütünlük içinde, hepimiz omuz omuza vererek bunu çözmeye gayret edersek, çözeriz; ama, veremiyoruz. Niye; “ben çözdüm, çözemedin” mantığıyla hareket ettiğimiz için bunu çözememişiz.

Susurluk’la ilgili, Millî İstihbarat Teşkilatında çalışmış, Jandarma teşkilatından bir generali çağırıyoruz; “ben gelmem” diyor. Niye gelmezsin; Meclis, kudret gösterisinde bulunuyor... Elbette kudret gösterisinde bulunacak Meclis. Türkiye’de Meclisten üstünü var mı?! Nasıl gelmezsin?! (RP ve DYP sıralarından alkışlar) Ve “sen niye gelmedin, niye gitmedin” diye kimse de sesini çıkarmıyor. Olmaz böyle şey arkadaşlar!

Değerli arkadaşlar, bakınız, bu Hükümet döneminde, Millî Güvenlik siyaset belgesinde, irtica, gündemdeki sıralamada 1 inci madde olarak yer almıştır. İnsanın tüyleri ürperiyor arkadaşlar.

Ben, 54 üncü Hükümetin, irtica nedeniyle Hükümetten uzaklaştırılması gayretlerini politik olarak anlayışla karşıladım. Anadolu’da karış karış dolaşıyorum; Anadolu’da, vatandaşın arasında irtica diye bir dert yok, gerginlik diye bir sıkıntı yok. Gerginlik kimde vardı?..

HASAN DENİZKURDU (İzmir) – Sizde!

KEMALETTİN GÖKTAŞ (Devamla) – Gerginlik bizde değil, gerginlik, devleti sömüren o ellerin, avanta kazananların ceplerinde, midelerinde vardı arkadaşlar! (RP sıralarından alkışlar) İrtica diye bir gerginlik yoktu. Hükümetin uzaklaştırılması için bir gerekçe olarak ortaya konuldu; ama, esefle söylüyorum arkadaşlar...

İRFAN KÖKSALAN (Ankara) – İstifa ettiniz, istifa!

KEMALETTİN GÖKTAŞ (Devamla) – ...esefle söylüyorum arkadaşlar, bugünkü Hükümet döneminde, Millî Güvenlik siyaset belgesine irticaın 1 inci gündem maddesi olarak konulması, gerçekten, fevkalade üzüntü vericidir. Türkiye üzerindeki kara emelleri hiçbir zaman bitmeyen düşmanımız, ezeli ve ebedî düşmanımız Yunanistan dahi 2 nci sırada yer almıştır. Vatanımızın bölünmez bütünlüğüne kasteden ve çoluk çocuğumuzu öldüren PKK dahi irticadan sonraya alınmıştır. Bu, ne esef verici bir durumdur arkadaşlar! Bu, hangi mantıkla yapılmıştır? Acaba, bu ülkede, birileri “irtica” adı altında başka işler çevirmesin.

Ben, iki senedir Plan ve Bütçe Komisyonunda gündeme getiriyorum; Eşref Bitlis olayı bir kaza değildir arkadaşlar. Benim mantığıma, benim inancıma göre -ben, kanaatimi söylüyorum arkadaşlar- kaza değildir. O rahmetli Jandarma Genel Komutanımızın helikopterine suikast yapılmıştır. Bunu, defalarca gündeme getirdim. Birileri, âdeta bunu kapatmaya çalışıyor ve konu kapatılmıştır arkadaşlar. Bu, Susurluktan da daha büyük bir olaydır. Bizim, Meclis olarak bunların üzerine gitmemiz gerekir.

Bakınız, son aylarda Kıbrıs’ta tatbikat oldu; hepiniz biliyorsunuz. Orada, bir albayımızın, tatbikat esnasında kazaen şehit olduğu yazıldı, söylendi. Benim, ilk kanaatim, kaza olduğu inancında değildi. Oradaki, birtakım siyasîlerle yaptığım görüşmelerde, hatta, Türk Silahlı Kuvvetlerinden tanıdık birtakım subay arkadaşlarla yaptığım görüşmelerde, onlar da “kaza değildir” diyorlar. Orada bir suikast olduğu söyleniyor arkadaşlar ve işin enteresan tarafı, o suikast, o rahmetli albayımıza değildi, önünde oturan Kara Kuvvetleri Komutanımızı hedeflemişlerdi.

BAŞBAKAN YARDIMCISI VE MİLLÎ SAVUNMA BAKANI İSMET SEZGİN (Aydın) – Bırakın bunları canım! Yok öyle bir şey!

KEMALETTİN GÖKTAŞ (Devamla) – Evet arkadaşlar, konuşmaktan çekinmeyin. Sayın Bakanım, bunları konuşmaktan çekinmeyin! Bunları açığa çıkarmamız lazım! Bunlar açığa çıkmazsa Türkiye’de demokrasi güçlenmez! Çıkıp burada konuş bunları...

SALİH KAPUSUZ (Kayseri) – Çıkarsın, buraya gelip, konuşursun!

KEMALETTİN GÖKTAŞ (Devamla) – Bunları konuşmaktan çekinmeyin arkadaşlar. Bu, Susurluktan daha da büyük bir olaydır.

BAŞKAN – Değerli arkadaşlar, karşılıklı konuşmayalım; kürsüdeki hatipin konuşmasını sükûnetle dinleyelim.

KEMALETTİN GÖKTAŞ (Devamla) – Arkadaşlar, ordu, hepimizindir. Orduya hepimizin sahip çıkması lazımdır. Öyle, iki üç kişinin yanlışını da orduya mal edemeyiz. Biz, orduyu tenkit etmiyoruz; yanlış anlamayın. Ordu içinde birileri, acaba, bir hata, bir yanlış mı yapıyor; bunun üzerine gidelim arkadaşlar; ben, bunu söylüyorum ve bunu da Parlamentonun çözmesi lazım, bunun üzerine Parlamentonun gitmesi gerekir arkadaşlar.

Burada, öyle, oturduğumuz yerden “evet, bir olay oldu; işte, orada da bir açıklama yapıldı; onun için, susalım, sesimizi çıkarmayalım; böyle değildir” demekle bunu kapatamazsınız arkadaşlar. Benim endişem şudur arkadaşlar -kimseyi yıpratmak için söylemiyorum-  bunun arkasından daha sıkıntılı işler gelir başımıza, bunun arkasından daha sıkıntılı dönemler gelebilir Türkiye’nin başına; benim endişem budur. Ben, ülkemi çok seviyorum, devletimi çok seviyorum, ordumu çok seviyorum arkadaşlar. Ben, üzerimdeki sorumluluğum gereği, bunu, burada dile getirmek istiyorum arkadaşlarım. Ben, taşıdığım görevin vebali gereği bu sorumluluğu yerine getiriyor ve bunu söylüyorum.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Sayın Göktaş, konuşmanızı tamamlayın efendim.

KEMALETTİN GÖKTAŞ (Devamla) – Yoksa, değerli arkadaşlarım, ben, burada, herhangi bir kurumu yıpratmak için veya bir siyasî rant sağlamak için bunları söylemiyorum. Bunlar acıdır; ama, bizler bu gerçekleri ifade etmek zorundayız, bu gerçeklerin üzerine gitmek zorundayız.

Hepinize teşekkür ediyor, saygılar sunuyorum. (RP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Trabzon Milletvekili Sayın Kemalettin Göktaş’a teşekkür ediyorum.

Değerli arkadaşlarım, Sayın Göktaş’ın konuşmasının bir bölümü, Türkiye Büyük Millet Meclisinin ülke yönetimindeki konumu ve saygınlığıyla ilgili olduğu için, Meclis adına bazı hususları ifade etme ihtiyacını duyuyorum.

Türkiye Büyük Millet Meclisi, Anayasamızın belirlediği gibi, demokratik rejimin, Türkiye Cumhuriyetinin en üst kurumudur, millî iradeyi temsil eden kurumdur, cumhuriyetin kurucusu olan kurumdur ve dünya parlamentoları içinde, Türkiye Büyük Millet Meclisinin, kendi ülkesinin kurtuluş savaşını vermiş olmak gibi şanlı bir tarihiyle seçkin bir yeri vardır. Bu sebeple, Türkiye Büyük Millet Meclisinin herhangi bir davetine, herhangi bir kamu görevlisinin katılmamak, görmezlikten gelmek gibi bir tavır içinde olması mümkün değildir, ona hiç müsaade etmeyiz.

KEMALETTİN GÖKTAŞ (Trabzon) – Etti!..

BAŞKAN – Ancak, Türkiye Büyük Millet Meclisinin oluşturduğu bir araştırma komisyonu, bilgi almak amacıyla, İçtüzükte belirlenen hudutlar içinde, usuller içinde çalışır ve yetkilerinin sınırı o kadardır. Yani, Meclisin kendi saygınlığını koruması, kendisinin aldığı yetkiler çerçevesinde kullanılmasıyla mümkündür. Hiçbir araştırma komisyonu da, hiçbir vatandaşı, sadece kamu görevlilerini değil, sokaktaki vatandaşı dahi getirip de sorgulama hakkına sahip değildir, İçtüzükte bu böyle. Soruşturma komisyonu kurarsınız, orada sorguya çekersiniz; ayrı. Yine, Meclis olarak, yasama organı ve icranın faaliyetlerini denetleme organı olduğumuz bilinciyle hareket edelim.

Bazı görevlere seçtiğimiz arkadaşlar “ben Meclisi temsil ediyorum, herkesten üstünüm tavrında” çıkarsa, İçtüzüğü, Anayasayı dikkate almadan hareket ederse, Meclisi de, maalesef, böyle istiskallerle karşı karşıya bırakabilirler. Bu yanlışlara düşmeyelim.

KEMALETTİN GÖKTAŞ (Trabzon) – Bu söylediğin, onunla alakalı değil.

BAŞKAN – Bu yanlışlara düşmeyelim. Bir araştırma komisyonu, elbette kimi çağırırsa, nezaketen giderler, bilgi verirlerse verirler, vermezlerse, araştırma komisyonlarının yetkileri İçtüzükte belirli değerli arkadaşlarım. Bundan dolayı “Meclis küçük düşürülmüştür” gibi bir yanlışa da düşmeyelim. Hiç kimsenin Meclisi küçük düşürmeye hakkı olamaz...

KEMALETTİN GÖKTAŞ (Trabzon) – Sen düşürüyorsun...

BAŞKAN – ...Hiç kimse bunu yapamaz. (ANAP ve DSP sıralarından alkışlar)

KEMALETTİN GÖKTAŞ (Trabzon) – Ne konuşacağımı ben bilirim.

BAŞKAN – Şimdi, bazı duyumlarla, iddialarla ilgili olarak, efendim, bu iddialara ben inanmıyorum; ama, söylüyorum demek de -Meclis kürsüsünden- mümkün değildir. Meclis kürsüsüne getirilecek iddialar milletvekili sorumluluğu içerisinde, ciddî bir hazırlıkla getirilir. Eğer, siz, bu iddiaları kürsüye taşıyacak ölçüde ciddî görüyorsanız, başvurulacak başka yollar vardır; mesela, o iddialarla ilgili yargı kuruluşlarına bu meseleyi götürmek gibi. Çünkü, çok önemli şeyleri söylüyorsunuz “sadece gazetelerde okuduk, buraya taşıyoruz” denilemez değerli arkadaşlarım.

KEMALETTİN GÖKTAŞ (Trabzon) – Senin olayı örtbas etmeye hakkın yok.

BAŞKAN – Örtbas etmiyoruz değerli arkadaşım.

KEMALETTİN GÖKTAŞ (Trabzon) – Benim ne konuşacağımı sen takdir edemezsin...

BAŞKAN – Burada, Meclis kürsüsünde bunun usulü yok. İhmali olan kamu görevlileri varsa, Meclis soruşturması istersiniz, Meclis araştırması istersiniz.

KEMALETTİN GÖKTAŞ (Trabzon) – Onu ben bilirim...

BAŞKAN – Benim söylediğim şudur: İçtüzük ve Anayasa çerçevesinde çalışmazsak, söylediğimiz sözler, yaptığımız çağrılar açıkta kalır ve sonra da, Meclis, âdeta, bu çağrıları yaptığı halde, herhangi bir otorite kullanamamış duruma düşürülür. Bu duruma Meclisi düşürmeyelim, her birimiz görevimizi Anayasa ve İçtüzük çerçevesinde yürütelim.

SALİH KAPUSUZ (Kayseri) – Sayın Başkan, bitti mi efendim konuşmanız?

BAŞKAN – Bitirdim efendim. Ben, sayın arkadaşımın konuşması üzerine, Meclis Başkanı olarak bunları ifade etmek mecburiyetindeydim.

Buyurun.

SALİH KAPUSUZ (Kayseri) – Teşekkür ederim.

Sayın Başkan, İçtüzükte, sizin de ifade ettiğiniz gibi, birtakım çalışmaların nasıl yapılacağının usulü bellidir. Bir kamu görevlisi, sıfatı her ne olursa olsun, elbette soruşturmak için değil, bilgisine müracaat edilmek için çağrılabilir, çağrılır. Çağırmakla kendisini görevli sayan komisyon üyeleri böyle bir çağrıda bulunmuşsa... Gelir veyahut da gelmez ayrı bir şey; ama, zatıâlinizin ondan sonra ifade ettiği ve sayın sözcüye bir nevî cevap arz etme şeklindeki tutumunuz ise sizin göreviniz değil Sayın Başkanım. Bir milletvekili, bu hür kürsüde, ilgili konuda kendi düşüncelerini ifade etme hakkına sahiptir. Siz, sadece, şuna ikazda bulunabilirsiniz: Şayet konu dışına çıkılmışsa, konuya davet edersiniz; onun dışında, konuşma bittikten sonra, sözcü olarak, bunları cevaplamak gibi bir mecburiyetiniz yok Sayın Başkan. Dolayısıyla, siz, burada, milletvekilinin konuşmak istediği konuyu getirmesi, getirmemesi, bir çalışma yapıp, buraya takdim edip etmemesi konusunda da talimat verecek değilsiniz.

Teşekkür ediyorum.

REFİK ARAS (İstanbul) – Talimat vermiyor, yol gösteriyor.

SALİH KAPUSUZ (Kayseri) – Hayır efendim...

TURHAN GÜVEN (İçel) – Sayın Başkan...

BAŞKAN –  Ben, Sayın Kapusuz’u cevaplayayım, ondan sonra söz vereceğim efendim.

Benim, burada yaptığım konuşma, uyarı; arkadaşımızın konuşmasının mahiyetine müdahale anlamı taşımaz. Ben, genel olarak, milletvekili arkadaşlarımızın, İçtüzük ve Anayasa çerçevesinde görevlerini yerine getirmelerini hatırlattım; çünkü, Sayın Göktaş’ın getirdiği bu konu, kamuoyunda da değişik zamanlarda tartışıldı ve âdeta, Mecliste bu duyarlılığı gösteren milletvekilleri, Meclisin saygınlığına sahip çıkıyorlar, Meclis Başkanlığı, Başkanlık Divanı ve bu Meclisin seçip,  güveniyle görev verdiği Hükümet, bu konularda duyarlılık göstermiyor gibi yanlış bir izlenim doğuyor; bu izlenimi düzeltmek için söyledim.

SALİH KAPUSUZ (Kayseri) – Bu, siyasî bir tenkittir Sayın Başkan, her zaman yapılabilir.

BAŞKAN – Arkadaşlarımızın her zaman tenkit etme hakları vardır ve iddialarının ağırlığına göre de kanunların gerektirdiği denetim yollarına başvurma hakları da vardır; onun usulü çerçevesinde...

SALİH KAPUSUZ (Kayseri) – Sayın Başkan, onun mercii Hükümet, zatıâliniz değil.

BAŞKAN – Tabiî... Onun usulü çerçevesinde her zaman başvurabilirler. Ben, burada, müzakerelerin İçtüzüğe ve usule uygun yürümesine yardımcı olmaya çalışıyorum.

Buyurun Sayın Güven.

TURHAN GÜVEN (İçel) – Sayın Başkan, beyanlarınızdan anlayamadığım bir konu var da; açıklığa kavuşturulması bakımından, müsaade ederseniz arz etmeye çalışayım.

Gerçekten, sizin beyanlarınıza büyük ölçüde katılmaktayız; yani, gerek İçtüzüğün 105 gerek Anayasanın 98 inci maddesine göre bir tespit olayıdır. Ancak, görevliler hakkında bilgi almak mümkündür. Ancak, biraz evvelki beyanınızda, kamu görevlileri için de soruşturma istedikleri hususunda bir beyanınız geçti; bu, zannederim, Anayasanın 100 üncü maddesine göre; yani, bir bakan veya başbakan için soruşturma söz konusu olacaktır; bir başka kamu görevlisi için olmayacaktır.

Bir de şunu söylediniz: Yani soruşturma olursa sorgulama yapılabilir, dediğinize göre; bunu, siz, bir adlî görev mi kabul ediyorsunuz, Ceza Muhakemeleri Usulü Kanunu ışığı altında?

BAŞKAN – Sorgulama meselesini, bir adlî sorgulama mahiyetinde değil, şu anlamda söylüyorum: Bu konunun, Meclis tarafından ağırlıklı olarak soruşturulması isteniyorsa, ilgili bakan hakkında, gerekli yollara tevessül edilir. Sayın bakan, kendi emri altındaki kamu görevlileriyle ilgili tedbirleri almak mecburiyetindedir. Bakanı, o işe mecbur etmek için veya bakanın bir ihmali varsa, onu müeyyidelendirmek için yapılacak usuller de Anayasamızda belirtilmiştir. Ben de 100 üncü maddeyi kastettim; doğrudan doğruya kamu görevlisinin şahsıyla ilgili değil; o, o bakanlık tarafından yapılacak iştir.

TURHAN GÜVEN (İçel) – Yani, soruşturma olayının,  Meclisin yaptığı denetim yollarının dışında, ayrı bir olay olduğunu vurgulamak istiyorum.

BAŞKAN – Tabiatıyla efendim.

Değerli arkadaşlarım, tasarının tümü üzerindeki görüşmeleri tamamlamış bulunuyoruz.

Tasarının maddelerine geçilmesi hususunu oylarınıza sunacağım: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

Çalışma süremiz de bugün için tamamlanmış bulunmaktadır.

Alınan karar gereğince, kanun tasarı ve tekliflerini sırasıyla görüşmek için, 15 Ocak 1998 Perşembe günü saat 12.00’de toplanmak üzere, birleşimi kapatıyorum.

                                                                                                                                         Kapanma Saati: 16.07

 

 

 

V. – SORULAR VE CEVAPLAR (Devam)

B) YAZILI SORULAR VE CEVAPLARI

1. – Ordu Milletvekili Mustafa Hasan Öz’ün, Karadenizdeki terör olaylarına ve alınan tedbirlere ilişkin sorusu ve İçişleri Bakanı Murat Başesgioğlu’nun yazılı cevabı (7/3949)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki soruların İçişleri Bakanı Sayın Murat Başesgioğlu tarafından yazılı olarak cevaplandırılmasını arz ederim. 4.12.1997

                                                                                                     M. Hasan Öz                                                             Ordu

1. Karadenizdeki terör olaylarında mevcut durum nedir?

2. Alınan tedbirler nelerdir?

3. Teröre karşı tedbir amacıyla ulaşım ve haberleşme konusunda ne gibi iyileştirmeler yapılacak?

4. Güneydoğu’da iflas eden koruculuk sistemi bölgemizde de ihdas edilecek mi?

5. Gönüllü kişilere silah dağıtıldı mı, dağıtıldıysa hangi şartlarda, kimlere, ne kadar dağıtılmıştır?

6. “Hatay-Giresun terör ve uyuşturucu hattı” tezi doğru mudur?

7. Terör haberleri belli çevrelerce kasıtlı olarak abartılıyor mu?

8. Bölgemizde terörün varlığı ile petrol boru hatlarının bir ilişkisi var mıdır?

9. Gelişen olaylar karşısında yetkilileri ve bölge insanını bilgilendirmeyi düşünüyor musunuz? Nasıl?

10. Bölge insanının moral ve psikolojisi konusunda neler yapıldı ve yapılacak?

                              T.C.                                                                                                                                   İçişleri Bakanlığı      14.1.1998                                                                                                                                                Emniyet Genel Müdürlüğü                                                                     Sayı : B.05.1.EGM.0.12.01.01-016940

   Konu : Yazılı Soru Önergesi

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

İlgi : TBMM Başkanlığının 11.12.1997 gün ve A.01.GNS.0.10.00.02-7/3949-9747/25127 sayılı yazısı.

Ordu Milletvekili M. Hasan Öz tarafından TBMM Başkanlığına sunulan ve tarafımdan yazılı olarak cevaplandırılması istenilen soru önergesinin cevabı aşağıya çıkarılmıştır.

PKK terör örgütünün Karadeniz Bölgesinde başlattığı faaliyetlerin arkasında, Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgelerimiz ile Kuzey Irak’ta aralıksız olarak sürdürülen başarılı operasyonlar sırasında aldığı büyük darbelerin yaralarını sarma, sesini iç ve dış kamuoyuna duyurarak kendi bünyesinde psikolojik bir rahatlığa kavuşma düşünceleri yattığı değerlendirilmektedir.

Çeşitli tarihlerde yapılan terör değerlendirme toplantılarından sonra; bölgeye yeteri kadar personel ve araç gereç takviyesi yapılmıştır.

Ulaştırma ve haberleşme hizmetlerinin aksamaması, güvenliğin etkin bir şekilde sağlanması ile mümkün olabileceğinden ulaştırma ve haberleşmeye ait tüm bina, sistem ve tesislerinde;

– Özel güvenlik teşkilatı kurulmuş ve kurulma çalışmaları devam etmektedir. Görevli güvenlik elemanlarının silah, mühimmat ve her türlü ihtiyaçları karşılanmaktadır. En yakın mahallî kolluk kuvvetleri ile aralarında alarm sistemi kurulmuştur.

– Kırsal santraller için bakım ve işletmede kolaylık sağlamak, anında merkezden müdahale edebilmek amacıyla KAMBS’LER (Kırsal Alan Merkezi Bakım Sistemi) geliştirilerek hizmete verilmeye başlanılmıştır.

– Analog ve sayısal linklerin bakımları yapılmış olup, kesinti süreleri asgariye indirilmeye çalışılmaktadır. Mevcut havai hatların bakım faaliyetleri devam etmektedir.

– Haberleşme yönünden bölgenin coğrafik yapısı dikkate alınarak gerekli malzeme tahsisleri yapılmakta, ihtiyaç duyulduğunda diğer ünitelerden ekipler takviye edilmektedir.

– Ana verici istasyonlarının kapsamında olduğu gibi izlenemeyen yerler için küçük güçlü tv vericileri planlanmıştır. TRT’nin radyo ve televizyon yayınları kaliteli olarak dinlenmekte ve izlenmektedir.

2. – Balıkesir Milletvekili İsmail Özgün’ün, Millî Tütün Komitesine ilişkin sorusu ve Devlet Bakanı Eyüp Aşık’ın yazılı cevabı (7/3971)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın ilgili Devlet bakanı tarafından yazılı olarak cevaplandırılmasına delaletinizi saygılarımla arz ederim.

                                                                                                            İsmail Özgün                                                       Balıkesir

Soru 1. Bakanlık ve Kuruluşların katılımıyla oluşan Millî Tütün Komitesi Genel Kurulu yasa gereği her yıl toplanması gerekirken 3 yıldır toplanamadığı Tütün Platformu Bildirisinde ifa edilmektedir.

Üç yıldır toplanamayan Millî Tütün Komitesini toplayarak, ilgili bütün kuruluşların katılımıyla kamuoyunun önünde tartışmak yalnız bir zümre için değil tütün üreticileri, türk tütüncülüğü ve ülke ekonomisi için en doğru ve yararlı çözümlere ulaşmayı düşünüyor musunuz?

Soru 2. Yedinci beş yıllık kalkınma planının öngörülerine uyularak ve 12 nci Millî Tütün Komitesi adına alt komite tarafından bu komiteyi oluşturan kuruluş temsilcilerinin ittifakıyla hazırlanmış olan tasarı ve önerileri göz önünde bulundurmayı ve türk tütüncülüğünün tamamını kapsayacak şekilde ele almayı düşünüyor musunuz?

                          T.C.                                                                                                                                       Devlet Bakanlığı      12.1.1998                                                                                                                      Sayı : B.02.0.018-04-01/1267

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

İlgi : 12.12.1997 tarih ve A.01.0.GNS.0.10.00.02-7/3971-9826/025298 sayılı yazınız.

Balıkesir Milletvekili İsmail Özgün’ün, tarafımdan cevaplandırılmasını istediği, ilgide kayıtlı yazılı soru önergesinin cevabı ekte gönderilmiştir.

Bilgilerinize arz ederim.

                                                                                                              Eyüp Aşık                                                         Devlet Bakanı

Balıkesir Milletvekili Sayın İsmail Özgün’ün 7/3971-9826 No.’lu

Yazılı Soru Önergesinin Cevabıdır.

Soru 1. Bakanlık ve Kuruluşların katılımıyla oluşan Millî Tütün Komitesi Genel Kurulu yasa gereği her yıl toplanması gerekirken 3 yıldır toplanamadığı Tütün Platformu Bildirisinde ifa edilmektedir.

Üç yıldır toplanamayan Millî Tütün Komitesini toplayarak, ilgili bütün kuruluşların katılımıyla kamuoyunun önünde tartışmak yalnız bir zümre için değil Tütün Üreticileri, Türk Tütüncülüğü ve Ülke Ekonomisi için en doğru ve yararlı çözümlere ulaşmayı düşünüyor musunuz?

Cevap 1. 1177 sayılı “Tütün ve Tütün Tekeli Kanunu” 1969 yılında yürürlüğe girmiş olup, günümüz koşullarına ve değişen gereksinmelere cevap verecek özelliğini kaybetmiştir. Bu sebeple, son olarak 22.12.1994 tarihinde toplanan Millî Tütün Komitesinin önerileri de dikkate alınarak yeni bir tütün yasasının yürürlüğe konulması benimsenmiştir.

Geçen zaman zarfında yeni yasanın çıkmaması ve 1177 sayılı yasanın halen yürürlükte olması ve değişen şartların oluşmadığı nedeniyle 1995, 1996 ve 1997 yıllarında yapılması gerekli Millî Tütün Komitesi toplantılarından beklenilen faydanın sağlanamayacağı anlaşıldığından bu toplantılar yapılmamıştır.

Çıkarılacak yeni tütün yasası dahilinde Millî Tütün Komitesi toplantıları muntazaman yapılacak ve alınacak kararlarında tütüncülüğümüze faydalı olacağına inanıyoruz.

Soru 2. Yedinci beş yıllık kalkınma planının öngörülerine uyularak ve 12 nci Millî Tütün Komitesi adına alt komite tarafından bu komiteyi oluşturan kuruluş temsilcilerinin ittifakıyla hazırlanmış olan tasarı ve önerileri göz önünde bulundurmayı ve Türk tütüncülüğünün tamamını kapsayacak şekilde ele almayı düşünüyor musunuz?

Cevap 2. Yedinci beş yıllık kalkınma planının öngörülerine ve 12 nci Millî Tütün Komitesi’nde oluşturan alt komite temsilcilerince hazırlanan tasarı ve öneriler göz önünde tutularak, Türk tütüncülüğünün tamamını kapsayacak şekilde yeni yasa çalışmaları başta olmak üzere diğer konulardaki çalışmalarımız devam etmektedir.

Arz ederim.

3. İstanbul Milletvekili Bülent Akarcalı’nın, Türk Hava Kurumunun borçlarına ilişkin Maliye Bakannından sorusu ve İçişleri Bakanı Murat Başesgioğlu’nun yazılı cevabı (7/3985)

                                                                                                                     

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın Maliye Bakanı Sayın Zekeriya Temizel tarafından yazılı olarak cevaplandırılmasını arz ederim.

                                                                                                          Bülent Akarcalı                                                     İstanbul

1. Türk Hava Kurumu Tüzüğü’nün “Genel Yönetim Kurulunun görevleri, yetki ve sorumluluğu” başlıklı 20 nci maddesinin (n) fıkrası:

“Bir yıl evvelki gelirin % 25’ini aşmamak şartı ile gelecek yıllara geçici üstlenmelerde bulunur” şeklindedir.

Kurumun 1993-1995 dönemindeki üç yıllık toplam geliri olan 860 milyar 340 milyon tutarındaki para kurumun ciddi bir borçlanmasına elverişli olmamasına rağmen, yönetim 5 000 000 $ lık kredi alarak kurumu borç ve kur riski altına sokmuş ve kurumun gayrimenkulleri üzerinde ipotek tesis etmiştir. 

Bakanlığınız bu durum hakkında ne gibi bir işlem yapmayı ve tedbir almayı düşünmektedir?

2. THK’nun 31.11.1995 tarihi itibarıyla, her biri “Kamu Yararına Dernek Statüsü” ne sahip bulunan;

A. Kızılay’a                                                                                       27 milyar TL.

B. Sosyal Hiz. Çocuk Esirgeme Kurumu’na                                      34 milyar TL.

C. Sosyal Yardım ve Dayanışma Vakfı’na                                         57 milyar TL.

D. Türk Diyanet Vakfı’na                                                                  12 milyar TL.

olmak üzere (1996 yılı kurban derisi payları hariç) toplam en az 130 milyar TL kayıtlı borcu vardır. Ayrıca THK’nca toplanan kurban derilerinden bu hayır kurumlarına (kurban derisi paylarından kaynaklanan) ait alacaklar 1992 yılından bu yana zamanında ödenmemiş ve bu paralar THK’nun carî giderlerinde kullanılmıştır.

Bakanlığınız bu durum hakkında ne gibi bir işlem yapmayı ve tedbir almayı düşünmektedir?

3. THK Kadıköy Şubesi 1995 ve müteakip yıllarda Ramazan ayında toplanan fitre ve zekatları yönetmeliğe aykırı olarak bağış gelirleri kalemine almış ve 3 üncü maddedeki paydaş kuruluşların yasal hakkını ihlal ederek 2 Mayıs 1992 tarihinde Resmî Gazete’de yayınlanan 2860 Sayılı Yardım Toplama Kanununun uygulanması hakkındaki yönetmeliğe aykırı davranmıştır.

Bakanlığınız bu durum hakkında ne gibi bir işlem yapmayı ve tedbir almayı düşünmektedir?

                           T.C.                                                                                                                                      İçişleri Bakanlığı      14.1.1998                                                                                                                         Emniyet Genel Müdürlüğü                                                                            Sayı : B.05.1.EGM.0.12.01.01.016941

Konu : Yazılı Soru Önergesi.

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

İlgi : TBMM Başkanlığının 19.12.1997 gün ve A.01.GNS.0.10.00.02-7/3985-9879/25411 sayılı yazısı.

İstanbul Milletvekili Bülent Akarcalı tarafından TBMM Başkanlığına sunulan ve Maliye Bakanı Sayın Zekeriya Temizel tarafından yazılı olarak cevaplandırılması istenilen Maliye Bakanlı-

ğınca da ilgisi nedeniyle tarafımdan cevaplandırılması için Bakanlığıma gönderilen soru önergesinin cevabı aşağıya çıkarılmıştır.

2860 Sayılı Yardım Toplama Kanunu’nun uygulanmasına dair esas ve usülleri içeren Yardım Toplama Kanunu’nun Uygulama Esasları Hakkında Yönetmeliğin 14 üncü maddesine göre, THK Şube Başkanlarınca Kurban Bayramında toplanan deri ve bağırsakların satışı sonucu elde edilen gelir toplamı, toplanan deri ve bağırsakların cinsi, sayısı ve birim fiyatları da belirtilerek en geç iki ay içerisinde faaliyet raporu ile genel başkanlığa bildirilir.

Yönetmeliğin 16 ncı maddesi gereği, kurban derisi ve bağırsak toplanması, fitre ve zekat zarfı dağıtım ve toplanması faaliyetlerinde THK Genel Başkanlığı ve şubelerce yapılabilecek yönetmelikte sayılan zorunlu giderler % 10’u geçemez.

Aynı yönetmeliğin gelirlerin paylaşılmasına ait esasların düzenlendiği 18 inci maddesine göre de takvim yılı sonunda Genel Başkanlık muhasebe kayıtları kapatılarak kesin hesabın çıkartılması, deri, bağırsak, fitre ve zekat gelirlerinden 16 ncı maddede sayılan giderler düşüldükten sonra kalan gelirlerin yönetmelikte belirtilen miktarlarda ilgili kurumlara verilmek üzere kurul tarafından bu kuruluşların genel merkez hesaplarına intikal ettirilmesi gerekmektedir.

Türk Hava Kurumu; 1996 dönemine ait paraların tamamının peyder pey ödenmekte olduğu anlaşılmıştır.

Kurumun 1998 yılı içerisinde denetlenmesi için Dernekler Özel Denetleme Grubuna gerekli talimatlar verilmiştir.

Kadıköy şubesinin 23.1.1995 tarihli talebi üzerine 8 Şubat-6 Mart 1995 tarihleri arasında, ilçe sınırları içerisinde fitre ve zekat toplanmasına Kadıköy Kaymakamlığı’nın 24.1.1995 tarihli olur’u ile izin verilmiştir.

Bilgilerinize arz ederim.

                                                                                                       Murat Başesgioğlu                                                   İçişleri Bakanı

4. – İzmir Milletvekili Sabri Ergül’ün, ifadesi alınırken Özer Çiller’e ayrıcalık yapıldığı iddiasına ilişkin sorusu ve Adalet Bakanı Mahmut Oltan Sungurlu’nun yazılı cevabı (7/3991)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın Sayın Adalet Bakanı tarafından yazılı olarak yanıtlanması için gereğini dilerim.

                                                                                                              Sabri Ergül                                                         İzmir

1. Eski Başbakanlardan Tansu Çiller’in eşi Özer Uçuran Çiller’in hakkında Ankara Cumhuriyet Başsavcılığına yapılan çeşitli tarihlerdeki suç duyurularıyla ilgili olarak sanık sıfatıyla ifade vermesi için çağrılmaları nedeniyle, Ankara Adliyesine, Ankara C. Savcılığına hep normal mesai bitiminden sonra geliyor olmasının ve hazırlık tahkikatını yürüten C. Savcılıklarında normal dışı olarak mesai bitiminden sonra ifade vermesinin sebebi nedir? Bu sizce normal bir uygulama mıdır?

Sanık Özer Uçuran Çiller’in ayrıcalığı mı vardır? İfadesini tahkikatı yürüten C. Savcısı değilde nöbetçi C. Savcısı mı almaktadırki, Özer Uçuran Çiller Ankara Adliyesine mesai bitimi sonrası gelmekte ve ifadesi mesai dışı alınmaktadır?

Tahkikatı yürüten C. Savcısı ve Ankara Adliyesi sanık Özer Uçuran Çiller için özel mesai mi yapmaktadır? Bu nasıl mümkün olmaktadır?

2. Özer Uçuran Çiller’le ilgili olarak İzmir Milletvekili Sabri Ergül ile Aydın Milletvekili Yüksel Yalova’nın yaptığı suç duyurusu ile ilgili hazırlık tahkikatında olduğu gibi, İçel Milletvekili Fikri Sağlar’ın yaptığı son suç duyurusu için de sanık Özer Uçuran Çiller neden hep mesai dışında ifade vermiştir?

Bu her iki suç duyurusu içinde Özer Uçuran Çiller medyada görüntülü olarak yer aldığı üzere, Ankara Adliyesine mesai bitiminden sonra nasıl gelebilmekte ve ifade verebilmektedir?

Bu özel, ayrıcalıklı mesai dışı işlemin nedeni ve sorumluları kimlerdir?

                          T.C.                                                                                                                                       Adalet Bakanlığı      13.1.1998                                                                                                                                      Bakan : 77

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

İlgi : Kanunlar ve Kararlar Dairesi Başkanlığı ifadeli, 19.12.1997 tarihli, A.01.0.GNS.0.10.00.02-7/3991-9901/25445 sayılı yazınız.

İlgi yazı ekinde alınan, İzmir Milletvekili Sabri Ergül’ün 7/3991 Esas No’lu yazılı soru önergesine verilen cevap iki nüsha halinde ekte sunulmuştur.

Bilgilerinize arz ederim.

                                                                                                       M. Oltan Sungurlu                                                   Adalet Bakanı

Sayın Sabri Ergül İzmir Milletvekili TBMM

Bakanlığıma yöneltilen ve yazılı olarak cevaplandırılması istenilen 7/3991 Esas No’lu soru önergesinin cevabı aşağıda belirtilmiştir.

Ankara Cumhuriyet Başsavcılığının 30.12.1997 gün ve 3/15928 sayılı yazısından,

Soru önergesinde adı geçen kişinin saat 17:00 de mesai saati içerisinde ifadesinin alınmaya başlanıp 2 saat sürdüğü ve hakkında 20.10.1997 günlü iddianame ile resmî evrakta sahtecilik ve 3628 sayılı Mal Bildiriminde Bulunulması Rüşvet ve Yolsuzluklarla Mücadele Kanununa muhalefet suçlarından Ankara Ağır Ceza Mahkemesine kamu davası açıldığı anlaşılmıştır.

Bilgilerinize arz ederim.

                                                                                                       M. Oltan Sungurlu                                                   Adalet Bakanı

5. – Tokat Milletvekili Ahmet Feyzi İnceöz’ün, Tokat Süreyyabey Barajı Projesine ilişkin sorusu ve Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanı Mustafa Cumhur Ersümer’in yazılı cevabı (7/4022)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorumun Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanı Cumhur Ersümer tarafından yazılı olarak cevaplandırılmasını delaletlerinize arz ederim.

                                                                                                   Dr. Ahmet Feyzi İnceöz                                              Tokat

1. Tokat Süreyyabey Barajı kaç yılında faaliyete geçecektir. Bu baraj için 1997’de ayrılan ödeneğin tamamı kullanılmış mıdır?

2. 1998 yılında ayrılan ödenek sadece 15 milyar lira olup, bu ödenek miktarı sizce düşük değil midir? Bu konuda ek ödenek imkânlarının teminince bakanlığınızca herhangi bir çalışması var mıdır?

                                 T.C.                                                                                                                                Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanlığı                                    14.1.1998                                                                                            Araştırma, Planlama ve                                                                             Koordinasyon Kurulu Başkanlığı

     Sayı : B.15.O.APK.0.23-300-66/00540

Konu : Yazılı Soru Önergesi

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

İlgi : TBMM Başkanlığının 26.12.1997 gün ve A.01.0.GNS.0.10.00.02-7/4022 sayılı yazınız.

Tokat Milletvekili Sayın Dr. Ahmet Feyzi İnceöz’ün tarafıma tevcih ettiği 7/4022 esas no’lu yazılı soru önergesi TBMM İçtüzüğü’nün 99 uncu maddesi gereği cevaplandırılarak ekte sunulmuştur.

Bilgilerinize arz ederim.

                                                                                                      M. Cumhur Ersümer                                                 Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanı

Tokat Milletvekili Sayın Dr. Ahmet Feyzi İnceöz’ün

Yazılı Soru Önergesi Cevabı (7/4022)

Sorular :

1. Tokat Süreyyabey Barajı kaç yılında faaliyete geçecektir. Bu baraj için 1997’de ayrılan ödeneğin tamamı kullanılmış mıdır?

2. 1998 yılında ayrılan ödenek sadece 15 milyar lira olup, bu ödenek miktarı sizce düşük değil midir? Bu konuda ek ödenek Bakanların tamimine Bakanlığınızca herhangi bir çalışma var mıdır?

Cevaplar :

DSİ Genel Müdürlüğü tarafından yürütülen Amasya, Tokat, Çorum ve Yozgat illeri sınırları dahilindeki Aşağı Çekerek Projesi ile projenin depolama kaynağı olan Çekerek (Süreyyabey) Barajı’ndan Amasya İli’nde Geldingen Ovasında 20 114 hektar, Tokat İli Maşat ve Reşadiye Ovalarında 9 005 hektar, Zile Ovasında 6 332 hektar, Çorum İli Mamure Ovasında 5 080 hektar, Yozgat İli Çekerek Ovasında 1 496 hektar, Merzifon Ovasında da 23 296 hektar olmak üzere toplam 65 323 hektarlık alanın sulanması hedef alınmış olup, projenin I. Merhalesini teşkil eden Çekerek (Süreyyabey) Barajı ile 18 400 hektarlık Geldingen Ovası sulaması 1998 yılı yatırım programında yer almaktadır.

Sulama inşaatının 1 400 hektarlık kısmına, Geldingen Ovası sulaması I. kısım inşaatı adı altında devam edilmektedir. İhalesi Devlet Planlama Teşkilatı Müsteşarlığı’nın iznine tabi olan Çekerek (Süreyyabey) Barajı inşaatının da 1997 yılında ihale edilebilmesi hususunda Müsteşarlıkça 19.11.1997 tarihinde uygun görüş bildirilmiş olup, söz konusu barajın ihalesi 6 Ocak 1998 tarihinde yapılacaktır.


ÜÇÜNCÜ OTURUM

Açılma Saati : 14.00

BAŞKAN : Başkanvekili Hasan KORKMAZCAN

KÂTİP ÜYELER : Mustafa BAŞ (İstanbul), Mehmet KORKMAZ (Kütahya)

                                                                                                         

                                                                                      

 

BAŞKAN – Türkiye Büyük Millet Meclisinin 42 nci Birleşiminin Üçüncü Oturumunu açıyorum.

VI. – KANUN TASARI VE TEKLİFLERİYLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)

2. – Ailenin Korunmasına Dair Kanun Tasarısı ve Adalet Komisyonu Raporu (1/597) (S. Sayısı : 335 ve 335’e 1 inci ek) (Devam)

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, bundan önceki oturumlarda görüşmekte olduğumuz kanun tasarısının 3 üncü maddesinin oylaması sırasında karar yetersayısının bulunmadığı anlaşılmıştı; şimdi, kaldığımız yerden çalışmalarımızı sürdüreceğiz. Kanun Tasarısının 3 üncü maddesini tekrar oylarınıza sunacak ve karar yetersayısını arayacağım.

Komisyon ve Hükümet yerlerini aldı.

3 üncü maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler...Karar yetersayısı vardır; madde kabul edilmiştir.

4 üncü maddeyi okutuyorum :

Madde 4.– Bu Kanun hükümlerini Bakanlar Kurulu yürütür.

BAŞKAN – Madde üzerinde söz isteyenler var.

Refah Partisi Grubu adına, Sayın Nezir Aydın; buyurun. (RP sıralarından alkışlar)

Konuşma süreniz 10 dakikadır Sayın Aydın.

ABBAS İNCEAYAN (Bolu) – Sayın Başkan, yürütme üzerinde konuşuyor değil mi?

BAŞKAN – Madde üzerinde konuşuyor efendim.

RP GRUBU ADINA NEZİR AYDIN (Sakarya) – Evet, yürütme üzerinde konuşacağız tabiî. 

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bu kanun tasarısının 3 üncü maddesi, yanlış hatırlamıyorsam, tam dört defa karar yetersayısı bulunmayıp Kuruldan geri döndükten sonra tabiî, şimdi yürütme üzerinde söyleyeceğimiz bazı sözler olacaktır.

Sayın Başkanım, görüşülmekte olan Ailenin Korunmasına Dair Kanun Tasarısının 4 üncü, yani, yürütme maddesi üzerinde söz almış bulunuyorum; bu vesileyle, Yüce Meclisimizi saygıyla selamlıyorum.

Hepimizin bildiği, inandığı temel kuraldır, aile, toplumun temeli. Toplum, sağlıklı ailelerden meydana gelirse, toplumların da sağlıklı olacağı açıktır. Bu bakımdan, ailenin korunmasına ilişkin her türlü oluşuma destek vermek hepimizin görevidir. Eğer, aile, herhangi bir konuda zarar görürse, bu, toplumun zarar görmesi noktasında muhakkaktır.

Değerli milletvekilleri, hazırlanan tasarının gerekçesinde, özellikle, son yıllarda aile içi şiddetin arttığı gözlendiği söylenmektedir, ki, bu, doğru. Yalnız, burada altını çizmek lazım ve bu cümleyi tekrar tekrar okumak lazım; neden son yıllarda aile içi şiddet, artma eğilimi göstermiştir ve bugün, aile içi şiddeti engellemeyi, biz, kanunlara koyacak hale gelmişiz? Halbuki, Türk ailesi, Türk toplumunun ana nüvesi; tarih boyunca, hiç böyle bir şikâyet görmedik, göstermediler. Bugün, bu noktaya geliş sebebimiz acaba nedir?

Tasarının 1 inci maddesi gerçi geçti de, ben, şöyle kısa bir özet yapmak istiyorum. Tasarının 1 inci maddesine bakıyoruz; orada, aile içi şiddet olaylarının müsebbiblerine verilecek cezalar belirtiliyor. Neydi bunlar:

“Kusurlu eşin,

a) Diğer eşe veya çocuklara karşı şiddete veya korkuya yönelik davranışlarda bulunmaması,

b) Müşterek evin diğer eşe ve varsa çocuklara tahsisi ile diğer eş ve çocukların oturmakta olduğu eve veya işyerine yaklaşmaması,

c) Diğer eşin eşyalarına zarar vermemesi,

d) Diğer eşi ve çocukları iletişim vasıtalarıyla rahatsız etmemesi,

e) Varsa silah ve benzeri araçlarını zabıtaya teslim etmesi,

f) Alkollü veya uyuşturucu herhangi bir madde kullanılmış olarak ortak konuta gelmemesi veya ortak konutta bu maddeleri kullanmaması.”

Güzel... Güzel tedbirler. Peki, şimdi, bu tedbirleri kim uygulayacak; bu tedbirleri uygulama görevi, sulh hukuk hâkimliğinden sonra, cumhuriyet başsavcılığına tevdi ediliyor ve cumhuriyet başsavcılığı da, bu kanunun uygulanmasını veya verilen cezaların uygulanmasını zabıta marifetiyle izler deniliyor. Şimdi, buradaki espriyi anlamak oldukça zor. Burada, sulh hukuk hâkimliği bir ceza verecek; cezanın uygulanması noktasında, cumhuriyet başsavcılığına olayı bildirecek; cumhuriyet başsavcılığı da, zabıta eliyle hadiseyi izleyecek...

Değerli milletvekilleri, şimdi, olayı şöyle bir enstantene edersek, bir aile reisi, herhangi bir nedenden, evden şikâyet edildi ve varsayalım ki, kendisine alkollü veya herhangi bir uyuşturucu madde kullanmış olarak eve gelmeme cezası verildi. Bunu kim takip edecek; cumhuriyet başsavcılığı eliyle zabıta takip edecek. Şimdi, siz, Türkiye’de, bu tip olaylarda, kaç tane zabıtayı, kaç tane ailenin kapısına dikeceksiniz de, aman, bu ev sahibi veya bu hane reisi bay Ahmet efendi, Mehmet efendi eve sarhoş geliyor mu, gelmiyor mu, bunun takibini sen yap diyeceksiniz... Şoförlerin araçları alkollü mü alkolsüz mü kullandıklarını tam tespit edemiyoruz da, evlerin kapısında, ellerinde alkol ölçüm aleti olan zabıtaları mı görevlendireceğiz de, acaba alkollü mü geliyor alkolsüz mü, bunu nasıl tespit edeceğiz... Varsayalım ki adamcağız, belirli oranda alkollü geldi; alkol derecesinin oranı ne, ne kadar alkol alırsa buna alkollü diyeceğiz, alkol sınırını ne kadar aşarsa veya altına düşerse buna alkolsüz geldi diyeceğiz...

Şimdi, tasarıda enteresan bir şey daha var; biz, burada, önergeyle, geçmişte bunun düzeltilmesini istedik; ama, düzelttirilmedi, düzeltilemedi. Neydi o; şimdi, eğer, zabıta, kişinin, hane reisinin eve alkollü geldiğini tespit ederse, evden herhangi bir şikâyete gerek kalmadan ne olacak; bu kişiye, 3 aydan 6 aya kadar hapis cezası verilecek. Şimdi, peki, 6 ay hapis cezasını aile reisine verdiniz -Anadolu’yu bilenler, Türk aile yapısını bilenler, bu söylediğimin ne anlama geldiğini çok daha iyi anlarlar- 6 ay bu kişi, Ahmet Bey, Mehmet Bey içeride yattı, sonra içeriden çıktı; suçu ne; evine belirli oranda alkollü gelmekti veya bir hakaretten, çok ufak bir darptan veya bir tokattan kaynaklanmıştı. Şimdi, Sayın Bakanım zannediyor mu ki, bu aile reisi, altı ay içeride yattıktan sonra, ilk iş olarak, gidip, bir buket çiçek yaptıracak, evine o bir buket çiçekle gelecek... Bu kanun tasarısı, bilmiyorum; ama, bana öyle geliyor ki, Türk aile yapısının temeline dinamit koyan bir kanun tasarısıdır. Kanun tasarısı, esasında, Türk aile yapısına koruma falan getirmiyor. Bu kanun tasarısının gerekçesinde de belirtildiği gibi, Venezuela’da, Amerika’da, İngiltere’de ve birkaç ülkede daha uygulanan bir sistem; onun için böyle getiriliyor.

Şimdi, evet, Türk ailesini korumak hepimizin görevi. Önümüze gelen kanun tasarısının da yürütme maddesine kadar geldik. Sayın Bakanlarımız yürütecek, neyi yüretecekler; Türk ailesini korumanın maddelerini onlar yürütecekler.

Sayın bakanlar, yürütme organı olarak, ben size şunu söyleyeyim: Türk ailesi, evet, korunmayı bekliyor sizden bugün; ama, enflasyondan korunmayı bekliyor, hayat pahalılığından korunmayı bekliyor, terörden korunmayı bekliyor Türk ailesi sizden, (RP sıralarından alkışlar) yoksa, böyle, iş ola beri gele, işte, alışverişte görsün millet diye getirilen bu tip kanun tasarıları değil. Onun için, ben burada şunu ifade etmek istiyorum: Bu kanun tasarısının, esasında, Türk aile yapısına getirdiği belirgin bir koruma özelliği yoktur. Özellikle, burada, olayın cumhuriyet başsavcılığına tevdi edilmesi, cumhuriyet başsavcılığının da, bunu, zabıta eliyle uygulamaya kalkması, işi, işin içerisinden çıkılmayacak noktalara getirmektedir.

Sonra, bir aileden şikâyet, ailenin bir ferdi diğerinden bir gün şikâyet eder, ertesi gün affeder veya sinirleri, sinirlilikleri geçer, ertesi gün birbirlerini bağışlarlar. Hemen, en ufak bir şeyde ceza yöntemiyle meseleleri halletmeye kalkmanın bir mantığı olduğunu zannetmiyorum. Onun için, belki, bazı arkadaşlarımız biraz yadırgadılar; yani, yürütme maddesi üzerinde söz alınır mı diye; evet, belki öyle gibi görünüyor; ama, esas bu maddenin özelliği yürütmeden kaynaklanıyor.

Ben burada şunu bir kere daha ifade ediyorum ki, sevgili bakanlar, siz, Türk ailelerini, ailelerimizi mutlaka koruyacaksınız, korumanız gerekiyor; ama, o ailelerin o noktaya gelişinin sebeplerini, gerekçede belirtildiği gibi, çok iyi tespit etmeniz lazım. Bugün aile içi terör neden artmıştır, aile içi şiddet neden artmıştır? Düşünebiliyor musunuz; bir aile, bu mübarek ramazan akşamında iftar sofrasına iftar için koyacağı zeytini, peyniri alamıyorsa; sabah gidecek bir işi olmayan baba evden çıkarken evine ekmek parası bırakamıyorsa...

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Sayın Aydın, konuşmanızı tamamlayınız efendim.

NEZİR AYDIN (Devamla) – Bitiriyorum Sayın Başkanım, teşekkür ediyorum.

... bu ülkenin 20 milyonu açlık sınırına dayanmışsa, 25 milyonu da geçim sıkıntısı içerisine itilmiş bir noktada ise, sizin, ne yapıp ne edip bunlara çözüm bulmanız lazım. Yoksa, aile içi şiddet artmış... Neden artmış? Şunu bilmelisiniz ki -herkes bunu biliyor- Türkiye’de 65 milyon biliyor ki, bugün aileleri, artık, tabiri caizse, sihirbaz konumuna getirmişsiniz, nasıl geçineceğini, nasıl yapacağını biz bilemiyoruz; ama, onlar bir yolunu buluyorlar, Allah rızklarını veriyor; ama, mutlaka ve mutlaka bu aileyi, Türk ailesini korumak için onun imkânlarını geliştirmemiz lazım, ona ekonomik yönden yardımcı olmamız lazım, onu enflasyondan, hayat pahalılığından korumamız lazım.

Her şeye rağmen, bu duygu ve düşüncelerle, bu kanun tasarısının hayırlara vesile olmasını diliyor, Heyetinizi saygıyla selamlıyorum. (RP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Refah Partisi Grubu adına konuşan Sakarya Milletvekili Sayın Nezir Aydın’a  teşekkür ediyorum.

Madde üzerinde kişisel olarak söz isteyen İstanbul Milletvekili Sayın Ali Oğuz’a söz veriyorum.

Buyurun Sayın Oğuz.

Sayın Oğuz, konuşma süreniz 5 dakikadır.

ALİ OĞUZ (İstanbul) – Sayın Başkanım, değerli arkadaşlarım; yürürlük maddesine gelmiş bir kanun tasarısı üzerinde söz almanın zorluğunu takdir edersiniz; ancak, şunu ifade ediyorum, bu bir fırsattır. Anne, çocuklar ve babadan müteşekkil olan ailenin korunması hususunda bu kanun tasarısını getiren ve üstelik de burada müzakeresinde sabırla bunu takip edip, çıkarma hususunda gayretlerini esirgemeyen, gerek iktidara gerekse muhalefete mensup bütün arkadaşlarımıza şükranlarımı arz ediyorum.

Aile ve kadın denildikten sonra, akla –her şeyden evvel– önce ana geliyor. Ana en büyük varlığımız, kadın en büyük varlığımız. O derece büyük bir varlık ki, onu yaratan, çok kıymetli olarak, çok değerli olarak tavsif ettikten sonra, “anne ve baba yanınızda yaşlanırlarsa, değil onları incitmek, onlara ‘öf’ bile demeyin” buyuruluyor. Onun için, onların kıymetini -elhamdülillah ki, inancımız gereği, terbiyemiz gereği, asaletimiz gereği- biliyoruz.

Ancak, son asırların en büyük derdi, ailede de, kadında da, çocuklarda da sefaleti ve yoksullukları getiren ekonomik zorluklar gelmiş. Bugün, ailelerin içinde bulunduğu şartları bütün kardeşlerimiz çok iyi biliyorlar. İşsizliğin, sefaletin, pahalılığın getirdiği bu sıkıntı, aileleri perişan etmiş. Babalar, artık aile mesuliyetini taşıyamaz hale gelmişler, çocukların bir kısmı da kimsesiz çocuklar olarak sokaklara dökülmüş; dışarıda, köprü altlarında ve  sokaklarda kalan yavrularımızın ırzı, namusu, canı tehlikeye girmiş. Bunlara lâyıkı vechile eğildiğimizi ifade etmemiz mümkün değil; ama, muhakkak ki, getirilen bir mevzuat ve düzenleme, tabiî ki bir faydadır, bir faydadan hâli değildir.

Şu mübarek Ramazan günü, eksiksiz olarak bütün belediyelerimizin, ellerinde erzak torbalarıyla ev ev yoksul aileleri ve çocukları veya yaşlıları dolaşarak, onlara yardım ettiği hepinizin malumudur. Ben, buradan, o belediyelerimize ve o kurumlarımıza şükranlarımı arz ediyorum ve temennilerimi de şöyle izhar ediyorum: O ananın ve o çocukların ırzı, namusu korunmalı; zevk aleti olmamalı, kadın satılmamalı ve sokak çocuklarının hem canı hem de ırzı ve namusu korunmalıdır.

Bu konuda, aile ve çocukların hayırlı bir şekilde muhafazası hususunda gayret gösteren bütün ilgilileri ve bu kanunun çıkması hususunda gayretleri olan başta Sayın Bakan ve arkadaşlarımızı kutluyor, bu vesileyle, hepinize şükranlarımı arz ediyorum efendim. (Alkışlar)

BAŞKAN – İstanbul Milletvekili Sayın Ali Oğuz’a teşekkür ediyorum.

Madde üzerinde, Trabzon Milletvekili Sayın Kemalettin Göktaş da söz istemişlerdir.

Buyurun Sayın Göktaş.(RP sıralarından alkışlar)

Konuşma süreniz 5 dakikadır.

KEMALETTİN GÖKTAŞ (Trabzon) – Sayın Başkan, değerli milletvekili arkadaşlarım; sözlerimin başında hepinize saygılar sunuyorum.

Burada, Ailenin Korunmasına Dair Kanun Tasarısını görüşüyoruz.

Değerli arkadaşlar, bu tasarının içeriğini okuduğumuz zaman, ben, şahsen bu kanunla ailenin korunacağı kanaatinde değilim. Bu kanunla ailenin bütünlüğü bozulur kanaatindeyim ve böyle bir kanunun, bu Meclisten çıkması, bizler için -samimi söylüyorum- utanç verici bir şey.

Hiç önemli değil, kimin zamanında gelmiş olursa olsun. Ne olacak şimdi burada; efendim, eşler arasında anlaşmazlık olursa, erkek sarhoşsa, hanımına karşı kaba bir harekette bulunursa zabıtaya müracaat edecek, hâkimin karşısına çıkacak, yargılanacak, hapse girecek; ondan sonra da o erkek gidecek, o evde gene babalık yapacak veya kocalık yapacak... Bu, mümkün mü arkadaşlar, bu mümkün mü?

Arkadaşlar, biz, öncelikle aileyi gerçekten korumak istiyor muyuz, ailenin bütünlüğünü sağlamak istiyor muyuz; bunu bozan engelleri ortadan kaldırmamız lazım. Son yıllardaki boşanma, evlenme sayılarını hiç araştırdık mı? Evlilikteki boşanma sayılarının fevkalade arttığını biliyoruz. Bu boşanmaların neden arttığını hiç araştırdık mı? Acaba sebebi nedir, araştırdık mı? Araştırmışsak -belki, Sayın Bakan bunu araştırmıştır; bunu, bir tedbir olarak getiriyor- bu mudur bunun tedbiri? Arkadaşlar, bu, tedbir değildir. Siz, sinekli bataklığı kurutmuyorsunuz; sadece, odadaki birkaç tane sineğin ölmesini bir tedbir olarak görüyorsunuz. (RP sıralarından alkışlar)

Değerli arkadaşlar, esas olarak, şiddete neden olan olayları irdelememiz lazım. Ben inanıyorum ki, bu kanun tasarısını inceleyen arkadaşlarımız, muhtevasını okuyan arkadaşlarımız -samimiyetimle söylüyorum- tatmin olmamıştır. Sadece, Sayın Bakanın birtakım şovlarına -ben, Aileden Sorumlu Devlet Bakanıyım; işte, alın, size, kadınları, aileyi korudum, kanun çıkardım- birtakım ısrarlarına rağmen, çok büyük bir kanun gibi getirilmiştir. Bunlarla aile korunmaz; boşanmalar daha fazla artar, ailenin bütünlüğü daha fazla bozulur arkadaşlar. Bu kanun tasarısının geri çekilmesi lazım.

Arkadaşlar, şiddetin nedenleri nedir: Bunlar, bazen psikolojik rahatsızlıklardır. Mesela, şu anda, sizin uygulamış olduğunuz ekonomik tedbirlerden dolayı ailede fevkalade sıkıntı vardır, geçim sıkıntısı vardır; baba daralmaktadır, çocuğuna giyecek eşya alamamaktadır, evine gıda götürememektedir, ailesine karşı sorumlu olmaktadır ve onun verdiği psikolojik sıkıntı içindedir. Psikolojik sıkıntı içinde olan bu insanı, yapmış olduğu asabî bir durumdan dolayı “geçimsizlik var” deyip mahkemeye mi göndereceğiz arkadaşlar? Eğer, psikolojik bir sıkıntısı varsa, ruh hastalığı varsa, ruhsal bir sıkıntısı varsa, bu eşin doktora götürülmesi lazım; siz, bunu mahkemeye götürüyorsunuz, hapishaneye gönderiyorsunuz... Bunlarla bütünlük korunmaz arkadaşlarım.

Arkadaşlar, bazen, eşler arasında birbirini aldatma olayları yaşanmaktadır; bundan dolayı aileler bozulmaktadır. Peki, eşler neden birbirini aldatmaktadır: Bunu teşvik edici yayınlar olmaktadır. Mesela, bizim, Karadeniz Bölgesindeki Sarp Kapısının açılmasından dolayı, oradaki ahlakî erozyonun artmasından, nataşaların piyasaya çıkmasından dolayı fevkalade şekilde aileler arasında geçimsizlik artmıştır ve boşanmalar artmıştır; sebep budur. Bu kanunla bu birlik sağlanmazki. Pornografik yayınlar ailenin bütünlüğünü bozmaya sebebiyet verecek olaylardır, eşleri aldatmaya yöneltecek olaylardır.

Arkadaşlar, buna bağlı olarak, esrar, eroin, alkol... Siz, alkolü teşvik edeceksiniz, alkolü serbest bırakacaksınız, koca, eş eve sarhoş olarak gidecek, ondan sonra, sen niye sarhoş oldun, niye eve böyle sarhoş geldin diye mahkemeye çıkaracaksınız onu... Sizin, o zaman, alkolün üretimini kısıtlamanız lazım. Mademki, bu, boşanmaya sebebiyet verecek, ailede huzursuzluğa sebebiyet verecek bir olaydır, bunu o zaman engellemeniz lazım. Böyle bir kanunla ailenin bütünlüğü sağlanmazki...

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Sayın Göktaş, konuşmanızı toparlayın efendim.

KEMALETTİN GÖKTAŞ (Devamla) – Bitiriyorum... Saygılarımı sunacağım.

BAŞKAN – Bu, en uzun yürütme maddesi oldu.

KEMALETTİN GÖKTAŞ (Devamla) – Tamam Sayın Başkanım.

Değerli arkadaşlar, sonuç itibariyle şunu söylüyorum. Samimi söylüyorum, içtenlikle söylüyorum, ben, burada bir muhalefet partisi milletvekili olarak, samimiyetimle ve içtenlikle söylüyorum, bir muhalefet mantığıyla hareket etmiyorum; bu kanun tasarısı çok basit bir kanun tasarısıdır ve bu kanun tasarısı bütünlüğü sağlamaz; hakikaten insana gülerler bu kanun  bu Meclisten çıktığı için.

Hepinize saygılar sunuyorum. (RP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Trabzon Milletvekili Sayın Kemalettin Göktaş’a teşekkür ediyorum.

 III. – YOKLAMA

BAŞKAN – Değerli arkadaşlarım, 4 üncü maddeyi oylarınıza sunacağım; ancak, oylamadan önce yoklama istemi içeren bir önerge Başkanlığımıza gönderilmiştir. Önce, toplantı yetersayısının bulunup bulunmadığını tespit için yoklama yapacağız.

Buyurun efendim.

METİN BOSTANCIOĞLU (Sinop) – Sayın Başkan, bir hakkın suiistimalini kanun himaye etmez. Yoklama istemeye her milletvekilinin -yeteri sayıda olduktan sonra- hakkı vardır. Ancak, sizin de, Başkan olarak salonu bu şekilde gördükten sonra -biraz önce de karar yetersayısı konusunda oylamalar olmuştur- bu hakkın suiistimal edilmesine izin vermemenizi diliyorum.

BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Bostancıoğlu.

Ben, İçtüzüğe göre yeterli sayıda imza ile Başkanlığa sunulmuş bir yoklama talebini yerine getirmek durumundayım.

Önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Toplantı yetersayısı bulunmadığından, 4 üncü maddenin oylanmasında yoklama yapılmasını arz ve talep ederiz.

BAŞKAN – Şimdi, öncelikle, yoklama isteyen sayın milletvekillerinin Genel Kurul salonunda hazır bulunup bulunmadıklarını tespit edeceğim, ondan sonra yoklamaya geçeceğiz.

Muhammet Polat?.. Burada.

İsmail İlhan Sungur?.. Burada.

Memduh Büyükkılıç?.. Burada.

Sıddık Altay?.. Burada.

Latif Öztek?.. Burada.

Aslan Polat?.. Burada.

Ali Oğuz?.. Burada.

Abdullah Arslan?.. Burada.

Feti Görür?.. Burada.

Lütfi Doğan?.. Burada.

Ömer Faruk Ekinci?.. Burada.

Şinasi Yavuz?.. Burada.

Bedri İncetahtacı?.. Burada.

Mustafa Kemal Ateş?.. Burada.

Ahmet Denizolgun?.. Burada.

Tevhit Karakaya?..

HASAN HÜSEYİN ÖZ (Konya) – Tekabbül ediyorum.

BAŞKAN -Tekabbül ediyorsunuz.

Abdüllatif Şener?.. Burada.

Nurettin Aktaş?.. Burada.

Hüseyin Arı?.. Burada.

Metin Perli?.. Burada.

Yoklamaya Adana İlinden başlıyoruz.

(Yoklama yapıldı)

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, toplantı yetersayımız vardır.

VI. – KANUN TASARI VE TEKLİFLERİYLE KOMİSYONLARDAN

GELEN DİĞER İŞLER (Devam)

2. –  Ailenin Korunmasına Dair Kanun Tasarısı ve Adalet Komisyonu Raporu (1/597) (S. Sayısı : 335 ve 335’e 1 inci ek) (Devam)

BAŞKAN – 4 üncü maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler_ Kabul etmeyenler_ Kabul edilmiştir.

Tasarının tümünü oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler_ Kabul etmeyenler_ Kabul edilmiştir.

Böylece, kanun tasarısı kabul edilmiş ve yasalaşmış bulunmaktadır. Hayırlı ve uğurlu olmasını dilerim. (ANAP ve DSP sıralarından alkışlar)

DEVLET BAKANI IŞILAY SAYGIN (İzmir) – Sayın Başkan, söz istiyorum.

BAŞKAN – Devlet Bakanı Sayın Işılay Saygın, kanunun kabul edilmesi dolayısıyla teşekkür konuşması yapmak üzere söz istemiş bulunmaktadır.

Buyurun Sayın Bakan.

DEVLET BAKANI IŞILAY SAYGIN (İzmir) – Sayın Başkan, saygıdeğer milletvekilleri; Ailenin Korunmasına Dair Yasa Tasarısı, Adalet Bakanlığı ile Devlet Bakanlığı işbirliğiyle düzenlenen Aile Şûrasıyla, Ankara’da Hâkimevinde, tüm gönüllü kuruluşların katılımıyla gerçekleşmiştir. Bu yasa, 54 üncü Hükümetin ürünü olan ve bizzat Adalet Bakanımız Sayın Şevket Kazan’ın hazırladığı bir yasadır. Adalet Bakanlığından, 54 üncü Hükümetin Bakanlar Kurulundan geçmiş, Sayın Başbakan Erbakan tarafından 6.5.1997 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisine sevk edilmiş olan bu yasaya muhalefetinizi anlamak mümkün değildir. Kendi Genel Başkanınızın Başbakanlığında sevk etmiş olduğu bu yasaya muhalefetiniz, kadınlarımızı ne gözle gördüğünüzün en güzel örneğidir. (ANAP, DSP, DTP ve CHP sıralarından alkışlar) Bu konuda başka bir şey söylemek istemiyorum; ama, samimiyetsizliğinizin ortada olduğunu da hepiniz görmektesiniz.

Bilindiği gibi, toplumun temelini aile oluşturmaktadır. Bireysellikten toplumsallığa geçişin en küçük birimi olan ve karşılıklı rızayla oluşan ailenin sağlıklı yapılanması ve yürütülmesi, sağlıklı bir toplumun var oluşunu ve yarınlara daha güçlü bir biçimde uzanmasını doğrudan etkilemektedir. Ancak, aileiçi şiddet, bireylerin toplum içerisindeki yasal, sosyal, politik ve ekonomik eşitliğini sağlama fırsatlarını sınırlamakta ve azaltmaktadır. Öyle ki, şiddet, kişinin değerlerini, niteliklerini, girişimcilik ruhunu ve kendine olan güvenini yok etmektedir. Bütün dünyada olduğu gibi ülkemizde de aileiçi şiddetten en çok kadınlar ve çocuklar etkilenmektedir. Toplumun yarısını oluşturan kadınların büyük bir bölümünün şiddete uğraması, ailenin, dolayısıyla da toplum yapısının bozulmasına neden olmaktadır. Sağlıklı ve güçlü bir toplumun var oluşu, sağlıklı bireylerin, dolayısıyla da sağlıklı ailelerin varlığına bağlıdır.

Saygıdeğer milletvekilleri, 55 inci Hükümet Programında Hükümetimiz, kadının, ekonomik, sosyal, kültürel ve siyasal yaşama tam olarak katılımının sağlanması konusunda iki önemli politikayı öngörmüştür. Bunlardan birincisi, aileiçi demokrasinin teşvik edilerek eşitlikçi ve paylaşımcı bir aile yapısının model alınması; ikincisi ise, toplumumuzu ve aile bütünlüğünü sarsan sorunlardan başlıcası olan aileiçi şiddetin önlenmesi amacıyla gerekli yasal düzenlemelerin yapılmasıdır.

Kabul etmiş bulunduğunuz bu yasa, özellikle kadın ve çocukların şiddete karşı korunması hususunda çok önemli yenilikler getirmiş bulunmaktadır. Reform niteliğinde olan bu yasayla, aileiçi şiddet olayları büyük ölçüde azalacaktır; buna, canı gönülden inanıyorum; ancak, yasal önlemlerin yanı sıra, toplumun bu konuda bilinçlendirilmesi de büyük önem taşımaktadır.

Ülkemizde, kadına yönelik şiddetin engellenmesi konusunda sunulan hizmetlerin yeterli olduğunu söylemek mümkün değildir. Kadınlarımıza gerekli tüm hizmetlerin, desteklerin ve özellikle de ekonomik güç kazanmaları için, meslek edindirme imkânlarının verilmesi gerekmektedir.

Diğer yandan, şiddet uygulayan ve şiddeti doğal kabul eden kadın-erkek herkesi bir arada eğitmemiz ve şiddetin açtığı yaraların ne olduğunu anlatmamız gerekmektedir.

Toplumumuzun önemli sorunlarından biri olan kadına yönelik şiddete karşı mücadelemizde, siz değerli milletvekillerimizin ve duyarlı her kesimin desteğine ihtiyaç duymaktayız. Şiddetin önlenmesine yönelik olarak atılan her etkin adım, bizi, Dördüncü Dünya Kadın Konferansının anatemaları olan eşitlik, kalkınma ve barışa biraz daha yaklaştıracaktır.

Kadının, insan haklarına karşı bir insan hakkı ihlali olan şiddetin ortadan kaldırılması ve Dördüncü Dünya Kadın Konferansı eylem planında yer alan stratejilerin yaşama geçirilmesi için, hep birlikte hareket edebileceğimize inanıyorum.

Toplumun tüm alanlarında giderek her türlü şiddetin ortadan kalkacağına olan inancımı tekrarlayarak, tasarının yasalaşması aşamasındaki katkılarınız için hepinize candan teşekkür eder, saygılar sunarım. (ANAP ve DSP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Devlet Bakanı Sayın Işılay Saygın’a teşekkür ediyorum.

3. –  Kühtahya Milletvekili Mustafa Kalemli, Anavatan Partisi Genel Başkanı Rize Milletvekili Mesut Yılmaz, Doğru Yol Partisi Genel Başkanı İstanbul Milletvekili Tansu Çiller, Demokratik Sol Parti Genel Başkanı İstanbul Milletvekili Bülent Ecevit, Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı Antalya Milletvekili Deniz Baykal ile 292 Milletvekilinin; Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının 83 üncü Maddesinin Değiştirilmesine Dair Kanun Teklifi ve Anayasa Komisyonu Raporu (2/676) (S. Sayısı : 232)

BAŞKAN – Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının 83 üncü Maddesinin Değiştirilmesine Dair Kanun Teklifinin ikinci müzakeresine başlayacağız.

Komisyon?.. Yok.

Müzakereler ertelenmiştir.

4. – Olağanüstü Hâl Bölgesinde ve Kalkınmada Öncelikli Yörelerde İstihdam Yaratılması ve Yatırımların Teşvik Edilmesi ile 193 Sayılı Gelir Vergisi Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Tasarısı ve Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (1/660) (S. Sayısı : 392)

BAŞKAN – Olağanüstü Hal Bölgesinde ve Kalkınmada Öncelikli Yörelerde İstihdam Yaratılması ve Yatırımların Teşvik Edilmesi ile 193 Sayılı Gelir Vergisi Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Tasarısının  müzakerelerine kaldığımız yerden devam edeceğiz; ancak, tasarının komisyonca geri alınan maddeleriyle ilgili rapor gelmediğinden, müzakereleri erteliyoruz.

5. – Emniyet Teşkilâtı Kanununun Bir Maddesinde Değişiklik Yapılmasına Dair 490 Sayılı Kanun Hükmünde Kararname ve İçişleri Komisyonu Raporu (1/217) (S. Sayısı : 132)

BAŞKAN – Emniyet Teşkilatı Kanununun Bir Maddesinde Değişiklik Yapılmasına Dair 490 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnameyle ilgili tasarının müzakerelerine başlayacağız.

Komisyon?.. Yok.

Müzakeresi ertelenmiştir.

6. – Kars Milletvekili Selahattin Beyribey’in, 6136 Sayılı Ateşli Silahlar ve Bıçaklar ile Diğer Aletler Hakkında Kanuna 29.8.1996 Gün ve 4178 Sayılı Kanunla Eklenen Geçici Madde 9’da Yeralan Sürenin Uzatılmasına Dair Kanun Teklifi ile Bingöl Milletvekili Hüsamettin Korkutata ve 16 arkadaşının aynı mahiyetteki kanun teklifi ve İçişleri Komisyonu Raporu (2/653, 2/735) (S. Sayısı : 280) (1)

BAŞKAN – Kars Milletvekili Selahattin Beyribey’in, 6136 Sayılı Ateşli Silahlar ve Bıçaklar ile Diğer Aletler Hakkında Kanuna 29.8.1996 Gün ve 4178 Sayılı Kanunla Eklenen Geçici Madde 9’da Yer Alan Sürenin Uzatılmasına Dair Kanun Teklifi ile Bingöl Milletvekili Hüsamettin Korkutata ve 16 arkadaşının aynı mahiyetteki kanun teklifinin müzakerelerine başlıyoruz.                                                                                                       

Komisyon ve Hükümet hazır.

Komisyon raporunun okunup, okunmaması hususunu oylarınıza sunacağım: Komisyon raporunun okunmasını kabul edenler... Kabul etmeyenler... Raporun okunması kabul edilmemiştir.

Tasarının tümü üzerinde söz isteyen?.. Yok.

Tasarının maddelerine geçilmesi hususunu oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

1 inci maddeyi okutuyorum:

Ateşli Silahlar ve Bıçaklar ile Diğer Aletler Hakkında Kanunun Bir Geçici Maddesinde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi

MADDE 1.—10.7.1953 tarihli 6136 sayılı Ateşli Silahlar ve Bıçaklar ile Diğer Aletler Hakkında Kanuna 29.8.1996 tarih ve 4178 sayılı Kanunla eklenen Geçici 9 uncu maddede geçen “45 gün” ibaresi, “90 gün” olarak değiştirilmiştir.

BAŞKAN – 1 inci madde üzerinde söz isteyen?.. Yok.

1 inci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

2 nci maddeyi okutuyorum:

MADDE 2.— Bu Kanun 4.9.1996 tarihinden itibaren uygulanmak üzere yayımı tarihinde yürürlüğe girer.

BAŞKAN – Madde üzerinde söz isteyen?.. Yok.

Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

3 üncü maddeyi okutuyorum:

MADDE 3.— Bu Kanun hükümlerini Bakanlar Kurulu yürütür.

BAŞKAN – Madde üzerinde söz isteyen?.. Yok.

Maddeyle ilgili önerge yok.

Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

Teklifin tümünü oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kanun teklifi, kabul edilmiş ve yasalaşmış bulunmaktadır; hayırlı ve uğurlu olmasını dilerim.

7. – Türk Silahlı Kuvvetleri Personel Kanununun 49 uncu Maddesinde Değişiklik Yapılmasına ve Kanuna Bir Ek Geçici Madde Eklenmesine Dair Kanun Tasarısı ve Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (1/619) (S. Sayısı : 375) (2)

BAŞKAN – Türk Silahlı Kuvvetleri Personel Kanununun 49 uncu Maddesinde Değişiklik Yapılmasına ve Kanuna Bir Ek Geçici Madde Eklenmesine Dair Kanun Tasarısının  müzakerelerine başlıyoruz.

Komisyon ve Hükümet yerlerini almışlardır.

Değerli arkadaşlarım, komisyon raporunun okunup okunmaması hususunu oylarınıza sunacağım: Komisyon raporunun okunmasını kabul edenler... Kabul etmeyenler... Komisyon raporunun okunması kabul edilmemiştir.

Tasarının tümü üzerinde söz isteyen var mı?

METİN ÖNEY (İzmir) – Var efendim; Tevfik Diker konuşacak.

BAŞKAN – Grup adına mı?..

METİN ÖNEY (İzmir) – Evet efendim.

BAŞKAN – Anavatan Partisi Grubu adına, Manisa Milletvekili Sayın Tevfik Diker söz istemiş bulunuyorlar.

Buyurun Sayın Diker.

Konuşma süreniz 20 dakikadır.

ANAP GRUBU ADINA TEVFİK DİKER (Manisa) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Türk Silahlı Kuvvetleri Personel Kanununun, Jandarma Genel Komutanlığının general kadrolarıyla ilgili bölümünde değişiklik yapan kanun tasarısı üzerinde, Anavatan Partisi Grubu adına düşüncelerimi açıklamak üzere huzurlarınızdayım. Grubum ve şahsım adına Yüce Meclisi saygılarımla selamlıyorum.

Ülkemiz, bölünmez bütünlüğünü korumak üzere, terörle de çok büyük bir mücadele yapmaktadır. Bu mücadelede, Türk Silahlı Kuvvetleri, Jandarma Genel Komutanlığı, Emniyet Genel Müdürlüğü ve devletin diğer birimleri; köy korucuları, muhtarlar ve yörede ve bölgede yaşayan insanlar büyük bir mücadele vermektedir. Bu mücadelede, Jandarma Genel Komutanlığında,  erinden en büyük komutanına kadar; ayrıca, diğer güvenlik güçlerinde, Silahlı Kuvvetlerde görev yaparken hayatını kaybetmiş bütün aziz şehitlerimizi, huzurunuzda, Anavatan Partisi olarak, saygıyla anıyoruz.

Ülkemizin bölünmez bütünlüğü için, Jandarma Genel Komutanlığı başta olmak üzere, bütün güçlerimizin şehit vermeye ve bu konuda seve seve mücadele etmeye devam edeceğimizi Yüce Parlamento çatısı altından bütün düşmanlara duyurmak istiyoruz.

Ülkemiz, trafik terörüyle de büyük mücadele vermektedir. Trafik teröründe kaybettiklerimiz, terörle mücadelede kaybettiklerimizi aşmaktadır. Jandarma Genel Komutanlığının, kırsal kesimde terörle mücadele gibi, trafik terörüyle mücadele görevi de bulunmaktadır.

Doğan çocuklarımızı, yaşayan insanı, insanlığı çok yakından ilgilendiren uyuşturucuyla mücadelede Jandarma Genel Komutanlığının, kırsalda çok önemli görevi vardır.

Çok değerli milletvekilleri, gelişen iç tehdit ve millî güvenlikle ilgili tesislerin korunmasına ve kollanmasına; trafik terörüyle mücadeleye; bilgi çağı ihtiyaçlarına ve 80’e ulaşan il sayısına; büyüyen ilçelere, büyüyen nüfusa göre, Jandarma Genel Komutanlığının personel ihtiyaçları da net bir şekilde ortaya çıkmıştır. Hükümetimiz, Jandarma Genel Komutanlığının ihtiyaçlarına duyarlıdır. Parlamentomuz, Türk Silahlı Kuvvetlerinin ihtiyaçlarına duyarlıdır. O nedenle, Jandarma Genel Komutanlığının ihtiyaç duyduğu yönetim kadrosuyla ilgili general kadrolarında değişiklik yapan bu tasarının, Anavatan Partisi Grubu tarafından desteklendiğini, olumlu bulunduğunu belirtmek ve Jandarma Genel Komutanlığının, bu Parlamentonun kabulüyle elde edeceği bu kadroların, ülkenin güvenliğine, terörle mücadelede başarısına, uyuşturucuyla mücadelede başarısına katkılar sağlayacağı nedeniyle hayırlı olmasını diliyoruz, başarılar diliyoruz.

Anavatan Partisi olarak, bu kanunu destekliyor, Yüce Parlamentonun da desteklemesini bekliyoruz.

Saygılar sunuyorum. (ANAP ve DSP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Anavatan Partisi Grubu adına konuşan Manisa Milletvekili Sayın Tevfik Diker’e teşekkür ediyorum.

SAFFET ARIKAN BEDÜK (Ankara) – Sayın Başkan, grup adına söz istiyorum.

BAŞKAN – Doğru Yol Partisi Grubu adına, Grup Başkanvekili Sayın Saffet Arıkan Bedük söz istemişlerdir.

Buyurun Sayın Bedük.

Konuşma süreniz 20 dakikadır.

DYP GRUBU ADINA SAFFET ARIKAN BEDÜK (Ankara) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Türk Silahlı Kuvvetleri Personel Kanununun 49 uncu Maddesinde Değişiklik Yapılmasına ve Kanuna Ek Bir Geçici Madde Eklenmesine Dair Kanun Tasarısı üzerinde, Doğru Yol Partisinin görüşlerini sunmak üzere huzurlarınızdayım; Yüce Heyetinizi saygıyla selamlıyorum.

Yurtta huzur ve güvenliği sağlamak, emniyet ve asayişi temin etmek, alillere ve acizlere yardım etmek, ülkenin demokratik sistemini korumak ve kollamanın en başta görevlisi ve sorumlusu İçişleri Bakanlığıdır. İçişleri Bakanlığı, bu görev ve sorumluluğunu Jandarma Genel Komutanlığı ve Emniyet Genel Müdürlüğü teşkilatlarıyla yürütmektedir.

Bugün, içerisinde bulunduğumuz şartlar itibariyle ülkemizi bölmek ve parçalamak isteyen hainler ve şerirlere karşı mücadeleyi veren İçişleri Bakanlığı ve bağlı kuruluşları, gerçek anlamıyla, bir taraftan ülkenin huzur ve güvenliğini temin etmekte, bir taraftan da ülkenin bölünmez bütünlüğüne yönelik her türlü tehdit ve tehlikelere karşı stratejiler oluşturmakta ve politikalarını da aynı şekilde gerçekleştirmektedir.

Jandarma Genel Komutanlığı ve Emniyet Genel Müdürlüğü kardeş iki kuruluştur. Bu iki kuruluş, ülkemizin huzur ve güvenliğini sağlamakta tarihî perspektif içerisinde üzerine düşen görevi bugüne kadar yapmış ve bundan sonra da şerefle yapacaktır. Geçmişte, özellikle huzur ve güvenliği sağlamak için, vatandaşın can ve mal emniyetini temin edebilmek için, gerek Emniyet Teşkilatı ve gerekse Jandarma Genel Komutanlığı personeli, şehit olma pahasına dahi olsa, büyük bir mücadelenin içerisinde olmuş ve başarılı da olmuşlardır. Bu sebeple, Jandarma Genel Komutanlığını, kırsal kesimde yapmış olduğu hizmetlerden dolayı hem kutluyoruz hem de şehitlerini rahmetle anıyoruz ve gazileri de, yine, minnetle anıyor ve onlara da acil şifalar temenni ediyoruz.

Jandarma Genel Komutanlığımızın, kırsal alanda emniyet ve asayişi temin ederken; özellikle, araç ve gereç yönünden takviye edilmesi gerektiği gibi, modern araç ve gereçlerin takviyesiyle birlikte, özellikle, personel bakımından da mutlak surette takviyeye ve desteğe ihtiyacı vardır. Bu sebepledir ki, Jandarma Genel Komutanlığının, özellikle son zamanlarda vuku bulan olayları, devlete ve millete yönelik, ülkenin bölünmez bütünlüğüne yönelik ve bir taraftan iç tehditler, bir taraftan da dış tehditlere karşı yapmış olduğu bu mücadelede, mutlak surette Parlamento olarak yanlarında olmayı, siyasî olarak yanlarında olmayı, devlet olarak da yanlarında olmayı bir görev biliyoruz. Eğer, siyasî otorite, tam anlamıyla kendisini, gerek jandarma ve gerekse emniyet teşkilatının yanında gösterirse, kararlılığını ve cesaretini ortaya koyarsa, bu teşkiller, ülkeye yönelik, milletimize yönelik her türlü tehdit ve tehlikede mutlak surette gerekli mücadeleyi yapacaktır ve bu mücadelede de başarılı olacağı muhakkaktır. Onun için, bizim, bu adı geçen teşkilatlarımızda yapmamız gereken şey; bir taraftan, modern araç ve gereçlerle teçhiz etmek; bir taraftan, özellikle personel bakımından takviye etmek, eğitimle takviye etmek ve bir taraftan da, siyasî iradeyi arkalarına koymak suretiyle mücadelelerinde üzerimize düşen gayreti, desteği vermektir. Bunu verdiğimiz takdirde, başarılı olacağımız da muhakkaktır.

Değerli milletvekilleri, Jandarma Genel Komutanlığımızın -iç güvenlik bakımından- bir taraftan iç huzur ve güvenliği sağlamakla ilgili görevleri varken, bir taraftan da -hudut birlikleri bakımından- özellikle hudut boyunda ülkenin korunması gibi kendilerine verilen görevleri vardır. Bu sebeple, bir taraftan yurtta huzur ve güvenliği sağlamakla -özellikle kırsal alanda- görevlendirdiğimiz Jandarma Genel Komutanlığı, bir taraftan da hudut boyunda, özellikle hudut ihlallerini, kaçakçılığı men ve takip ve ayrıca son zamanlarda çıkardığımız bir kanunla da, kırsal alanda trafiği yönetimle de görevlendirmiş bulunmaktayız.

İşte, Jandarma Genel Komutanlığına, gerek emniyet ve asayiş ve gerekse kaçakçılık, istihbarat, takip ve menni ve ayrıca, hudut boyunda da, hudutların korunması ve hudutların ihlallerinin önlenmesi konusundaki böylesine çok farklı ve geniş manada yapmakta olduğu bu hizmetlerinden dolayı, hem kendilerine teşekkür ederken hem de kendilerinin ihtiyaç duyduğu bir kısım imkânları da vermeyi bir görev biliyoruz.

Doğru Yol Partisi Grubu olarak, jandarma teşkilatının, özellikle üst seviyede, general ve amiral seviyesindeki personel ihtiyaçlarını karşılamak, bizim için bir görevdir; yerine getirilmesi gereken önemli bir görevdir; bu eksikliği gidermek, Türk Parlamentosuna düşmektedir.

Ancak, ben, hemen, burada, bir hususu açıklamakta fayda görüyorum: Teklif edilmiş olan kanun tasarısındaki listede, teşkilat, 3 korgeneral, 6 tümgeneral ve tümamiral, 18 tuğgeneral ve tuğamiral olmak üzere 27 general ve amiral kadrosuyla takviye edilmesi istenilmiştir. Biz, bunu yeterli bulmuyoruz, daha da fazlalaştırılması gerektiği inancını taşıyoruz; çünkü, bir taraftan hudut boylarında, bir taraftan ülke içerisinde görev vereceğiz; bir taraftan kaçaklığın men ve takibiyle ilgili görevlerini artıracağız ve ilave olarak, trafik hizmetlerinde de, yine, kendilerine önemli hizmetler düşecek; bütün bunların hepsinin yetiştirilmesi, yönlendirilmesi, emir ve komuta zinciri içerisinde özellikle başarılı kılınabilmesi için, bu unvanların, bu kadroların daha da fazlalaştırılmasında fayda olduğu kanaatini taşıyoruz.

Müsaade ederseniz, bir hususu da arz etmekte fayda görüyorum. Jandarma Genel Komutanlığı, bizim bildiğimiz andan itibaren, devamlı olarak, orgeneral rütbesiyle yönetilmiş ve komuta edilmiştir; Jandarma Genel Komutanlığına getirilenler, hep orgeneral seviyesindeki subaylarımızdır. Dolayısıyla, Jandarma Genel Komutanlığı kadrosunda orgeneral veya oramiral rütbesinde bir kadronun da bulunmasında fayda vardır kanaatini taşıyoruz.

Bu duygular içerisinde, Doğru Yol Partisi Grubu olarak, kanun tasarısına olumlu oy vereceğimizi belirtiyor; Yüce Heyetinizi sevgi ve saygıyla selamlıyorum. (DYP ve ANAP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Doğru Yol Partisi Grubu adına konuşan Sayın Saffet Arıkan Bedük’e teşekkür ediyorum.

Değerli arkadaşlarım, şimdi, söz, Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına, Kocaeli Milletvekili Sayın Bekir Yurdagül’ün.

Buyurun Sayın Yurdagül. (CHP sıralarından alkışlar)

Konuşma süreniz 20 dakikadır.

CHP GRUBU ADINA BEKİR YURDAGÜL (Kocaeli) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Türk Silahlı Kuvvetleri Personel Kanununun 49 uncu Maddesinde Değişiklik Yapılmasına ve Kanuna Bir Ek Geçici Madde Eklenmesine Dair Kanun Tasarısı üzerinde Cumhuriyet Halk Partisi Grubunun görüşlerini açıklamak üzere söz aldım; hepinizi, şahsım ve partim adına selamlıyorum, saygılar sunuyorum.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Türk Silahlı Kuvvetlerinin general, amiral kadroları, 926 sayılı Türk Silahlı Kuvvetleri Personel Kanununun 49 uncu maddesinde, en son 29.7.1983 tarihli ve 2870 sayılı Kanunla yapılan düzenlemelerde belirlenen kontenjanlara göre devam etmektedir. Ancak, 1983 yılından bu yana Türk Silahlı Kuvvetlerinde yapılan reorganizasyon ve modernleşme faaliyetlerine, Jandarma Genel Komutanlığı da kendi bünyesinde uymaya çalışmaktadır; ancak, kadro sorunu nedeniyle bu konularda zaman zaman sorunlar ortaya çıkmaktadır. Özellikle, içgüvenlik harekâtı icra edilen bölgenin, bu zaman içerisinde büyüyerek gelişme kaydetmesi, başlangıçta, Jandarma Genel Komutanlığına ait unsurların bu bölgede güçlü tutulmasını gerektirdiğinden, Komutanlığın bünyesinde bir büyüme meydana gelmiş, bu da, mevcutların fazla tutulmasını zorunlu kılmıştır; ancak, Kara Kuvvetleri Komutanlığı içgüvenlik birliklerinin bölgeyi takviyesi ve içgüvenlik harekâtına iştirakiyle, her ne kadar, Jandarma Genel Komutanlığı açısından bir rahatlama söz konusu olmuşsa da, bölgede durumun normale dönmeye başlamasıyla beraber, bu bölgede, geçmişte olduğu gibi, jandarma birlikleri etkili olmaya başlamıştır; ancak, bunun için de -az önce söylediğim gibi- kadroların yeniden gözden geçirilmesi zorunluluk haline gelmiştir.

Bunun dışında, geçmişten bu yana, il sayısının 67’den 80’e çıkarılması -az önce de belirtildiği gibi- Trafik Kanununa göre, kırsal kesimde Jandarma Komutanlığına yeni görevler verilmesiyle beraber, gerçekten, Jandarma Genel Komutanlığı bünyesinde, kadrolarında bir değişiklik yapılması zorunluluk haline gelmiştir. Bu nedenle, ortaya çıkan bu ihtiyaçlara cevap verebilecek bir kadro düzenlemesi yapılmış ve bu konuda Türkiye Büyük Millet Meclisine bu kanun tasarısı sunulmuş, Plan ve Bütçe Komisyonundan sonra da Genel Kurula inmiştir.

Burada yapılmak istenilen, korgeneral kadrosunun 2’den 3’e çıkarılması, tümgeneral kadrosunun 4’ten 6’ya çıkarılması, tuğgeneral kadrosunun ise 12’den 18’e çıkarılması; yani, general kadrosunun 9 artırılmasına yönelik bir tasarıdır. Tabiî, bunun kullanım yetkisi, ihtiyaca göre, Genelkurmay Başkanlığına verilmektedir. Gerçekten, bu, günümüzdeki gelişmeleri de dikkate aldığımızda, Silahlı Kuvvetlerimizin ve Jandarma Genel Komutanlığımızın zorunlu bir gereksinimidir.

Biz, Cumhuriyet Halk Partisi olarak, bu tasarıyı destekliyoruz; olumlu oy vereceğimizi belirtiyoruz.

Hepinize saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına konuşan Kocaeli Milletvekili Sayın Bekir Yurdagül’e teşekkür ediyorum.

Şimdi, Refah Partisi Grubu adına, Sayın Hüseyin Arı.

Sayın Arı, konuşma süreniz 20 dakikadır.

RP GRUBU ADINA HÜSEYİN ARI (Konya) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Türk Silahlı Kuvvetleri Personel Kanununun 49 uncu Maddesinde Değişiklik Yapılmasına ve Kanuna Bir Ek Geçici Madde Eklenmesine Dair Kanun Tasarısı üzerinde Grubum adına görüşlerimi belirtmek üzere huzurlarınızdayım; Yüce Heyetinizi, şahsım ve Grubum adına saygıyla selamlıyorum. Ayrıca, Türk Silahlı Kuvvetlerimizin ayrılmaz bir parçası olan ve yurdumuzun her karış toprağında görev yapan, vatandaşlarımızın can ve mal güvenliğinin yılmaz bekçiliğini yapan, hukukun üstünlüğünü sağlama gayreti içerisinde olan jandarma teşkilatımızın kahraman erlerimizden en üst seviyedeki komutanlarına kadar şükranlarımızı sunarız.

Değerli arkadaşlarım, Türk Silahlı Kuvvetlerinin general, amiral kadroları, bildiğiniz gibi, 926 sayılı Türk Silahlı Kuvvetleri Personel Kanununun 49 uncu maddesi gereğince, burada tespit edilmiş olan kontenjanlara göre uygulanmaktadır. Öngörülen tasarıyla getirilmek istenen, Jandarma Genel Komutanlığının onaylanmış olan 1997-2006 stratejik hedef planı gereğince, jandarma teşkilatımızı daha güçlü, çağdaş ve dinamik bir yapıya kavuşturmak maksadına yönelik olan, jandarma teşkilatındaki korgeneral, tümgeneral ve tuğgeneral kontenjanlarının artırılmasıdır.

Ayrıca, tasarı, Jandarma Genel Komutanlığının teşkilat yapısı gerçekleşinceye kadar olan süre içerisinde, kadro ve hizmet gerekleri dikkate alınarak, Genelkurmay Başkanlığının teklifi üzerine, Yüksek Askerî Şûraca saptanması öngörülmektedir.

Değerli arkadaşlarım, jandarma teşkilatımız, görev özelliği nedeniyle özel bir yapıya sahiptir. Ülke savunmasının söz konusu olduğu durumlarda, Türk Silahlı Kuvvetlerinin bünyesinde, Genelkurmay Başkanlığının emrinde ve planlar gereği, aynen, piyade birlikleri gibi kullanılabilirler. Ayrıca, barış şartlarında da, İçişleri Bakanlığı bünyesinde, esas görevi olan kolluk kuvvetleri olarak, Emniyet Genel Müdürlüğüyle koordineli bir tarzda, asayiş ve güvenliği sağlarlar.

Görev alanı bu kadar geniş olan jandarma teşkilatımızın kuruluşu 1846’lara kadar dayanmaktadır. O tarihten günümüze, ülkemizin, siyasî, ekonomik ve sosyal yapılanmasında çok büyük değişiklikler olmuş, Osmanlı İmparatorluğu son bulmuş, yeni Türkiye Cumhuriyeti Devleti kurulmuştur. Ancak, jandarma teşkilatımız, bu değişime paralel olarak, aynı süratle, gerek teşkilatlanmasında gerekse teçhizat, malzeme ve silahlanmasında reorganizasyonu ve modernizasyonu sağlayamamıştır. Buna mukabil, bilhassa son on yılda, il sayısı 67’den 80’e çıkmış, buna göre ilçe sayımız daha da artmıştır. Bilhassa, son onbeş yıldan beri de, güneydoğuda olağanüstü hal bölgesinin ihdasıyla birlikte, PKK’ya karşı bu teşkilat, büyük bir çoğunluğuyla terörle mücadeledeki görevini başarıyla sürdürmektedir.

Ayrıca, Yüce Heyetinizin onayıyla, jandarma teşkilatımıza, son görev olarak bir de trafik hizmeti verilmiştir. Görüldüğü gibi, jandarmanın görev alanı çok genişlemiş ve aynı zamanda, özel görev sayısı da bir hayli artmıştır.

Değerli arkadaşlarım, bilhassa güneydoğuda sürmekte olan olağanüstü hal şartlarının, bölge halkının bir an evvel huzur ve güveni sağlanarak normale döndürülmesi, öncelikle yöre halkımızın ve tüm ülke insanlarımızın en büyük ve öncelikli isteğidir. İşte, bu normal şartların bir an evvel sağlanması, jandarma teşkilatımızın ve buna paralel olarak, polis teşkilatımızın, gerek personel ve gerekse modern araç gereç ve silahlarla donatılmalarına da, bir yerde bağlıdır; çünkü, bölgedeki esas içgüvenlik görevi, bu teşkilatlarımıza devredilecektir. Böylece, bu bölgede görev yapan ve aslî görevi de dış tehditlere karşı yurt savunması olan Türk Silahlı Kuvvetlerimizin daha fazla yıpranması da önlenmiş olacaktır.

Jandarma teşkilatımızın, bilhassa, subay noksanlığı çok fazladır. Bugün, sizlerin de bildiği gibi, birçok ilçemizde, ilçe bölük komutanlıkları kadroları subay olmasına rağmen, bu kadrolar, astsubaylarla vekaleten yürütülmektedir. Tabiî, bu durum da görev zafiyeti yarattığından, direkt olarak o yöredeki vatandaşlarımızın huzur ve güvenliği açısından menfî sonuçlara neden olmaktadır.

Öngörülen tasarı, jandarma teşkilatımızın, modern ve çağdaş yapılanmasını esas alan stratejik hedef planının, yalnız üst komuta kademesinin kontenjanlarının artırılmasına yönelik çok cüzî bir bölümünü oluşturmaktadır. Bu maksatla, esas olan, bu güzide teşkilatımızın, yukarıda açıkladığım çok geniş görev alanında kendisine verilecek muhtemel, genel ve özel görevleri noksansız yapması için, halkın, huzur ve güvenliğini sağlayabilmesi maksadıyla, hiç vakit geçirmeden, başta, çağın gereklerine uygun eğitim görmüş subay zafiyetinin giderilmesi, ayrıca, teşkilatın modern araç, gereç ve teçhizatla donatılması, buna göre, bu tasarıyı takviye edecek yeni düzenlemelere gidilmesi büyük önem arz etmektedir.

Değerli arkadaşlar, burada, tasarıdaki önemli bir yanlışlığı dikkatlerinize sunmak istiyorum. Malumlarınız, Anayasamızın 117 nci maddesinin bir paragrafında, Genelkurmay Başkanının, Türk Silahlı Kuvvetlerinin komutanı olduğu, görev ve yetkilerinden dolayı da Başbakana karşı sorumlu olduğu açık olarak belirtilmektedir. Anayasamızdaki bu açık duruma rağmen, öngörülen tasarının ek geçici maddesinde “...Jandarma Genel Komutanlığının teşkilat yapısı gerçekleşinceye kadar olan süre içerisinde, kadro ve hizmet gerekleri dikkate alınarak, Genelkurmay Başkanının teklifi üzerine, Yüksek Askerî Şûraca saptanır” denilmektedir.

Görüldüğü gibi, kanun tasarısının geçici ek maddesi, açık ve seçik olarak, Anayasamızın, yukarıda belirttiğim 117 nci maddesine aykırılık arz etmektedir. Genelkurmay Başkanı, görev ve yetkileri bakımından Başbakana karşı sorumludur. O halde, buradaki general ve amirallerin kontenjanlarının artırılması konusundaki, Genelkurmay Başkanının oluşturduğu teklifin en son sunulacağı ve görüşüleceği yer de Askerî Şûra olmayıp, Bakanlar Kurulu olmalıdır.

Ayrıca, tasarının 1 inci maddesindeki, general kontenjanları bölümündeki Jandarma Genel Komutanlığı sütununda -biraz evvel Sayın Bedük’ün de belirttiği gibi- tuğgeneralden korgenerale kadar kontenjan verilmiş olmasına rağmen, bir orgeneral kontenjanı verilmediği görülmektedir. Halbuki, bu kontenjanların verilmesinden maksat, yıllardır, Jandarma Genel Komutanlığının kendi içerisinde yetişmiş, işi bilen, ihtisas sahibi komutanların, jandarma teşkilatının üst komuta kademelerinde görev almalarını sağlamak ve hatta, orgeneral rütbesindeki bir jandarma orgeneralinin de, teşkilatın en tepe noktasında, teşkilata emir-komuta etmesinin, teşkilatın verimli ve etkin olması yönünden en doğru bir hal tarzı olacağını uygun mütalaa etmekteyiz.

Bu maksatla, Yüce Heyetinize, tasarının 1 inci maddesi ve ek geçici maddesi için değişiklik önergesi vererek, bunun, bu tasarının hem Anayasaya uygunluğu bakımından ve hem de Jandarma teşkilatımızın daha etkin bir yapıya kavuşması yönünden en doğru bir karar olacağını takdirlerinize arz eder; saygılar sunarım. (RP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Refah Partisi Grubu adına konuşan, Konya Milletvekili Sayın Hüseyin Arı’ya teşekkür ediyorum.

Demokratik Sol Parti Grubu adına, Manisa Milletvekili Sayın Hasan Gülay’a söz vereceğim.

Buyurun Sayın Gülay. (DSP sıralarından alkışlar)

Konuşma süreniz 20 dakikadır.

DSP GRUBU ADINA HASAN GÜLAY (Manisa) – Sayın Başkan, Yüce Meclisin değerli üyeleri; sözlerime başlamadan önce, Yüce Meclisi saygıyla, sevgiyle selamlıyorum.

Değerli milletvekilleri, Türk Silahlı Kuvvetleri Personel Kanununun 49 uncu Maddesinde Değişiklik Yapılmasına ve Kanuna Bir Ek Geçici Madde Eklenmesine Dair Kanun Tasarısı üzerinde Demokratik Sol Parti Grubu adına söz aldım.

Değerli milletvekilleri, önce, bu tasarının gerekçesini çok iyi bilmek lazım. 1983 yılından bu yana Türk Silahlı Kuvvetlerinde yapılan reorganizasyon ve modernleşme faaliyetlerine Jandarma Genel Komutanlığı da bünyesini uydurmaya çalışmış ve daima gelişme içinde olmuştur; ancak, içgüvenlik herekâtı icra edilen bölgenin bu zaman içinde büyüyerek gelişme kaydetmesi sonucu ve Jandarma Genel Komutanlığına ait unsurların da bu bölgede güçlü tutulması gerektiğinden, komutanlığın bünyesinde bir büyüme meydana gelmiş, bu da mevcudun fazla tutulmasını zorunlu kılmıştır. Kara Kuvvetleri Komutanlığı içgüvenlik birliklerinin bölgeyi takviye etmesi ve içgüvenlik harekâtına iştirakiyle, her ne kadar, Jandarma Genel Komutanlığı açısından bir rahatlama söz konusu olmuş ise de, bölgede durumun normale dönmeyi başlamasıyla birlikte, sorumluluğun jandarma unsurlarına iade edilmesi düşüncesi, güçlü bir Jandarma Genel Komutanlığı teşkilatının tesisini de gerekli kılmaktadır.

Diğer taraftan, geçen zaman içinde, Türkiye’nin mülkî yapısında meydana gelen gelişmeler, il sayısının 67’den -şu an için söylüyorum- 80’e çıkması, ilçe sayısının artması da, bütün bu gerekçelerin temelini oluşturmaktadır. Bu değişiklik, Jandarma Genel Komutanlığında da il ve ilçe jandarma komutanlıklarının artırılması ihtiyacını doğurmuş, doğan bu ihtiyacın meydana getirdiği komuta-kontrol zafiyetini gidermek için de, bütün bu ihtiyaçlara ilave olarak, bölge komutanlıkları ihdası başta olmak üzere, birkısım teşkilatlar da gündeme gelmiştir.

Ayrıca, Jandarma Genel Komutanlığı birimlerine Trafik Yasasıyla verilen trafik görevleri başta olmak üzere, diğer idarî görevlerin de verilmesiyle, bu görevlerin üstesinden gelebilecek modern bir jandarma teşkilatının oluşturulması önem kazanmaktadır.

Ortaya çıkan bu ihtiyaçlara cevap verebilmek için, güçlü, çağdaş ve etkili bir teşkilatın oluşturulmasını hedefleyen ve teşkilat yapısı içinde hazırlanan bu tasarıyla, Jandarma Genel Komutanlığının onaylanan hedef planının gerekli kıldığı general ihtiyacının karşılanması amaçlanmaktadır.

Sayın Başkan, Yüce Meclisin değerli üyeleri; sözlerime son verirken, yukarıda açıkladığım pozitif gerekçeler dahilinde, Demokratik Sol Parti Grubu adına bu tasarıya olumlu baktığımızı, olumlu oy kullanacağımızı belirtir,  tasarının, Jandarma Genel Komutanlığına, Türk Silahlı Kuvvetlerine, ulusumuza, Bakanlığımıza hayırlı olması dileklerimle Yüce Meclise saygılar sunarım. (DSP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Demokratik Sol Parti Grubu adına konuşan Manisa Milletvekili Sayın Hasan Gülay’a teşekkür ediyorum.

Gruplar adına son konuşma, Demokrat Türkiye Partisi Grubu adına, Grup Başkanı Sayın Mahmut Yılbaş tarafından yapılacaktır.

Buyurun Sayın Yılbaş.

Konuşma süreniz 20 dakikadır.

DTP GRUBU ADINA MAHMUT YILBAŞ (Van) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Türk Silahlı Kuvvetleri Personel Kanununun 49 uncu Maddesinde Değişiklik Yapılması ve Kanuna Bir Ek Geçici Madde Eklenmesine Dair Kanun Tasarısı hakkında Demokrat Türkiye Partisi Grubu adına görüş ifade etmek üzere huzurunuzdayım. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Değerli arkadaşlarım, ismi yabancı olmakla beraber, başka bir dilden alınmasına rağmen, kendimize özgü bir teşkilat haline getirmiş olduğumuz jandarma teşkilatımız,  bu ülkede yüzelli yıla yakın bir zamandır başarıyla hizmet vermektedir. Bu süreç içerisine baktığımızda, hem imparatorluk döneminde hem de cumhuriyetin kurulmasıyla, Anadolu’da, zaman zaman meydana gelmiş olan olaylarda huzurun sağlanması, devlet otoritesinin yeniden teşekkülü bakımından, Türk Silahlık Kuvvetleriyle beraber, Jandarma teşkilatımız, fevkalade önemli hizmetler yapmışlardır. Bu tarihî süreç içerisinde de, bugüne kadar, sürekli gelişerek, çağdaş bir içgüvenlik kuvveti haline dönüşmüştür.

Değerli arkadaşlarım, hepinizin malumu olduğu üzere, Jandarma teşkilatımız üç anlamda hizmet vermektedir; buna, kısaca, özet olarak, idarî, askerî ve adlî görevi diyebiliriz. Bu teşkilat, bu üç görevi de başarıyla yürüten, hiçbir görevi diğerinin önüne almayan bir anlayış içerisinde, yıllarca hizmet sürdürmüştür.

Değerli arkadaşlarım, daha düne kadar, kentleşme ülkemizde bu denli bir noktaya gelmeden, en azından ilçe olarak vasıflandırdığımız yerleşim yerlerinin büyük bir bölümünde dahi, Jandarma teşkilatımız, vatandaşlarımızın mal ve can güvenliğini, huzurunu sağlamada üstlendiği görevi gerçekten büyük bir özveriyle yürütmüştür. Bununla da kalmamış, yıllarca, bu ülkenin hudutlarında, dar imkânlarıyla, insangücüne dayalı olarak, büyük bir ciddiyetle hizmet vermiştir. Son onbeş yıldır meydana gelen olaylarda da, Jandarma teşkilatımız, Türk Silahlı Kuvvetleri ve emniyet güçleriyle birlikte, halkımızın huzur ve güvenliğini sağlamada büyük başarı göstermiş, bu alanda her sınıfta şehitler vermiştir, gazilerimiz olmuştur.

Türkiye Büyük Millet Meclisi olarak, vatandaşlarımızın hissiyatını da burada ifade etmek için, şehitlerimize, bu mübarek ramazan gününde, Cenabı Allah’tan rahmet diliyoruz; gazilerimize, yapmış oldukları hizmetlerden dolayı şükranlarımızı sunuyoruz.

Bu kışta kıyamette karakollarda hizmet veren, görev yapan ve gerçekten, yetişme tarzı olarak, Atatürk ilkelerine bağlı, hem asker hem de diplomat hüviyetini taşıyan subay, assubay ve erlerimize de, yine, buradan şükranlarımızı gönderiyoruz.

Değerli arkadaşlarım, hem alan olarak hem de görev itibariyle baktığımızda, Jandarma teşkilatımız, gerçekten, içgüvenlikle alakalı büyük bir hizmet yükü altındadır. Son zamanlarda da, hem trafik hizmetlerinin de kendilerine verilmesi bakımından hem de içgüvenlik hizmetlerinin yürütülmesi konusunda almış oldukları görev nedeniyle son derece gelişmişler, bu itibarla, kadrolarında değişiklik yapılması, kadro sayısının artırılması ihtiyacı orta yere çıkmıştır. Bu tasarıyla getirilmekte olan yeni kadrolar, ilave kadrolar değildir; onu burada ifade etmek ihtiyacını duyuyorum. Bunlar, bugüne kadar verilmiş  kadroların tümünü ifade etmektedir. Yani, korgeneral kadrosu 3’tür, tümgeneral kadrosu 6’dır, tuğgeneral kadrosu 18’dir, tamamı 27 kadrodur.

Değerli arkadaşlarım, Jandarma teşkilatımızın, ülkemizin huzurunu sağlamaktaki büyük özverili çalışmalarını ifade ederken, birkaç hususa da değinmekte yarar görmekteyim.

Değerli arkadaşlarım, biliyorsunuz, ülkemizde sistem olarak bir dualite vardır; yani, kent merkezlerinde asayiş ve güvenliği sağlamaktan polis teşkilatımız, onun dışındaki alanlarda ise sorumluluk, Jandarma teşkilatımıza aittir. Bunların sorumluluk alanlarının, şehirlerin, kentlerin büyümesi nedeniyle süratle gözden geçirilerek, polis görev alanlarının genişletilmesi, son olaylar da dikkate alındığında, jandarmamızın vatandaşla karşı karşıya getirilmemesi bakımından fevkalade önemlidir. Özellikle, İstanbul, Ankara, İzmir gibi büyük kentlerimizde, oranın sorumlularının, mülkî idare teşkilatının ve tabiî ki İçişleri Bakanlığımızın bu konuya eğilerek, sorumluluk alanlarının süratle gözden geçirilmesini tememni etmekteyim.

Değerli arkadaşlarım, diğer taraftan ise, Jandarma teşkilatı, kendisinin adlî ve askerî görevi olmasına rağmen, nihayet, bir içgüvenlik gücüdür. Bu itibarla, sivil idareyle, mülkî idareyle ilişkilerini tayin eden Jandarma Vazife ve Salahiyet Kanununun ilgili maddelerinin de bu Meclisçe gözden geçirilerek, eğer var ise, yeni düzenlemelerin yapılması ihtiyacının da giderilmesini bu vesileyle hatırlatmakta yarar görüyorum.

Ben, tekrar, Demokrat Türkiye Partisi adına, Jandarma teşkilatımıza ve silahlı kuvvetlerimize, bugüne kadar yapmış oldukları hizmetlerden dolayı şükranlarımızı sunuyor ve dinleme lütfunda bulunduğunuz için de hepinize teşekkür ediyorum; sağ olunuz. (Alkışlar)

BAŞKAN – Demokrat Türkiye Partisi Grubu adına konuşan, Grup Başkanı Sayın Mahmut Yılbaş’a teşekkür ediyorum.

Değerli arkadaşlarım, tasarı üzerinde kişisel söz istemlerini yerine getireceğiz.

İlk sırada, Trabzon Milletvekili Sayın Kemalettin Göktaş bulunuyor.

Buyurun Sayın Göktaş. (RP sıralarından alkışlar)

Konuşma süreniz 10 dakikadır.

KEMALETTİN GÖKTAŞ (Trabzon) – Sayın Başkan, değerli milletvekili arkadaşlarım; Türk Silahlı Kuvvetleri Personel Kanununun 49 uncu Maddesinde Değişiklik Yapılmasına ve Kanuna Ek Geçici Madde Eklenmesine Dair Kanun Tasarısının tümü üzerinde şahsım adına söz almış bulunuyorum; sözlerimin başında, hepinize saygılar sunuyorum.

Değerli arkadaşlar, Türk Silahlı Kuvvetlerimizin ihtiyaçlarını, taleplerini, Türkiye Büyük Millet Meclisi, hakikaten, seve seve, gönülden, bugüne kadar karşılamıştır, dün olduğu gibi bugün de karşılayacaktır; ancak, yeri gelmişken, zaman zaman basında da yer alan birtakım şikâyetlerden de bahsetmek istiyorum.

Emekli olan bazı generallerimizin, bu terfilerde adam kayırmaların olduğu yönündeki ifadelerini gazetelerden okuduğumuz oluyor; bu terfiler liyakata göre olmuyor deniliyor; hatta, öyle deniliyor ki, işte, bilmem kaç tarihine kadar, kimin, nerede, hangi göreve gelebileceği de belli olmuş gibi birtakım iddialar oluyor. Bunlar, Türk Silahlı Kuvvetlerimizde olmaması gereken şeylerdir. Oluyor demiyorum; bu iddilar vardır. Türk Silahlı Kuvvetlerimiz,  gerçekten, disipliniyle takdir ettiğimiz, herkesin gıptayla baktığı bir gücümüzdür; bu itibarla, bunların, hassasiyetle üzerinde durulacağı inancı içindeyim.

Değerli arkadaşlar,  Türkiye Büyük Millet Meclisinde ve kamuoyunda zaman zaman gündeme gelen bir konuyu, yeri gelmişken, ben de tekrar gündeme getirmek istiyorum. Askerî Şûra kararlarının yargı denetimine alınmasına dair bir anayasa değişikliği, bir zaruret haline gelmiştir. Bu Meclisin bunu yapması gerekir. Bu konuda zaman zaman bazı şikâyetler oluyor ve bazı haksızlıkların olduğu iddia ediliyor. Biz, adalete önem veren bir ülkeyiz, adalete önem vermemiz lazım. Eğer, bu Askerî Şûra kararlarında bir haksızlık varsa, kişi böyle inanıyorsa, adalete başvurma hakkını bu kişiye vermemiz lazım. Bundan niye kaçınıyoruz?.. Bundan kaçınmamamız lazım. Eğer, gerçekten, bir şahsın ordudan ihracı haklı bir nedene dayanıyorsa, bunun yargıya gitme hakkı vardır, gitsin; bundan çekinmemize gerek yok. Bu itibarla, bu anayasa değişikliğini getirmemiz bir zarurettir.

Değerli arkadaşlarım, demokratik ülkelerin birçoğunda böyledir -ben, şahsen, Amerika’ya gittiğimde de gördüm- kuvvet komutanlıklarının ve Genelkurmay Başkanlığının -güçlü demokrasilerde, eğer parlamentonun güçlenmesi isteniyorsa, bunların yapılması lazım– Millî Savunma Bakanlığına bağlanması lazım. Eğer, bağlanmış olursa, işte, bugünkü gibi, dünkü gibi “asker darbe yaptı, yapacak, yaptım, yapıyorum, yapacağım” söylentileri de ortadan kalkmış olur. Bu Meclisin üstünlüğünü her zaman ortaya koymamız lazım, dirayetini her zaman ispat ettirmemiz lazım.

Meclisin oylarıyla seçilmiş bir komisyon başkanı, bir askerî görevliyi ifadeye çağırdığında, “ben gelmem” diyor. Komisyon başkanı Başbakanı çağırıyor, Başbakan gidip orada ifade veriyor; bir genel başkanı çağırıyor, komisyona gidip ifade veriyor; milletvekili gidip ifade veriyor; bir generali çağırıyor, “ben gelmem” diyor; ki, çok önemli. Konu neymiş; Susurluk. Türkiye’nin en önemli konularından bir tanesi; bir yıldır Türkiye’yi meşgul ediyor. Sayın Başbakan -55 inci Hükümetin Başbakanı- geldiği günden beri kıvranıyor “ben bunu çözeceğim” diyor, çözemiyor adam, çözemez de zaten, mümkün değil; çünkü, Parlamento burada birlik yapmamış. Biz, burada, partiler olarak “sen zarar göreceksin, ben kâr edeceğim, ben bunu ortaya çıkardım, çıkaramadım” mantığıyla hareket ettiğimiz için, bunu çözmemiz mümkün değil. Bu Parlamento üyelerinin hepsi Susurluk olayının çözülmesini istiyor, ben inanıyorum buna; ama, biz, Parlamento olarak, bu bütünlük içinde, hepimiz omuz omuza vererek bunu çözmeye gayret edersek, çözeriz; ama, veremiyoruz. Niye; “ben çözdüm, çözemedin” mantığıyla hareket ettiğimiz için bunu çözememişiz.

Susurluk’la ilgili, Millî İstihbarat Teşkilatında çalışmış, Jandarma teşkilatından bir generali çağırıyoruz; “ben gelmem” diyor. Niye gelmezsin; Meclis, kudret gösterisinde bulunuyor... Elbette kudret gösterisinde bulunacak Meclis. Türkiye’de Meclisten üstünü var mı?! Nasıl gelmezsin?! (RP ve DYP sıralarından alkışlar) Ve “sen niye gelmedin, niye gitmedin” diye kimse de sesini çıkarmıyor. Olmaz böyle şey arkadaşlar!

Değerli arkadaşlar, bakınız, bu Hükümet döneminde, Millî Güvenlik siyaset belgesinde, irtica, gündemdeki sıralamada 1 inci madde olarak yer almıştır. İnsanın tüyleri ürperiyor arkadaşlar.

Ben, 54 üncü Hükümetin, irtica nedeniyle Hükümetten uzaklaştırılması gayretlerini politik olarak anlayışla karşıladım. Anadolu’da karış karış dolaşıyorum; Anadolu’da, vatandaşın arasında irtica diye bir dert yok, gerginlik diye bir sıkıntı yok. Gerginlik kimde vardı?..

HASAN DENİZKURDU (İzmir) – Sizde!

KEMALETTİN GÖKTAŞ (Devamla) – Gerginlik bizde değil, gerginlik, devleti sömüren o ellerin, avanta kazananların ceplerinde, midelerinde vardı arkadaşlar! (RP sıralarından alkışlar) İrtica diye bir gerginlik yoktu. Hükümetin uzaklaştırılması için bir gerekçe olarak ortaya konuldu; ama, esefle söylüyorum arkadaşlar...

İRFAN KÖKSALAN (Ankara) – İstifa ettiniz, istifa!

KEMALETTİN GÖKTAŞ (Devamla) – ...esefle söylüyorum arkadaşlar, bugünkü Hükümet döneminde, Millî Güvenlik siyaset belgesine irticaın 1 inci gündem maddesi olarak konulması, gerçekten, fevkalade üzüntü vericidir. Türkiye üzerindeki kara emelleri hiçbir zaman bitmeyen düşmanımız, ezeli ve ebedî düşmanımız Yunanistan dahi 2 nci sırada yer almıştır. Vatanımızın bölünmez bütünlüğüne kasteden ve çoluk çocuğumuzu öldüren PKK dahi irticadan sonraya alınmıştır. Bu, ne esef verici bir durumdur arkadaşlar! Bu, hangi mantıkla yapılmıştır? Acaba, bu ülkede, birileri “irtica” adı altında başka işler çevirmesin.

Ben, iki senedir Plan ve Bütçe Komisyonunda gündeme getiriyorum; Eşref Bitlis olayı bir kaza değildir arkadaşlar. Benim mantığıma, benim inancıma göre -ben, kanaatimi söylüyorum arkadaşlar- kaza değildir. O rahmetli Jandarma Genel Komutanımızın helikopterine suikast yapılmıştır. Bunu, defalarca gündeme getirdim. Birileri, âdeta bunu kapatmaya çalışıyor ve konu kapatılmıştır arkadaşlar. Bu, Susurluktan da daha büyük bir olaydır. Bizim, Meclis olarak bunların üzerine gitmemiz gerekir.

Bakınız, son aylarda Kıbrıs’ta tatbikat oldu; hepiniz biliyorsunuz. Orada, bir albayımızın, tatbikat esnasında kazaen şehit olduğu yazıldı, söylendi. Benim, ilk kanaatim, kaza olduğu inancında değildi. Oradaki, birtakım siyasîlerle yaptığım görüşmelerde, hatta, Türk Silahlı Kuvvetlerinden tanıdık birtakım subay arkadaşlarla yaptığım görüşmelerde, onlar da “kaza değildir” diyorlar. Orada bir suikast olduğu söyleniyor arkadaşlar ve işin enteresan tarafı, o suikast, o rahmetli albayımıza değildi, önünde oturan Kara Kuvvetleri Komutanımızı hedeflemişlerdi.

BAŞBAKAN YARDIMCISI VE MİLLÎ SAVUNMA BAKANI İSMET SEZGİN (Aydın) – Bırakın bunları canım! Yok öyle bir şey!

KEMALETTİN GÖKTAŞ (Devamla) – Evet arkadaşlar, konuşmaktan çekinmeyin. Sayın Bakanım, bunları konuşmaktan çekinmeyin! Bunları açığa çıkarmamız lazım! Bunlar açığa çıkmazsa Türkiye’de demokrasi güçlenmez! Çıkıp burada konuş bunları...

SALİH KAPUSUZ (Kayseri) – Çıkarsın, buraya gelip, konuşursun!

KEMALETTİN GÖKTAŞ (Devamla) – Bunları konuşmaktan çekinmeyin arkadaşlar. Bu, Susurluktan daha da büyük bir olaydır.

BAŞKAN – Değerli arkadaşlar, karşılıklı konuşmayalım; kürsüdeki hatipin konuşmasını sükûnetle dinleyelim.

KEMALETTİN GÖKTAŞ (Devamla) – Arkadaşlar, ordu, hepimizindir. Orduya hepimizin sahip çıkması lazımdır. Öyle, iki üç kişinin yanlışını da orduya mal edemeyiz. Biz, orduyu tenkit etmiyoruz; yanlış anlamayın. Ordu içinde birileri, acaba, bir hata, bir yanlış mı yapıyor; bunun üzerine gidelim arkadaşlar; ben, bunu söylüyorum ve bunu da Parlamentonun çözmesi lazım, bunun üzerine Parlamentonun gitmesi gerekir arkadaşlar.

Burada, öyle, oturduğumuz yerden “evet, bir olay oldu; işte, orada da bir açıklama yapıldı; onun için, susalım, sesimizi çıkarmayalım; böyle değildir” demekle bunu kapatamazsınız arkadaşlar. Benim endişem şudur arkadaşlar -kimseyi yıpratmak için söylemiyorum-  bunun arkasından daha sıkıntılı işler gelir başımıza, bunun arkasından daha sıkıntılı dönemler gelebilir Türkiye’nin başına; benim endişem budur. Ben, ülkemi çok seviyorum, devletimi çok seviyorum, ordumu çok seviyorum arkadaşlar. Ben, üzerimdeki sorumluluğum gereği, bunu, burada dile getirmek istiyorum arkadaşlarım. Ben, taşıdığım görevin vebali gereği bu sorumluluğu yerine getiriyor ve bunu söylüyorum.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Sayın Göktaş, konuşmanızı tamamlayın efendim.

KEMALETTİN GÖKTAŞ (Devamla) – Yoksa, değerli arkadaşlarım, ben, burada, herhangi bir kurumu yıpratmak için veya bir siyasî rant sağlamak için bunları söylemiyorum. Bunlar acıdır; ama, bizler bu gerçekleri ifade etmek zorundayız, bu gerçeklerin üzerine gitmek zorundayız.

Hepinize teşekkür ediyor, saygılar sunuyorum. (RP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Trabzon Milletvekili Sayın Kemalettin Göktaş’a teşekkür ediyorum.

Değerli arkadaşlarım, Sayın Göktaş’ın konuşmasının bir bölümü, Türkiye Büyük Millet Meclisinin ülke yönetimindeki konumu ve saygınlığıyla ilgili olduğu için, Meclis adına bazı hususları ifade etme ihtiyacını duyuyorum.

Türkiye Büyük Millet Meclisi, Anayasamızın belirlediği gibi, demokratik rejimin, Türkiye Cumhuriyetinin en üst kurumudur, millî iradeyi temsil eden kurumdur, cumhuriyetin kurucusu olan kurumdur ve dünya parlamentoları içinde, Türkiye Büyük Millet Meclisinin, kendi ülkesinin kurtuluş savaşını vermiş olmak gibi şanlı bir tarihiyle seçkin bir yeri vardır. Bu sebeple, Türkiye Büyük Millet Meclisinin herhangi bir davetine, herhangi bir kamu görevlisinin katılmamak, görmezlikten gelmek gibi bir tavır içinde olması mümkün değildir, ona hiç müsaade etmeyiz.

KEMALETTİN GÖKTAŞ (Trabzon) – Etti!..

BAŞKAN – Ancak, Türkiye Büyük Millet Meclisinin oluşturduğu bir araştırma komisyonu, bilgi almak amacıyla, İçtüzükte belirlenen hudutlar içinde, usuller içinde çalışır ve yetkilerinin sınırı o kadardır. Yani, Meclisin kendi saygınlığını koruması, kendisinin aldığı yetkiler çerçevesinde kullanılmasıyla mümkündür. Hiçbir araştırma komisyonu da, hiçbir vatandaşı, sadece kamu görevlilerini değil, sokaktaki vatandaşı dahi getirip de sorgulama hakkına sahip değildir, İçtüzükte bu böyle. Soruşturma komisyonu kurarsınız, orada sorguya çekersiniz; ayrı. Yine, Meclis olarak, yasama organı ve icranın faaliyetlerini denetleme organı olduğumuz bilinciyle hareket edelim.

Bazı görevlere seçtiğimiz arkadaşlar “ben Meclisi temsil ediyorum, herkesten üstünüm tavrında” çıkarsa, İçtüzüğü, Anayasayı dikkate almadan hareket ederse, Meclisi de, maalesef, böyle istiskallerle karşı karşıya bırakabilirler. Bu yanlışlara düşmeyelim.

KEMALETTİN GÖKTAŞ (Trabzon) – Bu söylediğin, onunla alakalı değil.

BAŞKAN – Bu yanlışlara düşmeyelim. Bir araştırma komisyonu, elbette kimi çağırırsa, nezaketen giderler, bilgi verirlerse verirler, vermezlerse, araştırma komisyonlarının yetkileri İçtüzükte belirli değerli arkadaşlarım. Bundan dolayı “Meclis küçük düşürülmüştür” gibi bir yanlışa da düşmeyelim. Hiç kimsenin Meclisi küçük düşürmeye hakkı olamaz...

KEMALETTİN GÖKTAŞ (Trabzon) – Sen düşürüyorsun...

BAŞKAN – ...Hiç kimse bunu yapamaz. (ANAP ve DSP sıralarından alkışlar)

KEMALETTİN GÖKTAŞ (Trabzon) – Ne konuşacağımı ben bilirim.

BAŞKAN – Şimdi, bazı duyumlarla, iddialarla ilgili olarak, efendim, bu iddialara ben inanmıyorum; ama, söylüyorum demek de -Meclis kürsüsünden- mümkün değildir. Meclis kürsüsüne getirilecek iddialar milletvekili sorumluluğu içerisinde, ciddî bir hazırlıkla getirilir. Eğer, siz, bu iddiaları kürsüye taşıyacak ölçüde ciddî görüyorsanız, başvurulacak başka yollar vardır; mesela, o iddialarla ilgili yargı kuruluşlarına bu meseleyi götürmek gibi. Çünkü, çok önemli şeyleri söylüyorsunuz “sadece gazetelerde okuduk, buraya taşıyoruz” denilemez değerli arkadaşlarım.

KEMALETTİN GÖKTAŞ (Trabzon) – Senin olayı örtbas etmeye hakkın yok.

BAŞKAN – Örtbas etmiyoruz değerli arkadaşım.

KEMALETTİN GÖKTAŞ (Trabzon) – Benim ne konuşacağımı sen takdir edemezsin...

BAŞKAN – Burada, Meclis kürsüsünde bunun usulü yok. İhmali olan kamu görevlileri varsa, Meclis soruşturması istersiniz, Meclis araştırması istersiniz.

KEMALETTİN GÖKTAŞ (Trabzon) – Onu ben bilirim...

BAŞKAN – Benim söylediğim şudur: İçtüzük ve Anayasa çerçevesinde çalışmazsak, söylediğimiz sözler, yaptığımız çağrılar açıkta kalır ve sonra da, Meclis, âdeta, bu çağrıları yaptığı halde, herhangi bir otorite kullanamamış duruma düşürülür. Bu duruma Meclisi düşürmeyelim, her birimiz görevimizi Anayasa ve İçtüzük çerçevesinde yürütelim.

SALİH KAPUSUZ (Kayseri) – Sayın Başkan, bitti mi efendim konuşmanız?

BAŞKAN – Bitirdim efendim. Ben, sayın arkadaşımın konuşması üzerine, Meclis Başkanı olarak bunları ifade etmek mecburiyetindeydim.

Buyurun.

SALİH KAPUSUZ (Kayseri) – Teşekkür ederim.

Sayın Başkan, İçtüzükte, sizin de ifade ettiğiniz gibi, birtakım çalışmaların nasıl yapılacağının usulü bellidir. Bir kamu görevlisi, sıfatı her ne olursa olsun, elbette soruşturmak için değil, bilgisine müracaat edilmek için çağrılabilir, çağrılır. Çağırmakla kendisini görevli sayan komisyon üyeleri böyle bir çağrıda bulunmuşsa... Gelir veyahut da gelmez ayrı bir şey; ama, zatıâlinizin ondan sonra ifade ettiği ve sayın sözcüye bir nevî cevap arz etme şeklindeki tutumunuz ise sizin göreviniz değil Sayın Başkanım. Bir milletvekili, bu hür kürsüde, ilgili konuda kendi düşüncelerini ifade etme hakkına sahiptir. Siz, sadece, şuna ikazda bulunabilirsiniz: Şayet konu dışına çıkılmışsa, konuya davet edersiniz; onun dışında, konuşma bittikten sonra, sözcü olarak, bunları cevaplamak gibi bir mecburiyetiniz yok Sayın Başkan. Dolayısıyla, siz, burada, milletvekilinin konuşmak istediği konuyu getirmesi, getirmemesi, bir çalışma yapıp, buraya takdim edip etmemesi konusunda da talimat verecek değilsiniz.

Teşekkür ediyorum.

REFİK ARAS (İstanbul) – Talimat vermiyor, yol gösteriyor.

SALİH KAPUSUZ (Kayseri) – Hayır efendim...

TURHAN GÜVEN (İçel) – Sayın Başkan...

BAŞKAN –  Ben, Sayın Kapusuz’u cevaplayayım, ondan sonra söz vereceğim efendim.

Benim, burada yaptığım konuşma, uyarı; arkadaşımızın konuşmasının mahiyetine müdahale anlamı taşımaz. Ben, genel olarak, milletvekili arkadaşlarımızın, İçtüzük ve Anayasa çerçevesinde görevlerini yerine getirmelerini hatırlattım; çünkü, Sayın Göktaş’ın getirdiği bu konu, kamuoyunda da değişik zamanlarda tartışıldı ve âdeta, Mecliste bu duyarlılığı gösteren milletvekilleri, Meclisin saygınlığına sahip çıkıyorlar, Meclis Başkanlığı, Başkanlık Divanı ve bu Meclisin seçip,  güveniyle görev verdiği Hükümet, bu konularda duyarlılık göstermiyor gibi yanlış bir izlenim doğuyor; bu izlenimi düzeltmek için söyledim.

SALİH KAPUSUZ (Kayseri) – Bu, siyasî bir tenkittir Sayın Başkan, her zaman yapılabilir.

BAŞKAN – Arkadaşlarımızın her zaman tenkit etme hakları vardır ve iddialarının ağırlığına göre de kanunların gerektirdiği denetim yollarına başvurma hakları da vardır; onun usulü çerçevesinde...

SALİH KAPUSUZ (Kayseri) – Sayın Başkan, onun mercii Hükümet, zatıâliniz değil.

BAŞKAN – Tabiî... Onun usulü çerçevesinde her zaman başvurabilirler. Ben, burada, müzakerelerin İçtüzüğe ve usule uygun yürümesine yardımcı olmaya çalışıyorum.

Buyurun Sayın Güven.

TURHAN GÜVEN (İçel) – Sayın Başkan, beyanlarınızdan anlayamadığım bir konu var da; açıklığa kavuşturulması bakımından, müsaade ederseniz arz etmeye çalışayım.

Gerçekten, sizin beyanlarınıza büyük ölçüde katılmaktayız; yani, gerek İçtüzüğün 105 gerek Anayasanın 98 inci maddesine göre bir tespit olayıdır. Ancak, görevliler hakkında bilgi almak mümkündür. Ancak, biraz evvelki beyanınızda, kamu görevlileri için de soruşturma istedikleri hususunda bir beyanınız geçti; bu, zannederim, Anayasanın 100 üncü maddesine göre; yani, bir bakan veya başbakan için soruşturma söz konusu olacaktır; bir başka kamu görevlisi için olmayacaktır.

Bir de şunu söylediniz: Yani soruşturma olursa sorgulama yapılabilir, dediğinize göre; bunu, siz, bir adlî görev mi kabul ediyorsunuz, Ceza Muhakemeleri Usulü Kanunu ışığı altında?

BAŞKAN – Sorgulama meselesini, bir adlî sorgulama mahiyetinde değil, şu anlamda söylüyorum: Bu konunun, Meclis tarafından ağırlıklı olarak soruşturulması isteniyorsa, ilgili bakan hakkında, gerekli yollara tevessül edilir. Sayın bakan, kendi emri altındaki kamu görevlileriyle ilgili tedbirleri almak mecburiyetindedir. Bakanı, o işe mecbur etmek için veya bakanın bir ihmali varsa, onu müeyyidelendirmek için yapılacak usuller de Anayasamızda belirtilmiştir. Ben de 100 üncü maddeyi kastettim; doğrudan doğruya kamu görevlisinin şahsıyla ilgili değil; o, o bakanlık tarafından yapılacak iştir.

TURHAN GÜVEN (İçel) – Yani, soruşturma olayının,  Meclisin yaptığı denetim yollarının dışında, ayrı bir olay olduğunu vurgulamak istiyorum.

BAŞKAN – Tabiatıyla efendim.

Değerli arkadaşlarım, tasarının tümü üzerindeki görüşmeleri tamamlamış bulunuyoruz.

Tasarının maddelerine geçilmesi hususunu oylarınıza sunacağım: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

Çalışma süremiz de bugün için tamamlanmış bulunmaktadır.

Alınan karar gereğince, kanun tasarı ve tekliflerini sırasıyla görüşmek için, 15 Ocak 1998 Perşembe günü saat 12.00’de toplanmak üzere, birleşimi kapatıyorum.

                                                                                                                                         Kapanma Saati: 16.07

 

 

 

V. – SORULAR VE CEVAPLAR (Devam)

B) YAZILI SORULAR VE CEVAPLARI

1. – Ordu Milletvekili Mustafa Hasan Öz’ün, Karadenizdeki terör olaylarına ve alınan tedbirlere ilişkin sorusu ve İçişleri Bakanı Murat Başesgioğlu’nun yazılı cevabı (7/3949)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki soruların İçişleri Bakanı Sayın Murat Başesgioğlu tarafından yazılı olarak cevaplandırılmasını arz ederim. 4.12.1997

                                                                                                     M. Hasan Öz                                                             Ordu

1. Karadenizdeki terör olaylarında mevcut durum nedir?

2. Alınan tedbirler nelerdir?

3. Teröre karşı tedbir amacıyla ulaşım ve haberleşme konusunda ne gibi iyileştirmeler yapılacak?

4. Güneydoğu’da iflas eden koruculuk sistemi bölgemizde de ihdas edilecek mi?

5. Gönüllü kişilere silah dağıtıldı mı, dağıtıldıysa hangi şartlarda, kimlere, ne kadar dağıtılmıştır?

6. “Hatay-Giresun terör ve uyuşturucu hattı” tezi doğru mudur?

7. Terör haberleri belli çevrelerce kasıtlı olarak abartılıyor mu?

8. Bölgemizde terörün varlığı ile petrol boru hatlarının bir ilişkisi var mıdır?

9. Gelişen olaylar karşısında yetkilileri ve bölge insanını bilgilendirmeyi düşünüyor musunuz? Nasıl?

10. Bölge insanının moral ve psikolojisi konusunda neler yapıldı ve yapılacak?

                              T.C.                                                                                                                                   İçişleri Bakanlığı      14.1.1998                                                                                                                                                Emniyet Genel Müdürlüğü                                                                     Sayı : B.05.1.EGM.0.12.01.01-016940

   Konu : Yazılı Soru Önergesi

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

İlgi : TBMM Başkanlığının 11.12.1997 gün ve A.01.GNS.0.10.00.02-7/3949-9747/25127 sayılı yazısı.

Ordu Milletvekili M. Hasan Öz tarafından TBMM Başkanlığına sunulan ve tarafımdan yazılı olarak cevaplandırılması istenilen soru önergesinin cevabı aşağıya çıkarılmıştır.

PKK terör örgütünün Karadeniz Bölgesinde başlattığı faaliyetlerin arkasında, Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgelerimiz ile Kuzey Irak’ta aralıksız olarak sürdürülen başarılı operasyonlar sırasında aldığı büyük darbelerin yaralarını sarma, sesini iç ve dış kamuoyuna duyurarak kendi bünyesinde psikolojik bir rahatlığa kavuşma düşünceleri yattığı değerlendirilmektedir.

Çeşitli tarihlerde yapılan terör değerlendirme toplantılarından sonra; bölgeye yeteri kadar personel ve araç gereç takviyesi yapılmıştır.

Ulaştırma ve haberleşme hizmetlerinin aksamaması, güvenliğin etkin bir şekilde sağlanması ile mümkün olabileceğinden ulaştırma ve haberleşmeye ait tüm bina, sistem ve tesislerinde;

– Özel güvenlik teşkilatı kurulmuş ve kurulma çalışmaları devam etmektedir. Görevli güvenlik elemanlarının silah, mühimmat ve her türlü ihtiyaçları karşılanmaktadır. En yakın mahallî kolluk kuvvetleri ile aralarında alarm sistemi kurulmuştur.

– Kırsal santraller için bakım ve işletmede kolaylık sağlamak, anında merkezden müdahale edebilmek amacıyla KAMBS’LER (Kırsal Alan Merkezi Bakım Sistemi) geliştirilerek hizmete verilmeye başlanılmıştır.

– Analog ve sayısal linklerin bakımları yapılmış olup, kesinti süreleri asgariye indirilmeye çalışılmaktadır. Mevcut havai hatların bakım faaliyetleri devam etmektedir.

– Haberleşme yönünden bölgenin coğrafik yapısı dikkate alınarak gerekli malzeme tahsisleri yapılmakta, ihtiyaç duyulduğunda diğer ünitelerden ekipler takviye edilmektedir.

– Ana verici istasyonlarının kapsamında olduğu gibi izlenemeyen yerler için küçük güçlü tv vericileri planlanmıştır. TRT’nin radyo ve televizyon yayınları kaliteli olarak dinlenmekte ve izlenmektedir.

2. – Balıkesir Milletvekili İsmail Özgün’ün, Millî Tütün Komitesine ilişkin sorusu ve Devlet Bakanı Eyüp Aşık’ın yazılı cevabı (7/3971)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın ilgili Devlet bakanı tarafından yazılı olarak cevaplandırılmasına delaletinizi saygılarımla arz ederim.

                                                                                                            İsmail Özgün                                                       Balıkesir

Soru 1. Bakanlık ve Kuruluşların katılımıyla oluşan Millî Tütün Komitesi Genel Kurulu yasa gereği her yıl toplanması gerekirken 3 yıldır toplanamadığı Tütün Platformu Bildirisinde ifa edilmektedir.

Üç yıldır toplanamayan Millî Tütün Komitesini toplayarak, ilgili bütün kuruluşların katılımıyla kamuoyunun önünde tartışmak yalnız bir zümre için değil tütün üreticileri, türk tütüncülüğü ve ülke ekonomisi için en doğru ve yararlı çözümlere ulaşmayı düşünüyor musunuz?

Soru 2. Yedinci beş yıllık kalkınma planının öngörülerine uyularak ve 12 nci Millî Tütün Komitesi adına alt komite tarafından bu komiteyi oluşturan kuruluş temsilcilerinin ittifakıyla hazırlanmış olan tasarı ve önerileri göz önünde bulundurmayı ve türk tütüncülüğünün tamamını kapsayacak şekilde ele almayı düşünüyor musunuz?

                          T.C.                                                                                                                                       Devlet Bakanlığı      12.1.1998                                                                                                                      Sayı : B.02.0.018-04-01/1267

 

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

İlgi : 12.12.1997 tarih ve A.01.0.GNS.0.10.00.02-7/3971-9826/025298 sayılı yazınız.

Balıkesir Milletvekili İsmail Özgün’ün, tarafımdan cevaplandırılmasını istediği, ilgide kayıtlı yazılı soru önergesinin cevabı ekte gönderilmiştir.

Bilgilerinize arz ederim.

                                                                                                              Eyüp Aşık                                                         Devlet Bakanı

Balıkesir Milletvekili Sayın İsmail Özgün’ün 7/3971-9826 No’lu

Yazılı Soru Önergesinin Cevabıdır.

Soru 1. Bakanlık ve Kuruluşların katılımıyla oluşan Millî Tütün Komitesi Genel Kurulu yasa gereği her yıl toplanması gerekirken 3 yıldır toplanamadığı Tütün Platformu Bildirisinde ifa edilmektedir.

Üç yıldır toplanamayan Millî Tütün Komitesini toplayarak, ilgili bütün kuruluşların katılımıyla kamuoyunun önünde tartışmak yalnız bir zümre için değil Tütün Üreticileri, Türk Tütüncülüğü ve Ülke Ekonomisi için en doğru ve yararlı çözümlere ulaşmayı düşünüyor musunuz?

Cevap 1. 1177 sayılı “Tütün ve Tütün Tekeli Kanunu” 1969 yılında yürürlüğe girmiş olup, günümüz koşullarına ve değişen gereksinmelere cevap verecek özelliğini kaybetmiştir. Bu sebeple, son olarak 22.12.1994 tarihinde toplanan Millî Tütün Komitesinin önerileri de dikkate alınarak yeni bir tütün yasasının yürürlüğe konulması benimsenmiştir.

Geçen zaman zarfında yeni yasanın çıkmaması ve 1177 sayılı yasanın halen yürürlükte olması ve değişen şartların oluşmadığı nedeniyle 1995, 1996 ve 1997 yıllarında yapılması gerekli Millî Tütün Komitesi toplantılarından beklenilen faydanın sağlanamayacağı anlaşıldığından bu toplantılar yapılmamıştır.

Çıkarılacak yeni tütün yasası dahilinde Millî Tütün Komitesi toplantıları muntazaman yapılacak ve alınacak kararlarında tütüncülüğümüze faydalı olacağına inanıyoruz.

Soru 2. Yedinci beş yıllık kalkınma planının öngörülerine uyularak ve 12 nci Millî Tütün Komitesi adına alt komite tarafından bu komiteyi oluşturan kuruluş temsilcilerinin ittifakıyla hazırlanmış olan tasarı ve önerileri göz önünde bulundurmayı ve Türk tütüncülüğünün tamamını kapsayacak şekilde ele almayı düşünüyor musunuz?

Cevap 2. Yedinci beş yıllık kalkınma planının öngörülerine ve 12 nci Millî Tütün Komitesi’nde oluşturan alt komite temsilcilerince hazırlanan tasarı ve öneriler göz önünde tutularak, Türk tütüncülüğünün tamamını kapsayacak şekilde yeni yasa çalışmaları başta olmak üzere diğer konulardaki çalışmalarımız devam etmektedir. Arz ederim.

3. İstanbul Milletvekili Bülent Akarcalı’nın, Türk Hava Kurumunun borçlarına ilişkin Maliye Bakannından sorusu ve İçişleri Bakanı Murat Başesgioğlu’nun yazılı cevabı (7/3985)

                                                                                                             10.12.1997

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın Maliye Bakanı Sayın Zekeriya Temizel tarafından yazılı olarak cevaplandırılmasını arz ederim.

                                                                                                          Bülent Akarcalı                                                     İstanbul

1. Türk Hava Kurumu Tüzüğü’nün “Genel Yönetim Kurulunun görevleri, yetki ve sorumluluğu” başlıklı 20 nci maddesinin (n) fıkrası:

“Bir yıl evvelki gelirin % 25’ini aşmamak şartı ile gelecek yıllara geçici üstlenmelerde bulunur” şeklindedir.

Kurumun 1993-1995 dönemindeki üç yıllık toplam geliri olan 860 milyar 340 milyon tutarındaki para kurumun ciddi bir borçlanmasına elverişli olmamasına rağmen, yönetim 5 000 000 $ lık kredi alarak kurumu borç ve kur riski altına sokmuş ve kurumun gayrimenkulleri üzerinde ipotek tesis etmiştir. 

Bakanlığınız bu durum hakkında ne gibi bir işlem yapmayı ve tedbir almayı düşünmektedir?

2. THK’nun 31.11.1995 tarihi itibarıyla, her biri “Kamu Yararına Dernek Statüsü” ne sahip bulunan;

A. Kızılay’a                                                                                       27 milyar TL.

B. Sosyal Hiz. Çocuk Esirgeme Kurumu’na                                      34 milyar TL.

C. Sosyal Yardım ve Dayanışma Vakfı’na                                         57 milyar TL.

D. Türk Diyanet Vakfı’na                                                                  12 milyar TL.

olmak üzere (1996 yılı kurban derisi payları hariç) toplam en az 130 milyar TL kayıtlı borcu vardır. Ayrıca THK’nca toplanan kurban derilerinden bu hayır kurumlarına (kurban derisi paylarından kaynaklanan) ait alacaklar 1992 yılından bu yana zamanında ödenmemiş ve bu paralar THK’nun carî giderlerinde kullanılmıştır.

Bakanlığınız bu durum hakkında ne gibi bir işlem yapmayı ve tedbir almayı düşünmektedir?

3. THK Kadıköy Şubesi 1995 ve müteakip yıllarda Ramazan ayında toplanan fitre ve zekatları yönetmeliğe aykırı olarak bağış gelirleri kalemine almış ve 3 üncü maddedeki paydaş kuruluşların yasal hakkını ihlal ederek 2 Mayıs 1992 tarihinde Resmî Gazete’de yayınlanan 2860 Sayılı Yardım Toplama Kanununun uygulanması hakkındaki yönetmeliğe aykırı davranmıştır.

Bakanlığınız bu durum hakkında ne gibi bir işlem yapmayı ve tedbir almayı düşünmektedir?

 

                           T.C.                                                                                                                                      İçişleri Bakanlığı      14.1.1998                                                                                                                         Emniyet Genel Müdürlüğü                                                                            Sayı : B.05.1.EGM.0.12.01.01.016941

Konu : Yazılı Soru Önergesi.

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

İlgi : TBMM Başkanlığının 19.12.1997 gün ve A.01.GNS.0.10.00.02-7/3985-9879/25411 sayılı yazısı.

İstanbul Milletvekili Bülent Akarcalı tarafından TBMM Başkanlığına sunulan ve Maliye Bakanı Sayın Zekeriya Temizel tarafından yazılı olarak cevaplandırılması istenilen Maliye Bakanlığınca da ilgisi nedeniyle tarafımdan cevaplandırılması için Bakanlığıma gönderilen soru önergesinin cevabı aşağıya çıkarılmıştır.

2860 Sayılı Yardım Toplama Kanunu’nun uygulanmasına dair esas ve usülleri içeren Yardım Toplama Kanunu’nun Uygulama Esasları Hakkında Yönetmeliğin 14 üncü maddesine göre, THK Şube Başkanlarınca Kurban Bayramında toplanan deri ve bağırsakların satışı sonucu elde edilen gelir toplamı, toplanan deri ve bağırsakların cinsi, sayısı ve birim fiyatları da belirtilerek en geç iki ay içerisinde faaliyet raporu ile genel başkanlığa bildirilir.

Yönetmeliğin 16 ncı maddesi gereği, kurban derisi ve bağırsak toplanması, fitre ve zekat zarfı dağıtım ve toplanması faaliyetlerinde THK Genel Başkanlığı ve şubelerce yapılabilecek yönetmelikte sayılan zorunlu giderler % 10’u geçemez.

Aynı yönetmeliğin gelirlerin paylaşılmasına ait esasların düzenlendiği 18 inci maddesine göre de takvim yılı sonunda Genel Başkanlık muhasebe kayıtları kapatılarak kesin hesabın çıkartılması, deri, bağırsak, fitre ve zekat gelirlerinden 16 ncı maddede sayılan giderler düşüldükten sonra kalan gelirlerin yönetmelikte belirtilen miktarlarda ilgili kurumlara verilmek üzere kurul tarafından bu kuruluşların genel merkez hesaplarına intikal ettirilmesi gerekmektedir.

Türk Hava Kurumu; 1996 dönemine ait paraların tamamının peyder pey ödenmekte olduğu anlaşılmıştır.

Kurumun 1998 yılı içerisinde denetlenmesi için Dernekler Özel Denetleme Grubuna gerekli talimatlar verilmiştir.

Kadıköy şubesinin 23.1.1995 tarihli talebi üzerine 8 Şubat-6 Mart 1995 tarihleri arasında, ilçe sınırları içerisinde fitre ve zekat toplanmasına Kadıköy Kaymakamlığı’nın 24.1.1995 tarihli olur’u ile izin verilmiştir.

Bilgilerinize arz ederim.

                                                                                                       Murat Başesgioğlu                                                   İçişleri Bakanı

4. – İzmir Milletvekili Sabri Ergül’ün, ifadesi alınırken Özer Çiller’e ayrıcalık yapıldığı iddiasına ilişkin sorusu ve Adalet Bakanı Mahmut Oltan Sungurlu’nun yazılı cevabı (7/3991)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın Sayın Adalet Bakanı tarafından yazılı olarak yanıtlanması için gereğini dilerim.

                                                                                                              Sabri Ergül                                                         İzmir

1. Eski Başbakanlardan Tansu Çiller’in eşi Özer Uçuran Çiller’in hakkında Ankara Cumhuriyet Başsavcılığına yapılan çeşitli tarihlerdeki suç duyurularıyla ilgili olarak sanık sıfatıyla ifade vermesi için çağrılmaları nedeniyle, Ankara Adliyesine, Ankara C. Savcılığına hep normal mesai bitiminden sonra geliyor olmasının ve hazırlık tahkikatını yürüten C. Savcılıklarında normal dışı olarak mesai bitiminden sonra ifade vermesinin sebebi nedir? Bu sizce normal bir uygulama mıdır?

Sanık Özer Uçuran Çiller’in ayrıcalığı mı vardır? İfadesini tahkikatı yürüten C. Savcısı değilde nöbetçi C. Savcısı mı almaktadırki, Özer Uçuran Çiller Ankara Adliyesine mesai bitimi sonrası gelmekte ve ifadesi mesai dışı alınmaktadır?

Tahkikatı yürüten C. Savcısı ve Ankara Adliyesi sanık Özer Uçuran Çiller için özel mesai mi yapmaktadır? Bu nasıl mümkün olmaktadır?

2. Özer Uçuran Çiller’le ilgili olarak İzmir Milletvekili Sabri Ergül ile Aydın Milletvekili Yüksel Yalova’nın yaptığı suç duyurusu ile ilgili hazırlık tahkikatında olduğu gibi, İçel Milletvekili Fikri Sağlar’ın yaptığı son suç duyurusu için de sanık Özer Uçuran Çiller neden hep mesai dışında ifade vermiştir?

Bu her iki suç duyurusu içinde Özer Uçuran Çiller medyada görüntülü olarak yer aldığı üzere, Ankara Adliyesine mesai bitiminden sonra nasıl gelebilmekte ve ifade verebilmektedir?

Bu özel, ayrıcalıklı mesai dışı işlemin nedeni ve sorumluları kimlerdir?

                          T.C.                                                                                                                                       Adalet Bakanlığı      13.1.1998                                                                                                                                      Bakan : 77

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

İlgi : Kanunlar ve Kararlar Dairesi Başkanlığı ifadeli, 19.12.1997 tarihli, A.01.0.GNS.0.10.00.02-7/3991-9901/25445 sayılı yazınız.

İlgi yazı ekinde alınan, İzmir Milletvekili Sabri Ergül’ün 7/3991 Esas No’lu yazılı soru önergesine verilen cevap iki nüsha halinde ekte sunulmuştur.

Bilgilerinize arz ederim.

                                                                                                       M. Oltan Sungurlu                                                   Adalet Bakanı

Sayın Sabri Ergül İzmir Milletvekili TBMM

Bakanlığıma yöneltilen ve yazılı olarak cevaplandırılması istenilen 7/3991 Esas No’lu soru önergesinin cevabı aşağıda belirtilmiştir.

Ankara Cumhuriyet Başsavcılığının 30.12.1997 gün ve 3/15928 sayılı yazısından,

Soru önergesinde adı geçen kişinin saat 17:00 de mesai saati içerisinde ifadesinin alınmaya başlanıp 2 saat sürdüğü ve hakkında 20.10.1997 günlü iddianame ile resmî evrakta sahtecilik ve 3628 sayılı Mal Bildiriminde Bulunulması Rüşvet ve Yolsuzluklarla Mücadele Kanununa muhalefet suçlarından Ankara Ağır Ceza Mahkemesine kamu davası açıldığı anlaşılmıştır.

Bilgilerinize arz ederim.

                                                                                                       M. Oltan Sungurlu                                                   Adalet Bakanı

5. – Tokat Milletvekili Ahmet Feyzi İnceöz’ün, Tokat Süreyyabey Barajı Projesine ilişkin sorusu ve Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanı Mustafa Cumhur Ersümer’in yazılı cevabı (7/4022)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorumun Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanı Cumhur Ersümer tarafından yazılı olarak cevaplandırılmasını delaletlerinize arz ederim.

                                                                                                   Dr. Ahmet Feyzi İnceöz                                              Tokat

1. Tokat Süreyyabey Barajı kaç yılında faaliyete geçecektir. Bu baraj için 1997’de ayrılan ödeneğin tamamı kullanılmış mıdır?

2. 1998 yılında ayrılan ödenek sadece 15 milyar lira olup, bu ödenek miktarı sizce düşük değil midir? Bu konuda ek ödenek imkânlarının teminince bakanlığınızca herhangi bir çalışması var mıdır?

                                 T.C.                                                                                                                                Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanlığı                                    14.1.1998                                                                                            Araştırma, Planlama ve                                                                             Koordinasyon Kurulu Başkanlığı

     Sayı : B.15.O.APK.0.23-300-66/00540

Konu : Yazılı Soru Önergesi

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

İlgi : TBMM Başkanlığının 26.12.1997 gün ve A.01.0.GNS.0.10.00.02-7/4022 sayılı yazınız.

Tokat Milletvekili Sayın Dr. Ahmet Feyzi İnceöz’ün tarafıma tevcih ettiği 7/4022 esas no’lu yazılı soru önergesi TBMM İçtüzüğü’nün 99 uncu maddesi gereği cevaplandırılarak ekte sunulmuştur.

Bilgilerinize arz ederim.

                                                                                                      M. Cumhur Ersümer                                                 Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanı

Tokat Milletvekili Sayın Dr. Ahmet Feyzi İnceöz’ün

Yazılı Soru Önergesi Cevabı (7/4022)

Sorular :

1. Tokat Süreyyabey Barajı kaç yılında faaliyete geçecektir. Bu baraj için 1997’de ayrılan ödeneğin tamamı kullanılmış mıdır?

2. 1998 yılında ayrılan ödenek sadece 15 milyar lira olup, bu ödenek miktarı sizce düşük değil midir? Bu konuda ek ödenek Bakanların tamimine Bakanlığınızca herhangi bir çalışma var mıdır?

Cevaplar :

DSİ Genel Müdürlüğü tarafından yürütülen Amasya, Tokat, Çorum ve Yozgat illeri sınırları dahilindeki Aşağı Çekerek Projesi ile projenin depolama kaynağı olan Çekerek (Süreyyabey) Barajı’ndan Amasya İli’nde Geldingen Ovasında 20 114 hektar, Tokat İli Maşat ve Reşadiye Ovalarında 9 005 hektar, Zile Ovasında 6 332 hektar, Çorum İli Mamure Ovasında 5 080 hektar, Yozgat İli Çekerek Ovasında 1 496 hektar, Merzifon Ovasında da 23 296 hektar olmak üzere toplam 65 323 hektarlık alanın sulanması hedef alınmış olup, projenin I. Merhalesini teşkil eden Çekerek (Süreyyabey) Barajı ile 18 400 hektarlık Geldingen Ovası sulaması 1998 yılı yatırım programında yer almaktadır.

Sulama inşaatının 1 400 hektarlık kısmına, Geldingen Ovası sulaması I. kısım inşaatı adı altında devam edilmektedir. İhalesi Devlet Planlama Teşkilatı Müsteşarlığı’nın iznine tabi olan Çekerek (Süreyyabey) Barajı inşaatının da 1997 yılında ihale edilebilmesi hususunda Müsteşarlıkça 19.11.1997 tarihinde uygun görüş bildirilmiş olup, söz konusu barajın ihalesi 6 Ocak 1998 tarihinde yapılacaktır.

 

V. – SORULAR VE CEVAPLAR (Devam)

B) YAZILI SORULAR VE CEVAPLARI

1. – Ordu Milletvekili Mustafa Hasan Öz’ün, Karadenizdeki terör olaylarına ve alınan tedbirlere ilişkin sorusu ve İçişleri Bakanı Murat Başesgioğlu’nun yazılı cevabı (7/3949)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki soruların İçişleri Bakanı Sayın Murat Başesgioğlu tarafından yazılı olarak cevaplandırılmasını arz ederim. 4.12.1997

                                                                                                     M. Hasan Öz                                                             Ordu

1. Karadenizdeki terör olaylarında mevcut durum nedir?

2. Alınan tedbirler nelerdir?

3. Teröre karşı tedbir amacıyla ulaşım ve haberleşme konusunda ne gibi iyileştirmeler yapılacak?

4. Güneydoğu’da iflas eden koruculuk sistemi bölgemizde de ihdas edilecek mi?

5. Gönüllü kişilere silah dağıtıldı mı, dağıtıldıysa hangi şartlarda, kimlere, ne kadar dağıtılmıştır?

6. “Hatay-Giresun terör ve uyuşturucu hattı” tezi doğru mudur?

7. Terör haberleri belli çevrelerce kasıtlı olarak abartılıyor mu?

8. Bölgemizde terörün varlığı ile petrol boru hatlarının bir ilişkisi var mıdır?

9. Gelişen olaylar karşısında yetkilileri ve bölge insanını bilgilendirmeyi düşünüyor musunuz? Nasıl?

10. Bölge insanının moral ve psikolojisi konusunda neler yapıldı ve yapılacak?

                              T.C.                                                                                                                                   İçişleri Bakanlığı      14.1.1998                                                                                                                                                Emniyet Genel Müdürlüğü                                                                     Sayı : B.05.1.EGM.0.12.01.01-016940

Konu : Yazılı Soru Önergesi.

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

İlgi : TBMM Başkanlığının 11.12.1997 gün ve A.01.GNS.0.10.00.02-7/3949-9747/25127 sayılı yazısı.

Ordu Milletvekili M. Hasan Öz tarafından TBMM Başkanlığına sunulan ve tarafımdan yazılı olarak cevaplandırılması istenilen soru önergesinin cevabı aşağıya çıkarılmıştır.

PKK terör örgütünün Karadeniz Bölgesinde başlattığı faaliyetlerin arkasında, Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgelerimiz ile Kuzey Irak’ta aralıksız olarak sürdürülen başarılı operasyonlar sırasında aldığı büyük darbelerin yaralarını sarma, sesini iç ve dış kamuoyuna duyurarak kendi bünyesinde psikolojik bir rahatlığa kavuşma düşünceleri yattığı değerlendirilmektedir.

Çeşitli tarihlerde yapılan terör değerlendirme toplantılarından sonra; bölgeye yeteri kadar personel ve araç gereç takviyesi yapılmıştır.

Ulaştırma ve haberleşme hizmetlerinin aksamaması, güvenliğin etkin bir şekilde sağlanması ile mümkün olabileceğinden ulaştırma ve haberleşmeye ait tüm bina, sistem ve tesislerinde;

– Özel güvenlik teşkilatı kurulmuş ve kurulma çalışmaları devam etmektedir. Görevli güvenlik elemanlarının silah, mühimmat ve her türlü ihtiyaçları karşılanmaktadır. En yakın mahallî kolluk kuvvetleri ile aralarında alarm sistemi kurulmuştur.

– Kırsal santraller için bakım ve işletmede kolaylık sağlamak, anında merkezden müdahale edebilmek amacıyla KAMBS’LER (Kırsal Alan Merkezi Bakım Sistemi) geliştirilerek hizmete verilmeye başlanılmıştır.

– Analog ve sayısal linklerin bakımları yapılmış olup, kesinti süreleri asgariye indirilmeye çalışılmaktadır. Mevcut havai hatların bakım faaliyetleri devam etmektedir.

– Haberleşme yönünden bölgenin coğrafik yapısı dikkate alınarak gerekli malzeme tahsisleri yapılmakta, ihtiyaç duyulduğunda diğer ünitelerden ekipler takviye edilmektedir.

– Ana verici istasyonlarının kapsamında olduğu gibi izlenemeyen yerler için küçük güçlü tv vericileri planlanmıştır. TRT’nin radyo ve televizyon yayınları kaliteli olarak dinlenmekte ve izlenmektedir.

2. – Balıkesir Milletvekili İsmail Özgün’ün, Millî Tütün Komitesine ilişkin sorusu ve Devlet Bakanı Eyüp Aşık’ın yazılı cevabı (7/3971)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın ilgili Devlet bakanı tarafından yazılı olarak cevaplandırılmasına delaletinizi saygılarımla arz ederim.

                                                                                                            İsmail Özgün                                                       Balıkesir

Soru 1. Bakanlık ve Kuruluşların katılımıyla oluşan Millî Tütün Komitesi Genel Kurulu yasa gereği her yıl toplanması gerekirken 3 yıldır toplanamadığı Tütün Platformu Bildirisinde ifa edilmektedir.

Üç yıldır toplanamayan Millî Tütün Komitesini toplayarak, ilgili bütün kuruluşların katılımıyla kamuoyunun önünde tartışmak yalnız bir zümre için değil tütün üreticileri, türk tütüncülüğü ve ülke ekonomisi için en doğru ve yararlı çözümlere ulaşmayı düşünüyor musunuz?

Soru 2. Yedinci beş yıllık kalkınma planının öngörülerine uyularak ve 12 nci Millî Tütün Komitesi adına alt komite tarafından bu komiteyi oluşturan kuruluş temsilcilerinin ittifakıyla hazırlanmış olan tasarı ve önerileri göz önünde bulundurmayı ve türk tütüncülüğünün tamamını kapsayacak şekilde ele almayı düşünüyor musunuz?

                          T.C.                                                                                                                                       Devlet Bakanlığı      12.1.1998                                                                                                                      Sayı : B.02.0.018-04-01/1267

 

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

İlgi : 12.12.1997 tarih ve A.01.0.GNS.0.10.00.02-7/3971-9826/025298 sayılı yazınız.

Balıkesir Milletvekili İsmail Özgün’ün, tarafımdan cevaplandırılmasını istediği, ilgide kayıtlı yazılı soru önergesinin cevabı ekte gönderilmiştir.

Bilgilerinize arz ederim.

                                                                                                              Eyüp Aşık                                                         Devlet Bakanı

 

Balıkesir Milletvekili Sayın İsmail Özgün’ün 7/3971-9826 No’lu

Yazılı Soru Önergesinin Cevabıdır.

Soru 1. Bakanlık ve Kuruluşların katılımıyla oluşan Millî Tütün Komitesi Genel Kurulu yasa gereği her yıl toplanması gerekirken 3 yıldır toplanamadığı Tütün Platformu Bildirisinde ifa edilmektedir.

Üç yıldır toplanamayan Millî Tütün Komitesini toplayarak, ilgili bütün kuruluşların katılımıyla kamuoyunun önünde tartışmak yalnız bir zümre için değil Tütün Üreticileri, Türk Tütüncülüğü ve Ülke Ekonomisi için en doğru ve yararlı çözümlere ulaşmayı düşünüyor musunuz?

Cevap 1. 1177 sayılı “Tütün ve Tütün Tekeli Kanunu” 1969 yılında yürürlüğe girmiş olup, günümüz koşullarına ve değişen gereksinmelere cevap verecek özelliğini kaybetmiştir. Bu sebeple, son olarak 22.12.1994 tarihinde toplanan Millî Tütün Komitesinin önerileri de dikkate alınarak yeni bir tütün yasasının yürürlüğe konulması benimsenmiştir.

Geçen zaman zarfında yeni yasanın çıkmaması ve 1177 sayılı yasanın halen yürürlükte olması ve değişen şartların oluşmadığı nedeniyle 1995, 1996 ve 1997 yıllarında yapılması gerekli Millî Tütün Komitesi toplantılarından beklenilen faydanın sağlanamayacağı anlaşıldığından bu toplantılar yapılmamıştır.

Çıkarılacak yeni tütün yasası dahilinde Millî Tütün Komitesi toplantıları muntazaman yapılacak ve alınacak kararlarında tütüncülüğümüze faydalı olacağına inanıyoruz.

Soru 2. Yedinci beş yıllık kalkınma planının öngörülerine uyularak ve 12 nci Millî Tütün Komitesi adına alt komite tarafından bu komiteyi oluşturan kuruluş temsilcilerinin ittifakıyla hazırlanmış olan tasarı ve önerileri göz önünde bulundurmayı ve Türk tütüncülüğünün tamamını kapsayacak şekilde ele almayı düşünüyor musunuz?

Cevap 2. Yedinci beş yıllık kalkınma planının öngörülerine ve 12 nci Millî Tütün Komitesi’nde oluşturan alt komite temsilcilerince hazırlanan tasarı ve öneriler göz önünde tutularak, Türk tütüncülüğünün tamamını kapsayacak şekilde yeni yasa çalışmaları başta olmak üzere diğer konulardaki çalışmalarımız devam etmektedir. Arz ederim.

3. İstanbul Milletvekili Bülent Akarcalı’nın, Türk Hava Kurumunun borçlarına ilişkin Maliye Bakannından sorusu ve İçişleri Bakanı Murat Başesgioğlu’nun yazılı cevabı (7/3985)

                                                                                                             10.12.1997

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın Maliye Bakanı Sayın Zekeriya Temizel tarafından yazılı olarak cevaplandırılmasını arz ederim.

                                                                                                          Bülent Akarcalı                                                     İstanbul

1. Türk Hava Kurumu Tüzüğü’nün “Genel Yönetim Kurulunun görevleri, yetki ve sorumluluğu” başlıklı 20 nci maddesinin (n) fıkrası:

“Bir yıl evvelki gelirin % 25’ini aşmamak şartı ile gelecek yıllara geçici üstlenmelerde bulunur” şeklindedir.

Kurumun 1993-1995 dönemindeki üç yıllık toplam geliri olan 860 milyar 340 milyon tutarındaki para kurumun ciddi bir borçlanmasına elverişli olmamasına rağmen, yönetim 5 000 000 $ lık kredi alarak kurumu borç ve kur riski altına sokmuş ve kurumun gayrimenkulleri üzerinde ipotek tesis etmiştir. 

Bakanlığınız bu durum hakkında ne gibi bir işlem yapmayı ve tedbir almayı düşünmektedir?

2. THK’nun 31.11.1995 tarihi itibarıyla, her biri “Kamu Yararına Dernek Statüsü” ne sahip bulunan;

A. Kızılay’a                                                                                       27 milyar TL.

B. Sosyal Hiz. Çocuk Esirgeme Kurumu’na                                      34 milyar TL.

C. Sosyal Yardım ve Dayanışma Vakfı’na                                         57 milyar TL.

D. Türk Diyanet Vakfı’na                                                                  12 milyar TL.

olmak üzere (1996 yılı kurban derisi payları hariç) toplam en az 130 milyar TL kayıtlı borcu vardır. Ayrıca THK’nca toplanan kurban derilerinden bu hayır kurumlarına (kurban derisi paylarından kaynaklanan) ait alacaklar 1992 yılından bu yana zamanında ödenmemiş ve bu paralar THK’nun carî giderlerinde kullanılmıştır.

Bakanlığınız bu durum hakkında ne gibi bir işlem yapmayı ve tedbir almayı düşünmektedir?

3. THK Kadıköy Şubesi 1995 ve müteakip yıllarda Ramazan ayında toplanan fitre ve zekatları yönetmeliğe aykırı olarak bağış gelirleri kalemine almış ve 3 üncü maddedeki paydaş kuruluşların yasal hakkını ihlal ederek 2 Mayıs 1992 tarihinde Resmî Gazete’de yayınlanan 2860 Sayılı Yardım Toplama Kanununun uygulanması hakkındaki yönetmeliğe aykırı davranmıştır.

Bakanlığınız bu durum hakkında ne gibi bir işlem yapmayı ve tedbir almayı düşünmektedir?

 

                           T.C.                                                                                                                                      İçişleri Bakanlığı      14.1.1998                                                                                                                         Emniyet Genel Müdürlüğü                                                                            Sayı : B.05.1.EGM.0.12.01.01.016941

Konu : Yazılı Soru Önergesi.

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

İlgi : TBMM Başkanlığının 19.12.1997 gün ve A.01.GNS.0.10.00.02-7/3985-9879/25411 sayılı yazısı.

İstanbul Milletvekili Bülent Akarcalı tarafından TBMM Başkanlığına sunulan ve Maliye Bakanı Sayın Zekeriya Temizel tarafından yazılı olarak cevaplandırılması istenilen Maliye Bakanlığınca da ilgisi nedeniyle tarafımdan cevaplandırılması için Bakanlığıma gönderilen soru önergesinin cevabı aşağıya çıkarılmıştır.

2860 Sayılı Yardım Toplama Kanunu’nun uygulanmasına dair esas ve usülleri içeren Yardım Toplama Kanunu’nun Uygulama Esasları Hakkında Yönetmeliğin 14 üncü maddesine göre, THK Şube Başkanlarınca Kurban Bayramında toplanan deri ve bağırsakların satışı sonucu elde edilen gelir toplamı, toplanan deri ve bağırsakların cinsi, sayısı ve birim fiyatları da belirtilerek en geç iki ay içerisinde faaliyet raporu ile genel başkanlığa bildirilir.

Yönetmeliğin 16 ncı maddesi gereği, kurban derisi ve bağırsak toplanması, fitre ve zekat zarfı dağıtım ve toplanması faaliyetlerinde THK Genel Başkanlığı ve şubelerce yapılabilecek yönetmelikte sayılan zorunlu giderler % 10’u geçemez.

Aynı yönetmeliğin gelirlerin paylaşılmasına ait esasların düzenlendiği 18 inci maddesine göre de takvim yılı sonunda Genel Başkanlık muhasebe kayıtları kapatılarak kesin hesabın çıkartılması, deri, bağırsak, fitre ve zekat gelirlerinden 16 ncı maddede sayılan giderler düşüldükten sonra kalan gelirlerin yönetmelikte belirtilen miktarlarda ilgili kurumlara verilmek üzere kurul tarafından bu kuruluşların genel merkez hesaplarına intikal ettirilmesi gerekmektedir.

Türk Hava Kurumu; 1996 dönemine ait paraların tamamının peyder pey ödenmekte olduğu anlaşılmıştır.

Kurumun 1998 yılı içerisinde denetlenmesi için Dernekler Özel Denetleme Grubuna gerekli talimatlar verilmiştir.

Kadıköy şubesinin 23.1.1995 tarihli talebi üzerine 8 Şubat-6 Mart 1995 tarihleri arasında, ilçe sınırları içerisinde fitre ve zekat toplanmasına Kadıköy Kaymakamlığı’nın 24.1.1995 tarihli olur’u ile izin verilmiştir.

Bilgilerinize arz ederim.

                                                                                                       Murat Başesgioğlu                                                   İçişleri Bakanı

4. – İzmir Milletvekili Sabri Ergül’ün, ifadesi alınırken Özer Çiller’e ayrıcalık yapıldığı iddiasına ilişkin sorusu ve Adalet Bakanı Mahmut Oltan Sungurlu’nun yazılı cevabı (7/3991)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın Sayın Adalet Bakanı tarafından yazılı olarak yanıtlanması için gereğini dilerim.

                                                                                                              Sabri Ergül                                                         İzmir

1. Eski Başbakanlardan Tansu Çiller’in eşi Özer Uçuran Çiller’in hakkında Ankara Cumhuriyet Başsavcılığına yapılan çeşitli tarihlerdeki suç duyurularıyla ilgili olarak sanık sıfatıyla ifade vermesi için çağrılmaları nedeniyle, Ankara Adliyesine, Ankara C. Savcılığına hep normal mesai bitiminden sonra geliyor olmasının ve hazırlık tahkikatını yürüten C. Savcılıklarında normal dışı olarak mesai bitiminden sonra ifade vermesinin sebebi nedir? Bu sizce normal bir uygulama mıdır?

Sanık Özer Uçuran Çiller’in ayrıcalığı mı vardır? İfadesini tahkikatı yürüten C. Savcısı değilde nöbetçi C. Savcısı mı almaktadırki, Özer Uçuran Çiller Ankara Adliyesine mesai bitimi sonrası gelmekte ve ifadesi mesai dışı alınmaktadır?

Tahkikatı yürüten C. Savcısı ve Ankara Adliyesi sanık Özer Uçuran Çiller için özel mesai mi yapmaktadır? Bu nasıl mümkün olmaktadır?

2. Özer Uçuran Çiller’le ilgili olarak İzmir Milletvekili Sabri Ergül ile Aydın Milletvekili Yüksel Yalova’nın yaptığı suç duyurusu ile ilgili hazırlık tahkikatında olduğu gibi, İçel Milletvekili Fikri Sağlar’ın yaptığı son suç duyurusu için de sanık Özer Uçuran Çiller neden hep mesai dışında ifade vermiştir?

Bu her iki suç duyurusu içinde Özer Uçuran Çiller medyada görüntülü olarak yer aldığı üzere, Ankara Adliyesine mesai bitiminden sonra nasıl gelebilmekte ve ifade verebilmektedir?

Bu özel, ayrıcalıklı mesai dışı işlemin nedeni ve sorumluları kimlerdir?

                          T.C.                                                                                                                                       Adalet Bakanlığı      13.1.1998                                                                                                                                      Bakan : 77

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

İlgi : Kanunlar ve Kararlar Dairesi Başkanlığı ifadeli, 19.12.1997 tarihli, A.01.0.GNS.0.10.00.02-7/3991-9901/25445 sayılı yazınız.

İlgi yazı ekinde alınan, İzmir Milletvekili Sabri Ergül’ün 7/3991 Esas No’lu yazılı soru önergesine verilen cevap iki nüsha halinde ekte sunulmuştur.

Bilgilerinize arz ederim.

                                                                                                       M. Oltan Sungurlu                                                   Adalet Bakanı

Sayın Sabri Ergül İzmir Milletvekili TBMM

Bakanlığıma yöneltilen ve yazılı olarak cevaplandırılması istenilen 7/3991 Esas No’lu soru önergesinin cevabı aşağıda belirtilmiştir.

Ankara Cumhuriyet Başsavcılığının 30.12.1997 gün ve 3/15928 sayılı yazısından,

Soru önergesinde adı geçen kişinin saat 17:00 de mesai saati içerisinde ifadesinin alınmaya başlanıp 2 saat sürdüğü ve hakkında 20.10.1997 günlü iddianame ile resmî evrakta sahtecilik ve 3628 sayılı Mal Bildiriminde Bulunulması Rüşvet ve Yolsuzluklarla Mücadele Kanununa muhalefet suçlarından Ankara Ağır Ceza Mahkemesine kamu davası açıldığı anlaşılmıştır.

Bilgilerinize arz ederim.

                                                                                                       M. Oltan Sungurlu                                                   Adalet Bakanı

5. – Tokat Milletvekili Ahmet Feyzi İnceöz’ün, Tokat Süreyyabey Barajı Projesine ilişkin sorusu ve Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanı Mustafa Cumhur Ersümer’in yazılı cevabı (7/4022)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorumun Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanı Cumhur Ersümer tarafından yazılı olarak cevaplandırılmasını delaletlerinize arz ederim.

                                                                                                   Dr. Ahmet Feyzi İnceöz                                              Tokat

1. Tokat Süreyyabey Barajı kaç yılında faaliyete geçecektir. Bu baraj için 1997’de ayrılan ödeneğin tamamı kullanılmış mıdır?

2. 1998 yılında ayrılan ödenek sadece 15 milyar lira olup, bu ödenek miktarı sizce düşük değil midir? Bu konuda ek ödenek imkânlarının teminince bakanlığınızca herhangi bir çalışması var mıdır?

                                 T.C.                                                                                                                                Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanlığı                                    14.1.1998                                                                                            Araştırma, Planlama ve Koordinasyon Kurulu Başkanlığı

Sayı : B.15.O.APK.0.23-300-66/00540

Konu : Yazılı Soru Önergesi

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

İlgi : TBMM Başkanlığının 26.12.1997 gün ve A.01.0.GNS.0.10.00.02-7/4022 sayılı yazınız.

Tokat Milletvekili Sayın Dr. Ahmet Feyzi İnceöz’ün tarafıma tevcih ettiği 7/4022 esas no’lu yazılı soru önergesi TBMM İçtüzüğü’nün 99 uncu maddesi gereği cevaplandırılarak ekte sunulmuştur.

Bilgilerinize arz ederim.

                                                                                                      M. Cumhur Ersümer                                                 Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanı

Tokat Milletvekili Sayın Dr. Ahmet Feyzi İnceöz’ün

Yazılı Soru Önergesi Cevabı (7/4022)

Sorular :

1. Tokat Süreyyabey Barajı kaç yılında faaliyete geçecektir. Bu baraj için 1997’de ayrılan ödeneğin tamamı kullanılmış mıdır?

2. 1998 yılında ayrılan ödenek sadece 15 milyar lira olup, bu ödenek miktarı sizce düşük değil midir? Bu konuda ek ödenek Bakanların tamimine Bakanlığınızca herhangi bir çalışma var mıdır?

Cevaplar :

DSİ Genel Müdürlüğü tarafından yürütülen Amasya, Tokat, Çorum ve Yozgat illeri sınırları dahilindeki Aşağı Çekerek Projesi ile projenin depolama kaynağı olan Çekerek (Süreyyabey) Barajı’ndan Amasya İli’nde Geldingen Ovasında 20 114 hektar, Tokat İli Maşat ve Reşadiye Ovalarında 9 005 hektar, Zile Ovasında 6 332 hektar, Çorum İli Mamure Ovasında 5 080 hektar, Yozgat İli Çekerek Ovasında 1 496 hektar, Merzifon Ovasında da 23 296 hektar olmak üzere toplam 65 323 hektarlık alanın sulanması hedef alınmış olup, projenin I. Merhalesini teşkil eden Çekerek (Süreyyabey) Barajı ile 18 400 hektarlık Geldingen Ovası sulaması 1998 yılı yatırım programında yer almaktadır.

Sulama inşaatının 1 400 hektarlık kısmına, Geldingen Ovası sulaması I. kısım inşaatı adı altında devam edilmektedir. İhalesi Devlet Planlama Teşkilatı Müsteşarlığı’nın iznine tabi olan Çekerek (Süreyyabey) Barajı inşaatının da 1997 yılında ihale edilebilmesi hususunda Müsteşarlıkça 19.11.1997 tarihinde uygun görüş bildirilmiş olup, söz konusu barajın ihalesi 6 Ocak 1998 tarihin de yapılacaktır.

 

 

BİRLEŞİM 42’NİN SONU